Download - Trendleri “yeni yaşam” belirliyor
1 Zorlu Grubu iç iletişim yayınıdır.Üç ayda bir yayımlanır.
Temmuz-Ağustos-Eylül 2013
42
Trendleri “yeni yaşam”
belirliyor
Değişim, hayatın bir parçası… Özellikle günümüzde, “hayat” son derece dinamik ve çok hızlı bir değişim gösteriyor. Bununla paralel olarak, alışkanlıklar, tercihler, zevkler de değişiyor… Hayat yenilenirken, insanlar gibi kurumlar da bu sürece uyum
sağlamaya çalışıyor. Çünkü, yeni hayatın dinamiklerini anlayan, yenilikleri yakalayan ve daha da önemlisi yeniliklerin öncüsü olan kurumlar, gelecekte kendilerine bir yer edinebiliyorlar.
60. yılını geride bırakmaya hazırlanan Zorlu Holding’i de, Türkiye’de ve dünyada edindiği güçlü konuma ulaştıran en önemli unsur yenilikçi bakış açısı oldu. Bu bakış açısıyla, tüm faaliyet alanlarımızda, dünyadaki değişimin farkında olarak, yeniliklere öncülük ediyor, yeni hayata yön veriyoruz.
İlk göz ağrımız tekstilde öncülük ettiğimiz yenilikler, toplum yaşamında kendine doğrudan bir yer bulurken, ülkemizde ev tekstili sektörüne de önemli bir ivme kazandırdı. Bir İtalyan dergisinde gördüğümüz desenleri, çarşaflara uyarladığımızda, o güne kadar sadece çizgili çarşaf kullanan Türk halkını desenli çarşafla tanıştırmış olduk. Aradan geçen onca yıldan sonra bugün Zorlu Teks-til, bir yandan TÜBİTAK ile yaptığı AR-GE çalışmaları, bir yandan ileri teknoloji üretimi yenilikçi ürünleri ile sektörüne ve tüketici alışkanlıklarına yön vermeye devam ediyor.
Zorlu Holding’in amiral gemisi Vestel ise, akıllı yaşam teknolojilerine uyumlu olarak ortaya çıkan, teknolojiyle tasarımı buluş-turduğu ürünleri ile yeni hayatın yeni alışkanlıklarını yaratıyor. Son olarak Berlin’de gerçekleşen Uluslararası Teknoloji Fuarı IFA’da, yüzde yüz yerli tasarım ve üretimle görücüye çıkardığımız Vestech akıllı telefon ile Vestel City’nin AR-GE ve üretim gücü-nü bir kez daha ortaya koymaktan gurur duyduk. Vestel, değişen hayata adapte olmamızı sağlayan yenilikçi ürünleri ile zamanın önünden gitmeyi sürdürecek.
Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelerek Türkiye’nin enerjisine enerji katan Zorlu Enerji Grubu ise, dünyadaki enerji yatırımı trendlerini başarıyla takip ediyor. Gerek yurt içinde gerekse yurt dışında yapmış olduğu yatırımlar bunun en büyük gös-tergesi. Yenilenebilir enerji kaynaklarının dünyada her geçen gün önem kazandığı günümüzde, Türkiye’nin en büyük jeotermal santralini ülkemize kazandırmanın gururunu yaşıyoruz. Geçtiğimiz ay Sayın Başbakanımızın katılımıyla açılışını gerçekleştirdi-ğimiz 80 MW üretim gücüne sahip Kızıldere 2 Jeotermal Santralimiz, dünyanın da sayılı jeotermal santralleri arasında yerini ala-cak. Geçtiğimiz ay, Pakistan’ın Jhimpir bölgesinde kurulan, 56,4 MW gücündeki rüzgar santralinin de açılışını yaptık. Pakistan’ın uluslararası yatırımla hayata geçen ilk rüzgar santrali hem Pakistan’ın en büyük sorunlarından biri olan enerji sorununa önemli bir çözüm kaynağı getirdi hem de Türkiye’den ve diğer ülkelerden Pakistan’a yapılacak enerji yatırımının yolunu açtı. Zorlu Ener-ji, öncü ve örnek projelerle Türkiye’de ve dünyada enerji sektörüne hizmet etmeye devam edecek.
Ülkemizin mevcut kaynaklarının en iyi şekilde değerlendirebilmesi ve yeni kaynaklar üretilmesi için de çalışmalarımızı sürdürü-yoruz. Sene sonunda Manisa Gördes’teki 10 bin ton kapasiteli nikel kobalt tesisimizi devreye alacağız. Bu tesis ile 2023’te 40 bin ton kapasitelik hizmet vereceğiz ve 2018 sonunda ülkemizin ihracatına 600 milyon dolar katkı sağlayacağız. Zorlu Grubu olarak, bu tesisimizle Türkiye’de ilk defa çevreye duyarlı kapalı sistem bir rafineriyi hayata geçirmiş olacağız.
Zorlu Gayrimenkul şirketimizin İstanbul’a değer katmak hedefiyle geliştirdiği, Asya ve Avrupa kıtalarının birleştiği, İstanbul’un tam kalbinde inşa ettiği Zorlu Center geçtiğimiz günlerde kapılarını açtı. Zorlu Center’ın en önemli fonksiyonlarından biri olan, gerek teknik özellikleri, gerek büyüklüğü ve içeriğiyle, dünyanın en iyi sanat komplekslerinden birisi olarak öne çıkan Perfor-mans Sanatları Merkezi de ilk konuklarını ağırlamaya başladı. Zorlu Center’ın, tüm fonksiyonları ile sosyal yaşama yepyeni bir form kazandıracak bir cazibe merkezi olacağından hiç kuşkumuz yok.
Ülkemiz 90. yaşını geride bıraktı… Bu 90 yılın son 60 yılına Zorlu imzasını atmaktan gurur duyuyoruz. Sınırları aşarak, yapılmaz deneni yaparak, Türkiye’nin önünde ve kendi önümüzde yeni yollar açtık… Dünyadaki değişim rüzgarını takip ederek, yeniliklere yön verdik. Türkiye ekonomisinin itici gücü olma yolunda önemli çabalar sarf ettik, Türk sanayinin gücünü tüm dünyaya göster-dik. Bugünden sonra da hem ülkemiz hem dünya için fark yaratmaya, doğadan aldığımız ilhamla geleceği şekillendirmeye ve geleceğe güvenle bakmaya devam edeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelere Cumhuriyetimiz’in 90. yılını kutluyor, geleceğimiz için üretmenin heyecanını tüm mesai arkadaşlarımla paylaşıyorum.
Sevgi ve saygılarımla,
Ah met ZOR LU
“Yeni hayat”a yön veren bir başarı hikayesi
sunuş 01
FotoğraflarGörsel Yönetmen Esen Ataman Kürklü
Grafik TasarımSerkan Bengin
İdari İşlerDilek Yeşil
Renk Ayrımı ve BasımBilnet Matbaacılık
Dudullu Organize Sanayi Bölgesi 1. Cadde No: 16
Ümraniye/İstanbulTelefon: 444 44 03
Dergi Yönetim YeriZorlu Plaza, 34310 Avcılar - İstanbul
Telefon: 0212 456 20 00Faks: 0212 422 00 49
e-posta: [email protected]
46 Vestel, gençlere yatırım yapıyor
48 Risk mi, fırsat mı?
56 Gazın gazla rekabet devri
32 Tiyatro ekip işi, emek işi
22 Vestel, IFA’da yeni ürünlerini tanıttı
28 Türkiye’nin en büyük jeotermal santrali açıldı
36 Pakistan Rüzgar Santrali açıldı
16 Broadway gösterileri İstanbul’a taşınıyor
Zorlu Holding A.Ş. Adına SahibiOlgun Zorlu
Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri MüdürüYaprak Özer
Yayın KuruluVedat Aydın, Lale İlalan, Necmi Kavuşturan
Yayın türü: Yerel, süreli, 3 aylık
Genel KoordinatörAyşegül Kuyucu
İçerik KoordinatörüNilüfer Eyiişleyen
Yayın EditörüEmel Murtezaoğlu
Yazı İşleriSerra Sönmez, Erkan Yavuz, Cihan Aydın
İçerik ve Tasarım Uygulama
indeks içerik-iletişim danışmanlıkKore şehitleri Cad. Atılım İş Merkezi No: 28
K: 4 D: 4 34397 Zincirlikuyu-İstanbulTel: 0212 347 70 70 Faks: 0212 347 70 77
e-mail: [email protected]: www.indeksiletisim.com
04 Kapak / Trendleri “yeni yaşam” belirliyor
“Zorlu” Dergisi’nin içerik ve tasarımı İndeks İçerik İletişim Danışmanlık tarafından yaratılmış olup,
Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamında eser olarak koruma altındadır. “Zorlu” Dergisi’nde
yayınlanan yazı ve fotoğrafları yayma hakkı ve “Zorlu” markası ve logosu Zorlu Holding A.Ş.’ye ait-
tir. Kaynak gösterilse dahi, hak sahiplerinin yazılı izni olmaksızın ticari amaçlarla kullanılamaz.
Dergide yayınlanan yazılar, yazarların kişisel görüş, yorum ve tavsiyelerini içermektedir, İndeks
İçerik İletişim Danışmanlık veya Zorlu Holding A.Ş., yazılarda yer alan bilgi, görüş ve tavsiyeler
nedeniyle doğabilecek maddi veya manevi zararlardan hiçbir şekilde sorumlu değildir.
20 En sevilen marka Taç 20 İsme özel indirim Linens’te21 Linens, mağaza konseptini yeniliyor24 Vestel bayilerine Berlin gezisi26 SAP’den Zorlu Elektrik’e gümüş ödül27 Zorlu Enerji İsrail’de son virajda40 Pakistan’ın ilk rüzgar santralinde Zorlu Enerji imzası44 Linens APRCE’e katıldı44 Korteks ürünleri Textillegprom’da45 Valeron, Paris’i büyüledi52 “Ulusal Şampiyon” Zorlu Enerji53 Zorlu Enerji Grubu Kürek Takımı’nın Fair Play gururu54 Yeşilin sürdürülebilir gücü60 GAZDAŞ abone güvenliği konusuna öncelik veriyor
62 Ayşegül Güngör / Düşünce sistemimizde Occam usturasını kullanmak64 Vestel’in siyah zarafeti ankastrede65 Akıllı teknoloji ve estetik66 Vestel Merkez Servisleri’ne yenileri ekleniyor67 Sokaklar akıllı LED ile aydınlanacak68 Devir, akıllı alışveriş devri70 Metro ile Metrobüs birleşti71 Pierre Cardin ile zengin sofralar72 Ekip çalışması / Birimiz hepimiz için!74 Kısa kısa 78 Gökyüzünün getirdikleri80 Kültür sanat82 English summaries
02 içindekiler 03
Türkiye’de ve Dünyada Zorlu Dergisi, Zorlu Holding A.Ş. yayınıdır. Para ile satılmaz.
Katkıda Bulunanlar:
Ayşegül Güngör / Minerva Eğitim Teknolojileri A.Ş. Genel Müdürü
1989’da İstanbul Üniversitesi Ekonometri
Bölümü’nden lisans derecesi, 1991’de Eko-
nometri Bölümü’nden yüksek lisans derecesi
aldı. Bankacılık sektöründeki kariyerinin yanı
sıra 1995’te Marmara Üniversitesi Çağdaş
Bilimler Vakfı, Çağdaş İşletmecilik Sertifika
Programı’nda hazine ve sermaye piyasaları
konusunda dersler verdi. 2001’den bu yana
yönetici ortağı olduğu Minerva Eğitim ve Danış-
manlık bünyesinde, çeşitli kurum ve kuruluşlara
eğitim ve danışmanlık hizmetleri veriyor.
Metin Salt / Vestek Genel Müdürü
Metin Salt, 1990’da ODTÜ Elektrik ve Elektronik
Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. ABD’de Digital
Microwave Corp. ve Cellnet Technology Inc. adlı
şirketlerde Ar-Ge grup yöneticiliği yaptı. Halen
Vestel Şirketler Grubu’nun Ar-Ge çalışmalarını
yürüten Vestek Elektronik Araştırma Geliştirme
A.Ş.’de genel müdür olarak görev yapıyor. ABD,
Avrupa ve Türkiye patent enstitüleri tarafından
verilen altı patenti bulunuyor.
04 kapak
Her yeni günle birlikte yeni bir dünyaya uyanıyoruz. De-
ğişim tüm dünyaya hızlı bir şekilde yayılıyor. Tüketim
alışkanlıklarımız, kültürel kodlarımız ve kişisel beğe-
nilerimiz her türlü teknolojik ilerlemeyle birlikte kökünden
değişiyor. Her yenilik bizi hayallerimize bir adım daha yakın-
laştırıyor. Spor, sağlık, eğlence ve hayatın her alanında geçmi-
şin bir adım önünde ilerliyoruz. Bu akışa ayak uydurabilmek
çok zor ancak bir o kadar da keyifli. Yeni yaşam, adaptasyon
çağının bir ürünü. Yeniliklere yetişebildiğiniz oranda varsınız.
Eğitim, iş ve beslenme gibi konularda çağı yakalayabildiğiniz
sürece eskisinden daha ileridesiniz.
2013 istatistiklerine göre dünyada 2,4 milyar internet kullanı-
cısı var, her yıl 500 milyona yakın sayıda akıllı telefon satılıyor.
Ulaşım imkanları bir yandan artarken bildiklerimiz de sürekli
değişiyor. Sağlığımıza dikkat etmek için nelere dikkat etmemiz
gerektiği konusundaki yanılgılarımızı aşıyoruz. Yeni eğitim mo-
dellerini takip ediyor, geleneksel anlayışın ötesine geçiyoruz.
Her yeni günle birlikte yeni yaşamın koşullarına biraz daha alı-
şıyoruz.
Kendimize inşa ettiğimiz yeni yaşam alanları da bunun bir par-
çası. Artık daha fazla bir araya gelmek ve daha fazla paylaşım
yapmak istiyoruz. Tüm alışkanlıklarımızı, mekansal dönüşüme
uygun olarak gözden geçirmek zorundayız. Kısıtlı bıraktığımız
davranış kalıplarını kıramadığımız müddetçe, bu alışkanlıkları
“yeni” olana adapte etmek zorlaşır. Yeni hayat bizden daha
esnek ve dinamik olmamızı, olaylar karşısında proaktif bir tu-
tum sergilememizi bekliyor.
Bu hıza tüm dünyanın aynı oranda eşlik edebildiğini söylemek
kolay değil. Kimileri değişime öncülük ederken, geride kalanlar
bu izleri takip ediyor. Eğer gidişatın belirleyeni olmak istiyor-
sanız, sorumluluk almalı ve elinizi taşın altına koyacak cesareti
göstermelisiniz. İnovasyon konusuna şüpheyle bakan yakla-
şımlar da var. Bunlardan biri Amerikalı Ekonomi Profesörü Ro-
bert Gordon. Mevcut inovasyon trendinin yeterince hızlı olmadı-
ğını düşünen Gordon’a göre, ekonomik gelişmeyi artıracak yeni
modeller kurgulamak gerekiyor. Beşeri kaynakların çok önemli
hale geldiğini ifade eden ünlü akademisyen, yenilikçi eğitimin
önemine dikkat çekiyor.
Yerküre eskisinden daha hızlı dönüyor!
Yaşlı dünyamız, yeryüzünde yaşanan bu değişimlere tempo
tutturmakta zorlanıyor. Tüm dünyada bu hıza direnen yeni
yaklaşımlar da beliriyor. Sürekli ve hızlı tüketime direnen
gruplar “slow food” hareketini savunuyor, sanayi tipi tüketi-
me karşı çıkan sağlık hareketleri organik bir yaşamın önemine
dikkat çekiyor. Bu durumda, sürdürebilir bir yaşam için bize
her zamankinden daha fazla sorumluluk düşüyor. Yeni hayat
bizden sadece anı değil, her adımda geleceği de planlamamızı
istiyor.
Yaşam alanlarımızı yeniden tasarlarken, teknolojiyi de kendi-
mize uyarlıyoruz. Teknolojik tasarımlarımızda önceliklerimiz
kullanım kolaylığı ve hız. Bu öğelerden herhangi birine uyum
sağlayamayan şeyler günümüzde pek rağbet görmüyor. Üstelik
bu cihazların getirdiği iletişim olanakları, küresel bir ağ örüyor.
Teknoloji bir cebe sığacak kadar zarif cihazlar üretirken, bu ta-
sarım harikalarının başardıkları, dünyayı yerinden oynatıyor.
Apple’ın iletişim teknolojisine yaptığı derin dokunuşun karşılı-
ğında Android işletim sistemleri daha da hızlanıyor. Twitter ile
birlikte online dünyaya entegre olan hayatlarımız, her geçen gün
artan tablet bilgisayar kullanımıyla tek bir mekana bağımlı hale
gelmekten kurtuluyor. Bir fenomen haline gelen Steve Jobs’un
“bir liderle takipçiyi ayırt eden şey, inovasyondur” sözleri bilgi
ve iletişim teknolojilerine ilham vermeye devam ediyor.
Yeni hayat kıyafetlerimizi, evimizde kullandığımız ürünleri de
kendisine uygun tasarlatıyor. Eskinin gösterişli kıyafetlerinin
ya da dekoratif ürünlerinin yerini, daha ince bir zevkin ürünü
olan tasarımlar, organik hammadde ile üretilmiş malzemeler
alıyor. Bu seçimleri yapabilmek ve kendimize uyarlayabilmek
için çaba gösteriyoruz. Tüketim alışkanlıklarına teknoloji hari-
kası üretim imkanları yön veriyor. İyi giyinebilme, şık ve kon-
forlu bir evde yaşayabilme şansı, uygun koşullarda herkese
sunulan bir imkan haline geliyor.
Bu süreci yönetebilmek için en önemli kaynağımız enerji. Dün-
yada fosil yakıt rezervlerinin kademeli olarak azalıyor olması,
doğaya ve insan sağlığına zarar vermeyen enerji üretimi ihtiyacı
ortaya çıkarıyor. Tüm dünyada yenilenebilir ve temiz enerji kay-
naklarına yönelim milyarlarca dolarlık bir sektör oluşturuyor.
Son verilere göre, yenilenebilir enerji alanına yıllık 250 milyar
dolara yakın bir yatırım yapan Çin’in bir önceki başbakanı Wen
Jiabao gelecek yıllarda da temiz enerji gelişiminin hızlandırılaca-
ğının garantisini veriyor. Gelecek planlarını, enerji bağımlılığını
aşmak ve kendi enerjimizi üretmek üzerine kurmak zorundayız.
Sürdürülebilir bir yaşam algısıyla barışık bir şekilde doğal kay-
naklarımızı harekete geçirmek adeta bir liderlik misyonu. Ala-
nında lider olmak isteyen her kişi ve kurum bu konuda tedbirler
almalı ve yeni hayata can verecek enerji üretimini planlamalı.
Zorlu Holding olarak bu yeni hayata yön vermek, yolu önceden
çizmek ve alternatif yollar açmak için bütün araştırma ve geliş-
tirme faaliyetlerimizde inovatif bir prensiple hareket ediyoruz.
Bir yandan tüm detayları düşünürken, hızlı hareket edebilme
kabiliyetimizle de yeni hayatın ihtiyaçlarını yaşama geçiri-
yoruz. Zorlu Holding’e bağlı şirketler tüm faaliyetlerinde bu
prensiplerden yola çıkıyor. Yeni yaşam trendleri belirliyor, bu
trendlerin yön verdiği ihtiyaçları Zorlu Holding olarak biz üre-
tiyoruz. Gayrimenkul, tekstil, elektronik, beyaz eşya ve enerji
gibi hayati alanlardaki tasarımlarıyla, araştırma geliştirme ça-
lışmalarıyla yaşama yenilikler katan Zorlu Holding, geleceğe
güvenle bakıyor.
Trendleri “yeni yaşam” belirliyorZorlu Holding bünyesinde faaliyet gösteren şirketler, gelecek planlamalarını yeni yaşama uyum prensibiyle sürdürüyor. Hayatın her alanında yaşanan hızlı değişime öncülük eden Zorlu Holding, proaktif hareket edebilme imkanlarını daha da ileri taşıyor.
05
olacak. Artan tüketim ve bozulan ekolojik dengeye çare bulamaz ve bugünkü yaşamımızı aynen devam ettirirsek 2050’de dünya-mız gibi bir dünya daha olsa bize yetmeyecek.
Yüzmeyi mutlaka öğreninÖnümüzdeki 30 yıl içinde küresel ısınma sorunu ile uğraşma-ya devam edeceğiz. Denizler 10 cm daha yükselecek, bunun sonucunda kıyı şeridinde yaşayan birçok insan başka yerlere taşınmak zorunda kalacak. Bazı bölgelerde yetişen meyve ve sebzeler artık yetişmeyecek, kıyı kesiminde yaşayanlar hava değişimlerine ve büyük fırtınalara hazırlıklı olmak zorunda, belki ölümler artmasa da bu gerçeklerle yaşamayı öğrenmek gerekecek. Bir şarkıda söylendiği gibi “Yaşamak hep böyledir, su biter seller durmaz” dizeleri gerçek olacak. Büyük buzul kütlelerinin kopmasının önceden ulaşılamayan bölgelerdeki petrol ve diğer değerli maden aramalarını kolaylaştırması ise işin teselli kısmı olacak.
Savaşı robotlar yapacakGeleceğin savaşlarını robotlar yapacak. İnsansız hava araçları, mayın temizleyen robotlar, casus çekirgeler, yer altında çukur kazan köstebek robotlar geleceğin savaşçılarından bazıları olacak. Ancak robotların kullanılması savaşlarda dengesiz-likleri de arttıracak. Bazı savaşlar neredeyse bir damla kan akıtılmadan sulh veya teslim yoluyla son ererken bazılarında acımasız robot programlarını yüz binlerce insanın yaşamına aynı anda son verecek. Savunma harcamalarının önemli bir kısmı da savaşta ordunun gözü ve kulağı olacak robotlara ve insansız diğer sistemlere yapılacak.
Almanya’nın pabucu dama atılacakBugünlerde Avrupa’daki ekonomik kriz sırasında en güçlü ülke olarak ön plana çıkan Almanya 2050’de dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasında en sonuncu sıraya düşecek. Goldman Sachs’ın hazırladığı bir rapora göre 2050’de dünyanın en bü-yük ekonomisi Çin olacak, Amerika’nın ekonomik büyüklüğü Çin’in ancak yüzde 55’ine ulaşabilecek. Hindistan’ın ürettiği GSYİH Amerika ile neredeyse eşitlenmiş olacak. Brezilya, En-denozya gibi ülkeler dünyanın en büyük ekonomileri olurken
İngiltere, Almanya ve Fransa gibi ülkelerin ekonomik gücü gö-receli olarak azalacak.
Zengin kız fakir oğlan filmlerde kalacakBundan beş yıl önce yapılan araştırmalar zengin ve fakir ülke-ler arasındaki makasın az da olsa kapandığını gösteriyordu. 20. yüzyılın başlarında zengin ve fakirler arasındaki büyük uçurum yapılan sosyal reformlarla kapatılmaya çalışılmış ve bunda ba-şarılı olunmuştu. Ancak 1929 buhranından sonraki en büyük kri-zi yaşayan dünya “Wall Street’i İşgal Et” eylemleriyle yeniden fakir ile zengin arasındaki uçurumu tartışmaya başladı.
Avrupa’nın da durumu hemen hemen aynı, insanlar sokağa dö-külüyor ve iş istiyorlar. Oysa gelecek 30 yıl ile ilgili yapılan ön-görülerde zenginlerle fakirler arasındaki uçurumun daralacağı görülüyor. Bunun en önemli dayanağı ise Çin örneğinde olduğu gibi yeni Afrika ve Asya ülkelerinin küresel ekonomiye katılaca-ğı yönündeki beklentiler.
Gelişmekte olan ülkelerdeki büyüme zengin ve fakir arasındaki farkı daha da azaltacak. Kişi başına gelir oranı bugün Asya’da Amerika’nın yüzde 12’si iken 2050’de bir Asyalının geliri Ameri-kalının yüzde 40’ına ulaşabilecek. Bu olumlu gelişmeye rağmen zenginlik-fakirlik, ülkeler arasındaki farklardan çok insanların ne iş yaptıkları ve eğitimlerine bağlı olarak yeniden yorumlana-cak.
Eğitim şart, eğitim şartDünyanın gelecek 30 yılında en çok heyecan uyandıran şeyler-den birisi de ortalama eğitim sürelerinin uzayacağı yönündeki öngörüler… Endüstriyel büyümenin ardındaki en önemli güç olan eğitim, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin yatı-rım yaptığı en önemli alan olmaya başladı. Ortalama eğitim süre-si 5-6 yıl olan Pakistan ve Hindistan gibi ülkelerde bile ortalama eğitim süresinin 2050’de 9-10 yıla çıkması bekleniyor. Eğitime yapılan yatırımın arkasında eğitimin ekonomiye katkısını anla-tan makale ve araştırmaların büyük bir etkisi var. Nobel ödüllü Richard Nelson ve Edmund Phelps’in yaptığı araştırma eğitimli insanların yeniliklere daha açık olduğunu, iş verimliliğini arttır-
dığını gösteriyor. Bu durum sadece ücretli olarak çalışanlar için geçerli değil; eğitimli bir çiftçinin öğrenme süreci ve yeniliklere uyumu bile eğitimsiz bir çiftçiden çok daha hızlı ve verimli olu-yor.
İcat çıkarmayın şimdiMatbaanın bulunması ile iletişimin farklı bir boyuta taşındı-ğını düşünen insanlar ardından gelen radyo ve televizyon ile birlikte daha da şaşkınlığa uğramışlardı. Ancak asıl devrim internet ile oldu. Artık insanlar istedikleri her bilgiye ulaşabili-yor, bunun dışında anlık iletişim kurabiliyorlar. Sosyal medya araçları “Arap Baharı” gibi devrimleri hızlandırabiliyor ya da bir iş adamını çevreye zarar veren bir projesinden dolayı kö-şeye sıkıştırabiliyor. Diğer taraftan icatların topluma yayılma hızı da arttı. Telefon icat edildikten 35 yıl sonra kullanılmaya başlanırken bu süre radyo ve televizyonda biraz daha kısaydı. İnternetin kullanımına ise web icat edildikten (1991) sadece 7 yıl sonra başlandı. Gelecek 30 yılda yapılacak icatların da hayatımıza çok daha hızla girmesi bekleniyor. Ancak “robotlar bizim yerimizi alacak” diye korkmanıza gerek yok, henüz in-san beyninin mükemmelliğine ulaşacak bir makine hayal bile edilemiyor!
Uzaklar yakın oluyorMesafe kavramı öldü, teknoloji mesafeyi öldürdü. Önce mektup, sonra şehirlerarası telefon bağlatmak için hatta bekleme döne-mi, hepsi ama hepsi geride kaldı. Cep telefonlarının hayatımıza girmesi mesafe kavramını yerle bir etti. Telefon ücretleri o kadar ucuzladı ki artık herkes saatler boyu bedavaya konuşabiliyor. Ge-lişmekte olan ülkelerde her yüz kişiden 70’i cep telefonu kullanır-ken dünyada bu oran 80 civarında. Video, fotoğraf, 3G teknolojisi ile canlı bağlantı benzeri teknolojiler 2010’da dünya genelinde 76 milyar dakika kullanılmış. Telepresence sistemleriyle şirketler ça-lışanlarını toplantı için başka şehirlere göndermiyor, şubeler ile bu sistem sayesinde canlı olarak toplantı yapılabiliyor. 2050’de tüm bu teknolojilerin daha da ucuzlayacağı ve kullanımın yaygın-laşacağı düşünülüyor. Gelecek 30 yılda otomobilde, yolda, mar-kette, okulda, kısacası yaşamın her alanında mesafeleri kısaltan bu teknolojilerin farklı uygulamalarını göreceğiz.
kapak06
Gelecek mi, geldi miBugünün geleceği, dünkü gelecekten daha farklı; artık öngörülebilir bir gelecekten bahsetmek mümkün. 2050 ve sonrası için savaşları robotların yapacağı, kentlerin teknoloji üslerine dönüşeceği, yaşam hızımızın baş döndürücü boyutlara ulaşacağı söyleniyor. Bu öngörüler, gerçeklikten hiç de uzak değil artık. Gelecekte nasıl bir dünyada yaşayacağız, merak ediyoruz. Bu merak bize, gerçeği yakalayan fütüristik senaryolar yazdırıyor.
Ünlü kahin Nostradamus, 470 yıl önce 2050 yılına yak-laştıkça savaşların artacağını ve 2076’da üçüncü dünya savaşı çıkacağını söylüyor. “Gölge CIA” olarak bilinen
Stratfor’un sahibi, ünlü stratejist George Friedman ise sanılanın aksine 2050’de Rusya ve Çin gibi güçlerin değil Türkiye, Japon-ya, Meksika ve Polonya gibi ülkelerin süper güç olacağını iddia ediyor. 2050 ile ilgili yazılan raporlar ise daha farklı ve gerçekçi noktalara dikkat çekiyor. Kullandığımız su yetmeyecek, artan nüfusa ne yiyecek ne de barınacak bir yer bulamayacağız. Kü-resel ısınma, yaşam alanlarını değiştirecek, ekim alanları sular altında kalacak. Tabii bu sıkıntılara çare üretenler için yeni iş fırsatları da doğacak. Artan ve yaşlanan nüfus ile birlikte bina yönetimi, kentsel ulaşımda mobil çözümler ve yaşlılara yönelik
özel hizmetleri içeren yeni işler doğacak. Doğa ve çevreye ve-rilen zarardan dolayı geri kazanım, alt yapı ve ekolojik konut, kentsel planlama ve yerel gıda çözümleri alanında da yeni ya-tırımlar yapılacak.
Bir bardak su bulamayacağız Yukarıda anlatılanların çoğu kehanet ya da senaryolardan iba-ret olsa da yaşlı dünyamızın geleceği ile ilgili tahminler hepimi-zin ilgisini çekmeye devam ediyor. Bunların bazıları ise oldukça ürkütücü, somut ve gerçekçi tahminlere dayanıyor. En büyük tehlikelerden biri temel yaşam kaynağımız olan suyun 2030’da bize yetmeyecek olması. Toplam su arzı 700 milyar metreküpe ulaşsa da bu toplam talebi karşılayamayacak ve dünyanın bir
kısmı temiz ve içilebilir su bulamayacak. Dünya şu anda sanayi, tarım ve günlük yaşamda su tüketimini nasıl azaltabiliriz soru-sunun cevabını arıyor. Eğer tedbirler alınmazsa içecek bir bar-dak su için savaşlar bile çıkabilir.
Ayda bile olsa bir karış yer satın alın2050’de dünyanın en büyük sorunlarında biri artan nüfus ola-cak. Artış hızı düşse de 2050’de dünya nüfusun 6,9 milyardan 9 milyara çıkması bekleniyor. Bu daha çok gıda, daha çok su ve daha çok yaşam alanı anlamına geliyor. Üstelik nüfusun 3,5 mil-yar kısmı da az gelişmiş şehirlerde yaşayacak. Şehirde yaşam daha da zorlaşacak, konut, ulaşım, eğitim gibi sosyal yaşamın gerekliliklerini yerine getirecek daha fazla çözüme ihtiyacımız
07
08 köşe yazısı/metin salt
Tekerleğin icadından elektrikli arabaya gelmemiz altı bin
yıl sürdü. Aradaki dönemde roketi bulup uzaya çıktık,
atomu parçalayıp protonları çarpıştırdık ve koyunları
kopyaladık. Ancak insan; günlük yaşamın içinde gözünün gör-
düğünü, elinin değdiğini daha fazla önemsiyor. Bu nedenle
çoğuna göre, geçmiş yüzyılda hayatımızı en çok etkileyen ge-
lişmeler; elektrik, matbaa, televizyon, telefon ve bilgisayardır.
Teflon tava da listeyi zorlar eminim. Son dönemin gözdeleri
ise tartışmasız mobil iletişim ve internet olur. Gerçekten de
tüm bu yenilikler insan yaşamını kelimenin tam anlamıyla
“güncelledi”. Artık hayatın, birincisinden oldukça farklı 2.0
versiyonunu yaşıyoruz.
Bu yeni yaşam versiyonu resmen ne zaman başladı bilim tarih-
çilerine bırakmak gerekir. Ancak “internet”in bu yeni yaşam
biçimine okkalı bir damga vurduğu su götürmez. Mutlaka ben-
den bir yorum istenirse, ben çok gerilere giderim. Bana göre
internetin ortaya çıkmasını tekerleğin bulunmasına borçluyuz.
Tekerlek döndükçe, insanları uzak yerlere götürdü. Tekerlek
sadece insanları değil kültürü, sanatı, ticareti, bilimi, teknolo-
jiyi ve aşkı da taşıdı. İnsanlar yüzyıllarca elindekini, aklındakini
ve gönlündekini gittiği yerlere götürdü. Yenileriyle geri döndü.
İnsanların birbirleriyle paylaşımları arttıkça, ‘iletişim’ sosyal
gereksinimler listesinin başına oturdu. İnsanın doğasında et-
kileşim var. Binlerce yıldır süregelen, daha fazla insanla daha
fazlasını paylaşma isteği, sonunda internetin sezaryenle de
olsa doğmasını sağladı. Şimdi internet var.
İlginç olan artık tekerleği geri alabilirsiniz. Çünkü internet ge-
lince, başka bir yere gitmeye gerek kalmadı.
Her işimizi internetin başından kalkmadan yapabiliyoruz. Yeni
doğan bebeğin organik bezini de, dedenin tansiyon ilacını da
internetten alabiliyoruz. Şaka değil, internetteki ticaret hac-
mi Türkiye’de 50 Milyar TL, dünyada 1,3 Trilyon dolara ulaş-
tı. Sabah gazetemizi tablet ekranından okuyoruz. Hala para
transfer etmek için, fatura ödemek için bankaya giden kaldı
mı? Onu bırakın birileriyle tanışmak için kafeye, bara, pastane-
ye giden kaldı mı? Facebook, Twitter ve arkadaşlık siteleri sağ
olsun. Her görüşten, her görünüşten insan ruh ve beden ikizini
internette bulabiliyor - en azından deniyor.
Bunlar ne ki, Amerika’da sayıları gittikçe artan bir kitle iş yeri-
ne gitmeden evinden çalışmaya başladı. Benim orada yönetici
olduğum dönemde çok nitelikli bir yazılım mühendisimiz, ko-
casının iş değişikliği nedeniyle Amerika’nın bir ucundan diğe-
rine taşınmak zorunda kaldı. Biz karalar bağladık. Son çare;
“telecommute”, yani uzaktan çalışmasını teklif ettik. Kabul
etti. Ekip Silikon Vadisi’nde, o New York’da yıllarca bizimle
çalıştı. İşini gayet iyi yaparken, bir de çocuk doğurdu. Onun-
la telekonferans yaparken arkadan bebek ağlaması duyardık.
Ama hakkını vermek gerekirse, en çok yazılım üreten ve en
çok problem çözenlerden biriydi. Bu örnekler bazı sektörlerde
rutin olmaya başladı. Benim bildiğim birçok şirkette “telecom-
mute” çalışanlar için ofiste özel kübikler var.
Sabah kim erken gelirse, istediği masaya oturuyor. Bir bilgi-
sayar yeter. İşini, toplantısını yapıyor, gidiyor. Ertesi gün orası
başkasına geçici mekandır. Zaten çalışanların tüm dosyaları
internette, bulut da denilen, sunucularda duruyor. Ev ile iş or-
tamının, pijama dışında, hiçbir bir farkı yok. Maaş zaten ban-
kaya yatıyor. Söylemeye gerek var mı? İnternetten.
Elbette her meslek bu tip bilişim işleri gibi icra edilemez. An-
cak her yıl daha fazla bilişim teknoloji işi oluşurken, beden
gücüne dayalı işlerin azaldığını unutmayın. Eğer çocuklarınıza
meslek beğeniyorsanız, size BT sektörünü şiddetle öneririm.
Doktorlar bile yakında evlerinden hasta bakacak. Google’da
“e-sağlık” yazıp ararsanız, akıllara durgunluk veren yeni tek-
09
nolojileri görebilirsiniz. Sağlık Bakanlığı işi ciddiye alıp, bu işe
özel bir web sitesi kurmuş. Hastaların temel sağlık bilgileri in-
ternette özel sunucularda tutuluyor. Yıllar önce işe girerken
çektirdiğiniz akciğer filmini, emeklilikte check-up sırasında
doktorunuz karşılaştırma yapmak için görebilecek. Raporlar,
filmler, tetkikler hepsi internette bir yerde duruyor. Siz dok-
tora gittiğinizde onlar da hep erişilebilir kalıyor. Bunlar bugün
var. Yakında doktora da gitmeye de gerek kalmayacak. Ger-
çekten. İşte bir örnek: Afrika’nın bazı bölgelerinde sağlık hiz-
metleri kalitesi göreceli olarak çok düşük. Özellikle uzak kır-
saldaki küçük çocuklar doktor yüzü göremeden heba oluyor.
13 Milyon nüfuslu Zambia’da sadece bin tane kayıtlı doktor
var. Her on çocuktan biri beş yaşını göremeden ölüyor. Sa-
nal Doktorlar (www.virtualdoctors.org) adlı bir grup, nitelikli
doktor açığını çözmek için çılgın bir proje üretmiş. Yerel sağ-
lık ocaklarına bilgisayar ve kamera gönderiliyor. Dünyanın
her yerinden gönüllü olan uzman doktorlar bulunuyor. Yerel
sağlık personeli, ocağa hasta gelince yazılım yardımıyla veri
tabanından bir uzmanlık alanı seçiyor. Bizim hastane randevu
sisteminin gelişmişi diyebiliriz. Yazılım otomatik olarak dün-
yanın bir yerinden bir uzman doktoru çevirim içi bağlıyor. Bu
doktor sağlık personeli ve hasta ile internet üzerinden görüşe-
rek teşhis koyup, tedaviyi başlatabiliyor.
Kabul edelim Yeşilçam’da Cüneyt Arkın dışında kurgu bilimin
sınırlarını zorlayan olmadı. Dolayısıyla gelecekte olacakları
çoğunlukla Hollywood filmlerinde seyrediyoruz. 2010 yılında
piyasaya çıkan tablet bilgisayar, ilk olarak 1968’de vizyona
giren “2001: A Space Odyssey” adlı filmde görüldü. Aslında
iPad öncesi tabletler olduğunu bildiğim için söylüyorum; bu
film sadece tabletin geleceğini değil, ne zaman geleceğini bile
öngörmüş. Bir film daha dikkat çekici. Life 2.0 (Yaşam 2.0) -
Başlığı nereden esinlendiğim ortada. Aslında buna film değil,
belgesel demek gerekir. Konusu; Second Life (İkinci Yaşam)
adlı internet oyununu oynayanların gerçek ve sanal hayatla-
rında olanlar. Second Life kendinize bir avatar seçip sanal bir
hayat sürdüğünüz on yıllık bir online oyun. 36 Milyon sanal
vatandaşı var.
Filmde gerçek hayatta başkalarıyla evli iki kişi, Second Life’da
birlikte oluyorlar. Sonra gerçek hayatta tanışmaya da karşı ko-
yamıyorlar. Filmin başka bir karakteri gündüz boyunca uyuyor
ki gece çevrimdeki arkadaşlarıyla sanal dünyayı daha uzun
yaşabilsin.
Aslında dijital oyun oynama, bir milyar insanı etkileyen tam
anlamıyla bir çılgınlık. Yeni nesil eline oyuncak almadan tab-
let alıp oyun oynuyor. Eskilerin de oyuna düşkünlüğü tescil
edilmiş. ESA (Entertainment Software Association) verilerine
göre ortalama oyuncu yaşı 30. Oyuncuların üçte birinin yaşı
36’dan büyük. Sanıldığının aksine oyun düşkünlerinin yarıya
yakını kadınlar. Özellikle MMO (devasa - çok oyunculu - onli-
ne) oyunlar; her ülke, dil ve cinsiyetten insanı buluşturan ger-
çekten sözcük anlamına uygun devasa oyunlar.
Bu online oyun toplumu gerçek hayatın sosyal olgularına
benzer yaşam sinyalleri veriyor. Örneğin on milyon kişinin
oynadığı World of Warcraft oyununda ortaya çıkan bir sanal
bulaşıcı hastalık, yeni bir araştırmaya konu oldu. Uzmanlar
bu sanal bulaşıcı hastalığın yayılması ve gerçek insanların
oyundaki bu hastalığa tepkilerini inceledi. Bilim insanları;
böylelikle gerçek hayatta ortaya çıkabilecek salgınları mo-
dellemeye çalıştılar.
Bu oyunların yarattığı bir başka sosyal olgu ise oyun içerisinde
ayrıcalıklar elde edebilmek için oyuncuların gerçek para harca-
maya başlamaları oldu. Gerçek para alışverişinin başlamasıyla
bazı oyuncular oyunları gerçek bir iş olarak görmeye başladı.
Para kazanmak amaçlı tam zamanlı olarak oyuncu olanlara al-
tın çiftçisi deniliyor. Çin’de oldukça önemli sayıda altın çiftçisi
saatlerce oynayarak elde ettikleri oyun içi ayrıcalıkları satıyor.
Hatta Çin’de bir hapishanede, yetkililer mahkumları bu tip on-
line oyunları oynamaya zorladığı için suç duyurusu yapıldı. Bu
şekilde oyun içindeki karakterlerin elde ettikleri kazanımlar,
batılı ülkelerdeki oyunculara para karşılığında satılıyor. Tah-
min edersiniz para alışverişi de yine online siteler üzerinden
yapılıyor. Internetin kendi para birimi de var: Bitcoin. İnternet-
te özellikle oyunlar sırasında bitcoin alışverişi yapıyorsunuz.
Sonra gerçek paraya çeviriyorsunuz. Her şey düşünülmüş.
Büyüklerin kendini kaybettiği online oyunlara karşı çocuklara
sınır koymak ne mümkün. İnterneti tamamen yasaklamak da
medeni bir çözüm olmaz. Çünkü internetle yaşamayı bilmeyen
bir toplum bu çağda var olamaz. Ayrıca birçok online eğitim
programı var. Eğitimde fırsat eşitliğinin en kayda değer daya-
nağı internet olabilir. Teknolojisinin çoğunluğu Vestel tara-
fından üretilen FATİH projesi, temelde bu amaçla ortaya çıktı.
Proje şimdiden dünyada ses getiriyor. Vestel akıllı tahta ve öğ-
renci tablet bilgisayarları; yazılı ve görsel eğitim materyalini
sınıfta ve evde erişilebilir kılıyor. Bu teknoloji serisinden çok
yakında ilk gerçek yerli cep telefonu da geliyor. Seriyi Vestel
Smart TV başlatmıştı. Öyle görünüyor ki Yaşam 2.0’da gözü-
müz ekranda olacak.
Vestek Elektronik Araştırma Geliştirme A.Ş.Genel Müdü[email protected]
Yaşam 2.0İlk insandan bu yana yaşam sürekli değişiyor. Belki de bu süreçteki en büyük sıçrama günümüz bilgi çağında yaşanıyor. Peki hayatın bu ikinci versiyonunda bizi neler bekliyor?
kapak10
işbirliğimiz var; TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi ve
Bursa’da TÜBİTAK test analiz laboratuvarı imkanlarını kulla-
nıyoruz. TÜBİTAK’la ortak çalışma olarak AFAD (Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığı)’ın istediği konfor, yanmazlık ve
dayanıklılığın sağlanması hususunda ortak proje başlatıyo-
ruz. Bu proje TÜBİTAK’la beraber yürütülen bir AR-GE çalış-
ması olacak. Prototip bir ürün geliştirip AFAD’a sunacağız.
Bu çalışmada kaplama teknolojisini yoğun bir şekilde kul-
lanabileceğiz. Uludağ Üniversitesi, Bursa Teknik Üniversi-
tesi, Anadolu Üniversitesi, Gaziantep Üniversitesi ve Namık
Kemal Üniversitesinden akademisyenlerin danışmanlığında
yürüyen projelerimiz var.
Çevreye duyarlı yeni teknolojiler üzerinde çalışıyorsunuz.
Son çalışmalarınızı anlatır mısınız?
Bizim sürekli enerji tasarrufu çalışmalarımız var. Korteks’te
hiçbir atık çöpe gitmiyor; geri dönüşümü sağlanıyor. Son ola-
rak yeni bir projeye başlıyoruz. Ürün yaşam döngüsü analizleri
çalışmalarını TÜBİTAK’tan destek alarak yapacağız. Üretimle-
rimizde salgılanan karbon emisyonu ve karbondioksit eşdeğer
miktarını hesap ederek bunu düşürücü şekilde çalışmalar yü-
rütüyoruz. Bu şekilde sürdürülebilir üretim gerçekleştiren bir
firmaya dönüşmüş olacağız.
Peki, bu projeleriniz tekstil endüstrisine ve ihracata nasıl bir
katkı sağlayacaktır?
Tekstil endüstrisi olarak, bu yeni geliştirdiğimiz iplikleri teks-
tilcilerin kullanımına sunacağız ve onlar da bu iplikler saye-
sinde yeni bitmiş hazır tekstil ürünlerini ihracat pazarlarına
sunarak rekabet avantajı sağlayacaklar. Artık bizim ihracat
yaptığımız ülkeler teknik tekstillere yöneldiği için biz de bu ge-
liştirdiğimiz fonksiyonel özellikte ipliklerle, hammadde talep-
lerini de karşılamış olacağız. Tabii buradaki özellikli ürünler
katma değerli olduğu için karlılığımızı artırabileceğiz ve ihra-
cat gelirimizin artmasına katkıda bulunmuş olacağız. İhracatta
teknik tekstiller sektörünün otomotivden spora, sağlıktan gı-
daya birçok farklı uygulama alanında nitelikli ve katma değerli
iplik ve kumaş ihtiyacına cevap verebilecek teknik altyapıya
sahibiz. Avrupa’da standart tekstil üretimi neredeyse hiç kal-
madı diyebiliriz. Üreticiler özellikli ürünler üretiyor. Bunların
başında otomotiv kumaşları geliyor. Üst sınıf Alman otomotiv
firmalarının otomobil iç mekanlarında kullanılan ipliklerimizin
yanı sıra high-end giyim firmalarına da nitelikli ürün satışla-
rımız var. Genel olarak Batı Avrupa ülkeleri Almanya, İtalya,
Belçika, Danimarka ve İsveç ağırlıklı olarak ihracat yaptığımız
ülkeler olarak sayılabilir. Önümüzdeki yıllarda hedefimizin Ku-
zey ve Güney Amerika pazarındaki ihracat miktarlarımızı artır-
mak olarak söyleyebilirim.
Türkiye geneline baktığınızda tekstilde öne geçmek için ne
yapılması gerekir?
Türkiye’de öncelikli olarak elyafçılığın artması lazım çünkü el-
yaf esas hammaddelerden biri... İpekçilikte Türkiye acıdır ki
çok gerilerde kaldı. Bugün bir İspanya, İtalya hala ipek ihracat-
çısı konumunda, Hindistan da aynı şekilde, Çin’de de yüksek
miktarlarda yapılıyor. Bu tür doğal lifleri maalesef üretim zor-
luklarından dolayı bırakmış durumdayız; bunların geliştirilme-
si gerekiyor. Türkiye’de viskon yatırımı yok, yatırım yapılması
gerektiğine inanıyorum. Belki de en önemlisi kimya çünkü
tekstilde birçok şeyin özü kimya. Tekstilde nihai bitim işlem-
lerinde kimyasallar uygulanıyor. Türkiye kimya konusunda
dışa çok bağımlı, kimyasallar dışarıdan geldiği için bir şekilde
katma değerli ürün geliştirerek ihracat yapıyoruz. Zorlu Tekstil
Grubu olarak, AR-GE çalışmalarıyla, teknik tekstiller alanında
fonksiyonel özellikler sağlayacak, tekstilin dayanım ömrünü
arttıracak kaplamalı ve laminasyonlu ürünleri artırmaya çalı-
şıyoruz.
AR-GE çalışmalarının yüzde kaçı başarıya ulaşıyor?
SAN-TEZ projelerinde, üç proje yaptık. Bir tanesinde gerçek-
ten ürüne dönüşebilecek ve ürün geliştirilecek bir malzeme
geliştirildi. Diğerlerinden de büyük tecrübe kazanıyoruz. Bu
genç kadrolar, genç mühendisler; proje oluşturma, takip
etme, sonlandırma, rapor yazma, bütçesini oluşturma, uğ-
raştığı malzemelerle, çalıştığı teknolojilerle ilgili çok büyük
tecrübeler kazandı. Her zaman hedefe ulaşılamayabiliyor…
Bir seferde istenilen hedefe ulaşamayınca “tamam, biz bu-
nanla ilgili çalışmaları keselim” diyeceğimiz bir şey değil
AR-GE… Aksine başarıncaya kadar azimle devam ettirmemiz
gerekir. Mesela renkli polyester ipliklerin UV direncini ar-
tırmak için 3 yıldır uğraşıyoruz. Şimdi ancak yeni bir ürün
geliştirebildik. AR-GE basamağını tamamladık, teknolojiyi
belirledik, şimdi ürün çeşitlendirmeye, farklı renkler oluş-
turmaya yönelik ÜR-GE faaliyetlerimize başladık. Çok farklı
malzemeler denedik; piyasanın kabul edeceği maliyet sevi-
yelerine geldik. Biz bunun desteğini yönetimden tam anla-
mıyla alıyoruz.
Zorlu Tekstil’ten ve Korteks’ten sorumlusunuz. Zorlu
Tekstil’de bünyenizde bir iplik fabrikasının olması Zorlu
Tekstil Grubu’nu nasıl etkiliyor? Zorlu Tekstil’in yapacağı ça-
lışmalar için bu durum kolaylık sağlıyor mu?
İplikte yapılan birçok çalışmayı Zorluteks’te çok rahat bir
şekilde uyarlayabiliyoruz. DRY TOUCH ilk çıktığı zaman
spor kıyafetlerdeydi sadece ama şimdi bu markayı kulla-
narak çarşaf, nevresim grubunda ürünler sunuyoruz. Otel
gruplarına çok nitelikli ürünler sunabiliyoruz. Otel grup-
larına yanmaz iplik geliştirdik, yanmaz iplikten mamul,
perdelik kumaşları rahatça sunabiliyoruz. Zorlu Tekstil’le
ortak yürüttüğümüz bir proje daha var: ses, ısı ve ışık ya-
lıtımı sağlayan perde geliştirme çalışmamız... Burada da
özellikle ipliğin yapısını kullanarak ısı yalıtımı sağlamayı,
farklı dokuma konstrüksiyonları geliştirerek ses yalıtımı
sağlamayı, farklı kaplama uygulamalarıyla da ışık yalıtımı
sağlamayı hedefliyoruz. Piyasada üç katmanlı örnekleri
bulunuyor. Biz tek katmanlı bir kumaşta, belki bir tül per-
deyi koyduğunuz zaman bu odada yankılanmaları belli bir
oranda düşürecek şekilde konstrüksiyonlar geliştiriyoruz.
Mesela duvar kaplamalarının kumaştan mamul olması bir
nebze ses yalıtımına, ısı yalıtımına fayda sağlıyor. Farklı
kaplama teknikleriyle güneş ışınlarının veya soğuk hava et-
kilerini düşürüyorsunuz, bu da klima kullanımında ya da ısı
kullanımında tasarruf sağlayabiliyor.
AR-GE ve ÜR-GE çalışmaları gizlidir ama yine de genel geliş-
meleri izleyebilme imkanınız var mı?
Sentetik iplik alanında Avrupa Sentetik İplikçiler Birliği’nin
üyesiyiz. Avrupa’daki yeni mevzuatları takip edebiliyoruz. Bu
birliğin amacı Avrupa’da lobi yapabilmek… İTKİB vasıtasıyla
dolaylı olarak Avrupa Tekstilciler Birliği üyesiyiz. Avrupa Teks-
til Teknoloji Platformu yönetim kurulundayım. Burada Avrupa
Birliği’nden destek alınacak projelerde yapılacak lobi faaliyet-
leri yürütülüyor. Orada yapılan tüm yenilikleri, ne proje çıkı-
yor, ne proje çıkacak, hangi konularda çalışmalar olabilecek,
hepsini takip edebiliyoruz. Bu yıl 52’ncisi düzenlenen Dünya
Sentetik İplikçiler Kongresi’ne her sene katılıyoruz, sunumlar
yapıyoruz; iplik, kumaş ve makine fuarlarına gidiyoruz; sente-
tik iplik trendlerini takip ediyoruz. Gelişen yaşam trendlerine
hitap edecek tekstiller geliştirmek üzere profesyonel yakla-
şımlar ile inovasyon çalışmaları planlıyoruz. Bu sayede, öncü
ve yenilikçi firmalar olmayı hedefliyoruz.
AR-GE azim ve deneyim isterZorlu Tekstil Grubu Ürün Geliştirme Grup Müdürü Mutlu Sezen, Korteks ve Zorlu Tekstil’in AR-GE çalışmalarını, yeni projeler ve teknolojileri, TÜBİTAK destekli yapılan ortak çalışmaları anlattı. Sezen, Zorlu Tekstil ve Korteks’in birlikte yürüttüğü yalıtım özellikli perde geliştirme, yelken bezi ve tente çalışmalarıyla, medikal tekstil alanlarındaki yeni projelerini de aktardı.
Korteks ve Zorlu Tekstil’in başarısının arkasında, AR-GE
ve ÜR-GE yatırımları büyük önem taşıyor. Zorlu Tekstil
Grubu gerek TÜBİTAK’la gerekse üniversitelerle katma
değerli ürünler yelpazesini geliştirmek için çeşitli projeler yü-
rütüyor. Bu projelerin kimi iplik kimi ise kumaş alanında yapı-
lıyor. Zorlu Tekstil Grubu Ürün Geliştirme Grup Müdürü Mutlu
Sezen, AR-GE’nin Türkiye’de yeni önem kazandığını vurgula-
yarak başarı için “azim ve deneyim” diyor.
Zorlu Tekstil Grubu Ürün Geliştirme Grup Müdürü Mutlu Se-
zen, AR-GE çalışmaları ve katma değerli ürünler ile Avrupalı,
Amerikalı, Koreli ve Japon firmalarla sıkı bir rekabet söz konu-
su olduğunu belirtti. Sentetik iplikteki önemli gelişmelerden
bahseden Sezen, ipliğin üretim esnasında boyanabilmesinin
önemli ölçüde enerji ve su tasarrufu sağladığını aktardı.
Tekstil dünyasında yaşanan dalgalanmalar var. Bu dalgalan-
malar AR-GE yatırımları ve işbirliklerini nasıl etkiliyor?
Dalgalanmalar aslında bizi durağanlıktan çıkmaya zorluyor.
Kriz zamanlarında AR-GE çalışmaları artıyor, biz bunun örne-
ğini bizzat Korteks’te yaşadık. 2008-2010 yılları arasında yeni
geliştirilen ürün sayımızda ve AR-GE faaliyetlerimizin sonu-
cunda geliştirilen ürünlerimizin satışlarında artış gözlemledik.
Bu dönemde ürün çeşit sayımız 1800’lerden, 3200 adetlere
yükseldi ve geliştirilen yeni özgün ürünlerimizin satışları da
kriz sonrası 2010 yılında 15 bin ton ile en yüksek seviyesine
ulaşmış oldu.
Tekstilde AR-GE’nin öneminden bahsedebilir misiniz?
AR-GE sayesinde farklı, katma değerli ürünler ile Avrupalı,
Amerikalı, Koreli ve Japon firmalarla sıkı bir rekabet söz ko-
nusu. Nitelikli işgücü, bilgi donanımı ve AR-GE yeteneği daha
çok ön plana çıkıyor. Maalesef Türkiye’de henüz tekstil sek-
töründe tecrübeli AR-GE kadroları yok fakat genç mühendis-
lerimizin AR-GE’ye hevesli olmaları, yaratıcı fikirli olmaları
AR-GE tecrübesindeki açığımızı kısa sürede kapatacağımıza
işaret ediyor. Üretim tecrübesine sahip deneyimli yöneticiler
ile dinamik genç beyinleri birleştirerek açığımızı kısa sürede
kapatarak farklı yenilikçi ürünler ile genç kadrolarımız ile var-
lığımızı sürdüreceğimize inanıyoruz.
AR-GE ve yeni teknolojiler sayesinde çok önemli gelişmeler
ve kazanımlar elde ediliyor. Son çalışmalarınızdan bahseder
misiniz?
Gelişen teknolojilerle sentetik iplikçilikte ağırlıklı olarak yük-
sek miktarda üretim sağlayabilecek şekilde özellikli iplikle-
rin geliştirilmesine yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Bugün
Japonya’da, Güney Kore’de, Avrupa’da, Amerika’daki iplik-
çilerin üretmiş olduğu kaliteleri biz de üretiyoruz ve hatta
bazı kalitelerde daha iyiye gidip, daha iyi özellikler sağlaya-
biliyoruz. Biz DRY TOUCH markamızda kumaşlarda ‘mikro’ ve
‘kanal kesitli’ olarak tabir ettiğimiz iplikler sayesinde rahat
ve konfor sağlayan iplikler üretilebiliyoruz. Bunun yanı sıra
özellikle sentetik iplikçilikte en büyük gelişmelerden biri de
ipliğin üretim esnasında boyanabilmesi. Bu noktada çevreci
bir unsur olarak polyester ipliği ön plana çıkarıyor. Bu esna-
da önemli bir miktarda su ve enerji tasarrufu elde ediyoruz.
Bu şekilde boyama üretim sonrası 120C suda boyamaya göre
1:1500 su tasarrufu ve 1:50 enerji tasarrufu sağlıyor. Şu anda
kataloğumuzda 208 farklı adet rengimiz var ve kendi veri taba-
nımızda yaklaşık 500’e yakın renk bulunuyor. Zorlu Tekstil ve
Korteks’in birlikte yürüttüğü üç tane yeni proje var. İlki yelken
bezi geliştirme çalışmamız. Yelken bezinde hem dokuma tek-
nikleri hem uygulanan kimyasallar hem de kaplama teknikleri
oldukça önemli. Bu teknolojiler bütün dünyada birçok firma-
nın elinde gizli olan teknolojiler. Biz de bu konudaki çalışmala-
rımızda, AR-GE faaliyetlerimizde bunu yakalayarak bu pazara
girmeye çalışıyoruz. İkinci ortak projemiz; restoranlarda ve
tatil yerlerinde sıkça kullanılan tenteler. Polyester ipliğin dış
ortamda kullanılabilmesi için projemiz bulunuyor. Medikal
tekstiller hususunda bir proje başlatıyoruz. Medikal tekstile
yönelik hem iplik olsun hem de dokuma kumaş olsun, var olan
çalışmalarımızı geliştirme üzerinde çalışıyoruz. Burada kimya-
sal bitim işlemleri çok ön plana çıkacak, bariyer tekstilleri ta-
bir edilen kan tutmayan, tamamen absorbe etmeyecek şekilde
geliştirebilmek hususunda çalışmalarımız var.
TÜBİTAK’la işbirliği içindesiniz. Ortak çalışmalarınızı anlatır
mısınız?
Sadece TÜBİTAK’la değil, bazı araştırma kurumlarıyla da Mutlu Sezen
11
kapak12
sal müşteri sayımızı artırmak ve portföyümüzü çeşitlendirmek
üzere projeler geliştiriyoruz” dedi.
Zorlu Elektrik, müşteri portföyünü genişletmek üzere iletişim
ve pazarlama araçlarından faydalanarak çeşitli projeler yürü-
tüyor. Uzman satış ekiplerinin yanı sıra, sponsorluk anlaşma-
ları ve kurumlara özel tasarlanan “tailor made” tarife paketleri
ile avantajlı ve kaliteli hizmet sunulması amaçlanıyor. Daha
fazla müşteriye ulaşmak üzere doğrudan satış ve bayii kanal-
larını kullanılıyor. Zorlu Holding bünyesinde yer alan tekstil ve
beyaz eşya şirketleri ile ortak yürütülen projelerle sinerji ya-
ratarak maksimum fayda sağlayabilecek yenilikçi çalışmalar
sürdürülüyor.
Değişimin zeminini Enerji Borsası hazırlıyor
Enerji sektöründe beklenen önemli gelişmelerden biri de
“Enerji Borsası”. Enerji Borsası Türkiye’nin enerji piyasasında
birçok değişimin zeminini hazırlayacak. Yatırımcıların gele-
cekle ilgili stratejilerini belirlemesine imkan verecek.
Likidite ve yatırımları da olumlu yönde etkileyecek bu gelişme
tüm katılımcıların eşit koşullarda rekabet etmesine zemin ha-
zırlayacak. Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak, serbest piya-
sa koşullarının sağlanması için özelleştirmelerin hızla tamam-
lanması gerektiğinin altını çiziyor. Ak, bu olumlu hava içinde
enerji sektörünün 2020 yılına kadar yaklaşık 6,5 -7,2 oranında
büyüyebileceğini dile getiriyor.
Hedef, kaynak çeşitliliği!
Enerjide dışa bağımlılığın azaltılmasında kaynak çeşitliliğinin
artırılması önemli rol oynuyor. Sürdürülebilir enerji kaynakla-
rı ile üretimin büyük ölçekte gerçekleşebilmesi için ilk olarak
sağlam bir finansal alt yapı ve sınırları belirlenmiş düzenleyici
bir uygulama gerekiyor.
Yenilenebilir enerji özellikle de rüzgar ve güneş enerjisi konu-
sunda Türkiye’de verilen teşviklerin henüz istenilen düzeyde
olmadığını belirten Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak, bu ya-
tırımları konu alan teşviklerin ve özel sektörün yatırım kararı
almasını kolaylaştıracak liberal bir piyasa yapısının oluşturul-
masının büyük önem taşıdığını söylüyor.
Avrupa Birliği Enerji Faslı
Enerji sektörünü etkileyebilecek gelişmelerden biri de AB
Enerji Faslı’nın açılacağına dair sinyallerin artması. Avru-
pa Birliği Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan
Füle’nin “Komisyon, Türkiye’nin enerji faslında müzake-
relere başlayabilmek için yeterince hazır olduğunu düşün-
mektedir” sözlerini önemli ama gecikmiş bir karar olarak
nitelendiren Ak, AB Komisyonu’nun Türkiye Enerji Faslı’nı
açmasının pek çok stratejik gelişmeyi beraberinde getirece-
ğini belirtiyor.
Enerjide ticaret ivme kazanıyorSektör trendlerini yakından takip eden Zorlu Enerji Grubu yurt içi ve yurt dışı yatırımlarını hız kesmeden hayata geçiriyor. Yeni Elektrik Piyasası Kanunu, Enerji Borsası ve AB Enerji Faslı gelişmelerini adım adım takip eden Zorlu Enerji Grubu rekabete dayalı bir enerji piyasası için hazırlık yapıyor.
Günümüz şartlarında bir ülkenin gelişmişlik düzeyi sa-
hip olduğu enerji kaynakları ile enerji konusunda dı-
şarıya ne kadar bağımlı olduğuyla yakından ilgili. Tüm
bu nedenlerden ötürü ülkeler sadece kendi sınırları içerisinde
değil enerji kaynakları bakımından zengin olan dış ülkelerde
de enerji yatırımlarına büyük önem veriyorlar. Özellikle yenile-
nebilir enerji alanında çok büyük yatırımlar söz konusu.
Zorlu Enerji Grubu global enerji trendlerini yakından takip eden
yatırımcılardan biri. Gerek yurt içinde gerekse yurt dışında yap-
mış olduğu yatırımlar bunun önemli göstergesi. Pakistan’ın
Jhimpir Bölgesi’nde ülkenin ilk rüzgar enerjisi santralini kuran
Grup, burada 20 yıl boyunca elektrik üretecek. 56,4 MW kuru-
lu güce sahip santralin 300 MW’a kadar genişleme opsiyonu
bulunuyor. Pakistan Rüzgar Santrali’nin Zorlu Enerji Grubu’na
maliyeti ise 151 milyon dolar civarında. Bu önemli yatırım ile
hem Pakistan’ın enerji sorununa önemli ölçüde çözüm getiril-
miş oldu, hem de gerek Türkiye’den gerekse diğer ülkelerden
Pakistan’a yapılacak enerji yatırımının yolu açıldı.
Yurt dışı yatırımlarına hız veren Zorlu Enerji Grubu yurt içi ya-
tırımlarında da istikrarlı ilerleyişini sürdürüyor. Grubun kurulu
gücünün yaklaşık yüzde 40’ını yenilenebilir enerji kaynakla-
rı oluşturuyor. 135 MW kurulu güce sahip Gökçedağ Rüzgar
Santrali’nin yanı sıra yine aynı bölgede 110 MW iki rüzgar
santralinin de lisansı bulunuyor. Eylül 2013’te Başbakan
Erdoğan’ın açılışını yaptığı Denizli’nin Sarayköy ilçesinde bu-
lunan 80 MW gücü ile Kızıldere 2 Santrali Türkiye’nin en büyük
jeotermal santrali olma özelliğine sahip. Yatırım maliyeti 250
milyon dolar olan Santral, Türkiye’nin cari açığının kapanma-
sına yıllık 150 milyon dolar katkı sağlayacak.
Ülkemizin ve Zorlu Enerji Grubu’nun büyüme hedeflerine
önemli etkisi olacak yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarıyla
elektrik üretimi için enerji sektörünün liberalleşmesi ve enerji
borsası konularına ağırlık veriliyor.
OECD (Organisation for Economic Co-operation and Develop-
ment - Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü)’nin enerji sek-
törü hakkında yaptığı araştırma Türkiye’nin enerji ihtiyacının
Çin, Hindistan ve ABD gibi ülkelerden bile daha hızlı artaca-
ğına işaret ediyor. Türkiye’nin elektrik talep artışına paralel
olarak önümüzdeki 10 yıllık süreç içinde mevcut kapasitesini
en az iki katına çıkarmaya gereksinim duyacağı öngörülüyor.
Bunun yapılabilmesi için enerjide dışa bağımlılığın azaltması,
kaynakların çeşitlendirmesi gerekiyor.
2013 yılı içerisinde dışa bağımlılığın azaltılması için atılan
adımlar büyük önem arz ediyor. Bu kapsamda özelleştirme
ihalelerinin hızla sonuçlanması ve özel sektör girişimlerinin
kamu nezdinde teşvik edilmesi konuları gündemde. Yılın ilk
üç ayında 5,7 milyar dolarlık özelleştirme ihalesi yapıldı. Bir
diğer gelişme ise elektrik ticareti alanında serbest tüketici li-
mitlerinin indirilmesi oldu.
Serbest enerji piyasası için Elektrik Piyasası Kanunu
2013 yılı içerisinde enerji sektöründe serbestleşme parale-
linde atılan önemli adımlardan biri de Mart ayında yürürlüğe
giren “Elektrik Piyasası Kanunu”. Kanun mali açıdan güçlü, is-
tikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması
ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin yapıl-
masına işaret ediyor. Bu kanunun bir yandan da enerji sektö-
ründe rekabete dayalı bir ortamın sağlanması ile özel sektör
yatırımlarının önünü açması bekleniyor.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)’nun, 4628 sayılı
Elektrik Piyasası Kanunu’na dayalı olarak aldığı kararla, geçti-
ğimiz yıl serbest tüketici limitini yıllık 25 bin kWh’den (kilovat
saat) 5 bin kWh’ye düşürmesi serbest, rekabetçi bir enerji pi-
yasası için yapılan bir diğer önemli gelişme.
Serbest tüketici limitinin azaltılması ile birlikte aylık ortalama
olarak 150 TL tutarında fatura ödeyen her birey ve kurum ener-
ji tedarikçisini kendisi seçebiliyor. 4628 sayılı Enerji Piyasası
Kanunu Türkiye elektrik piyasasının daha rekabetçi bir yapıya
kavuşmasını sağlıyor.
Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak bu değişimi, tüm nihai
kullanıcıların serbest tüketici haline geleceğinin önemli bir
işareti olarak yorumluyor. Ak, bu yıl Ocak ayı itibarıyla 200
civarında olan müşteri sayılarının şu anda 800’e ulaştığını be-
lirtti. Yıl sonuna kadar 1.000 müşteriye ulaşmayı hedefledikle-
rini söyleyen Ak, “Hastane, AVM, OSB, ticarethane gibi kurum-Sinan Ak
13
kapak14
Zorlu Center Projesi’ni, Sanat Kompleksi bağlamında
İstanbul’un diğer büyük boyutlu mimari projelerinden ayıran
özellikler nedir?
Zorlu Gayrimenkul’ün Zincirlikuyu’da 2,5 milyar dolar ya-
tırımla hayata geçirdiği ve alışveriş merkezi, rezidanslar,
ofisler ve Raffles İstanbul Zorlu Center Otel’i bünyesinde
barındıran Zorlu Center’ın en önemli fonksiyonlarından biri
olan Performans Sanatları Merkezi, öncelikle Türkiye’de bir
ilk olacak. Gerek teknik özellikleri, gerek büyüklüğü ve içe-
riğiyle, aslında dünyanın en iyi sanat komplekslerinden bi-
risi olarak öne çıkıyor. Bu nedenle İstanbul’un diğer mimari
projelerinden, yaşayan bir sanat platformu yaratmasıyla
farklılaşıyor. Operatörlüğünü Broadway’in 101 yıllık şirketi
NederlanderWorldwide Entertainment’in üstlendiği ve top-
lamda 300 milyon dolara mal olan bu merkezin ev sahipliği
yapacağı tüm gösteri ve sanatsal aktiviteler, aynı zamanda
İstanbul’un bir kültür turizmi şehri olmasında da önemli rol
oynayacak. Böylece İstanbul, Avrupa’daki birçok şehirle kül-
tür ve sanatta da rekabet edebilecek.
Zorlu Center’i beş fonksiyon üzerine odakladınız... Bu odak-
lanmanın sanat merkeziyle bağı nedir?
Biz Zorlu Center projesini geliştirirken en büyük amacımız
İstanbul’a değer katacak bir projeye imza atmaktı. Henüz pro-
je aşamasındayken yaptığımız çalışmalarda ise, İstanbul’da
kültür ve sanat etkinlikleri için kullanılacak mekanların ye-
terli olmadığını tespit ettik. Bu konuda en iyiyi sunma he-
defimiz doğrultusunda da projemizde Performans Sanatları
Merkezi’ne önemli bir yer ayırdık. Projelendirme sürecinde
üzerinde hassasiyetle durduğumuz bir konu ise bu 5 fonk-
siyonun birbiriyle bağlantılı olmasıydı. Örneğin Performans
Sanatları Merkezi’nde gösteri izlemeye gelen bir konuk,
Raffles İstanbul Zorlu Center Otel’de konaklayabilecek. Ya
da Zorlu Center Alışveriş Merkezi’nde alışverişin ve dünyaca
ünlü restoranlarda yemeğin keyfini çıkarabilecek. Diğer bir
ifadeyle Zorlu Center, sunduğu tüm fonksiyonlar ve 5 fonksi-
yonu arasındaki sinerjiyle dünyanın en iyi örnekleri arasında
yer alacak. Sanat ise bu projenin odak noktalarından birini
oluşturacak. Bu açıdan baktığımızda da Performans Sanat-
ları Merkezi’nin Zorlu Gayrimenkul Grubu’nun kültür-sanat
alanındaki sosyal sorumluluk anlayışının da önemli bir gös-
tergesi olduğunu söyleyebiliriz.
Proje kent ile nasıl bir ilişki kurmayı hedefliyor? Kültür, sa-
nat ve alışveriş merkezleri birbirlerini tek bir komplekste
destekleyen öğeler midir sizce?
Bu proje; birbirini destekleyen, bütünleyen ve aralarında
sinerji oluşturan 5 fonksiyonuyla öne çıkmakla beraber,
“Zorlu Center PSM İstanbul’a değer katacak”Zorlu Gayrimenkul Grubu, faaliyet gösterdiği sektörlere olduğu kadar sanata ve sosyal sorumluluk projelerine de önem veriyor. Zorlu Gayrimenkul Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Even bu alanda yapılan son çalışmaları anlatıyor.
Zorlu Gayrimenkul Grubu kuruluşundan bu yana sana-
ta verdiği önemi gerek sponsorluk çalışmaları gerekse
sosyal sorumluluk kapsamında yaptığı Performans Sa-
natları Merkezi ile gözler önüne seriyor. Zorlu Gayrimenkul
Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Even ile Zorlu Gayrimenkul
Grubu’nun sanata verdiği önemi, son çalışmaları ve Perfor-
mans Sanatları Merkezi’ni konuştuk.
Zorlu Gayrimenkul’ün Contemporary İstanbul gibi Çağdaş
Sanat etkinliklerini desteklediğini biliyoruz. Bunun nedenle-
ri nelerdir? Geleceğe dönük nasıl bir perspektifiniz var?
Zorlu Center’ın her aşamasında hedeflerimizden biri olarak
belirlediğimiz sanatın gelişmesine destek verdik ve bu des-
teği sürdüreceğiz. Bunun en büyük göstergesi Zorlu Gayri-
menkul Grubu’nun sosyal sorumluluğunun yansıması olan
Performans Sanatları Merkezi’dir. Sanata verdiğimiz bu
desteği sürdürülebilir kılmak istiyoruz. Bunun için çalışma-
larımız devam ediyor. Zorlu Center açılmadan önce sanatsal
alandaki çalışmalarına sponsorluk ve yayıncılık alanında
başladı. Zorlu Center yayıncılık anlamında ilk adımı “Beklen-
medik Karşılaşmalar- Mimarlıkla İlişki Bağlamında 2000’li
yılların Çağdaş Sanat Çalışmaları” kitabı ile atmıştı. 2000’li
yıllarda gerçekleştirilen çağdaş sanat yapıtlarından seçkiler
sunan “Beklenmedik Karşılaşmalar”, mimari ve çağdaş sa-
natı birlikte sunan nadir çalışmalar arasındaki yerini almıştı.
Zorlu Center Yayınları’nın ikinci kitabı “Obje’ct” ise 24 Kasım
2012’de Contemporary Istanbul’da gerçekleşen lansman ile
sanatseverlerle buluştu. Cemal Emden’in “Making of: Archi-
tectural Objects” ise üçüncü kitabımız. Her yeni kitapla bir-
likte yenileniyor ve heyecanımızı artırıyoruz. Contemporary
İstanbul’a 2011 ve 2012 yıllında ortak sponsor olarak deste-
ğimizi sürdürdük. Açılış öncesi davetlerimizin yanı sıra Cemal
Emden’in mimariyle fotoğraf sanatını buluşturan eserleriyle
farklı bir deneyim yaşattık. Tüm bunların yanı sıra sanata
desteğimizi farklı sponsorluklarla da sürdürdük. Sanat ala-
nında desteklediğimiz diğer projelerle iddiamızı sürdürdük.
Geçmiş yıllarda İKSV ve İstanbul Bienali’yle çalışmalarımız
oldu bu kapsamdaki çalışmalarımıza önümüzdeki dönemler-
de de devam edeceğiz.
İstanbul’un kalbinin attığı noktada yeni bir buluşma nokta-
sı olacak ve İstanbul’la ilişkimiz birlikte nefes almak, şehrin
sosyal yaşamının gelişmesine katkı sağlamak olacaktır. Zorlu
Center ile İstanbul Metrosu Gayrettepe İstasyonu ve Zincirli-
kuyu Metrobüs Durağı arasında yaya ulaşımını sağlayacak
“Zorlu Center Metro ve Metrobüs Yaya Bağlantı Tünelleri”
ve çevre yolu bağlantılarıyla kolay ulaşım için hiçbir yatırım-
dan kaçınılmadı. Eşsiz diyoruz çünkü 5 fonksiyonu bir araya
getiren bu proje, İstanbul’a değer katan yeni bir yaşam ala-
nı yaratacak. Çünkü Zorlu Center’da ana meydan büyüklüğü
yaklaşık 10 bin metrekare. İstanbul ile ayrıca yeşille iç içe bir
ilişkimiz var. Zorlu Center’ı çevreleyecek 72 bin metrekare ye-
şil alanda, İstanbul Boğazı ile özdeşleşen fıstık çamları, ergu-
van ağaçları yaşayanları kucaklayacak. 60 farklı türde bitki ve
ağaçla İstanbul’un Boğaz dokusu yaşatacağız. Bu özelliğiyle
Avrupa’da bile bir benzeri yok. 12 ay boyunca doğadaki tüm
renkleri burada görebileceğiz. Zorlu Center’a gelen bir ziya-
retçi, İstanbul Boğazına nazır konaklamasını yapacak, tarzına
uygun restoranı seçecek, aynı şekilde dünya metropollerine
eşdeğer bir mağazada alışverişini yapacak, belki Performans
Sanatları Merkezi’nde bir sergiyi dolaşacak ve hemen yanı ba-
şında akşam bir Broadway Show’unu izleyecek.
Projenin iç mimari tasarımı Çağdaş Sanat odaklı olarak mı
hazırlandı, yoksa işler sonradan mı kurgulanacak?
Zorlu Center projesinin mimari tasarımı Aga Han ödüllü ünlü
Türk Mimar Emre Arolat (EAA) ve yine Ortadoğu’nun en iyi mi-
marı seçilen Uluslararası RIBA ödülü sahibi Türk mimar Murat
Tabanlıoğlu (Tabanlıoğlu Mimarlık) ortak girişimi tarafından
geliştirildi. Zorlu Center bünyesinde bulundurduğu Perfor-
mans Sanatları Merkezi sanatın birçok alanında hizmet vere-
cek şekilde, hem fonksiyonel hem de eşsiz mimari çözümlerle
tasarlandı. Zorlu Center Performans Sanatları merkezi girişte
Siena Meydanı’ndan esinlenen merdivenlerinden itibaren özel
bir deneyim sunuyor. Farklı gösterilere ev sahipliği yapabi-
lecek salonlarından, geniş fuaye alanlarında sadece çağdaş
sanat değil geniş bir yelpazede hizmet veriyor. Buna ek ola-
rak, üstün mimari tasarım ışıktan, sese kadar tüm detaylarda
alanında dünyanın en iyi danışmanlarıyla çalışılarak planlı bir
şekilde bu muhteşem doku oluşturuldu.
Zorlu Center PSM 2013-2014 sezonu programının odak noktasını “en iyiler” ve “ilkler” oluşturuyor. Bu sezondan başlamak üzere, her sezon Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’nde Broadway’in üç veya dört efsane müzikali izlenebilecek.
15
Mehmet Even, Ray Cullom
1716 haber
dünyanın üç önemli sanat merkezinden New York, Londra ve
Paris’den üç ayrı efsanevi müzikal geliyor. İlki; Broadway’den
gelen ve Kasım 2013’te gösterime girecek olan Jersey Boys...
Jersey Boys, dört mavi yakalı gencin oluşturduğu “Four Sea-
sons“ grubunun pop müzik tarihinin en büyük başarılarından
birine imza atmalarının öyküsü. Bu Broadway müzikali en iyi
müzikal albüm dalında Tony, Grammy, Olivier ve Helpmann
ödülü olmak üzere toplam 54 uluslararası ödüle sahip.
İkinci müzikal Londra’dan gelecek olan ve müzikaller tarihinin
en bilinen ve beğenilen eserlerinden biri olan efsanevi Cats.
Broadway’in en uzun soluklu müzikallerinden biri olan Cats,
bugüne kadar 300’den fazla şehirde, 50 milyondan fazla kişi
tarafından izlenen gerçek bir fenomen...
İlk sezondaki üçüncü müzikal ise Paris’den gelecek “Notre
Dame de Paris” müzikali. Victor Hugo’nun ölümsüz eseri “Not-
re Dame’ın Kamburu”ndan esinlenen ve klasik bir aşk hikayesi
olan müzikal; müzikleri, oyunculukları ve kostümleriyle izle-
yenleri 1800’lü yıllara götürecek.
Klasik müziğe doyulacak
İlk sezon programındaki en zengin kategorilerden biri de
Klasik müzik kategorisi. İlk sezonda klasik müziğe farklı bir
açıdan yaklaşmak isteyen Zorlu Center Performans Sanatları
Merkezi; film müzikleri, crossover, deneysel müzik ve görsel
şölen içeren bir program derledi. Burada müziğin duayen
isimlerinden genç yeteneklere uzanan çok geniş bir yelpaze
mevcut.
Bu kategorideki ilk gösteri, Zorlu Center Performans Sanat-
ları Merkezi’nin de aynı zamanda ilk etkinliği olacak; deney-
sel ve klasik müziğin duayen ismi, İtalyan besteci ve piyanist
Ludovico Einaudi Türkiye’deki ilk konserini Zorlu Center Per-
formans Sanatları Merkezi’nde verecek. 2013 yılı, ünlü Yu-
nanlı şair Kavafis’in 150. doğum yıldönümü olması sebebiyle,
Yunanistan’da Kavafis yılı olarak kutlanıyor. Büyük şairin dün-
yaca ünlü şiirleri; ünlü Yunanlı besteci Alexandros Karozas’ın
besteleri, Yunan müziğinin en önemli elçisi George Dalaras’ın
yorumu ve Okan Bayülgen’in şiir okumaları eşliğinde, Kavafis
Project ile İstanbul’da yankılanacak. 40 kişilik koro ve Şef Ha-
kan Şensoy yönetimindeki senfoni orkestrası da bu özel gece-
de sahnede olacak.
Klasik müziği sıkıcı bulanların bile çok sevdiği ezber bozan
Spectacular Classics performansı da Türkiye’de bir ilk yaşa-
tacak. Spectacular Classics performansından sonra orkestra
eşliğinde Handel’den Verdi’ye, Tchaikovsky’den Puccini’ye
dünyanın en popüler klasik müzik eserleri, solo üstatları,
benzersiz ışık, lazer gösterisi ve havai fişeklerle final yapı-
lacak. Aynı orkestra ve koro eşliğinde ertesi gece John Willi-
Broadway gösterileri İstanbul’a taşınıyorÜstün teknolojisi, benzersiz akustiğe sahip salonları ile dünyaca ünlü sanatçı ve gösterilere ev sahipliği yapacak Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi, ilk sezon biletlerini satışa çıkardı.
New York ve Londra’dan sonra Broadway gösterilerinin
dünyadaki yeni adresi İstanbul olacak. 2013-2014 se-
zonunun tüm biletlerini aynı anda satışa sunan Zorlu
Center Performans Sanatları Merkezi (PSM), müzikallerin,
New York Broadway ve Londra West End’den sonraki yeni ad-
resi olmaya aday.
Her isteği karşılayan bir program
İlk sezon Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’nin
50’nin üzerinde etkinlikte 400’den fazla performansa ev sa-
hipliği yapacağını belirten Zorlu Center Performans Sanatları
Merkezi’nin Genel Müdürü Ray Cullom, programın farklı ka-
tegorilerden oluşturularak herkesin kendine uygun bir gös-
teri bulabileceği şekilde derlendiğini belirtti. Gösterilerin ne
olacağına karar vermeden önce Türk seyircisi hakkında ge-
niş kapsamlı bir araştırma yaptırdıklarını vurgulayan Cullom,
Broadway şovlarının İstanbul’da sahnelenecek olmasının,
İstanbullular için oldukça heyecan verici bir haber olduğunu
söyledi. Bu araştırmadan, İstanbulluların böyle merkeze uzun
zamandır ihtiyacı olduğu sonucunun da çıktığını belirten Cul-
lom, “Araştırmaya katılanlar, Zorlu Center Performans Sanat-
ları Merkezi’nde Broadway müzikalleri olmadığı zamanlarda
zengin sahne şovları, resitaller, stand-up şovlar, konserler,
tiyatro ve sergiler görmek istiyor. Biz de bu isteklerin hepsini
kapsayacak bir program oluşturduk” dedi.
Biletler www.zorlucenterpsm.com’da
Biletlerin Zorlu Center PSM tarafından satılacağını ve web si-
tesinden (www.zorlucenterpsm.com) alınabileceğini belirten
Cullom, izleyicilerine en iyi hizmeti vermeyi hedeflediklerini
aktardı. Tüm sezona ait takvime, web sitesinden ulaşılabili-
yor. Önümüzdeki Mayıs ayındaki bir gösteriye bile şimdiden
yer ayırtmak mümkün. Bilet satın almalarda ise hizmet bedeli
ödenmiyor.
Biletler 35 TL’den başlıyor
Ana Tiyatro’da beş farklı fiyat kategorisi bulunuyor. Drama
sahnesinde ise üç farklı kategoride biletler satışa sunula-
cak. Farklı etkinliklerde, farklı kategorilerde biletler mevcut.
Bilet fiyatları 35 TL- 599 TL aralığında değişiyor. Broadway
müzikallerinin fiyatları 59 TL ile 252 TL arasında değişiklik
gösteriyor. Engelli konukların erişimine uygun özel koltuklar
ve alanlar Zorlu Center PSM’nin göze çarpan özellikleri ara-
sında yer alıyor.
En iyiler ve ilkler
Zorlu Center PSM 2013-2014 sezonu programının odak nok-
tasını “en iyiler” ve “ilkler” oluşturuyor. Bu sezondan başla-
mak üzere, her sezonda Zorlu Center Performans Sanatları
Merkezi’nde Broadway’in üç veya dört efsane müzikali izlene-
bilecek. “Broadway İstanbul’da” başlığı ile sunulan ve Broad-
way tarzı müzikallerden oluşan Broadway serisinde bu sezon
Jersey Boys
1918 haber
dışı iki performans sunulacak. Çağdaş sirk sanatını müzik,
breakdans, hip-hop gibi sokak dansları ve tiyatroyla birleş-
tiren göz kamaştırıcı ”iD” isimli şovuyla Kanadalı topluluk
Cirque Éloize, farklı disiplinlerden gelen performans sanat-
çılarıyla nefes kesecek. Bu kategorideki diğer etkinlik ise
genç Kübalı dansçılardan oluşan Ballet Revolucion. Tüm
dünyada kapalı gişe gösteriler sunan modern dans toplu-
luğu, baleden sokak danslarına uzanan farklı tarzları, dün-
yaca ünlü yıldızlar Usher, Rihanna, David Guetta, Beyoncé,
Bruno Mars ve Prince’in hit olmuş şarkılarıyla birleştirerek
enerji dolu bir şov sunacak.
Caz meraklıları için de programda zengin ve özel alternatifler
bulunuyor. Grammy ödüllü Luciana Souza, tarihte en fazla
ödül alan vokal grubu olma başarısını yakalayan Take6, Ame-
rika caz listelerinde pek çok defa bir numara olan Regina Car-
ter İstanbul’da unutulmaz bir caz geceleri yaşatacaklar.
Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’ne özel perfor-
manslar da sergilenecek. New York Gypsy All-Stars grubuna
Özcan Deniz, Ege, Demet Sağıroğlu, Hüsnü Şenlendirici, Yeni
Türkü ve Gripin gibi usta isimler eşlik ederek unutulmaz bir
geceye imza atacaklar. İstanbul’un dinamik ve kozmopolit
ruhunu müziğe taşıyan Taksim Trio’ya “Istanbul Experince”
performansında Carlos Benavent, Tomatito ve sürpriz isimler
eşlik edecek.
Üçü bir arada olacak: Sezen Aksu, Fahir Atakoğlu, Ara
Dinkjian da Zorlu Center PSM sahnesinde
Müziğin efsanevi ismi Nana Mouskouri, doğum gününde
Atina’dan başlayacağı “Happy Birthday” turnesi ile sahne-
lere geri dönüyor ve turne kapsamında Zorlu Center PSM’de
de sevenleriyle buluşacak. Zorlu Center’ın tanıtım müziğini
besteleyen Fahir Atakoğlu; Yasmin Levy ve Azam Ali ile birlik-
te; Türkiye’de popüler müziğin en önemli isimlerinden Sezen
Aksu ise müzik dünyasının iki dev ismi Fahir Atakoğlu ve Ara
Dinkjian ile birlikte Zorlu Center PSM’de sahne alacak.
Tüm dünyada hayranları bulunan ve beğeniyle takip edi-
len Haris Alexiou ve Türk müziği repertuarından seçtikleri
eserleri yeniden yorumlayan İncesaz, dinleyenleri Ege’nin
iki kıyısı arasında dolaştıracak. Türk Pop müziğinin başa-
rılı isimleri Yalın, Göksel, Nil Karaibrahimgil, başarılı rock
grupları Mor ve Ötesi ve Model de sahnede yer alacak sa-
natçılar arasında.
ams Gala’da Jaws, E.T., Star Wars, Superman, Harry Potter,
Schindler’in Listesi gibi efsanevi film müzikleri pek çok sürpriz
eşliğinde sergilenecek.
Beş kıtada sürdürdüğü konserleriyle dünyanın hayranlığını
kazanan ve besteci kimliğiyle de tüm dünyada hayranlık uyan-
dıran Fazıl Say sezon içerisinde iki farklı performansla sahne-
de yerini alacak.
Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’nin ilk sezon prog-
ramında ayrıca; klasik müziğin flüt alanındaki duayen ismi,
altın flütlü adam Sir James Galway, yetenekli genç piyanist
Lara Melda, müzikle tarihi bir arada harmanlayan performansı
ile piyanist ve müzikolog Evren Kutlay, dünya çapında gerçek-
leştirdiği turnelerle geniş bir hayran kitlesine sahip olan Ame-
rikalı klasik gitarist Jason Vieaux, kusursuz tekniği ve ustaca
anlatımıyla övgüler alan Makedonyalı resital sanatçısı Simon
Trpceski, günümüzün en önde gelen keman virtüözlerinden
biri olan Nikolaj Znaider ve Barok döneminin büyülü havasını
İstanbul’a taşıyacak kontrtenor Cenk Karaferya & Broschi En-
semble yer alıyor.
Klasiğin pop yorumu
Klasik müzik kategorisinde bir alt başlık olarak yer alan “Cros-
sover” segmenti ise “klasik müzik ile popüler müziği birleşti-
ren oldukça dinamik bir seri.
“Welcome to the Jungle”, “Hurt”, Highway to Hell” ve “Viva
la Vida” gibi şarkıları çello yorumları ile yeniden düzenleyen
son yılların popüler ikilisi 2Cellos; klasik müziğin, film nota-
larının, rock ve pop müziğin eklektik bir karışımı olan müzik-
leriyle kıyas kabul etmeyen bir stil yaratan The Piano Guys;
“The Beatles”ın unutulmaz parçalarını; orijinallerine sadık
kalarak yeniden yorumlayan ünlü caz vokalisti Cristina Za-
valloni, I Virtuosi Italiani Oda Orkestrası eşliğinde Beatles’a
Saygı etkinliğinde, müzikseverlere sunulacak.
Klasik baleden tangoya...
Bale-dans kategorisinde ise klasik balenin en önemli eser-
lerinden biri olan Fındıkkıran Balesi, Moskova Klasik Balesi
(Stars of the Moscow Ballet) tarafından, canlı orkestra eş-
liğinde sergilenecek. Broadway’de kapalı gişe gösterimler
yapan Luis Bravo’nun ünlü Forever Tango isimli nefis gös-
terisi ise tangonun tutku, hüzün ve coşkuyu içeren büyülü
karmasını sahneye taşıyacak. Gösteri kategorisinde sıra
Zorlu Center PSM 2013-2014 sezonu programının odak noktasını “en iyiler” ve “ilkler” oluşturuyor. Bu sezondan başlamak üzere, her sezonda Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’nde Broadway’in üç veya dört efsane müzikali izlenebilecek.
Notre Dame de Paris
Zorlu Center PSM Genel Müdürü Ray Cullom
Cats
Ludovico Einaudi Forever Tango
Cats
2120 haber
Mimari öğeleri ve dekorasyonu yenilenen Linens’in
İstinyepark’taki mağazasında; yaşam alanı,
yatak odası, banyo, bebek ve çocuk bölümle-
rinde yüzlerce ürün yer alıyor. Bu renovasyon sayesinde
Linens markası için; müşterisiyle sıcak ilişki kuran, fikir
veren ve dinamik bir mağazacılık anlayışı hedefleniyor.
Yapılan yenileme çalışmaları ile müşterilerine daha da iyi
hizmet vermeyi ilke edinen Linens; fark yaratma peşin-
de olan, alışveriş alışkanlığı farklı kullanımlar ve kişisel
zevklere göre şekillenen stil tutkunlarına da hitap ediyor.
Tüm bu özellikleri ile İstinyepark Linens, ev tekstili alışveri-
şini keyifli bir deneyime dönüştürmeyi amaçlıyor.
En sevilen marka TaçTürkiye’nin ‘en sevdiği markalar’ altıncı kez belirlendi. Taç, bu senenin yeni kategorileri arasında yer alan ‘Ev Tekstili” kategorisinde ‘En Sevilen Marka’ seçildi.
Linens, mağaza konseptini yeniliyor“Evimin Güzellik Merkezi” sloganıyla tüketicilerine ulaşan Linens’in mağazalarında değişim rüzgarları esiyor. Yenileme çalışmaları, İstinyepark’taki mağazadan başladı... Linens İstinyepark mağazası Ağustos sonu itibarıyla yeni konsepti ile hizmet veriyor.
İsme özel indirim Linens’teMağazalarını ve vitrinlerini tematik olarak güncelleyen Linens’in İsme Özel İndirim Kampanyası, ilgiyle karşılandı.
Türkiye’nin Lovemark’ları araştırmasına bu sene yeni ka-
tegoriler eklendi. Yerli ve yabancı içkiler, mücevherat/
takı, ev tekstili, akaryakıt ve saat olmak üzere beş yeni
kategori eklenerek kategori sayısı 23’e yükseldi.
Taç, büyük farkla lider
İlk kez araştırmaya dahil olan Ev Tekstili kategorisinde Taç’ın
rakipleriyle arasındaki fark dikkat çekiyor. Listeye adım atar
atmaz liderlik koltuğuna oturan Taç’ı yine Zorlu Grubu bün-
yesinden Linens markası yalnız bırakmıyor. İhracatın önemli
kalemlerinden olan ev tekstili kategori pastasının yüzde 17’lik
kısmını Taç oluştururken en yakın takipçisiyle arasında büyük
bir fark bulunuyor.
Zorlu markaları tekstilin yanı sıra elektronik ve beyaz eşyada
da ‘en sevilen’
Türkiye’nin Lovemark’ları araştırmasında; Zorlu Grubu’na ait
tekstil markalarının yanı sıra beyaz eşya ve ev elektroniği ürün-
leriyle tüketiciye ulaşan Vestel de ‘En Sevilen Marka’lardan biri
seçildi.
13 Mayıs-9 Haziran 2013 tarihleri arasında yürütülen çalışma
15-55 yaş aralığında kadın ve erkek oranı eşit 1157 kişiyle gö-
rüşülerek gerçekleştirildi. Türkiye’nin temsili 12 ilinde yürütü-
len araştırmada veriler, bilgisayar destekli telefon görüşmeleri
(CATI) ile derlendi. En sevilen markaları belirlemek için 2007’de
başlatılan araştırma Mediacat ve Ipsos işbirliğiyle yürütülüyor.
Vitrinlerini tematik olarak güncelleyen, aylık veya 2 aylık periyotlarda yeni te-
malar hazırlayarak vitrin ve mağaza konseptini daima güncel ve tema bazlı
tutan Linens, yine fark yaratan bir kampanya hazırladı. Bu kampanya kapsa-
mında her hafta farklı bir isme özel olarak Linens’te geçerli ekstra yüzde 10 indirim
avantajından yararlanma imkanı sunuluyor. Tematik güncellemelerde özel günler de
yerini alıyor ve yeni kampanya uygulamaları ile tüketiciye kolaylıklar sunuluyor. Sı-
cak bir alışveriş ortamında, dinamik bir mağazacılık anlayışı ile hizmet veren Linens,
ulusal ve fiyat odaklı kampanyalarının yanı sıra, küçük sürprizler ile müşterilerini şa-
şırtmaya ve hayata hoşluklar katmaya devam ediyor.
Linens Pazarlama Genel Müdürü Erkmen Onbulak
2322 haber
Vestel IFA’da yeni ürünlerini tanıttı Vestel, Avrupa’nın en büyük elektronik fuarı IFA’da en yeni teknolojileriyle yer aldı. Vestel, 19. kez katıldığı fuarda, 480 farklı ürününü 2 bin 650 metrekareden oluşan iki stantta tanıttı. Fuarda ayrıca Vestel ve Türkiye adına bir ilk yaşandı; yüzde 100 yerli üretim akıllı telefonun tanıtımı yapıldı.
Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen Avrupa’nın
en büyük elektronik fuarı IFA’ya 19. kez katılan Ves-
tel, 480 farklı ürününü toplam 2 bin 650 metrekare-
den oluşan iki stantta sergiledi. Vestel, Avrupa’nın en büyük
elektronik fuarına teknoloji ve tasarımdaki uzmanlığıyla
damgasını vurdu. Vestel’in ilk kez IFA’da görücüye çıkan yüz-
de 100 yerli tasarım ve üretim akıllı telefonu standın yıldız
ürünü oldu.
Vestel, IFA’da akıllı telefonlarının 4.3”, 4.7” ve 5” ekranlı üç
farklı prototipini sergiledi. Türk mühendisler tarafından ge-
liştirilen Vestel akıllı telefon Android 4.2 Jelly Bean işletim
sistemine ve kullanıcıların istekleri doğrultusunda değiş-
tirilebilir donanım özelliklerine sahip. Telefonun 5, 8 ve 13
milyon pikselli kameraları bulunuyor. Telefon ile V-Store’da
aplikasyonlar indirilebilecek.
Her bütçeye hitap edecek üç farklı akıllı telefon modeliyle
Ocak’ta Türkiye pazarına giriş yapacaklarını belirten Vestel
Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan şöyle
konuştu: “Sektörde çok büyük ve önemli rakipler olmasına
rağmen akıllı telefon ihracatı için Avrupa, Güney Amerika ve
Ortadoğu ülkeleriyle şimdiden görüşmelere başladık. Esnek
yapımız ve elektronik pazarındaki deneyimimiz sayesinde bu
ürün grubunda da başarılı olacağımıza inanıyorum.”
Avrupa’nın en büyük LED TV’si Vestel’den
Vestel tarafından Avrupa’da üretilen en büyük LED TV Bor-
derless TV, Ultra High Definition ve Narrow Bezel televizyon
modelleri, Vestel Ready Cook ankastre fırın ise Vestel standı-
nın öne çıkan diğer ürünleri arasında yer aldı.
Vestel’in ilk kez IFA’da görücüye çıkardığı ürünler arasında
yer alan Vestel Ready Cook, Türkiye’nin uzaktan takip edi-
lebilen ilk ankastre fırını olarak dikkat çekiyor. 150 farklı
programa sahip Vestel Ready Cook’un pişirme fonksiyonu
telefon ve tablet uygulaması aracılığıyla dışarıdan yönetile-
biliyor; kullanıcılarına pişirme tercihlerini kaydetme imkânı
da sunuyor.
Hedef her alanda ilk 5
Vestel’in üretim yaptığı her alanda ilk beşte yer almayı he-
deflediğini belirten Erdoğan şunları söyledi: “Sektörde çok
büyük rakipler olmasına karşın, ihracat için Avrupa, Güney
Amerika ve Ortadoğu ülkeleriyle şimdiden görüşüyoruz. Üre-
tim yaptığımız her alanda ilk beşe girmek hedefimiz. Örne-
ğin yılda yaklaşık 10 milyon TV üretiyoruz ve bu konuda ilk
beşteyiz. Akıllı telefonda da bu hedef doğrultusunda hareket
edeceğiz.”
“Televizyon ölecek mi?”
Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan
IFA Uluslararası Keynote’da televizyonu konuştu. Vestel Şir-
ketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan, fuar kap-
samında düzenlenen IFA International Keynote’da yaptığı
“Televizyon ölecek mi? Tüketici Elektroniğinin Geleceği”
başlıklı konuşmasında televizyonun dünü, bugünü ve gele-
ceğini anlattı.
Yeni akıllı teknolojilerin televizyonun sonunu getirmeye-
ceğini, televizyonun insan hayatındaki yerini koruyacağını
vurgulayan Erdoğan şunları ifade etti: “1900’lü yıllardan
beri hayatımızda olan televizyonlar, bugün hayatımıza gi-
ren yeni teknolojilere hızlı bir şekilde uyum sağlıyor. Ar-
tık televizyonu bilgisayarda yaptığımız birçok iş için kul-
lanabiliyoruz. İnternete televizyonlar aracılığıyla erişim
sağlayabiliyor, sosyal medya hesaplarımızı yine televiz-
yonlarımızdan yönetebiliyoruz. Mobilite, bağlanılabilirlik
ve yaratıcılığın ilerlemek için anahtar noktalar olduğuna
inanıyoruz. Bu doğrultuda, çoklu ekran teknolojileriyle
televizyonlarla akıllı telefon ve tabletler arası geçişi sağ-
layarak televizyonun kullanımı alanını genişletiyor, insan
hayatındaki yerini koruyoruz. Smart TV anlayışımızın tele-
vizyonları ayakta tutacağına ve geleceğe taşıyacağına ina-
nıyoruz.”
Akıllı evlere akıllı televizyon devri
Televizyonun tüm teknolojik alt yapı ve gelişimlerinin yanı
sıra kültürel yapının da önemli bir parçası olduğu söyleyen
Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: “Televizyon her şeyin
dışında bizleri; ailemiz ve arkadaşlarımızla bir araya getiren,
ortak paylaşımda bulunmamızı sağlayan bir araç. Hepimiz
ailemiz ve arkadaşlarımızla televizyon izlediğimiz bir kültür-
den geliyoruz, televizyon akıllı evlerimizin vazgeçilmez par-
çası olacak.” Konuşmasında televizyonun 1936’dan günü-
müze 80 yıla yakın tarihini anlatan Erdoğan, görüş mesafesi
her açıdan eşit olan esnek ekranlı, kusursuz görüntü sunan
çerçevesiz televizyonların geleceğe damgasını vuracağını
söyledi. Gözlüksüz 3D televizyonların ise 3 boyutlu seyir key-
fini özgürce yaşama olanağı sunacağını belirtti. Erdoğan “Şu
zamana kadar yaptıklarımız hiçbir şey... Henüz dijital çağın
başındayız” diyerek IFA konuşmasını sonlandırdı.
Turan Erdoğan
2524 haber
Vestel bayilerine Berlin gezisiDost teknoloji Vestel, 10 - 11 Eylül 2013 tarihleri arasında IFA 2013 Berlin Fuarı’na bayileri için bir gezi düzenledi. Gezide bayiler, Avrupa’nın en büyük telekomünikasyon fuarını ziyaret etme şansı yakalamalarının yanı sıra Berlin’i de yakından tanıma imkanı buldu.
Vestel, 10 bayisini Avrupa’nın en büyük elektronik fuarı
IFA (Uluslararası Elektronik Fuarı)’ ya götürdü. Anka-
ra, Adana, Trabzon, İstanbul, İzmit, Bodrum ve Ege
Bölgeleri’nden katılan Vestel bayileri hem şehri hem fuarı
gezdi.
Reinhard’da öğle yemeği
Fuar ziyaretinden sonra Reinhard’s Restoran’da öğle yemeği
yenildi. Restoran, 20. yüzyılın ilk yıllarını anımsatan atmosfe-
ri, ahşap ağırlıklı dekorasyonu ile misafirlerine sıcak bir ortam
sunuyor. Ritz Carlton Oteli’nin yanında yer alan mutfak ulusla-
rarası lezzetleri tatma olanağı sağlıyor.
Akşam yemeği Bocca Di Bacco’da
Uzun yorucu bir günün ardından Bocca Di Bacco Restoran’da
akşam yemeği yenildi. Friedrichstrase’deki en güzel binalar-
dan birinde bulunan restoran, 19. yüzyıl İtalyan mimarisini
yansıtıyor. İç tasarımı Toskanalı mimar Stefano Viviani tara-
fından yapılan restoran, klasik İtalyan mutfağından yemekler
sunuyor. Bayiler seyahatleri esnasında Crowne Plaza’da ko-
nakladılar.
Müzeler adasında Bergama ziyareti
11 Eylül sabahı otelden ayrılan bayiler Berlin’in Mitte semtinde
Müze Adası olarak bilinen noktada ülkenin en kapsamlı mü-
zelerinden biri olan Bergama Müzesi’ni ziyaret ettiler. Yılda
ortalama 850 bin kişinin ziyaret ettiği müze, dünya kültür mi-
rasına ait birçok tarihi eseri bünyesinde barındırıyor. Bergama
Müzesi üç bölümden oluşuyor: Klasik Antik Çağlar Koleksiyo-
nu, Eski Yakın Doğu Müzesi ve İslam Sanatı Müzesi. Berga-
ma Müzesi’nin ardından bayilere Doğu ve Batı Berlin gezdi-
rildi. Batı Berlin’de; Kurfürstendamm, Gedachtniss Kirche,
Tiergarten, Reichstag, Checkpoint Charlie, Bradenburg Kapısı,
Postdamer Platz, Gemaldegalerie, Neue Nationalgalerie, Kre-
uzberg, Schöneberg, Charlottenburg, Berlin Olimpiyat Stad-
yumu, Doğu Berlin’de; Unter den Linden, East Side Galerie,
Alexanderplatz, Nikolaiviertel, Gendermenmarkt, Karl Marx
Allee ziyaret edildi.
İkinci gün öğle yemeği Aigner Restoran’da yenildi. Alman ve
Avusturya mutfağını güzel sunumlarıyla süsleyen restoran,
uluslararası mutfağın örneklerini de misafirlerinin beğenisine
sunuyor. Özellikle dana etinden yapılan şinitzel, restoranın en
önemli yemeklerinden biri ve sıcak dekorasyonu restoranı iyi
bir alternatif haline getiriyor.
Öğle yemeğinin ardından geri dönüş yolculuğu başladı; saat
19 uçağıyla bayiler İstanbul’a döndüler.
Vestel, 10 bayisini Avrupa’nın en büyük elektronik fuarı IFA
(Uluslararası Elektronik Fuarı)’ ya götürdü. Gezide bayiler, Avrupa’nın en büyük telekomünikasyon fuarını ziyaret etme şansı yakalamalarının
yanı sıra Berlin’i de yakından tanıma imkanı buldu.
2726 haber
Zorlu Enerji İsrail’de son virajdaİsrail’in ilk özel enerji yatırımı olan Dorad Doğal Gaz Santrali’nde son hazırlıklar tamamlanıyor. Santralin 2014 yılından itibaren tam kapasite ile üretime başlaması planlanıyor.
Zorlu Enerji’nin İsrail’de % 25 ortaklığı bulunan 840 MW
kurulu kapasiteye sahip Dorad Doğal Gaz Santrali’nin
400 KV’lik şalt merkezi iletim şebekesine bağlandı.
Santralin, 2014 yılının ilk çeyreğinde tam kapasite ile üreti-
me başlaması planlanıyor.
Ayrıca santralde bulunan her biri 48 MW kapasiteli ilk altı gaz
türbininin devreye alma ve test işlemleri başlatıldı. İşlemler
tamamlanınca türbinler ateşlenerek basit çevrim olarak dev-
reye alınacak. Dorad Doğal Gaz Santrali’nin, atık ısı kazanları
ile buhar türbinlerinin aktif hale getirilmesiyle ilgili çalış-
malar devam ediyor. Tüm santralin, kombine çevrim kabul
testlerinin ise Aralık 2013’te gerçekleştirilmesi planlanıyor.
Santralin 2014 yılının Ocak ayında ticari işletmeye geçerek
840 MW’lık tam kapasite ile üretime başlaması hedefleniyor.
İsrail’in ilk özel enerji yatırımı olan Dorad Doğal Gaz
Santrali’nde üretim için son hazırlıklarını tamamladıklarını
ve bölgesel güç olma yolunda hedeflerini destekleyecek
fırsatları değerlendirmeye devam edeceklerini ifade eden
Sinan Ak şunları söyledi: “Zorlu Enerji olarak, İsrail’de ilk
özel enerji santralini kuruyoruz ve enerji pazarının önemli
oyuncularından biriyiz. 2014 başında tam kapasiteyle üreti-
me almayı planladığımız Dorad Doğal Gaz Santrali’nin yanı
sıra, yine ortağı olduğumuz toplam kurulu güçleri 175 MW
olan Ashdod ve Ramat Negev doğal gaz santrallerinin de
inşaat çalışmalarına devam ediyoruz. Bu projeler, enerji ih-
tiyacı her geçen gün artan İsrail için oldukça önemli. Enerji
sektöründeki fırsatları değerlendirerek, bölgesel güç olma
yolundaki hedefimize adım adım yaklaşıyoruz” dedi.
SAP’den Zorlu Elektrik’e gümüş ödülİş dünyasına kurumsal uygulama ve yazılım alanında çözümler sunan SAP (Sistem Analizi ve Proje Geliştirme) kapsamındaki hizmetlerin anlatıldığı “SAP Forum 2013” etkinliği, 20 Eylül Cuma günü Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Zorlu Elektrik’e Küçük Uygulamalar Kategorisi’nde Gümüş Ödül verildi.
Walldorf Almanya’da 1972 yılında beş eski IBM çalı-
şanı tarafından kurulan SAP, bugün Avrupa’nın en
büyük yazılım şirketi. 120’den fazla ülkede aktif
olan SAP, şirket yazılım aplikasyonlarını çeşitli büyüklükte
firmalara sunuyor. Şirketin en iyi bilinen ürünlerinden biri de
SAP Business Objects yazılımı. 2001 yılından itibaren SAP,
Türkiye’nin en büyük 500 şirketi arasında yer alan 200’ü aş-
kın şirkete internet teknolojileri alanında interaktif çözümler
sunuyor.
Bu yıl 17.’si gerçekleşen, Türkiye’nin en geniş katılımlı IT et-
kinliği SAP FORUM’da hızla değişen koşullarda rekabetçi kala-
bilmenin yeni yöntemleri tartışıldı. SAP Forum 2013, interaktif
sunumlar, müşteri katılımlı paneller ve geniş fuaye alanında
SAP ekosisteminin yenilikçi çözümleri ile nasıl farklı yarışıla-
bileceğini gösterdi.
Düzenlenen 20 paralel oturum, 11 farklı özel yuvarlak masa
toplantısı ve sektörel uygulama örneklerinin yer aldığı mikro-
forum oturumlarına 4 bin ziyaretçi katıldı. Katılımcılara mo-
bilite, bulut bilişim, veri tabanı, analitik ve öngörüye dayalı
teknoloji konularında geniş bilgi verildi. Enerji sektörüne yö-
nelik çözümlere de yer verilen forum kapsamında başarılı SAP
projeleri ödüllendirildi.
Zorlu Elektrik, bünyesindeki “Enerji Ticaret” birimine ait iş
süreçlerinin SAP sistemi ile yeniden yapılandırıldığı ilk faz
proje çalışmaları ile enerji sektöründe bir ilke imza attı. Zor-
lu Elektrik, müşteri ilişkileri yönetimi aşamasından (CRM)
faturalandırmaya (IS-U) kadar entegre yapısı ile SAP Kalite
Ödülleri, Küçük Uygulamalar Kategorisi’nde “Gümüş Ödül”e
layık bulundu.
Zorlu Elektrik adına ödülü Zorlu Enerji Grubu Organizasyon
Geliştirme Yöneticisi Derya Atalay Ulaş ile Zorlu Holding Bilgi
Teknolojileri Özel Uygulamalar Sorumlusu Yusuf Ayhan Vur-
maz aldılar.
2928 haber
Yerli ve yenilenebilir kaynakları değerlendirerek büyü-
meyi hedef edinen Zorlu Enerji Grubu, 80 MW gücü ile
Türkiye’nin en büyük jeotermal santrali olan Kızıldere
2 Jeotermal Santrali’ni törenle açtı. Santralin açılış törenine,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala, Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Hasan Köktaş,
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, Denizli
Valisi Abdülkadir Demir, milletvekilleri, Zorlu Holding Yöne-
tim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu, Zorlu Holding Yönetim Ku-
rulu Eş Başkanı Zeki Zorlu, Zorlu Ailesi üyeleri, Zorlu Holding
CEO’su Ömer Yüngül, Zorlu Enerji Yönetim Kurulu Üyesi Se-
len Zorlu Melik, Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak, Zorlu
Enerji Grubu yönetici ve çalışanları ile çok sayıda davetli ve
vatandaş katıldı.
Açılış töreni Kızıldere 2 Jeotermal Santrali’nin tanıtım filmi ile
başladı. Tanıtım filminin ardından Zorlu Holding Yönetim Kuru-
lu Başkanı Ahmet Zorlu açılış konuşmasını yaptı.
250 milyon dolarlık yatırım
Açılış töreninde bir konuşma yapan Zorlu Holding Yönetim
Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu, “60 yıldır ektiğimiz tohumların,
ülkemiz için değer yaratan meyvelerini toplamaktan gurur du-
yuyoruz” dedi.
Zorlu Grubu olarak, faaliyet gösterdikleri her alanda öncü ol-
duklarını söyleyen Ahmet Zorlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Fark
Türkiye’nin en büyük jeotermal santrali açıldıDenizli’nin Sarayköy ilçesinde yapımı tamamlanan 80 MW kurulu kapasiteye sahip Kızıldere 2 Jeotermal Santrali, Eylül ayında düzenlenen görkemli törenle açıldı. Türkiye’nin en büyük jeotermal santralinin açılışını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yaptı.
3130
bu yana refah düzeyi arttı ve daha hızlı bir büyüme kaydettik.
Son 1,5 yılda tüm zamanların en çok yatırımı gerçekleşti. Je-
otermal sahalarının ruhsatlarından 1 milyar liralık gelir elde
ettik. Bu paranın yaklaşık 450 milyon lirasını valilik emrine ve-
rerek bu bölgenin gelişimine ayırıyoruz. Buradan elde edilen
buharın bir kısmı Sarayköy’ün ısınması için kullanılacak” dedi.
Dünden bugüne Kızıldere Projesi
Türkiye’de jeotermal enerji arama çalışmaları 1960’larda başla-
dı. 1974 yılında, Türkiye’nin ilk jeotermal elektrik santrali olan
Kızıldere Jeotermal Elektrik Santrali, 500 kW’lık pilot sistem
olarak çalışmaya başladı. Santral, 1984 yılında net 15 MW ka-
pasiteye sahip bir enerji santrali olarak literatürdeki yerini aldı.
Türkiye 1974 yılından günümüze, jeotermal enerji kapasitesi
ve doğrudan kullanımda dünyada 5’inci sıraya yükseldi. Jeo-
termalin geleceğini öngören, enerji alanında isabetli yatırım-
larda bulunan Zorlu Enerji Grubu, bu alandaki yatırımlarına
2008 yılında ADÜAŞ ihalelerine katılarak başladı. Denizli’deki
Kızıldere 1 Jeotermal Santrali’nin 30 yıllık işletme hakkını dev-
ralan grup, işe, Kızıldere 1’in 6 MW’a kadar düşen kapasitesi-
ni, maksimum kapasitesi olan 15 MW’a yükseltmekle başladı.
Sonrasında, çevreyi koruyan ve kaynağın sürdürülebilirliğini
sağlayan reenjeksiyon sistemini kurdu.
Türkiye’nin en büyük jeotermal santrali
Zorlu Enerji Grubu’na ait Türkiye’nin en büyük jeotermal
santrali olan 80 MW gücündeki Kızıldere 2 ise, elektrik üre-
timine uygun ilk keşfedilmiş ve potansiyeli en geniş saha
olan Kızıldere jeotermal sahasında yer alıyor.
Kızıldere 2 Jeotermal Santrali için ilk adım, 2011 yılının Haziran
ayında atıldı. 12 ay süren fizibilite çalışmaları, 26 ay süren ve
2800 metre derinliğe ulaşan 20 adet kuyu sondajı, 600 kişilik
bir ekibin, 20 ay süren geceli gündüzlü çalışması, en ileri tek-
noloji ürünü sistem ve donanım ile Zorlu Enerji Grubu’nun 20
yıllık bilgi ve birikimi neticesinde Türkiye’nin jeotermal alanın-
daki en büyük yatırımı ortaya çıktı. Denizli’nin Sarayköy mev-
kiinde 80 MW üretim kapasitesiyle, verimli, gerçek anlamda
çevreci ve sürdürülebilir bir enerji santrali olan Kızıldere 2 Jeo-
termal Santrali, en yeni teknolojilere olduğu kadar çevreye ve
bölgedeki sosyal yapıya da yatırım yapan bir işletme... Elekt-
rik üretiminin yanı sıra, çevredeki endüstriyel gaz tesislerine
karbondioksit, termal otellere, konutlara ve seralara bedelsiz
jeotermal su sağlayan, istihdamı artıran, bölge yaşamına katkı
sağlayan çok yönlü entegre bir tesis...
Santral faaliyete geçtiğinde, yıllık 600 milyon kW elektrik
kapasitesine sahip olacak. Tamamlandığında 95 MW gücü-
ne sahip dünyanın sayılı büyük jeotermal santralleri arasına
girecek Kızıldere projesi kapsamında, 2500 konut ısıtması
ve 500 dönüm sera ısıtması gerçekleştirilecek. Zorlu Enerji
Grubu’na ait Kızıldere Jeotermal Sahasında III. ve IV. faz ya-
tırım çalışmalarına başlandı. Jeolojik, jeofizik ve jeokimyasal
arama/değerlendirme çalışmaları devam ediyor. 100 MW ka-
pasitede faaliyet göstermesi planlanan üçüncü faz için lisans
başvurusu yapıldı.
yarattığımız alanlardan bir tanesi de enerji. Zorlu Enerji Grubu
olarak yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına odaklanarak,
katma değer yaratan, istihdamı destekleyen ve her yönüyle
katkı sağlayan yatırımlar gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Kızıl-
dere 2 Jeotermal Santrali de bu bakış açımızın bir yansıması-
dır. 250 milyon dolarlık yatırımla hayata geçirdiğimiz Kızıldere
2 Jeotermal Santrali, 80 MW gücü ile Türkiye’nin en büyük je-
otermal santrali oldu.”
Türkiye’ye katkısı yıllık 150 milyon dolar
Türkiye’nin elektrik üretimine uygun, potansiyeli en geniş
sahalarından biri olan Kızıldere jeotermal sahası üzerindeki
çalışmalar hakkında bilgi veren Ahmet Zorlu, “2008 yılında,
ADÜAŞ ihalesi ile 30 yıllık işletme hakkını devraldığımız Kızıl-
dere 1 Jeotermal Santrali, ülkemizin ilk jeotermal santralidir.
Santralin işletme hakkını devraldıktan sonra, yaptığımız iyi-
leştirme çalışmaları ile 6 MW olan kapasitesini kısa sürede 15
MW’a kadar yükselttik. Bugün açılışını yaptığımız Kızıldere 2
Jeotermal Santrali ile birlikte jeotermal alanında 95 MW ku-
rulu güce ulaşacak ve dünyanın en büyük jeotermal sahaları
arasına gireceğiz” dedi.
3’üncü ve 4’üncü faz çalışmaları başladı
Zorlu Enerji Grubu olarak, Türkiye’nin yerli ve yenilenebilir
enerji kapasitesini artırmak ve cari açığının azaltılmasına kat-
kıda bulunmak hedefiyle yatırımlarına devam edeceklerini
söyleyen Ahmet Zorlu şunları söyledi: “Grubumuz, Kızılde-
re jeotermal sahasında, 3. ve 4. faz yatırım çalışmalarına da
başladı. Bu doğrultuda, 100 MW kapasitede faaliyet göster-
mesi planlanan üçüncü faz için lisans başvurusunu da yaptık.
Üçüncü fazı da hayata geçirdiğimizde Türkiye’nin cari açığının
kapanmasına yıllık 150 milyon dolar ile önemli oranda bir kat-
kıda bulunacağız.”
Ahmet Zorlu, tüm bu çalışmalar neticesinde, Türkiye’nin
2023’te ulaşmak istediği 600 MW’lık jeotermal enerji hedefi-
nin yüzde 70’ini, 2020 yılına kadar Zorlu Enerji Grubu’nun tek
başına gerçekleştireceğini söyledi.
Açılışta konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Zorlu Gru-
bu tarafından tamamlanan projenin yaklaşık 450 trilyon liralık
dev bir yatırım olduğunu belirtti. Başbakan Erdoğan, enerji
tüketimindeki artışın, bir ülkenin refah seviyesindeki yükse-
lişi gösterdiğine işaret ederek, şöyle konuştu: “11 yıl önce 31
bin 845 MW olan kurulu enerji gücümüz yaklaşık iki kat art-
mak suretiyle 61 bin 151 MW’a ulaştı. Santral sayımız 300’den
861’e çıktı. Bugün ülkemiz 1 milyon kilometrelik elektrik iletim
ve dağıtım hattıyla Avrupa’nın önde gelen ülkelerinin arasına
girmiştir. 2002’de elektrik üretiminin yüzde 60’ını kamu sek-
törü gerçekleştiriyordu. Biz özel sektörümüzü destekledik,
özelleştirmelerimizi yaptık, bir yandan kamuyu yükten arındı-
rırken, kurtarırken bir yandan da sektörün daha sağlıklı işle-
mesini sağladık” dedi. Erdoğan, toplam elektrik üretimi içinde
özel sektör payının yüzde 66’ya ulaştığını sözlerine ekledi.
Açılış töreninde konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ta-
ner Yıldız da Türkiye’nin kalkınmasına verdikleri katkıdan do-
layı Zorlu Grubu’na teşekkür ederek “Türkiye’de son 11 yıldan
haber
Tören sırasında yaptığı konuşmada Kızıldere 2 Jeotermal Santrali’nin 450 trilyon liralık dev bir yatırım olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, enerji tüketimindeki artışın, bir ülkenin refah seviyesindeki yükselişi gösterdiğine işaret etti. Erdoğan, toplam elektrik üretimi içinde özel sektör payının yüzde 66’ya ulaştığını sözlerine ekledi.
32 33
Zorlu Çocuk Tiyatrosu’nu Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nin
sahnesinde prova yaparken ziyaret etme şansı yakala-
dık. Büyük bir heyecan ve coşkuyla provalarına devam
eden ekip, yeni katılımların getirdiği taze kan ile verimli ça-
lışmalar yapıyor. Ekibin yönetmeni olan Prof. Dr. Hasan Erkek
dahil, oyunun koreografı Prof. Aydın Teker, müzisyeni Yard.
Doç. Dr. Nedim Yıldız ve oyuncularla sohbet ettik. Bu yıl sah-
nelenecek müzikal hakkında detayları konuştuğumuz Zorlu
Çocuk Tiyatrosu ekibi, sohbetimizin sonunda bize oyunda çal-
dıkları enstrümanlarla mini bir konser de verdi. Yazar-yönet-
men Prof. Dr. Hasan Erkek’in Zorlu Çocuk Tiyatrosu’yla yolu üç
yıl önce kesişiyor. Çirkin Ördek Yavrusu Müzikali’nin başarı-
sından sonra şimdi de Kibritçi Kız Müzikali’nin sahnelenmesi
için çalışıyor. Oyunu hem yazmış, hem de yönetiyor. Ayrıca,
müzikali sahneye taşıyacak olan yaratıcı ekibi de oluşturmuş.
Hasan Erkek ile hoş bir sohbet gerçekleştirdik.
Kibritçi Kız’ı sahneye koymaya nasıl karar verdiniz?
Masalları çok titizlikle seçiyoruz. Bu yeni proje icin bütün ma-
salları yeniden taradık, yıl içinde toplantılar yaptık, hangisini
seçersek uygun olur diyerek seçenekler ürettik, her biri için
avantajları, dezavantajları enine boyuna konuştuk. Sonunda
Kibritçi Kız Müzikali’ne karar verdik. Çünkü bu masalın, özellikle
sokak çocukları için, önemli bir proje olacağını düşündük. Kib-
ritçi Kız da sokaktaki çocuklardan biri. Ama onu hem bugünün
çocukları hem de tiyatro için yeni bir karaktere dönüştürdük.
Bu masalın sonu aslında okuru üzer. Sizin oyununuzda da ço-
cuklar üzülecek mi?
Hayır... Eskiden yetişkinler, çocuklar hep aynı kültürel ürün-
lerin içinde yetişiyorlardı; masallar hem çocuklar hem yetiş-
kinler içindi. Andersen de bu masalı yazmış ama çocuklar için
diye belirtmemiş. Onun için çocuklara olduğu gibi dramatize
edilmemeli diye düşündük. Bizim kibritçi kızımız müzisyen;
sokakta akordeon çalıyor, kibrit satıyor ama bir müzik okulun-
da da öğrenci aynı zamanda… Bizim müzikalimiz mutsuz bir
sonla bitmiyor. Biz umudu aşılıyoruz, duyarlı olmayı göster-
meye çalışıyoruz ama tabii yöntemini öğretmiyoruz buna hak-
kımız da yok, zaten bir tek yöntemi de yok… Duyarlılık, farkın-
dalık kazanmayı öne çıkaran bir oyun olacak.
Peki, yaratıcı ekibi oluşturma aşamasından bahseder misi-
niz, nasıl oluşturdunuz?
Yaratıcı ekibi oluştururken de son iki yılda yaptığımız çalış-
malardan yararlandık. O çalışmalar içinde yer alan, kalite ve
çalışma anlayışı bizimkiyle çakışan yaratıcı ekibin büyük bir
bölümüyle yola devam kararı aldık. Sahne ve ışık tasarımcı-
mız değişmedi, yine M. Nurullah Tuncer oldu. Nurullah Bey,
alanında ders de veren, bir dönem İstanbul Şehir Tiyatroları
Genel Sanat Yönetmenliğini yapmış bir kişi. Müzisyenimiz
Yard. Doç. Dr. Nedim Yıldız da çok başarılı bir çalışma yapmıştı
geçen projede, müzikler konusunda yine ondan yararlandık.
Çocuk Tiyatrosu müziği konusunda ülkemizde doktora yapmış
tek kişi. Koreografımızı değiştirdik; bu kez Prof. Aydın Teker
koreografiyi yapıyor. Aydın Hanım, Mimar Sinan Üniversitesi
Sahne Sanatları Bölüm Başkanı. Çağdaş dans konusunda uz-
man bir koreograf. Kostüm tasarımı için Devlet Tiyatroları’nda
tasarımcı olarak çalışan Şirin Dağtekin’le anlaştık, çok güzel
kostümler hazırlıyor. Bütün yaratıcı ekip gibi, çalışmalarıy-
la çok sayıda ödül almış bir sanatçı. Doç. Dr. Serap Erdoğan
yine pedagog olarak bizimle olacak. Öğr. Grv. Beyhan Büyük-
yıldız da yine proje danışmanımız. Oyuncular için bir seçme
Tiyatro ekip işi, emek işi10. yılını geride bırakan Zorlu Çocuk Tiyatrosu tüm enerjisiyle yeni sezona hazırlanıyor. Çirkin Ördek Yavrusu Müzikali ile ulusal ve uluslararası düzeyde dört ödül alan, yurt içinde ve yurt dışında festivallere katılan, basında övgüyle söz edilen seçkin tiyatro ekibi bu kez Kibritçi Kız Müzikali’ni ilk olarak Zorlu Center PSM’de sahneye koyacak.
söyleşi
Prof. Dr. Hasan Erkek
34 söyleşi
mümkün. Kadro hayli kalabalık; biz ancak ekipten beş oyuncu-
muza yer verebiliyoruz ancak hepsiyle çok güzel vakit geçirdi-
ğimizi de not düşelim...
Yasemin Ertorun (Kibritçi Kız ve Kukla)Eskişehir Konservatuvarı Oyunculuk Bölümü mezunu (2011).
İki yıldır Zorlu Çocuk Tiyatrosu ile çalışıyor. Çirkin Ördek Yav-
rusu Müzikali’nde “Kıskanç Ördek Yavrusu”nu oynamıştı.
Bu projede yer almaktan memnun musunuz?
Çok memnunum. Çocukların tepkileri çok doğal, içten oluyor,
sahnede olan her şeye olması gerektiği gibi tepki veriyorlar,
kendi içlerinden geldiği gibi… Alkışlamak, gülmek zorunda de-
ğiller yani yaşadıkları şey direkt çok net bir şekilde oyuncunun
gözünün önünde oluyor.
Çocuklar için bir şey yapıyor olmanın meşakkatli ve güzel
yönleri sizce nedir?
Çocuk oyunu hazırlamak büyük oyunundan çok daha zor, çün-
kü çocukların algısını açmak, estetik anlayışını geliştirmek,
onlara bu kavramları anlatmak çok zor…
Muzaffer Özdemir (Bremen çalgıcısı)Müzisyen, kendi icat ettiği enstrümanları çalıyor. Dizi müzikle-
ri, oyun müzikleri, tiyatro müzikleri yapıyor.
Zorlu Çocuk Tiyatrosu’na nasıl dahil oldunuz?
Birkaç yıl önce uluslararası bir tiyatro festivalinde sunum
yapmıştım. Hasan Erkek hocamla o festivalde tanıştık. Hasan
Hoca ve Zorlu Çocuk Tiyatrosu ile ilk çalışmamız olacak. Müzi-
kal anlamda çok özel şeyler yaptım, yapıyorum.
Yaşadığınız zorluklar ve güzelliklerden bize bahsedebilir mi-
siniz?
Yönetmenimiz Hasan Hoca’ya güvenerek teklifi kabul ettim
ama içine girdiğimde daha çok mutlu oldum. Diğer arkadaşla-
rımızın Aydın Hoca’nın inanılmaz katkısı var, Nedim Hoca’nın
ciddi katkısı var. Böyle bir çalışmanın parçası olduğum için çok
mutluyum o yüzden zorluk yok ama emek var. O emek de ol-
mazsa olmaz, ne kadar çok emek harcarsak o kadar güzel bir
iş koyacağız ortaya.
Efe Ünal (Sokak müzisyeni)Bilkent Üniversitesi Oyunculuk Bölümü ve Çukurova Devlet
Konservatuvarı Şan Bölümü mezunu. Çocuk oyunlarına müzik-
ler yapmış, kukla tiyatrosu ile uğraşmış.
Bu projede yer almak nasıl bir duygu?
Üzerine büyük paralar verip alamayacağım bir eğitim aldım
Aydın Hocadan. Anatomi üzerine çalışmalar yapıyoruz. Bede-
nimizi aşmak, bedenimizi tanımak…
Bu oyunun size kattığı güzellikler ve zorluklar nelerdir?
Bu oyundan kendi adıma çok yarar sağlayacağıma eminim. Bel-
ki on sene, belki beş sene sonra. O da gerekli değil aslında. Ama
o oyundan çıktıktan sonra çocukların gözünde enerjiyi, mutlulu-
ğu ve farklı duyguları gördüğüm an benim için çok değerli.
Derya Günaydın (Kuklacı)Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Oyunculuk Bölü-
mü mezunu.
Bu proje size neler kazandırdı?
İlk defa enstrüman çalmak gibi bir kıstası olan bir seçmeye gi-
ridim. Oyunculuk çıkışlı olduğumuz için elbette şu ana kadar
müzikle iç içeydim ama profesyonel olarak bunun bir kıstas
olarak karşıma çıktığı hiç olmamıştı. Dolayısıyla böyle bir seç-
meye katılmak sizde olanları, cebinizdekileri biraz daha resmi
hale getirmek, yetkin hale getirmek anlamında heyecan veri-
ciydi.
Çocuklar için bir şey yapıyor, oyun hazırlıyor olmanın zorluk-
ları ve güzel yönleri neler?
Bizim orijinal masalın gerçekleştiği dönemde çocuk diye ayrı
bir kategorinin olmayışı, bu hayatta bildiğim bir şey değildi.
Dolayısıyla günümüzün çocuklarının izleyecek olması, met-
nin orijinalinin henüz çocuk diye bir kategorinin var olmadı-
ğı dönemde geçiyor oluşu, yani o kadar zihinsel süreçlerini-
zi sorgulatan, zorlaştıran bir şey ki bu... Onun için yeni bir
bakışla çalışıyoruz oyunu. Bugünün çocuklarını gözeterek.
Tolga Eskit (Ressam)Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Oyun-
culuk Bölümü mezunu. Doktora öğrencisi. Üç yıldır da Zorlu
Çocuk Tiyatrosu’nda çalışıyor.
Çirkin Ördek Yavrusu Müzikali’nde hem oyuncu, hem sahne
amiri olarak görev yaptı. Bu müzikalde de hem oynuyor hem
de ekibin koordinatörlüğünü yapıyor.
Bu ekipte olmak nasıl bir duygu?
Bizim provalarımız klasik anlamdaki provalardan farklı oluyor.
Klasik anlamda metin ezberlenir, sahneye çıkılır, yönetmen
reji verir ve ona göre oynarsınız ama bizimki öyle olmuyor.
Biraz daha laboratuvar çalışması şeklinde geçiyor. Tiyatral
keşiflerimiz, sanatsal keşiflerimiz hep devam ediyor. Sabah
10’da başlayıp akşam 7’ye kadar süren bir süreç ve dört saat
bedenle ilgili çalışıyoruz, üç saat dramaturji yapıyoruz ya da
müzikleri çalışıyoruz. Bunların hepsinin de bir hazırlık süreci
var mutlaka. Şan anlamında sesinizle uğraşmanız, beden an-
lamında ısınmanız gerekiyor. Yani hocalarımız gerçekten çok
iyi, hepsi birbirinden değerli. Bu sene ilk defa Aydın Hocamız-
la çalışıyoruz koreografide, on günlük prova sürecinde, dört
yıllık konservatuvar deneyiminden daha fazla bir deneyim ol-
duğunu söyleyebilirim. Müthiş bir müzikal olacak. Heyecanla
hazırlanıyoruz...
Büyük bir heyecan ve coşkuyla provalarına devam eden ekip, yeni oyuncuların katılımının getirdiği taze kan ile verimli çalışmalar yapıyor. Yazar ve ekibin yönetmeni Hasan Erkek dahil, oyunun koreografı Prof. Aydın Teker ve oyuncularla “Kibritçi Kız Müzikali” hakkında sohbet ettik.
yaptık. Koreograftan, müzisyenden, yönetmenden oluşan bir
jüri oluşturduk. Önce ilan verdik, o ilana 100 dolayında oyun-
cu başvurdu ki ilanda belirtmiştik; bütün oyuncuların enstrü-
man çalması, üniversitelere bağlı tiyatro-opera bölümlerinden
mezun olması gerekiyordu. Bir ön eleme yaptık ve sayıyı 54’e
indirdik. Onların arasından da 22 oyuncu seçtik. Hepsi enstrü-
man çalıyor, şarkı söylüyor, dans ediyor ve çeşitli roller oynu-
yor. Ayrıca, ülkemizin en büyük illüzyonisti Sermet Erkin’i ve
müzisyen Muzaffer Özdemir’e de ekibimize dahil ettik. Ülke-
mizin en iyi ekiplerinden birini (belki de en iyisini) oluşturdu-
ğumuzu söyleyebilirim.
Prova süreciniz nasıl geçiyor?
Eşzamanlı çalışmalar yürütüyoruz. Bir taraftan hareket, dans
ağırlıklı bir çalışma yürüyoruz. Çünkü ekibin ısınması, birbirini
tanıması, bedenini tanıması, koreografı tanıması gerekiyor. Öte
yandan, besteler tamamlandı. Şarkılar çalışılıyor. Bir taraftan
da reji çalışmaları sürüyor. Okuma provaları yaptık, ezberler
tamamlandı, ayrıntılı çalışmalar yapıyoruz. Sahne ve kostüm
tasarımı çoktan tamamlandı. Revizyonlarımızı yaptık. Atölyele-
re teslim edildi. Oralarda da hararetli bir çalışma devam ediyor.
Kibritçi Kız ne zaman sahnede olacak?
Bu özel bir proje. Her şeyden önce bir müzikal. Dansları, şar-
kıları, enstrüman çalması... Her şey vakit alıyor. Oyunculukları
ayrıntılı çalışmak gerekiyor. İçinde jonglörlük, illüzyon, resim
gibi başka sanatlar da var. Yani süre kadar süreç de önemli.
Yoğun bir çalışmayla (her gün sabahtan akşama kadar prova
yaparak) hızlı ilerliyoruz. Sanıyorum Kasım başında oyunumuz
oynanmaya hazır hale gelecek. Umarım Zorlu Center’in Perfor-
mans Sanatları Merkezi de o zamana kadar tamamlanır ve yeni
müzikalimizi o güzel salonda seyircilerle buluştururuz.
Yrd. Doç. Dr. Nedim Yıldız (Müzik Yapımcısı)Yrd. Doç. Dr. Nedim Yıldız Zorlu Çocuk Tiyatrosu ekibinin en
eskilerinden biri; Zorlu Çocuk Tiyatrosu’nun kuruluşundan
beri çeşitli projelerde görev aldı. Bir önceki müzikal Çirkin Ör-
dek Yavrusu’nun müzikleri de Yrd. Doç. Dr. Nedim Yıldız’a ait…
Nedim Hoca’yla çalışmaları devam eden Kibritçi Kız Müzikali
üzerine konuştuk.
Hazırladığınız müziğin çocuk seyircilerde ve onların ebe-
veynlerinde nasıl bir etki yaratmasını bekliyorsunuz?
Eğitimci olmamdan kaynaklanan bir alışkanlıkla, ürettiğim ya
da içinde olduğum her çalışmada dinleyene - izleyene yarar-
lanabilecekleri, fark edebilecekleri küçük de olsa yenilikler ve
farklılıklar sunmaya özen gösteririm. Bunu da genellikle özen-
dirme yoluyla yaparım. Örneğin bu oyunda çocukların öncelik-
le güzel şarkılar söyleme ve şarkıları güzel söyleme dürtüleri-
ni harekete geçirmeye çabaladım. Sahnede söylenen şarkıları
duyunca onları benimsemelerini, sevmelerini ve güzel çalıp
söyleyen oyuncular gibi olmaya özenmelerini istiyorum. İki ve
üç sesli şarkılar söyletiyorum sahnede, bunları duyup fark et-
melerini ve böyle şarkılar dinleyip-söylemenin onlarda estetik
olarak yenilik oluşturmasını istiyorum.
Müzikleri bestelerken, çıkış noktanız ne oldu? Neleri göz
önünde tuttunuz?
Öykünün geçtiği yer ve zaman belirleyici oldu. Öykü, Danimar-
ka ve 19. yüzyılda geçiyor. Bu nedenle ezgilerin karakterleri,
ölçüleri bu durum göz önünde tutularak belirlendi. İzleyecek
çocukların alt sınırının beş yaş olarak belirlenmesinden dola-
yı müziklerin formları bununla uyumlu olarak gerçekleştirildi.
Karakterlerin kimlikleri de müziğe yön verdi.
Çocuklar için bir çalışma yapmanın güzel ve meşakkatli yön-
leri nedir? Zorlu Çocuk Tiyatrosu Projesi hakkındaki görüşle-
riniz nedir?
Tiyatro zor bir sanattır. Zorluğu uygulanamamasından değil
özen gösterilmesi gerekliliğinden gelir. Çocuk tiyatrosu söz
konusu olduğunda bu duyarlılık ve özen daha da artıyor. Bir
çocuğa sanatla dokunma dünyanın en takdir edilmesi gereken
uğraşıdır. Onlar bizim vicdanımıza, çabamıza, dikkatimize,
duyarlığımıza, sevgimize ve saygımıza muhtaçtır ama biz ye-
tişkinler de onların bizlere güvenine inanmalarına muhtacız.
Bu yüzden hepimiz çocuğuz ve onlar da bizler kadar yetişkin.
Prof. Aydın Teker Zorlu Çocuk Tiyatrosu ekibine yeni dahil
oldu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sahne Sanat-
ları Bölüm Başkanı. Yönetmen Hasan Erkek’in teklifi üzerine
projeye dahil olan Teker, koreografi oluşturmanın yanı sıra
oyuncuların bedenlerini tanımasına yardımcı oluyor.
Zorlu Çocuk Tiyatrosu’na ne zaman dahil oldunuz?
Bir gün Hasan Bey beni oyuna davet etti. Seçmelere katıldım;
birbirinden farklı özellikleri olan, farklı enstrümanlar çalabi-
len, sesini çok güzel kullanabilen gençler oradaydı. O arada
nasıl yaklaşmam gerektiği konusunda durmadan kendimi sor-
guluyordum. En önemli şeyin aslında ortak bir dil oluşturmak
olduğunu düşündüm ve onun için de sadece girip koreografi
yapamayacağımı ifade ederek, aynı zamanda “beden”i onlara
tanıtmaya, bedenleriyle olan ilişkilerinde farkındalık yaratma-
ya çalıştım. Onun için de çalışmaya başlar başlamaz koreogra-
fi düşünmeden ders vermeye başladım.
Kibritçi Kız koreografisi için nasıl çalışıyorsunuz?
Oyunda çocuğa belli değer yargılarını anlatmaya çalışıyoruz
ama onun yanında başka bir şey daha var. Çocukların dünyası
çok özgür… Bu çocuk oyununda “onları kalıba sokmadan nasıl
özgür bir dünyaya taşıyabiliriz”, bunu fark ettim çünkü bu çok
önemli. Sadece belli değer yargılarını vermek için olmamalı
çocuk oyunu.
Dansların nasıl bir etki yaratacağını düşünüyorsunuz?
Bu grubun söylediği şarkıları enstrümanla çalması, çalarken
şarkısını söylemesi ve ayrıca hareket etmesi gerekiyor. Bu
gruba çok güveniyorum. Çok sistematik çalışıyorlar, zamanı
boşa harcamıyorlar, herkes öğrenmek istiyor, ben de öğreni-
yorum. Oyuncuların kimi Zorlu Çocuk Tiyatrosu’nda kıdemli
kimi ekibe yeni katılmış. Fakat hepsi ortak bir noktada bulu-
şuyor: Çocuklara en iyiyi sunabilmek… Prova çalışmalarında
bile bu heyecanı ve bu mutluluğu tüm ekibin yüzünde görmek
35
3736 haber
Pakistan Rüzgar Santrali açıldıZorlu Enerji Grubu’na bağlı Zorlu Enerji Pakistan Ltd. tarafından kurulan Pakistan’ın ilk rüzgar santrali, İstanbul’da düzenlenen temsili bir törenle açıldı. Santral, 20 yıl boyunca 350 bin hane halkını aydınlatacak.
Zorlu Enerji Grubu şirketlerinden Zorlu Enerji Pakistan’ın,
151 milyon dolar yatırım maliyeti ile Pakistan’ın Jhimpir
bölgesinde hayata geçirdiği, 56,4 MW gücündeki rüz-
gar santrali, Eylül ayında İstanbul’da düzenlenen temsili bir
törenle açıldı. Açılış törenine; Pakistan Başbakanı Navaz Şe-
rif, Pakistan Su ve Enerji Bakanı Khawaja Muhammad Asif,
Pakistan Finans Bakanı Mohammad Ishaq Dar, Zorlu Holding
Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu, Zorlu Enerji Yönetim Ku-
rulu Üyeleri Selen Zorlu Melik ve Olgun Zorlu, Zorlu Holding
CEO’su Ömer Yüngül, Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak ile
Zorlu Enerji Yatırımlar ve Proje Finansmandan Sorumlu Genel
Müdür Yardımcısı Yağmur Özdemir katıldı.
Törende konuşma yapan Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başka-
nı Ahmet Zorlu, “Zorlu Grubu olarak kararlılıkla yürüttüğümüz
yatırımlarımızın sonuçlarını almaya başladık. Pakistan’ın ulus-
lararası yatırımla hayata geçen ilk rüzgar santralinde imzamı-
zın yer almasından son derece gururluyuz. Enerji alanında bü-
yüme potansiyeli olan Pakistan’la yürüttüğümüz ilişkilerimizi,
önümüzdeki dönemlerde de sürdüreceğiz” dedi.
60 yıllık çalışmalarımızın meyvelerini topluyoruz
Zorlu Grubu olarak, 60 yıldır, azimle, kararlılıkla ekilen
tohumların meyvelerini topladıklarını söyleyen Zorlu Holding
Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu, konuşmasını şu cüm-
lelerle sürdürdü: “60. yılımızda, Pakistan’ın uluslararası ya-
tırımla hayata geçirilen ilk rüzgar santralinde Zorlu imzasının
yer almasından gurur duyuyoruz. Bu yatırımımızla, nüfusu
170 milyonu aşan Pakistan’ın enerji üretimine de katkıda bu-
lunuyoruz. Ortaklaşa yürüttüğümüz ticari ilişkilerle, iki ülke
arasındaki dostluk ve kardeşlik bağlarının daha da güçlene-
ceğine inanıyoruz.”
Ödüllü rüzgar santrali
Zorlu Enerji Pakistan şirketinin imzasını taşıyan Pakistan’ın ilk
rüzgar santrali, yılda 159 milyon kWh elektrik üretecek. Gharo
-Keti-Bandar-Hyderabad rüzgar koridorunda yer alan santral,
Pakistan’ın kendi kaynağıyla üretilen yenilenebilir enerji gü-
cünün artışında ve petrolde dışa bağımlılığının azaltılmasında
önemli bir rol oynayacak.
Zorlu Enerji, Pakistan Rüzgar Santrali’nin üretim kapasitesini
300 MW’a kadar yükseltme opsiyonuna sahip. 20 yıl boyunca
350 bin hanenin aydınlanmasını sağlayacak santral, Project
Finance dergisi tarafından 2011 yılında, “Ortadoğu’nun En İyi
Yenilenebilir Enerji Finansmanı Ödülü”ne layık görüldü. Ahmet Zorlu ve Pakistan Başbakanı Navaz Şerif
3938 haber
mal enerji tesislerinden oluşuyor. Mevcut doğal petrol rezervi
yetersiz olduğu için ithal kaynaklara bağımlı bir ekonomik yapı
söz konusu.
Madde madde “İlklerin santrali”
• Zorlu Enerji Grubu şirketlerinden Zorlu Enerji Pakistan Limi-
ted tarafından rüzgar enerjisi alanında Pakistan’da yapılan ilk
yabancı yatırım.
• Projenin 6 MW’lık ilk fazının devreye alınmasıyla ülkede ilk
defa rüzgar enerjisinden elektrik üretimi gerçekleşti.
• Toplam yatırım maliyeti 151 milyon dolar olan proje,
Türkiye’den bir yatırımcının Pakistan’da yaptığı en büyük ya-
tırımlardan biri.
• Proje ile 20 yıl boyunca elde edilmesi planlanan toplam 180-
200 milyon dolar tutarındaki karın Türkiye’ye transferiyle ek
döviz girişi sağlanmış olacak.
• Pakistan’da yabancı kaynaklarla finanse edilen ilk rüzgar
enerjisi projesi. Projenin yüzde 90’ı yurt dışı kaynaklardan fi-
nanse edildi.
• Proje tamamlandığında elektrik ve temiz su gibi temel ihti-
yaçların yetersiz olduğu bölgenin gelişimine büyük katkı sağ-
layacağı öngörülüyor.
• Santralin inşaatı sırasında bölgeden yaklaşık 300 yerli çalı-
şan istihdam edildi ve ek geçim kaynağı yaratıldı. Projenin yir-
mi yıl sürecek işletme dönemi boyunca çalışacak yaklaşık 30
kişilik işgücünün yerel halk arasından seçilmesi ve bölgenin
gelişimine katkı sağlanması hedefleniyor.
• Proje kapsamında Zorlu Enerji Pakistan’a tahsis edilen yak-
laşık 5 km2’lik alan, bölge halkının tarım ve hayvancılık faali-
yetlerine açık durumda bulunuyor.
• Pakistan’da en büyük kurulu rüzgar gücüne sahip santralin, sis-
teme yılda 159 milyon kW elektrik enerjisi vermesi planlanıyor.
• Pakistan’ın mevcut kişi başı elektrik tüketimi göz önüne alı-
narak proje kapsamında yaklaşık 300.000 kişinin elektrik tü-
ketiminin karşılanacağı öngörülüyor.
• Proje kapsamında kullanılan Vestas V90 1,8 MW’lık rüzgar
türbinleri, bu alanda dünyanın en büyük ekipman üreticisi
olan Vestas tarafından Avrupa’da üretildi ve yüksek sıcaklıkta
çalışabilecek şekilde dizayn edildi.
• Santralin performansı, üretimde olduğu 1 aylık dönem içe-
risinde yaklaşık olarak; beklenenin yüzde 10 üzerinde seyre-
diyor.
2006 yılından bugüne Pakistan Rüzgar Santrali
Zorlu Enerji Grubu’nun % 100 sahibi olduğu Zorlu Enerji Pakis-
tan Ltd. 2006 yılında Pakistan’da 49,5 MW kurulu güce sahip
olacak ülkenin ilk rüzgar santralini kurmak üzere Pakistan Al-
ternatif Enerji Geliştirme Kurulu (AEDB) ile anlaşma imzaladı.
Çalışmalar kapsamında uzun süreli rüzgar ölçümleri gerçek-
leştirildi; uygun sahalar belirlendi ve proje geliştirildi. Ayrıca
santralle ilgili olarak, Pakistan Ulusal İletim ve Dağıtım Şirketi
ile “Enerji Satış ve Uygulama Anlaşması” imzalandı. Bu anlaş-
mayla santralin 20 yıllık elektrik satış garantisini sağlamanın
yanı sıra mevzuat değişikliği ve rüzgar hızındaki olası değişik-
likler gibi üretimi etkileyebilecek risklere karşı Pakistan devle-
tinin teminatı alındı. Projenin ilk fazı kapsamında 1,2 MW’lık 5
adet rüzgar türbini ile 2009 yılında Pakistan ulusal enerji ağı-
na elektrik verilmeye başlandı. 2011 yılının son çeyreğinde IFC,
Asya Kalkınma Bankası, ECO Ticaret ve Kalkınma Bankası ile
Habib Bank Limited’ten temin edilen 111,1 milyon dolarlık kre-
diyle projenin ikinci fazı 50,4 MW olacak şekilde revize edildi.
Ülkenin güneyinde bulunan, toplam 56,4 MW kurulu güce sa-
hip olacak santralin 6 MW’lık ilk fazı 2009 yılında tamamlana-
rak üretime alındı. Güvenilirlik testleri de başarı ile tamamla-
nan Santral, Temmuz ayı itibarıyla üretime alınarak, Pakistan
Ulusal İletim ve Dağıtım Şirketi’ne (NTDC) ticari elektrik satı-
şına başladı. Santral tam kapasite ile üretime geçtiğinde yılda
159 milyon kWh elektrik üreterek, ülkenin yenilenebilir enerji
kurulu gücünün artışında ve enerjide dışa bağımlılığının azal-
masında önemli bir rol oynayacak. Pakistan, enerji sektörü
açısından büyüme potansiyeli olan bir ülke. Pakistan’ın enerji
arzındaki ciddi açık, Zorlu Enerji Grubu tarafından fark edildi ve
hem Zorlu Grubu hem de Pakistan için karlı bir yatırımın adım-
ları atıldı.
Ülkede hala elektriksiz bölgeler mevcut
Pakistan’da nüfusun yüzde 40’ına tekabül eden 70 milyon kişi-
nin, yani ağırlıklı olarak kırsal kesimde yaşayan halkın elektrik
kullanmadığı tahmin ediliyor. Hidrolik potansiyeli 60 bin, rüz-
gar potansiyeli 50 bin MW olan ülkede bunun henüz yüzde 1’i
bile enerjiye dönüştürülememiş durumda. Elektrik üretiminin
yüzde 70’e yakını termal kaynaklardan sağlanıyor. Pakistan’ın
kurulu kapasitesinin yüzde 68’i petrol ve türevleri kaynaklı ter-
Pakistan Rüzgar Santrali’nin ilk fazı kapsamında 1,2 MW’lık 5 adet rüzgar türbini ile 2009 yılında Pakistan ulusal enerji ağına elektrik verilmeye başlandı. 2011 yılının son çeyreğinde IFC, Asya Kalkınma Bankası, ECO Ticaret ve Kalkınma Bankası ile Habib Bank Limited’ten temin edilen 111,1 milyon dolarlık krediyle projenin ikinci fazı 50,4 MW olacak şekilde revize edildi.
4140 haber
Pakistan rüzgar enerjisi açısından nasıl bir potansiyele
sahip?
Pakistan dünya üzerinde belirlenmiş olan en iyi rüzgar koridor-
ları arasında ikinci sırada yer alıyor. Arap Denizi’nden başlayıp
Hindistan’da bitiyor. Bu rüzgar koridorunun Hindistan tarafında
yaklaşık 10 bin MW kurulu güç var fakat Pakistan’da hiç kurulu
güç yok. Rüzgar olduğunu biliyorlardı ama bunu hiç kullanama-
mışlardı, Hindistan’ın yaklaşık 10 bin MW‘lık kurulu gücü oldu-
ğunu da biliyorlardı o yüzden burada bu işin geliştirilmesi için
çok çaba harcadılar. Onlarla beraber biz de çok çaba harcadık.
İç ölçüm direkleri yoktu. Zorlu Enerji olarak Pakistan’da dünya
standartlarındaki ilk ölçüm direğini diktik.
Projemizin de yer aldığı Gharo - Kheti Bandar – Hyderabad rüz-
gar koridoru yılın 12 ayı rüzgar alan bölgenin en verimli bölge-
lerinden biri. Yapılan çalışmalar bu bölgede 60.000 MW rüzgar
potansiyelinin bulunduğunu gösteriyor. Zorlu Enerji’nin öncü
rolüyle yatırımların önünü açtığı bu bölgede toplam 800 MW ka-
pasitede 16 projenin daha yapılması planlanıyor.
Pakistan Rüzgar Santrali’nin yapımına ne zaman başladınız?
Ne kadar zamanda tamamladınız?
Projenin ilk fazı olan 6 MW, 2008 yılı sonunda tamamlandı. 2009
yılında Pakistan tarihinde ilk defa ulusal şebekeye rüzgar ener-
jisinden üretilen elektrik iletilmeye başlandı. Projenin ikinci fazı
olan 50,4 MW içinse inşaat çalışmalarına 2012’nin ilk çeyreğin-
de başladık. Pakistan hükümetine taahhütlü projemizi 18 aydan
daha kısa bir sürede tamamlayarak Temmuz 2013’te ticari elekt-
rik üretimine başladık.
Pakistan Rüzgar Santrali Projesi bizim için zor ama önemli bir
proje oldu. Projenin ortaya çıkışından bir yıl sonra çalışmaya
başladık. En önemli kısım olan finansman çalışmalarını başlat-
mamızın hemen ardından 2008 yılının ortalarında da ilk 6 mega-
vatımızı tamamladık. Dünya’da ciddi bir ekonomik krizin patlak
vermesiyle birlikte finans kuruluşları desteklerini geri çekti. Ban-
kalar risk almak istemeyince ilk 6 MW’lık çalışmanın ardından
durma kararı aldık. Yaklaşık bir yıl kadar bekledikten sonra 2011
yılında tekrar bankalarla görüşerek finansman desteği konusun-
da ikna ettik. 2011 yılının ilk çeyreğinde ikinci faz dediğimiz, 50
MW için inşaat çalışmalarını başlattık. Bu yıl Temmuz ayı itiba-
rıyla 56,4 MW kurulu güç ile Pakistan’da elektrik üretmeye ve
elektrik satmaya başlamış durumdayız.
Bu santralin toplam maliyeti nedir?
2006 yılından bu yana devam eden bir proje, o yüzden de kısmi
olarak bazı maliyetleri gereğinden fazla artmış olabilir. Yaklaşık
150 milyon dolar civarında maliyeti olduğunu söyleyebilirim.
Santrali kaç yıl işletme hakkına sahipsiniz?
Pakistan Piyasa Düzenleme Kurumu (NEPRA) tarafından verilen
lisansımız 20 yıl için geçerli. Sonrasında lisansımızı uzatabiliyo-
ruz. Yenileme ve revizyon çalışmaları ile o günkü şartlar kapsa-
mında devam etme kararı alabiliriz.
Projenin Zorlu Enerji’ye getirisi nedir?
Proje yılda yaklaşık 25 milyon USD geliri ve yüksek yatırım geri
dönüş oranıyla şirketimiz için oldukça önemli. Pakistan hüküme-
ti bu projenin yüzde 17’lik kısmını sermayenize getiri olarak ve-
receğini söylüyor. Şu anda mevcut hükümetimizin rüzgar ener-
jisine vermiş olduğu teşvik satın alma garantisi olarak 7.5 dolar
cent, Pakistan’da bizim tarifemiz yaklaşık 20 yıllık ortalamaya
baktığımız zaman 13.4 dolar cent civarında olacak gibi gözükü-
yor. İlk 10 yıl daha yüksek; yaklaşık 16-17 dolar cent seviyelerin-
de. İkinci on yıllık dönemde ise biraz daha düşüyor ve ortalama
13.5 dolar cent civarında bir rakama denk düşüyor.
Pakistan’a sağlayacağı yarar nedir?
Pakistan doğal kaynak bakımından çok şanslı bir ülke değil.
Elektrik üretebilmek için fuel-oil’e ihtiyacı var. Dışarıdan aldığı
fuel oil ile elektrik üretmeye çalışıyor. Birbirine bağımlı bu zincir
yüksek maliyet bedellerine sebep oluyor. Pakistan’a götürmüş
olduğumuz rüzgar enerjisinin, ilk yatırım maliyeti dışında ek bir
maliyeti yok. İlk yatırım maliyetinin amortismanı çıktıktan sonra
çok daha makul bir fiyata enerji üretmiş oluyor ve ülkenin dışa
bağımlılığını da azaltıyorsunuz.
Projenin üreteceği elektrik ile yaklaşık 300 bin kişinin elektrik
ihtiyacı karşılanabilecek. Ayrıca yatırımımızın bulunduğu bölge-
de yoksulluk seviyesinin yüksek olması sebebiyle yerel istihda-
ma önemli ölçüde katkıda bulunduk. Projenin inşaatı esnasında
yaklaşık 200, işletme süresince de 30 kişilik bir istihdam bölge
halkından sağlandı.
Yılda ne kadar elektrik enerjisi sağlaması planlanıyor?
Yaklaşık 159 milyon KWh elektrik üretilmesi planlanıyor. Sant-
ralimize önemli yayın kuruluşlarından Project Finance dergisi
tarafından 2011 yılında “Ortadoğu’nun En İyi Yenilenebilir Enerji
Finansmanı” ödülü verildi.
Bu ödülü almanızda hangi unsurlar etkili oldu?
Yatırımımız Pakistan’da yabancı finansman ve yerli finansman
ile yapılan ilk proje finansmanıdır. Ayrıca, projede uygulanan
özgün garanti yapısı ile de eşsiz bir proje finansmanı uygula-
ması örneğidir. Ülkenin ilk yabancı kaynaklı rüzgar santrali
olması ve öncü bir rol üstlenmesi de bu ödüle layık görülme-
sinde büyük rol oynamıştır. Ülkemizde dahi yapamadığınız bir
finansman yapısını Pakistan’da kurguladık. Pakistan’ın enerji
konusuyla ilgili regülasyonlarını birlikte yaptık. Arada 2008
krizine yakalandık ve yeni bankalarla anlaştık. Zor ama örnek
bir finansman yapısı oluşturduk. Bu ödül tüm bu çabalarımızın
karşılığında verildi.
Pakistan dışında hangi pazarlarda yatırım yapmayı düşünüyor-
sunuz?
Pakistan’da o kadar iyi karşılandık ki bir ortakla çalışma gereksi-
nimimiz olmadı ve projenin yüzde 100 oranında hissedarı olarak
tüm yatırım sürecini kendi ekiplerimizle en iyi şekilde yürütme-
ye çalıştık. Zorlu Enerji global bir şirket. Sadece Pakistan değil
Rusya ve İsrail gibi farklı ülkelerde de yatırımları var. Zorlu Enerji
Yatırımlar Departmanı olarak Afrika, Asya ve Avrupa pazarların-
daki gelişmeleri yakından izliyor ve fırsatları değerlendirmeye
çalışıyoruz.
Sizden sonra Pakistan’a yatırım yapanlar oldu mu?
Şu anda inşaatı devam eden veya başlamak üzere olan 800
megavatlık bir proje yapıldığını biliyoruz. Bizden sonra yakla-
şık 16 tane rüzgar projesinin adımları atıldı. Bu projeler ara-
sında bizim dışımızda Türkiye’den firmalar olması ise mutlu-
luk verici.
2014 için hedefleriniz, planlarınız nedir?
Zorlu Enerji olarak Pakistan’da 56,4 MW gücündeki santralimi-
zin kapasitesini 300 MW’a kadar yükseltme opsiyonumuz var.
Büyük çabalarla gerçekleştirilen böylesine önemli bir projenin
gücünü en azından 100 MW ya da 150 MW kadar yükseltebiliriz
diye düşünüyoruz.
Pakistan’ın ilk rüzgar santralinde Zorlu Enerji imzasıZorlu Enerji Yatırımlar (HES ve RES) ve Proje Finansmandan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Yağmur Özdemir ile Temmuz ayında açılışı gerçekleşen Pakistan Rüzgar Santrali hakkında konuştuk. Özdemir, proje aşamasından elektrik üretim noktasına kadar santral hakkında detaylı bilgi paylaştı.
Zorlu Enerji’ye ait Pakistan’da kurulan ülkenin ilk rüzgar
santrali olma özelliğiyle gurur kaynağı olan bu önemli ya-
tırım, Pakistan enerji sektörüne yönelik yabancı yatırımcı-
nın iştahını artırmak açısından oldukça etkili ve önemli bir pro-
je. Zorlu Enerji Yatırımlar (HES ve RES) ve Proje Finansmandan
Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Yağmur Özdemir, Pakistan’da
ilave yatırımlar yapabileceklerini ve yalnızca Pakistan’da değil
farklı pazarlarda uygun yatırım fırsatlarını değerlendirmeye sı-
cak baktıklarını ifade etti.
Zorlu Enerji Grubu şirketlerinden Zorlu Enerji, ilkleri gerçekleş-
tirmenin heyecanını yaşıyor. Pakistan’da ilk yabancı enerji yatı-
rımcısı olmasının yanı sıra, ülkenin enerji açığının kapanmasın-
da da önemli rol oynuyor. Ülkede enerji pazarının yolunu açan
Zorlu Enerji pek çok yatırımcının da bölgeye ilgisini çekti. Zorlu
Enerji’nin ardından aralarında Türkiye’den firmaların da bulun-
duğu 16 firma Pakistan enerji pazarına girmek üzere yatırım pro-
jeleri yürütmeye başladı.
Pakistan Rüzgar Santrali ülkede yapılan ilk yabancı yatırım.
Pakistan’a teklif sunduğunuzda nasıl karşılandınız?
Pakistan’da yaklaşık 180 milyonluk bir nüfus var; sürekli büyü-
yen dinamik bir ekonomi söz konusu. Fakat son 10 yıllık süreçte
ülke enerji kriziyle karşı karşıya kaldı. 2006 senesinde bir aracı
vasıtasıyla Pakistan hükümetinin enerji projeleri için yabancı
yatırımcıyı beklediği ve teşvik vereceği yönünde bilgi aldıktan
sonra harekete geçtik. Ülke hakkında detaylı bir araştırma yap-
tık. Pakistan ve Türkiye arasındaki tarihsel ve ekonomik bağlar
yatırım kararı almamızda önemli rol oynadı. Yatırım kararının ve-
rilmesiyle birlikte hızlıca çalışmalarımızı başlattık. Enerji ihtiya-
cının üst seviyede olduğu ve enerji açığının bulunduğu bir ülke
olan Pakistan’da Türkiyeli bir yatırımcı olarak çok iyi karşılan-
dığımızı söylemeliyim. Gerek Pakistan hükümeti gerekse yerel
yönetimler ve halk büyük ölçüde destek verdiler.
Neden Pakistan? Pakistan elektrik üretiminde nasıl bir pazar?
Pakistan nüfusunun yüzde 30’unun henüz elektrik bağlantısı
bulunmadığı tahmin ediliyor. Ayrıca ülkenin coğrafi konumu
yatırımcılarda yüksek risk algısı yaratıyor. Pakistan enerji pazarı
gelişmekte olan, çok yüksek potansiyele sahip risk iştahı yüksek
olan şirketler için bulunmaz bir pazar. Ayrıca Pakistan hüküme-
tinin yatırımcıları ülkeye çekebilmek adına verdiği teşvikler ve
garanti mekanizması da risk faktörünü önemli ölçüde düşürdü-
ğünden yatırımcılar için iyi bir alternatif oluşturuyor.
Pakistan’ın kendi doğal gazı var ama yeterli olmadığı için dı-
şarıdan ithal edilerek karşılanıyor. Su kaynakları var ama kay-
nakların kullanımı konusunda da bazı sıkıntılar söz konusu.
Önümüzdeki dönemde güneş enerjisi alanında önemli yatırımlar
yapılacağını düşünüyoruz. Rüzgar kaynağı olduğunu bilinmesi-
ne rağmen bu alanda sağlam bir proje ve yatırım yapılmamıştı.
Bu konuda üstlendiğimiz sorumluluk bizleri gururlandırıyor di-
yebilirim. Bölgenin ekonomik açıdan henüz gelişmekte olan ülke
sınıfında yer alması Pakistan’ın enerji problemini çözmek adına
bizi yüreklendirdi, burada da öncü misyonumuzdan hareketle
bir ilk gerçekleştirmek istedik.
Güneş enerjisiyle ilgili projeleriniz var mı?
Biz aslında hibrit bir şey tasarlıyoruz. Hem rüzgar hem de güneş
enerjisini bir araya getirebileceğimiz bir çalışma yapmak istiyo-
ruz. Çünkü rüzgar enerjisi sahasında sadece tribünleri dikiyor-
sunuz, çok atıl oluyor, boşta arazi kalıyor. Arazinin gölgeleme
hesaplarını düzgün bir biçimde yaparak güneş panelleriyle kap-
layıp bir güneş tarlası tasarlamayı hedefliyoruz.Yağmur Özdemir
4544 haber
Linens APRCE’e katıldı 16. Asya Pasifik Perakende Konferansı ve Sergisi (APRCE 2013) dünyanın perakende uzmanlarını İstanbul’da buluşturdu. 23-26 Eylül tarihleri arasında Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde yapılan konferans Linens’in de üyesi olduğu Kategori Mağazacıları Derneği’nin katkısıyla düzenlendi.
Korteks ürünleri Textillegprom’daKumaş, ev tekstili, moda, hazır giyim firmaları 40. kez Textillegprom’da bir araya geldi. Korteks, 24-27 Eylül 2013 tarihleri arasında Rusya Federasyonu’nun Moskova şehrinde gerçekleştirilen fuarda yerini aldı.
Valeron, Paris’i büyülediValeron, 2013 koleksiyonuyla Paris Maison & Objet Fuarı’ndaydı. Valeron’un yeni desenleri Benicia, Chantel, Davida, Jeneva ve Seraphine, fuarı ziyaret edenlerin beğenisini topladı. Valeron’un yeni koleksiyonunda beyaz, ekru, bej, krem gibi renklerin yanı sıra; vizon, koyu kahve ve siyah ağırlıklı tasarımlar da dikkat çekiyor.
Bu yıl 16’ncısı düzenlenen, Asya Pasifik Perakende
Konferansı ve Sergisi (APRCE 2013) dünyanın pe-
rakende uzmanlarını İstanbul’da bir araya getirdi.
Linens’in de üyesi olduğu, Kategori Mağazacıları Derneği’nin
katkılarıyla düzenlenen etkinliğe, 17 ülkenin perakende fir-
maları ve yatırımcıları katıldı. Tasarım gücünü ve deneyimini
modanın son trendleriyle birleştiren Linens, gelin konseptinde
hazırlanan cansız mankeni ile organizasyona destek verdi.
Perdelik kumaşlar ve aksesuar ürünleri ile tasarlanmış can-
sız manken, organizasyon süresince yoğun ilgi gördü.
Zorlu Tekstil Grubu markalarından Valeron, 2013
Koleksiyonu’nun en son ürünleriyle dünyanın önde ge-
len ev tekstili fuarlarından Maison & Objet Paris’e katıl-
dı. 6-10 Eylül 2013 tarihleri arasında gerçekleştirilen fuarda,
Valeron, son koleksiyonunun yeni desenleriyle göz doldurdu.
2005 yılından bu yana yenilikçi, şık ve zarif koleksiyonları, üs-
tün kalite anlayışı ile ev tekstili sektöründe uluslararası mar-
kalardan biri haline gelmeyi başaran Valeron markası; Maison
& Objet Paris Fuarı’na 2013 koleksiyonu ve yeni desenleriyle
damgasını vurdu. Şıklık ve zarafetin sembolü Valeron’un, fuar-
da tanıtılan yeni desenleri ise Benicia, Chantel, Davida, Jeneva
ve Seraphine.
“Ulaşılabilir lüks”ün adı Valeron
Nevresim, pike, yatak örtüsü takımlarından bornoz ve havlu
çeşitlerine, perdeden runner, throw, dekoratif ürün ve aksesu-
ar çeşitlerine kadar oldukça zengin ve seçkin bir ürün yelpaze-
sine sahip olan Valeron, yeni koleksiyonunda da “ulaşılabilir
lüks” olma özelliğini sürdürüyor.
Sadelik ve zarafetin uyumu
Valeron’un yeni koleksiyonu sadelik ve uyumu bir arada su-
nuyor. Valeron, beyaz, ekru, bej, krem gibi renkler ile sade
ve zarif bir şıklığın hakim olduğu 2013 koleksiyonunda; vi-
zon, koyu kahve ve siyah ağırlıklı tasarımlara da yer veriyor.
Saten ve jakar satenden üretilen nevresim takımları; nakışlı,
dantelli, brodeli modellerin yanı sıra baskılı ve renkli mo-
delleriyle de Valeron, kaliteli ve sıra dışı çizgisini ön plana
çıkartıyor. Valeron, sezonun trendlerinden aldığı izlenimler
ve farklı tasarımcıların özel olarak tasarladığı ürünlerle oluş-
turulan özel bir koleksiyona sahip. Aynı zamanda Valeron,
koleksiyonda yer alan “Premium Collection” ile kendini ay-
rıcalıklı hissetmek isteyenlere hitap ediyor; en üstün kalite
ürünleri yüksek el işçiliği ile sunuyor.
İlk olarak Avrupa ev tekstili pazarında adını duyuran Valeron,
koleksiyonlarını, başta Avrupa ülkeleri, Çin ve Rusya olmak
üzere 50’ye yakın ülkede 200’e ulaşan noktada piyasaya su-
nuyor.
Avrupa ve Ortadoğu’nun en büyük polyester üre-
ticisi Korteks, hem kendini tanıtmak hem de
tekstil ve hazır giyim dünyasındaki gelişmeleri
takip etmek için fuar katılımlarına hızla devam ediyor.
Korteks; 24-27 Eylül 2013 tarihleri arasında
dört gün boyunca 40. Textillegprom Tekstil, Ku-
maş ve Ev Tekstili Fuarı’nda misafirlerini ağırladı.
Fuarda katma değerli ürün çalışmalarını sergileyen
Korteks, ağırlık verdiği AR-GE ve ÜR-GE çalışmalarıyla,
katma değeri yüksek ürün yelpazesini genişletmeyi he-
defliyor.
4746 haber
ilk yerli akıllı cep telefonu bu çabanın en değerli örnekle-
rindendir.”
İnsan kaynağına verilen öneme işaret ederek çalışanlarının
eğitimine ve gelişimine yatırım yapmanın Vestel için bir ön-
celik olduğunu belirten Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zor-
lu sözlerini şöyle tamamladı:
“AR-GE, tasarım ve girişimcilik alanlarındaki başarımızı, bit-
mek bilmeyen keşfetme ve öğrenme arzumuza borçluyuz.
Vestel olarak genç yeteneklerin keşfedilmesi ve yetiştiril-
mesine, deneyimli mühendislere ileri düzeyde gelişim fırsatı
tanınmasına büyük önem veriyoruz. Bu nedenle de nitelikli
yönetici ve uzman mühendisleri bünyesinde barındıran, ye-
tiştiren genç ve dinamik bir yapıyız.”
Vestel İşletme Akademisi de eğitime başlayacak
Mezuniyet töreninde Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Ahmet Zorlu’dan sonra söz alan Vestel Şirketler Grubu İcra
Kurulu Başkanı Turan Erdoğan da Vestel’deki insan profili-
nin kalitesini yükseltme amacıyla ciddi uygulamaları haya-
ta geçirdiklerini anlattı. Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu
Başkanı Turan Erdoğan, Özyeğin Üniversitesi’nin akademik
desteğiyle eğitimi çalışanların ayağına getirdiklerini belir-
terek şunları ifade etti:
“Bu yıl ilk mezunlarını veren Vestel Teknoloji Akademisi ile
makina, elektrik-elektronik, bilgisayar ve endüstri mühen-
dislerimize Vestel’e özel tasarlanmış yüksek lisans ve dok-
tora programlarında eğitim görme olanağı tanıyoruz. Önü-
müzdeki dönemde MBA eğitimine yönelik Vestel İşletme
Akademisi’ni de açacağız.”
Eğitimler Vestel City’de veriliyor
Vestel Teknoloji Akademisi’nde yaklaşık 2,5 yıla yayılan
eğitimler, Özyeğin Üniversitesi’nin akademik kadrosu tara-
fından Vestel’in Manisa’daki üretim üssü Vestel City’de haf-
tada iki gün veriliyor. 2013 yılında 32 mezun veren Vestel
Teknoloji Akademisi’nde 107 Vestel çalışanı eğitimlere de-
vam ediyor.
Vestel geleceğin yöneticilerini yetiştiriyor
Vestel Yönetici Yetiştirme Programı 2013 yaz döneminde 27
mezun verdi. Vestel bugüne kadar düzenlediği üç Yönetici
Yetiştirme Programı’yla 79 üniversite mezununa yönetici
adayı olarak iş imkânı sundu. Pek çok aşamadan geçerek
Vestel bünyesine katılan genç yetenekler, işe girdikleri gün-
den itibaren Özyeğin Üniversitesi’nin akademik desteğiyle
yürütülen Yönetici Yetiştirme Programı’nda dört aylık teorik
eğitim alıyorlar. Yönetici adayı gençler, teorik eğitimleri-
ni takiben tüm Vestel şirketlerini kapsayan bir buçuk aylık
bir staj döneminden sonra görevlerine başlıyorlar. Zorlu
Grubu’nun Yönetici Yetiştirme Programı ve Teknoloji Aka-
demisi hem yönetici adayı gençlere hem de Zorlu Grubu’na
fayda sağlıyor.
Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zor-
lu, Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Tu-
ran Erdoğan, Özyeğin Üniversitesi Kurucusu Hüsnü
Özyeğin’in katılımıyla düzenlenen törende üçüncü dönemini
tamamlayan Vestel Yönetici Yetiştirme Programı’ndan 27,
ilk dönemini tamamlayan Vestel Teknoloji Akademisi’nden
32 çalışan mezun oldu.
Mezuniyet töreninde konuşan Zorlu Holding Yönetim Kurulu
Başkanı Ahmet Zorlu, “Çalışanlarının eğitimine ve gelişimine
yatırım yapmak Vestel için bir önceliktir. AR-GE, tasarım ve
girişimcilik alanlarındaki başarımızı, bitmek bilmeyen keş-
fetme ve öğrenme arzumuza borçluyuz” şeklinde konuştu.
Zorlu yaptığı konuşmada toplumsal ve ekonomik gelişmele-
re değindi. Üniversite-sanayi işbirliğinin çok önemli olduğu-
nu vurgulayarak şunları ifade etti:
“Üniversite yıllarında kazanılan bilgiyi sürekli taze tutma,
yenileme ve anında uygulamaya koyma fırsatı yakalıyoruz.
Bu da gelişen teknolojiyi daha yakından takip etmemize,
daha da güzeli bu teknolojiye Vestel olarak yön vermemize
imkan tanıyor. Akıllı tahta, çalışmalarına devam ettiğimiz
Vestel, gençlere yatırım yapıyorVestel çalışanlarına yönelik 2010 yılında başlanılan Yönetici Yetiştirme Programı’na yeni bir program eklendi; deneyimli mühendislere yönelik Teknoloji Akademisi… Teknoloji Akademisi bu yıl ilk mezunlarını verdi. Vestel Teknoloji Akademisi’nden 32 çalışan mezun oldu.
4948 söyleşi
Risk mi, fırsat mı?Kurumsal Risk Yönetim Müdürlüğü, Elektronik Sektöründe Faaliyet Gösteren Firmaların Risk Tarihçesi Raporu’nu bir çeşit araştırma raporu olarak hazırladı. Gençer; söz konusu rapor ile birlikte Vestel’in risklerini, fırsatlarını ve son gelişmeleri bizlerle paylaştı.
Kurumsal Risk Yönetim Müdürü Murat Gençer, firma
isimlerine değinmeden elektronik sektörünün riskle-
rini, fırsatlarını, yeni gelişmelerle birlikte ortaya çıkan
ilave riskleri ve dünyadaki elektronik sektörünün durumunu
“Elektronik Sektöründe Faaliyet Gösteren Firmaların Risk Ta-
rihçesi Raporu’nda” değerlendirdi. Söyleşimize Gençer, önce-
likle; risk, risk yönetimi ve kurumsal risk yönetimi kavramları-
nı anlatarak başladı.
Temel bir soruyla başlayalım; risk nedir?
Risk ileride ortaya çıkması beklenen ama meydana gelip
gelmeyeceği kesin olarak bilinmeyen bir olaylar zinciri için
kullanılmaktadır. Belirsiz bir yerde, belirsiz bir zamanda,
belirsiz bir olasılıkta ve belirsiz bir etkide ortaya çıkması
beklenen bir kavram ve öngörülememesi sebebiyle tehlike
şeklinde de adlandırılmaktadır. Ancak, bir kurum için tehlike
şeklinde nitelendirilen bir olay, bir başka kurum için tehlike
arz etmeyebilir. Bu durumda risk kavramı artık göreceli hale
gelmektedir. Dolayısıyla, sübjektif bir kavram olması sebe-
biyle tehlike eşittir risk demek her zaman doğru olmamak-
tadır.
Risk yönetimi nedir?
Risk yönetimi öncelikle gelecekle ilgili olan ve tehlikeye işaret
edebilecek belirsizliklerin farkında olunmasıdır. Ardından bu
tehlikelerin ortaya çıkma olasılığının azaltılması, ortaya çık-
ması durumunda ise negatif etkilerinin hafifletilmesi sürecinin
baştan planlanması ve bizzat yürütülmesidir. Eğer bu süreç
tam olarak işletilebilirse risklerin fırsat ile ilişkilendirilmesi
aşamasına da geçilmiş olur.
Bir örnek vermek gerekirse; yağmurlu bir hava olacağını bi-
liyorsunuz. Buradaki tehlike yağmura maruz kalarak ıslan-
manızdır. Yağmurun yağmasını engelleyemiyor olsanız bile,
yanınızda şemsiye taşıyarak ıslanma tehlikesinden kendinizi
korumuş olursunuz. Yağmurun yağacağına yönelik öngörünüz
kuvvetli ise, buna yatırım yaparak yanınızda ikinci şemsiyeyi
taşırsınız. Bu durumda da ikinci şemsiyeyi ihtiyacı olana vere-
rek, yağmurun yağmasını kendinize kazanç yaratacak bir fırsat
olarak değerlendirebilirsiniz.
Kurumsal Risk Yönetimi kavramı nedir?
Kurumsal Risk Yönetimi tüm bu sürecin standart bir yapıda
işlemesidir. Bu noktada kritik olan ise kurumun risklere ortak
bir algı ve bakış açısıyla bir bütün halinde bakması ve aynı
strateji ile entegre ve sistematik bir mücadele yönteminin be-
nimsenerek standart bir platformda uygulanmasıdır.
Kurum içinde farklı disiplinlerden gelen kişiler, farklı zaman-
larda, farklı konuları risk kavramıyla ilişkilendirerek, çeşitli
olasılık ve etki algılarıyla ön plana çıkarabilmektedir. Bazen
bunların bir kısmı şirket hedefleri ile örtüşmeyebilmekte, kişi-
ler bazı risk konu başlıklarını bilerek veya bilmeyerek göz ardı
edebilmekte veya ortaya çıkan nihai tablo ortak bir platformda
şeffaf bir şekilde yer almayabilmektedir. İşte bu noktada Ku-
rumsal Risk Yönetimi tüm bu sürecin güvencesini de verecek
şekilde uygulanmasından sorumludur.
Kurumsal Risk Yönetimi (KRY) sürecini anlatır mısınız?
İlk adım risk çerçevesinin hazırlanmasıdır. Bu kısaca, paydaş-
ların kurumun stratejik hedefleri paralelinde hangi konu baş-
Murat Gençer
“İlk adım risk çerçevesinin hazırlanmasıdır: Bu kısaca, paydaşların kurumun stratejik hedefleri paralelinde hangi konu başlıklarını hangi seviyelerde tehdit olarak algıladığı, nelerin ne ölçüde
tolere edilebileceğinin net ve yalın bir şekilde politika ve prosedürlerle tanımlanmasıdır.”
lıklarını hangi seviyelerde tehdit olarak algıladığı, nelerin ne
ölçüde tolere edilebileceğinin net ve yalın bir şekilde politika
ve prosedürlerle tanımlanarak kurum geneline yayılmasıdır.
Bu şekilde ortak dil ve algı yakalanmaktadır.
İkinci adımda; riskler bu bağlamda isimlendirilmekte ve önce-
liklendirilmektedir. Bu sayede risk piramidi elde edilmektedir.
Piramidin zirvesinde şirketin hedeflerini tehdit eden stratejik
riskler, eteklerde problemler, ovada ise günlük şikâyetler yer
almaktadır.
Kurumsal Risk Yönetimi’nin hedefi risk almayan bir şirket
yaratmak değil, risklerin kontrollü bir şekilde alınmasını sağ-
lamaktır. Oyun alanları net, şeffaf ve anlaşılır olmalıdır. Bu
paralelde sonraki aşamada karşılaşılabilecek risklere yönelik
aksiyonlara yer verilmektedir. Bu noktada riskten kaçınmak
kadar, etki ve olasılığını azaltmak, riski transfer etmek, kabul-
lenmek hatta riskten faydalanmak gibi çeşitli alternatif strate-
jiler belirlenmektedir.
Dördüncü ve son basamakta ise tüm bu süreçler sürekli ve ke-
sintisiz bir sistematikle izlenmekte ve şeffaf bir şekilde tüm
paydaşlarla paylaşılmaktadır.
Biz tüm bu aşamalardan geçerek Vestel’in Kurumsal Risk Yö-
netimi sürecini tamamladık ve gün sonunda kurumun ortak
algısına paralel risk envanterini ortaya çıkardık. Söz konusu
risk envanteri, Risk Komitesi (RK) aracılığıyla Yönetim Kuru-
lu (YK) ile paylaşıldı. Ayrıca, güncel bilgiler doğrultusunda
bu envanter periyodik olarak güncellenmektedir. Türk Tica-
ret Kanunu (TTK) kapsamında da bir zorunluluk haline gelen
rutin YK raporlamalarına başlandı. Risklere ilişkin ön uyarı
veren anahtar risk göstergelerinin hazırlanmasına ise devam
edilmektedir.
Tüketici elektroniği sektöründe maruz kalınan riskler neler-
dir?
Sektörün en önemli riski rekabettir. Bunun ortaya çıkmasını
sağlayan ana etken rekabetçi fiyatlamadır. Ancak rekabetçi
fiyatlamanın önündeki engel ise maliyetlerdir. Bu noktada
hemen hemen aynı teknolojik yetkinliklere sahip firmalar
içinde ancak maliyetlerini kontrol edebilen firmaların ayakta
kaldığı görülmektedir. 10-15 yıl öncesinde sektörde ön planda
olan birçok Japon firması artık yerlerini Güney Koreli firmalara
bırakmıştır. Fiyat ile ilgili olan diğer bir konu başlığı ise tek-
nolojik ürünlerin fiyat gelişim dinamikleridir. Bilindiği üzere,
teknoloji yoğun ürünlerde, diğer birçok ürün grubuna göre fi-
yatlar göreceli olarak daha az artmaktadır. Bu noktada azalan
50 söyleşi
anda global pazar payı anlamında sıkıntı çektiği görülmekte-
dir. Bu sektörde alternatif pazarların sürekli kovalanması ge-
rekmektedir.
• Globalleşen dünya ülkeleri ile serbest ticaret anlaşmaların-
da geri planda kalınması ise firmaların rekabet etme şanslarını
düşürmektedir.
• Globalleşmenin bir diğer gerekliliği ise firmaların yer aldığı
pazarlardaki hukuki uygulamalardan haberdar olmasıdır. Bu
durumu göz önünde bulundurmayan bir firmanın yaptığı 1.1
milyar dolarlık alım fırsatı zarara dönüşmüştür.
• Günümüzün global dünyasında kur oynaklıklarına karşı ko-
runmasız kalınması nedeniyle firmaların finansalları olumsuz
etkilenmekte ve ciddi zararlar yazılabilmektedir.
Vestel’i bu risk başlıklarına göre değerlendirebilir misiniz?
Vestel’in aslında Avrupa’da bu kadar ihracat yapıyor olması-
nın altında yatan en büyük etmenlerden bir tanesi maliyetle-
rini en makul seviyede tutmasıdır. Uzak Doğu’yla bu sayede
rekabet etmekteyiz. Bu aslında büyük oranda riskimiz olmak-
tan çıkmaktadır. Ancak, her an maliyet baskısını göz önünde
bulundurmamız gerekmektedir. Teknolojiye uyum konusunda
Vestel gerçekten hızlı ve atak bir şirkettir. Müşterinin ve paza-
rın herhangi bir konfigürasyon geliştirmesine ve değişikliğine
çok hızlı bir sürede uyum sağlayabilmektedir. Global arenada
ortaya çıkan yeni teknolojik gelişmeler ise en kısa zamanda
Vestel ürünlerinde de hayata geçirilmektedir. İş sürekliliğine
ilişkin olarak, aslında riskli bir konumda bulunmaktayız. Tek
bir yerden üretim yapılmasına rağmen, Vestel olarak varlıkla-
rımızın olası kayıplarına karşı sigortalama bilincimiz en üst se-
viyededir. Tek bir lokasyondan üretim yapmanın Vestel’in riski
olmasının yanında, tek lokasyondan üretim yapmanın Vestel’e
önemli bir maliyet avantajı sağlaması nedeniyle, aynı zaman-
da bu bir fırsat da olmaktadır. Tedarikçiyle alakalı iş sürekliliği
konusunda da aslında gözümüzü sadece yurt dışına çevirmiş
vaziyette değiliz. Türkiye’den tedarikçilere “siz de üretin, siz-
den de tedarik edelim” diyoruz. Yurt içinden alımı teşvik ede-
rek alternatif tedarikçilerin yaratılmasını sağlıyoruz. Vestel’de
servis fonksiyonlarının ayrı bir genel müdürlük çatısı altında
toplanması ise satış sonrası servis kalite riskine yönelik olarak
ne kadar hassas yaklaşıldığının bir göstergesidir.
Peki elektronik sektöründe yeni çıkan riskler var mı?
İleride firmaların başını ağrıtabilecek yeni risk konu başlık-
ları da var. Birincisi; çevre ile ilgili standartların her geçen
gün daha yoğun bir şekilde kendini hissettirmesidir. Dola-
yısıyla ürünlerinizde çevre standartlarına uyum anlamında
düzenlemeleri yakinen takip etmeniz gerekmektedir. Regü-
lasyon konusuna ilave olarak hukuki ve idari düzenlemelerle
birlikte muhtemelen artık hükümetlerin firmalar üzerindeki
kontrolünü daha fazla hissettireceğini söyleyebiliriz. AB pa-
zarının kendine has ürün kalite ve servis standartlarını her
geçen gün üst düzeye çıkarması söz konusudur. Vestel’in
henüz uyum sağlayamadığı bir ülke standardı yok. Aslın-
da Vestel Uzakdoğu’ya göre bir hamle önde oluyor, çünkü
Uzakdoğu’da birçok üretici, bazı batılı ülkelerin standartla-
rını yerine getirememektedir. Ticaret engelleri ve serbest ti-
caret anlaşmaları da yoğun olarak gündemde yer almaktadır.
Bu aslında yeni olan ve Türkiye’yi de ilgilendiren bir konudur.
Uzakdoğu ve Amerika’nın, Avrupa ile yaptığı ikili anlaşmalar
onların daha uygun koşullarda ticaret yapma olasılığını artır-
makta ve avantajlı hale getirmektedir.
Vestel’in fırsatları nedir?
Elektronik sektörünün yurt içi ve yurt dışında hala büyüme
potansiyeli bulunmaktadır. Teknoloji yoğun bir iş kolu ol-
ması nedeniyle geçerliliğini hiçbir zaman yitirmeyecek di-
namik bir sektördür. Dolayısıyla yurt dışındaki yeni fırsatları
elde etme anlamında bugüne kadar ki deneyimlerimiz bize
büyük bir avantaj sağlamaktadır. Avrupa’ya coğrafi olarak
yakın olmamız Uzakdoğu ile kıyaslandığı zaman bir mali-
yet avantajı yaratmaktadır. Tüketici elektroniği, Türkiye’de
önemli bir sektör olup, ihracat payı çok yüksektir. Dolayı-
sıyla devletin de önemsediği bir sektördür. Rakam vermek
gerekirse, sektörün 2012’de ihracat hacmi 6.8 milyar dolara
ulaşmıştır.
Sanayi Bakanlığı’nın 2023 yılına yönelik tahminlerine ilişkin
hazırladığı raporda; dünya ihracatının 34 trilyon dolara, elekt-
rik-elektronik sektörü ihracatının ise 7 trilyon dolara ulaşacağı
öngörülmektedir. Bu rakam, sektör ihracatının toplam ihraca-
ta oranının yüzde 21’e çıkacağına işaret etmektedir.
Diğer taraftan elektronik sektörünün doğasında bulunan bir
fırsat olan ürün çeşitliliğinin artırılabilme potansiyeli Vestel
olarak olumlu bir şekilde değerlendirilmektedir.
“Risk yönetimi öncelikle olası tehlikeler konusunda farkındalığın sağlanması, ardından bu tehlikelerin ortaya çıkma olasılığının azaltılması, ortaya çıkması durumunda ise negatif etkilerinin hafifletilmesi sürecinin baştan planlanması ve bizzat yürütülmesidir.”
kar marjlarına karşılık operasyonel maliyet verimliliği katama-
yan çeşitli firmalar sektörde ciddi sıkıntılar çekmektedir. Ma-
liyetlerin kontrol altında tutulmasını sağlayan diğer yardımcı
faktörler ise ölçek ekonomisi ve teşviklerdir.
Tarihte yaşanan olumsuz tecrübeleri dikkate alarak hazırladı-
ğımız araştırmamızda elektronik sektöründe öne çıkan diğer
risk konu başlıkları ise; teknolojiye uyum, ürün geri çağırma
(product recall), teknolojinin ticarete dönüşmesi, firmanın viz-
yonu, iş sürekliliği ve müşteri memnuniyetidir.
• Teknolojiye uyum noktasında öne çıkan hususlar; hızlı tek-
nolojik değişimlere adapte olabilme ve esnek/hızlı aksiyon
alabilme yeteneğidir. Teknolojiye uyum sorunu firmaların sa-
dece altyapısından değil, firma yönetimlerinin yanlış kararla-
rından da kaynaklanmaktadır. Bunun nedeni, firma yönetimle-
rinin sektör trendlerini yanlış değerlendirmesi veya kısa vadeli
faydalara konsantre olup uzun vadeli zahmetli yatırımları göz
ardı etmeleridir. Vestel’in bu konudaki önemli avantajı, hızlı
ve esnek bir firma olarak teknolojik gelişmelere sorunsuzca
adapte olabilmesidir. Vestel’in göreceli olarak başarılı oldu-
ğu bu konularda, pek çok firmanın ise çeşitli başarısızlıklar
yaşadığı görülmektedir. Örneğin, sadece üst düzey teknolo-
jiye sahip donanıma önem veren Japon firmalarını, kullanım
kolaylığı sağlayan, ürünü ilave yeteneklerle donatan entegre
yazılım uygulamaları ve sistemler ile ürünlerini destekleyen
Güney Koreli firmalar geride bırakmıştır.
• Teknolojiyi yakalama motivasyonu bazen hızlı AR-GE çalış-
malarını da gündeme getirmektedir. Bu durum, zaman zaman
sektörde ürün kalite problemlerine yol açmaktadır. Dolayı-
sıyla sektördeki firmalar çok defa “ürünlerini geri çağırmak”
(product recall) zorunda kalmıştır. Geçmişte bu maliyetler
sebebiyle ciddi anlamda finansalları bozulan çeşitli firma ör-
neklerine de raporumuzda yer verilmiştir.
• Teknolojiyi ticari bir faaliyete dönüştürememe, firma yöne-
timlerinin hatalı tercihlerinin yanı sıra teknolojik yatırımlara
yanlış zamanda girilmesinden de kaynaklanmaktadır. Örne-
ğin, bir firma internetin çok yavaş ve broadbandlerin eski ol-
duğu bir dönemde, Web TV ve görüntülü sohbet uygulamaları
geliştirmiş, bu nedenle de yaptığı yatırımların hepsi çöpe git-
miştir.
• Teknoloji yoğun sektörlerde faaliyet gösteren firmalar, faa-
liyet alanlarını farklı ürünlerde yoğunlaştırabilme esnekliğine
sahip olmalıdır. Vestel’de olduğu gibi firmalar kendilerini sa-
dece televizyon ve beyaz eşya sektöründe kısıtlamamalı, bil-
gisayar, tablet, akıllı tahta ve cep telefonu gibi faaliyet alanla-
rını da bünyelerine adapte edebilmelidir. Bazı firmalar tek bir
alanda iyi olmayı hedeflemiş ve ona konsantre olmuş, ancak
diğer alanlardaki fırsatları kaçırmıştır. Bu nedenle, sadece do-
nanım veya sadece yazılım/sistem konusunda uzman olduğu
düşüncesiyle geçmişte başka faaliyet konularında çalışmamış
firmaların, günümüzde faaliyet alanlarını ve ürün gamlarını çe-
şitlendirme gayreti içerisinde olduğu görülmektedir.
• Bir diğer risk konu başlığı ise iş sürekliliğidir. Doğal afetler,
üretimi ve faaliyetlerinizi ciddi anlamda sekteye uğratabilmek-
tedir. Bu sizin veya tedarikçilerinizin üretim yaptığı lokasyon-
larda olabilir. Bu noktada üretim yeri konsantrasyonu önemli
hale gelmektedir. Dolayısıyla alternatif tedarikçilerin olması
önemlidir. Tarihte 2004 yılında gerçekleşen Niigata depremi
bir Japon üretici firmayı, 2000 yılında Meksika’da çıkan yangın
ise çip tedariği açısından B planı olmayan çeşitli firmaları zor
duruma düşürmüştür. Alternatif tedarik planları olan firmalar
ise bu durumdan istifade ederek kendilerini avantajlı konuma
getirmiştir.
• Son olarak bir diğer önemli risk konusu da satış sonrası ser-
vis hizmetleridir. Tüketici elektroniği ürünleri, uzun ömürlü ve
günlük hayatta yoğun olarak kullanılan ürünlerdir. Dolayısıy-
la bu sektörde, hem satış esnasında hem de satış sonrasın-
da müşteriyle olan ilişkiler bütünü çok önemlidir. Ürün teşhir
edilirken müşteriyle iç içe olunması ve ürünle ilgili olarak in-
teraktif ortamların yaratılması önemlidir. Diğer taraftan satış
sonrasında müşteriye yeterli ve kaliteli desteğin verilmesi ka-
çınılmazdır. Sektörde satış yapılan ortamda yaratıcı fikirlerle
ön plana çıkan birçok firmanın diğerlerine göre pozitif farkın-
dalığa sahip olduğu görülmektedir.
Elektronik sektöründe faaliyet gösteren firmaların risk tarihçe-
si çalışmamızda ön plana çıkan diğer riskler ise; sahte ürünler,
kalite algısı, globalleşme, hukuki riskler, kur riski ve finansal-
ların manipülasyonudur.
• Küresel kriz ortamında tüketicilerin ucuz ürünlere yönelme-
sinin etkisiyle 1 trilyon dolara ulaşan korsan ürün ticaretinde
elektronik sektörü de önemli bir pay almaktadır. Özellikle
elektronik sektöründe gündemde olan patent riskinin ise son
dönemlerde ortaya çıkan açık buluşçuluk (open innovation)
kavramı ile etkisinin zamanla hafifleyeceğine yönelik görüşler
bulunmaktadır.
• Müşteri tercihlerini okuyamama ve trendleri takip edememe,
satılan ürünün kalite algısını düşürerek firmaların başarısızlık
sebepleri arasında ön plana çıkmaktadır.
• Sadece birinci dünya ülkelerine satacağım motivasyonuyla
hareket edip üçüncü dünya ülkelerini ihmal eden firmaların şu
51
5352 haber
“Ulusal Şampiyon” Zorlu EnerjiZorlu Enerji Grubu, 2013 - 2014 Avrupa İş Dünyası Ödülleri (European Business Awards) kapsamında “Ulusal Şampiyon” seçildi. Yarışmada bu yıl 31 ülkeden seçilen 527 Ulusal Şampiyon, jürinin değerlendirmesi için özel bir video hazırlayacak ve büyük ödül Ruban d’Honneur için yarışacak.
Zorlu Enerji Grubu Kürek Takımı’nın Fair Play gururuZorlu Enerji Grubu Kürek Takımı Fair Play Ödülü’ne layık bulundu. Ekip, 21-22 Eylül 2013 tarihleri arasında Haliç İmrahor Parkı’nda düzenlenen Dragon Festivali’nde sergiledikleri centilmence tavır nedeniyle pek çok takımın ve organizasyon komitesinin takdirlerini topladı ve Fair Play Kupası’nın sahibi oldu.
Zorlu Enerji Grubu, sürdürülebilirlik ve kurumsal sosyal sorumluluk alanındaki çalışmalarıyla iş dünyasının en prestijli ödüllerinden European Business Awards kapsa-
mında “Ulusal Şampiyon” unvanını aldı. Zorlu Enerji Grubu bu unvan ile büyük ödül Ruban d’Honneur için yarışacak.
Avrupa İş Dünyası Ödülleri, önemli başarılara imza atmış farklı sektörlerden şirketleri; inovasyon, liderlik, sosyal sorumluluk, pazarlama, büyüme stratejisi ve süreç yönetimi gibi kategori-lerde değerlendiriyor. Zorlu Enerji Grubu yarışmanın “Çevresel ve Kurumsal Sürdürülebilirlik (Environmental and Corporate Sustainability)” kategorisinde; Türkiye’den “Ulusal Şampi-yon” seçilen kırk kuruluştan birisi oldu.
Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak yaptığı açıklamada, “Zor-lu Enerji Grubu olarak, çevreyi ve enerji kaynaklarını gelecek nesillere aktarılacak emanetler olarak görüyor, iş anlayışımızı da toplum çıkarlarını kendi çıkarlarımızın önünde tutma ilkesi üzerine yapılandırıyoruz. Tüm yönetim süreçlerinde; çevrenin korunmasından kalite standartlarına, çalışan sağlığından top-lumsal sorunlara kadar pek çok alanda yürüttüğümüz faaliyet-lerimizin her aşamasında toplumsal ve kurumsal sorumluluk bilinciyle, sürdürülebilirlik kavramını iş anlayışımıza entegre ederek hareket ediyoruz” dedi.
Yarışmada bu yıl 31 ülkeden seçilen 527 Ulusal Şampiyon, jü-rinin değerlendirmesi için özel bir video hazırlayacak. Jüri de-ğerlendirmesine ek olarak, internet üzerinden de oy kullanıla-rak en beğenilen Ulusal Şampiyonlar seçilecek. Seçilen şirket, “Ulusal Halk Şampiyonu” olarak “Avrupa Halk Şampiyonluğu” için yarışacak.
Halk oylamasının 2013 Kasım ayında yapılması planlanıyor.
Bu yıl beşincisi gerçekleştirilen Dragon Festivali kap-
samında düzenlenen Bot Yarışları’nda Zorlu Enerji
Grubu Kürek Takımı Fair Play Ödülü kazandı. Farklı
fikirlerin aynı noktada buluştuğu, ekip hedefinin gerçekleş-
tirebilmesi için dayanışmanın ön plana çıktığı bu yarışmada
Zorlu Enerji Grubu Kürek Takımı omuz omuza mücadele etti.
İki gün süren çekişmeli yarışma sonucunda Zorlu Enerji Gru-
bu Kürek Takımı ilk gün yarışlarında toplam 68 takım içinde
1.14.1’lik derecesiyle 45 takımı geride bırakarak 23. sıraya
yerleşti. İkinci gün performansını daha da yukarı taşıyan Zor-
lu Enerji Grubu Kürek Takımı, 1.13.2 gibi iyi bir dereceye rağ-
men 7 sıra gerileyerek genel sıralamayı 30. olarak bitirmeyi
başardı. Sport, Sport Fun, Fun ve Fun Fun adı altında dört
seride yapılan finallerde Zorlu Enerji Grubu Kürek Takımı,
Sport Fun serisini 13’üncülükle tamamlayarak ortalamanın
üzerinde bir derece elde etti.
Fair Play Ödülü Zorlu Enerji Grubu ekibinin oldu
Festivalin en büyük sürprizi ise kupa töreninde yaşandı. Zor-
lu Enerji Grubu Kürek Takımı, sporcularının diğer takımlara
verdiği destekle centilmence yarışmaları pek çok takımın ve
organizasyon komitesinin takdirlerini toplayarak Fair Play
Kupası’na layık görüldü. Fair Play Kupası Zorlu Enerji Grubu
Kürek Takımı kaptanına Türkiye Kürek Federasyonu Başkan
Yardımcısı tarafından verildi. Tüm festival boyunca Zorlu
Enerji Grubu Kürek Takımı’na Zorlu Grubu’nun diğer şirket-
leri ve aileleri de destek verdiler. Yoğun ve özverili bir ha-
zırlık süreci geçiren ve kötü hava koşullarına rağmen iki gün
boyunca mücadele eden Zorlu Enerji Grubu Kürek Takımı,
aldıkları Fair Play Kupası’nın gururunu Zorlu Plaza’da Enerji
Grubu Başkan Yardımcısı Selen Zorlu Melik ve Enerji Grubu
Genel Müdürü Sinan Ak ile paylaştılar. Sinan Ak
Son zamanlarda karşımıza sıkça çıkan World Wildlife
Fund’ın (WWF) dünya çapında yürüttüğü Yeşil Ofis
Programı, aslında doğal kaynakların değerinin gün-
den güne daha da iyi anlaşıldığının en güzel kanıtı. Doğal
kaynaklarını hiç bitmeyecekmiş gibi tükettiğimiz bu güzel
gezegene karşı her birimizin birey olarak sorumlulukları var.
Fakat bu sorumlulukları uygulamak ve uygulatmak konusun-
da bireylerden çok şirketlere görev düşüyor. Ofis içinde ger-
çekleştirilecek küçük değişikliklerle hem atıklar azaltılabilir
hem de ofis maliyetleri düşürülebilir. Küresel ısınmaya karşı
önlemler alma gerekliliği, karbon ayak izinin düşürülmesinin
bir zorunluluk haline gelmesi gibi gezegenimizin ve insanın
gelecekteki varoluşunu garantilemeye çalışan önlemler, ku-
rumsal sürdürülebilirlik politikalarıyla da birleşince yepyeni
bir kavram doğdu: Yeşil Ofis...
Yeşil Ofis, günümüz ofis çalışanlarının tercihlerini “çevre
dostu” olmaktan yana kullanıp daha fazla tasarruf yapma-
larını hedefliyor. Çalışanların ofis içinde bireysel olarak kat-
kıda bulundukları sürdürülebilir bir çevrecilik hedefleniyor.
Yeşil Ofis kavramı, sürdürülebilir arsa seçimi, doğal ışıktan
maksimum faydalanma, verimli iklimlendirme, artırılmış iç
ortam kalitesi, çevre dostu malzeme kullanımına özen gös-
terme gibi pek çok multi-disipliner etkinliği içine alıyor. Bu
sebeple de “Yeşil Ofisler” hem yerel hem de çokuluslu şir-
ketlerin çevreye duyarlılıklarının somut olarak gösterilmesi
ve şirket saygınlığının pekiştirilmesinde hatırı sayılır rol oy-
nayan önemli bir alan haline geldi.
Yeşil ödül
Yeşil ofisler, dünya çapında saygınlığı ispatlanmış yeşil bina
değerlendirme sistemleri ile sertifikalandırılıyor. Amerikan
Yeşil Binalar Konseyi tarafından 1998’den beri verilen LEED
(Enerji ve Çevresel Tasarımda Liderlik) Sertifikası ve İngiliz
Yapı Araştırma Kurumu tarafından verilen BREEAM Sertifika-
sı bu alanda en saygın belgeler olarak öne çıkıyor.
Tüm çevre dostu ofis projelerini yeni nesil ofis olarak tanım-
lamak mümkün. Yeşil Ofis’in özelliklerine baktığımızda, çok
geniş bir yelpazeye yayılan özellikler ve kavramlarla karşıla-
şıyoruz. Sürdürülebilir ofis kavramı, kurumsal sürdürülebilir-
lik kriterlerinin tasarıma uyarlanmasıyla başlayan, inşaat ve
işletme sürecinde devam eden, tüm grupların takım olarak
çalıştığı, bütünleşik bir “yaşam biçimi”.
Sürdürülebilir ofis kavramı, yalnızca yapıların çevresel per-
formanslarını artırmakla kalmıyor; kullanıcılarına verimli,
mutlu çalışabilecekleri bir ofis ortamı da sunuyor. Sürdü-
rülebilir bir ofis, bir miktar maliyet artışıyla inşa edilse de
çevresel performansın artırılmasıyla çok kısa bir dönemde
işletme giderlerinin azalması, yapının yararlı ömrünün uza-
ması, enerji verimliliğinin artması, karbon emisyonlarının
azaltılması ve kullanıcıların sağlık, konfor ve üretkenliğinin
artmasıyla sonuçlanıyor.
• Gün ışığından faydalanmaya çalışmak.
• Sensörlü aydınlatma kullanarak enerji kullanımını yüzde 30’a
kadar düşürmek.
• Kağıtları çift taraflı kullanmak.
• Geri dönüşümlü veya Chain of Custody Certification (FSC)
sertifikalı kağıt kullanmak.
• Yazıcılarınızın geri dönüşümlü kağıt kullanabilme özelliği olması.
• Gün içinde pencere açıkken klima çalıştırmamak.
• Ofisten uzun süreli uzaklaşıldığında bilgisayarı kapatmak
• Ofiste plastik, cam ve kağıt olmak üzere üç farklı çöp kutusu
bulundurmak.
WWF’nin ön koşulu olan bazı uygulamalar
54 çevre 55
Yeşilin sürdürülebilir gücü Hızla yayılan Yeşil Ofis kavramı, karbon emisyonu başta olmak üzere enerji tasarrufu, yenilenebilir kaynaklar ve doğal kaynakların bilinçli kullanımı konularında iş dünyasını bilinçlendiriyor ve her ofisin kendi çevre yönetim sistemini kurmasını amaçlıyor.
5756 söyleşi
GAZDAŞ olarak faaliyette bulunduğunuz alanlarda altyapı
çalışmalarını tamamladınız, şu anda artık doğal gazı yaygın-
laştırma çalışmalarına ağırlık vermeye başladınız. 2014 için
hedefleriniz, planlarınız nelerdir?
İlk sekiz senelik yatırımımız kapsamında şu anda altyapı
yatırımlarını yüzde 98 oranında tamamlamış bulunuyoruz.
Geri kalan az sayıdaki altyapı montajlarını ise 2014 yılı için-
de tamamlamak niyetindeyiz. 2014 yılında dağıtım bölgele-
ri içinde doğal gaz altyapısının götürülmediği hiçbir nokta
kalmaması hedeflerimiz arasında yer alıyor. Her iki bölge-
mize baktığımızda bir tarafta yüzde 58 bir tarafta yüzde
36 abone potansiyeline ulaşmış bulunuyoruz. Ana altyapı
arterlerini tamamladık ama servis hatları olarak Kurumsal
İletişim departmanımızdan alacağımız destek ve yapacağı-
mız tanıtım kampanyalarıyla abone sayımızı artırmayı he-
defliyoruz.
2014 yılında çok yoğun bir tanıtım programına girmemiz ve
bundan sonra çok hızlı bir şekilde abone dönüşlerini alma-
mız gerekiyor. 2014 yılından itibaren bundan sonraki döne-
mimiz her yıl daha fazla abone, servis hattı, daha fazla kutu
montajı yaparak abone sayımızı artırmak olacak.
2006 yılından bu yana 5 yıl boyunca tamamen abonelik ücreti
almaksızın, sekiz yıl boyunca da doğal gazdan ek hizmet be-
deli almaksızın doğal gazı dağıttınız. 2014 yılından itibaren
tarife sistemine geçilecek. Bu sistem hakkında bilgi verebilir
misiniz?
Tarife konusu bütün dağıtım şirketlerinin kanayan yarası
diyebilirim. İlk kez 2002 yılında doğal gaz piyasası yasası
yürürlüğe girdikten sonra hedef doğal gazın Türkiye gene-
linde asıl tüketim noktası olarak konutlara iletilmesiydi. Bu
çerçevede Enerji Piyasası Üst Kurulu hızlı bir şekilde dağıtım
bölgelerini tespit ederek ilgili lisansları verip bu bölgelerde
dağıtım hizmeti yapacak şirketlerin belirlenmesine yönelik
ihaleleri gerçekleştirdi. Bugün ülkemizde 66 farklı dağıtım
bölgesinde dağıtım çalışmaları çeşitli tüzel kişiliklerle yürü-
tülüyor. İlk sekiz yıl içinde ilave bir bedel talep etmeksizin
ihale döneminde vermiş oldukları tekliflerine sadık kalarak
bu işi yürüteceklerini taahhüt ediyorlar. Bu uygulamadan
yola çıkarak bizim de hem Trakya’da hem de Gaziantep’te
vermiş olduğumuz tarifemiz sıfır bedel. Bağlantı bedelleri-
miz; Trakya’da sıfır, Gaziantep’te çok cüzi bir miktar. Fakat
bu sekiz senelik süreçte sıkıntılı olan konu tarife metodo-
lojisinin belirsizliğiydi. Dağıtım sektörüne giren ve yatırım
yapmaya niyetlenenler ihale döneminde aslında tarife meto-
dolojisinin ne olduğunu veya ne olacağının detaylarını bilme-
den bu işe girdiler. Tarife metodolojisi olmadan teklifler alın-
dı, belli beklentilerle yatırımcılar bu işe girdiler ancak sekiz
senelik çalışma sonucunda ortaya çıkan sonuç şu anda hiçbir
yatırımcıyı tatmin etmiyor. Şu anda tarifesini alan şirketlerin
çoğu EPDK ile bu konuyu hukuka taşıdı. Tarife metodolojisi
veya bu tarife metodolojisi çerçevesinde tarife alan şirket-
lerin hiçbiri tarifeden memnun değil. Biz yapmış olduğumuz
yatırım üzerinden bir gelir elde ediyoruz. Çok basit bir man-
tıkla şöyle söyleyeyim; siz yatırımcı olarak paranızı bankaya
götürdüğünüzde oradan bir getiri elde edersiniz, burada da
paranızı yatırdığınız yatırım için bu tarife metodolojisi içeri-
sinde size bir getiri veriliyor. Tıpkı sabit faiz oranı gibi diyebi-
liriz. Onun dışında yapmış olduğunuz yatırımın amortismanı
22 senede sağlanıyor. O yıl yapmış olduğunuz işletme gide-
riniz tarifeniz içerisine konulup size geri ödeniyor. Orada asıl
sıkıntı, yapılan yatırım üzerinden elde edilen getirinin bu işe
girerken düşünüldüğü şekilde gerçekleşmemesi, getiri ora-
nının tarafları tatmin etmemesi ve amortisman süresinin çok
uzun olması. Bütün bunlar yapının içerisinde yatırımcıda bir
moral bozukluğuna sebebiyet veriyor.
Gazın gazla rekabet devriZorlu Enerji Doğal Gaz Grubu Genel Müdürü Fuat Celepci yürürlüğe giren tarife sistemi ile dağıtım firmalarının sistem hakkındaki düşüncelerini ve yatırımcıların durumu hakkındaki görüşlerini paylaştı.
GAZDAŞ, Türkiye genelinde dağıtım şirketleri arasında
yatırım yükümlülüğünü gerçekleştiren nadir gaz dağı-
tım şirketlerinden biri. Zorlu Enerji Doğal Gaz Grubu
Genel Müdürü Fuat Celepci başarılarında Kurumsal İletişim
birimleriyle yürüttükleri çalışmaların ve bu birimin desteğinin
önemli olduğunu belirtiyor. Türkiye’nin yeni tanıştığı doğal
gaz ticaretinde doların dengesizliğine karşı yatırımlarına de-
vam etmelerini, istikrarlı yönetim politikasına borçlu oldukla-
rını söylüyor. Celepci, Zorlu Enerji Grubu yönetiminin bu yakla-
şımının kendilerine de cesaret verdiğini dile getiriyor.
GAZDAŞ, Gaziantep ve Trakya’daki bölgelerde önemli hiz-
metler gerçekleştiriyor. Bugüne kadar yaptığınız yatırımlar
ve çalışmalarınız hakkında bilgi alabilir miyiz?
İlk beş yıllık yatırım planlamamızın yüzde 98’ini tamamlamış
durumdayız. Türkiye geneline baktığımızda dağıtım şirketle-
ri içerisinde yatırım yükümlülüğünü gerçekleştiren ilk iki şir-
ketten biriyiz. Bu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)
tarafından da bilgi olarak teyit edilen bir husus. 300 milyon
dolarlık yatırımın nereye harcandığına bakarsak; bugüne ka-
dar Trakya’da 270 km ve Gaziantep’te ise 185 km çelik hat
ile Trakya’da 2400 km, Gaziantep’te 2000 km polietilen hat
çekimi gerçekleştirdik. Bunun karşılığında da Trakya’da 185
bin, Gaziantep’te 150 bin aboneye ulaştık. Toplamda yaklaşık
335 bin abonemiz mevcut. Bölge potansiyelinin hangi noktada
olduğuna bakacak olursak; fizibilite çalışmalarında Trakya’da
380 bin, Gaziantep’te de 420 bin abone görülüyor. Trakya’da
185 bin abonemiz olduğuna göre ilk sekiz sene içerisinde mev-
cut abonenin yüzde 58’ine gaz arzında bulunabilecek noktaya
geldik. Gaziantep’te bu oran yüzde 36. Bu demektir ki her iki
bölgemizde de potansiyel olarak bizi bekleyen birçok tüketici-
miz ve yapacak çok işimiz var.
Abone sayısını artırmak için nasıl bir strateji uyguluyorsunuz?
2013 yılında EPDK nezdinde yükümlülüğümüzü yerine getir-
mek adına yapılacak çalışmalarda abone profilimizi düşük
tuttuk. Daha önceki dönemlerde gazın tanıtılması, abone
teşviki çalışmaları gerçekleştirildi. Gerek bölgelerde gerekse
İstanbul’da görev yapan arkadaşlarımızla ve elbette başta Ku-
rumsal İletişim olmak üzere farklı departmanlarla yarattığımız
sinerji sayesinde başarı kaçınılmaz oluyor. Dağıtım işi yaptı-
ğımız için vatandaşla yüz yüze ve iç içeyiz, dolayısıyla onların
doğal gaz konusunda yaşadıkları her türlü sıkıntı aslında bi-
zim sıkıntımız. Fuat Celepci
5958 söyleşi
sının devreye girmesiyle beraber yasanın en büyük amacı pi-
yasanın serbestleştirilmesi. Bu pazarda ticaretin gelişebilme-
si için en önemli konulardan bir tanesi, BOTAŞ’ın üzerindeki
kontratları devretme konusunda gereken ivmeyi göstermesi.
Böylelikle pazarda yeni gaz girişlerine izin verilmiş olacak.
BOTAŞ belki bir takım arz güvenliği nedeniyle kontratları dev-
retmede tereddüt içerisinde olabilir ancak pazarda rekabeti
devam ettirebilmek adına yapılması gereken en önemli nokta
Türkiye’ye yeni gaz girişlerinin sağlanması olacak. Çünkü bir
şeyin miktarı artarsa orada rekabetin olması çok doğal. Fark-
lı kaynaklardan Türkiye içerisine yeni yatırımcılar vasıtasıyla
gazın sokulmasına izin verilmesi gerekecek. Çalışmalarımız
kapsamında 2013 yılında olduğu gibi 2014 yılında da 1 milyar
metreküp gazı doğal gaz piyasasında alıp satacağız. Bunun
bir kısmını kendi bölgelerimizde satıyoruz, bir kısmını da dı-
şarıdaki serbest tüketici diye adlandırdığımız sanayi bölgeleri
veya sanayicilerin kullanımına arz ediyoruz.
Doğal gaz piyasasındaki son gelişmeler doğal gaz ticaretini
nasıl etkiliyor?
Doğal gaz ticaretini yaparken dolar veya kur riskini sırtınızda
taşıyorsunuz. Biliyorsunuz ki Türkiye ekonomisinin kırılgan
bir yapısı var. Doğal gaz ithal bir malzeme ve dolarla satın alı-
nıyor. Türkiye içerisinde Türk Lirası ile satmak zorundasınız.
Dolarla alıp Türk Lirası ile satarken ekonominin kırılgan yapısı
içerisinde hakikaten büyük bir risk alıyoruz. 2013 yılında bu
işe başladığımızda dolar kuru 1.80 TL civarındaydı şu anda 2
TL’nin üzerine çıktı. Alımla satım arasında aleyhimize bir ma-
kasın genişlediğini görüyoruz. Yıl sonunu, belki ilk yarıyılda
etmiş olduğumuz kara oranla karsız kapatacağız ama bilinen
bu riski en iyi şekilde yönetmeye çalışıyoruz.
Peki 2014 yılında doğal gaz ticaretindeki hedefleriniz, bu ge-
lişmelere bağlı olarak değişiklik gösterecek mi?
Zorlu Enerji Grubu yönetiminin bu konuyla ilgili olarak söyledi-
ği çok net bir ifade var. Biz bu piyasada oyuncuyuz ve oyuncu
olmaya devam edeceğiz. Biz ekonomik verilerdeki gelişmelere
göre pozisyon alamayız, biz bu piyasada oyuncu olarak kal-
mak istiyorsak aynı kararlılıkla piyasada yürümek durumun-
dayız. Yönetimin bu cesaret dolu ve istikrarlı yaklaşımı bize
de cesaret veriyor. O nedenle 2014 yılında da yine aynı miktar
gazı doğal gaz piyasasında alıp satma konusunda hedefimizi
muhafaza ediyoruz.
Doğu Akdeniz’deki doğal gazda önemli bir gündem oluşturu-
yor. Akdeniz’in altına bir boru hattı döşenmesi konuşuluyor.
Burada Türkiye çok stratejik öneme sahip. Buradaki doğal
gaz neden bu kadar değerli ve Türkiye için nasıl bir öneme
sahip?
Türkiye’ye yeni ve ucuz gaz kaynağının girecek olması aynı za-
manda şu anda Türkiye’ye gaz satan diğer ülkelerin de kendi
fiyatlarını gözden geçirmelerine sebep olacak. Bu gazın gazla
rekabeti diye tanımlanır terminolojide. Dolayısıyla Doğu Akde-
niz gazının girmesiyle birlikte Rusya, İran, Azerbaycan ülkeleri-
nin yeni duruma göre pozisyon almaları gerekecek. Bu ülkeler-
le hala kontratı devam eden BOTAŞ’ın Enerji Bakanlığı’nın da
gaz pazarlığında elini çok kuvvetlendirebilir çünkü pazara yeni
bir gaz girmesi durumunda onun fiyatı eğer mevcut ülkelerin
fiyatlarından daha düşükse bu ülkeleri emsal olarak gösterip
pazarlık yapmak gibi bir imkanı var. O nedenle hem Irak’tan
hem İsrail’den ya da başka bir kaynaktan Türkiye’ye girecek
olan ucuz gazın önünün açılması ve ulusal anlamda hükümet
nezdinde desteğin esirgenmemesi gerekiyor. Sonuçta bura-
dan elde edilecek olan fiyat indirimi ve maliyetteki ucuzlama
son tüketici olarak sanayicinin cebinde kalacak. Bu sebepten
ötürü iç piyasamız için çok önemli bir konu. İkinci bir konu da
ülkemizin “enerji köprüsü” olması iddiası. Türkiye’nin doğu-
sunda enerji zengini ülkeler, batımızda da enerjiye muhtaç
ülkeler yer alıyor. Bu jeopolitik yapının içerisinde Türkiye’nin
bu enerji kaynaklarını üretim hatlarıyla batıya transfer ederek
enerji köprüsü olma hedefi var. Ticaret piyasası boşluk kaldır-
mıyor. Siz giremezseniz bir şekilde başkası o sahaya giriyor.
Gaz sahibi ülkeler bir an önce dünya pazarına açılarak bu gazı
kendileri için artı bir değere dönüştürmek istiyor. Doğu Akde-
niz gazının dünya pazarına sunulması için en ekonomik yol,
bir boru hattıyla Türkiye’ye çıkartılması gözüküyor. Bu gazı
boru hattıyla Türkiye’ye bağlamazsanız onlar bunu daha pa-
halı bir yöntemle sıvılaştırarak dünya pazarına sunarlar. Bu
nedenle önümüzdeki dönemde Doğu Akdeniz gazı konusunda
biraz daha hızlı adım atılacağını ümit ediyorum. Türkiye’nin
Doğu Akdeniz gazı konusunda dış politikasından kaynakla-
nan birtakım kırmızı çizgileri olduğunu biliyoruz ama bu gazın
Türkiye’ye getirilmesi halinde buradan elde edilecek artı de-
ğer çok önemli. Ayrıca bu gazın Avrupa’ya transferi Türkiye’nin
hedeflerine de hizmet edeceğinden dolayı zaman içerisinde
ümidimiz o kırmızı çizgilerin bir an önce kaldırılarak ticari an-
lamda buradaki kaynaktan ülkemizin faydalanmasıdır.
Gaz piyasasında yaşadığınız sorunlar var mı? Varsa nedir?
İç tesisat firmalarının disiplin edilmesi konusunda ne yazık
ki mevzuatta bir eksiklik var. İç tesisat firmaları mevzuat-
tan kaynaklanan boşluğu kullanarak vatandaşla olan ilişki-
lerinde istemediğimiz iş müdelleri geliştirebiliyor. Mevzuat
“kendi bölgende çalışacak iç tesisat firmalarını sen yetki-
lendireceksin” dediği için bu firmalar pazarda bizim adımıza
faaliyet gösteriyor. İç tesisat firmalarının yaptıklarından veya
yapmadıklarından hukuksal anlamda bizler sorumlu tutulu-
yoruz. Ancak bu hukuki sorumluluğumuzu yerine getirme
konusunda bizim yaptırımımız yok. Yani vermiş olduğumuz
sertifikayı iptal edebilme yetkimiz yok. Bu konu bizim aşa-
madığımız bir problem. Bu konuyu EPDK’ya aktardığımızda
yasal olarak düzeltileceği yönünde bilgi aldık. Fakat yeni
yasa tasarısı içerisinde olmadığını görüyoruz. Bunu yine öne-
ri olarak sunacağız. İç tesisat firması yetki alanınızın sınırlı
olduğunu bildiği için rahat tavır sergilemeye devam ediyor. O
sertifikayı veriyorsam görevini kötüye kullanan bir firmanın
sertifikasını iptal etme yetkisine sahip olmalıyım ki sektörün
itibarı yanlış konumlandırılmasın.
“Bizim ekonomimizin kırılgan bir yapısı var. Doğal gaz ithal bir malzeme ve dolarla satın alınıyor. Türkiye içerisinde TL ile satmak zorundasınız. Dolarla alıp TL ile satarken ekonominin kırılgan yapısı içerisinde hakikaten büyük bir risk taşıyoruz.”
Peki doğal gazın yaygınlaştırılması konusunda atılan adım-
ların en önemlilerinden biri de 10 binin üzerindeki ilçelere
doğal gazın ulaştırılmasıyla ilgili yapılan yasal düzenleme-
ler. Bu düzenlemelerin yatırımcılar açısından etkileri neler-
dir? Önümüzdeki dönemde GAZDAŞ’ı yeni yatırımlarda göre-
cek miyiz?
Dağıtım bölgelerinin dışında kalan yerlere doğal gazın götü-
rülmesi, oradaki vatandaşların da doğal gazdan faydalanabil-
mesi için Bakanlar Kurulu böyle bir karar aldı. Bu kararda en
büyük sorumluluk tabii iletim hatları ve doğal gazı o yerleşim
biriminin kapısına kadar götürecek olan BOTAŞ’a ait. EPDK
yapmış olduğu tüm çalışmalarda işin ekonomisini, fizibilitesi-
ni ön planda tutuyor. Kendi dağıtım alanımız içerisinde Trakya
ve Gaziantep bölgelerini örnek alırsak, o bölgelerin içerisinde
nüfusu 10 bini geçen irili ufaklı birçok yerleşim birimi var. Bu
yerleşim birimlerine gazı götürmek istediğimizde yapacağımız
ilk yatırımın tutarını, oradan alacağımız tüketim değerlerini
EPDK’ya sunarak onay almamız gerekiyor. Dolayısıyla o onayı
alırken EPDK’nın baktığı işin fizibilitesi oluyor. Şayet yüksek
bir tarife çıkacak ise o bölgede ve yerleşim birimindeki yükü
diğer bölgelerdeki vatandaşın çekmesini istemiyor. Bunun ya-
pılabilmesi için bölgesel tarifenin çıkması veya yerleşim birimi
tarifelerinin yapılması lazım. Trakya Bölgesi içerisinde Marma-
ra Ereğlisi gibi nüfusu 10 binin üzerinde birçok küçük yerleşim
birimi var. Örneğin oralara has tarifeler yapılabilir. EPDK buna
yönelik bir taslak üzerinde çalışıyordu. Artık Bakanlar Kurulu
diyor ki; “İşin fizibilitesine bakmanıza gerek yok, eğer orada-
ki vatandaşın yüzde 60’ı gazı istiyorsa o noktaya BOTAŞ gazı
götürecek”. EPDK, fizibilite beklentisi olmaksızın bir dağıtım
şirketini bulup veya ihale açıp, üç beş tane noktayı birleştirip,
bir paket yapıp yeni bulacağı bir dağıtım şirketini lisanslamak
suretiyle altyapının oluşturulmasını isteyecek. Aslında bu ka-
rar EPDK’nın yatırımlardaki fizibiliteyi ön planda tutma pren-
sibiyle biraz aykırı düşen bir karar oldu. Dolayısıyla bundan
sonra EPDK’nın dağıtım şirketlerinin içinde olan ve nüfusu 10
bini geçen bölgelere doğal gazın götürülmesinde nasıl bir tavır
izleyeceği bekleyip göreceğiz.
Peki 10 bin nüfusun üzerindeki ilçenin tarifesini neye göre
belirleyecek?
Kendi maliyetine göre belirleyecek. İster istemez burada yük-
sek bir tarife çıkacak. Belki de vatandaşın üzerine katlanama-
yacağı kadar ağır bir yük gelecek. EPDK’nın yaptığı iş aslında
doğruydu, işin fizibilitesine bakarak karar verilmesi ve burada
eğer katlanılamayacak kadar bir yük çıkıyorsa, bu yükün di-
ğer vatandaşlar üzerine yansıtılmamasına olanak sağlıyordu.
Bunu aşabilmek için EPDK bölgesel tarifelere gidebilir miyim,
şurası yüksekse bu bölge için tarife yapabilir miyim, tek bir
bölgenin içerisinde yerleşim birimleri için ayrı ayrı tarifeler ya-
ratabilir miyim gibi bir arayışın içerisindeydi. Tam da bu kurul
kararı taslak çalışması yapılırken Bakanlar Kurulu kararı geldi.
Doğal gaz ticareti alanında faaliyet gösteren iki şirketiniz
var. Bu konuda bugüne kadar gerçekleştirilen çalışmalar ve
2014 yılı hedefiniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Ticaret konusu Türkiye’de yeni bir konu. 4646 doğal gaz yasa-
Doğru firma seçimi önemliGAZDAŞ Lüleburgaz İşletme Müdürü Irmak Kaya, abonele-
rin güvenilir ve sertifikalı iç tesisat firmalarıyla çalışmaları
gerektiğini belirterek, doğal gaz iç tesisatının en az altyapı
şebekeleri kadar güvenli ve sağlıklı şekilde kurulması gerek-
tiğinin önemine değindi. İç tesisat firmalarına yetki verirken
çok hassas davrandıklarını belirten Kaya, “İç tesisat kurulum
işlemi, uzmanlık gerektiren bir süreçtir. Firmaların sertifika
alabilmesi için öncelikle deneyimli olmaları ve daha önce yap-
mış oldukları işlere ait iş bitirme belgelerini ve referanslarını
sunmaları gerekiyor. Bu firmalara yapacakları tüm projelerde
teknik şartnameye uymalarını ve uygun olmayan hiçbir malze-
meyi kullanmamalarını şart koşuyoruz” dedi.
İç tesisat firmalarından kimlik belgeleri istenmeliGAZDAŞ Kırklareli İşletme Müdürü Halil Ay, doğal gaz iç tesi-
satının güvenli ve sağlıklı şekilde kurulmasının hayati öneme
sahip olduğunu vurguladı.
GAZDAŞ Kırklareli İşletme Müdürü Halil Ay “Tesisat için gelen
yetkililere GAZDAŞ tarafından verilen kimlik belgelerini sor-
mak da önem taşıyor” şeklinde konuştu. Bu kimlik belgesinin
bu işi yapmaya yetkin olunduğuna dair bir gösterge olduğuna
dikkat çeken Ay, doğal gaz kullanmaya başlayan abonelerin
de tesisatlarına GAZDAŞ onayı olmadan asla müdahale etme-
meleri veya ettirmemeleri gerektiğinin de altını çizdi.
GAZDAŞ onayı olmayan dairelere doğal gaz verilmiyorGAZDAŞ Edirne İşletme Müdürü Cumhur Pekdemir, abonelerin
tesisat yapımı sırasında bir sorun yaşamamaları ve tesisatın
kalite standardına uygun şekilde kurulması için firma ile söz-
leşme imzalanması gerektiğini vurguladı. Pekdemir konuş-
masını şöyle sürdürdü: “Sözleşmede firmanın sahip olduğu
sorumluluklar, işin tamamlanma süresi, kullanılacak malze-
menin nitelikleri ve ödeme şekli mutlaka yer almalı. Mevzuat
gereği zorunlu olan iç tesisat sigortasının iç tesisat firmasın-
dan talep edilmesi de unutulmamalı.”
Cumhur Pekdemir, yeni ev satın alanların müteahhitlerden
GAZDAŞ yetkili sertifikalı firmaların bilgilerini ve doğal gaz te-
sisat projelerinin GAZDAŞ onaylı olup olmadığını öğrenmeleri
gerektiğini vurguladı. Pekdemir, “Doğal gaz tesisat projeleri
GAZDAŞ onaylı olmayan dairelere doğal gaz verilmemektedir”
dedi.
GAZDAŞ abone güvenliği konusuna öncelik veriyorGAZDAŞ, kış aylarının yaklaşması ile birlikte artan doğal gaz dönüşüm işlemlerinin güvenli ve sağlıklı bir şekilde yapılması konusunda Çerkezköy, Tekirdağ, Lüleburgaz, Kırklareli ve Edirne’de bulunan abonelerini bilgilendirdi.
GAZDAŞ abone güvenliğini hedeflerinin ilk sırasına
yerleştiriyor. Özellikle kış aylarında artan doğal gaz
kullanımı nedeniyle Çerkezköy, Tekirdağ, Lüleburgaz,
Kırklareli ve Edirne’de bulunan abonelerine iç tesisat kurulu-
mu ve tesisat firmalarının seçimi hakkında önemli uyarılarda
bulunuyor.
Güvenli olmayan tesisatlara onay verilmiyorBelirli bir süreci gerektiren iç tesisat dönüşüm işlemlerinde
vatandaşların dikkat etmeleri gereken konuları açıklayan
GAZDAŞ Çerkezköy İşletme Müdürü Tanju Koçak, “Doğal gaz
iç tesisatının en az altyapı şebekeleri kadar güvenli şekilde
kurulması büyük önem taşıyor. Bunun için abonelerimiz, dü-
şük maliyetli ve güvenliklerini hiçe sayan uygulamalardan
kaçınmalı ve bu işlemi sertifikalı firmalara yaptırmalılar”
dedi.
Son günlerde sertifikasız firmaların giderek arttığına dikkat
çeken Koçak, “Aboneler, iç tesisat firmalarını seçmeden önce,
GAZDAŞ’tan bilgi alabilir veya şirketin daha önce yaptığı işleri
araştırabilirler. Ortaya çıkabilecek her tür mağduriyeti önle-
mek adına mutlaka firmalardan GAZDAŞ tarafından verilen
sertifikaları istemeliler. Tesisat yapımına başlamadan önce
de GAZDAŞ onaylı projeyi talep etmeliler” dedi. Koçak, tesisat
için gelen yetkililere ve ustalara GAZDAŞ tarafından verilen
kimlik belgelerinin sorulması gerektiğini, bu kimlik belgesinin
onların bu işi yapmaya yetkin olduklarının göstergesi olduğu-
nu sözlerine ekledi.
Abone güvenliği birinci öncelik olmalıGAZDAŞ Tekirdağ İşletme Müdürü Olcay Gökkurt abone gü-
venliğinin hedeflerinin ilk sırasında yer aldığını belirtti.
İç tesisatın kurulumu sonrasında GAZDAŞ yetkililerinin
abone güvenliğini her şeyin üzerinde tutarak tesisatı ince-
lediklerini ve güvenli olmayan tesisatlara onay vermedikle-
rini belirten Olcay Gökkurt “Bu süreçte önce keşif ve teknik
etüt yapılıyor. İnceleme sırasında kalorifer kazanı, baca,
kazan dairesinin havalandırması, elektrik ve topraklama
tesisatları ile aydınlatma sisteminin uygunluğu kontrol
ediliyor. Bütün bu işlemlerin standartlara uygun yapılması
abonelerimizin güvenliği açısından büyük önem taşıyor”
dedi.
haber60 61
Tanju Koçak
Olcay Gökkurt
Irmak Kaya
Halil Ay
Cumhur Pekdemir
62
Düşünce sistemimizde Occam usturasını kullanmakHer şeyin birbirine eşit olduğu bir ortamda en basit açıklama doğruya en yatkın olandır.William Occam
köşe yazısı/ayşegül güngörMinerva Eğitim Teknolojileri A.Ş. Genel Müdürü[email protected]
Kütüphanemi yerleştirirken oğlum için aldığım ama
ona henüz okuması için vermediğim bir kitabı bul-
dum. Hem ilgimi çektiğinden hem de çocuk ve gençlik
kitapları çok daha eğlenceli olduğundan bazı kitapları önce
ben okuyor ve sonra ona veriyorum. İşte bu kitap da onlardan
biriydi. Bir solukta okuduğum “Sherlock Holmes El Kitabı”
Ranson-m Riggs’e ait.
Sherlock Holmes el kitabı; Sherlock Holmes gibi düşünmek
isteyen bir kişinin neler yapması ve kendini nasıl geliştirme-
si gerektiği konusunda bir takım ip uçları gösteren ve sizi
düşünmeye zorlayan bir kitap. Düşünce sistemimiz Daniel
Kahneman’nın dediği gibi iki sistemden oluşuyor: 1. Sistem
hızlı düşünme üzerine. Karşı karşıya kaldığımız bir olayda
beynimiz hemen bizim adımıza karar veriyor ve bir sonuç üre-
tiyor. Daha çok sezgisel ve tepkisel düşünme sistemi olarak
adlandırılan bu sistem, bizim çok çaba sarf etmeden karar
vermemizi sağlıyor. Arabamıza yöneldiğimizde kendiliğinden
sol kapıya sürücü tarafına gitmemiz gibi. Bu sistem daha çok
çevresel faktörlerden ve deneyimlerimizin toplamından olu-
şuyor ve bazı hareketleri düşünmeden yapmaya başlıyoruz.
Eğer uzun süre İngiltere’de yaşasaydık arabamıza yöneldi-
ğimizde sağ kapıda bulacaktık kendimizi. Beynimizin temel
görevlerinden biri bizi daha az yormak. Bunun için de daha
az düşünmemiz gerekiyor. Çünkü beynimiz bizim adımıza dü-
şünmeyi çok seviyor. Ben beynimizin çalışma sistemini daha
doğrusu Sistem1’i bugünlerde bir arkadaşımın önerisi saye-
sinde tanıştığım Spotify müzik uygulaması ile daha iyi anla-
dım. Spotify başarılı bir yapay zeka uygulaması. Uygulamaya
ilk girdiğinizde ilk dinlediğiniz müzik aynı beynimizdeki bilinç
altı kayıtları gibi spotify’ın hafızasında kalıyor. Sonraki gün-
lerde uygulamaya girdiğinizde ilk dinlediğiniz müziğe benzer
müzikleri öneri listesinde buluyorsunuz. Siz aynı tür müziği
dinledikçe size dinlediğiniz müzikle ilgili farkı seçenekler su-
nuyor. Bir süre sonra başka bir kanaldan müzik dinlememeye
başlıyorsunuz. Spotify sizin adınıza beyninizdeki Sistem1 gibi
çalışarak müzik konusunda çok çaba sarfetmeden dinlediği-
niz müziklere karar verir hale geliyor ve sizi yönetiyor.
Günümüzdeki akıllı telefon ve tablet teknolojisi beynimizin
Sistem1 moduna göre çalışması baz alarak düzenlenmiş. Bun-
da Google’ın etkisi belirgin. Google’ın bir arama motoru olarak
bu kadar benimsenmesinin nedeni bizim adımıza karar verme-
si ya da karar vermemizi kolaylaştıracak seçenekler sunması.
Oysa beynimizi geliştirmemiz Sistem2 modunda mümkün.
Sistem2 de Kahneman’a göre mantıklı ve analitik düşünme ile
ilgili. Bu tür bir düşünme sistemine geçtiğimizde beynimizi yo-
ruyor ve onu bize kolaya kaçmadan farklı seçenekler sunmaya
zorluyoruz. Tabii ki beynimizin hoşuna gitmiyor ve bizi ilk boş
bulunduğumuz anda kısa yolculuğa yöneltiyor.
İşte Sherlock Holmes el kitabı tam bu nokta da işe yarar çö-
zümler sunuyor. Kitapta benim ilgimi en çok “Analitik düşün-
ce nasıl kullanılır?” bölümü çekti. Yazarın burada Sherlock
Holmes kitaplarını inceleyerek geliştirdiği oldukça basit ve
nokta atış önerileri var. Bu önerileri, ufak ayrıntıları gözlemle-
mekte ustalaşmak, nedeni ararken en düşük olasılığı elemek
ve çıkan sonuçları, bulguları açıklayan bir hikaye oluşturacak
şekilde birleştirmek olarak özetleyebiliriz.
Aslında Sherlock Holmes gibi düşünmek ya da Daniel
Kahneman’ın dediği gibi Sistem2 modunda düşünmenin te-
meli 13. yüzyılda William Occam tarafından ortaya atılmış.
Felsefede Occam usturası olarak bilinen düşünce sistemini
‘her şeyin birbirine eşit olduğu bir ortamda en basit açıkla-
ma doğruya en yatkın olandır’ diye açıklayabiliriz. Sherlock
63
Beynimizin temel görevlerinden biri bizi daha az yormak. Bunun için de daha az düşünmemiz gerekiyor. Çünkü beynimiz bizim adımıza düşünmeyi çok seviyor.
Holmes’un kitaplarını okuyunca Sir Artur Conan Doyle’un bu
karakteri yaratırken William Occam’dan etkilendiğini düşün-
meye başladım. Bir düşünce sistemi olarak Occam usturasını
uygulayabilmek için öncelikle basit düşünmeyi öğrenmek
gerekiyor. Düşünce sistemimizi dolambaçlı hale getirince
ilerlediğimizi düşünürken aslında bir sonuca ulaşmayan fa-
sih daireler içinde bulabiliriz kendimizi. Basit düşünmek ufak
ayrıntıları gözlemekte ustalaşmak, neden ve neyi düşündü-
ğümüzü asla unutmamak ve bulduğumuz sonuçları birbiri
ile bağlamakla oluşuyor. Bu düşünce sistemini bıraktığımız
zaman kendimizi Sistem1’in eline bırakmış oluyoruz. Ayrıntılı
düşüneceğiz derken Google arama motorunun içinde kaybo-
luyor ve bizim aradıklarımıza değil onun bize gösterdiklerine
razı oluyoruz.
Sherlock Holmes’in en sevdiğim kitaplarından biri olan “Aklın
Şüphesi Suçun Gerçeğidir” kitabındaki “Beyaz Asker” öykü-
sünden bir söz ile bitirmek istiyorum bu yazıyı: “Senden faz-
lasını görmüyorum ama ben kendime, gördüğüm şeye dikkat
etmeyi öğrettim.”
Hepimizin ufak ayrıntıları gözlemlemekte ustalaşması dileğiyle.
Akıllı teknoloji ve estetikDost teknoloji Vestel, gerçeğe yakın görüntüsüyle akıllı teknoloji ve estetiği Beyaz Smart LED TV’de buluşturuyor. Vestel Beyaz Smart LED TV serisi akıllı teknolojinin en şık halini temsil ediyor.
Beyaz rengi ve ince tasarımları ile dekorasyona şıklık,
sadelik ve ferahlık katan Vestel Beyaz Smart TV’ler,
teknolojik ürünlerinde estetik arayan kullanıcıların
tercihi.
İnternet, içerik ve teknoloji buluştu
Her ev tipine ve ihtiyaca uygun olmasına önem verilen Ves-
tel Beyaz Smart LED TV’lerin 50, 40 ve 32 inç olmak üzere üç
farklı ekran seçeneği bulunuyor. Vestel Smart TV’ler ile kul-
lanıcılar televizyonları aracılığıyla internete bağlanmanın yanı
sıra futboldan müziğe, haberden hava durumuna birbirinden
farklı ücretsiz uygulamalar ile en zengin yerel içeriğe ulaşabi-
liyor. Vestel Smart TV sayesinde kullanıcılar sevdikleriyle TV
ekranından görüntülü konuşma yapabiliyor. Beyaz Smart LED
TV’ler sadece şıklığı değil teknolojiyi de üst seviyede sunuyor.
Ürün, tablet ve televizyon ekranlarını birbiriyle konuşturan
Smart Center teknolojisine de sahip.
Sahibini takip eden televizyon
Smart Center teknolojisi kullanılan Vestel Beyaz Smart LED
TV’ler kullanıcılarına Follow Me özelliği ile televizyondaki diji-
tal yayınları tablete taşıma imkânı sunuyor. Mediashare özel-
liği sayesinde tablette bulunan fotoğraflar Vestel Smart TV
ekranında da görülebiliyor. Kullanıcılar, Vestel Smart Tablet
veya Air Mouse kontrol sistemi ile internet keyfini televizyon
ekranlarında sürdürüyor. Vestel Beyaz Smart LED TV sahipleri
Smart Remote özelliği ile kumandaya gerek kalmadan televiz-
yonu Vestel Smart Tablet’le yönetme imkânına sahip. Ürünün
Elektronik Program Rehberi, TV program rehberine Smart Cen-
ter üzerinden ulaşılarak istenilen program için hatırlatma oluş-
turulmasına veya ileri tarihli programların kaydedilmesine ola-
nak sağlıyor. Full HD ekran çözünürlüğüne sahip Vestel Beyaz
Smart LED TV’ler, entegre HD uydu alıcısı sayesinde kullanıcı-
ları cihaz, kutu, kablo ve kumanda fazlalığından da kurtarıyor.
65haber64
Buzdolabı, fırın, ocak ve davlumbazdan oluşan yeni
ürün yelpazesiyle sunulan Vestel Maestro ve Black
Ankastre serisi siyahın daimi modasını mutfakta yaşa-
tıyor. Genişlik, rahatlık ve güvenlik unsurları yeni ürünlerde en
göze çarpan özellikler arasında.
Soğuk içecek sıkıntısı tarih oluyor
Vestel Akıllı Serisi Maestro Buzdolapları’nın “Drink Cool”
özelliği tercih edilebilir olma nedenlerinin başında yer alıyor.
Drink Cool özellik ile içecekler kısa süre içerisinde soğutulu-
yor, geniş aile sofraları serin içeceklerle donatılıyor. Yenilikçi
ve farklı tasarımı ile dikkat çeken Vestel Akıllı Seri Maestro
buzdolapları aynı zamanda müzik dinleme imkânı sunuyor.
Ürün, MP3 çalma özelliğiyle de mutfakta geçirilen zamanı
keyifli hale getiriyor. Dokunmatik ekranı ile pratik kullanım
sağlayan buzdolapları, sesli mesaj kaydetme ve anımsatıcı
özelliğine de sahip… Vestel Akıllı Seri Maestro Buzdolapları
fonksiyonelliğinin yanı sıra akıllı enerji kullanımı ile öne çıkı-
yor. Geniş aile sofraları ve zengin menüler için üretilen Black
Ankastre ürünlerinin bir diğer önemli özelliği de yemekleri hız-
lı ve orantılı bir şekilde pişirmesi, uzun süre güvenle ve aynı
lezzetle saklaması…
Rahatlık ve ferahlık
Fırın, ocak ve davlumbazdan oluşan Vestel Black Ankastre Se-
risi; dokunmatik seti, farklı pişirme şekilleri ve kullanım kolay-
lıklarıyla zengin mönüler hazırlamak için ideal çözüm. Dijital
kontrollü Vestel Black Ankastre Serisi fırınlar hem yemeklerin
pişirme süresini kısaltıyor hem de şiş kebap ve tavuk çevir-
me yapma olanağı sunuyor. Ürünlerin diğer bir tercih nedeni
de temizleme kolaylığı… Temizleme kolaylığı sayesinde Black
Ankastre Serisi kullanıcılarına aileleriyle daha uzun vakit ge-
çirme fırsatı tanıyor.
Vestel’in çevreye ve insana verdiği değer Black Ankastre seri-
sinde de devam ediyor. Düşük enerji tüketimi, hızlı pişirme ve
tüketici güvenliği özellikleri serinin ocaklarının öne çıkan özel-
likleri arasında. Vestel Black Ankastre serisi indüksiyon ocak-
ları el yakmama özellikleriyle öne çıkıyor. Son derece sessiz
çalışan Vestel Black Ankastre serisi davlumbazlar da yüksek
emiş gücü ve bacasız kullanılabilme özellikleri ile dikkat çe-
kiyor. Dost teknoloji Vestel, Black Ankastre Serisi’ni siyahın
büyüsüne kapılanların yanı sıra rahatlığına düşkün, zamandan
tasarruf sağlayıp ailesiyle daha uzun saatler geçirmek isteyen
tüketiciler için piyasaya sürdü.
Vestel’in siyah zarafeti ankastredeVestel, siyahtan vazgeçemeyenler için Vestel Maestro Buzdolabı ve Black Ankastre serisini hazırladı. Vestel’in akıllı buzdolabı Maestro ve Black Ankastre serisi geniş aile sofraları ve zengin menüler düşünülerek tasarlandı.
Vestel Merkez Servisleri’ne yenileri ekleniyorVestel, satış sonrası hizmetlerini mükemmelleştirme hedefiyle başlattığı Merkez Servis projesine Erzurum ile devam ediyor. Vestel’in Erzurum’da hizmete soktuğu, 480 metrekare alana kurulu yeni Merkez Servis 10 kişiye istihdam sağlıyor.
Sokaklar akıllı LED ile aydınlanacak İki yıldır LED iç aydınlatma armatürlerinin tasarım ve üretimlerini gerçekleştiren Lighting Industry Association’ın ilk ve tek Türk üyesi Vestel, LED&LED Lighting Fuarı’nda, yerli tasarım LED sokak aydınlatma armatürleri üretmeye başladığını açıkladı.
Dost teknoloji Vestel, satış sonrası hizmet kalitesini
yükseltmek amacıyla 9 milyon TL yatırım ile “Merkez
Servis” projesini hayata geçirdi. Vestel, ilk Merkez
Servisleri’nden birini Erzurum’da açtı. Vestel Erzurum Merkez
Servisi, yetkili servislerin çözemediği sorunları devralıp hızlı
bir şekilde çözüme kavuşturmanın yanı sıra yetkili servis çalı-
şanlarının eğitimlerinden, sosyal medyada şikâyet yönetimine
kadar çok geniş bir yelpazede faaliyet gösteriyor.
Vestel, Erzurum’da 480 metrekare alana sahip merkez
servisinde alanında uzman 10 çalışanıyla hizmet veriyor.
Erzurum’da yeni açılan merkez servis Erzurum yetkili servis-
lerinin yanı sıra Ağrı, Ardahan, Bayburt, Erzincan, Iğdır ve Kars
illerindeki yetkili servislerden de sorumlu olacak.
Merkez Servis Erzurumluların hayatını kolaylaştıracak
Vestel Müşteri Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Tarkan Tekcan,
Merkez Servis projesinin hayata geçtiği ilk illerden birinin Er-
zurum olduğunu vurgulayarak şunları ifade etti:
“Merkez servisler, yetkili servislerin hizmet kalitesini sürek-
li denetim altında tutarak onların çözüm oluşturmada zor-
landıkları noktalarda anında devreye giriyor. Böylece çözüm
sürecini hızlandırıyorlar. Müşterilerimizin hayatını kolaylaş-
tıracak Merkez Servis uygulamamızdan Erzurum’da ve çevre
illerde yaşayan kullanıcılarımızın oldukça memnun kalacağına
inanıyoruz. Merkez servis yaklaşımımızda da görüleceği gibi;
artık satış sonrasında yaratılan hizmetlerde müşterimizin en
az eforu harcayarak çözüme ulaşabileceği yaklaşımları hayata
geçiriyoruz.”
Merkez Servis çalışanları Vestel kullanıcılarını evinde ziya-
ret ediyor
Kullanıcılarının istek ve ihtiyaçlarına kısa sürede yanıt vermeyi
hedefleyen Vestel, müşteri ziyaretlerini ve ürün memnuniyet
anketlerini merkez servisler aracılığıyla gerçekleştiriyor. Müş-
teri ziyaretleri ve telefon görüşmeleri ile yapılan anketlerle
müşterilerin ürün ve hizmetler hakkındaki görüşleri kısa za-
manda öğrenilebiliyor. Vestel bu uygulamayla kullanıcıların
geçmiş dönemlerde aldığı hizmetlerle ilgili bilgi alarak, kulla-
nıcılarının olumsuz deneyimlerini olumluya çevirme yönünde
çalışmalar da yürütüyor.
Yetkili servislerin çözemediği sorunları çözmek, müşteriye hız-
lı çözümler üretmek ve aynı zamanda yetkili servis çalışanları-
nın eğitimini üstlenmek merkez servislerin görevleri arasında
yer alıyor. Erzurum ilinin eklenmesiyle birlikte Vestel’in mer-
kez servis sayısı 9’a yükseldi. Vestel’in diğer merkez servisleri
Adana, Ankara, Antalya, Diyarbakır, İstanbul, Gaziantep, Trab-
zon ve Kayseri’de bulunuyor.
Vestel’in ana sponsor olduğu LED&LED Lighting Fuarı
kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuşan
Vestel İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan, yerli ta-
sarım LED sokak aydınlatma sistemleri projesini anlattı. LED
sokak aydınlatma armatürlerinin öne çıkan özelliklerinden biri
yüzde 40 oranında tasarruf sağlıyor olması.
Erdoğan, sokak aydınlatma armatürlerinin optik, mekanik,
elektronik ve güç ünitesi tasarımlarının Manisa’daki Vestel
AR-GE merkezi tarafından gerçekleştirildiğini ve üretimleri-
nin de Vestel City’de yapıldığını belirtti. Piyasaya sundukları
enerji verimliliği yüksek elektronik ve beyaz eşya ürünleriyle
enerji tasarrufuna büyük katkı sağladıklarını söyleyen Erdo-
ğan, cıva içermeyen yapılarıyla çevre dostu olan yerli üretim
ve tasarım LED sokak aydınlatma armatürleri ile de yeşil ve
akıllı şehirlerin oluşmasına öncülük etmeyi hedeflediklerini
ifade etti.
Yüzde 40 tasarruf sağlıyor
Erdoğan, “Türkiye’de bulunan 17 milyondan fazla sokak lam-
basının LED aydınlatma armatürleri ile değiştirilmesi duru-
munda sistem kontrol entegrasyonu hariç, asgari yüzde 40,
yıllık ise 500 milyon TL enerji tasarrufu sağlanacak. Kontrol
sistemine sahip akıllı armatürlerimizle; araç ve yaya trafiği-
nin az olduğu saatlerde aydınlatma seviyelerinde ayarlama-
lar yaparak tasarruf oranını daha da arttıracağız” dedi.
Erdoğan, bu doğrultuda belediyeler ve organize sanayi böl-
geleri ile görüşmelere başladıklarının altını çizerek; “Sokak
lambalarının değişimiyle ortaya çıkacak tablo bizi yeşil ve
akıllı şehirlere taşıyacak. LED aydınlatma pazarında ilk 3’te
yer almayı hedefliyoruz. 2015 yılına kadar sokak aydınlatma-
larının LED’e dönüşeceğini öngörüyoruz. Hedefimiz, yüzde 20
pay sahibi olduğumuz LED aydınlatma pazarında ilk 3 içinde
yer almak” diye konuştu.
haber66 67
Turan Erdoğan
Devir, akıllı alışveriş devriBugünlerde akıllı olmayan hiçbir şey kalmadı. Telefonlar akıllı, televizyonlar akıllı, evler akıllı, alışveriş merkezleri akıllı… Peki, tüm bunlar için cebinden para harcayan bizler neden akıllı olmayalım. Gelin, akıllı alışverişin kurallarını da biz yazalım.
Fırsat siteleri, sanal mağazalar, indirimli tatiller ve sezon
sonu fırsatları… Aklınıza hayalinize gelmeyecek birçok
akıllı alışveriş yöntemi var. Fakat işe önce geleneksel
ama çok işe yarayan yöntemlerle başlayalım.
Neden satın alıyorsunuz?
Alışveriş yaparken aklınızdan çıkmaması gereken ilk soru,
elnize aldığınız ürüne gerçekten ihtiyacınız olup olmadığı ol-
malı… Vitrine baktınız, yüzde 70 indirim. Hemen koşup satın
alın! Neden? Çünkü çok ucuz. Durun önce bir düşünün, evde
üç farklı mutfak robotu var, dördüncüsünü ne yapacaksınız,
çiçekler için vazo mu?
Alışveriş listesi yapın
Basit kural, liste yapın. Yoksa bir bakmışsınız ki mağazayı sa-
tın alıp çıkmışsınız. Yapılan araştırmalara göre süpermarketler
insanların ihtiyacı olmayan şeyleri satın almaları için bir sürü
tuzaklarla dolu. Alışverişi tetikleyen müzikler, mankenli tanı-
tımlar ve bir alana bir bedava kampanyaları. Sonuç; hiç satın
almayacağınız şeyler yüzünden cebinizdeki paranın yüzde 15’i
market kasasına giriyor. O yüzden değeri 1 TL bile olmayan bir
kâğıt ve bir kalem lütfen…
Market yerine pazara gidin
En son ne zaman pazara gittiğinizi bilmiyoruz ama bir uğra-
yın. Göreceksiniz ki fiyatlar çok daha uygun, sebze ve mey-
venin tazeliği de ayrı bir avantaj. Pazarcılar marketler kadar
kira ödemiyor, koca koca pahalı rafları ve içerde dolanan bir
sürü elemanları da yok. Üstelik bir sürü broşür bastırmıyorlar,
televizyon ve gazetelere reklam vermek için para da harcamı-
yorlar. Tüm bunlar yüzde 30 ile yüzde 50 arasında değişen
oranlarda ucuzluk anlamına geliyor. Semtinizin pazarı tatil
günlerine denk gelmeyebilir ama küçük bir araştırmayla 30
dakika yakınızda hafta sonu alışveriş yapabileceğiniz bir semt
pazarı bulmanız mümkün, bir deneyin pişman olmayacaksınız.
Markaya değil, ürüne para verin
Marka her şey demek değil, çok daha ucuza ama oldukça ka-
liteli ürünler de bulabilirsiniz. Markalı ürünlerde, özellikle de
kıyafetlerde siz değil, markayı tasarlayanlar kazanır. Sadece
üzerinde marka logosu var diye, ayda yılda bir kere kullanaca-
ğınız bir çantaya ya da cüzdana 1000 TL verilir mi?
Mevsimleri değiştirin
Eğer moda hastası değilseniz, bu kural hep çalışır. Sezon sonu
indirimleri kaçırılmaz bir fırsattır. Gelecek sezonun renkleri,
gelecek sezonun kumaşları, gelecek sezonun desenleri hep-
si gelip geçici diyorsanız doğru yerdesiniz. Yapmanız gereken
tek şey; sevdiğiniz renk, desen ve kumaşlardan gönlünüze
göre alışveriş yapmak, bırakın gerisini modacılar düşünsün.
Meraklısına bir de not: Sezon sonu indirimi diye alışverişi iyice
de son ana bırakmayın, belirli sayıda üründe yapılan indirimler
uygun beden bulmanızı güçleştirebilir.
Erken kalkan erken yol alır
Uçak ya da tren bileti, tatil veya gezi fark etmez. Eğer zaman
planınızı yapabiliyorsanız erken rezervasyon yüzde 70’lere va-
ran indirim sağlar. Otellerde sezon öncesi ve sezon sonu için
de uygun fiyatlar bulabilirsiniz. Fakat bu tür indirimleri alabil-
meniz için de erken rezervasyon şart. Biraz takip, size çok şey
kazandırır.
Fırsat bu fırsat
Eğer hala bir fırsat sitesine üye olmadıysanız çok şey kaçır-
mışsınız demektir. Fırsatlar çok ama buradaki ilk kural da
bir ihtiyaç listesi hazırlamak. Yüzde 80’e varan indirim var
diye bütün fırsatları satın alamazsınız. İhtiyaç listenize göre
e-mail adresinize gelen fırsatları takip edin ve balık geldi-
ğinde oltayı çekin. Yalnız bir hatırlatma; tatil, gezi, uçak ve
otobüs bileti gibi fırsatlarda kendi zaman planınıza uyup uy-
madığına dikkat edin. Bu tür teklifler genelde süre kısıtlı olur
ve siz hiç gidemeyeceğiniz bir gezi için para ödemek zorunda
kalabilirsiniz.
Siz değil, ürün sizin ayağınıza gelsin
Türkiye’deki internet sitelerinde 18 milyon insan her ay alış-
veriş yapıyor. Korkularınızı bırakın ve sizde e-ticaret sitelerini
ziyaret etmeye başlayın. Mağaza kirası yok, tezgâhtar yok,
vitrinlere harcanan onca para yok. Ne var? İndirim var, kalite
var, hesaplı alışveriş var. Üstelik beğenmiyorsanız aynen ger-
çek mağazalardaki gibi geri iade edebiliyorsunuz. Havale, eft,
kredi kartı ya da cep telefonunuz ile ödeme yapabiliyorsunuz.
Eğer illa ki ben görmeden almam diyorsunuz, önce bir mağa-
zada görüp beğenin, sonra gidip internetten satın alın…
İpleri kendi elinize alın
Tatil, uçak ve gezi planlarınızı başkalarının eline bırakmayın.
Özellikle paket olarak satılan hizmetlerden kaçının ya da çok
iyi inceleyin. Bu paketlerde tatil, uçuş, konaklama, transferler
ve araba kiralama gibi bir çok detaylı hizmet ücrete dahildir
ve ancak oraya gittiğinizde farkına varırsınız. Bu yüzden ipleri
kendi elinize alıp, kendi programınızı kendiniz yapın.
akıllı alışveriş68 69
7170 haber
Metro ile Metrobüs birleştiİstanbul’un kalbi Zincirlikuyu’da açılan yeni metro bağlantı yolu, yaya ulaşımı ve bağlantı yollarının geliştirilmesine önemli bir katkı sağlıyor. Metro-Metrobüs bağlantı tüneli, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından açıldı. Projenin yatırım bedeli Zorlu Gayrimenkul tarafından karşılandı.
Pierre Cardin ile zengin sofralarPierre Cardin, sofralarınıza yeni bir soluk getiriyor. Pierre Cardin’in yeni sofra koleksiyonu, yüksek kalitede malzeme kullanımı ve desen çeşitliliği ile dikkat çekiyor. Koleksiyon, üç ayrı konsept ile tüketiciyle buluşuyor.
Gayrettepe Metro tüneli ile Zincirlikuyu Metrobüs du-
rağını birbirine bağlayan tünel aynı zamanda Zorlu
Center’a da bağlanıyor. Projenin yatırım bedeli Zorlu
Gayrimenkul tarafından karşılandı.
Zorlu Gayrimenkul; Rezidans, Performans Sanatları Merkezi,
alışveriş merkezi, Raffles Otel ve ofislerden oluşan beş ayrı
fonksiyonu bir araya getiren Zorlu Center bölgedeki ulaşım
altyapısını geliştirmeyi de unutmadı. Zorlu Gayrimenkul’ün
gerçekleştirdiği yatırımla, İstanbul’un ulaşım altyapısının iki
can damarı projesi Metrobüs ve Metro yaya bağlantı tünelleri
ile birleşti.
Zorlu Gayrimenkul, İstanbul Büyükşehir Belediyesi işbirliği
ile Gayrettepe Metro İstasyonu’ndan Zincirlikuyu Metrobüs’e
bağlantısının yanı sıra Metrobüs’ten de Zorlu Center’a yaya-
ların rahat ve güvenli bir şekilde istediği noktaya ulaşmasını
amaçlayan toplam 770 metre uzunluğundaki bağlantı tünelleri
ve 230 metre uzunluğundaki altgeçitlerin yatırımını üstlendi.
Eylül ayı itibarıyla Metro-Metrobüs bağlantı tüneli açılırken,
yayaların Zorlu Center’dan, Gayrettepe Metro İstasyonu ve
Zincirlikuyu Metrobüs Durağı’na ulaşımını kolaylaştıracak tü-
nel ise Zorlu Center AVM’nin açılışıyla birlikte kullanıma su-
nuldu.
40 milyon TL yatırım maliyetini Zorlu Gayrimenkul üstlendi
Zorlu Gayrimenkul, bölgeden geçen binlerce insanın yanı sıra
yaklaşık 10 bin kişinin yaşadığı konut bölgesinin de faydalana-
cağı bağlantı tünelleri için yaklaşık 40 milyon TL yatırım yaptı.
368 metre uzunluğunda yürüyen bantların yer aldığı üç adet
alt geçit ile de trafiğin yoğun olduğu bölgelerdeki yaya geçiş-
leri kontrollü ve güvenli hale geldi. Günde 75 bin kişinin bu
tünelleri kullanacağı öngörülüyor. Bu bağlantı sayesinde Met-
robüs hattını kullanarak Zincirlikuyu’ya ulaşan bir yolcu; yüze-
ye çıkmadan ve trafiğin yoğun olduğu alanlara girmeden yaya
bağlantı tünelini kullanarak daha kısa bir mesafe yürüyerek
direkt olarak Gayrettepe Metro İstasyonu’na, Zorlu Center’a,
Etiler katılımı istikametine ya da Büyükdere Caddesi Levazım
girişine ulaşabiliyor. Bunun yanında ara noktalarda yüzeye
çıkmak isteyen yolcular ise Gayrettepe Metro İstasyonu’na
yaklaşık 150 metre mesafede Müselles Sokak girişine (BEDAŞ
İndirici Trafo Merkezi yanı) ya da Beşiktaş–Levent istikame-
tinde eski Zorlu Center önünde bulunan yeşil alan bölgesine
ulaşarak bu noktalardan devam edebiliyor. Tünel boyunca gi-
diş ve geliş istikametlerinde toplam 14 yürüyen bant ve yüze-
ye çıkan noktalarda toplam 6 adet yürüyen merdiveni, 7 adet
engelli asansörü bulunuyor.
Pierre Cardin, kalitesi ve tasarım deneyimini yeni sofra
koleksiyonuyla gözler önüne seriyor. Zarafet ve şıklı-
ğın bir arada sunulduğu yeni koleksiyonda, yemek ta-
kımları, kahvaltı takımları, çatal-bıçak takımlarının yanı sıra,
cam sofra takımları ve masa örtüleri de yer alıyor. Pierre Car-
din sofra koleksiyonu, özel davetlerden günlük kahvaltılara
kadar her anın keyifli ve güzel geçmesini amaçlıyor.
Pierre Cardin Sofra Koleksiyonu’nda “Wedding”, “Gala” ve
“All Day” olmak üzere üç ayrı konsept bulunuyor. Wedding
konsepti; başta çeyiz amaçlı olmak üzere, düğün, uzun ye-
mek davetleri, kutlamalar gibi özel günlerde kullanılmak
üzere tasarlanmış; zarif ve gösterişli, ince bir zevki yansı-
tıyor. Pierre Cardin’in bir diğer konsepti ise Gala… “Gala”
konsepti gündelik hayatında da kalite ve şıklıktan ödün
vermeyen tüketiciler için tasarlandı. Koleksiyon’da yer alan
“All Day” konseptli ürünler ise, az parçalı yemek takımla-
rından, fonksiyonel kahvaltı ve Brunch’a yönelik tasarım-
lardan oluşuyor. Samimi, rahat, yaşamayı sevdiren ve ro-
mantik olarak tanımlanabilecek konsept, sofrada uzun ve
rahat zaman geçirilen günlerde kullanım için tasarlanmış.
Pierre Cardin Sofra Koleksiyonu, Taç mağazaları ve Taç on-
line satış sitesi ile Linens mağazaları ve Linens online satış
sitesinde satışa sunuluyor.
Yıldızlar topluluğunun sorunu, meşhur “her koyun kendi
bacağından asılır” atasözünde gizli aslında. Oysa için-
de bulunduğumuz çağda, koyunlar bile bireysel olarak
değil gruplar halinde asılıyor... Başarılı bir kariyer yaratmanın
belki de en büyük sırrı burada.
Ekip çalışması çocuklukta başlar
Aslında çocukluğumuzda oynadığımız ilk oyunlarla başlar ekip
çalışması. Saklambaç ve yakar topun yerini, yaş ilerledikçe
basketbol, futbol, voleybol alır. Bireyin değil, ekibin kazanma-
sı öne çıkar. Ulaşmayı hedeflediğimiz sonuç bizim için önem-
lidir. Takımın başarması o an için egomuzun önüne geçer. Ta-
kım olmanın, grup oluşturmanın ortak zevk ve üzüntüleri her
zaman ilk sırada yer alır. Birlikte kazanılır, birlikte kaybedilir.
Çocukluk ve gençlik yıllarındaki bu ortak paylaşımları geride
bırakıp yetişkinliğe adım atılıp, iş hayatına girilince ise neden-
se bireysellik öne çıkar. İş hayatına her atılan, var olan bu bi-
reyselliğe ayak uydurmakta zorlanmaz. Bu bir kısır döngüdür.
Kimse bunu değiştirmeye cesaret edemez, zaten değiştirmek
için kılını bile kıpırdatmaz.
Ortak akıl, ortak enerji
Ekip çalışmasının bu kadar gündemde olmasının nedeni de bu
zaten. Sebep, ekip olmakta zorlanmamız! Oysa insanlar, eki-
bin bir üyesi olduklarında, bireysel durumdaki çalışmalarına
göre ekiple birlikte daha iyi çalışırlar. Bunu ait olma ve güç ka-
zanma duygusu destekler. Ait olma ve güç kazanma duygusu,
insanın doğasında olan ve tatmin edilmesi gereken bir duy-
gudur. Ekip çalışması bu ihtiyacı karşılamaya da yaradığından
çalışma daha zevkli hale gelir. Ayrıca kişi ekip içinde kendini
önemli biri olarak hisseder ve önemini hissettirmeye çalışır.
Daha çok çalışıp başarı elde etmenin önemli bir nedeni, takım
olarak birlikte çalışma ve birbirine yardım etme gereğine ina-
nılmasıdır. Ekip çalışmasından ortak akıl doğar, ortak enerji
ortaya çıkar. Toplumsal bilinç kazanmanın bir yolunu ekip
çalışması oluşturur. Bilgiyi paylaşma, fikir birliği ve dayanış-
malı üretim ve bencillik yerine birliktelik gibi olumlu tutumlar
edindirir.
Her ekip verimli değildir
Ancak birçok sorunun çözümü gibi görünen ekip çalışması, iyi
uygulanmaması durumunda başlı başına bir soruna da dönü-
şebilir. Ekip çalışması iyi organize edilmediği ve etkin bir şekil-
de uygulanmadığı zaman, organizasyonda bazı problemlerin
ortaya çıkmasına ya da mevcut problemlerin daha da ağırlaş-
masına neden olabilir.
Ekip çalışmasının sakıncalarından biri ekip içerisindeki bazı
kişileri pasif duruma getirmesi… Gerçekten de ekip çalışma-
sı iyi bir şekilde yönetilmediği zaman, ekip üyelerinden bir
kısmının dışlanması tehlikesi ortaya çıkabilir. Birlikte karar
almanın bir diğer sakıncası “grup körlüğü” olarak ifade edi-
lebilir. Buna benzer bir sorun da “groupthink” olarak ifade
ediliyor. Grup üyeleri, gerçekçi olarak konuyu analiz etmek
yerine grup içerisinde uyumun bozulmaması için anlaşma
eğiliminde olabilirler. Bir diğer sorun ise, ekip çalışmasıyla
alınan kararlara aşırı bağımlı olunmasından kaynaklanabilir.
Bu durumda organizasyon dinamizmini ve esnekliğini bir öl-
çüde kaybedebilir. Bunun dışında ekip çalışması, ekip üye-
leri arasında bazı çatışmalara ve kavgalara yol açabilir. Bazı
ekip üyeleri fazla çalışırken, diğerleri daha az çalışabilir. Bazı
ekip üyeleri kendi işlerini başkalarının sırtına yıkabilir. Kısa-
ca ekip çalışması sanıldığı gibi sorunsuz değildir.
Başarılı ekiplerin sırları
Ekip çalışmasından arzulanan sonuçların elde edilmesi için
bazı ilkelerin mevcut olması gerekiyor. İnsan davranışlarının
analizi ve motivasyon konularında çok sayıda araştırması bu-
lunan Douglas McGregor’a göre etkin çalışma gruplarında bu-
lunması gereken özellikler şunlar:
• Çalışma ekibinin görevleri ve amaçları açık bir şekilde tespit
edilmeli
• Çalışma atmosferi resmi olmamalı ve rahat olmalı
• Çalışma ekibindeki tartışmalar yeterli düzeyde olmalı
• Çalışma ekibinin üyeleri birbirini dinlemeli
• Çalışma ekibi toplantılarında fikir ayrılıkları ve fikir çatışma-
ları normal karşılanmalı ve tolerans gösterilmeli
• Eleştiriler yıkıcı değil, yapıcı olmalı
• Çalışma ekibi üyeleri birbirlerinin duygularını anlamaya ça-
lışmalı
• Çalışma ekibinin lideri ya da başkanı üyeler üzerinde hakimi-
yet kurmaya çalışmamalı
• Liderler esnek olabilmeli
• Çalışma ekibi kendi faaliyetlerini kendisi gözden geçirmeli
• Ekip üyelerine verilen görevler açık ve anlaşılır olmalı ve gö-
rev verilen kişi tarafından kabul edilmeli
• Kararlarda ortak bir sonuca ulaşmaya önem verilmeli
• Toplantılarda kurallar ve davranışlar uygun olmalı
• Çalışma ekibi, organizasyonda çeşitli birimlerle işbirliği için-
de çalışmasını sürdürmeli
• Çalışma ekibi, yürütülen çalışmaların sonuçlarına karşı so-
rumluluğunu bilmeli
Başarının hem-hem listesi:
• Hem kendi hedeflerin olacak hem de grubunla ilgili hedef-
lerin...
• Hem sen güçlü olacaksın hem de üyesi olduğun ekip...
• Hem kendini beğeneceksin hem de diğer ekip arkadaşları-
nı...
• Hem kendi yeteneklerine inanacaksın hem de diğer ekipdaş-
larınınkilere...
• Hem kendini geliştireceksin hem ekibini...
• Hem takım oyuncusu olacaksın hem lider...
Ekip çalışması sonucunda ortak akıl, ortak bir enerji ortaya
çıkar. Bilgiyi paylaşma, fikir birliği ve dayanışmalı üretim,
bencilliğin yerini birliktelik gibi olumlu tutumlara bırakmasını
sağlar.
Başarısızlık nedenleri
Birçok araştırmacı, ekip çalışmasını engelleyen çalışmalarda
bulunduğunda öne çıkan bazı faktörler olduğunu görüyor.
Bunlardan en önemli olanları:
• Ego
• Ekiplerin birbirine güvenmemesi
• Kuruma, çalıştığı sektöre bağlılık olmaması
• Sorumluluk almaktan kaçınmak
• Tartışmaktan, çatışmaya girmekten korkmak
• Güven eksikliği
İyi bir ekip üyesi misiniz?
Ekip üyelerinin sahip olması gereken özellikler şöyle sıralanıyor:
1. İşle ilgili özellikler: Mesleki bakış açısı, esneklik, öğrenme
arzusu, oylama ile alınan kararları kabul etme davranışı
2. Diğer elemanlara yönelik tavırlar: Saygı, güven, iyi niyet
3. Kişisel özellikler: Dışadönük kişilik, iletişim kurma becerisi,
mesleki güven, kendine saygı ve mesleki yeterlilik.
72 ekip çalışması 73
Birimiz hepimiz için!Yıldızlarla dolu bir futbol takımı düşünün. Bu takım büyük ihtimalle her maça favori olarak çıkacak ve rakiplerine korku salacaktır. Ancak ne kadar güçlü olursa olsun, tek bir koşulda başarı sağlayabilir: ekip çalışması.
kısa kısa74 75
Zorlu Enerji Grubu Gönüllüleri ile Oyuncak Müzesi gezisi Denizli Valisi Abdülkadir Demir ve Türkiye Atom Enerjisi
Kurumu (TAEK) Başkanı Zafer Alper Zorlu Enerji Kızıldere
Santrali’ni ziyaret etti. Kızıldere Santrali ziyaretinde Denizli
Valisi Abdülkadir Demir ve TAEK Başkanı Zafer Alper’e yeni
santral ve sahada yürütülen çalışmalar hakkında bilgi veril-
di. Santral ziyaretinde Denizli Valisi ve TAEK Başkanı’na Zorlu
Enerji Genel Müdür Yardımcısı Ali Kındap ile Denizli İşletme
Müdürü Ali Er eşlik etti. Zorlu Enerji Grubu Gönüllüleri Ramazan etkinlikleri kap-
samında bu yıl yuvadaki çocuklarla Oyuncak Müzesi’ni
ziyaret etti.
Galip Öztürk Sevgi Evleri Çocuk Yuvası ve Şeyh Zayed Ço-
cuk yuvalarından 110 çocukla birlikte İstanbul Oyuncak
Müzesi gezildi. Gönüllüler çocuklarla birlikte oyuncakların
hikâyesini anlatan kısa bir film izledi. Filmden sonra Ka-
ragöz-Hacivat boyama atölyesine katılan çocuklar, Kara-
göz - Hacivat kuklaları boyadılar. Kendi elleriyle yaptıkları
Karagöz-Hacivat’larını etkinlik bitiminde yanlarında götür-
düler.
Zorlu Enerji Grubu, Gökçedağ Rüzgar Santrali ile fa-
aliyet gösterdiği Osmaniye’nin Bahçe ilçesindeki
Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu’na ambulans hibe etti.
Türkiye’nin en büyük rüzgar santrallerinden biri olan 135
MW kurulu güce sahip Gökçedağ Rüzgar Santrali’nde yıl-
lık 300 milyon kWh’nin üzerinde elektrik üretiliyor. Gök-
çedağ Rüzgar Santrali sera gazı azaltımı ve sürdürülebilir
kalkınmaya olan katkısını “Gold Standart” ödülü ile ka-
nıtladı.
Zorlu Enerji Grubu, enerji yatırımlarının yanında gittiği
bölgelerle ilgili her türlü yerel iletişime önem veriyor. Böl-
gelerin sorunlarıyla ve ihtiyaçlarıyla ilgilenen Zorlu Enerji
Grubu bu kez Osmaniye’nin Bahçe ilçesinin ihtiyaçlarına
eğildi.
Zorlu Enerji Grubu’na ait Gökçedağ Rüzgar Santrali İşlet-
me Müdürü Oktay Ertuğrul, ambulansı 1 No’lu Acil Sağlık
Hizmetleri İstasyonu’na törenle teslim etti. Törene Bahçe
Kaymakamı Oktay Çağatay, Osmaniye İl Sağlık Müdürü Dr.
Mehmet Cengiz, Gökçedağ Rüzgar Santrali İşletme Müdü-
rü Oktay Ertuğrul ve Bahçe Toplum Sağlık Merkezi Başkanı
Dr. Nazif Tepe katıldı. Gökçedağ Rüzgar Santrali İşletme
Müdürü Oktay Ertuğrul, ambulansın anahtarını Kaymakam
Oktay Çağatay’a teslim etti. Osmaniye İl merkezindeki am-
bulans sayısı 4’ten 6’ya yükseldi.
Zorlu Enerji, jeotermal yatırım bölgeleri arasında yer alan
Alaşehir’in Kurtuluşu ve Bağ Bozumu Şenlikleri’ne destek
verdi. Zorlu Enerji Grubu Alaşehir’in Kurtuluşu ve Bağ Bozu-
mu Şenlikleri nedeniyle 4-5 Eylül 2013 tarihlerinde düzenle-
nen Lara ve Rafet El Roman konserlerine sponsor oldu.
Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün ve Manisa mil-
letvekillerinin de katıldığı şenliğin ikinci günü Belediye
Başkanı Gökhan Karaçoban, yaptığı konuşmada Zorlu Ener-
ji Grubu’nun jeotermal konusundaki hassasiyeti ve ilçeye
verdiği önemi vurgulayarak Jeotermal Proje Müdürü Osman
Karabay’a bir plaket takdim etti. Şenliğe, Saha Müdürü Rama-
zan Çelik ve diğer çalışanlar da gerek lojistik destek gerekse
etkinlikleri izlemeye gelerek katkı sağladılar.
Denizli Valisi ve TAEK Başkanı Kızıldere Jeotermal Santrali’nde
Zorlu Enerji Grubu’ndan Osmaniye Bahçe’ye ambulans
Alaşehir’e destek
Üniversite öğrencileri Türkiye’nin en büyük jeotermal
santrali olan Kızıldere Jeotermal Santrali’ni ziyaret
ettiler. İTÜ ve DAAD (Almanya Akademik Öğrenci Değişimi)
tarafından desteklenen “İklim değişikliğinin zemin karak-
teri, kaya, yeraltı suyuna ve ulusal-uluslararası yapılara
etkisinin sonuçlarının araştırılması” konulu yaz okulu prog-
ramına katılan öğrenciler, 15 Eylül Pazar günü Kızıldere Je-
otermal Santrali’ne düzenledikleri gezi ile sahada yapılan
çalışmalar hakkında geniş bilgi aldılar.
Vestel, her kahvaltıyı pazar kahvaltısı tadında yaşamak
isteyenler için kahve makinesi, ekmek kızartma makine-
si ve su ısıtıcısından oluşan yeni kahvaltı hazırlama setlerini
tüketicilerin beğenisine sundu. Pratik kullanımıyla kahvaltı
hazırlığını zahmetsiz hale getiren Vestel 4000 serisi kahvaltı
hazırlama setleri, güne keyifle başlamak isteyenlerin tercihi
oluyor. Cam ve inoxun uyumlu birlikteliğiyle göz dolduran
Vestel kahvaltı hazırlama setleri, siyah ve beyaz renk seçe-
nekleriyle mutfaklara şıklık katıyor.
Kızıldere Jeotermal Santrali’ne üniversite ziyareti
Vestel’le her kahvaltı pazar kahvaltısı tadında
7776 kısa kısa
Zorluteks Lüleburgaz Fabrikası çalışanları bu yıl ikinci
futbol turnuvalarını düzenlediler. Tüm fabrika çalışanla-
rı ve Zorlu Grubu’nda faaliyet gösteren diğer şirketlere du-
yurulan turnuvada 19 takım oluşturuldu ve fikstür belirlendi.
Mayıs ayı başında başlayan turnuva çekişmeli karşılaşma-
ların ardından Temmuz ayında sona erdi. Final maçı Zehra
Tekstil’den “Zehra’S” takımı ile Zorluteks Tekstil’den geçen
senenin futbol turnuvasının şampiyonu “Son Şampiyon”
arasında yapıldı.
Berabere biten maçta şampiyonu penaltılar belirledi.
Zehra’S takımı “2013 Zorluteks Futbol Turnuvası Şampiyon-
luk Kupası”nı kazanan takım oldu. Şampiyon takım ve tur-
nuvaya katılan tüm katılımcılara sertifikaları Zorluteks Ge-
nel Müdür Yardımcısı Ali Canbulat tarafından takdim edildi.
Linens Pazarlama Genel Müdürü Erkmen Onbulak 13-15 Kasım 2013 tarihleri
arasında Fransa’nın Cannes kentinde düzenlenecek MAPIC Fuarı’na konuşmacı
olarak katılacak. Onbulak, 14 Kasım 2013 Perşembe günü konuşmasını gerçekleş-
tirecek.
Dünyanın en büyük uluslararası gayrimenkul ve perakende fuarı MAPIC için hazır-
lıklar tüm hızıyla sürüyor. Linens Pazarlama Genel Müdürü Erkmen Onbulak MAPIC
Fuarı’nda Türk Markaları - Geleceğe Bakışları ve Büyüme Stratejileri konusuna deği-
necek. Türk markalarının ilgi gösterdiği fuara, Türkiye’den bu yıl 300’ü aşkın kişinin
katılacağı tahmin ediliyor.
Zorluteks Lüleburgaz sahada stres atıyor
Gayrimenkul ve perakende sektörü MAPIC’te buluşuyor
Ünlü yarışmanın tek Türk jüri üyesi Vestel’den
Dünya Tasarım Başkenti” seçilen Cape Town’da ger-
çekleştirilecek World Design Impact Prize dünyanın
en önemli tasarım yarışmalarından biri. International Co-
uncil of Societies of Industrial Design (ICSID)’ın düzenle-
diği yarışmaya Vestel Endüstriyel Tasarım Bölümü’nden
Dr. Sultan Kaygın Sel, jüri üyesi olarak çağrıldı.
Türkiye’den daha önce hiçbir markanın jüri üyesi olarak
katılım göstermediği yarışmada, toplumsal sorunlara ta-
sarım çözümleri sunan projeler ödüllendiriliyor. Birinci
seçilen projenin hayata geçirilmesi için çalışmalar yapılı-
yor. Dr. Sel’in World Design Impact Prize’ın jürisine davet
edilmesi konusunda Vestel Endüstriyel Tasarım Elektronik
Bölüm Müdürü Burak Emre Altınordu: “Çalışma arkadaşı-
mızın ‘Dünya Endüstriyel Tasarım Günü’ kapsamında dü-
zenlenen böyle saygın uluslararası bir yarışmada tek Türk
jüri üyesi olarak davet alması hem Vestel hem de ülkemiz
adına çok büyük gurur kaynağı.
Tasarıma sosyal sorumluluk anlayışı kazandıran bu ya-
rışmadan elde edeceğimiz deneyimin Vestel’e de çok şey
katacağına inanıyorum” dedi.
Vestel, sıcak yaz aylarında serinletici, lezzetli ve sağ-
lıklı içeceklerden vazgeçmeyenler için Vestel Mix&Go
Blender’ı satışa sundu. Mix&Go Blender’ın kolayca takılıp
çıkartılan karıştırma şişeleri sayesinde kullanıcılar taze içe-
ceklerini istedikleri her yere yanlarında götürme imkanını
elde ediyor. Meyveli süt, ayran, smoothie ve buzlu kahve gibi
içecekleri kullanıcılar tek tuşla pratik bir şekilde hazırlayabi-
liyor. Mix&Go ürünü kullanım kolaylığıyla dikkat çekiyor. Buz
kırma özelliği, bulaşık makinesinde yıkanabilir karıştırma
şişeleri ve paslanmaz çelik bıçakları ile içecek tutkunlarının
hayatını kolaylaştırıyor.
Vestel’in Saraylı Serisi semaverleri çay keyfi-
nin kesintiye uğramasını istemeyenler için
çayı her daim demli tutuyor. Vestel yeni ürünün-
de hem kalabalık aileleri hem de sudan sonra en
çok çayı tüketen tüketiciyi öne alıyor.
Saraylı Serisi adından da anlaşıldığı üzere şıklı-
ğı ile dikkat çekiyor. Ürünlerin tek tuşla kontrol
edilebilmesi de tüketiciye kullanım kolaylığı
sunuyor. Vestel Saraylı Semaverler suyun
sıcaklığını kaynadıktan sonra da koruyarak;
çay keyfini kesintiye uğratmıyor. Semaverler,
dört saat boyunca kullanılmadığında veya
içindeki su bittiğinde otomatik kapanma
özellikleriyle de tam güvenlik sağlıyor. Vestel
Saraylı Semaverler’de bulunan damlalık hem
tezgâhın kirlenmesini önlüyor hem de temizle-
me kolaylığı sunuyor.
İçecek tutkunları için Mix&Go
Vestel’den çay tutkunlarına Saraylı serisi
IFCA (International Funboard Class Association) Çocuklar,
Gençler & Büyükler kategorilerinde yapılan Dünya Sörf
Şampiyonası bu yıl 1 - 6 Temmuz 2013 tarihleri arasında İzmir
Alaçatı’da düzenlendi.
Alaçatı Çağla Kubat Windsurf Academy’de düzenlenen şampi-
yonanın iki ana sponsorundan biri Vestel. Ana sponsorlardan
Vestel adına, grubun Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür
Yardımcısı Mert Gürsoy yaptığı konuşmada sörf sporunun
tanınmasına ve gelişmesine katkıda bulunan organizasyonun
önemine değinerek “Dünyanın dört bir yanından sporcuları
Alaçatı’da buluşturan bu önemli organizasyonun ana spon-
sorluğunu üstlenmek bizim için gurur vericiydi” dedi.
Vestel’den IFCA’yla spora tam destek
Koç: Özellikle baş bölgesi hassas olan Koç burcunun en sık
yakındığı hastalıklar, baş ağrısı, ateş yükselmesi, migren, be-
yin iltihabı, adale hastalıkları, yüksek tansiyon. Aceleci, ani
ve atak oluş yüzünden kazalara açık olan Koç burcu, Terazi
burcundan gelen zıt etkilerle böbrek ve bel bölgesinde has-
sasiyet yaşayabiliyor.
Boğa: Boğa burcunun en hassas bölgesi boyun ve ense. Troid
bezi, yutak, ses telleri, bademcikler ve kulaklarla ilgili sağlık
sorunları da Boğa burcunu etkisini alıyor. Akrep burcundan
gelen zıt etki ile cinsel organlar, salgı bezleri, boşaltım sis-
temi de hassas olabiliyor. Erkeklerde prostat, kadınlarda yu-
murtalık ve rahim hastalıkları görülebilir.
İkizler: Bu burcun insanının sinir sistemleri pek güçlü değil.
Ayrıca omuzlar, kollar ve eller hassas. Köprücük kemiği kırık-
ları, omuz ve kol ağrıları, parmaklarla ilgili sorunlar, sinirsel
rahatsızlıklar görülebiliyor. İkizler burcunda, Yay burcundan
gelen zıt etki ile kalça ve bacakla ilgili siyatik ağrıları, romatiz-
ma, karaciğer hassasiyeti, alerjiler ortaya çıkabiliyor.
Yengeç: Yengeç burcunun en hassas bölgesi göğüs kafesi,
memeler ve mide. Gastrit, ülser, 12 parmak barsağı, pankre-
as, barsak iltihapları, hazımsızlık sorunları, bu burcun en sık
yakındığı şikayetleri oluşturuyor. Oğlak burcundan gelen zıt
etki ile iskelet sistemi, dizler ve deri hassasiyeti olabiliyor.
Acı ve ağrıya dayanıksız Yengeç burcu, endişe ve evham yü-
zünden küçük bir konuyu büyütüp, ‘bakımı zor hasta’ haline
gelebiliyor.
Aslan: Kalp ve sırt bölgeleri hassas olan Aslan burcu, kalp ra-
hatsızlıkları, kalp romatizması, çarpıntı gibi hastalıklara daha
yatkın. Aslan burcu; sırt, adale ağrıları, omurga ve bel kemiği
rahatsızlıklarına eğilimli.
Başak: Bu burç insanda sindirim ve merkezi sinir sistemi has-
sas olduğu için psikomatik hastalıklar görülebiliyor. Barsak
sorunları, kolit, karın zarı iltihabı ve hazımsızlık yaşayabilen
Başak’ların Balık burcundan aldıkları zıt etkiler sonucu en
hassas bölgelerinden biri de ayakları.
Terazi: Böbrekler ve bel bölgesi hassas olan Terazi burcunda,
adale, kemik ve sinir uçları ağrıları en sık görülen rahatsız-
lıklar. Siyatik ve bel fıtığına da yatkın olan Terazi burcu in-
sanının nefrit, lumbago, soğuk algınlığı, bulaşıcı hastalıklara
karşı dirençleri az. Zıt burç olan Koç’tan gelen sert etkilerle
baş bölgesi ve gözlerde hassasiyet yaşanabiliyor. Canları çok
tatlı olan Teraziler, hastalandıklarında aşırı ilgi ve sevgi gör-
meyi bekliyor.
Akrep: Üreme ve genital organları en hassas bölgeleri. Erkek-
te prostat, kadında rahim ve yumurtalık rahatsızlıkları görü-
lebiliyor. Boğa burcundan aldıkları zıt etki ile boğaz, koku ve
tat alma organları da hassas olan Akrep’ler, burçlar içinde en
güçlü bünyeye sahip olandır. İradeleri ile hastalıklarla savaş-
maktan çekinmeyen bu burcun insanı, çabuk iyileşme özelli-
ğine sahip.
Yay: Karaciğer, romatizma, siyatik ve gut gibi rahatsızlıklara
eğilimli olan Yay burcunda, diş eti rahatsızlıkları ve kemik eri-
mesi görülebiliyor. İkizler burcundan aldıkları zıt etki ile sinir
sistemleri zayıf olan Yay’lar, sinirsel kökenli rahatsızlıklara
dikkat etmeli.
Oğlak: Vücutlarının en hassas bölgesi kemikler olan Oğ-
lak’larda iskelet sistemi, dişler, eklemler, diz kapağı ve
çeşitli ortopedik sorunlar görülebiliyor. Romatizma ağrıla-
rı çekebilen Oğlak burcu, Yengeç burcundan gelen zıt etki
sonucu mide ve sindirim sistemlerinde de hassasiyet hisse-
debiliyor. Acılara dayanıklı olan Oğlak burcu, başkalarının
hemen şikayet ettikleri ağrılara günlerce dayanabiliyor.
Kova: Kova burcunun en hassas noktaları, adaleleri ve do-
laşım sistemleri. Zehirlenme, yüksek ateş, kramplar, bacak
damarlarında varis, baldır ve bilek ağrıları bu burcun insanın
yakındığı hastalıklar arasında. Aslan burcundan aldıkları zıt
etki ile kalpleri ve omurgaları hassas olan Kova’lar, genellikle
kendilerine iyi bakarlar. Sağlık konularına akıllıca yaklaşır,
tıbbi gelişmeleri takip ederler.
Balık: Ayakları ve sinir sistemleri hassas olan Balık burcu
insanları, psikomatik rahatsızlıklara daha eğilimli. Mikrobik
hastalıklara dirençleri az olan Balık’ların lenf sistemleri de
zayıf olabiliyor. Başak burcundan gelen zıt etki ile barsakları
ve sindirim sistemleri hassas olan Balık burcu, hasta olunca
güvenini kaybeden, evhamlı bir insana dönüşebiliyor.
Burçların hassas noktalarıAstrologlar; burçların sadece kişilerin temel karakteristik özelliklerini yansıtmadığını, gezegenler ve evlerin belli organları da temsil ettiğini, astroloji ile sağlık arasında yakın bir ilişki olduğunu savunuyor.
78 gökyüzünün getirdikleri 79
KOÇ
BOĞA
İKİZLER
YENGEÇ
Motivasyon ve sıkı çalışma yaşamını yeniden şekillendirmene yardımcı ola-
cak. 2014 yılında işinde yeni fırsatlarla karşılaşacaksın. Hava değişikliği ya-
pabilirsin. Kapıdan çık ve seni bekleyen yeni hayata adım at. Pozitif enerjin
sana deneyimlerini büyük yolda kullanmanı sağlayacak.
Bu yıl iyimserlik, istediğin kadar özgür olma ve rutin işlerden uzaklaşma fır-
satı sağlayacak. İdeallerine odaklanmak seni hayata yakınlaştıracak, eğitim
ve seyahatle ilgili yeni fırsatlar seni heyecanlandıracak. Finans ve iş dünya-
sında seni destekleyen insanlar bulacaksın.
Bu kişiler değişikliklerin etkisini yaşamının tüm alanlarında görecek ve
2014’in iyi bir yıl olmasını sağlayacak. Yaşamınızın nereye gittiğini kestire-
mediğiniz durumlarda önsezilerinizi ve duygularınızı kullanarak yönünüzü
belirleyebilirsiniz.
Bu yıl kişisel ilişkilerinde büyük gelişmeler var. Diğerlerine göre daha yüksek
olan şefkat ve anlayışın, iyimserliğin herkesi etkiliyor. Bu yıl ufukta seyahat
veya yeni çalışmalarla ilgili yeni fırsatlar gözüküyor. Hayatı yeniden keşfet-
men için harika bir dönem olabilir.
Neşeli mizacınız yılı uyumlu ve mutlu geçirmenizi sağlayacak. Bunun doğu-
racağı sonuçlarla bütünleşmek sana uygun olan davranıştır. Doğal güzellik
ve memnuniyet aşkın kendini aniden şekillendirmene yardım edecek. 2014
yılında yine çok fazla sorumluluk üstleneceksin.
ASLAN
Bu yıl pratik başakların kişisel ve arkadaş ilişkilerinin daha da yoğun geçe-
ceği bir yıl olacak. Aile ve ev yaşantınızda büyük mutluluklar ve memnuniyet
verici gelişmeler yaşayacaksınız. Düşüncelerinizi açık ve dürüstçe ifade ede-
ceksiniz.
BAŞAK
TERAZİ
AKREP
YAY
OĞLAK
KOVA
Nasıl hareket etmen gerektiğini iyi biliyorsun. Bu yıl cambaz ipinde yürü-
yeceğin bir yıl olacak. Kariyerindeki çoğu kez ödüllendirilen kişisellik ve
profesyonellik, zor projelerde farklı başarılar getirecek. Hak edilen bu takdir
saygı ve yükselen enerji ile 2014’te yeni fırsatlar için üstünlük sağlayacak.
Tutkuların bu yıl seni yaratıcılık ve ifade etme krallığına taşıyor. Halkla
ilişkiler şirketinde veya büyük bir firmada danışman olarak çalışabilirsin.
İnsanlara iyi iş yaptırmak için motive etmenin yolunu biliyorsun, tavsiye
almak isteyen kişiler kendilerini senin yanında buluyor.
Güçlü kişisel inancınızla bu yıl elde edemeyeceğiniz hemen hemen hiçbir
şey yok. Özgüveniniz yolunuza çıkan yeni fırsatları kaçırmamanızı sağla-
yacak. Daha çok iletişime odaklanacaksınız ve kariyerinizde ağır basan
çalışmalar yapabilirsiniz. Çalışmayı ve kazanmayı seviyorsunuz.
Jüpiter gezegeni sizler için, genel moraliniz, canlılığınız, kendinizi ifade ve
tüm eylemleriniz, düşüncelerinizle ortaya koyabilme gücünüz, yeni karar-
larınız, yeni başlangıçlarınız ve tüm değişimlerinizi konusunda oldukça
destekleyici, kuvvetlendirici ve inancınızı güçlendirici bir etki yaratacaktır.
Doğru bir vizyonla yüksek amaç ve düşünerek hareket etme avantajını kul-
lanarak hedefine varacaksın. Fedakar ideallerini ve kişiselliğini açıklayarak
amaçlarına ulaşacaksın. Yeni fırsatlar isteklerini doğru açıklama ve özgüve-
nini arttırma imkanı sağlayacak.
Yaşamlarında bir kez büyük değişiklikler yapabilecek bir fırsata sahip olu-
yor. 2014 yılı en kuvvetli isteğinizi, aşkınızı veya dünyaya duyduğunuz şef-
kati açıklayabileceğiniz, sahip olabileceğiniz bir yıl. Donuk bir an olmaya-
cak ve karşınıza çıkan yolda ne istediğinizden emin olarak ilerleyeceksiniz.
BALIK
Yazar: Orhan PamukYayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Yazar: Ayşe KulinYayınevi: Remzi Kitabevi
Gerçekler acıdır; acıtır, inci-
tir... Tam da hayatının yolu-
na girdiğini sandığı günlerde, önce annesin-
den gelen bir haber, ardından eski bir şapka
kutusunda bulduğu mektuplar... Derya’nın, iki
yıldır sümenaltı edilen gerçekleri bir tokat gibi
öğrenmesi, onu dünyanın bir mega kentinden
ötekine savuracak, kaderi onu sarı bir sonba-
har günü, açılıp açılmayacağını bile bilemedi-
ği bir demir kapının önüne kadar taşıyacaktır.
Genç kız, acaba gizem dolu bu perdenin ardı-
na geçebilecek midir? Öğreneceklerini kabul
edebilecek, kabul etse bile sindirebilecek
midir? Dönüş; aldatmanın, aldatılmanın, affet-
menin, acıtan gerçeklerin romanı.
Ben Bir Ağacım Dönüş
Yazar: Ahmet ÜmitYayınevi: Everest Yayınları
Gerçek hikâyeler kurgudan
çok daha tuhaftır, Dr. Gary
Small da bunu gayet iyi biliyor. Psikiyatriyle
ve insan beyni üstüne çığır açıcı araştırmalar-
la geçen otuz yıl içinde Dr. Small pek çok şey
görmüş. Şimdi ofisinin kapılarını açmaya ve
kariyerinin en gizemli, ilginç ve tuhaf hastala-
rını anlatmaya hazır.Bu kitap bir psikiyatristin
zihnine ve onun giderek gelişim gösteren mes-
leki yaşamına yapılan aydınlatıcı bir yolculuk.
Aynı zamanda bu branşın ve daha önce görül-
memiş, tanısı koyulmamış çeşitli akıl hasta-
lıklarının perde arkasına da bir bakış... Kitabı
okurken kendinizi, bizi insan yapan şaşırtıcı
tuhaflıklar üstüne düşünürken bulacaksınız.
Beyoğlu Rapsodisi
Yazar: Jean-Christophe GrangéYayınevi: Doğan Kitap
Kaiken
Ben Bir Ağacımda Pamuk,
Osmanlı zamanının bir cella-
dını, bir padişahın kıskançlığını anlatıyor, bir
ağacı, bir resmi konuşturuyor ve kendi çocuk-
luk, gençlik ve okul hatıralarını hikâye ediyor.
Orhan Pamuk, diğer kitaplarından bazı par-
çaları kitaba alırken metinlere dokundu, eski
yazılarını değiştirdi, cümleler, paragraflar ek-
ledi, başlıklar koydu.
Pamuk’un kırk yıllık yazarlık hayatının en gü-
zel sayfalarından yapılan bu seçme hem onun
yeni ve genç okurlarının, hem de yazarın eski
takipçilerinin ilgisini çekecek.
Üç arkadaşın öyküsü bu ki-
tap… Beyoğlu’nda büyümüş,
Beyoğlu’nda yaşayan üç ayrı
kişilik, üç ayrı kimlik, üç ayrı insan.
Ölümsüzlük merakıyla başlayan ölümler. Her
cinayetin ardında gizemli bir neden... Ve so-
ruşturma boyunca adım adım, bina bina, so-
kak sokak Beyoğlu. O çok sesli, çok renkli, çok
dilli, çok kültürlü Beyoğlu. Günümüzün Babil
Kulesi...
İnsanın bencilliğini, acımasızlığını, öfkesini, ça-
resizliğini en iyi anlatan mekân... Soluk soluğa
bir gerilim, benzersiz bir final...
80 kültür-sanat
Yazar: Nuran YıldızYayınevi: Doğan Kitap
Yazar: Sevil AtasoyYayınevi: Doğan Kitap
Adli bilimler ve krimina-
listik uzmanı Sevil Atasoy
gerçek olaylara dayanan
polisiye-gerilim örnekleri anlatmayı sürdürü-
yor. Şeytan, melek kılığına nasıl girer? Teca-
vüzler, intihar süsü verilmiş cinayetler, alış-
veriş merkezlerinde avlanan seri katiller, tam
22 yıl idam hücresinde ölümü bekleyenler,
ihbarları ciddiye almayan ihmalkar polisler,
yalan söyleyen savcılar, bilirkişi hataları, iş
bilir dedektifler, masum aile reisi görünümlü
sapıklar, ensest mağdurları, betona gömü-
lenler, müneccimler ve medyumlar, Sherlock
Holmes’tan ve televizyon dizilerinden ilham
alanlar ve büyük vicdan azapları…
Aşk Yüzyılı Bitti Yeraltındaki Melekler, Yerüstündeki Şeytanlar
Yazar: Nazan BekiroğluYayınevi: Timaş Yayınları
Balkan Savaşı döneminde
başlayıp I. Dünya Savaşı’na
uzanan bir öykü... İki büyük savaşın savurup
yeniden şekillendirdiği hayatlar, muhace-
ret, mücadele, kader, farklı inançların aktı-
ğı ortak zemin, üç ülke ve üç sevda Nazan
Bekiroğlu’nun mürekkebi aşk olan kaleminde
buluştu.
“Nar Ağacı” hayal kadar zengin, roman kadar
güzel, tarih kadar gerçek bir hikâye… İnce-
likle işlenmiş karakterleri, son derece zengin
detayları ve dönemi anlatmadaki maharetiyle
okuyanı çarpacak ve yıllarca unutulmayacak
bir kitap...
Nar Ağacı
Yazar: Gary Small, Gigi VorganYayınevi: NTV Yayınları
Gerçek hikayeler kurgudan
çok daha tuhaftır, Dr. Gary
Small da bunu gayet iyi biliyor. Psikiyatriyle
ve insan beyni üstüne çığır açıcı araştırmalar-
la geçen otuz yıl içinde Dr. Small pek çok şey
görmüş. Şimdi ofisinin kapılarını açmaya ve
kariyerinin en gizemli, ilginç ve tuhaf hastala-
rını anlatmaya hazır. Bu kitap bir psikiyatristin
zihnine ve onun giderek gelişim gösteren mes-
leki yaşamına yapılan aydınlatıcı bir yolculuk.
Aynı zamanda bu branşın ve daha önce görül-
memiş, tanısı koyulmamış çeşitli akıl hasta-
lıklarının perde arkasına da bir bakış... Kitabı
okurken kendinizi, bizi insan yapan şaşırtıcı
tuhaflıklar üstüne düşünürken bulacaksınız.
Bir Psikiyatristin Gizli Defteri
Nuran Yıldız, Aşk Yüzyılı
Bitti ile görünüşte özgür
ama mutsuz, (a)sosyal
alemde son derece kalabalık ama aynı zaman-
da fena halde yalnız, bolluk içinde ama kendi
“içinde” yoksul olan günümüz bireyini anlatı-
yor.
Sadece kadın-erkek ilişkilerinde değil, siya-
sette ve iş yaşamında da “biten aşk”ın sonuç-
larını ortaya sererken, “yeni zamanlar”ın ka-
dınının, erkeğinin, politikacısının, çalışan ve
işvereninin üç boyutlu resmiyle karşı karşıya
bırakıyor okuyucuyu.
Yönetmen: Jason Reitman
Oyuncular: Charlize Theron,
Patrick Wilson, Patton Oswalt,
Elizabeth Reaser, Jill Eiken-
berry, Richard Bekins, J.K.
Simmons, Emily Meade
Bir zamanlar mezuniyet balosunda kraliçe se-
çilmiş olan Mavis artık 37 yaşındadır ve eski
güzel günlerin hatıralarıyla genç yetişkinler
için hikayeler yazmaktadır. Bir gün artık evli
olan eski lise aşkını geri kazanmaya karar
verir ve yaşadığı kasabaya geri döner. Ancak
bu eve dönüş beklediğinin aksine hem onun
hem de eski okul arkadaşları için çok daha zor
olacak, bu süre boyunca her iki taraf ta artık
yetişkin olmanın getirdiği acı gerçeklerle yüz-
leşmek zorunda kalacaktır.
Young Adult - Genç Yetişkin
Yönetmen: Danny Boyle
Oyuncular: James McAvoy,
Vincent Cassel, Rosario Dawson,
Tuppence Middleton, Lee Nicho-
las Harris, Ben Cura, Sam Creed,
Matt Cross (II)
Komiser Simon ve hırsız Franck değeri milyon
dolarlar ile ölçülen bir tablonun hırsızlarıdır.
İkiliyi bir araya getiren Simon’un tarihi eserler
konusundaki bilgisi ve Franck’inde cesareti
zekası... 27 milyon dolar değerindeki Goya
tablosunu çalınmaktan korumaya çalışırken
kafasına darbe alan müzayedeci Simon uyan-
dığında neler olduğunu hatırlayamaz. Acıma-
sız hırsız Franck tarafından hipnoza zorlanan
Simon, baştan çıkarıcı hipnoz ustası ile ölüm-
cül bir aşk üçgenine saplanır.
Trance - Trans
Emre Plak
11 parçanın yer aldığı “Kalbe Kiralık
Aşklar”daki dört parça Ferhat Göçer’in imzası-
nı taşıyor. Zeki Güner, Alper Narman ve Onur
Özdemir’e ait parçaların yanı sıra Göçer’in
daha önceki albümlerinde olduğu gibi, ama-
tör müzisyenlerin müzik sektörüyle buluşması
amacıyla kurduğu “besteniyolla.com” platfor-
mu üstünden seçilen, Birdal Gök ve Hüseyin
Boncuk’a ait parçalar yer alıyor.
Kalan Müzik
Mila 12 eserden oluşuyor. İçerisinde ano-
nim türküler ve Selçuk Balcı’nın şimdiye
kadar duymadığımız yeni beste ve söz çalış-
maları da yer alıyor. Aranjörlüğünü, Kemal
Sahir Gürel, Cem Tuncer, İhsan Eş ve Engin
Arslan’ın yaptığı albümde “Hani Sevduğum
Hani” adlı türküye İsmail Hakkı Demircioğlu
eşlik ediyor.
Zorlu Center Performans Sanatla-
rı Merkezi’nin ilk sezon programın-
da klasik müziğin genç yeteneklerinden
Lara Melda 5 Aralık 2013 tarihinde Drama
Sahnesi’nde sahne alacak. Genç yaşta ta-
nıştığı piyano ile harikalar yaratan Lara
Melda uluslararası otoriteler tarafından
geleceğin piyanistleri arasında gösteri-
Selçuk Balcı - Mila Genç piyanist Lara Melda Zorlu Center PSM’de
Ferhat Göçer - Kalbe Kiralık Aşklar
81
Lara Melda
liyor. Londra’da yaşayan Türk bir ailenin
kızı olan genç piyanist, 2010 yılında henüz
onaltı yaşında Saint-Saëns Piyano Konçer-
tosu No.2 adlı eseri icra ederek BBC Genç
Müzisyenler yarışmasında birincilik kazan-
dı. Başarısıyla sınırları aşan Lara Melda ay-
rıca Kadir Has Üniversitesi tarafından “Umut
Veren Genç Sanatçı” ödülüne de layık gö-
rüldü. Uluslararası alanda da üne kavuşan
Lara Melda; Kirill Karabits ile birlikte Kuzey
Senfoni, Leeds Senfoni, Watford Filarmo-
ni, Maidstone, Aylesbury, Royal Tunbridge
Wells ve Worthing Senfoni Orkestrası gibi
İngiltere’nin en önemli orkestralarıyla kon-
çerto performansları sergiledi. 2011 yılında
İstanbul Uluslararası Müzik Festivali’nde
Borusan Filarmoni Orkestrası ile birlikte Gri-
eg Konçertosu’nu çalan sanatçı bir kez daha
İstanbul’da sanatseverlerle buluşacak. Bilet-
ler www.zorlucenterpsm.com’da...
english summaries82
We realize a new world with each passing day. We
proceed a step ahead the past in terms of sports,
health, entertainment and each field of life. Keeping
pace is so difficult and yet so enjoyable. New life is a product of
adaptation era… Your existence depends on keeping the pace
with innovations. You go further the past only if you catch the
era in the fields such as education, business and nutrition.
The new life also designs our cloths and home products in
compliance with itself. Designs of a more refined taste and
materials produced with organic raw materials supersede old
flashy cloths or decorative products.
Our most important resource for managing this process is
the energy. Since the fossil fuel reserves in the world are
decreasing gradually, the need for energy generation that is
not harmful for the nature and human health emerges. In all
over the world the tendency to sustainable and clean energy
resources constitutes a sector of billions of dollars.
We need to build our future plans on overcoming energy
dependency and generating our own energy. Deploying
our natural resources in compliance with a sustainable life
perception is merely a leadership mission. Each person and
corporation who desires to become a leader in its field shall
take precaution in this regard and plan its energy generation
that will generate the new life.
Companies carrying out activities under the body of Zorlu
Holding sustain their future plans with the principle of
complying with the new life. Pioneering the rapid change
being experienced in every field of life, Zorlu Holding carries
the opportunities of proactive acting ability further.
Future or Now?
In 2050, one of the most important problems of the world will
be increasing population. Even the rate of increase decreases,
it is expected the population of the world in 2050 will reach
9 billion from 6.9 billion. This means more food, more water
and more living spaces. Moreover 3.5 billion of the population
will live in underdeveloped cities. City life will become
difficult further; we will need more solutions to meet the
needs of social life such as house, transportation, education.
If we cannot find a solution for increasing consumption and
deteriorating ecological balance and we sustain our current
life as the same, in 2050 even if there would be a world same
as our world this will not be enough. As Zorlu Holding, we act
with an innovative principle in our entire R&D activities for
orienting this new life, predetermine the progress and find
alternative ways. While we consider all the details, we realize
the requirements of the new life with our capability of acting
rapidly. Affiliated companies of Zorlu Holding also carry out
their activities with this principle. The new life determines
trends, as Zorlu Holding we meet the requirements that are
directed with these trends.
Bringing innovation to the life through designs and R&D
activities in vital fields such as real estate, textile, electronics,
home appliances and energy, Zorlu Holding is confident about
the future.
“New Life” determines the trendsCompanies carrying out activities under the body of Zorlu Holding sustain their future plans with the principle of complying with the new life. Pioneering the rapid change being experienced in every field of life, Zorlu Holding carries the opportunities of proactive acting ability further.
83
Targeting to grow by utilizing local and sustainable resources, Zorlu Energy Group has launched Kızıldere 2 Geothermal
Power Plant, the largest geothermal power plant of Turkey with its 80 MW capacity, with a ceremony. President Recep Tayyip Erdoğan, Minister of Energy and Natural Resources, Taner Yıldız, Prime Ministry Undersecretary, Efkan Ala, President of Energy Market Regulatory Authority (EPDK), Hasan Köktaş, AK Party Vice Chairman, Süleyman Soylu, Governor of Denizli, Abdülkadir Demir, Members of Parliament, Zorlu Holding Board Chairman, Ahmet Zorlu, Zorlu Holding Board Co-Chairman, Zeki Zorlu, Members of Zorlu Family, Zorlu Holding CEO, Ömer Yüngül, Zorlu Energy Board Member Selen Zorlu Melik, Zorlu Energy General Manager Sinan Ak, Zorlu Energy Group managers and employees and a great number of invitees and citizens have participated to the inauguration of the power plant.
“Kızıldere 2” is a 250 million dollar investment Giving a speech at the inauguration, Ahmet Zorlu, Zorlu Holding Board Chairman, said “We are proud of being rewarded for our
efforts of 60 year with the results creating value for our country.” Stating that as Zorlu Group, they are the pioneer in each of their activity fields, Ahmet Zorlu added: “One of the fields that we create the difference is energy. As Zorlu Energy Group, we aim to develop investments that create added value, support employment and provided contribution in every aspect by focusing on local and
sustainable energy resources. Kızıldere 2 Geothermal Power Plant is also the reflection of our approach. Realized with a 250 million dollar investment, Kızıldere 2 Geothermal Power Plant became the largest geothermal power plant of Turkey with its 80 MW capacity.”
Its contribution to Turkey is $150 millionProviding information about the activities on Kızıldere geothermal site, one of the sites having the largest potential and suitable for the electricity generation of Turkey, Ahmet Zorlu said: “Kızıldere Geothermal Power plant, which we taken over its 30 year operational rights through ADÜAŞ tender in 2008, is the first geothermal power plant of our country. Through the rehabilitation works that we carried out after taking over the operational rights of the power plant, we increased its 6 MW capacity up to 15 MW in a short period. Together with Kızıldere 2 Geothermal Power Plant that we launch today we will reach 95 MW installed capacity in the field of geothermal field and we will rank among the largest geothermal sites of the world.”
Vestel, being participated to IFA, Europe’s largest electronics
fair organized in Berlin, the capital city of Germany, for 19
times, exhibited its 480 different products in two booths installed
on 2,650 meter square. Vestel left its mark on Europe’s largest
electronics fair with its expertise in technology and design.
Completely local design and production smart phone of Vestel
launched at IFA was the star product of the booth. At IFA, Vestel
exhibited three different prototypes of its smart phones as 4.3”,
4.7” and 5” screens. Developed by Turkish engineers, Vestel
smart phone Android 4.2 Jelly Bean features operating system
and changeable hardware based on the demands of users. The
phone has 5, 8 and 13 million pixel cameras. Indicating that they
will penetrate into Turkish market in January with three different
smart phone models that will appeal to every budget, Turan
Erdoğan, CEO of Vestel Group of Companies, said: “Although
there are large and important competitors in the sector, we
began negotiations with Europe, South America and Middle
East countries for smart phone export. I believe that we will
be successful also in this product group thanks to our flexible
structure and our expertise in electronics market.”
Vestel offers Europe’s largest LED TV
Being produced in Europe by Vestel, the largest LED TV
Borderless TV, Ultra High Definition and Narrow Bezel television
models and Vestel Ready Cook built-in oven were the prominent
products of Vestel booth among the other innovative products.
The target is ranking among top 5 in every field
Stating that Vestel targets to be ranked among top five in
its every manufacturing field, Erdoğan said: “Despite there
are very large competitors in the sector, we already began
negotiations with Europe, South America and Middle East
countries for the export. Our aim is to be ranked among top
five in our every manufacturing field. For instance, we annually
manufacture approximately 10 million TVs and we rank among
top five in this regard. We will act in line with this target also
for smart phones.”
Turkey’s largest geothermal power plant has been launched
Vestel promoted new products at IFA
Kızıldere 2 Geothermal Power Plant having 80 MW installed capacity and constructed in Sarayköy county of Denizli city has been launched with a magnificent ceremony that was organized in September. Turkey’s largest geothermal power plant has been inaugurated by President Recep Tayyip Erdoğan.
Vestel joined IFA, Europe’s largest electronics fair, with its brand new technologies. Being participated to the fair for 19 times, Vestel promoted its 480 different products in two booths installed on 2,650 meter squares. Also Vestel and Turkey blazed a trail at the fair; completely local production smart phone was promoted.
english summaries84
Zorlu Textile Group Product Development Manager Mutlu Sezen has explained R&D activities, new projects and technologies
of Korteks and Zorlu Textile and joint works being carried out with the support of TUBITAK (Scientific and Technological Research Council of Turkey). Sezen also told about insulation featured curtain development, canvas and canopy works that are being carried out by Zorlu Textile together with Korteks as well as their new projects in the fields of medical textile. R&D and Product Development investments are of capital importance behind the success of Korteks and Zorlu Textile. Zorlu Textile Group carries out various projects for developing its value added products range both in cooperation with TUBITAK and universities. Some of these projects are being carried out in the field of yarn and some of them are in the field of fabric. Zorlu Textile Group Product Development Manager Mutlu Sezen says “determination and experience” for success by emphasizing that R&D has recently gained importance in Turkey.
Sezen indicated that there is severe competition among European, US, Korean and Japan companies in terms of R&D studies and value added products. Mentioning about the significant developments on synthetic yarn, Sezen expressed that dying yarn during manufacturing process provides energy and water savings in significant amounts. Stating that they attach importance to energy saving, Sezen said “At Korteks nothing goes to waste; all of them are recycled. Finally we are beginning to a new project. We will carry out product life cycle analysis studies with the support of TUBITAK. We calculate equivalent amounts of carbon emissions and carbondioxide released during manufacturing and we carry out activities to decrease these amounts. In this manner we will become a company that realizes sustainable manufacturing.” Indicating that primarily it is necessary to improve the manufacturing of fiber in Turkey, Sezen also remarked Turkey’s foreign-source dependency of Turkey in terms of chemistry. Sezen said “As Zorlu Textile Group, we endeavor to improve coated and laminated products that will extend endurance life of textile and will provide functional features in the field of technical textiles through R&D activities.”
Celebrating its 10th year, Zorlu Child Theatre actively prepares for the new season. Granted to four national and international
awards with The Ugly Duckling musical, participated to the local and abroad festivals, praised by the press, the prestigious theatre team this time will revive The Little Match Girl for the first time at Zorlu Center PAC.
We had a chat with Prof. Dr. Hasan Erkek, the director of the team, Prof. Aydın Teker, the choreographer, Ass. Prof. Dr. Nedim Yıldız, the musician and performers. We talked about the details of musical that will be staged this year with the team of Zorlu Child Theatre. Author-director Prof. Dr. Hasan Erkek has met with Zorlu Child Theatre three years ago. After the success of The Ugly Duckling Musical, now he works for the performance of The Little Match Girl Musical. Erkek is both the author and director of the drama. Stating that they choose the tales highly precisely, the director Prof. Dr. Hasan Erkek said “We reviewed all tales again for this new project, conducted meetings within the year, we created options for proper tales and we discussed thoroughly the advantages and disadvantages of each option. Finally we decided on The Little Match Girl Musical. Since we thought that this tale would be a significant project especially for street kids. The Match Girl is also one of these street kids. But we transformed her into
a new character for both today’s children and theatre.” Erkek stated that in the past the tales were for both adults and children and added: “Andersen has written this tale but he didn’t indicate that this was for only children. Therefore, we thought that this shouldn’t be dramatized as it was for the children. Our match girl is a musician; she plays accordion on the streets, sells matches but she is also a student at a music school… Our musical has a happy ending. We instil hope, try to show being sensitive but of course we do not teach the method, we do not have a right to do this, already this doesn’t have a single method… This will be a drama that will emphasize sensitivity and awareness.”
After New York and London, Istanbul will be world’s new address for Broadway shows. Offering all tickets of 2013-2014
season simultaneously, Zorlu Center Performing Arts Center is the candidate for becoming the new address of musicals after New York Broadway and London West End.
A program meeting every demandIndicating that Zorlu Center Performing Arts Center will host over 400 performances at more than 50 events in the first season, General Manager Ray Cullom expressed that the program has
been compiled from different categories that everyone can find a show according to their interests. Emphasizing that first they carried out a comprehensive research on Turkish audiences before deciding what will be the shows, Cullom said that it is very exciting news for Istanbul residents that Broadways shows will be staged in Istanbul. Also stating that the research results showed that Istanbul residents have been in need of such center for a long time, Cullom said “Participants of the research desire to see prosperous stage shows, recitals, stand-up shows, concerts, theatre and exhibitions at the times that Broadway musicals are not staged. Therefore we have created a program that will cover all these demands.”
Bests and FirstsThe focus point of Zorlu Center Performing Arts Center’s 2013-2014 season composes of “bests” and “firsts”. Starting from this season, each season three or four legend musicals of Broadway will be staged at Zorlu Center Performing Arts Center. This season the Broadway series offered under the title of “Broadway in Istanbul” and composing of Broadway style musicals cover three different legend musicals from New York, London and Paris, three important art centers of the world.
Theatre is teamwork, an endeavor
Zorlu Center Performing Arts Center has launched
R&D requires determination and experience