edebiyatdersi fuzul İ ( kerbela , 1480-90? – kerbela-bağdat? , 1556 )

39
www. edebiyatdersi .net FUZUL İ İ (Kerbela , 1480-90? Kerbela -Bağdat? , 1556 )

Upload: wes

Post on 02-Feb-2016

104 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

Bu sunuda muhtemelen eylem öğeleri yaratacak dinleyici tartışması olacak. Sunu sırasında bu öğeleri takip etmek için PowerPoint'i kullanın. Slayt Gösterisi sırasın da sağ fare düğmesini tıklatın. "Toplantı Defteri" seçeneğini tıklatın. "Kararlar" sekmesini tıklatın. Karar çıktıkça yazın. - PowerPoint PPT Presentation

TRANSCRIPT

Page 3: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

• Şiirde "Fuzûlî" adını, kendi şiirlerinin başkaları ile, başkalarının şiirlerinin de kendi şiirleriyle karıştırılmaması için aldığını, böyle bir takma adı kimsenin beğenmeyeceğini düşündüğünden kullandığını söyler. Ama "işe yaramayan", "gereksiz" gibi anlamlara gelen "fuzûlî" sözcüğünün başka bir anlamı da "erdem"dir. Onun bu iki karşıt anlamdan yararlanmak amacını güttüğünü ileri sürenler de vardır.

Page 4: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Türkçe divanındaki şiirlerini Azeri lehçesinde yazmıştır. Aynı zamanda Arapça ve Farsça divanlarından bu dilleri de çok iyi bildiği anlaşılmaktadır.

• Fuzûlî, kendinden sonra gelen Türk Divan şairleri arasında Bâkî, Ruhî, Nâili, Neşâti, Nedim ve Şeyh Galib gibi sevgiyi şiirlerinin odağı durumuna getiren şairleri etkilemiştir.

Page 5: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

• *Divan edebiyatının en büyük şairidir. Kerbela’da yaşamıştır.Türbedarlık yapmış iyi bir eğitim görmüştür.

*Şiirlerini Azeri Türkçesi ile yazmıştır, Dönemine göre dili sadedir. Gazel şairi olarak bilinir. Divan şiirinin bütün ölçülerini, biçimlerini kullanan Fuzûlî'nin yaratıcı gücü, düşünce derinliği, söyleyiş akıcılığı daha çok gazellerinde görülür.

*Şiirde tasavvuf önemlidir.

Page 6: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

• ESERLERİ

.Divan (Türkçe Divan)

.Sıhhat ve Maraz,

.Enisü'l-Kalb

.Terceme-i Hadis-i Erbain ("Kırk Hadis Çevirisi"); .Beng ü Bâde .Hadikatü's-Süedâ ("Mutluların Bahçesi"); .Leylâ ve Mecnun .Rindü Zahid .Divan (Arapça Divançe) .Mektuplar (Şikayetname de içinde).Divan (Farsça Divançe) .Heft Câm

Page 7: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

• SU KASİDESİ

Nazım Şekli: KasideVezni: AruzNazım Türü: NatKalıbı: Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilâtün / FâilünKafiyesi: “-are”: Zengin kafiyeRedifi: “ su” isimlendirme redife göre)Kafiye Düzeni: Gazel tipi kafiyeKafiye şeması: aa ba ca da ea fa ....Nazım Birimi: Beyit

Page 8: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara suKim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su

Mübalağa: Şairin gönlündeki ateş suyla söndürülemez.Mecaz: od (ateş) kelimesinde. Tezat: su ve ateş kelimeleriyle.Açık istiare: Yüreğindeki acılar ateşe benzetilmiştir. Teşbih: Gözyaşı suya benzetilmiştir. Hüsn-i Ta’lil: Gözyaşlarının gönüldeki ateşi söndürmek için akıtıldığını söyler. Nida sanatı: Ey göz diyerek göze seslenmektedir.

Ey göz! Gönlümdeki içimdeki ateşlere göz yaşımdan su saçma ki, bu kadar çok tutuşan ateşlere su fayda vermez.

Page 9: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su

Tecahül-i Arif: Gökyüzünün mavi olduğunu bilmez gibi davranmasıHüsn-i Talil: Göğe kendi gözyaşlarının renk verdiğini söylemesiMübalağa: Gözyaşlarının gökyüzünü kapladığını söylemesiTenasüp: ‘Göz, aşk, su, saç-; od, dutuş-’ kelimeleri arasında anlam ilgileri vardır.Soru (istifham): Gökyüzü su renginde midir?Tenasüp: Göz, ab, su kelimeleri arasında

Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa gözümden akan sular, göz yaşları mı şu dönen gök kubbeyi kaplamıştır, bilemem..

Page 10: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Zevk-ı tîğundan aceb yoh olsa gönlüm çâk çâkKim mürûr ilen bırağur rahneler dîvâra su

Açık İstiare: Bakış, anlamı keskin bakış anlamına gelen “tîg” (kılıç) kelimesiyle anlatılır.Leff ü neşr sanatı: Birinci mısrada altı çizili kelimelere denk ikinci mısradaki altı çizili kelimeler kullanılmıştır. Teşbih: Aşığın parça parça olmuş gönlü yarılmış açılmış duvara benzetilmiş. Tekrir: Çak kelimesinin 1. mısrada iki kez tekrarlanmasıyla…Tenasüp: ‘Tiğ-çak; su-mürur-rahne; zevk-gönül’ kelimeleri arasında anlam ilgileri bulundurularak bir araya getirilmiş.

Senin kılıca benzeyen keskin bakışlarının zevkinden benim gönlüm parça parça olsa buna şaşılmaz. Nitekim akarsu da zamanla duvarda, yarıklar meydana getirir

Page 11: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânun sözinİhtiyât ilen içer her kimde olsa yara su

İrsal-i Mesel: Yarası olanın su içmemesi gerektiğinin söylenmesi Leff ü neşr: Vehm ilen söyler–ihtiyat ilen içer, dil-i mecruh–yara ve peykan–su kelimeleri arasında.Açık istiare: peykan ile sevgilinin kirpikleri kastedilmiştir.Teşbih: Yaralı gönül hasta bir insana benzetilmiştir. Tenasüp: Mecrûh-yare; vehm-ihtiyat; söz-söyle; su-iç-” kelimeleri arasında anlam ilgileri bulunarak bir araya getirilmiş.

Yarası olanın suyu ihtiyatla içmesi gibi, benim yaralı gönlüm de senin ok temrenine, ok ucuna benzeyen kirpiklerinin sözünü korka korka söyler.

Page 12: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Suya virsün bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesünBir gül açılmaz yüzün tek virse min gül-zâra su

Teşbih: Yüz, rengi ve şekli dolayısıyla güle benzetilir. Tenasüp: Suya vermek, bağban, gülzar, gül, su kelimeleriyle…Tevriye: ‘Tek’ kelimesinin hem ‘bir’ anlamı hem de ‘gibi’ anlamı vardır. (Sevgilinin bir tane, benzeri olmayan, eşsiz olması) Tezat: Bir ve min kelimeleri arasında.

Bahçıvan gül bahçesini sele versin su ile mahvetsin, boşuna yorulmasın; çünkü bin gül bahçesine su verse de senin yüzün gibi bir gül açılmaz.

Page 13: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Ohşadabilmez gubârını muharrir hattunaHâme tek bahmahdan inse gözlerine kara su

Teşbih: Yüzdeki tüylerle gubâri hat arasında.

Tenasüp: “gubâr-hat; muharrir-hâme-kara su (mürekkep)” kelimeleri arasında.

Kinaye: 1. Kalemin gözlerinden kara su (mürekkep) inmesi- gerçek anlam 2. Kağıda, yazıya devamlı bakan insanın gözlerinin kızardığının, kanlandığının, karardığının, mecazen zayıfladığı ve kör olmaya yüz tuttuğunun vurgulanmasıyla…

Hattatın beyaz kâğıda bakmaktan, kalem gibi, gözlerine kara su inse kör olsa, kör oluncaya kadar uğraşsa yine de gubârî yazısını, senin yüzündeki tüylere benzetemez.

Page 14: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Ârızun yâdıyla nem-nâk olsa müjgânum n’ola

Zayi olmaz gül temennâsıyla virmek hâra su

Teşbih: Yanak güle ve kirpikler ise gül dikenine benzetilerek

Leff ü neşr: “ârız-gül, “yâd-temennâ”, “nem-nâk-su”, “müjgân-hâr” kelimeleri ile…

Kinaye: Kirpiklerim nemlense 1. Kirpiklerin nemli olduğu gerçeği 2.Mecazen ağlamak anlamının kastedilmesi.

Tenasüp: “Ârız-müjgan; gül-hâr-su vir-; hâr-gül; yâd-temennâ” kelimeleri arasında.

Senin yanağının anılması sebebiyle kirpiklerim ıslansa ne olur, buna şaşılır mı? Zira gül elde etmek dileği ile dikene verilen su boşa gitmez.

Page 15: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Gam güni itme dil-i bîmârdan tîgun dirîğ

Hayrdur virmek karanu gicede bîmâra su

İrsal-i mesel: “Geceleyin hastaya su vermek sevaptır” sözüyle.

Leff ü neşr: “gam güni- karanu gice”, “dil-i bimâr- bimâr”, “tîg-su” kelimeleri arasında. Açık istiare: Sevgilinin keskin, yaralayıcı bakışları kılıca benzetilmiş. Sadece kendisine benzetilen söylenmiş. Tenasüp: “Gam güni, dil-i bimar, karanu gice, bîmar, hayr, su” kelimelerinin arasındaki anlam ilgisi gözönünde bulundurularak bir araya getirilmiş.

Gamlı günümde hasta gönlümden kılıç gibi keskin olan bakışını esirgeme; zira karanlık gecede hastaya su vermek hayırlı bir iştir.

Page 16: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

İste peykânın gönül hecrinde şevkum sâkin itSusuzam bir kez bu sahrâda menüm-çün ara su

Tecrid sanatı: Şair “gönül” ü kendisinden ayrı birisi gibi düşünmekle tecrit sanatı yapmıştır. Teşhis sanatı/ Kapalı istiare: “gönül” şaire su arayan birisi gibi düşünüldüğündenKirpik yerine “peykan” kelimesinin kullanılmasıyla açık istiareTezat: Şevk (şiddetli arzu) ile sakin kelimeleri arasında.Tenasüp: “Su-susuzam-sahra; peykân-hecr; şevk-gönül” kelimeleri arasında.Tevriye: kez (defa, kere) kelimesinin “gez” şeklinde “gezip ara” anlamında okunmasıyla.Leff ü neşr: Peykan-su, şevk-susuzluk, hecr- sahra kelimeleri arasında.

Gönül! Onun ok temrenine benzeyen kirpiklerini iste ve onun ayrılığında duyduğum hararetimi yatıştır, söndür. Susuzum bu defa da benim için su ara.

Page 17: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Men lebün müştâkıyam zühhâd kevser tâlibiNitekim meste mey içmek hoş gelür hûş-yâra su

Tezat: su ve şarap (haram helal olma noktasından); mest, hûş-yâr kelimeleriyle tezat sanatı yapılmıştır. Teşbih: Kendini sarhoşa, zahitleri de aklı başında olanlara benzetmiş. Tenasüp: “mest-mey-su-içmek” kelimeleri arasında. Leff-ü neşir: “men, leb, zühhad ve kevser” kelimeleri sıralandıktan sonra bunlarla ilgili ve tamamlayıcı nitelikte, paralelindeki “mest, mey, hûş-yar ve su” kelimelerinin 2. mısrada belli bir düzen içinde söylenmesiyle.

Nasıl sarhoşa şarap içmek, aklı başında olana da su içmek hoş geliyorsa, ben senin dudağını özlüyorum, sofular da Kevser istiyorlar

Page 18: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Ravza-i kûyuna her dem durmayup eyler güzârÂşık olmış galibâ ol serv-i hoş-reftâra su

Açık istiare: Servi ile sevgili kastedilmiştir.Teşhis sanatı /Kapalı istiare: Su insan gibi şairin sevdiği güzele aşık olmuştur. Teşbih: Sevgilinin bulunduğu yer Cennet’e benzetilmiş.Tecahül-i ârif: Suyun akışının sebebini bilmiyormuş gibi yapmış.Hüsn-i ta’lil:Genellikle su kenarında yetişen servilerin altından akan suyun bu halini şair “O, hoş salınışlı serviye aşık olduğu için su bahçeye ağaçlara doğru akar” diyerek.Teşbih: “kûy” sevgilinin bulunduğu köşedir. “Ravza-i kûy” tamlamasıyla sevgilinin bulunduğu köşe cennet köşesine benzetilmiştir.

Su, her zaman senin Cennet misâli mahallenin bahçesine doğru akar. Galiba o hoş yürüyüşlü, hoş salınışlı; serviyi andıran sevgiliye aşık olmuş.

Page 19: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Su yolın ol kûydan toprağ olup dutsam gerekÇün rakîbümdür dahı ol kûya koyman vara su

Teşhis/Kapalı istiare: Suyun şairin sevgilisine aşık olması Tevriye: Toprak olmak hem ölmek hem suyun yoluna set olmak anlamında kullanılmış Tenasüp: “Su yolu, toprak, su” kelimeleriyle

Topraktan bir set olup su yolunu o mahalleden kesmeliyim, çünkü su benim rakibimdir, onu o yere bırakamam. 

Page 20: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Dest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlarKûze eylen toprağum sunun anunla yâra su

Aliterasyon: Beyitte s sesi ile ve şiir okunurken “su” haline dönüşebilen “sı” heceleri ile.Leff ü neşr: “ölmek-toprak”, “dost-yâr” kelimeleri arasındaTenasüp: “Bûs-arzu; dost-yâr; kûze-toprak kelimeleri arasında. Nida: Şair herhangi bir ünlem kullanmadan “dostlar”ına seslenmiş.

Dostlarım! Şayet onun elini öpme arzusuyla ölürsem, öldükten sonra toprağımı testi yapın ve onunla sevgiliye su sunun.

Page 21: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Serv ser-keşlük kılur kumrî niyâzından megerDâmenin duta ayağına düşe yalvara su

Teşhis: Kumrunun serviye aşık olup yalvarması

Hüsn-i Talil: Servinin başını sağa sola sallamasının, kumrunun ötmesinin ve suyun ağaçlık yerlerde akmasının sebebi aslında bilinir ancak burada daha güzel bir sebebe bağlanmış.

Tenasüp: “Serv-kumru-su; dâmenin tut-ayağa düş-yalvar” kelimeleri arasında..

Açık istiare: Servi sevgiliye, kumru aşığa benzetilmiş.

Servi kumrunun yalvarmasından dolayı dikbaşlılık ediyor. Onu ancak suyun eteğini tutup ayağına düşmesi yalvarıp aracı olması bu dikbaşlılığından kurtarabilir.

Page 22: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

İçmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile

Gül budağınun mizâcına gire kurtara su

Telmih: Beyitte gül – bülbül efsanesi hatırlatıldığından.

Hüsn-i talil: Efsaneden hareketle gülün rengini bülbülün kanından aldığının söylenmesiyle

Tevriye:“Reng” kelimesi hem renk hem de hile anlamında kullanıldığından.

Kişileştirme: Su ve gül kelimeleri kişileştirilmiştir.

Tenasüp: “Bülbül-gül-reng-kan; kan-su-gül” kelimelerinde.

Gül fidanı bir hile ile meşhur gül ve bülbül efsanesindeki gibi yine bülbülün kanını içmek istiyor; bunu engelleyebilmek için suyun gül dallarının damarlarına girerek gül ağacının mizacını değiştirmesi gerekir.

Page 23: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âlemeİktidâ kılmış târîk-i Ahmed-i Muhtâr’a su

Su, Hz. Muhammet (S.A.V.)’e tabi olan insan gibi kabul edilip teşhis sanatı /Kapalı istiare yapılmıştır.Tenasüp: “Pâk-rûşen kıl-; pâk-su” kelimeleri arasında.

NOT: Bu beyit Kasidenin Girizgâh beyitidir.

Su Hz. Muhammed’in s.a.v yoluna uymuş ve bu hâli ile dünya halkına temiz yaratılışını açıkça göstermiştir.

Page 24: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Seyyid-i nev-i beşer deryâ-ı dürr-i ıstıfâKim sepüpdür mucizâtı âteş-i eşrâra su

Teşbih: Hz. Muhammed, seçkin incilerin çıktığı denize benzetilmiş. “Derya, dür, sepmek, su” kelimeleriyle tenasüp sanatı“Ateş- su” kelimeleriyle tezat sanatı yapılmıştır.Telmih: Peygamberin doğumundaki mecusilerin ateşinin sönmesi mucizesi

İnsanların efendisi, seçme inci denizi olan Hz. Muhammed’in s.a.v mucizeleri kötülerin ateşine su serpmiştir.

Page 25: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Kılmağ içün tâze gül-zârı nübüvvet revnakınMu’cizinden eylemiş izhâr seng-i hâra su

Telmih: Beyitte peygamberimizin taştan su çıkarma mucizesine.

Tenasüp: “Gülzar, taze, revnak, su” kelimeleriyle.

Teşbih: Peygamberlik gül bahçesine benzetilmiş.

Hüsn-i Ta’lil: Katı taştan su çıkmasının sebebi olarak.

Katı taş, Peygamberlik gül bahçesinin parlaklığını tazelemek için ve onun mucizesinden dolayı su meydana çıkarmıştır.

Page 26: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Mu’cizi bir bahr-ı bî-pâyân imiş âlemde kim

Yetmiş andan min min âteş-hâne-i küffara su

Teşbih: Peygamberimizin mucizelerinin denize benzetilmesiyleTelmih: Beyitte Hz. Muhammet (S.A.V)’nin doğumuyla bin yıldır hiç sönmeyen Kisra sarayındaki ateşin sönmesi hatırlatılarakTezat: Bahr-su ve ateş” kelimeleriyleTekrir: min min kelimesinin tekrarıyla.Tevriye: “Yetmiş” kelimesi hem erişmiş, hem de kifayet etmiş anlamıyla.

Hz. Peygamberimiz’in mûcizeleri dünyada uçsuz bucaksız bir deniz gibi imiş ki, ondan o mucizelerden, ateşe tapan kâfirlerin binlerce mâbedine su ulaşmış ve onları söndürmüştür.

Page 27: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Hayret ilen barmağın dişler kim itse istimâBarmağından virdügin şiddet günü Ensâr’a su

Telmih: Peygamberimizin parmaklarından su akıtma mucizesine telmihte bulunulmuştur.Tenasüp: “Hayret-parmağını dişlemek” kelimeleri arasında tenasüp sanatı vardır

Mihnet günü Ensâr’a parmağından su verdiğini bir mucize olarak parmağından su akıttığını kim işitse hayret ile şaşa kalarak parmağını ısırır.

Page 28: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Dostı ger zehr-i mâr içse olur âb-ı hayât

Hasmı su içse döner elbette zehr-i mâra su

“Dost-hasım”, “âb-ı hayat- zehr-i mâr” kelime ve terkipleriyle tezatLeffü Neşir: Dost-hasım, zehr-i mâr-su, olur-döner, âb-ı hayat-zehr-i mar” kelimelerinde. 1. mısrada sıralanan kelimelerin tamamlayıcı karşılığı 2.mısrada verilmiştir. Tenasüp: “Âb-ı hayat-su-iç-; âb-su; zehir-mâr kelimelerinde.Telmih: Peygamberin mucizesine atıf

Dostu yılan zehri içse bu zehir onun dostu için âb-ı hayat olur. Aksine düşmanı da su içse o su, düşmanına elbette yılan zehrine döner.

Page 29: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Eylemiş her katreden min bahr-ı rahmet mevc-hîz

El sunup urgaç vuzû içün gül-i ruhsâra su

Teşbih: yanak güle benzetilir Tezat: “Katre ve bahr” kelimeleri arasında Tenasüp: Su ile ilgili “katre, bahr, su, vuzû” kelimeleriyle.Açık istiare: Gül-i ruhsar derken Hz. Peygamber kastedilmiştir.

Abdest almak için el uzatıp gül gibi olan yanaklarına su vurunca sıçrayan her bir su damlasından binlerce rahmet denizi dalgalanmıştır.

Page 30: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Hâk-i pâyine yetem dir ömrlerdür muttasılBaşını daşdan daşa urup gezer âvâre su

Teşhis/Kapalı istiare: Su, kişileştirilmiştir. Mecaz-ı mürsel: Su ile benzetme yapmadan ırmak, çay, dere kastedilmiş.Hüsn-i Ta’lil: Suyun gezmesinin sebebi olarak. Yine Suyun taşların arasında onlara çarpa çarpa gitmesini şair “üzüntüsünden, pişmanlığından dolayı suyun başını taştan taşa vurduğu” şeklinde açıklayarak hüsn-i talil yapmıştırTenasüp: Hâk-daş-su; ömr-muttasıl; baş-âvâre-gez-” kelimeleri arasında.Tezat: Ayak ve baş kelimeleri arasında.

Su ayağının toprağına ulaşayım diye başını taştan taşa vurarak ömürler boyu, durmaksızın başıboş gezer.

Page 31: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Zerre zerre hâk-i dergâhına ister sala nûrDönmez ol dergâhdan ger olsa pâre pâre su

Teşhis: Su,insan gibi, âşık gibi düşünülmüşHüsn-i talil: Suyun akma sebebi olarak. Leff ü neşr: Zerre zerre - pâre pâre, nûr-su kelimeleriyleMecaz-ı Mürsel: Hak-i dergah: Peygamberin türbesi.

Su, onun eşiğinin toprağına zerrecikler halinde ışık salmak orayı aydınlatmak ister. Eğer parça parça da olsa o eşikten dönmez.

Page 32: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Zikr-i na’tün virdini dermân bilür ehl-i hatâEyle kim def-i humâr içün içer mey-hâra su

Teşbih: Günahkârlar, sarhoşlara benzetilmiş. Tezat: “Humâr – derman” kelimeleriyle Leff ü neşr: “Zikr-i na’tün virdi – su içmek, ehl-i hatâ - mey-hara, derman-def-i humar” kelimeleriyle Tenasüp: Mey-hara, içer, humar, ehl-i hata kelimeleriyle

Sarhoşlar içkiden sonra gelen baş ağrısını gidermek için nasıl su içerlerse, günahkârlar da senin na’tının zikrini dillerinde tekrarlamayı dertlerine derman bilirler.

Page 33: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Yâ Habîballah yâ Hayre’l beşer müştakunam

Eyle kim leb-teşneler yanup diler hemvâra su

Tenasüp: Müştâk-habib; leb-teşne-su-yan” kelimeleriyle.Teşbih: Peygambere olan tutkuyu suyu dilemeye/ muştaka benzetmiş. Müştak: Susuzluktan yanıp tutuşan insanları su dilemeleriNida: Peygambere seslenmiş.Tezat: yan-, su kelimeleriyle.

Ey Allah'ın sevgilisi! Ey insanların en hayırlısı! Susamışların susuzluktan dudağı kurumuşların yanıp dâimâ su diledikleri gibi ben de seni özlüyorum.

Page 34: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Sensen ol bahr-ı kerâmet kim şeb-i Mi'râc’daŞebnem-i feyzün yetürmiş sâbit ü seyyâra su

Teşbih: Rasülullah, keramet denizine benzetiliyor.

Tezat: “Bahr-şeb-nem (çiy); sabit-seyyar” kelimeleriyle

Tenasüp: bahr-şebnem-feyz-su kelimeleriyle.

Telmih: miraç gecesi

Sen o kerâmet denizisin ki mi'râc gecesinde feyzinin çiyleri sabit yıldızlara ve gezegenlere su ulaştırmış.

Page 35: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Çeşme-i hurşîdden her dem zülâl-i feyz iner

Hâcet olsa merkadün tecdîd iden mimâra su

Teşbih: Güneş çeşmeye, ışıklar da zülâl(saf su)e benzetilmiştir.

Tenasüp: “Çeşme-su; mimar-tecdid-merkad-zülal-çeşme-su” kelimeleriyle.

Tezat: hurşid ve su kelimeleri arasında.

Kabrini yenileyen tamir eden mimara su lazım olsa, güneş çeşmesinden her an bol bol saf, tatlı ve güzel su iner.

Page 36: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Bîm-i dûzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânumaVar ümîdüm ebr-i ihsânun sepe ol nâra su

Tezat: “nâr-su kelimeleri ile bîm–ümîd” kelimeleri arasında

Tenasüp: “cehennem-nâr-suzan ve ebr-su-sep” kelimeleri arasında.

Leff ü neşr: “Bîm-i dûzah-ümid, nâr-ı gam- ebr-i ihsan, salmak-sepmek, suzan-nâr” kelimeleri ile.

Cehennem korkusu, yanık gönlüme gam ateşi salmış, ama o ateşe, senin ihsan bulutunun su serpeceğinden ümitliyim. 

Page 37: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Yümn-i na’tünden güher olmış Fuzûlî sözleriEbr-i nîsândan dönen tek lü’lü şeh-vâra su

Telmih: İncinin, nisan yağmurundan olduğu inancına.Tevriye: “Fuzuli’nin sözleri” hem Fuzuli'nin sözleri hem de değersiz boş sözler anlamına gelebileceğinden Tenasüp: “yümn-ebr-i nisan-su; lü’lü-güher ve na’t-şahvar sözlerinin birlikte kullanılmasıyla.Teşbih: Fuzuli sözlerini gühere (inciye) benzetmiş.Leff-ü neşir: yümni nat-ebri nisan; güher-lü’lü ü şehvar; Fuzuli sözleri-su kelimelerinin karşılıklı kullanılmasıyla.Hüsn-i Talil: Fuzulinin sözlerinin güzel olması Peygamberi övmenin bereketiyledir.Tecrid: Fuzuli kendinden değil sanki başkasından bahsediyor gibi.

Seni övmenin bereketinden dolayı Fuzûlî’nin alelâde sözleri, nisan bulutundan düşüp iri inciye dönen su damlası gibi birer inci olmuştur.

Page 38: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Hâb-ı gafletden olan bîdâr olanda rûz-ı haşrEşk-i hasretden tökende dîde-i bîdâra su

Düşkün ile açık istiare, aşık göz kapalı istiare, mecaz-ı mürsel, teşhis sanatları yapılmıştır.

Gaflet ve bîdâr kelimeleri arasında tezat sanatı yapılmış

Tenasüp: “dide-eşk-su-tök-” kelimeleri arasında.

Kıyamet günü olduğu zaman, gaflet uykusundan uyanan düşkün yahut aşık göz, sana duyduğu hasretten su gözyaşı döktüğü zaman

Page 39: edebiyatdersi FUZUL İ ( Kerbela ,  1480-90?  –  Kerbela-Bağdat? ,  1556 )

Umduğum oldur ki rûz-ı haşr mahrûm olmayam

Çeşm-i vaslun vire men teşne-i dîdâra su

Tenasüp: “çeşme-teşne-su; haşr-vasl” kelimeleri arasında.

Mecaz-ı mürsel: “Çeşme-i vasl” tamlaması ile benzetme ilgisi kurulmaksızın Cennet’teki ebedi saadet kastedilmiştir. www.edebiyatdersi.net

O mahşer günü, güzel yüzüne susamış olan bana vuslat çeşmenin su vereceğini, beni mahrum bırakmayacağını ummaktayım.