egzersİzler, koruyucu, tedavİ edİcİ ve muayene … · 2018. 5. 17. · bu soru çerçevesinde...

24
İÇİNDEKİLER • Giriş •Varlık Felsefesinin Terim ve Kavramları • Problemleri Açısından Varlık Felsefesi HEDEFLER • Bu üniteyi çalıştıktan sonra; • Varlık felsefesinin terim ve kavramlarını öğrenecek • Metafiziğin problemlerini öğrenecek • Nihilizmin ne anlama geldiğini öğrenecek • Realizmin ne anlama geldiğini öğrenecek • Varlığın var olma türlerini öğrenecek • Platon, Farabi, Berkeley ve Hegel’in varlık anlayışlarını öğrenecek. ÜNİTE 7 VARLIK FELSEFESİ FELSEFEYE GİRİŞ

Upload: others

Post on 18-Mar-2021

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

İÇİN

DEK

İLER

• Giriş

• Varlık Felsefesinin Terim ve Kavramları

• Problemleri Açısından Varlık Felsefesi

HED

EFLE

R

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;

• Varlık felsefesinin terim ve kavramlarını öğrenecek

• Metafiziğin problemlerini öğrenecek

• Nihilizmin ne anlama geldiğini öğrenecek

• Realizmin ne anlama geldiğini öğrenecek

• Varlığın var olma türlerini öğrenecek

• Platon, Farabi, Berkeley ve Hegel’in varlık anlayışlarını öğrenecek.

ÜNİTE

7

VARLIK FELSEFESİ

FELSEFEYE GİRİŞ

Page 2: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

Varlık Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

GİRİŞ

Varlık felsefesi, genel bir tanımla, varlığı kendisine konu yapan felsefeye

verilen isimdir. Bu tanımı biraz daha açarsak, varlık felsefesi, varlığın ne olduğunu,

anlamını, doğasını, yapısını, ilkelerini ve türlerini inceleyen bir felsefe disiplinidir.

Tanımdan da anlaşılacağı gibi, varlıkla ilgili olabilecek her tür konu ve soruyu

kendine problem yapan varlık felsefesi, felsefenin en önemli disiplinlerinden

birisidir.

Varlık felsefesi, felsefenin önemli bir disiplinidir fakat felsefenin tümü de

değildir. Varlığı, yalnızca felsefe incelememektedir; bilim de varlığı incelemektedir.

Ancak varlık felsefesi, bir felsefe olduğu için bilimden farklıdır. İncelediği varlıktan

başlayarak bilgi elde etme yöntemleri, kaynakları ve daha birçok bakımdan

bilimden farklıdır. Varlık felsefesi, bir tür varlık bilimi değildir.

Bilime göre, varlık dış nesnel gerçeklikte var olan her tür olgusal ve aktüel

şeydir. Bilim, varlığa realist bir açıyla yaklaşır. Realizme göre, insan

zihninden bağımsız olarak bir varlık alanı vardır. Bilim bu görüşü aynen

kabul ederek, varlığın, dış dünyada nesnel ve aktüel olarak var olduğunu

kabul eder. O hâlde, bilim için varlık vardır ve onun yokluğu kesinlikle

düşünülemez.

Bilim, var olan bu varlığı genel olarak değil, onu parçalayarak veya

bölümler hâlinde araştırır. Örneğin, biyoloji, yalnızca canlı varlıkları

incelerken, jeoloji cansız varlıkların oluşturduğu yer küreyi inceler. Her

bilim, kendi araştırma alanı içine giren varlığın bir bölümünü kendi

amaçları doğrultusunda inceler.

Matematik ve mantık gibi biçimsel bilimlerin dışında kalan diğer tüm

içeriksel ve olgusal (doğa) bilimler, varlığı somut bir şekilde ele alıp

incelerler. Doğa bilimlerine göre varlık, somut olarak madde cinsinden var-

dır. Böyle bir varlık, en, boy ve derinlikten oluşan ölçülebilir boyutlara sa-

hiptir. Varlık, madde cinsinden ve ölçülebilir boyutlara sahip olduğu için,

gözlenebilir, denenebilir ve açıklanabilir.

Bilimler varlığı, akıl yoluyla ele alıp, açıklarlar. Bilim insanı için, varlık akıl

yoluyla bilinebilen ve ölçülebilen maddelerdir.

Bilimlere göre varlık, ancak bilimsel yöntem denilen deney ve gözlem

yoluyla bilinebilir. Deney ve gözlemin temeli ise tümevarımsal akıl

yürütmelerdir.

Buna karşılık, felsefenin varlık konusunda bilim kadar net bir cevabı yoktur.

Her şeyden önce varlığın var olmadığını savunan görüşlerin yanı sıra "Varlık

vardır." diyenler de kendi içlerinde çok çeşitli varlık kuramlarına sa-

Page 3: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

Varlık Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

hiplerdir. Bilimden farklı olarak, felsefe varlığı bir bütün olarak ele alır.

Varlığı varlık yapan genel ilkeleri bulmaya çalışır. Tek tek varlıkların

nedenleri yerine, varlığın genel nedenlerini akıl yoluyla kavramaya çalışır.

Varlık felsefesi, felsefenin diğer disiplinleri gibi bir disiplindir. Varlık felsefesi

ilk defa Eski Yunan’da Doğa felsefecilerinin varlığın ilk maddesi veya ana maddesi

(arkhe) sorusuyla ortaya çıkmıştır. Thales’le başlayan varlığın nedenini araştıran

felsefe, Aristoteles’te gerçek kimliğine ulaşarak varlık felsefesi olarak, felsefenin bir

disiplini olmuştur.

Hem felsefenin hem de bilimin varlığı ele alıp incelediği yukarıda belirtilmişti.

Bilimin varlığı felsefeden farklı ele aldığını açıkladıktan sonra, şimdi de felsefe

açısından varlığı ayrıntılı olarak inceleyebiliriz. Daha önce felsefenin varlığı şu

açılardan ele aldığı belirtilmişti:

Felsefe, varlığı genel ve eleştirel bir tavırla ele alır ve sorgular.

Felsefe varlığın var olduğuna karar verirse ne cinsten var olduğunu araştırır.

VARLIK FELSEFESİNİN TERİM VE KAVRAMLARI

Varlık felsefesi iki terimden oluşmaktadır: Varlık ve felsefe. İkinci bölümde

felsefenin ne olduğuna dair bazı açıklamalar yapılmıştı. “Varlık” terimini

tanımlarsak varlık felsefesi daha da açık bir anlama sahip olacaktır.

Varlık

Felsefenin en önemli problemlerinden biri olan varlık nedir? sorusu tek ve

yalın biçimde hemencecik cevaplanacak bir kavram ya da soru değildir. Çünkü

felsefe tarihi içinde varlık hakkında çok şey söylenmesine rağmen son söz veya asıl

cevap henüz söylenmemiştir. Belki de bu durum felsefenin özü gereğidir. Varlığı

felsefe incelediği gibi bilim de ele alıp incelemektedir. Bilimin varlık anlayışını

vermek ve açıklamak felsefeninkinden daha kolaydır. Bu nedenle önce bilime göre

“Varlık nedir?” sorusunu açıklayalım.

Bilime göre varlık, dış nesnel gerçeklikte var olan her tür olgusal ve edimsel

şeydir. Bilim, varlığa realist bir açıyla yaklaşır. Realizme göre, insan zihninden

bağımsız olarak bir varlık alanı vardır. Bilim bu görüşü aynen kabul ederek varlığın,

dış dünyada nesnel ve edimsel olarak var olduğunu kabul eder. O hâlde, bilim için,

varlık vardır ve onun yokluğu kesinlikle düşünülmez. Bilim,var olan bu varlığı genel

olarak değil, onu parçalayarak veya bölümler hâlinde araştırır. Örneğin, biyoloji

bilimi, yalnızca canlı varlıkları inceler. Her bilim, kendi araştırma alanı içine giren

varlığın bir bölümünü kendi amaçları doğrultusunda inceler. İncelenen varlık akıl

yoluyla tanımlanır ve bilinir.

Page 4: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

Varlık Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

Buna karşılık, felsefenin varlık konusunda bilim kadar net bir cevabı yoktur.

Her şeyden önce varlığın var olmadığını savunan görüşlerin yanı sıra “Varlık vardır.”

diyenler de kendi içlerinde çok çeşitli varlık kuramlarına sahiplerdir. Bilimden farklı

olarak, felsefe varlığı bir bütün olarak ele alır. Varlığı varlık yapan genel ilkeleri

bulmaya çalışır. Tek tek varlıkların nedenleri yerine, varlığın genel nedenlerini akıl

yoluyla kavramaya çalışır. Genel bir sınıflama ile varlık kavramı üç farklı anlamda

açıklanabilir:

1- Varlık, yalnızca düşüncede var olan değil aynı zamanda gerçek dünyada

da var olandır. Felsefeciler varlığı ele alırken, böyle bir varlığın gerçekten

var olup olmadığını da analiz ederler. Örneğin, Uludağ, Ağrı Dağı,

Erzurum, Van Gölü gibi yerlerin gerçekten var olduğunu herkes kabul

ederken; Kaf Dağı’nın, Ankakuşu’nun veya Boynuzlu Atı’n yalnızca

düşüncede ve masallarda olduğunu da bilirler. Düşüncede var olmak,

zorunlu olarak dış dünyada var olmayı içermemektedir. Düşüncede var

olan nesneler, gerçek dünyada fiili olarak var veya yok olabilirler. Buna

karşılık, dış nesnel dünyadaki her varlık aynı zamanda edimsel (fiili)

olarak da vardır.

2- Felsefeciler varlığı farklı bir yaklaşımla ikiye ayırarak incelerler: İdeal

varlık ve gerçek varlık. Gerçek varlık, zaman ve mekân içinde yer alan dış

nesnel gerçekliktir. İdeal varlıklar, zaman içinde yer almayan ve dış

nesnel gerçekler gibi somut olmayan, fakat ideal olarak var olduğu kabul

edilen varlıklardır. Örneğin, matematiğin tüm sayıları ve öğeleri, dış

nesnel gerçekler gibi somut bir biçimde var değildir fakat onlar da vardır.

Varlıkları idealdir. Bu konu Platon’un varlık anlayışında daha geniş bir

biçimde ele alınacaktır.

3- Aristoteles geleneğine bağlı olarak yapılan varlık tanımına göre, varlıklar

“şu” veya “bu” diye gösterebileceğimiz tekil tözlerdir. Aristoteles’e göre,

“töz, var olmak için kendisinden başka bir şeye ihtiyaç duymayan

varlıktır”. Böyle bir varlığa, başka şeylerin nitelikleri ve özellikleri

yüklenebilir fakat kendisi başka varlığa nitelik olarak yüklenemez. Başka

bir söylemle, töz, kendilerine bazı niteliklerin yüklenebileceği, başka bir

şeyle belirli bir ilişkide bulunabilen, şu ya da bu durumda olabilen fakat

kendisi bir nitelik, bir ilişki, bir durum olamayan her şeydir. Bu anlamıyla

töz, somut nesnel dünyada şu diye gösterebileceğimiz her şeydir. “Şu

sandalye”, “şu masa”, “şu kalem” ve benzerleri gibi. Siyahlık ancak bir

tözün niteliği ise vardır. “Şu masa” denilen nesne siyah niteliğini

kendisine yüklem olarak aldığı sürece siyah, bir renk olarak vardır.

Siyahlık “şu masa”ya veya başka bir töze yüklem olmadığı sürece kendi

başına yoktur. Buna karşılık, “şu masa” siyahlığa sahip olmadan da var

olabilir.

Page 5: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

Varlık Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

Varlık kavramının üç farklı tanımını felsefî açıdan yaptıktan sonra, felsefenin

genel olarak varlığı akıl yoluyla kavramaya çalıştığını bir kere daha belirtmek

gerekir. Akıl yoluyla kavranan varlık, fiili olarak var olan nesne olduğu gibi, idea

veya ruh da olabilir. Her ne olursa olsun, felsefe varlığı varlık olarak genel biçimde

inceler.

Ontoloji

Ontoloji sözcüğü Yananca on kelimesinin karşılığı olan “olmak” fiiline eş

değer olan einai fiilinden gelmektedir. On, varlık demektir. To on ise var olan

demektir. İngilizce’de karşılığı mastar hâliyle to be ve ondan türetilmiş being’tir.

Ontoloji terimi etimolojik olarak var olanın veya varlığın bilimi demektir. Bu

anlamıyla ontoloji, her şey için geçerli olan en genel bilimdir. Aristoteles’in

tanımına uygun olarak ontoloji, ilk felsefedir; yani her şeyin genel ilkesini araştıran

felsefedir. Bu anlamıyla ontoloji, metafiziğe özdeş olmaktadır.

Metafizik

Aristoteles, felsefe ve bilimi birbirleriyle özdeş anlamda kullanmaktaydı. O

zamanlar bilim ve felsefe aynı şeyler olarak, var olan her şeyi araştıran bilgiydi.

Bugün bilimlerin yaptığı gibi, Aristoteles, farklı durumları farklı felsefelerde incele-

mekteydi. Çeşitli felsefelerin arasında bir felsefeyi tüm felsefelere göre daha temel

gören Aristoteles, bu felsefeye İlk Felsefe adını vermiştir. İlk Felsefe, varlığın

ilkelerini inceleyen felsefedir. Bugün biz bu felsefeye varlık felsefesi adını

vermekteyiz. İlk felsefenin dışında kalan tüm felsefeler doğayı incelediği için onlara

fizik veya doğa felsefesi denilmektedir. Aristoteles’in ölümünden sonra öğrencileri

Aristoteles’in eserlerini toplamak istediler. İşte bu toplama sırasında metafizik

kavramı anlamını rastlantısal olarak almıştır. Aristoteles’in kitapları iki sınıfta

toplanmıştır. Aristoteles’in doğa bilimleriyle ilgili yazdıkları tüm kitapları Fizik

(physika) başlığı altında toplanırken, Varlığın ilk ilkelerini inceleyen İlk Felsefeyi

içeren kitapları Metafizik (ta meta ta physika) başlığı altında toplanmıştır. “Meta”

sözcüğü bir şeyin “ötesi”, “üstü” ve “dışı” anlamına gelir. Bu durumda, “metafizik”

sözcüğünün anlamı, fiziğin ötesinde kalan varlık alanı ve bu alanı inceleyen bilgi

dalıdır.

İlk felsefe olarak metafizik, varlığın nedenlerini ve ilkelerini araştıran

felsefedir. Metafiziğin içinde varlığın meydana gelişini dört neden ilkesi ve

hylemorpik kuramla (madde ve form) açıklayan Aristoteles, varlığın değişimlerini

de potansiyel varlığın aktüel varlığa (kuvve halinden fiile geçiş) geçişi olarak

açıklamıştır. Değişmenin amaçlı olup olmadığını inceleyerek, varlıkların ilk

nedeninin olup olmadığını araştırmıştır.

Aristoteles’in ilk felsefesinde yani metafiziğinde incelediği bir konu da,

doğanın ötesinde ve üstünde tüm varlıkların ve hareketlerinin ilk kaynağı olan bir

Page 6: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

Varlık Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

varlık, ilk hareket ettirici yani Tanrı’dır. Aristoteles için Tanrı, metafiziğin bir

konusudur. Tanrı’nın duyular ve doğaüstü bir Varlık olması nedeniyle zamanla

metafizik, doğaüstü veya duyuların ötesindeki varlıkların bilimi anlamına da

gelmiştir. Yine Aristoteles ilk felsefesinde (metafiziğinde), ruh, ölümsüzlük, evrenin

başı ve sonu gibi konuları da ele almaktadır.

Kısaca Aristoteles’te varlık felsefesi, ontoloji, metafizik ve teoloji iç içe

geçmiş bir bütünlük içeren İlk felsefenin konularıdır.

Çağımızda metafizik daha farklı anlamda tanımlanmaktadır. Analitik

felsefeye göre, anlamsız ve doğrulanmamış önermelerin oluşturduğu felsefe

metafiziktir. Bilimsel olarak doğrulanamayan klasik felsefenin tüm önermeleri,

metafiziğin önermeleridir. Analitik felsefe, kendisini bilimin önermelerini inceleyen

bir araştırma olarak tanımlarken, bu tanımın dışında kalan her şeyin metafizik

olduğunu ileri sürer. Bu durumda varlık felsefesi, ahlâk felsefesi, sanat felsefesi ve

diğer felsefi disiplinlerin hepsi metafizik olurlar.

PROBLEMLERİ AÇISINDAN VARLIK FELSEFESİ

Metafiziğin problemleri

Biraz önce metafiziğin tanımını verirken, ontoloji, teoloji ve ilk felsefeyle

olan özdeşliğinden, başkalarına göre konu benzerliğinden bahsettik. Metafiziğin

geleneksel ve günümüz anlamlarını ortaya koyduk. Görülüyor ki metafizik o kadar

kolay tanımlanacak veya belirlenecek bir konu da değildir. Zira metafizik çok geniş

bir varlık alanında felsefe yapmaktadır. Aristoteles ilk felsefenin aynı zamanda

metafizik, ontoloji ve teoloji olduğunu söylemekteydi. Aristoteles haklı mıydı?

Acaba Aristoteles’ten önceki ve sonraki durum, bu kadar rahat bir biçimde

açıklanabilir mi? Aristoteles öncesi ve sonrası metafizik nasıl anlaşıldı veya

metafiziğin problemleri neydi?

Aristoteles Öncesi Metafiziğin Problemleri

Metafizik veya varlık felsefesi, İlkçağ doğa felsefecileriyle başlamaktadır.

Doğa felsefecilerinin problemi, “Değişen ve hareket içinde olan nesnelerin

temelinde acaba tek bir varlık olabilir mi?” sorusudur. İlk doğa felsefecilerini bu

soruya götüren neden, etrafındaki maddî varlıkların değişim ve oluş içinde

olmalarıydı. Değişen ve oluş içindeki varlıklar aynı zamanda çokluğun karışımı

olarak vardılar. Değişimin ve çokluğun arkasında öyle bir ana madde olmalı ki, tüm

diğer varlıkların nedeni olsun. Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk

öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak düşünmüşler. Su, hava,

ateş, toprak gibi ana maddeler öne sürmüşlerdir. Daha sonraki doğa felsefecileri,

maddî ve somut ana madde yerine, soyut ve akılsal ana madde ile tüm varlıkları

açıklamaya çalışmışlardır.

Page 7: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

Varlık Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

Metafiziğin problemi olan varlığın değişimi ve ana maddesi problemi

Herakleitos ve Parmenides’in felsefelerinde gerçek formülüne ulaşmıştır.

Herakleitos, varlığı oluş veya akış içinde kabul edip, her şeyin değiştiğini öne

sürmüştür. Buna karşılık, Parmenides’e göre, var olan vardır; var olmayan yoktur.

Var olan tek, Bir ve sabittir. Varlık değişmez Bir’dir. Bu karşıt görüşlerin içinde

Platon, varlığı iki farklı alana taşıyarak değişim problemini aşmaya çalışmıştır.

Değişen ve çokluk içindeki varlığı fenomenler dünyasına yerleştirirken, değişmeyen

ve Birlik olanları idealar dünyasına yerleştirmiştir. Asıl varlığın idealar dünyasındaki

idealar olduğunu ileri süren Platon, fenomenler dünyasındaki varlıkların, ideaların

birer kopyası olduğunu ileri sürer.

Aristoteles’te Metafiziğin Problemleri

Aristoteles varlığın değişimi veya durağanlığı problemini, bir şeyin potansiyel

bir durum veya özellikten aktüel duruma veya özelliğe geçmesiyle açıklar. Örneğin;

bir çocuğun ilerde büyük bir futbolcu olabileceğini veya Devlet başkanı olabilece-

ğini söylediğimizde, Aristoteles’e göre, şu anda çocukta edimsel (fiili) olarak var

olmayan fakat potansiyel olarak var olan bir şeylerden bahsediyoruzdur. Çocuk,

doğduğunda konuşamaz ve yürüyemez fakat çocukta konuşma ve yürüme

potansiyeli vardır. Zamanı gelip, olgunlaşınca hem konuşacak hem de yürüyecektir.

Bu potansiyel olarak var olan bir veya birden fazla özelliğin, aktüel hale yani

edimsel hale geçmesinden başka bir şey değildir. Burada bir problem vardır. Bir

şeyin potansiyel hâlden aktüel hale geçmesi kendi başına olamaz ancak aktif veya

etkin olan sayesinde olur.

Bu sorun, varlığın nasıl var olduğuyla da ilgilidir. Aristoteles, bir şeyin var

olabilmesi için dört neden ilkesinin gerçekleşmesinin gerektiğini söyler: Maddî

neden, formel neden, etkin neden ve final (gaye) neden. Örneğin; bir masanın var

olması için bu dört nedenin bir araya gelmesi gerekir. Önce masa için bir belirsiz

madde olması ve masayı belirli yapan form yani masa şeklinin olması gerekir. Fakat

bunlar kendi başlarına masayı oluşturamazlar Masanın oluşması için etkin neden

yani fail neden olan marangozun bu iki şeyi (madde ve formu) alıp, bir gaye için bir

araya getirmesi gerekir. Böylece dört neden gerçekleştiğinde varlık var olur.

Üretilen ve yaratılan varlıklar için dört neden ilkesi temel prensip iken, doğal

varlıklar için iki ilke yeterlidir. Form ve madde, insanın var olması için yeterlidir.

Fakat problem burada bitmez. Acaba hangi neden, form mu yoksa madde mi insan

için temeldir? Ölümden sonra form nedeni yani ruh yaşar mı? Madde ölümlüyken,

ruh nasıl ölümsüz olabilir? Potansiyelden aktüele geçmek için bir etkin güç

gerekliyse, evreni hareket ettirici bir etkin güç var mıdır? Bu gücü de etkileyen

başka bir etkin güç var mıdır? Yoksa o saf etkin midir? Saf etkin aynı zamanda İlk

Neden midir? Tüm bunlar ve daha birçokları Aristoteles’in metafiziğe kattığı

problemlerdir. Aristoteles, bu sorulara kendi felsefi sistemi doğrultusunda cevap

Page 8: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

Varlık Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

vermiş olmasına rağmen, felsefe tarihi boyunca bu sorular her zaman sorulmuş ve

de tekrar tekrar cevap aranmıştır. Böylece problemler günümüze kadar farklı soru

ve cevaplarla süregelmiştir.

Aristoteles Sonrası Metafiziğin Problemleri

Aristoteles, ilk felsefeyle varlığı varlık olarak, varlığı töz olarak ve varlığı İlk

Neden (Tanrı) olarak araştırdı. Fakat bu araştırmalar kendisinden sonra da değişik

boyutlarla devam etti. Kendisinden sonra metafizik, ontoloji temelli İlk varlık

araştırmasına dönüştü. Modern felsefe ile birlikte metafizik epistemoloji temelli bir

araştırma olmuştur.

Ontolojik Metafiziğin Problemleri

Doğa felsefesiyle başlayan ontoloji temelli metafizik Aristoteles sonrası tüm

Orta Çağ boyunca devam etti. Orta Çağ felsefecileri, varlığı varlık olarak

incelemekten çok, varlığı İlk varlık olan Tanrı’nın varlığında ele alıp incelediler. Orta

Çağ’ın metafiziği İlk Varlığın ne türden bir varlık olduğunu, özelliklerini, yapısını,

sıfatlarını vb. niteliklerini açıklayarak, yaratandan yaratılmış varlığı yani evreni

anlamaya çalıştı.

Varlığı, ens perfectissimim (Yaratan, mükemmel varlık) ve ens creatum

(yaratılmış ve mükemmel olmayan varlıklar) diye ikiye ayırarak, asıl varlık olan

Tanrı’yı açıklamaya çalışmışlardır. İnancı bilgiyle destekleyen bir bilgi metafiziğiyle,

Tanrı’nın varlığı hakkında ontolojik ve epistemolojik kanıtlar vermişlerdir. Ortaçağ

metafiziğinin problemleri, Tanrı’nın ontolojik olarak var olduğunu ve ruhun

ölümsüzlüğünü kanıtlama konularıdır. Tanrı vardır ve bu ontolojik olarak bir

hakikattir. O hâlde, metafiziğin asıl konusu, ontoloji temelli bir teolojidir.

Epistemolojik Metafiziğin Problemleri

Modern Çağla birlikte, ontolojik temelli metafizik yerini, bilgi temelli bir

metafiziğe ve ontolojiye bırakmıştır. Bunun temel sebebi varlığa giden yolun kesin

bilgiden geçmesidir. Descartes, kesin olarak bilmediği hiçbir şeye ne var ne de bili-

yorum demektedir. O hâlde, varlığın varlığından önce onun kesin olarak bilinmesi,

farkına varılması veya sezilmesi gerekir. Böyle bir ontoloji veya varlık felsefesine

epistemoloji temelli metafizik denilmektedir. Çünkü varlığın var olduğundan söz

edilebilmesi için öncelikle onun kesin olarak bilinmesi gerekmektedir.

Descartes, Tanrı’nın varlığından ve dış dünyanın varlığından önce,

düşüncenin (cogito’nun) varlığını göstermek ister. Çünkü en kesin ve apaçık bilgi

ancak cogito’nun bilgisidir. Descartes’ın açtığı bu yolda hemen hemen tüm modern

felsefeciler giderek, varlığı bilgiyle temellendirmişlerdir. Epistemolojik metafiziğin

en önemli problemi, cogito’nun varlığını kesin olarak kabul ettikten sonra, dış

Page 9: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

Varlık Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

dünyanın var olduğunu kanıtlamak için ya Tanrı’nın varlığını göstermek ya da dış

dünyanın varlığını bilimsel bir inançla kabul etmek olmuştur. Diğer bir problem,

cogito’nun apaçık olmasını sağlayan şey nedir? Apaçıklığı apaçık yapan kriter

nedir? Ruh ve maddeden oluşan düalist (ikici) insan anlayışı yine bu metafiziğin

açıklanamayan temel problemlerinden bir başkasıdır.

Modern felsefenin, temelci epistemolojisi varlığın da temeli oldu. Varlık,

öznenin bilgisine indirgendi veya öznenin bilgisinin değişik versiyonları oldu.

Örneğin; Kant, varlığı “numen” ve “fenomen” diye ikiye ayırarak, özneye verilen

varlığın yalnızca fenomen türünden varlıklar olduğunu söyledi. 19. yy’la birlikte

varlık maddeye ve madde de bilimin konusu kapsamına girdi. Böylece bilgi ve bilim

metafiziğiyle varlık temellenmeye veya açıklanmaya çalışıldı.

Varlık Felsefesinin Problemleri

Varlık felsefesi, varlığın ne olduğunu, genel olarak var olmanın ne anlama

geldiğini, gerçekten var olanın yapısı ve türünün ne olduğunu sorar ve inceler. Bu

sorulara basitçe cevap vermek kolay değildir. Bunlar yüz yıllarca sorulmuş ve

cevaplanmaya çalışılmış sorulardır. Filozofların varlık hakkındaki sorgulaması ve

araştırması, tek tek bireysel varlıklar üzerinde olmadığı, varlık felsefesinin tanımına

bakarak söylenebilir. Tek tek varlık yerine, varlığı genel olarak ele aldıkları açıktır.

Peki, öncelikle böyle bir Varlık var mıdır? Varsa bu genel bir varlık mıdır? Genel

varlığın temel ilkeleri nedir? Varlığı, varlık yapan ana madde nedir? Nasıl bir

değişim ve hareketle nesneler ortaya çıkmaktadır? Varlık, birlik midir? Çokluk

mudur? Varlık hareketli mi? Yoksa sabit midir? Varlık maddesel midir? Yoksa ruhsal

mıdır? Ya da ikisinin birlikteliği midir? Varlık bunlardan başka bir şey midir?

Varlığın var olma problemi

Varlık felsefesinin bu sorularını cevaplamak için, önce “Varlık var mıdır?

Yoksa varlık diye bir şey yok mudur?” sorularını cevaplandırmak gerekir. Çünkü bu

sorulara verilecek cevaba göre, diğer sorulara açıklık getirilebilir.

Varlık felsefesi, var olanı var olan olarak genel ilkeleriyle araştırmasına

rağmen, bazı varlık felsefecileri, “Var olan bir şey var mıdır ki biz onun nedenlerini

ve ilkelerini inceleyebilelim?”, diye düşünürler. Belki de haksız değildirler. Çünkü

felsefe tarihi içinde böyle düşünen felsefeciler çıkmıştır. Varlığın var olmadığını

iddia eden felsefecilere nihilist felsefeciler denir. Varlığın zihnimizden bağımsız

olarak var olduğunu savunan felsefecilere de realist felsefeciler denir. Varlığın

zihnimizin ideaları veya kavramları olarak ya da varlığın idea cinsinden bir şey

olarak var olduğunu savunanlara ise idealist felsefeciler denir.

Page 10: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

Varlık Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

Nihilizm

Hiç anlamına gelen Latince nihil kelimesinden türeyen nihilizm, varlığın var

olmadığını, varsa da bilinemeyeceğini, bilinse de anlatılamayacağını iddia eder. Bu

nedenle nihilizm, ontolojiyi reddettiği gibi epistemolojiyi de reddeder. Hatta daha

ileri giderek hiçbir değerin olmadığını söyleyerek ahlâkta da nihilizmi savunur.

Nihilizmin bu üç iddiasını en iyi biçimde İlkçağ felsefecilerinden Gorgias

temsil eder. Bir sofist olan Gorgias’a göre;

1- Hiçbir şey var olamaz. Başka bir deyişle varlık diye bir şey yoktur. Çünkü

herkesin üzerinde anlaşacağı veya uzlaşacağı var dediğimiz bir şey

yoktur. Bu nedenle varlık ve yokluk aynı şeydir. Varlık, yokluktur, yokluk

da var değildir. O hâlde, var olan varlık yoktur. Ontolojik olarak varlığı

kabul etmeyen Gorgias bir adım daha ileri giderek epistemolojik nihilizmi

de savunur.

2- Bir şeyin var olduğunu kabul etsek bile, onu hiçbir şekilde bilemeyiz. Var

olan ve bizim bu var olanın bilgisinden söz edebileceğimiz bir varlık ve

bilgisi yoktur. Çünkü var olanın bilgisinin doğru olması gerekir fakat

doğru bilgi yoktur. O hâlde, doğru yoksa bilgi de yoktur.

3- Bir şey var olsa ve bilinse bile, bir başkasına anlatılamaz veya

öğretilemez. Çünkü varlık var değildir ve var olmayanın bilgisi de yoktur.

O hâlde olmayanın ne kendisi ve ne de bilgisi düşünülemez, anlatılamaz

ve öğretilemez.

Gorgias, varlığı, bilgiyi ve anlatmayı yok sayması nedeniyle nihilizmi savunur.

Böylece, varlık felsefesinin ilk sorusu olan “Gerçekten bir şey var mıdır?” sorusu

Gorgias ve aşırı şüpheciler tarafından reddedilmiştir.

Çin felsefesinde Konfüçyüsçülüğü izleyen ve varlığın olmadığını ileri süren

Taoizm M.Ö. 6. yüzyılda Lao-Tse tarafından öne sürülmüş bir varlık felsefesidir.

Taoizme göre, dış nesnel dünyada gerçekten bir varlık veya nesne yoktur. Çünkü

dış nesnel dünyada her şey çelişkiler ve karşıtlıklar içindedir. Dış nesnel dünyada

gördüğümüz ya da vardır dediğimiz her şey gerçekte var olmayan görünüşlerdir.

Bundan dolayı gözlediğimiz tüm nesneler, aldatıcı bir dünyanın var olmayan

şeyleridir.

Taoizme göre, dış nesnel dünyada hiçbir şey yoksa da, aslında var olan bir

şey vardır. O da “sonsuz öz” olan Tao’dur. Tao, tüm çelişkilere ve karşıtlara rağmen

tek olan gerçek varlıktır. Buna karşın, dış nesnel dünyadaki olaylar, nesneler ve

varlıklar, görünüşlerden ve aldanmalardan başka bir şey değildir. Çünkü onlar,

göreceli görünüşlerdir. Bu nedenle, bu dünya, aldatıcı varlıktan başka bir şey

değildir. Asıl gerçeklik tek varlık olan Tao’dur.

Page 11: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

Varlık Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

Tao, “Doğru olan Yol”dur ve evrenin düzenidir. Lao-Tse, Tao’yu evreni

yöneten ruh ve düzen olarak tanımlar. Var olan Tao’dur. Tao, ezelî-ebedî olarak her

şeyin başlangıcıdır ve uyulması, takip edilmesi gereken yoldur.

İnsan, Tao’ya yönelmeli ve ona aykırı hareket etmemelidir. Çünkü bu dünya

gerçekten var olan varlık değildir. O hâlde gerçekten var olana yönelmeli ve onun

yolunda ilerlemelidir. İnsanın kendisini tanıması, Tao’yu tanımakla olanaklıdır. Ken-

dini tanıyan insan, kendisinin Tao olduğunu anlar ve doğru olan yolun ve

gerçekliğin kendisi yani Tao olduğunu kavrar. İnsan vecd (esirme) yoluyla Tao’yu

sezer. Çünkü Tao, deneye ve gözleme açık değildir. O, her şeyin birliği ve düzeni

olarak, düşünce veya akıl yoluyla bilinemez. Tao’yla sezgi ve vecd yoluyla birleşen

insan, aldatıcı ve ölümlü dünyadan uzaklaşarak, gerçek varlık olan Tao’nun birliğine

ulaşarak, ölümsüzlüğe ulaşır.

Realizm

Gerçekten varlık vardır ve bu varlıklar insan zihninden bağımsız olarak vardır,

diyen görüşe realizm denir. Realizm, ontolojik gerçekliğin var olduğunu ve bunun

bilinebileceğini savunur. Realizme göre, bilen özneden bağımsız olan varlıklar

tümel bir biçimde vardırlar. Örneğin; Platon’a göre, gerçek varlıklar idealardır ve

insan ruhundan bağımsız olarak idealar dünyası denilen bir yerde tümel varlıklar

olarak vardır. Aristoteles ise tümellerin Platon’un dediği gibi, idealar dünyasında

değil, nesnel dünyada tikel veya tekillerin içinde onlarla birlikte olduğunu

söylemektedir. Her iki filozof da realisttir. Ancak her iki filozof, realitenin yeri ve

yapısı konusunda birbirinden farklıdırlar. O hâlde, varlık nasıl vardır?

Felsefe tarihinde iki türlü realizm anlayışı vardır: Ontolojik realizm ve

epistemolojik realizm.

1- Ontolojik realizm: Tümellerin ve kavramların, ontolojik gerçeklik olarak var olduğunu savunan görüşe ontolojik realizm denir. Bu realizme göre, insan zihninden bağımsız olan varlıklar tümel bir biçimde vardırlar. Örneğin, Platon'a göre, gerçek varlıklar idealardır ve insan ruhundan bağımsız olarak idealar dünyası denilen bir yerde tümel varlıklar olarak vardır. Aristoteles ise tümellerin Platon'un dediği gibi, idealar dünyasında değil, nesnel dünyada tikel veya tekillerin içinde onlarla birlikte olduğunu söylemektedir.

2- Orta Çağ felsefesinde ontolojik realizm anlayışı kendisini Tümeller Kavgasında açığa çıkarmıştır. “Tümellerin varlığı nasıldır ve nerededir?” sorusu üzerine çıkan bu tartışma üç yaklaşımın gelişmesine yol açmıştır.

Katı realizm, “Zihnimizin ve düşüncemizin dışında gerçekten

tümel varlıklar vardır.” iddiasını öne sürmektedir. En önemli

temsilcisi Platon'dur. Örneğin; Platon'a göre, bu dünyada

Page 12: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

Varlık Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

“iyilik” diye nitelendirdiğimiz hiç bir şey yoktur; çünkü iyi diye

gösterebileceğimiz her şey değişim ve bozuluşun içinde yok

olmaktadır. Fakat “iyilik”in kendisi hiçbir zaman yok olmayan

bir “İdea” olarak bizim zihnimizin dışında gerçekten vardır.

Konseptüalizm (kavramcılık), tümellerin zihinden bağımsız

olarak değil de tekil ve tikel varlıklarla birlikte, onların içinde

var olduğunu ileri sürer. En önemli temsilcisi Aristoteles'tir.

Ona göre, tümel varlıklar, tekil varlıklardan soyutladığımız

kavramlardır. Bu kavramlar, tekil varlıklar olduğu sürece

vardırlar.

Nominalizm (adcılık), tümel varlıklar hiçbir biçimde var

değillerdir, onlar ağızdan çıkan bir ses veya addırlar. Nomi-

nalizme göre, tümeller ne tikel varlıklarda ne de zihinden ba-

ğımsız bir yerde vardırlar. Onlar birer ses veya addırlar.

Epistemolojik realizm

Epistemolojik realizm için bilginin dayandığı temel, özneden (süjeden)

bağımsız olan gerçekliktir. Buna göre bilme olayı, bu kendi başına var olan

gerçekliğe göre ikincildir. Epistemolojik realizm, idealizmin karşıtı olarak, varlığın

insan zihninden bağımsız olarak varolduğunu ama onun bilinmesinin insanın bilme

etkinliğine bağlı olarak meydana geldiğini ileri sürer.

Realizmin her çeşidi, katı idealizmin karşıtı olarak insandan bağımsız bir

varlığın olduğunu ileri sürerken, idealizm gerçekten var olan varlığın insanın

zihninde var olduğunu öne sürer.

Katı İdealizm

Katı idealizm de realizm gibi, varlığın gerçekten var olduğunu fakat insan

zihninden bağımsız olarak değil de, insan zihninde var olduğunu savunan varlık

felsefesidir. İdea veya kavram olarak varlıklar, insanın zihninde var olurlar. Onun

dışında bağımsız bir varlıkları yoktur. Realizm ve katı idealizm iki karşıt varlık

anlayışıdır. Biri varlığı bizden bağımsız olarak düşünürken, diğeri bizde var olmak

zorunluluğuyla düşünür.

Varlığın Var Olma Türleri

Varlığın insan zihninden bağımsız olarak var olduğunu iddia eden realizm ve

yalnızca insan zihnindedir diyen idealizmin farklı farklı türleri vardır. Genel olarak

varlık vardır diyen varlık felsefelerini beş grupta toplayabiliriz:

a) Varlık “tin” (maddi olmayan varlık) olarak vardır.

Page 13: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

Varlık Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

b) Varlık “madde” olarak vardır.

c) Varlık hem “madde” hem de “tin” olarak vardır.

d) Varlık “fenomen” olarak vardır.

e) Varlık, “varoluş” olarak vardır.

Varlık “Tin” Olarak Vardır.

Varlık tinsel bir şeydir. Varlığın idea, ruh, düşünce, kavram veya zihinsel

manevî varlık olduğunu savunan tüm varlık felsefecileri aynı zamanda realist veya

idealisttir. Çünkü onlar insan zihninden bağımsız veya bağımlı bir varlığın var

olduğunu fakat bu varlığın somut veya maddî değil de, zihinsel, akılsal, soyut ve

kavramsal olduğunu ileri sürerler. Varlığın tinsel olduğunu savunan bir grup filozof,

varlığı bağımsız olarak kabul ettikleri için realist olmalarına karşın, kendi içlerinde

farklılıklar gösterirler. Platon, Fârâbî, İbn Sîna, ve Hegel’de farklı realizm anlayışları

vardır. Varlığı, zihnimizin bir ürünü olarak görenler ise katı idealizmi temsil ederler.

Örneğin, George Berkeley, varlığın zihnin algıları olduğunu ileri sürmektedir. Fakat

genel olarak, varlığı maddî olmayan tinsel varlık olarak kabul eden tüm bu

filozoflar, varlığın idea cinsinden olduğunu ileri sürmektedirler. İdea ise gözle, elle;

yani beş duyu ile kavranamayan, fakat akılla veya düşünce ile kavranan varlıktır.

PLATON (M.Ö. 428-347)

Platon, varlığı zihnimizin dışında kabul etmekle realist, bu varlığın idea

cinsinden olduğunu iddia etmesi bakımından da idealist varlık filozofudur. Platon’u

idealist varlık anlayışına götüren neden bilginin değişmez bir varlığa ait olduğu

düşüncesidir. Epistemolojik bir metafizikle, doğru ve değişmez bilginin nesnesi

olarak idealar kuramını geliştirmiştir.

Platon, kendisinden önce var olan Herakleitos ve Parmenides’in karşıt

görüşlerini incelediğinde, birinin her şeyi oluş ve hareketle açıkladığını, diğerinin

ise Bir ve durağanlıkla açıkladığını görmüştür. Her iki görüş de bilginin ve varlığın ne

olduğunu tam olarak verememektedir. Eğer her şey akıyorsa, hiçbir şey var

değildir. Bu yüzden var olmayanın bilgisi de yoktur. Sokrates’le başlayan “Bilgi

vardır.” düşüncesini kabul eden Platon’a göre, bilgi varsa onun nesnesi de olmak

zorundadır. Bilgi varsa, bu bilgi doğru, değişmez ve zorunlu olmalıdır. Böyle bir

bilgi, ancak nesnesinin de bu özelliklere sahip olmasıyla mümkündür.

Bu dünyadaki her şey Herakleitos’un dediği gibi değişim ve oluş içindedir. O

hâlde, Platon’un aradığı bilgi nesnesi, bu fenomenler dünyasına ait olamaz.

Fenomenler dünyasındaki nesnelerin değişmeyen örnekleri olması gerekir.

Değişmeyen, doğru ve zorunlu bilgi nesnesi, fenomenlerin nedeni olan idealardır.

İdealar gerçek örnekler olarak asıl varlıktır. İdealar, fenomenler dünyasından farklı

Page 14: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

Varlık Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

olarak, akılla kavranan dünyaya aittir. İdeaların gerçekten var olması, bilgiyi ve

bilimi de olanaklı kılmaktadır.

İdealar, ezelî, ebedî, hareketsiz ve değişmez varlıklardır. İdealar tümel

varlıklardır. Fenomenler ise tikel veya tekil varlıklardır. Örneğin; fenomenler

dünyasında çok sayıda masa varken, idealar dünyasında tek bir masa formu veya

ideası vardır. Platon, fenomenler dünyasından farklı bir yerde, bir tür idealar

dünyası olduğunu ve bu dünyanın da düşünce veya akılla kavranabileceğini

düşünmektedir. İdealar, Tanrı’nın zihninde var olan varlıklar değildir. Platon’a göre,

idealar, fenomenlerden farklı olarak gerçekten var olan nesnel varlıklardır.

Platon’un varlık görüşü, katı idealizmden farklıdır. Katı idealizme göre,

gerçek varlık bizim zihnimizdeki idealar veya kavramlardır. Dikkat edilirse, Platon

böyle bir varlığı tanımlamamaktadır. Platon’un ideaları herhangi bir bireyin

zihninde değildir. Onlar zihinden bağımsız olarak gerçekten bir yerde vardırlar.

Platon, gerçek varlığın idea cinsinden olduğunu kabul etmesi itibariyle idealist,

ideaların insan zihninden bağımsız olarak kendi başlarına var olduğunu kabul

etmesi itibariyle de realisttir. Katı idealizm, varlığın idea cinsinden olduğunu, fakat

nerededir bu idealar diye sorduğumuzda, zihnimizdedir, demektedir. Bu anlamıyla

varlık felsefesini George Berkeley’in öznel idealizminde görebiliriz.

FÂRÂBÎ (870-950)

Fârâbî’ye göre, iki tür varlık vardır:

1- b. Vâcib-ül vücûd (Zorunlu varlık)

2- c. Mümkün-ül vücûd (Münkün Varlık)

Vâcib-ül vücûd olan İlk Varlık, Tanrı’dır. Mümkün-ül vücûd ise varlığını

Tanrı’dan alan, olması zorunlu olmayan Tanrı’nın dışındaki her tür varlıktır. İlk

varlık, tüm varlıkların var olma nedenidir. Metafiziğin temel konusunun teoloji,

ontoloji ve ilkeler olduğunu ileri süren Fârâbî, İlk Varlığı metafiziğinde inceler.

Metafiziğin konusu İlk Varlıktır. Çünkü O, her şeyin ilk sebebidir. İlk sebep, zorunlu

olarak kendine yeten yani nedeni olmayan nedendir. Böyle bir Varlık, ezelî, ebedî,

maddesiz ve şekilsizdir. Kendisinden başkasına ihtiyacı olmadığı için de ortağı ve

karşıtı yoktur.

İlk Varlık, hikmetin, birliğin ve hayatın da sebebidir. Özü itibariyle saf akıl ve

mantıktır. İlk, saf akıl olduğu için kendisini kavraması ve bilmesi için aracı kavram

ve bilgilere gereksinme de duymaz. O, kendisini düşünebilen düşüncedir. Böyle bir

varlık, insan akılının bilgisine de uzaktır. İnsan aklı, düşünme gücü ile formları ve

şekilleri kavrar. Kavranan formlar iki çeşittir. a) Cisimsiz kavranan formlar, b) Cisim

nedeniyle kavranan formlar. Fakat bunların kavranması için bir Fa’âl akıl olması

gerekir. Kavrama için Fa’âl akıl zorunludur. Güneş ışığı gözümüzün görmesini ve

Page 15: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

Varlık Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

varlıkların kendilerini göstermelerini sağladığı gibi, Fa’âl akıl da varlığı ışıklandırır.

Fa’âl akıl önce duyu verilerini, sonra da hayal gücünü ve en sonunda da kavrama

gücünü gerçekleştirir.

Südûr (Taşma) Kuramı: Fârâbî, Vâcib-ül vücûd olan İlk Varlıktan Mümkün-ül

vücûd olan varlığa geçişi südur kuramıyla açıklar. Bu kurama göre, İlk Varlık, on

südur ile Ay-altı âlemi oluşturmaktadır. Her südurun bir akıl olduğunu söyleyen

Fârâbî südur kuramıyla varlığın oluşmasını şu sıra ile açıklar.

1- İlk Varlığın taşmasıyla İlk Akıl oluşur. İlk Akıl, kendi özünü idrak eden

akıldır.

2- Bu idrak edişle birlikte oluşan ikinci akıl, uzak gök feleğini veya küresini

meydana getirir.

3- İkinci aklın İlk Varlığı anlamasıyla üçüncü akıl oluşur.

4- Üçüncü akıl kendi özünü düşünür ve sabit yıldızlar feleği oluşur.

. . . .

10- Ve bu taşma devam ederek 10. südurda Ay feleği oluşarak tüm varlıklar

meydana gelmiş olur. En altta yer vardır. Yer küresinde gelişme tersine doğru olur.

Noksandan mükemmele giden bir düşünme veya varlık kavrayışı vardır. Tersine

gelişme şu şekilde olur:

1- En altta olan yer küresinde madde vardır.

2- Dört unsur maddenin üstündedir: Ateş, toprak, su ve hava.

3- Madenler

4- Bitkiler

5- Hayvanlar

6- İnsanlar

İnsan, aklı ile Fa’âl akıla gitme yoluna girebilir. İnsan aklının amacı Fa’âl aklı

bilmektir. Bu onun mutluluğu ve son amacıdır. İnsanın irade gücü akla yardım

etmede önce gönülsüz olabilir fakat sonradan buna alışır ve akla yardımcı olur.

Bedenin bazı huy ve yetenekleri de Fa’âl aklı bilme işlemlerinde yardımcı olabilir.

Fârâbî, zihnimizin dışında var olan İlk varlığı gerçek ve asıl varlık olarak

görmesinden dolayı realist yani gerçekçidir. İlk Varlık, ezelî, ebedî, maddesiz ve

şekilsizdir. Bu varlığın maddî değil de, saf, cisimsiz ve soyut varlık olması Fârâbî’yi

tinsel varlık felsefecisi yapmaktadır.

Page 16: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

Varlık Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16

İBN SÎNA (980-1037)

İslâm ve Yunan düşüncesini uzlaştırmak istemiştir. Varlığın ezelî ve öncesiz

olduğunu ileri sürerek, evrenin de öncesiz olduğunu iddia eder. Bu görüş Kur’an’a

ters görünmektedir. Fakat İbn Sîna, İslâm varlık kuramını da reddetmez. Evren,

öncesiz yani ezelidir. Çünkü Allah öncesiz olanda da iradesini kullanmaktadır.

Allah’ın öncesizliği evrenin öncesizliğini getirmektedir. İbn Sîna’nın bu açıklaması

insan ve gölgesi gibidir. Nasıl gölge geldiği kaynağa bağlı ise evren de geldiği kaynak

olan Allah gibi öncesizdir. Ancak everenin öncesizliği, kendinden dolayı değil,

Allah’tan dolayıdır.

Eğer Tanrı evreni yaratmadan önce bir zaman içindeyse, orada hareket

olmalıdır. Hareket ise cisimlerin yer değiştirmesidir. Cisim ise evrenin bir parçasıdır.

Bir şey var olmadan önce üç hâldedir. İbn Sîna’ya göre var olmanın üç türü vardır:

1- Mümkün var olma: Eğer bir şey mümkün yani olanaklı ise o şey var

olmak için mekâna ihtiyaç duyar. Mekânda ancak cisimler var olabilir. Bu

nedenle cisimden önce cisim olması gerekir yani evren öncesizdir.

2- İmkânsız var olma: Eğer bir şey imkânsızsa, var olması çelişkidir.

3- Zorunlu var olma: Eğer evren zorunlu olarak varsa, aynı zamanda

zorunlu olarak da öncesizdir.

İbn Sîna, Fârâbî’nin südur kuramını aynen kabul etmiştir. Varlığın İlk

Varlıktan südur ederek oluştuğunu ileri sürer. İlk varlık, nedensiz neden olarak

öncesiz ve sonrasızdır. Her şey İlk Varlık olan Allah’tan gelmektedir. Bu gelme, bir

zorunluluktur. Zorunluluk, neden-sonuç ilişkisi yasasına göre gerçekleşir. Oluş,

Allah’ın isteğine göre olmaz çünkü zorunlu bir taşma olayı vardır. Allah, evrenin

varlığından öncedir ve evrenin varlığından ayrı olarak vardır. Bu varlık görüşüyle,

İbn-i Sîna, tinsel varlık felsefesini savunmaktadır. Gerçek Varlık, İlk neden olan

Allah’tır ve O da maddî olmayan tinsel cinsden bir varlıktır.

İslâm filozofları genellikle ruh kavramı yerine nefs kavramını kullanırlar. İbn

Sîna, ruh kuramını varlık sırasına göre açıklar:

1- Cansız maddeler. Sadece vardırlar.

2- Bitkiler: Büyüme, beslenme ve üreme güçleri vardır.

3- Hayvanlar: Bitkilerde var olanlardan başka aklın en az olduğu fakat

içgüdüyle hareket etme ve davranışta bulunma özelliğine sahiptirler.

4- İnsanlar: Altındaki varlıkların tüm özeliklerine ilaveten tümeli kavrama,

düşünme, seçme ve idrak etme güçlerine sahiptirler.

Ruh diye bir varlığın olup olmadığı şüphelerine karşın, İbn Sîna ruhun

varlığını kanıtlamıştır. Bir bedeni boşluğa koyarak, tüm duyu organlarından yoksun

Page 17: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

Varlık Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17

bırakalım, der. Acaba geriye bir şey kalır mı? İbn Sîna’ya göre, geriye kalan tek şey

o bedenin kendi varlığını düşünmesidir. Bu ise ruhudur. O hâlde, ruh vardır.

(Sanırım bu noktada Descartes’ın cogito’suna Descartes’tan yüzyıllar önce varıyor

ve cogito’nun varlığını kanıtlıyor.)

Beden ile ruh arasında bir kıyaslama yaparak, bedenin çok çalışarak

yorulduğunu fakat ruhun çok çalışmaktan yorulmadığını öne sürmüştür. Bedenin

bir organı olmasa da, insan düşünme etkinliğine devam edebilir. Eli olmayan

birisinin düşünme gücünden bir şey eksilmez diyen İbn Sîna, ruh ve bedenin

birbiriyle eşit tutulamayacağını kabul eder. Yaşlılıkta bedensel güçlerin azaldığını

fakat ruhsal güçlerin artığını ileri sürmüştür.

Ölümü ise ruh cevherinin beden cevherinden ayrılması olarak açıklamıştır.

Bu anlayışla insanı, ruh ve beden ikilisi olarak algılamaktadır. İnsanın 40 yaşından

sonra olgunlaştığını söyler. Çünkü bu yaştan sonra bedensel güçler azalmakta ve

ruhsal güçler artmaktadır. Bedenden önce ruh yoktur. Bedenin yaratılmasıyla Tanrı

ruhu da yaratmıştır. Beden ölümlü iken, ruh ölümsüzdür. Bu nedenle bedenden

ayrılan ruh, ölümsüz olduğu için ahirette sonsuz yaşama kavuşur. İbn-i Sîna, ruh

diye bir tinsel varlığı kabul etmesi nedeniyle idealist, bizden bağımsız bir varlığı

kabul etmekle de realist bir varlık felsefecisidir.

George BERKELEY (1685-1753)

İngiliz deneyciliğini aşırı uçlara taşıyarak öznel idealizmin (sübjektif idealizm)

varlık görüşüne ulaşan Berkeley için, yalnızca ruh ve ruhların kavram ve ideleri

vardır. Onların dışında zihinden bağımsız nesnel dış gerçeklik yani madde yoktur.

Bizim doğrudan ve aracısız olarak algıladığımız her şeyin kendi zihnimizdeki ideler

olduğunu, doğuştan gelen idelerin olmadığını, tüm idelerin algısal deneylerimizden

geldiğini ve her türlü idemizin duyu deneyi kaynaklı olduğunu savunur. Böyle

olunca da, varlık, algılanandır. Var olmak algılanmış olmaktır. Algılanan ise kendi

idelerimizdir. O hâlde varlık, zihnimizin idelerinden başka bir şey değildir.

Ben yani özne, bir tür idealar ve düşünceler toplamıdır. Platon, ideaları insan

zihninden bağımsız olarak düşünürken, Berkeley ideaların insan zihninin içerikleri

olduğunu ileri sürer. İdealar, düşünceler ve tasarımlar, öznenin bilinç içerikleridir.

Var olan ruhlardır. Asıl gerçeklik ruhlardır. Madde diye bir şey yoktur. Var olan

bizim ruhumuzun bilinçli içerikleri olan idelerdir. Berkeley’in bu öznel idealizmi

devam ettirilirse solipsizme gidebilir. Fakat Berkeley, solipsizme (tek benciliğe) git-

mez. Tüm ruhların varlığını tek bir ruha bağlar. Bu ruh da Tanrı’dır. Böylece öznel

idealizmin kaynağını Tanrı’ya bağlayarak, algılarımızın nedeninin Tanrı olduğunu

söyler. Tanrı algılarımızın nedeni olarak tinseldir. Maddî hiçbir şey algılarımızın

nedeni olamaz. Tinsel varlık, varlığın nedenidir.

Page 18: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

Varlık Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18

Georg Wilhelm Friedrich HEGEL (1770-1831)

Varlık, soyut ve gerçekten var olan bir İdedir (Geist’tır). Geist adını verdiği bu

ide, bir tür saf akıl, zihin veya salt kavramdır. Platon’dan farklı olarak, İde veya

Geist, değişebilir, oluş içindedir ve kendini farklılaştırarak geliştirebilir. Değişmez

bir yapı göstermeyen Geist üç aşama ile varlığını açar. Asıl ve gerçek varlık, insan

zihninden bağımsız olarak var olan Mutlak Akıl, İde, Geist ve Düşüncedir.

Geist, her şeyin nedeni olarak sürekli oluş ve değişim içindedir. Bu oluş ve

değişim diyalektik yasa çerçevesinde üçlü adımlarla gerçekleşir: Tez, antitez ve

sentez. Diyalektik, Hegel’e göre, kendisini doğanın ve özellikle de tarihin akışı

içinde gösteren Geist’ın değişmesini ve gelişmesini ifade eden yasadır. Diyalektik

aynı zamanda düşüncenin de yasasıdır. Çünkü Hegel’e göre, düşünce ve varlık

özdeş şeylerdir. Düşünce ve varlık, diyalektik gelişimi süresince hep karşıtları

içinden geçerek ve karşıtlarını uzlaştırarak senteze varırlar.

İdea veya Geist, gelişim sürecinin ilk aşamasında kendine yabancılaşarak

antitezi olan Doğayı oluşturur. Artık o kendinde değildir. Kendinden farklı olarak

tek tek cisimsel varlıklara dönüşmüştür. Varlık, antitez aşamasında tinsellikten,

maddeselliğe geçmiştir. Madde veya doğa veya dünya dediğimiz şey, Hegel’in

farklılaşmış Öznel Geist’tından başka bir şey değildir. Doğa olarak maddî kimliğe

bürünen Geist, kendisinden başka bir varlık olmuştur ve kendi özü ile çelişik bir

durumdadır. Artık o Öznel değil, Nesnel bir yapıdadır. Bu çelişki diyalektik sürecin

üçüncü aşaması olan sentezi verecek olan zorunlu bir olgudur. Sentez, kültür

dünyasının insan aklı tarafından oluşturulmasıyla sona erer. İnsan aklının sanat, din

ve felsefe üretmesiyle oluşan kültür dünyasında çelişki yerini özdeşliğe bırakır.

Doğada nesnel Geist veya Tin olan Varlık, kültür dünyasında kendine döner ve

kendisiyle özdeş olur. Kendini mutlak Geist olarak tanır. Diyalektik gelişimin ilk

aşamasında Geist özneldir. Doğa olarak kendine yabancılaşıp, maddî varlık

olduğunda nesnel olmuştur. Nesnel kimliğinden ancak kültür dünyasını

oluşturmakla kurtulan Geist, insan zihninin ürünleri olan din, sanat ve felsefede

mutlak Geist kimliğine varır.

Hegel’in görüşü bir idealist varlık felsefesidir ve realist bir anlayışla

yapılmıştır. İnsan zihninden bağımsız olarak var olan bir Geist, İdea, Akıl veya

Kavramla varlığı başlattığı için realist, bu varlığı tinsel yani soyut ve maddî olmayan

bir şey olarak kabul etmesinden dolayı idealist (Burada idealizm, Berkeley’in öznel

idealizminden farklı bir anlamda kullanılmıştır), daha doğrusu Mutlak İdealist bir

varlık felsefecisidir.

Page 19: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

Varlık Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19

Öze

t •Varlık felsefesi felsefenin en eski disiplinlerinden bir tanesidir. Varlık felsefesi,

varlığın ne olduğunu, anlamını, doğasını, yapısını, ilkelerini ve türlerini inceleyen felsefe disiplinidir. Varlık felsefesi, bir tür varlık bilimi değildir. Filozoflar, Genel olarak varlık kavramını üç farklı anlamda kullanmaktadırlar. Varlığın yalnızca düşüncede değil aynı zamanda gerçek dünyada da var olduğunu söyleyen görüş realizm (gerçekçilik) olarak isimlendirilir. Gerçek varlık zaman ve mekan içinde yer alan varlıktır. İdeal varlıklar ise herhangi bir mekan içinde bulunmayan ve dış nesnel gerçekliklerinden söz edilemeyen varlıklardır. Varlığın temel ilkelerini ele alıp inceleyen felsefe disiplini metafizik olarak adlandırılmaktadır. Aslında İlkçağ Yunan felsefesi, baskın karakteri itibariyle metafiziktir. Çünkü öncelikli sorun varlık sorunudur.

•Varlık denilen hiçbir şeyin olamayacağını söyleyen anlayış ise nihilizm (hiççilik) olarak nitelendirilmektedir. Varlığın insan zihninden bağımsız olarak var olduğunu kabul eden görüşün gerçekçilik olduğunu söylemiştik. Realizm (gerçekçilik) konusunda iki temel görüş vardır: Ontolojik realizm, tümellerin ve kavramların ontolojik gerçeklik olarak var olduklarını kabul eden görüştür. Epistemolojik realizm, bilginin dayandığı temelin özneden bağımsız, kendi başına var olduğunu kabul eden anlayıştır. Zihnimizin ve düşüncemizin dışında gerçekten tümel varlıklar vardır, iddiasını öne süren görüş ise katı realizmdir. Tümellerin zihinden bağımsız olarak değilde tekil ve tikel varlıklarla birlikte, onların içinde var olduğunu kabul eden görüş ise konseptüalizm (kavaramcılık) şeklinde değerlendirilmektedir. Tümel varlıkların hiçbir biçimde var olamayacaklarını, sadece ağızdan çıkan bir ses ya da isim olduğunu iddia eden görüş ise nominalizm (hazcılık) olarak isimlendirilmektedir.

Page 20: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

Varlık Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20

Değerlendirme sorularını

sistemde ilgili ünite

başlığı altında yer alan

“bölüm sonu testi”

bölümünde etkileşimli

olarak

cevaplayabilirsiniz.

DEĞERLENDİRME SORULARI

1. Dünya, bütün olarak bir nesne değildir; bir fikirdir. Algıladığımız her şey bu

dünyanın içindedir, fakat dünyanın kendisi değildir.

Bu görüş, ontolojiyle ilgili aşağıdaki yaklaşımlardan hangisine uymaktadır?

a) İdealizm

b) Materyalizm

c) Fenomenolojizm

d) İkicilik

e) Oluşçuluk

2. Demokritos’a göre, evrenin belli bir andaki hali, bundan önceki halinin zorunlu

sonucu olarak ortaya çıkar. Buna göre atomların belli bir andaki konumları,

hızları ve onların hangi yönde hareket ettikleri bilinirse, gelecekte nelerin

olacağı tam bir kesinlikle bilinebilir.

Demokritos’un bu görüşü aşağıdakilerden hangisinde ifade edilmiştir?

a) Şüpheci görüş

b) Determinist evren görüşü

c) Hazcı görüş

d) İdealist görüş

e) Diyalektik görüş

3. Descartes’e göre yalnızca iki cevherden söz edilebilir. Bunlar, yaratılmış

cevherler olarak ruh ve maddedir. Bu iki cevher kendi başlarına var olamazlar,

var olmak için Tanrıya gereksinim duyarlar. Ruhun özü düşünme, maddeninki

ise yer kaplamalardır. Ruh ve madde birbirinden özce ayrı olan, uzlaşmayan iki

ayrı cevherdir.

Descartes’ın bu görüşleri aşağıdakilerden hangisine bir temel oluşturur?

a) Diyalektik görüşü

b) Dualist (ikici) görüşü

c) Mekanik görüşü

d) Materyalist görüşe

e) İdealist görüşe

Page 21: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

Varlık Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21

4. Dünya, var olduğunu duyumladığım şeydir. Benim onu algıladığım hali

dışında, onun ne olabileceğini bilmem olanaksızdır. Eğer bir şeye yakınsak, o

şey büyüktür; uzaksak, küçüktür. Onun gerçek büyüklüğünü nasıl

söyleyebiliriz?

Bu parçada savunulan düşünce aşağıdakilerden hangisidir?

a) İnsan, doğanın bir parçasıdır.

b) Dünyaya ilişkin algılar özneldir.

c) Bilgiler paylaştıkça çoğalır.

d) İnsan varlıklara kendinden bir şey katamaz.

e) Bilgi kuşkuyla beslenir.

5. Metafizik problemlerin ortak özelliği, duyu yoluyla algılanmayan konularla

ilgili olmalarıdır. Duyu yoluyla algılanamayan bir şey bilinemeyeceği için,

metafiziğin kapsamı içinde kalan problemler de bilinemez.

Bu parçada metafizik problemlerinin hangi niteliği üzerinde durulmaktadır?

a) İnsanın merak ve hayretini kamçılama

b) Düşünme yoluyla yanıtlarının aranabilmesi

c) Akıl ilkeleriyle açıklanabilmesi

d) Getirilen çözümlerin sürekli olarak değişmesi

e) Gerçekliklerin somut olarak kanıtlanamaması

6. Parmenides’e göre varlık, “Bir”dir ve değişmez; değişiklik sadece görünüşten

ibarettir. Düşünen varlık özne ile düşünülen varlık nesne bir ve aynı şeyledir.

Buna göre, düşüncenin konusu olan nesnelerle düşünce de bir ve aynı

şeylerdir.

Parmenides’in bu görüşleri varlık felsefesinde hangi problem alanına açıklama getirmektedir?

a) Varlığın ne olduğu ve nitelikleri

b) Varlığın gerçekte var olup olmadığı

c) Varlık türleri

d) Varlığın düzen içerip içermediği

e) Varlığın tamamının yapılıp yapılamayacağı

Page 22: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

Varlık Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22

7. Evrende cevher olarak yalnız madde vardır. Felsefenin konusunu bir maddenin

biçim almış durumu olan cisimler oluşturur. Cisimler ancak deney ve gözlem

yoluyla incelenir. Maddenin dışında kalanlar ancak inanç konusudur.

Bu görüşler aşağıdaki felsefe akımlarından hangisine aittir?

a) Deneycilik

b) Şüphecilik

c) Maddecilik

d) Akılcılık

e) Duyumculuk

8. Gorgias; “hiçbir şey yoktur, olsa bile bilemezdik, bilseydik de başkalarına

bildiremezdik.” demiştir.

Gorgias bu sözleriyle aşağıdakilerden hangisi anlatmak istemiştir?

a) Genel geçer bir bilginin varlığını

b) Doğru bilgiyi elde etmenin imkânsızlığını

c) Yararlı olanın yanı zamanda doğru olduğunu

d) Bilgi elde etmede deneyin zorunluluğunu

e) Doğru bilginin duyumlardan geldiğini

9. George Berkeley, “ Var olmak algılanmış olmaktır.” savıyla aşağıdakilerden

hangisini vurgulamaktadır?

a) Soyut duyguların önemli olduğunu

b) Varlığın, algılamaya bağlı olduğunu

c) Deneyin ilkelerinin yadsındığını

d) Akla güvenilmesi gerektiğini

e) Algının sonradan kazanıldığını

10. Görmüş olduğumuz şu evren, “ Arkhe” adı verilen su, hava, ateş ,birlik, sayı,

atomlardan ve bunlardan birinin veya bir kaçının şekil değiştirmesiyle

oluşmuştur.

Ontolojide ait bu görüşleri savunan filozoflar aşağıdakilerden hangisi olabilir?

a) Sofistler

b) Doğa filozofları

c) İslam düşünürleri

d) Septikler

e) Yeniçağ rasyonalistleridir

Cevaplar: 1.A, 2.B , 3.B , 4.B, 5.E, 6.A, 7.C, 8.B, 9.B, 10.B

Page 23: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

Varlık Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23

YARARLANILAN KAYNAKLAR

Aristoteles. (1985) Metafizik. (Çev. Ahmet Arslan) İzmir,:Ege Üni. Yayınları

Arslan, Ahmet. (1996) Felsefeye Giriş, Ankara: Vadi Yayınları

Aydın, Mehmet, Din Felsefesi, İzmir 1987.

Aziz Augustinus.(1957) Against the Academician. (Trans. by Sister Mary Patrica

Garvey) Wisconsin: Marquette Uni. Press

Aziz Thomas. (1948) Summa Theologia (Trans. Anton C. Pegis.) New York: The

Modern Library Press

Billington, Ray. (1995) Felsefeyi Yaşamak (Çev. Abdullah Yılmaz) İstanbul: Ayrıntı

Yayınları

Bolay, Süleyman Hayri.(1993) Aristo Metafiziği ve Gazâli Metafiziğinin

Karşılaştırılması. İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları

Bumin, Nicholas ve Tsui-James E.P. (Editors) (1998) The Blackwell Companion to

Philosophy, Oxford: Blackwell Publ.

Cevizci, Ahmet. (1999) Paradigma Felsefe Sözlüğü, İstanbul: Paradigma Yayınları

Cevizci, Ahmet. (2000) İlkçağ Felsefesi Tarihi, Bursa: Asa Kitabevi

Cuvillier, Armand.(1996) Felsefe Yazılarından Seçilmiş Metinler (Çev. M. M.

Yakuboğlu) Ankara: Bilim ve Sanat

BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR

Çüçen, A. Kadir.(2000) Heidegger’de Varlık ve Zaman Bursa: Asa Kitabevi

Çüçen, A. Kadir.(2000) Orta Çağ Felsefesi Tarihi. İstanbul: İnkılâp Kitabevi

Edwards, Paul (Editor in Chief),(1972) The Encyclopedia of Philosophy 8.Volume.

New York: Macmillan Publ.

Hegel, G. F. W.(1986) Tinin Görüngübilimi. (Çev. Aziz Yardımlı) İstanbul: İdea

Yayınları

Heidegger, Martin.(1962) Being and Time (Trans. by John Macquarie and E.dward

Robinson, New York: Harper and Row Press

Heidegger, Martin. (1977) Basic Writings. (Trans. by D. F. Krell) New York: Harper

and Row Publ.

Kenny, Anthony.(1998) A Brief History of Western Philosophy Oxford: Blackwell

Publ.

Page 24: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2018. 5. 17. · Bu soru çerçevesinde doğa felsefecilerinin ilk öncüleri ana maddeyi maddî ve somut bir varlık olarak

Varlık Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24

Leibniz, G. W.(1999) Metafizik Üzerine Konuşma (Çev. Afşar Timuçin) İstanbul:

Cumhuriyet Kitabevi

Mengüşoğlu, Takiyettin. (1983) Felsefeye Giriş İstanbul: Remzi Kitabevi

Plotinos.(1996) Enneadlar (Çev. Zeki Özcan) Bursa: Asa Kitabevi

Ross, W. D.(1983) Aristoteles (Çev. Ahmet Arslan) İzmir: Ege Üniversitesi Yayınları

Stanley, H. M ve Hunt, Thomas C.(1996) Felsefeye Çağrı, (Çev. Hasan Ünder)

Ankara: İmge Kitabevi

Welschedel, Wilhelm. Felsefenin Arka Merdiveni. (Çev. Sedat Umran) İstanbul: İz

Yayıncılık