dinler tarihi araştırmaları-ii - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d075059/2000/2000_sumeri.pdf ·...

16
YA YINLARI/2 Dinler Tarihi (Sempozyum: 20-21 1998, Konya) . Türkiye Diyanet Islam Merkezi Kütüphanesi Dem. No: Tas. No: ANKARA 2000

Upload: others

Post on 08-Nov-2020

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Dinler Tarihi Araştırmaları-II - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D075059/2000/2000_SUMERI.pdf · 2015. 9. 8. · 1358-1642 arasında, Tibette Keşiş-Yeni Tantra akademik sentezi

DİNLER TARİHİ DERNEÖİ YA YINLARI/2

Dinler Tarihi Araştırmaları-II (Sempozyum: 20-21 Kasım 1998, Konya)

. Türkiye Diyanet Vakfı Islam Araştırmaları Merkezi

Kütüphanesi

Dem. No:

Tas. No:

ANKARA 2000

Page 2: Dinler Tarihi Araştırmaları-II - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D075059/2000/2000_SUMERI.pdf · 2015. 9. 8. · 1358-1642 arasında, Tibette Keşiş-Yeni Tantra akademik sentezi

TİBET BGDİZMİ'NDE DİN ANLAYlŞI

Arş. Grv. İbrahim SÜMER"

Dünyanın en dinamik dinlerinden olan Budizm, M.ö. VI. asırda yaşamış olan Budda Sakyamuni'den nakledilen sözlü geleneğin, onun müritlerince koclifiye (kanun halinde sistematik olarak toplanması), modifiye (tadil ve ta­mamlama) ve tefsir edilmesiyle ortaya çıkan dini geleneğin adıdır.

Lamaizm terimi ise, Tibet bölgesinde yaşanan Budizme Batılılar tarafın­dan verilen isimdir. Tibetliler, Asya'nın diğer ülkelerindekinden ayrı bir Bu­dizm intibaı uyandırdığından dolayı bu adlandırmayı reddetmektedirler. La­ma teriminin, aynı oranda bugüne değin kimliğini koruyan yerli Bön dinini de çağrıştırması ve Lamalığın Tibet dininin ancak bir yüzünü tanımladığını dü­şünmeleri, Tibetlilerin bu adlandırmayı reddedişlerinin diğer bir sebebi olarak akla gelmektedir.

Tibet budizmi, Tibetçe ve Moğolca konuşan bütün halkları kuşatmaktadır.

625-841 arası Tibet imparatorluğu dönemi başlarında, Kral Naradeva (Mihi-lha) zamanında (616-650) Budizm, Hint üniversitelerinin keskin aka­demik geleneğinin yine Hintli hocalarının yardımıyla Tibet'te yeniden oluştu­rulmasıyla varlık kazanmıştır. Tibet'te oluşturulan Budizm öncelikle, eski Hi­nayana geleneklerinin unsurlarını içermektedir. Bu gelenek ise, manastik yö­nelmeli bir çizgi (inzivahanelerde keşiş hayatı) takip etmekte olup yoga ve ri­tüel uygulamasını sürdürmektedir. Tibetli hükümdarların, Budizmi ülkelerine dini nedenlerde getirmeyip, daha çok, komşu budist ülkelerde gördükleri da­ha yüksek kültüre sahip olmak istedikleri için getirdikleri söylenir. Ancak Ti­bet Budizmi'nin sonraki gelişimi, Tantrik çizgide sürecektir. Müslümanların Hindistan'ı ele geçirmelerinin sonucunda Hint Budist üniversitelerinin etkile­ri sona erecek, Tibet kendi alimlerini ve sistemleştirkilerini ortaya çıkaracak­tır. Bunlar arasında ilk önemli figür Sakya Pandita 'dır ( 1182-1251). Sakya Pandita, Mantık ve idrak (sezgi) teorisi ile uğraşmıştır. Bu konular üzerine standart Tibetçe ile metinler yazmıştır.

On üçüncü on dördüncü asırlarda Tibet'te Budist ve Bönpo sentezi ger­çekleşmiştir. Suclistler ile seküler alandakiler arasında siyasi ittifaklar mey­dana gelmiş; Avalokitesvara kültünden kaynaklanan ruhani idareciler ortaya çıkmış; yönetici olarak lamalar ile lama destekli seküler yöneticiler birlikte idarede bulunmuşlardır.

• Harran Üniversitesi Dinler Tarihi Anabilim Dalı.

327

Page 3: Dinler Tarihi Araştırmaları-II - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D075059/2000/2000_SUMERI.pdf · 2015. 9. 8. · 1358-1642 arasında, Tibette Keşiş-Yeni Tantra akademik sentezi

1358-1642 arasında, Tibette Keşiş-Yeni Tantra akademik sentezi içinde

Gelugpa sentezi yani geniş ruhban teşkilatlanması görülmüştür. Gelugpa,

Dalay Lamanın içinde bulunduğu çizginin adıdır.

1642-1950 arasında ise, yukarıdaki tablolara ilave olarak, Tantrik Tanrı­

larından reinkarne olmuş (yeniden vücut bulmuş) Lamalık sistemi gelişme

göstermiştir. Özellikle V. Dal ai Lama ( 1617 -1682) ile XIII. Dalai Lama'nın

(Ö. 1933) Tibet'i ve Gelugpa çizgisini merkezileştirme hareketleri bu döne­

min belirgin özellikleri arasındadır.

Şamanik ve Klerikel bir sentez

Tibet'in Budist ve Bönpo öğretilerinde ve uygulamalarında Şamanik ve

Klerikel olmak üzere iki tarz bulunmakta, Şamanik karakter Tibet'te daha

baskın görülmektedir. Hiyerarşik yapının esas olduğu, merkeze bağlı Klerikel

(ruhban) Budizmi yanında, sıradan hayatın dışına çıkmayı hedefleyerek as­

ketik yaşamayı tercih eden Şaman tabiri, Sibirya'daki kompleks şamanik

yapı ile sınırlandırılmamalıdır. O, çok çeşitli teknik ve vokabüleriyi içerdiği

gibi, aynı zamanda spiritüel medyumculuğu da kastetmekte ve asla küçültü­

cü bir anlam taşımamaktadır. Klerikel Budizm ise, bir çok kimse için daha

aşina bir oluşum olup, diğer Budist topluluklardaki manastik ve akademik

Budizme daha çok benzemektedir. Dalay lamaların ait oldukları Gelugpa ge­

leneği ile l'!yingmapa klerikel yaklaşım sergilerken; diğer ana geleneklerden

Sakyapa ve Kagyüdpa hem ~amanik hem de klerikel unsurlar taşımaktadır­

lar. Burada bahsedilenin sadece vurgu farkı olduğu gözden uzak tutulmama­

lıdır; yoksa, Gelugpa metinlerinde şamanik özellikleri de bulmak zor değildir.

Her iki yaklaşımın tezat noktaları ise, Klerikel Budizmin kitabi, Şamanik

ya da Tantrik (Vajrayana) Budizminin ise sözlü geleneğe bağlı bulunmasıdır.

Tantra metinleri öncelikle litürjiktir ve onda tecrübeye verilen önem ikincil

derecededir. Ondaki dini kişilikler 'İlk zaman' ya da 'Büyük zaman' mitinin

birer 'kültür kahramanı' konumundadırlar. Şamanik Budizm, daha ziyade

devletsiz durumlardaki sosyal yapılar ile, ücra bölgelerde etkili olmaktadır.

Klerikel Budizm ise, tam tersine, otoriteye dayalı kanunlar, yerleşik kurallar

ve kurumlar Budizmidir. Monastisizmin (manastırların) genel halk desteği ile

ayakta duracakları bilinmektedir. Bu sebeple, halkın desteğinin ise, şamanik

gücünü doğrudan bireylerin, köyün veya kırsal toplulukların menfaatine kul­

lanan Şamanlardan yana olacağı açıktır.

328

Page 4: Dinler Tarihi Araştırmaları-II - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D075059/2000/2000_SUMERI.pdf · 2015. 9. 8. · 1358-1642 arasında, Tibette Keşiş-Yeni Tantra akademik sentezi

Tibet Budizmi içindeki Şamarıik tarz, birçok bakımdan 14. asırda oluş­

muştur. Budizmin klerikel şekliyle kastedilen, Theravada Budizminin yaygın

olduğu ülkelerdeki gibi ruhbanlardar oluşturulan merkezi bir Samgha'nın

( cemaat) hakim olduğu devlet demek değildir. Tibet'te klerikel kavramı rö­

latif bir terim olup, bu terimden şamanik ve klerikel görünüşler arasmda az

ya da çok oranda sentez çizgilerinin de var olduğu anlaşılmalıdır. Bu sentez­

lerden en önemlisini ve de politik olarak en başarılısını on dördüncü yüzyıl­

da Tsongk'apa ve onun izleyenleri gerçekleştirmişlerdir.

Özetle, Şamanizm'in Budist olarak, Budist monastisizminin de Şamanik

şekle bürünerek varlıklarını korudukları açıktır. Şamanik gücün devlet kurma

amacında olmayıp, aksine, devletten bağımsız olarak varlığını sürdürmek

gayesi güttüğü görülmektedir.

841 'de devlet gücünün çökmesi klerkleştirme (ruhbanlaştırma) sürecinin

de güç kaybetmesine yol açmıştır. Böylece Budizm, özellikle Tibet'teki ilk

döneminde evveliyetle şamanik bir din olmuştur. Bu açıdan bakıldığında Ti­

bet toplumları içinde klerikel Budizmin niçin daha kısıtlı olup, buna rağmen,

Sutra öğretileri ile bekar monastisizminin ise Tibet'in her yerinde yaygın ola­

rak bulunması gerçeği daha iyi anlaşılmaktadır.

Tantrik Budizm (Vajrayarıa = vajra tekerleği)

Tibet dinini anlamak için, Vajrayana'nın Tibet spiritüel hayatının merke­

zindeki öneminin farkına varmak gerekmektedir. Tibet'te Budist uygulama­

ların pek çoğu Hinayana ya da Mahayana Sutra'larından çıkmamış, aksine

Tantralar'dan, onların sözlü olarak nakledilen Hintli ve Tibetli yorumlarından

alınmıştır. Bu demektir ki, Vajrayana, Budist öğretileri içinde, Hinayana ve

Mahayana'nın yanında üçüncü temel sınıfı oluşturmaktadır. Tibetliler genel­

likle, bir bütün olarak Sutra öğretilerine aykırı durmuşlardır. Hindistan'da

Tantra belirli tanrıların etrafında Idimelenmiş küçük kült- gruplarında geliş­

miştir. Tibet'te ise durum biraz farklı yollarla devam etmiştir. Tantrik akım­

daki metinler Tibet kanonu olan Kançur'un önemli bir kısmını oluşturmakta­

dır. Tantrik uygulama zor ve tehlikeli bir egzersiz olduğu için sadece ilerlemiş

öğrenciler tarafından, o da Sutra öğretileri üzerinde yoğunlaşmış bir ders gör­

dükten sonra alınmaktadır.

Tibet Budizmine rengini veren Tantrik güç, diğer Hindistan kültür orta­

mında da görüldüğü gibi, sertlik, asketik yaşam ve sıradan hayatın dışına

329

Page 5: Dinler Tarihi Araştırmaları-II - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D075059/2000/2000_SUMERI.pdf · 2015. 9. 8. · 1358-1642 arasında, Tibette Keşiş-Yeni Tantra akademik sentezi

çıkınakla ilgilidir. Sıradan hayatı öldürme ise şamanik gücün ilk gerekli şar­

tıdır. Tibet toplulukları içindeki devlet güçleri, ister ilk krallar ve dalay lama­

lar gibi dahili, isterse Tibet'in iç işlerine karışan çeşitli Moğol ve Mançur güç­

leri gibi hariçten gelsin, Tibet Budizminin şamanik tarafını azaltına konusun­

da başarısız olmuşlardır. Şamanizm, kültürel şekilleri, düşünceleri ve insan

bedenini keşfedip onu manipüle eden bir tekniktir. Bu teknikler tertönlar ya

da v::yon gören lamalar tarafından icra edilmektedir. Mircae Eliade'ın da de­

diği gibi, daha başlangıcında Hindu ve Budist yoganın temelinde şamanizm

bulunmaktadır. Ancak Tibetteki Şaman Budizmini, yalnızca Budist vokabü­

leriye bürünmüş şamanizmin bir varyantı olarak görmek doğru değildir. Bu­

distlerin, şamanik işlemleri kendi amaçlarına uygun olarak kullandıklarını

söylemek daha doğru bir tespit olacaktır.

Tibet Budizmi'ne Yorum Katkısı Olan Bazı Bilginler

Tibet'te on birinci asırdan önce hiç bir mezhepleşme hareketi görülme­

mektedir. Sekizinci asırda Guru Padma Sambhava (Ö. 790- Tibet'e 747'de

geldi) tarafından organize edilen cemaat (Samgha) Tantrizm unsurları ile ta­

nışmıştır. İçinde Bon dininin çeşitli izleri bulunan Nyingmapa çizgisi bu sıra­

Iarda oluşmuştur. Kendisine bağlı lamalar kırmızı külah giydikleri için bu akı­

ma, 'kırmızı külahlılar' mezhebi de denilmektedir. XI. Asırda Hindistan'dan

Atisa (982-1054) davet edilmiş (1038), Sanskrit edebiyatı onun tarafından

Tibet'te yeniden tercüme ve tefsir edilmiştir. Onunla Tibet'te rönesans ya­

şanmış, bu arada Tantra oluşmuştur. Mahayana yazıtları ile Nagarjuna'nın

çalışmalarını temel alan bu faaliyetler Kadampa mezhebini meydana getir­

miştir. Tibet'te geniş bir alana yayılan bu mezhep hem çağdaşı hem de son­

rasındaki akımları etkilemiştir.

Nyingmapa (Eski Tantra) geleneğinin en büyük alimi olarak görülmekte

olan Longch' en Rabjampa ( 1308-1363), Sakya pandita gibi o da öğretileri­

ni, Yeni Tantra geleneği ile ilişkilendirerek sağlam bir sisteme oturtmuş, ça­

lışmalarının bir kısmı günümüzde İngilizceye de çevrilmiştir.

Ruhbanlık ile şamanik unsurlar (Eski Tantra) arasındaki en başarılı sen­

tez, Gelugpa mezhebinin büyük laması Tsongk'apa (1357-1419) ve onun iz­

leyenlerince yaratılmıştır. Yoga uygulamaları üzerine yoğunlaştığı akademik

çalışmaları bırakarak, izleyenleri ile birlikte, Gelugpa tarikatının merkezi ku­

rumları olan ve günümüzde varlığını koruyan Ganden, Sera, Drepung ma-

330

Page 6: Dinler Tarihi Araştırmaları-II - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D075059/2000/2000_SUMERI.pdf · 2015. 9. 8. · 1358-1642 arasında, Tibette Keşiş-Yeni Tantra akademik sentezi

nastırlarını kurmuştur. ilhamlarının çoğunu Tantrik tanrılarının çeşitli vizyon­

larından almıştır. O Sutra ve Tantra uygulaması arasındakisentezinen etki­

li yaratıcısıdır. Sutra öğretilerinin temel konusu, Buda'dan doğmuş olarak

görülen ve kendisine bağlanılacak ve itaat edilecek bir öğreticiye herkesin

ihtiyacının bulunduğu tezi üzerinde durmaktadır. Ayrıca, samsaranın düşük

diyariarının ızdırapları nedeniyle Buda'ya, öğretilerine, ve izleyenlerinin oluş­

turduğu cemaatine sığınmanın gerekli olduğunun izahları da Sutraların temel

vurguları arasındadır.

Tibet Budizmi İle İlgili Bazı Kavramlar

Budizm Tibet'te kendisine has özel bir şekil almış olmasının iki temel ne­

deni vardır. Bunlardan birisi onda lamalık kurumunun bulunması; diğerinin

ise, Tibet düşüncesindeki merhametli Avalokitesvara (Chenresing) faaliyeti

ile doğrudan ilgili, bodhisattva anlayışının olduğu söylenebilir.

Avalokitesvara: (Çin' de Guanyin; Tibet'te Chenresing). Tibet dilinde Ava­

lokitesvara ve Tara'dan, insan işlerine müdahale eden harici varlık sahibi

Tantrik tanrılar olarak söz edilmektedir. Tibet sembolizminin karakteristik

özelliği nedeniyle, eski zamanlarda Avalokitesvara insan suretinde yorum­

lanmıştır. Ancak o, ne bir kişilik ne de serbest dolaşan ruh varlıktır; ondan

daha ziyade, belirli bir uygulayıcının bedeni ve zihni içinde varolan bir potan­

siyel olarak söz edilebilir. Buna iyi bir örnek, Gelugpa mezhebinin kurucusu

olan on dördüncü asır laması Tsongk'apa'dır. O, Manjusri'nin bodhisatvası

olarak görülmekte, onun kılıcı ve kitabı olarak tasvir edilmektedir. Mistik ge­

lenekte ise, Tibet'in ve evrenin diğer kalan kısmının sorumlusu ve bir tür ya­

ratıcı tanrı olarak tanımlanmaktadır. Avalokitesvara kültü, bir tür vücuda bü­

rünmüş merhamet (Skt. Karuna) manifestosu olarak da yorumlanmaktadır.

Bu açıdan bakıldığında, Hıristiyan dinindeki Baba-Oğul tanrı ilişkisini çağrış­

tırmaktadır.

Bodhisattva: Salikierine rehber olabilmek amacıyla tüm canlılar özgür­

leştirilene kadar nirvanaya (kurtuluş) ermeyi ertelemiş olan Buddalara veri­

len sıfat-isimdir. Tibet Budizminde dalay lamaların tanınmaları ve sonra da

görevlerine atanmaları, onların bir önceki lamanın bodhisattvası oldukları te­

meline dayanılarak yapılmaktadır. Batı dillerinde enkamasyon ya da reen­

karnasyon kavramının anlattığı duruma benzer bir dini derecedir. Bodhisatva

ideali, dünyadan kaçışı hedefleyen erken dönem Budizmini değiştirmiş;

331

Page 7: Dinler Tarihi Araştırmaları-II - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D075059/2000/2000_SUMERI.pdf · 2015. 9. 8. · 1358-1642 arasında, Tibette Keşiş-Yeni Tantra akademik sentezi

bireysel özgürlüğün, ancak, tüm canlıların kurtulması sorumluluğundan

sonra gelen bir dünya dinine dönüşmüştür. Hıristiyanlıktaki azizler kültünü

andırmakta olup, 1326 tarihli bir Uygur yazısında Cengiz Han, Bodhisatt­

va'nın en son doğumu olarak ifade edilmektedir. Bu konuya Lamalığın anla­

tıldığı kısımda tekrar dönülecektir.

Bön: Eski ilkel Bön dini ve adetleri sıradan Tibetli halkın arasında yaşaya

gelmiştir. Budizm öncesi Tibet dininde dört şey bulunmaktaydı. Tanrı (divi­

nation) yani kralın tanrısallığı merkezli kült ve kurban merasimleri; kötü ruh­

ları kovma; her durumla ilgili büyü yapma mecburiyeti ve ölümünden sonra

insan ruhuna rehberlik yapma kaygısı. Budizme karşı olan Tibetli asiller ise

yeni, 'Sistemleştirilmiş Bön Dini' denilen bir akımı desteklemişlerdir. Sistem­

leştirilmiş Bön, Budizmin etki ettiği, kutsal literatür ve geliştirilmiş doktrinle

uzlaştırılmış; muhtemelen Pers ve Maniheist öğretilerden etkilenmiş senkre­

tist bir sistemdir.

Tibet dinini anlamak için, Vajrayana'nın (Tantrik Budizm) Tibet spiritüel

hayatının merkezini oluşturduğu gerçeğini daima göz önünde bulundurmak

gerekmektedir. Bön dininin farklı tarafı ise, öğretilerini, tarihi Buda-Sakya­

muni'den ziyade, Budizm öncesi efendilerden (ör. Shenrob Mibo'nun öğreti­

lerinden) almış olmasıdır. Bu modern Bön dininin de Tibet Budizmi gibi, hem

şamanik hem de klerikel görünüşleri bulunmaktadır. Teknik olarak Tibetteki

Budizm harici bir sistemdir. Çünkü tarihi Buda'nınkinden ayrı bir açıklaması

(revelation) ve Budizm dışı bir çok Tantraları bulunmaktadır. Fakat bunların

orijinal nüshaları mevcut olmadığından otantik sayılmamaktadırlar. Bu se­

beple, Bön'ün Budizm öncesindeki doğru fikirlerini tespit etmek pek zordur.

Bön ile ilgili çalışmalar, Batıda yeni başlamıştır. Görüldüğü kadarıyla Bönpo

yazıtları, Budist metinlerinin çok basit kopyalanndan ibarettirler. O, Çin'deki

Taoizm gibi, bir birinden kopuk halk göreneklerinin ve dini tekniklerin içinde

toplandığı sistemin en üst noktasıdır. İlk dönemde, Nyingmapa Suclistleri ile

Bönpo öğreticileri arasında çok yakın bağlar bulunmaktadır. Bön gelenekle­

ri tedricen Budizm tarafından bastırılmıştır.

Samgha: Samgha, bekarlardan oluşan bir topluluk olup, Budist manastik

disiplin kuralları olan Vinaya'yı uygularlar. Bütün Budist ülkelerdeki merke­

ziyetçi idareciler iyi organize olmuş bekar keşişler topluluğunun (samgha)

oluşmasını kendi güvenlikleri açısından gerekli görmüşlerdir. Ülkenin idari

332

Page 8: Dinler Tarihi Araştırmaları-II - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D075059/2000/2000_SUMERI.pdf · 2015. 9. 8. · 1358-1642 arasında, Tibette Keşiş-Yeni Tantra akademik sentezi

yapısı ve geniş ve dağlık coğrafi konumu sebebiyle, Tibet'te Samgha'nın eh­

lileştirilmesinde yeterince başarı sağlanamamıştır. Bu nedenle şamanik Bu­

dizmin, en etkili olarak sosyal yapının 'devletsiz' olduğu zamanlarda ve mer­

kezden uzak bölgelerdeki topluluklarda görülmesi gerçeği daha iyi anlaşıl­

maktadır.

Şamanik uygulama modelleri birbirlerinden bağımsız oldukları ayrıca

merkeziyetçi müdahalelere müsaade etmedikleri için, Moğollar gibi dış güç­

lerin. Tibet'teki idarecileri, ülke idaresini daha kolay yürütebiirnek amacıyla,

şamanizmin beslendiği Tantraları sınırlandırmışlar; buna mukabil, ruhban ya­

pılanmasına izin veren Sutra tipi ahlak öğretilerini ise desteklemişlerdir.

Lama: (trulku, guru, shaman, monk, clerk)

Tibet sisteminde lama, tanrısal niteliği olan bodhisatva'nın (Tantrik tanrı)

bir görünüşü ve ondan doğması fikrine dayanır. Lamalar, dini pratisyenlerdir

(uygulamacılar). Üç tür lamadan söz edilebilir, ilk olarak, geniş öğreti mer­

kezlerinde, ritüele dayalı pratikler, meditasyon ve Budizm felsefesi ile, Tant­

rik ritüel uygulamaları konusunda Tibet'in değişik bölgelerinden gelen keşiş

ve bekar olmayan kimseleri eğitme görevini yürütenlerdir. Bunlara, reinkar­

ne lamalar (trulku) denir. İkinci bir tür lamalık da veraset yoluyla (dunggyüd)

olmakta, laik ya da manastik olsun bir aile gompasının (münzevihane, ma­

nastır) idaresini, yine aile içinden bir ferdin miras yolu ile elde etmesiyle ol­

maktadır. Diğer bir tür lama ünvanı, herhangi bir özel mevkii olmayan, yer­

leşik dini merkezlerde sadece öğreticilik işiyle uğraşan keşişlere verilmekte­

dir.

Tibetçe kullanımda lama teriminin, bir guru ya da dini öğreticiden çok da­

ha geniş bir anlamı vardır. Konu üç maddede ele alınabilir: 1) Herhangi bir

kişinin dini öğretmeni anlamında, ona yol gösterici kişi demektir. Bu yol gös­

terme işi, kendisinden alfabe öğrenilen hocadan başlayıp, dini alanda Tant­

rik uygulama ile Aydınlanmaya ulaşmak için Tibet Budist teknikleri öğreten

kişiye kadar kapsamı vardır. 2) Bir 'Gompa'nın (manastır, münzevihane) ba­

şı anlamında kullanılır. Bunun yönetici anlamının (yani 'abbot', K'enpo) ol­

ması şartı olmayıp, çevresinde bir miktar cemaatin organize olduğu kişi de

kastedilmektedir. Veraset yoluyla gelen, Gompa' nın kurucusunun reinkar­

nasyonu olan lamalar bu grupta ele alınabilir. Bu tür içinde, pozisyonlarının

gereği olarak, Gompa'nın başkanı olarak önemli politik liderler çıkmıştır. 3)

333

Page 9: Dinler Tarihi Araştırmaları-II - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D075059/2000/2000_SUMERI.pdf · 2015. 9. 8. · 1358-1642 arasında, Tibette Keşiş-Yeni Tantra akademik sentezi

Tantrik ritüelin uygulanmasında uzmanlık kazanan kişiye de lama denmek­

tedir. Bu anlamda evli laik Tantrik pratisyenlerden de lama olarak bahsedil­

mektedir.

Lamaların seçilme usulleri ile yeniden doğuşun ilkeleri iyice bilinmektedir.

Bir manastırıo başındaki idareci ya da önemli bir manastik görevde bulunan

Lama, ölmek üzere iken kendi yeniden doğuşunu kestirmesi (tahmin) ve ge­

lecek lamaya ait bazı esaslı belirtileri detaylarıyla (hangi ailede doğacağın­

dan vs.) haber vermesi gerekmektedir. Manastırıo yöneticileri ise, Lama'nın

ölümünden 2-3 yıl sonra bu çocuğu aramaya çıkarlar. Çocuktan, önceki ha­

yatına ait bazı hatıralarını belirtir işaretler sergilemesini beklerler. En son za­

manlarda ölmüş olan lamaların yeniden doğuşları olan bu yeni lamalar, eği­

timlerinden sonra önceki lamanın manastik kurumunu devralmaktadırlar.

Tibet keşişleri (monks) ile lamalar karıştırılmaktadır. Uzmanca olmayan

yayınlarda keşişlerin evli kimseler olduklarına dair yanlış algılamalar bulun­

maktadır. Lamalar, keşişlerden, evlenmemiş laik yogilerden ya da evli olan

ev halkından olabilmektedir. Ayrıca onlar, gempaların ya da tek başına ya­

şayan münzevilerin başı olabilmektedirler. Kadın da olabilir ama çoğunlukla

erkektirler.

Tibet toplumlarında lamaların karizmatik gücünün önemi, merkezi rejim­

Ierin zayıflıkianna bağlıdır. Onlar sıra dışı hüviyetlerini hayli özel eğitimlerin­

den almaktadırlar. Tibet'te, Tantrik lamanın, ritüel uzmanı olan diğer lama­

lara üstünlüğü vardır. Bazı geniş Gelugpa kurumlarında (Sera, Gonden, Dre­

pung ) lamalar atanarak ya da seçimle de iş başına geldikleri görülmüştür.

İster Hindu isterse Budist olsun bütün Tantrik uygulamaların bütününde

anahtar rol Guru'ya aittir. Tibet'te ise Guru'nun yerini lama almaktadır.

Tibetlilerin ısrarla üzerinde durduğu konu, dini öğretmen -Lama- olmaksızın

bir kimsenin hiç bir ilerleme kaydedemeyeceğidir. Lamaların görevleri ara­

sında, köylerde bulunan laik ruhçu-medyumların eğitiminden sorumlu cilduk­

ları da yazılmaktadır. Lamanın diğer bir görevi de 'ehlileştirme-evcilleştir­

me'dir. Hint Guru'su Atis'aya göre lamalık, dini yazılardan ve onların yorum­

larından daha önemlidir. Lama, Buda' nın yerinde olup, öğrenciler kişisel öğ­

reticilerini bir Buda olarak görürler. Lamaların pozitif spirütüel enerjisinin

(hayat enerjisinin) kendilerinden öğrencilerine aktarılarak böylece öğrencile­

rin de güç kazandıkları düşünülmektedir. Ayrıca lamalar, yerel çekişmelerde

334

Page 10: Dinler Tarihi Araştırmaları-II - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D075059/2000/2000_SUMERI.pdf · 2015. 9. 8. · 1358-1642 arasında, Tibette Keşiş-Yeni Tantra akademik sentezi

arabuluculuk hizmetini de üstlenmişlerdir. Gempaların zenginleşmesi onlara

bazı politik nüfuz alanları da sağlamıştır. Onlar, halkın her türlü işlerini üst­

lenmişlerdiL Yeniden doğuş yani trulku (lamalık) sistemi manastik yapıyı

teşvik etmektedir. Tibetlilerin seküler ve dini güç arasını uzlaştırmanın çeşit­

li şekillerinden olarak geliştirdikleri bu yapı dikkate değerdir.

Dalay Lamalık

D. lamalar, Tsongk'apa'nın genç müritlerinden olan Gendundrup'tan

(1391-1474) doğmuşlar, kısa sürede tarikatın en önemli figürleri haline gel­

mişlerdir. Aynı zamanda Dalay lamalar, Tibet halkının en büyük atası olan

Chenresing'in (Sans. Avalokitesvara) enkarnasyonu olarak kabul edilmekte­

dirler. Ölen lamanın tanrılık ruhunun kendi yerine geçecek olan bir çocuk

bedeninde cisimleşmesi itikadı olup, esasının, Hindistan'dan getirilen Avatar­

Vişnu inancına dayandığı düşünülmektedir. Tibet halkına tarımcılığı öğreten

bu türden figürlerin insan suretine ancak Dalaylamaya da diğer yüksek la­

malar olarak büründüğüne inanılmaktadır.

Bunlardan III. D.lama Moğol prenslerinden Altan Han'ı (1543-83) Sudiz­

me ihtida ettirmiş ve bir Moğol ünvanı olan Dalay (=okyanus), Han tarafın­

dan kendisine verilmiştir. Ölümünden bir kaç yıl sonra IV. D.lama ise Altan

Han'ın torunları arasında keşfedilmiştir. Bu çizgiden gelen lamalara, bu tarih­

ten itibaren D.lama denilmiştir.

Dalay lamalar zaman içinde bir tür politik derece elde ederek, geniş alan­

larda yerel aristokrat liderlerle birlikte güç elde etmişlerdir. Bu türden rejim­

Iere en iyi örnek olarak, on yedinci yüzyıldan yirminci yüzyıla kadar Lhasa

merkezli Dalay lamaların idaredeki rolleri gösterilebilir. Bunun dışında daha

küçük ölçekli ve kısa süreli bir çok örnekler de bulunmaktadır.

Bütün Dalay lamaların en aktif olanı, 1642 yılında Gushri Han'ın Tibet'i iş­

gal ederek 'kırmızı külah' okulunu bozguna uğratmasıyla Tibet'in dünyevi ve

ruhani lideri olarak Şigatse sarayına yerleşmiş olan V. D .lama ( 1617-

1682)'dir. Yanında politik işlerden sorumlu bir de naibi bulunmaktadır. Ti­

bet'in aristokrat ailesinden gelen V. D.lama aynı zamanda seçkin bir tarihçi

ve alim olup, şuurlu bir şekilde memleketinde eski krallık tarzını canlandır­

maya çalışmıştır.

XIII. D.lama (1876-1933), V. D.lamadan sonra ülkesinin ilk gerçek haki-

335

Page 11: Dinler Tarihi Araştırmaları-II - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D075059/2000/2000_SUMERI.pdf · 2015. 9. 8. · 1358-1642 arasında, Tibette Keşiş-Yeni Tantra akademik sentezi

mi olarak bilinmektedir. 1913 yılından ölümüne kadar bağımsız bir hüküme­

tin başkanı olarak idarede kalmış, halkının refahma yönelik reformlar yap­

mıştır. XIV. ve son D.lama (1935- ), 1940'da Lhasa'da tahta oturtulmuştur.

O Tibet'in en yüksek dünyevi hakimi olurken, yardımcısı Panchen lama da­

ha ziyade dini işlerle uğraşmaktadır.

Lama denilen Tibetli rahipler, diğer Budist ülkelerdeki meslektaşlarından

farklı olarak siyasetle uğraşmaktadırlar. Çünkü, din kurallarının devleti

yönetmesi demek olan teokratik sistem içinde dindarlık, umumiyetle siyasi

istikamette olmaktadır. Üç bin kadar manastır ve halkın yedide biri oranın­

daki sayılarıyla memleketin iktisadi hayatına da bu ruhaniler hakimdirler.

Evreni Algılayışları

Tibetlilerin algıladıkları evren anlayışı, tanrılar, yarı tanrılar, insanlar, hay­

vanlar, aç ruhlar ve cehennemİ varlıklar, şeytanlar, aydınlanmış varlıklar,

kutsal yerler ile insanlar ve onların ikamet yerlerini içermektedir. Tibet dini­

nin yapısını bu 'ritüel evren' ya da 'kutsal coğrafya' oluşturmaktadır. Bu şe­

ma, 'Hayat tekeri' ile kuşatılmış olup içinde çeşitli, yeniden doğuş şekilleri

bulunmaktadır. Bu çevreye 'Budizm öncesi' ve 'Budist' unsurlar da ilave edil­

diğinde Tibet dini birliğinin kutsal coğrafyası kurulmuş olmaktadır. Çok yay­

gın ifadesiyle Tibetçe'de evren, (nödchüd), (sözlük anlamı, 'muhteviyat san­

dığı') kelimesiyle ifade edilmektedir. Sandık ve içindekilerin her birinin ken­

di özel çevreleri olmakla birlikte, gerçekte birbirlerinden ayrı da değildirler.

Tannlar

Budizm, katışıksız şekliyle, tanrı konusunda en azından agnostiktir. Tanrı

fikri ona, onun Hinduizm ve Tantrizm ile karşılaşmasından sonra nüfuz etmiş­

tir.

Dünyaya ait tanrıların ve ruhların en iyi bilinen sınıflandırılması Nyingma­

pa metinlerindeki sekiz sınıf olup, listenin sayısı bazen ona kadar çıkabilmek­

tedir:

Lu, su tanrılarıdır. Budizm öncesi menşee sahiptir. Yer altlarmda, kaynak,

göl ve ırmaklarda yaşarlar, doğal barınakları tahrip edildiğinde intikam alır­

lar. Suların kirletilmesi, barajların yıkılması, nehir yataklarının değiştirilmesi

eğer astrolojik olarak doğru zamanda yapılmazsa hastalıklara yol açmakta­

dırlar.

336

Page 12: Dinler Tarihi Araştırmaları-II - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D075059/2000/2000_SUMERI.pdf · 2015. 9. 8. · 1358-1642 arasında, Tibette Keşiş-Yeni Tantra akademik sentezi

Nyen, genellikle kötü niyetli ruhlar olup, atmosferde, yeryüzünde, ova, or­

man ve ağaçlarda yaşarlar. Ağaç kesmeye yeltenen kişi bu işi, astrolojik al­

manakta belirtilen günlerde yapmamaya dikkat etmelidir. Bunlar da hasta­

lıklara sebep olmakta, hatta bazı kanser türlerine bunların sebep olduğu sa­

nılmaktadır. Bunlar hayvan suretinde özellikle sığır türünde, sarı ya da yeşil

renkte tasvir edilmektedirler.

Sadag, toprağın efendileridir. Bir kimse toprağı, iş amaçlı, kazı ya da in­

şaat amaçlı olarak deştiğinde onlar kızabilirler.

Tsen, kayalıklarda yaşayan kırmızı ruhlardır. Hepsi erkek olup, ahitlerini

bozan eski keşişlerin ruhlarıdırlar. Pratisyenlerce ehlileştirildiklerinde genel­

likle mabet, sunak ve manastırların koruyucusu olmaktadırlar.

Gyelpo ya da Kral Ruhlar ise, kötü kralların yada ahitlerini yerine getirme­

yen yüksek lamaların ruhlarıdır. Beyaz renkli olup zırh giyerler. Daha ziyade,

dağ tanrıları gibi büyük öneme sahip yerel tanrılardır.

Düd, açıkça kötü niyetli ruhlardır. Geçmiş hayatlarında Dharma'ya şid­

detle muarız olmuş varlıklardır. Yogilerin çalışmalarına engeller çıkarırlar; in­

san etiyle karınlarını doyururlar. Renkleri siyahtır.

Jl1amo, kadın tanrılardır. Budizm öncesinde var olsalar da Budizm tarafın­

dan matrika olarak asimile edilmişlerdir. Mahzenlerde yaşayan bir tür büyü­

cüye benzetilir. Rahatsız edildiklerinde tabiat güçlerini tahrip edici hale geti­

rirler.

Sa ya da Sanskritçe Graha, kötü niyetli gezegen tanrıları olup, sara gibi

hastalıklara sebebiyet verirler.

Nödjin, Budizme yaksa olarak asimile edilmiş, tGprağın tabii zenginlikle­

rinin bekçileridirler. Saadet tanrıları olup deva (ilaç) ile ilgilidirler. Sutra ya da

Mantraları okuyanları korurlar.

Lha, beyaz tanrılar sınıfına mensup olup, insanlara karşı iyi niyet sahibi­

dirler.

Bu sınıflandırmalardaki amaç, hangi tür tanrının kazaya sebebiyet verdi­

ğini bilerek, böylece en uygun ritüel uygulaması ile karşı tedbiri almaktır.

Bu iyi ya da ~ötü tannlardan başka, yidam yada himaye edici özellikte

Tantrik tanrılar (sambhogakaya şekilleri) bulunmaktadır. Tantrik uygulama­

nın merkez sembolleri olan bu tanrılar da üçüncü grubu oluşturmaktadır.

337

Page 13: Dinler Tarihi Araştırmaları-II - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D075059/2000/2000_SUMERI.pdf · 2015. 9. 8. · 1358-1642 arasında, Tibette Keşiş-Yeni Tantra akademik sentezi

Yidam ya da Tantrik tanrıların Tibet Budist düşüncesinde diğer dünyevi

tannlara kıyasla harici vücutları yok gibidir. Onların gerçek potansiyelleri in­

sanın içinde ve bir bütün olarak evrende bulunmaktadır. Tantrik tanrılar Sud­

daların görünüşleri; sıradan dünyaya ait tanrılar ise Dharma'yı korumaya söz

vermiş olan tanrılar grubuna girmektedir. Tibet yöresinin güçierini ehliieşti­

renlerin en önde gelenlerinden olan Budist Guru Rimpoche (VIII. Asır sonla­

rı) günümüzde önemli bir Tantrik tanrı olarak görülmektedir.

Yerel tannlara güvenilemiyeceği ve sığınmanın yerel tanrılar yerine ancak

Buda ve Tantrik tannlara yapılması gerektiğine dair Gelugpa Lamrim öğreti­

lerinde çeşitli hikayeler de anlatılmaktadır ...

Bekarlık ve Keşişlik

(Tib. gelong; Sans. bhiksu; Pali bhikku; Bönpo trangsang). Tibetliler için

bekarlık Aydınlanmaya giden yolda önemli bir adım olmasına rağmen sıra­

dan hayattan kurtuluşun çok önemli bir kısmı sayılmamaktadır. Merkezi dev­

letin idarecilerinin bekar keşişler topluluğu (samgha) konusundaki ısrarları­

nın kendi korunmaları amacına yönelik olduğu söylenmektedir. Bununla bir­

likte birçok önde gelen lamalar, keşişlerden ve tantrik efendiler arasından

çıkmıştır. En yüksek dini statüler bunlara aittir. Monastisizm Tibet topluluk­

larında yerleşik bir hal almıştır. Bönpo ve Nyingmapa gelenekleri tevarüs yo­

luyla kazanılan evli lamalık geleneği yanısıra, katı bir bekar keşiş organizas­

yonu da geliştirmiştir.

Bekar cemaatine katılma nın, bazı insanlar tarafından fayda ve fırsat elde·

etmenin yolu olarak da görülmesinin, keşişliğe olan rağbeti artırdığı düşünül­

mektedir. Bu fırsatlardan birisi, iptidai seviyenin de üzerinde bir eğitim im­

kanını en kolay şekilde elde etme isteği olabilir. Diğer bazıları için, Tibet köy­

lüsü ya da göçerinin katlandığı zor hayat şartlarından kurtulup daha hoş bir

hayat seviyesine ulaşma ümidi olabileceği gibi; anne-baba içinse, aile içinde

çocuklardan birinin keşiş olmasının (monk), o ailenin, toplum içinde saygı ve

prestij kazanmasını sağlayacağı beklentisiyle, çocuklarından birisini o hayatı

tercihe yönlendirdiklerine inanılmaktadır. Ayrıca, ailenin kısıtlı imkanlarının

üzerindeki ekonomik baskıyı da hafifletiyor olması nedeniyle keşiş hayatı ter­

cih ettirilmektedir.

Monastisizm Tibet toplumlarında o kadar yerleşmiştir ki, en katı şamanik

düzene sahip olan Nyingmapa ve Bönpo gelenekleri de laik yoga uy-

338

Page 14: Dinler Tarihi Araştırmaları-II - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D075059/2000/2000_SUMERI.pdf · 2015. 9. 8. · 1358-1642 arasında, Tibette Keşiş-Yeni Tantra akademik sentezi

gulamaları ve ırsi olarak devam edegelen evli lamaların yanısıra, katı bir

keşiş menastik gelenek oluşturmuşlardır.

Yeniden Doğuş ve Karma

Yeniden doğuş sinekten insana kadar bütün varlıklar için söz konusu ol­

maktadır; ancak samsaradan kurtulmak için mutlaka insan haline gelinmesi

gerekmektedir. Budist öğreti ölüm ile yeniden doğuşun, kişinin arnelleri

üzerinde çok güçlü motivasyon sağladığını vurgulamaktadır. Tibetliler de

diğer Budist kültürlerde olduğu gibi muhtemelen aynı temel yeniden doğuş

fikirlerini taşımaktadırlar.

Karma ve Yenidendoğuşun birbiriyle ilişkili ahlak sistemi Tibet hayatında

ve Tibet'in Budist öğretilerinde pek önemlidir. Çünkü buna göre: 1) İnsan

bizatihi varlığı itibariyle değerlidir. Çünkü Budalığa ulaşmak ancak var ol­

makla mümkündür. 2) İnsan kalıcı bir varlığa sahip değildir. Ölüm anında

ona arnelinden başka bir şey yardım etmeyeceği için öğretilerin uygulanması

çok önemlidir. 3) Karma'dan kaçmak mümkün değildir. Yani şimdiki işler

geleceği etkileyecektir. Bu yüzden erdemli davranışlar yapılarak kötülükler­

den uzak durulmalıdır. 4) Samsara bütün olarak ıstırap demektir. Kişinin

hedefi ondan kurtulmak olmalıdır.

Son Asırda Tibet

1920'li yıllar boyunca Xlll. Dalay lama Hükümeti Tibet yönetimini ve

Gelugpa menastik sistemini modernleştirip onun merkezi rolünü artırmak

için çeşitli tedbirler aldılar. Bunun için sürekli bir ordu oluşturma, genç Tibet­

lileri İngiliz okullarında araştırma yapmaya gönderme ve böylece Batı tarzın­

da bir eğitimi Tibet'e tanıtmayı hedeflediler. Ayrıcçı, menastik rütbeler sis­

temi üzerinde daha fazla kontrol kazanarak Gelugpa'nın liderlik pozisyonunu

güçlendirerek D.Lama ve hükümetini Tibet'te hakim güç haline getirmeyi de

düşündüler.

Kanımca, D.lama ve tabilerinin Çinlilerce Tibet'ten uzaklaştınlmalarının

temel nedeni, D. Lamanın, siyasi otoriteye talip olduğunu gösteren bu tür­

den faaliyetleri olmalıdır.

Ancak Xlll. D. lamanın aldığı önlemler, o hayatta iken ancak kısmi olarak

başarılı olmuştur. Bunun temel sebebi, Lhasa hükümetinin aristokratik tarz­

da ve menastik eyaletlerin temsilcilerinden oluşuyor olmasıydı. Eyalet tem-

339

Page 15: Dinler Tarihi Araştırmaları-II - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D075059/2000/2000_SUMERI.pdf · 2015. 9. 8. · 1358-1642 arasında, Tibette Keşiş-Yeni Tantra akademik sentezi

silcileri Lhasa'nın güçlenınesini kendi beklentilerinin ve eyaJet çıkarlarının

aleyhine olacağını düşünüyorlardı. Güçlü bir ordu kurmak için konulan ver­

gilerin ağırlığı da buna eklenince D. lamanın Panchen Rimpoche ile arası

açıldı. P.R. Çin'e kaçtı. Onun 7. ya da 10. yeniden doğuşu olan P.R. (1938-

89) Çin'in Tibet politikası üzerinde etkili olmuştur. Lhasa hükümeti 1950' de

etkili bir direniş göstermesine rağmen Çin komünist rejiminin Tibet'i kendi

ülkesinin parçası haline getirme isteğinin sonucu D. Lama'ya 17 maddelik

bir anlaşma önerildL Maddeler arasında Çin silahlı kuvvetlerinin Tibet'te or­

du bulundurması da yer alıyordu. Çin'e karşı Doğu Tibet'te başlayan direniş,

oranın doğrudan Çin yönetimine girmesiyle sonuçlandı. Daha sonra Tibet'in

orta kısımlarının da Çiniiierin ellerine geçmesiyle 1959 yılında XIV. D. lama

ve 70 bin mülteci Hindistan ile Nepal'e göç etti. D. lama Hindistan'ın

kuzeyinde Dharamsala'da ikamet etmektedir. Burası sürgündeki Tibet

hükümetinin merkezi olmuştur. Lama ve keşişlerin çoğunluğu bu insanların

arasındadır. Gelugpa gempasının temel öğretisi ve diğer gelenekler sürgün­

de tekrar oluşturulmuştur. Hindistan ve Nepal'de monastisizmin yeniden

canlanışı ona Avrupa ve kuzey Amerika'da yeni faaliyet alanları kazandır­

mıştır. 1979 yılında Vatikan'da VI. Paul tarafından karşılanan Dalay Lama,

dünyanın değişik ülkelerine seyahatler yapmaktadır. Son olarak ABD Baş­

kanı tarafından kabul edilmiştir.

Tibet dini hayatı, akademik, ruhbanlık kurumuna dayalı, münzevilerden

oluşan, yoga uygulamasını esas alan, şamanik vizyonu olan, yayılınacı ve

misyoner bir görüntü sergilemektedir.

340

Page 16: Dinler Tarihi Araştırmaları-II - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D075059/2000/2000_SUMERI.pdf · 2015. 9. 8. · 1358-1642 arasında, Tibette Keşiş-Yeni Tantra akademik sentezi

Bibliyografya

Not: Bu çalışma,

SAMUEL Geoffrey, Civilized Shamans-Buddhism inTibetan Societies (I­

X + 634 s., + References: 635-692 ss. + index: 693-725 ss.), Smithsonian

İnstitution Press, Washington 1993.

isimli çalışması esas alınarak hazırlanmıştır. Faydalanılan diğer eserler:

BELL Sir Charles, The Religion of Tibet (XV+235 s.), Oxford University

Press 1931.

BLEİCHSTEİNER Robert, L'Eglise Jaune (1-292 s.), Payot, Paris 1937.

BROWN David A., A Guide to Religions (XII+267 s.), 7. Baskı, Holy

Trinity Church, London 1991.

CONZE Edward, Buddhism -lts Essence and Development (1-227 s.),

Harper Torchbooks, New York 1959.

DAVİD-NEEL Alexandra, Le Bouddhisme; Ses Doctrines et Ses Methodes

(III+257s.), Monaco 1936.

MURTHY Krishna, Buddhism in Tibet (VIII+ 83 s.), Sundeep-Prakashan,

Delhi 1989.

SNELLGROVE David L., "Tibetan Buddhism Taday" (s. 277-93),

Buddhism In the Modem world, London 1976

ROBiNSON Richerd H., The Buddhist Religion -A Historicallntroduction

(XV+l-342 S.), wads-worth publishing company 1997.

SUZUKİ Beatrice Lane, M.ahayana Buddhism (XII-131 s.), Unwin Hyman

Limited, London 1981.

WYLİE Turreii V., "Dalai Lama", The Encyclopedia of Religion, IV/200-

202.

341