ebru demir tez - hoşgeldiniz | ankara Üniversitesi...

180
ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ ISIL İŞLEMİN BİR BENTONİTİN KATYON DEĞİŞTİRME KAPASİTESİ, ADSORPSİYON, GÖZENEKLİLİĞİ, YÜZEY ALANI VE YÜZEY ASİTLİĞİ GİBİ BAZI FİZİKOKİMYASAL ÖZELİKLERİNE ETKİSİ Ebru DEMİR KİMYA ANABİLİM DALI ANKARA 2008 Her hakkı saklıdır

Upload: lytram

Post on 30-Aug-2018

227 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

DOKTORA TEZİ

ISIL İŞLEMİN BİR BENTONİTİN KATYON DEĞİŞTİRME KAPASİTESİ,

ADSORPSİYON, GÖZENEKLİLİĞİ, YÜZEY ALANI VE YÜZEY ASİTLİĞİ

GİBİ BAZI FİZİKOKİMYASAL ÖZELİKLERİNE ETKİSİ

Ebru DEMİR

KİMYA ANABİLİM DALI

ANKARA

2008

Her hakkı saklıdır

ii

ÖZET

Doktora Tezi

ISIL İŞLEMİN BİR BENTONİTİN KATYON DEĞİŞTİRME KAPASİTESİ, ADSORPSİYON, GÖZENEKLİLİĞİ, YÜZEY ALANI VE YÜZEY ASİTLİĞİ GİBİ BAZI

FİZİKOKİMYASAL ÖZELİKLERİNE ETKİSİ

Ebru DEMİR

Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Kimya Anabilim Dalı

Danışman: Prof. Dr. Müşerref ÖNAL

Bir Sungurlu/Çorum bentonitinin bazı fizikokimyasal özeliklerinin ısıl işlem sıcaklığına bağlı olarak değişimi ve bu sırada ortaya çıkan deformasyonların kinetik ve termodinamik olarak incelenmesi bu çalışmanın amacı olarak öngörülmüştür. Orijinal ve kısmen saflaştırılmış bentonit örneklerinin kimyasal analiz (KA), X-ışınları difraksiyonu (XRD), partikül boyut dağılımı (PBD) analizi, diferansiyel termal analiz (DTA), termogravimetrik analiz (TGA), Fourier transform infrared (FTIR) spektroskopisi ve katyon değiştirme kapasitesi (KDK) teknikleri ile karakterizasyonu yapılmıştır. Bentonit örneğinin kil mineralleri olarak kalsiyum simektit (CaS) ve paligorskit (P), kil dışı mineral olarak da kuars içerdiği belirlenmiştir. Saflaştırılmış bentonite 50-1150OC sıcaklıkları arasında ısıl işlem uygulanmıştır. Isıl işlemler örnekler sabit tartıma ulaşana dek sürdürülmüştür. Değişik sıcaklıklardaki kütle azalmalarının süre ile değişimleri belirlenmiştir. Kütle azalmaları yardımıyla, belirlenen sıcaklıklar için tepkime hız sabiti (k) değerlerine ulaşılarak bu sıcaklıklar arasında gerçekleşen tepkimenin aktivasyon enerjisi (E#) hesaplanmıştır. Sabit sürede ısıl işlem sıcaklığı değiştirildiğinde ise yine kütle azalmaları belirlenerek dehidratasyon ve dehidroksilasyonun gerçekleştiği bölgeler gözlenmiştir. Dehidratasyon ve dehidroksilasyon için ∆HO, ∆GO ve ∆SO gibi termodinamik veriler belirlenmiştir. KDK’nin ısıl işlem sıcaklığı ile değişiminden ana kil mineralinin termal bozunmasına ilişkin dehidratasyon ve dehidroksilasyon bozunma entalpileri (∆HO), Gibbs enerjisi (∆GO) ve entropi (∆SO) değerleri bulunmuştur. Bulunan sonuçlar, 450OC’tan önceki bozunmanın fiziksel, sonraki bozunmanın ise kimyasal nitelikte olduğunu göstermiştir. Saflaştırılmış bentonite ait termal analiz verileri (TGA, DTA) kullanılarak Coats-Redfern yöntemi ile örneklerin dehidratasyon ve dehidroksilasyon aktivasyon enerjileri hesaplanmıştır. Tüm örneklerin KDKleri yanında azot adsorpsiyon/desorpsiyon izotermleri ve yüzey asitlikleri (nm) belirlenmiştir. Adsorpsiyon izotermlerinden Brunauer-Emmett-Teller (BET) yöntemi ile özgül yüzey alanları (A), desorpsiyon izotermlerinden ise özgül mikro-mezogözenek hacimleri (V) belirlenmiştir. KDK, A, V ve nm niceliklerinin ısıl işlem sıcaklığıyla değişimleri tartışılmıştır. Isıl işlem sıcaklığı yükseldikçe KDK, A ve nm niceliklerinin düşme eğilimi gösterdiği, V’nin ise 800OC’a kadar zikzaklı olarak değiştiği, bu sıcaklıktan sonra ise hızla düştüğü görülmüştür.

2008, 167 sayfa

Anahtar Kelimeler: Bentonit, simektit, ısıl işlem, yüzey alanı, gözenek hacmi, adsorplama özellikleri, yüzey asitliği

iii

ABSTRACT

Ph.D. Thesis

THE EFFECT OF HEAT TREATMENT ON SOME OF THE PHYSICOCHEMICAL PROPERTIES SUCH AS CATION EXCHANGE CAPACITY, ADSORPTION, POROSITY,

SURFACE AREA AND SURFACE ACIDITY OF A BENTONITE

Ebru DEMİR

Ankara University Graduate School of Natural and Applied Sciences

Department of Chemistry

Supervisor: Prof. Dr. Müşerref ÖNAL In this study, it is aimed to examine variations in the certain physicochemical properties of a Sungurlu/Çorum bentonite, depending upon the thermal treatment and also to analyse deformations kinetically and thermodinamically during this process. A bentonit sample supplied from Çorum/Sungurlu was purified. Samples of original and partially purified bentonit was characterized by chemical analysis (CA), X-ray diffraction (XRD), particle size distribution (PSD) analysis, differential thermal analysis (DTA), thermogravimetric analysis, Fourier transform infrared spectroscopy (FTIR) and cation exchange capacity techniques. It was determined that the bentonit sample includes calcium smektit (CaS) and paligorskit (P) as clay minerals and kuars as non-clay minerals. Purified bentonit was subjected to thermal treatment between 50-1150OC. Thermal treatments were carried on until the samples reached constant weighing. Variations in the mass losses depending upon time were determined in different temperatures. Values of reaction rate constant (k) were obtained for definite temperatures with the help of mass losses and then, activation energy (E#) of the reaction occured between these temperatures was calculated. When thermal treatment temperature changed at constant duration, mass losses were determined and dehydration and dehydroxylation regions were observed. Thermodynamic data such as ∆HO, ∆GO and ∆SO for dehydration and dehydroxylation were determined. Values of dehydration and dehydroxylation decomposition/degradation enthalpies (∆HO), Gibbs energy (∆GO) and entrophy (∆SO) of thermal decomposition/degradation of main clay minerals were determined as a result of change in cation exchange capacity due to thermal treatment temperature. Results showed that degradation lower than 450OC is physical and degradation higher than 450OC is chemical. By Coats-Redfern method, dehdyration and dehydroxylation reaction activation energies of samples were calculated by using thermal analysis data (TGA, DTA) belonging to purified bentonit. Nitrogen adsorption-desorption isotherms and surface acidities (nm) of all samples as well as cation exchange capacities (CEC) were determined. Specific surface areas (A) were obtained from adsorption isotherms by using Brunauer-Emmett-Teller (BET) method and specific micro-mezopore volumes (V) were obtained from desorption isotherms. Variations in the values of CEC, A, V and nm depending upon the thermal treatment were discussed. It was observed that when thermal treatment temperature increases, values of CEC, A and nm tend to decrease and V follows a zigzag changes at 800OC, after this temperature, it decreases rapidly. 2008, 167 pages Key Words: Bentonite, smectite, thermal treatment, surface area, pore volume, adsorptive properties, surface acidity

iv

TEŞEKKÜR

Bu çalışmayı hazırlamamda emeği geçen, yakın ilgi ve önerileri ile beni yönlendiren,

üniversiteye girdiğim ilk yıllarda da danışmanım olan ve o günlerden bugüne değin

uzanan bu zaman zarfında gerek çalışma hayatımda gerek özel hayatımda her zaman

sıcaklığını hissettiğim danışman hocam sayın Prof. Dr. Müşerref ÖNAL’a, öğrencilik

yıllarımdan bu yana daima desteğini gördüğüm, değerli bilgileriyle beni her daim

doğruya yönlendiren ve bugünlere gelmemde çok büyük emeği olan değerli hocam

sayın Prof. Dr. Yüksel SARIKAYA’ya, yanımda olduğunu bana her zaman hissettiren,

bilgileriyle ışık tutan değerli hocam sayın Doç. Dr. Osman GÜREL’e, yardımlarını

esirgemeyen değerli hocam sayın Prof. Dr. Orhan ATAKOL’a ve isimlerini

sayamadığım kimya bölümündeki tüm değerli hocalarıma teşekkürlerimi sunarım.

Birlikte çıktığımız bu yolda dostluğuyla daima yanımda olan, bilgileriyle beni

aydınlatan, yardımlarını esirgemeyen sevgili arkadaşım Dr. Hülya NOYAN’a, uyumlu

ve de yardımsever kişiliğiyle huzurla çalıştığım sevgili arkadaşım Dr. Sibel

KAHRAMAN’a, yıllardır sessiz ve derinden çok şey paylaştığım ve çalışmalarım

süresince konuşmalarıyla hep içimi rahatlatan sevgili arkadaşım Dr. Serap DURKUT’a

ve tüm arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunarım.

Uzun ve zorlu bir yolun sonuna gelirken en mühimi benim bugünlere gelmemde çok

emek harcayan ve sabırla bana destek olan sevgili anne ve babam Ülkü ve Bahri

DEMİR’e, hayatımda hep parlak bir renk olan sevgili kardeşim Tufan Gürhan DEMİR’e

ve yardımlarını esirgemeyen sevgili abim Erhan DEMİR’e sonsuz teşekürlerimi

sunarım.

Doktora süresince sağladıkları Yurt İçi Doktora Bursu ile çalışmamı destekleyen

TÜBİTAK- Bilim Adamı Yetiştirme Grubu’na da ayrıca teşekkür ederim.

Başarı, yalnız başına şekillenmiyor ve mutluluk onsuz olmuyor.

Ebru DEMİR

Ankara, Kasım 2008

v

İÇİNDEKİLER

ÖZET ................................................................................................................................. i ABSTRACT ..................................................................................................................... ii TEŞEKKÜR ................................................................................................................... iii SİMGELER DİZİNİ ...................................................................................................... vi ŞEKİLLER DİZİNİ ..................................................................................................... viii ÇİZELGELER DİZİNİ ................................................................................................ xii 1. GİRİŞ ........................................................................................................................... 1 2. KAYNAK ARAŞTIRMASI ....................................................................................... 7 2.1 Kil Mineralleri ........................................................................................................... 7 2.1.1 Serpentin-kaolin grubu ........................................................................................ 14 2.1.2 Talk-profillit grubu .............................................................................................. 15 2.1.3 Simektit grubu ...................................................................................................... 16 2.1.4 Vermikülit grubu ................................................................................................. 19 2.1.5 İllit-mika grubu .................................................................................................... 20 2.1.6 Klorit grubu .......................................................................................................... 21 2.1.7 Sepiolit-paligorskit grubu .................................................................................... 22 2.2 Killere Etki Eden Faktörler ................................................................................... 23 2.3 Bentonit .................................................................................................................... 24 2.3.1 Bentonitlerin özelikleri ........................................................................................ 26 2.3.2 Bentonitlerin kullanım alanları .......................................................................... 28 2.3.3 Türkiye’de ve dünyada bentonit üretimi ........................................................... 29 2.4 Bentonitler ve Diğer Killerin İncelenmesi............................................................. 31 2.5 Adsorplama Özelikleri ............................................................................................ 33 2.6 Yüzey Asitliği ........................................................................................................... 36 2.7 Katyon Değiştirme Kapasitesi (KDK) ................................................................... 37 2.8 Isıl İşlemler .............................................................................................................. 41 2.9 Bentonitler Üzerinde Yürütülen Kimyasal Tepkimeler ...................................... 42 2.10 Isıl İşlemler Üzerine Yapılan Çalışmalar ............................................................ 43 3. MATERYAL ve YÖNTEM ...................................................................................... 55 3.1 Seçilen Materyal ...................................................................................................... 55 3.2 Kullanılan Kimyasallar ve Cihazlar ...................................................................... 55 3.3 Saflaştırma İşlemi ................................................................................................... 55 3.4 Isıl İşlem ................................................................................................................... 56 3.5 Kimyasal Analiz (KA) ............................................................................................. 56 3.6 Enstrümental Analizler .......................................................................................... 56 3.6.1 Diferansiyel termal analiz (DTA) ve termogravimetrik analiz (TGA) ........... 56 3.6.2 Partikül boyut dağılımı (PBD) ............................................................................ 56 3.6.3 Fourier transform ınfrared spektroskopi (FTIR) ............................................. 57 3.6.4 X-ışınları difraksiyonu (XRD) ............................................................................ 57 3.7 Katyon Değiştirme Kapasitesi (KDK) ................................................................... 57 3.8 Azot Adsorpsiyonu ve Desorpsiyonu ..................................................................... 58 3.9 n-Bütilamin Adsorpsiyonu ..................................................................................... 60 4. ARAŞTIRMA BULGULARI ve TARTIŞMA........................................................ 62 4.1 Sungurlu/Çorum Bentonit Örneğinin Karakterizasyonu ................................... 62 4.1.1 Kimyasal analiz (KA) ........................................................................................... 62

vi

4.1.2 X-ışınları difraksiyonu (XRD) ............................................................................ 63 4.1.3 Partikül boyut dağılımı (PBD) ............................................................................ 64 4.1.4 Diferansiyel termal analiz (DTA) ve termogravimetrik analiz (TGA) ........... 65 4.1.5 Fourier transform infrared spektroskopisi (FTIR) .......................................... 67 4.2 Mineral Yapısının Isıl İşlem İle Değişimi ............................................................. 69 4.2.1 X-ışınları difraksiyonu (XRD) ............................................................................ 69 4.2.2 Fourier transform infrared spektroskopisi (FTIR) .......................................... 71 4.3 Isıl İşlem Kinetiği .................................................................................................... 72 4.4 Coats-Redfern Kinetiği ........................................................................................... 83 4.5 Isıl İşlem Termodinamiği ....................................................................................... 97 4.6 Katyon Değiştirme Kapasitesi Verilerinin Değerlendirilmesi .......................... 116 4.7 Adsorpsiyon Verileri ............................................................................................. 126 4.7.1 Yüzey alanının belirlenmesi .............................................................................. 128 4.7.2 Gözenek hacminin belirlenmesi ........................................................................ 130 4.7.3 Özgül yüzey alanı ve özgül gözenek hacminin ısıl işlem sıcaklığı ile

değişimleri ........................................................................................................... 139 4.8 Yüzey Asitliği ve Asit Gücü .................................................................................. 145 4.8.1 Yüzey asitliği ve asit gücünün ısıl işlem sıcaklığı ile değişimleri ................... 148 5. SONUÇLAR ............................................................................................................ 154 KAYNAKLAR ............................................................................................................ 157 ÖZGEÇMİŞ ................................................................................................................. 167

vii

SİMGELER DİZİNİ

A Özgül yüzey alanı

AAS Atomik absorpsiyon spektroskopisi

BET Brunauer-Emmett-Teller

c BET denkleminde bir sabit

c n-bütilamin çözeltisinin denge derişimi

c0 Çözeltinin başlangıç derişimi

d(001) Tabaka kalınlığı

D/µm Partikül boyutu

dO Dioktahedral (ikili düzgün sekizyüzlü)

DTA Diferansiyel termal analiz

E# Aktivasyon enerjisi

FTIR Fourier transfom infrared spektroskopisi

k Tepkime hız sabiti

K Adsorpsiyon kinetik denge sabiti

KA Kimyasal analiz

KDK Katyon değiştirme kapasitesi

KK Kızdırma kaybı

MGBD Mezogözenek boyut dağılımı

n Adsorpsiyon kapasitesi

nm Monomoleküler adsorpsiyon kapasitesi

nm Toplam yüzey asitliği

p Denge basıncı

p0 Doygun buhar basıncı

p/p0 Bağıl denge basıncı

PBD Partikül boyut dağılımı

r Gözenek yarıçapı

rk Kelvin yarıçapı

R Evrensel gaz sabiti

< r > Ortalama mezogözenek yarıçapı

t Tabaka kalınlığı

viii

TGA Termogravimetrik analiz

tO Trioktahedral (üçlü düzgün sekizyüzlü)

V Özgül gözenek hacmi

Vs Azotun molar hacmi

Vmik Özgül mikrogözenek hacmi

Vmez Özgül mezogözenek hacmi

XRD X-ışınları difraksiyonu

z Tabaka yükü

α Ayrışma kesri

λ Dalga boyu

σ Sıvı azotun yüzey gerilimi

ix

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 1.1 Mikanın öncelikle illite ardından vermikülit ve montmorillonite dönüşmesi .. 3 Şekil 1.2 Mikaların 2:1 tabakalı kil minerallerine dönüşümünün şematik olarak

gösterimi ............................................................................................................. 3 Şekil 1.3 Killerin ayrışması ............................................................................................... 4 Şekil 2.1 a. Tetrahedron yapıtaşı, b. Oktahedron yapıtaşı ................................................ 7 Şekil 2.2 a. Tetrahedron yapıtaşı, b. Tetrahedronların hekzagonal yapıda düzenlenmesi ile oluşturulan tetrahedron tabakası, c. Oktahedron yapıtaşı, d. Oktahedron yapıtaşlarının oluşturduğu oktahedron tabakası ......................... 8 Şekil 2.3 Dioktahedral ve trioktahedral yapılar ................................................................ 9 Şekil 2.4 a. İki katmanlı TO(1:1), b. Üç katmanlı TOT (2:1) kil tabakaları ................... 10 Şekil 2.5 a. TO (1:1) (kaolin, halloysit), b. TOT (2:1) kil tabakaları (montmorillonit,

illit) ................................................................................................................... 10 Şekil 2.6 Kil minerallerinin tabakalarının arasına su moleküllerinin girişinin mineralin tabakalı yapısı ile ilişkisi ................................................................. 11 Şekil 2.7 Tetrahedral ve oktahedral katmanlardan oluşan 2:1 tabakası (Simektit) ......... 12 Şekil 2.8 Kaolinit mineralinin şematik gösterimi ........................................................... 15 Şekil 2.9 Talk minerali .................................................................................................... 16 Şekil 2.10 Montmorillonit mineralinin şematik gösterimi .............................................. 18 Şekil 2.11 Kristal içinde bir iyonun yerini daha düşük değerlikli diğer bir iyonun

alması ile eksi yük fazlalığının doğuşu ......................................................... 19 Şekil 2.12 İllit mineralinin şematik gösterimi ................................................................. 21 Şekil 2.13 Sepiolit ve paligorskitin yapısı....................................................................... 23 Şekil 2.14 Çeşitli bentonitlerin su ile temas ettiklerinde yapılarında oluşan değişim .... 27 Şekil 2.15 Bentonitin kullanım alanları .......................................................................... 29 Şekil 2.16 Türkiye’de bentonit yataklarının dağılımı ..................................................... 30 Şekil 2.17 Tane büyüklüğü ile özgül yüzey alanı ilişkisi................................................ 34 Şekil 2.18 Kil mineralleri, katyonlar ve anyonların hareketlerinin şematik olarak

gösterilmesi ................................................................................................... 38 Şekil 3.1 n-bütilaminin siklohekzandaki 1,0x10-4 M ile 3x10-2 M konsantrasyonu

aralığında λmax=230 nm’de çizilen çalışma grafiği ......................................... 61 Şekil 4.1 a. Orijinal bentonit, b. Saflaştırılmış bentonitin X-ışınları difraksiyonu

(XRD) izleri ...................................................................................................... 64 Şekil 4.2 Orijinal bentonitin hacimsel partikül boyut dağılımı eğrisi ............................. 65 Şekil 4.3 Orijinal bentonitin diferansiyel termal analiz (DTA) ve termogravimetrik

analiz (TGA) eğrileri ....................................................................................... 66 Şekil 4.4 Saflaştırılmış bentonitin diferansiyel termal analiz (DTA) ve termogravimetrik analiz (TGA) eğrileri ........................................................... 67 Şekil 4.5 Orijinal örneğin FTIR spektrumu .................................................................... 68 Şekil 4.6 Saflaştırılmış örneğin FTIR spektrumu ........................................................... 68 Şekil 4.7 Isıl olarak işlenmiş bentonit örneklerin X-ışınları difraksiyonu

(XRD) izleri ..................................................................................................... 70 Şekil 4.8 Orijinal, saflaştırılmış, 550OC ve 1000OC’ta ısıl işlem görmüş bentonit

örneklerinin FTIR spektrumları ....................................................................... 71 Şekil 4.9 Kütle azalması kesrinin 100OC’ta süre ile değişimi ........................................ 73 Şekil 4.10 Kütle azalması kesrinin 350OC’ta süre ile değişimi ...................................... 74

x

Şekil 4.11 Kütle azalması kesrinin çeşitli sıcaklıklarda ısıl işlem süresi ile değişimi .......................................................................................................... 75

Şekil 4.12 100OC’ta ısıl işlem görmüş örneğin c/c0 değerlerinin ısıl işlem süresi ile değişimi ......................................................................................................... 76

Şekil 4.13 350OC’ta ısıl işlem görmüş örneğin c/c0 değerlerinin ısıl işlem süresi ile değişimi ......................................................................................................... 77

Şekil 4.14 50OC ve 500OC arasında ısıl işlem görmüş olan tüm örneklerin c/c0 değerlerinin ısıl işlem süresi ile değişimi ...................................................... 78

Şekil 4.15 100OC’ta ısıl işlem görmüş olan örnek için elde edilen In(c/c0) değerlerinin ısıl işlem süresi ile değişimi ...................................................... 79

Şekil 4.16 350OC’ta ısıl işlem görmüş olan örnek için elde edilen In(c/c0) değerlerinin ısıl işlem süresi ile değişimi ....................................................... 80

Şekil 4.17 Tüm sıcaklıklar için belirlenen k tepkime hız sabiti değerlerinin logaritmasının (In k) mutlak sıcaklığın tersi (1/T) ile değişimi .................... 82

Şekil 4.18 Dinamik ve statik yöntem uyarınca elde edilen TGA eğrileri ....................... 83 Şekil 4.19 Statik olarak belirlenen TGA eğrisinden 100OC’un altında yer alan her bir

sıcaklıktaki kütle kaybının bu sıcaklıktaki toplam kütle kaybına oranı olarak tanımlanan bozunma kesrinin sıcaklıkla değişimi ............................. 85

Şekil 4.20 Dinamik olarak belirlenen TGA eğrisinden 100OC’un altında yer alan her bir sıcaklıktaki kütle kaybının bu sıcaklıktaki toplam kütle kaybına oranı olarak tanımlanan bozunma kesrinin sıcaklıkla değişimi.............................. 86

Şekil 4.21 Gözenek suyunun yapıdan uzaklaşmasına ilişkin statik olarak belirlenen α1 değerleri kullanılarak elde edilen Coats-Redfern doğrusu........................ 87

Şekil 4.22 Gözenek suyunun yapıdan uzaklaşmasına ilişkin dinamik olarak belirlenen α1 değerleri kullanılarak elde edilen Coats-Redfern doğrusu ....... 88

Şekil 4.23 Statik olarak belirlenen TGA eğrisinden 400OC’un altında yer alan her bir sıcaklıktaki kütle kaybının bu sıcaklıktaki toplam kütle kaybına oranı olarak tanımlanan bozunma kesrinin sıcaklıkla değişimi ............................. 89

Şekil 4.24 Dinamik olarak belirlenen TGA eğrisinden 400OC’un altında yer alan her bir sıcaklıktaki kütle kaybının bu sıcaklıktaki toplam kütle kaybına oranı olarak tanımlanan bozunma kesrinin sıcaklıkla değişimi.............................. 90

Şekil 4.25 Dehidratasyona ilişkin statik olarak belirlenen α2 değerleri kullanılarak elde edilen Coats-Redfern doğrusu ................................................................ 91

Şekil 4.26 Dehidratasyona ilişkin dinamik olarak belirlenen α2 değerleri kullanılarak elde edilen Coats-Redfern doğrusu ............................................................... 92

Şekil 4.27 Statik olarak belirlenen TGA eğrisinden 800OC’un altında yer alan her bir sıcaklıktaki kütle kaybının bu sıcaklıktaki toplam kütle kaybına oranı olarak tanımlanan bozunma kesrinin sıcaklıkla değişimi ............................. 93

Şekil 4.28 Dinamik olarak belirlenen TGA eğrisinden 800OC’un altında yer alan her bir sıcaklıktaki kütle kaybının bu sıcaklıktaki toplam kütle kaybına oranı olarak tanımlanan bozunma kesrinin sıcaklıkla değişimi ............................. 94

Şekil 4.29 Dehidroksilasyona ilişkin statik olarak belirlenen α3 değerleri kullanılarak elde edilen Coats-Redfern doğrusu ............................................................... 95

Şekil 4.30 Dehidroksilasyona ilişkin dinamik olarak belirlenen α3 değerleri kullanılarak elde edilen Coats-Redfern doğrusu ........................................... 96

Şekil 4.31 Kütle azalması kesrinin sıcaklıkla değişimi ................................................... 97 Şekil 4.32 Nemin uzaklaşmasına ilişkin keyfi van’t Hoff doğrusu .............................. 100

xi

Şekil 4.33 Nemin uzaklaşmasına ilişkin keyfi Gibbs enerjisinin sıcaklıkla değişimi... 102 Şekil 4.34 100OC’a kadar uygulanan ısıl işlem sırasında nemin uzaklaşmasına

ilişkin gerçek van’t Hoff doğrusu ................................................................ 104 Şekil 4.35 Nemin uzaklaşmasına ilişkin gerçek Gibbs enerjisinin sıcaklıkla

değişimi ........................................................................................................ 105 Şekil 4.36 Dehidratasyona ilişkin keyfi van’t Hoff doğrusu......................................... 106 Şekil 4.37 Dehidratasyona ilişkin keyfi Gibbs enerjisinin sıcaklıkla değişimi ............. 107 Şekil 4.38 Dehidratasyona ilişkin gerçek van’t Hoff doğrusu ...................................... 108 Şekil 4.39 Dehidratasyona ilişkin gerçek Gibbs enerjisinin sıcaklıkla değişimi .......... 109 Şekil 4.40 Dehidroksilasyona ilişkin keyfi van’t Hoff doğrusu .................................... 110 Şekil 4.41 Dehidroksilasyona ilişkin keyfi Gibbs enerjisinin sıcaklıkla değişimi ........ 111 Şekil 4.42 Dehidroksilasyona ilişkin gerçek van’t Hoff doğrusu ................................. 112 Şekil 4.43 Dehidroksilasyona ilişkin gerçek Gibbs enerjisinin sıcaklıkla değişimi ..... 113 Şekil 4.44 Nemin uzaklaşması, dehidratasyon ve dehidroksilasyonla meydana gelen

termal deformasyon sonucunda oluşan keyfi ve gerçek van’t Hoff doğruları ...................................................................................................... 114

Şekil 4.45 Nemin uzaklaşması, dehidratasyon ve dehidroksilasyonla meydana gelen termal deformasyon için her bir sıcaklıkta Gibbs enerjisindeki keyfi ve gerçek değişimleri gösteren doğrular .......................................................... 115

Şekil 4.46 Katyon değiştirme kapasitesinin ısıl işlem sıcaklığı ile değişimi ................ 116 Şekil 4.47 Termodinamik denge sabiti ile orantılı olduğu varsayılarak tanımlanan

keyfi bozunma sabitinin doğal logaritmasının (In Kk1-In Kk2) mutlak sıcaklığın tersi (1/T) ile 125-400OC ve 450-1000OC arasındaki değişimlerini gösteren doğrular ................................................................... 118

Şekil 4.48 Dehidratasyon ve dehidroksilasyonla meydana gelen termal deformasyon için her bir sıcaklıkta Gibbs enerjisindeki keyfi değişimleri gösteren doğrular ....................................................................................................... 120

Şekil 4.49 Termodinamik denge sabiti ile orantılı olduğu varsayılarak tanımlanan gerçek bozunma sabitinin doğal logaritmasının (In K1-In K2) mutlak sıcaklığın tersi (1/T) ile 125-400OC ve 450-1000OC arasındaki değişimlerini gösteren doğrular .................................................................. 122

Şekil 4.50 Dehidratasyon ve dehidroksilasyonla meydana gelen termal deformasyon için her bir sıcaklıkta Gibbs enerjisindeki gerçek değişimleri gösteren

doğrular……………………………………………………………………123 Şekil 4.51 Termodinamik denge sabiti ile orantılı olduğu varsayılarak tanımlanan

bozunma sabitinin keyfi ve gerçek değerlerinin doğal logaritmasının (In K-In Kk) mutlak sıcaklığın tersi (1/T) ile 125-400

OC ve 450-1000OC arasındaki değişimlerini gösteren van’t Hoff doğruları ....... 124

Şekil 4.52 Dehidratasyon ve dehidroksilasyonla meydana gelen termal deformasyon için her bir sıcaklıkta Gibbs enerjisindeki keyfi ve gerçek değişimleri gösteren doğrular ......................................................................................... 125

Şekil 4.53 Orijinal ve saflaştırılmış Sungurlu/Çorum bentoniti üzerinde azotun 77 K’deki adsorpsiyon ve desorpsiyon izotermi ......................................... 127

Şekil 4.54 Orijinal ve saflaştırılmış Sungurlu/Çorum bentoniti üzerinde azotun 77 K’deki adsorpsiyon izoterminden çizilen BET doğrusu ........................ 129

Şekil 4.55 Orijinal ve saflaştırılmış Sungurlu/Çorum bentoniti için özgül mikro- mezogözenek hacminin silindirik varsayılan gözeneklerin yarıçapı ile değişimi .................................................................................................. 133

xii

Şekil 4.56 Orijinal ve saflaştırılmış Sungurlu/Çorum bentoniti için mezogözenek boyut dağılımı eğrileri ................................................................................. 134

Şekil 4.57 Ortalama gözenek yarıçapı değerlerinin (<r>) ısıl işlem sıcaklığıyla değişimi ....................................................................................................... 136

Şekil 4.58 Özgül yüzey alanı değerlerinin ortalama gözenek yarıçapı ile değişimi ..... 137 Şekil 4.59 Özgül gözenek hacmi değerlerinin ortalama gözenek yarıçapı ile

değişimi ....................................................................................................... 138 Şekil 4.60 Sungurlu/Çorum bentoniti üzerinde azotun 77 K’deki adsorpsiyon ve

desorpsiyon izotermlerinin uygulanan ısıl işlem sıcaklığı ile değişimi ....... 140 Şekil 4.61 Sungurlu/Çorum bentoniti üzerinde azotun 77 K’deki adsorpsiyon ve

desorpsiyon izotermlerinden çizilen BET doğrularının ısıl işlem sıcaklığı ile değişimi ..................................................................................... 141

Şekil 4.62 Isıl olarak işlenmiş örneklerin mezogözenek boyut dağılımı (MGBD) eğrileri ......................................................................................................... 142

Şekil 4.63 Sungurlu/Çorum bentonitinin özgül yüzey alanının uygulanan ısıl işlem sıcaklığıyla değişimi.................................................................................... 143

Şekil 4.64 Sungurlu/Çorum bentonitinin özgül mikro- mezogözenek hacminin uygulanan ısıl işlem sıcaklığıyla değişimi ................................................... 144 Şekil 4.65 Orijinal ve saflaştırılmış Sungurlu/Çorum bentonitinin oda sıcaklığında

n-bütilamin adsorpsiyon izotermleri ........................................................... 146 Şekil 4.66 Orijinal ve saflaştırılmış Sungurlu/Çorum bentonitinin oda sıcaklığında

n-bütilamin adsorpsiyonuna ilişkin Langmuir doğruları ............................. 147 Şekil 4.67 200OC ve 500OC’ta ısıl işleme tabi tutulmuş olan örneklerin oda

sıcaklığında n-bütilamin adsorpsiyon izotermleri ........................................ 149 Şekil 4.68 200OC ve 500OC’ta ısıl işleme tabi tutulmuş olan örneklerin oda

sıcaklığında n-bütilamin adsorpsionuna ilişkin Langmuir doğruları ........... 150 Şekil 4.69 Sungurlu/Çorum bentonitinin yüzey asitliğinin ısıl işlem sıcaklığıyla

değişimi ........................................................................................................ 151 Şekil 4.70 Sungurlu/Çorum bentonitinin asitlik gücünün (K) ısıl işlem sıcaklığıyla

değişimi ........................................................................................................ 152 Şekil 4.71 Sungurlu/Çorum bentonitinin özgül yüzey alanı, özgül gözenek hacmi,

yüzey asitliği ve katyon değiştirme kapasitesi değerlerinin ısıl işlem sıcaklığıyla değişimi..................................................................................... 153

xiii

ÇİZELGELER DİZİNİ

Çizelge 2.1 Fillosilikatların (kil minerallerinin) sınıflandırılması .................................. 14 Çizelge 2.2 Bentonit gruplarına ait kimyasal bileşimler ................................................. 25 Çizelge 2.3 Dünya bentonit rezervleri ............................................................................ 31 Çizelge 2.4 Bazı önemli kil minerallerinin pH=7’de belirlenmiş katyon değiştirme

kapasitesi (KDK) değerleri ......................................................................... 40 Çizelge 4.1 Orijinal bentonitin kimyasal analizi ............................................................. 62 Çizelge 4.2 100-500OC sıcaklıkları arasında belirlenen k sabitleri ................................. 81 Çizelge 4.3 50-100OC sıcaklık aralığı için hesaplanan Kk1, ∆Gk1

O, ∆G1O ve K1

değerleri ..................................................................................................... 103 Çizelge 4.4 100-400OC sıcaklık aralığı için hesaplanan Kk2, ∆Gk2

O, ∆G2O ve K2

değerleri ..................................................................................................... 108 Çizelge 4.5 400-800OC sıcaklık aralığı için hesaplanan Kk3, ∆Gk3

O, ∆G3O ve

K3 değerleri ............................................................................................... 112 Çizelge 4.6 125-400OC sıcaklıkları için hesaplanan Kk1, ∆Gk1

O, ∆G1O ve K1

değerleri ..................................................................................................... 121 Çizelge 4.7 450-1100OC sıcaklıkları için hesaplanan Kk2, ∆Gk2

O, ∆G2O ve K2

değerleri ...................................................................................................... 121 Çizelge 4.8 Orijinal ve saflaştırılmış Sungurlu/Çorum bentonitlerinin toplam özgül

mikro-mezogözenek hacmi (V), özgül mikrogözenek hacmi (Vmik), özgül mezogözenek hacmi (Vmez) ve <r> değerleri .................................. 135

1

1. GİRİŞ

Volkanik kayaçların, güçlü hava akımlarının etkisiyle aşınması sonucu oluşan kil

mineralleri ya bulundukları yerde ya da rüzgar ve su ile taşınarak başka yerlerde büyük

yataklar halinde depolanmıştır (Loughnan 1969, Sarıkaya 1987). Kendiliğinden 2 µm’

nin altındaki partiküllere dağılabilen kil mineralleri hidratlaşmış alüminyum,

magnezyum ve demir silikatlardır. Killer içinde kaolinit, simektit, illit, klorit, paligorskit

ve sepiolit gibi kil mineralleri yanında zeolit, feldispat, karbonat, silika polimorfları gibi

çok sayıda kil dışı mineral az ya da çok ölçüde bulunabilmektedir. Kil minerallerinin

türü yanında çokluğu ve kil dışı minerallerin azlığı killerin ekonomik değerini

yükseltmektedir. Doğada saf bir kil mineraline ender olarak rastlanmaktadır. Mineral

içerikleri ve minerallerinin kimyasal bileşimlerine bağlı olarak killerin rengi beyaz, gri,

yeşil, pembe ve kahverenginin çeşitli tonlarında olabilmektedir (Grim 1962, Kingery et

al. 1976, Sarıkaya 1987).

Killer ilk insanlardan bu yana kullanıldığı düşünülen, bilinen en eski ham maddelerdir.

M.Ö. Neolitik olarak adlandırılan dönemde Nil ve Fırat nehirleri boyunca görülen tarım

yerleşkeleri ve Anadolu’daki Çatalhöyük yerleşkesinde karşımıza çıkması, kilin çok

eski zamanlardan beri uygarlığın temel malzemesi olduğu gerçeğini desteklemektedir

(Tahberer 2006). Yaklaşık olarak dokuz bin yıldan beri inşaat malzemesi olarak

kullanıldığı, ilk yazının kil levhalar üzerine yazıldığı ve sabun yerine kullanılan ilk

temizlik maddesinin de kil olduğu sanılmaktadır. Killer ve kil mineralleri birçok bilim

dalının, sanatın ortak çalışma alanlarından biri olmuştur. Seramik ve heykel sanatının da

temel malzemelerinden olan kil, su ile ıslatıldığında plastik çamur haline getirilebilmesi

ve bu sayede işlenerek kolaylıkla şekillendirilebilmesi yani kısacası biçimlendirmeye

uygunluğu açısından her dönem tercih edilmiştir. Günümüzde, killer plastiklik, nem

tutma ve mukavemetleri yanında organik ya da inorganik her türlü iyonla yer

değiştirmesi, yüksek adsorplama özeliği ve katalitik etkinlikleri gibi diğer teknolojik

özelikleri nedeniyle 100’ü aşkın alanda endüstriyel ham madde olarak kullanılmaktadır.

Bu kullanım alanları seramik ve çimento üretiminden; kağıt, petrokimya ve inşaat

endüstrisine; bitkisel yağ, bira, şarap ve meyve sularının ağartılmasına; radyoaktif

atıkların ve atık suların temizlenmesine; ilaç, sabun, deterjan, diyafram, elektrot,

2

katalizör, lastik ve plastik üretimine kadar uzanan geniş bir yelpazeyle sıralanabilir

(Adams and Evans 1979, Sarıkaya vd. 1982, Adams 1987, Sarıkaya 1987, Grim 1988,

Clarke 1989, Murray 1991, Breen et al. 1997, Falaras et al. 2000, Noyan 2001). Killerin

farklı amaçlarla farklı alanlarda kullanılmalarına olanak sağlayan, doğada yaygın olarak

bulunuşları ile kil minerallerinin sahip oldukları üstün kimyasal ve fiziksel özelikleridir

(Murray 1999). Killerin kullanımından önce mineralojisi ve kimyasal bileşimi yanında

termal davranışlarının belirlenmesi büyük önem taşımaktadır.

Kil mineralleri volkanik tüflerin değişiminden ya da tabakalı silikatların hidratlanması

ile oluşur. Hava koşulları, pH ve ortamdaki katyonlar kil minerallerinin oluşumunda

etken olmaktadır. Ortamda yüksek miktarda K+, Na+, Ca2+ ve Mg2+ bulunuşu öncelikle

montmorillonit ve illit gibi üç katmanlı kil minerallerinin oluşmasına neden olur. Eğer

K+ iyonları fazla ise illit mineralleri, Mg2+ iyonları fazla ise montmorillonit mineralleri,

çok fazla Mg2+ iyonunun varlığı halinde de klorit minerali oluşur. Asidik ortamda iki

katmanlı kaolinit minerali oluşmaktadır.

Mikalar küçük partiküllere ayrıldıkça K+ iyonu değiştirme kapasiteleri artar ve illite

dönüşürler. İllitin K+ kaybı ve de tabakaları aralanmaya devam ederse K+ yerine eğer

ortamda varsa Ca2+ ve Mg2+ geçer. Bu gelişme ile illit, vermikülite veya

montmorillonite dönüşür. Bu dönüşümler, Şekil 1.1 ve Şekil 1.2’de şematik olarak

özetlenmiştir.

3

Şekil 1.1 Mikanın öncelikle illite ardından vermikülit ve montmorillonite dönüşmesi (w3.balikesir.edu.tr/~ozkan/ads/adsorpsiyon13.pps, 2008)

Şekil 1.2 Mikaların 2:1 tabakalı kil minerallerine dönüşümünün şematik olarak gösterimi (www.agri.ankara.edu.tr/soil_sciences/1248_toprak kolloidleri.pdf, 2008)

● Potasyum (K+) ○ Değişebilen Katyonlar

4

Kil mineralleri ortamın sürekli değişen fizikokimyasal özeliklerine göre Şekil 1.3’te

görüldüğü gibi birbirine dönüşebilmektedir.

Şekil 1.3 Killerin ayrışması (www.agri.ankara.edu.tr/soil_sciences/1248_toprak kolloidleri.pdf, 2008)

Bentonit, ana kil minerali montmorillonit ya da montmorillonitten izomorfik iyon

değişimi ile türeyen simektit grubunun bir elemanı olan killer için yaygın ve ticari

olarak kullanılan bir terimdir. Bentonitler çok çeşitli alanlarda kullanılmakta olup bu

kullanım alanları kimyasal ve mineralojik özelikleri yanında gözenekli yapılarına da

bağlı olarak değişmektedir (Grim 1968, Sarıkaya 1987, Sarıkaya vd. 1989). Gözenekli

yapıları, kullanım alanlarına uygun şekilde değiştirilerek bentonitler geliştirilebilmekte;

adsorplama, ağartma ve katalitik etkinlikleri yükseltilebilmektedir (Adams 1978, Gregg

and Sing 1982, Reichle 1985, Murray 1991, Paradas et al. 1993, Breen et al. 1997,

Chitnis and Sharma 1997). Bu işlemlerle bentonitlerin ekonomik değerleri büyük

illit klorit

vermikülit

simektit

kaolinit

Fe ve Al oksitler

5

oranda artmaktadır. (Pinnavaia 1983, Laszlo 1987). Kullanım alanlarının

genişletilebilmesi adına bentonitlere ısıl işlem, hidrotermal işlem, asit aktivasyonu ve

baz aktivasyonu uygulanabilmekte ve bazı organik maddelerle işlenmektedir. Bu

işlemler sırasında bentonitlerin kimyasal ve mineralojik yapılarında değişim meydana

gelirken; aynı zamanda yüzey asitliği, yüzey alanı, gözenek hacmi, gözenek boyut

dağılımı, katyon değiştirme kapasitesi, partikül boyut dağılımı, ağartma ve katalitik

etkinlik gibi fizikokimyasal özelikleri de değişmektedir (Van Olphen 1963, Parfitt and

Sign 1976, Barrer 1978, Önal ve Sarıkaya 1997).

Bentonitler ülkemizde oldukça önemli bir yer tutan, büyük yataklar halinde bulunan

killerin başında gelmektedir. Kullanım alanlarının çeşitliliği ve diğer ham maddelere

oranla düşük maliyetli oluşu, bentonite olan talebi giderek arttırmaktadır. Bu nedenle,

bentonitlerin kalitesini yükseltecek çalışmaların yapılması, ülke ekonomisine

sağlıyacağı katkı açısından son derece önemlidir. Ayrıca, dünyadaki bentonit üretimleri

göz önüne alındığında, ülkemizin oldukça zengin bentonit yataklarına sahip oluşuna

rağmen üretim payı olarak çok gerilerde kaldığı görülmektedir. Bu durum da, ayrıntılı

bilimsel çalışmaların yapılması gerektiği gerçeğini göz önüne sermekte ve bu

çalışmaların da önemini ortaya koymaktadır. Söz konusu çalışmalar içerisinde bentonit

yataklarının detaylı bir şekilde incelenmesi, mineralojisinin ve fizikokimyasal

özeliklerinin belirlenmesi, ısıl işlem uygulanarak kullanım alanlarına göre bentonitlerin

zenginleştirilmesi kısacası yüzey özeliklerinin istenilen yönde değiştirilip,

geliştirilebilmesi ve termal dehidratasyon-dehidroksilasyon kinetiğinin incelenmesi

büyük önem taşımaktadır. Daha önce yapılmış olan çalışmalarda ısıl işlem uygulanmış

bentonit örneklerinin fizikokimyasal özelikleri belirlenmiş ve bu özeliklerin birbirleriyle

ve de ısıl işlem sıcaklığı ile değişimleri, termal işlemin fizikokimyasal özelikler

üzerindeki etkisi incelenmiştir (Sarıkaya et al. 2000, Noyan et al. 2006). Ayrıca doğal,

ısıl işlem uygulanmış ve asitle aktiflenmiş bentonit örneklerinin termal bozunma

kinetiklerini inceleyen çalışmalar da yapılmıştır (Güler and Sarıer 1990, Tonbul ve

Yurdakoç 1997, Sarıkaya et al. 2000, Tonbul and Yurdakoç 2001).

6

Seramik ve döküm endüstrilerinde ayrıca katalizör üretiminde yüksek sıcaklıklar söz

konusu olduğundan ısıl işlem önemli bir yer tutmaktadır (Ambroise et al. 1987). Isıl

işlem sıcaklığına bağlı olarak bentonitlerin kimyasal ve mineralojik yapısının yanı sıra

mukavemet, şişme, plastiklik, kohezyon, bastırılabilme, partikül boyutu, gözenek yapısı,

yüzey asitliği, özgül yüzey alanı, özgül gözenek hacmi ve katyon değiştirme kapasitesi

gibi bazı fizikokimyasal özelikleri de büyük ölçüde değişmektedir (Brandley and Grim

1951, Brindley 1978, Mozas et al. 1980, Reicle 1985, Ceylan et al. 1993, Sarıkaya vd.

1993, Joshi et al. 1994, Sarıkaya et al. 2000). Bentonitlerin içerisinde büyük oranda

bulunan simektitler şişme eğilimi gösterdiğinden baraj, yol, köprü ve bina inşaatları

sırasında ve ileriki aşamalarda büyük sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu sorunları ortadan

kaldırmak amacıyla da temeli çevreleyen bentonitlerin ısıl işleme tabi tutulması ve bu

şekilde şişmenin önlenmesi gerekmektedir (Wang et al. 1990). Bu nedenle,

Sungurlu/Çorum yöresinden alınan bir bentonitin ısıl işlem ile bazı fizikokimyasal

özeliklerindeki değişimlerin belirlenerek uygulanan sıcaklıkla değişimlerinin kinetik ve

termodinamik olarak incelenmesi bu çalışmanın amacı olarak öngörülmüştür.

7

2. KAYNAK ARAŞTIRMASI 2.1 Kil Mineralleri

Kil minerallerinin tetrahedron (düzgün dört yüzlü) ve oktahedron (düzgün sekiz yüzlü)

olmak üzere farklı iki yapıtaşından oluştuğu ilk olarak Pauling (1930) tarafından X-

ışınları difraksiyonu ile belirlenmiştir (Brindley and Brown 1980). Killerin yapıtaşları

Şekil 2.1’de şematik olarak verilmiştir. Tetrahedronlarda, merkezde silisyum atomu,

köşelerde ise dört adet oksijen atomu bulunacak şekilde atom grupları bir araya

gelmiştir. Tetrahedronların tabanları aynı düzlemde kalmak koşuluyla köşelerinden

oksijen köprüleri ile altılı halkalar vererek birleşmesinden oluşan yapıya tetrahedron

katmanı (T) ya da silika katmanı denir. Oktahedronlarda, merkezinde alüminyum

atomu, köşelerinde ise altı adet oksijen atomu/hidroksil bulunur. Bu oktahedronların

birer yüzeyleri aynı düzlemde kalmak koşuluyla köşelerinden oksijen köprüleri ile

birleşmesinden oluşan yapıya oktahedron katmanı (O), gibsit katmanı ya da alümina

katmanı adı verilir. Tetrahedron ve oktahedron katmanlarının oluşumu Şekil 2.2’de

şematik olarak gösterilmiştir.

(a) (b)

Şekil 2.1 a. Tetrahedron yapıtaşı, b. Oktahedron yapıtaşı

(www.agri.ankara.edu.tr/soil_sciences/1248_toprak kolloidleri.pdf, 2008)

8

Şekil 2.2 a. Tetrahedron yapıtaşı, b. Tetrahedronların hekzagonal yapıda düzenlenmesi ile oluşturulan tetrahedron tabakası, c. Oktahedron yapıtaşı, d. Oktahedron yapıtaşlarının oluşturduğu oktahedron tabakası (Grim 1968)

Oktahedral katman, oktahedronların hepsinde veya üçte ikisinde katyon bulunmasına

göre trioktahedral ve dioktahedral olmak üzere iki şekilde bulunur (Bailey 1980a). Şekil

2.3’te dioktahedral ve trioktahedral yapılar şematik olarak gösterilmiştir. Yük

denkliğinin sağlanabilmesi için alümina katmanındaki oktahedronlardan yalnızca

2/3’sinin merkezinde alüminyum (Al3+) atomu bulunmakta, geri kalan 1/3’i ise boş

kalmaktadır. Bu şekilde olduğunda dioktahedral (ikili düzgün sekizyüzlü) yapı

oluşmaktadır. Alüminyum (Al3+) yerine merkez iyonu olarak magnezyum (Mg2+)

geçtiğinde her oktahedronun merkezi tamamiyle dolu olan brusit katmanı ya da diğer bir

adıyla magnezya katmanı meydana gelir (Grim 1968, Sarıkaya 1987, Sarıkaya vd. 1993,

Chitnis and Sharma 1997). Bu düzenlemeyle de trioktahedral yapı (üçlü düzgün

sekizyüzlü) oluşmaktadır.

9

Şekil 2.3 Dioktahedral ve trioktahedral yapılar

(www.gly.uga.edu/schroeder/geol6550/CM06.html, 2008)

Tetrahedron ve oktahedron katmanlarının üst üste ve yan yana paket şeklinde bir araya

getirilmesi ve ortak konumda bulunan oksijen iyonlarıyla birbirine bağlanması ile kil

tabakaları oluşur. Bir tetrahedron katman ile bir oktahedron katmanın bağlanmasıyla

kalınlığı 0,72 nm olan iki katmanlı kil tabakası (1:1 tabakası), bir oktahedron katmanın

iki tarafına birer tetrahedron katmanının bağlanmasıyla kalınlığı 1,0 nm olan üç

katmanlı kil tabakası (2:1 tabakası) oluşur. Aynı atomların bulunduğu yüzeylere

düzlem, birim yapı taşlarının birbirine bağlanmasıyla oluşan yapılara katman, 2 (TO), 3

(TOT) ve 4 (TOT-O) gibi katmanların birbirine bağlanmasıyla oluşan yapılara ise

tabaka adı verilir. Bunlardan iki katmanlı 1:1 (TO) ve üç katmanlı 2:1 (TOT) kil

minerallerinin oluşumu Şekil 2.4 ve Şekil 2.5’te gösterilmiştir. Kil mineralleri için

verilen katman ve tabaka tanımlarının birbiri ile karıştırılmaması iyi bir anlatım için

büyük önem taşımaktadır.

10

(a) (b)

Şekil 2.4 a. İki katmanlı TO (1:1), b. Üç katmanlı TOT (2:1) kil tabakaları

(Ustaoğlu 2007)

(a)

(b)

Şekil 2.5 a. TO (1:1) (kaolin, halloysit), b. TOT (2:1) kil tabakaları (montmorillonit,

illit) (www.agri.ankara.edu.tr/soil_sciences/1248_toprak kolloidleri.pdf, 2008)

T katmanı

O katmanı

T katmanı

O katmanı

T katmanı

TOT (2:1) tabakası

TO (1:1) tabakası

11

İki katmanlı (TO, 1:1) kil minerallerinde yer alan tetrahedronların oksijenleri, katmanın

üst yüzeyinde bir oksijen düzlemi oluştururken, oktahedronların alt yüzeyindeki

oksijenlerin açıkta kalan eksi yükleri hidrojen iyonu (H+) ile OH-düzlemi

oluşturmaktadır. İki katmanlı iki tabaka üst üste geldiğinde tetrahedronların oksijenleri

ile oktahedronların hidroksitleri arasında hidrojen bağları (O-H-O) oluşur. Bu nedenle,

katmanlar arasına su ve benzeri moleküllerin girmesi zorlaşır ve katmanlar arası

istenilen ölçüde açılamaz (Şekil 2.6).

Üç katmanlı kil minerali Şekil 2.6 Kil minerallerinin tabakalarının arasına su moleküllerinin girişinin mineralin tabakalı yapısı ile ilişkisi (w3.balikesir.edu.tr/~ozkan/ads/adsorpsiyon13.pps, 2008)

Tabakalar arasına su giremez ve kil minerali şişmez.

Tabakalar arasına su girer ve kil minerali şişer.

İki katmanlı kil minerali

H2O X

H2O

T : Tetrahedron O : Oktahedron

T

T

T

T

T

T

O

O

O

O

TO (1:1)

TOT (2:1)

12

Üç katmanlı (TOT, 2:1) simektit tabakasının ortasında bir oktahedron katmanı, alt ve

üstte ise birer tetrahedron katmanı bulunmaktadır. Tetrahedronlardan dolayı katmanın

iki yüzeyinde de oksijen düzlemleri yer alır. Kil katmanlarının üst üste gelmesi ile

oksijen düzlemleri de karşı karşıya gelmiş olurlar. Eksi yüklü oksijen iyonlarını

birbirine bağlayan katyon olmadığı için tabakalar birbirini elektriksel olarak çekmez. Bu

nedenle, üç tabakalı (2:1) simektit minerallerinde tabakalar arası açıklık çekilen su

miktarı arttıkça artarak 1,8 nm’ye dek yükselebilir (Şekil 2.7).

Şekil 2.7 Tetrahedral ve oktahedral katmanlardan oluşan 2:1 tabakası (Simektit)

T

T

O

T

13

TO (1:1) veya TOT (2:1) tabakalarının elektrik yükü bakımından nötr olduğu

durumlarda, tabakalar arası ya boş kalmakta ya da su ile dolmaktadır. Tabakaların

elektrik yükü bakımından nötr olmadığı yapılarda ise yük dengesi, tabakalar arasına

giren katyonlarla sağlanır. Tabakalar arasındaki bağlar kovalent ve iyonik yapıda

bulunan katmanlar arası bağlara göre zayıftır. Bu nedenle, her türden organik ve

inorganik katyonla çözeltide yer değiştirebilirler.

Kil mineralleri silikatlar bünyesinde bulunan fillosilikat grubuna aittirler (Bailey

1980a). Fillosilikatlar tabaka türüne (2:1 ya da 1:1), tabaka yüküne ve tabakalar arasına

giren birimlere göre sınıflandırılır (Bailey 1980b). Tetrahedral ve oktahedral tabakaların

farklı kombinasyonları farklı mineral yapılarının oluşmasına neden olur.

Sınıflandırmada oktahedral katmanların dioktahedral veya trioktahedral olma durumuna

göre de bir alt sınıflandırma yapılmaktadır. Ayrıca, yapı birimlerinin istifleniş şekli ve

kimyasal bileşimi de dikkate alınır. Önemli fillosilikat mineraller arasında en yaygın

olarak kaolinit, talk, profillit, simektit, vermikülit, klorit ve mika gelmektedir. Bu

mineraller çevre koruma işlerinde de oldukça sık kullanılmaktadır. Yüksek yüzey

alanları ve tabaka yüklerinin büyük olması bu minerallerin adsorpsiyon işlemlerinde

kullanılmalarında önemli bir etkendir. Çizelge 2.1’de fillosilikatların sınıflandırılması

görülmektedir.

14

Çizelge 2.1 Fillosilikatların (kil minerallerinin) sınıflandırılması (Eslinger and Pevear 1988, Karakaya 2006)

2.1.1 Serpentin-kaolin grubu

TO (1:1) tipi fillosilikatlardan serpentin-kaolin grubu minerallerin dioktahedral alt

grubu olan kaolin; kaolinit, halloysit, dikit ve nakrit minerallerinden oluşur. Kaolin

grubu kil mineralleri, elektrik yükü bakımından nötr 1:1 katmanlarından meydana

gelmektedir (Bailey 1980b). İki tabakalı olan kaolinitte tetrahedronların bulunduğu

yüzeyi oksijen tabakası, oktahedronların bulunduğu yüzeyi ise hidroksit tabakası ile

kaplıdır. Şekil 2.8’de görüldüğü gibi bu iki tabaka arasında elektriksel bir çekim gücü

Tabaka

türü

Tabaka

yükü

Grup adı Alt grup adı

(Oktahedral

durum)

Türler

1:1 z~0 Serpentin-Kaolin Serpentinler (tO)

Kaolinler (dO)

Krizotil, antigorit, lizardit

Kaolinit, dikit, nakrit, halloysit

2:1 z~0 Talk-

Profillit

Talk (tO)

Profillit (dO)

Talk

Profillit

z~0,2-0,6 Simektit Simektit (tO)

Simektit (dO)

Saponit, hektorit

Montmorillonit,bidellit,

nontronit

z~0,2-0,6 Vermikülit Vermikülit (tO)

Vermikülit (dO)

Vermikülit

Vermikülit

0,6<z<0,9 İllit İllit (tO)

İllit (dO)

-

İllit, glokonit

z~1,0

z~2,0

Mika

Kırılgan Mika

Mika (tO)

Mika (dO)

Kırılgan Mika (dO)

Biyotit, flogopit, lepidolit

Muskovit, paragonit

Margarit

z~değişken Klorit Klorit (tO-tO)

Klorit (dO-dO)

Klorit (dO-tO)

Klorit (tO-dO)

Fe2+, Mg, Mn, Ni bileşimliler

Donbasit

Sudoyit, kokeyit (Li)

Tür bilinmiyor

z~değişken Sepiolit-

Paligorskit

Sepiolit (tO)

Paligorskit (dO)

Sepiolit

Paligorskit

15

meydana gelir ve bu yüzden kaolinit su alıp şişme özelliği göstermez. Halloysitte,

kaolinitin aksine tabakalar arasında su molekülleri yer almaktadır. Su alıp kolayca

şişebildiğinden toprakta suyun tutulmasında oldukça faydalı bir kil mineralidir.

Trioktahedral bir yapıya sahip olan serpentin alt grubu mineralleri ise kil

minerallerinden daha küçük tane boyutuna sahip olup nadir olarak bulunurlar.

Şekil 2.8 Kaolinit mineralinin şematik gösterimi (www.agri.ankara.edu.tr/soil_sciences/1248_toprak kolloidleri.pdf, 2008)

2.1.2 Talk-profillit grubu

TOT (2:1) tipi fillosilikatların elemanları olan talk ve profillit, sırasıyla en basit

trioktahedral ve dioktahedral üç katmanlı minerallerdir. Talk, kimyasal formülü

Mg3Si4O10(OH)2. nH2O

olan sulu bir magnezyum silikattır. Profillit ise kimyasal formülü

Al2Si4O10(OH)2. nH2O

olan bir alüminyum silikattır. Her ikisinin de tabakalar arası van der Waals bağları çok

zayıftır. Tetrahedronlardaki Si4+ yerine çok az ölçüde Al3+ iyonunun girmesi ile bir

16

katyon değişimi olmaktadır. Bunun dışında başka bir iyon değişimi yoktur. Talk

mineralinin şematik gösterimi Şekil 2.9’da verilmiştir.

Şekil 2.9 Talk minerali (www.agri.ankara.edu.tr/soil_sciences/1248_toprak kolloidleri.pdf, 2008)

2.1.3 Simektit grubu

Simektitler iki tetrahedral tabakası arasında oksijen iyonlarının paylaşıldığı bir

oktahedral tabakasından oluşur. İzomorfik katyon değişimleri simektitlerin

farklılaşmasına neden olur. En yaygın olan simektit minerali montmorillonittir.

Montmorillonit ve montmorillonitten izomorfik iyon değişimi ile doğal olarak türeyen

bidellit, nontronit, hektorit ve saponit gibi kil minerallerinin oluşturduğu sınıf simektit

grubu olarak adlandırılır (Grim 1968, Pinnavaia 1983). Montmorillonit dioktahedral

yapıda bir mineral olup genel formülü

(Na,Ca)0,33(Al1,67Mg0,33)Si4O10(OH)2. nH2O

şeklindedir. Montmorillonitlerde oktahedral tabakada katman yükü oluşurken, genel

formülleri sırasıyla

Na0,33Al2(Si3,67Al0,33)O10(OH)2. nH2O

Na0,33Fe2(Si3,67Al0,33)O10(OH)2. nH2O

T

O

T

17

şeklinde olan ve dioktahedral yapıda bulunan bidellit ve nontronitte ise tetrahedral

tabakada yer değişimleriyle katman yükü oluşur. Fe3+ ün Al3+ ile yerdeğiştirmesiyle

oluşan nontronit, bidellite çok benzemektedir. Nontronit, bazik kayaçların ilk ayrışma

ürünleri hariç, topraklarda çok az bulunur (Sherman et al. 1962). Simektit grubunun

trioktahedral yapıda bulunan hektorit ve saponit kil mineralleri ise sırasıyla

Na0,33(Mg2,67Li0,33)Si4O10(OH)2. nH2O

Na0,33(Mg2,67R0,333+)(Si3,34Al0,66)O10(OH)2. nH2O

genel formüleriyle gösterilmektedir (Moore and Reynolds 1997). Hektorit mineralinde

oktahedral boşluklardan kaynaklı yüksek oranda Mg2+ iyonu bulunmakta ve Li-

oktahedral yer değişimleri önemli ölçüde gözlenmektedir. Saponit minerali ise

hektoritte olduğu gibi yüksek oranda Mg2+ iyonu içermesinin yanı sıra kimyasal

analizinde oktahedronda Mg2+ yerine çok az miktarlarda Al3+ ve Fe3+ yer değiştirimi

olduğu belirlenmiştir.

Montmorillonit mineralinin birim katmanı TOT (2:1) şeklindedir (Berger 1941). Çok

sayıda TOT (2:1) birim katmanının paralel olarak üst üste istiflenmesiyle

montmorillonit partikülleri, bu partiküllerin gelişigüzel bir araya toplanması ile de

montmorillonit minerali meydana gelir (Şekil 2.10).

18

Şekil 2.10 Montmorillonit mineralinin şematik gösterimi (www.agri.ankara.edu.tr/soil_sciences/1248_toprak kolloidleri.pdf, 2008)

Silika katmanındaki tetrahedronlardan bazılarının merkezine Si4+ iyonları yerine Al3+ ve

Fe3+ gibi, alümina katmanındaki oktahedronlardan bazılarının merkezlerine ise Al3+

iyonları yerine Fe2+, Mg2+, Zn2+, Ni2+ ve Li+ gibi yükseltgenme basamağı daha düşük

olan iyonlar geçer. İyonların değerliklerindeki bu farklılık sebebiyle yapıda negatif yük

fazlalığı ya da pozitif yük eksikliği meydana gelir. Oluşan negatif yük fazlalığı da

katmanlar arasına giren Na+, Ca2+ ve Mg2+ gibi katyonların kil minerallerine

bağlanması ile yani bir diğer deyişle katyonların adsorpsiyonu ile dengelenir. Bu şekilde

örgü içinde birbirine yaklaşık çapta (aynı koordinasyon sayısına sahip katyonlar) fakat

farklı pozitif elektrik yüküne sahip katyonların yer değiştirmesi izomorfik yer

değiştirme olarak adlandırılır (Şekil 2.11). İzomorfik yer değiştirmeler özellikle

montmorillonit minerallerinde önemlidir. İzomorfik yer değiştirmelerin

montmorillonitlerde fazla olması nedeniyle de yüklerin dengelenmesi için bağıl olarak

adsorplanan katyonların miktarının fazla olması gerekir ve bu nedenle

montmorillonitlerin KDK değerleri yüksektir (Yalçın 2000). İnorganik ve organik tüm

katyonlarla yer değiştirebilen Na+, Ca2+ ve Mg2+ gibi katyonlar, katmanlar arasında

doğal olarak yer alan suyun içinde bulunmaktadırlar. Bu katyonlardan Na+ iyonu,

katmanlar arasına girdiğinde sodyum montmorillonit (Na-M), Ca2+ iyonu girdiğinde ise

kalsiyum montmorillonit (Ca-M) oluşmaktadır. Na+ iyonu Ca2+ iyonuna göre tabakalar

19

arasına oldukça fazla miktarda suyun girmesine ve mineralin çok şişmesine neden

olmaktadır (Parker et al. 1980, Pennino et al. 1981). Bu nedenle de Na-M, Ca-M’e göre

çok daha uzun ömürlü süspansiyonlar verir. Na-M’in katman kalınlığı d(001)=1,2 nm

iken Ca-M’in katman kalınlığı d(001)=1,5 nm’dir. Katman kalınlıkları farkı yardımıyla

X-ışınları difraksiyonu izlerinden kil içindeki mineralin Na-M ya da Ca-M olduğu

kolaylıkla belirlenebilir. İyon değişimi ile Na-M ve Ca-M birbirine tersinir olarak

dönüştürülebilmektedir.

Net Yük

0

İyonik yer değiştirme

-2

Şekil 2.11 Kristal içinde bir iyonun yerini daha düşük değerlikli diğer bir iyonun alması ile eksi yük fazlalığının doğuşu

2.1.4 Vermikülit grubu

Fillosilikatların bir başka grubunu oluşturan vermikülit montmorillonite oranla daha

fazla tabaka yüküne sahiptir. Bu tabaka yükü de tetrahedronda Si4+ yerine Al3+ yer

değişimlerinden oluşmaktadır. Vermikülitler dioktahedral ya da trioktahedral yapıda

olabilirler. Tabakaları arasında Mg2+ veya Ca2+ gibi katyonlar ile iki moleküler su

(2H2O) katmanı bulunur. Tabakaları arasında sulu katyonların bulunması diğer

minerallerden ayırt edilmelerinde önemli bir ölçüttür.

20

2.1.5 İllit-mika grubu

İllit grubu veya mika grubu kil minerallerinin simektit grubundan farkı, potasyum (K+)

içermeleridir. TOT (2:1) tabaka yapısında olmalarının yanı sıra tabakaları negatif

yüklüdür. Tabakalar arasında bulunan katyonlar kuvvetli iyonik bağlarla yapıya

bağlanmışlardır. Kristallerinin daha küçük olması, az kristalleşmiş olmaları ve daha az

potasyum (K+) içermeleri (%4-6) yanında daha fazla kristal suyuna sahip olmaları

nedeniyle illitler mikalardan ayırt edilebilirler. Buna karşılık, diğer kil minerallerinden

daha fazla potasyum (K+) içerdikleri ve mikalara çok benzedikleri için illitler mikamsı

kil mineralleri olarak tanınırlar. Montmorillonit mineralinin TOT katmanlarındaki Si4+

iyonlarının %15-25’i yerine Al3+, Al3+ iyonlarının bir kısmı yerine ise Fe3+ ve Mg2+

iyonlarının geçmesiyle illit minerali oluşmaktadır (Şekil 2.12). Bu mineralinin genel

kimyasal formülü

(Si8-x Alx) (Al4, Fe4, Mg4, Mg6) O20 (OH)4 Kx

şeklinde olup x değeri 1,0 ve 1,5 arasında değişmektedir. Doğal katman kalınlığı ise

d(001)=1,0 nm civarındadır (Wentworth 1970, Eberl and Hower 1976). İllit

mineralindeki yük denkliği katmanlar arasında bulunan ve bir başka iyonla kolayca yer

değiştiremeyen K+ iyonları ile sağlanmaktadır (Wentworth 1970).

21

Şekil 2.12 İllit mineralinin şematik gösterimi

(www.agri.ankara.edu.tr/soil_sciences/1248_toprak kolloidleri.pdf, 2008)

2.1.6 Klorit grubu

Tetrahedronların merkezindeki Si4+ yerine kısmen Al3+ geçmesiyle eksi yüklenen 2:1

tabakaları ile Mg2+ yerine kısmen Al3+ geçmesiyle artı yüklenen burisit tabakası

arasındaki iyonik çekim kuvveti nedeniyle dört katmanlı klorit (TOT-O) tabakası

oluşur. Kloritlerin dört tabakalı yapısında oluşan katmanların alt yüzünde

tetrahedronlara ait oksijen tabakası, üst yüzünde de oktahedronlara ait hidroksilli tabaka

bulunur. Bir katmanın oksijen düzlemi ile diğer katmanın hidroksilli düzlemi arasında

oluşan hidrojen bağları nedeniyle yüzeyler ve dolayısıyla TOT-O tabakaları birbirine

bağlanarak klorit partiküllerini oluşturur. Bu nedenle, klorit grubu killerin aynı kaolinit

grubunda olduğu gibi şişmeleri ve tabakalar arası katyonları azdır. Klorit grubu kil

mineralleri hidratlaşmış magnezyumlu alüminyum silikatlar olarak nitelenebilir.

K+ iyonları ile bağlanmışlardır.

22

2.1.7 Sepiolit-paligorskit grubu

Tabakalı yapıdaki diğer kil mineralleri gibi lifli yapıdaki sepiolit ve paligorskit

mineralleri de fillosilikat grubu içinde yer almaktadır. Bu mineraller diğer kil

minerallerinden farklı olarak kesikli istiflenen oktahedral katmanları içermektedir. Buna

karşın tetrahedron katmanların iki yönlü ve sürekli biçimde bağlanmasından dolayı 2:1

tabakalı silikatlardan kabul edilirler (Brindley and Pedro 1972). Oktahedron (silika)

katmanların süreksizliğinden dolayı oluşan lifli silikatların dış yüzeylerinde silanol

grupları (Si-OH) yer almıştır. Bu gruplar bazı organik ve inorganik kimyasallarla

etkileşerek bu minerallerin kimyasal etkinliğini artırmaktadır (Ruitz-Hitzky 2001).

Oldukça yüksek gözenekliliklere sahip olan sepiolit ve paligorskitler en yüksek

adsorplama kapasitesine sahip kil mineralleridir (Sabah ve Çelik 2006). Sepiolit

magnezyum hidrosilikat, paligorskit (atapulgit) ise magnezyum-alüminyum hidrosilikat

bileşimli kil mineralleridir. İki mineralde de tetrahedral yer değişimi az olmakla birlikte,

oktahedral konumlar sepiolitte çoğunlukla Mg ile, paligorskitte ise yaklaşık olarak

yarısı Mg yarısı da Al ile doldurulmuştur (Weaver and Pollard 1973, Karakaya 2006).

Sepiolit trioktahedral, paligorskit ise dioktahedral yapı da olup her iki mineral de lifsi

yapıları ile karakterize edilebilmektedir. Nagy and Bradley (1955) modeline göre

izomorfik iyon değişiminin olmadığı durumlardaki kimyasal formülleri sırasıyla

(Si12)(Mg9)O30(OH6)(OH2)4. 6H2O

(Mg,Al)2Si4O10(OH). 4H2O

şeklinde belirlenmiştir. Bu mineraller, yapıları, kimyasal bileşimleri ve jeolojik

oluşumları bakımından birbirlerine benzemektedir. X-ışını kırınımı, bu iki mineral için

iki belirgin desen verir. Sepiolit ve paligorskit, ardalanmalı terslenmiş oktahedral-

tetrahedral bağlantılı kısalmış levhalardan oluşmuştur (Şekil 2.13). Levha yapısına sahip

olan diğer kil minerallerine göre daha nadir bulunmaları, çok özel şartlarda

yataklanmalar göstermeleri, dokusal özelikleri, kristal yapılarındaki süreksizliklere bağlı

kanallar tarafından sağlanan yüksek özgül yüzey alanları ile adsorpsiyon özelliği,

porozitesi, kristal morfolojisi ile kompozisyonuna bağlı uygun nitelikli fizikokimyasal

özelikleri sepiolit ve paligorskit minerallerini tüm dünyada değeri gittikçe artan bir ham

23

madde konumuna getirmişlerdir (Anonim 1996). Paligorskit ve atapulgit ifadeleri

eşdeğer anlamda olmakla birlikte; atapulgit adı daha çok ticari olarak, paligorskit adı ise

bilimsel çalışmalarda kullanılmaktadır.

Şekil 2.13 Sepiolit ve paligorskitin yapısı (Velde 1992)

2:1 birimleri levha olmayıp, zeolitlerinkine benzer biçimde su ve değişebilir iyonların

yerleşebildiği açık bir boşluk oluşturarak bağlanmış şeritlerdir (sayfaya dik olarak

uzamakta). Kristalin su (OH birimleri), 2:1 birimlerinin oktahedral tabakalarında

bulunur. Tabaka arası değişim yerleri boşluklarda bulunur.

2.2 Killere Etki Eden Faktörler

Killerin mineralojik bileşimleri; içerdiği kil dışı minerallerin bileşimi; içerdikleri

organik maddeler, yer değiştirebilen iyonlar ve çözünebilen tuzlar ve de yapısı kil

mineralinin tanımlanmasında son derece önemli olup aynı zamanda bu etkenler killerin

özeliklerini kontrol etmektedir.

Kili oluşturan kil minerallerinin türü, bileşimi ve bu minerallerin hangi ölçülerde kil

içerisinde bulunduğu o kilin özeliklerini ve dolayısıyla kalitesini büyük ölçüde etkiler.

Yine aynı şekilde kilde bulunan kil dışı mineraller de son derece önemlidir. Bu

mineraller killerin kullanım alanlarında etkisini göstermektedir. Örneğin, kuars ve pirit

seramik killerinde zararlı maddelerdir.

merkezleri

T O T

24

Killer içerisinde az miktarda bulunan organik maddeler arasında kömür, bitki ve

hayvan artıkları yer alır. Organik maddeler boya tesiri yaparak killerin renklenmesine

neden olur.

Yer değiştirebilen iyonlar ve çözünebilen tuzların killer içerisinde bulunuşu ise killerin

kullanım alanlarında son derece önemlidir. Örneğin bazı tuzlar kil taneciklerinin

birbirlerine yapışmasına neden olur ve bu durum da endüstriyel alanda kullanımını

olumsuz etkiler. Yer değiştirebilen iyonlar killerin plastisite, kuruma ve pişme gibi

özeliklerini değişime uğratabildiklerden oldukça önemlidirler.

Killerin morfolojisi tanelerin tanelerle ilişkisi şeklinde belirtilebilir. Tane iriliğinin

dağılışı, şekli ve taneciklerin yönelmesi olarak düşünülür. Bunlar da killerin özeliklerini

ve kullanım alanlarını etkilemektedir. Örneğin tane iriliği seramikte ve kaplamada son

derece önemlidir.

2.3 Bentonit

Volkanik kül, tüf ve lavların kimyasal ayrışması veya bozulmasıyla oluşan, alüminyum

ve magnezyumca zengin ve de içerisinde büyük oranda montmorillonit minerali

bulunan killere bentonit denilmektedir. İlk defa 1888 yılında ABD’nin Wyoming

eyaletinde Fort Benton yakınlarında bulunmuş olan bentonit, Knight (1898) tarafından

da bu isimle adlandırılmıştır (Grim 1962). Bentonit,

Al4Si8O20(OH)4. nH2O

genel formülü ile tanımlanmakta olan, kuvvetli kolloidal özelik gösteren, plastikliği

yüksek, yumuşak ve kolaylıkla şekil verilebilen bir çeşit kildir (Gillson 1960, Grim

1988, Murray 1991). Ticari anlamda ise suyla temasa geçince şişebilen, asitle

aktiflendirilmiş, sondaj çamurlarını koyulaştıran ve geniş yüzey alanı gösteren bir kil

mineralidir (Grim 1968, İpekoğlu vd. 1997). Bentonit içerisinde doğal katkı maddesi

olarak kaolin ve illit gibi kil mineralleri ile jips, kuars, rutil, kalsit, dolamit ve volkanik

kül gibi kil dışı mineraller de yer almaktadır (Grim and Güven 1978). Bentonitler

25

doğada beyaz, gri, yeşil, sarı ve pembe olmak üzere çeşitli renklerde bulunmaktadırlar.

Ayrıca bentonit yerine volkanik kil, sabun kil, ağartma kili, ağartma toprağı, adsorlayıcı

kil ve adsorplayıcı toprak gibi isimler de kullanılmaktadır (Clarke 1989).

Bentonitler su ile temas ettiklerinde az ya da çok şişme özeliği gösterirler. Hem şişme

özeliklerine göre hem de değişebilen iyonlara göre bentonitler üç gruba ayrılmaktadır.

Bunlar; sodyum bentonit (Na-B), sodyum-kalsiyum bentonit ve kalsiyum bentonit (Ca-

B) şeklinde sıralanabilir. Sodyum bentonitler su ile fazla şişerken, sodyum-kalsiyum

bentonitler orta derece şişmekte, kalsiyum bentonitler ise oldukça az şişmektedirler. Na-

B ve Ca-B karışımı olan sodyum-kalsiyum bentonitlerine ara veya karma bentonitler de

denir. Su ile çok şişen Na-B’lerin süspansiyonları uzun ömürlü olurken, su ile az şişen

Ca-B’lerin süspansiyonları kısa ömürlüdür (Mingelgrin et al. 1978, Law and Morgheim

1979). Ham bentonit su ile temasa geçtiğinde en az beş misli şişebiliyorsa ticari

bakımdan iyi bir bentonit olarak kabul edilir. Çok daha iyi bentonitler 10-20 kat kadar

şişebilmektedir. Su ile şişme özeliği belli bir sıcaklıktan sonra kaybolan bentonitin kuru

haldeki yoğunluğu 2,7-2,8 g/cm3 olup iyonlaşma kapasitesi oldukça yüksektir. Bentonit

toz haline getirildiğinde, yoğunluğu hızlı bir düşüş göstererek 1,6-1,8 g/cm3 kadar olur.

Bentonitlerin kimyasal bileşimleri ile kesin olarak hangi tip bentonit oldukları

söylenememekle birlikte tahmin yürütülebilmektedir. Bentonit gruplarına ait kimyasal

bileşimler Çizelge 2.2’de verilmiştir.

Çizelge 2.2 Bentonit gruplarına ait kimyasal bileşimler (Yüce 1999, Yaylalı vd. 2001)

Bileşen (%) Na Bentoniti Ca Bentoniti Ara Bentoniti

SiO2 64,0 59,0 62,0

Al2O3 21,0 19,7 15,9

Fe2O3 3,5 5,9 3,0

MgO 2,3 5,5 2,6

CaO 0,5 1,7 4,5

Na2O 2,6 0,2 2,0

K2O 0,4 0,2 1,0

26

Çizelgeye baktığımızda Na2O+K2O/CaO+MgO değeri 1 ve 1’den büyük olanlar Na-B,

1’den küçük ve 1/3’e kadar olanlar ara bentonit, 1/3’den küçük olanlar ise Ca-B olarak

kabul edilir.

Yukarıdaki doğal sınıflandırmanın yanı sıra bentonitler sülfürik asite (H2SO4) karşı

gösterdikleri reaksiyonlara göre de sınıflandırılırlar. Bu şekilde bentonitlerin alkali veya

toprak alkali bentonit olup olmadıkları da anlaşılabilmektedir (Yaylalı vd. 2001). Bu

reaksiyonlara göre bentonitler dört gruba ayrılırlar.

a) Alkali Bentonitler: Asitle reaksiyona girdiklerinde özeliklerini koruyan ve kolaylıkla

yer değiştirebilen alkali gruplar içeren bentonitlerdir.

b) Alkali Yarı Bentonitler: Kolayca yer değiştirebilen alkali gruplar içeren

bentonitlerdir. Ancak asitle reaksiyona girdiklerinde özeliklerini kaybederler.

c) Toprak Alkali Bentonitler: Kolayca yer değiştiren alkali gruplar içerirler. Asitle

reaksiyona girmeden önce veya sonra bir alkali tuzun eklenmesi sonucunda meydana

gelen reaksiyonla alkali bentonit haline dönüşebilirler.

d) Toprak Alkali Yarı Bentonitler: Kolayca yer değiştirebilen alkali gruplar içerirler,

ama asitle reaksiyona girdiklerinde alkali bentonit özeliklerini kaybederler.

Bentonitler asit, baz, tuz ve çeşitli organik maddelerle işlenerek özelikleri daha da

geliştirilebilmekte; adsorplama, ağartma ve katalitik etkinlikleri yükseltilebilmektedir

(Bayram 1991, Noyan 2001).

2.3.1 Bentonitlerin özelikleri

Bentonitler için en önemli ayırt edici özelik bünyelerinde su tutabilmeleridir (Şekil

2.14). Bentonitin bünyesine fiziksel su alması ve kristal yapısının genişlemesine şişme

denmektedir. Bentonitlerin şişmesi 2:1 tabakaları arasındaki katyonların türü ve miktarı

ile yakından ilgilidir (Suquet et al. 1975, Slade et al. 1991, Sato et al. 1992). 2:1

tabakaları arasında doğal olarak genellikle Na+ ve Ca2+ katyonları bulunmakta olup

Na+/Ca2+ eşmolar oranı arttıkça şişme de artmaktadır (Laird and Shang 1997).

27

Şekil 2.14 Çeşitli bentonitlerin su ile temas ettiklerinde yapılarında oluşan değişim (Özdemir ve Özcan 2007)

Bentonitlerin partikül şekli, partikül boyutu, partikül boyut dağılımı, yüzey yük

yoğunluğu, jelleştirme gücü, şişmesi, süspansiyonlaşabilmesi, süspansiyon bulanıklığı,

zeta potansiyeli, süspansiyonların çamurlaşabilmesinin birer ölçüsü olan viskozite ve

akma gerilimi gibi reolojik nicelikler kolloidal özelikler arasında yer almaktadır (Van

Olphen 1963, Dalgada et al. 1986, Bozdoğan 1990). Bu kolloidal özelikler de bentonitin

ne tip bir bentonit olduğu oldukça önemlidir (Brandenburg and Lagaly 1988).

Bentonitler montmorillonit mineralinden gelen değişken plastisite özeliğine sahiptir. Bu

özeliği gösteren bentonitler su içeriği sabit kaldığı halde, basınç ve sarsıntı gibi

etkenlerle plastisitelerini değiştirirler ve hatta fazla basınç altında akıcı hale de

gelebilirler.

T O

28

2.3.2 Bentonitlerin kullanım alanları

Bentonitlerin yapısı ve bileşimi endüstride kullanımı açısından son derece önemlidir.

Tane boyu, tane şekli, yüzey kimyası, yüzey alanı, renk, aşındırma, viskozite, plastisite,

absorpsiyon ve adsorpsiyon gibi çeşitli özelikleri endüstriyel alanlardaki kullanımını

büyük ölçüde etkilemektedir (İpekoğlu vd. 1997). Geniş bir kullanım alanı olan

bentonitin en önemli tüketildiği alan sondaj sektörüdür. Sondaj sektörü başta olmak

üzere aşağıda sıralanmış olan pek çok endüstriyel alanda da önemli ölçüde

kullanılmaktadır. Kullanım alanlarına göre bentonitin çeşidi değişmekte ve bu kullanım

alanlarına göre hazırlanmaktadır. Şekil 2.15’te kullanım alanlarının dağılımı şematik

olarak gösterilmiştir. Kullanım alanlarının bir kısmı da aşağıda sıralanmıştır (Anonim

2001).

- Döküm kumu bağlayıcısı olarak kalıpların hazırlanmasında (1600OC’a kadar

dayanmaktadır);

- Demir çelik sanayisinde demir tozlarının peletlenmesinde;

- İnşaat mühendisliğinde temel ve baraj yapılarında su ve sıvı sızdırmazlığı elde etmede;

- Yemeklik sıvı yağların ağartılmasında;

- Gıda sanayisinde hayvan yemine katkı olarak;

- Şarap ve meyve sularının berraklaştırılmasında;

- İlaç, kağıt, lastik sanayisinde dolgu maddesi olarak;

- Çimento ve seramik sanayisinde katkı maddesi olarak;

- Evcil hayvanların altlarına yayılacak atıkların kolay temizlenmesinde;

- Petrol rafinasyonunda;

- Atık suların temizlenmesinde;

- Gübre yapımı ve toprak ıslahında;

- Kurşun kalem, renkli kalem, pastel boya, camcı macunu ve tutkal yapımında dolgu

veya ara madde olarak;

- Boya sanayisinde, yangın söndürücülerde ve birçok kimya sanayisinde katalizör olarak

kullanılabilmektedir.

29

Döküm;

%25

Yağ

Sanayi;

%20

Diğer;

%15

Sondaj;

%40

Şekil 2.15 Bentonitin kullanım alanları (Özdemir ve Özcan 2007)

2.3.3 Türkiye’de ve dünyada bentonit üretimi

Bentonit Türkiye’de magmatik kayalar, volkanik ara katkılı çökel ve salt çökel

birimlerinin içinde bulunmaktadır. Türkiye oldukça geniş bentonit yataklarına sahip bir

ülkedir. Yataklar ağırlıklı olarak Marmara, Orta Karadeniz ve Orta Anadolu

bölgelerinde bulunur (Anonim 2001). Bu yatakların küçük bir bölümü sondaj bentoniti,

büyük bir bölümü ise paletleme ve döküm bentoniti özeliğindedir. Kütahya, Ünye-

Fatsa, Tirebolu-Giresun gibi yataklar ise son yıllarda önemi giderek artmakta olan beyaz

bentonit özeliğinde olup kağıt ve deterjan sanayisinde ve de ayrıca yağların

ağartılmasında kullanım alanı bulmaktadır (İpekoğlu vd. 1997, Anonim 2001).

Türkiye bentonit rezervleri yaklaşık 281.000 milyon tondur (İpekoğlu vd. 1997).

Ülkemizde 1960’lı yıllardan bu yana bentonit tüketimi giderek artış göstermiştir

(Anonim 2001). Türkiye’nin en önemli bentonit yatakları Enez (Edirne), Kütahya,

30

Eskişehir, Kalecik (Ankara), Eldivan-Kurşunlu-Ilgaz (Çankırı), Reşadiye (Tokat),

Ünye-Fatsa (Ordu) bentonit yataklarıdır. Bunlara ilaveten Balıkesir, Konya, Trabzon,

Giresun, Malatya ve Elazığ bölgelerinde de yataklar bulunmaktadır (İpekoğlu vd. 1997,

Yaylalı vd. 2001). Ülkemizdeki başlıca bentonit yataklarının dağılımı Şekil 2.16’da

verilen haritada görülmektedir.

Şekil 2.16 Türkiye’de bentonit yataklarının dağılımı (http://www.maden.org.tr, 2008)

Dünya bentonit rezervi yaklaşık olarak 1870 milyon ton civarındadır. Dünyanın en

önemli bentonit rezervleri ABD, Rusya, Yunanistan, Almanya, Japonya, İtalya, İspanya

ve İngiltere’de bulunmaktadır. Çizelge 2.3’te ülkelere göre bentonit rezervi dağılımları

verilmiştir.

31

Çizelge 2.3 Dünya bentonit rezervleri (Anonim 2001)

2.4 Bentonitler ve Diğer Killerin İncelenmesi Killerin tanımlanması için birbirinden farklı birçok yöntem geliştirilmiştir. Ancak bu

yöntemlerden sadece birini kullanarak bu kayaçlar hakkında karar vermek son derece

güçtür. Bu nedenle, birkaç yöntem uygulanarak sonuçların birleştirilmesiyle bentonitler

içinde bulunan kil ve kil dışı mineraller belirlenebilmektedir. Uygulanmakta olan bu

yöntemlerden başlıcaları kimyasal analiz (KA), X-ışınları difraksiyonu (XRD), termal

analizler (DTA-TGA) şeklinde sıralanabilir. Daha ayrıntılı araştırmalar için taramalı

elektron mikroskopi (SEM), infrared spektroskopi (IR), petrografik mikroskopi, boya

adsorpsiyonu ve diğer bazı optik yöntemler kullanılmaktadır (Sailey and Karichoff

1973).

Kimyasal analiz yöntemi en eski ve en fazla bilinen yöntemlerden olup bentonitlerin

incelenmesinde gerekli, fakat yeterli değildir. Kimyasal analiz sonuçlarının diğer

uygulanan yöntemlerin sonuçları ile birleştirilmesi neticesinde bentonitler kesin olarak

tanımlanabilmektedir.

Ülke Rezerv (milyon ton)

AMERİKA 950

Kuzey Amerika 900

Güney Amerika 50

AVRUPA 720

SSCB 250

Türkiye 370

Diğer 100

AFRİKA -

ASYA -

AVUSTRALYA 50

DİĞER 150

TOPLAM 1870

32

Bentonitler içindeki kil ve kil dışı minerallerin belirlenmesinde X-ışınları difraksiyonu

(XRD) kullanılan en önemli ve en yaygın yöntemdir. Çok az miktarda maddeye

gereksinim duyan bu yöntem bentonit içindeki minerallerin kristal yapılarını etkilemez.

Bentonit içinde yer alan minerallerin nitel ve bazen yarı-nicel analizleri XRD ile yapılır.

Bu yöntem uyarınca kil içerisindeki ana mineral yanında az miktarda bulunan diğer kil

mineralleri ve kuars, kalsit, pirit, feldispat gibi kil dışı mineraller de kolaylıkla

belirlenebilir. Minerallerin XRD diyagramları parmak izi olarak adlandırılmıştır (Grim

1968). Elde edilen XRD diyagramları her bir mineral için karekteristik olan referans

XRD diyagramları ile kıyaslanarak kilin nitel ve nicel analizleri yapılabilir (Thomson et

al. 1972). Kil örneği üzerine dalga boyu belli X-ışınları düşürüldüğünde parıldayan

ışınların kristal düzlemi ile yaptıkları θ açısı ölçülerek

2dsinθ = nλ (2.1)

şeklindeki Bragg denklemi yardımıyla kristal katı içinde yer alan atom düzlemleri

arasındaki d uzaklığı hesaplanır. Her bir mineral için karekteristik olan bu uzaklık

yardımıyla kil mineralleri birbirinden ayırt edilebilmektedir (Tettenhorst and Doberson

1973).

Termal analiz yöntemlerinin temeli, bir maddenin kontrollü olarak ısıtılması ve

soğutulması sırasında oluşan fiziksel ve kimyasal değişimlerin, sıcaklığın bir

fonksiyonu olarak standart bir malzemeye göre belirlenmesine dayanır. Termal analiz

metotlarından en çok kullanılanlarından başlıcaları termogravimetik analiz (TGA) ve

diferensiyel termal analiz (DTA) yöntemleridir. DTA’de ölçülen fiziksel büyüklük,

örnek ile standart madde arasındaki sıcaklık farkı ∆T iken, TGA’de ölçülen büyüklük

malzemenin kütlesidir. Sıcaklığa karşı kütle kaybı değerleri grafiğe geçirildiğinde TGA

eğrileri, sıcaklığa karşı ısı alış verişleri hızları grafiğe geçirildiğinde ise DTA eğrileri

elde edilir. Termal analiz yöntemleri polimerlerin, alaşımların, killerin, diğer

minerallerin komplekslerinin, tuzların, tuz karışımlarının ve ilaçların incelenmesinde

kullanılır.

33

FTIR ise görünür bölge ile mikrodalga bölgesi arasında kalan enerjinin moleküller veya

kimyasal gruplar tarafından absorplanmasının ölçümünü esas alan bir yöntemdir. Her

molekülün titreşim ve dönme hareketi farklı olduğundan infrared spektrumundan bir

molekülün hangi molekül olduğu ya da moleküldeki hangi bağın titreşimi veya dönmesi

olduğu anlaşılabilir (Küçükçelebi 1997, Taşer 1998, Yılmaz 2004). Bu yöntem daha çok

organik bileşiklerde kullanılmakla birlikte mineraloji ve kil minerallerinin yapısını

aydınlatmada da kullanılmaktadır. Kil minerallerinde frekans olarak 4000-400 cm-1

aralığı geçerli alınmaktadır. –OH grupları 3500-3750 cm-1’de absorpsiyon yaparken,

adsorbe su 3400 cm-1 ve 1640 cm-1’de absorpsiyon yapmaktadır. 1100-900 cm-1’de

silikat minerallerinde görülen absorpsiyon bantı ise minerallere göre değişim

göstermekte ve mineralin tanınmasında yardımcı olmaktadır (Stubican and Rustum

1961).

2.5 Adsorplama Özelikleri

Bentonitlerin adsorplama kapasitesi, partiküllerin gözenekli yapısından

kaynaklanmaktadır (Sarıkaya 1987). Moleküler elek olarak adlandırılan yapay

zeolitlerde gözenek büyüklükleri birbirine çok yakın olmasına karşın çeşitli

adsorplayıcılarda gözenekler farklı boyutlara sahiptir. Katıların içinde ve görünen

yüzeylerinde bulunan boşluk, oyuk, kanal ve çatlaklara genel olarak gözenek adı verilir.

Doğadaki gözeneklerin şekil ve boyutları büyük farklılık göstermektedir. Silindirik,

küresel, silindir-küre bağlantılı, düzlemsel tabaka, mürekkep şişesi vb. şekilde olan

gözenekler katı içinde tümüyle kapalı olarak veya birbirleriyle bağlantılı şekilde

bulunmaktadır. Bazı gözeneklerin bir ucu kapalı bir ucu açık, bazılarının ise iki ucu da

açık olabilmektedir (Everett and Stone 1958, Ulusoy 1987).

IUPAC tarafından yapılan sınıflandırmada gözenekler üç grupta toplanmıştır. Genişliği

2 nm’den küçük olan gözeneklere mikrogözenek, 2 nm ile 50 nm arasında olanlara

mezogözenek, 50 nm’den büyük olanlara ise makrogözenek adı verilir (Gregg and Sing

1982). Yalnızca mikro-, mezo- veya makrogözenekli katılar bulunabildiği gibi mezo- ve

makrogözenekleri birlikte içeren katılar da bulunmaktadır. Mikrogözenek boyutları

katının oluşumuna bağlı olduğundan dış fiziksel işlemlerle değiştirilememekte, sadece

34

kimyasal işlemlerle değiştirilebilmektedir. Mezogözenekler ise kimyasal işlem ve

sıcaklıkla önemli ölçüde değişir (Ulusoy 1987). Killer içinde her türlü gözenek

bulunmaktadır.

Bir gram katının içerdiği gözeneklerin toplam hacmine özgül gözenek hacmi denir.

Özgül gözenek hacmi mikro- ve mezogözeneklerin yanı sıra büyük ölçüde

makrogözeneklerden de kaynaklanmaktadır (Sarıkaya 1987). Yine bir gram katı

içerisindeki gözeneklerin sahip olduğu duvarların toplam yüzeyi de özgül yüzey alanı

olarak tanımlanır. Özgül yüzey alanı ise önemli ölçüde mikro- ve mezogözenek

duvarlarından kaynaklanmakta, makrogözenek duvarlarının özgül yüzey alanına katkısı

ihmal edilecek kadar az olmaktadır. Tane büyüklüğü ne kadar küçülürse, dış özgül

yüzey alanı da o ölçüde artmaktadır (Şekil 2.17). Buna rağmen, gözenekli katılardaki

dış yüzey alanı gözeneklilikten kaynaklanan yüzey alanı yanında ihmal edilebilecek

ölçüde küçüktür.

Şekil 2.17 Tane büyüklüğü ile özgül yüzey alanı ilişkisi

Gözeneklerin yarıçaplarının dağılımına ise gözenek boyut dağılımı denir. Gözenek

hacminin gözenek yarıçapına bağlı olarak değişimini veren gözenek boyut dağılımı

eğrilerinin dönüm noktalarından ortalama gözenek yarıçapı <r> bulunabilmektedir.

Bunun yanı sıra silindirik olduğu varsayılan mikro- ve mezogözenekler için toplam

özgül gözenek hacmi (V) ve özgül yüzey alanına bağlı olarak ortalama gözenek yarıçapı

35

<r>=2V/A (2.2)

eşitliğinden hesaplanabilir (Gregg and Sing 1982).

Özgül gözenek hacmi, özgül yüzey alanı ve gözenek boyut dağılımı gibi adsorplama

özelikleri, azotun 77 K’deki adsorpsiyon ve desorpsiyon izotermleri ile civa ve helyum–

civa porozimetreleri sonuçları değerlendirilerek belirlenir (Dandy and Tabbiruka 1975,

Alymore 1977, Sarıkaya and Aybar 1978, Ceylan ve Sarıkaya 1988, Sarıkaya ve Ceylan

1989). Özgül yüzey alanının belirlenmesi için Langmuir (L), Brunauer-Emmett-Teller

(BET), Harkins-Jura (HJ), de Boer-Lippens (BL), Dubinin-Raduskevich-Kaganer

(DRK) yöntemlerinden biri kullanılabilir (Linsen 1970, Sarıkaya 1981). Bu yöntemler

arasında standart olarak kabul edilmiş ve en çok kullanılan yöntem BET yöntemidir

(Sarıkaya 1981). İki bileşenli organik sıvı karışımlarından seçimli Gibbs adsorpsiyonu

ölçülerek de killerin özgül yüzey alanı belirlenebilmektedir (Kipling 1965, Dekany et

al. 1975, 1985, 1986).

Özgül mikrogözenek hacmi azotun 77 K’deki adsorpsiyon verileri kullanılarak Dubinin’

in hacim dolma kuramı yardımıyla bulunmaktadır ( Gregg and Sing 1982). Mikro- ve

mezogözeneklerin toplam hacmi olan özgül gözenek hacmi azotun 77 K’deki

desorpsiyon izoterminden p/p0=0,96 bağıl denge basıncına karşılık gelen azot miktarı

hesaplanarak bulunur. Bu bağıl denge basıncında mikrogözeneklerin tamamiyle dolu

olması yanında kılcal yoğunlaşma ile mezogözeneklerin de tümüyle sıvı dolduğu

varsayılır. Sıvı azotun hacmi, gözenek hacmine eşit alınarak mikro- ve

mezogözeneklerin toplam özgül hacmine geçilmektedir. Bulunan toplam özgül gözenek

hacminden mikrogözenek hacmi çıkartıldığında özgül mezogözenek hacmi hesaplanır

(Sarıkaya vd. 1989). Bağıl denge basıncı 0,35<p/p0<1 aralığında iken belirlenen

desorpsiyon kolundan da Kelvin denklemi yardımıyla mezogözenek boyut dağılımına

ulaşılmaktadır (Gregg and Sing 1982). Makrogözenek hacmi ve makrogözenek boyut

dağılımı civa porozimetresi ile bulunmaktadır (Diamond 1970, Sarıkaya 1981).

Gözeneklilik bentonitlerin birtakım mekanik ve termik özeliklerini etkilemektedir

(Beziat et al. 1988).

36

Organik ve inorganik molekül ve iyonların tümü az ya da çok killer üzerinde

adsorplanmaktadır. Gaz veya buhar fazından, iki bileşenli ya da çok bileşenli sıvı

karışımlarından ve iyonik çözeltilerden seçimli adsorpsiyon yapabilen killer en önemli

adsorplayıcılar arasında yer alır (Barrer 1978). Bu durum killerin bilimsel ve teknolojik

önemini de arttırmaktadır (Nutting 1943, Barrer 1978). Doğal ve bitkisel yağlardaki

boyar maddeleri adsorbe ederek uzaklaştıran bazı bentonitler de doğal ağartma toprağı

olarak kullanılmaktadırlar (Mounts 1981). Kil mineralleri, çözeltilerden polimer

moleküllerini adsorplayabildikleri gibi adsorbe ettikleri monomerleri de

polimerleştirebilmektedirler (Parfitt and Greenland 1970, Levy and Francis 1975,

Francis 1977). Polimer adsorpsiyonu sonucunda da oldukça dayanıklı yapay topraklar

üretilebilmekte ve bu sayede tarım topraklarının geliştirilmesi de sağlanmaktadır.

2.6 Yüzey Asitliği

Kil mineralleri birer katı asit gibi davranmakta ve birçoğunda yüzey asitliğine yol açan

Brönsted ve Lewis asit merkezleri bulunmaktadır (Barrer 1984). Brönsted asitliği ya

tabakalar arasındaki protonlanmış su moleküllerinin (H3O+) ya da hidroksil

hidrojenlerinin salınmasından, Lewis asitliği ise kristal yapıdaki oktet boşluklarından

kaynaklanmaktadır (Mortland and Raman 1968, Kapoor 1972, Frenkel 1974, Henmi

and Wada 1974, Cavallaro and Mc Bride 1984, Corma et al. 1984, Breen et al. 1987,

Chitnis and Sarma 1997).

Yüzey asitliği, hammet indikatörleri adı verilen organik maddeler ile titrasyon yanında

n-bütilamin, piridin ve amonyak gibi zayıf bazların adsorpsiyonunun gravimetrik,

volumetrik, mikrokalorimetrik yöntemlerle (Graham 1955, Kumar et al. 1995, Brown

and Rhodes 1997a, b), IR (Parry 1963, Basila et al. 1964, Mortland and Raman 1968,

Morimoto et al. 1974, Miyata et al. 1983, Corma et al. 1984, Blanco et al. 1988, Miyata

et al. 1988, Brown and Rhodes 1997a, Mishra and Parida 1997, Morterra and Cerrato

1999), Raman ve NMR (Blumenfeld and Fripiat 1997) spektroskopileriyle izlenerek

belirlenmektedir. Kontrollü bir şekilde yükseltilen sıcaklıkla, adsorplanan bazik

moleküllerin desorpsiyonları izlenerek yine yüzey asitliğine geçilebilmektedir (Brown

and Rhodes 1997b, Richter et al. 1997). Bunların yanı sıra, titrasyon yöntemleri

37

(Johnson 1955, Benesi 1957, Kapoor 1972, Henmi and Wada 1974, Loeppert et al.

1977), katalitik test reaksiyonlarında aktiflik ölçümleri (Brown and Rhodes 1997a) de

yüzey asitliğinin belirlenmesi için geniş çapta kullanılan yöntemler arasındadır.

Brönsted ve Lewis asitliklerinin tüm yüzey asitliğine olan katkıları infrared

spektroskopisi ile ayırt edilebilmektedir (Adams 1978).

Kapasite özeliğine sahip olan yüzey asitliği yanında şiddet özeliğine sahip asitlik gücü

de bentonitlerin katalitik etkinliğinde büyük önem taşımaktadır. Bir yüzeyin asitlik gücü

zayıf bir bazla verdiği tepkimenin denge sabiti (K) ile karakterize edilir. Asitlik gücü

Hammett indikatörleri ile titrasyon, FTIR spektroskopisi, siklohekzandaki çözeltisinden

amin adsorpsiyonu ve buhar fazından amonyak adsorpsiyonu yöntemleri ile belirlenir.

2.7 Katyon Değiştirme Kapasitesi (KDK) Killerin fiziksel özeliklerinin genellikle değişebilen katyonlara bağlı olması nedeniyle

katyon değiştirme kapasitesi, kil minerallerinin endüstriyel kullanımları ile ilgili en

önemli parametrelerden biridir. Kil mineralleri, tabakaları arasına giren birtakım

inorganik ya da organik anyon ve katyonları adsorplama ve değişebilir konumda tutma

özeliğine sahiptir. Bu iyonlar sulu çözeltideki iyonlarla muamale edilerek

değiştirilebilir. İyon değişimi katyon ve anyon değişimi olmak üzere iki grupta

incelenebilmektedir (Şekil 2.18).

38

Şekil 2.18 Kil mineralleri, katyonlar ve anyonların hareketlerinin şematik olarak gösterilmesi

Kil minerallerinin tabakaları arasında bulunan Na+, K+, Ca2+ ve Mg2+ gibi katyonlar

inorganik ve organik tüm katyonlarla yer değiştirebildiklerinden dolayı değişebilen

katyonlar olarak adlandılır. Kil minerallerinin değişebilen katyonlarının miktarı, negatif

yük miktarının yanında iç ve dış yüzey alanlarının genişliğine, ortamın şartlarına, iyon

değiştiricilerin cinsine, değerlik ve tutunma güçleri gibi faktörlere bağlıdır (Yalçın

2000). Killer ve kil minerallerinin 100 gramı içinde bulunan değişebilen katyonların

eşmolar kütle sayısı katyon değiştirme kapasitesi (KDK) olarak tanımlanmaktadır

(Adams and Evans 1979). Değişebilen katyon olarak Na+ içeren bir kil CaCl2 çözeltisi

ile karıştırıldığında çözeltideki her bir Ca2+ iyonu, 2 Na+ iyonunun yerini alır ve bu

işleme katyon değiştirme denir. Katyon değiştirmede katyon değerliği önemli bir faktör

olup büyük değerlikli katyonların yer değiştirme gücü daha yüksektir. Örneğin Ca2+

iyonu kolayca Na+ iyonunun yerine geçebilirken, Na+ iyonu aynı ölçüde kolayca Ca2+

iyonunun yerine geçemez. Katyon cinsine göre iyon değişim hızları aşağıda

verilmektedir.

Na+ < K+ < Ca2+ < Mg2+ < NH4+

Mg2+

Cl-

NO3-

K+ H+

SO42-

Na+ Ca2+

NO3-

Ca2+

_ _ _ _ _ _ Kil _ _ _

39

Her ne kadar böyle bir sıralama yapılmış olsa da deney koşullarına ve kilin cinsine bağlı

olarak da sıralama değişebilir (Yong and Warkentin 1975). Killerin katyon değiştirme

kapasiteleri ve hızları, iyon değiştirme ortamının koşullarına (sıcaklık, basınç,

konsantrasyon, karışım vb.), kilin cinsine ve tane boyutuna bağlıdır. İyonun değerliği

arttıkça yer değiştirme gücü de artmaktadır. Atomlar aynı değerlikte olduklarında ise

iyon çapı büyüdükçe yer değiştirme kolaylaşmaktadır. Tane boyutunun küçülmesi ile de

KDK’de artış gözlenir. Sıcaklık artışı ise genel olarak KDK’ni düşürür. KDK’nde temas

süresi uzun tutulmamalıdır. Süre arttıkça desorpsiyon olayı gözlenir. Katyon değiştirme

kapasitesi, kildeki negatif yükü nötralleştiren değişebilen katyonların bir ölçüsü olarak

da tanımlanabilir. Bazı önemli kil minerallerinin pH=7’de belirlenmiş olan katyon

değiştirme kapasitesi (KDK) değerleri Çizelge 2.4’te verilmiştir.

Kil minerallerinde katyon değişiminin nedenleri aşağıdaki şekilde üç başlık altında

sıralanabilir (Grim 1968).

1. Silika ve alümina tabakalarının kenarlarındaki kırık bağlar, değişebilen katyonlarla

dengelenebilen doymamış yükler oluşturur. Tane boyu küçüldükçe kırık bağ sayısı

artmakta ve buna bağlı olarak katyon değiştirme kapasitesi de artmaktadır. Kaolinit

kilinde kırık bağlar katyon değişimi için en önemli etken olurken, montmorillonit

kilinde ise bu etken %20 oranında olmakta, %80 ise örgü içi yer değiştirmelerden

kaynaklanmaktadır.

2. Düşük değerlikli iyonların ve tetrahedron tabakalarındaki Si4+ ün Al3+ ile ve

oktahedron tabakalarındaki Al3+ ün Mg2+ ile yer değiştirmesi sonucu örgü içinde

dengelenmemiş yükler oluşur ve bu yüklerin çoğu adsorplanan katyonlar ile dengelenir.

3. Açıkta kalan korumasız hidroksillerin hidrojeni değişebilen katyonlarla yer

değiştirebilir.

40

Çizelge 2.4 Bazı önemli kil minerallerinin pH=7’de belirlenmiş katyon değiştirme kapasitesi (KDK) değerleri (Breck 1974, Çokça 1993, Sabah ve Çelik 1999) Çizelgeden de görüldüğü üzere kil minerallerinin katyon değiştirme kapasiteleri yapı ve

özeliklerine göre değişmektedir. Kaolonitte katyon değişimi esas olarak yanal

yüzeylerindeki OH gruplarıyla gerçekleşmektedir. Montmorillonit ve vermikülitte ise

hem iyonik değişim ile sağlanan yük fazladır hem de tabakaların genişleme özelikleri

vardır. Bu nedenle katyon değiştirme kapasitesi değerleri daha fazladır. İllitin daimi

yükünün fazla olmasına karşılık tabakaları genişlemediği için diğer üç tabakalı killere

oranla katyon değiştirme kapasitesi düşüktür. Kloritte de bu durum aynıdır. Ancak

tabakaları arasında gibsit bulunan sekonder kloritte katyon değiştirme kapasitesi biraz

daha yüksektir.

Killerin katyon değiştirme kapasiteleri metilen mavisinin kimyasal adsorpsiyonu

volümetrik ya da spektroskopik yoldan ölçülerek belirlenir (Chiu et al. 1990). Bunun

yanı sıra benzer başka yollardan da belirlenebilmektedir (Plesch and Dobertson 1948,

Fraser and Russell 1969, Roth et al. 1969).

KİL MİNERALLERİ

KDK (meg/100 g)

Montmorillonit (Simektit)

80-150

Vermikülit

100-150

Sepiolit-Atapulgit

20-30

Halloysit

5-10

İllit

20-50

Klorit

10-40

Kaolinit

3-15

41

2.8 Isıl İşlemler Killere 500OC’a kadar ısıl işlem uygulandığında sırasıyla şişme suyu, gözenek suyu,

adsorplanmış su ve eğer varsa yapıya bağlı olan kristal suyu tümüyle uzaklaşmakta ve

bu duruma dehidratasyon denilmektedir. Dehidratasyonun tamamlanmasının ardından

sıcaklık 900OC’a ulaşana dek kristal yapıya bağlı olan hidroksil grupları da

uzaklaşmaktadır. Bu duruma da dehidroksilasyon adı verilir (Von Gross and

Guggenheim 1989). Sıcaklık artışı devam ettikçe killerin kristal yapısı bozulmakta ve

giderek çökmektedir. Bunun sonucunda metal oksitleri karışımından ibaret olan yeni

inorganik fazlar oluşur ve bu olaya sinterleşme denir. Sinterleşme sonucu elde edilen

ürünlere ise seramik adı verilir.

Killerin diferansiyel termal analiz sonuçları incelendiğinde, dehidratasyon ve

dehidroksilasyon piklerinin endotermik, kristal yapının çökmesine ilişkin piklerin

ekzotermik olduğu görülmektedir. Kristal yapının çökmesi sonucunda gözlenen bu

ekzotermik pikler, kil minerallerinin kristal yapılarında enerji depoladıklarını

göstermektedir. Isıtma sırasında kil içerisinde bulunan kil dışı mineraller bağımsız

olarak parçalanabilmelerinin yanı sıra kil mineralleri ile etkileşmeye de girerler (Heller-

Kallai and Mackenzie 1989).

Termal analiz (TG, DTG, DTA) ile kil minerallerinin dehidratasyon ve

dehidroksilasyonu kinetik olarak incelenmektedir (Coats and Redfern 1964, Güler and

Sarıer 1990, Sarıkaya et al. 2000). Artan ısıl işlem sıcaklığı ile birlikte katyon

değiştirme kapasitesinin değişiminden bentonitin termal bozunmasına ilişkin farklı

sıcaklık aralıklarında farklı entalpiler hesaplanmıştır (Grim and Güven 1978, Sarıkaya

et al. 2000, Noyan et al. 2008). Sonuçlar yardımıyla dehidratasyon ve dehidroksilasyon

olaylarının yanı sıra simektitlerin deformasyonu termodinamik olarak incelenmiştir.

Killere ısıl işlem uygulanması sonucunda killerin kimyasal ve mineralojik yapılarında

birtakım değişimler meydana gelmekte ve bu değişimlere bağlı olarak özgül yüzey

alanı, özgül gözenek hacmi ve gözenek boyut dağılımı gibi adsorplama özelikleri de

değişmektedir (Sarıkaya 1981, 1987).

42

2.9 Bentonitler Üzerinde Yürütülen Kimyasal Tepkimeler

Toprak içinde yer alan killer gözenekli yapıları itibariyle canlı ve cansız varlıklar

arasındaki dönüşümleri katalizleme özeliğine sahiptirler. Killerde bulunan gözenekler

içindeki suyun donma sıcaklığının normal suyunkine göre daha düşük, kaynama

sıcaklığının ise daha yüksek olması sebebiyle killi topraklar daha zor donmakta ve daha

zor kurumaktadır (Norrish and Colom 1962, Hoekstra 1969, Sarıkaya 1987). Kil

katmanları içerisinde bulunan gözenekler aynı zamanda birer mikroreaktör işlevindedir

ve bu mikroreaktörler içerisindeki Brönsted ve Lewis asit merkezleri ve de değişebilen

katyonlar, organik tepkimeleri katalizlemektedirler (Adams 1978, Pinnavaia 1983).

Alkenlerin hidrojenasyonu, hidrokarbonların alkol ve etere dönüşümü, aldehitlerin

oluşumu, esterlerin oluşumu, Diels-Alder tepkimeleri, Fredel-Crafts tepkimeleri,

elektrofilik aromatik nitrolama, aminoasit ve enzimlerin oluşumu yanında optik

zomerlerin sentezi tepkimeleri özellikle simektit grubu kil mineralleri içinde

yürütülmektedir (Fripiat 1986, Laszlo 1987, Sarıkaya 1987).

Killer, birçok tepkimeyi katalizledikleri gibi bazı organik maddelerle de tepkimeye

girerek organometalik bileşikler oluşturular. Isıtılan killerden, su molekülleriyle birlikte

bazı partiküllerin de uzaklaştığı belirlenmiş ve uzaklaşan bu parçacıklara kil uçucuları

adı verilmiştir. Bu parçacıkların bazı tepkimeleri katalizlediği, bazı maddelerle de

doğrudan tepkimeye girdiği tartışılmaktadır. Yine bu kil uçucularının, kil içerisindeki

büyük moleküllü hidrokarbonların termik parçalanmasına yol açtığı da sanılmaktadır

(Heller-Kallai et al. 1988). Yemeklik yağların ağartılması sırasında killerin katalitik

etkinliği sonucu bazı boyar maddeler oksitlenerek ya da bozunarak yeni boyar

maddelere dönüşmektedirler (Mounts 1981). Killerdeki katalitik etkinliğin Brönsted

asitliği, Lewis asitliği, yüzey yük yoğunluğu, gözenekli yapıdan kaynaklanan büyük

yüzey alanı, değişebilen katyonlar ve kil minerallerinin kristalleri içerisinde depolanmış

olan enerjiden kaynaklandığı tartışılmaktadır (Pinnavaia 1983, Laszlo 1987). Killerin

katalitik etkinliği termal ve hidrotermal işlemlerin yanı sıra asit-baz aktivasyonlarıyla da

değişmektedir (Reichle 1985, Fripiat 1986).

43

Killer petrokimyada kraking katalizörü olarak da büyük ölçüde kullanılmaktadırlar

(Occelli et al. 1984). Hayat öncesi, organik moleküllerin kil minerallerinin gözenekleri

arasında oluştuğu da tartışılmaktadır.

2.10 Isıl İşlemler Üzerine Yapılan Çalışmalar

Geçmişten günümüze kadar bentonitlerle ilgili yapılan çalışmalar genel olarak

incelendiğinde; asit aktivasyonu, soda aktivasyonu, ısıl işlem ve değişebilen katyonların

etkilerinin farklı bentonit örnekleri için incelenmiş olduğu görülmektedir. Bu ve benzeri

konulardaki çalışmalar halen devam etmekte olup uygulanan ısıl işlem sıcaklığının kil

minerallerinin birtakım fizikokimyasal özelikleri üzerine etkisi ve kinetik inceleme ile

ilgili yapılan birtakım çalışmalar aşağıda özetlenmiştir.

Bradley and Grim (1951), bir dizi kil mineralini farklı termal etkilerin önemini ortaya

koymak amacıyla termal, optik ve X-ışını difraksiyonu yöntemlerinden faydalanarak

incelemişlerdir. Termal eğrilerin ısınma aralığı 1300OC’a kadar çıkmakta ve ısıtılmış

numunelerle ilgili çalışma, bazı orta sıcaklıklarda ısıtılan çeşitli materyallerle ilgili

inceleme ile desteklenmiştir. Sıcaklığın artışı ile yeni fazlar ortaya çıkarken, bir takım

yapısal değişikliklerin mekanizmaları ile ilgili ayrıntılı hipotezler ortaya konulmuş ve

söz konusu yapı türlerinin bu tür değişikliklerin niteliği ve hızı üzerindeki etkisi ele

alınmıştır.

Earley et al. (1951), farklı kimyasal bileşimleri olan beş montmorillonit örneği üzerinde

500OC ve 950OC sıcaklıkları arasında kristal yapılarındaki termal reaksiyonlar, su kaybı

ve değişiklikleri araştırmışlardır. İlk yüksek sıcaklık endotermi sırasındaki su kaybı,

Hoffman-Endell-Wilm yapısında önerilen suyu göstermektedir. Bu reaksiyon,

muhtemelen simetrik farklılıklar gösteren X-ışını difraksiyon çizgilerinin aralıklarındaki

değişimleri de içermektedir. X-ışını difraksiyon çizgilerindeki boşluklarda yavaş

değişimleri bulunan birinci ve ikinci en yüksek sıcaklık endotermleri arasında bazı ilave

su kayıpları bulunmakla birlikte örneğin yoğunluğunda hiçbir kayıp olmamıştır. Kristal

suyu özellikle en yüksek ikinci sıcaklık endoterminin sonunda tamamen ortamdan

uzaklaştırılmaktadır. Bu endoterm sırasındaki su kaybının termal raksiyona katkıda

44

bulunabileceği ancak bunu açıklayamayacağı veya gösteremeyeceği belirtilmiştir.

Endoterm süresince, X-ışını toz örnekleri hızlı bir şekilde düşmekte ve bu durum

entropide bir artışı ortaya koyan kristal yapısının dağılımını ve düzensiz yapının

formasyonunu göstermektedir.

Kissinger (1956), diferansiyel termal analizinde, maksimum sapmanın gözlemlendiği

sıcaklığın reaksiyonların belirli tipleri için ısıtma hızlarıyla değiştiğini belirtmiştir. Bu

değişmeden termal değişimlerin kinetiğine geçilmiştir. Farklı ısıtma hızlarında bir dizi

örnekler incelendiğinde diferansiyel termal verilerden direkt olarak kinetik sabitler elde

edilir. Kaolin grubunun pek çok minerali için ısıtma hızları ile tepe sıcaklıklarının

varyasyonlarının ölçümü yapılmış, kinetik sabitlerin değerleri belirlenmiştir ve bu

değerler aynı örneklerin klasik izotermal teknikler kullanılarak belirlenen benzer

değerleri ile karşılaştırılmıştır. Sonuçları etkileyen bazı faktörler tartışılmıştır.

Tsuzuki and Nagasawa (1969), kaolin mineralleri için sıcaklığın etkisini DTA ile

incelemişlerdir. DTA eğrilerinden kaolinin 980OC’ta karakteristik ekzotermik pik

verdiği ve bu ekzotermik pikin metakaolinden yüksek sıcaklık fazlarına dönüşmesiyle

oluştuğu düşünülmüştür. 980OC’tan daha yüksek sıcaklıklara çıkıldığında ise oluşan

yeni fazların türleri belirlenmeye çalışılmıştır. Yaklaşık 1000OC’ta mullit ve γ–Al2O3

varlığı XRD ve DTA verilerinden anlaşılmıştır. Ayrıca bu sıcaklıkta alüminyumun

koordinasyon sayısı belirlenmiştir.

Johnson and Gallagher (1972), termogravimetri ve geleneksel izotermal yöntemlerle

kinetik analizler yaparak bulunan sonuçları karşılaştırmayı amaçlamışlardır.

Termogravimetri (TG) ve diferansiyel termal analiz (DTA) yöntemleri yardımıyla

Freeman ve Carroll, Coats ve Redfern, Sharp ve Wentworth tarafından ileri sürülmüş

kabullerle türetilen yöntemlerle üç ayrı yoldan inceleme yapmışlardır. 25-1000OC arası

sıcaklıklar için örneklerin sıcaklıkla değişimine ait tepkimenin n derecesini ve α

bozunma kesrini hesaplamışlardır. Kinetik parametrelerin türetilmesine ilişkin bir takım

avantajlarda içeren diferaniyel metot en uygun dinamik teknik olarak belirlenmiştir.

45

Brindley (1975), kil mineralleri ve silikat tabakalarının yüksek sıcaklığa çıkıldığında

kristalize olduğunu, 1000OC sıcaklıkta ise tamamen kristallenerek yeni fazların

oluştuğunu gözlemlemiştir. TG ve DTA teknikleri ile tepkimeyi kinetik olarak

incelemiş ve yükselen sıcaklık ile faz dönüşümlerini belirlemeye çalışmıştır.

Güler (1978), montmorillonit yapısında olan kilin termal dehidratasyon kinetiğini

incelemiştir. Kinetik parametreleri tayin etmek için Freeman-Carroll eşitliği kullanılarak

Segal ve Datu tarafından türetilen yöntem kullanılmıştır. Buradan aktivasyon enerjisi ve

tepkime derecesi belirlenmiştir.

Keller (1986), bentonitlerin ısıl aktivasyon ile değişimini incelemiş ve 200-700OC arası

sıcaklıklarda bentonitlerin iyon ve molekül halinde parçacıklar saldığını belirlemiştir.

Sarıkaya vd. (1987), içerisinde atapulgit, klorit, magnezit, dolomit ve korendum

mineralleri bulunan bir kilin 100-1000OC arasındaki ısıl aktivasyonunu araştırmışlardır.

Tüm örnekler XRD, DTA, IR ve N2 adsorpsiyonu-desorpsiyonu teknikleri ile

incelenmiştir. Yüzey alanı ve mezogözenek hacminin ısıl aktivasyon sıcaklığı ile

değişimi belirlenmiş, kilin kalsinasyon mekanizması tartışılmıştır. Orijinal örneğin

özgül yüzey alanının büyük olması nedeniyle lifli ve tabakalı yapıdaki minerallerin

karışımı ile daha gözenekli bir kilin oluştuğu düşünülmüştür. Sıcaklığa bağlı olarak bazı

minerallerin bozunması ve yeni minerallerin oluşması adsorplama özeliklerini önemli

ölçüde etkilediğinden ısıl işlem sıcaklığı değiştirilerek istenilen gözeneklilikte bir ürün

elde edilebileceği sonucuna varılmıştır.

Güler and Sarıer (1990), artan sıcaklık tekniği ile doğal ve asitle aktive edilmiş

montmorillonitin termal dehidratasyon kinetiğini incelemişler, aktivasyon enerjilerini

belirlemişlerdir. DTA ve TG eğrileri yardımıyla doğal ve asitle aktive edilmiş kilin

dehidratasyon aktivasyon enerjilerini birbirine çok yakın bulmuşlardır.

Joshi et al. (1994), ısıl işlemle killi toprakların fiziksel ve mekaniksel özelikleri

değiştiğinden seçilen üç farklı kil üzerinde sağlamlık, kohezyon, aşınma direnci,

sıkışabilirlik ve partikül boyutunu belirleme çalışmaları yapmışlardır. Kaolin, bentonit

46

ve Western Beaufort Sea doğal killi materyal olarak seçilmiş ve ısıl işlem ile katyon

değiştirme kapasitesi ve sıkışabilirliğin düştüğünü, partikül boyutunun ise arttığını

belirlemişlerdir.

Chorom and Rengasamy (1996), bir simektitin farklı katyonik formlarının dağılma ve

şişmesi üzerine ısıl işlem etkisini araştırmışlardır. Li-, Na-, K-, Mg-, Ca- ve Al-

Wyoming bentoniti materyal olarak seçilmiştir. 25OC’ta Li-, Na- ve K- bentonitlerinin

su içinde dağılmaları kendiliğinden olurken Mg-, Ca- ve Al- killerinin su içinde

kendiliğinden dağılmadığı gözlenmiştir. Wyoming bentonitinin değişik sıcaklıklarda

ısıtıldıktan sonra sulu ortamlarda homojen olarak dağılması ve şişmesi kil partikülleri ve

katyonlar arasındaki bağ türüne bağlı olarak tartışılmıştır.

Malek et al. (1997), simektitlerin; bidellit ve montmorilonit (dioktahedral) ile saponit ve

laponitin (trioktahedral) dehidratasyonu ve dehidroksilasyonunu ETA, DTA, TG ve X-

ışınları difraksiyonu teknikleri ile incelemişlerdir. ETA metodu, kil minerallerinin

ısıtılması sırasında ortaya çıkan mikroyapısal değişimlerin yerinde tanımlanması için en

uygun metot olarak gösterilmiştir. İlk aşamada, zayıf bir şekilde adsorbe edilmiş yapısal

olmayan suyun ara tabaka alanından ortaya çıktığı, bu ara tabaka alanında boşluklar

bırakarak ve böylelikle serbest kalan radon oranının artmasına neden olduğu

gözlenmiştir. Yüksek sıcaklıklarda, katyonların hidratasyon atmosferinden su ortaya

çıktığı anlaşılmıştır. Dioktahedral killerde değişebilen katyonların, silikat

tabakalarındaki hekzagonal boşluklara yerleşerek, killerin bozulması ve radonun

yayılmasının katyonların dehidratasyonu ile birlikte düştüğü belirlenmiştir.

Tiroktahedral killerde, değişebilen katyonların silikat tabakalarının hekzagonal

boşluklarına yerleşmesinin yaklaşık 600OC’ta gerçekleştiği ve kilin bozulmasına ve de

yayılma oranında bir düşmeye neden olduğu belirlenmiştir. 500OC’un üzerinde,

dioktahedral killer dehidroksilayona uğradığında, amorf hallerindeki örgü

boşluklarından dolayı radon salınımının arttığı gözlenmiştir. Yaklaşık 950OC’ta amorf

aşamasının kristalleşmesi sırasında, partiküllerin arttığı ve radon salınım oranının

azaldığı anlaşılmıştır. Trioktahedral killeri örneğinde, dehidroksilasyonu ile birlikte

temin edilmesi gereken amorf halinin dehidroksilasyondan hemen sonra yeniden

kristallendiği, bununla birlikte dehidroksilasyondan ötürü radon salınım oranında artış

47

görülmediği anlaşılmıştır. Sonuç olarak, SiO4’in hekzagonal boşluklarına yerleşmek

üzere değiştirilebilen katyonların yeteneğindeki farklılıklardan ötürü ve dioktahedral

simektitlerin dehidroksilasyonu ve yeniden kristalleşmesi arasında yaklaşık 300OC bir

sıcaklık farkı bulunurken, dehodriksile olmuş trioktahedral simektitlerin

dehidroksilasyonu ve yeniden kristalleşmesinin eş zamanlı olarak gerçekleşmesine

dayanarak di- ve tiroktahedral killerin davranışlarında farklılıkların ortaya çıktığı

anlaşılmıştır.

Tonbul ve Yurdakoç (1997), Reşadiye bentoniti yanında montmorillonit KSF ve

montmorillonit K10 örneklerinin termogravimetrik analizlerini 25-800OC sıcaklık

bölgesinde dört ayrı ısıtma hızında, N2 gazı atmosferinde yapmışlardır. Termogramlarda

25-300OC sıcaklık bölgesini dehidratasyon, 300-800OC sıcaklık bölgesini de

dehidroksilasyon olarak değerlendirmişlerdir. Coats-Redfern ve Ozawa yöntemlerini

kullanarak bu tepkimelerin aktivasyon enerjileri, Arrhenius sabitleri ve tepkime hız

sabitlerini belirlemişlerdir. Ozawa yönteminden belirlenen aktivasyon enerjilerinin,

Coats-Redfern yönteminden belirlenen değerlerden daha yüksek olduğu görülmüştür.

Bu farklılığın her iki denklemin de türetilmesi sırasında yapılan ön kabullerden ileri

geldiği anlaşılmıştır.

Balek et al. (1999), termogravimetri (TG ve DTG) ve gelişmiş gaz analizi bulunan

termal analiz (EGA) ve ETA tekniklerini kullanarak lityum, sodyum, magnezyum ve

alüminyum katyonları ile doymuş montmorilinit örneklerinin termal davranışını

tanımlamışlardır. TG/DTG ve EGA çalışmaları ile desteklenmiş olan ETA, kilin yavaş

yavaş ısınması sırasında meydana gelen mikroyapısal değişimleri göstermiştir. Bu

değişimler, amorf meta-montmorillonit aşamasının formasyonu, dehidratasyon ve

dehidroksilasyonu ile bunu izleyen tavlama işlemi ve yeniden kristalleşmesiyle ilgilidir.

ETA sonuçlarına dayanarak değişebilen metalik katyonların montmorillonitin termal

davranışı üzerinde büyük bir etkisi olduğu anlaşılmıştır. Bu çalışma Grim ve Kulbicki

tarafından daha önceden geliştirilen bir hipotezi de doğrulamıştır. Bu hipotez,

değişebilen katyonlar ve katkı maddelerinin yüksek sıcaklık davranışı üzerinde ve

dolayısıyla montmorillonitin yüksek sıcaklık aşamalarının formasyonu üzerinde önemli

bir etkisi bulunduğudur. Farklı katyonlara bağlı farklı yüksek sıcaklık davranışının,

48

meta-montmorillonit aşamasının ince yapısındaki farklılıklardan ileri gelebileceği

düşünülmüştür.

Sarıkaya et al. (2000), kalsiyum bentonit örneğine 100-1300OC sıcaklıkları arasında ısıl

işlem uygulamışlardır. Orijinal bentonitin termal analiz (TG, DTG, DTA) eğrileri elde

edilmiştir. Tüm örneklerin X-ışınları difraksiyonu desenleri, katyon değiştirme

kapasiteleri (KDK) ve sıvı N2 sıcaklığında N2’un adsorpsiyon ve desorpsiyon verileri

belirlenmiştir. TG verilerinden dehidratasyon ve dehidroksilasyon olaylarının hızlarını

veren eşitlikler türetilmiştir. KDK değerlerinden CaM-İllit tabakalarının sırasıyla

fiziksel ve kimyasal dönüşümleri için entalpi değişimlerinin hesaplanmasına ilişkin bir

yöntem ileri sürülmüştür. Artan sıcaklıkla birlikte meydana gelen dehidratasyon ve

dehidroksilasyonla da özgül yüzey alanı (A) ve özgül gözenek hacmi (V) değerlerinin

zikzaklı olarak yükseldiği, sıcaklık daha da arttıkça kimyasal değişme, kristal çatının

çökmesi ve sinterleşme sebebiyle A ve V değerlerinde hızlı bir düşüşün olduğu

gözlenmiştir.

Tonbul and Yurdakoç (2001), Türkiye’den alınan bir bentonit, KSF ve K10 kodlu

bentonit örneklerinin dehidratasyonu için kinetik parametreleri, dinamik

termogravimetrik teknikler kullanarak belirlemişlerdir. Genel olarak, Ozawa metodu

Coats-Redfern’ün ilk sıra denklemi ile karşılaştırıldığında kil örneklerinin

dehidratasyonuna daha uygun olduğu gözlenmiştir. Ayrıca, yine Ozawa metodu ile

Coats-Redfern metoduna göre her zaman daha yüksek olan aktivasyon enerjilerinin

hesaplandığı anlaşılmıştır. Ozawa metodu ile ilgili olarak üç farklı bentonitin benzer

aktivasyon enerjilerini gösterdiği gözlenmiştir. Bulunan aktivasyon enerjisinin değeri

tabakalar arasında fiziksel olarak adsorbe edilmiş suyun yanı sıra değişebilen

katyonların hidratasyonuna ilişkin önemli bilgiler vermektedir.

Kök and Kloss (2001), dolomit örneklerinin bozunma davranışını eş zamanlı DTA-TG

deneyleri ile araştırmışlardır. DTA bozunma sıcaklıklarına dayanarak dolomit

örneklerini düzenli ve demir bulunduran olarak iki kategoride sınıflandırmışlardır.

Bütün dolomit örneklerinin FeO yüzdesi DTA ile tanımlanmış, sonuçlar atomik

absorpsiyon spektrofotometre ölçümleri ile teyit edilmiştir.

49

Kök (2002), diferansiyel termal analiz (DTA) ve termogravimetri (TG/DTG) metotlarını

kullanarak 4 kömür örneğinin termal davranışını araştırmıştır. Kömürlerin soygaz

atmosferinde 800OC’a kadar ısıtılmasında %31,44-43,82’ye kadar bir kütle kaybı

olduğu görülmüştür. Artan kimyasal reaktivitenin 2 sıcaklık bölgesi çalışılan kömür

numunelerinde açıkça görülmüştür. Örneklerin kinetik analizinde belirlenen 2 farklı

model ve sonuçlar tartışılmıştır.

Hlavaty and Fajnor (2002), farklı organik kil komplekslerinin termal kararlılıklarının

karşılaştırmasını yapmışlardır. Benzer bazal boşluklara sahip montmorillonit/monomer

ve montmorilonit/polimer kompleksleri 30 dakika ısıtıldıktan sonra d001 değerlerinin

değişmesinde belirgin bir fark olmadığı gözlenmiştir. Başlangıç montmorillonitinin

hidrofilik ve/veya organofilik alan yüzey modifikasyonu organik malzemenin ilave

edilmiş miktarını etkileyen ve bu yüzden de tabaka silikat yapısının genişlemesine

neden olan önemli bir faktör olduğu belirtilmiştir. Misafir molekülün büyüklüğünün

organik kil komplekslerinin termal kararlılığını etkileyen faktörlerden biri olduğu ve

çeşitli organik killerin termal kararlılıklarının belirgin farklılıklar gösterdiği

anlaşılmıştır. Organofilik uzun zincir alkilamonyum montmorilonitleri DAA ile CTM-

JP organofiliğin kompleksleri gibi düşük termal kararlılık gösterdiği gözlenmiştir. Buna

karşılık olarak, CTM-JP/PVP numunesi kısa zamanlı ısıl işlem sırasında yüksek ısılarda

silikat yapısını genişlemiş halde korumak için önemli bir kapasite gösterdiği

gözlenmiştir. CTM-JP/DAA kompleksindeki DAA uçucu bileşiğinin varlığı organik

kil/polimer etkileşimi sırasında bunun bazal boşluğunun artışına yardım ettiği, fakat

artan kalan DAA’in toplam organik kil/polimer kompleksinin termal kararlılığını

düşürdüğü anlaşılmıştır.

Tan et al. (2004), Türkiye’nin doğusundan toplanan 2 tip kil için laboratuvar koşulları

altında ısıl işlemin etkilerini araştırmışlardır. Kil örneklerine 100-1000OC sıcaklıkları

arasında ısıl işlem uygulanmıştır. Sıvı limit, plastik limit, optimum su içeriği,

maksimum kuru yoğunluk ve özgül ağırlık gibi çeşitli kil özelikleri araştırılmıştır.

Sıcaklık artışının optimum su içeriği, maksimum kuru yoğunluk, sıvı limit, plastik limit

ve özgül ağırlık gibi kil özelikleri üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu anlaşılmıştır.

Optimum su içeriği 100 ile 400OC arasında hızlı bir biçimde azalmış, bunun yanında

50

400 ile 1000OC arasında az bir değişiklik gözlemlenmiştir. Maksimum kuru yoğunluğun

100 ile 400OC arasında arttığı, fakat bu artışın 400 ile 1000OC arasında azaldığı

belirlenmiştir. Sıvı limitin 100 ile 300OC arasında hızla düştüğü 300 ile 1000OC

aralığında belirgin bir fark görülmediği, plastik limitin ise 100 ile 400OC arasında hızla

azaldığı gözlenmiştir. 400OC’un üzerindeki sıcaklıklar için toprak örneklerinin plastik

olmayan özelik gösterdiği anlaşılmıştır. Özgül ağırlığın 100 ile 600OC arasında hızla

azaldığı, 600 ile 1000OC arasında yavaş yavaş azaldığı belirlenmiştir.

Kök (2004), araştırmasında su bazlı deney akışkanları için bentonitlerin reolojik ve

termal özeliklerini incelemeyi amaçlamıştır. Reolojik deneyler 4 farklı bentonit

numunesi ile gerçekleştirilmiş ve kil yüzdeleri, katyon değiştirme kapasitesi, şişme

hacmi ve örneklerin fiziksel ve de reolojik özelikleri belirlenmiştir. Termogravimetri

(TG/DTG) ve diferansiyel termal analiz (DTA) teknikleri kullanılarak bentonit

özeliklerinin termal davranışları araştırılmıştır. Tüm bentonit örneklerinde ısıtma

üzerinde 2 ağırlık kaybı durumu belirlenmiştir. Literatürde benzer davranış gösteren

çalışılmış bentonit örneklerinin de olduğu gözlemlenmiştir.

Xi et al. (2004), montmorillonit ve yüzey aktif madde araya sokularak hazırlanmış

organik killerin bazal boşluklarının değişimleri doğrultusunda montmorillonitik kilin

yüzey özeliklerinin değişimlerini incelemek için X-ışını difraksiyonunu kullanmışlardır.

Yüksek çözünürlüklü termogravimetrik analizler yapılmış ve termal bozunmanın 4

adımda gerçekleştiğini belirlemişlerdir. Yüzey aktif maddenin konsantrasyonun bir

fonksiyonu şeklinde d(001) boşluklarındaki değişimlere bağlı olarak bir model teklif

edilmiştir. X-ışını difraksiyonundan elde edilen bazal boşlukların organik killerdeki

yüzeysel düzenlemenin detayları hakkında bilgi edinilmiştir. Yüksek çözünürlüklü

termogravimetrik analizlerin kullanımı yüzey aktif madde ile modifiye edilmiş killerin

farklı konsantrasyonları arasında ayrım yapmayı ve organik killerin konfügürasyonu ile

yapısal değişiklikleri hakkında daha fazla bilgi sağlamıştır. Sonuç olarak, organik

killerde 3 farklı yüzeysel çevre tanımlanmıştır.

Xi et al. (2005), oktadesiltrimetilamonyum bromür ile modifiye edilmiş

montmorillonitin termal bozunmasını araştırmak amacıyla yüksek çözünürlüklü

termogravimetrik analiz tekniğini kullanmışlardır. Termal bozunma 4 adımda

51

gerçekleşmekte, kütle kayıpları ortaya çıkmaktadır. Kütle kaybının ilk adımı 100OC

sıcaklığa kadar olan aralıkta gözlemlenmiştir ve bu adsorbe suyun dehidratasyonuna

bağlanmıştır. Kütle kaybının ikinci adımı 87,9-135,5OC sıcaklıkları arasında ortaya

çıkmış ve bu Na+ gibi metal katyonlarının hidratlaşan suyun dehidratasyonuna

bağlanmıştır. Üçüncü kütle kaybı 179-384,5OC sıcaklıkları arasında oluşmakta ve bu da

yüzey aktif maddenin kaybına bağlanmıştır. Dördüncü adım ise montmorillonitin

dehidroksilasyonuna bağlı olarak OH birimlerinin kaybı olarak tanımlanmakta ve 556-

636,3OC sıcaklıkları arasında ortaya çıkmaktadır. Bu TG adımlarının, montmorillonitin

araya sokulan yüzeysel moleküllerin ayarlanmasıyla ilişkili olduğu belirlenmiştir. Kilin

bazal alanındaki değişiklikler X-ışını difraksiyonu ile takip edilmiştir. Termal analiz

organik kilin kararlılığının gösterimini sağlamaktadır.

Noyan et al. (2006), Hançılı bentonitine 100-900OC arasındaki sıcaklıklarda ısıl işlem

uygulamışlar ve ısıl işlemin bentonitin fizikokimyasal özelikleri üzerine etkisini

araştırmışlardır. Örneklerin özgül yüzey alanı (A) ve özgül gözenek hacmi (V) değerleri

azot adsorpsiyonu-desorpsiyonu, yüzey asitliği (nm) ise n-bütilamin adsorpsiyonu

yöntemi uyarınca belirlenmiştir. Adsorpsiyon denge sabiti olan K değeri ise asit

gücünün bir ölçüsü olarak alınmıştır. A, V, nm ve K değerlerinin artan ısıl işlem

sıcaklığı ile birlikte önemli ölçüde değiştikleri belirlenmiştir. Brönsted ve Lewis asit

gücünün dehidratasyon ve dehidroksilasyon sırasında maksimuma ulaştığı gözlenmiştir.

Bu nedenle 150-600OC arasında ısıtılan simektitlerin sırasıyla Brönsted ve Lewis asit

katalizörleri olarak kullanılabileceği anlaşılmıştır.

Kök and Smykatz-Kloss (2007), farklı kaynaklardan alınan 4 dolomit örneğinin

ayrıştırma hareketini TG-DTA deneyleri ve X-ışını difraksiyonu deneyleri ile

araştırmışlardır. 3 farklı bozunma bölgesi; partiküller arasındaki suyun dehidratasyonu,

kalsitin ayrıştırılması, kalsit ve MgO oluşumu şeklinde gözlenmiştir. Bu bozunma

bölgelerinin kinetik analizi incelenmiş ve ilgili aktivasyon enerjileri belirlenmiştir.

Dolomit örneklerinin karekterizasyonu ve kinetiği X-ışını ve termal metotlarla

araştırılmıştır. Bozunma ağırlık kaybı bölgeleri ve ilgili maksimum sıcaklıklar

belirlenmiştir. Dolomit örneklerinin kinetik analizi de çalışılmış ve aktivasyon

enerjilerinin 48-137 kJ/mol aralığında olduğu gözlemlenmiştir.

52

Noyan et al. (2007), Hançılı bentonitini soya yağına yönelik maksimum bir ağartma

gücü için optimum parametrelerin elde edilmesi amacıyla 6 saat süresince 97OC’ta

kurutma metodu uygulanmak suretiyle H2SO4 (%0-70) ile aktive etmişlerdir. Doğal ve

aktive edilmiş örnekler, X-ışınları difraksiyonu (XRD), N2 adsorpsiyonu-desorpsiyonu

ve n-bütilamin adsorpsiyonuna tabi tutulmak suretiyle incelenmiştir. Örneklerin özgül

yüzey alanı (A), özgül mikro-mezogözenek hacmi (V), mezogözenek boyut dağılımı

(MGBD) ve yüzey asitliği (nm) belirlenmiştir. Alkali-rafine edilmiş soya yağı için her

bir örneğin ağartma gücü incelenmiştir. Bentonitin özgül yüzey alanı, özgül mikro-

mezogözenek hacmi, mezogözenek boyut dağılımı, yüzey asitliği ve ağartma gücünün;

simektitin kristal yapısında önemli bir değişiklik yapmadan, sınırlı derecede asit

içeriklerinde asit aktivasyonundan büyük oranda etkilendikleri gözlenmiştir. Ağartma

gücünün artan yüzey alanı, gözeneklilik ve yüzey asitliği ile birlikte arttığı ancak bu

gücün daha ziyade ağartma toprağının mezogözenek boyut dağılımına bağlı olduğu

anlaşılmıştır.

Noyan et al. (2007), herhangi bir termodinamik veri kullanmaksızın bir simektitin

termal deformasyonu ile ilgili termodinamik niceliklerin bazılarını hesaplamayı

amaçlamışlardır. %88 oranında bir simektit içeren Hançılı bentoniti alınarak TG ve

DTA eğrileri belirlenmiştir. Termal deformasyon dengesi kurulana dek örneklere 25-

900OC arasındaki sıcaklıklarda ısıl işlem uygulanmıştır. Örneklerin katyon değiştirme

kapasitesi (KDK) değerleri metilen mavisi yöntemi uyarınca hesaplanmış ve KDK,

dengenin değişkeni olarak kullanılmıştır. Keyfi denge sabiti kimyasal denge sabitine

benzer olarak tanımlanmış ve ilgili KDK değeri kullanılarak her bir sıcaklık için ayrı

ayrı hesaplanmıştır. Bu çalışma ile bir simektitin KDK ölçümleri kullanılarak termal

deformasyonunu araştırmak üzere bir metot önerilmiştir. KDK’ne benzer ölçülebilir

parametreleri bulunan diğer minerallere de uygulanabilirliği ve sıcaklıkla değişen diğer

ölçülebilir parametrelerin de KDK yerine denge değişkenleri olarak alınabileceğinden

bahsedilmiştir. Aynı zamanda bu metodun seramik materyallerinin sinterleşme

termodinamiğinin kalsinasyonu için de kullanılabileceği belirtilmiştir.

Önal and Sarıkaya (2007), Kütahya bentonitinin mineralojik bileşimini; kimyasal analiz

(KA), X-ışınları difraksiyonu (XRD) ve termal analiz (TG-DTA) yöntemlerini

53

kullanmak suretiyle belirlemişler ve %60 oranında kalsiyum içeriği olarak zengin bir

simektit (CaS), %30 oranında opal-CT, az miktarda illit ve bazı kil dışı safsızlıkların

olduğunu belirlemişlerdir. 2 saat süresince 25-1300OC arasında ısıtılan örneklerin

kristalleşmesi, gözenekliliği ve yüzey alanı; XRD, TG, DTA ve N2 adsorpsiyonu-

desorpsiyonu yöntemleri uyarınca incelenmiştir. Ana kil minerali olarak bentonitlerde

bulunan simektitlerin kristalleşme ve gözenekliliğinin, ısıl işlem ile büyük oranda

azaldığı belirlenmiştir. 400OC’a kadar yapıda meydana gelen değişikliğin tersinir,

600OC’ın üzerinde ise tersinmez olduğu ve simektitin kristal yapısının 900OC’ta

bozulduğu anlaşılmıştır. Simektit topraklar üzerinde köprü ve binaların inşa

edilmesinden önce, temelin altındaki zemin, kilin sertleştirilmesi için 600OC’a kadar

ısıtılmaktadır. Kil dışı mineral olarak bentonitte bulunan opal CT’nin kristal yapısının

900OC’a kadar olan ısıl işlemden etkilenmediği de anlaşılmıştır.

Stuart et al. (2007), Avustralya Sidney’de St. Mary Kathedral’inde kullanılan kalıtsal

Sidney kumtaşının bozunumu çalışmalarında termal analiz işlemi uygulamışlardır.

Havalandırılan ve havalandırılmamış kumtaşından çıkarılan kil bileşenlerini tanımlamak

için TGA ve DSC teknikleri kullanılmış ve kilin kaloin tipinde olduğu anlaşılmıştır.

XRD analizlerinde de dehidroksilasyon bölgesinde ilave bir pik gözlenmiş ve bir

polimorfik kil yapısı olan dikitin de kil malzemesinde bulunduğu belirlenmiştir. Sonuç

olarak iki türlü kaolin kili, kaolinit ve bunun polimorfu olan dikit tanımlanmıştır.

Ayrıca, XRD desenlerinin çimentolama kilinin kaynağını da doğrulamakta olduğu ve

XRD sonuçlarının çimento malzemesinde daha düzenli bir kil varlığını desteklediği

görülmüştür. Havalandırılmış kumtaşının kilinde bulunan yüksek miktardaki dikitin,

havalandırmanın ardından bir kaolinit-dikit transformasyonu gerçekleştiğini gösterdiği

belirlenmiştir. Dikit varlığının, Sidney kumtaşının daha ısıya dirençli bir bağlayıcı

olmasını sağladığı anlaşılmıştır. Taştaki bol miktarda demir; Fe3+ ün Al+3 le izomorfik

yer değiştirmesine bir demir kaynağı sağladığı ve söz konusu yer değiştirmenin, elde

tutulacak olan orijinal taşın bütünlüğüne imkan sağlamakla birlikte, alüminosilikatın

kristal yapısının dengesini bozduğu ve bu durumun da havalandırılmış kumtaşının

kırılganlığına neden olduğu anlaşılmıştır.

54

Önal and Sarıkaya (2008), metiltribütilamonyum simektit (MTBAS),

metiltrioktilamonyum simektit (MTOAS) ve di(hidrojenlenmiş yağ) dimetilamonyum

simektit (DHTDMAS) aynı zamanda sodyum simektit ve tetralkilamonyum klorürlerin

(TAAC) termogravimetrik (TG) ve diferansiyel termal analiz (DTA) eğrilerini

incelemişlerdir. TAACler 500OC’a kadar ısıtılarak tam olarak ayrıştırılmıştır. Saf NaS

içindeki adsorbe edilmiş su içeriğinin %8’inin, tetraalkilamonyum katyonları (TAA+)

içindeki polar olmayan alkil gruplarının büyüklüğüne bağlı olarak %0,2’ye düştüğü

belirlenmiştir ve böylece simektit yüzeydeki hidrofilikten hidrofobiğe olan artışın

tetraalkilamonyum katyonlarındaki polar olmayan alkil gruplarının büyüklüğüne

dayandığı anlaşılmıştır. Simektitin 2:1 tabakaları arasında oluşan nanofaz organik

bölmesinin termal bozunması 250-500OC arasında meydana gelmiştir. MTBAS,

MTOAS ve DHTDMAS’teki termal bozunmanın aktivasyon enerjileri (E) bulunmuş ve

bu değerlerin TAA+ ndaki alkil gruplarının büyüklüğüne bağlı olan bir eğri boyunca yer

kaplayan ara tabakanın yükselmesiyle arttığı gözlenmiştir. Buradan da nanofazın termal

bozunması üzerindeki simektit yüzeyinin katalitik etkisinin ara tabakanın alanının

artmasıyla düştüğü anlaşılmıştır.

55

3. MATERYAL ve YÖNTEM 3.1 Seçilen Materyal

Bu çalışmada Sungurlu/Çorum yöresine ait bir bentonit örneği materyal olarak seçilmiş

ve seçilen örnek saflaştırılmıştır. Saflaştırılmış örneğe de çeşitli sıcaklıklarda ısıl işlem

uygulanmış ve elde edilen tüm bu örnekler deneylerde kullanılmıştır.

3.2 Kullanılan Kimyasallar ve Cihazlar

Katyon değiştirme kapasitesinin belirlenmesinde metilen mavisi (Merck, Kat. No: 6040)

ve sülfürik asit (H2SO4; Merck, Kat. No: 713), yüzey asitliğinin belirlenmesinde

siklohekzan (Lab-Scan, Kod: G4506) ve n-bütilamin (Merck, Kod: 801539), pH ölçümü

için ORION 720A pH/ISE meter, ısıl işlemler için PROTHERM PLF 120/7 (Honeywell

DC 1040 sıcaklık kontrol sistemli; Maksimum 1200OC ± 1OC Alser Teknik, Ankara

Fırını ve DIJITAL WTB-BINDER ED 115 (maksimum 300OC) ile MMM Medcenter

Einrichtungen GmbH ECOCELL 55 (maksimum 250OC) etüvleri kullanılmıştır.

3.3 Saflaştırma İşlemi

Orijinal örnekten 150 g kadar alınıp, 9 L saf su ilave edilerek süspansiyon haline

gelinceye kadar magnetik karıştırıcı ile 3 gün süresince karıştırılmıştır. Daha sonra bir

süre bekletilerek büyük bir kısmının dibe çöktüğü gözlenmiştir. Üst faz dökülerek altta

kalan çöken kısım ayrılmış ve ilk olarak 100 µm’lik elekten geçirilmiştir. Elekten geçen

kısım ikinci olarak da 63 µm’lik elekten geçirilmiştir. Böylece saflaştırılmış örnek elde

edilmiştir. Bu şekilde elde edilen tüm kil örnekleri havada kurutulmuş, birleştirilerek toz

haline getirilmiş ve deneylerde kullanılmak üzere hazırlanmıştır.

56

3.4 Isıl İşlem

Saflaştırılmış bentonitten alınan toz halindeki örneklere 50, 60, 70, 80, 90, 100, 125,

150, 175, 200, 225, 250,…, 500OC sıcaklıklarda sabit tartıma gelinceye kadar ısıl işlem

uygulanmıştır. 550OC ve 1150OC arasındaki sıcaklıklarda ise örnekler ilk olarak 1 saat

ardından 1 saat daha olmak üzere toplamda 2 saat süreyle ısıl olarak işlenmiştir (Ulusoy

1987, Önal 1991).

3.5 Kimyasal Analiz (KA)

Orijinal bentonit örneği bir Hitachi Z-8200 atomik absorpsiyon spektrofotometresi

(AAS) kullanılarak silikatlara uygulanmakta olan standart yöntem uyarınca analiz

edilmiştir (Ewing 1975). Göz açıklığı 0,149 nm olan elekten tümü geçecek şekilde

öğütülen orijinal bentonitten alınan bir miktar örnek, sıcaklığı 105OC’a ayarlanmış bir

etüvde sabit tartıma getirilmiştir. Belli kütledeki örnek 1000OC’ta 2 saat tutulduktan

sonra tartımla belirlenen kütledeki azalma kızdırma kaybı (KK) olarak alınmıştır.

Geriye kalan örnek içindeki SiO2, Al2O3, Fe2O3, TiO2, CaO, MgO, Na2O ve K2O’in

kütle yüzdeleri atomik absorpsiyon spektrofotometresi ile belirlenmiştir.

3.6 Enstrümental Analizler

3.6.1 Diferansiyel termal analiz (DTA) ve termogravimetrik analiz (TGA)

DTG-60 NETZSCH (Simultaneous TG-DTA-DTG Instrument Model 429) aygıtı

kullanılarak 125 mm st-1 kağıt hızı ve 10 Kdk-1 ısıtma hızıyla 30OC ile 1000OC sıcaklık

aralığında, 100 ml/dk akış hızındaki azot atmosferinde orijinal ve saflaştırılmış

örneklerin DTA ve TGA eğrileri belirlenmiştir. DTA sırasında inert madde olarak

1050OC’ta kalsine edilmiş kuars içermeyen α-Al2O3 kullanılmıştır.

3.6.2 Partikül boyut dağılımı (PBD)

Orijinal örneğinin hacimsel partikül boyut dağılımı eğrisi Mastersizer (Malvern

Instruments Model Micron, UK) cihazı kullanılarak belirlenmiştir.

57

3.6.3 Fourier transform ınfrared spektroskopi (FTIR)

Kil örneklerinde IR spektroskopisi, çok dalga boylu infrared demetlerin ince taneli

örnekten geçmesiyle elde edilir. Mattson 1000 FTIR spektroskopisi kullanılarak dalga

sayısı 400-4000 cm-1 aralığında orijinal, saflaştırılmış, 550OC ve 1000OC’ta ısıl olarak

işlenmiş örneklerin spektrumları alınmıştır. Normal olarak 1 mg’dan daha az miktardaki

tüm örnekler KBr ile homojen olacak şekilde karıştırılmış ve karışımdan 50-100 mg

tartılarak 10 ton cm-2 basınç altında disk hazırlanmıştır. Hazırlama sırasında yüksek

basınç altında KBr camlaştırılmakta, buna karşın killer kristalin materyal olarak

kalmaktadırlar. Hazırlanan disklerin FTIR spektrumları çekilmiştir. Böylesi karışımlar

600OC’a kadar kararlı olup killerdeki suyun veya hidrojen iyon bağlarının konumlarını

belirlemek için gerekli ısıtma işlemleri için uygundur.

3.6.4 X-ışınları difraksiyonu (XRD)

Rikagu marka Dmax 2200 model X-ışınları difraktometresi kullanılarak dalga boyu

λ=0,15418 nm olan CuKα ışınlarının birinci mertebeden (n=1) parıldama açıları

ölçülerek orijinal, saflaştırılmış ve ısıl işleme tabi tutulmuş örneklerin XRD izleri

belirlenmiştir. Bentonit içinde bulunan kil mineralleri ya da kil dışı minerallerin

yüzeylerinden parıldayan ışınların şiddetine bağlı olarak oluşan XRD pikleri

standartlarla kıyaslanarak mineralojik analiz yapılmıştır. XRD izindeki piklerin

maksimumlarına karşılık gelen 2θ açıları grafikten okunarak 2dsinθ=nλ şeklindeki

Bragg denklemi uyarınca ard arda gelen aynı özelikteki düzlemler arasındaki d

uzaklıkları hesaplanmıştır (Brindley and Brown 1980). Her mineral için karekteristik

olan bu d uzaklıkları yardımıyla kil mineralleri birbirinden ayırt edilebilmektedir.

3.7 Katyon Değiştirme Kapasitesi (KDK)

Orijinal, saflaştırılmış ve ısıl işleme tabi tutulmuş olan örneklerin katyon değiştirme

kapasitesinin belirlenmesinde metilen mavisi adsorpsiyonu ölçümüne dayanılarak

yapılan metilen mavisi yöntemi kullanılmıştır (Hang and Brindley 1970). Kil

örneğinden 2 g alınmış, 300 mL saf su ile süspansiyon haline getirildikten sonra 1 gece

58

S

N

(CH3)2N N(CH3)2Cl-

bekletilmiştir. Başlangıç pH değeri ölçülerek pH=2,5–3,8 aralığında olacak şekilde 0,1

N H2SO4 çözeltisi ile ayarlama yapılmıştır. Oluşan süspansiyon 0,01 N metilen mavisi

çözeltisiyle iyon değişimi tamamlanana kadar sürekli karıştırılarak titre edilmiştir. İyon

değişiminin tamamlanıp tamamlanmadığı süspansiyondaki suyun maviye

boyanmasından ve süzgeç kağıdına bir damla süspansiyondan damlatılıp damlanın

etrafında mavi halenin olup olmadığına bakılarak anlaşılmıştır. Hale oluşana dek

titrasyona devam edilmiş ve KDK aşağıdaki bağıntıdan hesaplanmıştır.

KDK (meg/100g) = (NV/m) 100 = (0,01V/2) 100 = 0,5V (3.1)

Burada, N (eg/L) metilen mavisinin normalitesini, V (mL) titrasyonda harcanan metilen

mavisinin hacmini, m (g) de alınan kuru madde miktarını göstermektedir.

Metilen mavisinin formülü ve molar kütlesi aşağıda verilmiştir (Önal 1997).

, M = 319,86 g mol-1

3.8 Azot Adsorpsiyonu ve Desorpsiyonu Adsorpsiyon deneyleri yüksek vakum sistemine bağlı olarak kurulmuş volumetrik bir

adsorpsiyon aygıtı kullanılarak gerçekleştirilmiştir (Sarıkaya and Aybar 1978). Orijinal,

saflaştırılmış ve ısıl işleme tabi tutulmuş olan örnekler üzerinde azotun 77 K’deki

adsorpsiyon ve desorpsiyonu ölçülmüştür. Adsorpsiyon ölçümüne başlamadan önce kil

örnekleri vakum altında 200OC’ta 2 saat kadar ısıtılarak üzerlerindeki adsorplanmış su

ve diğer gazlar uzaklaştırılmıştır. Adsorpsiyon aygıtı içindeki hava vakum uygulanarak

boşaltıldıktan sonra yaklaşık olarak 2–3 g arasında alınan numuneler adsorpsiyon

hücresine, adsorpsiyon hücresi de dewar kabı içine konulmuş sıvı azota daldırılarak bir

59

süre sıcaklık dengesinin kurulması beklenmiştir. Sıcaklık dengesi kurulduktan hemen

sonra adsorpsiyon ölçümüne başlanmıştır.

Adsorpsiyon için balondan alınan azot gazının belli sıcaklık ve hacimdeki basıncı p1

olup manometreden okunmuştur. Bu gazın bir kısmı musluklar yardımıyla adsorpsiyon

hücresine gönderilmiş, geriye kalan gazın aynı hacim ve sıcaklıktaki basıncı p2 olup

yine aynı manometreden okunmuştur. İlk okunan p1 ve ardından okunan p2 basınçları

kullanılarak ideal gaz denklemi yardımıyla örnek üzerine gönderilen azot gazının

miktarı belirlenmiştir. Diğer manometredeki gazın basıncının değişmemeye başladığı an

adsorpsiyon dengesinin kurulduğu anlaşılır ve bu noktada okunan basınç p denge

basıncıdır. Böylece adsorpsiyon verileri alınmış olur. Tüm bu işlemler tersine

çevrildiğinde desorpsiyon işlemine geçilir. Desorpsiyon sırasında ise ilk olarak sistemde

bulunan azot gazı balona gönderilerek belli sıcaklık ve hacimdeki p1 basıncı ilk

manometreden okunur. Ardından musluklar yardımıyla desorpsiyon hücresindeki gazın

bir kısmı alınarak yine aynı sıcaklık ve hacimdeki p2 basıncı okunur ve p1 ile p2

yardımıyla örnek üzerinden ne kadar azot gazının alındığı hesaplanır. Adsorpsiyon

ölçümünde olduğu gibi p denge basıncı da ikinci manometreden okunur ve böylelikle

desorpsiyon verileri de alınmış olur.

Denge basıncı olan p değeri adsorpsiyon ilerledikçe artarken, desorpsiyon ilerledikçe de

düşmektedir. Azotun normal kaynama noktası olan 77 K’deki buhar basıncı p0 olup

denge basıncının buhar basıncına oranlanmasıyla p/p0=x şeklinde bağıl denge basıncı

tanımlanmaktadır. Gaz büretinin hacmi 106 cm3, ortam sıcaklığında kalan ölü hacim 18

cm3 ve 77 K’deki sıvı azot içinde kalan ölü hacmi ise 9 cm3 olan adsorpsiyon cihazında

adsorpsiyon ve desorpsiyon verilerinden yararlanılarak her denge basıncında katı

üzerinde adsorplanmış olarak bulunan azotun molar miktarı (ni) hesaplanmıştır. Her

adsorpsiyon ya da her desorpsiyon basamağı sonunda yani örnek üzerine her gaz

gönderme işlemi ya da örnek üzerinden her gaz çekme işlemi sonunda katı üzerinde

tutunmuş olarak kalan azotun molar miktarı (ni) mol denkliği yardımıyla bulunur.

Örneğin ortam sıcaklığı 25OC iken ni değerinin hesaplanması için,

ni = ni-1 + 5,71x10-6 (∆p) – 2,84x10-6 (pi – pi-1) (3.2)

60

eşitliğinden yararlanılır. Ortamın sıcaklığı değiştikçe değişen katsayılar her sıcaklık için

yeniden hesaplanır. Bu eşitlikteki ∆p, hem adsorpsiyon hem de desorpsiyon basamağı

için hacmi ve sıcaklığı sabit olan büretteki gazın ilk ve son basınçları arasındaki farkı

(p1-p2), pi ve pi-1 sırası ile i ve i-1 basamaklarındaki denge basınçlarını, ni-1 ise bir önceki

basamak sonunda katı üzerinde tutunmuş olan maddenin molar miktarını

göstermektedir. Bir diğer deyişle eşitlikte ni-1 olarak gösterilen birinci terim her basamak

sonunda adsorpsiyon ve desorpsiyonda bir önceki basamak sonunda katı üzerinde kalan

azotun molar miktarını, ikinci terim adsorpsiyon olayında katı üzerine gönderilen

azotun molar miktarını, desorpsiyon olayında ise katı üzerinden çekilen azotun molar

miktarını, üçüncü ve son terim ise adsorpsiyon ve desorpsiyon olayında ölü hacimde

kalan azotun molar miktarını göstermektedir.

3.9 n-Bütilamin Adsorpsiyonu Tüm örneklerin yüzey asitlikleri n-bütilaminin siklohekzandaki çözeltiden

adsorpsiyonuna dayanılarak yapılan bu yöntem uyarınca belirlenmiştir (Campelo et al.

1983, Ceylan ve Sarıkaya 1989, Parida et al. 1995, Parida and Mishra 1996, Mishra and

Parida 1997, Alemdaroğlu et al. 2003).

Deneylerde bir UV-VIS Spektrofotometre (Varian, Cary 50) kullanılmıştır. n-

bütilaminin maksimum absorbans verdiği dalga boyunu belirlemek amacıyla 0,002 M

ile 0,05 M aralığında siklohekzanda hazırlanan 5 farklı konsantrasyonu 190 nm ile

500,1 nm aralığında taratılmıştır. Bu konsantrasyonların seçiminde deney için

hazırlanan çözelti konsantrasyonu aralığında olmasına dikkat edilmiştir. n-bütilaminin

değişen konsantrasyon ile absorbanslarının en kolay okunabileceği maksimum dalga

boyu λmax=230 nm olarak belirlenmiştir.

n-bütilaminin maksimum absorbans verdiği bu dalga boyunda, 1,0x10-4 M – 3x10-2 M

aralığında olan 15 farklı derişimli siklohekzanda çözünmüş n-bütilaminin çözeltilerinin

absorbansları, derişime karşı garafiğe geçirilerek Şekil 3.1’de verilen bir çalışma grafiği

elde edilmiştir.

61

R2 = 0,9926

0

0,5

1

1,5

2

2,5

3

3,5

4

0 50 100 150 200 250 300

c/10-4 mol dm

-3

Abs

Şekil 3.1 n-bütilaminin siklohekzandaki 1,0x10-4 M ile 3x10-2 M konsantrasyonu aralığında λmax=230 nm’de çizilen çalışma grafiği

Tüm örneklerin yüzey asitliklerinin belirlenmesi için maksimum absorpsiyon dalga

boyunda (λmax=230nm) ve Lambert-Beer yasasına uyduğu çözelti konsantrasyonu

aralığında şu yöntem izlenmiştir. 0,1 g kil örnekleri tartılarak 14 adet tüpe konulmuş ve

üzerlerine 0,5’şer mL siklohekzan ilave edilerek 72 saat bekletilmek suretiyle

siklohekzan ile doymaları sağlanmıştır. Bu süre sonunda üzerlerindeki siklohekzanın

aşırısı bir damlalık yardımıyla alınarak geri kalan kısmın buharlaşması için 45 0C’luk

bir etüvde yaklaşık 1 saat kadar bekletilmiştir. 2x10-3 M – 22x10-3 M aralığında 14

farklı derişimde siklohekzanda çözünmüş n-bütilaminin çözeltileri hazırlanmış ve

etüvden çıkarılarak soğutulmuş olan her bir tüpe farklı derişimdeki çözeltilerden 10’ar

mL ilave edilerek tüplerin ağızları kapatılmıştır. Ardından kil örneklerinin çözeltiyle

dengeye gelmeleri için 25OC’ta 72 saat mekanik olarak çalkalanmak suretiyle de

bekletilmişlerdir. Bu süre sonunda dengeye gelen çözeltilerin çalışma grafiği üzerinden

λmax’daki absorbansları ölçülerek adsorplanmadan kalan n-bütilamin konsantrasyonları

belirlenmiştir.

62

4. ARAŞTIRMA BULGULARI ve TARTIŞMA

4.1 Sungurlu/Çorum Bentonit Örneğinin Karakterizasyonu Orijinal Sungurlu/Çorum bentonit örneği ve saflaştırılması ile elde edilen örneğin

karekterizasyonu için kimyasal analiz (KA), X-ışınları difraksiyonu (XRD), partikül

boyut dağılımı (PBD), diferansiyel termal analiz (DTA), termogravimetrik analiz

(TGA), fourier transform infrared spektroskopisi (FTIR), metilen mavisi adsorpsiyonu

(MM), azot adsorpsiyon/desorpsiyonu (N2-AD) ve n-bütilamin adsorpsiyonu ile

incelenmiştir.

4.1.1 Kimyasal analiz (KA)

Sungurlu/Çorum bentonitinin kimyasal bileşimi metal oksitler olarak Çizelge 4.1’de

verilmektedir.

Çizelge 4.1 Orijinal bentonitin kimyasal analizi

Bileşen : SiO2 TiO2 Al2O3 Fe2O3 MgO CaO Na2O K2O KK

Kütlesel % : 56,50 0,74 12,70 10,59 6,89 0,97 0,13 0,84 10,60

Bileşenlerin kütlesel yüzdeleri incelendiğinde CaO yüzdesinin Na2O yüzdesinden büyük

olduğu görülmekte, buradan da örneğin kalsiyum bentonit olduğu anlaşılmaktadır.

Saflaştırma sırasında hazırlanan süspansiyonların kısa bir süre içinde çökmesi yani su

ile kalıcı süspansiyonlar vermemesi, ayrıca su ile gözle görülür bir şişme göstermemesi

de örneğin kalsiyum bentonit olduğu izlenimini vermektedir. MgO oranının yüksekliği

bentonit içinde paligorskit ya da sepiolit gibi lifli bir kil mineralinin de bulunabileceğini

göstermektedir.

Orijinal bentonitten 2 g alınarak 300 mL saf su ile süspansiyon haline getirilmiş ve

yaklaşık 1 gün bekletildikten sonra pH değeri 8,14 olarak ölçülmüştür. Bu durum

orijinal bentonitin zayıf baz özelliğinde olduğunu göstermektedir.

63

4.1.2 X-ışınları difraksiyonu (XRD)

Orijinal bentonitin ve onun saflaştırılması ile elde edilen bentonitin XRD izleri Şekil

4.1’de verilmiştir. XRD izlerinin hangi mineralleri karakterize ettikleri pikler üzerinde

belirtilmiştir. Kil mineralleri için literatürde verilen standart XRD izleri ile şekilde

görülen 2θ değerleri kıyaslandığında hangi minerale ait pikler olduğu kesinleştirilmiştir.

Orijinal bentonite (a) ilişkin XRD izi incelendiğinde 2θ=5,6O de ana kil mineraline ait

olan simektit (S) piki görülmektedir. Bu pike ait olan tabakalar arası uzaklık Bragg

denkleminden d(001)=1,58 nm olarak hesaplanmıştır. Literatürde verilen standart XRD

izlerine bakıldığında ve kimyasal analiz sonuçları ile birlikte değerlendirildiğinde

bentonit içindeki ana kil mineralinin kalsiyum simektit (CaS) olduğu belirlenmiştir.

Orijinal bentonitin içerisinde ikincil kil minerali olarak 2θ=8,5O de [d(001)=1,04 nm]

paligorskit (P) ve kil dışı mineraller olarak da kuars (Q) ve eser ölçüde dolomit (D)

bulunduğu XRD izlerinden görülmüştür.

XRD izlerindeki piklerin yüksekliği kil içindeki minerallerin miktarlarıyla orantılıdır.

Simektit pikinin geniş olması ise kristallenmenin çok iyi olmadığını göstermektedir.

Saflaştırılmış bentonitin XRD izi incelendiğinde ana kil mineraline ait pik 2θ=5,3O de

d(001)=1,68 nm, ikincil kil mineraline ait olan pik de 2θ=8,6O de d(001)=1,03 nm

olarak ölçülmüştür. Saflaştırma işlemi ile tabaka kalınlığının bir miktar arttığı,

saflaştırılma sonucu elde edilen XRD izlerinin orijinal bentonit ile birbirlerine çok yakın

oldukları görülmüştür.

64

q a2 CuK

15105 20 25 30 35 40

S

S S

S

S

S

P

P

Q

Q

Q

Q

Q (a)

(b)

S=SimektitP=PaligorskitQ=KuarsD=Dolomit

D

Şekil 4.1 a. Orijinal bentonit, b. Saflaştırılmış bentonitin X-ışınları difraksiyonu (XRD) İzleri

4.1.3 Partikül boyut dağılımı (PBD) Orijinal bentonitin hacimsel partikül boyut dağılımı (PBD) eğrisi Şekil 4.2’de

verilmiştir. Doğada yalnızca kil mineralleri çok küçük partiküllere bölünebilmekte ve

dolayısıyla partikül boyutu 2 µm’nin altında olan eğriler kil minerallerini

göstermektedir. Kil dışı minerallerin ise partikül boyutu genellikle 2 µm’den daha

büyük olmakta ve bu şekilde de kil mineralleri ile kil dışı mineraller birbirinden ayırt

edilebilmektedir. Orijinal bentonitte partiküllerin yaklaşık %75’inin 2 µm civarında

bulunması bentonitin içindeki kil minerallerinin hacimsel oranın da aynı olduğunu ve

65

aynı zamanda bentonitin içinde en az %75 oranında simektit-paligorskit bulunduğunu

göstermektedir. Geriye kalan miktarın yani hacimsel olarak bentonitin yaklaşık

%25’inin de kil dışı mineraller olduğu söylenebilir.

Şekil 4.2 Orijinal bentonitin hacimsel partikül boyut dağılımı (PBD) eğrisi

4.1.4 Diferansiyel termal analiz (DTA) ve termogravimetrik analiz (TGA)

Orijinal ve saflaştırılmış örneklerin DTA ve TGA eğrileri Şekil 4.3 ve Şekil 4.4’te

verilmiştir. Saflaştırılmış bentonitin DTA eğrisi incelendiğinde 97OC’taki ilk

endotermik pik dehidratasyona ait olup tabakalar arasındaki, gözeneklerdeki ve

adsorplanmış haldeki suyun uzaklaştığını göstermektedir. Bu olay sırasındaki (26-

200OC) kütle kaybı %13,8’dir. Bu pikin hafif çatallı olduğu 233OC’ta gözlenen küçük

endotermik pikten anlaşılmaktadır. Bu durum bentonit içinde farklı gözeneklilikte ikinci

bir kil mineralinin olduğunu göstermektedir. Bu sıradaki (200OC-280OC) kütle kaybı ise

%1,2’dir. Sıcaklık 484OC iken gözlenen endotermik pik dehidroksilasyona ait olup

Partikül boyutu (D/µµµµm)

[[ [[ d(%

hacim)/dD

]] ]] / µµ µµm

-1

0,1 1,0 10,0 100,0 1000,00

10

20

40

20

0

60

80

100

% H

acim

66

-OH gruplarının uzaklaşmasından kaynaklanmaktadır. Bu olay sırasındaki (350OC-

600OC) kütle kaybı ise %4,1’dir. Sıcaklık 900OC’un üzerinde iken gözlenen ekzotermik

yükseliş kristal yapının çöktüğünü göstermektedir. Bu sırada (800OC-1000OC)

gerçekleşen kütle kaybı ise %0,9’dur. Kristal yapının çökmesi ile kil içinde metal

oksitleri oluşmakta yani rekristalizasyon olmaktadır. Yeni katı fazların oluşumuna

sinterleşme denir. Rekristalizasyon sırasında neredeyse yok denecek kadar az bir kütle

kaybının olduğu TGA eğrisinden görülmektedir. En büyük kütle kayıpları dehidratasyon

ve dehidroksilasyon sırasında olmaktadır. Saflaştırılmış bentonitin DTA ve TGA

eğrileri orijinal bentonitin DTA ve TGA eğrileri ile kıyasladığında saflaştırılmış

bentonit örneğinde piklerin daha yüksek sıcaklıklarda oluştuğu, kütle kayıplarının da bu

oranda daha yüksek olduğu ve de saflaştırma ile piklerin bir miktar kaydığı

görülmektedir.

0.00 200.00 400.00 600.00 800.00 1000.00

80.00

90.00

100.00

%

TGA

-20.00

-10.00

0.00

uV

DTA

89.78C

191.66C

445.38C

-9.971%

-1.949%

-5.296%

Şekil 4.3 Orijinal bentonitin diferansiyel termal analiz (DTA) ve termogravimetrik

analiz (TGA) eğrileri

DTA µV

t/OC

67

0.00 200.00 400.00 600.00 800.00 1000.00

Temp [C]

80.00

90.00

100.00

%

TGA

-30.00

-20.00

-10.00

0.00

uV

DTA

97.74C

484.10C

908.16C

233.11C

-13.779%

-1.232%

-4.050%

-0.899%

Şekil 4.4 Saflaştırılmış bentonitin diferansiyel termal analiz (DTA) ve termogravimetrik

analiz (TGA) eğrileri

4.1.5 Fourier transform infrared spektroskopisi (FTIR) Orijinal ve saflaştırılmış bentonit örneklerinin FTIR spektrumlarında düşük ve yüksek

dalga sayılarındaki bandlar sırasıyla kimyasal bağların eğilme (bending) ve gerilme

(streching) titreşimlerinden kaynaklanmaktadır. Bu durumda orijinal örnek için 3560

cm-1 de görülen ilk pik simektitin yapısal hidroksil gruplarının –OH gerilme

titreşiminden, 3423 cm-1 ve 1654 cm-1 de görülen piklerin tabakalar arası suyun –OH

gerilme ve eğilme titreşiminden, 1032 cm-1 deki pik Si-O gerilme titreşiminden, 874 cm-

1 deki pik tetrahedral Al’dan yani Al-O gerilmesinden, 798 cm-1 de gözlenen pik Al-O

ve Si-O düzlem dışı eşleşmesinden, 465 cm-1 de yer alan pik ise Si-O-Si gerilme

titreşiminden kaynaklanmaktadır (Şekil 4.5). Saflaştırılmış örneğin FTIR spektrumu

incelendiğinde ise orijinal örnekte yer alan aynı pikler gözlenmiştir (Şekil 4.6).

DTA µV

t/OC

68

4000 3000 2000 1000Wavenumber (cm-1)

0

10

20

30

40

50

60

70

80

90

100

3560.6

3423.77

1654.6

1032.12

874.09

798.93

511.78

465.52

428.91

Şekil 4.5 Orijinal örneğin FTIR spektrumu

4000 3000 2000 1000Wavenumber (cm-1)

0

10

20

30

40

50

60

70

80

90

100

3554.82

3406.42

1652.68

1463.81

1032.12

876.02

798.93

513.7 465.52

430.84

Şekil 4.6 Saflaştırılmış örneğin FTIR spektrumu

Dalga sayısı/cm-1

Geçirgenlik

Dalga sayısı/cm-1

Geçirgenlik

69

4.2 Mineral Yapısının Isıl İşlem İle Değişimi 4.2.1 X-ışınları difraksiyonu (XRD) Çeşitli sıcaklıklarda ısıl işlem görmüş örneklerin XRD izleri Şekil 4.7’de verilmiştir.

Şekil incelendiğinde orijinal ve saflaştırılmış örneklerde olduğu gibi 100OC’ta da net

gözlenen pikler artan sıcaklıkla birlikte difraktogramlarda gözlenmemektedir. Bu durum

paligorskit ve simektit minerallerinin kristal yapısının çöküp amorf hale gelmesinden

kaynaklanmaktadır. Sıcaklık 1050OC’a ulaştığında hematit ve opal-CT gibi yeni mineral

fazlarının oluştuğu XRD izlerinden açıkça görülmektedir. Opal-CT (SiO2.nH2O)

kristalliği zayıf olan bir silika (silisyum dioksit) polimorfudur.

70

2 5 10 15 20 25 30 35 40

2q CuKa

100oC

200oC

300oC

400oC

450oC

500oC

550oC

600oC

800oC

1050oC

OCT

Q

Q

Q

Q

HOCT

OCT H

H

Q=KuarsOCT=Opal-CTH=Hematit

S

P

D

S=SimektitP=PaligorskitD=Dolomit

S

Q

Şekil 4.7 Isıl olarak işlenmiş bentonit örneklerin X-ışınları difraksiyonu (XRD) izleri

71

4.2.2 Fourier transform infrared spektroskopisi (FTIR) 550OC ve 1000OC’ta ısıl işlem görmüş örneklerin FTIR spektrumlarının orijinal ve

saflaştırılmış örneklerle mukayeseleri Şekil 4.8’de verilmiştir. Şekil incelendiğinde

orijinal ve saflaştırılmış örnekte yaklaşık 3560 cm-1 de görülen –OH pikinin 550OC ve

1000OC’ta ortadan kalktığı gözlenmiştir. 3423 cm-1 ve 1654 cm-1 de görülen sudan

kaynaklı –OH piklerinin ise yine ısıl işlem gören örneklerde, gözeneklerde ve yüzeyde

tutunan suyun uzaklaşmasından dolayı giderek küçüldüğü belirlenmiştir.

Şekil 4.8 Orijinal, saflaştırılmış, 550OC ve 1000OC’ta ısıl işlem görmüş bentonit örneklerinin FTIR spektrumları

Geçirgenlik

Dalga sayısı/cm-1

…1000OC …550OC …Saflaştırılmış …Orijinal

3560

3423

1654

│ │

72

4.3 Isıl İşlem Kinetiği

Sıcaklıkla 50,…,500OC arasında değiştirilerek ısıl işleme tabi tutulan örneklerin belli

sürelerde kütleleri ölçülmüştür. Bu işleme sabit tartıma ulaşılana dek devam edilmiştir.

550OC ile 1150OC arasında toplamda 2 saat süresince ısıl işlem uygulanmış olan

örneklerde ise öncelikle 1 saatlik ardından 2 saatlik süre sonunda meydana gelen toplam

kütle kayıpları belirlenmiştir. Yüksek sıcaklıklar söz konusu olduğundan 1 ve 2 saatlik

ölçümler sonunda ciddi bir değişim gözlenmemiştir. m0 başlangıç kütlesi, m1 ilk t

anındaki kütle, mt herhangi bir t anındaki kütle, ms ise son ölçülen kütle değeri olmak

üzere her sıcaklık için her t anında ayrı ayrı belirlenen (m0-m1, m0-m2,…,m0-ms) kütle

kayıpları başlangıç kütlelerine (m0) bölünerek gram başına kütle kayıpları bulunmuştur.

500OC’a kadar olan sıcaklıklar için belirlenen tüm bu kütle kayıpları, kütle azalması

kesri olarak gösterilmiş ve bu değerlerin (m0-m1/m0,…,m0-ms/m0) ısıl işlem süresi (t) ile

değişimleri grafiğe geçirilmiştir.

100OC ve 350OC’ta ısıl işlem görmüş örnekler için çizilen grafikler Şekil 4.9 ve Şekil

4.10’da verilmiştir. 500OC’a kadar ısıl işlem görmüş olan tüm örneklerin kütle

kayıplarının ısıl işlem süresi ile değişimleri ise Şekil 4.11’de gösterilmiştir.

73

0

0,02

0,04

0,06

0,08

0,1

0,12

0,14

0 0,5 1 1,5 2 2,5 3 3,5

t/saat

Şekil 4.9 Kütle azalması kesrinin 100OC’ta süre ile değişimi

Kütle azalması kesri

74

0

0,02

0,04

0,06

0,08

0,1

0,12

0,14

0,16

0,18

0 0,1 0,2 0,3 0,4 0,5 0,6 0,7 0,8

t/saat

Şekil 4.10 Kütle azalması kesrinin 350OC’ta süre ile değişimi

Kütle azalması kesri

75

0

0,02

0,04

0,06

0,08

0,1

0,12

0,14

0,16

0,18

0,2

0 1 2 3 4 5

t/saat

50

60

70

80

90

100

125

150

175

200

225

250

300

350

400

450

500

Şekil 4.11 Kütle azalması kesrinin çeşitli sıcaklıklarda ısıl işlem süresi ile değişimi

Her t süresinde geride kalan uçucu bileşenin kütlesinin (c=mt-ms) toplam uçucu bileşen

kütlesine (c0=m0-ms) oranı, uzaklaşmadan geride kalan uçucu kesri olarak tanımlanır ve

c/c0= (mt-ms)/(m0-ms) (4.1)

olarak verilir. Burada m0, mt ve ms sırayla başlangıçta (t=0), herhangi bir t anında ve ısıl

işlem sonunda ısıtılan maddelerin tartımlarını göstermektedir.

Kütle azalması kesri

76

100OC ve 350OC’ta ısıl işlem görmüş örnekler için sırasıyla Şekil 4.12 ve Şekil 4.13’te

son bağıntıya göre çizilen grafikler verilmiştir. Şekil 4.14’te ise 500OC’a kadar ısıl işlem

görmüş olan tüm örneklerin c/c0 değerlerinin ısıl işlem süresi ile değişimleri

gösterilmiştir.

y = 1,3072e-2,1117x

R2 = 0,9509

0

0,1

0,2

0,3

0,4

0,5

0,6

0,7

0,8

0,9

0 0,5 1 1,5 2 2,5 3

t/saat

c/c

0

Şekil 4.12 100OC’ta ısıl işlem görmüş örneğin c/c0 değerlerinin ısıl işlem süresi ile

değişimi

c/c0

77

y = 1,0169e-9,1014x

R2 = 0,9971

0

0,1

0,2

0,3

0,4

0,5

0,6

0 0,1 0,2 0,3 0,4 0,5 0,6 0,7

t/saat

c/c

0

Şekil 4.13 350OC’ta ısıl işlem görmüş örneğin c/c0 değerlerinin ısıl işlem süresi ile değişimi

c/c0

78

0

0,1

0,2

0,3

0,4

0,5

0,6

0,7

0 0,5 1 1,5 2 2,5 3

t/saat

c/c

0

50

60

70

80

90

100

125

150

175

200

225

250

300

350

400

450

500

Şekil 4.14 50OC ve 500OC arasında ısıl işlem görmüş olan tüm örneklerin c/c0

değerlerinin ısıl işlem süresi ile değişimi

c/c0 değerlerinin logaritması alınarak In(c/c0) değerleri belirlenmiş, bunlar da ısıl işlem

süresine karşı grafiğe geçirildiğinde her sıcaklık için bir doğru elde edilmiştir. Doğru

denklemi 1. dereceden doğru denklemini sağlamakta olup doğrunun eğiminden de k

tepkime hız sabiti değerine ulaşılmıştır. Tüm sıcaklıklar için tepkime hız sabiti değerleri

tek tek belirlenmiştir. Şekil 4.15 ve Şekil 4.16’da 100OC ve 350OC’ta ısıl işlem görmüş

örneklere ait grafikler verilmiştir.

c/c 0

79

y = -1,7932x

R2 = 0,9953

-5

-4,5

-4

-3,5

-3

-2,5

-2

-1,5

-1

-0,5

0

0 0,5 1 1,5 2 2,5 3

t/saat

In(c/c

0)

Şekil 4.15 100OC’ta ısıl işlem görmüş olan örnek için elde edilen In(c/c0) değerlerinin

ısıl işlem süresi ile değişimi

Grafik incelendiğinde doğru denklemi

In(c/c0) = -1,7932t (4.2)

şeklinde yazılarak doğrunun eğimi de k değerini verdiğinden, k=1,8 st-1 olarak

bulunmuştur.

80

y = -9,0604x

R2 = 0,9972

-7

-6

-5

-4

-3

-2

-1

0

0 0,1 0,2 0,3 0,4 0,5 0,6 0,7

t/saat

In(c/c0)

Şekil 4.16 350OC’ta ısıl işlem görmüş olan örnek için elde edilen In(c/c0) değerlerinin

ısıl işlem süresi ile değişimi

350OC’ta ısıl işlem görmüş örnek için de k değeri 9,1 st-1 olarak belirlenmiştir. Diğer

sıcaklıklar için de benzer doğrular çizilerek eğimlerinden k sabitleri bulunmuştur. Bu

sabitlerin sıcaklığa bağlılığı Çizelge 4.2’de verilmiştir.

81

Çizelge 4.2 100-500OC sıcaklıkları arasında belirlenen k sabitleri

t/OC k/saat-1

100 1,8

125 3,2

150 3,1

175 3,3

200 4,4

225 4,4

250 5,5

300 6,3

350 9,1

400 11,1

450 16,4

500 14,1

Her ısıl işlem sıcaklığı için bulunan k tepkime hız sabiti değerlerinin logaritması olan

In k değerleri mutlak sıcaklığın tersine (1/T) karşı grafiğe geçirildiğinde ise yine bir

doğru elde edilir.

k = A e (4.3)

şeklinde bilinen hız sabiti eşitliği göz önüne alındığında Şekil 4.17’de çizilmiş olan

doğrunun denklemi

In k = -E#/RT + In A (4.4)

şeklinde yazılabilir. Burada k tepkime hız sabitini, E# aktivasyon enerjisini, R evrensel

gaz sabitini, T mutlak sıcaklığı, A ise Arrhenius sabitini göstermektedir. Doğrunun

eğimi -E#/R niceliğine eşit olduğundan buradan aktivasyon enerjisine (E#)

geçilebilmektedir.

-E#/RT

82

Şekil 4.17’de tüm sıcaklıklar için bulunan k tepkime hız sabiti değerlerinin logaritması

olan In k değerlerinin mutlak sıcaklığın tersine (1/T) karşı grafiğe geçirilmesiyle elde

edilen doğru verilmiştir.

y = -1,47x + 4,5759

R2 = 0,9593

0

0,5

1

1,5

2

2,5

3

1,2 1,6 2 2,4 2,8

(1/T)/10-3 K-1

In k

Şekil 4.17 Tüm sıcaklıklar için belirlenen k tepkime hız sabiti değerlerinin logaritmasının (In k) mutlak sıcaklığın tersi (1/T) ile değişimi

Elde edilen doğru denklemi

In k = -1,47x103/T + 4,5759 (4.5)

şeklinde yazıldığında doğrunun eğimi olan -1,47 değeri -E#/R değerine eşit

olduğundan, tepkime aktivasyon enerjisi E#=12,2 kJ mol-1 olarak bulunur. In A=4,5759

olduğundan A=97,1 st-1 olarak hesaplanır.

83

4.4 Coats-Redfern Kinetiği

Isıl işlemle meydana gelen kütle kayıplarının yüzdesinin sıcaklıkla değişimi TGA

eğrisine benzer bir eğri vermektedir. Statik yöntem olarak değerlendirilen bu yöntem

uyarınca elde edilen TGA eğrisi ile dinamik yöntem uyarınca belirlenen TGA eğrisi

Şekil 4.18’de verilmiştir. Bu eğriler birbirlerine çok benzemekte, ancak buna rağmen

kütle azalmalarında farklılıklar görülmektedir. Statik olarak belirlenen TGA eğrisi

incelendiğinde sıcaklık 100OC’a yükselirken adsorplanan suyun yapıdan uzaklaşmasına

ait olan kayıp %12,98; ardından 400OC’a kadar gerçekleşen dehidratasyon kaybı %3,54

ve 400-800OC sıcaklıkları arasında tamamlanan dehidroksilasyon kaybı ise %4,45

olarak belirlenmiştir. Dinamik olarak belirlenen TGA eğrisi incelendiğinde ise aynı

sıcaklık aralıklarında kütle kayıpları sırasıyla %6,78; %9,67 ve %4,97 olarak

belirlenmiştir.

75

80

85

90

95

100

0 200 400 600 800 1000 1200

t/0C

%Kütle azalm

ası

Şekil 4.18 Dinamik ve statik yöntem uyarınca elde edilen TGA eğrileri

● Dinamik

● Statik

84

Adsorplanan suyun (nem) yapıdan uzaklaşması, dehidratasyon ve dehidroksilasyona ait

aktivasyon enerjileri Coats-Redfern eşitliği ile hesaplanmıştır. Bu eşitlik

In { [-In (1-α)]/T2 } = -(E#/RT) + In [(AR/βE#) (1-2RT/E#)] (4.6)

şeklindedir. Burada, α nemin uzaklaşması, dehidratasyon ya da dehidroksilasyon için

bozunma kesrini, T mutlak sıcaklığı (K), R evrensel gaz sabitini, A frekans faktörünü ve

β=dT/dt=10 Ks-1 ısıtma hızını göstermektedir.

Her iki TGA eğrisinden de 100OC’un altında her bir sıcaklıktaki kütle kaybının bu

sıcaklıktaki toplam kütle kaybına oranlanmasıyla nemin uzaklaşmasına ilişkin bozunma

kesri (α1) hesaplanmıştır. Hesaplanan α1 değerlerinin sıcaklıkla değişimleri Şekil 4.19

ve Şekil 4.20’de görülen eğri boyunca olmaktadır. Farklı sıcaklıklar için α1 değerleri

kullanılarak hesaplanan In { [-In (1-α1)]/T2 }değerlerinin mutlak sıcaklığın tersi (1/T) ile

değişimleri ise Şekil 4.21 ve Şekil 4.22’de verilmiştir.

Aynı şekilde bu hesaplamalar 100-400OC sıcaklıkları arasında dehidratasyon için 400-

800OC sıcaklıkları arasında da dehidroksilasyon için yapılmış, α2 ve α3 değerleri

belirlenmiştir. α2 değerlerinin sıcaklıkla değişimleri Şekil 4.23 ve Şekil 4.24’te, In { [-In

(1-α2)]/T2 } değerlerinin mutlak sıcaklığın tersi ile değişimleri ise Şekil 4.25 ve Şekil

4.26’da verilmiştir. α3 değerlerinin sıcaklıkla değişimleri de Şekil 4.27 ve Şekil 4.28’de,

In { [-In (1-α3)]/T2 } değerlerinin mutlak sıcaklığın tersi ile değişimleri ise Şekil 4.29 ve

Şekil 4.30’da verilmiştir.

85

0

0,2

0,4

0,6

0,8

1

1,2

0 20 40 60 80 100 120

t/OC

Şekil 4.19 Statik olarak belirlenen TGA eğrisinden 100OC’un altında yer alan her bir

sıcaklıktaki kütle kaybının bu sıcaklıktaki toplam kütle kaybına oranı olarak tanımlanan bozunma kesrinin sıcaklıkla değişimi

α1

86

0

0,2

0,4

0,6

0,8

1

1,2

0 20 40 60 80 100 120

t/OC

Şekil 4.20 Dinamik olarak belirlenen TGA eğrisinden 100OC’un altında yer alan her bir sıcaklıktaki kütle kaybının bu sıcaklıktaki toplam kütle kaybına oranı olarak tanımlanan bozunma kesrinin sıcaklıkla değişimi

α1

87

y = -3,8799x + 0,274

R2 = 0,9433

-12

-11,6

-11,2

-10,8

-10,4

-10

2,7 2,8 2,9 3 3,1 3,2

(1/T)/10-3 K

-1

Şekil 4.21 Gözenek suyunun yapıdan uzaklaşmasına ilişkin statik olarak belirlenen α1

değerleri kullanılarak elde edilen Coats-Redfern doğrusu

Coats-Redfern eşitliği uyarınca -E#/R değeri eğime eşit olacağından doğru denklemi göz

önüne alındığında -E#/R=-3,8799 olmaktadır. Buradan da E#=32,3 kJ mol-1 olarak

bulunmuştur.

In { [-In (1-α1)]/T2 }

88

y = -6,9477x + 7,8118

R2 = 0,9997

-14

-13,5

-13

-12,5

-12

-11,5

-11

2,7 2,8 2,9 3 3,1 3,2

(1/T)/10-3 K

-1

Şekil 4.22 Gözenek suyunun yapıdan uzaklaşmasına ilişkin dinamik olarak belirlenen α1

değerleri kullanılarak elde edilen Coats-Redfern doğrusu

Doğru dikkate alınarak E#=57,8 kJ mol-1 olarak hesaplanmıştır.

In { [-In (1-α1)]/T2 }

89

0

0,2

0,4

0,6

0,8

1

1,2

100 150 200 250 300 350 400 450

t/OC

Şekil 4.23 Statik olarak belirlenen TGA eğrisinden 400OC’un altında yer alan her bir

sıcaklıktaki kütle kaybının bu sıcaklıktaki toplam kütle kaybına oranı olarak tanımlanan bozunma kesrinin sıcaklıkla değişimi

α2

90

0

0,2

0,4

0,6

0,8

1

1,2

100 150 200 250 300 350 400 450

t/OC

Şekil 4.24 Dinamik olarak belirlenen TGA eğrisinden 400OC’un altında yer alan her bir

sıcaklıktaki kütle kaybının bu sıcaklıktaki toplam kütle kaybına oranı olarak tanımlanan bozunma kesrinin sıcaklıkla değişimi

α2

91

y = -0,8566x - 10,417

R2 = 0,8748

-12,8

-12,4

-12

-11,6

1,5 1,8 2,1 2,4

(1/T)/10-3 K

-1

Şekil 4.25 Dehidratasyona ilişkin statik olarak belirlenen α2 değerleri kullanılarak elde

edilen Coats-Redfern doğrusu

Doğru dikkate alınarak E#=7,1 kJ mol-1 olarak hesaplanmıştır.

In { [-In (1-α2)]/T2 }

92

y = -0,4925x - 11,08

R2 = 0,9215

-12,4

-12,2

-12

-11,8

1,5 1,7 1,9 2,1 2,3 2,5

(1/T)/10-3 K

-1

Şekil 4.26 Dehidratasyona ilişkin dinamik olarak belirlenen α2 değerleri kullanılarak

elde edilen Coats-Redfern doğrusu

E#=4,1 kJ mol-1 olarak belirlenmiştir.

In { [-In (1-α2)]/T2 }

93

0

0,2

0,4

0,6

0,8

1

1,2

400 500 600 700 800 900

t/OC

Şekil 4.27 Statik olarak belirlenen TGA eğrisinden 800OC’un altında yer alan her bir

sıcaklıktaki kütle kaybının bu sıcaklıktaki toplam kütle kaybına oranı olarak tanımlanan bozunma kesrinin sıcaklıkla değişimi

α3

94

0

0,2

0,4

0,6

0,8

1

1,2

400 500 600 700 800 900

t/OC

Şekil 4.28 Dinamik olarak belirlenen TGA eğrisinden 800OC’un altında yer alan her bir

sıcaklıktaki kütle kaybının bu sıcaklıktaki toplam kütle kaybına oranı olarak tanımlanan bozunma kesrinin sıcaklıkla değişimi

α3

95

y = -8,5657x - 3,0447

R2 = 0,855

-15,5

-15

-14,5

-14

-13,5

-13

-12,5

-12

1 1,1 1,2 1,3 1,4

(1/T)/10-3 K-1

Şekil 4.29 Dehidroksilasyona ilişkin statik olarak belirlenen α3 değerleri kullanılarak

elde edilen Coats-Redfern doğrusu

E#=71,2 kJ mol-1 olarak hesaplanmıştır.

In { [-In (1-α3)]/T2 }

96

y = -4,3255x - 8,5151

R2 = 0,9588

-15

-14,5

-14

-13,5

-13

-12,5

0,9 1 1,1 1,2 1,3 1,4

(1/T)/10-3 K

-1

Şekil 4.30 Dehidroksilasyona ilişkin dinamik olarak belirlenen α3 değerleri kullanılarak elde edilen Coats-Redfern doğrusu

E#=35,9 kJ mol-1 olarak hesaplanmıştır.

50-100OC ve 100-400OC sıcaklık aralıkları için statik ve dinamik yönteme ilişkin

belirlenen aktivasyon enerjilerinin birbirlerine bir parça da olsa yakın oldukları 400-

800OC sıcaklık aralığında ise belirlenen aktivasyon enerjilerinin birbirlerine çok da

yakın olmadıkları gözlenmiştir.

In { [-In (1-α3)]/T2 }

97

4.5 Isıl İşlem Termodinamiği

Sıcaklık 50OC,…,1150OC arasında değiştirilerek sabit tartıma dek ısıtılan örneklerdeki

kütle kayıpları (m0-ms) başlangıç kütlelerine (m0) oranlanarak kütle azalması kesirleri

hesaplanmıştır. Bu değerler ısıl işlem sıcaklığına karşı grafiğe geçirilmiştir (Şekil 4.31).

0

0,04

0,08

0,12

0,16

0,2

0,24

0 200 400 600 800 1000 1200

t/(OC)

Şekil 4.31 Kütle azalması kesrinin sıcaklıkla değişimi

Kütle azalması kesri

-H2O (nem) (%12,98)

Dehidratasyon (-H2O) (%3,54)

Dehidroksilasyon (-OH) (%4,45)

98

Şekil 4.31 incelendiğinde sıcaklık 100OC olana dek yüzey suyunun (nem) yapıdan

uzaklaştığı bu sıcaklıktan sonra yaklaşık 400OC sıcaklığa kadar dehidratasyonun

gerçekleştiği ardından dehidroksilasyonun başladığı ve yaklaşık olarak sıcaklık 800OC

olana dek devam ettiği gözlenmiştir.

Yüzey suyunun yapıdan uzaklaşmasına ilişkin termodinamik denge aşağıdaki şekilde

tanımlanmıştır.

Geride kalan [(m0-ms)100-(m0-ms)t] Uzaklaşan (m0-ms)t

Denge tanımı uyarınca yazılan

Kk= (m0-ms)t/[(m0-ms)100-(m0-ms)t] (4.7)

şeklindeki denklem yardımıyla 100OC’un altındaki sıcaklıklarda elde edilen kütle

kayıpları verilerinden Kk keyfi denge sabiti değerlerine ulaşılmıştır.

Dehidratasyon ve dehidroksilasyon için ise termodinamik dengeler sırasıyla

Geride kalan [(m0-ms)400-(m0-ms)t] Uzaklaşan (m0-ms)t

Geride kalan [(m0-ms)800-(m0-ms)t] Uzaklaşan (m0-ms)t

şekillerinde yazılarak buradan da Kk denge sabiti değerleri de

Kk = (m0-ms)t/[(m0-ms)400-(m0-ms)t] (4.8)

Kk = (m0-ms)t/[(m0-ms)800-(m0-ms)t] (4.9)

olarak tanımlanır. Eşitliklerdeki (m0-ms)t değeri her ısıl işlem sıcaklığındaki toplam

kütle kaybını, (m0-ms)100 değeri yüzey suyunun yapıdan uzaklaşmasının tamamlandığı

andaki yani 100OC’taki toplam kütle kaybını, (m0-ms)400 değeri dehidratasyon

99

tamamlandığı andaki yani 400OC’taki toplam kütle kaybını, (m0-ms)800 değeri ise

dehidroksilasyon tamamlandığı andaki yani 800OC’taki toplam kütle kaybını, [(m0-

ms)100-(m0-ms)t], [(m0-ms)400-(m0-ms)t] ve [(m0-ms)800-(m0-ms)t] değerleri de sırasıyla

yüzey suyunun uzaklaşması, dehidratasyon ve dehidroksilasyon olaylarında, her ısıl

işlem sıcaklığındaki geride kalan kütle miktarını göstermektedir.

Yukarıdaki denklemler uyarınca her ısıl işlem sıcaklığı için bulunan Kk keyfi denge

sabitlerinin logaritması olan In Kk değerleri mutlak sıcaklığın tersine (1/T) karşı grafiğe

geçirildiğinde bir doğru elde edilir. Van’t Hoff doğrusu olarak değerlendirilen bu

doğrunun denklemi

In Kk = -∆HO/RT + ∆Sk

O/R (4.10)

şeklinde olup eğimden gerçek entalpi değişimine (∆HO), kaymadan ise keyfi entropi

değişimine (∆SkO) ulaşılmaktadır.

Tüm sıcaklıklar için bulunan In Kk1, In Kk2 ve In Kk3 değerleri mutlak sıcaklığın tersine

(1/T) karşı grafiğe geçirildiğinde farklı eğimlere sahip olan üç doğru elde edilmiştir

(Şekil 4.44). Bunlardan 50-100OC sıcaklıkları arasında olan doğru yüzey suyunun (nem)

yapıdan uzaklaşmasını (Şekil 4.32), 100-400OC sıcaklıkları arasında olan doğru

dehidratasyonun neden olduğu termal deformasyonu (Şekil 4.36), 400-800OC

sıcaklıkları arasında olan doğru ise dehidroksilasyonun neden olduğu termal

deformasyonu (Şekil 4.40) göstermektedir. Nemin 50-100OC aralığında uzaklaşmasına

ilişkin termodinamik hesaplamalar aşağıdaki gibi yapılmıştır.

100

50-100OC

y = -2,2413x + 5,8571

R2 = 0,9787

-1,2

-0,9

-0,6

-0,3

2,7 2,8 2,9 3 3,1 3,2

(1/T)/10-3 K

-1

In K

k1

Şekil 4.32 Nemin uzaklaşmasına ilişkin keyfi van’t Hoff doğrusu

Doğru denklemi

In Kk1= -∆H1O/RT+∆Sk1

O/R = -2,2413x103(1/T)+5,8571 (4.11)

şeklindedir. Bu denklem van’t Hoff denklemi uyarınca değerlendirildiğinde doğrunun

eğimi olan -2,2413x103 değeri, -∆H1O/R değerine eşit olduğundan yüzey suyunun

buharlaşma entalpisi ∆H1O=18,6 kJ mol-1 olarak hesaplanmıştır. ∆Sk1

O/R değeri de

5,8571 değerine eşit olduğundan ∆Sk1O=48,7 J K-1 mol-1 olarak bulunmuştur.

101

Her bir sıcaklık için Gibbs enerjisindeki değişimin keyfi değerleri

∆GkO = -RTIn Kk (4.12)

eşitliğinden hesaplanabilmektedir. Hesaplanan ∆GkO değerleri mutlak sıcaklığa (T) karşı

grafiğe geçirildiğinde yine bir doğru elde edilmekte ve doğru denklemi

∆GkO = ∆Hk

O- T∆SO (4.13)

şeklinde olmaktadır. Bu doğrunun eğiminden de entropi (∆SO) değerine ulaşılmaktadır.

Tüm sıcaklıklar için hesaplanan ∆GkO değerleri T’ye karşı grafiğe geçirildiğinde

eğimleri birbirinden farklı üç doğru elde edilmiştir (Şekil 4.45). Şekil 4.33’te 50OC ve

100OC arasındaki sıcaklıklar için ∆Gk1O’nin T’ye karşı grafiğe geçirilmesiyle elde

edilen doğru görülmektedir.

102

50-100OC

y = -47,777x + 18327

R2 = 0,9725

1000

1300

1600

1900

2200

2500

2800

3100

320 330 340 350 360 370

T/K

Şekil 4.33 Nemin uzaklaşmasına ilişkin keyfi Gibbs enerjisinin sıcaklıkla değişimi

Doğru denklemi

∆Gk1O = ∆Hk1

O - ∆S1OT = 18327-47,777T (4.14)

şeklinde olmaktadır. Bu durumda ∆Hk1O=18,3 kJ mol-1 olarak belirlenmiş, eğim

değerinden de ∆S1O=47,8 J K-1 mol-1 olarak bulunmuştur.

Buna göre, gerçek van’t Hoff doğrusu ve gerçek Gibbs enerjisine ilişkin denklemler

sırayla aşağıdaki gibi yazılır.

In K1 = -2241,3/T+5,75 (4.15)

∆G1O = 18634-47,78T (4.16)

∆Gk1O/J mol-1

103

∆H1O ve ∆S1

O değerleri belirlendiğinden, bilinen değerler kullanılarak

∆G1O = ∆H1

O-T∆S1O = -RTIn K1 (4.17)

eşitliğinden gerçek ∆G1O ve K1 değerleri hesaplanmış ve Çizelge 4.3’te verilmiştir.

Bulunan değerler kullanılarak çizilen In K1-1/T ve ∆G1O-T grafikleri sırayla Şekil 4.34

ve Şekil 4.35’te görülmektedir.

Çizelge 4.3 50-100OC sıcaklık aralığı için hesaplanan Kk1, ∆Gk1O, ∆G1

O ve K1 değerleri

t/OC T/K (1/T)/10-3 K-1 Kk1 ∆Gk1O/kJ mol-1 ∆G1

O/kJ mol-1 K1

50 323 3,09 0,32 3,0 3,2 0,30 60 333 3,00 0,43 2,4 2,7 0,37 70 343 2,92 0,54 1,8 2,3 0,46 80 353 2,83 0,59 1,5 1,8 0,55 90 363 2,76 0,70 1,1 1,3 0,65

104

50-100OC

y = -2,2413x + 5,7466

R2 = 1

-1,3

-1

-0,7

-0,4

2,7 2,8 2,9 3 3,1 3,2

(1/T)/10-3 K

-1

In K

1

Şekil 4.34 100OC’a kadar uygulanan ısıl işlem sırasında nemin uzaklaşmasına ilişkin gerçek van’t Hoff doğrusu

105

50-100OC

y = -47,777x + 18634

R2 = 1

1200

1500

1800

2100

2400

2700

3000

3300

320 330 340 350 360 370T/K

Şekil 4.35 Nemin uzaklaşmasına ilişkin gerçek Gibbs enerjisinin sıcaklıkla değişimi

∆G1O/J mol-1

106

Aynı şekilde 100-400OC arasındaki sıcaklıklar için çizilen grafikler aşağıda verilmiştir.

100-400OC

y = -3,2282x + 9,5218

R2 = 0,9668

0

0,5

1

1,5

2

2,5

3

3,5

4

4,5

5

1,4 1,6 1,8 2 2,2 2,4 2,6 2,8

(1/ T)/10-3 K

-1

In K

k2

Şekil 4.36 Dehidratasyona ilişkin keyfi van’t Hoff doğrusu

Dehidratasyon için doğru denklemi

In Kk2 = -∆H2O/RT+∆Sk2

O/R = -3,2282x103(1/T)+9,5218 (4.18)

şeklindedir. ∆H2O=26,8 kJ mol-1, ∆Sk2

O=79,2 J K-1 mol-1 olarak hesaplanmıştır.

107

100-400OC

y = -78,952x + 26741

R2 = 0,985

-25000

-20000

-15000

-10000

-5000

0

300 350 400 450 500 550 600 650

T/K

Şekil 4.37 Dehidratasyona ilişkin keyfi Gibbs enerjisinin sıcaklıkla değişimi

Dehidratasyon için doğru denklemi

∆Gk2O = ∆Hk2

O-∆S2OT = 26741-78,952T (4.19)

şeklinde olmaktadır. Buradan da ∆Hk2O=26,7 kJ mol-1, ∆S2

O=78,9 J K-1 mol-1 şeklinde

bulunmuştur. Buna göre, gerçek van’t Hoff doğrusu ve Gibbs enerjisine ilişkin eşitlikler

sırayla

In K2 = -3228,1/T+9,496 (4.20)

∆G2O = 26839-78,952T (4.21)

şeklinde yazılabilir.

∆Gk2O/J mol-1

108

Belirlenen ∆H2O ve ∆S2

O değerleri yardımıyla gerekli eşitlikler de kullanılarak Çizelge

4.4’te yer alan ∆G2O ve K2 değerleri hesaplanmıştır. Şekil 4.38 ve Şekil 4.39’da In K2-

1/T ve ∆G2O-T grafikleri de verilmiştir.

Çizelge 4.4 100-400OC sıcaklık aralığı için hesaplanan Kk2, ∆Gk2O, ∆G2

O ve K2 değerleri

t/OC T/K (1/T)/10-3 K-1 Kk2 ∆Gk2O/kJ mol-1 ∆G2

O/kJ mol-1 K2 100 373 2,68 1,7 -1,6 -2,6 2,3

125 398 2,51 5,7 -5,7 -4,6 3,9

150 423 2,36 7,7 -7,2 -6,6 6,5

175 448 2,23 10,5 -8,7 -8,5 9,9

200 473 2,11 14,7 -10,6 -10,5 14,5

250 523 1,91 26,8 -14,3 -14,5 27,8

300 573 1,75 37,4 -17,3 -18,4 47,6

350 623 1,61 90,9 -23,4 -22,4 74,8

100-400OC

y = -3,2281x + 9,496

R2 = 1

0

0,5

1

1,5

2

2,5

3

3,5

4

4,5

1,5 1,7 1,9 2,1 2,3 2,5 2,7

(1/T)/10-3 K

-1

In K

2

Şekil 4.38 Dehidratasyona ilişkin gerçek van’t Hoff doğrusu

109

100-400OC

y = -78,952x + 26839

R2 = 1

-25000

-20000

-15000

-10000

-5000

0

350 400 450 500 550 600 650

T/K

Şekil 4.39 Dehidratasyona ilişkin gerçek Gibbs enerjisinin sıcaklıkla değişimi

∆G2O/J mol-1

110

Aşağıdaki şekillerde de 400-800OC sıcaklıkları arasındaki değişimleri gösteren grafikler

verilmiştir.

400-800OC

y = -11,591x + 17,553

R2 = 0,9225

1

2

3

4

5

6

7

8

0,9 1 1,1 1,2 1,3 1,4 1,5(1/T)/10

-3K-1

In K

k3

Şekil 4.40 Dehidroksilasyona ilişkin keyfi van’t Hoff doğrusu

Aynı şekilde dehidroksilasyon için doğru denklemi de

In Kk3 = -∆H3O/RT+∆Sk3

O/R = -11,591x103(1/T)+17,553 (4.22)

şeklindedir. Buradan da ∆H3O=96,4 kJ mol-1 ve ∆Sk3

O=145,9 J K-1 mol-1olarak

bulunmuştur.

111

400-800OC

y = -153,33x + 102579

R2 = 0,9569

-62000

-54000

-46000

-38000

-30000

-22000

-14000

-6000

700 800 900 1000 1100

T/K

Şekil 4.41 Dehidroksilasyona ilişkin keyfi Gibbs enerjisinin sıcaklıkla değişimi

Dehidroksilasyon için ise doğru denklemi

∆Gk3O = ∆Hk3

O-∆S3OT = 102579-153,33T (4.23)

şeklinde olmaktadır. ∆Hk3O=102,6 kJ mol-1, ∆S3

O=153,3 J K-1 mol-1 olarak

belirlenmiştir. Buna göre, dehidroksilasyona ilişkin gerçek van’t Hoff doğrusu ve Gibss

enerjisine ilişkin eşitlikler sırayla

In K3 = -11591/T+18,44 (4.24)

∆G3O = 96368-153,33T (4.25)

şeklinde yazılabilir.

∆Gk3O/J mol-1

112

∆G3O ve K3 değerleri de hesaplanarak Çizelge 4.5’te verilmiştir. Bu değerlere ait olan

In K3-1/T ve ∆G3O-T grafikleri de Şekil 4.42 ve Şekil 4.43’te verilmiştir.

Çizelge 4.5 400-800OC sıcaklık aralığı için hesaplanan Kk3, ∆Gk3O, ∆G3

O ve K3 değerleri

t/OC T/K (1/T)/10-3 K-1 Kk3 ∆Gk3O/kJ mol-1 ∆G3

O/ kJ mol-1 K3

400 673 1,49 3,5 -7,0 -6,8 3,4

450 723 1,38 4,0 -8,4 -14,5 11,1

500 773 1,29 5,8 -11,3 -22,2 31,4

550 823 1,22 20,6 -20,7 -29,8 78,1

600 873 1,15 51,6 -28,6 -37,5 175,1

650 923 1,08 150,2 -38,5 -45,2 359,4

700 973 1,03 269,4 -45,3 -52,8 685,2

750 1023 0,98 1138,7 -59,9 -60,5 1226,6

400-800OC

y = -11,591x + 18,443

R2 = 1

1

2

3

4

5

6

7

8

0,9 1 1,1 1,2 1,3 1,4 1,5

(1/T)/10-3K

-1

In K

3

Şekil 4.42 Dehidroksilasyona ilişkin gerçek van’t Hoff doğrusu

113

400-800OC

y = -153,33x + 96368

R2 = 1

-62000

-54000

-46000

-38000

-30000

-22000

-14000

-6000

600 700 800 900 1000 1100T/K

Şekil 4.43 Dehidroksilasyona ilişkin gerçek Gibbs enerjisinin sıcaklıkla değişimi

Tüm sıcaklık aralıkları için çizilen In Kk-1/T ile In K-1/T Şekil 4.44’te aynı grafikte,

∆GkO-T ile ∆GO-T grafikleri de Şekil 4.45’te aynı grafikte verilmiştir.

∆G3O/J mol-1

114

y = -11,591x + 17,553

R2 = 0,9225

y = -11,591x + 18,443

R2 = 1

y = -2,2413x + 5,8571

R2 = 0,9787

y = -2,2413x + 5,7466

R2 = 1

y = -3,2282x + 9,5218

R2 = 0,9668

y = -3,2281x + 9,496

R2 = 1

-2

-1

0

1

2

3

4

5

6

7

8

0 0,5 1 1,5 2 2,5 3 3,5

(1/ T)/10-3 K

-1

In K-K

k

Şekil 4.44 Nemin uzaklaşması, dehidratasyon ve dehidroksilasyonla meydana gelen

termal deformasyon sonucunda oluşan keyfi ve gerçek van’t Hoff doğruları

●●● Keyfi

○○○ Gerçek

100-400OC

50-100OC

400-800OC

115

y = -47,777x + 18634

R2 = 1

y = -47,777x + 18327

R2 = 0,9725

y = -153,33x + 102579

R2 = 0,9569

y = -153,33x + 96368

R2 = 1

y = -78,952x + 26839

R2 = 1

y = -78,952x + 26741

R2 = 0,985

-62000

-52000

-42000

-32000

-22000

-12000

-2000

8000

0 200 400 600 800 1000 1200

T/K

Şekil 4.45 Nemin uzaklaşması, dehidratasyon ve dehidroksilasyonla meydana gelen

termal deformasyon için her bir sıcaklıkta Gibbs enerjisindeki keyfi ve gerçek değişimleri gösteren doğrular

Şekil 4.44 ve Şekil 4.45 incelendiğinde keyfi ve gerçek değerler arasında çok büyük bir

farklılık olmadığı gözlenmiştir.

▲▲▲ Keyfi

∆ ∆ ∆ Gerçek

50-100OC

100-400OC

400-800OC

∆GO, ∆GkO/J mol-1

116

4.6 Katyon Değiştirme Kapasitesi Verilerinin Değerlendirilmesi Metilen mavisi yöntemi uyarınca orijinal ve saflaştırılmış örneklerin KDK’leri sırasıyla

71 ve 77,5 meg/100g olarak bulunmuştur. KDK’nin yalnızca bentonit içindeki kil

minerallerinden kaynaklandığı düşünülerek her iki örneğin KDK’leri birbirine

oranlanmış ve orijinal bentonit içindeki simektit-paligorskit karışımı yüzdesinin

(71/77,5)x100=92 olduğu sonucuna varılmıştır. Isıl işleme tabi tutulmuş tüm örneklerin

KDK değerlerinin ısıl işlem sıcaklığı ile değişimi Şekil 4.46’da verilmiştir.

0

10

20

30

40

50

60

70

80

90

100

0 200 400 600 800 1000 1200

t/OC

KDK/(meg/100g)

Şekil 4.46 Katyon değiştirme kapasitesinin ısıl işlem sıcaklığı ile değişimi

dehidratasyon -H2O

dehidroksilasyon -OH

117

Sıcaklık 300OC’a ulaşıncaya kadar metilen mavisi molekülleri kil minerallerinin

tabakaları arasındaki boşluğa kolayca girebilmektedir. Bu sıcaklıktan sonra artan ısıl

işlem sıcaklığı ile beraber tabakalar arasındaki boşluk giderek kapanmakta ve metilen

mavisi molekülleri sıcaklık 900OC’a ulaşıncaya kadar kapanan tabakalar arasına

kolayca girememektedir. Sıcaklık 900OC’a ulaştığında ise tabakalar arasının iyice

kapanması ve kil minerallerinin kristal çatısının çökmesinden dolayı KDK değerinin

sıfıra yaklaştığı gözlenmiştir.

KDK’ndeki düşmenin simektit-paligorskit tabakalarına ilişkin bozunmanın bir ölçüsü

olduğu varsayılabilir. KDK değerleri kullanılarak simektitin termal deformasyonuna

ilişkin bir termodinamik denge de yazılabilmektedir.

Geride kalan (KDKt) Kaybolan (KDK100OC-KDKt)

Kk = (KDK100OC – KDKt)/KDKt (4.26)

Buradaki KDK100OC aynı sıcaklıktaki maksimum katyon değiştirme kapasitesi değerini,

KDKt her ısıl işlem sıcaklığında tanımlanan katyon değiştirme kapasitesi değerlerini,

(KDK100OC-KDKt) ise katyon değiştirme kapasitesi değerlerindeki düşüşü

göstermektedir. Yukarıda tanımlanan Kk sabiti termodinamik bozunma sabitine eşit

olmamakla birlikte onunla paralellik gösteren bir niceliktir. Bir diğer deyişle, bozunma

sabiti ve termodinamik denge sabitinin sıcaklıkla değişme hızları aynıdır. Bu durumda,

denge sabitinin sabit basınçta, sıcaklıkla değişme hızını veren van’t Hoff denkleminin

keyfi değerler için diferansiyel ve integral halleri sırasıyla

dIn Kk/dT = ∆HO/RT2 (4.27)

In Kk= -∆HO/RT+ ∆Sk

O/R (4.28)

şekillerinde yazılabilir. Burada ∆HO belli sıcaklık aralığında sabit kaldığı varsayılan

gerçek bozunma entalpisini, ∆SkO keyfi entropi değişimini, R evrensel gaz sabitini ve T

mutlak sıcaklığı göstermektedir.

118

Bu bilgilerin ışığında hesaplanan Kk bozunma sabiti değerlerinin doğal logaritması olan

In Kk değerleri mutlak sıcaklığın tersine (1/T) karşı grafiğe geçirildiğinde belli sıcaklık

aralıklarında eğimleri birbirinden farklı olan doğrular elde edilmiştir. Bu doğrular Şekil

4.47’de açıkça görülmektedir.

y = -10,469x + 12,412

R2 = 0,9699

y = -2,7493x + 1,8583

R2 = 0,9628

-6

-4

-2

0

2

4

6

0 0,5 1 1,5 2 2,5 3

1/T (10-3 K

-1)

In K

k1-K

k2

Şekil 4.47 Termodinamik denge sabiti ile orantılı olduğu varsayılarak tanımlanan keyfi bozunma sabitinin doğal logaritmasının (In Kk1, In Kk2) mutlak sıcaklığın tersi (1/T) ile 125-400OC ve 450-1000OC arasındaki değişimlerini gösteren doğrular

Şekilde görülen 125-400OC sıcaklıkları arasındaki bozunmaya yani bir diğer deyişle

dehidratasyona ait olan doğrunun eğiminden, bu sıcaklıklar arasında sabit kalan

bozunma entalpisi (∆H1O) hesaplanmıştır. Grafikten de görüldüğü üzere doğru denklemi

van’t Hoff denklemi uyarınca değerlendirildiğinde

450-1100OC

2

125-400OC

1

119

In Kk1 = -∆H1O/RT+∆Sk1

O/R = -2,7493x103(1/T)+1,8583 (4.29)

olarak yazılır. Doğrunun eğimi olan -2,7493x103 değeri, -∆H1O/R değerine eşit

olduğundan ∆H1O=22,9 kJ mol-1 olarak ∆Sk

O/R de 1,8583 değerine eşit olduğundan

∆Sk1O=15,5 J K-1 mol-1 şeklinde belirlenmiştir. Bu değerlerin fiziksel olaylardaki

değişimlere yakın olduğu dikkate alınarak simektit tabakalarının 125-400OC sıcaklıkları

arasında fiziksel olarak bozunduğu söylenebilir.

Şekilde görülen bir diğer doğru da 450-1100OC sıcaklıkları arasındaki bozunmaya yani

dehidroksilasyona aittir. Dehidroksilasyon için de doğru denklemi

In Kk2 = -∆H2O/RT+∆Sk2

O/R = -10,469x103(1/T)+12,412 (4.30)

şeklindedir. Bu doğrunun eğiminden de verilen sıcaklıklar arasında sabit kalan bozunma

entalpisi ∆H2O=87,1 kJ mol-1 ve 12,412 değerinden de ∆Sk2

O=103,2 J K-1 mol-1 olarak

bulunmuştur. Bu değerlerin ise kimyasal olaylardaki değişimlere yakın olmasından

dolayı simektit tabakalarının 450-1100OC sıcaklıkları arasında da kimyasal bozunmaya

uğradığı söylenebilir.

Bazı temel termodinamik nicelikler arasındaki ilişkileri gösteren denklemler

∆GkO = -RTInKk = ∆Hk

O-T∆SO (4.31)

şekillerinde yazılabilmektedir. Buradaki, ∆GkO keyfi Gibbs enerjisindeki değişimi

(serbest entalpi), ∆HkO keyfi entalpideki değişimi, ∆SO entropideki değişimi, Kk keyfi

denge sabitini, T mutlak sıcaklığı ve R=8,314 J K-1 mol-1 ise evrensel gaz sabitini

göstermektedir. Her bir sıcaklık için keyfi Gibbs enerjisi hesaplanmıştır. Bulunan ∆GkO

değerleri mutlak sıcaklığa (T/K) karşı grafiğe geçirildiğinde iki doğru elde edilmekte ve

bu doğruların eğimlerinden de ∆SO değerlerine ulaşılabilmektedir.

120

Aşağıdaki şekilde ∆GkO’nin T’ye karşı grafiğe geçirilmesiyle elde edilen, farklı

eğimlere sahip olan doğrular görülmektedir.

Şekil 4.48 Dehidratasyon ve dehidroksilasyonla meydana gelen termal deformasyon için her bir sıcaklıkta Gibbs enerjisindeki keyfi değişimleri gösteren doğrular

Dehidratasyon ve dehidroksilasyon olayları için sırasıyla doğru denklemleri

∆Gk1O = 23504-16,722T (125-400OC) (4.32)

∆Gk2O = 88745-104,86T (450-1100OC) (4.33)

şekillerinde yazıldığında; ∆Hk1O=23,5 kJ mol-1, ∆Hk2

O=88,8 kJ mol-1 olarak eğim

değerleri yardımıyla da entropideki değişim değerleri ∆S1O=16,7 J K-1 mol-1,

∆S2O=104,9 J K-1 mol-1 şeklinde hesaplanmıştır.

y = -16,722x + 23504

R2 = 0,7973

y = -104,86x + 88745

R2 = 0,979

-60000

-50000

-40000

-30000

-20000

-10000

0

10000

20000

30000

0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600

T/ K

125-400OC

450-1100OC

∆Gk1O, ∆Gk20 /J mol-1

1

2

121

Hesaplanan gerçek ∆H1O, ∆H2

O, ∆S1O ve ∆S2

O değerleri kullanılarak eşitlik 4.30’dan

gerçek ∆G1O, ∆G2

O, K1 ve K2 değerlerine geçilmiştir. Bulunan sonuçlar Çizelge 4.6 ve

Çizelge 4.7’de görülmektedir. In K1-1/T, In K2-1/T ve ∆G1O-T, ∆G2

O-T grafikleri de

Şekil 4.49 ve Şekil 4.50’de verilmiştir.

Çizelge 4.6 125-400OC sıcaklıkları için hesaplanan Kk1, ∆Gk1O, ∆G1

O ve K1 değerleri

t/OC T/K (1/T)/10-3 K-1 Kk1 ∆Gk1O/kJ mol-1 ∆G1

O/kJ mol-1 K1 125 398 2,51 0,006 17,0 16,2 0,008

150 423 2,36 0,012 15,7 15,8 0,011

175 448 2,23 0,018 15,0 15,4 0,016

200 473 2,11 0,017 15,9 14,9 0,022

225 498 2,00 0,024 15,5 14,5 0,029

250 523 1,91 0,023 16,3 14,1 0,039

300 573 1,75 0,049 14,4 13,3 0,062

350 623 1,61 0,088 12,6 12,4 0,091

400 673 1,49 0,123 11,7 11,6 0,126

Çizelge 4.7 450-1100OC sıcaklıkları için hesaplanan Kk2, ∆Gk2O, ∆G2

O ve K2 değerleri

t/OC T/K (1/T)/10-3 K-1 Kk2 ∆Gk2O/kJ mol-1 ∆G2

O/kJ mol-1 K2 450 723 1,38 0,19 9,9 11,2 0,16

500 773 1,29 0,30 7,7 5,9 0,39

550 823 1,22 0,92 0,6 0,7 0,89

600 873 1,15 1,44 -2,6 -4,5 1,86

650 923 1,08 1,98 -5,3 -9,8 3,56

700 973 1,03 2,76 -8,2 -14,9 6,38

750 1023 0,98 4,41 -12,6 -20,2 10,79

800 1073 0,93 14,73 -23,9 -25,5 17,39

850 1123 0,89 42,25 -34,9 -30,7 26,85

900 1173 0,85 48,43 -37,9 -35,9 39,94

950 1223 0,82 56,67 -41,1 -41,2 57,53

1000 1273 0,79 68,20 -44,7 -46,5 80,53

1050 1323 0,76 85,50 -48,9 -51,7 109,88

1100 1373 0,73 114,33 -54,1 -56,9 146,58

122

y = -2,7492x + 2,0112

R2 = 1

y = -10,469x + 12,613

R2 = 1

-6

-4

-2

0

2

4

6

0 0,5 1 1,5 2 2,5 3

(1/T)/ 10-3 K

-1

In K

1, In K

2

Şekil 4.49 Termodinamik denge sabiti ile orantılı olduğu varsayılarak tanımlanan

gerçek bozunma sabitinin doğal logaritmasının (In K1-In K2) mutlak sıcaklığın tersi (1/T) ile 125-400OC ve 450-1000OC arasındaki değişimlerini gösteren doğrular

125-400OC

450-1100OC

1

2

123

y = -104,86x + 87039

R2 = 1

y = -16,722x + 22858

R2 = 1

-60000

-50000

-40000

-30000

-20000

-10000

0

10000

20000

0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600

T/ K

Şekil 4.50 Dehidratasyon ve dehidroksilasyonla meydana gelen termal deformasyon

için her bir sıcaklıkta Gibbs enerjisindeki gerçek değişimleri gösteren doğrular

Şekil 4.51’de dehidratasyon ve dehidroksilasyon için belirlenen sıcaklık aralıklarında

çizilen In Kk1-1/T, In Kk2-1/T ile In K1-1/T, In K2-1/T grafikleri Şekil 4.52’de yine aynı

sıcaklık aralıkları için çizilen ∆Gk1O-T, ∆Gk2

O-T ile ∆G1O-T, ∆G2

O-T grafikleri

verilmiştir.

450-1100OC

125-400OC

∆G1O, ∆G2O /J mol-1

2

1

124

y = -10,469x + 12,412

R2 = 0,9699

y = -2,7493x + 1,8583

R2 = 0,9628

y = -2,7492x + 2,0112

R2 = 1

y = -10,469x + 12,613

R2 = 1

-6

-4

-2

0

2

4

6

0 0,5 1 1,5 2 2,5 3

(1/T)/ 10-3 K

-1

In K

1-K

2, In K

k1-K

k2

Şekil 4.51 Termodinamik denge sabiti ile orantılı olduğu varsayılarak tanımlanan

bozunma sabitinin keyfi ve gerçek değerlerinin doğal logaritmasının (In K- In Kk) mutlak sıcaklığın tersi (1/T) ile 125-400

OC ve 450-1000OC arasındaki değişimlerini gösteren van’t Hoff doğruları

125-400OC

450-1100OC

●● Keyfi

○○ Gerçek

125

y = -104,86x + 88745

R2 = 0,979

y = -104,86x + 87039

R2 = 1

y = -16,722x + 22858

R2 = 1

y = -16,722x + 23504

R2 = 0,7973

-60000

-50000

-40000

-30000

-20000

-10000

0

10000

20000

30000

0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600T/ K

Şekil 4.52 Dehidratasyon ve dehidroksilasyonla meydana gelen termal deformasyon

için her bir sıcaklıkta Gibbs enerjisindeki keyfi ve gerçek değişimleri gösteren doğrular

∆H1O, ∆S1

O ve ∆G1O değerlerinin genel olarak fiziksel olaylardaki değişimlere yakın

olması simektitin TOT tabakalarının 400OC’a kadar kimyasal bir değişime uğramadığını

göstermektedir. Aksine ∆H2O, ∆S2

O ve ∆G2O değerleri kimyasal olaylardaki değişimlere

yakın olduğu için 450OC’tan sonra simektitin TOT tabakalarının kimyasal

deformasyona uğradığı anlaşılmaktadır.

125-400OC

450-1100OC

∆G1-2O, ∆Gk1-k2O/J mol-1

▲▲ Keyfi

∆ ∆ Gerçek

126

4.7 Adsorpsiyon Verileri Orijinal, saflaştırılmış ve ısıl işleme tabi tutulmuş olan tüm örneklerin birer gramında

adsorplanmış halde bulunan azotun molar miktarı (n/mol g-1), bağıl denge basıncına

(x=p/p0) karşı grafiğe geçirilerek örneklerin adsorpsiyon ve desorpsiyon izotermleri

belirlenmiştir. Şekil 4.53’te orijinal ve saflaştırılmış örneklerin izotermleri verilmiştir.

Bu izotermlerin şekillerine bakılarak adsorpsiyonun çok tabakalı olduğu görülmektedir.

Bağıl denge basıncı 0<p/p0<0,05 aralığında olduğunda mikrogözenekler

monomoleküler, 0,05<p/p0<0,35 aralığında ise mezogözenekler çok tabakalı olarak

dolmaktadır. Çok tabakalı adsorpsiyondan sonra p/p0=0,35 olduğunda kılcal

yoğunlaşma başlar ve 0,96 değerine ulaşıncaya kadar tüm mezogözenekler dolar. p/p0=1

olduğunda ise adsorplanan madde yığın olarak ayrılır ve bu esnada izoterm eğrisi dikey

olarak yükselir. Adsorplayıcı üzerindeki basıncın düşürülmesiyle 0,96<p/p0<0,35

aralığında mezogözeneklerde kılcal buharlaşma olur. Şekil 4.53’te de görüldüğü üzere

bu noktada adsorpsiyon ve desorpsiyon izotermleri farklı yol izlemektedir. İzotermler

arasında görülen bu histerezis, adsorpsiyon sırasında dar ağızlardan dolan

mezogözeneklerin, desorpsiyon sırasında geniş ağızlardan boşalmasından

kaynaklanmaktadır. Kılcal buharlaşma sona erdiğinde adsorpsiyon ve desorpsiyon

izotermleri yine aynı yolu izlemektedir.

127

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

0 0,2 0,4 0,6 0,8 1

x=p/p0

n/10-3 m

ol g-1

Ads-Saflaştırılmış

Des-Saflaştırılmış

ADS-ORJ

DES-ORJ

Şekil 4.53 Orijinal ve saflaştırılmış Sungurlu/Çorum bentoniti üzerinde azotun

77 K’deki adsorpsiyon ve desorpsiyon izotermi

▲ Ads-Orijinal

∆ Des-Orijinal

● Ads-Saflaştırılmış

○ Des-Saflaştırılmış

128

4.7.1 Yüzey alanının belirlenmesi

Örnekler için Brunauer sınıflandırmasına göre ikinci tür olan adsorpsiyon izotermlerinin

0,05< p/p0<0,35 aralığında yer alan kısmı kullanılarak çizilen Brunauer-Emmett-Teller

(BET) doğruları uyarınca özgül yüzey alanları belirlenmiştir (Brunauer et al. 1948,

Sarıkaya 1981, Gregg and Sing 1982, Sarıkaya vd. 1989). Bağıl denge basıncı p/p0=x ve

bu bağıl denge basıncında adsorplayıcının bir gramında tutunmuş olan azotun molar

miktarı n olmak üzere çok tabakalı fiziksel adsorpsiyon için türetilen BET denklemi,

x/[n(1-x)] = 1/nmc + [(c-1)/nmc]x (4.34)

şeklinde yazılabilmektedir. Burada, nm bir gram adsorplayıcı yüzeyinin monomoleküler

olarak kaplanabilmesi için gerekli azotun molar miktarını yani tek tabaka kapasitesini, c

de bu tabakanın oluşması sırasındaki ısı alış verişine bağlı olan bir sabiti

göstermektedir. Denel sonuçlardan 0,05<x<0,35 aralığındaki [x/n(1-x)] değerinin x

bağıl denge basıncına karşı grafiğe geçirilmesiyle elde edilen doğrunun eğim ve

kayması için yazılan iki denklemin ortak çözümünden nm yani tek tabaka kapasitesi ve

bir de c sabiti bulunur. Bazı örnekler için çizilen doğrunun kayması sıfır olmakta ve bu

durumda 1/nmc=0 olduğundan c sabiti de çok büyük bir değere sahip olmaktadır. Bu

noktada c-1/nmc değerinde, 1 ihmal edilerek eğim 1/nm olarak alınır. Her iki şekilde de

tek tabaka kapasitesi nm hesaplanmıştır.

Denel sonuçlardan 0,05<x<0,35 aralığındaki [x/n(1-x)] değerinin x bağıl denge

basıncına karşı grafiğe geçirilmesiyle elde edilen doğrular Şekil 4.54’te görülmektedir.

129

ysaf= 503,63x

R2saf = 0,9975

yorj= 506,47x

R2orj = 0,9975

0

50

100

150

200

0 0,05 0,1 0,15 0,2 0,25 0,3 0,35

x=p/p0

[x/n(1-x)]/g m

ol-1

Saflaştırılmış

Orj

Şekil 4.54 Orijinal ve saflaştırılmış Sungurlu/Çorum bentoniti üzerinde azotun

77 K’deki adsorpsiyon izoterminden çizilen BET doğrusu

Bu doğruların eğim ve kayması için yazılan iki denklemin ortak çözümünden nm yani

tek tabaka kapasitesi ve bir de c sabiti bulunabilmektedir. Buradaki örnekler için çizilen

doğruların kayma değerlerinin sıfır olduğu görülmüştür. 1/nmc=0 olduğu için oldukça

büyük bir değere sahip olan c sabiti yanında c-1/nmc değeri, 1 ihmal edilerek 1/nm

olarak alınmıştır. Orijinal örneğin BET denklemi aşağıdaki şekilde yazılarak nm değeri

hesaplanmıştır.

x/n(1-x)=506,47x (4.35)

1/nm=506,47

nm=1,975x10-3 mol g-1

∆ Orijinal

○ Saflaştırılmış

130

Adsorplayıcının 1g’ının sahip olduğu alan, tek tabakanın alanına eşittir. Monomoleküler

tabakadaki bir azot molekülünün kapladığı alan am=16,2x10-20 m2 ile nmL molekül

sayısı çarpılarak özgül yüzey alanı

A/m2 g-1 = nmLam = nm (6,02x1023) (16,2x10-20) (4.36)

olarak belirlenmiştir.

Orijinal örnek için özgül yüzey alanı ise

A/m2 g-1 = nmLam = nm (6,02x1023) (16,2x10-20) (4.37)

A/m2 g-1 = (1,975x10-3) (6,02x1023) (16,2x10-20)

A = 192,61 m2 g-1

şeklinde hesaplanmıştır. Aynı işlemler saflaştırılmış örnek için de yapılarak özgül yüzey

alanı A=193,64 m2 g-1 olarak hesaplanmıştır. Bu hesaplamalar sonucunda orijinal ve

saflaştırılmış örneklerin özgül yüzey alanlarının yaklaşık olarak aynı olduğu

görülmüştür. Sonuç olarak saflaştırma işlemi sonucunda kilin simektit minerallerince

zenginleştirilmesinin ve kil dışı minerallerin belli ölçülerde uzaklaştırılmasının yanı

sıra, yüzey alanın artmasına pek de yardımcı olmadığı kanısına varılmıştır.

4.7.2 Gözenek hacminin belirlenmesi

Desorpsiyon izotermi bağıl denge basıncı p/p0 yaklaşık olarak 0,3-0,4 aralığında olana

dek adsorpsiyon izoterminden farklı bir yol izlemekte, bu bağıl denge basıncından daha

düşük basınçlara inildiğinde ise adsorpsiyon izotermiyle çakıştığı görülmektedir (Şekil

4.53). Desorpsiyon izotermi mikro- ve mezogözeneklerin toplam hacmi olan özgül

gözenek hacmi (V/cm3 g-1) ve mezogözenek boyut dağılımının (V-r) belirlenmesinde

kullanılmaktadır (Gregg and Sing 1982, Sarıkaya vd. 1989). Mikro- ve

mezogözeneklerin toplam hacmi olan özgül gözenek hacmi (V/cm3 g-1), herhangi bir

p/p0 bağıl denge basıncında katı üzerinde desorplanmadan kalan madde miktarıyla (n)

sıvı azotun molar hacmi (Vs) çarpılarak bulunur.

131

V = Vs n (4.38)

Sıvı azotun molar hacmi Vs = 34,65 cm3 mol-1 olarak hesaplanmıştır.

Herhangi bir p/p0 bağıl denge basıncında r mezogözenek yarıçapı, kılcal

yoğunlaşmadaki boşluğun yarıçapı rk (Kelvin yarıçapı) ile adsorpsiyondaki tabaka

kalınlığı olan t’nin toplamına eşit olup aşağıdaki şekilde yazılabilir.

tppRTIn

VCostrr k +−=+=

)/(

20

θσ (4.39)

Buradaki σ ve θ sırasıyla sıvı azotun T sıcaklığındaki yüzey gerilimi ve değme açısını

göstermektedir. Azotun normal kaynama sıcaklığı olan T=77 K’de σ=8,85 dyn cm-1

olup sıvı azotun yüzeyi tam ıslatan bir sıvı olması dolayısıyla da θ=o0 ve cosθ=cos0=1

olmaktadır.

Tabaka kalınlığı olan t denel yoldan belirlenen

t/nm=0,735/[ In (p0/p) ]1/3 (4.40)

bağıntısı ile verilmekte ve bu bağıntı son bağıntıda yani düzeltilmiş Kelvin denkleminde

yerine yazılarak mezogözenek yarıçapı r hesaplanmaktadır.

[ ] 3/100)/(

735,0

)/(

952,0/

ppInppInnmr +−= (4.41)

Bir katı içindeki boşluklardan yarıçapı 1 nm’den küçük olanlar mikrogözenek, 1 ile 25

nm arasında olanlar mezogözenek, 25 nm’den büyük olanlar da makrogözenek olarak

tanımlanmıştır. Bu durumda r=25 nm olduğunda mikro- ve mezogözeneklerin tam

olarak dolu olduğu kabul edilir ve yukarıdaki bağıntıda r yerine 25 nm yazılarak bu

gözeneklerin dolu olduğu bağıl denge basıncı p/p0=0,96 olarak hesaplanır. Desorpsiyon

132

izoterminden p/p0=0,96’daki katı üzerindeki desorplanmadan kalan azotun molar

miktarı n0,96/mol g-1 olarak okunmuştur.

Tüm örnekler için toplam özgül gözenek hacmi,

V/cm3 g-1 = 34,65 n0,96 (4.42)

olarak hesaplanmıştır.

Şekil 4.53’teki desorpsiyon izoterminden p/p0=0,96’daki katı üzerinde desorplanmadan

kalan azotun molar miktarı n0,96 değeri 6,61x10-3 mol g-1 olarak okunmuştur. Bu

durumda orijinal örneğine ait toplam özgül gözenek hacmi

V/cm3 g-1=34,65 n0,96 (4.43)

V=34,65 (6,61x10-3)=0,229 cm3 g-1

şeklinde hesaplanmıştır. Aynı işlemler saflaştırılmış örnek için de yapılarak toplam

özgül gözenek hacmi V=0,260 cm3 g-1 olarak hesaplanmıştır. Bu şekilde hesaplanan her

V değerine karşılık gelen silindirik varsayılan gözeneklerin r yarıçapları 4.40 eşitliği ile

verilen düzeltilmiş Kelvin denkleminden bulunarak V-r grafikleri çizilmiştir. Bu

grafiklerde yer alan eğrilerden r=1 nm iken özgül mikrogözenek hacmi (Vmikro), r=25

nm iken ise özgül gözenek hacmi yani toplam mikro- ve mezogözenek hacmi (V)

okunur. V-Vmik farkı alınarak da özgül mezogözenek hacmine (Vmez) geçilebilmektedir.

Bağıl denge basıncı p/p0=0,96 değerine karşılık gelen n değerinden hesaplanan özgül

mikro- ve mezogözenek hacmi değerleri yaklaşık olarak aynı olmakta ve bu p/p0=0,96

değerinde mezogözenekleri dolduran azotun sıvı halde olduğu varsayılmıştır. Orijinal ve

saflaştırılmış örnekler için V-r grafiği Şekil 4.55’te verilmiştir. Mikro-mezogözenek

hacminin yarıçapa bağlılığını veren V-r eğrilerinin türevi alınarak çizilen [(dV/dr)-r]

mezogözenek boyut dağılımı eğrileri ise Şekil 4.56’da verilmiştir. Buradan da <r>

ortalama mezogözenek yarıçap değerleri belirlenerek örnek içinde hangi yarıçapa sahip

mezogözeneklerin fazla olduğu bulunmuştur.

133

60

90

120

150

180

210

240

270

0,1 1 10 100r/nm

V/10-3 cm

3g-1

Orj

Saf

Şekil 4.55 Orijinal ve saflaştırılmış Sungurlu/Çorum bentoniti için özgül mikro- mezogözenek hacminin silindirik varsayılan gözeneklerin yarıçapı ile değişimi

∆ Orijinal

● Saflaştırılmış

134

0

10

20

30

40

50

60

70

80

90

100

110

1 10 100

r/nm

(dV/dr)/10-3 cm

3g-1nm

-1

Orj

Saf

Şekil 4.56 Orijinal ve saflaştırılmış Sungurlu/Çorum bentoniti için mezogözenek boyut dağılımı eğrileri

Şekil 4.55’teki eğriler yardımıyla özgül gözenek hacmi (V), özgül mikrogözenek hacmi

(Vmik) ve özgül mezogözenek hacmi (Vmez) belirlenerek Çizelge 4.8’de bu değerler

verilmiştir. r=25 nm’den büyük olan makrogözeneklerin ise adsorplama gücü oldukça

düşüktür. Bu şartlarda adsorplama özeliklerine katkısı mikro- ve mezogözeneklerin

yanında ihmal edilebilecek kadar azdır. Şekil 4.56’dan da orijinal ve saflaştırılmış

örnekler için ortalama mezogözenek yarıçapı <r>=1,65 nm olarak belirlenmiş ve bu

yarıçap değerine sahip mezogözeneklerin örnek içinde daha çok olduğu sonucuna

varılmıştır.

∆ Orijinal

● Saflaştırılmış

135

Çizelge 4.8 Orijinal ve saflaştırılmış Sungurlu/Çorum bentonitlerinin toplam özgül mikro-mezogözenek hacmi (V), özgül mikrogözenek hacmi (Vmik), özgül mezogözenek hacmi (Vmez) ve <r> değerleri

V/10-3 cm3 g-1 Vmik/10-3 cm3 g-1 Vmez/10-3 cm3 g-1 <r>/nm

Orijinal 225 102 123 1,65

Saflaştırılmış 260 104 156 1,65

Mikro- ve mezogözeneklerin silindirik olduğu varsayılarak orijinal, saflaştırılmış ve ısıl

işleme tabi tutulmuş olan örneklerin ortalama gözenek yarıçapı (<r>) değerleri

<r>=2V/A

eşitliği uyarınca hesaplanarak ısıl işlem sıcaklığına karşı grafiğe geçirilmiştir (Şekil

4.57). Şekil 4.58 ve Şekil 4.59’da özgül yüzey alanı ve özgül gözenek hacminin

ortalama gözenek yarıçapı ile değişimleri verilmiştir.

136

0

10

20

30

40

50

60

0 200 400 600 800 1000

t/OC

Şekil 4.57 Ortalama gözenek yarıçapı değerlerinin (<r>) ısıl işlem sıcaklığıyla değişimi

<r>/nm

137

0

30

60

90

120

150

180

210

0 10 20 30 40 50 60

A/m

2 g

-1

Şekil 4.58 Özgül yüzey alanı değerlerinin ortalama gözenek yarıçapı ile değişimi

<r>/nm

138

0

50

100

150

200

250

300

0 10 20 30 40 50 60

V/10-3 cm

3 g

-1

Şekil 4.59 Özgül gözenek hacmi değerlerinin ortalama gözenek yarıçapı ile değişimi

Şekil 4.57, 4.58 ve 4.59 incelendiğinde yüzeyin aktifliğinin giderek kaybolduğu ve

dolayısıyla adsorplama kapasitesinin de azaldığı anlaşılmaktadır. Yüzey gerçekte

küçülmese bile BET denkleminden bulunan yüzey alanı küçük görülmekte, bir diğer

deyişle adsorplama gücü olmayan bir yüzeye geçilmektedir. Özgül yüzey alanı ve özgül

gözenek hacmi belli bir değerden sonra paralel olarak azalmaktadır.

<r>/nm

139

4.7.3 Özgül yüzey alanı ve özgül gözenek hacminin ısıl işlem sıcaklığı ile

değişimleri

Farklı sıcaklıklarda ısıl işleme tabi tutularak hazırlanan bentonit örnekleri için azotun 77

K’deki adsorpsiyon ve desorpsiyon izotermleri belirlendiğinde, bu izotermlerin şeklen

orijinal ve saflaştırılmış örnekler için çizilmiş olan izotermlere (Şekil 4.53) büyük bir

yaklaşımla benzedikleri görülmüştür. Birbirine benzerlik gösteren ve Brunauer

sınıflandırmasına göre 2. türden olan adsorpsiyon ve desorpsiyon izotermleri ısıl işlem

sıcaklığına bağlı olarak önemli nicel farklılıklar göstermektedirler. Bu nicel farklılıklara

örnek teşkil etmesi bakımından 500OC ve 1000OC sıcaklıklarda ısıl işleme tabi tutulmuş

olan bentonit örnekleri üzerinde azotun 77 K’deki adsorpsiyon ve desorpsiyon

izotermleri ile BET doğruları Şekil 4.60 ve Şekil 4.61’de sırasıyla verilmiştir.

140

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

0 0,2 0,4 0,6 0,8 1

x=p/p0

n/10-3 m

ol g-1

ADS-500

DES-500

ADS-900

DES-900

Şekil 4.60 Sungurlu/Çorum bentoniti üzerinde azotun 77 K’deki adsorpsiyon ve desorpsiyon izotermlerinin uygulanan ısıl işlem sıcaklığı ile değişimi

● Ads-500OC

○ Des-500OC

▲ Ads-900OC

∆ Des-900OC

141

y500 = 497,46x + 0,0139

R2 = 0,9987

y900 = 20179x

R2 = 0,9929

0

500

1000

1500

2000

2500

3000

3500

4000

4500

5000

5500

6000

6500

0 0,05 0,1 0,15 0,2 0,25 0,3 0,35

x=p/p0

[x/n(1-x)]/g m

ol-1

Şekil 4.61 Sungurlu/Çorum bentoniti üzerinde azotun 77 K’deki adsorpsiyon ve desorpsiyon izotermlerinden çizilen BET doğrularının ısıl işlem sıcaklığı ile değişimi

Orijinal ve saflaştırılmış bentonit örneklerinde olduğu gibi her örnek için adsorpsiyon

izoterminden çizilen BET doğrusu yardımıyla özgül yüzey alanları, desorpsiyon

izoterminden de her p/p0 değerine karşılık gelen Kelvin yarıçapları (r/nm) ve toplam

özgül gözenek hacimleri hesaplanarak Şekil 4.62’de verilen mezogözenek boyut

dağılımı eğrileri çizilmiştir. Hesaplanan özgül yüzey alanı ve özgül gözenek hacmi

değerlerinin ısıl işlem sıcaklığı ile değişimleri ise sırasıyla Şekil 4.63 ve Şekil 4.64’te

verilmiştir.

142

0

40

80

120

160

200

240

280

0,1 1 10 100

r/nm

v/10-3 cm

3g-1

300

350

400

450

500

550

600

650

700

750

800

850

900

Şekil 4.62 Isıl olarak işlenmiş örneklerin mezogözenek boyut dağılımı (MGBD) eğrileri

143

0

20

40

60

80

100

120

140

160

180

200

220

0 200 400 600 800 1000

t/OC

A/m

2g-1

Şekil 4.63 Sungurlu/Çorum bentonitinin özgül yüzey alanının uygulanan ısıl işlem sıcaklığıyla değişimi

Grafik incelendiğinde özgül yüzey alanının 350OC’a kadar değişiklik göstermediği, bu

noktadan sonra artan ısıl işlem sıcaklığıyla birlikte giderek düştüğü gözlenmektedir.

Sıcaklık 400OC’u geçtiğinde bentonit içindeki kalsiyum simektit ve paligorskit gibi kil

minerallerinin kristal yapıları çökmektedir. Bu çöküşe paralel olarak tabakalar

arasındaki boşluklar da yavaş yavaş ortadan kalkmakta ve özgül yüzey alanı hızla

düşmektedir. 500OC’ta hafif bir artış gözlenmekte, bu da tabakalar arasındaki suyun

tümüyle uzaklaşmasına bağlanmaktadır. Sıcaklık 550OC olduğunda tabakaların birbirine

yaklaşmasıyla düşen adsorplama özelikleri kristale bağlı olan hidroksil gruplarının

600OC’ta tamamen uzaklaşmasından dolayı az da olsa sabit kalmaktadır.

144

900OC’a ulaşıldığında ise DTA eğrisinde de gözlenen ekzotermik pik ile kristal yapının

giderek çöktüğü ve bununla beraber sinterleşmenin de başladığı anlaşılmaktadır. Bunun

sonucunda da mikro- ve mezogözenekler ortadan kalkmaya başlamakta ve özgül yüzey

alanı sıfıra yaklaşmaktadır.

120

150

180

210

240

270

0 200 400 600 800 1000

t/OC

V/10-3 cm

3 g

-1

Şekil 4.64 Sungurlu/Çorum bentonitinin özgül mikro- mezogözenek hacminin uygulanan ısıl işlem sıcaklığıyla değişimi

Isıl işlem sırasında ortaya çıkan gözeneklilik farklılıklarından dolayı özgül gözenek

hacmi 800OC’a kadar zikzaklı olarak değişmekteyken, sıcaklık daha da arttıkça simektit

ve paligorskit kil minerallerinin kimyasal bozunması ve kristal çatının çökmesi ile hızla

düşmekte ve 900OC’a ulaşıldığında sinterleşme ile mikro- ve mezogözeneklerin

çoğunun ortadan kalkmasıyla birlikte minumum değerine yaklaşmaktadır.

145

Sıcaklık 500OC olduğunda gözlenen maksimum yükselmenin kristal çatının çökmesiyle

ortaya çıkan mikro- ve mezogözenek büyüklüğündeki çatlaklardan kaynaklandığı

düşünülmüştür. Özgül yüzey alanı ve özgül gözenek hacmi aynı sıcaklıkta maksimum

değerlerine ulaşmaktadır.

4.8 Yüzey Asitliği ve Asit Gücü

Orijinal ve saflaştırılmış bentonit örneklerinin yüzey asitliklerini belirlemek amacıyla

spektrofotometrik amin adsorpsiyonu yöntemi örnekler üzerinde uygulanmış, ele geçen

veriler değerlendirilerek örneklerin Şekil 4.65 ve Şekil 4.66’da görülen Langmuir

adsorpsiyon izotermleri ve Langmuir doğruları çizilmiştir. Deney sonuçlarının Brunauer

sınıflandırmasına göre (Gregg and Sing 1982) birinci tipten izotermler verdiği ve

aşağıda yazılmış olan Langmuir adsorpsiyon izoterm denklemine uyduğu görülmüştür.

c/n = 1/Knm + c/nm (4.44)

Burada, n 1 g kil başına adsorplanan bazın molar miktarı olup 4.44 nolu denklem

uyarınca hesaplanmaktadır. nm ise bir gram örneğin sahip olduğu yüzeylerdeki asit

merkezlerinin monomoleküler olarak kaplanabilmesi için gerekli olan bazın molar

miktarını yani tek tabaka kapasitesini, K ise adsorpsiyonun kinetik denge sabitini

göstermektedir.

n/mol g-1= [(c0-c)V x 1]/m1 (4.45)

Buradaki eşitlikte de c0/mol dm-3 çözeltinin başlangıç derişimini, c/mol dm-3 çözeltinin

denge derişimini, V/dm3 ölçülere konulan çözelti hacmini, m1/g ise tüplere konulan kil

miktarını göstermektedir. Bu eşitlik yardımıyla her c’ye karşılık gelen n değerleri

hesaplanmış Şekil 4.65’deki gibi grafiğe geçirilmiştir. Deneysel veriler 4.43 nolu

eşitliğe uygulanarak c/n değerlerinin c’ye karşı grafiğe geçirilmesiyle de Şekil 4.66’da

verilen Langmuir doğruları elde edilmiştir.

146

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

0 3 6 9 12 15 18

c/10-3 mol dm

-3

n/10-4 m

ol g-1

Şekil 4.65 Orijinal ve saflaştırılmış Sungurlu/Çorum bentonitinin oda sıcaklığında n-bütilamin adsorpsiyon izotermleri

● Orijinal

○ Saflaştırılmış

147

yorj = 1,2122x + 0,4601

R2 = 0,9986

nm=8,25x10-4 mol g

-1

ysaf = 1,2499x + 0,4861

R2 = 0,9924

nm=8x10-4 mol g

-1

0

3

6

9

12

15

18

21

0 3 6 9 12 15 18

c/10-3 mol dm

-3

(c/n)/g dm

-3

Orj

Saf

Şekil 4.66 Orijinal ve saflaştırılmış Sungurlu/Çorum bentonitinin oda sıcaklığında n-bütilamin adsorpsiyonuna ilişkin Langmuir doğruları

Langmuir doğrusunun eğim ve kaymasının ortak çözümü ile nm ve K değerleri

bulunabilir. Aynı zamanda, nm/molg-1 bir gram bentonit üzerinde molar Brönsted ve

Lewis asit merkezlerini gösteren özgül yüzey asitliği olarak da alınabilir (Brown and

Rhodes 1997a).

Orijinal örnek için c/n değerlerinin c değerlerine karşı grafiğe geçirilmesiyle elde edilen

Langmuir doğrularının denklemleri Şekil 4.66’dan da görüldüğü üzere

(c/n)orj=c/nm+1/Knm=1,2122x103c+0,4601 (4.46)

(c/n)saf=c/nm+1/Knm=1,2499x103c+0,4861 (4.47)

● Orijinal

○ Saflaştırılmış

148

şeklindedir. Doğrunun eğimi olan 1,2122x103 değeri, 1/nm değerine eşit olduğundan

nm=8,25x10-4 mol g-1 olarak hesaplanmıştır. Benzer hesaplamalar saflaştırılmış örnek

için yapıldığında nm=8x10-4 mol g-1 olarak bulunmuştur.

Tek tabaka kapasitesi olarak adlandırılan nm değeri Avogadro sabiti ile çarpıldığında bir

gram kil örneği için asit merkezlerinin toplam sayısına geçilmekte, bu da aşağıdaki

eşitlikten hesaplanmaktadır.

N/g-1 = (nm / mol g-1)(6,02x1023 / mol-1) (4.48)

Yüzey asitliği ile asit merkezlerinin toplam sayısı N birbirine paralel olan iki kavramdır.

Langmuir denkleminin kaymasından ise adsorpsiyon denge sabiti olan K=ka/kd değeri

hesaplanabilir. Buradaki ka ve kd değerleri sırasıyla adsorpsiyon ve desorpsiyon hız

sabitlerini göstermektedir (Laidler and Meiser 1982, Noyan 2007, Noyan et al. 2006). K

değeri bağıl asit gücü olarak da varsayılabilir. Bir yüzeyin asit gücü, adsorplanan bazı

konjüge asidine dönüştürme yeteneği olarak tanımlanmaktadır (Hammett and Deyrup

1932, Walling 1950, Frenkel 1974, Loeppert et al. 1986). Orijinal bentonit örneğine ait

olan Langmuir doğrusunun kayma değeri 0,4601 1/Knm’e eşit olduğundan K değeri de

2634,47 olarak hesaplanmıştır. Aynı şekilde saflaştırılmış bentonit örneğinin K değeri

de 2571,49 şeklinde bulunmuştur.

4.8.1 Yüzey asitliği ve asit gücünün ısıl işlem sıcaklığı ile değişimleri

Orijinal ve saflaştırılmış bentonit örneklerinin ardından ısıl işleme tabi tutulmuş

örneklerin yüzey asitlikleri de aynı yöntem uyarınca belirlenmiştir. Bu örnekler için de

Langmuir adsorpsiyon izotermleri ve Langmuir doğruları çizilmiş, seçilen bazı

örneklere ait adsorpsiyon izotermleri ve Langmuir doğruları Şekil 4.67 ve Şekil 4.68’de

verilmiştir.

149

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

0 5 10 15 20

c/10-3 mol dm

-3

n/10-4 m

ol g-1

500

200

Şekil 4.67 200OC ve 500OC’ta ısıl işleme tabi tutulmuş olan örneklerin oda sıcaklığında n-bütilamin adsorpsiyon izotermleri

150

y500 = 1,4236x + 0,2395

R2 = 0,9993

nm=7,02x10-4 mol g

-1

y200 = 1,2229x + 0,3736

R2 = 0,9992

nm=8,18x10-4 mol g

-1

0

5

10

15

20

25

30

0 5 10 15 20

c/10-3 mol dm

-3

(c/n)/ g dm

-3

Şekil 4.68 200OC ve 500OC’ta ısıl işleme tabi tutulmuş olan örneklerin oda sıcaklığında n-bütilamin adsorpsiyonuna ilişkin Langmuir doğruları

Orijinal ve saflaştırılmış bentonit örneklerinde olduğu gibi her örnek için Langmuir

doğrusu yardımıyla yüzey asitlikleri hesaplanmıştır. Hesaplanan yüzey asitliği

değerlerinin ısıl işlem sıcaklığı ile değişimleri Şekil 4.69’da verilmiştir.

151

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

0 100 200 300 400 500 600 700 800 900

t/OC

nm/10-4 m

ol g-1

Şekil 4.69 Sungurlu/Çorum bentonitinin yüzey asitliğinin ısıl işlem sıcaklığıyla

değişimi

Şekilden de anlaşıldığı üzere artan ısıl işlem sıcaklığı ile birlikte yüzey asitliğinin

giderek azaldığı görülmüştür. Sıcaklık 900OC’a doğru yükselirken simektit ve

paligorskit minerallerinin 2:1 tabakaları arasındaki boşluklar büyük ölçüde ortadan

kalktığından yüzey asitliğinin sıfıra yaklaştığı belirlenmiştir.

Zayıf bir baz olan n-bütilamin ile asidik bentonit yüzeyleri arasındaki tepkimenin denge

sabiti Langmuir denklemindeki K değerine eşit alınmakta ve asitlik gücü olarak

tanımlanmaktadır. Asitlik gücünün sıcaklıkla değişimi Şekil 4.70’te verilmiştir.

152

0

1000

2000

3000

4000

5000

6000

7000

8000

0 200 400 600 800 1000

t/OC

K

Şekil 4.70 Sungurlu/Çorum bentonitinin asitlik gücünün (K) ısıl işlem sıcaklığıyla değişimi

Şekil incelendiğinde dehidratasyon, dehidroksilasyon ve rekristalizasyon sırasında

asitlik gücünün yükseldiği görülmektedir. Asitlik gücünün dehidroksilasyon sırasında

maksimuma ulaştığı gözlenmiştir. Bu yükselme dehidroksilasyon sırasında yeni oktet

boşluklarının açılmasına bağlanmıştır (Noyan et al. 2006)

Tüm örneklerin özgül yüzey alanı, özgül gözenek hacmi, yüzey asitliği ve katyon

değiştirme kapasitesi değerlerinin ısıl işlem sıcaklığı ile değişimleri Şekil 4.71’de

verilmiştir.

153

0

20

40

60

80

100

120

140

160

180

200

220

240

260

280

0 200 400 600 800 1000 1200

t/OC

A/m2 g-1

V/10-3 cm

3 g

-1

nm/10-5 mol g

-1

KDK/meg(100g)-1

A

V

nm

KDK

Şekil 4.71 Sungurlu/Çorum bentonitinin özgül yüzey alanı, özgül gözenek hacmi, yüzey asitliği ve katyon değiştirme kapasitesi değerlerinin ısıl işlem sıcaklığıyla değişimi

Sıcaklık 300OC’a ulaşıncaya kadar önemli ölçüde değişmeyen yüzey özeliklerinin daha

sonra hızla düştüğü belirlenmiştir. Bu düşüşte özgül yüzey alanı (A/m2 g-1), yüzey

asitliği (nm/mol g-1) ve katyon değiştirme kapasitesi [KDK/meg(100g)-1] niceliklerinin

birbirine paralellik gösterdiği ve sıcaklık 900OC’a ulaştığında tabakalar arasının iyice

kapanması ve kil minerallerinin kristal çatısının çökmesinden dolayı tüm bu niceliklerin

sıfıra yaklaştığı gözlenmiştir. Özgül gözenek hacminin (V/cm3 g-1) ise zikzaklı bir

değişme göstererek diğer yüzey özelikleri ile tam da uyumlu olarak değişmediği, ancak

sıcaklık 900OC’a yaklaşırken giderek azaldığı ve de bu sıcaklıkta en küçük değerine

yaklaştığı görülmüştür.

154

5. SONUÇLAR

Denel verilerin değerlendirilmesinden ortaya çıkan sonuçlar sırayla aşağıda verilmiştir.

1. Kahverengi renkli olan Sungurlu/Çorum bentoniti içinde ana kil mineralleri olarak

kalsiyum simektit (CaS) ve paligorskit (P) olduğu kil dışı mineraller olarak ise kuars

(Q) ve eser ölçüde dolomit (D) bulunduğu belirlenmiştir.

2. Doğal bentonitin zenginleştirilmesi sonunda yalnızca eser ölçüdeki dolomitin kısmen

uzaklaşması dışında başka bir değişiklik gözlenmemiştir.

3. Partikül boyut dağılımı verilerine göre bentonit içindeki kil minerallerinin hacimsel

oranı %75 olarak belirlenmiştir. Bu oran incelenen bentonitin ticari değerinin olduğunu

göstermektedir.

4. Bentonit içindeki simektit ve paligorskit mineralleri sıcaklık 550OC’a yükselirken

dehidroksilasyonlarının tamamlanmasıyla termal olarak bozunmaktadır. Bir başka

deyişle, bu sıcaklığın üzerinde bentonit kil olma niteliğini kaybetmektedir.

5. Orijinal bentonitin KDK değeri 71 meg/100 g iken kısmen saflaştırılmış bentonitin

KDK değeri 77,5 meg/100g olarak belirlenmiştir. İki değerin birbirine yakın olması

orijinal bentonitin saflaştırılmasının büyük bir farklılığa yol açmadığını, doğal olarak da

kullanılabileceğini göstermektedir.

6. Değişik sıcaklıklarda yapılan ısıl işlemler sırasındaki kütle azalmalarının zamanla

değişimleri belirlenerek bentonitteki termal deformasyon kinetik olarak incelenmiştir.

Deformasyonun birinci dereceden bir kimyasal tepkime gibi yürüdüğü belirlenmiştir.

Bağıl kütle azalması ile süre arasındaki ilişkiden yararlanarak değişik sıcaklıklardaki

deformasyon hız sabitleri bulunmuştur. Bu hız sabitleri Arrhenius denkleminde

kullanılarak deformasyon aktivasyon enerjisi ve frekans faktörü belirlenmiştir.

155

7. Tartımlarla belirlenen statik kütle azalmaları ve TGA’den belirlenen dinamik kütle

azalmalarının oldukça iyi uyuştuğu belirlenmiştir. Bu kütle azalmalarından belirlenen

bozunma kesirleri Coats-Redfern denkleminde kullanılarak bentonitin neminin

uzaklaşması yanında dehidratasyon ve dehidroksilasyonu için aktivasyon enerjileri

belirlenmiştir. Statik ve dinamik verilerden bulunan aktivasyon enerjilerinin uyumu

tartışılmıştır.

8. Her sıcaklıkta zamanla artan kütle azalmaları kinetik parametre olarak

kullanılabildiğinden sonsuz süredeki kütle azalmalarının da denge değişkeni olarak

alınabileceği ve termodinamik hesaplamalarda kullanılabileceği varsayılmıştır. Bu kütle

azalmaları kullanılarak tanımlanan keyfi denge sabitleri (Kk) aracılığı ile keyfi tepkime

serbest entalpi değişimleri (∆GkO) hesaplanmıştır. Nemin uzaklaşması, dehidratasyon ve

dehidroksilasyon için sırayla çizilen In Kk-1/T ve ∆GkO-T grafiklerinin eğimlerinden

sırayla gerçek entalpi değişimleri (∆HO) ve gerçek entropi değişimleri (∆SO)

bulunmuştur. Gitgide daha yüksek sıcaklıklarda yürüyen nemin uzaklaşması,

dehidratasyon ve dehidroksilasyon için artı işaretli entalpi ve entropi değişimlerinin

giderek yükseldiği belirlenmiştir. Sonuç olarak, tarafımızdan geliştirilen dolaylı

termodinamik yöntem bir bentonitin ısıl işlemine uygulanmıştır. Benzer şekilde, ileri

sürülen yöntem diğer maddelerin termal bozunmasına da uygulanacak niteliktedir.

9. İncelenen bentonitin dehidratasyon ve dehidroksilasyon termodinamikleri yukarıda

izlenen yoldan katyon değiştirme kapasiteleri kullanılarak incelenmiştir. Bulunan

sonuçlar kütle azalmalarından bulunan sonuçlarla kıyaslanmıştır.

10. Bentonit içindeki deformasyona neden olan dehidratasyon ve dehidroksilasyon ile

özgül yüzey alanı (A), özgül gözenek hacmi (V), katyon değiştirme kapasitesi (KDK),

yüzey asitliği (nm) ve asitlik gücünün (K) önemli ölçüde değiştiği belirlenmiştir.

11. Tabakalı yapıdaki simektit ile lifli yapıdaki paligorskit içeren killere doğada nadiren

rastlandığından Sungurlu/Çorum bentoniti büyük önem taşımaktadır. Tabakalı ve lifli

yapıdaki kil minerallerinin karışımı adsorplama kapasitesini büyük ölçüde artırmaktadır.

156

12. Büyük ölçüde mikro- ve mezogözenekliliğe sahip olan Sungurlu/Çorum

bentonitinin doğrudan nem çekici olarak kullanılabilirliği yanında uygun ısıl

işlemlerden geçirilerek katalizör ve katalizör yatağı olarak da kullanılabileceği

sonucuna varılmıştır.

157

KAYNAKLAR

Adams, J.M. 1978. The reationary character of clay. Spectrum, 158, 8-11. Adams, J.M. and Evans, S. 1979. Determination of cation exchange capacity (layer

charge) of small quantities of clay minerals by nephelomenty. Clays and Clay Minerals, 27, 137-139.

Adams, J.M. 1987. Synthetic organic chemistry using pillared, cation-exchanged and acid-treated montmorillonite catalysts-A rewiew. Applied Clay Science, 2(4), 309-342.

Alemdaroğlu, T., Akkuş, G., Önal, M. and Sarıkaya, Y. 2003. Investigation of the surface acidity of a bentonite modified by acid activation and thermal treatment. Turkish Journal of Chemistry, 27, 675-681.

Ambroise, J.A., Gniewek, I., Dejean, J. and Pera, J. 1987. American Ceramic Society Bulletin, 66, 1731-1733.

Anonim. 1996. Madencilik Özel İhtisas Komisyonu Endüstriyel Hammaddeler Alt Komisyonu Diğer Endüstri Mineralleri Çalışma Grubu Raporu, Cilt II, Ankara.

Anonim. 2001. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Madencilik Özel İhtisas Komisyonu Raporu. Endüstriyel Hammaddeler Alt Komisyonu Genel Endüstri Mineralleri Çalışma Grubu Raporu, Cilt IV, Ankara.

Aylmore, L.A.G. 1977. Microporosity in montmorillonite from nitrogen and carbon dioxide sorption. Clays and Clay Minerals, 25, 148-154.

Bailey, S.W. 1980a. Crystal structures of clay minerals and their X-ray identification. Am. Miner., 65, 1-7.

Bailey, S.W. 1980b. Structures of layer silicates, In: Crystal structures of clay minerals and their X-ray identification (eds. G.W.Brindley and G.Brown), ch.1, Mineralogical Society, London.

Balek, V., Malek, Z., Yariv, S. and Matuschek, G. 1999. Characterization of montmorillonite saturated with various cations. Journal of Thermal Analysis and Calorimetry, 56, 67-76.

Barrer, R.M. 1978. Zeolites and clay minerals as sorbents and molecular sieves. Academic Press, London.

Barrer, R.M. 1984. Sorption and molecular sieve properties of clays and their importance as catalysts. Philosophical Transactions of the Royal Society of London, Series A: Mathematical, Physical and Engineering Sciences, 311(1517), 333-352.

Basila, M.R., Kantner, T.R. and Rhee, K.H. 1964. The Nature of the acidic sites on a silica alumina. Characterization by ınfrared spectroscopic studies of trimethylamine and pyridine chemisorption. The Journal of Physical Chemistry, 68(2), 3197-3205.

Bayram, H. 1991. Bentonitik bir kilin fizikokimyasal özeliklerinin asit-ısıl aktivasyon ile değişimi. Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.

Benesi, H.A. 1957. Acidity of catalyst surfaces. II. Amine titration using Hammett indicators. The Journal of Physical Chemistry, 61, 970-973.

Berger, G. 1941. The structure of montmorillonite. Chem. Weekblad, 38, 42-43. Beziat, A., Dordaine, M. and Gabis, V. 1988. Effect of compaction pressure and water

content on the thermal conductivity of some naturel clays. Clays and Clay Minerals, 36, 462-466.

Blanco, C., Herrero, J., Mendioroz, S. and Pajares, J.A. 1988. Infrared studies of surface

158

acidity and reversible folding in palygorskite. Clays and Clay Minerals, 36(4), 364-368.

Blumenfeld, A.L. and Fripiat, J.J. 1997. 27Al - 1H Redor NMR and 27Al Spin-Echo Editing: A new way to characterize bronsted and lewis acidity in zeolites. Journal of Physical Chemistry B, 101, 6670-6675.

Bradley, W.F. and Grim, R.E. 1951. High temperature thermal effects of clay and related materials. American Mineralogist, 36, 182-201.

Bozdoğan, İ. 1990. Bazı bentonitik türü killerin teknolojik karakteristiklerinin belirlenmesi. Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Bradley, W.F. and Grim, R.E. 1951. High temperature thermal effects of clay and related materials. American Mineralogy, 36, 182-201.

Brandenburg, U. and Lagaly, G. 1988. Rheological properties of sodium montmorillonite dispersions. Applied Clay Science, 3, 263-279.

Breck, D.W. 1974. Zeolite moleculer sieves. Wiley-Interscience, New York, 771 p. Breen, C., Deane, A.T. and Flaynn, J.J. 1987. The acidity of trivalent cation-exchanged

montmorillonite: Temperature-programmed desorption and infrared studies of pyridine and n-butylamin. Clay Minerals, 22, 169-178.

Breen, C., Watson, R., Madejova, J., Komadel, P. and Klapyta, Z. 1997. Acid activated organoclays: Preparation, characterization and catalytic activity of acid-treated tetraalkylammonnium exchanged smectites. Langmuir, 13, 6473-6479.

Brindley, G.W. and Pedro, G. 1972. Report of the AIPEA Nomenclature Committee, AIPEA Newsletter, 4, 3-4.

Brindley, G.W. 1975. Thermal transformations of clays and layer silicates. Proceedings of the International Clay Conference. Applied Publishing Ltd. Wilmette, Illinois, USA.

Brindley, G.W. 1978. Thermal reactions of clay and clay minerals. Ceremica, 24, 217 224.

Brindley, G.W. and Brown, G. 1980. Crystal structure of clay minerals and their X-ray identification. Mineralogical Society, London.

Brown, D.R. and Rhodes, C.N. 1997a. Bronsted and Lewis acid catalysis with ion exchanged clays. Catalysis Letters, 45, 35-40.

Brown, D.R. and Rhodes, C.N. 1997b. A new technique for measuring surface acidity by ammonia adsorption. Thermochimica Acta, 294, 33-37.

Brunauer, S., Emmett, P.H. and Teiler, E. 1948. Adsorption of gases in multimolecular layers. Journal of the American Chemical Society, 60, 308-319.

Campelo, J.M., Garcia, A., Gutierrez, J.M., Luna, D. and Marinas, J.M. 1983. Alkali Promoted AlPO4 Catalysis. Journal of Colloid and Interface Science, 95(2), 544-550.

Cavallaro, N. and Mc Bridge, M.B. 1984. Effect of selective dissolution on charge and surface properties on acid soil clay. Clays and Clay Minerals, 32, 283-290.

Ceylan, H. ve Sarıkaya, Y. 1988. Isıl olarak işlenmiş bazı silikajellerin özgül yüzey alanlarının tayini. Doğa Tu. Kim. D., 12, 147-156.

Ceylan, H. ve Sarıkaya, Y. 1989. HNO3 aktivasyonu ve ısıl işlemin Eskişehir sepiolitinin yüzey asitliği üzerine etkisi. Doğa Tu. Kim. D., 13(2), 130-137.

Ceylan, H., Yıldız, A. and Sarıkaya, Y. 1993. Investigation of the adsorption of fatty

159

acids on two different clay using IR, DTA and TGA techniques. Turkish Journal of Chemistry, 17, 267-272. Chitnis, S.R. and Sharma, M.M. 1997. Industrial applications of acid treated clays as

catalysts. Reactive and Functional Polymers, 32, 93-115. Chiu, Y.C., Huang, L.N., Uang, C.M. and Huang, J.F. 1990. Determination of cation

exchange capacity of clay minerals by potentiometric titration using divalent cation electrodes. Colloid and Surfaces, 46, 327-337.

Chorom, M. and Rengasamy, P. 1996. Effect of heating on swelling and dispersion of different cationic forms of a smectite. Clays and Clay Minerals, 64, 783-790.

Clarke, G. (ed.) 1989. Industrial Clays: A Special Review. Industrial Minerals, London. Coats, A.W. and Redfern, J.P. 1964. Kinetic parameters from thermogravimetric data.

Nature, 201, 68-69. Corma, A., Pariente, J.P., Vornes, V. and Mifsud, A. 1984. Surface acidity and catalytic

activity of a modified sepiolite. Clay Minerals, 19, 673-676. Çokça, E. 1993. Metilen mavisi deneyi ile killerin katyon değişim kapasitelerinin

tespiti, VI. Ulusal Kil Sempozyumu, 335-344. Dalgada, A., Gonzalez Caballero, F. and Bruque, J.M. 1986. On the zeta potential and

surface charge density of montmorillonite in aqueous electrolyte solutions. Journal of Colloid Interface Science, 113, 202-211.

Dandy, A.J. and Tabbiruka, M.S.N. 1975. The effect of heating in vacuo on the microporosity of sepiolite. Clays and Clay Minerals, 23, 428-430.

Dekany, I., Szanto, F., Nagy, L.G. and Foti, G. 1975. Adsorption of liquid mixtures on bentonite and organophilic bentonite. Journal of Colloid Interface Science, 50, 265-271.

Dekany, I., Szanto, F., Nagy, L.G. and Foti, G. 1985. Sorption and immersional wetting on clay minerals hawing modified surface: I. Surface properties of non-swelling clay mineral organocomplexes. Journal of Colloid Interface Science, 103, 321-331.

Dekany, I., Szanto, F., Nagy, L.G. and Foti, G. 1986. Sorption and immersional wetting on clay minerals hawing modified surface: II. Intermaller sorpsion and wetting on organic montmorillonites. Journal of Colloid Interface Science, 109, 376-384.

Diamond, S. 1970. Pore size distributions in clay. Clays and Clay Minerals, 18, 7-23. Earley, J.W., Milne, I.H. and McVeagh, W.J. 1951. Thermal dehydration,and X-ray

studies on montmorillonite. American Mineralogist, 38, 770-783. Eberl, D. and Hower, J. 1976. Kinetics of illite formation. Geological Society of

America Bulletin, 87, 1326-1330. Eslinger, E. and Pevear, D.R. 1988. Clay Minerals for Petroleum Geologists and

Engineers: SEPM Short Course Notes No. 22, Society of Economic Paleontologists and Mineralogists, Tulsa, Oklahoma.

Everett, D.H. and Stone, F.S. 1958. The Structure and Properties of Porous Materials. Butterworth, London.

Ewing, G.W. 1975. Instrumental Method of Chemical Analysis. Mc. Graw Hill, New York.

Falaras, P., Lezou, F., Seiragakis, G. and Petrakis, D. 2000. Bleaching properties of alumina-pillared acid-activated montmorillonite. Clays and Clay Minerals, 48, 549-556.

Francis, C.W. 1977. Adsorption of polyvinyl pyrrolidone on reference clay minerals.

160

Soil Science, 115, 40-54. Fraser, A.R. and Russel, J.D. 1969. A spectrophotometric method for determination of

cation-exchange capacity of clay minerals. Clay Minerals, 8, 229-230. Frenkel, M. 1974. Surface acidity of montmorillonite. Clays and Clay Minerals, 22,

435-441. Fripiat, J.J. 1986. Internal surface of clays constrained chemical reactions. Clays and

Clay Minerals, 34, 501-506. Gillson, J.L. 1960. Industrial Minerals and Rocks. The American Institute of Mining.

Metalurgical and Petroleum Engineers, New York. Graham, D. 1955. Characterization of physical adsorption systems. III. The separate

effects of pore size and surface acidity upon the adsorbent capacities of activated carbons. Journal of Physical Chemistry, 59, 896-900.

Gregg, S.J. and Sing, K.S.W. 1982. Adsorption surface area and porosity, 2nd ed., Academic Press, London.

Grim, R.E. 1962. Applied Clay Mineralogy, McGraw-Hill, New York. Grim, R.E. 1968. Clay Minerology: 2., McGraw-Hill Book Company, New York, 31

125. Grim, R.E. and Güven, N. 1978. Bentonites-Geology, Mineralogy, Properties and Uses.

Developments in Sedimentology, 24, Elsevier, New York, p. 256. Grim, R.E. 1988. The history of the development of clay mineralogy. Clays and Clay

Minerals, 36, 97-101. Güler, Ç. 1978. Kinetic of the thermal dehydration of montmorillonite. Technical

Journal, 2(3), 57-63. Güler, Ç. and Sarıer, N. 1990. Kinetics of the thermal dehydration of acid-activated

montmorillonite by the rising temperature technique. Thermochimica Acta, 159, 29-33.

Hammett, L.P. and Deyrup, A.J. 1932. A series of simple basic indicators I. The acidity functions of mixtures of sulphuric and perchloric acid with water. Journal of the American Chemical Society, 54, 2721-2739.

Hang, P.T. and Brindley, G.W. 1970. Methylene blue adsorption by clay minerals. Determination of surface areas and cation exchange capacities (Clay- organic studies XVIII). Clays and Clay Minerals, 18, 203-212.

Heller-Kallai, L., Miloslavski, I., Aizenshtat, Z. and Halicz, L. 1988. Chemical and mass spectrometric analysis of volatiles derived from clays. American Mineralogist, 73, 376-382.

Heller-Kallai, L. and Mackenzie, R.C. 1989. Interaction of kaolinite with calcite on heating. IV. Rehydrated and recarbonated samples. Thermochimica Acta, 148, 439-444.

Henmi, T. and Wada, K. 1974. Surface acidity of imogolite and allophane. Clay Minerals, 10, 231-245.

Hlavaty, V. and Fajnor, V.S. 2002. Thermal stability of clay/organic intercalation complexes. Journal of Thermal Analysis and Calorimetry, 67, 113-118.

Hoekstra, P. 1969. Water movement and freezing pressures. Soil Science Society of America Proceedings, 33, 512-518.

Ip, K.H., Stuart, B.H., Thomas, P.S. and Ray, A.S. 2007. Thermal characterization of clay binder of heritage Sydney sandstones.

İpekoğlu, B., Kurşun, İ., Bilge, Y. ve Barut, A. 1997. Türkiye bentonit potansiyeline

161

genel bir bakış. 2. Endüstriyel Hammaddeler Sempozyumu, 51-56, İzmir. Johnson, O. 1955. Acidity and Polymerization Activity of Solid Acid Catalysts. Journal

of Physical Chemistry, 59, 827-831. Johnson, D.W. and Gallagher, P.K. 1972. Comparison on dynamic with isothermal study of solid state decomposition kinetics. Journal of Physical Chemistry, 76, 1474-1479. Joshi, R.C., Achari, G., Horfield, D. and Nagaraj, T.S. 1994. Effect of heat treatment on

strength of clays. Journal of Geotechnical Engineering, 120, 1080-1088. Kapoor, B.S. 1972. Acid character of nontronite: Permanent and pH-dependent charge

components of cation exchange capacity. Clay Minerals, 9, 425-437. Karakaya, M. Ç. 2006. Kil Minerallerinin Özelikleri ve Tanımlama Yöntemleri. Bizim

Büro Basımevi, Ankara. Keller, W.D. 1986. Compositions of condansates from heated clay minerals and sholes.

American Mineralogist, 71, 1420-1425. Kingery, W.D., Bowen, H.K. and Uhlmann, D.R. 1976. Introduction to Ceramics,

Second Edition, John Wiley and Sons, p.1032, New York. Kissenger, H.E. 1956. Variation of peak temperature with heating rate in differantial

thermal analysis. Journal of The Nahonal Bureau of Standards, 57(4), 217-221. Kipling, J.J. 1965. Adsorption from solutions of nonelectrolits. Academic Press,

London. Kök, M.V. and Smykatz-Kloss, W. 2001. Thermal characterization of dolomites.

Journal of Thermal Analysis and Calorimetry, 64, 1271-1275. Kök, M.V. 2002. An investigation into the thermal behavior of coals. Energy Sources,

24, 899-905. Kök, M.V. 2004. Rheological and thermal analysis of bentonites for water base drilling

fluids. Energy Sources, 26, 145-151. Kök, V.M. and Smykatz-Kloss, W. 2007. Characterization, correlation and kinetics of

dolomite samples as outlined by thermal methods. Journal of Thermal Analysis Calorimetry, 565-568.

Kumar, P., Jasra, R.V. and Bhat, T.S.G. 1995. Evolution of porosity and surface acidity in montmorillonite clay on acid activation. Industrial&Enineering Chemistry Research, 34, 1440-1448.

Küçükçelebi, H. 1997. Katman yapılı kil minerallerinde sorpsiyonun yapıdaki etkisinin kimyasal ve fiziksel yöntemlerle incelenmesi. Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya.

Laidler, K.J. and Meiser, J.H. 1982. Physical Chemistry. Benjamin/Cumnings, p. 772, London.

Laird, D.A. and Shang, C. 1997. Relationship between cation exchange selectivity and crystalline swelling in expanding 2:1 Phyllosilicates. Clays and Clay Minerals, 45, 681-689.

Laszlo, P. 1987. Chemical reactions on clays. Science, 235, 1473-1477. Law, P.F. and Morgheim, J.F. 1979. The swelling of clay; I. Basic concepts and

empirical equations. Soil Science Society of America Journal, 43, 473-480. Levy, R. and Francis, C.W. 1975. Interlayer adsorption of polyvinyl pyrrolidone on

montmorillonite. Journal of Colloid and Interface Science, 50, 442-450. Linsen, B.G. 1970. Physical and chemical aspects of adsorbents and catalysts.

Academic Press, London. Loeppert, R.H., Zelazny, L.W. and Volk, B.G. 1977. Acidic properties of kaolinite in

162

water and acetonitrile. Soil Science Society of America Journal, 41, 1101-1106. Loeppert, R.H., Zelanzny, L.W. and Volk, B.G. 1986. Acidic properties of

montmorillonite in selected solvents. Clays and Clay Minerals, 34, 87-92. Loughnan, F.C. 1969. Chemical weathering on the silica minerals, Elsevier,

New York. Malek, Z., Balek, V., Garfinkel-Shweky, D. and Yariv, S. 1997. The study of the

dehydration and dehydroxylation of smectites by emanation thermal analysis. Journal of Thermal Analysis, 48, 83-92.

Mingelgrin, U., Kliger, L., Gal, M. and Saltzman, S. 1978. The effect of grinding on the structure and behaviour of bentonites. Clays and Clay Minerals, 26, 299-307.

Mishra, T. and Parida, K. 1997. Transition metal oxide pillared clays. Journal of Materials Chemistry, 7(1), 147-152.

Miyata, H., Nakagawa, Y., Ono, T. and Kubokawa, Y. 1983. Infrared studies of acid base properties of vanadium-titanium oxide and oxidation of alcohols on it. Jounal of the Chemical Society, Faraday Transactions 1., 79, 2343-2353.

Miyata, H., Mukai, T., Ono, T. and Kubokawa, Y. 1988. Acidic properties of molybdenum oxide highly dispersed on titania. Jounal of the Chemical Society, Faraday Transactions 1., 84(11), 4137-4143.

Moore, D.M. and Reynolds, Jr.R.C. 1997. X- ray diffraction and identification and anaysis of clay minerals. 2nd ed., Oxford, pp. 190-193, New York.

Morimoto, T., Imai, J. and Nagao, M. 1974. Infrared spectra of n-butylamine adsorbed on silica-alumina. The Journal of Physical Chemistry, 78(7), 704-708.

Morterra, C. and Cerrato, G. 1999. Titrating surface acidity of sulfated zirconia catalysts: is the adsorption of pyridine a suitable probe. Physical Chemistry Chemical Physics, 1, 2825-2831.

Mortland, M.M. and Raman, K.V. 1968. Surface acidity of smectites in relation to hydration, exchangeable cation, and structure. Clays and Clay Minerals, 16, 393-398.

Mounts, T.L. 1981. Chemical and physical effects of processing fats and oils. Journal of the American Oil Chemists Society, 58, 51A-54A.

Mozas, T., Bruque, S. and Rodriguez, A. 1980. Effect of thermal treatment on lanthanide montmorillonites: Dehidration. Clay Minerals, 15, 421-428. Murray, H.H. 1991. Overview-clay mineral applications. Applied Clay Science, 5, 379

395. Murray, H.H. 1999. Applied clay mineralogy today and tomorrow. Clay Minerals, 34,

39-49. Nagy, B. and Bradley, W.F. 1955. The structural scheme of sepiolite, American

Mineralogists, 40, 885-892. Norrish, K. and Colom, J.A.R. 1962. Effect of freezing on the swelling of clay minerals.

Clay Minerals Bulletin, 5, 9-16. Noyan, H. 2001. Isıl işlem ve asit aktivasyonu ile Çankırı bentonitinin gözenekli

yapısının geliştirilmesi. Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Noyan, H., Önal, M. and Sarıkaya, Y. 2006. The effect of heating on the surface area, porosity and surface acidity of a bentonite. Clays and Clay Minerals, 54(3), 375-381.

Noyan, H. 2007. Sütunlanmış killerin hazırlanması ve bazı fizikokimyasal özeliklerinin

163

belirlenmesi. Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Noyan, H., Önal, M. and Sarıkaya, Y. 2007. The effect of sulphric acid activation on the crystallinity, surface area, porosity, surface acidity and bleaching power of a bentonite. Food Chemistry, 105, 156-163.

Noyan, H., Önal, M. and Sarıkaya, Y. 2007. Thermal deformation thermodynamics of a smectite mineral. Journal of Thermal Analysis and Calorimetry. 91(1), 299-303.

Nutting, P.G. 1943. Adsorbent clays, their distribution, properties, production and uses. U.S., Geological Survey Bulletin, 928-E, 127-221.

Occelli, M.L., Londau, S.D. and Pinnavaia, T.J. 1984. Cracking selectivity of a delaminated clay catalyst. Journal of Catalysis, 90, 256-260.

Önal, M., 1991. Bentonitik bir kilin adsorplama özeliklerinin değiştirilmesi. Yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Önal, M., 1997. Reşadiye/Tokat bentonitinden elde edilen sodyom montmorillonit ile hazırlanan organokillerin adsorplama özeliklerinin incelenmesi. Doktora tezi. Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Önal, M. ve Sarıkaya, Y. 1997. Isıl işlem ve asit aktivasyonunun Kütahya bentonitinin bazı fizikokimyasal özelikleri üzerine etkisi. VIII. Ulusal Kil Sempozyumu, s. 2, Kütahya.

Önal, M. and Sarıkaya, Y. 2007. Thermal behavior of a bentonite. Journal of Thermal Analysis and Calorimetry. 90(1), 167-172.

Önal, M. and Sarıkaya, Y. 2008. Thermal analysis of some organoclays. Journal of Thermal Analysis and Calorimetry. 91, 261-265.

Özdemir, A. ve Özcan, E. 2007. Bentonitin sondaj mühendisliği özelikleri. Jeofizik Bülteni, Sayı: 54, s. 352-357

Paradas, G.E., Sanchez, V.M. and Campo, C.A. 1993. Influence of physicochemical properties and acid-activated bentonite in bleaching of olive oil. Journal of Chemical Technology&Biotechnology, 57-213, 216.

Parfitt, G.D. and Greenland, D.J., 1970. The adsorption of poly(ethyleneglyocols) on clay minerals. Clay Minerals, 8, 305-315.

Parfitt, G.D., and Sing, K.S.W. 1976. Characterization of powder surface. Academic Press, London.

Parida, K., Satapathy, P.K., Sahoo, A.K. and Das, N. 1995. Studies on Indian ocean manganese nodules. Journal of Colloid and Interface Science, 173, 112-118.

Parida, K. and Mishra, T. 1996. Transition metal promoted amorphous AlPO4 catalysts. Journal of Colloid and Interface Science, 179, 233-240.

Parker, J.C., Zelazny, J.W. and Amos, D.F. 1980. Swelling components of compacted Ca montmorillonite, Clays and Clay minerals, 28, 135-141.

Parry, E.P. 1963. An ınfrared study of pyridine adsorbed on acidic solids. Characterization of surface acidity. Journal of Catalysis, 2, 371-379.

Pennino, U.D., Mazzega, E., Valori, S., Alietti, A., Brigatti, M.F. and Poppi, L. 1981. Interlayer water and swelling properties of monoionic montmorillonites. Journal of Colloid and Interface Science, 84, 301-309.

Pinnavaia, T.J. 1983. Intercalated clay catalysts. Science, 220, 365-371. Plesch, P.H. and Dobertson, R.H.S. 1948. Adsorption onto inorganic surfaces, Nature,

161, 1020-1021. Reichle, W.T. 1985. Catalytic reactions by thermally activated synthetic, anionic clay

164

minerals. Journal of Catalysis, 94, 547-557. Richter, M., Parlitz, B., Eckelt, R. and Fricke, R. 1997. A new method for them

Quantitative determination of zeolitic Bronsted acidity. Chemical Communications, 383-384.

Roth, C.B., Jackson, M.L. and Syers, J.K. 1969. Diffraction effect on structural ferrous ferric iron ratio and CEC of vermiculites and soils. Clays and Clay Minerals, 17, 253-264.

Ruitz-Hitzky, E. 2001. Molecular access to intracrystalline tunnels of sepiolite, Journal of Materials Chemistry, 11, 86-91.

Sabah, E. ve Çelik, M.S. 1999. Sepiolit : Özelikleri ve kullanım alanları. 3. Endüstriyel Hammaddeler Sempozyumu, 132-146, İzmir.

Sabah, E. ve Çelik, M.S. 2006. Atık sulardaki kirleticilerin sepiolit ile uzaklaştırılması. Kibited, 1(1), 55-72.

Sailey, G.W. and Karichoff, S.W. 1973. “UV-VIS”., Spectroscopy in the characterization of clay mineral surfaces. Analytical Letters, 6(1), 43-49.

Sarıkaya, Y. and Aybar, S. 1978. The adsorption of NH3, N2O and CO2 gases on the 5A molecular sieve. Communications, Fac. Sci. Uni., Ank. 24B/5, 33-39.

Sarıkaya, Y. 1981. Heterojen katalizörlerde yüzey alanı tayini ve porozimetri. Doğa Tu. Temel Bil. D., 5, 203-212.

Sarıkaya, Y., Ceylan, H., Çorapçıoğlu, Ö. ve Bozdoğan, İ. 1982. Kuru yöntem ile sülfürik asit aktivasyonunun bazı killerin ağartma gücü üzerine etkisi. Doğa TU Temel Bil. D., 6, 123-134.

Sarıkaya, Y. 1987. Killerin önemi ve özelikleri. III. Ulusal Kil Sempozyumu Bildirileri: 13-32 (eds. A.G. Türkmenoğlu ve O. Akıman) ODTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Ankara.

Sarıkaya, Y., Ulusoy, H. ve Bozdoğan, İ. 1987. Magnezit ve dolomitli bir kilin adsorplama özelikleri üzerine ısıl aktivasyonun etkisi. III. Ulusal Kil Sempozyumu, Bildiriler, 161-167.

Sarıkaya, Y. ve Ceylan, H. 1989. Eskişehir sepiolitinin gözenek yapısı, Doğa Tu Kim. D., 13, 174-181.

Sarıkaya, Y., Ceylan, H. ve Bozdoğan, İ. 1989. Asit aktivasyonunun bir bentonit kilinin adsorplama özeliklerine etkisi. Doğa TU. Kim. D., 13, 174-181.

Sarıkaya, Y., Önal, M. ve Bozdoğan, İ. 1993. Bentonitle bir kilin adsorplama özeliklerinin değiştirilmesi. VI. Ulusal Kil Sempozyumu, Boğaziçi Üniversitesi, 491-499, İstanbul.

Sarıkaya, Y., Önal, M., Baran, B. and Alemdaroğlu, T. 2000. The effect of thermal treatment on some of the physicochemical properties of a bentonite. Clays and Clay Minerals, 48(5), 557-562.

Sato, T., Watanabe, T. and Qtuska, R. 1992. Effects of layer charge, charge location and energy change on expansion properties of dioctahedral smectites. Clays and Clay Minerals, 40, 103-113.

Sherman, G., Ikawa, H., Uehara, G. and Okazaki, E. 1962. Types of occurrence of nontronite and nontronite-like minerals in soils. Pacific Science, 16, 57-62.

Slade, P.G., Quirk, J.P. and Norrish, K. 1991. Crystalline swelling of smectite samples in concentrated NaCl solutions in relation to layer charge. Clays and Clay Minerals. 39, 234-238.

Stubican, V. and Rustum, R. 1961. Infrared spectra of layer – structure silicates. Jounal

165

of the American Ceramic Society, 44, 625-627. Suquet, H., De la Calle, C. and Pezerat, H. 1975. Swelling and structural organization of

saponite. Clays and Clay Minerals, 23, 1-9. Tahberer, S. 2006. Adana arkeoloji müzesi’ndeki helenistik ve roma dönemleri,

terracotta figürinlerin yapım tekniklerinin araştırılması ve uygulanması. Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Seramik Anasanat Dalı, Adana.

Tan, Ö., Yılmaz, L. and Zaimoğlu, A.S. 2004. Variation of some engineering properties of clays with heat treatment. Materials Letters, 58, 1176-1179.

Tettenhorst, R. and Doberson, H.E. 1973. X-ray diffraction aspects of montmorillonites. American Mineralogists, 58, 73-80.

Taşer, M. 1998. Kil Minerallerinde adsorpsiyonun etkisinin kırınım yöntemleriyle incelenmesi. Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya.

Thomson, A.P., Puthie, D.M. and Wilson, M.J. 1972. Randamly orientated powders for quantitative x-ray determination of clay minerals. Clay Minerals, 9, 345-348.

Tonbul, Y. ve Yurdakoç, M.K. 1997. Killerin dehidrasyonu ve dehidroksilasyon kinetiklerinin termogravimetrik analiz yöntemleriyle incelenmesi. VIII. Ulusal Kil Sempozyumu DPÜ, Kütahya.

Tonbul, Y. and Yurdakoç, K. 2001. Thermogravimetric ınvestigation of the dehydration kinetics of KSF, K10 and Turkish bentonite. Turkish Journal of Chemistry, 25, 333-339.

Tsuzuki, Y. and Nagasawa, K. 1969. A transitional stage to the 980 0C exotherm of kaolin minerals. Applied Clay Science, 3, 87-102.

Ulusoy, H. 1987. Bentonitik bir kilin adsorplama özeliklerinin ısıl aktivasyonu ile değişimi. Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Ustaoğlu, H.A. 2007. Killerin yapısı ve faydaları. Sızıntı Dergisi, 337, 7-9. Van Olphen, H. 1963. Clay Colloid Chemistry. Interscience Pub., New York. Velde, B. 1992. Introduction to Clay Minerals: Chemistry, Origins, Uses and

Environmental Significance. Chapman & Hall, London, 198 p. Von Gross, A.F.K. and Guggenheim, S. 1989. Dehydroxylation of Ca- and Na-

montmorillonite. American Mineralogists, 74, 627-636. Yalçın, D. 2000. Atık sulardaki ağır metallerin bentonitlerle temizlenmesi. master

semineri, Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Yaylalı, G., Değirmenci, S., Şirin, B. ve Akarlar, N. 2001. Türkiye’de döküm

bentonitlerinin 2000’lerde iyileştirilmesi. T.M.M.O.B. Metalurji Mühendisleri Odası Dergisi, 126, 12-19.

Yılmaz, H. 2004 Killerin zenginleştirilmesinde zenginleşme oranlarının X-ışını difraksiyon yöntemiyle belirlenmesi ve farklı sektörlerde kullanım olanaklarının araştırılması. Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Maden Mühendisliği Bölümü Cevher Hazırlama Anabilim Dalı, İzmir.

Yong, B.N. and Warkentin, B.P. 1975. Soil properties and behaviours. Elsevier Scientific Publishing Company, New York.

Yüce, E. 1999. Bentonit Envanteri, Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı, İstanbul Maden İhracatçıları Birliği.

Xi, Y., Ding, Z., He, H. and Frost, R.L. 2004. Structure of organoclays- an X-ray

166

diffraction and thermogravimetric analysis study. Journal of Colloid and Interface Science, 277, 116-120.

Xi, Y., Martens, W., He, H. and Frost, R.L. 2005. Thermogravimetric analysis of organoclays intercalated with the surfactant octadecyltrimethylammonium bromide. Journal of Thermal Analysis and Calorimetry, 81, 91-97.

Walling, C. 1950. The Acid Strength of Surfaces. Journal of the American Chemical Society, 72, 1164-1168.

Wang, M.C., Benway, J.M. and Arayssi, A.M. 1990. The effect of heating on engineering properties of clays. In physicochemical Aspects of Soil and Related Materials, K.B. Hoodinott, R.D. Lamb and A.J. Lutenegger, eds., ASTM STP 1095, Philedelphia, 1139-1158.

Weaver, C.E. and Pollard, L.D. 1973. The Chemistry of Clay Minerals, Elsevier, 213 pp.

Wentworth, S.A. 1970. İllite, Clay Science, 3, 140-155.

ÖZGEÇMİŞ

167

Adı Soyadı : Ebru DEMİR

Doğum Yeri : Trabzon

Doğum Tarihi : 21.05.1978

Medeni Hali : Bekar

Yabancı Dili : İngilizce

Eğitim Durumu (Kurum ve Yıl)

Lise : Ankara Atatürk Lisesi, 1991-1994

Lisans : Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, 1995-1999

Yüksek Lisans : Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Kimya Anabilim

Dalı, 2000-2002

Doktora : Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Kimya Anabilim

Dalı, 2002-2008

Çalıştığı Kurum/Kurumlar ve Yıl

Milli Eğitim Bakanlığı, 2002-…

Yayınları

Tez ve Yurt İçi Bildiriler

1. Demir, E. 2002. Simektitlerin Yüzey Asitliğinin Belirlenmesi. Yüksek Lisans Tezi,

Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Kimya Anabilim Dalı Ankara.

2. Sarıkaya, Y., Önal, M., Alemdaroğlu, T., Çalışkan, N., Noyan, H., Demir, E. ve

Kahraman, S. Bentonitler içinde silika polimorflarının araştırılması. X. Ulusal Kil

Sempozyumu, Selçuk Üniversitesi, Konya, 19-22 Eylül 2001. 334-340.

3. Demir, E., Alemdaroğlu, T., Sarıkaya, Y., Önal, M. ve Bozdoğan, İ. Tirebolu

(Giresun) bentonitinde yüzey özeliklerinin asit aktivasyonu ile değişimi. XI. Ulusal Kil

Sempozyumu, Ege Üniversitesi, İzmir, 3-6 Eylül 2003. 67-74.

4. Demir, E., Önal, M., Sarıkaya, Y. ve Bozdoğan, İ. Isıl işlemin asitle aktiflenmiş bir

bentonitin gözenekliliği, yüzey alanı ve yüzey asitliği üzerine etkisi. XII. Ulusal Kil

Sempozyumu, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Van, 5-9 Eylül 2005. 156-162.