doğum hekimliğinde sık karşılaşılan · 2020-02-05 · a –doğum ve kadın hastalıklarına...
TRANSCRIPT
Doğum Hekimliğinde Sık Karşılaşılan Mediko-Legal Sorunlar, Nedenleri ve
Çözüm Önerileri
Doç. Dr. İsmail DÖLENTürkiye Maternal Fetal Tıp ve Perinatoloji Derneği XI.
Ulusal Kongresi31 Ekim – 3 Kasım 2018
İstanbul Wyndham Grand Levent Hotel
Kötü Tıbbi Uygulama
Dünya Tabipler Birliği: «hekimin tedavi sırasında standart uygulamayı
yapmaması, beceri eksikliği veya hastaya tedavi vermemesi ile oluşan zarar»
Yargıtay kararı : “Hekim tıp verilerini yanlış ya da eksik uygulamışsa, mesleğinin gerektirdiği özel görevlere gereği ve yeteri kadar uymamışsa kusur var demektir.”
Sözleşmeye dayanan hukuki sorumlulukta hukuka aykırılık
Sözleşmeye aykırılık
Zarar
İlliyet bağı
Kusur
Hekimin Sözleşmeden Doğan Borçları
• Aydınlatma borcu*
• Özen gösterme borcu*
• Sır saklama borcu
• Kayıt tutma borcu
• Sadakat borcu
Hukuka Uygunluk ve Rıza
Tıbbî müdahalenin hukuka uygun sayılabilmesi için,
tıbbî müdahalenin tıp biliminin verilerine göre zorunlu olması
ve bu verilere uygun bir müdahalede bulunulması,
tıbbî müdahalenin sağlık personeli tarafından yapılması,
müdahaleden önce müdahale yapılacak hastanın aydınlatıldıktan sonra rızasının alınması gerekir.
TBK
A. Sorumluluk
I. Genel olarak
MADDE 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Sorumluluğumuz
• Gebe Kadına Karşı
Gebe Kadın ile Sözleşmemiz Mevcut.
Prenatal danışmanlık ve muayene, gebe takibi, doğum
• Fetüse Karşı
Canlı doğum sonrası, geriye dönük olarak anne karnında olduğu dönemdeki eylemlerimizden dolayı sorumluluğumuz vardır.
Tıbbi Standart-Uygun Tıbbi Müdahale
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlık Eğitimi Müfredatı
Sağlık Bakanlığı Doğum Öncesi, Doğum Eylemi, Doğum Sonrası Rehberi vb.
-Temel Kitaplar ve Yurtiçi-Yurtdışı ilgili derneklerin görüşleri (rehber-öneri-görüş)
-Bilirkişi Görüşleri-Yargı Kararları
Gebe Bilgilendirme Sınıfı Rehber Kitap
T.C. Sağlık Bakanlığı
Kadın ve Üreme Sağlığı Daire Başkanlığı
Ankara 2014 ve 2018
Doğum Hekimliğinde Sık Karşılaşılan Mediko-Legal Sorunlar: Örnek 1
Doğum eylemi başlangıcında yanlış-eksik tanı ve takiben yanlış-eksik yaklaşım.
Sorun: İcapçı sistemi, hekimin hastaneye gelip hastayı muayene etmemesi, gerekenleri yapmaması
Çözüm: Ya sistem değişecek ya da icap nöbetinde her hasta için hastaneye gelip gerekenler yapılacak
Örnek: Gece gelen preterm eyleme anemnez ve pelvik muayene yapılmadan indüksiyon uygulanması
Doğum Hekimliğinde Sık Karşılaşılan Mediko-Legal Sorunlar: Örnek 2
Doğum indüksiyonu veya eyleme yardım olgularında yetersiz takip sonrası hipoksik bebek
Sorun: Hekim poliklinik yaparken veya başka nedenle eylemi takip etmediği sürede gebenin yetersiz ebe-hemşire tarafından takibi ve hiperstimülasyonutespitte geç kalma.
Çözüm: Doğumun mesai saatleri içinde tamamlanması için gereksiz indüksiyon ve eyleme yardımdan kaçınmak
Doğum eylemini iyi takip etmek ve gerekenleri zamanında yapmak
Doğum Hekimliğinde Sık Karşılaşılan Mediko-Legal Sorunlar: Örnek 3
Ultrasonografi ile anomali taraması ve anomali tespitinde başarısızlık
Sorun: Tarama testinin anlamı ve kim yetkin?
Çözüm: Tarama testinin anlamı gebeye anlatılmalı ve aydınlatılmış hasta rızası alınmalı
Usg yetkin hekim tarafından yapılmalı
Fetal Usg, Kim Yetkin?
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlık Eğitimi Müfredatına göre kadın doğum uzmanı 1. basamak obstetrik usg konusunda yetkindir.
-Usg Jin&Obs Yetkinlik Düzeyi : 4
4:Karmaşık olsun veya olmasın her tür olguda girişimi uygulayabilme düzeyini
ifade eder.
-Fetal Usg: Yetkinlik düzeyi: 3,
3:Karmaşık olmayan, sık görülen tipik olgularda girişimi uygulayabilme
düzeyini ifade eder.
T.C. Sağlık Bakanlığı Kadın ve Üreme Sağlığı Daire Başkanlığı bu konuda bir bilim kurulundan görüş aldı. Sonuç açıklanmadı.
Doğum Hekimliğinde Sık Karşılaşılan Mediko-Legal Sorunlar: Örnek 4, Down Sendromu
Sorun: Prenatal genetik tarama konusunda aydınlatma eksikliği
Olay: 20 yaşında gebe, ikili test sonucu negatif, down sendromlu bebek doğuruyor.
İddia: Yeterli aydınlatılmadık, eğer amniyosentez, CVS konusunda bilgi sahibi olsaydık baştan bunları yaptırırdık.
Cevap: İkili test gebelikte yapılan rutin bir tetkiktir. Tetkik yapılmadan önce sadece bilgi verilir, sonuca göre alternatifler konusunda bilgi verilir, bu safhada yazılı onam almakta yarar vardır.
**Prof. Dr. Hakan Hakeri: Kesin bir bulgu elde edilmediği müddetçe, hekimin, olasılıklar hususunda bilgi verme yükümlülüğü yoktur.
Down Sendromu
İddia: Hekimin her işlemi tıbbi müdahaledir ve hekim hastayı aydınlatıp onam almalı ve bunu ispatlamalıdır.
Cevap: HHY md 31: Madde 31- (Başlığı ile birlikte değişik:RG-8/5/2014-28994)
Hastanın verdiği rıza, tıbbi müdahalenin gerektirdiği sürecin devamı olan ve zorunlu sayılabilecek rutin işlemleri de kapsar.
HHY md 31’e göre İkili test istenirken yazılı onam alınmasına gerek yoktur. Sonuç belli olunca bilgi verilir.
Amniyosentez yapılacaksa işlemi yapacak hekim onam alır.
Eğer gebe amniyosentezi kabul etmezse, bilgi veren hekimin yazılı redalmasında yarar vardır.
Down Sendromu
Sorun/İddia: «Bağlayıcı ve sınırlı olmamak üzere davalının sigortalısı doktorun tıbbi kötü uygulamaları özetle; a. Bilgilendirmeme, b. aydınlatılmış rıza (onam) almama, c. teşhiste kusur, d. ileri testleri önermeme, e. Ultrasoundkullanımında ihmal, f. ultrasound bulgularını değerlendirememe, g. konsültasyon istememe, h. CVS / Amniosentez yapmama olarak sayılabilir.»
Cevap: İkili test sonucu negatif ise 1/1000 down sendromlu bebek doğma ihtimali vardır. Bu sonuç testin, tarama testi olma özelliğinden dolayıdır. Eğer down sendromlu bebek doğarsa , test hem hekim hem hastayı yanlış (yalancı negatiflik) bilgilendirmiştir. Gebe ve hekim en baştan bu sonucu kabul ederek/bilerek test yapılmalıdır.
Down Sendromu
Sorun/İddia : d. ileri testleri önermeme
«Amerikan Kadın Doğum Uzmanları Kongresi gebe kadın kaç yaşında olursa olsun kadınlara tarama testinden vazgeçme ve önce tanı testi yapma seçeneğinin verilmesini tavsiye etmektedir.»
Cevap: İkili test negatif ise hala amniyosentez-CVS önerilmesi tarama testi yapılmasının mantığına aykırıdır.
NHS, ACOG ile aynı görüşte değildir.
https://www.nhs.uk/conditions/Amniocentesis
Amniocentesis isn't offered to all pregnant women
Amniocentesis is only offered to pregnant women who have a higher chance of having a baby with a genetic or chromosomal condition
Ülkemizde bu konuda rehber-öneri yok
Down Sendromu
Sorun/İddia: e. Ultrasound kullanımında ihmal, f. ultrasound bulgularını değerlendirememe
Cevap: Usg ile Down Sendromu tanısı konamaz. Sadece bazı soft markerlaragöre ileri tetkik istenebilir.
Yayın ve bilirkişi raporlarında Down Sendromu tanısı için Usg’nin rolü abartılmamalıdır.
Kadın doğum uzmanının bu konudaki yetkinliği dikkate alınmalıdır.
Down Sendromu
Sorun/İddia: CVS / Amniosentez yapmama olarak sayılabilir.
Cevap: Down açısından yüksek riskli gebe ve tarama testi sonucu pozitif olanlara invazif tanı testleri önerilmelidir.
Tanı testlerinin maliyet, işgücü yükü ve komplikasyonları dikkate alındığında her gebeye, hele tarama sonucu negatif olanlara önerilmesi doğru bir tıbbi uygulama değildir.
Bu konuda Sağlık Bakanlığı resmi görüşü olması gereklidir.
Down Sendromu
Sorun/İddia: Down Sendromlu fetüs olduğunu bilseydik, rahim tahliyesi yaptırırdık. Bu hakkımız elimizden alındı, zarardayız.
Hukuki Genel Bilgi
CENİNV. SAĞLIK HUKUKU KURULTAYI 1-2 KASIM 2013
Hukuki anlamda kişi, haklara sahip olan, bu haklardan faydalanabilen ve borç altına girebilen varlık olarak tanımlanır.
Her gerçek kişinin kişi olma niteliği, hukuki açıdan doğumla başlar ve ölümle sona erer.
Cenin (fetüs) yasal düzenlemelerde tanımı olmayan, esasen tıp bilimine ait olan bir kavramdır; ancak öğretide cenin kavramı “ana rahmine düşmüş ve fakat henüz sağ olarak tamamıyla doğmamış çocuk” olarak tanımlanmaktadır.
V. SAĞLIK HUKUKU KURULTAYI1-2 KASIM 2013
Cenin, kavram olarak yasal bir düzenlemeye sahip olmasa da TMK m. 28’de ceninin kişilik kazanması düzenlenmiştir.
MADDE 28.- Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer.
Çocuk hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla, ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde eder.
V. SAĞLIK HUKUKU KURULTAYI1-2 KASIM 2013
Hukuk sistemimizde sağ ve tam doğan çocuğa, daha ana rahmine düştüğü andan itibaren geçmişe etkili şekilde hak ehliyeti tanınmış, böylece ceninin menfaatlerinin geriye etkili olarak korunması amaçlanmıştır.
Ceninin hak süjesi olmasının medeni hukuk, borçlar hukuku, ceza hukuku gibi hukukun pek çok alanında önemli sonuçları vardır.
*Avukat Müslüme ÜYE
Ankara Barosu Sağlık Hukuku Kurulu Başkan Yardımcısı
V. SAĞLIK HUKUKU KURULTAYI1-2 KASIM 2013
Çocuk, doğum sırasında canlı olmakla beraber annesinin vücudundan tam olarak ayrılmadan önce ölürse kişilik kazanamaz
Bu görüşe göre cenin hak ehliyetini, ana rahmine düştüğü anda kazanır ve doğana kadar olan süreçte haklarını kanuni temsilci vasıtasıyla kullanabilir, ölü doğduğu takdirde ise hak ehliyeti geriye etkili olarak ortadan kalkar
Cenin Haklarının Korunması
Ceninin hak ehliyetine sahip olduğunu kabul eden TMK m. 28/2 hükmü, cenine gerek malvarlığı hakları üzerinde gerekse de kişilik hakları üzerinde bazı koruma alanları sağlar.
1. Ceninin Malvarlığı Haklarının Korunması
*2. Ceninin Kişilik Haklarının Korunması
Ceninin Kişilik Haklarının Korunması
Kişilik hakları, değeri para ile ölçülemeyen, kişinin manevi dünyasına ilişkin olan haklardır. Kişilik haklarına kişinin yaşamı, şeref ve haysiyeti, vücut bütünlüğü, özgürlüğü, ismi, özel hayatın gizliliği gibi haklar örnek olarak gösterilebilir.
Bu haklardan cenin bakımından önem taşıyanlar ise yaşama hakkı ile vücut bütünlüğü üzerindeki kişilik hakkıdır.
Ceninin Kişilik Haklarının Korunmasıa. Yaşama Hakkı
Gebeliğe son verme hakkının ceninin yaşama hakkını ihlal edip etmediği konusunda öğretide bir görüş birliği bulunmamaktadır. Bir görüş cenine yaşama hakkını doğumdan değil; ana rahmine düşme anından itibaren tanınması gerektiğini, dolayısıyla cenine yaşama hakkının tanınması gerektiğini savunmaktadır.
Bu görüşe göre ceninin hayatına ancak zaruret hali gibi hukuka aykırılığı ortadan kaldıran bir nedenle son verilebilir.
Bir başka görüş ise ceninin kişiliğinin ancak sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayacağını, bu nedenle doğumdan önce cenin adına kişiliğin korunmasına ilişkin bir yol olamayacağını savunmaktadır.
Bir diğer görüş ise ceninin yaşama hakkının bulunup bulunmadığı konusunu yasal düzenlemeler ışığında belirlemek gerektiğini savunmaktadır.
Ceninin Kişilik Haklarının Korunmasıb. Ceninin Vücut Bütünlüğü Üzerindeki Kişilik Hakkı
Cenin ana rahminde iken, ceninin kişilik haklarından olan vücut
bütünlüğü hukuka aykırı bir fiille ihlal edilebilir.
Ceninin vücut bütünlüğüne yönelik kişilik hakkının ihlal edilmesi halinde, kişilik hakkı ihlal edilen cenin, kendisini zarara uğratan kişilerden zararının tazmin edilmesini talep edebilir.
Bu hallerde (gebelikte) ceninin haklarını korumaya yönelik özel düzenlemeler bulunmamaktadır.
Bu nedenle sağ olarak tamamıyla doğan cenin, bu haklarını çocuk olduğunda TBK’ye yani genel hükümlere dayanarak koruyacaktır.
Ceninin vücut bütünlüğünü ihlal eden fiiller arasında, cenin üzerinde doğrudan müdahalede bulunan hekimlerin fiilleri ciddi bir önem taşımaktadır.
Hekimin Çocuğa Karşı Sorumluluğu
Günümüzde hekimin çocuğa karşı sorumluluğu ise çoğunlukla iki halde gerçekleşir.
Bunlardan biri çocuğun, hekimin ana rahmindeki cenine kusurlu bir müdahalesi sonucu özürlü doğması halidir. Bu halde hekimin bu müdahalesi haksız fiil olarak nitelendirilir.
Bu fiil, vücut bütünlüğü üzerinde kişilik hakkı ihlal edilen çocuğa
maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı verir
Örnek: Amniyosentez işleminde iğnenin fetüse zarar vermesi.
Hekimin Çocuğa Karşı Sorumluluğu
Hekimin çocuğa karşı sorumluluğunun doğduğu bir diğer hal ise çocuğun, hekimin herhangi bir müdahalesi olmaksızın, özen yükümüne aykırı davranması sonucu özürlü olarak dünyaya gelmesi halidir.
Hekimin Çocuğa Karşı Sorumluluğu
Çocuğun, hekimin herhangi bir müdahalesi olmadan yalnızca özen yükümüne aykırı davranması sonucu özürlü olarak dünyaya gelmesi halinde cenindeki anomalinin tedavi edilebilir olup olmamasına göre iki ihtimal söz konusudur.
Bu ihtimallerden biri, cenindeki anomalinin tedavi edilebilir olmasına rağmen hekimin teşhis edememesi nedeni ile çocuğun özürlü doğması halidir.
Örnek: Fetal aritmi, etkilenmiş Rh/rh uyuşmazlığı ve diğerleri
İkinci ihtimal; tedavi edilemeyen bir anomalinin teşhis edilememesidir.
Örnek: Down Sendromlu fetüsün teşhis edilememesi ve doğması, vb.
Hekimin Çocuğa Karşı Sorumluluğu
Eğer teşhis edilseydi, rahim tahliyesi imkanı varsa, bu kez aile bu imkanı elde edemediği için davacı olabilir.
Öncelikle hekimin doğru teşhis koyma yükümlülüğü, mesleki yükümlülüklerinin başında gelir.
Down Sendromlu Fetüs Rahim Tahliye Nedeni midir?
NPHK, Madde 5, İlk cümle – Gebeliğin onuncu haftası doluncaya kadar
annenin sağlığı açısından tıbbi sakınca olmadığı takdirde istek üzerine rahim tahliye edilir.
Yani gebeliğin ilk 10 haftasında sağlıklı veya sakat her fetüs için isteğe bağlı rahim tahliyesi yapılabilir.
NPHK 5. Madde, İkinci Cümle
Down Sendromu tanısı ise genelde 10. gebelik haftasından sonra mümkün olmaktadır.
NPHK: Gebelik süresi, on haftadan fazla ise rahim ancak gebelik, annenin hayatını tehdit ettiği veya edeceği veya doğacak çocuk ile onu takip edecek nesiller için ağır maluliyete neden olacağı hallerde doğum ve kadın hastalıkları uzmanı ve ilgili daldan bir uzmanın objektif bulgulara dayanan gerekçeli raporları ile tahliye edilir.
Rahim Tahliye TüzüğüEk 2 sayılı Liste
On haftanın üzerindeki gebeliklerde rahim tahliyesini gerektiren, kadının hayatını ya da hayati organlarından birini tehdit eden ya da çocuk için tehlikeli olan hastalıklar ve durumlar :
(çocukta değil, kadında-gebelikte çocuk için tehlikeli olan hastalık ve durumlar)
A – Doğum ve Kadın Hastalıklarına bağlı nedenler
1) Daha önceki major uterin harabiyet ve hasarları
a) Sezaryen Ameliyatı
M – Enfeksiyon hastalıkları
1) Teratojen intrauterin enfeksiyonlar
a) Kızamıkçık (fetüsün sağlıklı olup olmaması önemli değil)
N.3 md: Down Sendromu
Annenin Down Sendromlu olması, fetüsün sağlıklı olması rahim tahliyesine engel değil
TCK 99/2
Madde 99 - (2) Tıbbî zorunluluk bulunmadığı hâlde, rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi on haftadan fazla olan bir kadının çocuğunu düşürten kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu durumda, çocuğunun düşürtülmesine rıza gösteren kadın hakkında bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
Hukukçu Görüşleri
Prof. Dr. Hakan Hakeri
Tıp Hukuku kitabı, Birinci Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2007
Sayfa 210: Doğum Öncesi Teşhis, 2. paragrafta
“Hukukumuzda ceninin alınmasına 10. Haftaya kadar müsaade edilmiştir. Bu süre zarfında hekim ailenin isteği üzerine hamileliği sona erdirebilir. Hekim, yukarıda bahsedilen 10 haftalık süre içinde, hatalı davranışıyla, ceninin durumunu fark edemeyerek olası rahim tahliyesinin gerçekleşmesini engellemiş bulunursa, ceninin anne ve babasına karşı sorumlu olur”
Hukukçu Görüşleri
Prof. Dr. Hakan Hakeri
Sayfa 214: “Zamanında Tedavi Yükümlülüğü” başlığı altında dördüncü satır ve devamında “Doğum öncesi yapılması gereken muayeneyi erteleyerek, özürlü olan ceninin kanunun tanıdığı 10 haftalık sınır içinde alınmasını geciktiren hekimin hatalı uygulama yaptığı kabul edilmiştir.”
Sayfa 456: 4. Paragraf başı, “Ağır özürlü bir çocuğun dahi anne bakımından tehlike oluşturmadığı müddetçe, kanunun öngördüğü süre sonrasında alınmasının suç oluşturduğu açık olduğuna göre….”
Sayfa 457: Zorunluluk Hali başlığı altında; “Nüfus Planlaması Hakkında Kanun’un 5. maddesine göre, gebelik süresi, on haftadan fazla ise rahim ancak gebelik, annenin hayatını tehdit ettiği takdirde tahliye edilir.”
Hukukçu Görüşleri
Prof. Dr. Hakan Hakeri devamında:
Genel kural bu olmakla beraber, mevzuatta gösterilen özürlerin varlığı durumunda bir süre sınırı getirilmemiştir. Down sendromu da bu tür bir özürdür.”
Bu yeni görüşünün nasıl oluştuğu, kitabının sayfa 453’te yazan “Çocuk ile Onu Takip edecek Nesiller Açısından Ağır Maluliyet (Özürlülük Endikasyonu)” başlıklı bölümde açıklanmıştır. “Nüfus Planlaması Hakkında Kanun gebeliğin doğacak ile onu takip edecek nesiller için ağır maluliyete neden olacağı hallerde gebeliğin sona erdirilmesini hukuka uygun kılmıştır. Böylece burada bir nevi özürlülük endikasyonu sevk edilmiş olmaktadır.
………………………….
«Ülkemizde bu hükme dayanılarak, on haftadan fazla gebeliklerde dahi, özürlü çocuklar alınmaktadır (referans 4, ZEYTİN) …………………”
Hukukçu Görüşleri
Prof. Dr. Dr. h. c. Yener ÜNVER, Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı
CEZA HUKUKU YÖNÜNDEN GEBELİĞİN SONLANDIRILMASINDAN KAYNAKLANAN CEZA HUKUKU SORUMLULUĞU
“Ceninin eylem sırasında gelişiminin ne türde olduğu ya da hastalıklı olması önemsiz olup, yaşıyor olması ve anne rahminde bulunması gerekli ve yeterlidir. Dolayısıyla henüz ölmemekle birlikte, ölü ya da hastalıklı doğması ihtimali bile bulunsa, TCK m. 99 ya da 100’de belirtilen eylemler, bu maddelerdeki suça vücut vereceklerdir.”
Hukukçu Görüşleri
ÖZBEK, Veli Özer / KANBUR, Mehmet Nihat / DOĞAN, Koray / BACAKSIZ, Pınar / TEPE, İlker, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 7. Baskı, Ankara: Seçkin Yayıncılık, Eylül 2014, s. 298:
“TCK m. 99/2’de ‘tıbbî zorunluluk bulunmadığı hâlde …’ ifadesi yer almaktadır. Fıkra hükmünün düzenlenişinden tıbbi zorunluluğun bulunması halinde süresi ne olursa olsun bir gebeliğin sona erdirilebileceği anlaşılmaktadır. Kanaatimizce ceninin ana rahminde bulunması ve yaşamsal gelişim sürecini anaya bağlı olarak devam ettirmesinde gebe kadının hayatı veya vücut bütünlüğü bakımından tıbben önemli bir sakınca, ciddi bir tehlike bulunmakta ise, hangi aşamada olursa olsun gebeliğin sona erdirilmesi mümkün olmalıdır.”
Hukukçu Görüşleri
Prof. Dr. Serap KESKİN KİZİROĞLU, TÜRK CEZA HUKUKUNDA ÇOCUK DÜŞÜRTME, DÜŞÜRME VE KISIRLAŞTIRMA SUÇLARI başlıklı yazısında
“Kanaatimce, cenin açısından tıbbi zorunluluk, gebe kadın açısından hiçbir tıbbi zorunluluk bulunmayıp, yalnızca ceninin anne rahminde canlılığını sürdüremeyecek olmasının tıbbi verilerle ortaya çıkması durumunda kabul edilebilir; ceninin, özürlü doğacak olması bu kapsamda değerlendirilemez.” demektedir.
“Bu noktada, eğer ceninin özürlü bir çocuk olacağı ilk olarak on haftalık gebelikten sonra anlaşılmış ise, yine belli bir zaman dilimine kadar olmak kaydıyla gebeliğe son verilmesi rızaya dayalı istisnai bir tıbbi zorunluluk olarak değerlendirilebilir. Fakat bunun için de Türk Ceza Kanunu açısından ayrı bir düzenleme yapmak, kanunilik ilkesi açısından zorunludur.”
Hukukçu Görüşleri
GÖZLER, Kemâl, Hukuka Giriş, Üçüncü Baskı, Bursa: Ekin Kitabevi Yayınları, Ekim 2006, s. 227-230: “Hukuk kuralları arasında çatışma çözme konusunda ikinci ilkemiz… ‘lexposterior derogat legi priori (sonraki kanun önceki kanunları ilga eder)’ özdeyişinde ifadesini bulur. Bu prensibe göre, normlar hiyerarşisinde aynı düzeyde yer alan ve birbiriyle çatışan iki hukuk kuralı varsa, bunlardan sonraki tarihte yürürlüğe giren kuralın, önceki kuralı ilga ettiği kabul edilir. (…) Aslında bu lex posterior esası… zımni ilga konusundan başka bir şey değildir. (…) Hukuk kuralları arasında çatışma çözme konusunda üçüncü ilkemiz lex specialis (özel kanun) ilkesidir. Bu ilke ‘lex specialis derogat legi generali (özel kanun genel kanunları ilga eder)’ özdeyişiyle dile getirilir. Aynı düzeyde yer alan ve aynı tarihli iki hüküm arasında çelişki varsa, özel hüküm niteliğinde uygulanır. (…) aynı düzeyde yer alan önceki kanun özel, sonraki kanun genel nitelikte ise, bunların arasındaki çatışmanın hangi ilkeye göre çözüleceği konusunda kesin bir şey söylenemez. (…) Bu konuda pozitif bir çözüm yoktur. Böyle bir sorun, her somut olayda mahkemeler tarafından çözümlenir.”
Sonuç
1. NPHK ve Rahim Tahliye Tüzüğü Down Sendromlu fetüs tespitinde 10 haftadan fazla gebelikte rahim tahliyesine izin verse bile son karar bir kadın uzmanı ve ilgili branşta bir uzman heyetinin vereceği karar ile rahim tahliyesi yapılabilir.
2. Down sendromlu bireylerin zeka düzeyini sadece gebelikte yapılan invaziftanı yöntemleri elde edilen genetik raporu ile saptamak/öngörmek mümkün değildir. Belki de yaşamını normal, normale yakın sürdürecek bir zeka düzeyi ile doğacaktır. Erkek down sendromlu bireyler kısır olduğu için genetik özelliklerini sonraki nesillere taşıyamaz. Kadınlarda ise PGD ile sağlıklı embriyo transferi imkanı ile sağlıklı çocuk doğurma olasılığı vardır.
Sonuç
3. Down Sendromu, rahim tahliyesi için NPHK, md:5 tanımına uygun değildir. Uzman heyeti bu durumda rahim tahliyesine onay vermemelidir.
4. Yaşamı sonlandırma (rahim tahliyesi) yasalara uygun olmalıdır ama bir aile istemediği sakat çocukla yaşamak zorunda da bırakılmamalıdır.
5. Güncel durum kadın doğum uzmanlarını ve aileleri belirsiz bir duruma sokmakta, davalara neden olmaktadır. Yeni bir düzenlemeye ihtiyaç vardır.