BO KURDISTANEKi SERBIXWE YEKBÜYi DEMOKRATIK Ü J 1 BO SOSYALİZM
Sayı (Hejmar): ll Ağustos (Awgusl) ı989 ·· .. yalı (8ıha): 3 DM
BAGIMSIZ BİRLEŞİK DEMOKRATiK KÜRDiSTAN VE SOSYALiZM fçiN
TÜRK DEVLETİNİN
YENİ
HALEPÇE PLANLARI Bagımsızhk ve Özgürlük
Mahkumlarının
A YDlN D iRENİŞİ
*Devrimci tutsaklarm direnişi Türkiye ve Kürdistan 'da geniş destek gördü.
* Direniş öliJm orucuna dönüşerek devam ederken 52. gününde yapılan görüşmeler sonucu başarıyla sona erdi.
Kürdistan ve Türkiye'de cezaevleri hep hassas siyasi alanlar olmuşlardır. Siyasal gerginligin hiç bir zaman dinmediği bir alan. Neden dinsin ki? Faşist sömürgeci Türk devletinin devrimci siyasal tutsaklar üzrinde estirdiği işkence ve terör dalgası hiç bir dönem eksik olmadı. Cezaevleri halklarımızın özgürlük ve kurtuluş kavgasında sömürgeci burjuva devlete esir düşen en değerli evlatlarımızın gün geçtikçe adım adım öldürüldükleri, ölüme gönderildikleri alanlar görevini gördü. Cezaevleri işkence, terör ve katliam merkezlerine dönüştürüldü. Faşist cuntanın
işbaşma gelişinden bu yana bu durum bütün çıplakhgı ile gözler önündedir.
Faşist sömürgeci Türk Devleti on yıldır dışarda halklarımıza her gün yaşamı, politik ve sosyal alanda daha da zindan etme politikası sergilerken; zindanlarda sürekli işkence, terör ve ölüm koşullarını
Devamı sayfa 3 de
Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin yükselmesi karşısında, Türk Devleti katliam tehditine başvuruyor.
*KUZEY Batı Kürdistan 'da faşist Türk Devletinin kimyasal bomba kullandığı belgeler/e tartışılıyor.
*1988 yazmda Hani'nin Serdi köyünde PKK savaşçılarının katliamında kimyasal bomba kullamldığı ortaya çıkarıldı.
*CUD i dağında kimyasal bomba planlan büyük tepki/ere yol açtı.
*Faşist Tuğgeneral Altay Tokat "Benim yöntemim/e savaşırsak bu bölgede değil insan, ot dahi bitmez." diyerek, Türk Sömürgeciliğinin alçakllğını ve canavarlığını ortaya serdi.
*Kürdistan halkı ve Kürdistan 'lı parti ve örgütler büyük tepkilerle; katliam planiarına daha güçlü mücadele ile cevap vererek, sömürgecilerden her alınan darbenin misilieri ölçüsünde hesap soracak/arını belirttiler.
*Kürdistan Proletarya Hareketi,' Yekitfya Proletarya KiJrdistan ve KAWA, Kürdistan 'da sömürgeciliğe karşı UKM'nin yükseltilmesi amacıyla halkımızı ve tüm yurtsever siyasal hareketleri daha çok birliğe ve milcade/eye çağırır. Ala Yekiti aracılığıyla halkımıza seslenerek, Türk Sömürgeciliğinin imha ve katliam girişim ve planlarını biJtiJnüyle etkisiz kılmak için Ulusal Kurtuluş Mücadelemizi bütün alanlarda yakse/tmeye çağırır. KiJrdistan halkının varlığına ve kurtuluşuna yönelik faşist-s6mürgeci saldırıların ciddi derecede boyutlandığı bu dönemde doğru temellerde birlik ve miJcadelenin yükseltilmesinin hayati önem arzettiğini önemle belirtir.
Kürdistan'da Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin giderek boyutlanması Türk Sömürgecilerini büyük korku ve telaşiara itti. Gerek yurtsever PKK savaşçılarının
geliştirdiği gerilla eylemliliği ve gerekse zindan direnişçilerinin ve onun paralelinde içerde ve dışarda yükseltilen Ulusal Kurtuluş
· eylemliliği sömürgeci Türk yönetimini köşeye sıkıştırarak; onu kendi yıkımını engelleme üzerinde hesaplar yapmaya iterek yeni katliam tehditleri, planları yapmaya götür-
Al...aPa1 .. . . .... .. .. . ... . ... .. . 611 Tirider Ye IUinllıt8a . . .. .... . •• •• . 11 H~lıp1Maad ...... . .. . . . . .. 14 v.,_.~ .......... ............ :za
www.ars
ivaku
rd.o
rg
dü. Bir kez daha açıkça gözlemlendi ki, Türk Devleti Kürdistan üzerindeki sömürgeci işgalini, dünya halklarının nezdinde nefret ve lanetle anılan en korkunç silahlara, hiç çekinmeden başvurarak devam ettirme caniligini göstermektedir.
Faşist-sömürgeci Türk devletinin Kürdistan' da hayata geçirdiiii pratik dehşet vericidir. Saddam Rejiminin kimyasal bomba mezaliminden kaçan ve ne acıdır ki kendi ülkesinde ''sığmmacı'' statüsüne mecbur kılman Güney Kürdistan 'h halkımıza karşı zehirierne komplosunun üzerinden henüz çok geçmedi. Hatta bu dehşet verici zehirlemeyi gizlerneyi başardıklarını
sandıkları bir anda, konuyla ilgili ingiliz bilim kuruluşları belgeleriyle olayı ispatladılar. Üstelik Türk Devletinin bütün engellemelerine ragmen, İngiliz bilim adamları "göçmen Peşmerge ailelerinin " yardımı sonucu, "göçmenlerden" aldıkları kanda yaptıkları incelemelerde zehirli gaz izlerine tesadüf ettiler. Bu zehirli gaz, sinir gazı denilen ve kimyasal bombalarda kullanılan, ve de siyımür gazının bir benzeri olan bir gaz! Türk ve Irak devletlerinin ortak olan bu zehirleme girişimi 2000 dolayında K ür distan'lmın vücutlarmda büyük zararlara ve sakathklara yol açmıştı. Ağustos ayında ingiltere ve Avrupa basını bu zehirierne olayım teşhir etti.
Bununla yetinmeyen faşist Türk yönetimi, Kürdistan köylerini boşaltıp tampon bölge yaratma hedefmdedir. Cudi dağında, köylülerin yiğitçe yarattığı direnişe rağmen karşı-devrimci emellerini bütün işgalci zorunu harekete geçirerek uygularnaya soktu. Kürdistan emekçi köylüleri, sömürgeci işgal
ordularının işkence ve katliam yüklü tüm zoruna rağmen topraklarından ayrılmamak için kahramanca direndiler. Bütün dünya bu direnişi gözlemlernesine rağmen, hala sessiz kahyorsa, Kürdistan halkını desteklemiyorsa, insanlığın uluslararası
sözleşmelerle lanetlediii silahlarla Kürt köylüsüne saldıran ve bu nederıle tüm insanlığa karşı suç işleyen Türk devletinin suç ortaklığını yapmaktadır. Kimyasal bombalarta Kürdistan köylerini ve Ulusal Kurtuluş savaşçılarını bombalıyım
Türk devletine karşı bütün insanlık olarak mücadele etmek, insan
Ala Yekftl 2
olmanın gereklerinden biridir .Dünya demokratik kamuoyu, insanlık bu görevi yerine getirme se de, K ürdistan halkı, bu saldırıları da boşa çıkaracak savaşım ve isyan yolunu bulacaktır. Bütün dünyaya isyanının haklılığını gösterecektir. Ancak, Kürdistan halkı isyanlarını yükselterek, dünya kamuoyundan sömürgeci devletlerin mezalimine karşı görevini yerine getirmesini de isiiyecektir. Bu onun doğal hakkıdır da.
Cudi dağmda kimyasal bombalama planları yapılırken, Türk devletinin Hani kazasının Serdi köyünde Yaz-SS'de kimyasal bomba kullandıgı ortaya çıktı. "Yanık bacaklar" olayını kendi burjuva basını dahi gizliyemedi. Bütün bu barbarlık ve cinayetler tüm Kürdistan sathında uygulanıyor; işkence ve katliam halkımızın günlük yaşamı haline getiriliyorken; yetkili faşist generallerin ağzından zehir kosareasma Türk devletinin cani planları ortaya çıkıyor. Hakkari'deki faşist tuğgeneral Altay Tokat Nazi subaylarının alçakhğına taş çıkartırcasma "Benim sistemimle olsa, çok kısa sürede bunları yok edebiliriz. Kendi sistemim uygulandığı taktirde değil insan ot bile bitmez. Biz şimdiye dek en hafif silahlarımızı kullandık. Güneydeki komşumuz, 50 yıl kendilerine karşı savaşan insanları, bir harekatla hepsini yok etti. Biz istesek onları aynı şekilde yok edebiliriz." demecini vererek, Saddam faşizminin
açıkça sahiplenmeye cüret göstermediği Halepçe Katliamı türünden katliamları savunma cüretini gösteriyor. Yine ayuı dönemde Türk Genel Kıirmay Başkanı Necip Torumtay kudurmuşçasma " silaha karşı silah" histerileriyle, Kürdistan' da sivil halka karşı savaşın ve daha büyük katliamlarm gerekliligini savunma cüretkarlığını gösterebiliyor. Ayuı tavrı sömürge valisi faşist Kozakçıoğlu, "kitlesel gözaltı ve işkenceyi",
''meşrulaştırma'' amacıyla
tekrarlıyor.
Ne demek gerekiyor, bütün bunlara? Dünyamızda hala bu türden aşağılık barbarların, ve üstelik devlet olarak varlığı, tek kelimeyle UTANÇ VERfCf dejil mi? Türk Halkı adına utanç vericidiri Dünya halkları adına utanç vericidiri Kürdistan Devrimi bu utanç kayuağı sö-
mürgeci mahlükatları yeryüzünden silip atarak dünya tarihine altın harflerle yazılacak bir sayfa kazandıracaktır. Elbette sorun bu söylenenlerle bitmiyor.
Sömürge generalleri ve valileri faşist zehirlerini ne kadar kosariarsa kussurılar; sonlarını engelliyemiyeceklerdir. Nice sömürgeci ve faşist Dehak'larm beyuini parçalayan ezilen halklar ve de Kürdistan halkı; günümüzün sömürgeci-faşist Dehaklarının (generalleri ve valileri ile birlrkte ) beynini parçalıyacaktır. Hiç bir güç söümrgeci-faşistleri, demirci KAW A'nın ihtilalci ruhu ile ayaklanan halkımızın acımasız intikammdan kurtaramıyacaktır. Sömürgeci zavallı ve 'asker'kafalı genaraller şunu unutuyorlar: Kürdistan halkı bugüne kadar onlarca katliam yaşadı. Dersim, Ağrı,Zilan vd. katliamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kürdistan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş Mücadelesini daha da güçlü olarak yükseltmiştir. Çünki, ezilen halkların UKM'si katliamlarla engellenemedi ve engellenmesi de mümkün değildi. Çünkü tarih Kürdistan halkından yana kararını
vermiştir. Çünkü tarih, Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi'nin zaferinden yana kararını vermiştir.
Bu sorunun bir yönü ... Diğer yönde oldukça önemlidir. "Kürdistan Halkı'nın artık sömürgeci barbarlığa tahammülü kalmamıştır. Kürdistan'da girişilecek yeni katliarniara müsade etmeyecek, önüne set çekecektir. Türk devletinin girişeceği her katliamm hesabını misilleri ölçüsünde soracaktır. Bu, dost ve düşman güçler tarafından açıkça bilinmelidir. Kürdistan halkının ve devrimci örgütlerinin buna gücü vardır ...
Kürdistan halkı ve devrimcileri açısından sorun çok daha ciddidir. Kürdistan halkı ve tüm ulusal kurtuluşçuları, kendilerini, zafere giden yolda, her türden engellemenin hesabını eksiksiz sormaya hazırlamak durumoyla karşı
karşıyadır ... Bu Kürdistan devriminin zaferi açısından zorunlu bir hazırlıktır... Devrimimizin zaferinin güvence altına alınması için şarttır ...
www.ars
ivaku
rd.o
rg
1. Sayfanın devamı egemen kılmaya çalıştı.
Halklarımızın özgürlük ve sosyalizm savaşında esir düşen en kararlı, en fedakar, en direnişçi evlatları en çağdışı yöntemlerle; hiç bir kural tanımayan sınırsız bir barbarlıkla
her gün yeniden katiedildL Evrenözal yönetimi direnişler sonucu devrimci tutukluların kazandığı en temel insan haklarını, yeni komplo ve saldırılarla, bütün sözvermelerini iki yüzlüce ve alçakça çiğneyerek gaspetme yolunu tuttu. Bu pratik kendisini öylesine çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermektedir ki, bu nedenle devrimci tutsaklar yılda en azından birkaç kez açlık grevine yada ölüm orucuna baş vurmak zorunda kalmaktadırlar. Direnişler olur, bütün soylu ve yüceligiyle destanlar yaratır, geniş kitlelerin haklı desteğini alır, şehitler verilir ve köşeye sıkışan Evren-özal yönetimi devrimci tutsakların isteklerini kabul etmek zorunda kalır. Direnişin isteklerinin kabulü yetkililerin ağzından kamuoyuna duyurulur. Ancak aradan daha bir kaç ay geçmeden bütün haklar geri alınır, tutuklulara karşı terörcü saldırıya geçilir. Dünyanın hiçbir tarafında gözlemlenemeyen bu politika, faşist-sömürgeci Türk devletinin insanlık düşmanı yüzünü çok açık bir şekilde gözler önüne sererken; halklarımız ve devrimciler açısından önemli dersler çıkarmayı gerektirmektedir. Her alanda olduğu gibi, cezaevleri alanında da Türk Devleti hiç bir kural tanımamaktadır.
Bırakalım uluslar arası burjuva kurallarını, kendi koyduğu hukuksal çerçeveyi istedigi anda hiçe saymaktadır. Bu açıdan olaya bakıldıgında, faşist Türk Devleti'nin meşru hukuksal zemininin olmadıgını belirlemek ve ona karşı mücadeleyi (özellikle uluslar arası alanda) bu belirleme ışığında yükseltmek gerekmektedir. Tüm insanlık normlarının dışında kalan, çağdaş burjuva uygarlığın dahi bir yüz karası olan bu faşist sömürgeci devletin ortadım kaldırılması tarih için bir zorunluluk teşkil etmektedir. Bu sonucun devrimci demokratik kamuoyu nezdinde doğru bir şekilde bilince çıkarılması ve ona uygun mücadele metodlarının
geliştirilmesi büyük önem arz etmektedir. Bundıın sonra devrimci tutsaklara yönelik gelişecek faşist-
terörcü saldırıya karşı yükselecek direnişlerde bu durum dikkate alınmalıdır. Halklarımız en değerli evletlarının binbir hile ile geliştirilen komplo ve işkence sonucu katiedilmelerine artık tahammül etmemektedir. Eskişehir ve Aydın merkezinde gelişen son direnişler bunu apaçık ortaya koydular.
Başlarken üzerinde önemle durduğumuz bu gerçek üzerinde ciddiyeıle durulmalıdır. Kürdistan Ulusal Kurtuluş Devrimi, Sosyalizm ve Türkiye'de Halk Demokrasi ve Sosyalizm uğruna savaşta esir verdiğimiz en kararlı, en fedakar, en direngen ve de en değerli
evlatlarımızın bütün dünyanın gözleri önünde en barbar işkenceyle öldürülmelerine müsaade etmek istemiyorsak; cezaevlerindeki yaşamın en temel insani hakların uluslar arası normlara göre düzenlenmesi için mücadeleyi süreklileştirmek,
sadece direniş dönemleriyle sınılamamak zorunluluğu kendisini dayatmaktadır.
Bu belirlemelerden sonra Eskişehir cezaevindeki direnişin
gelişimini tarihsel olarak ele alabiliriz.
Eskişehir cezaevinde devrimci tutsaklar 29 Haziranda açlık grevi şeklinde direnişe geçtiklerini kamuoyuna duyurdular. Neden, herzaman oldugu gibi yine aynıydı. Yönetim bir tünel olayını balıane ederek, 88 sonbahar direnişiyle kazanılan tüm hakları gaspetti ve kaldırıldığını bizzat bakanlarının
ağzıyla duyurdukları " 1 Agustos Genelgesini" yürürlüğe koyacagını belirterek, kaba şiddetle tutuklulara saldırıya geçti. Tüm bu gelişmeler biline biline, sömürgeci Türk Devleti'nin faşist bakanı Oltan Sungurlu hiçbir sıkılmaya ihtiyaç duyınadan, tutukluların siyasi mesaj için ölüme gittiklerini duyurur. Faşist Türk Devleti'nin yalana dayalı
politikasının ürünü olarak hile ve yalana dayalı bildirimlerinin de gerçek dışılıgı açıkça sırıtmaktadır. Cezaevlerinde tüm tutukluların
vücutları yara bere içindeyken çeşitli heyetler bu durumu tanıldarken bu sıkılmazca ifadenin ne anlamı olabilir? Daha 35. günüde insarılar açlık grevinde ölüyorsa, (aslında öldürülüyorsa) kamuoyunu
yanılımaya yönelik bu yalanın ne anlamı olabilir? fki Direniş Şehidinin ölümünün dayak ve işkence sonucu gerçekleştiji doktorlar tarafından tesbit edilirken bu yalanın alçaklıgı ve adiliğinin ne arılamı olabilir? Bu konuda olayı gelişimi içinde anlatırsak, Hükümet ve Yönetimin alçak ve iki yüzlü tavrı daha da ortaya çıkacaktır.
Açlık grevinin 35. gününde, doktorların iradesine karşılık 300 dolayında devrimci tutsak kaba şiddet, işkence ve dayakla Aydın'a taşındı. Bu taşınma esnasında yapılan işkence sonucu PKK davasından yargılanan iki devrimci, Mehmet Yalçınkaya ve Hüseyin Hüsnü Eroğlu şehit düştü. Tam da bu dönemdeki gelişmeler tüm Türkiye ve Kürdistan'ı bir baştan bir başa sarstı. Binlerce insan bu barbarlığa karşı protesto seslerini yükseltti. Ama yine aynı dönemde faşist devlet yetkililerinden biri olarak Aydın Cumhuriyet Savcısı sevkedilme esnasında "tutuklular çırılçıplak soyunmuş olsalardı, işkence olmayacaktı" demecini verecek derecede alçalıyor. fHD, Barolar Birligi, Tabibler Birligi ve SHP üyelerinden oluşan bir heyet tutukluları ilk günlerde görür ve aracılıjja başlar. Ancak yönetimin ve esasında devketin insarılıga
düşman tavrından dolayı görüşmeler bir kaç gün sonra kesilir. Aydın'a toplanan yüzlerce tutuklu yakını degişik şekildeki
direnişlerini yoğunlaştıdı. Bunun üzerine 40 dolayında tutuklu yakını gözaltına alındı ve bir yada iki gün işkenceden geçirildi. Görüşmeler
koptuğu gibi, tutuklularla tüm görüşmeler yasaklandı.
Aydın' da yükselen direniş tüm Türkiye ve Kürdistan' da ve de yurt dışında büyük dayanışma ve destek gördü. Binler eylemlilik içine girdi. Çanakkale ve Bursa' dan başlayıp Antep, Diyarbakır, Siirt ve Van'a kadar tüm cezaevlerinde binlerce devrimci tutuklu açlık grevierine başladılar. Diyarbakır cezaevindeki tutsaklar 4 Agustos günü saat 1 1.00, 15.00 ve 18.45 te pencerelerden dışarıya slogarılar atarak, Aydın' daki direnişi desteklemek ve iki devrimcinin şehit edilişini protesto etmek amacıyla açlık grevine başladığını duyurdular. Ayrıca
Ala Yekftf 3
www.ars
ivaku
rd.o
rg
değişik şekillerde amaç ve isteklerini devrimci kamuoyuna ilettiler. Ala Yekiti tüm cezaevlerini temsilen sadece Diyarbakır ve Ankara'daki devrimci tutsakların duyurnlarını
sunar.
DUYURU VE ÇAÖRI
Hükümet cezaevlerindeki tünelleri bahane ederek devrimci tutuklulara karşı saktın politikasına devam etmektedir. En yetkili agızlarca
birçok kez "1 Ağustos Genelgesi" nin uygulanmayacagı sözü verilmesine ragmen bir kez daha Eskişehir cezaevinde devrimci tutuklulara yönelik akıl almaz faşist baskılar yeniden gündemleştirilmiştir. Bu haskılara karşı başlatılan açlık grevi direnişinde arkadaşlarıiıız Hüseyin Hüsnü Eroğlu ve Mehmet Yalçınkaya şehit düşmüşlerdir.
Ayrıca birçok arkadaşımız da şu anda ölümle yüz yüzedir. Bizler bu faşist uygulaınaları protesto ediyor, tüm cezaevlerini, yurtseverleri, devrimcileri, demokrat ve duyarlı kamuoyunu bu ölümlerio sorumlularından hesap sorulınası
için insanlık adına seslerini yükseltmeye çaguıyoruz. Verilen onurlu direnişte şehit düşen
arkadaşlarımızın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz ve 4. 8. 1989 gününden itibaren açlık grevine başlıyoruz.
DİYARBAKIR 1 NOLU CEZAEVfNDEKI PKK DA V ASI TUTUKLULARI ADlNA FETHI YILDIZ, TKP-ML. DAV ASI TUTUKLULARI ADINA MÜSLÜM ELMA, DEVRfMCf YOL DAV ASI TUTUKLULAR! ADINA ABBAS SOYLEMEZ, KAWA DAVASI TUTUKLULAR! ADINA ŞEFIK GÜLAÇTI, KUK DA V ASI TUTUKLULAR! ADINA BEDRf AKALIN.
KAMUOYUNA
Çeşitli bahanelerle cezaevlerinde estirilen teröre bizler de maruz kaldık. Bulunduğumuz cezaevi şartlannı, işkenceleri, Eskişehir' deki siyasi tutukluları desteklemek, 1 Ağustos Genelge'sini protesto etmek için 1. 8. 1989 tarihinden itibaren üç günlük açlık grevine başlıyoruz.
Ala Yek1t1 4
ANKARA MERKEZ KAP AU CEZAEVİNDEN DEVRiMCI SOLDEVRİMCİ YOL- TDKP- KAWA TUTUKLULARI ADlNA SEMİHGENÇ.
Ayrıca Kürdistan ve Türkiye'de dayanışma açlık grevleri dalga dalga her tarafı sardı.
5.Ağustos'ta Diyarbakır'da tutuklu yakınları ve eski tutuklular SP binasında açlık grevine başladılar .Açlık Grevi boyunca Kürdistan'ın degişik ilçelerinden dayanışma amacıyla katılırnlar oldu. Dayanışma her türlü baskı ve teröre rağmen giderek kitleselleşti.
Açlık grevının ölüm orucuna dönüşmesinden sonra katılım giderek daha da yükseldi. Dayanışma amacıyla değişik protesto eylemleri gerçekleştirildi. En son 84 kişi Diyarbakır'da açlık • grevinde bulunmaktaydı. Türkiye'nin degişik şehirlerinde de d;ıyanışma eylemleri yükseldi. ·
Binlerce insan açlık grevlerinde ölüme giderken, yüzün üzerinde devrimci tutsak komaya düşerken, devletin her yetkilisi "bu mesele beni aşmıştır, dev Jet meselesidir" diyerek, binlerce insanın ölüme gidişine umursamaz tavır takınacak kadar insanlık normlarından
uzaklaştı. Faşist baskı ve terör o derece yogunlaştırıldı ki, aile yakınları dahi, yerli yabancı hiç bir heyet tutuklularla görüştürülmedi. Ancak gerek Diyarbakır' da ve gerekse Aydın'da yerli ve yabancı basın ve yayın kuruluşları dışardaki durumu bizzat kendileri gözlenılediler,
dayanışmada bulunan direnişçilerle degişik progrıi\1) ve röpörtajlar düzenlediler.
Direnişin 48. gününde aile yakınları bütün dünya kamuoyunun gözleri önünde, iki gün içinde soruna çözüm getirilmediği taktirde "Toplu intihara" baş vuracaklarını ilan ettiler. Bu dönemde iki SHP milletvekili aracılığıyla görüşmeler
sürdürülüyordu 18 Ağustos günü direnişin 50. gününde 7,5 saat süren görüşme sonucu, saat 23.00 te direnişçilerio 61 isteğini kabul edildiğinin bildirilmesi üzerine direniş . başarıyla sonuçlandı.
Direniş bittiğinde yüz dolayında
devrimci tutsağın durumu ciddi ve ağırdı serumla beslenmeleri gerekiyordu. 20 Ağustoslada halen 32 dev-
rimci tutsagın durumunun ağır
olduğu ve serunıla beslenmelerinin gerektigi belirtildi. Aile yakınlarının bu tutukları görmelerine hala izin verilmedi. KA W A davasından
yargılanan devrimci tutsaklarda durumu agır olanlar arasındadır. Yine durumu çok agır olan bu devrimci tutsakların çeşitli organlarından sakat kalma ihtimalinin yüksek oldugu söylenmektedir.
Halklarımızın gözbebeği en degerli evlatlarırnız devrimci tutsaklara bu canavarca saldırının
yarattı&ı etki ve sonuçlar iyi değerlendirilmek zorundadır.
Birçok yönüyle bu direniş ayrı özellikler taşımaktadır. örneğin bazılarının eylemi önceden terketme tutumları, direnişi oldukça olumsuz yönde. etkilemiştir. Ancak bunun degerlendirmesini, direnişçilerio
kendi degerlendirmelerine bırak
mak üzere daha sonra ki döneme erteliyoruz.
Aynı şekilde bu direniş daha öncekilere nazaran daha fazla kitle desteği almasına karşın, Faşist Ozai yönetimi daha umursamaz bir tavırla, insanlarımızın ölüme gidişlerini gayri insani bir alçaklıkla gözlemlemiştir. Yada yetkililerinin bir kesimi görüşme masasına oturup tüm talepleri kabul ettigine dair söz verirken, Adalet Bakanı kalkıp hiç pazarlığa oturmadıklarını söyleine yüzsüzlüğünü gösterebi!mektedir. Bu yÜzsüzlügü açıklayacak herhangi bir negatif ifade bulmak mümkün değildir. Bu gün Aydın'da pratik olarak, direnişçilerio irade ve bilgileri dışında tek taraflı ateşkes ilanı hilesine baş vurulmuştur. Tüm bu faşist terörcü politikanın
hesabının sorulması dogrultusunda yeni mücadele tedbirlerinin gündeme getirilmesi zorunluluk teşkil
etmiştir.
Yurt dışında da dayanışma
amacıyla binlerce insan değişik eylemliliklere baş vurdu.
ALMANYA
Eskişehirdeki devrimci tutsakların Aydın' a kaba şiddet ve işkence yoluyla sevkedilmesi sırasında iki devrimeının şehit edilmesinin duyulmasıyla birlikte tüm duyarlı devrimciler, demokratlar harekete
www.ars
ivaku
rd.o
rg
geçtiler. Çeşitli kuruluşlar işgal edilerek olay protesto edildi, Alman ve Avrupalı kuruluşlardan destek istendi. Aynı dönemde 5 Ağustos günü Düsseldorf' da konsolosluk önünde korsan protesto gösterisi gerçekleştirildi. Hemen ertesinde gerçekleştirilen Almanya çapındaki merkezi eylem birliği sonucu Bonn'da 9 Ağustos günü şehir merkezinde açlık grevine gidildi. 130 dolayında devrimci açlık grevinde yer aldı. Açlık grevinin 4. gününde aynı alanda protesto miting ve gösterisi düzenlendi bu gösteriye 3500-4000 dolayında katıldı.
önemliydi. Bunun yeterince saglandığı söylenemez. Kawa taraftarlan bütün bu eylemliliklerde en aktif desteği göstererek yer aldılar ve eylemin dogru hedeflere ulaşması için çaba sarfettiler. Daha sonra çeşitli Alman kuruluş, parti ve örgütleriyle ilişki oluşturarak protestoların yükseltilmesi ve direnişçilerio desteklenmesi için çalışmalarda bulundular.
Bu çalışmaların yanısıra, Yeşiller Partisi, milletvekilleri bayan Jutta österle Schwerin ~a1k~nlığıında bir
TKP-ML ve Av. Dev Genç taraftarlarının katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Benzeri eylem birlikleri Avrupa'nın diğer ülkelerinde de gerçekleştirildi. Avusturya ve Hollandıı da 50 nin üzerinde fsviçre ve Fransa da 100 dolayında devrimcinin katılımıyla dayanışma açlık grevleri gerçekleştirildi. Danimarka, fsveç ve Belçika'da da benzeri dayanışma eylemleri yapıldı. Böylece sadece Avrupa' da binler dayanışma açlık grevierine ve eylemlerine katıldı.
PARIS
Almanya'daki aç/tk Grevi
Sömürgeci Türk Devleti kudurmuşçasına Kürt halkına karşı bir toplu kıyıma girişmiş bulunmaktadır. Yıllardan beri Kürt halkına girişmiş olduğu katliamları, son bir yıldır, en üst boyutlara çıkarmış bulunmaktadır. Daha geçenlerde Yeşilyurt köyünde meydana gelen "Dış kı olayı" açık bir şekilde gösteriyorki, sömürgeciler Kürt halkının onuroyla oynamak ve aşağılamak için en iğrenç yollara baş vurabilecekleri açık bir şekilde görüldü. Türk devleti, Kürt ulusunun anti sömürgeci mücadelesini engellemek, Kürt halkını bölmek ve yönetmek için, geliştirip hayata geçirdiiii "köy koruculuğu" neticesinde, Kürdistanın bir çok bölgesinde kelle avcıları kol geziyor. Son aylarda sömürgeci Türk devleti faşist Irak sömürgecilerinin kürt halkına karşı
Almanya'da açlık grevının
gerçekleştirilmesinin karşısında polisin gösterdiği engellemeler nedeniyle, eylem birliği yeni protesto eylemleri .geliştirmeyi kararlaştırdı. Büyük illerde konsolosluklar önünde kitlesel gösteri yapma, konsoloslukları çalışamaz duruma getirme şeklindeki eylemler devam etti. Bütün bunların yanısıra bir dizi şehirde de aynı şekilde de yirmişer -otuzar gruplar halinde açlık grevierine gidildi.
Bu açlık grevlerinde geniş eylem birliğinin yaratılması olumluydu. Ancak eylem alanında siyasal örgütlerin biribirierine güç gösterme, biribirierine propoganda gösterisinde bulunma küçük burjuva mantıj!ı oldukça olumsuzdu. Alman kamuoyuna yönelik propaganda ve çalışmanın eksikliği, Kawa tııraftıırlarınca defalarca eleştirilmesine rağmen giderilmedi. Yürüyüş ve mitingde de aynı arılayışın hakim olması nedeniyle, propaganda sadece Türkiyeli'ler ve Kürdistarılı'lara (aslındıı kendi kendilerine) yönelik olarak sınırlı kaldı. Büttin bu eylemliliklerde sonuç almak, uluslar arası desteği almak
yolladı. Bu heyetle gitmeden önce ilişki sağlanarak aktüel bilgiler verildi. Bilindiği üzere bu heyetin Türkiye'de devrimci tutukluları görmesi de engellendi. Onlar da Türkiye'de bu durumu protesto ederek, Türkiye'ye gönderilen eko-
Bonn 'daki aç/tk grevi
nomik yardımın kesilmesin talep edip, bu sorunu Federal Parlamentoya getireceklerini vurguladılar. Ayrıca cezaevlerindeki insan haklarını çiğnendiğini, işkencenin sistemli uygulandığını kamuoyuna duyurdular.
' Almanya'da gerçekleştirilen
eylem birliği Kawa, ERNK, Hewiya Gel, SVP, TDKP- YDö, Ekim,
tatbik ettiiii tüm plarıları tek tek hayata geçinneye çalışmaktadır. Hakkari, Siirt ve Mardin bölgesinde kırka yakın köyün zorla boşaltılması, 80 bin nüfusa sahip olan gOçerlerin yaylalara çıkışının engellenmesi, toplu mezarlar olayı, köylülerin diri diri yakılması Kürdistan' dıı yaşanan vahşetin vardığı boyutları açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Ala Yekfti 5
www.ars
ivaku
rd.o
rg
Son aylarda bagıınsızlık ve özgürlük mahkumlarının giriştikleri
açlık grevleri ve ölüm oruçları Kürdistan'ın ve Türkiye'nin tüm cezaevlerinin tek bir talep temelinde yani "ı Ağustos Genelgesini n" kaldırılması noktasında bütünleştir
miştir. Sömürgeci Türk Devleti, 12 Eylül askeri faşist darbesinden sonra zindanlara doldurduğu 100 binlerce bagımsızlık ve özgürlük mahkumuna karşı her türlü yöntemi uygulayarak, teslim alma girişimlerine başvurduğunda, her seferinde özgürlük mahkumlarının şanlı direnişiyle karşılaştı. "1 Ağustos Genelgesiyle giriştikleri karşı-devrimci
taarruz hareketi, daha önce birçok defa siyasi tutukluların
oluşturdukları barajiara takılarak uygulanamaz hale gelmişti.
Ama Faşist Türk Devleti yıllardan beri halkianınıza karşı yapmış olduğu katliamların gediklisi olarak, eli kolu bağlı insanlar karşısında aldığı bu yenilgilerden dolayı, daha da kuduzlaşarak "1 Ağustos Genelgesini" kusursuz hayata geçirmek için yeniden harekete geçti. Fakat herzaman olduğu gibi, bu sefer yine bağımsızlık ve özgürlük mahkumlarının şanlı direnişleriyle karşılaştılar.
22. 06. 1989 da Eskişehir
zindanlarında "Tünel bulundu" bahanesiyle giriştikleri saldırılar ve bu saldırılar karşısında özgürlük mahkumlarının giriştikleri açlık grevleri sömürgecileri tedirgin ederken 2 Ağustosta greveileri Aydın cezaevine sürgün ettiler. Yol boyunca ve Aydın cezaevinde yapmış
oldukları işkenceler neticesinde Hüseyin Hüsnü Eroğlu ve Mehmet Yalçınkaya adlı devrimciler alçakça katiedildiler. Onlarca devrimci bitkisel hayatta olup, komada bulunınaktadır.
Biz, Paris Kawa taraftarları
olarak Sömürgeci Türk Devleti'nin Kürdistan'da giriştigi katliamlara, köy boşaltıp tampon bölge oluşturma girişimlerine karşı,
kaldığımız Fransa'da, Fransız kamuoyunu duyarlı kılmak için, öncelikle Türkiye'li ve Kuzey Kürdistan'lı güçlerle biraraya gelerek, ortak bir platform oluşturmak için harekete geçtik.
Viyana' daki katliam ile
Ala Yekftf 6
başlayan Kürdistandaki toplu göç ve zindanlardaki özgürlük mahkumlarının başlattıkları açlık
grevleri ve ölüm oruçlarıyla ilgili Paris 'te yürütülen faaliyetlere ve bazı örgütlerin oportunist tavırlarına değinmekle yarar vardır. Türk soluna mensup bazı hareketler yukarıda söz konusu olan sorunlardan hareketle yUrUttUgümüz faaliyetlerin merkezileştirilmesi, daha doğrusu sounlarla dorudan ilgilenen ve bu sorunlara baglı olarak harekete geçen bir çok gücü tek bir çatı altında toplama yönündeki yapıcı ve birleştirici çabalarımız
karşısında hep sekter solcu ve özünde sağcı anlayışlarını her zaman ileri sürüp, oluşturmak istediğimiz platformun dagılması için tüm güçlerini seferber ettiler.
DHB. ve Partizan (konferansçılar) Kuzey Kürdistan'lı bazı hareketlerle aynı platforma gelmernek ıçın ellerindeki tüm kozları
kullandılar. Biz ve Dev Genç li arkadaşlar, Kürdistan sorunu ve cezaevlerindeki açlık grevleri ve zorunlu göç olayını kamuoyuna mal etmek için, duyarlı olan tüm güçleri seferber etmek gerektiğini temel alarak, pratik olarak bu sekter anlayışları aşabildik. Bir dizi tartışmalar neticesinde tüm güçlerin birleştiği daha doğrusu kabul ettiği ortak bir çağrı ve bir "Koordinasyon Komitesi" oluşturuldu. Koordinasyon Komitesi önderliğinde 5 Ağustosta Türk konsoloslugu önünde biten bir izinli gösteri yaptık. Gösteri ve yuruyıişe
yaklaşık olarak 1000 kişilik bir katılım oldu. Yürüyüş boyunca Kürdistan 'daki. katliamları, zorunlu göç olayını yeren ve cezaevlerindeki açlık greveilerini destekleyen ortak sloganlar atıldı. Yürüyüş fransizca ve türkçe yapılan konuşmalarla son buldu.
Hemen gösteri yürüyüşünün
akabinde, Koordinasyon Komitesini oluşturan güçler bir araya gelerek , 7 Ağustos'ta Eyfel kulesinin işgal edilmesi yönünde görüşbirliği
sağlandı. 7 Ağustos günü yüze yakın bir kitleyle kulenin birinci katı işgal edildi. Işgal eylemi 2 saatten fazla sürdü. Bu esnada yüzlerce Kürdistan'lı ve Türkiye'li kulenin çevresinde fransızca ve ingilizce kaleme alınan bildiriler dağıtarak,
işgalcilerle birlikte, Türk sömUrgeci devletini yeren, Kürdistan ve Türki-
ye gerçeğini dile getiren sloganlar haykırdılar. Fransız basını ve televizyonu işgal eylemini yerinde görüntüleyip yayırıladılar.
Oluşturduğumuz komite; KAWA, Dev Genç, TKP-ML Hareketi, PKK, TKP İşçinin sesi, TDKP, Ekim, Acilciler, TKP-ML (konferansçılar ve benzeri güçleri kapsıyordu.
12 Ağustos günü komitenin önderliğinde, THY nın önünde bir korsan gösteri düzenlendi. Göstericiler THY binasının camlarını
kırarak, Pari'in merkezinde 15 dakikalık korsan bir yürüyüş düzenlediler. Yürüyüş boyunca KUrdistan'daki katliamları ve özgürlük mahkumlarının açlık grevierini dile getiren sloganlar atıldı ve fransızca, türkçe bildiriler dağıtıldı.
Viyana'daki katliamdan sonra, İ-KDP önderlerinden Abdurrahman Kassemlo ve Abdullah Kadiri Paris'te toprağa verildiler. Biz Paris Kawa taraftarları, cenaze töreninin yapılması için teknik konularda aktif bir şekilde görev aldık yürüyüş öncesi Halepçe Komitesi adına bir bildiri dagıtarak kamuoyu oluşturduk. 20 Temmuz 1989 da yapılan cenaze törenine aktif bir şekilde katıldık. 20 Temmuzda yapılan cenaze töreninde TKP-ML Hareketi bir bildiri yayınladı. Bu bidiride TKP-ML Hareketi: "PDK-İ · nin Kürdistan'ın bagımsızlıgı için mücadele" ettiği, "İran Kürdistan'ında bağımsızlık için mücadele yürüten PDK-f. Mollalar rejimince susturulamayan muhalefetin başında yer aldı" yorumda değerlendirmeler yaptı. Bildigirniz kadarıyla ve İran KDP sinin programında sabit olduğu ölçüde bir gerçek vardır ki, o da İ-KDP "Kürdistan'a otonomi, iran'a demokrasiyi" savunmaktadır. TKP-ML Hareketi, PDK-İ yi bağımsızlıkçı ilan ederken, kuzey Kürdistan'da PDK-1 ile aynı paralelde olan ve hatta daha ileri pozisyonlarda yer alan hareketleri, "Karşı devrimci'' ''Emperyalizmin uşagı,' diyerek her türlü eylem birliklerini red ediyor. Bu çifte standatlık ne zamana kadar sürecek ! "Uzaktan davulun sesi hoş gelir" mantığıyla
Devamı 27. sayfada . (o. • ,.
www.ars
ivaku
rd.o
rg
VE ANNELER YÜRÜYOR
"ÇOCUKLARIMIZI ÖLDÜRTMEYECEGIZ"
Diyerek!
Ey canevinden vurulmuş Toz duman olmuş bacılar inanın oğullarımza Kök oldular onlar
sade kök
Kan suratlı taşlar altında dağılınadı kemikcikleri
A.ğızları ısırır hala kuru barutu
Ve ben ölmedim der yumrukları
Yukarı kalkık yumrukları.
Pablo NERUDA
Çocuklarının, canlarının,
evlatlarının bir gece apar topa.-evlerindeıı götürülüşlerinin üzerinden 9 yıl gibi bir zaman geçti. Bu 9 yıl insaıı ömrünün hiçte küçümsenıncyecek bir zaman dilimi ...
12 Eylülden sonra sorgu için göıürülen evlatlarını arayan; ıııorgları, ijkencehaneleri dolaşan;
"Ya ölüsünü, ya dirisini istiyorum, ogluınun!" diye haykıran
aııalarımız eviatiarına yapılanları
dehjet ve öfkeyle protesto ediyor.
Çocuklarının idamla yargılamyar olması kimilerini umuısuzluga sevketti, kimilerine imihan düşündürdü. Ve de kimi analar, babalar intihar ettiler. Kimileri kalp yetmezsizliginden, kimileri çıldırdıkları için akıl hastanelerinde yattılar.
Bazı analar ve babalar ise evlatlarının içerde direniş potansiyeli ve moral kaynakları oldular. .. inançları, idealleri doğrultusunda yaşayan ve bu ugurda tutsak edilen evlatlarıyla gurur duydular.
Ve 12 eylül sonrası yaşanan
işkence, zulüm tutsak yakınlarının cezaevi sorunlarına sahip çıkmalarını da beraberinde getirdi. Cezaevlerinde eviatiarına daha onurlu bir yaşam sağlamak için yaktıkları ağıtlarını isyana ve eyle-
me dönüştürdü analarımız ... Yılların acısını, ezilmişliğini, öfkesini yüreklerinde taşıyarak fırladılar
sokaklara; bir iken 100 ve 1000 lere ulaştılar.'
80 sonrası Türkiye ve Kürdistan cezaevlerinde işkencelere,
baskılara ve kişiliksizleştirme
çabalarına karşı sürekli bir direniş gelenegi yaşatıldı. Amaç; devrimci kişiligi yok etmeye, devrimci onuru ayaklar altına almaya ve düzen uşağı birer kişi haline getirmeye yönelik politikayı boşa çıkarmaktı. İnsan yaşamında öyle anlar vardır
ki,ölmek bile en görkemli yaşamdır! Rahime ve Sali ha anaların, eviatiarına insanca bir liilşam sunmak için, kendilerini yakmalarından daha görkemli bir isyan olabilir mi? ...
Analar direnmenin, gururun
sırrını, anahtarını buldular. Evlatlarını korumanın bedeli polis saldırısı, coplama, gözaltı, işkence, tutuklama oldu. En son Aydın'da 50 gün süren açlık grevinde analar, aileler çocuklarıyla bütünleştiler.
iyiyi, doğruyu, güçlü idealleri onlardan öğrendiler. Cezaevi kapılarında onlarla beraber onuru korumayı, direnmeyi yaşadılar ve öğrendiler. Ölüme kucak açan direnişçileri bagırlarına basarak, yürüdüler kah beyazlara kah karalara bürünerek. Ceza evi, gözaltı
görmemiş 60-80 yaşındaki analar, nineler göz altında coplanarak sabahladılar. 60 lık vücutları coplarla çürütüldü, ve kavradılar
evlatlarının davalarının haklılığını.
Ve haykırdılar; "Eğer bunlar bizlere böyle davranırsa;
oğullarımıza,kızlarımıza ne yapmazlar ki! ''
Sokaklarda sabahladılar. Tek tip elbise uygulamasına ve kürıçc
konuşma yasağına karşı açlık grevIerine günlerce yanılar. Talepleri kabul edilmesinden sonra zafer işareti yaparak halaylar çektiler.
Umut ve isyan dolu artık
analarımız. Zalimlerden korkınayı
değil karşı koymayı, direnmeyi öğrenmişler. Onurlarını
çignetmemek ıçın her türlü fedakarlıkları, acıları, eziyetleri göze alıyorlar. Hatta, bu uğur da seve seve canlarını vermeye hazırdırlar. Onlar yıllarca çocuklarının ezilmemesi, horlanmaması için cezaevi kapılarında, cezaevinden cezaevine, sürgünden sürgüne sürüklendiler. Bu kapıların önünde, tel örgüterin ardında çile doldurdular. ..
Ve onlar bağımsızlık ve özgürlük mücadelemizin bir parçası, insan haklarının kararlı savunucuları, haksızlıga, baskıya karşı direnenierin dışardaki en güçlü sesi ve direniş potansiyeli oldular ...
Onlar adaletsizliklere karşı
hakların ancak direnerek aranabildigini, birkez daha direnerek öğrendiler ve öğrettiler ...
Seyran Dilan
* Kasım Arslan
Ağustos 1982 de Diyarbakır
zindanında yapılan işkenceler sonucu şehit düştü.
Tüm zindan direniş şehitleriyle birlikte Kürdistan Ulusal Kurtuluş Savaşı ve Sosyalizm mücadelemizde vasatılıvar ve vasatılacaktır. ·
Ala Yekitf 7
www.ars
ivaku
rd.o
rg
KÜRDiSTAN SORUNU
ALMAN PARLAMENTOSUNDA
Kürdistan sorunu ı 9 Haziran I 989 tarihinde İnsanhakları ve Dış işleri alt komisyonunda, 22 Haziran I 989 tarihinde de parlamentoda tartışıldı.
19 Haziran'da dış işleri ve insan hakları alt komisyonundaki toplantıya Av. Şerafettİn Kaya, O. Tuku, A. Sternberg-Spohr etnik azınlıklar ve Türkiye'de Kürt sorunu, Prof. Dr. Tomoschat; Türk hukuk sistemi ve insan hakları, Prof. Bülent Tanör, H. Oberdiek; psikolojik işkence, Dr. Tellenbach Türk ceza hukuku, ceza usul hukuku ve tutuklama şartları, konularında
bilirkişi olarak beş saat boyunca konuştular.
Av. Şerafettİn Kaya yaptıgı
konuşmada, 70 yıldır katliamlara karşı sürekli direnen ve ulusal kurtuluş savaşı veren Kürtlerden "etnik azınlık " olarak sözetmenin yanlış oldugunu, ortak bir ruhi şekillenmeye, ortak bir kültüre ve dile sahip oldugunu belirterek Kürtlerin bir ulus olduğunu, ve ulusların kendi kaderlerini tayin hakkına degindi. Batılı devletlerin Türk devletiyle aynı askeri, ekonomik ve siyasi ittifaklar içinde yer almış
olmalarından dolayı özgür bir KOrdisıana karşı olduklarını ve sorunu baglı bulundukları devletlerin askeri ve siyasi sistemi içinde, Kürt halkının iradesini hesaba katmadan çözmeyi düşündüklerini vurguladı. Türkiye'de demokrasi ve insan haklarının Kürt sorununun çözümüne baglı oldugunu belirten Ş. Kaya, T.C'nin Kürdistan'da işledigi suçlara NA TO ve Avrupa Ekonomik Toplulugu'na üye ülkelerin de ortak olduğunu, Türk devletinin onların askeri ve siyasi desteğiyle Kürdistandaki varl@nı
sürdürebildiini belirtti.
Ezilen Halklar Birliği adına
konuşan Prof. Dr. Tomuschat, Türkiye'nin Kürdistan politikasını, Yezidi ve Asurilere yapılan baskıları örnekleriyle sergiledi ve Lozan antlaşmasının sagladıgı "Azınlık
hakları" ndan sadece istanbul'daki Rum ve Ermenilerin yararlanabildiğini belirtti. Prof. Tomusehat ayrıca Alman hüküme-
Ala Yekiti 8
tinin Kürtlere karşı tavırlarını ve yalnış politikasını, oluşturulacak
bir parlamento araştırma komisyonunda ele alınmasını, Almanya'da yaşıyan yabancılara seçme ve seçilme hakının tanınması, ve T.C'nin Kürdistan politikasına Alman devletinin karşı çıkmasını talep etti. Konuşmasında Türk Hükümetinin Kürt aşiretlerini nasıl birbirine düşman yaptığını, sınır boylarında
devletin kanunsuz ve terörist uygulamalarını, Yezidi halka karşı sindirme politikasını, 9,5 milyon Kürdistanlı'yı surgun etme çabalarını örnekleriyle açıklayan
Prof. Tornasehat gerici aşiret
agaları arac@yla yoksul Kürtleri silahlandırarak kendi militarisı
emelleri için kullandıinı belirtti.
Amnesty international adına konuşan Helmut Oberdiek, Türkiye'de işkencenin yaygın ve sistemli olduğunu, 1980'den bu yana 250 bin kişinin tutuklandıgtnı ve hemen hepsine işkence yapıldığını, hükümetin İşkenceyi görmemezlikten geldigini, hatta teşvik ettigini, bu zaman zarfında 200'ün üzerinde insanın işkence ile öldürüldügünün resmen açıklandıinı belirtti.İşkence yöntemlerine de değinen H. Oberdiek, Ai işkence iddiaları bagımsız bir komisyonda araştırmasına Türk hükümetinin yanaşmadıinı, işkence iddialarını yalanladığını,somut deliller karşısında da sustugunu, işkence yapan bazı polislerin itiraflarının da yalan olduunu belirtmekle yetindigini söyledi. ı 980-1985 yılları arasında 5138 polis hakkında işkence yaptıkları iddia edildi. Savcılık 5 I I polis hakkında I 35 dava açtı ve bu davalar sonuçsuz kaldı. Işkence iddiasında bulunanların iddiaların
soruşturulması için, bu kişilerin
işkencecinin adını vermeleri yetmiyor, OilU şahsen teşhis etmesi gerekiyor. Oysa bu mümkün değil, çünkü işkence sırasında işkence kurbanlarının gözleri kapalıdır .1988 de Türkiye işkenceye karşı sözleşmeyi imzaladı ama işkence dozajından hiç bir şey kaybetmedi. Işkence sadece sorgu aşamasında polisçe yapılınıyor, cezaevlerinde de devam ediyor. Ai'ye,
Türkiye'nin birçok cezaevlerinde işkencenin sürdügüne dair iddialar ve bu iddiaları doğrulayan deliller ulaşmıştır. ı980'den bu yana 700 kişi hakkında idam kararı verilmiş, 235 kişinin idamı kesinleşmiş, 50 kişi idam edilmiştir.
Dışişleri ve insan hakları komisyonundan sonra Kürt sorunu Parlamento genel kurulunda gündeme getirildi.
GRÜNE, SPD, FDP, CDU-CSU ve hükümet adına konuşmalar
yapıldı. İlk konuşmayı Yeşiller adına milletvekili Angelika Beer yaptı. Konuşmalar özetle şöyle idi:
Angelika Beer: (Grüne) Irak basını ilk defa geçen pazartesi günü Kürtlerin kuzeyden güneye sürüldügünü yazdı. Daha önce "Medico international" bu konuda geniş bilgiler vermişti ve 200 bin Kürdün güneye sürüldüünü, bunun dışında 250 bin kişinin kimyasal saldırılardan kurtulmak amacıyla Doğu ve Kuzey Kürdistan'a kaçtıgını, kaçanların ve sürgün edilenlerin dönüşünü imkansız kılmak için, ayakta kalan köyleri n de yerle bir edildiğini bildirmişti. Kürtler İran, Irak, Türkiye tarafından yogun bir baskı altında tutulmakta, ve aynı zamanda birbirlerine karşı da kullanılmaktadırlar. Körfez savaşında da böyle oldu ve Irak bunu bahane ederek KOrdistanda vahşice bir katlİama girişti. Dünyanın gözleri önünde sivil Kürt halkını kimyasal bombalarla bombaladılar. Unutmıyalım ki, son dönemlerin en büyük sürgününden kısa bir süre önce Kürtler dünyanın en barbar ve kanlı katliamını yaşadılar. Binlereesi geçen yaz gaz bombalarıyla katiedildiler. Kurtulanlar, Türkiye ve Iran'a kaçtılar ve şu anda Türkiye'de 36 bin ırakh Kürt bulunmaktadır. Kısa bir süre önce bu insanlarla konuşma imkanı buldum. Bunlar Türkiye'de esir muamelesi görmekte, etrafı tel örgülerle ve silahlı askerlerle çevrilmiş yaşama şartları son derece kötü, çadırdan oluşmuş kamplarda tutulmaktadırlar. Ayrıca son aldığımız bilgilere göre, Mardin kampında 5000 kişi verilen zehirli ekmekle zehirletilmiştir. Yüzlercesinin durumu kritiktir. Bu insani oldugu kadar politik skandaldır da. Sınırın her iki yakasında girişilen bu
www.ars
ivaku
rd.o
rg
katliam, Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etmesini engellemek içindir. Unutmıyalım ki; bugün Kürtlerin esir olarak tutuldugu kamplar da Kürdistan' dadır.
Kürtlerin katliamında Alman hükümetinin sorumluingunu da hatırlatmak isterim. Yarın burada, Kürt halkına karşı kullanılan zehirli gazların üretilmesine katılan Alman Firmalarının cezalandırılnmasını
ıartışacagız. Alman Hükümeti, Irak hükümetinden Kürtlere yönelik saldırılarını durdurmasını, zorla sürülenlerin geri gönderilmesini ve insan haklarına riayet etmesini istemesinin tam zamanıdır. Alman hükümeti, Kürtlere gönderilen yardımların Türk hükümetice engellenmemesini istemeli, direk ve acele kaydıyla yardım etmelidir. Alman hükümeti, bu insanların politik ilticacı olarak kabul edilmesi için Türkiye'ye baskı yapmalıdır. Şimdi "geçici Misafir" statüsünde tutulan Kürtlerin bulundugu kampların idaresi Birleşmiş Milletiere devredilmelidiL Son olarak Alman hükümeti, Kürt sorununun politik çözümü için politik insiysatifini kullanmalıdır.
Kürtler İran, Irak ve Türkiye tarafından baskı altında
tutuldukça, yaşamlarını kendilerinin düzenleme hakları olmadıkça, bugün oldugu gibi sürekli göçler Ve katliamlar sürüp gidecektir. VOGEL(CDU-CSU): Irak'taki durum hakkında çok az bilgimiz var. Kısa bir süre önce bir Kürt önderi Bonn'da durumları hakında
bilgi verdi. Konuyla ilgilenmek zorundayız. Türkiye'deki Irak'lı
göçmenlerin durumu ile lraktaki durumu ayrıletmek zorundayız.
Türkiye'ye karşı uluslararası hukuk kurallarını ileri süremeyiz. Türkiye'deki 36 bin Irak'lının durumu insani bir sorundur. Türkiye bunları kabul etmekle bir yükün altına girmıştır. Onun için Türkiye'yi azarlama degil ona teşekkür etmeliyiz. Son zehirierne iddiası Kızıl Haç tarafından henüz dogrulanmaınıştır. Almanya'ya gelmek isteyen 4 bin göçmenin durumu, yabancılar kanununun 22. maddesi ile birlikte degerlendirilmelidir ve dikkatimizi bu noktaya vermeliyiz.
BINDIG ( SPD ): Bugün baskı
altında, takibat altmda ve kitlesel
olarak sürgün edilen Kürtlerin durumu acılarımızı lazeliyor. Bir sene önce burada, Irak' ın intikam saldırılarına girişeceginden
bahsetmiştik. Pazartesi gunu, insanhakları komisyonunda, bütün gün Türkiye'de Kürtlere nasıl baskı yapıldıgını, kültürlerinin ve ulusal kimliklerinin nasıl yok edildigini dinledik. Çarşamba günü dışişleri
alt komisyonunda Irak'ın kimyasal bombalarından kurtulan 36 bin kişinin Türkiye'deki durumu üzerine konuştuk. İran'a sıgınan 100 bin ırak'lı Kürt ile orada yaşıyan 6 milyon Kürd'ün durumu da oldukça kötüdür. Ve bugün Irak Kürtleri zorla göçettirerek bir yıl öncesi saldırilarını yenilemekledir. Bu saldırılar ne demektir? Bu bir kitlesel yokediştir, savaştan sonra ayak ta kalan köy! erin yıkımıdır. Güneyde Kuveyt ve Suudi Arabistan sınırında oluşturulan Askeri kamplarda Kürtlerin hapsedilmesidir. Son zoraki göçün ardındaki amaç, geçen yıl kimyasal saldırılardan
sonra ayakta kalabilen bölgeleri Kürtlerden arındırmak ve bu bölgelere Arapları yerleştirmektir. Son göç dalgası 250 bin, son bir yılda ise 500 bin Kürdü kapsamaktadır ve 4000 köy yıkılmıştır. Burada birkez daha gelişmeleri etkiliyebilecek, Kürt halkının acılarını hafifletebilecek olanaklardan yoksun oldugumuz için öfkeleniyoruz. Alman hükümetinin, işi EG Koordinasyon Kuruluna havale etmesini ve orada işin Irak'ın bir iç meselesi olarak görülmesine kızgınız.
Gerçekten 1989 yılında, dünyada herşey, hiç bir etkisi olmayan protestodan mı ibarettir. Yıllardır 20 milyon, bu devletler tarafından baskı altında tutuluyor ve dünya sadece bakıyor. Çok kötü bir durum söz konusu ise kısa bir süre dikkatler bu soruna çevriliyor ve hemen ardından yine un utuluyor.
Kürt sorunu Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi ve BM sorunudur. Bu insanlara yardım etrnek için bu kuruluşlarda herhangi bir imkan bulunaıriaz mı? Bu konuda düşünmek zorundayız. Yine sormak zorundayız. Biz üsttimüze düşeni yaptık mı? Dün, hükümetin 2 milyon DM. gönderdigini ögrendik. Şu anda bütçede fazla imkan yoksa, bütçe dışı yıllık planlar dahilinde yardım yapılabilir. Dış
işleri bakanlıgildan rica ediyorum, bütçeyi tekrar gözden geçirsinler ve Türkiye'deki Kürt göçmenlere daha fazla yardım imkanı yaratsınlar.
Frau Dr. Harnın Brücher (FDP): Irak'ın Kürt'lere karşı giriştigi katliam bir soykırımdır. Erkekleri tümden yok etmek; kadınları, kızları çöle sürmenin başka bir adı yoktur. Herşeyin olup bitmesini bekliyemeyiz. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra, bu bölgede, parçalanmış Kürt Halkının kötü kaderi konusunda, arkadaşlar beni ikna ettiler. Bu halk dört devlet tarafından parçalanmış ve bu gün de birleşmek, kendi dillerine, kültürlerine sahip çıkmak istiyor. Ki, bu isteklerini ciddiye almamız ve desteklememiz gerekiyor. Parçalanmış, dagıtılmış Bu halkın yaşama, kaderini belirleme, idari ve kültürel hakları söz konusudur. insani yardımların arttırıldıgını yeni duydum. Bu konuda ne yapabiliriz. Uluslar arası bir yardım komisyonu oluşturabiliriz. Bölgeye resmi kanallardan bir delegasyon gönderilebilir. ingiliz Parlamentosunun böyle bir girişimine izin verilmemiş,
Irak mOsade etmemiş. Ohalde BM iç işlere karışmaksızın, bu konuda bir yol bulabilir, araştırma yapabi' !ir. insan, dünyada vukubulan bu gibi kötü olaylar hakkında,
hiçbirşey yapamadan günde birkaçkez konuşursa kalbi sıkışır.
Ama birşey yapılmış olur: O da sürekli tartışarak, konu güncel tutularak onları huzursuz etmiş oluruz.
Schafer (Devlet Bakanı): Hükümetimiz Irak'taki gelişmelerden derin kaygılar duymaktadır. Irak'ın zoraki göç planları büyük bir zorbalıkla, genişleyerek yürütOlrnekiedir. Şehirler ve köyler boşaltılmakla ve yerle bir edilmektedir. Göç ettirilen erkekler katledilmektedir. Bu yüzden erkeklerin çogu komşu ülkelere göç etmekte, sürgün edilenler sadece kadınlar ve kızlardır ki, gelen haberlerde de Güneyde oluşturulmuş kamplarda sadece kadınlar ve kızlar
bulunmaktadır. Sürgün edilen yerlerde ekinler ve otlar yakılınaktadır. Sürgün bölgesi, Dogu Kürdistan, iran-Irak sınırı boyunca 30 Km. lik alan olarak düşünülmüş, fakat şu
andaki göç, ülke derinliklerinde de gerçekleştiriliyor. Irak Hükümeti,
Ala Yekiti 9
www.ars
ivaku
rd.o
rg
bu tedbirleri halkın mutlulugu ve refahı, hayat seviyesini yükseltmek için aldıgını söylüyor. Göç dalgası sadece körfez savaşında, lrak'a karşı savaşan grupları kapsamıyor,
ı üm halkı kapsıyor ve insan haklarına aykırıdır. BM Tüzügü ve insan Hakları Beyannamesi evrensel nitelige sahiptir ve Irak 'ta BM üyesidir, BM Tüzügüne diger üyeler gibi uymak zorundadır. Alman Hükümeti EG nin diger üyeleri ile birlikte 19 Eylül 1988 tarihinde Irak'ın dikkatini çekti ve insan haklarına
riayet etmesini istedi. Biz Irak'ın
Kürtlerle birlikte yaşamasını ve Kürt sorununa politik bir çözüm bulmasını bekliyorduk. 3,5 milyon Kürt, Irakla en büyük azınlıktır ve Irak bunu kabul etmek zorundadır.
Domiya rupeta /9
Mesud Barzani : Peşmergen Kurdistane li ber dilen hernil Kurdan pir! şerinin. Ew şfir il mertale jina me ne. Ew sitfina hebilna me ne. Bey! Peşmerge Dujmene çavsor u dir de Welate me bi careke bide werankirin, Gele me de bi careke bide kol e il bendekirin, na biji betir, de wi bi de qirkirin. Ji ber ve ji Peşmergen Kurctisıane bi erke xweyi Mejüyi bi merxasi O. gemasi li ser çiya, li dol il newalen Kurdistan@ beramber bi Dujminen Hov il dir radibe. Ew jina xwe, hebfina xwe ji bona rum et il namusa wi, ji bona bext1yar1ya Gele xwe dide peşkeşkirin.
Avetina Çeken kimyayili Helepçe, li Behdinan il ci hen din merxasiya Peşmerge neda şinekandin. Le em ı ev de dizanin şer herarnberi Çeken Kimyawi bi şeweyi şere "Bav il Kalan" neme dikare bi xurıi mina bere bete kirin; ji her vi ji bi neçari dive em şeweyi şere xweli seren çiyan, di nava dol, new al il deştan de bidin guhertin. Li ser me di ve, ku em şeren ten ji bona sitandina mafeyen xwe di nav Gund il Bajaran de il bi taybeli ji di nava Gund il bajaren Dujmin de bidin likarxistin O. vexistin. Bi vi cori li gora Bir il baweriya min de peşmergen Kurdistan ledanen piri il biheztir ji bona dujminen Hov il dir bidin daweşandin.
Ala Yekiti : Hun rewşa ironi ya Kurdistan@ çawa dibinin?
Mesud Barzani : Ger ku em li mejfiwa vi sedsali dawi ji Xebata xweyi
Ala Yekiti 10
Baskı ve sürgün, sorunu daha da zorlaştırmakta,
çözümsüzleştirmektedir. 50 bin Kürt savaş sırasında komşu ülkelere sığmınıştır. Alman Hükümeti Kızıl Haç aracılığıyla bu insanlara yardım etmiştir. Ülke dışında bulunan sayısız Kürt Almanya 'ya gelmiştir. Konuşmalarda, yardımın
Avrupa Birligi üzerinden koordine edilmesi önerilmişti. Biraz önce İngiliz meslektaşım Devlet Bakanı
Waldegrawe ile konuştum. Bana parlamentoda bu konu ile ilgili konuşma metoini gösterdi. Kendileriyle tamamen aynı görüşteyiz. Söylemek yapmaktan daha rahattır.
Resmi bir komisyonu oraya göndermenin zorlukları var. Geçen sene de aynı olayı yaşadık ve Irak, kimyasal
siyasi hfir il kfir le bidin ıemaşekirin, de erne di roja iro de peşveketineke piri mezin ji bona xebata xweyi neha bidin dıtin. Raste, xebata me hejt piri ji arınanca xwe dur teıe ditin, lebele ji xebata me dergeheki fireh ji bona bi serketine we ıete dilin. Siyahfina Mili li seranaser Kurdistan@ rojeke ji Rojan weha nebatiye geş il gilrkirin. Wena rojake ji rojan ji Ierzeke wisa mina iro heji ji bona nava cerk hinaven Dujmin nexistibil. Avetina Çeken Kimyawi ji bona nava Kurdistan@ ji tevaya dunyaye re topavetina Siyaseta Rejima İraqe bermberi sertewadina Kurdan dide derxistin. Her wehaj1 pereji berzbuna Vi na Xebata Milete Kurd ji bona sitandina Ma feye xwe teıe diyarkirin. Rojeke ji rojan ji weha nave Kurd li seranseri Ghane nebatiye berz u balakirin. Xelk cara peşiye, ku ew di dunyaye de ji xwe didin pirskirin, Çima Kurdistan ji bomben Kimyawi ji bal Rejima İraqe tete barandin? Bi karanina Bomben Kimyawi ji bona ıevaya dunyaye metirsiyeke nuh dayite derxistin ii bi taybeli ji bona bi karanina betir il betir di Rojbilata Navin de dide derxistin. Hiç ji gürnan le nayete kirin, ger weha ev bete kirin, de Rojbilata me pişti
Cenga cihane duwem bi meydane avetina bomben Atomi bete kirin. Em hevidarin, ku bikaranina Bomben Kimyawi de li seranseri dunyaye bete qedexekirin.
Her wehaji ger ku em nehaji ji xwe re ji li Neqşa siyasiyi Cihan~ ji bidin temaşekirin, ku tevaya siyaseta dunyaye li qazanca çarekerina
gazların kullanılıp kullanılmadıgını
araştırmak için oluşturulan BM Komisyonuna giriş izni vermedi. Şimdi bizim gibi diger devletler de açıklamalar yapıyor ve bölgeyle ilgileniyorlar. Ama Irak bildigini yapıyor. Size hükümet adına belirteyim ki, Kürtlere yardım için yapılması gerekeni yapmaya devam edecegiz.
Hükümet adına yapılan
konuşmadan sonra Bayan Luuk (SPD) ve Bay Lummer (CSU-CDU) söz alıp konuştular
ve Akınelle Stunde (Güncel Saat), oturumu bitirildL
Derleyen K. Aydın
pirsiyariya Kurd ıeıe ditin. Tevaya Siyaseıa dunyaye ji bona demokrasıye il bicihanina Mafeye Miravaniye dide xebatkirin. Wehaji ev ji bi palpedaneke mezin ji bona gihandina arınanca me di serxwebilna Kurdistana me de ji me re dide yarmetikirin. Her wehaji ger ku em ji li Serjimara Kurdan j1 li Kurdistane ji bidin ıemaşekirin, em de Şerjimara wan betir ji 25. Melyon kes betir bibinin. Ev Serjimara hane hane de pişti nezika 20. salen din betir ji 45. M el yon Kes bete der k etin il nezika 40. salen din de ew beıir ji 90. Melyon Kes bete derketin. Weha ev Milete merxas ii gemas, ev Milete bi nav il deng di Rojbilata Navin de, hele Pahlewanen Rojbilata Navin de de çawa dewlemendiya Welaıe wi bete talankirin il ma de çawayi ew bete kole ii bendekirin, na heji betir ma de çawa ew bi Bomben Kimyawi bete qirkirin?
Ez Serxwebfina Kurdistane bi saya qehremaniya xebata Kurd dibinim. Serxwebiln bi xwe ji bona hernil Miletan li semaseri dunyaye mafeye wani seriişti bi xwe ye. Ev Mafeye hane bi xwe ji nayete dan, lebeleji ew bi daree zore tete sitandin. Dara Azadiye bi xwine tete avdan.
Ala Yekiti : Em bi nave kedkaren rojnama Ala Yekiti bona hevpeyvina we zor sipas dikin.
www.ars
ivaku
rd.o
rg
JÖN TÜRKLER VE KÜRDISTAN M. KALMAN
Geçen sayıdan devam
Osmanlı Devleti içerisinde birçok valiye ilişkin şikayetlerin
ardı arkası kesilmediği için böylesi bir olay karşısında padişahın halkın istemlerine uyması halinde otoritesi sarsılacağı ıçın "Padişah,
selamlarını ve hakkından itimadının tam bulunduğunu mütemadiyen valiye tebliğ ederek, fUtur göstermemesini ve halkın dağılılmakla beraber bir daha telgrafhane önünde toplanmamaları esbabının istikmalini beklediğini, şifrelerle bildirmeye başlamıştır. Bu suretle halkın hakiki gayesini henüz bir filizken kuruımak i stemiştir" (Nedim Ulusalkol, Erzurum ihtilali, s. 9)
Padişah, sorunun 4. Ordu Müşiri Zeki Paşa'ya aktarır. Halkı destekleyen subayların olmaması
için bu kararı alır. Fakat Zeki Paşa Erzincan'dan Erzurum'a gelmez. Bunun üzerine Vali Erzurumdan alınır, Kastamonu veya Diyarbakır'a tayini yapılır. (Aynı
eser) Vali Nazım Meşrutiyet'in
ilanından sonra Adiiye Nazırlığına getirlmiş, 3 1 Mart isyanında ise öldürülmüştür. (Bkz. Nedim Ulusalkul, Erzurum ihtilali, s. ı 7)
Ayaklanma yerel yöneticilerin etkisiz kılınmasını geıirdigi gibi halkın istemının de başarılı
sonuçlanmasını getirmiştir. Mart ayının 13 ünde çıkan bu isyan sonrasında Diyarbakır Valisi Ata Bey Erzurum'a tayin edilir.
2. ERZURUM İSYANI
Ata Bey göreve başladıktan
sonra olayların yumuşamasını bekler. Kendisine bir hükümet konağı yaptırır. Biriken maaşları öder. Rüşveıçilige karşı önlem adı altında yeni memurlar atar. Askerleri hoşnut etmek için maaşlarını düzenli öder. Tüm bu yaklaşımlar halkıa kendisine karşı bir güvenin gelişmesini saglar. (Bkz. M. Nusret, age. s. 62) Ayrıca İstanbul'da bir inceleme heyeti de gelir. Şehrin ileri gelenleri ulema ve eşraf heyete dilekçe vererek neden son vergileri vermeyeceklerini izah ederler. Daha sonra heyet geri döner ve uzun bir
süre de haber çıkmaz. Vali gelecekte isayanın
elebaşılarını kendisine karşı gelmemesi için onları ortadan kaldırmanın yollarını düşünür.
i syanın elebaşılarının isimlerini saptar.
"Hacı Akif Ağa, Müftü Hacı Lütfuilah Efendi, Abdi Beyzade Tahsin Bey, Durak Bey, Hasan Ağazade Faruk Bey, Kirlizade Yusuf Efendi, Hacı Şevket Efendi, Hacı Samizade Şeyh Efendi (koyun tüccaı), Mezararkalı Mevlüt Aga, Seyfullah Efendi (avukat), Ragıp
Beyzade Fazı! Bey, Fe h mi Usta (kasap), Mevlut Efendizade Mehmet Efendi" den ibaretti. Bunlar hakkında ömür boyu sürgün cezası isterneyi hesaplar. (Bkz. age., s 63)
İkinci dereceden sorumlu kişiler ise şöyle saptanıyordu;
"Nazım Bey (dava vekili), Tahtacı Dede Bey, Yusuf Usta (mesçi), Marancı Tevfik Efendi, Çeltikoğlu Hacı, Kavvuızade Hafız Efendi, Hacı Halil Efendizade Şevket Bey.'' (Bkz. age., s. 63-64)
isyandan üçüncü derecede sorumlu tutulanlar ise; "Hacı Sabri Ağa (yağ tticcarı), Malyemezzade İzzet Bey" idiler. Bunlar hakkındaysa geçici hapis cezaları
istenilecekti (age., s.64). Vali bu isimleri İstanbul'a ya
lar. Saray sürgün edilmeleri doğrultusunda cevap yollar. Vali harekete geçer. Askeri tedbirler alınması için emirler yagdırır. Askeri sorumlu ateş edilmesine karşı
çıkar. Hatta tutuklamaların
yapılmasından yana dahi olmaz. Çıkabilecek karışıklıklardan korkar. 4. Ordu Müşirliğine telgraf çeker. Şehirde önemli yerlere askeri tedbirler alınması için Merkez Kumandanlığı'na emir de verir (age., s.64).
23 Ekim 1906 gecesi tutuklamalar sessizce başlatılır.
Müftü Lütfullah, Abdizade Tahsin, Kirlizade Yusuf, Hacı
Şevket tutuklanıp sürgün yerlerine doğru çıkarıılırlar (Bkz. age., s. 65)
Hacı Akif Aga ise jandarmaya karşı direnir. Halk olayı böylece duyar. Hacı Akif'i kurtarırlar. Diğer ileri gelenler de araştmhp
bulunamayınca Gürcü Kapısı'nda
toplanırlar. Binbaşı bu tür
davranışların yanlış oldugunu söyler, fakat halk karakala girerek başkomiser ve oğlunu öldürür. Ayrıca bir başka polisi de öldürürler. (Bkz. age, s.66)
isyan artık büyümektedir. Bu sefer kan da dökülmüştür. öfkeli halk Vali'nin konağını basmak için
· ilerler. Vali kaçıp başka bir eve sığınır. Fakat yakatanır ve İbrahim Paşa Camisi'ne hapsedilir.
Erzurumdaki Fransız Konsolosu "Ata Bey'in başından
yaralandığını, ihtilalcilerin elinde esir olduğunu, hayatını da Garnizon Kumandanına borçlu olduğunu" İsıanbul'a yazar (Milliyet Gazetesi, 30.5.1973)
Erzurumdaki olayların
içerisinde olan bir iııihaıçı yanlısının "Terekki" Gazetesinde çıkan yazısında "Vali Ata'yı
basıÔnlarımızın alıında sürükleye sürükleye ibrahim Paşa Camisi'ne getirdik ve orada hapseııik. Hükümetin, ihıilalin başkanları olarak tanıdıgı ulema ve eşrafımızdan
birkaç kişi tutuklanarak derhal yola çıkarılmışlar. Halk, işi duyar duymaz akla hayale getirileıneyecek bir heyecan ile yola çıktı. Ve hızla
yetişip zaptiyelerin ellerinden kurtardı. Yasal amacımıza karşı
müstebiı hükümete alet olan Merkez Komiseri, diger iki yardakçısı
ile beraber o gün kentin ortasında Mithat Paşa uğruna kurban edildi." (Terakki, Paris, sayı ll, s. 5. Aktaran, H.Z.Kars, Belgelerle 1908 Devrimi öncesinde Anadolu, s. 32)
Elli kadar kişi süvari halk arasından seçilerek tutuklananları
kurtarmak için Aşkale'ye doğru yola çıkar. Jandarmanın elinden onları alırlar. Şehre geldiklerinde büyük bir coşkuyla da karşılanırlar. (Y.A. Petrosyan, Sovyet Gözüyle Jön Türkler, s. 236)
Erzurum'daki Rus Konsolosu, Skryabinde yazdıgı raporda askerlerin olaylara müdahele etmemesini yadırgamaktadır. Garnizonda halka ateş etmemesi dogrultusunda konuşmaların olduğunu da belirtir. (Aktaran, H.Z.Kars, age. s.32)
Terakki Gazetesinde "ı 5 günden beri memleketıe hükümet yok! Fakat Erzurum'da anarşinin bu kadar istikrarlı olduğu bir zamanda
Ala Yekitf ll
www.ars
ivaku
rd.o
rg
olmadı. Her tarafta d ük kanlar açık, ticaret serbest. Sokaklarda polis ve zapliye gibi asayiş memurları ... Hiçbir şekilde dikkat çekmiyar." (Paris, Syı ll, s.5)
Erzurum'da artık sözsahibi olan ayaklananlardı. "istediklerini gereksiz yere hapis, arzu ettiklerini ister can i olsun tahliye ediyor, mahkemeleri parmaklarında oynatıyorlardı." (M.Nusret, age. s.67)
Rus Konsoloso Skaryabin raporunda bölgesindeki gelişmeleri şöyle özetler; "... Rus sınırına yakın illerdeki müslümanlar arasında hükümetin aldığı vergileri iyice arttırmasından dogan olaylar, hükümetin son günlerde para kazanmak için Rusya'ya gitmek isteyenlere pasaport verilmesini yasaklaması üzerine iyice büyüdü. Alınan bu önlem, bir kaç bin müslümanı, tüm geçim olanaklarından yoksun bıraktı. İşçiler arasındaki bu dalgalanmalara, gene hükümetin politikasından hoşnut olmayan tüccarlar da karışmış bulunuyorlar." (Petrosyan, Sovyet Gözüyle Jön Türkler, s. 234-235)
1906 sonlarında Vali Ata Bey görevinden alınır. Yerine Nuri Bey atanır.
Nuri Bey, Meşrutiyet yanlısıdır. Fakat gösteriler yine Erzurum'da durmaz. Ayrıca diğer şehirlerde de benzer gelişmeler görüldüğünden bir anlamıyla bütünüyle Erzurum dikkatleri de üstüne toplamaz. l907'nin 5-22 Mart arasında Erzurum'da kitle gösterileri hız kazanır.
Canveren örgütü yanlıları 8 ve I I Mart'ta İstanbul'a iki defa telgraf çekerler. Istekleri kabul edilmez. 15 Mart'ta 20.000 kişilik bir kitle postaneyi ele geçirir. Abdülhamid'i telgraf başına çağırırlar. Abdiilhamid bazı tavizler vermek zorunda kalır. Abdülhamid Mart 1906 isyanına katılanlar ile Ekim 1906 isyanında polisleri öldürenlerin affedildigini, ayrıca H. 1321-1322 (1903-1904) yıllarına ait vergilerin halktan toplanılmayacagını bildirir.
Vali, Sultan'ın "bütün müslüman halkın şahsi vergiden ve l Marta kadar ödenmeyen Hayvanat-ı Ehliyye Vergisi'nden muaf tuttuğunu, ama bu tarihten başlayarak Hayvanat-ı Ehliyye Vergisi'ni herkesin, şahsi vergiyi ise yalnızca zenginlerin ödeyeceğini bil-
Ala Yekitf 12
dirir." (Erzurum Konsolosu Skryabin'in Raporu, Rus Dış Politika Arşivi, d. ı642, 1.43)
Ama halk her iki vergiyi ödemiyeceğini bildirdigi gibi Erzurumlu gençleri askere alınıp da başka illere yollanması halinde çocuklarını askere yollamayacaklarını da bidirirler.Halk padişahın tavizlerini kabullenmez. Abdülhamid bu sefer daha degişik yaklaşır. "(!) Eşekler hariç bütün diger evcil hayvanlardan alınacak olan vergi 10 kuruştan üç kuruşa indirilmiştir.
(2) Eşsek başına verilecek vergi de 5 kuruştan 2 kuruşa indirilmiştir.''
(Fr. Konsoloso A. Peraidi'nin Raporundan aktaran ö. S. Coşar, Milliyet Gazetesi, 2.6. ı 973)
Fakat bu tavizleri de halk kabullenmez. Saray 22 Mart'ta zorunlu olarak iki vergiyi de kaldırır. Halk kendisine okunan yazıdan
sonra olaysız dagılır. Gelen yazıda Sadrazam; "Erzurum vilayetinin yabancı bir devlete komşu olması nedeniyle bu şehir halkının şahsi vergiden ve Hayvanat-ı Ehliyye Vergisi'nden muaf tutoldugu açıklanıyordu" (Skryabin, Rus Politika Arşivi, d. 1652, 1.56)
Gösterilen gerekçe itibarlarını korumak içindi. Fakat Ermenilere daha da azgınca yüklenilir. Ermeni halk kurtuluşu Ruslarda görmeye başlarlar. Hatta Rus vatandaşlığına geçmek için imza kampanyası açar lar.
Petrosyan, Canveren örgütünün vergilerin kaldırılmasından sonra dahi yeni istemleri ileri sürdüilünü yazmaktadır. Hamidiye alaylarının kaldırılmasını, askerlerin maaşlarının düzenli ödenmesini, il bütçelerinin denetlenmesini isterler. (Bkz. age. s.237)
Canveren örgütü ı 907 sonlarında Erzurum'da siyasi istekleri içeren bir bildiri de dağıtır. Anayasanın yürürlüğe konulması, Meclis'in toplanması başlıca istemleridir. Ayrıca yüksek vergiler, yabancıların içişlere karışmaları vs. gibi konularda da halkın dikkatlerini çekmeye çalışırlar.
Erzurum'daki olaylan bastırmak için Saray'ın 4. Ordu Müşirine verdiği emirler neticesiz kalır. Müşir Zeki Paşa Erzurum üzerine asker yollamaz. İttihatçı yayın organları Zeki Paşa'dan övgü ile bahsederler.(Bkz. Meşveret, No. ı93, ı Kasım ı907)
Halkın üzerine 1907 sonlarında ancak tutuklamalara gidilir. Kitlesel tutuklamalar yapılmaya başlanılır. Canveren örgütünden 92 kişi dağıttıkları bildiriden sorumlu tutularak tutuklanırlar. Tutuklananların birçoğu şehrin zenginleri ve din adamlarıdır. (Bkz. Petrosyan, age, s.238-239) Meşvereı gazetesi ise tutuklananlara ağır işkenceler yapıldığını yazar.
Bu arada vali de değişmiştir. Arnavut Abdulvahap Paşa, bu sefer Zeki Paşa'nın yardımıyla Agrı'dan getirdiği askerlerle birlikte Erzurum'da tutuklamalar yapar. Tutuklananlar yargılanırlar, 8 kişiye ölüm cezası, 18 kişiye ömür boyu hapis, geri kalanlar ise daha hafif cezalara çarptırılır. Tutuklulardan Hüseyin Tosun Bey İstan'bul'a, digerleri Sinop Cezaevi 'ne yollanır. Fakat mahkemeler devam ederken Temmuz 1908 Meşrutiyeti ilan olunur. Ardından af çıkar. Erzurum ihtilalcileri de Erzuruma dönerler.
Erzurum isyanına halkın kısa zamanda büyük katılımı hiç şüphesiz bir birikimin sonucuydu.
Rusya'da meydana gelen olayların benzerinin olmaması için devletçe alınan tedbirler özellikle ticaret burjuvazisi arasında hoşnutsuzluk yaratmıştı. Ayrıca Rusya'ya çalışmak ıçın giden işçilere de sınır kapatılınca büyük bir darbe vurulmuş olunuyordu. Bu nedenle Erzurum Başkonsolosu Skryabin 1906'da tüccarların oluşturduğu Canveren örgütüne katılımın fazlaca olduğunu rapor eder.
H. Ter Arutyunov, "Hristiyan halkın Rusya, Amerika, İran, Bulgaristan ve Yunanistan'a göç etmesine neden olan Ermeni katliamından sonra ticaret yavaş yavaş müslümanların eline geçmeye başladı. Zengin Anadolu hayvancılığı ve İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya'ya artan hayvan ihracatı Türk tüccarların eline geçti". (Çağdaş Türkiye'de Siyasi Partiler, Rus Düşüncesi, 1908, Kitap ıx,. s.168) derken önemli bir noktaya işaret ediyor. Türk müslüman burjuvazisinin gayrimüslimler aleyhinegelişimini izah ediyor.
Kürdistan'da acentacılık yapan ticaret burjuvazisinin dayandığı kesim sanayi burjuvazisiydi. Yeterince gücü olmadığı halde oynadığı rol önemliydi. Kürtler adına hareket etmeyen bu yönüyle de Türk burjuva-
www.ars
ivaku
rd.o
rg
zisinin temsilcisi rolünü üstlenmiş olan bu kesim, daha önce subaşlannı tutmuş olan Ermenilerin katledilmesi sonucu giderek palazlanmaktaydı. Fakat Ermeni nüfus hala bu bölgelerde yoğundu. Onlar da Il. Abdülhamid'in politikasından memnun degillerdi.
Erzurum isyanındaki halkın
istemlerinden biri de Ermenilerden alınan Bedel-i Askeriye adlı verginin de kaldırılması doğrultusundaki istemdir ve dikkat çekicidir. Açıktır ki Ermeniler de isyanı
desteklemişlerdi. Keza, Hamidiye Alaylan'nın
lağvedilmesi, memurların rüşvet olayiarına karışmasından dolayı denetim altına alınması, maaşların nakit olarak ödenmesi isyanın
boyutlarını göstermektedir. Politik sUrgünlerin de isyanda
rolleri olmuştur. Padişahın sürgün politikası aslında kendisine karşı örgütlenmenin de yayınlaşmasına sebep olmuştur. Yanısıra Padişah'a
ilişkin tabularıo da yıkıldığını bu arada görüyoruz.
Canveren örgütü'nün şehirde
yönetimi ele alması, adı rüşvetçiliğe çıkan memurları görevden almaları ve örnek davranışları halktan sempati uyandırır.
İsyancılar, şeriatın uygulanmad@nı da ileri sürerek dini sloganları kullanmaktan geri durmazlar.
Yöneticiler, kadınlara da silah dağıtırlar. Kararlı oldukları imajını
böylelikle verirler. Devlet Erzurum'daki
birlikteliği bozmak için müslümanlardan alamadıkları vergileri Ermenilerden tahsil etmeye çalışır. Ermeni köylüler iliklerine kadar sömürülUr. Müslüman eşraf bu oyundan hoşnuttur.
Erzurum' daki bir diğer önemli olay da fırıncılann fırsattan
yararlanıp ücretleri arttırmaları,
halkın fırınları elegeçirmesini getirir. Ayrıca un tüccarlarının depolarını da yağmalar. Cangüvenliği
bulamayan bazı zenginler şehri
terkederler. Yönetim karşıtı Jön Türklerin
bazı grupları, örneğin Türk Liberaller Komitesi ve İttihat ve Terakki Ermeni ve Rumların müslümanlarla birlikte davranmalarını istemezler. Fakat olaylar bu anlayışın
savunuculanna rağmen farklı gelişir. Kürtleri ve Türkleri Osmanlı · yöneticileri Ermeniler üzerine kışkırtarak mücadeleyi saptırlmaya çalışır. Erzurum'daki isyancılar arasında gerçekten devrimci bir örgütün olmaması bir boşluk
doğurduğundan boşluğu toprak ağaları ve eşraf doldurur.
Kürdistan'daki ulusal ve toplumsal kurtuluş mücadelesini örgütleyecek işçi sınıfının partisinin yokluğu karşısında meydana gelen bu tür olaylar bize gerçek halk güçlerinin örgütsüzlllgünün çarpıcı bir örneğini vermektedir.
Halk düzene muhaliftir. Yolsuzluk, aşırı vergi, uzun askerlik, savaşlar, vs. gibi nedenlerle tepkisi vardır. Onun bu tepkilerini örgütleyecek aynı zamanda ulusal mücadelesiyle de birleştirecek bir örgütün olmaması en büyük dezavantajıdır. Bu durumdan yararlanan da Türk burjuvazisi olmuştur. Atamayana atarlar misali örgütlenmesini yapar ve halka bir umut olarak gözükür.
Erzurunida dagıtılan bildirilerden iki örnek:
''Erzurum Müslüman Komitesi'nin Orduya Yapııgı Çagn:
'Asker Evlatlarımız! Biz sizin ana-babalarınız ve
kardeşleriniziz. Biz sizin askerlik görevinde iki seneden, olağanüstü durumlarda üç seneden fazla kalmamanızı, bu sürenin sonunda da yedeğe ayrılarak evinize dönüp ailelerinizle birlikte yaşamanızı istiyoruz. Kışlalarınızda herşeyin düzenli olmasını, hastanelerde ilaçsızlıktan, yataksızlıktan ölmemenizi, öldügünüz zaman da kefen-
Devam edecek
Merhaba Ala Yekiti Dergisi çalışanları,
Ben kısa bir süredir Ala Y ekiti okuyorum. Bazı şiir çalışmalarım
var. Mümkünse derginizde yayınlanmasını istiyorum. Şu an sizlere bir şiirimi yolluyorum.
KIN Ezgiler bizim ezgilerimiz Acı, kin, nefret, buram buram
Ozgar/IJk kokan Her ezgide bir kavga
bir umut bir acı
bir öfke var Asırlardır yokedilmek istenen Bir ulusun bağımsızlık ve özgiJriiJk
için başkaidırısı var. Ey zulmün, barbarlığın
boyunduruğunda
Ezilen halk Kaldır başını haykır acmı
Unutma Kanlarıyla toprakları sulayan
O yiğit insanları, Babaları, ana/arı, bacıları,
kardeşleri
Ana rahminde süngüye takılan bebeyi
Yüreğindeki her atışta Damarlarmdaki her damla
Ezgilerde yaşat haykır kanda
bUtUn danyaya En son nefesine kadar
7.4.1989 Bir KA W A Sempatizam
Delal
Hasan Harputlu, Kemal Binici
... Ağustos 1978 de Ankara'da sivil faşist gücler ve kontr-gerillanın
kurduğu pusuda, bindikleri aracın taranınası sonucu şehit düştüler.
Bagımsız, Birleşik, Demokratik Kürdistan ve Sosyalizm mücadeleınizde yaşıyorlar
Ala Yekltl 13
www.ars
ivaku
rd.o
rg
HEVPEYVIN LI GEL SEKRETERE
GIŞTiYE PARTi DEMOKRATi
KURDISTANi-IRAK:
KAK MESÜD BARZANi Ala Yekiti : Dikari me re peş bikaran1na gazen Kimyevi li ser Mintiqeyi rizgar1 agader bikey? Mesod Barzani : Xebata me ji bona Demokrasiye il Atonomi ji bona Korelistana İraqe ji mej -::e. weke hfin dizanin, dest pehatlye kirin. Me ji neçari bi dare zore sere xwe li ber Rejimen İraqe dayile berzkirin. Ev rejimen hane Dewlemendiya Welate
Sekreter/ Giştf ye PDK-1 Mesüd Barzani
me il bi taybeli Nefta Kurdistana me, a ku ew betir ji 90 Melyon Ton Neft her sal tete derketin. Ji xwe re dielin talandikin il bi serdeji Milete me ji xwe re didin kole il bendekirin. Ew wi ji ıevaya Mafeye wiyi Mirovani O Niştimani dielin be peşk O parkirin. Weha bi vi rengi Milete Kurd li Korelistana Jraqe neçari liberxwedane ji bona man il nemane xwe beramber bi Şoviniya Ereblyi Talankera Kordisıane hatiye kirin. Ve xebata hane ji sala I 9 I 8 de ji dema rOxandina Seleleneta Osmani de di dawiya Cenga Cihaniyi Yekem de il di pela parvekirina Rojbilata Nav"!n de li ser bingebe Lihevhatina Saykes-pirko dayile destpekirin. Wehaji pişti ketina ŞOreşa Ilona mezin di sala 1975 de me careke din ji nfive agire ŞOreşa lion! li ser çiya O di nava Do! il Deşten Kurdistane
Ala Yekitl 14
de beremberi şoviniya Talankera Erebi di 26. Gulana Sala I 976 de date vexistin. Careke din Milete Kurd bi neçar1 dOçari li berxwedana man il nema xwe hale kirin. Dujmene çavsor dixwest Kurdistane ji Gele Kurd bide valakirin. W1 betir ji Niv Melyon Kurden beguneh ji nava Xake Bav il kalen wan bi dare zore ew ji bona Jeri İraqe dane sorgonkirin. Da ku ew Kordisıane bi careke ji xwe re bidin talankirin u Milete Kurd ji xwe re bi din kol e il bendekirin. U ve care ji mina her çar ji di rriejfiwa xebaıa meyi direj de ji di seranser1 mejfiwe de herarnberi Dagirkiren Kordisıane de Milete Kurd sere xwe ji Dujmin re neda ıewandin. Wi agire Şfireşa Gulane li Kurdistane date dedan. Roj bir roj topraxa xake. rizgarkiri Peşmergen Qehreman, Lehengen Kurdistan bi xwina xweyi pak ji bin gemara tapanen Faşiyen Ereb dane pak fi Rizgarkirin. Weha bi saya merxasi fi gernasiya Peşmerge Topraxa Heremen Rizgarkiri li Kurdistane betir ji Topraxa Libnane, ango ji 10,000 Km. beıir dihate derkeıin. Di nava ve Herema Rizgarkiri de hemfi Peşmergen Kurdistan! bi serbesti xebata xweyi siyasi fi ya çekdari li dar didan xistin. Wanan ledanen weha tfij fibi ziyan her fi her bi sipahen faşiyen Bexdade didan dan, ku Sipahe Dagirker neçardibfi, ku ew ji bona xwe Kurdistane bi Goristan dida ditin fi wl bi hemfi çeken werankirineyi nuh nema dikaribfi herarnberi V"ına Gele Kurdistane ji bona Demokrasiye ji Iraqe fi Ewtonomlya rast durfist ji bona Kurdistane bete rawestandin; ji ber ve ji ve Rejima Hov di sala 1987 de fi di sala 1988 de Kurilistane Ciwan bi Bomben Kimyayi date barandin. Bi hezaran Xelken Beguneh ji Menal, Zarok, Pirek, Kal fi P""ır hatin kuştin fi bi he=an ji van ji nava
Heremen rizgarkiri neçari duçari reve ji bona Tur ki fi Irane hatin kirin. Ve Rejima hane bi vi kare hovi hane tevaya Yasan, qanfinan fi Peymaneo Navnetewi li bin Tapanen xwe dane danin. Peymana Cinefi sala I 925 de ya qedexekirina bikaranina çeken kimyayi ve Rejima Sedami Xwinrej di ser guhe xwe re date avetin. W e di karanina çeken Kimyawi de tawnkariyeke mezin nebes der bare Kurd de her wehaji dermabre ıevaya Miravaniye de aniye bikaranin; ji ber ve ji ev Rejima hane ji nala Tawnkare Cenge herarnberi Mirovanye li ser bingehen yasayen Nurinberge ıeıe ditin. Em bawerin, ku de Milete Kurd bi Taybeli fi her wehaji Milete Iraqe bigişti de ve Rejima hane di encame xebata xwe de ji bona ser sergoye mejfiwe nala Hitler, Musilini, Firanko fi Faşiyen din bide rekirin.
Ala Yekiti : Di Minteqey rizgari de rewşa gel ya abori, siyasi, Jeşkeri, rexisıina medresi fi idari çawabfi?
Mesud Barzani : Mineku me li jor li ser Heremen Rizgarkiri dayile axivtin, careke din ji li ser ve pirsa we ez dixwazim bejim: Ku di nava Heremen rizgarkiri de rewş O zineta Gel di ware Abfiri de, Siyasi de, Leşkeri de, Rexisıina Xwendine de O Serpereştiye de piri dijwar bO. Di her wareki de ji wan waren bi navkiri me ji bona çarekirina pirs u dijwariyen wan bi dilsozi didan xebatkirin.
Li hemO Heremen Rizgarkiri Gel bi xwe desthilatiya xwe bi xwe di da kir in. Wi bi xwe bi azadi, serbesti xwedibOna xwe dida kirin. Rewşa wiyi Aburi li ser çandinye fi xwedikirina Terş O Mer O Bazirganiya biçfik diliate kir in. W an bi sadebOn jiyana xweyi rojane didan debarkirin. Şeweyi
www.ars
ivaku
rd.o
rg
Jindariy~ li nava Xake Herem~n rizgarkiri piri dujwarbiln, lebele il hernil Hez~n Welatperwerôn Kurdistan ji bona xweşkirina jlna Neşivanen van Heremen didan xebatkirin. Me, Parti, tevaya heza xwe ii bona hesankirina ilyana Gel dida tirxankirin.
Di ware Siyasi de Gel bi xwe wl ii xwe re Rexisıinen xweyl Siyasi bi azadi didan helbiiartin il şewe kar wl ii xwe re dida danln. Di ware Serpereştlye de wl Encilmenen Serpereştlye ii xwe re ii nava xwe il ii bona Serpereştiye xwe bi azadi dida helbiiartin. Van Encilmenen hane li gel Parti di her warekl de bi azadi ii bona xweşbilna
Rilniştvanen van Hereman didan karkirin. Her wehail di ware Xwendine de li gora tuwana xwe li gel Parti wan Xwendegeh ii bona Biçilken Kurmancan didan vekirin il serpereşli lectidan kirin.
Di ware Leşkerl Parasıina van Heremen hane li gel Rilniştvanan bi hev re dihate kirin. Liberxwedan di peşl de ii bona van heremen rizgarkiri ii bona hoste Peşmerge dihate ketin il bi dilsozl Peşmerge dihate ketin il bi dilsozl Peşmerge bi tevaya karinen xwe ve li ber azadiya il parasıina van Heremen Rizgarkirl didan didan. Her wehaji Rilniştvanan ji bona Peşmergen
xwe roieke ji ro ian il tirxemin nedane kirin. W an ew nala reşlken çaven xwe didan parstin il xwedlkirin. Peşmerge ji bona xelken Heremen Rizgarkirl bi xwe ew xebatkerbiln. Piri çaran, gava ku re li Peşmerge ji desten Sipah il Caşen iraqe dihatin tengkirin, tevaya Xelken Heremen Rizgarkiri, her yek li gora tuwana xwe bi Lez il bez di hewara wan de dihatin. Weha Hezeke xurt ji bona Peşmerge di nava Xelken Heremen Rizgarkirl de ji bona çilne li ser xebata xwe ji bona Pekanina Demokrasiye ji bona Iraqe il bi cihanina Ewtonomly'l rast durilst ji bona Kurdistane dihate pekahtin. Xelken Heremen Rizgarkirl tevl nexweşiya şeweye jiyana xwe jl ew ji bi dilxweşl il bextiyari di nava wan Heremen Rizgari de diiyan. Ew bi we iiyana dijwar il bi tirs serfiraz il serbilind biln. Bel~ ew di nava Xake Kurdistana xwe de serbest il azadbfin. W an ew xake Peres! ji gemara tapenen faşiyen Sew'lyen Elleqi dabi!n pak il rizgarkirin. Baye azadi il serxwebilna kurdistanS di kar de di
ware jine de Şev il roj bi kfirbiln ji na va nive cerg il hinaven xwe didan kişnadin. Behna ve azadiye il serxwebilna hane ii nava tevaya çiya il d eş ten Kurdistane mina be h na gulan di buhara jina wana de bi ser wan de dihate ffirandin. Tewi wan dijwariyen bejimarl jine ji ew di nava wan Heremen rizgarkiri de piri dilgeş, dilxweş il bextiyar bfin. W eha ger ku em neha li rewşa jina wan Rilniştvanen Xelken Heremen Rizgar ki ri bi din temaşekirin, ji yen kô ew neha ii bona nimilne li Tur ki penahide ne. De ji erde tani ezmanan cudabône bidin dltin. Weha ii me tevan re bidlyari tete derketin, ku Buhara Jina Mirovaniya me bi xwe ew azadikirin il Serxwebilna Kurdistana me bi xwe ye. Beyi vena jl de em her il her di ve jina hane de ji li ser xake xwe bende il kolebin. Hiç ne Mafeye meyi Mirovaniye il neji ye meyl Mili ji ıete ditin; ji ber ve il bi neçari ii il bi dare zore ji li serme dive, ku em ji nii ve ji U careke din ji xake xwe bin tapenen faşyen Bexdade bidin rizgarkirin. Evaya arnıanca jlna me bi xwe ye, na heji betir ev bi xwe Mirovaniya me bi xwe ye.
Ala Yekifı : Çi muşkôlat li ber peş damezrandina cepha Kurdistan! hebiln?
Mesud Barzani : Di tevaya direjbilna xebata meyl siyasi de ji beri sedan sal ve kurme duberiye il herberiye di nava Welate me de, di nav hesteyen laşen me de ô di nava meiiye me ji bi xwe di da xwedikirin. Dujmlnen me her il her ew kurmen dara jina me ji bona qazanç ô berjewendiya xwe didan dermalekirin. Hernil serhildanen me, hernil Raperinen me, hernil Şilreşen me bi van kurmen du beriye il herberiye pe dihatin Iawzkirin il di encame dawi de bi wan dihatin xistin. Ev rastiyen haneyi piri tirş il tal heji li ber çaven me dirin il ten.
Ji ber ve ji pir dijwari ji bona pekanina Dereki Neştimaniyl
Demokrasi her il her dihate peşya me. Lebele jine ji bi hernil ziravbilna xwe ji ii me tevan re date derxistin, ku em bi duberi il berberiya hev hiç nikarin zora Dujminen xwe bibin il hiç ji em her yek bi tenha xwe nikarin ji bo na biçilktirin armanca xwe bighen gihaştin Jine bi neçari, bi dare çü em dane hin il fer-
kirin, ku ji bona pekanina Bereki Neştlmaniyi Demokratiyi Kurdistani ne bes tene bi pewisti tete dilin, lebeleji ew bi xwe man u nema me bi xwe dide derxistin. Weha li ser bingebe hiş, zanebiln, dilsoziya Kurdistane Q
berjewendiya Milete me hernil ew kelem Q kospen li ser reya nehişılna pekanına Bere Neştlmaniyl
Demokrat! hatin hilanin il Bere Kurdistani hate pekahtin. Bi ve yekitiya hane li ser qada xebate li Kurdistana İraqe Tevaya Gele Kurctisıane peyhale dilşad Q bextiyarkirin. Me tevan bi hev re dikaribün wan ketemen pir yen li peşiya xwe ii ber xwe bidin allkirin. Weha bi vi renge hane rupeleki nuh! geş Q xweş di mejilwa xebata me de
. hate destpekirin. Em de vi Beri Neştimaniyi Kurdistan! mina reşika çaven xwe, Şev il roj bidin parstin il w i! her il her bi din geşkirin. Bi ve Y ekitiya meyi peres! bingebe bi serketina me bi kurttirio dem il kemtirin gori ii bona serxwabuna Kurdistana me hatiye danin. Ewaya il bes avaya derınane derde me ye. Ez hevidarim, tani roja serxwebilne ku de her Layek ve yekitlya hane di asilye asmane KurdistanS de ji xwe re bide berz il balakirin.
Ala Yekifı : Bi fikra me cepha Kurdistan! zor dereng sazbu. Hiln li ser ve çi difikirin? Sebeba dereng damezrandina cephe çi bil?
Mesud Barzani : Li gora bir Q
baweriya min ji Bere Kurdistan! pir bi derengi hate pekhatin. Xwezi ji ew ii zuveji bihata pekhatin! Lebeleji tevliveji em bi pekhatina wi ji ji nehaji pir dilşad il bextiyarin. Weke ku min li jor date xuyanikirin, ku ev kurme Duberiye il Derberiye di nava Civaka me de, beli! di nava Kurdistana me de piri jikevnar hatiye peydakirio. E w bi xwe ji di rastiya rastiye de bi xwe ji ii nava nive şewe iiyana Civaka Kurdistanebi xwe ti!te derketin. Bele piri raste, ku dujminen me di Şahinşahiya Sefew'l de u di selteneta Osmani de ji xwe re ev Duberi u Berberiya na va me ji xwe re j i bo na talankirina Kurdistana me il xistina raperinen me ji xwe re dane bikaranin, da ku ew hezen me ji xwe re ji hev bidin tar Q markirin il her Q her serdarikirina xwe di nava Kurdisıana me de ji xwe re bidin direjkirin.
Ala Yekfti 15
www.ars
ivaku
rd.o
rg
W an bi xwe ew deqa lawaziya civaka me ji xwe re datin naskirin u wan ew ji xwe re bi pin u bi başbun ji bona berjewendiyen xwe dane bi karanin. Ev pirsa hane ji tevaya Dilsoz, Zana il Hozanen Kurdistane di seranseri MejOwa me de ji xwe re danekirin. Her yeki berseva ve pirse li gora zanebilna xwe jl ji xwe re dayite dan. Berseva we pirse ji tevaya Kurdan re ji Xani bigir tanı neha jl pir! bi diyarı tete dltin. Ez li gora zanebuna xwe sebeba neyektiya me Kurdan tanı neha di bingehe Ciyografiya Dorhela Kurdisıane de diblnim. Li ser vl bingehe hane tevaya sebeben din bi neçarl tetin avakirin. Le vaye !ro em dur yanjl nezik guhertina sebeba Bingeh1y1 Ciyografiy1 Dorhela Kurdistane dibinin. Re O ban di n ava çi ya yen bilindi sexıı Welate me de ıetin vekirin. Piren biçilk il mezin li ser Çem il RObaren me ıetin avakirin. Şeweye jlyana xwedikirina Terş u Çandiniye dinava Welaıe me de dür yanji n ezik bi xurti tete guherıin. Bazirgani il Sazkirin di nava Kurdistana me de ıeıe bipeşwexistin. Bazara Biçilki terkiri ji bana xelke di nava Gund il bajaren me de ıeıe hilweşandin u di ŞOna we de dur yanji nezik Bazara Sermeyedanye cihe xwe roj bi roj dide xurtkirin. Ew ıevaya pewendiyen Ellt1y1 kevnar ji hev dide tar u markirin. Şiyarbilna Mili li semaseri Kurdistane dide berz il balakirin. Duberi u Berberiya me bi hernil rupelen avziraviya xwe ve, bi hernil tirş il taliya xwe ve ew ji bana na va xaniyen ant1kan dide rekirin. Ev rastiya hane ji me re bi dare zore bi hinera peşweçOnen qanunen. Jine Azadi, Serxwebfin il yekitiya Kurdistana me ji me re il her wehaji heji betir bi serdeji ji ıevaya dünyaye re bi carekejl piştl avetina Rejima Iraqe bomben Klmyawı ji bana nava kurctisıana me dide mujdekirin.
Ala Yekitl : Em rewşa Parti Korninisı ya İraqe li ser pirsa Kurdistan da eldi il samımı ji dilva nabinin (ev ji siyaseıa Parti Kominista ya lraqe wusa ye), hfin çawa ji mera clh girtina Parti Korninisı ya İraqe di ve cephe da izah dikin?
Mesud Barzani : X wezi w e ev pir sa hane ji Partiya Komonista iraqe bida kirin. Begilman de we baştir ji
Ala Yekftf 16
we re li ser siyaseta xwe derbare Pirsiyariya kurd de bir dilr il direjl bida kirin. Tevlvejl em dile we di vl ware hane de jl nahelin. Erne li gora zanebiln u bexte xwe Berseva ve pirsa we bidin kirin.
Ji roja Pekhatina Partlya Komunisti Iraqe her il her betir ji hernil Partiyen din li İraqe we pişta xebaıa Gele Kurd daye girıin il we ji bana bi aşitl il demokrasi çarekirina pirsa kurd li İraqe dayile xebatkirin. Tevaya Mejilwa Xebaıa Kurd li Kurdisıana Iraqe bi glşıi il serpehatiya partlya me bi taybetl jimere dide diyarkirin: ku çend dostanı ii hevaltl di navbera Partiya Komunist de u Tevgera Gele Kurd il Partl de xurte be, weha deha xebata tevaya hezen demokrasi li Iraqe xurıtir il bi heztir ıeıe derketin il pereji xebaıa Gele Kurd geştir ı ete dltin. Heviya guherıineke Demokrasi li seransı İraqe betir peşb1niya bi cihanina we tfte ditin.
Ev rasıiya hane ne bes ıene ji bona Tevgera kurd tete dlyarkirin. Her wehajl Partlya Komunist! İraqe ji li ser serpehatiyen xweyl tirş il tal j1 pe dide bawerkirin. Ji ber ve ji her guherıineke demokrasi u peşveketineke Civakl jl li İraqe be çarekirineke Demokrasi ji bona pirsiyarlya kurd li Kurdistana İraqe nayete dilin. Çarekirina pirsiyariya Kurd bi Şeweyeki Demokrasi killta aramiye, aşitiye, demokrasiye, peşvegetin u geşbuna CivakiJi İraqe · dide pekanin. Ev rastlya hane jl ji Partlye Komunisti Iraqe re roj bi roj betir ıete diyarkirin. Ji ber ve jl ew li gel Hezen Kurdislan1 j1 bi gişı1 ii li gel Partiya me bi taybeti jl pewendiyen piri xurti dostanı ii hevalbendetiye dide danln. Ketina partlya komunist ji bana na va Bere Kurdistan! beşeki giring ji xebata Partiya komunist li İraqe dide pekanın u ew bey! ve Siyaseta hane nikare bi erk il karen li ser xwe bela rabiln. Hejl betir Em bawerin, ku Partiya komunist di rojen ten de de deha jl hejl betir bi neçarl piştl barandina Kurdistane bi Bomben Klmyawl ji bal Rejima lraqe ve ji bana nava Kurdistane den u bala xwe O careke din jl ji nü ve jl li tevaya sitratlclya xwe beramber bi Pirsiyanya Kurd ne bes li Kurdistan Iraqe, libelejl ji bana Pirsiyarlya Kurd li tevaya Kurdistane bide temaşekirin il serpehallyen nuh je bide wergirtin. Li gora bir u baweri-
ya me ev rastiya hane jl ne bes tene ji bona Partıya Komunist] Iraq e ı ete xwestin, lebeleji bi neçarl jl neha jl ew ji tewaya Partıyen Komunisten wan Welatan ıeıe xwestin, ji yen ku wan di nava xwe de Kurdistan ji xwe re dane perçekirio il bi serdeji dewlemendiya we ji xwe re her u he didin ıalankirin ii pereji Gele Kurd ji xwe redidin kole ii bendekirin, na hejl ew dixwazin, mina ku Dewleta İraqe dide kirin, ku ew Gele Kurd ii Tevaya Jlndarlya li Bomben Klmyawl ii Biyoloji li ser xaka Kurctisıane bidin berbat u qirkirin. Ev siyaseta haneyi nuh bi dare zore li ser ıevaya Hezen Kurdistan! u her wehaj1 pereji li ser Partiyen Komunisten İraqe, Turkl, İrane u Sur! j1 siyaseteke nuh dide neçarkirin.
Em bawerin, ku de Partiya Komunista İraqe bi erke li ser xwe beramber bi Gele lraqe bi giştl ı1 beramber bi Gele Kurd bi taybeti bete bete rabun.
Ala Yekiti : Em wek KAWA bi prenslb li dijl eleqe u danilstanddin li gel dewleten ku nav hevda Kurdistan beş ii kolon! kirine (Tirklya, İran, iraq u Surlya)
Hün çawa li ser Partiyen Kurctisıane yen ku li gelİrane danustandin il eleqe giredidin difikirin?
Mesud Barzani :Ez bawerdikim, ku hernil hezen siyasıyı Kurd li seranserl Kurdistane ji sala 1514 de wan ji dilO. cane xwe giredana pewendiyen xwe li gel wan Dewletan nedane girectan, ji yen ku wan Kurdistan di nava xwe de ji xwe re dane parvekirin. Ev rastıya hane bi hemıl tirşbun ii talbunen xwe ve divl li ve dere bete gotin. Pewendiyen Kurdan li gel wan Dewletan ji neçarl, bele ji hez u heneren ki!rkirl di ve Herama me de il hejl bi serdeji betir ji ji şeweye parvekirina Kurdistane di nava wan Dewletan de dihate derketin. Ji ber ve ji wehajl hıln dihlnin, ku we di vi ware pewendiyen hane jl tu tişteki nuh ji ne daye dozandin. Ji bona numune Xani ji ben sesed sali ve ev rastlya hane bi hernil diyan, dilrblni il peşblni bi kOri ii qoll daye diyarkirin. Letevlivejl li ser me tete neçarkirin, ku em ji dil il can li ser ve pirsa hane betin rawestandin ıl berseveke rast il durust il heji betir li ser bingeheki zanisti bidin kirin, da ku belki em tev bi hev re je sud il kelk bidin wergirtin.
www.ars
ivaku
rd.o
rg
P€wendiy€n Partiyen Kurdistan! li gel Iran€ li ser tegihiştina van partiyan tete dltin, ku ew ji nakokiya di navbera Iran il lraqe de ji xwe re sud ji bona bi cihanina armanc€n xwe di lraq€ de bidin wergirtin. Her wehajl Dewleta lrane jl ew dixwaze ji xwe re di reya van Partiyen hane de siyaseta xwe beramberl Iraq e li ser berjewandlya xwe bide bicihanln. Weha bi kurti ji me tevan re bi sadebiln cewhera siyaseıa van pewendiyan tete derketin. Ev bi xwe jiji me re il her wehaji ji Dewleıa lrane re pir bi diyar teıe ditin. Ev pevendiyen hane li ser kareki nişankiri il di demeke nişankiri de j! ji her dil !ayan re ji piri diyar ıeıin danin. Evaya ji bi neçari li ser Hezen Kurdistani ji tere kirin. Ev neçariya hane ji bi xwe ji ji tavaya keren kerkiri bi Pirsiyariya Kurd ve li seranseri Kurdistane il bi parvekirina wena ve tete girectan. Her wehaji ev pewendiyen hane ji ji şeweyi sitraticiya meyi sipahi, a ku bi xwe ji li ser we tevaya sitraticiya meyl siyasi G aramancen meyi dur il nezik ji tetin avakirin, bi xwe ji bi dare zore t€tin derketin. Serpehatiya tevaya Mejilwa xebata me ji me re tani neha rastiya hane di de derxistin: ku ji van pewendiyen hane Kurdan nikaribiln je sildeki baş ji xwe re bidin wergirtin. Em we çaxe, we hingave dikarin van pewendlyen hane bi başi ji bona xwe bidin bikaranin, gava ku em tevaya sitratlclya xweyl slpahl ji nO ve lebidin temaşekİrİn il veguhertin. Ez gOman dikim, vaye jlne bi xwe jl bi· avetina Bomben K1myaw1 di nava Kurdistana me de bi dare zore li me di de zor kirin, ku em bevin yan nevin, ji bona man U namane, dive em tevaya van pewendlyan ji nil ve li wan careke din bidin temaşekirin il wan li ser bingehen nuh bidin danın. We çaxe il we hingave ev pewendlyen hane dikarin bi gazanca kurdan betin dawikirin. Wehajl li vir jl dive careke din jl bere gotin, ku Partlya me li ser ve pirsa hane bi dOr o direjl ji di Rebaze xwe de hatiye rawestandin ii bir il bawerlyôn xwe tede bi diyari dayile derxistin, ye ku ew ji bal Kongire Nehemi parti de di sala 1979 de hatiye blryarkirin. Xwezl hOn careke din li ser ve pirsl li Rebaze me bidin temaşekirin. Ala Yelıiti : Bi muwaqet ji bibe mabeyna şer! İran ii İraqe da, hinek
Partlyen Kordisıana Başiir zor hesaben milhim li ser vl şere da çekiri n, le bel e partlyen me yen Kurctisıana Başilr di vl şere da istlfade nekirin, em bawer dikin ku hiln ji weha difikirin, dikari me ra wan seb~ban beii? Mesud Barzani : Bele raste partiyen Kordisıane Jeri hevlyen pir! giran li ser vı şere hane ji xwe re didan danln. Evaya bi xwe ji tişteki piri di· yar dihate dilin. Şereki wisa giran heji di ve Rojhilata me de piştl Cenga Clhana Yekem jl nahtiya ditin. Du Dewleten Dewlemend di geşbilna bilindbilna buhaye Nefte de Şer di navbera wan de tete veketin. Hej! betir di pela şı1reşa lrane de Dewleta Sedame Xwinrej Herlşa Sipahi bi hernil Hezen xwe ve bi ser lrane ve ji bona vegirtina we il talankirina Nefta we Mina Kurdistane date rakişandin. Ma gelo di şereki wisa de başblniyeke baştir ji Kurdan re li Kurdistane lraqe nedihate d!tin? Raste li gora bir il baweriya min ji Partiyen Kurdistane betir ji pewistiye hevi li ser vı şere hane didan giredan il heji beıir wan bi xwe ji ji vi şere hane mina bi pewisı kar G qazanç ji xwe re nedan wergirtin. Sebeba ve ji careke din ji li gora bir u bawer1ya min, ji wan sebeben li jori hatine gotin, ti~tin derketin, lebeleji bi kurti u givaşti jl careke din jl ez dikarim bejim: Netegihiştina me hişt, ku em tev weha remanbikin u hej1 betri hi.ıt, ku em weha reftarbikin. Hlvldarim, ku em tev de ji ve serpehatlya hane ji ji xwe re sud il kelk bidin wergirtin.
Ala Yekiti : Şere Iran u lraqe Şereki nehaq bu. Bi fiqra me hezen neıewi ya Kurdistan be teref bimana, ew eleqe u danustandin li gel İrane zor zereri dane xebata rizgariya Neteway1 Kurdistan. Hun çawa difikirin?
Mesud Barzani : Şer bi xwe di her kat O zernaneki de ew bi xwe nerewa ye. Ubelej1 di seranserlya mejuwe de Şeren libexedane jl her u her ji ew tetin dltin di 22. İIOna sala 1980 de Sipahe iraqe bi hemO hezen xweyi leşkerl ve xwe bi ser tuxuben İrane de date rakişandin il Dewleta iraq e Ceng li ser Ir ane da te dazenln. Ma gelo evaya bi xwe ne vexistina Ceng u Şer li ser İrane bu?Ev Cenga cenawer1 vexisti li ser İrane ji bal Rejima faşlyi Bexdade ma çawa me-
ro dikare we bi nerewa li dar bide xistin. Tevlivejl Partlya me di roja vexistina qadisiya Sedame Xwlnrij de Daxuyanlyek di vı ware hane de date derxistin il ev cenga cenawer ji bal Rejlma iraqe date tawanbarkirin, a ku betir ji Yek Milyon Ten tete ji Gelen lrane u ye lraqe hatin kuştin, Birindarkirin il tawikirin u bi serdeji ji yek Bilyon Dolar jl ziyan bi herdil Dewletan ve hate ketin. Her wehaji di ve li vir jl beıe gotin, ku tevaya Hezen iraqiyi Beramber vexisina Cenga iraqe li ser İrane ji bal Rejima Sedame Takritlyi Xwlnrij bi tawanbarl ji tevaya Clhane re datin derxistin.
Li gor remana we divabu Hezen Netewi Kurdistanl ji ve Cenga hane bi layengerl bi mana. Ez dixwazin ji we rehinekili vir bidin diyarkirin: Ku şere me li gel ve Rejima hane careke din ji nuh ve ji sala 1976 de hate destpekirin. Sere me di bin durujme Demokrasi ji bona iraqe ü Ewtonomiya rast u durust ji bona Kurdistane di 26 Outana sala 1976 de hate vexistin. Me Sere liberxwedanlye li ber xwe dida kirin. Di tevaya yasa, qanGn G aylnreyen Xwedanı de Mafeye liberxwedane ji bona her Mirovekl, her Miletekl, her Netawaki di vl dunya hane de herarnberi çawsoren xwe tete ditin. Ev liberxwedana hanejl ji bona Mafeye meyl Mirovani u Mill ne bes nete Mafeye me ye, na heji betir ew bi xwe Erke li ser şane me bi xwe ye. Em nizanİn çawa Mero dikare di şereki weha de xwe be ali bide derxistin? Li gora Blr u bawerlya me Mafeye Newete Kurd li Kurdistana iraqe bu, ku ew li gel İrane ji bona Ruxandina ve Rejima hane bi de kar il xebatkirin. Lebeleji divljl livederjl careke din jl bi diyari bete gotin: Ku em u Dewleta irane li ser yek deqe bi tenha xwe bi hev dighaştin, ew jl rilxandina ve Rejima hane bi xwe bU. Me her u her li gel Hezen Demokrasi u Neştiman1y1 Iraqiyi din di Bere COT de ji bona Rüxandina ve Rejima hane, ji bona Rawestandina Şer di navbera Iran u İraqe de, ji bona pekanina Serdariyeke Demokrasiyi Ligelhev il ji bona Ewtonomiyeke rası O durust ji bona Kurdistane dida kar ü xebatkidn. Her wehaji livederejl careke din ji dive bete golin, ku Pewendlyen me li gel irane li ser rohanlya wan deqen jorl dihatin danln. Em bi xwe nablnin, ku li ser
Ala Yekftf 17
www.ars
ivaku
rd.o
rg
bingeM van Pewendiyan ziyan bi xebata me hatiye ketin. Şere me li gel Serdarlya İraqe bi gelekı ji van pewendiyen me li gelİrane kevtirin. Weha Şere Kurd li Kordisıana İraqe ji bona Mafeye xwe ji sala 1918 de, ji dema rilxandina Selenteneıa
Osman! de, herarnberi Ingilistane di peş1 de il di pişt re beramber1 Rej1men İraqe de tanı ve roja mey1 nehaj1 hej1 tete kirin. Rasete me ni karlbil bi başi ji v1 şere hane j1 sud qazance ji xwe re bida wergirtin. Ev j1 bi xwe j1 ji bedbext1ya nezan1ya me bi xwe ye. Me sebeben ve j11i jor j1 datin xuyan1kirin.
Ala Yekiti : Em wek gel çawa geh1ştin qetl1ama Halepçe? Bi tayberi rola İrane ve Qetl1amda çi bil? Eger rola İrane ve qet11ame da hebu, eleqe danilstandina hezen Kurdistan li gel İrane çawa berdewam dike?
Mesud Barzani : Berseva beşi peşi ji pirsa we, be çawa em mina Gel bi Kilştina Gişt1y1 Helebçe ve hatin gihaştin? Di rast1ya rast1 de li ser min !ete divakirin, ku ez tevaya mejilwa Kurdistane il Xebata Milete me li hernil perçen Kurdistane j1 ji we re bi dar bidim vekirin, da ku berseva ve pirse bete dan. U h On bi xwe ji dizanİn ev ji ji min ji xwe ji nayete kirin. Ez dikari m di peş1 de ji we re bejim: Ji xwe re ji bona berseva ve pirsa hane li Niv1stoka Me)Owa Kord O Kurdistane bidin temaşekirin. Hiç gOman tede niye, ku erne bi dur O direj1 j1 ji we Nivistoke herseve ji xwe re bidin wergirtin. U ıevlivej1 ez dixwazim ji we re bi kurt1, bi givaşt1 il hej1 betir bi gihaşti li ser ve pirsa hane bejim: Xebata me ji bon Demokrasiye O Ewtonomiya rast O durOst weha li Kordisıana İraqe hat1bil geş il gOrkirin ku Rej1ma Sedame tekritiy1 Xw1nrij ne bi Top, Tank, bi Belafiren Cengin1, bi MOşekan, bi Bomben Napalm, Fosfor! il yen Goşini, bele bi hemO Çeken Werankirineye Nuh nema dikar1b0 Xebata mey1 peres! il bi taybet1 j1 piştıııekhatine Bere Kurdistan! ji bide şikenandin. We çaxe we hingave Rejima Sedarn bi barandin Kordisıane bi Bomb~n Kimyayı date biryarkirin, da ew Delemendiya Welate me O nemaze Nefta Kordisıane ji xwe re bide talankirin il bi serdaj1 Milete me ji xwe re bide kole O bendekirin.
Ala Yekftf 18
Evaya tevaya rast1ya avetina Bomben Klmyaw1 il Biyoloci ji bona nava Kordisıana me d ide derxistin. Weha ve Rejima hane ji Meha Nlsa sala 1987 de tani Septemra sala 1988 de pir Heremen Kordisıane bi Bomben K1myaw1 date barandin. Weha Helebçe di Avdare de O li Behd1na di A wgost, Sebtemra sala 1988 de hi Bomben K1myay1 ji bal Serdariya İraqe ve hatin barandin. Weke hOn dizanin, li Herema Bahd1nan Serdariya İraqe pişt1 rawestandina şere iraq O İrane Bomben K1myaya1 herarnberi betir sed Hezar Kesen Beguneh ji Xelken Heremen Rozgarkir1 dane bikaranin; ji ber ve ji bi bezeran Zarok, Menal, pir O kal ji hatin kuştin il betir ji Sed hezar Kesi ji ji bona nava Xake Turk1 O İrane ji ji xwe re dane bazdan O li we dere di rewşen pir1 tirş il ta! de dijin. E w li ber man Q ne ma jina xwe didin dan. Li vi ez ji we dipirsim, ma çi pewendiya İraneli gel ve barandina Bomben Kimyawi tete ditin? Ez gOmandikim, dive Miro ıucarl Kirdar Pekerdar, yani Sebeb il musebeb şuna wan bi hev nede guhertin, ger ku Mero bixwaze bi rastiye beıe gihaştin. Dive tanı Ku Kur d li ser rilwe ve zemine betin jiyandin, tani ku xw1n di damaren wan de betin gerandin, rojeke ji rojan, behneke ji behnan ve kOştina giştiyi Helepçe O barandina Heremen Kordisıane bi Bomben K1myawi ji bal Rejima İraqe nedin jib1rkirin. Dive li ser hernil Kurden ji hemfi Perçen Kordisıane bi xw1na Zarok, Menal, P1r O Kalen Helebçe bidin sud il peyın xwarin, ku ew de, ger ji ku bi ave j1 ma be, tevaya talankirina Kordisıane O tola Helepçe ji Faş1yen Sew1yen Efleq bidin sitandin.
Ala Yekiti : Paş qetliama Helepçe du civ1nen navnetew1 bona mehkOm kirina Yraqe pek hatin, di v1 herd1 · civinan da yek1t1ya Sovyet li diji mehkOm kirina İraqe deng li gel dewleta İraqe bikaran1.
Bedengt1 ya yek1t1ya Sovyet O Welaten rojava li hember qetllama Helepçe çawa dib1nin? HOn li ser A11kariya dlplomat1k ya yek1t1ya Sovyet bona İraqe çi komentareki di kin?
Mesud Barzani : Li ser beşe yekem ji pirsa we em bi xwe neagehdarin. Li ser bedenglya Sovyete me bi diyari b1r O baweriyen xwe O her
wehajl rexneyen xwe j1 ji bona Dewleta Sovyete dane diyarkirin. W e laten Rojava di v1 ware hane de dfır yanjl nez1k bir o bawer1yan turebuna xwe dane derxistin. Wehaji di meha yekem de ji sala 1989 de Kogirekly1 Cihaniyi Navdewletl li Parise ji bona qedexekirina Çeken K1myaw1 hate giredan. Begfiman bikaranina çeken Klmyawl ji bal Dewleta İraqe ve tevaya Bexte dunyaye date hejandin. Cara peş1 ji bona tevaya dunyaye bi eşkerebiln hale diyarkirin, ku Xebata Gele Kurd li Kordisıana Yraqe ji bona Mafeyl wlyl Mill nema bi çeken werankirinayl "kevin" dikare bete sertewandin. Her wehaji ji tevaya dunyaye re hate diyarkirin, ku evetina çeken Klmyaw1 ji bona nava Kurdistan topavetina siyaseıa
iraqey1 Sipahl beramber bi Kurdan dide derxistin. Her wehaj1 ji ıevaya dunyaye re ve avetina çeken Klmyaw1 ji bona Qirkirina Gele Kurd li Kordisıana Yraqe ji bal dewleta Yraqe ve date diyarkirin. Vi kare dir hov j1 ji tevaya dunyayi re bi dare zore date diyarkirin, ku bengizandina Faşlyen Eflaql ji nava xake Kurdistana me bi saya xebata Keç O Lawen me, date betir bilezkirin u hej1 betir ji tevaya dunyaye re ji bona serxwebOna Kordisıane daıe mujdekirin.
Li ser beşe si yem ji pirsa we weha me nedltlye; ji ber ve j1 gotenek me li serwe niye. Ala Yeklti: Em wek KAWA ji demazrandina xwe heta lro, hedefe me ya stratejik Kurdistaneki serbixweyekhev il demoqrat e. Me xebat xwe bi w1 hedefi ra gireday1 ye. Hiln li ser ve ç1 dibejin? Mesud Barzani : Weke ku hun dizanin, Part1ya me, Partlya Demokrat! Kurdistan ji sala 1946 de hatiye demazirandin o we j1 dur yanjl nezik reberlya xebata Gele Kord li Kurdistan İraqe daye kirin. Her wehaje we gewretirin u direjtirin ŞOreş di mejfiwa tevaya Kurdistane dedayite lidarxistin. Em Partiyeke demokrasine O Em ji dil O can bi bir O bawer1yen Demokrasiye di nava ıevaya Civaka Kordisıane de O di hemO warekl de jl pe bawerdikin. Ji ber ve jl em rez Q rOmete li ıevaya bir O bawerl O her wehaj11i hem u armancen Parti fi Sazmendiyfıı
Kurdistan! li seranseri Kurdistan didin kirin. Her wehajl em ve jl li \>ir O armancen we jl didin girtiıı. Her
www.ars
ivaku
rd.o
rg
Partiyek, her sazmendiyek li Kurdistane dikare ve arınance yanji ya din ji xwe re bide berz (1 bala kirin. mr (1 baweriyen meyi xurti bi demokrasiye ve li ser me didin neçarkirin. Em bawerin, ku kilrMna tegihiştina Kurdan bi bir u baweriyen demokraslye (1 ferbfina wan ji ji bona we dema gihaştina me ji bona Serxwebfina Welate me dide kurtkirio ô Ooriyen we dide kemkirin.
Ala Yekiti: Çawa ku hôn j1 dizanin Celal Talaban1 çô Emerika (USA) fi hat, hfin ç(lylna wl ô hatina wl ya Emerlka ra çi dibejin?
Mesud Barzani : Beli! min j1 çôn hatina Celal ji bona Emerlka j1 bihist. Li ser ve çôn fi hatine j1 ji bal min hlç tu gotin nayetin ditin. Ez gfimandikim, min hej1 ji kesekı j1 çôn u hatina Kurdan ji bona Emerlka nebih1st1ye, ku ew ji hatiye qedexekirin. Çfin fi halin ji bona Emerlka tiştek1 ii ser xwe ye ô her wehaj1 ew bi xwe ji mafeye her Kurdek1 bi xwe ye. Ji ber ve j1 tu peven min ii ser ve çfrn u hatlne j1 nayetin dltin.
Ala Yekiti : Heta niha em dizanin ku tu Part1yek1 Kurdistana Başfir li ser derheqa çfrylna Emerlka ya Celal Talabn1 tlştek net got.
Hôn bl çiva giredin fr li ser ve pirse çi difikirin?
Mesud Barzani : Em bi xwe j1 bi rast1 j1 di mebesta pirsa we de hej1 nebatina gihaştin. Weke ku min ji we re ii jor date dazanin, ku çfrn ıl
hatina Emerlka ji bona Kurdan Kurdan heji ji bal kesek1 j1 nehatlye qedexekirin. Çôn ô halin ji bona Emerlka bi xwe ew bi azad1 tete kirin. Li vir, li ser ve pirsa hane ji tu remanen min li ser neyetin dltin.
Ala Yekiti : Em wek KAWA bi prensibi ii ser bingehikl rast fr dirust dosteyet1 fr eleqeyen qenc di
· mabeyn1 h ezen Kurdistan dixwezin. Em bawerin ku Part!
Demoqrati Kordisıanan iraq (PDKİ) ji waha difikire. Hôn di ve mesele da çi peşniyaran bona me KA W A u ji bona hezen Kordisıanan Bakôr dikin?
Mesud Barzani : Em bi ve pirsa we pir ki!fxweşdibin. Tevaya mejôwa xebata me ji me re duberlye u
berberlye bi hemô tirş ô talbfina wan ve li ber çaven me dide danin. Kurme duberiye ô herberiye di nava xebata me de her ô her bi ziyanan wl dayile kerkirin. Bes ô bi tenha derınane derde nexweşiya lipaşvemayln fi bindestiya me di yekitlya me de tete dltin. Dujminen me her fi her ev nexweşlya hane di nava Civaka Kurdistana me de ji bona qazanc ô berjewendlyen xwe dane ge ş fr gfirkirin. Li ser me tevan tete neçarkirin, ku em şev roje ji bona yekitlya Hezen Welat1 ji bona gihandina arınanca mey1 peres! di serxwebfrne de bi kurtirln dem ô kemtirln Gor1 bidin kar fr xebatkirin. Em ji dil ô can di v1 w are hane dedidin karkirin, da ku Bere Welat1 li her perçeyeki Kurdistane b ete damezirandin fr xurtkirin. Her wehaj1 perej1 u li gel j1 em ji bona pekanina Berek1 fireh ji bona ıevaya Hezen Seranseri Kurdistane didin kar ô xebatkirin. Em di van Beren hane de ji bona her perçeyek1 ji Kurdistane u her wehaj1 ji bona Bere Gişt1y1
Seranser1 Kurdistan bes fr bi tena biser ketine li ser hezen Dujminen xwe Parvekirvan fr Talankeren Kurdistane diblnin. He zek bi tenha xwe nema dikare li v1 Perçi yanj1 ye din bi v1 kare Weiat1y1 peres! ji bona azad1 fr serxwebôna Kurdistan@ bete rakirin. Peşneyara min ji bo we ô her wehaji ji bona me tevan j1, na hej1 betir banga min ji bona her Kurdeki dilsoz j1: beramberi Dujminen Kaledar, Talankeren Kurdistane hevbigirin fr bi yekbin. Evaya bi xwe banga Xan1 ji bona me ye. Evaya derınane derde me bi xwe ye, na heji betir evaya bi xwe Mirovanlya me bi xwe ye.
Ala Yeklti :Bi fiqra me hemô hi!zen Kurdistan@ paş ew bfiyaren dawi u paş qetllama Heiepce xetten xwe yen siyası u eieqe ô dan üstandine xwe caredln kontrol bikin. Em dizanin ku hôn d vi meseiey1 da baş difiqirin Ewa çaw bibe?
Mesud Barzani : Di seranseri mejôwa Milete me de ji penç hezar sal ô bi vir de hej1 wehaj1 rojeke ji ji rojan j1 ew ber man ô nemane xwe nebatiye ketin. Bele di mejôwa welate me de pir şer ô cengen giran ji pela Şomer1, İllami, Babilon1, Aşôr1, Akadi, Partiyan, Yonani, Ereblyi Musulmant1, Mengoli, Turki, Sefewi hd. hatine lidarxistin.
Pir ji Xelen Kurdistane di nava van Şeren sext fi giran de hatine kuştin, Lebeiji tevlvej1 rojake j1 ji rojan j1 tev li hemfi dirbfin fi hovitlya wan Ceng ô Şeran ji qirkirina Kurd ô tevay Jindarlye ii ser xak1 wl nehatlbô biryarkirin. Vaye cara peşlye di Mejüwa me de ji bal faşiyen Sewlyen Efleq biryara qirkirina Milete Kurd fi tevaya Jlndariye li rfrwe Zemlna Kurdistane bi Bomben kimyaw1 fi Biyoloci hatiye dan. Rejima İraqe herarnberi bi hernil yasan fi qanônen Navnetewi fi beramber bi hem O Ayinreyen Oldarı Bomben Klmyawi fi yen Biyoloci di nava Kurdistana me bi ser Zarok, Menal, plr ô kalen mey1 beguneh de dide barandin, da ku ew Dewlemendlya Kurdistna me O bi taybetl Nefta Welate me ji xwe re bide talankirin (1 bi serdej1 Milet Kurd ji xwe re bide koie ô bende kirin, naheji betir wl fi tevaya jindarlye li ser xaka wi bide qirkirin. Ev hovitiya be numune ii Heiebçe fi ii Behdlna fi cihen din ii Kurdistana İraqe ji bal Rejima İraqe hate bikaranin. Ev dir u hovitiya hane bi careke me Kurdan li seranser1 Kurdistane me duçari neçari levegerandina tevaya Sitratlciya xweyi Sipahi di de kirin, a ku li ser we j1 tevaya şeweye Rexisıinen mey1 Siyası ô pereji Armancen meyi siyası j1 tetin danin. Bi kurtili gora blr u baweriya min, bext u zanebôna min ji me Kurdan re careke din ji nôve dive li tevaya Sitratic1ya meyi Sipahl, şeweye Rexisıinen
meyi Siyası ô armancen meyi siyasi bi dür u direji li wan bete temaşekirin O li ser van rôdanen nuh serpehali ji wan betin wergirtin, da ku em bi kurtirln dem ô kemtirin gor1 bi arınanca xwe di Serxwebüna Weiate xwe de betin gihaştin. Ez pir bi bawermendim, Ku de Milete Kurilistane di ve tengaya hane j1 re bi serfiraz1, serbest! u serbilind1 bete derbaskirin u ew de Xake Welate xwe ji bin tapanen Talankeran ô Daglrkeran bide pakkirio ô wan ji nava Kurdistana mey1 ci w an 1 şerln b ide bengizandin O de Kurdistan di nava Rojbilata Navln de bi Serxwebôna xwe bete tae u xelatkirin. Ala Yekiti : Em wek KAWA Peşmergeyen Kurdistan ezlz dibinin. Hôn dikarin li ser rewşa u quweta Peşmergeyan bi axifin, Beri Qetllama Helepce çawa bu? Neha çawaye? Dumayik rupel /0 de
Ala Yekitf 19
www.ars
ivaku
rd.o
rg
Sayfa 28 in devamı
·VIYANA KATLIAMI· Bu nedenle O'nun ve diğer Viy
ana şehiilerinin anısı önünde saygıyla eğilir, binlerce Kürdistan şehidi gibi onların da Kürdistan devriminde halkımızın kalbinde yaşatılacağı inancıyla, intikamlarının Kürdistan devriminin zaferiyle tüm sömürgecilerden acımasızca sorulacağı bilinciyle aşagıdaki yazıyı Viyana'daki alçakça katliamın iç yüzünün teşhiri için yayınlıyoruz.
Ala Yekiti
SOMORGECiLERDEN KORViSTAN HALKINA SINSi VE KALLEŞ B{R TUZAK DAHA.
13 Temmuz 1989 günü İran sömürgecileri Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesine ve onun önderlerine alçakça bir saldırı düzenleyip, müzakere masasında Kürdistan halkının üç degerli eviadını katletti. Prof. Abdurrahınaıi Qasimlo'nun, Kak Abdullah Kadri Azar'ın ve Kürt politikacısı Viyana ve Kahire Üniversitelerinde ders vermekte olan Prof. Mella Fadıl Resul'un öldürülmesiyle Kürdistan halkının acıları doruga çıkmıştır. Sömürgeci hainler bilıuelidirler ki; acımız büyüktür, ama diger ulusal kurtuluş savaşı şehitlerimizin ardından matem tutmadığımız gibi kaybettiğimiz bu insanlarımızın arkasından da matem tutmayacagız. Eninde sonunda sömürgecileri ulusal kurtuluş savaşı aleşimizle eritip yok edecejiiz ...
1979 iran devrimiyle birlikte Dogu Kürdistan' daki kitle hareketini yönlendiren KDP-İ, iran'daki sömürgeci rejime karşı en ciddi muhalefeti oluşturuyordu. Faşist Şah Rejimi'nin yıkılmasıyla birlikte, merkez Tahran'da kitleler ayağa kalktıiii gibi, Doğu Kürdistan'da da kitleler ayağa kalkmış, ondan fazla Kürdistan ili uzun bir dönem peşmerge güçlerinin denetimine geçmişti. fran devriminin, önderligini gerici mollaların eline kaptırmasıyla birlikte iran'da devrimci hareketin kazandığı mevziler bir bir kaptırılırken, Dogu Kürdistan'ında kitleler molla rejimine karşı da direnrniş, kendi özgürlüiiü ugruna hiçbir fedakarlıktan kaçınmamıştı.
Ala Yekftf 20
Prof. Abdurrahman Qasimlo bu kitle hareketinin tartışılıuaz önderiydi. Gerici molla rejimi Beni Sadr döneminde başlamak üzere Kürdistan illerine napalıularla saldırmış, binlerce insanımızın katledilmesine sebebiyet vermişti. Yalnızca 1979-1989 yılları arasında halkımız çogu sivil olmak üzere 50 binin üzerinde insanı şehit verdi. Söriıürgeci İran reıımı hem uluslararası arenada, hem de askeri alanda Kürdistan Cephesinde büyük bir darbe yedi. Iran-Irak savaşı döneminde düşmanın toplarının çogunun Kürdistan topraklarında patlattıldığı, Merivan ve Halepçe gibi birçok Kürdistan kenti insanlardan arındırıldıgı halde, Dogu Kürdistan halkı yılmadı. Savaş sonrası İran sömürgecileri Dogu Kürdistan'ı denetim altına almış görünüyor lar. Görünüşte öyle de olsa, gerçekte Doğu Kürdistan halkı her an sömürgecileri yokedecek patlamaya hazır bir bomba gibidir. Dolayısıyla İran sömürgecileri hem askeri, hem de diplomatik alanda büyük bir yenilgi almış durumdadır. Onların tüm Kürdistan seferleri zafersiz sonuçlanmış bulunuyor. Tüm dünya buna tanık. Bundan dolayıdır ki, İran sömürgecileri kendi baglantılarını devreye sokarak KDP-İ önderligiyle anlaşmak istediklerini belirttiler. I ,5 yıla yakındır iran sömürgecileri ile KDP-İ önderliiii arasında görüşmeler sürüyordu. Basma gizli tutulan bu görüşmeler, kısmen Kürdistan'lı diger hareketlere sızmasına rajiınen, görüşmelerin mahiyeti ve ne türden sonuçların çıkabileceği tahmin edilmesine rajiınen kesin olarak bilinemiyordu.
IRAN SÖMÜRGECiLERi VIYANA'DAKi KATLIAMI
NASIL GERÇEKLEŞTIRDILER?
Prof. Abdurrahman Qasimlo yanına KDP-İMerkez Komite Üyesi ve Yurtdışı Paris temsilcisi Abdullah Kadri Azar'ı alarak Partisının iran sömürgedieriyle 1,5 yıldan beri süren gizli müzakereleri sonuçlandırmak için Viyana'ya gelir. özellikle bir Kürt heyetinin Tahran'da hükümet makamlarınca kabul edilmesi, Güney Kürdistan'da kurulan Kürdistanİ Cephe'nin "fran İslam Cumhuriyeti" ile olan "iyi" ilişkileri, Celal Talabani ve
KDP-Irak önderlerinin Tahran'da bulunması, Viyana'da iran makarnları ile KDP-1 önderleri arasında arabuluculuk yapan Prof. Mella Fadıl Resul'un "fran islam Cumhuriyeti" makamlarıyla olan "dostluk" ilişkileri (bazı çevreler Avusturya 'nın Ortadogu muhabiri Hener Bichler'inde devrede olduğunu söylemektedir), Prof. Qasimlo'yu sömürgeci İran makamlarıyla yapacağı görüşmelerde olumlu sonuç alma konusunda iyice ümitlendirmiştir.
Viyana'da görüşme yerını,
Prof. Mella Fadıl Resul temin eder. Görüşme yeri, 1030 Wien. Linke Bahngasse 5, 3. kattaki daire dir. ilk görüşme 12 Temmuz Çarşamba günü gerçekleşir. İlk görüşmeye ikincisinde oldugu gibi muhtemelen yine altı kişi katılır;
Prof. Abdurrahman Qasimlo, Prof. Mella Fadıl Resul, Kak Abdullah Kadri Azar, Mohammad Djafari Saharoodi (Abdullah Rabimi ismini de Viyana'da kullandıgı tespit edilmiştir), Amir Mansur Bosargion, Mustafa Haji (Hajifadi takma ismini de kullanır). Sömürgeci İran devleti adına görüşmeye katılan Mohammad Djafari Saharoedi ve Mustafa Haji diplomat sıfatlıdırlar. Amir Mansur Bosorgian ise koruma muhafızı sıfatlıdır. İlk toplantı 12 Temmuz Çarşamba günü gerçekleşir. Toplantıdan bir sonuç alınmaz, toplantı 14 Temmuz Cuma günüı:le ertelenir. Prof. Abdurrahman Qasimlo yabancı bir ülkeden eski prominent bir şahsiyetin gözlemci olarak Cuma günü yapılacak toplantıya
katılmasını talep eder. Bu talep ilkin sömürgeci Iran makamlarınca kabul edilir. 13 Temmuz Perşembe günü İran makamları toplantının Cuma gunune bırakılmamasını, toplantının Perşembe günü yapılmasını talep ederler. Qasimlo toplantının Cuma degil de Perşembe gününe alınmasında bir sakınca görmez. Toplantı 13 Temmuz Perşembe günü yeniden başlar. Cuma gunu gözlemci olarak toplantıya katılması düşünülen yabancı diplomat, toplantı bir gün öncesine alındığı için toplantıya katılamamıştır. 13 Temmuz Perşembe gunu yapılan toplantısında, inasa başında Prof. Abdurrahman Qasimlo, Kak Ab-
www.ars
ivaku
rd.o
rg
dullah Kadri Azar ve Prof. Mella Fadıl "Resul katledilirler.
OLAY NASIL ORTAYA ÇlKTI?
Yaralı bir iran'lı toplantının yapıldığı evin kapısına çıkmış, İngilizce bildiği çat-pat kelimelerle ''yardım-polis-arkadaşlarım''
şeklinde bağırmaktadır. (Bağırıp
yardım isteyen İran diplamatı Mohammad Djafari Saharoodi'dir.) Olay yerinden geçen Avusturya'lılar hemen polis ve cankurtarana telefon ederler. Olay yerine henüz polis gelmeden bir yabancı yaralı olan Mohammad Djafari Saharaadi'ye yaklaşır, onunla birşeyler konuşur, Saharoodi konuştuğu bu şahsa cebinde bir demet dolar (9000 Dolar oldugu söyleniliyor) ve bir de içerisinde evrak olan bir zarf çıkartıp verir. Dolar demetini ve evrak zarfını alan şahıs hemen olay yerinden kaçarak uzaklaş ır. (Koşup uzaklaşan Amir Mansur Bosorgian 'dır). Bir müddet sonra Amir Mansur Bosorgion olay yerine bir daha geri döner. Olay yerine ilk yardım, polis ve gazeteciler de gelmiştir.
Olay yerinde bulunan Avusturyalıların; bu adam y~alıg_!!n bir demet dolar ve bir evrak zarfı alıp kaçıp gidendir demeleri üzerine, polis Amir Mansur Bosorgian'ın ifadesine başvurulması için gözaltına alır. Mohammad Djafari Saharoodi yaralı olduğu için hastaneye kaldırılır. Polis evin üçüncü katındaki dairesinde öldürülenlerin; Prof. Abdurrahman Qasimlo, Kak Abdullah Kadri Azarve Prof. Mella Fadıl Resul oldugunu tespit eder. Avusturya radyosu, televizyonu ve gazeteleri "Kürt liderleri Viyana'da bilinmeyen eller tarafından katledildi" şeklinde baş haber olarak dünya kamuoyuna haberi duyururlar. Kara haber Kürdistan'da ve dünyanın diğer bölgelerindeki Kürdistanlılar arasında birkaç saatte yayılır. Hiç kimse gelen kara habere inanmak istemez. Herkes KOP-İ sorumlularını arar. Olayın dogru olup olmadığını öğrenmek
ister .Maalesef haber doğrudur.
Karşılıklı ilk etapta Kürdistan halkının başı sağolsı.ı_'!...demekle yelinilir. Değerli önder şahsiyetler Prof. Abdurrahman Qasseınlo, Kak Abdullah Kadiri Azar ve Prof. Mella Fadıl Resul katiedilmişlerdir.
İLKİN KiMLERDEN ŞÜPHELENiLDi?
Katliamın, Kürdistan Ulusal Kurtuluş Hareketine düşman, Kürdistan Ulusal Kurtuluş Hareketinin önderligini tasfiye etmek isteyen güçler tarafından yapıldıgı kesindi. Sömürgeci güçlerin kendi uluslararası bağlantılarını da bu katHarnda kullandıkları mutlaktı. Kürdistan Halkının düşmanları çok olduğun-dan katliamın direkt hangi sörnürgeci güç tarafından yapıldığını belirtmek güçtü. Katliamın İran sömürgecileri tarafından düzenlenmiş olma ihtimalinin yanı sıra, katliamın Irak ve Kürdistanı işgal altında tutan diğe_!: sömürgeci güçler tarafından
gerçekleşiiriimiş olma ihtimali de vardı. KOP-İ temsilcisi görüşmeleri ıeferruatlı bildiği için ilk etapta kendisi ile görüşüldügünde "Katliamı İran sömürgecileri gerçekleştirdi" dedi. Olayı ilk degerlendirmemizde bizdeki genel kanı da aynıydı. Katliamın İran sömürgecileri tarafından gerçekleştiritmiş olma ihtimali "'o 99'du. İran sömürgecileri ile "iyi" baglantı içerisinde olan bazı Kürt hareketlerinin !iderleri, katHarnın Irak sömürgecileri tarafından gerçekleşiiriimiş olduğunu umuyorlardı. KDP-İ'nın İran'la yaptığı görüşmelerin hiçbir zaman Irak sömürgecilerinin işine gelmeyecegini, görüşmeleri baltalamak için, Irak ajanlarının bu katliamı gerçekleştirdiklerini açıklıyorlardı. Nitekim Celal Talabani ve Mesud Barzani katliamın Irak sömürgecileri tarafından gerçekleştirildiğine ilişkin demeçler verdiler. Kürdistan'lı hareketlerin !iderleri, katliamın kimler tarafından yapıldıgını tartıştıkları
bir ortamda, Irak ve İran sömürgecileri karşılıklı birbirlerini suçlayarak gerçekleştirilen insanlık dışı katliamı açıktan sahiplenmek istemiyorlardı. Bu iki rejimin Viyana'da terör odakları durumunda olan konsoloslukları, hergün verdikleri yeni demeçlerle katliamı birbirlerinin üzerine atmaya çalışıyorlardı. Olay oldukça açık ve net olduğu halde, tüm yeterli delillere rağmen, Avusturya emperyalist burjuvazisi katliamdaki rolünü gizlemek için olayı oldukça sürüncemede bırakıyor, "olayın faillerinin meçhul olduğunu", "olayın bir
kördüğüme dönüştüğünü", "polisin elindeki delillerle kesin bir sonuca varamayacağını" açıklıyordu.
KATLiAM ÜZERİNDEKİ SiS PERDELERi
NASIL DAGILMAYA BAŞLADI?
Kamuoyunun kafasını kurcalayan birinci soru; yaralı olarak sokakta görülen Mohammad Djıı: fari Saharoodi;J\inir Mansı.i_r_ Bosorgian'a bir dolar demetini ve olay yerinde uzaklaştırması için bir evrak zarfını niçin vermişti?
İkinci soru; parayı ve zarfı alıp bir müddet kaybolduktan sonra Amir Mansur Bosorgiyan olay yerine niçin tekrardan dönmüştü?
Üçüncü soru; üç Kürt diplamatma sıkılan kurşunların
hepsi öldürücü mahiyette oldugu halde böyle bir katiianıda İran'lı diplomat Mohammad Djafari Saharoadinin yaknızca yaralı olması ve olayda giğerlerine bukadar isabetli sıkılan kurşunlara rağmen onun kurtulması nasıl açıklanabilirdi?
Dördüncü soru; toplantıda oldugu tespit edilen ikinci iranlı diplomat Mustafa Haji nereye kaybolmuştu?
Beşinci soru; toplantının ilkin Cuma günü yapılması düşünülürken, toplantı iran makamlarının isteği üzerine nıçın sonradan Perşembe gününe alınmıştı? Bunun yapılmasıyla, yabancı konuk diptomatın toplantıya katılması
ustaca engellenınek mi istenmişti? Altıncı soru; Avusturya dev
letinin en yüksek düzeydeki politikacılarının adlarının karıştığı, dönem dönem sanık, dönem dönem de tanık olarak mahkemeler önünde hesap verdikleri Noricum skandalının bu öldürme olayıyıyla ilişkisi
var mıydı? Kürt politikacılarının öldürülmesi konusunda Avusturya devleti iran sömürgecileri ile anlaştı mı? Anlaştıysa karşılığında ne aldı?
Yedinci soru; Prof. Mella Fadıl Resul toplantı öncesi Avusturya makamlarından korunm"' istemesine rağmen, Kürtlerin yaptığı en ufak toplantıya dahi resmi hafiyelerini yo'llayan Avusturya dev i et i bu sefer gafip bir şekilde Prof. Mella Fadıl Resul'un korunma istemine niçin yanıt vermemişti?
Sekizinci soru; Prof. QasiınJo korumasız neye güvenerek toplantı y_erine gitmişti?
Ala Yekiti 2/
www.ars
ivaku
rd.o
rg
Avusturya'daki KDP-İ sorumlularının kendisini koruma istemlerini nıçın reddetmişti? Anlaşmayı
saglayan aracı güçlerin "büyüklüklerinden" dolayı kendisini çok mu enıniyeıte hissetmişti?
Dokuzuncu soru; Daire kapısının yalnızca kapanır görünmesi gerçek anlamda kapanmaması için plastik parçasını kilidin önüne kim ycr\e~tirmişti?
Onuncu soru; Molıamnıad
Djafari Saharoodi'ye sıkılanlarla
birlikte cesetlerde toplam 16 kurşun yara~ı vardı, orada bulunan boş
kovanların sayısı ondöruür. Acaba -,ıkılaıı kurşunlardan iki tanesi iki !..işiye birden mi isabet etmişti?
OLAY ADlMADlM
ORTAYA ÇlKlYOR
Olay yerinde bir müddet uzaklaştıktan sonra bir daha olay yerine geri gelen Amir Mansur Bosorgian; polise verdigi ilk ifadesinde toplantıya koruma muhafızı olarak katıldıgını, toplantı esnasında yiyecek birşeyler almak için sokağa
çıktıgını, dönüşünde arkadaşı Mohammad Djafari Saharoodi'yi yaralanmış vaziyette gördügünü söyler. ilk ifadesi esnasında oldukça çelişkili konuşan muhafız sıfatlı
Amir Mansur Bosorgian Avusturya polisi tarafından serbest bırakılır.
Bay Bosorgian hemen İran konsolosluğuna sıgınır. Bay Bosargion 'un yemek için birşeyleri falanca büfeden aldım dediği yere sorulur. Orada onun tarafından hiçbir şey alınmamıştır. Diğer yandan koruma muhafızının toplantı bitmeden, toplantı yerini terkedebilmesi kimseye mantıki görünmemektedir. Görüşmenin yapıldığı dairenin kapısının kilidinin kapanmaması
ıçın bir plastik parçası
yerleştirilmiştir. Toplantıda hazır
bulunan birilerinin bu plastik parçasını yerleştirdilli kesindir. ölen Kürtler olduklarına göre plastik parçasını yerleştiren
İranlılardan bir tanesidir .Avusturya polisi kendi kamuoyunun nezdinde suçlu duruma düşmemek için, göstermelik de olsa Bay Bosargion hakkında tutuklama ve olay mahallinde tekrar araştırma kararı verir. İran konsolosluğuna sıgınan Bay Bosargion İran makamları tarafından Avusturya polisine veril-
Ala Yekftf 22
rnek istenmez. İran konsolosluk makamları bir şartla Bay Bosargion'ı Avusturya polisine verebileceklerini bflirtirlfr. Bosorgian'ın bir daha serbestçe İran konsolosluğuna dönebilme şartı~ Avusturya polisi Bay Bosargion hakkıııdaki tutuklama kararını kaldırtır. Bay Bosargion bir daha olay mahalline getirilir. Bay Bosargion gerek toplantıya
katılan ve olaydan sonra olay yerintk tüyen ikinci iranhn diplomat Mustafa Haji hakkıııda, gerekse ilk verdigi ifadesiyle çelişen ve bocalayan ifadeler verir. Bay Bosargion '111
söyledikleri inandıncı olmamasına
ragıııen, daha önce i ran makamiarına geriye dönmesi konusunda garanti vcrildigi için, Bay Bosargion elini kolunu saliaya saliaya Iran kon~olosluğuna geri döner. iraıı makamları bunu da. kendilerinin her zaman Avusturya makamlarıyla olayı aydınlatmak
için hazır oldukları şeklinde kamuoyuna lanse t:tmcyc çalışırlar.
Basının ve Avusturya kamuPyuııuıı tepkisiyle Avusturya polisi Bay llosargion hakkıııda bir daha ı utuklama kararı çıkart ır. Fakat Bay Bosargıoıı iraıı konsolo~luğuna sığındığı için oııa dokuııulama1.
Iran kmısolosluk makamları Avusturya polisinin bu tutuklama kararını protesto eder .. Tutuklama kararı havada kaldığı halde.
Bu arada hastaneye kaldırılan Mohammad Djafari Saharoodi yaralı olduğu için bir haftaya yakııı bir süre boyunca, sözlü ifadesi güya alınamaz. Bay Saharoodi'ııin
yalnızca, toplantı esnasında iki veya üç kişi olduğunu tahmin ettiği
meçhul kişilerin aniden içeri dalıp
ateş ettiklerini, sırtının kapıya dönük olmasından ve kapıya en yakın kişi bulunmasından dolayı ilk kurşunları kendisinin alıp yere düştüğünü, katilleri görmediğini
söylediği, söylenir. Orada bulunan cesetlerin durumuna göre, üç Kürt diplomatının odada da sırtları duvara ön cepheleri oda kapısına bakar durumda oldukları tesbit edilmiştir. 3 İranimm ise sırtlarıyla oda kapısına önden duvara bakar tarzda oturdukları tepit edilmiştir. Yine üç Kürt diplamatın yere düşmüş ceset pozisyonlarından hareketle, Prof. Mella Fadıl Resul'un ve Kak Abdullah Kadri Azar'ın Qasimlo'yu korumak istedikleri anlaşılmıştır. Bay Saharoodi sadece çenesinden bir
kurşun yemiş ve bir de sıyrık
almıştır. Uç Kürt diplamatma sıkılan kurşunların hepsi öldürücü mahiyettedir. Bu kadar profesyonel katillerin Saharaadi'ye de öldürücü kurşun sıkamamaları, bütün kamuoyunu ve basını düşündüren bir noktadır. Bay Saharaaditoplantıda bulunan diğer iki İranlı hakkında sıkıştırıldıgında, onların kendisine yaralı olduğu halde yardım etmediklerini ağzından kaçırır. Avusturya makamları ortada öldürülmüş üç şalııs oldugu lıalde ve Bay Bosargion ile Salıaroodi birbirleriyle çelişen ifadeler verdikleri halde, Bosorgian ve ortalıkta "kayıp" Mustafa Haji hakkında tuıuklaına kararını,
yaralanmış Bay Mohammad Djafari Saharnodi'yc yardım cınıediklcri iı.;iıı çıkarı ır. ilkin yalmzca Mustafa isnıiylc tespit edilen üçüncü İraıılınııı, daha sonra diplomaı ,ıfallı Mı"tafa Haji <>lduğu
anlaşılır. Mustafa Haji olay yerinden hcnll'ıı u;aklaştığı için "bulunaına;" (c."asında bulunmak istcnmcz). Basıııda Musıara Haji'niıı de Iran koıısnlnsluğuna sığıııınış nlabilcccği ıarıışılırkcn, hallları
onun çoktan Tuhraıı'a uçınu~
olduğunu yazarlar. İran konsolnsluğu Mustafa Haji'niıı
keııdilcriııc gclıııcdigini, kendisinin nerede olduğunu bilmcdiklcrini, ha11a kendilerinin de Mustafa Haji 'nin hayat ında n eııdi~c cı ı ikicrini w:,.'ıklar.
Olayın oldugunun ertesi günün gccc,si (veya ertesi günf yolda geçenler olay yerinden fazla uzak olmayan Naschnıarkt pazarında bir çöp bidonuııda susturucuları ile birlikte iki tabanca, bir adet si yalı renkli kasket bulunur. Dalıa sonra tabancaların bulundugıtyere yakın
bir kavşakta, plastik torbaya sarılmış vaziyette bir çöp sepetinde bir adet tomson ve kolu kana bulanmış bir adet gri-mavi renkli fermuarlı mo nt bulunur. Aynı cadde üzerinde atılmış kırık bir dikiz aynası, iki adet motorlu taşıt
anahtarı, bir satış senedi, bir adet servis kitabı, bir adet muamele vergisi için kullanılmış export belgesi bulunur. Polis bunların Suzuki GSX 500 E marka kırmızı renkli bir motorsiklete ait olduğunu tespit eder. Motorsikletin yapılan araştırma neticesinde Ocak I 989 Viyana'da satıldıgı tespit edilmiştir.
Fakat trafik için kimse motorsikle-
www.ars
ivaku
rd.o
rg
tin kaydını polise yapıırmamıştır. Bulunan belgelerle polis motorsikletin satıcısını bulur. Motorsiklet satıcısına beş farklı insanın resmi gösterilir. Motorsiklet salıcısı bir bakışta Saharodi'nin resmini alıcı olarak teşhis eder. 19 Temmuz Çarşamba günü motorsiklet salıcısı Saharoodi'nin kaldıgı Fransız Joseph hastanesine getirilir, satıcı Saharoodi'yi ilk bakışta yine tanır ve hemen teşhis eder. Her ne hikmetse(!!?) Saharoodi gözaltına alınmaz. Saharoodi 21 Temmuz ögleden önce hastaneden çıkar ve hemen İran konsolosluğuna sıgınır. Viyana polisi Saharoodi 'nin tutuklanması için dilekçe hazırlar.
Çünkü katliamdakullanılan motorsikletin Saharoodi tarafından Ocak 1 989'da satın alındıgı tespit edilmiştir ve olay net olarak gün ışıgına çıkmıştır. Fakat savcı Bay Sepp-Dieter Fasching halen Saharoadi hakkında tutuklama kararının çıkmasına karşıdır. Saharoadi İran konsolosluguna s@ndıktan bir gün sonra hiçbir engelle karşılaşmadan Tahran'a uçar. Kendisi hakkında herhangi bir tutuklama kararı çıkmadıgı ıçın
havaalanı görevlileri müdahale etmezler. Bay Saharoodi Tahran'a vardıktan bir gün sonra Avusturya makamları gülünç bir şekilde Saharoadi hakkında tutuklama kararı
çıkarttı. Avusturya İçişleri Bakanı Bay Franz Löschnock ve Avusturya Adalet Bakanı Bay Egmont Foregger Kürt diplomatlarının katiedilmesine İran 'lı kalillerin Avusturya makamlarınca serbest bırakılması
na ilişkin palyaçovari demeçler verdiler. "Maalesef tutuklama kararı bize çok geç ulaştı, tutuklama kararı bize ulaşt@nda Saharoodi Tahran'a varm1ştııt şeklinde ...
İran makamlarıyla anlaşmalı bir şekilde Saharaadi'nin İran'a dönmesini saglayan Avusturya üst düzey yetkilileri halkın ve basının tepkisini kısmen de olsa engellemek için, İçişler Bakanı Bay Löschnack aracılıgıyla Saharoodi 'nin ger verilmesi için İran makamiarına bir dilekçe ile başvurulması gerekligini açıkladılar. Tabii ki bu açıklama hiç bir kimseye inaıldırıcı olmadı ve Avusturya gazeteleri, ''Saharoodi olayın kurbanı değil, kurşun
sıkanlardandı" şeklinde manşetler
atmaya başladılar. Katliam planı
bazı ufak aksaklıklara ragmen Tah-
ran sömürgecileri ve Avusturya tekelci burjuvazisinin emperyalist temsilcileri tarafından başarılı bir şekilde gerçekleştirilmişti.
BUNCA KANITT AN SONRA OLAY KENDİSİNİ ŞUŞEKİLDE
AÇIGA VURMAKTADIR:
Sömürgeci İran makamları toplantıyı bilinçlj_ Cuma gününden Perşembe gününe aldırtmışlardır.
Böylelikle yabancı diplamatların
toplantıda hazır bulunması
engellenmiştir. Eger yabancı diplomat toplantıda hazır bulunmuş
olsaydı; geriye olaya tanık
bırakmamak için onu da öldürmek zorunda kalacaklardı. Yabancı diplomat şahsiyet in_ beraber öldUrüldügU bir katliamın açıga
çıkması halinde hem Tahran sömUrgecileri, hem de Avusturya emperyalistleri zor durumda kalacaklardı. Uluslararası alanda şimdilik devlet düzeyinde Kürtlerin dostu olmadıgı ıçın katliamı rahatlıkla
gerçekleştirebileceklerdi, fakat yabancı diplamatın diger KUrt diplomatlarıyla öldürülmesiyle, Kürtlere belki de dogal müttefik bir güç çıkacaktı. Olay Birleşmiş Milletler'e, İnsan Hakları ·Adalet Divanı'na, Avrupa Parlamentosu'na gelebilirdi. Bu ne fran sömUtgecilerinin, ne de Avusturya emperyalist burjuvazisinin işine gelirdi.
Bay Bosargion ve Sahamodi'nin yalan söyledikleri giln gibi açıga çıkmıştır. Bosorgion 'un yemek için inip birşeyler aldım dedigi yerde, hiçbir şey almadıgı ve öyle birinin oraya ugramadıgı tespit edilmiştir, Bay Bosargion katliam esnasında olay yerindedir ve silahlardan bir tanesini kullanandır. Bay Mohammad Djafari Saharoodi yalan söylemektedir. Katliamdan sonra bir veya iki katilin olay yerinden uzaklaşmak için kullandıkları ve po liste kaydı olmayan kırmızı renkli Suzuki GSX 500 E motorsiklet Ocak 1989'de Bay Saharoodi tarafından satın alınmıştır. Saharoadiye isabet eden iki kurşundan biri Saharoodi'yi sıyırmış, ikincisi hızını kaybetmiş kurşun olarak çenesine saplanmıştır. Hızını kaybetmiş, çünkil, Saharaadi'nin çenesine girdigi yeri dağıtmamıştır. Sadece saplanmıştır. Saharaadi 'ye is&bet
eden iki kurşunun daha önce öldürillen Kürt diplomatlarının vUcudundan geçtikleri OJo 99'dur. Çünkü KUrt diplomatlarının cesetlerinde 14 kurşun yarası sayılmıştır. Ondört tanede boş kovan toplantı odasında bulunmuştur. Eger Saharoodi'ye isabet eden iki kurşun farklı
kurşunlar olmuş olsaydı, muhtemelen OJo 99'1uk bir ihtimalle onların boş kovanları da odada olurdu ve toplam 14 degil 16 boş kovan bulunurdu. 26 Temmuz Çarşamba günü bilirkişi heyeti silah uzmanlarıyla olay mahallinde bir inceleme yapmıştır. Yapılan incelemede sıkılan kurşunların yalnızca kapı
yönünden sıkılmadığı,
Saharaadi'nin oturdugu yerdeki yönden de Kürt diplomatlarına kurşun sıkıldıgı tespit edilmiştir.
Dolayısıyla Bay Saharoodi olay yerinde Kürt diplomatlarına silah sıkanlardan bir tanesidir. Bay Saharoadi arkadaşlarının alelacele Kürt diplomatlarına sıktıkları
kurşunlarla yaralanmıştır. Olaydan sonra "ele geçmeyen" Mustafa Haii katliamın bir numaralı planlayıcı figUrUdür. Katliamı gerçekleştirenlerdendir. Katliamdan sonra muhtemelen yalnız veya kimliği açıga
çıkmayan katille beraber motorsiklette olay yerinden uzaklaşmıştır.
Katliam Avusturya makamlarının
bilgisi dahilinde planlandıgı için; olayın ele geçen failieri Avusturya makamlarınca tuıuklanmamıştır.
Normalde en ufak şüpheli bir durumda kimlik kontrolü yapıp
insanları günlerce gözaltı hapsine alabilen Avusturya polisi (özellikle yabancılara yönelik bunun sayısız
örnekleri mevcuttur) ve makamları fran sömürgecileriyle anlaştıkları için olayı sürekli kitabına uydurmaya çalışmışlar, hile-i şehriyeya
başvurmuşlardır. Hem de en sıradan insanı inandıramayacak
tarzda. Kapının kapanmaması için, plastik parçasını muhafız kılıklı Bay Bosargion; muhtemelen toplantı yerine sonradan gelen ve kimligi açıga çıkmayan dördüncü kaatille kooperasyon u rahatlıkla saglamak için koyınuştur. Bay Saharoodi olay esnasında arkadaşlarının
silahlarından çıkan kurşunlarla
yaralanmış, evdeki hesap çarşıya
uymamıştır. Bay Saharoodi yaralandıktan sonra kan kaybetmeye başladıgı için kaçan katiller tarafından birlikte
Ala Yekftf 23
www.ars
ivaku
rd.o
rg
götürülememiştir. Kan kaybeden birisi tüm sokaktakilerin dikkatlerini üzerine çekecegi için, kaçmak isteyen diger katillerin kaçışını engelleyecekti. Bu düşünceden hareketle Bay Saharoodi olay yerinde bırakılmıştır. Bay Bosargion 'ın olay yerinden kaçtıktan sonra tekrar geriye dönmeye niyeti yoktur, katillerolaydan hemen sonra İran konsolosluguna sıgınmadan Tahran 'a uçmak için yanlarına bol para almışlardır. Polis yalnızca Bay Saharood'nin Bosargian'a verdigi parayı 9 bin dolar olarak tespit etmiştir. Ki, muhtemelen bu daha fazladır, bu kadarı yalnızca açığa çıkanıdır. Bay Bosargion ve diger katil/ler kaçmışlardır, fakat kaçışları esnasında paranın Bay Saharoodi'de kaldıgını tespit etmişlerdir. Bay Bosargion parayı almak için Saharoodi'nin yanına tekrar dönmüştür. Parayı almış olay yerinden son sürat uzaklaşmışlır.
Bu arada kendisini Avusturya'lılar da görmüştür. Muhtemelen Bay Bosargion parayı diğer katile yetiştirmiş, en azından paranın bir kısmını ona vermiştir. Bu arada diger katil arkadaşı ile tartışmış,
Avusturyalılar kendisini parayı alıp kaçarken gördükleri için bir müddet sonra Bay Bosargion 'ın tekrardan olay yerine dönmesi kararlaştırıl
mıştır. Bu amaçla elinde para ve zarfla kaçan Bay Bosargion olay mahalline dönmüştür. Bay Bosargion dönmeden muhtemelen diger İran istihbarat servislerine telefon etmiş, olayın gidişatı hakkında onlara ilk ön bilgiyi de vermiştir. Bosargian olay yerine tekrardan döndükten sonra, kendisini, parayı alıp kaçan olarak Avusturyalılar teşhis etmiştir. Bu amaçla Avusturya polisi Bay Bosargion'ın ifadesine başvurmak zorunda kalmıştır.
MÜZAKERE MASASINDA KÜRDiSTAN
ULUSAL KURTULUŞ ÖNDERLERİNiN KATLEDiLMESi
YENi BİR OLAY DEGİLDİR
Ülkemiz tarihinde Ulusal Kurtuluş Mücadelemizin ateşi karşısında duramayan sömürgeci hainler, ülkemizdeki kurtuluş meşalesini söndürmek, askeri ve diplomatik alanda aldıkları bir dizi yenilgiden sıyrılmak için; hile, tertip
Ala Yekiti 24
ve kalleşliklerle Kürdistan Ulusal Kurtuluş önderlerini tüm insanlıgın gözleri önünde, eşkiya kanunlarını da geride bırakır tarzda hayasızca imhaya yönelmişlerdiL Öyle ki; onlarca Kürdistan Ulusal Kurtuluş önderi çagırıldıkları müzakere masalarında katiedilmiştir veya göstermelik olarak yapılan
antlaşmalardan sonra, sömürgeciler k~ndileriyle uzlaşan Kürdistan Ulusal Kurtuluş önderlerini hemen imhaya yönelmişlerdir. Bunlardan birkaç tanesine deginmekte yarar var:
Birinci Dünya Savaşı döneminde Kürdistan'daki Şikak aşiretleri
(Şikak, Şekutti, Mukri, Şaweli ve Botan) sömürgeci İran ve Osmanlı hakimiyetlerini tehdit etmeye başlamışlardı. Şimko İsmail'in ağabeyi Cafer Aga'nın önderliginde kenetlenen Kürt aşiretleri gittikçe sömürgecilerin gözünde dikenden de öte, mertek olmuştu. Duruma askeri müdahele ile hakim alamayacaklarını bilen İran sömürgecileri Cafer Aga ile anlaşmak için, onu 1907'de Tebriz'e davet ederler. İran sömürgecileri Cafer Aga'yı anlaşma masası başında katlederler. Bir dönem sonra Kürt aşiretlerinin öndediğini Cafer Aga'nın kardeşi
Sırnka İsmail ele alır. Sım ko İsmail otoritesini adım adım tüm Kürdistan'a yayınaya çalışır, bunu hazmedemeyen fran sömürgecileri kalleş bir oyun daha tertiplerler. Sırnka isınail'in üvey anasının yakın bir ak rabası Azerbeycan' da önemli bir hükümet temsilcisidir. İran makamları bu hükümet temsilcisinin Sırnka ile akrabalığını kullanarak, içinde tatlı yiyecek maddelerinin oldugu süsü verilmiş bir hediye paketini Sırnka İsmail'e yollarlar. Paket Sırnka İsmail'in evinde açılır, bomba patlar, patlamada Sırnka İsmail'in kendisi değil, bir kardeşi yaşamını yitirir. 1930 yılına kadar Sırnka İsmail Doğu Kürdistan'da adım adım iktidar olur, Kürdistan'ı birleştirmek için Şeyh Mahmud Serzenci'ye mektup üzerine mektup yazar, hatta Şeyh
Mahmud'u ikna için Güney Kürdistan'a gider ve Şeyh Mahmud ile görüşür. Sırnka İsmail artık yalnızca Iran sömürgecilerinin değil, Kürdistan'ı işgal altında tutan diger sömürgecileri de tehdit etmeye başlamıştır. Kuzey-batı
Kürdistan'da 1927-1930 yılları
arasında doruk noktaya varmış
Agrı İsyanı General İhsan Nuri Paşa'nın önderliginde ve Hoybun Cemiyeti 'nin desteğinde sürmektedir. Askeri olarak Sırnka'yu alt edemeyeceğini anlayan İran sömUr· gecileri, uzun bir süre Sırnka ile anlaşmak için (bunda Türk sömürgecilerinin İran sömürgecileri ile yaptıkları görüşmelerinin ve gerçekleştirdikleri toprak takasının rolü de vardır) elçiler devreye sokar-lar. Sımko İsmail, İran makamlarıyla görüşmeye
yanaşmaz. İran sömürgecileri büyük vaadlerde bulunarak Sırnka'ya elçi üzerine elçi yollamaya devam ederler. İran makamları Sımko ile anlaşma imzalamak için onu Şino'ya (Uşnevi'ye) çağırırlar.
Sırnka İsmail artık İran sömürgecilerinin kendisine samimi davrandıklarına kanaat getirmiştir. Stmko İsmail anlaşma imzalamak için ufak bir grup peşmergesi ile Şino'ya varır. Sımko İsmail tıpkı ağabeyi Cafer Aga gibi anlaşma
masasında fran makamlarınca hunharca katledilir. Dogu Kürdistan'daki hareket etkilerini Kürdistan'ın diger parçalarına tam taşırmadan önderliksiz kalır ve dağılır.
1938'de Türk sömürgecileri Dersim cephesinde darbe üstüne darbe yerler. Türk sömürgecileri şu kanıya varır: "Dersim'e sefer olur ama asla zafer olmaz." Dersim ihtilali'nin politik önderi Alişer bir komplo ile öfdürüldükten soiıra Seyit Rıza, Vet. Nuri Dersimi ile birlikte hareketi yönetmektedir. Türk sömürgecileri Kürdistan'ın
bagımsızlıgının tanınacagını, bunun bir anlaşma ile sonuçlanması
gerektiğini Seyit Rıza'ya haber olarak verirler. Seyit Rıza görüşmeye gitmez. Bunun üzerine Türk sömürgecileri savaş öncesi Seyit Rıza ile "dost" olan Erzincan Valisi'ni devreye sokarlar. Erzincan Valisi, Seyit Rıza'nın şehire inip anlaşmayı
imzalaması için elçi üzerine elçi yollar. Seyit Rıza yine gitmez. En sonunda Erzincan Valisi son bir elçi daha yollar, "eğer Türk hükümetine güvenin yoksa, biz o kadar dostluk, bana da mı güvenin yok" dedirtir. Seyit Rıza eski "dostu" Erzincan Valisi'nin sömürgeci Türk devletinin bir parçası oldugunu gözardı ederek, Kürdistan 'ın bağımsızlıgını tanıyacak anlaşmayı
www.ars
ivaku
rd.o
rg
imzalamak için yanındaki birkaç peşmergesi ile birlikte Erzincan il merkezine askeri olarak savaşmaya değil, Türk sömürgecilerine karşı
kazandığı askeri zaferini diplomatik bir anlaşma ile sonuçlandırmaya
gelmiştir. Seyit Rıza ve yanındakiler, Erzincan Hükümet Konağı 'nda müzakere masası
başında tutuklanır, getirilip Elazığ Buğday Meydanı'nda idam edilirler. Dersim'deki hareket başsız
kalır. Türk sömürgecileri buna ragmen kesin bir zafer sağlayamazlar ama, Dersim'deki hareketı~ ileriye doğru adım atamayacak bir duruma gelir ve bir dönem sonra söner. Seyit Rıza Kürdistan'da gelecek nesile sömürgecilerin niteliğini tanıırnak için Erzincan Hükümet Konağı'ndan
çıkartılırken, kanı beynine sıçramış tarzda "Hukumeto be şeref il zureker" (Şerefsiz ve yalancı bir devlet) şeklinde bağırır.
1970 senesinde Irak'taki Baas sömürgecileri Kürdistan cephesinde tam bir yenilgiye almışlardır. Bunun için Kürdistan'daki hareketle uzlaşır görünmeye çalışırlar. Bu amaçla Barzani 'nin oıoınomi talebini kabul eder bir antlaşmayı
KOP-I önderliğiyle imzalarlar. Daha otonomi antlaşmasının imzaları kurumadan Baas sömürgecileri Mustafa Barzani 'ye bombalı bir suikast düzenlerler, Barzani olayda kılpayı kurtulur.
Ülkemiz tarihinde benzeri örnekleri sayısızca vermek mümkündür. Kürdistan Ulusal Kurtuluş önderleri kendi tarihlerini ve Kürdistan'ı işgal altında tutan sömürgeci güçlerin niteliklerini kavramadan, sürekli imha olmakla karşı
karşıyadırlar. Prof. Abdurrahman Qasimlo Kürdistan tarihini iyi bilen bir şahsiyetti. Ki, bu konuda derin araştırmaları, cilt cilt kitapları olan bir insandı. İran sömürgecilerinin planladıkları bu tuzağa düşmesi · insanı düşündürücüdür.
Qasimlo'nun gözardı ettiği şey fran sömürgecilerinin niteliğinden çok, Avusturya emperyalist burjuvazisinin niteliğidir. İran sömürgecilerinin yabancı bir ülke toprağı üzerinde, bu türden alçakça bir olaya başvurabileceğidir. Emperyalist sosyal demokrasinin özünü kavrayamaması veya yeterince ciddiye almaması veyabutta ona biçtiği
dostluk değerini abartmasıdır.
AVUSTURYA DEVLETiNiN KÜRDiSTAN
ULUSAL KURTULUŞ ÖNDERLERİNE,
DEVRİMCiLERE BENZERİ OYUNLARI YENi DEGiLDiR!
8 Şubat 1979'da Wien-Meidling'de Mesud Barzani'ye ateş açılır. Mesud Barzani 'nin yan ındakiler üzerine kapanarak öldürülmesini engellerler. Mesud Barzani'yi koruyan iki kişi ağır
yaralanır. Olay oldukça açık ve net olduğu halde Avusturya makamları olayın failierini bulmazlar.
1978 yılında Tufan kökenli İranlı devrimci Harnit Cihatgar görüşmeler için İran makamlarınca Viyana'ya çağrılır. Harnit Cihatgar görüşmeyi yaptığı 1030 Wien'deki evde öldürülür. Avusturya polisi olayın failierini bulmaz.
Halepçe katliamından sonra, Kürdistan'lılar Viyana'daki Irak Konsolosluğu önünde bir protesto gösterisi yaparlar. Irak konsolosluk görevlisi olayı hazmetmeyerek göstericilere ateş açar. Buna rağmen dönemin Avusturya İçişleri Bakanı Karl Blech Irak konsoloslugundan özür diler (katliamı yapan Irak sömürgecileri rahatsız edildigi için!)
Skandallar ülkesi Avusturya devleti şimdiye kadar bir çok olayda yaptıgı gibi, Qasimlo olayında da dosyayı hasıraltı etmeye çalışacaktır.Avusturya devleti uluslararası
alanda sıkıştırılmalı, Qasimlo dosyasının hasıraltı edilmesine müsade edilmemelidir. Avusturya devJetinin Qasimlo ve yanındakilerin
öldürülmesine gözyumması
karşısılığında ne aldığı ortaya çıkarılmalıdır. Avusturya devleti Uluslararası Adalet Divanı ve Avrupa Parlamentosu'nun önünde yargılanmalı ve mahkum edilmelidir. Avusturya basını ve kamuoyu kendi devletlerinin bu igrenç tutumuna · sessiz kalmamalıdır·.
KATLIAMDAN SONRA AVUSTURYA'DA
KAWA TARAFfARLARI NE YAPTI?
Katliamdan hemen sonra KDP-İtaraftarları hem kendilerine iletilecek taziyeleri almak, hem de şehit edilen insanların niteliklerini ve mücadelelerini kitlelere tanıtmak gayesiyle çeşitli toplantılar düzenle-
diler. Toplantılara katılan KA W A taraftarları ilk günden itibaren baştan sona kadar olayla ilgilendiler, aktif görev aldılar, sömürgecileri ve Avusturya emperyalist burjuvazisini teşhir ettiler. KDP-i yöneticilerine olaydan hemen sonra şu
mesajı ilettiler: Ji bo hevalanl il endamanl
Parti Demokrate Kurdistana-iran Me şehitkirina heval il sekrete
re Part! Demokrate Kurdistana İran Dr. Abdurrahman Qasemlou il no- · nere Part! Demokrate Kurdistana İran li Paris Kak Abdullah Kadir Azar il hevale Heja Kak Fade! Mel-. la Mahmud Rasoul bih!sı. Em dizanin ku ew hevalana bi desten hezen reş O tari yen dijmin va hatin şeh!dkirin. Bi şehitbuna wan h evalanan birinen Kurd di dile me il dile gele Kurdistan da vebu. Ev xebera reş dile me hemu Kurdan şewitand.
- Serxoşi bo milete Kurdistan! - Şeh!den şoreşa Kurdistan be
mirinin! KA w A - Liqe Austria
I9 Temmuz Çarşamba günü Prof. Qasimlo ve Kak Abdullah Kadri Azar'ın cenazeleri morgtan alınıp, Paris'e yollanmak üzere Viyana havalanma getirilirken, KA W A taraftarları Kürdistan'ın diğer
parçalarından insanlarla beraber ellerinde kızıl güllerle oradaydılar.
Normalde cenazelerin morgtan alınıp törenle Viyana Belediye Binasının önüne getirilmesi ve tüm insanların şehitlere son saygı
duruşunda bulunması planlanmıştı.
Avusturya devleti katHarnda suç ortağı olduğu için polisleri ile bunu engelledi, müsade etmedi. Cenazelere yalnızca morgtan Franz-Joseph tren istasyonuna kadar (2-2,5 km) törenle refakat edilmesine müsade edildi. Yürüyüş insanların elinde kızıl güller ve şehitlerin resimleriyle sessiz bir şekilde gerçekleşti. Polisle yapılan uzlaşmaya göre, yürüyüş
sonunda insanların arabalarına dönüp cenaze arabasına refakat edebilmeleri için, cenaze arabaları
yavaş yol alacaktı. fakat daha insanlar arabalarına yetişmeden polis cenaze arabalarını süratlendirdi ve birçok arabanın cenaze konvoyuna yetişmesini engelledi. Havalanında cenazeler apar topar uçağa bindirilirken birkaç dakika gecikmeyle havalanı kapısına arabaları ile yetişen onlarca Kürdistanlı içeri sokulmadı, Havaalanına yakın yer-
Ala Yekfti 25
www.ars
ivaku
rd.o
rg
lerde arabalar çevrildi. Uzun süren kimlik kontrolleri yapıldı. Böylece Kürdistanlı insanların şehitlerine son görevlerini yapmaları engellendi. Havaalanında KOP-İ yöneticileri 15 dakikalık bir süre için Basın salonunu tutmuşlardı. Buraya birçok insan ve basın sorumlusunun girişi engellendi. Avusturya televizyonunun çekim yapması gizli istih· bar at elemanlarınca engellendi. Basın Toplantısı sonunda, Avusturya televizyon ekibine çekim niçin yapmadınız diye soruldugunda, "sivil polis cenaze sahiplerinin çekim yapmamızı istemediklerini söyledi, biz de onun için çekim yapamadı k" cevabı alındı. Daha sonra anlaşıldı ki, sivil polis Basın salonuna girmek isteyen basın mensuplarını, çekim yapmak isteyenleri cenaze sahipleri isıemiyor diyerek engellemiş. Aynı polis Cenaze Komitesi'ne, "hükümeıimiz cenazeleri uğurtamak için buraya temsilci yollamışıır, çekim yapılamaz" vs. türünden şeyler söylüyor.
Qasimlo ve Kadir Azar'ın cenazelerinin Paris'e -ugurlanmasından birkaç gün sonra Prof. Fadıl Mella Resul'un ailesinin Bagdaı hükümetiyle gerçekleştirdigi geçıcı uzlaşma neticesinde Bagdata yollandı.
Avusturya makamları
gerçekleştirilen katliamdan sonra olayı Avusturya'da yaşayan tüm Kürdisıan'lılara karşı bir saldırıya
dönüştürmeye çalıştı., Katliam öncesi Avusturya'da yaşayan iltica müracaatçılarının bir kesimine çalışma müsadesinin verilmesi için belli bir kontenjan ayrılmıştı. Avusturya'nın güney eyaleılerinde sezonluk işler için çalışma müsadelerinin düzenlenmesi planlanmıştı. Bu sezonluk işler için kayıtlar İş ve İşçi Bulma Kurumu'yla paralel çalışan yarı resmi yabancı işıcilerin sorunlarıyla ilgilenen dernekler tarafından yapılıyordu. Katliam öncesi yüzlerce iltica müracaatçısının kaydı yapılmış, bunlar arasında onlarca da Kürdistanlı yer almıştır. Katliamdan hemen sonra Avusturya üst düzey makamlarınca Viyana'daki yabancıların sorunlarıyla ilgil~en demege ve İş ve İşçi Bulma Kurumu'na telefon edilir, sezonluk işler için müracaat eden Kürdistanlı iltica müracaatçılarının müracaatlarının geri çevrilmesi, kayıtları yapılanların kayıtlarının
Ala Yekftf 26
silinmesi talep edilir. Avusturya devletinin katliam
sonrası ve katliamdaki tutumunu protesto etmek için, KA W A taraftarlarının da katıldıgı bir yürüyüş 28 Temmuz Cuma günü Viyana'da yapıldı. Yürüyüşe
300'ün üzerinde insan katıldı.
Yürüyüşte "Avusturya devleti bu katliam karşısındaki tutumunu ııetlige kavuşturmalıdır!," "Avusturya devleti İranlı teröristler önünde diz çöktü!," "Viyana'daki fran konsoloslugu terör merkezi!," Kalırolsun İran İslam Cumhuriyeti!," "Yaşasın Enternasyonalizm!," "Kürdistan'a özgürlük!" türünden sloganlar atıldı. Yürüyüşte Dışişleri Bakanlıgının
önüne kadar yüründü. Kürdistan 'lı ları temsilen bir delegasyon Avusturya Dışişler Bakanlığı
ıııakamlarıyla görüştü. Avusturya Dışişler Bakanlığı makamları delegasyona bozuk bir plak gibi daha önce Bay Löschnack ve Foregger'in söylediklerini ıekrarladılar. Avusturya makanıları bu konuda artık faz. la rahatsız edilmek istemiyorlardı. Avusturya gazeteleri, "Kürt kanının bir değeri yok mudur?" şeklinde başlıktarla yorumlar yapmaya başladılar. Kürdistan 'daki diger katliamlarda olduğu gibi "ilerici" insanlık bu olayda da SUSKUN, SAGIR ve DİLSİZ ...
••• KÜRT POLfTİKACJLARININ öLDÜRÜLMESI İÇIN A VUSTURYA MAKAMLARI İRAN SöMÜRGECfLERf fLE NASIL ANLAŞTI?
Avusturya· anayasası; savaş halindeki iki taraftan birine savaş
esnasında silab satışını yasaklamaktadır. Fakat karın OJo 300 ün üzerinde oldugu ticari ilişkilerde anayasa işlemez, burjuvazi ve hakim sınıflar kendi yaptıkları kanunların ırzına geçerler , o yaptıkları kanunları ayaklar altına alırlar. Işte Avusturya tekelci burjuvazisinin de yaptıgı bu. Avusturya tekelci burjuvazisi VOEST'e bağlı olarak silah üretimini gerçekleştiren ve satan Noricurn Firması vasıtasıyla birtaraftan Ürdün'e satılmış gibi belge tanzim edip Irak'a, diger yandan Libya'ya silab satışı yapılmış gibi belge tanzim edip Iran'a, fran-Irak savaşı
boyunca silab satar. Yani, Irak-İran savaşı boyunca hem lran'a hem de Jrak'a Avusturya tekelci burjuvazisinin milyarlarca dolarlık silabiarı akar. Avusturya Atina büyükelçisi Herbert Amry bu silah satışından haberdar olur. Avusturya basınına sızdıgı kadarıyla Herberi Amry'nin satıştan haberdar olması şöyle
gerçekleşir: Atina'da 4 Temmuz 1985 te Avusturya ticaret delegesi Dr. Günther Wurzer'e Haji Dai isminde İran'lı bir ticaret adamı gelir. Haj i Dai Avusturya Norcurn firmasından; Nuricum ile merkezleri Japonya ve fran'da bulunan Iran ''Fasami''firmasının arasında silah satışını sagladıgı için 100 milyon şitinglik komisyon (sus payı) ister. 5 Temmuz günü Dr. Wurzer aracılıgıyla büyük elçi Herberi Amry Iran ticaret adamı Haji Dai ile görüşür. Haji Dai istegini tekrarlar. 6 Temmuzda Haji Dai VOEST genel müdürü Heribert Apfalter'e telefon eder, parayı sızdırtmak için Herbert Amry ile yaptıgı
görüşmeden söz eder. VOEST müdürü olayla yeterince ilgilenmez. Bunun üzerine Haji Dai tekrar Herberi Aınry'nin makamına gelir. Avusturya ve İran arasında gerçekleşen silab ticaretinin tüm bilgilerini aktarır ve Amry'nin makamında onun Heribert Apfalter'e telefon etmesini ve kendisinin böyle söyledigini söylemesini ister. Apfalter silah ticaretini Amry ile yaptıgı telefon konuşmasında inkar eder. Bunun üzerine Haji Dai 12 Temmuzda elindeki tüm yazılı belgeleri Amry e verecegini söyler. Amry daha kendisine yazılı· belgeler gelmeden, olaydan Avusturya başbakanını ve dış işleri bakanını bir telexle haberdar etmeye çalışır. (Sanki olaydan haberleri yokmuş!). Bu ara VOEST genel müdürü, Haji Dai ile iki milyon dolara anlaşır. ll Temmuz gecesi Amry beklenmedik bir anda öldürülür. Amry bilinınİyen eller tarafından zehirlenıniştir. Amry'nin kalp yetmezliğinden
öldügü söylenir. Amry'nin cesedi ne hastanede inclenir, ne de otopsisi yapılır. Bıinu yapan Avusturya makamlarıdır! Olaya Avusturya basınına skandal olarak yansır. Skandal tartışıla dursun, VOEST genel müdürü Heribert Apfalter emekliye ayrılır. Fakat Heribert Apfalter Irak ve fran'a satılan gizli silahları teferruatlı bilen kilit
www.ars
ivaku
rd.o
rg
adamdır. Skandala ilişkin onun hakkında da soruşturma açılır. Onun konuşması herşeyi altüst edecektir. 25 Ağustos 1987 de bilinmeyen eller doğal bir ölüm süsü vererek kilit adam Heribert Apfalter'i de öldürürler. Yatağında ölmüş halde bulunan Heribert Apfalter, bazı Avusturya milletvekilierine göre Digitalis-Glykoside ile doğal bir ölüm süsü verilerek öldürülmüştür.
Heribert Apfalter'in öldürülmesiyle ortalık daha da karıştı. Biribirlerini suçlayan Avusturya'lı politikacılar, müdürler, ticaret dele· geleri, vd ...
Günümüzde VOEST yöneticilerinin devletin üst düzey kademeleriyle ortaklaşa gerçekleştirdikleri bu skandaim mahkemesi sonuçlanmış değildir. Geçmişte Avusturya üst düzey kademelerinde yer almış ve halen görev yapmakta olan bir çok prominent politikacı (hemen hemen tüm partilare mensup) ve memur, bazen tanık bazen de sanık olarak Avusturya adalet divanı önünde gö· stermelik de olsa hesap vermekte· dir. Olayın tüm boyutlarıyla ortaya çıkması, Avusturya kamuoyunun nezdinde tüm iktidar partilerinin prestijlerinin sıfıra inmesine neden olacaktır. Çünkü VOEST skandalında devletin üst düzey politikacılarının, müdürlerinin, ti· caret delegelerinin aldıkları rüşvetterin haddi ve hesabı yoktur. Sömürgeci İran devleti'nin elinde VOEST'in lran'a Noricum firması vasıtasıyla sevk ettiği milyarlarca dolarlık silalım yüzlerce belgesi ve rüşvet verdikleri onlarca Avusturyalı devlet adamının listesi mevcuttur. Avusturya Devleti'nin Kürt politikacılarının katledilmesi konusunda İran'la uzlaşmasının veya andiaşmasının biricik nedeni bu· dur.
önümüzdeki dönem, ya Avusturya Devleti basınının ve Kamuoyununun tüm şiddetli elştirilerine göz yumarak Iran'la olan uzlaşmasını sürdürecek, ya da bazı politikacılarını cezalandırıp içeri tıkama pahasına Iran'la olan ilişkilerini bir dönem kesecektir. Bakalım hangisi ağır basacak?! !
TESBİT EDILEN KATILLER KIMDiR? Mobammad Djafari - Sabaroodi: Takma adı Abdullah Rabimi • dir. Ramazan karargMıl.arı için planla-
ma ve operasyon şefi. Aynı zamanda Sakız bölgesi İran askeri birliklerinin baş komutanı ve Istihbarat örgütü Savama'nın şefi. Yüzlerce insanın katili. İran Islam Cumhuriyetinin diplomatik pasaportunu taşır.
Mustafa Haji: Takma adı; Haj Fadi. Pasdaran Komutanlığının dış işleri sekreterligini yapar. Viyana'daki katliamı yöneten adam. Yüzlerce insanı öldürmOs azılı bir katil. Diplomat pasaporlu taşır
Amir Mansur Bosorglan: İran ordusunda subay, İran istihbarat servisi savama ile Pasdaran birlikleri arasında kurye. On yıldan fazla Kürdistan' da kalmış kürtçe bilir, eli yüzlerce insanın kanına bulanmış profesyOnel bir katil. İran Islam Cumhuriyeti memur pasaportu taşır.
Not:Bu katillerin resimleri Avusturya polisinde olmasına rağmen şimdiye kadar basma verilmemiştir.
Avusturya'dan bir Ala Yekiti okuru
Aşağıda Kawa Merkez Komitesinin 1-KDP MK sine baş sağlığı dolayısıyla yolladığı mesajı yayırılıyoruz.
KOP .j MERKEZ KOMİTESiNE Değerli Arkadaşlar,
Değerli önder, hayatını Kürdis· tan balikının davasına adayan KOPi Genel Sekreteri Prof. Abdurrahman Qasimlo, Paris Temsilcisi ve KOP -İ Merkez Komite Üyesi Kak Abdülkadir Azar ve Kürdistan davasına yaptıkları hizmetleriyle unutulmayacak olan değerli Kürt politikacısı Prof. Fadıl Mella Resul'un 13.7.1989'da Viyana'da sömürgecilerin kalleşçe pusuları sonucu şehit oluşlarını derin bir üzüntü ile duyduk. Bu saldırı bütün Kürdistan halkına yöneltilmiş, önderlerini ve ulusal kurtuluş kavgasını tas· viye amacı taşıyan haince bir saldırıdır. Kürdistan halkının başı sağolsun. Bu saldırı acımızı ve kinimizi daha da kabartmıştır. Şehitlerimizin intikamlarının acımasız olacağına inacımız ve kararlılığımız tam dır.
15.7.1989 KAWA
Merkez Komitesi
Jı bo Qomlta Merkezi ya Parti Demokrati Kurdistan-iran,
Hevalfn berez,
Me, roja 13.07.1989 lı Viyana bı aliye qolonyalistan bı dafa qeleşi şehidkınna seroke heja, ye ku bo doza Kurdistan jiyana xwe amadekıriye, sekretere gışti ya PDK-i Prof. Abduhrahman Kasimlo, nonere Paris il endame qomita merkezi ye PDK-i Kak Abdolkadir Azari il polltlkvane heja Prof. Fadıl Mela Resul, ye ku ji bo doza Kurdistan xebaten gıranbıha pekaniye, bı xemginlke kur bihist.
Ew enşa lı dıji hemu gele Kurdıstan hatiye kınn. Ew erış bona bertefkırına seroketiya herekeyi netewi il bona berterefkırına şere rızgarlya netewi ye. Sere mılete
Knrdıstan xoşbe. Ve erışe jan O hersa me zMetır kır.
Baweri il daxweziya me ewe kn heyfa şehid@n me bilinsafi be gırt9.
15.07.1989
Qoınita Merkezi ya KA W A
6. Sayfadan devam.
bazı güçleri olduğundan farklı gösterme çabaları Kuzey Kürdistan hakkında ürettikleri politikayı haklı çkaramaz. Bilinmelidir ki Türkiye Devrimcilerinin, Filistin. Tigre ve Eritredeki Ulusal Kurtuluş Hareket· lerine karşı sarmını olup olmadıklarının ölçütü Kuzey Kürdistan Ulusal Kurtuluş Hareketine karşı takınacakları tavırdan geçer. Lenin haklı olarak, kendi burjuvazisinin sömürgelerini görmeyen ve başka ülkelerin sömürgelerini sayınakla bilirerneyen Sosyal Demokratlarla alay ediyordu.
• Ayrıca 16 Ağustosta Paris 'te bir dayanışma açlık grevini ve buna bağlı olarak bir dizi faaliyeti plarılamış bulunmaktayız.
*KAHROLSUN SöMÜRGECILİK!
*KÜRDISTAN SöMÜRGECiLERE MEZAR OLACAK !
Devrimci selamlarımla X e bat
Ala Yekftf 27
www.ars
ivaku
rd.o
rg
İRAN SÖMÜRGECİLİGİNİN
VİYANA KATLİAMI * Dogu Kürdistan Ulusal Milcadele önderlerine y6nelik katliam Kürdistan halkına ve Ulusal Kurtuluş
Milcade/esine y6neliktir.
* Kilrdistan Demokrat Partisi- Iran Genel Sekreteri Prof. Abdurrahman Qassemlo, KDP-1 MK üyesi Kak Abdullah Kadri Azar, Kürt Siyaset Adamı Prof. Fadıl Mel/a Resul kat/edildi.
* Avusturya Hilkümeti Iran Ter6-rist Rejimi'nin karşısında diz ç6ktü.
* Sosyal Demokrasinin ve "Tarafsız" geçinen Avusturyanın
Kürt Halkına bir ihaneti daha.
*Katiller serbest bırakıldı.
• Olaydan hemen sonra KA W A Merkez Komitesi KDP-1 Merkez Komitesine baş saglıl mesajı iletti
1-KDP Genel Sekreteri Abdurrahman Qassemlo
13. Temmuz 1989 da KDP-f Genel Sekreteri Prof. Abdurrahman Qassemlo ve diger Kürt önderlerinin Viyana da alçakça fran Istihbarat örgütünce katledilmesi Kürdistan Bağımsızlık mücadelesine ve halkına indirilmiş bir darbe olarak tarihe yazılacaktır. Kürdistan Ulusal Hareketi ülke bütününde düşmanın oldukça vahşi
saldırılarına maruz kalmaktadır .
Halepce J enositi ile doruga ulaştırılan ve Kürdistan' ın dört parçasında da yoğun bir şekilde sürdürülen bu çağ dışı sömürgeci
saldırıların eşi ve benzerine tesadüf etmek dahi mümkün değildir. Viyana katliamı da yok olmayla pençeleşen ve bu nedenle gün geçtikçe daha çok çag dışılaşan,
insanlıktan uzaklaşan, barbarlaşan
sömürgeci devletlerin saldırı zincirinin bir halkası olarak telakki edilecektir.
Dünya tarihinde, diplomasi geçmişinde böylesine alçakça cinayetler enderdir. Ancak Kürdistan'ın tarihinde, Ulusal Direniş önderlerine anlaşma, barış ve diplomasi adına hazırlanan pusular pek de ender sayılmaz. Bu durum, Kürdistan halkının düşmanlarının durumu ve niteliği noktasında belirli bilgiler sunmaktadır. Onlar, Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinin zafere yakıniaşması karşısında düştükleri
telaşla, insanlıkla, insan olma ile düşünülebilecek en zayıf bağın dahi dışında kalacak türden barbarlığa başvurmaktan hiç bir zaman çekinmemişlerdir, çekinmemektedir. Kürdistan Ulusal Kurtuluş Hareketi bu barbarlığı da boşa
çıkarmanın etkin önlemlerini almak durumuyla karşı karşıyadır. O zaman zafere ulaşmak daha az sancılı
ve daha emin adımlarla olacaktır.
Bugün Kürdistan'ın dört parçasında Kürdistan Ulusal Hareketi içinde değişik sınıfları temsilen, değişik siyasal akımlar yer almaktadır. Ala Yekiti , daha önceleri de belirttiği gibi, Kürdistan Ulusal Kurtuluş Savasına hizmet eden tüm siyasal güçlerin sömürgeciliğe karşı savaşta savunuculuğunu, proletaryanın sesi olmanın sorumluluklarından biri olarak değerlendirmenin gereği olarak üstlenir. Sömürgeciliğe karşı
savaşta siyasi çizgilerinin farklılığına bakmaksızın tüm ulusal kurtuluş şehitlerini kendisinin ve Kürdistan devriminin şehitleri olarak değerlendirerek, sahip çıkar.
Ulusal Kurtuluş Şehitlerimizin mücadelelerini ve katiedilmelerini vesile ederek bağımsızlık mücadelesinin yükseltilmesi savaşını verir. Bu
Doğu ve Güney Kürdistan için geçerli olduğu gibi Kuzey-Batı Kürdistan için de geçerlidir.
Bugün Doğu Kürdistan'da gelişen ulusal mücadelenin tartışmasız önderi Qassernlo ve arkadaşlarının katledilmesi olayında da durum böyledir. Hareketimiz, otonomici hareketin Dogu ve Güney Kürdistan'da ki durumunu M-L bilim ışığında en kararlı, ilkeli ve tutarlı eleştirisini yıllar önce ilk yapanlardandır. Otonomi hedefinin Kürdistan halkı için kurtuluş olmadığını, sömürgeciligi ülkemizden tasfiye etmediğini, bağıms~lık hedefine ulaşmadığını belirterek bilimsel eleştirisini, yurtsever güçleri geliştirme ve dostluğu ilerietme temelinde yaptı. Ayrıca Kürdistan'da feodal-burjuva, burjuva önderliğe yönelik devrimci eleştirilerini hiç bir dönem eksiltmedi. Bu Kürdistan Ulusal kurtuluş mücadelesi için zorunluydu ve zorunlu olarak da kalacaktır. Bu siyasi eleştirilerinin yanısıra, Kürdistan Ulusal Kurtuluş mücadelesi içinde yer alan, ona en küçük hizmette bulunan tüm yurtsever güçlerle dostluk ve ittifak ilişkilerini de devrimci kamuoyuna ayrıntılarıyla açıkladı. Genel ifadeyle dile getirilecek olunursa dostluk ve eleştiri biribirlerini dıştalayan, biribirine zıt .olgular değil tersine Ulusal Kurtuluş mücadelemizde ihtiyaç duyulan zorunlu olgular arasında olduğu gibi biribirlerini geliştirecek, devrimimizi yükseltecek olgulardır.
Abdurrahman Qassemlo, sadece Kürdistan'da değil, Dünya ölçüsünde sosyal demokrasinin önemli şahsiyetlerinden biri olarak Kürdistan davasına hizmetlerde bulunmuştur. Doğu Kürdistan'daki ulusal direnişin önderi olarak tarihimizde sürekli anılacaktır. Uluslar arası alanda Kürdistan sorununun önem kazanmasında büyük katkılarda bulunmuştur. Büyük bir bilim adamı ve bir diplomat olarak KUrdistan Ulusal Kurtuluş mücadelesine önemli değerler kazandırmıştır.
Devamı sayfa 20 de
www.ars
ivaku
rd.o
rg