Çekal 6 - 20 aralık 2017 1 … · “peter kropotkin ve karl marx’ın yazıları, benim...

4
6 - 20 Aralık 2017 ÇEKAL 1 MÜCADELE BİRLİĞİ Marx ve Engels, doğa ve insanı “iki ayrı şey” olarak görmezler. İnsanlar “tarihsel doğaya ve doğal bir tarihe sahiptir.” Murray Bookchin’in görüşleri bazıları tara- fından referans olarak kabul ediliyor. Biz ise, bu görüşlere eleştirel yaklaşıyoruz. Bookchin’in, “Özgürlüğün Ekolojisi”nin girişinde, 2005’te yazdığı “Teşekkür” yazısında, kendi ideolojik-politik konumunu ortaya koyu- yor: Peter Kropotkin ve Karl Marx’ın yazıları, benim derinden bağlı olduğum kuramsal bir ge- lenek olarak kalmaya devam ediyor.” (7) M. Bookchin, Marx’ın adını etse de, Marx’ın görüşlerine değil, Kropotkin’in görüş- lerine derinden bağlı. İkisinin görüşlerine de bağlı olunmaz. Hiçbir şekilde görüşleri bir araya gelmeyecek olan Marx’la, anarşist Kropotkin bir araya getiriliyor. Marksist görüşleriyle bilinen Bookchin’in Marx’ın adını bu şekilde kullan- ması, kendisini olduğundan daha önemli göster- mek içindir. Bookchin, ilk olarak 1972’de yayınlanan “Özgürlüğün Ekolojisi” için, 2005’te yazdığı Önsöz’de kendi “toplumsal ekoloji” anlayışının toplumsal yönünü açıklarken şu tanımlamada bulunur: Toplumsal Ekoloji ifadesindeki toplumsal sözcüğü bu ‘ekolojik toplum -yani (düşünme bi- çimini en çok etkileyen filozoflara atıfta bulu- nursam) Aristoteles, Spinoza, Hegel, Marx ve Kropotkin gibi düşünürlerin en yüksek amaçla- rının cisimleştiği bir toplum – kavrayışına öz- gürlükçü sosyalizmin en yüksek kaideleri getirme amacı güder.Aristoteles’ten Marx’a gelene dek onun bir tarihi dönem ve bu dönemde yer alan üç toplum biçimi -köleci, feodal ve kapitalist toplum- yer alır. Dolayısıyla tüm bu düşünürlerin ortak bir amacı, “en yüksek amacı”ndan sözedilemez. Aristoteles köleci toplumda yaşadı, dolayısıyla insanların eşit olabileceğini düşünemezdi. Marx ise, sınıfların kaldırılmasının koşullarının oluş- tuğu bir dönemde yaşadı. Ve sınıfsız, sömürüsüz bir toplumun oluşmasını insanlığın en yüksek amacı olarak gördü. Her tarihsel dönemin kendi ilkesi var. Ama anarşistler koşulları yok saydık- ları için, Bookckin gibi, bir araya gelmeyecek isimleri, tek bir kü- meye sokabiliyor. M. Bookchin, bir yerde, Marx’ın yazıla- rına derinden bağlı ol- duğunu ileri sürerken, burda ise Marx’ı, Marx’ın yüksek ama- cından uzaklaştırıp, onu küçük-burjuva sosyalizmi noktasına getirme amacında. Onun, “özgür- lükçü sosyalizm” de- diği, ütopik sosyalizmdir. Marx’ın bilimsel ve proleter sosyalizm anlayışıyla hiçbir ilgisi yoktur. Marx, kapitalizmden komünizme geçişte, dev- rimci dönemin politik bir biçimi olarak, prole- taryanın devrimci diktatörlüğünün gereğinden sözederken, anarşizm, geçiş için her tür dönem- sel aracı yadsır. Bu anlayışla sosyalizm hiçbir zaman gerçekleşmez. Buradan hareket ederek, Bookckinin, nasıl bir “toplumsal ekoloji” anla- yışına sahip olduğunu çıkarabiliriz. Bu kitabın yazarı, yeni toplum bakış açısı oluşturma peşinde. Varolan görüşlerden daha ileri gittiğini sandığı bir sırada, kesinlikle çok daha geriye düşüyor: “....demokrasi, estetik, felsefe, devlet, siya- set gibi temaları ve toplumsal ve kültürel yaşa- mın ‘üst yapısı’ denilen ilgili özelliklerini -Marx’a göre toplumsal fenomenin ‘temelini’ oluşturan ekonominin çocukları olarak değil- yaşamın ve toplumun ayrılmaz bir parçası ola- rak ele alabilecek çıkarımcı bir diyalektik geliş- tirmek mümkündür.” M. Bookchin’in çarpıttığından farklı olarak, marksizm toplumun temel (ekonomik) yapısını ve üst yapı (politik yapı) toplumsal yaşamın bi- leşenleri olarak görür. Yeni toplumsal yaşam, alt yapı ve üst yapının tümünü kapsar. Toplumsal yaşam içinde ekonomik yapı po- litik, estetik, felsefi yapının üzerinde yükseldiği temeldir. Hiçbir toplum ekonomik olarak yaşa- mını kazanmadan iki gün bile ayakta kalmaz. Her toplumun yaşamını kazanma tarzı vardır. Diğer toplumsal ilişkileri, ekonomik olarak ha- yatını kazanma tarzı biçimlendirir. Toplumsal ilişkileri kavrayışı sisli olan bi- rinin, düşünceleriyle gerçek hareket arasında her zaman çelişki olacaktır. İnsanlığı yeni bir geleceğe taşıyacak gerçek hareketi ve tarihteki rolünü kavramadığı sürece, insanlığın bugünü ve geleceği üstüne söyledik- leri havada kalır. Eğer... özgürlük mirasının potansiyellerini gerçekleştirmek niyetindeysek, mistik bir prole- taryanın ve tanınamayan sınıf çıkarları arasın- daki savaşın ideolojik kısıtlamalarını ve bizi çoktan yok olmuş bir dünyaya bağlayan basit- leştirici amaçları aşmak zorundayız.Esas mesele insanlığın karşı karşıya olduğu felaketin ne denli yıkıcı boyutlara ulaştığını sı- ralamak ve derin bir kaygının içine düşmek değil, bizi bu noktaya getiren kapitalist toplumu ortadan kaldırmaktır. Ama salt bunu söylemek de yeterli değildir. Bugünkü toplumu ortadan kaldıracak ve bizi karşı karşıya olduğumuz doğa ve toplumsal yıkımlardan kurtaracak olan dev- rimci sınıfın, proletaryanın devrimci rolünü de görmek gerekiyor. İnsanlığın geleceğini belirle- yecek olan devrimci sınıfın tarihsel rolü yadsın- dığı sürece, insanlık bugün karışlaştığı kötülüklerle daha derin ve yıkıcı boyutlarıyla karşılaşacaktır. Kapitalizm yokolmuş bir dünya değil, henüz yokolmayan, ama çöküş içinde olan bir dünyadır. O, ancak, insanlığın harekete geçme- siyle değil, proletarya tarafından ortadan kaldı- rabilir. Çünkü, proletarya, toplumsal konumu gereği, eski toplumu ortadan kaldıracak tek sı- nıftır. Bunun dışındaki bir bakış açısı, küçük- burjuva mistisizmi ve pasifizmden başka bir sonuca varmaz. M. Bookchin’in kapitalizm üzerine bilim- sel değerlendirmeleri yok. Diğer sorunlar karşı- sında olduğu gibi kapitalizm karşısındaki tavrı, iradi, öznelci. Ama o, öznelci yaklaşımını, kapi- talizmin nasıl yıkılmayacağı yönünde gösteriyor. Kapitalizmin varlığını halen sürdürmesi karşı- sında umudunu yitirmiş durumda. Devrimci sosyalizmin başarısını çok yakın bir kesinlik olarak gören marksizm, bu iki savaş TOPLUMUN DOĞAYLA BİRLİKTE EVRİMİ İÇİN C.DAĞLI Öncelikle belirtmek gerekirki, uğruna dövüşülmesi gereken toplum, bugünkü toplumdan daha yüksek bir toplumdur. Daha yüksek ve ilerici bir toplum. Ancak böyle bir toplum, özgür in- sanların komünal birliğini sağla- yabilir. Ancak toplumsal ekoloji böyle bir toplumda uygulanabilir. Bu durum net belirtilmedikçe, ta- rihsel olarak aşılmış olanın pe- şinde koşup durursunuz.

Upload: others

Post on 12-Jan-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ÇEKAL 6 - 20 Aralık 2017 1 … · “Peter Kropotkin ve Karl Marx’ın yazıları, benim derinden bağlı olduğum kuramsal bir ge - lenek olarak kalmaya devam ediyor. ”(7) M

6 - 20 Aralık 2017ÇEKAL

1MÜCADELE BİRLİĞİ

Marx ve Engels, doğa ve insanı “iki ayrı şey”olarak görmezler. İnsanlar “tarihsel doğaya

ve doğal bir tarihe sahiptir.”

Murray Bookchin’in görüşleri bazıları tara-fından referans olarak kabul ediliyor. Biz ise, bugörüşlere eleştirel yaklaşıyoruz.

Bookchin’in, “Özgürlüğün Ekolojisi”ningirişinde, 2005’te yazdığı “Teşekkür” yazısında,kendi ideolojik-politik konumunu ortaya koyu-yor:

“Peter Kropotkin ve Karl Marx’ın yazıları,benim derinden bağlı olduğum kuramsal bir ge-lenek olarak kalmaya devam ediyor.” (7)

M. Bookchin, Marx’ın adını etse de,Marx’ın görüşlerine değil, Kropotkin’in görüş-lerine derinden bağlı. İkisinin görüşlerine debağlı olunmaz. Hiçbir şekilde görüşleri bir arayagelmeyecek olan Marx’la, anarşist Kropotkin biraraya getiriliyor. Marksist görüşleriyle bilinenBookchin’in Marx’ın adını bu şekilde kullan-ması, kendisini olduğundan daha önemli göster-mek içindir.

Bookchin, ilk olarak 1972’de yayınlanan“Özgürlüğün Ekolojisi” için, 2005’te yazdığıÖnsöz’de kendi “toplumsal ekoloji” anlayışınıntoplumsal yönünü açıklarken şu tanımlamadabulunur:

“Toplumsal Ekoloji ifadesindeki toplumsalsözcüğü bu ‘ekolojik toplum -yani (düşünme bi-çimini en çok etkileyen filozoflara atıfta bulu-nursam) Aristoteles, Spinoza, Hegel, Marx veKropotkin gibi düşünürlerin en yüksek amaçla-rının cisimleştiği bir toplum – kavrayışına öz-gürlükçü sosyalizmin en yüksek kaidelerigetirme amacı güder.”

Aristoteles’ten Marx’a gelene dek onun birtarihi dönem ve bu dönemde yer alan üç toplumbiçimi -köleci, feodal ve kapitalist toplum- yeralır. Dolayısıyla tüm bu düşünürlerin ortak biramacı, “en yüksek amacı”ndan sözedilemez.Aristoteles köleci toplumda yaşadı, dolayısıyla

insanların eşit olabileceğini düşünemezdi. Marxise, sınıfların kaldırılmasının koşullarının oluş-tuğu bir dönemde yaşadı. Ve sınıfsız, sömürüsüzbir toplumun oluşmasını insanlığın en yüksekamacı olarak gördü. Her tarihsel dönemin kendiilkesi var. Ama anarşistler koşulları yok saydık-ları için, Bookckin gibi, bir araya gelmeyecek

isimleri, tek bir kü-meye sokabiliyor.

M. Bookchin, biryerde, Marx’ın yazıla-rına derinden bağlı ol-duğunu ileri sürerken,burda ise Marx’ı,Marx’ın yüksek ama-cından uzaklaştırıp,onu küçük-burjuvasosyalizmi noktasınagetirme amacında.

Onun, “özgür-lükçü sosyalizm” de-diği, ütopiksosyalizmdir. Marx’ınbilimsel ve proletersosyalizm anlayışıylahiçbir ilgisi yoktur.

Marx, kapitalizmden komünizme geçişte, dev-rimci dönemin politik bir biçimi olarak, prole-taryanın devrimci diktatörlüğünün gereğindensözederken, anarşizm, geçiş için her tür dönem-sel aracı yadsır. Bu anlayışla sosyalizm hiçbirzaman gerçekleşmez. Buradan hareket ederek,Bookckinin, nasıl bir “toplumsal ekoloji” anla-yışına sahip olduğunu çıkarabiliriz.

Bu kitabın yazarı, yeni toplum bakış açısıoluşturma peşinde. Varolan görüşlerden dahaileri gittiğini sandığı bir sırada, kesinlikle çokdaha geriye düşüyor:

“....demokrasi, estetik, felsefe, devlet, siya-set gibi temaları ve toplumsal ve kültürel yaşa-mın ‘üst yapısı’ denilen ilgili özelliklerini-Marx’a göre toplumsal fenomenin ‘temelini’

oluşturan ekonominin çocukları olarak değil-yaşamın ve toplumun ayrılmaz bir parçası ola-rak ele alabilecek çıkarımcı bir diyalektik geliş-tirmek mümkündür.”

M. Bookchin’in çarpıttığından farklı olarak,marksizm toplumun temel (ekonomik) yapısınıve üst yapı (politik yapı) toplumsal yaşamın bi-leşenleri olarak görür. Yeni toplumsal yaşam, altyapı ve üst yapının tümünü kapsar.

Toplumsal yaşam içinde ekonomik yapı po-litik, estetik, felsefi yapının üzerinde yükseldiğitemeldir. Hiçbir toplum ekonomik olarak yaşa-mını kazanmadan iki gün bile ayakta kalmaz.Her toplumun yaşamını kazanma tarzı vardır.Diğer toplumsal ilişkileri, ekonomik olarak ha-yatını kazanma tarzı biçimlendirir.

Toplumsal ilişkileri kavrayışı sisli olan bi-rinin, düşünceleriyle gerçek hareket arasında herzaman çelişki olacaktır.

İnsanlığı yeni bir geleceğe taşıyacak gerçekhareketi ve tarihteki rolünü kavramadığı sürece,insanlığın bugünü ve geleceği üstüne söyledik-leri havada kalır.

“Eğer... özgürlük mirasının potansiyellerinigerçekleştirmek niyetindeysek, mistik bir prole-taryanın ve tanınamayan sınıf çıkarları arasın-daki savaşın ideolojik kısıtlamalarını ve biziçoktan yok olmuş bir dünyaya bağlayan basit-leştirici amaçları aşmak zorundayız.”

Esas mesele insanlığın karşı karşıya olduğufelaketin ne denli yıkıcı boyutlara ulaştığını sı-ralamak ve derin bir kaygının içine düşmekdeğil, bizi bu noktaya getiren kapitalist toplumuortadan kaldırmaktır. Ama salt bunu söylemekde yeterli değildir. Bugünkü toplumu ortadankaldıracak ve bizi karşı karşıya olduğumuz doğave toplumsal yıkımlardan kurtaracak olan dev-rimci sınıfın, proletaryanın devrimci rolünü degörmek gerekiyor. İnsanlığın geleceğini belirle-yecek olan devrimci sınıfın tarihsel rolü yadsın-dığı sürece, insanlık bugün karışlaştığıkötülüklerle daha derin ve yıkıcı boyutlarıylakarşılaşacaktır.

Kapitalizm yokolmuş bir dünya değil,henüz yokolmayan, ama çöküş içinde olan birdünyadır. O, ancak, insanlığın harekete geçme-siyle değil, proletarya tarafından ortadan kaldı-rabilir. Çünkü, proletarya, toplumsal konumugereği, eski toplumu ortadan kaldıracak tek sı-nıftır. Bunun dışındaki bir bakış açısı, küçük-burjuva mistisizmi ve pasifizmden başka birsonuca varmaz.

M. Bookchin’in kapitalizm üzerine bilim-sel değerlendirmeleri yok. Diğer sorunlar karşı-sında olduğu gibi kapitalizm karşısındaki tavrı,iradi, öznelci. Ama o, öznelci yaklaşımını, kapi-talizmin nasıl yıkılmayacağı yönünde gösteriyor.Kapitalizmin varlığını halen sürdürmesi karşı-sında umudunu yitirmiş durumda.

“Devrimci sosyalizmin başarısını çok yakınbir kesinlik olarak gören marksizm, bu iki savaş

TOPLUMUN DOĞAYLA BİRLİKTE EVRİMİ İÇİNC.DAĞLI

Öncelikle belirtmek gerekirki,uğruna dövüşülmesi gerekentoplum, bugünkü toplumdandaha yüksek bir toplumdur. Dahayüksek ve ilerici bir toplum.Ancak böyle bir toplum, özgür in-sanların komünal birliğini sağla-yabilir. Ancak toplumsal ekolojiböyle bir toplumda uygulanabilir.Bu durum net belirtilmedikçe, ta-rihsel olarak aşılmış olanın pe-şinde koşup durursunuz.

Page 2: ÇEKAL 6 - 20 Aralık 2017 1 … · “Peter Kropotkin ve Karl Marx’ın yazıları, benim derinden bağlı olduğum kuramsal bir ge - lenek olarak kalmaya devam ediyor. ”(7) M

6 - 20 Aralık 2017ÇEKAL2 MÜCADELE BİRLİĞİ

arası dönemde kapitalizmin geleceğini tamamenyanlış değerlendirdi. (...) toplumsal devrimingalip geleceği yönündeki kesinlik kapitalizminolağanüstü bir seviyede yayılmasına yol açtı-ğında; kapitalizm geçmişte hiç olmadığı kadarserpilip büyüdüğünde insanlık henüz burjuvatoplumunun karanlığında yaşamıyordu. Daha zi-yade, kapitalizm muhtemelen yeni doğuyordu yada en azından kendi gelişiminin erken bir evre-sinde bunuyordu.” (12-13)

Bu uzun alıntı, Bookchin’in bakış açısı hak-kında bir fikir veriyor. Kapitalizmi kavramakiçin biraz çaba göstermiş olsaydı, bu üretim bi-çiminin nasıl kendi yıkılışına doğru ilerlediğinianlardı. Ve Lenin’in, sosyalist devrimi bir çağolarak tanımladığını da görürdü. Ekim sonrası,bu kavganın en sonuncu kavga olmadığını, ba-şarıya ulaşmak için daha bir dizi kavgadan geç-mek gerektiğini söyleyen Lenin’den başkası,değildir. Ama M. Bookchin, edilgen evrime ina-nan biri olarak gelişmenin sıçramaları, patlama-ları, alt üst oluşları içerdiğinikavrayamıyor. Kapitalizmin geli-şimi, sıçramalı çöküş aşamasınavardı. Ve yeni bir toplumsal devrim-ler çağı bu süreçte patlak verdi.

Çöküş aşamasında olan kapita-lizm için “yeni doğuyordu” ya da“gelişiminin erken bir evresinde bu-lunuyordu” demek için anarşist özn-elciliğe düşmek gerekiyor.Bookchin, gelecekten umudunu kes-tiği için, yüzünü geçmişe çeviriyor.

O, kapitalizmin kendi içsel çe-lişkilerinin etkisiyle nasıl çözülüpdağıldığını, kapitalizmin çöküş di-namiklerinin, onu nasıl ölümcül biraşamaya getirdiğini, zorunlu olarakbu noktaya geleceği değerlendirme-sinden yoksun olduğu için kapita-lizm hakkında temelsiz laflarediyor: “Kapitalizm maddi açıdan çok dayanık-lıdır” Kapitalizmin önünde yerlere kadar eğilenGorbaçov, aynı anlayışı değişik ifadelerle ilerisürmüştü: “Kapitalizm, düşündüğümüzden dahabecerikli çıktı.” Ama onlar, kapitalizmin çelişki-lerinin, çöküş dinamiklerinin, kapitalizmi 2008büyük krizinde, bu toplumsal sistemi nasıl top-yekün olarak yokolmayla karşı karşıya getirdi-ğini ve getireceğini anlamaktan yoksundular.

M. Bookchin'in yoksun olduğu şey tarihselgelişimin kavranışıdır:

“Kapitalizm, toplumsal evrimi, ekolojik ev-rimle tamamen uyumsuz hale getirmiştir.” (13)

Bookchin, kapitalizmi, toplumsal gelişimindışında tutar. Ne güzel bir tarih anlayışı! Kapita-lizm, tarihsel gelişimin dışında değil, tarihsel ge-lişimin bugünkü biçimidir. Tarihsel gelişimin,toplumsal üretimin bir biçimi olarak, doğaylatam anlamıyla karşıtlık içindedir.

Ama O, yine de kapitalizm çerçevesindeçözüm arayışı içindedir:

“Yakın bir gelecekte proleter devrim, kronikekonomik krizler, dünya savaşları ya da hatta sı-nıflar arasında ‘kaçınılmaz bir nihai çatışma’gerçekleşmeyecek olabilir. Ancak bilim ve tek-nik, gezegenin kirletilmesini ve basitleştirilme-sini kontrol altına almazsa, kesinlikle biosferinkarmaşık yaşam formlarını destekleme kapasi-tesini yok edecek bir kriz meydana gelecektir”

Bookchin, paragrafı ve önsözü: “organik birsiyaset temelinde ekolojik bir toplum yaratmaihtiyacı”nı ortaya koyarak sonlandırıyor.

Bookchin, bu değerlendirmeleri 2005'te ya-pıyor. Yani kapitalizmin büyük ve sert krizininbaşlamasından üç yıl önce. Oysa O, yakın za-manda böyle bir kriz olabileceğini düşünmü-yordu. Kapitalizm hakkında tam bir kavrayışıolmayan birisinin geldiği nokta: kapitalizm sı-nırları içinde ekolojik topluma çözüm aramak....

Kapitalizmin, doğada ve toplumda yarattığıfelaketler; ivedi, temel ve köklü bir toplumsalçözümün ne kadar hayati ve önemli olduğunuçarpıcı bir şekilde önümüze koyuyor. Proleterdevrim, tek çözüm yoludur.

Bookchin, proleter devrimi yakın bir gele-cekte beklemiyor, fakat, bunu söylediği yıllardadünya yeni bir toplumsal devrim dalgasıyla çal-kalanıyor. 1990'ların ortalarından başlayan yenibir toplumsal devrim dalgası tüm dünyaya yayı-larak devam etti. Bookchin, Avrupa ve Ameri-

ka'yı sarsan devrim dalgasını ve küreselbaşkaldırıyı göremiyor ya da küçümsüyor.

Kavrayışsızlık onu çıkışsızlığa sürüklüyor.Doğayla uyumsuz olan bir toplumda, doğanınevrimiyle uyumlu bir değişim bekliyor.

Bookchin, kitabın 1991 baskısına Giriş'te şusaptamada bulunur:

“Günümüz radikallerinin yeterince yüzleş-medikleri en zorlayıcı gerçek, bugün kapitaliz-min sadece bir ekonomi değil, aynı zamanda birtoplum haline geldiği gerçeğidir. Daha önceleribüyük ölçüde iktisadi hayatla sınırlı olan reka-bet, 'büyü ya da öl' zihniyeti ve piyasanın kaosuticaret ve sanayi alanlarından ailevi, kişisel, cin-sel, dini ve toplumsal ilişkilerin gündelik yaşa-mına yayıldı. Bu istila çıplak bir bencillik,tüketimcilik, kariyercilik, karşılıklı kuşkular -gü-nümüzde oldukça yaygın olan- hayli geçici birbiçim olan insan ilişkileri ile kendini gösteriyor”(21)

Bookchin'in sandığı gibi, kapitalizm sadeceticaret, sanayi yani ekonomiden ibaret değildir.Kapitalizm, toplumsal bir sistemdir. Kapitalizm,bugün toplum haline geliyor değil. Bugün olan,bu toplumun çözülüp dağıldığıdır.

Ekonomik alanda meydana gelen çelişkiler,rekabet ve ekonomik krizler, toplumsal yaşamıntüm alanlarına ve çeşitli biçimde farklı görünüş-lerle yansır. Ekonomik alandaki kriz toplumsal

krize yani insani krize dönüşmüştür. Ve insanikriz bugün en kritik, en derin ve en yıkıcı aşa-masına varmıştır.

Küçük-burjuvazi ne zaman kapitalizminmaddi koşullarına baksa, bunda yalnızca yıkımve insanlık dışı ilişkileri görüyor. Oysa aynı ko-şullar, aynı zamanda, tüm bu yıkımları, krizleriortadan kaldıracak yeni ve daha yüksek bir top-lumun koşullarıdır. Görülmeyen, kavranamayanyön burasıdır.

Doğa'nın Tanımı“Doğa, cansızdan canlıya ve nihayetinde de

toplumsal alana doğru gerçekleşen evrimsel sü-recin bir toplamıdır, bu anlamda bu sürecin nekadar farklılaşmış olduğu bir şey değiştirmez”(23)

Doğa'yı oluşturan öğelerin aritmetiksel birtoplamından değil, bu öğelerin karşılıklı ilişki-sinden ve etkileşiminden sözedilebilir.

Doğanın oluşumu devam ediyor. Bookchin,doğanın ve insanın farklılaşmasını,önemsiz bir şey olarak görüyor.Fakat farklılaşmış doğa ile farklı-laşmış insan bir gerçek. Doğa ileinsanın yeni ve uyumlu bir ilişkisikurulacaksa öncelikle bu gerçeğinkabul edilmesi gerekiyor. Farklılaş-mış doğa ile farklılaşmış insanınyeni bir ilişkisini kuracağız.

Bookchin'in doğa tanımınınhatalı olması gibi, toplumsal sınıfkavramı da hatalı. Bookchin,Marx'ın “Louis Bonaparte'nin On-sekizinci Brumaire” adlı çalışma-sından şu alıntıyı aktarıyor:

“Milyonlarca aile, yaşam tarz-larını, çıkarlarını ve kültürlerinidiğer sınıflarınkinden ayıran ve on-ları diğer sınıflarla katı bir karşıt-lık içine sokan, ekonomik koşullar

altında yaşadığı sürece, bir sınıf oluşturur.”Biz de Lenin'in, Marx'ın sınıf tanımıyla

uyumlu olan, sınıf tanımını aktaralım:“Tarihsel olarak belirlenmiş bir üretim sis-

temi içindeki yerlerine ve üretim araçları ile olanilişkilerine, (bu ilişkiler daha çok yasalarla sap-tanmış ve korunmuştur.) toplum içindeki iş ör-gütlenmesinde oynadıkları rollere ve dolayısıylatoplumsal zenginlikten paylarını almakta baş-vurdukları yollara ve elde ettikleri payın büyük-lüğüne göre birbirinden ayrılan geniş insangruplarına ‘sınıf’ denir. Sınıflar öyle insan grup-larıdır ki, bir grup, belirli bir toplumsal ekonomidüzeni içinde aldığı farklı yer nedeniyle, diğergrubun emeğine sahip çıkabilir.”

Bookchin, Marx'ın tanımına şu itirazda bu-lunur: “Bu tanımı negatif kılan şey, onun açıkla-maya çalıştığı şeyi ön koşul olarakgerektirmesidir” Bookchin, sonra kendi tanımınıyaparak, “sınıf önemli ölçüde....” mülk sahipliğiüzerinden tanımlanır.

Sınıflar, tarihsel olarak belirlenmiş üretimbiçimine göre belirlenir. (Köleci, feodal, kapita-list toplum). Sınıfların doğuşu, toplumsal iş bö-lümü ve üretim araçlarının özel mülkiyetiylebelirlenir. Bu mülkiyet, kapitalist toplum örne-ğinde, bir grup insanın başkasının emeğini sö-mürmesine dayanır. Üretim araçları karşısındakikonumu nedeniyle işçilerin emeklerinin sonuç-

Page 3: ÇEKAL 6 - 20 Aralık 2017 1 … · “Peter Kropotkin ve Karl Marx’ın yazıları, benim derinden bağlı olduğum kuramsal bir ge - lenek olarak kalmaya devam ediyor. ”(7) M

6 - 20 Aralık 2017ÇEKAL

3MÜCADELE BİRLİĞİ

larına; diğer bir grup (kapitalist) tarafından elkonur ve kendi mülkiyeti haline getirilir. Buradaemekten -başkalarının emeğinden doğanı birmülkiyet (kapitalist mülkiyet) oluşur. Onlar birgrup insanın emeğine, tarihsel olarak belirlen-miş, belirli ekonomik koşullar altında el koyabi-lir ve kendi mülkleri durumuna getirebilirler.Marx ve Engels, tam da sınıfların varlığını, bubelirli ekonomik koşullara bağlarlar. Kısacası,Bookchin, sorunun temeline, taa kalbine kadarinememiştir.

Kapitalistler işçileri artı-değer yoluyla sö-mürerek, onların karşılığı ödenmemiş emekle-rine el koyarlar, onu kendi mülkiyeti halinegetirirler. Üretimin dış koşullarının sahipleri ola-rak, bu yabancılaşmış emeğe dayanarak, canlıemeği sömürürler. Kapitalist üretim, üretim araç-larının dış koşullarını yani bunların özel mülki-yetini ve işçilerin yoksulluğunu, üretimin sonucuhaline getirir.

Marx'ın görüşleri derinliklidir, bu görüşlertüm bütünlüğü ve derinliğiyle kavranmalıdır.Bookchin ise ne zaman Marx'ın bir konudaki gö-rüşünü ele alsa, ne kadar yüzeysel bilgiye vekavrayışa sahip olduğunu sergiliyor:

“Marx'ın toplumsal görüşlerini dayandır-dığı ekonomist temelin oldukça basite indirge-meci olduğu kanıtlanmıştır. Sınıf tanımınınekonomist temelinden onu her türden kültürelözellikle donatarak kurtulamayız.” (30)

Bu küçük-burjuva ideoloğu toplumsal bi-çimi ne olursa olsun, üretemeyen bir toplumuniki gün bile ayakta kalamayacağını bilmiyor mu?Ve Engels'in bu sözleri üzerinde hiç düşünme-miş mi? Politika, bilim, sanat, din vs. ilk uğraş-madan önce insanın yemesi, içmesi, barınmasıve giyinmesi gereklidir.

Basite aldığın ekonomik temel, toplumsalyaşamın bütünlüğünde, son kademede, belirle-yicidir.

Ne Marx ne Engels'ten toplumsal yaşamda,tarihte tek belirleyici etkenin toplumsal yaşamınüretimi ve yeniden üretimi olduğunu söylediler.Çeşitli üst yapı biçimleri de tarihte belirleyici et-kendir. Toplumsal yaşamın üretimi son tahlilde,diğerlerine göre temeldir, belirleyicidir. Marx'aait olmayan bir anlayışı, bu büyük düşünüre ma-letmek tam bir aldatmacadır.

Bookchin, aynı yerde, proletarya hegemon-yasındaki mücadelenin “hüsrana uğradığını”ileri sürüyor. Toplumsal kurtuluş kavgasında,proletaryanın öncülüğünün reddedilmesi ne ye-nidir, ne de Bookchin ile sınırlıdır. Doğanın yı-kımını durdurmak için görüş ortaya koyanbirinin, proletaryanın öncülüğüne karşı çıkmasıtam bir çelişkidir. Kapitalist üretim, doğayla kar-şıttır. Kapitalist üretimi ortadan kaldıracak teksınıf yalnızca proletaryadır. Proletarya sınıfkonum nedeniyle kapitalizmi yenerek (yani kar-şıtını kaldırarak) kurtulabilir. Proletaryanın sınıftanımı yapıldığında, bu sonuç kaçınılmaz olarakçıkar. Dolayısıyla kapitalizmi yıkacak bir sınıfınöncülüğünü yadsımak, kapitalizmin ayakta kal-masını istemekle eş anlamlıdır.

Bookchin'in dikkate değer değerlendirme-leri de var:

“Hoşunuza gitsin ya da gitmesin, neredeyseher ekolojik mesele aynı zamanda toplumsal birmeseledir. Aslında... günümüzdeki ekolojik alt-üst oluşlardır. Dolayısıyla bugün ciddi bir çevre

hareketinin kavrayışlı, entelektüel açıdan tutarlıve çevreyle yakından ilişkili olması isteniyorsa,onun toplumsal ekolojiye dayandırılması gerek-tiği kanısındayım.” (34)

Ekolojik sorun ya da ekolojik kriz, insanladoğa zorunlu ilişkisi nedeniyle insani bir krizedönüşmüştür: Ekolojik sorunlara yolaçan koşul-lar, toplumsal-sınıfsal koşullarla bağı içinde gö-rülmelidir. Fakat, analizi burada bırakmamalıyız.Bir çevre sorunu yaratan koşullar, kapitalist top-lumsal düzenin koşullarıdır: sorunun toplumsaltemellerini doğru koyamazsak, çözümünü de or-taya koyamayız.

M. Bookchin'in “mistik ekolojistlere” yö-nelttiği eleştiri, sorunun çözümünün nerede ola-cağını bulmada bir ilerleme sağlıyor:

“Mistik ekolojistlerin -diyor Bookchin 'in-sanlar'ın ve yahutta 'insanlığın' yarattığı ekolo-jik krizlerden söz etme eğilimi, çağımızıntoplumsal ve ekolojik sorunlar için sömürücü birtoplumun bütün insan kurbanlarını suçlamayafazlasıyla hevesli olan ayrıcalıklı bir zümreninekmeğine yağ sürmüştür” (35)

Ekolojik sorunu, toplumsal-sınıfsal birsorun olarak görmek yerine, sorunu insanlığınyol açtığı bir sorun olarak görmek, kapitalist sı-nıfı aklamaktır. Çevreci hareketlerin çoğunlu-ğuna hakim olan düşünce budur.

Sorunu ortaya koymak yetmez, çözümünüde göstermek gerekiyor. Çözüm ise Bookchin'inmuğlak olarak koyduğu yerde değil. Onun yarımyolda bıraktığı yerin ötesindedir.

“İnsanların bilinci doğanın evrimini yara-tıcı bir biçimde teşvik mi edeceğinin ya da insandışı canlılara ve insanlara karşı son derece yıkıcıbir tavır içinde mi olacağının belirlenmesindekritik önem taşıyan şey, tam olarak ne tür birtoplum kurduğumuzdur, sadece ne tür bir hassa-

siyet geliştirdiğimiz değil” (56)Köklü, eksiksiz, tam bir çözüm bugünkü

ilişki türünden, farklı bir ilişki türüne geçilme-sindedir. Bugünkünden farklı bir ilişki türümümkündür. Bu, komünist insan ilişkisidir. Top-lumun tüm yaşamsal sorununun, ekolojik soru-nun çözümünün komünist topluma geçişigerektirdiği net olarak söylenmelidir. Görüşlerburaya vardırılmadan çözümden değil, sadecesorundan söz etmiş oluruz.

Yeni bir dünya kurma hedefin yoksa, zo-runlu olarak eski dünyanın içinde çözüm ara-maya başlarsın. Bookchin'in 61. sayfada yaptığıbudur. O, “özgürlüğün Ekolojisi”ni burjuva top-lum içinde “özgürlükçü yerel yönetimcilik”adını verdiği bir projeyle gerçekleştirmeyi he-defliyor. Her gerileme, başka gerilemelerin ka-pısını aralar. Bookchin, kapitalist toplumdadurmayıp, Ortaçağ'da kendi projesi içini daya-nak arıyor:

“Geç Ortaçağ şehirlerinde göze çarpan veulus devletin karşıtını oluşturan konfederasyonilkesi de geçmişten derleyececeğimiz özgürlükrepertuarına aittir, ancak geç Ortaçağda birçokşehri yönetmiş olan soylu sınıfı bunun dışındakalacaktır. Tarihten, geçmişteki insanların özgürbir toplum geliştirilmesine ilişkin uygulanabilirörnekler sunabilecek olan hümanist yaşam bi-çimleri ve gerçekçi kurumlar geliştirme usulle-rini desteklemek geçmişi taklit etme taraftarlığıdeğildir.”

Bu, gerici bir anlayıştır. Ortaçağ kentleri,özel mülkiyet temeli üzerine kuruldular. Ora-larda yaşam, Ortaçağ sınırlılığına sahiptir. Ta-rihsel koşulların sınırlılığının yanında, feodaltoplumsal düzenin kendi yapısından gelen sınır-lılıkları var. Sınırlılıkları olan geçmiş, gelecekiçin dayanak olmaz. Kaldı ki, geçmiş devirler nekadar parlak olurlarsa olsunlar insanlar için esin-lendirici olamazlar. İnsanlar daima gelecektenesinlenirler. Öncelikle belirtmek gerekir ki, in-sanlara daha iyi bir yaşam sunması için düşünü-len proleterlerin ilerici olması zorunludur. Vegelişmiş bir maddi temele dayandırılmalıdır. İn-sanlara, özgür, ilerici, zengin bir yaşam sunma-lıdır.

Geçmişe yönelmek, tarihi yoksullaştırmak-tır. Bugünkü toplumsal yaşam, geçmişe göre çokdaha zengin ve çeşitlidir.

Burjuvazi tatminsizdir. Geçmişte ise sınırlıtatmin var. Ne burjuva tatminsizlik, ne geçmiş-teki sınırlı tatmin! Geleceğin ilerici, eksiksiz,tam, özgür, tatmin edici, zengin ve çeşitlilik için-deki yaşamı...

Bookchin'in “özgür doğa” tanımı ve anla-yışı:

“Benim görüşüme göre, özgür doğa ancakkelimenin tam anlamıyla ayrıcalık ve tahakküm-den arınmış, tamamen katılımcı bir toplumda ya-şadığımız zaman ortaya çıkmaya başlayabilir.Ancak ondan sonra kendimizi doğa üzerinde ha-kimiyet kurma fikrinden arındırabilecek ve doğalevrimin yanı sıra sosyal evrimde de ahlaki, ras-yonel ve yaratıcı bir güç olarak hareket etme sö-zümüzü yerine getirebileceğiz” (62-63)

Kastedilen “özgür doğa” insan öncesi yanikendinde doğa mıdır? Ya da insanlarla ilişkiiçinde ya da karşılıklı etkileşim içinde olan,fakat, insan karşısında özerk olan doğa mıdır?İkinci durumda, insan doğa karşısında acizdir.

Esas mesele insanlığın karşıkarşıya olduğu felaketin ne denliyıkıcı boyutlara ulaştığını sırala-mak ve derin bir kaygının içinedüşmek değil, bizi bu noktaya ge-tiren kapitalist toplumu ortadankaldırmaktır. Ama salt bunu söy-lemek de yeterli değildir. Bu-günkü toplumu ortadankaldıracak ve bizi karşı karşıya ol-duğumuz doğa ve toplumsal yı-kımlardan kurtaracak olandevrimci sınıfın, proletaryanındevrimci rolünü de görmek gere-kiyor. İnsanlığın geleceğini belir-leyecek olan devrimci sınıfıntarihsel rolü yadsındığı sürece,insanlık bugün karışlaştığı kötü-lüklerle daha derin ve yıkıcı bo-yutlarıyla karşılaşacaktır.

Page 4: ÇEKAL 6 - 20 Aralık 2017 1 … · “Peter Kropotkin ve Karl Marx’ın yazıları, benim derinden bağlı olduğum kuramsal bir ge - lenek olarak kalmaya devam ediyor. ”(7) M

6 - 20 Aralık 2017ÇEKAL4 MÜCADELE BİRLİĞİ

Bu ise, insanın doğaya egemen ol-duğu yakın zamana kadarki, uzunbir tarihsel dönemin öyküsüdür.Konması gereken doğru görüş, do-ğanın, kapitalizmin tutsaklığındankurtarılmasıdır. İnsanla doğa ara-sında yeni bir ilişki kurulmasıdır. İn-sanın doğayla birlikte evrimidir. Buise, sınıfsız toplumu, komünist top-lumu gerektirir, zorunlu olarak.Çünkü sınıfsız toplum tahakkümsüzve ayrıcalıksız toplumdur.

Bookchin nasıl bir ekolojiktoplum tasarladığını ortaya koyuyor:

“Gelecekte ekolojik bir toplumyaratmayı başaracaksak, bu toplumfelsefe, bilim, teknoloji ve rasyonal-liğin -büyüden, tanrılara tapınmak-tan ve ilkel dinlerden arındırılmış- uzun tarihsonucunda kazandığımız kavrayış, bilgi ve veri-lerle zenginleşmiş olmalıdır” (65)

Bugünkü doğayı, yani farklılaşmış olan do-ğayı değil de, insanların ilk dönemlerinde iliş-kide olduğu doğaya giderseniz, bugün aşılmışolan, çağdaş insanın hesaplaşmış olduğu tüm oöğelerle karşılaşırsınız. İnsanlık, bugünkü ilerigelişme düzeyini, sadece insanın insanla kur-duğu ilişki içinde elde etmedi, doğada bu ilişkiiçindedir. Toplumsal ilişkilerin bir yönü kendiarasındaki ilişkidir; diğer yönü doğayla olan iliş-kisidir. Gelecek toplumun ilişkisi bugünkü top-lumun ilişkisinden nitel olarak farklı olacaktır.Toplumsal ilişkilerde nitel bir değişim olursa busayede doğayla ilişkiler yeniden düzenlenebile-cektir.

“Çünkü toplumu dönüştürmeden, kapitaliz-min izlediği, felaket getiren ekolojik rotayı de-ğiştiremeyiz.” (M. Bookchin)

Bookchin'in kitabın “Giriş”inde toplumladoğa ilişkisi üstüne yaptığı belirleme:

“İnsanın doğa üzerinde hakimiyet kurmaanlayışı, insanın insan üzerinde çok gerçek birtahakküm kurmasından kaynaklanıyor. Bu banagöre, çok geniş etkiler uyandıracak biçimde kav-ramların tersine çevrilişiydi” (69)

Bookchin'in kendisiyle övünmesi boşunainsanlar daha en başlarda, doğayla ilişkilerini be-lirli bir toplumsal biçim içinde sürdürdü. Gens,klan, topluluk, kölecilik, serflik, ücretli emek dü-zeni bu ilişkinin tarih içindeki değişimini göste-rir. Doğanın insan karşısındaki özerkliğine sonverip, onu denetim altına alması, büyük sana-yiyle başlar. Doğa güçlerini kendi gücü halinegetiren doğayı kürek mahkumu durumuna sokankapitalist üretim biçimidir. Oysa insanın insanüzerindeki tahakkümü çok eskiye gider. Ama ozamanlar, doğa halen insan karşısında özerktir,dik başlıdır. Bookchin öznelci davranarak, tarihigerçekleri altüst ediyor.

Bu aynı zamanda şu anlama gelir; insanıninsan üzerindeki her tür sömürüsü ve egemenli-ğine, tahakkümüne son vermeden, insanla doğailişkisi, akla uygun bir biçimde yeniden düzen-lenemez.

Bookchin bu sonuca daha önce ulaştığınısöylüyor: “Sınıftan çok hiyerarşiye; sömürüdençok tahakküme; salt devletin ortadan kaldırıl-masından çok özgürleştirici kurumlara, adalet-ten çok özgürlüğe ve mutluluktan çok hazza”değindiğini ifade ediyor.

Hiyerarşi ve tahakküm tarihseldir, dolayı-sıyla geçicidir, değişime uğrar. Bu kavramlar,Bookchin'de, metafizik bir değişmez gerçek gibiele alınıyor. Şu soru durumu açığa çıkartır:Kimin kim üzerindeki sömürüsü ve tahakkümü?Buna verilecek yanıt, bu kavramların toplum bi-çiminin değişimine göre değişebileceğini göste-rir. Tahakkümü uygulayan birey de olsa, sınıflıtoplumlarda her birey belirli bir sınıfa aittir. Bu-rada esas olan bir sınıfın diğer sınıf üzerindekitahakkümüdür. Dolayısıyla toplumlar değişince,bir sınıfın diğer sınıf üzerindeki egemenliği (ta-hakkümü de) değişir. Öncelikle toplumsal işbö-lümünün açıklanması gerekir. İnsanlığıntoplumsal işbölümüne olan kölece bağımlılığıortadan kaldırılmadan, gerçek bir özgürlüktensöz edilemez. Dolayısıyla Marksistler, toplum-sal işbölümünü, sınıfları yaratan koşulların orta-dan kaldırılmasını hedefliyorlar. Sınıflarlabirlikte, devlet de (sosyalist olan) söner, insanıninsan üzerindeki her tür baskısı sona erer. Yara-tılan yeni koşullarda her birey özgür olur.

Bookchin'in kullandığı bu kavramlar, baskıve sömürü toplumlarının gerçek durumunun üs-tünü örtüyor.

“Özgürlüğün Ekolojisi”nin amacı:“Bu kitabın 'Özgürlüğün Ekolojisi' şeklin-

deki başlığı, doğa ile insan toplumunun yeni birekolojik duyarlılık ve yeni bir ekolojik toplumiçinde yeniden uzlaşmasını- insanın insanla ye-niden uyum içine girmesini ifade etmeyi amaç-lamıştır.” (81)

Önce adını doğru koyalım. Yalnızca sınıf-sız bir toplum insanla insanın uyumunu gerçek-leştirebilir. Bu, komünist toplumdur. Yani ancaksınıfsız komünist toplumda insanla doğa ara-sında uyumlu bir ilişki içine girilebilir.

Sınıfların kaldırılmasına, sınıf mücadele-siyle varılır. Sınıf mücadelesi ise, sınıf mücade-lesi olarak politik mücadele yoluyla gidilir.Anarşizm sınıfsız ya da ekolojik toplum hede-finden sözeder, fakat, buraya politik mücade-leyle, politik araçlara dayanılarak varılacağınınüstünü örter, yok sayar.

Bilimsel komünizm, amacı ortaya koy-makla kalmaz, amaca götürecek politik araçla-rın ne olduğunu da ortaya koyar.

“Ekolojik Bir Toplum”Bookchin'in kitabı 12 bölümden oluşan, ko-

nusu üzerine kapsamlı teorik bir çalışma.Kaleme aldığımız yazının kısalığı nede-

niyle, yalnızca başlığını aktardığımız son bölüm

üzerinde duracağız.“Doğal evrime yeniden girme-

miz, insanlığın doğallaştırılması ol-duğu kadar doğanın insanlaşmasıdıraynı zamanda.

Asıl mesele bunun önündeki ta-rihsel-toplumsal engeli ortadan kal-dırmaktır. İnsanın doğayla uyumlubirlikteliğinin, daha doğrusu birlikteevriminin önündeki engellerden kur-tulmadan, bunun üzerinde ne kadardurulursa durulsun, bugünkü durumdevam eder. Israrla üzerinde durma-mız gereken dünyayı değiştirmektir.Bundan daha önemli, daha ivedi vedaha temel sorun yoktur.

'uygarlık' tarihi giderek düpe-düz bir antagonizmaya dönüşen bir doğadan ya-bancılaşma süreci olmuştur.” (429)

Uygarlık tarihi, insanın insan üzerinde sö-mürü ve baskı tarihidir. Ama uygarlık tarihi, özelmülkiyet tarihidir, sınıflı toplumlar tarihidir. Bu-günkü toplum, kapitalist toplum, doğayla bağ-daşmazlık içindedir. Ve bu toplum düzeniniortadan kaldırmamız gerekiyor. Bütün yeteneği-miz ve enerjimizle bu büyük tarihsel görevi ye-rine getirmemiz gerekiyor. Diğer sorunlarınçözümü buna bağlı.

Bookchin asıl sorunu nasıl geçiştiriyor?:“Kurumlar tartışılırken asıl önemli sorun,

var olmalarının gerekli olup olmadığı değil,hangi biçimi -özgürlükçük ya da otoriter- olma-ları gerektiğidir.” (442)

Bookchin bir liberal olarak davranıyor. O,burjuva sömürü ve baskı kurumları kendilerinebiraz özgürce hareket etme olanağı sağlarsa, bukurumları tanımaya hazır. Mesela devlet kuru-munu ele alalım. Devlet varsa, özgürlük yoktur,özgürlük varsa devlet yoktur. Sorun bu şekildeaçık olarak, muğlaklığa, belirsizliğe düşmedenifade edilmeli. Her bireyin özgür ve kendini çokyönlü geliştirdiği koşulları sağlamak için, bubaskı ve sömürü toplumunu kaldırmalıyız. Asılmesele budur. Bookchin, kapitalist topluma do-kunmadan, bize, ekolojik sorunun çözülebilece-ğini söylüyor.

Bugünkü kuruluşların yerine ne konacak:“Ekolojik bir toplumun arayacağı şey, ye-

niden 'kabileleşme' değil; yaratıcı örgülükçüözellikler zenginliğine sahip olan yeniden ko-münleşmedir.” (461)

Öncelikle belirtmek gerekirki, uğruna dö-vüşülmesi gereken toplum, bugünkü toplumdandaha yüksek bir toplumdur. Daha yüksek ve ile-rici bir toplum. Ancak böyle bir toplum, özgürinsanların komünal birliğini sağlayabilir. Ancaktoplumsal ekoloji böyle bir toplumda uygulana-bilir. Bu durum net belirtilmedikçe, tarihsel ola-rak aşılmış olanın peşinde koşup durursunuz.

Daha yüksek bir toplum nasıl bir eylemlegerçekleşir:

“Gelecekteki bir toplumun yönetimiyle öy-lesine bütünleşmiş olan doğrudan eylem, kendiparalelini, toplumu değiştirmek için doğrudaneylemin kullanımında bulur” (464)

Bunu daha ileri götürelim. Bilinçli, amaçlı,örgütlü eylem. Ancak örgütlü doğrudan eylemlerbizi sonuca götürebilir.