eg 84. sayı

60

Upload: ekim-gencligi

Post on 23-Mar-2016

230 views

Category:

Documents


4 download

DESCRIPTION

Ekim Gençliği 84. sayı / Haziran 2005

TRANSCRIPT

Saldırılara mücadele barikatlarını yükselterek yanıt vereceğiz!.................................3-4Eğitim-Sen’i kapatma kararı....................................5Gençlik mücadele alanlarına!................................6-7ÖSS maratonu başladı!..............................................8İstanbul Üniversitesi’nde yaz okulları paralı hale getiriliyor!,........................................9-11Ekonomi tıkırında mı?,,,,,,,,,,,,,,,,,,,...................12-13İMF’ye yeni niyet mektubu verildi........................14Kârlı işletmeler tekellere peşkeş çekilecek!..............15-16“Üniversite nedir?”e yanıt “soruşturma” oldu!.............16İşsizlik maratonunda yeni uğraklar: KPDS, LES sınavları,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,...................,,,,,1715 yeni üniversite çözüm mü,çözümsüzlüğün itirafı mı?......................................18ODTÜ’de soruşturma saldırısı..................................19ODTÜ A.Ş. paralı öğrenci alıyor!........................20-21ODTÜ’de kimler eğitim görür?.................................22Şovenist dalgaya Yıldız’dan tok bir yanıt...........23Düşünce özgürlüğünün ve özerkliğin sınırları!...........24-25Irak batağında debelenen ABD!.............................26“İstifa ediyorum!”....................................................27İnsanlığın kanını emen Drakula:George Soros........................................................28-29Daha fazla ısrar, irade ve güven!.. . ..30-35Nazım Hikmet’in şiirini okuyan liseli genç gözaltına alındı…..................................36Bayrağa soldan omuz verenler gerçekte neyi destekliyorlar!...........................37-3915–16 Haziran işçi direnişinin 35. yıldönümü.............40-43Tıp eğitiminin sorunları.....................................44-46Yetkili mühendisler aranıyor!...............................47Avrupa emperyalizminin kanlı sicilinden bir sayfa: Yugoslavya............48-491848 Paris: Toplumsal devrimin öncüsü işçi sınıfı sahnede!................................50-51Nazım Hikmet: Devrimin ve sosyalizmin usta şairi..................................52-53Potemkin Zırhlısı: “Devrimci ateşin yeni parıltısı”.............................54Bu yapıcılar türkü söylemiyor!..............................55Samsun Gençlik Kültür Sanat Evi açılıyor........................................................................56İnternet kafeler!.......................................................56Ekim Gençliği’ne okur eleştirileri...........................57Zafer Kızıl Ordu ve emekçi halklarındır!..............58Berlin’de faşizme karşı büyük kitlesel protestolar.................................................................58Devrimin 25. yıldönümünde gelecekteki zafere sonsuz inanç! .........................59

‹‹ÇÇ‹‹NNDDEEKK‹‹LLEERR

Yeni sayımızlamerhaba,

Gençlik hareketibir öğrenimdönemini dahageride bıraktı.Geride kalandönem birtaraftanyaşanılansorunları tümaçıklığı ile gözlerönüne sererken,öte taraftan isesorunların çözümüiçin ilk adımlarınatıldığı bir dönemoldu.

Bugün gençlikhareketi içerisindegittikçe güçlenen ve gelecek yıl için anlamı bir ön birikimoluşturmuş olan birlik eğilimi, umarız ki gelecek yıldadaha güçlü pratik sonuçlar oluşturacak bir düzeyetaşınacaktır. Zira gençlik hareketinin yaşadığı köklüsorunları aşmak ve birleşik, kitlesel ve devrimci bir gençlikhareketinin adımlarını atmak buna bağlıdır.

xxx

Haziran ayı işçi sınıfı tarihinin en görkemlidirenişlerinden birisi olan 15-16 Haziran direnişine tanıklıketmiştir. İşçi sınıfı tarihi açısından kızıl bir sayfa olan budireniş, halen öğretmeye devam etmektedir.

Biz genç komünistler olarak 15-16 haziran direnişivesilesiyle bir kez daha haykırıyoruz: Yolumuz işçi sınıfınınyoludur!

Yeni sayımızda buluşmak üzere...

Ekim Gençli¤i’nden

S o s y a l i s t G e n ç l i k D e r g i s iSay›: 84 l Haziran 2005

Fiyat›: 1YTL. (KDV dahil)Sahibi ve Sorumlu Y. ‹fll. Md.: Gülcan CEYRAN

EKSEN Bas›m Yay›n Ltd. fiti.

Yönetim Adresi:Eksen Yay›nc›l›k Mollafleref Mah.

Turgut Özal Cd. (Millet Cd.) 50/10 Fatih/‹stanbulTel: 0 (212) 534 32 39 Fax: (0212) 635 69 93

E-mail: [email protected]

Atatürk Bul. Gevrek Sok. Karakafl ‹flhan›No:13/22, Kartal/‹STANBUL

Necatibey cd. Gözlükçü ‹flhan› No:26/24K›z›lay/ANKARA Tel: 0 (312) 229 06 44

Cemal Gürsel Cd. Shell Karfl›s› Vak›f ‹flhan› Kat: 3 No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 52 91

EKSEN Yay›nc›l›k Bürolar›

Cumhuriyet mah. Tennur Sok. Cumhuriyet ‹flhan›Kat:3/5 Tel-Fax:0 (352) 232 66 71 KAYSER‹

Sönmez ‹fl Saray› Kat 3 No 220Heykel / Bursa

Tel: 0 (224) 220 84 92

Saadetdere Mah. F›r›n Sok. No: 37/25 (Depo dura¤›)Esenyurt/‹STANBUL

853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27/710Konak/‹ZM‹R Tel-Fax: 0 (232) 489 31 23

Bask›: Özdemir Matbaac›l›kDa¤›t›m: Yaysat

Ekim Gençli¤i

Ekim

Gençli¤i

3

Geçti¤imiz aylarda sa¤› ve solu ile bir bütün olarakdüzen cephesinden estirilen gericilik rüzgar›n›n etkileridevam ediyor. 1 May›s’›n bu etkiyi k›rmas› ve rüzgar›durdurmas› yönünde önemli bir dönemeç oldu¤unusöylemifltik. 1 May›s’a yönelik haz›rl›klar›n da temel biraya¤› olan bu görevin gerçeklefltirilmesi için harcanançaba yeterli olmufl gibi görünmüyor. Bizim cephemizdenbunda gençlik hareketine egemen olan parçal› tablonunetkisi oldu¤u söylenebilir. Emekçiler aç›s›ndansa s›n›fagüven vermekten uzak, düzenle kol kola hareket edensendikal ihanet çetelerinin tutumu belirleyici olmufltur.Farkl› nedenleri s›ralaman›n bir gere¤i yok, gericilikdalgas› k›r›lamad› ve ilk ortaya ç›kt›¤› biçimiyle olmasada güçlenerek karfl›m›zda duruyor.

O günlerde sokaklara yans›yan kudurmuflluk ilkk›v›lc›mlard›. fiimdi bu ifl daha denetimli biçimde vesüreklilik kazand›r›larak sürdürülüyor. Trabzon’dayaflananlar›n ard›ndan faflist partinin genel baflkan› gençfaflistleri sokakta görmek istemedi¤ini söylemiflti. Bumesaj aç›kt›: onlar ifllerini yapm›fl, k›v›lc›m› çakm›fllard›,art›k s›rada daha örgütlü ve bütünlüklü sald›r›lar var. Birbütün olarak burjuva devleti kunda¤› faflist çetelerinelinden ald›. O gün sokakta bildiri da¤›tan gençlereyönelik sald›r› bugün bir bütün olarak toplumsal hareketihedefliyor. 1 Haziran’da yasalaflacak olan yeni TCK busald›r›n›n en örgütlü biçimi olarak karfl›m›za ç›k›yor.Haklar› için mücadele etme potansiyeli tafl›yan tümtoplumsal kesimleri hedefleyen bu sald›r› için tümhaz›rl›klar tamamland›.

Bir taraftan bu yaflan›rken, öte taraftan daö¤rencilerden emekçilere kadar tüm toplumsal kesimlerüzerinde bir terör estirilerek y›ld›rma operasyonu

tamamlan›yor. Üniversitelerde yaflananlar, E¤itim Sen’inkapat›lmas›n›n kesinleflmesi, farkl› yerellerde ortayaç›kan bask› operasyonlar›, ancak bir bütünün parçalar›olarak alg›land›¤›nda bir yere oturtulabilir.

Burada sözkonusu olan burjuvazinin bugün yaflad›¤›zorluklar ve önümüzdeki dönem için yapt›¤› planlaman›ngereklerinin bir uygulamas›d›r. Ekonominin ne denli iyigitti¤ini söylerlerse söylesinler önümüzde art›k kolayl›klafark edilebilen bir kriz dönemi vard›r, bunun kendisi bileburjuva devletin süren fliddetini ve ald›¤› önlemlerinaç›klanmas›n› sa¤layacakt›r. Burjuva ekonomistleriçoktan beridir “krizi aflmak” gibi tan›mlar› bir yanab›rakt›lar. Art›k krizler için tercih edilen s›fatyönetilebilirliktir. Krizlerin kaç›n›lmaz oldu¤u birdurumda da bugün oldu¤u gibi onu yönetilebilir k›lman›naraçlar› yarat›lmaya çal›fl›lacakt›r. Bu bir yandanemekçilerin daha fazla ya¤malanmas›, özellefltirmeler,toplu iflten ç›karmalar, hizmetlerin paral› hale getirilmesive benzeri politikalar, bir yandan ise sindirmeye yönelikbask›lar demektir. Güncel planda yaflanan ise her ikisininde h›z kazanarak uygulanmas›d›r.

Üniversitelerde sistematik teröruygulamalar›

Geçti¤imiz iki hafta içinde üniversitelerin en azyar›s›ndan sald›r› haberleri geldi. ‹stanbul Üniversitesi,Sakarya, Denizli gibi yerlerde faflist sürüler yoluylayap›lanlar, ODTÜ, Mu¤la ve daha on kadar yereldesoruflturmalarla hayata geçiriliyor. Kocaeli ve YüzüncüY›l’da ise devlet güçleri dizginlerinden boflanm›fl bir

SSSS aaaa llll dddd ›››› rrrr ›››› llll aaaa rrrr aaaa mmmm üüüü cccc aaaa dddd eeee llll eeeebbbb aaaa rrrr iiii kkkk aaaa tttt llll aaaa rrrr ›››› nnnn ››››

yyyy üüüü kkkk ssss eeee llll tttt eeee rrrr eeee kkkk yyyy aaaa nnnn ›››› ttttvvvv eeee rrrr eeee cccc eeee ¤€¤€ iiii zzzz !!!!

Ekim

Gençli¤i

4

hunharl›kla sald›rd›lar. Bizce bu yaflanan son dereceörgütlü bir politik hareketin varl›¤›yla aç›klanabilir.

Aç›kça bir y›ld›rma harekat›ndan bahsediyoruz. Bununtoplumsal nedenlerine de¤indik. Burada biraz daha bukonuda sonuç al›nabilmesinin önünü açan nedenlerdenbahsedece¤iz. Zira sald›r›lar yer yer püskürtülmeklebirlikte genel gençlik kitlesini de etkileyecek bir moralzafer henüz kazan›lamam›flt›r.

Sene bafl›nda 2004-2005 döneminin önemine vurguyaparken kastetti¤imiz tam da buydu. Okurlar›m›zhat›rlayacaklard›r, birleflik gençlik hareketi tart›flmas›n›nbu yönünü özel olarak vurgulam›fl ve hareketin parçal›tablosunun afl›lmad›¤› koflullarda yaflanacakolumsuzluklardan bahsetmifltik. Dönemin bafl›ndasöylediklerimizi bir kez daha hat›rlatal›m:

“...Öncelikle gençlik hareketi aç›s›ndan 2004-05döneminin önemli bir dönemeç oldu¤unu söyleyelim.E¤er kendi gelifliminin önündeki engelleri temizleyemez,bunlarla devrimci bir hesaplaflma platformuoluflturamazsa, gençlik hareketi bir dönem için geriyedüflmekten kurtulamayacakt›r. Bu geriye düflüflüengellemek ve bir ç›k›fl grafi¤i çizmek de olanakl›d›r;bunun için birikmifl imkanlar de¤erlendirilmeyibeklemektedir. As›l sorun, bu görevlere gecikmeksizinyan›t verebilmektir. ‹çinden geçti¤imiz sürecin dönemeçolarak tan›mlanmas›n› iyi kavramak durumunday›z.”

Kuflkusuz gençlik hareketi ne tamamen yenilmifl, nede tüm olanaklar›n› yitirmifltir. Fakat bugün içinparçal›l›¤›n bafl›n› çekti¤i zaaflarla geçici bir felçle karfl›karfl›yad›r. Bahsetti¤imiz on ayr› yerele ayr› ayr› bakarsakhiç de yenilgi yaflanmam›flt›r, aksine sald›r› bunlar›nbirço¤unda püskürtülmüfltür. Ancak bu kazan›mlarharekete mal edilememifltir. Oysa bugün genele yay›lacakbir moral üstünlü¤ün büyük bir önemi vard›r. Tümtoplumu hedefleyen cendereyi kendi cephemizden yarmakiçin bu üstünlükten daha iyi bir araç düflünülemez. Yaz›kki 1 May›s dahil olmak üzere ikinci yar›y›l›n eylemliksüreçleri böyle bir somutluktan uzakt›r. Bunu yaratacakiradi giriflimler ise istenen h›zda yürütülemeyerek,sonuçlar› ancak önümüzdeki dönemde al›nabilecek birçaba olarak kald›lar. Kuflkusuz bu da bir baflar›d›r;y›llard›r birikmifl sorunlarla muzdarip gençlik hareketinive alan›n durumunu siyasal tasfiyecili¤in cereyan› ilebirleflmifl biçimde iki kere olumsuz bir durum arzedenpolitik gençlik gruplar›n› harekete geçirmenin k›sasürmesi zaten mümkün de¤ildi. Fakat hiç bir fley bitmiflde¤il, dönemi asgari kazan›mlarla bitirmenin hala önüaç›kt›r. ‹stenilen sonuçlar› yaratamasa da sorun, bu dönemiçinde gençlik gruplar› ile kaydedilen s›n›rl› mesafeningüvence alt›na al›narak önümüzdeki y›l belirleyici ç›k›fllaryapabilmesinin önünü açmakt›r. Burada görüflmelerinde¤il, pratiklerin yaratabilece¤i sonuçlardanbahsediyoruz. Dolay›s›yla dönemi moral üstünlüklekapatabilmemizi ve yaz döneminde de yaslanabilece¤imizbir eylemlik süreci önümüzde duruyor.

Direnen e¤itim emekçileri ile ortakmücadeleye!

Bir di¤er sald›r›, Yarg›tay Genel Kurulu’nun E¤itimSen’in kapat›lmas› yönünde ba¤lay›c› karar almas› ilebelirginleflti. Bir süredir devam eden süreç aç›kl›kkazand›. Yerel mahkemenin tutumu geçersizleflti vesendika iki seçenekle yüz yüze b›rak›ld›; ya tüzükde¤iflecek ya da sendika resmi olarak kapat›lacak. Buikilem sinme ve direnme ikilemidir asl›nda. Dolay›s›ylasorun E¤itim Sen sorunu de¤ildir.

Karar›n aç›klanmas›n›n ard›ndan konuya dair çokçayorum yap›ld›. KESK Genel Baflkan› s›fat›n›na¤›rl›¤›ndan ar›nan Sami Evren, Birgün’deki 27 May›starihli köfle yaz›s›nda ibretlik fleyler söylüyor ve tüzü¤ünde¤ifltirilmesi gerekti¤ini aç›kl›yor. Sami Evren’insöylemekten kaç›nd›¤› fleyi biz söyleyelim: Sorun bafltanberi tüzük de¤ildir. Düzenin sald›r›s›n›n hedefi toplumsalmuhalefettir. E¤itim emekçilerinin bugünkü tercihi debuna göre belirlenmelidir. Bu sindirme, teslim almaoperasyonuna direnilecekse bu ancak fiili meflrumücadele ile olur. Tüzük de¤ifltirilse bile e¤itimemekçilerinin en s›radan eylemleri bask›lar›n hattakapatma davalar›n›n konusu haline getirilecektir.

Daha önce konu ile ilgili yaz›lar›m›zda ö¤rencigençlikle e¤itim emekçilerinin ortak mücadele hatt›n›nnas›l örülebilece¤ini, zemininin nerede oldu¤unutart›flm›flt›k. Burada bu tart›flmay› yeniden yapmayaca¤›z,art›k sorunumuz bu hatt› hayata geçirmektir. Sadecesendikan›n kapat›lmas›na, üniversitelerde sürdürülen terörharekat›na karfl› de¤il, ama toplumsal muhalefete dönüktüm sald›r›lara karfl› emekçilerle birlikte ortak direniflalanlar› yarat›lmal›d›r.

Mevziyi direnenler kazanacak!

Bugün egemen s›n›f›n bask› ve sindirme harekat›n›püskürtebilmek s›n›f savafl›m›nda bir mevziyi kazanmakanlam›na geliyor. ‹flte bu nedenle Haziran ay› boyunca bualanda kat edece¤imiz mesafe son derece önemli.Dolay›s›yla gençlik hareketinin istenileni baflaramad›¤› bue¤itim dönemini moral kazan›mlarla bitirebilmesi,aslolarak da burjuvazinin çabas›n› bofla ç›karabilmek içinyo¤unlaflan bir çal›flmaya ihtiyaç var.

Böyle bir çal›flma örgütlenebilir ve ortaya ç›kacakürünler yaz döneminde de¤erlendirilebilirse, bu gerçek birkazan›m olarak önümüzdeki e¤itim döneminingündemlerini belirleyecektir. AKP hükümeti yaz içingündemine ciddi bir özellefltirme program› koymufldurumda. Bunu yapabileceklerini sanmalar›n› sa¤layanyaz döneminin bilinen rehavetidir. Ancak biz bugündengüçlü bir haz›rl›kla yaz döneminde rehavetin önünegeçmeli ve hesaplar› tersine çevirmeliyiz.

Ekim

Gençli¤i

5

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E¤itim Sen’inkapatılmaması yönündeki yerel mahkeme kararınıesastan bozdu. E¤itim-Sen’in kapatılması istemiyle açılandavanın iddianamesinde, E¤itim-Sen tüzü¤ünün“Sendikanın Amaçları” bafllıklı 2. maddesinin (b)bendindeki anadilde ö¤renime iliflkin ifadeninAnayasa’nın 3. maddesindeki “Türkiye Cumhuriyetidevleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.Resmi dili Türkçe’dir” hükmüne ve Türkçe dıflında hiçbirdilin e¤itim ve ö¤retim kurumlarında TürkiyeCumhuriyeti vatandafllarına anadilleri olarakö¤retilemeyece¤ini düzenleyen 42. maddesine aykırıoldu¤u ifade ediliyordu.

Böylelikle Genelkurmay güdümlü yarg›n›n ne kadar“ba¤›ms›z” ve ne kadar “siyasetin d›fl›nda” oldu¤u birkez daha gözler önüne serildi. Yargıtay Hukuk GenelKurulu ald›¤› bu siyasi kararla, Türk devletinin Kürthalk›na karfl› y›llard›r yürüttü¤ü inkarc› politikan›n birnebze olsun de¤iflikli¤e u¤ramad›¤›n› ortaya koymufloldu.

Hiç kuflku yok ki, burjuva devletinin sergiledi¤irahatl›¤›n gerisinde, dava süresince E¤itim Senyönetiminin ald›¤› geri ve fiili mücadeleden uzak durmatutumu var ayn› zamanda. Gelinen noktada yapt›¤›aç›klamalarda sadece hukuki süreçten bahsedip,A‹HM’ye ve ‹LO’ya yap›laca¤›n› söyledikleribaflvurular› ön plana ç›karan sendika yönetimi, eylemselsüreçten söz etmemektedir. Henüz aç›ktan ifadeedilemese de, tüzük de¤iflikli¤ine gidilmesi hiç de zay›fbir ihtimal de¤ildir.

Karar›n aç›klanmas›n›n ard›ndan çeflitli illerde

eylemler yap›ld›. Ankara’da uzun bir süreden sonraK›z›lay Meydan›’n›n kullan›lm›fl olmas›na karfl›n‹stanbul’da yap›lan bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan kitledengelen ‹stiklal Caddesi’nde yürüyüfl yap›lmas› talebisendika yöneticileri taraf›ndan bast›r›ld› ve eylem oturmaeylemine çevrildi. Bu karar›n arkas›ndan kitlenin önemlibir bölümünün alan› terketmesi, sendika yöneticilerinintutumuna yönelik bir tepkinin ifadesidir. Bas›naç›klamas›n›n s›k s›k “Sokakta kurduk, sokaktakazanaca¤›z” sloganlar›yla kesilmesi de, sedikan›n nas›lsahiplenilebilece¤i konusundaki bilinç aç›kl›¤›n›anlatmaktad›r.

E¤itim Sen’e iliflkin karar herhangi bir antidemokratik karar de¤ildir. Susturulmak istenenyüzbinlerce kamu emekçisinin sesidir. Yok edilmekistenen Kürt halk›n›n hakl› ve meflru talepleridir. BugünE¤itim Sen’i tüm eksiklerine karfl› savunmak, ana dildee¤itim hakk›n›n engellenemeyece¤ini hayk›rmak yak›c›bir görevdir.

Bizler genç komünistler olarak direnen e¤itimemekçilerinin ve mazlum Kürt halk›n›n hakl› ve meflrutaleplerinin arkas›nday›z. Düzenin faflist kurumlar›demokrasi ve özgürlük perdesi ard›nda tek vücut olaraksald›rmaktad›r. Tüm devrimci, demokrat ve ilerici güçleredüflen görev ise bu hakl› ve meflru taleplerin arkas›ndadurmakt›r.

Anadilde e¤itim hakk› engellenemez!Kürt halk›na özgürlük!E¤itim-Sen’i kapatt›rmayaca¤›z!

Ekim Gençli¤i

EEEE¤€¤€iiiittttiiiimmmm SSSSeeeennnn’’’’iiii kkkkaaaappppaaaattttmmmmaaaa kkkkaaaarrrraaaarrrr››››............

““““ AAAAnnnnaaaaddddiiiillll ddddeeee eeee¤€¤€iiiittttiiii mmmmhhhh aaaakkkk kkkk›››› eeeennnn ggggeeeellllllll eeeennnneeeemmmmeeeezzzz!!!!””””““““ SSSSooookkkkaaaakkkkttttaaaa kkkkuuuu rrrrdddduuuukkkk,,,,

ssssooookkkkaaaakkkkttttaaaa ssssaaaavvvvuuuunnnn aaaacccc aaaa¤€¤€›››› zzzz!!!!””””

Ekim

Gençli¤i

6

ÖSS yaklafl›yor ve 2 milyon genç bu üç saatlik s›nav›nhayatlar› üzerinde yapaca¤› etkilere haz›rlan›yorlar.Herkes bir fleyler tavsiye ediyor; heyecanlanma, panikyapma, fleker al, erken yat, baflka fley düflünme… Bizseçok aç›k baflka bir tutumuöneriyoruz: Soka¤a! Çünküemekçi s›n›flar›n gençli¤iiçin gelece¤ini bulaca¤› yers›nav salonlar› de¤il, mücadelealanlar›d›r.

Her sene üniversiteye girebilmekiçin bu s›nava baflvuran genç say›s›art›yor ve baflar›l› olanlar›n oran› süreklidüflüyor. Elbette bu gerçek grafiktegösterilmese de uçurum emekçi çocuklar›n›naleyhine geniflliyor ve milyonlarca gençgeleceklerinin elinden al›nd›¤›n› görmelerinera¤men s›nav cenderesi içinde ç›rp›nmayadevam ediyor. Oysa say›lara flöyle kabacabir bakmak bile bu ç›rp›n›fllar›n nas›lumutsuzlu¤un bir ifadesi oldu¤unugörmeye yetecektir.

Geçti¤imiz y›l ÖSS’ye girenlerinsay›s› kazananlar›n üç kat›ndanfazlad›r. Dahas›, aç›k ö¤retim ve önlisans programlar› say›lmazsa, s›navagirenlerin sadece onda birinin birlisans program›na yerlefltirildi¤isöylenebilir. Bu y›l s›nava 1 milyon900 bin kifli giriyor. Geçen y›lsadece 192 bin kifli lisansprogramlar›na yerlefltirilmifltir. Üstelikyerlefltirilen 192.632 ö¤renciden23.393’ü daha önce üniversitebitirmifltir. 83 141’i ise halen biryüksekö¤renim program›na devameden üniversite ö¤rencileridir. Yaniliseyi bitirmifl ya da bitirmek üzereolan yaklafl›k 1 milyon ö¤renciden85 bini üniversiteye girebilecek.

Gençlik art›k karar›n› vermekdurumundad›r. Bu umutsuzluktablosu içinde kendisine dayat›lan›kabul mü edecek, yoksa eflitsizlik sistemine karfl›mücadeleyi mi seçecek!

ÖSS’ye harcanan milyarlar ve ÖSS’nin harcad›¤› hayatlar

ÖSS sadece gençli¤in s›n›fsal eflitsizli¤ini derinlefltirenbir s›nav olmaktan çoktan ç›km›fl durumda. ÖSS ilebirlikte oluflan ve günden güne büyüyen devasa birekonomik sektör var. Dershanelerin say›s› ülke genelinde3 bini aflm›fl durumda. Elbette dershanecilikle s›n›rl›kalmayan bu rant alan› aslolarak bizim gelecek

hayallerimiz ve umutlar›m›z›n sömürülmesiile büyüyor, geniflliyor, güçleniyor.Güçlendikçe de e¤itim sistemi üzerindesöz söyleme yetkisi art›yor. Art›k e¤itim

sistemini - kuflkusuz burjuvazininstratejik yönelimleri dahilinde- belirleyen

bizzat bu s›nav rant›n› elinde tutansermaye çevreleridir.Kazanan› önceden bellis›navlar organize

edilmesinin gerisinde bumaskesiz soygun çetesi vard›r.

E¤itim sisteminin tümbileflenleri de bu oyunun irili

ufakl› parçalar› halinegelmifllerdir.

Sektör öylesine büyümüfltürki, YÖK bütçesinin üç kat›n› aflm›flt›r.

2004 y›l›nda ÖSS’ye giren 1 milyon786 bin ö¤rencinin üniversite kap›s›na

gelene kadar ÖSS’ye haz›rl›k içinyapt›¤› harcama tutar›:(11.779.399.226.206.445) 11,77katrilyon TL’dir. Bu hesapla kifli

bafl›na ÖSS harcamas› ortalama6.595. 408.301 TL’d›r. BunaÖSS’nin y›ll›k harcamalar›

olan 4.1 katrilyon TL daeklendi¤inde bu rantalan›n›n boyutlar› ortayaç›k›yor.

Buna ra¤men bu say›larkendi bafllar›na aç›klay›c› de¤illerdir.

As›l aç›klay›c› olan ücretlerin açl›k s›n›r›n›n alt›ndaoldu¤u bu ülkede y›ll›k gelirini dershaneye veren biremekçi baban›n s›nav sonuç ka¤›d›na bakarken yaflad›¤›çaresizliktir.

HHeerrkkeessee eeflfliitt,, ppaarraass››zz,, ss››nnaavvss››zz ee¤€iittiimm hhaakkkk›› iiççiinn……

G e n ç l i k m ü c a d e l ea l a n l a r › n a !

Ekim

Gençli¤i

7

‹flsizlik gerçe¤i karfl›s›nda bu çaresizlik çokkez bir y›l daha dershaneye gitmek, bir y›l dahaayn› ç›rp›n›fl› yaflamak seçene¤inedönüflmektedir. Böylece bir baflka say›sal gerçekortaya ç›kmaktad›r: Üniversite s›nav›na girenlerortalama 2.1 y›l dershaneye gitmifllerdir. Yanikazanmak için bundan çok daha fazlas›n›yapabilecek maddi imkanlar gerekmektedir. Zirabu ortalamay› yükselten kesimde dershaneyegitme süresi çok zaman lisenin ilk y›llar›ndanbafllayarak 4-5 y›l› bulmaktad›r.

fiimdi tekrar düflünelim, paral› e¤itim tekbafl›na üniversite har(a)çlar› olabilir mi? Hay›r,bu çoktan afl›lm›flt›r. E¤itim halihaz›rda paral›hale gelmifltir ve giderek de pahal›laflmaktad›r.Üniversitelerde har(a)çlar›n 3 bin dolaraç›kar›lmas›n› savunanlar›n tezlerinimeflrulaflt›rmak için kulland›klar› argüman dabudur. E¤er 3 bin dolar ödenirse üniversite say›s›ve kapasitesi artacak böylece herkes üniversiteyegidebilecekmifl! ‹flte kan emicilerin zihinsels›n›rlar› ya da gençli¤e tan›d›klar› k›rk kat›r vek›rk sat›r aras›nda seçme özgürlü¤ü.

Gençlik bu tart›flman›n tümüyle d›fl›ndad›r veart›k tart›flmay› pratikte sonland›rmak içinharekete geçme zaman›d›r. Paras›z e¤itim talebi,tüm dershane ve özel e¤itim kurumlar›n›n hemenkapat›lmas› ve ÖSS sisteminin yaratt›¤›sonuçlar›n ortadan kald›r›lmas›n› da içerecekbiçimde eylemlerle savunulmal›d›r.

Hayat çoktan seçmeli de¤ildir!

Bu ay gençli¤in temel gündemi ÖSS’dir.Sadece lise ve dershane gençli¤i de¤il,üniversiteli gençlik de bu sürecin bir parças›olabilmelidir. ÖSS cenderesinden daha öncegeçmifl ve bunun yaratt›¤› y›k›mlar› hala yafl›yorolan üniversite ö¤rencilerinin kendi talepleri içinyürütecekleri mücadele ancak ÖSS sorununukapsad›¤›nda gerçek anlam›n› bulabilir. Çünkügerçekte ÖSS-YÖK düzeninin ayakta durmas›n›sa¤layan araçlar›n bafl›nda geliyor. ‹flte buyüzden sorunu liseli gençli¤e daraltmadan elealabilmeli, gençli¤i bir bütün olarak tutumalmaya ça¤›rmal›y›z.

Son bir veriden bahsederek bitirelim.Üniversiteye haz›rlanan ö¤rencilere hayatlar›ndaüniversite girifl s›nav›ndan daha önemli bir fleyolup olmad›¤› sorulmufl. Evet diyenlerin oran›sadece %23.7. Öyleyse bir bütün olarakgençli¤in de ÖSS’yi ortadan kald›rmaktan dahaönemli bir politik gündemi yoktur. Yaflam›nçoktan seçmeli b¤ir s›nav olmad›¤›n› bilenleriçin eflit, s›navs›z, paras›z e¤itim hakk›, sokaktakikavgadan geçmektedir.

19 Haziran Pazar günü binlerce ö¤renci ayn› yar›flagirecek. Kiflisel ç›karlar› ön planda tutan, rekabet iliflkisinedayanan mevcut sistem, toplumun her kesimine biçti¤i “yar›fl”misyonunu e¤itim alan›nda da ÖSS ile gençlere yüklüyor.Bilim ve özgür düflünce ad›na al›nmas› gereken e¤itim bugün,“yaflamak için para, para için iyi bir meslek, iyi bir meslek içiniyi bir üniversite, iyi bir üniversite için ÖSS, ÖSS içindershane, ÖSS için iyi bir lise, iyi birlise için LGS...” diye uzay›p giden birliste olarak karfl›m›za ç›k›yor.Senelerdir ayn› mant›kla büyütülenyüzbinlerce ö¤renci, eflitsiz koflullardaayn› s›nava tabi tutuluyor.

ÖSS kimi muhatap al›yor?

ÖSS’nin tam anlam›yla bireflitsizli¤e dayan›yor oldu¤u sugötürmez bir gerçek. Ezbere dayal›,gereksiz, birbiri ile ba¤lant›kurulamayan konularla u¤raflt›r›l›yorolmaktan kaynakl›, ÖSS’ye haz›rlananbir gencin s›nav› baflarabilmesi ne çokzeki olmas›na, ne de sabahlara kadarçal›flmas›na bak›yor. Her sene bellikonulardan ç›kacak olan soru tarz›n›hangi pratik yoldan daha k›saçözece¤ine, soruyu ne kadar h›zl›okuyup okuyamad›¤›na, fl›klararas›nda gelip giderken ne kadar azyoruldu¤una bak›yor. 3 saatlik zamandiliminde adeta yar›fl at› gibikoflturuluyorsun ve ÖSS’nin mant›ks›zmant›¤›n› kavrayabildi¤in ölçüde puanal›yorsun. Bundan dolay› dershanelervar ve ÖSS’nin takti¤inin verildi¤i birdershaneye gidemeyen bir ö¤rencininbaflarma flans› çok az

Bugün lise son s›n›f ö¤rencisiniÖSS’ye haz›rlaman›n karfl›l›¤› olarak2,5-3 milyar isteyen dershanelerinkap›lar›n›n bu paray› verebilecek tuzukuru zengin çocuklar›na aç›koldu¤unu, yani asl›nda ÖSS’nin kimlerimuhatap ald›¤›n› görebiliyoruz. Bir deailesi bu paray› bin bir türlü s›k›nt›y›göz önüne alarak, çocu¤um kendinikurtars›n diyerek vermekmecburiyetinde kalm›fl bir gencin omuzlar›na binen yüküna¤›rl›¤›n› düflünelim. Ailesine karfl› duydu¤u sorumlulu¤unyan›nda test kitaplar› ve çözmesi gereken binlerce soru,bitirmesi gereken onlarca konu aras›nda; de¤il yan› bafl›ndasürüp giden savafl›, ülkesini, insan›n›n yoksullu¤unu, kendinibile düflünecek zaman b›rak›lm›yor ona. Bu düzenin deistedi¤i bu de¤il midir? ‹nsan› topluma, kendineyabanc›laflt›rmak, duyars›zlaflt›rmakt›r amac›.

Dershaneler de kendi aralar›nda rekabet halindeolmalar›ndan dolay›, ö¤rencilerini bir reklam unsuru olarak

görüp, onlara kâr sa¤lay›c› bir araç olarak yaklafl›yorlar.Maddi gücü olmayan ama baflar›l› bulduklar› ö¤rencileriindirimli ya da ücretsiz kay›t etmekten geri durmuyorlar.Bunun bafl›n› çeken FEM gibi dershaneler ise kendilerinefarkl› misyonlar yüklüyor. Ö¤rencilerin evlerine gidip aileleriyletan›flmak, “çocu¤unuza s›nav› kesin kazand›raca¤›z” sözlerinipazarl›k arac› yaparak, çocuklar›n kendi yurtlar›nda (yurt

ücreti de yine dershane ücretine yak›n)kalmas› için aileleri ikna etmeninard›ndan genci tamamen kendiortamlar›na çekip, tüm sosyal yaflamdanuzaklaflt›rarak hizmet ettikleri anlay›flakatmaya çal›fl›yorlar. Kafalar›ndaki gericidüflünceyi bask›c› kanallarla empozeetmeye çal›flt›klar› kesim ço¤unluklas›n›fsal konumundan kaynakl› zorluklaryaflayan emekçi çocuklar› oluyor. Bir deyoksul iflçi mahallelerinden merkezlerdekidershanelere zar zor gidebilme imkan›bulmufl gençlerin burjuva çocuklar›aras›nda duymas› gereken s›n›f kiniözentiye yol açabiliyor, sisteme duymas›gereken öfke aileye yönelebiliyor.Aç›kças› ÖSS her unsuruyla düzenibeslemeyi çok iyi baflar›yor.

Ama gerçek ço¤unlukla de¤iflmiyor.Bu sene de, Fen ya da Anadolu Lisesiç›k›fll› olan, dershaneye giden, özel dersalan ö¤renciler bu yar›fl› burun veya kafafark›yla önde bitirecek; kendi k›s›tl›imkanlar›yla haz›rlanmaya çal›flm›fl düzlise veya meslek lisesi ç›k›fll› ö¤rencilerise birkaç boy arkada kalacak. Bu düzende¤iflmedi¤i sürece bu gerçeklik dede¤iflmeyecek.

a, b, c, d, e

Ayn› genç s›nav› kazanman›nsorunlar› çözmedi¤i gerçe¤inin fark›naüniversite kap›s›na geldi¤inde devaracak. Harç paras›, yaz okulu ücretiderken tüm yorulmufllu¤unun karfl›s›nayine yeni rakipler, yeni rekabet alanlar›ç›karacaklar. Çan e¤risine tabi tutulmak,formasyon hakk› alabilmek, LES... Vesonras› için kendini bekleyen gelecekkayg›s›... Y›llarca verdi¤i u¤rafl›nard›ndan iflsizlik...

Bize sunulan seçeneklerin hiçbirinin bir fleykazand›rmad›¤›, aksine çok fley kaybettirdi¤i aç›k. Buradaalternatif fl›kk› düzenle mücadelenin yan›nda olmak olarakkoymal›y›z. Düzenin bizi bizi oyalayarak apolitize etmeyeçal›flt›¤› ÖSS‘ye, eflitsizli¤e, paral› e¤itime, dayatt›¤›geleceksizli¤e, tüm çürümüfllü¤üne ve yozlu¤una karfl›gençli¤in mücadele saflar›na kat›lmaktan baflka bir çözümyolu yoktur.

T. Serj

Ekim

Gençli¤i

8

ÖSS maratonu bafllad›!

‹stanbul Üniversitesi’nde e¤itimin ticarilefltirilmesipolitikalar›na uygun olarak at›lan ad›mlara bir yenisi dahaeklendi. Bu seneden itibaren yaz okullar›n›n paral› halegetirilmesiyle, ‹stanbul Üniversitesi yönetimi dengiüniversitelerle bu alanda yürüttü¤ü yar›flta aray›bir miktar olsun kapatabilmeyi amaçl›yor.

Bugüne dek birçok üniversitede h›zl› birbiçimde yaflanan neo-liberal politikalardo¤rultusunda yenidenyap›land›rma süreci, ‹stanbulÜniversitesi’nde, di¤erüniversitelere oranla görecegüçlü olan ö¤rencimuhalefetinin direnci nedeniylezamana yay›larak uygulanmayaçal›fl›lm›fl, dahas› birçoküniversitede kan›ksanm›fl olanuygulamalar ‹stanbulÜniversitesi’ndedillendirilememifltir.Ancak gerideb›rakt›¤›m›zbirkaç seneiçerisindegençlikhareketinin hemgenel plandayaflad›¤› daralma,hem de ‹stanbulÜniversitesi özelindeyaflanan geri çekilme,neo-liberal sald›r›lar içinuygun bir zeminedönüflmüfl ve bu hedefeyönelik uygulamalar içinh›zl› bir biçimde hareketegeçilmifltir.

Yaz okullar›n›nparal›laflt›r›laca¤›na dair söylentilerin üniversite içerisindeyay›lmas›yla beraber, ö¤renciler aras›nda bu konuyailiflkin gözle görülür bir tepki olufltu. Üniversitenin çeflitlifakültelerinde h›zl› bir biçimde toplant›lar örgütlenmesikarar› al›nd›. ‹lgili karar›n Resmi Gazete’de

yay›nlanmas›yla beraber, toplant›lara dönük ilgi artt›. Busüreçte, Fen Edebiyat Fakültesi’nde 150, MerkezKampüs’te 80, Avc›lar Kampüsü’nde 40 kiflilik toplant›larörgütlendi.

Toplant›lar hem kat›l›m aç›s›ndan seneiçerisinde örgütlenen di¤er toplant›lara oranla

geniflti, hem de yap›lan tart›flmalar›n birsonuca ba¤lanm›fl olmas› aç›s›ndananlaml›yd›. Tart›flmalar sonucunda herfakültede “yaz okullar›n›n paral› hale

getirilmesinin, e¤itim hakk›n›nparas›z olmas› gereklili¤i ileçeliflti¤ini düflünüyorum”ifadesinin yer ald›¤› dilekçelertoplanmas›, yayg›n afifl yap›lmas›ve ard›ndan dilekçelerin

rektörlü¤e verilece¤i bireylemin örgütlenmesi karar›

al›nd›. Ancak bu gündeminokullar›n kapanmas›na

yaln›zca üç hafta kalaortaya ç›kmas› vetoplant›lar›nörgütlenmesinin ise

ilk haftan›n temelçal›flma konusu olmas›

nedeniyle, çal›flmalar›nher fakültede ba¤›ms›z

unsurlarla ortakyürütülmesine karfl›nkurumsal bir yap›ya

büründürülememesisorunu ortaya ç›kt›.

Al›nan kararlardo¤rultusunda h›zl›

bir biçimde dilekçetoplanmaya ve yayg›n afifl

yap›lmaya baflland›. Fen-Edebiyat Fakültesi’nde 2900,Merkez Kampüs’te 3000, Avc›lar Kampüsü’nde 4000,Cerrahpafla ve Çapa T›p Fakülteleri’nde 1700 ve OrmanFakültesi’nde 400 dilekçe, yani toplamda ‹stanbulÜniversitesi’nde k›sa bir zaman diliminde 12.000 dilekçetoplanm›fl oldu.

Ekim

Gençli¤i

9

‹‹ssttaannbbuull ÜÜnniivveerrssiitteessii’’nnddee yyaazz ookkuullllaarr›› ppaarraall›› hhaallee ggeettiirriilliiyyoorr!!

Herkese her düzeyde paras›z e¤itim hakk›!

Fen-EdebiyatFakültesi ve MerkezKampüs ö¤rencileri 18May›s günü dilekçelerinteslimiyle sonlanacakbir bas›n aç›klamas›karar› ald›lar. Bas›naç›klamas›n›n ard›ndanrektörlü¤e yürüyüflyap›ld›. Rektölü¤ün“temsilciler gelsin”dayatmas› karfl›s›nda,rektörlükle temsilcilerbaz›nda görüflmeyapmayacaklar›n›aç›klayan ö¤renciler,rektörün afla¤›yainmesini ve aç›klamayapmas›n› istediler.Rektör gelmeyince dilekçeler teslim edilmedi ve eylemalan›nda bir sonraki hafta 24 May›s günü, tüm ‹stanbulÜniversitesi Kampüsleri’nden kat›l›m›n olaca¤› vedilekçelerin toplu bir biçimde teslim edilece¤i bir bas›naç›klamas› düzenlenece¤i söylenerek eylem bitirildi. Bueyleme yaklafl›k 280 ö¤renci kat›ld›.

24 May›s gününe kadar her yerelde eylemin önçal›flmas› yap›ld›. Eylem günü Merkez Kampüs ö¤rencileriana kap›dan ç›kacak, di¤er kampüslerse Fen-EdebiyatFakültesi’nden yürüyüfle geçecekti. ‹ki grup ana kap›n›nönünde buluflup, bas›n aç›klamas›n› gerçeklefltirecek,ard›ndan hep beraber Merkez Kampüs’e dönülüp,rektörlü¤e yürünecekti. Ancak eylemin bafllad›¤› ilk andanitibaren polis ve rektörlük iflbirli¤i, eylemiengelleyebilmek için akla gelmedik yollara baflvurdu.Merkez Kampüs ö¤rencilerinin ana kap›dan ç›kmas›narektörlükçe izin verilmedi. Gerekçe olaraksa, “... sonra ikigrup buluflup okula geri dönmeye kalkacak. Bugün içinkarar ald›k. Üniversiteye di¤er fakülteleri sokmayaca¤›z”denildi. Bunun üzerine ana kap›n›n d›fl›nda kalan güçleroturma eylemine bafllad›. Yaklafl›k bir saat kadarbeklenilmesine karfl›n, sloganlar neredeyse hiç dinmedi.Bekleme süresi uzad›kça ö¤rencilerin tepkisi art›yor,sloganlar yaz okulu sorununu aflarak, polis idareiflbirli¤inin teflhirini öne ç›kart›yordu. Bekleme süresiiçerisinde rektörlükle yap›lan görüflmeler sonunda, kap›n›nancak, üniversiteye geri dönülmemesi flart›yla aç›laca¤›söylendi. Bu, “okulun d›fl›na ç›kars›n›z, ama bugün birdaha geri dönemezsiniz” demekti, baflka bir deyiflle, “bas›naç›klamas›n›n ard›ndan eylem aç›s›ndan planlad›¤›n›zk›sm› hayata geçirmenizi engellemekte kararl›y›z”anlam›na geliyordu. Rektörlü¤ün tutumu eyleme kat›lanö¤rencilere aç›kland›, ikinci bir görüflme yap›l›p buçözümün kabul edilmedi¤ini ifade etmekkararlaflt›r›lm›flken, art›k beklemenin de etkisiyle iyicegerilmifl olan kitle, iki ö¤renci grubunu birbirinden ay›rankap›y› k›rd› ve d›flar›da kalan kitle, ak›n ak›n ve coflkulu

sloganlarla içeri akt›lar. 500’e yak›n ö¤rencinin rektörlü¤e do¤ru yürüyüfle

bafllamas› üzerine, rektörlü¤ün ÖGB’lerince derhal kap›larkapat›ld›. Okulun güvenlik görevlilerinin yüzlerindenpanik ve flaflk›nl›k okunuyordu. Ö¤rencilerce at›lan buad›m güçlü bir iradeye iflaret ediyordu ve bunun üzerinerektörlük ö¤rencilerin karfl›s›na muhatap olarak emniyetgüçlerini ç›kartt›. Okulun içine dek çevik kuvveti soktu.

Ö¤renciler cephesinde art›k en ufak bir meflrulu¤ukalmam›fl olan rektör, ç›rp›n›fllar içerisindeydi. Ö¤rencilerdilekçeleri teslim etmemeye ve rektörlü¤ün kap›s›nab›rakmaya karar verdi. Rektörlü¤ün önüne at›landilekçelerin ard›ndan 500 kifli üniversiteden toplu birbiçimde ayr›ld›.

Bu eylem, eylemi engellemeye dönük at›labilecekad›mlar›n önceden öngörülememesi aç›s›ndanhaz›rl›ks›zl›¤›na karfl›n, ‹stanbul Üniversitesi’nde son biry›l içerisinde gerçekleflen en coflkulu ve militan eylemdi.Ortaya ç›kard›¤› güçlü irade, önümüzdeki günler aç›s›ndangüçlü bir moral ve motivasyonu da beraberinde üretti.

Çal›flman›n sorun alanlar› üzerine

Çal›flman›n temel sorun alan› olarak karfl›m›za ç›kankurumsallaflma sorunu, çal›flma içerisinde yer alandevrimci gençlik örgütlenmelerinin müdahalelerindekizay›fl›¤› ve bu tür çal›flmalara iliflkin perspektiflerindekis›n›rl›l›¤› ortaya ç›kart›yor. Aç›k ki yaz okulu çal›flmas›kurumsal bir kimlikle yürüyebilse, çal›flmalara ilgi duyanö¤rencilerin katk› sunabilme kanallar› geniflleyece¤i gibi,çal›flman›n etkisi de bugünden daha güçlü olabilecekti.Ancak flu an kendili¤indencilik s›n›rlar› etraf›ndadolan›l›yor ve bunu aflmaya dönük neredeyse hiçbir ad›mat›lm›yor.

Tüm bu sorunlar›n gerisinde, üniversitenin art›k fiilenkapand›¤› ve finallerin bafllad›¤› gerçe¤i yat›yor elbette.Üniversitede bir çal›flma yürütmek imkans›z de¤il elbette,

Ekim

Gençli¤i

10

ancak iki buçuk haftal›k bir yaz okulu çal›flmas›n›nbiriktirdi¤i deneyimlere s›rt›n› dayayabilen sistemli vekurumsal bir çal›flma örebilmek için s›nav dönemioldukça verimsiz bir dönem. Yaz okuluna kay›tdöneminde geliflebilecek tepki ise, ancak haz›rl›kl›karfl›land›¤› ölçüde güçlenebilecektir.

Bir di¤er sorun alan› ise, üniversitenin yerelgündemleriyle ba¤lant›l› hareketli süreçler oldu¤undasiyasal örgütlenmeler cephesinden daha belirginbiçimde d›fla vurulan e¤ilimler. Militan dareylemliklerle sürecin seyrini de¤ifltirebilme umudu,bir eylemin baflar› ve baflar›s›zl›¤›n› buradan tart›flmaal›flkanl›klar› nüksediyor. Devrimci gençlikörgütlenmeleri tüm süreci eylem biçimlerinekilitlenmifl bir biçimde tart›fl›rlarken, maalesef çal›flmatarz›, çal›flman›n politik söylemi, temel taleplerinintart›fl›lmas› söz konusu oldu¤unda, bunlarda ve dahas›çal›flman›n örülme aflamas›nda ortaya konulan emekteedilgen kal›yorlar. Dolay›s›yla koskoca bir süreç birgünlük eylemle de¤erlendiriliyor ve bude¤erlendirmeler içerisinde de çal›flman›n tümünekarfl› bir kay›ts›zl›k göze çarp›yor.

Bu kay›ts›zl›k, reformist gruplarca çal›flmadado¤allaflt›r›lmaya çal›fl›lan kendili¤indenci hatt›beslemekten baflka bir ifle yaram›yor. ‹ki yönlü biriliflki söz konusu bu noktada. Çal›flman›n toplam›naolan ilgisizlik ve emek sürecindeki katk›s›zl›k,reformistlerin çal›flmay› kurumsallaflt›rma noktas›ndaayak diremelerinin k›r›labilme aflamas›na ya daçal›flman›n paralel farkl› gündemlerle birlefltirilmesiçabalar›na da katk›s›zl›¤› ve ilgisizli¤i içindebar›nd›ryor.

Yaz okulu süreci, üniversitenin kapanmas›dolay›s›yla en az›ndan yaz okullar›n›n kay›t döneminedek noktalanm›fl oldu. Ancak sorun alanlar›n›ntart›fl›lmas› önümüzdeki sene aç›s›ndan önem tafl›yor.Zira üniversitenin kap›lar›na konulan turnikeler,‹stanbul Üniversitesi’nin bir sonraki döneminin temelgündemini bugünden belirlemifl durumda. Bu çal›flmaiçerisinde kendili¤indecili¤in ve ço¤unluklaapolitizme varan sekterli¤in önüne geçmek için vargücümüzle çal›flaca¤›z. Nitekin bunun ilk ad›mlar›at›ld› ve çal›flma yerellerde bir bafllang›ç niteli¤itafl›yan toplant›larla daha kurumsal bir biçimesokulmaya çal›fl›ld›. fiimdi at›lan bu ilk ad›mlar›kurumsallaflt›rmak ve birleflik bir mücadelenin önad›mlar› haline dönüfltürmek sorunu önümüzdedurmaktad›r.

Ekim Gençli¤i/‹stanbul Üniversitesi

Ekim

Gençli¤i

11

Paral› e¤itime geçitvermeyece¤iz!

Yaz okulu ücretlerikald›r›ls›n!

Yaz okulunun paral› hale getirilmesine karfl› üç haftad›r yo¤unbir çal›flma yap›l›yor. Ekim Gençli¤i olarak ön haz›rl›¤› güçlü birtoplant› gerçeklefltirmek aç›s›ndan dört güne yay›lan bir çal›flmaplanlam›flt›k. Fakat baflka bir grubun daha erken tarihli bir toplant›duyurusunu yapt›¤›n› ö¤renince, bu toplant›ya kat›larakçal›flmalar› ortaklaflt›rm›fl olduk. K›sa zaman içinde örgütlenen butoplant›ya örgütlü insanlar d›fl›nda kimse kat›lmam›flt›. Toplant›duyurusunu yapan arkadafllar›n ilk ben yapt›m mant›¤›yla hareketederek erken tarihli bir toplant› yapmas› bunun bafll›ca nedeniydi.Toplant›da dilekçe kampanyas› düzenlenmesi, her fakülte önündedilekçe masalar›n›n aç›lmas›, tüm okulu dolaflarak alk›fll› eylemleryap›lmas› vb. kararlar al›nd›. Toplant›n›n ertesi günü yaz okulunuparal› hale getirmesiyle ilgili afifller as›ld› ve dilekçe masalar›aç›ld›. Ö¤rencilerin bafllat›lan çal›flmaya ilgileri yo¤undu. K›sasüre içinde 4 binden fazla imza topland›.

Ücretli yaz okulu karfl›t› tepkiyi eyleme dökebilmek için ilkhafta yemekhanede alk›fll› eylemler yap›ld›. Ertesi hafta boyuncaise tüm okul alk›fllar, ›sl›klar ve sloganlarla dolafl›ld›. Fakülteönlerinde kantinlerde, yemekhanede konuflmalar yap›ld›.Ö¤rencileri paral› yaz okulunu alk›fllarla protesto etmeye ça¤r›ld›.Okulun dolafl›lmas›na elliye yak›n ö¤renci kat›l›rken, geçilenyerlerde alk›fllarla destek sunuyordu.

Dilekçeler toplan›rken ö¤rencilere sürekli tek bafl›nadilekçelerle sorunun çözülemeyece¤i, bu dilekçelerin arkas›ndadurman›n önemi vurguland›. Bunun için de Beyaz›t’takiö¤rencilerle birlikte dilekçelerin topluca rektörlü¤e götürülece¤ipropagandas› yap›ld›. Bir haftal›k çal›flman›n ard›nda aç›k birtoplant› örgütlendi. Toplant›n›n duyurusu yap›lan 13. GelenekselBahar fienli¤i’nde de yap›ld›. Oluflturulan etki sayesindetoplant›ya 60‘a yak›n ö¤renci kat›ld›. Toplant›da yaz okulununparal›laflt›r›lmas›na karfl› neler yap›laca¤› tart›fl›ld›. Toplanandilekçelerin 24 May›s günü Beyaz›t’taki arkadafllarla birlikterektörlü¤e götürülmesi kararlaflt›r›ld›.

24 May›s’ta dilekçeleri rektörlü¤e götürülmeden önce okuludolafl›p Beyaz›t’a do¤ru yola koyulduk. Üç haftal›k bir çal›flmayara¤men dilekçeleri rektörlü¤e götürmeye Avc›lar Kampüsü’ndenyaln›z 45 kifli kat›ld›. ‹lkin Edebiyat Fakültesi’ne u¤rayarakburadaki arkadafllar›m›zla birlefltik. Ard›ndan Beyaz›t’a do¤ruyürüyüfle koyulduk.

Avc›lar Kampüsü’nde 4 binden fazla imza toplanmas›, aç›kduyurulu toplant›ya, alk›fll› eylemlere 60’a yak›n ö¤rencininkat›lmas›na ra¤men Beyaz›t’a yaln›z 45 kiflinin gitmesidüflündürücüydü. Bunun en büyük nedenlerinden biri y›llard›rmücadeleden uzak durmufl apolitik bir ö¤renci kitlesinin varl›¤›n›nyan› s›ra çal›flmalarda al›nan kararlara s›radan ö¤rencilerinkat›lamamas› oldu. Yaz okulu çal›flmalar›ndaki di¤er bir sorunda, salt ekonomik taleplere s›k›flmas›yd›. Oysa okulda yaflanandi¤er güncel sorunlarla ba¤lant› kurulabilseydi (turnikeler, yetkilimühendislik vb.), bu sald›r› üzerinden e¤itim sistemininsorgulanmas› sa¤lanabilir; nas›l bir e¤itim istendi¤i, bununönündeki engeller, kapitalist düzenin bunda oynad›¤› rolüzerinden politikleflmenin önü aç›labilir, daha genifl bir ö¤rencikitlesine ulafl›labilirdi.

Ekim Gençli¤i/‹Ü Avc›lar

Bugünün konjonktüründe, Türkiye ekonomisinin düzeç›kmak üzere oldu¤u, IMF’nin ve Dünya Bankas›’n›nyöneticilerinden övgü ald›¤› ve yeni kredilerin yolununaç›ld›¤› söyleniyor. Öte yandan uluslararas› finansalkurulufllar taraf›ndan verilen her yeni kredi yüklü “evödevleri”ni de beraberinde getiriyor. Son olarak, May›say› bafl›nda IMF ‹cra Direktörleri Kurulu taraf›ndan yenistand-by anlaflmas›n›n kabul edilmesiyle sosyal güvenlikreformu, bankac›l›kla ilgili yasa tasar›lar› vb.düzenlemelerin Haziran sonuna kadar TBMM’dengeçirilmesi taahhüdünde bulunuldu. Al›nan 10 milyardolarl›k kredi ile yeni ekonomik ve siyasal düzenlemelerve halihaz›rda temellerinin at›ld›¤› iddia edilen, dahadüzgün iflleyen bir Türkiye ekonomisinin oluflmas›öngörülüyor.

Öte yandan, daha yak›ndan incelendi¤indegörülecektir ki, yaz›l› ve görsel medyada iddia edildi¤igibi düzgün bir ekonomi ne halihaz›rda vard›r, ne deyap›sal-sistemsel köklü de¤iflimler, alt-üst olufllaryaflanmad›¤› sürece varolmas› sözkonusudur. Türkiyeekonomisinin gelece¤inin uluslararas› sermayeyeneredeyse bütünüyle teslim edildi¤i bu dönemde,ekonomi daha da k›r›lganlaflm›fl, krizlere yatk›n halegelmifltir. Dahas›, uluslararas› ve yerel sermayenin IMFve Dünya Bankas› güdümünde uygulad›¤› programlaremekçilerin tüm geçmifl kazan›mlar›n› ad›m ad›m tasfiyeetmeyi amaçlamaktad›r. Sözkonusu programlar›nhedefinin sosyal güvenlik sistemi, e¤itim, sa¤l›k vb.’dekihizmetlerin metalaflt›r›lmas›, giderek özellefltirilmesioldu¤u art›k herkesçe bilinen bir gerçektir.

Yap›sal uyum programlar›, di¤er azgeliflmifl ülkelerdeoldu¤u gibi, 1980’lerin bafl›ndan beri IMF ve DBgüdümündeki politikalar bütünü olarak flekillendi. Bupolitikalar, 1990’lar›n bafl›nda bu iki kurumunamaçlar›ndaki uyumu da ifade eder tarzda WashingtonMutabakat› (Washington Consensus) ve ard›ndanWashington Mutabakat› Sonras› (Post-WashingtonConsensus) olarak an›lmaya bafllanm›flt›. Bu oluflumlarküresel düzeyde kapitalizmin yeniden yap›lanmas›n›sa¤layan iktisadi ve sosyal politikalar ve uymaklayükümlü olunan zorunlu yap›sal hedefler olarak sunuldu.Birinci ve ‹kinci Kuflak Yap›sal Reformlar olarak an›lanbu politika dayatmalar›nda, “birinci kuflak düzenlemelerekonomiyi daha fazla öncelemekte ve ulus devletlerinpiyasalar›n› küresel kapitalizmin piyasa kurallar›nas›n›rs›zca açmalar›n› öngörmekteydi”. Ticaretin vesermaye hareketlerinin ülkeler aras›nda serbestlefltirilmesibirinci kuflak politikalar›n›n çerçevesini oluflturmaktayd›.‹kinci kuflak reformlarla birlikte ise her ülkenin kendikurumsal ve hukuksal yap›lar› küresel düzenlemelere ve

standartlara tabi k›l›nm›flt›r. Böylelikle, ‘küreselsermayenin hukuku’ dünya çap›nda yayg›nlaflt›r›lmayaçal›fl›lm›flt›r. Sermaye küresel çapta, alt ve üstyap›kurumlar›yla, bir bütün olarak, kendini var etmekistemifltir.

Tüm bu yaflanan süreç 2000’li y›llar›n ortas›nda,gelinen yerde de kendini belli etmektedir. Ard› arkas›kesilmeyen gözden geçirmelerle Türkiye iktisadi vesiyasal hayat› uluslararas› finansal kurulufllar ve dahagenelde sermaye kesimi taraf›ndan denetlenmekte ve buprojeler uyar›nca yönetilmektedir. Ancak bu iktisadi-siyasi hayat›n iddia edildi¤i üzere olumlu bir tabloyatekabül etmedi¤i aç›kt›r. Birincisi, ve varolan tablonun envahim göstergesi, iflsizlik verilerinde gözlenmektedir.Türkiye, standart teknolojiler ve ucuz iflgücü ile üretimdeuzmanlaflmaya, “ihracata dayal› büyüme stratejisi”nedevam etmektedir. D›fl ticarette bu tarz uzmanlaflma,ihracatta rekabet gücünün korunmas› ad› alt›nda iflgücümaliyetlerinin sürekli bask› alt›nda tutulmas›n›gerektirmektedir. Bu tablo, s›n›flar aras› gelirbölüflümünü görülmemifl boyutlarda sermaye lehineçevirmekte, iflsizlik ve kay›t-d›fl› istihdam›n da birermanivela olarak kullan›lmas›n› do¤urmaktad›r. ‹flsizlik,resmi verilere göre tahminen %45’lerde seyreden (bkz.Kat›l›m Öncesi Ekonomik Program, D‹E) kay›t d›fl›istihdam›n bafll›ca sebeplerindendir. Yüksek iflsizlik oran›çal›flma flartlar›n› esneklefltirmekte, ücretleri bast›rmaktave iflçileri kay›t d›fl›nda –sendikas›z, sosyal güvencesiz-çal›flmaya zorlamaktad›r.

Dahas›, Türkiye burjuvazisi taraf›ndan bir övünçkayna¤› haline getirilen ekonomik büyümenin istihdamyaratmad›¤›; bu yapay büyümenin tüketim harcamalar›,stok art›fllar› ve spekülatif –finansal- kaynakl› oldu¤uanlafl›lmaktad›r. 2000’li y›llar›n bafl›ndan beri resimrakamlara göre %10’un üzerinde bir seyir izleyen iflsizlikoran›n›n gösterdi¤i olumsuz tablo iflgücüne kat›l›moran›ndaki düflüfl ve eksik istihdam da göz önüneal›nd›¤›nda daha da perçinlenmektedir. ‹flgücüne kat›l›moran›ndaki düflük ortalama, ifl bulma olanaklar›n› yitirenve umudu k›r›lan nüfusun boyutlar›n› göstermektedir.Mart 2005’te Ba¤›ms›z Sosyal Bilimciler taraf›ndanyay›nlanan raporun da iflaret etti¤i üzere, “2002 ve2003’te toplam istihdam›n y›l ortalamas› de¤erleri birönceki y›la göre, s›ras›yla, 170 bin ve 207 bin kiflidaralma göstermektedir. Söz konusu daralman›n iflsizlikoran›nda daha büyük çapl› bir art›fla yol açmamas› iseiflgücüne kat›l›m oran›ndaki gerilemedenkaynaklanm›flt›r.” (s.23-24).

Tüm bunlara ek olarak, geçmifl befl y›ll›k dönemboyunca özellikle sanayi sektörü daha yüksek bir üretim

Ekim

Gençli¤i

12

Ekonomi t›k›r›nda m›?

düzeyi tutturmay›, daha az iflçiyi daha fazla çal›flt›r›p dahaaz reel ücret ödeyerek sa¤lam›flt›r. Nitekim “imalatsanayiinde istihdam edilen çal›flanlar için ortalamaçal›flma saatlerindeki de¤iflim hesaplan›rsa 2002 y›l›ndaortalama çal›flma saatinin %1.4, 2003 y›l›nda %0.2, 2004y›l› ilk dokuz ayl›k dönemi için de %1.9 oran›nda artt›¤›görülür.” (a.g.y., s.27). Baflka bir deyiflle; üretim ves›kl›kla bahsedilen üretkenlik art›fl›, yeni teknolojiler vb.yat›r›mlar sayesinde de¤il, yukar›daki bask›lar sonucundayarat›lan iflçi verimlili¤indeki art›flla sa¤lanm›flt›r.Böylece, ekonomik büyüme iflçilerin refah›na bir katk›yapmam›fl; tersine, ücretlerin bask›lanmas› sonucu al›mgücünü azaltm›fl, yoksullu¤u art›rm›flt›r.

Ekonomik performansa iliflkin di¤er bir önemli vericari ifllemler a盤›d›r. Öztin Akgüç’ün verilerine göreTürkiye cari aç›k veren ülkeler s›ralamas›nda ilk yediyegirmektedir (Cumhuriyet, 13 May›s 2005). 9 May›s2005’te Milliyet’te yay›nlanan habere göre, y›l›n ilk üçay›nda rekor düzeyde gerçekleflen cari ifllemler a盤› buy›lki toplam cari a盤›n 18 milyar dolar› aflaca¤›n›göstermektedir. Ekonominin bu flekilde sürdürülebiliroldu¤unu iddia etmek ise ya bofl bir hayalcililik ya da birgöz boyama çabas›ndan öte bir fley de¤ildir. Ekonomininbüyük cari ifllemler a盤› verdi¤i dönemler genel olarakbir krizle sonuçlanmaktad›r. Cari a盤›n yüksek oldu¤u2000 senesi, 2000 Kas›m ve 2001 fiubat ekonomikkrizleriyle sonuçlanm›fl; ekonomik göstergelerdeki bubozulmalar›n faturas› ise emekçilere ç›kar›lm›flt›r.

Sorunun daha da kritik olan yan›, cari ifllemlera盤›n›n nas›l finanse edildi¤idir. Cari ifllemler a盤›n›finanse etmek için d›fl borç al›nmakta, bu da ekonomiyiyaln›zca k›sa vadeli de¤il uzun vadede de etkilemektedir.Baflka bir deyiflle, krizler k›sa vadeli silkelenmedönemleri de¤il; fakat bu borç alma-borç çevirmemekanizmas›n›n da yol açt›¤› üzere, sürekli kendini tekrareden yap›sal bir niteli¤e sahiptir. Kapitalizmin yap›sal,

içinden ç›kamad›¤› krizleri Türkiye gibi az geliflmiflülkelerde, saplan›lan borç bata¤›ndan dolay› kendini dahaderinden hissettirmektedir.

Tablo 1’den de görülece¤i gibi, Türkiye, düflük ve ortagelir grubunda dünyan›n en yüksek borçlu ülkeleriaras›nda ön s›ralarda yer almaktad›r. 2004 y›l›nda daTürkiye’nin d›fl borç stoku art›fl› sürmüfl, %11.0 oran›ndaart›flla 2004 y›l› sonu itibariyle 161.748 milyon dolaraulaflm›flt›r. Ancak as›l can al›c› nokta milli gelireoranlanan verilerdedir. Tabloda da görülece¤i üzere, 2003y›l› verilerine göre Türkiye milli gelirinin %60’› kadar d›flborca sahiptir, ve bu oran her geçen gün artmaktad›r. Buverilere artan iç borçlar› da eklersek, Türkiyeekonomisinin tam bir borç bata¤›na saplanm›fl durumdaoldu¤u daha net görülecektir.

Göstergelere yak›ndan bak›ld›¤›nda ekonomide ifllerinyolunda gitti¤ini söylemek mümkün de¤ildir. Kapitalistsistem içerisindeki çözümsüzlü¤ü görmek ve bunun ç›k›fl›olmayan bir yol oldu¤unu göstermek için bugün buülkede fazlas›yla kan›t vard›r. Bir çözüm olabilece¤ipropagandas›yla IMF, DB gibi kurulufllardan yard›mbekleyen iktidarlar›n da ellerindeki kozlar tükenmifltir.Her yeni “ekonomi politikas›”n›n ne tür y›k›mlar getirdi¤iart›k bilinmektedir. En genel ifadesiyle, IMF ve DBpolitikalar› sa¤l›k, e¤itim gibi temel haklar› kar güdüsüalt›nda ticari bir metaya dönüfltürerek, toplumun en temelihtiyaçlar›n› ulusal ve uluslararas› sermayeninsömürüsüne açmay› hedefleyen neo-liberal projeninuygulamalar›d›r. Bu projeler, her fleyden öte, emekçilerinkazan›mlar›n› ortadan kald›rmaya ve varolan haklar›n›gasp etmeye yönelik ciddi birer tehdittir.

Bu gerçeklikler ›fl›¤›nda ekonomik ç›kmazlargörülmeli, sistemin krizi onun çöküflünü h›zland›racak birmanivela olarak kullan›lmal›d›r. Mücadeleden baflka biryol görünmemektedir.

Ekim

Gençli¤i

13

Ta b l o 1E n F a z l a B o r ç l u Ü l k e l e r – 2 0 0 3 - ( D ü fl ü k v e O r t a G e l i r G r u b u ) – M i l y o n U S DÜ l k e D › fl B o r ç S t o k u D › fl B o r ç S t o k u / G S M H ( % )B r e z i l y a 2 3 5 . 4 3 1 4 6 . 6Ç i n 1 9 3 . 5 6 7 1 3 . 7R u s y a 1 7 5 . 2 5 7 4 0 . 8A r j a n t i n 1 6 6 . 2 0 7 1 3 0 . 6T ü r k i y e 1 4 5 . 6 6 2 6 0 . 7M e k s i k a 1 4 0 . 0 0 4 2 1 . 9E n d o n e z y a 1 3 4 . 3 8 9 5 6 . 3H i n d i s t a n 1 1 3 . 4 6 7 1 9 . 7P o l o n y a 9 5 . 2 1 9 4 5 . 4F i l i p i n l e r 6 2 . 6 6 3 8 0 . 2

K a y n a k : A k g ü ç , Ö . , C u m h u r i y e t , 1 3 M a y › s 2 0 0 5 .

Geçen haftalarda Konya Seydiflehir AlüminyumTesisleri’nde çal›flan iflçiler ile yak›nlar›n›n özellefltirmeyekarfl› direniflini televizyonlardan izledik. Bu görüntülerinard›ndan baflbakan Tayyip Erdo¤an’›n sert cümleleriylekarfl›laflt›k. “Özellefltirmeleri kimse durduramaz. Tek tektamamlayaca¤›z.” Bu cümlelerle ve bugüne kadarkiuygulamalarla hükümetin tavr› ve baflbakan›nniyeti belliydi. IMF‘nin dayatt›¤› ya¤ma,y›k›m ve sefalet politikalar›n› bir birhayata geçirmek... Zira, maddidestek alabilmek için IMF’yevaatlerde bulunmak, köleceanlaflmalar imzalamak, d›flborçlar› artt›rmak, buborçlar›n faizleriniödeyebilmek için de yenisömürü paketleri yaratmakgerekiyor.

Bu y›l IMF ile Türkiyearas›nda imzalanan yeni stand-byanlaflmas›, 33 maddelik NiyetMektubu’nun IMF ‹craDirektörleri Kurulu'nunonaylanmas› ile yürürlü¤e girmiflbulunuyor. Bu Niyet Mektubu’ndakimaddelerin hayatageçirilmesi karfl›l›¤›nda 3 y›liçerisinde IMF 10 milyar dolarl›k finansman deste¤isa¤layacak. Ayr›ca 3.8 milyar dolarl›k d›fl borç ödemeside 2007 y›l›na uzat›lacak.

IMF’ye gerçeklefltirilece¤i vaat edilen 33 maddelikNiyet Mektubu sermaye devletinin niyetini aç›kça ortayakoyuyor. S›ralanan her madde günden güne kötüleflenyaflam koflullar›n› daha da çökerten, hak gasplar›n› dahada art›ran bir içeri¤e sahip.

Niyet mektubunda IMF’ye vaat edilenlernedir?

- SSK, Emekli Sand›¤›, Ba¤kur’dan yararlananlar›nhaklar› k›s›tlanacak…

- Telekom, Tüprafl, Petkim, Erdemir özellefltirilecek.- KDV oranlar›nda art›fl yap›lacak.- Vergilerin artt›r›lmas› devam edecek. (En çok vergi

ödeyenler iflçi ve emekçiler olduklar›na göre, yük bir kezdaha onlar›n s›rt›na yüklenecek.)

- S›k› maliye politikas› uygulanacak (Yani iflçi veemekçi maafllar›na zam yap›lmayacak!)

- 2005 kamu maliyesi hedeflerine ulaflmak için ilave

gelir ve harcama tedbirleri al›nacak. (Demek oluyor kiiflçi ve emekçilere yönelik bu sald›r›lar yetmiyor, yenileriiçin esneklik b›rak›l›yor.

Niyet mektubunun imzac›lar›ndan Devlet Bakan› AliBabacan , “Hiç akla gelmeyecek illerde, akla

gelmeyecek firmalar yat›r›ma bafllad›”aç›klamalar›n›n yan› s›ra “Türkiye’yi

uluslararas› yat›r›mc›lar›ntereddütsüz tercih ettikleri biryat›r›m yeri haline getirmek”istediklerini söylüyor. DevletBakan› bunlar› söylerken, IMFyetkilileri de “asgari ücretdüflürülmeli” diye aç›klama

yap›yor. Yani sefalet ücretleriyleyaflam koflullar› a¤›rlaflt›r›lan,

kölece çal›flma koflullar›dayat›lan iflçi ve emekçilerkemer s›kma politikalar›n›n

yükünü tafl›maya devamedecekler. Zira kölece çal›flmakoflullar›na boyun e¤mifl, kar›n

toklu¤una çal›flan iflçiler olmadan“Türkiye’yi uluslararas›yat›r›mc›lar›n tereddütsüz tercihettikleri bir yat›r›m yeri halinegetirmek”mümkün de¤il.

Birileri oturuyor ve masa bafl›ndan bizim gelece¤imizüzerine pazarl›klar yap›yor, bizlerin ne yiyip içece¤ine, neizleyip ne okuyaca¤›na, nerede çal›fl›p ne kadaralaca¤›m›za karar veriyor. Birileri oturup patronlar›nrefah›n›, karlar›n› garantiliyor. Ve birileri ellerimizereçeteler tutuflturup utanmaz vaatlerle fedakarl›ktan,ülkenin gelifliminden, vatandan, ekonomininkurtuluflundan bahsediyor. Ve fabrikalar›m›zdan,okullar›m›zdan, atölyelerimizden yumruklar›m›z› kald›r›p,sesimizi ç›kard›¤›m›zda da cevap düzenin bekçilerindengeliyor; suç “vatan›n ve milletin bölünmezli¤ini tehlikeyeatmak” oluyor. Bugün 17 yafl›ndaki bir lise ö¤rencisi okuletkinli¤inde Naz›m’›n “Vatan haini” fliirini okudu¤u içingözalt›na al›nabiliyor. Bugün profesörler ve tarihçilerErmeni soyk›r›m›n› tart›flmak ve belgelerle konuflmak içinplatformlar düzenledi¤inde karfl›s›nda yasaklar› veengelleri buluyor. Bugün Seydiflehir’de ekmek kavgas›veren iflçiye cevap polis daya¤› oluyor. Bu yolla onlardüzenin gelece¤ini güvenceye almaya çal›fl›yorlar.

Bu tabloyu de¤ifltirmenin tek yolu, örgütlü mücadeleyiyükseltmekten geçiyor.

B. Ekin

Ekim

Gençli¤i

14

‹‹MMFF’’yyee yyeennii nniiyyeett mmeekkttuubbuu vveerriillddii......

Vaadedilen geleceksizlik!

Ekim

Gençli¤i

15

Sermayenin iflçi ve emekçilere yönelik sald›r›lar›ndanbiri de özellefltirmeler. Sermaye ufla¤› AKP hükümetiy›l›n bafl›nda genifl kapsaml› bir program ç›kartarakbirçok K‹T’i sermayeye peflkefl çekmek için özellefltirmekapsam›na alm›flt›. Özellefltirme gündeminde en öns›ralarda Tüprafl, Pektim, Telekom ve Erdemir gibiiflletmeler var. ‹MF’ye verilen niyet mektubunda dasat›lmas› için ad› geçen bu kurulufllar için haz›rl›klarh›zland›r›lm›fl durumda.

Tabii ki sermayeözellefltirmenin as›l amac›n›gizlemek için birçok k›l›fuyduruyor. Önceden devletiflletmelerinin zarar etti¤i,halk›n s›rt›nda bir yük oldu¤ugibi demagojik söylemlerleözellefltirme sald›r›lar›n›meflrulaflt›rmaya çal›flanlarart›k ars›zl›kta s›n›r tan›mayanaç›klamalar yapabiliyorlar.Zaman›nda Unak›tan’›n“babalar gibi satar›m” mant›¤›ile bugünkü “önceborçland›r›r›z sonra satar›z”mant›¤›n›n hiçbir fark› yoktur.Bu tür aç›klamalar› rahat rahatyapmalar›n›n arkas›nda busald›r›ya karfl› iflçilercephesinden net bir duruflunsergilenememifl olmas› var.

Ülke ekonomisine önemlibir katk› sa¤layan buiflletmelerin özellefltirilmesi niyetleri su yüzüne ç›kard›.“Kamu giderlerini azaltmak” ad› alt›nda yap›lanözellefltirmeler için Kemal Unak›tan’›n sözleri her fleyiaç›kl›yor : “Efendim, flu kar ediyorsa özellefltirilmesin, buzarar ediyorsa özellefltirilsin. Biz hepsiniözellefltirmeyece¤iz ama zarar edenleri özellefltirece¤iz.Böyle bir mant›k olamaz. Alacak adamlar enayi de¤il.Kâr edenleri özellefltirme zarar edenleri özellefltir. Yok,böyle bir fley. Özellefltirme yap›lacaksa hepsine yap›l›r.”Art›k sermayenin kuklalar› zaman›nda kulland›klar›bahaneleri kendileri çürütüyorlar. Son olarak yineUnak›tan’›n “özellefltirmeleri hangi parti hangi hükümetolsa yapacak, Türkiye’nin baflka flans› yok.” sözleri,

özellefltirme sald›r›lar›n› kimin istedi¤ini ve hükümetleringerçe¤ini ortaya koyuyor.

Zaten daha önceki“zarar ediyorlar” söyleminin içi bofloldu¤u da biliniyor. Örne¤in Türkiye’nin tek rafineriiflletmesi olan Tüprafl’›n Petrol-‹fl verilerine göre üretimverimlili¤i %92.5 düzeyine ulaflm›flt›r. Toplam aktifleri 4milyar dolar, öz sermayesi 2.4 milyar dolard›r. Ülkeekonomisine 8.2 milyar dolar katk› sa¤lam›flt›r. Petkim

2004 y›l›nda 2.6 milyon tonüretim gerçeklefltirmifl,ekonomiye son dört y›ldayaklafl›k 800 trilyon katk›sa¤lam›flt›r. Son süreçtegündemde olan Erdemir’ebakarsak; Avrupa’da 7. s›radaolan, 2004 y›l›nda üretimrekoru k›ran Erdemir, kuruluflde¤eri olan, yaklafl›k 6-7milyar dolar› bulan fiyat›n›nçok alt›na, 1 milyar dolarcivar›nda bir bedelle büyüktekellerin önüne konulacakt›r.Kasas›nda 2.4 milyar dolarolan ve y›ll›k kâr› 4-5 milyardolara ulaflan Telekom’un dayaklafl›k 6 milyar dolarasat›lmas› bekleniyor.

Bu tablo, özellefltirmeninmant›¤›n›n, bu iflletmeleri herne pahas›na olursa olsunsermayenin hizmetine sunmakoldu¤unu ortaya koyuyor.

“Halka arz” yalan›

Burjuvazinin özellefltirme sald›r›lar›n›n arkas›ndakigerçe¤i gizlemek için ortaya att›¤› bir di¤er k›l›f da“halka arz” yöntemidir. Blok sat›fl yönteminden dolay›gelen tepkileri dizginlemek için kullan›lan bu yönteminde elbette iflçi ve emekçiler için yararl› bir yan› yok.“Halka aç›l›yoruz” gibi söylemlerle bir k›sm›özellefltirilen Tüprafl bu konudaki gerçe¤i ortaya koyuyor.Tüprafl’›n ikinci halka arz uygulamas›nda yaklafl›k 370bin kifliye hisse sat›fl› yap›lm›fl, ancak üç y›l içindehisseler el de¤ifltirerek hisse sahibi say›s› 15 bine

ÖÖzzeelllleeflflttiirrmmee ssaalldd››rr››ss›› ssüürrüüyyoorr......

Kârl› iflletmeler tekellerepeflkefl çekilecek!

“Üniversite nedir?”eyan›t “soruflturma”

oldu!1 May›s öncesinde YTÜ’de “Üniversite

nedir?”kampanyas› dahilinde merkez kampüste birreferandum çal›flmas› bafllatm›fl ve yaklafl›k 1500ö¤renciye ulaflarak, 800 kifliyi referandumakatabilmifltik. Kampanyam›z›n son haftas›nda,referandum sonuçlar›n› aç›klamak ve1 May›s’a ça¤r›yapmak amac›yla bir etkinlik düzenlemifltik. GrupDestina ve Caravan Band’in de flark›lar›yla kat›lmas›n›planlad›¤›m›z flenli¤imiz günün bafl›ndan itibaren idaretaraf›ndan provoke edilmeye çal›fl›lm›flt›. ÖGB’ler veidarenin “okula çevik polis getirtiriz!” tehditlerini bofladüflürmüfl ve bu anti-demokratik bask›c› uygulamalar›teflhir etmifltik.

“YÖK’ü konuflmaktan, kantin önünde toplanmaya,halay çekmekten, YÖK’e hay›r” demeye kadar türlügerekçelerle haz›rlad›¤› soruflturmalarla karfl›m›za ç›kanYTÜ Rektörlü¤ü, bugünlerde de düzenlenen“Üniversite nedir?”kampanyas›n›n 1 May›s flenli¤indendolay› yaklafl›k 30 ö¤renciyi “soruflturmay›” açmay›kafas›na koymufl bulunuyor. 1 May›s sonras›ndasoruflturmalarla karfl›m›za ç›kan idare-ÖGBiflbirlikçileri flunu iyi bilmelidir ki, aç›lan busoruflturmalar kendi yüzlerini ve YÖK zihniyetini teflhiretmekten baflka bir ifle yaramaz. Bugününiversitelerimizde soru sorman›n dahi “suç” olarakkabul edildi¤i, halay çekmenin dahi “ideolojik”denilerek suç say›ld›¤› bir zihniyeti biz ö¤renciler çokiyi tan›yoruz. Bu uygulamalar devrimci ö¤rencileribask› alt›na almak, duyarl› ö¤renciler üzerinde birtedirginlik yaratmak amac› gütmektedir. Ancak bizlerüniversitelerimize ve gelece¤imize sahip ç›karaky›lmad›¤›m›z› göstermek için halaylar›m›za veeylemliliklerimize tüm coflkumuzla devam ediyoruz.

Ve sordu¤umuz soruya cevap veriyoruz: Üniversite kavram›n›n karfl›l›¤› antidemokratik

uygulamalar›yla tek tip, düflünmeyen, sorgulamayaninsanlar yaratan, flirket mant›¤›yla yönetilen içerisindebulundu¤umuz ticarethaneler DE⁄‹LD‹R!

Soruflturmalar, tutuklamalar, bask›lar biziy›ld›ramaz!

“Üniversite nedir” kampanyas›çal›flanlar›/YTÜ

Ekim

Gençli¤i

16

düflmüfltür. Yani halka arz yöntemiyle sat›fla sunulan buiflletmenin bir bölümü yerli ve yabanc› tekellerin elinegeçmifltir. Zaten bu uygulaman›n amac› da budur.

“Yabanc›ya de¤il yerliye sat›ls›n.”

Tart›fl›lmas› gereken bir di¤er konu da baz› sendikalçevrelerin iflçiler aras›nda yaymaya çal›flt›¤› “K‹T leryabanc›ya sat›l›yor” gibi söylemler. En son Türk-‹fl’inyapt›¤› gibi, bu iflletmeler halk›n mal›, yabanc›lara gitmesindiyerek yerli sermayeyi bunlar› sat›n almaya ça¤›rmas›, iflçis›n›f›na ihanetten öte bir fley de¤ildir. Özellefltirmenin talanoldu¤unu, ya¤ma oldu¤unu, iflsizlik ve örgütsüzlükyarataca¤›n› vurgulayacaklar›na yabanc› sermaye almas›nyerli sermaye als›n diyerek özellefltirmenin yerli tekellerleyap›ld›¤›nda arkas›nda duracaklar›n› belirtiyorlar. Ama bizbiliyoruz ki, sermayenin dini, dili, ›rk› yoktur. Sermaye herzaman iflçi ve emekçileri daha fazla sömürmeyi ve kâr›nadaha fazla kâr katmay› düflünür. Dolay›s›ylaözellefltirmelere karfl› mücadelede bu nokta önemlidir.

Özellefltirmeler ve gençlik

Gençlik cephesinden bakt›¤›m›zda, özellefltirmesald›r›lar›na karfl› iflçi ve emekçilerin gösterdi¤i tepkiyedestek olmak amac›yla pek bir fley yap›lmam›flt›r. Yak›nzamanda SEKA ve Tekel iflçileri ile dayan›flmak içinüniversitelerde yap›lan birkaç eylemlilik d›fl›nda ö¤rencigençlik içinde bu sald›r›lar yeteri kadar vurgulanmam›fl vegençli¤e yönelik sald›r›larla ba¤lant›s› teflhir edilememifltir.Oysa, ö¤rencilere paral› e¤itimiyle, YÖK’üyle sald›ransistem, iflçi ve emekçilere de kölelik yasalar›yla,özellefltirmelerle sald›r›yor. Sözkonusu olan topyekün birsald›r›d›r, toplumun her kesimi bu sald›r›dan pay›n›almaktad›r. Dolay›s›yla üniversite cephesinden deözellefltirme vb. sald›r›lara karfl› bir karfl› durufl yaratmakbüyük bir önem tafl›yor.

K. Onur

Özellikle son birkaç y›ld›r iflsizlik toplumsal sorunlars›ralamas›nda birinci. Yaflanan krizlerle birlikte iflsizlerordusuna milyonlarca yeni üye kat›ld›, kat›lmaya devamediyor. T‹SK’in 2002 y›l›nda yapt›rd›¤› Kay›td›fl›‹stihdam bafll›kl› araflt›rmas›na göre, Türkiye’nin iflsizlikproblemi 6 y›l içinde ikiye katlanacak.

Say›sal verileri inceledi¤imizde iflsiz say›s›n›n çokbüyük bir k›sm›n› gençlerin oluflturdu¤unu görüyoruz.Üniversite mezunu gençlerin birço¤u iflsiz kalmakta, iflbulanlarsa kendi alanlar› d›fl›nda düflük ücretli, yar›zamanl› veya gününün çok büyük bir bölümünü alan iflleryapmaktad›rlar.

Mezun olunca ifl bulamayaca¤›na inanan gençlerinçözüm olarak sar›ld›klar› fleyler yine eflitsizli¤iderinlefltirmekten öteye gidemeyen KPDS, DMS, KPSS,LES gibi s›navlar oluyor. Her geçen sene bu s›navlarayap›lan baflvurular artmakta, her dönem yaklafl›k 20.000aday KPDS’ye baflvurmaktad›r. LES’e kat›l›m ise hergeçen sene %40-45’lerle ölçülen art›fllar gösteriyor. LESs›navlar›na olan ra¤beti, rektörler ve sermaye ufla¤›ö¤retim elemanlar›n›n gençlerin kariyer yapma, kendinigelifltirme iste¤i olarak yorumlamas›n›n aksine, s›navagiren ö¤rencilerle bire bir yap›lan sohbetlerden ç›kansonuç sadece iflsizlik gerçe¤i ve bu gerçe¤in insanlar›nhayatlar›n› karartt›¤› oluyor.

Ö¤rencilerin ifl bulabilme umuduyla girdikleri bus›navlar, devlet için yeni birer rant kap›s› haline gelmifltir.Örne¤in bir KPSS baflvuru evrak›n›n 4 YTL, s›navücretinin 35- 45 YTL oldu¤unu söylersek devletin tekbafl›na personel seçimi s›nav›ndan milyonlarca YTL parakazand›¤›n› rahatl›kla hesaplayabiliriz.

Bu s›navlar da ÖSS’de oldu¤u gibi beraberinde yenipazar alanlar› getirmifltir. S›navlara giren ö¤rencisay›s›n›n yüksekli¤i, rekabetin dozunu art›ran bir etkenoluyor. Rekabet ise bir kez daha özel e¤itim kurumlar›n›nve kurslar›n›n tiraj›n› art›r›yor. Öncesinde üniversiteyegirebilmek için çuvallar dolusu paralar dökülendershanelere bu sefer de üniversiteden mezun olunca iflbulabilmek umuduyla gidiliyor. Ayl›k ortalama 800-900YTL’lik bir ücret talep eden dershaneler, bir kez dahaokullarda verilmeyen mesleki bilginin al›nabilece¤i umutmekanlar› haline geliyor.

Oysaki bu ülkede hangi makama kaç tane memural›naca¤›, hangi üniversitenin kaç kiflilik akademikpersonel atayaca¤› IMF ve DB taraf›ndanbelirlenmektedir. Ayr›ca KPDS, LES, DMS vb.s›navlardan al›nan sonuçlar rüflvetin ve gericikadrolaflman›n son derece geçerli oldu¤u günümüzdehiçbir önem tafl›mamaktad›r. Bu tür s›navlar geçici olarakgençli¤in umutlar›n› diriltmekte ve onlar› sistemeba¤lamaktad›r. Bu haliyle bir aldatmacadan baflka bir fleyde¤ildir.

‹flsizli¤i ortadan kald›racak olan devletin açt›¤›yüksek ücretli, bol vaatli s›navlar de¤ildir. Aksine ücretlikölelik düzeninden beslenen bu devlete yönelecek öfke,y›k›m üreten, adaletsiz ve eflitsiz bu düzeni tarihegömecektir. Kapitalizmin yasalar› göz önüne al›nmadanyap›lan iflsizlikle mücadele tart›flmalar› ve çözümönerileri, amaçs›z kalmaya ve gençli¤in umutlar›n› boflaç›karmaya mahkumdur.

Baflak Utku

Ekim

Gençli¤i

17

‹flsizlik maratonunda yeniu¤raklar: KPDS, LES s›navlar›

Ekim

Gençli¤i

18

ABD ufla¤› AKP hükümeti yüksekö¤retim sorununaçok özgün bir çözüm buldu. Yüksekö¤retim ça¤›na gelmiflgençlerin %80’inin e¤itim alamad›¤› ülkemizde, AKPhükümeti 15 yeni üniversite açaca¤›n› söyleyerek sorununçözümüne dair müthifl bir ad›m att›. Ayr›ca bu y›l aç›lmas›planlanan 15 yeni üniversiteden sonra AKP hükümetinin2007 y›l›nda 10 kentte daha üniversite açaca¤› söyleniyor.Böylelikle Türkiye’de yüksekö¤retim sorunu kalmayacak!

Bir de bu konuya tersinden bakal›m. Bu sene ÖSS’ye1.851.810 aday baflvurmufl. Bu adaylar›n sadece160.000’i yüksekö¤retim hakk› kazanacak. Peki, buaç›lacak 15 yeni üniversiteyle birlikte yüksekö¤retimhakk› kazanacak ö¤renci say›s›nda bir art›fl olacak m›?Cevap: Evet olacak, ama ne kadar artacak? Aç›lacak olan15 yeni üniversite büyük üniversitelerin bölünmesiyleolacak. Yani yeni binalar, yeni kampüsler yap›lmayacak,varolan üniversiteler ayr›larak isim de¤ifltirecek, böylece15 yeni üniversite aç›lm›fl olacak. Bu yeni üniversitelerinde kontenjanlar› artt›r›lacak. Böylelikle yüksekö¤retimkontenjan› artm›fl olacak, ama oldukça küçük bir art›fl.ÖSS baflvurular›ndaki art›fltan daha az bir art›fl olaca¤›kesin.

15 yeni üniversite projesine YÖK de karfl›

YÖK Baflkan› Teziç 15 yeni üniversite açma projesinekarfl› oldu¤unu dile getirdi. Bunun nedeni ise; zatenTürkiye’de bulunan üniversitelerin durumu belli, sadecebirkaç üniversite sermayenin ifline yar›yor. Bu yeniaç›lacak üniversitelerin bir niteli¤i olmayaca¤›n› Teziç debiliyor. Teziç buna karfl›, yeni üniversiteler aç›laca¤›navarolan üniversiteleri ›slah edelim diyor. Böylece buüniversitelerde sermayeye peflkefl çekilebilecek. Tabii kivarolan üniversiteleri ›slah etmek gerekiyor, ama bunusermaye için de¤il, bu üniversitelerin bilim üretebilmesiiçin yapmak gerekiyor.

Ancak Teziç’in ve YÖK’ün itirazlar›n›n as›l temeliAKP ile aralar›ndaki gerilim. AKP 15 yeni üniversiteninaç›lmas› ile atanacak 15 yeni rektör ve çok say›daö¤retim eleman› ile kadrolaflma çabas› içine girdi¤ioranda YÖK bunun karfl›s›na ç›kacakt›r. Yoksasermayenin üniversite anlay›fl›n› hayata geçirmekkonusunda aralar›nda bir uzlaflmazl›k yok. Bir di¤ernokta ise, AKP’nin üniversite açmak için tercih edece¤iillerin oy potansiyeli üzerinden belirlenecek olmas› vebunun YÖK’te yaratt›¤› rahats›zl›k. Dolay›s›yla, bunlar›n

üniversite kap›lar›ndaki y›¤›lma sorununun çözümü ile birilgisi bulunmuyor.

Üniversite mezunlar› iflsiz

Yüksekö¤retim sorunu bunlarla da bitmiyor.Üniversite mezunu insanlar ifl bulam›yor. Ülkemizde iflsizfakülte ve yüksekokul mezunu say›s› 2.624.000 vebunlardan 290.000’i aylard›r ifl bekliyor (Bu veriler ‹fi-KUR’un resmi rakamlar›). Devletin resmi kay›tlar›ndaki290.000 üniversite mezunu aras›nda kimler yok ki;binlerce ekonomist, iflletmeci, mühendis, bilgisayarmühendisi ve bankac›… Üstelik art›k Bo¤aziçi, ODTÜ,Bilkent mezunu, iki dil bilen, yüksek lisansl›, bilgisayarkurdu gençleri de havada kapan yok. Üniversitelerinkariyer planlama merkezlerine göre; ekonomik krizsonras› bu üniversitelerden mezun her 10 kifliden sadecebiri ifl bulabiliyor. Taflrada ö¤retim üyesi, fakülte binas›,hatta ö¤rencisi olmayan onlarca tabela üniversitesi var.

Demirel ’93’de baflbakanken 20 yeni üniversiteaçaca¤›n› söyledi. Bir y›l sonra ise cumhurbaflkan›s›fat›yla 20 yeni üniversiteyi açt›. Aradan geçen 11 y›l,ilkokul gibi üniversite açman›n bir ifle yaramad›¤›n› birkez daha gösterdi.

Zira, kapitalist düzen koflullar›nda her köye birüniversite aç›lsa bile sorun çözülmez. Sürekli iflsizlik vegeleceksizlik üreten bir düzendir kapitalizm ve iflleyiflyasalar› gere¤i bu soruna çözüm bulma olanaklar›ndanyoksundur.

S. Bahar

15 yeni üniversite çözüm mü,çözümsüzlü¤ün itiraf› m›?

Ekim

Gençli¤i

19

Nisan ay›nda emniyet müdürlü¤ü komiserleri veamirleri hizmet içi e¤itim almak için ODTÜ’yegelmifllerdi. Üniformalar› ve bellerindeki silahlarlaherkesi tedirgin eden bu polisler, üstüne üstlüküniversitemizin Fizik bölümündeki bir s›n›f› paraylakiralam›fllard›. ODTÜ buna seyirci kalmad› vegerçeklefltirilen bir eylemle polislere nerede olduklar›gösterildi. Ders ald›klar› s›n›f önüne jandarma robokopubarikat kurmufltu ve fizik bölümüne gelen ö¤rencilere,hiçbir uyar› yapmadan müdahale etti. Ancak kararl› olanö¤rencileri engelleyemediler. Ç›kan arbede sonucundaö¤renciler istediklerini elde ettiler. Polis ders ald›¤›s›n›ftan derhal ç›kar›lm›fl ve Fizik bölümüne daha sonrakigünlerde u¤rayamam›flt›. Hakl› tepkilerini dile getirenö¤renciler rektörlü¤ün önünde bir de bas›n aç›klamas›düzenleyerek gerginli¤in sorumlusunun emniyet verektörlük oldu¤unu dile getirdiler. Ertesi hafta topluflekilde gelinerek yap›lan görüflmede, rektöryard›mc›s›n›n “okulun sat›lacak yeri vard›r, kiralanacakyeri de vard›r” cevab› her fleyi ortaya koyuyordu.

Tekno-kentte ders almaya bafllayan polisleri protestoetmek isteyen 5 ö¤renci de “Buras› ODTÜ de¤il, tekno-kent” denilerek gözalt›na al›nm›fllard›.

Bahar flenliklerinde de okula ses sistemi sokan vebunlar› yurtlar›na koyan ö¤rencilerin odalar›na bask›nlaryap›larak ses sistemleri al›nmak istendi. Ancak buhukuksuz uygulamaya karfl› direnildi ve ses sistemlerigeri al›nd›.

Tüm bu olaylar son iki ay içerisinde ODTÜ’deyafland›lar. Ve hepsinin sonucu soruflturma oldu.Polislerin okulda e¤itim almas›n› protesto edenö¤rencilerden 22’sine jandarmaya mukavemet, hakaret vefiili sald›r›da bulunmak, e¤itim hakk›n›nengellenmesinden soruflturma aç›ld›. Disiplin

yönetmeli¤inin hangi maddesine dayand›r›ld›¤› belliolmadan, ö¤rencilere savunma yapabilmeleri için yeterlisüre verilmeden, soruflturma ile ilgili hiçbir belgegösterilmeden yap›lan soruflturmalar tamamenhukuksuzdur. Olay günü okula dahi gelmemifl olanlarabile soruflturma aç›ld›¤› göz önüne al›nd›¤›nda, yap›lanuygulaman›n ne kadar keyfi oldu¤u ortaya ç›k›yor.ODTÜ rektörlü¤ü, her f›rsatta tekrarlad›¤›, ODTÜ’nün nekadar demokratik bir okul oldu¤u yönündeki sözlerininpalavra oldu¤unu bir kez daha ortaya koydu.

Y›llar boyu gerçeklefltirdikleri katliamlarla,iflkencelerle düzenin koruyucular› olduklar›n› gösteren vehakk›n› arayan herkesin karfl›s›na copuyla, panzeriyle gazbombas›yla dikilen polisler bir e¤itim kurumu olanüniversitede ne aramaktad›rlar. ‹nsanlar›n e¤itim hakk›n›engelledikleri iddia edilen ö¤rencilerin e¤itim haklar›engellenmeye çal›fl›lmaktad›r. Bütün bunlara iliflkin 26May›s günü soruflturmalara karfl› bir bas›n aç›klamas›düzenleyen ö¤renciler, kararl›l›klar›n› gösterdiler.

ODTÜ bu dönem birleflik bir mücadele hatt›ndaönemli ad›mlar att›. Gençli¤in büyüyen mücadelesinidüzenin zor ayg›tlar› durduramayacakt›r. ODTÜ,sahiplendi¤i ve yaflatmaya çal›flt›¤› gelene¤indenö¤renmifltir bunu. Soruflturmalar, tutuklamalar ve hattabüyüyen mücadele karfl›s›nda kullan›lan faflist terör…Tarihimiz, bütün bu bask›lar karfl›s›nda bafl e¤meksizinyürüyenlerin tarihidir. Bir zamanlar yurtlar›m›zda kalm›flDeniz Gezmifl, bu okulun ö¤rencileri olan Yusuf Aslan,Hüseyin ‹nan, Taylan Özgür ve daha bir çok devrimcibize bunu gösterdi. Vard›k, var›z, varolaca¤›z!

Bask›lar bizi y›ld›ramaz!Eflit, paras›z, bilimsel, anadilde e¤itim istiyoruz,

alaca¤›z!Ekim Gençli¤i/ODTÜ

OODDTTÜÜ’’ddee ssoorruuflflttuurrmmaa ssaalldd››rr››ss››......

Vard›k, var›z, varolaca¤›z

Ekim

Gençli¤i

20

Özellefltirme sald›r›lar›yla, al›nan yüksek har(a)çlarla,her alanda e¤itimin paral›laflt›r›lmas›yla iflçi ve emekçiçocuklar›na üniversite kap›lar›n›n kapat›lmas› yetmezmiflgibi, bir de devlet üniversitelerine paral› ö¤rencileral›narak ö¤renciler paral› ve paras›z –daha do¤rusu çokparal› ve az paral› okuyan-ö¤renciler olarakkutuplaflt›r›lmaktad›r. Buö¤renciler, ODTÜ’yegirenlerin puanlar›nak›yasla çok düflük puanlaralmalar›na ra¤men,paralar›yla milyonlarcagencin haklar›n› yiyerekkendilerine okuma imkân›sa¤lamaktad›rlar. SUNY(State University ofNew York - New YorkEyalet Üniversitesi)projesiyle, ö¤rencileree¤itimlerinin birk›sm›n› ODTÜ’de birk›sm›n› ise NewYork’taki SUNY NewPaltz veya SUNYBinghamtonkampüslerinde yapmaimkân› verilmektedir.Tabii ki paras› olanlara.

Türkiye’de ilk kezODTÜ’de uygulamayasokulan SUNY projesidahilinde halihaz›rda dörtbölüm aç›lm›fl durumda. Ancak görünen o ki; bu projeningiderek tüm bölümlere yay›lmas› ve en sonunda bütünö¤rencilerin binlerce dolar› bulan e¤itim masraf› yükününalt›na sokulmas› amaçlanmaktad›r. Önceki haliyle bileiflçi-emekçi çocuklar›na kap›lar›n› kapatan ODTÜ, buprojeyle tamamen paral›laflt›r›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Butür sald›r›lar›n ilk kez ODTÜ’de gerçeklefltirilmesi art›kflafl›rt›c› de¤ildir. ODTÜ’de denemeye sokulan buprojeler, teknokent örne¤inde de oldu¤u gibi, zamanladi¤er okullara da yay›lmaktad›r.

SUNY projesiyle toplam dört programa 30’ar kiflial›nmaktad›r. Ayr›ca her programa bir ö¤renci de %50

burslu olarak al›nmaktad›r. %50 burslu dedi¤imizealdanmay›n, bu programlar›n y›ll›k ücreti 7.860 dolar ile10.200 dolar aras›nda de¤iflmektedir. %50 burs ise 4–5binlik bir ücrete tekabül etmektedir ki, Türkiyekoflullar›nda ödenmesi hiç de kolay de¤ildir. ‹nternetsitesinde SUNY program›n›n maliyetlere iliflkin flu notlar

düflülmüfltür:“Ö¤rencinin Binghamton’da bulunaca¤›

süre içinde, yurt, yemek, kitap-k›rtasiye vekiflisel ihtiyaçlar› için yapaca¤›

harcaman›n akademik y›l bafl›nayaklafl›k 9,800 ABD dolar›

tutaca¤› tahmin edilmektedir. “New Paltz’da bulunaca¤›

süre içinde yurt, yemek, kitap-k›rtasiye ve kiflisel ihtiyaçlar›için yapaca¤› harcaman›n birdönem bafl›na yaklafl›k 4,200

ABD dolar› tutaca¤› tahminedilmektedir.

“New Paltz'da geçirilecek 5haftal›k yaz dönemi ücreti flu anda

yaklafl›k 3,000 ABD Dolar› olupö¤renciler taraf›ndan ayr›caödenecektir.”

“ODTÜ’ de ‹ngilizce Haz›rl›kOkuluna devam edecek

ö¤renciler için ö¤renimücreti bir akademik y›l için4,000 ABD dolar›olacakt›r.”

Yani anlafl›laca¤› üzere4 y›ll›k bir e¤itimin toplam

maliyeti kaba bir hesapla en az 70–80 bin dolar› buluyor.E¤itiminin yar›s›n› ODTÜ gibi Türkiye’nin say›l›üniversitelerinden birinde ve di¤er yar›s›n› da NewYork’ta al›nacak olunmas› ülkemiz burjuvazisininçocuklar›na çok cazip gelmektedir. Üstelik sadece iflçi veemekçileri sömürerek elde ettikleri paralar› kullanarak bue¤itimi sat›n almalar› çok do¤al bir fleymifl gibi, hattabunu Türkiye’nin dünyaya aç›lmas› olarak lanseediyorlar.

Bu dört program› amaçlar› aç›s›ndan inceleyecekolursak projenin amac› daha net a盤a ç›kacakt›r.

““DDuuyydduukk dduuyymmaadd››kk”” ddeemmeeyyiinn!!!!!!

ODTÜ A.fi. paral› ö¤rencial›yor!

Ekim

Gençli¤i

21

Küresel Ve Uluslararas› ‹liflkiler LisansProgram›

(Global and International Affairs)

Program›n amaç bölümüne, “Globalleflme özellikleSo¤uk Savafl›n bitimini takip eden dönemde tüm dünyadabask›n bir süreç olarak etkisini göstermektedir” denilerekbafllanmaktad›r. Küreselleflen kapitalist ekonominindünyadaki tek hakim sistem olarak yaflam›n›sürdürebilmesi, çarklar›n› döndürecek insanlar›yetifltirmesi, kokuflmufl düzenlerinin pis kokular›n›saklayabilmek için böyle bir program gereklidir.

‹flletme Lisans Program›(Business Administration)

Bu program ODTÜ Kuzey K›br›s Kampüsü-SUNYNew Paltz ve ODTÜ-SUNY Binghamton iflbirlikleriolmak üzere iki farkl› koldan flekilleniyor. Ancak amaçlar›ve uygulamalar› çok fazla benzerlik gösteriyor.

Bu programlar›n amac›, flöyle ortaya konulmaktad›r:“‹flletmecilik alan› h›zl› küreselleflmeden, iletiflimteknolojilerindeki yeniliklerden, yerel ve küreselekonominin yeniden yap›lanmas›ndan en fazla etkilenendisiplinler aras›nda yer almaktad›r. ‹flletmeciler, ‘yeniekonomi’ ve ‘bilgi toplumunu’ anlamak, yorumlamak, buyeni yap› içinde kurumlar› yönetmek ve rekabet etmekdurumundad›r. Bu gereklere paralel olarak, tümdünyadaki iflletme okullar›n›n özellikle son 10–15 y›ll›kdönemdeki en belirgin aray›fl› e¤itimlerine ‘uluslararas›’boyutun kazand›r›lmas›, di¤er bir deyiflle ‘e¤itiminuluslararas›laflt›r›lmas›’ olmufltur.”

Yukar›daki paragraf neler neler anlatmaktad›r.‹nsanlar›n küreselleflen kapitalizme ayak uydurmas›gerekti¤ini göstermek, bu kokuflmufl düzeni anlay›pyorumlayarak, iflletmelerin (sömürü çarklar›n›n) nas›lbüyütülece¤ini ö¤renmek, bu koflullarda yöneticili¤i verekabeti ö¤renmek için bir e¤itimin amaçland›¤› aç›kçasöylenmektedir. Küreselleflen kapitalist ekonomininç›kmazlar›na uluslararas› boyutlarda çareler bulmak, “iflçis›n›f› üzerindeki art›-de¤er sömürüsünü nas›l dahakatmerli gerçeklefltirebiliriz”in hesaplar›n› yapmakt›r as›lamaç. Bütün bunlar› zaten onlar da flu flaflaal› cümleyleözetlemifltir. Bu program “Uluslararas› boyutu içeren biriflletme e¤itimi sa¤layacak ve uluslararas› ortamdabaflar›l› olabilecek yöneticiler (sömürücüler)yetifltirecektir.”

Bu programda al›nan derslere bakt›¤›m›zda ise herfley biraz daha gün yüzüne ç›k›yor.

Örne¤in “‹flletmeciler ‹çin Mikroekonomi” dersi ile“talep, üretim, maliyet, fiyat, kar ve iflletmebüyüklü¤ünün entegre edilmesi; piyasa yap›lar›n›nanalizi, fiyatland›rma teorisi ve uygulamalar›”ö¤retilmektedir.

“Makroekonominin ilkeleri”, dersi ile “yüksek iflsizlik,

fiyat istikrar›, büyüme ve ödemeler dengesinin amaç veproblemlerinin analizi” ö¤retiliyor.

“Küresel iflletme” adl› bir ders ile ise, “ticaretingeliflimi, ticaret yap›lar›, yeni pazarlara girme yöntemleri,küresel flirketin yükselifli” konular› iflleniyor.

Dahas› bafll› bafl›na “Pazarlama ilkeleri” adl› bir dersde verilmekte. Anlafl›laca¤› üzere hemen hemen bütündersler küreselleflen ve tekelleflen kapitalizmin sorunlar›n›çözmek üzerine. Sistem, sorunlar›n› çözecek bireyleryetifltirmeye çal›fl›yor. SUNY program›na dahil olmayandi¤er iflletme bölümlerinde de farkl› fleyler ö¤retilmiyor.

‹ngilizce Ö¤retmenli¤i Lisans Program›(ODTÜ-SUNY NEW PALTZ)

(Liberal Studies with a Concentration inEnglish Language Teaching)

Bu program ile ö¤retmenlik mesle¤ini de ekonomik vesosyal koflullara uydurarak, daha do¤rusu küreselkapitalizm koflullar›na uydurarak e¤itim verilmesiamaçlan›yor. Ö¤retmenlik gibi toplumsal faydan›n önplanda olmas› gereken bir mesle¤i bile sistemeuydurman›n ve bu koflullarda e¤itimin verilmesinin nas›lbir mant›¤› olabilir, kendi çürümüfl sistemlerine dayanakaramaktan baflka.

Sonuç

E¤itimin paral›laflt›r›lmas› sald›r›s› elbette bunlarlabitmiyor. Bütün üniversitelerde çeflitli flekillerde önümüzegelen bu sald›r› ODTÜ’de bir baflka boyutuyla karfl›m›zaç›k›yor. Bu sald›r›lara karfl› koymad›¤›m›zda, zaten s›n›rl›olan e¤itim hakk›m›z tamam›yla elimizden al›nacakt›r.

Paral› e¤itime hay›r!Birleflik, kitlesel ve devrimci bir gençlik hareketi

için ileri!R. U. Kurflun

ODTÜ... Ö¤rencilere e¤itim için verilmeyen s›n›flar›çevik kuvvet amirlerine peflkefl çekilen, arka bahçesiTeknokent’te ‹srail ve ABD ordular›na füze yapan,okullar›nda sermayenin varl›¤›na karfl› ç›k›p “arkabahçede” bas›n aç›klamas› yapmak isteyen ö¤rencileribir bölük jandarmayla karfl›layan, daha ucuz ve kaliteliyemek isteyen dört bin ö¤rencisine yüz çevirenTürkiye’nin “en seçkin” üniversitelerinden biri...

Rektörlük-polis iflbirli¤ine son!

Rektörlük’ün Emniyet Genel Müdürlü¤ü ileimzalad›¤› protokol uyar›nca hizmet içi e¤itimbahanesiyle Fizik bölümünde e¤itim görmeye bafllayanyirmi civar›nda çevik kuvvet amiri okulun en donan›ml›s›n›flar›nda e¤itim alabilir. Onlara hakl› tepkisinigösteren ö¤renciler ise pabuç b›rak›lmamas› gerekenteröristlerdir ancak.

Ö¤rencilerin o gün gösterdikleri kararl›l›k sonucufakülteden ç›kart›lan polisler büyük bir ars›zl›k örne¤isergilenerek Teknokent’te bulunan Sürekli E¤itimMerkezi’ne (SEM) götürülmüfller ve e¤itimlerinekald›klar› yerden devam etmifllerdir. Eli kanl› iflkenceciçevik kuvvet fleflerine, NATO yetkililerine,sermayedarlara ard›na kadar aç›lan kap›lar bizö¤rencilere kapal› kalm›flt›r. Rektör yard›mc›s› CananÇilingir, “ODTÜ’de kiralanacak yer de vard›r, sat›lacakyer de vard›r.” diyerek misyonunu gözler önünesermifltir. (Daha sonra verdi¤i demeçlerde söylediklerini

inkar etmifltir.)Bu arada belirtelim. Canan Çilingir Endüstri

Mühendisli¤i bölümünde ö¤retim görevlisidir, ayn›zamanda Teknopark Afi Yönetim Kurulu Baflkan›’d›r.Kendisi okulu parsel parsel sat›p kiralamakla meflguloldu¤undan vermekle yükümlü oldu¤u derslerden geriçekilmektedir.

Sermayenin çöplü¤ü arka bahçe: Teknokent

6 Nisan 2005 günü fizik bölümünden kovulanpolisler Teknokent’teki Sürekli E¤itim Merkezi’ndee¤itimlerine devam edebilir. Orada bas›n aç›klamas›yapmak isteyen ö¤renciler ise bir bölük jandarmaylakarfl›lan›r!

Teknokent, 2000 y›l›nda, “etkin ve sürekli birüniversite-sanayi iflbirli¤i, üniversitelerdeki araflt›rma altyap›s›n› ve bilgi birikimini ekonomik de¤eredönüfltürme” amac›yla kuruldu. fiu anda %85’imühendislerden oluflan bin dört yüz kiflilik iflgücünesahip. 2003 y›l›nda 11,5 milyon dolar, 2004 y›l›nda ise20 milyon dolar›k ihracat yapan Teknokent’in 2005 y›l›sonunda 40-50 milyon dolar ihracat geliri elde etmesibekleniyor. Burada yer alan yaklafl›k 134 firma TeknolojiGelifltirme Bölgesi kapsam›nda olduklar› için vergidenmuaf. Dolay›s›yla birçok sermaye çevresinin ifltah›n›kabart›yor. Mevcut binalara ek olarak yap›lmakta olansilikon blok ise flimdiden firmalara kiraland›!

Teknokent’te yer alan firmalar›n%22’si savunma (silah) sanayiineçal›fl›yor. Bu firmalar ABD ve‹srail ordular›na proje üretiyor.

Görüldü¤ü gibi, iflçi-emekçilerin maafllar›ndan kesilenvergilerle infla edilen üniversitedeçevik kuvvet amirlerindenistihbarat görevlilerine, sermayesahiplerine kadar herkese yer var,ama vergilerin kesildi¤i iflçi-emekçi çocuklar›na kap›larkapal›.

Kapal› kap›lar› k›rman›n yoluise mücadelede!

E. Ekim

Ekim

Gençli¤i

22

ODTÜ’de kimler e¤itimgörür?

Newroz’da yaflanan bayrak provokasyonununard›ndan bir anda tüm yurdu saran flovenist dalgaüniversitelerde de faflist çetelerin devrimci-demokrat-yurtsever ö¤rencilerin üzerine sald›r›larmas›ylayans›mas›n› buldu. Çukurova, Karaelmas, Marmarave ‹stanbul Üniversitesi’nin ard›ndan Y›ld›z TeknikÜniversitesi’nde de y›llard›r ortal›kta gözükmeyen,sesini ç›kartamayan sivil faflist çeteler, milliyetçihisterinin kas›tl› olarak körüklendi¤i bugünlerde okanl› yüzlerini gösterdi.

Geçti¤imiz haftalarda Trabzon’da yaflanan linçgiriflimini protesto etmek amac›yla YTÜ MerkezKampüsü’nde düzenledi¤imiz eylemimiz, kendinibilmez iki faflist taraf›ndan provoke edilmek istendi.Ancak devrimcilerin so¤ukkanl› tavr› provakasyonçabalar›n› bofla düflürdü. Faflistler polis ve ÖGBkorumas› alt›nda olay yerini terketmek zorundakald›lar.

1 May›s sürecinde ortada görünmeyen bu faflistler,1 May›s’›n ard›ndan 5 May›s günü akflam saatlerindeüniversiteye gelip, üzerinde “ülkü ocaklar›” imzal› pulyapma cüretini göstermifllerdir. Ertesi gün pullarlakarfl›laflt›¤›m›zda ilk iflimiz üzerinde Türk bayra¤› veistiklal marfl›n›n ilk üç m›sras›n›n oldu¤u bu pullar›kaz›yarak üzerlerine “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i!”,“Faflizme karfl› omuz omuza!”, “Provokasyonlara,flovenizme geçit yok!” yaz›lar›n› yap›flt›rmak oldu. Veokuldaki di¤er siyasetlerle görüflerek 9 May›sgününden itibaren üzerlerinde bu fliarlar›n bulundu¤upullar haz›rlay›p, yayg›n bir biçimde okula yapmay›,faflist histeriyi t›rmand›ran bu provokasyonlar›nteflhirini yapmak amac›yla haz›rlayaca¤›m›z bildiri veozalitleri kullanmay› kararlaflt›rd›k. Ve hafta bafl›ndanitibaren tüm pullar› temizleyerek, üzerlerine kendipullar›m›z› yapt›k.

9 May›s günü tescilli faflistlerden biripullar›m›zdan birini sökmeye yeltenmifl, engel olmakisteyen arkadafllar›m›za da b›çak göstermifltir. Ancakbu flahs›n yapt›¤› hareketinin cevab›n› almas› uzunsürmedi.11 May›s Çarflamba günü ad›ndan,adresinden ders program›na kadar tespit etti¤imizfaflisti kantin önünde kitleye teflhir ederek,

yapt›klar›n›n hesab›n› sorduk. Sald›rgan tav›rlar›nab›çak çekerek devam eden faflist kantine hapsedildi.Elindeki b›çakla yüzlerce ö¤renciye karanl›k yüzüteflhir edildi. Rektör kantine ça¤r›ld› ve oraya gelenidarenin b›çak ve faflistin kimli¤i hakk›nda tutanaktutulmas› sa¤land›. B›ça¤› saklamaya çal›flan ÖGB’lerde teflhir edilerek iflbirlikçi maskeleri ö¤rencileringözü önünde düflürüldü.

Tüm bunlar yaflan›rken rektörlük sekreterinincümleleri oldukça ilginçti. “Tantanaya gerek yok...Faflizmle ne ilgisi var flimdi” benzeri cümlelersarfeden bu flahsa da tüm ö¤rencilerin önünde kimdenyana oldu¤u soruldu ve b›çak çekenin biz de¤il faflistoldu¤u bir kez daha hat›rlat›ld›. Yap›lan etkili kitleteflhiri s›ras›nda “Faflizmi döktü¤ü kanda bo¤aca¤›z!”,“ Y›ld›z faflizme mezar olacak!”, “Faflizme karfl›omuz omuza!” sloganlar› at›ld›.

Olay sonras›nda rektörlükle yap›lan görüflmelerdeolay›n takipçisi olaca¤›m›z ve bundan sonrayaflanacaklar›n hiçbirinden sorumluluktafl›mayaca¤›m›z› bildirdik. Bu olay› anlatmak ve degün içerisinde geliflebilecek olaylar› teflhir etmekamac›yla haber verdi¤imiz Radikal, Cumhuriyet,Sabah vd. gazetelerden bir yan›t, bir ilgi göremedik.Alamad›¤›m›z yan›t bir kez daha gösteriyordu ki,medyas›ndan sivil faflist çetelerine kadar karfl›m›zdakiörgütlü bir güçtü. Bizler de bunun bilinciyle hareketetmenin sorumlulu¤unu bugün bir kez daha hissetmiflolduk.

Bizler YTÜ’de devrimci faaliyete uzanan ellerik›rar›z. Bugün, flovenist histeri dalgas›n›n y›llard›ra¤›r bedeller ödenerek kazan›lm›fl mevzilerimizdeesmesi ve ortam› provoke etmesi yan›ts›z kalmam›flt›rve yar›n da kalmayacakt›r. Faflist çeteleri üzerimizesalan asalak s›n›f› bilsin ki, bu oyunlar devrimcilertaraf›ndan bozulacakt›r. Üniversitelerimizde bizdenöncekiler taraf›ndan yükseltilen bayrak bugün bizlerinelinde daha da yukar›lara ç›kar›lacakt›r..

Kahrolsun faflizm!Faflizme karfl› omuz omuza!

Ekim Gençli¤i/YTÜ

Ekim

Gençli¤i

23

fifioovveenniisstt ddaallggaayyaa YY››lldd››zz’’ddaann ttookk bbiirr yyaann››tt......

Faflizmi döktü¤ü kandabo¤aca¤›z!

Egemen s›n›flar aç›s›ndan iflçi ve emekçilerin ulusalsorun tart›flmalar›na kilitlenmeleri her zaman toplumsalsorunlar›n üstünün kapat›labilmesi aç›s›ndan ifllevseldir.Tam da bu yüzden burjuvazinin çeflitli fraksiyonlar›,konu gericileflme olunca, ayn› cümleleri kurabiliyor,birbirlerini olumluyorlar. Ermeni soyk›r›m›tart›flmalar›n›n Türkiye’nin Avrupa Birli¤i yolundaengele dönüflmesi sonucunda Türkiye burjuvazisininiçine düfltü¤ü panik hali ve sözde iktidar ve sözdemuhalefetin tüm sözcülerinin soruna ayn› do¤rultudayaklaflmalar› güncel bir örnek olarak karfl›m›zda duruyor.

Bo¤aziçi Üniversitesi’nde “‹mparatorlu¤un ÇöküflDöneminde Osmanl› Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk veDemokrasi Sorunlar›” ad›yla düzenlenecek olan toplant›ile beraber hem tart›flmalar, hem panik hali, hem deiktidar ve muhalefet kenetlenmesi yo¤unlaflt›.

Konferansa say›l› günler kala, gerici milliyetçikesimler ve onlar›n a¤z›yla yazan köfle yazarlar›nca,Bo¤aziçi Üniversitesi’nde düzenlenecek olan konferanshedef gösterildi, adeta son birkaç ayd›r yarat›lan ve sonutoplumsal linç giriflimlerine ba¤lanan provokatifsöylemlere yenileri eklendi. Kat›l›mc›lar›n kimliklerindenkonferans›n düzenlendi¤i üniversitenin Türkiye’dekikonumuna dek bir dizi tart›flma yap›ld›. Henüz içeri¤inedair bir bilgiye sahip olunmayan konferans metin vebildirileri hakk›nda spekülatif yorumlar yap›ld›. Tümgerici floven kesimin üzerinde ortaklaflt›¤› nokta, Türkiyealeyhtarlar›n›n, Türkiye’nin merkezi bir yerinde ve yineTürkiye aleyhine komplolar oluflturmak ad›natoplanacaklar›yd›.

Konferans henüz toplanmadan o kadar ses getirmifltiki, konu CHP’li milletvekili Elekda¤ taraf›ndan meclisetafl›nd›. Elekda¤’›n bilimsel kisve alt›nda Ermenipropogandas› yap›laca¤›na dair ithamkar konuflmas›üzerine Adalet Bakan› Cemil Çiçek kürsüye ç›k›p, tümkonferans kat›l›mc›lar›n›, Bo¤aziçi Üniversitesi’ni vatanhainli¤i ile suçlad›. Cemil Çiçek konuflmay› yaparken,muhalefetten daha keskin bir ç›k›fl yapabilmeyi miplanlam›flt›, yoksa bayrak meselesiyle MHP’ye kapt›rd›¤›oylar› geri almay› m› hesapl›yordu bilinmez, ama ölçüyükaç›rd› ve emperyalist iflbirli¤ini güçlendirebilmek ad›naiktidar›n takmaya mecbur oldu¤u demokratiklik maskesinidüflürdü.

Daha önce Abdullah Öcalan ile ilgili A‹HM karar›verildikten sonra Devlet Bahçeli’nin yapt›¤› gibi, CemilÇiçek de tüm Türk halk›n›, konferans›n sonucunda

Ermeni sorununa iliflkin resmi tezi çürüten bir sonuçç›kacak olursa, göreve ça¤›rd›. Bu görev nas›l bir görevolabilir? “Yeni Sivaslar, Çorumlar yarat›n. Devrimcilere,demokratlara sald›r›n. As›n, yak›n, y›k›n...” Bu görevbaflka nas›l bir görev olabilir ki?

Bu ateflli konuflman›n ard›ndan Cemil Çiçek bir kesimtaraf›ndan alk›flland›, iki kesim taraf›ndan k›nand›. Ancakkonuflma hedefine ulaflt›. Konferans Bo¤aziçi Üniversitesirektörlü¤ünce iptal edildi. Gerici floven kesimler Çiçek’imilli kahraman ilan ederken, konferans yanl›lar›demokrasi katili ilan ettiler. Buraya kadar tepkiler, normalve ola¤and›. Ancak konferans iptal edilmeden önce onakarfl› olup, her f›rsatta konferans›n örgütleyicilerinesald›ran Avrupa Birli¤i beklemecileri ve emperyalistiflbirli¤inin sad›k uflaklar› da k›nayan tarafta yer ald›.Elbette flu tür cümlelerle, “bu içerikte bir konferans bileolsa, (yani Cemil Çiçek konuflmas›ndan dolay› k›nan›rama vatan hainli¤i s›fat› onan›r!) engel olunmamal›yd›.Demokrasiye iliflkin imaj›m›z zedelendi. B›raksayd›k dakonuflsalard›! fiimdi tüm Avrupa üzerimize gelecek!”

Konferans hangi tart›flmalara zeminyaratt›?

‹ptal edilen konferans öncesinde ve sonras›nda en azErmeni soyk›r›m› tart›fl›ld›. Bu konuda iki kutup oldu¤uifade edilerek ve resmi tez-alternatif tez çat›flmas›ndan sözedilerek konu kapat›ld›. Konferans›n ana temas›n›

Ekim

Gençli¤i

24

Düflünce özgürlü¤ünün veözerkli¤in s›n›rlar›!

Cemil ÇiçekCemil Çiçek

oluflturacak olan bu konunun önden daha farkl› birbiçimde tart›fl›lma imkan› zaten yoktu, zira egemenlerinyaratt›¤› bas›nç sonucunda konferans gerçekleflememiflve konferans›n sonucunda kimilerine göre alternatif,kimilerine göre bilimsel bir sonuç ifade edilememifloldu. Bunun sonucu konferans›n ana temas›n›n tart›flmakapsam› d›fl›nda kalmas›yd›.

Ancak bu konferans›n içeri¤i floven gerici kanad› odenli k›zd›rm›fl ve ürkütmüfltü ki, Avrupa Birli¤ipolitikalar› gere¤ince bast›r›lm›fl siyasal anlay›fllar›makyajs›z bir biçimde gün yüzüne ç›kt›. Bu, en azErmeni soyk›r›m› kadar önemli, zira Türkiye’de bir dizikatliama, cinayete ve devlet terörüne zemin yaratanzihniyet, “ben buraday›m!” diyerek kendini d›fla vurdu.

Cemil Çiçek’in flu sözleri dikkate de¤erdir: “Türkiyede düflünce ve ifade özgürlü¤ü yoktur diyenleryan›l›yorlar. Bak›n Türkiye’de milleti arkadanhançerleme ve iftira atma özgürlü¤ü vard›r.” Gericifloven iktidar›n düflünce ve ifade özgürlü¤ünü, resmiideolojiyi elefltirmeyi nas›l anlad›¤›n› ifade eden bucümle, konferans tart›flmalar› üzerine kurulmufltur.Ermeni soyk›r›m› konusunda resmi ideolojinin bakt›¤›perspektiften bakmak yerine sorunu bilimsel birçerçevede ele almaya çabalamak “hançerleme”; olanaolmufl demek “iftira” oldu¤unda, düflünce ve ifadeözgürlü¤ünün iktidar cephesinden alg›lan›fl›n›n da“devlet ne derse onu tekrarlama özgürlü¤ü ve resmiideolojiye uygun ve bu s›n›rlarda düflünme özgürlü¤ü”oldu¤u aç›kt›r. Yine iktidar›n düflünce özgürlü¤ü “vatanhainlerine” tan›nm›fl bir özgürlük de¤ildir. “Vatan haini”tan›m›n›n mu¤lakl›¤› yan›lt›c› olmas›n; kastedilen,“vatan millet sakarya” edebiyat› yapmayanlar›n düflünceözgürlü¤ü olmad›¤›d›r.

Çiçek yapt›¤› konuflmada Bo¤aziçi Üniversitesiflahs›nda üniversitelerin özerkli¤ine de “aç›kl›k” getirdi.“Özerklik saçmalamak de¤ildir” cümlesiyle,üniversitelerin özerkli¤inin resmi ideolojiden özerklikolamayaca¤› gerçekli¤inin alt›n› çizmifl oldu. Ermenisoyk›r›m› gibi, has›r alt› edilsin diye y›llarca bir sürüsat›lm›fl “bilim adam›”na tarihi belge yaratt›r›lm›fl birkonuda tart›flmak elbette özerk bir konuma sahip olup,bu konumu “suistimal” ederek ifllenemezdi. Olsa olsa bubir üniversitenin s›n›r› aflmas›, saçmalamas› olabilirdi.YÖK’ün de Çiçek‘e paralel bir aç›klamada bulunmas›,Türkiye’de üniversitelerin özerkli¤inden ne anlafl›ld›¤›n›gözler önüne serdi.

Düflünce ve ifade özgürlü¤ünün ve üniversitelerinözerkli¤inin s›n›rlar›n›n iktidar cephesinden bir kez dahahat›rlat›lmas›na vesile olan bu konferans›n temel birifllevi de, burjuva demokrasisi denen fleyin ne menem birfley oldu¤unu bir kez daha ortaya sermesi oldu.

Burjuva medya ve silahflörleri!

Sorun, Ermeni sorunu gibi burjuvazinin farkl› ç›karodaklar›n› etkileyen bir sorun olunca, konu bas›nda

genifl bir yer tuttu. Köfle yazarlar›n›n büyük ço¤unlu¤ukonuya iliflkin fikir beyan ederek, sözcüsü olduklar›gruplar›n konuya iliflkin de¤erlendirmelerini ifade ettiler.

Bunlar içerisinde özellikle Ertu¤rul Özkök’ünsöylemleri dikkat çekiyor: “... Bo¤aziçi Üniversitesi’ndeo toplant›n›n yap›laca¤› salonun önünde bir eylemyapmak isterdim... Ermeni soyk›r›m› iddias› konusundadevletin resmi tezlerine karfl› fikirlerini söylemek üzerebir araya gelen konuflmac›lar›n eline küçük bir bildiritutuflturmak isterdim... Ama ne yaz›k ki korktu¤umbafl›ma geldi. Bu konferans ertelendi. Konferansç›lar daamaçlar›na ulaflt›lar.” Hürriyet gazetesindeki köflesindenÖzkök, nas›l da sald›rmaya f›rsat kollayanlara yolgösteriyor.

Emin Pazarc› ise flunlar› söylüyor: “...Türkiye’ninezici ço¤unlu¤u bu üç befl kifliye haddini bildirmeliydi.Olmad›, yap›lamad›. Cemil Çiçek mecburen tepkigöstermek zorunda kald›.” Bir baflkas›, ise CemilÇiçek’e “Yafla” diyor,“A¤z›na sa¤l›k”!

Bu nas›l bir öfke ve bu nas›l bir tahammülsüzlük!fiovenizmi flahland›rarak, halklar› birbirine düflürerek,düflüncenin ifadesine ket vurarak yap›lmak istenen, aç›kki y›llard›r sermaye iktidar›n›n ayakta kalmas›n›n temeldayana¤› olan paranoya psikolojisini diriltmektir.Böylelikle iflçi ve emekçiler içerisinde flovenmilliyetçilik körüklenerek s›n›f› bölen bir dalgayadönüfltürülecektir. Konferans örgütlenebilseydi de, sonuçbu konferans›n gerici bir propogandaya konu edilmesiaç›s›ndan çok farkl› olmayacakt›. Ama köfle yazarlar›n›nbir k›sm› tart›flmalar›n› konferans›n ortaya koyduklar›üzerinden yapmak mecburiyetinde kalacaklar vekonferans›n amac› olan “Ermeni soyk›r›m›na iliflkinalternatif tezlerin ortaya konulmas› amac›” tart›flmadüzeyinde de olsa gerçekleflebilmifl olacakt›.

Konferans yak›n bir gelecekte örgütlenebilir de.Bo¤aziçi Üniversitesi rektörlü¤ü refleks bir kararla iptaletmifl olabilir, ancak farkl› bas›nçlar›n devreyegirmesiyle, iktidar› aklamak ad›na konferans›n yenidenörgütlenmesi mümkün. Fakat bu kez konferans›nyap›laca¤› yerin önünde genifl güvenlik önlemlerial›nmas› zorunlu olacak!

A. Eylül

Ekim

Gençli¤i

25

Ertu¤rul Özkök

Ellerindeki teknoloji harikas› silahlara ra¤men ABDIrak‘taki direnifli k›rmay› baflaram›yor. Yarat›lan y›k›ma,katliamlara ra¤men hiçbir sonuç elde edilememesiemperyalist savafl makinesini daha da azg›nlaflt›rd›.Demokrasinin yald›zl› ka¤›d›na sar›l›p süslenen iflgal, EbuGarip hapishanesinde ve Felluce’de yaflananlarla gerçekyüzünü gösterdi. Art›k kimse “demokrasi” ve “insanhaklar›”ndan bahsedemiyor. Çünkü gerçekler uluslararas›kurumlar taraf›ndan bile reddedilemeyecek kadar ç›plak.Örne¤in Uluslararas› Af Örgütü (UAÖ), Ebu Gariphapishanesindeki insanl›k d›fl› uygulamalar›n ortayaç›kmas›n›n ard›ndan, Irak'ta iflkencenin sürdü¤ünü vesadece Ebu Garip ile s›n›rl› kalmad›¤›n› aç›klad›. Örgütünraporlar›na göre, gerek ABD kontrolündekitutukevlerinde, gerekse Irak güvenlik güçlerine ba¤l› poliskarakollar›nda ve Ba¤dat'taki Irak ‹çiflleri Bakanl›¤›'ndaiflkence uygulamas› devam ediyor. Örgüt, bas›naç›klamas›nda, son dönemdeki iflkence iddialar›na da yerverdi:

fiubat 2005'te Bedr örgütüne ba¤l› üç kifli gözalt›ndaöldü. Bu kiflilerin vücutlar›nda a¤›r dayak ve elektrikfloklar›n› gösteren izler bulundu.

Ulusal bir TV kanal› olan El Irakiya, “terörist” diyeadland›r›lan kiflilerin “itiraflar›n›” yay›nlamaya bafllad›.Bu “itiraflar“ aras›nda tutuklular iflkence izlerini degösteriyorlar.

‹sveç'te yaflayan Irakl› Ali Sefer El Bavi, 14 y›l sonraülkesine döndü¤ünde “s›n›r boyunda yasad›fl› olarakgörüntü almak” gerekçesiyle gözalt›na al›nd›. Önce birkarakolda, ard›ndan ‹çiflleri Bakanl›¤› binas›ndasorguland›. Paras›na el konuldu. ‹çiflleri Bakanl›¤›'ndavücuduna elektrik verildi. El Bavi, buralarda birliktekald›¤› tutuklulara “iflkence var m›?” diye sordu¤unda,“her zaman” yan›t›n› ald›.

Geçen y›l›n son aylar›nda ortaya ç›kan baflka iddialarda insan›n kan›n› donduracak nitelikte. Brüksel’denFahriye Ahmet’in gizli Avrupa askeri raporlar›n› esas

alarak yazd›¤›n› iddia etti¤i, Suudi resmi gazetesi El-Vatan’da yay›mlanan bir makale, Irak’taki ABD ordusunuinsan organlar›n› çalmak ve satmakla suçluyor. EbuGureyb’de ve baflka cezaevlerinde öldürülenlerin birbölümünün üzerinde organ ç›karma amaçl› operasyonlaryap›ld›¤› belirtilen makalede, gerçeklerin a盤a ç›kmas›n›önlemek için cesetlerin cezaevlerinden uzak yerlereb›rak›ld›¤› belirtiliyor. Amerikan kuvvetlerinin medyan›nolay yerlerinin yak›n›na gelmesini zor kullanarakengellemesi de bunu kan›tlar nitelikte. Salg›n hastal›klar›önleme bahanesiyle, parçalanm›fl cesetler yak›nlar›nahaber verilmeden gömülüyor.

Demokrasi masal› ABD aç›s›ndan yeni hükümetinkurulmas› ile mutlu sonla bitmifl gibi gözüküyor.“Gökten” düflen elmalar da bir avuç iflbirlikçi taraf›ndanpaylafl›ld›. Irak Baflbakan› ‹brahim Caferi’nin kabinelistesi, 275 sandalyeli kukla Irak Ulusal Meclisi taraf›ndanonayland›. Böylece 50 y›l›n ard›ndan Irak’ta “demokratikyolla” seçilen hükümet de kurulmufl oldu. Baz›bakanl›klar›n flimdilik vekaleten yönetilece¤i aç›kland›.‹brahim Caferi büyük önem verilen savunma bakanl›¤›n›n,Ahmed Çelebi de petrol bakanl›¤›n›n yönetimini vekaletenüstlendi. Yeni hükümette 4 baflbakan yard›mc›l›¤›bulunuyor. Bu yard›mc›l›klardan ikisini Ahmed Çelebi ileKürt politikac› Roj fievis üstlenirken, di¤er iki ismin dahasonra belirlenece¤i ifade ediliyor. Yani tam bir tiyatrooyunu. Bu iflbirlikçilerin, hükümetin içinde yer alsalar bilehiçbir fleye hükmedemeyecekleri, hepsinin k›r›nt› peflindekofltuklar› yeterince aç›k.

Masal burada bitiyor. Bundan sonra ise gerçekleranlat›lacak ve son sözü direnenler söyleyecek. Filistin’denyükselen 盤l›k flimdi Irak’ta yank›lan›yor. ABD, Irakç›kmaz›n› aflmak için türlü yol ve yöntemi deniyor.Irak’taki direnifl, bugünkü s›n›rl›l›klar›na ra¤men, tümdünyay› yenilmezli¤i konusunda ikna etmifl emperyalizmkarfl›s›nda, dünya halklar›na umut vermeye devam ediyor.

S. Kurtulufl

Ekim

Gençli¤i

26

IIII rrrr aaaa kkkk bbbb aaaa tttt aaaa ¤€¤€ ›››› nnnn dddd aaaa dddd eeee bbbb eeee llll eeee nnnn eeee nnnn

AAAA BBBB DDDD !!!!

Irak’ta bata¤a saplanan “Koalisyon Kuvvetleri” heryan›ndan dökülmeye devam ediyor. Direniflin yükselendalgas› karfl›s›nda çaresiz kalan, bir türlü bu topraklardahakimiyet sa¤layamayan emperyalistler, kendi ordular›ndabile protestolara maruz kal›yorlar. Mart bafl›nda istifa edenGeorge Solomou’nun istifa mektubu her fleyi aç›kça ortayakoyuyor. Afla¤›da ‹ngiliz Ordusu eski mensubuSolomou’nunistifa mektubunu yay›nl›yoruz.

“Arazi Ordusu’ndan istifa ediyorum, çünkü Irak’ta devameden savafl›n yanl›fl oldu¤una inan›yorum. Bu, benim karar›mde¤ildi. Y›llard›r Arazi Ordusu’nda hizmet ediyorum. Bütün buy›llar boyunca pek çok fley ö¤rendim, bir arkadafl›m›nhayat›n› kurtard›¤›m için insani ödül kazand›m, birçokarkadafll›k kurdum ve öyle ümit ediyorum ki ülkeme baz›katk›lar›m oldu.

Hiç flüphesiz kimi arkadafllar›m onlar› yüzüstü b›rakt›¤›m›düflünecekler. Savafla karfl› oldu¤umu son birkaç hafta içindeaç›kça söylemeye bafllad›¤›mdan, birçok asker arkadafl›m›ndeste¤ini ald›m, ama bana korkak diyenler de ç›kt›. Ben,e¤itim alm›fl bir s›hhiyeciyim ve kazanm›fl oldu¤umbecerilerin hayat kurtarmak konusunda ifle yarayabilece¤ineflüphe yok. Ama uzun uzun düflünüp tafl›nd›ktan sonraverdi¤im karar flu oldu: Önceli¤im, bu savafla karfl› kamusalbir durufl sergileyerek hayat kurtarmaya çal›flmak olmal›.

Tabii, orduya giriyorsan›z, savaflmaya haz›r olmal›s›n›z.Ama her savaflta de¤il. ‹ngiltere’de ço¤u insan Irak savafl›n›nyanl›fl oldu¤unu düflünüyor ve bunun sebebi de, muhtemelen,buradaki savafl›n gerekçesi olarak ortaya at›lan bütüniddialar›n fos ç›km›fl olmas›. Art›k resmi olarak da biliniyor kiIrak’ta hiçbir kitle imha silah› yoktu. Bu savafl›n dünyay› dahagüvenli k›ld›¤› düflüncesi ise, hastal›kl› bir flakadan baflka birfley olamaz.

Askerler, ahlaki mülahazalar›n üzerinde olamazlar. ‹ngilizordusu bu olguyu utanç verici bir biçimde saklamayaçal›fl›yorsa da, Birleflmifl Milletler silahl› kuvvetlermensuplar›n›n belli savafllara siyasi, dini veya ahlakinedenlerle itiraz etme hakk›n› kutsal say›yor. Savaflbafllamadan önce generallerimiz bile Tony Blair’den SaddamHüseyin’in silahl› ve tehlikeli oldu¤una dair güçlü kan›tlaroldu¤unun garantisini vermesini istiyorlard›. Savafl›mmeflruiyeti hakk›nda kayg›l›yd›lar. Savafl› hakl›laflt›rmak içinkullan›lan BM kararlar›, ancak Irak’›n bölgeye veya dünyayatehdit teflkil etmesi halinde geçerliydi. fiimdi buna dair hiçbirdelilin mevcut olmad›¤›n› biliyoruz. Öyle bir durumla yüzyüzeyiz ki, BM genel sekreteri Kofi Annan bile, savafl›ngayr›meflru oldu¤unu söyledi.

‹stifa ediyorum, çünkü haks›z ve gayr› meflru bir savafltadövüflmek istemiyorum. Ama Irak’ta ‹ngiliz askerlerinin dekullan›lmas›ndan derin kayg›m var. Benim bölü¤ümdenaskerlerin söylediklerine göre, güney Irak’taki iflin ço¤u Basraile Kuveyt s›n›r› aras›nda mekik dokuyan petrol tankerikonvoylar›n› korumakm›fl. Arkadafllar›m›n anlatt›klar› da, busavafl›n gerçek nedenleri konusundaki büyüyen flüphelerimipekifltirdi sadece. ‹nanc›m o ki, d›fl politikam›z ABD iktidar›n›nihtiyaçlar›na göre yönlendiriliyor, özellikle de petrol ak›fl›n›ndenetim alt›na al›nmas› ihtiyac›n›n.

Bunu söylemek çok ac› asl›nda, çünkü birliklerimiz ›st›rapiçinde. ‹ki yak›n arkadafl›m Irak’ta sakat kald›. Hayatlar›y›k›ld›. fiunu da söylemeliyim: Ordu, sa¤l›klar›yla ilgiligereken her fleyi yapmad›, zay›f tedavi gördüler. Raporlarabak›l›rsa, 80 ölünün yan› s›ra 700-800 ‹ngiliz askeri ciddibiçimde yaraland›. Çok daha fazlas› ruhsal rahats›zl›kçekiyor. Falkland ve Birinci Körfez Savafl› tecrübesi gösteriyorki, savafl›n yaralar› çok derin oluyor, resmi kay›tlarda yaral›olarak görünmeyenlerde bile. Askerlik görevinin üzerinden 10seneden çok zaman geçmesine karfl›n her gün ruhsalbozukluklarla mücadele eden eski askerler tan›yorum. S›rfGeorge Bush Ortado¤u’daki petrolü kontrol etsin diyegencecik hayatlar›n kaybedilmesi ve y›k›lmas› utanç verici.

‹nsanlar, buray› biz kar›flt›rd›k, biz temizlemeliyiz diyorlar.Irakl›lar’›n pek çok fleye ihtiyac› var: T›bbi malzemeyeihtiyaçlar› var, altyap›lar›n›n yeniden infla edilmesineihtiyaçlar› var, ifle ihtiyaçlar› var. ‹htiyaç duymad›klar› tek fley,caddelerinde yabanc› askerler görmek. Asl›nda, gerilimi vefliddeti do¤uran fley ABD ve ‹ngiliz askerlerinin, geçen ayyap›lan seçimleri de dikkate almaks›z›n sürecek görünenvarl›¤›d›r. Bizler, Irak’ta yabanc› hakimiyetinin sembollerihaline geldik. ‹flte bu nedenler orada güvenli¤i sa¤lamam›z›nhiçbir yolu yok. Bunu ancak Irakl›lar’›n kendisi yapabilir. Bizorada ne kadar kal›rsak, ifller de kontrolden o kadar ç›kacak.Irakl›lar’›n kendi geleceklerini infla etmelerine izin vermeliyiz–hatalar yapacak olsalar bile.

Vicdan sahibi bir itirazc› olarak istifa ediyorum, çünkübunun hiçbir k›sm›n› istemiyorum, çünkü benim bu eylemiminbaflka askerlere de fikirlerini aç›kça söylemek ve baflkatercihlerde bulunmak için cesaretlendirece¤ini ümit ediyoruz.”

George Solomou / 4 Mart 2005

In These Times (Çev: Tayfun Salc›)

Ekim

Gençli¤i

27

EEmmppeerryyaalliissttlleerr IIrraakk’’ttaa kkaann kkaayybbeettmmeeyyee ddeevvaamm eeddiiyyoorr!!

“‹stifa ediyorum!”

George Soros ad›n› son zamanlardas›kça duyar olduk. Ukrayna, Gürcistanve K›rg›zistan’da ard arda gerçekleflen“devrimlerin” ard›nda GeorgeSoros’un ve ona ba¤l› kurumlar›n yerald›¤› yüksek sesle dile getirildi.fiimdilerde George Soros yay›nlananröportajlar› ile yine gündemde.

Kim bu George Soros?

George Soros 75 yafl›nda, dünyan›nen zengin insanlar› s›ralamas›nda üsts›ralarda yer alan bir ifl adam›. Enbilinen ünvan›yla spekülatör; yani eldeetti¤i bilgileri kullanarak, de¤eri düflükhisselere çok yüksek mebla¤larlayat›r›m yap›yor, daha sonra dade¤erleri yükselen hisseleri sat›yor. Busayede servetine servet katarken,ülkelerin borsalar›n›, ekonomilerini altüst ediyor. Güney Asya Krizi’nde debenzer bir yöntem izleyen Soros’unad› bu nedenle “borsalar› çökerten adam” olarak an›l›yor.Bir di¤er marifeti de para birimi manipülasyonu. Soros1992’de 10 milyar dolar de¤erinde sterlin satarak sterlindevalüasyonuna neden olmufl ve bu sayede bir gecede 1milyar dolar kazanm›flt›. Soros bu operasyon ile her‹ngiliz vatandafl›n›n cebinden 12,5 sterlini çalm›fl oldu.George Soros bu yöntemlerle yine servetine servet katt›.

Tüm bu operasyonlar›n ard›ndan kendisine yapt›¤› iflinahlaki yönü soruldu¤unda ise flöyle söyledi; “Malipiyasalarda spekülasyon yaparken, s›radan bir ifl adam›n›nkarfl› karfl›ya oldu¤u ahlaki kayg›lar›n ço¤undan azadeolursunuz. Ben kendimi ahlaki meselelerle s›kmam...döviz tüccarlar›; masalar›nda oturup, azgeliflmifl ülkelerinpara birimlerini al›p satarlar. Para birimindekidalgalanman›n, o ülkelerde yaflayan insanlar›n hayat›ndakietkisini düflünmezler. Düflünmemeleri de gerekir; onlar›nifli bu...” ‹fl baflka ahlak baflka diyen George Soros, sahipoldu¤u inan›lmaz servetle, Arjantin, Brezilya veMeksika’da emlak ifllerini, Venezuella’da da bankac›l›ksektörünü kontrol alt›nda tutuyor.

Elbette yolsuzluklarla, gizli kapakl› mali dümenlerleservet edinmifl olan George Soros benzeri pek çok kiflivar. George Soros’u onlardan ay›ran ise, ekonomiyeyapt›¤› spekülasyonlar›n benzeri komplolar› politikada

uyguluyor olmas›. Bu komplolara yak›n zamandaGürcistan, Ukrayna ve K›rg›zistan’da tan›k olduk.

Oysa Soros’un hünerli parmaklar› çok öncelerden berigörev bafl›nda.

Piyasalara “aç›k toplum”

George Soros, “aç›k toplum” düflüncesinin fikir babas›olan Karl Popper ile Londra Ekonomi okulunda ö¤renciiken tan›flt› ve ondan çok etkilendi. ‘80’lere gelindi¤indemilyarlarca dolar›n sahibi olan Soros, “aç›k toplum”düflüncesini hayata geçirmek ad› alt›nda çeflitli icraatleregiriflti. Soros’un ilk gözünü dikti¤i yer elbette SovyetlerBirli¤i oldu. 1987’de Sovyetler Birli¤i‘nde paras›n›nödenmedi¤ini iddia eden bilim adamlar›n›n ülke d›fl›naç›kmalar› için 100 milyon dolar harcad›. Sovyetler‘dekie¤itimi kendi deyimiyle marksist-leninist dogmalardankurtarmak için yüzbinlerce dolar harcamaktan da geridurmad›. 1989’da Polonya’da Dayan›flma Sendikas›’n›destekledi. Sovyetler Birli¤i‘nin da¤›lmas›n›n ard›ndan daDo¤u Avrupa ve Kafkasya ülkelerinde Aç›k ToplumEnstitülerini kurdu ve bunlara milyonlarca dolar ak›tt›.Venezuella’da Chavez karfl›t› Amerikan yanl›s›muhaliflere bir milyon dolar harcad›. S›rbistan’daki

Ekim

Gençli¤i

28

‹‹nnssaannll››¤€››nn kkaann››nn›› eemmeenn DDrraakkuullaa::

George Soros

Ekim

Gençli¤i

29

yönetim de¤iflikli¤ini yönlendirdi.Bugün Aç›k Toplum Enstitüsü onlarca ülkede faaliyet

gösteriyor. En yo¤un faaliyet alan› da Ortado¤u’dan sonradünyan›n en zengin petrol yataklar›n›n bulundu¤uKafkasya bölgesi ve bu ülkeler ayn› zamanda dünyapiyasalar› için yeni pazar alanlar› anlam›na geliyor.Soros, aç›k toplumu totaliter rejimlerin karfl›s›nda birtehdit olarak aç›kl›yor. Ülkelerin ekonomilerini çökertipceplerinden paralar›n› çalan bu yavuz h›rs›z,küreselleflmenin zengin ve fakir aras›ndaki uçurumuderinlefltirdi¤inden ve kapitalizmin insanlara gereklirefah› sa¤layamad›¤›ndan bahsediyor. Spekülasyonlaryaparken ahlak› çöpe atan Soros, bir anda yard›mseverkesiliveriyor. Bu ülkelerde iletiflimden yerel yönetimlere,sa¤l›ktan uluslararas› politik araflt›rmalara kadar pek çokkonuda oluk oluk para ak›t›yor.

Türkiye’de “aç›k toplum”

Bölgedeki ülkelerin tamam›nda faaliyet gösterenGeorge Soros’a vak›f ve kurumlar Türkiye’de ‘90’lar›nortalar›ndan bu yana çal›flmalar yap›yor. Soros’unTürkiye’ye ilk müdahalesi, 1995 y›l›nda bafl›n› CemBoyner’in çekti¤i Yeni Demokrasi Hareketi ile bafllad›.Soros bu hareketin kurulmas›na ve seçimlere kat›lmas›namali destek verdi. Ancak YDH’nin seçimlerde u¤rad›¤›hezimetin ard›ndan Soros, Türkiye politikas›na müdahaleedecek baflka araçlar›n aray›fl›na girdi.

‘99 y›l›nda Sabanc› Holding’in konu¤u olarakTürkiye’ye geldi. Eski bürokratlar›n, ünlü patronlar›nkat›ld›¤› bu konferansta Soros “aç›k toplum projesi”nianlatarak, bu amaçla Türkiye’deki çeflitli vak›f vederneklerle çal›flmak istedi¤ini söyledi. Sabanc›lar’›nSoros’la iliflkisi bununla s›n›rl› kalmad›. Konferans›nard›ndan Sabanc› Üniversitesi Soros ile bir iflbirli¤ianlaflmas› imzalad›. Soros’un Türkiye’deki maceras›bunlarla da s›n›rl› de¤il. Ekonomik krizin ard›ndanTürkiye’ye getirilen Kemal Dervifl Soros’un yak›nadamlar› ile görüflmüfl ve bu olay bas›na yans›m›flt›.

George Soros ve Aç›k Toplum Enstitüsü bugünTürkiye’deki pek çok kurum ve kifliye do¤rudan ya daprojeler üzerinden mali destek sa¤l›yor. Aç›k ToplumEnstitüsü’nün y›ll›k bütçesi 2 milyon dolar› buluyor.Enstitünün Türkiye’deki çal›flma alanlar› ise kurumunkendi sitesinde flöyle ifade ediliyor; Siyasi reform ve AB,cinsel, bölgesel eflitsizlikler ve sivil toplum. Soros’unpara sa¤lad›klar›n›n listesi de hayli uzun; Listeden birkaçilginç isim; Nebahat Akkoç, (Diyarbak›r’daki Kad›nAraflt›rmalar› Merkezi Yöneticisi), Murat Belge (BilgiÜniv. ö¤r. üyesi, Birikim dergisi kurucusu, Radikalyazar›), Üstün Ergüder (BÜ eski rektörü, Sabanc› Üniv.‹stanbul Politikalar Merkezi Direktörü), Ömer Madra(Aç›k Radyo kurucular›ndan, Bilgi Üniv.Ö¤r. Üyesi),Nadire Mater (bianet’in yönetmenlerinden), O¤uzÖzerden (Bilgi Üniv. Mütevelli heyeti baflkan›), HakanAlt›nay (Bilgi Üniv. Mütevelli heyeti üyesi). Hakan

Alt›nay ayn› zamanda Aç›k Toplum Enstitüsü’nündirektörlü¤ünü yap›yor. Kurum, Avrupa’da TürkiyeÇal›flmas›; Batman Kad›n Merkezi'nin Kad›n›n ‹nsanHaklar› E¤itimi Projesi; Bilgi Üniversitesi’nin Avrupal›Türkler Araflt›rmas›; Bilgi Üniversitesi Sivil ToplumKurulufllar› E¤itim ve Araflt›rma Birimi; BilgiÜniversitesi ‹nsan Haklar› Merkezi; Bo¤aziçiÜniversitesi'nin çeflitli Araflt›rma Projeleri gibi bir çokçal›flmaya fonlar sa¤lad›.

Soros’un yapt›¤› komplolarla yönetim de¤iflikli¤iyaflanan ülkelerdeki “muhaliflere” bak›ld›¤›nda,Türkiye’deki faaliyet alan›yla benzerlik tafl›d›¤›görülüyor. Akademisyenlerden, yazarlardan, patronlardan,bas›n ve medya kurulufllar›ndan oluflan liberal demokratbir muhalefet. Soros ve vak›flar›, sundu¤u bu yard›mlar›nkarfl›s›nda bu kurum ve kurulufllardan nas›l bir ç›karbeklemektedir? Ülkelerin politikalar› üzerinde söz sahibiolmak, gerekti¤inde yönetim de¤iflikli¤i yapabilecek biretki alan› oluflturmak ve böylece benzer durumda olanülkelere tehdit oluflturmak. Bafl›n› liberal demokrataz›nl›k gruplar›n›n çekti¤i kadife devrimler, bu gruplar›nABD’nin ç›karlar› s›n›rlar›ndaki muhalefetleri bu sorununcevab›n› k›smen de olsa vermektedir.

Soros’a ne diye hitap etmeli?

Son günlerde George Soros burjuva bas›nda s›kça boygösterir oldu. Mehmet Ali Birand’la yapt›¤› röportajCNNTürk’te, ard›ndan Can Dündar’›n röportaj›Milliyet’te yay›nland›. Soros’u demokrasi havarisi olarakgösterme çabas›nda olan burjuva bas›n› ona duydu¤uhayranl›¤› gizleme gere¤i duymuyor. Can Dündar’›n“Ço¤u ifladam› servetini yat, kat uçak almaya harcarkensiz dünyay› de¤ifltirmeyi seçtiniz” sözleri bunun birgöstergesi. Üstelik Dündar, de¤iflime yat›r›m yapt›¤›n› vebunun onu devrimci k›ld›¤›n› söylüyor. Soros’un yapt›¤›bu yat›r›mdan elde etti¤i kârlar, de¤ifltirdi¤i dünyan›nad›m ad›m Amerika’n›n hizmetine girdi¤i, faaliyetgösterdi¤i ülkelerin ABD’nin ç›kar alanlar›ndaki ülkeleroldu¤u gerçe¤i röportajda nedense dile getirilmiyor. D›flpolitikada bu denli etkili olan Soros, Bush hükümetinekarfl› oldu¤unu söylese de, uygulamalar›, ABD’nin d›flpolitikas›na bire bir uyuyor. AKP’yi Türkiye’nin endemokratik partisi ilan etmesine flaflmamak gerekiyor.Soros’a yak›n bir ifl adam› yapt›¤› bir aç›klamada,uygulad›klar› yöntemlerin CIA’in yöntemleri oldu¤unusöylüyor.

Can Dündar George Soros’a soruyor; “Size ne diyehitap etmemi istersiniz”, “Finansman grubu”, “Globalhay›rsever”, “Tuttu¤u alt›n olan Midas”, “Aç›k toplumfilozofu”, “Bilgisayar ça¤›n›n Robin Hood’u” ve sonraekliyor; “Ya flunlara ne dersiniz?”, “Tayland halk›n›nkan›n› emen Drakula”, “Malezya ekonomisinin mezarkaz›c›s›”, “Çin’in timsah›”

Siz Soros’a ne diye hitap edersiniz?H. Ezgi

33330000

Gençlik hareketi aç›s›ndan önemlideneyimlerin oluflturuldu¤u ve hareketinsorunlar›n› aflmak do¤rultusunda ilkad›mlar›n at›ld›¤› bir dönemi gerideb›rakm›fl bulunmaktay›z. Okullar›nkapan›yor olmas› nedeniyle gençlikhareketinin tablosuna dair bütünlüklü birde¤erlendirme yapmak, gelecek dönemehaz›rl›k aç›s›ndan yak›c› bir önemtafl›maktad›r. Bugüne kadar ortayakonulan de¤erlendirmeler tüm yak›c›l›¤›ve önemi ile halen geçerlili¤inikorumaktad›r. Ancak aradan geçendönem ve ortaya ç›kan ilk sonuçlar bude¤erlendirmeler ›fl›¤›nda gençlikhareketinin tablosunu de¤erlendirmeyibir zorunluluk haline getirmiflbulunmaktad›r. Bu de¤erlendirme birgirifl niteli¤i tafl›makta, yaz dönemindeyap›lacak daha kapsaml› tart›flmalar vede¤erlendirmeler için bir çerçeveçizmeyi hedeflemektedir.

Geçmifl dönemin ›fl›¤›ndagençlik hareketinin tablosu

Gençlik hareketi dönemin bafl›ndaifade edilen darl›k, kitlelerden kopuklukve örgütsüzlük gibi temel sorunlar›n›aflamadan bir y›l› daha geride b›rakt›. Budönem boyunca gerek pratik, gereksepolitik planda ortaya konulan çabalar isehenüz hareketin tablosunda gözlegörünür bir farkl›laflma oluflturmaktanuzak bir düzeydedir.

Ö¤renci gençlik dönemin bafl›ndanbu yana sermayenin sistematik sald›r›lar›ile karfl› karfl›ya bulunmaktad›r. E¤itiminticarileflmesinden, aç›k bask› ve terörekadar oldukça yayg›n olan sald›r›larkarfl›s›nda ise gençli¤in bir savunmaçizgisinde oldu¤u, sald›r›lar›gö¤üsleyebilecek bir mücadele-eylem veörgüt çizgisi izleyemedi¤i tüm y›l›nverileri üzerinden düflünüldü¤ünde aç›k

bir olgu olarak karfl›m›zda durmaktad›r.Gençlik hareketinin birleflik bir

gençlik hareketi ve örgütlenmesiyönünde ad›mlar›n›n yine birleflik birtarzda at›lmad›¤› koflullarda gençlikhareketinin daha da gerileyece¤ini ifadeetmifltik. Dönemin bafl›nda ortayakoydu¤umuz de¤erlendirmelerde ifadeetti¤imiz bu temel gerçeklik ise,bugünün gençlik hareketi tablosunakendi dar s›n›rlar›ndan bakmayan hergözün görebilece¤i niteliktedir.

Gençlik hareketi geçti¤imiz ö¤renimdönemine bir önceki y›ldan olumlu birbirikime yaslanarak girmedi. Bunundo¤al bir sonucu olarak ise hareket birönceki y›l›n sorunlar›n› da zay›fomuzlar›nda tafl›maktayd›. Ancakdönemin bafl›ndan itibaren gençlikhareketinin temel bir gündemi olan 6Kas›m eylemleri mevcut sorunlar›nafl›lmas› aç›s›ndan önemli bir kald›raçifllevi görme potansiyeline sahipti. Ancakbir k›s›m siyasal gençlik grubunun dargrupçu ve hareketin ihtiyaçlar›n›görmekten uzak yaklafl›mlar› sonucueylemler, taflra illerini bir kenarab›rak›rsak - ki bu illerin önemli birk›sm›nda birleflik eylem bir tercihten çokzorunluluk olarak ortaya ç›kmaktad›r,hemen hemen tüm metropolüniversitelerinde parçal› bir biçimdegerçeklefltirildi. Bu ise birleflik gençlikhareketi aç›s›ndan önemli bir imkan›ndaha bafltan heba edilmesi anlam›tafl›yordu. Öte taraftan ise eylemi güçlübir ön haz›rl›¤a dayand›rarakörgütlemeye çal›flan siyasetlerin çabalar›ise eylem alan›na dönük sonuçlar d›fl›ndaetkili bir sonuç oluflturmaktan uzakkald›. Önemli ölçüde genç komünistleriniradi çabalar› ile devam ettirilmeyeçal›fl›lan çal›flmalara ilgi ise, siyasalgençlik gruplar›n›n kolayc› baflar›beklentilerinin bir ürünü olarak zamanlaazald›.

GGeennççlliikk hhaarreekkeettiinniinn ssoorruunnllaarr››nn››nn ççöözzüümmüünnddee ddeevvrriimmccii bbiirr ooddaakk oollaabbiillmmeekk iiççiinn!!

Daha fazla ›srar, irade ve güven!Bu çerçevede

bizimle paraleldüşünen

anlayışlarlaberaber ortaya

çıkartılandeklarasyon ve

halen sürentartışmalar

gelecek yıla ilişkinumut veren bir

niteliktedir. Bugüniçin yaklaşık 10siyasal çevrenin

katıldığıtartışmalarladeklarasyonun

hazırlığı vetartışmaları

devam etmektedir.Üniversiteli

öğrencihareketinin

örgütsüzlüğü,dağınıklılığı,

güven sorunu vekolektif bir

tartışmakültüründen

yoksun olması gibibir dizi başlık

etkin birtartışmaya konuedilmekte ve bu

başlıklardaifadesini bulanortak mücadeleperspektifi her

geçen güngüçlenmektedir

Ekim

Gençli¤i

31

Arkas›ndan ise sermayenindaralan gençlik hareketikarfl›s›nda artan sald›r›lar›natan›kl›k edildi. Bir yandan elitüniversitelerdeki paral› e¤itimuygulamalar› her geçen günderinleflirken, ötekiüniversitelerdeki gençli¤ibekleyen iflsizlik vegeleceksizlik artarak devametti. ‹TÜ, ODTÜ, Bo¤aziçi,YTÜ gibi üniversitelerinözellefltirilmesi yönlü ad›mlaryasa tasar›s› beklenmedenat›l›rken, bu üniversiteler parçaparça sermayeye peflkeflçekilirken; öteki taraftan iseformasyon sald›r›lar›, stajyeravukatl›k, sosyal bölümleriniflsiz üreten bölümler haline getirilmesi sald›r›lar› ard›arkas› kesilmeden devam ettirildi. Tüm bu sald›r›larkarfl›s›nda elle tutulur bir tepkinin örgütlenememifl olmas›ve 6 Kas›m eylemlerinin yeniden ortaya ç›kard›¤› darl›kve parçal›l›k sermayenin bask› ve zor ayg›t›n› daha güçlübir biçimde devreye sokmas›n›n yolunu açt›. Hedeflenen,daralan ö¤renci hareketini kitlelerden tecrit ederek dahaetkili ve yayg›n sald›r›lar için sermayenin yolunudüzlemekti.

Bundan sonraki dönemi ise, neo-liberal sald›r›lara efllikeden faflist sald›r›lar ve soruflturma terörü belirledi. Busald›r› dalgas› siyasal gençlik gruplar› için birlikte birmücadeleyi zorunlu k›lm›fl olmakla beraber, bu birleflikmücadelenin güçlü bir politik zeminde olmamas› ve günükurtarmak d›fl›nda önüne bir program koyamamas›sonucu, verilen mücadele istenilen sonuçlar› üretmektenuzak kald›. Bu sürecin en önemli göstergesi ise siyasalgençlik gruplar›n›n yaflanan sald›r›lar› gençlik hareketininsorun ve ihtiyaçlar› temelinde tart›flabilecek bir politikzeminden yoksun olmalar›yd›.

Bu dönemin ortaya ç›kard›¤› bir di¤er olgu ise kitlehareketinin kendili¤inden dinamiklerinde yaflanan gözlegörünür düflüfltür. ‹flçi s›n›f› hareketinin yaflad›¤› zay›fl›klado¤rudan ba¤lant›l› olan bu sorun, bugün için gençlikhareketinin ortaya konulan kapsaml› sald›r›lar karfl›s›ndakendili¤inden bir ç›k›fl üretemedi¤ini ve s›n›f ve kitlehareketinde bir de¤ifliklik olmad›¤› koflullarda da yak›n bir

gelecekte üretmesinin oldukça zor oldu¤unugöstermektedir. Zira sermayenin ard› arkas› kesilmeyensald›r›lar› ve potansiyel iflsizlik tehtidi karfl›s›nda gençlik,gelece¤ine sahip ç›kacak kendili¤inden bir inisiyatifortaya koyamamaktad›r. Birkaç üniversitede ortaya ç›kanayr›ks› örnekler ise bu tabloyu de¤ifltirmekten uzakt›r.

Bu sorun ortaya çok yönlü sonuçlar ç›karmaktad›r. Bunlardan birincisi, gençlik güçlerinde yaflan›lan

apolitizasyon sorunudur. Daralan ö¤renci hareketi giderekgençli¤in genifl kesimlerinden kopmakta ve onlarlabuluflabilecek kanallar› heba etmektedir. Gençlikgüçlerinin ihtiyac› olan politik çal›flmalar ise önemliölçüde daralmakta ve hedefsizleflmektedir. Bu aç›dany›llard›r tekrar etti¤imiz gerçeklik bugünün gençlikhareketi karfl›s›nda daha yak›c› bir hal almaktad›r:“Reformist ve devrimci kanad›yla sol hareket kitlemücadelesi içersinde yapay çözümler, masa bafl› flablonlarve politik müdahaleyi ulafl›lmaz bir gelece¤e atançözümler ürete dursun, bizim aç›m›zdan as›l sorun gençlikhareketini politiklefltirmek ve giderek devrimcilefltirmektir.Gençlik hareketine devrimci önderlik sorununun dü¤ümnoktas›n› da buras› oluflturmaktad›r.”

Bugün daralan ve giderek içe kapanmaya vekitlelerden uzaklaflmaya bafllayan gençlik hareketinintekrar kitlelerle buluflabilmesinin ön koflulu güçlü birpolitik ajitasyon ve propaganda çal›flmas›d›r.

Sorunun ikinci yan› ise, siyasal gençlik gruplar›na

öözzüümmüünnddee ddeevvrriimmccii bbiirr ooddaakk oollaabbiillmmeekk iiççiinn!!

srar, irade ve güven!

Ekim

Gençli¤i

32

duyulan güvensizliktir. Siyasal gençlik gruplar›n›n önemlibir k›sm› aç›k ki bu güvensizli¤i fazlas›yla haketmektedir. Hareketin sorunlar›na, gençli¤in öne ç›kangündemlerine yabanc›laflm›fl, buna karfl›n gençliktenkadrosal planda çok fazla fley bekleyen siyasal gençlikgruplar›, bu sonucun do¤rudan sorumlular›konumundad›rlar. Zira bu güvensizli¤in iki yönlüoldu¤unu, siyasal gençlik gruplar›n›n da ö¤renci gençli¤eve onun gündemlerine genel bir ilgisizlik içerisindebulundu¤unu söylemek durumunday›z.

Bu sorun üzerinden ç›kart›labilecek bir di¤er önemlisonuç ise kendili¤inden bir yükselifl beklentisi içerisindebulunan siyasal çevrelerin düfltü¤ü durumdur. Bugünhareket son y›llar›n en geri ve da¤›n›k dönemini yaflarken,bu sorunlara müdahale etme iradesi göstermekten yoksunolan anlay›fllar hareketin sorunlar› karfl›s›nda debelenipdurmaktad›rlar. Hareketin ihtiyaç duydu¤u politik veörgütsel müdahale ise bu anlay›fllar taraf›ndan neredeysetart›fl›lmayan olgulard›r.

Bu nedenle gelinen yerde, politik çal›flma vemüdahalenin belirleyicili¤ini bir an bile unutmaks›z›n,örgütün kitle hareketini gelifltiren araç olma özelli¤inea¤›rl›k vermek, dikkati giderek daha etkili biçimde busoruna çekmemiz gerekmektedir.

Birlik tart›flmalar› ve ortaya ç›kard›¤›ilk sonuçlar

Birlik tart›flmalar› gençlik hareketi için ileri at›lm›fl tekad›m olarak tan›mlanabilir. Zira bugüne kadar eylemselve dönemsel ortakl›klar› dahi gerçekçi bir zeminde hayatageçiremeyen siyasal gençlik gruplar›n›n önemli bir k›sm›bugün gençlik hareketinin birlik sorununu tart›flan birnoktaya gelmifltir. Bu tart›flmalara dair daha ayr›nt›l› bir

de¤erlendirme zorunluluk olarak önümüzde durmaktad›r.Burada k›saca tart›flmalar›n seyrini ve ortaya ç›kard›¤› ilksonuçlar› ortaya koymaya çal›flaca¤›z.

6 Kas›m eylemleri sonras› bafllayan ilk tart›flmakurultay tart›flmas›yd›. Gençlik hareketinin sorunlar›n›nafl›lmas› ve ortak mücadele dinamiklerinin ortayaç›kart›lmas› hedefiyle genifl bir tart›flma platformuoluflturmak için bafllayan tart›flmalar istenen sonuçlar›üretemeden sonlanm›fl oldu. Ancak bu tart›flma gençlikhareketi içerisindeki birçok siyasal ak›m›n kat›ld›¤› dahagenel bir birlik tart›flmas›n›n da önünü açm›fl oldu.

Kurultay tart›flmalar› sonraki süreçte at›lan ad›mlar›ntetikleyicisiydi. Zira birleflik bir gençlik hareketi ihtiyac›ve bu kapsamda at›lmas› gereken ad›mlar sorunu bir dizisiyasal gençlik grubunun tart›flt›¤› bir sorun haline geldi.Ancak bundan daha önemli olarak kurultay tart›flmalar›gençlik hareketi içerisinde birlik sorunu üzerinden birtaraflaflman›n da ortaya ç›kmas›na vesile oldu. Birliksorunu politik bir taraf olarak geçmiflle k›yaslanamayacakbir güçlülükte gençlik hareketinin gündemine girdi.Sonraki süreci belirleyen ise bu politik taraflaflma oldu.Gençlik hareketinin sorunlar›n›n çözümünde devrimci birodak olabilmek, ortaya konulan birlik politikas›n›n dahagüçlü bir biçimde tart›fl›lmas›n›n da zorunlu bir halkas›n›oluflturmaktayd›.

Bu çerçevede bizimle paralel düflünen anlay›fllarlaberaber ortaya ç›kart›lan deklarasyon ve halen sürentart›flmalar gelecek y›la iliflkin umut veren bir niteliktedir.Bugün için yaklafl›k 10 siyasal çevrenin kat›ld›¤›tart›flmalarla deklarasyonun haz›rl›¤› ve tart›flmalar›devam etmektedir. Üniversiteli ö¤renci hareketininörgütsüzlü¤ü, da¤›n›kl›l›¤›, güven sorunu ve kolektif birtart›flma kültüründen yoksun olmas› gibi bir dizi bafll›ketkin bir tart›flmaya konu edilmekte ve bu bafll›klardaifadesini bulan ortak mücadele perspektifi her geçen gün

Ekim

Gençli¤i

33

güçlenmektedir. Bugün art›k gençlik hareketi içerisinde birlik meselesi

eksenli bir politik taraflaflma ve bu taraflaflmay› pratiksonuçlar›na tafl›yacak bir politik irade mevcuttur. Butart›flmalar devam etti¤i ve gelecek dönem pratiksonuçlar›n› da oluflturmaya bafllad›¤› koflullarda gençlikhareketi aç›s›ndan y›llard›r afl›lamayan k›s›r döngününafl›lmas›n›n önemli imkanlar› oluflmufl olacakt›r. fiunuaç›kl›kla belirtmek gerekir ki bugün at›lan ön ad›mlarsüreklileflti¤i koflullarda gelecek için paha biçilmezsonuçlar do¤uracakt›r.

“Bugün partinin gençlik hareketinin durumuna iliflkinbir de¤erlendirmesi ve buna ba¤l› olarak ortayakonulmufl bir politikas› var. Komünist gençli¤in güncelgörevi bu politikay› hayata geçirmeye kilitlenmek,baflar›s› için azami çaba sarfetmek, bu baflar›y›güvenceleyebilmek için her türlü araçtan, olanaktan vef›rsattan zaman›nda ve en iyi biçimde yararlanabilmektir.Hedef birleflik, kitlesel ve örgütlü bir devrimci gençlikhareketi yaratmakt›r...”

Bu partinin genç komünistler için tan›mlad›¤› görevve sorumluluktu. Ve genç komünistler tüm güçleriyle,gelinen yerde gençlik hareketinin önemli bir k›sm›namalolan bu politikay› baflar›ya ulaflt›rmak içinönümüzdeki dönemde daha etkin ve kararl› bir biçimdeçal›flacaklard›r.

Gençlik hareketinin sorunlar›çerçevesinde

1 May›s tablosu

Bu y›l›n 1 May›s tablosu yukar›da bahsedilen olumsuztablonun do¤rudan bir yans›mas› olmufltur. Döneminbafl›ndan bu yana devam eden darl›k, kitlelerdenkopukluk ve da¤›n›kl›k 1 May›s alan›na da önemli ölçüdeyans›m›flt›r. Birlik tart›flmalar›n›n ise daha önce de ifadeetti¤imiz gibi kendi sonuçlar›n› alana yans›tabilecek birdüzeyin gerisinde olmas›, 1 May›s eylemlerindeki butabloyu belirleyen bir di¤er etmendir.

Bu pek olumlu görünmeyen tablonun d›fl›ndakianlaml› örneklerden biri Ankara'daki 1 May›s'a gençlikkat›l›m› ve ön çal›flmas›d›r. Gençlik hareketinin yaflad›¤›darl›k ve kitlelerden kopukluk gibi sorunlar› aflmairadesinin bir göstergesi olarak Ankara'da çeflitliüniversitelerden ö¤rencilerin oluflturdu¤u “üniversitekortejleri” 500'e yak›n bir kat›l›mla ve etkin bir önçal›flmayla alana ç›km›flt›r. Siyasal bileflen aç›s›ndanoldukça s›n›rl› bir tablo sözkonusu olmas›na ra¤menüniversite ö¤rencilerinin bu çal›flmay› anlaml› bir ilgi ilekarfl›lad›klar›ndan söz edilebilir. Bunun gerisindeki temeletken ise, mevcut parçal› tablonun karfl›s›na s›n›rl› da olsabirleflik bir zeminde ç›k›lm›fl olmas›, üniversitelerdenö¤rencileri 1 May›s'›n öznesi haline getirecek etkin birçaban›n ortaya konmufl ve çal›flman›n birçok kampüsteetkili bir kitle çal›flmas› ile birlefltirilmifl olmas›d›r.

Ankara 1 May›s’›n›n bu olumlu tablosu ne yaz›k ki

sonras›na istenen ölçüde tafl›namam›flt›r. Bundabelirleyici olan siyasal gençlik gruplar›n›n1 May›seylemlerini hedefli ve uzun soluklu bir süreç olarakkurgulamamalar›d›r. Zira geçti¤imiz say›da bir örnekolarak ortaya koydu¤umuz Emek Gençli¤i’nin gerek önçal›flmada, gerekse sonras›nda ald›¤› tutum yeterinceaç›klay›c›d›r. Yaflanan köklü sorunlar›n çözümününeylemsel ortakl›klar olmad›¤›, bundan dahaköklü ad›mlar›n at›lmas› gerekti¤i, Ankara1 May›s çal›flmas›n›n ortaya ç›kard›¤›bir di¤er gerçektir.

Bu y›l›n 1 May›s eylemlerininbu genel görünümümün ötesindeortaya ç›kan bir di¤er sonuç ise1 May›s vesilesiyle örülenkitle çal›flmalar›n›n geçmifldönemlerin çok dahagerisinde kalmas›d›r. Busiyasal gençlikgruplar›nda yaflanan içekapanmay› göstermesiaç›s›ndan aç›klay›c›d›r.

Geçmifli aflmak,gelece¤i

kazanmak için!

Son olarak gençlikhareketinin günceltablosu üzerinden yolaç›karak komünistgençli¤in yaz dönemihaz›rl›¤›na iliflkin temelbir tak›m sonuçlarç›karmak yerindeolacakt›r. Zira bu döneminortaya ç›kartt›¤› birikimigelece¤e tafl›man›ngüvencesi olan gençkomünistler ancak iddialar›nauygun bir bak›flla gelecek y›lahaz›rland›klar›nda, hareketeönderlik iddias›n›n gereklerini yerinegetirmifl olacaklard›r.

Genç komünistler ad›na çok yönlü birfaaliyet ve enerjinin ortaya kondu¤u bir dönemgeride kald›. Geçti¤imiz 1 y›l boyunca gerek merkezibirlik tart›flmalar›, gerekse de yerellerden bu politikalar›güçlendirici ad›mlar için yo¤un bir çaba ve emek sarfettik. Bu dönem politik planda komünist gençlikçal›flmas› aç›s›ndan bir s›nanmayd› da ayn› zamanda.Gençlik hareketinin bu ölçüde darald›¤› bir dönemde,siyasal gençlik gruplar›n›n apolitizme ve bunun sonucubir kendili¤indencili¤e sürüklendi¤i bir atmosferde, gençkomünistler yo¤un bir emek ve çaba harcayarak, eldekis›n›rl› imkanlara tak›lmadan birçok alanda yo¤un bir

politik faaliyetin sürükleyicileri olmufllard›r. Bu gençlikçal›flmam›z›n ulaflt›¤› politik faaliyet kapasitesinin veüretkenli¤inin aç›k bir göstergesidir. Geçmifl y›llarda tekbir alana ve gündeme kilitlenerek baflar›l› sonuçlaroluflturan çal›flmam›z, gelinen yerde birden çok çal›flmay›ayr›ks› veya birleflik bir biçimde anlaml› baflar›larsa¤layarak hayata geçirebilmektedir.

Parti taraf›ndan ortaya konulan politikabütün bir y›l boyunca etkili bir biçimde

alanlara tafl›nabilmifl, bugünün k›s›rtablosu düflünüldü¤ünde baflar›l›

sonuçlar üretilebilmifltir. Ancakpolitik planda sa¤lanan baflar›lar

elbette anlaml› olmakla beraberyeterli de¤ildir. Halen

merkezi politikalar›güçlendirecek yerelpolitikalar oluflturmakta,öte taraftan merkezipolitik de¤erlendirmelerietkin bir flekilde yerelpratiklerimize tafl›maktaçeflitli zorluklaryaflamaktay›z. Buradaeksiklik olaraktan›mlad›¤›m›znoktalar çal›flmam›z›niçerisinde bulunanveya gözlemleme flans›olan bir çok kimse içintemel bir sorun alan›olarak görünmeyebilir.Ancak biz buradakendimizi baflka

anlay›fllar›n bu alandakizay›fl›klar› üzerinden

de¤il, kendi geliflmeçizgimiz ve hedeflerimiz

üzerinden tart›flmaktay›z. Bu sorun aç›k ki

kadrolaflma ve güçlü yerelörgütler oluflturma sorunudur -bu

anlam› ile örgütsel bir sorundur- vebu alandaki müdahaleleri zorunlu

k›lmaktad›r. Ancak flu noktayade¤inmekte fayda var. Politik planda daha

üretken ve güçlü bir örgüt yap›s› yine politikçal›flman›n içerisinde kazan›lacakt›r. Bu aç›dan ortayakonan yo¤un politik çaba elbette belirleyici yand›r. Fakatbu politik sürecin kazan›mlar› daha güçlü bir örgütselbünye oluflturman›n imkanlar›na dönüfltürülemedi¤iölçüde politik kazan›mlar›m›z›n da bir süre sonra sekteyeu¤rayaca¤›ndan kuflku duyulmamal›d›r. Bu aç›danpolitika ve örgüt iliflkisini do¤ru kavramak ve süreklibirbirini güçlendirecek bir bak›flla ele almak zorunday›z.Sonuçta ne kadar güçlü insanlar›n›z ve örgütleriniz varsa

Ekim

Gençli¤i

34

Bugün,gençlik

çalışmamızın geldiğiyerde, onu bir adım ilerigötürebilmek için, eğitim

çalışmalarını mevcutçalışmamızın ideolojik ve pratik

sorunları üzerinde yoğunlaştırmakbüyük önem taşımaktadır. Geçtiğimiz

öğrenim yılı boyunca yayınımızdaortaya konulan değerlendirmeler yazdönemi boyunca genç komünistlerin

elinde bir kılavuza dönüşmeli ve tekrartekrar incelenmelidir. Bu doğrultuda, yaz

boyunca yapılacak ideolojik eğitimçalışmalarının temel yönelimlerinden

birini, tüm yönleriyle gençlikçalışmamızın sorunları oluşturmalıdır.

Bu yapılabildiği ve kolektif birdeğerlendirmeye konu edilebildiği

yerde önümüzdeki dönemçalışmalarında gençkomünistler oldukçaolumlu sonuçlar elde

edebileceklerdir.

o kadar güçlü politika yapabilir ve üretilen politikalar› okadar güçlü bir biçimde prati¤e tafl›yabilirsiniz.

Örgütsel plandaki sorunlara geçmeden önce 1 May›sçal›flmam›z›n anlaml› bir örnek ortaya ç›kartt›¤› ‹stanbulprati¤i üzerinde durmakta fayda var. Bu çal›flman›n dahaönce ifade edilen anlaml› sonuçlar›n›n ve baflar›lar›n›nyan›nda örgütlenme prati¤i üzerinden yaflad›¤›s›k›nt›lar›n üzerinde duraca¤›z. Zira ‹stanbul üzerindenortaya koyaca¤›m›z bu örneklendirme bir dizi çal›flmaalan› için de geçerli olan deneyimler tafl›maktad›r. 1May›s ‹stanbul çal›flmam›z çok yo¤un bir kitle çal›flmas›düzeyi oluflturulmas›na karfl›l›k, bu kitle çal›flmas›n›nayn› düzeyde bir örgütlenme çabas›yla birlefltirilemedi¤i;bu aç›dan ortaya ç›kan politik etkinin yeterli düzeydeörgütsel sonuçlar oluflturamad›¤› bir çal›flma olmufltur.Bu gerçek aç›k ki pratik süreç içerisinde çal›flman›npolitik ve örgütsel ayaklar›n›n yeterince dengeli birbiçimde ele al›namam›fl olmas›n›n bir sonucudur. Busonuç çal›flman›n planlanmas›ndaki zay›fl›¤›n veyatercihin ürünü olmaktan çok bir zorlanman›n ürünüdür.Kitle hareketinin bu ölçüde darald›¤› ve gençli¤in politiketkilere tepki vermedi¤i bir dönemde aç›k ki bir politikçal›flmay› etkin örgütsel sonuçlar oluflturmaya kilitlemekelbette kolay de¤ildir. Ancak bu sorun kitle çal›flmam›z›ndüzeyi aç›s›ndan afl›lmas› gereken bir efli¤i iflaretetmektedir.

Çal›flmam›z aç›s›ndan temel olan sorun alanlar›ndanbirine örgütlenme ve kadrolaflma sorunlar›na k›sacade¤inelim. Bugüne kadar ortaya koydu¤umuz pratikçal›flma düzeyi ve politik etkinin oldukça gerisinde birörgütsel düzeye sahibiz. Bu aç›kças› y›llard›rzorland›¤›m›z konular›n bafl›nda gelmektedir. Kitleçal›flmas›ndaki baflar›n›n ve geliflmenin temel k›stas›örülen her çal›flman›n örgütsel karfl›l›k üretmesiyleiliflkilidir. Bu hem genifl örgütsüz kitlelerin esnekörgütsel formlarda birlefltirilmesi aç›s›ndan, hem de kitlehareketine daha güçlü müdahale edecek örgütleroluflturmak aç›s›ndan böyledir.

Ortaya konulan her kitle çal›flmas›n› örgütsel plandaoluflturdu¤u sonuçlar üzerinden de¤erlendirmek vebaflar›y› bu temel üzerinden tan›mlamak bugün birzorunluluk olarak karfl›m›zda durmaktad›r.

Politikalar›m›z›n daha güçlü hayata geçirilmesinin birdi¤er halkas›n› ise kadrolaflma alan›nda yaflad›¤›m›zsorunlar oluflturmaktad›r. Bu ise bafll› bafl›na bir e¤itimsorunudur. Bu alanda sa¤lanacak baflar› gelece¤ikazanma iddiam›z›n da temelini oluflturmaktad›r.Önümüzdeki yaz dönemini çok yönlü bir e¤itim süreciolarak kurgulamak, dönem içerisinde kazan›lan pratik veörgütsel e¤itimi, teorik ve politik bir e¤itimlebütünlefltirmek özellikle önem tafl›maktad›r.

Bugün, gençlik çal›flmam›z›n geldi¤i yerde, onu birad›m ileri götürebilmek için, e¤itim çal›flmalar›n› mevcutçal›flmam›z›n ideolojik ve pratik sorunlar› üzerindeyo¤unlaflt›rmak büyük önem tafl›maktad›r. Geçti¤imizö¤renim y›l› boyunca yay›n›m›zda ortaya konulande¤erlendirmeler yaz dönemi boyunca gençkomünistlerin elinde bir k›lavuza dönüflmeli ve tekrartekrar incelenmelidir. Bu do¤rultuda, yaz boyuncayap›lacak ideolojik e¤itim çal›flmalar›n›n temelyönelimlerinden birini, tüm yönleriyle gençlikçal›flmam›z›n sorunlar› oluflturmal›d›r. Bu yap›labildi¤ive kolektif bir de¤erlendirmeye konu edilebildi¤i yerdeönümüzdeki dönem çal›flmalar›nda genç komünistleroldukça olumlu sonuçlar elde edebileceklerdir.

Bizim ideolojik e¤itim anlay›fl›m›z gelenekselhareketten her zaman temelden farkl› oldu. ‹deolojike¤itimi yaln›zca hareketin temel metinlerinden veyay›nlar›ndan ibaret gören anlay›fl› her zaman mahkumettik. Bizim alternatifimiz Marksist klasiklerink›lavuzlu¤unda gerçeklefltirilecek bir ideolojik e¤itimoldu. Partimizin bizim için gerçek bir hazine olanprogram ve çizgisini derinlemesine ve yarat›c› birbiçimde kavray›p sindirebilmek de ancak bu çerçevedeolanakl› olabilir. Ve ancak bu temel üzerinden komünisthareketi her aç›dan güçlendirecek kadrolar halinegelebiliriz.

Gelecek y›la daha güçlü bir haz›rl›k için yaz dönemietkin bir süreç olarak de¤erlendirilmelidir. Bubaflar›labildi¤i, yaflan›lan sorunlar›n tart›fl›lmas›n›n veafl›lmas›n›n ilk ad›mlar› at›labildi¤i koflullarda kazanansadece genç komünistler de¤il bir bütün olarak gençlikhareketi olacakt›r.

Ekim

Gençli¤i

35

NNaazz››mm HHiikkmmeett’’iinn flfliiiirriinnii ookkuuyyaann lliisseellii ggeennçç ggöözzaalltt››nnaa aall››nndd››……

Bu ne büyük bir korku?Onlar ümidin düflman›d›r, sevgilim, akar suyun, meyve ça¤›nda a¤ac›n, serpilip geliflen hayat›n düflman›. Çünkü ölüm vurdu damgas›n› al›nlar›na :

Mu¤la’n›n Milas ilçesinde Milas Anadolu Lisesi’nin fliirgecesinde Naz›m Hikmet’in “Vatan haini” fliirini okuyanliseli genç, etkinlik sonunda polisler taraf›ndan gözalt›naal›nd›. Cumhuriyet savc›l›¤›na ç›kar›lan genç serbestb›rak›ld›. Gözalt› emrinin polislere, fliir okunurkensalondan ayr›lan Kaymakam Hulusi Do¤an taraf›ndanverdi¤i söylenirken, kendisi bu iddiay› reddederekyaflanan rezaleti geçifltirmeye çal›flt›. Olay›n tan›klar›,fliirin okunmas› üzerine salonu terk eden Kaymakam›n,fliiri ayakta alk›fllayan flair Fehmi ‹nci’ye de sözlesataflt›¤›n› anlat›yorlar.

K›sacas›, y›llar önce kaybetti¤imiz komünist flairNaz›m Hikmet’in fliirlerini gençlerin dillerinden ezberedinleyen burjuvalar, korkudan ve hiddetten neyapacaklar›n› flafl›rd›lar. Korkuyorlar, çünkü Naz›m’›nmüjdeledi¤i gelecek güzel günler, yani bu bezirgansaltanat›n›n sonu gözlerinin önüne geliyor.Hiddetleniyorlar, çünkü yaklafl›k 60 y›ll›k hayat›ndahapisleri, iflkenceleri, sürgünleri yaflatt›klar› Naz›m’›nsesini hala bo¤amad›lar.

fiiirin yasak olup olmad›¤› için yap›lan incelemeüzerine liseli genç serbest b›rak›lm›fl. Oysa bilinmiyor mubu fliirlerin bulundu¤u kitaplar bugün kitapç›lar›n raflar›ndabulunuyor. Gerçekleflen, son derece keyfi faflizan birsald›r›d›r.1940’lar›n Milli fief’li dönemlerine, 12 Eylülzihniyetine özenenler gerçek yüzlerini gösteriyorlar.Valinin konu hakk›ndaki özrü kabahatinden de büyük;“konu okul idaresinin disiplin soruflturmas› ile çözülebilirdi,gözalt› yanl›fl oldu” demifl. ‹flte sermaye düzeninindemokrasi anlay›fl›, iflte burjuvazinin gençli¤e yaklafl›m›ve iflte AB uyum yasalar› safsatalar›yla saklanmayaçal›fl›lanlar...

Naz›m, Bedrettin için flöyle demiflti bir eserinde: “Biz,ahrete inanmay›z ki çürüyüp da¤›lan etin yenidendirilece¤ine inanal›m. Bedreddin geri gelecek diyorsak,gözü bak›fl, sözü ses, nefesi nefes olacak diyoruzdur.”Ayn› flekilde ç›kt› sahneye o gece Naz›m, “vatanhainli¤ine devam ediyorum” diye hayk›rd› ortaya, devleterkan›ndan gelen efendilerin soluklar›n› keserek. Veekledi, “hala”!

Koltuklar›nda terleyen, k›zar›p bozaran asalaklar›nkorkular› bofla. Bu korku onlar›n tarihsel ecelleriniönleyemeyecek. Tüm çabalar› bofla, yeni nesil, gençler,Naz›mlar›n, Mayakovskilerin fliirlerini, Onbefllerindestan›n›, Habip’in hikayesini dinleyecek...

Ve elbette ki, sevgilim, elbet, dolaflacakt›r elini kolunu sallaya sallaya, dolaflacakt›r en flanl› elbisesiyle : iflçi tulumuyla bu güzelim memlekette hürriyet...

Ekim

Gençli¤i

36

Vatan haini“Naz›m Hikmet vatan hainliÛine devam ediyor

hala.Amerikan emperyalizminin yar› sömürgesiyiz, dediHikmet.Naz›m Hikmet vatan hainliÛine devam ediyorhala.”Bir Ankara gazetesinde ç›kt› bunlar, üç sütunüstüne, kapkara hayk›ran

puntolarla,bir Ankara gazetesinde, fotoÛraf› yan›nda AmiralVilyamson’un66 santimetre karede gülüyor, aÛz› kulaklar›nda,Amerikan amiraliAmerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120milyon lira.“Amerikan emperyalizminin yar› sömürgesiyiz,dedi HikmetNaz›m Hikmet vatan hainliÛine devam ediyorhala.”Evet, vatan hainiyim, siz vatanperversiniz, sizyurtseversiniz, ben yurt

hainiyim, ben vatan hainiyim.Vatan çiftliklerinizse,kasalar›n›z›n ve çek defterlerinizin içindekilersevatan,vatan, flose boylar›nda gebermekse açl›ktan,vatan, soÛukta it gibi titremek ve s›tmadank›vranmaksa yaz›n,fabrikalar›n›zda al kan›m›z› içmekse vatan,vatan t›rnaklar›ysa aÛalar›n›z›n,vatan, m›zrakl› ilmühalse, vatan, polis copuysa,ödeneklerinizse, maafllar›n›zsa vatan,vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombas›,Amerikan donanmas› topuysa,vatan, kurtulmamaksa kokmufl karanl›Û›n›zdan,

ben vatan hainiyim.Yaz›n üç sütun üstüne kapkara hayk›ranpuntolarla:Naz›m Hikmet vatan hainliÛine devam ediyor hala.

Temmuz ‘62

Ekim

Gençli¤i

37

Herfley Mersin’de bir kiflinin TC bayra¤›n› yakmayaçal›flmas›, sonras›nda iki çocu¤un ellerindeki bayra¤› yerevurarak kaç›flmalar›yla bafllam›flt›. Olay bu y›l›nNewroz’unda Mersin’de yaflanm›flt›. fiu, seçimsonuçlar›n›n birkaç saatte de¤iflti¤i Mersin’de... Her y›ldevletin engelledi¤i, azg›nca sald›rd›¤›, çat›flmalar›nyafland›¤›, hatta ölümlerin yafland›¤› MersinNewroz’unda... Herfley bu olayla bafllad› diyoruz, çünküsermaye düzeni tüm kurumlar›yla bu y›l Mersin’deyaflananlar› bir politikaya konu etti. TBMM’denGenelkurmay’a, TÜS‹AD’dan ATO’ya birçok siyasi,askeri ve sivil kurum bu konuda aç›klama yapt›. Yap›lantüm bu aç›klamalarda Kürt halk›, onun hakl› mücadelesive sol hareket hedef gösterildi. Ve ülkede floven bir dalgayükseltilip, bir gericilik rüzgar› estirildi.

Yükseltilen bu floven gerici histerinin hedeflerini vesonuçlar›n› Trabzon’da yaflanan linç girifliminde, bunuizleyen Samsun ve Sakarya sald›r›lar›nde ve bir dizibaflka olayda gördük. Mersin’de yaflanan bu olay olmasa,farkl› olay ve görüntüler bu ihtiyac› giderecekti. Eni sonuMersin’de yaflananlar, yükseltilen bu gericilik rüzgar› içinbir gerekçeydi. Ama belki planl› bir flekilde belki tesadüf,böyle bir olanak yakaland›. Sermaye düzeni bu olana¤›provokatör, katliamc› kimli¤ine dayanarak son derecebaflar›l› bir flekilde kulland›.

Bir de bu vesileyle bayra¤a soldan omuz verenleroldu. Bayrak bizimdir deyip hayk›ranlar, bayra¤asayg›s›zl›k kabul edilemez diyenler ve bayrakonurumuzdur türünden söylemlere kayanlar… Sermayedüzeninin bayra¤›na soldan kimler omuz verecekmifl, buolaylar vesilesiyle bunu da görmüfl olduk.

Bayra¤a kimler soldan omuz verdi?

Olaylar sonras› reformist sol yap›lar içinde bayra¤›sahiplenme yar›fl› bafllad›. ‹flte somut örnekler:

“… Halkevciler olarak bayra¤›m›za sahip ç›k›yoruz;bayra¤›m›z, her halk›n bayra¤› gibi, ba¤›ms›zl›¤›m›z›temsil eder.” (Halkevleri ad›na EnderBüyükçulha/25.03.2005)

“… Günlerdir üzerinden f›rt›nalar kopart›lan bayrak,bu ülkenin emperyalistlere karfl› ba¤›ms›zl›¤›n› veonurunu ifade eder ayn› zamanda.” (EMEP Antep ‹lYönetimi)

“Bayra¤a sayg›s›zl›k kabul edilemez…” (TKP/Komünist gazetesi, 15 Nisan)

Örnekler ço¤alt›labilir. Ama biz burada solayöneltilmifl ideolojik bir sald›r› olarak bu aç›klamalarade¤inece¤iz. Bayrak olay› sol harekette son y›llardabelirgin bir flekilde yaflanan sa¤a kayman›n a盤aç›kmas›na yeni bir vesile oldu. Mersin olaylar› sonras›kalk›p bu kadar ateflli bayra¤› savunanlar,Genelkurmay’›n aç›klamalar› ile kendi aç›klamalar›aras›ndaki farklara -varsa- baks›nlar. Tek fark,Genelkurmay’›n Kürt halk›na yönelik tehdit vehakaretleridir. Ama bu örgütler bu konuda rahatolabilirler, çünkü y›llar önce onlar›n bugün geçtikleriyoldan geçen Perinçekçi ‹P art›k o fark› da kapatm›flt›r.Zamanla onlar da kapat›rlar. Burjuvazinin çöplü¤ündeçürümenin sonu yok. Dün burjuva demokrasisinin atefllisavunuculu¤unu yapanlar, bugün onun flovenpolitikalar›na alet olmaktalar.

BBBB aaaa yyyy rrrr aaaa ¤€¤€ aaaa ssss oooo llll dddd aaaa nnnnoooo mmmm uuuu zzzz vvvv eeee rrrr eeee nnnn llll eeee rrrr

gggg eeee rrrr çççç eeee kkkk tttt eeee nnnn eeee yyyy iiiidddd eeee ssss tttt eeee kkkk llll iiii yyyy oooo rrrr llll aaaa rrrr !!!!

Liberalizmden sosyalflovenizme...

“Bayrak, basit bir bez parças›de¤ildir. Bayrak, bir ulusun, onurudur,ba¤›ms›zl›¤›n›n ve egemenli¤ininsembolüdür. Her ülkenin bayra¤›, oülkede yaflayan halk›n gözünde vegönlünde çok önemli bir yere sahiptir.Bizim bayra¤›m›z ise, emperyalizmekarfl› verdi¤imiz savaflla kutsanm›fl birbayrakt›r. Bu yüzden daha özel biröneme sahiptir. Ben bayra¤›m›z›n renginide, desenini de, di¤er ülkelerinbayraklar›na göre daha anlaml› bulurum.Baflka ülkelerin bayra¤›na sayg›s›zl›ketmek istemem ama, bizim bayra¤›m›zbayraklar içinde, bana göre en güzelidir.”

“Bizler bayrak sevgisini, yüre¤imizin derinliklerinenakflederek büyüdük. Çünkü bayrak sevgisini, yurtsevgisi, halk sevgisi olarak bildik, çocuklar›m›za da öyleö¤rettik.

“Bir haftad›r yaflanan bayrak provokasyonu, toplumufazlas›yla germifltir. Anlafl›l›yor ki; birileri bu ve benzeriprovokasyonlar› ileriki günlerde de devam ettireceklerdir.Çünkü ülkemiz emperyalist ç›kar çat›flmalar›n›n kilitnoktas›nda yer almaktad›r.”

Sizce bu yaz› nerden al›nd›? Ortado¤u gazetesindenmi, Milli Görüfl’ten mi yoksa Tercüman’dan m›? Bu yaz›Enver fiat imzas› ile sözde ‘eme¤in sesi’ Evrenselgazetesinde yay›nland›. Biz baflka ülkelerin bayraklar›nasayg›s›zl›k etmeden (bir bu eksik kald›!) duyulan butap›nmay› ibretle seyredip hiçbir fley söyleme gere¤iduymuyoruz.

Bu düzenle ve sembolleriyle sorunumuzvar!

Son zamanlarda Yurtsever Cephe 盤›rtkanl›¤› ilesosyal flovenizmin temsilcili¤ini ele alan TKP’nin veonun “Yurtsever Cephesi’nin” 15 Nisan tarihli aç›klamas›ibretliktir. Geçtik sermaye iktidar›n›n savunucusuKemalistleri, sosyal-demokratlar›, Genelkurmay’›n dahialt›na imza atabilece¤i metnin sol ad›na, “Komünistler”ad›na yay›nlan›yor olmas› bir utançt›r. TKP cephesindenise yap›lan, floven propagandan›n hedefi olan Türkiyeiflçi s›n›f› ve Türkiye halklar›na tarihsel bir ihanettir.

Çok mu flafl›rt›yor sizi bu bayra¤›n bir istismar arac›haline getirilmesi? Hiç mi s›n›fsal alg›lay›fl›n›z yok? Siz,bu devletin emperyalistlerle iflbirli¤i yapmas›na, iflçis›n›f›n› sömürmesine de flafl›r›yor musunuz? Sermayeiktidar›n›n Türkiye’nin eflitlikçi ve özgür bir ülke olmas›mücadelesine kat›lmas›n› m› bekliyorsunuz?Burjuvazinin bu mücadelenin karfl›s›na ç›kmas›na m›flafl›r›yorsunuz? Yoksa bu bayra¤›n TC devletinin bayra¤›

oldu¤unu mu unuttunuz? Türkiye’de solcular›n, daha net ifade ile devrimcilerin

bu topraklarda hüküm süren burjuva iktidar›yla sorunlar›vard›r. Devrimciler, olmas› gerekti¤i gibi bu düzene karfl›amans›z bir savafla girmifllerdir. Sermaye düzenine,dolay›s›yla onu temsil eden herfleye karfl› aç›lan bumücadele Mustafa Suphiler’den bugünlere kadar ödenenbedellerle, sürmüfltür ve sürecektir. Dönemsel olarakyap›lan hatalar› ve farkl› dönemsel durumlar› çarp›tmak,bu gerçekleri de¤ifltirmiyor.

Bayra¤›n›z› iflbirlikçilerin elinden alman›za gerekyok, nas›lsa siz de art›k bir ucundan tutmuflsunuz. Ayn›bayrak alt›nda girdi¤iniz o yolda size baflar›lar.

Bu bayrak neyi temsil ediyor?

Bu soruya, kaba ve demagojik bir yaklafl›mlaKurtulufl Savafl›’na girilerek, bu bayra¤›nba¤›ms›zl›¤›m›z›, onurumuzu temsil etti¤i cevab›gelecektir. Ama bu, bugün tam da düzenin propagandaetti¤i, milyonlar› kendine yedeklemek için kulland›¤›söylemdir. S›n›fl› toplum gerçe¤i, devletin bir s›n›f ayg›t›oldu¤u gerçe¤inin üzerinden atlanarak kullan›lan busöylem en hafif ifadeyle bir demagojidir.

Bugün bu bayrak sermaye düzenini temsil etmektedir.Bu topraklarda tüm sonuçlar› ile süren kapitalistbarbarl›¤›n varl›¤›n› ifade etmektedir. Milyonlarca iflçi veemekçinin sömürülmesi, gaspedilen sosyal haklar,gençli¤in gelece¤inin çal›nmas›, kad›nlar›n ezilmesi,çevrenin katledilmesi, k›sacas› burjuvazinin s›n›fç›karlar›, bu bayra¤›n örttü¤ü kötülüklerdir. Burjuvazitam da bu solcular›n yapt›¤› gibi “vatan, millet, Sakarya”edebiyat› ile bu gerçeklerin üstünü örtmektedir. Tümsonuçlar›yla birlikte kendi s›n›f iktidar›n›n,tahakkümünün içyüzünü emekçilerden gizlemektedir.Bugün Afganistan’da, Balkanlar’da, y›llar önce Kore’deemperyalizmin saflar›nda sefere koflan Türkburjuvazisinin elindeki bu bayrakt›. Bu bayrak, düzenin

Ekim

Gençli¤i

38

yakt›¤›, boflaltt›¤› Kürt köylerine, Kürdistan topra¤›nadikti¤i iflgalin de bayra¤›d›r.

fiimdi bu durumda burjuvazi bu bayra¤› kirletiyor, bizonu temiz haliyle sahipleniyoruz, onun ba¤›ms›zl›kçizgisini as›l biz temsil ediyoruz denebilir ve deniyor. Nevar ki sorun bayra¤›n kirlenmesi sorunu de¤ildir. Evet obayrak bugün kirlidir, çünkü o gerici bir s›n›fsal iktidar›temsil etmektedir. O bayrak sömürüyle, iflgalle,emperyalizmle iflbirli¤i ile kirlenmifltir.

Bu durum yaln›zca Türk bayra¤› için geçerli de¤ildir,sermaye iktidar›n›n hüküm sürdü¤ü her ülke içingeçerlidir. Ve Türk bayra¤› dolay›s›yla Türkiye’dekiburjuva iktidar›n›n bu konuda bir ayr›cal›¤›, fark› yoktur.Örne¤in 1789 devriminin evrensel ilkelerini temsil edenüç renkli Frans›z bayra¤›, ilerici hatta devrimci bir ç›k›fl›temsil etmifltir, ama 1789’da. Yeni bir dünya vaadetmifltir, ama feodal düzene, skolastik düflünceye veçürümüfl imparatorluklara karfl›.

Bugün burjuva iktidar›, t›pk› yüzy›llar önce feodaliktidarlar›n yaflad›¤› çürümeyi yaflamaktad›r. Burjuvaiktidar› tarihsel miad›n› doldural› ve dünya üzerindegericili¤in, bask›n›n, çürümenin bayraktarl›¤›n› yapmayabafllayal› ony›llar olmufltur. Frans›z iflçileri bu bayra¤›nkarfl›s›na daha 1848 Devrimi esnas›nda toplumsaldevrimin k›z›l bayra¤› ile ç›kmam›fllar m›yd›? ParisKomünü burjuva cumhuriyetinin üç renkli bayra¤›n›nyerine iflçi s›n›f›n›n k›z›l bayra¤›n› koymam›fl m›yd›?

Ve o erdemli, evrensel ilkeleri -eflitlik, kardefllik,özgürlük- temsil eden üç renkli Fransa bayra¤› da bugünFrans›z burjuvazisinin bayra¤›, o s›n›fsal iktidar›ntemsilcisi olarak yak›las› bir bayrakt›r. Bu Fransa’da da,Almanya’da da, Türkiye’de de… böyledir.

Devlet ve devrim

Bu konu devlet ve onun s›n›f niteli¤i sorunuyla s›k›s›k›ya ba¤lant›l›d›r. Lenin Devlet ve Devrim’de devletkonusunda flunlar› söyler: “… bol bol Marx’tan bahsedenham kafa profesörler ve gazete yazarlar›na göre, devletinrolü, s›n›flar› uzlaflt›rmakt›r. Marx’a göre, devlet, bir s›n›fegemenli¤i organ›, bir s›n›f›n baflka bir s›n›f üzerindekibask› organ›d›r; s›n›flar aras›ndaki çat›flk›y› hafifleterek,bu bask›y› yasallaflt›r›p pekifltiren bir düzeninkurulmas›d›r.”

Bu temel do¤rular her siyaset taraf›ndan genelsöylemler olarak kabul edilir, savunulur ve olur olmazal›nt›lan›r, kullan›l›r. Ama bu temel do¤rular,kitaplar›m›z›, dergilerimizi süslesin ya da ayd›n ve yar›-ayd›nlar›n sohbetlerine konu olsun diye ortayakonulmam›flt›r. Onlar tam da iflçi s›n›f›n›n ve insanl›¤›ntarihsel kurtuluflu mücadelesine yön vermek, mevcutdurumu analiz etmek için vard›rlar.

Düzen ve devrim ayr›m›n› siliklefltiren, burjuvazininbayra¤› alt›nda kendi flamalar› ile toplananreformistlerin, revizyonistlerin tarihte oynad›klar› rolortadad›r. ‹flte II. Enternasyonal ihaneti ve kaybedilen

Alman devrimi, s›n›f iflbirli¤ine dönüflen birleflik cephepolitikalar› ve bu sayede II. Dünya Savafl› sonras›burjuva iktidarlar›n ayakta kalmas›, Portekiz Devrimi,‹ran Devrimi ve daha birçok örnek...

Herkes kendi bayra¤› alt›na!

“Komünistler kendi görüfllerini ve amaçlar›n›gizlemeye tenezzül etmezler. Hedeflerine ancak flimdiyekadar ki tüm toplum düzeninin zorla y›k›lmas› yoluylaulaflabilece¤ini aç›kça ilan ederler. Vars›n egemen s›n›flarbir komünist devrim karfl›s›nda titresinler. Proleterlerinzincirlerinden baflka kaybedecek bir fleyleri yok.Kazanacaklar› bir dünya var.”

Bu 150 y›ll›k ça¤r›y› bugün bir kez daha hat›rlatmaihtiyac› ile karfl› karfl›yay›z. Komünistlerin yükseltilenflovenizm ve gericilik rüzgar› karfl›s›nda saflar› nettir.Onlar tüm burjuva iktidarlar›n›n tüm bayraklar›na karfl›iflçi s›n›f›n›n enternasyonalist bayra¤›n› sahiplenmekte,yükseltmektedirler. ‹flçi s›n›f›n›n ve dünyan›n tüm ezilenhalklar›n›n kurtuluflunu bu bayrak temsil etmektedir.Kapitalist sömürüye karfl›, emperyalist boyunduru¤akarfl›, gaspedilen haklar›m›za, çal›nan gelece¤imize karfl›,yolumuz iflçi s›n›f›n›n yolu, bayra¤›m›z sosyalizmin k›z›lbayra¤›d›r. O bayrak, din, dil, ›rk ay›rmaks›z›n, tüm iflçi-emekçilerin ve ezilen halklar›n bayra¤›d›r. O bayrak,birlikte verilecek mücadeleyle kazan›lacak gelece¤itemsil eden orak, çekiç ve y›ld›zl› k›z›l bayra¤›m›zd›r.

Bu bayrak, 150 y›ll›k mücadele birikimimizdengelmektedir. 1848 barikatlar›nda, Komün’de idamduvar›n›n karfl›s›nda, 1917 Rusya’s›nda, 1919Almanya’s›nda, ‹spanya’da, 1945’te Stalingradönlerinde…

Yere düflmeksizin dalgalanan ve gelece¤e yürüyenbayra¤›n alt›nda toplanan komünistler hedeflerini aç›k birflekilde ortaya koyuyorlar: “Burjuva devlet ayg›t›parçalanacak; burjuva s›n›f egemenli¤inin araçlar› olanordu, polis, bürokrasi, parlamento ve tüm öteki kurumlarezilip da¤›t›lacakt›r.” (TK‹P Program›’ndan).

Yaflas›n iflçilerin birli¤i, halklar›n kardeflli¤i!Yaflas›n devrimin ve sosyalizmin enternasyonal k›z›l

bayra¤›!S. K›z›l›rmak

Ekim

Gençli¤i

39

Türkiye kapitalizminin sanc›l› geliflmesiyle paralel veona benzer bir süreçten geçen iflçi s›n›f›, esas flekilleniflinison 50–60 y›lda yaflad›. 1950’li y›llardan itibaren bir s›n›folarak kendini toplumsal arenada göstermeye bafllayaniflçi s›n›f›, çok çeflitli cephelerden yaflanan büyük de¤iflimve hareketliliklerle ortaya ç›kt›. Özellikle 1960’lardan1970’lere uzanan o k›sa ama önemli tarihsel kesitteyaflanan ekonomik, sosyal, politik hareketlili¤in birparças› olarak iflçi s›n›f› da art›k belirgin bir güç olaraktarih sahnesindeydi. Sanayinin geliflmesiyle, mücadelenindüzeyiyle, nesnel ve öznel tüm boyutlar›yla önemlibirikimler yaratmakta, büyük aya¤a kalk›fllar›n temelleribu süreç içerisinde at›lmaktayd›.

Bu genel toplumsal hareketlili¤in, özel olarak da iflçis›n›f› hareketinin sermaye iktidar› taraf›ndandizginlenmesi ve bofla düflürülmesi, gerici burjuvadüzenin istikrar hedefi çerçevesinde büyük önemtafl›maktayd›. Kapitalist geliflmenin kendine özgü birboyutu olarak, sermayenin hizmetinde bir devletsendikac›l›¤›n›n ete kemi¤e bürünmüfl hali olarak Türk-‹fl, o dönemde, s›n›f›n hareketlili¤ini dizginleyen, devletve sermaye politikalar›n›n hizmetinde hareket edereks›n›f› düzene yedeklemek üzere çal›flan bir örgüt olarakboy gösteriyordu.

Yükselen s›n›f hareketinin Türk-‹fl taraf›ndan sürekli

olarak bofla ç›kar›lmas›, Türk-‹fl içerisinde tart›flmalara, içmücadeleye ve giderek ayr›flmalara yol açt›. Türk-‹fl’indevlet güdümlü sendikac›l›¤›na oluflan tepki, iflçidirenifllerine destek ç›kan Türk-‹fl’e ba¤l› birtak›msendikalar›n Türk-‹fl taraf›ndan aforoz edilmesi, Türk-‹fliçerisinden ç›kan 6 sendikan›n ve iflçi bölüklerinin Türk-‹fl’in gerici tutumunu protesto ederek D‹SK’i kurmalar›nailerleyen sürecin köfle tafllar›ndan baz›lar›yd›. 1967y›l›nda kurulan D‹SK, ‘60’l› y›llar›n bafl›ndan o günebiriktirilen mücadele birikimini, ilericilerin, gençlerin,ayd›nlar›n deste¤ini arkas›na ald› ve k›sa dönemde s›n›fmücadelesi cephesinde D‹SK üzerinden önemli ad›mlarat›ld›. S›n›f›n tepesine çöreklenmifl Türk-‹fl bask›s›nakarfl› ilerici iflçilerin yaratt›¤› bir odak olarak D‹SK,önemli bir çekim merkezi haline geldi.

“Tanklar› aflt›k, vilayeti de al›verelim!”

Tam da bu y›llarda toplumsal hareketin giderek düzendenetiminden ç›kan karakteri, s›n›f hareketine de yans›d›.Bu durum sermaye iktidar› için önemli bir tehlikeanlam›na geliyordu. ‹flçi s›n›f› hareketi büyüdükçe,geniflledikçe denetim d›fl›na ç›k›yor, daha radikalbiçimler al›yordu. S›n›f hareketinin giderek yükseldi¤i,s›n›f hareketinin tarihine geçmifl önemli bir tak›m

Ekim

Gençli¤i

40

1155––1166 HHaazziirraann iiflflççii ddiirreenniiflfliinniinn 3355.. yy››llddöönnüümmüü......

‹flçi s›n›f› savaflacak,sosyalizm kazanacak!

direnifllerin (Derby,Kavel, Gamak,Alpagut gibi)yafland›¤›, fabrikaiflgallerinins›klaflt›¤› bu evrede,yer yer iflçilerledevlet güçleri karfl›karfl›ya geliyor,çat›flmalar ç›k›yor,iflçiler flehitlerveriyorlard›. Buhareketin önününal›nmas› hedefiyle,D‹SK flahs›nda iflçis›n›f›n›n birdönemdir yaratt›¤›mücadelebirikimini vekazan›mlar›n›t›rpanlamay›amaçlayan bir yasateklifi meclisesunuldu. Yasa teklifi, sendikalar›n örgütlenmemevzuatlar›na dair de¤ifliklikleri kapsamaktayd›. Teklifinmaddelerine daha yak›ndan bak›ld›¤›nda, yap›lmakistenen ulusal-uluslararas› boyutta de¤iflikliklerin özelolarak D‹SK’i da¤›tmak, yetkisiz ve güçsüz k›lmakamac›yla düzenlendi¤i görülmekteydi.

Yasa teklifi önce mecliste AP ve CHP’limilletvekillerinin oylar›yla, daha sonra da senatoda kabuledildi. Bunun üzerine D‹SK, iflçileri yasaya karfl› eylemeça¤›rd›. D‹SK’in valilikten miting için izin talebireddedildi, eylem yasakland›. Ancak Türkiye iflçis›n›f›n›n tarihindeki en büyük patlamas›n›n k›v›lc›m›çak›lm›flt›r. ‹flçiler kendi inisiyatifleriyle eylemibafllat›rlar. 15 Haziran 1970 sabah›, fabrikalarda sessizcebafllayan genel eylem, ‹stanbul ve ‹zmit’te toplam 113fabrikada üretimin durdurularak sokaklara ç›k›lmas›ylabüyüdü, toplam 70 bin iflçi ilk gün eyleme kat›ld›.

‹lk gün haz›rl›ks›z yakalanan iktidar, ikinci günhaz›rl›kl›yd›. 16 Haziran 1970 sabah› yeniden çeflitlikollardan yürüyüfle geçen iflçileri polis ve askerbarikatlar› karfl›lad›. ‹flçilerin yürüyüflüne engel olmakisteyen devlet güçleriyle iflçiler aras›nda büyükçat›flmalar yafland›, iflçilerin üzerine atefl aç›ld›. Ancakiflçiler barikatlar› yi¤itçe aflarak ilerlediler.

Bu büyük olaylar›, bir eylemci flöyle anlatmakta: “...Haziran 1970. T›pk› bir kuru dereden, nehir

yata¤›ndan bir yaz günü sel geliyor. Siyah önlüklü iflçikad›nlar, mavi tulumlu iflçiler... Tanklar yolu kesmifller,bir anl›k duraksama, sonra yüzlerce el tank paletlerinde.Bir kaç iflçi tanka t›rman›yor. Askerler çaresizce etrafabak›n›rken onlarca, yüzlerce, binlerce el, ayak, göz flimditek bir yürek, tek bir vücut olmufl tanklar›n üzerindenafl›yor, tanktan duvar y›k›l›yor... ‹stanbul Vilayeti

önünden geçiyoruz, iflçilerden biri ‘Tanklar› aflt›k,vilayeti de al›verelim!’ diyor, yan›ndakiler ‘Haydial›verelim!’ diye cevapl›yorlar gülerek...”

Büyük olaylarla, çat›flmalarla geçen ikinci güneylemine yaklafl›k 150 bin iflçi kat›ld›. Direniflte 4 iflçiöldü. Eylemin en önemli yönlerinden birisi, D‹SK üyesiiflçilerden daha fazla Türk-‹fl üyesi iflçinin eylemlerekat›larak s›n›f kardeflleriyle omuz omuza haklar› içindövüflmesiydi.

‹çiflleri bakan› ve devlet yöneticilerinin D‹SKyöneticileriyle yapt›¤› toplant›n›n ard›ndan D‹SKyönetimi, devlet radyosundan eylemi tasvip etmedi¤iniaç›klad›. Böylece, sermaye iktidar›na “ihtilal provas›”dedirten büyük eylemleriyle gücünü gösteren, iktidarakorku salan iflçi s›n›f›, bizzat D‹SK yönetimi taraf›ndans›rt›ndan hançerlenmifl, ihanete u¤ram›fl bulunuyordu.Olaylar›n ard›ndan ‹stanbul ve ‹zmit’te s›k›yönetim ilanedildi, yüzlerce iflçi önderi iflten at›ld›. Eylemler, iflçilertaraf›ndan ifl yavafllatma gibi biçimlerle devam ettirildive bu bask›yla iktidar bu de¤ifliklikleri geri çekmekzorunda kald›.

Ancak bütün ihanetlere, karalamalara, verilenflehitlere, iflten at›lmalara karfl› 15–16 Haziraneylemlerinin en önemli kazan›m›, Türkiye iflçi s›n›f›tarihine yaz›lan büyük dayan›flma ruhu ve militanmücadele gelene¤iydi.

Bugüne dek afl›lamam›fl düzey

15–16 Haziran iflçi direnifli, bugüne dek afl›lamam›flbir düzeyi, s›n›f hareketinin en büyük, en militan aya¤akalk›fl›n› simgeliyor. Bugüne dek, Türkiye iflçi s›n›f›,yaratt›¤› bunca birikime, gelene¤e; sömürüye, bask›ya,

Ekim

Gençli¤i

41

haks›zl›¤a, yoksullu¤a karfl› dipten dibe yükselenöfkesine ra¤men bu denli büyük bir kalk›flmay›gerçeklefltirememifltir. Beklenece¤i gibi, bu denli büyükbir iflçi direnifli, dönemin toplumsal muhalefetinde çokbüyük etkiler yaratt›; ayr›flmalar›, ileri ç›k›fllar› ve dahada geri düflüflleri h›zland›rd›.

15–16 Haziran eylemleri, Türkiye solunda yayg›n birzaaf olan proletaryaya güvensizli¤e, buna uygun teorik-politik aç›l›mlara büyük darbe vurdu. O dönemdeproletaryaya güvensizlik o derece yayg›nd› ki, yükselenve 15–16 Haziran direniflinde tepe noktas›na ulaflan iflçihareketlili¤ine herhangi bir kat›l›m, ilgi söz konusude¤ildir. Öyle ki, Dev-Genç’li ö¤renciler d›fl›nda, solhareket 15–16 Haziran’›n içerisinde yer almam›flt›r. Yinefarkl› illerde ö¤rencilerle iflçiler dayan›flma eylemleriörgütlemekte, ancak sol hareket yine eylemlerind›flar›s›nda kalmaktayd›.

1970’li y›llar›n bafl›na dek sol harekette etkili olanburjuva sosyalizmi, proletaryan›n devrimci gücü yerineikame edilen burjuva kurumlar (parlamento, ordu, vs.)üzerinden mücadele anlay›fl›, cuntac› hayaller, budireniflle önemli darbeler ald›. Direnifl, toplamdaproletaryan›n kapitalist toplumdaki devrimci rolüne dairönemli aç›kl›klar yaratt›, devrimci harekette ileriç›k›fllara zemin haz›rlad›. 15–16 Haziran iflçi direnifli, solhareketi etkiledi¤i kadar proletaryan›n kendisini deetkiledi. O güne dek iflçi direnifllerine devletinmüdahalesini “Ordu millet elele!” diyerek karfl›layaniflçiler, 15–16 Haziran’da önlerine dikilen polis ve askerbarikatlar›n› yi¤itçe aflt›lar. ‹flçilerin burjuva bilinçleri,önyarg›lar› sars›ld›; politik-devrimci s›n›f bilinçleriningelifltirilmesi için önemli olanaklar yakaland›.

15–16 Haziran direniflive devrimci önderlik bofllu¤u

Tüm bu say›lan olumluluk ve ilerlemelere ra¤men,15–16 Haziran iflçi direnifli yine de kendili¤inden bir iflçihareketi olmak zaaf›yla karakterize olmaktad›r. Yukar›daortaya konuldu¤u gibi, sol hareket, bir bütün olarak iflçis›n›f›na güvensizlik ve iflçi hareketine yabanc›l›kiçerisinde direniflin d›fl›nda kald›. Direniflte bir devrimciönderlik fonksiyonundan söz etmek olanaks›zd›.Tamamen iflçilerin inisiyatifiyle ortaya ç›km›fl birhareketlilik olarak ilerleyen direnifl, devrimci önderli¤inyön veremedi¤i, hareketin öncülerini örgütlebuluflturamad›¤› koflullarda geri çekilmeye mahkûmdu,nitekim geri çekildi. Tam da bu örgütsüzlük vekendili¤indenlik tablosu, direniflin arkas›ndan gelen ifltenatma, yarg›lama, tutuklama gibi sald›r›larla birleflince,15–16 Haziran direniflinin ilerlemesinde tabandan gelenbask›y› toparlayan, ancak örgütsüz ve devrimciönderlikten yoksun öncü iflçilerin geri çekilifline yol açt›;bu hareketin de geri çekilmesi demekti. S›n›f hareketindeözel olarak 15–16 Haziran direniflinde yak›c› bir flekildegözlenen önderlik bofllu¤u, sendikal bürokrasi ve

revizyonist-reformist siyasal ak›mlar taraf›ndandolduruldu, hareket bütünüyle gerili¤e mahkûm edildi.

15–16 Haziran iflçi direnifli ve sonras›nda yaflanangeliflmeler, iflçi hareketine ve genel olarak proletaryan›niktidar mücadelesine dair devrimci perspektifi, 1900’lüy›llarda Lenin’in ortaya koydu¤u biçimiyle adeta ak›llarakaz›yan deneysel bir kan›t gibiydi:

“‹ktidar savafl›m›nda, proletaryan›n örgütten baflkasilah› yoktur. Burjuva dünyas›ndaki anarflik rekabetinegemenli¤inden ötürü birbirinden ayr› düflmüfl; sermayeköleli¤iyle yerine ba¤lanm›fl; azami yoksullu¤un,vahfletin ve bozulmufllu¤un ‘derin çukurlar›’na sürekliolarak itilmifl olan proletarya, ancak marksizmin ilkeleriüzerinde ideolojik olarak birleflerek, ve bunu,milyonlarca emekçiyi bir iflçi s›n›f› ordusu halindekaynaflt›ran maddi örgüt birli¤iyle pekifltirerek, yenilmezbir güç haline gelebilir ve gelecektir.” (V.‹.Lenin, BirAd›m ‹leri, ‹ki Ad›m Geri, Sol Yay›nlar›, s. 247–248)

O güne kadar bask› ve sömürünün iflçiler üzerindeyaratt›¤› öfkenin bu denli büyük etkiler yaratabildi¤i, birgüce dönüflebildi¤i, üstelik bu kadar›n›n da kendili¤indenbir flekilde ortaya kondu¤u bir tabloya bakarak, devrimciönderli¤iyle, örgütü ile birleflmifl proletaryan›n neleryaratabilece¤ini, neleri nas›l de¤ifltirebilece¤ini tahayyületmek ham bir hayal olmasa gerek. Ancak verilidönemde, özellikle 1971’de ciddi bir ç›k›fl yaflam›fl olandevrimci hareket bu kanala yönelemedi¤i, proletaryan›nba¤›ms›z devrimci çizgisini yaratma hedefinikoyamad›¤›, proletarya d›fl› unsurlara yönelerek küçük-burjuva devrimcili¤i prati¤ini hayata geçirdi¤i veböylece proletaryaya güvensizli¤i baflka bir cephedenyaflatt›¤› ölçüde proletarya “yenilmez bir güç” halinegelemedi.

Devrimci hareket cephesinden 30 y›ld›r yaflanan buzaafiyet günümüzde de sürüyor. Bunca sosyal-siyasalgeliflmeye, s›n›f hareketinin ekonomik ve yer yer politiktaleplerle ileri ç›k›fllar›na ra¤men, proletaryan›n ba¤›ms›zsiyasal tutumunu korumak yönlü kayg›lar tümdend›fllanmakta, bu da güncel bir “s›n›fa güvensizlik”politikas›n›n ifadesi olarak flekillenmektedir. Bugüvensizli¤i ciddi anlamda aflan, bu anlamda proletaryasosyalizmini bugün tek bafl›na temsil eden ak›mkomünist hareket olmufltur.

Bu temsiliyetin maddi temeli olan perspektif flunoktalarla ifade edilmifltir:

“Popülizm, iflçi s›n›f›n› modern burjuva toplumiçindeki kendine özgü konumu ve bu çerçevedeflekillenen temel tarihsel rolüyle ele alan marksistbilimsel anlay›fltan yoksunluktur. Geleneksel devrimcihareket için bu kavray›fls›zl›¤›n geçmiflteki politik-pratiksonucu, iflçi s›n›f›na yabanc›l›k ve güvensizlik olmufltur.‹flçi s›n›f› toplumsal varl›¤› ve hareketlili¤i ile bundagedik açt›¤› ölçüde ise bu güvensizlik zaman içerisindek›l›k de¤ifltirmifl, bugün var›lan yerde, proleter devrimprogram›na duyulan güvensizlikle en incelmifl ifadesinikazanm›flt›r.

Ekim

Gençli¤i

42

“Hareketimizin ortaya ç›k›fl›, bu ideolojik-politikgelene¤e vurarak ve popülist önyarg›lar› y›karak,Marksizm-Leninizmin özü demek olan proletaryan›nmodern toplum içindeki yerinden kaynaklanan özeltarihsel rolü düflüncesini, bofl bir söz kal›b› olmaktanç›kar›p yerli yerine oturtmufltur.(...)

“Net bir sosyalizm perspektifine ulaflan, iflçi s›n›f›n›ntarihsel ve güncel hedeflerini genel bir çerçeve içindedo¤ru saptayan komünistler için, bu ideolojik geliflmeninpratik boyutu, ona s›n›f hareketinin politik-örgütselgeliflimini sa¤lama çabas›yla kopmaz ba¤lar içindepolitik-örgütsel bir gerçeklik kazand›rmakt›. Komünistlergüç ve olanaklar›n›n en s›n›rl› oldu¤u bafllang›ç an›ndanitibaren bu tür bir pratik çaba içinde oldular. Sosyalizminiflçi s›n›f› hareketiyle birli¤inin bu kesintisiz çaba içindegerçekleflece¤i, partinin bu birli¤in cisimleflmifl birpolitik-örgütsel ifadesi olarak infla edilece¤i ve ancakböyle infla edilmifl bir partinin s›n›f›n devrimci öncüsüolarak nitelenmeye hak kazanabilece¤i perspektifiylehareket ettiler.” (EK‹M 3. Genel Konferans›/Siyasal veÖrgütsel De¤erlendirmeler, Eksen Yay›nc›l›k, s.25–27)

Bu bak›fl aç›s›yla, uzun y›llar süren ›srarl› ve soluklubir çabayla parti hedefine ulafl›lm›fl, komünist iflçi partisiyarat›lm›flt›r. Böylece, son 30 y›ld›r devrim cephesinin enyak›c› sorunu olan devrimci önderlik bofllu¤unundoldurulmas› için kilometre tafl› niteli¤inde bir tarihiad›m at›lm›fl, komünist hareketin ideolojik çizgisi,program› ve bu temel üzerinden yarat›lan maddi-örgütselbirikimle de bu iddia güvence alt›na al›nm›flt›r.

Devrimci gençlik hareketi kaderini devrimci iflçi hareketiyle birlefltirmelidir!

Partinin ortaya koydu¤u bu iddian›n gençlik hareketiiçerisindeki temsilcileri genç komünistlere ise, yeni birgelene¤in, yeni bir kültürün yarat›c›s› olan komünisthareketin devrimci önderlik bofllu¤unu doldurmamücadelesinde büyük sorumluluklar düflüyor. Bugün

devrimci gençlik hareketini büyütmek, zaaflar›ndanar›nd›rmak konusunda önemli ad›mlar atan, partiçizgisini gençlik kitleleri içinde somutlamaya çal›flankomünist gençlik, devrimci gençlik hareketini tutarl› birtemelde gelifltirme ve bunu devrimci bir iflçi hareketineyedekleme hedefi üzerinden partinin gençlik çal›flmas›nadair flu temel noktalar› içsellefltirmek ve hayata geçirmekdurumundad›r:

“Komünist gençlik, sol hareketin yak›n geçmifliyleteorik ve pratik bir hesaplaflman›n ürünü bir siyasalak›ma mensup olma aç›k üstünlü¤üne sahiptir.(...) Tümbu üstünlükleri gençlik hareketinin durumuna vesorunlar›na iliflkin aç›kl›klara dayal› üstünlüklerle debirlefltirdi¤imizde, komünist gençli¤in neden her alandave özel olarak da düflünsel alanda gençlik hareketi içindeöncü ve sürükleyici bir rol oynamas› gerekti¤ikendili¤inden ortaya ç›kar. Komünist gençlik bu rolühâlihaz›rda baflar›yla oynamakta ve yakalad›¤› geliflimçizgisiyle partiyi gençlik alan›nda günden güne dahaetkin bir güç haline getirmektedir. Partinin gençli¤eyönelik tüm çabas› ise bu baflar›y› yeni düzeylereç›karmakt›r. Bu çaba parti için stratejik önemdedir; zirabu ülkenin yak›n tarihinde çok özel bir yer tutmufl vebüyük bedeller ödemifl devrimci gençlik hareketinin son40 y›ld›r en temel ihtiyac› gerçek bir devrimci s›n›fönderli¤i olagelmifltir ve partinin gençlik çal›flmas›nailiflkin perspektifi iflte bu ihtiyac› art›k nihayet somutolarak karfl›layabilmek ve bunu süreklilefltirebilmektir.Bu do¤rultudaki her baflar› gençlik hareketi ile devrimcis›n›f hareketi aras›na kurulmufl bir köprü olacak, böyleces›n›f hareketine gençlik gibi dinamik bir kesimi yedek birgüç olarak kazand›r›rken, tersinden de devrimci gençlikhareketini y›llard›r özlemini duydu¤u sa¤lam s›n›fsalönderli¤e kavuflturmufl olacakt›r.

“Belirtmeye gerek yok ki, bütün bunlar ayn› zamandapartinin gençlik çal›flmas›n›n stratejik çerçevesini veamac›n› da ortaya koymaktad›r. Komünist gençlik degençlik mücadelesi içindeki yerine ve misyonuna bu

stratejik çerçeve ve amaç üzerinden bakmakdurumundad›r.” (Gençlik Hareketi veKomünist Gençli¤in Görevleri, Ekim, Aral›k2004)

Genç komünistler olarak bu görevler vesorumluluklar do¤rultusunda, gençlikcephesinden 15–16 Haziran direniflinianlamak ve anlamland›rmak; genel olarakpartinin s›n›fla birleflme hedefi, özel olarakda gençlik hareketine dair tutarl› bir devrimciperspektife sahip olma hedefi üzerinden bubüyük gelene¤i gelece¤e tafl›maksorumlulu¤u ile yüzyüzeyiz. Devrimcigençlik hareketini devrimci iflçi hareketinintemel bir yede¤i yapmak için etkin vesistemli bir çaba! Daha büyük, daha güçlü,devrimci 15–16 Haziranlar’›n yarat›lmas› içinkomünist gençli¤in parolas› bu olacakt›r.

Ekim

Gençli¤i

43

T›p e¤itiminin sorunlar›

Ekim

Gençli¤i

44

Hekim deyince akl›n›za neler geliyor?-6 y›l boyunca zorlu bir e¤itim sürecinden geçerek

koca koca kitaplar devirmifl bir bilim insan› ?-insanlar› iyilefltirmek için kaliteli okullarda ö¤renim

gören, bafl›m›z dara düflünce kofltu¤umuz kifliler?-çok çal›flma ve fedakarl›k isteyen bir e¤itim süreci?-ifl garantisi olan bir meslek?-çok yüce bir meslek?-önlü¤ünün beyaz› yüzüne vurmufl ayd›n bir insan?-çok güzel para kazand›ran bir meslek?

T›p e¤itimi, insan sa¤l›¤› gibi önemli bir konununsorumlulu¤unu ald›¤›m›z bir mesle¤in ilk ad›m›n›oluflturuyor. fiu an Türkiye’de bu e¤itimi veren 50 t›pfakültesi bulunuyor. Ancak bunlardan 45 tanesiö¤renci al›yor ve 2004 y›l› itibariyle bu say› 44olarak aç›kland›. Halen ö¤renim gören t›pfakültesi ö¤renci say›s› ise 31 bin 942.T›p fakültelerinin ve ö¤renimgören ö¤rencilerinçoklu¤undan, alt yap›olanaklar›n›nk›s›tl›l›¤›ndan dolay›e¤itim kalitesi giderekdüflmekte. Al›nanö¤renci say›s›n›n fazlaolmas›ndan kaynakl›her geçen y›lö¤renci bafl›nadüflen ö¤retimüyesi say›s›

giderek azalmakta. De¤iflik okullardaintern hekimlerin yapt›klar› anket

sonuçlar›na göre, t›p fakültelerindekiö¤rencilerin %47,3’ü mesle¤ini

seviyor. Ald›¤› e¤itimdenmemnun olan k›s›m ise %66’l›k

dilimi oluflturuyor. %60’l›k bir ö¤rencikesimi ise ö¤retim üyesi say›s›n› yeterli

bulmuyor, %53,9’u da dersine girdikleri ö¤retimüyelerinin sunum becerilerinin yetersiz oldu¤unusöylüyor. Ankete kat›lan ö¤renciler, t›p e¤itimindeki

en önemli eksiklikleri; uygulama yetersizlikleri,ö¤renciye yeterli ilginin gösterilmemesi ve interndoktorlar›n ucuz ifl gücü olarak görülüp t›bbi ifller d›fl›ndaifl yüklerinin fazla olmas› olarak belirtiyorlar.

T›p fakültelerinin en öncelikli sorununu alt yap›olanaklar›n›n yetersizli¤i oluflturmaktad›r. En çok s›k›nt›duyulan konulardan biri ise kadavra say›s›n›nyetersizli¤idir. Doktor olacak bir t›p fakültesi

ö¤rencisinin öncelikle ö¤renmesi gereken konular›nbafl›nda insan vücudu gelmektedir. AncakTTB T›p E¤itimi Kolu Baflkan› Prof.Dr. ‹skender Sayek kadavra say›s›n›nazl›¤›n›n t›p e¤itiminin önünde önemlibir tehdit oldu¤unu belirterek fakültebafl›na düflen kadavrasay›s›n›n 1 ile 48aras›nda de¤iflti¤ini,kadavra bafl›na

düflen ö¤rencisay›s›n›n ise 3 ile

102 aras›ndaoldu¤unu aç›klad›. 3

t›p fakültesinin iseanatomi laboratuvar›

bulunmamakta. Kadavrabafl›na 100 ö¤rencinin

düfltü¤ü bir t›pfakültesinde ö¤renim

gören ö¤rencilerin odersten alabilece¤i

verimi ise hiçyazm›yorum. Sayek,

kadavra azl›¤›n›n fakülteleriyeni aray›fllara itti¤ini, bu a盤›n

maketler, mankenler ve sanal ortamkullan›larak kapat›lmaya çal›fl›ld›¤›n›

ifade etti. Bu ise ö¤rencileri pratik olarakyetersizlefltirmektedir. Baz› fakültelerde her

ö¤renciye 1 mikroskop düflerken, baz›fakültelerde mikroskop bafl›na 18 ö¤renci düflmektedir.Kadavrada yaflanan soruna ek olarak otopsi görme vee¤itimini alma konusundaki yetersizlikler nedeniyle depratisyen hekim olarak çal›flmaya bafllayanmeslektafllar›m›z bu alanda büyük s›k›nt›lar yaflamakta vebu bir tak›m yanl›fll›klar›n yap›lmas›na neden olmaktad›r.6 y›ll›k t›p e¤itimi daha çok teorik yüklü olarakverilmektedir. Mezun olan bir çok hekim pratikgiriflimlerin birço¤unu ilk defa ifle bafllad›¤›nda yapmaolana¤› bulmaktad›r. Oysa Avrupa ülkelerinde pratisyenhekim olarak çal›flmaya bafllamak için bile ö¤renciler, 6y›l›n sonunda ayr›ca 3 y›l pratik aç›dan daha zengin,maafl da alabildikleri ek bir e¤itimgörmektedirler.Yaflanan bunca olumsuzlu¤u veyetersizli¤i giderme yoluna gitmek yerine, ismi olup dabinas› olmayan, yeterli hocas› bulunmayan, alt yap›s›eksik t›p fakültelerine yenilerinin eklenece¤i “müjdesi”veriliyor. Sa¤l›k Bakan› Recep Akda¤, her y›l 4 bin 500hekimin mezun olmas›na ra¤men Türkiye’deki hekimsay›s›n›n ciddi biçimde az oldu¤unu söyleyerek 15 yeni

Ekim

Gençli¤i

45

t›p fakültesinin aç›laca¤›n› söyledi. Ancak gerçek flu kit›p fakültesini bitiren her 5 kifliden biri ald›¤› e¤itimdenmemnun de¤il ve her 3 kifliden biri yeterli uygulamayapamamaktan flikayetçi. Yukar›da belirtilen tümgerçeklere ra¤men çözüm yeni t›p fakülteleri açmakolarak gösteriliyorsa, Edinburg bildirisinde “bütüntoplumun sa¤l›k düzeyini yükseltecek nitelikli hekimleryetifltirmek” flekilde belirtilen t›p e¤itiminin amac›tamamen hiçe say›l›yor demektir.

Tüm olanaks›zl›klar içinde uzun ve zorlu bir kofludurt›p e¤itimi. Tam ipi gö¤üsledim dersiniz ki, kendiniziTUS’a (T›pta Uzmanl›k S›nav› ) haz›rlan›rkenbulursunuz. Yeni geliflmelerden haberdar olmak içinsetüm hekimlik yaflam›n›z boyunca sürekli okumak vearaflt›rmak zorundas›n›zd›r. T›p fakültesi kap›s›ndangirdi¤iniz andan itibaren yar› doktor yar› ö¤rencisinizdirart›k.

Ço¤umuzun t›p fakültesi tercihi yapmas›nda, iflgarantisi olmas›n›n etkisi olmufltur. Anne-babalar›m›z“t›p yaz çocu¤um, en az›ndan okulu bitirdi¤inde iflinhaz›r” demifllerdir. “Demifllerdir” diyorum çünkühekimlerin art›k böyle bir ifl garantisi yok. Önünüzdeki 6y›l›n size nas›l uygulamalar getirece¤i belirsiz ve hergeçen y›l bu belirsizlik daha da art›yor. Her y›l yaklafl›k4500 hekim mezun oluyor ve büyük ço¤unlu¤u dapratisyen olarak ifle bafll›yor. Okullar›n›zdaki olanaklar›niçinden al›n›p olanaks›zl›klar›n içine b›rak›l›veriyorsunuz.Çünkü bir ülkenin sa¤l›k hizmetleri ve t›p e¤itimiplanlan›rken, o ülkede en çok görülen, en fazla hastal›k,ölüm, ekonomik kay›p ve iflgücü kayb›na yol açan, yani oülke için en önemli olan sa¤l›k sorunlar› dikkateal›nmay›p ülkemizdeki t›p fakülteleri, ulusal sa¤l›ksorunlar›ndan uzak, Türkiye’de sa¤l›k alan›nda yaflanangeliflmelerden bihaber, toplumda çok az görülenhastal›klar›n ayr›nt›l› olarak bilindi¤i ileri derecebilgilerle donat›lm›fl ve tek amac› TUS’u kazanmak olanö¤renciler yetifltirmektedir. Ö¤renciler ülkegerçeklerinden uzak mezun olmakta ve ço¤u fakültedemezuniyet öncesi e¤itim özellikle pratik aç›dan eksikverilmektedir. T›p e¤itiminin sorgulanarak ülkegerçeklerine ve bilimsel temellere dayanarakgelifltirilmesi gerekmektedir. Varolan t›p fakültelerineyenilerini eklemek de¤il.

Tüm bunlar bir yana t›p fakülteleri, üniversitekap›lar›n›n iflçi ve emekçi çocuklar›na kapat›lmaçal›flmalar›n›n en aç›k yafland›¤› yerlerden biridir. Birkere uzun bir e¤itim sürecinin olmas›, ailelere a¤›r ek biryük getirmektedir. Daha uzun ödenmesi gereken evkiralar›, yurt paralar›, masraflar, birçok okula göre dahayüksek olan harç kredileri, her ders için al›nmas› gerekenders kitaplar›, çektirilmesi gereken fotokopiler, birçokders araç gereci. E¤itimin paral› hale getirilmeyeçal›fl›lmas› aileleri ve ö¤rencileri çaresizlik içindeb›rak›yor. Okula bafllad›¤›m ilk y›llarda emekçi ailelerinçocuklar› da, do¤u illerinden ö¤renciler de büyük oranda

t›p fakültelerine girebiliyorken flimdilerde kazanan ço¤uö¤rencinin bir arabas› bulunuyor. T›p fakültelerinin puan›da oldukça yüksek, dershaneye gitmifl, özel dersler alm›flbir kifli, s›nava bir ad›m önde bafll›yor. T›p fakültelerinegirifl puanlar›ndaki eflitsizlik de bu yar›flta iflçi - emekçiaile çocuklar›n› daha da geride b›rak›yor. Vak›füniversiteleri kamu üniversitelerinden çok daha düflükpuanla ö¤renci al›yor. Vak›f üniversitelerinin paral›oldu¤u düflünülürse, bafltan adaletsiz bir durum do¤uyorve nitelik konusunda da soru iflaretleri ortaya ç›k›yor.

Koruyucu sa¤l›k hizmetleri daha önemli olmal›ykenülkemizde bu durumun tersi yaflanmakta. T›pfakültesinde ö¤renim gören ö¤renciler do¤rudanuzmanl›k s›nav›n› kazanmak amac›yla kendilerinihaz›rlamaktalar. Bu oran %92. Yani t›p fakültelerindeokuyan ö¤rencilerin 10 kifliden 9’u mesleki tatmin,yeterli hissetme ve ekonomik rahatl›k gibi gerekçelerleuzman olmay› tercih ediyor. K›s›tl› olan pratisyenhekimlerin yetki ve imkanlar› ise her geçen gün birazdaha k›s›tlan›yor. Maliye Bakanl›¤›’n›n 2004 y›l› BütçeUygulama Talimat› ile pratisyen hekimlerin çal›flmas›n›s›n›rlayan uygulama ile pratisyenler antidepresan,menopoz, ast›m, akci¤er ve mantar hastal›klar›na iliflkinbaz› ilaçlar› reçete edemiyorlar. Bu süreçte pratisyenhekimli¤e gösterilen ilgisizlik, mesleki ve ekonomikaç›dan tatmin yaflayamama t›p fakültesi ö¤rencilerini vemezunlar›n› do¤al olarak TUS'a yönlendiriyor. Y›lda 2kez yap›lan uzmanl›k s›navlar›, zaman içinde tümpratisyen hekimlerin öncelikli hedefi haline geliyor. T›pfakültelerine giriflte yaflanan eflitsizlik TUS’ahaz›rlan›rken de ortaya ç›k›yor. TUS kitaplar›, TUSdershaneleri, dershane kitapç›klar›,s›nava girerkenödenmesi gereken s›nav harçlar›… Tüm bunlar t›p içindekendine yeni bir sektör yarat›yor. Yine paras› olan›nkazanma flans›n› artt›r›yor. 6 sene yo¤un bir tempodaçal›fl›yorsunuz. Kaliteli koflullarda e¤itim alamad›ysan›z(ki aç›lmas› planlanan t›p fakülteleriyle bu biraz daha zorgörünüyor) flans›n›z daha da azal›yor. T›p fakültelerininde¤erlendirilmesi de TUS’a göre olunca, T›pfakültelerinin büyük ço¤unlu¤u, spesifik görevlerininuzman yetifltirmek gibi alg›layarak adeta birbirleriylerekabete girifliyorlar. Oysa ki, t›p fakültelerinin asligörevlerinden en önemli olan›, birinci basamak sa¤l›kkurulufllar›na ülkenin sa¤l›k sorunlar›n› bilen ve çözümarayan hekim yetifltirmektir. Dolay›s›yla bu s›nav,ülkemizdeki t›p e¤itiminin ülkenin sa¤l›k sistemineuygun olmayan flekilde yönlenmesine neden olmaktad›r.

Tabii bunca kofluflturman›n, çal›flma temposunun ,TUS’a hedeflenmenin içinde d›flar›da olup bitenlerdenbihaber kal›yorsunuz. Mesle¤inizi yapaca¤›n›z ülkeninsa¤l›k sitemini bilmiyorsunuz örne¤in. Nüfusun yaklafl›k20 milyonunun sosyal güvencesinin olmad›¤›n›,ö¤rendiklerinizi uygulayabilece¤iniz, tedavi hizmetiverebilece¤iniz kesimin giderek darald›¤›n› ve busald›r›lar›n son y›llarda h›z kazand›¤›n› anlatm›yorlar

Ekim

Gençli¤i

46

size. Bu konular›n ifllendi¤i halk sa¤l›¤› gibi derslerinmüfredattaki a¤›rl›¤› ise giderek düflürülüyor. Dahaduyars›z, “iflimi yapar›m param› al›r›m” mant›¤›ylayetiflmifl, sa¤l›¤› “biyopsikososyal yönden tam iyilikhali” de¤il de paras› ölçüsünde sa¤l›k olarak ö¤renmiflhekimler e¤itmeye çal›fl›yor flimdiki sistem. Ancakbunun böyle olmayaca¤›n› Van Merkez Sa¤l›kOca¤›’nda sa¤l›k hizmeti veren bir hekim gösteriyorcerebral palsili çocuklara okuma-yazma ö¤reterek;sa¤l›k müdürünün “performans›n düflüyor” diye yapt›¤›tüm uyar›lara ra¤men. Ve hat›rlat›yor hekimler herG(ö)rev günlerinde asl›nda ifllerinin sadece hastamuayene etmek olmad›¤›n› ve yaflanan bunca sald›r›yasessiz kalamayacaklar›n›. Herkese eflit, ulafl›labilir,nitelikli sa¤l›k hakk› fliar›yla dolduruyorlar alanlar›. Vebizler e¤itimimize kat›yoruz tüm mücadeleleri, birileriistemese de. Yoksa sonra bizim ne fark›m›z kalacakB.Brecht’in fliirindeki iflçinin evinin duvar›ndaki ›slaklekeden. T›p fakültesi ö¤rencilerinin örgütlenmealan›nda büyük s›k›nt›lar› ve yetersizlikleri debulunmakta. Oysaki sald›r›lar›n yo¤un bir biçimdeyafland›¤› böyle bir alan› bizler bofl b›rakt›kça,yaflanlara tepki göstermedikçe bundan sonrakilerin desuç ortaklar› bizler olmaz m›y›z? Afla¤›das›ralad›klar›m›z karfl›karfl›ya kald›¤›m›z sald›r›lar›ndüzeyini anlatmak için yeterli de¤il mi?

- Atama ve nakil yönetmeli¤inin ilgili maddesinegöre 3000 uzman ve baflasistan›n sürülmesi?

- Kurum hekimliklerinde çal›flan 5000 doktorun

gelece¤inin belirsizli¤i?- 45100 pratisyen hekimin en az›ndan yar›s›n›n

iflsizli¤e, di¤er yar›ns›n›n ise günde 24 saat 7 günçal›flmaya zorlayarak Kamu Personel Kanunu ile tümhekimler ve sa¤l›k çal›flanlar›n›n ifl güvencesizsözleflmeli çal›flmas›?

- Dahas› hekim ve sa¤l›k çal›flanlar›n›n asgari ücretin3 kat›na kadar ücretlerle birkaç y›ll›¤›na tafleron firmaiflçilerine dönüfltürülmesi?

- Elinde kalemi ifl için gazete ilanlar›n› tarayan birdoktor? (Daha geçenlerde Denizli Pamukkale T›pFakültesi birkaç ayl›¤›na çal›flacak yo¤un bak›mhemfliresi ve uzman alaca¤›n› haber veren bir gazeteilan› verdi.)

- Aile hekimli¤i ile kapat›lmaya çal›fl›lan sa¤l›kocaklar› ?

- Doktorlar›n 24 saat görev yapt›¤› bir sa¤l›kkurumunu dolaflan baflbakan›n “burnumun dire¤i k›r›ld›”demesi?

- Onca y›l zorluklar içinde büyük emekler vererekokumufl, e¤itim görmüfl doktorlara güvenmedi¤iniaç›klayarak “i¤ne yapt›rmam” diyen bir baflbakan?

- Sa¤l›k Bakanl›¤›na ba¤l› baz› sa¤l›k kurulufllar›ndasa¤l›k çal›flanlar›ndan ve hekimlerden mesai bafllang›çve bitiminde parmak izi vermelerinin istenmesi?

A.Umay

Ekim

Gençli¤i

47

AB’ye uyum yasalar› ad› alt›nda geçen sald›r›yasalar›na bir yenisi daha eklenmeye çal›fl›l›yor. YetkiliMühendislik Yasas›, üniversitelerde mühendis olmayahaz›rlanan, mühendis olaca¤›n› zannederek bir an önceokulu bitirme çabas›nda olan yüzlerce ö¤renciyi ve hattamezun olup çal›flan mevcut mühendisleri de kapsamakta.Bu yasa tasar›s› 17 A¤ustos depremi üzerinden flöylegerekçelendiriliyor: Yetersiz ve niteliksiz e¤itim alarakmezun olan mühendis, mimar ve flehir planc›lar›n›nyapt›¤› binalar sa¤l›ks›z ve tehlike arz ediyor.

Burada flu soruyu sormak gerekiyor: 17 A¤ustosdepreminde binalar›n çökmesinin nedeni binay› tasarlayanmühendislerde mi, iflini bilmiyor olmalar›nda m›, yoksabile bile maliyeti düflürmek için malzemeden çal›p çürükbina yap›lmas›nda m›? Bu oluflan tablo kullan›m içinde¤il kâr için üretim yapan, insan hayat›na de¤il sadecekâra önem veren kapitalist sistemin sonucu veyans›mas›d›r.

Tasla¤›n 5. bölümünde flöyle denilmektedir: “De¤iflikmadde, 7-1. maddede say›lan diploma ve belgelerdenbirine sahip olmayanlar Türkiye’de mühendis, mimarveya flehir planc›s› ünvan› ile çal›flamazlar, bu ünvanlar›kullanamazlar, imza atarak mesleklerini icra edemezler.Mühendis, mimar ve flehir planc›lar›n›n uzmanl›kgerektiren mühendislik ve mimarl›k hizmetlerindeçal›flabilmeleri için, 6325 say›l› Türk Mühendis ve MimarOdalar› Birli¤i kanununda belirtilen yetkili mühendis,yetkili mimar veya yetkili flehir planc›s› belgesine sahipolmalar› gereklidir.”

Yasan›n belgelendirme ilkeleri flöyledir :“- Oda taraf›ndan belirlenen uzmanl›k konular› ve

belge alma koflullar›n› sa¤layan veya bu koflullar› yerinegetiren üyelerine, ilgili uzmanl›k konusunda bir belgeverilir.

- Belge alma koflullar› her uzmanl›k konusu için ayr›olmak üzere oda taraf›ndan belirlenir. Gerekli durumlardaOda Yönetim Kurulu, belge alma koflullar›n›de¤ifltirebilir. Bu durumda üyelerin kazan›lm›fl haklar›göz önünde bulundurulur.

- Belge sahibi üye, belgenin kullan›m›nda odan›nald›¤› kurallara uymak zorundad›r.

- Belge ücretleri Oda Yönetim Kurulu taraf›ndanbelirlenir.”

Buradan anlafl›l›yor ki üniversitede ödedi¤imiz harçparalar› son de¤il, çal›flabilmemiz için gerekli olan yetkilimühendislik belgeleri karfl›l›¤›nda ücret ödeyecekolmam›z ve befl y›l sürecek olan ikinci zorunlu e¤itim

maratonunda her y›l üye aidat› ödeyecek olmam›z, bizleredayat›lan paral› e¤itimden kaç›fl›m›z olmad›¤›n› bir keredaha gösteriyor.

Sorunun vahim olan yanlar›ndan biri de, y›llard›rmuhalif kimli¤i ile tan›nan, emperyalizme ve sömürüyekarfl› emekten ve emekçiden yana saf tutmufl olanTMMOB’un bu yasa tasla¤›n› bizzat haz›rlamas›d›r. Busayede de paral› e¤itimin meflrulaflt›r›lmas›na ve zaten varolan f›rsat eflitsizli¤inin iflçi, emekçi çocuklar› aleyhinegiderek büyümesine yol açarak mevcut bozuk e¤itimsistemini kabul edip onaylamaktad›r.

Y›llard›r e¤itim sisteminin bozuklu¤undanbahsediyoruz, daha nitelikli e¤itim görmek istedi¤imizidile getiriyoruz, ama hiçbir düzelme olmad›. Ve güngeldi, devlet e¤itiminin yetersizli¤ini kabullendi vemezun olan ö¤rencisine güvenmedi¤ini daha ‘yetkin’olmas› gerekti¤i belirtti ve bunun için yeni yollarbulmaya “çabalad›”. Buldu¤u yol ise ö¤rencileri bir 5 y›ldaha müflteri ve ücretsiz köleler haline getiren “yetkinmühendislik” aldatmacas›ndan baflka bir fley de¤ildir.

Yetkili mühendisleraran›yor!

Ekim

Gençli¤i

48

Yugoslavya, yeni dünya düzeni olarak sunulan rüyan›nçöküflünün bir belgesiydi. “Balkanlaflt›rma” olarak tabiredilen böl, parçala, yönet politikas›n›n sonuçlar›n› en ac›yaflayan ülkelerden biri oldu. ‘98 y›l›nda karar verilenNATO müdahalesi sonucu 24 Mart 1999 y›l›ndaoperasyon bafllam›fl, ülkede var olan etnik çat›flmaya birde emperyalist sald›rganl›k eklenmiflti.

Buraya kadar olan süreci anlamak için hemYugoslavya’n›n kendi iç dinamiklerine, hem Amerika’n›n90’l› y›llar boyunca sürdürdü¤ü stratejiye ve hem deAB’nin ve en baflta Almanya’n›n tutumlar›na bakmakgerekir. Amayo¤unlaflmakistedi¤imiz k›s›m AB veonun motor gücü olanAlmanya olacakt›r.

Yugoslavya SosyalistFederasyonu(Yugoslavya, içindeçeflitle halklar›bar›nd›rd›¤› için, enkapsay›c› isim olanGüney Slav ülkesianlam›na gelir), her nekadar Do¤u Blo¤uülkelerinden oldu¤u farzedilse de esas›nda 1948y›l›nda Kominform’danç›kar›lm›fl ve sosyalistblokla ba¤lar› kopmufl ve çok geçmeden emperyalistkampa yaklaflm›flt›r. 1949 y›l›nda ABD’nin verdi¤iMarshall yard›m›n› kabul etmifl, 1950’ler ve ‘60’larboyunca yabanc› flirketlerin istilas›na u¤ram›flt›r.‘70’lerdeki dünya krizinden etkilenmifl ve d›fl borçlar›katlanarak artm›flt›r. 80’lerde bu d›fl borcun bas›nc› alt›ndaIMF politikalar›n›n güdümüne girmifl, serbest piyasadayatmalar› ve “yap›sal uyum” politiklar› alt›nda h›zlaçözülmeye do¤ru gitmifltir. Bu politikalar ›fl›¤›ndayüzlerce iflletme kapat›l›yor, binlerce insan›n iflsiz kalmas›sonucu do¤uyordu. Ülkede kapitalizm zaferini daha oy›llarda ilan etmiflti. Miloseviç bu uygulamalar›nbafl›ndaki isimdi. ‘80’li y›llarda Belgrad’da banka müdürüolan Miloseviç, 1988’de ülkenin liberal ekonomiye geçifliiçin bir program önerisi haz›rlam›fl ve IMF’nin bir piyonuolarak hareket etmifltir.

Ülke bu durumdayken, yani özetle emperyalist-kapitalist sisteme teslim olmuflken, emperyalist müdahaleniçin geldi? Bu sorunun arkas›nda emperyalistlerin kendiaralar›ndaki ç›kar çat›flmalar› ve ‘90’larda yaflanan çöküfl

sonras› geliflmeler vard›r. Almanya, Berlin duvar›n›ny›k›lmas› ile birlikte Do¤u Almanya ile birleflerek kendineyeni bir pazar alan› yaratm›flt›. Bu, ekonomisini k›smenrahatlatm›fl ve AB içerisinde önemli bir konum eldeetmesine yol açm›flt›. AB ülkeleri art›k bir “komünizm”tehdidinden kurtulmufl ve ABD ile olan zorunlu ba¤lar› buflekilde zay›flam›flt›. Almanya, SSCB’nin çökmesi ileoluflan bofllukta Do¤u Avrupa ülkelerindeki pazara gözdikmiflti. Tabii bu ifltah kabart›c› bakir bölgenin esasl› birtalibi daha vard›: tabii ki ABD! ‹flte Yugoslavyamüdahalesi AB-ABD-Rusya emperyalistleri eksenindeki

bir savafl›n gizli kapakl›sürdürülmesi olmufltur.

‘91 y›l›nda H›rvatistan veSlovenya tek tarafl› olarakYugoslavya’dan ba¤›ms›zl›¤›n›ilan etti¤inde, bu ülkeleri ilktan›yan ülke Almanya olmufltur.Bu flekilde ülkenin parçalanmas›için en temel destek ilk bafltaAlmanya’dan gelmifltir. Dahasonras›nda Bosna-Hersek ayr› birülke olarak tan›nm›fl ve ülke biranda yaflanan bu geliflmelerinsonucunda etnik çat›flmalar›niçine çekilmifltir.

Burada dikkat edilmesigereken bir nokta var: ony›llarcakardefl olarak yaflayan ve bunu da

Yugoslav devrimine borçlu olan halklar bizzatemperyalistlerin, en baflta da AB’nin en temel ülkesiAlmanya’n›n k›flk›rtmalar› ile birbirlerine girmifller,birbirlerini bo¤azlar hale gelmifllerdir. S›rplar emperyalistülkelerin medyas› taraf›ndan bu dönemde süreklikatliamc› ve sald›rgan olarak yans›t›larak ülkedekiçat›flmalar alevlendirilmifl, taraflar aras›nda süren savaflsürekli çarp›t›larak ve tek yanl› aktar›lm›flt›r. Buradaemperyalistler kendi suçlar›n› gizleme kayg›s› iledavranm›fllard›r.

Müdahale ve sonras›

En sonunda Kosova sorunu üzerinden emperyalistmüdahale NATO’nun bombard›man› ile gerçekleflmifltir.Burada o döneme kadar var olan BM ve uluslararas›hukukun tamamen ihlal edilmesi iflin yaln›zca biryönüdür. Di¤er yönü ise müdahalenin sorunlar› k›z›flt›rm›floldu¤u gerçe¤idir. Bu müdahale ile ABD ve NATO,bundan sonraki politikalar›n›n ve 11 Eylül sonras›

AAvvrruuppaa eemmppeerryyaalliizzmmiinniinn kkaannll›› ssiicciilliinnddeenn bbiirr ssaayyffaa::

Yugoslavya

Ekim

Gençli¤i

49

gündeme gelen savafl stratejisinin ilk örne¤inivermekteydi. Sald›r› ABD emperyalizmi taraf›ndanal›nm›fl bir karard›. Amac› Almanya’n›n ve AB’ninbölgedeki etkinli¤inin önüne geçmekti. Sald›r›n›n AvrupaParlamentosu seçimlerinin hemen öncesinde, Avrupa’n›nkendi askeri gücünü kurmas› gerekti¤i tart›flmalar›n›noldu¤u ve Almanya taraf›ndan dolara karfl› bir savaflolarak ilan edilen AB ülkelerinin tek bir para birimi(Euro) kullanmas›n›n ad›mlar›n›n at›ld›¤› bir dönemdeolmas›, tesadüf de¤il emperyalistler aras› çat›flman›n netbelirtileridir.

Almanya, bu operasyonun bafllamas›na müdahilolamam›fl, ama bölgede var olan durumun sürmesiniarzulayan Rusya’n›n da etkisiyle sürece sonradankat›larak varl›¤›n› hissettirmifltir. Bölgeye askeri güçgöndermifl olmas› bunun önemli bir göstergesidir. AB,NATO flemsiyesi alt›nda Avrupa Ordusu projesinin önhaz›rl›klar›n› Yugoslavya’da yapm›flt›r. Ne Almanya, neRusya, ne de ABD bu operasyonun sonucundaistediklerini tam olarak elde edebilmifl de¤illerdir. Bu da,bölgenin ileride baflka çat›flmalara gebe oldu¤unugösteriyor. Özellikle AB giderek daha militarize bir güçhaline gelmektedir. Gerekçe olarak ise geneYugoslavya’da yaflanan olaylar› göstermektedir. Bukonuda bizzat NATO’nun kendi sitesinden bir bölümüaktarmak yeterli olacakt›r:

“AB, Nisan 2003’te burada (Yugoslavya kastediliyor -y.)bulunan NATO baflkanl›¤›ndaki misyonun sorumlulu¤unudevralm›flt›. Komutan›n devri Avrupa Birli¤i’ninNATO’nun varl›klar› ve yeteneklerini kullanabilmesi içingereken flartlar› belirleyen “Berlin Sonras›” (“BerlinPlus”) üzerindeki anlaflmadan sonra yap›ld›. GelecekteAB baflkanl›¤›nda yap›lacak bir Bosna operasyonununkomutan› Avrupa Müttefik Kuvvetler YüksekKarargah›’ndaki (SHAPE) en yüksek rütbeli AB subay›olacakt›r [bu kifli ayn› zamanda Avrupa MüttefikKuvvetler Komutan Vekili’dir DSACEUR]. Eski YugoslavMakedonya Cumhuriyeti’ndeki kriz yönetiminde Avrupa

Birli¤i, NATO, Avrupa Güvenlik ve ‹flbirli¤i Teflkilat›(AG‹T) ve Amerika Birleflik Devletleri aras›nda yap›laniflbirli¤i, Balkanlar’da bugüne kadar yap›lm›fluluslararas› müdahaleler aras›nda en baflar›l›s›d›r.”*

Bugün Yugoslavya’da, daha do¤rusu yeni ad›ylaS›rbistan-Karada¤’da, emperyalist yay›lmac›l›k ve y›k›mpolitikalar› AB’ye uyum ad› alt›nda yürümektedir. Bafltaolan hükümet AB’ye uyum politikalar› ad› alt›ndaemperyalizme tam bir teslimiyete zorlanmakta ve budurumun gönüllü piyonlu¤unu yapmaktad›r. Bu iseözellefltirme, ya¤ma ve y›k›m politikalar› anlam›nageliyor. Tabii ki bu sürecin bafl›n› gene Almanya çekiyor.Bu da ABD emperyalizminin zorlanma alanlar›ndan birinioluflturuyor. Önümüzdeki süreçte bu çat›flman›n neboyutlara varaca¤›n› görece¤iz.

Bu k›sa girifl yaz›s›ndan ç›kar›lmas› gereken sonuçnettir. AB, yans›t›lmaya çal›fl›ld›¤› gibi bir “demokratikuygarl›k projesi” de¤il, daha flimdiden onbinlerce insan›nölmesine sebep olan çat›flmalar›n körükleyicisi olmuflemperyalist bir odakt›r. Yugoslavya’n›n da¤›lma süreciniincelemek ve bu konuda AB’nin tavr›na bakmak bukonuda bafll› bafll›na bir fikir vermektedir. Demek kikurtuluflu AB yolunda görenler, bizi bir batakl›¤›niçerisine çekmektedirler. Bu duruma karfl› mücadeleetmek, ve çözümü iflçi ve emekçilerin örgütlümücadelesinde görmek gerekiyor. Yugoslavya’dakardeflli¤i yaratan, devrim ve sosyalizm ideali ile birlefleniflçi ve emekçilerdi. Bugün y›k›m› yaflatanlar ise kurtulufluemperyalist politikalarda görenler olmufltur.

Kahrolsun AB emperyalizmi!Yaflas›n iflçilerin birli¤i, halklar›n kardeflli¤i!Yaflas›n devrim ve sosyalizm!

H. Akar

* Robert Serry, NATO’nun Operasyonlar Bölümü’ndekriz yönetiminden sorumlu Genel Sekreter Yard›mc›s›d›rve Balkanlar Görev Gücü’nün baflkan›d›r.//www.nato.int/docu/review/2003/issue4/turkish/art3.html

Ekim

Gençli¤i

50

Sokaklarda Marseillaise belli belirsiz iflitiliyordu. Marfl,silah sesleri aras›nda kayboluyordu ama yine de saray›nköhnemifl duvarlar›n› titretmeye yetecek gücü vard›.

“Tiranlar, hainler onun bunun art›klar› .Art›k korkudan titremeye bafllay›n!Adi suikastç›lar çözülsün dizlerinizin ba¤lar›.Yak›nd›r geliyor zaman› hesap sorman›n And içmifl askerleriz ki yenece¤iz düflman›!Bir yi¤it düflmeye görsün topra¤a bizden.Do¤urur onu toprak ana yeniden.Kopar›p als›n diye kafalar›n›z›.”Marfl yerini sloganlara b›rak›yordu. Paris sokaklar›

yine bir tarihe tan›kl›k ediyordu: ‘Yaflas›n Cumhuriyet!Kahrolsun Kral!’. Yang›n bafllam›fl, flehir günlük hayat›nmonotonlu¤undan ç›km›fl sokaklarda yürümek imkans›zhale gelmiflti. Her yerde iki hatta üç katl› binalaryüksekli¤inde barikatlar kurulmufl, ara sokaklar tamamenkapat›lm›flt›. Ayaklanman›n gözcüleri barikatlardageçenleri sorgularken, barikatlar› ve onlar›n savaflç›lar›n›nyüzlerini gaz lambalar› ayd›nlatmaktayd›. Evlerinduvarlar›na yaz›lan ça¤r›lardan birinde flöyle deniliyordu:‘Yurttafllar! Bankerlerin kral› Louis-Philippe, X.Charles’›n yapt›¤› gibi, hakk›m›zda ölüm ferman› ç›kartt›.Biz de onu gönderelim gitsin, X. Charles’›n ard›ndan,

cehenneme!1848 fiubat›’nda Paris sokaklar›nda bunlar yaflan›yor,

Frans›z proletaryas› sokaklarda cumhuriyete ve haklar›nasahip ç›k›yordu. ‹flçi s›n›f› örgütlenme plan›ndaki tümzay›fl›klar›na karfl›n ilk kez politikaya do¤rudanmüdahale etmifl, eylemiyle Marx ve Engels’in düflüncesisteminin geliflmesine önemli katk›lar yapm›flt›.

1847 y›l›nda Adiller Birli¤i olarak bilinen oluflumunad› Marx ve Engels’in önerisiyle Komünistler Birli¤iolarak de¤ifltirilmifl, “Tüm insanlar kardefltir!” slogan›n›nyerini Komünist dergisinin ilk say›s›nda yer alan “Bütünülkelerin proleterleri birleflin!” ça¤r›s› alm›flt›. Marx veEngels yaklaflmakta olan f›rt›nan›n belirtilerini görüyor,kendilerini buna haz›rlamaya çal›fl›yorlard›. Bütün bat›Avrupa’da ticari ve sanayi kriz derinlefliyordu. Kriz,özellikle ‹ngiltere, Almanya ve Fransa’da iflçilerin yaflamkoflullar›n› a¤›rlaflt›rm›flt›. 1848’de, çal›flma saati Parisiçin günde 10, taflra için 11 saatti. Yasama Meclisi, 9Eylül 1848’de fabrika ve yap›mevlerinde toplu çal›flmasaatini 12 olarak sapt›yordu. Sonralar› bu 17 saate kadarç›kacakt›. Küçük ve orta sanayi iflletmeler kapan›yor,iflsizlik giderek art›yordu.

Yani Marx ve Engels’in Manifesto’daki coflkulu

11884488 PPaarriiss:: TToopplluummssaall ddeevvrriimmiinn öönnccüüssüü iiflflççii ss››nn››ff›› ssaahhnneeddee!!

“Devrim öldü, yaflas›ndevrim!”

Ekim

Gençli¤i

51

söylemleri temelsiz de¤ildi. 1848’deki altüst olufl, Fransa,Alman Konfederasyonu, Prusya, Avusturya, Bohemya,Macaristan, ‹talya, Eflak ve Moldovya’y› do¤rudan;‹sviçre, Belçika, Danimarka ve ‹spanya’y› dolayl› olaraketkiledi. 1848 bafl›nda neredeyse tüm Avrupa ayaktayd›.Zanaatkarlar, iflçiler, ö¤renciler Paris, Berlin ve Viyana’dabarikatlar kurup sokak çat›flmalar›n› bafllatt›lar. 1848 y›l›önce Fransa’da bafllayan ve daha sonra tüm Avrupa’y›saran iflçi ayaklanmalar› ile sars›ld›. Ayaklanmalar kanl›bir flekilde bast›r›l›rken, iflçi s›n›f›na çok fley ö¤retti.

Olaylar, monarflist hükümetin, iflçilerin düzenli olarakyapt›¤› gösteri ve yürüyüflleri 19 fiubat 1848 günüyasaklad›¤›n› aç›klamas›yla bafllad›. ‹flçilerin buna cevab›ise 22 fiubat günü yürüyüfl yapmaya karar vermek oldu.Ulusal muhaf›zlar›n atefliyle karfl›laflan iflçiler günboyunca çat›flt›lar. Gece silah dükkanlar› ve karakollarbas›ld› ve silahlanan halk, ertesi gün postane, emniyetmüdürlükleri ve istasyonlar gibi önemli yerleri ele geçirdive çeflitli yerlerde barikatlar kurarak flehri kontrol alt›naald›. Bütün flehir k›z›l bayraklarla donat›lm›flt›. Kral önceiflçileri yat›flt›rmak için hükümeti de¤ifltirdi, ancak busokaklara s›¤mayan öfkeyi dizginleyemedi ve ‹ngiltere’yekaçmak zorunda kald›. Meclisin de iflgal edilmesiyle,ayaklanma bir burjuva demokratik devrim halini ald›.

Meclisteki iki temel parti olan burjuvazinin partisi veküçük burjuvazinin partisi olan Montaignerler devrimingerçek savaflç›lar› olan Paris iflçilerinin kendi partisiolmay›fl›n› f›rsat bilerek bir hükümet kurup burjuvacumhuriyeti ilan ettiler. ‹flçi s›n›f› yine hak etti¤inialamam›fl, iktidar› burjuvaziye b›rakm›flt›. Daha sonra iseMarx’›n komedi olarak niteledi¤i bir burjuva tiyatrosuolarak yafland›. ‹flçi s›n›f›n›n talepleri ya görmezdengelindi ya da ç›kar›lan yasalar uygulamaya geçirilmedi.

fiubat’tan Haziran’a ve barikatlar›n devrimci elefltirisi

fiubat sars›nt›s›n›n ard›ndan yavafl yavafl toparlanmayabafllayan burjuvazi, durumu kontrol alt›na ald›. Meclisinald›¤› kararla yap›lan ve eflit oy sistemine dayanmayanseçimde burjuvazi, onun kuyru¤undan kopamayan küçük-burjuva sosyalistleri karfl›s›nda ezici bir üstünlük sa¤lad›.Kendine yeterince güçlü bir zemin oluflturdu¤unudüflünen burjuvazi, çok geçmeden difllerini göstermeyebafllad›. Bununla beraber iflçi eylemleri de h›z kazand›.‹flçilerin artan protestolar›yla süren gerginlik, 25-26Haziran’da çat›flma halini ald›. Ancak iflçilerin karfl›s›ndakolluk güçlerini büyük oranda oluflturmufl burjuvazivard›. Marx’›n “umutsuzlar›n ayaklanmas›” olaraktan›mlad›¤› isyan kanl› bir flekilde bast›r›ld›. Parisproletaryas› zaferi kazanamayaca¤›n› hissetti¤i halde dörtgün boyunca onuru için kahramanca çarp›flt›. Burjuvazi,Kuzey Afrika’dan getirdi¤i lejyon birlikleri ile barikatlara1830’dan farkl› bir biçimde toplar ve obüslerlesald›r›yordu. Vahflice bast›r›lan bu ayaklanma sonucundaonbinlerce iflçi katledildi, bir o kadar› da tutuklanarak

sürgüne gönderildi. Yeni Ren Gazetesi”nin o günlerdeç›kan say›s›nda flöyle deniyordu: “… Cavaignac’›n askeridiktatörlü¤ü, Cezayir’den Paris’e tafl›nd›. Paris kanabuland›.” Engels ise 28 Haziran gününe dair flunlar›söylüyordu: “… Haziran Devrimi, çaresizli¤in devrimidirve çaresizli¤in suskun öfkesi ve so¤ukkanl›l›¤›yla sürüpgidiyor. ‹flçiler, ölümüne bir mücadele yürüttüklerinibiliyor ve bu mücadelenin ac›mas›zl›¤› karfl›s›nda ifllekFrans›z neflesi bile susuyor. … fiubat devriminin tekseslili¤i; tatl› dilli hain Lamartine’in kendineyarafl›rcas›na temsil etti¤i, aldat›c› parlakl›kla ve bafltanç›kar›c› yalanlarla bezeli flairane tek seslili¤i yok oldu.”

‹syan k›sa sürede tüm Avrupa’ya yay›ld›. Almanya,Avusturya ve ‹talya burjuva devrimleri ile sars›ld›. Ancakküçük-burjuva partilerin önderli¤inde ilerleyen devrimlerya yenildi ya da aristokrasiyle uzlaflma yoluna gittiler.“… ve ancak Haziran isyanc›lar›n›n kanlar›nabuland›ktan sonrad›r ki üç renkli bayrak Avrupadevriminin bayra¤›, K›z›l bayrak olabilmifltir. DevrimÖldü! Yaflas›n Devrim!” (K. Marx Fransa’da S›n›fSavafl›mlar› 1848-1850).

1848 devrimlerinin en önemli yan›, istemlerininburjuva demokrat, anti-feodal, monarfliye karfl› tafl›d›¤›baflkald›ran karakteri, iflçi s›n›f›n›n devrimlerde aktif birrol oynamas› ve devrimin ana gövdesini oluflturmas› vebarikat ve sokak savafllar› biçimlerini almas›yd›. Budevrimler iflçi s›n›f›n›n ilk ciddi hareketlenmesi ve kendigücünü keflfetmesi anlam›n› da tafl›yordu.

Devrimin yenilgisi üzerine ç›kar›lan derslerMarksizmin devrim ve ayaklanma konusundakigelifliminde ciddi bir rol oynad›. Marx ve Engels, 1848yenilgisiyle k›tan›n bir proleter devrim için nesnelbak›mdan yeterince olgunlaflmad›¤›n› anlad›lar. Engels,Marx’›n “Fransa’da S›n›f Mücadeleleri 1848-1850”kitab›na yazd›¤› önsözde, tarihin 1848’de “k›ta üzerindekiekonomik geliflme durumunun kapitalist üretimi ortadankald›rmak için yeterince olgun olmad›¤›n›” gösterdi¤iniyazd›. ‹lk kez dillendirilen proletarya diktatörlü¤ü iseMarx ve Engels’in Haziran isyanlar›ndan ç›kartt›¤› enönemli ders oldu: “Bu sosyalizm genel olarak, s›n›ffarkl›l›klar›n›n ortadan kald›r›lmas›, s›n›f farkl›l›klar›n›ndayand›klar› bütün üretim iliflkilerinin ortadankald›r›lmas›, bu üretim iliflkilerine uygun düflen bütüntoplumsal ba¤›nt›lar›n ortadan kald›r›lmas›, bu toplumsalba¤›nt›lardan do¤an bütün düflüncelerin altüst edilmesinevarmak üzere, devrimin süreklili¤inin ilân›d›r, zorunlu birgeçifl noktas› olarak proletaryan›n s›n›f diktatörlü¤üdür.”(K. Marx Fransa’da S›n›f Savafl›mlar› 1848-1850)

Yenilginin bedeli ne kadar a¤›r olsa da Parisproletaryas›n›n flanl› baflkald›r›s› geriye büyük bir mirasve birçok ders b›rakt›. Marx ve Engels’in düflüncelerininolgunlaflmas›nda önemli bir rol oynad›. Ve Parissokaklar›nda 1871 y›l›nda bu kez “Yaflas›n Komün!”sloganlar› yank›lanacak ve Haziran isyanc›lar› yeniden vebu kez daha güçlü olarak ayn› barikatlara koflacaklard›.

S. Kurtulufl

Ekim

Gençli¤i

52

Ben bir insan, ben bir Türk flairi Naz›m Hikmet ben tepeden t›rna¤a insan tepeden t›rna¤a kavga, hasret ve ümitten ibaret...

20 Kas›m 1901 tarihinde Selanik’te do¤du; ancakailesi 15 Ocak 1902 olarak kaydetmifl ve kendisi de butarihi benimsemifltir.

‹stanbul’da Heybeliada Bahriye Mektebi’ni bitirdi,ancak sa¤l›k sorunlar› nedeniyle subayl›k serüveni sonaerdi. Kurtulufl Savafl›’na kat›lmak amac›yla Anadolu’yageçti (1921). Anadolu’da Kurtulufl Savafl› için verilen hergörevi yerine getirdi. Oradan Sovyetler Birli¤i‘ne gitti.Do¤u Emekçileri Komünist Üniversitesi’nde (KUTV)yüksek ö¤renimini tamamlad›.

1902’de do¤dum do¤du¤um flehre dönmedim bir daha geriye dönmeyi sevmem üç yafl›mda Halep’te pafla torunlu¤u ettim on dokuzumda Moskova’da komünist üniversite

ö¤rencili¤i k›rk dokuzumda yine Moskova’da Tseka-Parti

konuklu¤u ve on dördümden beri flairlik ederim

1924 y›l›nda gizlice Türkiye’ye döndü. Gazetelerde,dergilerde, film stüdyolar›nda çal›flt›. fiiirleri nedeniylebirkaç kez kovuflturmaya u¤rad›. 1938 y›l›nda orduyuayaklanmaya k›flk›rtmaya çal›flt›¤› gerekçesiyle kan›ts›z,ve hukuka ayk›r› olarak 28 y›l 4 ay hapis cezas›naçarpt›r›ld›. ‹stanbul, Ankara, Çank›r› ve BursaCezaevlerinde 12 y›l› aflk›n kald›.

hapislerde de yatt›m büyük otellerde de açl›k çektim açl›k grevi de içinde ve tatmad›¤›m

yemek yok gibidir

25 Temmuz 1951 tarihinde Bakanlar Kurulutaraf›ndan Türk vatandafll›¤›ndan ç›kar›lmas›na kararverildi. Bundan sonras› onun için ülkesine hasretlikoldu...

kimi insan otlar›n kimi insan bal›klar›n çeflidini bilir ben ayr›l›klar›n

kimi insan ezbere sayar y›ld›zlar›n ad›n› ben hasretlerin…

otuz alt›mda yar›m y›lda geçtim dört metre karebetonu

elli dokuzumda on sekiz saatta uçtum P›ra¤’danHavana’ya

ÖÖllüümmüünnüünn 4422.. yy››llddöönnüümmüünnddee aann››ss›› öönnüünnddee ssaayygg››yyllaaee¤€iilliiyyoorruuzz......

Naz›m Hikmet: Devrimin vesosyalizmin usta flairi

Ekim

Gençli¤i

53

Lenin’i görmedim nöbet tuttum tabutunun bafl›nda 924’de 961’de ziyaret etti¤im an›tkabri kitaplar›d›r…

Naz›m’› anlatmak için onun hayat›ndan daha fazlas›naihtiyac›m›z var. Komünist bir flair olarak Naz›m’›n hayat› fliir,kavga ve hasretin hikayesidir. Naz›m bugün reformizmtaraf›ndan sahipleniliyor gözükse de, Naz›m’›n yaflam› da,fliirleri de, kavgas› da ancak devrimle ve devrim mücadelesiyleanlaml› k›l›nabilir. Kavgaya adanm›fl tüm yaflam›ndan süzülenfliirleriyle, o Türkiye’de komünist edebiyatla özdeflleflmifltir.Türkiye’de devrimci edebiyat, devrimci fliir dendi¤inde aklagelen ilk isim Naz›m Hikmet’tir. Ve bugün devrimci edebiyat,devrimci kültür hala onun miras›yla beslenmektedir. ÇünküNaz›m engin fliir ve edebiyat bilgisini, yetene¤ini, hayat›boyunca elde etti¤i deneyimleri komünist kimli¤i ilebirlefltirmifltir. Onun eserleri bugün dünyan›n her yerindekapitalizme karfl› iflçi s›n›f›n›n devrimci mücadelesiniyürütenlerin dilinde, ete kemi¤e bürünmekte ve as›l anlam›n›kazanmaktad›r.

Türkiye iflçi s›n›f›na selâm! Selâm yaratana! Tohumlar›n tohumuna, serpilip geliflene selâm! Bütün yemifller dallar›n›zdad›r. Beklenen günler, güzel günlerimiz ellerinizdedir, hakl› günler, büyük günler, gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yat›lmayan, ekmek, gül ve hürriyet günleri.

Naz›m’›n fliiri; meydanlarda, ve ancak iflçi s›n›f›n›n mücadelealanlar›nda hayk›r›labilecek kadar güçlü, bu kadar tok ve bukadar coflkulu bir sesin gök gürültüsü olmufltur.

Hey! Hey! Da¤larla dalgalarla, da¤ gibi dalgalarla dalga gibi

da¤-lar-la bafllad› orkestram! Hey! Hey! A¤›r sesli çekiçler

sa¤›r örslerin kula¤›na

Hay-k›r-d›!. Sabanlar gülefliyor tarlalarla,

tarlalarla! Cofltu çalg›c› bafl›, esiyor orkestram da¤larla dalgalarla, da¤ gibi dalgalarla, dalga gibi

da¤-lar-la.

Ve bu türkü Naz›m’›n türküsü. Bu türkü devrim vesosyalizmin türküsü...

Genç komünistler olarak Naz›m Usta’n›n ve onun yücemiras›n›n önünde bir kez daha sayg›yla e¤iliyoruz.

K. Toprak

«uyarına gelirse tepemde bir de çınar»

demişti on yıl önce demek ki on yıl sonra

demek ki sabah sabah demek ki «manda gönü»

demek ki «şile bezi» demek ki «yeşil biber» bir de memet’in yüzü bir de güzel istanbul

bir de «saman sarısı» bir de özlem kırmızısı demek ki göçtü usta

kaldı yürek sızısı geride kalanlara

yıllar var ki ter içinde taşıdım ben bu yükü

bıraktım acının alkışlarına 3 haziran ‘63’ü

bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta

bir kırmızı gül dalı eğilmiş üzerine

yatıyor oralarda bir eski gömütlükte

yatıyor usta bir kırmızı gül dalı

eğilmiş üzerine okşar yanan alnını bir kırmızı gül dalı

nâzım ustanın gece leylâk

ve tomurcuk kokuyor bir basın işçisiyim

elim yüzüm üstümbaşımgazete

geçsem de gölgesindentankların tomsonların

şuramda bir çalıkuşu ötüyor uy anam anam haziranda

ölmek zor!

Hasan Hüseyin

Ekim

Gençli¤i

54

Tarihte ilk kez bir savafl gemisinin askerleri devrimbayra¤›n› çekiyordu. Potemkin Z›rhl›s›’ndaki ayaklanma,1905 Devrimi s›ras›nda ortaya ç›kan devrimcik›p›rdanmalardan biriydi. Ayn› zamanda Çarl›k ordusundayaflanan ilk devrimci ayaklanmayd›. Çarl›k ordusununçürümüfllü¤üne karfl› bafllayan isyan bir anda tümRusya’y› saran yang›n›n önemli bir aya¤› olmufltu. Rus-Japon savafl›n›n Rusya için bir hezimete dönüfltü¤ü birdönemde, savafla ve yoksullu¤a karfl› tepkiler devrimciiçerik kazanmaya bafllam›flt›. Potemkin Z›rhl›s›’ndakiayaklanma da bunun tipik bir örne¤i idi.

27 Haziran’da art›k çürümüfl etyemekten b›kan PotemkinZ›rhl›s›’n›n tayfalar›, kendilerinebozuk et yedirmekte ›srar edensubaylara baflkald›r›rlar. Bununüzerine bu tayfalar subaylar›nemriyle yakalan›r ve kurflunadizilmelerine karar verilir. Ancakkurfluna dizmekle görevli askerlerinsilahlar›n› tayfalardan subaylaraçevirmesiyle ifller tersine döner.Ayaklanma h›zla geliflir ve tüm askerve tayfalar›n kat›lmas› sonucusubaylar denize at›l›r. Bundan sonraz›rhl›ya art›k asker ve tayfalardankurulan devrimci komite egemendir.Bu komitenin ald›¤› karardo¤rultusunda gemi önce bir iflçikenti olan Odessa’ya demirlenir.

Burada iflçiler kitlesel bir flekilde greve giderek, Potemkinayaklanmac›lar›n› desteklerler. Ayr›ca ayaklanmada ölentayfalar için cenaze töreni düzenlenir.

Ancak Çar’›n askerlerinin bu duruma müdahale etmesiuzun sürmez. 3 Temmuz’da gönderilen 50 bin kiflilik biraskeri birlik, iflçilerin üzerine atefl açarak büyük birkatliama giriflir. Yaklafl›k 6 bin kifli katledilir. Bu olayüzerine Potemkin Z›rhl›s› Odessa’dan ayr›larakRomanya’ya s›¤›n›r. Subay Çuhnin Çara flu raporu verir:“Askeri f›rt›na dindi, ama devrim f›rt›nas› de¤il.”

Potemkin Z›rhl›s› Ayaklanmas›, Rusya’da 1905Devrimi’nin tu¤lalar›ndan biri olur. Toplumdakidevrimcileflmenin kaç›n›lmaz olarak düzen ordusuna dayans›yaca¤›n› ve onu içinden bölüp felç edece¤ini somutolarak gösterir. Lenin Potemkin ayaklanmas› hakk›ndaflöyle der: “Odessa'daki ayaklanma ve Potemkinz›rhl›s›n›n devrimi desteklemesi, istibdada karfl› devrimcihareketin geliflmesinde ileri bir ad›m olarak görülür.Ayaklanma zaman›n›n gelip çatt›¤›n› ve geçici birdevrimci hükümet kurulmas› konusundaki ça¤r›lar›n nekadar yerinde oldu¤unu, olaylar flafl›lacak bir h›zlado¤rulad›lar. Bu ça¤r›lar, iflçi s›n›f›n› temsil eden RusSosyal Demokrat ‹flçi Partisi'nin s›n›f bilincine ulaflm›flsözcüleri taraf›ndan halka yöneltilmiflti. Devrimci ateflinbu yeni par›lt›s›, bu ça¤r›lar›n pratik önemi üstüne ›fl›ktutuyor…”

S. Kurtulufl

Potemkin Z›rhl›s›: “Devrimci ateflin yeni par›lt›s›”

Ekim

Gençli¤i

55

Bu y›l 28. kez düzenlenenUluslararas› YAPI 2005 ‹stanbulFuar› 04-08 May›s tarihleriaras›nda, Tüyap Fuar Merkezi/Beylikdüzü'nde geçekleflti. Fuarda10 ayr› salonda 45 ülke ve 2.500ürün sergilendi. Fuar› ziyarete gelenkitlenin büyük ço¤unlu¤unuö¤renciler, mimarlar ve inflaatsektörü ile alakal› insanlaroluflturuyordu. Yerlere k›rm›z›hal›lar serilmifl, iyi giyimli, kravatl›beyler, makyajl›, mini eteklibayanlar yerlerini alm›fllard›. Yaniherfley olmas› gerekti¤i gibiydi.Herkesin yüzünde bir mutluluk,anlayamad›¤›m bir tebessüm vard›.Bense kitap stand›nda durmuflalamad›¤›m ve alamayaca¤›mkitaplar›n bafl›nda bekliyordum.

Ötekinin yan› bafl›ndaki di¤erleri

Servis yola ç›kt›. Bir saat sonra fuar alan›nday›m.‹stanbul’un s›n›rlar›nda dolan›yoruz. Kalabal›k, trafik,gürültü, deniz, mavi, gri, s›k›fl t›k›fl otobüsler, selpakç›çocuklar, çingeneler, fahifleler, kitapevleri, korsankitapç›lar, ma¤azalar, kafeler, gö¤ü delen kafesler yaniflehrin öbür yar›s› geride kal›yor. Hem mecaz hem degerçek anlam›yla flimdi k›raç topraklarday›z. Sol taraftan‘K›raç’a hofl geldiniz’ yaz›l› mavi beyaz bir tak›nyan›ndan geçiyoruz. (Akl›ma Alibeyköy’deki geliyor. fiuk›rm›z› beyazl›. Yak›n zamanda gazetelerde suya doymuflolan boy boy utanç foto¤raflar›na flahit olmufltuk hepbirlikte.) Hayat›n simetrisi hep iflçi-emekçi semtlerindekarfl›ma ç›km›fl. En son K›raç’a Castleblair iflçileridireniflteyken ziyaret için gelmifltim. Hat›rlars›n›z,Marks&Spencer’a üretim yapan Castleblair fabrikas›nda,sendikal mücadele verdikleri için birçok iflçi ifltenat›lm›flt›. Üstelik sendika yöneticileri ve patron iflbirli¤iile...

Sonunda fuar alan›na geldim. Hemen yak›ndaki çokkatl› bir otel binas› çekiyor dikkatimi. Neden bu kadaruzak bir yere yap›lm›fl diye düflünürken 45 ülkenin inflaatsektörünün pek muhterem yerli ve yabanc› flah›slar›n› iyia¤›rlamak gerekti¤i geliyor akl›ma. Di¤er tarafa kafam›çeviriyorum Mc Donalds’›n çirkin yüzü çarp›yor gözüme.

K›sacas› sistem iyi iflliyor. Sonra ben k›rm›z› hal› üzerinde

flaflk›n flaflk›n yürürken Marks&Spencer’dan al›nm›fl k›yafetlerle kaçkifli geçti acaba çevremden diyedüflünüyorum. Ya da bu yap›c›larAlibeyköy halk› için suyu süngermisali emen bir malzeme üretmiflolabilirler mi? Peki Marmaradepreminde binlerce insan›m›zöldü¤ünde bu yap›c›lar yandakikaya gibi otel için mi harc›yorlard›k›ymetli zamanlar›n›? Yastandlardaki bu kad›nlar etleriniparça parça sergilerken nas›l böylemutlu görünebiliyorlar?

Hani sürekli diyoruz ya, bilim veteknoloji kimin için diye, bizler içinolmad›¤› bir kere daha çarp›yor

yüzüme. Fuarda en son teknoloji ürünleri ve malzemelertan›t›l›yor. Dikkat çekmek için her türlü ayr›nt› ve bütünpazarlama stratejileri düflünülmüfl. En fazla ilgi gören iseyine kad›n›n cinselli¤i oluyor. Bak›yorsunuz, bir mankensurat›n›za s›r›tarak birden markalafl›yor. Renkli kataloglar,firma isminin bas›l› oldu¤u torbalar, tiflörtler, kurabiyeler,pastalar bir bir geçiyor yan›n›zdan. Bu arada ö¤rencilerepek fazla ald›ran olmuyor. Onlar da birdenbirepazarlaman›n ve reklamc›¤›n ucuz malzemelerioluveriyorlar tafl›d›klar› pofletlerle.

Evet teknoloji ürünleri ve malzemeler gerçektentan›t›l›yor. Ama çat›s›nda kocaman bir delik olan iflçiMehmet A¤abey bunlar› kullanam›yor ve o en son çarekendi malzemesini üretiyor muflambadan. Ya da tuvaletikümesin bitifli¤inde olan dedem, duvarlar›n› mavi desenliseramikle döfleyemiyor. Bir bankamati¤e k›vr›l›p yatançocuk kap›s› için kilit düflünmüyor uyku sersemi. BirÖmer Seyfettin öyküsü gelmeyecek devam›nda. Buörnekler vicdan›n›za de¤il beyninize sesleniyor. Kabagerçeklikler gün gibi ortada. Bar›nman›n temel bir ihtiyaçoldu¤u hayatta, bundan yoksun ya da sa¤l›ks›z koflullardayaflayan milyonlarca insan yan› bafl›m›zda iken, sahteyap›c›lar›n görkemli fuar› bir dram›n dekoru olabiliyor veilerlemenin insanl›k d›fl› niteli¤ini sahneliyorlar ancak.Yinelemekte yarar var; bilim ve teknoloji bu sistem içindetopluma ve tüm insanl›¤a ancak bu kadar yak›n olabilir.Daha fazlas›n› beklemek aptalca bir iyimserlik olur ancak.

N. Asya

Bu yap›c›lar türküsöylemiyor!

Ekim

Gençli¤i

56

Bir süredir tart›flmalar›n› yürüttü¤ümüz SamsunGençlik Kültür Sanat Evi aç›l›yor. Son bir ay içerisindeyo¤unlaflt›rd›¤›m›z kültür sanat evi tart›flmas›n›çevremizde bulunan herkese yapmaya çal›flt›k. Konuyailgi duyan ve olumlu yaklaflan insanlarla oldukça verimlitart›flmalar yapt›k. “Neden gençlik kültür sanat evi”,“gençli¤in durumu”, “kültür ve sanat›n kapsam› ve nas›lele al›nmas› gerekti¤i” gibi konular tart›fl›ld›. Tart›flmalar›ncanl›l›¤› kültür sanat evi çal›flmas›n›n önünü açan enbüyük etkenlerden biriydi.

Toplant›lar›n ard›ndan önemli olan›n bu do¤rultudasomut ad›mlar atmak oldu¤una dair görüfl birli¤ine vard›k.Okul döneminin sonu olmas›na ra¤men bu niyetimizihayata geçirmek gerekti¤ini ortaya koyduk. Dönemsonunun gelmesinin bir tak›m dezavantajlar› olsa da, yazdönemi için yerelde güçlü bir çal›flma yapabilmeninolanaklar›n›n mevcut oldu¤unu tespit ettik. Gençlik kültürsanat evinin üniversite gençli¤iyle birlikte semt ve liseligençli¤e ulaflabilmemizin bir arac› olaca¤› sonucunavard›k. Hemen ard›ndan süreci daha da güçlendirece¤idüflüncesiyle birpiknik düzenlemeyekarar verdik.Haz›rl›¤› birhaftadan daha k›sabir süreye s›k›flanpiknik buna ra¤menistenilen amacaulaflt›. K›sa süredeorganize edilenpikni¤e 21 kiflikat›ld›. Bu bizim içinolumlu bir yan› ifadeetse de daha geniflbir çal›flmayla dahafazla kat›l›m›n›nsa¤lanabilece¤inigösterdi.

Bafl›ndan sonunakadar kolektif olarakörgütlenen pikniktebugüne kadaryap›lan tart›flmalar›nözeti olan k›sa birkonuflma yap›ld›.Ard›ndan çal›flmayayeni dahil olanarkadafllar nas›l birkültür sanat eviolmas› gerekti¤inedair görüfllerini ifadeettiler. Yap›lansohbette kültürsanat evi

çal›flmas›n›n kolektif bir emek olmas› gerekti¤i üzerindeduruldu. Kültürel yozlaflman›n ve gençli¤e dayat›langeleceksizli¤in boyutlar› konufluldu.

Ard›ndan kültür sanat evinde oluflturulmas› planlanandramatize fliir atölyesinin sunumu yap›ld›. Bunun yan›s›raarkadafllar okuduklar› fliirlerle programa katk›dabulundular. Ard›ndan çal›flmalar›na kültür sanat evibünyesinde devam edece¤ini aç›klayan müzik grubunundinletisine geçildi. Yerel güçlerden oluflan müzik grubuhep bir a¤›zdan söylenen türkülerle güzel bir sunumgerçeklefltirdi.

Gençlik Kültür Sanat Evi giriflimi olarak düzenlenenpiknik bir bak›ma kültür sanat evinin aç›laca¤›n›n deklareedilmesi oldu. Pikni¤in sonunda insanlara kültür sanat eviçal›flmas›n›n durumu üzerine ve yap›lmas› gerekenlerhakk›nda k›sa bilgiler verildi. Okulun son haftas› olanönümüzdeki hafta içerisinde Samsun Gençlik KültürSanat Evi’ni açmay› planl›yoruz.

Samsun Gençlik Kültür Sanat EviGiriflimi

Samsun Gençlik Kültür Sanat Eviaç›l›yor

‹nternet kafeler!..Say›lar› gün geçtikçe ço¤alan internet kafeler hiç de teknolojiye ve araflt›rmaya merakl› insanlar›n

gitti¤i yerler de¤iller. Büyük bir sektör olan bilgisayar, üretti¤i oyunlar› ile gençli¤imizi zehirlemektedir.‹nternet kafelerin “önemi” de buradan geliyor.

‹nternet kafelerin birkaç önemli etkisi var topluma. ‹lki, sisteme uygun insanlar yetifltiriyorolmas›d›r. ‹kincisi, gençleri düzen içinde tutmak, onlar› kendi sorunlar› için mücadeledenuzaklaflt›rmakt›r. Üçüncüsü, belki de en az bilineni ise, bu yolla yapt›¤› ideolojik sald›r›d›r.

‹nternet kafelerin sa¤l›ks›z ve yozlaflt›r›c› etkisi büyük oranda oyunlarda bafll›yor. Önceli¤i tabii kifliddet içeren oyunlar al›yor. Bu oyunlara ilkokuldan baflland›¤› varsay›ld›¤›nda, nas›l bir gençli¤ininsanl›¤› bekledi¤i ortada. Gözünü bile k›rpmadan insanlar› öldüren, üstüne üstlük neden öldürdü¤ünüde sorgulamadan bunu yapan gençler. Belki bunu bir e¤lence olarak bile düflünecek, küçükkenoynad›¤› oyunlar gibi. Acaba bu insan modeli, yani yok edici robot insanlar kimin ifline yarar. Sak›ntüm dünyay› kâr için kana boyayan emperyalistler için olmas›n?

Sorunlar› bu kadar fazla olan bir ülkenin kalabal›k genç nüfusu nas›l elde tutulup ehlilefltirilir. Tabiiki onlar›, kendilerine(sermayedarlara) zarars›z al›flkanl›klarla oyalayarak. Üstüne üstlük bual›flkanl›klar sayesinde cepleri de doluyorsa bu kan emicilerin. Evlerinde, ifllerinde sürekli huzursuzlukyaflayan, gece-gündüz çal›flmalar›na ra¤men bir türlü yolu düze ç›kmayan insanlar›m›z bir fleylereal›flarak mutlulu¤u buralarda aramaktad›r. Alkolizmin, fuhuflun, futbol fanatizminin bu kadaryay›lmas›n›n baflka bir aç›klamas› yoktur. Bir bak›ma kendilerinden ve mücadeleden kaçmaktad›r buinsanlar.

Bilgisayar flirketleri her sene binlerce oyunu piyasaya sürmektedirler. Bunlar›n içerisinde tarihleilgili oyunlar bir hayli yer kaplamaktad›r. 2. Dünya Savafl›, Vietnam savafl›, Amerika’n›n Ortado¤uiflgali gibi bir sürü konular› içeren oyunlar bulmak mümkün. Tabi bu oyunlar›n bir ço¤unun ortakdüflüncesi Amerikanc› olmalas›d›r. 2. Dünya savafl›nda Sovyet halklar›n›n büyük fedakarl›klarlakazand›¤› zaferi, faflizmi bir böcek gibi ezmelerini ABD’ye mal etmeleri, bunun için verilebilecek en iyiörnektir

Sonuç olarak flu söylenebilir. Sistemin pis ellerinin gençlere buralarda ulaflt›¤› biliniyor. Bu ellerik›rmak bizim ellerimizdedir. ‹flçi s›n›f›n›n mücadele kültürünü yaratmak için kurulan iflçi kültür evlerinedaha fazla görev düflmektedir. Babalar›m›z streslerini kahvehanelerde at›yordu. fiimdi gençli¤imizonun “modern” flekliyle oyalan›yor. Bu gidifli de¤ifltirelim.

E. Göksenin

Ekim

Gençli¤i

57

1) Derginizin büyük bölümünü yap›lan eylemler veüniversitelerde gerçekleflen etkinlik haberlerineay›r›yorsunuz. Bunlar›n derginizde yer bulmas› ile farkl›flehirlerdeki üniversitelerde yaflananlardan haberdarolabiliyoruz. Ama derginin büyük bölümünün bunaayr›lmas› yerine teorik, kültürel vb. yaz›lar olmas›n›isterdim. (Birkaç ayd›r derginizde ç›kan nükleersantrallerle ilgili yaz›lar gibi.) Birleflik gençlik hareketi vetarihi konular d›fl›nda bilgilendirici yaz›lar pek s›kyaz›lm›yor.

2) Derginizi düzenli olarak okuyorum. Gençlikhareketinin sorunlar›na dair ayr›nt›l› de¤erlendirmeler var.Ancak yay›n bazen tek bafl›na bu sorunlara bo¤uluyordiye düflünüyorum. Örne¤in kültür ve sanat, felsefe, tarihgibi sayfalar oldukça c›l›z kalabiliyor. Bunun politikayailgi duymaya yeni bafllayan insanlar›n yay›n›n›zla h›zl› birbiçimde iliflki kurmas›n› engelledi¤i düflüncesindeyim.

3) Derginiz son dönem biçim ve içerik yönündenoldukça h›zl› bir geliflme yaflad›. Gençlik hareketininsorunlar›na çözüm arayan makalelerin yo¤un olmas›oldukça güzel. Yaflanan politik sorunlara çözüm üretmeçaban›z ise hem pratik planda hem de yay›n üzerindenoldukça anlaml›. Ancak yay›nda zaman zaman çeflitlilikbulunmayabiliyor. Zaman zaman yerellerdende¤erlendirmeler, zaman zaman ise çeflitli konulara iliflkinmakaleler yay›n› hantallaflt›rabiliyor. Bu nedenle fliir,öykü, tarih ve felsefe gibi konularda daha düzenli sayfalaroluflturulabilirse oldukça anlaml› olacakt›r.

4) Derginizi yaklafl›k iki y›ld›r okuyorum.Derginizin bu iki y›l içerisinde gerek içerik gerek debiçim aç›s›ndan yaflad›¤› geliflmeleri oldukça anlaml›bulmaktay›m. Yay›n bugün gençlik yay›nlar› içerisindekipolitik düzeyi en güçlü gençlik yay›nlar›ndan birisi. Bualanda ciddi bir baflar›s› oldu¤unu düflünmekteyim. Ancakbiçim aç›s›ndan yaflanan ilerlemeye karfl›n halenafl›lamayan sorunlar bulunuyor. Örne¤in kapaklar zamanzaman birbirini tekrar ediyor. Kapak tasar›m› yine zamanzaman çok kar›fl›k olabiliyor. Bafll›klar ve kapak fliarlar›n›daha k›sa ve vurucu bir biçimde tercih ederseniz, dahaanlaml› olur diye düflünüyorum.

5) Ekim Gençli¤i gençlik yay›nlar› içerisindeki enetkili yay›nlardan birisi. Yay›n› okurken ortaya konançaban›n anlaml› ve hareketin sorunlar›na dair yap›lande¤erlendirmelerin oldukça güçlü oldu¤unu düflünüyorum

ve bu yay›n› daha düzenli takip etmemin en önemlinedeni. Ancak baflka yay›nlarda olan çeflitli bafll›klar(kültür, sanat, felsefe, ideoloji... vb.) yay›n›n›zda yeterlibir a¤›rl›k oluflturam›yor. Bu nedenle okur ilgisindezaman zaman düflüfller yaflanabiliyor. Bu konulara bellibir a¤›rl›k verildi¤i zaman yay›n›n oldukça güçlü biryay›n haline gelece¤ine inan›yorum.

6) Yay›n›n›z› uzunca denebilecek bir süredirokumaktay›m. Yay›n benim için oldukça yeterli. Yay›n›lisedeki kardeflime ve baflka arkadafllar›ma veriyorum,ama k›sa sürede s›k›l›yorlar. Bunun önüne geçmek içindaha renkli ve çeflitli konular› iflleyen bir yay›noluflturabilirseniz oldukça iyi olur.

7) Ben bir lise ö¤rencisiyim, yay›nda liselilere iliflkinbir çok fleyi zaman zaman bulam›yorum. Yay›n›n dahadüzenli lise sayfalar› olursa sevinirim.

8) Yay›n›n biçimine iliflkin birkaç fley söylemekistiyorum. Zaman zaman yay›n çok s›k›fl›k bir biçimseldüzenleme ile ç›k›yor. Çeflitli say›larda ardarda 8-10 sayfahiç resim olmad›¤› ve boflluk kalmamacas›na yaz›yabo¤uldu¤unu görmekteyim. Bu yay›n›n okunmas› zatenoldukça zor ve bu durum daha da zorlaflt›r›yor. Bir deyaz›lar biraz daha k›sa olursa daha etkili olacakt›r bence.

Ekim Gençli¤i’ne okur elefltirileri...

Ekim

Gençli¤i

58

8 May›s 1945 günü milyonlarca insan›n ölmesine, dünyan›n büyük bir y›k›ma u¤ramas›na sebep olan 2. Dünya Savafl›’n›nsona erdi¤i gündür. Günümüzde pek çok emperyalist devlet, bu olay›n y›ldönümünde kutlamalar yapmakta, kendi elleriyleyaratt›klar› bu vahfleti lanetleyen aç›klamalarda bulunmaktad›r. Baflta ABD olmak üzere di¤er emperyalist devletler savafl› sonaerdiren güçlerin kendileri oldu¤u iddias›yla ortaya ç›kmaktad›r.

Emperyalistler aras› ç›kar çat›flmalar› sonucunda bafllayan 2. Dünya Savafl›’nda 60 milyon insan öldü. Sovyet halklar›ndan27 milyon kifli can verirken, 6 milyon Yahudi Naziler’in soyk›r›m›n›n hedefi oldu. Almanya ise 5 milyon dolay›nda kay›p verdi. Busavafl sonucunda en çok kay›p veren SSCB olmufltur. Bir anda kendini faflist sald›rganl›¤›n hedefi olarak bulan Sovyet halklar›tarihte efline çok az rastlanan destans› bir direnifle imza atm›fllard›r. Bu direnifli sadece askeri verilerle, ordular›n teknolojikdurumuyla veya verilen kay›plarla aç›klamak mümkün de¤ildir. Sald›ran Alman ordular›n›n karfl›lar›nda sadece bir ordu de¤ilfakat iflçisiyle, köylüsüyle, yafll›s›yla, genciyle faflizme karfl› devrimi koruyan Sovyet halklar› vard›.

Savafl hiç de emperyalistlerin anlatt›klar› gibi, kendili¤inden ortaya ç›km›fl ve azg›nca etraf›ndaki ülkelere sald›ran faflistler veonu engellemek isteyen bir dizi devlet aras›nda yaflanmam›flt›r. Arkas›nda Alman tekellerinin bulundu¤u Hitler faflizmi, di¤eremperyalistler taraf›ndan Sovyetler Birli¤i ve sosyalizme karfl› bir silah olarak kullan›lmak isteniyordu. Bunun içindir ki,Almanya’n›n Sovyetler Birli¤i’ne savafl açmas› ve faflistlerin Moskova önlerine kadar ilerlemeleri ABD’yi ve di¤er emperyalistleriiçten içe de sevindiren bir geliflme olmufltur. Sovyetler Birli¤i ile yapt›klar› anlaflmalara ra¤men uzun bir süre ikinci cepheyiaçmam›fllard›r. Savaflta en büyükbedelleri ödeyenler Naziler’e karfl›gerçek savafl› yürütenler SovyetK›z›l Ordu’su, Sovyet halklar› veiflgal edilen ülkelerde daha çokkomünistler taraf›ndan örgütlenendirenifl örgütleridir. fianl›Stalingrad direnifliyle faflist Almanordular›n›n ilerleyiflini durduran vegüçlü bir karfl› sald›r›yla Hitlerfaflizmini ezerek savafl›sonland›ran gerçek güçsosyalizmin gücüdür. Bu, SSCBiçinde eflit ve kardeflçe yaflayanhalklar›n dünya halklar›na karfl› birtehdit olan faflizme karfl›baflkald›r›s›n›n gücüdür.

8 May›slar’da günümüzemperyalistlerin yapt›klar›kutlamalara da bu gözle bakmakgerekir. Günümüzün emperyalistRusya’s› sanki o flanl› Sovyetdireniflinin mirasç›s›ym›flças›nadi¤er emperyalist devletlerindevlet baflkanlar›nca ziyaretediliyor, K›z›l Meydan’da görkemlikutlamalar yap›l›yor. Ancakgünümüz emperyalist devletlerininbu zaferde zerre kadar pay›yoktur. Faflizme karfl› kazan›lanzaferin mirasç›lar›, bugünFilistin’de ‹srail Siyonizmi’ne karfl›direnen savaflç›lar, Irak’ta ABDiflgaline karfl› sokak sokaksavaflan halklar, Türkiye’de vedünyan›n daha pek çok ülkesindedevrim ve sosyalizm u¤runamücadele eden ve bu u¤urdatereddütsüz ölen devrimcilerdir.

A. Genç

FFaaflfliizzmmii eezzeenn oorraakk ççeekkiiççllii kk››zz››ll bbaayyrraakk ddüünnyyaa hhaallkkllaarr››nnaa yyooll ggöösstteerrmmeeyyee

ddeevvaamm eeddiiyyoorr......

Zafer K›z›l Ordu ve emekçi halklar›nd›r!

AAnnttii--ffaaflfliisstt zzaaffeerriinn 6600.. yy››llddöönnüümmüü eeyylleemm vvee eettkkiinnlliikklleerriinnee110000 bbiinnii aaflflkk››nn iinnssaann kkaatt››lldd››......

Berlin’de faflizme karfl› büyük kitleselprotestolar

Halklar›n Hitler faflizminden kurtulufl günü olan 8 May›s’ta, Almanya, Fransa,‹ngiltere ve Hollanda gibi Avrupa ülkeleri baflta olmak üzere dünyan›n hemen heryerinde çok çeflitli etkinlikler gerçeklefltirildi. Etkinliklerin ana merkezi ise Almanyaidi. 8 May›s’ta Almanya’n›n irili ufakl› pek çok kentinde onbinlerce iflçi, emekçi vegenç sokaklara ç›k›p Hitler faflizmini bir kez daha lanetledi. Büyük anti-faflist zaferin60. y›ldönümü vesilesiyle yap›lan protesto gösterilerinin en büyü¤ü Berlin’degerçeklefltirildi. Berlin’de 7 ve 8 May›s günü bir dizi eylem ve etkinlik içinde toplam100 bin kifli soka¤a ç›kt›.

Berlin’deki 60. y›l etkinlikleri 7 May›s günü ‘Ifl›k zinciri’ eylemi ile bafllad›. Anti-faflist örgütler, sendikalar ve kiliseler taraf›ndan organize edilen bu etkinli¤e 25 binkifli kat›ld›. Faflizme, ›rkç›l›¤a ve savafla karfl› konuflmalar›n yap›ld›¤› eylemde 33kilometrelik bir zincir oluflturuldu. Berlin’de ayn› gün bir de, Nazi Takibat›naU¤rayanlar Birli¤i’nin düzenledi¤i bir miting yap›ld›. Bu mitinge de 5 bin kifli kat›ld›.

‹nsanl›¤›n haf›zas› san›ld›¤›ndan da güçlüdür. Faflizmin kayna¤›n› ve anti-faflistzaferin gerçek temsilcilerini gizlemeye yönelik çabalara sokaklarda verilen büyükkitelesel yan›t bunun ifadesidir. Gösterilere ve etkinliklere kat›lan iflçi-emekçi vegençler gün boyunca faflizme duyduklar› nefreti dile getiren sloganlar hayk›rd›lar,faflizmi teflhir eden pankart ve dövizler tafl›d›lar. Kutlamalar›n gerçeklefltirildi¤i alan›nçevresinde ve yürüyüfl güzergah›ndaki evlerin pencerelerine as›lan bezlere yaz›lan,“Sovyet askerlerine teflekkürler” ve “Faflizm: Bir daha asla!” sözleri ise gerçeklerigizlemeye çal›flan gerici emperyalist propagandaya verilmifl en anlaml› yan›tolmufltur.

TK‹P taraftarlar› olarak Berlin’de gün boyunca yap›lan anti-faflist zaferi kutlama veHitler faflizmini lanetleme etkinliklerine aktif biçimde kat›ld›k. Yürüyüflte, üzerinde“Tüm faflist partiler ve örgütler da¤›t›ls›n!/TK‹P” imzal› pankart› tafl›d›k.

TK‹P taraftarlar›/Berlin

Ekim

Gençli¤i

59

Sovyet Hükümeti ve Bolşevik Partimiz adına sizleri Büyük Sosyalist Ekim Devrimi'nin 25. yıldönümüdolayısıyla selamlar ve kutlarım.

Bir çeyrek yüzyıl önce işçiler ve köylüler; Bolşevik Partisi'nin ve yüce Lenin'in önderliği altında,ülkemizde Sovyet iktidarını kurdular. Sovyetler Birliği halkları, bu zaman içinde şanlı bir yol katettiler.Bu 25 yıl içinde yurdumuz, güçlü bir sosyalist sanayi ve kolhoz devleti haline geldi. Sovyet devletininhalkları, kendi özgürlük ve bağımsızlıklarını elde ettikten sonra, sarsılmaz kardeşçe bir dostluklabirleştiler. Sovyet insanları her türlü baskıdan kurtuldular ve sebatlı bir çalışmayla kendilerine mamurve müreffeh bir yaşam sağladılar.

Büyük Sosyalist Ekim Devrimi'nin yirmibeşinci yıldönümünü, ülkemizin halkları; faşist Almanistilacılarına ve onların Avrupa'daki suç ortaklarına karşı yürüttülen şiddetli savaşın kızgın birdöneminde kutlamaktadırlar. (...)

Sovyet halkımız; payına düşen sınavları şerefle geçti, ve zafere olan sarsılmaz inançla doludur. Savaş,Sovyet düzeninin güç ve sağlamlığını sıkı bir yoklamadan geçiriyor. Sovyet devletinin parçalanmasına belbağlamış olan Alman emperyalistlerinin hesapları tamamiyle suya düştü. Sosyalist sanayi, kolhoz sistemive ülkemiz halklarının dostluğu ve Sovyet devleti, sağlamlık ve sarsılmazlıklarını gösterdiler. İşçiler,köylüler, ülkemizin bütün aydınları, bütün cephe gerimiz, cephemizin ihtiyaçlarını yerine getirmek içinnamusla ve fedakarca çalışıyorlar.

Hitler Almanya'sına ve onun suç ortaklarına karşı yürütülen savaşın bütün ağırlığını Kızıl Ordutaşımaktadır. Faşist ordulara karşı yürüttüğü fedakarca savaşla Kızıl Ordu, yeryüzündeki bütünözgürlüksever halkların sevgi ve saygısını kazandı. Daha önceleri yeterince savaş tecrübesi olmayan KızılOrdu'nun er ve komutanları, düşmana tam darbe indirmesini, onun insan kuvvetlerini ve teknikaraçlarını imha etmesini, düşmanın planlarını bozmasını, şehirlerimizi ve köylerimizi yabancı zalimlerekarşı savunmasını öğrendiler. Moskova ve Tula'nın, Odessa ve Sivastopol'ün, Leningrad ve Stalingrad'ınsavunmacıları, emsalsiz cesaret, demir disiplin, dayanaklılık ve zafer kazanma ustalığı gösterdiler. BütünKızıl Ordumuz bu kahramanlardan örnek alıyor. Kızıl Ordunun direnme gücünü düşman kendi bedenindetatma fırsatını buldu. Kızıl Ordu'nun ezici darbelerinin gücünü ise düşman yakında tadacaktır. (...)

Stalin'in Ekim Devrimi'nin 25. y›ldönümünde (7 Kas›m 1942) yapt›¤› konuflmadan...

Devrimin 25. y›ldönümünde Devrimin 25. y›ldönümünde gelecekteki zafere sonsuz inanç! gelecekteki zafere sonsuz inanç!