T.C.ANKARA ÜN�VERS�TES�
SOSYAL B�L�MLER ENST�TÜSÜYEN�ÇA� TAR�H�ANAB�L�M DALI
XVI. YÜZYIL OSMANLI �ENL�KLER�N�NS�YASAL BOYUTLARI VE
GÜNDEL�K HAYATA ETK�LER�
Yüksek Lisans Tezi
Derya Ocak
Ankara-2006
T.C.ANKARA ÜN�VERS�TES�
SOSYAL B�L�MLER ENST�TÜSÜ YEN�ÇA� TAR�H�ANAB�L�M DALI
XVI. YÜZYIL OSMANLI �ENL�KLER�N�NS�YASAL BOYUTLARI VE
GÜNDEL�K HAYATA ETK�LER�
Yüksek Lisans Tezi
Derya Ocak
Tez Dan��man�
Prof.Dr. Mahmut �akiro�lu
Ankara-2006
��NDEK�LER
ÖNSÖZ............................................................................................................ 1
G�R��............................................................................................................... 2
I. BÖLÜM
1. XVI. YÜZYIL OSMANLI TAR�H�...................................................... 5
II. BÖLÜM
2. �ENL�K KAVRAMI.............................................................................. 20
2.1. Bayram, �enlik vb. Kutlamalar�n S�n�fland�r�lmas�.................... 24
2.2. �enli�in Kökeni........................................................................... 26
2.2.1. �lkel Ayin, Ritüel ve Törenler................................................ 26
2.3. �enliklerin ��levleri...................................................................... 32
III. BÖLÜM
3. OSMANLI’DA �ENL�K KAVRAMI VE UYGULANI�I.................... 35
3.1. Osmanl�’da E�lence Hayat�......................................................... 35
3.2. Osmanl�’da �enlik Kavram�........................................................ 43
3.3. Kutlama Gerekçelerine Göre Osmanl� �enlikleri........................ 44
3.4. XVI. Yüzy�lda Osmanl�’da �enlikler.......................................... 51
3.5. Osmanl� Devleti’nde 1582 �enli�i Öncesi Yap�lan �enlikler......59
3.6. Osmanl� Devleti’nde 1582 �enli�i...............................................66
IV. BÖLÜM
4. OSMANLI �ENL�KLER�N�N S�YASAL BOYUTLARI VE
GÜNDEL�K HAYATAETK�LER�................................................. 89
4.1. Osmanl� �enliklerinin Siyasal Boyutlar�..................................... 89
4.1.1. Siyasi �ktidar ve �enlik.......................................................... 89
4.1.2. Siyasi Geli�meler ve Osmanl� �enlikleri............................... 96
4.2. Osmanl� �enliklerinin Gündelik Hayata Etkileri......................... 99
4.2.1. Osmanl�’da Gündelik Hayat ve �enlikler.............................. 99
SONUÇ........................................................................................................... 116
ÖZET............................................................................................................... 118
EK-I - Tarih S�ras�na Göre Osmanl� Devleti’nde �enlikler............................ 120
EK-II- a) Resimlerin Listesi………………………………………………….126
b) Resimler……………………………………………………………129
KAYNAKÇA...................................................................................................151
1
ÖNSÖZ
Sadece yabanc�lar için de�il, kendi ya�ad��� topraklar�n insanlar� taraf�ndan
da e�lenceye, zevk ve sefaya dü�kün olarak tan�nan Osmanl� �mparatorlu�u’nun, bu
e�lencelerin arkas�nda yatan, görünmeyen yüzü tüm bilinmeyenler gibi ilgi çekicidir.
Biz de bu yüksek lisans tezi ile, Osmanl� �mparatorlu�u’nun bu e�lenceli yüzünün
arkas�nda yatan gerçeklere ve sosyal aç�dan baz� etkile�imlere ���k tutmaya çal��t�k.
Çal��malar�m esnas�nda, bana yol gösteren, yard�mlar�n� benden esirgemeyen
de�erli hocam Prof. Dr. Mahmut �akiro�lu’na te�ekkürü bir borç bilirim. Ayr�ca,
de�erli görü�lerini benimle payla�an Prof. Dr. Özer Ergenç ve Prof. Dr. Mehmet
Öz’e de sonsuz te�ekkürlerimi sunuyorum. Bana her zaman inanan, dualar�n� hiç
esirgemeyen, en de�erli varl���m, annem Cihan’a, e�itim hayat�m boyunca, bana hep
destek olan babam Ha�met’e, karde�ini bu kadar iyi tan�d���, böylesine destekledi�i
ve bu kadar harika bir abla oldu�u için Elif’e, güzel �ngilizcesi ile yard�m�ma yeti�en,
dünya iyisi Deniz’e, sadece varl���yla bize ya�att��� güzellikler ve maddi, manevi
tüm destekleri için karde�im Erdem’e, sonsuz enerjisi, içtenli�i ve tatl�l���yla,
ihtiyac�m olan ya�ama sevincini bana verdi�i için karde�im Esra’ya, böylesi e�i
bulunmaz bir dost oldu�u için Eser’e, güler yüz, ilgi ve yard�mlar�n�, bir an bile olsun
esirgemeyen, Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi’nin çok de�erli çal��anlar� Mustafa
Bey ve Serpil Han�m’a sonsuz te�ekkürler ediyorum. Sizlerin deste�i olmasayd�, bu
çal��ma tamamlanamazd�.
Derya OCAK
2
G�R��
Osmanl� tarihçilerinin “Klasik Dönem” olarak adland�rd��� 16. yüzy�l,
Osmanl� �mparatorlu�u’nun en parlak dönemi olarak da an�l�r. Bu güçlü
�mparatorluk, en geni� s�n�rlar�na bu yüzy�lda ula�m��t�r. H�zl� bir yay�lma
sürecinden sonra Osmanl� �mparatorlu�u art�k kuzeyde Rusya, bat�da Habsburg
�mparatorlu�u ve do�uda Safevi Devleti ile kom�u olmu�tu. Yönetimdeki
merkeziyetçilik sadece kentlerde de�il, ta�ralarda da varl���n� eksiksiz
hissettirebiliyordu.1 Ancak, 16. yüzy�l� özel k�lan tek özellik bu olumlu geli�meler
de�ildi. Yüzy�l�n sonlar�na do�ru, tüm dünyay� saran siyasi, ekonomik ve toplumsal
bir de�i�im süreci hakimdi. Bu de�i�im sürecinden, istemese de, Osmanl� Devleti de
nasibini alm��t�. O güne kadar, Osmanl� Devlet yönetiminde dü�ünce ile uygulama
aras�nda bir farkl�l�k ya�anmazken, belirli bir zaman sonra sistemde aksamalar�n
meydana geldi�i görülmektedir. Sonraki yüzy�llara, bu aksaman�n nedenini bulma ve
telafi etme çabalar� hakim olacakt�r.
K�saca belirtecek olursak 16. yüzy�l; en geni� s�n�rlarla en parlak dönemin
ya�and��� bir dönem olmas�n�n yan� s�ra, o güne kadar su yüzüne ç�kmam�� olan
sorunlar�n kendini göstermeye ba�lad��� bir dönemdir. Bu yüzy�l� daha çekici k�lan
da, bünyesinde bar�nd�rd��� bu ikilemdir. Osmanl� Devleti’nde �enlikler konusunu
ele al�rken, konuyu 16. yüzy�l ile s�n�rland�rmam�z�n önemli bir nedeni, dönemin bu
ilgi çekici özelli�inden kaynaklanmaktad�r. Ayn� zamanda tüm zamanlar�n en
görkemli �enli�i olarak an�lan 1582 �enli�i de, bu yüzy�lda düzenlenmi�tir. Dönemin
1 �evket Pamuk, Osmanl�-Türkiye �ktisadi Tarihi 1500-1914, �stanbul: Gerçek Yay�nevi, 1999, s.31
3
�enlik ve e�lence anlay���n� en kapsaml� biçimde yans�tmas�ndan dolay� da
tezimizde, 1582 �enli�ini üzerinde yo�unla�aca��z.
Tezimizin kapsam�, yaln�zca bir e�lence unsuru olarak �enlikleri ele almak
de�ildir. Kutlanan bu �enliklerin arkas�nda yatan, ba�ta siyasi olmak üzere,
ekonomik, dini vb. nedenlerle birlikte; �enliklerin birer getirisi olan ekonomik ve
sosyal hareketlili�in gündelik ya�amdaki etkilerini ele almakt�r. Böylece, Osmanl�
�enliklerinin yaln�zca e�lence boyutunun varolmad���n�, toplumsal ve siyasal
boyutlar�yla da varoldu�unu ortaya koymaya çal��aca��z.
�enlikler konusunu ele al�rken, olay�n siyasi boyutlar� da bizi
ilgilendirdi�inden, �enlikleri anlatmadan önce dönemin, yani 16. yüzy�l�n siyasi
tarihine de�inmeyi uygun bulduk ve I.Bölüm’de bu konuya yer verdik. Bu bölümde
yararland���m�z ba�l�ca kaynaklar; �smail Hakk� Uzunçar��l�’n�n Osmanl� Tarihi
(1998) adl� eseri, Halil �nalc�k’�n Osmanl� �mparatorlu�u Klasik Ça� (2003) adl�
eseri, Ya�ar Yücel ve Ali Sevim’in Klasik Dönemin Üç Hükümdar�: Fatih, Yavuz,
Selim (1991) adl� eseri ve Robert Mantran’�n Osmanl� �mparatorlu�u Tarihi-I (2001)
adl� eseridir.
II. Bölümde, genel olarak �enlik, ayin, tören vb. kavramlarla bu kavramlar�n
kökeni ve i�levleri konusunu, Sibel Özbudun’un Ayinden Törene (1997), James
Frazer’�n Alt�n Dal (1991), Metin And’�n Dionisos ve Anadolu Köylüsü (1962),
Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar� (1982), K�rk Gün K�rk Gece (1959) adl�
eserleri ba�ta olmak üzere pek çok kaynaktan yararlanarak ele almaya çal��t�k. Prof.
Dr. Metin And’�n konuyla ilgili birer ba�yap�t niteli�i ta��yan ad� geçen bu
eserlerinden, sadece bu bölümde de�il, tezin tamam�nda yararlan�lm��t�r.
4
Osmanl� �enliklerinin ele al�nd��� III.Bölüm’de de, büyük ço�unlukla, ad�
geçen bu üç eserden faydalan�lm��t�r. Bunun yan� s�ra, Özdemir Nutku’nun
IV.Mehmet’in Edirne �enli�i (1987), Mehmet Arslan’�n konuyla ilgili makale ve
kitaplar� ile Gelibolulu Mustafa Ali’nin Camiü’l-Buhur der Mecalis-i Sur (1996)
adl� eseri de yararland���m�z di�er eserler aras�ndad�r. Gelibolulu Mustafa Ali’nin,
1582 �enli�i vesilesiyle yazd��� bu manzum eser, dü�ünle ilgili olarak yenilen
yemeklerden giyilen k�yafetlere, misafir a��rlamalardan verilen hediyelere, seyirlik
oyunlardan esnaf gösterilerine kadar pek çok ayr�nt�y� günümüze yans�tmaktad�r.
Son olarak, Osmanl� �enliklerinin siyasi yönü ve gündelik hayat üzerinde
yaratt��� etkilerin ele al�nd��� IV. Bölüm’de, siyasi boyut ele al�n�rken yine Sibel
Özbudun’un Ayinden Törene (1997), S.R.F. Pr�ice’�n Ritüel ve �ktidar (2004) adl�
eserlerinin yan� s�ra, ba�l�ca siyaset bilimi kaynaklar�ndan olan Münci Kapani’nin
Politika Bilimine Giri� (2002) ve Ahmet Taner K��lal�’n�n Siyaset Bilimi (1990) adl�
eserlerine de ba�vurulmu�tur. Gündelik hayat üzerindeki etkileri ele al�n�rken de,
Ekrem I��n’�n, �stanbul’da Gündelik Hayat (1999), Suraiya Faroqhi’nin Osmanl�
Kültürü ve Gündelik Ya�am (2002) ve Robert Mantran’�n XVI. ve XVII. Yüzy�lda
�stanbul’da Gündelik Hayat (1991) adl� eserleri ba�ta olmak üzere, pek çok eserden
ve makaleden yararlan�lm��t�r.
5
I. BÖLÜM
1. XVI. YÜZYIL OSMANLI TAR�H�
16. yüzy�l�n, Osmanl� Tarihi aç�s�ndan, bir dönüm noktas� niteli�i ta��d���n�
belirtebiliriz. Çünkü Osmanl�, bu yüzy�l�n sonuna kadar, devlet yönetiminde ve
kurumsalla�mas�nda uygulad��� sistemde herhangi bir bozulma ve aksamaya
rastlamam��t�. Ancak, özellikle 16. yüzy�l�n sonlar�na do�ru, bu aksama oldukça
belirginle�mi� bir �ekilde, Osmanl�’n�n kar��s�nda duruyordu. Osmanl� Devleti,
bundan sonraki dönemi; yani 17. ve 18. yüzy�llar�, bu aksakl���n önüne geçmek için
çaba sarfederek geçirecektir.
Osmanl�, küçük bir s�n�r beyli�iyken, 1453’te �stanbul’un fethiyle büyük bir
imparatorluk haline gelmi�ti. Bu dönemden, 16. yüzy�l�n sonuda kadar da bir dünya
devi olmay� ba�arm��t�. 16. yüzy�lda, �mparatorlu�u doruk noktas�na getirmi� olan
olay ve geli�melere bir göz atal�m.
Saltanat dönemi 16. yüzy�l�n en ba��na denk gelen hükümdar, II.Bayezit’tir
(1481-1512). Fatih Sultan Mehmet’in o�lu olan II. Bayezit, babas�n�n ve di�er
seleflerinin aksine, daha bar��ç�l bir politika izlemi�tir. Ko�ullar, II.Bayezit’i, yüzü
d��ar�daki fetihlerden çok, iç meselelere dönük bir politika izlemeye zorlam��t�r.2
Yeni hükümdar�n ilk i�i, babas�n�n uygulad��� ve pek ho�a gitmeyen parasal
önlemleri yenilemek oldu. Fatih Sultan Mehmed döneminde, el konulan mülk ve
vak�flar, yasal sahiplerine geri verildi. Kap�kulu askerleri “cülus bah�i�i”ni ald�lar ve
2 Halil �nalc�k, Osmanl� �mparatorlu�u Klasik Ça� (1300-1600), �stanbul: Yap� Kredi Yay�nlar�, 2003,
s.35
6
II. Bayezit döneminde, denetim yeniden yeniçerilerin eline geçti. Taht�na ortak olan
karde�i Cem Sultan, firar edip Rodos �övalyelerine s���nd� ve 1495’te ölene kadar da
bir Avrupa sorunu olarak, II.Bayezit’in hükümdarl���na damgas�n� vurdu.3 Bayezit,
Cem’i serbest b�rakmamalar� için önce Rodos �övalyelerine, sonra da Papa’ya y�ll�k
k�rk be� bin düka ödüyordu.4
II.Bayezit’in ilk seferi, Hersek ve Bo�dan üzerine yürümesiyle ba�lad�. Bunu,
1491’de bir bar�� antla�mas� ile neticelenen Memluk sava�lar�; yine 1499 senesinde
ba�lay�p, 1503 y�l�nda imzalanan bir antla�ma ile sonuçlanan Venedik harbi izledi.5
Son olarak, �ran’da bütün Türkmen a�iretinin politik ve dini lideri haline gelmi� olan,
�smail Safevi ve yanda�lar�n�n ba�latm�� oldu�u k�z�lba� hareketi, Anadolu’da patlak
veren ayaklanmalara yol açt�. Art�k iyice ya�lanm�� ve hasta olan II.Bayezit için,
içinden ç�k�lmaz bir hal alm��t�. Bu durum kar��s�nda çaresiz kalan Bayezit, 1512
y�l�nda, taht� o�lu Selim’e b�rakmak zorunda kald�.6
Bayezit, babas� gibi büyük fetihlerde bulunmam��t�. Ancak, ordu ve
donanmay� geli�tirmi�; halefleri Selim ve Süleyman’a, büyük fetih giri�imleri için
gerekli olan ortam� haz�rlam��t�.7
I.Selim, babas�n�n haz�rlad��� bu düzenin ba��na, dedesinin yar�m b�rakt���
fetih politikas�n� kald��� yerden devam ettirmek; Osmanl�’y� bir dünya imparatorlu�u
haline getirmek amac�yla ç�km��t�.8
3 Nicolas Vatin,”Osmanl�lar�n Yükseli�i”, Osmanl� �mparatorlu�u Tarihi I, (der.)Robert Mantran,
�stanbul: Adam Yay�nlar�, 2001, s.131. ve Stanford Shaw, Osmanl� �mparatorlu�u ve Modern
Türkiye, C-I, �stanbul: e Yay�nlar�, 1994, s.110-1114 Halil �nalc�k, 2003, s.365 Nicolas Vatin. 2001. s.133-1396 Halil �nalc�k, 2003, s.377 Halil �nalc�k, 2003, s.388 Stanford Shaw, C-I, 1994, s.121-122
7
1470 y�l�nda, Amasya’da do�mu� olan Selim, babas�n�n hükümdarl���
s�ras�nda Trabzon valili�i yapm��t�r. �ehzade Ahmed’in, �l�ml� karakteriyle hem
babas�n�n hem de devlet erkan�n�n sempatisini kazanmas�na kar��l�k; Selim’in �iddet
dolu tav�rlar� ve sert karekteri çevresine korku saç�yordu. Ba�ta Bayezit olmak üzere,
pek çok ki�i Ahmed’in tahta geçmesini isterken; yeniçerilerin de deste�iyle babas�n�n
yerine tahta geçmeyi ba�arm��t�.9 Yeniçerilerin ba��ms�z bir güç olarak siyasi hayata
girmeleri ilk defa bu dönemde görülür. 10
Selim, tahta oturmu�tu ancak, öncelikle tahtta gözü olan di�er �ehzadeleri
bertaraf etmesi gerekiyordu. �ehzade Korkud ve �ehzade Ahmed ile mücadelesi
devam etmekteydi. �kisi aras�nda en zorlu olan� Ahmed idi. Ancak daha öncesinde,
kendisine sorun ç�kartabilecek tüm engelleri ortadan kald�rmak amac�yla, Süleyman
hariç, tüm o�ullar�n� ve ye�enlerini ortadan kald�rd�. Daha sonra, önce Korkud’u
(1513), sonra da Ahmed’i (1514) öldürerek, taht�n tek hakimi olma giri�imini
sonuçland�rd�.11
Bu s�rada �ah �smail sorunu hala devam etmekteydi. Ancak I.Selim, 1514’te
Çald�ran zaferi ile k�z�lba� tehlikesine de geçici olarak son verdi. Daha sonra,
Dulkadir Beyli�i’ni topraklar�na katmas�, Memlükler ile sava��n yolunu açm��t�.
Selim, Araplar� Memlük hakimiyetinden kurtarmaya ve �slam dünyas�n� korumaya
geldi�ini ilan ederek, Memlük üzerine yürümeye ba�lad�. Memlük hanedan�na son
verip, �slam dünyas� için büyük önem ta��yan kutsal topraklar� ele geçirmesi, Selim’i
sadece Osmanl�’n�n de�il, tüm �slam aleminin koruyucusu yapm��; O’na “halifelik”
9 Ya�ar Yücel ve Ali Sevim, Klasik Dönemin Üç Hükümdar�:Fatih, Yavuz, Selim, Ankara: TTK,1991,
s.107-11110 Taner Timur, Osmanl� Toplumsal Düzeni, Ankara: �mge Kitabevi, 2001, s.15011 �smail Hakk� Uzunçar��l�, Osmanl� Tarihi, C-II, Ankara: TTK,1998, s.248-252
8
ünvan�n� kazand�rm��t�r. Bu fetihin, bir ba�ka önemli sonucu da; dünyan�n en zengin
ticaret yolunun Osmanl�’n�n denetimine geçmi� olmas�yd�. Devletin gelirleri iki
kat�na ç�km��, Selim’den sonra tahta geçecek olan Süleyman’a, fetih çal��malar�nda
kullan�lmak üzere dolu bir hazine b�rak�lm��t�. 12
Selim’in hükümdarl���n�n son y�llar�nda meydana gelen bir di�er olay ise;
Celal isimli bir Safevi’nin yanda� toplayarak, Anadolu’da ba�latt��� isyand�r. Bu
isyana yeniçeriler taraf�ndan son verilmi�tir. Ancak, bundan sonra Anadolu’da
meydana gelen tüm isyanlar Celali �syan� olarak adland�r�lm��t�r.13
I.Selim, M�s�r fethiyle elde etti�i ganimetlerin önemli bir k�sm�n�, donanmay�
geli�tirmeye, tersane açmaya, gemi yap�m�na ve denizcilik e�itimine harcam��t�r.
Avrupa’n�n gözünü korkutan bu haz�rl�klardan yararlanan ise kendisi de�il, halefi
Süleyman olmu�tur. 14
Süleyman, Selim’in hayatta olan tek o�luydu ve Manisa’da valilik yapm��t�.
Babas�, seferlere ç�kt���nda pek çok kez saltanata vekalet etmesi için
görevlendirmi�ti bu genç �ehzadeyi. 1520’de Sultan Selim’in ölümü üzerine, tahta
ç�kmas� için �stanbul’a davet edilmesine ra�men; babas�n�n asl�nda ölmedi�ini,
kendisine tuzak haz�rland���n� dü�ünerek bu ça�r�lar� yan�ts�z b�rakt�. Ancak, nihayet
�stanbul’a gitti�inde, babas�n�n öldü�ünü ve kendisinin de tek varis olarak, saltanat�n
yeni sahibi oldu�unu anlad�.15
Yeni sultan, tahta geçti�inde 25 ya��ndayd� ve o güne dek görülmemi�
elveri�li ko�ullarla taht� devralm��t�. Babas� Selim, merkezi güçleri yeniden
12 Halil �nalc�k, 2003, s.38-3913 Stanford Shaw, C-I, 1994, s.130-13114 Stanford Shaw, C-I, 1994, s.13015 Y.Yücel - A.Sevim, s.149-150
9
örgütlemi�, güçlendirmi� ve sa�lam bir donanma kurmu�tu. Selim’in son y�llar�ndaki
halk hareketlerine ra�men Osmanl� merkezi sistemi zirveye ula�m��t�.16 �lk i� olarak
yeniçerilerin cülus bah�i�ini verdi ve onlar�n memnuniyetini sa�lad�. Veziriazam Piri
Mehmet Pa�a’y� yine görevinde b�rakt�. Babas�n�n, do�u ile ticareti kesintiye u�ratan
uygulamalar�n� de�i�tirmi�; ticaret özgürlü�ünü yeniden getirmi�, mallar�na el
konulan tacirlerin zararlar�n�n devlet hazinesi taraf�ndan kar��lanmas�n� sa�lam��t�r.17
Babas�ndan farkl� olarak; daha çok Avrupa’y� hedef alan bir d�� politika
izlemek amac�ndayd� Sultan Süleyman. Asl�nda bu politika bazen, yeni topraklar
elde etmekten çok; bir güç gösterisi, büyüklük ispat� niteli�i ta��yordu.18 Ancak,
Bat�’ya yönelmeden önce, henüz saltanat�n�n ilk y�l�ndayken, �am Beylerbeyi
Canberdi Gazali’nin, M�s�r’� ele geçirip yeni bir Memlük Devleti kurma giri�imine
engel olmas� gerekiyordu.19 Bu giri�imi, Osmanl� lehine sonuçland�r�ld�ktan sonra,
art�k Bat�’ya yönelebilirdi. Hedefi: Süleyman’�n tahta ç�k���n� haber vermek üzere,
Macar kral�na gönderilen Osmanl� elçisi Bahrem Çavu�’a hakaret edilmesi
gerekçesiyle Macaristan idi. Bir ay kadar süren bir ku�atmadan sonra, Belgrad dü�tü
(A�ustos-1521) ve Darü’l-cihad ad�n� alarak, Osmanl�’n�n Avrupa seferleri için çok
de�erli bir üs niteli�i ta��d�.20 Hemen ard�ndan Akdeniz’e yönelerek, Aziz Yahya
�övalyeleri’nin elinde bulunan Rodos adas�n� ele geçirdi ve böylece, do�u Akdeniz’i
güvence alt�na almay� ba�ard� (1522).21
16 Taner Timur, Osmanl� Toplumsal Düzeni, s.156.17 Jean-Louis Bacque-Grammont, “Osmanl� �mparatorlu�u’nun Doru�u: Olaylar”, Osmanl�
�mparatorlu�u Tarihi I, (der.) Robert Mantran, �stanbul: Adam Yay�nlar�, 2001, s.179. ve Y.Yücel- A.
Sevim. s.150.18 �.H.Uzunçar��l�, C-II, 1998, s.307.19 Stanford Shaw, C-I, 1994, s.133.20 �.H. Uzunçar��l�, C-II, 1998, s.311-312.21 Halil �nalc�k, 2003, s.40 ve Stanford Shaw,1994, s.133-134.
10
Rodos fethinin ard�ndan, veziriazam Piri Mehmet Pa�a görevinden al�narak,
yerine, sonras�nda sultan�n karde�iyle de evlenerek sayg�nl���n� sa�lama alacak olan
�brahim Pa�a getirildi (1523).22 Veziriazaml�k isteyen Ahmet Pa�a bu durum
kar��s�nda büyük hayal k�r�kl��� ya�ad�ysa da, iste�i üzerine, kendisine M�s�r valili�i
verilerek teselli edildi. Ancak Ahmet Pa�a, önce çevresinde yanda� toplad�, ard�ndan
M�s�r’da ad�na hutbe okutup para bast�rarak, hükümdarl���n� ilan etti (1524).
Osmanl� birliklerinin olaya el koyup Ahmet Pa�a’n�n öldürülmesi sonucu bu isyan da
bast�r�lm��t�. Ancak; bölgenin bu denli isyana yatk�n olmas�, burada yeni
düzenlemelere gereksinim duyuldu�unu ortaya koyuyordu. Bunun üzerine,
veziriazam �brahim Pa�a’ya geni� yetkiler verilerek, düzeni sa�lamas� amac�yla
M�s�r’a yolland�. Hem halk� rahatlatacak, hem de hazineyi zora sokmayacak
düzenlemeler yapt�ktan sonra, görevini ba�ar�yla tamamlayan �brahim Pa�a tekrar
�stanbul’a döndü.23
Dönü�ünün as�l nedeni, Süleyman’�n Macaristan’a kar�� bir sefer haz�rl���nda
olmas�yd�. 1526 bahar�nda, Osmanl� ordusu �stanbul’dan hareket etti. 29 A�ustos’ta
Mohaç’ta batakl�k bir bölgede iki ordunun kar��la�mas�; Osmanl� kuvvetlerinin ezici
üstünlü�ü ve Kral II.Layo�’un sava� alan�nda ölmesiyle sonuçland�. Bir ay sonra
Budin de ele geçirildi. Süleyman, varisi bulunmayan II.Layo�’un yerine Yano�
Zapolya (Janos Zapolyai) ‘y� Kral ilan etti.24 Ancak bu durumdan ho�nut
olamayanlar, Yano�’un kar��s�na rakip olarak; Habsburg Hanedan�’ndan, Alman
�mparatoru V.�arl’�n karde�i Ferdinand’� ç�kard�lar. Rakibi Yano�’un üstüne yürüyen
22 J-B. Bacque-Grammont, 2001, s.181-18223 Peçevi �brahim Efendi, Peçevi Tarihi, C-I, (haz.) Bekir S�tk� Baykal, Ankara: Kültür Bakanl���,
1981, s.64-66 ve Y.Yücel ve A.Sevim, s.159-161.24 �.H.Uzunçar��l�, C-II, 1998, s.323-327.
11
Ferdinand, ilk çat��malarda ba�ar�l� oldu. Bunun üzerine Sultan Süleyman, Kral
Yano�’a yard�m amac�yla, May�s 1529’da, 350 bin ki�ilik bir orduyla, �stanbul’dan
Macaristan üzerine tekrar hareket etti. Çok geçmeden Budin tekrar ele geçirildi ve
Macar Krall��� tac� giydirilen Zapolya’ya, y�ll�k belirli bir vergi kar��l���nda teslim
edildi.25
Sorun çözülmü�tü ancak, Süleyman ve veziriazam �brahim Pa�a’n�n
Avrupa’daki i�leri henüz bitmemi�ti. Eylül ay�n�n sonlar�nda Süleyman, 120.000
ki�ilik ordusuyla Viyana surlar�na dayand�. �ehrin güçlü direni�i, uygunsuz iklim
ko�ullar�, bu ilk Viyana ku�atmas�n� sonuçsuz b�rakacakt�r ve Sultan, 16 Ekim’de
ordusunu geri çekmek zorunda kalacakt�r.26
Sultan, �stanbul’a dönmü�tü, ancak bu s�rada Ferdinand, karde�i Alman
�mparatoru �arlken’in de deste�iyle, hala Macar Krall���’n�n kendisine verilmesini
istiyordu. Bu amac�n� gerçekle�tirmek üzere Ferdinand, Budin’i ku�att� (1531).
Ancak, Zapolya Osmanl�’dan yard�m istedi. Bu iste�e cevap olarak gelen yard�mc�
kuvvetlerin yolda oldu�unu duyan Ferdinand, kurkup Budin’den çekildi.27 Bat�’daki
bu geli�meler üzerine Sultan Süleyman, Nisan 1532’de, Ferdinand’dan çok, Alman
�mparatoru �arlken’e “haddini bildirmek”, ordusunun ve kendisinin “yüceli�i”ni tüm
Avrupa’ya bir kez daha ispat etmek amac�yla; Osmanl� tarihçilerinin Alaman seferi
olarak adland�rd��� bu sefere ç�km��t�r.28
25 Y.Yücel ve A.Sevim, s. 164-166.26 J-B. Bacque-Grammont, s.183.27 �.H.Uzunçar��l�, C-II, 1998, s. 331-332.28 Özlem Kumrular, “�spanyol Kaynaklar� I����nda Kanuni’nin Alaman Seferi I: Türk Geliyor”, Tarih
ve Toplum, (Aral�k-2001), Cilt 36, Say� 216, ss.27.
12
Avrupa’n�n uzun süre unutamayaca�� derecede gösteri�li bir orduyla,29 hedefe
ula��lm��t�; ancak Sultan Süleyman, kar��s�nda ne bir dü�man ordusu ne de �arlken’i
bulabilmi�ti. �rili ufakl�, 15 kale ele geçirildikten sonra, �arlken’in de bir türlü ortaya
ç�kmamas� üzerine, Kas�m 1532’de �stanbul’a dönülmü�tür.30
Tüm bu olanlardan sonra Ferdinand, art�k Macar Krall��� sevdas�ndan
vazgeçerek, bar�� istedi. Osmanl� da; hem Macaristan seferlerinin maddi ve manevi
yükünden kurtulmak, hem de do�udaki sorunlara yönelmek için bu bar�� talebine
olumlu yan�t verdi. Bu anla�maya göre; Ferdinand art�k Macaristan’�n Zapolya’ya ait
olan k�sm�na sald�rmayacak ve kendi elinde bulunan Macar topraklar� için Osmanl�
Devleti’ne y�ll�k belirli bir miktar vergi ödeyecektir (Temmuz 1533).31
Ancak, bu bar�� da Ferdinand’� durduramam��t�r. Osmanl�, Venedik ile
muharebe halindeyken s�n�r� geçen Ferdinand kuvvetleri, s�n�r kuvvetleri taraf�ndan
imha edilmi�tir (1537). Zapolya’n�n ölümü üzerine Ferdinand’�n Budin’i tekrar
ku�atmas� nedeniyle biri 1541’de, di�eri 1543’te olmak üzere, Macaristan’a iki sefer
daha yap�lm��, ikisinde de Ferdinand’�n amacuna ula�mas�na engel olunmu�;
1547’de imzalanan 5 y�ll�k bir anla�mayla Ferdinand, elinde bulunan Macar
topraklar� için vergi ödemeye devam etme sözü vermi�tir. Son olarak ise, Sultan’�n
�ran’da seferde olmas�n� f�rsat bilen Ferdinand’�n, Erdel’e sald�rmas� üzerine bölgeye
gönderilen ordu, Macaristan’�n en önemli kalelerinden biri olan Teme�var’� ele
geçirmi�tir. Sonuç olarak; Ferdinand, Erdelden vazgeçip, Osmanl�’ya y�ll�k 30 bin
alt�n vergi ödemeyi kabul etmi�tir (1562).32
29 Özlem Kumrular, 2001, s.27.30 �.H.Uzunçar��l�, C-II, 1998, s. 334-335.31 �.H. Uzunçar��l�, C-II, 1998, s.336.32 �.H. Uzunçar��l�, C-II, 1998, s.337-342
13
Bat�’da bunlar olurken Do�u’da neler ya�anm��t�? 1533’de Ferdinand ile
anla�ma yapan Osmanl�, art�k do�uda Safevilerin elinde bulunan �ran ve Irak’a
yönelmek istiyordu. Nitekim, Anadolu’daki Türkmen ayaklanmalar�n�n kayna��
Safeviler’di. Veziriazam �brahim Pa�a komutas�ndaki ordu �ran üzerine hareket
etmi�ti ancak, �ah �smail’in ölümü üzerine yerine geçen o�lu �ah Tahmasb, Osmanl�
ile çat��maya girmektense, toprak kaybetmeyi tercih ediyordu. Ba�dat ele geçirilip,
Osmanl� egemenli�i �ran Körfezine kadar yay�lm��; �slam dünyas�n�n koruyucusu,
bölgeyi �ii bask�s�ndan kurtarm��t�. Sefeviler’e kar�� kesin bir ba�ar� sa�lanamasa da
Anadolu’daki �ii hareketinin kayna�� sars�lm��t�.33
1548 ve 1553 tarihlerinde, �ran üzerine iki sefer daha yap�ld�ysa da; �ah
Tahmasb yine, çat��maya girmekten kaç�narak ortaya ç�km�yordu. Ancak, �ah
sonunda bar�� istedi ve elçileri arac�l���yla Amasya’da yap�lan görü�meler
neticesinde, 29 May�s 1555’ta imzalanan antla�mayla 37 y�ld�r devam eden Safevi
sava�lar�na son verildi.34
Karada tüm bunlar ya�an�rken, Kaptan-� Derya Barbaros Hayrettin Pa�a
komutas�ndaki Osmanl� donanmas� da denizde büyük ba�ar�lara imza at�yordu.
1538’de Preveze’de Venedik ve müttefik donanmalar� bozguna u�rat�larak,
Akdeniz’de Osmanl� hakimiyetini sa�lanm��t�.35 Daha sonra 1560’da, kaptan-� derya
Piyale Pa�a, �spanyollar’�n elinden Cerbe adas�n� alacakt�r. 1565’te Malta ku�at�lacak
ancak ba�ar�l� olunamayacakt�r. Ancak, bir y�l sonra, Ceneviz’e ait olan Sak�z adas�
ele geçirilerek, bu ba�ar�s�zl�k telafi edilecektir.36
33 Stanford Shaw, C-I, 1994, s.143-14434 �.H.Uzunçar��l�, C-II, 1998, s.359-361.35 Stanford Shaw, C-I, 1994, s.147-148,36 J-B. Bacque-Grammont, s.190.
14
S�n�r olaylar� ve vergi ödemesinin kesilmesi üzerine, Sultan Süleyman,
Macaristan üzerine son seferine ç�kt� (1566). Ku�at�lan Zigetvar kalesi al�nmadan iki
gün önce, dünya tarihine ad�n� “Muhte�em Türk” olarak yazd�ran padi�ah; ya�l�
bedeninin hastal��a yenik dü�mesi sonucu, hayat�n� kaybetti.37
Sultan Süleyman’�n dönemi, sadece d�� olaylar� ile de�il; içte ya�ananlarla da
oldukça ilgi çekici bir dönemdir. Padi�ah, Fatih’inkinden farkl� olarak, daha çok,
adalet ve maliye konular�n� içeren ve sonras�nda ad�n�n “Kanuni” olarak an�lmas�na
neden olan kanunlar haz�rlatm��t�r. Tüm bu kanunlarlarla; genel ahlaka ayk�r�
davran��lara cezalar getirdi�i gibi, devletin mali örgütü, hazineden en küçük birimine
kadar, sistemle�tirilmi� ve kurumla�t�r�lm��t�. Halefleri döneminde, imparatorlu�u
zor duruma dü�ürecek olan ekonomik ve toplumsal sorunlar, Süleyman döneminde
ba�lam��t�: Nüfus iki kat�na ç�km��, k�rsal kesimden kentlere göç ba�lam��, i�sizlik,
fiyat art���, yiyecek s�k�nt�s� ba�göstermi�ti. Süleyman’�n 1536’da veziriazam
�brahim Pa�a’y�, Hurrem Sultan’�n k��k�rtmas� sonucu bo�durtmas�; harem
kad�nlar�n�n saltanata müdahele döneminin de ba�lang�c� olmu�tur. Hurrem Sultan,
kendinden olmayan �ehzade Mustafa’n�n da öldürülmesinde (1553) büyük rol
oynam��t�r. �ehzade Mustafa’n�n öldürülmesini k�nayan bir grup, Düzmece Mustafa
olarak an�lan isyan� ba�latm��, ancak h�zl� ilerleyi�leri, �ehzade Bayezid taraf�ndan
durdurulmu�tur. �ehzede Bayez�d ile Selim’in çat��malar� ba�lam��; ancak döneme
damgas�n� vuracak olan veziriazam Sokullu Mehmet Pa�a’n�n deste�iyle, Bayez�d’a
göre daha kabiliyetsiz olan Selim, bu çat��madan galip ç�km��t�r. �ran’a kaçan
Bayez�d da, Kanuni’nin göz yummas� sonucu, �ah Tahmasb taraf�ndan
37 J.B. Bacque-Grammont, s.191.
15
öldürültülmü�tür (1560). Bu olaydan sonra da Kanuni, hayatta kalan tek o�lu Selim’i
veliaht ilan etmi�tir.38
Süleymen’�n son y�llar�nda, uluslararas� ko�ullar Osmanl�’n�n aleyhine
ilerliyordu. Avrupa’da �spanyol üstünlü�ü yay�l�yordu. Fransa iç sava�a girmi�ti ve
Osmanl�lar’�n ba� müttefiki olma özelli�ini kaybetmi�ti. 1565’teki Malta
ku�atmas�n�n ba�ar�s�zl���, 1566’daki Macar seferi; tüm bunlar Osmanl� için
duraklaman�n ba�lang�c� niteli�indeydi.39
Babas�n�n ölümünün ard�ndan II. Selim, hiçbir rekabetle kar��la�madan, tek
varis olarak tahta geçti (1566). Tahta ç�kt���nda, kendisine destek olanlar� ve de tahta
ç�k���ndan pek de ho�nut olmayanlar� memnun edebilmek için, bol bol bah�i� ve
rü�vet da��tarak i�e ba�lam��t�r.40 �çkiye dü�künlü�ü ve müzi�e olan ilgisi ile tan�nan
II. Selim, devlet i�lerini Vezir-i azam Sokullu Mehmed Pa�a’ya b�rakarak kendi
kö�esine çekilir. K�br�s’�n zapt� konusu hariç hiçbir giri�imde kendisine müdahale
etmez.41
Osmanl�’n�n denizlerdeki egemenli�i II.Selim zaman�nda da devam etti.
Kaptan-� Derya Piyale Pa�a, Sak�z adas�n� alm�� (1567) ve bu ba�ar�s�ndan dolay�
kendisine vezirlik rütbesi verilmi�tir. Halil �nalc�k’�n “Osmanl�’n�n son büyük askeri
ba�ar�s�” olarak nitelendirdi�i K�br�s’�n fethi de (1570) yine II. Selim döneminde
gerçekle�mi�tir. Ancak bu ba�ar� Osmanl�lar’a kar�� yeni bir Hristiyan ittifak�n�n
olu�mas�na neden olacakt�r. Don Juan komutas�ndaki büyük bir donanma,
Osmanl�lar’� Akdeniz’de yenilgiye u�rat�r (�nebaht� Sava��-1571). Bu büyük
38 Stanford Shaw, C-I, 1994, s.150-163.39 Halil �nalc�k, 2003, s.4640 Stanford Shaw, C-I, 1994, s.24441 �.H. Uzunçar��l�, C-III, 1998, s.40-41
16
ba�ar�n�n ard�ndan Avrupa, Türk tehlikesini tamamen ortadan kald�rma planlar�
yapmaya ba�lam��t� ki; 1972 tarihinde K�br�s’a do�ru yola ç�kmaya ba�lad�klar�nda,
eskisinden çok daha güçlü bir donanma ile kar��la�t�lar. Bunun üzerine Venedik 7
Mert 1573 tarihinde Osmanl�lar ile bir bar�� imzalayarak K�br�s üzerindeki tüm
haklar�ndan vazgeçmekle kalmam��; bir de sava� tazminat� ödemek zorunda
kalm��t�r.42
K�sa bir hükümdarl�k dönemi ya�ayan II. Selim (1566-1574), zaman zaman
devlet i�lerine müdahale etse de yönetimi Verir-i azam� Sokullu Mehmed Pa�a’ya
b�rakm��t�. Bilime, müzi�e, edebiyata ve e�lenceye kar�� ilgisi fazlayd�. Onun
döneminde �stanbul’da da e�lence hayat� canl�l�k kazanm��t�.43 Harem kad�nlar�n�n
devlet i�lerindeki etkisi onun zaman�nda doruk noktas�na ula�acak ve yüzy�l
sonras�na kadar devam edecektir. Yine II. Selim döneminde, �ehzadelerin eyaletlerde
yöneticilik ve askerlik görevleriyle e�itilmeleri gelene�i kald�r�lm��; yönetimde
tecrübesiz �ehzadelerin ba�a geçmeleri, yönetimin, di�er güçlerin eline geçmesine
ortam haz�rlam��t�r. II. Selim, 1574 tarihinde banyo yaparken aya��n�n kay�p dü�mesi
sonucu hayat�n� kaybetmi�tir.44
II. Selim’�n ölümünden sonra tahta, iyi silah kullanan ve iyi ata binen, giyim
ve mücevhere merakl�, müzik ve rakstan ho�lanan, kültürlü ve çok yönlü bir padi�ah
olarak tan�mlanan,45 en büyük o�lu III. Murad geçmi�tir S.Shaw, Osmanl�
�mparatorlu�u ve Modern Türkiye adl� eserinde, kendisinin, eyalet valisi olarak
görev alarak, yöneticilik deneyimiyle tahta ç�kan son padi�ah oldu�unu belirtmekte
42 Halil �nalc�k, 2003, s.46-4743 Refik Ahmet Sevengil, �stanbul Nas�l E�leniyordu, �stanbul: �leti�im Yay�nc�l�k, 1990, s.1844 Stanford Shaw, C-I, 1994, s.24845 Nurhan Atasoy, 1582: Surname-i Hümayun – Dü�ün Kitab�, �stanbul: Koçbank, 1997, s.11
17
ise de; A.Akgündüz ve �.H.Uzunçar��l�, bu nitelikteki son padi�ah�n III.Murad’�n
o�lu III. Mehmed oldu�unu belirtmektedirler.46
Aile gelene�ini devam ettirerek, tahta ç�kt��� gün, be� karde�ini de
öldürtmü�tür. Karde� tehlikesinden k�rtulmu�tu ancak ba�ta annesi Nurbanu Sultan
ve kar�s� Safiye Sultan olmak üzere, saray kad�nlar�n�n büyük tesiri alt�nda bir
saltanat dönemi geçirecektir. Bu arada, yine Vezir-i azam olan Sokullu’nun, III.
Murad’� yönetimden uzak tutma çabalar� da devam edecektir.47
III. Murad döneminde, Fas ba�ta olmak üzere Kuzey Afrika’da olumlu
geli�meler kaydedildi. �ç kar���kl�klardan yararlan�larak Fas 1576 tarihinde i�gal
edildi. Fas ele geçirilerek, Portekiz’in buradaki hakimiyetine son verildi. Bunun
üzerine Portekiz, bu ma�lubiyeti telafi için yard�m da alarak sald�r�ya geçtiyse de
ba�ar�l� olamad�.48
Sokullu’nun kar�� ç�kmas�na ra�men Osmanl�, Do�u’ya yöneldi ve 1578’de
ba�layan �ran sava�lar� 1590 tarihinde son buldu. Bu sava�lar sonucunda Osmanl�,
Kafkaslar’dan Nihavend’e kadar �ran’�n bütün bat� eyaletlerini ele geçirdiler. 1590
�ran bar���n�n ard�ndan Osmanl� bat�da Habsburglar’a yöneldi. S�n�r olaylar�, 1593’te
iki �mparatorlu�u sava�a sürükledi. 1606 y�l�na dek devam eden bu sava�lar III.
Mehmed ve I. Ahmed dönemlerinde de, daha çok Avrupal�lar’�n ba�ar�s�yla devam
etti.49
�ran ile sava�lar�n ba�lamas�ndan k�sa bir süre sonra Sokullu Mehmed Pa�a,
kendisine dü�man olanlar�n adamlar� taraf�ndan b�çaklanarak öldürülmü�, O’nun
46 A. Akgündüz ve S.Öztürk, Bilinmeyen Osmanl�, �stanbul: OSAV,1999, s.172, �.H.Uzunçar��l�,
1998, C-III, s. 115, Stanford Shaw, C-I, 1994, s.24847 Stanford Shaw, C-I, 1994, s.248-249. �.H. Uzunçar��l�, 1998, C-III, s.42-4348 �.H. Uzunçar��l�, ,C-III, 1998, s.46-47
18
ölümünden sonra valide ve haseki sultanlar, baz� pa�alar ve saray a�alar�, devlet
yönetiminde daha fazla söz sahibi olmaya ba�lam��lard�r.50
III. Murad döneminde, 1589 tarihinde yeniçerilerin, 1593 tarihinde de
süvarilerin isyan�n� görüyoruz. Bu isyanlar�, dönemin devlet te�kilat�nda meydana
gelen bozukluklar�n bir sonucu olarak alg�lamam�z yanl�� olmayacakt�r. Nitekim,
III.Murad zaman�nda, rastgele kimseler al�narak Yeniçeri Oca�� bozulmu�, rü�vet üst
seviyeye yükselmi�tir. Babas� gibi kendisi de e�lence ve sefaya dü�kün bir insand�.
Kendisini saraya kapatm��, devlet i�lerinden elini çekmi�ti. Babas� tüm i�leri Sokullu
Mehmed Pa�a’ya birakm��t�. Sokullu da, engin tecrübesine dayanarak, genellikle
d��ar�ya kar�� uzla�ma politikas� izleyerek, devlet i�lerini idare ediyordu. Ancak III.
Murad, Sokullu’yu öldürtmü�, devlet i�lerinden tamamen elini çekmi�ti. Padi�ah’�n
bu tavr�, Osmanl� duraklamas�n� h�zland�rm��, bozulmalar�n artarak devam�n�
sa�lam��t�r.51
III. Murad’�n ölümünden sonra yerine o�lu III. Mehmed geçmi�tir (1595).
16. yüzy�l�n son hükümdar� olan Mehmed’in tahta ç�k���, babas�n�nkinden daha da
kanl� olmu�tur: on dokuz erkek karde�iyle birlikte, yirmiden fazla k�z karde�ini de
bo�durtmu�tur. Yönetim yine sadrazamlarla birlikte Padi�ah’�n annesi Safiye
Sultan’�n elinde bulunuyordu.52
Padi�ah, tahta ç�kt�ktan bir müddet sonra, yeniçerilerin de bask�s�yla, orduyla
birlikte sefere ç�kar ve E�ri kalesi’ni fetheder. Ancak, bu ba�ar� kal�c� de�ildir.
49 Halil �nalc�k, 2003, s.4750 �.H. Uzunçar��l�, C-III, 1998, , s.11451 A. Akgündüz ve S. Öztürk, 1999, s.16652 Stanford Shaw, C-I, 1994, s.255
19
Osmanl�, kendi içinde Celali isyanlar� ile ba� etmeye çal���rken; do�uda �ran ve
bat�da Habsburg ile de mücadele etmek zorunda kal�yordu.53
Zay�f iradeli ve kolay etkilenen bir yap�ya sahip olan III. Mehmed, ülkenin
içinde bulundu�u bu kötü durum, üstüste al�nan ba�ar�s�zl�klar ve nihayetinde büyük
o�lu �ehzade Mahmud’un da öldürülmesiyle, büsbütün y�k�lm��, büyük bir kedere
gömülmü�tür. 16 ya��ndaki o�lu Mahmud’un, kendi aleyhinde mektupla�malar
gerçekle�tirdi�i haberini alm�� ve o�lunu önce hapsettirip sonra bo�durtmu�tur. Bu
olay�n yaratt��� vicdan azab� ve ülkenin içinde bulundu�u durum onun, henüz 38
ya��ndayken vefat�na neden olacakt�r (1603).54
53 Halil �nalc�k, 2003, s.47-4854 �.H. Uzunçar��l�, , C-III, 1998, s.115
20
II. BÖLÜM
2. �ENL�K KAVRAMI
�enlik kavram�n� yeterli düzeyde aç�klamak ve benzeri di�er kavramlardan
ay�t edebilmek için, kar��la�t�rmal� bir kavram incelemesinde bulunmak daha do�ru
olacakt�r. Ço�u kez, birbiriyle içiçe geçmi� uygulamalar�yla kar��m�za ç�kan, birinin
tan�m�nda, di�erinden yararlan�lan bu kavramlar� �u �ekilde s�ralayabiliriz: Rit, ayin,
tören, bayram ve �enlik.
Rit ya da Ritüel; din, tap�nma, büyü ya da ergenlikle ve geçi� dönemleriyle
ilgili geleneksel tören, ayin olarak tan�mlan�yor.55
Ritler, yal�n toplumsal al��kanl�klar, adetler, yani belirli bir de�i�mezlikle
tekrarlanan hareket tarzlar�n� oldu�u kadar, do�aüstüne ba�l� inançlara ili�kin
törenleri de belirlemektedir.56
Gürbüz Erginer, Kurban isimli kitab�nda, rit hakk�nda Dictionary of
Antropology’den �öyle bir al�nt� yapm��t�r:
“Rit ya da ritüel: gelenekler taraf�ndan farkl� zaman aral�klar�nda
olu�turulmu�, genellikle din ya da büyü içeri�indeki eylem dizisi.”57
Öyleyse rit için, ayin ya da dini törenleri olu�turan temel unsur diyebiliriz.
Metin And, özellikle takvime ba�l� eski ritüellerin, �enliklerin kökenini
olu�turdu�unu belirtmi� ve konuyla ilgili bir de örnek vermi�tir: Londra’da Belediye
55 Sedat Veyis Örnek, Etnoloji Sözlü�ü, Ankara: Dil ve Tarih Co�rafya Fakültesi Yay�nlar�, 1971,
s.204.56 Sibel Özbudun, Ayinden Törene, �stanbul: Anahtar Kitaplar, 1997, s.17.57 Gürbüz Erginer, Kurban, �stanbul: Yap� Kredi Yay�nlar�, 1997, s.43-44.
21
Ba�kan�’n�n ba�l� oldu�u esnaf loncas� taraf�ndan düzenlenen ve 1540 y�l�ndan
günümüze kadar gelen geçit alay�n�n kökeni, bir yaz �enli�i olan “Vaftizci Yahya”
�enli�ine dayanmaktad�r.58
Sözcük kar��l��� olarak dini tören, ibadet anlam�na gelen ayin; köken ve
anlam bak�m�ndan do�aüstü olarak alg�lanan güçleri toplum yarar�na etkilemeye
yönelik kal�pla�m�� ve tekrarlanan davran��lar bütünüdür. Ayin, amac� ve i�levi
bak�m�ndan kollektif bir özellik ta��maktad�r: Toplulu�un tüm üyeleri kat�l�r,
kat�l�mc�lar aras�nda yo�un bir duygu birli�i egemendir, hiyerar�i en az seviyededir,
yönetici-büyücü (�aman) d���nda tüm bireyler anonimdir.59
Burhan O�uz’a göre ayin; tinsel alemi anlamaya bir araç oldu�u için dinsel,
bilinmeyenden kaç�nmay�, toplumsal ya�ama birörneklik kazand�rarak kayg�
gidermeyi sa�lad��� için psikolojik, bireyi toplumsalla�t�rd��� için e�itsel, sonraki
ku�aklara kültür aktar�m�n� sa�lad��� için tarihsel-kültürel, toplumsal statüyü
perçinledi�i için de siyasal bir i�lev üstlenmektedir.60
Burada sözü edilen siyasal i�levi, sadece eri�kin, bekar, evli, �ef, rahip,
zanaatkar gibi gruplar�n konumlar�n� belirleyici nitelikte olmas�yla s�n�rlamak do�ru
olmaz. Zamanla siyasal iktidar�n kurumsalla�mas�nda ve konumlar�n�
me�rula�t�rmas�nda da belirleyici bir rol oynad���n� belirtmekte fayda vard�r. T�pk�
ilkel toplumlarda oldu�u gibi modern toplumlar da ayin/törene ya�amlar�nda bolca
yer verirler. Özellikle siyasal iktidar üzerinde bu ayin/törenlerin önemli bir yeri
58 Metin And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�, 1982, s.259 Sibel Özbudun, s.14.60 Burhan O�uz, Türkiye Halk�n�n Kültür Kökenleri, �stanbul: Do�u-Bat� Yay�nlar�, 1980, s.45.
22
vard�r.61 Böylece ayinlerin kutsall���, devletli toplumlara geçi� süreciyle birlikte,
ç�k�� noktas�ndan daha farkl� alanlara hizmet eden bir niteli�e bürünmü�tür.
Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlü�ü’nden, tören kelimesine bakt���m�zda
ise �u tan�mla kar��la��yoruz:62
“ Bir toplulukta üyelerin belli bir olay�, ki�iyi veya de�eri ay�rt edip
sembolle�tirmesi, bunlar�n anlam ve öneminin güçlendirilmesi amaçlar�yla
düzenlenen hareket dizisi, merasim.”
Yukar�da da belirtti�imiz gibi, iktidar�n kurumsalla�mas� sürecinde ayin
önemli bir yere sahiptir ve zamanla bir de�i�ime u�ram��t�r. ��te bu ideolojik
me�rula�t�rma sürecinin somutland���, eyleme döküldü�ü süreç ise törendir. Eski
toplumlardan bugüne dek tören bu i�levini korumu�tur. Hitit Kral�, ülkesinin çe�itli
yerlerinde her y�l düzenlenen törenlere kat�lmak için y�ll�k bir tören turuna ç�kar,
festivallere ba�kanl�k ederdi. Asl�nda bu törenler, kral�n konumunun ve toplumsal
hiyerar�isinin yeniden onayland���, me�ruluk kazand��� bir alan konumundad�r.63
Töreni di�er kutlamalardan ay�ran özellik; törende bir toplumun bütün
üyelerinin kat�lmay�p, önemli bir kesiminin seyirci gibi edilgenle�mesidir. Töreni
daha çok seçkin bir grup düzenler, haz�rlar ve sunar; bunlar, bu toplumun sorumlu
ki�ileridir.64 Yani, di�erleri kollektif bir nitelik sergilerken, törenler, belirli bir
toplumsal grup, katman veya s�n�flar�n iradesini yans�t�c� niteliktedir.65
61 Sibel Özbudun, s. 24-2662 Türkçe Sözlük, Ankara: TDK, C-2, s. 148963 Sibel Özbudun, s.10564 Metin And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�, 1982, s.1.65 Sibel Özbudun, s.14.
23
Bayram, milli veya dini bak�mdan önemli olan ve kutlanan gün veya
günlerdir.66
Bayram, biçimlerini ve kurallar�n� geleneklerin belirledi�i, bir s�ra
gösterilerden meydana gelir. En büyük ve ay�rt edici özelli�i; kutlanmas�na bir ferdin
vesile olmamas�d�r. Bayram, bir toplulu�un bütünü için ve bütününce düzenlenen,
uygulanan törenlerin bile�imidir.67
Bayram�n bir ba�ka özelli�i de y�l�n belirli bir gün ya da döneminde
kutlanmas�d�r. Özellikle milli ve dini aç�dan bayram, daha çok bir anma niteli�i
ta��maktad�r. Bu da bayramlar�n, ço�unlu�a hitab eden de�erlere yönelik olmas�n�n
bir sebebidir.
Tüm bunlar� aç�klad�ktan sonra, s�ra geldi as�l kavram�m�z olan �enlik
tan�m�na. �enli�in kelime anlam�; belli günlerde yap�lan, ço�ku veren, e�lendirici
gösterilerin tümü, bayram.68
Sözcü�ün kökenine bakt���m�zda, Farsça �en sözcü�ünden türedi�ini
görürüz. �en sözcü�ü, naz, cilve, göze ve gönüle ho� görünen hal anlam�nda
kullan�ld��� gibi, ferahl�, sevinçli anlamlar�nda da kullan�lmaktad�r.69
Sözcü�ün bat� dillerindeki kar��l���n�n kökeni ise latince festum sözcü�üne
dayanmaktad�r. �ngilizce’de feast, Frans�zca’da fete, Almanca’da fest, �spanyolca’da
fiesta, genel anlam�yla �enlik sözcü�ünün kar��l���d�r.70
66 Türkçe Sözlük, Ankara: TDK, C-1, s. 16067 Pertev Naili Boratav, 100 Soruda Türk Folkloru, �stanbul: Gerçek Yay�nevi, 1997, s. 20468 Türkçe Sözlük, Ankara: TDK, C-2, s. 137969 Mustafa Nihat Özön, Osmanl�ca Türkçe Sözlük, �stanbul: �nk�lap Kitabevi, 1989, s.783.70 �ehsuvar Akta�, 16.Yüzy�lda Kentin Oyunu: �enlik (Yay�mlanmam�� Doktora Tezi), Ankara:
Ank.Ün. Sosyal Bilimler Enst. Tiyatro Anabilim Dal�, 1996, s. 28.
24
Halkbilimci Orhan Ac�payaml�, �enli�i �öyle tan�mlam��t�r:
“ Bir toplumun kendini her türlü d�� ve iç etkilerden korumak, bol
ürün elde etmek, bar�� ve güvence içinde ya�amak amac�yla, bir mevsimden
ötekine, bir ya�am ça��ndan sonrakine ve toplumsal ya�ant�dan ba�ka bir
ya�ant�ya geçme ya da tarihsel, dinsel, söylensel olay, ki�i, varl�lar� ve yüce
varl�klar� anma s�ras�nda topluca yemek yiyerek, oynayarak, ba��rarak, i�
görerek yapt��� geleneksel e�lencenin türü.” 71
Tüm bu tan�mlamalardan sonra, “Osmanl� �enlikleri” ifadesindeki �enlik
kavram�n�n ne oldu�unu daha iyi anlayabilmemiz için bu kavram�n kökenine ve
olu�umuna bakmam�z gerekmektedir.
2.1.BAYRAM, �ENL�K VB. KUTLAMALARIN SINIFLANDIRILMASI
Daha önce de belirtti�imiz gibi, temelinde kutsal ve dini nitelik ta��makla
birlikte farkl� amaç i�levlerle ortaya ç�km�� olan bayram, �enlik ve törenler, zamanla
yap� bak�m�ndan birbiriyle içiçe geçerek, birbirlerinden ay�rdedilmesi güçle�mi�tir.
Pertev Naili Boratav, “100 Soruda Türk Halk Folkloru” adl� eserinde ‘Bayramlar’
ba�l���yla bu tür kutlamalar� bir bölümde ele alm�� ve s�n�fland�r�lmas�n� yapm��t�r.
Sekiz ba�l�kalt�nda s�n�fland�rmay� �u �ekilde yapm��t�r:72
1. Dini Bayramlar: Belirli bir dine mensup topluluklar�n kutlad�klar�
bayramlar. Müslümanlar�n Kurban ve Ramazan bayramlar�, Hristiyanlar�n
Noel’i gibi. Bunlar�n yan� s�ra her dinin kendi içinde bar�nd�rd��u
mezheplerin de kendine has dini kutlamalar� mevcuttur.
71 Orhan Ac�payaml�, Halkbilim Terimleri Sözlü�ü, Ankara: An.Ün. Bas�mevi, 1978, s.78.72 Pertev Naili Boratav, 100 Soruda Türk Halk Folkloru, 1997, s.205-206
25
2. Resmi Ulusluk Bayramlar: Ulus-devlet kavram�n�n olu�umuyla birlikte,
ulusun me�rulu�unu ve bütünlü�ünü sa�lamada ve peki�tirmede büyük
rolü olan kutlama ve törenlerdir. Bunlar, devletin resmi organlar�nca
organize edilen, her y�l ayn� tarihte kutlan�lan bayramlard�r. Ülkemizden,
30 A�ustos Zafer Bayram�, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayram� gibi kutlamalar� örnek verebiliriz.
3. Etnik Nitelikli Bayramlar: Belirli bir etnik gruba mensup ki�ilerin, kendi
kültürlerine özgü kutlamalar�. Örnek olarak, �zmir, �stanbul, Manisa gibi
�ehirlerdeki Afrika as�ll� zencilerin kutlad�klar� Dana Bayramlar�n�
verebiliriz.
4. Cinsiyete ve S�n�fa Dayal� Bayramlar: Kad�n ya da erkek gruplar�nca
benimsenen veya belirli bir s�n�ftan olan ki�ilerce benimsenen
kutlamalard�r. 8 Mart Dünya Kad�nlar Günü, Anneler Günü, Babalar
Günü, 1 May�s ��çi Bayram�, bu alanda isimlerini anabilece�imiz ba�l�ca
örneklerdir.
5. Ya� Gruplar�na Dayal� Bayramlar: çocuklar ve gençler gibi, belirli bir
ya� grubundan olanlar�n kat�ld�klar� kutlamalar. Örnek olarak, bir bahar
bayram� niteli�inde olan çi�dem pilav� yaln�zca çocuklar ve genç k�zlar�n
kat�ld��� bir kutlamad�r.
6. Ekolojik Temelli Bayram ve �enlikler: Tar�m toplumlar� için önemli bir
yeri olan takvime, mevsimlik döngülere ba�l� olarak kutlanan bayram ve
�enlikler. Anadolu da dahil olmak üzere hemen hemen her toplumda ve
her kültürde kutlanan bahar bayramlar� bu gruba verilebilecek en iyi
26
örnektir. Bu bahar kutlamalar�, her toplumda farkl� adland�r�l�r ve farkl�
biçimlerde kutlan�r.
7. Üretimm ��leriyle �lgili Bayram ve �enlikler: Ekolojik yap� ile de
yak�ndan ilgili olan ve yard�mla�man�n çok yayg�n oldu�u kutlamalard�r.
Ba� ve bahçecilik ile yaylac�l�k geleneklerinin sürdürüldü�ü toplumlarda
kutlanan �enlikleri içerir.
8. Köy Bayramlar�: Köyün yak�n�ndaki baz� yat�rlar�n ziyareti vesilesiyle,
yaln�z köy halk� taraf�ndan yap�lan kutlamalard�r.
2.2. �ENL���N KÖKEN�
Geçmi�te oldu�u gibi günümüzde de yüzlerce insan� bir araya getiren, üstelik
bunu hiçbir dayatma söz konusu olmadan sa�layan �enliklerin, bu güç ve etkisinin
nereden kaynakland���n� ö�renebilmek için onlar�n kökenine indi�imizde, eski
ça�lardan beri düzenlenen ayin, ritüel ve törenler ç�k�yor kar��m�za.
2.2.1. �LKEL AY�N, R�TÜEL VE TÖRENLER
Gündelik ya�ant�m�z�n önemli bir parças� olan geleneklerimizin kayna��nda,
mitos kavram� ile kar��la��r�z. Mitosu, söylenen veya duyulan söz, masal, öykü,
efsane olarak tan�ml�yor Azra Erhat.73 Bugün ya�ad���m�z kültürün de mitoslar�n
günümüze dek ula�m�� kal�nt�lar� oldu�unu söyleyebiliriz. Mitos’un �enlik ile ba��n�
ise ilkel inanc�n d��a vurumunda görece�iz.
Do�ay� büyük ölçüde egemenli�i alt�na almay� ba�arm�� bugünkü insan�n
aksine, ilk insanlar için do�a, tam anlam�yla bir bilinmeyendi. Bu insanlar�n ya�am�,
73 Azra Erhat, Mitoloji Sözlü�ü, �stanbul: Remzi Kitabevi, 2000, s.5.
27
do�a olaylar�n�n etkisi alt�ndayd�. Dondurucu so�uklar, kavurucu s�caklar, k���n
ard�ndan bereketlenen, canlanan toprak ve ard�ndan kurakl�k.... Tüm bu do�a olaylar�
insano�lunu hayrete dü�ürmü�, bu de�i�kenli�in ard�nda yatan etkeni bulmaya
itmi�tir. Ya�ananlar�n nedenini do�aüstü varl�klarda bulmu�lard�r; onlar�n öfkesi,
ne�esi, ölüp dirilmeleri neden oluyordu bu ya�ananlara. ��te bu noktada devreye
kutsal törenler, ayinler, ritüeller girmi�tir. Amaç; do�aüstü varl�klar� etkilemek,
onlar�n gönlünü ho� tutmak, dolay�s�yla da tar�m�n canlanmas�n�, bol ürün elde
edilmesini sa�lamakt�r.
Burhan O�uz, bu konuda �unlar� yazm��t�r:74
“Bütün ç�lg�nl�klar, topra��n verimini, bereketini, hayvan ve
insanlar�n do�urganl���n� kontrol eden tanr�lar�n ho�görü ve yard�mlar�n�
kazanmak için yap�l�yor. Bunlar gücenecek olursa vay insanlar�n ba��na
geleceklere!...”
Metin And’�n tabiri ile ço�u kez; “eskiyle i�ini bitirip, yeniyi buyur etme”
konusunu içeriyordu bu eski tören ve �enlikler. Baz� küçük de�i�ikliklere u�rasalar
da günümüze kadar gelmeyi ba�arabilmi�lerdi. Mevsimlik bir döngü içinde
tekrarlanan bu �enliklerin amac� do�an�n canlanmas� idi. Mitler ise �enliklerin
kal�c�l�k, yücelticilik yönünü tamamlayan bir unsurdur. Pek çok toplumda görülen bu
mevsimlik törenler, de�i�ik biçimlerde kar��m�za ç�k�yor. Bunlardan biri eskinin
kovulmas� biçimidir. “Eski” ise bu �enliklerde kar��m�za bir Kral, ölüm ya da kötülük
olarak ç�kar ve süslü bir direk veya bir kukla ile sembolize edilirdi.75
74 Burhan O�uz, 1980, s. 141.75 Metin And, Dionisos ve Anadolu Köylüsü, , �stanbul: Elif Yay�nlar�, 1962, s.5
28
Frazer, benzer nitelikte yap�lan törenlerden birisini �öyle anlat�r:76
“Kötülüklerin y�ll�k d��ar� sürülme günü bazan da tar�m mevsimlerine
göre saptan�r. Kuzey Do�u Hindistanl� Ho’lar aras�nda y�l�n büyük �enli�i,
Ocak ay�nda kutlanan harman sonudur. Ambarlar tah�lla doludur,
insanlarsa, onlar�n deyimiyle kötülüklerle doludur o zaman. ‘Garip bir
dü�ünceleri var: Bu dönemde erkekler ve kad�nlar kötü, çirkin arzularla
doludur ki, ki�inin güvenli�i için, tutkular�n dizginlerini bir süre için bo�a
b�rakarak islim bo�altmak mutlaka gereklidir.’ Törenler, köyün tanr�s�na ikisi
mutlaka kara olan üç kümes hayvan� kurban etmekle ba�lar. .... Sonra da
hemen ard�ndan gelecek delice i�ret alemine uygun bir duruma gelinceye
kadar yiyerek, pirinç biras� içerek kendilerinden geçerler. �enlik art�k ‘tam
bir Satürn bayram� olur: hizmetliler efendilerine kar�� görevlerini, çocuklar
ana-babalar�na, erkekler kar�lar�na kar�� sayg�y�, kad�nlar bütün utanma,
incelik ve kibarl�k kurallar�n� unuturlar; öfkeli Bakhalar olurlar.’ .... Harman
sonu �enli�idir bu; bir y�ll�k yorucu çal��man�n son bulu�u ve her �eye
yeniden ba�lamadan önce bir soluklanma.”
Frazer’dan yapt���m�z bu al�nt�, �enli�in özünü, niteli�ini ve i�levini çok aç�k
bir �ekilde gözler önüne sermektedir asl�nda.
Mevsimsel törenlerin di�er biçiminde ölüp-dirilme motifini buluyoruz. Bu da
iki kesime ayr�l�yor: 1)Kenosis (Bo�alma); ya�am�n, dirli�in sonu, her dönem
sonunda kemerleri s�kma, oruç, perhiz, ölüm, s�k�nt�, canl�l���n sona ermesi.
2)Plerosis (Doldurma); yeni dönemin ba�lamas�, kurakl��a kar�� yalanc� sava�,
ya�mur büyüsü, toplu çiftle�me ile canlanma. Bunlar dört ayr� ö�e olarak kar��m�za
76 James Frazer, Alt�n Dal, �stanbul: Payel Yay�nlar�, 1992, C-II, s.160
29
ç�k�yor: birincisi, “çile çekme”, “canl�l��a geçici bir süre ara vermek”dir: Bu yolla
dönem sonunda, gelecek dönem için güven sa�lanmaktad�r. �kincisi “ar�nma”d�r:
Canl�l��� olumsuz etkileyecek kötülüklerden temizlenmek. Üçüncüsü
“güçlendirme”dir: Dövü�, yar�� ya da çiftle�me yoluyla yap�l�r. Dördüncüsü ie
“�enlik”tir: Ürün iyi olunca, yeni döneme ba�ar�yla girilmesini sevinçle kutlama.
Tekrar ba�a dönecek olursak; ölüp-dirilme motifi, Frazer’�n deyimiyle “ölümün
kovulmas�”, iki türlü gerçekle�iyor: ya k���n geçmesi yani ölümü, ya da yaz�n ölümü.
Tohum ekmek, topra��n k�s�rl���n� gidermek, bollu�u getirmek için yap�lan bu ölüp-
dirilme motifli törenler, bugünkü benzer nitelikli bayramlar�n, �enliklerin ve de
draman�n kayna��n� olu�turmu�lard�r.77
Max Müller, Andrew Tang, E.B.Taylor gibi, ritüel konusunu inceleyen baz�
bilim adamlar�, bugünkü bayramlar�n, Tanr� Dionisos için yap�lan bu bereket ve
verimlilik amaçl� ritüellerden do�du�unu ileri sürmü�lerdir.78 Peki, bugünkü
�enliklerin kayna��n� olu�turan ayin ve ritüellerin hedefi olan Dionisos kimdir?
Dionisos, bir Yunan Tanr�s�d�r. Trakya’dan ya da Frigya’dan geldi�i
san�lmaktad�r. Zeus ve Apollon ile birlikte Antikça� Yunan dü�üncesinin üç büyük
tanr�s�ndan biridir.79 �arap tanr�s� olarak tan�n�r. Ayn� zamanda çiftçili�in, ba�c�l���n,
meyve ve özellikle üzümün koruyucusudur. Bunlar�n yan� s�ra, a�aç tanr�s� olarak da
biliniyordu. Ünvanlar�ndan biri “a�ac�n içindeki Dionisos”idi.80 K�sacas�, �arap
77 Metin And, Dionisos ve Anadolu Köylüsü, 1962, s.6-778 Sevda �ener, Oyundan Dü�ünceye, Ankara: Gündo�an Yay�nlar�, 1993, s.10.79 Orhan Hançerlio�lu, Dü�ünce Tarihi, �stanbul: Remzi Kitabevi, 1993, s.62.80 James Frazer, Alt�n Dal, C-I, s.311.
30
tanr�s� olarak da an�lan Dionisos, ilkin bir do�a tanr�s�d�r; topraktan f��k�ran bitkileri
ve bu bitkiler aras�nda insan� en çok etkileyenleri, ya�am�na yön verenleri simgeler.81
Dionisos’un, do�ayla bütünle�tirilmesi bir efsaneye yani bir ‘mit’e
dayand�r�l�r. Bu efsaneye göre, di�er bitki tanr�lar� gibi Dionisos’un da kanl� bir
ölümle öldü�üne, fakat yeniden ya�ama döndürüldü�üne inan�l�r. Girit
söylencesinde; Girit kral� olan Jüpiter (Zeus), yurt d���na ç�karken taht�n� ve asas�n�,
yasad��� o�lu olan Dionisos’a b�rak�r. Kar�s� Juno (Hera) bu durumu k�skan�r ve
çocu�a kar�� nefret besler. Çocu�u oyuncaklarla kand�rarak çal�l�k bir bölgeye
gitmesini ve burada Titanlar taraf�ndan parçalanarak öldürülmesini sa�lar. Ancak
Dionisos’un, ‘ölüm’ünden k�sa bir süre sonra, de�i�ik söylencelere konu olmu� olan
‘dirili�’i gerçekle�ir.82
Bu ölüm ve yeniden dirili� motifi, do�an�n mevsim mevsim de�i�mesini
simgeler ve bu de�i�imi ki�ili�inde bar�nd�ran tanr�lardan biri de Dionisos’tur.
Dionisos’un ortaya ç�k���yla birlikte bahar da gelmektedir ve bu yeniden do�u�,
dinsel törenler ve �enliklerle canland�r�lm��t�r. Ac� bir ölüm, sonra mutlu bir dirili�,
törenlerde yas ve sevinçle kutlan�yordu.83
Burhan O�uz, konuyla ilgili �öyle demi�tir:
“Demeter, Dionisos ve di�erleri hep bu gönül almalar�n hedefi
olmu�lar, �enlikler, festivaller, ayinler bunlar için tertiplenmi�; bugün de az
çok ayn� tarihlerde icra edilen birçok �enlikler gibi.”84
81 Azra Erhat, 1997, s.95.82 James Frazer, C-I, s. 316.83 Metin And, Dionisos ve Anadolu Köylüsü, 1962, s.2084 Burhan O�uz, s.142.
31
�enliklerin kökeninde, düzen-düzensizlik, kutsal-din d��� kar��tl���n�
buluyoruz.85 Bu kar��tl��� Nietzsche, Apollon-Dionisos kar��tl��� olarak niteliyor.
Akl�n, mant���n, düzenin temsilcisi Apollon’a kar�� özgürlü�ün, a��r�l���n,
düzensizli�in, kurals�zl���n, sarho�lu�un temsilcisi Dionisos. ��te �enlik bu iki a��r�
ucun dengelenmesidir. Ama Nietzsche’nin de dedi�i gibi, �enli�in özünü olu�turan,
ona bu canl�l���n� veren asl�nda onun bu Dionisos yönüdür. Dionisos’ca bayramlar,
alabildi�ine canl�, di�i-erkek ayr�m� olmayan, kendi ba��na b�rak�lm��l�k içinde belli
bir yerde düzenlenir, gelenek kurallar�n� a�ar, a��rba�l�l�k bilmez, do�an�n en
y�rt�c�lar� kendini koyvermi� gibi bir ortamda, en yad�rganan biçimde, a��r� sevgiyle
y�rt�c�l�k birbirine kar���r. �öyle devam ediyor Nietzsche:86
“Dionisos’ca olman�n büyüsü alt�nda, yaln�z ki�i ki�iyle yeniden
ba�lant� kurmaz, do�an�n co�kunlu�u içinde sevince kap�larak, birbirine di�
bileyenler, yabanc�la�anlar, yitirdi�i o�lu ile bulu�unca sarma� dola� olan
insan gibi, birbiriyle kayna��r....”
“Ashantee’de yam’�n (tatl� patates) olgunla�t��� Eylül’de bir hasat
�enli�i yap�l�r. �enlik süresince kral yeni yam’dan yer, fakat halktan hiç
kimse yemez. �enli�in devam� süresince hiç yasaks�z bir özgürlük egemendir;
h�rs�zl�k, aldatma ve sals�r� cezas�z kal�r, her iki cins de kendini tutkular�na
b�rak�r.”87
85 Metin And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�, 1982, s.1.86 Friedrich Nietzsche, Tragedyan�n Do�u�u, �stanbul: Say Yay�nlar�, 1999, s.14-1987 James Frazer, Alt�n Dal, C-II, s.336.
32
Tüm bu anlat�lanlarda görüldü�ü gibi, �enlik kavram� daha çok co�kun, s�n�r
tan�maz, hatta ta�k�nl��a me�illi, kökeni kutsal bereket ayinlerine dayanan bir tür
kutlama özelli�i ta��yor. Toplumun tüm üyelerinin kat�ld��� �enlikte, �iddet,
düzensizlik önemli bir ö�edir. �enlikler, kültür düzeninin, bask�lar�n�n kald�r�lmas�,
geçici bir süre için dizginlerinden bo�alm�� bir enerji ve büyük bir savurganl���n,
ba��bo�lu�un hüküm sürdü�ü toplu bir ya�ant�d�r. Ancak, kurumla�mayla birlikte
�enlikler bu co�kunlu�unu kaybetmi� ve giderek tören niteli�i kazanmaya
ba�lam��t�r. �enlik art�k toplumun her üyesinin kat�l�m�yla de�il, belirli bir seçkin
s�n�f�n düzenleyici, di�er bir grubun da izleyici olmas�yla gerçekle�iyordur.88 Bu yeni
durum, daha önce üzerinde durdu�umuz �enlik kavram�yla çeli�irken, tören
kavram�yla uyu�uyordu. �leride de de�inece�imiz Osmanl�’daki �enliklere
bakt���m�zda da yine, daha çok tören niteli�i ta��yan bir tür kutlama gelene�i ile
kar��la��yoruz.
2.3. �ENL�KLER�N ��LEVLER�
Metin And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar� adl� kitab�nda, köken-
�enliklerin, sonraki �enliklerde de bulunabilen i�levlerini üç ana ba�l�kta ele
alm��t�r:89
�lk olarak “Ekonomik ��lev” i ele alm��t�r. Harcama ve savurganl��a yönelik
bu i�levde kar��m�za potlaç kavram� ç�k�yor. Potlaç, Kuzey Amerika k�y�lar�nda
ya�ayan yerli halka ait bir gelenektir. Do�um, erginleme, ölüm gibi vesilelerle
düzenlenen törenlerde, toplumun ileri gelenlerinin (�efler, zenginler vb), sahip
olduklar� mallar� ve de�erli nesneleri ba�kalar�na ba���lamas� veya yok etmesi
88 Metin And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�, 1982, s.1.89 Metin And, 1982, s.2-4.
33
adetidir. Bu gelenekle rakipler, birbirine üstünlük kurmaya, itibarlar�n� artt�rmaya,
toplumdaki yerlerini yükseltmeye çal��t�klar� gibi toplumda varolan zenginlik-
yoksulluk fark�n�n ortadan kald�r�lmaya yönelinir.90 Bu gelenek Türk topluluklar�
aras�nda da vard�r. Özellikle eski Türklerin toy ve �ölenlerinde potlaç çok belirgindir.
A��r� bir savurganl���n yer ald��� bu �ölenlerde a��r� yiyecek sunumu, kaplar�n,
giyeceklerin, yatakl�k pöstekilerin konuklar taraf�ndan al�nmas� te�vik edilir. Bu
meydan okumaya denk ya da daha fazla bir �ekilde kar��l�k verilmedi�i takdirde,
sayg�nl�k yitirilirdi. Osmanl� �enlikleri esnas�nda büyük harcamalar yap�lmaktayd�.
Osmanl�’n�n ekonomik durumunun bozulmas�yla bu �enlikler için yap�lan
harcamalar ele�tirilere neden olmu�tur.91 Ancak, tam tersi bir durum olarak, bazen
ekonomik ç�karlar göz önünde bulundurularak de �enlikler düzenlendi�i olmu�tur.
Yabanc�lardan ve yüksek mevkii sahiplerinden, �enlikler esnas�nda al�nan
arma�anlarla hazinenin zenginle�tirildi�i de oluyordu.92
�kinci olarak “Dinamik ��lev”: Hayat�n dini ve sosyal bask�lar�yla çevrili olan
insan için bu bask�dan ve günlük ya�amdan kaç��, kendine özgür bir alan
olu�turabilme vesilesidir �enlik. Bu özgür alanda, bireyin ve toplumun yenilenmesi,
yeniden canlanmas� söz konusudur. Osmanl� Devleti’nin, ya�ad��� yenilgileri veya
felaketleri unutturmak amac�yla gösteri�li �enlikler düzenlemesi, bu i�levin sadece
sosyal de�il, ilerideki bölümlerde daha ayr�nt�l� ele alaca��m�z siyasi yönünü de
ortaya koymaktad�r.93
90 Sedat Veyis Örnek, Etnoloji Sözlü�ü, 1971, s. 199-200.91 Metin And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�, 1982, s.2.92 Metin And, 1982, s.4493 Metin And, 1982, s.3.
34
Üçüncü olarak da “Birle�tirici, Bütünleyici ��lev”den bahsetmi�tir Metin
And: Durkheim’a göre �enlikler, toplumsal ya�am�n gerektirdi�i düzen ba��n�n
s�k�l���na bireyi haz�rlar, bireyler aras�ndaki sosyal ba�lar� güçlendirir, geleneklerin
sürmesini, inançlar�n tazelenmesini sa�lar ve bireylere toplumun bir parças� olman�n
mutlulu�unu hissettirir. Özellikle toplumun bunal�ml� dönemlerinde, ki�ilerin co�ku
ve duygular�n� birlikte dile getirmelerine olanak sa�lar. Eski Yunan’da bir kente
ba�l� köyler aras�ndaki birlik ve beraberli�in sa�lanmas�nda da �enliklerin çok
önemli bir i�levi vard�. Ayn� �ekilde Osmanl� �enliklerinde de halk, ortak bir amaç
için bir araya getirilmi�, bireyler ve belirli toplum kesimleri aras�nda, günlük
ya�am�n getirisi olan çeki�meler, sürtü�meler bu vesileyle bir süreli�ine de olsa
ortadan kald�r�lm�� olurdu.94
94Metin And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�, 1982, s.3-4.
35
III. BÖLÜM
3. OSMANLI’DA �ENL�K KAVRAMI VE UYGULANI�I
Osmanl� Devleti’nde �enlik kavram�na ve bu kavram�n Osmanl�’da ne �ekilde
prati�e döküldü�üne bakmadan önce; �enliklerin Osmanl� e�lence hayat�nda önemli
bir unsur olmas�ndan dolay�, Osmanl�’da e�lence hayat�na k�saca bir göz atmam�zda
fayda vard�r.
3.1. OSMANLI’DA E�LENCE HAYATI
Öncelikle belirtmemiz gerekir ki; Osmanl� e�lence hayat�n�n en önemli
unsuru, hiç ku�kusuz, birazdan s�ralayacaklar�m�z�n tümünü kapsayan ve çe�itli
vesilelerle düzenlenen dü�ün �enlikleridir. Onu bu derece önemli k�lan özellikleri
ise, tüm e�lence unsurlar�n� bünyesinde bar�nd�rmas�n�n yan� s�ra, hem halk�, hem de
saray ve çevresini, yani her kesimden insan� bir araya getirmesi, ayn� ortamda
bulu�turmas�d�r.
Fatih Sultan Mehmet’in �stanbul’u fethinden sonra, bölgede iskan çal��malar�
yap�lm��, Osmanl� için yeni bir dönem ba�lam��t�. Zengin halk, daha çok Haliç
k�y�s�nda yal�lar, kö�kler, türlü yap�lar yapt�rarak bu körfezin k�y�lar�nda oturmay�
tercih etmi�lerdir. Sadece körfezdeki bu gösteri�li yap�larla de�il; do�al güzelli�iyle,
temiz havas�, sular� ve geni� k�rlar�yla da �stanbul oldukça ilgi çekici bir �ehir idi.95
95 Refik Ahmet Sevengil, �stanbul Nas�l E�leniyordu, �stanbul: �leti�im Yay�nlar�, 1990, s.15
36
Osmanl� e�lence hayat�nda �enli�in d���nda k�r ve sandal gezintilerinin, kahve
ve kahvehanelerin, �arap ve meyhanelerin, tütünün, meddahlar�n, helva sohbetlerinin,
i�ret meclislerinin ve Karagöz gösterilerinin önemli bir yeri vard�r.
Kahvehaneler, ku�kusuz Osmanl� e�lence hayat�nda en önemli yerlerden
birini kaps�yordu. Osmanl�’n�n kahve ile tan��mas� 16. yüzy�la denk gelir. Kanuni
devrinde, 1543 y�l�nda, gemilerle �stanbul’a ilk kez kahve getirilir. Olay büyük bir
heyecan yaratsa da, dini kesim durumdan hiç ho�nut de�ildi.96
Arabistan’da eskiden beri var olan kahvehaneler, ba�kent �stanbul’da ve di�er
büyük �ehirlerde 1553 tarihinden itibaren ortaya ç�kmaya ba�lam��t�r.97 �stanbul’da
ilk kahvehane Halepli Hakem ve �aml� �ems adl� ki�iler, Taht-� Kal’a (Tahtakale)’da
açm��lard�r.98 Bu tarihten itibaren kahve çok moda olmu�, kahvehaneler en s�k
gidilen yerler haline gelmi�tir. Müdavimleri aras�nda dervi�ler ve ehl-i irfan
toplulu�u vard�r. Birbirlerini görüp, kahvelerini içip, keyifli sohbetler yapmak için
buraya gelirlerdi. Bir di�er grup ise, garipler ve fakirlerdir. Bunlar da gidecek ba�ka
bir yerleri olmad��� için kahvehaneleri mesken edinmi�lerdir. Bunlar�n d���nda, dost
tutmu� olanlar ile sipahi ve yeniçerilerden bir k�s�m da kahvehanelerin müdavimleri
aras�ndayd�.99
Din adamlar�n�n, kahvenin haram oldu�unu, içenleri sarho� etti�ini ileri
sürmeleri üzerine, III. Murad kahveyi yasaklam��t�r. Ancak, bu yasak bile
96 Refik Ahmet Sevengil, �stanbul Nas�l E�leniyordu, 1990, s.1797 Gelibolulu Mustafa Ali, Mevâ’idü’n-Nefâis Fî Kavâ’idi’l-Mecâlis, (haz.) Mehmet �eker, Ankara:
TTK, 1997, s.21998 Nam�k Aç�kgöz, Kahvename, Ankara: Akça� Yay�nlar�, 1999, s.152.99 Gelibolulu M. Ali, Mevâ’idü’n-Nefâis Fî Kavâ’idi’l-Mecâlis, 1997, s.219
37
kahvehanelerin h�zla yay�lmas�na engel olamam�� ve kahve kültürü �stanbul’da h�zla
yay�lm��t�r.100
Kahvehaneler aras�nda çalg�l� olanlar� da vard�. 1910 y�l�ndan itibaren tarihe
kar��an bu çalg�l� kahveler Ramazanlarda kurulurdu. Bu kahvelerin müdavimleri
hemen her ak�am toplan�rlar, bazen saz, cura, ba�lama, darbuka, bozuk gibi aletler
çalarak; bazen de milli oyunlar oynayarak e�lenirlerdi.101
�çkinin yasak olmas�na ra�men, oldukça ra�bet gören meyhaneler,
kahvehanelere göre daha kötü bir üne sahiptir. Müslümanlar�n bulundu�u yerde
meyhane kurulmas� yasakt�r ve meyhaneleri yaln�zca az�nl�klar i�letmektedirler.
Meyhanelerin ço�u Samatyakap�, Kumkap�, Yeni Bal�k Pazar�, Unkapan�,
Cibalikap�, Fener, Balat, Galata ve Hasköy’dedir. �lgi çekici olan bu meyhanelerin
büyük bir bölümünün iskelelere yak�n yerlerde olmalar�d�r. Yani mü�terilerinin ço�u
denizciler, hamallar ve limanda bulunan di�er insanlardan olu�maktad�r. Sedece
denizciler de�il, tüm yasaklara ra�men Yeniçeriler de meyhanelerin müdavimleri
aras�ndayd�.102 Gelibolulu M. Ali, sarho�lar�n adetine göre, Cuma günlerinde, Cuma
namaz�n� k�ld�ktan sonra, meyhaneye gittiklerini belirtir. Ak�am güne� batt��� zaman
da evlerine gelirler. 103 Meyhanelerde çubuk ve nargilenin yan�nda en çok ra�bet
gören içece�i hiç ku�kusuz �arap idi. Normal dozda al�nd��� takdirde bedene kuvvet
100 Robert Mantran, XVI. ve XVII. Yüzy�lda �stanbul’da Gündelik Hayat, �stanbul: Eren Yay�nc�l�k,
1991, s.211101 Selim Nüzhet Gerçek, “Çalg�l� Kahveler”, Binbir Gün Binbir Gece-Osmanl�’dan Günümüze
�stanbul’da E�lence Ya�am�, (der.) N.Sakao�lu-N.Akbayar, �stanbul: Creative Yay�nc�l�k, 1999, s.310102 Robert Mantran, 1991, s.220.103 Gelibolulu M. Ali, Mevâ’idü’n-Nefâis Fî Kavâ’idi’l-Mecâlis, 1997, s.217-218
38
verdi�ine inan�lan �arap, fazla kaç�r�l�nca da insan� kendinden geçiren, garip hallere
sokan bir içecektir.104
�çki ve kahvenin d���nda, Osmanl�’da büyük ilgi gören bir di�er keyif ise
tütündür. 16. yüzy�l�n sonlar�nda, III.Mehmed döneminde yay�lmaya ba�lam��t�r ve
k�sa bir süre sonra kad�nlar dahil herkes tütünü kullanmaya ba�lam��t�r. �nsanlar,
e�lenmek için bir araya toplan�r ve tütün içerlerdi. Di�er yeniliklerde de oldu�u gibi,
tütün de baz� çevreleri rahats�z ettmi� ve ç�kan yang�nlara tütün içenlerin neden
oldu�u ileri sürülmü�tür. 1637 tarihinde meydana gelen Cibali yang�n� sonucunda
IV. Murad tütünü yasaklam�� ve tüm kahvehaneleri kapatm��t�r. Ancak bu yasak,
gizli de olsa, tütün içmeyi durduramam�� ve IV. Mehmed zaman�nda kullan�m�
serbest b�rak�lm��t�r.105
Osmanl� e�lence hayat�n�n bir di�er parças� k�r ve sandal gezintileri idi.
Özellikle II. Selim döneminde yayg�nla�an k�r ve sandal gezileri, kad�n ve erke�in
birlikte gerçekle�tirdikleri e�lenceli bir faaliyetti. Deniz gezintileri, pereme ad�
verilen iki oturakl� a��r kay�klarla yap�l�rd�.106 Peremeler sadece gezinti ve e�lence
amaçl� de�il, ba�l�ca ula��m arac� olarak da kullan�l�yordu. Ancak, kad�n ve erke�in
bir arada gezintiye ç�kmalar�, baz� çevreler taraf�ndan ahlaks�zl�k olarak
de�erlendirilmi� ve tepkilere neden olmu�tur. Bunun sonucunda III. Murat bu
gezintilerde erkek ve kad�n�n bir arada oturmas�n� yasaklam��t�r.107
104 Refik Ahmet Sevengil, �stanbul Nas�l E�leniyordu, 1990, s.118 ve Gelibolulu M. Ali, Mevâ’idü’n-
Nefâis Fî Kavâ’idi’l-Mecâlis, 1997, s.211105 Robert Mantran, 1991, s.212106 Metin And, “XVI. Yüzy�lda Gemiler ve Kay�klar”, Hayat Tarih Mecmuas�, �stanbul, 1969, C-1,
S-6, s.32107 Refik Ahmet Sevengil, 1990, s.28
39
Ba�ka bir e�lence yeri de hamamd�r. Öncelikle y�kanmak, masaj yapt�rmak
gibi temizlik ve rahatlama amaçl� gidilen hamamlar, ayn� zamanda dostlarla,
ahbaplarla bulu�up, sohbet edilen bir yerdi. Y�kan�p, masaj yapt�r�ld�ktan sonra
halvet odas�nda çay veya kahve içerek, çubuk tüttürerek dostlarla sohbetler edilirdi.
Baz� hamamlar, zevk ve safahat yerleri haline gelir ve bu anlamda nam salard�.108
Osmanl� e�lencelerinin en eskisini meddahlar olu�turur. Meddahlar, düzenli
bir ö�renim görmemi�, fakat edebiyat bilgisi olan, zeki ve yetenekli kimselerdi.
Kahvelerde, meydanlarda e�lenceli hikayeler anlatarak halk� güldürür, ilgisini çeker,
e�lendirirlerdi. Sava�ta ordu ile birlikte sefere ç�kar, askere yi�itlik f�kralar�,
kahramanl�k destanlar� anlat�r, onlara moral sa�larlard�. Saray toplant�lar�n�n
e�lencelerinin de ayr�lmaz bir parças�yd�lar.109 Meddahlar, gösterileri esnas�nda son
derece basit unsurlardan yararlanmaktad�r. Dinleyicilerin kar��s�nda bir sandalyeye
oturmakta ve elinde sadece bir sopa ile bir mendil bulundurmaktad�r. Soluklanmak
istedi�inde ya da bir taklit yapmak için sesini de�i�tirmeye haz�rland���nda bu
mendili kullanarak dinleyicilerin dikkatini bu yöne çeker. E�lendirici taklitlerinin
yan� s�ra, Türk efsane ve destanlar�n� ezberden okuyarak; eski göçleri, sava�lar�,
an�lar�, ço�u kez biraz abart�l� biçimde, dinleyicilere aktar�rd�.110
Tüm bunlar�n yan� s�ra, saray�n has bahçelerinde, kö�klerinde düzenlenen,
geleneksel i�ret meclisleri vard�. Genellikle, kazan�lan bir zaferin ard�ndan tertip
edilen bu i�ret meclislerinde, �air, mutrib (çalg�c�) ve hanende (�ark� söyleyen) gibi
sanatç�lar, hükümdar�n yan�nda bir araya gelirler ve sanatlar�n� icra ederlerdi. Bu
ziyafetlerde sanatç�lar, becerilerini hükümdara sunmak ve hükümdar�n takdirini
108 Robert Mantran, 1991, s.218.109 R.A. Sevengil, 1990, s.38-39110 Robert Mantran, 1991, s.223
40
kazanmak için, adeta birbirleriyle yar���rlard�. Üç gün üç gece, bazen de tam bir hafta
sürdü�ü olurdu. Zafer hikayeleri anlat�l�rken, �araplar içilir, çalg�lar çalar ve �iirler
okunurdu. 111
�airler, ço�u kez bu i�ret meclislerinde hükümdar�n takdir ve lütuflar�na
eri�mi�lerdir. Bu da sanatç� için çok önemli idi. Patron, yani sanatç�n�n eserini
sundu�u ki�i (padi�ah, �ehzade, pa�a vb), be�endi�i eserlerin ve kasidelerin sahibini
türlü biçimlerde ödüllendirirdi: Mün�i ise katiplik, ulemadan ise müderrislik, kad�l�k
gibi terfilerle ödüllendirir, bazen vak�f hizmetine tayin ederdi. Kaside sunan �airlere
ödülleri, ço�u zaman gümü� akça olarak, bazen de, yünlü veya ipekten kaftan olarak
verilirdi. Divan dilinde, ulema ve �airlere yap�lan para ba����na in’âm, câ’ize, hil’ata
câme denirdi. Genelde câ’ize, 1000 ilâ 3000 akça aras�nda de�i�irdi. Bu ba���lar�n
kayna��, devlet hazinesi idi.112
Bu i�ret alemlerinin, sanatç�n�n mertebesini yükseltmenin yan� s�ra, çok daha
önemli bir i�levi vard�. Düzenledi�i büyük ve gösteri�li �enliklerle, hem kendi
halk�na, hem de tüm dünyaya, ne kadar yüce oldu�unu gösterme f�rsat� bulan padi�ah
aç�s�ndan; bu i�ret meclisleri de, �öhret ve prestijini yükseltmek için yap�lan bir çe�it
ritüel niteli�indeydi.113
K�� mevsiminin, benzer e�lencelerinden biri de helva sohbetleridir. Özellikle,
III. Ahmed döneminde yayg�nla�an bu sohbetlerde, müzik, �iir ve ho� sohbetlerle
vakit geçirilir, özenle haz�rlanm�� sofralarda, gümü� tepsiler içinde sunulan helvalar
yenilirdi. Dönemin ileri gelenlerinin, birbirlerine üstünlük sa�lamak için s�k s�k bu
davetlere ev sahipli�i yapt�klar� görülmektedir. Dönemin �airleri de bu toplant�lara
111 Halil �nalc�k, �air ve Patron, Ankara: Do�u Bat� Yay�nlar�, 2003, s.25-27112 Halil �nalc�k, �air ve Patron, 2003, s.26113 Halil �nalc�k, �air ve Patron, 2003, s.27-28
41
davet edilir, �airler de her biri için ayr� ayr� kasideler yazarlard�. Damat �brahim
Pa�a’n�n damad� Kaptan-� Derya Mustafa Pa�a’n�n evinde düzenlenen helva
toplant�s�na �air Nedim de davet edilmi� ve �u dizeleri söylemi�tir:114
Aya vezir-i kerem-pi�e sadr-� ali�an
Mü�erref oldu kudumunla bu bülend eyvan
O rütbe feyz-i safa verdi makdemin ana kim
Verir o gune safay� girince sineye can
Gelibolulu M. Ali, bu tür e�lencelerde uyulmas� gereken kurallar hakk�nda
bilgi vermektedir. Özellikle içki meclislerinde, fazla kaç�r�p, kendinden geçmek,
zarifli�e yak��mayacak bir davran��t�r. Baz� edepsizler de bu meclislerde,
hizmetkarlara kar�� uygunsuz davran��larda bulunur, ortam�n huzurunu bozarlar.
Yazar, bu tip çirkin davran��larda bulunanlar�n, matlaka cezaland�r�lmas� gerekti�ini
savunmaktad�r.115
Spordan ho�lananlar için güre�, binicilik ve at yar��lar�, cirit, okçuluk ba�l�ca
e�lence unsuru idi. Meydanlarda müsabakalar� düzenlenen bu sporlar�n ba��nda
güre� gelir. Sultan Süleyman bu sporu çok severdi ve himayesinde, ücretli güre�çileri
vard�. Güre�çiler meydanda, paçalar� diz alt�ndan ba�l�, deriden yap�lm�� kispetler
giyerlerdi. Rakiplerinin kendilerini tutmas�n� engellemek için vücutlar�na ya� da
sürerek güre�irlerdi.116
Bir di�er spor dal� da okçuluk idi. Ba�lang�çta bir sava� talimi olarak yap�lan
bu faaliyet zamanla, üst düzeyden ki�ilerin de kat�ld��� bir spor haline gelmi�tir. Ok
114 R.A. Sevengil, 1990, s.76-77115 Gelibolulu M. Ali, Mevâ’idü’n-Nefâis Fî Kavâ’idi’l-Mecâlis, 1997, s.208116 Metin And, “16. Yüzy�lda �stanbul’da Gündelik Ya�am”, Osmanl� Uygarl���, C-1, (der.) Halil
�nalc�k - Günsel Renda, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanl���, 2004, s.437
42
at��� talimleri genellikle Kas�mpa�a’da Okmeydan� ad�n� alan alanda yap�l�rd�.117
Yaln�zca en iyi okçular�n gerebilece�i, çok k�sa ve sert olan özel yaylar kullan�l�rd�.
Kentin pek çok soka��na, okçuluk talimi yap�labilmesi için hedefler dikilmi�ti. Bu
hedefler, kuruyup oklar�n saplanmas�na engel olmamas� için bir görevli taraf�ndan
her gün �slat�l�yordu.118
Binicilik, at yar��lar�, cirit atma gibi atl� sporlarda en çok ilgi gören gösteriler
aras�ndayd�. Özellikle �enliklerde bu tür gösterilere s�kça rastlayabiliyoruz. Bu
�enliklerde gösteri yapan biniciler, özel e�itim alm�� olan cündiler idi. Yapt�klar�
gösteriler aras�nda; h�zla giderken yerdeki paray� almak, eyerin üstünde ayakta
durmak, at�n boynunun alt�ndan dolanmak, havaya a��r bir demir topuz at�p bunu
yine havadayken yakalamak gibi hünerler vard�.119 Cirit atma, e�lenceli atl�
sporlardan birisi idi. Sipahi Meydan� ad� verilen alanda, Cuma ö�leden sonralar�,
tatillerde ya da yaz günlerinde süvariler toplan�rd�. �ki tak�ma ayr�larak birbirlerini
kovalarlar ve rakiplerini yakalamaya açl���rlar. Bunu yaparken de sava� m�zraklar�
yerine uzun beyaz ciritler kullan�rlard�.120
16. yüzy�l �stanbulu’nda, Viyana’dan gelen elçilik heyetinin en genç üyesi
olarak ya�am�� ve an�lar�n� not etmi� olan Baron Wenceslaw Wratislaw, At
Meydan�’nda düzenlenen e�lencelere ve cirit oyunlar�na tan�k olmu�tur. Bu e�lence
anlay���na duydu�u hayranl��� ise �öyle dile getirmi�tir:121
117 Robert Mantran, 1991, s.221.118 Metin And, 2004, s.439119 Metin And, “16. Yüzy�lda Spor, E�lence, Oyun”, Hayat Tarih Mecmuas�, �stanbul, 1970, C-1, S-2,
s.6-7120 Metin And, “16. Yüzy�lda �stanbul’da Gündelik Ya�am”, 2004, s.437121 Baron W. Wratislaw, An�lar-16. Yüzy�l Osmanl� �mparatorlu�undan Çizgiler, Karacan Yay�nlar�,
1981, s.68
43
“Türklerin bu erkekçe ve askerce e�lenceleriyle bizim e�lencelerimizi
�öyle bir ölçmeye kalk��acak olursak, aleyhimize büyük bir fark ortaya ç�kar.
Çünkü biz, dostlar�m�zla kar��la�t���m�z vakit, birbirimizle içki ve oburluk
yar��mas�na giri�mekten, birbirimizin bo�az�na zorla yiyecek, içecek
t�kmaktan, içimizden birisi kafay� ta��yamayacak derecede tütsüleyip de
merdivenlerden a�a�� yuvarlan�nca da onunla alay etmekten ba�ka bir �ey
yapmay�z...”
3.2. OSMANLI’DA �ENL�K KAVRAMI
Osmanl� döneminde düzenlenen kutlamalar için �enlik sözcü�ünün yan� s�ra
bu anlam� ifade eden di�er sözcüklerin de kullan�ld���n� bilmekteyiz. Donanma, sur,
�adman gibi sözcükler bunlardan yaln�zca birkaç�d�r. Donanma sözcü�ü, ilk olarak
süsleme, bezeme anlam�na gelip; bayrakl�, ���kl� ve özellikle fi�ek at�larak yap�lan
�enliklere verilen genel bir isimdir. Sur, Farsça kökenlidir ve dü�ün anlam�na
gelmektedir. �ehzadelerin sünnetleri ya da k�zlar�n evlenmeleri nedeniyle yap�lan
dü�ün törenleri, en önemli Osmanl� �enlikleri olmakla birlikte, Sur-i Hümayun diye
adland�r�l�yorlard�. Ayr�ca, rütbe al�nan törenler için de sur-i tevcih ismi kullan�l�rd�.
Farsça ne�eli, sevinçli anlam�na gelen �adman ise Farsça ayn� anlama gelen �ad
sözcü�ünden türemi�tir. �adumanl�k da bir tür �enlik ad� olarak kullan�lmaktad�r.122
Ayr�ca gezgin Thevenot’tan, IV.Mehmet’in o�lunun do�umu vesilesiyle 1663
tarihinde Halep’te �enlik düzenlendi�ini ve bu �enliklere süs anlam�na gelen zineh
veya zinet denildi�ini ö�reniyoruz.123
122 �ehsuvar Akta�, 1996, s.30-32.123 Metin And, K�rk Gün K�rk Gece, �stanbul: Taç Yay�nlar�, 1959, s.16
44
3.3.KUTLANMA GEREKÇELER�NE GÖRE OSMANLI �ENL�KLER�
Osmanl� Devleti’nde bayramlar, dini günler, mevsimlik, süreli �enliklerin
yan� s�ra daha çok sarayla ilgili bir olay�n kutlanmas�na yönelik görkemli �enlikler,
özellikle imparatorlu�un erken ça�lar�nda büyük bir önem ta��yordu. Günlerce,
gecelerce, geni� meydanlarda, sokaklarda, bahçelerde, su üstünde düzenlenen �a�al�,
göz kama�t�r�c� bu �enliklerle Padi�ah, uyruklar�na ve yabanc� konuklar�na
üstünlü�ünü kan�tl�yor ve ortakla�a bir kutlama vesilesiyle buyrukla uyruk aras�ndaki
ba�lant�n�n alt� çiziliyordu.124
Osmanl� Devleti’nde en görkemli �enliklere vesile olan Sur-i Hitan, �ehzade
sünnetleri vesilesiyle düzenlenen �enliklerdir. Bu �enlikleri di�erlerine göre daha
özel yapan durum, belli bir tarihten sonra �ehzadeler ve padi�ahlar nikahlanmad�klar�
için sünnetin onlar�n hayat�ndaki en önemli geçi� töreni niteli�i ta��mas�yla
aç�klan�yor. Bu �enliklerin bir ba�ka özelli�i de birçok sünnet dü�ününün bir ya da
bir kaç Sultan han�m�n evlenmesiyle birle�tirimesiydi. Örne�in; II.Murat, o�ullar�
Sultan Alaeddin ile Sultan Mehmet Han’�n sünnet dü�ününü yapt��� s�rada
k�zlar�ndan birini �sfendiyar Bey’in o�luyla nikahlad�. Yine 1389 tarihinde, I.Murat
ve iki �ehzadesi Bayez�t ile Yakup, üç Bizans prensesiyle evlenirken düzenlenen
�enlik esnas�nda, Bayez�t’�n üç o�lu da sünnet ettirilmi�ti. Ayr�ca, geleneklere göre
varl�kl� bir insan, o�lunu sünnet ettirirken yoksul çocuklar� da birlikte sünnet ettirirdi.
Örne�in; IV.Mehmet 1675’te o�lu Mustafa’n�n sünnetinde toplam sekiz bin çocu�u
daha sünnet ettirmi�tir.125
Osmanl� tarihinde bilinen ilk sünnet �enli�i, 1365’te I.Murat’�n �ehzade
Bayezit için düzenledi�i sünnet �enli�idir.. Osmanl�’da tüm zamanlar�n en görkemli
124 Metin And, 1959, s.9125 Metin And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�, 1982, s.13
45
�enli�i olarak bilinen ve çal��mam�z için de büyük önem ta��yan 1582 �enli�i,
III.Murat’�n o�lu Mehmet için düzenledi�i bir sünnet �enli�idir. Bu �enlik de tam 55
gün 55 gece sürmü�tür. Dünyan�n her yerinden hükümdarlar bu �enli�e ça�r�lm��,
gelmeyenler elçilerini göndermi�lerdi. Baz� kaynaklar bu �enli�i XVI. Yüzy�lda
dünya üzerinde yap�lm�� en büyük �enlik olarak anar. Çal��mam�z�n ilerideki
bölümlerinde bu �enli�e ayr�nt�lar�yla yer verece�iz.126
Sur-i cihaz, evlilik törenlerinin vesile oldu�u �enliklerdir. Sünnet dü�ünleri
için düzenlenen �enliklerle k�yasland���nda, onlara oranla biraz sönük geçmektedir.
Ancak yine de oldukça uzun ve gösteri�li kutlamalard�r.127
Osmanl� padi�ahlar�n�n evlenmesinde daha çok siyasi amaç güdülüyordu.
Padi�ahlar için k�zlar�n� ya da k�z karde�lerini evlendirmek önemliydi. Bu k�zlar daha
çok küçükken hatta henüz be�ikteyken evlendirilirlerdi. Kocalar� ölünce ayn�
sultanlar birkaç kez daha evlendirilirlerdi. Ço�unlukla varl�kl� ve etkili damatlar
seçiliyordu. Hatta ço�u kez damat aday� bu evlili�e zorlan�yordu. Tüm bunlar�n
nedeni; dü�ün nedeniyle damattan ya da ba�ka pek çok devlet ileri gelenlerinden
gelen para ve arma�anlard�. Gelen bu para ve arma�anlarla padi�ah birçok aç���n�
kapatabiliyordu. Örne�in; III.Mustafa, ölen k�zlar� Hibetullah Sultan ve Mihrimah
Sultan’�n gömüldükleri Laleli Camii için iki milyon kuru� harcam��t�. Yap�lan bu
masraf� ç�karmak için de tek k�z� olan dört ya��ndaki �ah Sultan’� Sadrazam ile,
Rag�p Pa�a’dan dul kalan Saliha Sultan’� da Kaptan-� Derya Tur�u Mehmet Pa�a ile
evlendirmi�ti. Sadrazam ni�anl�s�na büyük paralar ve arma�anlar verdi. Bunun
içindir ki, bu evlilik dü�ünleri �enlik olmaktan çok, arma�an ve çeyizlerin
126 Özdemir Nutku, IV.Mehmet’in Edirne �enli�i (1675), Ankara: Türk Tarih Kurumu Yay�nlar�,
1987, s.23-24127 Metin And, 1982, s.15
46
sergilendi�i bir geçit alay� niteli�i ta��maktad�r. Yine de 16. yüzy�l dü�ünleri
görkemli �enliklere vesile oldu�unu söyleyebiliriz.128
Bu �enliklere örnek olarak da 1854 tarihinde, elli milyon frank harcanarak
gerçekle�tirilen Abdulmecit’in k�z�n�n dü�ününü; 1450 tarihinde II.Mehmet’in
Edirne’de Sitt Hatun’la evleni�i için düzenlenen ve üç ay süren dü�ünü, 1524’te
Kanuni’nin k�z karde�inin veziriazam �brahi Pa�a ile evlenmesi vesilesiyle At
Meydan�’nda yap�lan ve sekiz gün sekiz gece kutlanan �enli�i söyleyebiliriz.129
Saraydaki do�umlar�n vesile oldu�u �enliklere de Veladet-i Hümayun ad�
verilirdi. Bu vesileyle yap�lan �enliklerin süresi ve zenginli�i do�an çocu�un
cinsiyeti, do�um s�ras� ve hatta ikiz olup olmamas�na göre de�i�iyordu.
Örne�in;1692 tarihinde II.Ahmet’in ikiz çocu�u oluyor ve bu daha önce hiçbir
padi�ah�n ba��na gelmeyen bu olay güzel �eylerin habercisi olarak kabul ediliyor ve
sekiz gün sekiz gece �enlik düzenleniyor.130
Fetih �adumanl���, �mparatorun zafer kazanmas�n�n vesile oldu�u
�enliklerdir. Bir kalenin, bir �ehrin ele geçirilmesi, sava��n kazan�lmas� gibi olaylar
büyük �enliklerin düzenlenmesine sebep oluyordu. Yabanc� az�nl�klar da birçok defa
bu �enliklere kat�lmaya zorlanm��lard�r. Bu kutlamalara örnek olarak; 1635 tarihinde
Erivan’�n ele geçirilmesi üzerine yedi gün yedi gece düzenlenen �enli�i, 1669
tarihinde Kandiya’nin al�n��� üzerine üç gün üç gece kutlanan �enli�i, 1672 tarihinde
Kamiçe kalesinin ele geçirili�i için düzenlenen �enlikleri söyleyebiliriz.131 Ancak
baz� padi�ahlar sava� sevmediklerini, bar�� taraftar� olduklar�n� belli etmek için bu
128 Metin And, 1982, s. 15.129 Metin And, 1982, s.15-19130 Metin And, 1982, s.20131 Metin And, 1982, s.22.
47
vesileyle �enlik kutlamaktan kaç�nm��lard�r. Metin And’�n, Grekçe Anonim Osmanl�
Tarihi isimli bir kitaptan yapt��� al�nt�da, II.Murat’�n Macar ordusunu yenmesi
üzerine �enlik yapmay���n�n nedeni �öyle aç�klanm��t�r:132
“Sultan Murat bu büyük muharebeyi kazand�ktan sonra, muharebeden
kaçan Hristiyanlar� takip etmekten korktu. Ba��ehrine dönünce, muharebeyi
sevmedi�ini göstermek için �enlikler yapmad� ve ‘Ben muharebe etmek için
acele gitmek istemem ve a��r giderim’ dedi”
Az da olsa bar�� nedeniyle �enlik yap�ld��� da olmu�tur. I.Ahmet döneminde,
bir yandan Celali isyanlar�, bir yandan �ran ile ya�anan gerginlik Padi�ah�,
Avusturyal�lar’�n bar�� teklifini kabul etmeye zorlam��;1606 tarihinde yap�lan bu
bar�� antla�mas� da �stanbul’da, Komran’da, Budin’de �enlikler düzenlenmesine
vesile olmu�tur. Bu �enlikte taraflar birbirine hediyeler vermi�, ziyafetler çekilmi�,
donanma düzenlenmi�, gösteriler yap�lm��t�r.133
Padi�ah�n sefere ç�k��� için düzenlenen bir �enlik de 1596 tarihinde, Kanuni
Sultan Süleyman’�n Zigetvar’a gidi�i için yap�lm��t�r. Sefer haz�rl�klar�n� anlatan
yabanc� kaynaklar, Padi�ah’�n ordusu içinde saray soytar�lar�, mukallitler, ip
canbazlar�, usta biniciler, hokkabazlar ve akrobatlardan olu�an ve Padi�ah dinlendi�i
s�rada onu e�lendirmekle görevli olan ‘özel bir topluluk’ bulundu�unu aktar�r.134
Okuma ça��na gelmi� �ehzadelerin bu durumlar�n�n bir eri�tirme töreni
niteli�inde kutlanmas�n�n vesile oldu�u �enliklere Bed-i Besmele ad� verilirdi. Kimi
zaman çok gösteri�li olurlar. Bunlara bir örnek olarak �ehzade Mehmet, Mustafa ve
Bayez�t’�n derse ba�lamalar� için 8 Ekim 1721 tarihinde yap�lan büyük �enli�i
132 Metin And, 1982, s. 21.133 Özdemir Nutku, 1987, s.25-26.134 Özdemir Nutku, 1987, s.26
48
verebiliriz. �ncili Kö�k’te düzenlenen bu �enli�e devletin birçok ileri gelenleri
kat�lm��t�r. Damat �brahim’in saraya gösteri�li bir alayla girip görevlileri
selamlamas�ndan sonra yama�a oturuldu. Alay birinci avludan ikinci avluya geçti.
Önce büyük o�lan Mehmet geldi. Ard�ndan da di�erleri. Sultan taht�na, iki yan�ndaki
hal�lara da �ehzadeler oturdu, dualar okundu. �eyhülislam s�ras�yla �ehzadelere
alfabenin ilk be� harfini gösterdi, �ehzadeler de bunlar� yineledikten sonra çekildiler.
Devlet görevlilerinin oturmalar�na izin verildi, kendilerine kaftanlar sunuldu.
�ehzadelere de çok süslü ku�anm�� bir atla de�erli bir Kur’an verildi.135
Bu vesileyle düzenlenen bir di�er önemli �enlik, II.Mahmut’un o�lu
Abdülmecit’in ö�renime ba�lamas� için 1832 tarihinde düzenledi�i �enliktir. Kadiköy
taraf�nda �brahim A�a çay�rl���nda yap�lm�� ve üç gün sürmü�tür. Yabanc� tan�klara
göre; �enli�in ilk gününün sabah� Bo�az, �stanbul’dan Kad�köy’e giden binlerce
kay�kla dolmu�tu. Padi�ah’�n saray�n�n önünden kar�� tarafa kadar da kay�klardan bir
duvar örülmü�tü. Sabah saat onda Padi�ah ve �ehzadesi, güzelli�i ve süsleriyle dikkat
çeken iki büyük saray kay���na bindiler. �brahim A�a çay�rl���na çad�rlar kurulmu�tu
ve yakla��k yirmi dört bin asker düzeni sa�lamakla görevlendirilmi�ti. Yabanc�
tan�klar kat�lan halk�n say�s�n� yüz elli binin üstünde veriyorlar. Padi�ah’�n �ehzadeyi
hocalara teslim etmesiyle tören ba�lam��t�r. �ehzade önce Padi�ah’�n ete�ini öpmü�
ard�ndan da Padi�ah ile �eyhülislam’�n aras�nda bulunan küçük tahta oturmu�tur.
Tören bitiminde halk�n da kat�ld��� e�lenceler düzenlenerek �enlik
gerçekle�tirilmi�tir.136
Bunlar�n d���nda, bir de padi�ahlar�n tahta ç�k��lar� vesilesiyle düzenlenen,
cülus merasimleri vard�r. Bir padi�ah�n tahta oturmas�, ya kendinden önceki
135 Metin And, 1982, s.23.136 Özdemir Nutku, 1987, s.27
49
hükümdar�n ölümü ya da istemeyerek de olsa padi�ahl�ktan çekilmesiyle olurdu.
Hükümdar�n tahta oturmas�na genellikle taht-� saltanata cülûs etti ya da cülûs-�
hümayûn oldu denilirdi.137 Kurallara uygun bir cülûs töreninde sadrazam, vezirler,
�eyhülislam, beylerbeyileri, kazaskerler, defterdarlar, ni�anc�, yeniçeri a�as�, k�saca
tüm devlet erkan� haz�r bulunurdu.138 Cülus, daha a��rba�l� bir kutlama olmas�
nedeniyle, �enlikten çok bir tören havas�nda geçmektedir. Ancak, kimi sultanlar çok
genç ya�ta, henüz sünnet olmam��ken tahta ç�kt�klar�ndan, cülus merasiminin, kimi
kez sünnet gibi ba�ka bir vesileyle birle�tirilerek, bir �enlik havas�nda kutland��� da
olmu�tur.139
Yabanc� devlet büyüklerinin ve elçilerin Osmanl� Devleti’ne gelmeleri
vesilesiyle de �enlikler düzenlenirdi. Her elçinin geli�i için bir tören yap�l�rd� ancak
hepsi �enlik niteli�inde de�ildi. Venedik istisnas� d���nda, Hr�stiyan elçiler için tören
yap�lmazd�. Müslüman, özellikle �ranl� elçiler için görkemli törenler, �enlikler
düzenlenirdi. Konu�un geli�inin kutlanmas�, siyasi ili�kilerin niteli�ine göre
yap�l�yordu. Elçilere yap�lan �enliklerde, elçiler öncelikle padi�ah�n huzuruna
ç�karlard�. Ard�ndan Sadrazam’dan ba�layarak s�ras�yla devlet ileri gelenlerinin kendi
saray ve konaklar�nda düzenledikleri �enliklere kat�l�rlard�. Daha önce da belirtildi�i
gibi özellikle �ran elçileri için düzenlenen �enliklerin ayr� bir yeri vard�. Bunun
sebebi, sanat ve edebiyatta �ran’�n etkisinde olan Osmanl�lar için �ranl�lar’a, onlardan
hiç de geri kalmad�klar�n� gösterme f�rsat� vermesi aç�s�ndan önemli olmas�d�r.
Bununla birlikte güç gösterisine de giri�iliyordu. Örne�in III.Murat, �ran Elçisinin
geli�i için düzenlenen �enli�in dördüncü gününde, kudretini göstermek amac�yla kent
137 �. H. Uzunçar��l�, Osmanl� Devleti’nin Saray Te�kilat�, Ankara: TTK, 1945, s. 184138 Zeynep Tar�m Ertu�, Cülus ve Cenaze Törenleri, Ankara: Kültür Bakanl���, 1999, s. 139139 Metin And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�, 1982, s.12
50
d���ndaki ayak tak�m�ndan dev�irdi�i onbir bin ki�iyi silahland�rm�� ve �enlik
alan�nda b�çakl�, kanl� gösteriler yapmalar�n� sa�lam��t�r.140
Osmanl� Devleti’nde ya�ayan yabanc�lar�n da �enlik tertib ettikleri olurdu.
Bunlar, Osmanl�’da bulunan az�nl�klar� ve ba�ka ülkeleri ilgilendiren vesilelerle
yap�lan �enliklerdir. Türklerin seyirci, oyuncu ve ba�ka bak�mlardan kat�lmalar�
aç�s�ndan önemlidir.141
Bunlar aras�nda en önemlisi 1524’te, �talyan prensliklerinin aras�nda yap�lan
bar�� antla�mas�n� ve birle�meyi kutlamak için, �stanbul’daki �talyan az�nl���n
düzenledi�i �enliktir. Önemi ise; bale tarihinde, klasik balenin tarihi olarak verilen
1581 tarihinden çok önce, �stanbul’da Venedik Elçisi’nin saray�nda gerçekle�tirilen
bale gösterisidir. Bu �enliklere bir di�er örnek de 1729’da, Fransa Kral� XV.Louis’in
çocu�u olmas� üzerine �stanbul’daki Frans�z elçisi Marquis de Villeneuve’nin
düzenledi�i ve üç gün süren �enliktir. Türklerin geni� ölçüde kat�lm�� olmas�
bak�m�ndan önemlidir.142
Osmanl� Devleti’nde �enlikler, her zaman yukar�da bahsetti�imiz bu
vesilelere dayanarak düzenlenmiyordu. Bazen s�rf padi�ah�n ho�una gitmesi için, onu
e�lendirmek için �enliklerin düzenlendi�i de oluyordu. Bazen de yukar�daki
vesilelerin birkaç�n�n birden birle�tirilerek düzenlenen �enliklere rastl�yoruz.143
140 Metin And, 1982, s.25-26.141 Metin And, 1982. s.28.142 Metin And., Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�, 1982, s.28.143 Metin And, 1982, s.29.
51
3.4. XVI. YÜZYIL OSMANLI DEVLET�’NDE �ENL�KLER
XVI.yüzy�l, büyük ve tüm zamanlar�n en görkemlisi olarak an�lan bir �enlik
olan 1582 �enli�ini ihtiva etti�i için, konumuzu bu yüzy�lla s�n�rland�rmay� uygun
bulduk. Ancak, Osmanl� Devleti’nde düzenlenen, büyüklü küçüklü tüm �enlikler,
hemen hemen ortak bir içeri�e ve programa sahiptir. 1582 tarihli �enli�in
uygulan���n� anlatmadan önce, Osmanl� Devleti’ndeki �enliklerin yap�s�n� ve
özelliklerini genel bir bak��la ele almam�zda fayda olaca��n� dü�ünüyorum.
Metin And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar� adl� eserinde, Osmanl�
�enliklerinin programlar�nda yer alan ortak ö�eleri be� gruba ay�rm��t�r.:144
Birincisi; törene ve protokole ili�kin ö�eler. Törenler ço�u kez �enliklerle
birle�tirilmektedir. Ancak tören, daha a��rba�l�, daha denetimli bir uygulamad�r.
Sadrazam, Defterdar, �eyhülislam gibi yüksek devlet görevlileri ba�ta olmak üzere,
tüm devlet görevlilerinin geçit alaylar� esnas�ndaki s�ras�, oturma düzeni, giysileri,
yine ayn� �ekilde yabanc� konuklar�n s�ras�, konumlar� çok önem verilen konulard�.
Bu protokolün ne denli önemli oldu�unu, 1582 �enli�i esnas�nda Frans�z elçisinin
yerini be�enmeyerek ayr�lmas� örne�inde görebiliyoruz.145
�kincisi; yemek ve �ölenler. En önemli ö�elerden birisidir. Burada kar��m�za
ç�kan sunumlardan biri, protokole verilen yemeklerdir. Bu devlet protokolündekilere
ve yabanc� konuklara yemek; çad�rlar�nda ya da kö�klerde veriliyordu. Halka sunulan
yemekte ise çanak ya�mas� tabiri ç�k�yor kar��m�za. Eski bir Türk gelene�i olan
çanak ya�mas�, halka ve yeniçerilere verilen yemek ziyafetidir. Meydana dizilen çok
144Metin And, 1982, s.42145 Metin And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�, 1982, s.43
52
say�da tabak, çanak ve kaseler, içindeki yemeklerle beraber ya�ma edilmektedir.
Çanak ya�mas�n� �öyle tasvir ediyor Metin And:146
“...Kalabal�klara yemek mutfaktan At Meydan�’n�n ortas�na
getiriliyor, tulumcular aç halk� düzene sokuyor, borular ve davullar yeme�e
ba�lanaca��n� bildiriyor, kalabal�k da aç kurtlar gibi yeme�e sald�r�yordu.
Bu karga�al�kta yemekler ortal��a saç�l�yordu. Bu tür yemek da��t�m�nda
ba�l�ca yiyecekler ekmek, pirinç pilav�, koyun etiydi. Bu halk�n yeme�e
sald�rmas�, Padi�ah ve öteki konuklar için bir çe�it gösterimdi...”
Üçüncüsü; arma�anlar. Özellikle ekonomik aç�dan önemli bir ö�edir. Bazen,
�enli�in düzenlenmesinin ana nedeni bile olmu�tur. Yabanc� konuklardan, varl�kl� ve
yüksek mevkii sahibi ki�ilerden gelen arma�anlarla hazinenin aç�klar�
kapat�labiliyordu. Evlilik vesilesiyle düzenlenen �enliklerde, geline gelen çeyizler ile
esnaf alay� geçit yaparken, her esnaf loncas�n�n Padi�ah’�n önüne sundu�u
arma�anlar da bunlar aras�nda önemli bir yere sahiptir.147
Dördüncüsü; büyük oyuncaklar. Büyük oyuncaklar sözüyle kastedilen;
sal�ncak, dönme dolap, atl� kar�nca gibi hem binenleri hem de izleyenleri e�lendiren
araçlard�r. Osmanl� e�lence hayat�n�n vazgeçilmez bir ö�esi olan bu oyuncaklar,
�enlikler esnas�nda da en çok ra�bet gören etkinlikler aras�ndad�r.148
Be�incisi; spor kar��la�malar�. Bir gösterim niteli�inde yap�lan bu sporlar�n
en ra�bet görenleri; cirit, güre�, okçuluk ve binicilik idi. Bunlar�n baz�lar� sirk
gösterilerinin bir parças� olmakla birlikte ço�u kez tek ba��na da bir gösteri
146 Metin And, 1982, s.43-44147 Metin And, 1982, s.45148 Metin And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�, 1982, s.46
53
niteli�indeydi. Özellikle atla yap�lan gösteriler, genellikle �enli�in sonunda,
program�n en önemli bölümünü olu�turuyordu.149
Elbetteki Osmanl� �enliklerinde kar��la�t���m�z tüm ö�eler bunlar de�ildir.
Yazar, eserinde �enliklerdeki sanatsal içerikli ö�elere a��rl�k verdi�i için, bunlar
d���nda kalan grubu bu �ekilde s�n�fland�rmay� uygun bulmu�tur.
Öncelikle �enliklerin düzenlendi�i yere, yani mekan konusuna göz atal�m.
Osmanl� Devleti’nde �enlikler; saray ve konaklar�n içinde, sokaklarda, su üstünde ve
bahçelerde düzenlenirdi. �stanbul’daki pek çok görkemli �enli�in düzenlendi�i yer,
Bizansl�lar’dan kalma At Meydan� idi.150 Bu meydan ve �brahim Pa�a Saray�,
�enlikler için en uygun mekand�. Bunlar�n yan� s�ra, Marmara Denizi’ni gören baz�
kas�rlar ile Yal� Kö�k ve �ncili Kö�k de bu mekanlar aras�nda yer al�yordu. �ncili
Kö�k, özellikle bed-i besmele törenleri için kullan�lan bir yerdi. Bir di�er mekan da
Tersane Saray� idi. Pasorofça Antla�mas�’ndan sonra Venedikliler’in, Padi�ah’a
hediye ettikleri aynalar�n koyuldu�u yer oldu�u için, sonradan Aynal� Kavak Saray�
ad�n� alan bu saray, Haliç’te bulunuyordu ve özellikle gece gösterilerinde
kullan�l�yordu.151
Rönesans dönemi Avrupa �enliklerinde de görüldü�ü gibi, Osmanl� �enlikleri
esnas�nda da tahtadan çad�r bezi, de�erli kuma�lar, kandiller vb. türlü malzemeler
kullan�larak, �enli�e özgü mekanlar yarat�l�yordu. Bunlar aras�nda en ilgi çekicileri
çad�rlard�. 16. yüzy�lda, At Meydan�’nda düzenlenen �enliklerde, çad�rlar�n da
önemli bir yeri vard�r. Çad�rlar, kullan�� alanlar�na göre çe�itlere ayr�l�yordu: iki
kemerli kap�s� olan çad�ra “çerge”, askeri çad�ra “oba”, törensel çad�ra “ota�”, ve
149 Metin And, 1982, s.46150 Metin And, K�rk Gün K�rk Gece, 1959, s.17151 Metin And, 1982, s.73-75
54
padi�ah çad�r�na da “ota�-� hümayun” ad� veriliyordu. Sarayda geçerli olan k�s�tlama
ve kurallar�n bulunmad���, büyük topluluklar�n a��rlan�p ziyafetlerin verildi�i bu
çad�rlar, Osmanl� �enliklerinin önemli bir ö�esi niteli�indedir. Osmanl� Devleti’nin
büyüklü�ünü, üstünlü�ünü sa�layan seferlerin bir simgesi olmas�n�n yan� s�ra, bir
mevkii ve konum göstergesi olmas� bak�m�ndan da ayr� bir önem ta��yordu. ��te tüm
bu nedenlerden dolay� özellikle �enlikler esnas�nda çad�rlar�n süslenmesine ayr� bir
özen gösterilmektedir.152
Osmanl� Devleti’nde �enlikler sadece kara da de�il, su üzerinde ve su
kenar�nda da düzenleniyordu. Su üstünde yap�lan gösteriler daha etkileyici oluyor,
fi�ekler at�ld��� esnada suya yans�yan görüntüleri görsel bir zenginlik kat�yordu
�enli�e. Bu gösteriler esnas�nda olu�abilecek herhangi bir yang�n tahlikesine kar�� da
tedbir al�nm�� oluyordu. 1457’de Fatih Sultan Mehmet’in Edirne’de düzenledi�i
�enlik için, Meriç nehri üzerinde bir adac�k seçilmi�ti. Su üzerinde gemilerle birlikte
büyük sallar da bir seyir yeri oluyordu. Bazen, makaralarla hareket ettirilen dev
kuklalar da bu sandallara bindirilerek gezdiriliyordu.153
Osmanl� �enliklerinde dekorlar�n da önemli bir yeri vard�r. Tekerlekler
üzerinde, içinde insanlar�n da bulundu�u bu dekorlar, mimari yap�lar�n küçültülmü�
boyutlarda birer örne�idir. Özellikle 1582 �enli�i esnas�nda bu dekorlara s�kça
rastlayabiliyoruz. Süleymaniye Camii minyatürü ile hamamc� esnaf�n�n sergiledi�i
bir hamam dekoru, bunlar aras�nda en çok dikkat çekenleridir. Ayr�ca, sava�
gösterileri s�ras�nda da kale dekorlar�na rastl�yoruz. Bunlar�n ço�unlu�u, gerçekte
varolan kalelere benzetilerek yap�lm��t�r. Kimi önceden haz�rlan�p �enlik alan�na
152 Suraiya Faroqhi, Osmanl� Kültürü ve Gündelik Ya�am, �stanbul: 2002, s.191-192 ve M. And,
K�rk Gün K�rk Gece, 1959, s.18153 Metin And, K�rk Gün K�rk Gece, 1959, s.20-21
55
ta��n�yor, kimisi ise �enlik esnas�nda seyircilerin gözü önünde kuruluyordu. Bu
dekorlar özel olarak seçilmi� ki�iler taraf�ndan yap�l�yordu.154
Osmanl� �enliklerinin en çarp�c� özelliklerinden birisi de nah�llard�r.
Arapça’da hurma a�ac� anlam�na gelen “nahl” kelimesinden türemi�tir. A�aç
biçiminde, üzeri balmumundan insan, hayvan ve çiçek figürleriyle bezenmi�, alt�n,
gümü� gibi de�erli ta�larla, yald�zl� ka��tlarla süslenmi� yap�lard�r. Bereket sembolü
olan bu neh�llar�n baz�lar� o kadar büyük oluyordu ki insan gücüyle ta��nmas�
imkans�zla��yordu.155 Nah�llar büyük, orta ve küçük olmak üzere üçe ayr�l�yordu.
�ehzede sünnetleri ile Sultan evlenmelerinde bu büyük nah�llardan birkaç tane,
küçüklerinden ise yirmi-otuz tane bulunurdu.156 Nah�llarla birlikte �enliklerin
vazgeçilmez bir di�er unsuru da �ekerden tasvirlerdir. Surnamelerde “�eker alat�”,
“�eker i�leri” olarak adland�r�lan bu tasvirler, büyük masraflarla �enlik öncesinde
haz�rlanmaya ba�lan�rd�. Hayvan ve çe�itli varl�klar�n tasvirlerinin yan� s�ra, mimari
yap�lar�n ve bahçelerin tasvirleri yap�l�yordu. Özellikle bu mimari yap�lar ve bahçe
tasvirleri aras�nda, insanlar� hayrete dü�ürecek derecede ilgi çekici olanlar�
bulunuyordu.157 Daha önce bahsetti�imiz ya�ma gelene�i, yaln�z yemeklerde
olmuyordu. Nah�llarda ve bu �ekerden tasvirlerde de ya�ma gelene�i uygulan�yor,
halk�n bunlar� parçalamas�na müsade ediliyordu.158
154 Metin And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�, 1982, s.84-85155 Metin And, “Osmanl� Dü�ünlerinde Nah�llar”, Hayat Tarih Mecmuas�, �stanbul, 1969, C-2, S-12,156 �smail Hakk� Uzunçar��l�, “Nahil ve Nak�l Alaylar�”, Belleten, C:XL, S:157, Ankara: TTK
Yay�nlar�, 1976, s.57.157 Mehmet Arslan, “Osmanl� Saray �enliklerinde �ekerden Tasvirler”, Türk Dünyas� Tarih Dergisi,
Kas�m 1992, Say�:71158 Günay Kut, “�ehzade Cihangir ve Bayez�d’�n Sünnet Dü�ünlerindeki Yemekler Üzerine”, III.
Milletleraras� Türk Folklor Kongresi Bildirileri, C-V, Ankara, 1987, s.232
56
Metin And, Osmanl� �enliklerinde, t�pk� Rönesans �enliklerinde oldu�u gibi
üç önemli seyirlik ö�e oldu�unu belirtiyor. Bunlardan birincisi; gece kandilleri ve
fi�eklerle yap�lan gösterilerdir (donanma). Bu ate� oyunlar�, �enlik gecelerinin
e�lencelerinde önemli bir yer tutard�. O dönemlerde fi�ek gösterileri bugünkü kadar
geli�mi� olmad���ndan bu gösteriler, �enlikler esnas�nda dekorlar�n yak�lmas�yla
birle�tirilerek sergileniyordu. Dekorlar�n ate�e verilip büyük patlamalarla yan�p
tutu�mas�, insanlar taraf�ndan büyük bir zevkle izleniyordu.159 Fi�eklerin garip
biçimler alarak yerde patlayanlar� da vard�. �enlikler esnas�nda, bunlar�n halk�n
aras�na at�lmas�yla meydana gelen tela� ve karma�a, büyük bir e�lence yarat�rd�.
Bazen dikili s�r�klar üzerine yerle�tirilen halkalara renk renk fi�ekler as�l�r ve ate�e
verilir, bazen de köpek, e�ek gibi hayvanlar�n kuyru�una ba�lanarak ate�e
verilirdi.160
�enlik gecelerinde dü�ün yeri, saray, vezir ve zengin kimselerin konaklar�n�n
kandillerle ayd�nlat�lmas� da büyük önem ta��rd�. Süslemede kullan�lan bu
kandillerin say�s� ne kadar çok olursa, o kandilleri yapt�ran ki�inin itibar� da o kadar
artard�. �enlik esnas�nda tüm esnaf�n da dükkanlar�n� kandillerle süslemeleri ve
ayd�nlatmalar� istenirdi.161
Basit gibi görünen tüm bu ayd�nlatma, ���k ve ate� oyunlar�n�n, gündüz
e�lencelerinden farkl� bir özelli�i ve i�levi vard�. Gündüz e�lencelerini, yaln�z
�enli�in düzenlendi�i alanda bulunanlar izleyebiliyordu. Geceleri faaliyete geçen bu
fi�ek gösterileri, kandiller, ate� oyunlar� ise, çok uzaktan bile heyecanla
159 Metin And, K�rk Gün K�rk Gece, 1959, s.148160 R. A. Sevengil, �stanbul Nas�l E�leniyordu, �stanbul:1990, s.51161 R. A. Sevengil, 1990, s.50
57
izlenebiliyordu. ��te bu noktada, padi�ah�n gücünün sergilenip, izleyenlerin hayran
b�rak�lmas� amac�n�n güdüldü�ünü belirtebiliriz.162
Osmanl� �enliklerinde, önemli seyirlik ö�elerden ikincisi, karada kalelerle,
denizde gemilerle yap�lan yalanc� sava� oyunlar�d�r. Gelibolulu Mustafa Ali,
Cami’u’l-Buhur Der Mecalis-i Sur adl� eserinde, bu sava� oyununu “kale cengi
oyunu” olarak tan�ml�yor. Bu oyunlarda, Müslüman Türkler ile Hristiyanlar aras�nda
ya�anm�� sava�lar canland�r�l�yordu: 163
“...�ki taraftan da sava� haz�rl�klar� yap�l�r; pusular kurulur. Sava�
ç�kmas� an meselesidir. �ki taraf�n askerlerinin elbiseleri farkl� görünü�tedir.
Haz�r bekleyen iki taraf askerleri bir söylenti ile sava�a tutu�urlar. Oklar
at�l�r, tüfenkler patlat�l�r, ortal�k gerçek bir sava� alan�n� and�r�r...”
Galibi önceden belli olan bu sava� oyunlar�n�n bir benzeri de Avrupa
�enliklerinde düzenlenirdi. Avrupa’daki oyunlarda galip Hristiyanlar, Osmanl�
Devleti’ndeki oyunlarda ise galip Türklerdir. Bu sava� oyunlar�na 16.yüzy�l da dahil
olmak üzere, Osmanl� Dvleti’ndeki hemen her �enlikte rastlayabiliyoruz.164
Üçüncü önemli ö�e ise, geçit alaylar� idi. Dü�ün alay�, be�ik alay�, sürre
alay� gibi alaylar vard�r ancak bunlar aras�nda en önemlisi ileriki bölümlerde de s�kça
de�inece�imiz esnaf alaylar�d�r. �enlikler esnas�nda as�l ilgiyi çeken de bu esnaf
alaylar�d�r. Esnaf alaylar�nda, çe�itli meslek gruplar�ndan esnaflar, u�ra� alanlar� ile
ilgili i�leri, bir gösteri biçiminde sergileyerek ilerliyorlard�. Mesleklerini bir hüner
162 N. Sakao�lu-N. Akbayar, Binbir Gün Binbir Gece: Osmanl�’dan Günümüze �stanbul’da E�lence
Ya�am�, �stanbul: 1999, s.59163 Gelibolulu Mustafa Ali, Cami’u’l-Buhur Der Mecalis-i Sur, (ed. Ali Öztekin), Ankara: TTK, 1996,
s. 50164 Metin And, K�rk Gün K�rk Gece, 1959, s.157
58
gibi sunuyorlard�. Örne�in 1582 �enli�inde bir Rum ayakkab�c�, bir gün içinde tam
110 çift ayakkab� dikmi�ti.165
Asl�nda bütün bu geçit alaylar�n�n ana amac�; padi�ah�n ululu�unu, gücünün
sonsuzlu�unu vurgulamak ve unutturmamakt�. Üstelik bu, sadece Osmanl�
uyruklar�na yönelik bir vurgulama de�il; �stanbul’a gelen yabanc�lara da yönelik bir
vurgulamayd�.166
Son olarak, düzenin nas�l sa�land��� konusuna de�inmek istiyorum.
Osmanl�lar, böylesine ciddi bir konuyu bile �enlik e�lencelerinin öenmli bir parças�
haline getirmeyi ba�arm��t�. Osmanl� �enliklerinde düzenin sa�lanmas�, tulumcular
ad� verilen görevlilere aitti. Bir nevi asayi� memuru olan tulumcular, gösterileriyle de
�enliklerin vazgeçilmez bir unsuruydular. Kendilerine has bir giyim tarzlar� olan
tulumcular�n, iki önemli görevlerinden biri, seyircilerin oyun sahas�na girmelerini
önleyerek düzeni sa�lamakt�. Di�eri ise, �aklabanl�klar, maskaral�klar yaparak halk�
e�lendirmek idi. Garip ve çirkin görünü�lü insanlar aras�ndan özel olarak seçilmi�,
deriden don ve külahlar giyen bu görevliler, ellerinde suyla ya da havayla
doldurulmu�, d�� yüzeyi ya�, zift, katran gibi maddelerle kirletilmi� tulumlar
ta��yorlard�. Bu tulumlar� ta�k�nl�k yapan, oyun alan�na giren seyircilere müdahale
etmek için kullan�yorlard�. ��te bu müdahale esnas�n�, seyircileri e�lendirmek ve
güldürmek amac�yla olabildi�ince komik hale getiriyorlard�. Ayr�ca, �enlik alan�n�n
temizli�inden de tulumbac�lar sorumluydu. Buna ra�men gece yar�lar�na kadar çad�r
165 Metin And, 1959, s.167-172166 N. Sakao�lu-N. Akbayar, Binbir Gün Binbir Gece, s. 60
59
çad�r dola��p, insanlar� e�lendirmeye çal��maktan geri kalm�yorlard� 167 1582
�enli�inde bu tulumcular�n say�s� 500 olarak verilmektedir.168
3.5. OSMANLI DEVLET�’NDE 1582 �ENL��� ÖNCES�
YAPILAN �ENL�KLER
XVI. yüzy�lda Osmanl� �mparatorlu�u en parlak dönemini ya�amaktad�r. En
geni� topraklara bu dönemde sahip olmu�tur. Buna paralel olarak da en gösteri�li
�enlikler bu dönemde gerçekle�tirilmi�tir. Bu yüzy�lda kutlanan �enliklerden birisi
olan 1582 �enli�i, dönemin e�lence anlay���n� en belirgin �ekilde ortaya koyan ve
sonrakiler için örnek te�kil eden bir �enlik niteli�indedir. Ancak buna gelinceye
kadar Osmanl�’da pek çok �enlik düzenlenmi�tir. XVI.yüzy�lda Osmanl�’da �enlik
kavram�n�n belirli ölçüleriyle oturmu� olmas�nda katk�lar� az�msanamayacak olan bu
�enliklere k�saca göz atal�m.
Osmanl� devrinde erken dönem �enliklerinin ilk mekan� Bursa idi. 1422
tarihine kadar �enlikler burada düzenleniyordu. Metin And, Osmanl� �enliklerinde
Türk Sanatlar� adl� eserinde Hammer’den al�nt� yaparak tarih vermemi� ve Osman
Gazi’nin dü�ününün yap�ld���n� söylerken, yeni bir belgenin bulunmad���n�
belirtmi�tir.169 Fakat, Gülsüm Ezgi Korkmaz, Surnamelerde 1582 �enli�i adl�
yüksek lisans tezinde, Esin At�l’�n kitab�n� kaynak göstererek bu dü�ün hakk�nda,
gelinin Karaman Emiri’nin k�z� oldu�u ve 1285 tarihinde yap�ld��� bilgisini
167 Mehmet Arslan, “Osmanl� Saray Dü�ünlerinde Tulumbac�lar”, Türk Dünyas� Tarih Dergisi, 1992,
Say�:63, s.41-42,49168 Metin And, 1959, s.26169 Metin And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�, 1982, s.12.
60
veriyor.170 Özdemir Nutku ise bilinen ilk �enlik olarak Orhan Gazi’nin 1298 y�l�nda
Yarhisar Beyi’nin k�z� ile evlenmesi vesilesiyle düzenlenen �enli�i gösteriyor. Bunu,
yine Orhan Gazi’nin 1346 tarihinde, Bizans prensesi Teodora ile evlenmesi için
düzenlenen �enlik izliyor.171
1365 tarihinde, I.Murat’�n �ehzadesi Bayezit için Bursa’da düzenledi�i sünnet
�enli�i, Osmanl� tarihinde kayda geçen ilk sünnet �enli�idir. Bu �enlik esnas�nda
canbazlar, meddahlar, mukallitler taraf�ndan gösteriler düzenlemi� ancak gece
yap�lan donanma söz konusu edilmemi�tir.172
1381 tarihinde I.Bayezit’in Germiyano�lu’nun k�z� Devlet Hatun ile
evlenmesi vesilesiyle bir �enlik düzenlenmi�tir. Ard�ndan, 1387 tarihinde I.Murat ve
iki o�lu Bayezit ile Yakub’un üç Bizans prensesi ile evlenmesi ve ayn� zamanda
Bayezit’in üçüncü o�lunun Bursa’daki sünneti vesilesiyle bir �enlik düzenlenmi�tir.
Bunu, 1390 tarihinde I.Bayezit döneminde, Bizans �mparatoru II.Palailogos’un
ziyareti için düzenlenen �enlik izlemi�tir. 173
II.Murat döneminde, Düzmece Mustafa’n�n yakalan�p öldürülmesini
kutlamak amac�yla 1422 tarihinde Edirne’de �enlik düzenlenmi�tir. Böylece, o güne
kadar Bursa’da düzenlenen �enliklerin yeni mekan� Edirne olmu�tur. �enlik
esnas�nda ziyafetler verilmi�, gösteriler yap�lm��t�. II.Murat, kendisine yedi sava�
gemisi vererek yard�m eden Cenevizlileri de bu �enli�e kat�lmalar� için davet etmi�ti.
1436 tarihinde Padi�ah’�n evlenmesi, 1439 tarihinde de �ehzadeleri Mehmet ve
Alaaddin Ali’nin sünnet dü�ünleri vesilesiyle �enlik düzenlenir. Do�u’dan ve
170 Gülsüm Ezgi Korkmaz, Surnamelerde 1582 �enli�i, Bilkent Ün. (Master Tezi), Ank.,2004, s.11171 Özdemir Nutku, IV.Mehmet’in Edirne �enli�i, 1987, s.153172 Özdemir Nutku, 1987, s.24173 Özdemir Nutku, 1987, s.153
61
Bat�’dan pek çok önemli ki�inin davet edildi�i bu �enli�e, bilim adamlar� ve ozanlar
da kat�l�r. Ayn� �enlik esnas�nda II.Murat, k�z�n�, �sfendiyaro�lu �brahim Bey’in
akrabalar�ndan birinin o�lu ile ni�anlad�. Yine II.Murat, 1444 y�l�nda Bayram
vesilesiyle gösteriler düzenletir. Üç gün üç gece süren bu �enlik esnas�nda binicilik,
okçuluk gibi spor gösterileri yap�l�r.174
II.Murat dönemindeki en büyük �enlik, �ehzadesi II.Mehmet (Fatih) ile Sitti
Hatun’un evlilikleri vesilesiyle 1450 y�l�nda düzenlenen �enliktir. II.Mehmet’in
sonuçsuz kalan Akçahisar ku�atmas�n�n ba�ar�s�zl���n� unutturmak amac�yla
düzenlenen175 ve üç ay süren bu sur-i cihaz, Osmanl� Tarihinde kayda geçen en uzun
süreli �enliktir. Ziyafetlerin verilip gösterilerin yap�ld��� bu �enlik esnas�nda,
bunlar�n yan� s�ra edebi toplant�lar yap�l�p �iirler de okunmu�tur.176
Edirne’de düzenlenen ilk büyük �enlik; Fatih Sultan Mehmet’in �ehzadeleri
Bayezit ve Mustafa’n�n sünnetleri vesilesiyle, 1457 tarihinde düzenlenen �enliktir.
Dönemin siyasi olaylar�na bakacak olursak �enli�in, Fatih Sultan Mehmet’in olumlu
bir netice al�namayan Belgrad seferinden k�sa bir süre sonras�na denk gelmesi ilgi
çekicidir.177 �ehzade Bayezit’i Amasya’dan, Mustafa’y� Manisa’dan getirten
Padi�ah, dönemin bilim adamlar�n�, beylerini, Edirne ve çevresindeki halk� bu
dü�üne davet etmi�tir. �enli�in en önemli özelli�i; zengin tiyatro ve donanma
gösterilerine, ilk kez bu �enlik esnas�nda yer verilmesidir. Meddahlar, mukallitler,
usta oyuncular, canbazlar, maymun oynat�c�lar� bu �enlik esnas�nda tüm hünerlerini
sergilerler. Ayn� zamanda silah ve ok atma, binicilik, at yar��lar�, k�l�ç dövü�leri gibi
174 Özdemir Nutku, 1987, s.31175 Metin And, K�rk Gün K�rk Gece, 1959, s.16176 Özdemir Nutku, 1987, s.32177 Metin And, 1959, s.16
62
gösteriler de yap�lm��t�r. Gece yap�lan donanmalar, fi�ekler, kandiller �enli�in en
göze çarpan özelliklerindendir. Düzeni, ziyafetleri, gösterileriyle, akabinde yer
alacak olan �enliklerin düzenini olu�turmas� bak�m�ndan, 1457 �enli�i oldukça
önemli bir yere sahiptir. �enlik esnas�nda birinci gün; bilim adamlar� aras�nda
tart��ma yap�lmas�, ikinci gün; Padi�ah’�n �eyhleri kabulü, üçüncü gün; sava�
oyunlar� ve sportif gösteriler düzenlenmesi, dördüncü gün; halka ihsanlar, ziyafetler
ve �eker da��t�lmas�, bize sonraki �enliklerde görülen düzeni an�msat�r.178
Bu �enlikten sonra, Fatih döneminde Edirne’de iki �enlik daha düzenlenir.
Bunlardan birisi, Cem Sultan ile �ehzade Abdullah’�n sünnetleri vesilesiyle, 1472
tarihinde düzenlenen �enliktir. Di�eri ise, �ehzadeler �ehin�ah, Ahmet, Korkut,
Mahmut, Alem, Selim ve O�uz Han’�n sünnetleri vesilesiyle, 1480 tarihinde
düzenlenen �enliktir. 1480 tarihindeki bu �enlikten sonra, 1675 tarihine kadar
Edirne’de �enlik düzenlenmez; art�k �enliklere ev sahipli�i yapan �ehir
�stanbul’dur.179
�stanbul’da düzenlenen ilk �enlikler, II.Bayezit dönemine denk gelir. 1490 ve
1491 y�llar�nda düzenlenen bu �enlikler, sünnet ve evlilik vesileleriyle
yap�lm��lard�r.180 Hoca Saadettin Efendi bu �enli�i �öyle anlatm��t�r:181
“Bu u�urlu y�lba��nda keremli babas� zaman�nda sünnet edilmeyen
�ehzadelerin sünnet dü�ünleri tedariki görülüp, �stanbul’da dü�ün dernek
kuruldu. Epeyce zamandan beri böyle �öhretli bir dü�ün görülmü� de�ildi.
�ehzade Sultan Ahmet’in o�lu ile vezir o�ullar�ndan biri ol cemiyette bile
178 Özdemir Nutku, 1987, s.32-34179 Özdemir Nutku, 1987, s.34180 Özdemir Nutku, 1987, s.31181 Metin And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�, 1982, s.13
63
sünnet edilmi�, k�z çocuklar�ndan biri Uzun Hasan’�n torunu U�urluo�lu
Ahmet Mirza’ya, biri Davut Pa�a o�luna, biri de �skenderiye Beyi Nasuh
Bey’e nikahlanm��t�. Bunlar�n dü�ünleri de töre gere�ince, bir nice gün sürüp
gitti. Sancakta olan �ehzadeler cennet mekan dedeleri zaman�nda Cem
Sultan’la birlikte sünnet edilmi�lerdi. O tarihlerde Sultan Ahmet Amasya’da,
Sultan �ehin�ah Mente�e’de, Sultan Korkut Saruhan’da ve Yedi �klime Sultan
Selim Trabzon’da görevli bulunuyorlard�.”
Bu �enlikleri, Kanuni Sultan Süleyman’�n 1515 tarihinde, �ehzade
Mustafa’n�n sünneti vesilesiyle düzünledi�i �enlik izlemi�tir.182 1524’te yine Kanuni
Sultan Süleyman’�n k�z karde�inin Sadrazam �brahim Pa�a ile evlenmesi vesilesiyle,
At Meydan�’nda sekiz gün sekiz gece süren bir �enlik düzenlenmi�tir. Dü�ün
hakk�ndaki bilgileri, Metin And’�n �talyan bir kaynaktan aktarmas� sonucu elde
ediyoruz. Dü�ün, Aya Sofya’n�n yan�ndaki meydanda yap�lm��t�r. Meydan�n
çevresine önemli ki�iler için büyük ve güzel çad�rlar kurulmu�tur. Halk dahil pek çok
kesimden insan için yemek �ölenleri verilmi�tir. Pa�alar ile onba��lar�n kat�ld���
dokuzuncu �ölenin sonunda oyunlara geçiliyor: Pehlivanlar güre�iyor, eskrim, ya�l�
dire�e t�rmanma ve güç gösterileri sergileniyor, soytar�lar, ip üstünde yürüyenler,
atlama ve takla gösterileri yapanlar hünerlerini sunuyor. Sabaha kadar her renk ve
çe�itte fi�ekler at�lm��;. ertesi sabah ise �brahim Pa�a, ald��� arma�anlar� At
Meydan�’nda sergilemi�tir. Tekrar düzenlenen çe�itli gösterilerin ard�ndan gelinin ve
çeyizinin gidi�i gerçekle�mi�tir. Geline arma�anlar verilmi, dü�ün bir hafta daha
devam etmi�tir.183
182 Metin And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�, 1982, s.15183 Metin And, “Eski Osmanl� �enlikleri Üzerine Üç �talyan Kayna��”, Forum, Aral�k-1961, C-XIV,
No: 184, s. 14
64
Kanuni Sultan Süleyman, Viyana’daki ba�ar�s�zl���n ard�ndan, 27 Haziran
1530 tarihinde, dört �ehzadesinin sünnetleri vesilesiyle bir �enlik düzenlemi�tir. Ülke
içinde ve d���nda bu yenilgiyi unutturmak, ordunun güvenini yeniden sa�lamak
amac�yla düzenlenen bu �enlik üç hafta sürmü�tür.184 Daha sonra, �ehzade Bayezit
ve Cihangir’in sünnetleri ve Kanuni’nin k�z� Mihrimah Sultan ile Rüstem Pa�a’n�n
dü�ünü vesilesiyle de on be� gün süren bir �enlik düzenlenmi�tir. �enli�in
düzenlendi�i 1539 y�l�nda �stanbul’da Tersane civar�nda büyük bir yang�n ç�km��, bu
yang�n� takiben veba salg�n� ba� göstermi� ve sadrazam Ayas Pa�a da 13 Tammuz’da
bu salg�n hastal�k yüzünden ya�am�n� kaybetmi�tir. Tüm bu ya�anan olaylar�n
�stanbul’da büyük tedirginlik yaratt���n� farkeden Kanuni, avlanmak için gitti�i
Bursa’dan dönerek sünnet ve evlilik vesilesiyle �enlik düzenlenmesine karar verir.
Devlet ileri gelenleri ile dost ülke hükümdarlar�n�n davet edildi�i �enlik için Anadolu
ve Karaman Beylerbeyleri de �stanbul’a ça�r�lm��t�r. At Meydan� süslenmi�, çad�rlar,
gölgelikler, çardaklar, tribünler kurulmu�, padi�ah için de bir kö�k haz�rlanm��t�r. 27
Kas�m Per�embe günü ba�layan dü�üne Fransa, Venedik, Macaristan krall���n�n
elçileri de kat�lm��t�r. On be� gün sürecek olan �enli�in ilk günü, hayvan gösterileri,
seyirlik oyunlar sergilenmi�; davetlilere, yeniçerilere ve hassa askerlerine ziyefet
verilmi�tir.185 1539 �enli�i esnas�nda verilen yemek ziyafetleri hakk�nda ayr�nt�l�
bilgiyi, Günay Kut’un “�ehzade Cihangir ve Bâyezid’in Sünnet Dü�ünlerindeki
Yemekler Üzerine” adl� bildirisinden ediniyoruz. Bu bildiride Günay Kut, Berlin
Kraliyet Kütüphanesi’nde kay�tl� olan, dü�üne ili�kin bir defter suretini
tan�tmaktad�r. Bu defterde yemekler için kullan�lan malzemeler ve miktarlar�,
184 Metin And, 1982, s.3185 Ali Haydar Bayat, “Kanunî’nin Tertip Etti�i �enliklerden 1539 Sûr-i Hümâyûnu”, IV.Uluslararas�
Kültür Tarihi Kongresi, 4-7Kas�m, Ankara: 1997
65
ziyafetler için haz�rlanan yemek çe�itleri ve sofralar hakk�nda ayr�nt�l� bilgi
bulunmaktad�r. Ayr�ca defterden, ziyafetlerin her gün de�il; yemeklerin da��lt�ld���
kap ve sahanlar�n temizlenmesi için güna��r� yap�ld��� da aktar�l�yor.186
Peçevi �brahim Efendi, di�er kaynaklarda on be� gün sürdü�ü kaydedilen
�enli�in, on üç gün sürdü�ünü belirtmi�tir. Peçevi, yakla��k k�rk gün süren di�er
sünnet dü�ünlerine nazaran, bu dü�ünün k�sa tutulmas�n�n, sadrazam�n çabalar�yla
gerçekle�ti�ini belirtir ve �öyle devam eder:187
“Gerçi bu k�saltmay� Lütfi Pa�a’n�n gev�ekli�ine yorarlar, ama
babas�na ba� kald�ran �ehzadeye bu kadar�n�n uygun görülmesinin her halde
Tanr� taraf�ndan geldi�ine �üphe yoktur.”
1573 tarihinde, Kaptan-� Derya Piyale Pa�a’n�n k�z� ile Padi�ah’�n
Do�anc�ba��’s�n�n evlilikleri vesilesiyle yap�lan �enli�e kat�lan baz� yabanc� tan�klar,
�enlik esnas�nda yap�lan gösterilerin güzelli�inden bahsederler. Yine Kanuni
döneminde, Rumeli Beylerbeyi’nin III.Murat’�n k�z karde�iyle evlenmesi vesilesiyle,
1575 tarihinde düzenlenen �enlik esnas�nda, kale tasvirleri ve �ekerden yap�lm��,
çevresi surlarla çevrili, içinde evler olan büyük bir maket dikkati çekmektedir.188
186 Günay Kut, “�ehzade Cihangir ve Bâyezid’in Sünnet Dü�ünlerindeki Yemekler Üzerine”,
III.Milletleraras� Türk Folklor Kongresi Bildirileri, C-V, Kültür ve Turizm Bakanl���, Ankara, 1987,
s.227-238187 Peçevi �brahim Efendi, Peçevi Tarihi, C-I (haz. Bekir S�tk� Baykal), Ankara: Kültür Bakanl���,
1981, s.159188 Özdemir Nutku, IV.Mehmet’in Edirne �enli�i, 1987, s.25 ve 73
66
3.6. OSMANLI DEVLET�’NDE 1582 �ENL���
XVI. yüzy�l�n en görkemli kutlamas� hiç �üphesiz III.Murat’�n o�lu
III.Mehmet için düzenledi�i sünnet dü�ünüdür. III.Murat, bu dü�ün için, gelmi�
geçmi� en gösteri�li, en tantanal� kutlaman�n haz�rlanmas�n� istiyordu. Her�eyin
mükemmel olabilmesi için haz�rl�klara bir y�l öncesinden ba�lanm��t�.189 Bütün
�stanbul taraf�ndan izlenen, yabanc� hükümdarlar�n temsilcilerinin gönderildi�i,
esnaf�n, dini gruplar�n, hüner sahibi sivil ve asker her kesimden insan�n kat�ld��� 52
günlük bu dü�ün, gerçek bir �ölen olarak an�lmakla kalm�yor; Padi�ah’�n emriyle
resimlenerek “Surname-i Hümayun” ad�n� ta��yan bir kitap haline getiriliyor.190
Padi�ah’�n bir sünnet dü�ünü vesilesiyle düzenlenecek olan �enli�in üstüne
bu kadar dü�mesinin tek nedeni sünnet mevzusu de�ildi elbet. Bunun d���nda ba�ka
gerekçelere de dayand���n� yaz�l� kaynaklardan ö�renmekteyiz. 1579 tarihinde
Veziriazam Sokullu’nun öldürülmesi, ard�ndan 1580 y�l�nda iki �ehzadesinin ölmesi,
ba�l�ca gerekçelerdi. Bunlar�n yan� s�ra, yabanc� devletlerle bar��� tazelemek, Fransa,
Roma, Venedik ba�ta olmak üzere Avrupa’y� etkilemek, �mparatorluk’taki
beyliklerin ba�l�l�klar�n� göstermelerini ve de�erli arma�anlar getirmelerini sa�lamak
gibi di�er gerekçeler de vard�.191
Bir y�l öncesinden haz�rl�klar�na ba�lan�lan �enlik için, öncelikle devetiyeler
ç�kar�ld�. Mekke-i Mükerreme Seyyidlerinden �erif Emir Hasan Tatar Han ba�ta
olmak üzere, Diyar-� Arap ve Acem, Hind, Özbek, Da��stan, Gürcistan, Azerbeycan,
�spaniye, Moskov hakim ve di�er krallara yaz�ld� ve haberler gönderildi. Avusturya
�mparatoru’na, Fransa Kral�’na, Polonya Kral�’na, Venedik ve Raguza
189 Hilmi Uran, Üçüncü Sultan Mehmet’in Sünnet Dü�ünü, �stanbul, 1942, s.7190 Nurhan Atasoy, 1582: Surname-i Hümayun - Dü�ün Kitab�, �stanbul: Koçbank, 1997, s.8.191 Metin And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�, 1982, s.39
67
Cumhuriyetlerine, Bu�dan ve Eflak voyvodalar�na elçiler gönderildi ve resmen davet
edildi.192 Ço�unluk, bu davete de�erli arma�anlarla kar��l�k vermi�ti. Fakat, arma�an
almaktan kaç�nan II.Elizabeth, bir temsilci göndermemi�, Frans�z elçisi de kendisi ve
heyeti için haz�rlanan yeri be�enmeyerek, ilk günden �enlik alan�n� terk etmi�tir.193
Gelibolulu Mustafa Ali, Cami’u’l-Buhur Der Mecalis-i Sur adl� eserinde,
padi�ah�n davetine kar��l�k yollanan arma�anlar�n, uzun bir listesini vermi�tir.
Listenin bir bölümünü aktaracak olursak:194
- Mekke �erifinden; alt�n i�lemeli Kabe örtüsü, Zemzem suyu, 200 adet öd a�ac�,
özel haz�rlanm�� 100 adet sar�k.
- Acem �ah�ndan; atlaslar, ipek kuma�lar ve hal�lar.
- Venedik ve Dubrovnik Beyleri; alt�n ipliklerle i�lenmi� kuma�, kadehler, kupalar,
testiler, gümü� ibrik ve siniler, yünlü, ipekli, kadife kuma�lar.
- Bo�dan Voyvodas�; �ad�rvan, sürahiler, �ekerlikler, �amdanlar, gümü�ten ibrik,
ma�rapa ve kupalar, alt� adet �ahin.
- Eflak Voyvodas�; gümü�ten ma�rapa, tepsi ve kupalar, çe�itli renkli kuma�lar.
- �stanbul Patriki; sürahiler, ma�rapalar, ibrik, gümü� �amdan, kuma�lar.
- �stanbul Yahudileri; atlas ve ipek kuma�lar.
- Vezir-i azam Sinan Pa�a’dan; �eyh Sadi külliyat�, kabzas� mücevher bir k�l�ç,
mücevher ve alt�nla süslenmi� bir e�er, üç at, bir gerdanl�k, alt� adet köle.
Dü�ün haz�rl�klar� için Matbah-� Amire emini olan Dergâh-� âlî
müteferrikalar�ndan Kara Bâlî Bey emin tayin olundu. Mühimmatlar�n sa�lanmas�
192 Nurhan Atasoy, 1582: Surname-i Hümayun – Dü�ün Kitab�, 1997, s.21193 Metin And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�, 1982, s.39194 Gelibolulu Mustafa Ali, Cami’u’l-Buhur Der Mecalis-i Sur, (ed. Ali Öztekin), Ankara: TTK, 1996,
s.23-36
68
için gerekli masraflar�n yap�lmas� hususunda da Ni�anc� Hamza Bey görevlendirildi.
Masraflar için kendisine Hazine-i Âmire’den elli yük akça teslim edildi.195.
M�s�r’dan mavna ve kalyonlarla �eker, baharat, pirinç ve daha pek çok yiyecek
maddesi geitirtildi. Dü�ün için kullan�lacak kiler malzemesi, merhum Kaptan Sinan
Pa�a’n�n At Meydan�’ndaki evinde depo edildi. Meydan’�n güney taraf�nda, devlete
ait bir f�r�n�n önünde ocaklar ve 1500 parça büyük kazan ve tepsilerle dolu bir
mutfak yap�ld�.196
Dü�ün esnas�nda verilecek olan yemek ziyafetlerinde kullan�lacak
malzemelerin haz�rlanmas� da önemli idi. Bunun için Matbah-� Amire kilerinden ve
çini ambar�ndan de�i�ik renklerde porselen, �znik çinisi sahan ve tabaklar ç�kar�ld�.
Bununla da yetinilmeyip, çar��dan 12 bin 872 akçe harcanarak 237 �znik sahan, 204
�znik tabak ve 100 adet �znik üsküre (çorba tas�) al�nd�.197
�enli�in düzeninin sa�lanmas� için baz� önemli ki�ilere görevler verilmi�ti:
Rumeli Beylerbeyi �brahim Pa�a “dü�üncü ba��”, Anadolu Beylerbeyi Cafer A�a
“�erbetçi ba��”, Kaptan Pa�a Uluç Ali “mimar ba��”, Yeniçeri A�as� Ferhat Pa�a
“kolculuk” ile görevlendirilmi�ti. Bu görevler aras�ndaki en zor görev “dü�üncü
ba��”na ait olmakla birlikte, bu görevi yapanlara “sur emini” ad� da verilirdi.198
15. yüzy�l�n sonlar�ndan itibaren �enliklerin �stanbul’da düzenlenmeye
ba�lad���n� daha önce belirtmi�tik. �stanbul’daki �enliklerin düzenlendi�i en önemli
yer ise; Topkap� Saray� merkez olmak üzere At Meydan� idi. 1582 �enli�i de dahil, en
görkemli, en büyük �enlikler bu meydanda düzenlenmi�tir. �enlik olmad���
195 Selânikî Mustafa Efendi, Tarih-i Selânikî, C-I, (haz. Mehmet �p�irli), Ankara: TTK, 1999, s.133196 Nurhan Atasoy, 1997, s.21197 Nurhan Atasoy, s.21198 Metin And, K�rk Gün K�rk Gece, 1959, s. 22
69
zamanlarda At Meydan�, özellikle cirit gibi çe�itli gösterilere ev sahipli�i yapm��t�r.
Daha sonraki y�llarda buran�n önemi azalm��, �enlikler �stanbul’un ba�ka yerlerine;
Haliç, Ka��thane, Ok Meydan� ve Bo�aziçi gibi mekanlara ta��nm��t�r.199
At Meydan�’nn tarihçesine gözatacak olursak, öncelikle eski bir Bizans yap�s�
oldu�unu belirtmeliyiz. At Meydan� denilen alan, Nea Roma (Yeni Roma)
hipodromundan kalan aç�kl���n ad�d�r. Septimius Severus taraf�ndan yapt�r�lan bu
hipodromun in�aat� M.S. 196 y�l�nda ba�lar. Her �ey tamamland���nda
Konstantinopolis hipodromu 118.5 X 370 metre ölçüleri ve tahmini 60 bin ile 80 bin
aras� izleyici kapasitesiyle 11 May�s 330 tarihinde aç�l�r. Bu büyük meydan tarih
boyunca, ünlü araba ve at yar��lar�na, çe�itli oyunlara, gösterilere, yar��malara,
kutlama ve �enliklere, infaz ve ayaklanmalara sahne olmu�tur.200
�stanbul’un ele geçirilmesinden sonra meydan�n ad�, hipodromun Türkçedeki
tam kar��l��� olan At Meydan� olarak de�i�tirilmi�tir. Ancak, Bizans dönemindeki
öneminden hiç bir �ey kaybetmemi�tir. Özellikle cirit oyunlar�n�n düzenlendi�i, bir
çok isyan ve kanl� olay�n ya�and��� At Meydan�, Osmanl� döneminde de büyük
�enliklere ev sahipli�i yapm��t�r.201
Selânikî Mustafa Efendi, At Meydan�’nda bulunan ve �enli�in önemli
mekanlar�ndan olan �brahim Pa�a Saray�’n�n da, dü�ün haz�rl�klar� çerçevesinde
tamir edildi�ini, merdiven ve kap�lar�n�n yenilendi�ini belirtmektedir.202 II. Bayezid
199 Metin And, Osmanl� �enliklerinde..., 1982, s.35-36200 Seza Sinanlar, Atmeydan� – Bizans Araba Yar��lar�ndan Osmanl� �enliklerine, �stanbul: Kitap
Yay�nevi, 2005, s.9-15201 Nurhan Atasoy, 1582: Surname-i Hümayun – Dü�ün Kitab�, 1997, s.20-21202 Selânikî Mustafa Efendi, Tarih-i Selânikî, C-I, s.133
70
döneminde yap�lan �brahim Pa�a Saray�, hipodromun kademelerine ait kal�nt�lar
üzerinde in�a edilmi�tir ve tam bir seyirlik binas�d�r.203
Metin And, 1582 �enli�inin kutland��� mekanda bulunan yap�lar� yabanc�
kaynaklardan bize �öyle aktar�yor:
“Padi�ah için yap�lan kö�k Do�u biçimi resimlerle zengince, süslü
kemerliydi, meydana bak�yordu; �ehzedenin yeri onun sol yan�ndayd�, kad�n
sultanlar�nki kö�ke biti�ikti. Bunlar �ehzedenin annesi, k�z karde�i, onlar�n
yan�nda e�lik eden kad�nlar... Bütün a�alar, subaylar için bunun yak�n�na bir
galeri yap�lm��t�, bunun yan�nda üç katl� bir galeri vard�. Bunlarda, ufak
odac�klar biçiminde birbirlerinden ayr�lm�� localar vard�. En yukar�da
birinci Ba� Vezir ve öteki vezirlerin, Anadolu ve Rumeli beylerinin ve Uluç
Ali Pa�a’n�nkiler daha sonra geliyordu. �kinci katta Bab-� Ali’nin bir çok ileri
gelenleri ve saray ili�ginleri bulunuyordu. A�a��daki üçüncü katta Hristiyan
Kral ve Derabeyleri’nin yerleri ayr�lm��t�. Birincisinde Frans�z Elçisi, sonra
�mparator, Polonya üçüncü, Venedik Elçisi dördüncü, Ragusa be�inciydi...
Meydan�n kar�� yan�nda Hristiyanlarla yanyana olmak istemeyen Müslüman
konuklar için kurulmu� tiyatro ve localar� vard�. Birinci s�ra iranl�lar’a
ayr�lm��t�... Tatar Elçisi, Fes, Fas, Transilvanya, Moldovya... Geç geldi�i için
yeri ba�kalar�nca kap�lan Polonya Elçisi için de oraya bir loca kurulmu�tu...
Ondan sonra hemen yak�nda bir çalg�c� tak�m� bulunuyordu...”204
Haz�rl�klara bir y�l öncesinden ba�lanmas�na ra�men, d��ar�dan getirtilmek
istenilen malzemelerin gecikmesi nedeniyle, dü�ünün ba�lama tarihi de planlanandan
daha geç olmu�tur. Dü�ün �enlikleri, Fatih’in �stanbul’u fethinden hemen sonra in�a
203 Nurhan Atasoy, �brahim Pa�a Saray�, �stanbul: �st. Ün. Edeb.Fak. Yay�nlar�, 1972, s. 13204 Metin And, K�rk Gün K�rk Gece, 1959, s.17-18
71
edilen ve bugün yerinde �stanbul Üniversitesi’nin bulundu�u Eski Saray’da ba�lad�.
Topkap� Saray�’n�n yap�lmas�n�n ard�ndan bu ismi alan saraydaki e�lencelere harem
halk� ve yüksek mevkiden ki�ilerin e�lerinden olu�an kad�nlar kat�ld�. Kutlamalar
için saraya, �ekerden tasvirlerle de�i�ik biçimlerde nah�llar getirilmi�ti.205
Padi�ah, dü�ünü onurland�rmak üzere at üstünde gelirken, geçti�i yerler en
güzel biçimde süslenmi� ve haz�rlanm��t�. Vezirler ve devletin di�er ileri gelenleri,
yaya olarak, padi�ah�n bindi�i at�n önüne dü�mü�lerdir. Padi�ah, kendisi için
haz�rlanm�� olan oturdu�unda, sa� taraf�nda �eyhülislam ve Müftü Kemalpa�azade,
sol taraf�nda ise Molla Hayreddin bulunuyordu. Kar��s�nda ise, di�er yüksek seviyeli
bilginler, halk�n seçkinleri ve semaniye müderrisleri, derecelerine göre s�ralanm��
oturuyorlard�. Daha sonra Padi�ah ve bilginler için ayr� ayr� sofralar kurulur.206
�ehzade Mehmed, Eski Saray’da bulunan annesinin elini öptükten sonra,
e�lenceleri izleyece�i �brahim Pa�a Saray�’na geldi. Üzerinde, k�rm�z� atlas kaftan,
elmas ve incilerle süslenmi�, s�rma i�lemeli, son derece gösteri�li bir k�yafet vard�.
Etrafa alt�n ve gümü� paralar serperek, yerlere sar�lm�� hal�lar üstünden geçerek
saraya girdi ve babas�n�n elini öptü.207
Padi�ah’�n At Meydan�’na giri�i için düzenlenen alayda da, çok gösteri�li
sünnet nah�llar� bulunuyordu. Yirmi zira ve daha fazla boya sahip bu nah�llar�n
çevresinde seksen tane yeniçeri bulunuyordu. Ba�ka bir alayda, �ekerden yap�lm��
tasvirlerin arkas�ndan gelen nah�llar, bir öncekinden çok daha büyük idi. Herbiri
yirmi�er-otuzar zira boyundayd� ve on yedi bölü�e bölünmü�tü. Türlü türlü
renklerde, pramit biçiminde yap�lan bu nah�llar, üzerlerine hayvan, meyve, ayna ve
205 Nurhan Atasoy, 1997, s.22206 Peçevi �brahim Efendi, Peçevi Tarihi, C-I, 1981, s.63-64207 Nurhan Atasoy, 1997, s.24
72
ba�ka nesnelerin resimleri as�larak süslenmi�lerdi. Bu nah�llar�n geçemeyece�i kadar
dar olan sokaklar geni�letilmi�, geçi�e engel olan evler y�k�lm��t�. Y�k�lan bu evler
onar�larak veya yeniden in�a edilerek halk�n ma�duriyeti engellenmi�tir.208
Nah�llar kadar önem ta��yan bir di�er unsur olan �ekerden tasvirlerin
baz�lar�n�n listesini, dü�ünü anlatan bir kaynak �u �ekilde veriyor: “1 kö�k, 7 servi, 2
�ad�rvan, 6 menev�e, 5 tavus, 1 leylek, 11 horoz, 3 melaike-i derya, 10 kad�rga, 9
fanus, 10 div-i anka, 1 zürefa, 1 gergedan, 43 at, 3 merkeb, 2 s���r, 2 keçi, 3 koç, 3
köpek, 35 maymun, 877 çiçek, 308 nergis, 281 gül, içinde ke�i� bulunmayan kilise, 4
fil vb.” 1582 �enli�ini gösteren minyatürlerde bu tasvirlerin bir k�sm� görülebilirken,
baz� minyatürlerde silinmi�lerdir. Ayn� �enli�i izlemi� bir ba�ka tan�k ise �ekerden
tasvirleri �öyle s�ralam��: “9 fil, 17 aslan (kimi sar� kimi gri renkte), 19 pars ve
kaplan, 22 ayg�r, 21 deve, 14 zürefa, 9 deniz canavar� (her birini dörder ki�i
ta��yordu, yükseklikleri bir ar��n� geçiyordu), 25 �ahin, do�an, atmaca, 11 leylek, 8
ördek (boylar� küçüktü, bir ki�i ta��yabiliyordu). Taban� üç ar��n geni�li�inde bir
�ad�rvan� ise 20 ki�i ta��yordu. �eytana benzeyen, boynuzlar� olan, bir insandan
büyükçe, ba�da� kurmu� bir canavar getirildi. Bundan sonra 5 yaban tavusu, 5
�amdan, 16 çömlek, 17 ibrik, 6 küçük vazo, 9 maymun ve ta�lar�yla 2 satranç tak�m�
getirildi; hepsi �ekerdendi.”209
Tüm bu �ekerden tasvirler için de büyük haz�rl�klar ve masraflar yap�lm��t�r.
Orhan �aik Gökyay, �ekerden yap�lan bu figürler için harcanan para miktar�n�, �eker
ve �eker alat� için olan ihracat defterinden ö�rendi�imizi belirtiyor ve �u bilgileri
ekliyor: “Bunun tutar� 352.809 akçad�r. Safi �eker, 170 kantar, 51 kantar� kilerden,
120 kantar� pazardan, her kantar biner akçadan 119.776 akça; firenklerden al�nan
208 Orhan �aik Gökyay, “Bir Saltanat Dü�ünü” Topkap� Saray� Müzesi Y�ll���-I, �stanbul, 1986, s.25209 Metin And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�,. 1982, s. 94
73
�eker alat� miski ve darç�ni, karanfil, �eker kam���, anason, turunç, limon, ki�ni�,
badem, f�st�k �ekeri, 100 kantar; kantar� 1.584 akçadan 159.266 akça; �ekercilerin
ve �eker nak�eden nakka�lar�n ve �eker i�leyen yahudilerin ücretleri için 73.797
akça.” 210
�enliklerde gösterilen �eker tasvirleriyle ilgili ilgi çekici bir nokta da, tüm
seyircilere, �ehzadelere ve padi�aha gösterilen bu tasvirlerin, �enliklerde önemli bir
yere sahip olan çanak ya�mas� gelene�inin bir parças� olarak, seyirciler taraf�ndan
ya�malanmas�d�r.211
Dü�ünün her günü ve gecesi binbir çe�it gösteri, dans, oyun, spor
musabakalar� ve geçit alaylar�na sahne olmur, geceler ���klarla ve fi�eklerle
renklendirilir. Davetlilere ve halka her gün yemek ve ziyafetler verilir. Zaman zaman
Padi�ah’�n halka para, alt�n ve gümü� de saçt��� olmu�tur. Fakirler giydirilir,
dilenciler sevindirilir, mahkumlar affedilir.212
Metin And, 1582 �enli�inin 51 günlük plan�n� �u �ekilde vermi�tir:213
2. gün (Cumartesi) �p canbazl���, tabak çevirenler, bedenlerine k�l�ç sokanlar.
Gece dört kale yak�l�yor. Taklakç�lar. Cirid. Dört yapma at
yürütülüyor.
3. gün ve gece �p canbazl���, karn�nda örs dövdürten, dikili ta�a t�rmanan,
ba�lar�na at nal� çakanlar. �ki kale yak�l�yor.
4. gün ve gece �ekerden yap�lm�� hayvanlar geçiriliyor, bir Türk ba��n�,
yüzünüta�larla dövüyor, köpeklerle domuz av�.
210 Orhan �. Gökyay, 1986, s.27211 Mehmet Arslan, “Osmanl� Saray �enliklerinde �ekerden Tasvirler”, Türk Dünyas� Tarih Dergisi,1992, Say�:71, s. 41212 Nurhan Atasoy, 1997, s.22213 Metin And, K�rk Gün K�rk Gece, 1959, s.29-32
74
5. gün ve gece Dikili ta�a ç�k�ld�, hünerler gösterildi, esnaf geçti, maskeli biri
taklaklar att�, kendi kendine yürüyen araba, e�ekle güre�en,
atla türlü gösteriler, denge de�ne�i kullanmayan canbazlar.
6. gün ve gece Maskaralar, soytar�lar, domuz av�.
7. gün ve gece Esnaf�n geçidi.
8. gün ve gece Maymun, kedi, domuz, keçi gibi hayvanlarla gösteriler.
9. gün ve gece 60 silahl� ve iki kale aras�nda sava�.
10. gün ve gece Ya�l� dire�e t�rmanma, esnaf�n geçidi, domuz av�, binicisi
olmadan at yar��lar�.
11. gün ve gece Sipahilerin gösterileri, dervi�ler, konser, binicilik, tilki av�.
12. gün ve gece �spanyol giysili 50 atl�n�n gösterisi, cirit, iki gemi ve üç kaleile
gösteri.
13. gün ve gece At üzerinde gösteriler.
14. gün ve gece Alt�n elmaya ni�an alma, 100 atl�n�n gösterileri, domuz av�,
kad�rgalar ve kaleler ate�e veriliyor.
15. gün ve gece S�rma i�leyenlerin geçidi. 50 atl� ok at���, hünerler, deniz
sava��, ipler üzerinde bir dev, bir ejderha, iki kad�rgan�n
gösterisi.
16. gün ve gece Esnaf�n gösterileri.
17. gün ve gece 50 atl�n�n çarp��mas�.
18. gün ve gece �ki at�n üzerinde hüner. Silahç�lar.
19. gün ve gece Dilinin üzerinde k�zg�n demir gezdirenler, ba��nda ta� k�ranlar,
y�lanl� f�ç�ya giren çocuk.
20. gün ve gece Beyo�lu ve Galata’dan Hristiyanlar (240 ki�i), dans, esnaf.
75
21. gün ve gece Esnaf. Zürefan�n gösterilmesi, kale oyunu.
22. gün ve gece Bedestan’dan sat�c�lar (700 ki�i), ip canbazlar�.
23. gün ve gece Atla halka oyunu ve hünerler.
24. gün ve gece Atla gösteriler, bedenine k�l�ç geçirenler.
25. gün ve gece Hokkabazlar, pehlivanlar.
26. gün ve gece At yar��lar�, ok at�c�lar� gösterisi.
27. gün ve gece Esnaf gösterileri.
28. gün ve gece Esnaf gösterileri, ip canbazl���.
29. gün ve gece Esnaf gösterileri, ç�plak bedenlerine k�l�ç geçirmi� iki ki�i.
30. gün ve gece Esnaf�n geçidi, türlü hüner sahipleri.
31. gün ve gece Esnaf, ip canbazl���, 24 atl�n�n gece, yar�s� kad�n k�l���nda,
padi�ah�n penceresi önünde dans gösterileri. �ki fil, dört aslan,
bir zürafa.
32. gün ve gece �p canbazl���.
33. gün ve gece Arma�anlar.
34. gün ve gece 14 tak�m loncan�n geçidi, ip canbazl���.
35. gün ve gece Esnaf, karn�n�n derisine yay sokmu� biri.
36. gün ve gece 50 atl�n�n gösterisi, alt�n elmaya ok atma, gece 10 kale, 8
yapma at ve 4 çad�r ate�e veriliyor.
37. gün ve gece Esnaf, karn�nda ta� k�ran bir adam.
38. gün ve gece At yar���, atla turnuva.
39. gün ve gece 50 atl�, ayn� gösteriler.
40. gün ve gece Çalg�c�lar�n konseri, Padi�ah �enli�i 15 gün daha uzat�yor.
41. gün ve gece Türlü soytar�l�klar, ip üstünde oyunlar.
76
42. gün ve gece Binicilerin gösterileri.
43. gün ve gece �p üstünde hünerler ve binicilerin gösterileri.
44. gün ve gece �p canbazl���.
45. gün ve gece �p canbazl���.
46. gün ve gece Bir Arap dire�e t�rman�yor.
47. gün ve gece Binicilerin gösterileri.
48. gün ve gece Ayn� �eyler. Art�k can s�k�c� olmaya ba�l�yor.
49. gün ve gece Bir Türk canbaz� s�rt�nda biri, ba�kas� aya��na ba�l�, ip
üzerinde inan�lmayacak �eyler yap�yor. �p kopup dü�üyorlar
fakat kurtuluyorlar.
50. gün ve gece Soytar�lar�n ve türlü hüner sahiplerinin gösterileri.
51 gün ve gece Ayn� �eyler.
Nurhan Atasoy, dü�ünün 40. gününde �ehzadenin, ayn� zamanda cerrah olan
vezir Mehmed Pa�a taraf�ndan sünnet edildi�ini belirtmektedir. �ehzade ile birlikte
meydanda bulunan yakla��k 600 fakir erkek çocuk da cerrahlar taraf�ndan sünnet
edilir. Çocuklar�n hepsine yeni elbiseler giydirilir ve ellerine k�l�çlar verilir.214
Metin And, “1582 �enli�i Üzerine Bir Belge” adl� yaz�s�nda, Lebelski adl�
bir Polonyal� taraf�ndan yaz�lm��, Frans�zca’dan çevrilen �ngilizce bir belgeden söz
etmektedir. British Museum‘de bulunan bu belge, 1582 �enli�i üzerine ayr�nt�l� bir
bilgi içermektedir. Bu kayna��n yazar�, �enlik esnas�nda düzenlenen seyirlik oyunlar�
üç bölüme ay�rm��t�r: sabah, ö�leden sonra ve gece gösterileri. Sabah gösterilerinde
daha çok sarayla ili�kili kimseler; ö�leden sonra askerler, i�çiler, hokkabazlar,
214 Nurhan Atasoy, 1997, s.22
77
taklabazlar, dansç�lar; gece ise kalelerin yak�lmas� gösterileri vard�r. Bunlar d���nda
yalanc� kale sava�lar�, hayvan gösterileri, güre�çiler, atl�lar�n gösterileri ve cirit, güç
gösterisinde bulunanlar, cambazlar, din adamlar�n�n ve esnaf�n geçi� alaylar� gibi
�enlikle ilgili tüm ayr�nt�lar aktar�lm��t�r.215
1582 �enli�i program�nda da görüldü�ü üzere, Osmanl� �enliklerinin önemli
bir ö�esi olan geçit alaylar�na, özellikle “esnaf geçidi” ne, bu �enlik esnas�nda s�kça
rastl�yoruz. Sosyal ve ekonomik içeri�iyle, Osmanl� �enliklerine katk�s� bak�m�ndan
tezimizde önemli bir yere sahip olan esnaf alaylar�n�n en görkemli örnekleri 1582
�enli�i s�ras�nda ya�anm��t�r. 1582 �enli�i esnas�nda III. Murat, büyük bir alay
e�li�inde �enlik alan�na gelir ve �brahim Pa�a Saray�’ndaki yerini al�r. �kinci geçit
alay�nda ise �ehzade vard�r. Bu alaylara, soytar�lar, dansç�lar, müzisyenler,
semazenler ve dervi�ler de e�lik ederdi. Sadece Türk esnaf gruplar�n�n de�il, Ermeni,
Rum, Yahudi esnaf gruplar�n�n da e�it konumda yer ald���216 loncalar�n birço�u,
geçit alay�na özel olarak haz�rlanm�� arabalar�n üstünde ya da s�rtta ta��nan bir canl�
sahne haz�rlayarak kat�l�rd�. Araba üstünde geçirilen canl� sahneler haz�rlan�rken
ço�unlukla, o esnaf�n kulland��� ba�l�ca araç gereçlerden biri ortaya yerle�tirilir.
1582 �enli�indeki geçit alay�n� gösteren minyatürlerden, bu sahnelere ili�kin bol
miktarda örnek bulabiliyoruz. Örne�in; birinde, bir cam f�r�n� ile çevresinde �i�e
üfleyen camc�lar canland�r�lm��t�r. Bir di�erinde ise; a�ç�lar, ortaya mutfak oca��n�
yerle�tirmi�ler ve çevresine pi�irdikleri yemekleri dizmi�lerdir.217esnaf geçit alay�,
1582 �enli�inde �u s�rayla geçmi�tir:
215 Metin And, “1582 �enli�i Üzerine Önemli Bir Belge”, Forum, C-XIII, No: 166, Mart-1961, s.22216 Tansu� Sezer, �enlikname Düzeni, �stanbul: Yap� Kredi Yay�nlar�, 1991, s.21217 Suraiya Faroqhi, Osmanl� Kültürü ve Gündelik Ya�am, 2002, s.188-189
78
1- Takkeciler 2- Terziler 3- Sucular 4- A�ç� 5- Çizmeciler 6- Mesçiler
7- Serbazlar ve canbazlar 8- Hallaçlar 9- Camc�lar 10- Gümü� tel çekenler
11- Helvac�lar 12- Tasbazlar 13- Baharc�lar 14- Yemi�çiler 15- Yazmanlar
16- �mamlar 17- Dü�meciler 18- Saraçlar 19- Çulcular 20- �pekçiler
21- Çiçekçiler 22- �plikçiler 23- Pe�temalc�lar 24- Eski Bedestan’�n sat�c�lar�
25- Örücüler 26- Has�rc�lar 27- Galata sat�c�lar� 28- Kilitçiler 29- Mercanc�lar
30- Yorganc�lar 31- Tarakç�lar 32- Aynac�lar 33- Okçular 34- Y�lan avc�lar�
35- �znikli çiniciler 36- Tütsü buhurcular� 37- Boyac�lar 38- M�zrakç�lar
39- Kaftanc�lar 40- Çakç�rc�lar 41- Semerciler 42- Sand�kç�lar 43- Saatçiler
44- �amdanc�lar 45- Bal�kç�lar 46- Kürekçiler 47- �likçiler 48- Kalafatlar
49- Oluklu okçular 50- Ketenciler 51- Ekmekçiler 52- �ilteciler 53- Tellallar
54- Mumcular 55- �ekerciler 56- Aktarlar 57- M�s�r Çar��s� sat�c�lar� 58- ��neciler
59- Keçeciler 60- Yemi�çiler 61- Ya�l�kç�lar 62- Abac�lar 63- Yap� ustalar�
64- Debaklar 65- B�çakç�lar 66- Üzengiciler 67- Beygir örtüsü yapanlar
68- Çad�rc�lar 69- Bo�as adl� kuma� dokuyanlar 70- Nalbantlar 71- Süpürgeciler
72- Yeni Bedestan sat�c�lar� 73- Bozac�lar 74- Destarc�lar 75- Tellaklar
76- Güre�çiler 77- Hokkabazlar 78- Kat�rc�lar 79- Nalçac�lar 80- Ba�l�kç�lar
81- �apkac�lar 82- Kavukçular 83- Kutucular 84- Sabuncular 85- Çiftçiler
86- Demirciler 87- Basmac�lar 88- Elekçiler 89- �erbetçiler 90- Bitpazar� sat�c�lar�
91- Yelpazeciler 92- Sahtiyanc�lar 93- Ya�makç�lar 94- H�rdavatç�lar
95- Çama��rc�lar 96- Kazanc�lar 97- Kovanc�lar 98- Hamamc�lar 99- Lokantac�lar
100- Muhtesipler 101- Sebzeciler 102- Ka��tç�lar 103- Kundakç�lar
104- Paluzeciler 105- Kasaplar 106- Urganc�lar 107- Keklikçiler 108- Makasç�lar
109- Dizginciler 110- Çilingirler 111- �pçiler 112- Canbazlar 113- Kasebazlar
79
114- Rakkaslar 115- Sol elleriyle hüner gösterenler 116- E�eciler 117- Divitçiler
118- Ku�çular 119- Hamamc�lar 120- Sar�kç�lar 121- Dericiler 122- Celebler
123- Tur�ucular 124- �nce tel basmac�lar 125- Nah�lc�lar 126- Dutçular
127- Müezzinler 128- Ku�akç�lar 129- Kebabc�lar 130- �pek dokuyucular�
131- Harç kar��t�ranlar 132- Sorguççular 133- Arabac�lar 134- Hammallar
135- Tavukçular 136- Kahveciler 137- Sepetçiler 138- Kaz�c�lar 139- Kireççiler
140- Horasan harc� karanlar 141- Sarraflar 142- Çömlekçiler 143- Mürekkepçiler
144- Ayakkab�c�lar 145- Kalemciler 146- M�s�r Çar��s� baharc�lar� 147- Bursal�
sat�c�lar 148- Arap sat�c�lar.218
1582 �enli�indeki bu esnaf alay�n�n neler sergiledi�ini Metin And �u �ekilde
aktar�yor:219
“Esnaf binlerce Türk, Hristiyan vaya Yahudi, s�rmal� giysiler içinde,
ellerinde yay, arkalar�nda alt�n oklar, onlar�n arkas�nda a�k tanr�s� biçiminde
çocuklar, ba�lar�nda çiçekler, ellerinde karg�lar bir arabay� çekiyorlard�,
araban�n üzerinde alt�n s�rmal� kuma�lar ve ipek kuma�lar, yer hal�lar� dolu
bir dükkan... Onlar�n arkas�ndan kuyumcular, giysileri de�erli ta�larla
bezenmi�, içi alt�n ve gümü� tak�mlarla dolu bir dükkan çekiyorlar... Kuma�
dokuyucular, 500 ki�i, hemen meydanda bir ipek kuma� dokuyup bitirdiler...
Ku� tüyü satanlar çok ilginç oyunlar gösterdiler, kuma�lar aras�ndan birçok
uçan ku�lar ç�kard�lar.. Terziler meydandan geçerken giysiler diktiler,
demirciler demirden öteberi yapt�lar, çömlekçiler çömlek, b�çakç�lar b�çak,
218 Metin And, “XVI. Yüzy�lda Loncalar ve Gedikler”, Hayat Tarih Mecmuas�, �stanbul, 1970, C-1,
S- 6, s.7219 Metin And, K�rk Gün K�rk Gece, 1959, s.170-171
80
f�r�nc�lar ekmek pi�iriyorlar, görünü�ü ho� olmayan kasaplar hayvanlar�
kesip etini halka da��t�yorlard�...”
Liste bu �ekilde uzay�p gidiyor. Esnaflar�n, mesleklerini ve becerilerini
tan�tmalar� aç�s�ndan �enliklerin özel bir yer tuttu�u a�ikard�r. Gelibolulu Mustafa
Ali de esnaf alay�n�n padi�aha sunduklar� arma�anlar� s�ras�yla bizlere aktar�yor: 220
Eba Eyyub-i Ensari halk�; önlerinde tu� ve bayraklar� ile beyazlar giyinmi�,
ellerinde asalar�, boyunlar�nda tesbihleri ve beraberlerinde yo�urt, süt ve
kaymaklar�yla gelirler.
Pây-� Taht takyecileri; mükemmel giyini�li, ba�lar�nda sar�klar�, ya�l� ve
gençleriyle saray�n önüne dizilerek, sanatlar�n�n mahsulü olan alt�n ve gümü�
ipliklerle i�lenmi� takyelerini hediye ederler.
Ahali-i bezzastan; çok k�ymetli mücevher ve kuma�larla bezenmi� bir dükkan
tertib ederek padi�aha arz-� ubudiyetlerini bildirirler.
Bit Pazar� halk�; k�ymetli kuma� ve ipeklerle süslenmi� bir dükkan ile iki gül
yüzlü köleyi arz-� hürmetler ederek sunarlar ve padi�ah�n bol ihsan�na mazhar
olurlar.
Pây-� Taht sahhaflar�; bir sabah erkenden, ellerinde de�i�ik renk ve nev’i
yaz�larla in�a edilmi� mushaflar�yla gelerek hediyelerini arz ederler.
Ciltciler ve ressamlar; sanat incelikli, en güzel ciltleri ve rengarenk, nadide
resimleriyle gelerek padi�aha hediyelerini sunup ba�l�l�klar�n� beyan ederler.
�stanbul haf�zlar�; hediye olarak sunmak için ellerinde iki adet alt�n i�lemeli
gümü� ma�rapa ile gelerek padi�aha dua ve sena ederler
220 Gelibolulu Mustafa Ali, Cami’u’l-Buhur Der Mecalis-i Sur, (ed.) Ali Öztekin, Ankara: TTK, 1996,
s.36-49
81
Pây-� taht�n imamlar�, hatipleri ve müezzinleri; hediye olarak çok de�erli bir
Mushaf, bir seccade ve gümü� ma�rapalar� ile gelerek sur-� hümayuna dua ederler.
Hazret-i Mevlana-y� Rum dervi�leri; bir gün ikindi vakti ellerinde bir iki
külah ile ney çal�p, Mesnevi’den beyitler okur ve dualar eder halde padi�aha
ubudiyetlerini arz ederler.
Tayife-i suhtegân (medrese talebeleri); özel k�yafetleri ile düzenli bir �ekilde
sarayda toplanarak kimisi a�r ve kimisi na’t okur. Ba�ka bir gün gelerek, ferdi ve
gruplar halinde gösterilerde bulunurlar. Sonra ayn� grup, ka��ttan acayip kisvetler
içinde ortaya ç�karlar.
Rum dervi�leri; ba�lar� aç�k, vücutlar� yara bere içinde, kimi kudüm, kimi
nakkare (eski bir davul) çalarak, hepsinin dilinde Ya Hüseyin! Nidalar� ile gelirler ve
padi�ahtan bol miktarda sim ü dinar al�p giderler.
Mellâhân-� Bihâr-� Sefid ü Siyah (Ak ve Karadenizin Gemicileri);
M�s�r’dan, Cezayir’den, Hind’den, Sind’den al�p getirdikleri –Anadolu’da
bulunmayan- k�ymetli hediyeleri ile gelirler, padi�aha ba�l�l�klar�n� göstererek,
dualar edip giderler.
Ser-t�ra�ân-� �stanbul (�stanbul berberleri); ellerinde t�ra� aletleri ile
seyredenleri �a�k�nl�k içinde b�rak�r halde mesleklerini icra ederler ve padi�ahdan
bol ihsanlar alarak geçer giderler.
Tî�-gerân, kard-gerân, m�kraz-gerân (k�l�çc�lar, b�çakc�lar, makasc�lar);
ayr� ayr� alametleri ve k�l�ç, b�çak ve makaslarla teyzin edilmi� temsilcileriyle
beraber, kafileler halinde gelerek, meth ü senalarla hediyelerini sunarlar.
82
��neciler, çilingirler, demirciler, kalemt�ra� edenler; sanatlar�n�n incelikleri
içinde ibrâz-� maharetle pe�ke�lerini çekerler ve padi�aha ba�l�l�klar�n� göstererek
ihsanlar al�p giderler.
Gözlükçüler; meslek alâmetleri ile gelerek hediyelerini sunarlar.
Pây-� taht-� saltanat âyinecileri; aynalarla tezyin edilmi� elbiseleriyle dört
bir tarafa ���klar saçar halde gelirler.
Attârân-� dârü’d-devlet (esansc�lar); sancak ve tu�lar�yla gelerek en nadide
esanslar�n� sunarlar.
Câme-�ûylar (çama��r y�kay�c�lar�); bölük bölük gelerek hediyelerini
sunarlar.
Zümre-i sabun-fürû�ân (sabun sat�c�lar�); de�i�ik renk, koku ve �ekildeki
sabunlar ile gelerek dualar ederler.
Gürûh-� hayyâtîn (terziler); bir sabah renk de�i�tiren bayraklar�, ortada
çe�itli kuma�lar dolu bir dükkan ve son derece ustal�kla dikilmi� elbiseleri ile
gelerek, gizli diki�li bir yün elbiseyi hediye olarak sunarlar.
Pây-� taht esircileri; Ken’an ilinden gelme, e�ine az rastlan�r ay yüzlü iki
köleyi pe�ke� olarak sunarlar ve kese kese alt�n al�rlar.
At Canbazlar�; bir sabah süslenmi� halde iki at ile iki köleyi getirip hediye
olarak sunarlar ve ihsana kavu�urlar.
Pây-� taht hammallar�; e�ine ender rastlan�r iki at donatarak sunarlar ve bol
ihsana kavu�urlar.
Dârü’d-devleti’s-seniyye kazzâzlar� (ipekçiler); ba�ta bayraklar� ile gelerek,
alt�n ipliklerle i�lenmi� k�ymetli ipek kuma� toplar�n� sunarlar.
83
Dârü’d-devlet hallaçlar�; pamuktan mamul elbiseleri, süslü Selîmî ve Yûsufî
sar�klar�, yanlar�nda aletleri ile koyun sürüsü görünümünde gelerek, çe�itli hediyeler
sunup, padi�aha duaya el açarlar.
Edirne ve Bursa basmac�lar�; ellerinde yeni, rengarenk kuma�larla gelirler,
birbirinden güzel bu kuma�lardan, be�er-alt��ar adet hediye vererek, padi�ah�n bol
alt�n ve gümü� ihsan�na mazhar olurlar.
Kürkcüler; birbirinden farkl� ve k�ymetli kürklerden mamul çe�itli kisvetler
içinde padi�ah�n huzuruna gelirler, hediyelerini sunup bol ihsan al�rlar.
Dokumac�lar; grup grup yezyin edilmi� bir �ekilde gelirler, hediyelerini
sunarak padi�ah�n büyük lütfuna mazhar olurlar.
Hristiyan ve Yahudi k�sm�ndan çukac�lar; beraberlerinde k�rm�z� yanakl� ve
beyaz tenli çocuklar oldu�u halde, Avrupa’dan mamul yün ve ipek kuma�lar�yla
gelerek hediyelerini sunarlar.
Zümre-i sebba��n (boyac�lar); çe�itli renklerle boyayarak haz�rlad�klar�
sar�klar� fak�râne bir eda ile sunarlar.
�ehr-i �stanbul sar�kc�lar�; önlerinde tu� ve bayraklar�, ortada iki öküz
taraf�ndan çekilen araban�n üstünde karl� bir da�� and�ran sar�klar� oldu�u halde,
mesleklerine uygun elbiseler içinde törene kat�l�rlar ve padi�aha hediyelerini
sunarlar.
Kaliçe-fürû�lar (hal�, seccade sat�c�lar�); yere yay�lm�� renkli ve nak��l� ipek
hal�lar�, ba�lar�nda ay yüzlü hal� temizleyicileri ile törene kat�l�rlar ve k�ymetli
hal�lardan hediyelerini sunarak, büyük ihsana mazhar olurlar.
Keçeciler; keçeden yap�lm�� elbiselerle berdu�vari gelirler, padi�ah� överek
bol lütfa mazhar olurlar.
84
Zümre-i mûy-tâb-� pây-i taht (keçi k�l�ndan çul dokuyup satanlar);
ba�lar�nda Selîmî, Yûsufî k�vr�k sar�klar� ve k�ldan mamul elbiselerle gelip,
hediyelerini sunarak lütfa mazhar olurlar.
Semerciler; semerlenmi� ve tezyin edilmi�, biri küçük iki at ile gelirler,
hediyelerini sunarak padi�ahtan bol ihsan görürler.
De�irmenciler, sepetciler, kalayc�lar, kazanc�lar, çilingirler, nalburlar,
mumcular, çizmeciler, mestciler, papuçcular, nalbandlar, ayakkab� sat�c�lar�;
taklidî olarak mesleklerini icra eder halde ve s�rayla gelirler, ayr� ayr� hediyelerini
sunup, padi�ah�n ihsan�na kavu�urlar.
Pây-� taht kemân-ke�leri (okçular); özel aletleri ile maharetlerini izhar edip,
hediyelerini sunarlar ve padi�ahtan ihsan görürler. Daha sonra yayc�lar, a��r
okçular ve talimhane i�çileri ellerindeki yaylar�n� sunarlar ve ihsana kavu�urlar.
Pây-� taht kahvecileri gelüp nezketle arz-� hâl itdükleridür. Bir grup kahveci,
yasakc�lar taraf�ndan s�k s�k kahvehanelerinin bas�ld���n�, fincanlar�n�n k�r�l�p
kahvelerinin döküldü�ünü, yakalananlar�n elleri ba�lanarak götürülüp dövüldü�ünü
belirtirler. Halbuki hiçbir zaman sayg�da kusur etmedikleri halde, niçin böyle bir
muameleye u�rat�ld�klar�n� anlayamad�klar�n� arz ederler.
Meyhaneciler ve bozac�lar; alt�n i�lemeli sürahi ve kadehler sunup, sultan�n
keremini kazan�rlar.
Kassablar; pe�ke�lerini çekip ihsana kavu�urlar.
Pây-� taht debba�lar�; mesleklerini icra eder halde gelerek hediyelerini
sunarlar.
Zümre-i basmac�yân; çe�itli renkte basmalar�yla gelerek hediyelerini
sunarlar.
85
Hayma-düzân (çad�r dikenler); meydana bir gölgelik kurup, sanatlar�n�
izhar ederler.
Tayife-i zer-gerân (kuyumcular); gümü� tenli gençlerle beraber alt�n ve
gümü�ten mamul hediyelerini sunarlar ve keseler dolusu in’am al�rlar.
Pây-� taht �i�ecileri; bir araban�n üzerinde, cam imal edilen bir f�r�n�n
çevresinde sanatlar�n� icra ederek gelirler, camdan mamul hediyelerini sunarak
in’amlar�n� al�rlar.
Osmanl� �enliklerinde önemli bir yere sahip olan gece kandilleri ve fi�eklerle
yap�lan gösteriler, bu �enlik esnas�nda da sergilenmi�tir. 1582 �enli�inde, hemen her
gece dekorlar yak�l�yordu. Örne�in, �enli�in ilk gecesi dört �ato ate�e veriliyor. Di�er
gecelerde gemiler, yapma atlar, hatta 51. gün kö�kler ve bir büyük yapma da� da
ate�e verilmi�ti. Bu dekorlar�n ate�e verilip büyük patlamalarla tutu�mas�, insanlar
taraf�ndan zevkle izlenirdi.221 �enliklerde ���kland�rma da çok önemli idi. 1582
�enli�i esnas�nda da �ehir gecelerce de�i�ik görünü�lerde me�ale, kandil ve ���k
dolaplar�yla ayd�nlat�lm��t�r.222
Avrupa ve Osmanl� �enliklerinin ortak bir ö�esi olan yalanc� sava�lar, ço�u
kez Hristiyan ve Türkler aras�nda yap�lan ve galibinin Türkler oldu�u bir sava��n
canland�rmas� oluyordu. Karada yap�lan bu canland�rmalarda sava� daha çok iki kale
aras�nda gerçekle�iyordu. 1582 �enli�i esnas�nda da ilginç yalanc� sava� oyunlar�na
rastl�yoruz:223
221 Metin And, 1959, s.145-148222 Gelibolulu Mustafa Ali, Cami’u’l-Buhur Der Mecalis-i Sur, 1996, s.56223 Metin And, 1959, s. 158-160
86
“Birbirine kar�� iki kale. Bunlar�n daha büyük ve gösteri�lisi
Padi�ah’�n oldu�u yandayd� ve sar�-k�rm�z renkliydi; içi Türklerle doluydu.
Küçük olan ötekisi, Hristiyan elçilerin oldu�u yöndeydi ve içinde iki bölük
yaya asker vard�. Biri beyaz üzerine k�rm�z� haç, öteki ise mavi üzerine beyaz
Burgondi ta��yordu. ..... Çok geçmeden küçük kale topa tutuldu, bunun
üzerine 12 atl� (her iki yandan da) sar� atlas giymi�, atlar� �ran biçimi önde
ve arkada s�rma ve kadifeli örtülerle süslenmi�ti; çarp��t�lar. Hristiyanlar�
temsil edenler iyi tutunduklar� için sonra azarlanm��lar, büyük kaleye
sald�r�rken pek üstüne dü�memeleri ö�üdü verilmi�ti. Türk yaya askerleri
toplarla küçük kale üzerine yürüdüler ve sonunda küçük kaleyi ele geçirdiler.
Duvarlar� y�k�l�nca içinden dört domuz ç�kt�. Bunlar Hristiyanlar� temsil
ediyordu. Çok gülündü, alay edildi. Küçük kale yerle bir olunca büyük
kalenin üzerindeki Türk bayraklar� kald�r�larak o kaleye de sald�r�ld�, yerle
bir edildi.”
Gelibolulu Mustafa Ali de 1582 �enli�inden bir sava� oyununu bizlere �öyle
aktar�yor:224
“Kar�� kar��ya iki kale kurulur. Seher kalesi müslümanlar�, Keçe
Kalesi de kafiristan� temsil etmektedir. �ki taraftan da sava� haz�rl�klar�
yap�l�r; pusular kurulur. Sava� ç�kmas� an meselesidir. �ki taraf�n
askerlerinin elbiseleri farkl� görünü�tedir. Haz�r bekleyen iki taraf askerleri
bir söylenti ile sava�a tutu�urlar. Oklar at�l�r, tüfenkler patlat�l�r, ortal�k
gerçek bir sava� alan�n� and�r�r. Uzun mücadele sonunda Keçe Kalesi
askerleri bozulur.”
224 Gelibolulu M. Ali, s.50
87
Kale sava�lar�n�n yan� s�ra, su üstünde ya da karada gemilerle sava�lar da
yap�l�yordu.225
Rönesans �enliklerinde, genel anlam�yla invention (bulu�), dar anlam�yla da
machine (makine, mekanizma) olarak adland�r�lan bulu�lar�n çok önemli bir yeri
olmakla birlikte, Osmanl� �enlikleri ile k�yasland���nda farkl�l�klar göstermektedir.
Rönesans �enliklerinde gösterilen bulu�lar, daha çok siyasi nitelikli bir fikir
çerçevesinde olu�turulmu�tur. Osmanl� �enliklerinde gösterilen ve “mimar ba��”lar
taraf�ndan haz�rlanan bulu�larda ise ilgi çekmek, insanlarda �a�k�nl�k duygusu
uyand�rarak �enli�e renk katmak ba�l�ca amaçt�r. 1582 �enli�i esnas�nda gösterilen
bir bulu� da seyircilerin ilgisini çekmeyi ba�arm��t�: Bulu�, bir araba içinde kanl�
kesik bir el, bir ayak, gövdesinden ayr� bir ba� ve ba�s�z bir gövdeden olu�uyor ve bu
organlar canl� bir durumda gezdiriliyor. Bunun nas�l oldu�u izleyenler aras�nda
merak uyand�r�yor. Gerçekte ise, kesilmi� olarak görülen bu organlar�n, eski çuvallar
aras�na gizlenmi� dört ki�iye ait olduklar� anla��l�yor.226
Osmanl� �enliklerinin önemli bir ö�esinin yemekler ve �ölenler oldu�unu daha
önce belirtmi�tik. 1582 �enli�i esnas�nda da 4 Haziran’dan 14 Temmuz’a kadar
hergün halka yemek sunulmu�tu. Çanak ya�mas� olarak adland�r�lan bu gelenek,
�enli�in direk halka yönelik en önemli etkinli�i idi. Dü�ün boyunca meydan, saka ve
tulumcular taraf�ndan, tozlar� bast�rmak için, her gün sulan�yor, süpürülüyor ve
temizleniyordu. Ard�ndan yeniçeriler, halka yemek da��t�m� için haz�rl�klara
ba�l�yordu.227 Yemekler genel olarak ekmek, pilav ve koyun etinden olu�uyordu.
�enlik esnas�nda ilgi çekici bir yemek sunumu da gerçekle�mi�tir: Boynuzlar� ve
225 Metin And, K�rk Gün K�rk Gece, 1959, s.164226 Metin And, 1959, s.22-23227 Nurhan Atasoy, 1997, s.36-37
88
toynaklar� ile bütün olarak k�zart�lm�� 20 adet s���r� halk elleriyle parçalam��,
bunlar�n içinden de tav�an, kurt vb.hayvanlar ç�km��t�r. Yine ayn� �enlik esnas�nda
her üç günde bir, kad�lar, mollalar, yeniçeri subaylar�, topçu subaylar�, deniz
subaylar� gibi belirli bir kesime �ölen veriliyordu. �enli�in son on gününde ise
yabanc� konuklara böyle �ölenler düzenlenmi�ti.228 Gelibolulu Mustafa Ali, �enlik
esnas�nda verilen bir yemek ziyafetini �öyle aktarmaktad�r:229
“Her gün be�yüz a�ç�, bütün malzemeleri bakkallar taraf�ndan
getirilen binlerce kap yamak haz�rlarlar. Bu arada, helvac�lar, helvalar�yla;
ekmekçiler çe�it çe�it ekmekleriyle, �erbetçiler ve �ekerciler, içecekleriyle
saraya gelirler. Bu yiyeceklerle çok büyük bir sofra haz�rlan�r. Birbirinden
güzel yiyeceklerle haz�rlanan sofra padi�ah� k�skand�racak güzelliktedir.
Padi�ah yeme�e ba�lanmas�n� emreder. Halk ya�malarcas�na sofraya hücum
eder. Herkes yer, içer ve doyar.”
Ya�anan baz� tats�z olaylar, bu göz kama�t�r�c� dü�ünün sona ermesine neden
olur. �brahim Pa�a Saray�’nda yang�n ç�kmas� ard�ndan da sipahilerle yeniçeriler
aras�nda kavga ç�kmas� ve bir sipahinin bu kavgada öldürülmesi olaylar� büyük
tedirginlik yarat�r. 20 Temmuz’da gösteriler son buluyor. 21 Temmuz sabah� da
Padi�ah ile �ehzadenin saraya dönmeleriyle bu muhte�em dü�ün sona eriyor.230
228 Metin And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�, 1982, s. 43-44229 Gelibolulu Mustafa Ali, Cami’u’l-Buhur Der Mecalis-i Sur, 1996, s.54230 Nurhan Atasoy, 1997, s.23
89
IV. BÖLÜM
4. OSMANLI �ENL�KLER�N�N S�YAS� BOYUTLARI
VE
GÜNDEL�K HAYATA ETK�LER�
Bu bölümde, Osmanl� �enliklerinin görünen e�lenceli yüzünden çok Osmanl�
Devleti’nin siyasi ve gündelik ya�am� üzerindeki etkilerini ele almaya çal��aca��z.
Sadece Osmanl� Devleti’nde de�il, çok eskiça�lardan bugünlere kadar �enlik
vb.kutlamalar�n siyasi iktidarla aralar�nda kopmaz bir ba� olu�tu�unu bilmekteyiz.
Tüm bunlar�n yan� s�ra, toplumlar�n kültürlerinin bir parças� olan gündelik ya�am�
nas�l etkiledi�i konusunu da ele alarak, �enliklerin siyasi oldu�u kadar kültürel
yönünü de ele almam�z�n, �enlikleri tek yönlü de�il de bir kaç yönüyle incelememiz
aç�s�ndan oldukça önemli olaca�� kanaatindeyim.
4.1. OSMANLI �ENL�KLER�N�N S�YAS� BOYUTLARI
4.1.1. S�YAS� �KT�DAR VE �ENL�K
Siyasal iktidar, en genel biçimiyle; bir toplumsal kesimin, toplumun bütünü
üzerinde kurumsalla�m�� yapt�r�m gücü olarak tan�mlanabilir. Devlet ise, siyasal
iktidar�n bir ayg�t� olarak kar��m�za ç�kar. Devlet, toplumun iktisadi veya siyasi
anlamda güçlenmi� belirli bir kesiminin, karar alma süreçlerinde belirleyici oldu�u,
geride kalan ço�unlu�un ise bu süreçten d��land��� ya da etkisizle�ti�i bir yap�d�r.231
Münci Kapani devleti; belli bir ülke üzerinde yerle�mi�, zorlay�c� yetkiye sahip bir
231 Sibel Özbudun, Ayinden Törene, 1997, s.58-59
90
üstün iktidar taraf�ndan yönetilen bir insan toplulu�unun olu�turdu�u siyasal
kurulu� olarak tan�ml�yor.232 Tarihsel aç�dan ise devlet, siyasal bir bütünlü�ün
sembolüdür ve bizi daha çok bu yönüyle ilgilendirmektedir.
Devletin en önemli unsurlar�ndan birisi siyasi iktidard�r. Ahmet Taner K��lal�,
“iktidar”�, kendi iradesini egemen k�labilme, ba�kalar�n�n davran��lar�n�
denetleyebilme, bir �eyi yapmaya ya da yapmamaya zorlayabilme; ba�ka bir deyi�le,
ba�kalar�n� yönetme gücü olarak tan�ml�yor.233 �nsanlar, siyasal iktidar�n amac�n�n
ya�ant�lar�n� daha iyiye götürmek oldu�unu dü�ünür ve ona itaat ederler. Siyasal
iktidara itaat onun me�rulu�una duyulan inançla orant�l�d�r. Me�ruluk, siyasal alanda,
iktidar�n sa�lanmas� ve elde tutulmas� bak�m�ndan en önemli faktörlerden birisidir.
�ktidar�n bir hakka dayand��� dü�üncesinin kabul edilmesi ölçüsünde, o iktidar me�ru
say�l�r. Bir siyasal sistemde, yönetilenler iktidar�n me�rulu�una inand�klar� ölçüde
onun kararlar�na uyma e�ilimi gösterirler; bu durumda iktidar zor kullanmaya
ba�vurmadan itaati sa�lam�� olur.234
Siyasal iktidar�n me�ruluk temelleri ilk olarak kutsal kaynaklarda aranm��t�r.
Zamanla de�i�ik biçimlerde kar��m�za ç�ksa da bu dinsel içerikli me�rulu�un en ilkel
türü Tanr�-Kral’larda görülmektedir. Firavunlar buna en iyi örnektir: Firavun,
Osiris’�n o�ludur ve kendisi de Horus Tanr�s�d�r. Böylece hükümdar ayn� zamanda
bir tanr�yd� ve ona itaat sadece siyasal bir gereklilik de�il, ayn� zamanda dinsel bir
görev niteli�i ta��yordu. Bu teokratik yap�n�n, Ortaça�’�n sonu ve Yeniça�’�n
ba�lar�nda daha sistemle�ti�ini görüyoruz. Bu dönemde Kral�n ki�ili�inin tanr�sal
232 Münci Kapani, Politika Bilimine Giri�, Ankara: Bilgi Yay�nevi, 2002 s.34233 Ahmet Taner K��lal�, Siyaset Bilimi, Ankara: �mge Kitabevi, 1990, s.77234 Münci Kapani, Politika Bilimine Giri�, s.67 ve 84-85
91
niteli�i ortadan kalkm��, iktidar�n kayna�� ilahi niteli�e bürünmü�tür. Art�k, krallar�n
iktidar�n�n kayna��, Tanr�’n�n kutsal iradesinden gelmektedir.235
Mehmet Ali A�ao�ullar� ile Levent Köker “Tanr� Devletinden Kral-Devlete”
adl� eserde, Roma �mparatorlu�u’nun me�rulu�u hakk�nda Dante’nin görü�lerini
aktarm��lard�r. Dante’ye göre Roma’n�n yüceli�i Tanr�’n�n eseridir. Tanr�, varl�klar�
yeteneklerine göre hiyerar�ik bir s�raya sokmu�tur: Baz� insanlar yönetmek, baz�
insanlar ise boyun e�mek için do�arlar. Romal�lar yönetmek için var olan soylu bir
s�n�ft�r. Romal�lar’�n bir dünya imparatorlu�u kurmay� ba�arm�� olmalar� da onlar�n
Tanr� taraf�ndan seçilmi� olmalar�n�n bir göstergesidir.236
Eski Türk devlet gelene�inde de, hakimiyetin ve hükümdar�n kayna��
“Tanr�sal” idi. Hükümdarlar, “kut” (u�ur, devlet, baht, saadet) sahibidir ve
hakimiyet, Tanr�’n�n seçti�i ki�iye aittir. Tanr�, o ki�inin hanl���n� takdir eder, ona
kuvvet ve ba�ar� verir.237 Osmanl� Devleti’ne bakt���m�zda da padi�ah�n, “Allah’�n
yeryüzündeki gölgesi” s�fat�n� ta��d���n� bilmekteyiz. Hakimiyetin, Tanr� taraf�ndan
hükümdara ba���land��� görü�ü kabul edilmekteydi. Mekke ve Medine’nin ele
geçirilmesiyle bu anlay�� daha da �slami bir hal alm��, hilafet telakkisi Osmanl�
hükümdar�n�n bir parças� olmu�tur.238 Osmanl� Devleti’nde padi�ah, “Halifelik”
235 Münci Kapani, 2002, s.68-69236 Mehmet Ali A�ao�ullar� – Levent Köker, Tanr� Devletinden Kral-Devlete, Ankara: �mge Kitabevi,
1997, s.44-45237 Ahmet U�ur, Osmanl� Siyasetnameleri, Kayseri: Kültür ve Sanat Yay�nlar�, s.125 ve Ayd�n
Taneri, Türk Devlet Gelene�i, Dün-Bugün, Ankara: MEB Yay�nlar�, 1997, s.106-108238 Halil �nalc�k, “Osmanl� Padi�ah�”, Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Ankara Üniversitesi, C.XIII,
No:IV, Aral�k 1958, s. 68-69
92
s�fat�n� üzerinde ta��d��� sürece, hem dünyevi hem de dini iktidar�n sahibi olarak,
me�rulu�unu bu iki temele dayand�rm��t�r.239
18.yy’da geli�en yeni fikir ak�mlar�yla, iktidar�n me�ruluk kayna��n�n ilahi
olanda de�il, toplumun kendisinde aranmas� gerekti�i e�ilimi ba�lam��t�r. Frans�z
�htilali’nin meydana gelmesinde de etkili olan bu ideoloji, milli egemenlik kavram�
olarak kar��m�za ç�k�yor. Bu fikir ak�m�n�n temellerini atan ki�i J.J.Rausseau’dur.
O’na göre siyasal toplumun temeli, onu meydana getiren insanlar aras�nda yap�lan
bir sözle�meye dayanmaktad�r. Düzenli toplum hayat�na geçi�i sa�layan bu
sözle�meyle insanlar�n iradeleri birle�mi� ve kendilerinin bütün hak ve yetkileri
topluma devredilmi� olur. Toplumda üstün iktidar yani egemenlik, bu sözle�meyle
meydana gelen kollektif iradeye aittir.240
Siyasal iktidar�n toplum üzerindeki me�rulu�unun tek de�il ama en önemli
kaynaklar�ndan birkaç�, mitos, kült, ayin ve törendir. Toplumsal tarihin süreklili�ini
sa�lamalar�, onlar� siyasal iktidar�n faydalanabilece�i e�siz birer araç haline
getirmi�tir. Di�er yandan, yönetici ki�inin, mitler arac�l���yla kutsalla�t�r�lmas� ve
ayinlerin merkezi konumunda olmas�, iktidar� toplum önünde do�al ve me�ru
k�lmaktad�r. ��te bu me�rula�t�rma sürecinin somutland���, eyleme döküldü�ü süreç
ise tören olarak kar��m�za ç�kmaktad�r. Örnek olarak Hititlere bakacak olursak; Hitit
dinsel takviminde 18 festival tarihi tesbit edilmi�tir. Kral ve kraliçenin bu festivallere
kat�lma zorunlulu�u vard�r. Bu o kadar önemlidir ki, askeri bir seferdeyken bile Kral,
askeri komutay� bir ba�kas�na devrederek, ordusunun ba��ndan festivale kat�lmak
239 Haldun Ero�lu, “Osmanl�larda �ktidar�n De�i�im Süreci ve Me�ruiyet Sorunu”, Ank.Ün. DTCF
Dergisi, S-43, 2003, s.25240 Münci Kapani, 2002, s.70-71
93
üzere ayr�l�rd�. Bu festivaller adeta, kral ve kraliçenin konumunu onaylamak üzere
örgütlenmi�ti.241
Suraiya Faroqhi, Osmanl� �enliklerinin, Osmanl� saltanat sembollerinin
anla��labilmesi aç�s�ndan çok önemli bir kaynak niteli�i ta��d���n� belirtmi�tir.
�enliklerde, hükümdarla ilgili simgeler ön plana ç�kar�lmaktad�r. Padi�ah�n d��ar�ya
yans�tmaya özen gösterdi�i simgelerin ba��nda, hacc�n ve Haremeyn-i �erifeyn’in
koruyucusu olmas� gelmektedir. Padi�ahlar�n Mekke’ye yollad�klar� dini nitelikteki
arma�anlar�n yola ç�k���, kentlerde alay ve geçitlerle kutlanmaktayd�. Bu �enliklerin
bir amac� da, padi�ahlar�n Haremeyn-i �erifeyn için yapt�klar� ba���lar� daha gözle
görünür k�lmakt�r. 242 Burdan da anla��labilece�i gibi, öncelikle dinsel niteli�in
vurgulanmas� ön plana ç�kmaktad�r.
S.R.F. Price, Ritüel ve �ktidar adl� eserinde, ritüelleri sadece imparatora
verilen bir dizi sunu olarak de�il, yap�s� imparatorun konumunu tan�mlayan birer
dizge olarak gördü�ünü belirtmi�tir. �mparator, dinsel �enliklerle �ereflendirilir;
tanr�lar�n tap�naklar�na yerle�tirilir, kurbanlar verilerek tanr�lardan imparatoru
esirgelemeleri dilenirdi. Böylece tebaas�, hükümdarlar�n� kendi kültürlerinin bask�n
simge dizgeleriyle ba�lant�land�rm�� oluyor.243
Hakan T. Karateke, Padi�ah�m Çok Ya�a adl� eserinde, Osmanl�’n�n son
yüzy�l�nda düzenlenen merasimleri incelemi�, siyasi iktidar ve merasimler aras�ndaki
ba� hakk�nda yukar�da bahsettiklerimize benzer sonuçlar elde etmi�tir. Günümüzde
medya arac�l���yla, iktidar� elinde bulunduran siyasi liderlerin gerek görevleri
241 Sibel Özbudun, 1997, s.61-62 ve 105-113242 Suraiya Faroqhi, “Krizler ve De�i�im 1590-1699”, Osmanl� �mparatorlu�u’nun Ekonomik ve
Sosyal Tarihi, C-2, (Ed. Halil �nalc�k – Donald Quataert), �stanbul: Eren Yay�nc�l�k, 2004, s.731-732243 S.R.F. Price, Ritüel ve �ktidar, Ankara: �mge Kitabevi, 2004, s.41,383
94
gerekse özel hayatlar� ile ilgili pek çok bilgiyi edinebildi�imizi, ancak modern öncesi
ça�da böyle bir durumun söz konusu olmad���n�, hatta yönetilenin bir ömür boyu
kendisini yönetenlerin yüzünü dahi göremedi�ini belirterek; mersimlerin, iktidar ile
tebaay� bir araya getiren nadir bir vesile oldu�unun alt�n� çizmi�tir. Merasimler,
iktidar�n kendisini tan�mlamada ve me�rula�t�rmada kulland�klar� önemli birer
araçlard�r. �ktidar�n amac�; de�i�ik aral�klarla, sürekli olarak tekrarlanan bu
törenlerle, halk�n itaatini sa�lamak ve peki�tirmektir. Böylece iktidar, otoritesini
me�rula�t�rm��, mevcut olan me�ruiyetini korumu�, hatta daha da güçlendirmi�
olacakt�r. �öyle devam ediyor H.T. Karateke:244
“Merasimlerin sadece törende haz�r bulunan toplulu�u etkileyece�i
dü�ünülseydi, bu etkinin güdük bir sonuç olaca�� rahatl�kla söylenebilirdi.
Gerçekte ise hiçbir önemli merasimin etki alan� böylesine dar de�ildir.
Osmanl� örne�ine bakt���m�zda, �stanbul’daki önemli devlet merasimlerinin
ülkenin her kö�esinde duyuruldu�unu görüyoruz; böylece, Memelik-i
Osmaniyye tebaas�n�n, ‘ayn�’ ülkenin padi�ah�, (Müslüman tebaa aç�s�ndan)
‘ayn�’ dinin halifesi hakk�nda ayn� duygular� payla�mas� sa�lan�yordu...”
Görkemli Osmanl� �enlikleri için de ayn� durum söz konusudur. �enlikler
esnas�nda düzenlenen tüm gösteriler, da��t�lan yemekler, geçici süre de olsa sa�lanan
serbestlik, padi�ah�n ululu�unu peki�tirmek için birer araçt�r. Osmanl� �enlikleri, bir
yandan küçük bir �ehzadeyi veya sultan k�z�n�; dolay�s�yla da hanedan�n
yenilenmesini ve kal�c�l���n� sergilerken; bir yandan da padi�ah ile halk aras�nda
ba�lar�n kurulmas�n� veya varolan ba�lar�n kuvvetlenmesini sa�lamaktad�r. Baz�
önemli �enlikler Halep ve Kahire’de de tekrarlan�rd�. Böylece, önemli ta�ra
244 Hakan T. Karateke, Padi�ah�m Çok Ya�a – Osmanl� Devleti’nin Son Yüzy�l�nda Merasimler,
95
kentlerinin halk�yla da ba�lar kurulmu� ve peki�tirilmi� olurdu.245 Bir sonraki
�enlikte de ayn� durum yinelenir. �enlik, sadece kendi halk�na de�il, tüm dünyaya,
kendisinin ne kadar güçlü, ne kadar zengin ve ne kadar hakim oldu�unu göstermek
için bir f�rsatt�r.
Daha önce de belirtti�imiz gibi, Osmanl� �enliklerinin kutlanma gerekçelerini,
hükümdar ve aile fertlerinin ya�amlar�ndaki önemli günler belirliyordu. Bu
gerekçelerin ba��nda �ehzade sünnetleri, do�umlar ve evlilikler gelirdi.246
Do�umlarda, özellikle ilk çocuklar�n do�umu daha gösteri�li kutlamalara sahne
olurdu. Padi�ah çocuklar�n�n do�um �enliklerinin amac�n�, hanedan�n süreklili�ini
vurgulamak olarak aç�klayabiliriz. Sultan k�zlar� ise henüz be�ikteyken söz kesilerek
evlendirilirlerdi. Bu evlendirme i�lemi, hem siyasi hem de ekonomik ç�karlar
gözönünde bulundurularak gerçekle�iyordu. Ço�unlukla varl�kl� ve etkili damatlar
seçiliyordu. Bu vesileyle, hanedan ile üst düzey yetkililer aras�nda ittifaklar kurulmu�
olmakla birlikte; damat taraf�ndan sunulan pahal� arma�anlar da önemli bir etken
say�lmaktad�r.247
Suraiya Faroqhi, �enliklerin önemli bir ö�esi olan esnaf alaylar�nda dahi,
siyasi etkinin varl���n� ifade etmektedir. Padi�ah ve devletin di�er ileri gelenleri, bir
esnaf alay�n�n düzenlenmesini kararla�t�rd�klar�nda, bu alayla ilgili ana hatlar�
belirleyen onu düzenleyen esnaftan çok, siyasi güç sahipleri olurdu. Üstelik bu
�stanbul: Kitap Yay�nevi, 2004, s.209-212245 Suraiya Faroqhi, “Krizler ve De�i�im 1590-1699”, Osmanl� �mparatorlu�u’nun Ekonomik ve
Sosyal Tarihi, C-2, 2004, s.737246 Metin And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�, 1982, s.12-15247 Metin And, 1982, s.15 ve Suraiya Faroqhi, 2004, s.734-735
96
alaylar� yaz�ya dökenler de ayn� bak�� aç�s�yla padi�ah�n gücünü, yani mutlakiyet
yönetimini me�rula�t�rmaya yönelmi�lerdir.248
4.1.2. S�YAS� GEL��MELER VE OSMANLI �ENL�KLER�
Daha önce de belirtti�imiz gibi, �enliklerin dikkate de�er bir k�sm�n�n
kutlanma gerekçelerinin ard�nda siyasi baz� geli�meler vard�r: �enlikler, d��ar�ya
kar�� bir gövde gösterisi, içte ise halk ve ordunun moralini yüksek tutmak
maksad�yla, imparatorlu�un �eref ve itibar�na uygun bir ihti�am ile icra edilmekte
idi.249 Buna verilebilecek ilk örneklerden biri, II.Murat döneminde, Düzmece
Mustafa’n�n yakalan�p öldürülmesini kutlamak amac�yla, 1422 tarihinde Edirne’de
düzenlenen �enliktir. �enlik esnas�nda ziyafetler verilmi�, gösteriler yap�lm��t�.
II.Murat, kendisine yedi sava� gemisi vererek yard�m eden Cenevizlileri de bu
�enli�e kat�lmalar� için davet etmi�ti.250
Bir di�er örnek de, Fatih Sultan Mehmed’in 1450 tarihinde sonuçsuz kalan
Akçahisar ku�atmas�d�r. Bu ba�ar�s�zl���n ard�ndan Fatih, Sitt Hatun ile evlenmi� ve
bunu parlak bir �enlik ile kutlam��t�r. Yine Fatih’in, Belgrad’da ald��� yenilgi üzerine
Edirne’ye döndü�ünde, �ehzadeleri Bayez�d ve Mustafa’y� sünnet ettiriyor ve bunun
�erefine bir �enlik düzenleniyor (1457).251
Kanuni Sultan Süleyman, II. Macar seferi s�ras�nda Budin’i ele geçirdikten
sonra, mevsimin ve iklim ko�ullar�n�n pek uygun olmamas�na ra�men yolunu
Viyana’ya çevirdi ve 21 günlük bir ku�atman�n ard�ndan muvaffak olamayarak geri
248 Suraiya Faroqhi, Osmanl� Kültürü ve Gündelik Ya�am, 2002, s.195249 Ali Haydar Bayat, “Osmanl� Saray Sünnet �enlikleri” Kubbealt� Akademi Mecmuas�, C-XI. S-3,1982, s.56250 Özdemir Nutku, 1987, s.31251 M. And, K�rk Gün K�rk Gece, 1959, s.16
97
döndü.252 Bu ba�ar�s�zl���n ard�ndan �stanbul’a dönüyor ve dört �ehzadesinin sünneti
için görkemli bir �enlik düzenletiyor. Bu �enlikteki as�l amaç; ordunun güvenini
kalk�nd�rmak, içeride ve d��ar�da bu yenilgiyi unutturmakt�r.253
1642 y�l�n�n Ocak ay�nda Sultan �brahim’in o�lu IV.Mehmed ve 15 Haziran
tarihinde de bir di�er o�lu Süleyman dünyaya geliyor. Do�umun Per�embe gibi
u�urlu bir günde gerçekle�mesine ra�men, ya�anan deprem ve yang�n olaylar� iyiye
yorulmad�. Nitekim Sultan �brahim de tahta ç�kt���nda talihsiz olaylar ya�anm��,
deprem ve yang�nlar olmu�, kuyruklu y�ld�z görülmü�tü. Tüm bu ya�ananlar�n
insanlar üzerinde olu�turdu�u olumsuz etkiyi unutturmak için, �ehzade Mehmed’in
do�umu vesilesiyle üç gün üç gece süren bir �enlik düzenlenmi�tir.254
Düzenlenen �enlikler esnas�nda suçlular�n affedilmesi, tutuklular�n serbest
b�rak�lmas� da �enliklerin siyasi görünümünün bir yans�mas�d�r. Örne�in; 1840
tarihinde Abdülmecid’in k�z� Naima Sultan so�du�unda, bir hafta �enlik yap�lm��,
hüküm giyen tutuklular da bu kutlama vesilesiyle sal�verilmi�tir. Bunun d���nda,
sava�a yol açabilecek bir ortam�n bulundu�u yabanc� devletlerle dostluk ba�lar�
olu�turmak ya da varolan ba�lar� kuvvetlendirmek için de �enlikler uygun bir ortam
sa�l�yordu.255
Osmanl� �enliklerinin en belirgin özelliklerinden birisi hiç ku�kusuz gösteri�li
geçit alaylar� idi. Alay sözcü�ünü; �stanbul’da s�k s�k yinelenen resmi, dini, askeri,
mesleksel ve folklorik nitelikli, kalabal�k kortejlerin geçi� ve gösterilerini kapsayan
tören olarak tan�mlayabiliriz. Burada as�l amaç; padi�ah�n yüceli�ini, gücünü
252 �.H. Uzunçar��l�, 1998, C-II, s.329-330253 M. And, 1959, s.16254 M. And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�, 1982, s.3255 M. And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�, 1982, s.7
98
vurgulamak ve unutturmamakt�r. Düzenli olarak her hafta düzenlenen ‘selaml�k
alay�’n�n özel bir amac� da yüce padi�ah-halifenin ne kadar dindar oldu�unun herkes
taraf�ndan görülmesidir.256
Osmanl� Devleti’nde düzenlenen �enliklerin çok farkl� boyutlar� oldu�unu
daha önce belirtmi�tik. Siyasi iktidar aç�s�ndan bak�ld���nda bu �enlikler, otoritenin
varl���n� en uç kö�elere dek hissettirebilmesi için iyi bir f�rsatt�r. Osmanl�
�enliklerinin düzenlendi�i alanda zaten yeterince kalabal�k mevcuttur. Bunlara,
az�nl�klar ve yabanc� ülkelerden davet edilen konuklar da dahildir. �enliklerin en
görkemli gösterilerinden biri olan ���k oyunlar� ve fi�ek gösterileri sayesinde de
sadece meydanlarda toplanan kalabal��a de�il, uzaklarda ya�ayanlara da ayn�
heyecan ve ayn� hakimiyet duygusu ya�at�labilmektedir.257
Özel olarak üzerinde durdu�umuz 1582 �enli�inin de düzenlenme sebepleri
baz� siyasi gerekçelere dayan�yordu. Bunlar�n ba��nda 1579 tarihinde vezir-i azam
Sokullu Mehmed Pa�a’n�n öldürülmesi gelmektedir. Sonras�nda, 1580 tarihinde
Padi�ah’�n iki �ehzadesinin ölümü de üzücü bir di�er olay idi. Bunlar�n yan� s�ra,
yabanc� devletler ile dostluk ortam�n� perçinlemek, �mparatorluk’a ba�l� beyliklerin
ba�l�l�klar�n� sergileme f�rsat� vermek ve davetlilerden gelecek de�erli arma�anlara
sahip olmak da di�er etkenler aras�ndayd�.258
1582 �enli�inin düzenlendi�i dönem çeli�kilerle dolu bir dönem idi. Bir
yandan imparatorluk en geni� s�n�rlar�na ula�m��, �ehzade Mehmed’in dü�ünü gibi
son derece masrafl� ve gösteri�li bir i�ler yap�lm��; di�er yandan da askeri, siyasi ve
ekonomik alanlarda bozukluklar görülür olmu�tu. Baz� kaynaklar, idari bozulmaya
256 N.Sakao�lu, N.Akbayar, 1999, s.61257 N.Sakao�lu, N.Akbayar, 1999, s.59258 M. And, 1982, s.39
99
neden olan olaylar aras�nda 1582 �enli�i esnas�nda, �enliklere kat�lan ve hünerleri
be�enilen pek çok ki�inin, ödül olarak ocak kanununa ayk�r� �ekilde yeniçerili�e
kaydedilmesini belirtir.259
Osmanl�’n�n ilk dönemlerindeki �enliklerle sonrakiler k�yasland���nda, II.
Murat’a kadar olan dönemin �enliklerinin daha mütevazi oldu�u görülmektedir.
Duraklama dönemiyle birlikte büyük ve göz kama�t�r�c� etkide �enlikler
düzenlenmeye ba�lam��t�r.260 Dönemin padi�ahlar�n�n devlet i�lerine biraz daha uzak,
ki�isel zevk ve e�lenceye biraz daha dü�kün oldu�u gerçe�inin var olmas�yla birlikte
bu, durumu tek ba��na aç�klayan bir gerekçe olamaz. Ancak, bu durumu,
duraklamayla birlikte içte sorunlar ya�ayan, d��ar�ya kar�� sava�larda eski ba�ar�lar�n�
elde edemeyen Osmanl�’n�n, bu olumsuzluklar� örtme ve telafi etme çabalar� olarak
de�erlendirebiliriz.
4.2. OSMANLI �ENL�KLER�N�N GÜNDEL�K HAYATA ETK�LER�
4.2.1. OSMANLI DEVLET�’NDE GÜNDEL�K HAYAT
VE �ENL�KLER
Osmanl� Devleti’nde gündelik hayat üç farkl� dönemi içinde bar�nd�r�r.
Bunlardan birincisi; Fatih’in �stanbul’u fethetti�i 1453 tarihi ile 1520 tarihleri
aras�ndaki dönemdir. “Kurulu� Dönemi” olarak adland�r�lan bu dönem, halk�n
çevresini tan�maya çal��t���, gündelik hayat�n temellerini olu�turmaya ba�lad��� bir
geçi� dönemidir. 1520 ve 1703 tarihleri aras�nda, “Klasik Dönem” olarak
adland�rd���m�z ikinci dönem; gündelik hayat�n tüm canl�l��� ile yerle�ti�i ve
varl���n� tüm alanlarda hissettirdi�i bir dönemdir. “Modernle�me Dönemi” olarak
259 Nurhan Atasoy, 1582: Surname-i Hümayun – Dü�ün Kitab�, 1997, s. 12260 Özdemir Nutku, 1987, s.21
100
an�lan ve 18.yüzy�l ba�lar�ndan 20. yüzy�la dek uzanan dönem ise, Osmanl�
Devleti’nin yeni bir kimlik aray��� çabas�yla kendisine yabanc�la�t��� bir dönemdir.261
Osmanl� Devleti, Hristiyan �stanbul’u fethettikten sonra, bu bölgede
uygulanan iskan çal��malar� esnas�nda, nüfus dengesini müslümanlardan yana
ayarlama çabalar�n�n yan� s�ra, iktisadi düzenin kurulmas� amac�yla, zanaat erbab� ile
idari ve dini aç�dan söz sahibi olan ailelerin yerle�tirilmelerine öncelik sa�lam��t�r.
Ancak aileler, bulunduklar� ortam� gönüllü olarak b�rakmak istemedikleri için,
kad�l�klara verilen emirlerle bir nevi zorunlu göçe itilmi�tir. Özel olarak seçilmi� bu
zümre d���nda as�l ço�unlu�u olu�turan Müslüman ve Hristiyan ahalinin ayr�
mahalleler kuracak �ekilde yerle�tirilmeleri, �stanbul’un gündelik hayat�nda önemli
bir yer edinecek olan mahalle kültürünün olu�mas�na yol açar.262
Kurulan ilk mahalleler, dini, kültürel ya da etnik kimli�e sahip cemaat tipi
örgütlenmelerin bulundu�u küçük yerle�im birimleri olarak kar��m�za ç�kmaktad�r.
Genellikle cami-mescid merkezli mahalle yerle�imlerinin bulunmas�n�n yan� s�ra,
türbe, hamam, çe�me ve mektep gibi yap�lar�n etraf�nda da yerle�im merkezleri
kurulmu�tur. Buna paralel olarak Hristiyan ve Yahudiler de yerle�imlerini ve kültürel
örgütlenmelerini kilise ve sinagoglar çevresinde �ekillendirmi�lerdir.263 Genellikle
Osmanl� öncesi dönemden kalma yap�lar olan kaleler de, tercih edilen yerle�im
bölgeleri idi. Kale, kentin bütün bir mahallesini içine al�r ve en de�erli evler
genellikle burada yer al�rd�. Ayr�ca kalede, bir garnizon ve bir de hapishane
bulunuyordu. Konut bölgeleri, her birinde on ile bir kaç yüz ailenin ya�ad���
mahallelere bölünmü� durumdayd�. Konut semtlerinde yabanc�lar�n bulunmas� pek
261 Ekrem I��n, �stanbul’da Gündelik Hayat, �stanbul: YKY, 1999, s.17262 Ekrem I��n, �stanbul’da Gündelik Hayat, s.20263 Ekrem I��n, s.21
101
ho� kar��lanan bir durum say�lmazd�. Bunun nedeni ise; harhangi bir kaza veya suçun
sorumlusu bulunamad��� takdirde, mahalle sakinlerinin tazminat ödemek zorunda
kalmalar�yd�.264 �stanbul’un gündelik hayat�n� belirleyen bu çerçeve, baz�
de�i�melere u�rasa da bütün Osmanl� döneminde varl���n� korumu�tur. Kentlerde
yeni bir düzenin ortaya ç�kmas� ancak Cumhuriyet dönemi ile gerçekle�ecektir.265
Osmanl� döneminde gerçek anlamda bir nüfus art��� XVI. yüzy�lda olmu�tur.
H�zl� fetih hareketleri sonucu, özellikle �stanbul’a pek çok bölgeden yerle�mek
amaçl� gelenler olmu�tur.266 Yeni bir mekanda yeni bir ya�am kuran, farkl� dinlere
mensup bu halk, göç ettikleri yerlerden getirdikleri dil, duygu, dü�ünce ve ya�am
biçimleriyle, yeni bir kültürel yap� olu�turmu�, gündelik hayat�
zenginle�tirmi�lerdir.267
Osmanl� parlak bir dönem içindeydi ve in�aat alan�nda giderek artan bir
faaliyet mevcuttur. Osmanl� ordusunun ve donanmas�n�n ihtiyaçlar�n� gidermek
amaçl� kurulan tersane, silahane ve atölyeler de istihdam�n artmas�n� sa�lamaktad�r.
Bunlar�n sonucunda, tüketim mallar� ticareti ve tüm alanlardaki faaliyetler otomatik
olarak geli�me göstermektedir. Daha sonraki yüzy�llarda nüfus ile beraber art��
gösteren bu faaliyetlerin geli�imi durmu�tur. Ülke eski parlak günlerinde de�ildir ve
in�aat ate�i sönmü�tür. Devletin ba��ndakiler de art�k daha ilgisizdirler.268
264 Suraiya Faroqhi, “Krizler ve De�i�im 1590-1699”, Osmanl� �mparatorlu�u’nun Ekonomik ve
Sosyal Tarihi, C-2, (Ed. Halil �nalc�k – Donald Quataert), �stanbul: Eren Yay�nc�l�k, 2004, s.700-701265 Suraiya Faroqhi, Osmanl� Kültürü ve Gündelik Ya�am, �stanbul: Tarih Vakf� Yurt Yay�nlar�, 2002,
s.39266 Robert Mantran, XVI. ve XVII. Yüzy�lda �stanbul’da Gündelik Hayat, �stanbul: Eren Yay�nc�l�k,
1991, s.46267 Ekrem I��n, �stanbul’da Gündelik Hayat, s.21268 Robert Mantran, XVI. ve XVII. Yüzy�lda �stanbul’da Gündelik Hayat, 1991, s.46
102
Tülay Reyhanl�, yabanc� bir kaynaktan dönemin kent nüfusunu �öyle
aktarmaktad�r:269
Vezirler ...................................6
Kad�lar (Divan’da 10’u bulur)..........4
Müftü ...................................1
Defterdar ...................................1
Emir-i ahur ba�� .......................1
Yeniçeri a�as� .......................1
Çavu� a�a ...................................1
Kap�c� a�a ...................................1
Sipahi a�a ...................................1
Bostanc� ba�� ...................................1
Kaptan ba�� ...................................1
Kap� a�a ...................................1
Peykler ...................................300
Solaklar ...................................300
Do�anc�, cüce, sa��rlar ...........300
Hayat kad�n� ...................................1.000
Çavu�lar ...................................1.600
Kap�c�lar ...................................700
Sipahiler ...................................30.000
Yeniçeriler ...................................24.000
269 Tülay Reyhanl�, �ngiliz Gezginlerine Göre XVI. Yüzy�lda �stanbul’da Hayat, Ankara: Kültür veTurizm Bakanl��� Yay�nlar�, 1983, s.35
103
Topçular ...................................3.000
Acemio�lanlar .......................20.000
Di�er Türkler (Kad�n, çocuk vs)......200.000
Hristiyanlar, Yahudiler ...........150.000
Hristiyan, Yahudi, Türk
kad�n ve çocuklar� .......................600.000
_____________
1.231.207
16. yüzy�l�n ortalar�na kadar �stanbul’da gündelik hayat�n temelini belirleyen
iki önemli unsur vard�r: Birincisi, çar�� ve hanlarla kar��m�za ç�kan iktisadi kurumlar;
di�eri ise cami ve tekkelerle kar��m�za ç�kan dini kurumlard�r. Beyaz�t çevresinde
odakla�an çar�� ticareti, Edirnekap� gümrü�ü ile Haliç aras�nda olu�an iktisadi
bütünlük, çevredeki Zeyrek, Fatih, Aksaray, Çar�amba, Atikali ve Kocamustafapa�a
gibi yerleri de etkileyerek, esnaf ve zanaatkarlar�n yerle�ti�i bu bölgelerdeki nüfus
yo�unlu�unun artmas�na neden olur. Bu merkezlerde olu�an lonca tipi örgütlenmeler
sayesinde de gündelik hayat�n �ekillenmesi h�z kazanm��t�r.270
Çar�� kompleksinin merkezini olu�turan bedestenlerin yan� s�ra, esnaf ve
zanaatkarlar�n yerle�tikleri han ve kervansaraylar�n da �stanbul’da ticari merkezlerin
olu�umunda belirleyici bir yeri vard�r. Farkl� cemaatlere mensup esnaf gruplar�n�n
birbirleriyle etkile�imini sa�lamak için gerekli ortam� sa�layan hanlar, ayn� zamanda
�stanbul’un d�� dünya ile ba�lant�s�n� sa�layan bir mekan niteli�indedir. Özellikle
tüccar s�n�f�, sadece sahip oldu�u maddi güçle de�il; saray ile halk aras�ndaki orta
270 Ekrem I��n, s.23
104
tabakay� temsil etmesi ve yönetici s�n�fa, toplumdaki iktisadi ve siyasi yap�y�
göstermede arac�l�k etmesi bak�m�ndan önemli bir yere sahiptir.271
Kentlerde esnaf ve tüccar s�n�f�n�n örgütlenmesiyle olu�an lonca sistemi,
giderek güçlenerek Osmanl� ticari ve toplumsal yap�s�nda önemli bir etken olmu�tur.
�öyle tan�ml�yor loncay� Prof. �evket Pamuk:272
“...Her�eyden önce üyelerine istikrar ve güvence sa�layan, bu amaçla
da piyasa ve üretim ko�ullar�n� düzenlemeye ve denetlemeye çal��an meslek
örgütleri...”
Bir kentteki her üretim ve ticaret dal� ayr� bir lonca çevresinde örgütlenirdi.
Yerel yönetimler üzerindeki siyasi güçleri sayesinde, herhangi bir üretim veya ticaret
alan�nda, kendileri d���nda faaliyet gösterilmesinin yasaklanmas�n� sa�lam��lard�r.
�ktisadi yap�lar�n�n yan� s�ra, üyeler aras�nda olu�turulan toplumsal dayan��maya da
önem verilmekteydi. Üyelerinin düzenli katk�lar�yla i�leyen yard�mla�ma
sand�klar�n�n kurulmas�, bu dayan��maya güzel bir örnek te�kil etmektedir.273
Bir loncaya üye olmak, bir ustan�n yan�nda uzun y�llar ç�rakl�k yapmay� ve
meslekteki becerilerini s�navlarla kan�tlamay� gerektiriyordu. Bu sayede üye say�s�
s�n�rland�r�larak, fazla üretimin neden olaca�� sorunlar engellenmi� oluyordu.274
Loncalar, siyasal bir organizma de�ildir. Kent içindeki rolleri daha çok
ekonomik ve toplumsal alanlardad�r. Ayr�ca, dinsel cemaatin d���nda, gerçek
anlamda örgütlenmi�, yegâne kentsel çerçeveyi meydana getirmektedir. Mesleki bir
birlikle bütünle�mi� olan bu insan gruplar�, yaln�zca ayn� mesle�i icra eden ki�ilerle
271 Ekrem I��n, s.24-25272 �evket Pamuk, Osmanl�-Türkiye �ktisadi Tarihi 1500-1914, �stanbul: Gerçek Yay�nevi, 1999, s.55273 �evket Pamuk, Osmanl�-Türkiye �ktisadi Tarihi 1500-1914, s.55274 �evket Pamuk, s.55
105
bir araya gelmekle kalmamakta; ayn� zamanda, hemen hemen ayn� ihtiyaçlara ve
hayat tarz�na sahip olan insanlarla da birlik olmaktad�r.275
Lonca sistemini olu�turan esnaf-tüccar s�n�f�n�n gündelik hayat içindeki
toplumsal statülerine gelince, bu statüyü belirleyen iki farkl� etken dikkatimizi
çekmektedir. Bu etkenlerden birincisi dini kökenli olup; esnaf gruplar�n� ba�l�
bulunduklar� cemaate göre s�n�fland�rmakta, böylece herhangi bir esnaf grubunun
sivil ya�ant�s� kendisine ayr�lan mahalle ile s�n�rland�r�lmaktad�r. �kinci etkende ise
ba�l� bulunulan cemaatlere bak�lmaks�z�n, yaln�zca temsil edilen meslek gruplar�na
göre s�n�fland�r�lmaktad�r. Böylece, dini kurallar nedeniyle ayr� mahallelerde
ya�ayan farkl� dine mensup esnaflar, i� hayat�nda ayn� mekan� payla�arak, gündelik
hayatta beraber rol alabiliyorlard�.276
�stanbul esnaf� yaln�zca iktisadi bir grupla�madan ibaret de�ildi. Yard�m
sand�klar� ile aralar�nda olu�turduklar� sosyal dayan��madan k�saca söz etmi�tik. Bu
sand�k sayesinde, sadece kendi içlerinde ihtiyac� olanlara de�il, halk aras�nda muhtaç
olanlara da maddi yard�m sa�layabiliyorlard�. Bunun yan� s�ra, bir y�l veya daha fazla
aral�klarla �enlik düzenledikleri de oluyordu. Ka��thane, A�a Çay�r� gibi, bu i�ler
için tahsis edilmi� yerlerde düzenledikleri �enliklerle, loncalar�n geleneksel
ritüellerini uygulama ve de ziyaretçilerine hünerlerini sergileme f�rsat� buluyorlard�.
Oldukça pahal�ya mal olan bu �enliklerin masraflar�, ustalar�n katk�lar� sayesinde
kar��lanabiliyordu.277
275 Robert Mantran, XVI. ve XVII. Yüzy�lda �stanbul’da Gündelik Hayat, �stanbul: Eren Yay�nc�l�k,
1991, s.96276 Ekrem I��n, s.26277 R. Mantran, XVI. ve XVII. Yüzy�lda �stanbul’da Gündelik Hayat, 1991, s.104
106
�enliklerdeki geçit alaylar�nda, daha önce de bahsetti�imiz gibi, her esnaf
grubu, dükkan� temsil eden tekerlekli bir araba haz�rlamaktad�r. Haz�rlanan bu araba
üzerinde her esnaf grubu kendi faaliyetlerini halka ve padi�aha sergilemektedir.278
Örne�in; dokumac�lar ya de�erli kuma� toplar�n�, ya da tepesine tu� gibi kuma�
örnekleri tak�lm�� sopalar� ta��yarak geçerler. Zanaatkârlar, �enlikler için
haz�rlad�klar� sahnelerde, tüm mesleki hünerlerini sergilemek ve mal� nas�l
ürettiklerini göstermek için çabalar. Bu geçit alaylar�, loncalara ba�l� zanaatkârlar
için, usta olmayan s�radan esnaftan kendilerini ay�rmalar�n� sa�layan büyük bir
f�rsatt�r. Ayr�ca, bu �enliklere kat�lan esnaf arabalar�na bak�ld���nda, dükkan ve
atölyelerdeki hiyerar�ik yap� göze çarpmaktad�r. Kalfa ve ç�raklara k�yasla, çok daha
zengin giysiler içindeki ustalar kolayca ay�rt edilebilmektedir. Suraiya Faroqhi, bu
hiyerar�ik yap�n�n korunmas�yla ilgili olarak; görevli memurlarla loncal� ustalar
aras�nda bir ç�kar birli�inin olu�turulmu� olabilece�ini; alaylarda canland�r�lan
sahnelerde de bu uzla�man�n ifade buldu�unu belirtmektedir.279
Loncalar�n, kendi düzenledikleri törenlerden daha da masrafl� olan�, çe�itli
nedenlerle, saray taraf�ndan düzenlenen bu �enliklerdir. �enlikler esnas�nda
gerçekle�tirilen bu görkemli alaylar, esnaf gruplar�na pahal�ya mal olmaktad�r. Her
esnaf grubunun haz�rlad�klar�, dükkanlar�n� veya atölyelerini temsil eden tekerlekli
bir araba, padi�aha sunulan de�erli arma�anlar, gösteri amaçl� yap�lan ürünler ve bu
ürünlerin halka sunulmas� kayda de�er bir masraf� gerektirmektedir. Padi�ah da
memnuniyetini dile getirmek için bazen para, bazen de gümü� tabak gibi bir
arma�anla kar��l�k vermektedir. Bu da yap�lan masraflara katk� sa�lamaktad�r.280
278 R. Mantran, 1991, s.104279 Suraiya Faroqhi, Osmanl� Kültürü ve Gündelik Ya�am, 2002, s.189-190280 Robert Mantran, 1991, s.104
107
Osmanl�’da gün, sabah namaz�na ça��ran ezanla ba�lard�. Kalkar kalkmaz
yap�lan ilk i� ise giyinmektir. Giysilerin kuma�� ve rengi, önemli bir unsurdur.
Çünkü, ki�inin konumunu ve mertebesini gösteren bir i�arettir. Fatih Sultan Mehmed,
mülki ve idari personelin rütbe derecelerinin elbislerine göre ay�rt edilebilmesi için
kanun ç�karm��t�r. Bu kanunla belirlenen elbise renk ve biçimleri, 1826 y�l�na kadar
çok fazla de�i�ime u�ramadan sürdürülmü�tür.281 Tülay Reyhanl�, yabanc� bir
kaynaktan, dönemin giyim gelene�ini yans�tan bir tasvir aktar�yor:282
“Erkekler, saçlar�n� tra� edip, tepede bir tutam saç b�rak�rlar. B�y�k ve
sakal uzat�rlar. Tra�l� ba�lar�n� k�rm�z� bir takke ile örtüp, bunun üzerine,
yuvarlak bir küre biçiminde 12-20 elle uzunlu�unda, ince, beyaz ketenden bir
bez sararlar ki buna Türkçe tülbent veya salma denir. E�ilerek ve sol ellerini,
gö�üslerinin sa� taraf�na koyarak selamla��rlar. Ba� giysilerinin içi bo�
oldu�u için hava almakta, küçük çemberlerle desteklendi�i için ba�� serin
tutmakta, kal�n oldu�undan güne�in geçmesini önlemekte ve en ince keten
bezinden dokundu�u için de Avrupal�lar’�nkinden hafif olmaktad�r. Rütbeleri,
sar�klar� üzerindeki i�aretlerden bellidir. Acemio�lanlar, piramit �eklinde,
türlü renkli, hafif kuma�tan külahlar, yeniçeriler ise, yukar�da anlat�lan
tülbentleri giyerler.”
Vezir ve di�er devlet erkan�n�n giymeleri pek uygun görülmeyen diba,
seraser, kadife, kemha gibi a��r ve de�erli kuma�lar�, sadece padi�ah ve �ehzadeleri
giyebilmekteydi. Bu kuma�lardan daha az kaliteye sahip olan atlas, engilyon gibi
kuma�lar da vezir ve devletin di�er ileri gelenleri içindir. Bunlar�n d���nda, orta s�n�f
281 Raphaela Lewis, Osmanl� Türkiyesinde Gündelik Hayat, �stanbul, 1973, s.89 ve Robert Mantran,
1991, s.204-206282 Tülay Reyhanl�, �ngiliz Gezginlerine Göre XVI. Yüzy�lda �stanbul’da Hayat, 1983, s.70
108
halk, asker ve t�mar sahipleri de bu kuma�lar� kullanabiliyorlard�.283 Yüksek
rütbedekiler, yüksek fötr külahlar�n etraf�na çe�itli renklerde sar�klar sararlard�.
Ulema s�n�f� ise, alt�n i�lemeli küçük ba�l�klar üstüne beyaz, daha yass� biçimli
sar�klar sararlard�.284
Hepsinden çok daha gösteri�li ve pahal� bir giysileri olan padi�ah�n, özel
günlerde giyimi daha da özenli oluyordu. Merasim ve törenlere kat�ld�klar� zaman,
ba�lar�na Horasani, mücevveze, Selimi ve Yusufi denilen ba�l�klardan takarlard�. Bu
ba�l�klar�n üzerine bazen bir, bazen iki, bazen de üç adet sorguç takarlard�.
Sorguçlar�n, üzeri mücevher ve de�erli ta�larla bezenmi�tir. Padi�ah�n elbiselerine
gelince, önceleri sade iken zamanla çok daha özenli hale gelmi�tir. Üzerlerine, en
de�erlisinden samur kürkler giyerlerdi. Bunlara kabaniçe veya kapan�ça da derilirdi.
Kapaniçe, kollu ve kolsuz olup, kürkü siyah tilki derisindendi. Bütün kürklerin en
makbulü olan bu siyah tilki kürhü, yaln�z padi�aha mahsustu.285
Gündelik hayat�n en önemli i�lerinden biri de yemektir. Robert Mantran,
yemek konusunda Osmanl�lar’�n oldukça kanaatkar olduklar�n�, yabanc�
gözlemcilere dayanarak belirtmektedir. Bir evde tuz, so�an, sar�sak, yo�urt ve ekmek
gibi temel g�dalar�n varl���, o ailenin kar�nlar�n� doyurmalar� için yeterlidir. Fazla bir
beklentileri yoktur. Tabii beklentinin azl���, gelir düzeyinin dü�üklü�ü ile
orant�l�d�r.286
16. yüzy�l �stanbul’unda evlerin ancak yüzde 6’s�nda mutfak bulunmaktayd�.
Yemekler genellikle evin avlusunda pi�irilir ya da d��ar�dan haz�r olarak al�n�rd�.
283 Tülay Reyhanl�, 1983, s.72284 Raphaela Lewis, 1973, s.89-90285 �. H. Uzunçar��l�, Osmanl� Devleti’nin Saray Te�kilat�, 1945, s. 220-221286 Robert Mantran, 1991, s.208
109
Ailelerin ayr� ayr� ocak yakarak yapt�klar� yemekler, d��ar�da, ayn� miktar odunla,
çok daha fazla ki�iye yemek yapan a�ç� ocaklar�ndan ç�kan yemeklerden daha
pahal�ya mal oluyordu. Bu yüzden buralardan al�nan yemekler daha ucuza mal
oluyordu. 287
Güzel bal�k pazarlar�n�n bulunmas�na ra�men, Türkler bal��a Rumlar kadar
dü�kün de�illerdir. Et olarak daha çok koyun eti tüketilmektedir. Et suyunda pi�irilen
pirinç (pilav) ise her yemekte sofrada yer al�r. Süt ürünleri de Osmanl� mutfa��nda
oldukça yayg�nd�r. Sütten üretilen yo�urt ve kaymak bunlar aras�nda en
önemlileridir.288
Tülay Reyhanl�, yabanc� bir kaynaktan, Osmanl�lar’�n yemek gelenekleriyle
ilgili gözlemleri aktarmaktad�r:289
“Yemeklerini ba�da� kurmu� olarak, hal� üzerinde ve evden çok, aç�k
havada, nehir k�y�s�nda ve bahçede, çimen üzerinde yeme�i tercih ederler.
Masalar�, yere oturarak yemek üzere çok alçakt�r. Ellerini silmek için de uzun
bir havlu kullan�rlar. Baz�lar� k�rm�z� ve ye�il renkte, deri, çanta gibi aç�l�p
kapanabilen, üzerine ancak tabak konulabilen masalar ta��rlar. Etleri, elle
parçalanabilecek kadar yumu�akt�r. Yemeklerinin çe�idi azd�r. Herkes,
çepeçevre oturup, tek bir kaptan yemektedir. Çatal ve b�çak kullanmazlar.
Yeme�e dua ile ba�lar ve yerken hiç konu�mazlar. Gerçi yiyecek �eyleri, etleri
pek boldur, av ku�lar� ve ba�ka hayvanlar da bulunur, fakat bunlar bal�k bile
yemezler. Ekin ve zahire, �ngiltere’dekinden bol, daha iri taneli ve lezzetlidir.
Ku� avc�l��� ve avlanma sanat� bilmezler. Yemek sanatlar� da yoktur, sade
287 Stefanos Yerasimos, Sultan Sofralar�, �stanbul: YKY yay�nlar�, 2002, s.18288 Robert Mantran, 1991, s.207-209289 Tülay Reyhanl�, 1983, s.67
110
yemeklerle yetinirler. Padi�ah bile sadece pirinç yer ve su içer. Böylece zinde
kalarak, ordular�n� harp meydan�nda tutmay� ba�ar�r. Evlerinde, etlerini
ha�lamak için bir tencere bir tahta ka��k, bir bardak, bir yatak ve bir yorgan
bulunur. Yerde yiyip, yatar ve otururlar... ”
Saray mutfa��na gelince durum çok daha farkl�d�r. Kalabal�k bir nüfusu
doyuran saray mutfa��nda, ihtiyaçlar� kar��lamak için hiçbir masraftan kaç�n�lmaz.
May�s 1526 tarihli bir sicil matbah-� amire için bir ayl�k sürede al�nan malzemeleri
s�ralamaktad�r: 64 kantar bal, 544 tavuk, 28 müd pirinç, 61 kaz, 19 okka safran, 116
midye, 87 istakoz, 400 bal�k, 12 miskal misk, 10 okka karabiber, 11 okka zeytinya��,
3 �inik pekmez, 84 okka Eflak tuzu, 13 okka ni�asta, 51 kavanoz boza, 616 koyun
kelle ve paças�, 180 i�kembe, 649 yumurta, 229 su tavu�u... Bunlar�n d���nda sebze,
meyve, ekmek, kaymak, yo�urt ve kurabiyeler de vard�r.290
Fatih Sultan Mehmed’in Kanunnâme’sinin 35. maddesindeki bir hüküm,
padi�ah�n bundan böyle, tek ba�lar�na yemek yiyeceklerini, çevresinde yaln�z
iço�lanlar� ve cariyeleri ya da kad�nlar� olabilece�ini belirtmektedir.291 Padi�ah�n,
iço�lanlar�n ve harem-i hümayunun yiyecek ve içeceklerinden, bu malzemelerin
muhafazas�ndan, Enderun’un bölümlerinden olan kiler ko�u�u sorumlu idi. Padi�ah�n
yemeklerinin pi�mesi, bu yemeklerin padi�ah�n huzuruna nakli ve sofran�n
haz�rlanmas�, kiler ko�u�unun sorumlusu kilerciba��ya aitti.292 Bu bölümün
iço�lanlar� da padi�ah�n sofra ihtiyaçlar� konusunda uzmanla�m��lard�r.
Kilerciba��dan sonra s�ras�yla; padi�ah�n ekme�inden sorumlu pe�kirba��, suyundan
290 Robert Mantran, 1991, s.210291 Stefanos Yerasimos, Sultan Sofralar�, 2002, s.20-21292 �.H. Uzunçar��l�, Osmanl� Devleti’nde Saray Te�kilat�, 1945, s. 313-314
111
sorumlu mumba��, sini ve ka��klar� y�kayan pe�kir �akirdi, tepsiciba��, yemi�çi,
tur�ucu gelirdi.293
Robert Mantran, padi�ah sofras�na güzel bir örne�i, yabanc� bir kaynaktan
bizlere �öyle aktar�yor:294
“Salatalarda zeytin, turp, pancar, h�yar, taze sar�msak, gül yapra�� ve
mevsimine göre bu cins her�ey vard�r. Etler martaban denilen toprak
le�enlerde getirilmektedir. Bu le�enler k�zart�lm�� ve parçalar halinde
kesilmi� kuzu ve piliç, tereya� ve so�anla k�zart�lm�� koyun, k�zrt�lm��, sonra
da kaymak, �eker ve gülsuyuyla f�r�nlanm�� güvercin etleriyle doludur.
K�zart�lm�� ve bu�lama bal�klar vard�r. Pirinç ve so�anla birlikte pi�irilmi�
piliçler, üzerinde yumurta ve baharat yüzen suyuyla birlikte sunulmaktad�r.
So�anla birlikte k�y�lm�� ve yapraklarla dürüm yap�lm�� etten toplar vard�r.
Etli küçük börekler, bir cins güvercin eti vard�r. Ve içinde badem, Korent
üzümü, çam f�st��� olan pirinç pilav� vard�r. Çorbalardan tavuk suyuna taze
veya kuru bezelye çorbas� vard�r ve üzerine ekmek yerine tereya�da
k�zart�lm�� ekmek parçalar� ve yumurta sar�s� konulmaktad�r.bir ba�ka çorba
da tavuk ve çok yo�un bir etsuyuyla yap�lmaktad�r.”
Sarayda verilen toplu yemeklerin ba��nda Dîvân toplant�lar�ndan sonra Dîvân
üyelerine verilen yemekler gelir. Elçilik heyetleri saray� ziyeret ettiklerinde de Dîvân
üyeleri ile birlikte yemek yerler. Konumuz olan 1582’deki sünnet dü�ünü için
�stanbul’a gönderilen Venedik elçisi Jacopo Soranzo’nun, saraya kabulünde
Dîvân’da verilen yemekte 25 çe�it yemek sunulmu�tur. Maiyetindeki asilzadeler ise
293 Stefanos Yerasimos, Sultan Sofralar�, 2002, s.20-21294 Robert Mantran, 1991, s.209
112
ayr� bir yerde sofraya oturtulmu�; büyük çanaklarla pirinç ve bezelye çorbalar�,
ha�lanm�� koyun parçalar�, muhallebi ve ball� hamur i�leri ikram edilmi�tir.295
Sarayda verilen bir di�er toplu yemek de üç ayda bir ulufelerini almaya gelen
yeniçeriler için verilen yemektir. Daha önce de bahsetti�imiz çanak ya�mas�
biçimindeki bu �ölende, içinde et ve pilav olan çanaklar haz�rlan�yordu. Çanaklar
yere dizildikten sonra i�aret verildi�inde, yeniçeriler çanaklar�n üzerine atl�yor,
birbirleriyle bo�u�arak yemekleri kapmaya çal���yorlard�. Stefanos Yerasimos, bu
ya�ma sahnesindeki amac�n, askerin en önemli iki niteli�i olan disiplin ve
sald�rganl��� gözler önüne sermek olabilece�ini belirtmektedir.296
1582 �enli�inde de oldu�u gibi di�er tüm �enliklerin en önemli ö�elerinden
birisiydi bu çanak ya�mas�. Özellikle yabanc� konuklar�n ilgisini çeken bu �ölen,
padi�ah ve halk için de en e�lendirici sahnelerden birisiydi. Önceki bölümlerde de
belirtti�imiz üzere, �enliklerde, yeniçeriler için düzenlenen ya�mada oldu�u gibi yine
pilav, et ve ekmek verilmekteydi..297 Çanak ya�mas�n�n, bir kaç i�levi birden
üstlendi�ini söylememiz yanl�� olmayacakt�r: Padi�ah için, yeniçerilerine ve halk�na
yapm�� oldu�u büyük bir cömertlik, halk ve yeniçeriler için, içlerindeki sald�rganl���
d��a vurmak ve rahatlamak için bir yol, seyirciler için ise keyifli ve e�lendirici bir
seyirlik ö�e.
�enliklere kat�lan protokol için ise, halka ya�ma için sunulandan çok daha
çe�itli ve büyük �ölenler düzenlenirdi. Metin And bu �ölenlerin, 1582 �enli�i
esnas�nda, her üç günde bir, kad�lar, mollalar, subaylar gibi belirli kesimlere
295 Stefanos Yerasimos, 2002, s.23-24296 Stefanos Yerasimos, 2002, s.24-25297 Metin And, Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�, 1982, s.43-44
113
bölünerek düzenlendi�ini belirtmektedir.298 1539 sünnet �enli�i esnas�nda haz�rlanan
yemekler hakk�nda bilgi edindi�imiz Günay Kut ise, ziyafetlerin gün a��r�
düzenlendi�ini, ziyafet verilmedi�i günlerde de mutfakta, kaplar�n ve sahanlar�n
temizlendi�ini belirtmektedir. Bu ziyafetler için kullan�lan malzemenin listesi
�öyledir: Elli iki bin iki yüz kilo pirinç, on bir bin dört yüzseksen kilo revgan-� sade,
elli yedi bin alt� yüz kilo �eker, yedi bin sekiz yüz k�rk kilo bal, iki bin alt� yüz ba�
koyun, on bir bin tavuk, iki bin sekiz yüz kilo üzüm, be� yüz altm�� kilo incir, on
kantar erik, on kantar badem, bin sekiz yüz k�rk sekiz kilo ni�asta, yizmi be� kilo alt�
yüz k�rk gram zaferan, otuz sekiz kilo dört yüz altm�� gram fülfül (karabiber), yüz üç
kilo sekiz yüz k�rk iki gram so�an, iki yüz seksen kilo nardeng, dokuz yüz ba� kuzu,
sekiz yüz kilo nohut, iki bin alt� yüz kilo tuz, dokuz yüz kaz, k�rk s���r, alt� yüz elli
ördek, iki yüz güvercin, on sekiz bin yumurta, iki bin has çörek, sekiz bin harci çörek,
be� bin yufka.299
Osmanl� sofralar�n� süsleyen ba�l�ca içecek ise sudur. Bunun d���nda en
yayg�n içeceklerin ba��nda, arpa ve dar�dan yap�lan boza gelmektedir. Rak�, üretimi
yasak oldu�u halde tüketimi çok yayg�nd�r ve Galata ile Kas�mpa�a meyhanelerinde
sat�lmaktad�r. Müslümanlar�n kullanmas� resmen yasak olan �araba gelince,
ziyafetlerin ve e�lencelerin vazgeçilmez e�likçisi idi. Yaln�z az�nl�klar�n ve
yabanc�lar�n �arap içmesi yasak de�ildi. Elçilerin ve personellerinin tüketimi için
olanlar� hariç, �stanbul’a getirilen �araptan vergi al�n�yordu.300
298 Metin And, 1892, s.44299 Günay Kut, “�ehzade Cihangir ve Bayez�d’�n Sünnet Dü�ünlerindeki Yemekler Üzerine”, 1987,
s.233300 Robert Mantran, 1991, s.210-211
114
Saray defterlerinde, alkollü içki hakk�nda kay�t yoktur. Ancak �arap, alkollü
bir içecek olarak, saray taraf�ndan üstlenilen Avrupa elçiliklerinin ia�e giderlerinde
yer al�r. Buna göre 1573-1574 y�llar�nda Polonya elçili�i için 430 litre, Fransa
elçili�i için 718 litre, Venedik elçili�i için 512 litre �arap sat�n al�nm��t�r.301
Özellikle padi�ah taraf�ndan düzenlenen tüm �enliklere düzenli olarak kat�lan
cambaz ve hokkabaz gibi çe�itli e�lendirici meslek gruplar�ndan olanlar da önemli
bir yere sahiptir. Bunlar birçok gruba ayr�lmaktad�rlar. Ba�ta Türk ve Arap olmak
üzere, Acem, Hindu, Rum ve Yemenli cambazlar bulunuyordu.302 Cambaz sözcü�ü,
can�yla oynayan (canbaz) anlam�na gelmektedir. �p üzerinde yürümek ve yüksek
direklere t�rmanmak olarak iki farkl� alanda hüner gösterileri olurdu. Kanuni Sultan
Süleyman’�n 1530 y�l�nda o�ullar�n�n sünneti vesilesiyle At Meydan�’nda
düzenledi�i �enlikte, hem direklere t�rman�lm��, hem de iki dikilita� aras�na gerilen
ipler üzerinde cambazlar hünerlerini sergilemi�lerdir. Bu tehlikeli gösteriler s�ras�nda
can verenler de oluyordu. Nitekim, 1582 �enli�i esnas�nda At Meydan�’ndaki dikili
ta�lara t�rmanmaya çal��anlar aras�nda ölenler olmu�, padi�ah da bu gösteriyi birkaç
gün yasaklam��t�r.303
Osmanl�’da sadece sünnet dü�ünleri için düzenlenen �enliklerde de�il;
Osmanl� e�lence ya�am�n�n önemli bir parças� olan Ramazan e�lencelerinde de k�l�ç
yutanlar, ate� yiyenler, büyücüler, hokkabaz ve cambazlar, ipte yürüyen akrobatlar
büyük bir öneme sahiptir.304
301 Stefanos Yerasimos, 2002, s.27302 Robert Mantran, 1991, s.124303 Metin And, “�lk Türk Canbazlar�”, Hayat Tarih Mecmuas�, �stanbul, 1967, C-1, S-4, s.28304 Raphaela Lewis, Osmanl� Türkiyesinde Gündelik Hayat, �stanbul: Do�an Karde� Yay�nlar�, 1973,
s. 135
115
Osmanl� gündelik hayat�nda önemli bir yeri olan kad�n ve çocuklar,
�enliklerde geri planda kalsalar da, izleyici olarak halk�n aras�ndaki yerlerini
alm��lard�r. Minyatürlerde kad�n figürlerini, ço�unlukla ba�lar� beyaz bir örtü ile
s�k�ca sar�lm�� olarak görüyoruz. Genellikle erkek figürlerin önünde, birkaç� bir
arada, yanlar�nda çocuklar�yla birliktedirler.305
Baz� yabanc� kaynaklar, 1582 �enli�i esnas�nda, gösteri yapanlar ve dans
edenler aras�nda kad�nlar�n da bulundu�unu belirtse de, bunlar muhtemelen kad�n
k�yafeti giymi� erkeklerdir. Dönemin geleneklerine göre, bir kad�n�n, müslüman da
olsa gayrimüslim de olsa, ulu orta dola�mas� bile yasakken, dans edip gösteriler
yapmas� mümkün de�ildi. �enliklerde dans edenler, kad�n k�yafetleri giyen
köçeklerdi. Ancak, 1582 �enli�i esnas�nda bir kad�n, erkek k�yafeti giyerek ortaya
ç�kma cesareti göstermi�tir. Padi�ah kendisine ihsan da bulunsa da, tan�d��� bir erkek
taraf�ndan ihbar edilince yakalan�p hapse at�lm��t�r. Kapal� ve namuslu bir kad�n
oldu�unu, üstelik �enlikte ba�ka kad�nlar�n da bulundu�unu söyleyince serbest
b�rak�lm��t�r.306
305 Nurhan Atasoy, 1997, s.129306 Nurhan Atasoy, 1997, s.130
116
SONUÇ
Osmanl� Devleti’nin kurulu�undan itibaren izledi�i fetih ploitikas�, O’nu
�stanbul’a kadar götürmü�, bununla da yetinmemi�, Viyana kap�lar�na kadar
dayand�rm��t�r. Pek çok ba�ar�n�n yan�nda ba�ar�s�zl�klar�yla da tarih sahnesindeki
yerlerini alm��lard�r. �lginç olan ise ba�ar�lar kadar ba�ar�s�zl�klar da Osmanl�
Devleti’nde kutlanan �enliklerin nedeni olmu�tur.
Osmanl� �enliklerinin e�lence boyutundan çok, gözard� edilen farkl�
boyutlar�n� ele almaya çal��t�k. Gördü�ümüz �u ki; Osmanl�’da da iktidar;
me�ruiyetini, otoritesini sa�lamak için, çok eski yüzy�llardan beri kullan�lan bir
yönteme ba�vurmu�tu: �enlik. �ktidar�n, ç�karlar� do�rultusunda kulland��� bu unsur
sadece iktidar�n faydaland��� bir �ey de�ildi. �nsanl�k tarihinin ilk zamanlar�ndan bu
güne dek varl���n� koruyabilmesini de buna ba�layabiliriz: Her kesimin ondan bir
ç�kar� vard�. Geçim derdi içinde, dini kurallarla, geleneklerle ya�am� s�n�rland�r�lm��,
ekonomik ve sosyal anlamda bask� alt�ndaki halk, �enlikler sayesinde üzerindeki bu
kabu�u, k�sa bir süre için, bazen denetimli de olsa k�rabiliyor, özgürce hareket edip,
e�lenebiliyordu. Bu özel günler sayesinde, genç ku�aklara, günlük hayatta yer
almayan gelenekler ö�retilebiliyor, kültür aktar�m� ku�aktan ku�a�a sa�lanabiliyordu.
Yine onlar sayesinde, ekonomiye canl�l�k geliyor, ticari faaliyetler hareketleniyordu.
Gündelik hayat� s�radanl�ktan uzakla�t�r�yor, her yönüyle onu etkisine al�yordu. Ço�u
kez, farkl� bölgelerdeki, farkl� dindeki, farkl� sosyal ve ekonomik yap�daki insanlar�
bir araya getiriyordu...
117
Günümüzde, yine farkl� k�l�klara bürünerek kar��m�za ç�kmaktad�r: Olimpiyat
oyunlar�, spor �ampiyonalar�, kültür ve sanat �enlikleri, büyük kentlerde düzenlenen
karnavallar. Hepsi, �enlik ruhunu az da olsa içlerinde bar�nd�rmakta ve ya�atmaya
çal��maktad�r.
118
ÖZET
XVI. YÜZYIL OSMANLI �ENL�KLER�N�N S�YASAL BOYUTLARI VE
GÜNDEL�K HAYATA ETK�LER�
Derya Ocak
Ankara Üniversitesi
Dil ve Tarih Co�rafya Fakültesi, Yeniça� Tarihi Anabilim Dal�
Yüksek Lisans
Tez Dan��man�: Prof. Dr. Mahmut �akiro�lu
�ubat, 2006
Tüm dünya ile birlikte Osmanl� Devleti’nde de bir tak�m de�i�imlerin
sezinlenmeye ba�lad��� bir yüzy�ld�r 16. yüzy�l. Osmanl� Devleti, en geni� s�n�rlar�na
bu yüzy�lda ula�m��, en görkemli �enliklerini bu yüzy�lda kutlam��t�r. Osmanl�
Devleti’nin e�lence hayat�nda önemli bir yeri olan “�enlikler”i incelerken, onu
sadece e�lence boyutuyla ele almaktan kaç�nd�k. Çünkü Osmanl� �enlikleri,
göründü�ü gibi s�rf bir e�lence arac� de�ildi. �enliklerin ard�nda yatan neden, bir
evlilik ya da bir sünnet dü�ünü de�il; ço�u kez siyasi bir gerekçeydi. Bu neden,
kaybedilen bir sava� ya da sonuçsuz kalan bir sefer olabilirdi. Böylece �enlikler;
Padi�ah’�n, içeride kendi halk�na, d��ar�da ise rakiplerine kar�� sergiledi�i bir güç
gösterisine dönü�üyordu. Bununla birlikte �enliklerin, sosyal, kültürel ve ekonomik
hayata getirdi�i canl�l�kla da gündelik hayat üzerindeki etkisini önemli bir boyuta
ta��maktad�r.
119
ABSTRACT
THE POLITICAL DIMENSIONS OF XVI CENTURY OTTOMAN FESTIVALS
AND THEIR EFFECTS ON DAILY LIFE
Derya Ocak
Ankara University
Faculty of Language, History, And Geography, History of Modern Ages Department
Master of Arts
Thesis Advisor: Prof. Dr. Mahmut �akiro�lu
Fabruary, 2006
16th Century is the century in which changes were started to be sensed in the
Ottoman Empire together with the world. The Ottoman Empire reached its most
extensive borders and celebrated its most spectacular festivals in this century. While
analyzing the festivals, we refrained from discussing them only from the view of
entertainment since the Ottoman festivals were not merely ways of entertainment, as
they seemed to be. The reasons behind the festivals were, more often than not,
political rather than weddings or circumcision ceremonies. The reason could well be
a battle lost or a campaign that was unsuccessful. Thus, the festivals became the
display of power for the Padishah against his own people in the country, and against
his rivals abroad. Besides, the briskness the festivals brought in to the social, cultural,
and economic life carries their effect on daily life to a significant dimension.
120
EK-I
Tarih S�ras�na Göre Osmanl� Devleti’nde �enlikler
1298 �enli�i (Osman Gazi dönemi): Orhan Gazi’nin Yarhisar Beyi’nin k�z�
Nilüfer ile Bursa’da evlenmesi vesilesiyle.
1346 �enli�i (Orhan Gazi dönemi): Orhan Gazi’nin Bizans Prensesi Teodora
ile Bursa’da evlenmesi vesilesiyle.
1365 �enli�i (I.Murat dönemi): �ehzade Bayezit’in sünneti vesilesiyle.
Bilinen ilk sünnet �enli�i.
1381 �enli�i (I.Murat dönemi): Bayezit’in Germiyano�lu’nun k�z� Devlet
Hatun ile evlenmesi vesilesiyle.
1387 �enli�i (I.Murat dönemi): I.Murat ve iki o�lu Bayezit ile Yakub’un üç
Bizans Prensesi ile evlenmesi ve ayn� zamanda Bayezit’in üçüncü o�lunun
Bursa’daki sünneti vesilesiyle.
1390 �enli�i (I.Bayezit dönemi): Bizans �mparatoru II.Palailogos’un ziyareti
vesilesiyle.
1422 �enli�i (II.Murat dönemi): Düzmece Mustafa’n�n yakalan�p
öldürülmesini kutlamak maksad� ile.
1424 �enli�i (II.Murat dönemi): Padi�ah’�n �sfendiyaro�lu’nun k�z� ile
evlenmesi vesilesiyle.
1436 �enli�i (II.Murat dönemi): Padi�ah’�n Despot Wulcowitz’in k�z� ile
Edirne’de evlenmesi vesilesiyle.
121
1439 �enli�i (II.Murat dönemi): Padi�ah’�n kazand��� zaferlerden sonra
�ehzade Mehmet ve Alaaddin Ali’nin sünnetleri vesilesiyle.
1444 �enli�i (II.Murat dönemi): Bayram kutlamalar� vesilesiyle.
1450 �enli�i (II.Murat dönemi): �ehzade Mehmet’in Sitti Hatun ile evlenmesi
vesilesiyle.
1457 �enli�i (II.Mehmet dönemi): Padi�ah’�n �ehzadeleri Bayezit ve
Mustafa’n�n sünnetleri vesilesiyle.
1472 �enli�i (II.Mehmet dönemi): �ehzade Abdullah ile Cem Sultan’�n
sünnetleri vesilesiyle.
1480 �enli�i (II.Mehmet dönemi): �ehzadeler �ehin�ah, Ahmet, Korkut,
Mahmut, Alem, Selim (Yavuz Sultan) ve O�uz Han’�n sünnetleri vesilesiyle.
1490 �enli�i (II.Bayezit dönemi): �ehzade Ahmet’in sünneti vesilesiyle.
1491 �enli�i (II.Bayezit dönemi): Evlenme vesilesiyle.
1515 �enli�i (Kanuni dönemi): �ehzade Mustafa’n�n do�umu vesilesiyle.
1524 �enli�i (Kanuni dönemi): Padi�ah’�n k�z karde�inin Sadrazam �brahim
Pa�a ile evlenmesi vesilesiyle.
1530 �enli�i (Kanuni dönemi): Padi�ah’�n dört �ehzadesinin sünneti
vesilesiyle.
1539 �enli�i (Kanuni dönemi): �ehzadeler Bayezit ve Cihangir’in sünnetleri
vesilesiyle.
1562 �enli�i (Kanuni dönemi): Kanuni’nin üç torunundan Esmahan Sultan’�n
vezir Mehmet Sokullu ile, ikincisinin Kaptan-� Derya Piyale Pa�a ile, di�erinin de
Yeniçeri A�as� Abdülkerim ile evlenmeleri vesilesiyle.
122
1573 �enli�i (II.Selim dönemi): Kaptan-� Derya Piyale Pa�a’n�n k�z� ile
Padi�ah’�n Do�anc�ba��’s�n�n dü�ünleri vesilesiyle.
1575 �enli�i (III.Murat dönemi): Rumeli Beylerbeyi’nin III.Murat’�n k�z
karde�i ile evlenmeleri vesilesiyle.
1579 �enli�i (III.Murat dönemi): Bayram vesilesiyle.
1582 �enli�i (III.Murat dönemi): �ehzade III.Mehmet’in sünnet dü�ünü
vesilesiyle.
1586 �enli�i (III.Murat dönemi): Evlilik vesilesiyle.
1589 �enli�i (III.Murat dönemi): Padi�ah’�n bir yak�n�n�n bir pa�a ile
evlenmesi vesilesiyle.
1596 �enli�i (Mehmet dönemi): Padi�ah’�n sefere ç�k��� vesilesiyle.
1606 �enli�i (I.Ahmet dönemi): Bar�� anla�mas� imzalanmas� vesilesiyle.
1612 �enli�i (I.Ahmet dönemi): Nasuh Pa�a’n�n Padi�ah’�n üç ya��ndaki k�z�
Ay�e Sultan ile ve Öküz Mehmet Pa�a’n�n da büyük k�z� Gevher Sultan ile
evlenmeleri vesilesiyle. �enlik devam ederken IV.Murat ad�yla tahta ç�kacak olan
�ehzade Murat do�mu�tur.
1613 �enli�i (I.Ahmet dönemi): Sünnet dü�ünü vesilesiyle.
1624 �enli�i (IV.Murat dönemi): Padi�ah’�n k�z karde�i Fatma Sultan’�n
Kaptan-� Derya Çatalcal� Hasan Pa�a ile evlenmesi vesilesiyle.
1626 �enli�i (IV.Murat dönemi): Fatma Sultan ile Kara Mustafa Pa�a’n�n
evlenmeleri vesilesiyle.
1630 �enli�i (IV.Murat dönemi): Fatma Sultan ile Kaptan-� Derya Canbolat
Mustafa Pa�a’n�n evlenmeleri vesilesiyle.
123
1639 �enli�i (IV.Murat döenmi): Padi�ah’�n Ba�dat seferinden dönü�ü
nedeniyle �mparatorlu�un çe�itli yerlerinde ve �stanbul’da düzenlenen, yedi gün yedi
gece süren �enlik.
1646 �enli�i (�brahim dönemi): Fatma Sultan’�n Fazl� Pa�a ile evlenmesi
vesilesiyle.
1648 �enli�i (�brahim dönemi)
1663 �enli�i (IV.Mehmet dönemi): �ehzade Mustafa’n�n do�umu vesilesiyle.
1672 �enli�i (IV.Mehmet dönemi): Kameniçe Kalesi’nin al�n��� vesilesiyle.
1675 �enli�i (IV.Mehmet dönemi): �ehzade Mustafa ve �ehzade ahmet’in
sünnetleri ile Padi�ah’�n k�z karde�i Hatice Sultan’�n Vezir Mustafa Pa�a ile
evlenmesi vesilesiyle.
1708 �enli�i (III.Ahmet dönemi): II.Mustafa’n�n k�zlar�ndan Ay�e Sultan’�n
Sadrazam Numan Pa�a ile, Emine Sultan’�n da Çorlulu Ali Pa�a ile evlenmeleri
vesilesiyle.
1709 �enli�i (III.Ahmet dönemi): Sünnet vesilesiyle.
1710 �enli�i (III.Ahmet dönemi): II.Mustafa’n�n k�z� Safiye Sultan ile
Merzifonlu Kara Mustafa Pa�a’n�n o�lu Ali Pa�a’n�n evlenmeleri.
1720 �enli�i (III.Ahmet dönemi): Do�um vesilesiyle.
1758 �enli�i (III.Mustafa dönemi): Hibetullah Sultan’�n do�umu vesilesiyle.
1762 �enli�i (III.Mustafa dönemi): Mihrimah Sultan’�n do�umu vesilesiyle
�stanbul’da be� gün be� gece düzenlenen �enlik.
1766 �enli�i (III.Mustafa dönemi): �ehzede Mehmet’in do�umu vesilesiyle.
1768 �enli�i (III.Mustafa dönemi): Hatice Sultan’�n k�z�n�n do�umu
vesilesiyle.
124
1775 �enli�i (I.Abdülhamit dönemi):Padi�ah’�n k�z� Hatice Sultan’�n do�umu
vesilesiyle.
1780 �enli�i (I.Abdülhamit dönemi): Rabia Sultan’�n do�umu vesilesiyle
1787 �enli�i (I.Abdülhamit dönemi): Padi�ah’�n k�z� Emine Sultan’�n nikah�
vesilesiyle.
1809 �enli�i (II.Mahmut dönemi): Padi�ah’�n bir k�z�n�n do�umu vesilesiyle.
1811 �enli�i (II.Mahmut dönemi): Padi�ah’�n k�z� Saliha Sultan’�n do�umu
vesilesiyle.
1812 �enli�i (II.Mahmut dönemi): Bayezit, �ah ve Mihrimah Sultanlar�n
do�umu vesilesiyle.
1814 �enli�i (II.Mahmut dönemi): Zeynep Sultan’�n do�umu vesilesiyle.
1823 �enli�i (II.Mahmut dönemi): Padi�ah’�n büyük �ehzadesi Abdülmecit’in
do�umu vesilesiyle.
1824 �enli�i (II.Mahmut dönemi): Padi�ah’�n k�z� Atiye Sultan’�n do�umu
vesilesiyle.
1830 �enli�i (II.Mahmut dönemi): Abdülaziz’in do�umu vesilesiyle.
1832 �enli�i (II.Mahmut dönemi): �ehzadenin ö�renime ba�lamas�
vesilesiyle.
1836 �enli�i (II.Mahmut dönemi): �ehzade Abdülmecid’in sünneti
vesilesiyle.
1840 �enli�i (Abdülmecid dönemi): Padi�ah’�n k�z� Fatma Sultan’�n do�umu
vesilesiyle.
1854 �enli�i (Abdülmecid dönemi): Padi�ah’�n bir k�z�n�n do�umu
vesilesiyle.
125
1856 �enli�i (Abdülmecid dönemi): �ehzade Re�ad ve Burhanettin
Kemalettin’in sünnetleri vesilesiyle.
1857 �enli�i (Abdülmecid dönemi): Padi�ah’�n k�zlar�ndan Cemile Sultan’�n
Fethi Pa�azade Cemalettin Pa�a’ile ve Münire Sultan’�n M�s�r Valisi �brahim Pa�a ile
evlenmeleri vesilesiyle.
1866 �enli�i (Abdülaziz dönemi): Bayram vesilesiyle �stanbul’da düzenlenen
�enlik.
1870 �enli�i (Abdülaziz dönemi): Yusuf �zzettin Efendi’nin sünneti
vesilesiyle.
1876 �enli�i (II.Abdülhamit dönemi): Süleyman Pa�a’n�n dü�ünü vesilesiyle.
1899 �enli�i (II.Abdülhamit dönemi): Padi�ah’�n �ehzadesinin sünnet dü�ünü
vesilesiyle.
126
EK-II
II-a) Resimlerin Listesi
Resim 1) III. Murad. (N.A. 11)�
Resim 2) III. Murad at üstünde. (NA. 24)
Resim 3) �ehzade at üstünde. (S.H. 3b) (N.A. 24)
Resim 4) �ehzade’nin �brahim Pa�a Saray�’na geli�i. (S.H. 11b-12a) (N.A. 28)
Resim 5) Padi�ah ve �ehzade’nin Eski Saray’a gidi�i. (S.H. 3b-4b) (N.A. 24)
Resim 6) Camc�lar. (S.H. 32b-33a) (N.A. 38-39)
Resim 7) Çanak ya�mas�. (S.H. 30b-31a)(N.A. 36-37)
Resim 8) Serhadlar. (S.H. 9b-l0a) (N.A. 26)
Resim 9) Dokumac�lar. (S.H. 81b-82a) (NA. 50)
Resim 10) �eker i�leri. (S.H. 24b-55a) (NA. 34-35)
Resimli) Y�lanc�lar. (S.H. 103b-104a) (N.A. 54-55)
Resim 12) Padi�ah ihsanda bulunuyor. (S.H. 46b-47a) (NA. 44-45)
Resim 13) Çalg�c�lar. (S.H. 18b-19a) (NA. 32)
Resim 14) Santur. (S.H. 18b-19a) (N.A. 32-33)
Resim 15) Ney. (S.H. 18b-19a) (N.A. 32-33)
Resim 16) Tanbur. (S.H. 18b-19a) (NA. 32-33)
Resim 17) Köçek. (S.H. 18b-19a) (N.A. 32-33)
� Resim 1-40 aras�, Nurhan Atasoy’un “158.2: Surna�ne-i Hümayun Dü�ün Kitab�” adl� eserinden
al�nm��t�r. Ana kaynak ise, �ntizarni’nin “Surnan�e-i Hü�nayun” (Topkap� Saray� Nüshas�. H-1 344)
adl� eseridir. (N.A.) Nurhan Atasoy’un eserir�deki sayfa numaras�n�, (S.H.) ise minyatürlerin özgün
halinin bulundu�u Surname-i Hümayun’un sayfa numaras�n� belirtmektedir.
127
Resim 18) �ehr-ud. (S.H. 18b-19a) (N.A. 32-33)
Resim 19) Hatipler. (S.H. 61a) (NA. 123) .
Resim 20) Halk. (S.H. 290a) (NA. 131)
Resim 21) Ka��t kale. (S.H. 228a) (N.A. 116)
Resim 22) Kalenin fethi. (S.H. 298a) (NLA. 116)
Resim 23) Sazendeler ve hanendeler. (S.H. 41 8a) (N.A. 113)
Resim 24) �p cambazlar�. (S.H. 29b) (NA. 111)
Resim 25) Gece fi�ek e�lenceleri (S.H, 413b) (N.A. 114)
Resim 26) Gece fi�ek e�lenceleri (S.H. 28b) (N.A. 114)
Resim 27) Cam üfleyen usta. (S.H. 32b-33a) (N.A. 38)
Resim 28) �amdanc�lar. (S.H. 159a) (N.A. 94)
Resim 29) De�irmenciler. (S.H. l33a) (N.A. 102)
Resim 30) Pabuç dikimi. (S.H. 419b) (N.A. 82)
Resim 31) Bahç�vanlar. (S.H. 196a) (N.A. 102)
Resim 32) Bahç�vanlar. (S.H. 349a) (N.A. 102)
Resim 33) Koççular. (S.H. 225b) (N.A. 101)
Resim 34) Saatçiler. (S.H. 127a) (N.A. 94)
Resim 35) Yorganc�lar. (S.H. 45a) (N.A. 95)
Resim 36) Deveciler. (S.H. 398a) (N.A. 101)
Resim 37) Ay�c�lar. (S.H. 359a) (N.A. 108)
Resim 38) �ekerden fil tasviri. (S.H. 24b-25a) (N.A. 34)
Resim 39) Çiftçiler. (S.H. 219b) (N.A. 102)
Resim 40) �skemleciler.(S.H. 294a) (NA. 95)
Resim 41) Sultanahmet 1920 (www.galeri.istanbul.gov.tr)
128
Resim 42) Alman Çe�mesi 1920 (www.galeri.istanbul.gov.tr)
Resim 43) Sultanahmet 2006
Resim 44) Alman Çe�mesi 2005
Resim 45) Örme Sütun (At Meydan�)
Resim 46) Dikilita� (At Meydan�)
Resim 47) Dikilita� (At Meydan�)
Resim 48) �brahim Pa�a Saray�’ndan bir görünü� (Bugünkü Türk ve �slam Eserleri
Müzesi)
129
130
131
132
133
Res
im 9
Res
im 8
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
KAYNAKÇA
ACIPAYAMLI, Orhan. Halkbilim Terimleri Sözlü�ü, Ankara: Ankara Üniversitesi
Bas�mevi, 1978
AÇIKGÖZ, Nam�k. Kahvename, Ankara: Akça� Yay�nlar�, 1999
A�AO�ULLARI, Mehmet Ali ve Levent Köker, Tanr� Devletinden Kral-Devlete,
Ankara: �mge Kitabevi, 1997
AKGÜNDÜZ, Ahmed ve Said Öztürk, Bilinmeyen Osmanl�, �stanbul: OSAV, 1999
AKTA�, �ehsuvar. 16.Yüzy�lda Kentin Oyunu: �enlik (Yay�mlanmam�� Doktora
Tezi), Ankara: An.Ün.Sosyal Bilimler Enst. Tiyatro Anabilim Dal�,
1996
AL�, Gelibolulu Mustafa. Cami’u’l-Buhur Der Mecalis-i Sur, (ed. Ali Öztekin),
Ankara: TTK, 1996
____________ Mevâ’idü’n-Nefâis Fî Kavâ’idi’l-Mecâlis, (haz. Mehmet
�eker), Ankara: TTK, 1997
AND, Metin. Dionisos ve Anadolu Köylüsü, �stanbul: Elif Yay�nlar�, 1962
__________ Osmanl� �enliklerinde Türk Sanatlar�, Ankara: Kültür ve Turizm
Bakanl��� Yay�nlar�, 1982
__________ K�rk Gün K�rk Gece, �stanbul: Taç Yay�nlar�, 1959
__________ “1582 �enli�i Üzerine Önemli Bir Belge”, Forum, Mart-1961, C-XIII,
No: 166
__________ “Eski Osmanl� �enlikleri Üzerine Üç �talyan Kayna��”, Forum,
Aral�k-1961, C-XIV, No: 184
152
__________ “Osmanl� Dü�ünlerinde Nah�llar”, Hayat Tarih Mecmuas�, �stanbul,
1969, C-2, S-12
__________ “�lk Türk Canbazlar�”, Hayat Tarih Mecmuas�, �stanbul, 1967, C-1,S-4,
__________ “XVI. Yüzy�lda Loncalar ve Gedikler”, Hayat Tarih Mecmuas�,
�stanbul, 1970, C-1, S-6
__________ “XVI. Yüzy�lda Gemiler ve Kay�klar”, Hayat Tarih Mecmuas�,
�stanbul, 1969, C-1, S-6
___________ “16. Yüzy�lda Spor, E�lence, Oyun”, Hayat Tarih Mecmuas�, �stanbul,
1970, C-1, S-2
___________ “16. Yüzy�lda �stanbul’da Gündelik Ya�am”, Osmanl� Uygarl���, C-1,
(der.) Halil �nalc�k ve Günsel Renda, Ankara: Kültür ve Turizm
Bakanl���, 2004
ARSLAN, Mehmet. “Osmanl� Saray Dü�ünlerinde Tulumbac�lar”, Türk Dünyas�
Tarih Dergisi, Mart-1992, Say�:63
_____________ “Osmanl� Saray �enliklerinde �ekerden Tasvirler”, Türk Dünyas�
Tarih Dergisi, Kas�m 1992, Say�:71
_____________ “Osmanl� Saray Dü�ünleri ve �enlikleri ve Bu Konuda Yaz�lan
Eserler: Surnameler”, Osmanl�, C-9, Ankara: Yeni Türkiye Yay�nlar�,
1999
_____________ “Osmanl�’da Bir Muhte�em �enlik: �ehzade Sultan Mehmet’in
(III.Mehmet) Sünnet Dü�ünü”, Türkler, C-11, Ankara: Yeni Türkiye
Yay�nlar�, 2002
ATASOY, Nurhan. 1582: Surname-i Hümayun - Dü�ün Kitab�, �stanbul: Koçbank,
1997
153
_____________ �brahim Pa�a Saray�, �stanbul: �st. Ün. Edeb.Fak. Yay�nlar�, 1972
BACQUE-GRAMMONT, Jean-Louis. “Osmanl� �mparatorlu�u’nun Doru�u:
Olaylar”, Osmanl� �mparatorlu�u Tarihi I, (der.) Robert Mantran,
�stanbul: Adam Yay�nlar�, 2001
BAYAT, Ali Haydar. “Kanunî’nin Tertip Etti�i �enliklerden 1539 Sûr-i
Hümâyûnu”, IV.Uluslararas� Kültür Tarihi Kongresi, 4-7 Kas�m,
Ankara:1997
___________ “Osmanl� Saray Sünnet �enlikleri” Kubbealt� Akademi Mecmuas�,
C-XI. S-3, �stanbul:1982
BORATAV, Pertev Naili. 100 Soruda Türk Folkloru, �stanbul: Gerçek Yay�nevi,
1997
ERG�NER, Gürbüz. Kurban, �stanbul: Yap� Kredi Yay�nlar�, 1997
ERHAT, Azra. Mitoloji Sözlü�ü, �stanbul: Remzi Kitabevi, 2000
ERO�LU, Haldun. “Osmanl�larda �ktidar�n De�i�im Süreci ve Me�ruiyet Sorunu”,
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Co�rafya Fakültesi Dergisi, S-43,
2003
ERTU�, Zeynep Tar�m. Cülus ve Cenaze Törenleri, Ankara: Kültür Bakanl���
Yay�nlar�, 1999
FAROQHI, Suraiya. Osmanl� Kültürü ve Gündelik Ya�am, �stanbul: Tarih Vakf� Yurt
Yay�nlar�, 2002
______________ “Krizler ve De�i�im 1590-1699”, Osmanl� �mparatorlu�u’nun
Ekonomik ve Sosyal Tarihi, Cilt-2 (Ed.)Halil �nalc�k – Donald
Quataert, �stanbul: Eren Yay�nc�l�k, 2004
FRAZER, James. Alt�n Dal I-II, �stanbul: Payel Kitabevi, 1992
154
GERÇEK, Selim Nüzhet. “Çalg�l� Kahveler”, Binbir Gün Binbir Gece-Osmanl�’dan
Günümüze �stanbul’da E�lence Ya�am�, (der.) N.Sakao�lu-
N.Akbayar, �stanbul: Creative Yay�nc�l�k, 1999
GÖKYAY, Orhan �aik. “Bir Saltanat Dü�ünü”, Topkap� Saray� Müzesi Y�ll���- I,
�stanbul: �stanbul Matbaas�, 1986
HANÇERL�O�LU, Orhan. Dü�ünce Tarihi, �stanbul: Remzi Kitabevi, 1993
I�IN, Ekrem. �stanbul’da Gündelik Hayat, �stanbul: Yap� Kredi Yay�nlar�, 1999
�BRAH�M EFEND�, Peçevi. Peçevi Tarihi, C-I, (haz. Bekir S�tk� Baykal), Ankara:
Kültür Bakanl��� Yay�nlar�, 1981
�NALCIK, Halil. Osmanl� �mparatorlu�u Klasik Ça� (1300-1600), �stanbul: Yap�
Kredi Yay�nlar�, 2003
____________ “Osmanl� Padi�ah�”, Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Ankara
Üniversitesi, C.XIII, No:IV, Aral�k, 1958
____________ �air ve Patron – Patrimonyal Devlet ve Sanat Üzerine Sosyolojik Bir
�nceleme, Ankara: Do�u Bat� Yay�nlar�, 2003
KAPAN�, Münci. Politika Bilimine Giri�, Ankara: Bilgi Yay�nevi, 2002
KARATEKE, Hakan T. Padi�ah�m Çok Ya�a – Osmanl� Devleti’nin Son Yüzy�l�nda
Merasimler, �stanbul: Kitap Yay�nevi, 2004
KI�LALI, Ahmet Taner. Siyaset Bilimi, Ankara: �mge Kitabevi, 1990
KORKMAZ, Gülsüm Ezgi. Surnamelerde 1582 �enli�i, Bilkent Ün. (Master Tezi),
Ank.,2004
KUMRULAR, Özlem. “�spanyol Kaynaklar� I����nda Kanuni’nin Alaman Seferi I:
Türk Geliyor”, Tarih ve Toplum, (Aral�k-2001), Cilt 36, Say� 216
155
KUT, Günay. “�ehzade Cihangir ve Bayezid’in Sünnet Dü�ünlerindeki Yemekler
Üzerine”, III. Milletleraras� Türk Folklor Kongresi Bildirileri, 1987,
V. Cilt, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanl��� Ba�bakanl�k Bas�mevi
LEWIS, Raphaela. Osmanl� Türkiyesinde Gündelik Hayat, �stanbul: Do�an Karde�
Yay�nlar�, 1973
MANTRAN, Robert. XVI. ve XVII. Yüzy�lda �stanbul’da Gündelik Hayat, �stanbul:
Eren Yay�nc�l�k, 1991
_______________ Osmanl� �mparatorlu�u Tarihi I, �stanbul: Adam Yay�nlar�, 2001
MUSTAFA EFEND�, Selânikî, Tarih-i Selânikî, C-I, (haz. Mehmet �p�irli), Ankara:
TTK, 1999
N�ETZSCHE, Friedrich. Tragedyan�n Do�u�u, �stanbul: Say Yay�nlar�, 1999
NUTKU, Özdemir. IV.Mehmet’in Edirne �enli�i (1675), Ankara: Türk Tarih
Kurumu Yay�nlar�, 1987
_____________ “II. Mahmut Döneminde Düzenlenen Önemli �enlikler”, VIII. Türk
Tarih Kongresi, Cilt-III, Ankara: TTK, 1983
O�UZ, Burhan. Türkiye Halk�n�n Kültür Kökenleri, �stanbul: Do�u-Bat� Yay�nlar�,
1980
ÖRNEK, Sedat Veyis. Etnoloji Sözlü�ü, Ankara: Dil ve Tarih Co�rafya Fakültesi
Yay�nlar�, 1971
ÖZBUDUN, Sibel. Ayinden Törene, �stanbul: Anahtar Kitaplar, 1997
ÖZÖN, Mustafa Nihat. Osmanl�ca Türkçe Sözlük, �stanbul: �nk�lap Kitabevi, 1989
PAMUK, �evket. Osmanl�-Türkiye �ktisadi Tarihi 1500-1914, �stanbul: Gerçek
Yay�nevi, 1999
PRICE, S.R.F. Ritüel ve �ktidar, Ankara: �mge Kitabevi, 2004
156
REYHANLI, Tülay. �ngiliz Gezginlerine Göre XVI. Yüzy�lda �stanbul’da Hayat,
Ankara: Kültür ve Turizm Bakanl��� Yay�nlar�, 1983
SAKAO�LU, Necdet ve Nuri Akbayar. Binbir Gün Binbir Gece- Osmanl�’dan
Günümüze �stanbul’da E�lence Ya�am�, �stanbul: Creative
Yay�nc�l�k, 1999
SEVENG�L, Refik Ahmet. �stanbul Nas�l E�leniyordu, �stanbul: �leti�im Yay�nlar�,
1990
SEZER, Tansu�. �enlikname Düzeni, �stanbul: Yap� Kredi Yay�nlar�, 1991
SHAW, Stanford. Osmanl� �mparatorlu�u ve Modern Türkiye, C-1, �stanbul: e
Yay�nlar�, 1994
S�NANLAR, Seza. Atmeydan� – Bizans Araba Yar��lar�ndan Osmanl� �enliklerine,
�stanbul: Kitap Yay�nevi, 2005
�ENEL, Alaeddin. Siyasal Dü�ünceler Tarihi, Ankara: Bilim ve SanaT Yay�nlar�,
1997
�ENER, Sevda. Oyundan Dü�ünceye, Ankara: Gündo�an Yay�nlar�, 1993
TANER�, Ayd�n. Türk Devlet Gelene�i, Dün-Bugün, Ankara: MEB Yay�nlar�, 1997
T�MUR, Taner. Osmanl� Toplumsal Düzeni, Ankara: �mge Kitabevi, 2001
U�UR, Ahmet. Osmanl� Siyasetnameleri, Kayseri: Kültür ve Sanat Yay�nlar�
URAN, Hilmi. Üçüncü Sultan Mehmet’in Sünnet Dü�ünü, �stanbul, 1942
UZUNÇAR�ILI, �smail Hakk�. Osmanl� Tarihi, Ankara: Türk Tarih Kurumu
Yay�nlar�, C:2, 1998
_____________ Osmanl� Devleti’nin Saray Te�kilat�, Ankara: Türk Tarih Kurumu
Yay�nlar�,1945
157
_____________ “Nahil ve Nak�l Alaylar�”, Belleten, C:XL, S:157, Ankara: Türk
Tarih Kurumu Yay�nlar�, 1976
VATIN, Nicolas. ”Osmanl�lar�n Yükseli�i”, Osmanl� �mparatorlu�u Tarihi I,
(der.)Robert Mantran, �stanbul: Adam Yay�nlar�, 2001
WRAT�SLAW, Baron Wenceslaw. An�lar-16. Yüzy�l Osmanl� �mparatorlu�undan
Çizgiler, Karacan Yay�nlar�, 1981
YERAS�MOS, Stefanos. Sultan Sofralar� - 15. ve 16. Yüzy�lda Osmanl� Saray
Mutfa��, �stanbul: Yap� KrediYay�nlar�, 2002
YÜCEL, Ya�ar ve Ali Sevim. Klasik Dönemin Üç Hükümdar�:Fatih, Yavuz, Selim,
Ankara: Türk Tarih Kurumu Yay�nlar�, 1991