İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Dergisidir. Ekim - Kasım - Aralık 2019 Sayı:2432. YIL
Foto
ğraf
: Ser
dar A
LAK
UŞ
n GÜNAH KEÇİSİ: “SARIKIZ”!
n TÜRKİYE’DE DENİZCİLİK EĞİTİMİ
n YETERLİ Mİ YETKİN Mİ?
n ANKARA-SAMSUN- İSKENDERUN FERİBOTLARI
RAKAMLARLA ÜLKEMİZDE DENİZCİLİK EĞİTİMİ
19 FAKÜLTE
5 FAKÜLTE10 FAKÜLTE
10 FAKÜLTE1.7291.549
2.506 öğrenci4920.286
29
İlk Ticari Denizcilik Eğitim-Öğretim Kurumu Leyli Tüccar Kaptan Mektebi açıldı.
İkisi vakıf üniversitesi olmak üzere 17 üniversiteye bağlı 19 fakültede denizcilik eğitimi veriliyor.
‘de Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği eğitimi
’de Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği eğitimi
’de Denizcilik İşletmeleri Yönetimi eğitimi
2019/2020 dönemi toplam kontenjan
2019/2020 dönemi yerleşen öğrenci sayısı
Meslek yüksek okullarının kontenjan sayısı
Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı denizcilik meslek lisesi
2018/2019 eğitim dönemi denizcilik liselerinin kontenjanı
20’si devlet, 7’si vakıf olmak üzere 27 üniversitedeki meslek yüksekokulu sayısı
1884
1 İMEAK DTO İzmir Şubesi
Denizden MerhabaKahraman Türk Silahlı
Kuvvetleri’nin Suriye’de terör örgütlerine karşı başlattığı Barış Pınarı Harekâtı’nın başarıyla sürdüğü, ülkemizin güvenliği ve geleceği için oldukça önemli bir dönemden geçiyoruz. Türkiye’nin, komşu olduğu bir coğrafyada, teröre karşı sessiz kalması beklenemez. Ülkemiz ekonomisine yöneltilen tehditlere iş dünyası başta olmak üzere Türk milleti olarak hep beraber karşı duracağız. Türkiye’nin geleceği için daha çok çalışacak, daha çok üreteceğiz.
İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi olarak, deniz taşımacılığı ve deniz turizmi başta olmak üzere Türk denizciliğinin tüm alt sektörlerine yönelik çalışmaya, antikçağdan bu yana liman şehri olan İzmir’de denizciliğin bayrağını yükseltmeye devam ediyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde İZDENİZ işbirliği ile İzmir’de denizcilik merkezi kurulması, 2020’de, şehrimize büyük canlılık getirmesini beklediğimiz İzmir Deniz Festivali düzenlenmesi ve Akdeniz’de parmakla gösterilecek Deniz Müzesi kurulması için hazırlıklarımız sürüyor.
MEDCRUİSE ÜYELİĞİ GÜÇ KATACAKOdamız, Fransa Antibes’te yapılan
55. Genel Kurul’da MedCruise’a (Akdeniz Kruvaziyer Limanları Birliği) resmen üye oldu. 31 ülkede 120 limandan oluşan üye profiline sahip MedCruise, kruvaziyer sektörünün en büyük kuruluşlarından biri.
Genel kurula İMEAK Deniz Ticaret Odası’nı temsilen katılarak yaptığımız çalışmalar ve Türkiye’nin hiçbir kruvaziyer hattının vazgeçemeyeceği bir ülke olduğu hakkında konuşma yaptım. Dünyanın en büyük kruvaziyer hatlarının temsilcileri de Türkiye seferlerine başlamaktan duydukları memnuniyeti ifade etti.
Kruvaziyer sektöründe ülkemizin yükseliş dönemi yeniden başlıyor. İstanbul ve İzmir gelecek yıldan itibaren başlayarak her geçen yıl daha fazla kruvaziyer gemiye ev sahipliği yapacak. MedCruise üyeliğimiz, hedeflere ulaşmamızda çok önemli destek sağlayacak. Her yıl yaklaşık yüzde beş büyüyen ve bu yıl 30 milyon yolcuya ulaşacağı tahmin edilen Akdeniz kruvaziyer pazarında daha fazla pay alırız. Yeter ki tanıtımı sürdürüp, ülkemizde yeni cazibe merkezleri oluşturalım. En önemlisi de limanlarımızın altyapısını yeni nesil çevreci gemilere göre hazırlamamız gerekiyor.
Oda olarak tersane konusu gündeme geldiğinde “Çanakkale’den İskenderun’a kadar kıyılarımızda bir gemi bakım onarım tersanemiz yok” diyorduk. Ancak İzmir Tersanesi’nin yeni imkân ve kabiliyetleri konusunda bilgi aldıktan sonra İzmir’de balıkçılarımızın, tekne sahiplerinin ve armatörlerin hizmetinde bir tersanemiz olduğunu gururla söylüyoruz. İzmir Tersane Komutanı Sayın Dz.Kd. Albay Korkut Şen’e, askerlerimize ve tersane çalışanlarına emekleri için çok teşekkür ediyoruz.
TİCARET SAVAŞLARI ABD – Çin arasında tüm ülkeleri
içine çeken ticaret savaşları küresel ekonomiyi olumsuz etkiliyor. Çin’in dış ticareti daralırken, AB üyesi ülkeler düşük büyüme patikasına girmiş durumda. ABD’de yeni bir resesyon beklentisi artıyor. Küresel atmosfer ile ülkemiz ekonomisindeki durgunluk birleşince limanlarımızda elleçleme hacmi durgunlaşmaya başladı. Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü verilerine göre ocak-eylül döneminde ülkemiz limanlarında 8.5 milyon TEU yük elleçlendi. 2030’da navlun açığımızın 30 milyar dolara ulaşacağı öngörüsünden hareketle, denizlerimizden daha fazla yararlanmamız gerektiği aşikar. Bu nedenle limanları üretim bölgelerine bağlayacak altyapı yatırımlarını süratle tamamlamalıyız.
Odamız ve TURMEPA öncülüğünde yerel yönetimlerle işbirliği yaparak deniz temizliği kampanyalarına hız verdik. Sonbaharda Kuşadası ve Çeşme başta olmak üzere Ege kıyılarımızdaki deniz ve kıyı temizliği ile herkesi mavi denizlere ve cennet kıyılarımıza sahip çıkmaya çağırdık. Çocuklara miras bırakacağımız temiz denizlerimiz için çalışmaya devam edeceğiz.
Pruvanız neta, rüzgarınız kolayına olsun..
Yusuf ÖZTÜRKİMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi
Yönetim Kurulu Başkanı
BAŞKANDAN
İMEAK DENİZ TİCARET ODASIİZMİR ŞUBESİ
DENİZDEN MERHABAYıl:2019 Sayı: Güz
İmtiyaz Sahibi
Genel Yayın Yönetmeni (Sorumlu Müdür)
Genel Yayın Koordinatörleri
Yayın Kurulu
Yönetim Yeri
Yayına Hazırlık
Baskı:
İMEAK Deniz Ticaret Odasıİzmir Şubesi adına
Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf ÖZTÜRK
Kapt. Murat YILMAZELSinan DOĞAN
Kapt. Mihri ÇelikArgun Gündüç
Aziz GüngörHakkı Deniz
Halil N. HatipoğluAv. Ahmet Çalık
Prof.Dr. Durmuş Ali Deveci,Prof.Dr. Cengiz Metin
Doç.Dr. Ersel Zafer Oral
İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir ŞubesiCumhuriyet Bulvarı No:88 K:1-5
Pasaport / İZMİRTel:+90 232 425 72 15 Fax:+90 232 441 87 96
mat. san. tic. ltd. şti.5632 sokak no:26 çamdibi / İzmir
tel:232 458 58 09 - faks:232 458 54 04
Dergimizde yayımlanan yazılardan kaynakgösterilmek koşulu ile alıntı yapılabilir.Denizden Merhaba Dergisi üç ayda bir
yayımlanır. 1.500 adet basılır.
Ön Kapak Fotoğrafları: Serdar ALAKUŞArka Kapak Fotoğrafları: Şeref ARTAGAN
Sertifika No: 28778
Yayın Türü: Yerel-Süreli Yayın
Yayın Aralığı: 3 Aylık
Baskı Tarihi: 28.10.2019ISSN: 2148-3000
Kenan YALAVAÇ
İÇİNDEKİLER1 Denizden Merhaba
Günah Keçisi: “Sarıkız”!3Türkiye’de Denizcilik Eğitimi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi8Meslek Yüksekokullarında Denizcilik Eğitimi12Denizcilik Eğitiminin Türk Ekonomisindeki Önemi14Yükselen Değer Su Ürünleri ve Su Ürünleri Mühendisleri
Faaliyetler
16
34
Yeterlilikten Yetkinliğe ve Tutuma
Bir Ressam Bir Resim
18
40
Yat Kaptanlığı Eğitimleri
Denizcilik Eğitimi Üzerine Değerlendirmeler
İstatistik
Deniz Kitapları
23
24
32
33
Arkas Deniz Tarihi Merkezi
Küresel Denizcilikte Yeşil Devrim
29
30
Ankara-Samsun-İskenderun Feribotları25
3 İMEAK DTO İzmir Şubesi
Kapt. Murat Yılmazel
GÜNAH KEÇİSİ: “SARIKIZ”!
Sözlük anlamıyla günah keçisi, “Suçsuz olduğu halde başkala-rının suçu üzerine yüklenilen
kişi ya da topluluğa verilen isimdir”. “Sarıkız” ise Anadolu insanının en de-ğerli varlıklarından olan güzel ineğine taktığı ad. Şimdi diyeceksiniz ki: “Hadi hayırlısı bakalım, nereye bağlayacak şimdi günah keçisi ile Sarıkız’ı?” Sabır, anlayacaksınız şimdi dilimin altında ne olduğunu.
Dergimizi ve yazılarımızı yakından takip edenler bilir, bir süredir çevre so-runları ve özellikle de küresel ısınma ve buna bağlı iklim değişikliği ile bunun yarattığı eşsiz dünyamızı ve dolayısıy-la topyekün geleceğimizi tehdit eden sorunlara değinen yazılar yazıyoruz. Küresel boyutta, tüm insanlığın ve hatta tüm canlı varlığın daha büyük başka bir beka sorunu olduğunu düşünmediğim
için bu konuda yazılarıma bıkmadan devam etme ve elimden geldiğince algı ve ilgiyi canlı tutma kararlılığındayım.
Küresel ısınma ve buna bağlı iklim değişikliğinin yol açtığı veya yakın gelecekte açabileceği felaketler ile ilgili son günlerde basında dikkatimi çekmiş olan birkaç habere yine yer vereceğim. Oda TV haber sitesinde 26 Eylül günü yayımlanmış olan bir haberde şöyle diyor: “Uzmanlar, küresel ısınma nede-niyle yaşanacak kuraklığın 21. yüzyılın sonuna kadar buğday tarlalarının yüzde 60’ını tahrip ederek gıda kıtlığı ve istikrarsızlığa yol açacağı konusunda uyarıyor. Science Advances dergisinde yayımlanan makalede iklim bilimciler, birçok ülkede temel gıda maddesi olan buğday üretiminde yaşanacak benzeri görülmemiş bunalıma karşı hazırlık ya-pılması gerekliliğinin altını çizdi. Araş-
tırmacılar, küresel ısınmayı 2 santigrat derecede sınırlama hedefine ulaşılsa bile, olumsuz etkilerinin 2041 ila 2070 yılları arasında iki katına çıkacağını söyleyerek çiftçilere mevcut suyu daha verimli bir şekilde kullanma ve ekim planlarını değiştirme çağrısı yaptı”.
OKYANUSLAR HIZLA YÜKSELECEKAynı gün aynı haber sitesinde Yusuf
Yavuz imzasıyla yayımlanan makalede ise: “Dünyanın iklim bilimi konusunda en yetkin kurumu olan İsviçre merkezli Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (Intergovernmental Panel on Climate Change, IPCC), bugün iklim değişikliğinin okyanuslar ve kriyosfe-re (yeryüzündeki buzullar) etkilerini inceleyen özel raporunu yayımladı. Rapor, iklim değişikliğinin, gezegenin
“Microsoft’un patronu Bill Gates, küresel ısınmadaki payları nedeniyle, ineklerin çıkardığı gazların dünyanın en önemli sorunlarından biri olduğunu söylemiş! Sarıkız ve diğer inekler günah keçisi ilan edilerek kapitalist
kirli yüzler maskeleniyor. Küresel yükün yüzde 80’ini taşıyıp küresel ısınmanın sadece yüzde 2-3’ünden sorumlu olduğu söylenen deniz taşımacılığı sektörü de günah keçisi mi yapılmaya çalışılıyor acaba?”
SEYİR JURNALİ
Ekim 2019 4
SEYİR JURNALİbuz tabakaları, buzullar ve kar örtüsü gibi donmuş alanlara etkisinin yanı sıra salımların (emisyonların) hızla azaltıl-madığı durumda bu bölgelerde neler olabileceğini inceliyor ve son derece çarpıcı verileri içeriyor. Rapor, emis-yonların hızla azaltılmadığı durumda, bu yüzyılın sonunda deniz seviyesinde yükselme, dağ buzullarında çöküş, denizsel yaşamda önemli kayıplar ve şiddetli fırtınalarda artış gibi sonuçlar öngörüyor. Raporun Türkiye’ye yönelik etkilerini değerlendiren uzmanlar, kıyı kesimlerinin yükselen su seviyeleri nedeniyle risk altında kalacağını, iç ve dağlık kesimlerin ise azalma eğiliminde olan kar örtüsü nedeniyle iklim deği-şikliğinin etkileriyle baş başa kalacağı-nı kaydediyor. Emisyonlar azaltılmazsa okyanuslar 2100 yılı itibarıyla geçen yüzyıla göre 10 kat daha hızlı yüksele-ce. Buzullar kütlelerinin üçte birinden fazlasını kaybedecek. Bu durum insan-ların tatlı suya erişimini de olumsuz etkileyecek. 2100 itibarıyla bazı dağlar üzerindeki buzulların yüzde 80’i kay-bolabilir, birçok buzul ise tamamen yok olabilir” deniyor.
Şaşırdık mı? Hayır. Dünyanın okyanus, buz ve kar örtüsünün iklim değişikliğine bağlı olarak sürekli değiştiğini ve sorunun önlem alın-madığı takdirde geri dönüşü olmayan noktaya doğru hızla gittiğini bir süredir izliyor ve yaşıyoruz. Rapordan tespit-lere devam: “Grönland ve Antartika buz tabakası yılda 400 milyar tondan fazla suyu okyanusa bırakmak suretiyle eriyor. Arktik’in karla kaplı bölgesi yaz aylarında her on yılda yüzde 13 ora-nında küçülüyor. Ayrıca deniz suyu bir yandan oksijen kaybına uğrayıp daha asidik hale gelirken denizde yaşanan sıcaklık dalgaları iki kat daha sıklaştı, sıcaklaştı ve iki kat daha uzun sürüyor. Okyanus sıcaklığının artış hızı yirminci yüzyılın sonlarından beri ikiye katlan-dı. Denizlerdeki sıcaklık dalgalarının çok büyük bir kısmı (yüzde 84-90), doğrudan insan kaynaklı iklim deği-şikliğine bağlanıyor. Deniz seviyesi hızla yükseliyor ve salımlar azaltılmaz-sa okyanuslar 2100 yılı itibarıyla geçen yüzyıla göre 10 kat hızlı yükselecek. Deniz seviyeleri insan kaynaklı sera gazı salımlarının sonucu olarak şu ana kadar 16 cm. yükseldi ve yüksel-meye devam ediyor. Salımların artması
halinde 2300 yılında 5,4 metreye kadar bir yükselme olabilir. Deniz yaşamı hali hazırda okyanusların ısınmasından olumsuz etkileniyor. Önlem alınmaz ise, 2050’ye gelene kadar okyanusların üst tabakasının yüzde 80’inde oksijen kaybı meydana gelecek. Salımların azaltılmaması yüzyıl sonuna kadar tüm dünyada okyanuslarda yaşayan hayvanların yüzde 15 azalmasına ve balık avlama potansiyelinin yüzde 24 düşmesine yol açabilir”.
İSTANBUL VE İZMİR TEHDİT ALTINDA!Tehdit çok büyük! Hepsi bu kadar
da değil: “Okyanustaki değişim, aşırı hava olaylarını tetikliyor ve salımlar azaltılmazsa durum daha da kötüle-şecek. İnsan kaynaklı salımların bir sonucu olarak kasırgalar şimdiden daha şiddetli yağış, daha güçlü rüzgâr ve daha yüksek deniz seviyelerine sebep oluyor. Salımların artmasıyla birlikte bu etkilerin daha da kötüleşmesi ve fırtına dalgalarıyla özellikle deniz seviyelerindeki yükselmenin daha da artması bekleniyor. Küresel ölçekte şiddetli yağış ve kuraklığa neden olan Pasifik Okyanusu’ndaki sıra dışı yüzey sıcaklıklarını betimleyen El Nino ve La
Nina’nın etkilerinin çok daha ciddileşe-ceği düşünülüyor. Kar ve buz örtüsünün kaybı dünyanın sıcağı yansıtma özel-liğini de azaltarak ısınmayı artırıyor. Arktik deniz buzu her on yılda yüzde 13 küçülüyor ve küresel ısınma 2°C’yi bulursa bazı yaz mevsimlerinde tama-men yok olması bekleniyor. Emisyon-ların hızlıca azaltılması riskleri büyük ölçüde azaltabilecekken, iklim değişik-liği konusunda harekete geçmemenin bedeli bu yüzyıl sonuna kadar çok hızlı ve ağır olabilir”.
Raporda Türkiye ve Akdeniz öze-linde ciddi tehditlere de yer verilmiş: “Tüm dünyayı etkisi altına alacak olan iklim değişikliğinin Türkiye üzerindeki olası etkileri arasında buzulların erime-sinden kaynaklanan deniz seviyesinde-ki yükselmenin kıyı şeridindeki başlıca kentleri tehdit etmesi ilk sıralarda yer alıyor. Kıyı şeridi uzunluğu 8 bin kilometreden fazla olan Türkiye’deki kıyı yerleşimlerinin yüksek dalgaların ve taşkınların tehdidiyle karşı karşı-ya kalması bekleniyor. Yapılan bir araştırmaya göre İstanbul ve İzmir’de deniz seviyesinin 50 cm. yükselmesi durumunda yaklaşık 250 bin kişinin taşkınlara maruz kalacağı öngörülüyor. İnsan kaynaklı karbon salımlarının
5 İMEAK DTO İzmir Şubesi
SEYİR JURNALİartması durumunda İstanbul’un bu yüz-yılın sonunda deniz seviyesindeki artış sebebiyle yılda 9,8 milyar dolarlık ma-liyetle, Avrupa’daki en yüksek parasal zarara uğrayacak kent olacağı tahmin ediliyor. İzmir’in ise 5,7 milyar dolar ile Avrupa’da en yüksek zarara uğra-yacak üçüncü kent olması bekleniyor. Sunduğu ekosistem hizmetlerinden her yıl yaklaşık 450 milyar dolar kazanç elde edildiği tahmin edilen Akdeniz’de de şiddetli ve hızlı değişimler yaşanı-yor. Okyanuslara kıyasla küçük boyutu ve kapalı coğrafyası nedeniyle Akde-niz’de iklim değişikliğinin etkilerinin daha hızlı ve şiddetli olacağı öngörü-lüyor. Akdeniz, artan su sıcaklığı ve buharlaşma nedeniyle giderek daha tuzlu hale geliyor. Bunun sonucunda ise Akdeniz’deki yaşam alanlarında ve biyolojik çeşitlilikte kayıpların yanında balık stoklarında büyük ölçekli değişik-liklerin yaşanması bekleniyor. Kuzey Ege Denizi’ndeki balık stoklarında ise yüzde 18’lik düşüş öngörülüyor”.
SARIKIZ SANIK SANDALYESİNETablo bu maalesef. Korku filmi
gibi. İnsan ırkı olarak canına okumuşuz mavi kürenin doymak bilmez vahşi kapitalizm ve neo-liberal politikalar sayesinde, sanal zenginleşme ve sahte refah adına. Sonuç? Can çekişen ve gittikçe yok olan bir dünya, sonsuz zen-ginleşen bir grup azınlık kan emici ve yoksulluktan kırılan çoğunluk… Şimdi lütfen sıkı durun ve aklınıza mukayyet olun lütfen! Her musibette olduğu gibi küresel ısınma ve iklim değişikliği faciasının da tartışmasız müsebbibi olan insanoğlu yine rahat durmuyor ve tereyağı gibi üste çıkma ve suçu üze-rinden atma gayreti ile günah keçileri arıyor. Bulmuş da! Günah keçisi bizim “Sarıkız” ilan edilmek üzere! Nasıl yani demeyin. Vallahi de bizim sütünü içtiğimiz, etini yediğimiz Sarıkız imiş yerküreyi ısıtan ve iklimi değiştiren afacan! Kim mi demiş? Tabii ki kan emici emperyal kapitalistler! Geçtiği-miz Şubat ayında BBC Türkçe’de yer alan habere göre, vahşi kapitalizmin sembol şirketlerinden Microsoft’un kurucusu ve patronu Bill Gates, eşi Melinda Gates ile birlikte yayımladığı yıllık mektubunda tarımsal faaliyetlerin ve inşaat sektörünün küresel ısınmaya
yol açan sera gazları salımlarındaki rollerine dikkat çekmiş. Gates, küresel ısınmadaki payları nedeniyle, ineklerin çıkardığı gazların dünyanın en önemli sorunlarından biri olduğunu söylemiş! İnşaat sektörü tamam da, faturayı ta-rımsal faaliyetlere ve özellikle de Sarı-kız’a kesmek aklımızla alay etmek gibi. “Bir gün ineklerin bağırsak hareketleri konusunda konuşacağım aklıma gel-mezdi. İnekler, bakterilerin metan gazı biriktirmesine neden oluyor ve sıra dışı mideleri var” diye buyurmuş muhterem Gates çifti. Sera gazlarında yüzde 24 payı olduğunu söyledikleri tarımsal faaliyetlerle ilgili olarak da, “Bu, geği-rirken ve gaz çıkarırken metan yayan inekleri de kapsıyor” ifadelerini kullan-mışlar! Sonrasında da kapitalist baklayı ağızlarından çıkarıvermişler: “Hayvan yemlerinin değiştirilmesi için çaba harcanması gerekiyor”. Yani, kapita-list abiler yeni hayvan yemleri üretecek, kurallar dikte ederek bunların satılma-sını sağlayacak ve saadet zincirlerine yeni bir halka daha ekleyecek! Bizim Sarıkız da bu yeni yemleri yiyecek, daha az yellenecek, daha az geğirecek, küresel ısınma bitecek, dünya kurtula-cak! Vah, vaaaaahhh!!
Haberde ilgi çekici bir takım veri-lere de yer verilmiş: “Karbondioksitten 23 kat daha güçlü olduğu belirtilen me-tan gazı, küresel ısınmanın en önemli unsurlarından biri olarak kabul ediliyor. Amerikan Gıda ve Tarım Dairesi, tarımsal faaliyet kaynaklı metan gazla-rının 2030’a kadar yüzde 60 oranında artacağını öngörüyor. Dünya genelin-deki 1,5 milyar inek ve milyarlarca küçükbaş hayvanın metan dahil onlarca kirletici gaz yaydığı biliniyor. Amon-yak salımının üçte ikisinden de inekler sorumlu tutuluyor. Bazı uzmanlara göre inekler günde ortalama 100 litre ile 200 litre arasında metan gazı çıkarıyor. Bazı uzmanlar ise bunun 500 litreye kadar çıkabileceğini söylüyor. Bunun bir arabanın bir günde yaydığı metana eşit olduğu belirtiliyor”. Deliller çok somut. Suçlu ayağa kalk! Sarıkız meğer seni binlerce yıldır koynumuzdaki yılan gibi beslemişiz! Yazıklar olsun!
Ama şimdi enseledim sizi kapitalist ağır abiler! Sputnik haber sitesinde 3 Ekim 2018 tarihinde yayımlanmış haberin başlığı söyle: “İnek gazı ve dışkısının küresel ısınmanın en önemli
nedenleri arasında saptanması üzerine harekete geçen İsviçreli bir gıda firma-sı, ineklerin daha az gaz çıkarmasını sağlayan bir yem karışımı geliştirdi”. Bak sen, hastalığı teşhis etmiş ve ilacını bulmuşlar bile! Haberde müthiş bir algı bombardımanı da yapılmış: “İnsanların beslenme zincirinin ayrılmaz parçası haline gelen ineklerin her biri yılda 3 ton karbondioksitin atmosfere salın-masına neden oluyor. Dünyadaki inek sayısı düşünüldüğünde, bu çok büyük bir miktara ulaşıyor. İsviçre’nin Lozan kentine yakın Biere’de merkezi bulunan Agolin gıda firması ise ineklerin bu kadar çok geğirip yellenmesinin şart olmadığını, büyükbaş hayvanların metan emisyonlarını azaltacak yem geliştirdiklerini, böylece küresel ısın-mayla mücadeleye yardımcı olduklarını duyurdu”. Dünyayı kurtaran Kaptan Amerika edasıyla Agolin Genel Müdü-rü Kurt Schaller, “Özel üretim yem-lerinin ineklerin çıkardığı gazı en az yüzde 10 oranında azalttığını” söyle-miş. Reuters’e konuşan Schaller, ‘’Özel karışımımızı, yılda ortalama 1 milyon inek için satıyoruz. Avrupa Birliği’nde 25-28 milyon inek var. Dolayısıyla toplamda önemli oranda azalma söz ko-nusu. Karbondioksit salımının 300 bin ton azalması anlamına geliyor’’ dedi. Hap yap para kap!
90 ŞİRKETİ KAPAT, DÜNYAYI KURTAR!Yeşil Gazete internet sitesinde 3
Temmuz 2018 tarihinde yayımlanmış bir makale tüylerimi diken diken etti. Sciencemag’da Douglas Starr imza-sıyla yayınlanan makale Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni Cansu Yılmaz’ın çevirisi ile paylaşılmış. “İklim deği-şikliğinin en büyük sorumluları sadece 90 şirketten ibaret” başlıklı makalede: Change (İklim Değişikliği) Dergisi’nde yayımlanan bir araştırmaya göre, dünya üzerinde sanayinin gelişmesiyle birlikte ortaya çıkan sera gazı salımının üçte ikisinden 90 şirketin sorumlu olduğu-nun daha önce ortaya çıkarılmış oldu-ğunu söyleniyor. Petrol, gaz ve kömür üretiminde bulunan Chevron, Exxon, BP, Shell, British Coal Corp, Peabody Energy ve BHP Billiton gibi şirketler bu listenin başında yer alıyormuş. Karbon salımından esas sorumlu olan bu şirketlerin yaydığı kirliliğin yüzde
Ekim 2019 6
SEYİR JURNALİ30’undan listenin başında yer alan bu 20 şirketin sorumlu olduğu belirtiliyor. Bugüne kadar sera gazı salımının en az yarısı son 25 yılda üretilmiş. Raporda, 1751 ila 2010 yılları arasındaki toplam karbondioksit ve metan salımının 914 gigaton (milyar ton) olduğu ve bunun yüzde 63’ünün 90 şirket tarafından üre-tildiği belirtiliyormuş. Bu 90 şirketten yedisi çimento üreticisi, geri kalanların tümü ise petrol, gaz ve kömür üreten şirketler imiş. Listede yer alan 31 şirket ise Suudi Aramco, Rus Gazprom ve Norveç’in Statoil şirketleri gibi kamu şirketleri yer alıyormuş. Yani, aslında çözüm basit. Bırak Sarıkız ile uğraşma-yı! “90 şirketi kapat, gezegeni kurtar”.
Durum çok açık, Sarıkız ve hemcin-si diğer inekler günah keçisi ilan edile-rek kapitalist kirli yüzler maskeleniyor. Bu dünya insanlar ve diğer canlıların ortak yaşam alanı, ancak bu yaşam alanını tehdit eden ve bugün yaşamsal düzeyde ciddi sorunları ortaya çıkaran tek şey ise doymak bilmez vahşi kapi-talizm. Doğal yaşam alanlarını bir avuç sermayedarın cebinin dolması için yok edilirken, canlılar ise kapitalist üretim süreçlerinde birer mal olarak değerlen-diriliyor. İnekleri suçlayan söylemlerin kapitalist üretimlerin yaşamı yok eden yüzünü maskelemek amacıyla ortaya atıldığı çok açık. Tek amaç kesintisiz üretim, pazarlama ve tüketimi hakim kılmak.
Şimdi biraz Sarıkız’ı rahat bırakıp “bizim mahalleye” yani denizcilik endüstrisine dönelim. Önceki yazıla-rımızda değindiğim gibi başta deniz-ciliğin küresel düzenleyici organı olan Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) olmak üzere sektörel hükümetler dışı (NGO) örgütlerinin liderliğinde son yıllarda denizcilik endüstrisinin karbon ayak izlerinin ve dolayısıyla küresel ısınma bakımından etkilerinin azaltıl-masına yönelik hızlı ve etkin önlemler alınarak yürürlüğe konulmakta. Küresel anlamda toplam yük taşımacılığının yüzde 80’ini gerçekleştirken yıllık toplam sera gazı salımlarının sadece yüzde 2-3’ünden sorumlu olan ve denizcilik endüstrisi, özellikle de deniz taşımacılığı aslında her zaman açık ara en çevre dostu endüstrilerin ve taşıma modlarının başında geldiği tartışmasız gerçek olmakla birlikte yine de üzerine düşen sorumluluğun gereğini yapması
için çaba göstermesi takdire şayan. Dergimizin Temmuz sayısında yer alan yazımda, bu konudaki son gelişmelere örnek olarak Poseidon Kuralları’na yer vermiş, bu kuralların dünyanın en büyük finans kuruluşları tarafından uygulanmaya başlamasıyla artık bun-dan böyle çevreyi kirleten, aşırı karbon salımına neden olarak küresel ısınmaya katkıda bulunan gemilere ve denizci-liğe kredi kanallarının kapanacağına ve ancak yeterince çevreci yani “yeşil” gemiciliğe finansman sağlanacağına dikkat çekmiştik. İnisiyatifin amacı as-lında özellikle “sıfır emisyon gemileri” finanse etmek ve böylelikle sektörün karbon emisyonları bakımından 2030 ve 2050 stratejik hedeflerine ulaşılması bakımından çok önemli bir katkıda bulunmak.
DENİZCİLİKTE TEMİZ ENERJİDenizcilik endüstrisi bakımından
karbon salımını azaltmaya yönelik giri-şimler devam ediyor. Hellenic Shipping News haber sitesinde 24 Eylül günü yayımlanan World Economic Forum kaynaklı bir haberde “Getting to Zero Coalition (Sıfıra Ulaşma Koalisyonu)” adıyla yeni bir inisiyatifin yola çıktığı duyuruluyordu. Haberde koalisyonun kuruluşu şöyle ilan ediliyor: “World Economic Forum, Global Maritime Fo-rum ve Friends of Ocean Action (Okya-nus Dostları Hareketi) bugün, Birleşmiş Milletler İklim Hareketi Zirvesi’nde, uluslararası denizcilik sektörünü 2030 yılına kadar karbonsuzlaştırmak hedefiyle, Getting to Zero Coalition (Sıfıra Ulaşma Koalisyonu)’nu harekete
geçirdiler. Koalisyon denizcilik, enerji, altyapı ve finans sektörleri liderlerini temsil ediyor ve hükümet ve uluslarara-sı örgütlerden karar vericiler tarafından destekleniyor”.
Haberde bazı olgulara dikkat çe-kilerek koalisyonun amaç ve hedefleri şöyle açıklanıyor: “Uluslararası deniz taşımacılığı küresel ticaretin yüzde 80’ini gerçekleştiriyor ve yıllık küresel sera gazı salımlarının yüzde 2-3’ünü gerçekleştiriyor. Hiçbir önlem alınma-dığı takdirde salımların 2050’ye kadar yüzde 50 ila 250 arası artacağı öngö-rülüyor. Getting to Zeto Koalisyonu ticari geçerliliği olan, sıfır salımlı, derin deniz gemilerinin 2030’a kadar hizmete alınması için çaba göstermeyi taahhüt ediyor. Yenilenebilir kaynaklardan elde edilen sıfır salımlı yakıtlar için talep kullanılmayan yenilenebilir enerji po-tansiyeli olan gelişmekte olan ülkelerde temiz enerji projelerine büyük yatırım-ları da harekete geçirebilecek potansiyel barındırıyor. Koalisyon, denizcilik, ha-vacılık, karayolu taşımacılığı, alümin-yum, kimyasallar, çimento-beton ve de-mir-çelik olmak üzere yedi ana sektöre 2050 yılına kadar iklim etkisizliği elde etmede yardımcı olmaya odaklanmış uzmanlar, işletmeler ve politika ortak-larının birlikteliğinden oluşan “Mission Possible (Görev Mümkün)” platfor-munun bir parçasıdır. Getting to Zero Koalisyonu’nun tutkusu IMO’nun sera gazlarını azaltma stratejisi ile yakın olarak uyumludur. Strateji, uluslararası denizciliğin 2050 yılına kadar yıllık toplam seragazı salımlarını 2008’deki sevisinden en az yüzde 50 azaltma mecburiyetini reçetelemekte, bu arada
7 İMEAK DTO İzmir Şubesi
SEYİR JURNALİda bunları bu yüzyılda olabildiğince en erken sıfırlama çabalarını kovalamakta-dır. Bu, uluslararası denizcilik tarafın-dan yaratılan sera gazı salımlarını Paris Antlaşması hedefleri ile uyumlu hale getirecektir”.
Getting to Zero Koalisyonu’nun endüstri ortakları, Maersk ve Shell’den tutun da Citigroup ve Cargill’e kadar geniş bir yelpazeden geliyor. Haberden alındığı üzere, A.P. Moller Maersk CEO’su Soren Skou, “Enerji verimlili-ği, son 10 yılda konteyner başına kar-bondioksit salımını yüzde 41 düşürme-mizde ve endüstri ortalamasının yüzde 10 önünde lider olmamızda bize yardım eden önemli bir araç olmakta. Ancak, verimlilik önlemleri denizcilik salımla-rını dengede tutabiliyor, yok edemiyor. Denizciliğin karbonsuzlaştırılması adı-na gelecek büyük adımı atabilmek için, tahrik teknolojilerinde değişim ya da temiz yakıtlara geçilmesi gerekiyor ki bu tüm tarafların yakın işbirliği anlamı-na geliyor. Bugün yola çıkan koalisyon bu işbirliğinin gerçekleşebilmesi adına değerli bir vasıtadır” diyor.
NAVLUN ARTIŞINA HAZIR OLUNUmut verici, güzel gelişmeler tüm
bunlar dünyada yaşamın selameti ve geleceği adına. Ancak, bütün bunların maliyeti de oldukça yüksek. Küresel iklim değişikliği hedefleri adına taşı-tanlar navlunlarda yüzde 100 artışlara hazır olmalı diye uyarmış geçtiğimiz aylarda gerçekleşen Uluslararası Deniz
Ticaret Odası konferasında delegeler. Freight Waves kaynaklı habere göre, Birleşik Krallık (U.K) Energy Tran-sitions Commision’u Başkanı Lord Turner, denizciliğin küresel ekono-mi içinde karbonsuzlaştırılmak için en zor sektörlerden birisi olduğunu söylemiş. Böyle olsa da, yükletenler ve tüketiciler nakliye maliyetlerinin ikiye katlanmasını kabul ederler ise, teknoloji ve amonyak ile yeşil hidrojen gibi sıfır-karbon yakıtların kullanımının denizciliği 2050’ye kadar sıfır-karbon hale getirebileceğini de iddia etmiş. Turner, taşıma maliyetinin çoğu ürünün perakende fiyatının oldukça küçük bir parçasını oluşturduğu için tüketicilerin böylesi bir marjinal artışı kolaylıkla hazmedebileceğine de inanıyormuş. Amonyak ve yeşil hidrojen gibi alterna-tif yakıtlar yakabilen deniz makineleri ve enerji verimli denizcilik konularında ar-ge çalışmalarına daha fazla yatırım yapılması çağrısında bulunmuş. Lord Turner şunları da söylemiş: “Tüm yeni gemileri daha ileri verimlilik seviyeleri-ne ulaştırmak ve bunların yeni yakıtları yakabileceğinden emin olmak için düzenlemelere ihtiyacımız var”.
Turner, özetle, sıfır-karbon alternatif yakıtlar, bunları yakabilen yeni teknolo-ji gemi makineleri ve bunlara ulaşmada yapılması gereken düzenlemeler bakı-mından mesajlar verip, oluşabilecek ilave yüksek maliyetlerin de taşıtan ve tüketiciler tarafından fiyatlar içinde eritilerek sineye çekilebileceğine dair kamuoyu mühendisliği yaparken, diğer taraftan muhalif sesler de yükseliyor.
İtalya merkezli Ro-Ro devi Grimaldi Grup Yönetim Kurulu Başkanı Emanu-ele Grimaldi, yükletenlerin daha yük-sek navlunları kabullenemeyebileceğini iddia etmiş ve yüzde yüzlük bir maliyet artışını tüketiciye izah edebilmenin son derece zor olacağını söylemiş. Grimal-di, “Yakıt en büyük maliyet kalemimiz, bu nedenle çoktandır bu maliyeti dü-şürmek için ciddi çalışmalar yapıyoruz. Biz halen en verimli ulaştırma modu-yuz. Daha çok vergi sonucu daha fazla hava ve karayolu taşımacılığı görebili-riz, dolayısıyla çok dikkatli olmalıyız” diye de endişelerini dile getirmiş. Diğer taraftan, Avrupa Çevre Savunma Fonu İcra Direktörü Bryony Worthington, toplantıda delegelere denizciliğe deği-şimin geldiğinin çok açık olduğunu, ve küresel bir düzenleyicinin bu reformu daha kolay gerçekleştirebileceğini söylemiş. Bayan Worthington, “İklim değişikliği ile ilgili en zor şeylerden bir tanesi herkesin birlikte hareket etmesini sağlamak, kurallar bakımından eşit şartlar ve tek ses oluşturmak dönüşümü yönetmek için en doğru yol” demiş. Demiş de, bu kapitalistler günahın büyüğünün kendilerinde olduğunu, bu yüzden de batırdıklarını yüzdür-mek için kendilerinin daha çok çaba harcamaları, maliyetleri kendilerinin üstlenmesi gerektiğini kabul etmiyor ve günahlarına gariban çoğunluğu da ortak etmeye çalışıyorlar yine. Bunlar, çeşitli algı operasyonlarına başvurarak küresel ısınmada asıl büyük sorumluluk sahibi sektörleri ve aktörleri gizlemeye çalışıyorlar gibime geliyor, her alanda “Sarıkız” gibi günah keçileri yaratarak!
“Küresel yükün yüzde 80’ini taşıyıp küresel ısınmanın sadece yüzde 2-3’ün-den sorumlu olduğu söylenen deniz taşımacılığı sektörü de günah keçisi mi yapılmaya çalışıyor acaba? Kendi yarat-tıkları canavarları yine kendi ürettikleri, allayıp pullayıp pazarlamaya, ilaç gibi yutturmaya çalıştıkları yeni ürünleri ile gizlemeye mi çalışıyorlar?” diye de sorgulamak geliyor içimden.
Ebedi liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyor ki: “Kapitalizm sadace falan ve filan devletlerin düşmanı değildir. Bilakis bütün dünyanın, bütün milletlerin müşterek düşmanıdır”…
Kalın sağlıcakla…
Ekim 2019 8
DENİZCİLİK EĞİTİMİ
Prof.Dr. Durmuş Ali Deveci*
TÜRKİYE’DE DENİZCİLİK EĞİTİMİ VE DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ
DENİZCİLİK FAKÜLTESİ1. GİRİŞBu makalede öncelikle Türkiye’de
yükseköğretim düzeyinde, özellikle de lisans düzeyindeki denizcilik eğitimi-nin mevcut durumu genel olarak ele alınmış, ardında da denizcilik eğitimin-de Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi’nin yeri ve katkılarına yer verilmiştir.
2. TÜRKİYE’DE DENİZCİLİK EĞİTİMİDenizcilik eğitimi, uluslararası
akreditasyonu ve standartları olan bir eğitimdir. Denizcilik eğitiminde gemi adamlarına yönelik akreditasyon ve eğitim standartları uluslararası düzeyde Birleşmiş Milletlere bağlı Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından belirlenmektedir. IMO’nun Ge-miadamlarının Eğitimi, Belge-lendirilmesi ve Vardiya Standart-ları Hakkındaki Uluslararası 1978 STCW Sözleşmesi ve Kodu, dünyada denizcilik eğitimi veren IMO’ya üye olan tüm ülkelerin uyması zorunlu olan kural ve standartları ortaya koymuş, akredi-tasyon şartlarını belirlemiştir.
Türkiye, denizcilik eğitiminde ulus-lararası akreditasyonunu 1995 yılında IMO Beyaz Listesi’ne girerek almıştır. Türkiye’de denizcilik eğitiminde kalite standartları çalışmaları, 2002 yılında o dönemki adıyla Ulaştırma ve Haberleş-me Bakanlığı’nın bünyesinde kurulan “Bağımsız Denetleme Kurulu”, 2008 yılında bu yana da “Bakanlık - YÖK Ortak Üst Kurulu”nun denizcilik eğitimi veren tüm kuruluşların kalite el kitaplarını denetlemesiyle sürdürül-mektedir. 2006 yılından itibaren IMO ile birlikte Avrupa Deniz Emniyeti Ajansı (EMSA) da Türkiye’deki deniz-cilik eğitim kuruluşlarını denetlemiş ve 2008 yılında Türkiye’nin denizcilik eğitimi akreditasyonu ve kalite stan-dartları ile ehliyetlendirme sisteminin
IMO’nun STCW Konvansiyonu ile tamamen uyum içinde olduğu belir-tilmiş ve denizcilik eğitiminin EMSA denetimlerinden başarı ile geçtiği ilan edilmiştir (Sağ, 2019:42). Türkiye’de denizcilik eğitimi alanında her düzeyde eğitim veren kuruluşlar; eğitim altya-pısı, simülatör/laboratuvar olanakları, müfredat ve ders içerikleri, denizci eğitmen durumu ve eğitici kalitesi gibi yönlerden IMO adına Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’mızca iki yılda bir, EMSA tarafından ise beş yılda bir de-netlenmektedir (Sağ, 2019:42). Deniz-cilik eğitimi alanında yukarıda sayılan akreditasyon kuruluşlarına, denizcilik okulları arasında MÜDEK (Mühendis-lik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği) tarafından
9 İMEAK DTO İzmir Şubesi
DENİZCİLİK EĞİTİMİilk defa Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği Bölümü’nün 2019 Mayıs ayında akredite edilmesiy-le birlikte MÜDEK akreditasyonunun da eklendiği gözlenmektedir.
Türkiye’de deniz taşımacılığının ihtiyaç duyulan üst düzey insan kayna-ğının yetiştirilmesine yönelik ilk ticari denizcilik eğitim-öğretim kurumu - bu-günkü İTÜ Denizcilik Fakültesi - 1884 yılında İstanbul’da bulunan Deniz Harp Okulu’nun özel bir bölümü biçi-minde “Leyli Tüccar Kaptan Mektebi” adı ile açılmıştır (İTÜ, 2019). Daha Osmanlı Dönemi’nde yükseköğretim düzeyinde ele alınmaya başlanmış olan Türkiye’de denizcilik eğitimi zamanla Yüksek Öğretim Kurulu altında birçok üniversitenin fakülte, yüksekokul ve meslek yüksekokullarında ve Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı orta eğitim kurumlarında açılarak yaygınlaştırıl-mıştır. Fakültelerde denizcilik eğitimi temel olarak Deniz Ulaştırma İşlet-me Mühendisliği, Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği ve Denizcilik İşletmeleri Yönetimi bölümleri olmak üzere üç bölüm altında toplanmaktadır. Tablo 1, 2019/2020 eğitim-öğretim dö-neminde Türkiye’de denizcilik eğitimi veren fakültelerin adı geçen bölümle-rinin öğrenci kontenjanları ve yerleşti-rilen öğrenci sayılarını göstermektedir. Hâlihazırda lisans düzeyinde denizcilik eğitimi aktif olarak ikisi vakıf üniver-sitesi olmak üzere toplam 17 üniversi-teye bağlı 19 fakülte bünyesinde ger-çekleştirilmektedir. 2019/2020 dönemi itibariyle Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği eğitimi 10, Gemi Maki-neleri İşletme Mühendisliği eğitimi 5, Denizcilik İşletmeleri Yönetimi eğitimi ise 10 fakülte bünyesinde verilmektedir (YÖK, 2019). Bu bölümlerin toplam kontenjanları ve öğrenci yerleşme oranlarına 2019/2020 eğitim öğretim yılı itibariyle bakılacak olursa (ÖSYM, 2019a); Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölümlerinin toplam kontenjanı 702 öğrenci, yerleşme oranı yüzde 85’dir. Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği Bölümlerinin toplam kontenjanı 369 öğrenci olup yerleşme oranı yüzde 78’dir. Denizcilik İşlet-meleri Yönetimi Bölümlerinin top-lam kontenjanı ise 658 öğrenci olup, okul birincileri kontenjanları da dahil
edildiğinde doluluk oranı yüzde 100’ü aşmaktadır. 2019/2020 Eğitim Öğretim yılında her üç bölüme ayrılan toplam kontenjan 1729 öğrenci, bu bölümlere yerleşen öğrenci sayısı 1549, doluluk oranı ise yaklaşık yüzde 90’dır. Tablo 1’de belirtilen fakültelerden başka, yüksekokul olarak bir vakıf üniversi-tesine bağlı yüksekokul altında Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği ve Güverte bölümü adıyla iki bölüm de yer almaktadır.
Türkiye’de ön lisans düzeyinde denizcilik eğitimi ise 20’si devlet, 7’si vakıf olmak üzere toplam 27 üniver-sitedeki 29 meslek yüksekokulunda; Deniz Ulaştırma ve İşletme, Deniz ve Liman İşletmeciliği, Gemi Makineleri İşletme, Marina ve Yat İşletmeciliği, Yat Kaptanlığı ve Deniz Brokerliği programları altında verilmekte olup, 2019/2020 dönemi toplam kontenjanı 2506 öğrenci, yerleşme oranı ise yüzde 96’dır (OSYM, 2019b). Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı toplam 49 Denizci-lik Meslek Lisesi bulunmaktadır (Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü, 2019). De-nizcilik liselerinin 2018/2019 toplam kontenjanının 20.286 öğrenci olduğu ve doluluk oranının 100 yüzde var-sayıldığı belirtilmektedir (TÜRDEF, 2018).
3. DENİZCİLİK EĞİTİMİNDE DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ DENİZCİLİK FAKÜLTESİ Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz-
cilik Fakültesi, 1982 yılında “Deniz İşletmeciliği ve Yönetimi Yüksekoku-lu” adıyla kurulmuş, Yükseköğretim Kurulu’nun 14.01.1988 tarihli onayı ile deniz işletmeciliği ve yönetimi alanın-da ilk yükseköğretim birimi olarak eği-tim-öğretime başlamıştır. 2009 yılında da Bakanlar Kurulu kararıyla. “Deniz-cilik Fakültesi”ne dönüştürülen okul, Türkiye’nin denizcilik ilgi ve çıkarları doğrultusunda, toplam kalite, emniyet, güvenlik ve çevre yönetimi felsefesi ile lojistik, ulaştırma, mühendislik ve işletme yönetimi alanlarında lisans ve lisansüstü eğitim-öğretim hizmetleri sunmakta, deniz ticaret filosuna zabit yetiştirmekte, bilimsel araştırma ve projeler gerçekleştirmekte ve toplumsal
hizmetler sunmaktadır. 2001 yılın-dan bu yana ISO 9001 kalite yönetim sistem belgesine sahip olan Fakülte, Nisan 2019 tarihinde bu belgesini ISO 9001:2015 versiyonuna güncellemiştir. Eğitim dili İngilizce olan fakültede; 1 yıllık hazırlık eğitimi sonrasında 4 yıllık lisans eğitimi verilmektedir.
Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz-cilik Fakültesi; Denizcilik İşletmeleri Yönetimi, Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği, Gemi Makineleri İşlet-me Mühendisliği ve Lojistik Yönetimi Bölümlerinin tamamını bünyesinde bir arada bulunduran ve en çok öğrencisi bulunan özgün bir yükseköğretim ku-rumu niteliği taşımaktadır. Uluslarara-sılaşma kapsamında Fakülte, ABD’nin önde gelen denizcilik okullarından Maine Denizcilik Akademisi ile üç bölümü kapsayan işbirliği anlaşması imzalayarak Uluslararası Ortak Lisans Programları kapsamlı eğitim-öğretim hizmeti de vermektedir. Fakülte-nin tüm bölümlerinde deneyimli ve güçlü bir eğitim kadrosu ile gelişmiş eğitim-öğretim altyapısı, olanakları, ekipmanları ve simülatör/laboratuvar sistemleri kullanılarak eğitim-öğretim hizmetleri verilmektedir. 2019 Eylül ayı itibariyle Fakültede okuyan toplam öğrenci sayısı 1400, toplam mezun sayısı ise 2706’a ulaşmıştır. Fakülte mezunları, denizcilik ve lojistik sektö-rünün tüm alanlarında, başta Türkiye olmak üzere dünyanın dört bir yanında karadaki ilgili işletmelerde ve denizler-de Türk ve yabancı bayraklı gemilerde görev almaktadırlar.
Fakülte’nin Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölümü, 1995 yılında Güverte Bölümü olarak öğ-renci alımına başlayarak Cumhuriyet Tarihinde İstanbul dışında açılan ilk Güverte Bölümü olmuştur. Fakültenin Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği Bölümü, Türkiye’deki “Gemi Makine-leri İşletme Mühendisliği” bölümleri arasında ilk defa MÜDEK Mühendis-lik Eğitim Programları Akreditasyon Kurulu (MAK) tarafından değerlen-dirilerek akreditasyon sertifikasını 1 Mayıs 2019 tarihinde almaya hak kazanarak, alanında bir ilki gerçekleş-tirmiştir. Mühendislik Eğitim Program-ları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (MÜDEK), çeşitli disiplinler-deki mühendislik eğitim programları
Ekim 2019 10
DENİZCİLİK EĞİTİMİ
Üniversite Adı Fakülte AdıKontenjan Yerleşen Kontenjan Yerleşen Kontenjan Yerleşen
Akdeniz Üniversitesi Kemer Denizcilik Fakültesi 60 62 * *Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi (Örgün) 60 62 * *
Denizcilik Fakültesi (İkinci Öğretim) 60 62Denizcilik Fakültesi (KKTC Uyruklu) 1 1
Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi 70 70 70 71 50 51Girne Üniversitesi (Vakıf) Denizcilik Fakültesi (yüzde75 İndirimli) - 14 3
Denizcilik Fakültesi (Burslu) - 11 5 3 3Deniz İşletmeciliği ve Yönetimi Fakültesi 3 2 - -
İskenderun Teknik Üniversitesi Barbaros Hayrettin Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi 40 41 40 41 *
İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi - 95 95 80 80Denizcilik Fakültesi -UOLP-SUNY Maritime Academy (Ücretli) - 10 1 10 0
Denizcilik Fakültesi -UOLP-SUNY Maritime Academy (Ücretli) (yüzde50 İndirimli) - 1 1 1 1
İTÜ-KKTC Eğitim Araştırma Yerleşkesi (Ücretli) - 20 0 20 0
İTÜ-KKTC Eğitim Araştırma Yerleşkesi (yüzde75 İndirimli) - 20 20 20 10
İTÜ-KKTC Eğitim Araştırma Yerleşkesi (yüzde50 İndirimli) - 30 0 30 0
İTÜ-KKTC Eğitim Araştırma Yerleşkesi (Burslu) - 5 5 5 5
İstanbul Üniversitesi – Cerrahpaşa Mühendislik Fakültesi - 70 72 -Karadeniz Teknik Üniversitesi Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi * 80 82 *
Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi (KKTC Uyruklu) 1 0
Kocaeli Üniversitesi Denizcilik Fakültesi 50 50 * *Mersin Üniversitesi Denizcilik Fakültesi 40 41 * *Ordu Üniversitesi Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi * 35 36 *Piri Reis Üniversitesi (Vakıf) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (Ücretli) 8 0 - -
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (yüzde75 İndirimli) 34 34 - -
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (yüzde50 İndirimli) 25 25 - -
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (Burslu) 7 7 - -Denizcilik Fakültesi (Ücretli) - 6 0 -Denizcilik Fakültesi (yüzde75 İndirimli) - 42 42 44 44Denizcilik Fakültesi (yüzde50 İndirimli) - 51 33 28 15Denizcilik Fakültesi (Burslu) - 11 11 8 8
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Turgut Kıran Denizcilik Fakültesi - 75 77 *Samsun Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi 50 52 * *Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Denizcilik Fakültesi - 15 3 *Yıldız Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi - - 70 71Zonguldak Bülent Ecevit Üniver-sitesi
Denizcilik Fakültesi (Örgün) 80 82 * -Denizcilik Fakültesi (İkinci Öğretim) 70 72 * -
TOPLAM 658 663 702 598 369 288
Tablo 1: Türkiye’de Lisans Düzeyinde Denizcilik Eğitim Veren Üniversitelerin 2019 Öğrenci Kontenjanları ve Yerleşen Öğrenci SayılarıDenizcilik İşletmeleri
YönetimiDeniz Ulaştırma
İşletme MühendisliğiGemi Makineleri
İşletme Mühendisliği
Kaynak: OSYM 2019-YKS Yerleştirme Sonuçlarına İlişkin Sayısal Bilgiler (https://dokuman.osym.gov.tr/pdfdokuman/2019/YKS/tablo4_06082019.pdf*Fakülte bünyesinde ilgili bölüm/program olup henüz öğrenci alımı gerçekleştirilmemiştir- Fakülte bünyesinde ilgili bölüm/program bulunmamaktadır.
11 İMEAK DTO İzmir Şubesi
DENİZCİLİK EĞİTİMİiçin akreditasyon, değerlendirme ve bilgilendirme çalışmaları yaparak mühendislik eğitiminin kalitesinin yükseltilmesine katkıda bulunmak amacıyla faaliyet gösteren bağımsız bir kuruluştur.
Fakültede lisans eğitimi yanı sıra çok sayıda lisansüstü eğitim program-ları da yürütülmektedir. Fakültenin Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne bağlı olan lisansüstü programları, Denizcilik İş-letmeleri Yönetimi ve Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Anabilim Dalları altında yürütülmektedir. Denizcilik İşletmeleri Yönetimi Anabilim Dalı altında bir doktora programı, üçü tezli ikisi tezsiz, biri de uzaktan öğretim tezsiz yüksek lisans programı olmak üzere toplam 6 yüksek lisans programı bulunmaktadır. Deniz Ulaştırma İş-letme Mühendisliği Anabilim Dalı’na bağlı ise biri doktora, biri yüksek lisans, diğeri de tezsiz yüksek lisans programları olmak üzere 3 lisansüstü program yer almaktadır. Fakültenin Fen Bilimler Enstitüsü çatısı altındaki lisansüstü programları Gemi Makina-ları İşletme Mühendisliği ve Lojistik Mühendisliği Anabilim Dalları altında yürütülmektedir. Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği Anabilim Dalı, bünyesinde hem Deniz Ulaştırma Sis-temleri Mühendisliği Doktora Progra-mı, hem de Deniz Ulaştırma Sistemleri Mühendisliği Yüksek Lisans Programı bulunan Türkiye’deki yegane anabilim dalıdır. Lojistik Mühendisliği Anabilim Dalı altında ise Lojistik Mühendisliği Yüksek Lisans Programı ve Lojistik Mühendisliği Tezsiz Yüksek Lisans Programı olmak üzere iki yüksek lisans programı bulunmaktadır. Fakülte, bu programlarda birçok lisansüstü mezun yanı sıra, Türkiye’deki 11 üniversitenin yeni kurulan denizcilik fakültelerinde ÖYP (Öğretim Üyesi Yetiştirme Prog-ramı) kapsamında görev alacak olan 46 öğretim üyesinin yetiştirilmesine katkı sağlamaktadır.
Fakülte, öğretim elemanlarının denizcilik, lojistik ve ulaştırma alan-larında çok sayıda yayınlanmış ulusal ve uluslararası bilimsel makale, kitap, sektör raporları, kongre ve sempozyum bildirileri ile de denizcilik bilimi ve sektörüne katkı sunmaktadır. Ayrıca Fakülte bünyesinde 2009 yılından bu yana “Dokuz Eylül Üniversitesi
Denizcilik Fakültesi Dergisi” isim-li bilimsel bir dergi düzenli olarak yayınlanmaktadır. Fakülte, denizcilik ve lojistik alanlarıyla ilgili geçmişte çeşitli dönemlerde düzenlediği ulusal ve uluslararası kongrelerden başka, her iki yılda bir düzenli olarak “ulusal limancılık kongresi” ve “deniz turiz-mi sempozyumu” düzenleyerek bu alanlardaki gelişmelerin bilimsel bir platformda değerlendirmesine öncülük etmektedir.
Fakültede geçmişten bu yana sektördeki insan kaynaklarının eğitimi ve geliştirilmesine yönelik çok sayıda eğitim ve kurs programları düzenlen-mektedir. 2018 yılında paydaşlara ve topluma yönelik verilen kurs ve eğitim programları sonucunda düzenlenen sertifika sayısı yaklaşık 1600’dür. Fakültenin gemi çalışanlarına yönelik olarak STCW Konvansiyonu gereği; BRM (Bridge Resource Management), ECDIS (Electronic Chart Display and Information System, ERM (Engine Room Resource Management), GM-DSS ve Güvenlik gibi temel eğitimler ile meslek edindirmeye yönelik Yat Kaptanlığı Eğitimleri ve Gemiada-mı Eğitimleri de düzenlemektedir. Bunların yanı sıra Denizde Güvenlik Eğitimi Eğiticileri, Simülatör Eğitimi Eğiticileri, Denizci Eğitimci Eğitim-leri, denizcilik sektörünün ihtiyaçları doğrultusunda şirketlere yönelik olarak Kriz Yönetimi ve Acil Durum Yöne-timi, Emniyet Yönetimi, Buzda Seyir, Özel Tip Gemi Manevraları, Tankerler-de Emniyetli Yük ve Terminal Operas-yonları, Liman Çalışanları Yangın ve Yangınla Mücadele ve Liman Personeli Palamar Eğitimleri düzenlenmekte-dir. Geleceğe yönelik olarak ise İnsan Unsuru, Liderlik ve Yönetim ve MRM (Maritime Resource Management) gibi eğitimler simülatör destekli özel eğitim programları da yürütülmektedir. Paydaşlara ve sektöre yönelik verilen bir diğer hizmet de NOx Teknik kodu kapsamında Türk bayraklı gemiler-de bulunan dizel makinelerin NOx emisyon değerlerinin ölçülmesidir. Deniz işletmeciliği kapsamında sektöre yönelik düzenlenen eğitimler temel deniz işletmeciliği, deniz ulaştırması, gemi acenteliği, taşıma işleri komis-yonculuğu, gemi kiralama ve brokerlik, liman işletmeciliği ve operasyonları
konularını kapsamaktadır. Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi, De-niz Ticaret Odası İzmir Şubesi’nin her yıl düzenlemekte olduğu Gemi Acen-teliği Eğitim ve Seminerlerine eğitimci desteğini de uzun yıllardır sürdürmek-tedir. Yukarıda sayılan eğitimler yanı sıra seyir, deniz trafiği ve kıyı tesisleri odaklı muhtelif projeler de fakülte bünyesinde gerçekleştirilmektedir.
Özetle, Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi tüm paydaşları ile işbirliği içerisinde denizcilik ve lojistik sektörlerinin ihtiyaçları doğrultusunda vermekte olduğu lisans ve lisansüstü eğitim-öğretim hizmetleriyle, ger-çekleştirdiği bilimsel çalışmalar ve projelerle ve topluma yönelik sunduğu hizmetler ile ülkemiz deniz ilgi ve çıkarlarına hizmet etmekte ve küresel denizcilik ve lojistik sektörlerine değer katmaktadır.
KAYNAKÇA1. İTÜ Denizcilik Fakültesi (2019).
Tarihçe. http://www.df.itu.edu.tr/fakul-te/tarihce (10/09/2019)
2. Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü (2019). http://www.mtegm.meb.gov.tr/TR/okul-
lar.asp?PAGE=Liste (10/09/2019)3. ÖSYM (2019a). YKS Yerleştirme Sonuçlarına İlişkin Sayısal Bilgiler.
http://www. dokuman.osym.gov.tr/pdfdokuman/2019/YKS/tab-
lo4_06082019.pdf (10/09/2019)
4. ÖSYM (2019b). YKS Yerleştirme Sonuçlarına İlişkin Sayısal Bilgiler.
http://www.dokuman.osym.gov.tr/pdfdokuman/2019/YKS/tab-
lo3_06082019.pdf (10/09/2019)5. Sağ, O. K. (2019). Dünyada ve
Türkiye’de Denizcilik Eğitimi. Deniz Ticareti İMEAK Deniz Ticaret Odası,
Ağustos, s. 42.6. TÜRDEF (2018). 4. STK’lar
Çalıştayı Sonuç Raporu. PRÜ, İstanbul. (29.09.2018)
7. YÖK (2019). Yükseköğretim Program Atlası. http://www.yokat-las.yok.gov.tr/lisans-anasayfa.php
(10/09/2019)
*Dokuz Eylül ÜniversitesiDenizcilik Fakültesi Dekanı
Ekim 2019 12
DENİZCİLİK EĞİTİMİ
MESLEK YÜKSEKOKULLARINDA DENİZCİLİK EĞİTİMİ
Dünya taşımacılığında payı yüzde 85’e yaklaşan deniz taşımacılığı, yaklaşık yüzde 30’unu dökme yü-
kün oluşturduğu 12 milyar tonluk büyük bir kapasiteye ulaşmıştır. Dünya ticaret filosu, her ne kadar küresel krizlerden etkilenmiş olsa da, 2010-2018 döneminde DWT bazın-da yaklaşık yarı yarıya artmıştır. Özellikle Yunanistan, Japonya ve Çin kapasite olarak tüm filonun yarısına sahiptir. En çok kul-lanılan bayrak özelliğini sürdüren Panama, toplam tonajın yüzde 17,8’ini temsil etmek-tedir. Türkiye, 2017 yılı verilerine göre top-lan DWT bazında yüzde 0,4’lük payla 27. sırada yer almıştır (300 GRT ve üzeri, milli bayrak). 2000’li yılların başlarında Türk bayraklı gemi oranı aynı gemi sınıfı için yüzde 90 civarındayken, bu oran son yıllar-da yüzde 25’lere gerilemiştir. Deniz taşıma-cılığında ülkemiz 1000 GRT ve üzeri tekne sınıfında (milli ve yabancı bayraklı gemiler dahil) 15. sırada yer almıştır. Yabancı ülke gemilerine tanınan kabotaj ayrıcalığının Lo-zan Barış Antlaşması ile kaldırılmasından sonra, 20 Nisan 1926 yılında kabul edilen Kabotaj Kanunu, Türk vatandaşlarının tüm karasularında her türlü deniz aracını sevk ve idare etme hakkı vermiş ve Türk denizciliğinin gelişimini hızlandırmıştır. Ancak, ülkemizde denizciliğin ve deniz taşımacılığının karayolu ve tren yoluyla taşımacılığın neden gerisinde kaldığı, 8333 kilometre kıyı uzunluğuna sahip ülkemizde denizciliğin amatör ve ticari alanlarda neden yeterince gelişemediği yıllardır tartışılan bir konudur.
TÜRKİYE’DE GEMİADAMI EĞİTİMİYük ve yolcu taşımacılığı, yat turiz-
mi, marina ve limanların özellikleri, gemi
inşa sektörü ve yan sanayinin gelişimini sürdürmesi aynı zamanda denizci eğitiminin de kaliteli olmasına bağlıdır. Türkiye’de denizcilik eğitimi Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı orta eğitim kurumlarında başlamak-tadır. Liselerden üniversitelerin ön lisans programlarını tercih eden öğrenciler TYT (Temel Yeterlilik Testi) puanı ile istedikleri Meslek Yüksekokulunun kontenjan ve taban puanına göre, denizcilik temalı programla-rına yerleşebilmektedirler. Ayrıca lise me-zunları, AYT (Alan Yeterlilik Testi) puanı ile üniversitelerin 4 yıllık lisans bölümle-rinde denizcilik eğitimi alabilmektedirler. Ayrıca özel kurslarda da gemi adamı eğitimi verilmektedir.
12 FARKLI ÖN LİSANS PROGRAMIMeslek Yüksekokulları, IMO’nun
(International Maritime Organization) ya-yımladığı STCW kodunun A-II/1 ve A-II/2 eğitim standartları çerçevesinde, Gemi Adamları ve Kılavuz Kaptanlar Yönetme-liği’ne uygun olacak şekilde eğitim-öğre-tim faaliyetleri sürdürmekte ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürlüğü tarafından iki yılda bir denetlenerek yetkilendirme-
leri yapılmaktadır. 2019 verilerine göre, Yükseköğretim Kurulu’na bağlı eğitim kurumlarında, denizcilik sektörüyle ilgili veya verilen denizcilik formasyonu eğitimi ile sektörle ilişkilendirilmiş 28 farklı üni-versite eğitim-öğretim faaliyetlerine devam etmektedir. Bu üniversitelerin çatısı altında yer alan meslek yüksekokullarında ise de-nizcilik temalı 12 farklı ön lisans programı bulunmaktadır. Denizcilik alanında eğitim veren üniversitelerin 21 adedi devlet, beşi vakıf ve ikisi KKTC’nde faaliyetlerini sür-düren üniversitelerdir. Türkiye’de denizcilik alanında yer alan üniversitelerin bölgelere göre dağılımı: 12 adet Marmara Bölge-si’nde, sekiz adet Karadeniz Bölgesi’nde ve üçer adet Ege ve Akdeniz bölgelerinde olacak şekildedir. İstanbul, altı üniversite ile en fazla denizcilik temalı eğitimin verildiği il durumundadır.
MESLEK YÜKSEKOKULLARINDA HANGİ PROGRAMLAR VAR?Denizcilik eğitimi veren üniversitelerde
en fazla açılan program Deniz ve Liman İşletmeciliği’dir (14 devlet, 4 vakıf ve 1 KKTC). Bu üniversitelerin öğrenci aldığı
örgün ve ikinci öğretim, ücretli, tam veya kısmi burslu programların toplam sayısı 2019 yılında 38’e ulaşmıştır. Programdan mezun olanlar, denizcilik alanında faaliyet gösteren şirketlerde, liman ve marinalarda, liman başkanlık-larında, acentelerde, broker firmalarında, gemilere malzeme ve yiyecek tedarikin-de çalışabilecekleri gibi, 500 GRT altı gemilerde sınırlı vardiya zabiti ehliyeti ile çalışabilirler.
En fazla açılan diğer bir program ise
“Yük ve yolcu taşımacılığı, yat turizmi, marina ve limanların özellikleri, gemi inşa sektörü ve yan sanayinin gelişimini sürdürmesi aynı zamanda denizci eğitiminin de kaliteli olmasına bağlıdır”.
Doç.Dr. F. Ozan Düzbastılar*
13 İMEAK DTO İzmir Şubesi
DENİZCİLİK EĞİTİMİDeniz Ulaştırma ve İşletme Programı ol-muştur. Toplamda 11 üniversite (7 devlet, 2 vakıf, 2 KKTC) bu programı açmayı tercih etmiştir. Aynı şekilde örgün ve ikinci eğitim veren, ücretli, tam veya kısmi burs verilen Deniz Ulaştırma ve İşletme Programı sayısı 20’dir. Programı mezunları Gemi Adamları Yönetmeliği’ne göre bir yıllık açık deniz stajlarını tamamladıktan sonra “Vardiya Zabiti” yeterliği sınavına girme hakkı elde ederler. 3000 GRT büyüklüğe kadar gemi-lerin sevk ve idaresinden sorumludurlar. Program mezunları; deniz ulaştırma, gemi işletme, liman, lojistik, yat turizmi sektörle-rinde orta ve küçük ölçekli işletmelerde ara teknik eleman, ara kademe yöneticisi veya idari teknik personel olarak da çalışabil-mektedirler.
Deniz Brokerliği, Marina ve Yat İşlet-meciliği, Aşçılık, Bilgisayar Programcılığı ve Mekatronik programları sadece vakıf ve KKTC üniversitelerinde bulunmakta-dır. Deniz Brokerliği Programı mezunları, komisyonculuk, gemi acenteliği, gemi sigor-tacılığı gibi alanlarda ulusal ve uluslararası denizcilik şirketlerinde, liman ve tersaneler-de, yolcu ve yük taşımacılığında istihdam edilme şansına sahiptirler. Bu programlar-dan Marina ve Yat İşletmeciliği, Aşçılık, Bilgisayar Programcılığı ve Mekatronik, sadece Piri Reis Üniversitesi, Denizcilik Meslek Yüksekokulu’nda yer almaktadır. 500 GRT altı, özel ve ticari yatlarda kaptan-lık yapabilen Marina ve Yat İşletmeciliği mezunları, sektörde faaliyet gösteren çeşitli denizcilik firmaları, liman ve marinalarda istihdam şansı yakalayabilirler. Aşçılık Programı’ndan mezun olan öğrenciler, diğer çalışma alanlarının yanında, özellikle ticari gemiler, özel yatlar ve kurvaziyer yolcu ge-milerinde aşçılık mesleğini icra edebilmek-tedirler. Bilgisayar Programcılığı mezunları, klasik bir bilgisayar programcısına ek olarak denizcilikle ilgili almış olduğu formasyon sayesinde, marina, liman ve tersanelerin bilgisayar desteğiyle işletilmesi, bilgisayar kontrollü veya otonom gemilerin tasarlan-ması ve işletilmesi, denizcilik şirketlerine ait çeşitli birimlerde yazılım ve donanım geliştirme, tasarlama ve kullanım aşama-larında çalışma imkanı bulabilmektedirler. Mekatronik Programı’nı bitirenler “Elektro Teknik Zabiti” unvanı ile gemilerde, ayrıca teknik hizmete ihtiyaç duyulan tersane, liman, marina gibi denizcilik sektörü bün-yesindeki alanlarda çalışabilmektedir.
Türkiye’de tek olan diğer bir program Denizci Sağlığı Programı olup, Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Hamidiye Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu bünyesin-dedir. Bu programı bitirip, ’Denizci Sağlığı Teknikeri’’ unvanını alan kişiler, gemilerde, limanlarda ve diğer denizcilik işletmelerin-de, gemi adamlarının, çalışan personelin ve
yolcuların başına gelebilecek çeşitli kaza-larda, yaralanmalarda ve sağlık sorunlarına müdahele etmede veya önlemede sağlık personeli olarak görev yapmaktadırlar. Benzer şekilde Yat Kaptanlığı Programı sadece Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Bodrum Denizcilik Meslek Yüksekokulu’n-da açılmıştır. 500 GRT’dan küçük özel ve ticari yatlarda kaptanlık yapma şansı bulan adaylar, dil ve mesleki sınavları başarmaları kaydıyla, turizm sektöründe yat kaptanlığı mesleğini icra ederler.
Gemi Makineleri İşletme Programı bir devlet, bir vakıf ve bir KKTC üniversitesi bünyesinde yer almaktadır. Örgün ve ikinci eğitim veren, ücretli, tam veya kısmi burs verilen Gemi Makineleri İşletme Programı sayısı 7 adettir. Makine zabiti eğitimi gören adaylar, 3000 kW büyüklüğe kadar gemiler-de görev yapabilmektedirler. 12 ay zorunlu stajlarının ardından mesleki sınavlarda ba-şarılı olanlar Makine Vardiya Zabiti olarak mesleğe başlarlar. Ayrıca aldıkları eğitim çerçevesinde mezunlar, bakım-onarım işle-rinde, çeşitli ölçekteki işletmelerde teknik eleman olarak çalışma şansı da bulabilirler. Gemi İnşaatı Programı 2 devlet ve 1 vakıf üniversitesinde olmakla beraber örgün ve ikinci eğitim veren, ücretli, tam veya kısmi burs verilen Gemi İnşaatı Programı sayısı altıdır. Programdan mezun olan “Gemi İnşaatı Teknikeri” unvanlı kişiler, çeşitli ölçekte gemi inşa eden tersanelerde, gemi ve yat bakım-onarım tesislerinde, çekek yerlerinde çalışabilirler. Lojistik Programı 1 devlet ve 1 vakıf üniversitesinde bulunmak-tadır. Örgün ve ikinci eğitim veren, ücretli, tam veya kısmi burs verilen program sayısı dörttür. Bu programdan mezun olanlar, lojistik ve taşımacılık alanında faaliyet gös-teren ithalat ve ihracat şirketlerinde, satın alma, dağıtım, depolama, ambalajlama, stok kontrolü ve gümrükleme gibi işlerde çalışabilirler.
EGE ÜNİVERSİTESİ’NDE DENİZCİLİK EĞİTİMİEge Bölgesi’nde denizcilik alanında
eğitim-öğretim faaliyeti gösteren iki devlet ve bir vakıf üniversitesi bulunmaktadır. Bunlardan ikisi İzmir’de yer almaktadır. Ege Üniversitesi, Urla Denizcilik Meslek Yüksekokulu bünyesinde bulunan De-niz Ulaştırma ve İşletme programı 2019 yılında, Yükseköğretim Kurumu tarafından belirlenen 60+2 kişilik öğrenci kontenjanı ile örgün eğitim veren devlet üniversiteleri arasında en fazla tercih edilen program olmuştur. Örgün ve ikinci öğretim veren devlet üniversitelerinde yer alan Deniz Ulaştırma ve İşletme Programı genel kontenjanı, 449 olarak belirlenmiştir. Vakıf üniversiteleri ve KKTC’de yer alan Deniz Ulaştırma ve İşletme programları da hesaba
katıldığında toplam öğrenci kontenjanı 2019 yılı için 615’tir.
Programa kayıt yaptıracak öğrencilerin “Gemi Adamı Olur Sağlık Raporu” ve “Kı-lık-kıyafet Düzenleme” ile ilgili hususlara dikkat etmeleri son derece önemlidir. Gemi Adamı yetiştiren eğitim kurum ve kuruluş-larına kayıt yaptıracak öğrencilerin “Gemi Adamları Sağlık Yönergesi”nde belirtilen usul ve esaslara göre aldıkları “Gemi Adamı Olur Sağlık Raporu”nu Sağlık Denetle-me Merkezi’nde onaylatmaları ve “Gemi Adamı Sağlık Yoklama Belgesi” almaları gerekmektedir. Öğrencilerin öğrenimle-ri süresinde periyodik sağlık muayenesi yaptırmaları isteğe bağlıdır. Düzenli olarak periyodik sağlık muayenelerini yaptıran öğrencilere aktif olarak çalışmaya başladık-larında ilgili yönerge gereğince periyodik muayene hakkı tanınır.
Programa kayıt yapan öğrenciler iki yıl boyunca, temel fizik ve kimya dersleri, gemicilik, seyir, denizde emniyet ve canlı kalabilme teknikleri, gemi manevrası, denizde haberleşme gibi dersler alırlar. Si-mülatör destekli eğitimleri, havuz ve deniz eğitimleriyle uygulama ağırlıklı eğitimlerini tamamlarlar. Ege Üniversitesi, Urla Denizci-lik Meslek Yüksekokulu öğrencileri eğitim-leri süresince altyapımızda bulunan, köprü üstü seyir simülatörü, seyir laboratuvarı, haberleşme (GMDSS) simülatörü, gemicilik laboratuvarı, yangın eğitim merkezi, can kurtarma araçları merkezi, denizde emniyet ve güvenlik laboratuvarı, meteoroloji laboratuvarı, temel ilkyardım ve tıbbi bakım laboratuvarından yararlanmaktadırlar.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından programımız denetlenmiş ve yeterlilik almıştır. Program mezunları; deniz ulaştırma, gemi işletme, liman, lojistik, yat turizmi sektörlerinde orta ve küçük ölçekli işletmelerde ara teknik eleman, ara kademe yöneticisi veya idari teknik personel olarak çalışabilmektedirler. Mezuniyetleri sonrası 1 yıllık deniz stajlarını tamamlayan öğrenci-lerimiz, Gemi Adamları Sınav Merkezi’nin yaptığı sınava girmeye (Adaylar Yabancı Dil Sınavı’ndan da 50 puan almak zorundadır) ve nihayetinde deniz ulaştırma sektö-ründeki ulusal ve uluslararası gemilerde “Vardiya Zabiti” olarak görev yaparlar. Ayrıca mezunlarımız sınavları kazanmaları durumunda Sahil Güvenlik Komutanlığı’n-da astsubay olarak görev yapmaktadırlar. Program mezunları, Denizcilik Fakültesi’n-de Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği, Deniz İşletmeciliği ve Yönetimi, Lojistik Yönetimi, Uluslararası Ticaret ve Taşıma-cılık vb. bölümlerine dikey geçiş yaparak lisans diploması alabilirler.
*Ege Üniversitesi Urla Denizcilik Meslek Yüksekokulu Müdürü
Ekim 2019 14
DENİZCİLİK EĞİTİMİ
DENİZCİLİK EĞİTİMİNİN TÜRK EKONOMİSİNDEKİ ÖNEMİ
İnsanlık binyıllardır kendilerine daha iyi bir yaşam kurmanın çabası içinde olmuş ve tüm akıllarını, enerjilerini,
zamanlarını bu amaca yöneltmişlerdir. Su kıyılarında yerleşen insan toplulukları da zaman içinde toprağın onlara sunduğu olanaklardan yola çıkarak, yanı başlarında kıpırdayan, bilimsel araştırmalara göre hayatın başlangıcı olan suyun avantajlarını ve dezavantajlarını incelemeye koyulmuşlardır. Deniz, göl ve nehir kıyılarında yiyecek, içecek, bazen giyecek ve hatta ulaşım ihtiyaçlarını karşılayabildikleri ürünleri keşfederek ortaya çıkan zorluklarla baş etmeye çalışmışlardır. Zaman içinde insan toplulukları genişlemeye başlamış ve suyun ekonomik, politik önemi şekillenmiş kürekle, yelkenle çalışan çeşitli gemi tipleri insanlığın hizmetine sunulmuştur.
Çağlar boyunca denizcilikte ileri giden toplumların uygarlık düzeylerinin de gelişme gösterdiği bir gerçektir. Karmaşık bir aygıt olarak her gemi tipi, çeşitli ekonomik sektörleri kapsamına alan çok yönlü teknolojik talepleri ortaya çıkarmış; aynı zamanda keşifler, rotalar, ticaret ve göçler gibi yoğun faaliyetlerin bir parçası ve taşıyıcısı haline gelmiştir. Bilindiği gibi insanlığın yaşamı 18. Yüzyıldan beri dört sanayi devrimi ile şekillenirken birincisi İngiltere’ de buhar gücünün keşfiyle tetiklenen James Watt’ ın buluşu sonucunda fosil yakıtların kullanımına dayanmış, Almanya’nın önderliğinde dijital dönüşüme odaklanan dördüncüsü ise cihaz tabanlı internete, dijitilizasyona odaklanmıştır. Bilime inanan, bilimi üst üste koyan insanların ve bilimi kullanan toplumların yarattığı değerler gemi
üretimini de etkilemiş, buhar gücü, nükleer enerji, dijitilizasyon ile desteklenen yük gemisi, cruise, mega yat, yat v.b. araçlarla çağdaş deniz işletmeciliği ve yönetimi anlayışı ortaya çıkmıştır. Devletin, elindeki kaynakları gücünü etkileyen her sahada kullanılması önemlidir. Bu nedenle denizlerdeki olanakları en iyi şekilde arttırmak için denizcilik kapsamındaki tüm kurumlar teknolojik gelişmeleri ve onunla değer yaratacak insan gücünü ve eğitimini bu kapsamda değerlendirilmelidir.
ÜÇ KITADA DENİZCİ TÜRKLERLiteratür, Türk denizciliğini Antalya
ve Sinop’un 11. yüzyılda ele geçirilmesine dayandırmakta askeri faaliyetlerle başlayıp ticareti de etkilediğini vurgulamaktadır. 1500’lü yıllardan itibaren önde gelen denizci devletlerden birisi olarak Osmanlı İmparatorluğu’nu, Karadeniz, Akdeniz, Kızıldeniz, Hint Okyanusu ve Tuna boylarındaki denizcilik faaliyetleri ile üç kıtaya egemen olmaya yönelten nedenlerden birisi de deniz ticaret yollarına hakim olmak düşüncesidir ve bu nedenle askeri denizciliğin yanı sıra sivil denizciliğe de büyük önem vermiştir. Türk toplumu denizle tanışmanın ardından yaşadıkları tarihsel süreç ile denizcilik kültürü edinerek sektörün geleceğini şekillendirme çabası içinde olmuştur. Türklerin ilk olarak denizle tanışmasının arkasındaki dönemdeki gelişmeler, liman faaliyetlerini de etkilemiş, limanların gelişimi ve geleceğinin şekillenmesinde etken olabilecek dinamikler çerçevesinde Türk denizciliği için bir takım öngörüler yapılmıştır. Türkiye’ nin ekonomik, sosyal ve kültürel
değişimine çok büyük katkılarda bulunan deniz, liman, yat ve marina faaliyetleri bu öngörülerle şekillenmiştir. Dolayısıyla deniz kültürünü geliştirecek olan ve denizden anlayan bir nesil yetiştirebilmek için tüm eğitim kurumlarının çağa uygun bir biçimde yeniden düzenlenmesi zorunlu olmuştur. Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından belirlenen standartlara uygun eğitim verilmesi ve gereken alt yapının kurulması için devlet, eğitim kurumları, üniversiteler, İMEAK Deniz Ticaret Odası ve sektör her zaman işbirliği içinde çalışmaktadır.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1884 yılında İstanbul’da Leyli Tüccar Kaptan Mektebi kurularak başlayan denizcilik eğitimi, Milli Hususi Ticaret-i Kaptan ve Çarkçı Mektebi ile sürmüş, Cumhuruyetin ilanından sonra 1928de Ticaret_i Bahriye Mekteb_i Alisi açılmış olup, 1934 yılında ismi Yüksek Denizcilik Okulu olarak değiştirilmiş, kurum 1988 yılında İstanbul Teknik üniversitesine bağlanmıştır. Türkiye’de halen denizcilik eğitimi Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı ortaeğitim kurumlarında, Yüksek Öğrenim Kurumu’na (YÖK) bağlı fakülte, yüksekokul ve meslek yüksekokulu, özel-kamu denizcilik eğitim kurslarında sürdürülmektedir. Eğitimler IMO Eğitim Standartlarına uygun olarak 31.07.2002 tarih ve 24832 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Gemi adamları Yönetmeliği” çerçevesinde teorik dersler, simülatör üzerinde sanal uygulamalar ve zorunlu stajlar halinde yapılmaktadır. Halen Türkiye genelinde 600 civarında 15.000 dolaylarında kişinin eğitim aldığı; MEB’e bağlı yaklaşık 60
“Denizcilik sektöründe mevcut işgücünün niteliklerinin güçlendirilip sektörün istekleri doğrultusunda yetkinlik kazandırılması ve işgücü piyasasına yeni dahil olacak işgücü sayısının ve niteliğinin, deniz işletmelerinin talebine
göre belirlenmesi iki önemli konudur”.
Prof. Dr. Şevkinaz Gümüşoğlu*
15 İMEAK DTO İzmir Şubesi
DENİZCİLİK EĞİTİMİokulda, YÖK’e bağlı birimlerde önlisans programları dahil 80 den fazla bölümde 3000 er civarında öğrenci bulunduğu görülmektedir. Tüm eğitim kurumlarında çağın gereklerine uygun ve sektörün ihtiyacını karşılayan eğitim ve öğretimin verilmesi önemlidir. Bilindiği gibi günümüzün eğitimi tek bir disiplinden gelen eğitim yapısı ile örtüşmemekte, sosyal bilimler dışında bilgisayar, elektronik, makine, robotik, otonom sistemler, mekatronik, gibi disiplinlerden eş düzeyde payını almış meslek sahipleri yetiştirmeye yönelik bir eğitim modeline ihtiyaç duymaktadır.
ENDÜSTRİ 4.0 VE DENİZCİLİK2012 yılında Almanya’nın çabalarıyla
başlatılan, teknolojinin desteğiyle mükemmel ürün kalitesi ve düşük üretim maliyetlerini hedefleyen Endüstri 4.0 hamlesi, bunu internet üzerinden insan, makine ve üretim işlemleri arasındaki iletişimini sağlayarak başarmaktadır. Rekabet üstünlüğü stratejisi olarak bilinen Endüstri 4.0, ilk üreticiden başlayarak tüm tedarik zincirini yeni nesil yazılım ve donanımlar ve cihaz tabanlı internet (nesnelerin interneti) ile birbirine bağlayarak, şirketlerin, kullanıcıların veya makinaların kendi aralarında işlem yapabilmelerinin alt yapısını kurar. Lojistik, tarım, sağlık, turizm, finans, pazarlama v.b. tüm iş kollarında olduğu gibi deniz ulaştırma sektörü de Endüstri 4.0 kapsamındaki yeniliklerden ve araçlardan etkilenmiştir. Bu nedenle denizcilik eğitiminin de yeni teknolojik gelişmeleri, cihaz tabanlı interneti kapsayan uygulamaları içermesi önemlidir. Çünkü kurumlar sahip oldukları nitelikli insan gücü kadar güçlü olduklarından bu kaynağın etkin ve verimli olarak planlanıp şekillendirilmesi ülkelerin varoluşlarını sürdürmeleri açısından büyük önem taşır. Doğal olarak insan gücü planlaması ile eğitimin bağlantısı doğru bir zamanda kurulmalıdır. Dolayısıyla ekonomik büyüme için önem taşıyan çağın gereklerine uygun işgücü eğitimine öncelik verilmesi, gerekli insan gücü özellikleri ve yetkinliklerinin belirlenmesi, nitelik ve nicelik olarak mevcut durum ve gelecek öngörüleri temelinde ele alınması gerekir.
Gerek birey, gerek toplum açısından, insangücü, israf edilmemesi ve oldukça iyi planlanması gereken en önemli kaynaktır. Bu amaçla istihdam yapısının belirlenmesi ilgili yetenek ve yetkinliklerin belirlenip
sektörün onayı ile eğitimin şekillendirilmesi önemlidir. Günümüzde nesnelerin internet aracılığı ile iletişim ağının kurulabildiği bir yapıyla mal, hizmet ve bilginin üretildiği içinde yaşadığımız “ Akıllı Yeni Dünya” da kişilerin/toplumun yaşamı algılama biçimleri ve değerleri, gereksinimleri de değiştirmiştir. Doğal olarak yeni talepler, denizcilik sektörünün iş yapma biçimlerini dolayısıyla talep edilen eğitim biçimi etkilemiştir.
İnsanların en temel gereksinimlerinden biri de çalışmaktır. Vatandaşlarını istihdam ederek toplumsal refahı sağlamak, sosyal devletin temel görevlerinden biridir. Çağımızda, istihdamın nicelik ve nitelik olarak arz ve talebinde denge sağlanması, olması arzu edilen ancak oluşturulması hiç kolay olmayan bir beklentidir. İşgücü piyasasının en büyük sorunlarından biri de, açık pozisyonlar ve işler ile örtüşmeyen işgücü arzının niteliğidir. Ülkemizde denizcilik eğitimi bunu büyük ölçüde başarmıştır. Ancak bugün yapılması gereken yeni çağın gereklerine göre her düzeydeki ve çeşitlilikteki eğitimin oluşan yeni koşullar çerçevesinde ele alınması ve gözden geçirilerek düzenlemeler yapılmasıdır. Çünkü işgücü arzı niteliğini oluşturmada kullanılan en belirgin yaklaşım eğitimdir. Ekonominin ve işverenlerin, daha da önemlisi işin doğasının ihtiyaç duyduğu işgücünün profili ile eşleşen makro boyutta insan kaynağının yani beşeri sermayenin oluşturulması için eğitimin nicelik ve niteliğinin doğru planlanması ve sürdürülebilir eğitim sistemi ile istihdam piyasasına sunulması gerekir. Öyleyse üzerinde durulacak iki önemli konu; denizcilik sektöründe mevcut işgücünün niteliklerinin güçlendirilip sektörün istekleri doğrultusunda yetkinlik kazandırılması ve işgücü piyasasına yeni dahil olacak işgücü sayısının ve niteliğinin, deniz işletmelerinin talebine göre belirlenmesidir. Özellikle milli eğitim ve yükseköğretim
kurumlarında sektöre yönelik similatör, robot, drone v.b. yeni teknolojilerin, mobil uygulamaların, paket programların, akıllı modüler sistemlerin, sanal ve artırılmış gerçeklik, hologram, yapay zeka v.b. uygulamaların uzmanlaşmaya dönük eğitiminin verilmesi, çalışanların iş hayatında sorunlar yaşamasını, işverenlerin de işbaşı eğitimlerde zaman ve para kaybına
katlanmasını engelleyecektir. Dolayısıyla sürekli öğrenmeye meraklı olan, öğrenirken bilimden yararlanarak kendini geliştiren, daha meraklı, işini seven ve üreten işgücü verimliliğindeki artış, ülkemizdeki denizcilik alanında faaliyet gösteren kuruluşların global dünyada rekabet edebilirliğine büyük katkıda bulunacaktır. Sonuç olarak yeni gelişmeler doğrultusunda şekillenen eğitimli, dijitilizasyona hakim, teknoloji okur yazarı insan gücü, denizcilik sektörü ile yeni bilişim teknolojilerini bir araya getirmeyi hedefleyecek, düşük maliyetli, az yer kaplayan, az enerji harcayan, az ısı üreten, ancak bir o kadar da yüksek güvenilirlikte çalışan donanımların kendi kendini koordine ve optime edebilen tutumlu sistemlerini yönetecek, denizle ilgili insanların daha gelişmiş bir dünyada yaşamalarını sağlayacaktır.
Doğal olarak en doğru kurumlar sorumluluklarının bilincinde olan yöneticiler ve uygulayıcılara sahip olanlardır. Onların kuracağı başarılı sistemlerin işletilmesi ve geliştirilmesi, bu kurumlarda yer alan her kişinin sistemin doğru çalışması için çaba göstermesine bağlıdır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de denizcilik eğitimi ilgili kurumların işbirliği ve koordinasyonu ile gelişecek eğitim sistemlerin sürekli iyileştirilmesini sağlayan insan gücünü yetiştirecek ve bu yolla saygınlığını koruyacaktır. Doğal olarak Türk toplumunun kendine özge yaklaşımları, amaçları gerektiğinde kurumları şekillendirecektir. Bu ve benzeri gelişmeler gerek denizcilik eğitimde gerekse diğer alanlardaki eğitimin şekillenmesinde örnek olacak ve sektör için sinerjik bir hamle yaratacaktır.
*Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Müdürü -
Ekim 2019 16
SU ÜRÜNLERİ EĞİTİMİ
2019-2020 YKS tercih kılavuzunda 12 üniversitenin su ürünleri mühendi-si yetiştiren fakültesi yer aldı. Tahsis edilen kontenjan sayısının yüzde 46’sı doldu. Bu oranın ise yüzde 38’ini Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’ni tercih eden öğrenciler oluşturmuştur. 2019 YKS sınav sonuçları doğrultu-sunda yüzde 100 doluluk oranı ile E.Ü. Su Ürünleri Fakültesi ülkemizin bir numaralı su ürünleri fakültesi olduğunu bir kez daha ispatlamıştır.
Ege Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Necdet Budak hocamızın öğ-rencileri ile aralarındaki kurduğu bağı ve “öğrenci odaklı yönetim” modelini benimsiyoruz. Ege Üniversitesi Su
Ürünleri Fakültesi gerek ulusal gerek ise uluslararası araştırma platformla-rında tercih edilen kurum olmasının yanında, güçlü eğitim kadrosu 37 yılda 3 bin 800’ün üzerinde su ürün-leri mühendisini yetiştirerek mezun etti. Fakülte kapsamında sadece lisans eğitimi değil aynı zamanda E.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü kapsamında 3 ayrı anabilim dalı tarafından yüksek lisans ve doktora eğitimi de veriliyor. Sektöre ve kamuya donanımlı yüksek mühendis ve doktoralı mühendis istihdamı son derece önemlidir. Sektörün gelişimine paralel olarak özel sektör ve kamuda su ürünleri mühendisi istihdam artışı beklenen bir olgudur.
Tarım ve Orman Bakanımız SayınBekir Pakdemirli’nin açıklaması ile kamuoyu “Ülke tarihinde ilk kez yetiştiricilikle yapılan üretim, avcılıktan elde edilen miktarı geçtiğini öğrenmiş-tir. Ülkemizde 2000’li yıllarda 5000 ton civarında üretimler ile gündeme gelen su ürünleri yetiştiricilik sektörünün bu noktalara gelmesi gurur verici bir konudur. Dünyadaki gelişmeleri takip ederek yakalamış olan sektör bu avantaj ile her geçen gün üretim değerlerini arttırmaktadır.
Geçtiğimiz yıl avcılık miktarı 314 bin 94 ton iken, yetiştiricilik üretimi 314 bin 537 ton olarak istatistiklere girmiştir. Türkiye’de geçen yıl yaklaşık
YÜKSELEN DEĞER SU ÜRÜNLERİ VE SU ÜRÜNLERİ MÜHENDİSLERİ
Prof.Dr. Uğur Sunlu*
“Ülkemizde su ürünleri sektörü her geçen gün yükselen bir ivme ile gelişmektedir. Bu yükseliş grafiğine uyum sağlayacak, donanım ile geleceğin su ürünleri mühendislerini yetiştirmek de bizlerin görevidir”.
17 İMEAK DTO İzmir Şubesi
SU ÜRÜNLERİ EĞİTİMİtoplam olarak su ürünleri üretimi 628 bin ton olarak açıklanmıştır.
2018 yılında toplam üretimin yüzde 35,3’ünün deniz balıkları avcılığı, yüzde 9,9’unun diğer deniz ürünleri avcılığı, yüzde 4,8’inin iç su ürünleri avcılığı ve yüzde 50’sinin ise yetiştirici-lik ürünlerinden oluşmuştur.
Su ürünleri yetiştiricilik sektörü 2018 yılında 1 milyar dolar civarında ihracat gerçekleştirmiştir ve gelecek hedefi 2 milyar dolardır. Sektörün bü-yümesi, “Su Ürünleri Mühendisliğine” genel bakışı dolayısı ile tercih edilebi-lirliği olumlu yönde etkilemiştir.
ÖĞRENCİ ODAKLI EĞİTİMÖğretim üyeleri ve öğrencilerimiz
arasındaki kuşak farklılıkları onları dinleyerek aşılabilir.
Ulaşılabilir yönetim modeli; Öğ-rencinin kurum içinde E.Ü. Akademik Danışmanlık Yönergesi doğrultusunda öğretim üyeleri ile birebir temasla-rı olsa da fakülte temsilcileri belirli periyodlar ile bölüm başkanlıkları ve bölüm yönetim kurullarını ziyaret ediyor ve her ay öğrenci temsilcileri ile Dekanlık yönetimi bir araya geliyor. Bu tolantıların gençlerimizi anlamada ve onlar için atılacak adımlarda çok önemi var. Öğrenciler, herhangi bir sorun ya da öneriyi Fakülte web sayfasında bulunan “Mavi Masa” linki aracılığı ile doğrudan öğrenci işleri bürosu ve ilgili Dekan yardımcısına iletilebiliyor. Hemen mevzuat kapsamında çözüm odaklı mekanizmalar harekete geçiyor. Tüm üniversitemizde Rektör hocamız tarafından başlatılan “Ulaşılabilir Yö-netim” felsefesinin Fakültede artık tam anlamı ile oturması öğrencilerimizin memnuniyet seviyelerini yükseltmek-tedir.
Uygulamalı ve paylaşımcı eğitim; Gençlerin beklentileri doğrultusunda Fakülteye ilk adım attıkları andan itiba-ren uygulanan “Oryantasyon Programı” gerek teknik imkânları gerek ise eğitim hayatları boyunca farkındalık oranlarını arttırmaktadır. Her sene güz döneminin ilk aylarında 2 ve 3. sınıf öğrencile-ri için gerçekleşen ve ikinci dönem gerçekleşen ve 4 sınıf opsiyon öğren-cilerinin katıldığı “Deniz Uygulama Seferleri”nin yanında ders kapsamında bir çok tesis ve çiftlik ziyareti gerçek-leşmektedir. Eğitim kalitesinin yüksel-
tilmesi kapsamında eğitimde akredi-tasyon çalışmaları devam etmektedir. Ayrıca sektörün görüşleri doğrultusun-da müfredat revizyonları için çalışmala-rımız da devam etmektedir.
Yeşil ve Sürdürülebilir Kampüs; Daha yeşil, daha düzenli ve daha temiz bir üniversite anlayışı ile çalışmaların yürütüldüğü Ege Üniversitesi’nde gele-cek nesillerin yaşanılabilir ve sürdürü-lebilir bir çevre ve kampüs ortamında eğitim almalarını sağlamak için kısa sü-rede önemli projeler gerçekleştirilmiş-tir. Rektörümüz Prof. Dr. Necdet Budak öncülüğünde “Her Mevsim Yeşil ve Sürdürülebilir Bir Kampüs” hedefi ile 25 bin metrekare alan çimlendirilmiş ve çalışmalar devam etmektedir. Bu bağlamda gerek Urla Yerleşkemizde, gerek ise ana kampüs alanında bulunan iki binamızda öğrencilerimiz için daha yeşil, huzurlu ve daha temiz eğitim alanlarının oluşturulması planlanmış ve uygulama aşamasındadır. Çevre bilincini geliştirmeye yönelik örnek uygulamalar ile gelecek nesillere mirası bırakmak öncelikli düşüncelerimiz arasındadır.
Uluslararasılaştırma politikası; Ege Üniversitesi, Yükseköğretim Kuru-lu (YÖK) tarafından uluslararasılaşma stratejisi kapsamında seçilen pilot üniversiteden birisidir. Sayın Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, YÖK’ün aldığı bu karar doğrultusunda her bir biri-mine hedefler koymuştur. Su Ürünleri Fakültesi olarak son 3 yılda Erasmus + kapsamında yurt dışına yollamış olduğumuz 47 öğrencimiz ile, sekiz ayrı AB ülkesinde bulunan 12 ayrı Üniversite anlaşmamız ile, öğrencileri-mize lisans ve lisans üstü eğitimlerinde
değişim programı imkanı sunarken, tamamı burslu yurt dışında Japonya, İs-panya gibi ülkelerde lisans üstü eğitim görmelerine de imkan sunmaktayız.
Üniversitemizin uluslararasılaşma politikasına bilimsel anlamda katkıları-mız aynı zamanda öğretim üyelerimiz tarafından koordine edilen uluslararası projeler ile her geçen gün artmaktadır.
Sosyal Medya ve Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi; Gelişen tek-nolojiye ayak uydurarak, kuşak farkını ortadan kaldırmak günümüzde sosyal medya üzerinden gerçekleşmektedir. Gençlerimize, öğretim üyelerimize ve sektöre bilgi akışı E:Ü. Su Ürünleri Fa-kültesi’nin kurumsal ve daima güncel www.egefish.ege.edu.tr adresindeki web sayfamızın yanında Ege Üni-versitesi Su Ürünleri Fakültesi resmi İnstagram hesabı ve @eu_sufak resmi twitter hesapları üzerinden sağlan-maktadır. Bunun yanında tek bir mesaj üzerinden tüm öğretim üyelerimize ve öğrencilerimize bilgi akışı sağlayan iletişim ağımızda kurulmuş ve aktif olarak kullanılmaktadır.
Gerek öğrencilerimizin yönettiği “egefish” gerek ise resmi “suurunleri-fakultesi” akronimli instagram hesap-larından yeni öğrencilerimiz Fakülte aktivitelerimizle ilgili bilgileri takip edebilmektedir.
Sonuç olarak, Ülkemizde su ürün-leri sektörü her geçen gün yükselen bir ivme ile gelişmektedir. Bu yükseliş grafiğine uyum sağlayacak, donanım ile geleceğin su ürünleri mühendislerini yetiştirmek de bizlerin görevidir.
*Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı
Ekim 2019 18
Uluslararası sefer yapan 50 bin-den fazla gemi dünya ticareti-nin yüzde 90’ına karşılık gelen
yükü taşıyor. Gemi sayısı ve taşınan yük miktarı giderek artarken, gemi kazaları da artan teknoloji, iyileşen gemi teknolojileri, risk yönetimi ve sıkı kontrollerle azalma eğitimi göster-mektedir. Bununla beraber yeni riskler ortaya çıkmakta ve maalesef büyük ka-yıplar yaşandıktan sonra yeni önlemler alınmaktadır. Costa Concordia kazası, siber saldırı sonucu konteynırların kaybolması, büyük konteynır yangın-ları, konteynır gemi kırılmaları gibi birçok yeni risklerle karşı karşıya kalan denizcilik sektörü gerekli önlemleri almakta maalesef proaktif bir yaklaşım sergileyememektedir.
Diğer taraftan artan teknoloji ve otomasyonun beraberinde getirdiği yenilikler ve yetişen jenerasyonun elektronik ekipmanlara olan aşırı güve-ni beraberinde birçok kazaya davetiye çıkarmaktadır.
Bir yandan otonom gemiler konu-şulmaya başlansa da yakın gelecekte kalifiye zabitan açığı artarak devam edecek gibi görünüyor. Uzun dönemde otonom gemiler hayata geçse de yet-kinlikleri farklılaşan zabitlere ihtiyaç duyulacağı şüphesiz.
Bu yazımda endüstri beklentileri ve uygulamalarından yola çıkarak mevcut eğitim sistemimize nasıl katkılarda bulunabilirizi hem sektör hem de aka-demik tecrübelerimden faydalanarak aktarmaya çalışacağım.
Raporlar, insan faktörünün yaşanan kayıplarda hala yüzde 75 gibi büyük paya sahip olduğunu göstermektedir. Kural koyucular bir yandan yaşanan
ve yaşanması olası kazalar için önlem almaya çalışırken bunları uygulayacak zabitleri yetiştiren okullar, bu düzenle-melerin ne kadarını eğitim müfredatla-rının içerisine koyabilmektedir.
İstatistikler gösteriyor ki önümüz-deki dönemde de kazalardaki büyük pay yine insan faktöründe olacaktır. Denizcilik okullarından yetişerek ehliyetlerini almış birçok zabit maa-lesef güncel gelişmelerden yoksun ve gerekli yetkinliklere sahip olamadan deniz hayatına başlamaktadır. Özellik-le staj dönemini verimli geçiremeyen zabitlerde bu durum çok daha vahim durumdadır.
Yurtdışına gemiadamı ihraç eden birçok ülkede sayı odaklı üretime yöneliş olduğundan çağın gerektirdiği yeni yetkinliklerle donanmış kalifiye zabit bulmak ilerleyen dönemde daha da zorlaşacak gibi gözüküyor. Yapı-lan EMSA denetlerinde her yıl ciddi sıkıntı yaşayan en büyük gemiadamı ihraç eden ülke Filipinler’de bile bunca
olumsuz bulguya rağmen maalesef alternatif yaratılamadığı için pek birşey değişmiyor.
Bunu gören büyük firmalar ise kendileri ya da IMEC ( International Maritime Employers Committee) aracılığıyla yürütülen stajer prog-ramları sayesinde zabitan ihtiyacını, kaynağa ulaşarak bulmaya çalışmakta. Kendi eğitim kurumlarını kurarak gerekli nitelikleri gemi hayatı öncesi personeline kazandırmaya çalışırken, kendi gemilerinde staj yapan personeli herhangi bir maaş kesintisi olmadan karşılıklı anlaşma çerçevesinde uzun süre çalıştırabilmektedir. Öte yandan programdan ayrılmak isteyen zabitler ise kabul edilebilir bir tutarı ödeyerek programdan rahatlıkla çıkabilmektedir. Bu sayede ihtiyaç duyulan zabitlerin yetiştirilmesinde armatör de büyük bir sorumluluk almaktadır.
Birçok firma TMSA 3 (Tanker Ma-nagement Self Assessment) gereklerini karşılayabilmek için zabitlerini işe al-
DENİZCİLİK EĞİTİMİ
YETERLİLİKTEN YETKİNLİĞE VE TUTUMA
Kpt. Özgür Alemdağ*
19 İMEAK DTO İzmir Şubesi
DENİZCİLİK EĞİTİMİmadan önce ya da çalışırken simülatör eğitimlerine tabi tutmakta ve gerçek hayata yakın koşullarda istenilen davra-nış biçimini gösterip göstermeyeceğini tespit etmeye çalışmaktadır.
Gemi İşletme firmalarını incele-diğimizde maalesef hala birçok insan kaynakları Xdepartmanlarının insan lojistiğinden fazlasını yapmadığı görülmektedir. Artık geminin ihtiyaç duyduğu gemiadamının bulunup iste-nilen zamanda gemiye gönderilmesi ve kontrat süresince gemide kalmasını sağlamak endüstri tarafından yeterli bulunmamaktadır. İnsan lojistiğinden, insan kaynakları yönetimi ve kurumsal akademiye giden bu yolda itici güç aldığı büyük risklerden dolayı öncelik-le tanker endüstrisi tarafından gelmiş-tir. Gemi denetim sistemi SIRE ve ardından gelen TMSA ile bu sektörde faaliyet göstermek isteyen firmalara ciddi standartlar gelmiştir. Bu konuda kaynak ayırarak yatırım yapan firmalar ciddi bir kurumsallaşma yoluna girmiş ve iyi kiralarla çalışma imkanı yaka-lamışken, filosunda emniyet, çevre ve operasyonel performansını arttırmıştır.
Endüstrinin insan kaynakları ile ilgili taleplerinden bazıları aşağdaki gibidir;l Mevcut insan kaynağı analizil İleriye dönük kaynak planlamal Kendi isteğiyle ayrılan personelin yorumlarının alınmasıl İşe alım öncesi yetkinlik ölçümü ve kişilik envanter çalışması yapılmasıl Detaylı mülakat ve referans kontrolül Vaka temelli yetkinlik değerlendirme l Şirket Oryantasyon Eğitimil ISM Manual Eğitimil Emniyet Eğitimil Mesleki Eğitimlerl Sofskill Eğitimleril Gemi Üzeri Eğitim Programının Uygulanmasıl Şirket Seminerleril Performans Değerlendirme l Eğitim İhtiyaçları Analizil İhtiyaçların karşılanmasıl Tazeleme Eğitimleril Emniyet ve Öğrenme Kültürünün Firmada Yaygınlaştırılmasıl Davranış Odaklı Emniyet Kültürünün Tesis Edilmesi
YETERLİ Mİ, YETKİN Mİ?Başlıkta da belirttiğim gibi okulunu
başarıyla bitiren ve sınavdan geçerek zabit ehliyetini alan uluslararası ve ulu-sal mevzuaata göre “Yeterli” bulunan bir zabitin firma ve endüstri ihtiyaç-larını karşılayacak düzeyde “Yetkin” olup olmadığı ve bu yetkinliklerini firma hedefleri doğrultusunda kullan-ma eğilimi yani doğru “Tutuma” sahip olup olmadığı günümüz koşullarında çok daha önemli hale gelmiştir.
Yetkinlik tanımı eskiden Bilgi + Beceri + Tutum olarak tanımlanırken günümüzde bu tanım ( Bilgi + Beceri ) x Tutum olarak değişmiştir.
Dolayısıyla çok iyi akademik bilgiye sahip ancak doğru tutuma sahip olmayan gemiadamı yerine ortalama bilgi ve beceriye sahip olan ancak de-ğişime açık ve kendini şirket hedefleri doğrultusunda geliştirmeye adamış, bu alanda kendine bir kariyer yolu çizmiş adaylar uzun vadede firmaya çok daha büyük fayda sağlayabilmektedir. Hedef tabiki hem bilgi ve beceri hem de tutum, örf, adet konusunda üst düzey zabitler yetiştirmek olmalıdır.
STCW 2010 değişiklikleriyle eğitim müfredatına giren Liderlik ve Takım Yönetimi gibi davranışsal beceriler firmalar tarafından da aranır yetkinlikler arasına girmiştir.
Dolayısıyla kurumsallaşma yolunda adımlar atmaya çalışan birçok firma, kendi altyapılarını kurarak, bu yolda öncelikle doğru adaylar seçme, daha sonra da bu adayları istenilen bilgi seviyesine getirme ve beklenen tutumu kazandırma yolunda önemli çabalar sarf etmektedir.
Uygulamalarla ilgili birkaç örnek vermek gerekirse;
Ön DeğerlendirmeBirçok firma işe alım öncesinde
uzaktan eğitim sistemimiz üzerinden İngilizce, Mesleki, Psikometrik ve Yetenek testi yapmaktadır. Bu sınavlar-da çoktan seçmeli sorular kadar zabitin mevcut bilgisiyle yorum yaparak cevaplayacağı vakalar verilmekte ve o bilgiyi etkin şekilde kullanıp kullan-madığı ölçülmeye çalışılmaktadır. Hatta bazı firmalarda ucu açık vaka soruları sorulmakta ve yazılı ya da sözlü olarak verilen cevaplar kayıt altına alınarak puanlandırılmaktadır. Öte yandan çatışmayı önleme gibi ko-nularda animasyonlu sorularla mevcut durumu analiz edip cevaplaması gere-
ken sorular sorulmaktadır. Dolayısıyla ezberci sistem yerine mevcut bilgiyi kullanıp kullanamadıkları ölçümleme-ye çalışılmaktadır.
Simülatör Destekli Eğitim ve Değerlendirmeler
Bir adım daha ileriye giderek bazı firmalar zabitlerine simülatör destekli eğitimler vererek mevcutların yetenek-lerini pekiştirmek ve terfiye uygunlu-ğunu gözlemlemek, yeni olanların ise o işe uygun olup olmadığını belirlemeye çalışmaktadır. Halihazırda çok büyük bir kuruyük firmasının bu kapsamda başlattığı eğitimlerin Türkiye’deki organizasyonunu üstlenmiş bulunmak-tayız. Program başladığında sadece Türkiye’den değil, yurtdışından da birçok zabit bu eğitim ve değerlendir-me programı için Türkiye’ye gelecek-ler. Eğitim sonunda düzenlenen rapor firma tarafından değerlendirilerek zabitanla görüşmeler yapılıyor ve ar-dından o zabitle nasıl bir yol izlenece-ğine karar veriliyor.
Online Kurumsal AkademiDevamında birçok firma kurduğu-
muz online kurumsal akademi üze-rinden şirket oryantasyon eğitimleri, SMS, PMS, mesleki ve davranışsal beceri eğitimleri vermekte, gemi üzeri eğitimleri dahil planlamakta ve takip etmektedir. Bu veriye tek elden ulaşıp, analiz ederek, organizasyonun daha ileriye taşınması için gerekli olan sınıf eğitimlerinin planlanması ve sosyal etkinliklerle firma aidiyet duygusu ve gelişim kültürünü oluşturmaya çalışmaktadır. Uzaktan eğitim altyapısı sayesinde bilgi paylaşımı çok daha maliyet etkin bir şekilde gerçekleştiril-mekte planlama ve raporlama işlemleri kolaylıkla yapılabilmekte, bu durum firmaların elini 3. Partilere karşı kuvet-lendirmektedir. Ayrıca organizasyo-nun daha ileriye gitmesi için gereken aksiyon, bu tip sistemlerden toplanan
Ekim 2019 20
DENİZCİLİK EĞİTİMİ
verilerle desteklenerek gelişim planları bu analizlere göre şekillendirilmekte-dir.
VR (Sanal Gerçeklik) Tabanlı Ciddi Oyunlar
Diğer tarafta birçok firma yeni geliştirilen VR (Sanal Gerçeklik) tabanlı ciddi oyunlarla yeni jenerasyo-nun ilgisini çekecek şekilde eğitim ve değerlendirme modüllerini kullanmaya başlamıştır. Yakın dönemde zabitler için hazırlanacak acil durum müdahale eğitimleri ve kritik kayıpların önüne geçecek ciddi oyunlar VR eğitimlerde yoğun bir şekilde kullanılacaktır. Bir sonraki adımın VR simülasyonların mevcut simülasyonların yerini alması şeklinde olacaktır ve bu sayede simü-lasyon eğitimleri çok daha erişilebilir hale gelecektir.
Halihazırda MTR olarak bu konuda yaptığımız yatırımlarla gemi üzerin-deki bazı operasyonlarla ilgili eğitim modüllerimizi tamamladık. Bunlardan bazıları;l Kapalı Mahale girişl Yanaşma öncesi çevre kirliliği ön-lemleri
l Yüksekte Çalışmal Sıcak Çalışmal Acil durum jeneratörü testil CO2 sabit yangın söndürme sistemi kullanımı
Bu eğitimleri filika operasyonu ve acil durumlara müdahale eğitimleri takip edecek.
DAVRANIŞ ODAKLI EMNİYET KÜLTÜRÜBu kültürün oluşturulması şüphe-
siz liderden başlayarak devam eden kapsamlı bir program olarak ele alın-malıdır. Bu konuda Shell “Resilience/Reflective Learning” adı altında yeni bir girişim başlatmış ve daha önce ya-pılan uygulamaları tek bir çatı altında toplamıştır. Bu program şirket ve gemi tarafına ciddi sorumluluklar yüklemek-te ve aktif eğitim mantığıyla yapılması gereken otorumların etkin bir şekilde hayata geçirilmesini gerektirmektedir. Bu kapsamda bu system birçok tanker firması tarafından aktif olarak kullanıl-maya çalışılmaktadır.
Program dahilinde dört uygulama adımı bulunmaktadır;
1- Major Visits (Lider Ziyaretle-ri) : Şirket yöneticilerinin mümkünse en az yılda bir kere gemilerini ziyaret ederek gemi personeliyle iletişime geçerek şirket hedeflerini ve beklentile-rini iletmesi ve personel geri bildirim-lerini alması.
2- LFI ( Learning From Incidents - Kazalardan Öğrenme Eğitimleri): Bu ayakta gemileri en az 6 ayda bir ziyaret eden enspektörlerden, yaşan-mış kazalar üzerinden hazırlanmış eğitim videolarını gemi personeliyle grup eğitimi şeklinde interaktif olarak inceleyerek benzer kazaların oluşma-sını engellemek için gereken aksiyo-nun grup ve bireysel olarak alınması hedeflenmekte.
3- LET (Learning Engagement Tool): Gemide 3 aylık periyotlarda mesleki gelişimin sağlanması için belirlenmiş konular üzerinden tetikle-yici sorular ve görseller üzerinde bir tartışma ortamı yaratılması ve gemi personelinin mevcut tecrübeleri ile işlenen konular arasında bağlantılar kurarak birbirleriyle tartışarak hedef-lenen öğrenme hedeflerine ulaşması
21 İMEAK DTO İzmir Şubesi
DENİZCİLİK EĞİTİMİsağlanmaya çalışılmaktadır. Burada gemi kaptanından bilgi vermesi yerine tartışmayı yönlendirmesi ve personelin öğrenme hedeflerine ulaşmasını sağla-ması beklenmektedir.
4- Resilience: Türkçemize yeni giriş yapan bu kavram bazı yerlerde esneklik bazı yerlerde ise yılmazlık olarak çevrilmiştir. Bu modüllerde hedef yaşanılan olumsuz olaylara karşı dirayetli olmayı sağlamak ve eğitime katılanları belirlenmiş konularda far-kıdalığını arttırarak psikolojik olarak güçlendirmektir. Burada da hazırlan-mış modüllerde verilen vaka çalışma-ları, egzersiz ve rol playlerin yapılarak personelin bu konularda tartışmaları ve belli yargılara ulaşmaları sağlanmaya çalışılmaktadır.
Bu konuda Dünyada denizcilik eğitiminde aktif eğitim uygulamasını hayata geçirmiş ilk okul olan Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakülte-si’nde Öğretim Görevlisi olarak görev yapmam ve şirket ortak ve kıdemli per-sonelimizin çoğunun bu sistemden me-zun olması hem uygulamada yaşanan sıkıntıları anlamamız, hem de çözüm üretmemiz adına bizleri teşvik etmiştir. Bu kapsamda şirketlerin bu program etkin bir şekilde hayata geçirmesi için aşağıdaki hizmetleri vermekteyiz;
Resilience Farkındalık Eğiti-mi: Tüm gemi ve şirket personeline konuyla ilgili farkındalık semineri vererek sorumluluklarından bahsedi-yor, sistemin metodolojisini anlatıyor ve örnek otutumlarla konuyu daha iyi kavramalarını sağlıyoruz.
Bazı Eğitimlerin İnteraktif Hale Getirilerek Offline Sisteme Yüklenmesi: Bazı eğitim içerikleri probleme dayalı öğrenme mantığıyla senaryolaştırılarak seslendiriliyor, çok daha kolay yönetilebilir ve ilgi çekici hale getiriliyor. Tüm eğitim içerikleri ister online, ister offline olarak tek bir noktadan erişilebilir hale getiriliyor. Ayrıca resilience eğitimleri hazırlanan psikodramalarla Kaptana çok fazla yük bırakmayacak şekilde çok daha etkin uygulanabilir hale geliyor.
3D Kazadan Öğrenme Eğitimleri (LFI): Firmaların yaşamış oldukları kazalarla ilgili raporları inceleyerek oluşturmuş olduğumuz senaryolar üzerinden 3 boyutlu interaktif videolar hazırlanarak filo çapında farkındalığın
arttırılması ve 3. Partilere karşı kaza kapanış aksiyonunun yapılmasını sağlı-yoruz. Bu eğitimlerde kaza baştan sona yaşatılarak daha sonra yapılan hatalar sorgulanmakta ve izleyenlerin öğren-me hedeflerine adım adım ulaşmaları sağlanmaktadır.
Resilience Uygulamasının Ölçme Değerlendirmesi: 360 derece de-ğerlendirme mantığıyla hem eğitimi verenlerin, hem de alanların sistem üzerinden değerlendirilmesini sağlayan bir uygulamayla, tüm verilerin tek nok-tada toplanmasını sağlayabiliyoruz.
Resilience Yönetimi: Tüm bu sü-reçlerin yönetimini üstlenerek çalıştığı-mız firmalar üzerinden bu yükü alıyor ve belli dönemlerde hazırladığımız gelişim raporlarıyla firmaları bilgilen-diriyoruz.
SONUÇ Gemiadamı ihraç potansiyeli olan
bir ülke olarak eğitim sistemimize yapacağımız endüstri taleplerine uygun yenilik ve iyileştirmeler, şüphesiz uluslararası alanda aranan zabitanlar yetiştirmemize katkıda bulunacak-tır. Firmaların halihazırda endüstri gereklerini karşılamak için uygulamış olduğu bu araçlardan hangileri eğitim sistemimize entegre edilebilir bir inceleyelim;
DENİZCİLİK FAKÜLTELERİ NELER YAPABİLİR?Denizcilik öğrencilerinin güncel
gelişmelerden haberdar olmaları ve mezun olduklarında yeni çıkan mev-zuata hakim olmaları oldukça büyük önem içermektedir. Bu kapsamda günceli takip ederek Deniz Ticaret Odası ile beraber geliştirilecek bir uzaktan eğitim altyapısı üzerinden tüm
denizcilik öğrencilerinin erişebileceği bir platform oluşturularak bu konuda bir ders eğitim sistemine entegre edi-lebilir. Bu platform üzerinden yayınla-nacak yeni regülasyon ve uygulamalar hakkında bilgi ve sunumlar fakülteler de ders konusu olarak işlenerek öğren-cilerin bu konuda değerlendirmeye tabi tutulması, mezun zabitlerin hazır olma durumunu çok daha iyi bir seviyeye çıkartacaktır kanısındayım.
Fakültelerimizin bir sıkıntısı da kalifiye öğretim görevlilerinin sisteme dahil edilememesi ya da elde tutu-lamamasından kaynaklanmaktadır. Hem öğretim görevlilerinin gelişimine katkıda bulunmak hem standart eğitim içeriklerinin tüm ülkede eşit şekilde uygulanmasını sağlamak adına, üniver-site öğretim görevlileri ve sektör pay-daşları tarafından oluşturulacak ders bazlı komisyonlarla standart interaktif eğitim materyalleri oluşturulabilir ve bilgisayar tabanlı bu eğitimler kuru-lacak olan merkezi bir uzaktan eğitim sistemi üzerinden, sınıf eğitimlerinde kullanılabilir. Bu eğitimlere kaynak dökümanlar eklenerek öğrencilerin daha derinlemesine bilgiye ulaşabilece-ği, öğrenme kaynağı oluşturulabilir. Bu sayede tüm fakültelerde eğitim gören öğrencilere, bilgiye erişim kolaylığı ve fırsat eşitliği sağlanmış olacaktır kanısındayım.
Denizcilik eğitimi bilindiği üzere oldukça pahalı bir eğitimdir ve labo-ratuar, simülatör ve staj zorunluluk-ları bulunmaktadır. Öte yandan VR teknolojisi sayesinde sanal bir ortamda öğrenci ya da zabitlere gerçek hayatta yaptırmakta zorlanacağınız birçok şeyi oyun içindeki yönlendirmeler saye-sinde yaptırabilirsiniz. Hatta eğitim amaçlı hazılanan yönlendirmeli eğitim modülleri sonrası öğrencilerin değer-
Ekim 2019 22
DENİZCİLİK EĞİTİMİlendirme sınavları bile, bu uygula-ma üzerinden gerçekleştirilebilir. Bu sayede okul döneminde kazan-dıkları edinimleri, direk beceriye dönüştürme fırsatı yakalanabilir, gemi üzerinde yapacakları birçok kritik operasyon ve karşılaşacak-ları acil durumlara karşı, hazırlık durumlarını arttırabilirler. Gelişen teknoloji sayesinde bu platformlar normal simülasyonlara göre çok daha uygun maliyetli ve birçok farklı durumu simüle edebilecek düzeydedir.
Yine sektör paydaşları ve öğretim görevlilerinden oluşacak bir komis-yon belirli dönemlerde toplanarak bu eğitim modüllerinde sektörde yaşanan kaza, olay ya da bulgular üzerinde çalışma yaparak güncellemeler yapa-bilir. Bu sayede sektörde üst düzeyde uygulanan kaza/olaylardan öğrenme süreci fakültelere kadar indirgenebilir. Bu kaza senaryolarının aktif öğretim mantığıyla fakültelerde işlenmesi öğrenmenin çok daha kalıcı hale getirilmesini sağlayabilir. Bu eğitim materyallerine sektörde paylaşılan kaza raporları ve resilience sistemi üzerin-den katkı sağlanabilir.
Denizcilik İngilizcesi yine üzerin-de hassasiyetle durulması gereken bir konu. Bu konuda son dönemde idare-miz önemli adımlar attı. Yurtdışındaki iş fırsatlarını değerlendirmek isteyen birçok zabitin önündeki en büyük engel maalesef İngilizce seviyeleri. Son dönemde gelişen teknoloji sayesinde uzaktan eğitim sistemleri üzerinde çalışan ses tanıma destekli platformlar oldukça etkin bir şekilde çalışmakta. Denizcilik İngilizcesi üzerine gelişti-rilecek ses tanıma sistemiyle entegre çalışacak ve SMCP üzerinden modüler bir şekilde ilerleyecek bir platforma tüm öğrenci ve zabitlerin erişimini sağ-lamak bu anlamda da bireysel olarak kendini geliştirmek isteyen denizcilere önemli bir fırsat yaratacaktır. Platform üzerindeki modüllerde görecekleri ekipmanları ve karşılaşacakları durum-larla ilgili standart kalıpları önce İn-gilizce olarak duyacakları ve ardından da seslendirecekleri oyunlaştırılmış bu sistem sayesinde, sadece kelime dağarcığı gelişmeyecek aynı zaman-da telaffuz becerisi de önemli ölçüde iyileşecektir. Sistem içerisine eklene-cek skype mülakat modülüyle, yurtdışı
firmalarla yapılan görüşmeler simüle edilerek zabitlerin bu tip görüşmelere hazır olma durumu iyileştirilebilecek-tir. Bu sistem hem öğrencilere, hem de zabitlere büyük fayda sağlayacaktır kanatindeyim. MTR olarak bu konuda halihazırda geliştirdiğimiz altyapı kısa sürede denizcilik sektörünün hizmetine girecek.
Liderlik, takım çalışması, çok kültürlü ortamlarda çalışma gibi son dönemde oldukça önem arz eden ko-nulardaki eğitimler Fakültelerde etkin bir şekilde verilmeye devam edilmeli, farklı kültürlerin tanıtılması ve bu kültürlerle nasıl iletişime geçilmesi konusundaki duyarlılığın arttırılması gerekmektedir. Halihazırda sistemimizi kullanan ve Filipinli personelle çalışan birçok firma, personeline hazırlamış olduğumuz “Filipinli Gemiadamlarıyla Nasıl Çalışılır” konulu eğitimi aldır-maktadır. Bu tip eğitimlerin Fakülte-lerde verilmeye başlanması çok faydalı olacaktır kanısındayım.
SEKTÖR NE YAPABİLİR?Yukarıda da bahsettiğim gibi üze-
rinde durduğumuz birçok konu sektör bağımsız olarak hayata geçirilememek-tedir. Sektörden bilgi akışı ve katkının sürekli olarak Fakültelere doğru akma-sı mezun olan zabitlerin sektöre daha iyi hizmet etmesini sağlayacaktır.
Kurulacak komisyonlara sektör paydaşlarının aktif katkı sağlaması büyük önem arz etmektedir. Yine yeni mevzuat, kaza/olay, bulgu, beklentile-rin ve bilgilerin okullarla, kurulacak olan bu platform üzerinden paylaşıl-ması sektör fakülte ilişkisini çok daha sistemli ve etkin bir hale getirecektir.
STAJYER PROJELERİBelki bu yazının en hassas ve
çözümü bir türlü bulunamayan konusu stajer konusu. O yüzden bu konuyu ayrı bir başlık altında incelemekte fay-
da var. Daha önce de bahsettiğim gibi uluslararası alanda faaliyet gösteren ve ağırlıkta 3. Parti kaynaklardan gemiadamı istih-dam eden birçok firma bu süreci yürüttükleri stajer projeleriyle götürmektedir.
Okula giriş öncesi ya da uzun staj öncesi mülakatla programa dahil edilen adayla şirket arasında bir sözleşme imzalanarak, okul
dönemi boyunca öğrenciye destek olu-nuyor ve devamında stajını şirket gemi-lerinde yapması sağlanıyor. Bu süreçte şirket stajer iletişimi, enspektörlerin vereceği eğitimler, stajerin şirket semi-nerlerine katılımı ya da ofiste çalışması ile pekiştirilerek kurum aidiyet duygu-su geliştiriliyor. Mezun olduktan sonra ise piyasa rakamları üzerinden firmada belirli bir süre hizmet vermesi bekle-niyor. Zabit dilerse makul seviyedeki tazminatını ödeyerek farklı bir firmaya geçebiliyor.
Gemi işletme firmalarının bu sis-teme geçişi tabiki stajer konusundaki problemi tek başına çözmeye yeterli değildir. Mevcut zabit arzı, talebin oldukça üstündedir. Dolayısıyla bu yöntemle stajer alımı yapacak yabancı firmaların veya IMEC tarzı oluşum-ların ülkemize davet edilerek stajer almaları teşvik edilmelidir.
Bir diğer konu da kısa stajlar çıkmazıdır. Sürenin kısıtlı olması ve maliyetler sebebiyle kısa staj bulma konusunda büyük sıkıntı yaşayan öğrenciler çoğu zaman okullarını uzat-maktadır. Bu sorun Filipinler gibi ülke-lerde 1 yıllık staj döneminin bir araya toplanmasıyla aşılmıştır. Bu konudaki farklı bir yaklaşımda staj dönemlerinin 6 aylık iki ayrı dönem şeklinde tüm yıla yayılması şeklindedir. İlk 6 aylık stajın mümkün olduğunca erken olması deniz hayatına devam etmekte kararsız olanlar için bir test niteliğinde olacak ve kaynakların daha verimli kullanıl-masını sağlayacaktır. Akademik takvi-min bu şekilde revize edilmesi halinde birçok öğrenci ve armatör planlama konusunda sıkıntı yaşamayacak, staj dönemleri çok daha verimli geçecektir kanısındayım.
*MTR Firması Yönetim Kurulu Başkanı
23 İMEAK DTO İzmir Şubesi
YAT KAPTANLIĞI EĞİTİMİ
Dr. Öğretim Üyesi Oğuz Atik*
YAT KAPTANLIĞI EĞİTİMLERİ
Deniz turizmi, Türkiye’de turizm faaliyetleri içerisinde önemli bir paya sahiptir. Sahip olduğumuz sahil şeridi ve eşsiz güzellikteki koylar yerli ve yabancı birçok turistin ilgisini çekmektedir. Deniz turizminin en önemli bileşenlerinden birisi olan yat işletmeciliği, Türkiye kıyılarında mürettebatlı ve mürettebatsız yat kiralama ve günübirlik gezi tekneciliği olarak gerçekleş-mektedir. Mürettebatlı yat kiralama Türkiye kıyılarıyla özdeşleşmiş olan “mavi yolculuk” adıyla da bilinmektedir ve gece konaklamalı olmak üzere sıklıkla haftalık turlar şeklinde yapılmaktadır. Genel olarak ahşap guletlerle yapılmakta olan mavi yolculuk kendi içinde kabin kiralama veya teknenin tamamının kiralanması şeklinde yapılmaktadır. Müret-tebatsız yat kiralamada teknenin kaptanlı-ğını tekneyi kiralayan kişi yapmaktadır ve kaptanlık yapacak kişinin amatör denizci eh-liyetine sahip olması yeterlidir. Sıklıkla fiber yelkenlilerle haftalık sözleşmeler çerçevesin-de gerçekleştirilen mürettebatsız yat kirala-maya ağırlıklı olarak yabancı turistler talep göstermektedir. Mürettebatlı ve mürettebatsız yat kiralama ticari teknelerle yapılmakta-dır. Günübirlik gezi tekneciliği ise “gezi tenezzüh” tekneleriyle gerçekleştirilmektedir. Günübirlik gezi teknesi işletmeciliği, belirli bir noktadan hareket ederek liman seferi bölgeleri içerisinde önceden belirlenmiş bir rotada ve aynı gün içerisinde yolcusuyla günlük turunu tamamlayan, eğlence, sosyal veya kültürel aktiviteler içeren denizde gezi faaliyetleridir.
Ülkemiz, denizcilik geçmişi ve mevcut filosu, sahip olduğu kıyıların doğal güzelliği ve korunaklı konaklamaya uygun koyları, uğrak limanlarda tarihi değerleri ve gezilecek yerleri, uygun iklim şartları ve su kalitesi nedeniyle yat işletmeciliğine son derece
uygundur. Ayrıca, ülkede turizmin gelişiyor olması, ülkenin turistik ve tarihi değeri, deniz turizmine ilginin artması, tüketicinin sosyal medyada deniz temalı paylaşım talep etmesi sektörün geleceği için önemli fırsat-lardır. Sektörün zayıf yönleri, kalifiye çalışan bulma sıkıntısı, deniz suyu kalitesinin kirlilik nedeniyle giderek kötüleşmesi, bilimsel yönetim uygulanmaması olarak gösterile-bilir. Ayrıca, koyların bakım-tutumundaki yetersizlikler, mülteci hareketleri, karayolu ulaşımı olan koyların kalabalıklaşması, Doğu Akdeniz’de yaşanan siyasi istikrarsızlıklar ve olaylar ülkede yat işletmeciliğinin önündeki tehditler olarak önlem alınması gereken konulardır.
HEDEF DENİZE MERAKLI HERKESYat işletmeciliği sektöründe denizde
görev yapan personelin nitelikleri ulus-lararası sözleşmeler ve yönetmeliklerle belirlenmiştir. Buna göre personelin yeterlilik belgelerine göre gerekli eğitimleri almış ve ilgili sınavlardan başarıyla geçmiş olması beklenmektedir. Teknelerde çalışmakta olan personelin bulundurmakta zorunlu olduğu belgeler ile yeterliliklerine dair bilgiler başta Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) stan-dartlarına uygun olmak üzere Gemiadamları Yönetmeliği’ne ve Gemilerin Gemiadamları ile Donatılmasına İlişkin Yönerge’ye göre düzenlenmiştir. Deniz turizmi sektöründe, yat işletmeciliği kapsamında teknelerde kaptanlık yapabilmek için gerekli olan “yat kaptanlığı” eğitimleri Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndan onaylı eğitim kurumları tarafından verilmektedir.
Denizcilik İşletmeleri Yönetimi, Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği, Gemi Ma-kineleri İşletme Mühendisliği ve Lojistik Yö-
netimi bölümlerinin yanında farklı alanlarda yüksek lisans ve doktora programlarına sahip olan Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi yıllardır çok çeşitli mesleki eğitim programları ile denizcilik sektörüne katkı sağlamaktadır. Deniz turizmi yüksek lisans ve uzaktan öğretim tezsiz yüksek lisans prog-ramları ve iki yılda bir düzenlediği ulusal de-niz turizmi sempozyumları ile DEÜ Denizci-lik Fakültesi deniz turizmi alanında aktif bir fakültedir. DEÜ Denizcilik Fakültesi, 2006 yılında başladığı yat kaptanlığı eğitimlerine 499 gross ton ehliyet için yılda iki dönem, 149 gross ton ve limitsiz ehliyetler için talebe bağlı olmak üzere aralıksız olarak devam etmektedir. Fakültede, 149 gross ton, 499 gross ton ve limitsiz yeterlikler için gerekli olan yat kaptanlığı eğitimleri gündüz ve ak-şam ders seçenekleri ve 28 günden başlayan eğitim sürelerinde verilmektedir. Yat Kaptan-lığı eğitimi, meslek edinmek isteyen gençleri, tekne sahibi olan veya olmayı planlayanları, yat kaptanlığı mesleğini akademik temelleri ile derinlemesine öğrenmek isteyen deniz-cileri, yatçılık sektöründe çalışmak ve deniz turizminde kariyer yapmayı planlayanları, hobi olarak denizle ve tekneyle ilgilenenleri, kısaca denize ve denizciliğe meraklı herkesi hedeflemektedir. DEÜ Denizcilik Fakültesi öğretim elemanları tarafından verilen ve bir yat kaptanının meslek hayatı boyunca ihtiyaç duyabileceği kuramsal ve pratik bilgi düşü-nülerek hazırlanan eğitimler, çeşitli simülas-yon sistemleri, denizcilik laboratuvarları ve uygulamalı olarak denizde gerçekleştirilen dersleri içermektedir. Fakülte 2006 yılından bugüne çok sayıda nitelikli yat kaptanını deniz turizmi sektörüne kazandırmıştır.
*Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi
“DEÜ Denizcilik Fakültesi, 2006 yılında başladığı yat kaptanlığı eğitimlerine 499 gross ton ehliyet için yılda iki dönem, 149 gross ton ve limitsiz ehliyetler için talebe bağlı olmak üzere aralıksız olarak devam etmektedir”.
Ekim 2019 24
DENİZCİLİK EĞİTİMİ
Orçun Erbayraktar*
DENİZCİLİK EĞİTİMİ ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER
Ulaştırma modlarına genel olarak bakıldığında yeryüzündeki toplam yük taşımacılığının yaklaşık ola-
rak yüzde 89’u deniz yolu ile yapılmakla birlikte UNCTAD (Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü) raporla-rından derlenen bilgiye göre 2018-2023 arasında deniz yolu taşımacılığında hacim bazında yıllık ortalama yüzde 3,8 büyüme beklenmektedir.
Deniz taşımacılığının bu büyümeye açık yapısı, başta gemi işletmeciliği olmak üzere deniz taşımacılığının ana ve alt hiz-met kollarındaki kapasitenin arttırılmasını gerektirmekle beraber altyapı-üstyapı ge-reksinimini canlı tutmakta ve tabii olarak da yetişmiş insan gücü ihtiyacını sürekli kılmaktadır. Her ne kadar insansız gemiler üzerine yapılan bilimsel çalışmalar hız ka-zanmış olsa da, sonsuz bir mücadele alanı olan denizlerde insan beyninin pratikliğin-den öte bir gücün gemilerin etkin bir sefer çıkarmasını sağlayamayacağı açıktır. Ya-pay zeka algoritmalarının denizlerin tüm özelliklerini modellemesi, bunun yanında iklimin deniz üzerinde meydana getirdiği değişiklikleri ve geminin buna vereceği tepkileri tahminlemesi imkansız olmasa bile yıllar alacak bir süreçtir. Kaldı ki birçok bilimsel çalışma, bu modelleme yapılsa dahi gemi seyri için insan gücünün ve pratikliğinin vazgeçilmez olduğu sonucuna varmaktadır. Bu çıkarımlardan hareketle söylenebilecek olan şudur ki, yetişmiş, eğitimli denizcilere ihtiyaç hiç bitmeyecektir. Yeryüzündeki kaynakların yer değiştirme ihtiyacı oldukça denizcili-ğin insan kaynağı ihtiyacı hep olacaktır.
Bugün dünyada denizcilik eğitimi ve-ren yüzlerce enstitü, akademi, üniversite, fakülte, yüksekokul ve lise bulunmaktadır. Bu kurumlar, denizcilik endüstrisinin
farklı alt kollarına farklı seviyelerde işgü-cü yetiştirmekte ve bu işgücünün uluslara-rası dolaşıma girmesi için farklı denetim kuruluşlarınca denetlenmektedirler. Dün-yada olduğu gibi Türkiye’de de denizcilik eğitimi Osmanlı dönemine uzanan tarihi ile köklü bir geçmişe sahiptir. Türkiye’de, köklerini Osmanlı’dan alan İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakül-tesi’nden, Cumhuriyet tarihinde açılan ve adında denizcilik geçen ilk okul olan Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz İşletmeci-liği ve Yönetimi Yüksekokulu (Bugünkü Denizcilik Fakültesi)’na kadar uzanan ve sayıları 20’ye yakın ve yıllık kontenjanı 1700’leri bulan yelpazede bir zabitan sını-fı ve deniz işletmecisi yetiştiren fakülte ve yüksekokul bulunmaktadır. Bunun yanın-da bugün yaklaşık 3 bin kontenjan ile 30 farklı meslek yüksekokulunda denizciliğe ara eleman yetiştirilmekte ve Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı yaklaşık 50 lisede denizcilik eğitimine nitelikli iş gücü takviyesi yapılmaktadır. Bu denli büyük bir kapasite ile denizcilik endüstrisine kat-kı sunan Türk Eğitim camiası, ulusal ve uluslararası yetki sahibi birçok kurum ve kuruluş tarafından denetlenmekte ve çağın gerektirdiği eğitim kalitesine koşut imkan-lar sağlamaya gayret göstermektedir.
SEKTÖRLE BAĞLAR KUVVETLENMELİBu çerçevede sözü edilen eğitim
kurumlarının mezunları ile olan ilişkileri, sektörle olan bağlarının kuvvetlenmesi açısından oldukça önem arz etmektedir. Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Mezunları Derneği (DEFME-D)’in Yönetim Kurulu Başkanı olarak Fakültemizin mezunları ile olan bağını güçlendirip sektörel ve mesleki farkında-
lığı arttırmaya yönelik adımlar attığımızı belirtmek isterim. Denizcilik, eğitim süre-cinin mezuniyet ile bitmediği bir meslek ve bir yaşam biçimidir. Bu bağlamda, bir denizcilik okulunun mezunlar derneği olarak DEFMED’e büyük sorumluluk düşmektedir. Üzerine düşen sorumluluğu layıkıyla yapmaya çalışan bir oluşum olan Derneğimiz tıpkı diğer mezun dernekleri gibi sivil toplumun gücüne inanmakta ve birlikte hareket etmenin beraberinde ge-tirdiği sinerji ile misyonunu ve vizyonunu gerçekleştirme yolunda emin adımlarla ilerlemektedir.
Denizcilik, standartlar mesleğidir. Bu mesleğin eğitiminin olmazsa olmazı bir ve birlikte hareket etmektir. Denizcilik eğitim kurumlarının standartları nasıl tek bir merkezden ve belli standartlarda denetleniyorsa, bu eğitim kurumlarının çıktıları olan mezunları da sektörün ihtiyaçlarına cevap verecek standartlara sahip donanımlara haiz olmalıdır. Öz disiplini yüksek, deniz örf adet gelenek ve göreneklerine bağlı, bilgi beceri ve pratik deneyim bağlamında yeterli bir mezun milyon liraları aşan bir yatırımdan daha fazla katma değer sağlayabilir. Denizcilik camiasının tüm paydaşlarının bu bilinçle hareket etmesi, mesleğin yaşam boyu öğrenme niteliğine uygun düşmektedir. Bu vesileyle, denizcilik eğitiminin her seviyedeki güzide kurumunda çalışan değerli eğitim emekçilerine ve bizlere bu vizyonu kazandıran değerli denizci bü-yüklerimize ve hocalarımıza saygılarımızı sunuyor, DEFMED adına önlerinde saygı ve minnetle eğiliyorum.
*Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Mezunları Derneği Başkanı
“Her ne kadar insansız gemiler üzerine yapılan bilimsel çalışmalar hız kazanmış olsa da, yetişmiş, eğitimli denizcilere ihtiyaç hiç bitmeyecektir. Yeryüzündeki kaynakların yer değiştirme ihtiyacı oldukça denizciliğin
insan kaynağı ihtiyacı hep olacaktır”.
25 İMEAK DTO İzmir Şubesi
DENİZCİLİK TARİHİ
Ali Bozoğlu
ANKARA-SAMSUN-İSKENDERUN FERİBOTLARI
Benim çocukluk ve gençlik yıllarımda İstanbul’da İETT Genel Müdürlüğü’nün
elinde Skoda marka otobüsler vardı. Büyüklerim bu otobüslere “Şeftali” derlerdi. Bir şeftaliye bakardım bir de otobüse. Hiç de şeftaliye benzer bir halleri yoktu, neden “Şeftali” diyorlardı? Anlamıyordum. Nedenini sorduğum zaman, “Bu otobüsler alındığı zaman bedeli tutarında Çekoslovakya’ya şeftali verilmişti. Adı da bu nedenle “Şeftali” olarak kalmış yanıtını aldım.
Ticarette bunun adı barter, takas ya da ‘değiş-tokuş’ olarak tanımlanabilmektedir. Para olmaksızın yapılan barter ticaret sistemi, bilinen birebir karşılıklı takas işlemlerinden farklı gelişmiş bir sistemdir. Bir işletmenin satın aldığı mal ya da hizmetin bedelini kendi ürettiği ya da sahibi olduğu mal ya da hizmet ile ödendiği bir finans ve ticaret sistemidir. Türkiye bu sistemle o zamanki Doğu Bloku ülkeleri ile yaptığı anlaşmalarla ülkede pek çok tesis yaptırmıştır. Bunlar arasında İzmir Aliağa Rafinerisi, Seydişehir Alüminyum Tesisleri ve İskenderun Demir Çelik Tesisleri’ni sayabiliriz. Bu tesisler limon, portakal, mandalina, domates gibi tarım ürünleri karşılığında Rusya’ya yaptırılmıştır.
Buna benzer bir anlaşma da Türkiye ve Polonya arasında imzalanmıştır. Biz Polonya’ya başta narenciye, domates olmak üzere tarım ürünleri verirken, buna karşılığında da Türkiye’nin ihtiyacı olan Polonya’da üretilen sanayi ürünleri alınmıştır. 1982 yılında Türkiye ile Polonya arasındaki ticaret anlaşması incelendiğinde, Polonya’nın Türkiye’ye 65 milyon dolar borcu olduğu görülmüştür. Bu borç, yapılan ikili anlaşma çerçevesinde nakit ödenmeyeceğinden Polonya hükümeti bu borca karşılık bir tanesi kısa bir süre içerisinde teslim edilmek üzere üç adet feribot vermeyi teklif etmiştir. Bu teklif
de Türk hükümeti tarafından da kabul edilmiş, bir anlaşma imzalanmıştır. Anlaşmanın imzalanmasından sonra Denizcilik Bankası T.A.O Yönetim Kurulu bu üç feribota, Denizyolları İşletmesi’ne ait olup 1980 yılların başlarında Aliağa’da sökülen Ankara, Samsun ve İskenderun vapurlarının isimlerinin verilmesine karar vermişlerdir. Bu uygulama kurumun bir geleneği idi. Birkaç istisna hariç yeni alınan bir gemiye en son hurdaya giden geminin ismi verilirdi.
İlk feribot kısa bir süre içerisinde inşa edilip Türkiye’ye teslim edildi. M/F Ankara adını alan bu feribot,
Polonya’nın Türkiye’ye olan 65 milyon dolarlık borcu karşılığında üç adet feribot inşa ettirilmesi için anlaşmaya varıldı. Ankara, Samsun ve İskenderun adı verilen feribotlar, 1980’li yılların ortalarından itibaren hem yurtdışı hem yurtiçi seferler yapmaya başladı. Ancak Yugoslavya’da iç savaşın bitmesi ve havayolu taşımacılığının
zaman ve fiyat üstünlüğü, feribot taşımacılığının sonunu getirdi.
Ekim 2019 26
DENİZCİLİK TARİHİKaptan Kaptan Lemi Turhan tarafından teslim alındı. Feribotta II.Kaptan Berhan Çakır, III. Kaptan Mukadder Sevinçhan, Baş Mühendis Yüksel Koçabaş, II. Mühendis Yusuf Çakır görevli olarak bulunmaktaydı. Feribot, 1983 yılının Haziran ayında İstanbul’a getirildi. 5-10 gün içerisinde de İzmir - Ancona arasında sefer yapmaya başladı. Anlaşma çerçevesinde ikinci feribotun inşasında Türk mühendis ve teknisyenler de görev aldılar. M/F Samsun adı verilen bu feribot, Kaptan Naci Somay, II.Kaptan Oğuz Tosuner tarafından 1985 yılı Haziran ayında teslim alınıp İzmir’e getirildi. Gelir gelmez de İzmir-Ancona seferlerine başladı. Üçüncü feribot ise Türkiye’de inşa edildi. Bu feribotun iğneden ipliğe kadar tüm malzemeleri Polonya hükümeti tarafından karşılandı. Bu feribotun inşasında da Polonyalı mühendis ve teknisyenler görev yaptı. M/F İskenderun adı verilen bu gemi, 5 Ağustos 1991 tarihinde zamanın Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın da katıldığı bir törenle Kaptan Tuna Bekoğlu tarafından teslim alındı. Feribotta II.Kaptan Aslan Dede, Baş Mühendis olarak Hikmet Çelik, II.Mühendis olarak da Yavuz Kap bulunuyordu.
Bu üç feribotun tam boyu: 127,59 m, genişlik: 19,41 m Draft . 5,42 m 10532,43 Grostonluk, 3165,7 Netton ve 1790 DWT’luktu. PIC kontrollü çift pervanesi vardı. Servis hızı 16 mildi. Feribotlarda 4200 BHP
gücünde dört adet 4 zamanlı SULZER ZL/40/48 6 sıra silindirli ana makine mevcuttu. Ayrıca üç adet SULZER 6AL25/30 6 silindirli dizel jeneratörleri bulunmaktaydı. Feribotlarda 132 yolcu kapasiteli iki adet pulman salonu bulunmaktaydı. İki adet lüks kamara, 68 adet A/4 kamara, 4 adet A/2 kamara,7 adet 36 adet B/4 kamara 7 adet B/2 kamara, 4 adet C/4 kamara bulunmaktaydı. Bu kamaralarda duş ve WC toplam 458 yatak yer alıyordu. TV ve buzdolabı sadece lüks kamaralarda vardı. Gemide kamaralar ve yemek salonları ile bar ve kafeteryada klima mevcuttu. Feribotların baş tarafında 324 kişilik restoran, kıç tarafında ise 196 kişilik ayrı bir restoran vardı. Bunların haricinde 50 kişilik cafe bar, 65 kişilik Türk bar, yine geminin kıç tarafında 171 kişilik gece kulübü
bulunmaktaydı. Geminin kıç üstünde yolcuların istifade edebileceği yüzme havuzu ve havuz barı güneşlenme şezlongları vardı.
Önce Ankara Feribotu, sonra Samsun Feribotu, mayıs ayından eylül sonuna kadar İzmir-Ancona ve İzmir- Venedik seferleri yaparlardı. Kış aylarında ise İstanbul-İzmir, İzmir-İstanbul-Samsun-Trabzon hattında çalışırlardı. Nadir de olsa Mersin-Magosa hattında çalışırlardı. Yugoslavya’nın dağılma sürecinde meydana gelen savaşlar nedeniyle Avrupa’da çalışan yurttaşlarımızın özellikle yaz aylarında Türkiye’ye karayoluyla dönüşlerinde sıkıntı yaşanmaşa başlandı. Karayoluyla Türkiye’ye dönemedikleri için feribotlar ile dönmeye başladılar. Türkiye’ye dönüşlerinde M/F Samsun,
27 İMEAK DTO İzmir Şubesi
DENİZCİLİK TARİHİM/F İskenderun ve M/F Ankara birlikte yurttaşlarımızın ülkemize gelmelerinde ve tekrar dönmelerinde önemli rol oynamıştır. Gerek Venedik’ten gerekse Brindisi’den feribotlara binen yurttaşlarımız feribotlara ayak basar basmaz feribotta görevli kaptanından yağcısına, kamarotuna kadar tüm görevli Deniz Yolları İşletmesi’nin personelinin güler yüzlü davranışı ve sıcak ilgisi sonucu feribotlarla ülkelerine gelmelerinin mutluluğunu, tatillerinin bitiminde ise çalıştıkları ülkelere dönerken de ülkelerinden ayrılmanın hüznünü yaşamışlardı.
Bu döneme ait feribotlarda taşınan yolcu ve araç sayısı aşağıdaki tabloda belirtilmiştir. Tablodan da anlaşılacağı üzere başlarda yoğun yolcu talebi ile karşılanırken, ilerleyen yıllarda taşınan yolcu ve araç sayısında çok önemli düşüşler görülmektedir. Bunun nedenleri arasında Yugoslavya’nın parçalanması sonucu yeni devletlerin ortaya çıkması ve süregelen savaşın bitmesi ile karayolunun güvenli hale gelmesi vardır. Bu düşüşün en büyük etkenlerinden birisi ise ülkemizde de olduğu gibi uçak fiyatlarının çok ucuzlamış olmasıdır. Gurbetçiler binlerce kilometre araç kullanıp günlerce yolculuk yapmak yerine, üç beş saat harcayıp benzin parasından daha az para vererek havayoluyla istedikleri yere ulaşmaktaydı.
Bu feribotlardan M/F İskenderun 2001 Ağustos ayında, Deniz Kuvvetleri
Komutanlığı’na verildi. Ankara 2.5 milyon dolar ve Samsun 3 milyon 350 bin dolar karşılığında Deniz Ticaret Odası ve TÜRSAB adlı kuruluşun ortak olduğu Deniz Cruise & Ferry Lines firmasına satıldı. Bu firma günümüzde faaliyet göstermemekte, gemiler Piri Reis Üniversitesi’nin eğitim gemisi olarak hizmet vermektedir.
Yaşadığımız şu günlerde başta İstanbul olmak üzere muhtelif şehirlerde depremler olmakta, bilimadamları bunun gelecek olan büyük depremin habercisi olduğunu söylemektedirler. 1999 Marmara depremi sonunda Türkiye Denizcilik İşletmeleri filosunda bulunan TDİ Karadeniz, Mavi Marmara ve Avşa vapurları deprem bölgesine
gönderilerek evsiz yurtsuz yüzlerce insanımıza ev sahipliği yapmış, burada pişen yemeklerle karınlarını doyurmuşlardı. Olası bir deprem neticesinde halkımıza böyle bir imkan sunacak gemimiz maalesef bulunmamaktadır. O zaman çok konuşulan yüzer hastane gemisi ise sadece lafta kalmıştır.
Bugün Karadeniz, Ege ve Akdeniz’e sefer yapan gemilerimiz yok. Keşke denizciliğimize layık olduğu önem verilse de, yolcu gemilerimizle yaz - kış limanlarımız arasında binlerce, on binlerce yolcuyu taşıyabilsek... Kruvaziyer seferler yaparak yabancı firmalarla rekabet edebilsek... Gerçekten Akdeniz de, Karadeniz de, Ege de ay-yıldızlı bayrağımıza hasret!
Ekim 2019 28
DENİZCİLİK TARİHİYIL HATTI GEMİ ADI SEFER ADETİ YOLCU OTO KAMYON TIR YÜK
1995 ÇEŞME VENEDİK İSKERDERUN 15 9.016 3.317 1 1 1
1995 ANTALYA/MARMARİS /VENEDİK SAMSUN 18 9.511 3.808 -0 1 1
1995 İZMİR-VENEDİK SAMSUN 9 3.533 2.103 8 3 1
1995 İZMİR-VENEDİK ANKARA 34 19.194 8.592 18 28 95
TOPLAM 76 41.254 17.820 27 33 98
1996 ÇEŞME BİRİNDİSİ İSKERDERUN 28 22.453 6.695 10 1 0
1996 ANTALYA/MARMARİS /VENEDİK SAMSUN 17 8.997 3.937 10 1 0
1996 İZMİR-VENEDİK SAMSUN 17 13.366 5.616 25 1 0
1996 İZMİR-VENEDİK ANKARA 16 5.898 3.359 8 14 0
1996 İZMİR-VENEDİK İSKENDERUN 9 3.658 2.222 13 1 0
TOPLAM 87 54.372 21.829 66 18 0
1997 ÇEŞME BİRİNDİSİ İSKERDERUN 30 19.678 6.112 6 0 0
1997 ANTALYA/MARMARİS /VENEDİK SAMSUN 18 6.445 3.064 1 2 0
1997 İZMİR-VENEDİK SAMSUN 5 1.503 974 11 5 16
1997 İZMİR-VENEDİK ANKARA 35 16.402 9.502 40 10 0
1997 İZMİR-VENEDİK İSKENDERUN 2 372 2.490 0 0 0
TOPLAM 90 44.400 22.142 58 17 16
1998 ÇEŞME BİRİNDİSİ İSKERDERUN 25 16.442 4.833 1 0 0
1998 ÇEŞME BİRİNDİSİ SAMSUN 25 17.780 5.214 0 1 0
1998 İZMİR-VENEDİK İSKERDERUN 17 6.503 3.617 25 30 0
1998 İZMİR-VENEDİK ANKARA 26 16.416 7.704 44 5 0
TOPLAM 93 57.141 21.368 70 36 0
1999 ÇEŞME BİRİNDİSİ İSKERDERUN 35 25.299 8.780 1 1 0
1999 ÇEŞME BİRİNDİSİ ANKARA 34 22.897 6.729 2 6 0
1999 İZMİR-VENEDİK İSKERDERUN 8 3.545 2.196 1 1 0
1999 İZMİR-VENEDİK SAMSUN 33 18.486 8.730 27 1 0
1999 İZMİR-VENEDİK ANKARA 3 533 292 5 0 0
TOPLAM 113 70.760 26.727 36 9 0
2000 İZMİR-VENEDİK 42 21.745 11.317 0 0 0
2000 ÇEŞME -BİRİNDİSİ 65 34.482 10.619 0 0 0
107 56.227 21.936 0 0 0
2001 İZMİR-VENEDİK 37 11.784 6.287 18 0 0
2001 ÇEŞME -BİRİNDİSİ 33 17.288 4.884 0 1 0
70 29.072 11.171 18 1 0
2002 İZMİR-VENEDİK ANKARA 29 15.794 5.436 10 0 0
2002 ÇEŞME -BİRİNDİSİ SAMSUN 32 18.475 5.470 0 0 0
61 34.269 10.906 10 0 0
2003 İZMİR-VENEDİK 0 0 0 0 0 0
2003 ÇEŞME -BİRİNDİSİ SAMSUN 30 16.478 4.907 0 0 0
30 16.478 4.907 0 0 0
2004 İZMİR-VENEDİK ANKARA 8 1.887 917 0 0 0
2004 ÇEŞME -BİRİNDİSİ SAMSUN 29 18.392 4.913 0 0 0
37 20.279 5.830 0 0 0
29 İMEAK DTO İzmir Şubesi
DENİZCİLİK TARİHİ
ARKAS DENİZ TARİHİ MERKEZİ
Üç kattan oluşan Arkas Deniz Tarihi Merkezi, Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas’ın 30 yılı aşkın süredir büyük bir titizlikle bir araya getirdiği tabloları ve gemi antikalarından oluşan geniş koleksiyonuna
ev sahipliği yapıyor.
İzmir Bornova’da bulunan Arkas Deniz Tarihi Merkezi, geçmişi 1800’lere kadar uzanan bina-
sında, denizcilik mirasının yüzlerce yıllık tanıklarını somutlaştırarak hem denizcilik tarihine ışık tutmak hem de sektördeki gelişimi göstermek amacıyla 2012 senesinde açılmıştır. Arkas Deniz Tarihi Merkezi, Arkas Holding Yöne-tim Kurulu Başkanı Lucien Arkas’ın 30 yılı aşkın süredir büyük bir titizlikle bir araya getirdiği tabloları ve gemi antika-larından oluşan geniş koleksiyonuna ev sahipliği yapmaktadır.
M.Ö. 3000 yılından günümüze uza-nan denizcilik tarihi sürecini yaşatan Arkas Deniz Tarihi Merkezi, Metin Gürkan, Engin Alsan, Ergin Bürge, Bedri Selay, Azmi Beydeş, Coşkun Güreli, Alpay Türkekul, Nezih Bekat ve Okyay Yaylacıkoral gibi usta ellerde şekillenen 151 gemi maketi, 121 parça gemi antikası ve 112 adet deniz temalı resim ile tüm ziyaretçileri adeta bir zaman yolculuğuna çıkarmaktadır.
TÜRK GEMİ MAKETLERİ VE KAŞİF GEMİLERÜç kattan oluşan Arkas Deniz Tari-
hi Merkezi’nin giriş katında ziyaretçi-leri dolaplı pusulası ile dev bir dümen takımı karşılıyor. Aynı katta Bandırma Vapuru, Savarona Yatı gibi Türk gemi maketlerinin yanı sıra Kristof Ko-lomb’un kaşif gemilerini de görmek mümkün.
Binanın ikinci katında, 17. yüzyıl-dan 20. yüzyıla kadar uzanan dönemi kapsayan gemi maketleri ise denizci-liğin tarihsel gelişimini gözler önüne seriyor. Aynı katta, 1805 yılında İngiliz donanması ile Fransız ve İspanyol donanmaları arasında, İspanya’nın güneyindeki Trafalgar burnunda gerçekleşen, dünyanın en önemli
deniz savaşlarından biri olan Trafalgar Muhaberesi’nin, HMS SANTISIMA TRINIDAD, HMS EURYALUS, HMS NEPTUNE ve HMS LEVIATHAN efsanevi gemi maketleri ile aslına uygun şekilde canlandırılan diorama-sı yer alıyor. Tüm salonlardaki gemi maketlerine ünlü Türk ve yabancı deniz temasını işleyen ressamların tabloları da eşlik ediyor.
Binanın zemin katındaki gemi antikaları bölümünde ise, ziyaretçiler denizcilik tarihinde yer almış farklı deniz ulaşım araçlarını, ölçü sistemleri-ni ve gemi aletlerini yakından inceleme fırsatı buluyorlar.
TARİH SAYFALARINDA YER ALAN GEMİLERArkas Deniz Tarihi Merkezi’nde,
ziyaretçileri selamlayan her geminin bir hikayesi var. 1862 Amerika iç savaşın-da Lincoln Muhabere gemisi olarak kullanılan nehir gemisi RIVER QU-EEN, Çanakkale harekatının kaderini değiştiren ve “dünyanın en ünlü mayın gemisi” unvanını kazanan NUSRET,
Atatürk’ü Samsun’a taşıyan BANDIR-MA, İkinci Dünya Savaşı sırasında Hawaii’deki Amerikan Pasifik filo-sunda yer alan ve Japonlar tarafından bombalanmayan tek gemi olan ANKA-RA, Jules Verne’nin “Denizler Altında Yirmi Bin Fersah” eserinde yer alan, hayal ürünü denizaltı NAUTILUS, ilk seferlerinde denizlere gömülen WASA ve TITANIC, Amerika kıtasının keşfin-de kullanılan SANTA MARIA – NİNA – PİNTA karavelleri ve 20. yüzyıl başındaki mübadelede yüzlerce yolcu-yu taşıyan ve Bedri Rahmi Eyüboğlu, Rıfat Ilgaz gibi pek çok ünlü yazarlara esin kaynağı olan GÜLCEMAL ve Os-manlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’na girme sebeplerinden biri olan YAVUZ - MİDİLLİ gemileri dikkat çeken parçalar arasında yer alıyor.
Arkas Deniz Tarihi Merkezi; *Salı, *Perşembe ve Cumartesi günleri
ücretsiz olarak ziyaret edilebilir. Adres: 80 Sokak No:28 Bornova İzmir
*Rehberli turlara katılmak için telefon: 0 232 342 10 11
Ekim 2019 30
DENİZ VE ÇEVRE
KÜRESEL DENİZCİLİKTE YEŞİL DEVRİM
Denizcilik endüstrisi yakın gelecekte bir dizi çevre boyutlu yeni gelişme ile karşı
karşıya bulunuyor. Bu gelişmelerden en yakıcısı Uluslarası Denizcilik Örgütü’nün (IMO) 1 Ocak 2020 tarihinde resmi olarak yürürlüğe girecek ticari gemilede kullanılan deniz yakıtlarının sülfür içeriğinin düşürülmesi olarak görünüyor. Bu uygulama sonucu yaklaşık olarak 60 bin geminin düşük sülfürlü yakıta geçmesi öngörülüyor.
Diğer bir gelişme ise 65 ülkeyi kapsaması beklenen Çin’in Tek Kuşak Tek Yol Projesi’nin çevreye zararını azaltmaya yönelik çabalar oluşturuyor. Uzakdoğu’yu Avrupa’ya en kısa deniz ve kara yoluyla bağlamayı planlayan projeye karbonsuzlaştırma boyutunun eklenmesi hedefleniyor.
Gemicilik sektörünün daha kısa yollarla daha süratli ve daha az maliyetli bir denizyolu taşımacılığı hayali, yakın zamanda Kuzey Denizi’nde yeni ticari rotaları gündeme getirdi. Bunu bir devrim olarak nitelendirenler olduğu gibi iklim ve çevre kaygısıyla bu projeye karşı çıkanlar ortaya çıktı. Nitekim Fransız hükümetinin bu rotaya karşı çıkması, sektörde yeni bir tartışmanın kıvılcımını yaktı.
SÜLFÜR DEVRİMİUluslararası Denizcilik
Örgütü’nün 1 Ocak 2020 tarihinde resmi olarak yürürlüğe girecek olan yasal düzenlemesi ile dünya çapında ticari gemilerde kullanılan deniz
yakıtlarının sülfür içeriğinin yüzde 0.50 m/m’nin altına indirilmesi veya alternatif bir azaltma teknoloisinin kullanılması gerekiyor.
Birleşmiş Milletler’e göre her yıl okyanuslarda 10.7 milyar ton kargo taşınıyor. Gemicilik endüstrisinin global karbon emisyonuna yüzde 2-3 oranında etkide bulunduğu hesap ediliyor. Bunun dünyanın en büyük beş yüksek salınım yapan ülkesinden daha fazla olduğu, global denizcilik endüstrisinin dekarbonizasyona ihtiyacı olduğu belirtiliyor. Uluslararası Denizcilik Örgütü üyeleri, 2025’e kadar gemi yakıtı verimliliğini yüzde 30’e çıkarmayı ve 2008 seviyelerine göre sera gazı salınımlarını 2050’ye kadar yüzde 50 azaltmayı kararlaştırdı. Bu uygulamanın 60 bine yakın gemiyi kapsayacağı ve düşük sülfürlü yeni yakıt maliyetinin 50 milyar doları bulacağı hesap ediliyor. Gemi sahipleri başta olmak üzere sektörde uygulamanın yürürlüğe giriş zamanı ve sektöre ek maliyetleri üzerinde kafa karışıklığı olsa da düzenlemenin ertelenmesi yönünde herhangi bir beklenti bulunmuyor.
Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün büyük kuralı olan sülfür emisyon oranının düşürülmesi planı gemi endüstrisini yeşil gemi yapımına doğru sürüklüyor. Yürürlüğe girecek kurallar nedeniyle yeşil gemi endüstrisi için büyük yatırıma ihtiyaç duyuluyor. Bugün farklı Avrupa bankaları yeşil gemi düşüncesini verdikleri/verecekleri kredilerle destekliyor. Avrupa Yatırım Bankası, ön büyük bankalarla 750 milyon euro kredi sağlanması için anlaşma imzaladı. Kredinin kapsamında LNG gibi alternatif yakıtlara adaptasyon ve balast suyu tedavi teknolojisi de bulunuyor. Program, yeşil taşıtlara yeni finansal destekler de hedefleniyor. Avrupa deniz taşımacılığı marketindeki yeşil yenilikçi yatırımları desteklemek için bir çok banka yeni anlaşmalar imzalamaktan kaçınmıyor.
KUŞAK VE YOLDA KARBONSUZLAŞTIRMAÇin’in hem Uzakdoğu’dan
Avrupa’ya uzanan deniz ve karayolu ağı kurmayı hem de bir ekonomik kuşak oluşturmayı öngören Tek Kuşak
Tek Yol Projesi’nin ciddi bir karbon üretimine neden olacağı, projenin kapsamına giren 65 ülkedeki madencilik ve enerji yatırımlarının ciddi ölçüde karbon salınımına yol açacağı tahmin ediliyor.
Nitekim 2050 yılına kadar öngörülen 2 trilyon dolarlık altyapı yatırımı ve bunun çıktıları şimdiden olumsuz çevre koşullarına yol açıyor. Çin hükümeti, tepkileri
Alper Terzioğlu*
31 İMEAK DTO İzmir Şubesi
dindirmek amacıyla projeye yeşil bir boyut eklemeyi planlıyor. Öngörülen yatırımların karbondan arındırılmaması durumunda Paris Anlaşması’nda belirlenen 2 derece hedefinin hayata geçmesi neredeyse imkazsız olacak. Ayrıca Çin hükümeti yeşil tahviller ile çevreci yatırımları ekonomik bir enstrümana dönüştürmeyi planlıyor.
Bu nedenle Kuşak ve Yol girişimi kapsamında ülkelerin karbonsuzlaştırılması için beş aşamalı bir yol haritası oluşturuldu. Beş aşamalı yeşil finansman yol haritası, politika önerilerini, yatırımcı taahhütlerini ve bunların şeffaflığını, iş dünyasının dönüşümünü ve uluslararası işbirliğini bir araya getiriyor. Bu çerçevede;
1- Kuşak ve Yol ülkelerinin kapasitesi-Birleşmiş Milletler’in himayesinde oluşturulacak uluslararası bir platform ile kuşak ve yol ülkelerinde yeşil finansman araçlarının geliştirilmesi ve hızla artan talebin karşılanması öneriliyor.
2- Çin’in dış yatırımları-Çin’in temiz enerji ve sürdürülebilir gereksinimlerini, Kuşak ve Yol Girişimi’ndeki yatırımları içerecek şekilde genişletilmesi öneriliyor. Bu Kuşak ve Yol projesinin içindeki ülkelere yapılan Çin yatırımlarının çorunlu çevresel değerlendirme koşulları içermesini gerektiriyor.
3- Uluslararası Yeşil Yatırım-Çin ve İngiltere ortaklığında başlatılan Yeşil Yatırım İlkeleri’nin Kuşak ve Yol ülkelerine yatırımı da kapsayacak şekilde artırılması ve bu yatırım ilkelerinin küresel yatırımcılar tarafından benimsenmesinin teşvik edilmesi gerekiyor. Yeşil Yatırım İlkeleri’ne üyeliğin genişletilmesi gerekiyor.
4- Emisyonların Şeffaflığı-Kuşak ve Yol ülkelerindeki altyapı yatırımlarının küresel emisyonlar üzerinedki belirleyici etkisi, bu projelerin iklim değişikliğine olan etkisinin saydam şekilde kamuoyuyla paylaşılmasını zorunlu kılıyor.
5- Uluslararası İklim Koalisyonu-Kuşak ve Yol ülkelerindeki düşük karbonlu ve iklim değişikliğine dirençli yatırımların daha etkin bir şekilde geliştirilmesi amacıyla,
uluslararası bölgesel ve iki taraflı işbirliği programları arasında bir koalisyon kurulması öneriliyor.
Üç kategoride emisyon artış senaryoları oluşturuluyor. Bu senaryonaların en kötü senaryo, işlerin olağan seyrettiği senaryo ve ideal senaryo olarak adlandırılıyor. İşlerin olağan seyrettiği senaryoya göre kuşak ve yol ülkelerinde 2050 yılına kadar emisyonların yüzde 68 azaltılması gerekiyor.
KUTUP ROTASI Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un,
çevreyi korumak nedeniyle konteyner hatlarına yeni Artik deniz yolunu kullanmaktan kaçınmaları çağrısında bulunması, denizcilik endüstrisinde yeni bir tartışmanın fitilini tutuşturdu. Daha önce bazı gemi operatörleri maliyeti ve süreyi kısaltacak ve Süveyş’e alternatif olacak Kuzey
Deniz rotasını kullanmayı gündeme getirmiş ve bu yönde başarılı denemelerde bulunmuştu. Macron’un açıklamasının ardından CMA CGM, gemilerinin Kuzey Denizi rotasını hiçbir şekilde kullanmayacağını açıkladı. Bu rotayı kullanmayacağını beyan edenler, petrol kirliliği, kazalar gibi sebeplerle dünyanın bu parçasındaki doğal ekosisteme zarar verileceğini ve deniz vahşi yaşamının olumsuz etkileneceğini belirtiyor. Kimileri Avrupa ülkelerinin Rusya Federasyonu’nun kontrolünde bir deniz ticaret yolu istemediğinden dolayı bu yönde “çevreci” bir çıkış yaptığını belirtse de Artik’in denizyolu ulaşımında kullanılmamasının gezegenin geleceği için olumlu sonuçlar doğuracağına inanıyor.
*İMEAK DTO İzmir Şubesi Bilgi Yönetimi ve Dışilişkiler Uzmanı
DENİZ VE ÇEVRE
Ekim 2019 32
İSTATİSTİK
6.063
7.002
24.685
18.300
41.066
38.491
24.370
17.607
2.915
1.741
702
2.323
155
156
215
115
2016
2017
2018
2019-9 AY
2016
2017
2018
2019-9 AY
2.034
2.159
1.943
1.237
32.743.274
34.951.511
31.331.871
17.534.095
10.490.885
11.908.730
10.860.935
7.898.589
682.057
646.536
647.715
458.543
Kaynak: Ulusoy Çeşme Limanı
116
32
3
%27.1
-
-
-
-
-
-
-
-
İzmir Liman Başkanlığı
Çeşme Liman Başkanlığı*
Kuşadası Liman Başkanlığı
(2019-9 AY)
*Ön sörveyKaynak: İzmir Liman Başkanlığı-MedMou
-
146
35
181
-
157
30
187
-
121.821
51.054
172.875
-
137.360
48.699
186.059
İZMİR
KUŞADASI
ÇEŞME
TOPLAM
(2019-9 AY) (2019-9 AY)(2018) (2018)
Kaynak: UAB Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü
345
201
456
366
373
18
22
34
13
62
47
6
623
250
26
821
796
9
990
485
495
1.249
1.216
33
400
260
480
450
580
45
IC Çeşme Marina
Port Alaçatı Marina
Teos Marina
Setur Kuşadası Marina
D-Marin Didim Marina
Levent Marina
(2019-9 AY)
Kaynak: Marinalar
Kaynak: TCDD İzmir Liman İşletme Müdürlüğü
33 İMEAK DTO İzmir Şubesi
DENİZ KİTAPLARI
YAVERİNİN SESİNDEN BİR BAŞKA ATATÜRK
EFE ERGİNERMedeci Yayınları – 173 sf.
Bir aralık Atatürk diyor ki Nuri Conker’e, “Göreceksin! diyor, Fethi’yi diyor,
Başbakan yapacağım.” Fethi Okyar o zaman Bulgaristan’da sefirlıği var... “Peki, sen ne olacaksın?” diyor Nuri Conker, Atatürk’e.
“Seni, sizi oralara, o mevkilere tayin edecek adam olacağım.” diyor.
DENİZE MEKTUPLAR ATAN ÇOCUK
DOĞAN GÜNDÜZYapı Kredi Yayınları – 52 sf.
Deniz feneri bekçisi bir ailenin rüzgârla, denizle, martılarla arkadaşlık eden ve hayal gücü gelişmiş bir oğlu vardır. Kendisini çok
yalnız hissetmektedir. Peki, bu duygusu-nu alt etmek için ne mi yapar?….Denize
Mektuplar Atan Çocuk, Doğan Gündüz’ün yazdığı, Dilek Yördem Ceylan’ın resimlediği
etkileyici bir hikâye…
ANTON DERİNLERE DALIYOR
MILENA BAISCHRedhouse Kidz Yayınları – 112 sf.
Anton tatile gideceği için heyecanlıdır. Fakat anneannesi ve dedesiyle birlikte kamp alanına geldiklerinde hayalleri suya düşer, çünkü karşısına pırıl pırıl bir havuz yerine
yosunlu bir göl çıkar.
MAVİ ANADOLUAZRA ERHAT
Türkiye İş Bankası Yayınları256 sf.
Anadolu sevdalısı yolcuların yeni rotaları Mavi Anadolu. Azra Erhat, Troya’dan
Akdeniz kıyılarına uzanan yolculuklarında Anadolu topraklarında yaşamış uygarlıkların
izini sürüyor.
AMATÖR DENİZCİ EL KİTABI
SEZAR ATMACAAmatör Denizcilik Federasyonu
312 sf.
İlk baskısı 2005’te yapılan Amatör Denizci Elkitabı’nın “gözden geçirilmiş yeni
baskı”sına yeni çizimler/bilgiler içeren 32 sayfa eklendi ve kapak/sayfa tasarımı yenilendi. Sözlük bölümünde yer alan kelimelerin İngilizce karşılıklarının da
eklendiği 312 sayfalık bu baskıda 275 renkli çizim/fotoğraf ve 13 tablo yer alıyor.
KOCA DENİZDE İKİ NOKTA
ZEYYAT SELİMOĞLU Eksik Parça Yayınları – 168 sf.
Edebiyatımızda deniz gerçekliğinin alanını genişleten bir anlatıcıyla karsı karşıyayız bu kez de. Öyle ki; Selimoğlu “gemi adamları”
adını verdiği insanların karada başlayan denizde süren öykülerini bu kez de yakın/içten bir duruş, bakışla Koca Denizde İki
Nokta’da dile getiriyor.
Ekim 2019 34
İMEAKDENİZ TİCARET ODASI İZMİR ŞUBESİ
YÖNETİM KURULU
TEMMUZ - AĞUSTOS - EYLÜL 2019 DÖNEMİ
FAALİYET RAPORU
Deniz Ticaret Odası
35 İMEAK DTO İzmir Şubesi
FAALİYETLER
İZDENİZ Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Bozoğlu, Başkan Yardımcısı
İlyas Murtezaoğlu ve Genel Müdür Utku Arslan, 2 Temmuz’da
Şubemizi ziyaret etti.
TBMM 28. Dönem Başkanı ve AK Parti İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım’ın 22 Temmuz’daki iş dünyası buluşma toplantısına
Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk katılım sağladı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın 25 Temmuz’da düzenlediği
“Kruvaziyer Sektörünün Sorunları, Çözüm Önerileri ve Gelecek
Projeksiyonları” toplantısı, Odamız koordinatörlüğünde İzmir Ticaret
Odası’nda yapıldı.
Deniz Ticareti Genel Müdürü Halil Yıldız başkanlığındaki kruvaziyer
toplantısında, kruvaziyer turizminin ülkemizdeki geleceği ile ilgili yol
haritası oluşturuldu.
İzmir Su Ürünleri Çalışma Grubu’nun 25 Temmuz’da İzmir Tarım ve Orman İl
Müdürlüğü’ndeki toplantısına Yönetim Kurulu Üyesi Hakkı
Deniz katıldı.
Başkan Yusuf Öztürk, Tarihi Kemeraltı Esnaf Derneği Başkanı Ümit Kaya’nın Kanal İzmir
TV’deki programına konuk oldu.
İzmirli girişimciler Osman Kibar ve Ayşegül İldeniz’in davetli olduğu Tarihi Kemeraltı İnşaat Yatırım Ticaret A.Ş.’nin 16 Temmuz’daki toplantısına Başkan
Yusuf Öztürk katıldı.
Yunanistan İzmir Başkonsolosu Argyro Papoulia, 2 Temmuz’da
Şubemizi ziyaret ederek, Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile bir
araya geldi.
Bayraklı Belediyesi’nin stratejik plan toplantısına katılan Yönetim
Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, 5 Temmuz’daki toplantıda, ilçenin
denizcilik projeleri alanındaki önerilerini dile getirdi.
Ekim 2019 36
FAALİYETLER
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, İMEAK DTO
Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran ve TOBB Yönetim Kurulu
Üyeleri ile beraber 31 Temmuz’da Şubemizi ziyaret etti.
İzmir’de bayram sonrası çıkan yangında yok olan ormanları
yeniden yeşertmek için Tarım ve Orman Bakanlığı öncülüğünde
TOBB’a bağlı İzmir’deki oda ve borsalar ile iş dünyası kuruluşları
21 Ağustos tarihinde 1 milyon fidan kampanyası başlattı.
Ziyarette TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Şubemiz
Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk’e plaket takdim ederken, Hisarcıklıoğlu’na da Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran
tarafından plaket sunuldu.
İzmir Balıkçılık Çalışma Grubu’nun ikinci toplantısı, 26 Ağustos’ta İzmir Su Ürünleri Hali’nde yapıldı. Toplantıya
Yönetim Kurulu Üyesi Hakkı Deniz katıldı.
İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Meclis Başkanı Kenan
Yalavaç, Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk ve Yönetim Kurulu Üyeleri, 27 Ağustos’ta Bornova’da
bulunan Arkas Deniz Tarihi Merkezi’ni gezdi.
İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Meclis Başkanı Kenan
Yalavaç, Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, Başkan Yardımcısı
Mihri Çelik, Yönetim Kurulu Üyeleri Argun Gündüç ve Hakkı
Deniz ile Şube Müdürü Halil Hatipoğlu, 27 Ağustos’ta İzmir
Tersanesi Komutanı Dz.Kd.Albay Korkut Şen’i ziyaret etti.
21 Ağustos’ta İMEAK DTO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Kıran başkanlığında yapılan Konteyner Gemisi Taşımacılığı, Deniz Lojistik Faaliyetleri ile Forwarder Hizmetleri Meslek
Komitesi müşterek meslek komitesi toplantısına, Başkan Yusuf Öztürk
katılım sağladı.
28. Dönem TBMM Başkanı ve İzmir Milletvekili Sayın Binali
Yıldırım, İzmir’deki orman yangınları ve düzenlenecek ağaç dikim kampanyası ile ilgili İzmir
Valiliği’nde basın toplantısı düzenledi.
İzmir Başkanlar Kurulu Ağustos Ayı Toplantısı, İMEAK Deniz
Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf
Öztürk ev sahipliğinde 5 Ağustos’ta yapıldı.
37 İMEAK DTO İzmir Şubesi
FAALİYETLER
Japonya’da Tsugaru Boğazı’nı geçen ilk Türk olan açık su yüzme şampiyonu ve DenizTemiz Derneği
İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Emre Erdoğan’a, Meclis
Başkanı Kenan Yalavaç ve Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk
tarafından plaket takdim edildi.
Cumhuriyet Meydanı’nda yapılan 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 97. Yılı törenlerinde Odamızı Meclis
Başkanı Kenan Yalavaç temsil etti.
İzmir’in işgalden kurtuluş günü olan 9 Eylül kapsamında Urla’da Ali Rıza Mete Urla
Yelken Kulübü’nde yüzme şenliği yapıldı. Şubemiz, Urla Belediyesi, DenizTemiz
Derneği, Marathon Masters’ın yer aldığı etkinliğe Şube Müdürü Halil Hatipoğlu
katıldı.
1 Eylül’de başlayan 2019-2020 av sezonu nedeniyle İzmir Büyükşehir Belediyesi Su Ürünleri Hali’nde düzenlenen törene Yönetim Kurulu Başkanı
Yusuf Öztürk katılım sağladı.
EBSO’da yapılan Çınarlı Meslek Lisesi ile ilgili toplantıya Şube
Müdürü Halil Hatipoğlu katıldı.
29 Ağustos-3 Eylül tarihlerinde yapılan Arkas Aegean Link Regatta yarışlarının ödül törenine Yönetim Kurulu Üyesi Hakkı Deniz katıldı.
9 Eylül İzmir’in işgalden kurtuluşunun 97. yılı büyük
coşkuyla kutlandı. 8 Eylül Pazar günü yapılan kurtuluş resepsiyonu ile 9 Eylül’deki törenlere Başkan
Yusuf Öztürk ve eşi Gamze Öztürk katıldı.
Bu yıl 88. kez düzenlenen İzmir Enternasyonal Fuarı’nın 6 Eylül’deki açılış töreninde Başkan Yusuf Öztürk hazır bulundu.
Ekim 2019 38
FAALİYETLER
İzmir Liman Başkanlığı, Kıyı Emniyeti İzmir Bölge Müdürlüğü
ve Şubemiz koordinasyonunda 9 Eylül’de Zübeyde Hanım
Gemisi’nde amatör denizci belgesi ve eğitimi gerçekleştirildi.
Ukrayna’nın Odessa şehrinde 12 Eylül’de düzenlenen 13.
Uluslararası Karadeniz Konteyner Zirvesi’ne, Odamızı temsilen
Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk katıldı.
Arkas Sanat Merkezi’nde 18 Eylül-5 Ocak tarihlerinde
sergilenecek olan Picasso’nun 85 eserinden oluşan serginin açılış kokteyline Başkan Yusuf Öztürk
katılım sağladı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in 18 Eylül’de
Çeşme’deki orkinos çiftliği inceleme gezisine Yönetim Kurulu
Başkanı Yusuf Öztürk katıldı.
19 Eylül Gaziler Günü dolayısıyla Cumhuriyet Meydanı’ndaki anma
törenine katılan Başkan Yusuf Öztürk, Atatürk anıtına çelenk
sundu.
İzmir Deniz Festivali ve İzmir Deniz Müzesi projeleriyle ilgili Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf
Öztürk ve İZDENİZ Yönetimi, 17 Eylül’de İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanı Tunç Soyer’le bir araya gelerek bir sunum gerçekleştirdi.
Odamızın organizasyonu ile Boot Düsseldorf Fuarı’na katılan dalış faaliyeti yapan üyelerimiz, fuar sayesinde bağlantı kurdukları Almanya’nın önde gelen dalış
kulüplerine üye 14 dalgıcı 13-20 Eylül’de Çeşme ve Karaburun’da
misafir etti.
Uzmar’ın kurucusu duayen denizci Kaptan Altay Altuğ tarafından Karşıyaka’da yaptırılan Kaptan Altay Altuğ İlkokulu’nun açılışı TBMM 28. Dönem Başkanı ve
İzmir Milletvekili Binali Yıldırım tarafından yapıldı. 9 Eylül’deki törene Başkan Yusuf Öztürk de
katılım sağladı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin stratejik plan toplantısına Başkan Yusuf Öztürk ve Şube Müdürü
Halil Hatipoğlu katıldı.
39 İMEAK DTO İzmir Şubesi
FAALİYETLER
Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın 19 Eylül’de düzenlediği ekonomi
zirvesine katılım sağlandı.
Başkan Yusuf Öztürk, Meander Turizm Sahibi Abdullah Gür’ü
ziyaret etti.
Uluslararası Kıyı Temizliği kampanyasının ikinci ayağı 21 Eylül’de Güzelbahçe’de
gerçekleştirildi.
Şubemiz Eylül ayı meclis toplantısına katılan İzmir Tersanesi
Komutanı Dz. Kd.Albay Korkut Şen, tersanenin denizcilik
sektörüne yönelik faaliyetleri hakkında bilgi verdi.
Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, 20 Eylül’de Setur
Kuşadası Marina Müdürü Can Polat’ı ziyaret etti.
Kuşadası Liman Başkanı Mehmet Kürşat Biçici, Başkan Yusuf
Öztürk tarafından ziyaret edildi.
Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk tarafından Kuşadası’ndaki
günübirlik tur teknesi sahibi üyelerimiz ziyaret edildi.
CHP İzmir Milletvekili Bedri Serter, 19 Eylül’de Şubemizi ziyaret
ederek, Başkan Yusuf Öztürk ve Yönetim Kurulu Üyesi Hakkı
Deniz ile bir araya geldi.
Uluslararası Kıyı Temizliği kampanyası 20 Eylül’de
Kuşadası Belediyesi, Şubemiz ve DenizTemiz Derneği İzmir Şubesi koordinasyonunda Kuşadası’nda yapıldı. Temizliğe katılan Başkan Yusuf Öztürk, Yönetim Kurulu
Üyesi Aziz Demir ve Meclis Üyesi Şeref Bademci, kıyı temizliği yaptı.
Ekim 2019 40
BİR RESSAM
Sami Yetik (Mehmet Sami)(1878 – 1945)
Sami Yetik doğayı en büyük rehber, hoca olarak kabul etmektedir. Manzaralarından alınan ilk etki doğaya duyduğu derin sevgi ve şiirsel duyarlılıkla resmetme yeteneğidir. Bu sonuçta Osman Nuri Paşa’nın ve Hoca Ali Rıza’nın eğitiminden geçmesinin payı da kuşkusuz büyüktür.
Emeklilik döneminde aralarında Ankara Saman Pazarı görünümlerinin de olduğu figürlü manzaralar, sahilde deniz hamamları, İstanbul, İzmir ve Bursa görünümleri resimlemiştir. Son derece serbest fırça vuruşlarıyla biçimlendirdiği
eserlerinde spatula da kullanmıştır. Sahile vuran dalgalarda ve doğa görünümlerinde ışığın etkilerini şiirsel denilebilecek bir duyarlılıkla, zengin renk geçişleriyle, impasto denilen kontrollü boya yüklemeleri ile adeta bir virtüöz gibi işlemiştir. Işığı, zengin renk geçişleri ile ifadesinde ulaştığı ustalık , ona Türk İzlenimcileri arasında özel bir yer kazandırmıştır. Natürmort düzenlemelerinde, figür ve portrede de çok ustadır.
(Asker Ressamlar Sergi Kataloğu, Arkas Holding 2013, s:150-151)
LimanTuval üzeri yağlıboya
96,5 x 40 cm1906
Arkas Deniz Tarihi Merkezi80 Sok. No:28 Bornova / İzmir
BİR RESİM
Foto
ğraf
: Şer
ef A
RTAG
AN
TEKNENİN ÖLÜMÜ Yalnızlıktır denizin tek yasası,Aşkın altın yasasıdır o.Bir gün kum uyanır, ay gıcırdarsaÇalınırsa bir gün gömük kapımızKalamazsın sabaha inen suda,Kalk kürek, yola düşmenin sırasıAşkın altın yasasıdır o.
Melih Cevdet Anday