TÜRKİYE’DE SİYASET VE DEMOKRASİ
Geçen hafta
Modernite, modernleşme
Osmanlı’da modernleşme çabaları
Osmanlı modernleşme mirası
Kültürel borç alma, kültürleşme
Kısmi modernleşme, topyekün modernleşme
Evrim ve devrim
Türk modernleşmesinin aktörleri, yöntemi, ideolojisi ve problemleri
Türkiye’de Siyaset ve Demokrasi
Türkiye’de demokrasinin başlangıç dönemini 1908 II. Meşrutiyetle
başlatabiliriz
Monarşik bir yönetim tarzı olan o döneme kadar ki devlet yönetiminde,
seçimlerden ve idareye karşı günümüzdeki demokratik anlayış kapsamında denetin
söz konusu değildi.
II. Meşrutiyet dönemindeki bürokratik ve siyasi düşünce ülkenin çok partili
sisteme geçtiği 40’lı yılların son dönemine kadar etkisini hissettirmiştir.
İlk seçimler sonucu 1908’de Meclis-i Mebusan’ın faaliyete başladığı dönemden
İTC’nin 1913 Babıali baskınıyla yönetime tamamen el koyduğu tarihe kadar olan
dönem demokratik anlamda oldukça hareketli gelişmelere şahit olmuştur.
II. Meşrutiyet dönemi Osmanlı devletinde ilk anayasal yönetim “meşruti monarşi” denemesi 1876’da II
Abdülhamit’in ilan ettiği I. Meşrutiyet’le başlamıştır.
Kısa süren bu dönem (yaklaşık 1 yıl) Padişah tarafından anayasanın (Kanun-i Esasi) askıya alınması ve parlementonun fesh edilmesiyle 1878’de son bulmuştur.
II. Meşrutiyet 30 yıl sonra 1889 yılında kurulan İttihat ve Terakki Cemiyetinin (İTC) faaliyet ve eylemleri sonucu 1908 yılında ilan edilmiştir.
1908 yılında Yüzbaşı Resneli Niyazi’nin dağa çıkması ve isyanın Binbaşı Enver tarafından desteklenmesi sonuç getirmiştir
1908 yılında II. Abdülhamit yeniden Kanun-i Esasiyi kabul etmiş ve kendisinin de katılımıyla Meclis-i Mebusan toplanmıştır.
1913’e kadar bu dönem "İTC’nin Denetleme İktidarı " diye de anılmaktadır.
II. Meşrutiyet dönemi
Bu dönemin önemi siyasal partileri:
Prens Sabahattin’in önderliğinde kurulan "Osmanlı Ahrar Partisi " Osmanlıcılık ve
Adem-i Merkeziyetçilik
1911’de kurulan ve katıldığı il seçimde İTC’yi mağlup ettiğinden 1912 seçimlerinde
İTC’nin şiddetine maruz kalan " Hürriyet ve İtilaf Fırkası ". Bu fırka tüm muhalifleri
tek çatı altında toplayan birleşik muhalefet partisi gibi olmuştur.
Osmanlı Demokrat Fırkası
İttihadı Muhammedi Fırkası
Islahat-ı Esasiye-i Osmaniye Fırkası
Bu dönemde siyasal görüş olarak: İslamcılık, Garpçılık, Türkçülük ve
Sosyalizm akımlarının değişik düzeylerde temsili görülmüştür.
II. Meşrutiyet dönemi Bu dönemin en önemi özelliği " siyasal/hükümet istikrarsızlığıdır "
1908-1909 döneminde 9 aylık dönemde tam beş kez hükümet değişmiştir (Ort. 2 ay)
Bu istikrarsızlık daha sonrada devam etmiştir. 1913 yılına kadar 9 hükümet kurulmuştur (Ort.6 ay)
Suikastler, baskınlar vb. siyasal olaylarda cabası
1911 ara seçimleri ve İTC’nin şiddet yoluyla propagandası sonucu 1912 seçimlerini kazanması “sopalı seçimler”.
Bu dönemin diğer bir önemli gelişmesi Sultan Abdülhamit tarafından kabul edilen "Hatt-ı Humayun’dur (1908)" (anayasa değişikliği).
Kanun önünde eşitlik, yaşam hakkının, kişisel hürriyetlerin, konut dokunulmazlığının korunması, eğitim, seyahat, toplanma özgürlüğü, memur güvencesi, gazetelerden sansürün kaldırılması
II. Meşrutiyet dönemi
Özetle bu dönemin en önemi özellikleri:
Politik olarak tutarlı bir parti siyasetinin olmaması (İTC bürokratların partisi)
Ülke savaşa giderken yaşanan siyasal istikrarsızlık
" Dar kadroculuk politikası" nedeniyle kurumsal veya kolektif aklın yerine bireysel arzu
ve heveslerin devlet politikasını belirlemesi
Tecrübesiz ve genç bir kadronun devlet yönetimini ele geçirmesi
Komitacılık ve vatanseverlik
Halktan gelip istibdata karşı oldular ancak kısa bir süre sonra halktan kopup kendileri
istibdat uygulamaya başladılar
Kurtuluş Savaşı Dönemi 1918 Mondros Mütarekesi- 1923 Cumh. İlanı arası dönem “Kurtuluş ve yeniden
kuruluş dönemidir”
Başta Mustafa Kemal olmak üzere çoğunluğu askerlerden oluşan bir ekip öncelikle İstanbul merkezli bir kurtuluş çaresi aramışlar başarısız olununca Anadolu Hareketini örgütlemek üzere bu bölgeye geçilmiştir.
23 Nisan 1920 tarihinde toplanan ilk mecliste 66 seçim bölgesinden toplam 337 vekil toplanmıştır.
Meclisin ilk dönemi olan 1920-23 tarihleri arasında mecliste yer alan “birinci grup” ve “ikinci grup” arasında zaman zaman sert tartışmalar geçse de oldukça demokratik bir tutum sergilenmiş ve önemli kanunlar görüşülmüştür (ör Teşkilat-ı Esasi-1921 Anayasası)
Kurtuluş Savaşı Dönemi
Dönemin Meclisindeki iki en önemli siyasi aktörleri:
Birinci grup- Atatürk önderliğinde 1921 yılında kurulan “Anadolu ve Rumeli
Müdaafa-i Hukuk Grubudur”
İkinci Grup- Diğer vekiller tarafından 1922 yılında kurulan “İkinci Anadolu ve
Rumeli Müdaafa-i Hukuk Grubudur”
Bu iki grup ülkenin düşman işgalinden kurtulması konusunda atılacak adımlar
konusunda hemfikirdir. Gruplar arasındaki temel farklılık kurtuluştan sonra
izlenecek politikalara ilişkin olmuştur.
Kurtuluş Savaşı Dönemi
Örn. Tartışmalı konulardan birisi: Saltanat ve hilafetin durumudur.
M. Kemal paşa tarafından dönemin başlangıcında verilecek mücadelenin “saltanat
ve hilafetin kurtuluşu” için olduğunu belirtilip sonrasında “milli egemenlik ve
cumhuriyet rejimi” söylemi kurucu kadro arasında fikir ayrılıklarına yol açmıştır.
Diğer bir ayrılık konusu da “tek adamlık” konusunda olmuştur. İkinci grup meclis
yetkilerinin bir kısmının başkomutana devredilmesi, Meclis başkanlığı, bakanlar
kurulu başkanlığı, vekil seçimlerinde aday göstermesi şeklinde M. Kemal’in
şahsında toplanan yetkilerin milli egemenlik ilkesiyle bağdaşmadığını ileri sürerek
itiraz etmişlerdir.
Tek Partili Cumhuriyet Dönemi
İki grup arasındaki tartışmalar 1923 yılında yenilenen seçimlerden sonra da devam
etmiştir. (örn Lozan ant. kabulü 213/287, Cumh. İlanı 184/287)
Fikir ayrılıkları modernleşme hareketlerinin bir an önce gerçekleşmesi veya
zamana yayılarak yapılması konusunda da yaşanmıştır.
2. grup 1924 yılında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını kurmuş, ancak 6 ay sonra
parti kapatılmıştır.
Parti kurulmasıyla ilgili diğer bir deneme bizzat Atatürk’ün talebiyle Ali Fethi
Okyar tarafından Serbest Cumhuriyet Fırkasının kurulmasıdır. Ancak bu partide
sadece 4 ay sonra kapatılmıştır.
Tek Partili Cumhuriyet Dönemi
Bu dönemin en önemli özellikleri:
Meclisteki birinci ve ikinci grup ayrımı
Cumhurbaşkanı M. Kemal ve Başbakan İ. İnönü başkanlığında radikal değişikliklerin yaşandığı bir dönem olmuştur.
Muhalif hareketler açısından İstiklal mahkemeleri önemli bir tehdit olmuştur
1925 Takrir-i Sükun kanunu
CHP’nin devlet partisi haline gelerek parti devlet bütünleşmesi (1936 tarihli genelge)
Atatürk İnönü tartışması.
Çok Partili Döneme Geçiş
Atatürk’ün ölümü sonrası 1938’de İnönü Cumhurbaşkanı olarak seçilir
Meşruiyet tartışmalarını sonlandırmak ve kırgınlıkların giderilmesi amacıyla eski
dostların siyasete daveti (K.Karabekir, Rauf Orbay, Refet Bele vb.)
Milli şef ve değişmez başkan unvanı
CHP değişmeye başlıyor:
Soğuk savaş dönemi Batı blokunda yer almak istemesi
Parti içi muhalefetin artması
Halkın tek parti yönetimine tepkisi
Demokrasinin Cumhuriyet projesi olması
BM’nin kuruluş toplantısında çok partili sisteme geçiş taahütü
Çok Partili Döneme Geçiş
CHP içi muhalefet: Bayar, Menderes, F.Köprülü, Emin Sazak, Refik Koraltan vb.
“Dörtlü Takrir” ülkede siyasal liberalleşmenin önünün açılması ve demokrasinin
tam anlamıyla uygulanması amacıyla Bayar, Menderes, Köprülü ve Koraltan
tarafından CHP meclis grup başkanlığına verilen dilekçenin CHP yetkili
organlarınca reddedilmesi önemli bir kırılma noktasıdır.
Bu dönemde Nuri Demirağ tarafından kurulan Milli Kalkınma Partisi (1945) çok
partili sisteme geçiş aşamasında kurulan ilk parti olmuştur ancak esas gelişme
CHP’de parti içi muhalefetin ihraç edilmesi sonucu yaşanmıştır
Çok Partili Döneme Geçiş
2. Dünya savaşı nedeniyle yaşanan ekonomik ve sosyal problemler
Jandarmanın köylü üzerindeki baskısı
Yaşanan kıtlıklar ve temel ihtiyaç mallarının bile karşılanamaması
Varlık vergisi kanunu ve tepki çeken uygulamalar
Dış konjonktür
Çok Partili Döneme Geçiş Dörtlü takririn reddedilmesi ardından muhalif görüşler yazan Menderes ve Köprülü
partiden ihraç edilince (21 Eylül 1945) bu karara tepki olarak Bayar’da önce
milletvekilliğinden sonra da CHP den istifa eder.
Yaklaşık 2 ay sonra Refik Koraltay’da partiden ihraç edilince DP’yi kuracak ekibin
tamamen CHP’den ilişiği kesilmiş olur.
7 Ocak 1946 tarihinde çok partili siteme geçiş döneminin en büyük muhalif
partisi olacak olan Demokrat Parti kurulur ve Bayar ilk Başkan olur
DP’ni artından irili ufaklı bir çok parti kurulmuştur ancak 1960 darbesine kadar siyasi
mücadele ağırlıklı olarak DP ve CHP arasında gerçekleşecektir.
Milli Kalkınma Partisi (MKP), Türkiye İşçi ve Çiftçi Partisi (TİÇP), Liberal Demokrat
Parti (LDP),YalnızVatan İçin Partisi (YVİP) 1946 seçimlerine giren diğer partilerdir.
Çok Partili Döneme Geçiş
1946 yılında gerçekleştirilen tartışmalı seçimlerde CHP 397 DP 59 milletvekili
çıkarmıştır.
İ. İnönü tekrar cumhurbaşkanı, K. Karabekir Meclis başkanı seçilmiştir.
Hükümeti kurma görevi totaliter eğilimleriyle bilinen Recep Peker’e verilmiştir.
Ancak muhalefetin tepkisi üzerine Peker hükümeti 1947’de istifa etmiş Yerine
Hasan Saka başkanlığında 16. ve 17. hükümetler kurulmuştur. Onlarında başarılı
olamaması üzerine başbakanlığa aynı zamanda ilahiyat Fakültesi dekanlığı da
yapmış olan Prof. Dr. Şemsettin Günaltay getirilmiştir.
Daha ılımlı bir politika izleyen Günaltay döneminde ilk imam hatip okulları
açılmıştır.
Çok Partili Döneme Geçiş
14 Mayıs 1950 seçimleri DP’nin büyük bir başarısıyla sonuçlanmış DP 396 CHP
69 milletvekili çıkarmıştır. Aldıkları oy oranlarında bu kadar fark olmamasına
rağmen (%13) seçimlerde uygulanan basit çoğunluk sistemi nedeniyle DP’nin vekil
sayısı yüksek olmuştur.
CHP Türk demokrasi tarihi açısından örnek bir davranış sergilemiş ve iktidarı
DP’ye sorunsuz devretmiştir.
Seçim soncunda Bayar Cumhurbaşkanı seçilmiş ve DP başkanlığı görevini
Menderes’e bırakmıştır.
DP içerisinde daha önce bakanlık tecrübesi olan kimse olmadığından çoğunlukla
Bayar’ın telkinleriyle teknotrat ağırlıklı bir kabine kurulmuştur.
Demokrat Parti Dönemi
DP’nin en önemli icraatı değişen uluslar arası konjonktüre de bağlı olarak dışa
açılım olmuştur.
Ekonomik alan:
ABD’nin Marshall yardımları sayesinde karayolları, barajlar ve okullar gibi kalkınma
faaliyetleri
Tarımdaki büyüme hızı (%16)
Artan ihracat
Vergi teşvikleri ve yatırım kolaylıkları, kalkınmacı devlet modeli (şeker, çimento
fabrikaları)
Demokrat Parti Dönemi
Siyasal ve Sosyal alan:
Ezanın Arapça okunmaya başlaması ve dini özgürlüklerin artması
Genel af çıkarılmıştır (Nazım hikmet, KemalTahir vb.)
Taahhüt edilmesine rağmen “daha özgür bir basın projesi” gerçekleştirilmemiştir. Aynı
şekilde radyo yayınlarının da hükümet tarafından tek taraflı olarak kullanılması
eleştirilmiştir.
ABD ile uyumlu bir dış politika benimsenmiştir (Kore’ye 4500 asker gönderilmesi)
Bu yakınlığın üçüncü dönemde zayıfladığı iddia edilmektedir. Karşılığı???
NATO üyeliği (1952)
Demokrat Parti Dönemi CHP’de seçim sonrası büyük bir panik yaşanıyor. Kimileri iç eleştiri yaparken kimileri
(İnönü dahil) dış güçlere vurgu yapmaktadır.
Parti genel sekreterliğine Kasım Gülek getirilir. Halkçı ve katılımcı söylemiyle partiiçerisindeki elitist kesimden farklı olan Gülek partini yeniden halka açılması konusundagayret göstermiştir.
CHP’nin hem bürokrasi üzerindeki etkisi hem de İnönü gibi siyasi tecrübesi yüksek olanbir rakibe karşı DP “Milli İrade” kavraına vurgu yapma stratejisi izlemiştir.
1950’de ki yerel seçimleri de DP’nin ezici çoğunlukla kazanması partililerin kendilerinegüvenini artırmıştır
1953 tarih ve 6195 sayılı kanunla CHP’nin mallarına el konularak hazineye intikalettirilmiştir.
1953 yılında DP içi muhalefet tarafından kurulan Millet Partisi “dini esasa dayanan vegayesini saklayan bir cemiyet olduğu” gerekçesiyle kapatılmıştır.
Demokrat Parti Dönemi DP’nin ikinci dönemi 1954 seçimleriyle başlıyor. Bu yıl yapılan seçimlerde oy
oranını artıran parti 502 CHP 31 milletvekili kazanıyor.
Bu siyasi başarıya rağmen ikinci dönem ilkine göre daha sıkıntılı olmuştur. Alt yapıve sanayi yatırımlarına devam edilmeye çalışılmıştır ancak
Artan dış ticaret açığı
Dış borç kaynağı bulunamaması
Kuraklık ve tarım üretimindeki düşüş
Gibi gerekçelerle büyüme düşmüş ve ekonomik gerileme görülmüştür.
Bu dönemin diğer bir önemli özelliği de ordu içinde “komitacılık ruhunun” yenidenortaya çıkmaya başlaması olmuş ve bu kapsamda cuntaların kurulduğugörülmüştür.
Demokrat Parti Dönemi 1960 darbesini ordu içindeki ilk yapılanması 1964 yılında Tuzla uçaksavar okulunda atıldığı
söylenir.
Bu dönemde Talat aydemir, Sadi Koçaş ve Muzaffer Özdağ gibi bazı komutanlarınoluşturdukları gruplarıyla ihtilal arayışı içerisinde oldukları dile getirilmiştir.
Bu hareketlenmeyi hisseden DP 1957 seçimlerinde kara, deniz ve hava kuvvetlerikomutanlarını milletvekili adayı olarak göstermiştir. Fakat bu hamlenin ihtilali önlemesibir yana adı geçen komutanların tamamı daha sonra Yassıada mahkemesindeyargılanmışlardır.
1957 erken genel seçimlerde DP üçüncü dönem yine başarı sağlamasına rağmenmuhalefetin oylarının yükselmeye başladığı görülmektedir.
Ayrıca üçüncü dönemin en önemli özelliklerinden biriside artan dış borç yüküdür.GSHM’nın ¼ oranına yakın borç oluşmuştur.Yeni kaynak sıkıntısı da işin cabası
Demokrat Parti Dönemi Başarıdan dolayı moral bulan muhalefet partileri arasında güç birliği çalışmaları olumlu
sonuçlanır ve DP’den ayrılanların kurduğu Hürriyet Partisi CHP’ye katılır.
CHP’nin 1959’daki 14. kurultayda “İlk hedefler beyannamesi” yayınlanır.
İkinci bir meclis kurulması, seçim güvenliği, basın özgürlüğünün sağlanması, AYM ve
YHK kurulması, üniversitelerin özerkliği, memur güvencesi gibi bazı reformları içeren
beyanname 1960 darbesi sonrası yeniden yapılanma hareketlerinin kaynak belgesi
olacaktır.
Muhalefetin bu hamlesine karşı DP’nin başvurduğu taktik “Vatan Cephesi” adı verilen
ocak yapılanmasına geçmek olmuştur. Muhalefet tarafından bölücülük olarak tanımlanan
bu yaklaşımYassıada mahkemelerinin de önemli gerekçelerinden birisi olmuştur.
Dokuz subay Olayı (1958)
Demokrat Parti Dönemi Müdahale öncesi yaşanan bir diğer önemli gelişme mecliste kurulan “tahkikat komisyonu”
olmuştur.
Muhalefetin ve basının faaliyetlerini tahkik etmesi için meclis içerisinde kurulan ve tamamıDP’li milletvekillerinden oluşan komisyon mahkeme gibi davranarak tutuklamalargerçekleştirdiği vb. İddialar üzerine sokak hareketleri ve protesto eylemleri başlamıştır.
İstanbul üniversitesinde olan olaylar esnasında öğrenci Turan Emeksiz ölmüştür. Olaylardaha sonra Ankara’da da yaşanınca hükümet sıkıyönetim ilan etmiştir.
26/27 Mayıs 1960’ta daha çok orta ve alt düzey subaylardan oluşan bir ekip yönetime elkoymuş böylece Cumhuriyet döneminin ilk askeri müdahalesi gerçekleşmiştir.
Dönemin hükümeti, milletvekilleri ve bürokratları göz altına alınarak yargılanmak üzereYassıada’ya gönderilmişlerdir..
1960 ihtilali Müdahaleden sonra üniversite öğretim elemanlarının yön göstermesiyle yasama
yetkisine sahip bir “Milli Birlik Komitesi (MBK)” kurulmuştur.
Komitenin başına o dönemde zorunlu izne çıkarılan KK Komutanı Cemal Gürselgetirilmiştir.
Temmuz 1961’de yeni anayasa kabul edilmiş ve yapılan değişiklikle iki yapılı birmeclis sistemi “Cumhuriyet Senatosu” gerçekleştirilmiştir.
Senato DP’nin “milli irade” söylemine karşılık olarak seçilmiş, atanmış ve tabiisenatörler olmak üzere üç çeşit senatörlük öngörülmüştür.
Darbe sonrası yapılan mahkemelerde yaşanan hukuksuzluklar halen daha önemli birtartışma konusudur.
147 öğretim üyesi ve yaklaşık 7000 civarında subay re’sen emekliye sevk edilmiştir.
1961 anayasası dönemi
Şubat 1961’de yeni partilerin kurulmasına izin verilerek gerçekleştirilen
seçimlerde beklenenin aksine CHP iktidarı çıkmamış (CHP %36, AP %34.5) ve
ülke ilk defa koalisyon hükümetiyle tanışmıştır.
61 anayasasında düzenlenen “nisbi çoğunluk” sistemi nedeniyle tek başına iktidar
çıkmadığından 1961-65 yılları arasında dört koalisyon hükümeti kurulmuştur.
Askeri müdahale teşebbüsleri (1962-63) ve İnönü’nün oynadığı rol.
Bu dönemin diğer bir özelliği sık tekrarlanan seçimlerdi (Senato seçimleri
nedeniyle)
1965 yılında yapılan seçimlerde (darbe sonrası 2. seçim) DP geleneğinden gelen AP
%52 oy alarak tek başına iktidar olmuşur
1971 Muhtırası Demirel başkanlığındaki AP iktidarı Keban barajı, 1. Boğaziçi köprüsü gibi önemli altyapı
yatırımları gerçekleştirmiş, ithal ikameci ekonomik model ile enflasyon kontrol altına
alınmış ve büyüme artırılmıştır.
AP iktidarının ikinci döneminde parti içi muhalefetin etkin olmaya başladığı
görülmektedir (1969).
Ayrıca bu dönemde rejime yönelik müdahale söylemleriyle istikrarsız bir süreç
yaşanmıştır.
ve 12 Mart 1971’de askerin vermiş olduğu muhtırayla bu dönemde sona ermiştir.
Demirel’in istifası sonrası görev CHP milletvekili Prof. Nihat Erim’e verilmiştir.
71 muhtırası sonrası dönemin yine en önemli özelliği istikrarsızlık olmuştur. Ekim 1973
seçimlerine kadar iki yıllık sürede dört hükümet değişikliği meydana gelmiştir.
1971 Muhtırası Sonrası
Demirel’in istifası sonrası görev CHP milletvekili Prof. Nihat Erim’e verilmiştir.
71 muhtırası sonrası dönemin yine en önemli özelliği istikrarsızlık olmuştur. Ekim
1973 seçimlerine kadar iki yıllık sürede dört hükümet değişikliği meydana
gelmiştir.
CHP içinde de muhtıraya mesafeli duran Gen. Sek. Bülent Ecevit İnönü’nün yerine
Genel Başkan seçilmiş ve “ortanın solu” söylemiyle halkçı bir politikayla 1973
seçimlerinde CHP’yi birinci parti haline getirmiştir.
1973 yılı seçimleri sonrası AP bölünerek DP ve Milli Selamet Partisi olmak üzere
sağda üç büyük parti solda ise CHP’nin önderliğinde bir siyasi tablo ortaya
çıkmıştır.
12 Eylül Darbesi 1973 seçimlerinden 1980 yılına kadar gerçekleşen seçimlerde tek başına bir iktidar
çıkmadığından bu dönem hükümet istikrarsızlığı ile geçen bir dönem olmuştur.
7 yılda 7 hükümet kurulmuştur.
Ekonomi bu durumdan olumsuz etkilenmiş (enf %100)
Öğrenci olayları ve çatışmalar ülke genelinde yaygınlık kazanmış
Temel gıda maddelerinde bile sıkıntılar yaşanmış
1974 Kıbrıs müdahalesinden dolayı ABD ambargosu işimizi daha da zorlaştırmıştır
Artan terör olayları ve siyasi sosyal kriz sonucu 12 Eylül 1980 de askerler anayasayı askıya
alarak Milli Güvenlik Konseyi (MGK) eliyle yönetime el koymuşlardır. 12 Mart
muhtırasından farklı olarak tüm ülke yönetimi askerlerin eline geçmiştir. Parlamento
feshedilmiş, Siyasi partiler kapatılmış ve dönemin siyasilerine yasak konulmuştur.
12 Eylül Darbesi Sonrası
Darbe dönemi diğer müdahalelere göre daha uzun sürmüştür (3 yıl)
MG Konseyi tarafından kanunlar çıkarılmış bu kanunların anayasaya uygunluğu
denetlenemeyeceği kabul edilmiştir.
1982 anayasası kabul edilmiştir. Darbe sonrası askeri yönetimin eseri olan anayasa
halen tartışılmaktadır.
80 öncesi siyasi partiler ve siyasi elitler tasfiye edilmiştir. Sağda ve solda ciddi
parçalanmalar görülmüştür.
Süreçte 650.000 kişi göz altına alınmış bunlardan 230.000 kişi yargılanarak
değişik cezalar almışlardır.
517 kişi idam cezası almış 50 kişinin cezası infaz edilmiştir.
12 Eylül Darbesi Sonrası
Başbakan yardımcısı Turgut Özal’ın dışa açık ekonomi modeli sayesinde ihracatta
hareketlenmeler görülmüştür.
Dış politikada en önemli olaylardan birisi Yunanistan’ın NATO üyeliğinin kabul
edilmesidir. Siyasal tartışmalardan uzak bir şekilde pazarlıksız olarak üyeliğe izin
verilmiştir.
Ülke geneline yayılan terör olayları ve çatışmalar sona erdirilmiştir. Ancak aynı
dönemde yaşanan hukuksuzluklar daha sonrası için yeni travmaların oluşmasına
sebep olmuştur.1983 yılında seçimlerin yapılması kararlaştırılmış ve seçimlere
Halkçı Parti (Necdet Calp), Anavatan (T.Özal) ve Milli Demokrasi Partisi (Turgut
Sunalp)’nin girmesine izin verilmiştir.
Özal Dönemi 1983 seçimlerinden Turgut Özal başkanlığındaki Anavatan partisi tek başına iktidar
olarak çıkmıştır.
Açık ekonomik model sayesinde ciddi ekonomik başarılara imza atılmıştır.
Telekomünikasyon, ulaşım barajlar gibi alt yapı çalışmaları artmıştır.
Birey esaslı politikaların benimsendiği devlet baskısının hafiflemeye başladığı birdönem olmuştur.
Ekonomik ve siyasal liberalizm benimsenmiştir.
Kıbrıs ve Kürt sorunu gibi konularda alışılmışın dışında yaklaşımları olan birliderdir.
1987 yılında AB tam üyeliği için resmi başvuru yapıldı
Medya alanındaki gelişmeler. ÖzelTV kanallarının açılması
Özal Dönemi
1987 seçimlerinden tekrar galibiyetle çıkan Anavatan partisi için gerileme dönemi
1988 yerel seçimleriyle başlamıştır.
1989 yılında yapılan seçimlerde 8. cumhurbaşkanı olarak seçilen Özal ülkenin ilk
sivil cumhurbaşkanı olarak göreve gelmiştir.
1993 Nisan’ında yılında ani ölümü ve sonrasında 91 (DYP), 95 (RP) ve 99 (DSP)
seçimlerinde tek bir partinin iktidara gelememesi 1991-2002 yılları arasını ülke
açısından kayıp yılları haline getirmiştir.
1991-2002 dönemi Bu dönemde yaşanan en önemli siyasi gelişmeler: 90’lı yıllar sendromu
28 Şubat 1997 MGK toplantısı “irtica ile mücadele eylem planı”
Susurluk skandalı
Libya ziyareti
Sincan tankları
Kudüs gecesi
Aczimendiler olayı
RP’nin iktidardan uzaklaştırılması ve sonrasında partinin kapatılması. Daha sonrakurulan Fazilet Partisi’de aynı kaderi paylaşmıştır.
Fazilet partisinin de kapatılmasıyla “gelenekçiler” SP’yi partiden ayrılan “yenilikçi” ekipise 2001 yılında AKP’yi kurmuşlardır.
1991-2002 dönemi
1999 seçimlerinde kuurlan DSP-MHP-ANAP koalisyonu döneminde gerçekleşen
ekonomik kriz bbu dönemin önemli olaylarından birisidir.
Krizde 22 özel banka sahipleri tarafından hortumlanmıştır. Yolsuzluğun Hazineye
olan maliyeti 50 milyar dolar olarak tahmin edilmektedir.
Kemal Derviş’in bakan olarak atanması ve 2001 reformları.
AKP dönemi
Fazilet partisinden ayrılan “yenilikçi ekibin” kurduğu parti geçmiş dönemlerse
MSP’den başlayıp Fazilete kadar gelen dönemi analiz ederek “gömlek değişikliğine”
gitmişlerdir.
Bu kapsamda özellikle yerleşik bürokratik elitin hassasiyetlerini gözeten AKP ilk
dönemi itibariyle AB politikalarına önem veren, parti politikalarında ortak akla
önem veren, değişik toplum kesimlerinin temsil edilmesini sağlayan ve
katılımcılığı önemseyen bir politika izlemiştir.
AKP R. Tayyip Erdoğan’ın siyasi yasaklı olarak girdiği 2002 seçimlerinden tek parti
olarak iktidar çıkmıştır. Seçim sonrası siyasi aftan yararlanan Erdoğan yenilenen
Siirt seçimleriyle milletvekili seçilerek başbakanlık görevine getirilmiştir.
AKP dönemi Kökleşmiş sosyo ekonomik sorunlara yönelik politikalar benimsenmiştir.
Düşük enflasyon
Hızlı büyüme rakamları
Kişi başına düşen milli gelirin artması
İhracatın artması
TL den sıfır atılması
Sosyal hizmet kurumları tek çatı altında toplandı
Yeşil kart, ücretsiz kitap vb. Uygulamalar
Yerel yönetimlerdeki başarılar
Reel muhalefet eksikliği
Cari açık, dış borç ve işsizlik problemleri devam etmekte
AKP dönemi
2007 cumhurbaşkanlığı krizi bürokratik ve askeri elitle yaşanan çatışma
Yargıtay tarafından kapatılma talebi ve AYM’nin vermiş olduğu karar
367 krizi ve Cumhuriyet mitingleri
E-muhtıra
2010 referandumu
Yeni sivil anayasa söylemi
2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi
3’ncü ve ve 4’ncü dönem