8
9
SARIGAZİ
SAMANDIRA
PAŞAKÖY
CiltBirinci Nokta Basım
8
BAfiKAN’DAN...
Değerli Sancaktepeli hemşehrilerim,
Sancaktepe, yeni bir ilçe olmasına karşınoldukça köklü bir tarihe sahiptir. Yapılanaraştırmalar, Sancaktepe'nin nüvesinioluşturan Samandıra'da, 570'li yıllardaDamatris Yazlık Sarayı'nın olduğunugöstermektedir. Yakın zamanlarda günyüzüneçıkan bu önemli tarihi yapının kalıntılarınabaktığımızda devasa büyüklükte bir sarayolduğunu anlıyoruz. Böylesi bir yapıyıbünyesinde bulunduran beldenin merkezîkonumu yadsınamaz.
Doğal güzelliği ve ava elverişli geniş arazisinedeniyle tüm imparatorların ve üst düzeyyöneticilerin ilgisine mazhar olan bu güzidebelde, coğrafi konumu nedeniyle de herzaman ilgi odağı olmuştur. Tarihi İpekyolu'nunen önemli limanlarından biri olan İstanbul'uAsya ile buluşturan daima önemli bir geçişnoktası olmuştur.
Osmanlı dönemine geldiğimizde ise OrhanGazi döneminden itibaren Türkler'in elinegeçen Samandıra, bir İslam beldesi olarakvarlığını devam ettirmiştir. Orhan Gazi'ninalperenlerinden Abdurrahman Gazi'nintürbesinin burada oluşu da bizler için büyükbir onurdur. Abdurrahman Gazi vearkadaşları sayesinde Samandıra bir Türkyurdu olmuştur.
Yazık ki Milli Mücadele döneminde çetefaaliyetlerinin odağında yer alan Samandıra,yerli halkın üstün gayretleri ve Kuvay- ı Milliye'ye
verdiği destek ile bu zor süreci atlatmıştır.
Sarıgazi Köyü ise İstanbul'un fethinde büyükyararlılık gösteren Sarı Kadı isimli zata mülkolarak verilmesiyle bir yerleşim yeri halinegelmiştir. Sancaktepe ilçesi bu iki köy üzerinebina edilerek dalga dalga büyümüş ve şimdikihalini almıştır. Bugün Sancaktepe, 241 bineyakın nüfusuyla İstanbul'un önemli ilçelerindenbiri durumundadır.
Elinizdeki kitapta ilçemizin tarihini detaylı birşekilde okuyacaksınız.
Bu kitapla birlikte Sancaktepe sakinlerineikamet ettikleri ilçe hakkında ayrıntılı bilgisunuyoruz. Biliyoruz ki, tarihi olmayanlarınya da tarihine sahip çıkmayanların katedeceğimesafe diğerlerine göre çok daha az olacaktır.Sancaktepeliler olarak tarihimiziberraklaştırarak daha emin adımlarla geleceğeulaşmak istiyoruz.
Kitabın hazırlanmasında emeği geçen tümakademisyen ve yayıncı arkadaşlarateşekkür ediyorum. Başta Arif Kolay olmaküzere Marmara Üniversitesi Tarih Bölümüöğretim görevlilerinden Prof. Dr. VahdettinEngin ve Prof. Dr. Ufuk Gülsoy'aşükranlarımı sunuyorum.
İsmail ErdemBelediye Başkanı
9
11
ÖNSÖZ
Çalışma, giriş ve dört bölümden oluşmaktadır.Girişte, Sancaktepe'nin coğrafi konumu, ne zamanilçe olduğu ve ismini nereden aldığı gibikonulardan bahsedilmiştir. Birinci bölümde,Sancaktepe ilçesinin tarihçesi ele alınmıştır.Özellikle Sancaktepe ilçesinin temelini oluşturanSarıgazi ve Samandıra köyleri ile ilgilimalumatlardan hareket edilerek idari, sosyal veiktisadi durum hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır.Bu bağlamda öncelikle Türk hâkimiyeti öncesibölgenin durumu hakkında genel bilgi verilmiş,sonra bölgenin Türkler tarafından fethi elealınmıştır. Devamında da tahrir defterlerindenyapılan çalışmalardan istifade edilerek 15. ve 18.yüzyıllar arası Sancaktepe bölgesinin idari, iktisadive sosyal yapısı hakkında bilgiler verilmiştir.
İkinci bölümde, 19. yüzyılda Sancaktepe'nin sosyalve iktisadi durumu ele alınmıştır. Burada daözellikle 19. yüzyılın ortalarında tutulmuş olanSarıgazi ve Samandıra köyleri temettuatdefterlerinden faydalanılmıştır. Bölgenin nüfusu,geçim kaynakları, tarım, ziraat, hayvancılık,mülklerin dağılımı, gelir kaynakları, vergileriüzerinde durulmuştur. Ayrıca eğitim-öğretimdende bahsedilmiştir.
Üçüncü bölümde, Osmanlı'nın son dönemlerindeSancaktepe ve çevresinin durumu ele alınmaktadır.Bu bağlamda, bölgenin önemine binaen BirinciDünya Savaşı öncesi ve sırasındaki gelişmeler,İstanbul'un işgali ve işgalle beraber bölgede ortaya
çıkan eşkıyalık ve çete faaliyetlerindenbahsedilmiştir. Devamında Cumhuriyet’ten sonrabölgedeki gelişmeler ele alınmaktadır.
Dördüncü ve son bölümde ise, Sancaktepebölgesindeki saray, cami, türbe, okul, çeşme gibitarihi eserler hakkında bilgi verilmektedir. Ayrıcabütün bölümlerde konuların daha iyi anlaşılmasıbakımından verilen bazı bilgiler tablo ve grafiklerlede desteklenmiştir. Ekler kısmına ise harita, arşivbelgesi, fotoğraf gibi görsel malzemekonulmuştur.
Çalışmanın ortaya çıkmasında pek çok kişininemeği ve katkısı olmuştur. Öncelikle böyle birçalışmanın hazırlanmasına vesile olan baştaSancaktepe Belediye Başkanı İsmail Erdem’e,Sancaktepe Belediye Başkan YardımcısıMuhammed Ali Cankatar’a, Şefik Memiş’e veAzimet Bucak’a teşekkür ederim. Hocalarım Prof.Dr. Vahdettin Engin, Prof. Dr. Ufuk Gülsoy, Doç.Dr. Erhan Afyoncu'ya da destek ve teşvikleri içinayrıca teşekkür etmek isterim. Kütüphanelerindenfaydalandığım değerli hocalarım Prof. Dr. Müctebaİlgürel, Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, Prof. Dr. AliAkyıldız ve Yrd. Doç. Dr. Ş. Can Erdem'e teşekkürederim. Dr. Yüksel Çelik, Dr. Davut Hut, Arş. Gör.Kürşad Karacagil, Arş. Gör. Uğur Demir, Arş.Gör. Ersen Ersoy, Orhan Memiş, İbrahim Yarışve Murat Arslan'ın da bu çalışmaya katkılarıolmuştur; kendilerine teşekkür ederim.
Arif KOLAY
12
‹Ç‹NDEK‹LER
Giriş .................................................................................................................................... 15
Birinci BölümSANCAKTEPE TARİHÇESİTürk Hakimiyeti Öncesi Sancaktepe ........................................................................................ 20Türk Hakimiyetinde Sancaktepe .............................................................................................. 22XV.- XVIII. Yüzyıllarda Samandıra’nın İdari ve Sosyal Yapısı ...................................................... 26Samandıra’da Nüfus ............................................................................................................... 27Samandıra’da iktisadi Hayat .................................................................................................... 28Samandıra ve Sarıgazi’de Sosyal Hayat .................................................................................... 29Hace Abdullah Bahşi Vakfı ...................................................................................................... 29Arap Hekim Vakfı (Samandıra Camii Vakfı) .............................................................................. 30
‹kinci BölümXIX. YÜZYILDA SANCAKTEPE’DE SOSYAL VE İKTİSADİ DURUM1844 ve 1845 Yıllarına Ait Samandıra Köyü Resmi Bilgileri ....................................................... 401844 ve 1845 Yıllarına Ait Sarıgazi Köyü Resmi Bilgileri ........................................................... 63XIX. Yüzyıl Ortalarında Sarıgazi ve Samandıra'nın Sosyal Yapısı ................................................ 71Sarıgazi ve Samandıra'da Ziraat .............................................................................................. 73Yerleşim Birimlerine Göre Toprağın Dağılımı ............................................................................. 75Sarıgazi ve Samandıra'da Yetiştirilen Ürünler ............................................................................ 76Sarıgazi ve Samandıra'da Nadasa Bırakılan Arazi ..................................................................... 77Sarıgazi ve Samandıra'da Hayvancılık........................................................................................ 77Sarıgazi ve Samandıra'da Arıcılık .............................................................................................. 79Sarıgazi ve Samandıra'da Mülklerin Dağılımı ............................................................................. 80Sarıgazi ve Samandıra'da Gelirler ve Dağılımı ........................................................................... 80Kaynaklara Göre Gelir Dağılımı ................................................................................................ 82Vergi Dağılımı ........................................................................................................................ 83An-Cemaatin ya da Vergü-yi Mahsusa .................................................................................... 83Öşür ....................................................................................................................................... 83Sarıgazi ve Samandıra'da Eğitim Öğretim ................................................................................ 85
13
Üçüncü BölümXX. YÜZYILDA SANCAKTEPEBirinci Dünya Savaşı Öncesi Durum ......................................................................................... 92Birinci Dünya Savaşı ve İstanbul'un İşgali ................................................................................. 94Sancaktepe ve Civarında Eşkıyalık ve Çete Faaliyetleri ............................................................. 95Azınlık Çeteleri ....................................................................................................................... 95Türk Müfreze ve Çeteleri ........................................................................................................ 105Kadın Kuva-yı Milliyeciler ......................................................................................................... 108İşgal Sırasında Bölge Halkının Durumu ..................................................................................... 109Birinci Dünya Savaşı’nda Sancaktepe ve Bölgesi Şehitleri........................................................... 112Cumhuriyet Sonrası Gelişmeler ............................................................................................... 113
Dördüncü BölümSANCAKTEPE’DEKİ TARİHİ ESERLERSamandıra Yazlık Sarayı (Damatris Sarayı) .............................................................................. 122Sarıgazi Köyü Mescidi ve Camii .............................................................................................. 124Arap Hekim Camii .................................................................................................................. 129Paşaköy Camii ......................................................................................................................... 132Paşaköy Rum Kilisesi ................................................................................................................ 132Spira Manastırı ....................................................................................................................... 132Abdurrahman Gazi Türbesi .................................................................................................... 135Sarı Kadı (Sarıgazi) Mehmed Efendi Türbesi ............................................................................ 136Sarı Kadızâde Şeyh Mustafa Efendi Türbesi ............................................................................. 137Samandıra Kervansarayı ......................................................................................................... 139Firûz-Felek Kadınefendi Kuyusu ............................................................................................... 139Sarıgazi Köyü Kuyusu .............................................................................................................. 140Şevknihal Usta Çeşmesi .......................................................................................................... 141Nakşidil Valide Sultan Çeşmesi veya Atik Valide Sultan Çeşmesi .............................................. 142Üçüncü Kadın Çeşmesi ........................................................................................................... 143Yılmaz Çeşmesi ................................................................................................................ 145Paşaköy Rum Mağarası ........................................................................................................... 145Sarıgazi ve Samandıra Köyleri İbtidâî Mektepleri ...................................................................... 145Kartal Motifli Sütun Başlığı ..................................................................................................... 149Mescit, Cami, Çeşme, Türbe, Mektep Gibi Hizmetlerin Finansmanı Nasıl Sağlanırdı? ................. 150
Değerlendirme ve Sonuç .......................................................................................... 154
Kaynakça .......................................................................................................................... 156
EKLER ....................................................................................................................................... 161
14
15
G‹R‹fi
Ülkemizde son dönemlerde önemi artan mahallitarih araştırmaları genel tarihe katkıları açısındandeğerlendirildiğinde ayrıca ehemmiyet arzetmektedir.
Bilindiği gibi sosyoekonomik yapı toplumsal yapınınen önemli unsurlarından birisidir. Toplumsal yapınıngenel durumunu ve bu yapıya ilişkin verileri ortayakoyabilmek için öncelikle yerel tarih araştırmalarınınyapılması gerekir ki daha sonra yapılacak çalışmalariçin sağlam altyapı ve bilimsel zemin yani temeloluşabilsin. Ciddi ve derinlemesine yapılan yereltarih araştırmaları ülke tarihinin ana yapı taşlarınıoluşturacaktır. Yerel tarih incelemeleri olmazsa oülke tarihi eksik kalacaktır.
Osmanlı Devleti'nin yürümesini sağlayan vergileritaşra kesimi yani köylüler ödüyordu. Köylüler, paraödeyerek, yetiştirdikleri ürünü vererek ve farklıhizmetleri yerine getirerek devlete doğrudankatkıda bulunuyorlardı. Osmanlı köyleri ile ilgiliarşivlerde belgeler bulmak mümkündür. Kırsalkesim ile ilgili olan bu belgelerin önemi büyüktür.Çünkü kırsal kesim ve köyler Osmanlı Devleti vetoplumunun diğer kesimlerinin üzerine yaslandığıtemeli oluşturmaktadır.
Sancaktepe ilçesinin tarihi de bu bağlamda elealınmalıdır. Çünkü bugünkü ilçenin temelini Osmanlıve Cumhuriyet döneminin köylerinden olan Sarıgazive Samandıra teşkil etmektedir. Başta arşivvesikaları ve ilgili diğer literatürden de faydalanılarakyapılacak bu çalışmanın Sancaktepe'nin tarihigeçmişine ışık tutmasında ve sosyoekonomiközelliklerinin aydınlatılmasında önemli olacağıinancındayız.
Samandıra hem Osmanlı öncesi hem de Osmanlıdöneminde önemli yerleşim yerlerinden birisidir.Bizans döneminde krallara ev sahipliği yapmıştır.
Orduların konakladığı yer olmuştur. Arazisi vedoğal güzellikleri ile sayfiye ve mesire yeri ve avpartilerine mekân olmuştur.
Osmanlı döneminde fetihlerin artması ve topraklarıngenişlemesine paralel olarak idari anlamda zamanzaman değişiklikler olmuştur. BölgeninOsmanlılar’ca fethedilmesinden sonra önce Bursadaha sonra İznik devlet merkezi yapılmıştır.Üsküdar'a kadar olan bölge İzmit'e bağlanmıştır.İstanbul'un fethinden sonra nüfustaki artma veazalmalardan dolayı adli ve idari anlamdadeğişiklikler yapılmıştır. Başkent, Nefs-i İstanbulKadılığı, Galata Kadılığı, Haslar Kadılığı ve ÜsküdarKadılığı olmak üzere dört kadılığa ayrılmıştır.Üsküdar Kadılığı İzmit'e kadar olan yerleşimbirimlerine bakmakla görevlendirilmiştir. Adli olarakyani hukuki işlerin görülmesi ile ilgili olarakSamandıra ve civarı Üsküdar'a bağlı idi. İdari olarakise klasik dönemde sancak, kaza ve tımarörgütlenmesine göre Kocaeli Sancağı’na tâbi GebzeKazası’na bağlı idi. Bu durum 18. yüzyıla kadarböyle devam etti.
XVIII. yüzyılda idari alanda yapılan değişiklikleSamandıra ile birlikte Dudullu, Salihli, Maltepe,Kartal, Soğanlık ve Yakacık köyleri Kartal nahiyesinebağlandı. 1864 Vilayet Nizamnamesi’ne kadarKartal, Bolu Eyaleti Kocaeli Sancağı’na bağlı birkaza merkezi idi. 1845 tarihli temettuat defterlerinegöre de Kartal Kazası 18 yerleşim birimindenoluşuyordu. Samandıra ve Sarıgazi bu 18 yerleşimyeri içinde idi. 1864 Vilayet Nizamnamesi’yleSamandıra Şehremaneti idaresinde bir kaza oldu.
Cumhuriyet döneminde idari alanda yapılandeğişikliklerle Samandıra ve Sarıgazi'nindurumlarında da değişiklikler olmuştur.Cumhuriyet’in ilk yıllarında Samandıra ve Sarıgazi
16
köy olarak gözükmektedir. 1938 yılında SarıgaziÜsküdar ilçesine bağlı bir köy iken, Samandıra vePaşaköy Kartal ilçesine tâbi idi.
1941 yılına gelindiğinde Samandıra, Kartal kazasınabağlı bir bucak merkezi olmuştu. Sarıgazi vePaşaköy Samandıra'ya tabi köy olarakgözükmektedir. Bu tarihte Kartal'ın biri merkezolmak üzere iki bucağı vardır. Köylerden dokuzumerkez bucağa, yedi köy Samandıra'ya bağlıydı.Ballıca, Büyükbakkal, Emirli, Kurna, Kurtdoğmuş,Paşaköy ve Sarıgazi Samandıra'ya bağlı olanköylerdir. Bu durum 1966 yılına kadar devam etti.
1966 ve 1981 yıllarında Samandıra ve Sarıgaziköylerinin idari yapısında değişiklikler oldu.Samandıra yine Kartal ilçesine bağlı bir bucakmerkezi iken, Sarıgazi Üsküdar Merkez bucağınabağlı bir köy olarak görülmektedir.
1992'ye kadar Kartal ilçesine bağlı bir bucak olanSamandıra, bu tarihten sonra belde yapılarak,belediye statüsüne kavuştu. Aynı şekilde 1992’deSarıgazi Köyü de Ümraniye ilçesine bağlı bir beldedurumuna getirildi.
1997 yılında Sarıgazi köyü, idari durumunda yapılandeğişiklikle Ümraniye ilçesine bağlı bir belde
durumuna getirildi.
Bölgedeki sosyal ve iktisadi değişime paralel olarak2008 yılında tekrar idari alanda değişiklik yapılarak,Ümraniye ilçesine bağlı Sarıgazi ve Yenidoğanbeldeleriyle, Kartal ilçesine bağlı Samandıra beldesibirleştirilerek Sancaktepe adı altında yeni bir ilçeoluşturuldu
Sancaktepe, bugün İstanbul'un 39 ilçesinden biridir.Sancaktepe İlçesi 22 Mart 2008 tarih ve 26824sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğegiren 5747 sayılı kanun ile kuruldu. Buna göreÜmraniye ilçesine bağlı Sarıgazi ve Yenidoğanbeldeleriyle, Kartal ilçesine bağlı Samandıra beldesibirleştirildi. Böylece 3 belde ile 20 mahalle ve 2köyün bir araya gelmesiyle ilçe oluşturuldu.
Sancaktepe İlçesi İstanbul'un Anadolu yakasındayer almaktadır. Kuzeyinde Çekmeköy, güneyindeKartal ve Maltepe, doğusunda Sultanbeyli ve Pendik,batısında ise Ümraniye ve Ataşehir ilçeleribulunmaktadır. 65 km2 alana ve 241.000'in üzerindenüfusa sahiptir. Havza niteliği taşıması nedeniyleson derece önemli bir yerleşim alanıdır. İstanbulmerkez ile sanayi kuruluşlarının olduğu İzmitbölgesinin arasında kalması, Kurtköy Sabiha GökçenHavaalanı'na olan bağlantıları, TEM otoyolu ve TEM-
1941 tarihli İstanbul haritası.
Kaynak: İstanbul Vilayeti Kaza,Nahiye ve Köyleri, İstanbul 1941.
17
Kartal bağlantı yolunun sağladığı ulaşım imkânlarınedeniyle ilçenin önemi gittikçe artmaktadır.
SAMANDIRA, SARIGAZ‹ veSANCAKTEPE ‹S‹MLER‹
Samand›raSamandıra ismiyle ilgili birkaç görüş vardır. BilgeUmar'a göre, Adra/Odra'lı adların kaynaştığıkuzeybatı Anadolu'da, İda/Kaz dağı kuzeydoğusırtlarında bir derenin adıdır. Burada Samothrake(Sama-Odra-ka, “Kutsal Ananın Erkeği veya KutsalAnanın Yurdu”) adında bir türetiliş görülmektedir.Samandıra gerçekte, Sama-(a)dra'dan “KutsalAnanın Erkeği” demektir. İsmin Adra bölümününiçine, Hellenleşme döneminde, diğer birçok örnektede (Andrassos, Mondros vb.) görüldüğü gibi bir(n) sokuşturulmuştur1.
Başka bir kaynakta da Samandıra'nın eski adınınDamatris olduğu belirtilmektedir. Damatrys ismi,Tarım Tanrıçası “Demeter2”den kaynaklanmaktadır.
Bölgenin yemyeşil, geniş ve verimli araziye sahipalanlarla çevrili olması, bu ismin uygunluğuna delilolarak gösterilmektedir3. Ayrıca, eski çağlardaSamandıra'da “Demeter Tapınağı” adında biribadethane bulunduğu bazı kaynaklarda ifadeedilmektedir4.
Samandıra isminin aslının Saman Dere olduğunusöyleyenler de vardır. Bu Saman Dere ismi zamanladönüşerek Samandıra halini almış ve benimsenerekkullanılmıştır5.
Samandıra'da doğup büyüyen (1925 doğumlu)İsmail Örs ise köyün esas ismini buraya gelipyerleşen seymenlerden aldığını ve Seymen Dereolduğunu belirtiyor. Buna delil olarak da eskidenbekçi palaskalarında Seymendere yazılmasınıgösteriyor.
Sar›gazi
Köy adını, Fatih Sultan Mehmed zamanındaulemadan olan ve İstanbul'un fethinde bulunanSarı Kadı Mehmed isimli zattan almıştır. Sarı Kadıköyü zamanla Sarıgazi'ye dönüşmüştür. Sarı KadıMehmed'in Gebze'den geldiği rivayet olunmaktadır.Kaynaklarda köyün kendisine mülk olarak verildiğibelirtilmektedir. Sarı Kadı Mehmed 1469'da vefatetmiştir6. Kabri, yeni Sarıgazi köyü camisinin kıblesiyönünde, Çayırönü denilen yerdedir. Halktarafından buraya “ulu ziyaret mevkii”denilmektedir7.
Sancaktepe
İlçe ismiyle ilgili -Sarı Samandıra vs- çeşitli önerilerdebulunulmuştur. Burasının askeri bir bölge olmasıve asker-sancak ilişkisinden dolayı Başbakan RecepTayyip Erdoğan'ın isteği ile Sancaktepe ismindekarar kılınmıştır.
1 Bilge Umar, Türkiye'deki Tarihsel Adlar, İstanbul 1993, s. 700.2 Demeter, Yunan mitolojisinde bir elinde buğday başağı, diğerinde yanan bir meşale ile temsil edilen baygın bakışlı ve sarı saçları omzuna dökülen güzel kadının
adıdır. Kraliçe ya da tanrıça olarak ifade edilir. Insanlara toprağı ekip biçmesini öğreten bu tanrıçadır. Ekinleri, özellikle de buğdayı simgeler. Bkz. R. Uğur Uçar, Samandıra Tarihi, İstanbul 2008, s. 14.
3 Yurt Ansiklopedisi Cilt V, İstanbul 1982, s. 3781.4 R. Uğur Uçar, age, s. 15.5 http://www.haberevreni.net/artikel.php?artikel_id=2986 İ. Hakkı Konyalı, Üsküdar Tarihi II, s. 382; Mehmet Nermi Haskan, Yüzyıllar Boyu Üsküdar c.I, s. 307-308.7 Hasan Yüksel, Osmanlı Sosyal ve Ekonomik Hayatında Vakıfların Rolü (1585-1683), Sivas 1998, s. 144; Haskan, c.I, s. 308.
SANCAKTEPE
ÇEKMEKÖY
PENDİK
KARTAL
MALTEPE
ÜMRANİYE
ATAŞEHİR
SULT
AN
BEY
Lİ
TUZLA
BEYKOZ
ŞİLE
ÜSKÜDAR
KADIKÖYTarım Tanrıçası Demeter heykeli.
BİRİNCİ BÖLÜM
SANCAKTEPE TARİHÇESİ• Türk Hakimiyeti Öncesi Sancaktepe• Samandıra ile Civarının Fethi ve Türk Hakimiyetinin Başlaması• XV. XVIII. Yüzyıllarda Samandıra’da İdari, Sosyal ve İktisadi Yapı• Samandıra’da Nüfus• Samandıra’da iktisadi Hayat• Samandıra ve Sarıgazi’de Sosyal Hayat• Hace Abdullah Bahşi Vakfı• Arap Hekim Vakfı (Samandıra Camii Vakfı)
20
Sancaktepe'nintarihi kökenleri,bugünkü ilçenin
merkezinioluşturan ve en
eski yerleşimyerlerinden olanSamandıra ile
Sarıgazi köyleriüzerindedir. Nevar ki, her ikiköyün kuruluş
tarihi ile ilgili kesinbir bilgi mevcut
değildir.
TÜRK HAKİMİYETİ ÖNCESİSANCAKTEPESancaktepe'nin tarihi kökenleri, bugünkü ilçeninmerkezini oluşturan ve en eski yerleşim yerlerindenolan Samandıra ile Sarıgazi köyleri üzerindenaranacaktır. Ne var ki, her iki köyün kuruluş tarihiile ilgili kesin bir bilgi mevcut değildir. Ancak gerekarkeolojik kazılar ve gerek Osmanlı arşiv belgeleribu köylerin tarihçesi hakkında önemli bilgilervermektedir.
Özellikle son zamanlarda yapılan kazı ve arkeolojikçalışmalara göre Samandıra daha eski bir yerleşimbölgesi olarak öne çıkmaktadır. 1995 yılında birinşaat hafriyatı sırasında bazı kalıntıların ortayaçıkması ile bölgeye İstanbul Arkeoloji Müzeleritarafından müdahale edilerek 1996’da sit alanıilan edilmiştir. Daha sonra yapılan çalışmalarla daburanın I. Tiberius Konstantinos (578-582) veMavrikos (582-602) dönemlerinde inşa edilen birBizans sarayı olduğu belirlenmiştir8. Çeşitli
kaynaklarda Samandıra'nın eski adının Damatrisolduğu9 ve burada bulunan saraya da DamatrisSarayı denilmektedir. Burası ile ilgili olarak DoğanKuban eserinde şöyle bahsetmektedir:
“…..Asya yolundaki ilk durak olan Poleatikon(bugünkü Bostancı), kent yöneticilerinin, Asyaseferlerinden dönen imparatorları ve ordularıkarşıladığı yerdi. Burada da bir imparatorlukikametgâhı ve ona bağlı bir liman vardı. Asyayakasının içlerindeki ormanlık alanlarda daRomasoylularının başka sayfiye yerleribulunmaktaydı. Damatris olarak anılan yerde (adıDemeter'den gelen ve Türk döneminde Alemdağıyakınındaki Samandıra'ya denk düştüğü sanılan),büyük bir av köşkü biçiminde bir imparatorlukikametgâhı daha vardı. Bölge Türk döneminde desevilen bir yazlık sayfiyeydi. 13. yüzyıla değinimparatorlar, kaynak suyuyla da ünlü olan burayaavlanmaya ve dinlenmeye gelirlerdi. II. AndronikosPaleologos, 1296'daki büyük depremden sonrasarayını Damatris'e taşımıştı10 …”
8 Engin Akyürek, Ayça Tiryaki, Özgü Çömezoğlu, Melda Ermiş, “Samandıra Yazlık Sarayı”, Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri 8- Bizans/Marmara, yayına hazırlayan: Deniz Uygun, Ege Yayınları, İstanbul 2007.
9 Elizabeth A. Zachariadou, “İlk Osmanlılara Dair Tarih ve Efsaneler”, Söğütten İstanbul'a: Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu Üzerine Tartışmalar (Derleyenler: Oktay Özel-Mehmet Öz), İmge yay. Ankara 2000, s. 363.
10 Doğan Kuban, İstanbul Bir Kent tarihi, İstanbul 2000, s. 113; Ayrıca bkz, Mehmet Nermi Haskan, Yüzyıllar Boyu Üsküdar, c. III, s. 1307.
21
“13. yüzyıla değinimparatorlar,
kaynak suyuyla daünlü olanAlemdağı
yakınındaki buyere avlanmaya ve
dinlenmeyegelirlerdi. II.AndronikosPaleologos,
1296'daki büyükdepremden sonrasarayını Damatris'e
taşımıştı...”
11 İ. Hakkı Konyalı, Üsküdar Tarihi, c.2, s. 201; Charles Texier, Küçük Asya,12 Gülgün Köroğlu, “İstanbul'daki Bizans Sarayları”, Prof. Dr. Işın Demirkent Anısına, İstanbul 2008, s. 264.
* R. Janin, Costantinople Byzantine, Paris 1950, s. 147; Ernest Mamboury, İstanbul Touristique, İstanbul 1951. s. 594-595; R. Uğur Uçar, age., s. 19-20.13 Charles Texier, age, s. 131.14 Semavi Eyice, “İstanbul'da Abbasi Saraylarının Benzeri Olarak Yapılan Bir Bizans Sarayı (Bryas Sarayı)”, Belleten, Cilt: XXIII, Sayı: 89-92, Ankara 1959, s. 92.
II. Andronikos Palaiologos’unSeres’de bir manastır duvarındabulunan fresko resmi.
VI. Konstantin döneminde (780-797) burada birkoruluk oluşturularak, imparator ve prenslerinavlanmaları için kuş dolu geniş bir park ileçevrilmiştir11. Sarayın inşa amacı esas olarak av vedinlenmedir. Bunun yanında Doğu'ya yapılanseferlerde hem Bizans askerinin toplanma yeri olarakkullanılmış hem de imparatorların şehre dönüşlerindebaşkente girmeden önce son gecelerini geçirdikleriyer olmuştur. Sarayın yakınlarında Spira ya da Stinaadını taşıyan bir manastır da inşa edilmiştir12.Samandıra'daki sarayın 13. yüzyıl sonlarına kadarkullanıldığı tahmin edilmektedir. Bu bilgilerdenhareketle yaklaşık olarak 1400 yıl önce Samandıra'dayerleşim olduğu ifade edilebilir.
Damatris Sarayı’nın II. Justinien’in hayatında daönemli bir yeri vardır. II. Justinien bu saraydabulunduğu sırada Chersonese bölgesi yani GeliboluYarımadası’nda çıkan isyanı bastırmak için ordusunugöndermiş, fakat askerleri ihanet ederek isyancılarakatılmışlardır. Bunu öğrenen II. Justinien derhalKaradeniz'e gitmiş ve burada da askerlerininbaşkaldırdığını görünce Damatris'e geri dönmüştür.Ne var ki kendisinden sonra tahta geçecek olanPhilippikos (711-713) tarafından gönderilen PatrikElié onu öldürmeyi başarmıştır.
VI. Leon (886-912) 909-910 yıllarında Damatris'teyaşamıştır. 1043 yılında bir kısım Selçuklu kuvveti
Samandıra'da konaklamış, bunun üzerine patrikConstantin Androbalanos, Selçuklu Türklerininüzerine bir ordu göndermiştir. Ancak bu orduSamandıra'ya geldiğinde kendisine isyan etmiştir.Patrik saraya sığınmışsa da isyancılar içeri girerekonu öldürmüşlerdir. Yine 1057 yılında İsaakiosKommenos (1057-1059) tahta geçmeden önce songecesini Damatris'te geçirmiştir.
Kaynaklar, Bizans hükümdarlarının devamlımünasebetlerde bulundukları doğululardanetkilendiklerini, Yunanlılar ve İranlıların “Firdevs”dedikleri bahçelerin zevkini aldıklarını ve onlarabenzer yerler yaptıklarını belirtmektedir13.
Mesela İmparator Theophilos (829-842) zamanındaAraplarla yapılan devamlı savaşlar sırasında 832yılında Bağdat'a Abbasi Halifesi Memun nezdineelçi olarak hocası Synkellos İoannes Grammatikos'ugöndermiştir. Dönüşünde İstanbul Patriği olan vebu makamı 842'ye kadar muhafaza eden bu elçiBizans'a döndüğünde Bağdat sarayını o kadarmethetmiştir ki, hayran kalan imparator, Abbasisaraylarının resimlerini getirterek hemen Patrikosadındaki bu şahsa, Samandıra yakınlarında olduğudüşünülen Bryas Sarayını yaptırmıştır. İmparatorsarayın içine bir kilise ve etrafına da bahçeleryaptırmıştır. Civardan suyolları ve kanallar ile busaraya sular getirtmiştir14.
22
15 Nejat Diyarbekirli, “İpek Yolu Üzerine”, Dünden Bugüne İpekyolu, Yayına haz. Emel Kefeli vd., İstanbul 2008, s. 11.16 Birsel Sipahioğlu, “Bizans Döneminde Üsküdar”, Uluslararası Üsküdar Sempozyumu V, c. II, 1-5 Kasım 2007, İstanbul 2008, s. 506.17 Hafız Hüseyin Ayvansarâyî, Mecmuâ-i Tevârih, hazırlayanlar: Fahri Ç. Derin, Vâhid Çubuk, Edebiyat Fakültesi Basımevi, İstanbul 1985, s. 19.18 Sipahioğlu, a.g.m., s. 507.19 Mustafa Daş, “Üsküdar'da Türk ve Bizans Hükümdarlarının Yaptıkları Görüşmeler”, Uluslararası Üsküdar Sempozyumu V, c. II, 1-5 Kasım 2007, İstanbul 2008, s.515.20 Sipahioğlu, a.g.m., s. 510.21 Feridun Emecen, “Kuruluştan Küçük Kaynarca'ya”, Osmanlı Tarihi I, editör: Ekmeleddin İhsanoğlu, İstanbul 1999, s. 6.22 Emecen, a.g.m., s. 9.23 Akça Koca, Osman Gazi'nin silâh arkadaşlarındandır. Torunu Gebze kadısı Fazlullah'ın Rebîülevvel 838 tarihli vakfi¬yesine göre babasının adı Abdülmelik b.
Abdülfettâh'tır. Ailesi muhtemelen Anadolu Selçukluları döneminde uç bölgelere yerleştirilmiş bir Türkmen boyuna mensuptur. Akça Koca'nın da aşiret beyi olduğu ve Ertuğrul Gazi'ye bağlı bulunduğu sanılmaktadır. Osman Gazi tarafından Orhan Gazinin emrinde Konuralp. Gazi Rahman ve Köse Mihal gibi meşhur beylerle Sakarya ve İzmit yöresine akınlar yapmakla görevlendirildi. Bu bölgedeki bazı kaleleri ele geçirdi ve Sapanca gölünün batı tarafındaki bir hisarı kendisine karargâh yaparak İzmit bölgesine akınlarda bulundu. 1326'ya doğru Kandıra'yı ve civarını zaptetti; ayrıca Konuralp ve Gazi Abdurrahman ile birlikte Kartal civarındaki Aydos'u, ardından da kuzeyindeki Şamandıra hisarını aldı. Bunun üzerine Samandıra bölgesi kendisine mülk olarak verildi. Buradan, birkaç yıl daha İzmit-Üsküdar arasındaki yerlere akınlarda bulunan Akça Koca, İzmit'in fethinden az önce, 1328'de Kandıra yakınlarındaki bir tepede öldü ve buraya gömüldü. Ölümünden sonra adamları Karamürsel'in yanında toplandı; uç beyliği yaptığı bölge ise önemi dolayısıyla Şehzade Murad'a verildi. Fetihlerde bulunduğu İzmit ve çevresine sonradan onun adına nisbetle Kocaili denildi. Ayrıca bugün Bolu iline bağlı Akça Koca İlçesi de onun adını taşır. Hacı İlyas adlı bir oğlunun bulunduğu, torunu Fazlullah'ın önce kadı, sonra da vezir olarak Osmanlı siyasetinde önemli rol oynadığı bilinmektedir. Bkz, Feridun Emecen, “Akça Koca”, DİA, Cilt 2, İstanbul 1989, s. 224.
Coğrafi konumu nedeniyle İstanbul ve civarı herzaman ilgi odağı olmuştur. Doğu ile Batı arasındageçiş noktasında bulunan şehir, ayrıca ticaretyollarının da kesiştiği noktadadır. İstanbul, İpekyolugüzergâhının en önemli limanlarından biri olarakDoğu'nun ihtişamını Batı'ya taşımıştır15. Bunun yanısıra şehrin sahip olduğu kültürel zenginlik şehreduyulan ilginin başka bir yönünü oluşturmaktadır.
Geçmişte birçok kavim burayı elde edebilmek içinçetin mücadeleler vermişlerdir. BugünküSancaktepe ilçesinin üzerine yerleştiği alan da bumücadelelere sahne olan yerlerden birisi olmuştur.Bölgeye Türklerin ilk defa gelişi 616 tarihine tesadüfetmektedir. Bu tarihte İstanbul'u kuşatan AvarTürkleri bundan bir sonuç alamamışlar ve 10 yılsonra 80.000 kişilik ordu ile Sasanilerle müşterekolarak ikinci kez gelmişlerdir. Bu kuşatmadan dasonuç alınamamış ve Avarlar geri çekilmek zorundakalmışlardır16.
Müslümanlar ilk olarak 653-654 yılında Hz. Osmandöneminde İstanbul'u kuşatmış ve orduya Şamvalisi Muaviye komuta etmiştir17. Araplar tarafındanİstanbul'a üçü Emeviler biri de Abbasiler olmaküzere dört askeri sefer düzenlenmiş ve bunlardansonuncu seferde Araplar Üsküdar'a kadargelmişlerdir18. Daha sonraları İstanbul çeşitli defalarfarklı kavimlerce kuşatılmıştır.
Türkler IX. yüzyıldan itibaren yoğun olarak Bizanstopraklarında görülmeye başlaması ve Üsküdar'akadar gelmeleri dikkat çekicidir. Bunun sebebi demuhalif Bizans imparator adaylarının en çokTürklerden yardım istemesidir. Mesela İmparatorVII. Mikhail Dukas'ın (1071-1078) iktidarıdöneminde Bizans'ın hem Anadolu ordularıkomutanı Nikephoros Botaniates hem de Rumeliorduları komutanı Nikephoros Bryennios isyan
etmişlerdi. 1077 yılında isyan eden Botaniateskendisine yardım etmesi hususunda Anadolu fatihiTürkiye Selçuklu Devleti'nin kurucusu KutalmışoğluSüleyman Şah19 ile anlaştı ve onun desteği sayesinde1078'de imparator ilan edildi. Bu ilişkiler sonucuolarak Süleyman Şah ve askerleri Üsküdar'a kadargeldiler ve burada Botaniates tarafından saygı vesevgiyle karşılanıp ağırlandılar.20
TÜRK HAKİMİYETİNDESANCAKTEPE
Samandıra ile Civarının Fethi veTürk Hâkimiyetinin Başlaması13. yüzyıl sonlarında Anadolu Selçuklu Devletiİlhanlı baskısı sonucu dağılmaya başlarken uçbölgelerde yavaş yavaş bağımsız veya yarıbağımsız Türkmen beylikleri ortaya çıkmayabaşladı21. Bunlardan birisi de Osmanlı Beyliği idi.Osman Bey liderliğindeki beylik Bizans'a yaptığıgazalarla kısa sürede şöhret buldu. Eskişehir'denBursa ve İznik sınırına kadar uzanan bölgeyehâkim olan Osman Bey, önceleri civardaki Bizanstekfurlarına karşı çetin bir mücadeleye girmektenziyade onlarla iyi geçinip durumunu güçlendirmeyeçalıştı. Onun beylik içinde gazayı bir ideoloji halinegetirip güçlenmesi, bir kısım Türkmen beyliklerihalkı yanında bazı Bizans tekfurlarının da onakatılmasına sebep oldu. 1302 tarihinde bir Bizanskuvvetini yenmesi, onun kudretinin ilk emarelerinioluşturdu. Bundan sonra şöhreti yayılarak diğerTürkmen beylikleri arasında sivrilmeye başladı.Özellikle Bizanslıların yardım için getirdiği ücretliaskerler olan Katalanların çekilmesinden sonraİznik ve Bursa üzerindeki baskıyı artırdı22.Abdurrahman Gazi, Akça Koca23,
Türklerin IX.yüzyıldan itibaren
yoğun olarakBizans
topraklarındagörülmeye
başlaması veÜsküdar'a kadargelmeleri dikkatçekicidir. Bunun
sebebi de muhalifBizans imparatoradaylarının en çokTürklerden yardım
istemesidir.
1077 yılında isyan eden III.Nikephoros Botaniates Türkiye
Selçuklu Devleti'nin kurucusuKutalmışoğlu Süleyman Şah’ın
desteği sayesinde 1078'deimparator ilan edildi.
23
24 Konur Alp, Ertuğrul Gazi'nin sialh arkadaşlarındandır. Osman ve Orhan Gazi dönemlerinde de hizmetlerde bulunmuştur. Osman Gazi, Akça Koca ve AbdurrahmanGazi'yi Orhan Gazi'nin yanına vererek onları Kara Çepiş ve Kara Tegin hisarlarını almak için görevlendirdi. Kara Çepiş hisarı alınarak Konur Alp'in kumandasına bırakıldı. Konur Alp burayı üst edindi. Buradan zaman zaman Akyazı'ya hücumlar yapardı. Konur Alp daha sonra Akyazı, Bolu ve Mudurnu bölgelerini yurt edindi. Kabrinin yeri belli değildir. Düzce civarında olduğu sanılmaktadır. Söğüt'te Ertuğrul azi haziresinde bir kabir makamı bulunmaktadır. Bkz, Safa Öcal, “Ertuğrul Gazi Haziresinde Yatanlar”, I. Milletlerarası Osmanlı Sempozyumu (Söğüt 1986), İstanbul 1988, s. 135-137.
25 Hoca Sadeddin Efendi, Tâc'üt-Tevârih, c. I, Sadeleştiren: İsmet Parmaksızoğlu, MEB Basımevi, İstanbul 1974, s. 52-53.26 Adnan Eskikurt-Ramazan Özey, “Anadolu ve Balkanlardaki Osmanlı Fetihlerinde (1299-1451) Coğrafyanın Önemi”, Türklük Araştırmaları Dergisi 19, (Prof. Dr.
Mücteba İlgürel'e Armağan Özel Sayısı), İstanbul 2008, s. 96.27 Bizans döneminde bugünkü İzmit sınırından Bozüyük'e kadar uzanan yerleşim yerlerini korumak ve vukubulacak akınları karşılamak için yerleşim yerlerinin yüksek
ve hâkim noktalarında inşa edilmiş birtakım müstahkem hisar ve kaleleri korumak için görevlendirilen komutanlara tekür ya da tekfur denilmiştir. Tekfurluk, valilik pâyesinde askeri bir rütbe idi. Bunların emrinde yeterli sayıda asker ile diğer ihtiyaçlarını karşılamaya yarayan birtakım askeri tesisleri ve bunlara bakan elemanları da vardı. Bu konu ile ilgili bkz. M. Şakir Ülkütaşır, “Osmanlılar'ın Yerleştiği İlk Topraklar”, Hayat Tarih Mecmuası, Sayı 10, Kasım 1968, s. 56-57.
Hoca SaadettinEfendi'nineserinde
Samandıra'nınfethinin ilk olarak
Osman Gazidöneminde
düşünüldüğübelirtilmektedir.Kocaeli denilen
ülkenin tam ortayerinde bulunan
Samandıra kalesinive çevre illerini
almak için gereklihazırlıklara
başlanılmıştı ki,Osman Gazi vefat
etti.
Konuralp24, Samsa Çavuş ve Mihal Gazi gibikomutanlarıyla birçok fetih yapıldı.
Hoca Saadettin Efendi'nin eserinde Samandıra'nınfethinin ilk olarak Osman Gazi dönemindedüşünüldüğü belirtilmektedir. Şöyle ki, OsmanGazi'nin son dönemlerinde Bolu, Konrapa, Akyazıve Mudurnu Konuralp tarafından, Kandıra,Ermenipazarı (Akmeşe) ve Ayan Gölü Akça Kocatarafından ele geçirilmişti. Ondan sonra bu ikikomutan, Kocaeli denilen ülkenin tam orta yerindebulunan Samandıra kalesini ve çevre illerini almakiçin gerekli hazırlıklara başlamışlardı ki, OsmanGazi vefat etti25. Ancak bu emelden vazgeçilmeyipSamandıra ve civarının fethedilmesi düşüncesiOrhan Bey'in başa geçmesiyle de devam etti26.
Tacü't Tevârih'te Samandıra ve civarının fethiyleilgili oldukça detaylı bilgiler verilmektedir.
Şöyle ki,
“Orhan Bey'in başa geçtiği günlerde, Samandıratekürü27, ölen oğlunun cenaze töreni içinaskerleriyle birlikte kaleden çıkmış, defin işleriyleuğraşırken Konuralp ve Akça Koca Samandırakalesi çevresinde keşif yapıyorlardı. Bunlar cenazealayına rastladıklarında gizlice kale ile düşmanaskerlerinin arasına girmişler, bunların dönüşyollarını keserek umutlarını kırmışlardır. Bu durumkarşısında şaşkına dönen düşmanlar, bir yandangüçsüzlük, bir yandan da yılgınlık içinde dağılıpkaçmışlardır.
İslam askeri, sonları kötü olan bu dağınık birliklerüzerine hemen saldırıya geçti. Başbuğlarınıyakalayınca, artık kalenin fethi beklemeye gerekkalmadan mümkün oldu. Tutsak alınan tekürü,çevredeki kâfirlerden bazıları parayla kurtarmaisteğinde bulundular. Bu iki komutan konuyucihanı tutan padişahın katından sordular. Padişah,her gün daha kalabalık ordular düzenlemek için
Osman Bey liderliğindeki beylikBizans'a yaptığı gazalarla kısasürede şöhret buldu.
24
özgürlük karşılığı para (fidye) alınması uygundurama bu toprağa batasıca alçağın serbest kalışındandoğacak zarar da düşünülmelidir diye fermanedince, gaziler başbuğu, bu uğursuz tutsağınisteği gereğince, Aydos ile İstanbul tekürlerinehaberciler yollamıştı. Her iki tekür de teklifeyanaşmamışlar, ellerinden çıkan kaleyi geri almakiçin asker toplamaya kalkışmışlar ve bunları dinuğrunda baş koyanların üzerine göndermişlerdi.
Böylece iki taraf tekrar karşılaşmış, savaş sonundabütün varlığını koyan İslam askeri, başarıyı elde
etmiş ve karşı çıkanlar yine kaçmak zorundakalmışlar, dünya ve ahret ziyana uğrayıp, “böylecekayba uğrarsınız” hükmünün gerçekliliğini ortayakoymuşlardı. Samandıra tekürünü en sonunda,İzmit tekürü büyük para karşılığında satın almakzorunda kaldı. Bu büyük para da, yine satılankişinin ülkesini açmak yolunda gerekli olan silahlaraharcandı. Bu bölge İstanbul çevresindedir. Büyükşehre pek yakın olduğundan, bundan sonrakiakınların çoğu, İstanbul'a doğru yönelmiş oldu.Bunun için de Samandıra ve çevresine, şanı yüceOrhan Gazi'nin uyulması gereken fermanı üzerineAkça Koca gönderilmişti28.”
Samandıra, Orhan Gazi döneminde, Hicri 728yılında (Miladi olarak 1327/1328 yıllarına tekabülediyor) Osmanlı topraklarına katılmıştır. Bazıkaynaklarda buraların alınması sırasında yapılansavaşa Pelekanon Savaşı denilmektedir29.
Tarihçi Nicolae Jorga eserinde Samandıra ve Aydoskalesinin fethiyle ilgili Konuralp ve Akça Koca'nınyanında Abdurrahman Gazi'yi de zikredip, onundönemin en iyi komutanı olduğunu söylemektedir30.Tacü't-Tevarih'te de Abdurrahman Gazi'yle ilgili birolay anlatılır. Buna göre, Bizanslıların elinde bulunanAydos Kalesi tekfurunun güzel kızı bir rüya görür.Rüyasında bir kuyuya düşer ve ne kadar uğraştıysabir çıkış yolu bulamaz. Kurtulmaktan ümidini kestiğisırada bir yiğit kuyunun yanında belirip kızı kurtarır.Kız rüyadan uyandıktan sonra bundan çok etkilenirve daha sonraları kalenin surları üzerinde dolaşırkenaskerleriyle birlikte kaleyi gözetleyen AbdurrahmanGazi'yi görür. Hemen bir mektup yazarakMüslüman olmak istediğini ve kaleyi almakkonusunda onlara yardım edeceğini belirtip, birtarih vererek o tarihte kaleye gelmelerini söyler.Mektup gaziler arasında tartışıldıktan sonra planlaryapıldı. Buna göre önce kalenin etrafı yakılıpyıkılacak, daha sonra Samandıra kalesi de ateşeverilerek Türklerin bölgeden çekildikleri kanısıuyandırılacak ve böylelikle düşman askeri ve halkbunu yılgınlık ve korkaklık olarak düşünüp rehavetekapılacaktı. Öyle de oldu. Abdurrahman Gazimektupta belirtilen gece kaleye geldi ve onları
28 Hoca Sadeddin Efendi, a.g.e., s. 54-55.29 Robert Manthan, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi I, Say Yayınları, İstanbul 1999, s.24; Abdurrahim Tufantoz, “Üsküdar'da Bir Selçuklu Bakiyyesi: Gözcü Baba Karaca
Ahmed Sultan” Üsküdar Sempozyumu II-II, İstanbul 2005, s. 571; Pelekanon savaşı hakkında ayrıca bkz, Feridun Dirimtekin, İstanbul'un Fethi, İstanbul 1976, s. 11-12.
30 Nicolae Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, c. I, Çev.: Nilüfer Epçeli, Yeditepe Yayınları, İstanbul 2005, s. 174; Ayrıca bkz, Haskan, c. II, s. 525.
Tarihçi NicolaeJorga eserindeSamandıra ve
Aydos kalesininfethiyle ilgili
Konuralp ve AkçaKoca'nın yanında
AbdurrahmanGazi'yi de zikredip,onun dönemin en
iyi komutanıolduğunu
söylemektedir.
Samandıra’da bulunanAbdurrahman Gazi Türbesi.
2. Osmanlı Sultanı Orhan Gazi.
25
bekleyen tekfurun kızının yardımıyla kale fethedildi.Orhan Gazi bu güzel kızı Abdurrahman Gazi ileevlendirdi ve onlara çeşitli hediyeler verdi31.
Orhan Bey'in tahta geçmesinden iki yıl sonra İzmitve Hereke kaleleri ele geçirilip büyük şehzadeSüleyman Paşa'ya verilmiş ve 1331 yılında, uzunsüredir kuşatılmış olan İznik şehri alınıp bir süreiçin başkent yapılmıştır32.
Türkler, 1330'lu yıllardan sonra yapılan fetihlerleSamandıra ve çevresine yerleşmeye başladılar.Orhan Gazi'nin Bizanslılarla yaptığı anlaşmayagöre, imparator III. Andronikos'unMerdivenköy'deki av köşkünde bir Ahi zaviyesikuruldu. Bu zaviye sonraları İstanbul'un en önemliBektaşi merkezlerinden biri olan Şahkulu SultanTekkesi'ne dönüştü33.
Samandıra ve civarı Bizans döneminde olduğu gibiOsmanlı döneminde de sayfiye ve mesire yeriolarak kullanılan yerlerin başında gelmekteydi.Bölgenin, başta Bizans kralları ve Osmanlıpadişahları olmak üzere pek çok önemli ziyaretçisiolmuştur. Mesela, II. Andronikos Paleologos,1296'daki büyük depremden sonra sarayınıDamatris'e taşımış ve bir müddet burada kalmıştır.Osmanlı sultanlarından Avcı Mehmed (1648-1687)ve IV. Murad da sık sık Alemdağı ve bölgesinegelerek av faaliyetleri yapmışlardır34.
Kaynaklarda verilen bilgilere göre, Osmanlıdöneminin sosyal hayatında saray eğlenceleriarasında bu av ve avcılık neredeyse savaş kadarözel ve önemli bir yere sahipti. Özellikle ilkdönemlerde zafer peşinde koşan padişahlar,şehzadeler ve devlet ileri gelenlerinin çoğu boşzamanlarını maiyetleri ile birlikte av partilerindegeçirmişlerdir. Sultan IV. Mehmed'in avcı lakabıbu av merakı ve faaliyetlerinden dolayı kalmıştır35.
Av bir iktidar göstergesidir. Av, gücü sembolizeeder, muktedir ve iktidarda olmayı temsil eder.Avlanan hayvan ne kadar güçlü ve ihtişamlı olursahükümdarın gücü de o oranda büyür. Avın bir
mekânı ve merasimi vardır36.
Osmanlı döneminde padişahla birlikte avfaaliyetlerine katılan ya da sarayda av kuşlarınabakan, saray için av kuşları yetiştirenlerin hepsinebirden avcılar denilmiştir. Avcılar kendi içlerindeulufeli, tımarlı ve muaf olmak üzere gruplaraayrılmıştır. Avcıların bir kısmı padişahla birlikte avagiderken bir kısmı da saray için av kuşlarıyetiştirmekle görevlendirilmiştir. Yetiştirilen avkuşları daha sonra saraya getirilmiştir. Avcılarınve avcılığın belirli kurallar çerçevesindeörgütlenmesinden anlaşılacağı gibi Osmanlıpadişahları ilk dönemlerden itibaren hem eğlencehem de savaş eğitiminin bir parçası olarak avpartileri düzenlemişler ve avcılığı teşkilatlı, sistemlibir hale getirmişlerdir. Devlet protokolünde“çakırbaşı, şahinbaşı, atmacacıbaşı ve doğancıbaşı”gibi ünvanları olan şikâr ağalarına önemli bir yervermişlerdir. Toplum hayatında önemli bir yeresahip olan av ve avcılıkla ilgili unsurlar edebiçalışmalara da sık sık konu olmuştur37.
Av bir iktidargöstergesidir. Av,gücü sembolize
eder, muktedir veiktidarda olmayı
temsil eder.Avlanan hayvan
ne kadar güçlü veihtişamlı olursa
hükümdarın gücüde o oranda
büyür. Avın birmekânı ve
merasimi vardır.
31 Hoca Sadeddin Efendi, a.g.e., s. 57-58; Bu konu ile ilgili ayrıca bkz, Aşıkpaşaoğlu Tarihi (Haz. Nihal Atsız), Ankara 1985, s. 38-41; Ahmet Kabaklı, Türk Edebiyatı I, İstanbul 1985, s. 224-226; Büyük Türk Klasikleri II, İstanbul 1985, s. 313-314.
32 Mustafa Nuri Paşa, Netayic ül-Vukuat, C. I-II, Sadeleştiren: Neşet Çağatay, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1979, s. 533 İdris Tuna, Temettuat Defterlerine Göre Kartal'ın Sosyo-Ekonomik Yapısı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, M.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul 2004,
s. 2.34 Haskan, c. III, s. 1418.35 H. Dilek Batislam, “Keçecizade İzzet Molla'nın Gazellerinde Av”, Av ve Avcılık Kitabı, Edt. E. Gürsoy Naskali-H. Oytun Altun, İstanbul 2008, s. 571.36 E. Gürsoy Naskali (edt.), Av ve Avcılık Kitabı, İstanbul 2008, s. XI.37 Batislam, agm, s. 572.
Orhan Gazi'nin Bizanslılarlayaptığı anlaşmaya göre,imparator III. Andronikos'unMerdivenköy'deki av köşkündebir Ahi zaviyesi kuruldu. Buzaviye sonraları İstanbul'un enönemli Bektaşi merkezlerindenbiri olan Şahkulu SultanTekkesi'ne dönüştü.
26
1834 tarihinde Sultan II. Mahmud Alemdağı veSarıgazi bölgesini ziyaret etmiş ve bir gecekonaklamıştır. Dârüssaade ağalarından KızlarağasıAbdullah Ağa 1834 tarihinde Sultan II. Mahmudiçin bir ziyafet tertip etmişti. Sultan Mahmut daşehzadeleri, mabeyn kâtiplerini ve yakınındabulunan diğer görevlileri yanına alarak bu daveteicabet etmiştir. Burada iki gece kalınmıştır. Dahasonra Taşdelen suyunun çıktığı kaynağa veSultançiftliği köylerine gidilerek bölge gezisiyapılmıştır. Bundan sonra Sarıgazi köyüne geçilmişve köydeki Sarıgazi türbesi ziyaret edilmiştir. SultanMahmud ve yanındakiler bir gece de buradakiSâib Paşa çiftliğinde kalmışlardır. Bu hadiseyiBalıkhane Nazırı Ali Rıza Bey hatıralarında şöyleifade etmektedir:
“ … vaktiyle Alemdağı Haremeyn nezareti dâhilindeve Haremeyn nezareti de dârü's-saâde ağalığı zîr-i idaresinde bulunduğu cihetle 1250 (1834/35)tarihinde Kızlarağası bulunan Abdullah Ağa, SultanMahmud'a bir ziyafet keşide etmişti. Hakan-ımüşârünileyh şehzadeleri, mabeyin kâtiplerini,kurenâ beyleri beraber alıp tehyie olunan hanelerdebir gece beytutet ve ferdası günü ormanlar seyrü temâşâ olunarak Taşdelen suyunun menbaı olancây-ı dil-küşâya azimet buyurmuşlar ve harem-ihümayun takımı da Sultan Çiftliği nam karyedetertip olunan hanelerde iki gece ârâm-sâzolmuşlardı. Zât-ı şâhâne evliyâ-ı kirâmdan SarıGazi türbesine ziyaret ve Tophane Nazırı Hacı SâibEfendinin o civarda kâin çiftliğinde ârâm ve istirahatve badehu Yakacık Karyesine azimetle bir gecede orada beytutet buyurmuşlardır.38”
Bundan başka, Sultan Abdülaziz Alemdağı civarınagelmiş ve buradaki Alemdağı Kasrında kalmıştır.Hatta buraya gelmesi ve fazla kalması kendisihakkında tertip edilen bir komplodan dakurtulmasına vesile olmuştur. Çünkü bu sıradaHüseyin Avni Paşa, sadaret mevkiini işgal etmişti.Paşa Serasker Kaymakamı bulunan, dostu ÇirpanlıAbdülkerim Nadir Paşa'yı, Sultan Abdülzaziz'iAlemdağ'da bulunduğu sırada süvari kuvvetleri ileyakalayıp Selimiye Kışlası'na hapsetmekle
görevlendirmişti. Fakat Abdülaziz'in burada birgeceden fazla kalması bu teşebbüsüngerçekleşmesine imkân vermemişti39.
XV. XVIII. YÜZYILLARDASAMANDIRA’NIN, İDARI VESOSYAL YAPISIOsmanlı döneminde fetihlerin artması ve topraklarıngenişlemesine paralel olarak idari anlamda zamanzaman değişiklikler olmuştur. Bölgenin Osmanlılarcafethedilmesinden sonra önce Bursa daha sonraİznik devlet merkezi yapılmıştır. Üsküdar'a kadarolan bölge İzmit'e bağlanmıştır. İstanbul'unfethinden sonra nüfustaki artma ve azalmalardandolayı adli ve idari anlamda değişiklikler yapılmıştır.Başkent, nefs-i İstanbul kadılığı, Galata kadılığı,Haslar kadılığı ve Üsküdar kadılığı olmak üzeredört kadılığa ayrılmıştır. Üsküdar kadılığı İzmit'ekadar olan yerleşim birimlerine bakmaklagörevlendirilmiştir. Adli yani hukuki işlerin görülmesiile ilgili olarak Samandıra ve civarı Üsküdar'a bağlıidi. İdari olarak ise klasik dönemde sancak, kazave tımar örgütlenmesine göre Kocaeli Sancağınatâbi Gebze kazasına bağlı idi. Bu durum iç içegeçişliliği de sağlamakta idi40. Mesela ÜsküdarKadılığı sınırı içinde kalan yerlerin adli işleri Üsküdarkadılığınca görülürken, kolluk görevi İzmitSancakbeyliği tarafından yürütülmekte idi. 1513-1520 tarihlerine ait kayıtları içeren 1 numaralı ve1521-1524 tarihli sicil kayıtlarını ihtiva eden 3numaralı Üsküdar şeriye sicillerine göre Üsküdarnaibine tayin edilen köylerin sayısı 18'dir41. Bu 18köyden birisi de Samandıra'dır. Köylerin yerleşimalanı incelendiğinde XV, XVI ve XVII. yüzyıllardaÜsküdar nahiyesine tabi kır iskân yerleriKüçüksu'dan Dudullu'ya, buradan Samandıra,Yakacık ve Kartal'a uzanan geniş bir coğrafi alaniçinde yer almaktadır. XVIII. yüzyılda ise idari alandayapılan değişiklik ile Samandıra ile birlikte Dudullu,Salihli, Maltepe, Kartal, Soğanlık ve Yakacık köyleriKartal (Adalar) nahiyesine tabi edilmiştir42. 1864
38 Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey, Eski Zamanlarda İstanbul Hayatı (Haz. Ali Şükrü Çotok), 2. Baskı, İstanbul 2001, s. 121.39 Haskan, c. III, s. 1418.40 Gülfettin Çelik, “Osmanlı Döneminde Gebze- Sosyoekonomik Bir Tahlil”, İstanbul Araştırmaları V, İstanbul 1998, s. 11.41 Diğer köyler ise şunlardır: Soğanlık, Viranköy, Yakacık, Nerdubanlu, Küçük Tutulu, Reislü (2 köy), Yenice, Kısıklı, Çengelköy, İstavroz, Heregedun (Kadıköy),
Kuzguncuk, Kartal, Başıbüyük, Karamanlu ve Salihlü. Ancak bu 18 köy içinde yer almayan Bulgurlu, Çamlıca, Ilısuluk ve Maltepe'nin de Üsküdar nahiyesine tabi olduğu bu konu ile ilgili yapılan çeşitli çalışmalardan anlaşılmaktadır. Geniş bilgi için bkz. M. Hanefi Bostan, “XV-XVII. Yüzyıllarda Üsküdar Nahiyesi KöylerindeSosyal ve İktisadi Hayat”, Uluslararası Üsküdar Sempozyumu VI, c. II, 6-9 Kasım 2008, İstanbul 2009, s. 365.
42 Bostan, aynı makale, s. 366.
Sultan AbdülazizAlemdağı civarınagelmiş ve buradaki
AlemdağıKasrı’nda kalmıştır.Bu sırada sadaret
makamındabulunan HüseyinAvni Paşa, Sultan
Abdülzaziz'iyakalayıp Selimiye
Kışlası'nahapsetmek istedi.Fakat Abdülaziz'in
burada birgeceden fazla
kalması buteşebbüsün
gerçekleşmesineimkân vermemişti.
Sultan Abdulaziz
27
Vilayet Nizamnamesine kadar Kartal, Bolu EyaletiKocaeli Sancağına bağlı bir kaza merkezi idi. 1845tarihli temettuat defterlerine göre de Kartal kazası18 yerleşim biriminden oluşuyordu. Samandıra veSarıgazi bu 18 yerleşim yeri içinde idi43. 1864Vilayet Nizamnamesinde, “Gebze, Şile, Çekmecekazalarıyla merkez ve unvanları Samandıra veKemerburgaz olmak üzere teşkil olunacak kazalarŞehrameneti'nin idaresinde İstanbul'unmülhakatıdır. İşbu kazaların hudutlarıyla nahiyeve köyleri Dâhiliye Nezareti'nce tayin olunacaktır”denilmektedir44.
Samandıra'da Nüfusİstanbul'un fethinden sonra, Üsküdar nahiyesinebağlı yerleşim yerlerindeki nüfus ile ilgili bilgilerveren ilk arşiv kayıtları II. Mehmed dönemine aittir.1453-1481 tarihleri arasını kapsayan bu bilgilerVakıf Defterinde kayıtlıdır. Fakat sadece birkaçköy ile ilgili bilgi vardır. Bunların içinde Samandırayoktur. Ancak, 1521-1524 tarihlerine ait sicilkayıtlarını ihtiva eden 3 Numaralı şeriye sicilinegöre Üsküdar nahiyesinin iskân birimlerinden olanSamandıra'da 22 hane Müslüman yaşamaktaydı45.Her hanede ortalama 5 kişinin olduğunuvarsayarsak, 1524 tarihinde Samandıra'nınnüfusunun ortalama 110 kişi olduğunusöyleyebiliriz. (Tablo1)
Hanefi Bostan yaptığı çalışmada, XVI. yüzyılortalarında, Üsküdar nahiyesine bağlı yerleşimyerleri ile ilgili bilgi veren biri tahrir, öteki de vakıftahrir olmak üzere 1561 tarihli iki mufassal defterolduğunu söylemektedir. Bunlara göre 1561 yılındaSamandıra'da 49 hane, 13 mücerred (yetişkinbekâr erkek), 1 muaf mücerred (vergiden muafyetişkin bekâr erkek) ve 7 muaf hane (çeşitlisebeplerle vergi alınmayan hane) bulunmaktadır.Buna göre Samandıra'nın 1561 yılındaki nüfusutahminen 294 civarındadır.
XVI. yüzyılın son çeyreği ile XVII. yüzyılın ilk çeyreğiarasında Üsküdar'a tabi yerleşim birimleri ile ilgilibilgi elde edebileceğimiz üç adet tahrir defterivardır. Bunlardan ikisi Başbakanlık OsmanlıArşivi'nde bulunmaktadır. 630 numaralı defter1590-1591 yıllarını ihtiva eder. 733 numaralı deftertımar-vakıf defteri olup 1603-1617 tarihleri arasınıkapsar. Üçüncü tahrir defteri de Tapu KadastroArşivi'ndeki 49 numaralı mufassal dirlik defteridir46.
1600-1624 yılları arası ile ilgili bilgi veren tahrirkayıtlarında Samandıra'da 39 hane, 8 mücerredve 1 muaf hane bulunmaktadır47. Bu dönemarasındaki Samandıra nüfusu ise yaklaşık olarak208 civarındadır.
Bu şekildeki nüfus hareketlilikleri ile yerleşimbirimlerine dışarıdan yapılan iskânın devam ettiğinianlayabiliriz. Nitekim bu döneme ait bazı belgelerdebu yerleşmelerle ilgili bilgiler mevcuttur48.
43 Tuna, agt, s. 3.44 Osman Nuri Ergin, Mecelle-i Umur-ı Belediye III, İstanbul 1995, s. 1476.45 Bostan, aynı makale, s. 367-68.46 Bostan, aynı makale, s. 368.47 Bostan, aynı makale, s. 369.48 Bostan, aynı makale, s. 372-73.
1600-1624 yıllarıarası ile ilgili bilgi
veren tahrirkayıtlarında
Samandıra'da 39hane, 8 mücerredve 1 muaf hane
bulunmaktadır. Budönem arasındakiSamandıra nüfusuise yaklaşık olarak208 civarındadır.
1524 Yılı 1561 Yılı 1600-1624 Arası
Han
e
Mü
cerr
ed
Mu
af h
ane
Mu
afM
üce
rred
Tah
min
iN
üfu
s
Han
e
Mü
cerr
ed
Mu
af h
ane
Mu
afM
üce
rred
Tah
min
iN
üfu
s
Han
e
Mü
cerr
ed
Mu
af h
ane
Mu
afM
üce
rred
Tah
min
iN
üfu
s
22 - - - 110 49 13 7 1 294 39 8 1 - 208
Tablo1: XVI-XVII. Yüzyıllarda Samandıra Köyünün Nüfusu.
28
Makalede Üsküdar'a tabi yerleşim birimlerindekinüfus oranları da verilmiştir. Buna göre Gayr-iMüslimler daha çok Kadıköy, Çengelköy, İstavroz,Maltepe ve Kartal'da ikamet ederken, Müslümanlarise Samandıra, Bulgurlu, Başıbüyük, Ilısuluk,Karamanlu, Nerdibanlu, Dudullu, Yakacık ve Yeniceköylerinde ikamet etmektedir49. Yine bu çalışmadayerleşim birimlerindeki muaf zümreler, görevliler,meslek grupları ve unvan sahipleri (a'mâ, doğancı,fundacı, gılman-ı vakf, haric-reaya, imam,meremetçi, korucu, muhassıl, sipahizade, debbağ,zaim, sahib-i berat, kilari vb) ile ilgili bilgiler deverilmiştir. Buna göre Samandıra'da; 1 bazdâr(doğancı, avcı, kuşçu50), 1 demirci, 3 hacı, 9 hariçteneken, 2 mu'tak (azledilmiş köle51), 1 mücrim, 1müezzin ve 1 pir-i fâni bulunmaktadır52.
Samandıra'da İktisadi HayatXV-XVII. yüzyıllarda Üsküdar nahiyesine tabi köyyerleşim birimlerinde halkın geçim kaynağıgenellikle çiftçilik, bağcılık ve hayvancılıktı. Tarımdanelde edilen ürünler de başta buğday, yulaf ve arpaolmak üzere burçak, mercimek, darı, bakla venohut idi. Bu işlerle ilgili vergi miktarları şöyleydi:
Çift tasarruf edenlerden 33 akça, yarım çiftlerden17 akça, dörtte bir oranında (rub') çifti olandan8 akça alınıyordu. 3 akça ile 12 akça arasındavergi alınabilecek toprağı olanlardan 12'şer akçaalınıyordu. Hiç yeri olmayıp evli olanlardan 9'arakça resm-i bennak , yeri olmayan mücerreddende 6'şar akça resm-i mücerred alınırdı. Mücerredolup elinde yeri olandan hem mücerred vergisihem de tuttuğu yerin vergisi alınmaktaydı .
Samandıra Köyü halkının gelir kaynakları arasındaarıcılık ve bir sanayi ürünü olan keten üretimiönemli yere sahipti. Bunlardan başka Üsküdar'atabi köylerdeki ticari faaliyetin en önemli göstergesibazar, iskele ve kervansaraylardı. Bu kalemlerdenhatırı sayılır oranda vergi alınıyordu. İskeleler kıyıkesimlerde iken, bazarlar ise Samandıra veBulgurlu'da, kervansaraylar da yine Samandıra veBüyükbaşlı köylerinde bulunuyordu.
İncelenen dönemde nüfus ile ilgili bilgilere göre;XV. ve XVI. yüzyıllarda içe yönelik iskân teşviki ilenüfus hızla artarken, XVI. yüzyıl sonlarından sonraasayiş problemleri ve bunun sonucunda yapılaniskân politikaları neticesinde nüfusta azalmalarolmuştur58.
49 Bostan, aynı makale, s. 370.50 Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat, Ankara 1996, s. 74.51 Devellioğlu, age, s. 69052 Bu bilgiler, 733 numaralı ve 630 numaralı Tahrir Defteri, 49 numaralı Tapu Kadastro Kuyûd-ı Kadîme Arşivi Tahrir Defteri ve 26 numaralı Üsküdar Şeriye Sicili
esas alınarak verilmiştir. Bkz. Bostan, agm, s.378-379.53 Resm-i bennâk: Tımar sahiplerinin reayadan aldıkları vergilerden birinin adı. Bu, kazanç vergisi kabilinden bir vergi olup, ekinlü bennak ve caba bennak olarak
ikiye ayrılırdı. Ekinlü bennak,elinde olan arazisi yarım çiftlikten az olanlardan alınırdı. Caba bennak ise toprak sahibi olmayıp ticaretle uğraşanlardan alınırdı. Vergi senede 12 akça idi. Tanzimattan sonra kaldırılmıştır. Bkz. M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terizmleri Sözlüğü III, İstanbul 1993, s. 29.
54 Yetişkin bekâr.55 Bostan, agm, s. 380.56 Resm-i çift: araziden alınan vergilerden birinin adıdır. Buna “çift akçası” da denirdi. Kanunen iki öküzle işlenebilecek bir yer çift kabul edilmiştir. Her yerde oranı
aynı değildi. Bazı yerlerde çok alınırken bazı yerlerde az alınırdı. Her yerin vergi defterlerinin arkalarındaki kanunnamelerde resm-i çift ne kadar belirlenmişse o kadar alınırdı. En az 22 en fazla 57 akça idi. Bkz, Pakalın III, s. 30.
57 Resm-i mücerred: Tımar usulü geçerli olduğu zamanlarda uhdesinde arazi bulunmayan ve ticaretle uğraşan reayanın bekârlarından alınan vergilerden birininadı. Senede 6 akça alınırdı. Tanzimat'tan sonra kaldırılmıştır. Bkz, Pakalın III, s. 31.
58 Bostan, agm, s. 374.
Samandıra Köyühalkının gelir
kaynaklarıarasında arıcılık vebir sanayi ürünü
olan keten üretimiönemli yere
sahipti.
Dahili Harici
Çif
t (3
3)
Ru
b’ i
len
im a
rası
Ru
b’ i
len
im a
rası
Ru
b’d
an a
z
1561 1 13 2 2
Tablo 2: 1561 Yılında Samandıra köyündeki ziraat alanlarıyla alakalı veriler şöyleydi:
Yıl
Ekü
nlü
15
Ben
nak
Mü
cerr
ed
Han
e
20 14 2
Keten bitkisi.
29
Samandıra ve Sarıgazi’de Sosyal HayatBu dönemde Samandıra ve çevresindeki sosyalhayatla ilgili bilgilerin bazılarını da arşiv belgeleriile kadı sicillerinden öğrenebiliyoruz. Sözlükte,“okumak, kaydetmek not etmek, hükmetmek,karar vermek, sicile ve zabta geçirmek” anlamlarınagelen sicil kelimesi, terim olarak; insanlarla ilgilibütün hukuki olayları, kadıların verdikleri kararsuretlerini, hüccetleri ve yargıyı ilgilendiren çeşitliyazılı kayıtları ihtiva eden defterler için kullanılmıştır.Bu defterlere kadı sicilleri dendiği gibi, şeriyesicilleri, mahkeme defterleri, zabt-ı vakâyi sicilleri,sicillât defterleri, sicill-i mahfuz veya sadece sicilde denmektedir59.
Bizim çalışma alanımızla ilgili olarak özellikleÜsküdar kadı sicilleri düzenli bir şekilde tutularakgünümüze kadar muhafaza edilebilmiştir. Bu sicilkayıtlarına dayanılarak pek çok çalışma yapılmışve yapılmaya da devam edilmektedir. Üsküdarşeriye sicillerindeki kayıtlardan, Kanuni SultanSüleyman döneminde Üsküdar kadılığının yetkialanının, sınırları zaman zaman değişmekle beraber,Gebze'ye kadar uzanan geniş bir sahayı içine aldığıanlaşılmaktadır. Yerleşim yeri bugünkü ÜsküdarMeydanı ve civarıdır. Bunun dışında sahil boyunca
Kuzguncuk, Beylerbeyi, Çengelköy gibi köyler yeralırken Marmara Denizi sahili istikametinde Kadıköy,Merdivenköy, Maltepe, Kartal, Pendik, Tuzla gibiyerleşim yerlerinden köy olarak bahsedilmektedir.Bunların dışında Kısıklı, Bulgurlu üzerinden Sarıgazive Samandıra köylerine uzanan hat üzerinde deköy şeklinde yerleşim yerleri bulunduğunu görmekmümkündür60.
Tahsin Özcan'ın Kanuni dönemine ait Üsküdarşeriye sicillerine dayanarak “para vakıfları” ile ilgiliyaptığı çalışmada Üsküdar ve çevresi ile ilgili pekçok vakıf kaydı bulunduğu görülmektedir. Paravakıfları esnafa cüzi miktarda faizle kredi veriyordu.Bunların arasında Samandıra Köyü ile iki para vakfıkaydı bulunmaktadır. Bu vakıflar şunlardır:
Hâce Abdullah Bahşî Vakfı1524 tarihli bir kayda göre Hâce Abdullah Bahşîtarafından 2.000 akçe nakit ile birlikte Samandıra'dayapılan bir hamamın giderleri için vakfedilmiştir.Vakfedilen paranın istirbâh (faize yatırma, fazlafaizle para verme) olunacağı belirtilmiştir. Ancakbununla alakalı belgenin devamıkaydedilmediğinden böyle bir vakfın şartlarınınneler olduğu konusunda bilgi edinilememiştir61.
59 Arif Kolay, Kütahya Şeriye Sicilleri 72 Numaralı Defterinin Transkripsiyonu ve Değerlendirilmesi, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Dumlupınar Üniversitesi SBE, Kütahya 2001, s. 8; Said Öztürk, Askeri Kassama Ait XVII. Asır İstanbul Tereke Defterleri, İstanbul 1995, s. 19.
60 Tahsin Özcan, Osmanlı Para Vakıfları (Kanuni Dönemi Üsküdar Örneği), Ankara 2003, s. 17.61 Tahsin Özcan, aynı eser, s. 106.
1524 tarihli birkayda göre HâceAbdullah Bahşî
tarafından 2.000akçe nakit ile
birlikteSamandıra'da
yapılan birhamamın giderleriiçin vakfedilmiştir.
Ziraat ile ilgili vergiler
Tablo 3: 1561 Yılında Samandıra’daki reayadan alınan vergiler: (akça olarak)
Sebzeve
Meyvelerdenalınan vergi
Hayvancılık,Arıcılık veBalıkçılık
Sanayi tesisve ürünleriile ticarevergiler
Yıl
Res
m-i
çif
t56
Res
m-i
eki
nlü
Res
m-i
mü
cerr
ed57
Bad
-i h
eva
Deş
teb
ani
Öşr
-i b
ost
an
Çay
ır
Öşr
-i k
ova
n
Öşr
-i k
etta
n
Bac
-i b
azar
Res
m-i
sen
nak
1561 243 180 189 84 100 15 8 485 18 200 60 1.582
VergiToplamı
** Mehmed Süreyya Bey, Sicill-i Osmanî III, İstanbul 1994, s.453.62 Tahsin Özcan, aynı eser, s. 198-199.63 Tahsin Özcan, aynı eser, s. 200.30
Arap Hekim Vakfı (Samandıra Camii Vakfı)
Şeriye sicillerinde Arap Hakim Vakfı, Arap HakimCamii Vakfı, Arap Hâce Vakfı veya Samandıra CamiiVakfı gibi isimlerle zikredilmektedir. Bazı belgelerdede Arap Hekim olarak da telaffuz edilmektedir.Samandıra'da Arap Hekim tarafından bir camiyaptırılmış ve bunun için, ilaveten bir para vakfıkurulmuştur.
Arap Hekim, Arap coğrafyasından Anadolu’ya gelipÜsküp’e geçmiş ve burada bulunan Emir İsa Bey ileyakın münasebette bulunmuştur. Daha sonraİstanbul’a yerleşip saray doktorluğu görevini ifaetmiştir. Arap Hekim 1845 yılında vefat etmiştir.**
1542 tarihli bir kayıtta “Samandıra Camii'nin imamınave müezzinine vakıf olan mebâliği bildirir” başlığıaltında imamın idaresinde 9.600 akçe, müezzininidaresinde 4.800 akçe olduğu kaydedilmiştir. Dahasonraları caminin ihtiyaçlarını gidermek amacıylabaşka şahıslar tarafından da ilave vakıflar teşekkül
ettirilmiştir. İmam ve müezzinin idaresinde olanparaların bir kısmı bu sonradan teşkil edilen vakıflaraaittir62.
Tahsin Özcan çalışmasında Arap Hekim Vakfı, ArapHâce Vakfı veya Samandıra Camii Vakfı isimleriylekaydedilen hüccet sayısını 48 olarak belirtmektedir.Hüccetlerin yıllara göre dağılımı ve muhtevaları ileilgili bilgileri de tablo olarak vermiştir. (Tablo 4)
Tahsin Özcan çalışmasında, Arap Hekim Vakfı’nınborç hüccetlerinde görülen muamele oranları veborçluların meslekleri hakkında da bilgi vermiştir.Buna göre muamele oranı genellikle ona on birbuçuk (% 15) tur. Hüccetlerde yapılan muameleişlemleri için bazen rehin alınmakta, bazen bir veyabirden fazla kefil ismi zikredilmekte, bazen de hemkefil hem de rehinin birlikte talep edildiğigörülmektedir. Ancak rehin veya kefilin olmadığıhüccetler de mevcuttur. Hüccetlerde adı geçenborççuların genellikle Samandıra Köyü’nde ikametettikleri anlaşılmaktadır. Bunun yanında Kartal,Pendik, Viranköy ve Başıbüyüklü gibi civar köylerdeikamet edenler de bulunmaktadır63.
1542 tarihli birkayıtta
“SamandıraCamii'nin imamına
ve müezzininevakıf olan mebâliği
bildirir” başlığıaltında imamın
idaresinde 9.600akçe, müezzininidaresinde 4.800
akçe olduğukaydedilmiştir.
Değişik tarihlerde onarımauğrayan Arap Hekim Camii,
günümüzde Samandıra MerkezCamii ismiyle hizmete devam
etmektedir.
31
Çalışmada ayrıca Arap Hekim Vakfına aitkayıtlardan örnekler de verilmiştir. Örneğin 1556tarihli bir kayıtta Samandıra'da müezzin olarakgörev yapan Mustafa bin Ali'nin görev yaptığıcaminin müezzinine vakıf olan akçeden zimmetinde1.800 akçe olduğu ve buna mukabil mülk evini veçayırını vakfa sattığı kaydedilmektedir. Çalışmadaayrıca hüccetlerde isimleri geçen borçlularınmeslekleri de verilmiştir. Buna göre 1 dolapçı, 1habbâz (ekmekçi), 1 hatip, 1 nalbant ve mesleğibelli olmayan 45 kişi gözükmektedir64.
Osmanlı Devletinde kadılar tarafından tutulan busicil kayıtlarında vakıf kayıtlarından başka hukuki,iktisadi, sosyal, askeri ve idari alanlara ait pek çokbilgiye rastlamak mümkündür. Üsküdar Kadısicillerinde de XVI. yüzyıla ait Samandıra ile ilgilibazı kayıtlar bulunmaktadır. Örnek olarak vermekgerekirse, bunlardan birisi Samandıra pazarınınihzar ve ihtisabının Mustafa bin İvaz isimli şahsa310 akçeye mukataaya verildiği ile ilgili kayıttır65.
Diğeri de Samandıra'nın ihzâriye ve ihtisâbının AliÇelebi ve İvaz bin Balcı isimlerindeki iki kişiye ikiyıllığına 350 akçeye verilmesi ile ilgili Miladi 19Nisan 1520 tarihli tezkire kaydıdır66.
Bir başka sicil kaydı da, 31 Mayıs 1519 tarihinde,kaçak bir kölenin Samandıra'da yakalanması vesahibine teslim edilmesi ile ilgilidir67. Diğer bir sicilkaydı da Üsküdar naibine bağlanan köylerhakkındadır. Bunların içerisinde Samandıra'davardır68.
18. yüzyıl ortalarına ait şeriye sicili kayıtlarında daSamandıra ve çevresi ile ilgili pek çok kaydarastlamak mümkündür. Mesela, 17 Kasım 1764tarihinde Kartal nahiyesine tabi Samandıra köyündemeskûn olan Usta oğlu Mehmed isimli kişi,eşyalarını çaldığından dolayı Arab Abdullah isimlişahsı dava etmiş ve Kadı eşyaların geri verilmesinehükmetmiştir69. Yine, 12 Ocak 1765 tarihindeSamandıra köyünden Yıvan veled-i Ustuyan ileYorgi veled-i Marven isimli iki şahsın kavga edip,
64 Tahsin Özcan, aynı eser, s. 199.65 “Defter-i ihtisâb-ı Samandıra
Oldur ki Samandıra bazarının ihzârı ve ihtisâbı mutasarrıfı olan Kılağuz meclis-i şer'a gelip bazar-ı mezkûrun tarih-i defterden bir yıla ihzârın ve ihtisâbın işbu Mustafa bin İvaz nam kimesneye 310 akçeye mukataaya verip 10 akçesin aldım ki mutasarrıf olup her üç ayda bir kıtsa cevab vere dedikde mezbur Mustafa kabul ederek kara Mustafa bin Mestan kefil bi'l-mâl oldu fî gurre-i Cemâziyelevvel sene 925. (1 Mayıs 1519)
Şuhudü'l-hâl: Kassâb Mustafa bin İvaz, Mahmud bin Abdullah, ali bin Ahmed, Tur Ali bin Gaybî ve gayruhum”, bkz, İstanbul Kadı Sicilleri, Üsküdar Mahkemesi 1 Numaralı Sicil, Hazırlayanlar: Bilgin Aydın, Ekrem Tak, İstanbul 2008, s. 345.
66 Bkz. Üsküdar Kadı Sicilleri, Üsküdar Mahkemesi 1 Numaralı Sicil, s. 114.67 “Oldur ki sene hamse ve ışrîn ve tis'a mi'e Cemaziyelahiri'nin altıncı gününde Hamza bin Abdullah Samandıra civarında Ovacık nam mevkide bir uzun
boylu bir gözü ak, açık kaşlı, başına kızıl külah ve eğnine ak kebe giyer bir abd-i âbık tutup nefs-i Samandıra'da meclis-i şer'a getirdikde tarih-i mezkûrdan yevmî birer buçuk akçe nafaka takdir olunup Çepni Kurudan oğlu Muslihiddin subaşıya mezkûr Hamza ile gönderilip sebt-i sicil olundu. Fî Cemâziyelâhir sene 925”, Bkz, İstanbul Kadı Sicilleri, Üsküdar Mahkemesi 1 Numaralı Sicil, s. 405.
68 İstanbul Kadı Sicilleri, Üsküdar Mahkemesi 1 Numaralı Sicil, s. 110.69 Sadık Fethi Çetin, 466 Numaralı Üsküdar Şeriye Sicili, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul 1997, s. 69.
18. yüzyılortalarına aitşeriye sicili
kayıtlarına göre;17 Kasım 1764tarihinde Kartalnahiyesine tabi
Samandıraköyünde ikameteden Usta oğluMehmed isimlikişi, eşyalarını
çaldığından dolayıArab Abdullah
isimli şahsı davaetmiş ve Kadıeşyaların geriverilmesine
hükmetmiştir.
Tablo 4: Arap Hekim Vakfının idane (borç) işlemleri.
Yıl
15201521152215251543154415451546154715481549155115571567
HüccetSayısı
İşlemHacmi(akçe)
Hasılatı(akçe) Müslüman Gayri Müslim Erkek Kadın
Borçlunun Kimliği
110323364131461
6008.5002.5001.5001.5001.6002.2001.1002203.2752002.3001.330500
-1.09534022519875240165331203034016575
14323243001166
06000121130301
110323363121461
00000001010000
Kaynak: Tahsin Özcan, Osmanlı Para Vakıfları, Ankara 2003, s. 199.
32
Yorgi'nin Yıvan'ı yaralaması ve olayın mahkemeyeintikal etmesi ve Ocak ayı sonunda yine aynıkonunun takibi ile ilgili kayıt bulunmaktadır70.
5 Mart 1765 tarihli sicil kaydında da Üsküdar'daValide-i Atik Mahallesinde oturan Ali bin Mustafaile Samandıra köyünden Mustafa bin Mehmedarasındaki dava ile ilgilidir. Ali isimli şahıs Ümmühanisimli bir hanımı üç bin akçe vererek nikâhlamışve daha sonra bir iş için Gerede Kasabası'na gidereksekiz ay kadar gelmediği için kadın başka birisiylenikâhlanması ve bunun sonucu ile ilgili mahkemeilamı ile ilgili kayıttır71.
Samandıra ve civarı hanedan mensupları ve devletileri gelenlerinin sahip oldukları çiftliklerle demeşhurdu. Yine, sicil kayıtlarından Zeynep Sultan72
ve Tophane Nazırı Sâib Paşa'nın Samandıra'daçiftlikleri olduğunu öğrenmekteyiz73. Hatta 1834yılında Sultan II. Mahmud bölgeyi ziyaretinde SâibPaşa'nın çiftliğinde bir gece konaklamıştır74.
1774 tarihli bir arşiv belgesinde Sarıgazi köyü ileilgili bilgiye rastlanmaktadır. Belge, Üsküdar'dakiAtik Valide Sultan Vakfı mülhakatından SarıkadıKöyü mescidinin minber konularak camiyeçevrilmesi ile ilgilidir. Burada halkın Cuma vebayram namazlarını kılmayı arzu ettikleri vemescidin camiye çevrilmesini talep ettikleribelirtilmektedir. Padişahın izniyle mescid camiyeçevrilmiş ve imam olarak da Hüseyin Halife ismindebirisi görevlendirilmiştir75.
1800 tarihli bir belge yine Sarı Kadı köyü camiihatipliğinin tevcihi ile ilgilidir. Caminin hatibi olanHacı Ahmed isimli kimsenin kendi rızasıyla göreviniHafız İsmail halifeye bıraktığı belirtilmektedir76.
1847 tarihli başka bir belgede Sarıgazi Camiiimamlığı ile mektebi hocalığına ve türbedarınavazife zammı ve gıda tahsisatının artırılması talepedilmiştir77. 1851'de ise, Sarıgazi türbedarı Hüseyinhalifenin çocuksuz olarak vefat etmesi nedeniyletürbedarlık görevi Derviş Hacı Abdullah Efendiisimli bir zata verilmiştir78.
70 Çetin, agt, s. 105 ve 118.71 Çetin, agt, s. 136-137.72 Zeynep Sultan III. Ahmed'in kızıdır. Doğum tarihi belli değildir. Sultan 1728 yılında Sinek ve Küçük lakaplarıyla tanınan Mustafa Paşa ile evlendi. Evlendiği yıl
kocası ölünce Zeynep Sultan dul kaldı. Bir yıl sonra eski kaptan-ı deryalardan Melek Mehmed Paşa ile evlendi (1765). Aynı zamanda III. Mustafa'nın da ana-baba bir kardeşidir. Zeynep Sultan 12 Muharrem 1188 (25 Mart 1774)'te vefat etti. Kabri Alemdar'daki Zeynep Sultan Camiindedir. Pek çok hayır işi yapmıştır.Bkz. Ahmet Yaramış, “III. Ahmed'in Kızı Zeynep Sultan'ın Hayatı ve Üsküdar'daki Vakfiyesi”, II. Üsküdar Sempozyumu I, İstanbul 2005, s. 198-199; ÇağatayUluçay, Padişahların Kadınları ve Kızları, Ankara 1992, s. 86-87.
73 Çetin, agt, s. 273-274; Zeynep Sultan'ın Samandıra'daki çiftliği ile ilgili ayrıca bkz, İstanbul Ahkâm Defterleri İstanbul Tarım Tarihi I, İstanbul 1997, s. 241-242.74 Balıkhane Nazırı age, s. 121.75 BOA, HAT, 1449/64. Belgenin transkribi şöyledir:
(İzn-i hümayunum olmuşdur)
(Arz-ı bende-i mikdâr oldurki şevketlü, kerametlü, inâyetlü, mehâbetlü, kudretlü Padişahım.
Üsküdar'da vâki' merhûme ve mağfur-lehâ Atik Valide Sultan Evkâfı mülhakâtından Medine-i mezbure kazasına tâbi' Sarı Gâzi karyesi mescidinin cami olmağa salahiyeti olduğundan vaz-ı minber ve ikamet-i salavat Cuma ve îdîne (idiye?) ezan-ı hümayunları arzusu buyrulup hitabeti dahi erbab-ı istihkaktan mescid-i mezbur imamı Hüseyin Halife'ye sadaka buyrulmak ricasına mütevelliyesi inhasıyla vaki hâlî nazar-ı vakf darüssaade't-üş,şerife ağası kulları arz etmeğle bâlâsı izn-i hümayunum olmuşdur deyü hatt-ı hümayun inayet-makrunlarıyla tezyîn buyrulmak babında emr ü ferman şevketlü, kerametlü, inâyetlü, mehâbetlü, kudretlü padişahımındır. 1187 Za 08)
76 BOA, C.EV, 371/18809.77 BOA, İ.DH, 140/7184.78 BOA, A.MKT.NZD, 47/1.
1851'de ise,Sarıgazi türbedarıHüseyin halifeninçocuksuz olarak
vefat etmesinedeniyle
türbedarlık göreviDerviş Hacı
Abdullah Efendiisimli bir zata
verilmiştir.Kaynak: BOA, C.EV. 371/18809
33
Üsküdar'a bağlı Atik Valide SultanVakfı’na ait Sarı Kadı Köyü Camii hatibiolan Hacı Ahmed isimli kişinin göreviniHafız İsmail’e devrettiğine dair 1800tarihli belgeler.
Kaynak: BOA, C.EV. 371/18809
34
Sarıgazi Köyü Camii Beratı
(Belge cami arşivinden temin edilmiştir.)
35
Sarıgazi Merkez Camiinde bulunan ve SultanAbdülaziz dönemine ait bir belgede (berat) SarıgaziTekkesi Vakfı ile ilgili bilgiler bulunmaktadır.Belgeden vakfın 1782-83 tarihlerinde evladiyet vemeşrutiyet üzere kurulduğu anlaşılıyor. Yinekurulduğu tarihten 1866 yılına kadar İbrahim,Feyzullah, Ahmed, İsmihan, Havva, Hamide, Salih,Hatice, Rukiyye ve Âişe isimli kişilerin vakıfta görevyaptıkları anlaşılıyor. Bunlardan boşalan vakfınidaresi 1866 yılında Hüseyin b. Süleyman zideSalahühü uhdesine veriliyor.
İstanbul Ahkâm Defterlerinde de Sarıgazi veSamandıra köylerinin sosyal hayatına dair pek çokkayıt bulmak mümkündür.
Mesela; 1752 tarihinde, Samandıra'da vefat edenkişiden intikal eden evlâdiyet üzere vakıf arazisininzaptedilmesinden dolayı mirasçılarla zaptedenşahıslar arasında ihtilaf ortaya çıkmıştır. Ortayaçıkan bu ihtilafın şer'i mahkemede görülmesi içinÜsküdar kazasına bağlı Kartal nahiyesi naibinehüküm yazılmıştır79.
Bölge tarım bölgesi, topraklara el konulmasıkonusunda tartışmalar yaşanırdı. Arazinin boşkalmaması, işlenmesi için azami gayret gösterilirve bu amaçla ilgili yerlere hükümler gönderilirdi.
Samandıra ve civarı bir tarım bölgesi idi. Osmanlıİmparatorluğu'nda, mirî topraklar, memleketarazisinin büyük bir kısmı, müstakil köylüişletmesine yetecek büyüklükte olmak üzere, heryerin hususiyetine göre ayrıca hesap edilerek,reaya çiftlikleri halinde, birtakım parçalarbölünürdü. Bu çiftlikler, onları işleyebilecekdurumda olan çiftçilere tapu bedeli denilen birpeşin kira alınıp, daimi ve irsi bir nevi kiracılıkmukavelesiyle, bütün olarak terk edilirdi. Busistemde tarım topraklarının çıplak mülkiyeti mirîyeyani devlete ait olup köylüler bu toprakları, adetairsî ve daimî kiracılık statüsü ile kullanıyorlar, resimve öşürlerini ise dirlik sahiplerine ödüyorlardı.Osmanlı Devleti'nde arazinin boş kalmaması veişlenmesi için azami gayret gösterilirdi. Çünkü
başta İstanbul olmak üzere şehirlerin iaşesi,ordunun her türlü ihtiyacının (gerek insanunsurunun gerekse savaşlarda hayatî rol oynayanhayvanların ihtiyaçlarının) karşılanmasında tarımüretimi merkezî bir rol oynamaktaydı. Toprağınıüst üste üç yıl boz bırakanlardan çiftbozan akçesiadıyla bir tazminat alınmaktaydı.80
Ayrıca çeşitli nedenlerle boş kalan arazilerin vergisiödenmek şartıyla ekilip-biçilmesi konusundamüdahale edilmemesi konusunda idarecilerehükümler gönderilmekteydi. 1750 tarihli bir hükümbuna örnek gösterilebilir. Buna göre, bu tarihteSamandıra köyünde araziye mutasarrıf olan HacıHüseyin isimli kişi hacda vefat etmiştir. İşlediğiaraziyi miras olarak bırakacak çocuğu ve yakınıolmadığından toprak boş kalmış ve Hasan isimlibir kişi araziyi ekmeye başlamıştır. Etraftankendisine çeşitli müdahaleler yapılması üzerineHasan Efendi davacı olmuştur. Bunun üzerine
Samandıra ve civarıbir tarım bölgesi
idi. Osmanlıİmparatorluğu'nda,
mirî topraklar,memleket
arazisinin büyük birkısmı, müstakil
köylü işletmesineyetecek büyüklükteolmak üzere, heryerin hususiyetinegöre ayrıca hesap
edilerek, reayaçiftlikleri halinde,birtakım parçalar
bölünürdü.
79 İstanbul Ahkâm Defterleri İstanbul'da Sosyal Hayat, İstanbul 1997, s. 367.80 Mehmet Öz, http://www.history.hacettepe.edu.tr/archive/OSMANLI%20TARIM1.htm
Samandıra'da vefat eden kişidenintikal eden evladiyet üzere vakıfarazinin zaptedilmesinden dolayımirasçılarla zapteden şahıslararasında ortaya çıkan ihtilâfınşer'i mahkemede görülmesinedair arzuhal üzere hüküm.
Kaynak: İstanbul’da SosyalHayat I, s.367.
36
Kartal nahiyesi naibine gönderilen hükümde, vergisialınmak şartıyla, Hasan efendiye müdahaleedilmemesi hususunda hüküm gönderilmiştir.81
Mart 1576 tarihli bir hüküm Kartal'a bağlıSamandıra ve çevresindeki köylerde yetiştirilenmahsulün nakledileceği ambarlar ile ilgilidir. Bunagöre, bahsedilen köylerin topraklarında zirai faaliyetgösteren reayanın, mahsullerinin öşürlerinin evvelaköylerindeki ambarlara nakletmeleri istenmektedir82.Bu gibi misalleri çoğaltmak mümkündür.
Örneğin, 1758 tarihinde Kartal'a bağlı Sarıkadıköyündeki bir şahsın tasarrufunda olan tapulu vetemessüklü yerlere müdahalenin önlenmesine dairÜsküdar kazasına bağlı Kartal nahiyesi naibinehüküm83 yazılmıştır.
1759 tarihinde berat ile Sarıkadı (Sarıgazi)zaviyesinde görevli olup, hizmet etmedikleri süreile ilgili olarak Sarıkadı vakfından ücret talebinde
bulunmuşlardır. Bu şahısların haksız taleplerininönlenmesi hususunun ilgili kadılıkta görülmesinedair Kartal nahiyesi naibine hüküm84 yazılmıştır.
1760 tarihinde Valide Sultan Vakfı'na ait Üsküdar'atabi Soğanlı, Samandıra ve Saliç köylerinin eskimültezimi85 olan şahsın bu köyler iltizamına86
müdahalesinin önlenmesine dair hüküm87, 1761tarihinde Galata'daki Valide Sultan Camii Vakfınaait Adalar nahiyesine tabi Saliç, Samandıra veSoğanlı köylerindeki vakfa ait hayvanlarınçobanlarından birisini öldüren şahsın ilgili kadılıktayargılanmasına ve sonucun ilam edilmesine dairhüküm88 ve yine aynı tarihte Galata'daki ValideSultan camii vakfına ait Adalar nahiyesine tabiSaliç, Samandıra ve Soğanlı köylerindeki vakfaait hayvanların otladığı alanlara, buraların tahribive suyunun kesilmesi şeklinde yapılan müdahaleile ilgili hususun ilgili kadılıkta görülmesine dairhüküm89, Üsküdar haricindeki Sarı Kadı tekkesigelirleri fazlasının vakfedenin evlatları arasındapaylaştırılması90 gibi kayıtlar, insan ilişkileri, hırsızlık,kölelik gibi sosyal problemler, köylerde yaşayanMüslüman ve gayrimüslim nüfus, resmi görevlilerve durumları, yerleşim birimlerinin idari olarakbağlı oldukları yerler vesaire gibi bölgenin sosyal,iktisadi ve idari hayatı hakkında ipuçlarıvermektedir.
81 İstanbul Ahkâm Defterleri İstanbul Tarım Tarihi I, İstanbul 1997, s. 217.82 İstanbul Ahkâm Defterleri İstanbul Tarım Tarihi I, İstanbul 1997, s. 371.83 İstanbul Ahkâm Defterleri İstanbul Tarım Tarihi II, İstanbul 1997, s. 124.84 İstanbul Ahkâm Defterleri İstanbul Vakıf Tarihi I, İstanbul 1997, s. 75-76.85 Mültezim, Osmanlı'da devlete ait bir geliri götürü olarak üstüne alıp toplayan kişilere verilen isim.86 İltizam, [eskiden a'şar resmi gibi] devlet gelirlerinden birinin toplanması işini üzerine almaya denir.87 İstanbul Ahkâm Defterleri İstanbul Tarım Tarihi II, İstanbul 1997, s. 224.88 İstanbul Ahkâm Defterleri İstanbul Tarım Tarihi II, İstanbul 1997, s. 274.89 İstanbul Ahkâm Defterleri İstanbul Tarım Tarihi II, İstanbul 1997, s. 274.-275.90 BOA, C.EV. 591/29830.
Tımar köylerinden olan Kartal’abağlı Samandıra Köyü’nde
araziye mutasarrıf olup mirasçıbırakmaksızın vefat eden
şahıstan intikal eden yerindilekçe sahibi tarafından tapu
belgesi alınarak ziraateverilmesine, müdahale
edilmemesine dair hüküm.
Kaynak: İstanbulTarım Tarihi I, s.217.
Kartal'a bağlı Sarıkâdı Köyü’ndeşahsın tasarrufunda olan tapulu
ve temessüklü yerleremüdahalenin önlenmesine dair
hüküm.
Kaynak: İstanbul Tarım Tarihi-II,s.124.
37
Sarı Kadı tekkesi fazla varidatınınvakfın evlatları arasında taksimi.
Kaynak: BOA, C.EV. 591/29830
İKİNCİ BÖLÜM
XIX. YÜZYILDASANCAKTEPE’DE SOSYALVE İKTİSADİ DURUM
• 1844 ve 1845 Yıllarına Ait Samandıra Köyü Sakinlerinin Emlak, Arazi, Gelir ve Vergilerini Gösterir Resmi Bilgiler• 1844 ve 1845 Yıllarına Ait Sarıgazi Köyü Sakinlerinin Emlak, Arazi, Gelir ve Vergilerini Gösterir Resmi Bilgiler• XIX. Yüzyıl Ortalarında Sarıgazi ve Samandıra'nın Sosyal Yapısı• Sarıgazi ve Samandıra'da Nüfus• Sarıgazi ve Samandıra'da Hane Reislerinin Meslekleri• Sarıgazi ve Samandıra'da Ziraat• Sarıgazi ve Samandıra'da Toprağın Miktarı ve Tasarruf Şekli• Yerleşim Birimlerine Göre Toprağın Dağılımı• Sarıgazi ve Samandıra'da Yetiştirilen Ürünler• Sarıgazi ve Samandıra'da Nadasa Bırakılan Arazi• Sarıgazi ve Samandıra'da Hayvancılık• Sarıgazi ve Samandıra'da Arıcılık• Sarıgazi ve Samandıra'da Mülklerin Dağılımı• Sarıgazi ve Samandıra'da Gelir Kaynakları ve Dağılımı• Gelir Dağılımı• Kaynaklara Göre Gelir Dağılımı• Vergi Dağılımı• An-Cemaatin ya da Vergü-yi Mahsusa• Öşür• Sarıgazi ve Samandıra'da Eğitim Öğretim
40
1840 yılındanitibaren köymuhtar veimamları ile
papazlar eliyletoplanacak
verginin dağılımıherkesin
ekonomikdurumuna göre
ayarlandı.İnsanların iktisadidurumları ile ilgilibilgiler “temettüatdefterleri” denen
defterlerekaydedildi.
1844 ve 1845 YILLARINA AİTSAMANDIRA KÖYÜ RESMİ BİLGİLERİ
1844-1845 yıllarında Samandıra'da 43 hanebulunmaktadır. Burada ikamet eden hanesahipleri ile ilgili bilgiler şöyledir:
Sancaktepe'nin bu dönemdeki sosyo-iktisadidurumu ile ilgili başvuracağımız temel kaynakBaşbakanlık Osmanlı Arşivi'nden temin ettiğimizSarıgazi ve Samandıra temettüat defterleri ile bazıarşiv belgeleri olacaktır.
Temettü, Arapça bir kelime olup, mal, eşya,kazanç, kâr etme, anlamlarına gelir.91
1839'daTanzimatın ilanıyla birlikte tebaanın sosyal, hukukive mali bakımdan eşitliği kabul edildiğinden ozamana kadar ocaklık olarak devlete temin ettiklerikereste, güherçile, kendir gibi maddelerleköprücülük, derbendcilik gibi bazı mükellefiyetlerineson verilerek bunların yerine tek bir vergi alınmasıprensibi getirildi. Bu verginin alınabilmesi için detebaanın gelirinin bilinmesi gerekiyordu. Bu amaçlavergi toplayan görevlilerin nezaretinde olmak üzerebütün mal, mülk ve hayvanları içine alan temettü(gelir) sayımı yapılmaya başlandı. 1840 yılındanitibaren yürürlüğe konan vergi tespit edilip köyveya mahallelerin ödeyecekleri miktarlarbelirlenmişti. Köy muhtar ve imamları ile papazlareliyle toplanacak verginin dağılımı herkesinekonomik durumuna göre ayarlandı.92 İnsanlarıniktisadi durumları ile ilgili bilgiler “temettüatdefterleri” denen defterlere kaydedildi. Başbakanlık
Osmanlı Arşivi'nde “ML.VRD.TMT.d” olarakkodlanan Temettuât defterlerine şehir, kaza,kasaba, nahiye, köy, mezra ve çiftlik gibi tümyerleşim birimlerinde yaşayan Müslüman vegayrimüslim ahalinin emlâk, arazi ve gayrimenkulleri ile bütün cins ve evsaftaki hayvanlarve yetiştirmiş oldukları ürünler ayrıntılı olarakkaydedilmiştir.93
Yazımı biten defterler muhtarlar ve imam(Müslüman olmayan topluluklarda ise cemaatönderi) tarafından tasdik edilmek zorunda idi.Defterlerin yazım işi tamamlanınca, tabi olduklarıkazaya gönderilip burada kontrol edildikten sonrabir üst idari birime gönderiliyordu. Sancakmerkezine gelen defterler burada tekrar kontroledilip temize çekilerek ciltleniyordu.94
Bizim incelediğimiz dönemde Samandıra veSarıgazi, Bolu Eyaleti'nin Kocaeli Sancağına tabiKartal kazasına bağlı iki köydür.
Samandıra ve Sarıgazi köylerinin 19. Yüzyıl sosyalve iktisadi durumları hakkında tespitler yapabilmekiçin öncelikle her iki köyün temettuat defteribugünkü Türkçeye aktarılıp daha sonra dadeğerlendirmeleri yapılacaktır.
91 M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, c.3, İstanbul 1993, s. 453.
92 Mübahat S. Kütükoğlu, “Osmanlı İktisadi Yapısı”, Osmanlı Devleti Tarihi c. II, Ed. Ekmeleddin İhsanoğlu, İstanbul 1999, s. 541-542; Vedat Eldem, Osmanlıİmparatorluğu'nun İktisadi Şartları Hakkında Bir Tetkik, Ankara 1994, s. 178-179.
93 Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, İkinci Baskı, İstanbul 2000, s. 254.94 İdris Tuna, Temettuat Defterlerine Göre Kartal'ın Sosyo-Ekonomik Yapısı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, M.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul 2004,
s.290.
41
Hane No:1Salih oğlu Mehmed'in emlâk, arazi, gelir ve vergileri:
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Aynızamanda arıcılık ve esnaflık yapmaktadır.
Üsküdar'da kömürcü mağazası vardır. Vergisi 180kuruştur.
Vergü-yi mahsûsadan önceki sene yani 1844'tevermiş olduğu; buğday (9 kile, 126 kuruş), yulaf(2 kile, 10 kuruş), tohum (6 kile, 108 kuruş), (bağöşrü 40 kuruş) olmak üzere toplam 264 kuruştur.
38 dönüm ekili tarlası vardır. 1844 yılı hâsılatı,2189 kuruş; 1845 yılı hâsılatı, 500 kuruş olmaküzere toplam 2689 kuruştur. Nadasa bırakılantarla 102 dönümdür.
6 dönüm bağ vardır. Bağın 1844 yılı hâsılatı, 360kuruş; 1845 yılı hâsılatı, 100 kuruş olmak üzeretoplam 460 kuruştur.
Süt veren karasığır ineği 2 adet olup yıllık hâsılatı40 kuruştur. 2 adet karasığır öküzü vardır.
Arı kovanı 6 adet olup, yıllık hâsılatı 60 kuruştur.
Kendine ait bir adet nalbant dükkânı vardır. Birbakkal dükkânına ortaktır. Bakkal dükkânının yıllıkkirası 75 kuruştur.
Toplam tahmini geliri 2724 kuruştur.
Hane No: 2Mehmed Efendi'nin emlâk, arazi, gelir ve vergileri:
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Aynızamanda arıcılık ve esnaflık yapmaktadır.
1844 yılında vermiş olduğu vergi 136 kuruştur.
Kira ile ekili tarla 50 dönüm olup, yıllık kirası 540kuruştur. 250 dönüm tarla nadasa bırakılmıştır.Kira ile ekili bahçe 1 dönüm olup, yıllık kirası 170kuruştur.
Süt veren karasığır ineği 1 adet olup bunun yıllıkhâsılatı 20 kuruştur. Arı kovanı 1 adet olup yıllıkhâsılatı 10 kuruştur.
Bir hamam işletmekte olup, hamamcılıktan geliri760 kuruştur. Toplam tahmini geliri 1.500 kuruştur.
Bolu Eyaleti’nin havi olduğukazalardan İzmit Kaymakamlığıdahilinde kain Kartal Kazası’natabi Samandıra Köyü ahalileriemlak, arazi ve temettuatdefteri.
Kaynak:
BOA, ML. VRD. TMT. d. nr. 04041.
42
Hane No:3Osman oğlu Mehmed'in emlâk, arazi, gelir vevergileri:
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergi-i mahsusası 75 kuruştur.
A'şar vergisi olarak, buğday (3 kile, 49 kuruş),yulaf (3 kile, 17 kuruş), tohum (1 kile, 18 kuruş)olmak üzere toplam 84 kuruştur.
Kiralamış olduğu ekili tarla 20 dönüm olup, 1844yılı hâsılatı 2189 kuruş, 1845 yılı hâsılatı 500 kuruşolmak üzere toplam 2689 kuruştur.
Sahip olduğu koşu mandası 2 adettir.
Geliri 710 kuruş ve arıcılıktan geliri 139 kuruşolmak üzere toplam 900 kuruştur.
Hane No: 4Emin oğlu Hacıoğlu Tahir'in emlâk, arazi, gelir vevergileri:
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergü-yi mahsûsası 134 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (12 kile, 182 kuruş), yulaf (8kile, 40 kuruş), tohum (9 kile, 162 kuruş), bağöşrü 25 kuruş olmak üzere toplam 409 kuruştur.
Ekili tarla 100 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 3.770kuruş, 1845 yılı hâsılatı 1.000 kuruş olmak üzeretoplam 4.770 kuruştur. 300 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Sahip olduğu bağ 5 dönüm olup 1844 yılı hâsılatı225 kuruş, 1845 yılı hâsılatı 100 kuruş olmak üzeretoplam 325 kuruştur.
Sebze bahçesi 2 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı200 kuruş, 1845 yılı hâsılatı 200 kuruş olmak üzeretoplam 400 kuruştur.
Süt veren karasığır ineği 1 adet olup, yıllık hâsılatı20 kuruştur. Süt veren manda ineği 4 adet olup,yıllık hâsılatı 160 kuruştur. Bir adet beygir, 2 adetkoşu mandası ve 4 adet karasığır öküzü vardır.
Toplam tahmini geliri 4.375 kuruştur.
43
Hane No: 5Süleyman oğlu Ahmed'in emlâk, arazi, gelir vevergileri:
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Aynızamanda esnaflık yapmaktadır.
Vergisi 95 kuruş
A'şar vergisi, buğday (12 kile, 182 kuruş), yulaf(13 kile, 65 kuruş), tohum (5 kile, 90 kuruş), bağöşrü 10 kuruş olmak üzere toplam 347 kuruştur.
Ekili tarla 16 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 504kuruş, 1845 yılı hâsılatı, 200 kuruş olmak üzeretoplam 704 kuruştur. Nadasa bırakılan tarla(devriyle) (20 dönüm)
Kiralamış olduğu ekili tarla 25 dönüm olup, 1844yılı hâsılatı 1.520 kuruş, 1845 yılı hâsılatı 1.000kuruş olmak üzere toplam 2.520 kuruştur.
Bağ 2 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 90 kuruş,1845 yılı hâsılatı 50 kuruş olmak üzere toplam140 kuruştur.
Bir adet Kahve dükkânı vardır ve yıllık kirası 60kuruştur. Süt veren karasığır ineği 2 adet olup,yıllık hâsılatı 40 kuruştur. 2 adet karasığır öküzüvardır. Arı kovanı 6 adet olup, hâsılatı 60 kuruştur.Geliri 2.274 kuruştur.
Hane No: 6Mehmed oğlu İsmail'in emlâk, arazi, gelir vevergileri:
Z i raat ve hayvanc ı l ık la uğraşmaktadı r .
Vergü-yi mahsûsası 146 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (6 kile, 84 kuruş), yulaf (5kile, 27 kuruş), tohum (2 kile, 45 kuruş olmaküzere toplam 156 kuruştur.
Ekili tarla 25 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 1.408kuruş, 1845 yılı hâsılatı 600 kuruş olmak üzeretoplam 2.008 kuruştur.
Süt veren manda 1 adet olup, hâsılatı 40 kuruştur.Süt veren karasığır ineği 1 adet olup, yıllık hâsılatı20 kuruştur. Sahip olduğu karasığır öküzü adedi4'tür. Geliri 1.468 kuruştur.
44
Hane No: 7
Süleyman oğlu Mehmed'in emlâk, arazi, gelir vevergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergü-yi mahsûsası 95 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (6 kile, 84 kuruş), yulaf (8kile, 40 kuruş), tohum (4 kile, 72 kuruş) olmaküzere toplam 196 kuruştur.
Ekili tarla 25 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 1.764kuruş, 1845 yılı hâsılatı 700 kuruş olmak üzeretoplam 2.464 kuruştur.
Karasığır öküzü 4 adettir. Süt veren karasığır ineği1 adet olup yıllık hâsılatı 20 kuruştur.
Toplam tahmini geliri 1.784 kuruştur.
Hane No: 8
Mehmed oğlu Ahmed'in emlâk, arazi, gelir vevergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergü-yi mahsûsası 95 kuruş
A'şar vergisi, buğday (6 kile, 84 kuruş), yulaf (8kile, 40 kuruş), tohum (2 kile, 36 kuruş) olmaküzere toplam 160 kuruştur.
Ekili tarla 25 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 1.440kuruş, 1845 yılı hâsılatı 600 kuruş olmak üzeretoplam 2.040 kuruştur. Nadasa bırakılan tarla 25dönümdür.
Süt veren karasığır ineği 1 adet olup yıllık hâsılatı20 kuruştur. 4 adet karasığır öküzü vardır.
Geliri 1.460 kuruştur.
Hane No: 9
İbrahim oğlu Balkancıoğlu Edhem'in emlâk, arazi,gelir ve vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergü-yi mahsûsası 95 kuruştur.
A'şar vergisi olarak 1844 yılında vermiş olduğu,buğday (7 kile, 105 kuruş), yulaf (6 kile, 30 kuruş),tohum (3 kile, 45 kuruş), bağ öşrü 10 kuruş olmaküzere toplam 199 kuruştur.
Ekili tarla 25 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 1.701kuruş, 1845 yılı hâsılatı 1.000 kuruş olmak üzeretoplam 2.701 kuruştur. 20 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Bağ 2 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 90 kuruş,1845 yılı hâsılatı 50 kuruş olmak üzere toplam140 kuruştur.
Süt veren inek 1 adet olup, yıllık hâsılatı 20 kuruştur.
Arı kovanı 2 adet olup, hâsılatı 20 kuruştur.
4 adet karasığır öküzü ve bir adet beygire sahiptir.
Geliri 1.831 kuruştur.
Hane No: 10
İbrahim oğlu Balkancıoğlu Hasan'ın emlâk, arazi,gelir ve vergileri
Rençberlikle geçinmektedir.
Vergisi 48 kuruştur.
Ekili tarlası yoktur. Nadasa bırakılan tarla 20dönümdür.
Balkancıoğlu Hasan'ın başka emlak ve arazisiyoktur. Yevmiye ile rençberlikten geçinmekte olup,geliri 500 kuruştur.
45
46
Hane No: 11Emin oğlu Mustafa'nın emlâk, arazi, gelir ve vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergü-yi mahsûsası 32 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (1 kile, 14 kuruş), yulaf (2kile, 10 kuruş), tohum (3 kile, 36 kuruş) olmaküzere toplam 60 kuruştur.
Ekili tarla 25 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 440kuruş, 1845 yılı hâsılatı 200 kuruş olmak üzeretoplam 640 kuruştur. 16 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Bağ 2 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 80 kuruş,1845 yılı hâsılatı 80 kuruş olmak üzere toplam160 kuruştur.
2 adet koşu mandası vardır.
Geliri 320 kuruş, kömürden geliri 380 kuruş olmaküzere toplam 700 kuruştur.
Hane No: 12Ahmed oğlu Ahmed'in emlâk, arazi, gelir vevergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergisi 65 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (3 kile, 42 kuruş), yulaf (3kile, 15 kuruş), tohum (1 kile, 18 kuruş), bağ öşrü7 kuruş olmak üzere toplam 82 kuruştur.
Ekili tarla 18 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 675kuruş, 1845 yılı hâsılatı 500 kuruş olmak üzeretoplam 1.175 kuruştur. 6 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Bağ 1 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 63 kuruş,1845 yılı hâsılatı 50 kuruş olmak üzere toplam113 kuruştur.
2 adet koşu mandası vardır.
Geliri 745 kuruştur.
Hane No: 13
Ahmed oğlu Somuncuoğlu Halil'in emlâk, arazi,gelir ve vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergisi 32 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday 2 kile, 28 kuruştur.
Ekili tarla 8 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 252kuruş, 1845 yılı hâsılatı 200 kuruş olmak üzeretoplam 452 kuruştur. 16 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Koşu mandası 2 adettir.
Geliri 252 kuruş, kömürden geliri 448 kuruş olmaküzere toplam 700 kuruştur.
Hane No: 14
Ömer oğlu Berber Ahmed'in emlâk, arazi, gelir vevergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergisi 32 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (1 kile, 18 kuruş), yulaf (2kile, 12 kuruş), tohum (1 kile, 27 kuruş) olmaküzere toplam 57 kuruştur.
Ekili tarla 12 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 513kuruş, 1845 yılı hâsılatı 500 kuruş olmak üzeretoplam 1.013 kuruştur.
Karasığır öküzü 2 adettir.
Geliri 513 kuruş, hariçten gelir 87 kuruş olmaküzere toplam 600 kuruştur.
47
48
Hane No: 15Osman oğlu Durakoğlu Osman'ın emlâk, arazi,gelir ve vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergisi 85 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (3 kile, 42 kuruş), yulaf (4kile, 20 kuruş), tohum (4 kile, 72 kuruş), bağ öşrü7 kuruş olmak üzere toplam 141 kuruştur.
Ekili tarla 25 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 1.340kuruş, 1845 yılı hâsılatı 800 kuruş olmak üzeretoplam 2.140 kuruştur.
Bağ 1 dönüm, 1844 yılı hâsılatı 63 kuruş, 1845yılı hâsılatı 50 kuruş olmak üzere toplam 113kuruştur.
3 adet karasığır öküzüne sahiptir.
Geliri 1.403 kuruştur.
Hane No: 16Abdurrahman oğlu Salih'in emlâk, arazi, gelir vevergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergi-i mahsusası 85 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (3 kile, 45 kuruş), yulaf (2kile, 12 kuruş), tohum (2 kile, 36 kuruş) olmaküzere toplam 95 kuruştur.
Ekili tarla 22 dönümdür. 1844 yılı hâsılatı 855kuruş, 1845 yılı hâsılatı 300 kuruş olmak üzeretoplam 1.155 kuruştur. 4 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
2 koşu mandası ve 2 karasığır öküzü vardır.
Geliri 855 kuruş, kömürden geliri 316 kuruş olmaküzere toplam 1.000 kuruştur.
Hane No: 17
İbrahim oğlu Balkancı (Balıkçı) Salih'in emlâk, arazi,gelir ve vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergi-i mahsûsası 85 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (3 kile, 42 kuruş), yulaf (1kile, 7 kuruş), tohum (1 kile, 27 kuruş) olmaküzere toplam 76 kuruştur.
Kira ile ekmiş olduğu tarla 18 dönüm olup, 1844yılı hâsılatı 684 kuruş, 1845 yılı hâsılatı 500 kuruşolmak üzere toplam 1.184 kuruştur.
Koşu mandası 2 adettir.
Geliri 684 kuruş, arabacılıktan geliri 316 kuruşolmak üzere toplam 1.000 kuruştur.
Hane No: 18
Mustafa oğlu Hacıoğlı Abdah'ın emlâk, arazi, gelirve vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergi-i mahsûsası 85 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (3 kile, 42 kuruş), yulaf (1kile, 7 kuruş), tohum (1 kile, 28 kuruş) olmaküzere toplam 86 kuruştur.
Ekili tarla 25 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 684kuruş, 1845 yılı hâsılatı 300 kuruş olmak üzeretoplam 984 kuruştur. 8 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Süt veren inek 1 adet olup, hâsılatı 20 kuruştur.
Geliri 704 kuruştur.
49
50
Hane No: 19Musa oğlu Arif'in emlâk, arazi, gelir ve vergileri.
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergisi 85 kuruştur.
A'şar vergisi olarak 1844 yılında vermiş olduğu,buğday (3 kile, 42 kuruş), tohum (1 kile, 18 kuruş),bağ öşrü 5 kuruş olmak üzere toplam 65 kuruştur.
Ekili tarla 20 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 540kuruş, 1845 yılı hâsılatı 300 kuruş olmak üzeretoplam 840 kuruştur. 8 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Süt veren inek 2 adet olup, hâsılatı 40 kuruştur.
Karasığır öküzü 2 adettir.
Bağ 1 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 45 kuruş, 1845yılı hâsılatı 40 kuruş olmak üzere toplam 85 kuruştur.
Geliri 625 kuruş, arabacılıktan geliri 275 kuruşolmak üzere toplam 900 kuruştur.
Hane No: 20Musa oğlu Arif'in emlâk, arazi, gelir ve vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergisi 85 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (2 kile, 21 kuruş), yulaf (4 kile22 kuruş), tohum (1 kile, 18 kuruş), bağ öşrü 5kuruş olmak üzere toplam 66 kuruştur.
Ekili tarla 14 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 550kuruş, 1845 yılı hâsılatı 300 kuruş olmak üzeretoplam 850 kuruştur. 22 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Bağ 1 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 45 kuruş, 1845yılı hâsılatı 20 kuruş olmak üzere toplam 65 kuruştur.
Karasığır öküzü 2 adettir.
Geliri 595 kuruş, arabacılıktan geliri195 kuruş olmaküzere toplam 790 kuruştur.
Hane No: 21Ali oğlu Bayramoğlu Osman'ın emlâk, arazi, gelirve vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergi-i mahsusu 95 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (3 kile, 32 kuruş), yulaf (3 kile18 kuruş), tohum (2 kile, 36 kuruş), bağ öşrü 10kuruş olmak üzere toplam 105 kuruştur.
Ekili tarla 24 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 844kuruş, 1845 yılı hâsılatı 500 kuruş olmak üzeretoplam 1.344 kuruştur. 11 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Bağ 2 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 90 kuruş, 1845yılı hâsılatı 50 kuruş olmak üzere toplam 140kuruştur.
2 adet karasığır öküzü ve 2 adet koşu mandasıvardır.
Geliri 934 kuruş, zuhûrâtdan 65 kuruş olmak üzeretoplam 1.000 kuruştur.
Hane No: 22İbrahim oğlu Somuncuoğlu Mustafa'nın emlâk,arazi, gelir ve vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergisi 32 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (1 kile, 14 kuruş), tohum (1kile, 18 kuruş) olmak üzere toplam 32 kuruştur.
Ekili tarla 10 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 288kuruş, 1845 yılı hâsılatı 200 kuruş olmak üzeretoplam 488 kuruştur. 15 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Karasığır öküzü 2 adettir.
Geliri 288 kuruş, arabacılıktan geliri 412 kuruşolmak üzere toplam 700 kuruştur.
51
52
Hane No: 23Kadir oğlu Hüseyin'in emlâk, arazi, gelir ve vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergisi 95 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (6 kile, 84 kuruş), yulaf (5kile 25 kuruş), tohum (2 kile, 36 kuruş), bağ öşrü15 kuruş olmak üzere toplam 160 kuruştur.
Ekili tarla 28 dönümdür, 1844 yılı hâsılatı 1.355kuruş, 1845 yılı hâsılatı 800 kuruş olmak üzeretoplam 2.155 kuruştur. 18 dönüm tarla nadasabırakılmıştır. Karasığır öküzü 4 adettir.
Geliri 1.340 kuruş, hariçten geliri 245 kuruş olmaküzere toplam 1.585 kuruştur.
Hane No: 24Osman oğlu Kartallıoğlu Ahmed'in emlâk, arazi,gelir ve vergileri
Ziraat ve hayvancılık ve arıcılıkla uğraşmaktadır.Vergisi 32 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (3 kile, 42 kuruş), yulaf (4kile 20 kuruş), tohum (2 kile, 36 kuruş), bağ öşrü8 kuruş olmak üzere toplam 106 kuruştur.
Ekili tarla 24 dönümdür, 1844 yılı hâsılatı 890kuruş, 1845 yılı hâsılatı 800 kuruş olmak üzeretoplam 1.790 kuruştur. 10 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Bağ 1 dönüm, 1844 yılı hâsılatı 72 kuruş, 1845yılı hâsılatı 50 kuruş olmak üzere toplam 122kuruştur.
Arı kovanı 6 adet olup, hâsılatı 60 kuruştur.
Süt veren manda 1 adet olup, hâsılatı 40 kuruştur.Karasığır öküzü 2 adettir.
Geliri 1.022 kuruştur.
Hane No: 25
Osman oğlu Kartallıoğlu Mehmed'in emlâk, arazi,gelir ve vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergisi 65 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (3 kile, 49 kuruş), yulaf (2kile 10 kuruş), tohum (3 kile, 63 kuruş), bağ öşrü12 kuruş olmak üzere toplam 135 kuruştur.
Ekili tarla 24 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 1.103kuruş, 1845 yılı hâsılatı 800 kuruş olmak üzeretoplam 1.903 kuruştur. 10 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Bağ 2 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 112 kuruş,1845 yılı hâsılatı 80 kuruş olmak üzere toplam192 kuruştur.
Süt veren sığır ineği 1 adet olup, hâsılatı 20kuruştur. Karasığır öküzü 1 adettir. Geliri 1.236kuruştur.
Hane No: 26
Bayramoğlu Ali bin Ahmed emlâkı: 'in emlâk, arazi,gelir ve vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergisi 65 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (3 kile, 42 kuruş), yulaf (3kile 17 kuruş), tohum (2 kile, 36 kuruş), olmaküzere toplam 95 kuruştur.
Ekili tarla 10 dönümdür, 1844 yılı hâsılatı 885kuruş, 1845 yılı hâsılatı 500 kuruş olmak üzeretoplam 1.385 kuruştur. 10 dönüm tarla nadasabırakılmıştır. Karasığır öküzü 2 adettir.
Geliri 930 kuruş, zuhûrâtdan gelir 70 kuruş olmaküzere toplam 1.000 kuruştur.
53
54
Hane No: 27Hüseyin oğlu Bayramoğlu Ahmed'in emlâk, arazi,gelir ve vergileri
Ziraat, hayvancılık ve arıcılıkla uğraşmaktadır. Vergi-mahsusu 65 kuruştur. A'şar vergisi, buğday (3 kile,42 kuruş), yulaf (4 kile 20 kuruş), tohum (1 kile,27 kuruş), bağ öşrü 5 kuruş olmak üzere toplam94 kuruştur.
Ekili tarla 20 dönümdür, 1844 yılı hâsılatı 701kuruş, 1845 yılı hâsılatı 600 kuruş olmak üzeretoplam 1.301 kuruştur. 10 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Bağ 1 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 45 kuruş,1845 yılı hâsılatı 30 kuruş olmak üzere toplam 75kuruştur.
Süt veren manda 1 adet olup, hâsılatı 40 kuruştur.Karasığır öküzü 2 adettir. Arı kovanı 7 adet olup,hâsılatı 70 kuruştur.
Geliri 856 kuruş, zuhûrâtdan gelir 144 kuruş olmaküzere toplam 1.000 kuruştur.
Hane No: 28İsmail oğlu Mehmed'in emlâk, arazi, gelir vevergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Aynızamanda esnaflık yapmaktadır. Vergisi 65 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (3 kile, 42 kuruş), yulaf (2kile 10 kuruş), tohum (3 kile, 54 kuruş), bağ öşrü18 kuruş olmak üzere toplam 127 kuruştur.
Ekili tarla 23 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 981kuruş, 1845 yılı hâsılatı 500 kuruş olmak üzeretoplam 1.481 kuruştur. 12 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Süt veren manda 2 adettir, hâsılatı 80 kuruştur.
Bağ 21 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 162 kuruş,1845 yılı hâsılatı 50 kuruş olmak üzere toplam212 kuruştur.
Bir adet nalbant dükkânı vardır. Bir adet Kahvedükkânı olup, yıllık kirası 100 kuruştur. Geliri 1.322kuruştur.
Hane No: 29Mehmed oğlu Amele Ahmed'in emlâk, arazi, gelirve vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergi-i mahsusası 32 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (1 kile, 14 kuruş), tohum (9kuruş) olmak üzere toplam 23 kuruştur.
Ekili tarla 6 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 207kuruş), 1845 yılı hâsılatı 100 kuruş olmak üzeretoplam 307 kuruştur.
Geliri 207 kuruş, yevmiyeden temettü 393 kuruşolmak üzere toplam 600 kuruş
Hane No: 30Hüseyin oğlu Bayramoğlu Ali'nin emlâk, arazi, gelirve vergileri
Ziraat, arıcık ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Vergisi66 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (4 kile, 43 kuruş), yulaf (2kile 10 kuruş), tohum (2 kile, 45 kuruş), arpa (3kile, 21 kuruş) bağ öşrü 10 kuruş olmak üzeretoplam 133 kuruştur.
Ekili tarla 24 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 1.112kuruş, 1845 yılı hâsılatı 500 kuruş olmak üzeretoplam 1.612 kuruştur. 2 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Sahip olduğu çayır 1 dönüm olup, senelik kirası50 kuruştur.
Bağ 2 dönümdür, 1844 yılı hâsılatı 90 kuruş, 1845yılı hâsılatı 50 kuruş olmak üzere toplam 140kuruştur.
Arı kovanı 4 adet olup, yıllık hâsılatı 40 kuruştur.
2 adet karasığır öküzü ve 2 adet koşu mandasıvardır. Geliri 1.292 kuruştur.
55
56
Hane No: 31
Mehmed oğlu Hasan'ın emlâk, arazi, gelir vevergileri
Ziraat, arıcılık ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergi-i mahsusu 33 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (1 kile, 21 kuruş), yulaf (1kile 5 kuruş), tohum (1 kile, 18 kuruş) olmak üzeretoplam 44 kuruştur.
Ekili tarla 20 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 396kuruş, 1845 yılı hâsılatı 200 kuruş olmak üzeretoplam 596 kuruştur. 4 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Süt veren inek 1 adet olup, hâsılatı 20 kuruştur.
Arı kovanı 5 adet olup, hâsılatı 50 kuruştur.
Geliri 466 kuruş, zuhûrâtdan geliri 134 kuruşolmak üzere toplam 600 kuruştur.
Hane No: 32
Mustafa oğlu Salih'in emlâk, arazi, gelir ve vergileri
Esnaflık yapmaktadır.
Vergi-i mahsusu 65 kuruş
Bir adet demirci dükkânı vardır.
Demircilikten geliri 600 kuruştur.
Hane No: 33Hüseyin oğlu Mehmed'in emlâk, arazi, gelir vevergileri
Z i raat ve hayvanc ı l ık la uğraşmaktadı r .
Vergisi 65 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (2 kile, 28 kuruş), yulaf (3kile 15 kuruş), tohum (1 kile, 18 kuruş), bağ öşrü5 kuruş olmak üzere toplam 66 kuruştur.
Ekili tarla 15 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 550kuruş, 1845 yılı hâsılatı 200 kuruş olmak üzeretoplam 750 kuruştur. 2 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Bağ 1 dönüm, 1844 yılı hâsılatı 45 kuruş), 1845yılı hâsılatı 30 kuruş olmak üzere toplam 75kuruştur.
Süt veren karasığır ineği 1 adet, hâsılatı 20 kuruştur.2 karasığır öküzü vardır.
Geliri 615 kuruş, arabacılıktan temettüü 385 kuruşolmak üzere toplam 1.000 kuruştur.
Hane No: 34Ömer oğlu Bayramoğlu Ahmed'in emlâk, arazi,gelir ve vergileri
Z i raat ve hayvanc ı l ık la uğraşmaktadı r .
Vergisi 65 kuruş
A'şar vergisi, buğday (4 kile, 56 kuruş), yulaf (2kile 10 kuruş), tohum (2 kile, 45 kuruş), bağ öşrü5 kuruş olmak üzere toplam 116 kuruştur.
Ekili tarla 18 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 999kuruş, 1845 yılı hâsılatı 600 kuruş olmak üzeretoplam 1.599 kuruştur. 12 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Bağ 1 dönümdür, 1844 yılı hâsılatı 45 kuruş, 1845yılı hâsılatı 30 kuruş olmak üzere toplam 75kuruştur.
Süt veren karasığır ineği 1 adet olup, hâsılatı 20kuruştur. Karasığır öküzü 1 adettir.
Geliri 1.064 kuruştur.
57
58
Hane No: 35
İsmail oğlu Üçoğlu (Öcüoğlu?) Salih'in emlâk, arazi,gelir ve vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergisi 32 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (1 kile, 14 kuruş) olmak üzeretoplam 14 kuruştur.
Ekili tarla 6 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 126kuruş, 1845 yılı hâsılatı 50 kuruş olmak üzeretoplam 176 kuruştur. 20 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Koşu mandası 2 adettir.
Geliri 126 kuruş, kömürden geliri 374 kuruş olmaküzere toplam 500 kuruştur.
Hane No: 36
Mehmed oğlu Mustafa'nın emlâk, arazi, gelir vevergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergisi 65 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (2 kile, 28 kuruş), yulaf (1kile 7 kuruş), tohum (1 kile, 18 kuruş) olmak üzeretoplam 55 kuruştur.
Karasığır ineği 1 adet olup, senelik hasılatı 20kuruştur. Karasığır öküzü 2 adettir.
Geliri 482 kuruş + 118 kuruş olmak üzere toplam600 kuruştur.
59
Hane No: 37
Emin oğlu Çoban Ömer'in emlâk, arazi, gelir ve
vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergisi 32 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (1 kile, 14 kuruş), yulaf (1
kile 5 kuruş), tohum (9 kuruş), olmak üzere toplam
28 kuruştur.
Ekili tarla 5 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 280
kuruş, 1845 yılı hâsılatı 100 kuruş olmak üzere
toplam 380 kuruştur. 20 dönüm tarla nadasa
bırakılmıştır.
Karasığır öküzü 2 adettir.
Geliri 280 kuruş, kömürden geliri 320 kuruş olmak
üzere toplam 600 kuruştur.
Hane No: 38
Abdah kızı nisa taifesinden Zübeyde'nin emlâk,
arazi, gelir ve vergileri
Ziraatla geçinmektedir.
Vergisi 32 kuruştur.
Kira ile ektiği tarla 100 dönüm olup, yıllık kirası
500 kuruştur. 300 dönüm tarla nadasa bırakılmıştır.
Çayır 5 dönüm olup, yıllık kirası 100 kuruştur.
Geliri 600 kuruştur.
60
Hane No: 39Mustafa oğlu Hacıoğlu Salih'in emlâk, arazi, gelirve vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergi-i mahsusu 32 kuruştur.
A'şar vergisi olarak vermiş olduğu, buğday (3 kile,42 kuruş), tohum (9 kuruş) olmak üzere toplam51 kuruştur.
Ekili tarla 6 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 459kuruş, 1845 yılı hâsılatı 400 kuruş olmak üzeretoplam 859 kuruştur. 25 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Koşu mandası 2 adettir.
Geliri 459 kuruş, kömürden gelir 141 kuruş olmaküzere toplam 600 kuruştur.
Hane No: 40Sâib Paşa95’nın Samandıra’da bulunan emlâk, arazi,gelirleri.
Saib Paşa II. Mahmud döneminin önemli devletadamlarından olup, Samandıra'da arazisi vehayvanları vardır.
Vergi alınmamıştır.
Kira ile ekili tarla 100 dönüm olup, yıllık kirası 477kuruştur.
500 dönüm tarla nadasa bırakılmıştır.
Süt veren koyun 330 adet olup, hâsılatı 3.300kuruştur.
Süt veren keçi 200 adet olup, hâsılatı 1.600kuruştur.
Kısır koyun 250 adet olup, hâsılatı 500 kuruştur.
Kısır keçi 220 adet olup, hâsılatı 330 kuruştur.
160 adet oğlak ve 201 adet kuzuya sahiptir.
Geliri 6.207 kuruştur.
95 Saib Paşa, II. Mahmud döneminde Tophane Nazırlığı yapmıştır. II. Mahmud döneminin önemli devlet adamlarındandır. 1834 yılında Sultan II. Mahmud bölgeyiziyareti sırasında Sâib Paşa'nın çiftliğinde kalmıştır. . “…..zât-ı şâhâne evliyâ-ı kirâmdan Sarı Gazi türbesine ziyaret ve Tophane Nazırı Hacı Sâib Efendinin o civardakâin çiftliğinde ârâm ve istirahat ve badehu Yakacık Karyesine azimetle bir gece de orada beytutet buyurmuşlardır.” Bkz, Balıkhane Nazırı, age, s. 121.
61
Hane No: 41
Samandıra'ya yakın mesafede bulunan Aksaraykazası Salihli köyünden Bordosdan? OğluYorgo'nun emlâk, arazi, gelir ve vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Aynızamanda esnaflık yapmaktadır.
Vergisi 136 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (7 kile, 98 kuruş), tohum (2kile 45 kuruş), bağ öşrü 10 kuruş olmak üzeretoplam 153 kuruştur.
Ekili tarla 25 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 1.287kuruş, 1845 yılı hâsılatı 500 kuruş olmak üzeretoplam 1.787 kuruştur. 20 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Bağ 2 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 90 kuruş,1845 yılı hâsılatı 50 kuruş olmak üzere toplam140 kuruştur.
Ortak olduğu bir bezirhane vardır.
Geliri 1.377 kuruş, bezircilikden geliri 623 kuruşolmak üzere toplam 2.000 kuruştur.
Hane No: 42
Kuruçay kazalı Said oğlu Seyyid Ali'nin emlâk, gelirve vergileri
Esnaflık yapmaktadır.
Vergisi 20 kuruş
Bir Bakkal dükkânına ortaktır.
Geliri (bakkallıktan) 500 kuruştur.
62
Hane No: 43Beykoz kazasına tabi Paşakaryeli Pilanetki oğluSava'nın? karye-i mezburede olan emlâk, arazi,gelir ve vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Aynızamanda esnaflık yapmaktadır.
Vergisi 135 kuruştur.
12 dönüm tarla nadasa bırakılmıştır.
Sahip olduğu bağ 5 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı540 kuruş, 1845 yılı hâsılatı 400 kuruş olmak üzeretoplam 940 kuruştur.
Bir adet bezirhaneye sahiptir, hâsılatı ve yıllık kirası600 kuruştur.
Geliri (Samandıra köyünden olan gelir) 1.140kuruştur.
**
Samandıra Köyü'nün vergileri toplamı 3.094kuruştur.
Samandıra Köyü'nün toplam geliri 54.126 kuruştur.
63
1844 ve 1845 YILLARINA AİTSARIGAZİ KÖYÜ RESMİ BİLGİLERİ
1844-1845 yıllarında Sarıgazi’de 13 hanebulunmaktadır. Burada ikamet eden hanesahipleri ile ilgili bilgiler şöyledir:
64
Hane No:1
Emin oğlu Selim'in emlâk, arazi, gelir ve vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergisi 80 kuruştur.
Vergü-yi mahsûsadan 1844 yılında vermiş eylemişolduğu; buğday (4 kile, 56 kuruş), yulaf (5 kile,25 kuruş), tohum 1 kile, 18 kuruş) olmak üzeretoplam 99 kuruştur.
Ekili tarla 20 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı, 891kuruş; 1845 yılı hâsılatı, 720 kuruş olmak üzeretoplam 1611 kuruştur. 40 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Süt veren sığır (İnek 1 adet) olup, yıllık hâsılatı- 20kuruştur. 2 adet karasığır düğesi, 2 adet karasığıröküzü ve 2 adet mandaya sahiptir.
Geliri 911 kuruş, götürü geliri 389 kuruş olmaküzere toplam 1300 kuruştur.
Hane No:2
Latif oğlu Mehmed'in emlâk, arazi, gelir ve vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergü-yi mahsûsası 55 kuruştur.
A'şar rüsumu olarak verdiği, buğday (6 kile, 84kuruş), yulaf (4 kile, 20 kuruş), tohum (2 kile, 36kuruş) olmak üzere toplam 140 kuruştur.
Ekili tarla 25 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı, 1360kuruş; 1845 yılı hâsılatı, 1100 kuruş olmak üzeretoplam 2460 kuruştur. 35 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Karasığır ineği 2 adet olup, yıllık hâsılatı- 40kuruştur. 2 adet koşu mandası ve 2 adet karasığıröküzü vardır. Geliri 1300+200 kuruş olmak üzeretoplam 1500 kuruştur.
Bolu Eyaleti’nin havi olduğukazalardan İzmit Kaymakamlığı
dahilindeki kazalardan KartalKazası’na tabi Sarıgazi Köyü
ahalilerinin emlak, arazi vetemettuat defteridir.
Kaynak:
BOA, ML. VRD. TMT. d. nr.04040.
65
Hane No:3Süleyman oğlu Tekke Şeyhi Hüseyin'in emlâk, arazi,gelir ve vergileri
Z i raat ve hayvanc ı l ık la uğraşmaktadı r .
Vergisi 55 kuruştur.
A'şar vergisi, buğday (2 kile, 28 kuruş), tohum (1kile, 18 kuruş) olmak üzere 46 kuruştur.
Ekili tarla 25 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 414kuruş, 1845 yılı hâsılatı 300 kuruş olmak üzeretoplam 714 kuruştur.
Karasığır öküzü 2 adettir.
Geliri 414+486(götürü) kuruş olmak üzere toplam900 kuruştur.
Hane No:4Selim oğlu Halil'in emlâk, arazi, gelir ve vergileri
Z i raat ve hayvanc ı l ık la uğraşmaktadı r .
Vergü-yi mahsûsası 50 kuruştur.
A'şar rüsumu, buğday (2 kile, 28 kuruş), yulaf (2kile, 10 kuruş), tohum (2 kile, 36 kuruş) olmaküzere toplam 74 kuruştur.
Ekili tarla 10 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı, 666kuruş; 1845 yılı hâsılatı, 120 kuruş olmak üzeretoplam 786 kuruştur. 20 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
3 adet kısır inek, 2 adet karasığır öküzü ve 2 adetkoşu mandası vardır.
Geliri 666 kuruş, kömürcülükten geliri 134 kuruşolmak üzere toplam 800 kuruştur.
66
Hane No:5Mehmed oğlu Mustafa'nın emlâk, arazi, gelir vevergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergü-yi mahsûsası 30 kuruştur.
A'şar rüsumu, buğday (1 kile, 21 kuruş), tohum(1 kile, 18 kuruş) olmak üzere toplam 39 kuruştur.
Ekili tarla 10 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı, 341kuruş; 1845 yılı hâsılatı, 150 kuruş olmak üzeretoplam 491 kuruştur. 10 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Süt veren inek 1 adet, yıllık hâsılatı 20 kuruştur.Kısır inek 1 adet, karasığır öküzü 1 adet ve koşumandası 2 adettir.
Geliri 361 kuruş, kömürden geliri 639 kuruş olmaküzere toplam 1.000 kuruştur.
Hane No:6İsmail oğlu Şükrü'nün emlâk, arazi, gelir ve vergileri
Arıcılık, ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergisi 30 kuruştur.
A'şar rüsumu, buğday (1 kile, 21 kuruş), yulaf (2kile 10 kuruş), tohum (1 kile, 27 kuruş) olmaküzere toplam58 kuruştur.
Ekili tarla 15 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı, 525kuruş; 1845 yılı hâsılatı, 200 kuruş olmak üzeretoplam 725 kuruştur. 15 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Süt veren inek 2 adet olup, yıllık hâsılatı 40 kuruştur.2 karasığır öküzü, 2 karasığır düğesi ve 2 koşumandası vardır.
Arı kovanı 4 adet olup, hâsılatı 40 kuruştur.
Geliri 605 kuruş, kömürden gelir 395 kuruş olmaküzere toplam 1.000 kuruştur.
67
Hane No:7
Mehmed oğlu Hasan'ın emlâk, arazi, gelir vevergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergisi 30 kuruştur.
A'şar rüsumu, buğday (1 kile, 21 kuruş), yulaf (2kile 10 kuruş), tohum (1 kile, 18kuruş) olmaküzere toplam 49 kuruştur.
Ekili tarla 10 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı, 441kuruş; 1845 yılı hâsılatı 200 kuruş olmak üzeretoplam 641 kuruştur. 10 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
2 koşu mandası ve 2 kısır manda ineği vardır.
Geliri 441 kuruş, kömür ve saireden geliri 459kuruş olmak üzere toplam 900 kuruştur.
Hane No:8
Halil oğlu Ahmed'in emlâk, arazi, gelir ve vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergisi 35 kuruştur.
A'şar rüsumu, buğday (2 kile, 28 kuruş), yulaf (1kile 5 kuruş), tohum (1 kile, 18 kuruş) olmak üzeretoplam51 kuruştur.
Ekili tarla 15 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 459kuruş; 1845 yılı hâsılatı 200 kuruş olmak üzeretoplam 659 kuruştur. 20 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
2 karasığır öküzü ve 2 koşu mandası vardır.
Geliri 459, kömür ve saireden geliri 541 kuruşolmak üzere toplam 1.000 kuruştur.
68
Hane No:9
Ali oğlu Amele Hüseyin'in emlâk, arazi, gelir ve
vergileri
Hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergisi 30 kuruştur.
2 adet Karasığır öküzü vardır.
Geliri 600 kuruştur.
Hane No:10
Hüseyin oğlu Ahmed'in emlâk, arazi, gelir ve
vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergisi 35 kuruştur.
A'şar rüsumu, buğday (1 kile, 14 kuruş), tohum
(1 kile, 18 kuruş) olmak üzere toplam 32 kuruştur.
Ekili tarla 9 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 306
kuruş, 1845 yılı hâsılatı 200 kuruş olmak üzere
toplam 506 kuruştur. 10 dönüm tarla nadasa
bırakılmıştır.
1 kısır inek, 1 karasığır düğesi ve 2 koşu mandası
vardır.
Geliri 306 kuruş, kömür ve saireden geliri 594
kuruş olmak üzere toplam 900 kuruştur.
69
Hane No:11
Mehmed oğlu Salih'in emlâk, arazi, gelir ve vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergisi 50 kuruştur.
A'şar rüsumu, buğday (4 kile, 56 kuruş), yulaf (3
kile 15 kuruş), tohum (1 kile, 18 kuruş) olmak
üzere toplam89 kuruştur.
Ekili tarla 15 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 801
kuruş, 1845 yılı hâsılatı 300 kuruş olmak üzere
toplam 1101 kuruştur. 30 dönüm tarla nadasa
bırakılmıştır.
2 koşu mandası, 2 karasığır öküzü ve 1 kısır ineği
vardır. Süt veren inek 1 adet olup, yıllık hâsılatı
20 kuruştur.
Geliri 821 kuruş, kömür ve saireden geliri 579
kuruş olmak üzere toplam 1400 kuruştur.
Hane No:12
Emin oğlu Kahveci Ali'nin emlâk, arazi, gelir ve
vergileri
Esnaflık yapmaktadır.
Vergisi 20 kuruştur.
Geliri 700 kuruştur.
70
Hane No:13Sarraf taifesinden Badesar oğlu GoncagüloğluKarabet'in emlâk, arazi, gelir ve vergileri
Ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Vergisi 120 kuruştur.
A'şar rüsumu, buğday (20 kile, 280 kuruş), yulaf(9 kile 45 kuruş), tohum (5 kile, 90 kuruş), arpa(4 kile 24 kuruş), olmak üzere toplam 439kuruştur.
Ekili tarla 100 dönüm olup, 1844 yılı hâsılatı 2951kuruş, 1845 yılı hâsılatı 1800 kuruş olmak üzeretoplam 5.751 kuruştur. 1.000 dönüm tarla nadasabırakılmıştır.
Bir süt veren mandası vardır ve hâsılatı 40 kuruştur.Karasığır ineği 1 adet olup, hâsılatı 20 kuruştur.2 kısır manda ve 5 kısır karasığırı vardır.
Geliri 4.061 kuruştur.
**
Sarıgazi Köyü'nün toplam vergileri 618 kuruştur.
Sarıgazi Köyü'nün toplam geliri 16.060 kuruştur.
71
XIX. YÜZYIL ORTALARINDASARIGAZİ ve SAMANDIRA’NINSOSYAL YAPISI
Sarıgazi ve Samandıra'da NüfusHicri 1260-1261/Miladi 1844-1845 tarihli temettüatdefterlerine göre Kartal kazasına tabi 18 yerleşimbiriminden ikisi Sarıgazi ve Samandıra'dır.96
Buna göre Samandıra'da 13, Sarıgazi'de ise 43vergi hanesi bulunmaktadır. Her hanede ortalama5 kişi bulunduğunu varsayarsak Samandıra'nın215, Sarıgazi'nin ise 65 nüfusa sahip olduğunutahmin edebiliriz. Samandıra'daki 43 haneden 2'si,Sarıgazi'de ise 1 hane gayrimüslimdir. Buradan daSamandıra'daki gayrimüslim nüfus 10, Sarıgazi'dekigayrimüslim nüfusu 5 olarak ifade edebiliriz.
Sarıgazi ve Samandıra'da HaneReislerinin Meslekleri:Her iki temettüat defteri incelendiğinde halkınbüyük çoğunluğunu tarım ve hayvancılıkla uğraşanüreticilerden oluştuğu sonucuna varılabilir. Belirlimiktarda toprak ve bu toprağı işlemek için yeterlihayvanlara sahip olup “ehl-i ziraat” olarak tabiredilenler ile bağcı ve bahçıvanlar tarım vehayvancılıkla uğraşanlar arasında değerlendirilmiştir.Her iki köyde bu gruba giren hane reisi sayısıtoplam 45 olup toplam hane sayısının yaklaşıkolarak % 75'ini oluşturmaktadır. Tarım vehayvancılıkla uğraşanlar arasında ek olarak dükkânıolanlar da vardır. Bunların bir kısmı dükkânı kendiişletirken bir kısmı kiraya vermiştir. Bunların yanındadiğer mesleklere sahip olanların da tarım vehayvancılıkla uğraştıkları görülmektedir. (Tablo 5)
Samandıra'daki 43haneden 2'si,
Sarıgazi'de ise 13haneden1’i
gayrimüslimdir.Buradan da
Samandıra'dakigayrimüslim nüfus10, Sarıgazi'deki
gayrimüslimnüfusu 5 olarakifade edebiliriz.
31 Ekim 1883 tarihli Kartal,Samandıra ve Sarıgazi bölgesinigösteren harita.
Kaynak:BOA, HRT. h. 02496.
96 Diğer 16 köy ise şunlardır: Maltepe, Kavaklı, Nardiban, Dolayaba, Büyükada, Burgazada, Kartal kazası kasabası, Emirli, Yakacık, Ören, Kuru, Şeyhli, Havanlık, Bayırlar,Dudullu ve Serkebir. Bkz, Tuna, agt, s. 14.
72
Esnaflık ve ticaretleilgili meslekler
grubu içinde çeşitlikahveci, berber,bakkal, hamamsahibi, bezirci ve
demircilerbulunmaktadır.
İkisi Samandıra, biriSarıgazi'de olmaküzere 3 kahveci
vardır.Samandıra'da 2
bakkal, 1 hamamişleten ve 1 berbervarken Sarıgazi'debu işle iştigal edengözükmemektedir.
Ziraat işlerinin yanında en fazla uğraşılan sahabağcılıktır. 45 ziraat ehli içerisinde 35 ziraatçibağcılıkla da uğraşmaktadır. Bunların tamamıSamandıra köyündedir. Bu veri, Kartal'a bağlı diğeryerleşim birimleri ile birlikte değerlendirildiğindeSamandıra'nın bu konuda ilk sırada yer aldığınıgösterir.97 Her iki köyde de birer tane amele kaydıvardır. Bunlar işçi grubu içinde değerlendirilmiştir.
Esnaflık ve ticaretle ilgili meslekler grubu içindeçeşitli meslek sahipleri vardır. Bunlar da kahveci,berber, bakkal, hamam sahibi, bezirci vedemircilerdir. İkisi Samandıra, biri Sarıgazi'de olmaküzere 3 kahveci vardır. Samandıra'da 2 bakkal, 1hamam işleten ve 1 berber varken Sarıgazi'de buişle iştigal eden gözükmemektedir. (Tablo 6)
Paşa, muhtar, imam, tekke şeyhi, resmi görevlileriçerisinde değerlendirilmiştir. Bunlardan Tekke şeyhiise Sarıgazi'de, Paşa da Samandıra'dadır. Her ikiköyde muhtar ve imam da bulunmaktadır.
Samandıra köyü temettuat defterinde 40 numaralıhanede kayıtlı bulunan kişi Sâib Paşa'dır. Sâib Paşa'nınhatırı sayılır oranda emlak, arazi ve hayvanları olduğugörülmektedir.
Sâib Paşa II. Mahmud döneminin önemlisimalarından biridir. 1834 yılında Sultan II. Mahmudmaiyeti ile birlikte bölgeyi ziyareti sırasında SâibPaşa'nın Samandıra'daki çiftliğinde kalmıştır.98
Mehmed Süreyya “Sicill-i Osmanî Yahud Tezkire-iMeşâhir-i Osmâniye” isimli eserinde Sâib Paşa ileilgili şu bilgileri vermektedir:
Divan kaleminden yetişerek 1807'de kethüda kâtibivekili oldu. 1809'da reis kesedârı,99 sonra da beylikçi100
oldu. 22 Ağustos 1818'de azledildi. 3 Ekim 1821'desüvari mukabelecisi, sonra cephane nazırı, 1824'tegümrük emini101 oldu. 1826-1829 arasında matbaheminliği, yeniçeri kâtipliği, muallim-i eşkinci nazırlığı,Ordû-yı Hümayun'da sadaret kethüdalığı gibigörevleri yürüttü.
Meslek Grupları
Tablo 5: Meslek Grupları
Tarım ve hayvancılıkla ilgili meslekler
İşçiler
Resmi görevliler
Esnaflık ve ticaretle alakalı meslekler
Mesleği olmayanlar ve işsizler
Diğer
Genel Toplam
Hane SayısıToplam
Sarıgazi Samandıra
9
1
1
2
-
-
13
36
1
1
3
2
-
43
45
2
2
5
2
-
56
Tablo 6: Meslek Sahiplerine Göre Dağılım
Sarıgazi
Samandıra
Toplam
Tarım ve
Hayvancılıkla
Uğraşanlar
Mesleği
Olmayanlar
ve İşsizler
Esnaf Resmi Görevliler
Esna
f
Kah
veci
Berb
er
Bakk
al
Ham
am S
ahib
i
Paşa
Muh
tar
İmam
Tekk
e Şe
yhi
9
36
45
1
1
2
1
2
3
-
1
1
-
2
2
-
1
1
-
1
1
1
1
2
1
1
2
1
-
1
-
2
2
97 Kartal'a bağlı diğer köyler ile kıyaslama ve genel değerlendirmeler konusunda İdris Tuna'nın tezinden istifade edilmiştir. Bkz. Tuna, agt, s. 22.98 “…..zât-ı şâhâne evliyâ-ı kirâmdan Sarı Gazi türbesine ziyaret ve Tophane Nazırı Hacı Sâib Efendinin o civarda kâin çiftliğinde ârâm ve istirahat ve bâdehu Yakacık
Karyesine azimetle bir gece de orada beytutet buyurmuşlardır.” Bkz, Balıkhane Nazırı, age, s. 121.99 Reisülküttabın emrindeki Reis kaleminin evrak memuruna verilen ad. Reisülküttap kesedarı da denir.100 Tanzimat döneminde Bâbıâli, harem, selamlık ve kalem daireleri olmak üzere üç ana kısımdan meydana geliyordu. Sadrazamlar göreve başladıkları zaman
buradaki harem dairesine taşınırlar ve gece-gündüz devlet işleriyle meşgul olurlardı. Hükümet işlerinin görüldüğü selâm ve kalem daireleri arzodası, divân odası,kethüdâ bey, reis efendi, çavuşbaşı, âmedî, beylikçi, mektubî gibi çeşitli bürolardan oluşmakta idi. Divan ve nişan kalemlerinden önemli işler, ilmi ve askeri tevcihat,rütbelere dair yazılar ve mübaşirli olarak çıkan emirler beylikçi tarafından kitabet odasına gönderilirdi. Burada tuğraları çekilip deftere kaydedildikten sonra evraklarilgili yerlere gönderilirdi. Bkz. Ali Akyıldız, Tanzimat Dönemi Osmanlı Merkez Teşkilatında Reform (1836-1856), İstanbul 1993, s. 23 ve 34.
101 Gümrük Emini; Gümrüklerin hesap işlerine bakan yöneticiye verilen isim.
73
Kartal kazasınındiğer köyleri ile
kıyaslandığında 18köy içerisinde 193
dönüm ileSamandıra en fazlamezru tarla icarı(tarla kiralayarakziraat yapmak) ile
dikkatiçekmektedir.
SARIGAZİ ve SAMANDIRA’DA ZİRAAT
Sarıgazi ve Samandıra’da Toprağın Miktarı ve Tasarruf Şekli:
Sarıgazi ve Samandıra'da hane sahiplerinin ziraimaksatla kullandıkları toplam toprak 4.340dönümdür. Bunun 1.434 dönümü Sarıgazi'de, 2.906dönümü ise Samandıra'da bulunmaktadır. 1.075dönümünde zirai üretim gerçekleşmekte iken 3.010dönümü verim artırmak amacıyla nadasabırakılmıştır. (Tablo 7-8-9) Ekili alanlar zirai üretimçeşitliliğine göre ayrıldığında önceliği hububat üretimi(mezru tarla ve tarla icarı olarak) almaktadır. Bunubağcılık ve bahçe işleri izlemektedir. Samandıra'datoplam 59 dönüm bağ olarak kullanılan arazi vardır.Köyün yarısı hububat ziraati yanında bağcılıkla dauğraşmaktadır. Genel olarak 1 ile 2 dönüm toprakbağ için ayrılmışken, 28 numaralı hane sahibininayırdığı toprağın 21 dönüm olması dikkat çekicidir.
İdris Tuna'nın tezinden hareketle Kartal kazasınındiğer köyleri ile kıyaslandığında Samandıra hububat
üretimine en fazla toprak ayıran iki yerden birisiolarak gözükmektedir .
Samandıra'da bağcılıkla uğraşanların sayısı oldukçafazla iken Sarıgazi köyünde bağcılık için toprakayrılmamıştır. Hane sahiplerinin bazısı topraklarınınbir bölümünü kiraya vermişlerdir. Bunun da toplamı193 dönüm olup, tamamı Samandıra köyündedir.Sarıgazi'de kiraya verilen tarla yoktur. YineSamandıra'da sadece bir dönüm bahçenin kiralandığıgörülmektedir.110
Kartal kazasının diğer köyleri ile kıyaslandığında 18köy içerisinde 193 dönüm ile Samandıra en fazlamezru tarla icarı (tarla kiralayarak ziraat yapmak)ile dikkati çekmektedir.111 Dikkat çeken diğer birhusus da Sarıgazi köyünde bağ, bahçe uğraşısı vekira ile tarla işlemesi olmayışıdır.
Nisan 1829'da bu görevlerinden ayrılarak Yenişehirdefterdarı, sonra Şumnu Ordusu nazırı oldu. Kasım1829'da çavuşbaşı ve müteakiben masârifât-ı askerînazırı, 24 Şubat 1833'te Tophane nazırı, 24 Şubat1838'de defter emini, Haziran 1839'da deâvî nazırı,Eylül 1839'da maliye nazırı oldu. Maliye nazırlığıyanında 1840'da Hazine-i Mukâtaat defterdarlığıgörevini de yürüttü. Aynı yıl vezirlik rütbesi verilmiştir.
27 Şubat 1841'de Meclis-i Vâlâ reisi, Haziran 1841'deEdirne vali kâimmakamı ve müteakiben Bahr-i SefidBoğazı muhafızı olup, Nisan 1842'de Manisa'yagönderilmiştir. 1845'te Saruhan ve Karesi valiliklerigörevlerini yürütmüştür. Şubat 1848'de Meclis-iVâlâ azası olmuş ve 9 Aralık 1948 tarihinde devefat etmiştir.102
Sâib Paşa, tedbirli idi ve düşünceli hareket ederdi.
İşinin ehli idi. İki oğlu bir kızı vardı. Oğullarındanilki Refik Bey olup önemli devlet görevlerindebulunmuştur. 1871'de Hazine-i Hassa nazırı103
olmuştur.104 1872'de Sadaret müsteşarlığı yapmış105
ve aynı yıl Mâbeyn-i Hümâyûn başkâtibi olmuştur.106
Ocak 1876'da belediye başkanı olmuş,107 Şubat-Mart 1876 tarihlerinde de tekrar Sadaret müsteşarlığıyapmıştır.108 Diğer oğlu Halil Birrî Bey'dir. Halil BirrîBey müderris olup 1853 yılında vefat etmiştir. KızıSaide Hanım 1888'de vefat etmiştir. KethüdasıMehmed Hasib Efendi olup 1855 yılında vefat etmişve Süleymaniye'ye defnedilmiştir.109
Mesleği olmayanlar grubunda ise 2 hane sahibiolup bunlar da Samandıra'da ikamet etmektedir.Bu iki hane sahibinden biri kadındır. Sarıgazi'de işsizya da mesleği olmayan hane sahibi yoktur.
102 Bkz, Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmanî Yahud Tezkire-i Meşâhir-i Osmâniye III, (Hazırlayanlar: Ali Aktan vd.), İstanbul 1996, s. 208.103 Hazîne-i Hâssa Nezâreti: Tanzimat'tan sonra, 1839 da kurulan ve sarayın gelir ve giderleriyle görevli bulunan nezaret, bakanlık.104 Sinan Kuneralp, Son Dönem Osmanlı Erkan ve Ricali (1839-1922) Prosopografik Rehber, İstanbul 1999, s. 8.105 Sadaret müsteşarlığı bugünkü Başbakanlık müsteşarlığına tekabül eden makamdır. Kuneralp, age, s. 8.106 Kuneralp, age, s. 20.107 Kuneralp, age, s. 47.108 Kuneralp, age, s. 21.109 Mehmed Süreyya, age, s. 208.110 Diğer köy ise Nardiban'dır. Bkz, Tuna, agt, s. 34.111 Samandıra'yı 182 dönüm ile Nardiban köyü takip etmektedir. Bkz, Tuna, agt, s. 37.
74
16. 22 4 2617. 18 1818. 25 8 3319. 20 8 1 2920. 14 22 1 3721. 24 11 2 3722. 10 15 2523. 28 18 4624. 24 10 1 3525. 24 10 2 3626. 10 10 2027. 20 10 1 3128. 23 12 21 5629. 6 630. 24 2 2 2831. 20 4 2432.33. 15 2 1 1834. 18 12 1 3135. 6 20 2636.37. 5 20 2538. 300 100 40039. 6 25 3140. 100 500 60041. 25 20 2 4742.43. 12 5 17
821 1.830 59 2 193 1 2.906G.Toplam
1. 38 102 6 1462. 250 50 1 3013. 20 204. 100 300 5 2 4075. 16 20 2 25 636. 25 257. 25 258. 25 25 509. 25 20 2 4710. 20 2011. 25 16 2 4312. 18 6 1 2513. 8 16 2414. 12 1215. 25 1 26
Tablo 7: Samandıra Köyü Ziraat Alanları (Dönüm)
HaneNo
ZiraatYapılan
Tarla
NadasaBırakılan
Tarla
Bağ SebzeBahçesi
Kira İleZiraat
YapılanTarla
Kira İleZiraat
YapılanBahçe
Toplam
75
Genel olarakbakıldığında isehane reislerinin
büyük çoğunluğu“imalat-ı
mutavassıta”denilen toprağa
sahiptir. 1-10dönüm arası
toprağa sahip olanneredeyse yokgibidir. Bu da
halkın çok fakirolmadığınıgösterir.
Yerleşim Birimlerine GöreToprağın Dağılımı:
Osmanlı ziraat istatistiklerinde topraklaryüzölçümlerine göre üçe ayrılıp değerlendirilmişlerdir. Buna göre 10 dönümden az olan işletmelere“imalat-ı sağire” yani küçük ölçekli işletme denirken,10 ile 50 dönüm arasında olanlara “imalat-ımutavassıta” yani orta ölçekli işletmeler ve 50dönümden yukarı olanlar da “imalat-ı cesime” yanibüyük ölçekli işletmeler olarak ifade edilmiştir.112
Buna göre; Samandıra'da hiç toprağa sahip olmayan3 hane, 1-10 dönüm arası toprağa sahip olan 1hane, 10-50 dönüm arası toprak sahibi olan 32hane ve 50 ile yukarısı dönüm toprak sahibi hanesayısı 7 olarak gözükmektedir. (Tablo 10)
Sarıgazi'de ise hiç toprağa sahip olmayan 2 hane,gözükmektedir. 1-10 dönüm arası toprak sahibi,10-50 dönüm arası toprak sahibi olan 8 hane ve50 ile yukarısı dönüm toprak sahibi hane sayısı 3iken 1-10 dönüm arası toprak sahibigörünmemektedir. Sarıgazi köyünde 13 Hanenumarasıyla kayıtlı kişinin durumu oldukça dikkatçekicidir. 100 mezru ve 1.000 gayr-i mezru olmaküzere toplam 1.100 dönüm tarlası vardır. Köydekidiğer hane sahiplerinin tamamının 334 dönümtarlaya sahip olduklarını göz önüne alırsak bu miktardaha iyi anlaşılacaktır.
Genel olarak bakıldığında ise hane reislerinin büyükçoğunluğu “imalat-ı mutavassıta” denilen toprağasahiptir. 1-10 dönüm arası toprağa sahip olanneredeyse yok gibidir. Bu da halkın çok fakirolmadığını gösterir.
1. 20 40 602. 25 35 603. 25 254. 10 20 305. 10 10 206. 15 15 307. 10 10 208. 15 20 359.10. 9 10 1911. 15 30 4512.13. 100 1.000 1.100
254 1.180 1.434
Tablo 8: Sarıgazi Köyü Ziraat Alanları (Dönüm)
HaneNo
EkiliTarla
NadasaBırakılan
Tarla
Bağ SebzeBahçesi
Kira İleEkilenTarla
Kira İleEkilenBahçe
Toplam
G.Toplam
Samandıra 43 821 1.830 59 2 193 1 2.906 67,5Sarıgazi 13 254 1.180 1.434 110Toplam 56 1.075 3.010 59 2 193 1 4.340 77,5
Tablo 9: Samandıra ve Sarıgazi Toplam Ziraat Alanları Dağılımı (Dönüm)
HaneNo
ZiraatYapılan
Tarla
NadasaBırakılan
Tarla
Bağ SebzeBahçesi
Kira İleEkilenTarla
Kira İleEkilenBahçe
Toplam OrtalamaHane Başına
Düşen Toprak
112 Tuna, agt, s. 38.
76
Kartal kazasınabağlı diğer 18köydeki hubat
üretimi ilekıyaslandığındaSamandıra’nınyulaf ve keten
tohumukonusunda öne
çıktığını görüyoruz.Bu köyler arasındaen fazla yulaf veketen tohumuSamandıra'daüretilmiştir.
1850'li yıllarda her iki köydeki ekili alanların neredeysetamamı tahıl üretimine ayrılmıştır. Yetiştirilen ürünlerbuğday (hınta), yulaf (alef), keten tohumu ve arpa(şair)dır. Temettüat defterlerinde ne kadar hububatekildiği ve ne kadar ürün alındığına dair ayrıntı yoktur.Ancak ayni olarak alınan öşür miktarı belli olduğundantahmini bir rakam çıkarabiliriz. 1/10 oranında öşürvergisi alındığından, kaç kile hububat verilmişse,bunun 10 katı üretim yapılmış demektir.
Buna göre Samandıra'da toplam 3.250 kile hububatüretimi yapılmıştır. Bunun 1.360 kilesi buğday, 1.050kilesi yulaf, 810 kilesi keten tohumu ve 30 kilesiarpadır. Buğday, yulaf ve tohum hemen hemenherkes tarafından üretilirken, arpa sadece 1 ailetarafından üretilmiştir. (Tablo 11)
Sarıgazi köyünde ise, toplam 930 kile hububat üretimiyapılmıştır. Bunun 440 kilesini buğday, 280 kilesini
yulaf, 170 kilesini keten tohumu ve 40 kilesini arpaoluşturmuştur. Bu köyde de buğday, yulaf ve tohumhemen hemen herkes tarafından üretilirken, arpasadece 1 aile tarafından üretilmiştir.
Kartal kazasına bağlı diğer 18 köydeki hubat üretimiile kıyaslandığında yulaf ve keten tohumu konusundaöne çıktığını görüyoruz. Bu köyler arasında en fazlayulaf ve keten tohumu Samandıra'da üretilmiştir.
Tarım ürünleri içinde diğer bir grup da bağcılıktır.Samandıra'da çok sayıda bağcılık yapan varken,Sarıgazi'de bu işle uğraşanlarla ilgili bir kayıtbulunmamaktadır.
Netice olarak, Samandıra ve Sarıgazi köylerindekihane reislerinin büyük bir çoğunluğu geçimini ziraifaaliyetlerden sağladığından en fazla toprak tahılüretimine ayrılmıştır. Tahıl ürünleri içinde ise en fazlabuğday gözükmektedir.
Sarıgazi ve Samandıra'da Yetiştirilen Ürünler:
Sarıgazi 2 1 2 3 1 1 2 - 1 13Samandıra 2 2 6 12 10 4 1 1 5 43Toplam 4 3 8 15 11 5 3 1 6 56
Tablo 10: Toprağın Hane Sahiplerine Göre Dağılımı
Top
rağ
ıO
lmay
anH
ane
1-10
Dö
nü
m
11-2
0D
ön
üm
21-3
0D
ön
üm
31-4
0D
ön
üm
41-5
0D
ön
üm
51-6
0D
ön
üm
61-8
0D
ön
üm
81-1
00D
ön
üm
100+
Dö
nü
m
Top
lam
Grafik 1: Sarıgazi’de Toprağın Dağılımı
Mezru tarla
Gayrimezru Tarla
Bağ
Bahçe
İcar ile mezru tarla
İcar ile mezru bahçe
Mezru Tarla 18%
Gayrimezru Tarla 82%
Grafik 2: Samandıra’da Toprağın Dağılımı
63 %
2 %0 % 7 % 0 %
28 %
82%
18%
77
Sarıgazi veSamandıra
köylerinde ziraifaaliyetlerdensonra diğer bir
uğraşı dahayvancılıktır.
Hayvanyetiştiriciliğinin bir
ticari faaliyetolarak değil, daha
çok gündelikihtiyaçları
karşılamayayönelik olarak
yapıldığıgörülüyor.
Samandıra ve Sarıgazi köylerinde toplam 4.340dönüm tarla bulunmaktadır. Bunun 3.010 dönümünadasa bırakılmıştır. Bu da arazinin 3/4'ünün nadasabırakıldığını gösterir. Fakat bu köylerde yaşayanherkesin tarlasını 3/4 oranında nadasa bıraktığıanlamına gelmiyor. Sarıgazi köyünden bir hane,Samandıra köyünde de 2 varlıklı hanenin oldukça
çok oranda nadasa bırakmaları bu oranlarındeğişmesine sebep olmuştur. Genel olarakbakıldığında sahip olunan toprağın hemen hemenyarısının nadasa bırakıldığı görülmektedir. Ancak yinede Kartal'a bağlı diğer yerleşim birimleriylekıyaslandığında en fazla oranda hane başına bırakılannadas Sarıgazi'de gözükmektedir. (Tablo 12)
Sarıgazi ve Samandıra köylerinde zirai faaliyetlerdensonra diğer bir uğraşı da hayvancılıktır. Hayvanyetiştiriciliğinin bir ticari faaliyet olarak değil, dahaçok gündelik ihtiyaçları karşılamaya yönelik olarakyapıldığı görülüyor. Bunların bir kısmı yağ, süt,peynir gibi ihtiyaçlar için yetiştirilirken, bir kısmıda yük taşımacılığında kullanılmaktadır.
Samandıra'da toplam 108 büyükbaş hayvan vardır.Bunların 18'i sağman karasığır ineği, 9 sağmanmanda ineği, 59 karasığır öküzü, 20 koşu mandasıve 2'side beygirdir. Sarıgazi'de ise toplam 63büyükbaş hayvan mevcut olup, bunların 8'i
karasığır ineği, 11'i kısır inek, 5'i karasığır düğesi,6'sı sağman manda ineği, 17'si karasığır öküzü ve16'sı koşu mandasıdır. (Tablo 13-14)
Küçükbaş hayvancılık konusuna gelince; sadeceSamandıra'da bir haneye ait küçükbaş hayvankaydı bulunmaktadır. Bu da 40 numaralı hanesahibi Saib Paşa'ya aittir. Saib Paşaya ait, 330 adetsağman koyun, 200 adet sağman keçi, 250 adetkısır koyun, 250 adet kısır keçi, 201 adet kuzu ve160 adet oğlak olmak üzere 1391 adet küçükbaşhayvan kaydı bulunmaktadır. Her iki köyde debaşka küçükbaş hayvan yetiştiricisi yoktur. Kartal'a
Sarıgazi ve Samandıra'da Nadasa Bırakılan Arazi:
Sarıgazi ve Samandıra'da Hayvancılık:
Samandıra 1.360 1.050 810 30 3.250Sarıgazi 440 280 170 40 930Toplam 1.800 1.330 980 70 4.180
Tablo 11: Samandıra ve Sarıgazi’de Yetiştirilen Hububat Ürünleri (Kile Olarak)
Buğday(Hınta)
Yulaf(Alef)
Tohum(Keten Tohumu)
Arpa(Şaîr) Toplam
Samandıra 43 1.830 67.5 2.906Sarıgazi 13 1.180 110 1.434Toplam 56 3.010 177.5 4.340
Tablo 12: Samandıra ve Sarıgazi’de Nadasa Bırakılan Alanlar (Dönüm)
HaneSayısı
Nadasa BırakılanArazi
Hane Başına DüşenToprak Miktarı Toplam
78
İki köy genelindesadece
Samandıra’da 40numaralı hane
sahibi Saib Paşa'yaait küçükbaşhayvan kaydı
bulunmaktadır.Paşa’nın, 330 adetsağman koyun,
200 adet sağmankeçi, 250 adet kısırkoyun, 250 adetkısır keçi, 201 adetkuzu ve 160 adetoğlak olmak üzere
1391 adetküçükbaş hayvan
kaydıbulunmaktadır.
1. 2 22. 13. 24. 1 4 4 2 15. 2 26. 1 1 47. 1 48. 1 49. 1 4 110.11. 212. 213. 214. 215. 316. 2 217. 218. 119. 2 220. 221. 2 222. 223. 424. 1 225. 1 126. 227. 1 228.29.30. 2 231. 132.33. 1 234. 1 135. 236. 1 237. 238.39. 240.41.42.43.
Toplam 18 9 59 20 2 1 0 8
Tablo 13: Samandıra’da Yetiştirilen Büyükbaş Hayvanlar
HaneNo
SağmanKarasığır
İneği
SağmanMandaİneği
KarasığırÖküzü
KoşuMandası
Bargir Toplam
79
Samandıra'da 43haneden 8'inde
toplam 37 adet arıkovanı
bulunmaktadır.Sarıgazi'de ise
sadece 1 ailedearıcılık yapıldığı
görülüyor. Onunda 4 kovanı
bulunmaktadır. Bubölge ortalamasına
göre oldukçadüşüktür.Samandıra'da 43 haneden 8'inde toplam 37 adet
arı kovanı bulunmaktadır. Sarıgazi'de ise sadece 1
ailede arıcılık yapıldığı görülüyor. Onun da 4 kovanı
bulunmaktadır. Bu bölge ortalamasına göre oldukça
düşüktür. Tuna'nın çalışmasından yapılan kıyasla
Kartal kazası köyleri içinde en az miktarda arı
kovanının bulunduğu yer Sarıgazi olarak
gözükmektedir. (Tablo 15)
Sarıgazi ve Samandıra'da Arıcılık
bağlı yerleşim birimleri içerisinde de en fazla
küçükbaş hayvan kaydı Samandıra'da
gözükmektedir.
Samandıra ve Sarıgazi'ye ait temettuat defterlerinde
kümes hayvanları ile ilgili kayıt yapılmamıştır.
Zirai faaliyetlerde ve yük taşımacılığında öküz vekoşu mandasından faydalanıldığı gözükmektedir.Samandıra köyünde iki haneye ait birer beygirkaydı var. Muhtemelen bunlar binek amaçlıkullanılmaktadır. Ayrıca ne Sarıgazi ne deSamandıra'da katır ve eşek kaydına rastlanmamıştır.
1 1 2 2 22 2 2 23 24 3 2 25 1 1 1 26 2 2 2 27 1 28 2 29 210 1 1 211 1 1 2 21213 1 5 3
Toplam 8 11 5 6 17 16 63
Tablo 14: Sarıgazi’de Yetiştirilen Büyükbaş Hayvanlar
HaneNo
SağmanKarasığır
İneği
Kısırİnek
KarasığırDüğesi
SağmanMandaİneği
KarasığırÖküzü
ToplamKoşuMandası
Bargir
Samandıra 13 1 4Sarıgazi 43 8 37Toplam 56 9 41
Tablo 15: Sarıgazi ve Samandıra’da Arıcılık
HaneSayısı
Arıcılıkla UğraşanHane Sayısı
KovanSayısı
80
Samandıra'dakayıtlı 10 adet işyerigözükmektedir.
Bunlar, 2bezirhâne, 2 bakkaldükkânı, 2 nalbantdükkânı, 1 hamam,1 demirci dükkânı,
1 kömürcümağazası ve 1
kahve dükkânıdır.Sarıgazi'de ise 1kahveci kaydı
vardır.
Samandıra ve Sarıgazi köylerinin gelir kaynaklarıincelendiğinde en önemli payı ziraat gelirlerininoluşturduğu görülür. Diğer gelir kaynakları ise,hayvancılık kira gelirleri, ticaret ve zuhûrattır.Zuhuratların nereden geldiği açıkça yazılmamıştır.Toplam 56 hane içerisinde hiç geliri olmayangözükmemektedir. En az olanın 500 kuruş gelirivardır. 500-699 kuruş arası gelire sahip olan 12 hane,700-899 kuruş arası 8 hane, 900-1.099 kuruş arası
16 hane, 1.100-1.299 kuruş arası 3 hane, 1300-1.499 kuruş arası 6 hane, 1.500-1.999 kuruş arası5 hane, 2.000-2.999 kuruş arası 3 hane ve 3.000 veüzeri kuruş arası 3 hanedir. (Tablo 17-18-19)
Genel olarak gelir dağılımına bakıldığında her ikiköyün hane sahiplerinin gelir düzeyleri iyi durumdadır.Fakir durumda gözüken, ya da başkalarına muhtaçdurumda olan kimse gözükmemektedir.
SARIGAZİ ve SAMANDIRA’DA GELİRLER VE DAĞILIMI
Gelir Dağılımı
Hane sahiplerine ait gelir getiren mağaza, dükkângibi işyerleri de temettuat defterlerine kaydedilmiştir.Bu işyerleri ya hane reisi tarafından kiraya verilmişveya kendisi tarafından işletilmiştir. Defterlereişyerlerinin bir yıllık gelirleri kaydedilmiştir. Buna göre;Samandıra'da kayıtlı 10 adet işyeri gözükmektedir.Bunlar, 2 bezirhâne, 2 bakkal dükkânı, 2 nalbantdükkânı, 1 hamam, 1 demirci dükkânı, 1 kömürcümağazası ve 1 kahve dükkânıdır. Sarıgazi'de ise 1kahveci kaydı vardır. (Tablo 16)
Samandıra'da bulunan işyeri sayısı dikkate değerdir.
Günümüzde bile bu kadar haneye sahip çoğuköylerde bu kadar işyeri bulunmamaktadır. AyrıcaKartal kazası ve bu kazaya tabi 18 köyde toplamnalbant dükkânı sayısı 4'tür. Bunların da 2'siSamandıra'da bulunmaktadır.113
Bu bilgilerden de Samandıra'nın önemli bir yerleşimbirimi olduğu anlaşılmaktadır. Samandıra'nınmerkezi bir yerde bulunmasının da etkisiylemuhtemelen civardaki köylerden pek çok kişi çeşitliihtiyaçlarını gidermek için sık sık Samandıra'yagelmekteydiler.
Sarıgazi ve Samandıra'da Mülklerin Dağılımı
Samandıra 43 11 6 10 3 4 4 3 2Sarıgazi 13 1 2 6 - 2 1 - 1Toplam 56 12 8 16 3 6 5 3 3
Tablo 17: Samandıra ve Sarıgazi Köylerinin Gelir Dağılımı (Kuruş Olarak)
HaneNo
500-900
700-899
900-1.099
1.100-1.299
1.300-1.499
3.000+1.500-1.999
2.000-2.999
Samandıra 43 2 2 2 1 1 1 1 10Sarıgazi 13 1 1Toplam 56 2 2 2 1 1 1 2 2
Tablo 16: Mülklerin Dağılımı (Adet)
HaneNo
BakkalDükkanı
NalbantDükkanı
Bezirhane(Zahireci)
Hamam DemirciDükkânı
ToplamKömürcüMağazası
Kahvehane
113 Tuna, agt, s. 63.
81
Genel olarak gelirdağılımına
bakıldığında her ikiköyün hane
sahiplerinin gelirdüzeyleri iyi
durumdadır. Fakirdurumda gözüken,ya da başkalarınamuhtaç durumda
olan kimsegözükmemektedir.
Tablo 18: Samandıra’dakiHanelerin Toplam Gelirleri (Kuruş)
1 2.7242 1.5003 9004 4.3755 2.2746 1.4687 1.7848 1.4609 1.83110 50011 70012 74513 70014 60015 1.40316 1.00017 1.00018 70419 90020 79021 1.00022 70023 1.585
Hane No Gelirler (Kuruş)
24 1.02225 1.23626 1.00027 1.00028 1.32229 60030 1.29231 60032 60033 1.00034 1.06435 50036 60037 60038 60039 60040 6.20741 2.00042 50043 1.140
Toplam 54.126Vergileri 3.094
Tablo 19: Sarıgazi’dekiHanelerin Toplam Gelirleri (Kuruş)
1. 1.3002. 1.5003. 9004. 8005. 1.0006. 1.0007. 9008. 1.0009. 60010. 90011. 1.40012. 70013. 4.061
T. Gelir 16.061Vergileri 618
Hane No Gelirler (Kuruş)
82
Ziraattan eldeedilen toplam gelir47.642 kuruştur.
Bu da toplamgelirin % 66'sını
oluşturur.
Sarıgazi ve Samandıra köylerindeki gelirlerinkaynaklarına göre dağılımında en başta ziraifaaliyetlerden elde edilen gelirler gelir. Bunuhayvancılık, esnaflık, ticaret, amelelik, zuhurat vekira gelirleri takip eder. Ziraattan elde edilen toplamgelir 47.642 kuruştur. Bu da toplam gelirin % 66'sınıoluşturur. (Grafik 3) Hayvancılıktan elde edilen gelirtoplamı 7.040 kuruş toplam gelir içinde % 10 payasahiptir. Esnaflık ve ticaretten elde edilen gelir 8.760kuruş olup toplam gelirin % 12'sini oluşturur.Kömürcülük vesaireden elde edilen gelir 5.193 kuruş
ile % 7'lik orana sahiptir. % 5'lik kısmını ise arıcılık,kira, işçi ve zuhurat gelirleri oluşturur. Sarıgaziköyünde hiçbir hane reisi toprağını kiraya vermemiştir.(Tablo 20)
Kartal ve bağlı olduğu köyler içinde hayvancılıkgelirinin en fazla olduğu yer Samandıra olup, tümköyler içerisinde % 19'luk bir paya sahiptir.114
Samandıra'da hayvan gelirlerinin % 53'ü koyunlardan,% 28'i keçilerden, % 5'i ineklerden ve % 5'i demandalardan sağlanmaktadır.
Kaynaklara Göre Gelir Dağılımı
Samandıra 37.532 6.800 4.780 500 1.752 413 1.852 370 53.629Sarıgazi 10.110 240 3.980 600 3.341 40 18.271Toplam 47.642 7.040 8.760 1.100 1.752 413 5.193 410 71.900
Tablo 20: Kaynaklarına Göre Gelirlerin Dağılımı (Kuruş)
ZiraiGelir
HayvancılıkGeliri
Esnalık veTic. Geliri
İşçiGeliri
KiraGeliri
ZuhuratGeliri
ToplamKömürcülükvs. Geliri
ArıcılıkGeliri
Samandıra 43 53.629 1.247Sarıgazi 13 18.271 1.405Toplam 56 71.900 2.652
Tablo 21: Sarıgazi ve Samandıra’da Hane Başına Düşen Senelik Gelir (Kuruş)
HaneSayısı
Toplam Gelir Hane BaşınaDüşen Gelir
114 Tuna, agt, s. 71.
Zirai gelir
Hayvancılık Geliri
Esnaflık ve Tic. Geliri
İşçi Geliri
Kira Geliri
Zuhurat Geliri
Kömürcülük vs. geri
Arıcılık Geliri
66 %10 %
12 %
1 %2 % 1 % 7 % 1 %
Grafik 3: Kaynaklara Göre Gelir Dağılımı
83
Samandıraköyünde toplam43 haneden 42'sivergi veriyordu.Samandıra'nıntoplam vergimiktarı 3.094
kuruştu. Buna görehane başına
ortalama 74 kuruşvergi düşüyordu.Sarıgazi köyününvergü-yi mahsusası
ise 618 kuruşolarak
kaydedilmiştir. Buda hane başına
ortalama 46 kuruşatekabül etmektedir.
Tanzimat'ın ilanına kadar Osmanlı DevletindeMüslümanlardan farklı gayrimüslimlerden farklı olarakdeğişik isimler altında çeşitli vergiler alınıyordu.1839'da Tanzimat'ın ilanıyla birlikte tebaanın sosyal,hukuki ve mali bakımdan eşitliği kabul edildiğindeno zamana kadar alınan vergilerden vazgeçilerekbunların yerine tek bir vergi alınması prensibi getirildi.Bu da “vergü-yi mahsusa” veya “an-cemaatin” diyeisimlendirilmiştir. 1840 yılından itibaren yürürlüğekonmuştur ve herkesin gelirine göre vergi vermesiamaçlanmıştır. Bu verginin alınabilmesi için devatandaşın gelirinin bilinmesi gerekiyordu. Bu amaçlamuhassılların nezaretinde olmak üzere bütün mal,mülk ve hayvanları içine alan temettü (gelir) sayımıyapılmaya başlandı ve vergiler tespit edilip köy veyamahallelerin ödeyecekleri miktarlar belirlenmişti. Köymuhtar ve imamları ile papazlar eliyle toplanacakverginin dağılımı herkesin ekonomik durumuna göreayarlandı.115
Görevliler tahrirlere köylerden başlayarak vergimükelleflerinin isimlerini, ne kadar arazi, emlak
ve hayvanı olduğu, esnaf ya da tüccar ise yıllıkkazançlarının ne kadar olduğunu tespit edipdefterlere kaydetmişlerdir. Bu defterler muhassıllartarafından İstanbul'a gönderiliyordu. Maliyenezaretinde gerekli incelemeler yapıldıktan sonrapadişah iradesiyle toplanacak vergi miktarıeyaletlere bildiriliyordu. Daha sonra da ilgiligörevlilerce bu vergiler toplanıyordu. 1845 yılınakadar “rûz-ı Hızır” ve rûz-ı Kasım” olarak iki taksitleyapılıyordu. 1864 yılından sonra bu konuda birdüzenleme yapılarak 10 taksitte vergi ödemeimkanı tanındı.116
Samandıra köyünde toplam 43 haneden 42'si vergiveriyordu. Samandıra'nın toplam vergi miktarı 3.094kuruştu. Buna göre hane başına ortalama 74 kuruşvergi düşüyordu. Samandıra'da bir hane reisi, geliriçok yüksek olmasına rağmen devlet adamı olduğuiçin vergiden muaf tutulmuştur.117 Sarıgazi köyününvergü-yi mahsusası ise 618 kuruş olarak kaydedilmiştir.Bu da hane başına ortalama 46 kuruşa tekabületmektedir. (Tablo 22)
VERGİ DAĞILIMI
An-Cemaatin ya da Vergü-yi Mahsusa
Arapça onda bir demek olan öşr, terim olarak
hububattan alınan vergi yerinde kullanılmıştır. İlkin
şeri hükme dayanılarak hububattan onda bir alındığı
için bu tabir meydana gelmiş olup, çoğuluna da aşar
denilmekteydi. Tanzimattan sonra maarif ve menafi'hisseleri artırılmak suretiyle hububattan alınan vergisekizde bir olmuştur.118
Aşar vergisi zirai alanda her mahsülden alınmaktaydı.
Öşr
Samandıra 43 42 1 53.629 3.094 74Sarıgazi 13 13 - 18.271 618 46Toplam 56 55 1 71.900 3.712 120
Tablo 22: Hane Başına Vergi Dağılımı
HaneSayısı
Vergi VerenHane Sayısı
Vergi VermeyenHane Sayısı
Toplam Gelir(Kuruş)
Toplam VergiMiktarı (Kuruş)
Hane Başına Ort.Vergi Miktarı (Kuruş)
115 Mübahat S. Kütükoğlu, “Osmanlı İktisadi Yapısı”, Osmanlı Devleti Tarihi c. II, Ed. Ekmeleddin İhsanoğlu, İstanbul 1999, s. 541-542; Vedat Eldem, Osmanlıİmparatorluğu'nun İktisadi Şartları Hakkında Bir Tetkik, Ankara 1994, s. 178-179.
116 Tuna, agt, s.91.117 Bkz., BOA, ML.VRD.TMT.d, No: 0404, 40 numaralı hanede Sâib Paşanın emlakı ile ilgili kayıt.118 Pakalın, ags, s. 746; ayrıca Osmanlı Devletinde vergiler hakkında geniş bilgi için bkz., Musa Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve Ekonomik
Yapısı, TTK yay., Ankara 1997, s. 105-11 ve 340-348.
84
Sarıgazi veSamandıra
köylerinde dahaçok hububat
ürünlerinden vergialındığı
görülmektedir.Her iki köyden
ayni olarak alınantoplam öşür
miktarı 418 kiledir.Bunun 325 kilesiSamandıra'dan 93
kilesi deSarıgazi'denalınmıştır.
Sarıgazi 44 28 17 4 93Samandıra 136 105 81 3 325Toplam 180 133 98 7 418
Tablo 23: Sarıgazi ve Samandıra Köylerinden Alınan Toplam Öşür Miktarı (Aynı Olarak Kile)
Buğday(Hınta)
Yulaf(Alef)
Tohum(Keten Toh.)
Arpa(Şaîr)
Toplam
1 9 2 62 - - -3 3 3 14 12 8 95 12 13 56 6 5 27 6 8 48 6 8 29 7 6 310 - - -11 1 2 312 3 3 113 2 - -14 1 2 115 3 4 416 3 2 217 3 1 118 3 1 119 3 - 120 2 4 121 3 3 222 1 - 123 6 5 224 3 4 225 3 2 326 3 3 227 3 4 128 3 2 329 130 4 2 2 331 1 1 13233 2 3 134 4 2 235 136 2 1 137 1 1 93839 34041 7 24243
Toplam 136 105 81 3 325
Tablo 24: Samandıra’da Yetiştirilen Hububat Ürünlerinin Aynî Olarak Vergisi (Kile)
Buğday(Hınta)
Yulaf(Alef)
Tohum(Keten Toh.)
Arpa(Şaîr)
ToplamHaneNo
85
II. Mahmuddönemi çok
önemli reformlarınyapıldığı dönemdir.Yapılan reformlarınönceliğini eğitimalmıştır. Çünkü II.
Mahmud dahaköklü değişikliklerigerçekleştirmeninyolunun eğitimdengeçtiğinin farkında
idi. Bu amaçlaöncelikle 1824
yılında yayınladığıbir irade ileilköğretimi
mecburi halegetirdi.
Her türlü hububattan, bostanlarda yetiştirilenürünlerden, meyve ağaçlarından, bağlardan,otlaklardan ve diğer zirai mahsüllerden bu vergialınmış ve tahsili de aynî, nakdî ve maktû' olmaküzere üç şekilde yapılmıştır.
Sarıgazi ve Samandıra köylerinde daha çok hububatürünlerinden vergi alındığı görülmektedir. Buürünler de başta buğday olmak üzere, yulaf, keten
tohumu ve arpadır. Her iki köyden ayni olarakalınan toplam öşür miktarı 418 kiledir. Bunun 325kilesi Samandıra'dan 93 kilesi de Sarıgazi'denalınmıştır. (Tablo 23-24-25)
Hububat ürünlerinden alınan öşür vergisini kendiaralarında kıyaslarsak, en fazla vergisi alınan ürün180 kile ile buğdaydır. Bunu 133 kile ile yulaf ve 7kile ile arpa takip etmiştir.
Osmanlı Devleti'nde ilk eğitim ve öğretimin yapıldığıyer Sıbyan Mektebi idi. Çocukların eğitilmesi içinteşkil edilen bu mektepler klasik İslam medeniyetindeki“küttâb” adlı okulların devamı niteliğindedir. Genellikledevlet ileri gelenleri tarafından külliyelerin içerisinde,camilerin bitişiğinde ya da müstakil bir yapı olarakkurulan sıbyan mektepleri mali ve mekân açısındançok fazla külfet gerektirmediğinden her mahalle,köy ve semtte açılmıştır. Bunlar vakıf sistemiylekurulup yönetilmişlerdir. Beş yaşına ulaşan çocuklarbu mekteplerde derse başlarlardı. Öğretmenler isemedrese eğitimi görmüş kişilerden veya okuma-
yazma bilen imam, müezzin gibi kişiler arasındanseçilirdi. Sıbyan mekteplerinin resmen belirtilmiş birmüfredat programı bilinmemektedir. Bu okullarıngenel amacı bir çocuğa okuma-yazmayı belletmek,İslam dininin kaidelerini ve Kur'an-ı Kerim okumasınıöğretmektir. Bunlarla birlikte bazı surelerinezberletilmesi, temel ilmihal bilgileri, tecvid, yazıyazma ve dört aritmetik işlem öğrencilere öğretilmeyeçalışılırdı.119
II. Mahmud dönemi çok önemli reformların yapıldığıdönemdir. Yapılan reformların önceliğini eğitimalmıştır. Çünkü II. Mahmud daha köklü değişiklikleri
SARIGAZİ ve SAMANDIRA’DA EĞİTİM-ÖĞRETİM
1 4 5 12 6 4 23 2 - 14 2 2 25 1 - 16 1 2 17 1 2 18 2 1 19 - - -10 1 - 111 4 3 112 - - -13 20 9 5 4
Toplam 44 28 17 4 93
Tablo 25: Sarıgazi’de Yetiştirilen Hububat Ürünlerinin Aynî Olarak Vergisi (Kile)
Buğday(Hınta)
Yulaf(Alef)
Tohum(Keten Toh.)
Arpa(Şaîr)
ToplamHaneNo
119 Ekmeleddin İhsanoğlu, “Osmanlı'da Eğitim ve Bilim Müesseseleri”, Osmanlı Medeniyeti Tarihi I, İstanbul 1999, s. 231.
86
Kartal kazasına bağlı Alemdağı civarındaki bazıköylerdeki mekteplerin umumi imtihanlarının yapıldığı,yalnız Samandıra Köyü mektebinin öğretmenibulunmadığından kapalı olduğu hakkında belge.
Kaynak: BOA, MF.MKT. 952/64
87
Müfettiş HakkıEfendinin
raporuna göre,Samandıraköyündeki
mektebin umumiimtihanları
yapılamamıştır.Çünkü mektep
kapalı olup,muallim de okulu
terk etmiş veçocuklar eğitim -
öğretimdenmahrum
kalmışlardır.Müfettiş bu
konuda gereğininyapılmasını
istemektedir.
gerçekleştirmenin yolunun eğitimden geçtiğininfarkında idi. Bu amaçla öncelikle 1824 yılındayayınladığı bir irade ile ilköğretimi mecburi halegetirdi. Çocukların çırak olarak bir usta yanında işöğrenmesi için bile ilköğretimi bitirmesi ve diplomasahibi olması gerekiyordu. Eğer diplomasız çocuklarınçalıştırıldığı tespit edilirse başta aileler ve ustalarcezalandırılıyordu.120 1824 tarihinden sonra 1838,1845 ve daha sonraki dönemlerde ilköğretim ileilgili ıslah çalışmaları devam etmiştir.121
Bütün maarif sistemi ve buna bağlı olarak sıbyanmekteplerinin bir düzene sokulması 1869 Maarif-iUmumiye Nizamnamesi ile olmuştur. Bunizamnamede mahalle ve köylere tahsil müddetidört sene olan en az bir sıbyan mektebinin açılması,devam mecburiyetinin erkek çocuklarda 6-10,kızlarda 7-11 yaş olacağı gibi hükümler mevcuttur.1869 nizamnamesinde öngörülen mekteplerin ıslahıve “ibtidâî” adı altında yeni kurulması düşünülenmekteplerin açılması teşebbüsü 1870 yılındabaşlamıştır. Yeni kurulan ibtidâiler için şekil vemuhteva açısından o zamana kadar olanlardanfarklı olarak kitaplar hazırlanmıştır. Yeni usule görehazırlanan tedris programının tatbiki ve tecrübesiiçin 1872'de Nuruosmaniye Camii içinde bir ibtidâimektebi açılmıştır.122
Sultan II. Abdülhamid döneminde de bu eğitimöğretim faaliyetlerine devam edilerek memleketinhemen hemen her yerine ibtidai mektepleri açılmıştır.
Hem İstanbul hem de taşradan gönderilen mekâtib-i ibtidâiye müfettişleri vasıtasıyla yapılan icraatlaryakından takip edilmiştir.123
Samandıra ve Sarıgazi köylerinde de bu mektepleraçılarak eğitim öğretime başlanmıştır. Mekteplerintam olarak hangi tarihte açıldığı belli değildir. Ancakarşiv belgelerine göre 1905 tarihinde Samandıra’da,1906 tarihinde de Sarıgazi'de mekteplerin varlığıanlaşılmaktadır. Buna göre Samandıra köyündekimektep muallimliği için 120 kuruş tahsisat ayrıldığıfakat şahsın bu para ile geçimini temin edemediğibelirtilmektedir.124 Yine 8 Eylül 1906 tarihli başkabir belgede buralardaki eğitim faaliyetlerini teftişiçin müfettiş gönderilmiştir. Müfettiş Hakkı Efendininraporuna göre, bölgedeki Sultançiftliği, Dudullu,Sarıgazi, Çekmeköy ve Samandıra köyleri mektepleriteftiş edilmiştir. Bunlardan Sultançiftliği, Dudullu,Çekmeköy ve Sarıgazi köyleri mekteplerinin“mekâtib-i umumi imtihanları” yapılmıştır. AncakSamandıra köyündeki mektebin umumi imtihanlarıyapılamamıştır. Çünkü mektep kapalı olup, muallimde okulu terk etmiş ve çocuklar eğitim - öğretimdenmahrum kalmışlardır. Müfettiş bu konuda gereğininyapılmasını istemektedir.125 Belgeden mualliminmaaşının az olması sebebiyle mektebi terk ettiğianlaşılmaktadır. Maaşının artırılarak köylüden teminettirilmesi ve daha muktedir birinin tayini hususundaKartal kazası kaymakamlığına bildirilmesiistenmiştir.126
120 Ali Akyıldız, Tanzimat Dönemi Osmanlı Merkez Teşkilatında Reform (1836-1856), İstanbul 1993, s. 222-223.121 Bayram Kodaman, Abdülhamid Devri Eğitim Sistemi, TTK Basımevi Ankara 1999, s. 66.122 İhsanoğlu, “Osmanlı'da Eğitim ve Bilim Müesseseleri”, s. 305.123 Kodaman, age, s. 67.124 BOA, MF.MKT, 888/62.125 BOA, MF.MKT, 952/64, Lef-1.126 BOA, MF.MKT, 952/64, Lef-2.
88
89
Belgeden muallimin maaşının azolması sebebiyle mektebi terk ettiğianlaşılmaktadır. Maaşının artırılarakköylüden temin ettirilmesi ve dahamuktedir birinin tayini hususunda
Kartal kazası kaymakamlığınabildirilmesi istenmiştir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
XX. YÜZYILDA SANCAKTEPEBirinci Dünya Savaşı Öncesi DurumBirinci Dünya Savaşı ve İstanbul'un İşgaliSancaktepe ve Civarında Eşkıyalık ve Çete FaaliyetleriAzınlık ÇeteleriTürk Müfreze ve ÇeteleriKadın Kuva-yı Milliyecilerİşgal Sırasında Bölge Halkının DurumuBirinci Dünya Savaşında Sancaktepe ve Bölgesi ŞehitleriCumhuriyet Sonrası Gelişmeler
92
1877-78 Osmanlı-Rus savaşı olmuş
ve daha savaşdevam ederken
yüzbinlerce insanBatum ve civarı ile
Rumeli'denOsmanlı
topraklarına göçetmek için yollara
düşmüştür.Muhacirlerin
gelişleriAbdülhamid'in
saltanatı süresincedevam etmiştir.
BİRİNCİ DÜNYA ŞAVAŞIÖNCESİ DURUMBugünkü Sancaktepe sınırları içerisindeki alanlarınsosyokültürel yapısında, bölgenin 1328 yılındaOsmanlı idaresine geçişinden itibaren XIX. yüzyılortalarına kadar önemli bir değişim olmamıştır.
Ancak Kırım buhranı neticesinde 1851-1855 yıllarıarasında pek çok Kırım Türkü vatanlarını terk ederekgöç etmek zorunda kalmışlardır.127 Yine 1859'daŞeyh Şamil'in Kafkasya'daki hürriyet mücadelesinikaybetmesinden sonra 1855-1864 yılları arasındaRus baskısı sonucu Kafkasya'dan pek çok insanOsmanlı topraklarına göç etmişlerdir.128 Devamında1877-78 Osmanlı-Rus savaşı olmuş ve daha savaşdevam ederken yüzbinlerce insan Batum ve civarıile Rumeli'den Osmanlı topraklarına göç etmek içinyollara düşmüştür. Muhacirlerin gelişleriAbdülhamid'in saltanatı süresince devam etmiştir.129
Son ve büyük muhaceret Balkan savaşlarından sonrayaşanmıştır.130 Yine baskı sonucu Sırbistan,Bulgaristan, Karadağ, Arnavutluk, Yunanistan, Girit
ve diğer yerlerden göç eden Müslüman ahalininönemli bir kısmı Osmanlı Devleti'nin göçmenleriiskân politikası çerçevesinde Kartal, Samandıra, Şile,Alemdağ, İzmit ve civarına yerleştirmesi bölgeninsosyokültürel yapısını önemli ölçüde etkilemiştir.Bölgede pek çok yeni yerleşim merkezioluşturulmuştur.131 Şile'ye bağlı Üvezli Köyü veAlemdağ civarındaki Reşadiye köyü132 buna örnekolarak gösterilebilir. Yeni yerleşim birimlerioluşturulmasının yanında mevcut olan yerlere demuhacir nüfus iskân edilmiştir. Samandıra'ya 1893'teBulgaristan'dan gelen sekiz hane buna örnekgösterilebilir. Samandıra'da mukim 1925 doğumluİsmail Örs'ten aldığımız bilgilere göre Bulgaristan'dangelen aileler önce Eyüp civarına yerleştirilmişler.Geçimlerini arabacılıkla sağlıyorlarmış. Ancak geçimkonusunda sıkıntılar yaşayınca aralarında İsmailÖrs'in ailesinin de bulunduğu sekiz haneSamandıra'ya gelip yerleşmişlerdir.133
Bölge halkı savaşların yanında doğal afetlerle deuğraşmak zorunda kalmıştır. 1894 yılında İstanbulve çevresinde büyük bir deprem olmuş, ilk şok çok
2 Ekim 1877’deki İvonovo ÇiftlikÇarpışması.
127 Adnan Sofuoğlu, Milli Mücadele Döneminde Kocaeli, Ankara 2006, s. 12.128 Yusuf Çam, Milli Mücadelede İzmit Sancağı, İzmit 1993, s. 22.129 Yahya S. Tezel, Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi, (5. Baskı), İstanbul 2002, s. 78130 Çam, age, s. 22131 Sofuoğlu, age, s. 13.132 Suat Erginer, Asya'nın Kapısı Üsküdar, İstanbul 1966, s. 84-87; Fethi Gedikli, “1890'lardan Sonra Alemdağı ve Civarındaki Ermenilerin Bazı Faaliyetleri”, II. Üsküdar
Sempozyumu I, Edt. Zekeriya Kurşun vd., Mart 2005, s. 96.133 Bilgiler 31.12.2009 tarihinde İsmail Örs'ten alınmıştır.
93
Sarıgazi ve Alemdağı civarındaki Ermeni eşkıyasının faaliyetlerihakkında tahkikat icrası ve rapor tanzimi hakkında belge.Kaynak: BOA.,Y.PRK.BŞK. 43/66.
94
Devletin art ardasavaş ve toprakkaybettiği bu
yıllarda Osmanlıvatandaşı olangayrimüslimunsurlardan
özellikle Ermenilerve Rumlar daayaklanmalara
başlayarakbölgenin asayiş vegüvenliğini tehdit
eder halegelmişlerdir.
geniş bir sahada hissedilmiş, İstanbul ve Adalar ilebirlikte İzmit, Sapanca ve Yalova'ya kadar olanbölgede büyük tahribat olmuştur. Çok sayıda binayıkılmış ve sarsıntılardan etkilenmeyen hemen hiçbirbina kalmamıştır.134
Devletin art arda savaş ve toprak kaybettiği buyıllarda Osmanlı vatandaşı olan gayrimüslimunsurlardan özellikle Ermeniler135 ve Rumlar daayaklanmalara başlayarak bölgenin asayiş vegüvenliğini tehdit eder hale gelmişlerdir. Bu tarihlerdeErmeni ve Rum azınlıkların bu ihanetlerine karşılıkbir güvenlik bölgesi oluşturulması düşüncesiyleMüslüman-Türk muhacirlerin çoğunluğunun bubölgeye yerleştirilmiş olması düşünülebilir.136
Zaten çeşitli arşiv belgelerinden de azınlıkların bufaaliyetlerine karşı Osmanlı Devleti idarecileri vegüvenlik güçleri tarafından çeşitli tedbirlerin alınmayabaşladığı anlaşılmaktadır. Mesela 25 Ekim 1895tarihli bir belgede, Sarıgazi ve Alemdağı civarındakiErmeni eşkıyasının faaliyetleri hakkında yapılacaktahkikatla ilgi geniş bir rapor tanzim edilmiştir. Bunagöre Kâimmakâm Şükrü Bey'in refakatinde bir yaverve bir taktikçi ve hayvansız olarak 10 süvari askerdenoluşan bir ekip teşkil edilmiştir. Yapılan plana göre,ekip önce küçük bir vapurla Üsküdar'a geçip,Üsküdar Kumandanlığından da gerekli hayvanlarıaldıktan sonra Alemdağı bölgesine gidecektir.Burada yapılan gözlemlerde, Ermeni eşkıyaçetelerinin Alemdağı ve civarı taraflarındadolaşmakta oldukları ancak şimdilik bir kötülüketmiyorlarsa da bazı olumsuzlukların sezildiği ŞileTabur Binbaşılığından İzmid Kumandanlığınabildirilmişti. Bunlarla ilgili gözlemler için doğruca
Alemdağı civarında Sultançiftliği'ne gidilecek, gerekorada ve gerek Sarıgazi Türbesi yamacında bulunanErmeni köyünde, Göceoğlu Agop Efendi ve İbrahimPaşa çiftliklerinde tahkikat yapılacaktır. Tahkikattenelde edilecek bilgilere göre bir rapor düzenlenecekve ertesi gün Üsküdar'a dönülerek kumandanlıktanalınan hayvanlar yerine iade ve teslim edilecektir.Tahkikat sırasında müdahil olunması gereken acilbür durum olduğunda şifre ile haber verilip, hemendestek kuvvet gelmesi sağlanacaktır.137 Bu gibibelgelerden, Osmanlı Devleti yöneticilerinin azınlıklartarafından çıkarılan huzursuzlukların farkında olduğuve bunları önlemeye yönelik tedbirler almayabaşladığı görülmektedir.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI veİSTANBUL’UN İŞGALİBu olaylar devam ederken Birinci Dünya Savaşıpatlak vermiş ve Almanya, Avusturya-Macaristanve Bulgaristan'ın oluşturduğu ittifak saflarında savaşagiren Osmanlı Devleti, özellikle Çanakkale'de eldeettiği büyük başarılara rağmen itilaf devletlerinekarşı savaşı kaybetmiş ve 30 Ekim 1918 tarihindeMondros Mütarekesi'ni imzalamak zorunda kalmıştır.
Çok ağır şartlar içeren mütarekeye göre, Boğazlaritilaf devletlerinin kontrolüne bırakılıyor, Trakya veAnadolu'daki Türk toprakları birbirinden ayrılıyordu.7. ve 24. maddeler ise, Anadolu'nun tamamınıişgale açık hale getiriyordu. İtilaf devletleri, barışantlaşmasının imzalanmasını bile beklemeden Türktopraklarını paylaşmaya başladılar.138
Solda: Yunan savaş gemisi KilkisTürk sularında.
Sağda: İngiliz askerleri TürkTopraklarında.
134 Söz konusu deprem ve etkileri ile ilgili geniş bilgi için bkz, Fatma Ürekli, İstanbul'da 1894 Depremi, İletişim Yayınları, İstanbul 2000 (2. Baskı), s.114.135 Ermeni ayaklanmaları ile ilgili bkz, Vahdettin Engin, II. Abdülhamid ve Dış Politika, İstanbul 2005, s. 44; Kurtlar Sofrasındaki Osmanlı, İstanbul 2007, s. 205-216.136 Gedikli, agm, s. 96.137 BOA, Y.PRK.BŞK. 43/66.138 Mehmet Temel, İşgal Yıllarında İstanbul'un Sosyal Durumu, Ankara 1998, s. 3.
95
Tüm yurtta olduğugibi Samandıra,
Sarıgazi vePaşaköy
çevresindeasayişsizlikler baş
göstermeyebaşladı. Pek çok
çete türedi.Çetelerin
çoğunluğunuErmeni ve Rumlar
oluşturuyordu.Bunların en büyükdestekçileri, Mavri
Mira Cemiyeti,Rum Patrikhanesi,Venizelos taraftarıYunan subayları,yerli Rum halkı ve
İngilizlerdi.
13 Kasım 1918'de İtilaf Devletlerinin kuvvetleriyaklaşık 60 gemi ile İstanbul’a çıkarma yaptı. Bugemilerden yaklaşık 3500 itilaf devleti askeriİstanbul'a girdi. 15 Kasım'a kadar gelen gemi sayısı167'ye yükseldi.139 İtilaf devletleri İstanbul'u işgaledince bütün devlet binalarını ve karakolları denetimaltına aldılar.
İşgal resmileşmediği için itilaf devletleri yetkilileriotoritelerini tam olarak kullanamıyorlardı. Özelliklealacakları kararlar için kurulması gerekenMilletlerarası Karma Mahkemeler de kurulamıyordu.Bunun için mevcut Osmanlı hükümetine baskılaryapıldı. Kabul edilmeyince de resmen işgale kararverdiler ve 16 Mart 1920 Salı günü İstanbul resmenişgal edildi.140 Ardından Meclis-i Mebusan basıldı.Milletvekillerinin bir kısmını tutuklayıp, bir kısmınısürgüne gönderdiler. Denetimleri kolaylaştırmakamacıyla şehri çeşitli bölümlere ayırdılar.
Beyoğlu ve Boğaz'ın Rumeli yakası iki bölgeye ayrıldıve İngiliz, Fransız ve İtalyanlardan oluşan bir heyetteşkil edildi. Bu bölgenin sorumluluğuna bir İngilizsubayı getirildi. İstanbul yakası da iki bölgeye ayrılıpsorumluluğu bir Fransız subayına verildi.
Üsküdar, Kadıköy ve Boğaz'ın Anadolu yakasınıninzibat işleri bir İtalyan subayına, Adalar ise doğrudanİtilaf Komisyonu Başkanlığına bağlandı. Her devletkendi sorumluluk alanı içerisinde karakollar kurdu.Karakollarda subaylara yardımcı olmak ve kılavuzlukyapmak üzere Rum ve Ermeniler istihdam edildi.141
Acı günler başlamıştı. İngiliz, Fransız ve İtalyanaskerlerinin İstanbul sokaklarında dolaşmasındandolayı her tarafta bir karamsarlık vardı.142
Mustafa Kemal Paşa, İstanbul'un işgal edilmesi,meclisin basılması ve devamında yaşanan olaylaraçok sert tepki göstermiş ve Anadolu'da bulunanİngiliz subaylarının tutuklanmaları emrini vermiştir.İşgali protesto etmek amacıyla gönderdiği yazıda,
İstanbul'un itilaf devletlerince resmen ve zorla işgaledilmiş olmasını “Millet-i Osmâniyenin hâkimiyet vehürriyet-i siyasiyesine havale edilen bu son darbe,hayat ve mevcudiyetini, ne bahasına olursa olsun,müdafaa etmeğe azmetmiş olan biz Osmanlılardanziyade, yirminci asr-ı medeniyet ve insaniyetininmukaddes addettiği bütün esâsâta hürriyet, milliyet,vatan hissiyatı gibi bu günün cemiyât-ı beşeriyesineesas olan bütün umdelere ve bu umdeleri vücudagetiren vicdan-ı umumi-i beşere râcidir” şeklindenitelendirmiştir.143
Şehrin işgaline en fazla Ermeni, Rum ve Yahudiazınlıklar sevinmişti. İşgalcilerin İstanbul'a ayakbasmasından itibaren çılgınca gösteriler başlamış,kiliseler devamlı çan çalmışlar, ecnebi vapurları dadevamlı korna sesleriyle işgali desteklemişlerdir.144
Her tarafta Yunan ve diğer yabancı devletlerinbayrakları sallanmış ve bu azınlıklar Boğaz'dakiişgalci devletlerin savaş gemileri etrafında turlaratarak eğlenceler tertip etmişleridir.145
Birinci Dünya Savaşı sırasında tehcir edilenErmenilerin birçoğu, Mondros mütarekesininimzalanması ile geri döndüler ve daha büyük birhınçla siyasi emelleri peşinde koşmaya başladılar.Tabii olarak itilaf devletleri askerlerinin de bunlarıkışkırtması iyice azıtmalarına sebep oldu.146
SANCAKTEPE CİVARINDAEŞKIYALIK VE ÇETECİLİK
Azınlık Çeteleri:
Savaşın ve işgalin sonucunda tüm yurtta olduğu gibiSamandıra, Sarıgazi ve Paşaköy çevresindeasayişsizlikler baş göstermeye başladı. Pek çok çetetüredi. Çetelerin çoğunluğunu Ermeni ve Rumlar
Paşaköy
139 Temel, age, s. 3.140 Şerafettin Can Erdem, “İtilaf Devletlerinin İstanbul'u Resmen İşgali ve Faaliyetleri”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt: XXI, Sayı:62, Temmuz 2005, s. 679;
Alan Palmer, Osmanlı İmparatorluğu Son Üç Yüz Yıl Bir Çöküşün Yeni Tarihi, İstanbul 1992, s. 396; Türkiye Cumhuriyeti Tarihi I, (Komisyon), s. 188; HüsnüHimmetoğlu, Kurtuluş Savaşı'nda İstanbul ve Yardımları II, İstanbul 1975, s. 6.
141 Temel, age, s. 4.142 İ. Hakkı Sunata, İstanbul'da İşgal Yılları, İstanbul 2006, s. 12.143 Can Erdem, agm, s. 684.144 Himmetoğlu, age, s. 7.145 Temel, age, s. 7.146 Çam, age, s. 33.
96
İngiliz ve İtalyanlarda Rum çetelerinidestekliyorlardı.İngiltere İstanbul
ve Boğazlardaegemenliğini
sürdürebilmek içinaskeri gücünüBoğazlarda veİzmit'e yakınbölgelerde
konuşlandırmıştır.
oluşturuyordu. Rum ve Yunan kaynaklı çetelerin enbüyük destekçileri, Mavri Mira Cemiyeti, RumPatrikhanesi ve patrikhaneye bağlı Heybeliada RuhbanOkulu din adamları, Venizelos taraftarı Yunansubayları, yerli Rum halkı ve İngilizlerdi. ÖzellikleMavri Mira Cemiyeti bu işin en önünde idi. Bununyanında Etnik-i Eterya Cemiyeti ve bunun şubesi olanKordus Komitesi (Rum Muhacirleri MerkezKomisyonu) de bu faaliyetlere destek veriyordu.
Rumlar büyük hayalleri olan “megalo idea147”yıgerçekleştirmek için planlı hareket ediyorlardı.Özellikle şiddete dayanan yöntemler kullanıyorlardı.Bunların hedeflerinden bazıları şunlardı:
1-Osmanlı Devleti içerisinde birtakım gizli örgütlerkurup, isyan hareketleri başlatmak, isyan için planlarhazırlamak, diğer yabancı örgütlerle işbirliği yapmak,toplumu sarsacak sabotaj faaliyetleri yapmak.
2-Osmanlı vatandaşı olan Rumları eğiterek, hareketleriiçine dahil etmek, katılmayan olursa zor kullanmak.
3-Dış kaynaklı inceleme ve araştırma heyetlerine,Rum nüfusun Türklerden daha fazla olduğunugöstermek için çalışmalar yapmak.
4-Bu tür yöntemlerle Türk nüfusu göçe zorlayıp,azalmasını sağlamak ve Rum nüfusu artırmak içinfaaliyetlerde bulunmak.
Türk nüfusu azaltma işini ciddiye alıyorlardı. Bumaksatla İstanbul'daki Fransız temsilcisine başvurarakyardım istediler. Fransız temsilcisi de Osmanlı
Hükümeti'nden İstanbul, Edirne ve ÇatalcaSancağı'nda bulunan Türklerin elindeki silahlarıntoplatılmasını istedi. Hükümet bu isteği kabul etmekzorunda kalınca Hadımköy'e kadar olan trengüzergâhını işgal etmiş olan Yunan askerleri ve yerliRumlardan çeteler oluşturulmaya başlandı.148
İngiliz ve İtalyanlar da Rum çetelerini destekliyorlardı.İngiltere İstanbul ve Boğazlarda egemenliğinisürdürebilmek için askeri gücünü Boğazlarda veİzmit'e yakın bölgelerde konuşlandırmıştır. Türkaskerleri ile karşı karşıya gelmemek için hem Rumhem de diğer azınlık çetelerini Kuva-yı Milliye veTürk askeri güçlerine karşı kullanıyordu. Bunuyaparken de İstanbul'dan Anadolu'ya silah vemühimmat kaçışını engellemek istiyordu.
Ayrıca, Türklere karşı daha sert müdahalelere zeminhazırlamak için hem işgalci güçlerin subayları hemde azınlık çete mensupları planlı faaliyetleryapıyorlardı. Özellikle insanların hassas olduklarıdini konular seçiliyordu. Bu maksatla Ümraniye veTuzla'da müezzinler öldürülmüştü.149
Üsküdar'dan İzmit'e kadar olan bölge Kuvâ-yı Milliyeiçin de önemli idi. Çünkü cephane ve silah bugölgede bulunuyordu. İşgalci güçlerin ve azınlıkçetelerinin faaliyetlerini engellemek amacıyla millidireniş örgütleri ve müfrezeler teşkil edilmeyebaşlanmıştı.150
İşgalci güçlerin subayları da bu çeteler içinde yeralıp onları kışkırtıyorlardı. Bölgede faaliyet gösterençetelerden bazıları şunlardı:
Rum ve Ermeni çeteleriÜsküdar’dan İzmit’e kadar olan
bölgede bir çok katliamgerçekleştirdiler.
147 Megalo İdea Yunanca "Büyük Fikir" anlamına gelmektedir. Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u alarak, Bizans İmparatorluğu'na son verdiği günden beri yürürlükteolan bir Yunan ülküsüdür. Bizans İmparatorluğu'nu bir Helen İmparatorluğu olarak kabul eden Yunan milliyetçileri, Megalo İdea adını verdikleri büyük ülküleriile eskiden Bizansa ait olan tüm toprakları yeniden elde ederek, Konstantinopolis (İstanbul) başkent olmak üzere, büyük Helen İmparatorluğu'nu yeniden kurmayıhayal etmektedirler. 1919-1922 yıllarındaki Türk Kurtuluş Savaşı'nı Yunanların kaybetmesi bu fikre büyük darbe vurmuştur; Heybeliada Ruhban Okulu din adamlarınınfaaliyetleriyle ilgili geniş bilgi için bkz. Salih İnci, Heybeliada Ruhban Okulu, İstanbul, 2009. s.231-243.
148 Temel, age, s. 187.149 Can Erdem, agm, s. 687 ve 690.150 Temel, age, s. 190.
97
Üsküdar'danİzmit'e kadar olan
bölge Kuvâ-yıMilliye için de
önemli idi. Çünkücephane ve silah
bu gölgedebulunuyordu.
İşgalci güçlerin veazınlık çetelerinin
faaliyetleriniengellemek
amacıyla millidireniş örgütleri vemüfrezeler teşkil
edilmeyebaşlanmıştı.
Todori Çetesi:
Şile'de bakkal ve iskele gazinosunu işletiyordu.Aslında Mavri Mira cemiyeti ile birlikte çalışan birYunan subayı idi.151 Asıl görevi Yunan ve İngilizkaynaklarından gönderilen silah, cephane ve bombagibi mühimmatları dükkânına getirip maiyetindekiçetelere dağıtmaktı. Aynı zamanda Şile, Bakkalköy,Paşaköy ve civarındaki Rumların oluşturduğuçetelerin elebaşı idi. Nüfuz bölgesi çok genişti.Todori'yi Kuvâ-yı Milliye müfrezelerinden DemirHulusi Bey Grubuyla, Sadık Baba ve Osman Kaptanortadan kaldırmıştır.152
Çakır Yorgi, Karabacak, Anesti Kaplan Çeteleri:
Bunlar, Küçükbakkalköy, Şile, Kartal, Pendik,Anadoluhisarı ve Bostancı bölgelerinde faaliyetgöstermiştir. Todori'nin direktifleri doğrultusundahareket etmişlerdir. Bostancı'da iki Türkü öldürmek,Kartal ve Pendik'te masum insanları asmak, Türkkızlarını kaçırmak ve tecavüz etmek, çocuklarıöldürmek, Kartal Jandarma komutanını öldürmek,yaptıkları eylemlerden bazılarıdır. Yaptıkları vahşieylemlerle Türk halkının bulunduğu bölgelerdendağılmasını sağlayarak yerlerine Rum ahaliyi iskânetmek istemişlerdir. Yaptıkları zulümlerle Türkahalinin yıldırılıp, başka yerlere göç etmesinisağlamak ve yerlerine Rumları yerleştirmek isteyenbu çete, Hasan Kardaşko, Alemdar'lı Tahir, İnegöl'lüNuri ve Reşadiye'li Osman'ın oluşturduğu Kuvâ-yıMilliye müfrezesi tarafından dağıtılmışlardır.153
Milto Çetesi:
Çete Paşaköy'lü Tanaş oğlu Milto tarafındanyönetilmiştir. Paşaköy ve civarı bölgede faaliyetgöstermiştir. Milto ve çetenin diğer elemanlarısilahlarıyla birlikte Paşaköy Jandarma komutanlığınateslim olmuşlardır.154 Çetenin elemanları daha sonratecil-i ceza yasasına göre serbest bırakılmıştır.
Milti Kaptan Çetesi:
Paşaköy, Küçükbakkalköy ve Büyükbakkalköycivarında eşkiyalık yapmışlardır. Hedefleri daha çokRumlar olmuştur. Hristiyan kızlarını kaçırıp tecavüzetmişler, haraç toplamışlar ve haraç vermeyen Rumahaliyi katletmişlerdir. İşgalci itilaf devletleriyöneticileri tarafından hem desteklenmiş hem dekorunmuşlardır. Yaptıkları eylemleri Kuvâ-yı Milliyemüfrezesi elemanlarından Bulgar Sadık'ın üzerineatmışlar, bu iftiralara tahammül edemeyen BulgarSadık çeteye pusu kurarak Milti ve arkadaşlarınıDudullu'da öldürmüştür.155
‹stelyanus Çetesi:
Şile ve Anadolu yakasında gasp ve cinayeteylemlerinde bulunmuştur. İzmit Kuvâ-yı Milliyemüfrezesi elemanlarından Yahya Kaptan tarafındanortadan kaldırılmıştır.156
Paşaköylü Karaoğlan ve Panayot Çetesi:
Paşaköylü bazı Rumlar tarafından teşkil edilmiştir.Müslüman köylerine saldırılar düzenlenerek, parave malları gasbedilmiştir. Sarıyer'e yakın bölgelerdefaaliyet göstermişlerdir. Eylemlerini 1921 yılı sonunakadar devam ettirmişlerdir.
Yirmiler Çetesi:
Rum azınlıklardan oluşan çete Bakkalköy veSamandıra civarında faaliyetlerde bulunmuşlardır.Şubat 1920'de Samandıra'da üç kişiyiöldürmüşlerdir.157
Bunlardan başka diğer bölgelerde faaliyet gösterenirili ufaklı pek çok çete mevcuttu. Çeteler halkarasında yirmiler, ellilikler, seksenlikler şeklindeanılıyordu.158 Bunlar da, Yeniköylü Deli Yani, KocabaşHristo, Barbar Yani, Deli Hristo, Mihaliç KöylüKonstantin, Deli Petro, Yuvan, Köse Dimitri, Apostol,Bahari, Çorlulu Çakır Yorgi, Pandeli, Tenasoğlu
151 Süleyman Beyoğlu, “I. Dünya Savaşı'nda ve Milli Mücadele Yıllarında Üsküdar 1915-1922”, Üsküdar Sempozyumu IV, Cilt: II, İstanbul 2007, s. 288.152 Temel, age, s. 191.153 Temel, age, s. 192.154 Temel, age, s. 193.155 Temel, age, s. 194.156 Temel, age, s. 194.157 Temel, age, s. 198.158 Sofuoğlu, age, s. 26.
98
Belçika vatandaşı olan Philpsonisimli şahıs Samandıra'da bir çiftliksatın almıştır. Philipson'un çiftlikte
Musevileri istihdam ettiğianlaşılmaktadır. Musevilerin de
ayrılıkçı faaliyetlerdebulunmasından dolayı Nisan
1915'te Philipson'un tasarrufundabulunan, Samandıra, Sultanbeyli,Demirci ve Şalgamlı çiftliklerindeyaşayan 30 kadar Musevi ailesinin
tahliyesi gündeme gelmiştir.Philpson öldükten sonra mirasçısıolmadığından sahip olduğu çiftlikve arazilere devlet el koymuştur.
Kaynak: BOA, HR.SYS. 2408/54.
99
Gaylip, Alkaoğlu Aleksandri çeteleri olarak ilaveedilebilir.159 Bunlar Osmanlı Hükümetince yakalananveya takip sonucu teslim olanlardı. Bunların dışındabölgede faaliyette bulunan pek çok çete mevcuttu.160
Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşını kaybetmesive İstanbul'un itilaf devletleri tarafından işgaledilmesinden sonra başta İstanbul'daki Rum veErmeniler olmak üzere pek çok azınlık için fırsatdoğmuştur. Müslümanlar aleyhine küstahlıklar,taşkınlıklar başlamış tecavüz ve taarruz hareketleriartmıştır. İşgal gününden tahliye zamanına kadaryapılan bu menfi hareketler Türk-Müslüman ahaliüzerinde unutulmayacak yaralar ve izler bırakmıştır.En çok Rum ve Ermeni azınlıklar taşkınlık yapmıştır.Museviler de Rum ve Ermeniler kadar olmasa dabu faaliyetlere katılmışlardır. Ayrıca bazı zenginMusevilerin bu bölgedeki bazı arazileri satın aldığıgörülmektedir. Mesela Belçika vatandaşı olanPhilpson isimli şahıs Samandıra'da bir çiftlik satınalmıştır. Philipson'un çiftlikte Musevileri istihdamettiği anlaşılmaktadır. Musevilerin de ayrılıkçıfaaliyetlerde bulunmasından dolayı Nisan 1915'tePhilipson'un tasarrufunda bulunan, Samandıra,Sultanbeyli, Demirci ve Şalgamlı çiftliklerinde yaşayan30 kadar Musevi ailesinin tahliyesi gündemegelmiştir.161 Philpson öldükten sonra mirasçısıolmadığından sahip olduğu çiftlik ve arazilere devletel koymuştur.
Musevilerin bölgeye olan ilgisi daha sonrakidönemlerde de devam etmiştir. Samandıra'dayaşayan İsmail Örs'ün verdiği bilgiye göre 1920'liyıllarda buraya 10 hane kadar Musevi gelmiş veyerleşmek istemişler. Yumurta satarakgeçiniyorlarmış. Bir yıl kadar durabilmişler fakattutunamayıp buradan kaçarak Amerika'yayerleşmişler.
Bölgedeki çete faaliyetleri dönemin basınına dakonu olmuştur. Mesela, Yeniköy ve PaşaköyRumlarının çetecilik faaliyetleri hakkında AçıksözGazetesi'nde şöyle bir bilgi bulunmaktadır: “Yeniköyve Paşaköy Rumlarından müteşekkil Yunan çetelerizaman zaman civardaki Müslüman köylerine hücum
Samandıra’da bulunanMusveilerin tahliyesi ile ilgiliyazışmalar.
Kaynak: BOA, HR.SYS. 2408/54.
159 Çam, age, s. 34160 Sofuoğlu, age, s. 26.161 BOA, HR.SYS. 2408/54.
100
Bostancı'dakikarargahına dönen dörtİngiliz zabıtasına eşkıya
zannıyla silah atanSamandıra Karakol
Kumandanı AliOnbaşı’nın İngilizler
tarafından Bostancı'yagötürülmesinde, bu gibi
yanlışlıklara meydanverilmeyeceğinin teminedilmesiyle onbaşının
serbest bırakılarakyerinin değiştirildiği ve
gerekli ihtarınyapıldığının Dersaadet
Jandarma AlayıKumandanlığı'ndan
bildirilmesi.
Kaynak:BOA. DH.EUM.AYŞ. 6/9.
101
İşgal yıllarındaortaya çıkan çetefaaliyetleri Osmanlı
emniyetbirimlerince takipedilmiş ve kayıtlara
geçirilmiştir.
ederek ahali-i islamiyeyi tedhiş ve ellerine geçen hercins emval ve eşyayı gasp etmektedirler. Buhavalideki Müslüman köylerinden birçoğunda ancakikişer üçer İslam hanesi kalmıştır”. Nitekim Rumçetelerinin saldırılarından usanan köylüler köyleriniterk etmek suretiyle Rumların zulümlerindenkurtulmak istemişlerdir.162
İşgal yıllarında ortaya çıkan çete faaliyetleri Osmanlıemniyet birimlerince takip edilmiş ve kayıtlarageçirilmiştir. Osmanlı arşiv belgelerinden bu hadiselerikronolojik olarak görmek mümkündür. Bu dönemdeSamandıra, Sarıgazi ve Paşaköy çevresindeki çetefaaliyetlerinin bazılarını kronolojik olarak şöylesıralayabiliriz.
12 Aralık 1917: Ömerli ve Kartal mıntıkalarıhududunda Yeniköylü Rumlardan oluşan bir çeteninKartal'ın Emirli karyesinden asker Hasan'ıyaralamışlardır. Tahkikat Kartal'a bağlı PaşaköyKarakolu tarafından yapılmış ve eşkıyadan birininKurtdoğmuşlu İlyas'ın çobanı Yeniköylü Dimitriolduğu, diğerlerinin tanınmadığı anlaşılmıştır.163
23 Nisan 1919: Bostancı'daki karargâhına dönendört İngiliz zabıtasına eşkıya zannıyla silah atanSamandıra Karakol Kumandanı Ali Onbaşı İngilizlertarafından Bostancı'ya götürülmüştür. Bu gibiyanlışlıklara meydan verilmeyeceğinin teminedilmesiyle onbaşı serbest bırakılmıştır.
25 Nisan 1919: Kartal havalisinde eşkıyalık yapanPaşaköylü Tanasoğlu Meleni ve arkadaşları silahlarıylaberaber Paşaköy Karakolu'na gelerek teslimolmuştur.164
2 Mayıs 1919: Ömerli kazasının Urumca köyündenAhmet Kahya'nın çobanlarından Paşaköylü Yorgive Şile Yeniköylü Dimitri, Ahmet Kahya'nın dörtkeçisini çalarak kaçmışlardır.165
7 Mayıs 1919: İstanbul Kartal'a bağlı Reşadiye ilePaşaköy arasında iki kadının yolu kesilip eşyalarıgasp edilmiştir.166
12 Mayıs 1919: Üsküdar'a bağlı Paşaköy'deDimitrioğlu Nikola ve arkadaşı Todori oğlu Hristoiki kişiyi bıçakla yaralamış ve yaralananlardan biriölmüştür.167
14 Mayıs 1919: Paşaköylü Vasil ve Panayet isimliiki Rum'un İshaklı köyüne taarruz eden eşkıyalardanoldukları tespit edilmiş ve Kartal Jandarma Bölüğü'nebildirilmiştir.168
24 Mayıs 1919: Eşkıyalıktan aranan PaşaköylüÇoyder oğlu Kosti pişman olarak silahıyla beraberjandarmaya teslim olmuştur.169
25 Mayıs 1919: Üsküdar Paşaköy'de fırıncılık yapanKostantinoğlu Yani'yi döverek ölümüne sebep olanaynı köyden Milti ve arkadaşı teslim olmuşlardır.170
2 Haziran 1919: Paşaköylü eşikıya Kosti taşıdığıbir İngiliz tüfeği ile Paşaköy Karakolu'na teslimolmuştur.171
3 Ağustos 1919: Paşaköyü'nde ahaliyi rahatsızedip, sağdan soldan para alan eşkıyadan Mileti vearkadaşı Esteban Tecil-i Ceza Kanunu'ndan istifadeederek af dilemişlerdir.172
9 Ağustos 1919: Paşaköylü İstilyanos'un oğlu Koçu,Mileti, Estoban ve Dimitri Alemdağı'na giderkenyolda saldırıya uğramışlardır. Bunlardan Koçu kaçmış,diğerleri de ölmüşlerdir.173
14 Ağustos 1919: Eşkıyadan Paşaköylü Mileti,Üstüçoğlu Ostoban ve Dimitri Sultançiftliği köyücivarında öldürülmüşlerdir.174
27 Ağustos 1919: Kartal Demirciler Ağılı'ndan birçete tarafından dağa kaldırılan Paşaköylü Hristo ileYorgi serbest bırakılmıştır.175
29 Ağustos 1919: Kartal kazasının Demirli köyündenKavak Süleyman oğlu Hüseyin Paşaköy'e samangötürüp dönerken taarruza uğramış veyaralanmışlardır.176
163 BOA, DH.EUM.5.Şb., 50/37.164 BOA, DH.EUM.AYŞ. 6/18.165 BOA, DH.EUM.AYŞ. 7/1.166 BOA, DH.EUM.AYŞ.65/52.167 BOA, DH.EUM.AYŞ. 65/57; BOA, DH.EUM.AYŞ. 73/56168 BOA, DH.EUM.AYŞ. 8/121169 BOA, DH.EUM.AYŞ. 73/71
170 BOA, DH.EUM.AYŞ. 9/74171 BOA, DH.EUM.AYŞ. 11/35172 BOA, DH.EUM.AYŞ. 17/54173 BOA, DH.EUM.AYŞ. 18/11174 BOA, DH.EUM.AYŞ. 18/67175 BOA, DH.EUM.AYŞ. 19/98176 BOA, DH.EUM.AYŞ. 20/18
162 Osman Akandere, “Millî Mücadele Yıllarında Marmara Bölgesinde Faaliyet Gösteren, Müfrezeler, Milis Kuvvetleri ve Çeteler (1918-1922)”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı 19, s. 517-518.
102
3 Temmuz1920’de
İstanbul'un Kartalve Şile kazalarında
Rum ahalisiköylerini terk
ederek Paşaköy’detoplanmışlardır.Silahlı olan bu
Rumlar civardakiMüslüman ahaliye
tacizdebulunmuşlardır.
1 Eylül 1919: Paşaköylü İstilyanos Çorbacı'yı dağakaldıran eşkıyanın yakalanması için tahkikat vetakibata başlanmıştır.177
7 Eylül 1919: Paşaköy civarında gasp ve adamkaçırma vukuâtlarını işleyen beş kişilik çeteninyakalanması faaliyetine Kartal, Ömerli ve PaşabahçeJandarma Kumandanlığı'nın katılmışlardır.178
7 Eylül 1919: Alemdar civarındaki değirmeninyakınında cesedi hayvanlar tarafından parçalanmışolarak bulunan kişinin Paşaköylü Değirmenci Dimitriolduğu anlaşılmıştır.179
17 Eylül 1919: Paşaköylü Dimitri'nin, sonzamanlarda ötede beride eşkıyalık eden Laz Çetesitarafından öldürüldüğü anlaşılmıştır.180
19 Eylül 1919: Paşaköy Rum ahalisinden bazılarınıneşkıyalık yapmak üzere Şile'nin Yeniköy tarafınageçtikleri haber alındığından, bunların yakalanmasıiçin Şile Jandarma bölüğüne emir verildiği.181
24 Eylül 1919: Kartal'da Paşaköy'den, Kurtdoğmuşköyüne gitmekte olan Korucu Ali ile arkadaşı Malik'inüzerine Paşaköylü Rumlar oldukları tahmin edilensilahlı sekiz kişi taarruz edip paralarınıgasbetmişlerdir.182
25 Eylül 1919: Arnavut çetesi Paşaköylü İstalyanos'udağa kaçırmıştır.183
12 Ekim 1919: Paşaköy Rum eşkiyası Üsküdar'daÇavuşbaşı Çiftliği'ni ablukaya almıştır.184
22 Ekim 1919: Silahlı üç şahıs Paşaköy korucusuPanayot'a saldırmışlar ve failleri bulunamamıştır.185
20 Ocak 1920: Kartal kazasında Paşaköylü Hıristoile Yorgi, Konyalı Hüseyin'in Çetesi tarafındankaçırılmıştır.186
20 Ocak 1920: Alemdar'da cesedi bulunanPaşaköylü Dimitri'nin, Konyalı Hüseyin Çetesitarafından katledildiği anlaşılmıştır.187
24 Mayıs 1920: Paşaköylü Karaoğlan'ın Kurna ileEmirli arasındaki bahçesine gelen ve koyunlarınıgasbetmek isteyen Laz Çetesi'nin mukavemetgörmesi üzerine Aydos Dağı istikametine firaretmişlerdir.188
27 Haziran 1920: Üsküdar'ın Paşaköy ve YeniköyRumları silahlı, silahsız olarak Kuva-yı Bağiye'denkorktuklarını söyleyip Kartal, Pendik, Maltepetaraflarına gelmekte olduklarından bölgedekiMüslüman ahali tehlikede olduğu düşünülerekburalara asker gönderilerek asayiş sağlanmıştır.189
2 Temmuz 1920: Şile'nin Paşaköy ve YeniköyRumları'nın hicretlerini müteakip bu havalideki Rumve Ermenilerle meskûn köylerde görülen tehlikeliahvalin giderilmesi huzur ve asayişin sağlanmasıiçin Üsküdar Mutasarrıflığı'nca gerekli tedbirleralınmıştır.190
3 Temmuz 1920: İstanbul'un Kartal ve Şilekazalarında Rum ahalisi köylerini terk ederekPaşaköy’de toplanmışlardır. Silahlı olan bu Rumlarcivardaki Müslüman ahaliye tacizde bulunmuşlardır.Olaylar daha fazla büyümeden takviye jandarmakuvveti gönderilerek Rumların herhangi bir harekettebulunmalarına mani olunmuştur.191
4 Temmuz 1920: Kartal kazasına tabi Paşaköykimliği ve miktarı meçhul kişilerce basılarakyakılmıştır. Bunun üzerine, Üsküdar JandarmaTaburu'nun yetersiz olmasından dolayı ek kuvvetgönderilmiştir.192
11 Temmuz 1920: Kartal'a bağlı Samandıraköyünde Türk jandarmaları İngiliz askerleri tarafındanrehin alınmıştır. Bu yetmezmiş gibi Osmanlı bayrağıda İngiliz askerleri tarafından yırtılmıştır.193
25 Temmuz 1920: Kartal kazasının Çataldağmevkiindeki kervansaraya gitmekte olan kömürarabalarına Yeniköy ve Paşaköy Rum çetelerisaldırmış, arabacılardan biri yaralanıp diğeriölmüştür.194
177 BOA, DH.EUM.AYŞ. 23/48178 BOA, DH.EUM.AYŞ. 23/96179 BOA, DH.EUM.AYŞ. 23/99180 BOA, DH.EUM.AYŞ. 24/60181 BOA, DH.EUM.AYŞ. 24/72182 BOA, DH.EUM.AYŞ. 24/100
183 BOA, DH.EUM.AYŞ. 22/85184 BOA, DH.EUM.AYŞ. 27/41185 BOA, DH.EUM.AYŞ. 28/67186 BOA, DH.EUM.AYŞ. 30/81187 BOA, DH.EUM.AYŞ. 30/84188 BOA, DH.EUM.AYŞ. 41/15
189 BOA, DH.EUM.AYŞ. 42/38190 BOA, DH.EUM.AYŞ. 42/54191 BOA, DH.EUM.AYŞ. 42/56192 BOA, DH.EUM.AYŞ. 42/64193 BOA, DH.EUM.AYŞ. 43/47194 BOA, DH.EUM.AYŞ. 44/35
103
Kartal'ın SamandıraKöyü, jandarma
karakolundaki askerlerinsilahlarıyla beraber
İngiliz askerlerince birsüre rehin alındığı veOsmanlı bayrağının
yırtılıp hakaret edildiği,bu gibi olayların
tekrarlanmaması içingereğinin yapılmasınıntalep edildiği hakkında
evrak.
Kaynak:BOA. DH.EUM.AYŞ. 43/47,
Lef 1.
104
Kartal'ın SamandıraKöyü, jandarma
karakolundaki askerlerinsilahlarıyla beraber
İngiliz askerlerince birsüre rehin alındığı veOsmanlı bayrağının
yırtılıp hakaret edildiği,bu gibi olayların
tekrarlanmaması içingereğinin yapılmasınıntalep edildiği hakkında
evrak.
Kaynak:BOA. DH.EUM.AYŞ. 43/47,
Lef 2.
105
18 Kasım 1920: Yeniköy ve Paşaköy Rum eşkiyalarıKartal kazasına tabi Çekmeköy'de taarruzdabulunarak, Üsküdar Pazarı'ndan dönmekte olanköy ahalisinin yolunu kesip mallarını gaspetmişlerdir.195
19 Kasım 1920: Bir Yunan müfrezesi Kartalkazasının Paşaköyü'ne gitmiş ve halk onları coşkuylakarşılayıp sevgi gösterisinde bulunmuştur. Bunlardancesaret alan Yeniköy Rum çetesi merkez ve köyleretaarruz etmeye devam etmiştir.196
8 Aralık 1920: Kartal civarında Rahmi Bey'in evinesaldıran eşkıyadan ölen şahsın, Kartal kazasıPaşaköyü'nden Vitali olduğunun anlaşılmıştır.197
18 Temmuz 1921: Gebze'nin Akkilise köyüne baskınyapan Paşaköylü Karaoğlan Yorgi'nin Çetesi ahalitarafından def edilmiştir.198
29 Ekim 1921: Karaoğlan Yorgi çetesine yataklıkeden Paşaköylü İstavri yakalanarak adli makamlarateslim edilmiştir.199
4 Şubat 1921: Kartal kazasının Paşaköyü'nden Rumçetesine mensub olduğu anlaşılan Ekmekçi Petrooğlu Dimitri Osmanlı askerlerine ateş edip, iki askerişehit etmiş ve tutuklanmışlardır.200
21 Ocak 1922: Şile üzerinden Ağva-Samandırayoluyla gerçekleşen Dersaadet ve Kandıra arasındakitelgraf haberleşme hattı, İngiliz Yüzbaşı MösyöFagel tarafından tahrib edilmiştir.201
23 Temmuz 1922: Taşköprü nahiyesi Kurşunlukaryesinden iki şahıs Gebze'den dönüşlerindePaşaköylü iki silahlı kişinin saldırısına uğramışlardır.Eşkıyalar bu şahısların para ve eşyalarını da gaspetmişlerdir. Aynı kişiler burada bulunan bahriyeemeklilerinden Şükrü Efendi'ye de işkenceyapmışlardır.202
TÜRK MÜFREZE ve ÇETELERİRum ve Ermeni çetelerinin vahşi eylemleri karşısındaTürk halkı da boş durmamış, bunların eylemleriniengellemek için karşı önlemler almaya çalışmıştır.Mustafa Kemal'in de aralarında bulunduğu birçokvatansever, milli mücadelenin başlarındaÜsküdar'dan Gebze'ye kadar uzanan sahada faaliyetgösteren azınlık çetelerini ve eşkıyayı etkisiz halegetirmek ve İstanbul'dan Anadolu'ya geçmek isteyenMilli Mücadele taraftarı insanları Anadolu'yageçirmek, İstanbul depolarından kaçırılan silah vecephanelerin Anadolu'ya geçirilmesinde yardımcıolmak amacıyla çete teşkilatı ve müfrezelerkurulmasını kararlaştırmışlardı.203 Bu maksatla 22seyyar müfreze oluşturulmuş ve başlarına ehilkomutanlar getirilmişti. Türk müfrezelerinden bazılarışunlardı:
Yenibahçeli Şükrü Bey: Sorumluluk alanı, MaltepeAtış Okulu merkez olmak üzere Kocaeli GenelKumandanlığı.
Veysel Orhan: Kadıköy ve civarından sorumlu idi.
Dayı Mesut: Gebze ve civarından sorumlu idi.
Yusuf Ziya: Şile ve civarından sorumlu idi.
İhsan Bey: Kartal ve civarından sorumlu idi.
Murat Bey: Beykoz ve civarından sorumlu idi.
İpsiz Recep: Kefken ve civarından sorumlu idi.
Yahya Kaptan: İzmit ve civarından sorumlu idi.
Bunlara, Bayram Kaptan, Derviş Kaptan, BulgarSadık, Çamur İzzet, Alemdar müfrezesi, Tahir çetesigibi çeteler de ilave edilebilir.204
Türk çete ve müfrezeleri de azınlık çetelerinin yoğunolarak faaliyet gösterdiği Üsküdar, Pendik, Kartal,Samandıra, Paşaköy, Çatalca civarında görevyapmışlardır. Bunların içerisinde kuruluş amacınındışına çıkıp aykırı faaliyetlerde bulunanlar daolmuştur.
Kocaeli Genel KumandanıYenibahçeli Şükrü Bey
Gebze Sorumlusu Dayı Mesut
Bulgar Sadık
195 BOA, DH.EUM.AYŞ. 48/10196 BOA, DH.EUM.AYŞ. 48/14197 BOA, DH.EUM.AYŞ. 48/58198 BOA, DH.EUM.AYŞ. 55/6199 BOA, DH.EUM.AYŞ. 76/71
200 BOA, DH.EUM.AYŞ. 59/10201 BOA, DH.İ.UM, 16-5/1-18202 BOA, DH.EUM.AYŞ. 62/55203 Âlim Kahraman, Edebiyatın Belleğinde Yaşayan Beykoz, İstanbul 2005, s.294-296.204 Bkz, Çam, age, s. 37-39; Temel, age, s. 204-205.
106
Türk çete vemüfrezeleri de
azınlık çetelerininyoğun olarak
faaliyet gösterdiğiÜsküdar, Pendik,Kartal, Samandıra,Paşaköy, Çatalcacivarında görevyapmışlardır.
Bunların içerisindekuruluş amacınındışına çıkıp aykırı
faaliyetlerdebulunanlar da
olmuştur.
Samandıra ve Paşaköy civarında faaliyet gösterenTürk müfrezelerinden bazıları ise şunlardı:
Laz Osman Çetesi: Üsküdar, Kısıklı ve Alemdağcivarında faaliyette bulunmuşlardır. Bu çete,Anadolu'daki Kuvâ-yı Milliye'ye silah ve cephanegöndermiştir.*
Arnavut Küçük Aslan Çetesi: Kartal, Samandırave Darıca bölgesinde Rumlara yönelik cinayet veadam kaçırma eylemlerinde bulunmuştur. ÇeteDarıca'lı iki Rum'u öldürmüş, Kartal'ın Paşaköy'ündenStelianos Çorbacı isimli şahsı kaçırmışlardır. Fakatbu çetenin yaptıkları Kuvâ-yı Milliye'ye katkılarıylabilinen Yahya Kaptan'ın üzerine atılarak, Kuvâ-yıMilliye lekelenmek istenmiştir.
Yahya Kaptan Müfrezesi: İzmit bölgesindeki Rumçeteleriyle, Kuvâ-yı Milliyeyi küçük düşürmek velekelemek maksadıyla teşkil edilen bazı Türkçetelerinin etkisiz hale getirilmesi amacıylakurulmuştur. Yahya Kaptan, Atatürk'ten aldığı
emirler doğrultusunda azınlık çete ve eşkıyalarınıyok etmeye, onların amaçlarını ulaşmasınıengellemeye çalışmıştır. Yahya Kaptan vemüfrezesinin yaptığı çalışmalardan bazıları şunlardır:
• İstanbul Bahriye cephaneliğinden kaçırdığımühimmatları Diliskelesi'ne getirmiştir.
• İstanbul Boğazı ile İzmit arasındaki sahada çalışanve amacı Kuva-yı Milliye'yi küçük düşürmek olanSait Molla çetesi ve işgalci güçlerin desteklediğiTürk çetelerini ortadan kaldırmıştır.
• Önceleri eşkıyalık, baskın ve soygun işleri yapanBüyük Aslan çetesini kendisine bağlayarak etkisizhale getirmiş ve bölgenin güvenliğini sağlamıştır.
• İstanbul Bekirağa Bölüğü Askeri Cezaevi'ni baskındüzenleyerek, Yarbay Sadi, Halil Paşa ve KüçükTalat Bey'i kurtarmıştır.
Yahya Kaptan'ın yaptığı bu faaliyetler ve başarılarıbaşta yakın arkadaşları olmak üzere pek çok kişi
Kefken ve civarından sorumluİpsiz Recep ve çetesi.
Laz Osman ve Çetesi.
* Laz Osman’ın faaliyetleriyle ilgili geniş bilgi için bkz. Süleyman Beyoğlu, Giresunlu Osman Ağa, İstanbul 2009.
107
tarafından kıskanılmıştır. Yakın arkadaşlarındanMaltepe Atış Okulu'nda görevli Binbaşı AhmetNecati ve Yüzbaşı Nail gibi kişiler onun aleyhindekampanya başlatmışlardır. Kuva-yı Milliye hesabınahareket eden bu kişiler iftira atarak yıpratmayaçalışmışlar ve ortadan kaldırmak için planlar bileyapmışlardır.
Yahya Kaptan'ın faaliyetlerinden sadece yakınarkadaşları rahatsız değildi. İngilizler de tedirginolmaya başlamıştı. Bu amaçla OsmanlıHükümeti'nden Yahya Kaptan'ın yakalanması istendi.İngilizlerin isteğini yerine getirmek zorunda kalanhükümet, onu kıskanan arkadaşlarının da ihbarıylasaklandığı Gebze'nin Tavşancıl köyünde 9 Ocak1920'de yakalatmış ve öldürtmüştür.205
Yaptığı çalışmalar ile Atatürk'ün de takdirinikazanmıştır. Atatürk, Yahya Kaptan olayı ve onunçalışmaları ile ilgili Nutuk'ta geniş yer ayırmıştır.Atatürk'ün Nutuk'ta Yahya Kaptan ile ilgili söyledikleriözetle şöyledir:
“……… Efendiler, millî teşkilâtın bir düzene sokulmasıönemliydi. Bunun için özel tedbirler alındı. Seçimlerdolayısıyla ortaya çıkan bazı görüş ayrılıklarınıngiderilmesi için çareler arandı.
Maraş'taki bazı Çerkez vatandaşlar sözde Maraş'ınbütün Çerkezleri adına Cebel-i Bereket guvernörününMaraş'a gönderilmesini, Antep'teki Fransız askerîkomutanından telgrafla istemişlerdi. Buna izin verenMaraş mutasarrıfına teessüflerimiz duyuruldu. Adıgeçen guvernör geldiği takdirde, Maraş eşraf veileri gelenlerinin karşılamamaları bildirildi. İstanbulHükûmeti'nin de dikkati çekildi.
Bolu bölgesinde güvensizlik gittikçe artıyordu.İzmit'te Asım Bey'den sonra, Birinci Tümen komutanıolan Rüştü Bey' e bu konuda direktif verildi.
Efendiler, 20 Kasım 1919 tarihinde, İstanbul'dakiteşkilâtımızdan, Kara Vasıf ve Albay Şevket Beyimzalarıyla gelen bir şifrede: "Gebze kaymakamınınMillî Mücadele'ye karşı olduğu, bu kaymakamın,birçok korkunç olaylara cür'et eden Yahya Kaptan'ın
kötülüklerini örtbas etmeye ve daha başka şeylerebaşlayarak Kuva-yı Milliye'ye leke sürmeye çalıştığı"bildiriliyor ve kaymakamın yerinin değiştirilmesi sözkonusu ediliyordu.
Biz de bu görüşe samimiyetle katılarak cevabımızda,konunun Cemal Bey vasıtasıyla çözümegötürülmesini bildirdik.
Efendiler, bu Yahya Kaptan konusu, inkılâptarihimizin önemli safhalarından birinde yer aldığıve pek anlamlı olduğu için biraz genişçe bilgi vermeyiuygun görüyorum.
Şimdiye kadar verilen bilgilerden anlaşılmış olacağınahiç şüphe yoktur ki, bir araya gelerek anlaşmışbulunan ortak iç ve dış düşmanların uygulamaya
Yahya Kaptan
205 Temel, age, s. 211-212.
Yahya Kaptan’ın yakalandığı ev.
Yahya Kaptan’ın şehit edildiği çeşme.
108
çalıştıkları plânın önemli bir noktası da, memleketiçinde güvensizlik olduğunu ve Hristiyan azınlıklarasaldırılarda bulunulduğunu, elle tutulur, gözle görülürdelil ve olaylarla dünya kamuoyuna ispat etmek,bu olayların Kuva-yı Milliye tarafından yapıldığınainandırmaktı. Bu gizli ve iğrenç maksadıngerçekleşmesi için de, bildiğiniz gibi, birtakım çetelerkurarak, bunları özellikle Hristiyan halk üzerinesaldırtmak ve bu çetelerin işleyecekleri cinayetleri,millî teşkilâta yüklemek yolunu tutuyorlardı. Buteşebbüsler az çok memleketin her tarafında filizvermeye başlamakla birlikte, en önemli gelişme vefaaliyet, İstanbul'a yakınlığı dolayısıyla Biga, Balıkesirve özellikle İzmit, Adapazarı ve Bolu bölgelerindegörülür ve dikkat çekici bir durum gösteriyordu.
Biz, bu haince fakat -itiraf olunmalıdır ki- çok ustacateşebbüse karşı olağanüstü tedbir almak veteşebbüse geçmek zorunda kaldık. Çünkü İstanbulHükûmeti, düşmanın bütün bu oyunlarını gerçektenKuva-yı Milliye'nin üzerine yüklüyor ve yok edilmeleriiçin sert tedbirler alacak yerde, durmadan Hey'et-iTemsiliye'yi suçlayarak ve baskı yaparak, bu facialarıyaratan düşman çetelerinin faaliyetine son vermeyibizden istiyordu. Ne yazık ki, hükûmet, bu düşünceve kanısını, İstanbul'daki teşkilâtımızın başındabulunanlara da iyiden iyiye aşılamayı ve telkinibaşarabilmişti.
Efendiler, bizim özellikle İstanbul'a yakın olan İzmitbölgesinde uygulamayı düşündüğümüz tedbir,orada silâhlı millî müfrezeler kurmak ve o bölgede,kendilerine güvenilir komutan ve subaylarımızın,bu millî müfrezelere yapacakları yardım vedesteklerle, hain çetelerin peşine düşerekkötülüklerine ve varlıklarına son vermekti.
İşte bu maksatla oluşturabildiğimiz millî müfrezelerinen önemlisi ve kuvvetlisi, Yahya Kaptan diye tanınmışolan fedakâr bir vatanseverin müfrezesi idi.”206
Yahya Kaptan, Kuvâ-yı Milliye teşkilatının İstanbul-İzmit arası bölgedeki teşkilat liderleri arasındayaşanan çekişmeler ile İstanbul Hükümeti'ninbasiretsiz tutumu sonucu en faydalı olacağı
dönemde ortadan kaldırılmıştır. Onun ölümüylebölgedeki Türk müfrezelerinin gücü kırılmış ve birçokvatansever bundan etkilenmiştir. Buna karşılık azınlıkçeteleri ve işgalciler bölgede daha rahat hareketetme imkânı bulmuşlardır.
Yahya Kaptan'ın ölümünden sonra onu çekemeyenbazı arkadaşları ve İstanbul'daki bazı hükümetyetkilileri, onun kimseyi dinlemediği ve fevri hareketettiğini, açıktan zulüm ve eşkıyalık yaptığını, bunlarıda Kuva-yı Milliye adına yaptığını, verilen emirleridinlemediğini ve buna benzer gerekçelerleöldürüldüğünü söylemişlerdir.207 Ancak MustafaKemal onlara inanmamış ve durumun daha farklıolduğunu Nutuk'ta uzun uzadıya izah etmiş, YahyaKaptan ve hareketine sahip çıkmıştır.
Bunların haricinde Trakya ve diğer bölgelerde deişgalcilerin saldırılarına karşı savunma ve taarruzamacıyla pek çok Türk müfrezesi teşkil edilmiştir.
KADIN KUVA-YIMİLLİYECİLERİşgalleri protesto konusunda çalışmalar yapanlarsadece erkekler değildi. Kadınlar da teşkilatlardafaaliyet gösteriyorlardı. Bu konuda çeşitli cemiyetlerkuruluyor ve faaliyetler yapılıyordu. Mesela 8 Ocak1920'de Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan CemiyetiKonya'da önemli bir toplantı organize etti. Butoplantılarda çeşitli kararlar alınıp ilgili yerlere seslerduyurulmaya çalışıldı.
Kadın Kuva-yı milliyecilerin çalışmaları bunlarla dasınırlı değildi. İstanbul'daki Kuva-yı Milliyeteşkilatlarıyla Mustafa Kemal Paşa arasında yapılanyazışmalarda kuryelik görevini genellikle kadınlaryapıyordu. Çünkü kadınlar erkeklere göre daha azdikkat çekiyordu. Bu kadınların çoğu Enver Paşa'nıneşi Naciye Sultan'ın kurduğu “İslam Kadınları İşçiDerneği”ne mensuptu. Kurye kadınlar Ankara'danİstanbul'a gelirken Kartal-Samandıra-Şeyhli-Dudullu-Geyve-Adapazarı yolunu takip ediyorlardı.208
Muhittin Birgen
Halide Edip Adıvar
206 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, İTO yayınları, İstanbul 2009, s. 228-242.207 Temel, age, s. 213.208 Osman Özsoy, Saltanattan Cumhuriyete Kurtuluş Savaşı 1918-1923, İstanbul 2007, s. 221.
109
İşgal yıllarındaRusya'dan kaçarakİstanbul'a sığınan
binlerce BeyazRus'un lokanta,
pastane, bar gibiküçük hizmetsektörünü ele
geçirmeleri ile pekçok İstanbullu işsiz
kalmıştır.
Samandıra ve Sarıgazi kadın-erkek bütün kuvâ-yımilliyeciler için bir nefes alma yeri olmuştur. İtilafdevletleri baskısıyla İstanbul Hükümeti tarafındanaranan bazı önemli isimler burada saklanıpkorunmuşlardır. Birçok ünlü isim burada misafirolmuştur. Mesela II. Meşrutiyet ve Cumhuriyetdönemlerinin önde gelen fikir adamlarından veaydınlarından biri olan Muhittin Birgen bunlardanbiridir. İşgal döneminde epeyce süre Samandıra'dakalmıştır. Daha sonra yazdığı hatıralarında buradakaldığı günlerden detaylı olarak bahsetmiştir.209
Meşrutiyet ve cumhuriyet dönemlerinin önemliisimlerinden Halide Edip'te bu dönemdeSamandıra'ya uğrayıp bir müddet kalmıştır. Dahasonra yazdığı hatıra ve romanlarında burada geçirdiğigünlerle ilgili bilgiler vermiştir.210
İŞGAL SIRASINDA BÖLGEHALKININ DURUMUİstanbul'un işgaliyle birlikte bölge halkı çok zorgünler geçirmeye başlamıştır. Savaş süresince zorve sınırlı imkânlar içinde görev yapmış Türkordusunun, zor şartlardan dolayı maneviyatıbozulmuştu. İyi teçhiz edilmiş ve gıda bakımındansıkıntısı olmayan düşmanla savaşmak zorunda kalanasker, izinlerin kaldırılması, haberleşme imkânlarınında kesilmesi nedeniyle yıllarca memleketlerindenhaber alamamış, bazı rivayetlerden cephe gerisindedurumun çok kötü olduğunu öğrenmişti. Bununsonucunda orduda firar hadiseleri başlamış, savaşsonucunda bu miktar endişe verici boyutlaraulaşmıştı. Birçok asker kaçağı, cezalandırılmakkorkusuyla hem de teçhizatlarıyla dağlara kaçmış,çeteler halinde de örgütlenerek köy ve kasabalarabaskınlar düzenlemeye ve yağma hareketlerinebaşlamıştı. Bunların, zaman zaman Türk askerleriylede çatıştıkları oluyordu. 19 Kasım 1916'da Sarıgaziile Samandıra arasında Sultançiftliği jandarmalarıile asker kaçakları müsademeye girmiş, bunlardanbiri ölü ele geçirilirken diğeri sağ olarakyakalanmıştır.211
Ordunun terhis edilmesinden sonra ordumensuplarının birçoğu İstanbul'a dönmüştür. Zatenmevcut olan kıtlık bu askerlerin de gelmesiyle dahada artmıştır. Memurlar maaşlarını alamaz olmuşlarve yardıma muhtaç duruma düşmüşlerdir. İşgalcigüçleri askerlerinin maddi olarak varlıklı oluşu,pahalılığı daha da artırmış ve hayatı devam ettirmekzorlaşmıştır. Halk işgalcilerin tutum ve davranışlarıile bu gibi sosyal sıkıntılardan dolayı çok zorlanmıştır.Subayların birçoğu şahsi eşyalarını satarak, bir kısmışoförlük, komisyonculuk, arabacılık yaparakgeçinmeye çalışmıştır. Rusya'dan kaçarak İstanbul'asığınan binlerce Beyaz Rus'un lokanta, pastane, bargibi küçük hizmet sektörünü ele geçirmeleri ile pekçok İstanbullu işsiz kalmıştır.
Savaşın başlamasından sonra İstanbul'da yolsuzlukolaylarında da artış gözlenmiştir. Karaborsacılık,
Enver Paşa ve Naciye Sultan
209 Muhittin Birgen, İttihat ve Terakki'de On Sene, Haz. ZekiArıkan, İstanbul 2006, s. 599-628.
210 Muharrem Kaya,http://www.muharremkayamsgsu.tr.gg/Halide-Edib-ve-Yakup-Kadri.htm
211 BOA, DH.EUM.6.Şb. 11/18.
110
İşgalle birlikte itilafdevletlerinin baskı
ve keyfiuygulamaları
artarak devametmiştir. Bununla
birlikte otoriteboşluğundan daistifade ederekRum ve Ermeni
azınlıklarınyaptıkları çete ve
eşkıyalıkhareketleri halkı
canındanbezdirmiştir.
istifçilik, devlete ait fonlardan zimmete geçirmelerbaşlamış ve savaş fırsatçısı zenginler ortaya çıkmıştır.Savaşın çok ağır mali yükü olmuştur. Ülkeekonomisinin sınırları üzerinde paralar harcanmış,zengin eyaletler kaybedilmiş ve ülke ekonomisidarmadağın olmuştur. Savaş sonunda giysi veyiyecek stokları bitmiş, mahsul üretimi durmanoktasına gelmiştir. Enflasyon korkunç boyutlaraulaşmıştır. 1914-1920 yılları arasında İstanbul'datemel ihtiyaç maddelerinin fiyatları % 1350artmıştır.212
İstanbul'da ortaya çıkan diğer bir sıkıntı da kömüryokluğu idi. İstanbul'da elektrik, su, tramvay vevapur hizmetleri için kömür olması gerekiyordu.Mondros Mütarekesi'nden önce kömür konusundaAlmanya'nın büyük desteği vardı. Ancakmütarekeden sonra Almanya'dan gelen kömürlerde kesilmiş, stoklarda tükenmişti. Alman subaylarıayrılmadan önce Zonguldak'taki kömür madenimakinelerini de bozmuşlardı. Dolayısıyla üretimyapılamıyor ve İstanbul'a kömür gönderilemiyordu.Vapur ve tramvay seferleri yapılamaz durumagelmişti. Günlerce su ve elektrik kesintileri
yapılıyordu. Elektrik kesintisinden dolayı sokaklaraydınlatılamıyordu. Bunun sonucunda da serserilertüremeye başlamış ve olaylar artmaya başlamıştı.Adeta sıkıntılar bir birini doğuruyordu. Sokaklardaçöpler kaldırılamıyor ve belediye hizmetleri yerinegetirilemiyordu.213
İşgalle birlikte itilaf devletlerinin baskı ve keyfiuygulamaları artarak devam etmiştir. Bununla birlikteotorite boşluğundan da istifade ederek Rum veErmeni azınlıkların yaptıkları çete ve eşkıyalıkhareketleri halkı canından bezdirmiştir. Bunlaryetmiyormuş gibi savaş yıllarındaki belirsizlik veotorite eksikliğinden faydalanarak bir kısım esnafve tüccar da vurgunculuk yapmaya başlamıştır.Bölgede özellikle zahire, ekmek ve un teminindesıkıntılar çekilmiştir. Birçok bölgede yangınlar214
çıkmış binlerce insan evsiz barksız kalmıştır. Bununyanında bulaşıcı hastalıklarda da artış olmuştur.Özellikle veba, verem, frengi ve tifo gibi hastalıklarhalkın sağlığını tehdit eder duruma gelmiştir.
Kuvâ-yı Milliye teşkilatlarının kurulması, Türkmüfrezelerinin çabaları ve halkın büyük desteği ile MilliMücadelenin başarıyla kazanılmıştır.215 Bölgede faaliyet
Paşaköy’de bulunan vemübadeleyle Yunanistan’a giden
Rumlardan birinin evi.
212 Temel, age, s. 27-28.213 Temel, age, s. 29.214 Semavi Eyice, Tarih Boyunca İstanbul, İstanbul 2006, s. 72.215 Sofuoğlu, age, s. 34.216 Çam, age, s. 36-37.
111
Önceleri bir Rumköyü olan
Paşaköy'denyaklaşık 50 kadar
hane Selanik'egitmiş ve
Selanik'ten deyaklaşık 60 hanekadar nüfus önce
Tuzla'ya dahasonra da Paşaköy'e
yerleştirilmiştir.
gösteren azınlık çeteleri tek tek etkisiz hale getirilmiştir.216
Milli mücadelenin kazanılmasından sonra, işgal kuvvetleri25 Ağustos 1922'den sonra işgal ettikleri yerleriboşaltmaya başlamışlardır. El koydukları devlete ve özelşahıslara ait mülkleri geri vermişlerdir. 6 Ekim 1922tarihinde Türk askeri şehre girmiştir.217
İstanbul, savaş ve onu takip eden işgalin getirdiğitüm zorlu şartlara karşı var gücüyle direnmeyeçalışmıştır. İnsanlar bütün zorluklara katlanmakzorunda kalmışlardır.
Bugünkü Sancaktepe bölgesi, özellikle Birinci DünyaSavaşında İstanbul'un işgali ihtimaline karşı birsığınma ve dayanak noktası olarak devletin bütünkıymetli varlıklarının Anadolu'ya geçiş mekânıüzerindedir. Aynı zamanda İstanbul'un Anadolu'dakiparçası olması bakımından işgalden kurtuluşfaaliyetlerinin de ortaya çıktığı bir yerdir. Bölge buhaliyle Milli Mücadele'nin başarılmasında büyükpaya sahiptir. Milli Mücadelede oynadığı bu rolleadeta İstanbul'da Anadolu'da bağımsızlık fikirlerinintemsilcisi olduğu kadar, İstanbul'un işgal veişgalcilerden kurtuluşunun ümidi olmuştur.218
Milli mücadeleden sonra yapılan Lozan BarışKonferansı'nda 30 Ocak 1923'te imzalanan 19maddelik Mübadele Sözleşmesi'ne göre,Yunanistan'daki Müslüman azınlık ile Türkiye'dekiRum azınlığın mübadele edilmesi kararlaştırılmıştı.Ancak, İstanbul'da oturan Rumlar ile Batı Trakya'daoturan Müslümanlar değişim dışı tutulacaktı.Sözleşme gereği kurulan Karma Komisyon, Ekim1923'te çalışmalarına başlamış ve bunu takip edenbir yıl içerisinde önemli bir engelle karşılaşmadanbir kısım Türk ve Rum'un mübadelesigerçekleştirilmişti.
Ancak, sözleşmenin 2. maddesinde geçen “etablis”kelimesinin taraflarca farklı şekillerde yorumlanmasınüfus mübadelesinin kesin çözümünü 1930 yılınakadar geciktirmiştir. Bu süre zarfında 384.000 kişiTürkiye'ye; 1920'den itibaren başlayan göçdalgalarıyla birlikte 1.250.000 kişi de Yunanistan'agöç etmiştir.219
Yapılan bu nüfus mübadelesinden Sancaktepebölgesi de etkilenmiştir. Samandıra'da bulunan üçhane Rum Yunanistan'a göç etmiştir. Yine butarihten önce bir Rum köyü olan Paşaköy'denyaklaşık 50 kadar hane Selanik'e gitmiş ve Selanik'tende yaklaşık 60 hane kadar nüfus önce Tuzla'ya dahasonra da Paşaköy'e yerleştirilmiştir. Evlerinyetersizliğinden dolayı biden fazla aile aynı evipaylaşmak zorunda kalmıştır. Günümüzde köydehala Rumlardan kalan izler mevcuttur. Mesela çetefaaliyetleri sırasında kullanılan bir mağara camininyanında bulunmaktadır. Yine 1994'e kadar var olanbir kilise bu tarihte yıkılarak yerine park yapılmıştır.Paşaköy'den Yunanistan'a giden Rumlardan ya daonların çocuklarından zaman zaman buraya ziyaretegeldikleri belirtilmektedir.220
Paşaköy’de bulunan eski evler.
217 Temel, age, s. 278.218 Beyoğlu, agm, s. 303.219 Bilgiler Samandıra'da ikamet eden 1925 doğumlu İsmail Örs ile yapılan mülakattan alınmıştır.220 Bu bilgiler köy muhtarı Hayrettin Usanmaz ile 31 Aralık 2009'da yapılan mülakattan alınmıştır.
112
Birinci DünyaSavaşında diğer
tüm yerlerdeolduğu gibiSancaktepe
bölgesi de şehitvermiştir.
Birinci Dünya Savaşında diğer tüm yerlerde olduğu
gibi Sancaktepe bölgesi de şehit vermiştir. Daha
önceki ve daha sonraki savaşlarda şehit olan bütün
insanımızı rahmet ve şükranla anıyoruz. Birinci
Dünya Savaşında çeşitli cephelerde şehit olan bölge
insanımızın isimleri şöyledir.221
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDASANCAKTEPE ve BÖLGESİ ŞEHİTLERİ:
Tablo 26: Birinci Dünya Savaşı’nda Sancaktepe ve Bölgesi Şehitleri.
Cep
he
Laka
p
Bab
a A
dı
Ad
ı
Sın
ıf-R
ütb
e
Do
ğu
mTa
rih
i
İlçe
Bu
cak
Kö
y
Şeh
adet
Tar
.
Şeh
adet
Yer
i
Ask
. Şu
bes
i
Filistin
KafkasIrakKafkasÇanakkale
Irak
Çanakkale----Çanakkale
Çanakkale--ÇanakkaleÇanakkaleÇanakkale
--
ÇanakkaleKafkasÇanakkaleÇanakkale--Çanakkale
--
Çanakkale
ÇanakkaleIrakIrakÇanakkaleÇanakkale--ÇanakkaleMakedonyaÇanakkaleIrakÇanakkaleIrakKafkas
Çanakkale
Çanakkale
KaraMehmet Oğlu
KüçükHaliloğullarÇakıroğulları
Ünlü Oğulları
Kürt Oğulları
Kore Muhaciri
YüzbaşıLaz Hasan Oğlu
İmamoğlusülalesindenİsmail Örsailesinden
Kara İsmail
GalipHüseyinLaz AhmetAhmet
Ahmet
OsmanDavutAhmetMustafa
AhmetMustafaTahirKüçük HalilAli
Hakkı
CemalMehmetMehmetOsmanSüleymanMehmet
Hasan
Ahmet Nuri
HalilŞabanSaitNecipOsmanAliFeyzullahVeliHüseyinHüseyinHasanSüleymanMustafa
BerberMustafaFahriHasanHasanHüseyin
HüseyinSabriİbrahimİbrahimİslamİsmail
İsmailİsmailİsmailİsmail Mus.Kadri
KadriYalçınMehmetMehmetMehmetMehmetMehmetMehmetAliMehmetNazmiMehmetNüzhetMustafaMustafaNuriOsmanOsmanRecepSabriSelimSüleymanŞemsiTevfikTevfikVeli
Arif
Hakkı
Nişancı-Onbaşı
Piyade-OnbaşıPiyade-ErPiyade-ErPiyade-Er
Üsteğmen--ErErDepo-Çavuş
ErErPiyade-ErPiyade-ÇavuşPiyade-Er
Çavuş
ErPiyade-ErErErErPiyade-Er
Er
Nizamiye-Er
ErPiyade-ErErErPiyade-ErErPiyade-ErYd. Sb.Piyade-ErÇavuşÇavuşPiyade-ErEr
1313
1305130213051307
1294
13021290--
130413101299-1300
-
130612941305129813101303
-
1305
130913031304-129512971304-12971299130413071290
Kartal
KartalKartalKartalKartal
Kartal
KartalKartalKartalKartal
KartalKartalKartalKartalKartal
Kartal
KartalKartalKartalKartalKartalKartal
Kartal
Kartal
KartalKartalKartalKartalKartalKartalKartalKartalKartalKartalKartalKartal
Samandıra
----
-
----
-----
-
------
-
-
-------------
Samandıra222
Samandıra
Paşaköy
----
-
----
-----
-
------
-
-
-------------
1918
1915191619151915
1915
1918191819151915
--1915191519151915
1915
191519151915--19151915
1915
1915
1916191619151915--19151917191519151915191719161915
Hilal-i AhmerCem. SüveyşDilmanİz TepelerDilmanŞeyhSait Muh.ÇamBurunuİzmit Hst.Midilli KrovüzörüKumkaleKeçideresi
--Tiryanda Fil Çiftl.Kumkale Muh.Anafartalar Muh.DumlupınarDenizaltıTiryanda Fil Çiftl.
Meydan HarbiSeddülbahirBeşiktepe--SeddülbahirHayreddinBarb. Zırh.Merkeztepe
Şimal Grubu I.Seyyar Hst.Felahiye Muh.Bağdat Ask.Hast.15.F rka Bl.Beyt-i İsa Muh.Harb-i UmumiKirte HarbiMakedonyaTiryanda Fil Çiftl.Felahiye Muh.Gülhane As.Hast.İstilat ist.2260 rakımlı tepeKanlıtepeArıburnu
Silivri
KartalKartalİzmitÖzelBirlikKartal
KartalKartalİzmit--
KartalKartalİzmitKartal--
Kartal
KartalKartalKartalKartalKartal--
Bakırköy
Kartal
KartalKartal--KartalGebzeKartal--KartalKartalKartalKartalKartalBakırköy
221 Şehitlerimiz III, MSB yayınları Ankara 1998, s. 226-227.222 Bilgiler Samandıra'da ikamet eden 1925 doğumlu İsmail Örs ile yapılan mülakattan alınmıştır.
113
1938 yılındaPaşaköy ve
Samandıra'nınbağlı olduğu kaza
Kartal'dır.Paşaköy'ün nüfusu309 ve 1938 yılı
köy gelirleritoplamı 1.068 lira
olarakgözükmektedir.Samandıra'nınnüfusu ise 351
olup 1938 yılı köygelirleri toplamı
1.576 liradır.
Birinci Dünya Savaşında çeşitli cephelrde savaşlarakatıldıktan sonra gazi olarak memleketlerinedönenler de olmuştur. Bunlardan birisi 1890doğumlu Hasan oğlu İbrahim Örs'tür. ÖnceArabistan cephesinde savaşmış, oradakimağlubiyetten sonra Çanakkale cephesine geçmişve burada da mücadele ederek, savaş bittiktensonra gazi olarak memleketi Samandıra'yadönmüştür. 1977 yılında da vefat etmiştir. Diğerbir gazi 1893 muhacirlerinden İsmail Şen Çanakkalecephesinde bir bacağını kaybetmiş ve 1970'li yıllardavefat etmiştir. Çüncü olarak yine Çanakkalecephesinden gazi olarak dönen İsmail (Soyadıhatırlanamadı) isimli biri daha vardır. O da 1970'liyıllarda vefat etmiştir.223
CUMHURİYET SONRASIGELİŞMELERBirinci Dünya Savaşı sırası ve sonrasında yaşanansıkıntılı dönemlerden sonra milletin topyekünsavunması ile milli mücadele gerçekleşmiş, fırsattanistifade eşkıyalık yapanlar ve çete faaliyetlerindebulunanlar cezalandırılmıştır. İşgalci güçler ülkemiziterk etmek zorunda kalmışlardır. Mustafa Kemal'inönderliğinde Cumhuriyet ilan edilmiştir. Bundansonra halk savaş dönemlerinden önceki halinedönebilmek için yaralarını sarmaya başlamıştır.
1923 mübadelesi ile Samandıra, Sarıgazi ve Paşaköycivarı nüfusunda değişiklikler olmuştur. Samandıra'dayaşayan bazı Rumlar ile Paşaköy'deki RumlarYunanistan'a göç ederken, Yunanistan'dan da pekçok Müslüman buralara gelmiştir. Paşaköy'e gelenMüslüman ahali sayısı 60 hane civarındadır.
Cumhuriyetin kurulmasından sonra millet bunasahip çıkmış ve el birliği ile ülke kalkındırılmayabaşlanmıştır. Mülki ve idari konularda bazıdeğişiklikler yapılmıştır. Bu dönemde İstanbul'unaltı kazası mevcuttu.224 Bunlara 1928 yılında bunlaraKartal, Beykoz ve Silivri de eklenerek dokuzaçıkarılmıştır. Başta yollar olmak üzere imar
faaliyetlerine hız verilmiştir. 1929'dan sonraSamandıra-Sarıgazi arası ile Samandıra-Alemdağarasındaki iltisak hatlarının yapımına başlanmıştır.225
Daha sonraki dönemlerde İstanbul Vilayetine bağlıköyler için kapsamlı bir kalkınma programıhazırlanmıştır. Bu program yapılırken köylernüfuslarına göre dört kategoriye ayrılmışlardır.Nüfusu 1.000'den yukarı olanlar A-kategorisi,500'den yukarı olanlar B-kategorisi, 150-500 arasıolanlar C-kategorisi ve nüfusu 150'den aşağı olanlarD-kategorisinde değerlendirilmişlerdir. Bukategorilere göre köylerin ihtiyaçları ve öncelikleribelirlenerek yapılacak işler planlanmıştır.
Sancaktepe bölgesindeki köylerden Paşaköy veSamandıra (C) kategorisinde değerlendirilirken,Sarıgazi (D) kategorisinde ele alınmıştır. 1938 yılındaPaşaköy ve Samandıra'nın bağlı olduğu kazaKartal'dır. Paşaköy'ün nüfusu 309 ve 1938 yılı köygelirleri toplamı 1.068 lira olarak gözükmektedir.Samandıra'nın nüfusu ise 351 olup 1938 yılı köygelirleri toplamı 1.576 liradır.
Sarıgazi köyünün bağlı olduğu kaza da Kartal'dır.Sarıgazi'nin nüfusu 132 olarak görünürken 1938yılı köy gelirleri toplamı da 569 lira olarak belirtilmiştir.
Samandıra ve Paşaköy'de yapılması düşünülenlerkültür, ziraat ve ekonomi, sağlık ve sosyal yardım,bayındırlık ve âmmenin emniyet ve selameti işleriolarak gruplandırılmıştı. Kültür işleri: köylere okulbinasının yapılması ve köylünün bilgisini artırmakamacıyla kitaplar getirilmesi.
Ziraat ve Ekonomi İşleri: Köyleri ağaçlandırmak,köy korusunu muhafaza etmek, hayvanlarda salgınhastalık görülürse hükümete haber vermek, ekilialanları korumak, her yıl köy namına bir ya da dahafazla tarla ektirerek mahsülünü imece usulü ile biçipelde ettikten ve gelecek sene için tohum ayırdıktansonra kalanını satarak parasını köy sandığına yatırmak.
Sağlık ve Sosyal Yardım İşleri: Köy dâhilindekisu birikintilerini kurutmak, köye kapalı yoldan içileceksu getirmek, çeşme yapmak, hayvanlar için uygun
223 Buradaki bilgiler İsmail Örs’ten alınmıştır.224 Bu kazalar şunlardı: Üsküdar, Adalar, Beyoğlu, Bakırköy, Şile ve Çatalca.225 Türkiye Cumhuriyeti Devlet Yıllığı 1928-1929, s. 300-303.
114
1941 yılındaSamandıra Kartalkazasına bağlı birbucak merkezidir.Sarıgazi, PaşaköySamandıra'ya tabi
köy olarakgözükmektedir. Butarihte Kartal'ın biri
merkez olmaküzere iki bucağıvardır. Köylerdendokuzu merkez
bucağa tabi iken,yedi köy
Samandıra'yabağlıdır. Ballıca,Büyükbakkal,Emirli, Kurna,Kurtdoğmuş,Paşaköy ve
SarıgaziSamandıra'ya bağlı
olan köylerdir.
ahırlar yapmak, köy sokaklarını temiz tutmak, köyhalkından askerde bulunanların ve bakacağı olmayanöksüzlerin tarla, bağ ve bahçelerini imece yolu ileektirmek ve harmanlarını kaldırmak, her türlü doğalfelakete karşı imece usulü ile bu felaketlerinüstesinden gelmeye çalışmak, köy mezarlarınıdüzenlemek ve köyde güreş, cirit ve nişan talimlerigibi köy oyunları yaptırmak.
Bayındırlık İşleri: Köyden hükümet merkezine veyakomşu köylere giden yolların kendi sınırları içindekikısımlarını yapmak, onarmak ve yollar üzerindegerekli olan yerlere köprüler yapmak, bir yerinkazılarak başkalarının hayvan ve davarlarının düşüpölmesine ve sakatlanmasına meydan vermemek.
Âmmenin Emniyeti ve Selameti İşleri: Köyortasında, halkı kalabalık olduğu zamanlarda at
koşturtmamak, hayvanlara taşıyamayacağındanfazla yük yükletmemek vs. Bu amaçlardoğrultusunda gerekli plan ve haritalar dagönderilerek düşünülen işler yapmaya çalışılmıştır.226
1941 yılında Samandıra Kartal kazasına bağlı birbucak merkezidir. Sarıgazi, Paşaköy Samandıra'yatabi köy olarak gözükmektedir. Bu tarihte Kartal'ınbiri merkez olmak üzere iki bucağı vardır. Köylerdendokuzu merkez bucağa tabi iken, yedi köySamandıra'ya bağlıdır. Ballıca, Büyükbakkal, Emirli,Kurna, Kurtdoğmuş, Paşaköy ve SarıgaziSamandıra'ya bağlı olan köylerdir. Bu tarihtePaşaköy'de 102 hane bulunmaktadır ve nüfusu 309olarak gözükmektedir. Sarıgazi'de 44 hane ve 132nüfus bulunmakta iken Samandıra'da bulunan hanesayısı 98 ve nüfusu 351’dir.227 Diğer köylerin haneve nüfus sayıları tabloda gösterilmiştir.
1 Ballıca 35 1352 Büyükbakkal 100 2653 Emirli 40 2184 Kurna 36 1115 Kurtdoğmuş 140 3826 Paşaköy 102 3097 Sarıgazi 44 1328 Samandıra 98 351
Toplam 595 1.903
Tablo 27: 1941 Yılı Kartal Kazası Samandıra Bucağı ve Köylerinin Hane ve Nüfus Sayıları
Köy Adı Hane Sayısı NüfusuNo
140
120
100
80
60
40
20
0
Grafik 4: 1941 Yılı Samandıra Bucağı ve Köylerinin Hane Sayısı
Ballıca
Büyükbakkal
EmirliKurna
Kurtdoğmuş
PaşaköySarıgazi
Samandıra
35
100
4036
140
102
44
98
226 Samandıra, Paşaköy ve Sarıgazi köylerinin kalkınma programları ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz, İstanbul Vilayetine Bağlı Köylerin Kalkınma Programı, BelediyeMatbaası, İstanbul 1930.
227 İstanbul Vilayeti Kaza, Nahiye ve Köyleri, İstanbul Vilayeti Köy Bürosu Neşriyatı, İstanbul 1941, s. 10.
115
1960 yılında iseSamandıra yine
Kartal ilçesine bağlıbir bucak merkeziiken, Paşaköy ve
Sarıgazi deSamandıra
bucağına bağlı köyolarak
görünmektedir. Butarihte,
Samandıra'ya bağlı9 köy vardır.
Samandıra'ya bağlıdiğer köyler de,
Ballıca,Büyükbakkal,Emirli, Kurna,
Kurtdoğmuş veSultanbeyli'dir.
1946 yılına gelindiğinde Samandıra İstanbul ili,Kartal ilçesine bağlı bir bucak olarak gözükmektedir.Sarıgazi ise bu tarihte Samandıra bucağına bağlıbir köy durumundadır.228
1950 yılı sayımlarına göre Samandıra Kartal'a bağlıbucak merkezidir. Paşaköy ve Sarıgazi de Samandırabucağına bağlı köylerdir. Bu tarihte Sarıgazi'ninnüfusu 127, Paşaköy'ün nüfusu 431 veSamandıra'nın nüfusu da 386 olarakgözükmektedir.229
1960 yılında ise Samandıra yine Kartal ilçesine bağlıbir bucak merkezi olarak gözükürken, Paşaköy veSarıgazi de Samandıra bucağına bağlı köy olarak
görünmektedir. Bu tarihte Kartal'ın Merkez Bucağıve Samandıra Bucağı olmak üzere iki bucağı vardır.Merkez bucağa bağlı 14 köy, Samandıra'ya bağlı9 köy gözükmektedir. Samandıra'ya bağlı diğerköyler de, Ballıca, Büyükbakkal, Emirli, Kurna,Kurtdoğmuş ve Sultanbeyli'dir.
1960 sayımlarına göre Samandıra bucak merkezininnüfusu 4.715 (Erkek: 2.345, kadın: 2.370) olarakgözükürken, Sarıgazi'nin nüfusu 688 (Erkek:387,kadın: 301), Paşaköy'ün nüfusu 469 (Erkek:241,kadın: 228) olarak belirtilmiştir. Samandıra bucağınındiğer tabi köylerle birlikte toplam nüfusu ise7.732'dir.
1 Samandıra Bucak Merkezi 4.715 2.345 2.3702 Ballıca 122 66 563 Büyükbakkal 298 159 1394 Emirli 230 121 1095 Kurna 315 159 1566 Kurtdoğmuş 462 244 2187 Paşaköy 469 241 2288 Sarıgazi 688 387 301
Toplam 6.759 3.722 3.577G. Toplam Kartal İlçesi (bucak ve köyler dâhil) 68.462 39.847 28.615
Tablo 28: 1960 Yılı Kartal Kazası Samandıra Bucağı ve Köylerinin Hane ve Nüfus SayılarıKöy Adı Toplam Nüfus KadınNo Erkek
450
400
350
300
250
200
150
100
50
0
Büyükbakkal
Kurtdoğmuş
Ballıca EmirliKurna
PaşaköySarıgazi
Samandıra
Grafik 5: 1941 Yılı Samandıra Bucağı ve Köylerinin Nüfusu
135
265218
111
382
309
132
351
228 Bkz, Türkiye'de Meskûn Yerler Kılavuzu, Ankara 1946, s. 947.229 22 Ekim 1950 Umumi Nüfus Sayımı, Türkiye Cumhuriyeti Başvekâlet İstatistik Umum Müdürlüğü Yayınları, Ankara 1950, s. 208.
116
5.000
4.000
3.000
2.000
1.000
0
Grafik 6: 1960 Yılı Samandıra Bucağı ve köylerinin nüfusu.
Samandıra
Bucak Merke
zi Ballıca
Büyükbakkal
EmirliKurna
Kurtdoğmuş
PaşaköySarıgazi
4.715
122 298 230 315 462 469 688
117
1997’de PaşaköySamandıra’ya bağlı
bir köydurumundadır. Bu
tarihte,Samandıra'nın
nüfusu 46 bin125iken, Paşaköy'ünnüfusu da 4 bin974 olarak tespit
edilmiştir.
Sarıgazi iseÜmraniye ilçesine
bağlı bir beldeolarak görülmekte
olup, nüfusu36.240'tır.
1966 ve 1981 yıllarında Samandıra ve Sarıgaziköylerinin idari yapısında değişiklikler olmuştur.Samandıra yine Kartal ilçesine bağlı bir bucakmerkezi iken, Sarıgazi Üsküdar Merkez bucağınabağlı bir köy olarak görülmektedir.230 Sarıgazi 1966'daÜsküdar ilçesine bağlanmıştır.231
1965 ve 1966 yıllarında Kara Kuvvetleri eskikamutanlarından Org. Refik Yılmaz, 1. OrduKomutanlığı görevi sırasında Samandıra ile özelolarak ilgilenmiştir. 1. Ordu ile Samandıra'yı kardeşköy ilan etmiştir. Refik Yılmaz'ın teşvik ve gayretleriyleSamandıra köylülerinin de katılımıyla önemliçalışmalar yapılmıştır. Bugün meydanda bulunançeşme, Jandarma binası, jandarma karşısındakiAtatürk anıtı ve meydanı hep o zamanki çalışmalarıneseridir. İne bu sırada, Samandıra'nın ilk imar planıyapılmış, Samandıra Bucağı Güzelleştirme Cemiyetikurulmuş, köy yolları stabilize hale getirilmiş,Abdurrahman Gazi türbesine giden yol yapılmış,ağaçlandırma çalışmaları yapılmış, Bizans sarayıkalıntıları temzilenmiş, spor sahaları yapılmış,
tavukçuluk ve arıcılık kursları açılmış, köy evleri tamiredilmiş ve badanaları yapılmıştır.232
1992'ye kadar Kartal ilçesine bağlı bir bucak olanSamandıra, bu tarihten sonra belde yapılarak,belediye statüsüne kavuşmuştur. Aynı şekildeSarıgazi de Ümraniye ilçesine bağlanarak beldehaline getirilmiştir.
1997’de Paşaköy Samandıra’ya bağlı bir köydurumundadır. Bu tarihte, Samandıra'nın nüfusu46 bin125 iken, Paşaköy'ün nüfusu da 4 bin 974olarak tespit edilmiştir.
Sarıgazi ise Ümraniye ilçesine bağlı bir belde olarakgörülmekte olup, nüfusu 36.240'tır.
Nüfus sayıları ile ilgili bilgilere baktığımızda 1960'lıyıllara kadar bölgede sosyokültürel anlamda çokönemli bir değişiklik yoktur. Bu tarihlerden sonrabölgenin yerleşim durumu ve nüfus yapısında önemlideğişikliklerin olduğu gözlenmektedir. 1950'lerdenitibaren Türkiye'de çok önemli toplumsal değişimler
1965 ve 1966 yıllarında KaraKuvvetleri eski kamutanlarındanOrg. Refik Yılmaz, 1. OrduKomutanlığı görevi sırasındaSamandıra ile özel olarakilgilenmiştir. 1. Ordu ileSamandıra'yı kardeş köy ilanetmiştir. Refik Yılmaz'ın teşvik vegayretleriyle Samandıraköylülerinin de katılımıyla önemliçalışmalar yapılmıştır.
Kaynak: R. Uğur Uçar, SamandıraTarihi, İstanbul, 2008.
230 Bkz, Köylerimiz (1 Mart 1968'e Kadar), Ankara 1968, s. 457 ve 463; Köylerimiz 1981, İçişleri Bakanlığı Yayınları, Ankara 1982, s. 465 ve 471.231 BCA, Sayı: 4450, Fon Kodu: 30..11.1.0, Yer No: 319.26.10/ Tarih: 30/6/1966.232 R. Uğur Uçar, age, s. 38; Bu dönem yapılan çalışmalarla ilgili ayrıntılı bilgi için ayrıca bkz., Şefik Denizalp, Samandıra 1nci Ordu Kardeş Köyü,
K.K.K. Askeri Basımevi, Ankara 1966.
118
BugünküSancaktepe
ilçesininbulunduğu saha
en çok göç alan ikişehrin (İstanbul-
Kocaeli) ortasındabulunmaktadır.Dolayısıyla göç
hareketlerinden enfazla etkilenen
yerlerden birisi bubölgedir. Sanayifaaliyetlerinin
gelişmesine paralelolarak,
günümüzde bubölgeye göç halahızlı şekilde devam
etmektedir
meydana gelmiştir. Siyasi açıdan tek parti dönemisona ererek çok partili döneme geçilmiştir.Ekonomide tarımsal üretimden sanayi üretiminedoğru yöneliş hızlanmıştır. Buna paralel olarak kırsalkesimden kentlere doğru hızlı bir göç başlamıştır.233
Göç hareketleri incelendiğinde en çok İstanbul baştaolmak üzere büyük şehirlere doğru olmuştur. 1980'liyıllara kadar İstanbul en fazla göç alan il iken, butarihlerden sonra Kocaeli birinci sırayı almayabaşlamıştır. İzmit ve civarındaki sanayileşmeninbunda payı büyüktür.234
Bugünkü Sancaktepe ilçesinin bulunduğu saha daen çok göç alan iki şehrin ortasında bulunmaktadır.Dolayısıyla göç hareketlerinden en fazla etkilenenyerlerden birisi bu bölgedir. Sanayi faaliyetleriningelişmesine paralel olarak, günümüzde bu bölgeyegöç hala hızlı şekilde devam etmektedir.235 Ayrıcabölgeye yapılan askeri tesisler de her türlü medeniihtiyacın bölgeye getirilmesinde lokomotif vazifesigörmüştür.236
Yerleşim birimlerindeki nüfus artışları bunudoğrulamaktadır. Yukarıdaki istatistiki bilgilerdende anlaşıldığı üzere 1960'lı yıllara kadar OsmanlıDevleti dönemi de dahil olmak üzere bölgedekiyerleşim birimlerinde çok fazla bir nüfus artışıolmamıştır. Son birkaç sene içerisinde artan nüfus
sayısı bile birkaç yüzyıl nüfusundan daha fazladır.
Günümüzde sosyal ve iktisadi gelişmeler neticesindeSarıgazi ve Samandıra'da tarım ve hayvancılıkyapılmamaktadır. Ancak Paşaköy henüz bugelişmelerden etkilenmemiştir. Tarım, hayvancılık,bağ ve bahçe işleri yapılmakta olup geleneksel köyhayatının izleri hala devam etmektedir.
Bölgedeki bu sosyal ve iktisadi değişime paralelolarak 2008 yılında idari alanda değişiklik yapılarak,Ümraniye İlçesine bağlı Sarıgazi ve Yenidoğanbeldeleriyle, Kartal ilçesine bağlı Samandıra beldesibirleştirilerek Sancaktepe adı altında yeni bir ilçeoluşturulmuştur. İlçenin yüzölçümü 61.90 km’dirve sınırları dâhilinde toplam 18 mahalle ve 1 köybulunmaktadır.
29 Mart 2009 yerel seçimlerine Sancaktepe ilk defailçe olarak seçimlere katılmıştır. Kayıtlı seçmen sayısı145.363'tür. 473 sandıkta toplam 124.184 oykullanılmış ve 118.303 oy geçerli kabul edilmiştir.Geçerli oyların % 39.981'ini, yani 47.299'unu Adaletve Kalkınma Partisi adayı İsmail Erdem alarakSancaktepe ilçesinin ilk belediye başkanı olmuştur.
Sancaktepe ilçesine bağlı mahalle, köy isimleri vemuhtarlar ile telefon numaraları yandagösterilmiştir.237
233 Sosyal Yapı I, Türkiye'de Nüfus Yapısındaki Gelişmeler ve Uluslararası Karşılaştırmalar, Devlet Planlama Teşkilatı Yayınları, Ankara 1986, s.69.234 Sosyal Yapı I, s. 85.235 Erol Tümertekin, İstanbul İnsan ve Mekân, İstanbul 1997, s. 69.236 Hasırcı, age, s. 9.237 Kaynak: http://www.sancaktepe.gov.tr/icerik.aspx?kategoriID=18&sayfaID=33&sayfa=Muhtarlıklar
119
1 Abdurrahman Gazi Raif Demir (0-216)- 311 20 252 Akpınar Mehmet Diner (0-216)- 311 30 133 Atatürk Cennet Taçyıldız (0-216)- 622 25 304 Emek Ali Erler (0-216)- 620 85 955 Eyüp sultan Reşat Fil (0-216)- 311 22 926 Fatih Sadık Belkıs (0-216)- 311 63 647 Hilal Şaban Özel (0-216)- 430 88 328 İnönü Hasan Nacar (0-216)- 621 34 379 Kemal Türkler Kazım Özmen (0-216)- 621 91 8810 Meclis Hasan Ağtepe (0-216)- 620 84 8211 Merve Haşim Keskin (0-216)- 311 52 5112 Merkez Göker Göktaş (0-216)- 622 43 5613 Mevlana Merdan Karakaya (0-216)- 484 31 6714 Osmangazi İhsan Çolaker (0-216)- 311 91 9615 Safa Mehmet Yıldırım (0-216)- 312 47 1116 Veysel Karani Ali Atlı (0-216)- 419 33 6017 Yenidoğan (O. Gazi) Coşkun Düdükçü (0-216)- 312 15 4518 Yunus emre Rasim Ay (0-216)- 448 44 7819 Paşaköy Hayrettin Usanmaz (0-216)- 304 60 83
Köy-Mahalle Muhtarı TelefonuNo
Tablo 29: Sancaktepe İlçesi’ne bağlı mahalle ve köy isimleri ile muhtarları.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
SANCAKTEPE’DEKİTARİHİ ESERLER
Samandıra Yazlık Sarayı (Damatris Sarayı)Sarıgazi Köyü Mescidi ve CamiiArab Hekim CamiiPaşaköy CamiiPaşaköy Rum KilisesiSpira ManastırıAbdurrahman Gazi TürbesiSarı Kadı (Sarıgazi) Mehmed Efendi TürbesiSarı Kadızâde Şeyh Mustafa Efendi TürbesiSamandıra KervansarayıFirûz-Felek Kadınefendi KuyusuSarıgazi Köyü KuyusuŞevknihal Usta ÇeşmesiNakşidil Valide Sultan Çeşmesi veya Atik Valide Sultan ÇeşmesiÜçüncü Kadın ÇeşmesiYılmaz ÇeşmesiPaşaköy Rum MağarasıKartal Motifli Sütun BaşlığıSarıgazi ve Samandıra Köyleri İbtidâî MektepleriMescit, Cami, Çeşme, Türbe, Mektep Gibi Hizmetlerin Finansmanı Nasıl Sağlanırdı?
122
Damatris Sarayı,Aydos Kalesi'nin
güvencesi altında,İstanbul'unAnadolu
yakasındaki bilinenen büyük yazlık
sarayıdurumundaydı.
Sarayda hamam,kiler, sarnıç,
mutfak ve ahır gibimekânların yanı
sıra dini birimler deyer alıyordu. Ancakbunlar, günümüzeulaşmamış ya datoprak üstüneçıkmamıştır.
Samandıra Yazlık Sarayı(Damatris Sarayı)Bu saray, Üsküdar'ın 25 kilometre doğusundakiSamandıra'da bulunmaktadır.238 Samandıra merkezmahallesinde, belediye binasının karşısındaki genişarsada yer almaktadır. Aydos Kalesi'nin güvencesialtında, İstanbul'un Anadolu yakasındaki bilinen enbüyük yazlık sarayı durumundaydı.
Harabe çok bakımsız bir halde, ağaç ve çalılarınarasında kalmış, yapının bazı üzeri kapalı yerlerikulübe olarak kullanılmakta iken, 1995 yılındaki birinşaat hafriyatında kompleksin doğu yönündedevam eden kalıntılarının ortaya çıkmasından sonraİstanbul Arkeoloji Müzeleri duruma müdahale etmişve bölge 2001 yılında sit alanı olarak ilan edilerekburada geniş çaplı bir temizleme çalışması yapılmıştır.İtalyan arkeolog M. Di Lieto da burada bir yüzey
araştırması yapmıştır.
Saray, I. Tiberius Konstantinos (578-582) ve Mavrikos(582-602) dönemlerinde inşa edilmiş, VI. Konstantindöneminde (780-797) burada bir korulukoluşturularak, imparator ve prenslerin avlanmalarıiçin kuş dolu geniş bir park ile çevrilmiştir.239 Yapının13. yüzyıl sonlarına kadar kullanıldığı tahminedilmektedir.
Geniş bir taht salonu etrafında gruplaşan mekânparçaları, hamam, kiler, sarnıç, mutfak ve ahır gibimekânlardan oluşan yapının, mutlaka dinibirimlerinin de olması gerekirken, bu kısımlargünümüze ulaşmamış ya da toprak üstüneçıkmamıştır. Burada bilimsel bir kazı yapılmadığındanve mevcut kalıntıların da bir rölövesinin çıkartılmamışolmasından dolayı tam bir mimari değerlendirmeyapılamamaktadır.240
Samandıra Yazlık Sarayı’nıgösteren bir harita.
Kaynak: Engin Akyürek vd., age.
238 Haskan, c.III, s. 1343.239 İ. Hakkı Konyalı, Üsküdar Tarihi, c.2, s. 201.240 Engin Akyürek, Ayça Tiryaki, Özgü Çömezoğlu, Melda Ermiş, “Samandıra Yazlık Sarayı”, Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri 8- Bizans/Marmara, Yayına hazırlayan:
Deniz Uygun, Ege Yayınları, İstanbul 2007, (envanter no: 5436).
123
Yerleştiği alan,boyutları ve diğerözellikleri dikkate
alındığında,Bizans'tan
günümüze ulaşanen önemli
yapılardan birisiolarak
değerlendirilebilir.Fakat gerek çarpıkyapılaşma gerekseilgisizlik yüzündenyapının bir bölümü
ya etraftakibinaların altında
kalmış ya dayıkılarak yokedilmiştir.
Saray, kesme taşla inşa edilmiş, tonoz ve kemerlerdesadece tuğla ve tuğla aralarında kalın Horasan harcıkullanılmıştır. Saraydaki sarnıca ise dışarıdaki suyuiçeri alan fakat dışarıya su geçirmeyen özel bir sıvauygulanmıştır.
Saraya ait, köşelerinde kartal rölyefleri bulunanmermer bir sütun başlığı bulunarak, İstanbulArkeoloji Müzeleri'ne kaldırılmıştır.241
Yerleştiği alan, boyutları ve diğer özellikleri dikkatealındığında, Bizans'tan günümüze ulaşan en önemliyapılardan birisi olarak değerlendirilebilir. Fakat gerekçarpık yapılaşma gerekse ilgisizlik yüzünden yapınınbir bölümü ya etraftaki binaların altında kalmış yada yıkılarak yok edilmiştir. Bütün bu olumsuzdurumlara rağmen hala geç kalınmış değildir. Saraykalıntılarının etrafı çevrilerek içerisi temizlenmeli vekorumaya alınmalıdır. Bu hem tarihi yapıların
korunması hem de turizm açısından gereklidir. Eğersarayın restorasyonu ve geri kalan kısmlarınınçıkarılması ile ilgili daha detaylı bir çalışma yapılabilirsebölgeye önemli bir turistik eser kazandırılacaktır.
Kompleks, doğu batı yönünde üç birim olarakgelişmektedir; doğu, kuzey ve batı birimleri tümüylefarklı plan şemaları göstermektedir.
Doğu yönündeki birim: merkez de T plan veçevresinde küçük kare plan birimlerden oluşmaktadır.Ayakta kalmayı başarmış güney batı mekanınınverdiği bilgiye göre bu küçük birimler kubbe örtülüolmalıdırlar. Enis Karakaya Krokisinden anlaşıldığıüzere yapı açıklıkları merkezdeki T plan ana birimdenziyade dışarıya da açılmaktadır.
Kuzey yönünde haç planlı sarnıç ana iskeletini korurbiçimde günümüze ulaşmıştır. Haç planın doğu-batı yönünde ilerleyen kolları kuzey-güney koluna
Samandıra Yazlık Sarayı’nıngünümüzdeki kalıntıları.
241 R. Uğur Uçar, age, s. 17.
124
Yapı malzemesi taşve tuğla olan
komplekskalıntısında örtüde
özellikle tuğlakullanımı
görülmektedir.Taşıyıcı birimler,kemerler, masifduvarlar; kesmetaş, kesme taş ve
tuğlanın sıralıkullanıldığı almaşıkteknik uygulaması
gözlenmiştir.
nazaran daha dar bir plana sahiptir. Kuzey-güneykolu köşeli dikdörtgen plan gösterirken doğu-batıkolu birer apsisle muhtemel yarım kubbe-tonoz ilesonlanmaktadır.
Batı yönünde yer alan birim tümüyle farklı bir plangöstermektedir. Kuzey güney yönünde gelişenbirim; bir birine paralel dar iki bloktan oluşmaktadır.Kendi içinde kemerler ve dar geçişlerlebağlanmaktadır. Tonoz ve küçük kubbe örtü elemanıolarak kullanılması muhtemel unsurlardır.
Yapı malzemesi taş ve tuğla olan komplekskalıntısında örtüde özellikle tuğla kullanımıgörülmektedir. Taşıyıcı birimler, kemerler, masifduvarlar; kesme taş, kesme taş ve tuğlanın sıralıkullanıldığı almaşık teknik uygulaması gözlenmiştir.Beyaz horasan harcı ana inşa malzemesi olarakkendini göstermiştir.
Sarıgazi Köyü Mescidi ve Camii
Mescidin hangi tarihte yapıldığı tam olarakbilinmemektedir. Ancak, bazı kaynaklardaİstanbul'un fethinde de bulunmuş ve köye adınıveren Sarı Kadı'nın takriben 1554 yıllarında buradabir tekke yaptırdığı rivayet edilmektedir. Sarı Kadı“mutlu asker” diye tabir edilenlerden olup,İstanbul'un fethinde bulunmuştur.242 Bu tekkezamanla harap olmuş ve Sultan III. Murad'ın annesi,Sultan II. Selim'in hanımı Nurbanu Valide Sultantarafından 1580'li yıllarda mescit olarak yenideninşa edilmiştir.243 İ. Hakkı Konyalı eserinde, mescidinMimar Sinan'ın Hassa mimarbaşılığı zamanındayapılmış olduğunu belirtiyor.244
Daha sonra Sultan III. Mustafa'nın hocası BosnavîOsman Efendi'nin minber koyması ile mescit camiyedönüştürülmüştür.245 Osman Efendi müderris iken
242 Ayhan Yalçın, İstanbul Evliyaları ve Ziyaret Yerleri, İstanbul 1996, s. 321-322.243 Haskan, c. I, s. 308.244 Konyalı, age, s. 256.245 Ayvansarâyi, age, s. 667.
125
Sarıgazi Cami beratı.
126
Sarıgazi Cami içi.
Bu kitabe daha önce Hafız İsmailHakkı Paşa adına yaptırılan
mescidin kitabesidir. Mescityıkıldıktan sonra Sarıgazi Camii
duvarına eklenmiştir.
Kitabenin Çevirisi:
Kafkasya’da şehit Hafız İsmailHakkı Paşa Camii, 1331.
127
Üsküdar'daki Atik ValideSultan Vakfı’na bağlı
Sarıgazi Köyümescidinin minberkonularak camiye
çevrilmesi ve hitabetininHüseyin Halifeye tevcihi
hakkında belge.
Kaynak:BOA, HAT 1449/64.
128
Sarıgazi türbedarıHüseyin halifenin
çocuksuz olarak vefatetmesi nedeniyle
türbedarlığın derviş HacıAbdullah Efendi’yeverilmesi hakkında
belge.
Kaynak:BOA, A.MKT.NZD 47/1.
1768 yılında vefat etmiş ve Ayazma Camii mihrabıönüne defnedilmiştir.246 Bu bilginin doğruluğuarşivden çıkan bir belge ile de teyit edilmiştir.Belgede kesin tarih olmamakla birlikte, Sultan III.Mustafa dönemine (1757-1774) aittir. Belgenintranskribi şöyledir:247
İzn-i hümâyûnum olmuşdur
Arz-ı bende-i mikdâr oldurki şevketlü, kerâmetlü,inâyetlü, mehâbetlü, kudretlü Padişahım.
Üsküdar'da vâki' merhûme ve mağfur-lehâ AtikValide Sultan Evkâfı mülhakâtından Medine-imezbure kazasına tâbi' Sarı Gâzi karyesi mescidinin
cami olmağa salahiyeti olduğundan vaz-ı minberve ikamet-i salavat Cuma ve îdîne (idiye?) ezan-ıhümayunları arzusu buyrulup hitabeti dahi erbab-ı istihkaktan mescid-i mezbur imamı Hüseyin Halife'yesadaka buyrulmak ricasına mütevelliyesi inhasıylavaki hâlî nazar-ı vakf darüssaade't-üş,şerife ağasıkulları arz etmeğle bâlâsı izn-i hümayunum olmuşdurdeyü hatt-ı hümayun inayet-makrunlarıyla tezyînbuyrulmak babında emr ü ferman şevketlü,kerametlü, inâyetlü, mehâbetlü, kudretlüpadişahımındır.
Yine Sarıgazi köyü camii ile ilgili çeşitli konulardabilgilere arşiv belgelerinde ulaşmak mümkündür.Örneğin, 29 Cemaziyelahir 1215 tarihli belge SarıKadı köyü camii hatipliğinin tevcihi ile ilgilidir.Caminin hatibi olan el-hâcc Ahmed isimli kimseninkendi rızasıyla görevini Hafız İsmail halifeye bıraktığınıbelirtmektedir.248
1847 tarihli başka bir belgede Sarıgazi Camii imamlığıile mektebi hocalığına ve türbedarına vazife zammıve taâmiye tahsisi talep edilmiştir.249 1851'de ise,Sarıgazi türbedarı Hüseyin halifenin çocuksuz olarakvefat etmesi nedeniyle türbedarlık görevi DervişHacı Abdullah Efendi isimli bir zata verilmiştir.250
Cami, 1970'li yıllara kadar kullanılmıştır.251 Bu bilgi,Metin Hasırcı tarafından, 1933'te Sarıgazi'de doğanve zorunlu sebepler haricinde köyden ayrılmayanİbrahim Yılmaz ile yapılan mülakat ile de teyitedilmiştir. İbrahim Yılmaz, burada çok namaz kıldığınıbelirtmiştir.252 Bahsedildiği gibi cami, 1972 senesinekadar, Sarı Kadızade Şeyh Mustafa Efendi türbesiningüney tarafında ve yol aşırı yerde iken, çok harapolduğu için yıkılmıştır. Şeyh Mustafa Efendi türbesiyanına yeni bir cami inşa edilmiştir.253
Cami kare planlı olup tek kubbelidir. Eski caminintamir kitabesi Sarı Kadızade Mustafa türbesinin dışdıvarına dayalı olarak bulunmaktadır. Beş satırhalinde, on mısralı olarak yazılmış olan kitabeşöyledir:254
246 Tahsin Öz, İstanbul Camileri II, Ankara 1987, s. 57; Haskan, c. I, s. 308247 BOA, HAT, 1449/64.248 BOA, C.EV, 371/18809.249 BOA, İ.DH, 140/7184.250 BOA, A.MKT.NZD, 47/1.251 Haskan, c.I, s. 307.252 Hasırcı, age, s. 28.253 Haskan, c.I, s. 307.254 Bkz, Konyalı, age, s. 255-256; Haskan, c.I, s.307; Hasırcı, age, s. 23.
129
Hazreti Sultan Selim-i Sâlis Han'ın
Perde-pûş ismet leff-dâr Baş Kadın'ın
Bina kılmış mücerred Sarı Gazi mahallinde
Mescid-i şerif minber ile mihrâbın
Tamire muhtâc olmuş idi bu eser
Eyledi tamir sarf eyleyüb emvâlim
Dolub Kur'an-ı salât ile derûnu
Edâ oldukça ola kabûl duası cümlenin
Cümlenin murâd-ı maksûdun vire Hakk
Tecellîsi âşikâr oldu Hüseyn'in/ sene 1275/1858.
Kitabede özetle, “İbadet edildiği, Kur'an okunduğumüddetçe burada herkesin duası kabul olsun. Allahherkesin dileğini yerine getirsin” diye duaedilmektedir.
Kitabeden anlaşıldığına göre cami, Sultan III. Selim'inkadınlarından Re'fet255 Kadınefendi tarafından 1858
yılında mihrabıyla birlikte tamir edilmiştir. Ayrıcacami avlusunda bulunan bir şadırvan ve çeşmeköylüler tarafından yıkılmıştır. Eski caminin yerinebelediye tarafından “bilgi evi” olarak kullanılmaküzere bir bina yapılmıştır.
Sarıgazi'nin Sancaktepe ilçesine bağlanmasıyla 1972yılında yapılan caminin adı Sarıgazi Merkez Camiiolarak değiştirilmiştir.
Arap Hekim Camii
Kartal kazasına bağlı Samandıra köyündedir. Camininne zaman yapıldığına dair kesin bir bilgi yoktur.Ancak Tahsin Özcan tarafından yapılan OsmanlıPara Vakıfları isimli çalışmada Kanuni SultanSüleyman dönemine ait Üsküdar şeriye sicillerindeArap Hekim Camii ve vakfı ile ilgili hüccet kayıtlarıolduğu belirtilmiştir. 1520-1567 tarihleri arasındaArap Hekim Camii ve vakfı ile ilgili 48 belge tespitedilmiştir.256
Samandıra Merkez Camii içi.
255 Re'fet kadınefendi III. Selim şehit edildiği sırada yanında idi. İki cariye ile beraber katillere engel olmaya çalıştıysa da mani olamadı ve şehadete şahit olmakzorunda kaldı. Sultanın ölümünden sonra bir yalı alarak Beşiktaş'a yerleşmiş ve 22 Ekim 1867'de vefat etmiştir. Kabri Eyüp'teki Mihrişah Valide Sultan Türbesindedir.Bkz, Uluçay, age, s. 118. Ayrıca, Sarıgazi ve Samandıra civarında çiftlikleri de bulunmaktaydı. Bkz, Haskan, c.I, s. 307.
256 Tahsin Özcan, age, s. 198-200.
130
Samandıra Köyü’ndebulunan Arap HekimCamii’ne imam tayini
hakkında belge.
Kaynak:BOA, C.EV. 456/23094.
131
Arşiv belgelerinde Samandıra Köyü Camii olarakgeçen bir camii daha görülmektedir. Ancak, TahsinÖzcan, bu caminin de Arap Hekim Camii olduğunubelirtmektedir.
1855 tarihli bir arşiv belgesinde köy ahalisi, harapolması sebebiyle caminin tamirinin yapılmasını talepetmektedir.257 Yine başka bir arşiv belgesinde Kartalkazasına tabi Samandıra Köyü Câmii imametine,hazine-i evkâfdan 300, müezzinliğine 120, yağ,mum vesaire masrafı olarak 410 ve mektepmuallimliğine ise ayrıca 120 kuruş tahsis edildiğibelirtilmektedir. Yine, burasının Fatih dersiamlarındanDavud Paşa Mahkemesi naipliği görevinde olanOsman Efendi uhdesinde bulunduğu vemütevellisinin de gümrük memurlarından MehmedEfendi isimli birisinin olduğu belgedebelirtilmektedir.258
1865 tarihli bir arşiv belgesinde de bu camiye imamtayini ile ilgili bilgi vardır. Şöyle ki, Caminin mevcutimamı İbrahim Halife oğlu Ahmed Efendi'nin vefatetmesinden dolayı imamlık ve hitabet görevi boşkalmıştır. Yerine, vefat eden imamın oğlu 24yaşındaki Hafız Mehmed Efendi önerilmiştir. Kartalkazası meclisinde Evkaf Müdürü Mehmed CavidEfendi ve diğer yetkililerce imtihana tabi tutulanHafız Mehmed Efendi başarılı bulunmuş ve kendisineberat verilmiştir. Ayrıca köyde bu işe ehil başkakimsensin olmadığı da belirtilmiştir.259 Bu konu ileilgili belgenin transkribi şöyledir:
“Nezâret-i evkâf-ı hümâyûn-ı mülükâneye mülhakKartal kazasına tâbi Samandıra karyesinde vakiArab Hekim Camii şerifi vakfından olmak üzereyevmî 4 akçe vazife ile imâmet ve hitâbet cihetlerinebâ-berât-ı şerif-i âli-şan mutasarrıf olan Ahmed Efendiibn-i İbrahim Halife ancak sulb-i sahih oğlu HafızMehmed Efendiyi terk ederek bundan akdem fevtolup yeri hâl ve hidemât-ı lâzımesi mahlül kalmağlamüteveffâ-yı merkumun oğlu merkum HafızMehmed Efendi erbâb-ı istihkaktan ve müteveffa-yı merkumun sulb-i sahih oğlu olup kazâ-i mezburnüfusu mukayyidi Halil Efendi tarafından verilen birkıta pusuladan müstebân olduğu üzere karye-i
Samandıra Merkez Camiiminaresinin içten ve dıştangörünüşü.Minarenin iç kısmı orijinal haliylegünümüze ulaşmıştır.
257 BOA, A.MKT.NZD 129/19.258 BOA, MF.MKT, 888/62.259 BOA, C.EV, 456/23094.
132
Samandıra Köyü’ndekicaminin tamiri hakkında
belgeler.
Kaynak :BOA, A.MKT.NZD 129/19
mezburenin birinci hanede yirmi dört yaşındamukayyid işbu bâis-i arz-ı ubudiyyet Hafız MehmedEfendi dâileri kaza-i mezkûr meclisinde Evkaf müdürüMehmed Cavid efendinin vekili mumâileyh HalilEfendi hazır olduğu halde lede'l-imtihan ehl-i kur'anve mücevvideye aşina ve her vechile istihkakınümâyân260 olduğundan başka karye-i mezkûrdamerkum Hafız Mehmed Efendiden diğer ehl veerbab dahi olmamağla ciheteyn-i mezkureteynibabası müteveffa-yı merkumun mahlûlünden oğlumerkum Hafız Mehmed Efendi dâileri üzerine vazife-i mersûmesiyle tevcih ve yedine bir kıta berât-ı şerif-i âlişân sadaka ve ihsan buyrulmak bâbında işbubir kıta mazbatamız tanzim ve takdim hak-pâ-yıâlileri kılınmış olmağla ol babda ve her halde emrü ferman hazreti men lehül emrindir. Selh Muharrem1282/10 Haziran 1281(8 adet mühür)”
Paşaköy CamiiKöyün merkezindedir. 1954 yılında köylülertarafından yapılmıştır. Paşaköy'de yapılan ilk ve tekcamidir.
Paşaköy Rum KilisesiPaşaköy lköğretim okulu ile cami arasındadır.Kilisenin ne zaman yapıldığına dair kesin bir bilgibulunmamaktadır. Ahşap olarak yapılan kilisemübadeleden sonra bir müddet spor kulübü olarakkullanılmıştır. Yapının iyice metruk olmasıyla, 1994yılında köylülerce yıkılarak yerine park yapılmıştır.261
Spira ManastırıÇeşitli kaynaklarda, eskiden Samandıra'daki yazlıksarayın (Damatris Sarayı) yakınlarında Spira ya daStina adını taşıyan bir manastır olduğubelirtilmektedir. Manastır VI. Leon zamanında,onun başmabeyncisi tarafından inşa ettirilmiştir.262
260 Nümâyân: görünücü, görünen; meydanda, (bkz: âşikâr, peyda, zahir).261 Bilgiler köy muhtarı Hayrettin Usanmaz'dan alınmıştır.262 R. Uğur Uçar, age, s. 20; Gülgün Köroğlu, agm, s. 264.
133
Paşaköy Camii
Fotoğrafta görülen okulbahçesinin yerinde bir kaç yılöncesine kadar Paşaköy RumKilisesi bulunuyordu.
134
Abdurrahman Gazi’nin temsilitürbesi Dede Bayırı isimli tepenin
üzerindedir.
135
Abdurrahman Gazi Türbesi:Türbe Samandıra'da “Dede Bayırı” diye anılantepenin üzerindedir. Türbe yüksek bir yerdebulunduğundan Aydos ve Alemdağı taraflarını görengeniş ve güzel bir manzarası vardır. Açıkta olantürbenin etrafı alçak bir duvar ve demir parmaklıklaçevrilmiştir. Üç taş basamakla türbeye girilir.
Burada ağaçların altında başka kabirler de vardır.Abdurrahman Gazi kabrinin baş tarafında zeminitaş döşeli bir namazgâh mahalli vardır.263
Abdurrahman Gazi Kimdir?Osmanlı Devleti'nin kuruluşu ve gelişmesinde KonurAlp, Akça Koca, Hasan Alp, Samsa Çavuş, KaraMürsel, Ak Timur, Saltuk Alp, Kara Ali ve KöseMihal (Mihal Gazi) gibi önemli kumandanların etkisiolmuştur. Osmanlı Devleti bir vücut olarakdeğerlendirildiğinde bu komutanlar en önemliorganları teşkil etmektedirler. Ertuğrul Gazi kök,Osman Gazi baş, bu baştaki şuur Edebali, dışabakan göz Köse Mihal ve Konur Alp, Akça Koca,Hasan Alp, Samsa Çavuş, Kara Mürsel, Ak Timur,Saltuk Alp, Kara Ali ve Abdurrahman Gaziler degövdenin elleri, ayakları, kulakları ve diğer organlarıolarak değerlendirilmişlerdir.264
Abdurrahman Gazi’nin gerçekmezarı Söğüt’te bulunmaktadır.
263 Haskan, a.g.e., c.II, s.524.264 Tahsin Yaprak, “Türk İslam Tarihinde ve Osmanlı Devleti'nin Kuruluşunda Mihal Gazi Gerçeği”, I. Milletlerarası Osmanlı Sempozyumu (Söğüt 1986), İstanbul
1988, s. 91-98.
136
Abdurrahman Gazi de Osmanlı'nın kuruluş vegelişmesine en fazla katkısı olan komutanlardanbiridir. Hem Ertuğrul Gazi ve Osman Gazidönemlerinde hem de Orhan Gazi dönemlerindepek çok fetih hareketlerine katılmıştır. Osman Gazi,oğlu Orhan'ın kendi kumandasında yaptığı ilk seferde(Karacahisar'a yapılan sefer) maiyetine bazıkomutanlar tayin etmiştir. Bunlardan birisi deAbdurrahman Gazi'dir.265 Bu sefer esnasında alınanKara Çepiş Hisarı'na Konur Alp, anlaşma ile alınanAb Suyu Hisarı'na Akça Koca, Kara Tegin Hisarı'nada Samsa Çavuş kumandan olarak bırakılmışlardır.Diğer taraftan Konur Alp, Akyazı ile meşgul oluyorve buraları ele geçirmek için çalışıyordu.Abdurrahman Gazi de İstanbul tarafındaki hisarlaraakınlar yapıyor ve İstanbul tarafından kendilerinegelecek saldırıları engelliyordu.
İznik'e yakın bir yerde olan Kara Tegin'e yerleşenSamsa Çavuş, zaman zaman İznik'e akın ve baskınlaryapıyordu. İznik tekfuru bu baskınlardan yakınarak,İstanbul tekfurundan yardım istemişti. İstanbul'dantoplanan askerlerin gemilerle Yalova'ya çıkarıldığınıhaber alan Abdurrahman Gazi, bunlara bir baskınyaparak çoğunu yok etmiş ve etkisiz hale getirmiştir.
Akça Koca ve Konur Alp'le birlikte Samandıra veAydos kalesinin fetihlerinde de bulunmuştur.266
Abdurrahman Gazi’nin bu fetihte kale kumandanınınkızının kendisine aşkı ile dillere destan olmuştur.Samandıra ve Aydos kalelerinin fethinden sonraOrhan Gazi bu kız ile Abdurrahman Gazi'yievlendirmiş ve onlara hediyeler vermiştir. Kaynaklaronun iyi bir siyasetçi ve komutan olduğunu ayrıcaRumca bildiğini belirtmektedirler.267
Sarı Kadı (Sarıgazi) MehmedEfendi Türbesi
Sarıgazi Köyüne ismi verilen zatın türbesidir.Gebze'den geldiği rivayet olunmaktadır. İstanbul'unfethinde bulunmuştur. Kaynaklarda köyün kendisinemülk olarak verildiği belirtilmektedir. Kadılardan olup
1469'da vefat etmiştir.268 Kabri, yeni Sarıgazi köyücamisinin kıblesi yönünde, Çayırönü denilen yerdedir.Halk tarafından buraya “ziyaret mevkii”denilmektedir.269 Osmanlı döneminde bu türbe içinher zaman bir türbedar görevlendirilmiştir. Mevcuttürbedar vefat edince yerine çocuklarından birigeçiyordu. Eğer çocuğu yoksa başka birisigörevlendiriliyordu. Mesela, 1851 tarihinde türbedarHüseyin halife çocuksuz olarak vefat edince yerineDerviş Hacı Abdullah Efendi isimli şahısgörevlendirilmiştir.270
Türbedar, türbeye vakfedilmiş arazinin aşarını alarakgeçiniyorlardı. Vakfedilen arazinin gelirinin 1/10'utürbedara kalıyor, diğer kısımlar ise türbenin tamirvesair ihtiyaçları için harcanıyordu.271
Sarıgazi Hazretlerinintürbe-i şerifine
vakfedilmiş olan araziaşarı.
Kaynak :BOA, İ.DH. 1194/93460
265 DİA, Cilt 33, “Orhan” maddesi, s. 376.266 İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi I, Ankara 1982, s. 119; Yaşar Yücel-Ali Sevim, Türkiye Tarihi II, Ankara 1990, s. 7.267 Safa Öcal, “Ertuğrul Gazi Haziresinde Yatanlar”, I. Milletlerarası Osmanlı Sempozyumu (Söğüt 1986), İstanbul 1988, s. 135.268 Konyalı, age, s. 382; Haskan, c.I, s. 307-308.269 Haskan, c.I, s. 308; Hasan Yüksel, Osmanlı Sosyal ve Ekonomik Hayatında Vakıfların Rolü (1585-1683), Sivas 1998, s. 144.270 BOA, A.MKT.NZD, 47/1.271 BOA, İ.DH. 1194/93460.
137
Sarı Kadı Mehmed Efendi'nin türbe yerinin neredeolduğu belli değildir. Ancak halk arasında dolaşanrivayetlere göre türbenin bugünkü Sarıgazi TicaretLisesi'nin bahçesinde bulunan üç eski ağacınortasında olduğu düşünülmektedir. Lise bahçesindetürbenin olduğu varsayılan yer belirgin bir şekildedikkat çekmektedir.
Sarı Kadızâde Şeyh MustafaEfendi Türbesi
Türbe Sarıgazi'de, Sarıgazi Köyü Camii diye bilinencaminin sağ tarafındadır. Mustafa Dede, Sarı KadıMehmed Efendi'nin oğludur ve babası ile birlikteİstanbul'un fethinde bulunduğu rivayet edilmektedir.Fetih yıllarında Sarıgazi'ye yerleşen Mustafa Dede1482 yılında vefat ederek buradaki türbeninbulunduğu yere defnedilmiştir. Sandukasındadestarlı külah vardır ve türbenin dışında eşi veçocukları medfundur.272 Türbe, yığma taştanyapılmıştır ve ahşap çatısı vardır. Kuzeye açılankapısı önünde bir revak, kapısı üzerinde de birkitabe vardır.
Sarı Kadı Mehmet Efendi’nintürbe yeri olduğu tahmin edilenyer.
Sarıgazi Camii avlusunda bulunanmezar taşlarından biri.
272 Ayvansarayî Hüseyin Efendi vd., Hadikatü'l-Cevâmi', Haz., A. Nezih Galitekin, İstanbul 2001, s. 667.
138
Sarı Kadızade Şeyh MustafaEfendi Türbesi.
Sarı Kadızade Şeyh MustafaEfendi Türbesi’nin içi.
139
Mâder-i Sultan Selim Han ibn-i Sultan Mustafa
Mihrişah Sultan vâlâ himmet-i ref'et-meâb
Kesb-i ruhâniyyet-i ervâh-ı ehlullah içün
Eyledi türbe-i ra'nâyı tamire şitâb. 1208.273
Kitabede günümüz Türkçesiyle şöyle denilmektedir:
Sultan Mustafa'nın oğlu III. Selim'in annesi yücehimmetli Mihrişah Sultan, gönül ehli kimselerinruhlarının ve ruhaniyetlerinin rızasını kazanmak içinbu güzel türbeyi tamir etti.
Kitabeden anlaşıldığına göre türbe 1793 yılındatamir edilmiştir. Sandukasının önüne dokuz satırhalinde hazırlanmış bir levha vardır. 18 mısralı olanbu levhada Şeyh Mustafa Dede Efendi'nin şeceresianlatılmaktadır. Yine burada Hicri 887 tarihindevefat ettiği de belirtilmiştir.274 Kitabeye göre türbeyiSultan III. Mustafa'nın kadını, Sultan III. Selim'inannesi Mihrişah Sultan tamir ettirmiştir.275
Türbeye yakın yerlerde Şeyh Mustafa Efendininkardeşi İsa Dede Efendi ve diğer aile fertlerininkabirleri de bulunmaktadır.276
Hattatların şeyhi Amasyalı Hamdullah Efendi, SarıKadızade Şeyh Mustafa Efendiden ders görerekdiploma (icazet) almıştır. Hamdullah Efendi Sultan II.Bayezid'e Amasya valiliği sırasında yazı dersleri vermiştir.II. Bayezid padişah olunca onu İstanbul'a getirterekOkmeydanı'ndaki Okçular Tekkesi'nde şeyhlik görevinegetirmiştir. Sultan Bayezid'in ölümüne çok üzülmüşve etkilenmiştir. Bundan dolayı Sarıgazi Tekkesinegelerek burada inzivaya çekilmiştir. Bir müddet buradakaldıktan sonra Üsküdar'a yerleşmiş ve burada vefatederek Karacaahmet Mezarlığına defnedilmiştir.277
Kadızade Şeyh Mustafa Efendi türbesinin bakımonarım işlerini, uzun yıllardan beri türbedarlıkgörevini yürüten Sebahat Demir ve ailesiyapmaktadır.
Samandıra Kervansarayı:Ne zaman inşa edildiğine dair bilgi mevcut değildir.Ancak, belgelerden Hacı Muslihiddin isimli bir şahıstarafından yapıldığı anlaşılmaktadır.278
Üsküdar nahiyesine tabi köy ve iskân birimlerindekiticari faaliyetin en önemli göstergesi iskeleler, bazarlarve kervansaraylardır. 1561 yılında vergi gelirininyaklaşık % 8'i iskele, bazar ve kervansaraylardanyapılan ticaretten alınan vergilerden oluşuyordu.İskeleler kıyı yerleşim bölgelerinde olurken bazarlarSamandıra ve Bulgurlu'da kervansaraylar daSamandıra ve Büyükbaşlu köylerinde bulunuyordu.279
Firûz-Felek Kadınefendi Kuyusu:Sarıgazi camii avlusundadır. Kitabesinde şunlaryazılıdır.
Sultan Mahmud Han (okunamadı) devletlü Firûz-Felek Kadınefendimiz hazretlerinin cariyesi GülKalfa'nın ruhuna Fatiha. 1255 (1839).
Kitabeden anlaşıldığı üzere kuyu, Sultan II.Mahmud'un 6. Kadını olan Firuz-Felek280 kadınefenditarafından cariyesi Gül kalfa'nın ruhu içinyaptırılmıştır.281
Sarıgazi Camii avlusunda bulunanörnek bir kuyu ağzı.
273 Haskan, c.II, s.623; İ. Hakkı Konyalı eserinde kitabenin tarihinin olmadığını belirtmektedir. Bkz. İ. Hakkı Konyalı, Üsküdar Tarihi c.I, s.382.274 Haskan, c.II, s.623.275 Mihrişah Sultan III. Mustafa'nın başkadınıdır. 1174'te Şah Sultanı, 1762'de III. Selim'i dünyaya getirdi. 1774 yılımda III. Mustafa'nın vefatı üzerine eski saraya
gönderildi. 1789'da oğlu III. Selim'in padişah olması üzerine Valide Sultan oldu. İyilik ve hayırseverliği ile ün salmıştır. 1793'te Humbaracılar kışlasına mescityaptırmıştır. Kâğıthane'de Silahtar Yusuf Paşa çeşmesini tamir ettirmiştir. 1795'te Eyüp'te Bostan İskelesindeki türbe ile mektep ve sebili, Eminönü ile Balıkpazarıarasındaki Mihrişah Valide Sultan Çeşmesini, Beşiktaş Kılıçali Mahallesindeki Mihrişah Valide Sultan Çeşmesini, 1801'de de Eyüp'teki Mihrişah Sultan Türbesininiki yanına iki çeşme yaptırmıştır. Ayrıca bunlara vakıflar da bırakmıştır. Mihrişah Valide Sultan'ın ömrünün son yılları hastalıkları yüzünden sıkıntılı geçmiştir. 1808yılında vefat etmiş ve Eyüp'teki türbesine defnedilmiştir. Geniş bilgi için bkz, Uluçay, age, s. 99.
276 Metin Hasırcı, Sarıgazi Beldesi ve Camileri, Yunus Emre Camii Yaşatma ve Yaptırma Derneği yayınları, İstanbul 2000, s. 18-19.277 Konyalı, age, s. 386; Haskan, c.II, s. 624.278 Bilgi için bak. İstanbul Ahkâm Defterleri/İstanbul Vakıf Tarihi I, s. 75 vd.279 M.Hanefi Bostan, “XV. XVII. yüzyıllarda Üsküdar Nahiyesi Köylerinde Sosyal ve İktisadi Hayat”, Uluslararası Üsküdar Sempozyumu VI, c. II, 6-9 Kasım 2008,
İstanbul 2009, 396.s.280 Firuz-Felek kadınefendi 7 Rebiyülâhir 1280 (21 Eylül 1863) tarihinde vefat etmiş ve İstanbul Divanyolu'ndaki Sultan Mahmud Türbesi yanındaki odaya defnedilmiştir.
Bkz. M. Çağatay Uluçay, Padişahların Kadınları ve Kızları, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1992.281 Haskan, c.III, s.623 s. 1233; Haldun Hürel, İstanbul'u Geziyorum Gözlerim Açık, İstanbul 2004, s. 536-537.
140
Sarıgazi Camiiavlusunda iki kuyu
ağzı vardır.Muhtemelen
başka yerlerdekikapatılan
kuyuların taşlarıburaya
getirilmiştir. Başkabir kuyu bileziği
ise bugünveterinerlik
binasının arkatarafında, bir
parçası kırılmışolarak bulunarak,
etrafı duvarlaörülüp muhafazaaltına alınmıştır.
Sarıgazi Köyü Kuyusu:
Eskiden buğday tarlası içinde bulunan kuyu SarıgaziLisesi bahçesinde idi. Kitabesinde “Şevketlü SultanAbdülaziz efendimiz hazretlerinin üçüncü hazinedârısaadetlü Ebr-i Keman Kalfa hazretlerinin hayratıdır.Fî sene-i 1289 Safer 27” beyiti yazılı idi .282 Kuyugünümüzde 60. Yıl lköğretim Okulu temeli altındakalmıştır. Hicri 1289 (Miladi 1872-73) tarihi vekitabesi olan, som mermerden yapılmış kuyununbileziği, Sarıgazi Merkez camiine yakın bir yerdeikamet eden Mehmet Güneş tarafından Türk veİslam Eserleri Müzesi Müdürlüğü'ne bağışlanmıştır.283
Gerek belge ve gerek kalıntılardan Sarıgazi'deçok sayıda kuyunun olduğu anlaşılmaktadır.Bunların bir kısmı günümüze kadar hayattakalabilmiş ve kullanılmakta iken bir kısmın dasadece kuyu bileziği veya kuyu ağzı denilenparçaları kalmıştır. Sarıgazi Camii avlusunda ikikuyu ağzı vardır. Muhtemelen başka yerlerdekikapatılan kuyuların taşları buraya getirilmiştir.Başka bir kuyu bileziği ise bugün veterinerlikbinasının arka tarafında, bir parçası kırılmış olarakbulunarak, etrafı duvarla örülüp muhafaza altınaalınmıştır. Bugün Merkez Camisinin su ihtiyacınıkarşılamakta kullanılmaktadır.
Sarıgazi Camii avlusunda bulunanve halen kullanılan kuyu.
282 Miladi olarak 5 Mayıs 1872 tarihine tekabül etmektedir. Bkz. Haskan, c.III, s.1235.283 Bkz, Türk ve İslam Eserleri Müzesi Müdürlüğü'nün 07.01.2009 tarih ve B.16.0.KVM.4.34.47.07-77 sayılı yazısı.
141
Şevknihal Usta Çeşmesi:
Çeşme, Sultan Abdülmecid'in saray ustalarından Şevknihaltarafından yaptırılmıştır.284 Sarıgazi'de ve bugün mevcutolmayan eski caminin karşısındaki meydanda idi. 1950'liyıllarda yıkılan çeşmenin kitabesi ve mermer taşları SarıKadızâde Şeyh Mustafa Dede türbesinin yanınanakledilmiştir. Kitabesinde şunlar yazılıdır:285
Çeşme-i pâk-i hazinedâr usta kim anı
Böyle hayrata muvaffak kıldı Rabb-i zü'l-Celâl
Ol rıza-i hakk içün rûh-ı imameyn aşkına
Sâye-i şahânede itdi bu yolda sarf-ı mal
Sarıgâzi karyesi'n ihyâ vü hoşnud eyledi
Kıldı icra böyle bir âb-ı hayât-ı bî-misal
Âlemin dilteşnisin bi'l-cümle sirab itdi kim
Tâ be-mahşer hayrile yâd eylemekde ehl-i hâl
Şehr-i yâr-ı âlemin Hakk eyliye ömrün mezîd
Şems-i ikbâline hiç göstermiye rûy-ı zevâl
Teşnegâne Fevziya tarih-i cevher söyle kim
Çeşme-i Şevk-i Nihal Usta'dan içsün bir zülâl
1275 (1858). 1858 yılında yazılan kitabede günümüzTürkçesiyle şöyle denilmektedir. Yüce Allah HazinedarUsta'yı böyle güzel bir çeşme yapmaya muvaffak
Sarıgazi’de bulunan ve müzeyebağışlanan bir kuyu bileziği.
Şevk Nihal Usta Çeşmesi’nin tarihdüşme beyiti:
Teflnegâne Fevziya tarih-i cevhersöyle kim
Çeflme-i fievk-i Nihal Usta'daniçsün bir zülâl
1275
284 Şevknihal usta 10 Ekim 1860 tarihinde vefat etmiştir. Kabri Sultan II. Mahmud türbesindedir. Bkz. Bkz. Haskan, a.g.e., c. III, s.1169.285 Haskan, a.g.e., c. III, s.1169.
142
kılarak hayır yapmasına sebep oldu. Allah'ın rızasınıkazanmak için iki imamın (Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin)aşkına padişah sayesinde bu yolda malını sarf etti.Sarıgazi köyünü ihya ve hoşnut eyledi. Böyle benzersizbir âb-ı hayat (ölümsüzlük veren su) akıttı. Âlemdekibütün susamışların susuzluğunu giderdi. Mahşerekadar gönül ehli onu hayır ile yâd eder. Onun ikbalgüneşi hiçbir zaman batmasın. Ey Fevzi susamışlar“tarih-i cevher”le Şevknihal Ustanın çeşmesindeniçimi güzel olan sudan içsin.
Nakşidil Valide Sultan Çeşmesiveya Atik Valide Sultan Çeşmesi:
Çeşme Sarıgazi köyü camiinin kıblesi yönündedir.İlk önce Valide-i Atik Nurbanu Sultan286 tarafındanyaptırılmıştır. 1571-1575 tarihleri arasında yapıldığıtahmin edilmektedir. Zamanla harap olan çeşme,Sultan II. Mahmud'un annesi Nakşidil Valide Sultan287
tarafından 1809 yılında onarılmıştır. Kitabesinde
Şevknihal Usta Çeşmesi kitabesi.Kitabe bugün Sarıgazi Camii
avlusunda bulunmaktadır.
Üçüncü Kadın Çeşmesi
286 Nurbânu Sultan II. Selim'in başkadınıdır. II. Selim'in haremine Manisa'da dâhil olmuştur. III. Murad'ın annesidir. II. Selim ve oğlu III. Murad'ın padişahlığı esnasındaharemde başrolü oynamış ve devlet işlerine karışmıştır. Oğlu III. Murad'ın hükümdarlığı esnasında 1583 yılında ölmüş ve Ayasofya'daki II. Selim türbesinedefnedilmiştir. Cami, medrese, darülhadis, darülkurra, imaret, darüşşifa ve mektep yaptırmıştır. Bkz. Uluçay, a.g.e., s. 40.
287 Nakşidil Sultan I. Abdülhamid'in kadınlarındandır. Oğlu II. Mahmud'ın tahta geçmesi üzerine valide sultan oldu. 1816 yılında hastalandı ve bir yıl sonra çok gençyaşta vefat etti. Geniş bilgi için bkz. Uluçay, a.g.e., s. 107-108.
143
Her ne kadarzamanın geçmesiAtik Valide Sultan
Çeşmesi’ni yoketse de,
yeryüzünün şâhıolan Mahmud
Han'ın aziz annesiyeniden tamir
eyleyerekçeşmenin suyunu
yeniden akıttı.
şunlar yazılıdır:
Atik Valide Sultan çeşmesidir bu
Mürûr-ı ezmine kılmışdı gerçi kim ifnâ
Cenâb-ı valide-i şâh-ı dehr Mahmud Han
Yeniden eyledi tamir ile suyun icrâ
Muvaffak eyledi ihyâsına anı çün-kim
İki cihanda azîz ide Hazreti Mevlâ
Sene 1224288
Kitabede günümüz Türkçesiyle şöyle denilmektedir:
Her ne kadar zamanın geçmesi bu Atik ValideSultan çeşmesini yok etse de, yeryüzünün şâhı olanMahmud Han'ın aziz annesi yeniden tamir eyleyerekçeşmenin suyunu yeniden akıttı. Bu çeşmeninyeniden hayat bulmasına sebep olduğu için Hazreti
Mevlâ iki cihanda onu aziz etsin.
İ.Hakkı Konyalı, çeşmenin yanında Nurbânu Sultantarafından yaptırılan bir şadırvanın olduğundan veköylülerin, enkazından istifade etmek için bu şadırvanve çeşmeyi yıktıklarından bahsetmektedir.289
Üçüncü Kadın ÇeşmesiÇeşme Sarıgazi köyündeki mektebin önündedir.Tekke arkasındaki servi ağaçlarına dayalı kitabesivardır. Üç buçuk kıtadan ibaret bu kitabenin üçüncükıtasının üçüncü mısrasının baş tarafındaki kelimelerokunamaz haldedir. Çeşmenin, buradaki suyollarınıntamiri esnasında Abdülmecid'in üçüncü kadınıtarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır.290
Sarıgazi Köyü’ndeki çeşmeninsuyollarının tamiri hakkındabelge.
Kaynak:BOA, İ.EV. 43/1325.M.15. Lef-1
288 İbrahim Hilmi Tanışık, İstanbul Çeşmeleri I, İstanbul 1943, s. 404-406; Haskan, a.g.e., c. III, s.1129-1130.289 Konyalı, age, s. 256.290 Tanışık, age, s. 480.
Atik Valide Sultan Çeşmesi kitabesi
Sarıgazi Köyü’ndeki çeşmenin suyollarının tamiri hakkında belge.Kaynak: BOA, İ.EV. 43/1325.M.15. Lef-2
145
Yılmaz Çeşmesi
Kara Kuvvetleri eski komutanlarından OrgeneralRefik Yılmaz'ın I. Ordu komutanlığı sırasında 1966yılında yaptırdığı çeşmedir.291 Çeşme daha sonraKemal Kısa ve oğulları tarafından restore edilmiştir.Samandıra meydanında olan çeşme günümüzdehala kullanılmaktadır.
Paşaköy Rum Mağarası
Köy meydanındaki caminin arka tarafındabulunmaktadır. Milli mücadele döneminde faaliyetgösteren özellikle Paşaköy'lü Rum çete ve eşkıyalarınısaklamak amacıyla yapılmıştır. Ünümüzde halamevcuttur.
Sarıgazi ve Samandıra Köyleriİbtidâî MektepleriSultan II. Abdülhamid döneminde de bu eğitimöğretim faaliyetlerine devam edilerek memleketinhemen hemen her yerine ibtidai mektepleri açılmıştır.Hem İstanbul hem de taşradan gönderilen mekâtib-i ibtidâiye müfettişleri vasıtasıyla yapılan icraatlaryakından takip edilmiştir.292
Samandıra ve Sarıgazi köylerinde de bu mektepleraçılarak eğitim öğretime başlanmıştır. Mekteplerintam olarak hangi tarihte açıldığı belli değildir. Ancakarşiv belgelerine göre 1905 tarihinde Samandıra'da,1906 tarihinde de Sarıgazi'de mekteplerin varlığıanlaşılmaktadır. Buna göre Samandıra kötündekimektep muallimliği için 120 kuruş tahsisat ayrıldığıfakat şahsın bu para ile geçimini temin edemediği
Eski Kara KuvvetleriKomutanlarından Refik Yılmaz’ın1966 yılında yaptırdığı çeşme:Yılmaz Çeşme’si. Üsttekifotoğrafta yapıldığı yıllardaki haligörülürken, yanda isegünümüzdeki hali görünüyor.
291 R. Uğur Uçar, age, s. 35-36.292 Kodaman, age, s. 67.
Fotoğrafta çınar ağacını altındabulunan demir kapıdan PaşaköyRum Mağarası’na girilmektedir.
Mağaragiriş
kapısı.
147
belirtilmektedir.293 Yine 8 Eylül 1906 tarihli başkabir belgede buralardaki eğitim faaliyetlerini teftişiçin müfettiş gönderilmiştir. Müfettiş Hakkı Efendininraporuna göre, bölgedeki Sultançiftliği, Dudullu,Sarıgazi, Çekmeköy ve Samandıra köyleri mektepleriteftiş edilmiştir. Bunlardan Sultançiftliği, Dudullu,Çekmeköy ve Sarıgazi köyleri mekteplerinin“mekâtib-i umumi imtihanları” yapılmıştır. AncakSamandıra köyündeki mektebin umumi imtihanlarıyapılamamıştır. Çünkü mektep kapalı olup, muallimde okulu terk etmiş ve çocuklar eğitim-öğretimdenmahrum kalmışlardır. Müfettiş bu konuda gereğininyapılmasını istemektedir.294 Belgeden muallimin
Samandıra ve Sarıgazi’dekiokulların teftişi ile ilgili belgeler.
Kaynak:
BOA. MF. MKT. 952/64. Lef-1.
BOA. MF. MKT. 952/64. Lef-2.
293 BOA, MF.MKT, 888/62.294 BOA, MF.MKT, 952/64, Lef-1.
148
Kartal kazasına bağlı Alemdağı civarındaki bazı köylerdekimekteplerin genel imtihanlarının yapıldığı, yalnız Samandıra Köyü
Mektebi’nin kapalı bulunduğu ile ilgili belge.Kaynak: BOA, MF.MKT. 952/64 Lef-3
149
maaşının az olması sebebiyle mektebi terk ettiğianlaşılmaktadır. Maaşının artırılarak köylüden teminettirilmesi ve daha muktedir birinin tayini hususundaKartal kazası kaymakamlığına bildirilmesiistenmiştir.295
Cumhuriyetin ilanından sonra da eğitim-öğretimfaaliyetleri devam etmiştir. Türkiye'de 1 Kasım 1928tarihinde 1353 sayılı "Yeni Türk harflerinin kabul vetatbiki hakkında Kanun"un kabul edilmesi ve yenialfabenin yerleştirilmesi sürecinde yeni okullaraçılmıştır. Samandıra ilkokulu da bu ilk açılan okullararasındadır. 1930 yılında faaliyete geçmiştir. Okulunilk talebelerinden birisi de bugün hayatta olan veSamandıra'da ikamet eden 1925 doğumlu İsmailÖrs'tir.296
Kartal Motifli Sütun BaşlığıKara Kuvvetleri eski kamutanlarından Org. RefikYılmaz, 1. Ordu Komutanlığı görevi sırasındaSamandıra ile özel olarak ilgilenmiştir. 1. Ordu ileSamandıra'yı kardeş köy ilan etmiştir. 1965 ve 1966yıllarında Refik Yılmaz'ın teşvik ve gayretleriyleSamandıra köylülerinin de katılımıyla önemli
çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar sırasındaimparatorluk simgesi olan kartal motifli sütun başlığıbulunmuştur. Sütun başlığı şimdi İstanbul ArkeolojiMüzesinde sergilenmektedir.297
Samandıra’daki “ilk” okul binası.
Kaynak: R. Uğur Uçar, age. s.36.
İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndesergilenen Kartal motifli sütunbaşlığı.
295 BOA, MF.MKT, 952/64, Lef-2.296 Samandıra ilkokulu ile ilgili bilgiler İsmail Örs'ten alınmıştır.297 R. Uğur Uçar, age, s. 38.
150
Osmanlı döneminde eğitim ve sağlık hizmetleri iledin ve kültürel faaliyetlerin finansmanı için bütçedendoğrudan bir kaynak ayrılmadığı görülmektedir.Osmanlı toplumunda bu gibi hizmetlerin finansmanı,daha çok bağımsız iktisadi birimler şeklindeteşkilatlanmış olan vakıflar aracılığıylagerçekleştirilmiştir.
Çeşitli hizmetlerin yürütülmesinde finansman desteğisağlayan vakıfların kuruluş aşamasında iki anakaynaktan beslendikleri görülmektedir. Bunlardanbirincisi devlet kaynaklarından yapılan tahsislerdirki, bu şekilde kurulan vakıflar daha çok baştapadişahlar hanedan mensupları olmak üzere devletadamları tarafından kurulanlardır. Tahsisat vakıfları
olarak adlandırılan bu nevi vakıfların temel özellikleridevletin birtakım mali imkânlarının kurulan vakfaaktarılması ve elde edilen gelirlerin, vakfiyedebelirtilen faaliyetlerinin finansmanında kullanılmasıdır.
Vakıf sisteminin ikinci kaynağını Osmanlı hanedanıve devlet ricali dışında kalan ahalinin ''sadaka-icariye'' anlayışıyla kurdukları vakıflar oluşturmaktadır.Bu tür vakıflar hacim itibariyle daha mütevazıdır.Bu iki kaynaktan devamlı olarak beslenen ve asırlarboyunca büyüyen vakıf sistemi belirtilen hizmetleriçin önemli bir finansman kaynağı oluşturmuştur.
Bir vakfın kuruluşunda takip edilen yol ana hatlarıylaşöyledir. Vakıf kurucusu (vakıf) finansmanını sağladığı
Sarıgazi’de bulunan çeşmebaşlığı. Başlık halen Sarıgazi Camii
içinde bulunmaktadır.
Mescit, Cami, Çeşme, Türbe, Mektep Gibi Hizmetlerin Finansmanı Nasıl Sağlanırdı?
151
Sûfi Hayreddin Vakfı yöneticileriZeynep Zeliha Hanım ve eşiOsman Ağa ile Sarıgazi Köyüihtiyar heyeti arasında 1921yılında yapılan mukavelemetninin ön kısmı.
Belge halen Sarıgazi Camiiarşivinde bulunmaktadır.
152
Sûfi Hayreddin Vakfı yöneticileriZeynep Zeliha Hanım ve eşi
Osman Ağa ile Sarıgazi Köyüihtiyar heyeti arasında 1921
yılında yapılan mukavelemetninin arka kısmı.
153
Samandıra veSarıgazi'de
bulunan mescit,cami, çeşme, türbe
ve mektep gibihizmetlerin
finansmanı vakıflararacılığı ile
yürütülmüştür.Hâce Abdullah
Bahşî Vakfı, ArapHekim Vakfı, Atik
Valide SultanVakfı, Sûfî
Hayreddin Vakfı veSarı Kadı TekkesiVakıfları bunlardan
bazılarıdır.
herhangi bir hizmet birimini ( cami, mektep,medrese, çeşme vb .) inşa ettirir. Daha sonra bumüessesenin cari giderlerini asgari düzeydekarşılayacak miktarda gelir temin edecek kaynaklartahsis eder. Bu kaynaklar genellikle arazi, ya da ev,dükkân, Çarşı, imalathane, han, hamam gibigayrimenkullerden veya nakit paradan oluşmaktadır.Sözkonusu vakfın idaresi için bir idareci (mütevelli)tayin edilir ve vakfın nizamnamesi (vakfiye)düzenlenir.
Vakfiyede vakfın kuruluş amacı, mal varlığı,gelirlerinin miktarı, kimler tarafından nasıl idareedileceği, istihdam edilecek personelin sayısı, vakıflarıve ücretleri, diğer işletme masrafları gibi konularayrıntılı bir şekilde kaydedilir. Vakfiyenin tescili ilebirlikte hükmi şahsiyet haline gelen vakıf, idari veiktisadi açıdan bağımsız bir kurum olarak kuruluşamacına uygun bir şekilde faaliyetlerini sürdürür.
Vakfiyede belirtilen şartlara uygun bir şekilde idareedildiği sürece vakfın idare ve işleyişine dışarıdanmüdahale edilmesi sözkonusu değildir. Sadecekadıların ya da vakfiyede belirtilmiş olan görevlilerinvakıf üzerinde nezaret yetkisi vardır ki, bu da vakfınkuruluş amacına uygun olarak işletilmesini temineve kaynaklarının istismar edilmeden yerindekullanılmasını sağlamaya yönelik bir yetkidir.
Bu şekilde idari açıdan bağımsız bir yapıya sahipolan vakıflar vakfiyelerinde belirlenmiş olan kuruluşamaçlarına göre kendi bünyelerindeki eğitim, sağlık,kültür ve din faaliyetlerinin icrasına altyapı oluşturanhizmet birimlerinin ihtiyaç duyacağı her türlüfinansman ihtiyacının karşılanmasında en önemlimüracaat merciidir.298
Samandıra ve Sarıgazi'de bulunan mescit, cami,çeşme, türbe ve mektep gibi hizmetlerin finansmanıvakıflar aracılığı ile yürütülmüştür. Hâce AbdullahBahşî Vakfı, Arap Hekim Vakfı, Atik Valide SultanVakfı, Sûfî Hayreddin Vakfı ve Sarı Kadı TekkesiVakıfları bunlardan bazılarıdır. Bunlardan birisininfaaliyetlerine örnek verebiliriz.
1921 tarihli bir belgede, Samandıra civarında
bulunan yöneticiliğini Zeynep Zeliha Hanım ve eşi
Osman Ağa'nın yaptığı Sûfi Hayreddin Vakfı'na ait
bazı otlak ve çayır arazileri, cami, çeşme, tekke ve
türbelerin bakım ve onarımı, diğer giderlerinin
karşılanması ve yeni yerler (imam evi vb) yapılması
için Sarıgazi köyüne bağışlanmıştır.
Belgeden anlaşıldığına göre, Bağışlanan arazinin
tasarrufu ve işletilmesi için üç kişilik bir komisyon
oluşturulmuştur. Komisyonun yaptığı çalışmalar altı
ayda bir köy ihtiyar heyeti tarafından kontrol
edilecektir. Sûfi Hayreddin Vakfı yöneticileri Zeynep
Zeliha Hanım ve eşi Osman Ağa ile Sarıgazi Köyü
ihtiyar heyeti arasında bir mukavele yapılmıştır.
Buna göre;
Seçilen komisyon köye bağışlanan araziyi köy namına
koruyacaktır. Arazi başkalarına kiralanabilecek fakat
bunun için köy ihtiyar heyetinin onayı gerekecektir.
Buradan elde edilen gelir vakfın mütevellisinde veya
kaymakamda tutulacaktır. Harcanması gerektiğinde
makbuz karşılığı köye para verilecektir. Arazinin
vergisi gelirinden temin edilecektir.
Vakıf mütevellisi veya kaymakam arazi gelirlerinin
% 30'unu başka hayır işlerinde kullanabileceklerdir.
Mukavele şartlarının uygulanması ve iptal
edilmesinde kaymakam yetkili olacaktır. Mukavelenin
uygulamaya başlaması 26 Mart 1339 (26 Mart
1923) tarihinden itibaren geçerli olacaktır.299
Bu tür uygulamalar Cumhuriyetin kuruluşundan
sonra da devam etmiştir. Cami, mescit, çeşme,
mektep gibi hizmetlerin finansmanında vakıflardan
istifade edilmiştir. Samandıra'da yaşayan İsmail Örs,
Samandıra camii tamir, bakım ve giderleri için tahsis
edilen büyük arazilerin olduğunu, hatta bu arazileri
zamanında kendilerinin de kira yolu ile ektiklerini
belirtmiştir.
298 Tahsin Özcan, http://www.osmanli.org.tr/osmanlidaegitim-7-201.html299 Hasırcı, age, s. 14-16.
DEĞERLENDİRMEve SONUÇ
154
Coğrafi konumu nedeniyle İstanbul ve civarı herzaman ilgi odağı olmuştur. Doğu ile Batı arasındageçiş noktasında bulunan şehir, ayrıca ticaretyollarının da kesiştiği noktadadır. İstanbul,İpekyolu güzergâhının en önemli limanlarındanbiri olarak Doğu'nun ihtişamını Batı'ya taşımıştır.300
Bunun yanı sıra şehrin sahip olduğu kültürelzenginlik şehre duyulan ilginin başka bir yönünüoluşturmaktadır.
Geçmişte birçok kavim burayı elde edebilmek içinçetin mücadeleler vermişlerdir. BugünküSancaktepe ilçesinin üzerine yerleştiği alanlar dabu mücadelelere sahne olan yerlerden birisiolmuştur.
Bölgeye Türklerin ilk defa gelişi Avar Türkleri’ninİstanbul'u kuşatmasıyla, VII. yüzyıl başlarındaolmuştur. Bu tarihten sonra gerek Türkleringerekse Müslüman toplulukların İstanbul'u almagirişimleri devam etmiştir. Müslümanlar ilk olarak653-654 yılında Hz. Osman döneminde İstanbul'ukuşatmış ve orduya Şam Valisi Muaviye'ningörevlendirdiği Abdullan bin Ebu Serh komutaetmiştir. Araplar tarafından İstanbul'a üçü Emevilerbiri de Abbasiler olmak üzere dört askeri seferdüzenlenmiş ve bunlardan sonuncu seferdeAraplar Üsküdar'a kadar gelmişlerdir.
Türkler IX. yüzyıldan itibaren yoğun olarak Bizanstopraklarında görülmeye başlamış ve Üsküdar'akadar gelmişlerdir. Ancak bölgede kalıcı olmaları
155300 Nejat Diyarbekirli, “İpek Yolu Üzerine”, Dünden Bugüne İpekyolu, Yayına haz. Emel Kefeli vd., İstanbul 2008, s. 11.
156
Osmanlı Beyliğinin ortaya çıkmasından sonraolmuştur.
Osman Gazi liderliğindeki beylik Bizans'a yaptığıgazalarla kısa sürede şöhret buldu. Eskişehir'denBursa ve İznik sınırına kadar uzanan bölgeyehâkim oldu. Osman Gazi'nin vefatından sonraoğlu Orhan Bey gaza faaliyetlerine aynı şekildedevam etti. Bugünkü Sancaktepe bölgesi, OrhanGazi döneminde 1328 yılında fethedilerek Osmanlıtopraklarına katıldı.
Samandıra zaten eski bir yerleşim yeri idi. Sarıgaziköyünün ise İstanbul'un fethinden sonrakurulduğu rivayet olunmaktadır. Fethe katılanSarı Kadı isimli kişiye buranın kendisine mülkolarak verilmesiyle bir yerleşim yeri haline geldi.
Samandıra ve civarı hem Bizans hem de Osmanlıdöneminde sayfiye ve mesire yeri olarak kullanıldı.Bölgenin, başta padişahlar olmak üzere pek çokönemli ziyaretçisi oldu.
Bölge insanının geçim kaynağının temelini tarımve hayvancılık oluşturmaktaydı. Arazi tarım vehayvancılık için elverişli idi. Bölgede tarım vehayvancılık uğraşısı 1970'li yıllara kadar devametti.
1328 yılında fethedilmesinden Osmanlı Devleti'ninson dönemlerine kadar bölgede huzur hâkim idi.Osmanlı Devleti'nin genel siyaseti gereği fetihtensonra burada yerleşik olan gayrimüslim unsurlaradokunulmadı. Asırlar boyunca Müslümanlar ilegayrimüslim ahali barış içinde yaşadı. Osmanlıdevleti diğer bölgelerde olduğu gibi buradakiazınlıkları asimile etmediği gibi, onları olabilecektehlikelerden de korumuş oldu. Bu sistem 19.yüzyıl sonlarına kadar böyle devam etti. Ancakdünyada ortaya çıkan ayrılıkçı fikir hareketleri veOsmanlı Devleti'nin savaşlarda yenilerek, art ardatoprak kaybetmeye başlaması ve gittikçezayıflamasından sonra, dış güçlerin de tahrik vekışkırtmalarıyla bölgede huzursuzluklar artmayabaşladı.
Birinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesi ve OsmanlıDevleti'nin de bu savaştan yenik çıkması nedeniylesıkıntılar iyice gün yüzüne çıktı. İstanbul'un daİtilaf güçleri tarafından işgal edilmesiyle bölgeadeta ateş topuna döndü. Buralarda yaşayanErmeni, Rum ve Yahudi azınlıklar asırlarcakendilerini korumuş olan devlete sırt çevirip,birlikte yaşadıkları insanlara da zarar vermeyebaşladılar. Bölgede çok sayıda azınlıklardan oluşançeteler türedi. Bu eşkıyalık faaliyetleri Türklerinkurmuş olduğu müfrezeler ve Kuvâ-yı Milliyeteşkilatları sayesinde bir bir etkisiz hale getirildi.
Cumhuriyetin kurulmasından sonra ise 1970'lıyıllara kadar sakin bir dönem geçirdi. Sosyokültürelanlamda önemli bir değişiklik olmadı. Butarihlerden sonra ekonomide tarımsal üretimdensanayi üretimine doğru yönelişin hızlanmasıylakırsal kesimden kentlere doğru hızlı bir göçbaşlamıştır. En çok göç İstanbul başta olmaküzere büyük şehirlere doğru olmuştur. 1980'liyıllara kadar İstanbul en fazla göç alan il iken,bu tarihlerden sonra Kocaeli birinci sırayı almayabaşlamıştır. İzmit ve civarındaki sanayileşmeninbunda payı büyüktür. Bugünkü Sancaktepeilçesinin bulunduğu saha da en çok göç alan ikişehrin ortasında bulunmaktadır. Dolayısıyla göçhareketlerinden en fazla etkilenen yerlerden birisibu bölgedir. Sanayi faaliyetlerinin gelişmesineparalel olarak, günümüzde bu bölgeye göç halaartarak devam etmektedir.
Bölgedeki bu sosyal ve iktisadi değişime paralelolarak 2008 yılında idari alanda değişiklikyapılarak, Ümraniye İlçesine bağlı Sarıgazi veYenidoğan beldeleriyle, Kartal ilçesine bağlıSamandıra beldesi birleştirilerek Sancaktepe adıaltında yeni bir ilçe oluşturulmuştur.
Sancaktepe 240 bine yakın nüfusuyla İstanbul'unönemli ilçelerinden biri durumundadır. Şanslıcoğrafyasıyla, doğa güzellikleri ve zengin bir tarihimirasa sahip olmasıyla cazip bir yerleşim birimiolma durumu artarak devam etmektedir.
•BOA, A.MKT.NZD, 129/19.•BOA, A.MKT.NZD, 47/1.• BOA, C.EV, 371/18809.• BOA, C.EV, 456/23094• BOA, DH.İ.UM, 16-5/1-18• BOA, DH.EUM.5.Şb. 50/37.• BOA, DH.EUM.6.Şb. 11/18.• BOA, DH.EUM.AYŞ. 11/35• BOA, DH.EUM.AYŞ. 17/54• BOA, DH.EUM.AYŞ. 18/11• BOA, DH.EUM.AYŞ. 18/67• BOA, DH.EUM.AYŞ. 19/98• BOA, DH.EUM.AYŞ. 20/18• BOA, DH.EUM.AYŞ. 22/85• BOA, DH.EUM.AYŞ. 23/48• BOA, DH.EUM.AYŞ. 23/96• BOA, DH.EUM.AYŞ. 23/99• BOA, DH.EUM.AYŞ. 24/100• BOA, DH.EUM.AYŞ. 24/60• BOA, DH.EUM.AYŞ. 24/72
• BOA, DH.EUM.AYŞ. 27/41• BOA, DH.EUM.AYŞ. 28/67• BOA, DH.EUM.AYŞ. 30/81• BOA, DH.EUM.AYŞ. 30/84• BOA, DH.EUM.AYŞ. 41/15• BOA, DH.EUM.AYŞ. 42/38• BOA, DH.EUM.AYŞ. 42/54• BOA, DH.EUM.AYŞ. 42/56• BOA, DH.EUM.AYŞ. 42/64• BOA, DH.EUM.AYŞ. 43/47• BOA, DH.EUM.AYŞ. 44/35• BOA, DH.EUM.AYŞ. 48/10• BOA, DH.EUM.AYŞ. 48/14• BOA, DH.EUM.AYŞ. 48/58• BOA, DH.EUM.AYŞ. 55/6• BOA, DH.EUM.AYŞ. 59/10• BOA, DH.EUM.AYŞ. 6/18.• BOA, DH.EUM.AYŞ. 62/55• BOA, DH.EUM.AYŞ. 65/57;• BOA, DH.EUM.AYŞ. 7/1.
• BOA, DH.EUM.AYŞ. 73/56
• BOA, DH.EUM.AYŞ. 73/71
• BOA, DH.EUM.AYŞ. 76/71
• BOA, DH.EUM.AYŞ. 8/121
• BOA, DH.EUM.AYŞ. 9/74
• BOA, DH.EUM.AYŞ.65/52.
• BOA, HAT, 1449/64.
• BOA, HR.SYS. 2408/54.
• BOA, HRT. h. 2496.
• BOA, İ.DH, 140/7184.
• BOA, İ.DH. 1194/93460
• BOA, İ.EV. 43/1325.M.15.
• BOA, MF.MKT, 888/62.
• BOA, MF.MKT, 952/64
• BOA, ML.VRD.TMT.d, No: 04040.
• BOA, ML.VRD.TMT.d, No: 04041.
• BCA, Sayı: 4450, Fon Kodu: 30.11.1.0,
Yer No: 319.26.10/ Tarih: 30/6/1966.
157
KAYNAKÇAARŞİV BELGELERİ
• AKANDERE Osman, “Millî Mücadele Yıllarında MarmaraBölgesinde Faaliyet Gösteren, Müfrezeler, Milis Kuvvetlerive Çeteler (1918-1922)”, Selçuk Üniversitesi Sosyal BilimlerEnstitüsü Dergisi Sayı 19, s. 507-541.
• AKYILDIZ Ali, Tanzimat Dönemi Osmanlı Merkez TeşkilatındaReform (1836-1856), İstanbul 1993.
• AKYÜREK Engin, Ayça Tiryaki, Özgü Çömezoğlu, MeldaErmiş, “Samandıra Yazlık Sarayı”, Türkiye ArkeolojikYerleşmeleri 8- Bizans/Marmara, Yayına hazırlayan: DenizUygun, Ege Yayınları, İstanbul 2007.
• Aşıkpaşaoğlu Tarihi (Haz. Nihal Atsız), Ankara 1985.
• ATATÜRK Mustafa Kemal, Nutuk, İstanbul Ticaret Odasıyayını, İstanbul 2009.
• Ayvansarayî Hüseyin Efendi vd., Hadikatü'l-Cevâmi', Haz., A.N. Galitekin, İstanbul 2001.
• Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey, Eski Zamanlarda İstanbul Hayatı(2. Baskı), (Haz. Ali Şükrü Çotok), İstanbul 2001.
• Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, İkinci Baskı, İstanbul 2000.
• BATİSLAM H. Dilek, “Keçecizade İzzet Molla'nın GazellerindeAv”, Av ve Avcılık Kitabı, Edt. E. Gürsoy Naskali-H. OytunAltun, İstanbul 2008.
• BİRGEN Muhittin, İttihat ve Terakki'de On Sene, Haz. ZekiArıkan, İstanbul 2006.
• Büyük Türk Klasikleri II, İstanbul 1985.
• BEYOĞLU Süleyman, “I. Dünya Savaşı'nda ve Milli MücadeleYıllarında Üsküdar 1915-1922”, IV. Üsküdar SempozyumuII, İstanbul 2007.
• BEYOĞLU Süleyman, Milli Mücadele Kahramanı GiresunluOsman Ağa, istanbul 2009.
• BOSTAN M. Hanefi, “XV-XVII. Yüzyıllarda Üsküdar NahiyesiKöylerinde Sosyal ve İktisadi Hayat”, VI. Uluslar arası ÜsküdarSempozyumu II, 6-9 Kasım 2008, İstanbul 2009.
• ÇADIRCI Musa, Tanzimat Döneminde Anadolu KentlerininSosyal ve Ekonomik Yapısı, Ankara 1997.
MAKALE, TEZ VE KİTAPLAR
158
• ÇAM Yusuf, Milli Mücadelede İzmit Sancağı, İzmit 1993.
• ÇELİK Gülfettin, “Osmanlı Döneminde Gebze- SosyoekonomikBir Tahlil”, İstanbul Araştırmaları V, İstanbul 1998.
• DAŞ Mustafa, “Üsküdar'da Türk ve Bizans HükümdarlarınınYaptıkları Görüşmeler”, Uluslar arası Üsküdar SempozyumuV, c. II, 1-5 Kasım 2007, İstanbul 2008.
• DENİZALP Şefik, “SAMANDIRA 1nci Ordu Kardeş Köyü”,K.K.K. Askeri Basımevi, Ankara 1966.
• DİRİMTEKİN Feridun, İstanbul'un Fethi, İstanbul 1976.
• DİYARBEKİRLİ Nejat, “İpek Yolu Üzerine”, Dünden Bugüneİpekyolu, Yayına haz. Emel Kefeli vd., İstanbul 2008.
• ELDEM Vedat, Osmanlı İmparatorluğu'nun İktisadi ŞartlarıHakkında Bir Tetkik, Ankara 1994.
• EMECEN Feridun, “Kuruluştan Küçük Kaynarca'ya”, OsmanlıTarihi I, editör: Ekmeleddin İhsanoğlu, İstanbul 1999.
• EMECEN Feridun, “Akça Koca”, DİA, Cilt 2, İstanbul 1989
• ENGİN Vahdettin, II. Abdülhamid ve Dış Politika, İstanbul2005.
• ENGİN Vahdettin, Kurtlar Sofrasındaki Osmanlı, İstanbul2007.
• ERDEM Şerafettin Can, “İtilaf Devletlerinin İstanbul'u Resmenİşgali ve Faaliyetleri”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi,Cilt: XXI, Sayı:62, Temmuz 2005
• ERGİN Osman Nuri, Mecelle-i Umur-ı Belediye III, İstanbul1995.
• ERGİNER Suat, Asya'nın Kapısı Üsküdar, İstanbul 1966.
• ESKİKURT Adnan -Ramazan Özey, “Anadolu ve BalkanlardakiOsmanlı Fetihlerinde (1299-1451) Coğrafyanın Önemi”,Türklük Araştırmaları Dergisi 19, (Prof. Dr. Mücteba İlgürel'eArmağan Özel Sayısı), İstanbul 2008.
• Semavi Eyice, “İstanbul'da Abbasi Saraylarının Benzeri OlarakYapılan Bir Bizans Sarayı (Bryas Sarayı)”, Belleten, Cilt: XXIII,Sayı: 89-92, Ankara 1959
• EYİCE Semavi, Tarih Boyunca İstanbul, İstanbul 2006.
• GEDİKLİ Fethi, “1890'lardan Sonra Alemdağı ve CivarındakiErmenilerin Bazı Faaliyetleri”, II. Üsküdar Sempozyumu I, Ed.Zekeriya Kurşun vd., Mart 2005.
• Hafız Hüseyin Ayvansarâyî, Mecmuâ-i Tevârih, hazırlayanlar:Fahri Ç. Derin, Vâhid Çubuk, Edebiyat Fakültesi Basımevi,İstanbul 1985.
• HASIRCI Metin, Sarıgazi Beldesi ve Camileri, Yunus EmreCamii Yaşatma ve Yaptırma Derneği yayınları, İstanbul 2000.
• HASKAN Mehmet Nermi, Yüzyıllar Boyu Üsküdar I-III.
• HİMMETOĞLU Hüsnü, Kurtuluş Savaşı'nda İstanbul veYardımları II, İstanbul 1975.
• Hoca Sadeddin Efendi, Tâc'üt-Tevârih I, Sadeleştiren: İsmetParmaksızoğlu, MEB Basımevi, İstanbul 1974.
• HÜREL Haldun, İstanbul'u Geziyorum Gözlerim Açık, İstanbul2004.
• İHSANOĞLU Ekmeleddin, “Osmanlı'da Eğitim ve BilimMüesseseleri”, Osmanlı Medeniyeti Tarihi I, İstanbul 1999.
• İNCİ Salih, Heybeliada Ruhban Okulu, İstanbul 2009.
• İstanbul Ahkâm Defterleri İstanbul Tarım Tarihi I, İstanbul1997.
• İstanbul Ahkâm Defterleri İstanbul Tarım Tarihi II, İstanbul1997.
• İstanbul Ahkâm Defterleri İstanbul Vakıf Tarihi I, İstanbul1997.
• İstanbul Ahkâm Defterleri İstanbul'da Sosyal Hayat, İstanbul1997.
• İstanbul Kadı Sicilleri, Üsküdar Mahkemesi 1 Numaralı Sicil,Hazırlayanlar: Bilgin Aydın, Ekrem Tak, İstanbul 2008.
• İstanbul Vilayeti Kaza, Nahiye ve Köyleri, İstanbul VilayetiKöy Bürosu Neşriyatı, İstanbul 1941.
• İstanbul Vilayetine Bağlı Köylerin Kalkınma Programı, BelediyeMatbaası, İstanbul 1930.
• JANIN R., Constantinople Byzantine, Paris 1950.
• JORGA Nicolae, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi I, Çev.: NilüferEpçeli, Yeditepe Yayınları, İstanbul 2005.
• KABAKLI Ahmet, Türk Edebiyatı I, İstanbul 1985.
• KAHRAMAN Âlim, Edebiyatın Belleğinde Yaşayan Beykoz,İstanbul 2005.
• KODAMAN Bayram, Abdülhamid Devri Eğitim Sistemi, TTKBasımevi Ankara 1999.
• KOLAY Arif, Kütahya Şeriye Sicilleri 72 Numaralı DefterininTranskripsiyonu ve Değerlendirilmesi, Basılmamış YüksekLisans Tezi, Dumlupınar Üniversitesi SBE, Kütahya 2001.
• KONYALI İ. Hakkı, Üsküdar Tarihi I-II.
• KÖROĞLU Gülgün, “İstanbul'daki Bizans Sarayları”, Prof. Dr.Işın Demirkent Anısına, İstanbul 2008
• Köylerimiz (1 Mart 1968'e Kadar), Ankara 1968.
• Köylerimiz 1981, İçişleri bakanlığı Yayınları, Ankara 1982.
• KUBAN Doğan, İstanbul Bir Kent Tarihi, İstanbul 2000.
• KUNERALP Sinan, Son Dönem Osmanlı Erkan ve Ricali (1839-1922) Prosopografik Rehber, İstanbul 1999.
159
• KÜTÜKOĞLU Mübahat S., “Osmanlı İktisadi Yapısı”, OsmanlıDevleti Tarihi II, edt. E. İhsanoğlu, İstanbul 1999.
• MAMBOURY Ernest, İstanbul Touristique, İstanbul 1951
• MANTHAN Robert, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi I, SayYayınları, İstanbul 1999.
• Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmanî Yahud Tezkire-i Meşâhir-iOsmâniye III, (Hazırlayanlar: Ali Aktan vd.), İstanbul 1996.
• Mustafa Nuri Paşa, Netayic ül-Vukuat, I-II, Sadeleştiren: NeşetÇağatay, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1979.
• NASKALİ Emine Gürsoy (edt.), Av ve Avcılık Kitabı, İstanbul2008.
• ÖCAL Safa, “Ertuğrul Gazi Haziresinde Yatanlar”, I.Milletlerarası Osmanlı Sempozyumu (Söğüt 1986), İstanbul1988.
• ÖKSÜZ Hikmet, “Türk-Rum Nüfus Mübadelesinin Sebep veBazı İstisnaları”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 48,Cilt: XVI, Kasım 2000.
• ÖZ Mehmet,http://www.history.hacettepe.edu.tr/archive/OSMANLI%20TARIM1.htm
• ÖZ Tahsin, İstanbul Camileri II, Ankara 1987.
• ÖZCAN Tahsin, Osmanlı Para Vakıfları (Kanuni DönemiÜsküdar Örneği), Ankara 2003.
• ÖZSOY Osman, Saltanattan Cumhuriyete Kurtuluş Savaşı1918-1923, İstanbul 2007.
• ÖZTÜRK Said, Askeri Kassama Ait XVII. Asır İstanbul TerekeDefterleri, İstanbul 1995.
• PAKALIN M. Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve TerimleriSözlüğü I-III, İstanbul 1993.
• PALMER Alan, Osmanlı İmparatorluğu Son Üç Yüz Yıl BirÇöküşün Yeni Tarihi, İstanbul 1992.
• SİPAHİOĞLU Birsel, “Bizans Döneminde Üsküdar”, V.Uluslararası Üsküdar Sempozyumu II, 1-5 Kasım 2007,İstanbul 2008.
• SOFUOĞLU Adnan, Milli Mücadele Döneminde Kocaeli,Ankara 2006.
• Sosyal Yapı I, Türkiye'de Nüfus Yapısındaki Gelişmeler veUluslar arası Karşılaştırmalar, Devlet Planlama teşkilatı Yayınları,Ankara 1986.
• SUNATA İ. Hakkı, İstanbul'da İşgal Yılları, İstanbul 2006.
• TANIŞIK İbrahim Hilmi, İstanbul Çeşmeleri I, İstanbul 1943
• TEMEL Mehmet, İşgal Yıllarında İstanbul'un Sosyal Durumu,Ankara 1998.
• TEXİER Charles, Küçük Asya, -Coğrafyası, Tarihi ve Arkeolojisi-(çev.: Ali Suat), Sadeleştiren: Musa Yıldız, Enformasyon veDokümantasyon Hizmetleri Vakfı, Ankara 2002.
• TEZEL Yahya S., Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi, (5.Baskı), İstanbul 2002.
• TUFANTOZ Abdurrahim, “Üsküdar'da Bir Selçuklu Bakiyyesi:Gözcü Baba Karaca Ahmed Sultan” II. Üsküdar Sempozyumu-II, İstanbul 2005.
• TUNA İdris, Temettuat Defterlerine Göre Kartal'ın Sosyo-Ekonomik Yapısı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, M.Ü. TürkiyatAraştırmaları Enstitüsü, İstanbul 2004.
• TÜMERTEKİN Erol, İstanbul İnsan ve Mekân, İstanbul 1997.
• Türkiye Cumhuriyeti Devlet Yıllığı 1928-1929.
• Türkiye Cumhuriyeti Tarihi I, (Komisyon), Ankara 2004.
• Türkiye'de Meskûn Yerler Kılavuzu, Ankara 1946.
• UÇAR R. Uğur, Samandıra Tarihi, İstanbul 2008
• ULUÇAY M. Çağatay, Padişahların Kadınları ve Kızları, TürkTarih Kurumu Yayınları, Ankara 1992.
• UMAR Bilge, Türkiye'deki Tarihsel Adlar, İstanbul 1993
• Umumi Nüfus Sayımı (22 Ekim 1950), Türkiye CumhuriyetiBaşvekâlet İstatistik Umum Müdürlüğü Yayınları, Ankara1950.
• UZUNÇARŞILI İ. Hakkı, Osmanlı Tarihi I, Ankara 1982.
• ÜLKÜTAŞIR M. Şakir, “Osmanlılar'ın Yerleştiği İlk Topraklar”,Hayat Tarih Mecmuası, Sayı 10, Kasım 1968.
• ÜREKLİ Fatma, İstanbul'da 1894 Depremi, İletişim Yayınları,(2. Baskı), İstanbul 2000.
• YALÇIN Ayhan, İstanbul Evliyaları ve Ziyaret Yerleri, İstanbul1996.
• YAPRAK Tahsin, “Türk İslam Tarihinde ve Osmanlı Devleti'ninKuruluşunda Mihal Gazi Gerçeği”, I. Milletlerarası OsmanlıSempozyumu (Söğüt 1986), İstanbul 1988.
• YARAMIŞ Ahmet, “III. Ahmed'in Kızı Zeynep Sultan'ın Hayatıve Üsküdar'daki Vakfiyesi”, II. Üsküdar Sempozyumu I,İstanbul 2005.
• YÜCEL Yaşar -Ali Sevim, Türkiye Tarihi II, Ankara 1990.
• YÜKSEL Hasan, Osmanlı Sosyal ve Ekonomik HayatındaVakıfların Rolü (1585-1683), Sivas 1998.
• ZACHARİADOU Elizabeth A., “İlk Osmanlılara Dair Tarih veEfsaneler”, Söğütten İstanbul'a: Osmanlı Devleti'nin KuruluşuÜzerine tartışmalar (Derleyenler: Oktay Özel-Mehmet Öz),İmge yay. Ankara 2000.
160
• Erol Nayır (Sarıgazi Merkez Camii imam-hatibi)
• Göker Göktaş (Sarıgazi Mahallesi muhtarı)
• Hayrettin Usanmaz (Paşaköy muhtarı)
• İsmail Örs (1925 doğumlu, Samandıra'da sakin)
• Muhsin Güneş (Sarıgazi'de sakin)
• Şeref Suluk (Samandıra Merkez Camii imam-hatibi)
MÜLAKATLAR
İNTERNET SAYFALARI• http://www.sancaktepe.bel.tr/con/241/126/Sancaktepe-Ilcesi
• http://www.sancaktepe.gov.tr/icerik.aspx?kategoriID= 18&sayfaID=33&sayfa=Muhtarlıklar
• http://www.haberevreni.net/artikel.php?artikel_id=298
• http://www.osmanli.org.tr/osmanlidaegitim-7-201.html
• http://www.muharremkayamsgsu.tr.gg/Halide-Edib-ve-Yakup-Kadri.htm
EKLER
162
Üsküdar'daki Atik ValideSultan Vakf›’na ba¤l› Sar›kad›
Köyü mescidinin minberkonularak camiye çevrilmesi
ve hatipli¤inin HüseyinHalifeye verilmesi hakk›nda.
(İzn-i hümayunum olmuşdur).
Arz-ı bende-i mikdâr oldurkişevketlü, kerametlü, inâyetlü,
mehâbetlü, kudretlüPadişahım.
Üsküdar'da vâki' merhûmeve mağfur-lehâ Atik Valide
Sultan Evkâfı mülhakâtındanMedine-i mezbure kazasına
tâbi' Sarı Gâzi karyesimescidinin cami olmağa
salahiyeti olduğundan vaz-ıminber ve ikamet-i salâvat
Cuma ve îdîne (idiye?) ezan-ı hümayunları arzusu
buyrulup hitabeti dahi erbab-ı istihkaktan mescid-i mezbur
imamı Hüseyin Halife'yesadaka buyrulmak ricasınamütevelliyesi inhasıyla vaki
hâlî nazar-ı vakf darüssaade't-üş-şerife ağası kulları arz
etmeğle bâlâsı izn-ihümayunum olmuşdur deyü
hatt-ı hümayun inayet-makrunlarıyla tezyîn
buyrulmak babında emr üferman şevketlü, kerametlü,inâyetlü, mehâbetlü, kudretlüpadişahımındır. 1187 Za 08
(21.01.1774)
Kaynak:
BOA, HAT. 1449/64.
163
Üsküdar'da bulunan AtikValide Sultan Vakf›’na ba¤l›Sar› Kad› Köyü Camii’ne hatip
tayini hakk›nda.
(İzn-i hümayunum olmuşdur)
Padişahım, arz-ı bende-imikdâr oldurki şevketlü,
kerametlü, inâyetlü,mehâbetlü, kudretlü,velinimetim efendim.
Üsküdar'da vâki' merhûmeve mağfur-lehâ Atik Valide
Sultan tâbe serâh evkâfındanSarı Gâzi karyesinde kâincamii şerifin hatibi olan el-hâcc Ahmed nam kimesnehüsn-i rızasıyla hitabetinierbab-ı istihkaktan Hafızİsmail halifeye feragat ve
kasrîr etmekliğin kasridettensadaka buyrulmak ricasına
nazar-ı vakf darüssaade't-üş-şerife ağası kulları arzetmeğle bâlâsı izn-i
hümayunum olmuşdur deyühatt-ı hümayun inayet-makrunlarıyla tezyîn
buyrulmak babında emr üferman şevketlü, kerametlü,inâyetlü, mehâbetlü, kudretlü
velinimetim efendimpadişahımındır.
Kaynak:
BOA, C.EV. 371/18809.Lef-1
164
Samand›ra Köyü’nde Arap Hekim CamiiVakf›’ndan meflrut vazife ile imam ve
hatip tayini hakk›nda.
Nezaret-i evkaf-ı hümayun-ı mülükaneyemülhak Kartal kazsına tabi Samandıra
karyesinde vaki Arab Hekim Camii şerifivakfından olmak üzere yevmî 4 akçe vazifeile imamet ve hitabet cihetlerine bâ-berât-ı şerif-i alişan mutasarrıf olan Ahmed Efendiibn-i İbrahim Halife ancak sulb-i sahih oğluHafız Mehmed Efendiyi terk ederek bundan
akdem fevt olup yeri hâl ve hidemat-ilazımesi mahlül kalmağla müteveffa-yı
merkumun oğlu merkum Hafız MehmedEfendi erbab-ı istihkaktan ve müteveffa-yımerkumun sulb-i sahih oğlu olup kaza-imezbur nüfusu mukayyidi Halil Efenditarafından verilen bir kıta (okunamadı)
pusuladan müsteban olduğu üzere karye-i mezburenin birinci hanede 24 yaşındamukayyid işbu bâis-i arz-ı ubudiyyet Hafız
Mehmed Efendi dâileri kaza-i mezkurmeclisinde Evkaf müdürü Mehmed Cavidefendinin vekili mumaileyh Halil efendi
hazır olduğu halde lede'l-imtihan ehl-i kur'anve mücevvideye aşina ve her vechile istihkakı
nümâyân olduğundan başka karye-imezkurda merkum Hafız MehmedEfendiden diğer ehl ve erbab dahi
olmamağla ciheteyn-i mezkureteyni babasımüteveffa-yı merkumun mahlülünden oğlu
merkum Hafız Mehmed Efendi dâileriüzerine vazife-i mersumesiyle tevcih ve
yedine bir kıta berat-ı şerif-i âlişân sadakave ihsan buyrulmak babında işbu bir kıtamazbatamız tanzim ve takdim hak-pâ-yıâlileri kılınmış olmağla ol babda ve herhalde emr ü ferman hazreti men lehülemrindir. Selh Muharrem 1282 / 10
Haziran 1281
(mühürler 8 adet)
Kaynak:
BOA, C.EV. 456/23094 Lef-1
165BOA, C.EV. 456/23094.Lef-2
166
Kartal kazas›na ba¤l› Alemda¤›civar›ndaki baz› köylerdeki mektepleringenel imtihanlar›n›n yap›ld›¤›, yaln›zSamand›ra Köyü mektebinin kapal›
bulundu¤u hakk›nda raporlar.
Lef-1
Ber-mantûk-ı emr-i âli-i ağrâmbuyurduğunuz karyelere azimet olundukda Sultançiftliği mektebi ve Alemdağı
(caddesinde) Dudullu ve Sarıgazikaryesinde Sarıgazi dimeğle maruf
mektep ve Çekmeköy ve Samandıramekteplerinin cümlesi marifet-i
acizanemle verilen emr-i âli üzerineimtihan-ı umumileri icra kılındığındanyalnız Samandıra karyesine azimetolunduk da hocası mektebi terk ile
şurada burada imrâr-ı vakt edip mektebiboş bulduğumdan imtihandan mahrumkaldıklarından icrâ-yı muktezâsı re'y-ivâlâ-yı nezâretpenahilerine menuttur.Ol babda emr ü ferman hazreti men
lehül emrindir. 27 Temmuz 1322
Mekâtib-i ibtidâiye müfettişi Hakkı.
Lef-2
Müfettiş Hakkı Efendinin raporundabahsedilen köylerde mekâtib-i umumiimtihanları icra edilmiş ise de Samandıraköyü mektebi boş bulunduğu ve etfâlinnimet-i maariften mahrum kaldığı beyanedilmiş ve mezkur köyün imamı Nuri
Efendiye ahali tarafından verilen aidat,idaresine gayr-i kâfi bulunduğu cihetlegeçen sene terk edip yerine başkasıtayin edilmemiş olmağla etfalin bir
seneden beri nimet-i maariften müstefidolamadığından teşvikât-ı lazıme icrasıylamaaşı tezyîd ve köylüye temin ettirilerekmuktedir birinin intihâbı hususunun
Kartal kazası kaimmakamlığına emr üişarı vâyeste-i re'y-i rezin isâbet-rehindaveri ekremileridir. Ol babda emr üferman hazreti men lehül emrindir. 1
Ağustos 1322
Mühür ve imza (Mekatib-i ibtidaiyemüdüriyeti)
Kaynak:
BOA, MF.MKT. 952/64.
167
Sar›gazi ve Alemda¤› civar›ndaki Ermenieflk›yas›n›n faaliyetleri ile ilgili tahkikat
icras› ve rapor tanzimi hakk›nda.
Yıldız Sarayı Hümâyunu
Başkitâbet Dairesi
Yâverân-ı hazreti şehriyârîden TopçuKâimmakâmı Şükrü Bey'e verilen talimat
suretidir.
Kâimmakâm Şükrü Bey'in refakatindebir yaver ve bir taktikçi ve hayvansızolarak 10 nefer süvari asâkir-i şahâneile beraber buradan limandan tehyieolunacak küçük vapurla Üsküdar'a
geçecek ve Üsküdar Kumandanlığındanicap eden hayvanları aldıktan sonraberen Alemdağı taraflarına azimet
edecektir.
Ermeni eşkıya çetelerinin Alemdağı vecivarı taraflarında dolaşmakta ve bunlarşimdilik bir fenalığa tasaddî etmiyorlarsada daha bir takım refiklerinin vürûdunaintizar etmekte oldukları veyahut bir
noktada ictimaa hazırlanmaktabulundukları Şile Tabur Binbaşılığından
İzmid Kumandanlığına bildirilmişolduğundan doğruca Alemdağı civarındaSultançiftliği'ne gidilecek ve gerek oradave gerek Sarıgazi Türbesi yamacında
vâki Ermeni köyünde ve Göceoğlu AgopEfendi ve İbrahim Paşa çiftliklerinde icrâ-yı tahkikat olunarak alınacak malumatve vâki olacak meşhûdâtı mübeyyin birrapor tanzim olunacak ve yarın akşambir veya ikiye kadar avdet edilecek vekumandanlıktan alınacak hayvanlar
yerine iade ve teslim kılınacaktır.
Tahkikat esnasında şu rivayet olunanahvalin tahkiki takdirinde hemen şifreile malumatıyla beraber Yaver Sadık
Bey'e birkaç nefer terfik olunarak derhalburaya ağrâm ve bir taraftan dahitahkikata devam edilecektir. Fi 1
Cemaziyelevvel (1)313.
Mukabele edilmiştir.
Mehmed Cevad ve Faik.
Kaynak:
BOA, Y.PRK.BŞK.43/66
168
Sar›gazi hazretlerinin türbe-i flerifinevakfedilmifl olan arazi aflar› hakk›nda.
Yıldız sarayı Hümâyunu
Başkitabet Dairesi
Alemdağı civarında medfûn Sarı Gazihazretlerinin türbe-i şerifesine
vakfedilmiş olan arazi a'şârının hersene bir türbedâr efendi tarafından
ta'şîr ve idare ile hâsılatı türbe-işerife-i mezkureye sarf edilmekteiken bu sene a'şâr-ı mezkurenin
Maliye Hazine-i Celilesi tarafındanbi'l-müzâyede 2.600 kuruş bedel ile
ihale edilerek meblağ-ı mezkûrverilmemesinden dolayı türbe-i
şerifenin tamir ve termimi yüzüstünekaldığı gibi fukarâ dahi it'âm
edilemediği bazı tarafdan arz-ı utbe-i 'ulyâ kılınması üzerine türbe-i şerife-i mezkureye merbut a'şâr vesairenin
kemâ-fi's-sâbık türbedar efenditarafından idare ve ahz olunmasıhususuna irâde-i seniyye-i cenâb-ıpâdişâhî şeref-sudûr buyrulmuşolmağla ol bâbda emr ü ferman
hazreti veliyyü'l-emrindir. Fî 16 Safer1308 ve 19 Eylül 1306
Kaynak:
BOA, ‹.DH. 1194/93460
169
Sarıgazi Camii BeratıSultan Abdülaziz b. Mahmud el Muzaffer Dâimâ
Nişân-ı şerîf-i âlişân-ı sâmî-mekân-ı sultânî ve tuğrâ-yı garâ-yı cihân-sitân-ı hâkânî nüffize bi'l-avni'r-rabbânîve bi's-savni's-samadânî ve bi'l-menni'l-mennânî vebi lütfi's-sübhânî hükmü oldur ki, Nezâret-i Evkâf-ıHümâyûn-ı mülükâneme mülhak Üsküdar kazasındaSarı Gâzi Tekyesi Vakfı'nın tevliyet ve tekye-nişinlikcihetlerinin tevcihine dâir vâki' olan istid'â üzerinekuyûd-ı lâzımesi ba'de'l-ihrâc muâmelât-ı ahkâmiyyesi
hitam bulup ol babda evkâf-ı hümâyun teftişmahkemesi cânibinden irsâl olunan i'lâm mucebince
mûmâileyh Sarı Gâzi Tekyesi Vakfı'nın vezife-imuayyene ile tekye-nişinlik cihetinin ber-mantuk-i
kuyûd 1197 senesi evl3adiyyet ve meşrûtiyyet üzreistirâken uhdelerinde bulunan meteveffiyyûn İbrahim
ve Feyzullah ve Ahmed ve İsmihan ve Havva veHamide ve Sâlih ve Hatice ve Rukiyye ve Âişe'nin
mahlüllerinden der-dest olan icmâl-i hâkânî iktizasıncaSamandıra sınırında Sofu Hayreddin nâm kimesneninevlâdına meşrût yerin çiftlik yer vakfının tevliyetidahi müceddeden evkâf muhâsebesine kaydı ile
evlâd-ı vakıfdan ve tekye-i mezkurenin zâviye nâmıylaHaremeyn hazinesinden mazbût Üsküdar merhûmeAtik Vâlide Sultan tâbe serâha vakfından ber-vech-i hasbî zâviyedarlık ve türbedarlığı uhdesinde bulunanişbu râfi-i tevkî-i refi'-i âlişânî hâkânî Hüseyin b. zîdeSalahühü ber-mûceb-i amel-i kadîm meşrûtiyet üzrenizâmı vechiyle umûr-ı vakf-ı rü'yetde terk ve tekâsületmemek ve beher sene îrâd ve masârifâtını mübeyyinlâzım gelen muhâsebesin mahallinde ma'rifet-i şer'ile görüp yedine sûret-i muhâsebesın olmak ve hilâf-ı şart-ı vâkıf ve mugâyir-i nizâm bir gûne hareketederse ref'inden âhere verilmek şartı ile bi't-tevcihyedine iki kıt'a berât-ı şerifim i'tâ olunmak bâbında
makâm-ı nezâret-i evkâf-ı hümâyûnumdan i'lâmolunarak mûcebince tevcîh ve berâtları i'tâ olunmakfermânım olmağın 1281 senesi Rebiü'l-evveli 24.günü târihiyle verilen ru'ûs-ı hümâyunum vechiyle
ber-mantûk-ı defter-i hâkânî tevliyet-i mezkûremuhâsebe-i merkûmeye kayd u imlâ ve lâzımu's-
sudûr olan diğer bir kıt'a berât-ı şerifim bi't-tastîr i'tâolunarak zikr olunan tekye-nişinlik ciheti için dahîbu berât-ı hümâyûnumu verdim ve buyurdum ki:
Mûmâileyh Hüseyin zide salâhühü vazife-i mu'ayyene-i mersûmesine tekye-nişinlik-i mezkûre şart-ı mezkûrüzre mutasarrıf ola. Şöyle bileler alâmet-i şeîfemei'timât kılalar. Tahrîren fî yevmi's-sânî min şehr-i
Ramazân-ı şerif li-sene isnâ ve semânîn ve mi'eteynve elf. (02 Ramazan 1282)
Evkâf-ı Hümâyûn Nezâret-i Celîlesine mahsus Berât-ı âlişân almak için varakadır.
Yalnız otuz kuruştur.
Kaynak:
Sarıgazi Camii Arşivi
170
Belçikal› Philippson'untasarrufunda olan Samand›raKöyü yak›n›ndaki, Sultanbeyli,
Demirci ve fialgamlݍiftliklerinden Musevi ailelerin
tahliyesi hakk›nda.
Lef-1: Kartal kazası dâhilindeSamandıra karyesi kurbunda
Sultanbeyli, Demirci veŞalgamlı çiftlikleri Belçika
tebasından Mösyö Filibson'untaht-ı tasarrufundadır. 33
musevi ailesi ikametetmektedirler. Bunların
hemen çıkması emredilmiştir.
Kaynak:
BOA, HR.SYS.2408/54.
171
Samand›ra Köyü’ndekicaminin tamiri hakk›nda.
Evkâf-ı Hümayun nezaretibehiyyesine.
Samandıra karyesinde kâincamii şerifin harabeti cihetiyletamiri ve (okunamadı) tahsisihakkında karye-i mezkureahalisi tarafından takdimolunan arzuhal manzur-ıvâlâları buyrulmak üzere
leffen irsal kılınmış olmağla(okunamadı) istid'a camii,
şerif-i mezkûrun icrâ-yı tamirizımnında iktizasının icrasıyla
taraf-ı eşref-i hazretipadişahîden duhân-ı hayriyeistihcâline himmet buyrulmak
siyakında tezkire. Fi 3Cemaziyelevvel 1271.
Kaynak:
BOA.A.MKT.NZD.129/19.
172
Sar›gazi karyesindeki çeflmeninsuyollar›n›n tamiri hakk›nda.
Şurâ-yı Devlet
Evkâf-ı Hümâyun Nezaretinin Şurâ-yıDevlet'e havale buyrulan 13 Şevval 1324tarihi ve 717 numrolu takriri melfufatıylaberaber Maliye Dairesinde kıraat olundu.Meil-i takrirde Hazinedâr Usta VakfındanSarı Gazi karyesindeki çeşme su yollarınınicra kılınan keşf ve münâkaası mucibincetamirat-ı mukteziyesi 45.950 kuruşdaVasilaki uhdesinde takarrür ederek
müteaahid-i merkum ale'l-usul kefâletve konturantoya rapt edilmiş ve fakatmezkurdan olan işbu çeşmenin valide
mâcid kesîrü'l-Muhammed hazretihilâfetpenâhî cennet-mekân Sultan
Abdülmecid Han Gazi hazretleri vakfınatashih ve ilhak edildiği kayden anlaşılmışolduğundan müteahhidi marifetiyle icrakılınacak tamirat-ı merkumenin keşfinde
muharrer evsâf ve eşkâl veçhiyle vekemâl-i metânetle vücuda getirilmeğesa'y-ü gayret olunmak ve cennet-mekânmüşârünileyh hazretleri vakfına masrafkaydedilmek üzere meblağ-ı mezburun322 senesi bütçesi dâhilinde sarfı istîzân
kılınmış ve tervîc-i iş'âr münasipgörünmüş olmağla ol vechile icrâ-yıiktizasının nezaret-i müşârünileyhâyahavalesi tezekkür ve keşf defteriyle
menâfia kaimesi leffen takdim kılındı.Ol babda emr ü ferman hazreti menlehül emrindir. Fi 17 Muharrem sene
1325 ve 17 Şubat sene (1)322.
Azadan Rıza Bey, Azadan Reşad Bey,Azadan Lütfi efendi, Azadan MehmedŞerif, Azadan Alaeddin, Azadan Şerif
Abdi Paşa, Maliye Dairesi Reisi Mehmed,Azadan Mehmed, Azadan Mehmed AzizVechi, Azadan Fehmi Bey, Azadan AdemBey, Azadan Hüseyin Nazım, Azadan
Hasan Hüseyin, Azadan Mehmed İzzet,Azadan Mustafa, Azadan Ahmed ………,Azadan Mehmed ………., Azadan HasanHüseyin, Azadan Ahmed Cemal, Azadan…………, Azadan Safvet Bey, Azadan
Kaynak:
BOA. ‹.EV. 43/1325M15.Lef-1
173
Tezkire ve ‹rade
Bâbıâli / Daire-i Sadâret
Amedi Divân-ı Hümâyun / 299
Devletlü efendim Hazretleri
Evkâf-ı Hümâyun Nezareti'ndenbi'l-vürûd Şûrâ-yı Devlet'e havaleolunan takrir üzerine MaliyeDairesi'nden kaleme alınıpleffen arz ve takdim kınlanmazbatada Hazinedâr UstaVakfı'nda olup valide mâcidkesîrü'l-Muhammed cenâbıcihan-bâni cennet-mekân
Sultan Abdülmecid Han Gazihazretleri vakfına tashih veilhak edilmiş olan sarı Gazi
karyesindeki çeşmenin muhtâc-ı tamir olan suyollarının tamirizımnında ber-muceb keşf vemünâkaa sarfı lazım gelen
45.950 kuruşun cennet-mekânmüşârünileyh hazretleri vakfınamasraf kaydedilmek üzere 322
senesi bütçesi dahilindetesviyesi hususunun nezaret-imüş3arünileyhâya havalesi
lüzumu gösterilmiş olmağla olbabda her ne cechile irâde-i
seniyye-i cenâbı hilâfetpenâhîşeref-sudur buyrulur ise
mantûk-ı âlisi infaz edileceğibeyanıyla tezkire-i senâveri
terkim kılındı efendim. Fi 25Muharrem 1325 ve 25 Şubat
(1)322. Sadrazam.
İrade:
Maruz-ı çâker-i kemineleridirki,
Reside-i dest ta'zim olupmelfufatlarıyla beraber manzur-ı âli buyrulan işbu tezkire-i sâmi-
i sadaretpenâhileri üzerinemucibince irade-i seniyye
cenâb-ı hilâfetpenâhi şeref-müteallik buyrulmuş olmağlaol babda emr ü ferman hazreti
veliyyü'l-emrindir. Fi 27Muharrem sene 1325 ve 27
Şubat sene 1322.
Kaynak:
BOA. ‹.EV.43/1325M1.Lef-2
174
Samandra Köyü’ndekijandarma karakolundaki
askerlerin silahlar›yla beraber‹ngiliz askerlerince bir sürerehin al›nd›¤› ve Osmanl›bayra¤›n›n y›rt›l›p hakaretedildi¤i, bu gibi olaylar›n
tekrarlanmamas› içingere¤inin yap›lmas›n›n talep
edildi¤i hakk›nda.
İstanbul VilayetiDâhiliye Nezareti CelilesineHülasa: Bir İngiliz müfrezesi
tarafından Samandıra vePaşaköyü karyelerinin ihâta
edildiğine dair.Devletlü Efendim HazretleriMâh-ı hâlin 24. Günü 3 bölük
piyade ve 20 süvaridenmürekkeb bir İngiliz
müfrezesinin Kartal kazasınınSamandıra karyesini ihata
ederek mahal-i mezkûrjandarma karakolunda
mevcut olan üç jandarma ilesilahlarını ve telefon
makinesini beraberlerinealarak mezkûr müfrezedeniki piyade ve 10 süvari ile
Paşaköyü'ne gittikleri ve heriki karyeyi bir müddet ihata
ve duhul ve hurucu menettikten sonra jandarmaları
silahlarıyla ve telefonmakinesiyle beraber iade
eyledikleri ve Samandıra'dakalmış olan İngiliz zabiti
tarafından karakolda mevcutbulunan Osmanlı bayrağınınyırtılarak kemal-i hakaretle
yere atıldığı ve bu halemüşahede edenlerin ifadelerizabt olunarak bu babdakievrak-ı tahkîkiyenin tanzim
edilmekte bulunduğu Kartalve Üsküdar Jandarma
kumandanlığının iş'arınaatfen Dersaadet jandarmakumandanlığından izbârkılınmağla maruzdur. Ol
babda emr ü ferman hazretimen lehü'l-emrindir. Celal. Fi3 Şevval sene (13)38 ve 26
Haziran (13)36.
Kaynak:
BOA.DH.EUM.AYŞ.43/47
175
T›mar köylerinden olanKartal'a ba¤l› Samand›ra
köyünde araziye mutasarr›folup tapuya müstehak mirasç›
b›rakmaks›z›n vefat edenflah›stan intikal eden yerin
dilekçe sahibi taraf›ndan tapuvergisi al›narak ziraateverilmesine müdahale
edilmemesine dair hüküm.
Kartal Nahiyesi naibinehüküm:
Hasan gelüp işbu bin altmışüç senesi uhde ve iltizamında
olan timar karyelerindennahiye-i mezbura tabiSamandıra nam karye
toprağında arazi tasarrufeden Hacı Hüseyin nam
kimesne sene-i mezburedelebbeyk(?) icâbet-i tarik-i hacc-ı şerifde fevt oldukda oğlı ve
kızı baba bir er karındaşıvesâir tapu ile virilmesi
fermân olanlardan kimesnesikalmayup tasarrufunda olan
yirleri kânun üzre tapuyamüstahıkk olmağla bu dahiol yirleri resm-i tapu ile tâlibine
virüp ziraat itdürmekistedükde Tolayba nam
karyeden Hacı Süleyman namkimesne zuhûr ve mücerredta'ciz içün bana hibe eylediben zabt iderüm diyû hilâf-ıkânun müdahale ve tapu ile
virüp ziraat itdürilmesinemümâna'at itdürilmemeküzre ol babda kânun üzrehükm-i hümâyunum recâitmeğin kânun üzre emr
yazılmışdur.
Fi evâsıt-ı B sene (1)163. (16-25 Haziran 1750)
Kaynak:
‹stanbul Tarım Tarihi-I,s.217.
176
Kartal'a ba¤l› Samand›ra veçevresindeki köylerde hâs›l
olan mahsulün nakledilece¤iambarlara dair hüküm:
Kartal Nahiyesi naibinehüküm:
Nâhiye-i mezbûra tâbiSamandıra ve tevâbi karyeleritoprağında zirâat ü hirâset
iden defterlü reâyâ ve defterreâyâsı yirlerinde zirâat idenhâric-i reâyânın zirâatlarıylahâsıl eyledikleri terekeleri
öşrlerin evvelâ karyelerindeolan anbara badehû herhafta durur tereke satılur
akreb bazara nakl itdürmekistedükde hilâf-ı kânun dürlüillet ve bahâne eyledüklerinbildirüp kânun üzre emr-i
şerifim recâ itmeğin kânunüzre amel olunmak emrim
olmuşdır.
Fi evâsıt-ı C sene (1)169. (13-22 Mart 1756)
Kaynak:
‹stanbul Tarım Tarihi-I,s.371.
177
Kartal'a ba¤l› Sar›kâd›köyünde flahs›n tasarrufundaolan tapulu ve temessüklü
yerlere müdahaleninönlenmesine dair hüküm.
Üsküdar kazası muzâfâtındanKartal Nâhiyesi naibine
hüküm ki:
Nâhiye-i mezbûra tâbiSarıkâdı nam karye
sâkinlerinden Sâlih nâmkimesne gelüp bu karye-imezbure toprağında vakimutasarrıf olduğı tapulı ve
temessükli ma'lûmetü'l-hudûdyirlerin bin yüz yetmiş (boş)senesinde ma'lûmu'l-mikdarsemen mukâbelesinde Sarı
Ahmed nâm kimesneyeemâneten tarafından sipariş
ve icâr ve semeni olanmeblağ-ı mezkûr ahz idüp
lâkin mezbur müddet-i icâretemâm olmadın mezbur
hileye sülûk itmeğle sâlifü'z-zikr yirlerin redd-i semen ileke'l-evvel yirlerin mezburdanalup zabt murâd eyledükdesen bana ferağ etmişidün
diyu dürlü illet ve bahane ilehilâf-ı kânun virmekde te'allülve muhâlefet ve gardı külli
eyledüğin ve bu bâbdadavâsına muvâfık
şeyhülislamdan fetvâ-yışerifesi olduğun bildirüp fetvâ-yı şerifesi mucebince şer'legörilüp yirleri redd-i semen(ile) kendüye alıverilip kemâ-kân zabt ü ziraat itdürilmekbâbında emr-i şerifim recâitmeğin kânun üzre amelolınmak içün yazılmışdır.
Fi evâhir-i Za sene (1)171 (27Temmuz-5 Ağustos 1758)
Kaynak:
‹stanbul Tarım Tarihi-II,s.124.
178
Galata'da Valide Sultan Camii Vakf›'na aitAdalar nâhiyesine tâbi Saliç (?), Samand›ra ve
So¤anl› köylerindeki vakfa ait hayvanlar›nçobanlar›ndan birisini öldüren flahs›n ilgilikad›l›kta yarg›lanmas›na ve sonucun ilam
olunmas›na dair hüküm.
Üsküdar kazası muzâfâtından Kandırı nahiyesinâibine hüküm ki:
Dârü's-saâdetü'ş-şerifem ağası nezaretindeolan evkafdan Galata'da vâki merhûm vemağfûrun lehâ Vâlide Sultan valide-ihüdâvendigâr-ı esbâk Gâzi Sultan Ahmed Hântâbe serâhânun binâ eylediği câmii şerifievkafınun ber vech-i te'yîd bâ-berât-ı şerif-iâlişân mütevellisis olan kıdvetü'l-emâcid ve'l-a'yân İbrâhim zîde mecduhû mektub gönderüpvakf-ı mezbur mülhakatından olup Üsküdarkazası muzâfâtından Adalar nâhiyesine tâbiSaliç (?), Samandıra ve Soğanlı nam akryelerdevâki vakf çiftliklerünün yaylak ve kışlak veotlak ve eğrek yirlerine zemânında koyunvesâir davarları vakfın çobanları vakt üzemanıyla götürüp yaylayup ve kışlayupotundan ve suyundan intifâ idüp ve çobanlarıdahi kendi hallerinde ırzlarıyla meşgul ve birkimesneye taaddi ve rencide eyledikleriolmayup ve üzerlerine dahi şuhûd-ı udûl ileşer'an bir nesne sâbit olmış deği iken Kandırakasabası sâkinlerinden zümre-i eşkiyâdan (boş)nâm kimesne bin yüz yetmiş senesinde vakf-ı şerifin çobanlarından Yuvan veled-i Niko nâmzımmiyi bi gayr-i hakkın tüfenk kurşunuyladarb ve helâk ve işbu sene-i mübarekede dahisair çobanlar vakf-ı şerifin koyun vesâirhayvanâtların bırağup ra'y olunmadığındanbir mikdarı helak olup ol vechile vakf-ı şerifinmahsuline küllî gadr olınmağla eşkıya-i mezburkasaba-i Kandırı ahalisinden marifet-i şer'le vetahta (?) serdâr-ı marifetiyle bade't-tefahhusele getirilüp vekil (boş) nam kimesne ilemahallinde şer'le görilüp icrâ-yı şer' ve ihkâk-ı hakk ve keyfiyeti vukû'ı ve sıhhati üzre arzu i'lâm olınmak bâbında emr-i şerifim virilmekrecâsına arz eylediği ecilden mahallinde şer'legörilüp icrâ-yı şer' ve ihkâk-ı hakk ve keyfiyetidahi sıhhati üzre i'lâm olınmak bâbında fermân-ı âlişânum sâdır olmışdur.
Fi evâsıt-ı Za sene 1174 (14-23 Haziran 1761).
Kaynak:
‹stanbul Tarım Tarihi-II, s.274.
179
Berat ile Sar›kad› (Sar›gazi)zaviyesinde görevli olup,
hizmet etmedikleri süre ileilgili olarak Sar›kad› vakf›ndan
ücret talebindebulunmufllard›r. Bu flah›slar›nhaks›z taleplerinin önlenmesi
hususunun ilgili kad›l›ktagörülmesine dair hüküm.
Üsküdar kazası muzâfâtındanKartal nahiyesi naibine
hüküm ki,
Nâhiye-i mezbûrede vâkiSarıkâdı zâviyesinin bi'l-fiil
berât-ı şerifümle zâviyedârıve vakfın mütevellisi olannahiye-i mezburdan Salihnam kimesne gelüp vakf-ımezburdan almak üzrehıdmet mukâbelesinde
berâtla vazifeye mutasarrıfolan Sarı Ahmed ve (boş) ve
(boş) nam kimesnelerünhıdmet eyledükleri eyyâmda
berâtları mûcebincehıdmetleri mukabelesinde
müstahıkk olduklarıvazifelerin virüp hıdmet
eylemedükleri müddetdeşer'an vazifeye müstahıkkolmış değiller iken hıdmeteylemdiklerü müddet içün
dahi vazife aluruz diyubirbirleriyle yek-dil ve hilâf-ışer'-i şerif teaddiden hâlî
olmadıklarun ve bu bâbdadavasına muvâfık
şeyhülislamdan fetvâ-yışerifesi olduğun bildirüp
mûcebince amel olınup hilâf-ı şer'-i şerif ve mugâyir-i fetvâ-yı münîf ol vechile te'addilerimen' ü def' olınmak babındaemr-i şerifüm recâ eylediğiecilden mahallinde şer'le
görilmek emrim olmışdur.
Fî evâhir-i Ş sene 1172 (19-27 Nisan 1759)
Kaynak:
‹stanbul Vakıf Tarihi-I,s.259.
180
Samand›ra'da vefat eden kiflidenintikal eden evladiyet üzere vak›farazinin zaptedilmesinden dolay›
mirasç›larla zapteden flah›slararas›nda ortaya ç›kan ihtilâf›n fler'i
mahkemede görülmesine dairarzuhal üzere hüküm.
Üsküdar kazası muzâfâtından Kartalnahiyesi naibine hüküm ki:
Ahmed bin Abdi nam kimesnesüdde-i sadâretime arz-ı hâl idüp
selâtîn-i mâziyeden beri ceddiHayreddin nâm kimesneye nahiye-imezbura tâbi Samandıra nam karyetoprağında vâki ma'lûmu'l-hudûd
çiftlik arazisi ve çayırı hibe ve temlikve yedine mülknâme-i hümâyun
virildükden sonra ol dahi ol yirlerüntasarruf ve galesin evladına vakf u
şart eyledüği defter-i hâkânî vevakfiyye-i ma'mûlün bihâda mastûru mukayyed ve nevbet-i tasarrufevlâd-ı vakıfdan bunun babası
Abdi'nin olup ber muceb-i şart-ı vakıfmutasarrıfiken fevt olup nevbet-itasarruf buna intikal idüp âharun
alakası olmayıp müdâhale olınmakicâb itmez iken Âyişe nâm hatun ile
oğulları Mehmed ve Hızır nâmkimesneler evlâd-ı vakıfdan değilleriken bunun fuzûlî meşrûtası olan
çayırları tegallüben zabt itmeleriylebundan akdem murâfa-i şer-i şerifoldıklarında evlâda meşrûta olduğınümâyân ve cânib-i şer'den dahi i'lâmvirilmişken muğâyir-i defter-i hâkânî
fuzûlî müdâhaleden hâlîolmadıklarun ve bu bâbda fetvâ-yışerifesin oldığın bildirüp fetvâ-yışerifesi mûcebince amel olınmak
bâbında emr-i şerîfim recâ itmeğinşer'le görilmek emrüm olmışdur.
Fî evâsıt-ı Za sene 1165 (20-29 Eylül1752)
Kaynak:
‹stanbul’da Sosyal Hayat-I,s.367.
181
Nakşidil ValideSultan Çeşmesiveya Atik ValideSultan Çeşmesi
kitabesi
Atik Valide Sultan çeşmesidir bu
Mürûr-ı ezmine kılmışdı gerçi kim ifnâ
Cenâb-ı valide-i şâh-ı dehr Mahmud Han
Yeniden eyledi tamir ile suyun icrâ
Muvaffak eyledi ihyâsına anı çün-kim
İki cihanda azîz ide Hazreti Mevlâ
Sene 1224
Kaynak:
‹brahim Hilmi Tanışık,‹stanbul Çeşmeleri-I,‹stanbul 1943, s.404-
406.
182
Kartal Kazas› Samand›raKaryesi ‹btidai Mektebimuallimli¤i ve tahsisat›
hakk›nda Evkaf-› HümayunNezareti'nden tafsilatl› bilgi
istendi¤ine dair belge.
Nezaret-i Maarif-i Umumiye
Mekatib-i İbtidaiye İdaresi
Kartal kazasına tabiSamandıra Câmii şerifi
imametine hazine-i evkâf-ıhümâyundan 300 ve
müezzinliğine 120 ve yağ,mum vesaire masârifi olarak410 ve mektep muallimliğineise ayrıca 120 kuruş mahsûsolub cihât-ı mezbure Fatih
dersiamlarından Davud Paşamahkemesi niyâbetindebulunan Osman Efendi
uhdesinde bulunduğu vemütevellisi dahi Gümrükmemurlarından Mehmed
Efendi namında biri idüğü veel-yevm hidemât-ı mezkurdeahali tarafından verilmiş aidatile bir diğeri tarafından ifaolunub mahsûsâtı muma-
ileyh tarafından alındığı haberverilmiş ve mektep
muallimliğini ifa eden efenditemin-i maişet
edemediğinden dolayıtedrisât-ı matlub-ı âli
dairesinde cereyan etmediğianlaşılmış olduğundan karye-
i mezkurda mektebin(aslasıyla) terakkisi esbâbınaba'de ……….. olunmak üzeremuallimliği ile tahsisatına ait
malumat kuyudununmuvazzahan etbâsıhususunun nezaret-i
müşarün-ileyhaya izbârıvâyeste-i re'y-i rezîn isâbet-
rehin dâver-i ekremileridir. Olbabda emr ü ferman hazretimen-lehül emrindir. 19 Eylül
1321
Kaynak:
BOA, MF.MKT. 888/62.
183
Eskiflehir'e gidecek muhacirlerinHaydarpafla cihetinden Ba¤dadCaddesi, Alemda¤, Samand›ra
ve Gebze d›fl›ndaki yoldangeçirilmeleri hususundagerekenin yap›lmas›n›nistendi¤ine dair belge.
Zabtiye Nezaret-i Aliyyesine
Eskişehir taraflarına azimetedecek muhâcirîn için
Haydarpaşa cihetinden BağdadCaddesi tabir olunan sahilboyutarafının seddiyle oradan bazıhayvanât-ı imrâriyenin men'i veAlemdağı cihetinden Samandıra
tarafı üzerindeki kurrâdaşimdilik hastalık olmaması
hasebiyle tarik-i mezburun birnokta-i telakki (telafi) si olan
nefs-i Gökbuze kasabasıderûnundan geçirilip hariçtenimrarın taht-ı temin alındığıhalde mezkur Samandıra
tarikinden muhacir sevkindemahzur olmayacağı umur-ı
baytariye müfettişi marifetiyleicra ettirilen tahkikat üzerineŞehremaneti celilesinden iş'arkılındığından bahisle Üsküdar'ageçirilecek muhacirinin mahzuruolmayan mezkur tarikten imrarettirilmek zımnında Üsküdar
Mutasarrıflığına tebligât-ı lazımeicrası muhacirin komisyonu
heyet-i celilesinden bâ-tezkireifade edilmiş olmağla ona göre
ifâ-yı muktezâsına himem-ialiyyeleri buyrulmak babında
Kaynak:
BOA, DH.MKT. 1893/36.
184
Şevknihal UstaÇeşmesi kitabesi
Çeşme-i pâk-i hazinedâr ustakim anı
Böyle hayrata muvaffak kıldıRabb-i zü'l-Celâl
Ol rıza-i hakk içün rûh-ıimameyn aşkına
Sâye-i şahânede itdi bu yoldasarf-ı mal
Sarıgâzi karyesi'n ihyâ vühoşnud eyledi
Kıldı icra böyle bir âb-ı hayât-ı bî-misal
Âlemin dilteşnisin bi'l-cümlesirab itdi kim
Tâ be-mahşer hayrile yâdeylemekde ehl-i hâl
Şehr-i yâr-ı âlemin Hakk eyliyeömrün mezîd
Şems-i ikbâline hiç göstermiyerûy-ı zevâl
Teşnegâne Fevziya tarih-icevher söyle kim
Çeşme-i Şevk-i Nihal Usta'daniçsün bir zülâl
1275 (1858)