I
KUR’AN OKUMA ve TECVİD I
İLİTAM LİSANS PROGRAMI
PROF. DR. ABDULLAH EMİN ÇİMEN (Editör)
DOÇ. DR. KERİM BULADI
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ
II
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ
İLİTAM LİSANS PROGRAMI
KUR’AN OKUMA ve TECVİD I
Editör
PROF. DR. ABDULLAH EMİN ÇİMEN
Yazarlar
PROF. DR. ABDULLAH EMİN ÇİMEN
DOÇ. DR. KERİM BULADI
III
ÖNSÖZ
Son ilahi dinin kutsal metni Kur’an-ı Kerim, onu insanlığa ulaştıran Hz. Muhammed
(sav) tarafından okunmuş, Müslümanların onu nasıl okuyacaklarının usül ve kaideleri Allah’ın
ona öğrettiği şeklide bizzat onun tarafından belirlenmiştir.
Raısulullah’ın (sav) belirlediği Kur’an okuyuş şekline dair usûl ve kaidelerin tümüne
daha sonraki dönemlerde tecvid adı verilmiştir. Her ne kadar Rasulullah (sav) ve sahabe
döneminde bu usul ve kaideler tecvid ismiyle anılmamış olsa da, tecvid kurallarına uymaksızın
Kur’an-ı Kerim’i Peygamberimizin (sav) ve sahabenin okuduğu gibi okuma imkanı yoktur. Bu
nedenle olsa gerek ki meşhur tecvid ve kıraat alimi İbnü’l-Cezerî, “Kur’an-ı Kerim’i tecvidli
okumayan günahkar olur.” diyerek Kur’an’ın lafzının okunuşunda tecvid ilminin ne derece
gerekli olduğunu ortaya koymuştur.
Kur’an-ı Kerim gelişi güzel, sıradan, lalettayn, basit bir metin değildir; o ilahi bir
metindir, Allah’ın kelamıdır. Allah’ın kelamı başka kelamlara benzemediği gibi, okunuşu da
başka kelamların okunuşuna asla benzemez. Onun kendine has okunuş metotları ve usulleri
vardır. Bu metot ve usuller bütünü Tecvid kaidelerini oluşturur.
Ülkemizde İlahiyat Fakültesi lisans programlarında yaklaşık dört yıldır 8 (sekiz)
dönemin tamamında var olan tek ders Kur’an Okuma ve Tecvid dersidir. Bu ders sayesinde
İlahiyat Fakültesi öğrencileri Allah’ın kelamı Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma bilgi ve becerisine
ulaşmakta, her dönem alanla ilgili bilgilerini tazeleme ve yeni bilgiler edinme fırsatına sahip
olmaktadırlar. İlahiyat ön lisans programında Kur’an Okuma ve Tecvid dersi maalesef
bulunmamaktadır. İLİTAM lisans tamamlama programı öğrencileri ise 4 (dört) dönemin
tamamında bu dersi okuma fırsatı bulabilmektedirler. Bu nedenle örgün eğitimde 8 (sekiz)
dönemde takip edilen program İLİTAM’da 4 (dört) dönemde verilmekte ve adeta
yoğunlaştırılmış bir program uygulanmaktadır. Konulardaki yoğunluk bu zorunlu gerekçeden
kaynaklanmaktadır.
Her bölüm adını işlenen tecvid konusundan almış ve bu bölümlerin her biri dört ana
başlıkta ele alınmıştır. Bunlar sırasıyla “Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık: Ezber, Yüzünden
Okuma”, “Tecvid” ve “Okuma Parçası”ndan oluşmaktadır. Ayrıca her bölümün başında “Bu
Bölümde Neler Öğreneceğiz?”, “Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular”, “Bölümde
Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri”, “Anahtar Kavramlar” ve “Giriş” başlıkları
altında konunun anlaşılmasına yönelik önemli bilgiler sunulmuştur. Her bölümün sonunda ise
“Uygulamalar”, “Uygulama Soruları”, Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti”, “Bölüm Soruları” ve
“Cevaplar” başlıklarıyla konunun adeta yeniden tekrarı ve sağlamlaştırılması yapılmıştır.
Bu ders metinlerinin Allah’ın yüce kelamı Kur’an-ı Kerim’i tanıma ve tecvidli bir
şekilde okuyabilme alanında katkı sağlayacağı ümidindeyiz. Allah Telala Hazretleri bu naçiz
sa’yimizi meşkûr eylesin, amin.
Prof. Dr. Abdullah Emin Çimen
Doç. Dr. Kerim Buladı
IV
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ ............................................................................................................................................................ III İÇİNDEKİLER .................................................................................................................................................... IV KISALTMALAR .................................................................................................................................................. X YAZARLAR NOTU ............................................................................................................................................ XII 1. TECVİDE GİRİŞ .............................................................................................................................................. 1
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? ........................................................................................................................ 2 Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular ............................................................................................................... 3 Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri ................................................................................. 4 Anahtar Kavramlar .............................................................................................................................................. 5 Giriş ..................................................................................................................................................................... 6 1.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık ............................................................. Hata! Yer işareti tanımlanmamış.
1.1.1. Ezber ..................................................................................................................................................... 7 1.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Duaları: Sübhaneke, Tahiyyât ve Salli/Bârik Duaları ..................... 7 1.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: Aşr-ı Şerifler ................................................................................................... 7 1.1.1.2.1. Bakara Suresi, 285-286. Ayetler ..................................................................................................... 7 1.1.1.2.2. Haşr Suresi, 20-24. Ayetler ............................................................................................................. 8 1.1.1.2.3. Bakara Suresi, 151-157. Ayetler ..................................................................................................... 9 1.1.2. Yüzünden Okuma: Nebe Suresi ............................................................................................................ 9
1.2. Tecvid: Tecvid’in Tanımı ............................................................................................................................. 10 1.3. Kur’an-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler: Kur’an’da Allah ........................................................ 12 1.4. Okuma Parçası: Tecvid Nedir? ................................................................................................................... 14 Uygulamalar ...................................................................................................................................................... 16 Uygulama Soruları ............................................................................................................................................ 17 Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti ........................................................................................................................ 18 Bölüm Soruları .................................................................................................................................................. 19 Cevaplar ............................................................................................................................................................ 21
2. TECVİDLİ OKUYUŞ ŞEKİLLERİ ...................................................................... Hata! Yer işareti tanımlanmamış.2
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? ...................................................................................................................... 23 Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular ............................................................................................................. 24 Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri ............................................................................... 25 Anahtar Kavramlar ............................................................................................................................................ 26 Giriş ................................................................................................................................................................... 27 2.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık ............................................................................................................... 28
2.1.1. Ezber ................................................................................................................................................... 28 2.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Duaları: Kunut ve Rabbenâ Âtina / Rabbenâğfirlî Duaları ........... 28 2.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: Yâsîn Suresi 1. Sayfa..................................................................................... 28 2.1.2. Yüzünden Okuma: Nâzi’ât Suresi ........................................................................................................ 29
2.2. Tecvid: Tecvidli Okuyuş Şekilleri (Okuyuş Hızı Bakımından): Tahkik, Tedvîr, Hadr .................................... 30 2.3. Kur’an-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler .................................................................................. 32 2.4. Okuma Parçası: Tecvid Nedir? ................................................................................................................... 33 Uygulamalar ...................................................................................................................................................... 34 Uygulama Soruları ............................................................................................................................................ 35 Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti ........................................................................................................................ 36 Bölüm Soruları .................................................................................................................................................. 37 Cevaplar ............................................................................................................................................................ 39
3. HARFLER ve MAHREÇLERİ .......................................................................................................................... 40
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? ...................................................................................................................... 41 Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular ............................................................................................................. 42 Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri ............................................................................... 43 Anahtar Kavramlar ............................................................................................................................................ 44 Giriş ................................................................................................................................................................... 45 3.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık ............................................................................................................... 46
V
3.1.1. Ezber ................................................................................................................................................... 46 3.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Sureleri: Nâs, Felak ve İhlâs Sureleri ........................................... 46 3.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: Yâsîn Suresi 2. Sayfa..................................................................................... 46 3.1.2. Yüzünden Okuma: Abese Suresi ......................................................................................................... 47
3.2. Tecvid:Harfler Mahreçleri .......................................................................................................................... 48 3.3. Kur’an-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler .................................................................................. 49 3.4. Okuma Parçası .......................................................................................................................................... 50 Uygulamalar ...................................................................................................................................................... 52 Uygulama Soruları ............................................................................................................................................ 53 Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti ........................................................................................................................ 54 Bölüm Soruları .................................................................................................................................................. 55 Cevaplar ............................................................................................................................................................ 57
4. HARFLERİN SIFATLARI ................................................................................... Hata! Yer işareti tanımlanmamış.
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? ...................................................................................................................... 59 Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular ............................................................................................................. 60 Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri ............................................................................... 61 Anahtar Kavramlar ............................................................................................................................................ 62 Giriş ................................................................................................................................................................... 63 4.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık ............................................................................................................... 64
4.1.1. Ezber ................................................................................................................................................... 64 4.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Sureleri: Mesed ve Nasr Sureleri ................................................. 64 4.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: Yâsîn Suresi 3. Sayfa..................................................................................... 64 4.1.2. Yüzünden Okuma: Küvviret Suresi ..................................................................................................... 65
4.2. Tecvid: Harflerin Sıfatları ........................................................................................................................... 66 4.3. Kur’an-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler .................................................................................. 67 4.4. Okuma Parçası .......................................................................................................................................... 68 Uygulamalar ...................................................................................................................................................... 70 Uygulama Soruları ............................................................................................................................................ 71 Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti ........................................................................................................................ 72 Bölüm Soruları .................................................................................................................................................. 73 Cevaplar ............................................................................................................................................................ 75
5. HARFLERİN SIFATLARI (devam) ................................................................................................................... 76
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? ...................................................................................................................... 77 Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular ............................................................................................................. 78 Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri ............................................................................... 79 Anahtar Kavramlar ............................................................................................................................................ 80 Giriş ................................................................................................................................................................... 81 5.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık ............................................................................................................... 82
5.1.1. Ezber ................................................................................................................................................... 82 5.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Sureleri: Kâfirûn, Kevser ve Mâ‘ûn Sureleri ................................ 82 5.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: Yâsîn Suresi 4. Sayfa..................................................................................... 82 5.1.2. Yüzünden Okuma: İnfitâr Suresi ......................................................................................................... 83
5.2. Tecvid: Harflerin Sıfatları (devam) ............................................................................................................. 83 5.3. Kur’an-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler .................................................................................. 84 5.4. Okuma Parçası .......................................................................................................................................... 85 Uygulamalar ...................................................................................................................................................... 87 Uygulama Soruları ............................................................................................................................................ 88 Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti ........................................................................................................................ 89 Bölüm Soruları .................................................................................................................................................. 90 Cevaplar ............................................................................................................................................................ 92
6. MEDLER ...................................................................................................................................................... 93
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? ...................................................................................................................... 94 Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular ............................................................................................................. 95 Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri ............................................................................... 96
VI
Anahtar Kavramlar ............................................................................................................................................ 97 Giriş ................................................................................................................................................................... 98 6.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık ............................................................................................................... 99
6.1.1. Ezber ................................................................................................................................................... 99 6.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Sureleri: Kureyş ve Fîl Sureleri .................................................... 99 6.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: Yâsîn Suresi 5. Sayfa..................................................................................... 99 6.1.2. Yüzünden Okuma: Mutaffifîn Suresi................................................................................................. 100
6.2. Tecvid: Medler: Meddin tarifi, Med harfleri ve Med çeşitleri, Medd-i Tabii ........................................... 101 6.3. Kur’an-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler ................................................................................ 101 6.4. Okuma Parçası ........................................................................................................................................ 103 Uygulamalar .................................................................................................................................................... 108 Uygulama Soruları .......................................................................................................................................... 109 Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti ...................................................................................................................... 110 Bölüm Soruları ................................................................................................................................................ 111 Cevaplar .......................................................................................................................................................... 113
7. MEDD-İ MUTTASIL .................................................................................................................................... 114 Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? .................................................................................................................... 115 Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular ........................................................................................................... 116 Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri ............................................................................. 117 Anahtar Kavramlar .......................................................................................................................................... 118 Giriş ................................................................................................................................................................. 119 7.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık ............................................................................................................. 120
7.1.1. Ezber ................................................................................................................................................. 120 7.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Sureleri: Nasr Suresi .................................................................. 120 7.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: Yâsîn Suresi 6. Sayfa................................................................................... 120 7.1.2. Yüzünden Okuma: İnşikâk Suresi ...................................................................................................... 121
7.2. Tecvid: Medd-i Muttasıl ........................................................................................................................... 121 7.3. Kur’an-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler ................................................................................ 122 7.4. Okuma Parçası ........................................................................................................................................ 125 Uygulamalar .................................................................................................................................................... 131 Uygulama Soruları .......................................................................................................................................... 132 Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti ...................................................................................................................... 133 Bölüm Soruları ................................................................................................................................................ 134 Cevaplar .......................................................................................................................................................... 136
8. MEDDİ-İ MUTTASIL (Devam…) .................................................................................................................. 137
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? .................................................................................................................... 138 Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular ........................................................................................................... 139 Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri ............................................................................. 140 Anahtar Kavramlar .......................................................................................................................................... 141 Giriş ................................................................................................................................................................. 142 8.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık ............................................................................................................. 143
8.1.1. Ezber ................................................................................................................................................. 143 8.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Sureleri: Kâfirûn Suresi .............................................................. 143 8.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: Mülk Suresi 1. Sayfa ................................................................................... 143 8.1.2. Yüzünden Okuma: Burûc Suresi ....................................................................................................... 143
8.2. Tecvid: Medd-i Muttasıl ........................................................................................................................... 145 8.3. Kur’an-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler ................................................................................ 145 8.4. Okuma Parçası ........................................................................................................................................ 148 Uygulamalar .................................................................................................................................................... 153 Uygulama Soruları .......................................................................................................................................... 154 Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti ...................................................................................................................... 155 Bölüm Soruları ................................................................................................................................................ 156 Cevaplar .......................................................................................................................................................... 158
VII
9. MEDD-İ MUNFASIL ................................................................................................................................... 159
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? .................................................................................................................... 160 Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular ........................................................................................................... 161 Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri ............................................................................. 162 Anahtar Kavramlar .......................................................................................................................................... 163 Giriş ................................................................................................................................................................. 164 9.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık ............................................................................................................. 165
9.1.1. Ezber ................................................................................................................................................. 165 9.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Sureleri: Kevser Suresi............................................................... 165 9.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: Mülk Suresi 2/3. Sayfalar ........................................................................... 165 9.1.2. Yüzünden Okuma: Târık – A’lâ Sureleri ............................................................................................ 166
9.2. Tecvid: Medd-i Ârız .................................................................................................................................. 167 9.3. Kur’an-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler ................................................................................ 167 9.4. Okuma Parçası ........................................................................................................................................ 170 Uygulamalar .................................................................................................................................................... 177 Uygulama Soruları .......................................................................................................................................... 178 Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti ...................................................................................................................... 179 Bölüm Soruları ................................................................................................................................................ 180 Cevaplar .......................................................................................................................................................... 182
10. MEDD-İ MUNFASIL (devam) ................................................................................................................... 183
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? .................................................................................................................... 184 Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular ........................................................................................................... 185 Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri ............................................................................. 186 Anahtar Kavramlar .......................................................................................................................................... 187 Giriş ................................................................................................................................................................. 188 10.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık ........................................................................................................... 189
10.1.1. Ezber ............................................................................................................................................... 189 10.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Sureleri: Mâ’ûn Suresi ............................................................. 189 10.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: Hümeze, Asr, Tekâsur ve Kari'a Sureleri .................................................. 189 10.1.2. Yüzünden Okuma: Ğâşiye Suresi .................................................................................................... 191
10.2. Tecvid: Medd- Munfasıl (devam) ........................................................................................................... 191 10.3. Kur’an-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler .............................................................................. 192 10.4. Okuma Parçası ...................................................................................................................................... 194 Uygulamalar .................................................................................................................................................... 196 Uygulama Soruları .......................................................................................................................................... 197 Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti ...................................................................................................................... 198 Bölüm Soruları ................................................................................................................................................ 199 Cevaplar .......................................................................................................................................................... 201
11. MEDD-İ ‘ÂRIZ .......................................................................................................................................... 202
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? .................................................................................................................... 203 Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular ........................................................................................................... 204 Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri ............................................................................. 205 Anahtar Kavramlar .......................................................................................................................................... 206 Giriş ................................................................................................................................................................. 207 11.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık ........................................................................................................... 208
11.1.1. Ezber: .............................................................................................................................................. 208 11.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Sureleri: Kureyş Suresi ............................................................ 208 11.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: ‘Âdiyât ve Zilzâl Sureleri ........................................................................... 208 11.1.2. Yüzünden Okuma: Fecr Suresi ........................................................................................................ 209
11.2. Tecvid: Medd-i ‘Ârız ............................................................................................................................... 209 11.3. Kur’an-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler .............................................................................. 210 11.4. Okuma Parçası ...................................................................................................................................... 213 Uygulamalar .................................................................................................................................................... 215 Uygulama Soruları .......................................................................................................................................... 216
VIII
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti ...................................................................................................................... 217 Bölüm Soruları ................................................................................................................................................ 218 Cevaplar .......................................................................................................................................................... 220
12. MEDD-İ LÂZIM ....................................................................................................................................... 221
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? .................................................................................................................... 222 Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular ........................................................................................................... 223 Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri ............................................................................. 224 Anahtar Kavramlar .......................................................................................................................................... 225 Giriş ................................................................................................................................................................. 226 12.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık ........................................................................................................... 227
12.1.1. Ezber ............................................................................................................................................... 227 12.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Sureleri: Fîl Suresi .................................................................... 227 12.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: Beyyine Suresi .......................................................................................... 227 12.1.2. Yüzünden Okuma: Beled Suresi ...................................................................................................... 228
12.2. Tecvid: Medd-i Lâzım ............................................................................................................................. 228 12.3. Kur’an-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler .............................................................................. 229 12.4. Okuma Parçası ...................................................................................................................................... 231 Uygulamalar .................................................................................................................................................... 232 Uygulama Soruları .......................................................................................................................................... 233 Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti ...................................................................................................................... 234 Bölüm Soruları ................................................................................................................................................ 235 Cevaplar .......................................................................................................................................................... 237
13. MEDD-İ LÎN ............................................................................................................................................ 238
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? .................................................................................................................... 239 Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular ........................................................................................................... 240 Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri ............................................................................. 241 Anahtar Kavramlar .......................................................................................................................................... 242 Giriş ................................................................................................................................................................. 243 13.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık ........................................................................................................... 244
13.1.1. Ezber: Kadr ve ‘Alak Sureleri ........................................................................................................... 244 13.1.2. Yüzünden Okuma: Şems Suresi ...................................................................................................... 245
13.2. Tecvid: Medd-i Lîn.................................................................................................................................. 245 13.3. Kur’an-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler .............................................................................. 245 13.4. Okuma Parçası ...................................................................................................................................... 252 Uygulamalar .................................................................................................................................................... 254 Uygulama Soruları .......................................................................................................................................... 255 Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti ...................................................................................................................... 256 Bölüm Soruları ................................................................................................................................................ 257 Cevaplar .......................................................................................................................................................... 259
14. TECVİD TAHLİLLERİ ................................................................................................................................. 260
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? .................................................................................................................... 261 Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular ........................................................................................................... 262 Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri ............................................................................. 263 Anahtar Kavramlar .......................................................................................................................................... 264 Giriş ................................................................................................................................................................. 265 14.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık ........................................................................................................... 266
14.1.1. Ezber: Tîn, İnşirâh ve Duhâ Sureleri ................................................................................................ 266 14.1.2. Yüzünden Okuma: Leyl Suresi ........................................................................................................ 267
14.2. Tecvid: Tecvid Tahlilleri ........................................................................................................................ 268 14.3. Kur’an-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler .............................................................................. 269 14.4. Okuma Parçası ...................................................................................................................................... 273 Uygulamalar .................................................................................................................................................... 275 Uygulama Soruları .......................................................................................................................................... 276 Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti ...................................................................................................................... 277
IX
Bölüm Soruları ................................................................................................................................................ 278 Cevaplar .......................................................................................................................................................... 280
KAYNAKÇA ................................................................................................................................................... 281
X
KISALTMALAR
a.g.e: Adı geçen eser
a.mlf: Aynı müellif
c: Cilt
i.n.h: İlmi neşre hazırlayan
nşr: Neşreden
s: Sayfa
sy: Sayı
tah: Tahkik eden
trc: Tercüme eden
ts: Basım tarihi yok
vb: Ve benzeri
XI
YAZARLAR NOTU
Ezber ve yüzünden okunacak ayet ve sureler en öncelikli konu olarak bölümlerin başına
yerleştirilmiştir. Zira Kur’an-ı Kerim’i yüzünden tecvid kurallarına riayet ederek akıcı bir
şekilde okuyabilme, namaz duaları ve namaz sureleriyle birlikte berlirlenmiş ayet ve sureleri
ezberden okuyabilme, bu dönem ulaşılmak istenen temel hedeftir. Ayrıca her ünitede tecvid
ilminin bir veya birkaç konusunu bol örnekli bir üslüpla ele alıp inceleme, Kur’an kültürü
kapsamında ele alınan kültür ayetleriyle ilahiyat öğrecisinin pratik hayatta karşılaşacağı birçok
konunun Kur’an-ı Kerim’de nasıl yer aldığını birkaç ayet özelinde ortaya koyma, ve okuma
parçasında Kur’an-ı Kerim’i tanıma ve tecvid konularını daha detaylı bir şekilde ele alma dersin
diğer hedefleri arasında yer almıştır. Bunlara ilaveten bölüm sonlarındaki sorularla konuların
genel tekrarı yapılmaya çalışılmıştır.
Kur’an Okuma ve Tecvid I dersinde öğrencinin Kur’an-ı Kerim’i yüzünden güzel
okuyabilme melekesine ulaşması hedeflendiğinden işe geleneksek Kur’an eğitiminde yer alan
tashîh-i hurûf uygulamasıyla başlanmıştır. Tashîh-i hurûf, namaz dualarından başlanarak namaz
sureleri ile devam eden bir süreçtir. Ezber müfredatı 3 (üç) aşr-ı şerif, Yâsın ve Mülk surelerine
ilaveten aşağıdan yukarıya doğru Hümeze-Duha arasında kalan surelerden oluşmaktadır.
Yüzünden ise 30. cüzün ezberlenecek sureler dışında kalan Nebe-Leyl sureleri arası
okunacaktır.
Ezber bölümünde yer alan ayet ve sureler deftere yazılarak tahkik usulüne göre
ezberlenecek, sözlü sınavda istenilmesi halinde öğrenci bu ayetleri hadr usulüne göre de
okuyabilecektir. Öğrenci ezber ayetlerinin verilen meallerinden de sorumludur.
Öğrencilerden öncelikli talebimiz, ders hocasının okuyuşunu ders videolarından tekrar
tekrar dinlemenin yanı sıra ezberlencek ve yüzünden okunacak ayet ve sureleri muteber
karilerin sesli ve görüntülü okuyuşlarını dinleyerek takip etmeleridir. Daha kolay öğrenme ve
taklit imkanı sunmaları açısından öğrencilerimizin bu dinlemelerde tercihlerini Türk karilerden
yana kullanmalarını özellikle tavsiye etmekteyiz.
Muvaffakiyet dileklerimizle.
Prof. Dr. Abdullah Emin Çimen
Doç. Dr. Kerim Buladı
1
1. TECVİD’E GİRİŞ
2
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
1. Bu bölümde Kur’an-ı Kerim’i mehâric-i hurûf ve tecvid kurallarına uygun olarak
okuyabilmenin yegane yolu olan tashîh-i hurûf çalışmasına namaz dualarından Sübhaneke ile,
namaz surelerinden ise nas suresi ile başlanacaktır. Ayrıca değişik meclislerde okunan 3 (üç)
aşr-ı şerifin tilaveti öğrenilecektir.
2. Tecvid ilmiyle ilgili olarak tecvidin tanımı, konusu ve gayesi gibi hususlar detaylı bir
şekilde ele alınacak, Kur’an kültürü kapsamında Allah kavramı etraflıca inceleme konusu
yapılacaktır.
3
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
1) Tashih-ı Hurûf çalışması Kur’an-ı Kerim’i güzel okumada neden önemlidir?
2) Tashih-ı Hurûf çalışma aşamaları neledir?
3) Tecvid ilminin tanımı, konusu ve gayesi hangi konuları incelemektedir?
4
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde
edileceği veya geliştirileceği
Tecvide Giriş
Kur’an-ı Kerim’i güzel bir
şekilde okuyabilmenin yolunun
sağlam bir tashîh-i hurûf eğitimi
almaktan geçtiğini kavrar, bunu
namaz dualarından sübhaneke,
tahiyyat ve salli/bârik dualarıyla
birlikte namaz surelerinden nâs,
felak ve ihlas sureleri özelinde
gerçekleştirir.
Yatsı namazından sonra okunan
Amenerresûlu’yu, akşam ve
sabah namazlarından sonra
okunan Huvellâhullezî’yi ve
çoğunlukla cenazelerde okunan
Bakara suresindeki ilgili aşr-ı
şerifi güzel bir şekilde okumayı
öğrenir.
Yüzündan Nebe’e suresini okur.
Tecvid ilminin meşhur ulema
tarafından Arapça tariflerini
ezberleyerek öğrenir.
Kur’an kültürü kapsamında
konusuyla ilgili en az ikişer ayet
ezberler.
Allah kavramı hakkında ayetler
bağlamında detaylı bilgi edinir.
Kur’an-ı Kerim’in güzel
okunabilmesinin yegane
yolunu teşkil eden tashih-i
hurûf çalışmasının namaz
duaları ve namaz sureleri
özelinde sesli bir şekilde
yapılması, Kur’an-ı Kerim’in
bazı surelerinin ezberlenmesi
ve bölümlerinin yüzünden
okunması, tecvid ilmiyle ilgili
bilgilerin örneklerle anlatımı ve
Kur’an kültürü ayetleri, hem
Kur’an-ı Kerim’i pratik şekilde
okuma becerisini kazandıracak
hem de okunma usullerinin
teorik anlamda daha iyi
anlaşılmasını
kolaylaştıracaktır. Kur’an
kültürü ayetleri ile de Kur’an-ı
Kerim hakkında daha kapsamlı
bilgi edinme fırsatı
sunulacaktır.
5
Anahtar Kavramlar
Tecvid
Tertîl
Talim
Tashîh-i Hurûf
Namaz duaları/Namaz sureleri
Aşr-ı Şerif
Tecvîdü’l-hurûf ve ma‘rifetü’l-vukuf
İbnü’l-Cezerî
Arz
Edâ
6
Giriş
Kur’an Okuma ve tecvid bilgi ve becerisi sadece metin okuma yoluyla elde edilemez.
Bu hedefe ulaşmak için fem-i muhsin tabir edilen Kur’an’ı güzel okuyan bir hocadan yüz yüze
eğitim alma zorunluluğu vardır. Tecvid bilgisi teorik olarak öğrenilirken uygulaması üstadın
huzurunda gerçekleştirilir. Kavramsal olarak öğrenilen konuların nasıl uygulanacağını gösteren
üstad, öğrencinin hatalarını da bizzat şifahi olarak düzeltir. Bu, Allah Rasulü’nün (sav)
sahabeye Kur’an-ı Kerim’i okumayı öğretirken takip ettiği usuldür.
Kur’an-ı Kerim’i güzel okuyabilme melekesine ulaşabilmek iki üç tekrarla elde
edilebilecek bir kazanım değildir. Onlarca hatta yüzlerce kez tekrar yaparak bu melekenin
sağlamlaştırılmasına gayret edilmelidir.
Bu dersimizde konuya güzel Kur’an okuyabilmenin yolunu açan klasik tashîh-i hurûf
uygulamasıyla başlayarak bu amacımızı gerçekleştirmeyi hedeflemekteyiz. Akabinde
ezberlenmesi gereken surelere yer verecek, yüzünden okunacak sure sonrasında tecvid ilmi
hakkında detaylı bilgi sunacağız. Kur’an kültürü kapsamında Allah kavramı çerçevesinde ilgili
ayetleri sıralamaya çalıştıktan sonra son olarak kapsamlı alıştırma ve örnek sorularla bölümü
tamamlayacağız.
7
1.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık
1.1.1. Ezber
1.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Duaları: Sübhaneke, Tahiyyât
ve Salli/Bârik Duaları
Bu üniteden başlayarak iki ders boyunca tashih-i hurûf uygulaması çerçevesinde Sübhâneke
duasından başlayarak namaz dualarını talim usulüne göre okumaya çalışacağız.
Sübhâneke Duası
وال إله غيرك. ,وتعالى جدك ,سبحانك اللهم وبحمدك , وتبارك اسمك Tahiyyât Duası
لوات والطيبات والص السالم عليك أي , التحيات لل ها النبي ورحمة للا
الحين ,وبركاته الص ,السالم علينا وعلى عباد للا , أشهد أن ال إله إال للا
دا عبده ورسوله. وأشهد أن محم(Şafii Tahiyyâtı)
لوات الطيبات هلل السالم عليك التحيات ايهاالنبى ورحمةهللا المباركات الص
وعلى عبادهللا الحين اشهد ان آلاله االهللا واشهد وبركاته السالم علينا الص
دا رسول هللا ان محم
Salli/Bârik Duaları
د د وعلى آل محم كما صليت على إبراهيم وعلى آل ,اللهم صل على محم
إنك حميد مجيد . ,إبراهيم
د د وعلى آل محم كما باركت على إبراهيم وعلى آل ,اللهم بارك على محم
إنك حميد مجيد . ,إبراهيم 1.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: Aşr-ı Şerifler
1.1.1.2.1. Bakara Suresi, 285-286. Ayetler Bu aşr-ı şerifin yatsı namazından sonra okunması sünnettir.
ومالئكته وكتبه سول بما أنزل إليه من ربه والمؤمنون كل آمن بالل آمن الر
ق بين أحد من رسله وقالوا سمعنا وأطعنا غفرانك ربنا وإليك ورسله ال نفر
نفسا إال وسعها لها ما كسبت وعليها ما اكتسبت 285المصير ) ( ال يكلف للا
ته ما حمل ربنا ال تؤاخذنا إن نسينا أو أخطأنا ربنا وال تحمل علينا إصرا ك
لنا ما ال طاقة لنا به واعف عنا واغفر لنا على الذين من قبلنا ربنا وال تحم
(286وارحمنا أنت موالنا فانصرنا على القوم الكافرين )
8
(2) Bakara Suresi 285. Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her
biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: “Onun
peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik.
Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.”
286. Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi
yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): “Ey Rabbimiz! Unutur, ya
da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük
yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize
acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.”
1.1.1.2.2. Haşr Suresi, 20-24. Ayetler
Bu aşr-ı şerifin sabah namazından sonra okunması sünnettir. Akşam namazından sonra ise
22. ayetten itibaren okunur.
( 20ار وأصحاب الجنة أصحاب الجنة هم الفائزون )ال يستوي أصحاب الن
وتلك ية للا عا من خ د عا متص لو أنزلنا هذا القرآن على جبل لرأيته خاش
الذي ال إله إال هو عالم ( ه 21المثال نضربها للناس لعلهم يتفكرون ) و للا
حيم ) حمن الر هاد هو الر الذي ال إله إال هو الملك 22الغيب وال ( هو للا
بحا الم المؤمن المهيمن العزيز الجبار المتكبر س ا القدوس الس عم ن للا
ر له السماء الحسنى يسبح له 23ي ركون ) الخالق البارئ المصو ( هو للا
( 24ما في السماوات والرض وهو العزيز الحكيم )(59) Haşr Suresi 20. Cehennemliklerle cennetlikler bir olmaz. Cennetlikler kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
21. Eğer biz, bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek
parça parça olmuş görürdün. İşte misaller! Biz onları insanlara düşünsünler diye veriyoruz.
22. O, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayan Allah’tır. Gaybı da, görünen âlemi de bilendir.
O, Rahmân’dır, Rahîm’dir.
23. O, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’tır. O, mülkün gerçek sahibi, kutsal
(her türlü eksiklikten uzak), barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik veren, gözetip koruyan, mutlak
güç sahibi, düzeltip ıslah eden ve dilediğini yaptıran ve büyüklükte eşsiz olan Allah’tır. Allah,
onların ortak koştuklarından uzaktır.
24. O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve
yerdeki her şey O’nu tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
1.1.1.2.3. Bakara Suresi, 152-157. Ayetler
Bu aşr-ı şerifin cenaze meclislerinde okunması tavsiye edilir.
( يا أيها الذين آمنوا 152فاذكروني أذكركم واشكروا لي وال تكفرون )
ابرين ) مع الص ال إن للا بر والص ( وال تقولوا لمن يقتل 153استعينوا بالص
9
أموات بل أحياء ول ( ولنبلونكم ب يء من 154كن ال ت عرون )في سبيل للا
ابرين ر الص الخوف والجوع ونقص من الموال والنفس والثمرات وب
(155 ( أولئك 156ون )وإنا إليه راجع ( الذين إذا أصابتهم مصيبة قالوا إنا لل
(157عليهم صلوات من ربهم ورحمة وأولئك هم المهتدون )
(2) Bakara Suresi 152. Öyleyse yalnız beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin.
153. Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki,
Allah sabredenlerle beraberdir.
154. Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu
bilemezsiniz.
155. Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek
deneriz. Sabredenleri müjdele.
156. Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve
şüphesiz O’na döneceğiz” derler.
157. İşte Rableri katından rahmet ve merhamet onlaradır. Doğru yola ulaştırılmış olanlar da
işte bunlardır.
1.1.2. Yüzünden Okuma: Nebe’ Suresi
النبإ سورة ﴾ 78﴿
حمن الر حيم بسم للا الر
اءلون ) ( كال 3( الذي هم فيه مختلفون )2( عن النبإ العظيم )1عم يتس
( والجبال 6( ألم نجعل الرض مهادا )5( ثم كال سيعلمون )4سيعلمون )
باتا )( وجعلن 8( وخلقناكم أزواجا )7أوتادا ) ( وجعلنا الليل 9ا نومكم س
ا ) ا )10لباس دادا )11( وجعلنا النهار معاش بعا ش ( 12( وبنينا فوقكم س
راجا وهاجا ) اجا )13وجعلنا س رات ماء ثج ( 14( وأنزلنا من المعص
ل كان ميقاتا 16( وجنات ألفافا )15ا ونباتا )لنخرج به حب ( إن يوم الفص
ور فتأتون أفواجا )17) ماء فكانت 18( يوم ينفخ في الص ( وفتحت الس
سرابا )19أبوابا ) سيرت الجبال فكانت صادا ( إن جهنم 20( و كانت مر
با )21) اغين مآ قابا )22( للط ( ال يذوقون فيها بردا 23( البثين فيها أح
شرابا ) اقا )24وال س ( إنهم كانوا ال 26( جزاء وفاقا )25( إال حميما وغ
( وكل شيء أحصيناه كتابا 28نا كذابا )( وكذبوا بآيات 27يرجون حسابا )
با )29) فازا )30( فذوقوا فلن نزيدكم إال عذا ( حدائق 31( إن للمتقين م
ا دهاقا )33( وكواعب أترابا )32وأعنابا ) معون فيها 34( وكأس ( ال يس
ابا )35ا وال كذابا )لغو ماوات 36( جزاء من ربك عطاء حس الس ( رب
10
ا ) اب ه خط حمن ال يملكون من ا الر ا بينهم ( يوم يقوم 37والرض وم
فا ال يتكلمون إال من أذن له وح والمالئكة ص وابا الر حمن وقال ص الر
ه مآبا )38) اء اتخذ إلى رب لك اليوم الحق فمن ش ناكم 39( ذ ا أنذر ن ( إ
نت يا ليتني ك كافر يداه ويقول ال مت قد ما با يوم ينظر المرء با قري عذا
( 40ترابا )
1.2. Tecvid: Tecvid’in Tanımı
Tecvid kelimesinin türediği c.v.d. kökünün Arap dilindeki temel anlamı yumuşak ve
müsamahalı davranmak, çok vermektir. Bu nedenle çok cömert olan kişiye cevâd denir.1 Bu
kök cevvede –yücevvidü -tecvîd şeklinde tef‘’îl babına aktarıldığında güzel olmak, güzel
yapmak, güzelleştirmek, süslemek, sözü en güzel şekilde söylemek, hoşça yapmak anlamlarına
gelir.2
Tecvid ilminin en muteber Arapça tarifleri şu şekildedir:
İbnü’l-Cezerî (ö. 833/1429):
ها من كل صفة ومستحقها ورد كل واحد لصله هو إعطاء الحروف حق “O (tecvid), harflere lâzımî ve ârızî sıfatlarının hakkını vermek ve her harfi aslına
götürmektir (harfi mahrecinden çıkarmaktır).”3
İmam Birgivî (ö. 981/1573):
التجويد ملكة يقتدر بها على إعطاء كل حرف حقها ومستحقها “Tecvid, her harfe lâzımî ve ârızî sıfatlarını verme imkanı sağlayan bir yetenektir.”4
Saçaklızâde Mer‘aşî (ö. 1150/1737):
علم يبحث فيه عن مخارج الحروف وصفاتها “Harflerin mahreç ve sıfatlarının incelendiği ilimdir.”5
Tecvid, “Kur’ân harflerinin mahreç ve sıfatlarının konu edildiği” ve “Kur’ân-ı Kerim’i
harflerin mahreç ve sıfatlarına riayet edip vakıf, vasıl, sekte vb. tilavet kurallarına uyarak güzel
ve hatasız okumayı öğreten ilim” olarak tarif edilmiştir.6
Bu nedenle olsa gerek ki İbnü’l-Cezerî tecvid ilmi için hilyetü’t-tilâve (حلية التالو), zînetü’l-
edâ ve’l-kırâe (زينة الداء والقرآئة)7 yani kıraatin süsü ve zineti kavramlarını kullanmıştır.
Yine tecvid için “kırâatin süsü (hilyetü’l-kırâe: حلية القرآئة)”8 tabiri de kullanılmıştır.
1 İbn Fâris, Mu‘cemu’l-Mekâyîs fi’l-Luğa, s. 229. 2 Râzî, Muhammed b. Ebubekir, Muhtâru’s-Sıhâh, (tah. Mahmud Hâtır), Mektebetü Lübnan, Beyrut, 1995, s. 49;
İbn Manzûr, Lisânu’l-‘Arab, II, 625, III, 135; Karaçam, İsmail, Kur’ân-ı Kerîm’in Fazîletleri Ve Okunma
Kâideleri, İFAV, İstanbul, 2008, s. 165. 3 İbnü’l-Cezerî, Mukaddime, s. 7. 4 Birgivî, Dürr-i Yetîm, s. 2. 5 Saçaklızâde, Muhammed b. Ebubekir el-Maraşî, Cühdü’l-Mukill, (tah. Salim Kaddûrî el-Hamed), Dâru Ammâr,
Amman, 2001, s. 109. 6 Çetin, Abdurrahman, “Tecvid”, DİA, XL, 253; ayrıca bkz. Keşfu’z-Zunûn, I, 353; Kannevcî, Ebcedü’l-‘Ulûm, I,
144; bkz. Okiç, M. Tayyip, Kur’ân-ı Kerimin Üslûb ve Kırâati, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları,
s. 23. (İbnü’l-Cezerî, Mukaddime) وهو أيضا حلية التالو وزينة الداء والقرآئة 78 Okiç, Kur’ân-ı Kerimin Üslûb ve Kırâati, s. 23.
11
İbnü’l-Cezerî tecvid kavramının ilk defa Hz. Ali tarafından “ الترتيل تجويد الحروف
,et-tertîl tecvîdü’l-hurûf ve ma‘rifetü’l-vukuf” şeklinde kullanıldığını : ومعرفة الوقوف
tertîlin de “Kur’an harflerinin mahreç ve sıfatlarına uygun biçimde telaffuz edilmesi ve
durulacak yerlerin bilinmesi”9 anlamına gediğini nakletmektedir.10
Tecvid, harflerin mahreç ve sıfatlarıyla; kıraat ise Kur’ân kelimelerinin okunuş şekilleriyle
ilgilenir.11
Tecvid (ve kıraat) ilmi, Kur’ân’ın dış yapısal özellikleri (harici yapı) ve okunuşuyla ilgilidir.
O’nun doğrudan doğruya içeriğiyle ilgili olan ilim ise, Tefsir ilmidir. Kıraatin bir alt seviyesini
oluşturun tecvid ilmi, tefsir usûlünün ‘Ulûmu’l-Kur’ân bahsinde yer alır.
Kur’ân-ı Kerim’in lafzının okunuşuyla ilgili yapılan çalışmalar, ilim geleneğinde ilimlerin
en şereflileri olarak nitelendirilmişlerdir. Hatta bazı alimlere göre kırâât-ı ‘aşere ilmi (on kıraat),
ilimlerin en üstünü ve en önemlisi kabul edilmiştir.12 Çünkü kıraat (ve tecvid) ilmi, Allah’ın
kelamı Kur’ân-ı Kerim’in doğrudan doğruya lafızlarıyla ilgilenen bir ilimdir. Zira nasıl ki
Allah’ın diğer varlıklara üstünlüğü bariz bir şekilde ortada ise, Kur’ân’ın da diğer kitaplara olan
üstünlüğü gibi onun lafızlarının okunmasıyla ilgili çalışmalar da diğer kitap ve çalışmalardan
daha üstün olacaktır. Bu açıdan bakıldığında tecvid ilmi de, kıraat ilminin bir parçası olması
yönüyle bu yorumda yer alan en önemli ve en üstün ilimler arasında yer almış olmaktadır.
Tecvid ilminin olduğu gibi13 kıraat ilminin de lügat ilmiyle yakın bir ilişkisi söz konusudur.14
Zira “tecvid ilminin konusunu teşkil eden harflerle bunların mahreç ve sıfatları Arap dilcileriyle
kıraat alimlerinin ilgi alanına girdiğinden onlar tarafından da işlenmiş, tecvid müstakil bir ilim
haline gelmeden önce bazı tecvid meseleleri Arapça dil bilgisi ve kıraat kitaplarında ele
alınmıştır.”15
Osmanlı’dan günümüze bu topraklarda Kur’an eğitim süreçlerini oluşturan yüzünden
okuma, hıfzetme ve ezberleme, ta’lim ve tashîh-i hurûf, kıraat-ı seb’a okuma, kıraat-ı aşere
okuma ve kıraatte takrib okuma aşamalarının birincisinde Elif-Bâ” kitapçıkları, ikinci ve
üçüncünde ise Kur’an-ı Kerim metni ve Karabaş Tecvidi takip edilmiştir. Bu altı aşamanın ilk
üçü halka yönelik, son üç aşama ise daha az insanın ilgilendiği en üst seviyede bir “uzmanlık
alanı” olmuştur.16
Başka bir açıdan değerlendirildiğinde tecvid eğitimi, kıraat eğitiminin ilk basamağını
oluşturduğu için17, tecvid ve kıraat kitapları, Kur’ân eğitim süreçlerinin ilk basamağından
sonraki aşamalarda takip edilen temel materyallerdir. Bu nedenle kıraat kitapları, tecvid
kitaplarıyla kıyaslandığında Kur’ân eğitiminin en ileri aşamasında okutulan kaynaklardır. Bu
özelliklerinden dolayı tecvid daha geniş kapsamlı, kıraat ise daha dar bir yapıya sahiptir.18
1.3. Kur’ân-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler: Kur’an’da
Allah
1- Allah Lafzının Mahiyeti ve Önemi
9 Çetin, “Tecvid”, DİA, XL, 253. 10 İbnü’l-Cezerî, en-Neşr, I, 209; Çetin, “Tecvid”, DİA, XL, 253. 11 Çetin, Abdurrahman, “Kiraat ve Tecvid…”, s. 309. 12 Pâlûvî, Zübdetü’l-‘İrfân, s. 3. 13 Çetin, “Tecvid”, DİA, XL, 253. 14 İbn Mücâhid, Kitâbu’s-Seb‘a, s. 15 Çetin, “Tecvid”, DİA, XL, 253. 16 Akakuş, Recep, Tarihsel Boyutuyla Kur’an-ı Kerim Öğretimi ve Reisü’l-Kurralık, Kayıhan Yayınları, İstanbul,
2008, s. 18-19. 17 Çetin, “Tecvid”, DİA, XL, 254. 18 Kannevcî, Ebcedü’l-‘Ulûm, I, 144.
12
Yüce Yaratıcının bütün sıfatlarını içinde alan ve hepsini birden ifade eden, sadece O’na ait
olan bir isimdir. Allah lafzı, bütün ilahî sıfatları kendisinde toplar. Esmâü’-i Hüsnâ (Allah
Teâlâ’nın güzel isimleri), istisnasız olarak Allah lafzını tavsif ederler. Allah’ın sıfatları ve
bunların fiil ve mastarları daima kendisine izafe edilir. Yüce yaratıcının Kur’ân’da en fazla
geçen ismidir. Allah isminin, Hak Teâlâ’dan başkasına verildiğine dair hiçbir bilgi yoktur. Aynı
şekilde Arapların tapmış oldukları hiçbir ilah, bu isimle anılmamıştır.19
Allah lafzının bir kısım özellikleri vardır. Bu ismin tesniyesi (ikili kalıbı) ve çoğulu yoktur.
Allah lafzı Kur’ân’da 2697 kere geçmektedir.20 İslâmî geleneğin sıralamasına göre, ilk kırk
surede Ulûhiyyet, Allah isminden ziyade muzaf durumlarıyla “Rab” ismi getirilerek ifade
olunmuştur. Bütün Kur’ân’da bulunan Allah isminin yüzde otuzbeş-kırkı Mekki sûrelerde
yüzde altmış-altmışbaş ise Medenî sûrelerde bulunmaktadır. Kur’ân vahyinin ileri safhalarında
Allah lafzının büyük bir oranda fazla zikrolunduğu kesindir. Kur’ân’da “Allah” ismi, bütün
kemal sıfatlarını kendisinde toplayan odak kavramdır.21
Kur’ân sistminde her semantik alan, doğrudan doğruya Allah fikriyle irtibatlıdır. Kur’ân’da
Allah lafzı, bütün sistemin odak kelimesidir. Diğer bütün fikirler, bu yüksek kavramın
hâkimiyeti altında bulunmaktadır. Allah kavramı, Allah’ın doksandokuz isimiyle yakın bir
mana ilişkisi içersindedir. Bu doksandokuz isim, Kur’ân’da her yere dağılmıştır. Allah zat ve
sıfatlarıyla anlaşılır. 22
Kur’ân’ın indiği çevrede yaşayan insanlar, Allah adını taşıyan, göklerin ve yerin yaratıcısı,
bir kudret kabul ediyorlardı. Kur’ân, onların Ulâhiyyet hakkındaki inançlarını düzeltmek
isterken, onların ismen inandıkları “Allah” mefhumundan hareket etmiştir. Bu durum,
Kur’ân’ın açık ifadelerinden anlaşılmaktadır. Gökleri ve yeri yaratanın, güneşi ve ayı insanların
hizmetine müsahhar kılanın, yağmuru indirerek yeryüzüne hayat verenin kim olduğu
kendilerine sorulunca sorulunca onlar, Allah olduğunu itiraf23 ediyorlardı. Onların bu itirafları,
âyetlerden açık anlaşılacağına göre, bir soru sorulması halinde ortaya çıkmaktadır. Demek ki,
onlar, normal olarak Allah’ı unutmuşlardı. Onlar, Allah’ı, büyük bir felaket anında, denizde
seyahat ederken boğulma tehlikesi ile karşı karşıya kaldıklarında kısaca ölüm-kalım durumunda
hatırlıyorlardı. 24
Allah Teâlâ’yı tanıyabileceğimiz en önemli bilgileri O’nun isimlerinde buluruz. En güzel ve
nitelemeler, bütün güzelliklerin kaynağı olan Allah Teâlâ’ya mahsustur. Kur’ân’da en güzel
isimlerin O’na ait olduğunu bildirmektedir. Allah lafzı, Allah Teâlâ’nın en güzel doksan dokuz
ismiyle yakın bir mana ilişkisi içerisindedir. Bu doksan dokuz isim, Kur’ân’ın her yerine
dağılmış vaziyette bulunmaktadır.
2-Allah Lafazını ve En Güzel İsimlerin Allah’a Ait Olduğunu Bildiren Bazı Âyetler
لهو العزيز الحكيم وان للاه ان هـذا لهو القصص الحق وما من الـه اال للاه “Şüphesiz bu (İsa hakkındaki) gerçek kıssadır. Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Şüphesiz
Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
االسماء الحسنى فادعوه بها وذروا الذين يلحدون فى اسمائه سيجزون م اولله
كانوا يعملون
19 Suat Yıldırım, Kur’ân’da Ulûhiyat, Kayıhan Yayınları, 1987, s. 100. 20 Bkz. Muhammed Fuad Abdulbaki, Mucemü’l-Müfehres li Elfâzi’l-Kur’ân’il-Kerîm, Çağrı Yayınları, ts. s. 40-
75. 21 Yıldırım, Suat, Kur’ân’da Uluhiyyet, s. 101-102. 22 Geniş bilgi için bkz. Toshihiko İzutsu, Kur’ân’da Allah ve İnsan, Tercüme, Süleyman Ateş, Kevser Yayınları,
Ankara, 1983, s. 40-46. 23 Bkz. Mü’minûn, 21/84-89; Ankebût, 29/61, 63; Zuhruf, 43/87. 24 Yıldırım, Suat, Kur’ân’da Ulûhiyyet, s. 102.
13
“En güzel isimler Allah’ındır. O’na o güzel isimleriyle dua edin ve O’nun isimleri hakkında
gerçeği çarpıtanları bırakın. Onlar yaptıklarının cezasına çarptırılacaklardır.”25
حمـن ايا ما او ادعوا الر تدعوا فله االسماء الحسنى وال تجهر قل ادعوا للاه
بصالتك وال تخافت بها وابتغ بين ذلك سبيال “De ki: “(Rabbinizi) ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle
çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O’nundur.” Namazında sesini pek yükseltme, çok
da kısma. İkisinin arası bir yol tut.”26
ال اله اال هو له االسماء الحسنى للاه“Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. En güzel isimler O’nundur.”
لو لذكرىاننى انا للاه ال اله اال انا فاعبدنى واقم الص“Şüphe yok ki ben Allah’ım. Benden başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde bana ibadet et ve beni
anmak için namaz kıl.”27
ر له االسماء الح الخالق البارئ المصو سنى يسبح له ما فى السموات هو للاه
واالرض وهو العزيز الحكيم “O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve
yerdeki her şey O’nu tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
ربكم خالق كل شیء ال اله اال هو فانهى تؤفكون ذلكم للاه “İşte her şeyin yaratıcısı olan Rabbiniz Allah! O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Durum bu
iken nasıl oluyor da (haktan) döndürülüyorsunuz?”28
من كتاب فلذلك ف بع اهواءهم وقل امنت بما انزل للاه ادع واستقم كما امرت وال تت
ة بينن ربنا وربكم لنا اعمالنا ولكم اعمالكم ال حج ا و وامرت العدل بينكم للاه بينكم للاه
يجمع بيننا واليه المصير “(Ey Muhammed!) Bundan dolayı sen çağrıya devam et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol.
Onların hevâ ve heveslerine uyma ve şöyle de: “Ben, Allah’ın indirdiği her kitaba inandım ve
aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir.
Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz sizedir. Bizimle sizin aranızda tartışılacak bir şey
yoktur. Allah, hepimizi bir araya toplayacaktır. Dönüş de ancak O’nadır.”29
جنود هو الذى انزل السكينة فى قلوب المؤمنين ليزدادوا ايمانا مع ايمانهم ولله
عليما حكيما السموات واالرض وكان للاه “O, inananların imanlarını kat kat artırmaları için kalplerine huzur ve güven indirendir.
Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”30
فليتوكل المؤمنون ال اله اال هو وعلى للاه للاه“Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. Mü’minler yalnız Allah’a tevekkül
etsinler.”31
25 A’raf, 7/180 26 İsrâ, 17/110. 27 Tâ Hâ, 20/14. 28 Mü’min, 40/62 29 Şûrâ, 42/15. 30 Fetih, 48/4. 31 Teğâbun, 64/13.
14
1.4. Okuma Parçası: “Tecvid ( يد ?Nedir 32”(التجو
Tecvid Kavramının Genel Tanımı: Kur’ân-ı Kerîm’in kurallarına uygun biçimde
okunmasını konu alan bilim dalı ve bu dalda yazılan eserlerin ortak adı.
Sözlükte “bir şeyi güzel ve sağlam yapmak, onu süslemek” anlamındaki tecvîd kelimesi için
“ifrat ve tefrite kaçmadan sıfatlarına uygun şekilde harfleri mahreçlerinden çıkarmak”, “Kur’an
harflerinin mahreç ve sıfatlarının konu edildiği ilim”, “Kur’ân-ı Kerîm’i harflerin mahreç ve
sıfatlarına riayet edip vakıf, vasıl, sekte vb. tilâvet kurallarına uyarak güzel ve hatasız okumayı
öğreten ilim” gibi tanımlar yapılmıştır. Tecvid nazarî bilgilere dayanmakla birlikte pratik ve
sanat yönü ön plana çıkar. Nitekim Birgivî tecvidi tarif ederken harflerin mahreç ve sıfatlarını
hakkıyla telaffuz etme melekesinden söz etmiş, Keşfü’z-Zunûn’da tecvid mûsikiye benzetilip
sadece bilginin yeterli sayılmadığı ve üzerinde alıştırmalar yapılarak kazanılacak bir meleke
olduğu ifade edilmiş, tecvidin amelî yönünün ehlinden (fem-i muhsin) öğrenilmesi gerektiği
üzerinde durulmuştur. Kur’ân-ı Kerîm’de tecvid kelimesi bulunmamakla birlikte “Kur’an’ı
yavaş yavaş, tane tane, düşünerek okuma” anlamında “tertîl” geçmektedir (el-Furkan 25/32; el-
Müzzemmil 73/4). Kur’an’da ayrıca “kıraat” (el-A‘râf 7/ 204; en-Nahl 16/98; el-İsrâ 17/106;
el-Kıyâme 75/18; el-İnşikak 84/21) ve “tilâvet” (el-Bakara 2/252; en-Neml 27/92; Fâtır 35/29;
el-Beyyine 98/2) kelimeleri yer almaktadır.
Hadislerde de Kur’an’ın okunmasıyla ilgili tertîl, tahsîn, tezyîn, kıraat, tilâvet” vb. kelimeler
geçmektedir (Wensinck, el-Mu‘cem, “rtl”, “kr,e”, “tlv” md.leri). İbnü’l-Cezerî’nin Hz. Ali’ye
nisbet ettiği “et-tertîl tecvîdü’l-hurûf ve ma‘rifetü’l-vukuf” sözüne itibar edilirse (aş.bk.) tecvid
kelimesini ilk defa Hz. Ali’nin kullandığı söylenebilir. Daha sonra İbn Mücâhid ve Ebü’l-Hasan
Ali b. Ca‘fer es-Saîdî gibi âlimlerde rastlanan tecvid, harflerin fonetik farklılıklarını ve tilâvet
kurallarını içine alan ilmin adı olarak Mekkî b. Ebû Tâlib ile Ebû Amr ed-Dânî’nin eserlerinde
zikredilmiş ve zaman içinde yaygınlaşmıştır. Önceleri tecvid yerine tertîl, “hüsn-i edâ” gibi
ifadelere yer verilmiştir. Tecvid ilminin harflerin mahreç ve sıfatları açısından lugat ilmiyle,
kelimelerin telaffuzu açısından kıraat, resmü’l-mushaf, vakıf ve ibtidâ ilimleriyle ilgisi vardır.
Tecvidin konusu: Tecvidin konusunu genel anlamda telaffuzu yönünden Kur’ân-ı Kerîm
harflerinin teşkil ettiğini söylemek mümkünse de bu ilimde incelenen başlıca konular arasında
harflerin mahreç ve sıfatları, lâm-ı ta‘rîf, tenvin, sâkin nûn ve sâkin “mîm”in okunuşuyla ilgili
kurallar, idgam, med ve hükümleri, “râ”nın okunuşuna dair kurallar, kalkale, zamir,
lafzatullahın okunuşu, sekte, Kur’an okurken ortaya çıkabilecek hatalar (lahn), vakıf ve ibtidâ,
vaslın kuralları, Kur’an lafızlarının ifade ettiği mânaya uygun biçimde sesin yükseltilip
alçaltılması ve tilâvet âdâbı gibi hususlar yer alır.
Tecvidin gayesi: Tecvidin gayesi Kur’ân-ı Kerîm’in tertîl ile ve hatasız şekilde okunmasını
sağlamaktır. “Kur’an’ı tertîl ile oku” (el-Müzzemmil 73/4); “Onu tertîl üzere okuduk” (el-
Furkan 25/32) meâlindeki âyetler tecvidin gerekliliğine bir işaret kabul edilmiştir. Nitekim Hz.
Ali, âyetlerde geçen tertîli Kur’an harflerinin mahreç ve sıfatlarına uygun biçimde telaffuz
edilmesi ve durulacak yerlerin bilinmesi diye açıklamıştır (İbnü’l-Cezerî, en-Neşr, I, 209).
Burada, harfleri en güzel şekilde telaffuz etmenin lüzumuna ve okuma sırasında nerede durulup
nereden başlanacağının bilinmesine temas edilmiştir. Bu da Kur’an kıraatinde ses ve cümle
bilgisiyle anlam bilgisinin önemini gösterir (EI2 [İng.], X, 72-73).
Hz. Peygamber’in hanımı Ümmü Seleme’ye onun kıraati sorulduğunda, “Resûlullah
kıraatini ayırırdı (tane tane, dura dura okurdu)” cevabını vermiştir (Tirmizî, “Fedâilü’l-Kur,ân”,
23; Ebû Dâvûd, “Vitir”, 20). Enes b. Mâlik de, “Resûlullah’ın kıraati medli idi” dedikten sonra
besmeleyi örnek olarak zikretmiş ve Hz. Peygamber’in “bismillâh”ı, “er-rahmân”ı ve “er-
rahîm”i uzattığını söylemiştir (Buhârî, “Fedâilü’l-Kur’ân”, 29). Abdullah b. Mes‘ûd, Ebû Mûsâ
el-Eş‘arî ve Ebû Huzeyfe’nin âzatlısı Sâlim gibi bazı sahâbîler Kur’an’ı güzel sesle ve tecvidle
32 Abdurrahman Çetin tarafından hazırlanarak Diyanet İslam Ansiklopedisinde (DİA, cs. 40) “Tecvid” maddesi
olarak yayımlanan bu çalışma, tarafımızdan düzenlenerek buraya alınmıştır.
15
okudukları için Resûl-i Ekrem’in övgüsünü kazanmışlardır (Buhârî, “Fedâilü’l-Kur’ân”, 31;
Müslim, “Salâtü’l-müsâfirîn”,
236). Kur’an lafzı ve mânasıyla birlikte indirildiğine göre onun lafzının orijinal şekliyle
korunması için tecvidin öğrenilmesi farz-ı kifâye, Kur’an okurken harflerin zat ve sıfât-ı
lâzımelerinin bozulmasıyla ortaya çıkan lahn-ı celîden sakınacak biçimde tecvid kurallarına
uyulması farz-ı ayın veya vâcip kabul edilmiştir (bk. lahn). Tecvid kaidelerine uygun şekilde
Kur’an öğretimi semâ ve arz yoluyla yapılır. Semâ “işitmek, dinlemek” anlamındadır; bununla
Kur’an’ı bir hocanın okuması ve öğrencinin onu dinlemesi kastedilir. Arz ise “sunum,
öğrencinin hocaya okuması” demektir. Bu sebeple önce öğrencinin hocasını dinlemesi ve
ardından işittiklerini, öğrendiklerini hocasına sunması esastır. Bu iki yöntemin birlikte
uygulanmasına “edâ” adı verilmiş, kıraati edâ yöntemiyle öğrenip öğrencilerine aynı yöntemle
öğreten âlimlere de “ehl-i edâ” denilmiştir.
“Kendi içinizden size âyetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, kitabı ve hikmeti
tâlim edip bilmediklerinizi öğreten bir resul gönderdik” meâlindeki âyette belirtildiği üzere (el-
Bakara 2/151) Resûlullah kendisine gelen vahiyleri hem ezberliyor hem ashabına okuyarak
tebliğ ediyordu. Cebrâil vahiy getirince Resûl-i Ekrem onu dinlerdi; Cebrâil gidince getirdiği
âyetleri o nasıl okumuşsa kendisi de öyle okur (Müslim, “Salât”, 148), daha sonra ashabına
öğretirdi. Bu da Kur’an öğretiminin başlangıçtan itibaren semâ ve arz yoluyla gerçekleştiğini
göstermektedir. Tâbiîler Kur’an’ı kaidelerine uygun biçimde okumayı sahâbîlerden öğrenmiş
ve kendilerinden sonraki nesillere öğretmiştir. Aralarında Hz. Ömer ile Zeyd b. Sâbit’in de
bulunduğu birçok kişi tarafından söylenen, “Kıraat sünnettir (takip edilmesi gereken bir
yoldur); sonra gelen önce gelenden alır; size öğretildiği gibi okuyunuz” sözü (İbn Mücâhid, s.
49-52) bunu ifade etmektedir. Kur’an okuyuşunun orijinal şekliyle korunmuş olmasında şifahî
naklin büyük önemi vardır.
16
Uygulamalar
cümlesindeki tecvid uygulamaları hakkında bilgi سبحانك اللهم وبحمدك , وتبارك اسمك (1
veriniz.
Çözüm:
a) سبحانك Hâ harfinde medd-i tabii, bâ harfinde kalkale uygulaması vardır.
b) اللهم Lâm harfinde idğâm-ı misleyn bilâ-ğunne, mîm harfinde ise idğâm-ı
misleyn ma’al-ğunne uygulaması vardır.
c) وبحمدك Mîm harfinde mîm’in izharı uygulaması vardır.
cümlesindeki tecvid uygulamaları hakkında غيرك وال إله ,دك وتعالى ج ,وتبارك اسمك (2
bilgi veriniz.
Çözüm:
a) وتبارك Bâ harfinde medd-i tabiî vardır ve râ harfi kalın okunur.
b) وتعالى ‘ayn ve lâm harflerinde medd-i tabiî vardır.
c) جدك Dâl harfinde idğam-ı misleyn vardır.
d) وال إله Birinc lâm harfinde medd-i munfasıl ikincisinde ise medd-i tabii vardır.
17
Uygulama Soruları
1. Aşağıdaki ayetlerden hangisi cenaze meclislerinde okunur?
a) Bakara Suresi, 56-60. Ayetler
b) Bakara Suresi, 152-157. Ayetler
c) Bakara Suresi, 173-179. Ayetler
d) Bakara Suresi, 285-286. Ayetler
e) Haşr Suresi, 20-24. Ayetler
2. Aşağıdaki ayetlerden hangisi yatsı namazından sonra okunur?
a) Bakara Suresi, 152-157. Ayetler
b) Maide Suresi, 35-40. Ayetler
c) Bakara Suresi, 285-286. Ayetler
d) Fetih Suresi, 5--11. Ayetler
e) Haşr Suresi, 20-24. Ayetler
3. Aşağıdaki ayetlerden hangisi sabah veya akşam namazı sonrasında okunur?
a) Bakara Suresi, 14-60. Ayetler
b) Enfal Suresi, 44-53. Ayetler
c) Nûr Suresi, 21-27. Ayetler
d) Hucûrât Suresi, 3-9. Ayetler
e) Haşr Suresi, 20-24. Ayetler
18
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Tashîh-i hurûf, Kur’an-ı Kerim’i yüzünden ve ezberden güzel okuyabilmeyi öğreten en
güzel metottur. Bu bölümde bunu gerçekleştirmek için gerekli usuller ortaya konulmuştur.
İlahiyat öğrencisinden farklı meclislerde ezberden okuması beklenen belli başlı 3 (üç) aşr-ı
şerifin usulüne göre ezberlenmesi gerçekleştirilmiştir. Bu ezberlerin deftere yazılarak yapılması
verimi artırıcı bir unsur olmuştur.
Sesli ve görüntülü araçlardan faydalanarak ezber yapılacak ve yüzünden okunacak ayet ve
surelerin daha iyi öğrenilmesi hedefine yaklaşmak amaçlanmıştır. Dinleme esnasında
öğrencilerin daha ziyade Türk karileri tercih etmesi tavsiye edilmiştir.
19
Bölüm Soruları
1. “Tecvîd” kelimesinin temel anlamı aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru verilmiştir?
A) Güzel yapmak, o şeyin en güzeli gerçekleştirmek için uğraşmak
B) Yumuşak ve müsamahalı davranmak, çok vermek
C) Kur’ân’ı Kerim’i tecvidli okumak
D) Manayı dikkate alarak Kur’ân’ı Kerim’i tecvid üzere okumak
E) Mahâric-i hurûfâ dikkat ederek Kur’ân’ı Kerim’i okumak
حقهاالتجويد: ... يقتدر بها على ... كل حرف .2 cümlesinde boş bırakılan yerlere gelecek kelimeler
sırasıyla (sağdan sola doğru) aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru verilmiştir?
A) إعطاء / ملكة / ومستحقها
B) إعطاء / مستحقها / ملكة
C) ومستحقها / إعطاء / ملكة
D) مستحقها / إعطاء / ملكة
E) ملكة / إعطاء / ومستحقها
3 Aşağıdaki kavramlardan hangisi İbnü’l-Cezerî’nin tecvidle ilgili tanımlarından biri değildir?
A) حلية التالوة
B) زينة التالو
C) الحروفزينة
D) حلية الداء
E) القراءحلية
4. Aşağıdaki ayetlerden hangisi yatsı namazından sonra okunur?
a) Bakara Suresi, 152-157. Ayetler
b) Maide Suresi, 35-40. Ayetler
c) Bakara Suresi, 285-286. Ayetler
d) Fetih Suresi, 5-11. Ayetler
e) Haşr Suresi, 20-24. Ayetler
5. “Harflerin mahreç ve sıfatlarının incelendiği ilimdir.”
Yukarıdaki tecvid tarifi hangi alime aittir?
A)İbnü’l-Cezerî B)İbn Mücâhid C)Ebû Şâme el-Makdisi D)Saçaklızâde el-Maraşî
E)İmam Birgivî 6. Aşağıdaki ayetlerden hangisi sabah veya akşam namazı sonrasında okunur?
a) Bakara Suresi, 152-157. Ayetler
b) Haşr Suresi, 20-24. Ayetler
c) Hucûrât Suresi, 3-9. Ayetler
d) Enfal Suresi, 44-53. Ayetler
e) Nûr Suresi, 21-27. Ayetler
7. Tecvid ilimi için زينة الداء والقرآئة ifadelerini kullanan kişi, aşağıdaki seçeneklerin hangisinde
yer almaktadır?
A)Ferrâ
B)Sîbeveyhi
C)İbnü’l-Cezerî
D)el-Câbirî
20
E)Ebû Şâme el-Makdisî
8. Aşağıdaki ayetlerden hangisi cenaze meclislerinde okunur?
a) Bakara Suresi, 56-60. Ayetler
b) Bakara Suresi, 152-157. Ayetler
c) Bakara Suresi, 173-179. Ayetler
d) Bakara Suresi, 285-286. Ayetler
e) Haşr Suresi, 20-24. Ayetler
9. Tecvid kelimesinin türediği c.v.d kökünün geldiği anlamlar, aşağıdaki seçeneklerin
hangisinde yanlış verilmiştir?
A) terbiye etmek
B) müsamahalı davranmak
C) yumuşak davranmak
D) güzel yapmak
E) süslemek
10. Tecvid ilimi için التالوحلية ifadelerini kullanan kişi, aşağıdaki seçeneklerin hangisinde yer
almaktadır?
A)Ferrâ
B) İbnü’l-Cezerî
C)Sîbeveyhi
D)el-Câbirî
E)Ebû Şâme el-Makdisî
21
Cevaplar
1) b , 2) e , 3) a , 4) c , 5) d , 6) b , 7) c , 8) b , 9) a , 10) b
22
2. TECVİDLİ OKUYUŞ ŞEKİLLERİ
23
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
1. Bu bölümde Kur’an-ı Kerim’i mehâric-i hurûf ve tecvid kurallarına uygun olarak
okuyabilmenin yegane yolu olan tashîh-i hurûf çalışmasına namaz dualarından kunut duaları,
rabbenâ atina ve rabbenâğfirlî duaları ile devam edip Yâsin-i Şerifin 1. sayfa tilaveti
öğretilecektir.
2. Tecvid ilmiyle ilgili olarak tahkîk, tedvîr ve hadrdan oluşan Kur’an okuyuş
şekillerini okuyuş hızı bakımından inceleme konusu yapıp her okuyuşuta medlerin çekiliş
sürelerini listeler halinde öğreneceğiz.
24
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
4) Tashih-i Hurûf çalışmasında neden işe namaz duaları ile başlanır?
5) Kur’an Okuyuş Şekilleri (Okuyuş Hızı Bakımından) nelerdir?
6) Hadr ile hezreme arasında ne tür bir ilişkiden söz edilebilir?
25
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde
edileceği veya geliştirileceği
Tecvidli Okuyuş
Şekilleri
Bu ünite kazanımlarının
aşağıdaki şekilde olacağı
düşünülmektedir.
1. Tashih-i hurûf ile ağzın Arap
harf ve mahreçlerini düzgün
telaffuz edebilme imkanının
yanı sıra tecvid usullerine riayet
ederek güzel Kur’an okuma
kabiliyeti kazanma.
Bu ünitede kunut duaları,
rabbenâ âtina ve rabbenağfirlî
dualarının talim üzere okunuşu
ayrıca Yâsin suresinin 1.
sayfasının tahkik usulüyle
tilaveti yapılacaktır.
2. Nâzi‘ât suresini yüzünden
güzel okuyabilme kabiliyetini
edinme.
3. Tahkik, tedvir ve hadr gibi
okuyuş hızı bakımından tecvidli
okuma şekilleri hakkında bilgi
sahibi olmak.
4. Allah’ın varlığının delileriyle
ilgili örnek ayetler sunmak.
5. Tecvid ilminin müstakil bir
ilim haline geliş serüveni
hakkında bilgi edinmek.
Kur’an-ı Kerim’in güzel
okunabilmesinin yegane
yolunu teşkil eden tashih-i
hurûf çalışmasının namaz
duaları ve namaz sureleri
özelinde sesli bir şekilde
yapılması, Kur’an-ı Kerim’in
bazı surelerinin ezberlenmesi
ve bölümlerinin yüzünden
okunması, tecvid ilmiyle ilgili
bilgilerin örneklerle anlatımı ve
Kur’an kültürü ayetleri, hem
Kur’an-ı Kerim’i pratik şekilde
okuma becerisini kazandıracak
hem de okunma usullerinin
teorik anlamda daha iyi
anlaşılmasını
kolaylaştıracaktır. Kur’an
kültürü ayetleri ile de Kur’an-ı
Kerim hakkında daha kapsamlı
bilgi edinme fırsatı
sunulacaktır.
26
Anahtar Kavramlar
Tecvid
Talim
Tashîh-i Hurûf
Kunut Duaları
Yasin ve anlamı
Tahkîk
Hadr
Tedvîr
Hezreme
27
Giriş
Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma bilgi ve becerisi sadece metin okuma yoluyla elde
edilemez. Tecvid bilgisi teorik olarak öğrenilirken uygulaması üstadın huzurunda
gerçekleştirilir. Kavramsal olarak öğrenilen konuların nasıl uygulanacağını gösteren ve fem-i
mühsîn olarak tanımlanan üstad, öğrencinin hatalarını da bizzat şifahi olarak düzeltir. Bu metot
Rasulullah’tan (sav) günümüze intikal eden Kur’an öğrenme metodudur.
Bu ünitemizde konuya güzel Kur’an okuyabilmenin yolunu açan klasik tashîh-i hurûf
uygulamasıyla devam edereek bu amacımızı gerçekleştirmeyi hedeflemekteyiz. Bunun için de
namaz dualarından kunut dualarıyla birlikte rabbenâ dualarını okuyacağız. Akabinde
ezberlenmesi gereken Yâsin-i Şerif’in 1. sayfasına yer verecek, yüzünden okunacak sure olarak
da Nâzi‘ât suresini tilavet eyleyeceğiz. İlaveten tecvid ilmine dair okuyuş hızı bakımından
Kur’an okuyuş şekillerine yer vereceğiz. Kur’an kültürü kapsamında Allah’ın varlığının
delillerini inceleme konusu yapıp tecvid alanında kaleme alınan eserler hakkında bilgi
sunacağız.
28
1.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık
1.1.1. Ezber
1.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Duaları: Kunût Duaları,
Rabbenâ Âtina ve Rabbenâğfirlî Duaları Kunût Duaları
و ,و نؤمن بك و نتوب اليك ,اللهم إنا نستعينك و نستغفرك و نستهديك
و نخلع و نترك ,نتوكل عليك ونثنى عليك الخير كله ن كرك و ال نكفرك
من يفجرك .
نرجو ,و اليك نسعى و نحفد ,لهم اياك نعبد و لك نصلى و نسجد ال
رحمتك و نخ ى عذابك , ان عذابك بالكفار ملحق . Rabbenâ Âtina ve Rabbenâğfirlî Duaları
ربنا آتنا في الدنيا حسنة وفي اآلخر حسنة وقنا عذاب النار.
ربنا اغفر لي ولوالدي وللمؤمنين يوم يقوم الحساب .
1.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: Yâsîn Suresi 1. Sayfa
﴾ سورة يس36﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
( على صراط مستقيم 3( إنك لمن المرسلين )2( والقرآن الحكيم )1يس )
حيم )4) ( 6)( لتنذر قوما ما أنذر آباؤهم فهم غافلون 5( تنزيل العزيز الر
( إنا جعلنا في أعناقهم أغالال 7لقد حق القول على أكثرهم فهم ال يؤمنون )
( وجعلنا من بين أيديهم سدا ومن خلفهم 8فهي إلى الذقان فهم مقمحون )
( وسواء عليهم أأنذرتهم أم لم تنذرهم ال 9هم ال يبصرون )سدا فأغ يناهم ف
ره بمغفر 10يؤمنون ) حمن بالغيب فب كر وخ ي الر ( إنما تنذر من اتبع الذ
وتى ونكتب ما قدموا وآثارهم وكل شيء ( إنا نحن نحيي الم 11وأجر كريم )
(12أحصيناه في إمام مبين )Yâsîn Suresi (36)
Mekke döneminde inmiştir. 83 âyettir. Sûre, adını ilk âyeti oluşturan “Yâ-Sîn” harflerinden
almıştır. Sûrede başlıca insanın ahlâkî sorumlulukları, vahiy, Hz. Peygamber’i yalanlayan
Kureyş kabilesi, Antakya halkına gönderilen peygamberler, Allah’ın birliğini ve kudretini
gösteren deliller, öldükten sonra dirilme, hesap ve ceza konu edilmektedir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Yâ Sîn.1 2, 3, 4. (Ey Muhammed!) Hikmet dolu Kur’an’a andolsun ki, sen elbette dosdoğru
bir yol üzere (peygamber) gönderilenlerdensin.
29
5, 6. Kur’an, ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan bir kavmi uyarman için
mutlak güç sahibi, çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir.
7. Andolsun, onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler.
8. Onların boyunlarına demir halkalar geçirdik, o halkalar çenelerine dayanmıştır. Bu sebeple
kafaları yukarıya kalkık durumdadır.
9. Biz, onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık görmezler.
10. Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.
11. Sen ancak Zikr’e (Kur’an’a) uyanı ve görmediği hâlde Rahmân’dan korkan kimseyi
uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükâfatla müjdele.
12. Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini
yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) bir bir kaydetmişizdir.
1.1.2. Yüzünden Okuma: Nazî‘ât Suresi
النازعات ﴾ سورة79﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
( 3( والسابحات سبحا )2( والناشطات ن طا )1والنازعات غرقا )
اجفة )5( فالمدبرات أمرا )4فالسابقات سبقا ) عها ( تتب 6( يوم ترجف الر
ادفة ) ( يقولون أئنا 9( أبصارها خاشعة )8( قلوب يومئذ واجفة )7الر
11( أئذا كنا عظاما نخر )10لمردودون في الحافر ) ( قالوا تلك إذا كر
( هل أتاك 14( فإذا هم بالساهر )13) ( فإنما هي زجر واحد 12خاسر )
( اذهب إلى 16( إذ ناداه ربه بالواد المقدس طوى )15حديث موسى )
( وأهديك إلى ربك 18( فقل هل لك إلى أن تزكى )17فرعون إنه طغى )
( ثم أدبر يسعى 21( فكذب وعصى )20فأراه اآلية الكبرى )( 19فتخ ى )
نكال اآلخر 24( فقال أنا ربكم العلى )23( فح ر فنادى )22) ( فأخذه للا
أنتم أشد خلقا أم السماء ( أ 26( إن في ذلك لعبر لمن يخ ى )25والولى )
اها )27بناها ) ( 29( وأغطش ليلها وأخرج ضحاها )28( رفع سمكها فسو
( والجبال 31( أخرج منها ماءها ومرعاها )30والرض بعد ذلك دحاها )
ة الكبرى )33لكم ولنعامكم ) ( متاعا32أرساها ) ( 34( فإذا جاءت الطام
نسان ما سعى ) زت الجحيم لمن يرى )35يوم يتذكر ال ا من 36( وبر ( فأم
ا من 39ى )( فإن الجحيم هي المأو 38( وآثر الحيا الدنيا )37طغى ) ( وأم
( 41( فإن الجنة هي المأوى )40خاف مقام ربه ونهى النفس عن الهوى )
( إلى ربك 43( فيم أنت من ذكراها )42يسألونك عن الساعة أيان مرساها )
( كأنهم يوم يرونها لم يلبثوا 45منذر من يخ اها ) ( إنما أنت 44منتهاها )
( 46إال ع ية أو ضحاها )
30
1.2. Tecvid: Kur’an Okuyuş Şekilleri (Okuyuş Hızı Bakımından): Tahkik,
Tedvîr, Hadr Allah’ın kelamı olan Kur’an-ı Kerim’in nasıl okunacağını yine Allah Teala açıkça ortaya
koymuş ve şöyle buyurmuştur: فاقرؤا ماتيسر من القرآن “Kur’an’dan kolayınıza gelenini
okuyunuz.” Bu ayet-i kerimenin emrettiği okuma şekillerinin tecvid uleması tarafından üç
şekilde kategorize edildiğini ve bunlarla okuyuştaki hızın temel alındığını görmekteyiz ki
bunlar da tahkîk, tedvîr ve hadr’dan oluşmaktadır.
1. Tahkîk (تحق يق):
Lügatte h.k.k kökünden türeyen tahkîk bir şeyi zorunlu hale getirmek, bir şeyin hakkını tam
ve eksiksiz verme konusunda aşırıya kaçmak, mübalağa etmek, bu hususta hassas davranıp
özen göstermek anlamlarına gelir.
Tahkîk, İbnü’l-Cezerî’nin واحد لصله هو إعطاء الحروف حقها من كل صفة ومستحقها ورد كل “O (tecvid),
harflere lâzımî ve ârızî sıfatlarının hakkını vermek ve her harfi aslına götürmektir (harfi
mahrecinden çıkarmaktır).”33 şeklindeki tecvid tarifinde olduğu gibi mahreç ve sıfatları yönüyle
tüm haklarını gözeterek harfleri okumak, medleri uzatılması gereken miktarlarda son noktasına
kadar uzatıp hareke, şedde ve ğunne, ihfâ, izhâr, kalkale, iklâb gibi hususlara tam anlamıyla
riayet edip bu konularda son derece özenli ve hassas davranmaktır. Bu yönüyle tahkîk, okuyuş
hızı açısından Kur’an-ı Kerim’in en yavaş okunuş şeklidir.
Tahkîk, kıraat imamlarından Hamza ve Verş’in okuyuş şeklidir.34
Asım kıraatine göre tahkikli okuyuştaki medlerin uzatma süreleri şöyledir:
Med Çeşidi Uzatma Süresi
Medd-i Tabii 1 (bir) elif
Medd-i Muttasıl 4 (dört) elif
Medd-i Munfasıl 4 (dört) elif
Medd-i Lâzım 4 (dört) elif
Medd-i ‘Ârız 4 (dört) elif
Medd-i Lîn 3 (üç) elif35
2. Tedvîr (ير :(تدو
Lügatte d.v.r. kökünden türeyen tedvîr döndürüp çevirmek anlamlarına gelir.
Tahkîk ile hadr usulu arası bir okuyuş olan tedvîr, okuyuş hızı açısından Kur’an-ı Kerim’in
orta bir okuyuş şeklidir.
Tedvîr ile okuyaşta tahkîkteki mübalağalı hassas okuyuş ve hadr’daki ruhsatları kullanma
uygulamaları yerine daha mutedil orta bir okuyuş şekli tercih edilir. Edâ ehlinin tercih ettiği
kıraat şekli tedvîr üzere okumaktır.36
Tedvîr, kıraat imamlarından İbn-i ‘Âmir, Asım, Kisâî ve Halefu’l-‘Âşir’in okuyuş şeklidir.37
Tedvirli okuyuştaki medlerin uzatma süreleri şöyledir38:
Med Çeşidi Uzatma Süresi
Medd-i Tabii 1 (bir) elif
Medd-i Muttasıl 3 (üç) elif
33 İbnü’l-Cezerî, Mukaddime, s. 7. 34 İbnü’l-Cezeri, en-Neşr, I, 205). 35 Bazı tecvid kitaplarında medd-i lîn’in 4 elif de çekilebileceği bilgisi yer almktadır. Bkz. Çetin, Abdurrahman,
Kur’an Okuma Esasları, s. 326. 36 İbnü’l-Cezeri, en-Neşr, I, 207; Karaçam, İsmail, Kur’ân-ı Kerîm’in Fazîletleri ve Okunma Kâideleri, İFAV,
İstanbul, 2008, s. 177. 37 İbnü’l-Cezeri, en-Neşr, I, 207. 38 Çetin, Kur’an Okuma Esasları, s. 327.
31
Medd-i Munfasıl 3 (üç) elif
Medd-i Lâzım 4 (dört) elif
Medd-i ‘Ârız 1-3 (bir-üç) elif
Medd-i Lîn 1-3 (bir-üç) elif
3. Hadr (حدر):
Lügatte h.d.r. kökünden türeyen hadr, hızlı ve süratli olma anlamına gelir.
Ruhsatları kullanmak suretiyle medlerin en aza indirildiği hadr, okuyuş hızı açısından
Kur’an-ı Kerim’in en hızlı okuyuş şeklidir. Tahkîkli okuyuşun zıttı olan hadr, tecvid kural ve
kaidelerinin tamamen ihmal edilip önemsenmediği bir okuşuş şekli değildir. Bu okuyuşta
medler çekilebilecekleri en alt sınırda uzatılırlar. Diğer tecvid kaideleri de daha müsamahalı ve
ruhsatlardan faydalanılarak uygulanırlar.
Ancak hadr ile karıştırılan ve Arap dilindeki temel anlamı karıştırmak, genişletip çoğaltmak
olan ve okumada, konuşmada ve yürüyüşte hızlı ve süratli olmayı ifade eden Hezreme usuluşle
okuyuş, pek makbul görülmemiştir. Ulema bu konuda Kur’an okuyan kişi Kur’ân’ı “çok hızlı
bir şekilde (hezremeyle) okumaz.”39 kanaatindedir. Sahabeden İbn Abbas; “Kur’ân’ı üç günde
okumam, onu bir gecede hezremeyle (çok hızlı bir şekilde) okumamdan bana daha hoş
gelmektedir.”40 derken, İmam Nevevî ise, hezreme ile Kur’an okumanın “bidat” olduğunu
söylemiştir.41
Hadr, Kâlûn, İbn-i Kesîr, Ebû ‘Amr, Ebû Cafer ve Yakub’un okuyuş şeklidir.42
Hadr okuyuşundaki medlerin uzatma süreleri şöyledir:
Med Çeşidi Uzatma Süresi
Medd-i Tabii 1 (bir) elif
Medd-i Muttasıl 2 (iki) elif
Medd-i Munfasıl 1 (bir) elif
Medd-i Lâzım 2.5 - 3 (iki buçuk - üç) elif43
Medd-i ‘Ârız 1 (bir) elif
Medd-i Lîn (ârız sukünlu)
Medd-i Lîn (lazım sukünlu)
1 (bir) elif
2-3 (iki – üç) elif
1.3. Kur’ân-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler: Allah’ın
Varlığı
1- Allah’ın Varlığı
Kur’ân’da Allah’ın varlığını ifâde eden birçok sözlü ve sözsüz âyetler vardır. Kur’ân-ı
Kerîm’de, Allah’ın varlığına, kudretine ve büyüklüğüne işaret eden her şeye genel olarak âyet
adı verilir. Âyetler sözlü ve sözsüz olmak üzere iki kısma ayrılır. Sözsüz âyetler, sağlıklı akla
sahip olan herkese hitap eden bütün tabiat olaylarıdır. Sözlü âyetler ise, peygamber aracılığı ile
insanlara gelen Allah Teâlâ’nın sözleridir. Allah’ın varlığına, kudretine ve yüceliğine delâlet
etme açısında sözlü âyetlerle tabiat olaylarına işaret eden sözsüz âyetler arasında fark yoktur.
Kur’ân’a göre bütün eşya, Allah’ın âyetleridir. Sözlü âyetler, bir peygamber aracılığı ile
39 İbn Hacer, Ahmed b. Ali el-‘Askallânî, Fethu’l-Bârî, (tah. Muhammed Fuad Abdülbaki), Dâru’l-Ma‘rife,
Beyrut, 1379, IX, 97; Mubârekfûrî, Tuhfetü’l-Ahvezî, VIII, 218; Münâvî, Feyzu’l-Kadîr, II, 60. Son dönemde
kaleme alınmış tecvid kitaplarında da yer alan “Hezreme ile okuma” (bkz. Zihni Efendi, el-Kavlü’s-Sedîd, s.)
kavramının sahabe tarafından kullanılan çok kadim bir kavram olduğu anlaşılmaktadır. 40 Zemahşerî, Carullah Mahmud b. Ömer, el-Fâiku fî Ğarîbi’l-Hadîs, (tah. Ali Muhammed el-Be(i)câvî-
Muhammed Ebu’-Fazl), Dâru’l-Ma‘rife, Lübnan, ts., IV, 98-99; İbn Manzûr, Lisân, XII, 606. 41 Nevevî, et-Tibyân fî Âdâbi Hameleti’l-Kur’ân, s. 59. 42 İbnü’l-Cezeri, en-Neşr, I, 207. 43 Çetin, Kur’an Okuma Esasları, s. 218.
32
gönderilirler. Sözsüz âyetler, bütün insanlığa gönderilmiştir. Hiçbir aracıya gerek olmadan
bütün insanlara hitap eder ve daha geneldir. Bu yüzden sağlam akla sahip olan herkes, sözsüz
âyetlerle Allah’ın varlığın ve kudretini anlamaya muktedirdir.
2- Allah’ın Varlığını Bildiren Âyetler
الذ ر العرش على استوى ثم ترونها عمد بغير السموات رفع ى للاه مس ال وسخ
ى الجل ى جري كل والقمر ل االمر يدبر مسم يات يفص ون وقن ت ربكم بلقاء لعلكم اال“Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş’a kurulan,
güneşi ve ayı buyruğu altına alandır. Bunların hepsi belli bir zamana kadar akıp gitmektedir.
O, her işi (hakkıyla) düzenler, yürütür, âyetleri ayrı ayrı açıklar ki Rabbinize kavuşacağınıza
kesin olarak inanasınız.”44
يس جد له من فى السموات ومن فى االرض وال مس والقمر والنجوم الم تر ان للاه
فم اوالجبال وال جر والدواب وكثير من الناس وكثير حق عليه العذاب ومن يهن للاه
يفع ل ما ي اء له من مكرم ان للاه “Görmedin mi ki şüphesiz, göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, ağaçlar,
hayvanlar ve insanların birçoğu Allah’a secde etmektedir. Birçoğunun üzerine de azap hak
olmuştur. Allah, kimi alçaltırsa ona saygınlık kazandıracak hiçbir kimse yoktur. Şüphesiz Allah,
dilediğini yapar.”45 (Bu âyet secde ayetidir.)
فانهى ر ال مس والقمر ليقولن للاه ولئن سالتهم من خلق السموات واالرض وسخ
يؤفكون “Andolsun, eğer onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı hizmetinize kim verdi?”
diye soracak olsan mutlaka, “Allah” diyeceklerdir. O hâlde nasıl (haktan) döndürülüyorlar?”46
ل من السماء ماء فاحيا به االرض من بعد موتها ليقولن ولئن سالتهم من نز قل للاه
بل اكثرهم ال يعقلون الحمد لله“Andolsun, eğer onlara, “Gökten yağmuru kim indirip de onunla yeryüzünü ölümünden
sonra diriltti?” diye soracak olsan, mutlaka, “Allah” diyeceklerdir. De ki: “Hamd Allah’a
mahsustur.” Fakat onların çoğu akıllarını kullanmazlar.”47
ن يملك السمع واالبصار ومن يخرج الحی قل من يرزقكم من السماء واالرض ام
قومن الميت ويخرج الميت من الحى ومن يدبر االمر فسيقولون للاه ن فقل افال تت “De ki: “Sizi gökten ve yerden kim rızıklandırıyor? Ya da işitme ve görme yetisi üzerinde
kim mutlak hâkimdir? Ölüden diriyi, diriden ölüyü kim çıkarıyor? İşleri kim yürütüyor?”
“Allah” diyecekler. De ki: “O hâlde, Allah’a karşı gelmekten sakınmayacak mısınız?”48
قل ارايتم ان اصبح ماؤكم غورا فمن ياتيكم بماء معين “De ki: “Söyleyin bakalım: Suyunuz çekiliverse, size kim temiz bir akarsu getirir?” 49
44 Ra’d, 13/2. 45 Hac, 22/18. 46 Ankebût, 29/61. 47 Ankebût, 29/63. 48 Yûnus, 10/31. 49 Mülk, 67/30.
33
1.4. Okuma Parçası: “Tecvid ( يد الت جو )”50 Nedir? (Devam)
Tecvid ilminin konusu ve müstakil bir ilim haline gelişi: Tecvid ilminin konusunu teşkil
eden harflerle bunların mahreç ve sıfatları Arap dilcileriyle kıraat âlimlerinin ilgi alanına
girdiğinden onlar tarafından da işlenmiş, tecvid müstakil bir ilim haline gelmeden önce bazı
tecvid meseleleri Arapça dil bilgisi ve kıraat kitaplarında ele alınmıştır. Nitekim Sîbeveyhi el-
Kitâb’ında harflerin mahreç ve sıfatları, vasıl ve vakfın kuralları, imâle, idgam vb. hususlar
üzerinde durmuştur. Öte yandan muhtevasında idgam, izhar, kalb, med ve kasır, vakıf ve vasıl,
fetih ve imâle, sekte gibi birçok tecvid konusunun yer aldığı kıraat kitaplarının telifine Yahyâ
b. Ya‘mer’le (ö. 89/708 [?]) başlandığı rivayeti dikkate alınırsa (Sezgin, I, 5) bu ilmin şifahî
naklin yanı sıra I. (VII.) yüzyıldan itibaren kitaplara da girdiğini söylemek mümkündür. Ancak
tecvidin müstakil bir ilim halinde ortaya çıkışı, III. (IX.) yüzyılın ikinci yarısı ile IV. (X.)
yüzyılın ilk yarısında yaşayan âlimlerin yazdığı eserlerle gerçekleşmiştir. Bu alandaki eserlerin
geç yazılmış olması tecvid ilminin teşekkülünün de geç dönemlere rastladığını göstermez.
Çünkü Kur’an tecvid kurallarıyla birlikte öğretile gelmiş, kıraat tedrîsinin de ilk basamağını
teşkil etmiştir.
50 Abdurrahman Çetin tarafından hazırlanarak Diyanet İslam Ansiklopedisinde (DİA, c. 40) “Tecvid” maddesi
olarak yayımlanan bu çalışma, tarafımızdan düzenlenerek buraya alınmıştır.
34
Uygulamalar
.cümlesindeki tecvid uygulamaları hakkında bilgi veriniz ربنا اغفر لي ولوالدي (3
Çözüm:
d) ربنا Ra harfi kalın, bâ’da idğam-ı misleyn bila ğunne
e) اغفر لي Râ ince, harfinde ise medd-i tabii.
f) ولوالدي vâv harfinde medd-i tabii, yâ harfinde idğam-ı misleyn bila ğunne
.cümlesindeki tecvid uygulamaları hakkında bilgi veriniz وللمؤمنين يوم يقوم الحساب (4
Çözüm:
a) وللمؤمنين el takısında izhar-ı kameriyye, nûn harfinde medd-i tabii, durulduğunda
ise medd-i ârız
b) يقوم kâf harfinde medd-i tabiî durulduğunda ise medd-i arız.
c) الحساب el takısında izhar-ı kameriyye, sîn harfinde medd-i tabii, durulduğunda
medd-i ârız, bâ harfinde kalkale.
35
Uygulama Soruları
1. Aşağıdaki bölümlerden hangisi kunût duaları içerisinde yer alır?
f) ربنا اغفر لي ولوالدي وللمؤمنين
g) نرجو رحمتك و نخشى عذابك
h) يوم يقوم الحساب
i) وفي اآلخر حسنة وقنا عذاب النار
j) آتنا في الدنيا حسنة ربنا
1. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde tahkîk okuyuşunun tarifi verilmiştir?
f) Okuyuş hızı açısından Kur’an-ı Kerim’in orta bir okuyuş şeklidir.
g) Okuyuş hızı açısından Kur’an-ı Kerim’in en hızlı okuyuş şeklidir.
h) Okuyuş hızı açısından Kur’an-ı Kerim’in en yavaş okunuş şeklidir.
i) Tedvîr ile hadr arası bir okuyuştur.
j) Edâ ehlinin tercih ettiği kıraat şeklidir.
2. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde tedvîr okuyuşunu tercih eden kıraat alimlerine yer
verilmiştir?
f) İbn-i ‘Âmir, Asım, Kisâî ve Halefu’l-‘Âşir
g) Nâfi, Kisâî ve Halefu’l-‘Âşir
h) İbn-i Kesîr, Asım ve Kisâî
i) İbn-i ‘Âmir, Hamza, Kisâî
j) Verş, Hafs, Yakub
36
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Tashîh-i hurûf, Kur’an-ı Kerim’i yüzünden ve ezberden güzel okuyabilmeyi öğreten en
güzel metottur. Bu bölümde bunu gerçekleştirmek amacıyla uygulamalı olarak namaz
dualarının okunmasına devam edildi.
Yâsin-i Şerif’in 1. sayfası ezberden, Nâzi‘ât suresinin ise yüzünden okunması yapıldı.
Tahkîk, tedvir ve hadr gibi Kur’an okuyuş şekilleri üzerinde duruldu. Allah’ın varlığının
delilleri ayetlerle ortaya konulmaya çalışıldı. Son olarak da ilk tecvid literatüründen başlayarak
günümüze kadar kaleme alınan önemli tecvid eserlerinden söz edildi.
37
Bölüm Soruları
1. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde tedvîr okuyuşunun tarifi verilmiştir?
a) Okuyuş hızı açısından Kur’an-ı Kerim’in en hızlı okuyuş şeklidir.
b) Okuyuş hızı açısından Kur’an-ı Kerim’in en yavaş okunuş şeklidir.
c) Okuyuş hızı açısından Kur’an-ı Kerim’in orta bir okuyuş şeklidir.
d) Tahkîk’den daha yavaş bir okuyuş şeklidir.
e) Hadr’dan daha hızlı bir okuyuş şeklidir.
2. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde tahkîk okuyuşunu tercih eden kıraat alimlerine yer
verilmiştir?
a) İbn-i Kesîr, Hamza, Yakub
b) Kalûn, Asım, Kisâî, Halefu’l-‘Âşir
c) Verş, Hamza
d) İbn-i ‘Âmir, Hamza, Yakub
e) Kalûn, Asım, Halefu’l-‘Âşir
3. Aşağıdaki bölümlerden hangisi kunut duaları içerisinde yer alır?
a) ونثنى عليك الخير كله ن كرك
b) م يقوم الحساب يو
c) ربنا آتنا في الدنيا حسنة
d) ربنا اغفر لي ولوالدي وللمؤمنين
e) وفي اآلخر حسنة وقنا عذاب النار
4. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde hadr okuyuşunun tarifi verilmiştir?
a) Okuyuş hızı açısından Kur’an-ı Kerim’in en hızlı okuyuş şeklidir.
b) Okuyuş hızı açısından Kur’an-ı Kerim’in orta bir okuyuş şeklidir.
c) Okuyuş hızı açısından Kur’an-ı Kerim’in en yavaş okunuş şeklidir.
d) Tedvîr’den daha yavaş bir okuyuş şeklidir.
e) Edâ ehlinin tercih ettiği kıraat şeklidir.
5. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde hadr okuyuşunu tercih eden kıraat alimlerine yer
verilmiştir?
a) Verş, Hamza,Yakub
b) Kalûn, Asım, Kisâî ve Halefu’l-‘Âşir
c) İbn-i ‘Âmir, Asım, Yakub
d) İbn-i Kesîr, Hamza, Halefu’l-‘Âşir
e) Kâlûn, İbn-i Kesîr, Ebû ‘Amr, Ebû Cafer ve Yakub
6. Kıraat kitaplarının telifine ilk defa hangi müellifle başlanmış olduğu bilgisi, aşağıdaki
seçeneklerden hangisinde doğru verilmiştir?
a) İbnü’l-Cezerî
b) Yahyâ b. Ya‘mer
c) Ebû Amr ed-Dânî
d) Mekkî b. Ebû Tâlib
e) Ebû Şame el-Makdisî
7. Tecvid ilmine dair ilk müelliflerden biri olarak kabul edilen Mekkî Ebû Tâlib’in eseri
aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru verilmiştir?
a) Mehâricü’l-hurûf
38
b) et-Tahdîd fi’l-itkân ve’t-tecvîd
c) et-Tenbîh ‘ale’l-lahni’l-celî ve’l-lahni’l-hafî
d) er-Ri‘âye li-tecvîdi’l-kırâe ve tahkîki lafzı’t-tilâve
e) er-Ri‘âye li-tecvîdi’l-kırâe ve tahkîki lafzı’t-tilâve
8. Allah’ın varlığına, kudretine ve büyüklüğüne işaret eden her şeye genel olarak Kur’an-ı
Kerim’de ne ad verilir?
a) Hadis
b) Sünnet
c) Kıraat
d) Ayet
e) Fıkıh
9. İlk tecvid müelliflerinden biri olarak kabul edilen Ebû Amr ed-Dânî’nin eseri aşağıdaki
seçeneklerden hangisinde doğru verilmiştir?
a) el-Kasîdetü’r-râiyye (el-Kasîdetü’l-Hâkâniyye)
b) et-Tahdîd fi’l-itkân ve’t-tecvîd
c) et-Tahdîd fi’l-itkân ve’t-tecvîd
d) Mehâricü’l-hurûf
e) et-Tenbîh ‘ale’l-lahni’l-celî ve’l-lahni’l-hafî
10. Tecvid ilmine dair İbn Sînâ’nın kaleme aldığı eser aşağıdaki seçeneklerden hangisinde
doğru verilmiştir?
a) Kitâb fi’t-tecvîd
b) er-Ri‘âye li-tecvîdi’l-kırâe ve tahkîki lafzı’t-tilâve
c) Mehâricü’l-hurûf’
d) et-Tahdîd fi’l-itkân ve’t-tecvîd
e) el-Mudîh fi’t-tecvîd
39
Cevaplar
1) c, 2) c, 3) a, 4) a, 5) e, 6) b, 7) d, 8) d, 9) b, 10) c
40
3. HARFLER ve MAHREÇLERİ
41
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
3. Bu bölümde Kur’an-ı Kerim’i mehâric-i hurûf ve tecvid kurallarına uygun olarak
okuyabilmenin yegane yolu olan tashîh-i hurûf çalışmasına namaz surelerinden Nâs suresini
okuyarak devam edecek ve Yâsin-i Şerifin 2. sayfası tilaveti öğretilecektir.
4. Tecvid ilmiyle ilgili olarak harfler ve mahreçleri üzerinde durulacaktır.
42
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
7) Tashih-i Hurûf çalışmasında namaz dualarından sonra neden namaz sureleri ile
devam edilir?
8) Harflerin genel kaç mahreci vardır?
9) İbnü’l-Cezeri’ye göre harflerin mahreçleri kaç kategoride incelenir?
43
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde
edileceği veya geliştirileceği
Harfler ve Mahreçleri
Bu ünite kazanımlarının
aşağıdaki şekilde olacağı
düşünülmektedir.
1. Tashih-i hurûf ile ağzın Arap
harf ve mahreçlerini düzgün
telaffuz edebilme imkanının
yanı sıra tecvid usullerine riayet
ederek güzel Kur’an okuma
kabiliyeti kazanma.
Bu ünitede namaz surelerinin
talim üzere okunuşu ayrıca
Yâsin suresinin 2. sayfasının
tahkik usulüyle tilaveti
yapılacaktır.
2. Abese suresini yüzünden
güzel okuyabilme kabiliyetini
edinme.
3. Harflerin mahreçleri
hakkında bilgi sahibi olmak.
4. Allah’ın birliğiyle ilgili örnek
ayetler sunmak.
5. Tecvid ve kıraat ilmine
duyulan ihtiyaçla ilgili bilgi
edinmek.
Kur’an-ı Kerim’in güzel
okunabilmesinin yegane
yolunu teşkil eden tashih-i
hurûf çalışmasının namaz
namaz sureleri özelinde sesli
bir şekilde yapılması, Kur’an-ı
Kerim’in bazı surelerinin
ezberlenmesi ve bölümlerinin
yüzünden okunması, tecvid
ilmiyle ilgili bilgilerin
örneklerle anlatımı ve Kur’an
kültürü ayetleri, hem Kur’an-ı
Kerim’i pratik şekilde okuma
becerisini kazandıracak hem de
okunma usullerinin teorik
anlamda daha iyi anlaşılmasını
kolaylaştıracaktır. Kur’an
kültürü ayetleri ile de Kur’an-ı
Kerim hakkında daha kapsamlı
bilgi edinme fırsatı
sunulacaktır.
44
Anahtar Kavramlar
Tecvid
Talim
Tashîh-i Hurûf
Yasin ve anlamı
Aslî Harf
Ferî Harf
Mahreç
Cevf
Halk
Hayşûm
45
Giriş
Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma bilgi ve becerisi sadece metin okuma yoluyla elde
edilemez. Tecvid bilgisi teorik olarak öğrenilirken uygulaması üstadın huzurunda
gerçekleştirilir. Kavramsal olarak öğrenilen konuların nasıl uygulanacağını gösteren ve fem-i
mühsîn olarak tanımlanan üstad, öğrencinin hatalarını da bizzat şifahi olarak düzeltir. Bu metot
Rasulullah’tan (sav) günümüze intikal eden Kur’an öğrenme metodudur.
Bu ünitemizde konuya güzel Kur’an okuyabilmenin yolunu açan klasik tashîh-i hurûf
uygulaması çerçevesinde Namız dualarından işe başlayarak devam edeceğiz. Ezberlenmesi
gereken Yâsin-i Şerif’in 2. sayfasına yer verecek, yüzünden okunacak sure olarak da Abese
suresini tilavet eyleyeceğiz. Daha sonra beş temel mahreç üzerinde durup Allah’ın birliğini
ayetler çerçevesinde ele alacak, tecvide dair kaleme alınan eserlere duyulan ihtiyaçtan söz
edeceğiz.
46
1.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık
1.1.1. Ezber
1.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Sureleri: Nâs Suresi Bu bölümde tashih-i hurûf uygulaması çerçevesinde Kur’an-ı Kerim’in en suresi olan Nâs
suresinden başlayarak yukarıya doğru Fîl suresine kadarki on sureyi talim usulüne göre
okumaya çalışacağız.
سورة الناس ﴾114﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
الناس ) ( من شر 3( إله الناس )2( ملك الناس )1قل أعوذ برب
( من الجنة 5( الذي يوسوس في صدور الناس )4الوسواس الخناس )
( 6والناس )
1.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: Yâsîn Suresi 2. Sayfa
﴾ سورة يس36﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
( إذ أرسلنا 13واضرب لهم مثال أصحاب القرية إذ جاءها المرسلون )
زنا بثالث فقالوا إنا إليكم مرسلون )إليهم اثنين ف ( قالوا ما 14كذبوهما فعز
حمن من شيء إن أنتم إال تكذبون ) ( قالوا 15أنتم إال ب ر مثلنا وما أنزل الر
( قالوا إنا 17( وما علينا إال البالغ المبين )16لون )ربنا يعلم إنا إليكم لمرس
( قالوا 18تطيرنا بكم لئن لم تنتهوا لنرجمنكم وليمسنكم منا عذاب أليم )
رتم بل أنتم قوم م ( وجاء من أقصى المدينة 19سرفون )طائركم معكم أئن ذك
( اتبعوا من ال يسألكم أجرا وهم 20رجل يسعى قال يا قوم اتبعوا المرسلين )
ذ من ( أأتخ 22( وما لي ال أعبد الذي فطرني وإليه ترجعون )21مهتدون )
حمن بضر ال تغن عني شفاعتهم شيئا وال ينقذون دونه آلهة إن يردن الر
( قيل 25( إني آمنت بربكم فاسمعون )24( إني إذا لفي ضالل مبين )23)
( بما غفر لي ربي وجعلني من 26ي يعلمون )ادخل الجنة قال يا ليت قوم
(27المكرمين )Yâsîn Suresi (36)
Bismillâhirrahmânirrahîm
13. (Ey Muhammed!) Onlara, o memleket halkını örnek ver. Hani oraya elçiler gelmişti.
14. Hani biz onlara iki elçi göndermiştik de onları yalancı saymışlardı. Biz de onlara üçüncü
bir elçi ile destek vermiştik. Onlar, “Şüphesiz biz size gönderilmiş elçileriz” dediler.
15. Onlar şöyle dediler: “Siz de ancak bizim gibi insansınız. Rahmân, hiçbir şey indirmemiştir.
Siz sadece yalan söylüyorsunuz.”
16. (Elçiler ise) şöyle dediler: “Bizim gerçekten size gönderilmiş elçiler olduğumuzu Rabbimiz
biliyor.”
17. “Bize düşen ancak apaçık bir tebliğdir.”
47
18. Dediler ki: “Şüphesiz biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer vazgeçmezseniz, sizi
mutlaka taşlarız ve bizim tarafımızdan size elem dolu bir azap dokunur.”
19. Elçiler de, “Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Size öğüt verildiği için mi (uğursuzluğa
uğruyorsunuz?). Hayır, siz aşırı giden bir kavimsiniz” dediler.
20. Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: “Ey kavmim! Bu elçilere uyun.”
21. “Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir.”
22. “Hem ben, ne diye beni yaratana kulluk etmeyeyim. Oysa siz de yalnızca O’na
döndürüleceksiniz.”
23. “O’nu bırakıp da başka ilâhlar mı edineyim? Eğer Rahmân bana bir zarar vermek istese,
onların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve beni kurtaramazlar.”
24. “O taktirde ben mutlaka açık bir sapıklık içinde olurum.”
25. “Şüphesiz ben sizin Rabbinize inandım. Gelin, beni dinleyin!”
26, 27. (Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): “Cennete gir!” denildi. O da, “Keşke kavmim,
Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi!” dedi.
1.1.2. Yüzünden Okuma: ‘Abese Suresi
عبس سورة ﴾ 80﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
كى )2( أن جاءه العمى )1عبس وتولى ) ( أو 3( وما يدريك لعله يز
كرى ) ا من استغنى )4يذكر فتنفعه الذ ( وما عليك 6( فأنت له تصدى )5( أم
كى ) ا من جاءك يسعى )7أال يز ( فأنت عنه تلهى 9( وهو يخ ى )8( وأم
مة )12( فمن شاء ذكره )11( كال إنها تذكر )10) ( 13( في صحف مكر
ر ) نسان ما 16( كرام برر )15( بأيدي سفر )14مرفوعة مطه ( قتل ال
شيء خلقه ) ( من 17أكفره ) ( ثم السبيل 19( من نطفة خلقه فقدره )18أي
ا يقض ما 22( ثم إذا شاء أن ره )21( ثم أماته فأقبره )20يسره ) ( كال لم
نسان إلى طعامه )23أمره ) ( ثم 25نا صببنا الماء صبا )( أ 24( فلينظر ال
( وزيتونا 28( وعنبا وقضبا )27( فأنبتنا فيها حبا )26شققنا الرض شقا )
( متاعا لكم ولنعامكم 31( وفاكهة وأبا )30( وحدائق غلبا )29ونخال )
ة )( فإذ 32) اخ ه وأبيه 34( يوم يفر المرء من أخيه )33ا جاءت الص ( وأم
( وجوه 37( لكل امرئ منهم يومئذ شأن يغنيه )36( وصاحبته وبنيه )35)
( )38يومئذ مسفر ) ( ووجوه 39( ضاحكة مستب ر ( 40يومئذ عليها غبر
( 42( أولئك هم الكفر الفجر )41ترهقها قتر )
1.2. Tecvid: Harfler ve Mahreçleri
1. Harflerin Tarifi ve Çeşitleri
Arap dilinde harf, bir şeyin tarafı, ucu ve kenarı anlamına gelmektedir. Tecvid ilminde harf,
bir mahrece dokunarak çıkan sese denir.51
51 Mağnisî, Terceme-i Cezerî, Dâru’t-Tıbâeti’l-Âmire, İstanbul, 1280 (1863), 9.
48
Harfler; aslî ve ferî olarak iki çeşittir. ا ب ت ث ... ن و هـ ي şeklindeki yirmi sekiz Arap
harfi aslî harfleri oluşturur. Aslî harfler gibi yazıda gözükmeyen ancak isim ve sesleri var olan
harfler, ferî harfleri oluşturur; teshîl, imâle, işmâm, tağlîz ve nûn-u muhfat gibi.
2. Harflerin Mahreçleri
Arap dilinde mahreç, çıkış yeri anlamına gelir. Mahreç tekil, mehâriç çoğuldur. Mehâric-i
hurûf tabiri, harflerin mahreçleri anlamına gelmektedir.
Harflerin mahreçlerinin kaç tane olduğu konusu tartışmalıdır. Mahreçler Ferrâ (ö. 225/822),
İbn Düreyd (ö. 321/933)’e göre on dört, Sibeveyhî (ö. 180/770) ve el-Câbirî (ö. 732/1332)’ye
göre on altı, Halil b. Ahmed (ö. 179/?), Mekkî b. Ebî Tâlib ve İbnü’l-Cezerî’ye göre ise on
yedidir.52
İbnü’l-Cezerî Mukaddime’de şöyle demektedir:
مخارج الحروف سبعة ع ر على الذى يختاره من اختبر Daha kısa tasnife göre harflerin mahreci beş çeşittir:
a. (Cevf جوف): Boğaz ve ağız boşluğu. Boğazın göğse bitiştiği yerden dudaklara kadarki bu
bölgeden med (uzatma) harfleri olan ا و ى harfleri çıkar.
b. (Halk حلق): Boğaz. Boğazın göğse bitiştiği yerden dil köküne kadar olan bölge boğaz
mahrecidir.53 Boğazda üç farklı mahreç vardır ve buradan toplam altı harf çıkar.
b.1. (ادني الحلق): Boğazın başı. Boğazın ağza en yakın bölgesinden54 (خ) ve (غ) harfleri çıkar.
b.2. (وسط الحلق): Boğaz ortası. Boğazın ortasından (ح) ve (ع) harfleri çıkar.
b.3. (أقصي الحلق): Boğazın altı-sonu. Boğazın göğse bitişen son noktasından hemze ( ء ا) ve
.harfleri çıkar (هـ)
c. (Lisân ل سان): Dil. Dil kökünden itibaren ön dişleri de içine alan mahreç bölgesidir. Dil
mahrecinden on sekiz harf çıkar. Bu nedenle en geniş mahreç bölgesidir. Kendi içinde on kısma
ayrılır. Dil kökünden ön dişlere doğru bu mahreçten sırasıyla şu harfler çıkar:
ث ذ ظ ص س ز ت د ط ر ن ل ض ى ش ج ك قd. (Şefeteyn شفتين): Dudaklar. İki dukak anlamındaki bu mahreçten و م ب ف harfleri çıkar.
e. (Hayşûm خيشوم): Geniz kovuğu. Bu mahreçten sakin nun ve mim harflerinin ğunne sesi
çıkar. Nun-u muhfatın (ihfa olunan nûn) da buradan çıktığı söylenmiştir.55 Bu mahrece ğunne
mahreci de denir. “Ğunne, geniz kovuğundan çıkan hafif sakin nundur.”
1.3. Kur’ân-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler: Allah’ın
Birliği 1- Allah’ın Birliği
Kâinatı ve içindeki bütün varlıkları yaratan, idare eden ve varlıkları rızıklandıran Allah
Teâlâ’ya iman etmek, iman şartlarının ilkini ve temelini oluşturur. Bütün ilahî dinlerde, Allah’ın
varlığı ve birliği en mühim inanç esasını teşkil etmiştir. Zira bütün inanç esasları, Allah’a iman
ve O’nun birliği üzerine kurulmuştur. Öncelikle O’nun varlığına ve birliğine iman şarttır. Her
şeyi yaratan, her şeye gücü yeten, her şeyi bilen ve her şeyi yöneten Allah Teâlâ’ya inanmak,
ergenlik dönemine girmiş akıllı her insanın üzerine farzdır.
Allah’ın varlığına insanların çoğu inanmaktadır. Ancak O’nun birliği üzerinde ya da O’nun
kudretinin paylaşımı konusunda O’na çeşitli ortaklar isnat edilmiştir. Bu yüzden Kur’ân-ı
Kerîm, özellikle tevhid inancı üzerinde durarak Allah’ın ortağı ve benzeri olmadığı ve O’nun
52 Hamza Efendi, Tecvîd-i Edâiyye, s. ;Agtaşî, Abdülaziz en-Nakşibendî, Tühfetu’l-İhvân, Matbatü’l-Hâc
Muharrem Efendi el-Busnevî, 1260; Zihni Efendi, el-Kavlü’s-Sedîd, s. 22; Karaçam, Kur’ân-ı Kerîm’in
Fazîletleri, s. 191. 53 Pakdil, Ramazan, Ta‘lim Tecvid ve Kıraat, İFAV Yayınları, İstanbul, 2013, s. 61. 54 Çetin, Kur’an Okuma Esasları, s. 100. 55 Şeyhzâde, Muhammed Esad (Efendi) el-Hüseynî, el-Virdü’l-Mufîd fî Şerhi’t-Tecvîd, Şirket-i Sahafiyye-i
Osmaniye Matbaası, İstanbul, 1313, s. 4; Çetin, Kur’an Okuma Esasları, s. 104.
49
tek olduğu hususuna ısrarla dikkat çekmiştir. Selim yaratılışa sahip olan herkese, yaratanını
bulmak ve O’nun birliğini tasdik etmek için kabiliyet ve istidat verilmiştir. Ancak her toplumda
inanmayanlar veya O’na ortak koşanlar çıkagelmiştir. Bu yüzden Kur’ân, Allah’ın varlığını
anlatırken O’nun tek olduğunu açıklamış ve her türlü şirki reddetmiştir.
İslam inancına göre Allah tektir. Bu herhangi bir sayı açısında bir birlik değil, O’nun
zatlarında, sıfatlarında, kudretinde, hâkimiyetinde, isimlerinde ve fiillerinde benzeri olmayışı
açısından bir birlik ve tekliktir. Kur’ân, Allah’ın varlığına, birliğine, eşi ve ortağı olmadığına
dair hemen hemen her sûresinde yer vermektedir. Çünkü tevhid inancı olmadan, imanın
hakikatine ulaşılamaz. Her ibadet, amel ve ahlaki kurallar, tevhidin üzerine inşa edilmek
zorundadır.
2- Kur’ân’da Allah’ın Birliğine Önemle Vurgu Yapan Bazı Âyetler
حيم والـهكم حمن الر اله واحد ال اله اال هو الر“Sizin ilâhınız bir tek ilâhtır. O’ndan başka ilâh yoktur. O, Rahmân’dır, Rahîm’dir.”56
ال اله اال هو الحی القيوم للاه“Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. Diridir, kayyumdur.”57
ركم فى االرحام كيف ي اء ال اله اال هو العزيز الحكيم هو الذى يصو“O, sizi rahimlerde, dilediği gibi şekillendirendir. O’ndan başka ilâh yoktur. O, mutlak güç
sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”58
انه ال اله اال هو والملئكة واولوا العلم قائما بالقسط ال اله اال هو العزيز الحكيم شهد للاه“Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan başka ilâh olmadığına adaletle şâhitlik ettiler.
O’ndan başka ilâh yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”59
ربكم ال اله اال هو خالق كل شیء فاعبدوه وهو على كل شیء وكيل ذلكم للاه“İşte sizin Rabbiniz Allah. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, her şeyin yaratıcısıdır. Öyle
ise O’na kulluk edin. O, her şeye vekil (her şeyi yöneten, görüp gözeten)dir.”60
الذى لم يتخذ ولدا ولم يكن له شريك فى الملك ولم يكن له ولى م ه وكبر ن الذل وقل الحمد لله
تكبيرا“Hamd, çocuk edinmeyen, mülkte ortağı olmayan, zillet ve acizliğin gerektirdiği bir
yardımcıya ihtiyacı bulunmayan Allah’a mahsustur” de ve O’nu tekbir ile yücelt.”61
لفسدتا فسبحان للاه ا يصفون لو كان فيهما الهة اال للاه العرش عم رب “Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, kesinlikle ikisinin de düzeni
bozulurdu. Demek ki, Arş’ın Rabbi Allah, onların nitelemelerinden uzaktır, yücedir.”62
1.4. Okuma Parçası: Tecvid ve Kıraat Kitaplarına Neden İhtiyaç
Duyumuştur?
Kur’ân-ı Kerim, kendine has özel okuyuş şekilleri olan kutsal bir kitaptır. Bu okuyuş
şekilleri hem Kur’ân metninde hem de hadislerde açıklığa kavuşturulmuş bir husustur. Bu
özelliklerin yer aldığı en önemli referans, Kur’ân’ın yavaş yavaş tane tane okunması gerektiğini
açıklayan ve iki farklı surede gündeme getirilen “tertîl” ayetleridir.63 Hadis-i şeriflerde ise
56 Bakara, 2/162. 57 Bakara, 2/255; Âl-i İmrân, 3/2. 58 Âl-i İmrân, 3/6. 59 Âl-i İmrân, 3/18. 60 Enâm, 6/102. 61 İsrâ, 17/111. 62 Enbiyâ, 21/22.
63 Furkân, 25/32; Müzzemmil, 73/4.
50
Rasulullah’ın, Kur’ân’ı Cebrail’in kendisine okuduğu şekilde tilavet ettiği64, harfleri
mahreçlerinden tek tek çıkartarak okuduğu, medleri uzattığı, kıraatinde sesini güzelleştirdiği,
ayet sonlarında vakıf yaparak durduğu belirtilmiştir.65 Ayrıca Rasulullah’ın (sav), Übey b. Kab
(ö. 21/642) gibi bazı sahabilere; “Bana Allah, sana Kur’ân’ı okutmamı emretti.”66 diyerek
Kur’ân’ın nasıl okunacağını sahabenin inisiyatifine bırakmaması, özel olarak yetiştirdiği bazı
sahabeleri Kur’ân öğretimi işinde kendine yardımcı olarak istihdam etmesi gibi hususlar da
Kur’ân’ın isteyenin istediği gibi okuyabileceği bir metin olmadığının ve okunuş şekillerinin
Allah ve Peygamber (sav) tarafından belirlendiğinin açık delillerindendir. Kur’ân’ın lafzının korunması ve “Kur’ân’ı tertîl ile (açık açık, tane tane) oku!” (ve rettili’l-
Kur’âne tertîlâ)67 ayetinin bir gereği olarak İslam uleması Kur’ân-ı Kerim’in tecvidli okunuşunun farz
olduğu68 görüşünü ortaya koymuşlardır. Nitekim Hz. Ali’ye (ö. 40/661) tertîl ayetinin anlamı
sorulduğunda; “Tertîl, harfleri tecvidli okumak ve vakıfları bilmektir.”69 cevabını vermiştir. Ayetteki
tertîlin, Kur’ân-ı Kerim’i yavaş yavaş, harf harf, tane tane, “dinleyenin okunan ayetlerdeki harfleri
sayabileceği”70 bir şekilde ve manasını düşünerek okumak olduğu belirtilmiştir.
İbnü’l-Cezerî, meşhur Mukaddime adlı manzum eserinde Kur’ân-ı Kerim’in Allah tarafından
tecvidli bir şekilde indirildiğini, tecvid ilmini öğrenmenin bir zorunluluk yani farz olduğunu ve Kur’ân’ı
tecvidli okumayanın günahkar olacağını belirtmiştir.71 “Kurrâ ayeti”72 olarak bilinen “Allâh'ın Kitabını
okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır için gizli ve açık harcayanlar, asla
batmayacak bir ticaret umarlar.”73 mealindeki ayette özel olarak vurgulanan “Allâh'ın Kitabını
okuyanlar…” ifadesi, müminin dilinin ibadeti74 olan Kur’ân tilâvetinin gelişi güzel olmayıp kendine has
usullerinin olduğunu hatırlatır niteliktedir.
Diğer taraftan İslam uleması, Müslüman çocukların Kur’ân-ı Kerim eğitim-öğretim sürecinden
geçirilmesinin farz-ı kifaye olduğunu vurgulamışlardır. Bazılarına göre Kur’ân’ın ezberlenmesi de aynı
hükümde bir sorumluluktur. Bu görüşü savunanlara göre Kur’ân-ı Kerim’in herhangi bir tebdil ve tahrife
maruz kalmaması için onu ezbere bilenlerin sayısı (her beldede) tevatür sayısından az olmamalıdır. Bu
sayı daima korunmalıdır. Şayet bu sayı korunursa diğer Müslümanlardan sorumluluk kalkar,
korunmazsa tüm Müslümanlar bundan sorumlu olurlar.75 Bazılarına göre ise Kur’ân’ın ezberlenmesi
İslam toplumuna farz-ı kifayeden de öte “vacip” hükmünde76 bir sorumluluk gerektirmektedir. Bir kısım
64 Müslim, Salât, 148. 65 Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân, 29, 30; Ebû Davud, Vitr, 20; Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 23; Ahmed b. Hanbel, VI,
302. 66 Buhârî, (Bâbu Tefsîri Sûreti Lem Yekün, Tefsir, 98, Menâkıbu’l-Ensâr, 16; Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn, 39,
Fedâilu’s-Sahâbe, 23; Tirmizî, Menâkıb, 33, 65; Ahmed b. Hanbel, III, 130, 185. 67 Müzzemmil, 73/4. 68 Arapçada bu durum genelde “vücûb ifade eden emir”, şeklinde ifade edilmiştir. bkz. Mahmud Mustafa,
Abdülğafur, “et-Tecvîd”, el-Mevsû‘atü’l-İslâmiyye el-‘Âmme, (ed. Muhammed Hamdi Zakzûk), Kahire, 2001,
s. 347. ,İbnü’l-Cezerî, en-Neşr fi’l-Kırââti’l-‘Aşr, I, 209; Çetin, “Tecvîd”, DİA, XL ” الترتيل تجويد الحروف ومعرفة الوقوف “ 69
253. 70 Beydâvî, Tefsir, V, 405. 71 İbnü’l-Cezerî’nin Mukaddime’sinde konu şu şekilde anlatılmaktadır:
ح القرآن آثم لنه به الله أنزال وهكذا منه إلينا وصال والخذ بالتجويد حتم الزم من لم يصح72 Taberî, Câmi‘u’l-Beyân, XXII, 132, 133; Zemaşhşerî, Keşşâf, ilgili ayet; İbnü’l-Cevzî, Ebu’l-Ferec
Abdurrahman b. Ali, Zâdu’l-Mesîr fî İlm’t-Tefsîr, el-Mektebu’l-İslâmî, Beyrut, 1404, VI, 486. 73 Fatır, 35/29. 74 Râzî, Fahreddin,Mefâtîhu’l-Ğayb, Dâru’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, Beyrut, 2000, XXVI, 20. 75 Kaynaklarda bu görüş İmam Cüveynî’ye (ö. 478/1085) atfedilir. Ayrıca bkz. Zerkeşî, Bedruddin Muhammed b.
Behâdır, el-Burhân fî ‘Ulûmi’l-Kur’ân, (tah. Muhammed Ebu’l-Fadl İbrahim), Dâru’l-Marife, Beyrut, 1391, I,
456; Suyûtî, İtkân, I, 264; Dimyâtî, Ahmed b. Muhammed, İthâfu Fudelâi’l-Beşer fî’l-Kırââti’l-Erba‘i ‘Aşer,
(nşr. Abdülhamid Ahmed Hanefi), Mısır, ts., s. 5; ayrıca bkz. Adıgüzel, Mehmet, “Kur’ân Öğrenim ve
Öğretiminin Önemi ve Ezberleme Teknikleri ”, Ekev Akademi Dergisi, c. 3, sayı: 1, Ankara, 2001, s. 179. 76 Zerkeşî, Burhân, I, 456; ; Çimen, Hafızlık Tarihi, s. 14.
51
alime göre yeni kuşaklara Kur’ân’ın öğretilmesinin yanı sıra muhtelif “kırâatların” öğretilmesi de farz-
ı kifaye hükmünde77 bir sorumluluk olarak görülmüştür.
Kur’ân eğitimi, genelde Müslüman birey, toplum ve devletlerde; özelde de Osmanlı Devleti’nde
çocuk yaşlardaki vatandaşlara yönelik olarak eğitim sistemi içerisinde en fazla öncelik verilen bir alan
olagelmiştir. Bu nedenle Sıbyan Mekteplerinin programları “Kur’ân etrafında toplanan program” 78
olarak nitelendirilmiştir. Tarihi süreçte Kur’ân eğitiminin sürdürüldüğü kurumlar için Mekteb, Mekteb-
i Sibyan, Dâru’l-Küttâb, Dâru’l-Kur’ân, Küttâb79, Medresetü’l-Kur’ân80 ve Dâru’l-Kurrâ81 gibi isimler
kullanılmıştır. Bu kurumlarda tecvid ilminin öğretilmesi, Kur’ân eğitiminin öncelikleri arasında yer
almıştır.
Kur’ân eğitiminin bu derece önemli görüldüğü İslam toplumlarında Kur’ân’ın güzel okunmasını
sağlamaya yönelik olarak çok sayıda kitabın kaleme alınması doğaldır. Bu amacı gerçekleştirmeye
yönelik olarak yazılan eserlerin başında tecvid (ve kıraat) kitapları yer almıştır. İslam’ın en önemli
kaynağı olan Kur’ân-ı Kerim’in doğru bir şekilde nasıl okunacağı konusu ulemanın en öncelikli
meseleleri arasında yer aldığından, bu alanda önemli çabalar ortaya konulmuştur.
Tecvid ilminin ileri aşamasını oluşturan kıraat ilmiyle ilgili eserlerin çok erken dönemde ortaya
çıktığını söyleyenlere göre ilk kıraat kitabı, İbn Ya‘mer (ö. 89/708) tarafından Vâsıt’ta kaleme alınan
el-Kırâe’dir. İkinci eser ise Ebû Said Ebân b. Tağlib el-Cerîrî’in (ö. 141/758) Kitâbu’l-Kırâât82 adlı
çalışmasıdır.83 İlk tecvid kitabı ise dördüncü asırda Musa b. Yahya el-Hakânî el-Bağdâdî (ö. 325/937)
tarafından yazılmıştır.84 Her ne kadar kıraat kitaplarına göre tecvid kitaplarının yazımı daha sonraki
dönemlere rastlasa da bu durum “Tecvid ilminin teşekkülünün geç dönemlere rastladığını göstermez.
Çünkü Kur’ân tecvid kurallarıyla birlikte öğretile gelmiş, kıraat tedrisinin de ilk basamağını teşkil
etmiştir.”85
77 Dimyâtî, İthâf, s. 5. Pâlûvî de kırâatların bilinmesinin farz-ı kifaye olduğunu söylemiştir (Pâlûvî, Hamid b.
Abdülfettah, Zübdetü’l-‘İrfân fî Vucûhi’l-Kur’ân, Hilal Yayınları, Ankara, ts., s. 3). 78 Baltacı, Cahid, XV-XVI. Yüzyıllarda Osmanlı Medreseleri, İfav Yayınları, İstanbul, 2005, I, 77. Ayrıca bkz. Kara,
İsmail – Birinci, Ali, Bir Eğitim Tasavvuru Olarak Mahalle Sıbyan Mektepleri, İstanbul, 2005, s. 12 vd. ; Uğuş,
Mikail, Recâî Mehmed Efendi Sıbyan Mektebi Sebili ve Çeşmesi, İlim Yayma Vakfı Yayınları, İstanbul, 2013, s.
18-19. 79 Çağrıcı, “Kur’an Kursu”, XXVI, 423. Ayrıca bkz. Acuner, Yusuf v. dğr., “Akademisyenler ve…”, s. 59. 80 Atay, Hüseyin, Osmanlılarda Yüksek Din Eğitimi, Dergah Yayınları, İstanbul, 1983, s. 34. 81 Sakoğlu, Necdet, Osmanlı Eğitim Tarihi, İletişim Yayınları, İstanbul, 1991, s. 30; Yakupoğlu, Osmanlı Medrese
Eğitimi, s. 28. 82 İbn Nedîm, Fihrist, s. 308; Çetin, “Tecvid”, DİA, XL, 254. 83 Bazılarına göre kıraat ilmini ilk defa ortaya koyan kişi Ebu Ömer Hafs b. Ömer ed-Düri, ilk kıraat kitabı yazarı
ise yukarıda adı geçen müelliflere göre daha sonra yaşamış olan ve Kitâbu'l-Kırâât adlı kitabın müellifi Ebû
Ubeyd Kasım b. Sellâm’dır (ö. 224/828). Bkz. Kâdî, Abdüfettah, el-Büdûrü’z-Zâhire fi’l-Kırââti’l-‘Aşri’l-
Mütevâtire – el-Kırââtü’ş-Şâzze ve Tevcîhuhâ lin Lüğati’l-‘Arab, Dârü’l-Küttâbi’l-‘Arabî, Beyrut, 1981, s. 7;
Çetin, Abdurrahman, “Kiraat ve Tecvid…”, s. 310. 84 İbnü'I·Cezerî, Ğâyetü’n-Nihâye fî Tabakâti’l-Kurrâ, (nşr. Bergstraesser), 1932, II, 321; Kâtib Çelebî, Hacı
Halife, Keşfu’z-Zunûn, I, 353; Kannevcî, Sadîk b. Hasan, Ebcedü’l-‘Ulûm, (tah. Abdülcebbâr Zekkâr), Dâru’l-
Kütübi’l-‘İlmiyye, Beyrut, 1978, II, 144. 85 Çetin, “Tecvid”, DİA, XL, 254.
52
Uygulamalar
الناس (5 cümlesindeki tecvid uygulamaları hakkında bilgi قل أعوذ برب
veriniz.
Çözüm:
g) قل أعوذ Ayn harfinde medd-i tabii
h) برب Râ kalın, bâ harfinde idğam-ı misleyn bila ğunne.
i) الناس el takısı ve nûn’da idğam-ı şemsiyye maa’l-ğunne, durulduğunda ise
medd-i arız
الناس ملك الناس إله (6 cümlesindeki tecvid uygulamaları hakkında bilgi
veriniz.
Çözüm:
a) ملك الناس el takısı ve nûn’da idğam-ı şemsiyye maa’l-ğunne, durulduğunda
ise medd-i arız
b) إله lâm harfinde medd-i tabiî durulduğunda ise medd-i arız.
c) الناس el takısı ve nûn’da idğam-ı şemsiyye maa’l-ğunne, durulduğunda ise
medd-i arız.
53
Uygulama Soruları
1. Aşağıdaki bölümlerden hangisi Yasin suresi 2. sayfada yer almamaktadır?
k) زنا إذ أرسلنا إليهم اثنين فكذبوهما فعز
l) ا أنتم إال ب ر مثلناقالوا م
m) ر آباؤهم فهم غاف لون ر قوما ما أنذ ل تنذ
n) بثالث فقالوا إنا إليكم مرسلون
o) رتم قالوا طائركم معكم أئن ذك
3. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde halk mahreci harfi yer almamaktadır?
k) ح
l) خ.
m) م n) ع
o) غ
4. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde şefeteyn mahreci harfi yer almaktadır?
k) ب l) ت
m) ح
n) ق
o) ك
54
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Tashîh-i hurûf, Kur’an-ı Kerim’i yüzünden ve ezberden güzel okuyabilmeyi öğreten en
güzel metottur. Bu bölümde bunu gerçekleştirmek amacıyla uygulamalı olarak namaz
surelerinin okunmasına Nâs suresiyle başlanmıştır.
Yâsin-i Şerif’in 2. sayfası ezberden, Abese suresinin ise yüzünden okunması yapıldı.
Harflerin mahreçleri üzerinde duruldu. Allah’ın birliğinin delilleri ayetlerle ortaya
konulmaya çalışıldı. Son olarak da tecvide dair kaynaklara duyulan ihtiyaçtan söz edildi.
55
Bölüm Soruları
1. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde hayşum mehrecinden çıkan harf doğru verilmiştir?
a) ح
b) Nun-u muhfat نون مخفات
c) و
d) ق
e) ل
2. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde şefeteyn mahreci harfi yer almamaktadır?
a) ب
b) ت
c) م
d) ف
e) و
3. “Tertîl, harfleri tecvidli okumak ve vakıfları bilmektir.” sözü kime aittir?
a) İbnü’l-Cezerî
b) Sibeveyhî
c) Hz. Ebu Bekir
d) Hz. Ali
e) İbn Abbas
?şeklindeki tarif hangi alime aittir مخارج الحروف سبعة ع ر .4
a) İbn Düreyd
b) Mekkî b. Ebî Tâlib
c) Halil b. Ahmed
d) İbnü’l-Cezerî
e) Sibeveyhî
5. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde lisan mahreci harfi yer almaktadır?
a) ب
b) ح
c) ف
d) و
e) ك
6. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde halk mahreci harfi yer almaktadır?
56
a) ت
b) ط
c) ض
d) غ
e) ل
7. Aşağıdaki bölümlerden hangisi Yasin suresi 2. sayfada yer almamaktadır?
a) وما لي ال أعبد الذي فطرني
b) حمن ب الغيب ي الر كر وخش ر من اتبع الذ إ نما تنذ
c) قالوا ما أنتم إال ب ر مثلنا
d) رتم قالوا طائركم معكم أئن ذك
e) أأتخذ من دونه آلهة
8. Aşağıdaki bölümlerden hangisi Yasin suresi 2. sayfada yer almamaktadır?
a) ال تغن عني شفاعتهم شيئا وال ينقذون
b) اتبعوا من ال يسألكم أجرا وهم مهتدون
c) حمن بضر إن يردن الر
d) مواإ نا نحن نحي ي الموتى ونكتب ما قد
e) قالوا ما أنتم إال ب ر مثلنا
9. aşağıdaki ayetlerden hangisi Allah’ın birliğini ispat sadedinde kullanılmamıştır?
f) حيم حمن الر والـهكم اله واحد ال اله اال هو الر
g) ال اله اال هو الحی القيوم للاه
h) ال اله اال هو العزيز الحكيم
i) انه ال اله اال هو والملئكة واولوا العلم قائما بالقسط شهد للاه
j) ن رهم ل يؤم م أأنذرتهم أم لم تنذ ون وسواء عليه
ح القرآن آثم .10 ?şeklindeki tarif hangi alime aittir والخذ بالتجويد حتم الزم من لم يصح
a) İbnü’l-Cezerî
b) Sibeveyhî
c) İbn Kuteybe
d) Mekkî b. Ebî Tâlib
e) İbn Mücahid
57
Cevaplar
1) b, 2) b, 3) d, 4) d, 5) e, 6) d, 7) b, 8) d, 9) e, 10) a
58
4. HARFLERİN SIFATLARI
59
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
5. Bu bölümde Kur’an-ı Kerim’i mehâric-i hurûf ve tecvid kurallarına uygun olarak
okuyabilmenin yegane yolu olan tashîh-i hurûf çalışmasına namaz surelerinden Felak suresi ile
devam edip Yâsin-i Şerifin 3. sayfa tilaveti öğretilecektir.
6. Tecvid ilmiyle ilgili olarak harflerin sıfatları konusunu sıfatların isimlerini
açıklayarak öğrenmiş olacağız.
60
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
10) Tashih-i Hurûf çalışmasında neden işe namaz sureleri ile devam edilir?
11) Harflerin ne tür sıfatları vardır?
12) Lâzımî ve ârızî sıfatlar arasında ne tür farklar vardır?
61
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde
edileceği veya geliştirileceği
Harflerin Sıfatları
Bu ünite kazanımlarının
aşağıdaki şekilde olacağı
düşünülmektedir.
1. Tashih-i hurûf ile ağzın Arap
harf ve mahreçlerini düzgün
telaffuz edebilme imkanının
yanı sıra tecvid usullerine riayet
ederek güzel Kur’an okuma
kabiliyeti kazanma.
Bu ünitede namaz surelerinin
talim üzere okunuşu ayrıca
Yâsin suresinin 3. sayfasının
tahkik usulüyle tilaveti
yapılacaktır.
2. Tekvîr suresini yüzünden
güzel okuyabilme kabiliyetini
edinme.
3. Harflerin sıfatları hakkında
bilgi sahibi olmak.
4. Teslis inancıyla ilgili örnek
ayetler sunmak.
5. Tecvid bağlamında Kur’an ve
musiki arasındaki ilişkiye dair
bilgi edinmek.
Kur’an-ı Kerim’in güzel
okunabilmesinin yegane
yolunu teşkil eden tashih-i
hurûf çalışmasının namaz
sureleri özelinde sesli bir
şekilde yapılması, Kur’an-ı
Kerim’in bazı surelerinin
ezberlenmesi ve bölümlerinin
yüzünden okunması, tecvid
ilmiyle ilgili bilgilerin
örneklerle anlatımı ve Kur’an
kültürü ayetleri, hem Kur’an-ı
Kerim’i pratik şekilde okuma
becerisini kazandıracak hem de
okunma usullerinin teorik
anlamda daha iyi anlaşılmasını
kolaylaştıracaktır. Kur’an
kültürü ayetleri ile de Kur’an-ı
Kerim hakkında daha kapsamlı
bilgi edinme fırsatı
sunulacaktır.
62
Anahtar Kavramlar
Lâzımî Sıfatlar
‘Arızî Sıfatlar
Cehr
Hems
Şiddet
Rihvet
Rehâvet
Beyniyye
İsti’lâ
İstifâle
İnhifâd
63
Giriş
Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma bilgi ve becerisi sadece metin okuma yoluyla elde
edilemez. Tecvid bilgisi teorik olarak öğrenilirken uygulaması üstadın huzurunda
gerçekleştirilir. Kavramsal olarak öğrenilen konuların nasıl uygulanacağını gösteren ve
fem-i mühsîn olarak tanımlanan üstad, öğrencinin hatalarını da bizzat şifahi olarak
düzeltir. Bu metot Rasulullah’tan (sav) günümüze intikal eden Kur’an öğrenme
metodudur.
Bu ünitede konuya güzel Kur’an okuyabilmenin yolunu açan klasik tashîh-i
hurûf uygulaması çerçevesinde namaz surelerinden işe başlayarak devam edeceğiz.
Ezberlenmesi gereken Yâsin-i Şerif’in 3. sayfasına yer verecek, yüzünden okunacak
sure olarak da Tekvîr suresini tilavet eyleyeceğiz. Daha sonra harflerin sıfatlarından
bahsedilip teslis inancını ayetler çerçevesinde ele alınacak, son olarak da Kuran ve
musiki ilişkisi gündeme taşınacaktır.
64
1.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık
1.1.1. Ezber
1.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Sureleri: Felak Suresi
الفلق﴾ سورة 113﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
الفلق ) ( ومن شر غاسق إذا وقب 2( من شر ما خلق )1قل أعوذ برب
( 5( ومن شر حاسد إذا حسد )4( ومن شر النفاثات في العقد )3)
1.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: Yâsîn Suresi 3. Sayfa
﴾ سورة يس36﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
ماء وما كنا منزلين وما أنزلنا على قومه من بعده من جند من الس
( يا حسر على 29( إن كانت إال صيحة واحد فإذا هم خامدون )28)
ول إال كانوا به يس ( ألم يروا كم 30تهزئون )العباد ما يأتيهم من رس
ا جميع 31أهلكنا قبلهم من القرون أنهم إليهم ال يرجعون ) ( وإن كل لم
رون ) ( وآية لهم الرض الميتة أحييناها وأخرجنا منها 32لدينا محض
ا ف ب يأكلون )ح نه نا 33م ر ناب وفج يل وأع ات من نخ ن ها ج نا في ( وجعل
كرون 34فيها من العيون ) ( ليأكلوا من ثمره وما عملته أيديهم أفال ي
ا ت 35) بحان الذي خلق الزواج كلها مم هم ( س نبت الرض ومن أنفس
ا ال يعلمون ) لخ منه النهار فإذا هم مظلمون 36ومم ( وآية لهم الليل نس
قدير العزيز العليم )37) لك ت ها ذ تقر ل مس تجري لمس ( 38( وال
نا قدر قديم )والقمر كالعرجون ال عاد نازل حتى مس 39ه م ( ال ال
بحون ابق النهار وكل في فلك يس ينبغي لها أن تدرك القمر وال الليل س
(40 ) Yâsîn Suresi (36)
28. Kendisinden sonra kavmi üzerine (onları cezalandırmak için) gökten hiçbir ordu
indirmedik. İndirecek de değildik.
29. Sadece korkunç bir ses oldu. Bir anda sönüp gittiler.
30. Yazık o kullara! Kendilerine bir peygamber gelmezdi ki, onunla alay ediyor olmasınlar.
31. Kendilerinden önce nice nesilleri helâk ettiğimizi; onların artık kendilerine
dönmeyeceklerini görmediler mi?
32. Onların hepsi de mutlaka toplanıp (hesap için) huzurumuza çıkarılacaklardır.
33. Ölü toprak onlar için bir delildir. Biz, onu diriltir ve ondan taneler çıkarırız da onlardan
yerler.
65
34, 35. Meyvelerinden yesinler diye biz orada hurmalıklar, üzüm bağları var ettik ve içlerinde
pınarlar fışkırttık. Bunları onların elleri yapmış değildir. Hâlâ şükretmeyecekler mi?2
36. Yerin bitirdiği şeylerden, insanların kendilerinden ve (daha) bilemedikleri (nice) şeylerden,
bütün çiftleri yaratanın şanı yücedir.
37. Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir de bakarsın karanlık içinde
kalmışlardır.
38. Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen
Allah’ın takdiri (düzenlemesi)dir.
39. Ayın dolaşımı için de konak yerleri (evreler) belirledik. Nihayet o, eğrilmiş kuru hurma dalı
gibi olur.
40. Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
1.1.2. Yüzünden Okuma: Tekvîr Suresi
التكوير ﴾ سورة81﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
رت ) مس كو سيرت )2( وإذا النجوم انكدرت )1إذا ال ( 3( وإذا الجبال
لت ) ار عط رت )4وإذا الع رت ( 5( وإذا الوحوش ح ج وإذا البحار س
جت )6) سئلت )7( وإذا النفوس زو ذنب قتلت )8( وإذا الموءود ( 9( بأي
رت ) حف ن طت )10وإذا الص ماء ك رت 11( وإذا الس ( وإذا الجحيم سع
رت )13ت )( وإذا الجنة أزلف 12) م 14( علمت نفس ما أحض ( فال أقس
عس )16( الجوار الكنس )15بالخنس ) بح إذا 17( والليل إذا عس ( والص
ول كريم )18تنفس ) ه لقول رس ن ند ذي العرش مكين 19( إ ع ( ذي قو
احبكم بمجنون )21اع ثم أمين )( مط 20) بالفق 22( وما ص قد رآه ( ول
نين )23المبين ) يطان رجيم 24( وما هو على الغيب بض ( وما هو بقول ش
اء منكم أن 27( إن هو إال ذكر للعالمين )26( فأين تذهبون )25) ( لمن ش
28يستقيم ) ( 29 رب العالمين )( وما ت اءون إال أن ي اء للا
1.2. Tecvid: Harflerin Sıfatları
Harfin mahrecinden çıkışı esnasında oluşan sese, sıfat denir.86 Harflerin sıfatları, sıfat-ı
lâzime ve sıfat-ı ârıza diye ikiye ayrılır.
a. Lâzımî Sıfatlar:
Burada İbnü’l-Cezerî’nin lâzımî sıfatlar olarak adlandırdığı sıfatları kısaca şu şekilde
inceleyebiliriz:87
a.1. Cehr (الجهر)
Açıklamak, ortaya çıkarmak ve sesi yükseltmek anlamlarından hareketle harfin çıkışı
esnasında harfin mahrecine yapılan baskı sebebiyle nefes akışının tamamen ya da çoğunun
86 Zihni Efendi, el-Kavlü’s-Sedîd, s. 22 87 Ayrıca bkz. Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 6-7; Karaçam, Kur’ân-ı Kerîm’in Fazîletleri, s. 197-22; Çetin,
Kur’an Okuma Esasları, s. 115-122.
66
“haps” edilmesine denir. Hems sıfatının zıttıdır.cehr harfleri şunlardır:88 ظل قو ربض اذ غزا
يع جند مط a.2. Hems (الهمس)
Sesi kısmak89 ve gizli çıkarmak anlamından hareketle harfin çıkışı esnasında harfin
mahrecinde aralık kalması ve mahrece fazla dayanmaması sebebiyle nefesin harfle birlikte
“akmasına” denir. Hems sıfatına sahip harfler okunurken ses gizli ve zayıf kalır. Cehr sıfatının
zıttıdır. Hems harfleri şunlardır:90
فحثه شخص سكت a.3.Şiddet (دة (الش
Kuvvet, kudret ve katılık anlamlarından hareketle harfin çıkışı esnasında mahrece yapılan
baskının kuvvetli olması sebebiyle sesin ve nefesin haps olup “akmamasına” ve tıkanıp
kalmasına denir. Rihvet sıfatının zıttıdır. Şiddet harfleri şunlardır:91 اجد قط بكت a.4. Rihvet - rehâvet (خاوة خوة الر (الر
Yumuşak ve gevşek olmak anlamından hareketle harfin çıkışı esnasında mahrece yapılan
baskının zayıf olması sebebiyle sesin ve nefesin harfle beraber “tamamen akmasına” denir.
Şiddet sıfatının zıttıdır. Rihvet harfleri şiddet ve beyniyye harfleri dıında kalan şu harflerden
oluşur:92 خس حظ شص هز ضغث فذ a.5. Beyniyye (البين ية)
Arada ve ortada olmak anlamından hareketle harfin çıkışı esnasında sesin ne tamamen
akmasına ne de hapsolmasına denir. Şiddet ve rihvet sıfatlarının arasında bir yerde olmasından
dolayı bu ismi almıştır. Beyniyye harfleri şunlardır:93 لن عمر Şâtıbî gibi alimlere göre ise
beyniyye harfleri şunlardır:94 لم يروعنا a.6. İsti’lâ (ست عالء (اإل
Yükselmek anlamından hareketle harfin çıkışı esnasında dilin kökü (arka bölümü) ile birlikte
üst damağa yükselmesine denir. Bu sıfat harfleri kalın okutur. İstifâl sıfatının zıttıdır. İsti‘lâ
harfleri şunlardır:95 خص ضغط قظ
a.7. İstifâle - İnhifâd (ست فالة فاض اإل نخ (اإل
Aşağıda kalmak anlamından hareketle harfin çıkışı esnasında dilin üst damağa doğru
yükselmeyip ağzın dibinde (aşağısında) kalmasına denir. Bu sıfat, harfleri ince okutur. Bir diğer
adı inhifâd (نخفاض dır. İsti‘lâ sıfatının zıttıdır. İstifâle harfleri, isti‘lâ harfleri dışındaki’(اال
harflerden oluşur:96
ان ر حديث علمك سوف تجهز بذا a.8. Itbâk (طباق (اإل
Yapışmak, uyuşmak ve ulaşmak anlamlarından hareketle harfin çıkışı esnasında dil kökünün
ve ortasının hizasındaki üst damağa yapışmasına denir. Itbâk, istilâ sıfatından daha
mübalağalıdır. İnifitâh sıfatının zıttıdır. Itbâk harfleri ص (sad), ض (dad), ط (tı) ve ظ (zı)’dır. En
güçlüsü ط (tı)’dır.97
88 Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 6. 89 Saçaklızâde, Muhammed b. Ebubekir el-Maraşî, Cühdü’l-Mukill, (tah. Salim Kaddûrî el-Hamed), Dâru Ammâr,
Amman, 2001, s. 141. 90 Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 6. 91 Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 6. 92 Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 6. 93 Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 6. 94 Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 6: Karaçam, Kur’ân-ı Kerîm’in Fazîletleri, s. 205. 95 Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 6. 96 Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 6. 97 Eskicizâde Seyyid Ali Mehdi b. Hüseyin el-Edirnevî, Terceme-i Dürr-i Yetîm, s. 40.
67
a.9. İnfitâh (نف تاح (اإل
Açılmak ve ayrılmak anlamlarından hareketle harfin çıkışı esnasında dil ile üst damak
arasının ayrılmasına denir. Itbâk sıfatının zıttıdır. İnfitâh harfleri şunlardır:98 من اخذ وج د سعة
فزكا حق له شرب غيث a.10. İzlâk (زلق (اإل
Süratli ve kolay olmak, bir şeyin ucu anlamlarından hareketle harfin çıkışı esnasında dilin
çabuk olmasına ve harfin kolaylıkla telaffuz edilmesine denir. Ismât sıfatının zıttıdır. 99
1.3. Kur’ân-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler: Teslîs
1- Teslisin Mahiyeti
Hıristiyanlıkta baba-oğul-kutsal ruh şeklinde Allah’ın üç olduğuna inanılır. Hıristiyanlar, Hz.
İsa’yı Allah’ın oğlu ve O’ndan bir cüz olduğuna inanırlar. Kur’ân, onların bu yanlış inancını
şiddetle reddeder ve bu şekilde inananları müşrik ve inkâr kategorisinde değerlendirir. Ayrıca
Kur’ân, Hz. İsa’nın, Allah’ın kulu ve resulü olduğunu ve onun da bir beşer olduğunu açıklar.
2- Teslisi Reddeden Bazı Âyetler
اال الحق انما المسيح عيسى ابن مريم يا اهل الكتاب ال تغلوا فى دينكم وال تقولوا على للاه
ورسله وال تقولوا ثلثة وكلمته القيها الى مريم وروح منه فامنوا بالله هوا خيرا لكم ت ان رسول للاه
الـه واحد سبحانه ان يكون له ولد له ما فى السموات وما فى االرض وكفى ب و انما للاه كيال الله“Ey Kitab ehli! Dininizde sınırları aşmayın ve Allah hakkında ancak hakkı söyleyin. Meryem
oğlu İsa Mesih, ancak Allah’ın peygamberi, Meryem’e ulaştırdığı (emriyle onda var ettiği)
kelimesi ve kendisinden bir ruhtur. Öyleyse Allah’a ve peygamberlerine iman edin, “(Allah)
üçtür” demeyin. Kendi iyiliğiniz için buna son verin. Allah, ancak bir tek ilâhtır. O, çocuk sahibi
olmaktan uzaktır. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.”100
هو المسيح ابن مريم وقال المسيح يا بنى اسراي ل اعبد لقد كفر الذين قالوا ان للاه ى وا للاه رب
عليه الجنة وماويه النار وما للظالم م للاه فقد حر ين من انصار وربكم انه من ي رك بالله“Andolsun, “Allah, Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler kesinlikle kâfir oldu. Oysa Mesih şöyle
demişti: “Ey İsrailoğulları! Yalnız, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk
edin. Kim Allah’a ortak koşarsa, artık, Allah ona cenneti muhakkak haram kılmıştır. Onun
barınağı da ateştir. Zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.”101
ا يقولون لقد كفر الذين ق ثالث ثلثة وما من الـه اال الـه واحد وان لم ينتهوا عم الوا ان للاه
ليمسن الذين كفروا منهم عذاب اليم “Andolsun, “Allah, üçün üçüncüsüdür” diyenler kâfir oldu. Hâlbuki bir tek ilâhtan başka
hiçbir ilâh yoktur. Eğer dediklerinden vazgeçmezlerse, andolsun onlardan inkâr edenlere
elbette, elem dolu bir azap dokunacaktır.”102
یء و بكل ش بديع السموات واالرض انهى يكون له ولد ولم تكن له صاحبة وخلق كل شیء وه
عليم “O, gökleri ve yeri örnekleri yokken yaratandır. O’nun bir eşi olmadığı hâlde, nasıl bir
çocuğu olabilir? Hâlbuki her şeyi O yarattı. O, her şeyi hakkıyla bilendir.”103
ان يتخذ من ولد سبحانه اذ ا قضى امرا فانما يقول له كن فيكون ما كان لله
98 Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 6. 99 Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 6. 100 Nisâ, 4/171. 101 Mâide, 5/72. 102 Mâide, 5/72-73. 103 En’âm, 6/102.
68
“Allah’ın çocuk edinmesi düşünülemez. O, bundan yücedir, uzaktır. Bir işe hükmettiği
zaman ona sadece “ol!” der ve o da oluverir.”104
حمن ولدا تكاد السموات يتفطرن منه وتن ق االرض وتخر . دالقد جئتم شيئا ا . وقالوا اتخذ الر
حمن ولدا الجبال هدا .ان دعوا للر
“Onlar, “Rahmân, bir çocuk edindi” dediler Andolsun, siz çok çirkin bir şey ortaya attınız.
Rahman’a çocuk isnat etmelerinden dolayı neredeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak,
dağlar yıkılıp çökecektir!”105
من ولد وما كان معه من اله اذا لذهب كل اله بما خلق ولعال بعضهم على بعض ما اتخذ للاه
ا يص عم ا ي ركون .فون سبحان للاه .عالم الغيب وال هاد فتعالى عم
“Allah, hiçbir çocuk edinmemiştir. O’nunla birlikte başka hiçbir ilâh yoktur. Öyle olsaydı,
her ilâh kendi yarattığını alır götürür ve mutlaka birbirlerine üstün gelmeye çalışırlardı. Gaybı
da, görülen âlemi de bilen Allah, onların yakıştırdığı nitelemelerden uzaktır. Onların koştukları
ortaklardan çok yücedir.”106
1.4. Okuma Parçası: Tecvid Bağlamında Kur’an ve Musiki İlişkisi
Her ne kadar tecvid ilmi nazari bilgilere dayansa da Kur’ân-ı Kerim’i tilavet kurallarına
uyarak güzel ve hatasız okumayı ifade etmesi bakımından tecvidli okuyuş, Kur’ân’ın sanat,
estetik ve fonetik yönüyle de ilgilidir.107 Bu nedenle olsa gerek ki bazı tecvid kitaplarında
“Kur’ân Okuma Sanatı”, “Tilavet Sanatı” gibi isimlerin tercih edildiğine şahit olmaktayız.108
Ayrıca tecvid ilminin ilk kurallarını vaz eden Rasulullah’ın (sav) “fem-i saadet”inden109
alınarak sahabe kanalıyla sonraki nesillere “fem-i muhsin” ya da “fem-i üstâd”110 yoluyla intikal
etmiş olması, tecvidin meleke haline dönüştürülebilmesinin ancak uygulamalı bir metotla
gerçekleştirilebileceğini ortaya koymaktadır. Farklı kıraatlere göre Kur’ân-ı Kerim’in
okunması için de aynı şey söz konusudur.
Kur’ân-ı Kerim’i okurken tertîle riayet etmekle beraber sesi süslemek ve güzelleştirmek
dinin bir emridir.111 Kur’ân’ın tecvid usullerine uygun ve farklı kıraat ilimlerine göre
104 Meryem, 19/35 105 Meryem, 19/88-91. 106 Mü’minûn, 23/91. 107 Bkz. Uygun, M. Nuri, “Kur'an ve Musiki”, Kur’ân ve Tefsir Araştırmaları II, (edt. Bedreddin Çetiner), Ensar
Neşriyat, İstanbul, 2000, s. 49; Keşfu’z-Zunûn, I, 353-354; Çetin, Abdurrahman, “Tecvid”, DİA, XL, 253; Çetin,
Abdurrahman; “Kur’ân Kırâatında Mûsikînin Yeri”, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1998, sy.
7, VII, 116; Çetin, Abdurrahman, “Music in Qur’ânic Recitation”, Encyclopedia of the Holy Quran, (edt. N.K.
Singh), Delhi, 2000, III, 947-955; Aslan, Ömer, “Kur’ân Tilavetinde Musikînin (Ses Sanatının) Mesnedi”, Bakı
Dövlet Universiteti İlahiyyat Fakültesinin Elmi Mecmuasi, sy. 5, Baki, 2006, s. 76; Yıldırım, Mustafa, “Kur’an
Sanatı ve Estetiği Üzerine”, İslâm San‘at, Tarih, Edebiyat ve Mûsikîsi Dergisi (İSTEM), Konya, 2010, sy. 16,
VIII, 161-179; De‘âs, İzzet ‘Ubeyd, Fennü’t-Tecvîd, Bağdat, 1982; Mekdaşi, Gazi, Vahdetü'l-fünuni'l-
İslâmiyye, eş-Şeriketü'l-Matbu‘ât li’t-Tevzî’ ve’n-Neşr, Beyrut, 1995, s. 119 vd. 108 Bkz. Dağdeviren, Alican, Kur’ân Okuma Sanatı Tecvid, Yeni Akademi Yayınları, İstanbul, 2006; Kara, Ömer,
Kur’an Fonetiği : -Tilavet Sanatı-, Bilge Adamlar, Van, 2012; Çoraklı, H. İbrahim, Kur’an-ı Kerim’i Güzel
Okuma Sanatı Tecvid, Şadırvan, İstanbul, 2012; Hanefî, Celal, Kavaidü't-Tecvid ve'l-İlkaü's-Savtî, Vezâretü'l-
Evkâf ve'ş-Şuûn, Bağdat, 1987/1407; Sell, Edward, ʻİlmu't-Tajwid or The Art of Reading the Qur'án, Christian
Literature Society for India, 1915. 109 Zihni Efendi, Mehmed, el-Kavlü’s-Sedîd fî ‘İlmi’t-Tecvîd Yahud Tecvîd-i Cedîd, (ilmi neşre hazırlayan:
Abdullah Emin Çimen), Nehir Yayınları, İstanbul, 2008, s. 3. 110 Zihni Efendi, el-Kavlü’s-Sedîd, s. 47, 57, 68, 77, 78; ayrıca bkz. Temel, Nihat, Kur’ân Kıraâtında Vakf ve
İbtidâ, İFAV Yayınları, İstanbul, 2001, s. 21. 111 Karaçam, İsmail, Kur’ân-ı Kerîm’in Fazîletleri Ve Okunma Kâideleri, İFAV, İstanbul, 2008, s. 125.
69
okunmasına hizmet eden kurumlar, farklı bir pencereden değerlendirildiğinde İslam sanat
merkezlerinden biri olarak telakki edilebilirler. Çünkü buralarda yetişen insanlar, özellikle de
kurra hafızlar, Müslümanların en önemli toplanma merkezleri olan başta camiler olmak üzere
farklı mekan ve meclislerde Allah’ın kitabı Kur’ân-ı Kerim’i bir virtüöz edasıyla en güzel
şekilde okuyarak ilahi kelamın lafzının en muhteşem örneklerini büyük kalabalıklar önünde
topluma sunmuş olurlar.112 Bu açıdan bakıldığında tevid (ve kıraat) kitapları, Müslüman
bireylerin musiki ihtiyacını Kur’ân okuyarak karşılayan kârilerin en önemli kaynak eserleri
olarak değerlendirilebilirler. Diğer taraftan kurrâ hafızların Kur’ân lafızlarını etkileyici ve insan
kulağına hoş gelen zevkli bir eda ve üslupla okumalarıyla oluşan teğanni, dinleyenler üzerinde
öylesine heyecan verici duygulara kapı aralayıp ruhsal kıpırdanmalara vesile olur ve ruh
dünyalarında öylesine tarifi imkansız derin ufuklar açar ki, birçok Müslüman birey için bu
Kur’ân tilavetleri, adeta kalplerini, nefislerini ve ruhlarını besleyen manevi gıdaların ön
önemlisi haline gelir. Karilerin bu şekilde güzel sesle okudukları tilavetler, Kur’ân’ın
güzelliğine güzellik katarlar.113 Başka bir ifadeyle kurrâlar ve onların beslendikleri ana kaynak
olan tecvid (ve kıraat) kitapları, İslam toplumunun Kur’ân merkezli musiki ve sanat
referanslarının en önemlisi olarak kabul edilebilirler. Bu nedenle olsa gerek ki, İslam
toplumlarında en önemli ve en büyük sanatkar ünvanı, kurrâlara layık görülmüştür.
112 Kur’ân, tecvid kurallarına uygun olarak okunduğunda Kur’ân’daki harflerin dizilişinden ortaya çıkan ses
armonisi insana öyle bir lezzet verir ki, dinleyenler bazen harflerin birbirine çarpmasıyla dokunaklı bir ses
tonunun oluştuğunu, bazen ıslık sesine benzeyen, bazen fısıltılı, kısık, hafif, ince ya da pes, bazen de sert, şiddetli
veya tiz seslerin çıktığına şahit olurlar. Kur’ân harflerinin ve kelimelerinin arasına şayet insana ait bir harf ya
da kelime ilave edilmiş olsaydı, bu ilahi diliş bozulacağından sözünü ettiğimiz bu güzelliklerin hiçbirini
dinleyenlerin hissetmesi mümkün olamazdı. (Zürkânî, Menâhil, II, 225.) 113 Bkz. Elmalılı, Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, İstanbul, 1960, IV, 3948; Sâbûni, Tefsîru
Âyâti’l-Ahkâm, Kuveyt, 1972, II, 628; Karaçam, Kur’ân-ı Kerîm’in Fazîletleri, s. 125.
70
Uygulamalar
cümlesindeki tecvid uygulamaları hakkında ومن شر غاسق إذا وقب (7
bilgi veriniz.
Çözüm:
j) ومن شر Mîn’de ihfa, râ harfi vasıl halinde ince vakıf halinde kalın
k) غاسق إذا Ğâ ve zâ’da medd-i tabii, tenvinden sonra izhâr
l) وقب bâ harfinde vakıf halinde kalkale
cümlesindeki tecvid uygulamaları hakkında ومن شر النفاثات في العقد (8
bilgi veriniz.
Çözüm:
a) ومن شر Mîn’de ihfa, râ harfi vasıl halinde ince vakıf halinde kalın
b) النفاثات el takısı ve nûn’da idğam-ı şemsiyye maa’l-ğunne, fe ve se’de idğâm-
ı misleyn bilâ ğunne, sât diye durulduğunda medd-i ârız
c) في العقد el takısında izhâr-ı kameriyye, dâl harfinde durulduğunda kalkale.
71
Uygulama Soruları
1. Aşağıdaki bölümlerden hangisi ومن شر غاسق إذا وقب ayetinin devamıdır?
p) ومن شر حاسد إذا حسد
q) ن شر النفاثات ف ي العقد وم r) الفلق قل أعوذ برب
s) ملك الناس
t) من شر ما خلق
2. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde rihvet harfleri ile ilgili bilgi doğru verilmiştir?
p) Rihvet harfleri şiddet ve beyniyye harfleri dışında kalan harflerden oluşur.
q) Rihvet harfleri beyniyye ve kalkale harfleri dışında kalan harflerden oluşur.
r) Rihvet harfleri cehr ve şiddet harfleri dışında kalan harflerden oluşur.
s) Rihvet harfleri cehr ve istifale harfleri dışında kalan harflerden oluşur.
t) Rihvet harfleri hems ve isti’lâ harfleri dışında kalan harflerden oluşur.
3. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde isti’lâ sıfatıyla ilgili bilgi doğru verilmiştir?
p) Rihvet sıfatının zıttıdır.
q) Cehr sıfatının zıttıdır.
r) Hems sıfatının zıttıdır.
s) Şiddet sıfatının zıttıdır.
t) İstifâl sıfatının zıttıdır.
72
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Tashîh-i hurûf, Kur’an-ı Kerim’i yüzünden ve ezberden güzel okuyabilmeyi öğreten en
güzel metottur. Bu bölümde bunu gerçekleştirmek amacıyla uygulamalı olarak namaz
surelerinin okunmasına devam edildi.
Yâsin-i Şerif’in 3. sayfası ezberden, Tekvîr suresinin ise yüzünden okunması yapıldı.
Harflerin sıfatları üzerinde duruldu. Teslis inancının batıl oluşunun delilleri ayetlerle ortaya
konulmaya çalışıldı. Son olarak da Kur’an-ı Kerim’in güzel sesle ve musiki ile okunmasının
öneminden söz edildi.
73
Bölüm Soruları
1. Hems sıfatının anlamı aşağıdaki seçeneklerin hangisinde verilmiştir?
A) İnce okuyuş
B) İhfa’lı okuyuş
C) Nefesin harfle birlikte akmaması, tıkanıp kalması
D) Nefesin harfle birlikte akması
E) Sesi kesip nefesi kesmeden okuyuş
2. Şiddet sıfatının zıttı aşağıdaki seçeneklerin hangisinde verilmiştir?
A) Rihvet
B) Hems
C) Beyniyye
D) İstifâle
E) Itbâk
3. Şiddet sıfatının anlamı aşağıdaki seçeneklerin hangisinde verilmiştir?
A) Kalın okuyuş
B) İhfa’lı okuyuş
C) Nefesin harfle birlikte akmaması, tıkanıp kalması
D) Nefesin harfle birlikte akması
E) İnce okuyuş
4. Beyniyye sıfatının anlamı aşağıdaki seçeneklerin hangisinde verilmiştir?
A) İnce okuyuş
B) Sesin arada ve ortada kalması, tamamen akmaması tamamen hapsolmaması
C) Nefesin harfle birlikte akmaması, tıkanıp kalması
D) Nefesin harfle birlikte akması
E) Sesi kesip nefesi kesmeden okuyuş
5. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde istifâl sıfatıyla ilgili bilgi doğru verilmiştir?
a) Şiddet sıfatının zıttıdır.
b) Cehr sıfatının zıttıdır.
c) Rihvet sıfatının zıttıdır.
d) Hems sıfatının zıttıdır.
e) İsti’lâ sıfatının zıttıdır.
6. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde şiddet sıfatıyla ilgili bilgi doğru verilmiştir?
a) Beyniyye sıfatının zıttıdır.
b) Cehr sıfatının zıttıdır.
c) Hems sıfatının zıttıdır.
d) Rihvet sıfatının zıttıdır.
e) İsti’lâ sıfatının zıttıdır.
7. Cehr sıfatının anlamı aşağıdaki seçeneklerin hangisinde verilmiştir?
A) Kalın okumak
B) İhfa’lı okumak
C) Harfin çıkışı esnasında sesi yükseltmek
D) Ğunne’li okumak
E) İnce okumak
74
8. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde cehr sıfatıyla ilgili bilgi doğru verilmiştir?
a) İsti’lâ sıfatının zıttıdır.
b) Beyniyye sıfatının zıttıdır.
c) Rihvet sıfatının zıttıdır.
d) Şiddet sıfatının zıttıdır.
e) Hems sıfatının zıttıdır.
9. Hems sıfatının anlamı aşağıdaki seçeneklerin hangisinde verilmiştir?
A) Harfi ihfa’lı okumak
B) Harfi Kalın okumak
C) Harfin çıkışı esnasında sesi yükseltmek
D) Harfin çıkışı esnasında sesin gizli ve zayıf kalması
E) Harfi Ğunne’li okumak
10. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde hems sıfatıyla ilgili bilgi doğru verilmiştir?
a) İsti’lâ sıfatının zıttıdır.
b) Cehr sıfatının zıttıdır.
c) Rihvet sıfatının zıttıdır.
d) Şiddet sıfatının zıttıdır.
e) Beyniyye sıfatının zıttıdır.
75
Cevaplar
1) d, 2) c, 3) a, 4) b, 5) e, 6) d, 7) c, 8) e, 9) d, 10) b
76
5. HARFLERİN SIFATLARI (Devam…)
77
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
7. Bu bölümde Kur’an-ı Kerim’i mehâric-i hurûf ve tecvid kurallarına uygun olarak
okuyabilmenin yegane yolu olan tashîh-i hurûf çalışmasına namaz surelerinden İhlâs suresi ile
devam edip Yâsin-i Şerifin 4. sayfa tilaveti öğretilecektir.
8. Harflerin lâzımî sıfatlarını tamamlayıp tefhîm, terkîk, idğâm, ihfâ, izhâr, kalb,
med, vakf, sekte, hareke, sükûn gibi ârızî sıfatlardan söz edeceğiz.
78
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
13) Lazımî sıfatlar nelerdir?
14) Ârızî sıfatlar nelerdir?
15) Karabaş Tecvidi neden şöhret bulmuştur?
79
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde
edileceği veya geliştirileceği
Harflerin Sıfatları
(Devam…)
Bu ünite kazanımlarının
aşağıdaki şekilde olacağı
düşünülmektedir.
1. Tashih-i hurûf ile ağzın Arap
harf ve mahreçlerini düzgün
telaffuz edebilme imkanının
yanı sıra tecvid usullerine riayet
ederek güzel Kur’an okuma
kabiliyeti kazanma.
Bu ünitede unut duaları, rabbenâ
âtina ve rabbenağfirlî dualarının
talim üzere okunuşu ayrıca
Yâsin suresinin 4. sayfasının
tahkik usulüyle tilaveti
yapılacaktır.
2. İnfitâr suresini yüzünden
güzel okuyabilme kabiliyetini
edinme.
3. Harflerin lazımî ve ârızî
sıfatları hakkında bilgi sahibi
olmak.
4. Teslis inancının batıllığına
dair örnek ayetler sunmak.
5. Tecvid literatürünün genel
yapısıyla ilgili detaylı malümat
edinmek.
Kur’an-ı Kerim’in güzel
okunabilmesinin yegane
yolunu teşkil eden tashih-i
hurûf çalışmasının namaz
duaları ve namaz sureleri
özelinde sesli bir şekilde
yapılması, Kur’an-ı Kerim’in
bazı surelerinin ezberlenmesi
ve bölümlerinin yüzünden
okunması, tecvid ilmiyle ilgili
bilgilerin örneklerle anlatımı ve
Kur’an kültürü ayetleri, hem
Kur’an-ı Kerim’i pratik şekilde
okuma becerisini kazandıracak
hem de okunma usullerinin
teorik anlamda daha iyi
anlaşılmasını
kolaylaştıracaktır. Kur’an
kültürü ayetleri ile de Kur’an-ı
Kerim hakkında daha kapsamlı
bilgi edinme fırsatı
sunulacaktır.
80
Anahtar Kavramlar
Tefhîm
Terkîk
Kalb
İdğâm
Sekte
Hareke
İsmât
Safîr
İnhirâf
Tekrîr
81
Giriş
Beşinci ünitede konuya güzel Kur’an okuyabilmenin yolunu açan klasik tashîh-
i hurûf uygulaması çerçevesinde namaz surelerini okuyarak devam edeceğiz.
Ezberlenmesi gereken Yâsin-i Şerif’in 4. sayfasına yer verecek, yüzünden okunacak
sure olarak da İnfitâr suresini tilavet eyleyeceğiz.
Daha sonra harflerin sıfatları tamamlanıp Allah’u Teala’nın yaratıcılığı ayetler
çerçevesinde ele alınacak, son olarak da tecvid alanında kaleme alınan eserlerin genel
karekteri gündeme getirilecektir.
82
1.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık
1.1.1. Ezber
1.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Sureleri: İhlâs Suresi
اإلخالص﴾ سورة 112﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
أحد ) مد )1قل هو للا الص ( ولم يكن له كفوا أحد 3( لم يلد ولم يولد )2( للا
(4 )
1.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: Yâsîn Suresi 4. Sayfa
﴾ سورة يس36﴿
حمن الر حيم بسم للا الر
حون ) يتهم في الفلك الم ( وخلقنا لهم من 41وآية لهم أنا حملنا ذر
ريخ لهم وال هم ينقذون 42مثله ما يركبون ) أ نغرقهم فال ص ( وإن ن
عا إ 43) تا ا وم ن مة م ما بين 44لى حين )( إال رح يل لهم اتقوا ( وإذا ق
ا خلفكم لعلكم ترحمون ) ديكم وم ات 45أي ة من آي أتيهم من آي ا ت ( وم
ا رزقكم 46ربهم إال كانوا عنها معرضين ) ( وإذا قيل لهم أنفقوا مم للا
أطعمه إن أنتم إال اء للا قال الذين كفروا للذين آمنوا أنطعم من لو ي
( 48( ويقولون متى هذا الوعد إن كنتم صادقين )47في ضالل مبين )
حد حة وا ي مون )ما ينظرون إال ص خذهم وهم يخص ( فال 49تأ
ور فإذا 50يستطيعون توصية وال إلى أهلهم يرجعون ) ( ونفخ في الص
لون ) نا من 51هم من الجداث إلى ربهم ينس نا من بعث يا ويل قالوا )
لون )مرقدنا هذا دق المرس حمن وص ( إن كانت إال 52ما وعد الر
( فاليوم ال تظلم نفس 53صيحة واحد فإذا هم جميع لدينا محضرون )
(54شيئا وال تجزون إال ما كنتم تعملون )Yâsîn Suresi (36)
41. Onların soylarını dolu gemide taşımamız da onlar için bir delildir.
42. Biz, onlar için o gemi gibi binecekleri nice şeyler yarattık.
43. Biz istesek onları suda boğarız da kendileri için ne imdat çağrısı yapan olur, ne de
kurtarılırlar.
44. Ancak tarafımızdan bir rahmet olarak ve bir süreye kadar daha yaşasınlar diye
kurtarılırlar.
45. Onlara, “Önünüzde ve arkanızda olan şeylerden (dünya ve ahirette göreceğiniz
azaplardan) sakının ki size merhamet edilsin” denildiğinde yüz çevirirler.
46. Onlara Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelmez ki ondan yüz çeviriyor olmasınlar.
83
47. Onlara, “Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın” denildiği zaman,
inkâr edenler iman edenlere, “Allah’ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi
yedireceğiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz” derler.
48. “Eğer doğru söyleyenlerseniz, bu tehdit ne zaman gelecek?” diyorlar.
49. Onlar ancak, çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak korkunç bir ses bekliyorlar.
50. Artık ne birbirlerine tavsiyede bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler.
51. Sûra3 üfürülür. Bir de bakarsın, kabirlerden çıkmış, Rablerine doğru akın akın
gitmektedirler.
52. Şöyle derler: “Vay başımıza gelene! Kim bizi diriltip mezarımızdan çıkardı? Bu, Rahman’ın
vaad ettiği şeydir. Peygamberler doğru söylemişler.”
53. Sadece korkunç bir ses olur. Bir de bakarsın, hepsi birden toplanıp huzurumuza
çıkarılmışlardır.
54. O gün kimseye, hiç mi hiç zulmedilmez. Size ancak işlemekte olduğunuz şeylerin karşılığı
verilir.
1.1.2. Yüzünden Okuma: İnfitâr Suresi
اإلنفطار ﴾ سورة82﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
رت 2( وإذا الكواكب انتثرت )1إذا السماء انفطرت ) ( وإذا البحار فج
رت )( علمت نفس ما 4( وإذا القبور بعثرت )3) ( يا أيها 5قدمت وأخ
ك بربك الكريم ) نسان ما غر اك فعدلك )6ال ( في 7( الذي خلقك فسو
صور ما شاء ركبك ) ين )8أي بون بالد ( وإن عليكم 9( كال بل تكذ
( إن البرار 12( يعلمون ما تفعلون )11ما كاتبين )( كرا10لحافظين )
ار لفي جحيم )13لفي نعيم ) ين )14( وإن الفج ( 15( يصلونها يوم الد
ين )16وما هم عنها بغائبين ) راك ( ثم ما أد 17( وما أدراك ما يوم الد
ين ) )18ما يوم الد (19( يوم ال تملك نفس لنفس شيئا والمر يومئذ لل
1.2. Tecvid: Harflerin Sıfatları: Lâzımî Sıfatlar (Devam… )
a.11. Ismât (صمات (اإل
Engellemek, susturmak anlamlarından hareketle harfin çıkışı esnasında dilin zorlanmasına
denir. Dudak ve dil ucu haricindeki mahreçlerden çıkan ısmât harflerinin telaffuzu zor ve dile
ağır geldiği için, Arapça’da bu harflerin peş peşe bulunacağı rubâî, humâsî ve südâsî kelimeler
türetilmesi engellenmiştir. İzlâk sıfatının zıttıdır.
a.12. Safîr (ف ير (الص
Islık çalmak, kuş sesi çıkartmak anlamlarından hareketle harfin çıkışı esnasında ıslık ve kuş
sesine benzer keskin bir ses çıkmasına denir.
Safîr harfleri şunlardır:114 ص س ز.
a.13. Kalkale (القلقلة)
114 Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 7.
84
“Titretmek”115, ırgalamak, hareket ettirmek, kımıldatmak ve sarsmak anlamlarından
hareketle harfin çıkışı esnasında “kuvvetli bir ses işitilinceye dek mahrecin titretilip
sarsılmasına” denir. ( ل المخرج حتي يسمع له نبر قوية تقلق )
Kalkale, şiddet ile cehr sıfatlarının birleşiminden ortaya çıkmıştır.
Kalkale harfleri:116 قطب جد a.14. Lîn (الل ين)
Yumuşak olmak anlamından hareketle harfin herhangi bir zorluk olmaksızın kolayca
çıkarılmasına denir.
cezimli, kendinden önceki (و ى) misallerinde olduğu gibi lîn harflerinin خوف ، عليه , عين
harflerin harekesi fethalı, lin harfleriden sonra gelen harfin de cezimli olması şartı vardır.
a.15. İnhirâf (راف نح (اإل
Kıvrılmak, eğilmek anlamlarından hareketle harfin çıkışı esnasında dilin, ucana ya da geriye
doğru kıvrılıp eğilmesine denir.
İnhirâf harfleri: ر ل
a.16. Tekrîr (ير (التكر
Tekrar etmek anlamından hareketle harfin çıkışı esnasında dil ucunun hafifce titremesine ve
“sürçmesine” denir.
Tekrîr sıfatı sadece ر (ra) harfinde bulunur.117
a.17. Tefeşşî (ي (التفش
Dağılmak, yayılmak ve çoğalmak anlamlarından hareketle, harfin çıkışı esnasında sesin dil
ile damak arasında yayılmasına denir.
Tefeşşî sıfatı sadece ش (şîn) harfinde bulunur.118
a.18. İstitâle (ست طالة :(اإل
Uzamak anlamından hereketle harfin çıkışı esnasında sesin bir miktar uzatılmasına denir.
İstitâle sıfatı sadece ض (dad) harfinde bulunur. Buna göre ض (dad)’ın sesi, mahrecinin
başlangıcından ل (lâm)’ın mahrecine kadar uzatılır.119
b. Ârızî Sıfatlar:
Öne çıkan ârızî sıfatlar şunlardır: Tefhîm120, terkîk121, idğâm, ihfâ, izhâr, kalb, med, vakf,
sekte, hareke, sükûn.122
1.3. Kur’ân-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler: Allah’ın
Yaratıcılığı
1- Her Şeyin Yaratıcısı
Kur’ân’a göre Allah, yalnız üstün varlık değil, aynı zamanda var demeye layık gerçek
varlıktır. Kâinatta kendisine denk olabilecek hiçbir varlık yoktur. Bütün kâinatı; yeryüzünün ve
gökyüzünü ve bunların içerisinde bulunan bütün varlıkları yaratan O’dur. O, her şeyi yoktan
var etmeye, dilediği gibi yaratmaya ve şekillendirmeye kadirdir. Her şeyin rızkını takdir etmek,
vermek ve dilediği gibi dağıtmak O’nun elindedir.
2- Allah Teâlâ’nın Her Şeyi Yarattığına Dair Bazı Âyetler
115 Okiç, Kur’ân-ı Kerimin Üslûb ve Kırâati, s. 23. 116 Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 7. 117 Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 7. 118 Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 7. 119 Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 7. 120 Tefhîm, harfin kalın okunuş şeklidir. (Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 7) 121 Terkîk, harfin ince okunuş şeklidir. (Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 7; Hamza Efendi, Tecvîd-i Edâiyye, s. 123) 122 Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 7-8.
85
جعل لكم من انفسكم ازواجا ومن االنعام ازواجا يذرؤكم فيه ليس فاطر السموات واالرض
كمثله شیء وهو السميع البصير “O, gökleri ve yeri yaratandır. Size kendinizden eşler, hayvanlardan da (kendilerine) eşler
yaratmıştır. Bu sûretle sizi üretiyor. O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. O, hakkıyla işitendir,
hakkıyla görendir.”123
Âyette açıkça ifade edildiği gibi, bütün varlıkları O, halk etmiştir. O’nun gibi, O’ndan üstün
ve O’ndan daha muktedir bir varlık yoktur. Bütün varlıklar, O’nun eseridir ve O’nun
aşağısındadır. Varlıklar içerisinde insan, O’nun en önemli eseridir. O, insanın duygu ve
düşüncelerinden geçen her şeyi bilir. Zira O, insana çok hatta kendisinden daha yakındır.
نسان ونعلم ما توسوس به نفسه ونحن اقرب اليه من حبل الوريد ولقد خلقنا اال“Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz, ona
şah damarından daha yakınız.”124
نسان من نطفة ام اج نبتليه فجعلناه سميعا بصيراانا خلقنا اال“Şüphesiz biz insanı, karışım hâlindeki az bir sudan (meniden) yarattık ve onu imtihan
edeceğiz. Bu sebeple onu işitir ve görür kıldık.”125
İnsanın, kendisine yaratana ve yeryüzü ve gökyüzünde bulunan bütün nimetleri hizmetine
sunan Allah’a iman etmesi üzerine önemli bir kulluk görevidir. İnsanın varlığı, başlı başına
Allah’ın varlığın, birliğini ve kudretini gösteren en muazzam delildir.
ا ولم يكن له شريك فى الملك وخلق كل شیء الذى له ملك السموات واالرض ولم يتخذ ولد
فقدره تقديرا“O, göklerin ve yeryüzünün mülkü (hükümranlığı) kendisine ait olandır. Çocuk
edinmemiştir. Mülkünde hiçbir ortağı da yoktur. O, her şeyi yaratmış ve yarattığı o şeyleri bir
ölçüye göre takdir etmiştir.”126
1.4. Okuma Parçası: Osmanlı Dönemi Tecvid Literatürünün Genel Yapısı Bu bölüm, büyük oranda Süleymaniye Kütüphanesinde kaydı bulunan yüzden fazlası
matbu, diğerleri yazma halindekibir kısmı mükerrer toplamda yaklaşık yedi yüze yakın tecvidle
ilgili kitap ve risalenin birçoğunun gözden geçirilmesiyle ortaya çıkmıştır. Çalışmamızda
bunlardan Osmanlı müelliflerine ait olanlarını ayırmaya ve onlar içerisinden de bizce uygun
olanlarını tanıtmaya çalıştık, diğerlerinin ise sadece isimlerini vermekle yetindik.
Matbu olanlar arasında sadece “Tecvîd” ya da “Tecvîd Risâlesi” gibi genel adlar taşıyan
hatta bazılarında müelliflerinin adlarının dahi yazılı olmadığı çok sayıda tecvid kitabıyla
karşılaşılmıştır. Bu nitelikteki matbu tecvidleri incelediğimizde bunların ekresiyetinin Karabaş
Tecvidi olduğu anlaşılmıştır. Yazma olanlar arasında ise, bu belirsizlik daha da fazladır. Zira
yazma halindeki birçok kitap ya da risalenin “Tecvîd”, “Risâlüt’t-Tecvîd”, “Tecvîd Risâlesi”,
“Bir Tecvîd Risâlesi”, “Tecvîd Üzerine Bir Risâle”, “Kitâbü’t-Tecvîd”, “Kitâb fi’t-Tecvîd”,
“Şerhu’t-Tecvîd”, “Kavâid-i Tecvîd”, “Kavâid-i Kur’ân” , “Kavâid-i Tecvîd-i Şerîf”, “Kitâb
Tecvîd Kur’ân”, “Manzûme fi’t-Tecvîd”, “Tecvîdü’l-Kur’âni’l-‘Azîm”, “Muhtasar Şerhu’t-
Tecvîd” gibi genel isimler taşıdığı, kim tarafından ve ne zaman yazıldığı gibi bilgilerin
bulunmadığı, buna ilaveten bazılarının daha sonra basılmış tecvidlerin orijinal nüshaları olduğu
görülmüştür. Çalışmamız esnasında Süleymaniye Kütüphanesindeki kayıtlarda bazı müellif ve
kitap isimlerinin birbirine karıştırıldığı görülmüştür.
123 Şûrâ, 42/11. 124 Kaf, 5016. 125 İnsan, 76/2. 126 Furkân, 25/2.
86
Osmanlılar tarafından kaleme alınmış matbu ve yazma tecvidlerin birçoğunun
muhtevasının Karabaş Tecvidi’nin farklı versiyonlarından oluştuğunu söylemekle birlikte,
özellikle Arapça yazma tecvidler arasında İbnü’l-Cezerî (ö. 833/1429) ve Şatîbî’nin (ö.
790/1388) eserlerine yapılan haşiye, şerh ve taliklerin önemli bir yere sahip olduğuna da işaret
etmeliyiz. Bunlar arasında Birgivî’nin (ö. 981/1573) tecvid kitabıyla ilgili yapılan çalışmalara
da rastlanılmaktadır. Tecvid kitaplarının bir başka dikkat çeken yönü de, anlaşılması ve
hatırlanması kolay olan çok sayıda şiirsel manzum tecvid kitabının Osmanlı döneminde revaçta
olduğu hususudur. Osmanlı eğitim sisteminde yaygın olan manzum kitap geleneği, tecvid
konularının anlatımında büyük bir başarıyla uygulanmış ve verimli olduğu düşünülmüş olmalı
ki bu alanda çok sayıda eser kaleme alınmıştır. Benzer şekilde soru-cevap metoduyla kaleme
alınan tecvid kitaplarının çokluğu da verimlilik açısından dikkat çekicidir. Kanaatimizce
günümüzde özellikle çocuklar için şiirsel ve sorulu-cevaplı tecvid kitaplarının yokluğu, alanla
ilgili büyük bir boşluğun ve eksikliğin varlığını ortaya koymaktadır.
Dikkatimizi çeken bir hususa burada temas etmekte fayda görüyoruz: Bazı yazma tecvid
kitaplarını incelerken dua ve evrad risaleleri arasına yerleştirilmiş çok sayıda yazma tecvid
kitabıyla ya da tecvid kitapları içerisinde birkaç sayfada bir dua ve zikir cümleleriyle
karşılaşılabilmektedir. Bu durum bize, dönemin Osmanlı kültüründe tecvid konularının kimi
müelliflerce dua ve zikirlerle iç içe işlendiğini, tecvidin öğrenilmesinin günlük dua ve
virdlerden biri haline getirilerek daha kolay bir şekilde öğrenilmesinin amaçlanmış
olabileceğini düşündürmektedir.
Dünyanın farklı yerlerindeki yaklaşık üç milyon Arapça yazma eser127 içerisinde kaç
tanesinin tecvid (ve kıraat) ilmiyle ile ilgili olduğu henüz net olarak bilinmemektedir.
Çalışmamız, Osmanlılar tarafından kaleme alınmış, tecvidle ilgili tüm yazma ve matbu eserleri
tespit etme iddiasında değildir; onun yerine bunlardan öne çıkan ve önemli gördüğümüz
bazılarını müellif isimlerini önceleyen kronolojik sıraya göre genel hatlarıyla tanıtmak daha
öncelikli bir hedef olarak tercih edilmiştir. Bu çalışmada alanla ilgili tespit edebildiğimiz
kaynakların sırayla yazar adı, kitap adı, kütüphane/basıldığı yer ve tarih bilgisine yer
verilmiştir.
Bu çalışmada yer alan literatür, büyük oranda Süleymaniye Kütüphanesi ve İSAM
Kütüphanesindeki kataloglardan bizzat yapmış olduğumuz taramalar sonucu oluşturulmuştur.
Ayırca Resâil fi ‘İlmi’t-Tecvîd, Âsitâne Kitabevi, I-II, İstanbul, ts, İpek, Ali - Alioğlu, Güler,
Eski Harflerle Basılmış Türkçe Tecvid ve Usûl-i Fıkıh Eserler Kataloğu, Erzurum, 1987, adlı
kaynaklardan da istifade edilmiştir. Çalışmamız, taradığımız bu kaynaklardaki tecvidle ilgili
tüm kitapları kapsamak yerine Osmanlılar tarafından kaleme alınanlarını ihtiva etmiştir.
Osmanlılarda yaygın lakaplar arasında yer alan Hafız, Bey, Efendi, Paşa, …zâde, ve ..oğlu gibi
ifadeler; Osmanlı coğrafyasının farklı şehirlerine yapılan Maraşî, Tokadî, Pirizrenî, Vardarî,
Giridî, Debreli gibi nispetler müellif seçiminde tercih unsuru olmuştur. Ayrıca Arap harfleriyle
Osmanlıca yazıldıkları için 1928 yılına kadar basılan eserler de Osmanlı dönemi literatürü
içerisinde değerlendirilerek buraya alınmıştır.
127 Kavakçı, Yusuf Ziya, İslâm Araştırmalarında Usûl, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1976, s. 59;
Atik, Kemal, “Tefsir ve Kıraat İlmine Dair Yazma Eserler Bibliyografyası”, Erciyes Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, sy. 1, Kayseri, 1983, s. 314.
87
Uygulamalar
أحد قل (9 .cümlesindeki tecvid uygulamaları hakkında bilgi veriniz هو للا
Çözüm:
m) قل هو hû diye durulduğunda medd-i tabii
n) للا Lafzatullahtaki lâm harfi öncesine bakılarak kalın okunur.
o) أحد dâl hafinde durulduğunda kalkale
الص (10 مد للا cümlesindeki tecvid uygulamaları hakkında bilgi veriniz.
Çözüm:
a) .Lafzatullahtaki lâm harfi, öncesine bakılarak kalın okunur للا
b) مد el takısı ve sâd hafinde idğam-ı şemsiyye bilâ ğunne, dâl harfinde الص
durulduğunda kalkale.
88
Uygulama Soruları
1. Aşağıdaki bölümlerden hangisi قال الذين كفروا للذين آمنوا أنطعم من لو ي اء
أطعمه ?ayetinin devamıdır للا
u) وما تأتيهم من آية من آيات ربهم
v) إ ن أنتم إ ل ف ي ضالل مب ين w) ويقولون متى هذا الوعد إن كنتم صادقين
x) ا رزقكم للا وإذا قيل لهم أنفقوا مم
a) ما ينظرون إال صيحة
2. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde terkîk sıfatıyla ilgili bilgi doğru verilmiştir?
u) Beyniyye sıfatının zıttıdır.
v) Tefhîm sıfatının zıttıdır.
w) Rihvet sıfatının zıttıdır.
x) Cehr sıfatının zıttıdır.
y) Şiddet sıfatının zıttıdır.
3. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde ismât sıfatıyla ilgili bilgi doğru verilmiştir?
f) Şiddet sıfatının zıttıdır.
g) Cehr sıfatının zıttıdır.
h) Rihvet sıfatının zıttıdır.
i) Hems sıfatının zıttıdır.
j) İzlâk sıfatının zıttıdır.
89
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Tashîh-i hurûf, Kur’an-ı Kerim’i yüzünden ve ezberden güzel okuyabilmeyi öğreten en
güzel metottur. Bu bölümde bunu gerçekleştirmek amacıyla uygulamalı olarak namaz
surelerinin okunmasına devam edildi.
Yâsin-i Şerif’in 4. sayfası ezberden, İnfitâr suresinin ise yüzünden okunması yapıldı.
Harflerin lazimî ve arızî sıfatları üzerinde duruldu. Allah’ın yaratıcılığının delilleri ayetlerle
ortaya konulmaya çalışıldı. Son olarak da tecvid literatürünün genel karakteri hakkında bilgi
verildi.
90
Bölüm Soruları
1. İzlâk sıfatının anlamı aşağıdaki seçeneklerin hangisinde verilmiştir?
A) İnce okuyuş
B) İhfa’lı okuyuş
C) İzhar’lı okuyuş
D) İsmât sıfatının zıttıdır
E) Sesi kesip nefesi kesmeden okuyuş
2. İsmât sıfatının zıttı aşağıdaki seçeneklerin hangisinde verilmiştir?
A) Kalın okuyuş
B) İhfa’lı okuyuş
C) İzhar’lı okuyuş
D) Ğunne’li okuyuş
E) İzlâk sıfatının zıttıdır.
3. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde tefhîm sıfatıyla ilgili bilgi doğru verilmiştir?
a) Terkîk sıfatının zıttıdır.
b) Hems sıfatının zıttıdır.
c) Cehr sıfatının zıttıdır.
d) Rihvet sıfatının zıttıdır.
e) Şiddet sıfatının zıttıdır.
4. Tefhîm sıfatının anlamı aşağıdaki seçeneklerin hangisinde verilmiştir?
A) İnce okuyuş
B) İhfa’lı okuyuş
C) İzhar’lı okuyuş
D) Kalın okuyuş
E) Sesi kesip nefesi kesmeden okuyuş
5. Terkîk sıfatının anlamı aşağıdaki seçeneklerin hangisinde verilmiştir?
A) Kalın okuyuş
B) İhfa’lı okuyuş
C) İzhar’lı okuyuş
D) Ğunne’li okuyuş
E) İnce okuyuş
6. İzlâk sıfatının anlamı aşağıdaki seçeneklerin hangisinde verilmiştir?
A) Kalın okuyuş
B) İhfa’lı okuyuş
C) İzhar’lı okuyuş
D) Ğunne’li okuyuş
E) İnce okuyuş
7. İsmât sıfatının anlamı aşağıdaki seçeneklerin hangisinde verilmiştir?
A) İnce okuyuş
B) İhfa’lı okuyuş
C) İzhar’lı okuyuş
D) Kalın okuyuş
E) Sesi kesip nefesi kesmeden okuyuş
91
8. Tefeşşî sıfatı aşağıdaki harflerin hagisinde bulunur?
a) ش.
b) ض
c) ص
d) ع
e) م
9. Tekrîr sıfatı aşağıdaki harflerin hagisinde bulunur?
a) ت
b) ف
c) ر d) و e) ج
10. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde inhirâf harfleri doğru verilmiştir? a) غ
b) ر ل c) ب
d) ك
e) ق
92
Cevaplar
1) d, 2) e, 3) a, 4) d, 5) e, 6) e, 7) d, 8) a, 9) c, 10) b
93
6. MEDLER: MEDDİN TARİFİ, MED HARFLERİ, MED ÇEŞİTLERİ,
MEDD-İ TABİİ
94
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
10. Bu bölümde Kur’an-ı Kerim’i mehâric-i hurûf ve tecvid kurallarına uygun olarak
okuyabilmenin yegane yolu olan tashîh-i hurûf çalışmasına namaz surelerinden Mesed suresi
ile devam edip Yâsin-i Şerifin 5. sayfa tilaveti öğretilecektir.
11. Meddin tarifi, med harfleri, med çeşitleri anlatıldıktan sonra med
uygulamalarından medd-i tabii ile med konusuna giriş yapılacaktır.
95
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
16) Medd-i mezîd ve medd-i medîd ne anlama gelmektedir?
17) Medd-i aslî ne anlama gelmektedir?
18) Medd-i zâtî ne anlama gelmektedir?
96
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde
edileceği veya geliştirileceği
Medler: Meddin Tarifi,
Med Harfleri, Med
Çeşitleri, Medd-i Tabii
Bu ünite kazanımlarının
aşağıdaki şekilde olacağı
düşünülmektedir.
1. Tashih-i hurûf ile ağzın Arap
harf ve mahreçlerini düzgün
telaffuz edebilme imkanının
yanı sıra tecvid usullerine riayet
ederek güzel Kur’an okuma
kabiliyeti kazanma.
Bu ünitede unut duaları, rabbenâ
âtina ve rabbenağfirlî dualarının
talim üzere okunuşu ayrıca
Yâsin suresinin 5. sayfasının
tahkik usulüyle tilaveti
yapılacaktır.
2. Mutaffifîn suresini yüzünden
güzel okuyabilme kabiliyetini
edinme.
3. Meddin tarifi, med harfleri,
med çeşitleri ve medd- tabii
hakkında bilgi sahibi olmak. 4.
Allah’ın her şeye kadir
olduğuna dair örnek ayetler
sunmak.
5. Osmanlı dönemi tecvid
literatürünün genel yapısıyla
ilgili detaylı malümat edinmek.
Kur’an-ı Kerim’in güzel
okunabilmesinin yegane
yolunu teşkil eden tashih-i
hurûf çalışmasının namaz
duaları ve namaz sureleri
özelinde sesli bir şekilde
yapılması, Kur’an-ı Kerim’in
bazı surelerinin ezberlenmesi
ve bölümlerinin yüzünden
okunması, tecvid ilmiyle ilgili
bilgilerin örneklerle anlatımı ve
Kur’an kültürü ayetleri, hem
Kur’an-ı Kerim’i pratik şekilde
okuma becerisini kazandıracak
hem de okunma usullerinin
teorik anlamda daha iyi
anlaşılmasını
kolaylaştıracaktır. Kur’an
kültürü ayetleri ile de Kur’an-ı
Kerim hakkında daha kapsamlı
bilgi edinme fırsatı
sunulacaktır.
97
Anahtar Kavramlar
med
kasr
medd-i aslî
medd-i ferî
medd-i tabii
medd-i zâtî
medd-i mezîd
medd-i medîd
medd-i tabii
98
Giriş
Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma bilgi ve becerisi sadece metin okuma yoluyla elde
edilemez. Tecvid bilgisi teorik olarak öğrenilirken uygulaması üstadın huzurunda
gerçekleştirilir. Kavramsal olarak öğrenilen konuların nasıl uygulanacağını gösteren ve fem-i
mühsîn olarak tanımlanan üstad, öğrencinin hatalarını da bizzat şifahi olarak düzeltir. Bu metot
Rasulullah’tan (sav) günümüze intikal eden Kur’an öğrenme metodudur.
Altıncı ünitede konuya güzel Kur’an okuyabilmenin yolunu açan klasik tashîh-i hurûf
uygulamasıyla devam ederek bu amacımızı gerçekleştirmeyi hedeflemekteyiz. Bunun için de
namaz surelerinden Mesed suresini okuyacağız. Akabinde ezberlenmesi gereken Yâsin-i
Şerif’in 5. sayfasına yer verecek, yüzünden okunacak sure olarak da Mutaffifîn suresini tilavet
eyleyeceğiz. İlaveten meddin tarifi, med harfleri, med çeşitleri ve medd-i tabii’ye yer vereceğiz.
Kur’an kültürü kapsamında Allah’ın her şeye kadir olduğunu inceleme konusu yapıp tecvid
Osmanlı dönemi tecvid literatürü hakkında bilgi sunacağız.
99
1.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık
1.1.1. Ezber
1.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Sureleri: Mesed Suresi
المسد﴾ سورة 111﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
سب )1تبت يدا أبي لهب وتب ) صلى 2( ما أغنى عنه ماله وما ك سي )
الة الحطب )3نارا ذات لهب ) د 4( وامرأته حم ( في جيدها حبل من مس
(5 ) 1.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: Yâsîn Suresi 5. Sayfa
﴾ سورة يس36﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
غل فاكهون ) حاب الجنة اليوم في ش ( هم وأزواجهم في 55إن أص
ك متكئون ) ا56ظالل على الرائ ا ف دعون ( لهم فيه ا ي ة ولهم م كه
رحيم )57) الم قوال من رب ( وامتازوا اليوم أيها المجرمون 58( س
( ألم أعهد إليكم يا بني آدم أن ال تعبدوا ال يطان إنه لكم عدو مبين 59)
تقيم )( وأن اعبدو60) راط مس ل منكم جبال 61ني هذا ص ( ولقد أض
دون )62كثيرا أفلم تكونوا تعقلون ) ذه جهنم التي كنتم توع ( 63( ه
لوها اليوم بما كنتم تكفرون ) وتكلمنا ( اليوم نختم على أفواههم 64اص
سبون ) هد أرجلهم بما كانوا يك سنا على 65أيديهم وت اء لطم ( ولو ن
رون ) راط فأنى يبص تبقوا الص خناهم 66أعينهم فاس اء لمس ( ولو ن
ي تطاعوا مض ره 67ا وال يرجعون )على مكانتهم فما اس ( ومن نعم
سه في الخلق أفال يعقلون ) عر وما ينبغي له إن 68ننك ( وما علمناه ال
ا ويحق القول على 69هو إال ذكر وقرآن مبين ) ان حي ذر من ك ( لين
(70رين )الكاف Yâsîn Suresi (36)
55. Şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle meşguldürler, zevk sürerler.
56. Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar.
57. Onlar için orada meyveler vardır. Onlar için diledikleri her şey vardır.
58. Çok merhametli olan Rab’den bir söz olarak (kendilerine) “Selâm” (vardır).
59. (Allah, şöyle der:) “Ey suçlular! Ayrılın bu gün!”
60, 61. “Ey Âdemoğulları! Ben, size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir
düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?”
62. “Andolsun, o sizden pek çok nesli saptırmıştı. Hiç düşünmüyor muydunuz?”
63. “İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir.”
64. “İnkâr ettiğinizden dolayı bugün girin oraya!”
100
65. O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıklarına
şahitlik eder.
66. Eğer dileseydik, onların gözlerini büsbütün kör ederdik de (bu hâlde) yola koyulmak için
didişirlerdi. Fakat nasıl görecekler ki?!
67. Yine eğer dileseydik, oldukları yerde başka yaratıklara dönüştürürdük de ne ileri
gidebilirler, ne geri dönebilirlerdi.
68. Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz (gücünü azaltırız). Hâlâ
düşünmeyecekler mi?
69. Biz, o Peygamber’e şiir öğretmedik. Bu, ona yaraşmaz da. O(na verdiğimiz) ancak bir öğüt
ve apaçık bir Kur’an’dır.
70. (Aklen ve fikren) diri olanları uyarması ve kâfirler hakkındaki o sözün (azabın)
gerçekleşmesi için Kur’an’ı indirdik.
1.1.2. Yüzünden Okuma: Mutaffifîn Suresi
المطففين ﴾ سورة83﴿
حيم بسم للا حمن الر الر
( وإذا كالوهم 2( الذين إذا اكتالوا على الناس يستوفون )1ويل للمطففين )
( 5( ليوم عظيم )4( أال يظن أولئك أنهم مبعوثون )3أو وزنوهم يخسرون )
العالمين )يوم يقوم الن ين )6اس لرب ار لفي سج ( وما 7( كال إن كتاب الفج
ين ) بين )9( كتاب مرقوم )8أدراك ما سج ( الذين 10( ويل يومئذ للمكذ
ين ) بون بيوم الد ب به إال كل 11يكذ ( إذا تتلى عليه 12معتد أثيم ) ( وما يكذ
لين ) ( كال بل ران على قلوبهم ما كانوا يكسبون 13آياتنا قال أساطير الو
( ثم إنهم لصالو الجحيم 15( كال إنهم عن ربهم يومئذ لمحجوبون )14)
بون )16) ( كال إن كتاب البرار لفي عليين 17( ثم يقال هذا الذي كنتم به تكذ
بون )20( كتاب مرقوم )19( وما أدراك ما عليون )18) ( 21( ي هده المقر
( تعرف في وجوههم 23ى الرائك ينظرون )( عل 22إن البرار لفي نعيم )
( ختامه مسك وفي ذلك 25( يسقون من رحيق مختوم )24نضر النعيم )
( عينا ي رب بها 27( ومزاجه من تسنيم )26فليتنافس المتنافسون )
( وإذا 29( إن الذين أجرموا كانوا من الذين آمنوا يضحكون )28بون )المقر
وا بهم يتغامزون ) ( وإذا 31( وإذا انقلبوا إلى أهلهم انقلبوا فكهين )30مر
( فاليوم 33ما أرسلوا عليهم حافظين )( و 32رأوهم قالوا إن هؤالء لضالون )
ب 35( على الرائك ينظرون )34الذين آمنوا من الكفار يضحكون ) ( هل ثو
(36الكفار ما كانوا يفعلون )
101
1.2. Tecvid: Medler: Meddin tarifi, Med harfleri ve Med çeşitleri, Medd-i
Tabii
A. Meddin Tarifi
Med uzatmak, kasr ise kısaltmak yani uzatmamaktır. Kur’an tilavetinde asıl olan kelimeleri
uzatmadan kasr ile okumaktır, medli okuyuş ise bir sebepten dolayı gerçekleşir.128 Meddin
yapılmasını zorunlu kılan şey med harfidir.129
B. Med Harfleri
Med harfleri harekesiz elif, vâv, yâ (ى و ا) harfleridir ve önünde bulundukları harfin çekerek
okunmasını sağlarlar. اوتينا ، اوذينا kelimelerindeki gibi.
C. Med Çeşitleri
Medler, medd-i aslî ve medd-i ferî diye iki kısma ayrılır. Medd-i aslî, medd-i tabii ya da
medd-i zâtî olarak da isimlendirilir.
Medd-i ferî ise, “medd-i mezîd” veya “medd-i medîd” olarak da isimlendirilir. Medd-i ferî,
medd-i aslînin çekme miktarını artıran meddir.
Med harfinden sonra glen hemze ya da sükûn medd-i ferî’yi oluşturur. İşte bu medd-i ferî
uzatma miktarının dört elife çıkmasını sağlar. ها انتم ، اوالء حافين gibi.130
Uzatılma sürelerine göre medler tabii, muttasıl, munfasıl, ârız, lâzım ve lîn gibi alt başlıklara
ayrılırlar.
1.Medd-i Tabii (ي (مد طب يع
Harekesiz elif, vâv ve ye (ى و ا) harfleri, önünde bulundukları harfi bir elif miktarı azatarak
okuturlar. اوتينا ، اوذينا gibi.
1.3. Kur’ân-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler: Allah Her
Şeye Kadirdir
1- Allah’ın Kudreti
Allah Teâlâ, sonsuz bir kudrete sahiptir. Acizlik ve güçsüzlük Allah hakkında asla
düşünülemez. O’nun gücünün yetmediği hiçbir şey yoktur. Kâinatta; yeryüzünde ve
gökyüzündeki canlı ve cansız varlıklar, Allah’ın kudretinin en açık delilleridir. Allah Teâlâ, her
şeyi yapmaya kadirdir. Bütün kâinatı ve içinde cereyan eden hadiseleri kayyûm sıfatının gereği
O, idare eder, yönetir ve takdir eder. Kur’ân tasavvurunda Allah, hâşâ gökte oturan ve hiçbir
şeye karışmayan varlık değildir. O, her şeyi bilir, her şeyi düzenler, her şeyi görür ve her şeyi
yönetir ve her şeye kâdirdir.
2- Allah’ın Her Şeye Kadir Olduğuna Dair Bazı Âyetler
ما ينفع ب ان فى خلق السموات واالرض واختالف اليل والنهار والفلك التى تجرى فى البحر
من السماء من ماء فاحيا به االرض بعد موتها وبث فيها من كل دابة الناس وما انزل للاه
يات لقوم يعقل ر بين السماء واالرض ال ياح والسحاب المسخ ون وتصريف الر“Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde,
insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın gökyüzünden indirip
kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında,
rüzgârları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen
bir topluluk için deliller vardır.”131
128 Zihni Efendi, el-Kavlü’s-Sedîd, s. 42. 129 Zihni Efendi, el-Kavlü’s-Sedîd, s. 43; ayrıca bkz. Dânî, Ubû ‘Amr Osman b. Said, et-Teysîr fi’l-Kırââti’s-Seb‘,
Dâru’l-Küttabi’l-‘Arabî, Beyrut, 1984, s.30-31; Şâtıbî, Hirzü’l-Emânî, s.25-26. 130 Zihni Efendi, el-Kavlü’s-Sedîd, s. 43. 131 Bakara, 2/164.
102
ارنى كيف تحي الموتى قال اولم تؤمن قال بلى ال ولـكن ليطمئن قلبى ق واذ قال ابرهيم رب
يا تينك سع فخذ اربعة من الطير فصرهن اليك ثم اجعل على كل جبل منهن جزءا ثم ادعهن يا
عزيز حكيم واعلم ان للاه“Hani İbrahim, “Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demişti. (Allah ona)
“İnanmıyor musun?” deyince, “Hayır (inandım) ancak kalbimin tatmin olması için” demişti.
“Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır. Sonra onları parçalayıp her bir parçasını bir
dağın üzerine bırak. Sonra da onları çağır. Sana uçarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah mutlak
güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”132
بضر فال كاشف له اال هو وان يمسسك بخير فهو على كل شیء قدير وان يمسسك للاه“Şayet Allah sana bir zarar dokundursa, bunu O’ndan başka giderecek yoktur. Fakat sana
bir hayır dokunduracak olsa onu da kimse gideremez. Bil ki O, her şeye hakkıyla gücü
yetendir.”133
من تحت ارجلكم او يلبسكم شيعا قل هو القادر على ان يبعث عليكم عذابا من فوقكم او
يات لعلهم يفقهون ف اال ويذيق بعضكم باس بعض انظر كيف نصر“De ki: “O, size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap
göndermeğe, ya da sizi grup grup birbirinize düşürmeğe ve kiminizin şiddetini kiminize
tattırmaya gücü yetendir.” Bak, anlasınlar diye, âyetleri değişik biçimlerde nasıl
açıklıyoruz.”134
اليل والنهار ان فى ذلك لعبر الولى االبصار . يقلب للاه خلق كل دابة من ماء فمنهم وللاه
ا م من يم ى على بطنه ومنهم من يم ى على رجلين ومنهم من يم ى على اربع يخلق للاه
على كل شیء قدير ي اء ان للاه “Allah, geceyi ve gündüzü döndürüp duruyor. Şüphesiz bunda basiret sahibi olanlar için
bir ibret vardır. Allah, bütün canlıları sudan yarattı. İşte bunlardan bir kısmı karnı üzerinde
sürünür, kimi iki ayak üzerinde yürür, kimisi dört ayak üzerinde yürür. Allah, dilediğini yaratır.
Çünkü Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.”135
رض وهو الذى يبدؤ الخلق ثم يعيده وهو اهون عليه وله المثل االعلى فى السموات واال
وهو العزيز الحكيم “O, başlangıçta yaratmayı yapan, sonra onu tekrarlayacak olandır. Bu, O’na göre (ilk
yaratmadan) daha kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce ve eşsiz sıfatlar O’nundur. O, mutlak
güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.136
الذى خلق السموات واالرض ولم يع ی بخلقهن بقادر على ان يحيی الموتى اولم يروا ان للاه
بلى انه على كل شیء قدير “Gökleri ve yeri yaratan ve onları yaratmaktan yorulmayan Allah’ın, ölüleri diriltmeye
gücünün yeteceğini görmediler mi? Evet şüphesiz O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.”137
الذى خلق الموت والحيو ليبلوكم ايكم .تبارك الذى بيده الملك وهو على كل شیء قدير
حمن من الذى خلق سبع سموات طباقا ما ترى فى .احسن عمال وهو العزيز الغفور خلق الر
تين ينقلب اليك البصر خاسئا .تفاوت فارجع البصر هل ترى من فطور ثم ارجع البصر كر
.وهو حسير
132 Bakara, 2/-260. 133 En’âm, 6/17. 134 En’âm, 6/65. 135 Nûr, 24/44-45. 136 Rûm, 30/27. 137 Ahkâf, 46/33.
103
“Hükümranlık elinde olan Allah, yücedir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir. O, hanginizin
daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir,
çok bağışlayandır. O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân’ın yaratışında hiçbir
uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun?
Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) âciz ve bitkin
hâlde sana dönecektir.”138
1.4. Okuma Parçası: Osmanlı Dönemi Tecvid Literatürü
Tespit edebildiğimiz çoğunluğu Osmanlıca ve bir kısmı Arapça matbu ve yazma tecvid
kitapları şunlardır:139
Abdurrahman Karabaşî (ö. 904/1498)
Tecvîd-i Karabaş (تجويد قره باش), Matbaa-i Âmire, İstanbul, 1280 (1863), 1905, 16 s.
Tecvid konularını on-onbeş sayfada kısa ve öz bir metotla ele alan eser, Türkçe kaleme
alınmış ve Osmanlı’dan günümüze bu topraklarda en çok okunan tecvid kitabı olarak kabul
görmüştür. Günümüzde de bu unvanını korumaya hala devam etmektedir.
Karabaş Tecvidi’nde sırasıyla mehâric-i hurûf, medd-i tabiî ve diğer medler (muttasıl,
munfasıl, lâzım, ârız, lîn), tenvin ve sakin nûn, ihfâ, izhâr, iklâb, idğâm çeşitleri (ma‘al ğunne,
bilâ ğunne, mütecâniseyn, mutekâribeyn, şemsiye), izhâr-ı kameriye, kalkale, hukmu’r-râ,
lafzatullah, zamir ve son olarak sekte konuları yer almaktadır. Önce tecvid konusunun tarifi
yapılarak misallerle konu somutlaştırılır, yer yer zihinde kolay kalacak tekerlemelere yer verilir,
bazen de işlenen tecvidin hükmü üzerinde durulur. On-onbeş sayfayı geçmeyen kısa hacimli
bir eserde tüm tecvid konularını özet bir şekilde ele alması yönüyle Osmanlı toplumu tarafından
büyük hüsnü kabul görmüştür. Otuzdan fazla yazma ve matbu nüshası mevcuttur.
Osmanlıdan günümüze ülkemizde en çok yaygın olan tecviddir. Eserin ilk baskısı bildiğimiz
kadarıyla İstanbul’da yirmi dört sayfa halinde 1260 (1844) yılında yapılmıştır. Daha sonra On
bir sayfaya kadar değişik baskıları yapılmıştır.140
Abdülaziz b. Muhammed el-Erbilî,
Risâle fî Hurûfi Kellâ fîmâ Yecûzü ‘aleyhe’l-Vakf… ( ... رسالة في حروف كال فيما يجوز عليها الوقف
), Süleymaniye, Laleli, 3640, 2 v.
Abdülaziz en-Nakşibendî el-Agtaşî,
Tühfetu’l-İhvân (تحفة الخوان), Matbatü’l-Hâc Muharrem Efendi el-Busnevî, 1260, 33 s.
Müellif Arapça kaleme aldığı eserinin girişinde, bu kitabı Zekeriya el-Ensârî’nin Cezerî
Mukaddimesi’ne yazdığı şerhten, Muhammed Kasım el-Bakarî (البقرى) ve hocası Muhammed
Merzûkî gibi alimlerin eserlerinden derleyerek oluşturduğunu söylemektedir. Tecvid, mehâric-
i hurûf, sıfât-ı hurûf, nûn-i sâkin, medler, idğâm, vakf ve ibtidâ gibi konular ayrıntılı olarak
eserde inceleme konusu yapılmıştır. Eserin sonunda kıraât-ı aşere imamlarının ravileriyle
birlikte listesine yer verilmiştir.
Abdülkerim el-Vardarî,
Tecvîd-i Manzûm ( تجويد منظوم ), 13 ,1291 s, 24 s. ; Süleymaniye, Düğümlü Baba, 41.
Eser, tecvid konularını şiirsel bir üslupla özet bir halde sunan orijinal bir özelliğe sahiptir.
Abidin Hamidüddin Erzincanlı,
Risale fi’t-Tecvîd ( رسالة في التجويد ) Beyazıt, 7901.
Açıkbaş Mahmud Efendi b. Abdullah el-Âmidî, 138 Mülyk, 67/1-5. 139 Burada yer alan matbu Osmanlıca tecvid kitaplarının bir kısmıyla ilgili bilgi için ayrıca bkz. Zihni Efendi,
Mehmed, el-Kavlü’s-Sedîd fî ‘İlmi’t-Tecvîd Yahud Tecvîd-i Cedîd, (ilmi neşre hazırlayan: Abdullah Emin
Çimen), Nehir Yayınları, İstanbul, 2008, s. 140 İpek, Ali-Alioğlu, Güler, Eski Harflerle Basılmış Türkçe Tecvid ve Usûl-i Fıkıh Eserler Kataloğu, Erzurum,
1987, s. 6-8.
104
Güzide-i Tecvid (كزيده تجويد), Süleymaniye, İbrahim Efendi, 423, 71 v. Osmanlıca olan eserin
dilinin ağır oluşundan, çok eski bir tarihte kaleme alındığı anlaşılmaktadır. Süleymaniye
Kütüphanesinde çok sayıda yazma nüshası mevcuttur.
Ahmed b. Abdüllatif,
ed-Dürrü’n-Nadîd fî Mesâili’l-Müte‘allikâti bi’t-Tecvîd ( الدر النضيد في مسائل المتعلقة بالتجويد ),
Beyezıd, 3179, 64 v.
Ahmed b. Karamanî el-Konevî,
Şemsiyye fî ‘İlmi’t-Tecvîd ( شمسية في علم التجويد ), Beyazıd, 141, 19 v.
Ahmed b. Muhammed Hanefî Mağnisavî,
Terceme-i Cezerî (ترجمه جزرى), Dâru’t-Tıbâeti’l-Âmire, İstanbul, 1280 (1863), 51 s.; Hafız
Nuri Efendi Matbaası, İzmir, 1301 (1883), 51 s.
Kitap, İbnü’l-Cezerî’nin manzum haldeki kısa tecvidinin Osmanlıca tercüme ve şerhinden
oluşmaktadır. Mütercim, giriş kısmında Ali el-Kârî (ö. 1014/1605) ve Şâtıbiyye şerhlerinden
faydalandığını ifade etmektedir.
Ahmed b. Yunus İspartavî,
Tercüme-i Dürr-i Yetîm ( ترجمه دريتيم ), Süleymaniye, Yazma Bağışlar, 3863, 9 v.
Ahmed Duacı,
Tecvid ( تجويد ), Hacı Selim Ağa 28, 10 v.
Ahmed Edib-Veled Çelebi (İzbudak),
Kur’ân-ı Kerim Tilavetine Medhal, İstanbul, Matbaa-i Âmire, İstanbul, 1342 (1924), 36 s.
Ahmed Edib-Veled Çelebi İzbudaj,
Kur’ân-ı Kerim Tilavetine Medhal ( قرآن كريم تالوتينه مدخل ), İstanbul, Matbaa-i Âmire,
İstanbul, 1342 (1924), 36 s.
Ahmed Faiz er-Rûmî (ö. 1041/1631),
Şerhu Dürri Yetîm ( شح دريتيم ), Süleymaniye, Fatih, 42, 31 v.
Ali Rıza b. Hüseyin Kamil Eğinî,
Tecvîd ( تجويد ), Süleymaniye, Yazma Bağışlar, 5214, 6 v.
Kitap, Osmanlıca harf-i med kaçtır ve nedir: üçtür, vâv, yâ eliftir, şeklindeki soru-cevaplarla
tecvid konularını basit bir usulle ele alması bakımından Kur’ân okumaya yeni başlayanlar için
kaleme alınmış bir izlenim vermektedir.
Antalyalı Ahmed Efendi,
Risâle-i Tecvîd ( رساله تجويد ), Süleymaniye, Denizli, 426, 7 v.; Süleymaniye, Murad Buhari,
326, 8 v.
Antalyalı Ahmed Efendi,
Risâle-i Tecvîd ( رساله تجويد ), Süleymaniye, Denizli, 7 v.; Süleymaniye, Murad Buhari, 9 v.
Avanzâde Hafız Ahmed b. Mehmed b. Hacı Ahmed el-Ispartavî,
Keşfu’z-Zunûn fî ‘İlmi’t-Tecvîd ( ك ف الظنون في علم التجويد ), Süleymaniye, Yazma Bağışlar,
7510, 31 v.
Çivizâde Muhyiddin Mehmed Efendi (ö. 954/1547),
Hüsnü'l-Kârî fi't-Tecvîd, (حسن القارئ في التجويد).
Debreli Hoca Abdülkerim Efendi,
Tecvîd-i Mîzâni’l-Hurûf (تجويد ميزان الحروف), Urfalı Hacı Halil Efendi Matbaası, 1305 (1388);
Hulusi Efendi Matbaası, İstanbul, 1326 (1908), 52 s.
Harflerin mahreçleriyle ilgili çok detaylı sayılabilecek bilgiler veren Osmanlıca bir eserdir.
Aslında eser, Karabaş Tecvidi’nin şerhi (شرح تجويد قره باش) niteliğindedir. Ancak Karabaş
Tecvidi’nin giriş kısmında yer alan harflerin mahreçleriyle ilgili bilgiler bu eserde, ayrıntılı bir
şekilde yer yer tablolar halinde ele alınmış; Karabaş Tecvidi’ndeki diğer bilgiler üzerinde ise
fazla ayrıntı verilmemiştir.
Diyarbekirli Muhammed Efendi,
İlm-i Edâ Risâlesi (علم أدا رسالسى), İstanbul, 1322, 18 s.
105
1210 yılında manzum bir üslupla Osmanlıca olarak yazılan eser, talim adabı, muallim adabı,
mehâric-i hurûf, sıfât-ı hurûf, tabii, muttasıl, munfasıl, lâzım, ârız, lîn, medler, zamir, ihfâ,
izhâr, idğâm, iklâb, hükmu’r-râ, lafzetullah, imale, teshîl, sekte, vakıf, vasıl ve tilâvet secdesi
gibi konuları içermektedir. Tecvid kurallarını kafiyeli ve akıcı bir üslupla kısa sayılabilecek bir
eserde bir araya toplamış olması yönüyle başarılı bir çalışma olarak dikkat çekmektedir. Şiir
formatında olması nedeniyle herkesin kolayca ezberleyebileceği bir özelliktedir.
Erzurumlu Seyyid Mustafa Niyazi Efendi,
‘Umdetu’l-Kâriîn Tezkiretu’l-Mukriîn (عمد القارئين تذكر المقرئين), Şirket-i Sahafiyye-i
Osmaniye Matbaası, İstanbul, 1320 (1902), 32 s.
Osmanlıca olan eser, basit düzeyde bir tecvid kitabı formatında olmayıp, İmam Asım’ın Hafs
rivayetiyle okunan bazı kelimelerin kıraatları hakkında bilgi vermektedir. Kur’ân’ın nuzûlü ve
tertîl üzere okunması gibi konular üzerinde girişte bilgi veren müellif, daha sonra söz konusu
kıraat imamlarının bazı kelimelerle ilgili yorumlarına temas etmektedir. Eserin hamişinde yer
yer kıraat ilmiyle ilgili Arapça tarifler ve açıklamalar yer almaktadır.
Eskicizâde Seyyid Ali Mehdi b. Hüseyin el-Edirnevî (ö. 1243/1827),
Terceme-i Dürr-i Yetîm (ترجمه دريتيم), Matbaa-i Âmire, İstanbul, 1253 (1837), 89 s.; Hafız
Nuri Efendi Matbaası, İzmir, 1301, 30 s.
Kitap, Birgivî’ (ö. 981/1573) tarafından Arapça kaleme alınmış olan ed-Dürrü’l-Yetîm’in
Osmanlıca’ya yapılmış tercümesidir. Kitap, bâbu’s-sıfâtı’z-zâtiyye, bâbu’s-sıfâtı’l-‘ârıza ve
hâtime fî keyfiyyeti’t-tilâve adlı üç bölümden oluşmaktadır. Kitabın haşiyesinde metinde
verilen rakamların açıklamaları yer almaktadır. Ayrıca Eserin aslı olan ed-Dürrü’l-Yetîm’in
Arapça metnine, yine haşiyede konuyla bağlantılı olarak yer verilmektedir. Ayrıca bu eserin
aslı üzerine başta Ahmed Muhammed el-Akhisârî’ye ve Faiz er-Rûmî (ö. 1041/1631)’ye ait
Şerhu Dürr-i Yetîm isimli şerhleri vardır. Ahmed Muhammed Akhisârî’ye ait şerhin
Süleymaniye Kütüphanesinde yaklaşık on farklı nüshası bulunmaktadır.
Gaffarzade Abdülhalik Badkübevî,
Tecvîdu’l-Muntahab li-Etfâlil’l-Mekteb ( تجويد المنتخب لطفال المكتب ), Badkübe (Bakü), 1327
(1909), 48 s.
es-Sebilü’l-Cemil fi Beyani’t-Tertil ( السبيل الجميل فيي بيان الترتيل ), Bakü 1327/1909.
Hacibzâde Mehmed b. Mustafa b. Mahmud el-İstanbûlî (ö. 1100/1688), Kavâ‘idü'l-Kur'ân fî Tecvîdi'l-Kur'ân ( قواعد القرآن في تجويد القرآن ), Süleymaniye, Kemankeş,
15, 13 v.
Osmanlıca olan eserin nüshası açık ve okunaklı bir yazıya sahiptir.
Hacibzâde Mehmed b. Mustafa b. Mahmud el-İstanbûlî (ö. 1100/1688),
Tecvîdi’l-Kur’ân, Süleymaniye, Pertevniyal, 1038, 38 v.
Hafız Ahmed Ziyaeddin,
Vesîletu’s-Sa’âde (وسيلة السعاد).
Hafız Ahmed Ziyaeddin, Vesîletu’l-Ğufrân adlı tecvidini, hocalar için yeniden Osmanlıca
olarak ihtisar edip bu eseri meydana getirmiştir. Kitabın sonunda hocaların tecvid konularını
talebelere hangi metotla öğretmelerinin daha verimli olacağı konusunda tavsiyelerde
bulunmuştur. Yirmi dört sayfalık kitapta, tecvid konuları 28 bölümde ele alınmıştır.
Hafız Ahmed Ziyaeddin,
Vesîletu’l-Ğufrân (وسيلة الغفران), Kastamonu, 1327 (1909), 44 s.
Tecvid konularını 38 bölümde Osmanlıca olarak ele alan eseri diğer tecvid kitaplarından
ayıran bir orijinalliğe sahiptir ki buna göre; her konu önce teorik olarak “ders” başlığı altında
anlatılmakta, daha sonra “tatbikat” başlığı altında örnekleri üzerinde durulmakta ve son olarak
da “sual” başlığı altında konuyla ilgili sorular sorularak cevapları istenmektedir. Eserin sonunda
ayrıca konu fihristi yer almaktadır.
106
Kitap, Kerim Buladı tarafından karşılıklı sayfalarda orijinali ve Latincesiyle birlikte yayına
hazırlanmış ve 2013 yılında İstanbul’da Kayıhan Yayınları tarafından basılmıştır.
Hafız Hüseyin Hüsnü Efendi,
Tecvîd ( تجويد ), İstanbul, 1326, 52 s.
Hafız Mehmed Nuri,
Ta‘lîm-i Kırâet Kur’ân’dan Tecvîd (تعليم قرائت قرآندن تجويد), Dersaâdet, İstanbul, 1327, 30 s.
Tecvid konuları harf-i med, sebeb-i med, med çeşitleri maddeleriyle başlayıp sîn ve sâd
harflerinin birbirinin yerine kullanılması konusuyla sona erer. Kitabın sonunda Kur’ân’ın
nüzülü, faziletleri ve adabına dair bilgilere yer verilir. Bu durum kitabın kapağında, “eserin
Kur’ân’ın tilâvet usulleri, fazilet ve adaplarıyla ilgili olduğu”, ifadesiyle ön plana çıkartılarak
vurgulanmış bir husustur.
Hafız Mehmed Nuri,
Sualli Cevaplı Tecvîd (سؤاللى جوابلى تجويد), İstikbal Matbaaası, İstanbul, 1329, 1331, 30 s.
Eser; ilm-i tecvid neden bahseder, mevzûu tecvid nedir, harf-i med kaçtır, sebeb-i med kaçtır,
hemze neye derler, sukûn neye derler, vakf neye derler, revm neye derler, medd-i tabii neye
derler, medd-i muttasıl neye derler, nedd-i lâzım neye derler gibi basit sorularla gündeme
getirilen tecvid konuları birkaç cümleyle kısa ve öz bir şekilde cevaplandırılarak
oluşturulmuştur. Bu yönüyle çocuklar için anlaşılması çok kolay bir eser görüntüsü
vermektedir. Eserin sonunda mahreçlerin yerlerini gösteren bir resim yer almaktadır.
Hafız Mesud,
Tecvîd Dersleri ( تجويد درسلرى ), 1331, ty, 32 s.
Hafız Muhammed Salih (Tanrıverdi),
Muhîtu’t-Tecvîd (محيط التجويد), Keşiyyan Matbaası, İzmir, 1329, 31 s.
Önce med çeşitleri ele alınmış, daha sonra fevâid başlığı altında tecvidin başka konulara
temas edilmiş en sonda da mehâric-i huruf konusu işlenmiştir. Bazı yerlerde kırâât-ı seb‘a
imamları ve râvilerinin medleri kaç elif uzattıklarıyla ilgili bilgilere de yer verilmiştir. Otuz bir
sayfalık Osmanlıca kitapta müellif, uzun yıllar boyunca hafız yetiştiren biri olduğunu
söyleyerek bu eserini daha ziyade hafızlık talebelerinin ihtiyaçlarını göz önüne alarak kaleme
aldığını ifade etmiştir.
Hakimzâde Muhammed Çelebi,
Risâle fî ‘İlmi’t-Tecvîd ( رسالة في علم التجويد ), Süleymaniye, Yazma Bağışlar, 7760, 6 v.
Arapça yazma eser, mukaddime, yedi ana bölüm ve bölümlerin alt başlıkları ve hâtime
kısımlarından oluşmaktadır. Mukaddimede istiâze ve besmele konusuna; ana bölümlerde
sırasıyla mahâric-i hurûf, sıfât-ı huruf, nûn-u sâkin ve tenvîn, râ harfinin hükmü, med ve kasr,
harf-i lîn ve vakıf konularına yer verilmiş; hâtimede ise lahn konusu işlenmiştir. Eserin
devamında yaklaşık beş varıklık başka bir tecvid risalesi yer almaktadır.
Halid b. Abdullah b. Ebubekr el-Ezherî,
el-Hevâşi’l-Ezheriyye fî Halli Elfâzi’l-Mukaddimeti’l-Cezeriyye ( الحواشى االزهرية فى حل ألفاظ
.Matbaa-i Şems, Samsun, 1328, 32 s ,(المقدمة الجزرية
Kitap, İbnü’l-Cezerî’nin Arapça manzum olarak kaleme aldığı Mukaddimetü’l-Cezerî’nin
Arapça şerhidir. Her bir beyit ayrı ayrı ele alınarak şerh edilmiştir.
Halil Bey,
Tecvîd-i Osmânî ( تجويد عثمانى ), Mahmud Bey Matbaası, İstanbul, 1326 (11910), 16 s.
Hamza Efendi,
Tecvîd-i Hamza Efendi (تجويد حمزه أفندى), Hafız Nuri Efendi Matbaası, İzmir, 1301, 16 s.
Kitapta Karabaş Tecvidi’ndeki konuların tamamı yer almakta, farklı olarak ise girişte ve son
bölümde müellif tarafından yapılan kısa sayılabilecek ilaveler bulunmaktadır. Kitap, bu
yönüyle Karabaş Tecvidi’in tekrarı gibi telakki edilebilir.
Hamza Hüdâî (Hamza Miskîn),
107
Tecvîd-i Edâiyye (تجويد أدائية), Hafız Nuri Efendi Matbaası, İzmir, 1301, 50 s.; Matbaa-i
Âmire, İstanbul, 1251, 1253, 1280, 52 s.
Osmanlıca olan eserin bazı bölümlerinde ve haşiyede zaman zaman Arapça açıklamalara yer
verilmektedir. Eser, mehâricu’l-hurûf, beyânu tecvîdi’l-fâtiha, faslu’l-besmele, sucûdu’t-tilâve,
ma‘rifetu’t-tecvîd, tehzîbu’l-kırâât bölümlerinden oluşmaktadır.
Hasan b. Halife el-Mar’aşî, Kavâ‘idü’l-Kur’âni’l-‘Arabî ve Tecvîdü’l-Kelâmi’l-İlâhî ( قواعد القرآن العربي وتجويد الكالم اللهي
), Süleymaniye, Fatih, 5435, 7 v.
Hasan Hüsnü b. Hüseyin,
Rûhu’l-Hurûf ( روح الحروف ), İbrahim Efendi Matbaası, İstanbul, 1299 (1882), 48 s.
Hatibü Ayasofya Hamdullah b. Hayreddin Efendi (ö. 943/1536),
Vesîletü'l-İtkân fî Şerhi Rusûhi'l-Lisân fî Hurûfi’l-Kur’ân ( وسيلة التقان في شرح رسوخ اللسان في
.Süleymaniye, Laleli, 68, 46 v ,( حروف القرآن
108
Uygulamalar
.cümlesindeki tecvid uygulamaları hakkında bilgi veriniz تبت يدا (11
Çözüm:
p) تبت bâ harfinde idğam-ı misleyn bila ğunne
q) يدا dâl harfinde medd-i tabii
bâ harfinde medd-i tabii, tenvinden sonra idğam-ı misleyn أبي لهب وتب (12
maal ğunne, teb diye durulduğunda kalkale
Çözüm:
a) أبي bâ harfinde medd-i tabii
b) لهب bâ harfinde durulduğunda kalkale
c) وتب bâ harfinde durulduğunda kalkale
109
Uygulama Soruları
1. Aşağıdaki bölümlerden hangisi وأن اعبدوني هذا صراط مستقيم ayetinin
devamıdır?
y) وأن اعبدوني هذا صراط مستقيم
z) ألم أعهد إليكم يا بني آدم أن ال تعبدوا ال يطان إنه لكم عدو مبين
aa) ب الا كث يرا أفلم تكونوا تعق لون و نكم ج لقد أضل م
bb) ا رزقكم للا وإذا قيل لهم أنفقوا مم
cc) هذه جهنم التي كنتم توعدون
2. Aşağıdaki bölümlerden hangisi مكانتهم فما ولو ن اء لمسخناهم على
?ayetinin devamıdır استطاعوا مضيا وال يرجعون
a) ألم أعهد إليكم يا بني آدم أن ال تعبدوا ال يطان إنه لكم عدو مبين
b) وأن اعبدوني هذا صراط مستقيم
c) ره ن سه ف ي الخلق أفال يعق لون ومن نعم نك
d) راط فأنى يبصرون ولو ن اء لطمسنا على أعينهم فاستبقوا الص
e) عر وما ينبغي له إن هو إال ذكر وقرآن مبين وما علمناه ال
3. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde medd-i aslî ile ilgili bilgi doğru verilmiştir?
z) Medd-i aslî, medd-i tabii olarak da isimlendirilir.
aa) Medd-i aslî, medd-i gayr-i tabii olarak da isimlendirilir.
bb) Medd-i aslî, medd-i ferî olarak da isimlendirilir.
cc) Medd-i aslî, medd-i mezîd olarak da isimlendirilir.
dd) Medd-i aslî, medd-i medîd olarak da isimlendirilir.
110
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Tashîh-i hurûf, Kur’an-ı Kerim’i yüzünden ve ezberden güzel okuyabilmeyi öğreten en
güzel metottur. Bu bölümde bunu gerçekleştirmek amacıyla uygulamalı olarak namaz
surelerinin okunmasına devam edildi.
Yâsin-i Şerif’in 5. sayfası ezberden, Mutaffifîn suresinin ise yüzünden okunması yapıldı.
Meddin tarifi, med harfleri, med çeşitleri ve medd-i tabii konuları üzerinde duruldu. Allah’ın
her şeye kadir olduğu ayetlerle ortaya konulmaya çalışıldı. Son olarak ise Osmanlı dönemi
tecvid literatürü hakkında bilgiler verildi.
111
Bölüm Soruları
1. Medd-i ferî’nin tarifi aşağıdaki seçeneklerin hangisinde doğru verilmiştir?
A) Medd-i ferî, medd-i aslî’nin çekme miktarını artıran meddir.
B) Medd-i ferî, medd-i medîd’in çekme miktarını artıran meddir.
C) Medd-i ferî, medd-i medîd’in çekme miktarını azaltan meddir.
D) Medd-i ferî, medd-i mezid’in çekme miktarını artıran meddir.
E) Medd-i ferî, medd-i zâtî’nin çekme miktarını azaltan meddir.
2. Medlerle ilgili olarak aşağıdaki seçeneklerden hangisi doğrudur?
A) Medler, medd-i ârızî ve medd-i lâzımî olarak iki kısma ayrılır.
B) Medler, medd-i aslî, medd-i zâtî ve medd-i ârızî diye üç kısma ayrılır.
C) Medler, medd-i zâtî ve medd-i subûtî olarak iki kısma ayrılır.
D) Medler, medd-i mezîd ve medd-i medîd olarak iki kısma ayrılır.
E) Medler, medd-i aslî ve medd-i ferî diye iki kısma ayrılır.
3. Aşağıdaki seçeneklerden hangisi doğru bilgi ifade etmektedir?
A) Med ve kasr tilavette eşit unsurlardır.
B) İhfa nûnu’na nûn-u sakine de denilir.
C) Kur’an tilavetinde asıl olan kelimeleri uzatmadan kasr ile okumaktır.
D) Med ve kasr tilavette eşit unsurlardır. Ancak Kur’an tilavetinde kasr ile okumak
caiz olsa da asıl olan med ile okumaktır.
E) Med ve kasr tilavette eşit unsurlardır. Ancak Kur’an tilavetinde med ile okumak
caiz olsa da asıl olan kasr ile okumaktır.
4. Medd-i medîd’in tarifi aşağıdaki seçeneklerin hangisinde doğru verilmiştir?
A) Medd-i medîd, medd-i medîd’in çekme miktarını azaltan meddir.
B) Medd-i medîd, medd-i aslî’nin çekme miktarını artıran meddir.
C) Medd-i medîd, medd-i zâtî’nin çekme miktarını azaltan meddir.
D) Medd-i medîd, medd-i mezid’in çekme miktarını eşit okuyan meddir.
E) Medd-i medîd, medd-i medîd’in çekme miktarını eşit okuyan meddir.
5. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde medd-i tabii ile ilgili bilgi doğru verilmiştir?
a) Medd-i aslî, medd-i gayr-i tabii olarak da isimlendirilir.
b) Medd-i aslî, medd-i ferî olarak da isimlendirilir.
c) Medd-i aslî, medd-i aslî olarak da isimlendirilir.
d) Medd-i aslî, medd-i mezîd olarak da isimlendirilir.
e) Medd-i aslî, medd-i medîd olarak da isimlendirilir.
6. Aşağıdaki bölümlerden hangisi هم وأزواجهم في ظالل على الرائك متكئون ayetinin devamıdır?
a) المجرمون وامتازوا اليوم أيها
b) هذه جهنم التي كنتم توعدون
c) رحيم سالم قوال من رب
d) هة ولهم ما يدعون لهم ف يها فاك
e) ا رزقكم للا وإذا قيل لهم أنفقوا مم
7. Aşağıdaki bölümlerden hangisi رحيم سالم قوال م ن رب ayetinin devamıdır?
a) إن أصحاب الجنة اليوم في شغل فاكهون
b) ألم أعهد إليكم يا بني آدم أن ال تعبدوا ال يطان إنه لكم عدو مبين
c) مون وامتازوا اليوم أيها المجر
112
d) هم وأزواجهم في ظالل على الرائك متكئون
e) هذه جهنم التي كنتم توعدون
8. Aşağıdaki bölümlerden hangisi وامتازوا اليوم أيها المجرمون ayetinin devamıdır?
a) ون لهم فيها فاكهة ولهم ما يدع
b) عر وما ينبغي له إن هو إال ذكر وقرآن مبين وما علمناه ال
c) يطان إ نه لكم عدو مب ين ألم أعهد إ ليكم يا بن ي آدم أن ل تعبدوا الش
d) ا وإذا قيل لهم أنفقوا مم رزقكم للا
e) لينذر من كان حيا ويحق القول على الكافرين
9. Aşağıdaki bölümlerden hangisi سه في الخلق أفال يعقلون ره ننك ?ayetinin devamıdır ومن نعم
a) ل على الكافرين لينذر من كان حيا ويحق القو
b) ألم أعهد إليكم يا بني آدم أن ال تعبدوا ال يطان إنه لكم عدو مبين
c) هذه جهنم التي كنتم توعدون
d) كر و ي له إ ن هو إ ل ذ عر وما ينبغ قرآن مب ين وما علمناه الش
e) لهم فيها فاكهة ولهم ما يدعون
10. Aşağıdaki bölümlerden hangisi عر وما ينبغي له إن هو إال ذكر وقرآن مبين ayetinin وما علمناه ال
devamıdır?
a) رحيم سالم قوال من رب
b) ين ق القول على الكاف ر ر من كان حياا ويح ل ينذ
c) ا رزقكم للا وإذا قيل لهم أنفقوا مم
d) ألم أعهد إليكم يا بني آدم أن ال تعبدوا ال يطان إنه لكم عدو مبين
e) كهة ولهم ما يدعون لهم فيها فا
113
Cevaplar
1) a, 2) e, 3) b, 4) b, 5) c, 6) d, 7) c, 8) c, 9) d, 10) b
114
7. MEDD-İ MUTTASIL…
115
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
13. Bu bölümde Kur’an-ı Kerim’i mehâric-i hurûf ve tecvid kurallarına uygun olarak
okuyabilmenin yegane yolu olan tashîh-i hurûf çalışmasına namaz surelerinden Nasr suresi ile
devam edip Yâsin-i Şerifin 6. sayfa tilaveti öğretilecektir.
14. Tecvid ilmiyle ilgili olarak medd-i muttasıl konusunu örneklerle ele alacağız.
116
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
19) Medd-i muttasıl hakkında bilgi veriniz?
20) Medd-i muttasıl en az kaç elif çekilmiştir?
21) Medd-i muttasıl en fazla kaç elif çekilmiştir?
117
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde
edileceği veya geliştirileceği
Medd-i Muttasıl
Bu ünite kazanımlarının
aşağıdaki şekilde olacağı
düşünülmektedir.
1. Tashih-i hurûf ile ağzın Arap
harf ve mahreçlerini düzgün
telaffuz edebilme imkanının
yanı sıra tecvid usullerine riayet
ederek güzel Kur’an okuma
kabiliyeti kazanma. 2. Namaz
surelerinden Nasr suresinin
talim üzere okunuşu ayrıca
Yâsin suresinin 6. sayfasının
tahkik usulüyle tilaveti. 3.
İnşikak suresini yüzünden güzel
okuyabilme kabiliyetini edinme.
4. Medd-i muttasıl hakkında
bilgi sahibi olmak. 5. Esmaü’l-
Hüsnaya dair örnek ayetler
sunmak. 6. Osmanlı dönemi
tecvid literatürünün genel
yapısıyla ilgili detaylı malümat
edinmek..
Kur’an-ı Kerim’in güzel
okunabilmesinin yegane
yolunu teşkil eden tashih-i
hurûf çalışmasının namaz
duaları ve namaz sureleri
özelinde sesli bir şekilde
yapılması, Kur’an-ı Kerim’in
bazı surelerinin ezberlenmesi
ve bölümlerinin yüzünden
okunması, tecvid ilmiyle ilgili
bilgilerin örneklerle anlatımı ve
Kur’an kültürü ayetleri, hem
Kur’an-ı Kerim’i pratik şekilde
okuma becerisini kazandıracak
hem de okunma usullerinin
teorik anlamda daha iyi
anlaşılmasını
kolaylaştıracaktır. Kur’an
kültürü ayetleri ile de Kur’an-ı
Kerim hakkında daha kapsamlı
bilgi edinme fırsatı
sunulacaktır.
118
Anahtar Kavramlar
medd-i muttasıl
usûl-u Tilâvet
Dürrü’l-Meknûn
Muhîtu’t-Tecvîd
Saçaklızâde el-Maraşî
Mahmud b. Süleyman Pirizrenî
Mehmed Nuri Hafız
119
Giriş
Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma bilgi ve becerisi sadece metin okuma yoluyla elde
edilemez. Tecvid bilgisi teorik olarak öğrenilirken uygulaması üstadın huzurunda
gerçekleştirilir. Kavramsal olarak öğrenilen konuların nasıl uygulanacağını gösteren ve fem-i
mühsîn olarak tanımlanan üstad, öğrencinin hatalarını da bizzat şifahi olarak düzeltir. Bu metot
Rasulullah’tan (sav) günümüze intikal eden Kur’an öğrenme metodudur.
Bu ünitemizde konuya güzel Kur’an okuyabilmenin yolunu açan klasik tashîh-i hurûf
uygulamasıyla devam ederek bu amacımızı gerçekleştirmeyi hedeflemekteyiz. Bunun için de
namaz surelerinden Nasr suresini okuyacağız. Akabinde ezberlenmesi gereken Yâsin-i Şerif’in
6. sayfasına yer verecek, yüzünden okunacak sure olarak da İnşikâk suresini tilavet eyleyeceğiz.
İlaveten tecvid ilmine dair medd-i muttasıl konusunu ele alacağız. Kur’an kültürü kapsamında
Esmaül Hüsna’nın ayetlerden delillerini inceleme konusu yapıp tecvid alanında özellikle
Osmanlı döneminde kaleme alınan eserler hakkında bilgi sunacağız.
120
1.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık
1.1.1. Ezber
1.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Sureleri: Nasr Suresi
النصر﴾ سورة 110﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
والفتح ) ر للا أفواجا 1إذا جاء نص ( ورأيت الناس يدخلون في دين للا
ابا )( فسبح بحمد ربك 2) (3واستغفره إنه كان تو1.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: Yâsîn Suresi 6. Sayfa
﴾ سورة يس36﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
ا عملت أيدينا ( 71أنعاما فهم لها مالكون )أولم يروا أنا خلقنا لهم مم
أكلون ) ا ي ا ركوبهم ومنه ا لهم فمنه اه افع 72وذللن ا من ( ولهم فيه
كرون ) ارب أفال ي ة لعلهم 73وم آله ذوا من دون للا ( واتخ
صرون ) ستط 74ين صرهم وهم لهم جند محضرون )( ال ي ( 75يعون ن
ون وما يعلنون ) نسان 76فال يحزنك قولهم إنا نعلم ما يسر ( أولم ير ال
صيم مبين ) ضرب لنا مثال 77أنا خلقناه من نطفة فإذا هو خ سي ( و ون
أها 78خلقه قال من يحيي العظام وهي رميم ) ( قل يحييها الذي أن
وهو بكل خلق عليم ) ل مر ( الذي جعل لكم من ال جر الخضر 79أو
ماوات والرض ( أول 80نارا فإذا أنتم منه توقدون ) يس الذي خلق الس
ق العليم ) قادر على أن يخلق مثلهم بلى وهو الخال ما أمره إذا 81ب ( إن
يئا أن يقول له كن فيكون ) بحان الذي بيده ملكوت كل 82أراد ش ( فس
(83ء وإليه ترجعون )شي Yâsîn Suresi (36)
71. Görmediler mi ki, biz onlar için, ellerimizin (kudretimizin) eseri olan hayvanlar yarattık da
onlar bu hayvanlara sahip oluyorlar.
72. Biz, o hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir kısmı binekleridir, bir kısmını
da yerler.
73. Onlar için bu hayvanlarda (daha pek çok) yararlar ve içecekler vardır. Hâlâ
şükretmeyecekler mi?
74. Belki kendilerine yardım edilir diye Allah’ı bırakıp da ilâhlar edindiler.
75. Onlar, ilâhlar için (hizmete) hazır asker oldukları hâlde, ilâhlar onlara yardım edemezler.
76. (Ey Muhammed!) Artık onların sözü seni üzmesin. Çünkü biz, onların gizlediklerini de açığa
vurduklarını da biliyoruz.
77. İnsan, bizim, kendisini az bir sudan (meniden) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık
bir düşman kesilmiştir.
121
78. Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki: “Çürümüşlerken kemikleri
kim diriltecek?”
79. De ki: “Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir.”
80. O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. Şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz.4
81. Gökleri ve yeri yaratan Allah’ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet yeter.
O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir.
82. Bir şeyi dilediği zaman, O’nun emri o şeye ancak “Ol!” demektir. O da hemen oluverir.
83. Her şeyin hükümranlığı elinde olan Allah’ın şanı yücedir! Siz yalnız O’na
döndürüleceksiniz.
1.1.2. Yüzünden Okuma: İnşikâk Suresi
اإلنشقاق ﴾ سورة84﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
( 3( وإذا الرض مدت )2( وأذنت لربها وحقت )1السماء ان قت )إذا
نسان إنك كادح 5( وأذنت لربها وحقت )4وألقت ما فيها وتخلت ) ( يا أيها ال
ا 6إلى ربك كدحا فمالقيه ) ( فسوف يحاسب 7من أوتي كتابه بيمينه )( فأم
ا من أوتي كتابه وراء 9( وينقلب إلى أهله مسرورا )8حسابا يسيرا ) ( وأم
ه ( إنه كان في أهل 12( ويصلى سعيرا )11( فسوف يدعو ثبورا )10ظهره )
( 15( بلى إن ربه كان به بصيرا )14( إنه ظن أن لن يحور )13مسرورا )
( لتركبن 18( والقمر إذا اتسق )17( والليل وما وسق )16فال أقسم بال فق )
( وإذا قرئ عليهم القرآن ال 20نون )( فما لهم ال يؤم 19طبقا عن طبق )
بون )21يسجدون ) أعلم بما يوعون )22( بل الذين كفروا يكذ ( 23( وللا
رهم بعذاب أليم ) الحات لهم أجر غ 24فب ير ( إال الذين آمنوا وعملوا الص
(25ممنون )
1.2. Tecvid: Medd-i Muttasıl
Medd-i muttasıl konusuna geçmeden önce medle ilgili önemli birkaç hususa temas etmek
istiyoruz:
Kıraat imamları medleri en az bir, en fazla beş elif miktarı çekmişlerdir. Saçaklızâde el-
Maraşî’nin (ö. 1150/1737) asırlar önce söylediği şu söz, yol yordam bilmeyen ve usul
tanımayan günümüzdeki bazı kariler için de geçerliliğini hala korumaktadır:
“Bazı imam ve birçok müezzinin medleri gereğinden fazla uzatması, en çirkin bidatlardan
ve en büyük mekruhlardan biridir.”141
Bir elif miktarı, elif (ا ء) harfini söyleme süresidir. Bir elif miktarını belirlemek için yaygın
uygulamaya göre el parmaklarından biri elif diyecek kadar bir süre kaldırılır. Bir elif miktarının
141 Saçaklızâde, Muhammed b. Ebubekir el-Maraşî, Cühdü’l-Mukill, (tah. Salim Kaddûrî el-Hamed), Dâru Ammâr,
Amman, 2001, s. 217-218.
122
ne kadar bir süreden meydana geldiği, tecvid ilminde mahir ve rusûh sahibi bir üstaddan
öğrenilir.142
Muttasıl, birbirine “bitişik ve mukarin olan”143 şeye denir. Med harfinden sonra sebeb-i med
(uzatma sebebi) harekeli elif olur ve med harfi ile sebeb-i med aynı kelimede bulunursa medd-
i muttasıl olur.144 ساء ، سوء ، سئ gibi. Daha geniş örnekler için ayetlerde yer alan şu kelimelere
bakılabilir: اء، سوء، ن اء، اولياء، برئ، جزاء، ع اء، سواء، اولئك، جاء، بناء، شهداء، م
.سيئت، جئ، الفح اء، العلماء، ي اء
1.3. Kur’ân-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler: Esmaü’l-
Hüsna (Allah Teala’nın Güzel İsimleri)
Kur’an-ı Kerim’de “En güzel isimler Allah’ındır. O’na o güzel isimleriyle dua edin…”145
Buyrulmuştur. Bu âyette en güzel isimlerin Allah’a mahsus olduğu bildirilmekte olup Allah
Teâlâ’ya bu simlerle dua etmemiz emredilmektedir. Peygamber Efendimiz, Allah Teâlâ’nın
doksan dokuz isminin olduğunu, bunları sayanın (ezberleyip okuyanın) cennete gireceğini
beyan etmişlerdir.146 Allah Teâlâ’nın güzel isimleri ile dua etmek, duanın kabulüne sebep olur.
Allah’ın isimleri sadece doksan dokuzdan ibaret değildir. Başka isimleri de vardır. Kur’ân’da
dağınık bir şekilde bulunan bu isimleri her müminin ezberlemesinin güzel olacağını belirtmekle
beraber özellikle ileride din hizmetlerini üstlenecek ve bu alanda hizmet verecek ilahiyat
öğrencilerimize önemle tavsiye etmekteyiz.
.Allah ismi, Allah Teâlâ’nın bütün sıfatlarını ve isimlerini içine alan yüce bir isimdir للا
Allah isim, Allah’ın kendisi gibi, eşi ve benzeri olmayan bir isimdir. Kur’ân’da en fazla geçen
isimdir.
ي ل إ له إ ل هو .O Allah’tır ki, O’ndan başka ilah yoktur : هو الذ
ح من الر : Dünyada her kuluna karşı merhametli.
يم ح .Âhirette sadece mü’min kullarına karşı merhametli : الر
.Her şeyin tek sahibi, her şeyin mutasarrıfı : المل ك
.Bütün noksanlıklardan uzak, bütün kemal sıfatlarıyla muttasıf : القدوس
.Kusurlardan salim olup mahlûkatına esenlik veren : السالم
ن .Güvenlik veren, iman eden kulunu koruyan, iman veren : المؤم
ن .Yaratıkları gözetip kollayan, korkudan emin kılan : المهيم
يز .Her şeye üstün ve galip olan, kendisine üstün gelinemeyen : العز
Dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan, kullarının işlerini düzelten : الجبار
ve onları iradesine göre yöneten.
.Yegâne azamet sahibi, her hadisede büyüklüğünü gösteren : المتكب ر
.Her şeyi yerli yerince yaratan : الخال ق
ئ Düzgün ve âhenkli yaratan, her şeyi modelsiz olarak değişik : البار
biçim ve surette yaratan.
ر ا لمصو : Her şeye şekil veren.
142 Saçaklızâde, Cühdü’l-Mukill, s. 218. 143 Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 10; ayrıca bkz. Zihni Efendi, el-Kavlü’s-Sedîd, s. 50. 144 Saçaklızâde, Muhammed b. Ebubekir el-Maraşî, Cühdü’l-Mukill, (tah. Salim Kaddûrî el-Hamed), Dâru Ammâr,
Amman, 2001, s. 215; Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 10; Zihni Efendi, el-Kavlü’s-Sedîd, s. 50. 145 A’raf, 7/180. 146 Tirmizî, Daavât, 83.
123
.Günahları bağışlayan, mağfireti ve affı çok olan : الغفار
ار .Kudreti ile her şeyi emri altında tutan, her şeye galip olan : القه
.Nimet ve bağışları bol olan, her çeşit nimeti karşılıksız veren : الوهاب
اق ز .Bütün mahlûkatın rızkını veren : الر
.Yaratıkları arasında hüküm veren, iyilik ve rahmet kapılarını açan : الفتاح
.Her şeyi hakkıyla bilen : العل يم
.Darlık veren, belli seviyede tutup veren, ölüm anında ruhları alan : القاب ض
ط .Genişlik veren, bağış ve ihsanı bol olan : الباس
.Alçaltan, en yüce mertebeden en aşağı indiren : الخاف ض
اف ع .Yükselten, dereceleri yükselten, izzet ve şeref bahşeden : الر
ز .Aziz kılan, istediğini aziz eden : المع
ل .Zelil kılan, dilediğini zelil eden : المذ
يع .Her şeyi işiten : السم
ير .Her şeyi hakkıyla gören : البص
م الحك : Hüküm sahibi, hükmü geçersiz kılınmayan.
.Mutlak adalet sahibi : العدل
يف .Lütuf ve ihsanda bulunan, gizli ve ince şeyleri bilen : اللط
.Her şeyden haberdar olan : الخب ير
.Mühlet tanıyan, günahkarlara ceza vermekte acele etmeyen : الحل يم
يم .Azametli, pek büyük, ululuk mertebelerinin en üstünde olan : العظ
.Çok bağışlayan, kullarının günahlarını affederek örten : الغفور
.Yapılan şükrün karşılığını bolca veren, az amele çok sevap veren : الشكور
Çok yüce, insan tasavvurunun tahayyül edeceği her şeyin ötesinde ve : العل ي
üstünde olan
.En büyük, ululuğunun yanında her büyüğün küçüldüğü mutlak büyük : الكب ير
.Her şeyi koruyan, muhafaza eden : الحف يظ
.Rızık veren, yaşamak için gıdaları yaratan : المق يت
يب .Hesaba çeken, muhtaçları müstağnî kılan : الحس
Zatında ve sıfatında hiçbir şeyin denk olmadığı, celâlet ve azamet : الجل يل
sahibi.
يم .Cömert, kerem sahibi : الكر
ق يب .Her şeyi gözeten, kontrol eden : الر
يب .Dua edenin duasına icabet eden : المج
ع .İhsanı, ilmi, kudreti ve rahmeti ile her şeyi kuşatan : الواس
يم .Hikmet sahibi, her şeyin hakikatini bilen : الحك
.Sevilen, seven ve mahlûkat arasında sevgi yaratan : الودود
يد .Şanı büyük ve yüksek, ikramı bol ve şerefli olan : المج
ث .Ölüleri dirilten, uyandıran, gönderen : الباع
124
يد .Her şeye şahit olan : الشه
.Sözünde sâdık, inkârı mümkün olamayan : الحق
يل Her şeyi tedbir ve idare eden, hiçbir şeyi korumak ve idare : الوك
etmek kendisine ağır gelmeyen.
ي .Yegâne güç ve kudret sahibi, her şeye gücü yeten : القو
.Son derece güçlü, kuvvetli olan : المت ين
.Dostlarına yardım eden : الول ي
يد .Hamdedilmeye ve övülmeye müstahak olan : الحم
ي .Her yapılanı hesap eden, hiçbir şey kudreti ve ilmi dışında kalmayan : المحص
ئ .Kâinatı yoktan vareden : المبد
يد .Öldükten sonra tekrar dirilten : المع
.Hayat veren, ölüleri dirilten : المحي ي
يت .Öldüren : المم
.Hayat sahibi, ölmeyen, diri olan : الحي
Bütün eşya, ancak O’nun varlığı ile kâim olan, bizâtihi var olup : القيوم
başkasına muhtaç olmayan.
د .Dilediği her şeye sahip, en zengin olan : الواج
د .Kerem ve şerefi büyük, in’am ve ihsanı sonsuz olan : الماج
د ال واح : Zatında bir ve ortağı olamayan, tek.
.Tek, biricik, hiçbir şey hiçbir surette kendisine benzemeyen: الحد
مد .İhtiyaçtan münezzeh, her şey kendisine muhtaç olan : الص
.Kudret sahibi : القاد ر
.Kudretine nihâyet olmayan, her şeye gücü yeten : المقتد ر
.Öne alan, varlıkları birbiri üzerine takdim eden : المقد م
ر .Varlıkların bir kısmını diğer kısmından sonraya, arkaya bırakan : المؤخ
ل .Bütün eşyadan önce var olan, varlığının başlangıcı olmayan : الو
ر ا لخ : Varlığının sonu olmayan, her şey helâk olduktan sonra bâki kalan.
ر .Sayısız açık delillerle varlığı âşikar olan : الظاه
ن .Varlığının keyfiyeti gözlerden ve idrakten saklı olan : الباط
.Bütün varlıkların hükümdarı ve tek yöneticisi : الوال ي
.İzzet ve şeref bakımından en yüce olan : المتعال ي
.İhsan sahibi, bütün iyilik ve güzelliğin sahibi : البر
اب .Kullarının tevbesini ziyadesiyle kabul eden : التو
.Suçluları gerektiği gibi cezalandıran : المنتق م
.Günahları bağışlayan, affı çok olan : العفو
ءوف .Çok şefkatli olan : الر
.Kâinatın, mülkün tek sahibi ve onda dilediği tasarrufu yapan : مال ك الملك
كرام .Ululuk ve ikram sahibi : ذو الجالل واإل
125
ط .Zulmü giderip adâleti icra eden : المقس
ع .Kıyâmet günü insanları bir araya toplayan : الجام
.Zatında, sıfatlarında ve işlerinde hiçbir şeye muhtaç olmayan : الغن ي
.Dilediğini zengin kılan : المغن ي
.Önlenmesi gerekli şeyleri önleyen, kötülüklere mani olan : المان ع
ار Dilediğine zarar veren şeyleri yaratan : الض
.Faydalı şeyleri yaratan : الناف ع
.Hidayet eden, nurlandıran : النور
.Hidâyete erdiren : الهاد ي
.Örneksiz, eşsiz ve yoktan var eden : البد يع
.Ebedî olan : الباق ي
ث ا لوار : Her şey yok olunca diri kalan, bütün mahlûkat yok olduktan sonra bâki
kalan.
يد ش .Doğru yola ileten : الر
بور Âsi ve günahkarları cezalandırmakta acele etmeyen, çok sabırlı olan.147 : الص
1.4. Okuma Parçası: Osmanlı Dönemi Tecvid Literatürü (Devam…)
Hoca Paşa İmam Hasan Efendi,
Şerh-i Tecvid-i Karabaş ( شرح تجويد قره باش ), Süleymaniye, Reşid Efendi, 11, 80 v.
Hüseyin b. Mustafa el-Bursevî,
Risale fi’t-Tecvid ( رسالة في التجويد ), Süleymaniye, Laleli, 33, 70 v.
Diğer tecvid kitaplarına göre hacimli sayılabilecek kitap, Arapça tecvid metninin birkaç satır
aralıklarla Osmanlıcaya tercümesinden ibarettir.
Hüseyin Hafız,
Usûl-i Tilâvet Yahud Sualli ve Cevaplı Tecvîd ( ه ياخود سؤاللى جوابلى تجويدأصول التالو ), Şirket-i
Mürettebiye Matbaası, İstanbul, 1327 (1911), 22 s.
Hüseyin Refik,
Sual ve Cevaplı Muhtasar Tecvîd ( سؤال جوابلى مختصر تجويد ), Karabet Matbaası, İstanbul,
1329 (1913), 42 s.
Hüseyni b. Ahmed es-Sîrozî (ö. 1000/1591),
ed-Dürrü’l-Meknûn fî Şerhi’l-Mukaddimeti’l-Cezeriyye ( الدر المكنون في شرح المقدمة الجزرية ),
Süleymaniye, Kasidecizâde, 8, 62 v.
Lütfullah b. Muhammed Erzurûmî (Göğsügür) (ö. , 1202/1788),
Tecvide Ait bir Risâle ( تجويده دائر بررسالة ), Süleymaniye, Şehid Ali, 2812, 7 v.
Mahmud b. Süleyman Pirizrenî,
Tecvîd ve Kavâ‘d-i ‘Azîmi’ş-Şân ( تجويد وقواعج عظيم ال ان ), Süleymaniye, Yazma Bağışlar,
5591, 17 v.
Tecvîd Risâlesi ( تجويد رسالسى ), Süleymaniye, Beyazıd, 141, 12 v.
Maraşi, Hüsam b. el-Halife el-Maraşî,
Kavâ‘idü’l-Kur’âni’l-‘Arabî ve Tecvîdü’l-Kelâmi’l-İlâhî ( قواعد القرآن العربي وتجويد الكالم اللهي
), Ali Emiri Sry, 122.
147 Suat Yıldırım, Kur’an’da Uluhiyet, Kayıhan Yayınları, İstanbul, 1987, s. 89-280; Vuslat Turâbî, Esmâ-i Hüsnâ,
Altınoluk Yayınları, İstanbul, s. 13-15.
126
Mehmed Demir Hafız,
Kur’ân-ı Kerim Esaslı Tatbikat Dersleri ( قرآن كريم أساسلى تطبيقات درسلرى ), Haşim Matbaası,
İstanbul, 1345 (1927), 14 s.
Mehmed Halid,
Kur’ân-ı Kerim Muallimi ( قرآن كريم معلمى ), İstanbul, Matbaa-i Âmire, İstanbul, 1341 (1923)
68 s.
Mehmed Nuri Hafız,
Sualli ve Cevaplı Muhtasar Tecvîd ( سؤاللى و جوابلى مختصر تجويد ), Vezir Hanında 48 Numaralı
Matbaa, İstanbul, 1327 (1913), 30 s.
Mehmed Salih Hafız,
Muhîtu’t-Tecvîd ( محيط التجويد ), Keşişyan Matbaası, İzmir, 1329 (1913), 31 s.
Mehmed Şükri,
Hulasalı İzahlı Tecvîd ( خالصالى إيضاحلى تجويد ), Babıâli Civarında 52 Numaralı Matbaa,
İstanbul, 1327 (1911), 30 s.
Mehmed Tahir,
Sual ve Cevaplı Muhtasar Tecvîd ( سؤال و جوابلى مختصر تجويد ), Hulusi Efendi Matbaası,
İstanbul, 1327 (1911), 23 s.
Mehmed Zihni Efendi (ö. 1332/1913)148,
el-Kavlü’s-Sedîd fî ‘İlmi’t-Tecvîd Yahud Tecvîd-i Cedîd, ( القول السديد في علم التجويد ياخود تجويد
.İstanbul, Dâru’t-Tıbâeti’l-Âmire, İstanbul, 1328 (1910), 83 s ,(جديد
Yazar girişte tecvid kitaplarında pek rastlanılmayacak bir tarzda Mushâf-ı Şerif’in sure
sayısı, Rasulullah’a nazil oluş şekli, nüzûlün kaç yıl sürdüğü, ayet ve surelerin nasıl tertip
edildiği, Hz. Ebubekir’in Kur’ân’ı cem‘î, Hz. Osman’ın Kur’ân’ı istinsah ettirerek Mekke,
Yemen, Şam ve Basra gibi bölgelere göndermesi gibi bazı Ulûmu’l-Kur’ân meselelerine temas
eder. Daha sonra sırasıyla hemze çeşitleri, med ve lin harfleri, vasıl ve vakıf, tefhîm ve terkîk
gibi bazı sıfatlar, zamirlerin med ve kasrı, med çeşitleri, kalkale, idğam çeşitleri, ihfa, iklab ve
izhar konularını ele alır; idğâm-ı şemsiyye konusuyla kitabı tamamlar. Bu kitap, tecvid
literatüründe yeni öğretim teknikleri ortaya koyan, bol örnekli, konuları tekrar etmeye önem
veren bir metotla kaleme alınmıştır. Bu yönüyle kitap, ayrı bir orijinalitiye sahiptir. Dili Türkçe
olan kitabın, yer yer Arapça ve Farsça ifadelerle zenginleştirildiği görülmektedir.
Bu kitap, tarafımızdan dipnotlarıyla zenginleştirilerek Latinceye aktarılmış ve Nehir
Yayınları’nda 2008 yılında İstanbul’da basılmıştır.
Muhammed b. İsmail İzmirî (ö. 1102/1690),
Risâle fi'd-Dâd Red ‘ala Saçaklızâde, ts., 40 s.
Muhammed b. Ömer el-İmam bi-Câmii’s-Sultân Beyazıthân,
Risâle fî ‘İlmi’t-Tecvîd ( ), Süleymaniye, Atıf Efendi, 11, 16 v.
Açık ve okunaklı bir hatla kaleme alınmış olan kitapta, harflerin mahreç ve sıfatları, maktû‘ât
ve mevsûlat, tâ’ların hükmü gibi tecvidin birkaç konusu Osmanlıca olarak işlenmiştir.
Muhammed Emin et-Tokadî,
Tercüme-i Manzûme-i İbni’l-Cezerî fi’t-Tecvîd, Süleymaniye, Hacı Mahmud Efendi, 3805,
12 v.
Muhammed Kamil Hafız,
Mükemmel Tecvîd-i Reşâdiyye (ل تجويد رشادية Matbaa-i Şems, Samsun, 1331 (1915), 58 ,(مكم
s.
Müellif, Osmanlıca olarak kaleme aldığı eseri iki ayrı bölüme ayırarak birinci bölüme
“Tecvîd-i Raşâdiyye”, ikinci bölüme ise, “Alelâde Tecvîd” adını vermiştir. Birinci bölümde
tecvidin önemi, tertîl, tağannî, mehâric-i hurûf, sıfât-ı hurûf gibi konulara yer vermiştir. İkinci
148 Hayatı ve eserleri hakkında bilgi için bkz. Hediyyetü’l-Ârifîn, I, 662; Arslan, Ahmet Turan, Son Devir Osmanlı
Âlimlerinden Mehmed Zihni Efendi Hayatı Şahsiyeti Eserleri, İFAV Yayınları, İstanbul, 1999, s. 27-33, 99-145.
127
bölümde ise medd-i tabii, medd-i muttasıl ve medd-i lazım gibi tecvidin ana konularını ele
almıştır. Birinci bölümü yirmi beş, ikinci bölümü de yirmi yedi alt başlıkta incelemiştir.
Muhyiddin Muhammed b. Pir Ali el-Hanefî el-Birgivî (ö. 981/1573) Metnü Dürri Yetîm
.Âsitâne, İstanbul, ts., 7 s. ; İzmir, 1883 ,(متن در يتيم )
Birgivî’nin Arapça olarak kaleme aldığı çok öz ve kısa bir tecvid kitabıdır.
Kitabın, ed-Dürrü’l-Yetîm f’it-Tecvîd adıyla Süleymaniye Kütüphanesi kayıtlarında kırka
yakın nüshası mevcuttur. Bkz. Süleymaniye, Bağdatlı, 2149; Süleymaniye, İzmir, 756, 794;
Kırâat-i Kur’ân Üzerine Ücret Almanın Caiz Olmaması Hakkında, Süleymaniye, M. Arif-
M. Murad, 174, 6 v.
Risale fi’t-Tecvid li-Külli Tâli’l-Kur’âni’l-Mecîd, Süleymaniye 615,
Tercüme-i Dürr-i Yetim, İstanbul, 1253/1837,
Beyanü Cühdi'l-Mukıll,
Mustafa el-Hac (Şamlı),
Menşeü’t-Tecvîd, İstanbul, 1300, 48 s.
Mustafa el-Hüseynî el-Ermenekî,
Risâle fî Mehârici’l-Hurûfi ve Sıfâtihâ ( رسالة في مخارج الحروف وصفاتها ), Süleymaniye, İbrahim
Efendi, 32, 20 v.;
Risâle fi’l-Kırâât-i ve’t-Tecvîd ( رسالة في القراآت والتجويد ), Beyazıd, 124, 17 v.
Muzaffer,
Tecvîd-i Zafer, Süleymaniye, İzmir, 24, 5 v. Eser manzum Osmanlıcadır.
Naim Giridî,
Tecvîd, İstanbul, 48 s.
Naim Giridî,
Çocuklara Yeni Tecvîd, Mahmud Bey Matbaası, İstanbul, 1327 (1911), 43 s.; Mahmud Bey
Matbaası, İstanbul, 13279 (1913), 48 s.
Nuri Hafız,
Ta’lim-i Kurâat-ı Kur’ân’dan Tecvîd, Mürettibin-i Osmaniye Matbaası, İstanbul, 1327
(1911), 36 s.
Osman Nuri,
Tecvîd-i Sehîl li Füyûzâti’l-Etfâl, Mahmud Bey Matbaası, İstanbul, 1297 (1880), 32 s.
Osman Pazarî,
Tecvîd, 1308 (1891 ), 31 s.
Ömer Mutafaoğlu,
Tecvîd, Ali Emiri Sry, 120, 72 v.
Kitap, okunaklı olup Osmanlıca kaleme alınmış tecvid ve kıraat konularını ihtiva etmektedir.
Tecvid konuları dışında özellikle “Resm-i Osmânî” ‘vr. 32/a vd.) konusunda derli toplu bilgiler
sunar. Başta Âsım kıraati olmak üzere diğer kıraat imamlarının belli konulardaki okuyuş
şekilleri üzerinde ayrıntılı bilgiler içermesi yönüyle hayli orijinal bir özelliğe sahiptir. Karabaş
Tecvidi’ndeki “kaçan harf-i medden sonra” ifadesini çağrıştıran “Mümin kardeş!” ifadesinin
yer yer paragrafların başlangıç cümlesi olarak kullanıldığı görülmektedir.
Refi’ Hafız,
Tecvîd ( تجويد ), Mahmud Bey Matbaası, İstanbul, 1309 (1892), 18 s.
Risâle fî Tecvîdi’l-Kur’ân,
Eserin müellifi bilinmemektedir. Süleymaniye, Yazma Bağışlar, 1286, 5 v.
Saçaklızâde Muhammed b. Ebubekir el-Mer‘aşî (ö. 1145/1732),
Şerhu Cuhdi'l-Mukıll fi’t-Tecvîd, Vilayet Matbaası, Konya, 1286, 1871, 174 s.
Kitabın girişinde müellif Saçaklızâde, önce Cühdü’l-Mukill adlı eserini kaleme aldığını daha
sonra ise esere bu şerhi yazdığını beyan etmektedir. Türkiye’de bu eserin yaklaşık on farklı
yazma nüshası mevcuttur.
Saçaklızâde Muhammed b. Ebubekir el-Mer‘aşî (ö. 1145/1732),
128
Risâle fî Keyfiyyeti Edâi’d-Dâd,
Eserin yazma nüshaları;Süleymaniye Ktp., Süleymaniye, nr: 53’de, vr. 29-31; Atıf Efendi,
nr: 19’da, vr. 127-132; Bağdatlı, nr: 10’da, vr. 13-17; Bağdatlı Vehbi, nr: 2149’da, vr. 78-80
seklinde kayıtlı olup, bu son nüsha Muhammed b. Salih tarafından istinsah edilmistir. Ayrıca
yine yazma olarak; Beyazid Devlet Ktp., nr: 124’de, 27b-33b; Hacı Selim Ağa Ktp., Hüdâi
Efendi, nr: 56’da, vr. 23-40; M.Ü. İlahiyat Fak. Ktp., Üsküdarlı, nr: 68’de, 9 vr. olarak
bulunmaktadır. Son nüsha Numan b. Muhammed tarafından h.1299’da istinsah edilmistir.
Sahaflar Şeyhizâde Muhammed Esad Efendi el-Hüseynî,
el-Virdu’l-Mufîd fî Şerhi’t-Tecvîd (الورد المفيد فى شرح التجويد), Şirket-i Sahafiyye-i Osmaniye
Matbaası, İstanbul, 1313, 46 s.; Matbaa-i Âmire, İstanbul, 1248, 1276, 51 s., 60 s.
Osmanlıca olan eser, Karabaş Tecvidi’ne yapılan bir şerh niteliğindedir. Ancak şârih esere,
Karabaş Tecvidi’nde bulunmayan vakıf, imâle, lahn ve farklı konuları içeren ilaveler yapmıştır.
Salih el-Bağdâdî, Muhtasaru Kifâyeti’l-Mürîd fî ‘İlmi’t-Tecvîd (مختصر كفاية المريد في علم التجويد), Suriye Vilayeti
Matbaası, 1306, 16 s.
Kitap, Ahmed Efendi b. Dühmân’ın Kifâyeti’l-Mürîd fî ‘İlmi’t-Tecvîd adlı eserinin özeti
niteliğindedir. Med konusunun taiî, bedel, lâzım, muttasıl, munfasıl, ârız, ve lîn bölümlerine
ayrılarak konuya başlayan eserde, sırasıyla kalkale, nûn-u sâkın ve tenvin, izhar, lâm-ı şemsiyye
ve kameriyye konularına yer verilir ve ahkâmu’r-râ konusuyla konular tamamlanır.
Seyyid Muhmud b. Muhammed Urmevî,
Güzîde, Süleymaniye, Yazma Bağışlar, 3315, 104 v.
Kitabın orijinal adı Güzîde olmasına rağmen, Süleymaniye Kütüphane kayıtlarında ayrıca
kitaba ikinci bir isim olarak Tecvîd Kitabı ismi de verilmiştir. Osmanlıca çok hacimli bir kitap
olan eserin giriş kısmında müellif kitabına neden Güzîde ismini koyduğunu (vr. 4b) anlattıktan
sonra kitabının yirmi dokuz bölümden oluştuğunu söyler ve ayrıntılı bir şekilde tecvid
konularını ele alır. Kitabın sonuna doğru (yirmi dokuzuncu bölümünde vr. 95b) Kur’ân’ın cem
ve istinsah edilmesi meseleleri hakkında tafsilatlı sayılabilecek bilgiler sunar.
Süleyman Hafız,
Risâle-i Râiyye, Matbaa-i Osmaniye, İstanbul, 1311 (1893), 19 s.
Şaban Efendi (Şaban-ı Veli),
Kitab-ı Güzîde fi ‘İlmi’t-Tecvîd (Tecvîd-i Şaban Efendi), Süleymaniye, Hacı Mahmud
Efendi, 372, 43 v; Süleymaniye, Esat Efendi, 10, 30 v. Kitabın Süleymaniye Kütüphanesinde
çok sayıda farklı nüshası mevcuttur.
Şaban Efendi,
Tecvîd-i Şaban Efendi (تجويد شعبان افندى). 45 s.
Kur’ân’ı tecvid üzere okumanın farz derecesinde dini bir sorumluluk olduğu konusuyla
başlayan bu kitap, lahn çeşitleri, mahâric-i hurûf, sıfât-ı hurûf, med çeşitleri, teshîl, imâle ve
sekte gibi konulara ayrıntılı sayılabilecek bir şekilde yer vermektedir. Kitabın Türkiye’de ona
yakın farklı yazma nüshası mevcuttur.
Şemsuddin Muhammed b. Muhammed İbnü’l-Cezerî (ö. 833/1429)
Metnu’l-Cezerî (متن الجزرى), Hafız Nuri Efendi Matbaası, İzmir, 1301, 8 s.
Cezerî’nin manzum halde Arapça olarak yazdığı yedi sayfalık eser, kırâatu’l-Kur’ân,
mehâricu’l-hurûf ve sıfâtu’l-hurûf, farîzatu’t-tecvîd, terkîkât, râât, tefhîmât, tahzîrât, idğâm,
zâât, lahn-i celî, ğunne, hukmun’-nûn, meddât, el-vukûf, maktûât ve mevsûlât, tâât, hemezât ve
tahrîrat gibi bölümlerden oluşmaktadır.
et-Temhîd fî ‘İlmi’t-Tecvîd, Süleymaniye, İbrahim Efendi, 56; Kılış Ali Paşa, 1029, Reşid
Efendi, 5, 12.
Şeyhî Mehmed,
Nazmu’l-Ehemm, Şirket-i Sahâfiye-i Osmaniye Matbaası, İstanbul, 1322 (1906), 19 s.
Şumnulu Hafız Hilmi Efendi (ö. 1200/1785),
129
Manzûm Tecvîd (منظوم تجويد), Matbaa-i Âmire, İstanbul, 1265 (1849), 13 s.
Tecvid konularını şiirsel bir formda ele alan kısa bir tecviddir.
Müellifimizin “Manzum Secâvend” adlı müstakil ayrı bir eserinin olduğu bilgisi bazı
kataloglarda yer alsa da, kütüphanelerde yaptığımız taramalarda böyle bir esere rastlayamadık.
Bu karışıklığın kitabın sonlarında yer alan “tertib-i Secâvend-i hurûf” başlığından
kaynaklanmış olabileceğini tahmin etmekteyiz.
Bazı tecvid kurallarını manzum halde şöyle özetlemektedir:
Medd-i Lâzım:
Sebe-i meddin sukûnu olsa aslî ba‘de med,
Medd-i lâzım dedi ona cümle kurrâ-i beled.
Medd-i ‘Ârız:
Sebeb-i meddin sukûnu olsa ‘ârız ba‘de med,
Medd-i ‘ârız derler ona ezber et ey ercümend.
Kalkale:
Kelimenin ‘ayn ile lâmı olsa sâkin kudbuced,
Kalkale olur misali oldu hablün min mesed.
Ta‘rîf-i Tecvîd ve Hecâ, İstanbul, 1286 (1869), 16 s. Eserin müellifi bilinmemektedir.
Tecvîd (Takrîbu’l-Ezhâr min Tecvîdi’l-Kur’ân), Kazan, 1892, 23 s. Eserin müellifi
bilinmemektedir.
Tecvîd ve Tecvîd-i Türkî, Süleymaniye, Hacı Mahmud Efendi, 420, 96 v.
Süleymaniye kütüphanesinde kayıtlarda ve nüsha üzerinde müellifine yer verilmeksizin yer
alan eser, Osmanlıca iki bölümden müteşekkil olup, birincisi 46 ikincisi 50 olmak üzere toplam
96 varaktan oluşmaktadır. Eser, tecvîd risâleleri içerisinde çok net ve okunaklı olması yönüyle
dikkat çekmektedir. Üsküplü Ebu’l-Muvaffak Ferid Hafız,
Sual ve Cevaplı Tecvîd, Kasban Matbaası, İstanbul, 1309 (1892). 32 s.
Kitapta harf-i med kaçtır, harf-i med ne demektir, vâv ne zaman harf-i med olur gibi sorularla
başlayıp vasıl halinde bir şeyden bedel olmayarak âhirine elif katılan kelimeler kaçtır, sorusuyla sona
eren yüzlerce soru çerçevesinde tecvidin hemen hemen tüm konularına cevaplar aranmıştır. Kitabın
sonunda tenbihat, tarif-tasvir ve hâtime bölümleriyle yine tecvidle ilgili bazı hususlara temas edilmiştir.
Üsküplü Ebu’l-Muvaffak Ferid Hafız,
Yeni Usul Tatbikatlı Tecvîd, Sanayi Mektebi Matbaası, Selanik, 1329 (1913), 32 s.
Yusuf Zıyaeddin el-Filibevî,
Tecvîd-i Sırât-ı Kur’ân, Yeni Turan Matbaası, İstanbul, 1331 (1915), 16 s.
Yusuf Ziya,
En Kolay Tecvîd, Şems Matbaası, İzmir, 1329 (1913), 30 s.
Yusuf Ziyaeddin,
Mürşidü’l-Kâriîn, Matbaa-i Osmaniye, İstanbul, 1339 (1923), 7 s.
ed-Delâilü'l-Muhkeme fi Kırâeti Dâdi'l-Mu'ceme ve Tâi'l-Mühmele; Tecvîd-i Kebîr;
Hayru’l-Kelâm fî Kırâeti’n-Nebiyyi Aleyhi’s-Selam.
Zihni Mustafa b. Muhammed el-Üskübî,
Usûl-i Tecvîd, Süleymaniye, Beyazıd, 137, 27 v.
130
Uygulamalar
والفتح (13 .cümlesindeki tecvid uygulamaları hakkında bilgi veriniz إذا جاء نصر للا
Çözüm:
r) إذا جاء zel harfinde medd-i tabii, cim harfinde medd-i muttasıl
s) نصر للا râ ve lafzatullahtaki lam harfi kalın
t) والفتح el takısında izhâr-ı kameriyye
.cümlesindeki tecvid uygulamaları hakkında bilgi veriniz ورأيت الناس (14
Çözüm:
a) ورأيت râ harfi kalın
u) الناس الناس el takısı ve nûn’da idğam-ı şemsiyye maa’l-ğunne, durulduğunda ise
medd-i arız
131
Uygulama Soruları
1. Aşağıdaki bölümlerden hangisi أفواجا ayetinin ورأيت الناس يدخلون في دين للا
devamıdır?
dd) ابا إنه كان تو
ee) فسب ح ب حمد رب ك واستغف ره
ff) والفتح إذا جاء نصر للا
gg) إنه لكم عدو مبين
hh) عر وم ا ينبغي له وما علمناه ال
2. Aşağıdaki bölümlerden hangisi ا عملت أيدينا أنعاما أولم يروا أنا خلقنا لهم مم
?ayetinin devamıdır فهم لها مالكون
f) راط فأنى يبصرون ولو ن اء لطمسنا على أعينهم فاستبقوا الص
g) ألم أعهد إليكم يا بني آدم أن ال تعبدوا ال يطان إنه لكم عدو مبين
h) ولهم فيها منافع وم ارب أفال ي كرون i) نها يأكلون نها ركوبهم وم وذللناها لهم فم j) عر وما ينبغي له إن هو إال ذكر وقرآن مبين وما علمناه ال
3. “Bazı imam ve birçok müezzinin medleri gereğinden fazla uzatması, en çirkin bidatlardan
ve en büyük mekruhlardan biridir.” sözünün ait olduğu kişi, aşağıdaki seçeneklerin hangisinde
doğru verilmiştir?
ee) Mahmud b. Süleyman Pirizrenî
ff) Saçaklızâde el-Maraşî
gg) Mehmed Nuri Hafız
hh) Hüseyni b. Ahmed es-Sîrozî
ii) Lütfullah b. Muhammed Erzurûmî (Göğsügür)
132
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Tashîh-i hurûf, Kur’an-ı Kerim’i yüzünden ve ezberden güzel okuyabilmeyi öğreten en
güzel metottur. Bu bölümde bunu gerçekleştirmek amacıyla uygulamalı olarak namaz
dualarının okunmasına devam edildi.
Yâsin-i Şerif’in 6. sayfası ezberden, İnşikâk suresinin ise yüzünden okunması yapıldı.
Medd-i muttasıl konusu üzerinde duruldu. Esmaül husnanın delilleri ayetlerle ortaya
konulmaya çalışıldı. Son olarak da Osmanlı dönemi tecvid literatürüne devam edildi.
133
Bölüm Soruları
1. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde medd-i muttasıl ile ilgili doğru bilgi içermektedir?
a) . Med harfinden sonra sebeb-i med (uzatma sebebi) harekeli elif olur ve med harfi
ile sebeb-i med aynı kelimede bulunursa medd-i muttasıl olur.
b) . Med harfinden sonra sebeb-i med (uzatma sebebi) harekesiz elif olur ve med harfi ile
sebeb-i med aynı kelimede bulunursa medd-i muttasıl olur.
c) . Med harfinden önce sebeb-i med (uzatma sebebi) harekeli elif olur ve med harfi ile
sebeb-i med aynı kelimede bulunursa medd-i muttasıl olur.
d) . Med harfinden önce sebeb-i med (uzatma sebebi) harekesiz elif olur ve med harfi ile
sebeb-i med aynı kelimede bulunursa medd-i muttasıl olur.
e) . Med harfinden sonra sebeb-i med (uzatma sebebi) harekeli elif olur ve med harfi ile
sebeb-i med farklı kelimelerde bulunursa medd-i muttasıl olur.
2. Aşağıdaki bölümlerden hangisi وذللناها لهم فمنها ركوبهم ومنها يأكلون ayetinin devamıdır?
a) ه لكم عدو مبين ألم أعهد إليكم يا بني آدم أن ال تعبدوا ال يطان إن
b) ا عملت أيدينا أنعاما فهم لها مالكون أولم يروا أنا خلقنا لهم مم
c) ب أفال يشكرون ولهم ف يها مناف ع ومشار d) ق العليم أوليس الذي خلق السماوات والرض بقادر على أن يخلق مثلهم بلى وهو الخال
e) فسبحان الذي بيده ملكوت كل شيء وإليه ترجعون
3. Aşağıdaki bölümlerden hangisi ولهم فيها منافع وم ارب أفال ي كرون ayetinin devamıdır?
a) راط فأنى يبصرون ولو ن اء لطمسنا على أعينهم فاستبقوا الص
b) ق العل يم أوليس الذي خلق السماوات والرض بقادر على أن يخلق مثلهم بلى وهو الخال
c) عر وما ينبغي له إن هو إال ذكر وقرآن مبين وما علم ناه ال
d) ا عملت أيدينا أنعاما فهم لها مالكون أولم يروا أنا خلقنا لهم مم
e) ن دون للا آل هة لعلهم ينصرون واتخذوا م
4. Aşağıdaki bölümlerden hangisi آلهة لعلهم ينصرون ?ayetinin devamıdır واتخذوا من دون للا
a) الذي جعل لكم من ال جر الخضر نارا فإذا أنتم منه توقدون
b) ال تعبدوا ال يطان إنه لكم عدو مبين ألم أعهد إليكم يا بني آدم أن
c) فسبحان الذي بيده ملكوت كل شيء وإليه ترجعون
d) عر وما ينبغي له إن هو إال ذكر وقرآن مبين وما علمناه ال
e) يعون نصرهم وهم لهم جند محضرون ل يستط
5. Aşağıdaki bölümlerden hangisi ال يستطيعون نصرهم وهم لهم جند محضرون ayetinin devamıdır?
a) ق العليم أوليس الذي خلق السماوات والرض بقادر على أن يخلق مثلهم بلى وهو الخال
b) ألم أعهد إليكم يا بني آدم أن ال تعبدوا ال يطان إنه لكم عدو مبين
c) ون وما يعل نون ر فال يحزنك قولهم إ نا نعلم ما يس d) ا عملت أيدينا أنعاما فهم لها مالكون أولم يروا أنا خلقنا لهم مم
e) عر وما ينبغي له إن هو إال ذكر وقرآن مبين وما علمناه ال
6. Aşağıdaki bölümlerden hangisi ون وما يعلنون فال يحزنك قولهم إنا نعلم م ا يسر ayetinin devamıdır?
a) يم مب ين ن نطفة فإ ذا هو خص نسان أنا خلقناه م أولم ير اإل b) الذي جعل لكم من ال جر الخضر نارا فإذا أنتم منه توقدون
c) راط فأنى يبصرون ولو ن اء لطمس نا على أعينهم فاستبقوا الص
d) ولهم فيها منافع وم ارب أفال ي كرون
e) ق العل يم أوليس الذي خلق السماوات والرض بقادر على أن يخلق مثلهم بلى وهو الخال
134
7. Aşağıdaki bölümlerden hangisi نسان أنا خلقناه من نطفة فإذا هو خصيم مبين ayetinin أولم ير ال
devamıdır?
a) ا عملت أيدينا أنعاما فهم لها مالكون أولم يروا أنا خلقنا لهم مم
b) يم ي رم ظام وه ي خلقه قال من يحي ي الع وضرب لنا مثال ونس c) ألم أعهد إليكم يا بني آدم أن ال تعبدوا ال يطان إنه لكم عدو مبين
d) ق العليم أوليس الذي خلق السماوات والرض بقاد ر على أن يخلق مثلهم بلى وهو الخال
e) الذي جعل لكم من ال جر الخضر نارا فإذا أنتم منه توقدون
8. Aşağıdaki bölümlerden hangisi العظام وهي رميم وضرب لنا مثال ونسي خلقه قال من يحيي ayetinin
devamıdır?
a) الذي جعل لكم من ال جر الخضر نارا فإذا أنتم منه توقدون
b) فسبحان الذي بيده ملكوت كل شيء وإليه ترجعون
c) فال ي كرون ولهم فيها منافع وم ارب أ
d) ة وهو ب كل خلق عل يم ل مر ي أنشأها أو قل يحي يها الذ
e) عر وما ينبغي له إن هو إال ذكر وقرآن مبين وما علمناه ال
9. Aşağıdaki bölümlerden hangisi وهو بكل خلق عليم ل مر ?ayetinin devamıdır قل يحييها الذي أن أها أو
a) راط فأنى يبصرون ولو ن اء لطمسنا على أعينهم فاستبقوا الص
b) ا عملت أ يدينا أنعاما فهم لها مالكون أولم يروا أنا خلقنا لهم مم
c) نه توق دون ن الشجر الخضر نارا فإ ذا أنتم م ي جعل لكم م الذ
d) ألم أعهد إليكم يا بني آدم أن ال تعبدوا ال يطان إنه لكم عدو مبين
e) ق العل يم أوليس الذي خلق السماوات والرض بقادر على أن يخلق مثلهم بلى وهو الخال
10. Aşağıdaki bölümlerden hangisi الذي جعل لكم من ال جر الخضر نارا فإذا أنتم منه توقدون ayetinin
devamıdır?
a) ق العل يم أوليس الذي خلق السماوات والرض بقادر على أن يخلق مثلهم بلى وهو الخال
b) ألم أعهد إليكم يا بني آدم أن ال تعبدوا ال يطان إنه لكم عدو مبين
c) ولهم فيها منافع وم ارب أفال ي كرون
d) ق العل ثلهم بلى وهو الخال ر على أن يخلق م ماوات والرض ب قاد ي خلق الس يم أوليس الذ
e) ا عملت أيد ينا أنعاما فهم لها مالكون أولم يروا أنا خلقنا لهم مم
135
Cevaplar
1) a, 2) c, 3) e, 4) e, 5) c, 6) a, 7) b, 8) d, 9) c, 10) d
136
8. MEDD-İ MUTTASIL
137
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
15. Bu bölümde Kur’an-ı Kerim’i mehâric-i hurûf ve tecvid kurallarına uygun olarak
okuyabilmenin yegane yolu olan tashîh-i hurûf çalışmasına namaz surelerinden Kâfirûn suresi
ile devam edip Mülk suresinin 1. sayfa tilaveti öğretilecektir.
16. Tecvid ilmiyle ilgili olarak medd-i muttasıl konusu ayrıntılı sayılabilecek
düzeyde ele alınacaktır. Peygamberler konusu ayetlerle açıklanmaya çalışılacak ve daha sonra
kıraat kavramı incelenecektir.
138
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
22) Medd-i muttasıl kaç kısımda incelenebilir?
23) Medd-i muttasılda tûl okuyuşu kaç elif çekilir?
24) Medd-i muttasılda tavassut okuyuşu kaç elif çekilir?
139
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde
edileceği veya geliştirileceği
Medd-i Muttasıl
Bu ünite kazanımlarının
aşağıdaki şekilde olacağı
düşünülmektedir.
1. Tashih-i hurûf ile ağzın Arap
harf ve mahreçlerini düzgün
telaffuz edebilme imkanının
yanı sıra tecvid usullerine riayet
ederek güzel Kur’an okuma
kabiliyeti kazanma. 2. Namaz
surelerinden Kâfirûn suresinin
talim üzere okunuşu ayrıca
Mülk suresi 1. sayfasının tahkik
usulüyle tilaveti. 3. Burûc
suresini yüzünden güzel
okuyabilme kabiliyetini edinme.
4. Medd-i muttasıl hakkında
detaylı bilgi sahibi olmak. 5.
Peygamberlere dair örnek
ayetler sunmak. 6. Kıraat
konusuyla ilgili detaylı malümat
edinmek..
Kur’an-ı Kerim’in güzel
okunabilmesinin yegane
yolunu teşkil eden tashih-i
hurûf çalışmasının namaz
duaları ve namaz sureleri
özelinde sesli bir şekilde
yapılması, Kur’an-ı Kerim’in
bazı surelerinin ezberlenmesi
ve bölümlerinin yüzünden
okunması, tecvid ilmiyle ilgili
bilgilerin örneklerle anlatımı ve
Kur’an kültürü ayetleri, hem
Kur’an-ı Kerim’i pratik şekilde
okuma becerisini kazandıracak
hem de okunma usullerinin
teorik anlamda daha iyi
anlaşılmasını
kolaylaştıracaktır. Kur’an
kültürü ayetleri ile de Kur’an-ı
Kerim hakkında daha kapsamlı
bilgi edinme fırsatı
sunulacaktır.
140
Anahtar Kavramlar
el-Etval
Tûl
Tavassut
Fevka’l-kasr
Verş
Kisâî
İbn-i ‘Âmir
Halefu’l-‘Âşir
141
Giriş
Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma bilgi ve becerisi sadece metin okuma yoluyla elde
edilemez. Tecvid bilgisi teorik olarak öğrenilirken uygulaması üstadın huzurunda
gerçekleştirilir. Kavramsal olarak öğrenilen konuların nasıl uygulanacağını gösteren ve fem-i
mühsîn olarak tanımlanan üstad, öğrencinin hatalarını da bizzat şifahi olarak düzeltir. Bu metot
Rasulullah’tan (sav) günümüze intikal eden Kur’an öğrenme metodudur.
Bu ünitemizde konuya güzel Kur’an okuyabilmenin yolunu açan klasik tashîh-i hurûf
uygulamasıyla devam ederek bu amacımızı gerçekleştirmeyi hedeflemekteyiz. Bunun için de
namaz surelerinden Kâfirûn suresini okuyacağız. Akabinde ezberlenmesi gereken Mülk
suresinin 1. sayfasına yer verecek, yüzünden okunacak sure olarak da Burûc suresini tilavet
eyleyeceğiz. İlaveten tecvid ilmine dair medd-i muttasıl konusunu detaylı bir şekilde ele
alacağız. Kur’an kültürü kapsamında Peygamberler konusunu ayetlerden getirilen delillerle
inceleme konusu yapıp kıraat meselesiyle ilgili detaylı bilgi sunacağız.
142
1.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık
1.1.1. Ezber
1.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Sureleri: Kâfirûn Suresi
الكافرون﴾ سورة 109﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
كافرون ) ها ال يا أي بدون )1قل ما تع بد بدون ما 2( ال أع ( وال أنتم عا
بد ) ما 3أع بد عا نا بدتم )( وال أ بد )4ع ما أع بدون عا ( لكم 5( وال أنتم
(6دينكم ولي دين )
1.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: Mülk Suresi 1. Sayfa
الملك ﴾ سورة 67﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
شيء قدير ) ( الذي خلق الموت 1تبارك الذي بيده الملك وهو على كل
( الذي خلق سبع 2والحيا ليبلوكم أيكم أحسن عمال وهو العزيز الغفور )
ح موات طباقا ما ترى في خلق الر ر هل س من من تفاوت فارجع البص
ئا 3ترى من فطور ) ر خاس تين ينقلب إليك البص ر كر ( ثم ارجع البص
ير ) ابيح وجعلناها رجوما 4وهو حس ماء الدنيا بمص ( ولقد زينا الس
ياطين عير )لل ( وللذين كفروا بربهم عذاب 5وأعتدنا لهم عذاب الس
ير ) هيقا وهي تفور )6جهنم وبئس المص معوا لها ش ( 7( إذا ألقوا فيها س
أل ( 8هم خزنتها ألم يأتكم نذير )تكاد تميز من الغيظ كلما ألقي فيها فوج س
يء إن أنتم إال في من ش ل للا قالوا بلى قد جاءنا نذير فكذبنا وقلنا ما نز
صحاب الس 9ضالل كبير ) سمع أو نعقل ما كنا في أ ر عي( وقالوا لو كنا ن
عير )10) حاب الس حقا لص ون 11( فاعترفوا بذنبهم فس ( إن الذين يخ
( 12ربهم بالغيب لهم مغفر وأجر كبير )(67) Mülk Suresi
Mekke döneminde inmiştir. 30 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “el-Mülk”
kelimesinden almıştır. Sûrede başlıca, Allah’ın azameti, Allah’ın birliğinin delilleri ve öldükten
sonra dirilmeyi inkâr edenlerin akıbetleri konu edilmektedir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Hükümranlık elinde olan Allah, yücedir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
2. O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O,
mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.
3. O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk
göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun?
143
4. Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) âciz ve bitkin
hâlde sana dönecektir.
5. Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle donattık. Onları şeytanlara atılan taşlar yaptık ve
(ahirette de) onlara alevli ateş azabını hazırladık.1
6. Rablerini inkâr edenler için cehennem azabı vardır. Ne kötü varılacak yerdir orası!
7. Oraya atıldıklarında, onun kaynarken çıkardığı korkunç uğultuyu işitirler.
8. Neredeyse cehennem öfkeden çatlayacaktır! Oraya her bir topluluk atıldıkça oranın bekçileri
onlara, “Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?” diye sorarlar.
9. Onlar da şöyle derler: “Evet, bize bir uyarıcı gelmişti. Fakat biz onu yalanlamış ve ‘Allah
hiçbir şey indirmemiştir. Siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz’ demiştik.”
10. Yine şöyle derler: “Eğer kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şu alevli
ateştekilerden olmazdık.”
11. İşte böylece günahlarını itiraf ederler. Artık alevli ateştekiler Allah’ın rahmetinden uzak
olsun!
12. Görmedikleri hâlde Rablerinden korkanlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.
1.1.2. Yüzünden Okuma: Burûc Suresi
البروج ﴾ سورة79﴿
حيم بسم للا حمن الر الر
ماء ذات البروج ) هود )2( واليوم الموعود )1والس اهد وم ( 3( وش
حاب الخدود ) ( 6( إذ هم عليها قعود )5( النار ذات الوقود )4قتل أص
( وما نقموا منهم إال أن يؤمنوا 7هود )وهم على ما يفعلون بالمؤمنين ش
العزيز الحميد ) على كل 8بالل ماوات والرض وللا ( الذي له ملك الس
هيد ) يء ش م وا فله ( إن الذين فتنوا المؤمنين والمؤمنات ثم لم يتوب 9ش
الحات 10عذاب جهنم ولهم عذاب الحريق ) ( إن الذين آمنوا وعملوا الص
ك الفوز الكبير ) ار ذل ا النه ات تجري من تحته ( إن بطش 11لهم جن
ديد ) ( ذو 14( وهو الغفور الودود )13ويعيد )( إنه هو يبدئ 12ربك ل
ما يريد )15العرش المجيد ) ال ل ع ( 17( هل أتاك حديث الجنود )16( ف
يب )18فرعون وثمود ) كذ ذين كفروا في ت ل بل ا من ورائهم 19( ( وللا
( 22( في لوح محفوظ )21هو قرآن مجيد ) ( بل 20محيط )
4.1. Tecvid: Medd-i Muttasıl (devam…)
Medd-i muttasıl, medd-i munfasıldan derece olarak daha kuvvetli (kemal mertebe) bir med
olarak kabul edilmiştir. Zira medd-i muttasılın tüm şartları tek bir kelimede mevcut iken, medd-
i munfasılda bunun için iki farklı kelimeye ihtiyaç duyulur.149
Ulemanın medd-i muttasılla ilgili iki farklı yaklaşımı vardır:
1. Kıraat alimleri “müttefakun aleyh” olarak medd-i muttasılın çekilmesini “vâcib”
hükmünde bir med şeklinde tarif etmişlerdir. Başka bir ifadeyle bu şu anlama gelmektedir:
149 Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 10.
144
Ulema, med harfinden (medd-i aslîden) sonraki kelime bir elif miktarı çekilmesi gerekirken,
medd-i muttasıl olması sebebiyle kelimenin bir elif miktarından daha fazla çekilmesi gerektiği,
bir elif miktarına ilave (ziyade)150 yapılarak meddi uzatmanın zorunlu olduğu kanaatine
varmışlardır.
2. “Ulema, medd-i muttasılın bir elif miktarından daha fazla çekilmesi gerektiği konusunda
ihtilaf etmemiş, ihtilafları bir elife ziyade olarak kaç elif ilave edileceği konusunda
olmuştur.”151 Başka bir ifadeyle hiçbir kıraat imamı meddi- muttasılı “kasr” ile bir elif miktarı
çekerek okumamış en az iki elif çekerek okumuştur.152
Kıraat imamlarının medd-i muttasılı çekme miktarları:153
a. el-Etval (الطول): Bir elif miktarı (medd-i tabii) üzerine dört elif ilave ederk 5 elif miktarı
çekenler: Hamza ve Verş.
b. Tûl (الطول): Bir elif miktarı (medd-i tabii) üzerine üç elif ilave ederk 4 elif miktarı
çekenler: ‘Âsım.
c. Tavassut (التوسط): Bir elif miktarı (medd-i tabii) üzerine iki elif ilave ederk 3 elif miktarı
çekenler: İbn-i ‘Âmir, Kisâî, Halefu’l-‘Âşir.
d. Fevka’l-kasr (فوق القصر): Bir elif miktarı (medd-i tabii) üzerine bir elif ilave ederk 2 elif
miktarı çekenler: Kâlûn, İbn-i Kesîr, Ebû ‘Amr, Ebû Cafer, Yakub.
1.3. Kur’ân-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler:
Peygamberler
1- Kur’ân’da Peygamberler
Kur’ân-ı Kerim’de isimleri zikredilen, mücadeleleri anlatılan örnek peygamberler vardır.
Bunların dışında anlatılmayan, isimlerinden söz edilmeyen peygamberlerin de olduğu beyan
edilmiştir. İnsanlığa gönderilen peygamberlerin sayısını ancak Allah Teâlâ bilir. Allah Teâlâ,
her kavme peygamber göndermiştir. Hiçbir toplum, peygamber gönderilmeden azap
uğramadığı ve helâk edilmediği154 Kur’ân’da açıkça zikredilmiştir.
Kur’ân-ı Kerîm’de işaret edildiği gibi Allah Teâlâ, insanlık tarihi boyunca peygamberler
göndermiş, onların vasıtasıyla hakkı kabul etmeye ve gereklerini yaşamaya davet etmiştir.
Aşağıdaki âyetler bu gerçeği şöyle vurgulamaktadır.
“Her ümmetin bir peygamberi vardır. Onların peygamberi geldiği (tebliğini yaptığı) zaman,
aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez.”155
“Allah’a andolsun, senden önceki ümmetlere peygamberler gönderdik. Fakat şeytan onlara
işlerini güzel gösterdi. O, bugün de onların dostudur ve onlar için elem dolu bir azap vardır.” 156
“Şüphesiz biz, seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki,
aralarında bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın.”157
Allah Teâlâ, Kur’ân’da peygamberlerin de insan olduğunu ve bulunduğu toplumun
içerisinden çıkarıldığını belirtmiş ve onların da Allah’ın kulları olduğunu ısrarla vurgulamıştır.
Ayrıca Kur’ân’da peygamberlerin hiçbirisinin ilahlık makamına çıkartılmadığı belirtilmiştir.
150 Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 11. 151 Saçaklızâde, Cühdü’l-Mukill, s. 215. 152 Ziyâuddîn, Hafız Ahmed, Vesîletü’l-Ğufrân Şerhli Tatbikli Sualli Tecvîd, (nşr. Kerim Buladı), Kayıhan
Yayınları, İstanbul, 2013, s. 10. 153 Saçaklızâde, Cühdü’l-Mukill, s. 216; ayrıca bkz. Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 11. 154 İsrâ, 17/15; Kasas, 28/59. 155 Yûnus, 10/47. 156 Nahl, 16/63. 157 FAtır, 35/24.
145
Peygamberlerin Allah’ın bildirdikleri dışında gaybı bilemeyeceği158 de özellikle
vurgulanmıştır.159
Kur’ân’ın anlattığına göre peygamberler, çeşitli sıkıntı ve baskılara rağmen kendilerine
Allah tarafından vahyedilen gerçekleri ümmetlerine tebliğ etmiş ve onların dünya ve âhiret
saadetini kazanmalarına yardımcı olmuşlardır. Bütün peygamberler, temiz bir toplum inşa
etmek için gayret sarf etmişler ve bu uğurda yaptıkları tebliğ sırasında gördükleri eziyetlere ve
zulümlere rağmen görevlerinde bir zafiyet ve gevşeklik göstermemişlerdir. Yine Kur’ân’ın
açıkça bildirdiğine göre peygamberlik Hz. Muhammed (s.a.v) ile son bulmuştur.160 Peygamber
(s.a.v)’den sonra hiçbir peygamber gelmeyecektir. Yeni bir kitapla yeni bir peygamberin
geleceği veya gönderildiğini ileri sürenlerin iddiaları batıldır ve Kur’ân’ın, “peygamberlerin
sonuncusu Muhammed (s.a.v)’dir”, hükmünü inkârdan başka bir şey değildir.
İnsanların gerçek birer yol gösterici olan peygamberlere ihtiyacı vardır. Her ne kadar insan
yaratılırken akıl, bilinç, idrak, seçme imkânı gibi bir takım yeteneklerle donatılmış ve bu
yetenekler sayesinde kendisi, çevresi ve diğer yaratıklar hakkında bazı bilgiler edinmiş olsa
bile, bütün bunlar sınırlıdır ve insan ancak kendi gücü ve bilgisi düzeyinde onları kavrar. İnsan
kendi aklı sayesinde Allah’ın varlığını ve birliğini kavrasa bile, bunun ötesinde O’na ait bir
kısım sıfatları tamamen kavrayamaz. Allah’a nasıl ibadet edileceğini, âhiretle ilgili durumları
dosdoğru anlayamaz ve bilemez. İnsanın, belirli sorumlulukların idrak edebilmesi, ibadetlerini
nasıl eda edeceği ancak peygamberin öğretileri ile mümkün olur. İnsanlığın peygambere
ihtiyacı vardır. Allah Teâlâ yarattığı kullarının ne ihtiyacı olduğunu en bilendir. Bu yüzden
Allah Teâlâ’nın insanlığa peygamber göndermesi büyük bir lütuf ve nimettir.
2- Peygamberlerle İlgili Bazı Âyetler
وما ضعف ا وما ووكاين من نبى قاتل معه ربيون كثير فما وهنوا لما اصابهم فى سبيل للاه
ابرين يحب الص استكانوا وللاه “Nice peygamberler var ki, kendileriyle beraber birçok Allah dostu çarpıştı da bunlar Allah
yolunda başlarına gelenlerden yılmadılar, zaafa düşmediler, boyun eğmediler. Allah,
sabredenleri sever.161
موسى تكليماورسال قد قصصناهم عليك من قبل ورسال لم نقصصهم عليك وكلم للاه“Daha önce kıssalarını sana anlattığımız peygamberler gönderdik. Anlatmadığımız (nice)
peygamberler de gönderdik. Allah, Mûsa ile de doğrudan konuştu.”162
لنا بعضهم على بعض من سل فض ورفع بعضهم درجات واتينا عيسى تلك الر هم من كلم للاه
ما اقتتل الذين من بعدهم م اءتهم ن بعد ما ج ابن مريم البينات وايدناه بروح القدس ولو شاء للاه
يفعل ما البينات ولـكن اختل ما اقتتلوا ولـكن للاه فوا فمنهم من امن ومنهم من كفر ولو شاء للاه
يريد “İşte peygamberler! Biz, onların bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. İçlerinden, Allah’ın
konuştukları vardır. Bir kısmının da derecelerini yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa’ya ise açık
deliller verdik ve onu Ruhu’l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. Eğer Allah dileseydi, bunların
arkasından gelen (millet)ler, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, birbirlerini
öldürmezlerdi. Fakat ayrılığa düştüler. Onlardan inananlar da vardı, inkâr edenler de. Yine
Allah dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi. Lâkin Allah dilediğini yapar.”163
سل ة بعد الر حج رين ومنذرين لئال يكون للناس على للاه عزيزا حك رسال مب يماوكان للاه
158 Mâide, 5-72-73; A’raf, 1/188; Tevbe, 9/30. 159 Geniş bilgi için bkz. Kılavuz, Saim, Kitaplara İman (Diyanet İlmihali içinde), s. 107. 160 Ahzâb, 33/40. 161 Âl-i İmrân, 3/146. 162 Nisâ, 4/164. 163 Bakara, 2/253.
146
“Müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdik ki, peygamberlerden sonra
insanların Allah’a karşı bir bahaneleri olmasın. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet
sahibidir.”164
والذين امنوا بالله قوا بين احد منهم اولـئك سوف يؤتيهم اجورهم وكان للاه ورسله ولم يفر
غفورا رحيما“Allah’a ve peygamberlerine iman edenler ve onlardan hiçbirini diğerlerinden
ayırmayanlara gelince, işte onlara Allah mükâfatlarını verecektir. Allah, çok bağışlayıcıdır,
çok merhamet edicidir.”165
يقين د ن والص عليهم من النبي سول فاولئك مع الذين انعم للاه والر هداء والومن يطع للاه
الحين وحسن اولـئك ر فيقاوالص“Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği
peygamberlerle, sıddîklarla, şehidlerle ve iyi kimselerle birliktedirler. Bunlar ne güzel
arkadaştır.”166
الذين سخروا منهم ما كانوا به يستهزٶن ولقد استهزئ برسل من قبلك فحاق ب “(Ey Muhammed!) Andolsun, senden önce de birçok peygamber alaya alınmıştı da onlarla
alay edenleri, alay ettikleri şey kuşatıp mahvetmişti.”167
سل ما نثبت به فؤادك وجاءك فى هـذه الحق وموعظة وذكرى وكـال نقص عليك من انباء الر
للمؤمنين “ (Ey Muhammed!) Peygamberlerin haberlerinden, kendileriyle senin kalbini
pekiştirdiğimiz her bir haberi sana aktarıyoruz. Bunlarda, sana hak, mü’minlere de bir öğüt ve
hatırlatma gelmiştir.”168
واجتنبوا الطاغوت فمنهم من هدى للاه ة رسوال ان اعبدوا للاه هم من ومن ولقد بعثنا فى كل ام
اللة فسيروا فى االرض فانظروا كيف كا بين حقت عليه الض ن عاقبة المكذ“Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” diye peygamber
gönderdik. Allah, onlardan kimini doğru yola iletti; onlardan kimine de (kendi iradeleri
sebebiyle) sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların
sonunun ne olduğunu görün.”169
من ي اء ويهدى من ي وهو اء وما ارسلنا من رسول اال بلسان قومه ليبين لهم فيضل للاه
العزيز الحكيم “Biz her peygamberi, ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara (Allah’ın emirlerini)
iyice açıklasın. Allah, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O, mutlak güç sahibidir,
hüküm ve hikmet sahibidir.”170
بت رسل من قبلك فصبروا على ما ك ل لكلمات ولقد كذ بوا واوذوا حتهى اتيهم نصرنا وال مبد ذ
ولقد جاءك من نبایء المرسلين للاه“Andolsun ki, senden önce de birçok Peygamberler yalanlanmıştı da onlar
yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine karşı sabretmişler ve nihayet kendilerine yardımımız
yetişmişti. Allah’ın kelimelerini değiştirebilecek bir güç de yoktur. Andolsun peygamberler ile
ilgili haberlerin bir kısmı sana gelmiş bulunuyor.”171
164 Nisâ, 163. 165 Nisâ, 4/152. 166 Nisâ, 4/69. 167 En’âm, 6/10. 168 Hûd, 11/120. 169 Nahl, 16/36. 170 İbrahim, 14/4. 171 En’âm, 6/34.
147
سبناها حسابا شديدا وعذبناها عذابا نكراوكاين من قرية عتت عن امر ربها ورسله فحا“Nice kentlerin halkı Rablerinin ve O’nun elçilerinin emrinden uzaklaşıp azdılar. Bu yüzden
kendilerini çetin bir hesaba çektik ve görülmedik bir azaba çarptırdık.”172
1.4. Okuma Parçası: “Kıraat” ( الق راءة)”173 Kavramı Tecvid ve kıraat kavramları çoğu kez birlikte ele alındıkları için tecvid konusundan sonra
kıraat kavramına da burada yer vermemizin uygun olacağını kanaatindeyiz.
Sözlük ve Terim Anlamı: Kıraat, Kur’ân-ı Kerîm’in okunuş keyfiyeti, kıraat âlimlerine
nisbet edilen okuyuşlar, bunlarla ilgili ilim dalıdır.
Sözlükte kırâat “okumak, tilâvet etmek, telaffuz etmek” anlamında masdar; “sesli veya
sessiz, nağmeli veya nağmesiz okuma, tilâvet etme anlamında isimdir. Aynı kökün kur’ân
şeklinde gelen masdarı da kıraât ile eş anlamlıdır (Lisânü’l-‘Arab, “k.r.e” md.; Kāmus
Tercümesi, “k.r.e” md.). Kıraat kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de yer almamakla birlikte “tilâvet”
mânasını veren fiil kalıplarında ve masdar olarak (kur’ân) birçok yerde geçer (el-A‘râf 7/204;
en-Nahl 16/98; el-İsrâ 17/14, 45, 106; el-Kıyâme 75/17, 18; el-İnşikāk 84/21; el-Alak 96/1, 3).
Hughes, kıraatin türediği kökün kara şeklinde İbrânîce’de bulunduğunu ve Tevrat’ta yer
aldığını söylerken (Notes on Muhammadanism, s. 14) Arthur Jeffery, İbrânîce’nin yanında
Ârâmîce’de de olduğunu bildirir (The Foreign Vocabulary of the Qur’ān, s. 233). Kur’an
ilimleri terimi olarak kıraat çeşitli şekillerde tanımlanmıştır. Râgıb el-İsfahânî, “Tertîlde harf
ve kelimeleri birbirine katmaya denir”; Taşköprizâde, “Mütevâtir ihtilâf vecihleri bakımından
Allah kelâmı olan Kur’ân-ı Kerîm’in nazmının şekillerinden bahseden bir ilim dalıdır” diye
tarif eder. İbnü’l-Cezerî’nin, “Kur’an kelimelerinin nasıl okunacağını ve râvilerine nisbet etmek
suretiyle bu kelimeler üzerindeki farklı okuyuşları konu edinen bir ilimdir” (Müncidü’l-
mukriîn, s. 3) şeklindeki tanımı daha kapsayıcıdır. Ayrıca kıraat imamlarından her birinin tercih
ettiği okuyuşlar için de kıraat terimi kullanılmıştır: Nâfi‘ kıraati, Âsım kıraati gibi. Harf
kelimesinin özellikle ilk dönemlerde kıraat yerine kullanıldığı da görülür (Mekkî b. Ebû Tâlib,
s. 71).
Kıraat ilminin “kārî, kurrâ, mukrî, mübtedî, mütevassıt, müntehî, râvi, rivâyet, tarîk, vecih”
gibi terimleri bu ilmi öğreten, öğrenen ve nakledenler hakkında ilgili eserlerde sıkça
kullanılmaktadır. Kıraat kökünden ism-i fâil olan kārî (çoğulu kurrâ) genel anlamıyla “Kur’an
tilâvet eden” demek olup mübtedî ve müntehî diye iki kısma ayrılır. İfrad metoduyla kıraat
öğrenmeye başlayıp aynı metotla üç imamın kıraatini öğrenen kişiye mübtedî, kıraatlerin
çoğunu ve meşhur olanlarını okuyarak nakleden kişiye müntehî (İbnü’l-Cezerî, Müncidü’l-
muķriîîn, s. 3), dört veya beş kıraati ifrad tarikiyle bilene de mütevassıt denmiştir (Bennâ, I,
68). İlk dönemde ashabın Kur’an kıraati konusunda geniş bilgisi olanları kurrâ diye anılmıştır
(Buhârî, “Tefsîr”, 7/5; “Fezâilü’l-Ķur’ân”, 8; “Da‘evât”, 58; “Meġāzî”, 28; Müslim, “Mesâcid”,
54, “el-İmâre”, 41; ayrıca bk. Hâfız). Mukrî terimi, kıraatleri sağlam ve kesintisiz bir isnadla
almış bir üstattan müşâfehe yoluyla (ağızdan ağza) rivayet eden kıraat âlimini ifade eder. Bu
tabirin ilk olarak, Hz. Peygamber tarafından Birinci Akabe Biatı’nın ardından Evs ve Hazrec
kabilelerine Kur’an öğretmek üzere görevlendirilen Mus‘ab b. Umeyr için kullanıldığı bildirilir
(İbnü’l-Cezerî, Ğâyetü’n-Nihâye, II, 299).
Rivayet, Râvi ve Tarik Kavramları: Kıraatleri imamlardan doğrudan veya vasıtalı olarak
alıp nakleden kimse için râvi terimi kullanılırken râviye nisbet edilen kıraate de rivayet
denmiştir. Kıraat imamlarından her birinin çok sayıda râvisi olmakla birlikte daha çok ders
kitabı niteliğinde te’lif edilen kıraate dair eserlerde her imam için bunlardan en meşhur ikişer
172 Talak, 65/8. 173 Abdülhamit Birışık tarafından hazırlanarak Diyanet İslam Ansiklopedisinde (DİA, c. 25) “Kıraat” maddesi
olarak yayımlanan bu çalışma, tarafımızdan düzenlenerek buraya alınmıştır.
148
râviye yer verilmiştir. Kıraat râviden alana nisbet edildiğinde tarik adını alır (Nâfi‘ kıraatinin
Kālûn rivayetinin Ebû Neşît tariki gibi). Râvilerin de birden çok râvisi (tarik) bulunmakla
birlikte onların sayılarını da iki ile sınırlayan eserler telif edilmiş olup bu konuda İbnü’l-
Cezerî’nin en-Neşr’ini ihtisar ederek kaleme aldığı Taķrîbü’n-Neşr fi’l-ķırââti’l-‘aşr adlı eseri
meşhurdur. Bu eserin ders kitabı olarak yaygın biçimde kullanılması sebebiyle olmalıdır ki
imamların râvilerini ve râvilerin de tariklerini iki ile sınırlayarak uygulanan kıraat programları
için özellikle Osmanlı tedrîs sisteminde “takrîb” terimine yer verilmiştir. Tarik ayrıca yedili,
onlu ve on dörtlü sistemlerin her biri için kullanıldığı gibi (seb‘a tariki, aşere tariki ...) kıraat
tedrîsinde takip edilen eserlerin adlarına (Şâtıbiyye [Hırzü’l-emânî] tariki, Tayyibe tariki ...),
ülke ve şehirlerde benimsenen tedrîs metotlarına (Mısır tariki, İstanbul tariki) izâfeten de
kullanılmıştır. Vecih (vech) ise kıraat, rivayet ve tarik dışında kalan ve tedrîs sistematiği içinde
dikkate alınması ihtiyarî olan okuyuş farklılıklarına denilmiştir.
Kıraatin Tarihi ve Önemi. Kıraat ilmi, İslâmî ilimler içinde gerek ortaya çıkış zamanı
gerekse önemi bakımından önceliğe sahiptir. Çünkü Resûl-i Ekrem inen âyetleri büyük bir
özenle okuyor ve hemen ashabına aktarıyor, ondan öğrenenler bu okuyuşları başkalarına
naklediyordu. Nâzil olan Kur’an âyetlerini Hz. Peygamber’in her yıl ramazan ayında Cebrâil’in
huzurunda okuduğu, bazı sahâbîlerin de dinlediği, bu okuyuşların vefat ettiği yılın ramazan
ayında iki defa gerçekleştiğine dair rivayet (Buhârî, “Fezâilü’l-Ķur’ân”, 7) konunun önemini
ortaya koyacak niteliktedir. Aslında Kur’an’ın hem Resûlullah hem de ümmeti tarafından doğru
ve güzel okunması onun bir emridir. “Ağır ağır ve dikkatlice okumak” anlamına gelen “tertîl”
kelimesinin yer aldığı âyetler (el-Furkān 25/32; el-Müzzemmil 73/4) kıraat ilminin Kur’ânî
temelini oluşturmaktadır. Hz. Peygamber Kur’an’ı, tebliğ vazifesinin gereği olarak dinleyenin
rahatça anlayacağı bir tarzda ağır ağır okur ve çoğunlukla her âyetin sonunda vakfederdi
(Müsned, VI, 288, 302; Buhârî, “Fezâilü’l-Ķur’ân”, 29, 30). Onun Kur’an’ı tertîl üzere ve güzel
sesle okuyanları övdüğüne dair haberler nakledilmiştir (Buhârî, “Fezâilü’l-Ķur’ân”, 31, 32, 33;
İbn Mâce, “Muķaddime”, 11, “İķāmetü’ś-śalât”, 176). Bir defasında Resûl-i Ekrem,
“Ümmetimin en iyi okuyanı Übey’dir” buyurmuş (Buhârî, “Fezâilü’l-Ķur’ân”, 8), bizzat Übey
b. Kâ‘b’a, “Allah bana Kur’an’ı sana okutmamı emretti” deyince Übeyy’in, “Allah beni sana
isim olarak söyledi mi?” sorusuna da “evet” cevabını vermiştir (Müsned, III, 130, 137, 185,
218, 233, 273, 284; Buhârî, “Tefsîr”, 98, “Menâķıbü’l-enśâr”, 16; Müslim, “Śalâtü’l-
müsâfirîn”, 39; “Fezâilü’s-sahâbe”, 23; Tirmizî, “Menâķıb”, 33). İbn Mes‘ûd, Zeyd b. Sâbit ve
Sâlim’le ilgili övgüleri de bulunan Resûlullah, bu nevi ifadeleriyle hem ashabı Kur’an’ı doğru
öğrenmeye ve okumaya teşvik etmiş, hem de özel bir gayret sarfederek kıraatlerini
güçlendirenleri toplum içinde yüceltmiştir. Hadis ve siyer kaynaklarında Resûl-i Ekrem’in, hem
zabt hem okuyuş güzelliğine sahip olan sahâbîleri Kur’an hocası olarak çeşitli bölgelere
gönderdiğine dair bilgiler bulunmaktadır. Onun, Benî Âmir kabilesine Kur’an’ı ve İslâm’ı
öğretmek üzere gönderip Bi’rimaûne hadisesinde öldürülen Suffe ehli sahâbîler için büyük
üzüntü duyması ve bir ay boyunca katillere beddua etmesi (Müslim, “Mesâcid”, 54, “İmâre”,
41) Kur’an bilgisine sahip olanlara verdiği değerin bir başka göstergesidir.
Kıraat ilmiyle ilgili ana konulardan biri olan ve okumayı kolaylaştırmayı amaçlayan “yedi
harf” ruhsatı kıraat farklılıklarının önemli bir dayanağı olmuştur. Sahâbe, Resûl-i Ekrem’in
vefatından sonra da Kur’an kıraatine önem vermiş, farklı okuyuşları ve ilgili rivayetleri
muhafaza etmiştir. Kur’an âyetlerinin Hz. Ebû Bekir zamanında iki kapak arasında toplanması
ve Hz. Osman döneminde bu asıl nüshanın kopyalarının çoğaltılması çalışmalarında Kur’an ve
kıraat bilgisine sahip olan bu sahâbîlerden yararlanılmıştır. Kur’an’ın toplanmasında önemli bir
sebep olarak gösterilen Yemâme savaşı, hem hâfızların o tarihte ulaştığı sayının çokluğu hem
de bunların şehid oluşuyla İslâm toplumunda ortaya çıkan tedirginlik yüzünden (Buhârî,
“Fezâilü’l-Ķur’ân”, 3) hatırlanır. Hz. Peygamber inen âyetleri vahiy kâtiplerine yazdırıyor ve
bu yazılı malzemeyi kendi yanında muhafaza ediyordu. Ancak Kur’an’ı Resûl-i Ekrem’den
öğrenen ve kendileri için özel nüsha oluşturan bazı sahâbîler şartlar gereği uzak bölgelere
149
gidiyorlardı. Kur’an’ın nüzûlünün devam etmesi, yedi harf ruhsatı ve Arap yazısının
gelişmemiş olması gibi sebeplerle gittikleri yerlerde onların farklı okuyuşları önceleri bir sıkıntı
doğurmazken Resûlullah’ın vefatını takip eden yıllarda Kur’an kıraati konusunda bazı ihtilâflar
ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın iki kapak arasına alınmasıyla da kesin olarak ortadan kalkmayan bu
ihtilâf, Hz. Osman’ın Kur’an’ı nâzil olduğu Kureyş lehçesi (Buhârî, “Fezâilü’l-Ķur’ân”, 2)
üzerine çoğaltması ve çeşitli bölgelere göndermesiyle sona ermiştir. Hz. Osman’ın, halifelik
yetkisini kullanarak şahsî Kur’an nüshalarının yakılması veya imha edilmesiyle ilgili emri de
bu ihtilâfların sona erdirilmesinde etkili olmuştur. Kur’an’ın Kureyş lehçesi üzere çoğaltılması
yedi harf ruhsatını sınırlamışsa da bu nüshalarda hareke ve nokta bulunmadığı için sözü edilen
ruhsat bir ölçüde de olsa geçerliliğini korumuş ve kıraat ihtilâfları içinde günümüze kadar
gelmiştir. Üzerinde ashabın icmâ ettiği Hz. Osman mushafları kısa zamanda bütün İslâm coğrafyasına yayılmış
ve öncelikle bu mushafların gönderildiği şehirler olmak üzere kıraat ilmi merkezleri doğmuştur. Kıraat
alanında yazılan eserlerin 70 (689) ve 80’li (699) yıllara kadar gitmesi, büyük kıraat âlimlerinin çoğunun
tâbiînden olması bu ilmin kısa zaman dilimi içinde aldığı mesafeyi göstermesi açısından önemlidir. Hicrî
ilk üç asırda daha çok Mekke, Medine, Kûfe, Basra ve Şam gibi şehirlerde yoğunlaşan kıraat çalışmaları,
daha sonra yapılan fetihler ve yürütülen İslâmlaştırma faaliyetlerine paralel olarak Mısır, Kuzey Afrika,
Endülüs, İran, Anadolu ve Orta Asya’ya kadar yayılmıştır. Sözü edilen merkezlerde bulunan kıraat
âlimleri gerek kelimeler gerekse med, kasr, imâle, tahfif, idgam gibi telaffuz keyfiyetleriyle ilgili farklı
okuyuşları değişik hocalardan alırken bunlar arasında kendi tercihlerini ortaya koymuşlar, bu
tercihleriyle oluşan okuyuşlarını öğretmeye başlamışlardır. Sahih rivayet ve okuyuşlar arasında
tercihleri bulunan âlimlerin sayısı önceleri bir hayli çok iken zamanla insanlar bunlardan bazıları
üzerinde yoğunlaşmış (Ali b. Muhammed es-Sehâvî, II, 428), böylece ilk kıraat ekolleri ortaya çıkmıştır.
İlk yazılan eserler ve yapılan rivayet ve kıraat tâlimi çalışmalarına bakıldığında kendi içinde tutarlılığı
olan kıraatlerin sayısının otuzu aştığı görülmektedir. Ebû Ubeyd Kāsım b. Sellâm kıraate dair kitabında
meşhur yedi kıraatin yanında yirmi beş, Cehdamî ve İbn Cerîr et-Taberî konuyla ilgili eserlerinde yirmi
kıraati toplamışlardır. İbn Mücâhid (ö. 324/936), Kitâbü’s-Seb‘a adlı eseriyle kıraat ilminin tarihinde
bir dönüm noktası oluşturmuştur. Medine’de Nâfi‘ b. Abdurrahman, Mekke’de İbn Kesîr, Kûfe’de Âsım
b. Behdele, Hamza b. Habîb ve Kisâî, Basra’da Ebû Amr b. Alâ ve Şam’da İbn Âmir’in kıraatinden
meydana gelen bu sistem ilgiyle karşılanmış ve kabul görmüştür (a.g.e., II, 432). Gerekli şartları taşıyan
sahih kıraatlerle ilgili olarak zaman zaman bu sayıyı aşan tasnifler yapılmışsa da İbn Mücâhid’in
çerçevelediği tasnif yaygınlık kazanmıştır. Kıraat ilmi, zamanla önemli bir kıraat merkezi haline gelen
ve Mekkî b. Ebû Tâlib, Ebû Amr ed-Dânî, Kāsım b. Fîrruh eş-Şâtıbî gibi büyük kıraatçiler yetiştiren
Mağrib ve Endülüs’e IV. (X.) yüzyılın sonlarında Ahmed b. Muhammed et-Talemenkî el-Meâfirî
tarafından sokulmuştur (İbnü’l-Cezerî, en-Neşr, I, 34). Dânî yedi kıraat (kıraat-i seb‘a) konusunda İbn
Mücâhid’in tercihlerini benimsemiş ve eserleri İslâm dünyasında yedi kıraat öğretiminde esas kabul
edilmiştir. Şâtıbî’nin manzum eseri Ĥırzü’l-emânî ise kıraat öğretiminin vazgeçilmez eserleri arasında
yerini almıştır. İbn Mihrân en-Nîsâbûrî (ö. 381/992), on kıraate (aşere) dair el-Ġāye fi’l-ķırââti’l-‘aşr
adlı eseriyle onlu sistemi ortaya koyan ilk müelliftir (DİA, XX, 199). Enderâbî Kırââtü’l-kurrâi’l-
ma’rûfîn bi-rivâyâti’r-ruvâti’l-meşhûrîn ve Ebü’l-Alâ el-Hemedânî Ğâyetü’l-ihtisâr fi’l-ķırââti’l-‘aşr
adlı eserlerinde aynı çizgiyi takip ederek on kıraati rivayetleri ve tarikleriyle birlikte tanıtmışlardır.
Ancak bu sistem kıraat öğretiminde kabul görmemiş ve belki de yedi rakamına vurgu yapan “yedi harf,
yedi mushaf” gibi sebeplerle yedili tasnifin yerini alamamıştır. Onlu tasnifi kıraat öğretiminde bir tarik
haline getiren İbnü’l-Cezerî olmuştur (ö. 833/1429); onun en-Neşr, Tayyibetü’n-Neşr, Taķrîbü’n-Neşr
gibi eserleriyle kıraat tedrîsinde seb‘a tarikinin yerini aşere almıştır. Önceleri Mısır ve Osmanlı
topraklarıyla Orta Asya’nın bazı kesimlerinde etkin olan onlu sistem Endülüs’ün İslâm hâkimiyetinden
çıkmasıyla (1492) bütün İslâm âlemine yerleşmiştir. Kıraatleri tasnif çalışmalarının bir devamı olarak
önce İbnü’l-Cezerî Nihâyetü’l-berere fi’l-Kırââti’ŝ-ŝelâŝ ez-zâide ‘ale’l-’aşere adlı eseriyle
(Süleymaniye Ktp., Turhan Vâlide Sultan, nr. 1, vr. 117-134; Yazma Bağışlar, nr. 1843, vr. 38-55;
İzmirli İsmail Hakkı, nr. 42, vr. 1-14) İbn Muhaysın, A‘meş ve Hasan-ı Basrî’nin kıraatlerini, Ahmed
b. Muhammed el-Kastallânî ve Ahmed b. Muhammed el-Bennâ da Yahyâ b. Mübârek el-Yezîdî kıraatini
meşhur on kıraate eklemiş, böylece on dörtlü tasnif oluşmuştur. Ancak bu dört kıraat, içlerinde sahih
kıraatin şartlarını taşıyan okuyuşlar ihtiva etse de geneli itibariyle şâz olarak nitelendirilmiştir. Bugün
İslâm ülkelerinde kıraat ilminin aşere ölçüsünde öğretimi devam etmekle birlikte Nâfi‘ kıraatinin Verş
150
rivayeti Kuzey Afrika’da, Ebû Amr kıraati Sudan ve yöresinde, Âsım kıraatinin Hafs rivayeti de İslâm
dünyasının geri kalan bölgelerinde yaygın olarak okunmaktadır.
Kıraat İmamları: 1. Nâfi‘ b. Abdurrahman el-Leysî (ö. 169/785). Aslen İsfahanlıdır. Kıraatte
Medine imamı olarak tanınmış olup muttasıl kıraat senedi Resûlullah’a Übey b. Kâ‘b yoluyla ulaşır.
Yetmiş kadar tâbiîden kıraat alan Nâfi‘ onların okuyuşlarından tercihler yaparak kendi kıraatini
oluşturmuştur. Hocaları arasında Abdurrahman b. Hürmüz el-A‘rec, Ebû Ca‘fer el-Kārî ve Müslim b.
Cündeb başta gelirken talebelerinden Kālûn ve Verş onun kıraatini rivayet konusunda en meşhur iki
isimdir. Mekkî b. Ebû Tâlib, Nâfi‘ ve Âsım’ın okuyuşlarını kıraatlerin en evlâsı, senedi en sağlam olanı
ve Arapça bakımından en fasihi olarak kabul eder (Zerkeşî, I, 331). 2. Ebû Ma‘bed Abdullah b. Kesîr
(ö. 120/738). Aslen İranlı olup İbn Kesîr künyesiyle meşhur olmuştur. Mekke kıraat imamı olarak
tanınan İbn Kesîr’in kıraati Hz. Peygamber’e Mücâhid b. Cebr - Abdullah b. Abbas - Übey b. Kâ‘b
senediyle ulaşmış, talebelerinin talebelerinden olan Bezzî ve Kunbül’ün rivayetleriyle yaygın hale
gelmiştir. 3. Ebû Amr b. Alâ el-Basrî (ö. 154/771). Mekke’de doğan ve Basra kurrâsından olan Ebû
Amr’ın kıraati Hz. Peygamber’e Mücâhid b. Cebr - Abdullah b. Sâib - Zeyd b. Sâbit, Yezîd b. Rûmân -
Abdullah b. Ayyâş - Übey b. Kâ‘b, Hasan-ı Basrî - Hittân b. Abdullah - Ebû Mûsâ el-Eş‘arî gibi
senedlerle ulaşmış, talebesi Yahyâ b. Mübârek el-Yezîdî’nin talebeleri Dûrî ve Sûsî’nin rivayetleriyle
yaygınlık kazanmıştır. 4. Abdullah b. Âmir el-Yahsubî (ö. 118/736). Aslen Yemenli olup İbn Âmir
künyesiyle tanınmıştır. Şam kurrâsındandır. Kıraati Hz. Peygamber’e Mugīre b. Ebû Şihâb el-Mahzûmî
- Hz. Osman senediyle ulaşmaktadır. Talebesi Yahyâ b. Hâris’in râvilerinden kıraat alan Hişâm b.
Ammâr ve Ebû Amr İbn Zekvân’ın rivayetleriyle meşhur olmuştur. 5. Âsım b. Behdele (ö. 127/745).
Kûfe kurrâsından olup kıraati Ebû Abdurrahman es-Sülemî - Ali b. Ebû Tâlib ve Zir b. Hubeyş -
Abdullah b. Mes‘ûd isnadlarıyla Resûlullah’a ulaşmış, talebeleri Ebû Bekir Şu‘be b. Ayyâş ve Hafs b.
Süleyman’ın rivayetleriyle meşhur olmuştur. 6. Hamza b. Habîb (ö. 156/773). Fars asıllı olup Kûfe
kurrâsındandır. Kıraati Resûl-i Ekrem’e Muhammed b. Abdurrahman b. Ebû Leylâ - Îsâ b. Abdurrahman
b. Ebû Leylâ - Abdurrahman b. Ebû Leylâ - Hz. Ali ve Humrân b. A‘yen - Ubeyd b. Nudayle - Abdullah
b. Mes‘ûd isnadlarıyla ulaşmış, bu ilmi onun talebelerinden tahsil eden Hallâd b. Hâlid ve Halef b.
Hişâm’ın rivayetleriyle meşhur olmuştur. 7. Ali b. Hamza el-Kisâî (ö. 189/805). İran asıllı olup Kûfe
kurrâsındandır. Kıraati Hz. Peygamber’e Hamza b. Habîb, Îsâ b. Ömer el-Hemedânî ve diğer bazı
hocalarının isnadlarıyla ulaşmakta, talebelerinden Ebü’l-Hâris ve Dûrî’nin rivayetleriyle yaygınlık
kazanmış bulunmaktadır. 8. Ebû Ca‘fer Yezîd b. Ka‘kā‘ el-Kārî (ö. 130/747-48). Medine kurrâsındandır.
Kıraati Hz. Peygamber’e Abdullah b. Ayyâş, Abdullah b. Abbas ve Ebû Hüreyre - Übey b. Kâ‘b
isnadıyla ulaşmakta olup talebeleri İbn Cemmâz ve İbn Verdân’ın rivayetleriyle yaygınlık kazanmıştır.
9. Ya‘kūb el-Hadramî (ö. 205/821). Basra kurrâsındandır. Kıraatteki isnadları Sellâm b. Süleyman b.
Münzir, Abdurrahman b. Muhaysın, Mehdî b. Meymûn ve Ebü’l-Eşheb Ca‘fer b. Hayyân gibi
hocalardan başlayıp Hz. Ömer, Ebû Mûsâ el-Eş‘arî, Abdullah b. Mes‘ûd ve Übey b. Kâ‘b gibi sahâbîlere
uzanan zincirlerle Hz. Peygamber’e ulaşır. Kıraati talebelerinden Ravh ve Ruveys’in rivayetleriyle
meşhur olmuştur. 10. Halef b. Hişâm el-Bezzâr (ö. 229/844). Kûfe kurrâsındandır. Hamza b. Habîb’in
kıraatini Süleym b. Îsâ’dan, Âsım b. Behdele’nin kıraatini Ebû Yûsuf Ya‘kūb b. Halîfe el-A‘şâ’dan ve
Nâfi‘in kıraatini İshak el-Müseyyebî’den alan Halef’in isnadı Hz. Peygamber’e bu hocalarının yukarıda
zikredilen yollarıyla ulaşmakta olup onun kıraati talebelerinden İdrîs b. Abdülkerîm ve İshak b. İbrâhim
el-Verrâk’ın rivayetleriyle meşhur olmuştur. Bu on imamdan başka dört imamın ilâvesiyle oluşturulan
on dörtlü sistem içinde yer alan imamlar ise şunlardır: Hasan-ı Basrî (ö. 110/728), İbn Muhaysın (ö.
123/741), A‘meş (ö. 148/765), Yahyâ b. Mübârek el-Yezîdî (ö. 202/817).
151
Uygulamalar
152
Uygulama Soruları
153
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Tashîh-i hurûf, Kur’an-ı Kerim’i yüzünden ve ezberden güzel okuyabilmeyi öğreten en
güzel metottur. Bu bölümde bunu gerçekleştirmek amacıyla uygulamalı olarak namaz
dualarının okunmasına devam edildi.
Mülk suresinin 1. sayfası ezberden, Burûc suresinin ise yüzünden okunması yapıldı.
Medd-i muttasıl konusuna devam edildi. Peygamberler konusu ayetlerle açıklanmaya
çalışıldı. Son olarak da kıraat kavramı üzerinde duruldu.
154
Bölüm Soruları
155
156
Cevaplar
157
9. MEDD-İ MUNFASIL…
158
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
17. Bu bölümde Kur’an-ı Kerim’i mehâric-i hurûf ve tecvid kurallarına uygun olarak
okuyabilmenin yegane yolu olan tashîh-i hurûf çalışmasına namaz surelerinden Kevser suresi
ile devam edip Mülk suresinin 2-3. sayfa tilaveti öğretilecektir.
18. Tecvid ilmiyle ilgili olarak medd-i munfasıl konusu ele alınacaktır.
Peygamberler konusu ayetlerle açıklanmaya çalışılacak ve daha sonra kıraat kavramının
incelenmesine devam edilecektir.
159
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
25) İsm-i işaretten sonra medd-i munfasıl gerçekleşir mi?
26) Kıraatler mütevatir midir?
27) Kaç kıraat mütevatir kabul edilmektedir?
160
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde
edileceği veya geliştirileceği
Medd-i Munfasıl
Bu ünite kazanımlarının
aşağıdaki şekilde olacağı
düşünülmektedir.
1. Tashih-i hurûf ile ağzın Arap
harf ve mahreçlerini düzgün
telaffuz edebilme imkanının
yanı sıra tecvid usullerine riayet
ederek güzel Kur’an okuma
kabiliyeti kazanma. 2. Namaz
surelerinden Kevser suresinin
talim üzere okunuşu ayrıca
Mülk suresi 2-3. sayfasının
tahkik usulüyle tilaveti. 3. Târık
– A‘lâ surelerini yüzünden güzel
okuyabilme kabiliyetini edinme.
4. Medd-i munfasıl hakkında
detaylı bilgi sahibi olmak. 5.
Peygamberlere dair örnek
ayetler sunmak. 6. Kıraat
konusuyla ilgili detaylı malümat
edinmek..
Kur’an-ı Kerim’in güzel
okunabilmesinin yegane
yolunu teşkil eden tashih-i
hurûf çalışmasının namaz
duaları ve namaz sureleri
özelinde sesli bir şekilde
yapılması, Kur’an-ı Kerim’in
bazı surelerinin ezberlenmesi
ve bölümlerinin yüzünden
okunması, tecvid ilmiyle ilgili
bilgilerin örneklerle anlatımı ve
Kur’an kültürü ayetleri, hem
Kur’an-ı Kerim’i pratik şekilde
okuma becerisini kazandıracak
hem de okunma usullerinin
teorik anlamda daha iyi
anlaşılmasını
kolaylaştıracaktır. Kur’an
kültürü ayetleri ile de Kur’an-ı
Kerim hakkında daha kapsamlı
bilgi edinme fırsatı
sunulacaktır.
161
Anahtar Kavramlar
Kıaat
Mütevatir
Sahih
Şaz
İsm-i işaretin dört elif meddi
Übey b. Kâb
İbnü’l-Hâcib
Zeyd b. Sâbit
Ebû Mûsâ el-Eş‘arî
Müncidü’l-Mukriîn
162
Giriş
Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma bilgi ve becerisi sadece metin okuma yoluyla elde
edilemez. Tecvid bilgisi teorik olarak öğrenilirken uygulaması üstadın huzurunda
gerçekleştirilir. Kavramsal olarak öğrenilen konuların nasıl uygulanacağını gösteren ve fem-i
mühsîn olarak tanımlanan üstad, öğrencinin hatalarını da bizzat şifahi olarak düzeltir. Bu metot
Rasulullah’tan (sav) günümüze intikal eden Kur’an öğrenme metodudur.
Dokuzuncu ünitede konuya güzel Kur’an okuyabilmenin yolunu açan klasik tashîh-i
hurûf uygulamasıyla devam ederek bu amacımızı gerçekleştirmeyi hedeflemekteyiz. Bunun
için de namaz surelerinden Kevser suresini okuyacağız. Akabinde ezberlenmesi gereken Mülk
suresinin 2-3. sayfasına yer verecek, yüzünden okunacak sure olarak da Târık – A‘lâ surelerini
tilavet eyleyeceğiz. İlaveten tecvid ilmine dair medd-i munfasıl konusunu ele alacağız. Kur’an
kültürü kapsamında Peygamberler konusunu ayetlerden getirilen delillerle inceleme konusu
yapıp kıraat meselesiyle ilgili detaylı bilgi sunmaya devam edeceğiz.
163
1.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık
1.1.1. Ezber
1.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Sureleri: Kevser Suresi
الكوثر﴾ سورة 108﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
ل لربك وانحر )1إنا أعطيناك الكوثر ) انئك هو البتر 2( فص ( إن ش
(3)
1.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: Mülk Suresi 2-3. Sayfa
الملك ﴾ سورة 67﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
دور ) وا قولكم أو اجهروا به إنه عليم بذات الص ( أال يعلم من 13وأسر
وا ( ه 14خلق وهو اللطيف الخبير ) و الذي جعل لكم الرض ذلوال فام
ور ) ماء أن 15في مناكبها وكلوا من رزقه وإليه الن ( أأمنتم من في الس
ف بكم الرض فإذا هي تمور ) ماء أن 16يخس ( أم أمنتم من في الس
تعلمون كيف نذير )ير با فس ل عليكم حاص ( ولقد كذب الذين من 17س
( أولم يروا إلى الطير فوقهم صافات ويقبضن 18قبلهم فكيف كان نكير )
حمن إنه بكل شي ن هذا الذي هو جند 19ء بصير )ما يمسكهن إال الر ( أم
حمن إن الكافرون إال في غرور ) صركم من دون الر ن هذا 20لكم ين ( أم
ونفور ) وا في عتو ك رزقه بل لج ي 21الذي يرزقكم إن أمس ( أفمن يم
تقيم )مكب راط مس ويا على ص ي س ن يم ( قل 22ا على وجهه أهدى أم
كرون ار والفئد قليال ما ت مع والبص أكم وجعل لكم الس هو الذي أن
( ويقولون متى 24ح رون )( قل هو الذي ذرأكم في الرض وإليه ت 23)
ادقين ) ما أنا نذير 25هذا الوعد إن كنتم ص وإن ما العلم عند للا ( قل إن
( 26مبين )ا رأوه زلفة سيئت وجوه الذين كفروا وقيل هذا الذي كنتم به دعون ت فلم
كافرين 27) نا فمن يجير ال ومن معي أو رحم قل أرأيتم إن أهلكني للا )
تعلمون من 28من عذاب أليم ) حمن آمنا به وعليه توكلنا فس ( قل هو الر
الل مبين ) بح ماؤكم غورا فمن يأتيكم ( 29هو في ض قل أرأيتم إن أص
(30بماء معين )
164
(67) Mülk Suresi
13. Sözünüzü gizleyin, yahut onu açığa vurun; (fark etmez). Şüphesiz Allah, sinelerin özünü
(kalplerde olanı) hakkıyla bilir.
14. Yaratan bilmez mi? O, en gizli şeyleri bilir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.
15. O, yeryüzünü sizin ayaklarınızın altına serendir. Haydi onun üzerinde yürüyün ve Allah’ın
rızkından yiyin. Dönüş ancak O’nadır.
16. Göktekinin sizi yere geçirivermeyeceğinden emin mi oldunuz? (O zaman) bir de bakarsınız
yeryüzü şiddetle çalkalanıyor.
17. Yahut göktekinin, üzerinize taş yağdıran rüzgâr göndermeyeceğinden mi emin oldunuz? O
zaman, uyarım nasılmış bileceksiniz!
18. Andolsun, onlardan öncekiler de yalanlamıştı. Beni inkâr etmenin sonucu nasıl oldu!?
19. Üstlerinde kanat çırparak uçan kuşlara bakmazlar mı? Onları (havada) ancak Rahmân
tutuyor. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla görendir.
20. Yahut Rahmân’dan başka size yardım edecek şu ordunuz (taraftarlarınız) kimlerdir?
İnkârcılar ancak bir aldanış içindedirler.
21. Peki, Allah rızkını keserse, kimdir size rızık verecek olan? Hayır, onlar azgınlık ve nefretle
direnip durdular.
22. Şimdi, yüzüstü kapanarak düşe kalka yürüyen mi daha doğru gider, yoksa dosdoğru bir
yolda dimdik yürüyen mi?
23. De ki: “O, sizi yaratan ve size kulaklar, gözler ve kalpler verendir. Ne kadar da az
şükrediyorsunuz!”
24. De ki: “O, sizi yeryüzünde yaratıp çoğaltandır. Ancak O’nun huzurunda toplanacaksınız.”
25. “Eğer doğru söyleyenler iseniz, bu tehdit ne zaman gerçekleşecek?” diyorlar.
26. De ki: “O bilgi, ancak Allah katındadır. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım.”
27. Onu (azabı) yakından gördükleri zaman inkâr edenlerin yüzleri kötüleşir ve onlara, “İşte
bu, (alaylı bir biçimde) isteyip durduğunuz şeydir” denir.
28. De ki: “Söyleyin bakalım: Diyelim ki Allah beni ve beraberimdekileri helâk etti, yahut bize
acıdı. Peki, ya inkârcıları elem dolu bir azaptan kim koruyacak?”
29. De ki: “O, Rahmân’dır. O’na iman ettik, yalnızca O’na tevekkül ettik. Siz, kimin apaçık bir
sapıklık içinde olduğunu yakında öğreneceksiniz!”
30. De ki: “Söyleyin bakalım: Suyunuz çekiliverse, size kim temiz bir akar su getirir?”
1.1.2. Yüzünden Okuma: Târık – A‘lâ Sureleri
الطارق ﴾ سورة86﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
( إن 3( النجم الثاقب )2( وما أدراك ما الطارق )1والسماء والطارق )
ا عليها حافظ ) نسان مم خلق )4كل نفس لم ( خلق من ماء 5( فلينظر ال
لب والترائب 6دافق ) ( 8( إنه على رجعه لقادر )7)( يخرج من بين الص
وال ناصر )9يوم تبلى السرائر ) جع 10( فما له من قو ( والسماء ذات الر
دع )11) ( وما هو بالهزل 13( إنه لقول فصل )12( والرض ذات الص
ل الكافرين أمهلهم 16( وأكيد كيدا )15ون كيدا )( إنهم يكيد 14) ( فمه
(17رويدا )
165
العلى ﴾ سورة87﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
م ربك العلى ) بح اس ى )1س و ( والذي قدر فهدى 2( الذي خلق فس
( سنقرئك فال تنسى 5( فجعله غثاء أحوى )4( والذي أخرج المرعى )3)
إنه يعلم الجهر وما يخفى6) اء للا رى )7) ( إال ما ش رك لليس ( 8( ونيس
كرى ) ر إن نفعت الذ ى )9فذك يذكر من يخ قى 10( س ( ويتجنبها الش
( قد 13( ثم ال يموت فيها وال يحيا )12( الذي يصلى النار الكبرى )11)
لى )( 14أفلح من تزكى ) م ربه فص ( بل تؤثرون الحيا 15وذكر اس
حف الولى )17( واآلخر خير وأبقى )16الدنيا ) ( 18( إن هذا لفي الص
( 19صحف إبراهيم وموسى )1.2. Tecvid: Medd-i Munfasıl
Munfasıl, birbirinden “ayrılmış”174 olan şeye denir. Med harfinden sonra sebeb-i med
(uzatma sebebi) harekeli elif olursa ve med harfi ile sebeb-i med ayrı ayrı kelimelerde bulunursa
medd-i munfasıl olur. انا اعطينا ، انى انا ، فال تزكوا انفسكم gibi.
Medd-i munfasılı medd-i muttasıldan ayıran genel ölçü med harfi ile sebeb-i meddin farklı
kelimelerde bulunması olsa da, sebeb-i medd olan harekeli elif medd-i munfasılda genelde uzun
elif olarak yazılır. Bazen bunun istisnaları da olur. ان تبوا بإثمى örneğinde olduğu gibi. Daha geniş
örnekler için ayetlerde yer alan şu kilemelere bakılabilir: ، وانا على اثارهم ، ما إن مفاتحه
انفسكم فاذكروا آالء هللا ، بنوا اسرائيل ، بنى اسرائيل ، قواÖncesi (makabli) harekeli olan zamirden sonra harekeli elif geldiğinde de medd-i munfasıl
olur. Şu misallerde olduğu gibi: de bunun (هذه ) Müennes ism-i işaret عنده اال ، من علمه اال
gibidir175: تكم ان هذه امMedd-i munfasıla “medd-i câiz”176 de denilmiştir. Çünkü bazı kıraat alimleri medd-i
munfasılı “kasr” ile yani bir elif miktarı çekerek okumuşlardır.
1.3. Kur’ân-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler:
Peygamberler (Devam…) 1- Hz. Muhammed (s.a.v)
Peygamberlerin sonuncusu Muhammed (s.a.v)’e indirilen Kur’ân, vahiy zincirinin son
halkasıdır. Kur’ân, Hz. Peygamberin, ahlâkını, tavırlarını ve yaşayışını bizlere yansıtan
kaynakların başında gelir. Hz. Peygamber, Kur’ân’ın açıklaması ile“üsve-i hasene” (güzel bir
numune) dir. Uhrevî hususlarda olduğu gibi, dünyevî konularda da o, uyulacak ve yolunda
yürünecek biricik rehberdir. Kur’ân-ı Kerim, Hz. Peygamber’i, serveti ve gücü ile değil, ahlâkî
üstünlüğü ile övmektedir. “Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin”177 âyeti, onun en yüksek
karaktere ve en üstün şahsiyete sahip bulunduğunu açıklamaktadır. Kur’ân, onun ahlâkının
yüceliğini, erişilmezliğini en beliğ bir şekilde bütün insanlığa bildirmiştir. Hz. Aişe,
kendisinden Hz. Peygamber’in ahlâkını öğrenmek isteyen bir sahâbîye “Sen Kur’ân okuyorsun
değil mi?” diye sormuştur. Bunun üzerine sahâbî, “evet okuyorum” cevabını verince Hz. Aişe
174 Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 11; Zihni Efendi, el-Kavlü’s-Sedîd, s. 50. 175 Zihni Efendi, el-Kavlü’s-Sedîd, s. 50. 176 Saçaklızâde, Cühdü’l-Mukill, s. 217. 177 Kalem, 68/4
166
“İşte Resûlullah (s.a.v) in ahlâkı Kur’ân’dı” demiştir. 178 Aşağıda Rasûlüllah (s.a.v)’in çeşitli
yönlerine işaret eden bazı âyetler zikredilmiştir.
a- Hz. Peygamberin Müjdeleyicilik, Uyarıcılık ve Tebliğ Görevine İşarete Eden Bazı
Âyetler
ب يرا ونذيرا وال تسئل عن اصحاب الجحيم ;Şüphesiz biz seni hak ile“انا ارسلناك بالحق
olanlardan sorumlu tutulacak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen cehennemlik
179.”değilsin
سول بلغ ما انزل اليك من ربك وان لم تفعل فما بلغت رسالته وللاه مك من يعص يا ايها الر
ال يهدى القوم الكافرين .Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et“ الناس ان للاه
Eğer bunu yapmazsan, O’nun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah,
180r.”seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmeyecekti
لنت لهم ولو كنت فظا غليظ القلب النفضوا من حولك فاعف عنهم فبما رحمة من للاه
يحب المتوك ان للاه Allah’ın“ لين واستغفر لهم وشاورهم فى االمر فاذا عزمت فتوكل على للاه
rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar
senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile.
İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül
181.”et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever
شهيد بينى وبينكم واوحى الی هـذا القران النذر ومن كم به قل اى شیء اكبر شهاد قل للاه
ا بلغ ائنكم لت هدون ا الهة اخرى قل ال اشهد قل انما هو الـه واحد واننى بریء مم ن مع للاه
De ki: “Şahitlik bakımından hangi şey daha büyüktür?” De ki: “Allah benimle sizin“ ت ركون
aranızda şahittir. İşte bu Kur’an bana, onunla sizi ve eriştiği herkesi uyarayım diye
vahyolundu. Gerçekten siz mi Allah ile beraber başka ilâhlar olduğuna şahitlik ediyorsunuz?”
De ki: “Ben şahitlik etmem.” De ki: “O, ancak tek bir ilâhtır ve şüphesiz ben sizin Allah’a ortak
182.”koştuğunuz şeylerden uzağım
را ونذيرا “ Biz, seni ancak bir müjdeci ve bir uyarıcı olarakوما ارسلناك اال مب 183.”gönderdik
بكل ش ن وكان للاه وخاتم النبي د ابا احد من رجالكم ولـكن رسول للاه ام یء عليما كان محم“Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Resûlü ve
184.”nebîlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir
را ونذيرا . يا ايها النبى انا ارسلناك شاهدا ومب ر . باذنه وسراجا منيرا وداعيا الى للاه وب
فضال كبيرا Ey Peygamber! Biz seni bir şahit, bir müjdeleyici, bir“ المؤمنين بان لهم من للاه
uyarıcı; Allah’ın izniyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ve aydınlatıcı bir kandil olarak
185.”rdik. Mü’minlere kendileri için Allah’tan büyük bir lütuf olduğunu müjdelegönde
b- Hz. Peygamberin Risâletinin Evrenselliği İle İlgili Bazı Âyetler
اليكم جميعا الذى له ملك السموات ى رسول للاه واالرض ال اله اال هو قل يا ايها الناس ان
وكلماته واتبعو ى الذى يؤمن بالله ورسوله النبى االم م تهتدون ه لعلك يحي ويميت فامنوا بالله“(Ey Muhammed!) De ki: “Ey insanlar! Şüphesiz ben, yer ve göklerin hükümranlığı kendisine
ait olan Allah’ın hepinize gönderdiği peygamberiyim. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O,
178 Müslim, Müsâfirûn, 139; Tirmizî, Birr, 69; İbn Mâce, Ahkâm, 14; Ahmed b. Hanbel, IV, 54, 91 179 Bakara, 2/119. 180 Mâide, 5/67. 181 Âl-i İmrân, 3/159. 182 En’âm, 6/19. 183 Furkân, 25/56. 184 Ahzâb, 33/40. 185 Ahzâb, 33/46-47. Ayrıca bakınız, Fetih, 48/8; Fâtır, 35/24.
167
diriltir ve öldürür. O hâlde, Allah’a ve O’nun sözlerine inanan Resûlüne, o ümmî peygambere
186.”iman edin ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız
“ Seni ancak âlemlere rahmet olarak (!Ey Muhammed)ا ارسلناك اال رحمة للعالمين وم 187.”gönderdik
“ De ki: “Ey insanlar! Ben sizin için ancak apaçıkقل يا ايها الناس انما انا لكم نذير مبين 188.”bir uyarıcıyım
Biz, seni ancak“ سلناك اال كافة للناس ب يرا ونذيرا ولكن اكثر الناس ال يعلمون وما ار
189.”bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bilmezler
c- Hz Peygambere Önceki Peygamberler Gibi Vahyin Geldiğini Bildiren Âyetler
ن من بعده واوحينا الى ابرهيم واس حق معيل واس انا اوحينا اليك كما اوحينا الى نوح والنبي
Biz, Nûh’a ve“ اتينا داود زبوراويعقوب واالسباط وعيسى وايوب ويونس وهرون وسليمن و
ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e,
İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyüb’e, Yûnus’a, Hârûn’a ve Süleyman’a da
190.”kvahyetmiştik. Davûd’a da Zebûr vermişti
له قل ما بد واذا تتلى عليهم اياتنا بينات قال الذين ال يرجون لقاءنا ائت بقران غير هـذا او
ى اخ بع اال ما يوحى الی ان له من تلقائ نفسى ان ات ى عذاب يكون لى ان ابد اف ان عصيت رب
Âyetlerimiz kendilerine apaçık birer delil olarak okunduğunda, (öldükten sonra)“ يوم عظيم
bize kavuşmayı ummayanlar, “Ya (bize) bundan başka bir Kur’an getir veya onu değiştir”
dediler. De ki: “Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben ancak
bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edecek olursam, elbette büyük bir günün 191azabından korkarım.”
نذر يوم الجمع ال ريب فيه وكذلك اوحينا اليك قرانا عربيا لتنذر ام القرى ومن حولها وت
Böylece biz sana Arapça bir Kur’an vahyettik ki, şehirlerin“ فريق فى الجنة وفريق فى السعير
anası olan Mekke’de ve çevresinde bulunanları uyarasın. Hakkında asla şüphe olmayan
192.”onları uyarasın. Bir grup cennette, bir grup ise cehennemdedirtoplanma günüyle
يمان ولـكن جعلنا ا ه نور وكذلك اوحينا اليك روحا من امرنا ما كنت تدرى ما الكتاب وال اال
İşte sana da, emrimizle, bir ruh“ تهدى الى صراط مستقيم نهدى به من ن اء من عبادنا وانك ل
(kalpleri dirilten bir kitap) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu,
kullarımızdan dilediğimizi, kendisiyle doğru yola eriştireceğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz ki sen
doğru bir yola iletiyorsun; göklerdeki ve yerdeki her şeyin sahibi olan Allah’ın yoluna. İyi bilin
193.”ki, bütün işler sonunda Allah’a döner
يوحى ان هو اال وحي وما ينطق عن الهوى .ما ضل صاحبكم وما غوى .والنجم اذا هوى“Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed haktan) sapmadı ve azmadı. O,
194.”nefis arzusu ile konuşmaz. (Size okuduğu) Kur'an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir
186 A’raf, 7/158. 187 Enbiyâ, 21/107. 188 Hac, 22/49. 189 Sebe’, 34/28. 190 Nisâ, 4/163. 191 Yûnus, 15. 192 Şûrâ, 42/7. 193 Şûrâ, 42/52. 194 Necm, 53/1-4.
168
1.4. Okuma Parçası: “Kıraat” ( الق راءة)”195 (Devam … )
Kıraatlerin Sıhhati ve Değeri. a) Tevâtür Meselesi. Kıraatlerin tevâtürü meselesi
başlangıçtan itibaren tartışılmıştır. Bunda hadislerin belli bir sistem içerisinde tasnif edilmesi
de etkili olmuş, hadis rivayetlerinin cerh ve ta‘dîl açısından incelenmesi kıraat rivayetlerinin de
kritik edilmesinin zeminini oluşturmuştur. Kıraatlerin mütevâtir olması veya olmaması
konusunda verilecek hüküm tevâtürden ne anlaşıldığına bağlıdır. Hadiste olduğu gibi yalan
üzerine ittifakları aklen mümkün olmayan bir topluluğun yine öyle bir topluluktan aldığı bir
haberi başka bir topluluğa nakletmesi kastediliyorsa kıraat imamlarının Hz. Peygamber’e
ulaşan isnadlarının ricâl sayısı bakımından bu niteliğe sahip olmadığı açıktır. Ancak
mütevâtirin “ricâli araştırılmaksızın kendisiyle amelin mutlak mânada vâcip olduğu haber”
şeklindeki tanımı (İbn Hacer, s. 42) dikkate alındığında mütevâtirde sened aranmayacağı,
arandığı takdirde hemen her haberin âhâd seviyesine düşebileceği de göz önünde
bulundurulmalıdır. Kıraatlere gelince bunlar, pek çok ibadet ve muâmelât konusunda olduğu
gibi Kur’an tilâvetiyle ilgili icra ve telaffuz da tevâtüründe şüphe olmayan Kur’an metninin
ayrılmaz bir yönüdür. Çünkü Kur’an kendine has telaffuz ve edası olan bir kitaptır (Süyûtî, I,
250). Nitekim Hz. Peygamber’in bizzat kendisi ashaba Kur’an tilâvet etmiş, onlara okutmuş,
kendilerine kurrâ denilen sahâbîleri belde ve bölgelerde Kur’an muallimi olarak
görevlendirmiştir. Kur’an nüshalarını çoğalttıran Hz. Osman da bu nüshaları belli başlı
merkezlere Kur’an’ın eda keyfiyetini bilen kārîlerle göndermiştir. Resûl-i Ekrem’in Übey b.
Kâ‘b’a, “Allah bana Kur’an’ı sana okumamı emretti” demesi (yk. bk.), Kur’an’ın herkesin
istediği gibi okuyabileceği bir kitap olmadığının bir başka delilidir.
Kıraat imamlarının büyük çoğunluğunun I (VII) ve II. (VIII.) yüzyıllarda yaşaması,
bazılarının ashapla görüşmesi ve Mekke, Medine, Kûfe, Basra, Şam gibi çok sayıda sahâbînin
yaşadığı merkezlerde bulunması ve kendilerinden sonra kıraatleri yazılı hale gelinceye kadar
hadis ilmindeki tevâtür şartına uygun olarak çok sayıda râvi tarafından nakledilmiş olması
kıraatlerine olan güveni arttırmış, âdeta kıraatleri üzerinde sükûtî tevâtür ve icmâ
gerçekleşmiştir. Bu hususu ve buna benzer diğer hususları değerlendiren âlimlerin çoğunluğu
yedi kıraatin mütevâtir olduğunu söylemiştir (Ebû Şâme el-Makdisî, s. 173-174; Zerkeşî, I,
319). Yediyi ona tamamlayan üç kıraatin mütevâtir olduğunu ileri sürenler çoğunlukta olmakla
birlikte meşhur düzeyinde sahih olduğunu belirtenler de vardır. İbnü’l-Cezerî, Müncidü’l-
mukriîn adıyla gençlik yıllarında yazdığı eserinde meşhur on imamın kıraatlerinin bütün
unsurlarıyla mütevâtir olduğunu ileri sürmüş, med, imâle ve hemzenin teshîli gibi konulardaki
farklılıkları mütevâtir kabul etmeyen İbnü’l-Hâcib’i tenkit etmiş, kırâat-i seb‘a içinde sadece
imâle ve med gibi usule dair konularda değil ferş-i hurûfta da şâz unsurların bulunduğunu ileri
süren Ebû Şâme’yi de ağır bir dille eleştirmiştir (s. 15-16, 57-62; ayrıca bk. Zerkeşî, I, 319-
320). Yetişkinlik döneminde kaleme aldığı en-Neşr’de (I, 9-13) aynı konuyu ele alan İbnü’l-
Cezerî bu anlayışını yumuşatmış, mütevâtir yerine sahih kelimesini kullanmış, hatta önceki
görüşünde yanıldığını itiraf etmiştir.
b) Sahih Kıraatler. Kıraat ilminde sahih terimi genellikle iki anlamda kullanılmıştır. Birinci
anlama göre muttasıl ve güvenilir bir senedle Hz. Peygamber’e ulaşan, Hz. Osman’ın çoğaltıp
büyük şehirlere gönderdiği mushaflardan birine takdiren de olsa uyan, yine bir vecihle de olsa
Arap diline uygun düşen kıraatler âlimlerin ittifakıyla sahihtir. Burada sözü edilen senedin
mütevâtir veya meşhur olma zorunluluğu yoktur. Hz. Osman’ın mushafları arasında sayıları az
da olsa “vassâ-evsâ”, “enceytenâ-enceynâ” gibi farklı yazılan kelimelerin bulunması ve “ ،ملك
مالك، “ kelimelerinde görüldüğü üzere elifsiz yazıldıkları halde elif takdir edilerek ”الصلحات
-diye okunabilmesi gibi hususlar sebebiyle mushaflardan birine -takdiren de olsa ”الصالحات
kıraat vechinin uyması sıhhatinin şartlarından biri kabul edilmiştir. Kıraatin bir vecihle de olsa
195 Abdülhamit Birışık tarafından hazırlanarak Diyanet İslam Ansiklopedisinde (DİA, c. 25) “Kıraat” maddesi
olarak yayımlanan bu çalışma, tarafımızdan düzenlenerek buraya alınmıştır.
169
Arap diline uygun düşmesine gelince, bir kıraat diğer iki şartı taşımak kaydıyla Arap
kabilelerinin herhangi birinin lehçesine veya nahiv vecihlerinden herhangi birine uyuyorsa ister
fasih ister efsah olsun, ittifak veya ihtilâf edilen türden bulunsun sahih kabul edilmiştir (Mekkî
b. Ebû Tâlib, s. 39; İbnü’l-Cezerî, en-Neşr, I, 9-12). Sahih teriminin kullanıldığı ikinci anlama
göre güvenilir muttasıl sened ve Arap diline uygunluk şartlarını taşıdıkları halde Hz. Osman’ın
mushaflarına uymayan kıraatler de sahih kabul edilmiştir. Ancak üzerinde icmâ edilen
mushaflara uymadıkları için bu tür kıraatlerin okunması câiz görülmemiştir (İbnü’l-Cezerî,
Müncidü’l-mukriîn, s. 16-17). Bu okuyuşlar Hz. Peygamber’in yedi harf ruhsatının bir sonucu
olup kendilerinden bu tür sahih kıraatlerin rivayet edildiği sahâbîler arasında Hz. Osman, Hz.
Ali, Abdullah b. Mes‘ûd, Übey b. Kâ‘b, Ebü’d-Derdâ, Zeyd b. Sâbit ve Ebû Mûsâ el-Eş‘arî gibi
isimler yer almıştır. Mütevâtir veya meşhur olarak nitelendirilen on kıraat genelde sahih
kategorisi içerisine girerse de üç temel şartı taşımayan bir kıraat vechi yedi veya on kıraat
imamından da gelse şâz kabul edilir (İbnü’l-Cezerî, en-Neşr, I, 9-10).
c) Şâz Kıraatler. Sıhhat şartlarından en az birini taşımayan kıraat şâz kabul edilmiştir. Şâz
kıraatlerin de kendi içlerinde dereceleri vardır. Arap diline uygunluk şartının eksik olması veya
mushaflardan birine uymaması durumunda kıraat yedi harf ruhsatı göz önünde bulundurularak
bazı maksatlar için kullanılabilir. Ancak muttasıl sened şartını taşımayan kıraat uydurma
(mevzû) durumuna düşeceğinden terkedilir. Mushaflara ve Arap diline uygunluk şartını taşıdığı
halde senedindeki ricâli sika olmayan kıraatler için de şâz tanımlaması yapılmıştır. Yedi veya
on kıraatten olmadığı halde sahih kıraatin üç şartını taşıyan kıraatleri sahih kabul etme
yönündeki eğilim güçlüdür. Çünkü bu okuyuşlar reddedildiği takdirde yedi veya onlu sistem
içinde yer alan ihtilâfların kabul edilmesi anlamsız hale gelir (a.g.e., I, 9). Şâz kıraatler
namazlarda ve ibadet maksadıyla okunmaz (Zerkeşî, I, 332-333); ancak bazı fıkhî meselelerin
çözümünde ve Arap dilinde şâhid olarak kullanılabilir (Süyûtî, I, 256). On dörtlü tasnif içinde
yer alan İbn Muhaysın, Yezîdî, Hasan-ı Basrî ve A‘meş’in kıraatleri ulemânın ittifakı ile şâz
olarak adlandırılmıştır. Kur’an’ın aslından olmayıp sahâbe tarafından tefsir maksadıyla
âyetlerin arasına yazılan ve bazılarınca Kur’an’dan olduğu zannedilen müdrec kıraatleri de şâz
tanımı içinde değerlendirmek gerekir. Sa‘d b. Ebû Vakkās’ın وله اخ اواخت (en-Nisâ 4/12) âyetine
ve في مواسم الحج âyetine (el-Bakara 2/198) ليس عليكم جناح ان تبتغوا فضال من ربكم İbn Abbas’ın ,من أم
İbnü’z-Zübeyr’in ولتكن منكم امة يدعون الى الخير ويأمرون بالمعروف (Âl-i İmrân 3/104) âyetine ويستعينون
.ilâvesi gibi kıraatler müdrecin belirgin örneklerindendir (Süyûtî, I, 243) باهلل على ما أصابهم
d) Mevzû Kıraatler. Hiçbir aslı olmadığı halde uydurma bir senedle birilerine nisbet
edilerek nakledilen kıraatler vardır ki bunların en meşhur örneklerini Ebü’l-Fazl Muhammed b.
Ca‘fer el-Huzâî’nin (ö. 408/1017) Ebû Hanîfe’ye nisbet ederek bir araya getirdiği kıraatler
oluşturur. Ebü’l-Kāsım el-Hüzelî ve başkalarının da rivayet ettiği bu kıraatler içinde yer alan
en bâriz örnek, “Kulları içinde ancak âlimler Allah’tan -gereğince- korkar” (Fâtır 35/28)
meâlindeki âyette yer alan “هللا” lafzının fâil yapılarak merfû okunması ve Allah’ın âlimlerden
korktuğunun ifade edilmesidir (İbnü’l-Cezerî, en-Neşr, I, 16; Ğâyetü’n-Nihâye, II, 110).
Kıraatlere Aykırı Yaklaşımlar: Bazı şarkiyatçılar Kur’an’ın otantikliği ve menşei
bağlamında kıraatler üzerinde durmuş ve kıraatlerin güvenilirliği konusunu tartışmıştır. Alman
şarkiyatçısı Theodor Nöldeke ilk çalışmalarını Kur’an’ın kaynağı problemine ayırmış, daha
sonra Geschichte des Qorans adlı eserini yazarak (Göttingen 1860) onun oluşum sürecinin
bütün safhalarını beşerî gayretler üzerine oturtmuştur. Talebesi Friedrich Schwally hocasının
bu çalışmasını tamamlamak maksadıyla yeniden düzenlemiş ve iki cilt halinde yayımlamıştır
(Leipzig 1909, 1919). Gotthelf Bergsträsser ise esere bir bölüm ve bir cilt daha eklemiştir
(Königsberg 1926). Ignaz Goldziher’e göre Kur’an ilâhî kaynaklı bir kitap olmadığı gibi (krş.
Wherry, s. 107-110; Selections from the Koran, s. 131-186) kıraatler de sağlam bir esasa
dayanmamakta, daha çok Arap yazısının karakterine bağlı olarak âlimlerin tercihlerinden ibaret
bulunmaktadır. Kur’an, Hz. Muhammed’in ölümünden sonra oluşturulan ve sübûtu konusunda
ciddi şüpheler bulunan bir kitaptır. Mushaflar arasındaki farklar ve kıraatler bunun en açık
170
delilidir (DİA, XIV, 109). Esas itibariyle Nöldeke ve Goldziher’le aynı düşünceleri paylaşan
Gotthelf Bergsträsser, İbn Hâleveyh’in Muhtasar fî şevâzzi’l-Ķur’ân’ını ve İbnü’l-Cezerî’nin
Ğâyetü’n-Nihâye’sini, Otto Pretzl, Ebû Amr ed-Dânî’nin et-Teysîr’ini ve Arthur Jeffery, İbn
Ebû Dâvûd’un Kitâbü’l-Mesâhif’ini neşrederek bu düşüncelerini hayata geçirmeye bir
başlangıç yapmışlardır. Jeffery, hocası Bergsträsser ile, 1926 yılında Kur’an metninin tarihî
gelişimine dair bir çalışma için geniş bir Kur’an arşivi oluşturma kararı aldıklarından ve onun
ölümüyle talebesi Otto Pretzl’in Münih’te eski Kur’an nüshaları ve kıraat materyalleriyle ilgili
Bavarian Academy’ye bağlı olarak bir arşiv oluşturduğundan bahsetmekte, burada eski kûfî
Kur’an nüshalarının fotoğraf ve kopyalarının bulunduğunu söylemektedir (Materials for the
History of Text of the Qur’ân, s. VII). Maksadı açıkça belli olan bu proje II. Dünya Savaşı’nda
arşiv tahrip edildiğinden tamamlanamamıştır (Chaudhary, XII/2 [1995], s. 171). Özellikle
Jeffery, projenin sonuçsuz kalmasından sonra da çalışmalarını sürdürerek mevcut mushafın
güvenilirliğinin tartışmalı olduğu tezini ortaya koymaya çalışmış, üzerinde icmâ bulunan bir
mushaf olduğu ve bu mushafın oluşum süreciyle ilgili olarak sağlam veriler bulunduğu halde
bunları değerlendirme dışı tutmuş, bazı şahsî nüshalardaki farklılıkları öne çıkarıp bilimsel
objektiflikten uzaklaşmış, yazdığı diğer kitap ve makalelerde de bu yaklaşımını sürdürmüştür
(DİA, XXIII, 578-579; Chaudhary, XII/2 [1995], s. 170-184). Son yıllarda Hz. Muhammed’in
ilâhî mesaj alan bir peygamber olabileceği yolunda bazı düşünceler (Watt, s. 79-80) ve kitabı
Fransızca’dan el-Ķur’ân ve ‘ilmü’l-Kırâe adıyla çevrilen (trc. Münzir İyâşî, Beyrut 1996)
Jacques Berque gibi konuyu objektif değerlendirenler olmaktaysa da şarkiyatçıların temel
yaklaşımı değişmemiştir (iddialar ve cevapları için bk. Sirâceddin en-Neşşâr, neşredenlerin
girişi, I, 23-40; Denffer, s. 158-164; Cerrahoğlu, XXXI [1989], s. 95-136; Chaudhary, XII/2
[1995], s. 170-184).
Kıraatlerin Eğitim ve Öğretimi: Kur’ân-ı Kerîm’in temel özelliklerinden biri de güzel
sesle ve kendine has eda ile okunan bir kitap olmasıdır. Bunun kaynağı bizzat Kur’an’ın kendisi,
aynı doğrultudaki nebevî uygulama ve sonraki dönemlerde görülen tatbikattır. İlk vahyin
“ikra’” (oku) şeklinde gelmesi, ardından gerek kıraat gerek tertîl (ağır ağır ve dikkatlice okuma)
(el-Furkān 25/32; el-Müzzemmil 73/4) gerekse tilâvet (sesli ve nağmeli okuma) (el-Bakara
2/129) kelimeleri kullanılarak verilen emirler Hz. Peygamber’e, vahyin okunuşunu Cebrâil’den
takip etme yanında güzel okuma ve ümmetine öğretme görevini de vermiştir. Nitekim Resûl-i
Ekrem’in Übey b. Kâ‘b’a hitaben “Allah bana Kur’an’ı sana okutmamı emretti” ve, “Allah,
‘Lem yekünillezîne keferû’ sûresini sana okumamı bana emretti” meâlindeki hadisleri
(Müsned, III, 130, 137, 185, 218, 233, 273, 284; Buhârî, “Tefsîr”, 98, “Menâķıbü’l-enśâr”, 16;
Müslim, “Salâtü’l-müsâfirîn”, 39, “Fezâilü’ś-sahâbe”, 23; Tirmizî, “Menâķıb”, 33) bunu açık
olarak ortaya koymaktadır. Resûlullah’ın Kur’an’ı ashabına ağır ağır okuması, ashaptan tertîl
üzere ve güzel sesle okuyanları övmesi kıraat eğitim ve öğretiminin temellerini oluşturmuştur.
Bu eğitim ve öğretimde ağırlıklı olarak semâ (kıraati hocadan dinleyerek alma), müşâfehe
(kıraati bizzat hocanın yakınında bulunarak onun ağzından alma ve gerekirse ona okuma ve
tashih ettirme) ve arz (arza) (bir hocanın huzurunda ona ezberden veya mushaftan okuyarak
kıraat dinletme) metotları uygulanmaktadır ki bunların hepsi Hz. Peygamber’e dayanır. Ashap
Resûlullah’tan bu metotlarla Kur’an öğrenmiş ve başkalarına öğretmiş (Müsned, I, 374, 380,
433; Buhârî, “Fezâilü’l-Ķur’ân”, 32; İbn Mücâhid, s. 48), kıraat öğrenmenin İslâm ümmetine
farz-ı kifâye olduğu söylenmiştir (İbnü’l-Cezerî, Müncidü’l-muķriîn, s. 14).
Resûlullah Kur’an’ı Cebrâil’den semâ usulüyle almış (el-Kıyâme 75/17), arz metoduyla ona
okumuş (Buhârî, “Fezâilü’l-Ķur’ân”, 7), ashap da kendisinden aynı metotlarla Kur’an okumayı
öğrenmiştir. Hz. Peygamber’in vefatından sonra ana dilleri olan Arapça’ya ve onun seslendiriliş
keyfiyetine hâkim olan ashap bunu öğretirken bir sıkıntı yaşanmamışsa da Kur’an’ı onlardan
dinleyen herkesin lafızları aynı doğrulukta almış olması düşünülemez. Bu sebeple eda
keyfiyetini en iyi biçimde alanlar toplum içinde yavaş yavaş temayüz etmiş, bunlardan
okuyanlar da kendi içlerinde tabakalara ayrılmıştır. Tedvin süreci tamamlanan kıraatler
171
başlangıçtan itibaren ifrad / infirad usûlüne göre okutulup öğretilmiş, diğer bir ifadeyle talebe
bir kıraatte hatim yapmadan diğerine geçirilmemiştir. İbnü’l-Cezerî’nin beyanına göre ifrad
usulü IV. (X.) yüzyılın sonlarına kadar devam etmiş, bu yıllardan itibaren indirâc usulü (bir
okuyuşta birden fazla kıraati cemederek okuma metodu) uygulanmaya başlanmıştır
(Müncidü’l-mukriîn, s. 12-14). İndirâc metodunda dikkat edilecek en önemli husus, okumaya
geçmeden önce talebenin bütün kıraatleri ifrad üzere öğrenmesi, kıraat ve resm-i hatta dair birer
kitabı ez-berlemesi, tecvidi ve harflerin sıfat ve mahreclerini öğrenip uygulayabilmesidir.
Kıraat vecihlerini cemederken uygunsuz yerlerde durmamaya ve uygun olmayan yerlerden
başlangıç yapmamaya dikkat edilmelidir. Bazı müteahhir kurrânın yaptığı gibi kıraat
farklılıklarını kelime kelime okuyarak göstermek bid‘attır (a.g.e., s. 12-13). İndirâc metodunun
uygulanmasındaki asıl amaç eğitimi kolaylaştırmak ve zaman kazanmaktır. Kıraat öğretiminde
bazı kitapların yaygın şekilde esas alındığı ve ders kitabı olarak takip edildiği görülmektedir.
Seb‘a tarikinde Dânî’nin et-Teysîr’i ve Şâtıbî’nin Ĥırzü’l-emânî’si, aşere tarikinde İbnü’l-
Cezerî’nin Taĥbîrü’t-Teysîr’i bilhassa meşhurdur.
Diğer İlimlerle İlişkisi: Kıraatlerin Arap dili, tefsir, hadis, fıkıh, kelâm ve tasavvuf gibi
ilimlerle yakından ilgisi vardır. Arap dili bunların içinde kıraatle daha çok ilişkili olanıdır.
Çünkü kıraat farklarının büyük çoğunluğu aynı zamanda anlamı değiştirmekte veya Kureyş
dışında bir kabilenin kullanışını ortaya koymaktadır. Kıraat-Arap dili ilişkisindeki en önemli
nokta, kıraatlerin sonradan oluşan Arap dili kurallarına göre değerlendirilip
değerlendirilmeyeceğidir. Özellikle Basra ve Kûfe dil mekteplerinin oluşmasının ardından bu
mekteplere mensup dil âlimleri bazı kıraatlerin Arap dili kurallarına uymadığını, fasih
olmadığını veya harflerin birbirine idgamı gibi hususlarda yanlışlar yapıldığını ileri sürerek
kıraat imamlarını eleştirmişlerdir. Zemahşerî, Asmaî, Zeccâc, Ferrâ gibi dilciler, kıraatlerden
bir kısmının imamların şahsî tercihi olduğunu ve Hz. Peygamber’e kadar varan bir senedi
bulunmadığını ileri sürmüşlerdir. Özellikle Zemahşerî’nin kıraatleri tevkīfî değil ihtiyarî ve
ictihadî olarak adlandırması ve birtakım kıraatlerin nahivcilerin ıstılahlarına uymadığını
söylemesi büyük tepki uyandırmıştır. Meselâ bu dilciler, Hamza b. Habîb’in “ve’l-erhâmi” (en-
Nisâ 4/1) ve “bi-muşriħiyyi” ile (İbrâhîm 14/22) Ebû Amr’ın “râ”yı “lâm”a idgam ederek
okuduğu “yaġfilleküm”ü (Nûh 71/4) hatalı okuyuş olarak kabul ederler. Zeccâc da nahivcilerin
icmâını ileri sürerek “râ”nın “lâm”a idgamını uygun görmez (Zerkeşî, I, 321-322; Tâhir b. Âşûr,
sy. 16 [2001], s. 266; konunun tartışması için bk. Sirâceddin en-Neşşâr, neşredenlerin girişi, I,
14-20). İbn Hâleveyh meseleye daha farklı biçimde yaklaşır ve kıraatlerde dilcilerin hatalı
dediği birçok hususun aslında Arap dilinin kendisinde var olduğunu ortaya koyar ve Kur’an’ın
kendine özgü bir dili ve üslûbu bulunduğunu ifade eder (örnekler için bk. Güler, sy. 9 [2000],
s. 402-407).
Tefsir ilmiyle ilişkisi bakımından kıraatleri iki kısma ayırmak mümkündür. Meddin
mertebeleri, imâleler, tahfif, teshil, tahkik, cehr, hems ve gunne gibi harf ve harekelerin
telaffuzundaki ihtilâfların tefsir ilmiyle bir ilgisi yoktur. Tefsiri ilgilendiren kıraat farkları
“melik-mâlik” (el-Fâtiha 1/4), “nünşiruhâ-nünşizühâ” (el-Bakara 2/259) gibi kelimenin
yapısıyla ilgili olan okuyuşlar ve yorumu etkileyen ihtilâflardır. Müfessirin tefsire etki eden
kıraat farklarını açıklayarak âyetlerin bu türlü okunuşlarında mevcut anlam zenginliğini
okuyucusuna ulaştırması gerekir (Tâhir b. Âşur, sy. 16 [2001], s. 259-263, 270-271, 276).
Süyûtî, müfessirin bilmesi gereken ilimleri sayarken sahâbenin kıraat farklılıklarına göre
yaptığı tefsirleri bilmenin zaruret ve önemine işaret etmiş, sahâbenin birbirine zıtmış gibi
görünen tefsirlerinin sebebinin çok defa bu nevi kıraat farkları olduğuna dikkat çekmiştir (el-
İtkân, II, 1217). Müfessirler kıraat farkları üzerinde önemle durmuş, bazıları eserlerinde kıraat
farkları için başlıklar ve bölümler ayırmışlardır (örnekler için bk. Muhammed b. Ömer b. Sâlim
Bazmûl, I, 75, 369 vd.; M. Ali Hasan Abdullah, sy. 35 [1992], s. 185-246).
Kıraat farkları fıkıh ilmini genellikle iki açıdan ilgilendirir. Bunlardan ilki, üç temel şartı
taşımayan kıraatlerle bu şartları taşıdığı halde üzerinde icmâ bulunmayan kıraatlerin
172
namazlarda okunup okunmayacağı, okunduğu takdirde namazın bozulup bozulmayacağıyla
ilgilidir. Meselâ İmam Mâlik “fes‘av ilâ źikrillâh” (el-Cum‘a 62/9) ibaresinin “femdû ilâ
zikrillâh”, “ta‘âmü’l-esîm” (ed-Duhân 44/44) ibaresinin “ta‘âmü’l-yetîm” ve “ta’âmü’l-fâcir”
şeklinde okunmasını uygun görmekle birlikte bunun namaz dışında geçerli olacağını, aksi
takdirde bu kıraatlerle namaz kılanın arkasında namaz kılınmayacağını bildirmiştir (Zerkeşî, I,
222; İbnü’l-Cezerî, en-Neşr, I, 14-15). Diğer husus ise kıraat farklarının fıkhî konularda delil
olarak kullanılıp kullanılmayacağıdır. Üzerinde icmâ olan yedi ve on kıraatten birinde bulunan
bir okuyuşla herhangi bir fıkhî konunun temellendirilmesinde bir sakınca bulunmamaktadır.
Sahih olup da şöhret bulmayan bir kıraat için aynı şeyi söylemek mümkünse de buna dayalı
olarak verilen hüküm tartışmaya açıktır. Şâz kıraatler daha çok başka delillerin yardımıyla
verilen hükümleri desteklemek için kullanılmış, sadece bunların üzerine hüküm bina
edilmemiştir. Kıraat farklılıklarının değişik fıkhî sonuçlar meydana getirmesi tabiidir. Nitekim
örnek olarak Nisâ sûresindeki (4/43) “lâmestüm” ibaresinin Hamza b. Habîb, Kisâî ve Halef b.
Hişâm tarafından “lemestüm” şeklinde, Bakara sûresindeki (2/222) “hattâ yathurne” ibaresinin
aynı kāriler tarafından “hattâ yattahharne” olarak okunması anlamı değiştirmekte ve farklı iki
fıkhî sonuç doğurmaktadır (Zerkeşî, I, 326-327; geniş bilgi için bk. Sabrî Abdurraûf M.
Abdülkavî, Eŝerü’l-Kırâe, tür.yer.). Kıraat İlmi Literatürü: Gerek oluşum tarihinin eskiliği gerekse içindeki farklılıkların çokluğu
sebebiyle kıraatlere dair tartışmalar ve kıraat ihtilâfları çok sayıda kitaba konu olmuş ve geniş bir
literatür oluşmuştur. a) İlk Telifler: Kıraat ilmiyle ilgili ilk eserin İbn Ya‘mer’e (89/708 [?]) ait el-Kırâe
olduğu ve eserin Vâsıt’ta yazıldığı ileri sürülmüştür (İbn Atıyye el-Endelüsî, s. 275; Sezgin, I, 145-172).
İkinci eserin Ebân b. Tağlib (ö. 141/758) tarafından kaleme alınan Kitâbü’l-Kırâât olduğu
anlaşılmaktadır (İbnü’n-Nedîm, s. 276). Kastallânî ise Ebû Ömer Hafs ed-Dûrî için (ö. 248/862 [?])
“kıraatleri ilk toplayan kişi” demiştir (Letâifü’l-işârât, I, 101). Mukātil b. Süleyman, Ebû Amr b. Alâ,
Hamza b. Habîb, Ya‘kūb el-Hadramî ve Vâkıdî’nin de kıraat konusunda eser yazan ilk müellifler
arasında bulunduğu kaydedilir (İbnü’n-Nedîm, s. 38). Ebû Ubeyd Kāsım b. Sellâm’ın (ö. 224/838)
Kitâbü’l-Kırâât’inin sahanın ilkleri arasında olduğu konusunda ittifak vardır. Kıraatlerle doğrudan ilgisi
bulunan “ihtilâfü’l-mesâhif”e dair teliflerin tarihi de oldukça eskidir. İbnü’n-Nedîm bu konuda Kisâî,
Halef b. Hişâm, İbn Âmir, Ferrâ ve İbn Ebû Dâvûd es-Sicistânî gibi âlimlerin kitaplarından söz
etmekteyse de (el-Fihrist, s. 38-39) bunlardan sadece İbn Ebû Dâvûd’un eseri günümüze ulaşmıştır
(Kitâbü’l-Mesâhif, nşr. Arthur Jeffery, Kahire 1355/1936). Ebû Ubeyd eserinde yirmi beş kadar imamın
kıraatini bir araya getirmiş, Ahmed b. Cübeyr el-Kûfî, belli başlı merkezlerin her birinden beş imamın
kıraatine yer verdiği bir kitap yazmış, onu yirmi kıraati konu alan eseriyle İsmâil b. İshak el-Mâlikî takip
etmiş, daha sonra İbn Cerîr et-Taberî ve Ebû Bekir Muhammed b. Ahmed ed-Dâcûnî yirminin üzerinde
imamın kıraatini derledikleri eserlerini kaleme almışlardır (İbnü’l-Cezerî, en-Neşr, I, 33-34). Onları bu
konuda Kitâbü’s-Seb‘a’sıyla İbn Mücâhid takip etmiştir. Bu kitap kıraat ilmi tarihinde önemli bir dönüm
noktası olarak kabul edilir. Daha sonra yedi imamı ve kıraatlerini konu alan pek çok eser yazılmış olup
bunlardan bir kısmına aşağıda işaret edilmiştir.
b) Yedi Kıraatle İlgili Eserler: İbn Mücâhid, Kitâbü’s-Seb‘a (nşr. Şevkī Dayf, Kahire 1980); İbn
Hâleveyh, el-Ĥücce fi’l-Kırââti’s-seb‘ (nşr. Abdülâl Sâlim Mekrem, Küveyt 1990, 1417/1996); Ebû Ali
el-Fârisî, el-Hücce li’l-kurrâi’s-Seb‘a (nşr. Muhammed Bedreddin Kahvecî - Beşîr Cüveycâtî, I-VI,
Beyrut 1404-1413/1984-1993); Mekkî b. Ebû Tâlib, el-Keşf ‘an vücûhi’l-Kırââti’s-seb’ ve ‘ilelihâ ve
ĥucecihâ (nşr. Muhyiddin Ramazan, I-II, Dımaşk 1394/1974; Beyrut 1984, 1987); Dânî, et-Teysîr fi’l-
Kırââti’s-seb’ (nşr. Otto Pretzl, İstanbul 1930), Câmi ‘u’l-beyân fi’l-Kırââti’s-seb’ (nşr.
Abdülmüheymin Tahhân, Mekke 1988); İsmâil b. Halef es-Sarakustî, el-’Unvân fi’l-Kırââti’s-seb’ (nşr.
Züheyr Gāzî Zâhid - Halîl Atıyye, Beyrut 1986); İbn Şüreyh, el-Kâfî fi’l-Kırââti’s-seb’ (nşr. Ahmed
Mahmûd Abdüssemî‘, Beyrut 1421/2000); Sefâkusî, Ġayŝü’n-nef’ fi’l-Kırââti’s-seb’ (Beyrut 1981);
İbnü’l-Bâziş, el-İknâ’ fi’l-Kırââti’s-seb’ (nşr. Abdülmecîd Katâmiş, I-II, Dımaşk 1403/1983); Şâtıbî,
Hırzü’l-emânî ve vechü’t-tehânî (Kahire 1876; Beyrut 1981; Tanta 1991).
c) On Kıraatle İlgili Eserler: İbn Mihrân en-Nîsâbûrî, el-Ġāye fi’l-ķırââti’l-‘aşr (nşr. Muhammed
Gıyâs el-Canbâz, Riyad 1405/1985, 1411/1990), el-Mebsûŧ fi’l-ķırââti’l-‘aşr (nşr. Sübey‘ Hamza el-
Hâkimî, Dımaşk 1401/1980); Mübârek b. Hasan eş-Şehrezûrî, el-Misbâhu’z-zâhir fi’l-ķırââti’l-‘aşri’l-
bevâhir (Zerkeşî, I, 318); Ebü’l-Alâ el-Hemedânî, Ğâyetü’l-ihtisâr fi’l-ķırââti’l-‘aşr li-e’immeti’l-emśâr
173
(nşr. Eşref Muhammed Fuâd Tal‘at, I-II, Cidde 1414/1994); İbnü’l-Vecîh, el-Kenz fi’l-ķırââti’l-‘aşr
(nşr. Henâ el-Hımsî, Beyrut 1419/1998); İbnü’l-Cezerî, en-Neşr fi’l-ķırââti’l-‘aşr (nşr. Muhammed
Ahmed Dehmân, I-II, Dımaşk 1345; nşr. Ali Muhammed ed-Dabbâ‘, I-II, Kahire, ts. [el-Mektebetü’t-
Ticâriyyetü’l-Kübrâ], 1976; Beyrut 1940, 1985), Tayyibetü’n-Neşr fi’l-ķırââti’l-‘aşr (nşr. Hasan et-
Tûhî, Kahire 1282, 1302 [mecmua içinde, taşbaskı], 1307, 1308; nşr. Ali ed-Dabbâ‘, Kahire 1354/1935
[İtĥâfü’l-berere fi’l-Kırâât ve’r-resm ve’l-ây ve’t-tecvîd adlı mecmua içinde, s. 168-263]), Taķrîbü’n-
Neşr fi’l-ķırââti’l-‘aşr (nşr. İbrâhim Atve İvaz, Kahire 1381/1961, 1412/1992), Taĥbîrü’t-Teysîr fî
Kırââti’l-e’immeti’l-’aşere (nşr. Abdülfettâh el-Kādî - Muhammed Sâdık Kamhâvî, Kahire 1392/1972;
Beyrut 1404/1983).
d) Şâz Kıraatlerle İlgili Eserler. İbn Hâleveyh, Muhtasar fî Şevâzzi’l-Ķur’ân min Kitâbi’l-l-Bedî’
(nşr. G. Bergsträsser, Kahire 1934; Beyrut, ts. [Âlemü’l-kütüb]); İbn Cinnî, el-Muĥteseb fî tebyîni
vücûhi şevâzzi’l-Kırâât ve’l-îżâĥi ‘anhâ (nşr. Ali en-Necdî Nâsıf v.dğr., I-II, Kahire 1994); Ebü’l-Bekā
el-Ukberî, İmlâ’ü mâ menne bihi’r-raĥmân ‘an vücûhi’l-i’râb ve’l-Kırâât fî cemî’i’l-Ķur’ân (nşr.
İbrâhim Atve İvaz, I-II, Kahire 1303/1888; I-II, Kahire 1969; Beyrut 1979); İbnü’l-Cezerî, Nihâyetü’l-
berere fi’l-Kırââti’ŝ-ŝelâŝ ez-zâide ‘ale’l-’aşere (el-Kırââtü’ş-şâźźe) (Süleymaniye Ktp., Hüsrev Paşa,
nr. 5, vr. 1-14; Nuruosmaniye Ktp., nr. 1248, vr. 1-21); Bennâ, İtĥâfü fużalâ’i’l-beşer bi’l-Kırââti’l-
erba’ate ‘aşer (nşr. Şa‘bân Muhammed İsmâil, I-II, Beyrut 1987; nşr. Ali Muhammed ed-Dabbâ‘, Kahire
1359/1940).
e) Kıraatle İlgili Diğer Eserler. Muhammed b. Ahmed el-Ezherî, Kitâbü Me’âni’l-Kırâât (nşr. Avd
b. Hamd Kavezî - Îd Mustafa Dervîş, I-III, [baskı yeri yok] 1412/1991 [Dârü’l-maârif]); Ebü’l-Hasan
İbn Galbûn, et-Teźkire fi’l-Kırââti’ŝ-ŝemân (nşr. Eymen Rüşdî Süveyd, I-II, Cidde 1991; nşr.
Abdülfettâh Buhayrî İbrâhim, Kahire 1991); Mekkî b. Ebû Tâlib, el-İbâne ‘an me’âni’l-Kırâât (nşr.
Muhyiddin Ramazan, Dımaşk 1979; nşr. Abdülfettâh İsmâil Şelebî, Mekke 1405/1985); Dânî, el-
Müktefâ fi’l-vaķf ve’l-ibtidâ (nşr. Câyid Zeydân Muhlif, Bağdad 1983; nşr. Yûsuf Abdurrahman
Mar‘aşlî, Beyrut 1984), el-İdġāmü’l-kebîr fi’l-Ķur’ân (nşr. Züheyr Gāzî Zâhid, Beyrut 1993); Ebû
Ma‘şer et-Taberî, et-Telħîś fi’l-kırâ’âti’ŝ-ŝemân (nşr. Muhammed Hasan Akîl Mûsâ, Cidde 1412/1992);
İbn Ebû Meryem, el-Mûđaĥ fî vücûhi’l-Kırâât ve ‘ilelihâ (nşr. Ömer Hamdân el-Kübeysî, I-III, Cidde
1414/1993); Alemüddin es-Sehâvî, Cemâlü’l-ķurrâ’ ve kemâlü’l-iķrâ’ (nşr. Ali Hüseyin Bevvâb, I-II,
Mekke 1987; nşr. Abdülkerîm Zübeydî, Beyrut 1413/1993); Ebû Şâme, el-Mürşidü’l-vecîz ilâ ‘ulûm
tete’alleķu bi’l-Kitâbi’l-’azîz (nşr. Tayyar Altıkulaç, Beyrut 1395/1975; Ankara 1406/1986); İbnü’l-
Cezerî, Müncidü’l-mukriîn ve mürşidü’t-tâlibîn (Kahire 1350, 1977; Beyrut 1400/1980); Kastallânî,
Letâifü’l-işârât li-fünûni’l-Kırâât (nşr. Âmir Seyyid Osman - Abdüssabûr Şâhin, Kahire 1392/1972);
İsmâil Hakkı b. Abdurrahman el-Kastamonî, ‘İlmü’t-taķrîb (Süleymaniye Ktp., Yazma Bağışlar, nr.
297/1-5); Ahmed Beyli, el-İhtilâf beyne’l-Kırâât (Beyrut, ts. [Dârü’l-cîl]); Abdülfettâh Paluvî,
Zübdetü’l-’irfân (İstanbul, ts. [Hilal Yayınları]); Mahmûd Halîl el-Husarî, Aĥsenü’l-eŝer fî târîħi’l-
kurrâi’l-erba’ate ‘aşer (Kahire, ts. [Şeriketü’ş-Şemerli]); Muhammed Ahmed Hâtır, Ķırâ’atü ‘Abdillâh
b. Mes’ûd: mekânetühâ mesâdiruhâ iĥśâ’ühâ (Kahire 1990); Hind Şelebî, el-Kırâât bi-İfrîķıyye (Tunus
1983); Hüseyin Atvân, el-Kırââtü’l-Ķur’âniyye fî bilâdi’ş-Şâm (Beyrut, 1990).
174
Uygulamalar
175
Uygulama Soruları
176
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Tashîh-i hurûf, Kur’an-ı Kerim’i yüzünden ve ezberden güzel okuyabilmeyi öğreten en
güzel metottur. Bu bölümde bunu gerçekleştirmek amacıyla uygulamalı olarak namaz
dualarının okunmasına devam edildi.
Mülk suresinin 2-3. sayfası ezberden, Târık – A‘lâ surelerinin ise yüzünden okunması
yapıldı.
Medd-i munfasıl konusu işlendi. Peygamberler konusu ayetlerle açıklanmaya çalışıldı. Son
olarak da kıraat kavramı üzerinde duruldu.
177
Bölüm Soruları
1. Med harfi ile sebeb-i meddin (elıf) farklı kelimelerde bulunması hangı tecvid kaidesini
oluşturur?
f) Meddı lazım
g) Meddı muttasıl
h) Meddı munfasıl
i) Meddı arız
j) Meddı lın
عنده اال .2 kelimelerinde hangı tecvid uygulaması vardır?
a) Meddı lazım
b) Meddı muttasıl
c) Meddı munfasıl
d) Meddı arız
e) Meddı lın
3. Medd-i munfasıla başka hangi isim verilir?
f) Meddı vacıp
g) Meddı lazım
h) Meddı muttası
i) Medd-i câiz
j) Meddı lın
4. harfı medden sonra gelen sebebı med uzun elıf olursa hangı kural olusur?
f) Medd-i lazım
g) Meddı muttasıl
h) Meddı lın
i) Meddı arız
j) Meddı munfasıl
ب يرا ونذيرا وال تسئل عن اصحاب الجحيم انا ارسلناك .5 بالحق ayetinde
peygamberın hangı ozellıgı belırtılmıstır?
f) Gunluk yasantı
g) Korkutma
h) sevındırme
i) - Müjdeleyicilik, Uyarıcılık ve Tebliğ Görevi j) sakındırma
ى .6 اليكم جميعا الذى له ملك السموات واالرض ال اله اال هو قل يا ايها الناس ان رسول للاه
ayetinde peygamberın hangı ozellıgı belırtılmıstır?
f) Gunluk yasantı
g) Risâletinin Evrenselliği h) sevındırme
i) - Müjdeleyicilik, Uyarıcılık ve Tebliğ Görevi
j) sakındırma
7. Kaç kıraat mütevatir olarak kabul edilmektedir?
f) 4
178
g) 7
h) 5
i) 10
j) 9
8. Şâz Kıraati hangi ifade daha doğru tanımlamaktadır?
k) Sıhhat şartlarından en az birini taşıyan kıraat
l) Sıhhat şartlarından en az birini taşımayan kıraat
m) Sıhhat şartlarını taşımayan kıraat
n) Sıhhat şartlarından en az ıkısını taşımayan kıraat
o) Sıhhat şartlarından en az ıkısını taşıyan kıraat
9. Mevzû Kıraati hangi ifade daha doğru tanımlamaktadır?
f) Mutevatır kıraat
g) Sıhhat şartlarından en az birini taşımayan kıraat
h) Sıhhat şartlarını taşımayan kıraat
i) butunSıhhat şartlarını taşıyan kıraat
j) uydurma bir senedle birilerine nisbet edilerek nakledilen kıraatle
10. Asagıdakılerden hangısı yedi kıraatle ilgili eserlerdendır?
f) İbn Mücâhid, Kitâbü’s-Seb‘a g) Ebü’l-Alâ el-Hemedânî Ğâyetü’l-ihtisâr fi’l-ķırââti’l-‘aşr li-e’immeti’l-emśâr h) İbnü’l-Cezerî, Müncidü’l-mukriîn ve mürşidü’t-tâlibîn
i) Ebü’l-Hasan İbn Galbûn, et-Teźkire fi’l-Kırââti’ŝ-ŝemân
j) Taĥbîrü’t-Teysîr fî Kırââti’l-e’immeti’l-’aşere
179
1) c, 2) c, 3) d, 4) e, 5) d, 6) b, 7) b, 8) b, 9) e, 10) a
Cevaplar
180
10. MEDD-İ MUNFASIL
181
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
19. Bu bölümde Kur’an-ı Kerim’i mehâric-i hurûf ve tecvid kurallarına uygun olarak
okuyabilmenin yegane yolu olan tashîh-i hurûf çalışmasına namaz surelerinden Mâûn suresi ile
devam edip Asr, Tekâsür ve Kârı‘a Surelerinin tilaveti öğretilecektir.
20. Tecvid ilmiyle ilgili olarak medd-i munfasıl konusu ayrıntılı olara ele alınmaya
devam edecektir. Melekler konusu ayetlerle açıklanmaya çalışılacak ve daha sonra harf
kavramının incelenmesine geçilecektir.
182
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
28) Medd-i munfasıl kaç kısımda incelenebilir?
29) Medd-i munfasılda tûl okuyuşu kaç elif çekilir?
30) Medd-i munfasılda tavassut okuyuşu kaç elif çekilir?
183
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde
edileceği veya geliştirileceği
Medd-i Munfasıl
Bu ünite kazanımlarının
aşağıdaki şekilde olacağı
düşünülmektedir.
1. Tashih-i hurûf ile ağzın Arap
harf ve mahreçlerini düzgün
telaffuz edebilme imkanının
yanı sıra tecvid usullerine riayet
ederek güzel Kur’an okuma
kabiliyeti kazanma. 2. Namaz
surelerinden Mâûn suresinin
talim üzere okunuşu ayrıca Asr, Tekâsür ve Kârı‘a surelerinin
tahkik usulüyle tilaveti. 3.
Ğâşiye suresini yüzünden güzel
okuyabilme kabiliyetini edinme.
4. Medd-i munfasıl hakkında
detaylı bilgi sahibi olmak. 5.
Meleklere dair örnek ayetler
sunmak. 6. Harf kavramıyla
ilgili detaylı malümat edinmek.
Kur’an-ı Kerim’in güzel
okunabilmesinin yegane
yolunu teşkil eden tashih-i
hurûf çalışmasının namaz
duaları ve namaz sureleri
özelinde sesli bir şekilde
yapılması, Kur’an-ı Kerim’in
bazı surelerinin ezberlenmesi
ve bölümlerinin yüzünden
okunması, tecvid ilmiyle ilgili
bilgilerin örneklerle anlatımı ve
Kur’an kültürü ayetleri, hem
Kur’an-ı Kerim’i pratik şekilde
okuma becerisini kazandıracak
hem de okunma usullerinin
teorik anlamda daha iyi
anlaşılmasını
kolaylaştıracaktır. Kur’an
kültürü ayetleri ile de Kur’an-ı
Kerim hakkında daha kapsamlı
bilgi edinme fırsatı
sunulacaktır.
184
Anahtar Kavramlar
el-Etval
Tûl
Tavassut
Fevka’l-kasr
İbn-i ‘Âmir
Kisâî
Kâlûn
Dûrî
185
Giriş
Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma bilgi ve becerisi sadece metin okuma yoluyla elde
edilemez. Tecvid bilgisi teorik olarak öğrenilirken uygulaması üstadın huzurunda
gerçekleştirilir. Kavramsal olarak öğrenilen konuların nasıl uygulanacağını gösteren ve fem-i
mühsîn olarak tanımlanan üstad, öğrencinin hatalarını da bizzat şifahi olarak düzeltir. Bu metot
Rasulullah’tan (sav) günümüze intikal eden Kur’an öğrenme metodudur.
Dokuzuncu ünitede konuya güzel Kur’an okuyabilmenin yolunu açan klasik tashîh-i
hurûf uygulamasıyla devam ederek bu amacımızı gerçekleştirmeyi hedeflemekteyiz. Bunun
için de namaz surelerinden Mâûn suresini okuyacağız. Akabinde ezberlenmesi gereken Asr,
Tekâsür ve Kârı‘a surelerine yer verecek, yüzünden okunacak sure olarak da Ğâşiye suresini
tilavet eyleyeceğiz. İlaveten tecvid ilmine dair medd-i munfasıl konusunu ele alacağız. Kur’an
kültürü kapsamında Melekler konusunu ayetlerden getirilen delillerle inceleme konusu yapıp
harf kavramıyla ilgili detaylı bilgi sunmaya devam edeceğiz.
186
1.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık
1.1.1. Ezber
1.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Sureleri: Mâ‘ûn Suresi
الماعون﴾ سورة 107﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
ين ) لد با ب كذ ذي ي ل يت ا يدع اليتيم )1أرأ ذي ل لك ا فذ ( وال يحض 2(
كين ) لين )3على طعام المس التهم 4( فويل للمص ( الذين هم عن ص
(7( ويمنعون الماعون )6( الذين هم يراءون )5ساهون )
1.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: Hümeze, Asr, Tekâsür ve Kârı‘a Sureleri
Bu üniteden başlayarak dönem sonuna kadar Hümeze suresinden yukarıya doğru Duhâ
suresine kadarki surelerin ezbere tilâveti gerçekleştirilecektir.
الهمزةسورة ﴾ 104﴿حيم حمن الر الر بسم للا
ب أن ماله 2( الذي جمع ماال وعدده )1ويل لكل همز لمز ) ( يحس
5( وما أدراك ما الحطمة )4( كال لينبذن في الحطمة )3أخلده ) ( نار للا
د )7 )( التي تطلع على الفئد 6الموقد ) ( في عمد 8( إنها عليهم مؤص
( 9ممدد )(104) Hümeze Suresi
Mekke döneminde inmiştir. 9 âyettir. Hümeze, insanları arkadan çekiştiren, ayıplayan kimse
demektir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1, 2. Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay
eden her kişinin vay hâline!
3. O, malının, kendisini ebedîleştirdiğini sanır.
4. Hayır! Andolsun ki o, Hutâme’ye atılacaktır.
5. Bilir misin nedir Hutame?
6, 7. O, Allah’ın, yüreklere işleyen tutuşturulmuş ateşidir.
8, 9. Şüphesiz uzatılmış direkler arasında (bağlı oldukları hâlde) ateş onların üzerine
kapatılacaktır. العصرسورة ﴾ 103﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
ر ) ر )1والعص ان لفي خس نس آمنوا وعملوا ( إال الذين 2( إن ال
بر ) وتواصوا بالص الحات وتواصوا بالحق (3الص(103) Asr Suresi
Mekke döneminde inmiştir. 3 âyettir. Asr, çağ, ikindi vakti, uzun zaman demektir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1, 2. Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir.
187
3. Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, irbirlerine
sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir).
التكاثرسورة ﴾ 102﴿حيم حمن الر الر بسم للا
وف تعلمون )2( حتى زرتم المقابر )1ألهاكم التكاثر ) ( ثم 3( كال س
( 6( لترون الجحيم )5( كال لو تعلمون علم اليقين )4كال سوف تعلمون )
( 8ألن يومئذ عن النعيم )( ثم لتس 7ثم لترونها عين اليقين )(102) Tekâsür Suresi
Mekke döneminde inmiştir. 8 âyettir. Tekâsür, mal, mülk ve çoluk çocuğun çokluğuyla
övünmek demektir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1, 2. Çoklukla övünmek sizi, kabirlere varıncaya (ölünceye) kadar oyaladı.1
3. Hayır; ileride bileceksiniz!
4. Hayır, Hayır! İleride bileceksiniz!
5. Hayır, kesin olarak bir bilseniz..
6. Andolsun, o cehennemi muhakkak göreceksiniz.
7. Yine andolsun, onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz.
8. Sonra o gün, nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz?
القارعةسورة ﴾ 101﴿حيم حمن الر الر بسم للا
عة ) قار عة )1ال قار ما ال عة )2( قار ما ال ما أدراك ( يوم يكون 3( و
كالفراش المبثوث ) اس ن كالعهن المنفوش )4ال بال ا 5( وتكون الج م فأ )
ا من خفت موازينه ( وأ 7( فهو في عي ة راضية )6من ثقلت موازينه ) م
ه هاوية )8) ( 11( نار حامية )10( وما أدراك ما هيه )9( فأم(101) Kâri’a Suresi
Mekke döneminde inmiştir. 11 âyettir. “Kâri’a”, vuran, çarpan, kapıyı çalan, yürekleri
hoplatan şey demektir. Burada, kıyamet gününü ifade etmektedir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Yürekleri hoplatan büyük felaket!
2. Nedir o yürekleri hoplatan büyük felaket?
3. Bilir misin nedir yürekleri hoplatan büyük felaket?
4. O gün insanlar, her biri bir tarafa uçuşan küçük kelebeklergibi olacaktır.
5. Dağlar da atılmış renkli yünler gibi olacaktır.
6. İşte o vakit, kimin tartıları ağır gelmişse,
7. Artık o, hoşnut olacağı bir hayat içinde olacaktır.
8. Ama kimin de tartıları hafif gelirse,
9. İşte onun anası (varacağı yer) Hâviye’dir.
10. Bilir misin nedir Hâviye?
11. O, kızgın bir ateştir.
188
1.1.2. Yüzünden Okuma: Ğâşiye Suresi
الغاشية ﴾ سورة88﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
( 3( عاملة ناصبة )2( وجوه يومئذ خاشعة )1هل أتاك حديث الغاشية )
( ليس لهم طعام إال من 5( تسقى من عين آنية )4تصلى نارا حامية )
( 8مئذ ناعمة )( وجوه يو 7( ال يسمن وال يغني من جوع )6ضريع )
( فيها 11( ال تسمع فيها الغية )10( في جنة عالية )9لسعيها راضية )
( 14( وأكواب موضوعة )13( فيها سرر مرفوعة )12عين جارية )
بل 16( وزرابي مبثوثة )15ونمارق مصفوفة ) ( أفال ينظرون إلى ال
( وإلى الجبال كيف 18( وإلى السماء كيف رفعت )17كيف خلقت )
ر 20( وإلى الرض كيف سطحت )19نصبت ) ر إنما أنت مذك ( فذك
23ال من تولى وكفر )( إ 22( لست عليهم بمسيطر )21) به للا ( فيعذ
( 26( ثم إن علينا حسابهم )25( إن إلينا إيابهم )24العذاب الكبر )
1.2. Tecvid: Medd-i Munfasıl (devam … )
“Medd-i munfasılın meddi caizdir”. Bu, meddi munfasılın bir veya daha fazla çekilmesinde
sakınca olmadığı anlamına gelmektedir. Kıraat alimleri meddi munfasılın çekilmesini
“muhtelefun fîh” kategorisinde ele almışlardır. Bu nedenle bazı kıraat alimleri medd-i munfasılı
medd-i aslî üzerine ziyade yapmaksızın bir elif miktarı çekerken, bazıları 1-2-3-4 elif
ziyadesiyle 2-3-4-5 elif miktarı çekmişlerdir.196
Medd-i muttasılda olduğu gibi medd-i munfasılı da kıraat imamları farklı medd miktarlarıyla
okumuşlardır.197 Şöyle ki:
a. el-Etval (الطول): Bir elif miktarı (medd-i tabii) üzerine dört elif ilave ederek 5 elif miktarı
çekenler: Hamza ve Verş.
b. Tûl (الطول): Bir elif miktarı (medd-i tabii) üzerine üç elif ilave ederek 4 elif miktarı
çekenler: ‘Âsım.
c. Tavassut (التوسط): Bir elif miktarı (medd-i tabii) üzerine iki elif ilave ederek 3 elif miktarı
çekenler: İbn-i ‘Âmir, Kisâî, Halefu’l-‘Âşir.
d. Fevka’l-kasr (فوق القصر): Bir elif miktarı (medd-i tabii) üzerine bir elif ilave ederek 2 elif
miktarı çekenler: Kâlûn, Dûrî.
e. Kasr (القصر): Bir elif miktarı (medd-i tabii) üzerine ilave yapmayıp kasr ile yani bir elif
miktarı çekenler: Kâlûn, İbn-i Kesîr, Ebû ‘Amr, Ebû Cafer, Yakub.
1.3. Kur’ân-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler: Melekler
1- Meleklerin Mahiyeti
Melek kelimesi (çoğulu, melâike), haberci, elci, güçlü kuvvetli, tasarrufta bulunan,
yöneten” manalarına gelmektedir. Melekler, güçlerini daha üstün bir kaynaktan alan,
dolayısıyla bağımsız olmayan, görevlendirilip yollanan, kendilerini gönderen yüce kudretle
196 Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 12. 197 Saçaklızâde, Cühdü’l-Mukill, s. 217.
189
gönderildikleri insanlar arasında aracı olan iyi nitelikle ruhânî varlıklardır. Allah ile insanlar
arasında elcilik görevini yaparlar. Meleklerin bir diğer özelliği koruyuculuk görevidir.198
Farklı suretlere girebilen ve duyularla algılanmayan nûrânî varlıklardır. Kur’ân-ı Kerîm’de
ve tevâtür derecesine ulaşan hadislerde meleklere iman, inanç esaslarından sayılmıştır.
Melekler, yiyip içmeyen199, güçlü varlıklardır.200 Sürekli Allah’ı anarlar, onu yüceltirler, O’na
secde eder ve Allah’a isyan etmezler.201 Peygambere salât ve selâm getiriler202, mü’minlere dua
ederler203. Kur’ân’da sıkça rastlanan bu genel açıklamaların yanında bazı meleklerin isim ve
görevlerinden de söz edilir.204
Melekler, duyu organları ile algılanmayan, gözle görülmeyen, sürekli Allah’a kulluk eden,
asla günah işlemeyen, nûrânî ve ruhanî varlıklardır. Gerek akla ve gerekse pozitif ilimlere
dayanılarak, meleklerin var veya yok olduklarına dair kesin deliller ileri sürülemez. Çünkü
melekler, gözlem ve deneye dayanan pozitif ilimlerin ilgi alanı dışında kalan fizik ötesi
varlıklardır. Şartlanmamış bulunan insan aklı da meleklerin varlığın imkânsız değil, câiz ve
mümkün görür.205
Kur’ân-ı Kerim’de Cebrâil (a.s), Mikâil (a.s)’ın isimleri açıkça zikredilir206. Azrail (a.s)’dan
“melekü’l-Mevt” (ölüm meleği) şeklinde söz edilir207, Sûra üfürecek meleğe işaret edilir.208
Cehennemin bekçisi “mâlik”e 209 ve cennetin “hâzin”ine210 (bekçisine) değinilir. Bunların
dışında “Kirâmen Kâtibîn” melekleri211, Arşı taşıyan melekler212, yardım edici melekler213,
koruyucu melekler214, zâriyât215, hâmilât216, câriyât217, mükassimât218, mürselât219, âsıfât,
nâşirât220, fârikât221, mülkıyât222, nâziât223, nâşidât224, sâbihât225, sâbikât226, müdebbirât227,
sâffât228, zâcirât229, tâliyât230 meleklerinden bahsedilir. Bütün bunlar, Allah Teâlâ’nın kudretini
198 Ali Erbaş, Melek Maddesi, Diyanet İslam Ansiklopedisi (DİA), Ankara, 2004, XXIX, 37. 199 Hûd, 11/69-70. 200 Necm, 53/5; Tahrîm, 66/6; Tekvîr, 81/20.Mü’min, 40/7-9; Şûrâ, 42/5. 201 A’raf, 7/206; Ra’d, 13/13; Enbiyâ, 21/20; Nahl, 16/49-50; Tahrîm, 66/6. 202 Ahzâb, 33/56; 203 Mü’min, 40/7-9; Şûrâ, 42/5. 204 M. Said Özervarlı, İslam İnancında Melek, DİA, XXIX, 40. 205 Kılavuz, Saim, Meleklere İman, İlmihal, İstanbul, Divantaş, ts. s. 92. 206 Bakara, 2/97-98. 207 Secde, 32/11. 208 Zümer, 39/68. 209 Zuhruf, 43/77. 210 Zümer, 39/73. 211 İnfitâr, 82/10-12. 212 Mü’min, 40/7; Hâkka, 69/17. 213 Âl-i İmrân, 3/124; Enfâl, 8/9. 214 Ra’d, 13/12. 215 Zâriyât, 51/1. 216 Zâriyât, 2. 217 Zâriyât, 51/3. 218 Zâriyât, 51/4. 219 Mürselât, 77/1. 220 Mürselât, 77/4. 221 Mürselât, 77/2. 222 Mürselât, 77/5. 223 Nâziât, 79/1. 224 Nâziât, 79/2. 225 Nâziât, 79/3. 226 Nâziât, 79/4. 227 Nâziât, 79/5. 228 Sâffât, 37/1. 229 S^ffât, 37/2. 230 Sâffât, 37/3.
190
ve kâinat üzerindeki üstün tasarrufunu göstermektedir. O’nun ordularının miktar ve sayısını,
O’ndan başka kimse bilemez.231
2- Meleklerin Varlığı ve Mahiyeti İle İlgili Bazı Âyetler
ى جاعل فى االرض خليفة قالوا اتجعل فيها من يفسد فيها ويسفك واذ ق ال ربك للملئكة ان
ى اعلم ما ال تعلمون س لك قال ان ماء ونحن نسبح بحمدك ونقد الد“Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada
bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima
seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim”
demişti.”232
دم فسجدوا اال ابليس لم يكن من اولقد خل رناكم ثم قلنا للملئكة اسجدوا ال ساجدين لقناكم ثم صو“Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, “Âdem için saygı ile
eğilin” dedik. İblis’ten başka hepsi saygı ile eğildiler. O, saygı ile eğilenlerden olmadı.”233
فاطر السموات واالرض جاعل الملئكة رسال اولى اجنحة مثنى وثلث ورباع زيد ي الحمد لله
على كل شیء قدير فى الخلق ما ي اء ان للاه“Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a
mahsustur. O, yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.”234
ثم ل عليهم الملئكة اال تخافوا وال تحزنوا واب روا بالجنة ان الذين قالوا ربنا للاه استقاموا تتنز
التى كنتم توعدون “Şüphesiz “Rabbimiz Allah’tır” deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine
akın akın melekler iner ve derler ki: “Korkmayın, üzülmeyin, size (dünyada iken) va’dedilmekte
olan cennetle sevinin!”235
مال قعيد ما يلفظ من قول اال لديه رقيب عتيد .اذ يتلقى المتلقيان عن اليمين وعن ال
“Üstelik, biri insanın sağ tarafında, biri sol tarafında oturmuş iki alıcı melek de (onun
yaptıklarını) alıp kaydetmektedir. “İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını)
gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın.”236
اتبين كراما ك .وان عليكم لحافظين “Hâlbuki üzerinizde muhakkak bekçiler, değerli yazıcılar vardır.237
فيومئذ وقعت .وحملت االرض والجبال فدكتا دكة واحد .فاذا نفخ فى الصور نفخة واحد
والملك على ارجائها ويحمل عرش ربك فوقهم يومئذ . يومئذ واهية وان قت السماء فهى الواقعة
. ثمانية “Sûr’a bir defa üfürülünce, yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine bir çarptırılınca, işte o gün
olacak olmuş (kıyamet kopmuş)tur. Gök de yarılmış ve artık o gün o da çökmeye yüz tutmuştur.
Melekler onun kıyılarındadır. O gün Rabbinin Arş’ını, bunların da üstünde sekiz taşıyıcı
taşır.”238
وح فيها باذن ربهم من كل امر ل الملئكة والر تنز“Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner.”239
231 Müddessir, 74/31. 232 Bakara, 30. 233 A’raf, 7/11. 234 Fâtır, 35/1. 235 Fussilet, 41/11. 236 Kaf, 50/17-18. 237 82/10-11. 238 Hâkka, 69, 13-17. 239 Kadir, 97/4.
191
1.4. Okuma Parçası: Arap Dili ve Tecvid İlminde “Harf ( الحرف)”240
Arap Harflerinin Mahiyeti: Müslümanlar, Kur'an ı Kerim'in Hz. Peygamber'e indirildiği
şekliyle korunması. muhtevasının anlaşılıp uygulanması için olduğu kadar metninin doğru
telaffuz edilmesi için de büyük gayret göstermişlerdir. Kur'an'ın okunu- şuna rahatlık,
yumuşaklık ve manaya uygun bir tavır kazandırılması gibi estetik amaçların da gözetildiği bu
çalışmalar sayesinde genel olarak harflerin fonetik özelliklerinin belirlenmesi yanında, bilhassa
Kur'an lafızlarının okunuşuna dair ‘Ulûmu’l-Kur'an içinde başta "tecvidü'l-huruf" olmak üzere
çeşitli disiplinler geliştirilmiştir (bk. Tecvid) Arapça'daki ت خ ذ ض ظ ع gibi harflerin Arap
olmayan milletlerin dilinde bulunmaması, Kur'an harflerine gerçek seslerini verebilmek için
meharic-i hurufun tesbit ve talimini zorunlu hale getirmiş, başlangıç tan günümüze kadar
sürdürülen Kur'an öğretimine meharic ve sıfat-ı hurüfun talimiyle başlanması gelenek halini
almıştır.
Kur'an lafızları yirmi dokuzu asli, beşi fer'i olan Arap harfleriyle seslendirilir (Mekkî b. Ebu
Talib, s. 93, 107-11 1). Bu 163 HARF harfler, boğaz bölgesinden dudaklara kadar uzanan ses
sisteminde mevcut "mahreç" veya "makta"' denilen ses bölgelerinden doğar. Boğaz (halk). ağız
boşluğu (cevf). dudaklar (şefeteyn). geniz (hayşum) ve dil olmak üzere beş bölgede kü- meleşen
mahreçlerin sayısı Arap dilcilerinden Halil b. Ahmed'e göre on yedi olup (Kitâbu’l-'Ayn, I, I57)
Mekkî b. Ebî Talib ve ibnü'l-Cezeri de bu görüşe katılmışlardır. Sibeveyhi, ibn Cinni ve Dani
ise "hevaiyye" denilen ve kendilerinden önceki harflerin uzatılmasını sağlayan med harfleri için
(e lif. vav, ya) ayrı bir mahreç kabul etmediklerinden mahreç sayısını on altı ya indirmişler ( el-
Kitab, IV. 433; Sırru şı na'ati'l-i'rab, I, 46; et-Tahdîd, s. 104); Yahya b. Ziyad el-F'erra, Kutrub
ve Cermi gibi dilciler de ر، ل، ن harflerinin aynı yerden çıktığını ileri sürerek mahreçlerin on
dört olduğunu söylemişlerdir (Ebû Amr ed-Danî, et-Tahdid, s. 106; ibnü'l-Bâziş, I, I7I-173;
ibnü'l-Cezerî. et-Temhid, s. 113) . Ağza doğru çıkış sırasına göre "hurûf ı halk" denilen - أ، هـ
harfleri ب، م، ف، و ,harfleri boğaz bölgesinden, med harfleri ağız boşluğundan ح، ع - خ، غ
dudaklardan. gunneli harfler genizden çıkar. Dildeki on mahreçten, ağzına dığı çok ince ve
müşterek şekillenmeler sonucu dilin kökünden itibaren , ،ق - ك - ج، ش، ى - ت، ط - ث، ذ، ظ - ز
.harfleri seslendirilir س، ص - ن - ر - ل - ض، د
Hemzenin dışındaki asli harflerden her birinin kendine mahsus ismi, resmi (sureti, sembolü)
ve müsemması (sesi) vardır. Harfler isimleriyle anılır, resimleriyle yazılır, müsemmalarıyla
okunur. Sadece Kur'an'da yirmi dokuz sürenin başında yer alan ve "hurûf-ı mukattaa" adı ،الم
gibi harfler isimleriyle okunur. Hemzenin kendine has bir resmi olmayıp yerine طس، حم، ن، ق
göre امن’de olduğu gibi elif ile. يومن’de olduğu gibi vav ile, ايمان’da görüldüğü gibi ya ile temsil
olunur; bazı durumlarda ise دفء (en-Nahl 16/5), الخبء (en-Nemi 27/25) kelimelerinde olduğu
gibi sadece telaffuz edilir, yazıda görülmez. Hemze için belirleyici işaret olarak ayn harfinin
baş kısmı olan &: sembolünün kullanılması yeni yazı stiline ait bir uygulama olup eski
metinlerde bulunmaz (geniş bilgi için bk. Elif; M ekki b. Ebu Talib, s. 95; Ebu Amr ed-Dani,
et-Tahdid, s. 120; a.mlf., el-Muhkem, s. 138)
Asli harflerden her biri sakin ve harekeli olabildiği halde, elif قال، سال، مال kelimelerinde
olduğu gibi başka bir harfın 164 değişmesiyle meydana gelmişse asli, onun dışında daima zaid
ve harekesizdir; kendinden önceki harfin harekesi fetha olduğunda med harfidir (Mekkî b. Ebî
Talib, S. 94)
Fer’î Harfler: Fer'i harfler. mütevatir kıraatlerle fasih Arapçada kullanılan ve resimleri
olmayan ara seslerdir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir : 1. Hemze-i müsehhele. Mahreci boğazın
en derin kısmında (aksa'lhaik) bulunduğu ve şiddet sıfatı taşıdığı için telaffuzu zor olan hemze.
240 Mehmet Ali Sarı tarafından hazırlanarak Diyanet İslam Ansiklopedisinde (DİA, c. 16) “Kıraat” maddesi olarak
yayımlanan bu çalışma, tarafımızdan düzenlenerek buraya alınmıştır.
192
yerine göre kendine yakın vakalist elif, vav, ya harflerinden biriyle değiştirilmiş; özellikle iki
hemze yan yana geldiğinde ikinci hemze tahfıf, tebdil. teshil. tesbit. hazf vecihlerinden biriyle
telaffuz edilmiştir. Hemze-i müsehhele. Sibeveyhi'ye göre kendi telaffuz özelliğinde "beyne
beyne" bir harftir. Bu sebeple hemzeden önceki harffethalı olduğunda hemze elif, zammeli
olduğunda vav. kesreli olduğunda ya harfine yaklaştırılmak suretiyle yapısındaki şiddet hali
giderilir ve sühuletle okunur ( el-Kitab, III. 54I) Hafs b. Süleyman. sadece Fussılet suresinde
geçen (4I /44) ءعجمى’deki ikinci hemzeyi teshil ile rivayet etmiştir (geniş bilgi için bk. ibnü'l-
Cezeri, en-Neşr, I. 362-49I; Suyûtî, I, 98). 2. Lam-ı müfahhame. Türkçe'de "!ala, hala" gibi
kalın sesle (tefhim, tağliz) okunan "lam"a denir. Nafi' kıraatinin Verş rivayetinde - تصلى، بظالم
,kelimelerindeki lam harflerinin konumunda görüldüğü üzere lam harfi fethalı الطالق، الصلو
ondan önceki harf de fethalı veya sâkin ص، ط، ظ harflerinden biri olursa lam kalın sesle
(müfahham) okunur. 3. Elif-i mümale. Ya sesine meyleden ara bir sesle okunan elife denir.
Elifin imale ile okunuşu mütevatir kıraatierin hepsinde yer almakla birlikte daha çok Hamza b.
Habib, Ebu Amr b. Ala, Kisa\' ve Halef b. Hişam kıraatlerinde ،الهدى، اسارى، الضحيـ راى، أبصارهم
gibi kelimelerin eliflerinde uygulanır. Asım kıraatinin Hafs rivayetinde sadece ~.r-ı (Hud الناس
ı114ı) kelimesinde "rfı" dan sonraki elif imale ile oku nur, ra harfi de buna bağlı olarak ince
telaffuz edilir (ibnü'l-Cezerl, en Neşr, ll, 288; Ahmed b. Muhammed el-Benna, II , 125). 4. Sad-
ı müşemme. Sad harfinin, صراط، الصراط kelimeleriyle قصد (en-Nahl 16/9) ve فاصدع (el-Hicr
15/94) kelimelerinde işmamla (z . sesiyle) "zirata, ez-zirata, kazdü, fezda'" şeklinde
okunmasıdır. Hamza b. Habib'in ravisi olan Halef b. Hişam Kur'an-ı Kerim'deki bütün ،صراط
kelimelerini, aynı imarnın diğer ravisi Hallad b. Halid ise sadece Fatiha sûresindeki الصراط
;kelimesini sad-ı müşemme ile rivayet etmiştir (Ahmed b. Muhammed el-Benna, I, 365 الصراط
Hamid b. Abdülfettah, s: 5). s. Nun-ı muhfat. ihf3 harflerinden önce gelen tenvin veya sakin
"nun"un kendi mahrecinden ayrılarak gunne ile okunması dır (fer'l harfler hakkında niş bilgi
için bk. Sibeveyhi, lll, 54ı vd.; Mekkî b. Ebî Tâlib, s. ı 07-112; ibnü'l-Cezerl, en Neşr, I, 20ı-
202; Ebu Said es-Sîrâfî, s. 306 vd.; Kastallanl, s. ı84; ayrıca bk. Gunne).
193
Uygulamalar
194
Uygulama Soruları
195
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Tashîh-i hurûf, Kur’an-ı Kerim’i yüzünden ve ezberden güzel okuyabilmeyi öğreten en
güzel metottur. Bu bölümde bunu gerçekleştirmek amacıyla uygulamalı olarak namaz
dualarının okunmasına devam edildi.
Asr, Tekâsür ve Kârı‘a surelerinin ezberden, Ğâşiye suresinin ise yüzünden okunması
yapıldı.
Medd-i munfasıl konusu işlendi. Melekler konusu ayetlerle açıklanmaya çalışıldı. Son olarak
da harf kavramı üzerinde duruldu.
196
Bölüm Soruları
1. Medd-i munfasılın meddi ………..dir, cemlesindeki boşluğa en uygun seçenek hangisidir?
k) vacıp
l) caız
m) sunnet
n) farz
o) mubah
2. el-Etval ne anlama gelmektedir?
f) bır elıf cekmek
g) Ikı bucuk elıf cekmek
h) Bir elif miktarı (medd-i tabii) üzerine dört elif ilave ederek 5 elif miktarı çekmek
i) 3 elıf mıktarı cekmek
j) Dort elıf mıktarı cekmek
3. Fevka’l-kasr ne anlama gelmektedir?
k) elif miktarı (medd-i tabii) üzerine bir elif ilave ederek 2 elif miktarı çekmek:
l) bır elıf mıktarı cekmek
m) Dort elıf cekmek
n) Ikı bucuk elıf cekmek
o) Uc elıf mıktarı cekmek
4. Fer’î Harfler nasıl tarif edilir?
k) Resımlerı olan sesler
l) Arapcada kullanılmayan harfler
m) Arapçada kullanılan ve resimleri olmayan ara seslerdir
n) Arapçada kullanılan ve resimleri olan ara seslerdir
o) Tum sesler
5. Hemze-i müsehhele hangı harf kategorisinde yer alır?
k) Asli harfler
l) Tali harler
m) Fer’î Harfler n) Kalın harfler
o) Ince harfler
6. Nun-ı muhfat ne anlama gelmektedir?
k) Sakın nun
l) ihfa harflerinden önce gelen tenvin veya sakin "nun"un kendi mahrecinden
ayrılarak gunne ile okunmasıdır
m) Seddelı nun
n) Idgam olunmus nun
o) gunnesız nun
7. Makta ne anlama gelmektedir?
k) ıdgam
l) mahrec
m) ızhar
n) ıhfa
197
o) kalkale
8. halk ne anlama gelmektedir?
p) Dıl koku
q) mahrec
r) agız
s) bogaz
t) dılın ortası
9. Hurûf-u “hevaiyye” ne anlama gelmektedir?
k) kendilerinden önceki harflerin uzatılmasını sağlayan med harfleri
l) lin harflerı
m) kalın harfler
n) ınce harfler
o) okunmayan elıf
10. Hayşûm ne anlama gelmektedir?
k) bogaz
l) dudaklar
m) agız boslugu
n) genız
o) dıl
198
Cevaplar
1) b, 2) c, 3) a, 4) c, 5) c, 6) b, 7) b, 8) d, 9) a, 10) d
199
11. MEDD-İ ÂRIZ
200
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
21. Bu bölümde Kur’an-ı Kerim’i mehâric-i hurûf ve tecvid kurallarına uygun olarak
okuyabilmenin yegane yolu olan tashîh-i hurûf çalışmasına namaz surelerinden Kureyş suresi
ile devam edip Âdiyât ve Zilzâl surelerinin tilaveti öğretilecektir.
22. Tecvid ilmiyle ilgili olarak medd-i ârız konusu ayrıntılı olara ele alınacaktır. İblis
ve şeytan konusu ayetlerle açıklanmaya çalışılacak ve daha sonra harf kavramının incelenmesi
sürdürülecektir.
201
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
32) Medd-i arızın muhtelefun fih oluşunu açıklayınız
33) Medd-i ârızın meddinin caiz oluşunun nedenini belirtiniz?
34) Medd-i ârızda ne tür okuyuşlar söz konusudur?
202
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde
edileceği veya geliştirileceği
Medd-i ‘Ârız
Bu ünite kazanımlarının
aşağıdaki şekilde olacağı
düşünülmektedir.
1. Tashih-i hurûf ile ağzın Arap
harf ve mahreçlerini düzgün
telaffuz edebilme imkanının
yanı sıra tecvid usullerine riayet
ederek güzel Kur’an okuma
kabiliyeti kazanma. 2. Namaz
surelerinden Kureyş suresinin
talim üzere okunuşu ayrıca
Âdiyât ve Zilzâl surelerinin
tahkik usulüyle tilaveti. 3. Fecr
suresini yüzünden güzel
okuyabilme kabiliyetini edinme.
4. Medd-i ârız hakkında detaylı
bilgi sahibi olmak. 5. İblis ve
şeytandan haber veren ayetler
sunmak. 6. Harf kavramıyla
ilgili detaylı malümat
Kur’an-ı Kerim’in güzel
okunabilmesinin yegane
yolunu teşkil eden tashih-i
hurûf çalışmasının namaz
duaları ve namaz sureleri
özelinde sesli bir şekilde
yapılması, Kur’an-ı Kerim’in
bazı surelerinin ezberlenmesi
ve bölümlerinin yüzünden
okunması, tecvid ilmiyle ilgili
bilgilerin örneklerle anlatımı ve
Kur’an kültürü ayetleri, hem
Kur’an-ı Kerim’i pratik şekilde
okuma becerisini kazandıracak
hem de okunma usullerinin
teorik anlamda daha iyi
anlaşılmasını
kolaylaştıracaktır. Kur’an
kültürü ayetleri ile de Kur’an-ı
Kerim hakkında daha kapsamlı
bilgi edinme fırsatı
sunulacaktır.
203
Anahtar Kavramlar
medd-i ârız
sükûn-u ârız
tûl
Tavassut
Kasr
tûl ile işmâm
tavassût ile işmâm
kasr ile işmâm
ravm
204
Giriş
Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma bilgi ve becerisi sadece metin okuma yoluyla elde
edilemez. Tecvid bilgisi teorik olarak öğrenilirken uygulaması üstadın huzurunda
gerçekleştirilir. Kavramsal olarak öğrenilen konuların nasıl uygulanacağını gösteren ve fem-i
mühsîn olarak tanımlanan üstad, öğrencinin hatalarını da bizzat şifahi olarak düzeltir. Bu metot
Rasulullah’tan (sav) günümüze intikal eden Kur’an öğrenme metodudur.
On birinci ünitede konuya güzel Kur’an okuyabilmenin yolunu açan klasik tashîh-i
hurûf uygulamasıyla devam ederek bu amacımızı gerçekleştirmeyi hedeflemekteyiz. Bunun
için de namaz surelerinden Kureyş suresini okuyacağız. Akabinde ezberlenmesi gereken Âdiyât
ve Zilzâl surelerine yer verecek, yüzünden okunacak sure olarak da Fecr suresini tilavet
eyleyeceğiz. İlaveten tecvid ilmine dair medd-i ârız konusunu ele alacağız. Kur’an kültürü
kapsamında İblis ve şeytan konusunu ayetlerden getirilen delillerle inceleme konusu yapıp harf
kavramıyla ilgili detaylı bilgi sunmaya devam edeceğiz.
205
1.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık
1.1.1. Ezber
1.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Sureleri: Kureyş Suresi
قريش﴾ سورة 106﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
يالف قريش ) يف )1ل تاء والص ( فليعبدوا رب 2( إيالفهم رحلة ال
( 4( الذي أطعمهم من جوع وآمنهم من خوف )3هذا البيت )
1.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: ‘Âdiyât ve Zilzâl Suresi
العاديات ﴾ سورة 100﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
بحا ) بحا )2( فالموريات قدحا )1والعاديات ض ( 3( فالمغيرات ص
نسان لربه ل 5( فوسطن به جمعا )4فأثرن به نقعا ) ( وإنه 6كنود )( إن ال
الخير ل ديد )7على ذلك ل هيد ) ( أفال يعلم إذا بعثر ما في 8( وإنه لحب
دور )9القبور ) ل ما في الص ( إن ربهم بهم يومئذ لخبير 10( وحص
(11 ) (100) Âdiyât Suresi
Mekke döneminde inmiştir. 11 âyettir. Âdiyât, hızlı koşan atlar demektir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1, 2, 3, 4, 5, 6. Soluk soluğa süratle koşan, (koşarken ayaklarını) vurarak ateş çıkaran, sabah
erkenden baskın yapan, orada tozu dumana katan ve düşman topluluğunun ortasına dalan atlara andolsun ki, insan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.
7. Hiç şüphesiz buna kendisi de şahittir.
8. Hiç şüphesiz o, mal sevgisi sebebiyle çok katıdır.
9, 10, 11. Acaba o bilmiyor mu ki, kabirlerde bulunanlar çıkarıldığı ve kalplerdeki ortaya
konulduğu zaman, işte o gün onların Rabbi kendilerinin her hâlinden mutlaka haberdardır.
الزلزال ﴾ سورة 99﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
ها ) لت الرض زلزال ها )1إذا زلز قال جت الرض أث قال 2( وأخر ( و
ان ما لها ) نس ث أخبارها )3ال ( 5( بأن ربك أوحى لها )4( يومئذ تحد
تاتا ليروا أعمالهم ) در الناس أش خيرا 6يومئذ يص ( فمن يعمل مثقال ذر
ا يره )7يره ) شر (8( ومن يعمل مثقال ذر(99) Zilzâl Suresi
Medine döneminde inmiştir. 8 âyettir. Zilzâl, sarsıntı, deprem demektir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1, 2, 3. Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve
insan, “Ona ne oluyor?” dediği zaman,
206
4. İşte o gün, yer, kendi haberlerini anlatır.
5. Çünkü Rabbin ona (öyle) vahyetmiştir.
6. O gün insanlar amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden
çıkacaklardır.
7. Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir.
8. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.
1.1.2. Yüzünden Okuma: Fecr Suresi
الفجر ﴾ سورة97﴿
حيم بسم حمن الر الر للا
( 4( والليل إذا يسر )3( وال فع والوتر )2( وليال ع ر )1والفجر )
( إرم ذات 6( ألم تر كيف فعل ربك بعاد )5هل في ذلك قسم لذي حجر )
خر 8لق مثلها في البالد )( التي لم يخ 7العماد ) ( وثمود الذين جابوا الص
( فأكثروا 11( الذين طغوا في البالد )10( وفرعون ذي الوتاد )9بالواد )
لبالمرصاد ( إن ربك 13( فصب عليهم ربك سوط عذاب )12فيها الفساد )
نسان إذا ما ابتاله ربه فأكرمه ونعمه فيقول ربي أكرمن 14) ا ال ( فأم
ا إذا ما ابتاله فقدر عليه رزقه فيقول ربي أهانن )15) ( كال بل 16( وأم
( وتأكلون 18( وال تحاضون على طعام المسكين )17يم )ال تكرمون اليت
ا ) ا )19التراث أكال لم ( كال إذا دكت الرض 20( وتحبون المال حبا جم
ئذ بجهنم ( وجيء يوم 22( وجاء ربك والملك صفا صفا )21دكا دكا )
كرى ) نسان وأنى له الذ ( يقول يا ليتني قدمت لحياتي 23يومئذ يتذكر ال
ب عذابه أحد )24) ( يا أيتها 26( وال يوثق وثاقه أحد )25( فيومئذ ال يعذ
( فادخلي في 28( ارجعي إلى ربك راضية مرضية )27) النفس المطمئنة
(30( وادخلي جنتي )29عبادي )
1.2. Tecvid: Medd-i ‘Ârız
‘Ârız, “sonradan olan şeye”241 denir. Bir kelimede med harfinden sonra sebeb-
i med (uzatma sebebi) sükûn-u ârız (geçici sükun) gelirse, medd-i ârız olur.
“Sükûn-i ârız, medd-i ârız olan kelimede durulduğunda duran, geçildiğinde düşen
sükûndur. نستعين kelimesindeki nûnun ( ن) sükûnu gibi.”242 Medd-i ârız
kelimelerin sonlarında vakıflı okuyuşta ortaya çıkar.243
Ayetlerden seçilen şu kelimelerde durulduğunda medd-i ârız olur ve Âsım
kıraatine göre tahkik usulü okuyuşta bu kelimeler dört elif miktarı
uzatılır: قون، يفقهون صادقين، عالمون، نست ، عين، حافظين، تت
241 Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 15; Zihni Efendi, el-Kavlü’s-Sedîd, s. 50. 242 Ziyâuddîn, Vesîletü’l-Ğufrân, s. 13. 243 Efendi, el-Kavlü’s-Sedîd, s. 52.
207
Medd-i ârızın meddi caizdir”. Bu, meddi ârızın bir veya daha fazla
çekilmesinde sakınca olmadığı anlamına gelmektedir. Kıraat alimleri meddi
ârızın çekilmesini “muhtelefun fîh” kategorisinde ele almışlardır. Bu nedenle bazı
kıraat alimleri medd-i ârızı medd-i aslî üzerine ziyade yapmaksızın bir elif miktarı
çekerken, bazıları ziyade yaparak daha fazla çekmişlerdir. Medd-i ârızı bir elif
miktarı çekebilmek, onun çekilmesinin “vâcib” olmayışındandır.244
Medd-i ârız uygulamasında tûl, tavassût, kasr, tûl ile işmâm, tavassût ile işmâm,
kasr ile işmâm ve ravm gibi kavramlarla ortaya çıkan farklı okuyuşlar söz
konusudur. Âsım kıraatinde medd-i ârız tahkik okuyuşta dört, hadr okuyuşta bir
elif miktarı çekilir.
1.3. Kur’ân-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler: İblis ve
Şeytan 1- İblis ve Şeytanın Mahiyeti
Sözlükte şeytan kelimesi, uzak olmak, uzaklık anlamlarını içerir. İnsanlardan, cinlerden ve
hayvanlardan her asi, çılgın ve azgın olan her şeye şeytan denir. Helak olmak, batıl ve yanmak
manasına da gelir. Şeytan bir cins isimdir. Bundan cin şeytanı cinsi anlaşılmakla beraber, insan
şeytanına da hakikat olarak söylenir.245
Melekler gibi duyu organları ile kavranamayan ve gözle görülemeyen fakat varlığı kesin
olarak Kur’ân’da ifade edilen, azgınlık, isyan ve kötülükte ileri giden ve insanları saptırmaya
çalışan cinlere şeytan denilmiştir. Kur’ân’da ilk şeytandan iblis diye söz edilir. Âyetlerde ve
hadislerde zikredildiğine göre şeytan, ateşten yaratılmıştır. Hz. Âdem’e secde etmemesinin
sebebi Allah tarafından sorulduğunda, Hz. Âdem’in çamurdan ve kendisinin ateşten
yaratıldığını ileri sürerek secde etmediğini ve kendisinin daha üstün olduğunu246 iddia etmiştir.
Bu yüzden de Allah’ın lanetine uğramıştır.
İblîs, kelimesi iblâs mastarından Arapça bir kelime olduğu belirtilmiştir. İblâs, hayırdan
ümidini kesmek, pişmanlık duymak ve kederli olmak manalarına gelir. Allah Teâlâ, İblîsi isyan
etmesine karşılık olarak bütün hayırlardan ümidini kesmiş ve taşlanmış bir şeytan kılmıştır. O
halde İblîs, hayırdan son derece ümitsiz demektir.247 İblîs, melek değil, cinlerdendir.248 Allah’a
ibadet ederek derecesini yükseltmeyi başarmış ve melekler arasına karışmıştır. Ancak daha
sonra yaptığı itaatsizlik dolayısıyla Allah’ın rahmetinden kovulmuştur.
Şeytan, herhangi bir azgın, yani azgınlıkta, şer ve kötülükte fevkalâde bir yükselişle kendi
sınıf ve benzerlerinin dışına çıkmış kötü, inatçı manasında bir cins isimdir. Kur’ân’da insan
şeytanları ve cin şeytanları ifadesi geçer. İnsan görünür, fakat kötülük esasları ve şeytanlıkları
görülmez, eserleriyle belli olurlar. İnsan şeytanında bile şeytanlık, gizli bir iştir. Bu yüzden
şeytan ismi, gizli kötü bir kuvvet, kötü bir ruh düşüncesine döner. İnsan şeytanı, cin şeytanına
bağlıdır. Şeytan cins isimi olduğu için, bilhassa görülmeyen ruhlar ve kötü kuvvetlere isim
olmuştur. Yaratılışta her cins bir tek fert ile başlamış olduğundan, şeytan denilince bu cinsin
babası olan o ilk fert, yani İblîs akla gelir. Bu takdirde özel isim olur.249 Bu açıklamalar göre
aslı cinlerden olan İblîs, şeytan neslinin başıdır. Başka bir deyişle şeytanlar, İblîsten
türemişlerdir. Kur’ân’da bu iki isim aynı anlamda ve birbirinin yerine kullanılmıştır.
244 Şeyhzâde, el-Virdü’l-Mufîd, s. 16. 245 İbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, VII, 120-121, Yazır, Muhammed Hamdi, Hak Dini Kur’ân Dili, I, 238. 246 A’raf, 7/12; Hicr, 15/33; Sâd, 38/75-76. 247 İbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, I, 482-483; Yazır, Muhammed Hamdi, Hak Dini Kur’ân Dili, I, 320. 248 Kehf, 18/50. 249 Yazır, Muhammed Hamdi, Hak Dini Kur’ân Dili, I, 238-239.
208
İblis (şeytan), Allah Teâlâ’nan emretmesine rağmen Âdem (a.s)’a secde etmemiş ve bu
yüzden ilâhî rahmetten kovulmuştur. Bu konuda şöyle buyrulmuştur:“Andolsun sizi yarattık,
sonra size şekil verdik, sonra da meleklere, Âdem’e secde edin! diye emrettik. İblis’in
dışındakiler secde ettiler. O secde edenlerden olmadı.”250 İblis, mantık yürüterek kendisinin
daha seçkin ve hayırlı olduğunu iddia ederek verilen secde emrini yerine getirmemiştir.
Aşağıdaki âyette bu şöyle anlatılır: “(İblis): Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten
yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi. Allah öyle ise, “in oradan!” Orada büyüklük taslamak
senin hakkın değildir. Çık! Çünkü sen aşağılıklardansın! buyurdu.” 251
Görüldüğü gibi İblis, Allah’ı inkar ettiği için değil, emrine itaat etmemesi dolayısıyla kafir
olmuştur. Bir kısım âlimin dediği gibi, İblis’in küfrünün sebebi, yalnız emre itaat etmemesi
değil, onu beğenmemesi “Ben ondan hayırlıyım”252 diye kibirlenerek kendi kıyasıyla tenkit
etmeye kalkışmasıdır.253
Hakk’ın huzurundan ve ilâhî rahmetten kovulan İblis, Allah’tan, insanların dirilme gününe
kadar hayatta kalmasını istemiştir. “Allah: Haydi sen mühlet verilenlerdensin” buyurarak ona
istediğini vermiştir. Bunun üzerine İblis, yemin ederek insanları saptırmak için, Allah Teâlâ’nın
doğru yoluna oturacağını, onların önlerinden, arkalarından, sağ ve sollarından sokularak
şükürsüz bir kul olmalarını sağlayacağını ifade etmiştir.254. Allah, yerilmiş ve kovulmuş olarak
İblis’i cennetten çıkartmıştır. Ayrıca, kıyamet gününe kadar “lanetim senin üzerine olsun”
diyerek onu lânetlemiştir.255
İlâhî rahmetten kovulan Şeytan, bundan böyle en şiddetli bir tarzda insanları saptırmaya, her
türlü hile, desise ve vesveseyle onları hak yoldan uzaklaştırmaya var gücüyle gayret etmiş ve
etmektedir. İblis’in, bilinen bir vakte kadar ecelinin tehir edilmesi dileğinin kabulünü gördükten
sonra, o uzun ömrünü tevbe ve şükür ile kurtuluşu kullanacak yerde şöyle demiştir. “Öyle ise
ben azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne
oturacağım.”256 Hamdi Yazır’ın belirttiğine göre İblis şöyle demek istemiştir: “Sana, senin
nimetine götüren iman, İslam ve doğruluk yolunu kesip pusuya duracağım.” İblis, insanlara
dört yönden; sağından, solundan, önlerinden ve arkalarından saldırarak, onları doğru yoldan
çevirip saptırmak, şaşırtıp soymak için elinden geleni yapacağını ve çoğunun şükürden ve
itaatten uzaklaştıracağını va’d etmiştir.257
Şeytan, Allah’ı tanımayan, O’nun nimetlerine karşı hoyratça, nankörce davranan insanlar ve
toplumlar oluşturacağını, bütün varlıkların ve kâinatın yaratıcısı olan Allah’a karşı fütursuzca
söylemiştir. Ancak şeytana verilen ruhsat sınırlıdır. İlâhî iradenin verdiği ve tanıdığı imkânın
dışına taşması asla söz konusu değildir. Allah’ın samimi, ihlaslı ve temiz kullarının üzerinde
asla tesiri yoktur. Bu hususu şu âyetler teyit etmektedir. “Ancak onlardan ihlaslı kulların
müstesna.”258
Tabiîki, şeytanın ilk mücadele edeceği kişi, kendisini ilâhî rahmetten uzaklaştırılmasına
vesile olan Âdem (a.s)’ dır. Allah adına ona secde etmemesi, şeytanın cennetten kovulmasına,
meleklerin içindeki yüksek mevkiinden azledilmesine ve lânetlenmesine sebep olmuştur. Bu
yüzden ilk uğraşacağı kişi, Hz. Âdem ve onun eşi Havvâ olmuştur.259 İblisin soyundan gelen
ve şeytan diye isimlendirilen ve insanlar tarafından görülmeyen bu varlıklar, insan neslini,
Allah’ın gösterdiği ve peygamberleri aracılığı ile açıkladığı dosdoğru yoldan saptırmaya
250 A’raf, 7/11 251 A’raf, 7/12-13 252 Sâd, 38/76. 253 Bkz. Yazır, Muhammed Hamdi, Hak Din Kur’ân Dili, I, 318. 254 Bkz. A’raf, 7, 14-17. 255 bkz. Sâd, 38/77-78; Hicr, 15/34-35. 256 A’raf, 7/16. 257 Bkz. Elmalı’lı, a.g.e., III, 2136 258 Hicr, 15/42; Sâd, 38/83. 259 Bakara, 2/35; A’raf, 7/19-24; Tâ Hâ, 20/115, 117-121.
209
çalışmış ve kıyâmet gününe kadar da bu mücadele aralıksız devam edecektir. Bu durum,
insanoğlunun kulluk amacıyla gönderildiği dünya hayatındaki en ciddi imtihanıdır.
2- İblis ve Şeytanla İlgili Bazı Âyetler
دم فسجدوا اال ابليس ابى واستكبر وكان من الكافرين واذ قلنا للملئكة اسجدوا ال “Hani meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen
saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu.”260
دم فسجدوا اال ابليس قال ءاسجد لمن خلقت طينا واذ قلنا للملئكة اسجدوا ال“Hani meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik, onlar da saygı ile eğilmişlerdi.
Yalnız İblis saygı ile eğilmemiş, “Hiç ben, çamur hâlinde yarattığın kimse için saygı ile eğilir
miyim?” demişti.”261
دم فسجدوا اال ابليس ك ان من الجن ففسق عن امر ربه افتتخذونه واذ قلنا للملئكة اسجدوا ال
يته اولياء من دونى وهم لكم عدو بئس للظالمين بدال ,Hani bir zamanlar meleklere“ وذر
«Âdem'e secde edin» demiştik de onlar hemen secde etmişlerdi; ancak İblîs değil; o cinlerden
idi, Rabbının buyruğunun dışına çıkmıştı. Böyle iken beni bırakıp da onu ve soyunu dostlar mı
262!”ediniyorsunuz?! Oysa onlar size düşmandırlar. Zâlimler için ne kötü bir değiştirme
Onlar da, azgın sapıklar da, İblîs'in“ بليس اجمعون وجنود ا فكبكبوا فيها هم والغاون
263.”askerleri de hepsi birden yüzükoyun Cehennem'e itilirler
انه سميع عليم ا ينزغنك من ال يطان نزغ فاستعذ بالله Eğer şeytandan bir kışkırtma“ وام
264.”e, hemen Allah’a sığın. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendirseni dürters
Şüphe yok ki Allah’a“ ان الذين اتقوا اذا مسهم طائف من ال يطان تذكروا فاذا هم مبصرون
karşı gelmekten sakınanlar, kendilerine şeytandan bir vesvese dokunduğu zaman iyice
265.”düşünürler (derhal Allah’ı hatırlarlar da) sonra hemen gözlerini açarlar
وحفظناها من كل شيطان رجيم .ولقد جعلنا فى السماء بروجا وزيناها للناظرين “Andolsun, biz gökte burçlar yaptık ve onu, bakanlar için süsledik. Onu kovulmuş her
şeytandan koruduk.”266
جيم من ال يطان الر Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş“ فاذا قرات القران فاستعذ بالله
267.”şeytandan Allah’a sığın
ا وقل لعبادى يقولوا التى نسان عدو هى احسن ان ال يطان ينزغ بينهم ان ال يطان كان لال
Kullarıma söyle: (İnsanlara karşı) en güzel sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarını“ مبينا
268.”bozar. Çünkü şeytan insanın apaçık bir düşmanıdır
Rabbine andolsun, onları“ فوربك لنح رنهم وال ياطين ثم لنحضرنهم حول جهنم جثيا
şeytanlarla beraber mutlaka haşredeceğiz. Sonra onları kesinlikle cehennemin çevresinde diz 269ğiz.”üstü hazır edece
260 Bakara,2/34. 261 İsrâ, 17/61. 262 Kehf, 18. 263 Şuarâ, 26/95. 264 A’râf, 7/200. 265 A’raf, 7/201. 266 Hicr, 15/16-17. 267 Nahl, 16/98. 268 İsrâ, 17/53. 269 Meryem, 19/98.
210
وان اعبدونى هـذا صراط . يكم يا بنى ادم ان ال تعبدوا ال يطان انه لكم عدو مبين الم اعهد ال
Ey Âdemoğulları! Ben, size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir“ مستقيم
270?”u dosdoğru yoldur, diye emretmedim midüşmandır. Bana kulluk edin. İşte b
رب ى اخاف للاه ى بریء منك ان ا كفر قال ان نسان اكفر فلم العالمين كمثل ال يطان اذ قال لال“Münafıkların durumu ise tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana, “İnkâr et” der;
insan inkâr edince de, “Şüphesiz ben senden uzağım. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan
korkarım” der.”271
1.4. Okuma Parçası: Arap Dili ve Tecvid İlminde “Harf ( الحرف)”272
Mahreçleri aynı olan asli harfler farklı karakterleriyle birbirinden ayrılır. Bu farklılıklar
kaynaklarda harflerin sıfatları , lakapları, sınıfları ifadeleriyle yer almıştır. Mekki b. Ebi Talib,
yirmi dokuz harfin sıfatiarını uzun müddet araştırdığını ve kırk dört sıfat bulduğunu söylerken
(er-Ri'aye, s. 115) Dan i harflerdeki sıfatiarın on altı olduğunu ileri sürmüştür (et-Tahdid, s.
107). Sıfatiarın en belirgin olanlarına yer verilen bu tesbitte harfler şöyle tasnif edilir: 1. Huruf-
ı mehmuse. Harfin çıkışı sırasında mahreç tam kapanmayıp zayıf kaldığından mahreçten
nefesin akması suretiyle telaffuz edilen harflerdir. Mahreçteki zaaf sebebiyle bu sıfata "hems"
(gizli ve hafif ses, fısıltı) denmiştir. Hems sıfatlılar ت، ث، ح، خ، س، ش، ص، ف، ك، هـ şeklinde
sıralanan on harftir. 2. Hurûf-ı mechûre. Hurûf-ı mehmûsenin dışında kalan on dokuz harftir.
Harfın mahrecinden kuwetle ve ses halinde (cehr) çıkması sebebiyle söz konusu harfler bu
sıfatla anılır. 3. Huruf-ı şedide. Şiddet sıfatlı أ، ب، ت، ج، د، ط، ق، ك harfleridir. Bu sekiz harften
her biri söylenirken mahreç şiddetle kapanır, ses ve nefes akmaz. Bu kapalılık, harfte ayrıca
mevcut olan hems veya kalkale sıfatı gereği süratle açılır. Harflerden beşi (ب، ج، د، ط، ق) kalkale
harfidir. Diğer üç harften hemzenin şiddet sıfatı elif, vav, ya harflerinden birine ibdal ile
hafifletilir. Ta ve kaf harflerinin şiddet sıfatı sebebiyle kapanan mahreçleri ise bu iki harfte
ayrıca bulunan hems sıfatı ile açılır. 4. Huruf-ı rihve. Şiddet sıfatının zıddı olan rihve (rehave)
sıfatını taşıyan harfler telaffuz edilirken mahreçten ses veya nefes akar. Rihve (gevşeklik,
yumuşaklık). mahreçten akan ses veya nefesin duyulması halidir. Rihve sıfatlılar, med
harfleriyle (ث، ح، خ، ذ، ز، س، ش، ص، ض، ظ، غ، ف، هـ ,)ا، و، ى harflerinden oluşan on üç harftir.
5. Huruf-ı mutbaka. ltbak (yapışma, uyuşma). dilin harfe göre farklı kısımlarının damağa
yapışması hali olup ıtbak sıfatlılar ص، ض، ط، ظ harfleridir. 6. Huruf-ı münfetiha. infitah
(açılma) ıtbakın zıddıdır. Kendilerinde infitah sıfatı bulunan harfler, dilin damaktan ayrılıp
açılması suretiyle telaffuz edilir. ltbak sıfatlılar dışındaki yirmi dört harf bu gruba girer: 7.
Hurüf-ı müsta'liye. Yirmi dokuz harfin en kalınları olan خ، ص، ض، ط، ظ، غ، ق harfleridir.
Telaffuz edilirken dilin üst damağa yükselmesi sebebiyle bu yedi harfe hurüf-ı müsta'liye"
(huruf-ı isti'la) denmiştir. Kalın okunmaları sebebiyle bunlara "hurüf ı mufahhame" de denir.
Kur'an-ı Kerl~ kıraatinde bu harfIerin fethalı halleri a sesiyle (elifle) med edilirse "fetha-i şedlde
'! ile (a sesiyle) okunur. 8. Hurüf-i müstefile. isti'lanın zıddı olan istifale (alçalma}. dilin damağa
yükselmeyip aşağıda kalması halidir. Hurüf-ı müstefile. hurûf-ı müsta‘liyenin dışında .kalanlar
olup evvelindeki harfin fethalı veya zammeli olması sebebiyle tağliz ile okunan "Allah"
lafzının. "lam"ı ve fethalı veya zammeli ra dışında kalanları ince (terkik ile. "a-e" arası bir sesle)
okunur. 9. Hurüf-ı med ve lin. Med harfleri. kendinden önceki harfin harekesi kendi cinsinden
olan elif ile sakin vav ve sakin ya'- dır. "Hurüf-ı hevaiyye" de denilen ve kendilerinden önceki
harfin sesinin uzatılmasını sağlayan bu harflerin her üçünün de mahreci ağız boşluğudur.
Fethalı bir harften sonra gelen sakin vav ile sakin ya'ya "lin harfleri" denir. Belirtilen
270 Yâsîn, 36/60. 271 Haşr, 59/16. 272 Mehmet Ali Sarı tarafından hazırlanarak Diyanet İslam Ansiklopedisinde (DİA, c. 16) “Kıraat” maddesi olarak
yayımlanan bu çalışma, tarafımızdan düzenlenerek buraya alınmıştır.
211
konumuyla bu iki harfte lin (yumuşak olma) sıfatı bulunur. 10. Hurûf-ı safîre. Safîr, ز، س، ص
harflerinde rihve sıfatının yaygın olması sebebiyle bu harfler mahreçten çıkarken ıslığa benzer
bir sesin duyulması halidir. 11. Hurûf-ı kalkale. “Mahrecin kuvvetli bir ses işitilecek şekildeki
hareketi” şeklinde tarif edilen kalkale ب، ج، د، ط، ق harflerine ait bir sıfattır. Her biri şiddet sıfatı
da taşıyan bu harfler, kelime içinde veya vakıf sebebiyle sakin olduklarında mahreçlerinin önce
şiddetle kapanıp hemen ardından kuvvetli bir titreşim le açılması suretiyle telaffuz edilir. 12.
Hurûf-ı münharife. İnhiraf, ل، ر harflerinin telaffuzu esnasında dilin damağa doğru meyletmesi,
yükselmesi halidir. Meyil “lâm”da hemen dil ucunda, “râ”da ise dilin daha geniş kısmında olur.
13. Harf-i mütefeşşî. Tefeşşî (yayılma), telaffuzu esnasında ش harfinin mahrecinin akışındaki
özel sestir. 14. Harf-i müstetîl. ض harfinin sıfatı olan istitâle (uzatma), harfin yumuşak bir
tarzda çıktığı mahrecinde biraz tutulup uzatılması halidir. 15. Harf-i mütekerrir. Telaffuz
edilirken mahrecinde tekrarlanır gibi bir ses oluşması sebebiyle ر harfi tekrîr sıfatı ile anılır. 16.
Gunneli harfler. Gunne, ihfâ ve idgamların uygulanması sırasında م، ن harflerine mahsus
genizden gelen sestir (harflerin sıfatları hakkında geniş bilgi için bk. Sîbeveyhi, IV, 432-436;
İbn Cinnî, I, 46-48; Mekkî b. Ebû Tâlib, s. 115; Ebû Amr ed-Dânî, et-Taĥdîd, s. 107; İbnü’l-
Cezerî, et-Temhîd, s. 115; Gānim Kaddûrî Hamed, s. 227 vd.).
Ebü’l-Esved ed-Düelî (ö. 69/688), Nasr b. Âsım ve Yahyâ b. Ya‘mer’le başlayan Kur’an
lafızlarının doğru okunmasını temine yönelik çalışmalar her asırda gelişerek devam etmiştir.
Filolojik çalışmalar içinde de yer alan harflerin yapı özellikleriyle ilgili incelemeler, IV. (X.)
yüzyılın başlarından itibaren çeşitli kıraat rivayetlerinde, özellikle tecvid ilminin temel konusu
olması bakımından bu disiplin içinde ön plana alınarak devam ettirilmiştir. Bu alanda eserleri
kaynak kabul edilen müelliflerin başında İbn Mücâhid (ö. 324/936), Mûsâ b. Ubeydullah, İbn
Galbûn, Mekkî b. Ebû Tâlib, Ebû Amr ed-Dânî, Şâtıbî, Sehâvî, Ebû Şâme, Ca‘berî, İbnü’l-
Cezerî ve Kastallânî (ö. 923/1517) gibi âlimleri zikretmek gerekir.
Daha özel bir alan olan tecvid “harfleri güzel telaffuz etme” ilmi olduğundan harflerin hem
seslendirilmesi hem de özellikleriyle meşgul olmuş, bu konuda IV. (X.) yüzyılın başlarından
itibaren birçok eser verilmiştir. Gānim Kaddûrî Hamed, XIII. (XIX.) yüzyılın sonuna kadar el-
li beş müellife ait 109 eserden bahseder (ed-Dirâsâtü’ś-śavtiyye, s. 23-46).
Osmanlı müellifleri de pek çok eserle bu alandaki çalışmalara katılmışlardır. İmam
Muhammed Birgivî’nin ed-Dürrü’l-yetîm fî İlmi’t-tecvîd’i, bunun tercümesi olan Eskicizâde
Ali b. Hüseyin’in Terceme-i Dürrü yetîm’i, Hamza Hüdâî’nin Tecvîd-i Edâiyye’si, Mağnisî’nin
Terceme-i Cezeriyye’si, Molla Abdurrahman Karabaşî’nin Karabaş Tecvîdi adlı risâlesi,
Mehmed Zihni Efendi’nin el-Kavlü’s-sedîd fî ilmi’t-tecvîd’i, Debreli Hoca Abdülkerîm’in
Mîzânü’l-hurûf’u, Abdülazîz b. Abdülfettâh’ın ĶavâǾidü’t-tecvîd’i bu alanda basılan en
tanınmış eserler olup Cumhuriyet döneminde de özellikle 1950’lerden sonra Ali Rıza Sağman,
Demirhan Ünlü, İsmail Karaçam, Abdurrahman Çetin gibi müellifler aynı alanda eser vermeye
devam etmişlerdir.
212
Uygulamalar
213
Uygulama Soruları
214
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Tashîh-i hurûf, Kur’an-ı Kerim’i yüzünden ve ezberden güzel okuyabilmeyi öğreten en
güzel metottur. Bu bölümde bunu gerçekleştirmek amacıyla uygulamalı olarak namaz
dualarının okunmasına devam edildi.
Âdiyât ve Zilzâl surelerinin ezberden, Fecr suresinin ise yüzünden okunması yapıldı.
Medd-i ârız konusu işlendi. İblis ve şeytan konusu ayetlerle açıklanmaya çalışıldı. Son
olarak da harf kavramı üzerinde duruldu.
215
Bölüm Soruları
1. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde sükûn-u ârızın tarifi verilmiştir?
p) secavend
q) Seddelı sukun
r) geçici sükun s) cezımlı sukun
t) ayet sonu
2Medd-i ârızın meddi ………..dir, cemlesindeki boşluğa en uygun seçenek hangisidir?
k) Caiz
l) farz
m) vacıp
n) sunnet
o) hem farz hem sunnet
3 Medd-i ârız ne zaman ortaya çıkar?
p) Vasl halınde
q) Kelımenın sonunda cezım varsa
r) Lın harflerınde
s) kelimelerin sonlarında vakıflı okuyuşta ortaya çıkar t) Kelımenın ortasında
bu ayette hangi konudan وجنود ابليس اجمعون bu ayet فكبكبوا فيها هم والغاون .4
bahsedilmektedır?
p) İblis
q) melekler
r) peygamber
s) kıtablar
t) ahıret
5. Ebû Amr ed-Dânî’ye gore harflerın sıfatları kactır?
p) 13
q) 17
r) 16
s) 9
t) 10
6. Rıhve ne anlama gelmektedir?
p) Sıkarak okuma
q) Sert okuma
r) Uzatarak okuma
s) Gevseklık yumusaklık
t) Bogazdan okuma
7. Mahrecin kuvvetli bir ses işitilecek şekildeki hareketi, şeklinde tarif edilen tecvid uygulaması
aşağıdaki seçeneklerden hangisidir?
p) kalkale
q) meddı tabı
216
r) ızhar
s) ıdgam
t) seddelı gunne
8. Huruf-ı mehmuse ne anlama gelmektedir?
u) Boğazdan cıkan harfler
v) Mahreclerı agızdan tam cıkması
w) Agız boslugundan cıkan harfler
x) Harfin çıkışı sırasında mahreç tam kapanmayıp zayıf kaldığından mahreçten
nefesin akması suretiyle telaffuz edilen harflerdir
y) Peltek cıkan harfler
9. Hurûf-ı mechûre ne anlama gelmektedir?
p) Boğazdan cıkan harfler
q) Mahreclerı agızdan tam cıkması
r) Agız boslugundan cıkan harfler
s) Peltek cıkan harfler
t) Hurûf-ı mehmûsenin dışında kalan on dokuz harftir.
10. ltbak ne anlama gelmektedir?
p) Kuvvetle sarsma
q) yapışma, uyuşma
r) akıcı okuma
s) bogazı sıkma
t) agızı kapama
217
Cevaplar
1) c, 2) a, 3) d, 4) a, 5) c, 6) d, 7) a, 8) d, 9) e, 10) b
218
12. MEDD-İ LÂZIM
219
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
23. Bu bölümde Kur’an-ı Kerim’i mehâric-i hurûf ve tecvid kurallarına uygun olarak
okuyabilmenin yegane yolu olan tashîh-i hurûf çalışmasına namaz surelerinden Fîl suresi ile
devam edip Beyyine suresinin tilaveti öğretilecektir.
24. Tecvid ilmiyle ilgili olarak medd-i lâzım konusu ayrıntılı olara ele alınacaktır.
Cinler konusu ayetlerle açıklanmaya çalışılacak ve daha sonra med kavramının incelenmesi
sürdürülecektir.
220
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
35) Medd-i Lâzım Harf-i Muhaffef hangi şartlarda gerçeklişir?
36) Medd-i Lâzım Harf-i Müsakkal hangi şartlarda gerçeklişir?
37) Medd-i Lâzım Kelime-i Muhaffefe hangi şartlarda gerçeklişir?
221
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde
edileceği veya geliştirileceği
Medd-i Lâzım
Bu ünite kazanımlarının
aşağıdaki şekilde olacağı
düşünülmektedir.
1. Tashih-i hurûf ile ağzın Arap
harf ve mahreçlerini düzgün
telaffuz edebilme imkanının
yanı sıra tecvid usullerine riayet
ederek güzel Kur’an okuma
kabiliyeti kazanma. 2. Namaz
surelerinden Fîl suresinin talim
üzere okunuşu ayrıca Beyyine
suresinin tahkik usulüyle
tilaveti. 3. Beled suresini
yüzünden güzel okuyabilme
kabiliyetini edinme.
4. Medd-i lâzım hakkında
detaylı bilgi sahibi olmak. 5.
Cinlerden haber veren ayetler
sunmak. 6. Med kavramıyla
ilgili detaylı malümat.
Kur’an-ı Kerim’in güzel
okunabilmesinin yegane
yolunu teşkil eden tashih-i
hurûf çalışmasının namaz
duaları ve namaz sureleri
özelinde sesli bir şekilde
yapılması, Kur’an-ı Kerim’in
bazı surelerinin ezberlenmesi
ve bölümlerinin yüzünden
okunması, tecvid ilmiyle ilgili
bilgilerin örneklerle anlatımı ve
Kur’an kültürü ayetleri, hem
Kur’an-ı Kerim’i pratik şekilde
okuma becerisini kazandıracak
hem de okunma usullerinin
teorik anlamda daha iyi
anlaşılmasını
kolaylaştıracaktır. Kur’an
kültürü ayetleri ile de Kur’an-ı
Kerim hakkında daha kapsamlı
bilgi edinme fırsatı
sunulacaktır.
222
Anahtar Kavramlar
Medd-i Lâzım
Muhaffef
Müsakkal
Medd-i Lâzım Harf-i Muhaffef
Medd-i Lâzım Harf-i Müsakkal
Medd-i Lâzım Kelime-i Muhaffefe
Medd-i Lâzım Kelime-i Müsakkale
223
Giriş
Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma bilgi ve becerisi sadece metin okuma yoluyla elde
edilemez. Tecvid bilgisi teorik olarak öğrenilirken uygulaması üstadın huzurunda
gerçekleştirilir. Kavramsal olarak öğrenilen konuların nasıl uygulanacağını gösteren ve fem-i
mühsîn olarak tanımlanan üstad, öğrencinin hatalarını da bizzat şifahi olarak düzeltir. Bu metot
Rasulullah’tan (sav) günümüze intikal eden Kur’an öğrenme metodudur.
On ikinci ünitede konuya güzel Kur’an okuyabilmenin yolunu açan klasik tashîh-i hurûf
uygulamasıyla devam ederek bu amacımızı gerçekleştirmeyi hedeflemekteyiz. Bunun için de
namaz surelerinden Fîl suresini okuyacağız. Akabinde ezberlenmesi gereken Beyyine suresine
yer verecek, yüzünden okunacak sure olarak da Beled suresini tilavet eyleyeceğiz. İlaveten
tecvid ilmine dair medd-i lâzım konusunu ele alacağız. Kur’an kültürü kapsamında Cin
konusunu ayetlerden getirilen delillerle inceleme konusu yapıp med kavramıyla ilgili detaylı
bilgi sunmaya devam edeceğiz.
224
1.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık
1.1.1. Ezber
1.1.1.1. Talim ve Tashîh-i Hurûf / Namaz Sureleri: Fîl Suresi
الفيل﴾ سورة 105﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
حاب الفيل ) ليل 1ألم تر كيف فعل ربك بأص ( ألم يجعل كيدهم في تض
ل عليهم طيرا أبابيل )2) يل )3( وأرس ج ( 4( ترميهم بحجار من س
( 5فجعلهم كعصف مأكول )1.1.1.2. Ezberlenecek Sureler: Beyyine Suresi
البينة﴾ سورة 98﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
ين حتى تأتيهم ركين منفك ذين كفروا من أهل الكتاب والم ل لم يكن ا
ر )1البينة ) يتلو صحفا مطه ( وما 3( فيها كتب قيمة )2( رسول من للا
ذين أوتوا الكتاب إال م ق ال نة )تفر عد ما جاءتهم البي ( وما أمروا إال 4ن ب
كا وذلك ال ويؤتوا الز ين حنفاء ويقيموا الص ين له الد مخلص ليعبدوا للا
ركين في نار جهنم ( إن الذين كفروا من أهل الكتاب والم 5دين القيمة )
ر البرية ) الحات 6خالدين فيها أولئك هم ش ( إن الذين آمنوا وعملوا الص
ة ) ك هم خير البري دن تجري من 7أولئ ات ع د ربهم جن ( جزاؤهم عن
وا عنه ذلك لمن تحتها النهار خ عنهم ورض ي للا الدين فيها أبدا رض
( 8خ ي ربه )(98) Beyyine Suresi
Medine döneminde inmiştir. 8 ayettir. Beyyine, apaçık delil demektir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Kitap ehlinden inkâr edenler ile Allah’a ortak koşanlar, kendilerine apaçık delil
gelinceye kadar (küfürden) ayrılacak değillerdi.
2. Bu delil, tertemiz sahifeleri okuyan, Allah tarafından gönderilen bir peygamberdir.
3. O sahifelerde dosdoğru hükümler vardır.
4. Kendilerine kitap verilenler, ancak kendilerine o apaçık delil geldikten sonra ayrılığa
düştüler.
5. Hâlbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O’na
kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir.
6. Şüphesiz, inkâr eden kitap ehli ile Allah’a ortak koşanlar, içinde ebedî kalmak üzere
cehennem ateşindedirler. İşte onlar insanların en kötüsüdürler.
7. Şüphesiz, iman edip, salih ameller işleyenler var ya; işte onlar insanların en
hayırlısıdırlar.
8. Rableri katında onların mükâfatı, içlerinden ırmaklar akan, içlerinde ebedî kalacakları
Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte
bu mükâfat Rablerine derin saygı duyanlara mahsustur.
225
1.1.2. Yüzünden Okuma: Beled Suresi
البلد ﴾ سورة90﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
( لقد 3( ووالد وما ولد )2( وأنت حل بهذا البلد )1ال أقسم بهذا البلد )
نسان في كبد ) ( يقول أهلكت 5( أيحسب أن لن يقدر عليه أحد )4خلقنا ال
( ولسانا 8( ألم نجعل له عينين )7ه أحد )( أيحسب أن لم ير 6ماال لبدا )
( وما أدراك ما 11( فال اقتحم العقبة )10( وهديناه النجدين )9وشفتين )
ذا ( يتيما14( أو إطعام في يوم ذي مسغبة )13( فك رقبة )12العقبة )
( ثم كان من الذين آمنوا وتواصوا 16( أو مسكينا ذا متربة )15مقربة )
بر وتواصوا بالمرحمة ) ( والذين 18( أولئك أصحاب الميمنة )17بالص
( 20( عليهم نار مؤصد )19كفروا بآياتنا هم أصحاب الم أمة )
1.2. Tecvid: Medd-i Lâzım
Med harfinden sonra sebeb-i med (uzatma sebebi) sükûn-u lâzım (kalıcı-daimi- sükun)
gelirse, medd-i lâzım olur. Medd-i lâzım daki sukûn bazen cezimle bazen de şeddeyle yazılır.
Medd-i lâzım önce harf ve kelime, daha sonra muhaffef ve müsakkal olarak toplamda dört
kategoriye ayrılır:
a. Medd-i Lâzım Harf-i Muhaffef ( مد الزم حرف مخفف Harfteki zorunlu kolay uzatma): Med
harfinden sonra sebeb-i medd sükûn-u lâzım (cezimli) olur ve bu tek harf üzerinde gerçekleşir.
.ı gibi’(lâm) ل nın’(elif lâm râ) الر ;i(mîm) م ın’(elif lâm mîm sâd) المص ve (elif lâm mîm) الم
b. Medd-i Lâzım Harf-i Müsakkal ( مد الزم حرف مثقل Harfteki zorunlu ağır uzatma): Med
harfinden sonra sebeb-i medd sükûn-u lâzım (şeddeli) olur ve bu tek harf üzerinde gerçekleşir.
ل ın’(elif lâm mîm sad) المص ;ı’(lâm) ل in’(elif lâm mîm) الم (lâm)’ı; ve طسم (tâ sîn mîm)’in س
(sîn)’i gibi.
c. Medd-i Lâzım Kelime-i Muhaffefe ( مد الزك كلمة مخففة Kelimedeki zorunlu kolay uzatma):
Med harfinden sonra sebeb-i medd sükûn-u lâzım (cezimli) olur ve bu bir kelime üzerinde
gerçekleşir. 273 آلن gibi.
d. Medd-i Lâzım Kelime-i Müsakkale ( مد الزم كلمة مثقلة Kelimedeki zorunlu zor uzatma):
Med harfinden sonra sebeb-i medd sükûn-u lâzım (şeddeli) olur ve bu bir kelime üzerinde
gerçekleşir. 274الحاقة gibi.
Medd-i Lâzım ’ın medd i vaciptir. Ancak kıraat imamlarının tahkik, tedvir ve hadr
okuyuşlarına göre Medd-i Lâzım ın en az iki buçuk (2.5) veya üç (3) elif olmak üzere dört elif
miktarı çekilmesi mümkündür.
Ayetlerden seçilen şu misallerdeki medd-i lâzım örneklerine bakılabilir: التضار ، والد
افون ، فاس ون ، ومامن دابة ، وانا لنحن الص ونى ، واذ يتحاج ه قومه ، قال اتحاج أل وحاج
اختان ، شاقوا هللا تان ، نض نين ، وال جان ، مدهام ين البيت ، ، الظا ين ، آم ، العاد
1.3. Kur’ân-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler: Cinler 1- Cinlerin Mahiyeti
273 Yunus, 10/91. 274 Hakka, 69/1.
226
Cin kelimesi, sözlükte gizlemek, örtmek, gizli kalmak, saklamak anlamlarına gelen cenn
kökünden türeyen bir isimdir. Tekili görülmeyen ve gizli şey” anlamında olan “cinnî” dir.
Çoğulu “cinân” olarak da gelir. “Cinler” dumansız/yalın bir ateşten yaratılan “cân”275 denilen
varlığın çocuklarıdır. Canlı yaratıklardan bir türdür. Gizlendikleri ve gözle görülmedikleri için
cinler bu isimle adlandırılmışlardır.276 Terim anlamı ise, duyularla idrak edilmeyen, insanlar
gibi şuur ve iradeye sahip bulunan, ilahî emirlere uymakla yükümlü tutulan, mü’min ile kâfir
gruplarından oluşan varlık türü anlamına gelir.277
Cin kelimesinin melekleri de kapsayacak şekilde insan türünün karşıtı olan görünmez
varlıklar için kullanılan genel bir anlamı da vardır. Kur’ân’da İblîs’in melekler arasında
zikredilmesi278 bundan kaynaklanmaktadır.279
Görünmeyen varlık anlamında her meleğe cin denilir. Fakat her cin, melek değildir. İslam
âlimleri, meleklerin cinlerden ayrı bir tür olduğunu belirtmiş, cin kelimesinin insan ve melek
dışındaki üçüncü bir varlık türünün adı olarak kullanılması gerektiğini belirtmişlerdir.280
İnsanlar, tarih boyunca Allah’ın dışında görülmeyen, olağan üstü başka varlıklara da
inanmışlardır. Mahiyeti ve niteliği farklı olsa da bu çerçevede çeşitli toplumlarda cin inancının
varlığına şahit olunmakta ve cinlere kimi zaman insanüstü vasıf yükledikleri ya da Allah’a
yakınlık isnat edecek kadar inanç karmaşası yaşadıkları görülmektedir. İslam dininde Allah,
melek, şeytan, cin ve peygamberin nitelikleri ve fonksiyonları tam olarak belirlenmiş ve
açıklanmıştır. Kur’ân, insanlığın cinler hakkındaki yanlış itikatlarını düzeltmiş, cinleri de
Allah’ın yarattığını ve mükellef varlıklar olduğunu belirtmiştir.
Kur’ân-ı Kerîm’de cin adını taşıyan müstakil bir sûre bulunmaktadır. Cin sözcüğü Kur’ân’da
çeşitli türevlerde kullanılmaktadır. Delilik anlamındaki “cinne” kelimesi, beş yerde “cin
topluluğu”, “cân” kelimesi iki yerde yılan, beş yerde cin anlamlarında zikredilmiştir. Yirmi iki
yerde geçen cin kelimesi ise melek ve insan dışındaki üçüncü varlık türü karşılığında
kullanılmıştır.281
Kur’ân-ı Kerim’de verilen bilgilere göre cinler de insanlar gibi Allah’a kulluk etmeleri için
yaratılmıştır. Cinlere de peygamberler gönderilmiş, bir kısmı iman etmiş, bir kısmı inkâr
etmiştir. Hz. Muhammed (s.a.v),, insanlara olduğu gibi, cinlere de ilâhî emirleri tebliğ etmiştir.
Cinler insanlara nazaran daha üstün güce sahiptirler. Kısa mesafede uzun mesafeleri
katedebilirler. İnsanlar tarafından görülmedikleri halde onlar, insanları görebilirler. İnsanların
vakıf olmadıkları bazı şeyleri bilebilirler. Fakat gaybı onlar da bilmezler. Evlenip çoğalırlar.
İblîs de cinlerdendir ve insanların yanı sıra cinlerden de yardımcıları vardır. Bazı cinler, Hz.
Süleyman’ın emrinde çeşitli hizmetler görmüşlerdir.282
Kelam ilmine göre, cinlerin varlığı sadece vahiy yoluyla bilinip ispat edilebilir., akıl da bunu
imkânsız görmez. Mevcudiyetleri tartışma götürmeyecek şekilde Kur’ân’la sabit olduğundan
cinleri inkâr edenlerin küfrüne hükmeden kelâm âlimleri cinlerin mahiyeti konusunda farklı
görüşler benimsemişlerdir. Duyular ötesi varlıklar olmaları sebebiyle sadece nakil yoluyla
doğru bilgi edinebileceğimiz cinlerin mahiyeti hakkında naslarda ateşten yaratıldıklarının
ötesinde bir bilgi mevcut değildir.283
Kur’ân’da verilen bilgilere dayanılarak cinlere peygamber gönderildiği noktasında İslam
âlimleri arasında ittifak bulunmaktadır. Ancak peygamberlerin insan veya cin türünden oluşu
275 Rahmân, 55/15. 276 Bkz. İbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, II, 385-387; İsfehânî, el-Müfredât, s. 204-205. 277 Ahmet Saim Kılavuz, Cin, DİA, İstanbul, 1993VIII, 5. 278 Bakara, 2/34. 279 Kılavuz, Saim, DİA, VIII; 5. 280 İsfehânî, Müfredât, s. 204. 281 Bkz. M. Fuad Abdulbaki, Mucemü’l-Müfehres li Elfâzi’l-Kur’ân, İstanbul, Çağrı Yayınları, ts. s. 180, 181, 282 Kılavuz, Saim, DİA, VIII, 8. 283 Kılavuz, DİA, VIII, 9.
227
konusunda görüş ayrılığı mevcuttur. Âlimlerin çoğunluğu, insanlara gönderilen peygamberlerin
aynı zamanda cinlerin de peygamberleri olduğu görüşündedirler. İslâm âlimlerine göre cinler,
mutlak gaybı bilmemekle birlikte uzun süre yaşadıkları ve meleklerden haber sızdırabilmek için
insanların bilmedikleri bazı hususlara vakıf olmaları mümkündür. Bunun dışında cinlere ilişkin
âyetleri yorumlayarak cinlerin insanlar gibi doğan, yiyip içen, evlenip çoğalan, ölen ve hatta
insanlarla ilişki kurabilen varlıklar olduğu âlimlerin çoğunluğu tarafından kabul edilir.284
Kur’ân, cinlerin vesvesesinden ve şerrinden korunmak için Allah’a sığınılmasını
öngörmüştür.285 Hz. Peygamber de insanlara, cinlerin etkisinden kurtulmak ve onları etkisiz
hale getirmek için “Felâk ve Nâs” sûrelerini, “Âyetü’l-Kürsî ve Bakara Sûresi’nden bazı
âyetleri okumalarını tavsiye etmiştir.286 Bu sayede insan, göremediği cinlerin olumsuz
etkilerine karşı Allah’ın himayesine girerek kendini koruyabilir ve savunabilir.
2- Cinlerle İlgili Bazı Âyetler
والجان خلقناه من قبل من نار السموم . ولقد خلقنا االنسان من صلصال من حما مسنون “Andolsun, biz insanı kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş bir balçıktan yarattık. Cinleri de
daha önce dumansız ateşten yaratmıştık.”287
ة لعن نس فى النار كلما دخلت ام ت اختها قال ادخلوا فى امم قد خلت من قبلكم من الجن واال
ا من ى اذا اداركوا فيها جميعا قالت اخريهم الوليهم ربنا هؤالء اضلونا فاتهم عذابا ضعف حته
Allah, şöyle der: “Sizden önce gelip geçmiş cin ve“ النار قال لكل ضعف ولـكن ال تعلمون
insan toplulukları ile birlikte ateşe girin.” Her topluluk (arkasından gidip sapıklığa düştüğü)
yoldaşına lânet eder. Nihayet hepsi orada toplandığı zaman peşlerinden gidenler, kendilerine
öncülük edenler için, “Ey Rabbimiz! Şunlar bizi saptırdılar. Onlara bir kat daha ateş azabı
ver” derler. Allah, der ki: “Her biriniz için bir kat daha fazla azap vardır. Fakat
bilmiyorsunuz.”288
نس والجن على ان ياتوا بمثل هـذا القران ال ياتون بمثله ولو كان بعضهم قل لئن اجتمعت اال
De ki: “Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere“ لبعض ظهيرا
toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun benzerini getiremezler.”289
ا قضى ولوا الى قومهم منذرين واذ صرفنا اليك نفرا من الجن يستمعون القران ا حضروه قالوا انصتوا فلم فلم “Hani
Kur’an’ı dinlemek üzere cinlerden bir grubu sana yöneltmiştik. Onlar, onun huzuruna gelince
birbirlerine, “Susun!” dediler. Kur’an’ın okunması bitince de uyarıcı olarak kavimlerine
döndüler.”290
نس ان استطعتم ان تنفذوا من اقطار السموات واالرض فانفذوا ال تنفذون اال بسلطان يا مع ر الجن واال “Ey cin ve
insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse
geçip gidin. Büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz.”291
شد فامنا به ولن ن .قل اوحى الی انه استمع نفر من الجن فقالوا انا سمعنا قرانا عجبا رك بربنا احدايهدى الى الر “(Ey
Muhammed!) De ki: “Bana cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle dedikleri
vahyedildi: “Şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur’an dinledik de ona inandık.
Artık, Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.”292
284 Kılavuz, Saim, DİA, VIII, 8. 285 Nâs, 114/ 1-6 286 Buhârî, Vekâle, 10; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân, 2, 3. 287 Hicr, 15,/26-27 288 A’râf, 7/38. 289 İsrâ, 17/88. 290 Ahkâf, 46/29. 291 Rahmân, 55/33. 292 Cin, 72/1-2.
228
الناس .قل اعوذ برب ملك الناس .من شر الوسواس الخناس . اله الناس . الذى يوسوس فى صدور الناس من الجنة و الناس
“De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin
kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına sığınırım.”293
1.4. Okuma Parçası: “Med” ( المد)”294 Kavramı Med, harfin sesinin harekesi yönünde uzatılmasını ifade eden tecvid terimi olarak tarif edilebilir.
Sözlükte “arttırmak, ziyade etmek” anlamına gelen medd kelimesi “çekmek, yaymak, döşemek,
uzatmak” gibi mânalarda (Lisânü’l-‘Arab, “mdd” md.) Kur’ân-ı Kerîm’de otuz üç yerde geçmektedir.
Terim olarak ise bir harekeli harfin önünde yer alan ve harfin harekesi türünden olan bir med harfiyle
harfin sesinin harekesi yönünde uzatılmasına denir (Ali el-Kārî, s. 81). Ziyade med sebebi olan hemze
ve sükûn bulunmadığında sadece med harflerinden biriyle yapılan uzatmaya “tabiî med” (medd-i tabîî)
denir ve bu tür medler ayrıca kasr olarak da adlandırılır. Tabiî medler Arap dilinin aslında var olan, dilin
kelime yapısındaki uzun hecelerdir.
Tabiî medlerin oluşumunda “med harfleri” (hurûf-ı med) adı verilen şu üç harften birinin bulunması
şarttır: Kendisinden önceki harf (mâ kabli) üstün harekeli olduğunda daima med harfi olan elif ( ناgibi);
kendisi sâkin, bir önceki harf ötre harekeli vav ( قولواgibi); kendisi sâkin, bir önceki harf esre harekeli yâ
) Med harfleri çoğu yerde yazıda görülmekle birlikte bazı durumlarda yalnız telaffuzda vardır .(gibiفي )
gibi). Tabiî medlerin uzatılma süresi özellikle Kur’ân-ı Kerîm tilâveti sırasında hassasiyet isteyenبه - له
bir konu olur. Bu süre için birim olarak elif ölçüsü kullanılır (İbnü’l-Cezerî, I, 322). Bu ise elif diyecek
veya elif (ا) yazacak kadar bir süredir. “Bir parmak kaldırılacak kadar” ifadesi (Karabaş, s. 5) ve diğer
bazı ölçüler, öngörülen bu sürenin Kur’an’ı güzel okuyan üstatların ağzından (fem-i muhsin) onları
dinleyerek tesbit edilmesi gerektiğini belirtir.
Tabiî med üzerine ilâve edilerek med edilen fer‘î (arazî) medler, med harfinden sonra gelen hemze
veya sükûn faktörüne göre sınıflandırılmıştır. a) Med harfini takiben aynı kelimede hemze bulunuyorsa
buna “muttasıl med” (medd-i muttasıl) denir (جيئ - سوء - شاء gibi). b) Hemze med harfinden sonra ayrı
kelimede bulunuyorsa “munfasıl med” (medd-i munfasıl) meydana gelir ( وفي أموالهم - قوا أنفسكم - يا أبت
gibi). Munfasıl medde “câiz med” adı da verilir ve kıraat imamlarına göre bir, iki, üç, dört ve beş elif
mertebeleriyle icra edilir. Muttasıl med ise vâcip meddir. Onda sadece bir elif (kasır) mertebesi yoktur
(İbnü’l-Cezerî, I, 321-326). c) Med harfinden sonra vakıf ve vasıl hallerinde değişmeyen sükûn (sükûn-
ı lâzım) bulunuyorsa buna “lâzım med” (medd-i lâzım) denir ( الحاقة - تأمروني - ق - ن gibi). d) Med
harfinden sonra ârız sükûn (vakıf halinde telaffuzda var olan, vasıl halinde düşen) bulunuyorsa buna da
“ârız med” (medd-i ârız) adı verilir ( تكذبان - مؤمنين – يعلمون gibi). Ârız medlerin icrasında kasırla da iktifa
edilirken lâzım medler mutlaka tabiî medde ilâve ile uygulanmıştır. Ârız ve lâzım medlerde süre tûl (üç
elif, dört elif), tavassut (iki elif) ve kasırla (bir elif) ifade edilir.
Bir başka med türü de “lîn harfleri” denilen vav ve yâ mahreclerinin uzatılması şeklinde olur. Sâkin
vav ve “yâ”dan önceki harf fethalı olur, sonraki harf üzerinde de vakfedilirse “lîn med” (medd-i lîn)
meydana gelir ve mutlak tavassut ve tûl ile med edilir ( نوم - الصيفgibi). Bazı kıraat imamları medleri
konumlarının farklılığı sebebiyle “medd-i hacz, medd-i adl, medd-i mübâlağa, medd-i bedel” gibi ondan
çok farklı isimle anmışlardır.
293 Nâs, 114/1-6. 294 Mehmet Ali Sarı tarafından hazırlanarak Diyanet İslam Ansiklopedisinde (DİA, c. 28) “Kıraat” maddesi olarak
yayımlanan bu çalışma, tarafımızdan düzenlenerek buraya alınmıştır.
229
Uygulamalar
230
Uygulama Soruları
231
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Tashîh-i hurûf, Kur’an-ı Kerim’i yüzünden ve ezberden güzel okuyabilmeyi öğreten en
güzel metottur. Bu bölümde bunu gerçekleştirmek amacıyla uygulamalı olarak namaz
dualarının okunmasına devam edildi.
Beyyine surelerinin ezberden, Beled suresinin ise yüzünden okunması yapıldı.
Medd-i lâzım konusu işlendi. Cinler konusu ayetlerle açıklanmaya çalışıldı. Son olarak da
med kavramı üzerinde duruldu.
232
Bölüm Soruları
1. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde Medd-i Lâzım Harf-i Muhaffef’in tarifi verilmiştir?
u) sükûn-u lâzım(cezımlı) olur ve bu med harfını etkıler.
v) sükûn-u lâzım (cezımlı) olur ve bu ıkı harf üzerinde olur.
w) sükûn-u lâzım (cezımlı) olur ve bu tek kelime üzerinde olur.
x) sükûn-u lâzım (cezımlı) olur ve bu tek harf üzerinde olur.
y) sükûn-u lâzım (cezımlı) olur ve bu yan yana ıkı kelıme üzerinde olur
2. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde Medd-i Lâzım Harf-i Müsakkal’in tarifi verilmiştir?
a) sükûn-u lâzım(seddeli) olur ve bu med harfını etkıler
b) sükûn-u lâzım (seddeli) olur ve bu ıkı harf üzerinde olur
c) sükûn-u lâzım (seddeli) olur ve bu tek kelime üzerinde olur
d) sükûn-u lâzım (seddeli) olur ve bu tek harf üzerinde olur
e) sükûn-u lâzım (seddeli) olur ve bu yan yana ıkı kelıme üzerinde olur
3. Aşağıdaki seceneklerin hangisi Medd-i Lâzım Kelime-i Muhaffefe’nın tarifinı ıcerır ?
u) sükûn-u lâzım(cezımlı) olur ve bu med harfını etkıler
v) sükûn-u lâzım (cezımlı) olur ve bu ıkı harf üzerinde olur
w) sükûn-u lâzım (cezımlı) olur ve bu tek kelime üzerinde olur
x) sükûn-u lâzım (cezımlı)) olur ve bu tek harf üzerinde olur
y) sükûn-u lâzım (seddeli) olur ve bu yan yana ıkı kelıme üzerinde olur.
4. Aşağıdaki seceneklerin hangisi Medd-i Lâzım Kelime-i Musakkale’nın tarifinı
içermektedir ?
a) sükûn-u lâzım(seddelı) olur ve bu med harfını etkıler.
b) sükûn-u lâzım (seddelı) olur ve bu ıkı harf üzerinde olur.
c) sükûn-u lâzım (şeddeli) olur ve bu tek kelime üzerinde olur.
d) sükûn-u lâzım (cezımlı)) olur ve bu tek harf üzerinde olur.
e) sükûn-u lâzım (seddeli) olur ve bu yan yana ıkı kelıme üzerinde olur.
5 Medd-i Lâzım ’ın medd i ………..dir, cemlesindeki boşluğa en uygun seçenek
hangisidir?
u) farz
v) vacıp
w) sunnet
x) hem vacıp hem farz
y) hem vacıp hem sunnet
ayetinde hangi konudan والجان خلقناه من قبل من نار السموم .6
behsedilmektedir?
u) peygamberlerden
v) Allahın varlıgından
w) cınlerden
x) ıblısten
y) meleklerden
233
234
Cevaplar
1) d, 2) d, 3) c, 4) c, 5) b, 6) c,
235
13. MEDD-İ LÎN
236
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
25. Bir önceki ünitede Kur’an-ı Kerim’i mehâric-i hurûf ve tecvid kurallarına uygun
olarak okuyabilmenin yegane yolu olan tashîh-i hurûf tamamlamış olduğumuzdan, bundan
sonraki ünitelerde sadece ezberlenmesi gereken sureleri zikretmekle yetineceğiz. Bu bağlamda
Kadir ve ‘Alak sureleri ezberden okunacak, Şems suresi ise yüzünden hadr usulüyle tilavet
edilecektir.
26. Tecvid ilmiyle ilgili olarak medd-i lîn konusu ele alınacaktır. İmanın mahiyeti
konusu ayetlerle açıklanmaya çalışılacak ve daha sonra tilavet kavramının incelenmesine
geçilecektir.
237
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
38) Medd-i linin oluşma şartları nelerdir?
39) Lîn harfleri hangileridir?
40) İlgili harflere lîn harfleri ismi neden verilmiştir?
238
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde
edileceği veya geliştirileceği
Medd-i Lîn
Bu ünite kazanımlarının
aşağıdaki şekilde olacağı
düşünülmektedir.
1. Kadir ve ‘Alak surelerinin
tahkik usulüyle tilavetinde
maharet. 3. Şems suresini
yüzünden güzel okuyabilme
kabiliyetini edinme.
4. Medd-i lîn hakkında detaylı
bilgi sahibi olmak. 5. İmanın
mahiyetini haber veren ayetler
sunmak. 6. Tilâvet kavramıyla
ilgili detaylı malümat
Kur’an-ı Kerim’in güzel
okunabilmesinin yegane
yolunu teşkil eden tashih-i
hurûf çalışmasının namaz
duaları ve namaz sureleri
özelinde sesli bir şekilde
yapılması, Kur’an-ı Kerim’in
bazı surelerinin ezberlenmesi
ve bölümlerinin yüzünden
okunması, tecvid ilmiyle ilgili
bilgilerin örneklerle anlatımı ve
Kur’an kültürü ayetleri, hem
Kur’an-ı Kerim’i pratik şekilde
okuma becerisini kazandıracak
hem de okunma usullerinin
teorik anlamda daha iyi
anlaşılmasını
kolaylaştıracaktır. Kur’an
kültürü ayetleri ile de Kur’an-ı
Kerim hakkında daha kapsamlı
bilgi edinme fırsatı
sunulacaktır.
239
Anahtar Kavramlar
Medd-i lîn
Lîn harfleri
Tilâvet
Fezâilü’l-Kur’ân
Sevâvbu’l-Kur’ân
Ebu Mûsâ el-Eş‘arî
Sâlim Mevlâ Ebû Huzeyfe
240
Giriş
Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma bilgi ve becerisi sadece metin okuma yoluyla elde
edilemez. Tecvid bilgisi teorik olarak öğrenilirken uygulaması üstadın huzurunda
gerçekleştirilir. Kavramsal olarak öğrenilen konuların nasıl uygulanacağını gösteren ve fem-i
mühsîn olarak tanımlanan üstad, öğrencinin hatalarını da bizzat şifahi olarak düzeltir. Bu metot
Rasulullah’tan (sav) günümüze intikal eden Kur’an öğrenme metodudur.
On üçüncü ünitede ezber müfredatında yer alan Kadir ve ‘Alak surelerine yer verecek,
yüzünden okunacak sure olarak da Şems suresini tilavet eyleyeceğiz. İlaveten tecvid ilmine dair
medd-i lîn konusunu ele alacağız. Kur’an kültürü kapsamında imanın mahiyet konusunu
ayetlerden getirilen delillerle inceleme konusu yapıp tilâvet kavramıyla ilgili detaylı bilgi
sunacağız.
241
1.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık
4.1.1. Ezber: Kadir ve ‘Alak Suresi
القدر﴾ سورة 97﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
قدر ) لة ال ناه في لي ا أنزل ن قدر )1إ لة ال ما لي ما أدراك قدر 2( و لة ال ( لي
هر ) وح فيها بإذن ربهم من كل 3خير من ألف ش كة والر ل المالئ ( تنز
( 5فجر )( سالم هي حتى مطلع ال 4أمر )(97) Kadr Suresi
Mekke döneminde inmiştir. 5 ayettir. Sure, Kadir gecesini anlattığı için bu adı almıştır.
Kadr, azamet ve şeref demektir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Şüphesiz, biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik.
2. Bilir misin nedir Kadir gecesi?
3. Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.
4. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner.
5. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.
العلق ﴾ سورة 96﴿
حيم بسم حمن الر الر للا
م ربك الذي خلق ) ان من علق )1اقرأ باس نس ( اقرأ وربك الكرم 2( خلق ال
ان ما لم يعلم )4( الذي علم بالقلم )3) نس ان ليطغى )5( علم ال نس ( 6( كال إن ال
تغنى ) جعى )7أن رآه اس ك الر ذي ينهى )8( إن إلى رب ( عبدا إذا 9( أرأيت ال
لى ) ( أرأيت إن 12( أو أمر بالتقوى )11( أرأيت إن كان على الهدى )10ص
يرى ) ( ألم يعلم بأن 13كذب وتولى ) ية 14للا فعن بالناص ( كال لئن لم ينته لنس
ية كاذبة خاطئة )15) بانية )17( فليدع ناديه )16( ناص ندع الز ( كال ال 18( س
(19تطعه واسجد واقترب )(96) Alak Suresi
Mekke döneminde inmiştir. 19 ayettir. Sure, adını ikinci ayette geçen “alak” kelimesinden
almıştır.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1, 2. Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı “alak”dan yarattı.
3. Oku! Senin Rabbin en cömert olandır.
4, 5. O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.
6, 7. Hayır, insan kendini yeterli gördüğü için mutlaka azgınlık eder.
8. Şüphesiz dönüş ancak Rabbinedir.
9, 10. Sen, namaz kıldığında kulu (bundan) engelleyeni gördün mü?
11, 12. Ne dersin, ya o (engellenen kul) hidayet üzere ise; ya da takvayı (Allah’a karşı
elmekten sakınmayı) emrediyorsa!?
13. Ne dersin engelleyen, Peygamberi yalanlamış ve yüz çevirmişse!?
14. O Allah’ın, her şeyi gördüğünü bilmiyor mu?
15, 16. Hayır! Andolsun, eğer vazgeçmezse, muhakkak onu perçeminden; o yalancı,
günahkâr perçeminden yakalarız.
242
17. Haydi, taraftarlarını çağırsın.
18. Biz de zebânileri çağıracağız.
19. Hayır! Sakın sen ona uyma; secde et ve Rabbine yaklaş.
1.1.2. Yüzünden Okuma: Şems Suresi
الشمس ﴾ سورة91﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
ها )2( والقمر إذا تالها )1وال مس وضحاها ) ( والليل إذا 3( والنهار إذا جال
اها 6( والرض وما طحاها )5( والسماء وما بناها )4يغ اها ) ( ونفس وما سو
( وقد خاب من دساها 9( قد أفلح من زكاها )8( فألهمها فجورها وتقواها )7)
ناقة 12( إذ انبعث أشقاها )11( كذبت ثمود بطغواها )10) ( فقال لهم رسول للا
وسقياها ) اها ) ( فكذبوه فعقروها فدمدم عليهم ربهم 13للا ( وال 14بذنبهم فسو
( 15يخاف عقباها )1.2. Tecvid: Medd-i Lîn
Yumuşak olmak anlamından hareketle vav ve ye (و ى) harfinin herhangi bir zorluk
olmaksızın mahrecinden kolayca çıkarılmasından dolayı bu harflere lîn harfleri denilmiştir.
Medd-i lîn’in oluşması için üç şartın aynı anda bir arada bulunması gerekir. Bunlar; lîn
harfleri cezimli, kendinden önceki harflerin harekesi fethalı, lîn harflerinden sonra gelen harfin
de cezimli olmasıdır. ( خوف ، عليه , عين) kelimelerinde olduğu gibi.
Daha genel bir ifadeyle lîn harfi denilen و (vâv) ile ي (ye) harflerinden sonra sukûn bulunursa
medd-i lîn olur.
Medd-i lîn için ayetlerden seçilen şu örnekleri verebiliriz:
وال , ، سين ، قاف عين حمعسق = حا ، ميم ، ، صاد عين كهيعص= كاف ، ها ، يا ،
يف نوم ، دائر السوء ، من شئ ، والصVakıf halinde ârız sukûndan dolayı medd-i lin olan kelimede vakıf yapılmayıp vasıl yapılırsa
yani kelimede durmaksızın geçilerek okunursa medd-i lin gerçekleşmez295. Şu misallerde
olduğu gibi: من الخوف , والجوع ، الى الطير , وان من شيء
1.3. Kur’ân-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler: İmanın
Mahiyeti A. İMANIN MAHİYETİ İman, bir şeyi kalben tasdik etme ve benimseme, ona içten ve gönülden inanmaktır. İmanın temelinde
kalbî bir eylem vardır bir başka deyişle iman kalbin onayı ile gerçekleşmektedir. Bir şeyi doğrulama
öncelikle kalben olur. inanmaya mevzu bahis olan bir şeyi kabul etmeme ya da ondan şüphe duyma
olursa böyle bir durumda imandan söz edilemez. Zira iman, yakinî olarak kabulü gerektirir. Kalbi olarak
inandığını göstermek ise ya dille olur veya fiille vuku bulur. Allah katında kalben tasdik yeterli olmasına
karşılık, insanlar nezdinde dil ile ikrar büyük önem taşımaktadır. Kalplerde geçen ve tasdikin olup
olmadığını bilen sadece Allah’tır. İnsan, insanın kalbinden geçenleri ve bu çerçevede inanıp
inanmadığını bilemez. O, zahiren hüküm ve karar verir.
İslam inancının ilk ve en mühim kaynağı Kur’ân-ı Kerîm’dir. İkinci önemli kaynağı ise sahih
hadislerdir. İslam dininin temelini oluşturan prensipler, Kur’ân’da ve hadislerde gayet açık olarak
bildirilmiştir. Kur’ân-ı Kerim’de, Allah’a, meleklere, peygamberlere, kitaplara, âhiret gününe, kaza ve
kadere iman konusuna değinen kısa ya da ayrıntılı bilgiler veren birçok âyet bulunmaktadır. Keza hadis
kitaplarında da iman esasları ile ilgili çeşitli açıklamalara rastlamaktayız. Bu yüzden iman konularını
295 Zihni Efendi, el-Kavlü’s-Sedîd, s. 55.
243
öğrenebilmek için öncelikle Kur’âna ve sahih hadislere bakmamız gerekmektedir. Duyu organlarının
elde ettiği bilgiler ve akıl, akâid ilminin kaynakları arasında zikredilmektedir. Ancak bunlar, iman
esaslarının ve dinin ilkelerinin belirlenmesinde tek başına kaynak sayılamazlar. Zira duyu organları ve
akıl yanılabilir, her şeyi doğru bir şekilde kavrayamaz ve tespit edemezler. Âyetlerin ve hadislerin
anlaşılmasında elbette bunlar önemlidir ve mühim vasıtalardır. Mükellefiyetin birinci şartı akıldır. Sahih
aklı olmayan kimse, dini esaslar karşısında sorumlu olamaz. Ancak akıl ve duyu organlarının yetki alanı
sınırlıdır. Akıl, ancak vahyin rehberliğinde gaybî konuları kavrar ve iman eder. Akıl yeterli olsaydı,
vahye gerek duyulmazdı. Allah Teâlâ, insanoğlunu, fâni olarak ve bir imtihan gayesi ile gönderdiği
dünyada yalnız bırakmamış, ona peygamberler ve onlarla birlikte kitaplar ve sahifeler göndermiştir.
Akıl, vahyin kılavuzluğu olmadan, insana dünya ve âhiret saadetini temin edecek bilgileri veremez. Bu
sebeple iman esaslarının belirlenmesinde birinci kaynak vahiydir. Çünkü vahiy, her şeyi yaratan
Allah’ın sözlü âyetleridir ve onun ortaya koyduğu bilgiler kesindir. Bu yüzden İslam inancını oluşturan
esaslar, zamana, mekâna, fert ve toplumlara göre değişmez. Hangi devir olursa olsun bu esaslara bir
bütün olarak inanmak, imanın sahih ve kabul olmasının en başta gelen şartlarıdır. Asla bölünme kabul
etmezler. Mesela, zaman ne olursa olsun her devirde bütün peygamberlere, Allah’ın gönderdiği kitaplara
ve meleklere inanmak farzdır. Kur’ân’a göre onlardan herhangi birinin inkârı küfrü gerektirir. Bu
yüzden onlardan irini inkâr eden mü’min sayılmaz.
İslam dinine göre iman, Hz. Muhammed (s.a.v)’in Allah tarafından getirdiklerini doğru
kabul ederek kalben tasdikten ibarettir. Hz. Peygamber, iman nedir şeklinde soru yönelten
birisine “İman: Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe (öldükten
sonra dirileceğine), kadere, hayrına ve şerrine inanmandır” cevabını vermiştir.296
İman, kişinin fiil ve davranışlarına yön veren en önemli âmildir. Kişinin yapıp ettikleri, iman
çerçevesinde şekillenir. Duygu ve düşünceler de iman ile sıkı bağlantı içersindedir. Bu yönüyle
iman, kişinin bütün benliğini kuşatır ve etkiler.
İman sayesinde öncelikle bizi yaratana, kendimize, ailemize, diğer insanlara ve canlılara
karşı görev ve sorumluluklarımız idrak ederiz. İman, bir güç kaynağıdır. Ondan aldığımız
aksiyonla maddi ve manevi işlerimizi yürütür, ibadet ve tatlarımız yerine getiririz. Kısaca ifade
etmek gerekirse, iman vesilesi ile varlık sebebimizi kavrar, hayat ve ölümün niçin yaratıldığın
kavrar ve kulluğumuzun bilincinde bir hayat süreriz.
B. İMAN ESASLARI
1- Allah’a İman Allah’a iman, iman esaslarının temelini oluşturur. Sağlıklı bir akla sahip olup hiçbir peygamberden,
ilâhî emir ve yasaklardan haberi olmayan kimse, Allah’ın varlığını ve birliğini aklı ile bulmak
zorundadır. Zira öncelikle insan kendi nefsi ve kâinattaki her şey, Allah’ın varlığına, birliğine, kudret
ve sanatına delalet etmektedir.
Tevhid dini olan İslâm, bir olan Allah inancına dayanır. Daha önce de değinildiği gibi, Kur’ân’da
Allah’ın varlığı ve birliği daima birlikte anlatılır. On üç yıllık Mekke döneminde Hz. Peygamber’e inen
âyetler, Allah’ın varlığı ve birliği üzerinde ısrarla durulmuştur. Allah Teâlâ’nın varlığına ve birliğine
inanmak, mümin olmanın ilk şartıdır. İmanın diğer şartları, bundan sonra gelir.
İslam dinine göre, kâinatı bir nizam ve âhenk içerisinde yaratan, idare eden ve her şeye kadir olan
Allah’tır. Kur’ân’da Allah Teâlâ’nın varlığının ve birliğinin daha iyi anlaşılabilmesi için evrenin ve
evren içerisindeki varlıkların nasıl yaratıldığına bakılması ve bunlar üzerinde tefekkür edilmesi
istenmiştir.297
Yeryüzünün, gökyüzünün ve bunların içerisinde cereyan eden tabiat olaylarının işleyişi, tanzimi,
gezegenlerin bir âhenk içerisinde seyretmesi, canlı ve cansız varlıkların kendi amaçları doğrultusunda
hareket etmesi, yağmurun yağması, bütün canlı varlıklara rızıkların taksimi Allah’ın varlığının ve tek
olduğunun en önemli işaretleridir. Şayet Allah’tan başka ilah olsaydı, yer ve gökyüzü düzeni bozulur ve
bir âhenk olmazdı.298
296 Buhârî, İman, 37; Müslim, İman, 1, 5; Ebû Dâvûd, Sünnet, 17; Tirmizî, İman, 4. 297 Bakara, 2/164; Âl-i İmrân, 3/191; Yûnus, 11/101. 298 Enbiyâ, 21/22.
244
Allah Teâlâ, zatında, sıfatlarında ve fillerinde birdir, eşi ve ortağı yoktur. Allah’a iman ancak bu
şekilde sahih olur. Kur’ân, Allah Teâlâ’nın vahdâniyet sıfatını ve özelliklerini açıklamaktadır.299
Allah’tan başka ilah yoktur. Bu yüzden İslam inancında Allah’ın dışında başkalarına kul olmak
kesinlikle yasaklanmıştır. Allah’tan başkasına ibadet etmek şirktir. Şirk ise en büyük günahtır.300
1.1- Allah’ın Varlığına ve Birliğine İnanmanın Gerekliliğini İfade Eden Bazı Âyetler
وما انزل الينا وما انزل الى ابرهيم واسمعيل واسحق ويعقوب واالسب قولوا ط وما اامنا بالله
ق بين احد منهم ونحن له مس لمون اوتى موسى وعيسى وما اوتى النبيون من ربهم ال نفر“Deyin ki: “Biz Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve
Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ ve İsa’ya verilen (Tevrat ve İncil) ile bütün diğer
peygamberlere Rab’lerinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz
ve biz ona teslim olmuş kimseleriz.”301
يمان ان امنوا بربكم فامنا ربنا فاغفر لنا ذ كفر عنا نوبنا و ربنا اننا سمعنا مناديا ينادى لال
سيئاتنا وتوفنا مع االبرار “Rabbimiz! Biz, ‘Rabbinize iman edin’ diye imana çağıran bir davetçi işittik, hemen iman
ettik. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla. Kötülüklerimizi ört. Canımızı iyilerle beraber al.”302
ورسوله والكتاب ل على رسوله والكتاب الذى انزل يا ايها الذين امنوا امنوا بالله الذى نز
خر فقد ضل ضالال بعيد وملئكته وكتبه ورسله واليوم اال امن قبل ومن يكفر بالله“Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce
indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret
gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur.”303
الذى ال اله اال هو وسع كل شیء علما انما الهكم للاه“Sizin ilâhınız ancak kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’tır. O, ilmiyle her şeyi
kuşatmıştır.”304
وما ارسلنا من قبلك من رسول اال نوحى اليه انه ال اله اال انا فاعبدون “Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberlere, “Şüphesiz, benden başka hiçbir ilâh
yoktur. Öyleyse bana ibadet edin” diye vahyetmişizdir.”305
ورسوله ثم لم يرتابوا وجاهدوا باموالهم وانفس بيل هم فى س انما المؤمنون الذين امنوا بالله
ادقون للاه اولئك هم الص“İman edenler ancak, Allah’a ve Peygamberine inanan, sonra şüpheye düşmeyen, Allah
yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerdir. İşte onlar doğru kimselerin ta
kendileridir.”306
ورسوله والن بما تعملون خبير فامنوا بالله ور الذى انزلنا وللاه“Artık siz Allah’a, peygamberine ve indirdiğimiz nûra (Kur’an’a) iman edin. Allah,
yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”307
2- Meleklere İman İnsan olarak yaşadığımız çevrede pek çok varlık bulunmaktadır. Bu varlıklardan bazılarını duyu
organlarımızla kavrayabilmemiz ve görebilmemize karşılık bazılarını da ancak gelişen teknolojik âlet
ve vasıtalarla kavramakta ve görebilmekteyiz. Yine biir kızsım varlıklar vardır ki onları duyu
299 Enbiyâ, 21/25-26; İhlâs, 112/1-4 vb. 300 Lokmân, 31-/13. 301 Bakara, 136, 302 Âl-i İmrân, 3/193. 303 Nisâ, 4/136 304 Tâ Hâ, 20/98. 305 Enbiyâ, 21/25. 306 Hucürât, 49/15. 307 Teğabun, 64/8.
245
organlarımızla ya da herhangi bir vasıta ile görmemiz ve hissetmemiz mümkün değildir. Fakat bu
dünyada gözümüzle görmediğimiz halde bazı varlıkların da bulunduğuna inanırız. Bu varlıklardan biri
de meleklerdir. Biz onları göremeyiz. Zira insanın aklı ve bu akla veri temin eden duyu organlarımız
sınırlıdır. O halde biz âyet ve hadislerde ifade edildiği gibi meleklere inanmak ve onların varlığın kabul
etmek zorundayız.
Meleklere inanmak, İslam dininin iman şartlarından biridir. Kur’ân’da Allah’a iman ile
birlikte meleklere iman da zikredilmiştir.308 Kur’ân’da insanların topraktan, cin ve şeytanların
ateşten yaratıldığına beyan edilmiş fakat meleklerin hangi maddeden yaratıldığına
değinilmemiştir. Öte yandan Hz. Peygamberimiz, meleklerin nurdan yaratıldığını
açıklamıştır.309 Meleklerin, insanlar gibi yeme, içme, uyuma, evlenme, erkeklik, dişilik gibi
vasıfları yoktur.310
2.1- Meleklere İman İle İlgili Bazı Âyetler
Meleklere inanmayan kimse, Kur’ân’da meleklerin varlığını ve onlara inanmanın
zorunluluğunu ifade eden âyetlerin hükmünü inkâr ettiği için kâfir olur. Zir Allah Teâlâ,
meleklere inkâr edenlerin sapıklık içerisinde olduğunu311 ve onlara düşmanlık edenlerin kâfir
ve kendisinin düşmanı olduğunu belirtmiştir.312
Melekleri inkâr etmek, dolaylı olarak vahye, peygambere, peygamberin getirdiği kitaba ve
tebliğ ettiği dine de inanmamış sayılır. Zira peygamberlere vahiy; Allah’ın hükümleri melekler
vasıtasıyla indirilmiştir. Bu yüzden Kur’ân’ın vasfettiği şekilde onlara inanmak farzdır.
Kur’ân’da meleklere imanın farz olduğunu açıklayan birçok âyet vardır. Daha önce
meleklerin varlığı ile ilgili kısımda zikredilen âyetlere ilâveten aşağıdaki âyetleri de
zikredebiliriz. Tabiî ki, bunların dışında meleklere imanın gerekliliğini anlatan âyetler de
bulunmaktadır.
ا لله عدو للكافرين من كان عدو وملئكته ورسله وجبريل وميكال فان للاه “Her kim Allah’a,
meleklerine, peygamberlerine, Cebrail’e ve Mîkâil’e düşman olursa bilsin ki, Allah da inkâr
edenlerin düşmanıdır.”313
خر ليس البر ان تولوا و واليوم اال جوهكم قبل الم رق والمغرب ولـكن البر من امن بالله
ن واتى المال على حبه ذوى القربى واليتامى والمساكين وا بن السبيل والملئكة والكتاب والنبي
ابرين ف والسا كو والموفون بعهدهم اذا عاهدوا والص لو واتى الز قاب واقام الص ى ئلين وفى الر
اء وحين الباس اولـئك الذين صدقوا واولئك هم المتقون ر İyilik, yüzlerinizi doğu“ الباساء والض
ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe,
meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu
yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri
için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini
yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin
tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten
sakınanların ta kendileridir.”314
وملئكته وكتبه ور سول بما انزل اليه من ربه والمؤمنون كل امن بالله ق امن الر سله ال نفر
وقالوا سمعنا واطعنا غفرانك ربنا واليك المصير بين احد من رسله “Peygamber, Rabbinden
kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine,
kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: “Onun peygamberlerinden
308 Bakara, 2/285; Nisâ, 4/136 v b. 309 Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 153, 168; Müslim, Zühd, 60. 310 İsrâ, 17/40; Sâffât, 37/150; Zuhruf, 43/19. 311 Nisâ, 4/136. 312 Bakara, 2/98. 313 Bakara, 2/98. 314 Bakara, 2/177.
246
hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz!
Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.”315
ى ممدكم بالف من الملئكة مردفين اذ تستغيثون ربكم فاستجاب لكم ان “Hani Rabbinizden
yardım istiyor, yalvarıyordunuz. O da, “Ben size ard arda bin melekle yardım ediyorum” diye
cevap vermişti.”316
وح من امره على من ي اء من عباده ان انذر ل الملئكة بالر وا انه ال اله اال انا فاتقون ينز “Allah, “Benden başka ilâh yoktur. Öyle ise bana karşı gelmekten sakının” diye (insanları)
uyarmaları için emrini içeren vahiy ile melekleri kullarından dilediğine indirir.”317
3- Kitaplara İman
Kitap, sözlükte yazmak, yazılı belge, kendisine yazı yazılacak şey, yazı yazılmış sahife,
takdir, hüküm, kaza ve farz manalarına gelir.318 Terim olarak Kitap, Allah Teâlâ’nın kullarına
yol göstermek ve aydınlatmak üzere peygamberine vahyettiği sözlere ve bunun yazıya
geçirilmiş şekline denir. Çoğulu “kütüb”dür. Hıristiyan ve Yahudilere kitap olarak İncîl ve
Tevrat verildiği için onlara “Ehl-i Kitab” denilmiştir. Allah katından indirilmesi sebebiyle ilahî
kitaplara “kütüb-i münezzele” denilmiştir.319
Kitaplara iman, Allah tarafından bazı peygamberlere kitaplar gönderildiğine ve bu kitapların
bütün içeriğinin doğru olduğuna inanmak demektir. Çeşitli âyetlerde kitaplara imanın bir iman
esası olduğuna önemle vurgu yapılmıştır.320 İslam dininde iman esasları birbiriyle bağlantılı ve
ayrılmaz bir bütündür. Bu yüzden kitaplara iman, diğer iman esaslarından ayrılmaz. Allah’a
iman, O’nun peygamberlerini ve peygamberlerine gönderilen kitapları kabul ve tasdik etmeyi
gerektirir. Zira peygamberler Allah’ın elçileridir ve onlara gönderilen vahiy de Allah’ın
peygamberlerden tebliğini istediği talimatlarıdır. Allah’a iman edip de O’nun peygamberlerin
ve peygamberlere gönderdiği kitapları kabul etmemek, küfürdür. Böyle bir kimse mümin
sayılamaz.321
Peygamberlere indirilen kitaplara, ilâhî kitap denilmesinin sebebi, bu kitapların Allah
tarafından gönderilmesi, söz ve muhteva olarak anlarda hiçbir beşer sözünün
bulunmamamsıdır. Bizler bugün kitapların şu andaki şekillerine değil, Allah’tan gelen tahrif
edilmemiş şekillerine inanmakla yükümlüyüz. İlahî kitapların bir kızsım tamamen
kaybolmuştur. Hz. İbrahim’in sahifeleri böyledir. Tevrat, İncîl ve Zebûr ise zaman zaman
insanların iyi veya kötü niyetli müdahaleleri sonucu değişikliğe ve bozulmaya maruz kalmıştır.
Kur’ân, Allah’ın vahyettiği şekilde hiçbir tahrifata uğramadan günümüze kadar gelmiş ve
kıyamete kadar da bu özelliğini koruyacaktır. Zira Allah Teâlâ, “Kur’ân’ı kesinlikle biz
indirdik. Elbette onu yine biz koruyacağız”322 buyurarak Kur’ân’ın ilahî muhafaza altında
olduğunu bildirmiş ve kıyamete kadar hiçbir değişikliğe uğramadan kalacağını açıklamıştır.323
Kur’ân, kendinden önceki kitapları tasdik etmiş, fakat onların getirdriği bazı hükümleri
kaldırarak yerine yeni hükümler getirmiştir. Ayrıca Kur’ân, mü’min olabilmek için, Hz.
Peygamber’e ve ona indirilen Kur’ân’a kesinlikle inanılmasının gerekliliğine ısrarla dikkat
çekmiştir.324 Buna göre Ehl-i Kitab’ın, mümin olarak nitelendirilebilmesi ve felaha erebilmeleri
için Hz. Muhammed (s.a.v)’e ve ona indirilen Kur’ân’a kesinlikle gönülden inanması gerekir.
315 Bakara, 2/285 316 Enfâl, 8/9 317 Nahl, 16/2. 318 İsfehânî, Mütfredât, s. 669; İbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, XXII, 22-23; Asım Efendi, Kamus Tercümesi, İstanbul,
Asitane Yayınları, ts. I, 243. 319 Kılavuz, Saim, Kitaplara İman, Diyanet İlmihali içinde, I, 99. 320 Nisâ, 4/136; Şûrâ, 42/15 vb. 321 Bkz. Kılavuz, Saim, Kitaplara İman, Diyanet İlmihali içinde, I, 99. 322 Hicr, 15/9. 323 Kılavuz, Saim, Kitaplara İman, Diyanet İlmihali içinde, I, 100. 324 Âl-i İmrân, 3/31; Nisâ, 4/47; Mâide, 5/15, En’âm, 6/153; A’raf, 7/3, 157-158.
247
Zira iman bir bütündür. Bütün iman esaslarına inanmak ve aralarında ayırım yapmamak imanın
vazgeçilmez esaslarıdır.
3.1- Kitaplara İmanla İlgili Bazı Âyetler
خر هم يوقنون والذين يؤمنون بما انزل اليك وما انزل من قبلك وباال“Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak
inanırlar.”325
وما انزل علينا وما انزل على ابرهيم واسمعيل واسحق ويعقوب واال وما سباط قل امنا بالله
ق بين احد منهم ونحن له مسلمون اوتى موسى وعيسى والنبيون من ربهم ال نفر “De ki: “Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a), İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve
Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ’ya, İsa’ya ve peygamberlere Rablerinden verilene inandık.
Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz. Biz O’na teslim olanlarız.”326
وما انزل الينا وما انزل من ركم وان اكث قبل قل يا اهل الكتاب هل تنقمون منا اال ان امنا بالله
فاسقون “De ki: “Ey kitap ehli! Sadece Allah’a, bize indirilene ve daha önce indirilmiş olan (ilâhî
kitap)lara inandığımızdan ve çoğunuzun da fasıklar olmasından ötürü bizden
hoşlanmıyorsunuz.”327
حق قدر على ب ر من شیء قل من انزل الكتاب الذى وما قدروا للاه ه اذ قالوا ما انزل للاه
علموا ت جاء به موسى نورا وهدى للناس تجعلونه قراطيس تبدونها وتخفون كثيرا وعلمتم ما لم
ثم ذرهم فى خوضهم يلعبون انتم وال اب اؤكم قل للاه“(Yahudiler), Allah’ın kadrini gereği gibi bilemediler. Çünkü, “Allah, hiç kimseye hiçbir şey
indirmedi” dediler. De ki: “Mûsâ’nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği, parça parça
kâğıtlar hâline koyup ortaya çıkardığınız, pek çoğunu ise gizlediğiniz; (kendisiyle) sizin de,
babalarınızın da bilmediği şeylerin size öğretildiği Kitab’ı kim indirdi?” (Ey Muhammed!)
“Allah” (indirdi) de, sonra bırak onları, içine daldıkları batakta oynayadursunlar.”328
وهـذا كتاب انزلناه مبارك فاتبعوه واتقوا لعلكم ترحمون “Bu (Kur’an) da bizim indirdiğimiz bereket kaynağı bir kitaptır. Artık ona uyun ve Allah’a
karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.”329
ل نز جادلوا اهل الكتاب اال بالتى هى احسن اال الذين ظلموا منهم وقولوا امنا بالذى ا وال ت
الينا وانزل اليكم والهنا والهكم واحد ونحن له مسلمون “İçlerinden zulmedenler hariç, Kitap ehli ile ancak en güzel bir yolla mücadele edin ve
(onlara) şöyle deyin: “Biz, bize indirilene de, size indirilene de inandık. Bizim ilâhımız ve sizin
ilâhınız birdir (aynı ilâhtır). Biz sadece O’na teslim olmuş kimseleriz.”330
الكتاب وبما ارسلنا به رسلنا فسوف يعلمون الذين كذبوا ب “Kur’an’ı ve peygamberlerimizle gönderdiğimiz diğer kitapları inkâr edenler, (yakında,
kıyamette kendilerine ne yapılacağını) bilecekler.”331
من كتاب وامرت فلذلك فادع واستقم كما امرت و بع اهواءهم وقل امنت بما انزل للاه ال تت
ة بيننا وبينك ربنا وربكم لنا اعمالنا ولكم اعمالكم ال حج يجمع ب العدل بينكم للاه ه يننا والي م للاه
المصير
325 Bakara, 2/2, 285. 326 Âl-i İmrân, 3/84. 327 Mâide, 5/59. 328 En’âm, 6/91. 329 En’âm, 6/155. 330 Ankebût, 29/46. 331 Mü’min, 40/70.
248
“(Ey Muhammed!) İşte onun için sen (tevhide) dâvet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol.
Onların heveslerine uyma ve de ki: Ben Allah'ın indirdiği Kitab'a inandım ve aranızda adaleti
gerçekleştirmekle emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim
işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz de sizedir. Aramızda tartışılabilecek bir konu yoktur.
Allah hepimizi bir araya toplar, dönüş de O'nadır.”332
4- Peygamberlere İman
Peygamber, farsça bir kelime olup, Allah tarafından haber getiren, Allah’ın emir ve
yasaklarını insanlara bildiren kimsedir. Arapça karşılığı “nebî” ve “resûl”dür.”333
Peygamberler, Allah’ın kulları arasında seçtiği ve vahiyle şereflendirdiği elçilerdir.
Peygamberlik, Allah vergisidir, çalışma ve ibadetle elde edilmez. O, Allah’ın takdiri, ihtiyarı
ve lütfu ile olur.334
Hz. Âdem (a.s)’dan son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v)’e kadar pek çok peygamber
gelmiştir. İsimleri bildirilsin bildirilmesin bütün peygamberlere inanmak, imanın altı şartından
biridir. Gönderilen peygamberlerin sayısın ancak Allah bilir. Kur’ân’da peygamberlerin sayısı
hakkında bilgi verilmemiştir. Allah Teâlâ, bazı peygamberlerin isimlerini zikretmiş bazılarını
ad bildirmemiştir.335 “Hz. Âdem (a.s)’dan Hz. Muhammed (s.a.v)’e kadar gönderilmiş bütün
peygamberlere inandım ve onların getirdikleri hakikatleri tereddütsüz kabul ettim” demek daha
doğru bir ifade şeklidir. Zira peygamberlerin hepsi Allah tarafından seçilmiş ve
görevlendirilmiş üstün şahsiyetlerdir..
Peygamberlere iman demek, insanlara doğru yolu göstermek için onların Allah tarafından
getirdikleri, haber verdikleri ve tebliğ ettikleri şeylerin hepsinin doğrulunu tasdik etmektir.
Allah Teâlâ, aralarında hiçbir ayırım yapmaksızın peygamberlere iman etmeyi farz kılmıştır.
Mü’minler, hiçbir fark gözetmeksizin Allah tarafından gönderilen kitaplara ve peygamberlere
inanırlar. Bu onların imanlarının, sahih ve kabul olmasının en önemli şartlarından biridir.
Kur’ân-ı Kerîm, peygamberlerin bir kısmına inanıp, bir kısmını inanmamayı, inkârcılık
kapsamında değerlendirmiştir.”336 Kur’ân, mü’minlerin, bütün peygamberlere inandıklarını
ifade eder.337 Peygamberler, Allah’ın emir ve yasaklarını aldıkları şekilde dosdoğru insanlara
tebliğ etmişlerdir. Dolayısıyla onların bildirdikleri, Allah’ın mesajıdır. Onları ve getirdiklerini
tasdik etmek, Allah’ı ve O’nun hükümlerini tasdik etmektir. Bu yüzden Kur’ân’da Allah’a ve
O’nun gönderdiği kitaplara, peygamberlere ve onların Allah’tan getirdiklerine iman, çoğu kere
birlikte zikredilmiş ve iç içe anlatılmıştır.
2.1-Peygamberlere İmanla İlgili Bazı Âyetler
وملئكته وكتبه ور سول بما انزل اليه من ربه والمؤمنون كل امن بالله ق بين احد من رسله وقالوا سمعنا امن الر سله ال نفر
بنا واليك المصير واطعنا غفرانك ر “Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler
de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve
şöyle dediler: “Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de
dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız
sanadır.”338
ليذر المؤمنين على ما انتم عليه حتهى يميز الخبيث من الطيب وما كان للاه يجتبى ما كان للاه ليطلعكم على الغيب ولكن للاه
ورسله وان تؤمنوا وتتقوا فلكم اجر عظيم من رسله من ي اء فامنوا بالله
“Allah, pisi temizden ayırıncaya kadar mü’minleri içinde bulunduğunuz şu durumda
bırakacak değildir. Allah, size gaybı bildirecek de değildir. Fakat Allah, peygamberlerinden
332 Şûrâ, 42/15. 333 Osman Devllioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Ankara, Doğuş Matbaası, 1978, s. 1035-1036. 334 Nisâ, 4/54; En’âm, 6/124; Cuma, 62/4. 335 Mü’min, 40/78. 336 Nisâ, 4/150-151. 337 Bakara, 2/285. 338 Bakara, 2/285.
249
dilediğini seçer (gaybı ona bildirir). O hâlde, Allah’a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman
eder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız sizin için büyük bir mükâfat vardır.”339
ورسله ويقولون نؤمن قوا بين للاه ورسله ويريدون ان يفر ببعض ونكفر ببعض ويريدون ان يتخذوا ان الذين يكفرون بالله
حقا واعتدنا للكافرين عذابا مهينا اولـئك هم الكافرون بين ذلك سبيال “Şüphesiz, Allah’ı ve peygamberlerini inkâr
edenler, Allah’a inanıp peygamberlerine inanmayarak ayrım yapmak isteyenler,
“(Peygamberlerin) kimine inanırız, kimini inkâr ederiz” diyenler ve böylece bu ikisinin (imanla
küfrün) arasında bir yol tutmak isteyenler var ya; işte onlar gerçekten kâfirlerdir. Biz de
kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.”340
ميثاق بنى اسراي ل وبعثنا منهم اثنى ع ر نقيبا و كو وامنتم ولقد اخذ للاه لو واتيتم الز ى معكم لئن اقمتم الص ان قال للاه
قرضا حسنا الكفرن عنكم سيپاتكم والدخلنكم رتموهم واقرضتم للاه نهار فمن كفر بعد جنات تجرى من تحتها ال برسلى وعز
Andolsun, Allah İsrailoğullarından sağlam söz almıştı. Onlardan on“ ذلك منكم فقد ضل سواء السبيل
iki temsilci -başkan- seçmiştik. Allah, şöyle demişti: “Sizinle beraberim. Andolsun eğer namazı
kılar, zekâtı verir ve elçilerime inanır, onları desteklerseniz, (fakirlere gönülden yardımda
bulunarak) Allah’a güzel bir borç verirseniz, elbette sizin kötülüklerinizi örterim ve andolsun
sizi, içinden ırmaklar akan cennetlere koyarım. Ama bundan sonra sizden kim inkâr ederse,
mutlaka o, dümdüz yoldan sapmıştır.”341
به من قبل كذلك نطبع على قلوب المعتدين ثم بعثنا من بعده رسال الى قومهم فجاؤهم بالبينات فما كانوا ليؤمنوا بما كذبوا
“Sonra, onun ardından birçok peygamberi kendi toplumlarına gönderdik. Onlara apaçık
mucizeler getirdiler. Fakat onlar önceden yalanlamakta oldukları şeye inanacak değillerdi. İşte
biz haddi aşanların kalplerini böylece mühürleriz.”342
ور يقون وال هداء عند ربهم لهم اجرهم ونورهم والذين كفروا وكذ والذين امنوا بالله د بوا باياتنا اولئك سله اولئك هم الص
Allah’a ve Peygamberlerine iman edenler var ya, işte onlar sıddîklar (sözü özü“ اصحاب الجحيم
doğru kimseler) ve Allah katında şahitlerdir. Onların mükâfatları ve nurları vardır. İnkâr edip
âyetlerimizi yalanlayanlara gelince; işte onlar cehennemliklerdir.”
1.4. Okuma Parçası: “Tilâvet” (الت الوة)”343 Kavramı
Tilâvet, Kur’ân-ı Kerîm’in tecvid ve tertîl üzere okunması anlamında terimdir. Sözlükte
“okumak, tâbi olmak” anlamındaki tilâvet masdar olup aynı kökün tülüvv (tilvün) masdarı da
“izlemek, peşi sıra gitmek, uymak” demektir (Lisânü’l-Arab, “tlv” md.). Bir kelâmı ve özellikle
Kur’an’ı okumayı ifade eden tilâvet terim olarak “Kur’ân-ı Kerîm’i hem okumak hem de emir
ve yasaklarını, teşvik ve uyarılarını hayata geçirmek suretiyle Allah’ın kitabına uymak”
şeklinde tanımlandığı gibi “mânasını anlamak ve gereğince davranmak üzere onu tecvid ve
tertîl üzere dikkatlice okumak” şeklinde de tarif edilir. Kökün taşıdığı “izlemek” anlamından
hareketle tilâvete “Kur’an’ı takdim ve tehir yapmadan mushaftaki tertibe göre okumak” diye
mâna verenler de olmuştur (Tehânevî, I, 171; Kermî, I, 256). Tilâvet kıraatle eş anlamlı gibi
görünse de bazan okumak, bazan da uyarılarına uymak suretiyle “Allah’ın indirdiği kitabı
izlemek” mânasına geldiğinden her tür okuma için kullanılan kıraate göre daha özel anlam taşır;
bu bakımdan her tilâvet kıraattir, fakat her kıraat tilâvet değildir.
Tilâvet kökü Kur’ân-ı Kerîm’de biri masdar (el-Bakara 2/121), biri ism-i fâil (es-Sâffât
37/3), diğerleri fiil kalıbında olmak üzere altmış üç yerde geçmektedir (M. F. Abdülbâkī, el-
Mucem, “tlv” md.). Ayrıca Yûnus sûresindeki (10/30) “teblû” kelimesini kıraat imamlarından
Hamza ez-Zeyyât, Kisâî ve Halef b. Hişâm “tetlû” şeklinde okumaktadır. İbnü’l-Cevzî
kelimenin Kur’ân-ı Kerîm’de “kıraat, ittibâ, inzâl, amel, rivayet” olmak üzere beş mânada
339 Âl-i İmrân, 3/179. 340 Nisâ, 4/150-151. Ayrıca bkz. Nisâ, 153. 341 Mâide, 5/12. 342 Yunus, 10/-74. 343 Abdurrahman Çetin tarafından hazırlanarak Diyanet İslam Ansiklopedisinde (DİA, c. 41, s. 155-157) “Kıraat”
maddesi olarak yayımlanan bu çalışma, tarafımızdan düzenlenerek buraya alınmıştır.
250
kullanıldığını kaydetmektedir (Nüzhetü’l-a‘yün, s. 221-222). “Kur’an’ı yavaş yavaş, düşünerek
okumak” anlamındaki “tertîl” ile (el-Furkān 25/32; el-Müzzemmil 73/4) “okumak” mânasına
gelen “kıraat” (el-A‘râf 7/204; en-Nahl 16/98; el-İsrâ 17/106; el-Kıyâme 75/18; el-İnşikāk
84/21) tilâvetle yakından ilgilidir. Tilâvet hadislerde de genellikle Kur’an’ı okumayı ifade eder.
Aynı anlamda hadislerde tertîl, tahsîn, tezyîn, kıraat, lahn vb. kelimeler de yer alır (Wensinck,
el-Mucem, “rtl”, “hsn”, “zyn”, “kr’e”, “lhn” md.leri). Kur’an okumayla ilgili terimlerden biri
de “edâ”dır. “Kur’an’ı tecvid kaidelerine göre okuma” anlamındaki bu kelime kıraat ilminde
“kâriin kıraati hocasından ahzetmesi” şeklinde tarif edilir.
Kur’ân-ı Kerîm’de, “Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz
rızıktan -Allah için- gizli ve açık sarf edenler asla zarara uğramayacak bir kazanç umabilirler”
meâlindeki âyette (Fâtır 35/29) Kur’an tilâvetinin önemi vurgulanmaktadır. Ayrıca Bakara
sûresinde yer alan (2/121) “hakka tilâvetih” ifadesi İbn Mes‘ûd, İbn Abbas, Mücâhid b. Cebr,
İkrime el-Berberî, Hasan-ı Basrî, Katâde b. Diâme gibi müfessirlerce okunan ilâhî kitaba
uymak, onunla hakkıyla amel etmek, helâlini helâl, haramını haram kabul etmek, muhkemiyle
amel edip müteşâbihine iman etmek, inzâl edildiği gibi okumak, kastedilen mânanın dışında
başka bir şekilde yorumlamamak, mânasını düşünerek tane tane, hakkını vererek, huşû içinde
tefekkür ve tedebbürle okumak şeklinde yorumlanmıştır. Tilâveti Teşvik Eden Bazı Dini Referanslar: Kur’an okumayı teşvik eden birçok hadis
bulunmaktadır (meselâ bk. Buhârî, “Feżâilü’l-Ķurân”, 20); bunlar genellikle “Feżâilü’l-Ķurân”,
“Ŝevâbü’l-Ķurân”, “Menâfiu’l-Ķurân” gibi başlıklar altında toplanmıştır. Hz. Peygamber’in Kur’an’ı
yavaş yavaş, tane tane, tefekkür ve tedebbürle okuduğu (Tirmizî, “Feżâilü’l-Ķurân”, 23; Ebû Dâvûd,
“Vitir”, 20), tecvid kaidelerini uyguladığı (Buhârî, “Feżâilü’l-Ķurân”, 29), gece kıldığı namazlarda
bazan aynı gecede Bakara, Âl-i İmrân ve Nisâ sûrelerini okuduğu, müjde âyetine geldiği zaman dua edip
dilekte bulunduğu, korku âyetleri geldiğinde Allah’a sığındığı (Müsned, VI, 92), namaz sırasında
okuduğu bir sûreyi tertîl üzere yavaş yavaş okuduğu için o sûrenin sanki uzun sûrelerden daha uzun hale
geldiği (a.g.e., VI, 92) nakledilen rivayetler arasındadır. Ayrıca, “Kur’an’ı seslerinizle süsleyiniz” (Ebû
Dâvûd, “Vitir”, 20; İbn Mâce, “İķāmetü’ś-śalât”, 176); “Yüce Allah Peygamber’ine Kur’an’ı teganni ile
okumasına (terennüm) müsaade ettiği kadar hiçbir şeye müsaade etmemiştir” (Buhârî, “Feżâilü’l-
Ķurân”, 19; Müslim, “Śalâtü’l-müsâfirîn”, 232-233) meâlinde hadisler bulunduğu gibi kendisinin de
güzel ve etkili bir okuyuşla okuduğu (Buhârî, “Tefsîr, Sûretü’t-Tûr”, 53; Müslim, “Śalât”, 177), Ebû
Mûsâ el-Eş‘arî ve Sâlim Mevlâ Ebû Huzeyfe gibi Kur’an’ı güzel sesle okuyanları takdir ettiği (Buhârî,
“Feżâilü’l-Ķurân”, 31; İbn Mâce, “İķāmetü’ś-śalât”, 176) bilinmektedir. Kur’an’ın makamla okunması
hususunda farklı görüşler ileri sürülmekle birlikte harflerin mahreç ve sıfatlarını gözetip diğer tecvid
kaidelerini uygulayarak makamla okumak câiz görülmüştür. Ancak “tatrîb” (ses perdelerini değiştirmek,
medleri gereğinden fazla çekmek, medli olmayan yerleri uzatmak), “terkīs” (sesi oynatmak, sâkine
hareke vermek) ve “ter‘îd” (okurken sesi titretmek) şeklinde nitelenen okuyuş biçimleri, lahn kapsamına
giren diğer okuma çeşitleri ve müzik aletleri eşliğinde tilâvet câiz kabul edilmemiştir.
251
Uygulamalar
252
Uygulama Soruları
253
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Tashîh-i hurûf ve talim uygulaması bir önceki ünitede son bulduğundan bundan sonra sadece
ezber surelerinin hangileri olduğu bilgisini vermekle yetineceğiz. Bu çerçevede Tîn, İnşirâh ve
Duhâ surelerinin surelerinin ezberden, Leyl suresinin ise yüzünden okunması gerçekleştirildi.
Tîn suresi özelinde muhtelif tecvid tahlilleri yapıldı. Ahiret gününe – kadere ve kazaya iman
konuları ayetlerle açıklanmaya çalışıldı. Son olarak da tilâvet kavramı üzerinde duruldu.
254
Bölüm Soruları
1. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde و ى harflerinin lîn harfi olma sebebi açıklanmıştır?
z) herhangi bir zorluk olmaksızın mahrecinden kolayca çıkarılmasından
aa) Bu harflerin sakin halde gelmesinden
bb) Kelimenin sonunda gelmesinden
cc) kelımede sondan bır oncekı harf olmasından
dd) kelımenin aslından olmasından
2. Medd-i lîn’in oluşması için kaç şartın aynı anda bir arada bulunması gerekir?
p) 4
q) 3 r) 5
s) 1
t) 2
?hurûf-u mukataasındaki hangi harfte meddi lîn vardır حمعسق .3
z) حا
aa) ميم ،
bb) عين
cc) سين ،
dd) قاف
? ayetinin son kelimesinde hangi durumda meddi lın oluşur وان من شيء 4
u) Burada meddi lin yoktur
v) Vasl halınde olusur
w) Vakf halınde olusur
x) Burada meddi lin harfleri yoktur
y) Dursakta gecsekte meddi lin olusur
5. Tilavetin sözlük anlamı nedir?
z) Kıtaba bakmak
aa) Kıtabı dermek
bb) Okuyusu parcalara ayırmak
cc) Hızlı hızlı okumak
dd) okumak, tâbi olmak
6. Tilavetın terim anlamı nedır?
u) Kıtaba bakmak
v) “Kur’ân-ı Kerîm’i hem okumak hem de emir ve yasaklarını, teşvik ve uyarılarını
hayata geçirmek suretiyle Allah’ın kitabına uymak”
w) Hızlı hızlı okumak
x) okumak, tâbi olmak
y) Okuyusu parcalara ayırmak
7. Kıraat ilmınde edâ ne anlama gelmektedir?
z) okumak
aa) yazmak
bb) kâriin kıraati hocasından ahzetmesi
cc) hocaya okumak
dd) harf harf ıncelemek
255
ى ممدكم .8 بالف من الملئكة مردفين اذ تستغيثون ربكم فاستجاب لكم ان ayetinde neye iman etmek gündeme
getililmektedir?
z) Peygamberlere iman
aa) Meleklere iman
bb) Kıtablara iman
cc) Ahırete iman
dd) Allaha iman
?ayetinde hangi iman esası gündeme taşınmıştır والذين يؤمنون بما انزل اليك وما انزل من قبلك .9
u) Meleklere iman
v) Ahırete iman
w) Kıtaplara iman
x) Peygamberlere iman
y) Alllaha iman
10. ليذر المؤمنين على ما انتم عليه حتهى يميز الخبيث من الطيب وما كان للاه ما كان للاه ليطلعكم على الغيب ولكن للاه
ورسله وان تؤمنوا وتتقوا فلكم اجر عظيم ayetinde hangi iman esası gündeme يجتبى من رسله من ي اء فامنوا بالله
taşınmıştır?
u) Meleklere İman
v) Ahırete İman
w) Kıtablara İman
x) Peygamberlere İman
y) Alllaha İman
256
Cevaplar
1) a, 2) b, 3) c, 4) c, 5) e, 6) b, 7) c, 8) b, 9) c, 10) d
257
14. TECVID TAHLILLERI
258
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
28. Tîn, İnşirâh ve Duhâ sureleri ezberden tahkîk usulüyle okunacak, Leyl suresi ise
yüzünden hadr usulüyle tilavet edilecektir.
29. Muhtelif tecvid tahlilleri çerçevesinde ayetleri detaylı bir şekilde tecvid
incelemesine tabi tutabilme amacıyla Tîn suresi incelenecek, ahiret gününe – kadere ve kazaya
iman konuları ayetlerle açıklanmaya çalışılacak son olarak da tilavet kavramının eksik kalan
bölümleri incelenerek ünite tamamlanacaktır.
259
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
41) İlk üniteden bu son üniteye kadarki ezber müfredatı hangi ayet ve surelerden
oluşmaktadır?
42) İlk üniteden bu son üniteye kadarki yüzüne okuma müfredatı hangi ayet ve
surelerden oluşmaktadır?
43) . Gazzâlî ve Nevevî gibi alimlerin Kur’an tilavetine dair ne tür tavsiyeleri
olmuştur?
260
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde
edileceği veya geliştirileceği
Tecvid Tahlilleri
Bu ünite kazanımlarının
aşağıdaki şekilde olacağı
düşünülmektedir.
1. Tîn, İnşirâh ve Duhâ
surelerinin tahkik usulüyle
tilavetinde maharet. 3. Leyl
suresini yüzünden güzel
okuyabilme kabiliyetini edinme.
4. Muhtelif tecvid tahlilleri
çerçevesinde ayetleri detaylı bir
şekilde tecvid incelemesine tabi
tutabilme kabiliyeti edinme. 5.
Ahiret Gününe – Kadere ve
Kazaya İman konularında haber
veren ayetler sunmak. 6. Tilâvet
kavramıyla ilgili detaylı
malümat
Kur’an-ı Kerim’in güzel
okunabilmesinin yegane
yolunu teşkil eden tashih-i
hurûf çalışmasının namaz
duaları ve namaz sureleri
özelinde sesli bir şekilde
yapılması, Kur’an-ı Kerim’in
bazı surelerinin ezberlenmesi
ve bölümlerinin yüzünden
okunması, tecvid ilmiyle ilgili
bilgilerin örneklerle anlatımı ve
Kur’an kültürü ayetleri, hem
Kur’an-ı Kerim’i pratik şekilde
okuma becerisini kazandıracak
hem de okunma usullerinin
teorik anlamda daha iyi
anlaşılmasını
kolaylaştıracaktır. Kur’an
kültürü ayetleri ile de Kur’an-ı
Kerim hakkında daha kapsamlı
bilgi edinme fırsatı
sunulacaktır.
261
Anahtar Kavramlar
Tecvid tahlili
Tertîl
Tahkîk
Hadr
Tedvîr
Menâfiu’l-Ķurân
Teshîl fî Kavâidi’t-Tertîl
et-Tezkâr fî Efdâli’l-Ezkâr
Leknevî
Gazzâlî
Nevevî
262
Giriş
On dördüncü ve son ünitede ezber müfredatında yer alan Tîn, İnşirâh ve Duhâ surelerine
yer verecek, yüzünden okunacak sure olarak da Leyl suresini tilavet eyleyeceğiz. İlaveten
muhtelif tecvid tahlilleri ile tecvid konusunda öğrendiğimiz bilgileri ayetler üzerinde uygulama
alanına taşımaya gayret edeceğiz. Kur’an kültürü kapsamında ahiret Gününe – kadere ve kazaya
iman konularını ayetlerden getirilen delillerle inceleme konusu yapıp tilâvet kavramıyla ilgili
detaylı bilgiler sunmaya devam edecek ve bu dönemi sonlandırmış olacağız.
Bu satırları yazmaya muvaffak kılan Yüce Rabbime hamdü senalar olsun. Beykoz, Eylül
2015.
263
1.1. Kur’an-ı Kerim Okumaya Hazırlık
4.1.2. Ezber: Tîn, İnşirâh ve Duhâ Sureleri
التين﴾ سورة 95﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
يتون ) ينين )1والتين والز د المين )2( وطور س ذا البل د 3( وه ( لق
سن تقويم ) سان في أح ن سافلين )4خلقنا ال سفل ( إال الذين 5( ثم رددناه أ
الحات فلهم أجر غير ممنون ) ين 6آمنوا وعملوا الص بك بعد بالد ( فما يكذ
بأحكم الحاك 7) (8مين )( أليس للا(95) Tîn Suresi
Mekke döneminde inmiştir. 8 âyettir. Tîn, incir demektir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Tîn’e ve zeytûn’a andolsun.344
2. Sinâ dağına andolsun,
3. Bu güvenli şehre (Mekke’ye) andolsun ki,
4. Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.
5. Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik.
6. Ancak, iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar için devamlı bir mükâfat vardır.
7. (Ey insan!) Böyle iken, hangi şey sana hesap, mükâfat ve cezayı yalanlatıyor?
8. Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?
اإلنشراح ﴾ سورة 94﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
درك ) رح لك ص عنا عنك وزرك )1ألم ن ( الذي أنقض 2( ووض
( إن مع العسر 5( فإن مع العسر يسرا )4( ورفعنا لك ذكرك )3ظهرك )
( 8( وإلى ربك فارغب )7( فإذا فرغت فانصب )6يسرا )(94) İnşirâh Suresi
Mekke döneminde inmiştir. 8 âyettir. İnşirah, açılmak, genişlemek demektir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. (Ey Muhammed!) Senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
2, 3. Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı?
4. Senin şânını yükseltmedik mi?
5. Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır.
6. Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır.
7. Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul.
8. Ancak Rabbine yönel ve yalvar.
الضحى ﴾ سورة 93﴿
344 Tefsir bilginleri âyette geçen “Tîn” ve “Zeytûn” kelimelerinin, incir ve zeytin manalarına cins isim olabileceği
gibi, iki kutsal mekânın özel adı da olabileceğini söylemişlerdir. Daha sonra gelen “Sina Dağı” ve “güvenli şehir
(Mekke)” ifadeleri ile uyum sağlaması açısından ikinci görüş daha sağlıklı görünmektedir.
264
ح الر حيم بسم للا من الر
حى ) جى )1والض يل إذا س ك وما قلى )2( والل عك رب ( 3( ما ود
ى )4وللخر خير لك من الولى ) وف يعطيك ربك فترض ( ألم 5( ولس
اال فهدى )6يجدك يتيما فآوى ) فأغنى ( ووجدك عائال 7( ووجدك ض
ا اليتيم فال تقهر )8) ائل فال تنهر )9( فأم ا الس ا بنعمة ربك 10( وأم ( وأم
ث ) ( 11فحد(93) Duhâ Suresi
Mekke döneminde inmiştir. 11 âyettir. Duhâ, kuşluk vakti demektir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Kuşluk vaktine andolsun,
2. Karanlığı çöktüğü vakit geceye andolsun ki,
3. Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da.2
4. Muhakkak ki ahiret senin için dünyadan daha hayırlıdır.
5. Şüphesiz, Rabbin sana verecek ve sen de hoşnut olacaksın.
6. Seni yetim bulup da barındırmadı mı?
7. Seni yolunu kaybetmiş olarak bulup da yola iletmedi mi?
8. Seni ihtiyaç içinde bulup da zengin etmedi mi?
9. Öyleyse sakın yetimi ezme!
10. Sakın isteyeni azarlama!
11. Rabbinin nimetine gelince; işte onu anlat.
1.1.2. Yüzünden Okuma: Leyl Suresi
الليل ﴾ سورة92﴿
حيم حمن الر الر بسم للا
( 3( وما خلق الذكر والنثى )2( والنهار إذا تجلى )1والليل إذا يغ ى )
ا من أعطى واتقى )4إن سعيكم ل تى ) ( 6( وصدق بالحسنى )5( فأم
ره لليسرى ) ا من بخل واستغ 7فسنيس ( 9( وكذب بالحسنى )8نى )( وأم
ره للعسرى ) ( إن علينا 11( وما يغني عنه ماله إذا تردى )10فسنيس
( ال 14( فأنذرتكم نارا تلظى )13( وإن لنا للخر والولى )12للهدى )
( 17( وسيجنبها التقى )16( الذي كذب وتولى )15شقى )يصالها إال ال
( إال 19( وما لحد عنده من نعمة تجزى )18الذي يؤتي ماله يتزكى )
( 21( ولسوف يرضى )20ابتغاء وجه ربه العلى )
1.2. Tecvid: Tecvid Tahlilleri
Bu ünitede ezber programında yer alan Tîn suresi üzerinde tecvid tahlilleri ve çözümlemeleri
yapacağız:
265
,el takısında idğam-ı şemsiyye, tâ harfinde idğam-ı misleyn bilâ ğunne والت ين
tîn diye durulduğunda medd-i ârız
يتون ,el takısında idğam-ı şemsiyye, zây harfinde idğam-ı misleyn bilâ ğunne والز
tûn diye durulduğunda medd-i ârız
râ harfie vasl halinde ince, vakıf halinde kalın okunur. Tûr diye وطور
durulduğunda medd-i ârız
ينين nîn diye durulduğunda medd-i ârız س
el takısında izhâr-ı kameriyye, dâl harfinde vakıf yapıldığında kalkale وهذا البلد
ين el takısında izhâr-ı kameriyye, mîn diye durulduğunda medd-i ârız الم
لقد خلقنا dâl ve kâf harflerinde kalkale, nâ diye durulduğunda medd-i tabii
نسان ال el takısında izhâr-ı kameriyye, sîn harfinde medd-i tabii, sân diye
durulduğunda medd-i ârız
fî diye çekildiğinde medd-i munfasıl في أحسن
يم kâf harfinde kalkale, vîm diye durulduğunda medd-i ârız تقو
ثم رددناه mîm harfinde idğam-ı misleyn maal-ğunne, dâl hafinde kalkale, nûn
harfinde medd-i tabii, nâh diye durulduğunda medd-i ârız
أسفل سافلين sâ diye çekildiğinde medd-i tabii, lîn diye durulduğunda medd-i ârız
ين إل الذ el takısında idğam-ı şemsiyye, lâm harflerinde idğam-ı misleyn bila-
ğunne, zîne diye durulduğunda medd-i ârız
,elif (â) ve mûn harflerinde medd-i tabii آمنوا
لوا lû diye çekildiğinde medd-i tabii وعم
الحات ,el takısında idğam-ı şemsiyye, sâ ve hâ diye çekildiğinde medd-i tabii الص
hât diye durulduğunda medd-i ârız
sakin mîmden sonra elif geldiği için mîm’in izhârı (izhâr-ı فلهم أجر غير
şefevî), cîm harfinde kalkale, râ harfi kalın, râ harfinden sonra izhâr, ğayr diye duruduğunda
medd-i lîn, medd-i lin yapıldığında râ harfi ince okunur.
nûn diye durulduğunda medd-i ârız ممنون
بك فما يكذ mâ diye çekildiğinde medd-i tabii, zel harfinde idğam-ı misleyn bila-
ğunne
ين el takısında idğam-ı şemsiyye, dîn diye durulduğunda medd-i ârız بعد بالد
أليس للا lafzatullah’ın lâm harfi kalın, lâh diye durulduğunda medd-i ârız
ين م el takısında izhâr-ı kameriyye, hâ diye çekildiğinde medd-i tabii, mîn بأحكم الحاك
diye durulduğunda medd-i ârız.
266
1.3. Kur’ân-ı Kerim Kültürü Kapsamında Örnek Ayetler: Ahiret Gününe
– Kadere ve Kazaya İman 1- Âhiret Gününe İmanın Mahiyeti
“Ahiret kelimesi, “son” anlamına gelen “âhir” sözcüğünden gelmektedir. Evvel (ilk)
sözcüğünün zıddıdır. İlk yaradılış “dâru’d-dünyâ” (dünya yurdu) ile ifade edilir, ikinci yaratılış
da “dâru’l-âhireti” (âhiret yurdu) tabiriyle söylenir.345
Terim olarak âhiret, İsrâfil (a.s)’ın Allah’ın emriyle kıyametin kopması için sûra üflemesiyle
başlayacak olana ebedî hayata denir. İsrafil (a.s), sûra ikinci defa üfleyince insanlar dirilip
hesaba çekilecek, sonra dünyadaki imlan ve amellerine göre ceza ve mükâfat görecek,
cennetlikler cennete, cehennemlikler cehenneme girecek ve orada kalacaklardır.346
Âhirete iman, bütün kutsal dinlerin iman esasları arasında önemli bir yer tutar. Kur’ân’da
hemen hemen her sûrede âhirete iman vurgusu yapılır. Genelde “el-yevmü’l-âhir” (son gün)
şeklinde zikredilir. Âhirete inanmayan bir kimse Kur’ân âyetlerini inkâr ettiği için kâfir olur.
Nitekim bu konuda şöyle buyrulmuştur.
Kur’ân’da âhiret ve âhiret hayatı ile ilgili zikredilen pek çok isim bulunmaktadır. âhiret
gününü ifade eden bazı isimleri şöyledir. “El-yevmü’l-âhiri” (âhiret günü, son gün), “yevmü’l-
ba’si” (diriliş günü), “yevmü’l-kıyâmeti” (kıyâmet günü), “yevmü’d-dîni” (cezâ ve mükâfât
günü), “yevmü’l-hısâbı” (hesap günü), “yevmü’t-telâki” (kavuşma günü), “yevmü’l-hasreti” (
hasret ve pişmanlık günü).
Âhiret ve âhiret hayatına dair bilgiler, duyularla algılanmayan gabya ait konulardır. Bu
yüzden akılla ve deneye ve gözleme dayanan pozitif ilimlerle ve akılla açıklanamaz. Bu
meselenin bilgi kaynağı vahiydir. Kur’ân ve hadis’in bildirdiği sahih kaynaklara göre iman
edilir ve bununla yetinilir. Bu konuda akli bir yoruma gitmek doğru değildir. Kur’ân-ı Kerîm
ve İslam dini âhiret inancına büyük önem vermiştir. Zira insanların hayatının düzgün olması,
aralarında hak ve âdaleti sağlamaları, yakınî olarak âhiret inancına bağlı olmaları ile doğrudan
ilgilidir. Âhiret inancı ile ilgili Kur’ân’da çok âyet vardır. Birkaçını burada zikretmekte yarar
vardır.
Âhiret gününe inanmak mü’mine güven, huzur ve mutluluk vermektedir. Âhiret gününe
inanmak, mü’minin kalbini tam bir ümit, sevinç ve neşe ile doldurmaktadır. Âhirete gününe
inanmak mazlumlara müjde vermektedir. Zira orada mazlumlar, zalimlerden hakkını alacaktır.
Dünya hayatında çoğu zaman mazlum, hakkını alamıyor, arayamıyor ve müdafaa edemiyor.
Bazen zalimin zulmü karşısında hakkından vazgeçmek zorunda kalıyor. Samimi ve ihlaslı bir
şekilde İslam dinin emir ve yasaklarını tatbik etme esnasında haksızlığa uğrayan mü’minler, bu
dünyada haklarını elde edemezlerse bile âhirette bu haklarına kavuşacaklardır. Allah,
zalimlerden bu hakkı alarak mazlumlara teslim edecektir. İşte böyle bir iman, fani dünyanın
sıkıntı ve ıstıraplarının, âhiretin ıstırap ve sıkıntılarını yanında bir hiç olduğu inancına mü’mini
sevk etmektedir. Bu açıdan âhirete iman, mü’mininlerin ve mazlumların, sığınak noktası, ümit
kaynağı ve teselli vasıtasıdır. Bu, imandan gelen bir duygudur.
Kur’ân-ı Kerim’in, Fatiha Sûresinden Nâs Sûresine kadar ısrarla üzerinde durduğu temel
prensiplerden biri de, âhirete iman konusudur. Çünkü insanın dünya hayatında yaptığı bütün
faaliyetlerin, âhirete imanla doğrudan alakası ve irtibatı vardır. Kur’ân’ın beyanına göre bu dünya fanidir, gelip geçicidir. İnsanoğlunun dünyaya gönderiliş
amacı, Allah’ı tanımak, O’na kulluk etmek, ebedî ve sürekli olan âhiret hayatını kazanmaktır.
“Fakat siz (ey insanlar!), âhiret daha hayırlı ve devamlı olduğu halde, dünya hayatını tercih
ediyorsunuz”347, “Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü
345 İsfehânî, a.g.e., s. 68-69. 346 M. Saim Kılavuz, Âhirete İman, Diyanet İslam İlmihali içinde, İstanbul, İSAM, ts. s. 347 A’lâ, 87/16-17.
267
(âhireti) ihmal ediyorlar.”348, “Hayır doğrusu siz, çarçabuk geçeni (dünya hayatını ve
nimetlerini) seviyor, âhireti bırakıyorsunuz.”349, “Onlar, dünya hayatının görünen yüzünü
bilirler. Âhiretten ise onlar tamamen gafildirler”350 gibi âyetler, dünya hayatının geçiciliğini
belirtmekte, âhiret için hazırlanmayanları, dünya hayatını sevip âhireti umursamayanları
uyarmakta ve kınamaktadır.
Gerçekten ölümsüzlüğü ve ebedî mutluluğu arzu ediyorsak, âhirete iman ilkesini,
hayatımızın temeli kılmak mecburiyetindeyiz. Bütün işlerimize, ibadetlerimize ve
faaliyetlerimize yön tayin edecek, şekil ve istikamet verecek olan âhirete imandır.
Âhirete iman, adaletli, insaflı, şefkatli, merhametli, iffetli, ahlaklı, faziletli ve dürüst olmayı
öğretir. Âhirete iman, her türlü zulmü, baskıyı, haksızlığı, insanların haklarına tecavüzü, fitneyi,
fesadı, tedhişi ve işkenceyi önler. Âhirete iman, topluma, aileye, millete ve bütün insanlığa medeniyetin ve insanca yaşamanın
yolunu açar. Âhirete ve Allah Teâlâ’nın huzurunda hesap vereceğine inanan insanlar, toplumun ve
dünya barışının teminatıdırlar.
2- Âhirete İmanla İlgili Bazı Âyetler
اناء اليل وهم يسجدون ة قائمة يتلون ايات للاه . ليسوا سواء من اهل الكتاب ام يؤمنون بالله
خر ويامرون بالم عروف وينهون عن المنكر ويسارعون فى الخيرات واولئك من واليوم اال
الحين الص “Onların (Kitap ehlinin) hepsi bir değildir. Kitap ehli içinde, gece saatlerinde ayakta duran,
secdeye kapanarak Allah’ın âyetlerini okuyan bir topluluk da vardır. Onlar, Allah’a ve ahiret
gününe inanırlar. İyiliği emrederler. Kötülükten men ederler, hayır işlerinde birbirleriyle
yarışırlar. İşte onlar salihlerdendir.”351
ا خر وانفقوا مم واليوم اال بهم عليما وماذا عليهم لو امنوا بالله وكان للاه رزقهم للاه“Bunlar, Allah’a ve ahiret gününe iman etselerdi ve Allah’ın verdiği rızıktan (gösterişsiz
olarak) harcasalardı, kendilerine ne zarar gelirdi? Allah, onları en iyi bilendir.”352
ل على رسوله والكتاب الذى انزل يا ايها الذين ام ورسوله والكتاب الذى نز نوا امنوا بالله
خر فقد ضل ضالال بعيد وملئكته وكتبه ورسله واليوم اال امن قبل ومن يكفر بالله “Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce
indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret
gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur.”353
انما يعمر مساجد للاه كو ولم يخش اال للاه لو واتى الز خر واقام الص واليوم اال من امن بالله
فعسى اولـئك ان يكونوا من المهتدين “Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan,
zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu
bulanlardan olmaları umulur.”354
خر وما هم بمؤمنين وباليوم اال ومن الناس من يقول امنا بالله“İnsanlardan, inanmadıkları hâlde, “Allah’a ve ahiret gününe inandık” diyenler de
vardır.”355
348 İnsan, 76/27. 349 Kıyâmet, 75/20-21. 350 Rûm, 30/7. 351 Âl-i İmrân, 3/113-114. 352 Nisâ, 4/39. 353 Nisâ, 4/136. 354 Tevbe, 9/18. 355 Bakara, 2/8.
268
م هـذا فان شهدوا فال ت هد معهم وال ت حر تبع اهواء قل هلم شهداءكم الذين ي هدون ان للاه
خر وهم بربهم يعدلون الذين كذبوا باياتنا والذين ال يؤ منون باال “De ki: “Haydi, Allah şunu haram kıldı” diye tanıklık yapacak şahitlerinizi getirin. Onlar
şahitlik etseler de sen onlarla beraber şahitlik etme. Âyetlerimizi yalanlayanların ve ahirete
inanmayanların arzularına uyma. Onlar Rablerine, başka şeyleri denk tutuyorlar.”356
الحات ان ر المؤمنين الذين يعملون الص ا لهم اجر ان هـذا القران يهدى للتى هى اقوم ويب
خر اعتدنا لهم عذابا اليماوان الذين ال يؤمنون باال . كبيرا“Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü’minler için büyük
bir mükâfat olduğunu ve ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı
müjdeler.”357
B- KADERE VE KAZAYA İMAN
1- Kadere ve Kazaya İmanın Mahiyeti
Kader, ölçü, miktar, bir şeyi ölçmek ve bir şeyi belirli ölçüye göre yapmak
anlamlarındadır.358 Terim olarak, Allah Teâlâ’nın ezelden ebede kadar takdir edeceği ve
yaratacağı varlıkları ve kâinatı olmadan önce Levh-i Mahfuz’da resmetmesi ve takdir etmesi”
demektir. Kazâ ise, Allah Teâlâ’nın levh-ı Mahfûz’da takdir ettiği şeyleri, vuku bulacakları
vakitlerde yapması ve yaratmasıdır.359
Allah Teâla’nın ilim ve irade sıfatıyla ilgili bir kavram olan kader, kâinatı ve kâinat
içerisinde bulunan bütün varlık ve olayları belli bir ölçüye göre tanzim eden ilâhî kanunun ifade
eder.
Kader ve kazaya iman, yüce Allah’ın ilim, irâde, kudret ve tekvîn sıfatlarına inanmak
demektir. Bu sıfatlara inanana bir kimse, kader ve kazâya da inanmış olur. Bu durumda kader
ve kazaya inanmak demek, hayır ve şerrin, iyi ve kötü, acı ve tatlı, faydalı ve faydasız her ne
varsa hepsinin Allah’ın bilmesi, dilemsi ve takdiri ve yaratması ile olduğuna, Allah’tan başka
yaratıcı bulunmadığına inanmak demektir.360
İnsanı mükemmel bir şekilde yoktan var eden Allah Teâlâ, elbette insanı başıboş
yaratmamış, ona sorumluluk yüklemiş, akıl, irade ve muhakeme ile onu donatmıştır. Bütün
bunların yanında gökyüzün ve yeryüzünü ve onların içinde bulunanları insanın hizmetine
vermiştir. Allah Teâlâ’nın, bu kadar değer atfettiği ve önem verdiği insan hakkında bir ölçü
koymaması düşünülemez. İnsana hayat veren O’dur. İnsanın hayat projesi, O’nun eseridir. Bu
yüzden, insan hakkında takdirler ve tasarruflar yapmak O’nun hakkıdır ve O, buna kadirdir.
Hayatı ve ölümü yaratan O’dur. İnsan, ölümlü hayatını O’nun çizdiği ve tespit ettiği kurallara
göre tanzim etmek durumundadır. İnsan, iradesi, aklı, ona gönderilen kitaplar ve peygamberler
vasıtasıyla doğruyu, yanlışı, iyi ve kötüyü ayırt etmekle yükümlüdür. Onun vazifesi, vahyin
rehberliğinde aklını ve iradesini kullanarak Allah Teâlâ’nın tayin ettiği dosdoğru yolda
yürümektir. İnsan, kendisine takdir edilen kader ve kaza planını bilemez. O, kendisine düşen
vazifeyi icra etmek, bir beşer olarak her türlü tedbirini almak ve neticede başına gelebilecek
hususlara sabretmek, teslim olmak ve kaza ve kaderi çizen Yüce Yaratıcıya tevekkül etmektir.
Bütün yardımları O’ndan istemek, yalvarış ve yakarışlarını O’na yapmaktır.
Kader ve kazaya inanmak, imanın esaslarındandır. Ancak hiçbir insan, kaderi ileri sürerek,
kendisini yükümlülükten kurtaramaz. “Kaderim buymuş ben ne yapayım”, “Alın yazım böyle
yazılmış”, Beni yaratan böyle takdir etmiş, yapacak bir şey yok” gibi bahanelere sığınamaz.
Yukarıda değindiğimiz gibi, hiçbir kimse kaderini bilemez. Gerekli sebeplere sarılmadan,
356 En’âm, 6/150. 357 İsrâ, 17/9-10. 358 İbn Manzûr, Lisâü’l-Arab, XI, 55-57. 359 Asım Efendi, Kamus Tercümesi, II, 75. 360 Kılavuz, Saim, Kaza ve Kadere İman (Diyanet İlmihal içinde), I, 133.
269
üzerine düşen görevi yerine getirmeden, müspet ya da menfi şeyleri, başarı başarısızlığı, kadere
yüklemek, Kur’ân’ın ruhuna aykırıdır. Zira Allah Teâlâ, her şeyi bir kısım sebeplere
bağlamıştır. İnsan düşen görev, sebepleri yerine getirerek, sonucu Allah’a havale etmektir.
Allah dilediği şekilde sebeplerin sonucunu yaratır. Bütün bunlar, ilahî kanunun gereğidir ve
aynı zamanda bir kaderdir.
Kadere iman konusunda Kur’ân’da açık âyet bulunmamaktadır. Ancak zımnen bu konuya
değinilmiştir. Bu yüzden İslam âlimleri çeşitli âyet ve hadislerden yaptıkları yorumlarla kader
ve kazaya imanı da iman esasları arasında değerlendirmişlerdir.
2- Kader ve Kaza ile İlgili Bazı Âyetler
بضر فال كاشف له اال هو وان يمسسك بخير فهو على كل شیء قدير وان يم سسك للاه“Şayet Allah sana bir zarar dokundursa, bunu O’ndan başka giderecek yoktur. Fakat sana
bir hayır dokunduracak olsa onu da kimse gideremez. Bil ki O, her şeye hakkıyla gücü
yetendir.”361
فليتوكل المؤمنون لنا هو مولينا وعلى للاه قل لن يصيبنا اال ما كتب للاه“De ki: “Bizim başımıza ancak, Allah’ın bizim için yazdığı şeyler gelir. O, bizim
yardımcımızdır. Öyleyse mü’minler, yalnız Allah’a güvensinler.”362
يعلم ما تحمل كل انثى وما تغيض االرحام وما تزداد وكل شیء عنده بمقدار للاه“Allah, her dişinin neye gebe olduğunu, rahimlerin artırdığı şeyi ve eksilttiği şeyi bilir. Her
şey O’nun katında bir ölçü iledir.”363
ما ي اء ويثبت وعنده ام الكتاب يمحوا للاه“Allah, dilediğini siler, dilediğini de sabit kılıp bırakır. Ana kitap (Levh-i Mahfuz) O’nun
yanındadır.”364
بوها عذابا شديدا كان ذلك فى الكتاب وان من قرية اال نحن مهلكوها قبل يوم القيمة او معذ
مسطورا“Ne kadar memleket varsa hepsini kıyamet gününden önce ya helâk edeceğiz, ya da şiddetli
bir azapla cezalandıracağız. İşte bu, Kitap’ta (Levh-i Mahfuz’da) yazılmış bulunuyor.”365
یء ش الذى له ملك السموات واالرض ولم يتخذ ولدا ولم يكن له شريك فى الملك وخلق كل
فقدره تقديرا“O, göklerin ve yeryüzünün mülkü (hükümranlığı) kendisine ait olandır. Çocuk
edinmemiştir. Mülkünde hiçbir ortağı da yoktur. O, her şeyi yaratmış ve yarattığı o şeyleri bir
ölçüye göre takdir etmiştir.”366
للناس من رحمة فال ممسك لها وما يمسك فال مرسل له من بعده وهو العزيز ما يفتح للاه
الحكيم “Allah, insanlar için ne rahmet açarsa, artık onu tutacak (engelleyecek) yoktur. Neyi de
tutarsa, bundan sonra onu gönderecek yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet
sahibidir.”367
منا ما تنقص االرض منهم وعندنا كتاب حفيظ قد عل “Şüphesiz biz, toprağın; onlardan neleri eksilttiğini bilmekteyiz. Yanımızda (o bilgileri)
koruyan bir kitap vardır.”368
361 En’âm, 6/17. Ayrıca bkz. Yûnus, 10/107. 362 Tevbe, 0/51. 363 Ra’d, 13/8. 364 Ra’d, 13/39. 365 İsrâ, 17/58. 366 Furkân, 25/2. 367 Fâtır, 35/2. 368 Kaf, 50/4.
270
انا كل شیء خلقناه بقدر “Gerçekten biz, her şeyi bir kaderle yaratmışızdır.”369
بر وكل صغير وكبير مستطر .وكل شیء فعلوه فى الز“İşledikleri her şey, kitaplarda kayıtlıdır. Küçük, büyük her şey satır satır yazılmıştır.”370
انفسكم اال فى كتاب من قبل ان نبراها ان ذلك ما اصاب من مصيبة فى االرض وال فى
يسير على للاه“Yeryüzünde ve kendi nefislerinizde uğradığınız hiçbir musibet yoktur ki, biz onu
yaratmadan önce, bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre
kolaydır.”371
ى والذى قدر فهدى .الذى خلق فسوه“O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır. O, (her şeyi) ölçüyle yapıp
yönlendirendir.”372
1.4. Okuma Parçası: “Tilâvet” (الت الوة)”373 Kavramı (Devam …)
Tilâvet Çeşitleri. Kur’ân-ı Kerîm yavaştan hızlıya doğru tahkik, tedvîr ve hadr olmak üzere
üç şekilde okunmuştur. a) Sözlükte “bir şeyin hakkını tam vermeye özen göstermek” anlamına
gelen tahkik okumanın en yavaş şeklidir. Harfleri mahreçlerinden çıkarıp sıfatlarına riayet
ederek ve medleri gereği kadar uzatarak; hareke, ihfâ, izhar, iklâb, gunne vb. tecvid kurallarını
yerine getirmeye özen gösterip durulması gereken yerlerde durarak Kur’an’ı okumaya tahkik
denir. Ancak bu okuyuşta harekeleri uzatmamaya, sâkine hareke vermemeye, harflerin arasında
sekte yapmamaya dikkat edilmelidir. Bu tür okuyuşa yakın bir de tertîl tarzı vardır ki bu da
Kur’an’ı acele etmeden yavaş yavaş okumaktır. Tahkik tertîli de içine alan daha geniş bir
anlama sahip olduğundan her tahkik tertîldir, fakat her tertîl tahkik değildir. Tahkik tâlim ve
temrin için, tertîl ise tefekkür ve istinbat içindir (İbnü’l-Cezerî, en-Neşr, I, 208-209). b)
Sözlükte “bir şeyi döndürüp çevirmek, sıra ile yapmak” mânasına gelen tedvîr tahkikle hadr
arasında orta bir okuyuş biçimidir. c) “Süratli olmak” anlamındaki hadr Kur’ân-ı Kerîm’i tecvid
kaidelerine uymak kaydıyla en hızlı okuyuş biçimidir (a.g.e., I, 207). Hadrdan daha süratli
okuma şekline “hezreme” (yürümek, hızlı ve anlamsız konuşmak; Kur’an’ı tecvid kaidelerini
göz ardı edip harfleri birbirine katarak okumak) veya “tahlît” (bozmak, karıştırmak) denir. Bu
tür okuyuşta harfler mahrecinden kayar, sıfatlarını kaybeder; heceler birbirine karışır; bu tür
okuyuş câiz görülmemiştir. Ebû Amr ed-Dânî (et-Taĥdîd, s. 73) ve İbnü’l-Cezerî (et-Temhîd,
s. 62), hezremeyi hadr ile eş anlamlı gibi kullanmışlardır. Hz. Ömer’in hezremeyi “en kötü
okuyuş” olarak nitelendirdiği bilinmektedir (Zemahşerî, IV, 175).
Tilâvet Âdâbı. Gazzâlî ve Nevevî gibi bazı âlimler Kur’an’ın tilâvet âdâbıyla ilgili birçok
hususa dikkat çekmişlerdir. Kur’an okurken abdestli olmak, temiz bir yerde bulunmak, kıbleye
yönelmek, okumaya istiâze ve besmele ile başlamak, sadece Allah rızasını gözetmek, tecvid
kurallarına riayet ederek tertîl ile ve huşû içinde okumak, mushafın tertibini gözetmek, meşhur
kıraatlerden sadece biriyle okumak, âyetler üzerinde düşünmek ve okuduklarıyla amel etmek,
rahmet âyetleri gelince Allah’ın rahmetini istemek, azap âyetlerinde O’na sığınmak, secde
âyetlerinde secde etmek bunlar arasındadır. Bazı âyetlerde geçen “Allah doğruyu söylemiştir”
anlamındaki “sadakallah” ifadesi (Âl-i İmrân 3/95; el-Ahzâb 33/22) ve Hz. Peygamber’in hatim
369 Kamer, 54/49. 370 Kamer, 54/52-53. 371 Hadîd, 57/22. 372 A’lâ, 87/2-3. 373 Abdurrahman Çetin tarafından hazırlanarak Diyanet İslam Ansiklopedisinde (DİA, c. 41, s. 155-157) “Kıraat”
maddesi olarak yayımlanan bu çalışma, tarafımızdan düzenlenerek buraya alınmıştır.
271
duasında aynı ibareyi kullanmasıyla ilgili münkatı‘ ve zayıf bir rivayet (Beyhakī, II, 372)
dikkate alınarak Kur’an okumayı tamamlayınca “sadakallāhü’l-azîm” demek de tilâvet
âdâbından sayılmıştır (Kurtubî, I, 27-28; XVI, 222). Ancak bunun Hz. Peygamber ve sahâbe
uygulamasında bulunmayıp bid‘at olduğu yönünde görüşler vardır (Fetâvâ, IV, 118-119).
Ayrıca Kur’an’ın mushafa bakılarak ve başkalarını meşgul etmeyecekse sesli okunması, her
gün Kur’an’dan bir miktarın okunmasının âdet haline getirilmesi, ezberlenen yerlerin
unutulmaması için sıkça tekrarlanması tavsiye edilmiştir. Kur’an okurken gülmek, konuşmak
ve lüzumsuz şeylerle uğraşmaktan kaçınmak da dikkat edilecek hususlar arasındadır.
Gazzâlî’ye göre Kur’an’ı hakkıyla okuyabilmek için dilin, aklın ve kalbin iş birliği içinde
olması gerekir. Buna göre dil okumalı, akıl okunanları tercüme etmeli, kalp de bunlardan
gereken dersleri almalıdır (İĥyâ, I, 339). Tilâvet ve âdâbına dair bilgilere hadis kitaplarının
“Feżâilü’l-Ķurân”, “Ŝevâbü’l-Ķurân”, “Menâfiu’l-Ķurân” bölümleriyle fezâilü’l-Kur’ân’a dair
eserlerde yer verilmiştir. Muhammed b. Ahmed el-Kurtubî’nin et-Teźkâr fî efđali’l-eźkâr (nşr.
Ahmed b. Muhammed b. Sıddîk el-Gammârî, Kahire 1355/1936), Nevevî ile (bk. bibl.) Ebü’l-
Fidâ İbn Kesîr’in Feżâilü’l-Ķurân (Beyrut 1407/1987), Leknevî’nin Kur’an tilâveti sırasında
yapılan bid‘atlara dair üç çalışması (DİA, XXVII, 135), Ahmed Madazlı’nın Kırâat Âdâbı
(doktora tezi, 1973, EÜ İlâhiyat Fak.), Ebû Tâhir Abdülkayyûm b. Abdülgafûr es-Sindî’nin et-
Teshîl fî ķavâidi’t-tertîl (Mekke 1415), Abdüllatîf Fâyiz Deryan’ın et-Tebyîn fî aĥkâmi
tilâveti’l-kitâbi’l-mübîn (Beyrut 1420/1999), Saîd b. Ahmed b. Ali el-Anebtâvî’nin Zînetü’l-
edâ şerĥu Ĥilyeti’l-ķurrâ fî aĥkâmi’t-tilâve ve’t-tecvîd (şerheden: Mahmûd Ahmed Mürûh
Mustafa, Amman 1420/1999), Abdullah Aydemir’in Hz. Peygamber ve Sahâbenin Dilinden
Kur’ân-ı Kerîm’in Faziletleri (İzmir 1981) ve Mehmet Besim İsmailefendioğlu’nun Kur’an-ı
Kerim Tilavetinde Edeb (yüksek lisans tezi, 1987, MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü) adlı
çalışmaları konuyla ilgili eserlerden bazılarıdır.
272
Uygulamalar
273
Uygulama Soruları
274
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Tashîh-i hurûf, Kur’an-ı Kerim’i yüzünden ve ezberden güzel okuyabilmeyi öğreten en
güzel metottur. Bu bölümde bunu gerçekleştirmek amacıyla uygulamalı olarak namaz
dualarının okunmasına devam edildi.
Kadir ve ‘Alak surelerinin ezberden, Şems suresinin ise yüzünden okunması yapıldı. Medd-
i lîn konusu işlendi. İmanın mahiyeti ayetlerle açıklanmaya çalışıldı. Son olarak da tilâvet
kavramı üzerinde duruldu.
275
Bölüm Soruları
1. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde tahkik’in sözlük anlamı verilmiştir?
ee) bir şeyin hakkını tam vermeye özen göstermek.
ff) bir şeyin hakkını tam vermemek
gg) Hadr usuluyle okumak.
hh) Hızli okumak
ii) Hadr’dan daha hızlı okumak
2. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde tedvir’in sözlük anlamı verilmiştir?
a) bir şeyin hakkını tam vermeye özen göstermek.
b) bir şeyin hakkını tam vermemek
c) bir şeyi döndürüp çevirmek, sıra ile yapmak
d) Hadr’dan daha hızlı okumak
e) Kur’an’ı tecvid kaidelerini göz ardı edip harfleri birbirine katarak okuma
3. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde hezremenin tarifi vardır?
u) bir şeyin hakkını tam vermemek
v) yürümek, hızlı ve anlamsız konuşmak, Kur’an’ı tecvid kaidelerini göz ardı
edip harfleri birbirine katarak okumak
w) tefekkür ve istinbat için okumak
x) Yavas okumak
y) Harflerin hakkını vererek okumak
4. Hezremeyi hadr ile eş anlamlı gören seçenek aşağıdakilerden hangisinde doğru
verilmiştir?
ee) Zemahşerî
ff) Leknevî
gg) Nevevi
hh) Mehmet Besim İsmailefendioğlu
ii) Ebû Amr ed-Dânî ve İbnü’l-Cezerî
5. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde hadr okuyuşunun tarifi verilmiştir?
z) Okuyuş hızı açısından Kur’an-ı Kerim’in en hızlı okuyuş şeklidir.
aa) Okuyuş hızı açısından Kur’an-ı Kerim’in orta bir okuyuş şeklidir.
bb) Okuyuş hızı açısından Kur’an-ı Kerim’in en yavaş okunuş şeklidir.
cc) Tedvîr’den daha yavaş bir okuyuş şeklidir.
dd) Edâ ehlinin tercih ettiği kıraat şeklidir.
6. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde yevmü’t-telâki’nin manası verilmistir.?
ee) Korkunc gun
ff) kavuşma günü
gg) hasr meydanı
hh) hesab gunu
ii) en yakın gun
خر وما هم بمؤمنين .7 وباليوم اال ?ayeti hangi konuyla alakalıdır ومن الناس من يقول امنا بالله
z) Ahiret hayatıyla
aa) Cennet hayatıyla
276
bb) Kafırlerin akıbetiyle
cc) Cehennem hayatıyla
dd) Kıyamet kopması
8.Kader kelimesinin sözlük anlamı aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru verilmiştir?
ee) Basımıza gelen olaylar
ff) Allahın kanunu
gg) ölçü, miktar, bir şeyi ölçmek ve bir şeyi belirli ölçüye göre yapmak
hh) alın yazısı
ii) hayatın getirdikleri
بضر فال كاشف له اال هو وان يمسسك بخير فهو على كل شیء قدير .9 ayeti hangi konuyla وان يمسسك للاه
alakalıdır?
z) ahıret hayatıyla
aa) kadere iman
bb) cennet
cc) cehennem
dd) kıyametin kopması
بوها عذابا شديدا كان ذلك ف .10 ى الكتاب مسطوراوان من قرية اال نحن مهلكوها قبل يوم القيمة او معذ ayetinde
yer alan kitab kelimesi ne anlama gelmektedir?
z) Hesap defteri
aa) mızan
bb) Levh-i Mahfuz’
cc) Amel defteri
dd) Kıyamet defteri
277
Cevaplar
1) a, 2) c, 3) b, 4) e, 5) a, 6) b, 7) a, 8) c, 9) b, 10) c
278
KAYNAKÇA
http://www.namazzamani.net
Çimen, Abdullah Emin, Hafızlık Tarihi,
Çimen, Abdullah Emin, ing makalem,
Çimen, Abdullah Emin, Kur’an-ı Kerim Metninin Temel Özellikleri ve Okunma Prensipleri
(kuralları),
Kur’an-ı Kerim Meali, Haz. Halil Altuntaş, Muzaffer Şahin, Diyanet İşleri Başkanlığı, Ankara, 2011.
1 Osman Devllioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Ankara, Doğuş Matbaası, 1978, s. 1035-1036.
Abdulbakî, Muhammed Fuad, el-Mu’cemü’l-Müfehres li Elfâzi’l-Kur’âni’l-Kerîm, Çağrı
Yayınları, İstanbul, ts. - Asım Efendi, (1755-1820), Kamus Tercümesi, İstanbul, Asitâne Yayınları, ts. (tıbkı basım).
Ebû Dâvûd, Süleyman b. El-Eş’as es-Sicistanî (ö.275/888), Sünenü Ebî Dâvûd, İstanbul,
1981 (Çağrı Yayınları, I-V).
Elmalılı, Muhammed Hamdi Yazır (1878/ 1942), Hak Dini Kur'ân Dili, Eser Neşriyat,
İstanbul, 1971 (I-IX). Erbaş, Ali, Melek, Diyanet İslam Ansiklopedisi (DİA), Ankara, 2004, XXIX, 37.
İzutsu, Toshihiko, Kur’ân’da Allah ve İnsan, Tercüme, Süleyman Ateş, Kevser Yayınları, Ankara, 1983.
Kılavuz. Ahmet Saim, Âhirete İman, Divantaş, İstanbul, İlmihal, ts. içinde (Türkiye Diyanet Vakfı- İSAM).
Kılavuz, Ahmet Saim, Kitaplara İman, Divantaş, İstanbul, İlmihal, ts. içinde (Türkiye Diyanet Vakfı- İSAM).
Kılavuz, Ahmet Saim, Meleklere İman, Divantaş, İstanbul, İlmihal, ts. içinde (Türkiye Diyanet Vakfı- İSAM).
Kılavuz, Ahmet Saim, Cin, Diyanet İslam Ansiklopedisi (DİA), İstanbul, 1993.
Kılavuz, Ahmet Saim, Kaza ve Kadere İman, Divantaş, İstanbul, İlmihal, ts. içinde (Türkiye Diyanet Vakfı- İSAM).
Özervarlı, M. Said, İslam İnancında Melek, Diyanet İslam Ansiklopedisi (DİA) ,Ankara, 2004.
İbnü Mâce, Ebû Abdillah Muhammed b. Yezîd (ö. 273/886 ) Sünenü İbni Mâce, İstanbul,
1981 (Çağrı Yayınları, I-II).
İbn Hanbel, Ahmed b. Muhammed b. Hanbel (ö.241/855), el-Müsned, İstanbul, 1982 (Çağrı
Yayınları, I-VI).
İbnü Manzûr, Ebu’l-Fadl Cemalüddin Muhammed b. Manzûr el-Efrîkî (ö. 711/1311),
Lisânü’l-Arab, tashih, Muhammed Sadık el-Ubeydî, Beyrut, 1999 (I-XVIII).
İsfehânî, Rağıb Ebu’l-Hüseyn b. Muhammed el-İsfehânî (ö. 502/1108), Müfredâtü Elfâzi’l-
Kur’ân, tahkik, Safvan Adnan Dâvûdî, Dâru’l-Kalem, Beyrut, 2011.
279
İsfehânî, el-Müfredât fî Ğarîbi’l-Kur’ân, Beyrut, ts.
İsfehânî, el-Müfredât fî Garîbi’l-Kur’ân, trc. Yusuf Türker, Pınar Yayınları İstanbul, 2007.
Malik b. Enes (ö. 179/795 ), Muvatta, İstanbul, 1981 (Çağrı Yayınları).
Nesâî, Ebû Abdirrahman Ahmed b. Şuayb b. Ali en-Nesâî, (ö. 303/925 ), Sünenü’n-Nesâî,
İstanbul, 1981 (Çağrı Yayınları, I-VIII)).
Tirmizî, Ebû İsa Muhammed b. İsa et-Timizî ( ö. 279/892 ), Sünenü’t-Tirmizî, İstanbul, 1981
(Çağrı Yayınları, I-V). Turâbî, Vuslat, Esmâ-i Hüsnâ, Altınoluk Yayınları, İstanbul, 2008.
Yıldırım, Suat, Kur’ân’da Ulûhiyyet, Kayıhan Yayınları, İstanbul, 1987.