< $ÇAĞDAŞ YAVINLMI
Ilhan SelçukDUVARIN ÜSTÜNDEKİ TİLKİ
70.000TUKOV içinde)
Cumhuriyet Kitap KulübüÇoğ Pazarlama Â.Ş. Tüıkocajjı Cad. 39/41 (34334) Cağologlu-lstonbul
Cumhuriyet ÇAĞDAŞ YAYINLARI
H. Veldet VelidedeoğluYOL KESEN IRMAK
SO 000TL (KOV içinde)
Cumhuriyet Kitap KulübüÇog Pazarlama A.Ş. Türkocojjı Cad. 39 /41 (34334) Cajjolojjlu-lstonbul
71. Y İ SAYI 25238 / î 5000 TL (KDV içinde) KURUCUSU: YUNUS NADİ (1924-1945) BAŞYAZARI: NADİR NAOİ (1945-1991) 10 KASIM 1884 PERŞEMBE
Sevgive Gerçeklik.
Bu yıl 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, geçen yıllara oranla daha değişik biçimde kutlandı; törenlerdeki biçimsellik aşıldı, protokol çerçevesini kınp aşan bir coşku seli, ortalığı kapladı; halk hayranıma sahip çıktı...
Türkiye Cumhuriye- ti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün gönüllerde yaşadığı, açık seçik görüldü.
10 Kasım böyle bir ortamda yaşanıyor.
56 yıl önce bugün, Atatürk’ün gözlerini yaşama kapadığı gündür; kadın erkek yaşlı genç, o gün Mustafa Kemal’in ölümüne ağlamıştı. Yanm yüzyılı aşkın bir süre sonra, 2000 yılma yaklaşırken, Atatürk’ün değeri, tarihimizdeki yeri, bizim için anlamı, akim imbiğinden süzül- düğünde ve bilimin süzgecinden geçirildiğinde saydamlıkla ortaya çıkıyor.
Arük Atatürk’ü yakından görenler, tanıyanlar, “İstiklal Harbi ” nden ve cumhuriyetin ilanından bilenler yaşamıyorlar. İstanbul’un, İzmir’in ve ülkenin en güzel kentlerinin düşman askerince işgalini gözleriyle görenlerin büyük çoğunluğu öteki dünyaya göçtüler. O günler ancak tarih kitaplarında okunuyor; genç kuşaklar Mustafa Kemal’i duygularıyla değil bilgileriyle ve aklilarıyla değerlendiriyorlar.
Ve sevgiyle coşku sürüyor...
Bu sonuç, Türkiye’nin yaralarına umutla ve güvenle bakmamız için yeterli bir nedendir.
Atatürk cumhuriyeti gençliğe emanet etmişti. Gençlik sözcüğünü “genç kuşaklar” anlamında düşünmek gerekir. Çünkü gençlik ufku görünmeyen bir okyanusun kıyıya çarpan dalgalan gibi birbirinin üstüne gelen kuşaklar a tümelliğini vurgular.
1990’h yıllara gençliği, bütün olumsuzluklara karşın Atatürk’ün emanetini koruyacak durulgücü yapısında taşıyor.
Gençliği köreltmek ve karaltmak yolunda, büyük paralarla donanmış örgütlü güçlerin çırpındığını biliyoruz. Çocuklarımızı daha küçük yaştan Atatürk düşmanlığıyla besleyip yetiştirmek yolunda planh ve programlı siyasetlerin uygulanması -ne yazık ki- devletin şemsiyesi altında yürütülebümiştir. Medrese kafasıyla eğitilip devletin ve toplumun kilit noktalarına geçenlerin sayısı da günden güne artmaktadır.
Yine de bütün bu olumsuz çabalara karşın gençliğimizin cumhuriyete ve Atatürk’e sahip çıkmasındaki anlam nedir?..
★Atatürk’ü eleştirmeye
yeltenenler, devrimlerin saikandan aşağıya ve halka karşı yapıldığım söylerler. Bu sava inananlar da eksik değildir. Ancak bir noktayı unutuyorlar: Mustafa Kemal halka dayan- masaydı, hiçbir zaman bugün toplumun benimsediği ve genç kuşaklara sahip çıktığı yaşam biçimi Türkiye’de kök salamazdı.
Ölümünün 56’ncı yılında, en başta cumhuriyet ve laiklik olmak üzere, Atatürk devrimlerinin değerlerini daha derinden duyumsadığınıza göre Mustafa Kemal, geleceğimizi sezmiş ve görmüştür.
10 Kasım günü bu ger- çeküğn altını çizerek cumhuriyetin kurucusuna şükranlarımızı sunuyoruz.
Cumhuriyet
Büyük Önder Atatürk, aramızdan ayrılışının 56. yılında tüm yurtta anılıyor
Seni özlüyoruzEY TÜRKGENÇLİĞİ! 0¡n*
Haber Merkezi - Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Atatürk, ölümünün 56. yıldönümünde, panel, konferans, gösteri ve resmi törenlerle gurur ve özlemle anılıyor.
Bugün tüm yurtta, dış temsilciliklerimizde, KKTC’de değişik kurum ve kuruluşlarca gerçekleştirilecek etkinliklerle anılacak.Atatürk’ü Anma Haftası kapsamındaki tören ve çeşitli etkinliklerde, “Atatürk ilke ve devrimlerinin önemi” vurgulanacak, emperyalizme karşı savaşan ulusların örnek aldığı Atatürk, O’nu bunca yıl sonra yaşatan ve yaşatacak olan değerlerle bir kez daha anlatılacak. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Atatürk’ün gösterdiği hedeflere bağlı kalına- bildiği için Türkiye Cumhuriyeti’nin 71 yıllık gelişme ve çağdaşlaşma tarihinin, “başarı destanı” olduğunu belirtirken, DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Atatürk düşmanlığını, “ulus ve vatan düşmanlığı, empery alizm uşaklığı” olarak niteledi. SHP ve CHP, bütünleşme kararı doğrultusunda 10 Kasım anma törenlerinde de işbirliği kararı aldılar. Başkentin RP’li Büyükşe- hir Belediyesi ’nin resmi törenler dışında hiçbir etkinlik düzenlemediği gözlenirken, Çankaya Belediyesi önünde ayrı anma programı hazırlandı ve belediye tarafından bastırılan 10 bin adet Atatürk posteri dağıtıldı. RP’li Rize Belediye Başkanı
BUĞUN
Cumhuriyetle
Şevki Yılmaz ise resmi törenlere katılmamak için dünden geçerli olmak üzere süresi belirtilmeyen görev izni çıkardı. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Dcnktaş da gazetemiz aracılığıyla Türkiye Cumhuriyeti yetkililerine “Atatürkçü din adamları yetiştiriniz” çağrısı yaptı.
10 Kasım programı çerçevesinde Ankara’daki ilk tören Anıtkabir’de yapılacak. Anıtkabir’deki devlet törenine, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Başbakan Tansu Çiller, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın ile TBMM Başkan Vekilleri, siyasi partilerin genel başkanlan ve temsilcileriyle, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, bürokrat ve yö
neticiler de katılacak. Atatürk’ün yaşamını yitirdiği saat 09.05’te tüm yurtta 3 dakika süreyle fabrikalar sirenlerini, trafikteki taşıtlar da kornalarını çalacak, bu sırada gönderdeki bayraklar yarıya indirilerek saygı duruşunda bulunulacak. Cumhurbaşkanı Demirel ve Başbakan Çiller ile Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir Anıtkabir’deki törenin ardından, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
■ Arkası Sa. 17, Sii. 3 ’te
Harran’da İmiydin düğünü15 milyarlık tören Harran, bin yıldır özlemini duyduğu Fırat’ın sularına kavuştu. Fırat, Urfa Tl tünelinden by-pass yöntemiyle alınarak dualar eşliğinde Harran’a akıtıldı. Devlete yaklaşık 15 milyar liraya mal olan törene hiçbir muhalefet lideri katılmadı. 1700 resmi davetlinin yanı sıra 20 bini aşkın yurttaş, Fırat’la Harran’ın “düğününe” tanıklık etti.
GAP, kirliliği arttıracak Bölgedegelişecek sanayinin çevresel sorunları yaklaşık iki kat arttıracağı belirtildi. Başbakanlık GAP Bölge Kalkınma İdaresi’nce hazırlatılan araştırmada, toprak ve su düzenindeki değişikliklerin, hayvan türleri ve bitki örtüsünü de etkileyeceği, sudan kaynaklanan hastalıklarda da artış gözleneceği kaydedildi.
Toprak suya kavuştu, insan susuzFırat’ın suları Harran ile buluşurken “GAP Bölgesi” olarak adlandırılan 8 il merkezinin yüzde 76’sında içmesuyu şebekesinin bulunmadığı saptandı.MEHMET SARAÇ, ŞEBNBVI GÜNGÖR, ZAFER AKNAR, KEMAL YURTERİ, MEHMET FARAÇ'm h a b e rle ri ■ 4. Sayfada
Urfa Tl tünelindeki suyu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Harran’a bıraktı. Çiller, GAP’ı “Türkiye’nin geleceği için sonsuza kadar geçerli bir tapu senedi” olarak adlandırdı.
İB D A -C 'd e n
kuşkulanılıyor Hastaneye bomba: 2 yaralıİstanbul Haber Servisi - Cerrahpaşa Tıp
Fakültesi Dahiliye Servisi’tıin beşinci katında bulunan hematoloji bölümüne yerleştirilen basınç tesirli ses bombasının patlaması sonucu iki lösemi hastası yaralandı. Patlamada yaralanan Haşan Urcan (32) ve Halit Ünal (48) isimli hastalar, hastanenin acil servisine kaldırılarak tedavi altına alındılar. Saldırıda, şeriatçı örgüt İBDA-C üzerinde durulduğu
belirtilerek, soruşturmanın başlatıldığı bildirildi. Örgütün yayın organı olarak bilinen Taraf dergisinin son sayısında, okulda başörtüsüne izin vermeyen öğretim üyeleri tehdit edilmişti.
Kalorifer peteğinin yanında bulunan çöp sepetine yerleştirilen bombanın patlaması sonucu, koridorda gezinen Haşan Urcan ile Halit Ünal adlı lösemi hastaları yaralandı. Sağ
kolundan yaralanan Haşan Urcan ile bacaklarından yaralanan Halit Ünal, hastanenin acil servisine kaldırılarak tedavi altına alındılar. Bacaklarından yaralanan Halit Ünal ameliyata alınırken hastaların durumlarının genel olarak iyi olduğu belirtildi. Güvenlik kuvvetleri, patlama nedeniyle hastane çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alırken olay yerine gelen bomba uzmanlan binada genel bir ara
ma yaptılar. Dahiliye servisinin giriş katında bulunan enfeksiyon hastalıktan bölümünde şüpheli bir paket gören bomba uzmanları, pa-■ Arkası Sa. 17, Sii. 1 ’de
KARA SES YENİDEN TC VATANDAŞIRP’LÎ YILMAZ’A SORUŞTURMA■ 17. Sayfada
Bugün C u m h u r iy e t le
KİTAP
GÜNDEMMUSTAFA BALBAY
Partim iz Vanspor Adayımız Vali...
VAN - Turizm ve spor, gerek ülke içindeki gerekse ülkeler arasındaki iletişimin önemli iki halkası.
Beş bin yıla uzanan geçmişiyle, 1980'lere kadar D o ğ u ’daki en önem li turist durağı olan Van, turizmi kaybetmiş, am a sporu yakalamış.
Yolunuz Van’a düşerse herkesin, her şeyin aleyhine konuşun; am a konu Vanspor’a gelince biraz dikkatli olun. Vanspor’la ilgili bilgilerinizin eksik olması bile soğukluk nedenidir.
Cum huriyet Caddesi üzerindeki kahvelerden birinde, kaşıksız getirilen çayı “k ıt la m a "■ Arkası Sa. 17, Sii. 3 ’te
BORSA DOLAR MARK ALTIN
ûDün
2 5 .9 5 1 .5 3 ö n ceki
2 5 .9 1 9 .8 8
oDün
3 6 .5 5 0 ö n ceki3 6 .5 50
Oün2 4 .0 0 0ö n cek i2 4 .2 6 0
ODün
4 5 2 .5 0 0ö n cek i
4 53 .00 0
Mahkemeden Cumhuriyet’e tedbir
İstanbul Haber Servisi- ‘Fethullah Hoca’ olarak tanınan Fethullah Gülen’in, gazetemiz Genel Yayın Koordinatörü Hikmet Çetinkava aleyhine açtığı davada mahkeme, Gülen’in “ihtiyati tedbir” istemini kabul etti. Mahkeme, kararında Çe- tinkaya’nın, Gülen’in ‘kişilik haklarına saldın niteliğinde yazı yazmaması’ için gazetemiz Yazıiş- leri Müdürlüğü’nü uyardı.
Fethullah Gülen, Hikmet Çetinkaya’nın 6 ağus-
■ Arkası Sa. 17, Sii. 1 ’de
SAYFA CUMHURİYET
OLAYLAR VE GÖRÜŞLER10 KASIM 1994 PERŞEMBE
En büyük Türk AtatürkOy avcılarının, siyaset-ticaret-tarikat üçgenindeki inanç sömürücü ve oyuncularının madrabazlığını Atatürk inancı, Atatürk yüreği, Atatürk kafası, Atatürk direnişi ve Atatürk coşkusuyla, Atatürk bilinciyle, Atatürk yurtseverliğiyle etkisiz kılacağız.
YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN Hukukçu
Geçici varlığı sonsuza ti, ulusal varlığımızın en seçkin ve say- göçen Atatürk’ü bir ki- gm simgesidir, şi olarak algılamak yan- Saldırılar: 1919 yürüyüşüne karşı çı-
eçıcı varlığı göçen Atatürk’ü bir ki-
. şi olarak algılamak y an- lıştır. O, yok edilmek is-
! tenen bir ulusun yaşama dönüşünün onuru
dur. Ölüm fetvalarına, idam fermanlarına aldırmadan, yoksunluklara, olumsuz koşullara, elverişsiz ortama ve tüm güçlüklere karşın yasal sanlarını bırakarak halkının başına geçip vatanı kurtaran eşsiz bir kahramandır. Günümüzdeki çarpıklıkların, çelişki ve aykırılıkların çokluğu ve yoğunluğu, Atatürk’ü unutmaktan ve unutturmaktan ileri gelmektedir. O’nu gereğiyle anlamadığımız, anlatamadığımız, simgesi olduğu değerleri koruyup savunamadığımız için kusurluyuz. Bir özeleştiri, kendini sorgulama ve yargılama, O’na yaraşır olma çabalarını değerlendirme günü olması gereken 10 Kasımlarda aynı salonlarda, aynı kişiler, aynı şeyleri söyleyerek O’nu donduruyor, kalıplaştırıyoruz. Oysa, Türkiyemizin her yöresinde, O’nu tanıtmak, ilkelerini benimseterek özlediği sonucu sağlamak için her katta, her alanda çabalarımızı sürdürmek zorundayız. Atatürkçülüğü, Türkiyemizin yaşam felsefesi bilip de Atatürk’ü tabulaştıran kimse olmadığı gibi tabutların peşinden giden kimse de Atatürkçüler arasında yoktur. Öleceğini bilen Atatürk'ün, öldüğünü bilmeyen de yoktur. Ancak, Atatürk bir kişi, bir beden olmaktan ötede, günümüzdeki soyut ve somut tüm değerlerimizin öze-
kanlar, dış destekli değişik nedenli ve değişik görünümlü isyanlarla bağımsızlığı engellemeye çalışanlar, günümüzdeki kimi yapay sorunları çarpıtıp abartarak siyasal ve ulusal birliği parçalamak için Atatürk’e ve Atatürkçülüğe saldırmaktadırlar. Medyanın bir kesiminin kışkırtıp özendirdiği karşıtlık; devleti, ülkeyi ve ulusu bölmeyi amaçlamaktadır. Yalanlarla, iftiralarla, karalamalarla, çirkin oyunlarla giderek azgınlaşan Türkiye düşmanlığı, Atatürk’e yönelik saldırılarını çekinme duymadan sürdürmekte, tırmandırmaktadır. Siyasal nedenle verilen ödünler, toplumsal barışı, ulusal dayanışmayı olumsuz biçimde etkileyecek düzeye gelmiştir. Bunu görmemek aymazlıktır. Ülkesini ve ulusunu sevenlerin içtenlikli çabaları; gelmekte olan karanlığa, sürüklenmekte olunan bataklığa karşı uyarmak, barış ve insanlık çağrılarıyla aydınlığı önermektir. Nankörlüğün ve ihanetin ağırlığından utanmayanlar için söylenecek söz yoktur. Atatürk olmasaydı biz olur muyduk, böyle olur muyduk ya da nasıl olurduk iyi düşünmek gerekir. İşte, uzak yakın çevremiz: İşgal altında ya da bağımsızlık uğraşı veren toplumlar, uluslar, ülkeler... işte bilimin ve usun yadsınmasının acısını yaşayanlar... İstese padişah ve halife olabilecekken, ulusal egemenliği benimseyerek halkına büyük değer verip TBMM’yi açışı...
‘Demokrasi’nin temeli olan ‘Cumhuriyet’i kuruşu... Saltanatı ve hilafeti kaldırıp bir dizi devrimlerle Türkiye’yi yü- celtişi... Türklük bilincini kökleştirmesi... Karşıdevrimciler, 1919 düşmanları; etnik, dinsel ve başka ayrımlarla oyunlar geliştirseler de umduklarını asla bulamayacaklardır.
Din öğesine dayanmadan, ancak dini dışlamadan ve dine karşı olmadan çağdaş bir toplumu, ulusal birliğin mutluluğunda insanlık ailesinin onurlu bir üyesi yapmıştır. Böyle birisine “Türk değil” diyenlere ne denir? Atatürk’ten önde gelen başka bir Türk milliyetçisi yoktur. Milliyetçilik tutuculuk, tutuculuk da milliyetçilik değildir. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halkı “Türkülüsü” tanımıyla birleştiren Atatürk’te bir- leşemezsek yolumuz karanlıktır. Atılanlarının tümünün düşünsel dayanakları çağdaştır. Geleceğe uzanan bir gerçekçilik ve uygunluk vardır. Din hak- kındaki güzel sözlerini, 16 Ocak 1923 İzmit Basın Toplantısı’nı, 7 Şubat 1923 Balıkesir Paşa Camii Hutbesi’ni unutanlar; din düşmanlığı, dinsizlik gibi suçlamalarla temiz inançlı halkımıza Atatürk’ü kötü tanıtmak çabasındadırlar. Bunların hiçbirisinin gerçekle ilgisi yoktur. Dinini kin, kinini din yapanlar.. politikaya dini, dine politikayı sokanlar.. tertemiz inançları çıkarları için araç kılarak sömürenler dindar olamazlar. Özgür düşünce ve özgür inancı sağlayan Atatürk’e dil uzatanların hiçbir değeri yoktur. Atatürk'ün Türklüğe ve Müslümanlığa kazandırdıklarını yad- sıyanlar kendilerini bilmeyenlerdir. Bir papaz, “Avrupa’daki camilerde ezan okutulmuyor. Atatürk olmasaydı camilerinizde belki namaz kılardınız, ama asla ezan duyamazdınız” diyerek dine katkısını överken Atatürk’ü din düşmanlığıyla suçlayanların söyleyecek başka şey bulamadıkları bir gerçektir.
İstiklal Mahkemeleri, öldürmeler, mezar taşlarını kırdırmak, resmi ideoloji, resmi tarih, taşınmaz edinmeler gibi savlarla saldırıda bulunanlar, kendi kişisel bozukluklarını yansıtmaktadırlar.
Kendi dinini özgürce yaşamayı sağlayan, ezan okunacak minareyi, namaz kılınacak camiyi koruyup kollayan Atatürk’ü yerip yalancı din sömürücülerini övmenin anlamsızlığı açıktır. Siyasal nedenlerle aşırı hoşgörü, demokrasiyi yozlaştıran ödünler sürerse yarınlarda büyük bedeller ödenmek zprunda kalınabilir. Kimsenin namazına, orucuna, camisine engel olunmazken., kimse bu nedenlerle kınanmazken.. tersine, devlet desteği verilirken,, azınlıklar bile yakınmazken.. insanlık ve ulusal varlığımız için zorunlu laikliği getirenlerle savunanları hedef göstermek, bu nedenle ölümlerden söz etmek, terbiye ve insanlık dışı sözcükler kullanmak, yalanı ve çirkinliği seçmek hangi dinle, mezheple bağdaşır; böyle insanlık olur mu? Demokratik haklardan yararlanıp değişik görünüm ve nedenlerle us ve bilim dışı yollar izleyerek, hukuku ve demokrasiyi tanımayarak, köktendin- cilik ve sömürücülükle din devleti kurma düşleri gerçekleşemez. Türkiye; aydınlığı, us ve bilim yolunu, ulusal egemenlikle demokrasiyi seçmiştir. Ulusta olan egemenlik, başka güçte bir kimsede olamaz.
Atatürkçülük; Atatürk’ün özetlediği ve simge durumunda yansıttığı düşün demeti, ilkeler toplamıdır. Dogma olmadığı gibi öğreti de değildir. Türkiye’yi Türkiye yapan, bize özgü, özgün kökten değişimin ve dönüşümün çizelgesidir. Kemalizm, Türkiye aydınlanmasıdır. Ulusal aydınlığın kaynağıdır. Atatürkçülüğü ve laikliği bir tanımla sınırlamak; bu değerleri kalıplaştırmak, açılımlarını yasaklamak ve daraltmak olur. Din ve ırk öğelerini dışlayarak bi
reylerin eşitlik ve özgürlüğünü, ortak değerleri savunan, Atatürk milliyetçiliği olarak da anılan ULUSÇULUK; demokrasiyi amaçlayan, ulusal egemenliği ve halk yönetimini gerçekleştiren CUMHURİYETÇİLİK; düşünce ve inanç özgürlüğünü güvenceye alarak hukuk kurallarıyla yönetimi ve uygar yaşantı ilke edinen, her alanda bilimin aydınlığını, usun öncülüğünü ve insanın yüceliğini gözeten, dinlere karşı olmayıp bu özgürlüğe olumlu ya da olumsuz yaklaşımı aykırı bulan LAİKLİK; her tür ayrıma ve ayrıcalığa karşı çıkarak genelliği, eşitliği, toplumcu anlayışı öne alan HALKÇILIK Atatürkçülüğün özetlenen kimi ilkeleridir. Hepsi insanlık, uygarlık, çağdaşlık, mutluluk, esenlik, barış, dostluk ve başarı içindir. Yaşamın getirdiği bu ilkeler, soylu bir anlayışın ve şanlı bir yürüyüşün yollarıdır.
Sonuç: Atatürk ve Atatürkçülük birbirinden ayrılamaz. Atatürk ve Atatürkçülük; bağımsızlık, özgürlük, egemenlik, insanlık, barış, demokrasi, çağdaşlık, aydınlanma, adalet, namus ve onur demektir. Türkiye demektir. Atatürkçü olmak; en başta insan olmak, adam olmak, yurtsever olmaktır. Atatürk ölmüştür. Atatürkçüler de ölecektir, öldürülmüşlerdir de. Ancak bir düşünce ve görüş olan Atatürkçülüğü kimse öl- düremez.
Oy avcılarının, siyaset-ticaret-tarikat üçgenindeki inanç sömürücü ve oyuncularının madrabazlığını Atatürk inancı, Atatürk yüreği, Atatürk kafası, Atatürk direnişi ve Atatürk coşkusuyla, Atatürk bilinciyle, Atatürk yurtseverliğiyle etkisiz kılacağız. Gücümüz Atatürk’tür. Üstün nitelikli, gerçekçi Atatürk’ü yaşatan Atatürkçülük, Türkiye gerçeğidir.
Ne mutlu ‘Atatürk’ü olanlara ve Atatürkçü olanlara!
PENCEREKadının Saçına Özgürlük...’
Ölüm ünün 56’ncı, devrim inin 71 ’inci yılında, Atatürk yalnız Türkiye'de değil, dünyada güncel...
Niçin?..Sorunun yanıtı çok yalın:Ç ünkü b ir m ily a r n ü fu s lu İs la m d ü n ya s ın d a ‘Aydınlan
m a D evrim i’n/n ka vg a s ı s ü rü y o r; b ir yanda ş e r ia tç ı la r var, ö te ya n d a A yd ın la n m a c ıla r...
Nobel Ödüllü yazar Necip Mahfuz’u geçenlerde M ıs ır’da bir yobaz bıçakladı; Bangladeşli Teslime Nesrin, yurdundan kaçm ak zorunda kaldı; Hint asıllı Ingiliz ya zar Salman Rüşdü’nün boynunda idam fetvası var; Türk yazarı Aziz Nesin, diri diri yakılm aktan kılpayı kurtuldu.
M üslüm an coğrafyasında Tacikistan’dan C ezay ir'e dek Atatürk güncel...
Orta Asya'daki M üslüm an Türk toplum larının önünde iki model var: Ya şeriata dayanan dinsel devlet m odelini seçecekler, ya Atatürk’ün laik Türkiye Cum huriyeti m odelini yeğleyecekler; bu ikilem in sıkıntısında yaşıyorlar.
Şeriatçı, bir m ilyarlık İslam dünyasında nereye baksa, Atatürk’ü karşısında buluyor.
★Aydınlanm a Çağı: 18’inci Yüzyıl!..Ancak zam ana ve uzam a yayılan ‘A y d ın la n m a fe lse -
fes /’ni an lam ak için R ö n e s a n s 'ı ve R e fo rm ’u bellem ek gerekiyor. Aydınlanm a, kökü derin lerde bir kaynaktır, bir dünya görüşü ve yaşam biçimidir; ortaçağ resim sanatında neden çıplak insan bedeni yok gibidir de Rönesans’ta bu durum değişmiştir?.. 1923’e çok uzak gibi görünse de, bu sorunun yanıtı, K em alist devrim in içeriğini özüm sem ek için gereklidir. A ydınlanm a felsefesini öğrenm eden Atatürk’ü konuşm ak olanaksızdır; bu eksiklik, konuyu yüzeysel siyasetin sığlığ ıyla sınırlar.
Aydınlanm a, en kısa tanım ıyla “ A k lın ina n ç ta n , b i l i m in d in d e n b a ğ ım s ız la ş m a s ıd ır ’ ’; bu aşam ayı yaşam ayan toplum, laik yaşam biçim ine kavuşam az, dem okrasiyi kuram az.
İslam coğrafyasında dem okrasiye en yakın ülke, 1923 D evrim i’yle laikliğin tem ellerini atan Türkiye'dir.
Halk, Atatürk'ü seviyor. Nedensiz değil bu sevgi..
ARADA BİRMUHSINE HELIMOGLU YAVUZHalkbilimci- Yazar___________________________
Mustafa Kemal (Sarışın K urt)
Yüreğiyle ve beyniyle üretip yaratan her insan, her yazar gibi, benim de kolayca incinebilir “n a if" bir yönüm var. Yani, bir başka deyişle “A k h ille u s ’u n to p u ğ u " . Bu nedenle de zam an zam an yaşadığım derin kırılmışlıklarda, kendi içimde uzun bir yolculuğa çıkıyor ve bazen de dönüş yolunu bulm akta zorlanıyor, gecikiyorum .
İşte böyle zam anlarda, Ç a n kaya ’ya giderim . Atatürk’ün, şu anda m üze olan eski köşküne. O yalın, anlam ve duygu yüklü bağ evine. H er gidişim de de m ekânların ve m akam ların insanları değil, insanların oturdukları mekânları ve m akam ları yücelttiğini b ir kez daha anlarım. Her köşeye, her eşyaya uzun uzun bakarım . Ö zellikle o, Köşk’ün kuleli bölüm ündeki, çalışm a masasının önünde serili duran ve daha çocukken, ilk gördüğüm de birden korkup irkildiğim beyaz ayı postunun yanında uzun uzun durup yazı m asasına bakarım . O rada im zalanan kararları, yazılan yazıları, yapılan çalışmaları düşünürüm. Sonra da o b ü y ü k insan ın karşılaştığı ihanetleri, yaşadığı yanlış anlaşılmaları, aşm ak zorunda kaldığı derin kırılmışlıkları... Ve kendi kırılmışlığımı onunkilerin yanında önem siz bulup bir yana itm eye çalışırım. Bu benim için, “k e n d im e /caçış’la rd an bir geri dönüş yolu, bir kurtuluş olur.
Özellikle başka ziyaretçilerin olmadığı günlerde, girişte uzun uzun otururum. O kuyarak tanıyıp anladığım ve kimilerini pek çok sevdiğim o dönem in insanlarıyla söyleşirim. En çok d a Fikriye Hanım’la Salih Bozok’a yakınlık duyarım . Onlar ki Mustafa Kemal’i, ‘O ’nu yitirm enin acısına dayanam ayacak ve bu acıyla canlarına kıyacak kadar, onu tutkuyla seven insanlar...
Karşım da bir an, Latife Hanım’ın kendinden emin, iddialı am a M ustafa Kem al’e gönlünce sahip olam am anın verdiği acıyla gölgelenm iş yüzü belirir. Sonra, kocam an açılm ış gözleriyle ince, duygulu, tutkulu, iddiasız ve içten Fikriye H anım ’ı görürüm . Fikriye Hanım; M ustafa Kem al’in uyuduğu, istasyondaki küçük karargâh binasının yatak odasını, Çerkez Etem, nöbetçiyi atlatarak basm aya kalktığında, yastığının altından hiç eksik etm ediğin ta bancana davrandığından beri, gönlüm hep senin yanında oldu. Hele, M ustafa K em al’i Latife Hanım ’a bırakm anın acısıyla, şakağına dayadığın tabancadan çıkan kurşun, bu duygum u iyiden iyiye pekiştirdi. Sen benim için, M a d a m B o v a ry ’nin, A n n a K a re n in a ’nın çok daha onurlu, çok d ah a duyarlı bir başka benzerisin. Gelecekte, senin bu trajedin üstüne bir senaryo yazm ak düşüncesini, hep kafam ın arkasında bir yerlerde saklıyorum.
Bu insanlarla içeride uzun süre söyleştikten sonra, dışarı çıktığ ım da, kendimi bir başka dünyadan gelmiş gibi duyum sarım . Sonra, dönüp K ö ş k ’e bir de dışarıdan bakarım. Artık bu ziyaretlerim e alışkın olan m üze görevlisi bir gün, içeride niçin bu kadar uzun kaldığımı sordu. “O n u n la k o n u ş u y o ru m ” dedim . Kafası karıştı ve büyük bir saflıkla “ Ç o k m e ra k e ttim , y ü k s e k ses le konuş da b en d e d u y a y ım ” dedi. Ona, bunun bir “ iç k o n u ş m a ” olduğunu söylediğim de ise kafası iyice karıştı.
Bu 10 K asım ’da da (bugün) A nıtkabir’e gideceğim . Ona, Latife Hanım için kırmızı bir gül, Fikriye Hanım içinse “k a n a y a n ” bir karanfil götüreceğim .
Nâzım’ın o ünlü deyişiyle, "S arış ın K u r t" ; seni seviyorum ve senin için diyorum ki: O na ağıt yakm ayalım , onu süslü sözcüklerin kısır döngüsüne oturtup bir rozet diye yakam ıza takm ayalım . O büyük insanı bilimin, sanatın, uygarlığın aydınlığında; usumuz, yüreğim iz ve bilincimizle analım bugün ve her zam an...
Sevgili eşim, babamız
ŞERİF YILDIZ’ıbeklenmeyen bir kalp krizi sonrası kaybettik. Cenazesi 10.11.1994 Perşembe günü (bugün) Bahçelievler Yayla Camii'nde kılınacak ikindi
namazı sonrası Kocasinan Mezarlığı'nda toprağa verilecektir.
AİLESİ
Gün.İktisatgünü.
M e v d u a tın ız fa r k lı b ir y o r u m la d e ğ e r le n iy o r !Bugün İk tisa t 'a gelin. Kaliteli servis ve yüksek kazançla tanışın .
İktisatlı olunca, hep İktisatlı kalacaksınız.
İKTİSATSAİKASI
Genel M üdürlük Büyükdcrc Cad. No: 165 Escnlcpe. 80504 / İstanbul Tel: 0212 274 İ l i l * Merkez Şube Büyükdcrc Cad. No: 165 Escmcpe, 80504/ İstanbul Tel: 0212 274 70 20 • Bahçekapı Şubesi Şeyh Mehmet Geylani Mahallesi Arpacılar Sok. No: 19-21 -23 Eminönü. 34420/lstanbul Tel: 0 2 12 5 12 01 60 Elmada* Şubesi Cumhuriyet Cad. No: 89-9! Elmadağ. 802.30 / İstanbul Tel: 0212 230 09 18- Bay rampaya Şubesi Abdi İpekçi Cad. No; 64 Bayrampaşa. 34160 / İstanbul Tel: 0 2 12 565 14 30 • Bakırköy Şubesi İncirli Cad. No: 25 Bakırköy. 34740 / İstanbul Tel: 0212 543 53 9.3
K arakin Şubesi Kemankeş Mah. Maliye Cad. No: 28 Karaköy / İstanbul Tel: 0212 251 72 38 • Kadıköy Şubesi Bağdat Cad No: .308 Erenköy, 81070/ İstanbul Tel: 0216 368 26 82 • Ankııra Şubesi Atatürk Bulvan No: 169 Kavaklıdere. 06680 / Ankara Tel: 0312 417 99 80 Adana Şubesi Atatürk Bulsan Belediye Karşısı 01120/Adana Tel: 0322 458 27 84 Bursa Şubesi Fevzi Çakmak Cad. No: 67 16050/Bursa Tel: 0224 255 7080 • Denizli Şubesi Enver Paşa Cad. No: 5 2 0100 /Denizli Tel: 0258 265 14 73
Gaziantep Şubesi Suburcu Cad. No: 2 27400/Gaziantep Tel: (»342 220 78 50 »İzmir Şulıesl Cumhuriyet Meydanı No: 11 Alsancak. .35214 / İzmir Tel: 0232 463 69 69 • Bireysel Bankacılık Şubesi Büyükdcrc Cad. No: 165 Esentepe 80504 / İstanbul Tel: 0212 274 7092
M ustafa Kem al, varoluşum uzun sim gesine dönüşm üştür, dünya tarihinde benzersiz karm aşıklıkta bir kurtuluş savaşıy la Ayd ın lanm a devrim inin iç içe geçm esi, Atatürk'ün kim liğinde vurgulanıp som utlaşıyor; halk sezgisi, bu karm aşıklığı bir tek insanda özüm seyip tekilleştiriyor.
Son yarım yüzyılda, Türkiye çok partili rejim i yaşadı, nice seçim yapıldı, nice siyasal parti ya da askeri darbe geldi geçti...
M ustafa K em al'e dönük halkın sevgisi sürüyor.
Çünkü Atatürk; bir bilinci, onuru, kurtuluşu, varoluşu sim g elem ekle birlikte, geleceğe dönük bir yaşam biçim inin de önderidir. Yobazın kederli toplum una, şeriatçının iç karartan düzenine karşılık, M ustafa Kemal; aydınlığı, neşeyi, bireyin özgürlüğünü, dansı, oyunu, yarınları, insanlaşm ayı vurguluyor; çarşafın ya da türbanın karanlığına hapsedilen genç kızın saçları, Atatürkçülükte rüzgârını bulup savrulacak, güneşte dalgalanacaktır.
Kadının saçına başına özgürlük, Aydınlanm a'yı benim seyen Türkiye’de olanak kazanır..
insan aklına yobazın bukağısı vurulm ayacaktır...
Şeriatçılık geçm iştir...A ydın lanm a gelecek...
★Atatürk, 1923 D evrim i’nin
71 ’inci, ölüm ünün 56’ncı yılında gündem in birinci m addesi!..
Yalnız Türk iye ’de değil..Bütün dünyada...1961 yılında İran 'a git
miştim, gezi notlarımın sonunu şöyle bağladım :
“ İra n , A ta tü rk ’ü g ö rm e m iş b ir T ü rk iy e ’d ir . "
Türkiye, A tatürk’ü yaşamış bir Türkiye’dir; hiçbir güç, bu gerçeği tersine çe- virem ez.
İLAN T C
SİLİVRİASLİYEHUKUK
HÂKİM LİĞİ’NDENDosya No: 1993/569 Davacı Bertal Doğan
tarafından davalı Ayten Çankaya aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının mahkememizde yapılan açık duruşması sonunda:
Silivri ilçesi Alipaşa Köyü 1164 parselde kayıtlı taşınmazda 1/2 hissesi bulunan davalı Ayten Çankaya’nın bu hissesinin iptali ile davacı Beı tal Doğan adına tapuya tesciline toplam 4.290.000.- TL. yargılama masrafı ile 5. 000.000.-TL. ücreti vekaletin davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş olup, işbu karar davalı Ayten Çankaya'ya tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın: 12470
Taha Toros Arşivi
* 0 0 1 5 2 0 3 6 7 0 0 6 *