derya bengİ - yky...yapı kredi kültür sanat yayıncılık ticaret ve sanayi a.Ş. İstiklal...

9
Derya Bengi 1966 yılında Ankara’da doğdu. Eğitimini 9 Eylül Üniversitesi ve İs- tanbul Üniversitesi’nde İşletme ve Endüstri İlişkileri alanında tamamladıktan son- ra serbest gazeteciliğe yöneldi. 1996-2009 yılları arasında Roll dergisinin yayın yö- netmenliğini yürüttü. Express, Bir+Bir, Esquire, FHM, Aktüel, Radikal gibi dergi ve gazetelerde müzik ve popüler kültür üzerine yazılar yazdı. 2010 yılında yayımlanan Rakı Ansiklopedisi’nde müzik editörü olarak görev aldı. 2012 yılında Depo’da açılan “Uzayda Bir Elektrik Hasıl Oldu: 1960’larda Müzikli Türkiye” ve 2014 yılında Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde açılan “İşte Benim Zeki Müren” sergilerinin küratörlü- ğünü üstlendi. 50’li Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük - “Şimdiki zaman beledir” adlı kitabı 2016’da, 60’lı Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük - “Dünya durmadan dönüyor ” adlı kitabı 2017’de, 70’li Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük - “Görecek günler var daha” adlı kitabı 2018’de YKY tarafından yayımlandı. “Yaprak döker bir yanımız” “Yaprak döker bir yanımız” 80’Lİ YILLARDA TÜRKİYE: SAZLI CAZLI SÖZLÜK 00 80ler Jenerik_jenerik.indd 1 00 80ler Jenerik_jenerik.indd 1 26.11.2019 13:43 26.11.2019 13:43

Upload: others

Post on 11-Apr-2021

0 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: DERYA BENGİ - YKY...Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. İstiklal Caddesi No: 161 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: (0 212) 252 47 00 Faks: (0 212) 293

Derya Bengi 1966 yılında Ankara’da doğdu. Eğitimini 9 Eylül Üniversitesi ve İs-

tanbul Üniversitesi’nde İşletme ve Endüstri İlişkileri alanında tamamladıktan son-

ra serbest gazeteciliğe yöneldi. 1996-2009 yılları arasında Roll dergisinin yayın yö-

netmenliğini yürüttü. Express, Bir+Bir, Esquire, FHM, Aktüel, Radikal gibi dergi ve

gazetelerde müzik ve popüler kültür üzerine yazılar yazdı. 2010 yılında yayımlanan

Rakı Ansiklopedisi’nde müzik editörü olarak görev aldı. 2012 yılında Depo’da açılan

“Uzayda Bir Elektrik Hasıl Oldu: 1960’larda Müzikli Türkiye” ve 2014 yılında Yapı

Kredi Kültür Merkezi’nde açılan “İşte Benim Zeki Müren” sergilerinin küratörlü-

ğünü üstlendi. 50’li Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük - “Şimdiki zaman beledir” adlı

kitabı 2016’da, 60’lı Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük - “Dünya durmadan dönüyor ”

adlı kitabı 2017’de, 70’li Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük - “Görecek günler var

daha” adlı kitabı 2018’de YKY tarafından yayımlandı.

“Yaprak döker bir yanımız”“Yaprak döker bir yanımız”

80’Lİ YILLARDA TÜRKİYE: SAZLI CAZLI SÖZLÜK

00 80ler Jenerik_jenerik.indd 100 80ler Jenerik_jenerik.indd 1 26.11.2019 13:4326.11.2019 13:43

Page 2: DERYA BENGİ - YKY...Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. İstiklal Caddesi No: 161 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: (0 212) 252 47 00 Faks: (0 212) 293

DERYA BENGİ

00 80ler Jenerik_jenerik.indd 200 80ler Jenerik_jenerik.indd 2 26.11.2019 13:4326.11.2019 13:43

Page 3: DERYA BENGİ - YKY...Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. İstiklal Caddesi No: 161 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: (0 212) 252 47 00 Faks: (0 212) 293

DERYA BENGİ

“Yaprak döker bir yanımız”“Yaprak döker bir yanımız”

80’Lİ YILLARDA TÜRKİYE: SAZLI CAZLI SÖZLÜK

00 80ler Jenerik_jenerik.indd 300 80ler Jenerik_jenerik.indd 3 26.11.2019 13:4326.11.2019 13:43

Page 4: DERYA BENGİ - YKY...Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. İstiklal Caddesi No: 161 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: (0 212) 252 47 00 Faks: (0 212) 293

Ya pı Kre di Ya yın la rı - 5514

DERYA BENGİ

Editör: Murat Yalçın

Tasarım: Nahide DikelGrafik uygulama: Arzu Yaraş

Düzelti: Filiz Özkan

Baskı: Ofset YapımeviÇağlayan Mahallesi Şair Sk. No: 4 Kağıthane - İstanbulTelefon: (0 212) 295 86 01 • www.ofset.comSertifika No: 45354

1. baskı: İstanbul, Aralık 2019ISBN 978-975-08-4638-0

Bu kitapta yayımlanan yazıların sorumluluğu hazırlayanına aittir.

© Ya pı Kre di Kül tür Sa nat Ya yın cı lık Ti ca ret ve Sa na yi A.Ş., 2018Sertifika No: 44719Bütün yayın hakları saklıdır.Kaynak gösterilerek tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışındayayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.

Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. İstiklal Caddesi No: 161 Beyoğlu 34433 İstanbulTelefon: (0 212) 252 47 00 Faks: (0 212) 293 07 23http://www.ykykultur.com.tre-posta: [email protected]/YapiKrediKulturSanatYayinciliktwitter.com/YKYHaberinstagram.com/yapikrediyayinlari Yapı Kredi Kültür Sanat YayıncılıkPEN International Publishers Circle üyesidir.

“Yaprak döker bir yanımız”80’Lİ YILLARDA TÜRKİYE: SAZLI CAZLI SÖZLÜK

00 80ler Jenerik_jenerik.indd 400 80ler Jenerik_jenerik.indd 4 26.11.2019 13:4326.11.2019 13:43

Page 5: DERYA BENGİ - YKY...Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. İstiklal Caddesi No: 161 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: (0 212) 252 47 00 Faks: (0 212) 293

00 80ler Jenerik_jenerik.indd 500 80ler Jenerik_jenerik.indd 5 26.11.2019 13:4326.11.2019 13:43

Page 6: DERYA BENGİ - YKY...Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. İstiklal Caddesi No: 161 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: (0 212) 252 47 00 Faks: (0 212) 293

00 80ler Jenerik_jenerik.indd 600 80ler Jenerik_jenerik.indd 6 26.11.2019 13:4326.11.2019 13:43

Page 7: DERYA BENGİ - YKY...Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. İstiklal Caddesi No: 161 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: (0 212) 252 47 00 Faks: (0 212) 293

7

SUNUŞ

“Yaprak Döker Bir Yanımız”, 80’li yılların Türkiyesi’nin aksak ritmiyle sallanıp yu-varlanarak düşe kalka, güle oynaya şarkılar, türküler söyleyen bir sözlük. Bu sazlı cazlı sözlük, 80’lerin müziğinden yola çıkarak toplumsal hareketlerin, siyasal deği-şimlerin, gündelik alışkanlıkların labirentinde dolaşıyor, bu karmaşık dönemin nab-zını tutmaya, tansiyonunu ölçmeye çalışıyor. A’dan Z’ye, Acısız Arabesk’ten Züğürt Ağa’ya uzanırken, on yıllık birikimden derlediği anıları, öyküleri, kıssaları, hisseleri kayıt altına alıyor. Eski gazete ve dergi sayfalarının rehberliğinde, o günlerin lisanı-na, sesine, soluğuna kulak veriyor, derdine tasasına ortak oluyor.

80’li yıllarda müzik ve müzik dinleme âdetleri o kadar değişmişti ki, ona bakıp toplumsal yaşantının ne ölçüde değiştiği, başkalaştığı kolayca kestirilebilirdi. Yeni çağın yeni oyuncağı walkman’di, özgürlük kadar yalnızlığı getiren. Yeni sineması video klipti, egemenliği ses yerine görüntü parçacıklarına veren. Bilgisayarlar artık evlerdeydi, Orwell’in 1984’ü gelip çatarken. Dünya nereye doğru gidiyordu, şu tek-noloji nelere kadirdi… Elektronik popun hışırtısı, heavy metalin gümbürtüsü, hip hop, rap ve breakdance’in sarsıntısı kimilerine göre gerileme, kimilerine göre bir ileri hamleydi. Cazın altın çağı sona ererken, üçüncü dünyanın tınıları birinci dün-yanınkilere usul usul sızarken, eski rock ve punk’ın kalıntıları minderi terk etmeden, tazelenmenin bir yolunu arıyor, buluyordu. “Biz Devrimi Çok Sevmiştik” belgeseli için Daniel Cohn-Bendit’in ziyaret ettiği bir 68 devrimcisi mahkûm, hapiste en çok Bruce Springsteen dinlediğini söylüyordu örneğin. Türkiye ise, 70’lerin en tavizsiz politik şarkıcısı Cem Karaca’nın, sürgün hayatının ardından çaresizce “Ben şimdi Bruce Springsteen’in yazdığı sözleri yazmaya kalksam hapsi boylarım” dediği gün-lere kalmıştı. Bir zamanların dolmuş müziği arabesk, Müslüm’üyle, İbo’suyla fakir Anadolu’nun bağrından kopup, sahici ve mecazi, her iki anlamda, memleketin altını üstüne getiriyordu. Tavernalar başka telden, hafif Türk sanat müziği başka makam-dan çalıyordu. Pop mu arabeskleşmişti, yoksa arabesk mi poplaşmıştı? “Mastika”yla oynamak serbest, “Sen Ağlama”yla ağlamak güzeldi. Sıfırdan zirveye yükselen Ki-bariye “Kim bilir bu gidişin dönüşü olacak mı?” diye soruyordu. Günü gelip politik müziğin de bir dönüşünün olacağını, Ahmet Kaya’nın sesinin sanılandan daha fazla kişiye ulaşacağını kim bilebilirdi? 12 Eylül, insanların yarına dair beslediği umudu ezip geçmemiş miydi, 70’li yılların en güzel şarkılarından birini, “Görecek günler var daha” diyen “Aldırma Gönül”ü yalancı çıkarırcasına?

*

Gaye Boralıoğlu Birikim’deki “Seksenzedeler ve Seksenzâdeler” başlıklı yazısında “Bir yerlerde ‘Aldırma Gönül’ söylenirse kendilerini tutamazlar hemen eşlik eder-

00 80ler Jenerik_jenerik.indd 700 80ler Jenerik_jenerik.indd 7 26.11.2019 13:4326.11.2019 13:43

Page 8: DERYA BENGİ - YKY...Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. İstiklal Caddesi No: 161 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: (0 212) 252 47 00 Faks: (0 212) 293

“ Yap ra k d öke r b i r yan ı m ı z”

8

ler” diyordu seksenzedelerin ortak özelliklerini sayarken. Ahmet Büke “80’lerde Çocuk Olmak” derlemesinde 12 Eylül’ü 10 yaşındaki çocuğun gözüyle anlatıyordu:

“Aldırma gönül aldırmaaaaaaaaaaaa...Ben, Mehmet, Âdem. Biz üçümüz, her zaman bahçe duvarına oturur bu şarkıyı

söylerdik. Gülerdik sonra... Ama o sonbahar garip bir şey olmuştu. Tam da şarkının en güzel yerinde karşımızdaki evde oturan Narkotik Kemal ağzında kırık bir kür-danla, polis şapkası kaykılmış halde karşımıza dikilmiş, ‘Bunu bir daha söylerseniz hepinizi içeri alırım,’ demişti.

‘Ne diyor lan bu?’ diye aramızda konuştuk. Anlamadık ama bir b.k vardı orta-lıkta. Her gece mahalleye gelip duvarlarımıza yazan, afişleyen abiler yoktu orta-lıkta. Halkevinde bize kitap okuyan ablalar da kaybolmuştu aniden. Hatta halkevi-nin kapısında da kocaman bir kilit duruyordu. Annemler komşu teyzelerle fısıltıyla konuşuyor, gizli gözyaşı döküyorlardı. Tepedeki lisenin bahçesinden de günlerce dumanlar yükselmişti. Babam dişlerini sıkıp, ‘Kütüphaneyi yakıyorlar,’ demişti.

Ben, Mehmet, Âdem. Biz üçümüz bahçe duvarına oturup birbirimize bakıyor-duk: Ne oluyor lan burada?”

Kramp’ın 12 Eylül şarkısı “Lan n’oldu derken / Bir sabah erken” çıktığında bel-ki 80’ler yeni bitmişti ama İlhan İrem’den “Olanlar Olmuş”, Âşık Mahzuni’den “Domdom Kurşunu” darbe günlerinin içinde gizli darbe günlükleri gibiydi.

*

80’lerin toplumsal ve ekonomik koşulları dünyanın her yanında geçmiştekinden ayan beyan farklıydı kuşkusuz. Zaman başka bir zamandı. Azar azar muhasebe ih-tiyacıyla, nostalji hissiyatıyla karışık, bir duraksama, geri çekilme zamanıydı, belki yeni mücadele biçimleri arayışında. Ama geçmişten mutlak kopuş Türkiye’ye hastı. Batı, 70’lerden 80’lere bir köprüyle geçerken Türkiye köprüleri attı. Orada geçmiş (ve geçmişin mirası) en fazla hafif bir sis perdesi ardından kaba hatlarıyla görü-lürken, burada sanki dünle bugün arasına bir utanç duvarı örüldü. Takvimde iki yaprak, 24 Ocak (kararları) ile 12 Eylül (darbesi) kol kola girdi, ekonomide hoyrat neo-liberalizme, köşe dönücülüğe siyasette askeri rejimle, uygun adım marşla ge-çildi. Halk susacaktı bundan böyle. Ne siyasi partiler, aydınlar, ne de köylüler, işçi-ler, gençlik ülkenin geleceğinde söz sahibi olacaktı. Yasaklar denizinin yüzölçümü geniş, dibi derindi. Ancak Gırgır sayfalarında şaka olabilecek inciler dökülüyordu büyük bir ciddiyetle Kenan Evren’in ağzından. Bir gün “Dünyanın hiçbir yerinde, çalışmıyoruz diye sevinç içinde davullu zurnalı grev yapılmaz, çünkü çalışmamak bir hüner değildir” diyordu, öbür gün “Okul sıralarını, üzerine yazı yazılamayan cins-ten ağaçtan yapmak lazım. O vakit öğrenciler ne yazabilirler ne de karalayabilirler.”

*

Simone Signoret, yaşlanan bir kadın oyuncunun sinemada genç kız rollerine çık-masının boşunalığından bahsederken “kırk beş yaşın kırk altıya kırk dörtten daha

00 80ler Jenerik_jenerik.indd 800 80ler Jenerik_jenerik.indd 8 26.11.2019 13:4326.11.2019 13:43

Page 9: DERYA BENGİ - YKY...Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. İstiklal Caddesi No: 161 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: (0 212) 252 47 00 Faks: (0 212) 293

Sunuş

9

yakın” olduğunu söylüyordu. Türkiye’nin 1979’u 1969’una çok yakınken, 1981’i 1979’undan çok uzaktı. Türkiye erken mi yaşlanmıştı? Orhan Pamuk öyle düşünü-yordu. Nokta dergisinin Doruktakiler anketinde ödül kazandığında, 1985’in sonun-da, dergiye ABD’den şu mektubu yollamıştı:

“Son yıllarda kötü, çok kötü dönemler geçirdi Türkiye. Öyle ki, inanılmaz fe-laketlerden sarhoşa dönmüş gibiydik, sürekli kâbuslar görüyorduk, onlardan söz etmemiz bile yasaktı, fısıldayarak konuşuyor, gelecek için umutlar beslemenin boş bir hayalcilik olup olmadığını düşünüyorduk. Şimdiyse, günlük yaşamda bizi ayakta tutacak, hayatımızı anlamlı kılabilecek rüyaları arada bir yeniden görür gibiyiz. (…) Ama bakın şu rüyalara: Bütün partilerin özgürce katılabileceği bir seçim yapılsın istiyoruz ki millet parlamentoda gerçekten ‘temsil’ edilsin, geniş bir af yasası çıka-rılsın istiyoruz ki, on binlerce insanı demir parmaklıklar arkasına tıkarak sağlanan ‘huzur’ gerçek bir huzur olsun, YÖK kaldırılsın istiyoruz ki, özgür düşünen, yurt sorunlarını sahiplenen bir gençlik yetişsin. Oysa, on yıl önce, on beş yıl önce rüyala-rımız çok daha derin ve renkliydi. Şimdi, olsa olsa daha ihtiyatlı, daha alçakgönüllü ve daha gerçekçi olduğumuz söylenebilir. Ama, yaşlılık ve yıpranmışlık belirtisin-den başka nedir bunlar? Bilmiyorum, başkalarına da oluyor mu, bazen, modern Türkiye’nin gençliğini ve olgunluğunu yaşayamadan şu beş yılda yaşlanıverdiğini düşünüyorum. (…) Üzerimize bir kâbus gibi çöküveren ve bütün ülkenin yaratı-cılığını ve geleceğini kurutan bu erken yaşlılık korkusundan kurtulabilmemiz için kapalı kapılar bir an önce sonuna kadar açılmalı: Daha fazla özgürlük, daha fazla eşitlik, daha fazla demokrasi!”

*

Bir Latin Amerika duvar yazısına uyup “Karamsarlığı daha iyi günlere bırakalım” demek herhalde en doğrusuydu. İyimser olmak için her zaman bir neden bulunabi-lir, bir ülke gerekirse ağlanacak haline gülebilirdi. Nurdan Gürbilek Vitrinde Yaşa-mak kitabının önsözünde 80’lerin kültürel ikliminin birbiriyle çelişkili gibi görünen ikili doğasından söz ediyordu: Bir yandan şiddet, baskı, yasak, ret ve inkâr dönemiy-di, bir yandan insanların politik yükümlülüklerinden kurtulup hafifledikleri fırsatlar ve vaatler dönemi. Üstelik bunlar birbiriyle yan yana, aynı anda, aynı sahnedeydi. Roll dergisi yılların ardından aynı anda hem 80’leri kutlayıp anmak hem de cenaze-sini kaldırıp gömmek isterken Muhlis Bey’in vecizesine başvuruyordu: “Bu ne terhis bu ne Bahama kuşkusu.”

Ve Ahmet Kaya, elinde sazı, Hasan Hüseyin Korkmazgil’in 1978’de yazdığı di-zeleri 80’lerin ortasında çalıp söylüyordu: “dostum dostum güzel dostum / bu ne beter çizgidir bu / bu ne çıldırtan denge / yaprak döker bir yanımız / bir yanımız bahar bahçe.”

Kasım 2019Derya Bengi

00 80ler Jenerik_jenerik.indd 900 80ler Jenerik_jenerik.indd 9 26.11.2019 13:4326.11.2019 13:43