^/e/&p)z dd e>7)7wzk'zd/ & eÀ d k:7> kzdhszhz'h>d>z/ …
TRANSCRIPT
SINIF ÖĞRETMENLİĞİ PROGRAMI FEN ve TEKNOLOJİ LABORATUVAR UYGULAMALARI I-II DERSİ
KILAVUZ KİTAPÇIĞI
HAZIRLAYANLAR
2018 AMASYA
Öğr.Gör. Ali KARACA
Öğr.Gör. Resul KÖSEOĞLU
Öğr.Gör. Suat PEKER
Prof.Dr. Sevilay KARAMUSTAFAOĞLU Doç.Dr. Şafak ULUÇINAR SAĞIR
Arş.Gör. Kayhan BOZGÜN
Arş.Gör. Murat BAŞGÜL
Dr. Arş.Gör. Neşe KUTLU ABU
BİLİM VE BİLİMSEL YÖNTEM
Çeşitli gözlem ve deneyler sonucu elde edilen, doğruluğu kanıtlanmış ve belirli kurallar ile düzenlenmiş sistematik bilgiler bütünlüğüne bilim denir. Bilim bir üründür. Bu ürüne ulaşmak için izlenen yol ise bilimsel yöntem olarak adlandırılır. Çeşitli bilim dallarında kullanılan bilimsel yöntem ve araçlar birbirinden farklı görünse de hepsinde amaç gerçekleri bulmak ve bu gerçekler arasındaki ilişkileri ortaya koymaktır. Bilimsel yöntemlerde çeşitli gözlemlere dayalı olarak ortaya çıkan sorulara kontrollü deneylerle cevap aranır.
Tüm bilim dallarında kullanılan bilimsel yöntemlerde takip edilen yol şu şekildedir.
Gözlem yapmak ve sorunla ilgili bilgiler toplamak (güçlüğün sezilmesi)
Gözlemle ilgili sorular sorarak problemi ortaya koymak (problemin tanımlanması)
Sorunu çözecek varsayımda bulunmak, yeni hipotez kurmak (çözümün tahmin edilmesi)
Varsayımın doğruluğunu kanıtlamak için kontrollü deneyler yapmak (gözlenebilir sınayıcıların belirlenmesi)
Deneylerden elde edilen bilgileri mümkün olduğu kadar kısa ve anlaşılır bir şekilde genelleştirerek teori kurmak
(değerlendirme)
Raporlaştırma (yazılı kayıtlara geçirme)
Günümüzde oldukça büyük öneme sahip bir bilim dalı olan fen bilimleri, doğayı ve doğal olayları sistemli bir şekilde inceleme, bilginin tabiatını düşünme, mevcut bilgi birikimini ayrıntılı bir şekilde inceleme, bilginin tabiatını düşünme, mevcut bilgi birikimini ayrıntılı bir şekilde araştırma, anlama, değerlendirme ve yorumlama, bu bilgilerden yararlanarak yeni bilgiler üretme ve henüz gözlenmemiş olaylar hakkında tahminlerde bulunma süreci olarak tanımlanabilir. Fen bilimleri ve onda elde edilen bilgilere dayalı teknolojiler geliştikçe insanların bunlardan yararlanması için eğitim denilen bir aracıya ihtiyaç duyulmaktadır. Bu amaçla okullarda fen ve teknoloji dersi altında fen bilimleri eğitimi verilmektedir. İlköğretimdeki fen derslerinin en temel amacı “çocuklarda doğal çevreyi gözleme
becerisini geliştirmek” olarak ifade edilmektedir. Bu amaçla fen ve teknoloji dersleri en temel bilim dallarından fizik, kimya ve biyoloji derslerinin sentezi sayılabilecek bir içerikle yürütülmektedir.
FEN BİLGİSİ ÖĞRETİMİNDE LABORATUVARIN YERİ VE ÖNEMİ
Fen konularının daha anlamlı ve etkili öğretilebilmesi açısından laboratuvarın önemli bir işlevi vardır. Laboratuvar özellikle fen grubu derslerde soyut ve kompleks kavramların öğretiminde etkili bir şekilde kullanılır. Öğrencilerin biyoloji, kimya ve fizik derslerinin deneysel yöntemlerine karşı olumlu tutum geliştirmelerini ve öğrenmede daha istekli olmalarını sağlar. Fen bilgisi öğretiminde laboratuvar, bilimsel düşüncenin temelini oluşturan araştırma, inceleme, deney yapma ve deney sonuçlarını yorumlama becerisi kazandırır. Öğrencilere deneyler sayesinde deneysel yöntemin bilimsel bilgi elde etme sürecinde kullanımı, deney düzeneğinin kurulumu ve deneyler sonucunda elde edilen verilerin yazı, resim, şekil, şema ya da grafikle gösterilerek yorumlanması öğretilir. Fen bilgisi laboratuvarının amaçları arasında kalıcı ve etkili öğrenmeyi sağlayabilmek, teorik derslerde öğrenilen bilgileri pratiğe dökebilmek ve sistemli düzenli planlı çalışmanın önemini kavratarak yeni çalışmalar planlayabilmek sayılabilir. Bunlara ilave olarak öğrencilerin laboratuvar çalışması sırasında araç- gereç, madde ve malzemeleri dikkatli ve ekonomik
kullanmayı öğrenmesi ile öğrenmede öğrencilerin kendi zihin becerilerini kullanabilme yollarını görebilmesi de sağlanmış olur.
Fen Bilgisi öğretiminde laboratuvar destekli öğretimin temel felsefesi, olayların denenerek sonuçlarının gözlemlenmesidir. Bu yöntemde öğrenciler öğretmen tarafından sağlanan araç gereçlerle öğretmenin gözetiminde deneyler yaparak fen bilimleri ile ilgili davranış kazanırlar. Laboratuvarın öğrencileri aktif durumda tutması ve öğrencilerin öğretim etkinliklerine bizzat katılmaları, konuyu daha iyi anlamalarına ve öğrendiklerinin kalıcı olmasına yardım etmektedir. Laboratuvar, öğrencinin birinci elden deneyim kazandığı yani kavram, prensip ve yasaları kendi yaptığı deneylerle buluş esasına göre öğrendiği bir ortam olarak tanımlamaktadır. Birçoğu soyut olan fen konularının kalıcı olarak öğrenilmesi ancak konularla ilgili deneylerle desteklendiği ve öğrencilere bizzat yaptırıldığı taktirde mümkündür. Teorik anlatımda ne ölçüde deney desteği varsa, o ölçüde kavrama kolaylığı sağlanacağı için öğrenme heves ve ilgisi artar. Ayrıca, fen bilimlerinin hiçbir dalının deneylere yer verilmeksizin tam olarak öğrenilmesi mümkün
değildir. Deneye yer verilmediğinde teorik olarak aktarılan konuların öğrenciler için soyuttan somuta dönüşmesi ve yaşamla gerekli bağlantılar kurulmasının da zorlaşacağı bilinmektedir. Çünkü fen gözlem ve deneye dayalı ve kişilerin tüm duyularını kullandığı bilgi ve becerileri kazanmalarını ön gören pozitif bir bilimdir.
FEN BİLGİSİ ÖĞRETİMİNDE LABORATUVARIN TARİHSEL GELİŞİMİ
19. yüzyılın ortalarından beri laboratuvar yöntemi fen bilimleri öğretiminin temel öğelerinden biri olarak kabul edilmiş olup öneminin gittikçe arttığı ifade edilmektedir. Laboratuvar deneyleri bilgi edinmek için yararlı ve gelecekteki hayat ile ilgili alışkanlıklar kazanmak için gerekli kabul ediliyordu. Lise programlarında laboratuvarlara yer verilmesinde ilk defa 1865 yılında Boston Kız Lisesi kimya programında rastlanmıştır.
1890-1910 yılları arasında laboratuvar programlarında hızlı değişiklikler olmuş ve bu değişiklikler okul programlarına da yansımıştır. 1910’ da John Dewey’ in öncülüğünü yaptığı eğitim hareketi fen öğretimini, özellikle de laboratuvarın kullanılma yöntemini ve amacını etkilemiştir. Bu görüş yaparak-yaşayarak öğrenme esasına dayanmaktadır. Bu dönemde laboratuvar kılavuzlarında ve ders kitaplarında uygulamaya daha çok yer verilmeye başlanmış, fakat zaman ve para yönünden öğretmenin yaptığı gösteriler tercih edilmiştir. Özellikle 1910-1930 yıllarını kapsayan dönemin en önemli özelliği, bilimsel bilgilerin aktarılabilecek bir birikim olarak görülmesi, fakat bu bilgilerin elde edilme yöntemleri üzerinde durulmamasıdır.
1930-1950 döneminde fen öğretimi iki ana etki altında kalmıştır. Bunlardan birincisi ikinci dünya savaşı, diğeri ise atom çağının başlamasıdır. Bu iki etki değişik toplumların eğitimde fen bilimlerinin ve dolayısıyla laboratuvarların önemini daha iyi kavramaya başlamalarını sağlamış ve etkili, yeterli bir fen öğretimi için laboratuvar temel olarak alınmaya başlanmıştır. Bu dönemin en önemli özelliği, fen öğretiminde hazır bilginin aktarılması yerine bilginin elde edilme yöntemlerinin öğrencilere öğretilmesinin amaçlanmasıdır.
1955-1970 yılları arasındaki dönemde, fen bilimleri eğitiminde laboratuvar temel bir araç olarak algılanıp rolünün de “neler biliyoruz?” dan “nasıl biliyoruz?” a doğru bir geçiş yaptığı görülmektedir. Amerika’ da filizlenen bu
yeni düşünceler ve laboratuvarın değişen rolü kısa bir süre sonra diğer gelişmiş batı ülkelerinden başlayarak bütün dünyayı etkilemiştir.
1970-1980 döneminde laboratuvarın fen öğretimindeki rolü ve fonksiyonu üzerinde dikkate değer değişiklikler ve yeni fikirler ortaya atılmıştır.
1980’ lerden sonra ise fen öğretiminde laboratuvarın rolü kısmen değişerek, gerek normalin üstünde ve gerekse normalin altında yeteneğe sahip olsunlar, bütün öğrencilere hitap edebilecek şekilde yeniden organize edilmesi fikri gelişmeye başlamıştır. Böylece öğrenciler hem bilgi edinme yollarını öğrenmiş olacak hem de bilgilerin sosyal ve toplumsal etkileri ile teknolojik uygulamalar arasında ilişkiler kurabilme yeteneği kazanmış olacaklardır.
FEN ÖĞRETİMİNDE LABORATUVAR ÇALIŞMALARININ ÖNEMİ
Fen bilgisi derslerinde laboratuvarın temelde soyut kavramları somutlaştırmak, ilk elden deneyimler kazandırmak ve öğrencilerin çeşitli yeteneklerini geliştirmek amacıyla kullanıldığı bilinmesine rağmen, bunlara ek olarak laboratuvar değişik amaçlarla da kullanılabilir. Özellikle öğrencilere bilimsel çalışma yapma alışkanlığının kazandırılması ve bilimsel yöntemleri kullanma becerilerinin geliştirilmesi laboratuvar çalışmaları ile mümkün olabilmektedir. Fen bilgisi derslerinde laboratuvar kullanımının öğrencilere sağladığı faydaları aşağıda verilen başlıklar altında toplamak mümkündür.
1. Fen bilimleri konuları soyut olduğundan öğrencilere somut materyallerle deneyim kazandırır.
2. Öğrencilere çalışma yöntemleri, problem çözme, inceleme ve genelleme yapma becerileri kazandırır.
3. Öğrencilerin özel yeteneklerini ve psikomotor becerilerini geliştirir.
4. Öğrencilerin fen bilimlerine karşı tutumunu geliştirir.
5. Öğrencilere bilimin deneysel yöntemini öğretir.
6. Bilgilerin sıralı bir düzen içerisinde elde edildiğini ve bilinen teori ve modellerin zamanla değişebileceği fikrini kazandırır.
FEN BİLGİSİ ÖĞRETİMİNDE LABORATUVAR YAKLAŞIMLARI
Fen bilgisi öğretiminde laboratuvar değişik amaçlarla kullanılır. Laboratuvarın kullanım amaçlarıyla ilgili yaklaşımları beş grupta toplamak mümkündür.
1. Doğrulama Yaklaşımı
Bu yaklaşım derste işlenen kavramı, ilke, yasa ve denencenin, öğrenciler veya öğretmen tarafından laboratuvarda ispatlanmasını gerektirir. Bir başka deyişle, sınıfta çeşitli öğretim yöntemleri işe koşularak öğretilen kuramsal bilgiler, laboratuar ortamında çeşitli araç-gereçler kullanılarak doğrulanmaya çalışılır. Bu yaklaşım
uygulanırken öğrenci neyi nasıl yapacağını ve sonuçta ne bulacağını önceden bilmelidir. Bu yaklaşımın en önemli eksikliği, deneyin doğru sonuç vermemesi durumunda, öğrencilerin bilimsel geçeklere ve öğretmene olan güven duygularının azalmasıdır.
2. Tümevarım Yaklaşımı Doğrulama yaklaşımının tersine, tümevarım yaklaşımında öğrenciler, laboratuvar ortamında ilk elde edilen
deneyimler ile ilke, kavram ve bilimsel genellemeleri kendileri bulmaya çalışırlar. Sonuçlar sınıf ortamında tartışılır ve incelenen konuyla ilgili bilimsel tanımlar ve çeşitli bilgiler verilerek konunun öğrenilmesi tamamlanır. Deneyin yapılması ve yorumlanması öğrencilere bırakılır. Bu yaklaşım, öğrencinin öğretmenden tarafından hazırlanan bir öğrenme-öğretme ortamında kendi etkinlikleri yoluyla bilgi edinmesine olanak sağlanır. Ancak öğrencilerin, deneyin planlanması, gerçekleştirilmesi, verilerin toplanması ve sonuçların yorumlanması için fazla zamana gereksinim duymaları bu yaklaşımın sınırlılığını oluşturmaktadır.
3. Bilimsel Süreç Becerileri Yaklaşımı Bu yaklaşım gözlem yapma, sınıflandırma, yer ve zaman ilişkilerini kullanma, sayıları kullanma, ölçme, sonuç
çıkarma, kestirimde bulunma, işlevsel tanımlar yapma, değişkenleri saptama ve kontrol etme, verileri yorumlama, deneyleri planlayıp gerçekleştirme gibi bilişsel süreç becerileri yaklaşımı etkili olmaktadır. Bilişsel süreç becerilerini geliştiren öğrencilerin daha kolay öğrendiklerine tanık olunmaktadır.
4. Teknik Beceriler Yaklaşımı Bazı özel araçların kullanılması ve deney düzeneklerinin kurulması ile ilgili teknik becerilerin geliştirilmesi
yönelik olarak laboratuarların kullanılmasını gerektirir. Bu yaklaşım sayesinde öğrencilerin fen bilgisindeki etkinlikleri gerçekleştirme becerileri gelişir. Böylece, öğrencilerin öğrenmelerine dolaylı bir biçimde yardımcı olunur. Özellikle laboratuara geç gelen araç ve gereçlerin kullanımının öğrencilere öğretilmesi söz konusu olduğunda bu yaklaşıma yer verilir. Bu yaklaşım deneylerin laboratuarda sağlıklı gerçekleştirilmesini ve güvenli sonuçlara ulaştırılmasını sağlar.
5. Buluş Yaklaşımı Buluş yaklaşımına dayalı laboratuvar kullanımı sayesinde öğrenciler, bir ilke, kavram ya da bilimsel bir
genellemeyi kendi planladıkları bir deney ile serbestçe araştırırlar. Öğretmenin öğrencilere herhangi bir fikir benimsetme yönünde bir çabası söz konusu olamaz. Öğrencilerin gereksinim duyacakları araç gereçler öğretmen tarafından olanaklar ölçüsünde sağlanır. Ayrıca öğrencilerin bazı araç ve gereçleri evlerinden getirmeleri istenebilir. Bu yaklaşımda bilgiyi öğrencinin bizzat kendisi keşfeder. Bu durum öğrencilerde ilgi uyandırır ve onları öğrenmeye güdüler. Bu yaklaşım genelde, yüksek düzeyde bilişsel, duyuşsal ve devinimsel özelliklere sahip öğrencilerin bulunduğu ortamlarda uygulanır. Bu yaklaşım, sınıftaki tüm öğrencilere değil başarılı ve ilgili öğrencilere uygulandığında daha anlamlı sonuçlar elde edilir.
FEN BİLGİSİ LABORATUARLARINDA KULLANILAN DENEY TÜRLERİ
Fen bilgisi laboratuarlarında gerçekleştirilen deneyler yapılış şekillerine göre deneyler, sonuçlarına göre deneyler ve yapılış zamanına göre deneyler olmak üzere üç başlık altında toplamak mümkündür.
1. Yapılış Şekline Göre Deneyler
Bu tür deneyler bireysel deneyler, grup deneyleri ve gösteri deneyleri olmak üzere üç grupta toplanırlar.
1.1. Bireysel Deneyler
Bu tür deneyler sınıftaki her bir öğrencinin kendi başına yaptığı deneylerdir. Deneyin yapılması aşamasında benimsenen yaklaşıma göre, öğrencilere gerekli yardımlar ve rehberlik yapılır ve öğrenciden deneyi yapması istenir. Öğrencilerin psikomotor becerilerinin ve problem çözme becerilerinin gelişimine katkı sağlar. Özellikle her öğrenciye araç-gereç sağlamanın zor olduğu kalabalık sınıflarda uygulanması zor olabilir.
1.2. Grup Deneyleri
Sınıftaki öğrencilerin 3-4 kişilik gruplar halinde yürüttükleri deneylerdir. Özellikle bir tek kişi tarafından yapılamayacak yardımlaşmayı gerektiren deneylerde grup çalışması tercih edilmektedir. Bu tür çalışmalar öğrencilerin tümünün katılımı ile yapıldığında istenen sonuçlara ulaşılması daha kolay olmaktadır. Bu nedenle öğretmen gruptaki
öğrencilerin görevlerini dengeli dağıtmalı ve bütün öğrencilerin sorumluluk almasını sağlamalıdır.
1.3. Gösteri Deneyleri
Genellikle madde ve malzeme yetersizliği, deneylerin öğrenciler için tehlikeli olması, deneyin hassas çalışma gerektirmesi, sınıfların kalabalık olması veya zaman yetersizliği gibi nedenlerden dolayı, deneylerin öğretmen tarafından öğrencilerin gözlemleyebilecekleri şekilde sınıfta veya laboratuvarda yapılması esasına dayanan deney
türüdür. Bu yönteme demonstrasyon yöntemi de denir. Gösteri deneyler öğretmenler tarafından yapılabileceği gibi, öğretmenin görevlendireceği bir veya birkaç öğrenci tarafından da yapılabilir.
2. Yapılış Amacına Göre Deneyler
Bu tür deneyler kapalı uçlu deneyler, açık uçlu deneyler ve hipotez test etme türü deneyler olmak üzere üç
grupta toplanırlar.
2.1. Kapalı Uçlu Deneyler
Bu tür deneyler teorik olarak sınıfta verilen bilgilerin ispatlanması amacıyla gerçekleştirilen deneylerdir. Bu yönüyle tümdengelim yaklaşımında kullanılan deney türüdür.
Bu tür deneylerde öğrencilerin elinde bir föy veya deney kılavuzu bulunur. Bu kılavuzda, yapılacak deneyin adı, amacı, işlem basamakları, kullanılacak araç ve gereçler ve elde edilecek sonuç öğrencilere verilir, öğrenciler işlem basamaklarını takip ederek verilen sonuca ulaşmaya çalışırlar.
2.2. Açık Uçlu Deneyler
Bu tür deneylerde fen ile ilgili teorik bilgilerin bizzat öğrenciler tarafından yapılan deney veya etkinliklerle belirlenmesini amaçlamaktadır. Bu yönüyle tümevarım yaklaşımında kullanılan deney türüdür. Bu tür deneylerde
öğrencilere sadece yapılacak deneyin nasıl yapılacağı, sonuçta ne bulunacağı hakkında bilgi verilmez. Deneyin yapılması, verilerin toplanması ve kaydedilmesi, analizi ve yorumu öğrencilere bırakılır.
2.3. Hipotez Test Etme Türü Deneyler
Bu tür deneylerde öğrenciler bir problem durumuyla ilgili olarak ya kendi durdukları, ya da öğretmen tarafından kendilerine verilen bir hipotezi, kendi tasarladıkları deneylerle test ederek çözüme kavuşturmayı amaçlamaktadırlar. Deneylerde kullanılacak araç gereçten verilerin toplanıp yorumlanmasına kadar tüm sorumluluk öğrenciye aittir.
3. Yapılış Zamanına Göre Deneyler
Bu tür deneyler dersin başında, öğretim süreci içerisinde, dersin herhangi bir anında ve dersin sonunda yapılan deneyler olmak üzere dört grupta toplanırlar.
3.1. Dersin Başında Yapılan Deneyler
Öğretim süreci başında öğrencileri motive etmek, derse ilgi çekmek, öğrenme isteği uyandırmak, anlatılacak konuya giriş yapmak ve ders öncesi öğrenilecek konu hakkında öğrencilerin kafalarında sorular oluşturmak amacıyla kullanılırlar. Deneyin yapılış amacı öğrencilere bir bilgiyi öğretmek değil, onların ilgisi çekmek, kafalarında soru işareti oluşturmak ve böylece onları öğrenmeye hazır hale getirmektir.
3.2. Öğretim Süreci İçerisinde Yapılan Deneyler
Bir ilkeyi, bir olguyu veya bir kavramı öğrencilere öğretmek amacıyla ders devam ederken yapılan deneylerdir. Bu tür deneylerde tümevarım yaklaşımı benimsenir ve bilgiler öğrenciye deneysel faaliyetlerle öğretilmeye çalışılır. Öğrenciler deneyde ulaşmaları istenen bilgilere deneyde elde ettikleri verilere yorumlayarak ulaşmaya çalışırlar. Bu yöntemde deneyler sözlü anlatıma paralel olarak yürütülür.
3.3. Dersin Herhangi Bir Anında Yapılan Deneyler
Ders sürecinin herhangi bir anında bir problemi çözmek amacıyla kurulmuş bir hipotezi test etmek için kullanılan deneylerdir. Bu tür deneylerde problem durumu belirlenir, bu problemin çözümüne yönelik bir hipotez kurulur ve yapılan bir deneyle hipotez doğrulanmaya çalışılır.
3.4.Dersin Sonunda Yapılan Deneyler
Öğretim süreci sonunda, ders içerisinde teorik olarak anlatılan bilgilerin doğruluğunun ispatlanması için kullanılır. Öğrenci sınıf ortamında teorik olarak öğrendiği bilgilerin doğru olduğunu deney yoluyla bizzat yaparak görür.
Bu tür deneyler genellikle öğretim süreci tamamlandıktan sonra yapılırlar.
TGA (TAHMİN-GÖZLEM-AÇIKLAMA) YÖNTEMİ
TGA, literatürde POE (Prediction-Observation-Explanation) yöntemi olarak bilinir. Laboratuvarda yapılan etkinliklerin bir amacı da öğrencilerin tahmin yürütme, gözlem yapabilme ve açıklama yapma yeteneklerinin geliştirilmesidir. Kavram haritalarında olduğu gibi hem öğretme hem de ölçme aracı olarak kullanılan bu tekniğin uygulanması üç basamaktan oluşmaktadır. Özellikle laboratuvarda öğrencinin bir deneyin sonuçlarının gerekçeleriyle birlikte tahmin etmeleri istenir. Sonra öğrenciler deneyi ve deneyin sonuçlarını gözlemler ve bu gözlemleri kaydederler. Daha sonra da öğrenci kendi tahminleriyle bu gözlem sonuçlarını karşılaştırır.
Bu teknikten azami fayda alınabilmesi için öğrencinin tahminlerini ve bu tahminleri destekleyen gerekçeleri yazması gerekmektedir.
Deney yapılırken her öğrenci gözlemlerini yazar. Son olarak öğrenci tahmin ve gözlemleri arasında farkları irdeleyerek önbilgilerini yeniden yapılandırılarak yeni bilgileri özümser.
Bu teknik herhangi bir deneyde rahatlıkla kullanılabilir ancak sonuçları herkesçe belirli bir deneyde TGA önerilmez.
LABORATUVAR DENEYLERİNİN PLANLANMASI, YÜRÜTÜLMESİ VE SONUÇLANDIRILMASI
Laboratuvarın kullanım amacı ve kullanılan laboratuvar yaklaşımı hangisi olursa olsun, laboratuvar etkinlikleri ve deneyler için önceden bir planlamanın yapılması ve yapılacak işlemlerin bu plan dahilinde yürütülmesi önemlidir. Çünkü yapılacak deneylerle ilgili iyi bir planlamanın yapılması deney sırasında karşılaşılabilecek sorunların aşılması, dikkat edilecek hususların belirlenmesi, gerekli araç-gereç ve malzemenin tespiti ve tedariki ve deney için ayrılması gereken zamanın belirlenmesi gibi hususlarda öğretmene kolaylık sağlar ve deneylerin daha sağlıklı ve sorunsuz olarak yapılabilmesini kolaylaştırır.
1. Deneylerin planlanması
Planlama aşamasında deneyin konusu, amacı ve kullanılacak araç-gereçler belirlenir. Bunlara ek olarak
planda, deney sırasında neyin ne zaman ve kim tarafından yapılacağı açık olarak belirtilir. Fen bilgisi derslerinde gerçekleştirilen deneylerin bazıları tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle öğretmen, deneyin planlanması aşamasında dikkat edilmesi gereken bir başka önemli nokta da, gereksinim duyulan araç-gereçlerin sağlanarak kullanım sırasına göre deney masaları üzerine yerleştirilmesidir. Eksik malzemeler varsa, bunlar çevreden temin edilebilir. Bundan sonra öğretmen deneyin doğru sonuç verip vermediğini, deneyi bizzat yaparak kontrol eder, hata ya
da eksiklik varsa bunların nedenlerini ve çözüm yollarını araştırır. Son olarak deney sonunda gerçekleştirilecek tartışmanın nasıl yapılacağını ve hangi noktalara ağırlık verileceğini belirler. Deneyle ilgili hazırlıklar tamamlandıktan sonra, öğrencilerin deneyi yapma aşamasına geçilir. Bu aşamada eğer gerekli ise, deneydeki etkinlik sırasını gösteren bir yönerge hazırlanır, öğrenciler yanıldıkları ya da kuşkuya düştükleri zaman bu yönergeden yararlanırlar.
2. Deneylerin yürütülmesi
Deneylerin yürütülebilmesi için planlama aşamasının eksiksiz bir biçimde tamamlanmış olması gerekir. Deney düzeneği karmaşık ve öğrencilerin çoğunluğu zeka yönünden orta veya daha alt düzeyde ise, öğretmen başlangıçta deney düzeneğini kurar, eğer öğrenciler için yeni olan araç ve gereçler varsa, bunları öğrencilere tanıtır. Deneyin yürütülmesi sırasında malzeme israfını engellemek için, öğrencilerin dikkatli olarak çalışması sağlanır ve deneyin özelliğine göre öğrencilere gerektiği kadar rehberlik yapılır. Eğer deney sonucu belli olmayan bir deney ise bu rehberlik
daha az yapılır ve öğrenciye daha fazla serbestlik sağlanır. Deneylerin doğru sonuç vermesi temiz ve titiz çalışmayı gerektirir. Bu nedenle, öğrencilerin deney sırasında masalarını temiz ve kuru tutmaları, deney sonuçlarını kaydetmeleri için gerekli çizelgeleri önceden hazırlamaları veya hazır çizelgeleri kullanmaları gerekir. Böylece deney sonrası için veriler analiz ve yoruma hazır hale gelmiş olur. Deneyin yürütülmesi sırasında öğretmen bazı sorular sorarak öğrencileri düşünmeye yöneltir. Böylece öğretmen, öğrencilerin yorum yapma ve sonuç çıkarma yeteneklerinin geliştirilmesine yardım etmiş olur. Şüphesiz ki düşük sınıflardaki öğrenciler daha fazla yardıma ihtiyaç duyarlar. Bu durum da gözden kaçırılmamalıdır.
3. Deneylerin sonuçlandırılması
Deneyin bireysel ya da grup deneyi olması durumuna göre öğrencilerin verileri ya tek başlarına ya da gruptaki arkadaşları ile birlikte çözümleyip yorumlarlar. Öğrencilerin kendi başlarına ya da grupça topladıkları veriler ve elde
ettikleri sonuçlar, yapılacak bir sınıf tartışması ile paylaşılır ve ortak yargılara varılmaya çalışılır. Deney sonuçlarının tartışılarak ortak yargıya varılması, öğrencilerin bilimsel bilgilere duydukları güveni arttıracağı için önemlidir. Bu aşamada, ayrıca deneyin önemli noktaları üzerinde durularak yanlış ve ya eksik sonuç bulanların olası hata kaynakları açıklığa kavuşturulur. Öğretmen, öğrencilerin belirlenen amaçlara ulaştığını gözledikten sonra, tartışma oturumunu genel bir değerlendirmeyi içeren özet ile sona erdirir. Ayrıca öğretmen, öğrencilerin deney ile ilgili raporlarını hazırlayıp kendisine teslim etmelerini ister. Bu raporda öğrenciler deneyde varılan sonucu kendi sözcükleri ile ifade ederler.
Deney sonrası hazırlanan bu raporlar, öğrencilerin düşünce ve yorumlarına yazılı olarak ifade etme yeteneklerinin geliştirilmesine katkıda bulunur eğer öğrencilerden bazıları raporlarını hazırlamakta ya da gerekli yorumları yapmakta ve bilimsel terimleri kullanmakta zorlanırlarsa, öğretmen kendilerine gerekli yardımı yapmalıdır. Deney sonrası yapılan tartışmalarda bazen deneyin başarısızlıkla sonuçlandığı anlaşılır. Bu durumda paniğe kapılmaksızın hatanın kaynağı araştırılmalıdır. Eğer zaman yeterliyse, deney öğrenciler tarafından tekrar edilmelidir. Zaman sınırlı ise, öğretmen deneyi gösteri deneyi biçiminde yapmalıdır. Bu sırada öğretmen gerekli açıklamaları adım adım yaparak öğrencilerin nerelerde hata yapmış olabileceklerini anlamalarını sağlamalıdır. Bu gibi durumlarda hiçbir zaman geçiştirme veya öğrencileri aldatıcı yorumlara başvurulmamalıdır. Gerçekçi olmanın bilim adamlarının en önemli özelliği olduğu hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalıdır.
4. Deney sonuçlarının rapor edilmesi
Herhangi bir deney sonucunda elde edilen nicel veya nitel verilerin öğrenciler tarafından yorumlandıktan ve sonuç çıkarıldıktan sonra, öğrenciler tarafından rapor haline dönüştürülmesi öğrenmelerin daha kalıcı olması olmasını sağlar. Öğrencilerin rapor hazırlama sırasında mutlaka uymaları gereken konular olmamakla birlikte uygulamada birlik
sağlama açısından deney raporlarının hazırlanması sırasında belirli bir sıra izlenebilir. İzlenecek yol,
Deneyin adı
Araştırma soruları
Tahmin aşaması
Gözlem aşaması
Kullanılan araç-gereçler
Deneyin yapılışı
Deney düzeneği
Veriler
Deneyin sonucu
Açıklama aşaması
Değerlendirme
Neler Öğrendik?
Ancak şablon değişmez bir şablon değildir ve bazen deneyin özelliğine göre raporun biçiminde değişikler yapılabilir. Önemli olan nokta öğrencilerin hazırladıkları raporda kazanımlarını düzgün ve anlaşılır bir biçimde ifade etmeleridir.
LABORATUVARLARDA KORUNMA VE GÜVENLİK KURALLARI
Laboratuvarlarda daima bir tehlike kaynağı bulunabilir. Korunma ve güvenlik kuralları tehlikeyi azaltmak amacıyla oluşturulmuştur. Fakat bu kuralların izlenmesi ve uygulanması güvenliğinizi garanti etmez. Ancak, temel kurallara kesinlikle uyulmalıdır. Yapılacak bir hata kendileri kadar diğer insanlara da zarar verecektir. Laboratuvar sorumlularının tek başına kazaları önleme yetenekleri sınırlıdır. Bu nedenle, laboratuvara girdiğiniz andan başlayarak yapacağınız her türlü işlemde aşağıdaki kurallara uymak ve sorumlulukları üstlenmek zorunda olduğunuzu unutmayınız!
Laboratuvar çalışmalarında öncelik tehlikenin farkında olmaktır. Bu tehlikeden korunmanın yolları ve oluşabilecek kazaları önlemenin yolları vardır. Bu kurallara uyulması kazanın yaşanmayacağı anlamına gelmez. Yapmamız gereken laboratuar ortamında kuralları göz ardı etmeden çalışmalarımızı sağlıklı şekilde yapmaktır.
LABORATUVARLARDA ÖNCELİKLİ VE KESİNLİKLE UYULMASI GEREKLİ KURALLAR
Fen laboratuvarlarına, özel koruma gözlüğü ve laboratuvar önlüğü olmadan girilmemeli ve sürekli olarak kullanılmalıdır. Tehlikeli deneyler için de ayrıca maske kullanılmalıdır.
Laboratuvara giren öğrenciler makyajsız olmalı, saçlar toplanmış olmalı, kimyasal madde kalıntısı biriktirecek olan tırnaklar kesilmiş olmalı, kimyasal çözücü buharlarının etkisinden dolayı lens takılmamalıdır.
Laboratuvarda yüzük, künye, kolye, bilezik gibi takılar kimyasalların deri ile temas süresini arttıracağından,
çalışmaya başlamadan önce çıkarmalıdır. Ellerde açık yara, kesik, çatlak vs. varsa çalışmaya başlamadan önce mutlaka bandajla kapatılmalı ve yapılacak işe
uygun eldiven giyilmelidir.
Laboratuvardan çıkınca eller mutlaka yıkanmalıdır.
Laboratuvarda asla cep telefonu kullanılmamalıdır. Uçucu ve yanıcı çözücüler sayesinde, pillerin alev alma riski taşıdığı ve statik elektrik ile çözücülerin alev alma riski olduğu bilinmelidir.
Laboratuvarda hiçbir şekilde müzik dinlenmemelidir. Laboratuvarlara hiçbir şekilde yiyecek, içecek getirilmemeli ve tüketilmemeli, asla sakız çiğnenmemelidir. Laboratuvarda bulunan hiçbir malzeme deney dışı amaçlar için kullanılmamalıdır. Laboratuvarda, başkalarının dikkatini dağıtıcı hareketler yapılmamalıdır. Laboratuvarda oyun oynanmamalı ve asla
şaka yapılmamalıdır. Laboratuvara gelmeden önce hiçbir şekilde ilaç alınmamalıdır. Eğer, tedavi amaçlı ilaç alınmışsa ilgili/sorumlu, ilacı
alan öğrenci tarafından bilgilendirilmelidir. Kimyasal maddeler asla koklanmamalı ve ağız yolu ile tadına bakılmamalıdır. Kesinlikle çıplak elle dokunulmamalı,
uygun malzeme ile tartılmalı ve aktarılmalıdır. Herhangi bir kimyasalın/çözeltinin alındığı şişenin kapağı derhal üzerine yerleştirilip kapatılmalıdır. Aynı şekilde
diğer kimyasal maddelerinde kapaklarının açık kalmamasına özen gösterilmeli ve kapaklar asla karıştırılmamalıdır. Şişe kapakları hiçbir zaman alt tarafları ile masa/set üzerine konulmamalıdır. Konulduğu takdirde, kapağın yabancı maddelerle kirlenebileceği ve tekrar şişeye yerleştirilmeleri durumunda, bu yabancı maddelerin şişe içindeki saf madde veya çözelti ile temas edeceği ve saflığını bozacağı göz önüne alınmalıdır.
Laboratuvarda kullanılan tüm kimyasallar üretim aşamasında saf olarak üretilmişlerdir. Dolayısı ile reaksiyonlarda
tehlike veya kazaya sebep olmamak için her kimyasal malzeme şişesi veya ambalajından reaksiyon ortamına aktarılırken; kendine ait temiz bir spatula, kaşık veya pipetle transfer edilmelidir. Aynı spatula, kaşık veya pipet temizlenmeden başka bir madde için kullanılmamalıdır.
Laboratuvarda kullanılan ölçekli cam malzemelerin, üretim aşamasında yapıldığı için hassas deneylerde kullanılıyorsa hiçbir zaman kurutma işlemi(etüvde) yapılmamalı, asla yüksek sıcaklıkta ısıtılmamalıdır. Sıcaklık ile
cam malzemelerin genleşerek, bozulduğu bilinmelidir. Kimya deneylerinde derişik asitlerle çalışırken son derece dikkatli olunmalıdır. Asitler genelde derişik
konsantrasyonda bulunmaktadırlar. Dolayısı ile asistan gözetiminde cam baget yardımı ile asit yavaşça su içerisine dökülüp seyreltilmelidir. Dikkat! Asla asit üzerine su eklemeyiniz.
Laboratuvarda, teknisyen ve/veya ilgili/sorumlu gözetimi olmadan hiçbir şekilde laboratuvar malzemesinin yeri değiştirilmemelidir, öğrenci tarafından izinsiz olarak alınmamalıdır.
Deneylerde uçucu (eter, aseton, alkol vs.) ve yanabilen maddeler açık aleve yakın tutulmamalıdır. Çünkü bu gibi yanıcı maddelerin buharları çalışma tezgahının ötesindeki alev kaynağına ulaşıp yangına sebep olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Kullanılmış kaplar, her ne suretle olursa olsun kirli bırakılmamalıdır. İçindeki maddelerin kuruyup yapışmasına imkan verilmemelidir. Temizleme işlemi bittikten sonra kaplar ve diğer malzemeler yerlerine yerleştirilmeli, deney masası/seti temizlenmelidir.
Laboratuvarda deney esnasında ısıtma işlemi uygulanıyorsa, asla deneyin başından ayrılınmamalıdır. Deney ısıtıldığı sürece gözetiminiz altında olmalıdır. Hiçbir reaksiyon sistemi reaksiyon koşulları üzerine aşırı ısıtılmamalıdır.
Balon, erlenmayer, beher ve şişelerin basınca karşı dayanma dirençleri az olduğundan soğumaya bırakıldığında, kapak veya mantar ile kapatılmamalıdır. Böyle durumlarda, kabın soğuma esnasında çatlayıp kırılabileceği bilinmelidir.
Çok büyük tehlike yaratabileceği göz önünde bulundurularak, kimyasal maddeler gelişigüzel birbirine karıştırılmamalıdır.
Laboratuvar cam malzemelerinin, oldukça ince ve kırılmaya hassas malzemeler olduğu değerlendirilerek, kesinlikle elde gelişigüzel kuvvet uygulayıp cam malzemelerin kırılmasına sebep olunmamalıdır. Sebep olunacak kötü kesikler sonucu mikro cerrahi müdahalesi gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Laboratuvarda kullanılan çeşitli maddelerin ambalajları üzerindeki yazılı olan etiketler kesinlikle koparılmamalı, karalanmamalı ve hiçbir şekilde bozulmamalıdır. Etiketleri bozulmuş ambalajlar, en kısa zamanda teknisyene veya ilgiliye/sorumluya bildirilmelidir.
Şişelerden sıvı akıtılırken etiket tarafı yukarı gelecek şekilde tutulmalıdır. Aksi halde, şişenin ağzından akan damlaların, etiketi ve üzerindeki yazıyı bozacağı ve şişenin ağzında kalan son damlaların da, şişenin kendi kapağı ile silinmesinin en uygun şekil olduğu bilinmelidir.
Onay verilmemiş deney/işlem yapılmamalıdır. Paslanmamaları için metalik yapılı laboratuvar araçları nemli bırakılmamalıdır. Gelip-geçilen ve doğrudan güneş alan yerlerde kimyasal madde şişeleri (boş bile olsa) bulundurulmamalıdır. Laboratuvarda çözücüler ve pisetler için mevcut olan renk kodlaması asla değiştirilmemelidir. Deney esnasında beklenmeyen bir durum ortaya çıktığında laboratuardaki sorumluya hemen haber verilmelidir.
Laboratuvarda yangın söndürücülerin yeri ve nasıl kullanılacağı öğrenilmelidir. Laboratuvarda görevli kişiye danışmadan deney bırakılıp gidilmemelidir. Laboratuvarda yapılan deneyler sona erdiğinde, kullanılan elektrikli malzemelerin fişi çekilmeli ve su vanaları
kapatılmalıdır. Bu işlemler sonunda, ilgili/sorumlu bilgilendirilmeli ve birlikte son kontrol yapıldıktan sonra,
ilgili/sorumlunun izni ile laboratuardan çıkılmalıdır. Mikroskop kullanımını gerektiren çalışmalarda mikroskobun ayarı kontrol edilmeli ve temizliğine dikkat edilmelidir. Deneylerde kullanılan lam, lamel jilet, süzgeç kâğıdı gibi atıklar lavaboya atılmamalıdır. Deneylerde hazır prepatlarla çalışırken prepatın zarar görmemesi için dikkatli olunmalıdır. Laboratuvar düzeninin korunması için kullanılan araç (mikroskop gibi), madde ve malzemeler dolaplara veya
alındıkları raflara geri konulmalıdır.
LABORATUVAR GÜVENLİĞİ Laboratuvarda çalışırken aşağıdaki kurallara uyunuz:
Cam / Cam tüpler/ Termometreler. Cam malzemeleri dizayn edildiği amaç doğrultusunda kullanınız. Cam malzemeleri sabitleyicilere yerleştirirken “güvenli tutacaklar” kullanınız ki kırılmalar gerçekleşmesin. Cam tüpleri kesmeniz gerekiyorsa gözlük giyiniz ve uygun araçlarla kesimi yapınız.
Sigara içmek yasaktır. Bu kanun bütün üniverstelerde ve laboratuvarlarda geçerlidir.
Yerleşim. Cihazlar, kimyasallar veya mobilyalar, geçişleri, kapıları ya da çıkışları kapamamalıdırlar. Yemekler, içecekler ve kozmetik ürünler. Yemek, içmek ve ya kozmetik ürünlerini kullanmak laboratuvarda kesinlikle
yasaktır. Kimyasal maddelerin bulunduğu dolaplara yiyecek maddelerini saklamayınız.
Eşek şakası: Laboratuvar içerisinde şakalaşmak veya profesyonel olamayan davranışlarda bulunmak yasaktır. Deneylerine devam eden öğrencilerin dikkatini dağıtmaktan veya işlerinden alıkoymaktan kaçınınız. Ekipman: Sadece iyi durumda olan ekipmanları kullanmaya özen gösteriniz. Kırılmış yada çatlamış cam malzemeleri kullanmak tehlikeli olabilir, araştırma görevlilerine bildiriniz. Basınç veya vakum araçlarını dikkatli kullanınız ve kaynama malzemelerini gereğinden fazla ısıtmaktan kaçınınız. Güvenlik malzemelerini elinizden geldiğince kullanınız. Kimyasalların kullanımı: Kimyasal maddeleri tatmayınız veya koklamayınız. Kimyasalları uygun yerlerde (çeker ocağı vb.) kullanınız, gerekiyorsa malzeme güvenlik bilgi formunu okuyunuz.
Zararlı materyaller: Zararlı maddeler açık bir şekilde bençlerde kullanılmamalıdır ve yanlız başınıza bu maddeleri kullanmayınız. Kullandığınız zararlı maddenin kimyasal hijyen prosedürünü öğreniniz. Ağızla pipetleme. Kesinlikle yasaktır. Uygun giyinme: Laboratuvarda bulunduğunuz süre boyunca lab önlüğünüzü ve eldivenlerinizi giyiniz. Yarı açık ayakkabılar veya sandaletler kesinlikle yasaktır. Açık bırakılan uzun saçlar veya uzun tırnaklar laboratuvar güvenliği açısından tehlike oluşturabilir.
Bireysel hijyen: Lab da çalışırken elinizi gözünüze veya ağzınıza götürmeyiniz ve laboratuvarı terkederken kesinlikle ellerinizi yıkayınız. Atıkların çöpe atılması: Atıkların ayrılması sağlık açısından önemlidir. Atıkların sınıflandırılması ve depolanması uygun prosedürlere göre uygulanmalıdır. Biyolojik tehlike içeren maddelerin atıldıkları bölgeler ve keskin uçlu materyallerin atıldığı yerler bilinmelidir.
Göz Koruma: Gözler fırlayabilecek objelere, toz parçalarına ve kimyasal veya tehlikeli maddelerin sıçrama tehlikesine veya karşı korunmalıdır. Bu amaçla kırılmaz plastik veya cam malzemeden üretilmiş güvenlik gözlüklerikullanılabilir.
Yüz Korumaları: Patlama veya sıçrama tehlikesi olan maddelerle çalışırken yüzü koruma amacı ile kullanılırlar. Yüz korumaları gözleri çok etkili biçimde korumaz sadece yüzü koruma amacı ile üretilmişlerdir.
Ellerin Korunması: Ellerinizi kesilmelere, yanmalara ve kimyasal maddelerle temasa karşı korumanız gerekmektedir. Çalıştığınız kimyasallara uygun olan spesifik dayanıklı eldiven türlerini seçiniz
Laboratuvarda çalışırken: -Şüphelenilen biyolojik tehlikelere karşı uluslararası güvenlik noktalarını takip ediniz.
-Bilinmeyen kimyasal maddeleri tehlikeli madde sınıfındaymış gibi ele alınız -Uçucu kimyasalları çeker ocaklarında kullanınız -Biyolojik canlılık içeren maddeleri özel kabinlerde muhafaza ediniz -Etrafınızda yetkili kişiler olmadan cihazları ve kimyasalları kullanmayınız. -HER ŞEYİ tanımlayın! TÜM kaplar açıkça içeriği ile etiketlenmelidir. -Kazalar, Yaralanmalar, Yanmalar, Dökülmeler ve Kararsız kaldığınız durumlarda Hocalarınızı bilgilendiriniz. -Gaz, Su, Güç kaynakları, Vakum cihazlarını, Sıkıştırma cihazlarını, Isıtma aletlerini Laboratuvardan Ayrılmadan Önce Kapatınız! -Çöpleri ve atılacak materyalleri belirleyip uygun bir şekilde paketleyiniz. -Arızalı cihazları belirleyip işaretleyiniz -Kirlenmiş bölgeleri ve cihazları temizleyiniz
-Kullandığınız cihazları ve kimyasal maddeleri aldığınız yerlere koyunuz. -Ellerinizi yıkayınız. -Laboratuvarı kapatıp kilitleyiniz.
TEHLİKE SEMBOLLERİ VE ANLAMLARI
Patlayıcıdır. Patlayıcı kimyasallar için kullanılır. Vurma, sürtünme, kıvılcım, alev ve
ısınmaya maruz kalmamalıdır.
Yanabilir özelliklere sahip organik maddeleri gösterir. Yanabilir olan bu malzemeler alev
alabilir veya yanabilir. Yanabilir maddelerle karıştırıldıklarında patlayabilirler. Yanan maddelerle teması önlenmelidir.
Çok zehirlidir. Ağız, deri ve solunum yolu ile zehirlenmelere yol açar. Tüm vücut ile temas ettirilmemelidir. Kanser riski taşır.
Zarar vericidir. Ağız, deri ve solunum yoluyla uzun süre maruz bırakılmamalıdır. Tüm insan vücudu ile teması engellenmelidir. Kanser riski taşır.
Kuvvetli alev alıcılar için kullanılır. Alevlenme noktası sıfır derecenin altı ve kaynama
noktası maksimum 35° olan sıvılar. Çıplak alev, kıvılcım ve ısı kaynaklarından uzak tutulmalıdır.
Çok kuvvetli alevlendirici olmayandır. Alevlenme noktası 21° altında olan sıvılar. Ya da sıvı şartında olan gazlar. Su ile veya nemli hava ile temas eden kimyasallar alev alabilen gazlardır.
Deride hasar yapar. Gözleri ve deriyi korumak için özel önlemler almak gerekir. Buharı solunum yoluyla alınmamalıdır.
Gözlerde önemli hasar yapar. Deriye belirli bir süre maruz kaldığında deride yanma veya solunum sisteminde tahriş yapar. Gözler ve derinin temasından kaçınılmalıdır. Buhar solunum yoluyla alınmamalıdır.
ELBİSENİN GÜVENLİĞİ Bu sembol, elbiseyi lekeleyecek veya yakacak maddeler kullanırken görülür.
AÇIK ALEV UYARISI Bu sembol, yangına veya patlamaya sebep olabilecek alev kullanıldığında görülür.
DUMAN GÜVENLİĞİ Bu sembol, kimyasal maddeler veya kimyasal reaksiyonlar tehlikeli dumana sebep
olduklarında görülür.
ELDİVEN Cilde zararlı bazı kimyasal maddelerle çalışırken eldiven kullanılması gerektiğini hatırlatan uyarı işareti.
ELEKTRİK GÜVENLİĞİ Bu sembol, elektrikli aletler kullanılırken dikkat edilmesi gerektiğinde görülür.
YANGIN GÜVENLİĞİ Bu sembol, açık alev etrafında tedbir alınması gerektiğinde görülür.
PATLAMA (İNFİLAK) GÜVENLİĞİ Bu sembol, yanlış kullanımdan dolayı patlamaya sebep olacak kimyasal maddeleri gösterir.
GÖZ GÜVENLİĞİ Bu sembol, gözler için tehlike olduğunu gösterir. Bu sembol görüldüğünde koruyucu gözlük takılmalıdır.
KESİCİ CİSİMLER GÜVENLİĞİ Bu sembol, kesme ve delme tehlikesi olan keskin cisimler olduğu zaman görülür.
BİYOLOJİK TEHLİKE Bu sembol, bakteri, mantar veya tek hücreli hayvan veya bitki tehlikesi olduğunda görülür.
ISI GÜVENLİĞİ Bu işaret sıcak cisimlerin tutulması esnasında önlem alınmasını hatırlatmak içindir.
KİMYASAL MADDE UYARISI Bu sembol deriye dokunması halinde yakıcı veya zehirleyici etkisi olan kimyasal maddeler kullanılırken görülür.
RADYOAKTİF GÜVENLİĞİ Bu sembol, radyoaktif maddeler kullanırken görülür.
LABORATUVAR MALZEMELERİ
Ağırlık takımı Akım makarası
Alçak gerilim güç
kaynağı 80 w
Alüminyum kap
Ampermetre Ampul
Anahtar basit
Arşimet silindiri Ayna
Aydınlatma
lambası
Ayırma hunisi
Ayırma hunisi
Açı yapan aynalar
Baget cam
Bağlama parçaları
Bağlama parçası
Bağlama parçası ikili
Bağlama parçası Bağlantı kablosu Bağlantı kablosu Bakır elektrot
Bakır sülfat
Bakır tel emaye
Balon çıkış borulu Balon jojeler
Basınç iletim aleti
Başkesiti modeli
Beherglas
Birleşik kaplar
Bisturi saplı Bobin 5 sarımlı Bobin 300 Sarım
Bobin 600 sarım Bobin 800 sarım
Bobin 1200 sarım
Böbrek
Boşaltım sistemi
Bünzen beki
Bünzen kıskacı Bünzen mesnedi
Burun kesiti
Büyüteç saplı
Cam balon
Cam boru 5 li Cam boru dik açılı Cam borular Cam levha Çekiç 300 gr
Çekül
Çelik şerit
Çiçek kesiti
Çinko elektrot Çinko parçaları Cıva çanağı Cıva damlalığı Çukur ayna saplı
Damlalık şişe
Damıtma
cihazı
Dalga leğeni
takımı Daniel pili kabı
Demir u
çekirdek
levhalı
Demir u çekirdek
kapağı (levha)
Deney paleti
Deney tüpleri
Dereceli
silindir Deri kesiti
Desimetreküp
Destek çubuğu Dinamometre
Dip basınç aleti
Direnç serisi
Diseksiyon
iğne
sivri uçlu
Diseksiyon iğnesi
yassı uçlu Diyafram taşıyıcı
Diapozitif
DNA modeli
Döküm ayak
Dünya ay
modeli
Duvar
termometresi
Dört zamanlı
motor
Duy Eğik düzlem
arabası
Eğik düzlem
tahtası Ekran saplı
Ekran yarı
saydam saplı
Elektrik zili
Elektrik motoru
Elektro
manyetik
kuvvet salıncağı
Elektroskop
Elektrostatik
takımı
Elektrod
El Stroskobu
Emme basma
tulumba
Erlenmayer
Eşit kollu terazi
Eylemsizlik
terazisi takımı
Fanus Geisler tüpleri
Gövde kesiti
Göz modeli
Gravzant halkası
Porselen havan Hertz ayağı
Hidrostatik terazi
Hücre modeli
Huni cam
İki boyutlu
uzayda
çarpışma takımı
İnsan vücudu
İndüksiyon bobini
Isı iletim aleti
Işık kaynağı
Işık önleyici
Işık prizması
İspirto ocağı
İskelet modeli
Kalp modeli
Kil üçgen Kimya
termometresi
Kök modeli
Kontrol kalemi
Konveksiyon
Kaldıraç kolu
Kristalizuar
Krokodil
Porselen kroze
Ksilofon
Kulak modeli
Lam
Lamel
Makara ikili
Makara
kademeli
Makara saplı
Makara tekli
Makas
Manometre Manometre u
boru Masa kıskacı Mercekler Merkezcil kuvvet Metal çifti
Mıknatıs çubuk
Mıknatıs U
Mikroskop
Mineral
koleksiyonu
Molekül
modelleri takımı
Nikel krom tel Nuçe erlenmayer
Optik daire
Optik ray
Optik kutu
Pense izoleli
Penset
Ph kağıdı
Pil yatağı dörtlü
Pipet bullu
Plastik boru Plastik küvet
Porselen kapsül
Portatif priz
Pota pensi
Potansiyel enerji
takımı
Pusula
Reosta 5A
Saat camı
Saat kardanı
Saç ayağı
Saplı halka
Saplı sehpa
Sarma yay
Sifonlu
barometre
Şişe tutucu Spatül Spektra takımı Su çarkı
Sürmeli kumpas
Sürtünme
takozu Su terazisi
Süzgeç kağıdı
Tabanı kesik şişe
Taneciklerle
kırılma takımı
Telem şeridi
Telgraf modeli
Tel amyant
Toriçelli
borusu
Tornavida
Tümsek ayna
Tüp fırçası
Tüplük plastik
Tüp maşası
Turnusol kağıdı
Üç ayak
Üçgen eğe
Voltmetre
Yaprak kesiti
Yarıklı ağırlık
Yarıklı ağırlık takımı
Yarıklı ağırlık
askısı Yarım küre
Y boru plastik
Yıkama şişesi
Yoğunluk küpleri
Zil teli
Zımpara kağıdı
YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR
Bozkurt, O., Orhan, A. T. ve Ay, Y. (2012). Fen ve Teknoloji Laboratuvarı Uygulamaları I-II.Ankara: Eğiten Kitap Yayıncılık.
Bahar, M., Aydın, F., Polat, M. ve Bertiz, H. (2008). Fen ve Teknoloji Laboratuvarı Uygulamaları 1-2.Ankara: Pegem A
Yayıncılık.
Güneş, T., Güneş, H., Çelikler, D.ve Demir, S. (2006). Fen Bilgisi Laboratuvar Deneyleri. Ankara: Anı Yayıncılık.
M.E.B. (Komisyon). (2008).İlköğretim Fen Bilgisi Ders Kitabı (6). İstanbul: Milli Eğitim Basımevi.
M.E.B. (Komisyon). (2008).İlköğretim Fen Bilgisi Ders Kitabı (7). İstanbul: Milli Eğitim Basımevi.
M.E.B. (Komisyon). (2008).İlköğretim Fen Bilgisi Ders Kitabı (8).İstanbul: Milli Eğitim Basımevi.
Şahin, S., Önder, Ş., Akar, A., Karataş, İ. ve Yurt N. (2012). İlköğretim Fen ve Teknoloji Ders Kitabı (2). Ankara: Semih Yayıncılık.
Özmen, H.ve Yiğit, N. (2005). Teoriden Uygulamaya Fen bilgisi Öğretiminde Laboratuvar Kullanımı. Ankara: Anı Yayıncılık.
Şimşek, N.ve Çınar, Y. (2007). Fen ve Teknoloji Laboratuvarı Uygulamaları. Ankara: Nobel Yayıncılık.
URL1:http://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=10&ved=0CF8QFjAJ&url=http%3A%2F
%2Fbelma.bilkent.edu.tr%2Flab_guv_sembol.doc&ei=A_39UqizN-
yS7AaetIHoAQ&usg=AFQjCNEKc0bkvIolKkNvd7jckq_1SPCa2g&bvm=bv.61190604,d.bGE
URL2: http://www.kimya.itu.edu.tr/TR/lab_kurallari
URL3:http://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=2&cad=rja&ved=0CCsQFjAB&url=http%
3A%2F%2Fyunus.hacettepe.edu.tr%2F~serkany%2Fbaglantilar%2FLabmalzeme.doc&ei=Y_z9UoPdOojA7Aa2uIB
A&usg=AFQjCNEq72-wxjxof3oPPGZRtjLwbm2lKA&bvm=bv.61190604,d.bGE
URL 4: http://w3.balikesir.edu.tr/~asker/gkimlabI.html
URL 5:https://cicicee.com/omurgali-ve-omurgasiz-hayvanlar/
URL 6:http://www.fenokulu.net/yeni/Fen-Konulari/Konu/Omurgali-ve-Omurgasiz-Hayvanlar_502.html
URL 7:https://biyocal.tr.gg/Hayvanlar--k1-omurgas%26%23305%3Bzlar-k2-.htm
URL 8:https://biyocal.tr.gg/Fungi--k1-Mantarlar-k2--Alemi.htm
URL 9:http://biyodoc.com/Canlilarin-siniflandirilmasi-bitkiler-alemi.html
URL 10:http://www.biyolojidefteri.com/index.php/arkeler
URL 11:https://www.delinetciler.org/showthread.php?t=96946
Yalçın, N., Karamustafaoğlu, O., Yiğit, N., Alev, N.ve Özsevgeç T. (2006). Genel Fizik Laboratuvarı I-II. Ankara: Anı Yayıncılık.
Her deney bittiğinde yazınızın sonuna “SON” yazılmalıdır ve imza atılmalıdır.
Laboratuvarda yapılan bütün deneysel bilgiler bırakılan boşluklara o ders içerisinde yazılmalıdır.
FİZİK BÖLÜMLERİ
I. DÖNEM FİZİK DENEYLERİ
BÖLÜM 1 : MADDENİN ÖZELLİKLERİ BÖLÜM 2: IŞIK ve IŞIK OLAYLARI - I BÖLÜM 3: AYNA ve MERCEKLER
BÖLÜM 4: ELEKTRİK - I
II. DÖNEM FİZİK DENEYLERİ
BÖLÜM 5: ELEKTRİK - II BÖLÜM 6: ISI İLETİMİ BÖLÜM 7: IŞIK VE IŞIK OLAYLARI - II BÖLÜM 8: BASINÇ VE KALDIRMA KUVVETİ
BÖLÜM 1 MADDENİN ÖZELLİKLERİ
Deney 1: Kütlenin Ölçülmesi Kazanımlar 1. Katı, sıvı ve gazların kütlelerinin nasıl ölçüldüğünü öğrenir. 2. Kütlenin ne olduğunu ve hangi aletlerle ölçüldüğünü kavrar. 3. Terazilerin nasıl kullanıldığını bilir. Araştırma Soruları 1. Bir cismin kütlesi her yerde aynı mıdır? Neden?
2. Dara, brüt ve net kütlelerin birbirinden farkları nelerdir?
3. Kütle ve ağırlık arasındaki temel farklar nelerdir?
TAHMİN AŞAMASI 1. Eşit kollu terazi ile hassas terazideki ölçüm aynı sonucu verir mi?
2. Balona hava doldurulduğunda kütlesi değişir mi?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Eşit kollu terazi, hassas terazi, katı cisimler, su, boş kap, balon
Deneyin Yapılışı: 1. Katı cisim ilk önce eşit kollu terazi sonra hassas terazi ile ölçülüp fark olup olmadığı incelenir. 2. Boş kap ölçülür ve ölçüm not edilir ya da hassas terazide darası alınır. Sonra su eklenerek tekrar ölçülür. Son
ölçümden boş kabın ölçüsü çıkarıldığında sıvının kütlesi bulunmuş olur. 3. Balon boş iken ölçüldükten sonra, içine hava üflenir ve terazide toplam ağırlığı ölçülür. Toplam ölçümden boş
balonun ölçümünün çıkarılması balon içindeki gazın kütlesini verir. Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Kütle, değişmeyen madde miktarıdır. Katı, sıvı ve gazlarda kütle ölçümlerinde terazilerden faydalanılır. Kütlenin birimi kg ya da gr. ‘dır. Kütle “m” ile gösterilir.
Değerlendirme 1. 1000 g= ……….kg = ………..mg ………..ton
2. Günlük hayatta hangi sıvı maddeler gr ve kg cinsinden ölçülür?
3. Gazların kütlelerini ölçmek; katı ve sıvılardan daha zordur. o Evet, çünkü………………………………………………. o Hayır
4. Katı, sıvı ve gazların kütleleri hangi aletlerle ölçülür, ayrı ayrı sınıflayınız.
Deney 2: Hacimlerin Ölçülmesi Kazanımlar 1. Katı, sıvı ve gazlarda hacim ölçmenin yollarını bilir. 2. Hacim ve kütle farkını anlayarak örnekler verir. 3. Gazların hacimlerinin, katı ve sıvılardan farklı ölçüldüğünü öğrenir. Araştırma Soruları 1. Geometrik şekle sahip olmayan katıların hacimleri nasıl ölçülür?
2. Sıvıların hacmi hangi yöntemle/yöntemlerle nasıl ölçülebilir? Örnekler veriniz.
3. Gazların hacim ölçümü katı ve sıvıların hacim ölçümüne göre nasıl farklılık göstermektedir? Araştırınız.
4. Küp, küre, koni, silindir, dikdörtgenler prizmasının belirli hacimleri var mıdır? Varsa sınıflayınız.
TAHMİN AŞAMASI 1. Dikdörtgen tahtadan bir parça kopardığımızda hacmi değişir mi?
2. Su ile aynı kütlede zeytinyağını başka bir dereceli silindire eklersek su ile aynı seviyede olur mu?
3. Şırıngaya hava doldurulduktan sonra beklemeye bıraktığımızda gaz miktarında bir değişme olur mu?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Dikdörtgen tahta, düzgün şekli olmayan tahta, su, balon, dereceli silindir, şırınga
Deneyin Yapılışı: 1. Dikdörtgen tahtanın yükseklik, genişlik ve uzunluğunu ölçüp bunları ayrı ayrı çarparak hacmi bulunur. 2. Dereceli silindire su ekleyerek, düzgün şekli olmayan tahta içine atılır. Taşan su miktarı cismin hacmini verir. 3. Su dereceli silindirin içine eklenir. Su seviyesi göstergesi, hacimdir.
4. Şırınganın içine hava doldurulur. Bu doldurulan hava yani gaz miktarı hacimdir. Deney Düzeneği:
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Maddelerin bulundukları ortamda kapladığı yere hacim denir. Hacim “V” ile gösterilir. Birimi lt. veya cm
3 ’tür. Katı ve sıvıların belirli hacimleri vardır. Gazların hacimleri ise değişkendir. Değerlendirme 1. Gazların hacimleri bulundukları kabın şekline eşittir.
o Evet, çünkü…………………………………. o Hayır
2. Katı, sıvı ve gazların hacimleri hangi durumlarda değişir?
3. Bir kapta bulunan belli miktardaki buzun tamamı eriyerek suya dönüşmektedir. Bu dönüşüm süreciyle ilgili olarak yandaki grafiklerden hangisi doğrudur? Neden? Açıklayınız.
Deney 3: Özkütlenin Bulunması Kazanımlar 1. Özkütle kavramını ve birimlerini öğrenir. 2. Özkütlenin ayırt edici olup olmadığını kavrar. 3. Katı, sıvı ve gazların yoğunluğunun nasıl ölçüldüğünü anlar. Araştırma Soruları 1. Şekli belli olan küp, küre ve dikdörtgenler prizması gibi katıların hacimleri farkını araştırınız.
2. Özkütle nedir? Katı-sıvı-gaz üçlüsünde ayırt edici midir?
3. Katı ve sıvılar hangi durumlarda yüzer?
4. Gazların özkütlesini bulmak katı ve sıvı maddelere göre neden zordur?
TAHMİN AŞAMASI 1. Katıyı su içine bıraktığımızda su seviyesinde nasıl bir değişiklik olur?
2. Katının boyutu büyüdükçe özkütle artar mı?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Dikdörtgen tahta, su, dereceli silindir, şırınga, hassas terazi
Deneyin Yapılışı: 1. İlk önce hassas terazi ile dikdörtgen tahtanın kütlesi bulunur. Hacmi, 3 boyutu çarpılarak bulunur. 2. Dereceli silindirin boş ağırlığı ölçülür. Su eklendikten sonra su seviyesi not edilir (hacim) ve ağırlığı ölçülür. Son
ölçümden ilk ölçüm çıkarılarak suyun kütlesi bulunur. 3. Boş şırınganın ağırlığı ölçülür. Hava eklendikten sonra hava seviyesi not edilir (hacim) ve ağırlığı ölçülür. Son
ölçümden ilk ölçüm çıkarılarak havanın kütlesi bulunur. 4. Yoğunluk(d)=kütle(m)/hacim(v) formülünden özkütleler hesaplanır. Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Bir maddenin kütlesinin hacmine oranı olarak bilinen yoğunluk, maddeleri ayırt etmede kullanılır. Birimi g/ml. veya g/cm
3’tür. Yoğunluk “d” ile gösterilir. Formülü;
Değerlendirme 1. Katılar geometrik bir şekle sahip olduklarında boyutları ölçülerek hacim hesaplanır.
o Evet, örneğin………………………………………
o Hayır, örneğin ……………………………………
2. Katı, sıvı ve gazların hangilerinin yoğunluğu basınç farkından etkilenir
d m
V
Kütle
Hacim =
Deney 4: Ağırlık ve Yerçekimi Kazanımlar 1. Kütle ve ağırlığı birbirinden ayırt eder. 2. Ağırlığı bir kuvvet olarak tanımlar ve dinamometre ile ölçer. 3. Dünya ile üzerindeki kütleler arasındaki çekim kuvvetini yerçekimi kuvveti olarak isimlendirir. Araştırma Soruları 1. Farklı gezegenlerde aynı kütlenin ağırlıkları neden farklıdır?
2. Yerçekimi ivmesi nedir, nelere bağlıdır?
3. Dünyada kütlesi 90 kg olan bir insanın Ay’daki kütlesinin ne olmasını beklersiniz? Cevabınızın sebepleri nedir?
TAHMİN AŞAMASI 1. Cisimlerin büyüklüğü artıkça dinamometre yayında ne gibi değişiklikler olur?
2. Farklı cisimler kullanılması durumunda “ g” (yerçekimi ivmesi) değişir mi?
GÖZLEM AŞAMASI Kullanılacak Araç-Gereçler: Dinamometre ve 2 farklı katı cisim Deneyin Yapılışı: 1. Her iki cismin ağırlığını dinamometre ile ölçünüz. 2. G=m.g formülünden kütlelerinin farkını karşılaştırırız. 3. Sonuçları değerlendiriniz. Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Ağırlık; bir cisme etki eden yer çekimi kuvvetine ağırlık denir. Bir maddenin kütlesi hiçbir yerde değişmez, sabit kalır. Ancak yer çekimi kuvvetinin her yerde aynı olmayışından dolayı cismin ağırlığı değişir.Genellikle G harfi ile gösterilir.
Ağırlık birimi Newton’dur.
Değerlendirme 1. 60 kg lık kütlenin Dünya’da ve Ay’daki ağırlıkları kaç Newton‘dur?
2. Uzayda bir cismin kütlesi Dünya’ya göre nasıl değişir?
BÖLÜM 2 IŞIK ve IŞIK OLAYLARI - I
Deney 1: Işığın Yansıması ve Yansıma Kanunları Kazanımlar 1. Yansıma olayının nasıl oluştuğunu görür. 2. Yansıma kanunlarını öğrenir. 3. Saydam, yarı saydam ve opak maddeleri tanır. Araştırma Soruları 1. Yansıma kanunları hakkında araştırma yapınız.
2. Kaç çeşit yansıma vardır?
TAHMİN AŞAMASI 1. Düz aynanın boyutu artıkça yansıma açısı değişir mi?
2. Gelen ışın ve yansıyan ışınlar farklı düzlemlerde bulunur mu?
GÖZLEM AŞAMASI Kullanılacak Araç-Gereçler: Işık kaynağı, düz ayna, açıölçer, güç kaynağı, karton levha, destek Deneyin Yapılışı: 1. Karton levha düz aynanın üzerine yerleştirilir. 2. Karton hareket ettirilerek ışığın ayna üzerine düşmesi sağlanır. 3. Gelen ve yansıyan ışınların izlediği yol bulunur. 4. Açıölçer ile yansıma ve gelme açıları ölçülür. Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Işığın geldiği yüzeyden aynı ortama geri dönmesine yansıma denir. Yansıma olaylarında yansıyan ışın ve gelen ışın aynı düzlemdedir. Gelme açısıyla yansıma açısı birbirine eşittir. Bütün cisimler üzerine düşen ışığın bir kısmını yansıtır.
Değerlendirme 1. Aynaların görüntü vermesinin nedeni nedir? 2. Işığı yansıtamayan maddelere ………………. denir.
Deney 2: Işığın Kırılması Kazanımlar 1. Işığın kırılması ile ilgili bilgi sahibi olur. 2. Kırılmanın özelliklerini bilir. 3. Farklı ortamlarda kırılma durumlarını inceler. Araştırma Soruları 1. Günlük hayatta kırılma olayını nasıl gerçekleştirebiliriz?
2. Cam, su ve hava ortamlarında kırılma açıları farklı mıdır?
3. Kırılma hangi durumlarda gerçekleşmez?
TAHMİN AŞAMASI 1. Işık ne kadar kırılabilir?
2. Deneyde bağımlı, bağımsız ve sabit değişkenler ne olur?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Işık kaynağı, su, şişe
Deneyin Yapılışı: 1. Karanlık bir ortam sağlanır. 2. Şişe su ile doldurulduktan sonra bir kenarından delik açılır. 3. Açılan deliğe ışık kaynağı tutularak, ışığın sudan havaya nasıl kırıldığı gözlemlenir. Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Işık ışınlarının saydam bir ortamdan başka bir saydam ortama geçerken ışınların bir kısmı yansıyarak geldiği ortama dönerken, bir kısmının da ikinci ortama geçerken doğrultu değiştirmesi olayına ışığın kırılması denir.
Değerlendirme 1. Işık hangi durumda kırılmaz?
2. Düz aynadaki görüntü oluşumunda etkili olan ışık olayları nelerdir?
3. Sudaki dalgıç havadaki martıyı olduğundan daha uzakta görür. o Evet, çünkü………………………………………………………….. o Hayır, çünkü……………………………………………………………
Deney 3: Işığın Renklerine Ayrılması Kazanımlar 1. Ana, ara ve kontrast renkleri tanır. 2. Işık prizmasının ne olduğunu kavrar. 3. Işık tayfı kavramını bilir. 4. Renkleri kırılma sırasına göre sıralar.
Araştırma Soruları 1. Her rengin kırılma açısı aynı mıdır?
2. Gökkuşağının oluşum şartları nelerdir? Yağmur olmadan gökkuşağının oluşumu mümkün müdür?
3. Gökkuşağı ve serap olayı nasıl oluşur? Bu iki olay arasındaki farkı açıklayınız.
4. Bir sabun köpüğü ya da su damlası ışık prizması olarak kullanılabilir mi?
5. Gökyüzü neden mavi görünür?
TAHMİN AŞAMASI 1. Prizmadan en az ve en çok kırılan renkler hangisi olur?
2. Hızla çevrilen çarkta görünen renk ne olabilir?
3. Bir tek beyaz ışık demetinden kaç farklı renk çıkabilir?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Bir adet cd, renkli kâğıtlar (ya da renkli kalemler).
Deneyin Yapılışı: 1. Cd’nin bir yüzünü bölümlere ayırıp, bu bölümleri ya renkli kalemler ile boyayınız ya da renkli kâğıtlar yapıştırınız. 2. Bir düzenekle bu cd’nin hızlıca dönmesini sağlayınız. Ya da cd’nin ortasından kalem geçirerek dönüşünü el
yardımıyla yapabilirsiniz. Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Renkleri analiz etmemize yardımcı olan on iki eşit bölüme ayrılmış ve her bölümün pigment değerine göre farklı rengi temsil ettiği daire şekline renk çarkı denir. Renkler ana renkler, ara renkler ve kontrast renkler olmak üzere 3’e ayılırlar. Işık kaynağından çıkan beyaz ışık prizma üzerine düştüğünde, prizma tarafından kırılmaya uğrar.
Değerlendirme 1. Kırılma oranına göre renkleri azdan çoğa sıralayınız? 2. Her rengin kırılma açısı aynıdır.
o Evet, çünkü………………………………………………………….. o Hayır
3. Kırmızı, mavi gibi karışım yoluyla elde edilmeyen renklere …………………. renkler denir.
BÖLÜM 3 AYNA ve MERCEKLER
Deney 1: Düz Aynada Görüntü Oluşumu Kazanımlar 1. Düzlem ayna ve özelliklerini bilir.
2. Zahiri ve gerçek görüntünün farkını anlar. 3. Paralel ve çakışan aynaları tanır. Araştırma Soruları 1. Düz aynalarla oluşturulan paralel ve çakışan aynaların kullanıldığı yerleri araştırınız.
2. Periskop nedir? Nerelerde kullanılır?
3. Görüş alanı nedir ve nelere bağlıdır?
TAHMİN AŞAMASI 1. Aynanın karşısında yanan bir mumu aynaya yaklaştırıldıkça ne gözlenir?
2. İki paralel aynanın arasına konan cismin görüntü sayısı ne olur?
3. İki aynanın 60 derecelik açı ile çakıştırılmasıyla oluşan düzenekte araya konan cismin görüntü sayısı ne olur?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Mum, kibrit, ayna (2)
Deneyin Yapılışı: 1. Ortam karartıldıktan sonra, mum yakılır ve aynaya paralel bir uzaklıkta yerleştirilip oluşan görüntü incelenir. 2. İki ayna paralel yerleştirilerek oluşan görüntü incelenir. 3. İki ayna çakışık hale getirilip aralarındaki açı artırılıp azaltılarak farklar incelenir.
Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Ayna, ışığın %100 e yakın kısmını düzgün olarak yansıtan cilalı yüzeydir. Metal yüzeylerin parlatılmasıyla ilk ayna elde edilmiştir. Daha sonraları ise cam levhaların bir yüzeyi civa ile kaplanarak ayna geliştirilmiştir.
Değerlendirme 1. Çakışan aynalarda görüntü sayısı hangi formül ile bulunur?
2. Aynada yansıyan cisim ve görüntüsü aynaya göre simetriktir. o Evet, çünkü………………………………………………………….. o Hayır, çünkü…………………………………………………………..
Deney 2: Küresel Aynalarda Odak Noktasının Bulunması ve Özel Işınlar
Kazanımlar 1. Küresel ayna çeşitlerini ve farklarını bilir. 2. Çukur aynalarda odak noktasını bulur ve özel ışınları inceler. 3. Tümsek aynalarda odak noktasını bulur ve özel ışınları inceler. Araştırma Soruları 1. Çukur aynalarda özel ışınları araştırınız.
2. Tümsek aynalarda özel ışınları araştırınız.
3. Düz aynalar ile küresel aynaların farkları nelerdir?
TAHMİN AŞAMASI 1. Aynaya paralel ışın gönderdiğimizde nereye yansır?
2. Odaktan gelen ışın nereye yansır?
3. Merkezden geçen ışın nereye yansır?
GÖZLEM AŞAMASI Kullanılacak Araç-Gereçler: Çukur ayna, tümsek ayna, ışık kaynağı, keçeli kalem, açıölçer levha
Deneyin Yapılışı: 1. Açıölçer levhayı düz bir zemine koyunuz. Çukur aynayı çukur kısmı ışık kaynağına bakacak şekilde açıölçer levhaya
dik olarak yerleştiriniz.Bulunduğunuz ortamı karartınız. 2. Odak noktasını bulmak için aynaya paralel ışın demeti göndererek ayna önünde kesiştiği yeri işaretleyiniz. 3. Özel ışınları bulmak için ışını aynanın odağına, tepesine, merkezine gönderiniz
Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Üzerine düşen ışığın tamamına yakınını yansıtabilen yüzeylere “ayna” denir. Aynalarda yansıtıcı yüzeyi çukur olan aynalara “çukur ayna”; yansıtıcı yüzeyleri tümsek olan aynalara “tümsek ayna” denir. Işığın toplandığı noktaya “odak
noktası” denir.
Değerlendirme 1. Çukur ayna ve tümsek aynanın kullanıldığı yerlere örnekler veriniz.
2. Küresel aynalarda odak noktası ve ışın yolu nelere bağlıdır?
Deney 3: Küresel Aynalarda Görüntü Oluşumu
Kazanımlar 1. Çukur ve tümsek aynalarda görüntü oluşumunu inceler. 2. Küresel aynaları tanıyarak düz aynalardan farklarını bilir. 3. Merkez ve odak noktasını öğrenir.
Araştırma Soruları 1. Çukur aynaların kullanıldığı yerleri araştırınız.
2. Tümsek aynaların kullanıldığı yerleri araştırınız.
3. Çukur ve tümsek aynaların farkları nelerdir?
TAHMİN AŞAMASI 1. Çukur ayna kullanılarak ışık kaynağı merkezden uzak olduğunda cisim nasıl görünür?
2. Çukur ayna kullanılarak ışık kaynağı merkezde olduğunda cisim nasıl görünür?
3. Tümsek ayna kullanılarak ışık kaynağı odak-merkez arasında ya da odak-tepe arasında olursa oluşan görüntülerde
bir fark olur mu?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Çukur ayna, tümsek ayna, ışık kaynağı,
Deneyin Yapılışı: 1. Çukur aynaya farklı açılardan ışık gönderilip odak noktası ve merkez bulunarak oluşan görüntüler incelenir. 2. Tümsek aynaya farklı açılardan ışık gönderilip odak nokta ve merkez bulunarak oluşan görüntüler incelenir. Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Üzerine düşen ışığın tamamına yakınını yansıtabilen yüzeylere “ayna” denir. Aynalarda yansıtıcı yüzeyi çukur olan aynalara “çukur ayna”; yansıtıcı yüzeyleri tümsek olan aynalara “tümsek ayna” denir. Işığın toplandığı noktaya “odak
noktası” denir.
Değerlendirme 1. Bir çukur ayna önündeki bir cismin görüntüsünü kaç farklı şekilde verebilir? Açıklayınız.
2. Bir tümsek ayna önündeki bir cismin görüntüsünü kaç farklı şekilde verebilir? Açıklayınız.
Deney 4: Merceklerde Odak Noktasının Bulunması ve Özel Işınlar
Kazanımlar 1. Mercekleri ve çeşitlerini bilir. 2. İnce kenarlı ve kalın kenarlı merceklerin günlük hayatta kullanıldığı yerleri öğrenir. 3. Konveks ve konkav farkını bilir. Araştırma Soruları 1. Mercekler hangi malzemeden yapılır?
2. Basit mercek, bileşik mercek nedir? Farklarını araştırınız.
3. İnce kenarlı ve kalın kenarlı merceklerle karşılaştığınız yerlere örnekler veriniz.
TAHMİN AŞAMASI 1. Paralel ışın gönderdiğimizde nerede kırılır?
2. Odaktan gelen ışın nerede kırılır?
3. Merkezden geçen ışın nerede kırılır?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Işık kaynağı, açıölçer levha, konkav mercek, konveks mercek, keçeli kalem
Deneyin Yapılışı: 1. Açıölçerin üzerine mercek konularak ışık gönderilmesiyle açıölçeğe gelen ışın ile odak noktası bulunur. 2. Özel ışınları bulmak için ışın odağa, merkeze, asal eksene gönderilip mercek ve açıölçerdeki durum gözlenir.
Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Işığın yönünü değiştiren, ışık ışınlarını birbirine yaklaştıran-uzaklaştıran optik aletlere “mercek” denir. İnce kenarlı mercek üzerine gelen ışınları toplayan; kalın kenarlı mercek ise dağıtan mercek olarak bilinir.
Değerlendirme 1. Uçları ince, ortası kalın merceklere…………………….denir. 2. İnce mercek ile kalın merceklerin farkları nelerdir?
BÖLÜM 4 ELEKTRİK - I
Deney 1: Basit Elektrik Devresi ve Kısa Devre Kazanımlar 1. Basit bir elektrik devresinde bulunan elemanları tanır. 2. Devre elemanlarının birbirine nasıl bağlandığını görür. 3. Açık ve kapalı devre oluşturur. Kısa devre olayını anlar. Araştırma Soruları 1. Elektrik devre çeşitlerini araştırınız.
2. Devre elemanları nelerdir? Kaç çeşit devre vardır?
3. Kısa devre olayını günlük hayatla ilişkilendirerek açıklayınız.
TAHMİN AŞAMASI 1. Anahtar kapalıyken ampul yanar mı?
2. Yanmakta olan lambanın iki ucu iletken bir telle bağlandığında ne gözlenir?
3. Lamba açıkken anahtarın durumu nedir?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Güç kaynağı, bağlantı kablosu, ampul, duy, anahtar, iletken tel, reosta, ampermetre, voltmetre
Deneyin Yapılışı: 1. Güç kaynağının iki kutbuna birer bağlantı kablosu takılıp, ampul duya yerleştirilir. Bağlantı kablosunun bir ucunu
anahtara diğer ucunu ampule bağlarız. Anahtar kapalıyken güç kaynağını 1,5-2 volta ayarlarız. Anahtar açık ve kapalıyken lambanın durumunu gözleriz.
2. Yanmakta olan lambanın iki ucunu iletken bir telle birleştirerek anahtar kapatılır ve akım dirençsiz yoldan gider. Böylelikle lamba üzerinden giden akım artık lamba üzerinden gitmez ve lamba söner. Akımın dirençsiz yolu tercih etmesiyle kısa devre gerçekleşir. 3. Basit elektrik devresi düzeneğine ek olarak bağlama kabloları ile voltmetre, ampermetre ve reosta bağlanır. Reostadaki sürgü 1 yönünde hareket ettirilince lambanın parlaklığının arttığı gözlenir aynı zamanda ampermetre ve voltmetredeki değişim gözlenir. Reostadaki sürgü 2 yönünde
hareket ettirilince lambanın parlaklığının azaldığı gözlenir. Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Bir üretecin iki ucu bir iletken telle birleştirilip, düzeneğe bir lamba yerleştirilirse, üretecin negatif (-) kutbundan çıkan elektronlar pozitif (+) kutuba giderler. Kurulan bu düzeneğe elektrik devresi denir.
Değerlendirme 1. Elektrik akışı yönü ………uçtan, ……..uca doğrudur. 2. Basit bir elektrik devresi nelerden oluşur?
3. Ampermetre ile voltmetreyi karşılaştırınız.
Deney 2: Üreteçlerin Seri ve Paralel Bağlanması Kazanımlar 1. Üreteçleri tanıyarak görevlerini öğrenir. 2. Seri ve paralel bağlamayı görerek aralarındaki farkı açıklayabilir. 3. Seri ve paralel bağlı devrelerde akım, gerilim durumlarını inceler. Araştırma Soruları 1. Potansiyel fark nedir, nasıl hesaplanır?
2. Günlük hayatta paralel bağlı üreteçleri nerelerde kullanırız?
3. Günlük hayatta seri bağlı üreteçleri nerelerde kullanırız?
TAHMİN AŞAMASI 1. Seri bağlı üreteçte lambanın parlaklığı daha mı fazladır?
2. Pil sayısındaki değişim ampul parlaklığını etkiler mi?
3. Paralel bağlı üreteçte harcanan güç seri bağlı üreteçten fazla mıdır?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Ampul, pil, voltmetre
Deneyin Yapılışı: 1. Pil üreteci seri ve paralel bağlanır. 2. Seri ve paralel bağlı üreteçlerin gerilimleri voltmetre ile ölçülür.
3. Ampul parlaklığı karşılaştırılır. Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Bir üretecin (-) ucu diğer üretecin (+) ucuna bağlanmasıyla seri bağlama oluşur. Üreteçlerin (+) uçları birbiriyle, (-)
uçları da birbiriyle bağlanırsa paralel bağlama oluşur.
Değerlendirme 1. Bir üretecin tükenme süresi nelere bağlıdır? 2. Üreteçlerden geçen akım miktarının üreticinömrüileilişkisinedir?
Deney 3: Ampullerin Seri ve Paralel Bağlanması Kazanımlar 1. Ampulleri seri ve paralel bağlamanın sonuçlarını tartışabilir. 2. Seri ve paralel bağlamayı görerek aralarındaki farkı açıklayabilir. 3. Paralel ve seri bağlı düzeneklerin ampul parlaklığını görür. Araştırma Soruları 1. Vavien sistemi nedir? Nerede kullanılır? Hangi tür bağlanmaya örnektir?
2. Günlük hayatta seri ve paralel bağlı lambaları nerelerde kullanırız?
3. Seri ve paralel bağlı ampul kullanmanın avantajları-dezavantajlarına birer örnek veriniz.
TAHMİN AŞAMASI 1. Seri bağlı ampullerden biri kapandığında diğer ampullerde bir değişme olur mu?
2. Paralel bağlı ampullerin sayısını artırdığımızda ampul parlaklığına bir etkisi olur mu?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Kablo, 2 adet ampul, duy, güç kaynağı, voltmetre
Deneyin Yapılışı: 1. Seri bağlanan lambaların bağlanması: Duylar ampullerin altına yerleştirilir. Güç kaynağından ilk ampule kablo ile
bağlantı kurulur, daha sonra ikinci ampul kabloyla devreye seri bir şekilde bağlanır. Güç kaynağından elektrik akımı açılır ve ampullerin farklı potansiyelde ışık verdikleri görülür. Voltmetreler devreye bağlanır. Ampullerin voltajları ölçülür.
2. Paralel bağlanan lambalar: Güç kaynağına kablo takılır. Bu kabloya 2 ayrı kablo bağlanır. Bu 2 kablonun aralarına da lambalar paralel şekilde bağlanır. Güç kaynağından elektrik akımı yollanır. Lambaların eşit parlaklıkta yanıp yanmadığı gözlenir.
Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Akım kendisini tek bir koldan bağlıyorsa seri bağlanma gerçekleşir. Akım kendisini birden fazla kola ayırarak tamamlıyorsa paralel bağlıdır.
Değerlendirme 1. Paralel bağlı ampul kullanmanın seri bağlı kullanımdan en önemli avantajı ne olabilir?
2. Evlerde kullanılan bağlanma türü hangisidir?
Deney 4: Yüklü ve Yüksüz Cisimler
Kazanımlar 1. Yüklü cisimlerin elektriklendiğini bilir. 2. Günlük hayatta karşılaştığı elektriklenme olaylarının mantığını kavrar. 3. Elektriklenme çeşitlerini öğrenir. Araştırma Soruları 1. TV ekranına tozlar neden daha çok yapışır?
2. Yüklü bir plastik çubuk çeşmeden akan suya yaklaştırılırsa suyun akışını etkiler mi?
3. Şimşek, yıldırım, gök gürültüsü olayları nasıl oluşur?
TAHMİN AŞAMASI 1. Tarağı saça hızlıca 10 defa sürtmeyle 20 defa sürtme arasında bir fark olur mu?
2. Balon yün kumaşa sürtüldüğünde son yük miktarları farklı mı olur?
3. Plastik çubuk iletken midir yalıtkan mı?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Saç tarağı, cam parçası, plastik çubuk, balon
Deneyin Yapılışı: 1. Bir balonu şişirip, hızlı bir biçimde 10-12 kez saça veya yün kumaşa sürtülür. Balon bir an saça veya kazağa
dokundurulup bırakılır. Elektriklenme gözlenir. 2. Aynı şey tarak, cam parçasıyla da denenir. 3. 10-12 kez saça hızlıca sürtünen plastik çubuk akan suya yaklaştırılır ve elektriklenme olup olmadığı gözlenir. Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Aynı tür yükler birbirini iter, zıt yükler birbirini çeker. Yükler arasındaki bu kuvvete “Coulomb kuvveti” denir. Bu kuvvet
yüklerin büyüklükleri ile doğru; aralarındaki uzaklığın karesi ile ters orantılıdır. Cisimlerdeki yük varlığını ve türünü anlamamıza yarayan alete “elektroskop” denir.
Değerlendirme 1. Elektriklenme çeşitlerini yazarak birer örnekle açıklayınız.
2. Yüklü iki cisim birbirine dokundurulduğunda işaretleriyle ilgili kaç farklı durum oluşur? Açıklayınız.
3. Topraklama olayını ve nerelerde kullanıldığını açıklayınız.
4. İletken ve yalıtkan maddelere örnekler veriniz?
NELER ÖĞRENDİK? Bölüm deneylerinde öğrendiklerinizi açıklayınız.
BÖLÜM 5
ELEKTRİK - II Deney 1: Limondan Pil Yapımı Kazanımlar 1. Pilin günlük hayattan malzemelerle de üretilebildiğini görmek. 2. Limonun yapısında bulunan asitleri anlamak.
3. Pillerin elektrik enerjisini nasıl oluşturduğunu kavramak. 4. Elektrot, elektroliz kavramlarını öğrenmek. Araştırma Soruları 1. Pillerin yapısında hangi maddeler bulunur?
2. LED lambaların özellikleri nelerdir?
3. Pil çeşitlerini ve pillerin ortak özelliklerini araştırınız?
TAHMİN AŞAMASI 1. Kablonun bir ucu bakır paraya diğer ucu çinkoya bağlandığında ampul yanar mı?
2. Bir limon kaç volt enerji üretebilir?
3. Limon sayısında artış olursa ne gibi değişiklikler gözlenir?
GÖZLEM AŞAMASI Kullanılacak Araç-Gereçler: 4 adet limon, bağlantı kabloları, bakır ve çinko elektrotlar, LED lambası Deneyin Yapılışı: 1. Limonun bir tarafına bakır metal parayı ve diğer tarafına çinko çiviyi yerleştiriniz. Bakır paranın ve çinko çivinin
temasının olmamasına dikkat ediniz. 2. Birden fazla limonu bir metal kablo yardımıyla bir limonun (+) kutbu diğer limonun (-) kutbuna gelecek şekilde
bağlayınız. Gözlem yapınız. Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Limonun içerdiği sitrik asit, bizim için gerekli olan asidik çözeltinin oluşmasını sağlar. Deney için seçilecek limonun iri, taze ve sulu olması pilimizin daha iyi çalışmasını sağlayacaktır. LEDler çok düşük voltajda (yaklaşık 2 volt) ve az akımda çalışırlar.
Değerlendirme 1. Bir kasa limon kullanarak piknikte cep telefonu şarj edilebilir mi?
2. Günlük hayatta kullandığımız başka maddeler ile de pil yapabilir miyiz?
o Evet, örneğin………………………………………………. o Hayır
3. Elektron akışı ( ) kutuptan ( ) kutba doğru akar.
Deney 2: İletkenler ve Yalıtkanlar
Kazanımlar 1. İletken ve yalıtkan maddeleri tanıyarak birbirinden ayırt edebilir. 2. Katı cisimlerin iletkenliğinin olup olmadığını kavrar. 3. İletken ve yalıtkan maddelere günlük hayattan örnekler verebilir. Araştırma Soruları 1. Günlük hayatta elektrik akımını kullanmada yalıtkan maddelerin önemi nedir?
2. Maddelerin iletkenliklerini belirleyen özellikler nelerdir?
3. Elektrik telleri neden bakır telden yapılır?
TAHMİN AŞAMASI 1. Sizce metal, tahta ve plastikten hangisi en az iletir?
2. Alüminyum folyo elektriği iletecek mi?
3. Metal kaşık düzeneğinde ampul yanar mı?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Pil, pil yatağı, ampul, bağlantı kabloları, alüminyum folyo, tahta kaşık, metal kaşık, cam
çubuk, plastik çubuk
Deneyin Yapılışı: 1. Pili, pil yatağına yerleştirip bağlantı kablolarını ampulle birleştiriniz. 2. Daha sonra pilden ve ampulden çıkan bağlantı kablolarını önce alüminyum folyoya sonra sıra ile kaşığa, metal
kaşığa, cam çubuğa, plastik çubuğa dokundurunuz.
Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI İletkenlik bir maddenin ısı ve elektriği iletip iletmemesi olayıdır. Madde içindeki elektrik yüklerinin bir
noktadan başka bir noktaya taşınmasına elektrik iletkenliği denir.
Değerlendirme 1. Katı maddelerin elektrik iletkenliğini sağlayan faktörler nelerdir? 2. Silgi elektriği iletir.
o Evet, çünkü…………………………………. o Hayır
3. Elektriği ileten maddelere ………………..madde; elektriği iletmeyen maddelere de ……………….madde denir.
Deney 3: Sıvıların İletkenliği Kazanımlar
1. Sıvılarda iletkenlik kavramını tanımlar. 2. Sıvı cisimlerin iletkenliğinin olup olmadığını kavrar. 3. Asit, baz ve tuzları tanıyarak birbirinden ayırt eder. Araştırma Soruları 1. Saf su neden elektriği iletmez?
2. Maddelerin iletkenliklerini belirleyen özellikler nelerdir?
3. Yemeklik tuz katı haldeyken elektriği iletmez; sulu çözeltileri elektriği iletmektedir. Nedenini tartışınız.
TAHMİN AŞAMASI 1. Sizcealkol, saf su, şeker üçlüsünden hangisi elektriği iletir?
2. Saf su ile çeşme suyu aynı sonuçları verecek mi?
3. Sirkenin olduğu beherde ampulden akım geçer mi?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Bir miktar tuz, şeker, alkol, saf su, musluk suyu, çay, sirke, 500 mL’lik beher, ampul,
elektrik güç kaynağı, timsah ağızlı bağlantı kabloları, 2 adet kurşun kalem
Deneyin Yapılışı: 1. Sırasıyla beherlere musluk suyu, saf su, alkol, sirke, çay, şekerli su ve tuzlu su karışımları ekleyiniz. 2. Elektrik güç kaynağından elektrik verilerek ampulün yanıp yanmadığı gözlemleyiniz. Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI İletkenlik bir maddenin ısı ve elektriği iletip iletmemesi olayıdır. Madde içindeki elektrik yüklerinin bir noktadan başka bir noktaya taşınmasına elektrik iletkenliği denir. Metallerde iletkenliği sağlayan serbest elektronlardır. Sıvı çözeltilerde pozitif ve negatif yüklü iyonlardır.Bir sıvının elektriği iletmesi için iyonlarına ayrışabilmesi gerekir.
Değerlendirme 1. Sıvı maddelerin elektrik iletkenliğini sağlayan faktörler nelerdir? 2. Tuzlu su elektriği iletir.
o Evet, çünkü…………………………………. o Hayır
3. Sulu çözeltilerine hidrojen iyonu (H)+ veren maddelere ………………., hidroksit iyonu veren maddelere ………………
asit ve bazların tepkimesi sonucu oluşan bileşiklere de …………….denir. ( baz / asit / tuz)
Deney 4: Elektromıknatıs ile Zil Yapımı Kazanımlar
1. Manyetizma konusunda bilgi sahibi olur.
2. Elektromıknatıs yapımını öğrenerek günlük hayatta sağladığı yararları öğrenir. 3. Mıknatıs ve mıknatıs çeşitlerini bilir. Araştırma Soruları 1. Mıknatısın kullanım alanlarını araştırınız.
2. Elektromıknatıs nerelerde kullanılır?
3. Mıknatıslarda tek kutupluluk olmamasının nedenini araştırınız.
TAHMİN AŞAMASI 1. Akım artırıldığında ne gözlenir?
2. Mıknatısı ikiye böldüğümüzde kutup sayısı bire mi iner?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Bobin, pil yatağı, zil çekirdeği, bağlantı kablosu, çivi, toplu iğne, anahtar
Deneyin Yapılışı: 1. Anahtar, üreteç ve kablolar ile devre kurulduktan sonra bobinin içine zil çekirdeği yerleştirilir. 2. Anahtar açıkken, bobini küçük çivi veya toplu iğnelere yaklaştırılır. Çekmediği gözlenir. 3. Anahtarı basılı tutarak devre kapatılır, demir çekirdeğin çivi ve toplu iğneleri çektiği gözlemlenir. 4. Anahtar bırakıldığında devre açılır, çivi ve iğneler düşer.
Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Magnetizma ya da manyetizma sözcüğü, mıknatısları ve manyetik alanları tanımlamak için kullanıgül bir terimdir. Manyetizma, mıknatıslanmış maddelere ilişkin özelliklerin tümünü ve mıknatısların özelliklerini, inceleyen bir fizik dalıdır. Bu terimin kökeni, Türkiye'de, Aydın yakınlarında kurulmuş olan ve magnetit (mıknatıs taşı) mineralinin ilk
bulunduğu yer olarak tanınan, antik Magnesia (Manisa) kentine dayanırDemir, nikel, kobalt gibi maddeleri çekme
özelliği gösteren cisimlere mıknatıs denir. Elektrik akımını etkisiyle mıknatıslık özelliği gösterebilen magnetik maddelere elektromıknatıs denir.
Değerlendirme 1. Öğretmenlik yaparken mıknatıs ile ne tür deneyler tasarlayabilirsiniz? 2. Mıknatısların aynı kutupları birbirini…………..; zıt kutupları birbirini……………..
NELER ÖĞRENDİK? Bölüm deneylerinde öğrendiklerinizi açıklayınız.
BÖLÜM 6
ISI İLETİMİ Deney 1: Metallerin Isı İletkenlikleri Kazanımlar 1. Isı ve sıcaklık farkını anlar. 2. Isı enerjisini tanımlar. 3. Metallerin ısı iletkenliklerinin farklı olma sebeplerini kavrar. Araştırma Soruları 1. Metallerin ısı iletkenlikleri neden farklıdır?
2. Yemek yapılan tencerelerin ve çaydanlıkların sapları neden farklı maddeden yapılmıştır?
3. Isı hangi yollarla yayılır?
TAHMİN AŞAMASI 1. Toplu iğne ilk olarak hangi çubuktan düşer?
2. Isı iletim aygıtında en hızlı ısınan metal hangisi olur?
3. Alüminyumun iletkenlik sayısı bakırdan fazla mıdır?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Isı iletim aygıtı, mum, ispirto ocağı (bunzen beki), toplu iğneler
Deneyin Yapılışı: 1. Farklı metaller üzerine mum yardımıyla toplu iğneler tutturunuz. 2. Daha sonra ispirto ocağı yakılarak ısı iletim aygıtının demir levha kısmı ısıtınız. 3. Tüm metallerin aynı ısıyı almaları sağlayınız ve gözlem yapınız. 4. Isıtma aygıtına damlatılan mum üzerindeki iğneleri ilk düşenden sona doğru sıralayınız. 5. Isı iletimleri hakkında çıkarımda bulununuz.
Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Günlük hayatta bilindiği gibi, ısıtılan maddenin sıcaklığı artar, soğutulan maddelerin ise sıcaklığı azalır. Yani ısı ve sıcaklık birbiriyle ilgili fakat aynı şey değildir. Isı iletimi sıcak cisimden soğuk olana doğru ısı enerjisinin akışıdır. Metallerin ısı iletimi fazladır. Farklı metallerin ısı iletkenlikleri farklıdır ve ayırt edici özelliktir.
Değerlendirme 1. Isı iletkenliği nelere bağlıdır? 2. Metallerde ısı iletkenliği ayırt edici bir özelliktir.
o Evet, çünkü…………………………………. o Hayır
3. Bütün katı maddelerde ısı …………….yolu ile yayılır. 4. Gümüş, bakır, altın ve alüminyumun ısı iletkenliklerini sıralayınız.
Deney 2: Farklı Maddelerde Isı İletimi Kazanımlar 1. Isı iletiminin maddelere göre değişimi olup olmadığını anlar. 2. Isı iletkeni ve ısı yalıtkanı kavramlarını tanır ve birbirinden ayırt eder. 3. Isının yayılma yollarını kavrar.
Araştırma Soruları 1. Günlük hayatta yalıtım amacıyla kullanılan ısı yalıtkanlarını araştırınız.
2. Yemek yapılan tencerelerin ve çaydanlıkların sapları neden farklı maddeden yapılmıştır?
3. Isı hangi yollarla yayılır?
TAHMİN AŞAMASI 1. Metal, tahta ve plastik kaşıktan hangisi en geç ısınır?
2. Bağımlı, bağımsız ve sabit değişkenler ne olur?
3. Tahta iletken midir, yalıtkan mıdır?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Sıcak su, tahta kaşık, plastik kaşık, metal kaşık, beher
Deneyin Yapılışı: 1. 3 tane behere sıcak su ekleyiniz. 2. Beherlerin birine tahta kaşık, birine metal kaşık diğerine de plastik kaşık koyunuz. Bir süre bekleyip kaşıklardaki ısı
değişimlerini gözleyiniz. Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Bütün maddelerin ısı iletkenlikleri farklıdır. Bazı maddeler ısıyı hızlı, bazıları da yavaş iletirler. Isının bir maddedeki yayılma hızı o maddenin iletken mi yoksa yalıtkan mı olduğunu belirtir.
Değerlendirme 1. Yarı iletkenlik nedir, örnekler veriniz? 2. Isının iletim yoluyla yayılması katı maddelerde, sıvı ve gaz halindeki maddelerden daha kolay gerçekleşir.
o Evet, çünkü………………………………………………………….. o Hayır
3. Isı ……………., ………………, ……………… yolları ile yayılır.
Deney 3: Telefon ve Elektrik Kablolarında Genleşme Kazanımlar 1. Genleşme kavramını ve genleşme çeşitlerini bilir. 2. Katılarda genleşmenin ayırt edici olduğunu öğrenir. 3. Kablonun ve tel gibi metallerin genleşmesini inceler. Araştırma Soruları 1. Günlük hayatınızda genleşme örneklerini inceleyiniz?
2. Genleşme maddenin hangi halleri için ayırt edici özelliğe sahiptir?
3. Genleşmenin olumsuz etkilerini araştırınız?
TAHMİN AŞAMASI 1. Genleşme sırasında madde ısı mı alır; ısı mı verir?
2. Tel ısıtılmaya devam edilirse ne olur?
3. Isıtılan telin hangi özellikleri değişti?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: İnce tel, köpük(bir kitabın yarısı büyüklüğünde), çivi, mum
Deneyin yapılışı: 1. Köpük üzerine çivileri karşılıklı olarak sabitleyiniz. 2. Sabitlenen çiviler arasına teli gergin bir şekilde sarınız. 3. Isıtıcıyı yakarak telin ısınmasını sağlayınız. 4. Telde meydana gelen değişiklikleri gözlemleyiniz.
Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Bütün maddeler ısıtıldıkları zaman maddenin cinsine ve şekline göre değişik durumlarda genleşme meydana gelir.Genleşme maddeler için ayırt edici bir özelliktir. Katılarda boyca genleşmeye boyca uzama denir.
Değerlendirme 1. Katılarda genleşme çeşitlerini yazarak birer örnekle açıklayınız?
Deney 4: Gravzant Halkası Kazanımlar 1. Gravzant halkasının yapısını ve işleyişini kavrar. 2. Gravzant halkasının genleşmesini gözlemler. 3. Genleşmenin katılarda nasıl oluştuğunu inceler. Araştırma Soruları 1. Gravzant halkası nedir? Nerelerde kullanılabilir?
2. Genleşme maddenin hangi halleri için ayırt edici özelliğe sahiptir?
3. Günlük hayatta sıkça rastladığınız genleşme olaylarını yazınız.
TAHMİN AŞAMASI 1. Genleşme sırasında madde ısı mı alır; ısı mı verir?
2. Gravzant halkasını ısıtmayı durdurup soğumaya bırakırsak ne gibi değişiklikler gözlenir?
3. Gravzant halkası ısıtıldığında delikten geçer mi?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Gravzant halkası, metal küre, ispirto ocağı
Deneyin Yapılışı: 1. İlk önce gravzant halkasını delikten geçiriniz. 2. Sonra gravzant halkasını ispirto ocağında ısıtınız. 3. Sonra delikten geçirmeye çalışınız.
Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Bir maddenin tanecikleri arasındaki uzaklığın, aldığı enerji sayesinde, artış göstermesine “maddenin genleşmesi” denir.
Gravzant halkası, hacimce genleşme kavramının anlatılmasında kullanılan bir alettir.
Değerlendirme 1. Genleşen maddelerin özkütlelerinde nasıl bir değişme olur? NELER ÖĞRENDİK? Bölüm deneylerinde öğrendiklerinizi açıklayınız.
BÖLÜM 7
IŞIK ve IŞIK OLAYLARI - II Deney 1: Işığın Yayılması ve Gölge Oluşumu Kazanımlar 1. Işığın doğrusal yayıldığını anlar. 2. Gölge oluşumunu görür. 3. Gölge çeşitlerini tanır. Araştırma Soruları 1. Işık demeti nedir?
2. Ay tutulması ile gölge oluşumunun ilişkisi nedir?
3. Işık kaynağı nedir? Kaç çeşit ışık kaynağı vardır?
TAHMİN AŞAMASI 1. Engel büyüdükçe gölgenin boyunda değişme olur mu?
2. Işık doğrusal olarak yayılmasa nasıl bir görüntü oluşurdu?
3. Işık kaynağı sayısı artıkça gölge miktarında bir değişme olur mu?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Farklı büyüklükte karton levha (2), mum (2), destek, kibrit
Deneyin yapılışı: 1. Karton levhalar birbirine paralel şekilde yerleştirildikten sonra önüne mum konulur. 2. Karanlık bir ortam sağlanarak mum kibrit yardımıyla yakılır. 3. Gölge oluşumu izlenir. 2 adet mumla yeniden deney yapılarak aradaki fark görülür.
Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Bir ışık kaynağından çıkan ışık doğrusal olarak yayılır. Işık kaynağının önüne opak bir cisim konduğunda arkasında ışık oluşmamasına gölge denir. Gölge olayı ışığın doğrusal olarak yayıldığını bir kanıtıdır.
Değerlendirme 1. Gölgenin boyutu nelere bağlıdır? 2. Hiç ışık almayan bölgede oluşan gölgeye……………….; kısmen ışık alan bölgede oluşan gölgeye..……………denir. 3. Opak, saydam, yarı saydam maddelerin farkları nelerdir?
Deney 2: Güneş Tutulması Kazanımlar 1. Güneş tutulmasının oluşumunu görür. 2. Gölge, yarı gölge kavramlarını tanır. 3. Güneş tutulması çeşitlerini bilir. Araştırma Soruları 1. Güneş tutulmasının nedenleri ne olabilir?
2. Ay tutulmasının güneş tutulmasından farkı nedir?
3. Son güneş tutulması ne zaman görülmüştür?
TAHMİN AŞAMASI 1. Deneyde ay nerede yer alır?
2. Oluşan gölgeler hangileridir?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Döküm ayak, bağlama parçası, ışık kaynağı, güç kaynağı, dünya ve ay modeli
Deneyin Yapılışı: 1. Şekilde görülen düzeneği hazırlayınız. 2. Işık kaynağını paralel ışın demeti verecek şekilde ayarlayınız. 3. Modelin yüksekliğini öyle ayarlayınız ki yer kürenin kutup noktaları aydınlansın. 4. Sonra ay modelini dünyanın etrafında elinizle döndürünüz. 5. Ay dünya ile güneş (ışık kaynağı) arasındaolduğu anda sonucu gözleyiniz.
Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Güneş tutulması, Ay'ın yörünge hareketi sırasında Dünya ile Güneş arasına girmesi ve dolayısıyla Ay'ın Güneş'i kısmen ya da tümüyle gölgeyle kapaması sonucunda gözlemlenen doğa olayıdır.
Değerlendirme 1. Tam güneş tutulması nasıl oluşur? 2. Gökyüzünde ay ve güneş aynı büyüklükte görünür.
o Evet, çünkü………………………………………………………….. o Hayır
3. Bir yılda en az ………… en fazla ……… güneş tutulması meydana gelir.
Deney 3: Ay Tutulması Kazanımlar 1. Ay tutulmasının oluşumunu görür. 2. Ay tutulmasının güneş tutulmasından farkını anlar. 3. Ay tutulmasının ne zaman gerçekleştiğini bilir. Araştırma Soruları 1. Ay tutulması hangi durumlarda gerçekleşir?
2. Son ay tutulması ne zaman görülmüştür?
TAHMİN AŞAMASI 1. Ay tutulmasında Dünya, Güneş ve Ay’ın hizalamaları ne şekildedir?
2. Dünyanın gölgesi nereye düşer?
3. Ay güneşten ışık alabilir mi?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Döküm ayak, güç kaynağı, bağlama parçası, dünya ve ay modeli, ışık kaynağı
Deneyin yapılışı: 1. Şekilde görülen düzeneği hazırlayınız. 2. Işık kaynağını paralel ışın demeti verecek şekilde ayarlayınız. 3. Modelin yüksekliğini öyle ayarlayınız ki yer kürenin kutup noktaları aydınlansın. 4. Ay modelini dünyanın etrafında elinizle döndürerek dünyanın konik gölgesi içine getiriniz. Sonucu gözleyiniz.
Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Ay dünyamız çevresinde hareketine devam ederken belli zamanlarda dünyamızın konik gölgesi içinde bulunur. Bu durumda ay güneşten ışık alamaz. Bu olaya “Ay tutulması” denir. Ay tutulması, ay dolunay evresinde iken gerçekleşir.
Değerlendirme 1. Ay tutulmasında güneş sistemindeki üç gök cismini sıralayınız? ( güneş / ay/ dünya) 2. Ay tutulması olayında ay karanlıkta kalır.
o Evet, çünkü………………………………………………………….. o Hayır
Deney 4: Gece – Gündüz Oluşumu Kazanımlar 1. Gece – gündüz oluşumunu gözlemler. 2. Dünyamızın yörüngesinin nasıl göründüğünü anlar. 3. Yörünge, yörünge düzlemini ayırt eder. Araştırma Soruları 1. Yerkürenin karanlık tarafında bulunan biri, gökyüzüne bakıyor olsaydı güneşi görebilir miydi?
2. Dünyanın kendi çevresinde dönmesi neye sebep olmaktadır?
3. Mevsimler nasıl oluşur?
TAHMİN AŞAMASI 1. El fenerini dünyaya tuttuğumuzda nasıl bir görüntü oluşur?
2. Aydınlık kısmın karanlık, karanlık kısmın da aydınlık olması için ne yapılabilir?
3. Model kürenin aydınlık tarafında günün hangi bölümü yaşanır?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Model küre, el feneri (Uyarı: Deneyi karanlık odada yapınız.)
Deneyin Yapılışı: 1. Karanlık bir ortamda,el fenerini dünya modeline tutunuz. 2. Her tarafının aydınlanıp aydınlanmadığını gözleyiniz. 3. Aydınlık kısmın karanlık, karanlık kısmın aydınlık olması için küreyi kendi ekseni etrafında çeviriniz.
Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Gece gündüz olayı birbirini takip eder. Güneş ışınlarının düşme açısı günün her saatine göre değişir. Bunun sonucunda; yerel saat farkları oluşur. Günlük sıcaklık farkları oluşur. Buna bağlı olarak meltem rüzgârları oluşur. Mekanik çözülme olur. Sürekli rüzgârların esme yönünde sapmalar olur. Okyanus akıntılarında sapmalar ve halkalar olur. Dinamik basınç merkezleri oluşur. Yönler belirlenir. Fotosentez meydana gelir.
Değerlendirme 1. Dört mevsimin yaşandığı kuşak nedir? 2. Kutup bölgelerinde ….. ay gece, ……ay gündüz yaşanır.
NELER ÖĞRENDİK? Bölüm deneylerinde öğrendiklerinizi açıklayınız.
BÖLÜM 8 BASINÇ ve KALDIRMA KUVVETİ
Deney 1: Balondan Roket Yapımı Kazanımlar 1. Hava - gaz basıncının nasıl oluştuğunu somutlaştırarak gözlemler. 2. Gazların özelliklerini bilir. 3. Basınç tanımını yaparak, örneklerle açıklayabilir. 4. Basınç ve itme kuvveti arasındaki ilişki açıklanabilir. Araştırma Soruları 1. Basınç nedir? Basınç kuvveti nedir?
2. Türkiye’nin değişik illerinde atmosfer basıncı neden farklıdır?
3. Gaz basıncı ile çalışan aletleri araştırınız.
TAHMİN AŞAMASI 1. Balon içindeki havanın etkisiyle nasıl hareket eder?
2. Balonu şişirip boşalttığımızda ilk haline döner mi?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Pipet-mandal, balon, ip, bant
Deneyin Yapılışı: 1. Balonu şişirip hava kaçmayacak şekilde ağzını bağlayınız. 2. Pipeti balona bantla yapıştırınız. 3. İpi pipetin içerisinden geçiriniz.
4. İpin her iki tarafından tutarak gerip balonun ağzını açınız.
Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Atmosfer Basıncı: Atmosferi oluşturan gazların belli bir ağırlığı vardır. Gazların yeryüzündeki cisimler üzerine uyguladığı basınca atmosfer (hava) basıncı denir.
Değerlendirme 1. Roketlerin çalışma prensiplerini açıklayınız?
Deney 2: Su Basıncı Kazanımlar 1. Sıvılarda basıncı anlar. 2. Su basıncının özelliklerini kavrar. 3. Yükseklik ve derinliğin basınçla ilişkisini bilir. Araştırma Soruları 1. Derinlik, yükseklik nedir, basınca etkileri nasıldır?
2. Uçaklarda iniş takımlarının sahip olduğu sistemi araştırınız.
3. Günlük hayatta sıvı basıncını hangi alanlarda kullanırız?
TAHMİN AŞAMASI 1. Basıncın etkisi tüpün her kısmında aynı olur mu?
2. Sıvı tarafından cisme uygulanan basınç sıvı yüzeyine yakın yerde mi, yoksa derin yerde mi daha çok etkilidir?
3. Sıvı basıncı cam tüpün kap şekline bağlı mıdır?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Cam tüp, su, tıpa, ispirto ocağı, destek çubuğu, tel
Deneyin Yapılışı: 1. Tüpe az bir su koyarak ağzını hafifçe tıpa ile kapatınız. 2. Tüpü destek çubuğuna tel ile yerleştirdikten sonra ispirto ocağı ile ısıtınız.
Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Bir kovaya su dolduralım. Kovanın ağırlığının arttığını görürüz. Başka bir deyişle, suyun kovanın dibine, aşağı doğru yaptığı basınç artar. Basınç, bir yüzeyin üzerinde belli bir bölgeyi, örneğin bir santimetrekareyi etkileyen, kuvvettir.
Değerlendirme 1. Sıvı basıncı nelere bağlıdır?
Deney 3: Sıvıların Basıncının Derinliğine Bağlılığı Kazanımlar 1. Sıvı basıncının yüksekliğe bağlı olduğunu anlar. 2. Sıvı basıncının nelere bağlı olduğunu kavrar. 3. Farklı sıvı maddelerin farklı yoğunluklara sahip olduğunu bilir. Araştırma Soruları 1. Sıvı tarafından cisme uygulanan basınç sıvı yüzeyine yakın yerde mi, yoksa derin yerde mi daha çok etkilidir?
2. Sıvı basıncına günlük hayattan örnekler veriniz?
TAHMİN AŞAMASI 1. Plastik şişe yerine daha ince yapılı bir beher kullandığımızda deliklerin su fışkırtma sıraları değişir mi?
2. Sizce hangi aralık suyu daha uzağa atabilir?
3. Delik sayısı arttıkça sıvının akış hızında bir değişme olur mu?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Plastik şişe, su, çivi
Deneyin Yapılışı: 1. Plastik şişenin içine suyu doldurunuz ve yüzeye göre yükseklikleri farklı olan üç delik açınız. 2. Delikleri kapatarak şişeye su doldurunuz. 3. Delikleri açınız. 4. Suyun hangi delikten nasıl aktığını gözlemleyiniz.
Deney Düzeneği Veriler Deneyin Sonucu AÇIKLAMA AŞAMASI Sıvı basıncı derinliklere inildikçe arttığından cismin alt yüzeyindeki basınç üst yüzeyindeki basınçtan fazla olur. Bu basınç farkından dolayı cisme yukarı yönlü bir kuvvet etki eder. Bu kuvvete kaldırma kuvveti denir.
Değerlendirme 1. Derinlik ile yükseklik farkı arasında nasıl bir ilişki vardır?
Deney 4: Arşimet Prensibine Bağlı Yüzme Şartı Kazanımlar 1. Bir cismin bir sıvıda yüzebilmesi için özkütlesinin önemli olduğunu anlar. 2. Cisimlerin yüzme şartının hangi değişkenlere bağlı olduğunu kavrar. 3. Farklı sıvıların olduğu kaplara konulan aynı cisimlerin yüzme durumlarını gözler. Araştırma Soruları 1. Yoğunluk nedir. Sıvılar hangi durumlarda yüzer?
2. Yoğunluk maddenin hangi halleri için ayırt edici özelliğe sahiptir?
3. Yüzen cisimlere günlük hayattan örnekler bulunuz.
4. Arşimet prensibi hakkında bilgi edininiz.
TAHMİN AŞAMASI 1. Suya hiçbir şey katmadan yumurtayı içine bıraksak ne olur?
2. Bağımlı değişkenimiz ne olur?
GÖZLEM AŞAMASI
Kullanılacak Araç-Gereçler: Beherglas, su, tuz, cam çubuk, taze yumurta
Deneyin Yapılışı: 1. Bir beherglasın içine, taşmayacak şekilde su koyunuz. 2. Taze bir yumurtayı yavaşça içerisine bırakınız. Yumurta dibe çöktü mü?
3. Beherglastaki suya biraz tuz koyup, karıştırınız. Yumurta nerede durmaktadır?
4. Beherglastaki tuzlu suya biraz daha tuz ekleyip karıştırınız. Yumurta su yüzeyine çıktı mı?
Deney Düzeneği
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Yüzme koşulunu sağlayan her cisim suda yüzer. Yüzme koşulu Arşimet'in "Suyun kaldırma kuvveti" ilkesine dayanır. Cismin ağırlığı, taşırdığı suyun ağırlığına eşit olmak zorundadır.
Değerlendirme 1. Deneyin sonucuna göre bağımlı, bağımsız ve sabit değişkenin neler olduğunu belirtiniz.
2. Bayat yumurta mı, çiğ yumurta mı batar? NELER ÖĞRENDİK? Bölüm deneylerinde öğrendiklerinizi açıklayınız.
KİMYA BÖLÜMLERİ
I. DÖNEM KİMYA DENEYLERİ
BÖLÜM 1. MADDENİN YAPISI
BÖLÜM 2. MADDENİN DEĞİŞİMİ
BÖLÜM 3. ÇÖZÜNÜRLÜK
BÖLÜM 4. ÇÖZELTİLER
II. DÖNEM KİMYA DENEYLERİ
BÖLÜM 5. YOĞUNLUK
BÖLÜM 6. ISI VE SICAKLIK
BÖLÜM 7. KARIŞIMLARI AYIRMA YÖNTEMLERİ
BÖLÜM 8. BİLEŞİKLERİ AYIRMA YÖNTEMLERİ
BÖLÜM 1 MADDENİN YAPISI
Deney 1: Kütlenin Korunumu Kazanımlar 1. Kütleyi tanımlar. 2. Kütlenin korunumu kanunu tanımlar. 3. Kütlenin korunumunu deneylerle gösterir. Araştırma Soruları 1. Kütle, hacim, eylemsizlik ve tanecikli yapı nedir? Açıklayınız. 2. Maddenin ayırtedici özellikleri nelerdir? Açıklayınız. 3. Kütlenin korunum kanunu nedir? Araştırınız. TAHMİN AŞAMASI 1. Deneye göre erlen ve buz kütleleri toplamı deney bittikten sonra düzeneğin kütlesine eşit olabilir mi? Neden?
2. Erime, donma, yoğunlaşma gibi hal değişimleri çözünme gibi fiziksel olaylarda kütle korunur mu? Açıklayınız.
GÖZLEM AŞAMASI Kullanılacak Araç Gereçler: Hassas terazi, ısıtıcı, bir kalıp buz, erlen, tıpa, üç ayak. Deneyin Yapılışı: 1. Hassas terazide erlen ve tıpanın kütlesi ölçülür. Toplam kütle not edilir. 2. Erlenin içine bir kalıp buz atılır ve hassas terazide ölçülür. Elde edilen kütle kaydedilir. 3. Erlendeki buz eritilir. Buz eridikten sonra hassas terazide ölçüm yapılır. 4. Buzun kaynatılmasına devam edilir. Tekrar ölçüm yapılır. Deney Düzeneği: Aşağıdaki kısıma deney düzeneğini çiziniz.
Veriler
M 1= M erlen +M tıpa= ……
M 1+ Buz=…. M1 + Su=…. M1+ su buharı=
Deneyin Sonucu:
AÇIKLAMA AŞAMASI Hal değişimleri sırasında kütle korunur. Kimyasal olaylarda, tepkimeye giren maddelerin kütleleri toplamı, tepkime sonunda oluşan maddelerin kütleleri toplamına eşittir. Bu olaya “Kütlenin Korunumu Kanunu” denir.
Değerlendirme
1. Kütlenin korunumu kanununu örneklerle açıklayınız.
2. Bir parça magnezyumun tümü 98 gr sülfürik asit ile tepkimeye giriyor. Oluşan magnezyum sülfatın kütlesi 120 gr ve açığa çıkan hidrojenin kütlesi ise 2 gr olduğuna göre kullanılan magnezyum kaç gramdır?
Deney 2: Tanecikli ve Boşluklu Yapı Kazanımlar 1. Maddenin tanecikli ve boşluklu yapıda olduğu sonucuna varır. 2. Katı, sıvı ve gazların tanecikli ve boşluklu yapılarını karşılaştırır. Araştırma Soruları 1. Maddelerin katı, sıvı ve gaz halde bulunmalarının sebebi nedir? Araştırınız. 2. Katı, sıvı ve gazların ısıyı iletme durumlarını tanecikli ve boşluklu yapılarını temel alarak açıklayınız. 3. Katı, sıvı ve gazların ortak özellikleri nelerdir? Açıklayınız. 4. Katı, sıvı ve gazların ayırt edici özellikleri nelerdir? Açıklayınız. TAHMİN AŞAMASI 1. Maddenin tanecikleri arasında boşluklar sıcaklık ya da kuvvet etkisi ile değişebilir mi? Neden?
2. Deneye göre alkol ve su karışımı toplam hacmi ne kadar olabilir? Neden?
3. Deneye göre kum ve su karışımının toplam kütlesi ne kadar olabilir? Neden?
GÖZLEM AŞAMASI Kullanılacak Araç Gereçler: Alkol, su, kum, dereceli silindirler, tahta parçası, beher, hassas terazi. Deneyin Yapılışı: 1. Bir miktar kumu hassas terazide tartınız. 2. Beherde bir miktar suyun kütlesini ölçünüz.
3. Ölçümünü yaptığını kum ve suyu beherde karıştırınız. Bir miktar bekleyiniz. Toplam kütleyi ölçünüz. 4. Beklediğiniz kütle ve deneyde bulduğunuzu karşılaştırınız. 5. Bir miktar alkolü dereceli silindirde ölçünüz. Yaklaşık 10 ml kadar alkol alınız. 6. Başka bir dereceli silindirde bir miktar suyun hacmini ölçünüz. Alkole yakın miktarda su kullanınız. 7. Ölçümünü yaptığını alkol ve suyu mezürde karıştırınız. Bir miktar bekleyiniz. Toplam hacmi okuyunuz. 8. Bir tahta parçasını hassas terazide tartınız. 9. Dereceli silindirde bir miktar suyun hacmini ölçünüz.
10. Ölçümünü yaptığını tahta parçası ve suyu behere koyunuz. Bir miktar bekleyiniz. 11. Toplam kütle ve hacmi belirleyiniz.
Deneyin Sonucu:
AÇIKLAMA AŞAMASI Katılarda, tanecikler arasında boşluk yoktur. Genleşir, sıkıştırılamazlar. Sıvılarda, tanecikler arasında boşluk azdır. Konulduğu kabın şeklini alır. Azda olsa sıkıştırılabilir ve genleşir. Gazlarda, tanecikler arasında büyük boşluklar vardır. Yayılır, genleşir ve konulduğu kabın şeklini alırlar, sıkıştırılabilir.
Değerlendirme
1. Maddenin tanecikli ve boşluklu yapıda olduğunu gösteren farklı örnekler bulunuz.
2. Katı, sıvı ve gazlarda tanecikli ve boşluklu yapı ile ilgili bir analoji yazınız.
3. Maddeler ısıtıldığında kütle ve hacimlerinde nasıl bir değişim olur? Maddeyi oluşturan taneciklerin hacimleri ve kütleleri değişir mi? Açıklayınız.
BÖLÜM 2 MADDENİN DEĞİŞİMİ
Deney 1: Fiziksel Değişim Kazanımlar 1. Fiziksel değişmeyi tanımlar. 2. Fiziksel değişmeye günlük hayattan örnekler verir. 3. Fiziksel değişmeyi deneylerle gösterir. Araştırma Soruları 1. Fiziksel değişme nedir? Açıklayınız. Günlük yaşantınızla ilgili olayların hangileri fiziksel değişme olabilir? 2. Erime, donma, kaynama olayları fiziksel bir değişim midir? Açıklayınız. TAHMİN AŞAMASI 1. Buz ısıtılırsa ne olur? Maddenin yapısı değişebilir mi? Açıklayınız.
2. Tebeşir ve küp şeker ezilip toz haline getirilmesi olayında ne tür bir değişim vardır? Neden?
3. Patatesin kesilmesi, kağıdın yırtılması olayı fiziksel bir değişim midir? Neden?
GÖZLEM AŞAMASI Kullanılacak Araç Gereçler: Buz, kağıt, patates, tebeşir, yemek tuzu, küp şeker, su, erlen. Deneyin Yapılışı: 1. Buz parçasını erlenin içine koyarak ısıtınız. Maddenin şeklinde, renginde herhangi bir değişme oldu mu? Gözlemleyiniz. 2. Kağıdı parçalara ayırınız. Patatesi rendeleyiniz. Kağıt ve patatesin renginde, şeklinde ya da kokusunda herhangi bir
değişim oldu mu? Gözlemleyiniz. 3. Erlenin içine bir miktar su koyunuz. İçine yemek tuzu atarak karıştırınız ve gözlemleyiniz. 4. Tebeşir ve küp şekeri bir kapta eziniz. Bu maddelerde ne gibi değişiklikler oldu? Gözlemlerinizi not ediniz.
Deneyin Sonucu:
AÇIKLAMA AŞAMASI Maddenin yapısı değişmeden sadece dış görünüşünde meydana gelen değişmelerdir. Fiziksel değişmeler sonucunda yeni maddeler oluşmaz. Sadece maddenin renk, şekil, büyüklük gibi özellikleri değişir. Fiziksel değişmeler sonucunda
maddenin kimliği değişmez. Değerlendirme
1. Aşağıdaki ifadelerden hangileri fiziksel değişime örnektir? Kömürün yanması - Camın buğulanması - Çaydanlıktaki suyun buharlaşması - Yoğurttan ayran yapılması - Dişlerimizin çürümesi - Suyun donması
2. I. Üzümden sirke elde edilmesi II. Şekerin suda çözünmesi III. Buzun suya dönüşümü
Yukarıdakilerden hangilerinde yalnızca fiziksel değişme olur? Açıklayınız.
3. Çözünme olayı fiziksel bir değişim midir? Açıklayınız.
4. Katı, sıvı ve gazlarda fiziksel değişime örnekler vererek, farklarını tartışınız.
Deney 2: Kimyasal Değişim Kazanımlar 1. Kimyasal değişmeyi tanımlar. 2. Kimyasal değişmeye günlük hayattan örnekler verir. 3. Kimyasal değişmeyi deneylerle gösterir. 4. Kimyasal değişim ve tepkime türleri arasında ilişki kurar. Araştırma Soruları 1. Kimyasal değişme nedir? Açıklayınız. Günlük yaşantınızda hangi olaylar kimyasal değişme olabilir?
2. Erime, donma, kaynama, paslanma, çürüme olaylarından hangileri kimyasal bir değişimdir? Açıklayınız. 3. Baryum klorür, sülfirik asit, sodyum karbonat, hidroklorik asit, magnezyum parçası, bakır nitrat, su maddelerinin
yapılarını ve kimyasal formüllerini araştırınız. TAHMİN AŞAMASI 1. İki sıvı karıştırıldığında bir çökme olabilir mi? Yoksa yeni oluşan karışım her zaman sıvı mıdır?
2. Sodyum karbonat ve suyun karıştırılması deneyinde, nasıl bir kimyasal değişim olabilir? Neden?
3. Magnezyum parçası ve hidroklorik asitin karıştırılması deneyinde, nasıl bir kimyasal değişim olabilir? Neden?
GÖZLEM AŞAMASI Kullanılacak Araç Gereçler: 6 tane deney tüpü, tüplük, pipet, beher, baryum nitrat, sodyum karbonat, sülfirik asit,
bakır nitrat, amonyak, magnezyum parçası, hidroklorik asit, turnusol kağıdı, pH kağıdı. Deneyin Yapılışı: 1. Bir deney tüpüne bir miktar su koyunuz. Diğer bir deney tüpüne bir miktar baryum klorür koyunuz. Üzerine bir miktar kadar su ekleyiniz. Neler gözlemlediğinizi yazınız. 2. Aynı deney tüpüne bir miktar sülfirik asit koyunuz. Gözlemlerinizi yazınız. 3. Temiz bir deney tüpü alınız. İçine bir miktar sodyum karbonat koyunuz. Daha sonra içine bir miktar su ilave ediniz.
Neler gözlemlediğinizi yazınız. 4. Temiz bir deney tüpüne bir miktar bakır nitrat koyunuz. İçine bir miktar su damlatınız. Nasıl bir değişiklik olmaktadır? Gözlemlerinizi yazınız. 5. Aynı deney tüpünün içerisine bir miktar amonyak ilave ediniz. Gözlemleyiniz. Nasıl bir değişiklik olmuştur? Gözlemlerinizi yazınız. 6. Temiz bir deney tüpüne magnezyum parçası atınız. Üzerine bir miktar hidroklorik asit damlatınız. Nasıl bir değişiklik olmuştur? Gözlemlerinizi yazınız. 7. Temiz bir deney tüpünün içerisine hidroklorik asit koyunuz. Daha sonra içine bir parça turnusol kağıdı atınız. Turnusol kağıdının rengi nasıl değişti? Gözlemlerinizi yazınız.
8. Her deneyde gerçekleşen tepkimeleri yazınız. Deneyin Sonucu:
AÇIKLAMA AŞAMASI Kimyasal değişim iki veya daha fazla maddenin birbiri ile etkileşmesi sonucu kendi özelliklerini kaybederek yeni özellikte maddeler oluşturmasıdır. Kimyasal değişim sırasında fiziksel değişimler de gözlemlenir. Gaz çıkışı, renk değişimi, çökelek oluşumu ve ısı değişimi kimyasal değişimin kanıtıdır.
Değerlendirme 1. Fiziksel ve kimyasal değişim arasındaki farkları örneklerle açıklayınız.
2. Hande okuldan eve gelince mutfağa girip çeşitli işlemleri gerçekleştirmiştir. Salata yapmıştır. Su kaynatmıştır. Yumurta pişirmiştir. Puding yapmıştır. Handenin yaptığı hangi işler kimyasal değişimdir?
NELER ÖĞRENDİK? Deney öncesindeki araştırma sorularının cevaplarını yazınız ve deneyde öğrendiklerinizi kısaca açıklayınız. Maddenin
değişimiyle ilgili kendiniz bir deney tasarlayınız.
BÖLÜM 3 ÇÖZÜNÜRLÜK
Deney 1: Benzer Benzeri Çözer Kazanımlar 1. Polar maddelerin polar maddeleri çözdüğünü deneylerle gösterir. 2. Apolar maddelerin apolar maddeleri çözdüğünü deneylerle gösterir. 3. Çözünürlük ve çözünme kavramları arasındaki farkı ayırt eder. 4. Çözünürlüğe etki eden faktörleri tanımlar. Araştırma Soruları 1. Saf madde ve karışım nedir? Farkları nelerdir? Açıklayınız. 2. Çözünme maddeler için ayırt edici bir özellik midir? Çözünürlük ve çözünme kavramlarını araştırınız ve açıklayınız. 3. İyonik çözünme ve moleküler çözünme nedir? Açıklayınız. 4. Polar ve apolar madde nedir? Açıklayınız. Örnekler veriniz. 5. Tuz, şeker, kükürt, naftalin, su, alkol, benzen, klorofom, tolien maddelerinin kimyasal formülleri ve özellikleri
nasıldır? Açıklayınız. TAHMİN AŞAMASI 1. Şeker, alkolün içinde çözünebilir mi? Neden?
2. Naftalin, suda çözünebilir mi? Neden ?
3.Tuz, toluende çözünebilir mi? Neden ?
GÖZLEM AŞAMASI Kullanılacak Araç Gereçler: Tuz, şeker, kükürt, naftalin, su, alkol, benzen, kloroform, toluen, damlalık, 20 deney tüpü, baget, tüplük.
Deneyin Yapılışı: 1.Bir deney tüpü alınız. Damlalıkla bir miktar su koyunuz. Bir miktar tuz koyarak çalkalayınız. Bekletmeye alınız. Neler gözlemliyorsunuz?
2. Tablo 1’de verilen çözücü ve çözünenleri değiştirerek 1’deki işlemini ayrı ayrı yapınız. Çözünme durumlarına göre çözünen maddelere (+), çözünmeyen maddelere (-) işareti koyunuz.
Tablo 1. Farklı maddelerin çözünme durumları
Tuz Şeker Kükürt Naftalin
Su
Alkol
Toluen
Bütanol
Deneyin Sonucu:
AÇIKLAMA AŞAMASI Çözücü ve çözünen maddelerin birbiri içerisinde iyonlarına veya moleküllerine kadar ayrılmasına çözünme denir. Çözünme olayında; çözücü ve çözünen maddeleri oluşturan tanecikler yani moleküller veya iyonlar çözünme olayı gerçekleşmeden önce birbirlerine çok yakındır. Çözücü maddelerin tanecikleri ile çözünen maddelerin tanecikleri yani
molekülleri veya iyonları etkileşir. Çözünme sonrasında, çözücü ve çözünen tanecikleri birbirlerinin etrafını sardığı için çözücü ve çözünen tanecikleri çözeltinin her tarafında eşit miktarda bulunur. Çözücü madde tanecikleri, çözünen madde taneciklerinin etrafını sardığı için çözücü maddenin tanecikleri de birbirinden ayrılır. Çözünen madde moleküler yapılı ise, çözücü maddenin molekülleri, çözünen maddenin moleküllerinin arasına girerek çözünen maddenin moleküllerinin etrafını sarar ve çözünen maddenin moleküllerine kadar ayrılmasını sağlar. Ayrılan moleküller çözücünün her tarafına eşit oranda dağılır. Çözünen madde iyonik yapılı ise, çözücü maddenin molekülleri, çözünen maddenin (+) ve (–) iyonlarının arasındaki iyonik bağı zayıflatır ve (+) ve (–) iyonlar birbirinden ayrılır. Çözücü maddenin
molekülleri, ayrılan (+) ve (–) iyonların arasına girerek bu iyonların etrafını sarar ve çözünen maddenin iyonlarına kadar ayrılmasını sağlar. Ayrılan iyonlar çözücünün her tarafına eşit oranda dağılır. Örneğin; su – tuz çözeltisinde, çözünen
olan tuz iyonik yapılı maddedir. Çözücü olan su molekülleri, çözünen olan tuz bileşiğindeki (+) ve (–) iyonlar arasındaki iyonik bağı zayıflatır ve (+) yüklü Na iyonu ile (–) yüklü Cl iyonlarının arasına girerek bu iyonların birbirinden ayrılmasını yani çözünmesini sağlar. Değerlendirme 1. Benzer benzeri çözer ifadesini örneklerle açıklayınız.
2. Su hangi maddeleri çözmüştür, hangilerini çözememiştir? Nedenlerini araştırınız.
3. Çözünme fiziksel mi kimyasal bir değişim midir? Tartışınız.
Deney 2: Çözünürlüğe Etki Eden Faktörler Kazanımlar 1. Çözücünün çözünmeye etkisini açıklar. 2. Çözünürlüğü tanımlar. 3. Çözünürlüğe etki eden faktörleri açıklar. Araştırma Soruları 1. Çözücü nedir? Çözücünün çözünmeye etkisini araştırınız. 2. Çözünen nedir? Çözünme ve çözünen ilişkisini araştırınız. 3. Çözünürlük nedir? Çözünürlüğe etki eden faktörleri araştırınız. TAHMİN AŞAMASI 1. Tablo 2'ye göre çözünmeyen şeker su karışımını önce 2 dakika sonra 5 ve 10 dakika ısıtıldığında maddelerde nasıl
bir değişiklik olabilir? Açıklayınız.
2. Tablo 1’deki su ve kükürt karışımını ısıtırsak çözünür mü?
GÖZLEM AŞAMASI Kullanılacak Araç Gereçler: Su, dereceli silindir (mezür), şeker, hassas terazi, ısıtıcı, tel amyant, üç ayak, baget ve beherler Deneyin Yapılışı: 1. 25 ml suyu mezürle ölçerek bir beher içine alınız. İçerisine 0,3 g şeker koyarak karıştırınız. Gözlemleyiniz. 2. İlk aşamadaki şekerli suyun üzerine 0,5 g şeker daha ilave ediniz, karıştırarak gözlemleyiniz. Daha sonradan 0,7 g, 1
g , 3 g ve 5 g şeker ilave ederek deneyi tekrarlayınız. Gözlemlerinizi yazınız. 3. 50 ml, 100 ml ve 150 ml su alarak bunların içerisinde sırasıyla 1 g, 2 g ve 3 g şeker çözmeyi deneyiniz. Gözlemlerinizi
tabloya çözündü + çözünmedi - şeklinde kaydediniz. 4. Çözünmeyen bir su-şeker karışımını önce 2 dakika sonra 5 ve 10 dakika ısıtarak gözlemleyiniz.
Tablo 2. Şekerin sudaki çözünürlüğünün değişimi
0,5 g 1g 3 g 5 g
2ˈ 5ˈ 7ˈ 2ˈ 5ˈ 7ˈ 2ˈ 5ˈ 7ˈ 2ˈ 5ˈ 7ˈ
25 ml
50 ml
100 ml
150 ml
Deneyin Sonucu:
AÇIKLAMA AŞAMASI Doymuş bir çözeltide belirli bir çözelti veya çözücü miktarında çözünmüş madde miktarına çözünürlük denir. Başka bir ifadeyle 100 gr çözücüyü belirli sıcaklık ve basınçta doymuş hale getiren maddenin gram cinsinden miktarına o maddenin çözünürlüğü adı verilir. Katı ve sıvıların çözünürlüğü genellikle sıcaklıkla artar. Gazların çözünürlüğü ise sıcaklıkla azalır, basınçla artar Çözünürlük madde miktarına göre değişir.
Değerlendirme 1. Doymamış çözelti, doymuş ve aşırı doymuş çözelti nedir?
2. Çözünürlüğe etki eden faktörler nelerdir?
3. Bütün katı maddelerin çözünürlüğü sıcaklıkla artar mı?
4. Vurgun olayı nedir? Araştırınız.
NELER ÖĞRENDİK?
Deney öncesindeki araştırma sorularının cevaplarını yazınız ve deneyde öğrendiklerinizi kısaca açıklayınız. Çözünürlükle
ilgili kendiniz bir deney tasarlayınız.
BÖLÜM 4 ÇÖZELTİLER
Deney 1: Katı-Sıvı Ve Sıvı-Sıvı Çözeltileri Hazırlama Kazanımlar 1. Çözelti türlerini açıklar. 2. Yüzde çözelti hazırlama becerisine sahip olur. 3. Yüzde çözelti hesaplamalarını yapar. 4. Molarite, normalite kavramlarını tanımlar. 5. Katı-sıvı/ sıvı- sıvı çözeltilerde yüzde hesaplama yapar.
Araştırma Soruları 1. Çözelti türlerini (derişik, seyreltik, aşırı doymuş, doymamış, doymuş çözelti) açıklayınız. 2. Molarite ve normalite nedir? Açıklayınız. Başka derişim birimleri var mıdır? Araştırınız. TAHMİN AŞAMASI 1. 500 ml %50’lik NaOH çözeltisinde çözünen madde miktarı ve çözücü miktarı yaklaşık ne kadar olabilir?
GÖZLEM AŞAMASI Kullanılacak Araç Gereçler: 100 ml ve 250 ml’lik balon jojeler, pipet, huni, beher, cam baget, dereceli silindir, su, piset,
sodyum hidroksit (NaOH), derişik hidroklorik asit.
Deneyin Yapılışı: 1. 100 ml %50’lik NaOH çözeltisi nasıl hazırlanır? Çözünen madde miktarı hesaplanır. Hesaplamalar:
2. Hesaplanan kadar NaOH tartılarak alınır ve 100 ml’lik balon jojeye alınır. Az miktarda su ilave ederek balon joje yavaş yavaş çalkalarak çözmeye çalışılır. Daha sonra balon jojenin çizgisine kadar ile tamamlanır.
3. 0,05 M 250ml HCl çözeltisi, %37’lik yoğunluğu d=1,17 g/ml olan stok HCl (MA= 36,5 g/mol) çözeltisinden nasıl hazırlanır? Hesaplamalar yapılır.
Hesaplamalar:
4. HCl çözeltisi için stok çözeltiden hesaplanan kadar HCl pipetle alınır. 250 ml’lik balon jojenin tabanına bir miktar su koyularak pipetle alınan HCl içerisine konur. Yavaş yavaş karıştırarak balon jojenin çizgisine kadar su ile tamamlanır.
5. Hazırlanan çözeltilerin derişimi, maddenin adını ve tarihi yazılı etiket hazırlanarak balon jojelere yapıştırılır. Deneyin Sonucu:
AÇIKLAMA AŞAMASI Yüzde hesaplama; (A maddesinin hacmi/ çözelti hacmi) x 100 formülünden hesaplanmaktadır. Molarite, bir litre çözeltide çözünen maddenin mol sayısını ifade eder. 𝑀 = 𝑛𝑉 M= Çözelti molaritesi n= çözünenin mol sayısı V= çözelti hacmi
n = mMA m= Maddenin kütlesi MA= Molekül kütlesi
Değerlendirme
1. Asit çözeltisi hazırlarken suyu asit üzerine dökmemizin nedenini açıklayınız.
2. 0,1 M 100 ml nitrik asit (HNO3) çözeltisi %70’lık (d=1,51 g/ml MA= 63,0 g/mol) stok nitrik asit çözeltisinden nasıl hazırlanır?
3. 0,7 M 500ml tuz (NaCl) çözeltisi için ne kadar tuz almamız gerekir? (Na:23g/mol, Cl:35,5g/mol)
Deney 2: Seyreltme Kazanımlar 1. Hazır olan çözeltileri kullanarak çeşitli seyreltik çözelti hazırlar. 2. Molarite, normalite, yüzde çözelti hesaplamalarını yapar. Araştırma Soruları 1. Seyreltme nedir? Araştırınız. TAHMİN AŞAMASI 1. % 50’lik sülfirik asit çözeltisinden %5’lik 500ml yeni bir sülfirik asit çözeltisi hazırlamak istesek sülfirik asit oranı
yaklaşık kaç gram olabilir? GÖZLEM AŞAMASI Kullanılacak Araç Gereçler: Hidroklorik asit, sodyum hidroksit, 3 adet 100 ml’lik balon joje, mezür, hassas terazi.
Deneyin Yapılışı: 1. %37’lik yoğunluğu d=1,17 g/ml olan stok HCl (MA= 36,5 g/mol) çözeltisinin molaritesini hesaplayınız.
2. Deney 1’deki aşamaları takip ederek bu çözeltiden 0,05 M 100ml çözelti hazırlayınız.
3. 100 ml 0,005 M çözeltiyi az önce hazırladığınız çözeltiden hazırlayınız.
Hesaplamalar:
4. % 50lik sodyum hidroksit (NaOH Deney 1’de hazırladığınız) çözeltisinden %10’ luk 100ml yeni bir NaOH çözeltisi
hazırlayınız.
Deneyin Sonucu:
AÇIKLAMA AŞAMASI Çözeltilerde (çözünen miktarının azaltılıp) çözücü miktarının arttırılmasına seyreltme denir. Çözeltiye (veya derişik çözeltiye) çözücü madde eklenirse seyreltik çözelti elde edilir. Çözelti seyreltik hale getirilirken çözücü miktarı artmasına rağmen çözünen miktarı değişmez. Çözünen mol sayısının korunmasından dolayı seyreltme formülü uygulanır. Eğer çözeltiye çözünen madde eklenirse mol sayısı değiştiğinden seyreltme formülü uygulanamaz. Yeni mol sayısı hesaplanarak derişim hesaplanır. 𝑀 = 𝑛𝑉 M= Çözelti molaritesi n= çözünenin mol sayısı V= çözelti hacmi
M1.V1= M2.V2 M1 ve V1= İlk çözeltiye ait molarite ve hacim
M2 ve V2= Seyreltme sonrası hazırlanacak çözeltinin molarite ve hacmi
Değerlendirme
1. % 60’lık HNO3 çözeltisinden %30’luk 250 ml yeni çözeltisi nasıl hazırlanır?
2. % 40’lık etil alkol çözeltisinden 50 ml ve % 80’lik etil alkol çözeltisinden 50 ml alınarak, üzerine 150 ml saf etil alkol
eklenmiştir. Son hacmi 500 ml’ye suyla tamamlanan çözeltinin yüzde derişimi nedir?
NELER ÖĞRENDİK?
Deney öncesindeki araştırma sorularının cevaplarını yazınız ve deneyde öğrendiklerinizi kısaca açıklayınız. Çözeltilerle
ilgili kendiniz bir deney tasarlayınız.
BÖLÜM 5 YOĞUNLUK
Deney 1: Areometre Yapalım! Kazanımlar 1. Sıvıların ayırt edici özelliklerini ifade eder. 2. Sıvıların yoğunluk farkı ile ayırt edileceğini deneylerle gösterir. 3. Maddenin ayırt edici özelliklerinden yoğunluk kavramını tanımlar. 4. Sıvıların ayırt edici özelliklerinden yola çıkarak yoğunluk farkı ve ayırma ile ilgili bilgi verebilir. 5. Areometrenin günlük hayatta nerelerde kullanılacağını örneklerle açıklar. 6. Areometrenin çalışma prensibini ifade eder.
Araştırma Soruları 1. Sıvıların ayırt edici özellikleri nelerdir? Araştırınız.
2. Yoğunluk nedir? Açıklayınız.
3. Sıvıların ayırt edici özelliklerinden yola çıkarak yoğunluk farkı ile ayırma hakkında bilgi veriniz?
4. Akdeniz’de mi yoksa Karadeniz’de mi daha rahat yüzersiniz? Açıklayınız.
TAHMİN AŞAMASI 1. Deneye göre tuzlu su, musluk suyu, sıvı yağ, alkol, saf su ve içinde ince kum bulunan deney tüpünü koyduğunuzda
beherdeki sıvı seviyelerinde nasıl bir değişiklik beklersiniz? Açıklayınız.
2. Bu beherdeki sıvı seviyesindeki artış yoğunlukla nasıl ilişkili olabilir? Hangi maddenin yoğunluğu daha fazladır, karşılaştırınız?
GÖZLEM AŞAMASI Kullanılacak Araç Gereçler: 5 tane aynı büyüklükte beher, bir deney tüpü, 100 mL tuzlu su, 100 mL musluk suyu, 100 mL sıvı yağ, 100 mL etil alkol, bir miktar ince kum.
Deneyin Yapılışı: 1. Beherin yarısını musluk suyu ile doldurunuz. 2. Her bir behere belirlenen miktarda sıvılardan koyunuz. 3. Beherleri içindeki maddeye göre etiketleyiniz.
4. Deney tüpü içerisine 1/5 kadar kum koyunuz.
5. Deney tüpünü sıra ile sıvılara koyarak sıvı seviyesini işaretleyiniz ve sonucu tartışınız. Tüpün dış kısmını her denemede temizlemeyi unutmayınız.
6. Yukarıdaki uygulamayı her bir sıvı için ayrı ayrı deneyiniz.
Deney Düzeneği:
Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Özkütle, saf maddelerin ayırt edici özelliklerinden biridir. Bir maddenin birim hacminin kütlesine özkütle denir ve “d”
ile gösterilir.
Sıvıların özkütlesini belirlemeye yarayan ve özkütlesi bilinen sıvılardan yararlanarak yapılan aletlere areometre denir.
Değerlendirme 1.Birbirinden farklı sıvıların kullanılmasının nedeni nedir?
2. Farklı sıvılar yerine tüpe konulan kum gibi katılardeğiştirildiğindene olur?
3. Deneydeki gözlemlerinize göre kullandığınız sıvıların yoğunluklarını karşılaştırınız.
4. Sıvıların tüpe uyguladıkları kaldırma kuvvetlerinin farklı olması neden kaynaklanmaktadır?
5. Havuzda mı yoksa denizde mi yüzerken daha az enerji harcarız, nedenini açıklayınız?
6. Yoğunluk farkının günlük yaşamda kullanıldığı yerler nelerdir?
NELER ÖĞRENDİK? Bölüm deneyinde öğrendiklerinizi açıklayınız. Yoğunlukla ilgili kendiniz bir deney tasarlayınız.
g
mL
BÖLÜM 6 ISI ve SICAKLIK
Deney 1: Isı ve Sıcaklık Aynı mıdır? Kazanımlar 1. Isı kavramını açıklar. 2. Sıcaklık kavramını açıklar. 3. Isı ve sıcaklık arasındaki farkı açıklar. 4. Isı birimi ve sıcaklık birimini tanımlar. 5. Isı alışverişi olayını ifade eder. Araştırma Soruları 1. Isı nedir? Nasıl ölçülür? Araştırınız.
2. Sıcaklık nedir? Araştırınız.
3. Isı ve sıcaklık arasındaki farklar nelerdir? Açıklayınız.
4. Isı ve sıcaklığa madde türünün etkisini araştırınız.
5. Isı alışverişi nasıl gerçekleşir? Araştırınız.
TAHMİN AŞAMASI 1. Aynı miktar suyu farklı sürelerde ısıttığımızda sıcaklıklarda değişiklik oluşur mu? Ne yönde farklılıklar oluşabilir?
Açıklayınız.
2. Aynı miktar sıvı yağ ve suyu aynı sürede ısıttığımızda sıcaklıklarındaki değişim aynı mı olur? Cevabınızın sebebini açıklayınız.
GÖZLEM AŞAMASI Kullanılacak Araç Gereçler: Sıvıyağı, su, 250 mL beher, termometre, baget, terazi, saat, bunzen beki, üç ayak, tel
amyant.
Deneyin Yapılışı: 1. Behere 50 mL su koyunuz ve suyun ilk sıcaklığını okuyunuz. 2. Suyu ısıtmaya başlayınız ve arada bir bagetle karıştırarak 2’şer dakika arayla ölçtüğünüz sıcaklıkları aşağıdaki
tabloya yazınız. (Tablo 1) 3. Deneyi 10 dk süre ile yapınız. Deney esnasında elde ettiğiniz verilerinizi Tablo 1’ e kaydediniz.
4. Süre- Sıcaklık farkı grafiğini çiziniz. Veriler
Tablo 1.Isıtma süresi ile sıcaklığın değişimi tablosu
Su (50ml)
Isıtma Süresi (dk)
Sıcaklık (C0) Sıcaklık farkı (t2-t1)
0
2
4
6
8
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Isı; sıcaklıkları farklı iki sistem arasında alınıp verilen enerjidir. Isının birimi joule veya kalori olup kalorimetre ile ölçülür.
Q ile gösterilir. Sıcaklık, bir maddenin taneciklerinin ortalama kinetik enerjisinin göstergesidir. Termometre ile ölçülür ve birimi
0C‘dir. t ile gösterilir.Bir maddenin sıcaklığı değişiyorsa, çevresine ısı veriyor ya da çevresinden ısı alıyordur.
Q= m.c.∆ t
m: kütle c: özısı (özgül ısı) ∆t: Sıcaklık farkı= (t2- t1)
Özısı, 1 gram maddenin sıcaklığını 1°C artırmak için gereken ısı miktarıdır. Suyun özısı 1 cal /g°C’dir ve ayırt edici bir özelliktir.
Değerlendirme 1. Isı ve sıcaklık arasında nasıl bir ilişki vardır? Deneydeki her aşama için ısıyı hesaplayınız.
2. Aynı miktarda bakır ve demir aynı sürede ısıtıldığında sıcaklık değişimi nasıl olabilir? Açıklayınız.
3. Halıda ve fayans zeminde yürürken ayaklarınız hangisinde daha fazla üşür? Neden?
4. Yemek yaparken tahta kaşık kullanmamızın nedenini açıklayınız.
Deney 2: Kütle, Sıcaklık ve Isı Arasında İlişki Var mıdır?
Kazanımlar 1. Isı kavramını tanımlar. 2. Maddeler ısıtıldığında sıcaklık değişimini açıklar. 3. Kütle değişimi ile sıcaklık değişimi arasındaki ilişkiyi açıklar. Araştırma Soruları 1. Isı nedir? Isı nelere bağlıdır? Araştırınız,.
2. Kütle nedir? Nelere bağlıdır? Araştırınız.
TAHMİN AŞAMASI 1. Farklı kütlelerdeki suyu aynı sürede ısıttığımızda sıcaklıkları aynı olabilir mi? Neden?
GÖZLEM AŞAMASI Kullanılacak Araç Gereçler: 1 adet beher, termometre, ısıtıcı, elektronik terazi, su
Deneyin Yapılışı: 1. Bir behere 20 g su doldurup sıcaklığını ölçünüz. (Ölçüm 1) 2. Beherdeki suyu 2 dakika ısıtıp tekrar sıcaklık ölçünüz. (Ölçüm 2). 3. Beher ve tel amyantı soğutarak yukarıdaki işlemleri 20 ml, 40 ml ve 60 ml su ile tekrarlayınız. Verilerinizi Tablo 2’ye
yazınız. (Suyun yoğunluğu 1g/cm3 olduğundan kütle yerine hacim ölçümü alınabilir). 4. Kütle- sıcaklık farkı grafiği çiziniz. Veriler
Tablo 2. Madde miktarı ile sıcaklığın değişimi tablosu
2 dakika ısıtma
Kütle (g) T1 T2 Sıcaklık Farkı 20
40
60
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Kütle; değişmeyen madde miktarı olup, g veya kg cinsinden ifade edilir. Eşit kollu terazi ile ölçülür. Isı kütleye bağlıyken sıcaklık kütleden bağımsızdır. Değerlendirme 1. Kütle ile ısı ve sıcaklık arasında nasıl bir ilişki vardır? Deneydeki her aşama için ısıyı hesaplayınız.
2. 100 g buzu aynı sıcaklıkta bir kova suyunun içine mi yarım kova suyun içine mi attığımızda daha çabuk erir? Cevabınızın sebebini açıklayınız.
Deney 3: Isı alışverişi Kazanımlar 1. Isı alışverişi olayını ifade eder. Araştırma Soruları 1. Isı alışverişi nasıl gerçekleşir? Araştırınız.
TAHMİN AŞAMASI 1. Isı alış verişi sonucunda alınan ısı verilen ısıya eşit olur mu?
2. Isı alış verişi sonucunda fark varsa sebebi ne olabilir?
GÖZLEM AŞAMASI Kullanılacak Araç Gereçler: Sıvıyağı, su, 250 mL beher, termometre, baget, terazi, saat, bunzen beki, üç ayak, tel
amyant.
Deneyin Yapılışı: 1. 50 ml çeşme suyunu büyük bir behere alarak ilk sıcaklığına bakınız. 2. 50 ml 8 dakika ısıtılan suyun son sıcaklığına bakılarak soğuk su bulunan beherin içine yerleştirilir. Etrafı sarılıp yalıtım
yapılarak. 10 dakika beklenir. 3. 10 dakika sonunda her iki beherdeki suların son sıcaklıkları ölçülür. Alınan ve verirlen ısı hesaplanır. Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Isı alışverişi, sıcaklıkları farklı maddeler arasında alınan verilen enerji çeşididir.
Değerlendirme
1. Halıda ve fayans zeminde yürürken ayaklarınız hangisinde daha fazla üşür? Neden?
2. Yemek yaparken tahta kaşık kullanmamızın nedenini açıklayınız.
NELER ÖĞRENDİK? Bölüm deneylerinde öğrendiklerinizi açıklayınız. Isı ve sıcaklıkla ilgili kendiniz bir deney tasarlayınız.
BÖLÜM 7 KARIŞIMLARI AYIRMA YÖNTEMLERİ
Deney 1: Yoğunluk Farkı İle Ayırma Kazanımlar 1. Karışım kavramını açıklar. 2. Karışımların özelliklerini sıralar. 3. Yoğunluk farkı ile ayırma yöntemini açıklar. 4. Çeşitli maddelerin yoğunluklarını bilir. Araştırma Soruları 1. Yoğunluk nedir? Hangi tür maddeler yoğunluk farkı ile ayrılabilir? Örnekler veriniz.
2. Karışımları ayırma metotları nelerdir? Açıklayınız.
3. Birbiri içerisinde çözünmeyen iki sıvı karışım nasıl ayrılabilir?
TAHMİN AŞAMASI 1. Su ve sıvı yağın yoğunlukları arasında nasıl bir ilişki olabilir? Yoğunluğu fazla ve düşük olan madde hangisi olabilir?
GÖZLEM AŞAMASI Kullanılacak Araç Gereçler: sıvı yağ, su, deney tüpü, ayırma hunisi. Deneyin Yapılışı: 1. Bir deney tüpüne önce 2 mL su sonra üzerine 2 mL sıvı yağ koyunuz ve gözlemleyiniz. 2. Ayırma hunisi içerisine karışımı dökerek çalkalayınız ve fazlar ayrılana kadar bekleyiniz. 3. Ayrılan fazları ayırma hunisinin musluğunu açarak farklı kaplara alınız. 4. İki faz oluşmayıncaya kadar ayırma işlemini tekrarlayınız. Deney Düzeneği
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Yoğunlukları farklı olan sıvılar bir kap içerisine konursa, sıvılar birbirine karışmayarak yoğunluğu büyük olan sıvı, kabın en dip kısmında yer alır. Yoğunlukları farklı olan sıvılar bir tüp içerisinde aşağıdan yukarıya doğu yoğunluğu büyük olandan yoğunluğu küçük olana doğru sıralanır.
Değerlendirme 1. Su ile sıvı yağ karışımı birbiri içinde çözünür mü? Oluşan karışımın özel adını öğreniniz.
2. Denize dökülen akaryakıtın su üzerinde durmasının nedenlerini araştırınız?
3. Su ve zeytinyağı yoğunluklarını araştırınız.
Deney 2: Karışmların Ayrılması Kazanımlar 1. Karışımları ayırma yöntemlerini bilir. 2. Mıknatısla ayırma yöntemini açıklar. 3. Yüzdürme ile ayırma yöntemini bilir. 4. Süzme ile ayırma yöntemini bilir. Araştırma Soruları 1. Mıknatıs nedir? Yapısında neler vardır?
2. Mıknatısın günlük yaşamda kullanıldığı yerleri araştırınız.
TAHMİN AŞAMASI 1. Mıknatıs demir tozunu ve kükürtü çeker mi?
GÖZLEM AŞAMASI Kullanılacak Araç Gereçler: 1 adet büyüteç, 1 adet mıknatıs, beher, demir tozu, su, talaş ve kum, süzgeç kağıdı, huni
Deneyin yapılışı: 1. Karışıma elinizdeki mıknatısı yaklaştırınız. Neler gözlemliyorsunuz.Mıknatısı karışıma yaklaştırmadan önce
mıknatısın uçlarını ince bir kağıt ile kapatırsanız, demir tozlarının çekilişini daha rahat görürsünüz. 2. Mıknatısın üzerinde toplanan demir tozlarını ayırmak, temizlemek çok zor olabilir. Kısmen temizlenen mıknatısı
karışıma tekrar yaklaştırmak suretiyle ayırma işleminin tam olmasını sağlayınız. 3. Karışıma su eklenerek üstteki talaş kaşıkla toplanır dipte alan kum süzgeç kağıdı ve huni yardımıyla ayrılır. Veriler
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Günlük yaşantımızda kullandığımız birçok maddenin mıknatıslanma ve mıknatısla çekilme özeliğini görürüz. Bu özelliği kullanarak karışım içindeki maddeleri ayırmamız mümkün olur. Mıknatıslanma özeliği Fe, Ni, Co vb. maddelerde görülebilmektedir. Maddeler iç yapısına göre paramanyetik ve diyamanyetik olabilirler. Diyamanyetik maddeler
herhangi bir manyetik alan tarafından zayıf bir kuvvetle itilirler. Bir maddenin bütün elektronları eşleşmişse o madde diyamanyetiktir. Paramanyetiklerde ise eşleşmemiş elektronlar bulunur. Bu maddeler mıknatıslanma özelliği gösterir.
Değerlendirme 1. Mıknatısla ayırma yöntemi nerelerde kullanılmaktadır? Örnekler veriniz.
2. Sanayide kullanılan ayırma yöntemleri nelerdir? Araştırınız.
Deney 3: Damıtma İle Ayırma Kazanımlar 1. Basit damıtma deney düzeneğini doğru bir şekilde çizer. 2. Damıtma yönteminin hangi durumlar için yapılabileceğini tahmin eder. 3. Damıtma ile hangi tür maddelerin ayrıştırılacağının farkına varır. Araştırma Soruları 1. Damıtma nedir? Damıtma çeşitleri ile ilgili bilgi veriniz.
2. Hangi tür maddeler basit damıtma ile ayrılabilir? Araştırınız.
3. Buhar basıncı nedir? Nelere bağlıdır?
4. Kaynama noktası nedir? Nelere bağlıdır?
TAHMİN AŞAMASI 1. Bir sıvının uçucu olmayan safsızlıklardan ayrılması için de basit damıtma kullanılabilir mi?
GÖZLEM AŞAMASI Kullanılacak Araç Gereçler: Potasyum permanganat (KMnO4) veya mürekkep, damıtma balonu (250 mL), düz soğutucu, beher, termometre, bunzen beki, üçayak (2 adet), amyant tel, kaynama taşı (cam veya porselen kırıkları), spor, kıskaç ve lastik tıpa. Deneyin yapılışı: 1. Damıtma balonunun yarısından biraz fazla KMnO4 çözeltisi veya sulu mürekkep koyarak içine kaynama taşları atınız
ve spora tutturunuz. 2. Soğutucuyu damıtma balonunun boyun kısmına ve termometreyi tek delikli lastik tıpaya yerleştirerek balona
takınız. Termometrenin sıvıya değmemesine dikkat ediniz. 3. Yavaş yavaş ısıtınız. Sıvı kaynadığında termometreden kaynama noktasını okuyunuz. 4. Soğutucuda yoğunlaşan sıvıyı beherde toplayınız. Deney Düzeneği
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Birbirine karışan sıvılar damıtma yoluyla birbirinden ayrılır. Damıtma kaynama noktaları farklı sıvılardan oluşmuş karışımların ayrılmasında uygulanır. Kaynama noktası farkı 80°C’den büyük olan sıvı karışımların ayrılmasında basit damıtma, kaynama noktası yakın olan sıvı karışımlarında ayrımsal damıtma, kendi kaynama noktasında bozunan maddelerin ayrıştırılmasında vakumla damıtma, su ile karışmayan ve kaynama noktası yüksek olan karışımlarda su buharıyla damıtma yöntemi uygulanır.
Değerlendirme 1. Damıtma yaparken nelere dikkat edilmelidir? Açıklayınız.
2. Basit damıtma yöntemiyle yapabileceğiniz ayırmaya örnekler veriniz.
3. Kaynama taşlarının kullanılma sebebi ne olabilir?
4. Petrolün damıtılmasında hangi tür damıtma kullanılabilir? Açıklayınız.
Deney 4: Süblimleştirme İle Ayırma Kazanımlar 1. Maddenin hallerini örnekleri ile açıklar. 2. Süblimleşmenin nasıl gerçekleştiğini kendi cümleleri ile ifade eder. Araştırma Soruları 1. Maddenin hal değişimleri ile ilgili bilgi veriniz (Yoğunlaşma, erime, buharlaşma, donma, süblimleşme)
2. Süblimleşme nedir? Hangi tür maddeler süblimleşir? Araştırınız.
TAHMİN AŞAMASI 1.Deneyin sonucu nasıl olabilir? Maddede herhangi bir değişiklik meydana gelmiş olabilir mi? Neden?
2.Naftalin katısı, gaz hale geçebilir mi? Neden?
3.Deneyde naftalin dışında farklı bir madde kullansaydık neler olabilirdi? Örnek veriniz.
GÖZLEM AŞAMASI Kullanılacak Araç Gereçler: Naftalin, 2 adet saat camı, beher, süzgeç kağıdı, ispirto ocağı, saplı halka, spor, döküm ayak, bünzen kıskacı, su. Deneyin Yapılışı: 1. Döküm ayağa spor takarak bünzen kıskacına saplı halka geçiriniz. 2. İçerisine su doldurulan beheri halkaya yerleştiriniz. Beher içerisindeki suyu ısıtınız. 3. Amyant yerine, kaynayan suyun sıcaklığından yararlanmak için bu işlem yapınız. 4. Beherin üzerine saat camı yerleştiriniz ve içine 0,5 g naftalin koyunuz. 5. Üzerine de ortası iğneyle delinen süzgeç kağıdı yerleştiriniz, sonra da diğer saat camı bunun üstüne koyunuz. 6. İkinci saat camı, ağzı kapalı huni yerine geçmektedir. Sıcaklık 80 0
C olduktan sonra iki saat camını bozmadan düzenekten alıp üzerine ıslak bir bez koyunuz. Gözlemleyiniz.
Deney Düzeneği
Deneyin Sonucu:
AÇIKLAMA AŞAMASI Bazı katı maddeler ısıtılınca sıvı hale geçmeden doğrudan gaz hale geçerler. Bu olaya süblimleşme denir. Naftalin gibi
bazı koku yayan maddelerin zamanla azaldığı görülür. Fakat hiç sıvılaştığı görülmez.
Değerlendirme 1. Süblimleşme olayını kendi cümlelerinizle ifade ediniz.
2. Süblimleşme günlük hayatta ne işimize yarayabilir? Açıklayınız.
NELER ÖĞRENDİK? Bölüm deneylerinde öğrendiklerinizi açıklayınız. Karışımları ayırmayla ilgili kendiniz bir deney tasarlayınız.
BÖLÜM 8 BİLEŞİKLERİ AYIRMA YÖNTEMLERİ
Deney: Bileşikleri Isı Enerjisi İle Ayrıştıralım! Kazanımlar 1. Bileşik kavramını açıklar. 2. Bileşiklerin özelliklerini analiz eder. 3. Bileşiklerin ayrılma yöntemlerini açıklar. 4. Bileşiklerin ayrıştırılması işlemlerinde kullanılan ısı enerjisi ile ayırma ve elektrik enerjisi ile ayırma hakkında bilgi
verir.
5. Potasyum klorat bileşiğinin kimyasal tepkimesinde gerçekleşen olayı açıklar. 6. Karışım ve bileşikleri ayırma yöntemlerini bilir.
Araştırma Soruları 1. Karışım nedir? Bileşik nedir? Farkları nelerdir?
2. Karışımları ve bileşikleri birbirinden ayırma yöntemleri aynı mıdır? Açıklayınız.
3. Bileşiklerin ayrıştırılmasında hangi yöntemler kullanılır? Açıklayınız.
4. Kimyasal tepkimeler sonucunda oluşan olaylarla ilgili örnekler vererek açıklayınız.
TAHMİN AŞAMASI 1.Potasyum kloratın (KCIO3 ) ayrıştırılması deneyinde nasıl bir kimyasal değişim görülebilir?
GÖZLEM AŞAMASI Kullanılacak Araç Gereçler: Potasyum klorat (KCIO3), su, MnO2, 400 mL lik beher, 2 adet deney tüpü (biri büyük, biri
küçük), dik açılı cam boru, cam çubuk, terazi, delikli lastik tıpa, plastik boru, 2 adet spor, 2 adet kıskaç, bağlama parçası, spatül. Deneyin Yapılışı: 1. Küçük deney tüpüne 1 g potasyum klorat, behere ise ¾ oranında su koyunuz. 2. Cam boru takılmış tek delikli lastik tıpayı, deney tüpünün ağzına tüp ile tıpa arasında boşluk olmayacak şekilde
yerleştiriniz. 3. Büyük deney tüpünü ise içini hava almayacak şekilde su ile doldurarak beherin içine yerleştiriniz.
4. İçerisine potasyum klorat olan tüpü gaz çıkışı bitene kadar ısıtınız. 5. Gaz çıkışı bitince ısıtma işlemini bitirerek lastik boruyu büyük tüpün ağzından çıkarınız. 6. İçerisinde gaz biriken beher içerisindeki tüpün ağzını baş parmağınızla kapatarak hava almayacak şekilde çıkarınız. 7. Çıkardığınız tüpün ağzına yanan bir kibrit alevi tutup, sonuçlarını gözlemleyiniz. Deney Düzeneği:
Deneyin Sonucu
AÇIKLAMA AŞAMASI Bileşiklerin ayrılması işlemlerinde en yaygın ısı enerjisi ve elektrik enerjisi ile ayrıştırmadır. Isı enerjisi ile ayrıştırmaya kireç taşı olarak bilinen kalsiyum karbonatın kalsiyum oksit ve karbondioksite parçalanması örnek olarak verilebilir. Elektrik enerjisi ile ayrıştırmaya ise suyun elektrolizi örneği verilebilir.
Değerlendirme 1. Deney sonucunda oluşan gaz, hangi gazdır?
2. Bu prensiple yapabileceğiniz başka örnekler veriniz.
NELER ÖĞRENDİK? Bölüm deneyinde öğrendiklerinizi açıklayınız. Bileşikleri ayırmayla ilgili kendiniz bir deney tasarlayınız.
BİYOLOJİ DENEYLERİ
I. DÖNEM BİYOLOJİ DENEYLERİ
BÖLÜM 1: MİKROSKOP VE PREPARAT HAZIRLAMA BÖLÜM 2: HÜCRE İNCELEMESİ BÖLÜM 3: CANLILARIN ÇEŞİTLİLİĞİ ve SINIFLANDIRILMASI BÖLÜM 4: DENEYLERİN DEVAMI
II. DÖNEM BİYOLOJİ DENEYLERİ
BÖLÜM 5: PLAZMOLİZ DEPLAZMOLİZ BÖLÜM 6: KESİT ÇEŞİTLERİ BÖLÜM 7: BAZI BİTKİSEL YAPILAR BÖLÜM 8: KÜFLENME VE ÇİMLENME
BÖLÜM 1 MİKROSKOP VE PREPARAT HAZIRLAMA
1. Giriş Göz ile görülemeyecek kadar küçük biyolojik sistemlerin olduğundan daha büyük görünmesinde ve
incelenmesinde kullanılan optik araç mikroskoptur. Zaman içerisinde gelişen teknoloji ile paralel olarak çeşitli mikroskoplar geliştirilmiştir.
1.1 Basit Mikroskop Günümüzden yaklaşık 500 yıl önce optik alanındaki ilerlemelere paralel olarak keşfedilen cam mercekler
mikroskopların temelini oluşturur. Konveks şeklinde olan bu mercekler göz ile nesnenin arasına konularak incelenen örneğin büyütülmesini sağlamaktaydı.
1.2.Bileşik (Karmaşık ) Mikroskop
İlk karmaşık yapılı mikroskop Hollandalı Hans-Zacharias Janssen
tarafından 16. Yüzyıl sonlarında (1590) bir teleskobun merceklerini değiştirirken kazayla mercekleri ters takarak, teleskobu cisimlerin olduğundan daha büyük görünmesini sağlayan bir alete çevirmiştir. Günümüz mikroskoplarının temellerini ise 17. Yüzyılda Hollandalı Auton Philips van Leeuwenhoek ve İngiliz Robert Hook atmıştır.
Bileşik mikroskop iki adet konveks lensten oluşur. Örneğe yakın olan lense objektif, gözlem yapan kişinin gözüne yakın olan lense ise oküler
denir. Bileşik mikroskop iki kademeli büyütme sağlar. Objektif büyütülmüş görüntüyü mikroskop tüpüne yansıtır, oküler ise görüntüyü bir kez daha büyüterek yansıtır. Yani, 10X objektif ve 15X oküler kullanılarak toplamda 150X büyütme sağlanır.
Mikroskop Büyütmesi=Oküler x Objektif büyütmesi
Şekil 3. Bileşik Mikroskop
Şekil 2.Auton Philips van Leeuwenhoek mikroskobu
Şekil 1. Basit Mikroskop
Mikroskoplar temelde iki kategoride incelenirler;
1.Işık Mikroskopları : Aydınlatma ışık ile sağlanır. Işık mikroskobu, karanlık alan mikroskobu, faz-kontrast mikroskobu
ve Ultraviyole mikroskobu olmak üzere değişik çeşitleri vardır.
2. Elektron Mikroskobu: Aydınlatmanın elektronlarca gerçekleştirilir. Son derece gelişmiş mikroskoplardır. IŞIK MİKROSKOPLARININ BAŞLICA KISIMLARI
Mikroskoplar iki ana
kısımdan oluşur: 1. Mekanik Kısımlar 2. Optik Kısımlar
Şekil 4. Mikroskobun başlıca kısımları
1.Mekanik kısımlar
a. Mikroskop tüpü: Mikroskop tüpü mikroskobun göz ile baktığımızda görüntünün oluşması için gerekli olan mercek sistemini taşıyan uzatıcı bir tüptür. Tüpün her iki ucunda iki grup büyütücü mercek sistemi bulunur. Bunlar; incelenen örneğe yakın konumda olan objektif mercekleri ile mikroskobun üst kısmında bulunan göze yakın olan oküler mercekleridir. Bu mercekler hareketlidir. Objektiflerde farklı büyütmelerde olabilir.
b. Mikroskop kolu: Kol kısmı mikroskop tüpüne desteklik eder. Mikroskop taşınmasında kol kısmı kullanılır. Kol kısmıyla mikroskop dik olarak tutulur ve taban kısmı diğer el ile desteklenir. c.Revolver: Üzerinde objektiflerin bulunduğu döner sistemdir. Bu sistem sayesinde objeye uygun objektif, el ile hareket ettirilerek seçilir.
d. Maşa (Klips): Objenin mikroskop tablasına tutturulmasını sağlamaya metal yapıdır.
e. Tabla: Örneklerin yerleştirildiği tabladır.
f. Kondansör: Tablanın hemen altında bulunur. Bu kısım aynadan ya da lambadan gelen ışığın örnek üzerine yoğunlaşmasına yarar.
g. Diyafram: Örnekten geçen ışık ışınları göze ulaşarak retina üzerinde görüntünün oluşmasını sağlarlar. Burada ışığın yeterli olması da çok önemlidir. Işığın miktarı diyafram ile ayarlanır. Fotoğraf makinelerindeki diyafram gibi burada da ışığın geçebileceği alanın küçültülüp, büyültülmesi söz konusudur.
h. Kaba Ayar (Makrovida) ve İnce Ayar (Mikrovida): Büyütme sırasında cismin görülebilmesi için mercek ile aralarında belli bir uzaklık bulunmalıdır, buna çalışma uzaklığı denir. Çalışma uzaklığının ayarlanmasıyla da çalıştığınız objenin net görünmesini sağlarsınız. Çalışma uzaklığının ayarlanması gövde üzerinde bulunan makro ve mikrovida ile yapılır. Çalışma uzaklığı ayarlamada makrovida kaba, mikrovida ise ince ayar sağlar. Bu ayarlama sırasında objektif ile preparatın arasındaki çalışma uzaklığına çok dikkat edilmeli, preparatın ve objektifin zarar görmemesine özen gösterilmelidir.
i. Alt Kaide (Mikroskop ayağı): Mikroskobun zemine oturmasını sağlayan kaide kısmıdır. Sağlıklı bir çalışma için lütfen mikroskobunuzu sabit bir alana
yerleştiriniz ve kaymasını engelleyiniz. Alt kaide kısmında mikroskobun ışığının açılıp kapanmasını sağlayan bir düğme ile ışığın şiddetini ayarlamaya yarayan bir ışık ayarı vidası bulunur. 2. Optik Kısımlar
a. Oküler: Oküler mikroskobun göz ile bakılan kısımlarında yer alan mercekler dizisidir. Oküler sayısına göre iki mikroskop çeşidi vardır. · Monoküler mikroskop: Bir adet okülere sahip mikroskop
· Binoküler mikroskop: İki adet okülere sahip mikroskop Birçok binoküler mikroskopta gözler arasındaki mesafeyi ayarlamak mümkündür. Okülerlerin içeri ya da dışarı doğru hareket etmelerini sağlayacak mekanizmaları vardır. Farklı mikroskopların, okülerleri farklı büyütmeye sahip olabilir. Oküler mikroskop yuvasındaki yerinden çıkarılarak büyütme gücü okunabilir. İncelenen nesneyi ölçmeye uygun mikrometrik oküler veya nesneyi belirtmeye yarayan oklu okülerler de vardır.
b. Objektif: Dönebilir bir başlık (revolver) üzerine monte edilmiş mikroskop tüpü üzerinde üç ya da dört adet objektif bulunur. Her bir objektif çalışma sırasına göre “klik” sesi duyulana kadar çevrilir. Objektiflerin üzerinde büyütme güçleri yazılmıştır. Objektifler üzerlerinde yazılı olan büyütme gücüne göre isim alırlar ve her mikroskopta farklı büyütme gücüne sahip olabilirler.
Taramalı güç ....... 4X Düşük güç ............10X Yüksek güç ........... 40X İmmersiyon .............. 100X
c. Işık Kaynağı: İki değişik ışık kullanılabilir. · Ayna ile ışık doğal olarak ya da bir lambadan objeye yansıtılır. Işık yoğunluğundaki değişmeler nedeniyle doğal ışık fazla tercih edilmez.
· Doğrudan mikroskoba monte edilmiş bir ışık kaynağı kullanılır.
MİKROSKOBUN KULLANILMASI
1. Mikroskop, mikroskop kolu kendimize doğru olmak üzere konarak yerinden oynatılmamasına özen gösterilir. 2. Döner tabla (revolver) çevrilerek en küçük objektif (4x) mikroskop tablası deliğinin üzerine getirilir. Bu esnada
objektifin tam yerine oturduğunu klik sesini dinleyerek emin olmalısınız. 3. Tabla makrovida yardımıyla en alta getirilmelidir. 4. Mikroskobun alt kaidesinde bulunan düğme yardımıyla ışık kaynağı açılır. Işık ayar düğmesi yardımıyla ışık şiddeti
ayarlanır. 5. İncelenecek örnek (Preparat), mikroskop tablası açıklığının ortasına gelecek şekilde tablanın üzerine konur. 6. Göz ile okülerden bakılır. Eğer iki oküler var ise (bioküler) her iki göz ile birlikte bakılmalıdır.
7. Okülere bakıldığında gözü rahatsız edecek şekilde çok fazla ışık veya parlama var ise diyafram yardımıyla ışık miktarı azaltılabilir.
8. Görüntü elde edilinceye kadar makrovida çevrilerek tabla yukarı doğru kaldırılır. 9. Eğer görüntü elde edilemez ise o zaman objenin görüntü alanının dışına çıktığı düşünülmelidir. Bu durumda
preparat hareket ettirilerek cismin objektif alanının içine girmesi sağlanır. 10. Görüntü elde edilirse mikrovida kullanılarak görüntünün netleştirilmesi sağlanır. 11. Elde edilen görüntü büyütülmek istenirse büyük objektiflere revolver yardımıyla geçilebilir. Görüntü sırasıyla 10 x
ve 40x objektifte incelenir. En küçük objektif dışındaki büyük objektiflerde sadece mikrovida kullanılır, makrovida kesinlikle kullanılmaz.
12. İmmersiyon yağı kullanılmadığı yani sulu ortamda inceleme yapıldığı durumlarda immersiyon objektifi (100x) kullanılmamalıdır.
13. Preparat değiştirileceği zaman objektif mutlaka revolver yardımıyla en küçük büyüten objektife getirilmelidir. 14. İnceleme bittiğinde en küçük büyüten objektife getirilmeli, tabla makrovida yardımıyla en alta indirilmeli,
preparat çıkarılmalı, mikroskobun fişi çekilerek gerekli temizlikler yapıldıktan sonra üstü örtülmelidir. MİKROSKOBUN BAKIMI
Mikroskopta görüntünün netliği çevreden gelen tozlarla ve kirlenmeyle bozulabilir. Bu nedenle çalışmaya başlamadan önce mutlaka mikroskobun mercekleri (oküler, objektifler) ve ışık kaynağı yumuşak bir bez ile temizlenir. En ideal temizleyici lens paper veya ksilola batırılmış gazlı bezdir. Bunların bulanamadığı durumlarda mercekleri çizmeyecek yumuşak bezler kullanılabilir. Kağıt, peçete, sert kumaş vb. ürünlerle temizlenmemelidir.
MİKROSKOP KULLANIRKEN KESİNLİKLE UYULMASI GEREKEN KURALLAR
1. Mikroskop her zaman iki elle tutulmalıdır. 2. Kullanılacağı zaman dikkatli olunmalı masa üzerinde dengeli durup durmadığı kontrol edilmelidir. 3. Merceklere hiçbir zaman ellenmemelidir.
4. Mercekler, kullanılmadan önce ve sonra temiz ve yumuşak bir bezle temizlenmelidir. 5. Mesafe doğru algılanamayacağı için preparat ve objektif arasındaki mesafeyi ayarlarken hiçbir zaman mikroskobun üzerinden bakılmamalıdır. Yandan bakarak ayar yapılması, mercekler ve preparatın zarar görmesini önler. 6. İmmersiyon objektifi (100x) kullanıldıysa inceleme sonunda mercekler silinerek immersiyon yağı temizlenmelidir. Özellikle kuruduğunda temizlenmesi oldukça güç olan immersiyon yağı ile kirlenmiş mercekler 1 damla ksilol veya kloroform damlatılmış yumuşak bir bezle temizlenmelidir. 7. Preperatlar her zaman mikroskop küçük objektifteyken konulup çıkarılmalıdır. 8. Mikroskobun hiçbir parçası gereksiz kurcalanmamalıdır. 9. Mikroskop; inceleme ve temizleme bittiğinde, kutusuna kaldırılırken en küçük büyütmeli objektifin revolver üzerinde ayarlanmış ve mikroskop tablasında obje bırakılmamış olmasına dikkat edilmelidir. Mikroskop kullanımından sonra dikkat edilmesi gereken hususlar: 1. Mikroskop sadece gövde kolu üzerinden tutulmalı ve taşınmalıdır. 2. Objektifi tüpteki oküler ile birlikte en düşük büyütme seviyesine getirip bırakınız. 3. Tablayı makrovida yardımıyla en alta indiriniz. 3. Aydınlatma sistemini kapatmayı ve elektrik bağlantı kablosunu fişten çıkarmayı unutmayınız. 4. Toz, mikroskop ve optik aksamın en kötü düşmanıdır. Bu nedenle mikroskobun hassas iç bölümlerine tozun girmesini engellemek için herhangi bir objektifi veya oküleri kesinlikle mikroskop üzerinden çıkartmayınız. 5. Eğer mikroskobun gövdesi ve tablası tozlu ise, tozun silinmesi için yumuşak pamuklu bez parçası kulanınız. 6. Tüm bu işlemlerden sonra artık mikroskobu koruma örtüsüyle örtebilirsiniz.
Mikroskopta gözlem yaparken gözlemlediğimiz objeyi çizmek ve çizerken de kullandığımız objektif lense göre değişik detaylara dikkat etmek zorundayız.
1. Kabataslak çizimlerden (kısa kısa çizgilerden oluşan) puan alamazsınız. Tüm çizgiler sürekli, kesintisiz, önemli olmadır. Çizimde amaç neyin ne olduğunu göstermektir.
2. Her zaman sadece gördüğünüzü çizin ama görmeniz gerekenleri gösterin. Bazı durumlarda (mikroskop büyütme ve ayırt etme gücünün yetersiz olması, kötü boyama vb.) istenen tüm kısımlar bir obje üzerinde aynı anda gözlenmez bu durumda yapılması gereken farklı objeler üzerinde en iyi görülen kısımların bir çizimde bütün olarak çizilmesidir.
3. Çizimler tüm detayları gösterecek kadar büyük olmalı, genel olarak A4 boyundaki bir sayfaya 1-2-3 yada 4 adet çizim
yapılabilir. Küçük çizimler net olmadığı için puan kaybettirir.
4. Çizim yaptığınız objenin yada preparatın tüm yapıları aynı oranda çizilmeli, örneğin bir lökosit çizmeniz gerekiyorsa çekirdeğini hücreye göre gerçeğiyle aynı oranda çizmezseniz başka bir tip eritrosit çizmiş olur ve puan alamazsınız.
5. Aşağıdaki tabloda objektif lenslerin büyütme oranları ve ona göre isimlendirilmeleri verilmiştir.
Objektif Büyütme Toplam büyütme(10’luk okülerde)
Taramalı güç 4x 40 kat
Düşük Güç 10X 100 kat
Yüksek güç 40X 400 kat
İmmersiyon yağı 100X 1000 kat
6. Mikroskopta gördüğünüz objelerin çizimlerinde tüm çizimlerin üst kısmında veya alt kısmında mutlaka
Obje Adı: İ.O (İnceleme Ortamı) : M.B (Mikroskop Büyütmesi): olmalıdır. Her çizimin hangi objektif lens kullanılarak yapıldığı (büyütme oranı) mutlaka ama mutlaka yazılmalıdır.
7. Çizimlerin genelde ya düşük güç yani 10x yada yüksek güçte yani 40x de yapılması istenir. İmmersiyon yağı kullanılması gerektiren 100x eğitim amaçla yapılan çalışmalarda genelde kullanılmaz. Eğer İmmersiyon yağı kullanıldıysa mutlaka mikroskop temizleme sıvısıyla (Eter+Alkol karşımı) objektiflerin tümü( yalnız 100 x değil) dikkatlice temizlenmelidir.
8. 10x de yapılan çizimler genelde dokular genel özellikler gösterilir. Bazı durumlarda ise 40x büyütme kullanması gerekir. Bir dokunun gösterilmesinde en az 3 hücrenin çizilmesi gerekir daha fazla hücre çizilmesinde ise sınır yoktur. Ancak kısıtlı bir sürede (sınavda, laboratuar saatinde) en doğru, en fazla bilgi veren en az sürede çizilen şekiller tercih edilmelidir. Bitkisel doku çizimlerinde aynı noktadan orijin alan 4 hücre çizilmemesi gerekir. Basitçe anlatmak
gerekirse, bitki hücreleri bir tuğla duvar gibi organize olmuştur. Bir hücre sırasını izleyen diğer hücre sırası üsteki ve alttaki hücrelerin birleşme yerlerinde ortalayacak şekilde yerleşir. Hücreler arası boşluk doku tipine göre değişir.
9. 10x de yapılan çizimler hücresel detay (hücre zarı, çekirdek, sitoplazma hariç) kesinlikle çizilmez. 10. Çizim yaparken sıklıkla mikroskoptaki görüntüye bakılmalı, ezberden çizilmemeli. 11. İstenilenlere mutlaka dikkat edilmeli, 40x’de 4 hücre çizmeniz isteniliyorsa mutlaka sadece 4 hücreyi ve özellikle
birbirine değen 4 hücreyi çizin. 12. Her çizimin hangi objektif lens kullanılarak yapıldığı (büyütme oranı) mutlaka ama mutlaka yazılmalı. 13. Tüm önemli kısımları mutlaka okla gösterin ve isimlendirin.
Şimdi iki farklı öğrencinin çizimlerine bakalım. İlk öğrenci: İkinci Öğrenci
Puan alamadı Puan aldı.
İkinci öğrenci; - Obje ismini yazmış. - Mikroskop büyütmesini yazmış. - İnceleme Ortamını yazmış. - Orantıya dikkat etmiş. - Kısa kesik çizgiler yerine net çizgiler kullanmış. - Önemli yapıların adını yazmış. - 40X de inceleme yaptığından ayrıntıları çizmiş. Bu nedenlerden dolayı tam puan almıştır.
PREPARAT HAZIRLAMA TEKNİĞİ
Mikroskopta gözlem yapabilmek için objelerin mikroskopta incelenebilecek hale getirilmesi gerekir.
İncelenecek objenin kesit (enine, boyuna, kazıttı vb.) alınması lam yerleştirilmesi gerekiyorsa boyanması işlemlerine preparasyon (preparat hazırlama) denir. Preparasyon objenin mikroskopta incelenebilecek hale getirilmesi işlemlerini kapsar.
Preparasyon kesit alma işlemleri bistüri veya eski tip jiletlerle yapılır. Eğer jilet kullanılıyorsa jilet 2 parçaya
ayrılarak kullanılır. Bütün haldeki jilet iki yönü de keskin olacağından kullanıcıya zarar verebilir. Jiletin çok keskin olduğu unutulmamalı kazalara karşı dikkatli çalışılmalıdır. Diğer önemli malzemeler ise lam ile lameldir. Özellikle lamel
çok ince olduğunda dikkatli kullanılmalıdır. Lamel kutusun açılırken lamellerin dağılmamasına dikkat edilmelidir.
Aksi söylemedikçe tüm objeler genelde su içinde incelenir. Rapor veya laboratuar defterine de inceleme
ortamı (İ. O.=) su diye yazılmalıdır. İncelenecek objenin ışık geçirebilecek kadar ince olması gereklidir. Bu nedenle de genellikle objeden kesit
alımı gerçekleştirilir. Lamın ortasına bir damla su damlatılır. Damlanın üzerine obje yerleştirilir. Yerleştirilen objenin üstüne Şekil 5 gösterildiği gibi lamel 45 derecelik bir açı ile yavaş kapatılır. Su miktarı fazla ise kurutma kağıdı kullanılarak fazla suyun uzaklaştırılması sağlanır.
1-lam üzerine bir damla su koyun
2- objeden alınan kesiti koyun
3-lameli 45 dere ile bir kenara doğru yavaşça kapatın
4- fazla suyu kurutma kağıdıyla çekin
Şekil 5. Lam ve lamelin kapatılması PREPARAT HAZIRLAMADA KARŞILAŞILAN OLASI HATALAR
Bazen lamel kapatıldığında ortam sıvısı su yada boya lamel kenarından taşarak üzerine çıkabilir. Bu durumda sıvı fazlası, kurutma kağıdı ile yanlardan alınabilir. Bazı durumlarda ise yeni bir preparat hazırlamak daha iyi sonuç verebilir.
Bazen de lamelin altında hava kabarcıkları oluşur. Oluşan bu hava kabarcıkları mikroskopta büyük parlak küreler olarak görülür. Hava kabarcığı olan bir preparat hatalı olarak kabul edilir. Hava barcıklarını nedeni, ortam sıvısının yetersiz kullanılması veya lamelin lam üzerine yavaşça yerleştirilmesi yerine hızla ve yukarıdan kapatılmasından olur. Lamın kenarında büyük bir hava boşluğu varsa lamın kenarından küçük bir damla ortam sıvısı ekleyiniz ve boşluğu kapatmaya çalışınız veya yeni bir preparat hazırlayınız.
İncelenecek obje lamel altında kıvrılmış durumdaysa, lam ve lameli ayırarak düzgün yayılmasına özen göstererek yeniden hazırlamalıdır.
Deney 1: Harf Deneyi Amaç: Mikroskoptaki görüntünün, hem sağ-sol hem de alt-üst olarak ters oluştuğunu göstermek amacıyla asimetrik
harflerin mikroskopta incelenmesi.
Kullanılan Araç ve Gereçler: Mikroskop, Lam ve Lamel, Çizgisiz Kağıt, Kurşun kalem, Makas
Deneyin Yapılışı:
Kurşun kalem yardımıyla çizgisiz kağıt üzerine “e” harfini yazınız.
Makas yardımıyla kağıdı lamelden daha küçük olacak şekilde kesiniz.
Üzerinde e harfi yazılı kesilen kağıdı lamın ortasına yerleştirerek üzerine lameli kapatınız.
Hazırladığınız preparatı mikroskop tablasına yerleştirerek sırasıyla 4X, 10X ve 40X objektiflerde inceleme yapınız.
Deney İle İlgili Yapılması Gereken Gözlemler
Mikroskobunuzun objektifi 4X de iken elde ettiğiniz görüntünün büyüklüğü ne kadardır?
…………………………………………………………………………………….
Mikroskobunuzun objektifi 10X de iken elde ettiğiniz görüntünün büyüklüğü ne kadardır?
…………………………………………………………………………………….
Mikroskobunuzun objektifi 10X e ayarlayıp harfe baktığınızda ne “e” harfini nasıl görüyorsunuz? Normal olarak
beklediğinizden farklı mı?
…………………………………………………………………………………….
Şimdi yukarıya doğru çıkmak için mikroskop tablasındaki içinde harf bulunan lamı tabla altındaki vidalar yardımıyla
kaydırın. Şimdi de sağa sola gitmek için tabladaki lamı kaydırın. Okülerden gözünüze yansıyan sonuç beklediğinizden
farklı değil mi? O halde objenin yukarısına çıkmak için nasıl bir hareket yapmalıyız?
…………………………………………………………………………………….…………………………………………………………………………………………………
……………
Objektifinizi 40X’e getirin ve mikrovida ile ayarlayın. Şimdi “e” harfinize bakın. Harf şu an size çok daha yakın. Çok daha
fazla detay görebiliyorsunuz. Hatta kağıdın liflerini dahi seçebilirsiniz. Ancak artık harfi bir bütün olarak
göremiyorsunuz. Sadece bir parçasını görebiliyorsunuz. Çünkü objeniz 40X objektif ile bakmak için oldukça büyük.
Mikroskobunuzun objektifi 10X de iken elde ettiğiniz görüntünün büyüklüğü ne kadardır?
…………………………………………………………………………………….
“e” harfinin diğer kısımlarını görebilmek için lütfen objektif tablanızdaki harfi sağa-sola, yukarı-aşağı oynatınız.
Deney 2: İp Deneyi Amaç: Farklı düzlemlerde yer alan objelerin mikroskoptaki görüntülerinin farklı olduğunu göstermek amacıyla, açık ve koyu renkli iki iplik parçasının üst üste konarak mikroskopta incelenmesi. Kullanılan Araç ve Gereçler: Mikroskop, Siyah ip, Beyaz ip, Makas
Deneyin Yapılışı:
Siyah ve beyaz ipi eşit uzunlukta makas yardımıyla kesiniz.
Kestiğiniz ip parçaları üst üste gelecek şekilde ayarladıktan sonra tablaya yerleştiriniz.
Hazırladığınız sistemi 4X, 10X ve 40X objektiflerde inceleyiniz.
Deney İle İlgili Yapılması Gereken Gözlemler
Farklı düzlemlerdeki görüntülerin farklı mikroskop görüntüsüne sahip olduğunu anlamak için önce mikroskop
tablasında bulunan ve üst üste bindirilmiş olan siyah ve beyaz ipliklerden sadece üsttekini netleştirin. Bu takdirde altta
kalan ipliğin netleşmediğini göreceksiniz. Netleştirme işlemini mikroskobun hangi kısmı ile yaptınız.
…………………………………………………………………………………….
Şimdi alttaki ipliği netleştirin. Bu durumda da üstteki ipliğin netleşmediğini göreceksiniz.
Her iki renkteki ipliği de görmek için, mikroskobunuzun mikrovidasını aşağı-yukarı doğru yavaşça döndürmeniz
gerekecektir.
Farklı düzlemlerdeki objelerin farklı görüntülerde olduğunun anlaşılması size mikroskopla yapılan incelemelerinizde
kesitlerdeki veya tek hücreli organizmalardaki, yapıların yerlerini anlamanıza yardımcı olacaktır.
BÖLÜM 2
HÜCRE İNCELEMESİ
Hücrenin Keşfi Ve Hücre Teorisi Bütün canlılar hücre adı verilen birimlerden meydana gelmiştir. Hücre ilk defa 1665 yılında Robert Hooke
tarafından keşfedilmiştir. Robert Hooke şişe mantarından aldığı kesiti mikroskopta incelemiş ve gördüğü yapılara hücre adını vermiştir. Hooke’tan 30 yıl sonra Leeuwenhoek geliştirdiği mikroskop ile bakterileri, kan ve kas hücrelerini incelemiştir. 19. yüzyılda Schleiden ve Schwann bütün canlıların hücrelerden meydana geldiğini söyleyerek hücre teorisinin ilk temelini atmışlardır. Daha sonra Virchow hücrelerin kendinden önceki hücrelerin bölünmesiyle meydana
geldiğini açıklamıştır. Hücreler türden türe, dokudan dokuya ve yaptıkları işe göre şekil bakımından farklılık gösterir. Örneğin; yumurta hücreleri oval, kas hücreleri iğ şeklindedir. Birçok hücre ancak mikroskopla görülebilirken, bazı hücreler gözle görülebilir. Örneğin; kuş yumurtaları ve portakalın hücreleri gözle görülebilen hücrelerdir.
Canlıları meydana getiren, yaşama ve çoğalma yeteneğindeki en küçük yapı birimine Hücre denir. Hücreler serbest
halde ya da doku halinde bulunurlar. Mikroskobun gelişmesiyle hücre hakkındaki bilgiler gelişmiş ve Hücre Teorisi ortaya çıkmıştır.
Hücre teorisine göre:
1-Canlıların temel yapı ve görev birimi, hücrelerdir. 2-Bütün canlılar bir veya birçok hücreden meydana gelmiştir. 3-Hücreler bağımsız olmakla birlikte, iş bölümüne de katılabilirler. 4-Hücrelerde canlının kalıtım maddeleri bulunur. 5-Hücreler kendilerinden önceki hücrelerin bölünmesiyle meydana gelirler.
Hücreler üç ana bölümden oluşur. I.Hücre zarı II. Sitoplazma
III. Çekirdek
1- Hücre Zarı Hücreyi çepeçevre saran zar (membran) bütün hücrelerde bulunan ortak bir kısımdır. Hücre zarı esnek, canlı,
şeffaf ve seçici geçirgendir. İçerisinde karbonhidrat, yağ ve protein türevi birçok kimyasal madde bulunan hücre zarı bu yapısıyla mozaiği andırmaktadır. Üzerinde madde alışverişini sağlayan porlar bulunur. Hücre zarı seçici geçirgendir. Bir
molekülün zardan geçip geçemeyeceği ya da ne kadar kolaylıkla geçebileceği molekülün ve hücrenin özelliğine bağlıdır. Hücre zarının görevleri kısaca;
-Hücreyi dıştan sarmak, -Dış etkilerden korumak, -Hücreyi dağılmaktan korumak, -Hücreye şekil vermek, -Madde alışverişini sağlamak.
Bazı canlılarda hücre zarının dışında Hücre Çeperi (Duvarı) vardır. Bakteri, alg, mantar ve bitkiler hücre çeperi
bulundururlar. Hayvan hücrelerinde ise yoktur.
Hücre çeperi Mantarlarda →kitin, Bitkilerde ve alglerde →selüloz yapıdadır. Bitkilerde çeperi düzenleyen organel, golgidir. Hücre yaşlandıkça biriktirecekleri madde miktarı artacağından yaşlı hücrelerde çeperler daha kalındır. Hücre çeperi; cansızdır, esnek değildir, akışkanlığı yoktur, sağlam ve dayanıklıdır. Hücre çeperinde madde geçişini sağlayan hücre zarındaki pordan büyük geçitlere sahiptir.
Hücre zarı ve hücre çeperinin karşılaştırılması
Hücre zarı Hücre çeperi
Tüm hücrelerde bulunur. Bakteri, mantar, bitki ve bazı alglerde bulunur. Canlıdır. Cansızdır. Üzerinde porlar bulunur Üzerinde geçitler bulunur.
Seçici geçirgendir. Tam geçirgendir.
Hücre içeriğinin dağılmasını önler ve hücreyi dış etkenlerden korur.
Turgor basıncına ve dış etkilere karşı bitkiyi korur.
2- Sitoplazma Sitoplazma hücre zarı ve çekirdek arasında bulunan yarı akışkan sıvıdır. Sitoplazma içerisinde birçok organel
yer alır. Bir hücrenin sitoplazmasında bulunan ve hücrenin solunumu, beslenmesi ve boşaltımı gibi yaşamsal olaylarının gerçekleştiği yapılara organel denir. Hücre organelleri mitokondri, koful, lizozom, ribozom, sentrozom, endoplazmik
retikulum, golgi aygıtı ve plastitlerdir. a) Mitokondri Mitokondrinin hücredeki görevi, bulunduğu hücre için enerji üretmektir. Oksijeni kullanarak besinlerden enerji elde
ederler. Sayıları hücre tipine göre değişir. Örneğin, enerji ihtiyacının fazla olduğu kas ve karaciğer hücrelerinde mitokondri sayısı diğer hücrelere göre daha fazladır. Bakteri, mavi yeşil alg ve alyuvarlarda bulunmazlar. Bölünüp
çoğalabilirler. b) Koful Koful (Vakuol), sitoplazmada bulunan içi sıvı dolu boşluklardır. Kofullar bitki hücrelerinde ve tek hücreli canlılarda görülür. Hayvan hücrelerinde ise zaman zaman oluşan ve kaybolan küçük kofullar bulunur. İçlerinde koful öz suyu (hücre öz suyu) denilen bir sıvı bulunur. Kofullar genç bitki hücrelerinde az sayıda ve küçük; yaşlı bitki hücrelerinde ise büyüktür. Kofulun görevi hücre için fazla olan maddeleri depo etmektir. Bitkisel hücrede metabolizma sonucu açığa çıkan zehirli artık ürünler, inorganik tuzlarla birleşerek çözünmeyen kristalleri oluşturur. Özellikle yapraklardaki kofullarda biriken kristaller hücrenin işlevlerinin azalmasına ve ölümüne neden olur. Tatlı suda yaşayan bir hücreli canlılarda, boşaltım kofulları (kontraktil kofulllar) oluşmuştur. Örneğin terliksi hayvanlardaki boşaltım kofulu tatlı sularda yoğunluk farkından dolayı, vücut içerisine giren fazla suyu dışarı atarak su miktarını ayarlar. c) Lizozom Hücre içi sindirim enzimleri taşıyan keseciklerdir. Lizozomlar hücre içine alınmış veya hücre içerisinde oluşturulmuş büyük tanecikleri, yaşlanmış organelleri, artık ve zararlı maddeleri taşıdıkları enzimlerle parçalarlar. Genellikle hayvansal hücrelerde bulunur. Hücre yaşlanınca lizozomlar patlar ve hücre kendi kendini sindirir. Bu olaya otoliz denir.
d) Ribozom Ribozomlar enzim ve protein sentezinin yapıldığı yerlerdir. Virüsler hariç bütün canlı hücrelerinde endoplazmik retikulumların üzerinde, çekirdek zarında veya sitoplazmada serbest olarak bulunurlar.
e) Sentrozom (Sentriyol) Sentrozomlar (Sentriyol) hücre bölünmesinde görev alan organellerdir. Silindir şeklinde 2 sentriolden oluşur. Hayvansal hücrelerde bulunur, bitki hücrelerinde bulunmazlar.
f) Endoplazmik Retikulum (ER) Endoplazmik Retikulum hücre içini ağ gibi saran bir yoldur. Görevi madde iletimini gerçekleştirmektir. Ayrıca bazı maddeler depo edilir.
g) Golgi aygıtı Golgi aygıtının görevi salgı üretilmesini, paketlenmesini ve depo edilmesini sağlamaktır. Pankreas, süt bezi, hipofiz gibi
salgı bezlerinde, bitkilerin nektar bezlerinde ve salgı dokusunda bol bulunurlar. h) Plastitler Bitki hücrelerinde bulunan plastitler üç çeşittir:
1. Kromoplastlar: Çiçek ve meyvelere sarı, kırmızı ve turuncu renk verir. 2. Lökoplastlar: Renksizdirler. Işık alırlarsa kloroplastlara dönüşürler. Bitkinin besin depo etmesini sağlarlar. 3. Kloroplastlar : Bitkilerin yeşil kısımlarında bulunan, doğadaki tüm canlılar açısından çok önemli görevleri
vardır. Kloroplastlar güneş enerjisi, karbon dioksit ve suyu kullanarak kendisinin ve tüm canlıların kullanacağı besin maddesi ve oksijeni üretirler. Bu olaya fotosentez denir. Kloroplastlar fotosentezle yeryüzünde yaşamın devamlılığını sağlar. Hayvan hücrelerinde bulunmaz.
3- Çekirdek
Çekirdek, içerdiği DNA nedeni ile hücrenin yönetim merkezidir. Prokaryot hücrelerde çekirdek zarı olmadığından belirgin bir çekirdek gözlenmez. Bu tür hücrelerde yönetimi sağlayan DNA sitoplazmada bulunur. Ökaryot hücrelerde çekirdek çekirdek zarı ile çevrilidir ve genellikle bir tanedir. Kas hücreleri, mantar hücreleri gibi
bazı hücrelerde ise çekirdek sayısı birden fazla olabilir. Çekirdeğin üç temel görevi vardır: - DNA’daki bilgilere göre üretilen enzim ve hormonlarla (işlevsel proteinlerle) hücreyi yönetir.
- Depoladığı bilgileri hücre bölünmesi ile yeni hücrelere aktarır. -Canlılardaki farklı kalıtsal özellikleri oluşturur. Bir çekirdek 4 bölümden oluşur.
1. Çekirdek zarı (Karyolemma) 2. Çekirdek plazması (Karyoplazma) 3. Çekirdekçik (Nukleolus)
4. Kromatin iplik ve kromozomlar
1. Çekirdek zarı Çekirdek, sitoplazmadan ve hücrenin diğer kısımlarından bir zar ile ayrılır. Zar, çekirdeğe şekil ve direnç
kazandırır. Çift katlı yapıdadır ve hücre organellerinden Endoplazmik Retikulum ile bağlantılıdır. Çekirdek zarının dış yüzeyinde ribozomlar yer alır. Zar üzerinde por adı verilen geçitler bulunur.
2. Çekirdek plazması (Karyoplazma) Çekirdek içini dolduran sıvıdır. Bu yapı içinde protein, enzim ve mineral maddeler bulunur. İçinde kromatin
iplikler ve çekirdekçik yer alır. 3. Çekirdekçik (Nukleolus)
Bir zarla çevrili değildir. Çekirdekçiğin büyüklüğü ve sayısı, canlının türüne ve hücrenin büyüme evresine göre değişir. Protein sentezinin daha yoğun olduğu hücrelerde çekirdekçiğin daha büyük olduğu görülmektedir. Çekirdekçik, hücre bölünmesi sırasında kaybolur daha sonra yeniden oluşur. 4. Kromatin iplik ve kromozomlar
Çekirdekte bulunan DNA histon denilen proteinlerle birlikte kromatin adı verilen yapıyı oluşturur. Hücre bölünmesi sırasında bu kromatinler, kısalıp kalınlaşarak kromozomları oluşturur. Kromozomlar birbirinin kopyası iki kromatit içerir. Canlının kalıtsal karakterlerini taşıyan kromozomlar hücrelerde türe özgü sayıda bulunur. Örneğin insanda 46, nilüferde 160, köpekte 78 kromozom vardır. Değişik canlıların aynı sayıda kromozom taşımaları onların, aynı türden olduklarını göstermez. İnsan, siyah moli balığı ve kurtbağrı ağacı 46’şar kromozom taşır. Ancak birisi insan, birisi hayvan, birisi de bitkidir. Canlıların gelişmişliği ile kromozom sayıları arasında doğrudan bir ilişki de yoktur. Örneğin insanda kromozom sayısı 46 iken, damarlı tohumsuz bir bitki olan eğrelti otunda 500 tane kromozom bulunur.
Hayvan ve Bitki Hücrelerinin Karşılaştırılması:
Işık mikroskobunda yapılan gözlemlerde bile bitki ve hayvan hücresi arasındaki farklar izlenebilir. Bitki
hücresinin çeperinde (duvarında) selüloz vardır. Hayvan hücresi ise selüloz çeper içermez. Selüloz bitki hücresine belli bir dayanıklılık ve şekil verir. Hücre çeperi yüksek osmotik basıncına karşı koyar. Osmotik basınç; sitoplazmada bulunan madde yoğunluğundan dolayı hücrenin suyu emme kuvvetidir. Yani hücrenin su içme isteğidir. Hücre içerisine su girdikçe osmotik basınç azalır, ancak turgor basıncı artar. Turgor basıncı hücre içerisindeki suyun hücre zarını hücre çeperine doğru itmesi ile oluşan basınçtır. Bitkilerdeki hücre çeperi yapısı sağlam olduğundan hücre zarının parçalanması yani hücrenin patlaması önlenir. Hayvan hücresinde ise hücre çeperi olmadığından şekli değişkendir.
Hayvan Hücresi Bitki Hücresi
*Sentrozom bulunur *Sentrozom bulunmaz
*Hücre çeperi yoktur *Hücre çeperi vardır
*Kloroplast yoktur *Kloroplast vardır
*Nişasta granülleri yoktur *Nişasta granülleri vardır
*Vakuoller küçüktür *Vakuoller büyüktür
*Lizozom çoğunda vardır *Lizozom çoğunda yoktur
BİTKİ HÜCRESİ HAYVAN HÜCRESİ MANTAR HÜCRESİ Hücre çeperi Selüloz yok Genellikle kitin
Merkezi vakuol (koful) var yok var
Plastid var yok yok
Tipik depo karbonhidratı nişasta glikojen glikojen
Sentrozom yok var yok
Deney 1-Hayvansal Hücre
Amaç: Hayvansal bir hücrenin genel yapılarının (Hücre Zarı, Çekirdek, Sitoplazma) mikroskopta gözlenmesi.
Kullanılan Araç ve Gereçler: Mikroskop, Lam ve Lamel, Kürdan, Su
Deneyin Yapılışı:
Bir lameli ya da lamı alarak dilinizin üst kısmını veya kürdan yardımıyla ağız içinde yanak kısmını hafifçe
sıyırınız (kazıyınız).
Aldığınız kazıntıyı lamın üzerine koyup bir su damlası ekleyiniz. (Eğer fazla su bulunuyor ise lamel lam üzerinde
kayar, bu durumda fazla suyu kurutma kâğıdı yardımıyla alınız. Eğer az su konmuş ise incelemek güç
olacaktır).
Daha sonra hava boşlukları kalmaması için lameli lamın üzerindeki sıvı çözeltisinin uç kısmına 45º’lik açı ile
dayayıp bırakınız.
Hazırladığınız preparatı mikroskop tablasına yerleştirerek sırasıyla 4X, 10X ve 40X objektiflerde inceleme
yapınız.
Dilinizden veya yanağınızdan almış olduğunuz kazıntıda hücreler gruplar halinde yâda tek tek bulunur. Tek
halde bulunca hücrenin çevresini, özelliklerini 40X büyütme ile inceleyin. Gördüklerinizi çiziniz.
Deneyin Sonucu
Deney 2- Bitkisel Hücre
Amaç: Bitkisel bir hücrenin genel yapılarının (Hücre Duvarı, Çekirdek, Sitoplazma) mikroskopta gözlenmesi.
Kullanılan Araç ve Gereçler: Mikroskop, Lam ve Lamel, Bıçak, Pens, Bistüri (Jilet) Su
Deneyin Yapılışı:
Bıçak yardımıyla soğanı birkaç parçaya bölerek etli yaprağın iç kısmındaki (veya dış kısmındaki) ince zarı pens yardımıyla ayırınız.
Soğan zarından bistüri veya jilet yardımıyla küçük bir kesit alarak, incelenecek örneği lamın üzerine koyunuz. Damlalık ile preparatın üzerine bir damla su (veya lügol) damlatınız. Daha sonra hava boşlukları kalmaması için lameli lamın üzerindeki sıvı çözeltisinin uç kısmına 45º’lik açı ile
dayayıp bırakınız. Hazırladığınız preparatı mikroskop tablasına yerleştirerek sırasıyla 4X, 10X ve 40X objektiflerde inceleme
yapınız. 40X büyütme ile gördüklerinizi çiziniz ve hayvansal hücre çizimleriniz ile karşılaştırınız.
Deneyin Sonucu
Önemli Hatırlatma: Bir sonraki deney için kültür suyu hazırlanması en az 6 gün önce yapılmalıdır. Deney için gereken hazırlıkları yapınız.
BÖLÜM 3
CANLILARIN ÇEŞİTLİLİĞİ ve SINIFLANDIRILMASI
Canlıların Sınıflandırılması: Dünyamızda yaşamakta olan canlılar incelenirse özelliklerinin çok farklı olduğu gözlenir. Bu farklara rağmen
bu canlıları derece derece ve birbirlerine benzeyenleri bir araya toplayarak gruplandırmak mümkündür. Hayvanlar ve bitkiler belirli bir düzen içerisinde sınıflandırılır. Canlıların belirli özellikleri göz önüne alınarak yapılan gruplandırmaya sınıflandırma veya biyosistematik denir. Sınıflandırmayı inceleyen bilim dalına sistematik (Taksonomi) denir.
İlk sınıflandırmayı Yunan Filozofu Aristoteles (m.ö.383-322) yapmıştır. Aristoteles bitkileri otlar, çalılar, ağaçlar; hayvanları ise yaşadıkları yere göre karada, suda ve havada yaşayanlar şeklinde gruplandırmıştır. Aristoteles’in
sınıflandırması canlıların görülebilen ve morfolojik özelliklerine göre yapılmıştır. Sınıflandırma 2 şekilde yapılmıştır: 1-Yapay sınıflandırma, 2- Doğal sınıflandırma. Sınıflandırma, canlıların görülen bir veya birkaç özelliğine göre yapılırsa yapay(ampirik) sınıflandırma adını
alır. Aristo’nun yapmış olduğu sınıflandırma yapay(ampirik) sınıflandırmadır. Sınıflandırmada canlıların tüm özellikleri göz önünde bulundurulursa bu çeşit sınıflandırmaya doğal (tabii)
sınıflandırma denir.
Günümüzdeki sınıflandırılmada, canlıların bütün özellikleri göz önünde bulundurulur. Örneğin yarasanın kanatlarına bakarak onu kuşlar sınıfında incelemek mümkün değildir. Yarasa bütün özellikleri ile bir memeli hayvandır.
SINIFLANDIRMA BİRİMLERİ Sınıflandırmanın en küçük birimi “tür” dür. Sınıflandırmada tür kavramı ilk defa John Ray tarafından
kullanılmış, Carl Linne tarafından tanımlanmıştır.
Tür; ortak bir atadan gelen, yapı görev bakımından ortak özelliklere sahip olan, kendi aralarında çiftleşerek verimli döller meydana getirebilen bireylerin oluşturduğu topluluktur.
Türlerden daha büyük topluluklar da vardır. Bunlar sırasıyla cins, familya, takım, sınıf, şube ve alem dir. Birbirlerine
çok benzeyen yakın türlerin gruplaşmasıyla cinsler ortaya çıkar. Örneğin kedi, aslan ve kaplan türleri ‘felis’ cins adı altında toplanır.
Felis domesticus :Kedi
Felis leo :Aslan
Felis tigris :Kaplan
Her tür kendi cinsiyle belirtilir. Bu kural bütün dünyada kullanılır. Böylece karışıklık önlenir. Cinslerin ortak karakterlerine göre gruplaşmasıyla familyalar meydana gelir. Benzer familyalar takımları oluşturur. Benzer takımların gruplaşmasıyla da sınıflar ortaya çıkar. Sınıfların bir araya gelmesiyle şubeler, şubelerin bir arya gelmesiyle alem
meydana gelir.
Sınıflandırmada büyük birimden küçük birime (alemden-türe) doğru gidildikçe, birimin kapsadığı birey sayısı azalır, aralarındaki benzerlik artar.
Alem = Regnum = Animalia = Hayvanlar Alemi
Şube = Filum = Chordata = Omurgalılar Sınıf = Clasis = Mamalia = Memeliler Takım = Ordo = Karnivora = Etçiller Aile = Familya = Felidae = Kedigiller
Cins = Genus = Felis = Kedi
Tür = Species = Felis domesticus = Ev kedisi
Canlıların İsimlendirilmesi: Sistematikte her tür iki isimle adlandırılır. Her türün iki isimle adlandırılması ilk kez Carolus Linnaeus
tarafından kullanılmıştır. Tür Linne’nin bulduğu ikili isimlendirme yöntemi (çift isimlendirme = Binominal) ile adlandırılır. Bu isimlendirmeye göre; bir canlıya ait ilk isim cins ismini ve ikinci isim ise özel tanıtıcı ismi oluşturur. Cins ismi daima büyük harfle, özel tanıtıcı isimi ise küçük harfle başlar. Cins ismini tek başına kullanabilirsiniz ancak özel tanıtıcı isim tek başına kullanılamaz. İki isimden oluşan tür ismi daima italik veya koyu renkte yazılır (eğer el yazısı veya daktilo yazısı kullanıyorsanız altı çizilir).
BİLİMSEL SINIFLANDIRMANIN DAYANDIĞI TEMELLER
Günümüzde geçerli olan sınıflandırma filogenetik sınıflandırmadır. Bu sınıflandırmaya göre bütün canlıların ortak bir atası vardır. Bu sınıflandırmanın açıklanabilmesi için akrabalık derecelerinin açıklanması gerekir. Akrabalık derecelerinin belirlenmesinde bazı temel kurallar göz önüne alınır.
1) Homolog Organlar: Yapıları ve gelişimleri birbirlerine benzeyen fakat farklı görevleri olan organlara homolog organlar denir. Örneğin fok balığının ön yüzgeci, yarasanın kanadı, kedinin pençesi, atın ön bacağı, insanın eli homolog organlardır. Bunların her biri yaklaşık olarak aynı sayıda kemik, kas, sinir ve kan damarlarına sahiptir. Aynı plana göre düzenlenmiş ve aynı gelişme biçimine sahiptir. Homolog organlar canlıların ortak bir atadan geldiğinin kanıtlarından biri olarak ileri sürülmektedir.
Bazı organlar aynı kökten gelmedikleri halde, yaptıkları görev aynıdır. Bu organlara anolog organlar denir. Kuş ve böcek kanatları analog organlardır.
2) Embriyolojik Benzerlik: Canlıların embriyo dönemlerinde geçirdikleri evreler ve farklılaşmalar birbirine çok benziyorsa bu canlılar yakın akrabadır. Omurgalı hayvanlarının embriyolarının ilk evreleri çok belirgin bir benzerlik gösterir. İlk evrede balık ve domuz embriyosunu ayırmak çok zordur.
3)Biyokimyasal Benzerlik: Çeşitli hayvanların plazma proteinleri arasındaki benzerlik derecelerinin antijen-antikor
tekniği ile denenir. Her hayvan türünün kan içeriği kendine özgün bir protein bileşimine sahiptir. Yakın akraba olan canlıların plazma proteinlerinin benzerliği daha fazladır.
Günümüzde canlılar aşağıdaki şekilde sınıflandırılmıştır.
1. Hayvanlar
Bir hayvanı başka bir hayvandan ayırabilmek için bilim insanları sınıflamalar yapmış ve bazı özelliklerine göre gruplandırmışlardır. Çevremizde serçe, kedi, koyun, tavuk, at, solucan vb. hayvanlar bulunabilir. Bu havyalardan serçe
ve tavuk uçma özelliklerine sahip oldukları için ayrı bir grupta toplanır.
Bilimsel olarak hayvanları birbirinden ayırt etmenin yolu belli bir omurgaya sahip olup olmadığının belirlenmesidir. Yani bazı hayvanlarda omurga bulunurken; bazı hayvanların belli bir omurga sistemine sahip olmadığı bilinmektedir.
CANLILAR
Hayvanlar
Omurgalı Hayvanlar
Memeliler
Kuşlar
Sürüngenler
İki Yaşamlılar (Kurbağalar)
Balıklar
Omurgasız Hayvanlar
Süngerler
Sölenterler
Solucanlar
Derisi Dikenliler
Yumuşakçalar
Eklem Bacaklılar
Bitkiler
Çiçekli Bitkiler
Açık Tohumlular
Kapalı Tohumlular
Tek Çenekliler
Çift Çenekliler
Çiçeksiz Bitkiler
Damarlı Bitkiler
Damarsız Bitkiler
Mantarlar
Şapkalı Mantar
Küf Mantarı
Maya Mantarı
Hastalık Yapan Mantarlar
Mikroskobik Canlılar
Bakteriler
Arkeler
Protistalar
a. Omurgalı Hayvanlar
Bazı hayvanların vücutlarının iç kısımlarında kemikten yapılmış olan bir iskelet sistemi bulunmaktadır. Bu iskelet sisteminin bölümlerinden bir ide omurga yapısıdır. Vücutlarında kemik ya da kıkırdaktan oluşan bir omurga bulunan hayvanlara omurgalı hayvanlar denir. Koyun, kedi, serçe, timsah, zürafa vb. hayvanlar omurgalı hayvanlara örnektir.
Omurgalı hayvanlar 5 grupta sınıflandırılmıştır. Bu beş farklı grupta her sınıfın kendine özgü özellikleri bulunmaktadır:
1. Kuşlar: Tüyleri bulunan, yumurta ile çoğalan, uçmalarını sağlayan güçlü kanatları bulunan hayvanlardır. Ancak kuşlar sınıflaması içinde yer alıp da uçamayan türleri de bulunmaktadır. Örneğin deve yalnızca yürüyebilir ya da koşabilir. Penguenler ise kanatlarını yüzmek için kullanan kuşlardır.
2. Balıklar: Suda yaşayan, vücutları pulla kaplı olan, yüzmelerine yardımcı olan yüzgeçleri olan, solungaç olarak bilinen organlarıyla sudan oksijen alarak solunum yapan ve yumurta ile çoğalan hayvanlardır. Hamsi, somon, sardalya bu tür hayvanlar için örnek olarak verilebilir.
3. Sürüngenler: Karınlarının üzerinde hareket edebilen, vücutları sert ve kuru pullarla örtülü olan, yumurta ile çoğalan hayvanlardır. Kertenkele, timsah, kaplumbağa, yılan vb. hayvanlar bu grupta yer alır.
4. Memeliler: Vücutlarında post ya da kılları olan, doğurarak çoğalabilen, yavrularını süt ile besleyen hayvan türüdür. İnsanlar da içinde olmak üzere yaklaşık dört bin türünün bulunduğu bilinmektedir. Deve, zürafa, fare, ornitorenk, vb. hayvanlar bu grup içinde yer almaktadır.
5. İki Yaşamlılar (Kurbağalar): Şekil ve görüntü olarak sürüngenlere benzer olabilen ancak farklı özelliklere sahip olduğu için ayrı bir grup içinde sınıflandırılan hayvansal gruptur. Hem karada hem de suda yaşayabilen, yumurta ile çoğalabilen omurgalı hayvanlardır. Yumurtalarını su içine bırakırlar. Büyüdüklerinde karada da yaşayabilirler. Yumurtadan çıkan yavruları balıklara benzer. Büyüdükçe bu özellikleri değişir. Kurbağalardaki bu sürece iki yaşamlılık adı verilir. Derileri pulsuz, ince ve nemlidir. Kurbağalar ve semenderler bu tür hayvanlara örnektir.
Bu sınıflandırmalarda bulunan özellikler yardımıyla bazı hayvanların hangi sınıfta tam olarak yer aldığına kolaylıkla karar verilebilir. Örneğin balina ve pirana benzer görünen ancak farklı sınıflarda yer alan omurgalı hayvanlardır. Pirana bir balıktır. Balina da balığa benzemekle birlikte daha çok memeliler grubu özelliklerini temsil ettiği için meme liler
grubunda yer alır.
Aynı zamanda bu karşılaştırmayı yarasa ve serçe için de yapabilmek mümkündür. Serçe gibi kuş görünümünde olan ve aynı zamanda uçabilen bir memeli olan yarasa, memeliler sınıfı özelliklerini taşıdığı için memeliler grubunda bulunur.
Bu örnekler çoğaltılabilir.
b. Omurgasız Hayvanlar
Hayvanlar aleminin en geniş kısmını (yaklaşık %95'ten fazlası) omurgasızlar kapsar.Vücutlarında belli bir kemik ya da kıkırdaktan oluşan bir iskeleti ve omurgası olmayan hayvanlara omurgasız hayvanlar denilmektedir. Omurgalı hayvanlara göre çok daha basit canlılardır. Karada ve suda yaşayan birçok omurgasız hayvan bulunmaktadır. Arı, salyangoz, midye, solucan, sinek, kelebek gibi hayvanlar omurgasız hayvanlara örnek verilebilir. Omurgasız hayvanların büyük bir çoğunluğu vücudun dış kısmını örten ve destekleyen dış iskelet bulundurur. Bazı türleri belli bir yere tutunmuş olarak yaşasa da birçok türü aktif olarak hareket edebilir.Omurgasız hayvanlar 6 gruba ayrılırlar.
1-) Süngerler: Süngerler en basit yapılı ve dünya üzerinde 540 milyon yıldır yaşayan hayvanlardır. Süngerlerin yalnız 20 kadar türü tatlı sularda, geriye kalan büyük bölümü denizlerde yaşar. En derin denizlerde bile rastlanabilen süngerler, en çok denizlerin tropik ve astropik kesimlerinde yaygındır. Birçok türün uzunluğu birkaç santimetreyi aşamazken, bazılarının boyu 2 metreyi geçmektedir.Süngerlerin belirli organları, dokuları, özgül biçimi yoktur.Eşeyli ve eşeysiz çoğalabilirler. Eşeysiz çoğalmaları tomurcuklanmayla olur.
2-) Sölenterler: Yumuşak vücutlu etçil hayvanlardır. Denizanası, deniz şakayığı, mercan, deniz lalesi, hidra gibi türleri
içeren omurgasızlardır. Üremeleri eşeyli ve eşeysiz olarak gerçekleşir. Ayrıca mercanlar deniz diplerinde çok hoş renge sahip canlılardır. Bunlar suyun yüzeyinden yukarı çıkıp kuruyunca tortular oluşur ve zamanla çözünüp toprak oluşumuna katkıda bulunurlar.Not: Hayvanlar dünyasının ilk gerçek sinir hücreleri sölenterlerde bulunmuştur.
3-) Solucanlar: Solucan toprakta yaşayan, silindirik gövdeli hayvanlar olarak bilinse de bu grup çok geniş kapsamlı bir gruptur. Bazıları mikroskobik, bazıları çok uzun, bazıları ince, bazıları kalın olabilir. Solucanlar vücutları yassılaşmış, yumuşak yapılı hayvanlardır. Denizlerde, tatlı sularda, karalarda, nemli ortamlarda ya da canlı vücudunda parazit olarak yaşayan türleri vardır.Vücutları iki taraflı simetriye(vücutlarının ön ve arkası, sağ ve solu birbirine simetrik olan)
sahip hayvanlardır. Çoğunlukla eşeyli üreme ile çoğalırlar. Solucanlar üç grupta incelenmektedir.
a. Yassı Solucanlar: Yumuşak, ince ve yassı vücutludur. Parazit ve serbest yaşayan türleri vardır. Doku ve iç organ
sistemleri vardır. Etçil canlılardır ve küçük hayvanlarla beslenirler. Üreme sistemleri iyi gelişmiştir. Planaria(pilanarya), poliklad, trematoda(karaciğer kelebekleri) ve tenya(şerit solucan) en bilinen örneklerdir. Dünyada 200 milyon insan karaciğer, bağırsak idrar kesesi vb. organlarında kan kelebeği denilen karaciğer kelebeği taşımaktadır. Bu parazit vücut ağrılarına, anemiye ve dizanteriye neden olur. Bunun dışında insan vücudunda ergin hala gelen tenya larvaları 20 metre boyuna gelebilir ve bu parazit bağırsakta durduğu sürece insanda iştahsızlık, karın ağrısı, kusma gibi durumlar görülür.
b. Yuvarlak Solucanlar: Nemli topraklarda, tatlı sularda ya da denizlerde yaşayan solucan türleridir. Hayvanların ve insanların sindirim sisteminde parazit olarak yaşayan türleri vardır. Ascaris(bağırsak solucanı), Trichinella(tirişin) ve kancalı kurt insanda parazit yaşarlar. Vücutları yumuşak ve esnek bir tabakayla kaplıdır. Yuvarlak ve uzundurlar. Kaslarıyla hareket ederler.Bazı türlerinin larvaları insanların karaciğer, akciğer ve beyinlerinde kist oluşturur. (Kistler, bedenin çeşitli yerlerinde oluşabilen, içi sıvı, bazen de katı madde dolu olan
keseciklerdir. Değişik büyüklüklerde olabilirler. c. Halkalı Solucanlar: Solucanların en gelişmiş grubudur. Vücutlarında çok sayıda halka bulunur. Kapalı dolaşım
sistemine sahiptirler. Yani kan damarlardan oluşmuş bir ağ içinde bulunur. Bu sayede vücut boşluğuna yayılmaz.
Bazıları etçil olup, bazıları çürümekte olan bitkilerle beslenir. Eşeyli ürerler. Toprak solucanı, sülük ve deniz
poliketi en tanınan örnekleridir. Sülük kan emerek parazit olarak yaşar. Sülük tıpta kullanılır. Ayrıca toprak solucanından kanser tedavisinde kullanılan maddeler ve antibiyotik elde edilir. Bazı hayvanların besin kaynağıdır.
4.) Yumuşakçalar: Vücutları segmentsiz ve yumuşak yapılı hayvanlardır. Kabukları vardır. Ayakları toprağı kazma, av yakalama ve sürünme gibi işlerini görecek şekilde farklılaşmıştır. Ayakları kaslıdır. Kaslı ayak bulundurmayanlar genelde hareketsizdir. Denizlerde, tatlı sularda ve karalarda yaşarlar. Otçul, etçil veya parazitlik beslenirler. Sucul olanlar sudaki
organik maddeleri süzerek beslenirler. Suda yaşayanlar solungaçlarıyla; karada yaşayanlar ise manto boşluğunun genişlemiş yüzeyi ile solunum yaparlar. Açık dolaşım sistemleri vardır. Bu sistemde kan, vücut dokuları arasına yayılır. Ancak kafadan bacaklı türlerinde(mürekkep balığı, ahtapot) kapalı dolaşım görülür. Ahtapot, salyangoz ve midye en
tanınan örnekleridir.
5.) Eklem Bacaklılar: Omurgasızların en büyük grubudur. Vücutları baş, göğüs ve karın olarak üç kısımdan oluşur. Aktif olarak hareket edebilen türlerden meydana gelirler. Hareket organları eklemlidir. Tanımlanan türlerinin çoğu böceklerdir.Eklem bacaklılar otçul, etçil ya da hepçil olabilir.Protein ve kitinden oluşmuş bir dış iskeletleri vardır. Bu iskelet büyümeye engel olduğu için zaman zaman atılır ve yenisi yapılır. Bu esnada hayvan başkalaşım(metamorfoz)
geçirir. Beslenmelerine göre ağız yapıları değişir. (Sivrisinek emici özellikli ağıza; akrepler kerpeten biçimli
ağıza sahiptirler.)Duyu organları (özellikle gözleri) gelişmiştir. 4 grupta incelenirler.
a.) Kabuklular: Kabukları serttir. İki çift anten taşıyan, solungaç solunumu yapan kabuklu omurgasızlardır. Rutubetli yerlerde ve su kenarlarında yaşarlar. Karides, yengeç, su pireleri ve istakoz en tanınan örnekleridir.
b.) Çok ayaklılar: Dış görünüşleri solucanlara benzer şekilde uzamış kabuklulardır. Çoğunlukla karalardaki nemli yerlerde yaşarlar. Bazı türleri zehirlidir. Vücutları segmentlidir. Çıyanlarda her segmentte bir çift ayak bulunurken, kırkayaklarda iki çift ayak bulunur.
c.) Böcekler: Üç çift bacakları ve bir çift antenleri vardır. Trake denilen borularla solunum yaparlar. Birçoğunda iki çift kanat bulunur. Genelde karalarda yaşarlar. Çekirgeler, hamamböcekleri, peygamber develeri, kelebekler, sinekler, arılar, karıncalar ve birçok tanınan örnekleri vardır.
d.) Araknitler (Örümcekler, akrepler, keneler): Dört çift ayakları olan antensiz eklem bacaklılardır. Solunumlarını trakelerle ya da kitapsı akciğerlerle yaparlar. Çoğu karada yaşar. Vücutları baş ve göğüs olmak üzere iki bölmelidir.
6-) Derisi Dikenliler: Bütün türleri denizlerde yaşar. Derileri dikenlidir. Burada dikensi çıkıntılar bulunur. Adları buradangelir. Sürünerek hareket ederler. Solunumlarını solungaçlarla yaparlar. Eşeyli ürerler. Deniz yıldızları, deniz hıyarları, deniz kestaneleri ve deniz laleleri bu grubu oluşturur. Derisi dikenlilerin rejenerasyonyeteneği yüksektir. Yani vücuttan kopan parçaların gelişmesiyle üreyebilirler. Örnek: Deniz yıldızının kopan kolunu yenilemesi.
2. Bitkiler
Kendi besinlerini güneş ışığı yardımıyla kendileri üretebilen ve birçok canlıya besin kaynağı olma özelliği taşıyan canlı grubudur. Çöl, ormanlık alan, göl ve göl kenarı gibi farklı ortamlarda yaşayabilirler. Her geçen gün yeni bitki türleri keşfedilmektedir. Dünyada yaklaşık 500 bin bitki türü bulunmaktadır. Bitkilerin güneş ışığından yararlanarak su ile
havada bulunan karbondioksiti kullanarak besin ve oksijen oluşturması olayına fotosentez denir. Canavar otu (küsküt) ve cin saçı gibi tam parazit bitkiler hariç tüm bitkiler fotosentez yapabilmektedir. Bazı bitkilerde renkli renkli çiçekler bulunurken bazı bitkilerde ise çiçek yoktur. Bitkiler genel olarak çiçekli ve çiçeksiz bitkiler olmak üzere iki gruba ayrılır:
Çiçeksiz Bitkiler: Çiçek bulundurmayan bitkilere çiçeksiz bitkiler denilmektedir. Çiçek taşımadıkları için tohum oluşturamazlar. Basit yapılı olan, nemli yerlerde (göl, bataklık, nemli toprak) ve ağaç gövdelerinde yaşayan bitkilerdir. Üremeleri spor keselerinde oluşan spor denen yapılarladır. Çiçeksiz bitkilerin kök, gövde, yaprak gibi organları da iyi gelişmemiştir. Eşeyli ve eşeysiz çoğalmaktadırlar. İletim boruları bulunmaz (Eğrelti otları hariç). Sentrozom organeli
taşıyan tek bitki türüdür.İletim demetinin bulunup bulunmamasına göre, damarlı ve damarsız bitkiler olmak üzere 2 gruptur.
a. Damarlı Çiçeksiz Bitkiler: Eğreltiotları, kibrit otları ve atkuyrukları damarlı sporlu bitkilerdir ve iletim demetleri bulunur. Gerçek, kök, gövde ve yaprak taşırlar.Rizom adı verilen toprak altı gövdeleri bulunur.
b. Damarsız Çiçeksiz Bitkiler: Su yosunları, karayosunları, ciğerotları damarsız çiçeksiz bitkiler grubundandır ve iletim demetleri bulunmaz. Rizoit adı verilen, kök benzeri yapıları bulunur.
Çiçekli Bitkiler: Çiçek bulunduran bitkiler çiçekli bitkiler olarak sınıflandırılır. Çiçeksiz bitkilere göre daha gelişmiş yapıya sahip olan, kök gövde ve yapraktan oluşan bitkilerdir. Doğada birçok örneği vardır. Çam, papatya, elma ve kiraz bunlardan bazılarıdır. Çiçekli bitkiler genel olarak kök, gövde, yaprak ve çiçek olmak üzere dört temel kısımdan oluşmaktadır.
Kök, genellikle bitkinin toprak altında kalan ve bitkiyi toprağa bağlayan bölümüdür. Köklerin üzerinde çok ince emici tüyler vardır.Emici tüyler ile topraktaki su ve çözünmüş mineraller alınıp gövde ve yapraklara gönderilir. Havuç, turp, kereviz gibi bitkilerde ise kökler besin depo eder.
Gövde, genellikle bitkinin toprak üstünde kalan bölümü olarak adlandırılır. Yaprak ve çiçekleri taşır. Suyu ve suda çözünmüş mineralleri kökten alarak yaprağa taşır. Yapraklarda üretilen besini bitkinin diğer bölümlerine iletir. Ayrıca bitkinin dik durmasını sağlar.
Yaprak, bitkilerin kendi besinlerini kendilerinin üretmesini sağlar. Bitkinin aldığı CO2 gazı, su ve güneş ışığıyla bitkinin yaşaması için gerekli olan besini üretirler. Fotosentezin gerçekleştiği kısımdır. Bitkinin terlemesinde ve gaz alışverişinde rol oynar.
Çiçek, bitkilerin üreyip çoğalmasını sağlayan üreme organıdır. bazı çiçekli bitkiler, güzel renkte olmaları ve çevresine güzel kokular yaymaları sebebiyle arı, kelebek gibi bazı canlıları kendilerine çekerler. Bu yolla, bu canlılar çiçeklerden hem kendileri için besin sağlamakla birlikte, bitkilerin de üremelerine yardımcı olurlar.
Çiçekli bitkiler açık tohumlu ve kapalı tohumlu çiçekli bitkiler olmak üzere iki grupta incelenir:
1. Açık Tohumlu Çiçekli Bitkiler: Gerçek çiçek taşımazlar ve kozalak adı verilen, basit yapılı bir çiçekleri vardır. Tohumları, çiçek yapraklarının altında bulunur. Ovaryum
taşımadıklarından meyve oluşturmazlar.Genellikle iğne yapraklıdırlar. Yaprak dökmeyen çok yıllık bitkilerdir.Otsu formları yoktur. Çift döllenme görülmez.Kambiyum taşırlar. (enine kalınlaşma görülür). İletim demetleri düzenlidir. (açık iletim demeti). Kazık kök taşırlar. Çok çeneklidirler. Örnek: Çam, ardıç, köknar, ladin, servi, porsuk, ginkgo, sekoya…
2. Kapalı Tohumlu Çiçekli Bitkiler: Gelişmiş yapılı çiçekleri olan, ovaryum taşıdıkları için meyve oluşturabilen, tohumları meyve içinde bulunan, endospermleri triploit (3n) kromozomlu olan çiçekli bitki türüdür. Kapalı tohumlu bitkiler; tek çenekli ve çift çenekli bitkiler olmak üzere iki sınıf altında incelenirler.
a. Tek çenekliler:Genellikle tek yıllık otsu bitkilerdir.Tohumlarında birçenek bulunur.
Yaprakları paralel damarlıdır. Genellikle yaprak sapı taşımazlar, saçak kök taşırlar. Kambiyum taşımazlar (enine
kalınlaşma görülmez). İletim demetleri dağınıktır (kapalı iletim demeti). Örnek: Tahıllar, soğanlı bitkiler, muz ağacı, zencefiller, orkideler, palmiyegiller, ananas, papirüs, şeker kamışı.
b. Çift çenekliler:Genellikle çok yıllık odunsu bitkilerdir.Tohumlarında iki çenek bulunur.
Yaprakları ağsı damarlıdır. Yaprak sapı taşırlar. Kazık kök taşırlar. Kambiyum bulunur (çok yıllık olanlarında enine
kalınlaşma görülür). İletim demetleri düzenlidir (açık iletim demeti). Bitkilerin büyük bir kısmı çift çeneklidir.Örnek: Baklagiller, Turunçgiller, Gülgiller, Elma, Armut, Kayısı, Nar, Erik, Nane, Fındık, Ceviz, Marul.
3. Mantarlar
Mantarların birer bitki olduğu gibi bir kavram yanılgısına sahip olunabilir. Ancak, mantarlar belli kök, gövde, yaprak ve çiçek organları olmadığı için bitki olarak sınıflandırılmamaktadır.Mantarlar genellikle çok hücreli, klorofil içermeyen
canlılardır. Yaşamaları için gerekli olan besini, bulundukları ortamdan hazır alırlar. Yani heterotrof canlılardır. Klorofil ve kloroplast bulundurmadıklarından fotosentez yapamazlar. Kitinden yapılmış hücre zarları vardır. Glikozu glikojen şeklinde depo ederler. Mantarlar belirgin hücre duvarına sahip olmaları, sporla çoğalmaları ve genellikle hareketsiz olmaları nedeniyle bitkilere benzerler. Heterotrof olmaları ve depo karbonhidratlarının glikojen olmasıyla da hayvanlara benzerler. Mantarlar eşeyli ya da eşeysiz olarak spor üretirler. Sporlar rüzgarla ya da böceklerle çevreye dağılır. Sporlar özelliği bozulmadan yıllarca kalabilir. Uygun koşullarda çimlenen sporların gelişmesiyle mantar oluşur.
Mantarlar hastalıkların tedavisinde kullanılan antibiyotiklerin eldesinde kullanılırlar. Örneğin birçok mikrobik hastalıkta etkili olan penisilin, mantarlardan elde edilen bir antibiyotiktir. Mantarlar antibiyotikten başka steroit hormonlar ve
birçok vitamin eldesinde de kullanılırlar. Bazı mantarlar insanda ağız ve boğazda, üreme organlarında ve deride enfeksiyonlara neden olurlar. Bebeklerde görülen pamukçuk, saç dökülmesine neden olan saçkıran bu mantarlara örnek olarak verilebilir.
Mantarlar ölü bitki ve hayvan kalıntılarının çürüyerek toprağa karışmasında rol oynar. Ölü bitki ve hayvan kalıntılarının çürümesi sırasında organik bileşikler daha küçük organik bileşiklere ve inorganik bileşiklere dönüşür. Bu olayla toprak besin maddesi açısından zenginleşirken, mantarlar yeryüzünde yaşamın devamı için gerekli olan madde döngüsünde
rol oynamış olur. Ekolojik öneminin yanı sıra mantarlar insan sağlığı ve beslenmesi açısından büyük öneme sahiptir. Antibiyotik ve diğer ilaçların üretiminde, ekmeğin kabarmasında, bira ve şarabın üretiminde ayrıca besin olarak mantarlardan yararlanılır. Doğada yetişen birçok mantar türü vardır. Bunların içinde sadece kültür mantarı yenilebilmektedir. Bunun dışındaki mantarların birçoğu zehirlidir ve yenmesi sağlık açısından zararlıdır. Mantarların zehirli mi zehirsiz mi olduğunu ayırt etmek oldukça zordur. Bu nedenle doğada yetişen bilmediğimiz mantarlar yenmemelidir.
Mantarlar çeşit olarak 4 ayrı grupta ele alınmaktadır: şapkalı mantar, küf mantarı, maya mantarı ve hastalık yapan mantarlar.
a. Şapkalı mantarlar: Ağaç altlarında, çayırlarda yetişen, dış görünümlü şemsiye şeklinde olan, besinlerini toprağa tutunarak topraktan veya başka canlılardan hazır alan mantarlardır. Çok hücreli organizmalardır. Şapkalı mantarların zehirli ve zehirsiz türleri vardır. Zehirli ve zehirsiz mantarlar doğal ortamlarda çoğunlukla yan yana gelir, birbirine de çok benzerler. Bunları ancak bir uzman ayırt edebilir. Protein, demir, bakır, fosfor, vitamin açısından zengin olan zehirsiz türlerini (kültür mantarları) besin olarak tüketebiliriz.
b. Küf mantarları: Çok hücreli organizmalardır. Canlı kalıntılarını çürüterek yaşarlar. Bu tür mantarlar her yerde
olabilir. Besinlerini ve yaşam alanlarını korumak için antibiyotik adı verilen maddeleri ya da mikotoksin adındaki zehirli bileşikleri üretebilirler. Organik madde artıklarını çürüterek yaşayan küf mantarlarının çoğalmak için ürettikleri sporlar peynir, salça, ekmek, limon ve yemekler üzerinde gelişerek besinlerin küflenmesine yol açar.
c. Maya mantarları: Çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük canlılardır. Şekerli ılık su içinde hızla çoğalırlar. Bitki öz
suyu ve hayvan dokuları dahil sıvı ya da nemli ortamlarda yaşayan bir hücreli mantarlardır. Bölünme veya tomurcuklanma ile eşeysiz olarak çoğalırlar. Hamurun mayalanması, bira üretimi vb. için maya mantarlarından yararlanılır.
d. Hastalık yapan mantarlar:Hastalık yapan mantarlar, bitkilerin ilkel kısımlarını meydana getiren bazı asalaklardır. Bunlar tıpta mikoz adı verilen çeşitli hastalıkları yaparlar. -Aktinomikoz : Akciğerlerde, bağırsaklarda, çene ve diğer organlarda apseleşip fistül haline gelebilen afetlere sebep olurlar.Bunların tedavisinde antibiyotik türlerinden oreomisin ve radyoterapi başarılı sonuçlar verir. Akciğerlerde
görülen ve ilaç tedavisi ile geçmeyen bazı vakalarda ameliyat gerekebilir.
-Koksidioidomikoz : Hastalığın başlangıcında ateşle birlikte deride morla kırmızı arası bir renkte sertlikler meydana gelir. Hastalık giderek akciğerlere, lenf bezlerine, deriye ve kemiklere oturabilir. Yaygın şekli hayati tehlike yaratır.Benzonik asit ve prodigidsin tedavisinden olumlu sonuçlar alınabilir.
-Madüromikoz : Bu mantar türü genellikle ayaklarda yerleşir apseler ve fistüller yapar. Zamanla şekil bozukluklarına ve yara izlerine sebep olur.Tedavisinde potasyum iyodür ve radyoterapi uygulanır. İleri durumlarda hastanın hayatının kurtarılması için ayağı kesmek gerekebilir.
-Blastomikoz : Daha çok yüz, boyun, el ve ayaklarda afetlere sebep olan bir mantar türüdür. Akciğerde yerleşmesi halinde vereme benzer bir hastalık ortaya çıkar. Diğer organlara ve kemiklere de yerleşebilir.Tedavisinde oreomisin, iyottu ilaçlar ve radyoterapi yararlıdır.
4. Mikroskobik Canlılar
Çevremizde çıplak gözle görülmeyip mikroskopla görülebilen küçük canlı grubudur. Suda, havada, toprakta ve diğer canlıların vücutlarında yaşayabilmektedir. 1860lı yıllara kadar mikroskobik canlıların bozulan yiyecek ve içeceklerde kendiliğinden ürediği düşünülüyordu. Ancak, Fransız bilim insanı Pasteur, yiyecek ve içeceklerde canlıların kendiliğinden üremediğini bu canlıların havadan karıştığını kanıtlamış oldu.
Bazı mikroskobik canlılar insanlarda, hayvanlarda ve bitkilerde hastalıklara sebep olabilmektedir. Örneğin; nezle, grip, verem, kızamık, çiçek kolera, sıtma, dizanteri, tifo bu hastalıklardan bazılarıdır. Mikroskobik canlılar besinlerimizin çürümesine de sebep olurlar. Bozulmuş besinleri tüketmemeliyiz çünkü mikroskobik canlılar besin zehirlenmelerine neden olabilir.
Bakteriler, arkeler ve protistalar gibi türleri vardır:
Bakteriler: Mikroskobik canlıların en basit yapılı olanlarına bakteri adı verilir. Tek hücrelidirler. Küresel, spiral, çubuksu
şekillerde olabilir. Dünyada bakterilerin bulunmadığı yer yoktur. Bakteriler en çok atıkların bulundukları yerlerde ve
sularda yaşarlar. Ayrıca çok soğuk (buzullar ve kar gibi) ve çok sıcak (kaplıca) ortamlarda bile yaşayabilirler. Hava ve su damlacıkları ile çok uzun mesafelere taşınabilirler. Bakterilerin bazı faydalarının olmasına karşın zararları da olabilir. Sütün yoğurda dönüşmesi gibi bazı mayalanma olayları bakteriler tarafından gerçekleştirilir. Bakteriler gıdaların geri dönüşümü için hayati bir öneme sahiptirler ve gıda döngülerindeki çoğu önemli adım bakterilere bağlıdır. Zararlı bakteriler ise verem, kolera, zatürre gibi hastalıklara yol açarak sağlığımızı olumsuz yönde etkiler. Bakteriyoloji bilimi
bakterileri inceleyen bilim dalıdır.
Arkeler:Mikroskobik canlı organizmaların ana bölümünü oluştururlar. Bakteriler gibi çekirdeği olmayan tek hücreli canlılardır. Yani prokaryotlardır. Bazı özellikleri yönüyle bakterilere bazı özellikler yönüyle de ökaryotlara benzerler. İlk tanımlanan arke bakteriler sınırlı ortamlarda bulunmuş olmalarına rağmen sonradan hemen her habitatta arke canlı gruplarına rastlanmıştır. Bu gruba ait tek bir organizma arkeli olarak adlandırılır. Bugüne kadar arkeler üzerinde yapılan araştırmaların çoğu, bu canlıların soy özelliklerinden ziyade ekolojileri üzerinde yoğunlaşmıştır. Çünkü arkeler, başka canlı gruplarının varlık gösteremeyecekleri zor koşullarda yaşamlarını sürdürebilmektedir.
Protistalar:Protoza olarak da bilinen bu mikroskobik canlı grubu, bakterilere göre daha gelişmiş yapıdadır. Heterojen
bir canlı grubudur. Hayvan, bitki ve mantar olarak değerlendirilemeyen ökaryot canlılardan oluşur. Bunlar da çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük yapıdadır. Bu canlılardan bazıları öglena, amip ve terliksi hayvandır (paramesyum). Bunların bir kısmı insan ve hayvanların vücutlarında bir kısmı da deniz ve tatlı sularında yaşamaktadır. Çoğunlukla tek
hücre halinde yaşamakla birlikte koloni halinde yaşayanları da vardır. Beslenmeleri fotosentez, absorbisyon ya da fagositoz ile, çoğalmaları ise eşeyli ya da eşeysiz üreme ile gerçekleşen protistaların hareketsiz olanları olduğu gibi; kamçı, siller veya yalancı ayaklarla hareket edenleri de bulunur. Canlılar dünyasının ökaryot hücreli en ilkel organizma grubudur.
Deney 1-Kültür Suyu İncelenmesi
Ön Hazırlık: Kültür Suyu Hazırlanması için gerekli olan maddeler: Havuz (Yağmur, birikinti) suyu, kavanoz, kurumuş yaprak parçacıkları, bitki tohumları, vitamin hapları.
Kültür Suyu Hazırlanması: - Bir cam kavanozu, iç tabanından itibaren 1/3 yüksekliğe kadar kuru ot, saman veya bahçede topladığımız kuru ağaç
yaprakları ile doldurunuz. - Kavanoz içinde bunları bastırmak için üzerine temiz bir taş koyun. - Önceden havuz, çeşme yalağı, dere kenarı, su birikintisi kenarlarından küçük şişelere topladığınız su örneklerini bu
kavanoza dökünüz.
- Tohumları yada vitamin haplarını ezerek kavanoza ekleyiniz.
- Hazırlanan kültür yaklaşık bir haftalık süreyle gelişim periyodunda bırakılmalıdır.
Kültürlerimizin Verimini Artıracak Şartlar:
- Kültürlerimizi hiçbir zaman güneş ışınlarına direk göstermemeliyiz. Bu nedenle kültürler doğrudan güneş ışını almayan bir pencerenin orta aydınlıkta olan bir yanına konulmalıdır.
- Kültürlerin yanında eter, kloroform, amonyak gibi kolay buharlaşan sıvılar, yoğun asitler ve toz halindeki kimyasal maddelerle çalışılmamalıdır.
- Bir kültüre batırdığımız bageti iyice yıkayıp temizlemeden diğerine batırmamalıyız. - Kültürlerin çevresini ve onlarla ilgili bütün malzemeyi çok temiz tutmalıyız.
Amaç: Mikroskobik canlılardan protozaların (tek hücrelilerin) mikroskopta gözlenmesi.
Kullanılan Araç ve Gereçler: Mikroskop, Lam ve Lamel, Kültür Suyu, Cam baget (damlalık)
Deneyin Yapılışı:
- Hazırlanan kültür suyundan baget ile veya damlalıkla bir damla alınız. - Temiz bir lam üzerine koyunuz.
- 45º açı yapacak şekilde lameli dikkatle kapatınız. - Hazırladığınız preparatı mikroskop tablasına yerleştirerek sırasıyla 4X, 10X ve 40X objektiflerde inceleme
yapınız.
- 40X büyütme ile yaptığınız incelemede gördüklerinizi çiziniz.
Not: Kültür suyu içindeki canlılar çok hızlı hareket ediyorlarsa ve incelemek güç oluyorsa hareketlerinin yavaşlatılması gerekir. Bunun için de bir filtre kağıdı vasıtasıyla lam ile lamel arasından bir miktar su çekilebilir. Kültür suyunda genel olarak Tek Hücreli Canlılardan Kamçılılar, silliler, amip, algler vb. canlılar görülebilir, bunun yanında mikroskobik çok
hücreli canlılarda gözlemlenebilir.
Deneyin Sonucu:
Deney 2-Yararlı Bakterilerin İncelenmesi Ön Hazırlık: Yoğurt hazırlamak için gerekli olan malzemeler: 1 litre ılık süt, 1 tatlı kaşığı yoğurt (oda ısısında), çelik tencere, tahta kaşık, cam (toprak ya da seramik) bir kap, örtü
Kültür Suyu Hazırlanması: - Sütü çelik bir tencereye aktarın, orta ateşte kaynamaya bırakınınız. - Sütün üzeri köpük köpük olmaya başladığında tahta bir kaşıkla karıştırarak havalandırınız ve kaynama
noktasına gelen sütü kısık ateşte 10-15 dakika kadar pişirmeye devam ediniz. - Yoğurt mayalayacağınız cam, toprak ya da seramik bir kabı temiz bir mutfak örtüsünün orta kısmına
alınız. Kaynayan sütü kaba boşaltıp, ılımaya bırakınız. - Süt ne çok ılık ne de çok sıcak olmalıdır. Parmağınız sütün ısısına dayanmalıdır. - Mayalama için kullanacağınız yoğurdu, küçük bir kasede mayalanmayı bekleyen az miktarda ılık sütle
karıştırdıktan sonra kaba ekleyiniz ve tahta bir kaşık yardımıyla karıştırınız. - Sütün sulanmadan buharlaşması ve hava alması için hava alan pamuklu bir tülbent kapatınız. - Sonrasında örtüyle çevresini ve üzerini kapatınız. - Ortalama 6 saat sonrasında örtülerini açtığınız yoğurdu, çok fazla hareket ettirmeden kapak ile kapatıp
buzdolabına alınız. - Kıvamlı olması için mümkünse bir gün boyunca dinlendiriniz.
Amaç: Mikroskobik canlılardan bakterilerin mikroskopta gözlenmesi.
Kullanılan Araç ve Gereçler: Mikroskop, Lam ve Lamel, Yoğurt suyu, kürdan, damlalık
Deneyin Yapılışı:
- Yoğurttan (veya suyundan) az bir miktar alınız. - Lam üzerine damlatarak yayınız. - Üzerine bir damla su ilave ediniz.
- 45º açı yapacak şekilde lameli dikkatle kapatınız. - Hazırladığınız preparatı mikroskop tablasına yerleştirerek sırasıyla 4X, 10X ve 40X objektiflerde inceleme
yapınız. - 40X büyütme ile yaptığınız incelemede ip şeklindeki yapıları çiziniz.
Deneyin Sonucu:
Deney 3-Zararlı Bakterilerin İncelenmesi
Amaç: Mikroskobik canlılardan bakterilerin mikroskopta gözlenmesi.
Kullanılan Araç ve Gereçler: Mikroskop, Lam ve Lamel, Diş kiri, kürdan, damlalık
Deneyin Yapılışı:
- Lam üzerine bir damla su damlatınız. - Bir kürdan yardımıyla diş kirinizden kazıtarak alınız. - Kürdanı lam üzerindeki suya dokundurarak kürdandaki kiri su içinde dağınız. - 45º açı yapacak şekilde lameli dikkatle kapatınız. - Hazırladığınız preparatı mikroskop tablasına yerleştirerek sırasıyla 4X, 10X ve 40X objektiflerde inceleme yapınız. - 40X büyütme ile yaptığınız incelemede gördüğünüz yapıları çiziniz. Not: Diş kirinde yaşayan bu bakteri eğilip kıvrılabilen çomaklar şeklindedir. Saprofit ve parazit olarak yaşarlar.
Deneyin Sonucu:
BÖLÜM 4 DENEYLERİN DEVAMI
Deney 1-Maya Mantarının İncelenmesi
Amaç: Maya mantarlarının mikroskopta gözlenmesi.
Kullanılan Araç ve Gereçler: Mikroskop, Lam ve Lamel, Ilık Su, Şeker, Kuru Maya, Tatlı Kaşığı, Beher (Cam bardak)
Deneyin Yapılışı:
- Behere (bardağa) az miktarda ılık su koyunuz. - Ilık suya 1 tatlı kaşığı şeker ve 1 tatlı kaşığı maya koyunuz ve karıştırınız. - 10 dakika bekleyiniz.
- Hazırlanan karışımdan 1 damla lam üzerine damlatınız. - 45º açı yapacak şekilde lameli dikkatle kapatınız. - Hazırladığınız preparatı mikroskop tablasına yerleştirerek sırasıyla 4X, 10X ve 40X objektiflerde inceleme yapınız. - 40X büyütme ile yaptığınız incelemede gördüğünüz yapıları çiziniz.
Not: Mantarların tomurcuklanma ile üremesi günlük hayatımızda hamur, peynir vb. yapımında yararlandığımız maya mantarlarının üremesi incelenerek açıklanabilir. Tomurcuklanma, maya hücresinin tepesinde bir tomurcuk oluşması ile başlar. Ardından çekirdek bu tomurcuğa doğru uzamaya başlar. Yoğurt ve peynir vb. yapımında beklemenin nedeni bu maya hücrelerinin tomurcuklanarak kendilerini eşlemeleri içindir.
Deneyin Sonucu:
Deney 2-Mayalar Canlı Mıdır?
Amaç: Mayaların çoğalmasının gözlenmesi.
Kullanılan Araç ve Gereçler: Kuru Maya, Su, Şeker, Kola, Meyve suyu, 4 Balon, Yemek Kaşığı, Çay Kaşığı, Cam Kap, 4 Cam Şişe
Deneyin Yapılışı:
- Oda sıcaklığından biraz daha sıcak olan ılık su hazırlayınız. - Dört cam şişenin içine dörder çay kaşığı maya koyunuz. - 1. Şişeye iki çay kaşığı şeker ekleyiniz ve iyice karıştırınız. - 2. Şişeye dört yemek kaşığı meyve suyu ekleyiniz ve iyice karıştırınız. - 3. Şişeye dört yemek kaşığı kola ekleyiniz ve iyice karıştırınız. - 4. Şişeye dört yemek kaşığı ılık suyu ekleyiniz ve iyice karıştırınız. - Şişelerin ağzına birer balon geçiriniz. - Şişeleri ılık su dolu bir kabın içinde 20 dakika kadar bekletiniz. - Şişeleri gözlemleyiniz.
Deneyin Sonucu:
Deney 3- Karanfili Boyayalım
Amaç: Bitkide gövdenin görevinin gözlenmesi.
Kullanılan Araç ve Gereçler: Beyaz renkli 2 karanfil, Su, mavi ve kırmızı mürekkep, 2 Cam bardak
Deneyin Yapılışı:
- Bardakların yarısına kadar su doldurunuz. - Bardakların bir tanesine mavi, diğerine kırmızı mürekkep damlatınız. - Karanfilleri gövdesi ile birlikte suya değecek şekilde bardaklara yerleştiriniz. (Arzu ederseniz bir karanfilin sapını
tam ortadan karanfili koparmayacak şekilde boylamasına olarak bıçak yardımıyla kesiniz. Parçadan birini mavi renkli mürekkep bulunan bardağa diğerini kırmızı mürekkep bulunan bardağa gelecek şekilde yerleştiriniz.)
- Ders sonuna doğru bardakları gözlemleyiniz.
Deneyin Sonucu:
Deney 4- Çiçekli Bitkiler
Amaç: Çiçekli bitkilerde çiçeğin yapısının incelenmesi.
Kullanılan Araç ve Gereçler: Çeşitli bitki çiçekleri, büyüteç (Stereoskopik mikroskop)
Deneyin Yapılışı:
- Bitkilerin çiçeklerini sapı ile birlikte koparınız. - Çiçekleri dıştan içe doğru inceleyiniz. - İnceleme sırasında büyüteç (varsa Stereoskopik mikroskop) kullanınız. - Gözlemlerinizi çiziniz.
Deneyin Sonucu:
BÖLÜM 5
PLAZMOLİZ-DEPLAZMOLİZ
Teorik bilgi
Turgor halinde bulunan bütün canlı hücrelerde, hücrenin içinden, dışarı ya doğru çepere bir basınç yaptığı bilinir. Bu turgor basıncı sebebiyle Lipoprotein yapısında olan hücre zarı (ektoplast) selüloz çeperden ayırdedilemez. Protoplastın dışını çevreleyen lipoprotein zarı hücre çeperinden ayırmak için plazmoliz olayından yararlanılır. Plazmoliz olayının meydana gelmesi için hücre kendi özsuyundan daha yoğun, yani hipotonik bir çözelti içine konur. Hücre özsuyu bu durumda semipermeabl (seçici geçirgen) lipoprotein hücre zarından geçerek yavaş yavaş dış ortama yayılır. Böylece protoplastın hacmi küçülmeye başlar. Çok az esnek olan hücre çeperi, bu küçülmeye az miktarda iştirak eder. Küçülme devam ettikçe selüloz hücre çeperi buna daha fazla uyamayaca ğından protoplastı çevreleyen lipoprotein zar selüloz hücre çeperinden uzaklaşmaya başlar. Ayrılmanın ilk anına limit plazmoliz denir. Ayrılma devam ettikçe protoplast ortaya çekilir. Bazen yüzey gerilimi sebebiyle hücrenin ortasında yuvarlak bir hal alır. Çoğu zamanda ince sitoplazma
köprücükleriyle çepere bağlı kalır.
Plazmoliz olmuş hücrenin içinde bulunduğu ortamı su ilave ederek hipertonik ortam şekline dönüştürürsek dış ortamdan hücre içine su gireceğinden protoplast ın hacmi artar ve tekrar hücre zarı gerilerek çepere dayanır. Hücre eski halini alır. Bu olaya da deplazmoliz denir.
Osmotik basınç
Osmotik basınç, hücrenin su alma isteğidir. Hücre içindeki çözünen maddenin molekül sayısı arttığında osmotik basınç da artar.
Turgor basıncı
Hipotonik ortamda ya da saf suda bulunan hücrenin su alarak şişmesine turgor denir. Hücre içindeki su moleküllerinin zara yaptığı basınca ise turgor basıncı denir. Hayvan hücreleri turgor basıncına dayanamaz, parçalanır. Bu olaya hemoliz denir. Bitki hücrelerinde selüloz çeper olduğundan patlamaz. Turgor, otsu bitkilerin dik durmasını sağlar ve gaz alış verişini gerçekleştiren stomaların açılıp kapanmasını sağlar.
Deney 1. Plazmoliz-Deplozmoliz deneyi
Deney malzemeleri: Mikroskop, lam, lamel, soğan, tuzlu su, saf su, damlalık
Deneyin yapılışı: 1. İlk preparatı hazırlamak için önce soğan zarından kesit alınır. Daha sonra lamın üzerine bir kaç tuzlu su damlalık yardımıyla eklenir ve üzerine soğan zarı konulur. Lamel 45 derecelik açıyla hava kabarcığı olmuyacak şekilde kapatılır. Yaklaşık 2 dakika beklenir. Hazırlanan preperat mikroskopta 40X’lıkta incelenerek, çizilir.
2. İkinci preparatı hazırlamak için önce soğan zarından kesit alınır. Daha sonra lamın üzerine bir kaç saf su damlalık yardımıyla eklenir ve üzerine soğan zarı konulur. Lamel 45 derecelik açıyla hava kabarcığı olmuyacak şekilde kapatılır. Yaklaşık 2 dakika beklenir. Hazırlanan preperat mikroskopta 40X’lıkta incelenerek, çizilir.
Sonuç:
1. Durum: İlk hazırlanan preperatta soğan zarı hücresinin zarında içe doğru ilerlemeler görülür. Su kaybından dolayı plazmoliz olmuş hücrenin zarı artık içe doğru iyice ilerlemiştir.
2. Durum: İkinci hazırlanan preperatta soğan zarı hücrelerinde hücre zarının hücre çeperine doğru ilerlediği görülür. Hücreye su alınması sonucu deplazmoliz olan soğan zarı hücresinin hücre zarı çepere artık iyice dayanmıştır.
Çizimler
BÖLÜM 6
TOHUMLU BİTKİLERİN TEMEL KISIMLARI
Karasal bitkiler iki organ sistemine sahiptir. Toprakların su ve mineral alınmasını sağlayan toprak altı kök sistemi ve gövde, dal, yaprak, meyve vb. taşıyan toprak üstü sürgün sistemidir.
BİTKİSEL DOKULAR
Dokular aynı görevi yapmak üzere özelleşmiş hücre topluluklarıdır. Bitkilerde büyüme, bölünür doku tarafından yeni hücrelerin oluşturulması, oluşan hücrelerin büyümesi ve gelişmesi şeklinde gerçekleşir. Yüksek yapılı bitkilerde dokular dört gruba ayrılır.
1. Meristem Doku
Sürekli bölünebilme yeteneğinde olan meristem doku hücreleri, bol sitoplâzmalı, büyük çekirdekli, ince çeperli, hücreler arası boşlukları olmayan kofulsuz ya da küçük kofullu, metabolizma hızları yüksek hücrelerdir. En önemli özellikleri mitoz bölünmeyle çoğalmalarıdır.
2. Temel Doku
Temel dokuda, parankima, kollenkima ve sklerenkima hücreleri bulunur.
Parankima
Diğer bitkisel dokuların arasını doldurarak onları birbirine bağlar ve desteklik sağlar. Hücreleri genellikle canlı, ince çeperli
ve bol sitoplâzmalıdır. Görevlerine göre dörde ayrılırlar.
1. Özümleme Parankiması: Terleme, fotosentez ve solunum gibi önemli metabolik olayların gerçekleştiği dokudur. Hücreleri bol kloroplast taşır.
2. Depo Parankiması: Bitkinin kök, gövde, meyve ve tohum gibi organlarında bulunur. Su ve besin depolar.
3. İletim Parankiması: Fotosentez yapan dokularla iletim demetleri arasında bulunur. Bu iki doku arasında su ve besin iletimi sağlar.
4. Havalandırma Parankiması: Hücreler arası boşlukları fazla olan bu doku çoğunlukla bataklık bölge bitkileri ve su bitkilerinde bulunur. Havanın depolanmasını sağlayarak gaz alışverişini sağlar.
Kollenkima
Bitkilerin büyüme özelliği gösteren kısımlarında bulunan ve bitkiye desteklik sağlayan dokulardır. Hücreleri canlı, bol sitoplâzmalı, çekirdekli ve kalın çeperlidir. Köşe ve levha kollenkiması olarak ikiye ayrılır.
Skelerenkima
Bitkinin büyüme özelliğini kaybetmiş kısımlarında bulunan ve bitkiye desteklik sağlayan dokulardır. Sitoplâzma ve
çekirdeklerini kaybetmiş ölü hücrelerden oluşur. Skelerenkima dokusu, hücre şekillerine göre lifler ve taş hücreleri olarak ikiye ayrılır.
3. İletim Doku
Damarsız bitkiler dışında tüm karasal bitkilerde bulunur. İletim dokusu ksilem (odun borusu) ve floem (soymuk borusu)
olmak üzere iki kısımdan oluşur.
Ksilem: Meristem doku hücrelerinin üst üste gelerek zamanla çekirdek ve sitoplâzmalarını kaybetmesi ile oluşur. Ksilem topraktan alınan su ve suda çözünmüş madensel tuzların gövde ve yapraklara taşınmasını sağlar.
Floem: Tek sıra halinde uç uca dizilmiş canlı hücrelerden oluşur. Çekirdeksiz, sitoplâzmalı kalburlu hücreler ve çekirdekli, bol sitoplâzmalı arkadaş hücrelerden oluşur.
Kalburlu hücrelerin birbirine komşu çeperlerinin yer yer erimesi sonucu kalburlu borular oluşur. Floemde organik bileşikler çözelti halinde çift yönlü taşınır.
4. Örtü Doku
Bitkinin kök, gövde, yaprak ve meyvelerin üzerini örten dokudur. Epidermis ve peridermisten oluşur.
Epidermis
Bitkinin dış yüzeyini kaplayan ve tek sıralı hücrelerden oluşan canlı dokudur. Hücreleri büyük kofullu, az sitoplâzmalı ve kloroplastsızdır. Hücrelerin dış yüzeyinde mumsu maddeden oluşan kutikula tabakası bulunur. Bu tabaka su kaybını önlediğinden nemli ortam bitkilerinde ince, kurak ortam bitkilerinde kalındır.
Epidermis hücreleri farklılaşarak stoma, hidatot, tüy, emergens (diken) gibi yapılar oluşur.
a) Stoma: Yaprak ve genç gövde epidermisinde stoma adı verilen açıklıklar bulunur. Stomalar bitkilerde kontrollü gaz alışverişini sağlar. Kloroplast taşıdığı için fotosentez yapar.
b) Hidatot: Nemli bölge bitkilerinde yaprak kenarlarında bulunur. Havanın neme doygun olduğu durumlarda damlama (gutasyon) ile suyun atılmasını sağlar.
c) Tüyler: Epidermis hücrelerinin hücre dışına doğru oluşturdukları stoplazmik uzantılardan oluşur. Tüyler; kökte emme,
sarmaşıkta tutunma, ısırgan otunda savunma, nanede salgılama, gibi görevler yapar.
d) Emergensler (dikenler): Epidermis ve epidermis altı dokuların farklılaşmasıyla oluşur. Bitkinin kendini savunmasını sağlar.
Peridermis:
Çok yıllık bitkilerin kök ve gövdelerinin üzerinde bulunur. Periderm hücreleri ölüdür, çeperlerinde suberin birikir. Süberin,
bitkinin su kaybını önler.
Peridermiste gaz alışverişi lentisel (kovucuk) adı verilen açıklıklarla sağlar. Letiseller ölü hücrelerden oluşur.
Bitkilerde bazı metabolizma ürünleri (reçine, eterik yağ, enzim, kauçuk, lateks v.b) salgı elemanları tarafında dışarı verilir
ya da depolanır. Salgı hücreleri, canlı, bol stoplazmalı, büyük çekirdekli golgi organeli bakımında zengindir. Salgı hücrelerinin ürettiği salgılar tozlaşma, mikroorganizmalarından korunma, hücre dışı sindirimi sağlama, bitkiyi çürümekten koruma gibi işlevler yapar.
KÖK
Bitkiyi toprağa bağlayarak su ve suda çözünmüş minerallerin alınmasını sağlayan organdır. Tohum çimlendiğinde embriyonik kök gelişerek ana kökü, ana kökte dallanarak yan kökleri meydana getirir.
Kök ucu dört bölümde incelenir. Kökün ucunda zarar görmesini önleyen kaliptra, büyüme konisinin bulunduğu hücre
bölünme bölgesi, kökün uzanmasını sağlayan uzama bölgesi, kök emici tüylerinin bulunduğu olgunlaşma bölgesinden oluşur.
Genç kökün epidermis tabakası altında kalın bir korteks tabakası bulunur. Korteksin iç kısmında ise endodermis
tabakası bulunur. Kökün merkezinde iletim demetlerini kaplayan bölüm merkezi silindirdir. Çok yıllık bitkilerde ksilem ve floem arasında kambiyum bulunur. Kambiyum hücreleri bölünerek kökün enine büyümesini, kalınlaşmasını sağlar.
Kökün enine boyuna kesiti
1. Kökün Çeşitleri
Kökler yapı ve görevlerine göre ikiye ayrılır.
Saçak kök: Bu kök tipinde ana kök, yan köklerle aynı kalınlık ve aynı uzunluktadır. Soğan, mısır kökü örnektir.
Kazık kök: Bu kök tipinde ana kök iyi gelişmiş ve toprağın içine doğru uzamış, yan kökler az gelişmiştir. Fasulye, havuç kökü örnektir.
GÖVDE
Toprak üstü organlar ve kök arasında, su, mineral ve organik bileşiklerin taşınmasını sağlar. Gövdeler çiçek, yaprak ve meyveleri taşır. Bazı bitkilerde besin depo eder ya da fotosentetik organlar olarak görev yaparlar. Gövde yapısına göre otsu ve odunsu olmak üzere ikiye ayrılır.
Otsu gövdeli bitkiler tek çenekli ve çift çenekli olarak iki grupta incelenir. Tek çenekli otsu bitkilerde kambiyum bulunmaz,
iletim demetleri dağınıktır. Çift çenekli otsu bitkilerde iletim demetleri halka oluşturacak şekilde, dizilmiştir. Floem ve ksilem arasında kambiyum bulunur.
Mısır, buğday, lale v.b otsu tek çenekli bitkilere, ayçiçeği, fasulye, papatya v.b otsu çift çenekli bitkilere örnektir.
Ağaç, çalılar v.b çok yıllık bitkilerde odunsu gövde bulunur. Odunsu gövdeli bitkilerde kambiyum her büyüme mevsiminde
gövdeyi saran yeni bir sekonder ksilem tabakası meydana getirir. Bu tabaka büyüme halkasını oluşturur ve gövdenin çapının artmasını sağlar. Ağaçlar genellikle ilkbaharda büyümeye başlar ve büyüme sonbaharda durur. İlkbaharda oluşan halka açık renkli, sonbaharda oluşan halkalar koyu renklidir. Aynı yıl oluşan açık ve koyu halka ağacın bir yaşını gösterir. Bu halkalar her yıl artar. Otsu tek çenekli bitkilerde yalnızca primer büyüme görülürken bazı otsu çift çenekli ve odunsu bitkilerde hem primer hem de sekonder büyüme görülür.
Deney 1. Nişasta taneleri
Deney malzemeleri: Mikroskop, lam, lamel, patates, fasülye.
Deneyin yapılışı:
1. Patates yumrusu jilet ucu ile sürterek biraz materyal alınır ve preparat hazırlanır. Mikroskopta patates nişastası incelenir. 40X’lıkta gördüklerinizi çiziniz.
2. Fasulye tohumu boyuna bölünerek iç kısımdan jilet yardımı ile kazıyarak biraz materyal alınıp preparat hazırlanır. Mikroskopta fasulye nişastası incelenir. 40X’lıkta gördüklerinizi çiziniz.
Sonuç
Çizimler
BÖLÜM 7 BİTKİSEL YAPILAR
Plastidler
Kloroplastlar genellikle fotosentez olayının meydana geldiği ışık gören organlarda bulunurlar. Fotosentezde rol oynayan yeşil renkli klorofil maddesi ihtiva ettiğinden, kloroplastlar yeşil görünürler.
Kloroplastın şekil ve büyüklükleri ile hücre sayıları ve dağılışları değişik bitkilerde farklı fakat aynı dokunun hücreleri için benzerdir. Stromada DNA, RNA, ribozom, fotosentez enzimleri, su, organik maddeler ve mineraller bulunur.
Kromoplast
Kromoplastlar renk maddesi olarak turuncu renkli karotin, sarı renkli ksantofil, kırmızı renki likopin gibi karotenaidleri ihtiva eder. Genellikle çiçeklerin veya meyvelerin sarı, turuncu ve kırmızı renklerini kromplastlarki maddeleri sağlar. Kromoplastlar değişik şekillerde olabilirler.
Lökoplastlar
Renksiz veya renk maddesi ihtiva etmeyen plastitlerdir. Genellikle kök gibi ışık gibi görmeyen organlarda veya yaprakların epidermasında olduğu gibi kuvvetli ışığa maruz dokularda bulunur. Lökoplastlar özellikle nişasta depolayarak nişasta tanelerini oluştururlar. Buradaki nişastaya depo nişastası adı verilir. Bütün plastitler ışık ve sıcaklık etkisi ile birbirlerine dönüşebilirler.
Nişasta Taneleri
Nişasta taneleri plastidler içinde teşekkül eden cansız, katı maddelerdir. Kloroplastlarda fotosentez sonucu meydana gelen nişastaya asimilasyon nişastası adı verilir. Her bitkinin kendine özgü bir nişasta şekli vardır. Genel olarak oval ve yuvarlak şekilli olurlar. Yedek nişasta taneleri lökoplastların ortasında ve kenarında meydana gelmeye başlar. İlk başladığı yere göbek veya hilyum denir. Her tane homojen olmayıp çeşitli tabakarda meydana gelir. Bu tabakalar iç içe kapalı daireler şeklindedir. Nişastalar şekil bakımından genellikle küre, basık küre ve yumurtamsıdır. Nişasta taneleri bitki türlerine göre karakteristik olduğundan bitkilerin tanınmasında önemli rol oynarlar.
Nişasta taneleri şekillerine göre 3 gruba ayrılırlar:
1. Basit nişasta tanesi
2. Bileşik nişasta tanesi
3. Yarı bileşik nişasta tanesi
Nişasta taneleri hilumlarına göre 2 gruba ayrılır:
1. Eksentrik Nişasta: Nişasta taneleri bir merkez etrafında sıralanmış tabakalar halindedir. Fakat tabakaların merkezi tam ortada değildir, kenara yakın bir kısımda bulunur. Örneğin patates nişastası.
2. Sentrik Nişasta: Tabakalar bir merkez etrafında sıralanmıştır, yani hillum ortadadır. Örneğin fasulye nişastası.
Stoma
Bitki organlarının dış ortamla ilişkisini sağlayan epiderma üzerindeki küçük açıklıklara stoma denir. Stomalar bitkilerde terleme, özümleme ve solunum olayının meydana gelmesinde önemli rol oynarlar. Bitkilerde toprak üstü organlarda
özellikle yapraklarda bulunurlar. Köklerde stoma yoktur. Canlı olduklarından ve kloroplast ihtiva ettiklerinden turgor ile açılıp kapanarak gaz alışverişini denetlerler. Stomalar genellikle fasulye tohumu veya böbrek şeklinde iki hücreden oluşmuştur. Bu hücrelere stoma hücresi denir.
Tüyler
Epiderma hücrelerinin dışarıya doğru verdiği tek ya da çok hücreli uzantılara tüy denir. Bitkilerin hemen hemen bütün organlarında bulunur. Bunların bazılarının ömürleri kısa, bazılarının ise uzundur. Tüyleri görevlerine göre aşağıdaki şekilde sınıflandırabiliriz:
Koruyucu tüyler: Kurakçıl bitkilerde iyi gelişmiş olup, bitkileri aşırı s kaybına karşı korurlar. Örneğin pamuk veya Afrika menekşesi gibi bitkilerin yapraklarında bulunur.
Tırmanma tüyleri: Bazı sarılıcı ve tırmanıcı bitkilerde bulunan , bitkinin desteğe tutunmasını sağlayan tüylerdir.
Salgı tüyleri: Bitkileri özellikle hayvanlara karşı korurlar.bu tip tüylerin ya batıcı özellikleri vardır ya da taşıdıkları yakıcı sıvılar sayesinde kendilerini savunurlar. Örneğin ısırgan otunun tüylerinin çeperleri silis birikmesi sonucu, çabuk kırılma özelliği olup temas edince çabuk kırılır ve yakıcı sıvısını temas bölgesine akıtır.
Emme tüyleri: topraktan ve suda erimiş halde bulunan inorganik maddelerin emilimini sağlayan tüyler arasında en karakteristik olanları kök tüylerdir. Kökün büyüme noktasına yakın, belli bir bölgeyi kaplayan ince çeperli tüpsü yapısı ile emilim yüzeyi de artırılarak suyun alınması sağlanmaktadır.
Kristaller
Metabolizma sonucunda meydana gelen kullanılmayan bazı maddeler kristalleşerek hücre içinde kalır. Bunların başında kalsiyum tuzları gelir. Bunlardan kalsiyum oksalat, Kalsiyum Bikarbonat ve Kalsiyum Sülfat en çok bulunanlardandır. Bazıları da silis ihtiva eder. Kristaller değişik şekillerde veya kum şeklinde görülür. Tel kristaller, prizmatik ve piramidal veya romboedrik şekillerde görülür. Druzlar ise pek çok pramidal kristalin bir merkez etrafında rozet şeklinde toplanmasıyla oluşur. Rafitler iğne şeklindeki romboedrik prizmalardan meydana gelir. Bunlar toplanarak etraflarını musilaj maddesi çevirir. Çok küçük kristal topluluklarına da Kum Kristalleri denir.
O halde kristalleri sınıflandıracak olursak: 1. Kalsiyum Oksalat kristalleri: Bunlar ihtiva ettikleri su durumuna göre 2 farklı şekilde kristal oluştururlar.
Üç su ihtiva eden kalsiyum oksalat kristalleri
Tek kristal
İkiz kristal Druz kristali
Tek su ihtiva eden kalsiyum oksalat kristalleri
Rafit kristali
2. Kalsiyum Karbonat Kristalleri: CaCO₃ şeklinde hücre çeperinde bulunan sistolitlerdir.
YAPRAGIN ANATOMİSİ
Bitki gövdesi üzerinde bulunan genellikle klorofil taşıyan organlardır. Fotosentez, solunum, terleme, besin ve su depo etme gibi önemli görevleri vardır. Yaprakların dizilişleri, şekilleri ve büyüklükleri farklılık gösterir. Yapraklar, gaz
alışverişinin yapıldığı, yassılaşmış, genişlemiş yeşil renkli yaprak ayası ve yaprak ayasını gövdeye bağlayan yaprak sapı olmak üzere iki kısımdan oluşur. Yaprak ayası çöl bitkilerinde küçülmüş veya dikene dönüşmüştür.
Mısır, buğday gibi bazı bitkilerde yaprak sapı bulunmaz. Tek çenekli bitki yapraklarında paralel damarlanma, çift çenekli bitki yapraklarında ise ağsı damarlanma görülür.
Bir yaprak, bir tek yaprak ayasından oluşuyorsa basit yaprak; iki ya da daha fazla yaprakçıktan oluşuyorsa bileşik yaprak olarak adlandırılır.
Yapraktan enine bir kesit alındığında alt ve üst yüzeyleri kloroplast bulunmayan tek sıralı epidermis hücreleri bulunur. Epidermis yüzeyi kütikula tabakasıyla örtülüdür. Epidermis hücreleri arasında stomalar yer alabilir.
İki epidermis arasında yaprak damarları ve parankima dokusunun bulunduğu mezofil tabakası yer alır.
Mezofil tabakasında kloroplastlı palizat ve sünger parankimaları bulunur, fotosentez yapan dokulardır.
Yapraklar tipik olarak üç ana dokudan oluşur: Üstderi (epidermis), mezofil ve iletimdoku.
Yaprağın hem alt hem de üst yüzeyini kaplayan üstderi (epidermis) tek sıralı bir hücre katmanı halindeki koruyucu bir dokudur. Üstderi hücrelerin dış çeperleri kütikula denen ince, mumsu bir maddeyle örtülüdür. Mumsu kütikula su
geçirmezdir, böylece yaprak yüzeyinden olacak su kaybını minimum seviyeye indirir. Kütikula, yaprağın üst yüzeyinde genelde daha kalındır, bu nedenle yaprakların üst yüzeyi alt yüzeyine oranla daha parlak gözükür. Üstderi hücreleri arasında yaprağın atmosferle gaz alışverişini sağlayan gözenekler bulunur. Bu gözeneklere stomata adı verilir. Karbondioksit ile oksijen'in bitkiye girişini sağlarken, su buharının da dışarı atılmasını sağlar. Her stoma bir çift kilit hücreyle çevrilmiştir ki bunlar bitkideki su basıncına göre stomanın (aralığın-gözeneğin) büyüklüğünü ayarlarlar. Güneş ışığına daha çok maruz kalan üst yüzeyden su kaybının önlenmesi için yaprağın üst yüzeyinde alt yüzeyine oranla çok daha az stoma (gözenek) bulunur.
Yaprağın iç katmanı olan mezofil bölümü klorofilce zengin, sık hücre dizileri halindeki palizat özekdokusu ile hücreleri arasında geniş boşluklar bulunan sünger özekdokusunu kapsar. Üst yüzeye, böylece de ışığa, daha yakında bulunan palizat özekdoku hücreleri bulundurdukları yoğun klorofil oranı ile fotosentezin en yoğun yer aldığı hücrelerdir. Sünger özekdoku ise bulundurduğu geniş boşluklar ile gaz alış verişinde büyük bir rol oynar. Aralarında bulunan bu hava boşlukları mezofil katmanı ile yaprağın alt yüzeyindeki gözenekler (stomata) arasında gaz alış verişinin verimli olması için bir bağlantı oluşturur.
İletim dokularda (vasküler sistem, vasküler doku) damarları oluşturur. Bitki içindeki madde alış verişinde görev alan doku çeşididir. Ksilem (odun borusu) ve floem (soymuk borusu) diye ikiye ayrılır. Ksilem inorganik maddelerin (su ve mineraller gibi) iletimini sağlarken, floem organik maddelerin (fotosentez sonucu oluşan besin maddeleri gibi) iletimini sağlar. Ksilem cansız hücrelerden oluşurken, floem canlı hücrelerden oluşur.
Kesit alma
Yapraklar, bitkilerin havayla en geniş yüzeyde ilişkisi olan organlardır. Terleme, solunum, fotosentez ve boşaltım gibi önemli faaliyetleri gerçekleştirir.
Bitki için gerekli maddelerin alınması ve zararlı maddelerin dışarı atılması, gaz alış verişi yaprakların alt kısmında bulunan “stomalar (gözenek)” ile yapılır.
Bitkilerde solunum olayı gece ve gündüz devam eder. Gece ışık olmadığından, fotosentez yapamazlar. Yani solunumda ortaya çıkan karbondioksit hücrede kullanılmaz, dışarı atılır.
Bitkiler, yapraklarındaki stomaları ile aldıkları oksijeni, hücrelerindeki besinlerle birleştirerek yanmalarını sağlar. Yanma
sonucunda su, karbondioksit ve enerji ortaya çıkar. Enerji bitkinin canlılık faaliyetlerini sürdürmek için kullanılırken, fazla
su, terleme ile yapraklardaki gözeneklerden dışarı atılır. Karbondioksitin dışarı atılması yine bu gözenekler yardımıyla sağlanır.
Stoma, açılıp kapanma özellikleri ile bitkideki terlemeyi ve gaz değişimini kontrol eden canlı yapılardır. Diğer adı "bekçi
hücreleri"dir. Bunlar bitkinin genç dal,yaprak epidermislerinde karşılıklı olarak bulunur.
Stomalar,epidermisin farklılaşması ile oluşur. İç yüzeyindeki zar kalın,dış yüzeyindeki zar ise incedir. Bu incelik kalınlık, stomalara açılıp kapanma özelliği kazandırmıştır.
Stoma hücrelerinin yapısında diğer epidermis hücrelerinden farklı olarak kloroplast bulunur. Su içi bitkilerinde stoma yoktur. Kara bitkilerinde stomalar, yaprağın alt yüzeyinde, nilüfer gibi bitkilerde yaprağın üst yüzeyinde bulunurlar. Bitkinin yaşadığı yerin kuraklık derecesi arttıkça stoma sayısı azalır.
Stomaların açılıp kapanması
Stomaların açılıp kapanması fiziksel prensiplere göre açıklanır.Açılıp kapanma, osmotik basınç ve turgor basıncı değişikliklerinden kaynaklanır. Şöyleki; bitki fotosentez sonucu glikoz oluşturur. Bu durum, hücrenin osmotik basıncını yükseltir. Böylece komşu hücrelerden stomalara su geçişi olur. stomanın turgor basıncı artar. Bunun sonucunda ince olan dış çeper şişer ve sonuçta stoma açılmış olur.
Bir başka açılma nedeni ise CO2 yoğunluğu ile alakalıdır. CO2 asidik özellik gösterir. Azalması ile ph yükselir. Bu durum nişastayı glikoza çeviren enzimlerin aktif hale geçmesine neden olur. Sonuçta üstte oluşan durumlar tekrarlanır.
Enine kesit
Yaprağın enine kesitinde “üst epidermis” ve “alt epidermis” tabakalarının arasında, “palizat parankiması” ve “sünger
parankiması” ndan oluşan “mezofil tabakası” yer almaktadır. Mezofil tabakasında ayrıca bitkiye topraktan su ve mineral maddelerin taşındığı “ksilem boruları” ve fotosentez sonucu oluşan şekerlerin taşınmasında görevli “floem boruları” ndan
oluşan “iletim demetleri” bulunmaktadır. Üst epidermis tabakasında bitkinin su kaybını önleyen ve ayrıca bitkiyi dışardan gelebilecek mikroorganizmalara karşı koruyan “kutikula” tabakası bulunmaktadır. Alt epidermis hücreleri arasında ise yer yer “stoma açıklıkları” yer alır ve bunlar bitkinin CO2, O2 gibi gaz alışverişi ve ayrıca transpirasyon (terleme), gutasyon (damlama) gibi işlevlerinde rol oynarlar. Palizat ve sünger parankimasında bitkide fotosentezde görevli organel olan kloroplastlar yoğun olarak bulunmaktadır. Palizat parankiması ışığın daha yoğun alındığı üst epidermis hücrelerinin hemen altında yoğun olarak sıralanırken (daha yoğun kloroplastlara sahiptirler), sünger parankiması hücreleri daha gevşek dizilmişlerdir.
Boyuna kesit:Kesit alınacak objenin uzun eksenine paralel doğrultuda alman kesitlerdir.
Kökün boyuna kesiti
Deney 1. Kesit alma
Malzemeler: Mikroskop, lam, lamel, bistrü, yaprak
Deneyin Yapılışı :
1-Yaprağın alt yüzeyinden bistüri yardımıyla enine bir kesit alınız. Lam üzerine bir damla su damlatarak kesiti üzerine koyunuz. Üzerini lamelle kapatınız. Hazırladığınız preperatı (enine kesitli örneği) mikroskopta 4X, 10X, 40X’lük
objektiflerde inceleyiniz ve aşağıda verilen kısımlara çiziniz.
2-Yaprağın uç kısmından bistüri yardımıyla boyuna bir kesit alınız. Lam üzerine bir damla su damlatarak kesiti üzerine koyunuz. Üzerini lamelle kapatınız. Hazırladığınız preperatı (boyuna kesitli örneği) mikroskopta 4X, 10X, 40X’lük
objektiflerde inceleyiniz ve aşağıda verilen kısımlara çiziniz.
Objeler 4X’lük objektif 10X’lük objektif 40’lük objektif
Enine kesit örneği
Objenin adı:
Boyuna kesit örneği
Objenin adı:
Deney 2. Yaprakların incelenmesi incelenmesi
Malzemeler: Tüy için menekşe sapı, stoma için telgraf çiçeğinin yaprağı, kristaller için cam güzeli ve begonya yaprak sapı, mikroskop, jilet, su, lam ve lamel.
Deneyin Yapılışı:
1. Telgraf Çiçeği’nin yapraklarının alt yüzeyinden enine kesitler alınıp preparat hazırlanır ve mikroskopta kloroplastlar, lökoplastlar ve amaryllis tipi stomalar incelenir. 40x’lıkta gördüklerinizi çiziniz.
2. Çayır otu bitkisinin yaprağının alt yüzeyinden enine kesit alınıp preparat hazırlanır ve mikroskopta gramine tipi stoma incelenir. 40x’lıkta gördüklerinizi çiziniz.
3. Domates meyvesi etli kısımlarından biraz materyal alınıp preparat hazırlanır. Bu preparat kalem arkası ile ezilir ve mikroskopta likopin kristalleri incelenir. 40x’lıkta gördüklerinizi çiziniz.
4. Sardunya yaprak sapından enine kesitler alınıp preparat hazırlanır. Mikroskopta tek ve çok hücreli basit tüyler ve salgı tüyleri incelenir. 40x’lıkta gördüklerinizi çiziniz.
5. Begonya’nın genç gövdelerinden veya yaprak saplarından enine kesitler alınıp bir damla su damlatılır ve preparat mikroskopta incelenir. 40x’lıkta gördüklerinizi çiziniz.
6. Cam güzeli’nin yaprak saplarından enine kesit alınıp preparat hazırlanır ve mikroskopta rafit kristalleri incelenir.
40x’lıkta gördüklerinizi çiziniz.
BÖLÜM 8 Deney 1. Küf mantarlarını inceleme
Malzemeler: Mikroskop, lam, lamel, ekmek, petri kabı, maşa, boyalı su
Deneyin yapılışı
1-Bir petri kabına bir parça ekmek koyunuz.
2-Kabı birkaç saat ağzı açık bırakınız.
3-Sonra ekmeği tekrar ıslat ve kapağını kapatınız.
4-Kabı ılık bir yere bırakınız.
5-Beş veya yedi gün izleyiniz.
6-Yedinci gün küf kalemlerini gözle.(Lens kullanabilirsin)
7-Maşayla küften bir miktar alarak lam üzerine koyunuz.
8-Üzerine bir damla boyalı su koyunuz.
9-Önce küçük objektifle,sonra büyük objektifle inceleyiniz.
10-Üreme hifini,sporlarını,spor keselerini ve gövde uzantılarını tanımlayınız ve şekillerini 40X’de çiziniz.
Çizimler
Deney 2. Çimlenme olayını inceleme
Malzemeler: fasulye tohumları, 5 adet pet bardak, pamuk, su
Deneyin Yapılışı: 1-) 5 adet pet bardağın üzerine sırasıyla A, B, C, D, E yazınız. 2-) A bardağı: Bir parça pamuğu ıslatarak arasına 3-4 tane fasulye tohumu koyunuz. Bardağın içini pamukla kapatarak güneş gören bir yerde cam kenarına bırakınız. 3-) B bardağı:3-4 tane fasulye tohumunu bir pamuğu ıslatarak arasına koyalım. Bardağın içini pamukla kapatarak evin içinde güneş görmeyen karanlık bir yere bırakınız. 4-) C bardağı: 3-4 tane fasulye tohumunu bir pamuğu ıslatarak arasına koyalım. Bardağın ağzın pamukla kapatarak buzdolabına bırakınız. 5-) D bardağı: 3-4 tane fasulye tohumunu kuru pamuğun arasına koyalım. Bardağın ağzın pamukla kapatarak evin içinde güneş gören bir cam kenarına bırakınız. 6-) E bardağı: 3-4 tane fasulye tohumunu bir pamuğu ıslatarak arasına koyalım. Bardağın ağzın hava almayacak şekilde bir kapakla kapatıp bir de poşetin içine koyalım. Evin içinde güneş gören bir cam kenarına bırakınız. 7-) 1-1,5 hafta kadar bekleyip sonuçları gözlemleyiniz.
Not: Islattığınız pamukların olduğu bardaklardaki pamukların kurumaması için düzenli olarak gözlem yapın ve kurumadan bir miktar su döküp pamuğu nemlendirin.
Sorular:
1-Çimlenen bardaklar hangileridir?
2-Çimlenmeyenlerin çimlenenlerden ne farkı vardı?
3-Çimlenmeyen bardaklar sizce neden çimlenmedi?
4-Çimlenme için gerekli faktörler nelerdir?