ekonomi ajandası

68
PAZARLAMA Stratejİlerİ V YeNİ tÜrK tİCaret KaNUNU KaPSaMINDa ÇeKİN aBC’Sİ tÜrKİYe’DeN 244 fİrMaYla reKor KatIlIM LOJiSTiK’TE PAZARLAMA KAVRAMı LOJiSTiK’TE PAZARLAMA KAVRAMı AVRUPA’DA LiDERLi ğe oynayan PLASTi k sektörüne vergi şoku KoMBaSSaN HolDİNG YatIrIMlarINa HIz KeSMeDeN DevaM eDİYor www.ekonomiajandasi.net FİYAT: 5 TL - YIL: 2 SAYI: 11 - EKİM 2012

Upload: ekonomi-ajandasi

Post on 13-Mar-2016

255 views

Category:

Documents


17 download

DESCRIPTION

aylık Sanayi ve Ekonomi Dergisi

TRANSCRIPT

Page 1: Ekonomi Ajandası

Pazarlama Stratejİlerİ

VVYeNİ tÜrK

tİCaret KaNUNU KaPSaMINDa ÇeKİN aBC’Sİ

tÜrKİYe’DeN 244 fİrMaYla

reKor KatIlIM

Lojistik’te PazarLama kavramı

Lojistik’te PazarLama kavramı

AvrupA’dA liderliğe oynayan plAstik sektörüne vergi şokuKoMBaSSaN HolDİng YatIrIMlarINa HIz KeSMeDeN DevaM eDİYor

www.ekonomiajandasi.net

FİYAT: 5 TL - YIL: 2 SAYI: 11 - EKİM 2012

Page 2: Ekonomi Ajandası
Page 3: Ekonomi Ajandası
Page 4: Ekonomi Ajandası

EKİM - KASIM / 2012GÜNCEL

4

Page 5: Ekonomi Ajandası

EKİM - KASIM / 2012 GÜNCEL

5

Page 6: Ekonomi Ajandası

6

Page 7: Ekonomi Ajandası
Page 8: Ekonomi Ajandası

EKİM / 2012EDİTÖR

CAnSIn AjAnS AdInAİmtiyaz Sahibi ve

Genel Yayın YönetmeniCengiz TEPEBAŞ

[email protected]

Genel Koordinatör ve Reklam Müdürü:

Abdurrahman Ç[email protected]

EdİTöRŞule DÖLEK

[email protected]

Ankara TemsilcisiCem ÖZTÜRK

İran TemsilcisiEsmaeil Alipour

Sayfa TasarımıCumali Sözeri

dAnIŞMA KURULUAkademik danışman

Prof. Dr. Şenay YALÇINBahçeşehir Üniversitesi Rektörü

Lojistik Sektör danışmanıSabri ERGENECOŞAR

[email protected]

Organik Gıda Sektör danışmanıMehmet Tunçay AKYOL

Saff1011 Yön. Kur. Baş.

Teknoloji ve İnternet danışmanıKayıhan TURGUTOĞLU

Finansal danışman:Salih EKİNCİ

Mali Müşavir

Otomotiv Sektör danışmanıSalih ATILGAN

MUSİAD Otomotiv Sektör Başkanı[email protected]

Sigortacılık Sektör danışmanıÖmür ŞEKER

Yıldırım Analiz Sigorta Genel Müdürü[email protected]

EKOnOMİ AjAndASI dERGİSİAylık Süreli Yayındır

GSM: 0 530 263 79 50

[email protected]

Cansın Ajans tarafından Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun olarak

yayımlanmaktadır. Dergide yayımlanan; yazı, fotoğraf ve tarafımızca yapılan

ilanların her hakkı saklıdır. İzinsiz kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Ekonomi

Ajandası Dergisi Basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.

8

EditördenŞule döLEK / [email protected]

Büyümede gaza mı basmalı mı yoksa frene mi tartışması önemli boyut kazandı. “Yeri gelir fren, yeri gelir gaz dengesini kuracaksınız, maharet

zaten burada. Yurtiçi talep artışı ve dolayısıyla büyüme ihracat artışı ile oran-tılı artırılmak isteniyor.

Makro ekonomik istikrar için bu elzem. Bu yıl sonu itibarıyla milli geli-rin yüzde 7.5’i düzeyine inmesi beklenen cari açığın artması böylece

önlenecek ve gelecek yıl da yüzde 7’e düşmesi mümkün olacak. Dikkat edilirse cari açık düşüşü hız kesecek. Bir yılda yüzde 10’dan yüzde 7.5’e inişin ardından ancak yarım puanlık bir iyileşme hedefleniyor,çünkü 2013 yılı aynı zamanda büyümenin ve iç talebin biraz daha artırılmak istendiği yıl. Bu da ithalat artışı ve cari açık demek.Üstelik 2014 yılı da seçim yılı ve Türkiye için büyüme gere-kiyor. Dışarısı ne olursa olsun. Bu konuda 2009 yılı yerel seçimlerinde küresel krizin etkisinin sandığa kısmen yansıması en güzel örnek. Bu açıdan 2012 dü-şük büyüme hızıyla geçilse bile gelecek yıl ve ondan sonraki yıl daha yüksek büyüme hızları gündeme gelmeli. Mümkünse büyümenin doruk noktası da seçimin arifesine denk gelmeli. Bu sonuç elde edilirken de, enflasyonu ve on-dan da önemlisi cari açığı rayından çıkarmamalı, ekonomide bir yol kazasına neden olmamalı. İşte bu nedenle büyümeyi istikrarlı gerçekleştirmek adına fren ve gaz dengesini yakalamak önemli. “MB destek vermeli”

Faiz yüksek oldukça maliyetler de yüksek oluyor. Bütün bunları görme-miz lazım. Faiz oranını iyi bir yerde koruyamazsak, enflasyon sıkıntısını

da aşamayız.. Faiz ve enflasyon bir sebep netice ilişkisidir. Eflasyon neticedir faiz ise sebeptir. Faizi ne kadar yüksek tutarsanız enflasyon o kadar yüksek olacaktır, ne kadar düşürürseniz enflasyon o kadar düşecektir.”

“2,9 düzeyindeki büyüme beklentilerin altında kaldı. Analistlerin bek-lentisi büyümenin yüzde 3,3 olması yönündeydi. Büyüme rakamları-

nın beklentilerin altında seyretmesi yılın bütünüyle ilgili büyüme rakamla-rını da etkileyecektir. Sanayi rakamlarının temmuz ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,4 oranında artması dikkat çekici. Avrupa’daki krize rağ-men sanayideki büyüme oranının yüksek olması sevindiricidir. Sanayi üre-timindeki artış, büyümeyi tetikleyecektir. Merkez Bankası bunu görmeli ve destekleyici,olmalıdır.

BüYüMEnİn YAvAŞLAMASInIn SORUMLUSU İç TALEpTİR”“İkinci çeyrekteki yüzde 2,9’luk büyüme sonrası Orta Vadeli Program’da

ön görülen yüzde 4’lük büyüme hedefini yakalamanın zorlaştırdığını düşü-nüyorum. Bildiğiniz üzere birinci çeyrekte açıklanan yüzde 3,3’lük bir bü-yüme rakamı vardı. 3. çeyrekte de büyüme hızındaki yavaşlamanın devam edeceğini ve 2012 yılı içinde yüzde 3’lük bir büyümenin yakalanabileceğini düşünüyorum. Fakat bu büyümenin bileşenleri önemli. Yavaşlayan bü-yümenin ana sorumlusunun daralan iç talep (-yüzde 2 düzeyinde) olduğu görülüyor. Ancak, Ekonomi Bakanı Sayın Zafer Çağlayan’ın dikkat çektiği gibi ihracatın büyümeye etkisi ise yüzde 5,6 artırıcı yönde, bu çeyrekte ih-racatın büyümeyi sırtladığı görülüyor. Fakat ihracatta da daralan global taleple birlikte bir yavaşlama var. Bu da yıl sonu büyüme rakamını negatif etkileyebilir.”

Okurlarımızın gelecek Kurban bayramını kutlar,bol kazançlar dileriz.

Ekonomiyi soğuturken dondurmayalım !

Page 9: Ekonomi Ajandası

EKİM / 2012 İÇİNDEKİLER

9İçindekiler

Türkiye, EMEA Bölgesi’nin girişimcilik merkezi oluyor ................ 10

Frene fazla bastık, büyüme beklentilerden fazla yavaşladı .......11

Chatham House’un Türkiye ev sahibi Akbank ............................12

Sermaye Piyasası Faaliyetlerinde Bulunmalı ...............................13

Globalleşmenİn Pazarlama Stratejİlerİ Üzerİne Etkİlerİ ............ 16

Yeni Türk Ticaret Kanunu kapsamında çekin ABC’si .................. 21

Nakliyat sigorta poliçeleri (Bir taş iki kuş vurulmaz) ..................25

Balnak yabancı alımlar ve ortaklıklar ile “Osmanlı Projesi”ni baş-

latıyor .............................................................................................26

Türkiye ekonomisi 2013 yılında tahmini yüzde 5 büyüme yakala-

yabileceğini öngörüyoruz ..............................................................28

Lojistik’te Pazarlama Kavramı ......................................................30

Portsan mermer forklift filosunu akülü Linde ile değiştirdi ........ 31

Kombassan Holding yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor 32

Tasarrufta hedef 1 milyon ............................................................33

Milyonda bir olmak isteyenler Shell FuelSave .............................34

Enerji yöneticiliğine sadece lisanslılar alınacak ..........................35

Alkim 50 milyon yatırımla dünya liginde ilk beşe girdi ................38

Funİka bu yıl %50 büyüyecek .......................................................39

GÖKBİL FİLOSUNA 500 TANK DAHA EKLEYECEK ......................40

İhracatın yeni lideri kimya sektörü oldu ......................................42

Plastik ambalajda büyüme devam ediyor ...................................44

Türkiye’den 244 firmayla rekor katılım ........................................46

Aktaş, yeni ürünleri ile Automechanika fuarı’na çıkarma yaptı ..48

Chevrolet’nin satış lokomotifi başkent oldu ...............................50

KOBİ’ler akıllı iş çözümleri ile sektörde fark yaratacak ..............54

PAGDER & ASLAN OSB’ye yüzde 50 yatırım teşvik desteği! .......56

Migros’un ses altyapısı yenilendi .................................................62

Türkiye’nin mühendisleri beynin kodlarını çözecek ....................65

Page 10: Ekonomi Ajandası

dünYAnIn en büyük üç iş ağı ara-sında yer alan, mer-kezi ABD’de bulunan Dünya Girişimciler Organizasyonu’nun (Entrepreneurs’ Or-ganization) Türkiye ofisi açıldı. Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) Bölgesi’ndeki başarılı girişimcileri bir araya getirmeyi amaçlayan EO Türkiye, bölgenin mer-kezi olarak çalışmalarını sürdürecek

40 ülkede 8 binden fazla üst düzey girişim-cinin yer aldığı dinamik ve global bir girişim-cilik ağı olan Dünya Girişimciler Organizasyonu’nun (Entrepreneurs’ Organization – EO) ülkemizdeki tem-silcisi olan EO Türkiye, faaliyetlerine başladı. EO Türkiye, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) Bölgesi’ndeki başarılı girişimcileri bir araya getiren merkez ofis olarak çalışmalarını sürdürecek.

Merkezi ABD’nin başkenti Was-hington DC’de bulunan EO’nun 1987 yılında kurulduğunu ve üyelerinin kendilerini geliştirmelerini ve bir-birlerine destek olmalarını sağlayan bir platform olduğunu vurgulayan EO Türkiye Başkanı ve Mobilera Holding CEO’su Ferda Kertmelioğlu şu bilgileri verdi: “Dünyanın en etkili girişimci birliğini oluşturmak vizyonu ile 25 yıl önce kurulan EO, bugün 65 çalışanı ve 40 ülkenin 121 şehrinde 8 binden fazla üyesi ile çalışmalarını sürdürüyor. Girişimci-leri öğrenme ve büyüme olgularıyla tanıştırma misyonuyla hareket eden bir organizasyonuz. Küresel çaptaki en büyük üç iş ağından biri olan EO, verdiği eğitimlerle girişimcilere

hiç durmaksızın yol gösteriyor ve girişimcilerin birbir-lerinden öğrenerek daha büyük başarı-lara imza atmalarını sağlamayı hedef-liyor. Bu hedefler doğrultunda hayata geçirilen EO Türkiye ile de sadece ülke-mizdeki değil, EMEA Bölgesi’ndeki giri-şimcileri bir araya getiren; iş hayatının yanı sıra sosyal ve aile hayatlarında da üyelerimize destek olan bir sivil toplum kuruluşu olmayı

amaçlıyoruz.”EO Türkiye’nin, EO’nun küresel

çaptaki girişimcilik bilgi birikiminin ve deneyimlerinin Türkiye’deki girişimcilere aktarılmasında kilit rol oynayacağına inandıklarını kayde-den Kertmelioğlu, “Elbette ülkemizin başarılı girişimcilerinin deneyimle-rinin küresel EO ağı ile paylaşılması da öncelikli amaçlarımız arasında yer alıyor. Bu sayede, hem yurtdı-şındaki girişimcilere Türkiye’nin bu alandaki potansiyelini direkt olarak aktarabilmeyi hem de ülkemizdeki girişimcilik kültürüne yönelik değer yaratılmasını hedefliyoruz” diye konuştu.

Kertmelioğlu, “EO’nun 25. yıl kutlamaları kapsamında 19-23 Eylül 2012 tarihleri arasında İstanbul’da önemli bir organizasyon gerçek-leştiriyoruz. Farklı ülkelerden 700’den fazla etkili karar verici girişimciyi İstanbul’da buluştura-cak olan 2012 EO University Event İstanbul Organizasyonu’nun hem Türkiye’deki girişimcilik ikliminin duyurulması hem de ülkemizin

tanıtımı anlamında önemli ve etkin bir rol üstleneceğine inanıyorum” dedi. EO Türkiye’nin, Türkiye’nin de verdiği potansiyel güç ile EMEA Bölgesi’nde öncü ve örnek bir ofis olacağını vurgulayan Kertmelioğlu, başarılı girişimcileri EO ailesinin bir parçası olarak görmekten mutluluk duyacaklarını sözlerine ekledi.

Türkiye’deki girişimciliği de değerlendiren Kertmelioğlu,Global Girişimcilik Monitörü (GEM) verile-rine göre Türkiye’nin G20 içinde yer almadığını ifade etti. Kertmelioğlu şöyle konuştu: “GEM’de 45 ila 48. Sıralardayız. Global Girişimcilik Endeksi rakamlarına göre 71 ülke arasında 43’üncü, Global Rekabetçi-lik Endeksi’nde ise 139 ülke arasında ancak 61’inci sırada yer alabiliyoruz. Ancak Türkiye sahip olduğu potansi-yel itibariyle önümüzdeki dönemde mutlaka daha üst basamaklara tırmanacaktır.” Dedi. Kertmelioğlu, Türkiye’nin girişimciler için büyük fırsatlar bulundurduğunu belirterek, “İlk etapta akla gelenler arasında bil-giye dayalı teknoloji, e-ticaret, mobil yaşam alanlarında büyük girişimci-lik fırsatları bulunuyor. Bunun yanı sıra yeşil ekonomi, mikro biyoloji, savunma sanayi, güvenlik gibi stra-tejik öneme sahip sektörler ve başta finans ile turizm olmak üzere servis sektörünün de ön plana çıktığını belirtmek gerekir.” Dedi

EO 150 milyar doları yönetiyor!

EO’ya üyelik sadece davet ile gerçekleşiyor ve üyelerin yıllık geliri en az 1 milyon dolar olan bir ticari kuruluşun sahibi, ortağı ya da hisse-darı olmaları gerekiyor. Ortalama ge-lirleri 17,3 milyon dolar seviyesinde bulunan EO üyeleri dünya çapında 150 milyar dolarlık ciro yapıyorlar.

Türkiye, EMEA Bölgesi’nin girişimcilik merkezi oluyor150 milyar doları yöneten Dünya Girişimciler Or-ganizasyonu Türkiye’deki faaliyetlerine başladı

Mobilera Holding CEO’su Ferda Kertmelioğlu

EKİM / 2012EKONOMİ FİNANS

10

Page 11: Ekonomi Ajandası

GAYRİ Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) yüzde 2,9 ile beklentilerin (yüzde 3,1) oldukça altında geldi. Bir önceki dönemdeki yüzde 3,2 seviyesinin de altında kalan büyü-me verisinde öncelikli olarak ikinci çeyrekte derinleşen Euro Bölgesi krizi ve ekonomiyi soğutmak adına alınan önlemler gösterilebilir. İntegral Menkul Değerler tarafın-dan yapılan analize göre, bu yıl büyümenin lokomotifi enerji ve gayrimenkul-kiralama sektörleri olurken, oteller ve lokantalar sektörü de ikinci çeyrekte yaşadığı canlılıkla ekonomiye epey katkı yaptı. Analize göre, inşaat sektö-ründeki yavaşlama ise sürüyor. Bu yıl frene fazla basıldığını kaydeden İntegral Menkul Değerler Analisti Yeliz Karabulut, büyümede yılsonu hedefi olan yüzde 4’e ulaşmanın ise zor olduğunu düşünüyor.

Yılın ilk yarısında enerji ve gayrimenkul-kiralama sektörle-rinde büyümenin dikkat çekici olduğunu vurgulayan Yeliz Karabulut, “Enerji sektöründe büyüme ilk çeyrekte yüzde 8,36 olurken, ikinci çeyrekte aynı büyüme korunamadı ve yüzde 6,08 olarak gerçekleşti. Enerji sek-töründe büyüme, daha çok kışın uzun sürmesi nedeniyle tüketim artışından kaynaklandı” değer-lendirmesinde bulundu.

Gayrimenkul sektöründe ise ilk çeyrekte yüzde 7,03 olan bü-yüme oranının ikinci çeyrekte de korunarak yüzde 7,08 olduğunu ifade eden Yeliz Karabulut, “Gay-rimenkul-kiralama sektöründe ekonomideki yavaşlamaya rağ-men ofis, AVM ve otel yatırımları-nın ve yeni halka arzların devam ettiği; kiralama talebi doluluk oranlarında bir önceki çeyrekte olduğu gibi sıkıntı yaşanmadığı görülmektedir” diye konuştu. Karabulut, oteller ve lokantalarda

ilk çeyrekte yüzde 2,52 büyüme kaydedilirken, ikinci çeyrekte yüzde 4,06 büyüme gerçekleş-tiğinin altını çizdi. Öte yandan, ilk çeyrekte yüzde 0,57 küçülme gözlenen madencilik ve taşocağı sektöründe ise ikinci çeyrekte yüzde 3,10 büyüme kaydedildiğini vurgulayan Karabulut, “Maden-cilik sektörünün ilk çeyrekteki küçülmeye karşın ikinci çeyrekte büyüme kaydetmesi, yurt dışına yapılan kıymetli maden satışların-dan kaynaklanıyor” dedi.

İnşaat sektöründe ise yavaş-lamanın sürdüğünü vurgulayan Karabulut, “İlk çeyrekte yüzde 2,67 büyüme kaydeden sektör, yı-lın ikinci yarısında sadece binde 4 büyüme kaydedebildi. Ülkenin büyümede geçen yıl lokomotif-lerinden biri olan inşaat sektörü-nün yavaşlamasında, ekonomiyi yavaşlatmak adına atılan adımlar ve kamu sektörü inşaat harcama-larındaki durağanlık belirleyici oldu” diye konuştu.

Frene fazla bastık, büyüme beklentilerden fazla yavaşladı

Enerji ve gayrimenkul-kiralama lokomotifine rağmen %4 büyüme zor

Menkul Değerler Analisti Yeliz Karabulut

EKİM / 2012 EKONOMİ FİNANS

11

ŞEKERBAnK ESnAFIn

BAYRAMInI KUTLUYOR...Ahilik geleneğiyle çalışan esnafa Şekerbank desteği

Kuruluş misyonu gereği, 59 yıldan bu yana üretimi ve üreteni destekleyen Şekerbank, Esnaf Bayramı olarak bilinen Ahilik Haftası’nı, her yıl gerçekleştirdiği kampanyası ile bu yıl da uygun finansman koşul-larıyla kutluyor. Şeker-bank, ahilik değerlerini günümüze taşıyarak ticaret hayatının geliş-mesine katkı sağlayan tüm esnaf ve sanat-kârların, 20.000 TL’ye kadar olan finansman ihtiyaçlarını; 3 ay taksit öteleme imkânı ve 24 aya kadar vadeler ile karşılıyor. Aylık yüzde 1,39 faiz oranının uygulandığı kam-panya, 28 Eylül’e kadar devam edecek.

‘AnAdOLU Bankacılığı’ misyonu doğrul-tusunda esnaf ve küçük işletme segmentine yönelik olarak birçok alternatif ürün ve yenilik sunduklarını belirten Şekerbank İşletme ve Tarım Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Halit Haydar Yıldız, “Anadolu halkının ekonomik ve kültürel yaşamında önemli bir yer tutan ahilik; dürüstlüğün, sevginin, dostluğun, yardımlaşma-nın, hoşgörünün, dayanışmanın ve iyi ahlaka sahip çıkma kültürünün sürdürülmesidir. Banka olarak esnaf kültüründeki bu güzel değerleri desteklerken, ahilik geleneği ile çalışan, ülkesinin gelişimine katkı sağlayan esnafımızı destekliyor, sunduğumuz çok özel koşullardaki finansman kaynağı ile bir kez daha ülkemiz üretenlerinin yanında yer alıyoruz.” dedi.

Genel Müdür Yardımcısı Halit

Haydar Yıldız

Page 12: Ekonomi Ajandası

12

EKİM / 2012EKONOMİ FİNANS

dünYAnIn saygın düşünce kuruluşlarından İngiltere Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Chatham House’un Türkiye Projesi kapsamındaki üçüncü toplantısı 15 ve 16 Eylül tarihlerinde Akbank’ın ev sahipliğinde, Sakıp Sabancı Mü-zesi the Seed’de yapıldı.

Türkiye, ekonomik dinamizmi ve istikrarlı demokrasisiyle

bölgede dengeleyici bir rol üstleniyor

“Değişim Sürecindeki Türkiye ve Komşuları” ana teması ile düzenlenen toplantılarda, Türkiye’nin Avrupa ve Ortadoğu’daki yakın komşula-rında ortaya çıkan gelişmeler ve bu gelişmelerin yarattığı fırsatlar ve zorluklar tartışıldı. Akbank’ın deste-ğiyle gerçekleştirilen toplantılarda, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Türkiye Cumhu-riyet Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, birer konuşma yaptı. “Chatham

House’ı Türkiye’de bu yıl da ağırla-maktan büyük mutluluk duyuyoruz. Böylesine prestijli bir kurumun küre-sel anlamda önem arz eden konuları İstanbul’da masaya yatırıyor olması, Türkiye’nin dış politikadaki etkinliğini bir kez daha ortaya koyuyor” şeklinde konuşan Sabancı Dinçer, “Küresel dengelerin hızla değiştiği, gelişmekte olan ülkelerin ekonomik performans-larıyla diğerlerinden ayrışarak öne çıktığı ve G20 çevresinde yeni bir ekse-nin oluştuğu bir dönemden geçiyoruz. Türkiye bu süreçte ekonomik krizdeki performansı ve etkin dış politikası ile tüm dünyanın ilgisini üzerine çekti.

Türkiye, bölgedeki dengeleyici ro-lünü öncelikle ekonomik dinamizmi ve istikrarlı demokrasisiyle üstleni-yor. Ülkemiz, özgürlükleri, dinamiz-mi ve teknolojide yenilikçiliği ile bölgedeki ve dünyadaki etkinliğini sağlamlaştırmalı, bunun için reform sürecini sürdürmeye devam etmeli-dir” diye devam etti. Chatham House Direktörü Dr. Robin Niblett Türkiye

Projesi kapsamında gerçekleştirilen toplantılara ilişkin açıklamasında, “Chatham House olarak, üçüncü İstanbul Yuvarlak Masa Toplantımı-zı, Mütevelli Heyeti üyemiz ve ev sahibemiz Suzan Sabancı Dinçer ve Akbank ile yakın çalışmalarımız so-nucunda düzenlemiş bulunmaktan mutluyuz.” dedi ve şöyle devam etti:

“Sayın Suzan Sabancı Dinçer ve Akbank’a, Türkiye’nin politik ve ekonomik gelişmeleri açısından çok önemli bir dönemde gerçekleşen toplantımızın hayata geçirilme-sinde bizlere gösterdikleri değerli destekleri için minnettarız. Bu yıl Türkiye’nin, Avrupa’dan Kafkaslar’a ve Orta Asya’dan Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya, komşularındaki dikkat çekici gelişmeleri ele alma fırsatı yakaladık. Türkiye, değişimlerin çakışma noktasındaki odak konu-muyla, önemli riskler ve fırsatlar barındıran bu gelişmelerin üstesin-den gelebilmek için dış politikasını yeniden düzenliyor.”

Düşünce kuruluşu Chatham House “Değişim sürecindeki Türkiye ve komşularını” İstanbul’da masaya yatırdı...

Dünyanın saygın düşünce kuruluşlarından Chatham House’un Türkiye Projesi kapsamındaki üçüncü toplantısı Akbank’ın ev sahipliğinde gerçekleştirildi.

CHATHAm HousE’un Türkiye ev sahibi AkbankDünyanın önemli kanaat önderleri, değişim sürecindeki Türkiye ve komşularını, bölgedeki yatırım olanaklarını ve istikrar yolundaki zorluk ve fırsatları tartıştı

Chatham House Direktörü Dr. Robin Niblett

Page 13: Ekonomi Ajandası

13

EKİM / 2012 EKONOMİ FİNANS

ARACI Kuruluşlar Birliği Başkanı Attila Köksal, Sermaye Piyasasında Gündem’in Eylül sayısındaki yazı-sında yeni Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısında yer alan aracılık faali-yetlerini değerlendirdi. Tasarı ile ser-maye piyasası faaliyetlerinin sadece aracı kurumlar tarafından yapılaca-ğını dile getiren Köksal, gerek geniş dağıtım kanalları, gerekse ileri tek-noloji ve donanımlı insan kaynağı ile bankaların Türkiye sermaye piya-sası için önemini vurguladı. Köksal, bankaların mevcut sermaye piyasası faaliyetlerine yeni düzenlemede de imkân tanınması gerektiğini söyle-yip, “Bu yöndeki görüşümüzü Kurula resmi olarak iletirken, çeşitli vesile-lerle kamuoyunda da dile getirmeye devam ediyoruz” dedi.

Başkan Köksal sunuş yazısında, dünyada benzer tartışmaların sürdü-ğünü ifade ederek, gelişmiş ülkeler-de de bankacılık ve sermaye piyasası faaliyetlerinin ayrılmasının gündem-de olduğunu belirtti. ABD’de 1933 yılında yatırım bankacılığını ticari bankacılıktan ayıran Glass-Steagall yasasının 1999 yılına kadar devam ettiğini belirten Köksal, yasanın kaldırılmasının ardından bankaların çok yüksek riskler aldığı ve krize giden sürecin hızlandığı yönünde-ki eleştirilere dikkat çekti. Köksal ayrıca benzer gündemin İngiltere ve Almanya’da da olduğunu söyledi. Köksal, Türkiye’de bankaların serma-ye piyasası için önemli olduğunun altını çizerken, orta vadede dün-yadaki tartışmaları ve planları göz önünde bulundurarak, bankacılık ve sermaye piyasası faaliyetlerinin ayrışması fikrinin değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

Eski Roma’dan Organize Opsiyon Piyasalarına...

Opsiyon sözleşmelerinin ilk kulla-

nımı eski Yunan ve Roma devrinde tarım alanındaki uygulamalara uzanıyor. 1973 yılında Chicago Board Options Exchange’in (CBOE) ku-rulması opsiyon piyasaları için bir dönüm noktası oluyor.

Günümüzde, yatırımcı ihtiyaç-larına göre özelleştirilmiş, hayli karmaşık yapıda opsiyon sözleşme-leri yazılmakta. Bu sözleşmelerin dayanak varlıkları hisse senetleri, borsa endeksleri, faiz, yabancı para ve emtia olabiliyor. Raporda daya-nak varlığına göre opsiyon türlerine ve egzotik opsiyon sözleşmelerine ayrıntılı olarak yer veriliyor.

Spot Piyasa mı Opsiyon Piyasası mı?Opsiyon sözleşmeleri, maliyetleri-

nin düşük, kaldıraç etkisinin yüksek olması sebebiyle spot piyasalara göre daha yüksek kazanç sağlaya-bilmekte. Ancak kullanımı ayrı bir uzmanlık gerektiren bu sözleşmele-rin yanlış kullanımına bağlı olarak büyük kayıplar da yaşanabiliyor. Bu araçlar riskleri önleme avantajı sağ-

larken, kriz dönemlerinde ise krizin etkisini arttırıcı etki yaratabiliyor. Raporda opsiyon sözleşmelerinin alım-satımına yönelik örneklere yer veriliyor ve spot piyasa yatırımları arasındaki farklara değiniliyor.

Gelişmekte Olan Ülkelerde Türev Piyasaları Gündem’in ikinci maka-lesinde, TSPAKB başkanlığındaki Uluslararası Menkul Kıymet Birlikle-ri Konseyi Gelişmekte Olan Piyasalar Komitesi tarafından hazırlanan “Gelişmekte Olan Ülkelerde Türev Piyasaları Raporu” ele alınıyor. Çalış-mada Brezilya, Güney Kore, Meksika ve Tayland’daki türev piyasalarının düzenlemeleri, işleyişi ve piyasa büyüklükleri incelenirken, piyasanın gelişimi için çeşitli politika önerileri de sunuluyor. Raporda, incelenen ülkelerde türev piyasalarının ge-lişmişlik düzeylerinin farklı oluğu ifade edilirken, daha sıkı düzenleme-lere tabi olan piyasaların daha çok geliştiği görülüyor. Raporda, piyasa katılımcılarının daha kesin kural-ları ve düzenlemeleri tercih ettiği belirtiliyor.

KÖKSAL: BANKALAR

SERMAyE PiyASASI FAALiyETLERiNDE BuLuNMALI

Page 14: Ekonomi Ajandası

Kimya Sektörünün önde gelen firması Arkem Kimya San ve

Tic. A.Ş. ‘nin Genel Müdürü , Arkem kimya ve kimya sektörünü değer-lendiren Tezel Kökdemir : Ege üni-versitesi Kimya Mühendisliği bölü-münden mezunum. İlk olarak Bitlis Holding’e bağlı İzmir Kimya’da ( şu anki adı poliport ), sonrasında Uluslar arası bir üretici olan Union Carbide’ın( sonra dOW Chemical bünyesine dahil oldu ) Türkiye ofisinde çalıştıktan sonra1991 yılı Aralık ayında Türkiye’de faaliyeti-ne başlamış olan Arkem Kimya’ya, 1992 yılı Ağustos ayı itibariyle Lo-jistik ve Operasyonlar’dan sorumlu kişi olarak katıldım. 20. yılımı kut-ladığım şirketimizde 2006 yılından bu yana Genel Müdür’lük görevini yürütüyorum.

Arkem Kimya’nın ana faaliye-ti kimyasal ve petro kimya-

sal ürünlerin tedariği, depolanması ve ticareti olarak özetlenebilir. Şirketimizin kurucusu Sn. Levend Kokuludağ vizyonu, çalışkanlığı, girişimci ve yatırımcı özelliklerinin

yanı sıra açık ve güvenilir kişiliği ile de dünya’nın önde gelen üretici firmalarının ürünlerini ülkemize getirmeyi başarmış ve sektörü-müzde özellikle son kullanıcılara yönelik çalışmaları ile farkını ortaya koymuştur. Arkem’de kurulduğu ilk yıllarda oluşturulan ana ekip,yıllar içinde yeni arkadaş-larla takviye edilerek, Sn. Levend Kokuludağ’ın liderliğinde tarihsel bilgi birikiminin çok yüksek olduğu tamamı ile profesyonel bir kadro

ile faaliyetini gerçekleştirmektedir.

Arkem Kimya sahip olduğu geniş ürün portföyü ile bo-

yadan yapıştırıcıya, mürekkepten ambalaja, tekstilden ilaca, deriden kozmetiğe, otomotivden tarıma üretimin her alanında hizmet vermektedir. Arkem’in güvenilir, uzman ve dinamik ekibi, tedarik-çi ve müşterilerimizle uyumlu ilişkiler içindedir ve sektöründe öncü firma olmanın da verdiği sorumluluk ile faaliyetlerinde

EKİM / 2012AyIN KONuĞu

14

Farkımız, tedarikçilerimizin DüNyA’NIN ÖNDE GELEN önEmLi ürETiciLErioLmAsıArkem Kimya’nın en önemli farkı, tedarikçi-lerinin Dünya’nın önde gelen en önemli üretici firmaları olması nedeniy-le oldukça geniş ve reka-betçi bir ürün portföyü-ne sahip olmasıdır.

Page 15: Ekonomi Ajandası

hizmet verdiği taraflar için maksi-mum değer yaratmak için çalışır. Arkem, 20 yıldır, değişen dünyanın nabzını tutan, gelişmeleri takip eden,ulusal ve uluslar arası pazarda dünya’nın önde gelen üreticileri ile kurduğu sağlam ve düzenli ilişki-ler ile yeni ve rekabetçi ürünleri geliştiren,yarattığı katma değer ile müşterilerine en iyi hizmeti verme konusunda öncülük yapan lider bir şirkettir.

Arkem Kimya’nın en önemli farkı,nın tedarikçilerinin

dünya’nın önde gelen en önemli üretici firmaları olması nedeniyle oldukça geniş ve rekabetçi bir ürün portföyüne sahip olmasıdır.Ayrıca, ürün portföyünü yöneten arkadaş-larımızın uzun yıllara dayanan bilgi birikimi ve tecrübeleri ile geniş alt yapı servis olanaklarımızı ve finans gücümüzü de ekleyebiliriz. Arave son ürün imalatı için ham madde temin ediyor olmamız nedeniyle ürün kalitesinde sürekliliğinin sağlanması ve rekabetçi fiyat oluşturmak,yapmakta olduğumuz işin olmazsa olmazlarıdır.Ancak, bu özelliklerinizin yanı sıra sizi öncü ve önemli kılan, üretici ile tüketici arasında oluşturduğunuz daimi bilgi paylaşımı, açıklık ve güven köprüsüdür.Arkem Kimya, faaliyete başladığından buyana çalışmakta olduğu hiçbir tedarikçisini kaybet-memiştir, dedi.

müşterilerimizin teknik destek ihtiyacını daha ileri seviyede

karşılaya bilecek ve katma değer yaratmaya devam etmek istiyoruz.

Grubumuzun diğer şirket-leri, endüstriyel ve özel

kimyasallar’ın dağıtımı, petrol ürünleri’nin ticareti, liman, depo-lama ve nakliye hizmetleri’nin yer aldığı lojistik alanlarında faaliyet-te bulunmaktadır. Bu çerçevede yeni yatırımlarımızı grup içindeki sinerji’yi değerlendirerek planlıyo-ruz.özellikle son dönemlerde lojis-tik şirketlerimize önemli yatırımlar yaptık.İlave olarak yurt dışında uluslar arası pazarlarda da ticari faaliyetimizi sürdürecek şekilde yatırımlarımıza devam ediyoruz.

Türkiye ve çevre ülkelerin yanı sıra Amerika, Avrupa, Rusya

Federasyonu ve Uzak doğu’daki

şirketlerimiz ve her gün genişleyen ağımızla, yaptığımız ve yapmakta olduğumuz yatırımlarla aynı özen , titizlik ve uluslar arası standart-larda hizmet sunmaya devam etmekteyiz. Grup şirketlerimizden Arkem Endüstriyel Kimya içinde özellikli ürünlerin takip edileceği geniş olanakları olan bir laboratuar kurup tedarikçilerimizin de katkısıyla,müşterilerimizin teknik destek ihtiyacını daha ileri seviyede kar-şılaya bilecek bir duruma gelmeyi ve katma değer yaratmaya devam etmek istiyoruz.

Türkiye, dünya’nın 17. Avrupa’nın da 6. Büyük eko-

nomisine sahip gelişmekte olan bir ülkedir. ülkemizin genç bir nüfu-sunun yanı sıra coğrafi ve stratejik jeopolitik konumu itibariyle gelecek vadeden bir durumda olması, yakaladığı büyüme hızı ile dikkat-lerin ülkemize çekilmesine neden olmaktadır. dolayısı ile artmakta olan milli gelir,iletişim kolaylıkları ve gelişen teknoloji ile birlikte tü-ketim alışkanlıkları da değişmekte ve bu durum özellikli kimyasalların tüketimini artırmaktadır. Zaman içinde insan hayatını ilgilendiren ve yaşamı zenginleştirecek ürünle-rin tüketiminin artmasına paralel olarak kozmetik, tıp, gıda, ulaşım ve elektronik alanlarında katma değer yaratan ve ürünlerin performansı’nı arttıran, çevreye ve insan sağlığına duyarlı kimyasalların tüketileceğini ve daha fazla ön plana çıkacağını düşünüyoruz. Türkiye kimyasal ham maddesini çok büyük oranda yurt dışından temin eden bir ko-

numdadır. dolayısı ile yeni teşvik yasası prensip anlamda oldukça önemlidir ve mutlaka yatırımcılar tarafından ilgiyle takip edilmelidir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, yapılacak yatırım ile üreti-lecek ürün veya ürünlerin serbest rekabet ortamında her hangi bir korumacılığa dayanmadan hem ülkemizde hem de yurt dışında rekabetçi olabilecek şekilde üre-timlerinin planlanmış olmasıdır. ülkemize komşu veya yakın olan ülkelerin geniş enerji kaynaklarına sahip olması ve buna bağlı olarak kimyasal hammadde üretiminde söz sahibi olmaları yapılacak üretim ve ürün tiplemelerinde dikkate alın-mış ve iyice değerlendirilmiş olması gerekmektedir. Bu noktada Güney Kore ve japonya örnekleri dikkatle incelenmeli ve özellikle hammadde kaynağına yakın olabilecek çok yük-sek girdi miktarına sahip ürünler ile, geleceğe yönelik öngörülerin ışığında yüksek katma değeri olan ürünlerin üretiminin hedeflenmesi-nin doğru olacağı kanaatindeyim.

Türk Ticaret kanunun’da yapılan yeni düzenlemeler ile bizim gibi şir-ketler için gerçekleştirilen en önem-li yenilik muhasebe sisteminde yapılan değişiklik ile bilançoların ve kar/zarar tablolarının uluslar arası format’da düzenlenecek olmasıdır. Bu şekilde şirketlerin faaliyetleri ve finansal yapıları daha gerçekçi okunacak ve uluslararası format’a da uygun olarak görüle bileceğin-den ülkemize yabancı yatırımcıları eskisine oranla daha rahat çekebi-leceğiz.

EKİM / 2012 AyIN KONuĞu

15

Ülkemiz ekonomi yönetiminin para’yı daha sıkı kontrol ediyor olması ve piyasaların yeteri kadar fonlanmaması ve bağlı olarak ticari kredi faizlerinin de çok yüksek seyretmekte olması nedenlerinden dolayı piyasalarda oluşan daralmanın etkisini zaten büyüme Hızı rakamlarında görebiliyoruz.

Page 16: Ekonomi Ajandası

GloBalleşMeNİn PAzARLAMA STRATEjİLERİ ÜzerİNe etKİlerİ

EKİM / 2012PAzARLAMA

16

Değişim hızının takip edilemez boyutlara geldiği dünyamız, bir bütün olma yolunda hızla ilerlemektedir. Dünya bu sürece gelinceye kadar pek çok aşamadan geçmiştir. Ancak temeli oluşturan, ‘var olma kav-gası’ mücadelenin özünü teşkil etmektedir. Bu mücadele şekil şartları değişse dahi aslını korumuş, insanları, toplumları ve devletleri kimi

zaman müttefik kimi zaman da rakip yapmıştır.

İLK çağlardan itibaren değerlen-dirilecek olursa avlanma gibi yol-

larla başlayan bu mücadele, zamanla yerleşik hayata geçiş ile birlikte iş sahiplerinin doğmasına neden olmuş-tur. Bu yolla, el emeğine dayanarak imal edilen ürünler takas yoluyla el değiştirerek insanların mücadelele-rinde var olmuşlardır. Emek gücüne dayanarak elde edilen ürünler sınırlı sayıda olmaktadırlar. Ancak, sanayi devrimiyle birlikte emekle sağlanan üretim, yerini iş makinelerine bırak-

mış böylece üretilen ürün oldukça ço-ğalmıştır. Bu noktada, artık üreticiler yakın çevrelerine ürünlerini sergile-mek ve sınırlı rekabette daha fazla pay almak için mücadele etmişlerdir.

Devlet politikaları da bu müca-dele de etkili olmuştur. 1929 yı-

lında yaşanan Büyük Kriz ile birlikte artık devlet müdahaleleri ortaya çık-mış, ancak mücadele yine de varlığını korumuştur. Bu müdahaleci yaklaşım da devam eden süreçte tamamlanmış ve neoliberal politikaların uygulan-

ması ile piyasalar, yeniden mücade-leyi şirketlerin eline bırakmışlardır. Ancak devletlerin de etkinliğinin göz ardı edilmesi oldukça zordur.

Şartların değişimi söz konusu olan ‘var olma’ kavgasını bitir-

memiştir. Bugünde bu mücadeleyi bir başka boyutta görmekte ve hatta mücadelenin içerisinde ‘var olmak’ için çeşitli yollar izlenmektedir. İşte mevcut olan günümüz koşulunun adı globalleşmedir. Mücadelenin tarafları ise firmalardır.

Page 17: Ekonomi Ajandası

Doğu bloğunun yıkıldığı, 1980’li yılların sonlarından itibaren

liberalizasyon ve globalizasyon akım-ları yoluyla dünyanın artık ‘tek pazar’ haline dönüştüğü kabul edilen bir ger-çektir.1 Son çeyrek yüzyılda hızlanan ve globalleşme olarak nitelenen süre-cin ortaya çıkmasında bilişim ve ile-tişim teknolojilerindeki hızlı değişim taşıma/ulaştırma maliyetlerindeki azalma ve bunların üretim teknikleri ve piyasaların bütünleşmesi üzerinde yarattığı köklü değişiklikler önemli öl-çüde etkili olmuştur.2 Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler sonu-cunda genellikle günümüzde coğrafi anlamda ‘yer’ in öneminin kalmadığı yönünde bir kanaat oluşmuştur.3 Bunun yanında da gelişen iletişim sayesinde toplumlar birbirlerine daha da yakınlaşmışlardır.4 Bir başka ifade ile bilişim ve iletişim teknolojilerin-deki gelişmeler sonucunda uzak diye bir kavram kalmamış, insanlar elde etmek istedikleri ne kadar ötede olur-sa olsun alabilme sonucuna gelmiş ve ortak değerler artmıştır.

Globalleşmeyi tetikleyen öncelikli unsurlar iletişim ve

teknolojik gelişim olduğu için de gelişmiş ülkelerin rekabeti bilimsel ve teknolojik rekabete dönüşmüş-tür.5 Gerşil, globalleşmenin ortaya çıkmasında ve gelişiminde etkili olan nedenleri, teknolojideki gelişmeler, bilgi ekonomisinin öne çıkması, dün-yada yaşanan neoliberal politikaların yükselişi gibi sebeplere bağlarken6, Kartal ve Ay globalleşme sürecindeki temel gelişmeleri;7

1. Uluslararası ticaretin ve rekabetin hızlı artışı ve uluslararası ticaretin önündeki engellerin azalması,

2. Teknolojik gelişmeler sonucu ürün bilgi ve insanların hızlı ve kolay dolaşımı,

3. Ürün sürecinin uluslarararasılaşması, 4. Firma içi ticaretin artışı tüketici ihtiyaçlarının

benzeşmesi, 5. Global müşterinin artması, 6. Şirket birleşmeleri ve işbirlikleri şeklinde

sıralamışlardır.

Bu ve benzeri pek çok nedenin tetiklediği globalleşme artık her

alanda karşımızdadır. Özellikle liberal ekonominin yerleşmesi ile mücade-lenin firmalara kaldığı bu dönemde işletmeler için globalleşmenin çok iyi bilinmesi gerektiği düşünülür. Çünkü pek çok alanda kendini hissettiren globalleşme olgusu işletmeleri de farklı boyutlarda etkiler. İşletmelerin

yapıları yönetim anlayışları ve üretim biçimleri gibi pek çok değişik konu ya hızlı bir gelişim süreci içine girmekte veya tamamen yenilenmektedir.8

1 PAzArLAmA PErsPEKTifi AçısınDAn

Globalleşme ve Globalleşmenin Lehinde ve Aleyhinde Görüşler Dün-yanın bütün olarak yerel bir hal alması şeklinde düşündüğümüz global-leşme için pek çok tanım yapılmaktadır. Globalleşme, ülkelerin kendilerine ait olan maddi veya manevi değerlerinin ve bu değerler çerçevesinde oluşmuş birikimlerin milli sınırları aşarak dünya çapına yayılması anlamına gelmekte-dir. Bir diğer tanımda ise globalleşme, ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alan-larda bazı ortak değerlerin yerel ve milli sınırları aşarak dünya çapında ya-yıl-masını ifade etmektedir. İraz’ a göre globalleşme dünyanın tek bir mekân olarak algılanabilecek ölçüde sıkışıp küçülmesi anlamına gelen bir süreci ifade etmektedir. Şenses ise globalleş-me için yaptığı tanımda globalleşmeyi mal ve hizmetlerin üretim faktörleri-nin teknolojik birikimin ve finansal kaynakların ülkeler arasında serbestçe dolaşabildiği ve faktör, mal, hizmet ve finans piyasalarının giderek bütünleşti-ği bir süreç olarak belirtmiştir.

Yapılan tanımlara bakılacak olursa globalleşme ile dünya, sı-

nırların kalktığı, mal ve hizmetlerin ve hatta fikirlerin serbestçe dolaşabildiği bir pazar halini almıştır. Yani global-leşme ile birlikte milli ekonomiler dış ticarete dönük bir yapılanma sürecine girmektedirler. Bu süreçte hedeflenen ise yukarda bahsedilen teknolojik değişiklikleri gerçekleştirip dünya pazarında rekabet edebilme potansiye-line ulaşmaktır.9 Bu durum ile güçlü ve güçsüz ayrımını ortaya çıkmıştır.

Söz konusu ayrıma dayanarak gelişmiş ülkelere ürünlerini

sergileme boyu-tunda önemli avantajlar sağlamaktadır. Hatta pek çok düşünür, globalleşmeyi ürünlerin diğer pazarlara satılmasından öte geliş-miş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere kültür başta olmak üzere pek çok değerinin aktarımı olarak düşün-mektedirler.

Globalleşeme, bu bağlamda dünya-daki toplumları ortak bir kültürü, (batı kültürünü) benimsemeye yönlendirdiği şeklinde değerlendiri-lirken (Özkıvrak ve diğerleri) Ritzer’in globalleşmeyi McDonaldslaşma (McDonaldization) ve Amerikanlaşma (Americanization) olarak tanımlaması da bu düşünceyi destekleyen bir bakış açısı olarak düşünebilir. Bu noktada globalleşme sadece gelişmiş ülkelerin daha da kalkınmasını sağlayan bir yol olarak değerlendirilebilir. Tağraf, bu durumu gelişmekte olan ülkelerin, ge-lişmiş ülkelere mallarını sokarken kar-şılaştıkları güçlükleri dikkate alacak olursak, gelişmekte olan ülkeler için globalleşmenin olumlu yönünden söz etmek güçtür şeklinde ortaya koymuş-tur. Yine bu noktada globalleşmenin gelişmekte olan ülkelere uygulanan bir hegemonya olduğunu savunan düşünürler, bu düşüncele-rini gelişmiş ülkelerin, sanayileşme süreçlerini mü-dahaleci ve korumacı devlet politikala-rıyla gerçekleştirdiklerini ancak bugün aynı yoldan geçmek isteyen gelişmek-te olan ülkelerin yollarını neoliberal politika uygulamaları aracılığıyla tıkadıkları şeklinde dile getirmekte-dirler. Bunlarla birlikte globalleşme süreci bir yandan ulusal seviyede uygulanan politikaların uluslararası düzeye yansımasına yol açarken bir diğer taraftan ise ulusal politikaların bağımsız bir şekilde uygulanabilme yeteneğini azaltmaktadır. Bu nokta-dan ise globalleşmenin ulus-devlet an-layışını ortadan kaldırdığını söylemek mümkün olabilir. Bu durumun önüne geçmeye çalışan hükümetlerin de global iletişimi ve etkileşimi engelle-me çabaları giderek olanaksızlaşmaya başlamıştır. Olanaksızlaşan bu durum da ise artık hiçbir milli ekonomi ve

işletmeler globalleşme gerçeğini göz ardı edemez ve gelişimlerini

tesadüflere bırakamaz.

Firmaların bu durumdan

etkilenmeleri ve globalleşmeye

göre hareket etmeleri her-

kesçe bilin-mektedir ancak

artık günümüzde şirketler kadar dev-

letlerde ulusal rekabet

EKİM / 2012 PAzARLAMA

17

Page 18: Ekonomi Ajandası

için global stratejileri nasıl gerçekleşti-receklerini daha iyi anlamak zorunda-dırlar. Çoğunluğu politik nedenlere dayanan bu olumsuz görüşler, olmakla beraber artık kaçılmaz bir hal aldığını yinelemekten öteye gidilemeyecek olan globalleşme, pek çok yenilikler ve gelişmeleri de beraberinde getirmiştir. Her defasında yeniliği beraberinde ge-tirmektedir diye sunulan globalleşme-nin en önemli yeniliği yine ‘yeniliğin’ kendisidir. Çünkü globalleş-me ile her şey mükemmele yakın bir değişim ve gelişim sürecine girmiştir. Her şeyden önce teknolojinin gelişimi inanılmaz boyutlara ulaşmıştır. İletişimin ge-lişimi ile de bir buluş anında dünyanın her tarafında kullanılabilmektedir. Her ne kadar bu teknolojik yenilik hızının aşırılığından kaynaklanan olumsuz-luktan da bahsedilse de bu, gelişi-min sağladığı faydanın önüne asla geçemez. Sınırların kalkması olarak nitelenen globalleşme ile dünyanın farklı pencereleri açılmış, ortaya çıkan bu farklılıklarla meydana gelen etkile-şim neticesinde pek çok alanda farklı değerlerin doğmasına sebep olmuştur. Yine sınırların kalkması ile yoğun bir rekabet ortamı doğmuş, bunun saye-sinde gelişim hızı daha da artmış-tır.

2GLoBALLEŞmEnin PAzArLAmA KArArLArınA ETKiLEri

Pazarlama insan ihtiyaçlarının çeşitlenmesi gerçeği ile var olan bir kavramdır. Bunu biraz daha geniş-letecek olursak değişim değeri olan ürün ve hizmetlerin pazarlanması faaliyeti insanlığın değişim ve uy-garlaşma süreci ile yakalanan yaşam standardı ve teknolojinin sunduğu imkânlar temelinde sürekli şekilde yeniden üretilmektedir. (Sarıhan) Bu yeniden üretim ve değişim ise hem insan ihtiyaçlarını çoğaltmakta hem de çeşitlendirmektedir. Çeşitlilik ve yenilik ise firmaları farklı pazarlara itmektedir. Günümüzde meydana ge-len gelişmelerle birlikte özellikle ye-rel pazarları aşarak global pazarlara hizmet vermek için oluşan bir pazarlama baskısı da söz konusudur.

10 Çünkü istenilse de istenilmese de global firma-lar rakip olarak gelmekte ve bu rekabette ‘var olmak’ adına global pazarlara geçme zorunluluğu hisse-dilmektedir. Bu zorunluluk çerçevesinde unutulmama-lıdır ki, bir firma elde ettiği

yeniliği global pazarlarda ne kadar hızlı ve etkili dolaştırırsa o ölçüde karını ve rekabet gücünü arttırır.11 Bu global pazarlara geçiş durumu ise, işletmeleri yerel pazarda verdiği pazarlama kararlardan farklı olan ka-rarlar verme aşamasına getirmiştir. Bu farklılık elbette firmanın global pazara geçtikten sonraki durumudur. Ancak öncelikle firmaların yeni pa-zarlara açılmasında mevcut pazarın durumu ile girilecek pazarın durumu değerlendirilip ardından bu değer-lendirmelerin ışığında gerekli olan pazarlama kararları verilmelidir.

Köken ülke-Kabul Eden ülke Özellikleri

Globalleşme ile birlikte, global pazarlara açılacak firmaları

etkileyen temel faktörler, köken ülkenin itici özellikleri ile, kabul eden ülkenin çekici özellikleridir.12 Yani köken ülkede, firmalar üzerinde glo-bal pazarlara geçmeyi sürükleyecek bir baskı oluşacak ve bu baskı sonucu diğer pazarların çekici unsurlarını gören firmalar da bu çekici unsurlara sahip ülkelere kaymaktadırlar. Bu noktadan hareketle işletmeleri global pazarlara yönlendiren etmenleri şu şekilde sıralayabiliriz; 1. İç pazardaki talebin azalması, 2. İşletmedeki atık kapasite varlığını üretime yönlendirip yeni üretimi global pazarlara sunmak, İç pazardaki rekabetten kurtularak riski azaltmak, 3. Ürün yaşam eğrisinde sona gelen ürünlerin yaşam sürelerini uzatmak, 4. Dış pazardaki vergi ve teşvik avantajlarından yararlanmak.

Bu gibi şartların oluşumuyla ivme kazanan globalleşme,

artık bir anlayış olarak firmaların pazarlama kararlarında etki düzeyini

en üst seviyede hissettirmektedir. Bu düşünceye dayanarak, firmalar global düzeyde düşünerek hareket etmekte kararlarını da o anlayışa göre vermektedirler. Firmalar, özellik-le pazarlama fonksiyonu içindeki faaliyetlerini yürütürken dünya çapında standartlaşma veya faaliyet-te bulunulan ülkelere uyarlama seçi-mini doğru yapmak zorundadır. Bu noktada, pazarlama kararlarının bir-den fazla ülkede yapılması ilk etapta önemsiz gibi görünüp aynı kararların tekrarı gibi düz bir mantıkla düşünü-lecek olsa da, öncelikle global pazar-larda farklı işlemlere girilmiş olması uygulamalarda önemli farklılıklara işlemlerde büyük ölçüde karmaşıklık ve çeşitliliğe yol açacaktır.

Bilgi

Firmaların karşısına çıkan uygulama farklılıkları neti-

cesinde ilk olarak, bilgi eksiklikleri tamamlanmalıdır şeklinde düşü-nülebilir. Öyle ise global pazarlarda ‘var olma’ yolunda adım atan bir firma öncelikle ‘bilmelidir. Çok geniş bir kavram olarak düşündüğümüz ‘bilme’ ye, öncelikle firmayı global pazarlarda tutacak olan teknolojik yeniliklerden ve firma çalışanla-rından başlanılabilir. Bu durumda gelişmiş ve her daim yenilenmeye hazır teknolojiler ile yetişmiş insan gücü global pazarlara girişin olmazsa olmazıdır. Şu unutulmamalıdır ki global pazarlarda artık rekabet ‘altın yakalı’ elemanları firmalara çekmek-te yaşanmakta, bilgiye ulaşmanın sermayeye ulaşmaktan daha zor olduğu da çok iyi bilinmektedir.14 ‘Altın yaka’ tabiri ise ortalama her global firmada çalışabilme yetisine sahip kişiler için kullanıldığı düşünü-lebilir. İyi yetişmiş insan gücü

EKİM / 2012PAzARLAMA

18

Page 19: Ekonomi Ajandası

ile donatılmış olan bir firmadan ve ön-celikli olarak da firmanın pazarlama departmanından, yeni girilecek pazarı her yönüyle çok iyi tanıması beklenir. Çünkü her şeyin kaynağı bilgidir. Pazarlama kararlarını etkileyen diğer faktörlerin bilinmesinden yola çıkılır. Aynı zamanda, günümüzün mevcut rekabet ortamında bilgi odaklı firma-lar ayakta kalabilmektedir.15

Kültür

Global pazarlara açılmada bilgi-nin ayakta tutacağını düşünü-

len firmaların, yeni girdikleri pazar hakkında bilmeleri gereken önemli hususlardan biri de girilecek bu yeni pazarın sosyal çevresi, yaşam tarzı hayat standartlarıdır. Yani kısaca, bu yeni pazarın kültürüdür. Artık firma-lar günümüzde değer yargıları, yaşam tarzları, yaşama bakış açıları, ürün ve hizmetten beklentileri değişen yeni müşteri nitelikleri ile karşı karşıya gelmektedirler. Kültürün pazarlama kararlarını etkileyen önemli bir nokta olduğu düşünülmektedir.

Rekabetin akıl almaz boyutlara ulaştığı bu ortamda pazarlama

kararlarını vermek oldukça güç ve hassastır. Bu noktada rekabet yeni pazarlama stratejilerinin gelişiminde de önemli bir husustur. Çünkü firma-lar geleceklerini görebilmek adına yeni pazarlama stratejileri arama yoluna gitmektedirler. Özellikle ürün gamının gelişmesi ve dolayısıyla birbirine yakın kalite ve yakın fiyatta olan ürünler, firmaların ürünlerini farklı pazarlama stratejileriyle satma yoluna sokmuştur.20

Ekonomik Şartlar

Globalleşmenin hem hızlan-masını etkileyen hem de

globalleşmenin karşımıza daha acımasızca çıkardığı ve pazarlama stratejilerimizin karar aşamasında göz ardı edilemeyecek bir diğer hususta ekonomik şartlardır. Tağraf ‘ a göre globalleşmenin hızlanmasını teşvik eden en önemli faktörlerden biri gelir düzeylerinde meydana gelen artıştır. Üreticilerin, global pazarlara açılmasıyla ekonomik düzeylerinin gelişmelerini görmeleri onları daha çok global pazarlara yönlendirmiştir. Bu noktadan hareket eden firmaların hedefleri de, dünya pazarından mak-simum ölçüde yararlanmaktır.

Özellikle rekabetin hat safhada olduğu globalleşme sürecin-

de, maliyet unsurlarının düşük ya da yüksek olmasının, firmalar için

önemli olduğu düşünülür. Bu noktada düşük maliyet, rekabette en önemli silahlardan biri olarak görülmek-tedir.22 Globalleşme çerçevesinde alınan pazarlama kararlarından özel-likle fiyatlandırma ve ürün kararların-da ekonomik şartların öneminin açık olduğu düşünülür. Genel ekonomik düzeyin etkisinin olmadığı hiçbir ala-nın varlığından söz edemeyeceğimizi düşünerek, globalleşmenin de etkisiy-le hem üreticileri hem de tüketicileri çok etkilediği söylenebilir. Bu nokta-dan hareketle ekonomik göstergelerin globalleşmenin pazarlama kararlarını etkileyen önemli faktörlerden olduğu düşünülür. Globalleşme çerçevesinde pazarlama kararlarını etkileyeceği düşünülen daha pek çok hususun olduğu düşünülür. Firmalar tarafın-dan söz konusu olan bu faktörlerin ışığında, global pazarlarda alınacak olan pazarlama kararları nihai sonuca ulaştırılmalıdır. Bu hususları tam değerlendiren bir firma artık global pazarlarda global pazarlama strateji-lerine ulaşmış diye değerlendirilir. Bu noktada karşımıza global pazarlama stratejileri gelmektedir.

3GLoBAL PAzArLAmA sTrATEjiLEri vE

PAzArLAmADA YEniLiKLEr

Ticari bir ürünün bütün sınırları aşıp başarıyla satılabilmesi

global pazarlama anlayışı içinde ele alınmıştır. Globalleşmeyi kaçınılmaz bir gerçek olarak algılayıp pazar seçi-minden eleman seçimine kadar global bir anlayış sergileyen firmaların, global pazarlama stratejileri çerçeve-sinde hareket etmeleri ve dinamik bir yapı seyreden süreçten de kopmama-ları düşünülmektedir. Burada amaç ‘var olmak’ mücadelesinde ayakta kalabilmektir. Önemli olan dünya ekonomisinin belkemiğini oluşturan gelişmiş ülkelerle birlikte globalleşme sürecinde yer almak ve büyük rekabet yarışına katılabilmektir.

Global pazarlama yaklaşımı te-mel pazarlama ilkelerinin dün-

ya çapında uygulanması, global ürün, her pazardaki tüketicinin tatminine göre farklı dizayn edilen ürün olarak tanımlanmaktadır.24 Global işletme ise, uluslararasılaşması en üst seviyeye ulaşmış yabancı pa-

zar yerine global pazar bakış açısına sahip olan iş, strateji, örgüt yapısı ve personel sistemiyle uygulamalarında dünya çapında benzerlik, standardi-zasyon, ve koordinasyonun ağırlık kazandığı işletmedir.25

Tüm dünyada geçerli global stan-dartlara sahip olmak, günümüz

işletmelerinin her türlü faaliyetinde bir tür olmazsa olmaz koşul niteliği ta-şımaya başlamıştır.26 Global pazarla-ma stratejileri, pazarlama stratejileri ile farklılıkları olan ve globalleşmenin yoğunlaşması ile de girift bir hal alan uygulamalar bütünüdür. Global pazarlarda başarılı olmak isteyen işletmelerin pazarlama stratejilerinde özellikle de hedef pazar seçimi ve pa-zarlama karmasının saptanmasında mümkün olduğunca esnek olmaları gerekmektedir. Günümüzde bu es-neklik pazarlamanın direkt olarak her bir bireye kadar inen stratejilerinden okunmaktadır. (Erem ve diğerleri ) Yani, ana ülke hariç pek çok ülkede faaliyette bulunan firmalar, bağlı ül-kede ayrı pazarlama karmaları gelişti-rirler. Bu şekilde ülkeden ülkeye farklı pazarlama stratejileri izlenir. Mamul, tutundurma, fiyatlandırma dağıtım gibi kararlar yerel pazarlara uygun olarak verilir.27 Genel kabul görmüş ve uygulamada, firmalar, bölgelere ve şartlarına göre değişen esnek stratejiler belirlemektedirler. Bunun-la beraber, Otay, global pazarlama yaklaşımını temel pazarlama ilkele-rinin dünya çapında uygulanmasıdır şeklinde açıklamıştır.28 Söz konusu olan her iki görüşünde uygulama da örneklerine rastlamak mümkündür. Ancak değişen şartların, pazarlama anlayışını bireylere kadar indiren bir hal alması elbette günü-müzde yerel değerlere göre şekillenen strateji-leri ön plana çıkardığı söylenebilir.

Firmalar, global pazarlara geç-

tikten sonra ürün kararlarında ne gibi değişik-liklere gide-

EKİM / 2012 PAzARLAMA

19

Page 20: Ekonomi Ajandası

ceklerdir. Yerel pazarlardaki uygula-malarından farklı neler yapmalıdır-lar. Global pazarlamada mamulün renk, tat ve koku, boyut dizayn ve stil, ambalaj, kullanım teknikleri firmaların üzerinde çokça düşünmesi gereken hususlardır. 29 Bu özellik-lerin hepsini, yeni girilen pazarın kültürü ve rakiplerin söz konusu olan özelliklere karşı aldığı kararlar birebir etkilemektedir. Bu nokta da son dönemde özellikle ortaya çıkan ambalaj, ürünün sunulmasında en önemli etken olarak değerlendirile-bilir. Çünkü ambalaj, tüketicinin ilk etapta dikkatini çeken kısımdır. Hatta ürünün içeriğinin dahi önüne geçme olasılığının varlığından söz edilebilir.

Ürün konumlandırması da global pazarlara giren firmalar

için oldukça önemlidir. Bu, firmanın dış pazarlarda hedefleri ile birebir ilgilidir. Hedefleri en iyisi olan firma ürününü ona göre konumlandırmalı-dır. En iyisi olmak isteyen firmaların temel düşünceleri, daha iyi olmak-tansa bir numara olmak daha iyidir şeklinde olabilir. Global pazarlarda, elbette fiyatlandırma politikalarının da yerel pazardaki uygulamalara göre farklı özellikler taşıyacağı söylene-bilir. Fiyatlandırma stratejilerinde özellikle yeni girilen pazarın kültü-rüne bakılır. Rekabet tamamen etkin bir durumdadır. Bunlarla beraber fiyatlandırma yeni girilen pazarın pek çok özellikleri ile karmaşık bir yapı sergilemektedir.

Fiyatlandırma ülkelerarası standartlaşması en zor olan

pazarlama karması elemanı olarak

karşımıza çıkar. Bu durumun temel nedenleri, ulaşım maliyetleri, gidilen ülkenin para biriminden kaynakla-nan kur farkı ve vergi uygulamaları olarak söylenebilir. Fiyatlandırma da, firmalar mevcut olan rekabet ortamında kalite düşürücü yollarla ürünleri imal edip, düşük fiyatlandır-maya da girmemelidir. Firmalardan, fiyatın büyük bir rekabet avantajı olduğu gerçeğini göz ardı etmeden kaliteden taviz vermeyen bir konum-landırma yapması düşünülebilir. Bir başka ifade ile paradan tasarruf etmek için asla ürünün kalitesi düşü-rülmemelidir.

Yeni bir pazara giren firmanın en önemli düşünmesi gereken

noktalardan biri ise dağıtım kanalla-rıdır. Şu unutulmamalıdır ki dağıtım kanalları tam anlamıyla çalışmayan bir mamulün, özellikle global pazar-larda başarılı olması çok zordur.30 Gi-rilecek olan pazarın, dağıtım kanalla-rının, tekniklerinin, uygulamalarının pazara girilmeden önce incelenmesi gerektiği söylenebilir. Rakiplerin, firmaların karşısına en çok çıktığı ve rakiplerle farkın en yoğun gözlendiği konulardan birisi olarak dağıtım kanalları, hızın ve güvenin pek çok şeyin önüne geçtiği global pazarlarda, dikkatle üzerinde durulması gereken bir diğer husustur.

Global pazarlara giren bir firma-nın tutundurma faaliyetlerini

de global düzeyde yapması gerektiği söylenebilir. Globalleşme süreci-nin gelişimi ile reklamların mal ve hizmetlerin tanıtımını kolaylaştırdığı düşünülür. Bu durum ise tüketicilerin global şirketlerce üretilen ucuz ve kaliteli mal ve hizmetleri yakından tanıma fırsatı bulmalarına sebep ol-muştur. Tutundurma faaliyetlerinin en önde gelenlerinden olan reklam son dönemde farklı tarzlarda yoğun-laşmıştır. Örneğin son dönemde, reklamlarda absürt bir tarzın tercih edilme nedeni, gençlere kısa yoldan ulaşmak, markayı sevdirmek ve mar-kaya bir kimlik kazandırmak olduğu söylenebilir. Günümüzde ön plana çıkan bir reklam türü ise dünyanın en eski reklam metodu olduğu söylenen ağızdan ağza reklamdır. Özellikle gençler arasında abartılı reklam yeri-ni fısıltı reklama bırakmıştır.

Globalleşmenin yükselişi ile pa-zarlama kararlarındaki değişim

de gözle görülür bir hal almıştır. Artan rekabet firmaları pazarlama odaklı hale getirmiş ve rakiplerinden farklı olabilmek adına her gün daha başka

uygulamalar ortaya çıkmaktadır. Fa-kat her şeyden önce bütün bu yenilik-lerin temelinde pazarlama anlayışının global çağda vazgeçilmez unsuru olan, ‘müşteri odaklılık’ vardır. Çünkü artık çağımız, müşterilerin kral olduğu şek-linde bir tarifi de aşmış, müşterilerin diktatör olduğu bir dönem başlamıştır. Müşteri odaklı ürünler için, yoğun rekabet ortamında müşteri gereksi-nimlerinin tam ve zamanında tatmini hareket noktası olmaktadır.

Firmalar, globalleşme ile birlikte pek çok stratejik kararlarında

farklılıklara gitmek durumdadırlar. Firmalarda bu farklılıkları en temel karşılayan birim pazarlama depart-manlarıdır. Çünkü globalleşme, firmalar için yeni pazar, yeni müşteri, yeni rakip, yeni kültür gibi değişim-ler getirmektedir. Bu değişimleri de firmada bilecek ve ona göre stratejiler geliştirecek olan birim pazarlama departmanıdır. Bu bağlamda Türk Dünyası, buralarda faaliyet gösteren işletmeler ve hatta onların pazarlama deraptmanları için çokta büyük zor-lukların olmayacağı aşikârdır. Tabii ki zamanla meydana gelen tahribatlar göz ardı edilemez fakat bu tahribatlar önlenemez de değildir. Globalleşme-nin pazarlamayı etkileyen pek çok faktörü vardır. Ancak en temelleri, kö-ken ülke ile kabul eden ülkenin özel-likleri, bilgi, kültür, rekabet ve ekono-mik olarak düşünülür. Günümüzde bu faktörler ile globalleşme arasında karşılıklı dinamik bir yapı vardır. Her biri birbirini ve globalleşmeyi etkile-mekte ve globalleşmenin gelişimine ivme katmaktadır. Türk dünyası için yukarıda sayılan faktörler, tamamen fırsat konumundadır. Globalleşme karşısında firmaların pazarlama departmanları farklı stratejiler uygulamaktadırlar. Yerel pazarlarda uygulanan pazarlama stratejileri yu-karıda sayılan faktörlerin de etkisiyle değişmiş farklı boyutlar kazanmıştır. Özellikle rekabetin ortaya çıkardığı ve müşterilerin tatminsiz bir hal aldığı günümüzde pazarlama stratejileri de müşteri odaklı olmuştur.

Artık pazarlama stratejileri, genel kararlarla bütüne hitap

etmek şeklinde değil birey olarak her bir kişinin özel isteklerine doğru inen yani tabana yayılan bir duruma gelmiştir. Firmalar global pazarlarda ‘var olmak’ için global pazarlama stratejilerini iyi değerlendirmeli ve hem yerel hem global pazarın tek hakimi olan müşteri için stratejiler geliştirmelidir.

EKİM / 2012PAzARLAMA

20

Page 21: Ekonomi Ajandası

EKİM / 2012 HuKuKÇu GÖzüyLE

21

✓ Metninde çek kelimesini, eğer başka bir dilde yazılmışsa o

dilde çek karşılığı olarak kullanılan kelimeyi, ödeyecek kişinin yani mu-hatabın ticaret unvanını, kayıtsız şart-sız belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi, ödeme yerini, düzenlenme yer ve tarihini, keşidecinin imzasını havi senet, çek sayılır.

✓ Yukarıda belirtilen unsurlar-dan birini içermeyen bir senet

çek sayılmaz. Ancak çekte açıklık yok-sa muhatabın ticaret unvanı yanında gösterilen yer, ödeme yeri sayılır. Muhatabın ticaret unvanı yanında birden fazla yer gösterildiği takdirde çek, ilk gösterilen yerde ödenir. Böyle bir açıklık ve başka bir kayıt yoksa çek, muhatabın merkezinin bulun-duğu yerde ödenir. Düzenlenme yeri gösterilmemiş olan çek, düzenleyenin adı yanında yazılı olan yerde düzen-lenmiş sayılır.

✓ Türkiye’de ödenecek çeklerde muhatap, ancak bir banka

olabilir. Banka dışında diğer bir kişi üzerine düzenlenen çek, yalnız havale hükmündedir.

✓ Bir çekin düzenlenmesi için, muhatabın elinde düzenleye-

nin yani keşide edenin emrine tahsis edilmiş bir karşılık bulunması ve düzenleyenin bu karşılık üzerinde çek düzenlemek suretiyle tasarruf hakkına sahip olduğuna dair mu-hatapla arasında açık yahut zımnî bir anlaşma olması gerekmektedir. Ancak hemen belirtmek gerekir ki bu hükme aykırılık, senedin çek olarak geçerliliğini etkilemez.

✓ Çek, “emre yazılı” kaydıyla veya bu kayıt olmadan belirli

bir kişiye, “emre yazılı değildir” kay-dıyla veya buna benzer bir kayıtla belirli bir kişiye veya hamiline olarak düzenlenebilir.

✓ Kimin lehine düzenlendiği belirtilmeyen çek hamiline

addedilir.

✓ Çekte faiz kararlaştırılamaz. Çek üzerinde öngörülmüş bir

faiz şartı varsa yazılmamış sayılır.

✓ Çek, muhatabın yerleşim yerinde veya başka bir yerde

üçüncü bir kişi nezdinde ödenmek üzere düzenlenebilir. Ancak bu üçün-cü kişinin de banka olması gerekmek-tedir.

✓ Açıkça “emre yazılı” kaydıyla veya bu kayıt olmadan belirli

bir kişi lehine ödenmesi şart kılınan bir çek, ciro edilerek yahut zilyetliği teslim edilerek devredilebilir.

✓ “Emre yazılı değildir” kaydıyla veya buna benzer bir kayıtla

belirli bir kişi lehine ödenmesi şart kılınan çek, ancak alacağın temliki yoluyla devredilebilir.

✓ Ciro işlemi, çeki düzenleyen veya çekten dolayı borçlu

olanlardan herhangi biri lehine de yapılabilir. Bu kişiler çeki yeniden ciro edebilirler.

MALUMUnUZ, son dönemlerde hukukumuzda köklü değişikliklere yol açan önemli yasalar yürürlüğe girdi. Günlük yaşamda alışagel-diğimiz ticarî teamülleri ortadan kaldıran ilgili yasa değişiklikleri, şimdiye dek karşılaşılan tecrübeler yoluyla edindiğimiz ortak hafızayı da neredeyse tümüyle sildi. Önce usulde kapsamlı düzenlemelere yer veren Hukuk Muhakemeleri Kanunu, daha sonra da 1 Temmuz

2012’de yürürlüğe giren Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu, biz uygulayıcıları dahi işlem yapmadan önce konuyu bir kez daha inceleme yapmaya sevk ederken, siz işletme sahiplerine öncelikli tavsiyemiz, her aşamada attığınız adımları uzman-larına danışmanız olacaktır.Bu sa-yımızda ele alacağımız konu, ticaret hayatının dinamizmini kuvvetlendi-ren en önemli ödeme araçları diyebi-leceğimiz çek konusu olacak.

Faydalı olabilmek ümidiyle, aşağıda çekle ilgili düzenlemeler, bilgi ve değerlendirmelerinize sunulmaktadır;

YEnİ TÜrK TİCArET KAnunu KAPsAmınDA

çEKİn ABC’sİ

Yasemin KUMBARACIBAŞI

ykum

bara

ciba

si@

ydge

huku

k.co

m

Page 22: Ekonomi Ajandası

✓ Ciro işleminin kayıtsız ve şartsız olması gerekmektedir.

Aksine konmuş bir kayıt, geçersizdir.

✓ Kısmî ciro ve muhatap cirosu geçersizdir.Hamiline yazılı

ciro, beyaz ciro hükmündedir. Mu-hatap lehindeki ciro, yalnız makbuz hükmündedir. Muhatabın birden fazla şubesi bulunup, cironun başka bir şube üzerine yazılmış olması, bu hükmün istisnasıdır.

✓ Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro be-

yaz ciro olsa bile kendi hak sahipliği, birbirine bağlı diğer cirolardan an-laşılıyorsa yetkili hamildir. Çizilmiş cirolar, yazılmamış sayılır. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır.

✓ Hamiline yazılı çekin üzerine ciro yapılması, o çeki emre ya-

zılı hale getirmez; yalnızca cirantayı başvurma hakkına dair hükümler gereğince sorumlu kılar.

✓ Çek, herhangi bir sebeple hamilin elinden çıkmışsa, ha-

mili veya hak sahipliğini ispatlayan kişi, kötü niyetle veya ağır kusurla iktisap etmişse, o çeki geri vermekle yükümlüdür.

✓ Çek, elektronik imzayla düzen-lenemez.

✓ Muhatap nezdinde çekin kısmî karşılığının bulunması

halinde bu tutarın ödenmesi gerek-mektedir.

✓ Çekin karşılıksız çıkması halinde keşideci, karşılıksız

kalan bedelin %10’u ile hamilin çekin karşılıksız çıkması sonucu uğradığı zararı tazmin etmesi gerekmektedir.

✓ Çek hakkında kabul işlemi yapılamaz. Çek üzerinde ya-

zılmış bu nevi bir kabul kaydı varsa, yok addedilir.

✓ Çek, görüldüğünde ödenir. Buna aykırı herhangi bir kayıt,

yok hükmündedir. Düzenlenme günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan çek, ibraz günü ödenir.

✓ Çek, düzenlendiği yerde ödenecekse 10 gün,

düzenleme yerinden başka bir yerde ödenecekse 1 ay içinde muhataba ibraz edilmelidir. İbraz süresi, çekin düzen-lendiği tarihten 1 gün sonra başlar. Ödeneceği ülkeden başka bir

ülkede düzenlenen çek, düzenleme yeri ile ödeme yeri aynı kıtada ise 1 ay, ayrı kıtalarda ise 3 ay içinde mu-hataba ibraz edilmelidir. Bir Avrupa ülkesinde düzenlenip Akdeniz’e sahili bulunan bir ülkede ödenecek olan ve aynı şekilde Akdeniz’e sahili bulunan bir ülkede düzenlenip bir Avrupa ülkesinde ödenmesi gereken çekler, aynı kıtada düzenlenmiş ve ödenmesi şart kılınmış sayılır.

✓ Çekin, bir takas odasına ibrazı, ödeme için ibraz yerine geçer.

✓ Protestodan ve ibraz süresinin geçmesinden sonra yapılan

ciro, alacağın temliki hükmündedir. Cironun tarihi yoksa aksi sabit olun-caya kadar protesto ve ibraz süresi geçmeden önce yapılmış sayılır.

✓ Cayma, ibraz süresi geçtikten sonra hüküm ifade etmekte-

dir. Çekten cayılmamışsa ibraz süresi geçtikten sonra da muhatap tarafın-dan ödeme yapılabilmektedir.

✓ Ödeme, kısmen veya tama-men olmak üzere, muhatap

haricinde herhangi bir üçüncü kişi tarafından aval ile teminat altına alınabilmektedir.

✓ Çekin tedavüle çıkmasından sonra, keşidecinin ölmesi,

iflası veyahut medeni haklarını kullanma ehliyetini kaybetmesi, geçerliliğine etki etmeyecektir.

✓ Cirosu kabil bir çeki ödeye-cek olan muhatap, cirolar

arasındaki teselsülün düzgün olup olmadığını incelemekle mükellefse de imzaların geçerliliğini araştırmak zorunda değildir.

✓ Yabancı ülke parasıyla ödene-cek çeklerde; ödeme yerinde

rayici olmayan bir para ile ödenme-si şart koşulmuş ise ödeme, ibraz günündeki bedel üzerinden o ülke parasıyla yapılabilir. Ödeme yapıl-maması halinde hamil, talebini ibraz yahut ödeme günündeki değer üze-rinden ileri sürebilir. Yabancı ülke parasının değeri, ödeme yerindeki

ticari teamüllere göre belirlenebilirse de keşideci, hesap için çekte bir kur belirtebilir. Ancak keşideci ödemenin belirli bir para aynen yapılmasını şart koşmuşsa işbu hükümler uygu-lanmaz. Çekte düzenleme ve ödeme ülkelerinde aynı adla tedavülde olup değerleri farklı olan para gösterilmiş-se ödeme yerindeki para esas alınır.

✓ Çek bedelinin ödenmemesi halinde durum, protesto

yoluyla, muhatap tarafından ibraz günü de gösterilmek suretiyle çekin üzerin yazılmış olan tarihli bir beyan-la, bir takas odasının çek zamanında teslim edildiği halde ödenmediğini tespit eden tarihli bir beyanıyla sabit kılınır. Bu doğrultuda hamil, çeki düzenleyen ve diğer çek borçlularına karşı başvurma hakkını kullanabilir. Protesto veya buna denk gelen işlem, ibraz süresinden önce yapılmalıdır. İbraz, sürenin son gününde yapılırsa, protesto veya dengi olan işlem, izle-yen işgününde de yapılabilir. Mücbir sebep halinde bu süreler uzar.

✓ Protesto veya dengi olan işlemin ardından hamil, çekin

ödenmemiş olan bedelini, ibraz gününden itibaren faizini, protesto, ihbarname ve sair diğer işlem gider-leri ile çek bedelinin binde üçünü aşmamak üzere komisyon ücreti ta-lep edebilir. Bu başvuru hakkı, ibraz süresinin bitiminden itibaren altı ay geçmekle zamanaşımına uğrar. Çek borçlularından birinin diğerine karşı sahip olduğu başvurma hakları, bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yoluyla kendisine karşı ileri sürüldüğü tarihten itibaren altı ay geçmekle zamanaşımına uğrar.

✓ Sahte veya tahrif edilmiş çekin ödenmesinden doğan

zarar, muhataba aittir. Çeki düzenle-yen kişinin kendisine verilen çek def-terini iyi saklamamış olması gibi bir kusuru varsa sorumluluk, muhataba değil, düzenleyene ait olur.

✓ Birden fazla nüsha olarak düzenlenen çeklerde hamiline

yazılı çekler müstesna olmak kaydıy-la, senet metinlerindeki teselsül, sıra numaraları ile gösterilir. Aksi halde

her nüsha ayrı birer çek sayılır.Sağlıklı, başarılı ve bol ka-

zançlı günler dileriz.Av. Yasemin KUMBARACIBAŞI (LL.M.) [email protected]

EKİM / 2012HuKuKÇu GÖzüyLE

22

Page 23: Ekonomi Ajandası

EKİM - KASIM / 2012 GÜNCEL

23

Page 24: Ekonomi Ajandası

EKİM / 2012LOjİSTİK

24

BUGün 250 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştığı belirtilen

Türkiye Lojistik Sektörü, son yıllarda yapılan önemli yatırımlarla yerli ve yabancı yatırımcıların gözdesi haline geldi. Türkiye sahip olduğu tüm lojis-tik avantajlarla, uluslararası ticaretin yönelimleri gibi olumlu gelişmelerle Endeks’te ilk 10 içinde yer alabilme potansiyeline sahip. Nitekim, benzer endeksler de bunu teyit ediyor; örne-ğin Transport Intelligence tarafından yayınlanan “Yeni ve Hızlı Gelişen Ülkeler Endeksi”nde ülkemiz, yeni ve hızlı gelişen 41 ülke arasında gelecek 5 yıl içinde lojistik yatırımlar için en fazla tercih edilen 7. ülke ve lojistik alanında en hızlı büyümesi beklenen ülkeler arasında Çin, Brezilya, Hindis-tan ve Rusya’dan sonra 5. Ülke olarak sıralanıyor.

Dünya Bankası tarafından yayın-lanan son Küresel Lojistik Perfor-mans Endeksi’nde önceki endekse göre Türkiye 39. Sıradan 27. Sıraya yükseldi. Bir başka deyişle; lojistik sektörünün gelişmesi, iyileşmesi doğ-rultusunda devletin ve özel sektörün yapmaya çalıştığı gayretli çalışmala-rın meyvelerini yavaş yavaş verdiği-ni görüyoruz.

Takip edilirlikSon 3 endeksi topluca inceledi-

ğimizde, Türkiye’nin genel puanını son 3 yılda 3.15’ten 3.51’e çıkardığını, en büyük sıçramayı ise “Altyapı” kriterinde yaptığını görüyoruz. Tica-retle bağlantılı karayolu, demiryolu, denizyolu, havayolu ve bilgi-iletişim altyapılarını kapsayan bu başlık-taki ilerleme, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımızın son yıllardaki yoğun altyapı yatırımları-nın bir sonucudur. Bir önceki endeks (2010 endeksi) ile sonuncusunu

kıyasladığımızda, ikinci en büyük gelişimin “takip edilirlik ve izlene-bilirlik” alanında olduğu görülüyor ki geçen ay yayınladığımız “Sektör Analizi” raporumuzda da sektörü-müzün en yoğun şekilde kullandığı teknolojinin “Araç Takip Teknolojile-ri” olduğunu görmüştük. Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızın liderliğinde yürütülmekte olan “modernizasyon” çalışmalarının getirdiği kazanımlar da, “gümrük ve sınır işlemlerinin etkinliği” başlığındaki 0.24 puanlık yükselişimizde görülmekte. AB’nin getirdiği yeni risk analizi tedbirlerine hızlı uyum ve Ortak Transit sistemine girişe yönelik süreci düşündüğümüz-de, bu yükselişin sürmesi mümkün diyebiliriz. Özellikle, başlangıç aşa-masında olduğumuz “AB’nin Ortak Transit Sistemi”ne girişimiz sayesin-de, artık AB’ye taşımalarımızda güm-rük ve diğer sınır işlemlerinde çok önemli kolaylıklar elde edebileceğiz.

3-4 trilyonluk potansiyel Öte yandan, “zamanında teslim”

başlığında geçen endeksten bu endeks’e 0.08’lik puan düşüşümüzü, iç gümrük işlemlerindeki aksamalara bağlıyoruz. Çünkü hala, Avrupa’dan 7-8 günde gelen malların gümrükle-mesini neredeyse 1 haftada ancak tamamlayabiliyoruz. Gümrüklerimiz-deki yoğunluk ticaretin artışıyla para-lel sürüyor, oysa memur kapasitemiz çok sınırlı, mesailer sektörün 24 saat çalışan sistemiyle uyumlu değil.

Tabii ki yapılması gereken çok şey var. Lojistik ülkesi olmamız için 7x24 hizmet veren gümrüklerimiz olmalı, yeterli sayıda nitelikli insan gücümüz olmalı, yeterince desteklenen rekabet gücü yüksek sektör firmalarımız olmalı, sektör firmalarımızın verimli-liklerini olumsuz etkileyen unsurlar (

kent içi trafik, köprü yürüme yasakla-rı, lojistik açıdan dağınık yapılaşma, kent içi ulaşım seçeneklerinin yeter-sizliği vb.) ortadan kaldırılmalı, tüm lojistik altyapılar (bilişim teknoloji-leri dahil) tamamlanmalı. Mevzuat alanında da gümrük işlemlerini, lojistik hizmetlerini hızlandırıcı ba-sitleştirmeler, kolaylıklar sunulmalı. Ancak bu sayede bölgeden geçen ve geçmesi muhtemel en az 3-4 trilyon dolarlık potansiyel ticareti bu ülke üzerinden geçirebilme şansımız var diyebiliyoruz....

2012 Küresel Lojistik Performans Endeksi ve

Türkiye’nin Konumu

www.yildirimanaliz.com.tr 444 22 89

Page 25: Ekonomi Ajandası

EKİM / 2012 LOjİSTİK

25

Yapılması gereken çok açıktır; emtiasını bir yerden başka bir

yere taşıttıracak olan emtia sahibi “Nakliyat Emtia Sigortası”, bu em-tiayı taşıyacak olan nakliyeci firma ise “Nakliyeci Sorumluluk Sigortası” yaptırmalıdır. Bu iki poliçe birbir-lerinden farklı özellikler taşıyan ve birlikte yapıldığında, emtia sahibini ve taşıyıcıyı güvence altına alan poli-çelerdir. Tek bir poliçe ile işi çözmeye çalışmak bir taşla iki kuş vurmak istemeye benzer ve ne yazık ki her zaman mümkün olmaz.

Nakliyat Sigorta Poliçelerinde en büyük yanılgı, bir sevkiyat

için sadece nakliyecinin yaptırmış olduğu “Nakliyeci Sorumluluk Sigor-tasının” yeterli olacağı düşüncesidir. Ama kesinlikle unutulmamalıdır ki sorumluluk poliçesi sadece NAK-LİYECİNİN KUSURUNUN OLDUĞU durumlarda poliçenin kapsamı ve teminatları kadar ödeme yapar. Nakliyecinin kusurunun olmadı-ğı, emtianın zarar görebileceği de birçok risk vardır ki bunların en çok rastlananı; emtiayı taşıyan aracın sürücüsünün kusuru olmadığı halde karıştığı trafik kazalarıdır. Böyle bir durumda emtiaya gelecek zararı “Nakliyeci Sorumluluk Sigortası” üzerinden tazmin etmek mümkün olmamaktadır.

Bu poliçeler ile ilgili alınan teminatlara çok dikkat etmek

gerekir. Yapılacak sevkiyatın özelliği-ne göre teminat seçilmelidir.Poliçe yapılmasına rağmen teminat altına alınamayan birçok riskle karşı kar-

şıya kalınabilir. Örneğin; kamyon klozu teminat aldığımız bir “Nakliyat Emtia Sigortasında” ki en fazla tercih edilen teminat türüdür, yükün kaza-sız hasar görmesi(emtianın araçtan düşmesi ya da araç içinde devrilmesi gibi), çalınması,yükleme ve aktar-ma esnasında görebileceği zararlar, emtianın köprü vb. yerlere çarpması durumunda oluşacak hasarları öden-meyecektir. Aslında mümkünse po-liçeleri All Risk Teminat ile yapmak en iyisidir. Ancak bu poliçe sadece kullanılmamış emtialara yapılabilir ve nispeten diğer poliçelere göre daha pahalıdır.

Emtia sahipleri ve nakliyeciler nakliyat poliçelerini her sefer

için ayrı ayrı olmak üzere seferlik yaptırabilecekleri gibi, sevkiyatla-rının özelliklerine göre yıllık blok abonman poliçesi de yaptırabilirler. Her iki durumda da bildirimler çok önemlidir. Seferlik poliçelerde sevkiyatın yapılacağı kesinleştiği anda acentenize bilgi vermelisiniz ki; yükleme başlamadan önce gerekli onayları ve uygun fiyatı alabilmek için süresi olsun. Araç yola çıkmak üzereyken poliçe yaptırmak isterse-niz muhtemelen sıkıntı yaşayabilir-siniz, çünkü bu poliçelerin çok büyük bir bölümü sigorta şirketlerinin ge-nel müdürlüklerinin onayı alınarak yapılabilir. Yıllık yapılan blok abon-man poliçelerde de mutlaka poliçede verilen sefer bildirim sürelerine ve şartlarına uymak gerekmektedir.

Birde yurtdışı sevkiyatlar için nakliyecilerin mutlak suretle

yaptırması gereken CMR (Yurt Dışı Nakliyeci Sorumluluk Sigortası) poliçesi vardır.Yurtdışı sevkiyatları CMR konvansiyonu şartlarına tabi-idir. (CMR konvensiyonu şartlarına internetten kolaylıkla ulaşabilirsiniz,maddelerini dikkatlice incelemenizi öneririm.)

Çok kısa değinmem gerekirse, CMR poliçesi nakliyecinin

sorumluluğunu kilo başına 8,33 SDR (Yaklaşık EURO)teminat altına aldığını ve zaten CMR konvensiyo-nuna göre nakliyecinin aksine bir sözleşme yapmamış ise tüm sorum-luluğunun bununla sınırlı oldu-ğunu hatta poliçe olmasa bile tüm sorumluluğun bu kadar olduğunu söyleyebiliriz. CMR Poliçesi yurtdışı-na yapılan bir sevkiyatta, nakliyeci-nin bir kusuru nedeni ile yükte hasar meydana gelmiş ise, gerekli şartları ve belgeleri sağlamak koşuluyla teminatlar çerçevesinde hasarı öder.Bu cümleden de anlaşılacağı üzere yurtdışına yapılacak sevkiyatlar içinde emtia sahipleri tarafından mutlaka nakliyat emtia sigortaları yapılmalıdır.

Nakliyat Sigorta Poliçeleri sadece yukarıda

bahsettiğimiz konulardan ibaret değildir. Aslında bahsettiğimiz konularda daha detaylı ve ayrıntılı incenmesi gereken sigortalardır. Sonraki sayılarımızda bu poliçelerin daha fazla detayına girip okuyucularımızı bilgilendirmeye çalışacağım. Hasardan uzak bol kazançlı günler dilerim.

Nakliyat sigorta poliçeleri, özellikle lojistik sektörünü çok yakından ilgilendiren poliçelerdir. Aslında çok basit poliçeler

olmasına rağmen emtia sahipleri ve nakliyeciler arasında sürekli anlam kargaşası yaşanmasına sebep olmaktadır.

Ömür ŞEKER

omur

@yi

ldiri

man

aliz.

com

.tr nakliyat sigortapoliçeleri(Bir taş iki kuş vurulmaz)

Page 26: Ekonomi Ajandası

Tel: 0537 569 99 49

SAAT

7GÜN

24

‘Zamanınız bizim için değerlidir!’

Bay Ekspres Kurye

Ferhatpaşa Mah. Mareşal Fevzi Çakmak Cad. No: 82 Ataşehir/İSTANBUL

EKİM / 2012LOjİSTİK

26

Balnak yabancı alımlar ve ortaklıklar ile “osmanlı Projesi”ni başlatıyor

1986 yılından bu yana Türk lojistik sektöründe hizmet veren Balnak, yeni projelesi ile dikkatleri üzerine çekiyor. 2015’te tamamlanması öngörülen “Osmanlı Projesi” ile hedef; yabancı şirket satın almaları ve ortaklıklarla büyümek. Hedeflenen merkezler ise, OrtaDoğu, Kuzey Afrika ve Balkanlar.

Balnak Yönetim Kurulu

Başkanı Lütfi Aygüler

TüRK lojistik sektöründe ilk 5 şirket arasında yer alan Bal-

nak, yeni yatırım planları ile dikkat çekiyor. Ar-Ge çalışmalarının olumlu etkileri ile ticari faaliyetlerini “Os-manlı Projesi” adı altında Balkanlar, Ukrayna, Rusya, Kafkaslar, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da daha da arttıracak olan Balnak, 2011’de 141 Milyon Euro olan cirosunu 2012’de yüzde 12 ila 13 seviyelerinde büyüterek 160 – 165 milyon Euro’ya yükseltecek.

Balnak Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Aygüler, Büyük Osmanlı Proje-sini ve bu alandaki çalışmalarını ve şu sözlerle özetliyor. “2015 Osmanlı Projesi’nin amacı, belirlenen ülkeler-de güçlü ve yerel nakliyecilere ortak olunması. Osmanlı Projesi için Balkan-lar, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Ukrayna ve Rusya’da yapılanma kararı aldık. 2013 başlarında ülkeler arası durum netleşecek, bunun için görüşmeler başlatıldı. Mısır ve Yunanistan ilk hedefimiz. Yunanistan’ı seçmemizin nedenleri, yakınlık ve krizin avantaja çevrilebilmesi. Mısır ise iyi bildiğimiz, büyüyeceğini düşündüğümüz bir pazar, ayrıca Afrika’ya giriş kapısı. Bi-lindiği gibi, Avrupa’da dünya devleri var ama saydığım bölgelerde durum öyle değil. Depo ve dağıtım lojistiğin-de çok iyi değiller. Biz onlara destekle fark yaratabileceğimize inanıyoruz. Durum böyleyken daha az gelişmiş ül-kelerde birinci sırada olabileceğimizi düşünüyorum. Türkiye yeni pazarlara açılacak ama Avrupa’yı bırakmaya-cak. Böyle bir hedefe konumlanma-mız ise diğer pazarlarda olmamıza engel değil. Söylediğim gibi, Osmanlı

Projesi ile pazarda iş yapan şirketlerle ortaklık asıl hedef. Temelde bölgede iş yapan yerel network olmak yatıyor. Tekstil, otomotiv, proje taşımacılığı ve intermodal taşımacılığa ağırlık verme-yi düşünüyoruz.”

2013 planlamaları arasında ayrıca demiryolu yatırımlarına da hız verecek olan Balnak, yayılmacı politika izleyerek Osmanlı Projesi ile Afrika’nın ve Orta Doğu’nun en güçlü lojistik markası olacak. Sadece temsil-cilik veya ofis açarak büyümeyi değil, şirket satın alımlar ve ortaklıklar ile hedeflenen ülkelerde depo, antepo, yükleme vb alanda bir üs olarak, özellikle bu alanda iş yapan yerel bir

network olacak. Konu ile ilgili olarak Aygüler sözlerine şöyle devam ediyor; “Osmanlı Projemiz ile 2015’e kadar 2 katı büyüklüğe ulaşmayı hedefliyo-ruz. Şirket alımları ile büyüyeceğimiz bu projemizde hedefimiz 300 milyon Euro’luk bir büyüme içerisinde olmak. Satın alımlarımız Balnak’a değer katacak şirketler üzerinden olacak. Özellikle deniz ve havayolunda çok daha fazla büyümek istiyoruz.”

“2015 Osmanlı Projesi’nin amacı, belirlenen ülkelerde güçlü ve yerel nakliyecilere ortak olunması.

www.yildirimanaliz.com.tr 444 22 89

Page 27: Ekonomi Ajandası

DEm

İr Y

oLu

İLE

or

TA A

sYA

,or

TA D

u V

E K

AFK

As

LAr

A

TAŞı

mA

VE

Lojİ

sTİ

K H

İzm

ETLE

rİm

İzG

üzer

gahl

arım

ız:

• Tür

kiye

- Avru

pa(B

ulga

rista

n-Yu

nani

sata

n -R

oman

ya-M

acar

istan

-Avu

stur

aya-

Alm

anya

-Ukr

ayna

)• T

ürki

ye-C

IS ü

lkele

ri ( T

ürkm

enist

an,Ö

zbek

istan

,Tacik

istan

,Kırg

ızist

an,K

azak

istan

,Afk

anist

an,G

ürcis

tan

)• T

ürki

ye-O

rtado

ğu (İ

ran,

Irak,

Suriy

e)• B

anda

s Aba

s-As

haga

bad

Blok

Tren

serv

isi.

• Tur

kmen

istan

/ Tu

rkm

enba

hi-A

fgan

istan

/Tur

gund

i Blo

k Tre

n se

rvisi

• Gur

cista

n/Po

ti ve

Bat

um C

IS Ü

lkele

ri

“Taş

ıdığ

ımız

,yük

sor

omlu

luğu

muz

dan

daha

ağı

r değ

ildir.

• Dir

ek v

e ak

tarm

alı s

ervi

sler

sağ

layı

p in

term

odal

çöz

ümle

r üre

tiyor

uz.

• Tür

kmen

ista

n D

emir

yolu

Bak

anlığ

ı ile

Kon

trat

Çer

çeve

sind

e Fa

rwad

erlik

Hiz

met

i Sağ

lam

akta

yız.

Ayrıc

alığ

ımız

:

www.d

emiry

olulos

istik.

com

Adre

s :Ça

mte

pe sk

sadı

koğl

u ap

t.No:

4/24

/Fen

eryo

lu/İ

stan

bul

Tel:0

216

566

36 7

2 Fa

x 021

6 56

6 36

92

e-m

ail :

syav

uz@d

emiry

olul

ojist

ik.c

om

Page 28: Ekonomi Ajandası

EKİM / 2012LOjİSTİK

28

dHL Express Türkiye ve Fran-sa CEO’su Michel Akavi, Çin, Almanya, Belçika ve

Fransa’da yakın tarihlerde gerçekle-şen tekstil ve kumaş fuarları başta ol-mak üzere fuar katılımlarının yüksek olmasının ve alınan yeni siparişlerin umut verici olduğunu belirterek, “Çin ve Uzakdoğu ihracatının azaldığı bir dönemde Türkiye pazar payını geniş-letmek için önemli bir fırsat yakaladı. Türkiye’den numune çıkışlarının yarıdan fazlasını taşıyan DHL Express verilerine baktığımızda, numune çıkışlarındaki artış Türkiye ekono-misinin önemli rolündeki ihracatın doğru yolda olduğuna işaret ediyor. Bu pozitif etkinin ekonominin bü-yümesine de olumlu yönde katkıda bulunacağına inanıyoruz” dedi.

DHL Express Türkiye ve Fransa CEO’su Michel Akavi; “Kargo taşıma-cılığı ülke üretiminin damarlarıdır. ABD’de gelecek 6 aylık siparişlere göre kargo şirketlerinin endeksleri yayınlanır ve bu sonuçlara göre büyü-me tahmini yapılır. DHL Express’in bu yılki verilerine göre, Türkiye ihraca-tındaki büyümenin süreceğini rahat-lıkla söyleyebiliriz. Gelecek 6 aylık dönemde ihracat numune gönderi-lerindeki artışın yüzde 20 civarında olmasını bekliyoruz” dedi.

“Bölgesel olarak değerlendirirsek, Avrupa ihracat bağlantıları için ümit verici rakamlara sahibiz. Avrupa gönderi hacmimiz yüzde 15 artarken, Afrika ve Latin Amerika gönderi hacmimizin yüzde 36, Ortadoğu gönderi hacmimizin yüzde 23 ve

Kuzey Amerika gönderi hacmimizin ise yüzde 25 arttığını görüyoruz. Bu da ihracatçımızın “pazar çeşitliliği” arayışı anlamında bizleri ümitlendi-ren performansının kanıtıdır.”DHL Express olarak ihracat çeşitliliğine de katkıda bulunduklarını ifade eden Akavi, “İhracatçılarımızın 150 kg ve 7500 euro bedele kadar olan küçük ihracat gönderilerini de “Mikro İhracat” hizmetimiz sayesinde DHL Express hızı ve güvenilirliği ile taşı-maya başladık. Bu Türkiye ihracatına, ayrı bir dinamizm ve ivme katacak bir gelişme olacaktır” diye konuştu.Akavi ayrıca, bu yıl yüzde 3 civarında büyümesi öngörülen Türkiye ekono-misinin 2013 yılında tahmini yüzde 5 oranında bir büyüme yakalayabilece-ğini öngördüklerini ifade etti.

“Türkiye’nin ihracat numune çıkışlarının yarısından fazlasını taşıyoruz; artış umut verici, gelecek dönem ihracatın artacağını öngörüyoruz”

Türkiye ekonomisi 2013 yılında tahmini yüzde 5 büyüme yakalayabileceğini öngörüyoruz

DHL Express Türkiye ve Fransa CEo’su

michel Akavi

www.yildirimanaliz.com.tr 444 22 89

Page 29: Ekonomi Ajandası

EKİM - KASIM / 2012 GÜNCEL

29

Page 30: Ekonomi Ajandası

EKİM / 2012LOjİSTİK

30

GünüMüZ iş dünyası zorlayıcı rekabet koşullarında varolan

pazar paylarını koruma ve arttırma hedefine ulaşmak üzere tüm süreçle-rini etkin yönetmek durumundadır. Konuya bu açıdan yaklaştığımızda şirketlerin pazarlama ve lojistik stratejilerini de çok iyi tasarlamaları gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Burada dikkate alınması gereken nokta, işlet-melerin stratejik planlamalarını doğru kurgulamalarına rağmen, uygulamada ortaya çıkan aksaklıklardır. Bunun temel nedenlerinden biri işletmenin tüm fonksiyonları arasında iletişimin olması gerektiği gibi kurulamamasını görebiliriz.

Bu durum işletmelerin satış kavra-mı anlayışından pazarlama kavramı anlayışına geçmeye başlaması ile daha da önem kazanmıştır. İşletmelerin satış kavramı anlayışı ile faaliyet göster-dikleri dönemlerde ( ki halen daha bu anlayışla çalışan firmalar vardır ) ana çıkış noktası üretimdi. Üretim süreci sonucunda elde edilen ürünün, bazı ak-siyonlarla satışı gerçekleştirilir ve artan ciro ile kar elde edilirdi. Bu şirketlerin organizasyon yapıları da çok sadeydi. Böyle bir yapılanmada çok az tedarikçi ile çalışılır ve firma ile müşteri arasın-da iletişimi eğer varsa sadece bayiler sağlar, yoksa firma müşteri ile direkt kendisi iletişim kurardı .Günümüzde işletmelerinin yaygın olarak odaklan-dıkları pazarlama kavramı anlayışında ise çıkış noktası pazardır. Bu anlayışta müşteri ihtiyaçlarının öncelikli olarak

ele alınması işletmelerin organizasyon yapılarını da farklılaştırmıştır. Diğer yandan genişleyen ürün portföyüyle tedarikçi sayısında artış gözlenmiştir. İthalatın da daha yüksek oranlara yer-leşmesi ve pay alması ile bu sayı daha da yükselmiştir.

Türkiye’de lojistik sektöründe pazarlama akışına baktığımızda yanlış algılardan biri kapı kapı dolaşan ve tencere tava pazarlayan kişilere söyle-nen “Pazarlamacı” kavramının gerçek anlamını çözmeye karar verirken . İşyerlerinde kapılarında “satış” yazan ekibin kapısına “pazarlama” kelime-sini de ekleyerek “pazarlama ve satış” kavramının ortaya çıkması ( halen yanlış algıyla devam eden firmalar çoğunlukta) yanlış yolda ilerlediklerini maalesef farkında değiller. Vurgula-mak istediğim Satış veya operasyon yöneticisinin görevi firmada müşteri temsilciliği yapmak ve fiyat talep eden müşteriye alternatif taşıma modları ile en uygun zaman ve fiyatı vererek daha sonra onaylanan taşıma görevinin en iyi şekilde operasyonunu idare etmek olması gerekirken birde pazarlamayı bu yöneticinin omuzlarına yıkmak o müşterinin kaçması için kapıyı açık tut-makla eş değerdir.Lojistik ve Forwar-ding firmasının aile şirketi olması ve kurumsallaşmaya gitmemeleri global Dünya düzenini geriden takip etmeleri müşteri kayıplarını artırdı.Pazarlama departmanı kurumsal pazarlama ola-rak firmanın imajını, marka bilinirliği artırmak için, yeni pazarlar bulma,

rakip firma analizleri, müşteri mem-nuniyetini artırmak, yeni müşteriler bulmak, firma bilinirliğini artırmaya yönelik çalışmalar yapmaktadır.

Firmanının rakiplerinden farklı, müşteri algısında kalabilecek konum-landırma yapmak isteyen firmaların pazarlama faaliyetlere önem verdiği bilinmektedir. Konumlandırma için rakiplerinizden üstün bir özelliğinizi ön plana çıkarmak gerekmektedir. Buna örnek olarak Pegasus’un yıllar önce yazılı basında yayımlanan reklamı bir örnek olabilir. Reklam metninde türkiyenin 2’nci havayolu olduğunu vurgulayan pegasus hizmet kalite-sine vurgu yaparak 2 nci olmaktan mutluyuz cünkü bu bizim için hizmet kalitemizi artırmamızı sağlıyor diyerek hizmet konusunda konumlandırma yapmış ve basarılı olmuştu. Pazarlama işine önem veren firmaların rakiplerin-den bir adım önde olacağı bilinmekte-dir. Sadece pazarlama departmanına sarılmakta doğru değildir. Müşteri ilk fiyata baktığı sürece firmaların kalitesi düşmeye devam edecektir. Doğru müş-teri firmanın kalitesine bakar ve sonra fiyatı analiz eder. Bunun bilincinde olan firmaların yapması gereken ilk şey kurumsallaşma adımlarını sağlam atmak, pazarlama ve satış departmanı-nı ayırmak, ve her geçen gün yeni bir literatürün eklendiği lojistik sektö-ründe personele gerekli eğitim için ön ayak olmaktır. Bu şekilde müşteri memnuniyeti artar ve bu kâr marjının artması demektir.

Sabri ERGENECOŞAR

sabr

i@m

etsa

n.co

m.tr

Lojistik’te Pazarlama

KavramıGeçmişten günümüze Lojistik kavramını incelediğimizde, lojistiğin hiçbir zaman diliminde şu

anki kadar önem kazanmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Aynı durum pazarlama kavramı için de geçerlidir. Değişen pazar koşulları ve müşteri ihtiyaçları, rekabetin zorlayıcı şartları her iki

fonksiyonun da önemini arttırmış ve arttırmaya devam edecektir.

Page 31: Ekonomi Ajandası

pORTSAn Mermer, 1988 yılından beri 48.200 m2 lik bir

alan üzerinde kurulu olan üretim tesislerinde sektörün önde gelen firmalarından portsan mermer’in 7 adet Linde akülü forklift teslimatını yapan Satış mühendisi Orhan Aktaş, sektörde öncü olan ve ilkleriyle tanıdığımız Portsan Mermerin akülü forklift tercih etmelerini değerlendirdi.

Orhan Aktaş: Öncelikle akülü forkliftlerden bahsetmek istiyorum. Akülü forkliftler, enerjilerini sarj edi-lebilen bataryalardan alan elektrik motorları ile tahrik edilen kaldırma ve taşıma makinalarıdır. Bu neden-le şirketler düşük maliyetli enerji arayışına girmişlerdir. Günümüzde-ki motorin ve elektrik kW/h birim fiyatlarını baz aldığımızda akülü forkliftler dizel forkliftlere göre 1/9

oranında enerji tüketmektedirler. Bu da bir dizel forkliftin saatte 9 TL akar-yakıt sarfettiğini düşünürsek akülü forkliftin saatte 1 TL akaryakıt sarfet-tiği anlamına geliyor. Kendilerinin elektrikli forklift tercih etmelerinde-ki en önemli nedenlerinden birinin bu olduğunu düşünüyoruz dedi.

Orhan Aktaş Akülü forkliftlerin avantaj ve dezavantajlarını şöyle belirti avantajları olarak, düşük yakıt maliyetinin yanı sıra sessiz çalışması, egzoz dumanı çıkarma-masından dolayı kapalı ortamlarda çevre kirliliği yaratmamasını saya-biliriz. Tabi ki bunlara bir de düşük bakım masraflarını eklemek gerekir. Çünkü akülü forkliftlerde hareketli parça sayısının azlığı, içten yanmalı motorlu forkliftlere göre ömür boyu daha az bakım masrafı doğurması anlamına geliyor. Bu da işletme gi-

derlerinin daha da düşmesi demek. Dezavantaj olarak da çok bozuk zeminlerde arıza riskinin dizele göre biraz fazla olması ve ilk satın alma maliyetlerinin daha yüksek olması-nı sayabiliriz. Akaryakıt fiyatlarının doruk noktada olduğu ülkemizde akülü forklift kullanım oranların de-ğerlendiren Orhan Aktaş, Avrupa’da akülü ve dizel/LPG forklift kullanım oranı yaklaşık %60 - %40 civarın-dadır. Türkiye’de ise, özellikle son 3 - 4 yılda akülü makine tercihindeki gözle görünür artışla birlikte bu oran %42 - %58 seviyesine kadar yüksel-miştir. Akülü forkliftlerin dizel/lpg forkliftlere göre birçok üstünlüğü bulunmaktadır. Bunun bilincine varıldıkça akülü forklift kullanım oranının daha da artacağını ve 5-10 yıl içinde bu oranın tersine dönece-ğini düşünüyoruz dedi .

PorTsAn mErmEr forklift filosunu akülü Linde ile değiştirdi

EKİM / 2012 LOjİSTİK

31

www.yildirimanaliz.com.tr 444 22 89

Page 32: Ekonomi Ajandası

AnAdOLU sermayesinin önde gelen kuruluşlarından

Kombassan Holding yatırımlarına devam ediyor. Kurum iştiraklerinden Kongaz’ın Burdur Bucak’taki 15 bin metrekarelik yeni LPG dolum tesisi hizmete açıldı. 3.5 milyon TL yatırımla hizmete açılan tesis Kongaz’ın ulusal kimliğe ulaşmasını sağlayacak

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’na kote olmaya hazırlanan Kombassan Holding yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. Holding’in petrol ürünleri alanında faaliyet gösteren şirketlerinden Kongaz, 3.5 milyon TL yatırımla yeni LPG dolum tesislerini hizmete açtı. Burdur’un Bu-cak ilçesindeki, 640 metreküp depola-ma ve günlük 80 ton üretim kapasiteli tüp dolum tesisleri, Kongaz’ın ulusal kimliğe kavuşmasını sağlıyor.

Yaklaşık 20 yıllık geçmişe sahip Kon-gaz Petrol Ürünleri, Konya’nın Meram ilçesinde 30 bin metrekare alana kurulu 2 bin 430 metreküp depolama ve günlük 120 ton üretim kapasiteli tüp dolum tesisine, Burdur’un Bucak ilçesinde bir yenisini daha ekledi. Yeni yatırımla birlikte şirketin günlük de-polama kapasitesi 3 bin 70 metreküpe ulaşırken, günlük dolum kapasitesi ise 200 tona ulaştı. Son teknoloji cihaz-lar ve ekipmanların kullanıldığı yeni tesiste toplam 50 kişi görev yapacak.

‘Yatırımlarımız devam edecek’ Burdur Bucak’taki Kongaz LPG

dolum tesislerinin açılışında konuşan Kombassan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Şahin, “25 yıla yakın tecrübesi ile Anadolu serma-

yesinin önde gelen şirketlerinden olan Kombassan Holding, yatırımlarına hızla devam ediyor. Bugün LPG dolum tesislerimizin açılışını yapmanın mut-lululuğunu yaşarken, önümüzdeki hafta ise gıda sektöründe faaliyet gös-teren şirketimiz Komgıda’nın Hayvan-cılık Tesisi ve Bakliyat Üniteleri’nin de açılışını hep birlikte yapacağız. Yatı-rımlarımıza ek olarak, ortaklarımızın haklarını korumak ve daha fazla de-ğer sağlamak amacıyla; hisselerimizin İMKB’de işlem görebilmesine yönelik çalışmalarımızda son aşamaya geldik. Kotasyon sürecinin tamamlanmasıyla ortaklarımızın ve yatırımcılarımı-zın daha fazla kazanmasına olanak tanıyacağız. Aynı zamanda yurtiçi ve yurtdışı yatırımlarımıza da ara verme-den devam edeceğiz” dedi.

EKİM / 2012ENERjİ

32

Kombassan Holding yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor

Page 33: Ekonomi Ajandası

EKİM - KASIM / 2012 ENERjİ

33

Tasarrufta hedef

1 milYoN Shell başlattığı “Hedef Bir Milyon” kampanyasıyla dünya genelinde yakıt tasarrufunu teşvik ediyor ve 1 milyon sürücüye eğitim vermeyi hedefliyor. Türkiye’deki sürücüler de global tasarruf liginde 27 ülkeyle mücadele edecek ve dünya birincisi olmak için yarışacaklar.

SHELL, dünya çapında bir milyon sürücüye

yakıt tasarrufu sağlamaları-na yardımcı olacak “Hedef Bir

Milyon” kampanyasını başlattı. Shell, Hedef Bir Milyon kapsa-

mında web sayfasından sürücülere yakıt maliyetlerini azaltmalarını

sağlamak için neler yapabilecekleri-ni gösteren interaktif ve online oyun-lar sunuyor. Hedef Bir Milyon kam-panyası, Türkiye de dahil olmak üzere toplam 27 ülkenin tasarruf konusunda tatlı rekabetine de sahne olacak.

Shell & Turcas Perakende Satışlar Pazarlama Müdürü Günden Yılmaz kampanyaya ilişkin olarak, “Ulaşımda kullanı-lan enerjinin tasarruflu kullanımıy-la hem çevreye hem de ekonomiye büyük katkı sağlanabileceğine inanı-yoruz. Bizim de amacımız sürücülere nasıl yakıt tasarrufu sağlayabilecekle-rini keyifli bir yolla göstermek ve teşvik etmek. Türkiye’nin birçok alanda olduğu gibi Tasarruf Liginde de farkını Hedef 1 Milyon web sitesindeki oyunlara katıla-rak göstereceğine inanıyorum” dedi.

Page 34: Ekonomi Ajandası

EKİM / 2012ENERjİ

34

Etkinlikler kapsamında 15-16-23 Eylül tarihlerinde 4 farklı noktada saha tanıtım aktiviteleri düzenlene-rek, yakıt tasarrufuna dikkat çekile-cek. Katılımcılar, kurulan Hedef Bir Milyon standlarında çeşitli hediyeler kazanma şansını yakalayacak.

Etkinlik takvimi: Cevahir AVM (15 Eylül), Caddebostan Sahili (16 Eylül), Bakırköy Meydan (23 Eylül) Milyonda bir olmak isteyenler Shell FuelSave Challenge’da buluşuyor Eğlenceli ve tamamlanması kolay mini oyunların ilki olan Shell FuelSave Challenge www.shell.com.tr/hedefbirmilyon ad-resinde yer alıyor. Hedef Bir Milyon’un ilk oyunu Shell FuelSave Challenge “milyonda bir” olmak isteyen herkese açık. Facebook da dâhil olmak üzere sosyal medya platformları aracılığıyla paylaşılabilen diğer beş oyun ise gele-cek aylarda yayınlanacak.

Shell’in yakıt tasarrufu yolculuğu

Sürücülerin daha fazla yakıt ta-sarrufu sağlamalarına destek olmak amacıyla 100 yıldan uzun süredir araştırma çalışmalarını sürdüren Shell, bu alandaki deneyimini ürün-lerine katarak tüketicilerle de payla-şıyor. Tüm araçlarda yakıt tasarrufu sağlayan Shell FuelSave Kurşunsuz ve Shell FuelSave Diesel ürünleri Shell’in deneyim ve ileri teknolojisi-nin en iyi örnekleri.

Shell; Türkiye, İngiltere, Çek Cum-huriyeti, Danimarka ve Hollanda’da online anket yöntemiyle gerçek-leştirdiği araştırmayla, sürücülerin tasarruf konusundaki tutumlarını tespit etti. Araştırmaya göre Avrupalı sürücülerin yüzde 81’i yakıt terci-hinde “tasarruf” özelliğine önem vermezken, Türkiye’deki sürücülerin yüzde 36’sı yakıt seçimini tasarruf sağlama özelliğine göre yapıyor. Ya-

kıt tercihini tasarruf özelliğine göre belirleyenlerin oranı İngiltere’de yüz-de 13, Çek Cumhuriyeti’nde yüzde 20, Danimarka’da yüzde 5, Hollanda’da ise yüzde 8 seviyesinde.

Shell, dünya çapında bir milyon sürücüye yakıt tasarrufu sağlama-larına yardımcı olacak “Hedef Bir Milyon” kampanyasını başlattı. Shell, Hedef Bir Milyon kapsamında web sayfasından sürücülere yakıt maliyetlerini azaltmalarını sağlamak için neler yapabileceklerini gösteren interaktif ve online oyunlar sunu-yor. Hedef Bir Milyon kampanyası, Türkiye de dahil olmak üzere toplam 27 ülkenin tasarruf konusunda tatlı rekabetine de sahne olacak.

Shell & Turcas Perakende Satışlar Pazarlama Müdürü Günden Yılmaz kampanyaya ilişkin olarak, “Ulaşım-da kullanılan enerjinin tasarruflu kullanımıyla hem çevreye hem de ekonomiye büyük katkı sağlana-bileceğine inanıyoruz. Araştırma sonuçları Türkiye’deki sürücülerin tasarruf konusunda hassas oldukla-rını gösteriyor. Bizim de amacımız sürücülere nasıl yakıt tasarrufu sağ-layabileceklerini keyifli bir yolla gös-termek ve teşvik etmek. Türkiye’nin birçok alanda olduğu gibi Tasarruf Liginde de farkını Hedef 1 Milyon web sitesindeki oyunlara katılarak göstereceğine inanıyorum” dedi.

Renkli aktiviteler gerçekleştirilecek

Etkinlikler kapsamında 15-16-23 Eylül tarihlerinde 4 farklı noktada saha tanıtım aktiviteleri düzenlene-rek, yakıt tasarrufuna dikkat çekile-cek. Katılımcılar, kurulan Hedef Bir Milyon standlarında çeşitli hediyeler kazanma şansını yakalayacak.

Etkinlik takvimi: Cevahir AVM (15 Eylül), Caddebostan Sahili (16 Eylül),

Bakırköy Meydan (23 Eylül)

Milyonda bir olmakisteyenler Shell

FuelSave Challenge’da buluşuyor

Eğlenceli ve tamamlanması kolay mini oyunların ilki olan Shell FuelSa-ve Challenge www.shell.com.tr/he-defbirmilyon adresinde yer alıyor. Hedef Bir Milyon’un ilk oyunu Shell FuelSave Challenge “milyonda bir” olmak isteyen herkese açık. Facebook da dâhil olmak üzere sosyal medya platformları aracılığıyla paylaşılabi-len diğer beş oyun ise gelecek aylarda yayınlanacak.

Shell’in yakıt tasarrufu yolculuğu

Sürücülerin daha fazla yakıt ta-sarrufu sağlamalarına destek olmak amacıyla 100 yıldan uzun süredir araştırma çalışmalarını sürdüren Shell, bu alandaki deneyimini ürün-lerine katarak tüketicilerle de payla-şıyor. Tüm araçlarda yakıt tasarrufu sağlayan Shell FuelSave Kurşunsuz ve Shell FuelSave Diesel ürünleri Shell’in deneyim ve ileri teknolojisinin en iyi örnekleri. Shell; Türkiye, İngilte-re, Çek Cumhuriyeti, Danimarka ve Hollanda’da online anket yöntemiyle gerçekleştirdiği araştırmayla, sürücü-lerin tasarruf konusundaki tutum-larını tespit etti. Araştırmaya göre Avrupalı sürücülerin yüzde 81’i yakıt tercihinde “tasarruf” özelliğine önem vermezken, Türkiye’deki sürücülerin yüzde 36’sı yakıt seçimini tasarruf sağlama özelliğine göre yapıyor. Yakıt tercihini tasarruf özelliğine göre be-lirleyenlerin oranı İngiltere’de yüzde 13, Çek Cumhuriyeti’nde yüzde 20, Danimarka’da yüzde 5, Hollanda’da ise yüzde 8 seviyesinde.

Milyonda bir olmak isteyenler Shell FuelSave Challenge’da buluşuyor

Page 35: Ekonomi Ajandası

EKİM / 2012 ENERjİ

35

EnERjİ Verimliliği Kanunu kapsamında, yürütülen eğitim

ve sertifikalandırma faaliyetleri ile ilgili esaslar belirlendi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın ‘Enerji Ve-rimliliği Eğitim ve Sertifikalandırma Faaliyetleri Hakkında Tebliğ’i, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayım-lanarak yürürlüğe girdi.

Buna göre, enerji yöneticisi eği-

timlerine mühendislik alanında veya teknik eğitim fakültelerinin makine, elektrik veya elektrik-elektronik bölümlerinde en az lisans düzeyinde eğitim almış kişiler kabul edilecek. Eğitime katılmak isteyenler, ilgili kayıt formu ile Genel Müdürlüğe, yetkilendirilmiş kurumlara veya şirketlere başvuracak. Eğitimlerin ardından yapılan merkezi sınavda

başarılı olanlara, Genel Müdürlük tarafından enerji yöneticisi sertifi-kası verilecek. Genel Müdürlüğün enerji yöneticisi eğitimi ve enerji verimliliği etüt çalışmalarını yürüten birimlerinde en az iki yıl görev yapan ve bu çalışmalarda fiilen görev alan ve bulunan mühendislik alanında en az lisans düzeyinde eğitim almış personeline başvurmaları halinde,

Enerji yöneticiliğine sadece lisanslılar alınacakEnerji yöneticisi eğitimlerine mühendislik alanında veya teknik eğitim fakültelerinin makine, elektrik veya elektrik-elektronik bölümlerinde en az lisans düzeyinde eğitim almış kişiler kabul edilecek.

Page 36: Ekonomi Ajandası

başka bir koşul aranmaksızın enerji yöneticisi sertifikası verilecek.

Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli Savunma Bakanlığı, Milli Eği-tim Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı bünyesinde görevlendirilecek enerji yöneticile-rinin sertifikalandırılması için, bu kurum ve kuruluşlarca Yönetmelik ve bu Tebliğ hükümlerine uygun olarak Genel Müdürlük işbirliği ile düzenlenen uygulamalı enerji yöne-ticisi eğitimlerine katılan ve Genel Müdürlük işbirliği ile bu kurum veya kuruluşlarca yapılan sınavda başarılı olan, en az lisans eğitimi almış kişilere Genel Müdürlük tara-fından enerji yöneticisi sertifikası verilebilecek. Bu kurslara, öncelikle mühendislik alanında eğitim almış olanlar, bunun mümkün olmaması halinde teknik eğitim fakültelerinin makine, elektrik veya elektrik-elek-tronik bölümlerinde eğitim almış olanlar, bunun da mümkün olma-ması halinde diğer alanlarda lisans eğitimi almış olanlar kabul edilecek. Bu fıkra kapsamında enerji yönetici-si sertifikası alanlardan, mühendis-lik veya teknik eğitim fakültelerine eşdeğer düzeyde lisans eğitimi almış olanlar kamu görevlerinin sona ermesi halinde, bu fıkrada tanımlanan kurumlar dışında da enerji yöneticisi olarak görev yapabilecek.

Sanayi ve bina sektörleri

Etüt-proje eğitim-lerine mühendislik alanında en az lisans düzeyinde eğitim almış kişiler kabul edilecek.

Bu Tebliğin yürürlü-ğe girdiği tarih itibarıyla sanayi veya bina sektörleri için düzenlenen enerji yöneti-cisi kurslarına katılarak sertifika almaya hak kazanmış olanlara, sanayi veya bina kategorisinde enerji yöneticisi sertifikası verilme-ye devam edilecek. Bu sertifikalar 1 Ocak 2014 tarihine kadar ilgili

sektörde geçerli sayılacak.Kanunun ve/veya Yönetmeli-

ğin yürürlüğe girmesinden önce sanayi ve bina sektörlerine yönelik düzenlenen enerji yöneticisi eğitim-lerine katılan ve yapılan sınavlarda başarılı olduğunu belgeleyen veya enerji yöneticisi sertifikası verilmesi için mevzuat ile belirlenen koşulları ilgili mevzuatın yürürlükte olduğu süre zarfında sağladığını belgele-yebilen, en az lisans eğitimi almış kişilere, 1 Ocak 2014 tarihine kadar başvurmaları halinde, başkaca bir

koşul aranmaksızın enerji yöneti-cisi sertifikası verilecek. Bu şekilde verilecek enerji yöneticisi sertifi-kaları bina veya sanayi sektörleri için düzenlenecek. Sanayi ve bina sektörleri için ayrı ayrı düzenlenmiş olan enerji yöneticisi sertifikala-rının en geç 1 Ocak 2014 tarihine kadar Genel Müdürlüğe başvurmak suretiyle birleştirilmesi gerekecek. Bu tarihe kadar birleştirme yapılma-yan sertifikalar, bu tarihten itibaren geçersiz sayılacak.

Bu Tebliğin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla sanayi ve bina sek-törleri için verilen eğitim-etüt-proje sertifikaları aynı sektör için etüt-pro-je sertifikası yerine geçecek. Ancak, eğitim-etüt-proje sertifikası sahibi kişilerin istekleri halinde, başkaca bir koşul aranmaksızın sertifikaları

etüt-proje sertifikasına dönüş-türülecek.

Tebliğin yürürlüğe girmesinden önce düzen-lenen eğitimler için bu

Tebliğ hükümleri uygu-lanmayacak. Bu eğitimlere

katılanların sınavları eğitimi düzenleyen kuruluş tarafın-dan bu Tebliğin yürürlüğe girmesini takip eden bir ay içinde yapılacak. Girdiği ilk

sınavda başarılı olamayanlar için yapılacak ikinci sınavlar da

1 Aralık 2012 tarihine kadar bu kurum ve kuruluşlarca yapılacak.

Etüt-proje eğitimlerine mühendislik alanında en az lisans düzeyinde eğitim almış kişiler kabul edilecek.

EKİM / 2012ENERjİ

36

Page 37: Ekonomi Ajandası

EKİM - KASIM / 2012 GÜNCEL

37

������������������������������ �������������������������������������� ����������������������������

������������������������������ �����������

��������������������������������������������� ������������������������������������

Page 38: Ekonomi Ajandası

EKİM / 2012KİMyA SANAyİ

38

AVRUPA’da devam eden ekonomik durgunluk ve

Ortadoğu’da yerinden oynayan taşların bir türlü yerine otura-maması, Türkiye’nin ihracatını aşağı çekmeyi sürdürüyor. Tüm bu olumsuz tabloya rağmen yıl sonuna ilişkin 18 milyar dolarlık ihracat hedefinde değişikliğe gitmeyen kimya sektörü, Ağustos ayında otomotiv ile hazır giyim ve konfeksiyon ihracatını geride bırakarak 1 milyar 459 milyon do-larlık ihracatla liderlik koltuğuna oturdu. Yıl genelinde otomotivin üzerinde ihracat artışları yaka-layan sektörün, bu dönemdeki ihracat artışı ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0,78 oldu. Yılın sekiz ayındaki kimya ihraca-tı da yüzde 7,78 arttı ve 11 milyar 473 milyon dolara yükseldi.

İhracatta dengeli bir pazar dağılımı gösteren kimya sektö-rü; Avrupa ülkelerinin yanı sıra Ortadoğu, Afrika, Uzakdoğu ile Asya başta olmak üzere dün-yanın pek çok ülkesine ihracat yapıyor. Ağustos ayında kimya ihracatında ilk sırada Mısır yer aldı. Mısır’a olan kimya ihracatı geçen yılın Ağustos ayına kıyasla yüzde 109,46 artarak 172 milyon 716 bin dolara ulaştı. Mısır’ı, 89 milyon 224 bin dolarlık ihracatla İtalya izledi. Son aylarda eko-nomik krizin etkisiyle üretimini Türkiye’ye kaydırdığı gözlenen İtalya’ya ihracatın yüzde 207,66

artış gösterdiği dikkat çekti. Kimya ihracatında üçüncü sırayı Irak alırken, diğer ülkeler şöyle sıralandı: Birleşik Arap Emirlikle-ri, Almanya, İran, Rusya Fede-rasyonu, Suudi Arabistan, Malta ve ABd. Geçen ay Birleşik Arap Emirlikleri’ne olan ihracat yüzde 2,52 azalırken Suudi Arabistan’a yaptığımız kimya ihracatı yüzde

347,69 arttı. Almanya’ya olan ih-racatımız ise yüzde 7,13 düşerek 62 milyon 965 bin dolar olarak gerçekleşti. Ağustos ayı kimya ih-racatında 14’üncü sırada yer alan ürdün, ilk 10 arasına giremese de 2011 yılının aynı ayına göre kim-ya ihracatımızın yüzde 978 gibi yüksek bir oranda artış gösterdiği ülkelerden oldu.

İhracatın yeni lideri kimya sektörü oldu

İKMİB’in yeni Pazarlar

stratejisi sektörü

zirveye taşıdı

İstanbul Kimyevi Maddeler ve

Mamülleri İhracatçıları Birliği

(İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı

Murat Akyüz

Almanya’da eksiye geçen kimya ihracatı Ürdün ve suudi Arabistan’da rekor kırdı

www.arkem.com.tr 0212 366 41 00

Page 39: Ekonomi Ajandası

EKİM / 2012 KİMyA SANAyİ

39

sodyum sülfat ürettiklerini belirten Kora, “Çalışan personelimiz ile istih-dama, yan hizmetlerimiz ile iş çev-resine ve yöre kalkınmasına; ihracat kapasitemiz ile ödemeler dengesine ve ülke kalkınmasına büyük katkı-lar sağlamaya çalışıyoruz. Ve tabi yatırımcılarımız için sürdürülebilir, güvenli bir karlılık tesis ediyoruz” diye konuştu. Alkim Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Reha Kora, ürettikleri sodyum sülfatın önemli bölümünü

yurtiçi piyasaya verdiklerini söyledi. Özellikle büyük deterjan üreticilerine satış yaptıklarını kaydeden Kora, bu-nunla birlikte cirolarının yüzde 20’si-nin de ihracattan geldiğini söyledi. Dış pazarda komşu ülkeler Bulgaristan, Romanya, Yunanistan, Lübnan, Mısır, İsrail’deki cam, kağıt ve deterjan fabrikalarıyla çalıştıklarını anlatan Kora, bir diğer önemli müşterileri olan Suriye’ye ise son 8 aydır satış yapa-madıklarına işaret etti.

ALKİM KİMYA Genel Müdürü Nihat Erkan Çayırhan Tesisleri için yapılan 50 milyon liralık yatırımın en geç 5 yıl içinde geri döneceğini belirtti. Bu arada Alkim Kimya’nın Çayırhan yatırımı ile birlikte ilk kez kredi kullandığı bilgisini paylaşan Erkan, yeni tesis yatırımında Avru-pa Yatırım Bankası’ndan 9 milyon Euro’luk ilk iki yılı ödemesiz, 5 yıl vadeli çok uygun kredi sağladıklarını söyledi.

FUnİKA Boya, yıllık ortalama 10 milyon dolar olan cirosunu

2012 yılında yüzde 50 artırarak 15 milyon dolar seviyesine getirmeyi hedefliyor. Funika’nın, yöneticilerinin uzun yıllara dayanan tecrübesi sa-yesinde Denizli, Bursa, Antep, Maraş gibi şehirlerdeki markalar için üretim yaptığını ifade eden Funika Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Sözke-sen, müşterilerinin talepleri doğrul-tusunda çözüm ortaklığı yaptıklarını belirtti.

Sözkesen, “Bugün itibarıyla 50 bin metrekare açık, 40 bin metrekare kapalı alandan oluşan fabrikamız-da üretim yapıyoruz ve 220 kişiyi istihdam ediyoruz. Yıllık ortalama 10 milyon dolar olan ciromuzu da 2012 yılında yüzde 50 artırarak 15 milyon dolar seviyesine getirmeyi hedefliyo-

ruz. 2009 yılındaki global krizin ge-tirdiği güçlükleri, faaliyet gelirleriyle üç yılda 10 milyon TL ödeme yaparak atlatan Funika, bugün cirosunu ve üretimini artırmak, istihdam ettiği kişi sayısını çoğaltmak, Türkiye’nin cari açığını azaltmak üzere savunma sanayiine teknik tekstil ürünleri geliştirmek üzere çalışıyor. Funika’nın bugün başında olan ikinci nesil yönetim, babalarının çizdiği dürüst, kaliteli ve yenilikçi sanayicilik anlayı-şıyla ‘mutluluk üretiyoruz’ sloganını devam ettiriyor” dedi.

Funika Holding’in, 1985 yılında başladığı üretime, aradan geçen 27 yıla rağmen ilk günkü heyecanı ile devam ettiğini ifade eden Kemal Sözkesen, tekstil boyahanesi ve teknik tekstil üretim bölümleriyle faaliyetine devam eden firmalarının,

2009 yılından beri yeni yatırımlar ile güçlenmeyi sürdürdüğünü dile getirdi. Sözkensen, Denizli’de kendi alanında en büyük kapasiteli havlu-bornoz boyama fabrikasına sahip olan Funika’nın, ihracatçı ve iç piyasa çalışan müşterilerinin boyama işlem-lerini günlük 50 tonluk kapasitesi ile hızlı, kaliteli ve doğa dostu bir şekilde gerçekleştirdiğini söyledi. Funika’nın son iki yıldır yaptığı teknoloji yatırım-ları ile kalitesini bir üst seviyeye taşı-dığından bahseden Sözkesen, super jet turbang sistemi ile müşterilerinin kalitede fark yaratmasını sağladığını iddia etti. “Radyasyonun zararlarını minimuma indirmeye çalışıyoruz”

Funika Holding’in, teknik teks-til alanında gerçekleştirdiği Ar-Ge faaliyetlerinin sonucu olan ürünlerini fonX markası ile müşterilerine sun-

bu yıl %50 büyüyecekfUNİKa

www.arkem.com.tr 0212 366 41 00

Page 40: Ekonomi Ajandası

EKİM / 2012KİMyA SANAyİ

40

FunikA, bu yıl %50 büyüyerek cirosunu 15 milyon dolara çıkaracakduğunu kaydeden Kemal Sözkesen, “Türkiye genelinde Teknosa mağaza-larında satışı gerçekleşen fonX mar-kalı ürünler, özellikle cep telefonu, tablet gibi elektromanyetik radyas-yon yayan cihazların insan sağlığına verdiği zararı minimuma indirmeye çalışıyor. Her geçen gün daha mobil hale gelen iletişim teknolojilerini kul-lanan kişilerin sağlıklarını koruyarak teknolojiyi sağlıkla kullanmalarına imkan sağlıyor” şeklinde konuştu.

Bunun dışında Funika’nın, yine Ar-Ge faaliyetleri ile savunma sa-

nayii için ürünler geliştirmek üzere çalıştığını aktaran Kemal Sözkesen, şunları söyledi:

“Türkiye’nin cari açığının önemli bir kalemini savunma sanayii ile ilgili ithalat oluşturuyor. Funika, bu alanda yerli sermaye ve yerli üretim-le ithalatı düşürmek ve Türkiye’nin ekonomik geleceğinin güvende olması için çalışıyor. Bu kapsamda, 2012 yılında Bilim Sanayi ve Tekno-loji Bakanlığı’nın desteklediği Santez Projeleri’ne İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi ve Denizli Pamukkale

Üniversitesi ile birlikte iki ayrı proje sundu. Ayrıca Funika, 2008 yılında Dünya Gazetesi tarafında en başarılı teknoloji firması, 2009 yılında Denizli İhracatçılar Birliği tarafından en yenilikçi tekstil firması, 2010 yılında Ege Üniversitesi tarafından Duayen Tekstil Üreticisi ödülü, 2011 yılında Uludağ İhracatçılar Birliği tarafından en başarılı Ar-Ge firması ödülü ve 2011 yılında Denizli Ticaret Odası, De-nizli Sanayi Odası ve Denizli Borsalar Birliği tarafından Ar-Ge ve Yenilikçi-lik ödüllerini almıştır.”

GöKBİL FİLosunA

500 TAnK DAHA EKLEYECEK

Gökbil geçen yıl başından beri sürdürdüğü bü-yüme trendini bu yıl içinde filosuna 500 tank-

konteyner daha ekleyerek toplamda 1,000 adet tanka ulaşarak devam ettirmeyi hedefliyor.

www.arkem.com.tr 0212 366 41 00

Page 41: Ekonomi Ajandası

EKİM / 2012 KİMyA SANAyİ

41

dİLOvASI’nda bulunan sahalarında dökme kim-

yasal ürünlerin depolama, dolum ve fıçılama operasyonlarının yanında tank konteynerlere de ısıtma hizmetleri sunduklarını belirten Gökbil Tank ve Gökbil Lojistik Genel Müdürü Kaan Kulga, 1996 yılından beri yerel ve uluslararası karayolu ile kombine taşıma modlarında sıvı dökme kimyasal ürünlerle birlikte gıda ürünlerinin taşınması alanında faaliyet gösterdiklerini söyledi. Geçtiğimiz yılın Temmuz ayında bünyelerindeki Tank Konteyner Kombine taşıma departmanını şirketleştirerek Gökbil Tank

Konteyner İşletmeciliği AŞ’yi kur-duklarını ifade eden böylece tank konteyner operatörü Gökbil Tank ile karayolu taşıma, depolama ve dolum hizmetleri sağlayan Gökbil Lojistik adı altında iki kardeş fir-ma oluşturduklarını dile getirdi. Bu sayede daha verimli kaynak kullanımı, daha uzun vadeli ulaşılabilir bir strateji ve daha güçlü bir sinerji yaratacaklarını vurgulayan Kulga, geçtiğimiz yıl doğrudan karayolu ve kombine tank konteyner operasyonları ile 50 bin tonun üzerinde tehlikeli maddenin taşınmasını ağırlıklı olarak yurtiçinde gerçekleştirdik-lerini dile getirdi.

2011 yılında yenileme amaçlı çekici yatırımlarının olduğunu bununla birlikte tank konteyner filolarını büyütme amacıyla yaklaşık 5 milyon dolarlık bir yatırıma başladıklarını vurgula-yan Kulga, bu yıl içinde filolarını 1,000 adet tanka ulaştırmayı hedeflediklerini ve Gökbil Tank’ta 10 kişilik bir istihdama daha ihti-yaç duyacaklarını sözlerine ekle-di. Uzun yıllardan beri tehlikeli maddelerin taşınmasına uygun araç ve ekipmanlarla hizmet sağ-ladıklarını ifade eden Kulga, tüm yapılanmaları ve çalışanlarının tamamen bu yöne odaklandığını dile getirdi.

Gökbil Lojistik bünyesinde 95 parça karayolu taşıma ünitesinin bulunduğunu bunların 15 tanesi-nin 15-20 bin litre kapasiteli tanker kamyonlar olduğunu ifade eden Kulga, kara taşıma filolarında 51 tane de 21-31 bin litre kapasiteli tank konteynerin yer aldığını belirtti. Gökbil Tank’ın geçtiğimiz sene 500 adeti aşkın tank kontey-neri ile hızla iş hacmini arttırdığını kaydeden Kulga “ Çekici, dorse ve tanklarımızın neredeyse tama-mı 1,2 ve 7 sınıfı harici tehlikeli maddelerin taşımacılığına uygun-dur. Sürücülerimiz ADR ve SRC5 ehliyetlerine sahiptirler. İzosiyanat taşımaları içinse ISOPA ehliyetli şoförlerimiz ile hizmet veriyoruz. Yönetimdeki ve operasyonel bö-lümlerdeki çalışanlarımız da ADR ve IMDG eğitimleri almışlardır. Av-rupa Kimya Sanayicileri Birliği’nin gözetimi altında uygulanan, sektörel anlamda sağlık, çevre, güvenlik ve kalite değerlendirmesi yönünde büyük önem arz eden SQAS değerlendirmesine Gökbil Tank ilk kez bu yıl, Gökbil Lojistik ise bu yıl ikinci kez tabi tutulduk. Her iki firmamız da gayet başarılı sonuçlar elde etti” dedi.

Sektördeki dikkat edilmesi gerek ön önemli konuların ADR ve benzeri konvasiyonlara uygunluk,

doğru ekipman, doğru personel ve doğru yapılanma gibi ayrıntılar olduğunu, bunlara önem verilmesi gerektiğini vurgulayan Kulga “Taşı-macısından, üreticisine ve devletin ilgili birimlerine kadar tehlikeli madde sınıfındakiler de dahil kim-yasal ürünlerin olası zararlarına, bunları önleyici yöndeki gerekli çalışmaların ve yapılanmanın sağ-lanmasına ilişkin bazen şaşırtıcı düzeyde bilgisizlik ve meraksızlık görülüyor. Bazı önlemler ve düzen-lemelerse o kadar hızla yapılmak isteniyor ki kaş yapayım derken göz çıkarılabiliniyor. Son birkaç yıl-dır yaşanan telaş yıllardır üzerinde gerektiği gibi durulmamış, kendi halinde bırakılmış bir sürü eksikli-ğin neticesi. ADR erteleniyor ancak unutulmuyor, bu güzel, sektörün genelinde hazırlıkların bitmesi için açıkçası erteleme kaçınılmaz, diğer ADR’ye taraf ülkelerde de sürecin tamamlanması ortalama 5 yıl zaman almış, bence birkaç sene daha ötelenecektir. Ama biz her halükarda memnunuz, geç de olacak, güç de olacak ancak bir yerden başlanması ve neticesinde bu sürecin tamamlanması ticari anlamından ziyade daha güvenli, daha temiz ve daha sağlıklı bir ülkede yaşayabilmemiz için çok önemli ” diye konuştu.

Geçtiğimiz sene iş hacmini artırdı

Tehlikeli madde-lerin Karayolu ile taşınmasına dair olan yönet-meliğin, sektöre yönelik hizmet verenler ara-sında adil bir mücadele zemi-ni yaratacağını belirten Kulga, aynı zamanda daha sağlıklı bir çevre ve toplum yaratılmasına önemli katkı sağlayacağını ayrıca yakın coğ-rafyalarda ça-lışma ve yatırım kabiliyetlerimizi zenginleştirece-ğini dile getirdi.

www.arkem.com.tr 0212 366 41 00

Page 42: Ekonomi Ajandası

EKİM / 2012KİMyA SANAyİ

42

dETERjAn, kağıt, cam ve tekstilin önemli hammaddele-

rinden biri olan sodyum sülfatın dün-yadaki en önemli üreticilerinden biri olan Alkim Kimya, üçüncü tesisini Ankara Çayırhan’da faaliyete geçirdi. Alkim Kimya, 50 milyon TL yatırımla kurduğu yeni tesisle birlikte toplam yıllık sodyum sülfat kapasitesini 410 bin tona çıkarmış oldu.

Çayırhan Tesisleri’nin tanıtım toplantısında konuşan Alkim Alkali Kimya AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Reha Kora, fabrikanın temellerinin 2010 yılı Haziran ayında atıldığını ve 2011 yılı Aralık ayında da ilk üretimi gerçekleştirdiklerini söyledi. Şu an günlük 400 ton üretim yaptıkları-nı belirten Kora, yıl sonunda tam

kapasiteye ulaşmış olacaklarını dile getirdi. Konya ve Afyon’da kurulu iki fabrikaya ilave olarak Çayırhan’daki sodyum sülfat tesislerinin devreye girmesiyle tüm talepleri rahatlıkla karşılayacak kapasiteye ulaştıklarını belirten Kora, “50 milyon TL yatırım yaptığımız, 150 bin ton kapasiteli tesisimizin devreye girmesiyle yıllık rafine sodyum sülfat üretimimiz 410 bin tona yükseldi. Böylece dünyanın en büyük 5. sodyum sülfat üreticisi konumuna ulaştık” dedi.

yeni metodun patentini alacak

Ankara Çayırhan’da ölçülmüş 195 milyon ton Glauberit rezervi bulun-duğunu ve bunun 65 milyon ton

saf sodyum sülfata karşılık geldiği bilgisini veren Kora, “Bu devasa Gla-uberit rezerviyle Çayırhan, Alkim’in parlak geleceği oldu” dedi. Şirket bünyesinde gerçekleştirdikleri Ar-Ge çalışmaları sonucunda ulaştıkları özel madencilik teknolojisine dikkat çeken Kora, Çayırhan’da sodyum sülfatın hammaddesi olan Glaube-rit madenini yeraltında dinamitle patlatıp, solüsyon tekniği kullanarak, tesislere çözelti halinde taşıdıklarını anlattı. Bu sayede maksimum işletme verimliliği sağladıklarını belirten Kora, dünyada ilk kez kullanılan bu metot için yurtdışı patent başvuru-sunda bulunduklarını açıkladı.

Elektriğini kendisi üreten tam otomasyona sahip modern entegre tesislerde, yüzde 99 saflıkta anhidr

Alkim 50 milyon yatırımla dünya

liginde ilk beşe girdiAnkara Çayırhan’da 50 milyon TL yatırımla kurulan yeni sodyum sülfat

tesislerinde üretime geçen Alkim Kimya, yıllık 410 bin tona yükselen kapasitesiyle dünyanın en büyük beşinci üreticisi unvanını aldı.

www.arkem.com.tr 0212 366 41 00

Page 43: Ekonomi Ajandası

EKİM - KASIM / 2012 GÜNCEL

43

Page 44: Ekonomi Ajandası

EKİM / 2012KİMyA SANAyİ

44

Plastik Sanayicileri Federasyonu’nun (PLASFED) gerçekleştirdiği “Türkiye Plastik Ambalaj Mamulleri Sektörü 2012 Yılı İlk Yarı İzleme Raporu” ayrıntılarıyla kamuo-yuna duyuruldu. Yayınlanan rapora göre ambalaj sanayiimiz içinde yüzde 33’lük paya sahip olan Türkiye plastik ambalaj sektörünün, 2012 yılının ilk 6 ayında, 2,9 milyon tonluk üretim ile 11,2 milyar dolarlık bir üretim hacmi oluşturduğu öngörülüyor.

2011 yılında 2,7 milyon ton ve 10,8 milyar dolar olan plastik ambalaj malzeme-leri toplam üretiminin 2012 yılı ilk 6 aylık gerçekleşmeleri doğrultusunda yıl sonu iti-barıyla miktar bazında yüzde 8 (2,93 milyon ton), değer bazında ise yüzde 3,6 artış (11,2 milyar dolar) göstermesi bekleniyor.

“Türkiye’nin katma değerli sektörlerin-den biri olan plastik ambalaj mamulleri, dış ticaret açısından miktar ve değer bazında fazla vermeye devam ediyor. İlk altı aylık sektör verilerine baktığımızda 2012 yılı dış ticaret fazlasının miktar bazında yüzde 8 ile 209 bin ton; değer bazında ise yüzde 11 artışla 274 milyon dolar olarak gerçekleşme-sini bekliyoruz. Sektör olarak 2011 yılında plastik ambalaj mamulleri dış ticaretinde 194 bin ton ve 247 milyon dolar fazla ver-miştik. Dolayısıyla sektörün sürekli yükseliş

gösteren dinamizmi ve dış pazarlardaki atak yaklaşımı, Türkiye’nin ihracat hedeflerine enerji sağlama noktasında bizlere umut veriyor. Bu çerçevede sektörün önünü aç-mayı hedefleyen her türlü desteğin ülkeye getirisinin çok yüksek olacağı yolundaki kanaatimizi koruyoruz”.

Plastik ambalaj ve ithalatToplam plastik üretimi içinde miktar

bazında yüzde 40 paya sahip olan plastik ambalaj sektörü, 2011 yılında 327 bin ton ve 1,5 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirdi. 2012 yılının ilk 6 ayında 172 bin ton ve 755 milyon dolar tutarında ithalat yapan sek-törün yıl sonu itibarıyla ithalatında miktar bazında yüzde 5 ve değer bazında ise yüzde 0,3 artış olması bekleniyor. Böylece plastik ambalaj sektörü 2012 sonu itibarıyla 344 bin tonluk üretim üzerinden 1,5 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirmiş olacak.

PLASFED’in yayınladığı rapora göre plastik ambalaj mamulleri 80’in üzerinde ülkeden ithal edilirken, 2012 yılının ilk 6 ayında Almanya, Çin, İtalya, G. Kore ve Fran-sa plastik ambalaj mamulleri ithal ettiğimiz ilk 5 ülke oldu. İthalat yaptığımız ilk 10 ülke ise toplam ithalat hacminin yüzde 76’sını oluşturuyor.

Plastik ambalajda büyüme devam ediyorTürkiye toplam plastik ambalaj mamulleri, dış ticaretinde mik-tar ve değer bazında dış ticaret fazlası vermeye devam ediyor. İlk altı aylık sektör verileri, 2012 yılı dış ticaret fazlasının miktar bazında yüzde 8 artışla ile 209 bin ton; değer bazında ise yüzde 11 artışla 274 milyon dolar olarak gerçekleşmesini öngörüyor.

İç pazarda plastik ambalaj malzemelerine olan talebin 2009 yılından bu yana artış eğilimi gösterdiği biliniyor. İç pazar talebinin 2012 sonu itibarıyla önceki yıla göre miktar bazında yüzde 8,5’luk artışla 2,73 milyon ton; değer bazında ise yüzde 3,5’luk artışla 10,9 milyar dolarlık bir iç pazar tüketiminin söz konusu olması bekleniyor. 2012 yılı ilk 6 ayında plas-tik ambalaj malzemelerine olan talep ise, 1,26 milyon ton ve 5,45 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Yurtiçitalepte artışı

AR-GE proje pazarı’nı ikinci yılında uluslararası alana taşıdılarKimya sektörü, 2023 yılındaki

50 milyar dolarlık ihracat he-define emin adımlarla ilerliyor. Yüksek katma değerli üretimde AR-GE ve inovasyonun önemine inan kimyacılar, geçtiğimiz yıl hayata geçirdikleri AR-GE Proje Pazarı’nın ikincisini 18 - 19 Eylül 2012 tarihlerinde İstanbul Dış

Ticaret Kompleksi’nde düzen-leyecek. İstanbul Kimyevi

Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği

(İKMİB) ve Akdeniz Kimyevi Madde-ler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği

(AKİB) işbirliği ile ya-pılan, Türkiye İhracatçılar

Meclisi’nin (TİM) de desteklediği etkinlik, bu yıl Azerbaycan ve ABD’den katılan bilim adamla-rının projeleri ile uluslararası yapıya kavuştu. Yüksek katma değerli ürünlerin yaratılması ve ihracatı sürdürebilir kılmak amacıyla hayata geçirilen, “Kim-yevi Maddeler ve Mamulleri Sektöründe 2. AR-GE Proje Pazarı Etkinliği” ikinci yılında ABD’deki ‘Polimer Vadisi’ olarak nitelenen Akron Üniversitesi (University of Akron) ve Azerbaycan’daki Insti-tute of Petrochemical Processes üniversitelerinin de ilgi gösterdi-ği uluslararası bir organizasyon haline geldi. Üniversite - sanayi işbirliğinin gerçekleşmesinde

önemli bir adım niteliğinde olan etkinlikte, Türkiye ve yurtdışın-daki prestijli üniversitelerden toplam 98 proje yarışacak.

İlaç ve Eczacılık Ürünleri, Boyalar ve Yapıştırıcılar, Plastik ve Kauçuk, Kozmetik, Sabun ve Temizlik Ürünleri ile diğer olmak üzere 5 farklı kategorideki proje-ler, iki gün boyunca İstanbul Dış Ticaret Kompleksi’nde sergilene-cek. Değerlendirme sonucunda her bir kategorideki ilk üçe giren projeler; sırasıyla 3 bin TL, 5 bin TL ve 8 bin TL ile ödüllendirile-cek. Ayrıca kategori birincileri arasından seçilecek bir proje de 12 bin TL’lik özel ödülü almaya hak kazanacak.

www.arkem.com.tr 0212 366 41 00

Page 45: Ekonomi Ajandası
Page 46: Ekonomi Ajandası

TüRKiyE’DEN 244 fİrMaYla REKOR KATILIMTürkiye’nin otomotiv sektörü Almanya’da Automechanika Frankfurt furarında buluşuyor!

EKİM - KASIM / 2012GÜNCEL

46

Page 47: Ekonomi Ajandası

Türkiye’den fuara rekor katılım : 244 Türk katılımcı firma ve 3.000’ne aşkın ziyaretçinin geldiği , Messe Frankfurt, 1971 yılından beri otomotiv sektörü için uluslararası fuar ağını bir-leştirmeye devam ediyor. İki yılda bir Frankfurt’ta düzenlenen ve otomobil yedek parça sektörünün nabzının tutan Automechanika Frankfurt, bu yıl 11-16 Eylül 2012 tarihleri arasında Frankfurt’ta gerçekleştirilecek. Ulus-lararası platformda Otomotiv Yedek Parçaları, Sistemler, Elektronik Parça-ları, Onarım ve Bakım Ürünleri, Ak-sesuarlar, Araba Yıkama ve İstasyon dolum ekipmanları ve otomobiller için her türlü detay fuarda bulunacak. Automechanika Frankfurt, büyüklüğü ve uluslararası boyutu bakımından sektörün en büyük ticari fuarı. Auto-mechanika Frankfurt’a Türkiye’den olan ilgi hem katılımcı firma hem de ziyaretçi bakımından oldukça yüksek. Automechanika Frankfurt’a bu sene Türkiye’den 244 firma katıldı. Fuara ayrıca her yıl olduğu gibi Türkiye’den yaklaşık 3,000 ziyaretçi katıldı.

Geçtiğimiz yıl 305.000 metre kare

alanda 181 ülkeden 155.000 ziyaretçi-yi ağırlayarak uluslararası katılımda Messe Frankfurt fuarları tarihinde bir rekora imza atan Automechanika Frankfurt fuarında 76 ülkeden 4.400 katılımcı firma da ürün ve hizmetle-rini sergilemişti. Fuarın uluslararası çapta ziyaret edilme oranı %56 idi. Fuarın bu yıl da büyük ilgi gördü.

11-16 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek Automechanika Frank-furt fuarında geleceğin mobilitesi uluslararası boyutta kapsanacak. Otomobile katma değer katan tüm konular fuarda yer alacak. Bu kap-samda birçok katılımcı firma orijinal ekipman, sistemlerin yenilenme ve modernizasyonu, otomobil ve şarj aksesuarları, atık yönetimi, geri dönü-şüm gibi alanlarda yenilikçi çözümle-rini sergileyecek. Pil üreticileri, güneş ve rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir enerji alanında hizmet veren firmalar, geleceğin otomotiv mekaniklerini eğitecek üniversite ve eğitim mer-kezleri de fuarda yer aldı. Her fuarda düzenlenen ve önemli uluslar arası konuşmacıları ile otomotiv sektörü-nün önemli konferanslarından biri olan Automechanika Akademi, bu yıl da sektöre ışık tutacak. Autome-chanika Akademi’nin yanı sıra öne çıkacak bir başka etkinlik Emisyon azatlımı, enerji ve materyal verimliliği yönünden öne çıkan ürünler bir kez daha çevre dostu bölüm olan “Green Directory” alanında bulunabilecek.

EKİM / 2012 OTOMOTİV

47

yeni mobilite şekilleri ve kavramları

günümüzün en sıcak gündemlerinden biri. Artık sadece araçlara odaklanmak yeterli

değil. Otomotiv endüstrisi büyük bir değişim içerisinde.

Sektörle ilgisi yokmuş gibi görünen birçok

alan da bu yıl çerçeveye dahil oldu.

Page 48: Ekonomi Ajandası

EKİM / 2012OTOMOTİV

48

AKTAŞ, yeni ürünleri ile Automechanika fuarı’na

çıKArmA YAPTı...Hava süspansiyon körüğü üretiminde dünyanın en büyük firmaları

arasında yer alan Aktaş, otomotiv sektörünün en önemli fuarlarından bir tanesi olan Automechanika bünyesinde yeni kurumsal kimliğini ve

ürünlerini paylaştığı bir basın toplantısı düzenledi.

Page 49: Ekonomi Ajandası

EKİM / 2012 OTOMOTİV

49

REnKLİ körükler dünya piyasasında önemli bir güç

kazandıracak. Dünyanın dört bir yanında üre-

tim tesisleri bulunan, 80’den fazla ülkede ürünleri satılan, bağımsız yedek parça grubunda dünyanın en geniş ürün gamına sahip Aktaş Holding , daha önce Türkiye’de satışa sunduğu renkli körükleri dünya piyasasına yeni kurumsal kimliği ile tanıttı. Aktaş, hava süspansiyon körüğü sektöründe Türkiye’de lider, dünyada da ilk üç firma arasında bulunuyor.

Dünya çapında yapılan büyüme ve marka bilinirliği projesi çerçevesinde ortaya çıkan ve sektörünün aksine sarı ve siyah renklerden uzak mavi renk ile tanımlanan yeni kurumsal kimliğini ilk olarak fuarda sergileyen Aktaş Holding, ziyaretçilerinden de yeni kurumsal kimliği ile ilgili tam not aldı.

Yeni marka stratejisini; güven

veren, değerli ilişkiler kuran, başarıyı paylaşan, dayanıklı ve ileri görüşlü bir yapılanma olarak tanımlayan Aktaş Holding Yöne-tim Kurulu Başkanı Şahap Aktaş; “Türkiye’nin dünyaya açılma politikaları Aktaş’ın da hedefleri ile beraber Aktaş vizyonunda yeni kurumsal kimlikle yeni bir açılım noktasına geçildi. Bu açılımın Türkiye’den tüm dünya şirketleri-ne de bir mesaj olması gerektiğini önemle altını çizerek anlatıyorum. Frankfurt Fuarı’nda 250 civarında Türk firması var. Bu lansman ile Türkiye’deki üreticilerin de bu sinerji ile yeni açılımlar yapması en büyük temennimiz ve bu siner-jiyi de yarattığımıza inanıyoruz. Aktaş’ın görevi Türkiye’nin ve Türk firmalarının dünyanın dört bir yanında daha iyi ve başarılı iş-ler yapabilmesi için bildiklerini ve paylaşımlarını sürekli kılmaktır.

6 kıtaya yayılmış, 80’den fazla ülkede ürünleri satılan, markaları

güvenin ve kalitenin timsali ol-muş, dünyanın dört bir yanındaki üretim tesislerinde birçok millet-ten ve kültürden insanın çalıştığı Aktaş, 2023 yılında sektörünün dünya lideri olmayı hedefliyor. Bu sebeple, yenilikçi, öncü ve lider bir şirket olmak, ilklere imza atmak hep önceliğimiz. Kalıcılık ve sürdü-rülebilirlik hedefleri ise başarımı-zın sırrı. Büyümeye devam eden sektörümüzde dünya ortalaması-nın üstünde bir büyüme oranıyla, 2023 yılına kadar ülkemizin kendi sektöründe dünya lideri haline gelmeyi başarmış ilk Türk şirketi olmayı hedefliyoruz. Dünyada bir ilki temsil eden, tamamen Türk mühendisliğinin eseri ve dünyanın ilk renkli körüğü olan, patenti AR-GE departmanımıza ait TwicePower teknolojisiyle üretilen Aktaş Newtone renkli körüklerini merkezimiz olan Türkiye’den son-ra bugün ilk defa dünya kamuoyu ile de paylaşıyoruz” dedi.

AKTAŞ HOLDİNG’in 3. Kuşağı AR-GE’yi Önemsiyor

Aktaş Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serkan Aktaş ise ; “ Bizler Aktaş Holding’i ileriye taşıyacak olan 3. Kuşak yöneticiler, farklılaşma noktası olarak AR-GE’yi seçtik. Bu çerçevede Ar-GE yapımızı; Aktaş AR-GE Merkezi bünyesinde büyük bir araştırma merkezine dö-nüştürüyoruz. Bu yıl yapacağımız 19 patent başvurusunu gelecek yıl yüzde 200 seviyesinde arttırmayı hedefliyoruz. AR-GE merkezimizin aktif olarak işe başlaması ile birlik-te bu alanda daha da hızlı gelişece-ğiz. Özellikle hafif ticari araçlara ve trenlere yönelik yaptığımız projeler ile gelecek yıllarda büyük ses geti-receğiz. 2023 yılında dünya lideri ol-manın tek yolu AR-GE’den geçiyor. Bizler de Turquality kapsamında da yer alan markalarımız ile dünyanın en önemli markaları arasına adımı-zı yazdırmak istiyoruz” dedi.

“Agresif Büyüyeceğiz”Aktaş Holding İcra Kurulu

Başkanı Burhan Kurt da Aktaş Holding’in yeni yatırım hedefleri ile doğru orantılı olarak yeni kurum-sal kimliğin de devreye girdiğini

aktardığı konuşmasında; “2012 yılı için hedefimiz ciromuzu 130 milyon Euro’nun üzerine taşımaktı. Yılın ilk yarısı sonunda gördük ki rakam-lara ulaşma konusunda herhangi bir sıkıntımız olmayacak. Agresif bir pazarlama sürecine girdik. 2023 yılına kadar satış ve büyüme hedef-lerimizi net olarak belirledik. Katma değeri yüksek ürünlerle uluslarara-sı ölçekte rekabet gücümüzü daha da artırmak üzere AR-GE’ye odakla-nıyoruz. Aktaş Holding, bir dünya şirketi olma yolunda, kurumsal ve sürdürülebilir bir yapı kurmak adına her türlü girişimi yapıyor. Bu-nun için marka konumlandırma ko-nusunda dünya çapında bir çalışma yaparak kendimizi farklılaştırdık ve sektöre yeni bir açılım getirdik. Her hareketimizde cesur davrandığımız gibi yeni kurumsal renklerimizde de cesur davrandık” dedi.

Yeni kurumsal kimlikte Aktaş değerlerinin de belirtildiğini ifade eden Aktaş Holding Pazarlama Müdürü Özlem Öztürk Bilal ise konuşmasında; “Değerlerimizi; en iyiyi hedefleyen, akıl ile hareket eden ve değişimi yaratan bir yapı

ile örtüştürdük. Yeni amblemi-miz, kauçuğun esnek ve konforlu yapısıyla, dengenin birleşiminden oluşuyor. Aktaş’ın kurum markası, sektörde rastlanılmamış bir güven rengiyle farklılaşıyor. Pazarlama stratejilerimizi de pazarlama hedef-lerimizle uyumlu olacak şekilde her segmente uygun markalar piyasa-ya sunarak hayata geçiriyoruz. İşte tüm bu farklılıklarımızın yanına başarılı AR-GE projelerimizden bir tanesi olan renkli körük projemizi de eklediğimizde sektörümüzde önemli bir fark yaratacağımıza ina-nıyoruz. Dünyadaki mevcut körük-lerden daha dayanıklı ve daha hafif olan Aktaş Newtone, yüzde 60 daha uzun ömürlü. Optimum malzeme kullanıldığı için daha hafif ve esnek olan körüğü taşıması ve montajı da kolay. Ürün tüm bu özelliklerinin yanı sıra daha çevreci. Yaptığımız dayanıklılık testlerinde rakip ürünler 1.862.000 deneme sonunda ömrünü tüketirken, TwicePower teknolojisi ile üretilen Aktaş New-tone 5.769.000 deneme döngüsünü tamamladı” diyerek açıklamasını tamamladı.

Page 50: Ekonomi Ajandası

“Türkiye’de Pazar Payımız yüzde 4.5’larday, Ankara’da Pazar payımız yüzde 8’e yükseldi “Camaro satışında birinci il İstanbul ikinci sırada Ankara var, toplam satışta da , Camaro satışın-da da Ankara ikinci sırada”

Son 4 yıldır Türkiye’de pazar payını düzenli olarak artıran Chevrolet’nin tüm modellerde ve en gözde modeli Camaro satışlarında İstanbul birinci sırada, Ankara ikinci sırada yer alıyor. Chevrolet Türkiye Genel Müdürü Tolga Atmaca, pazar paylarını 4 yıldır düzenli olarak artırdıklarını ifade etti. Chevrolet’in Ankara bayilerinden olan Opis’in yenilenen showroomunun açılışı için Ankara’ya gelen Chevrolet Türkiye Genel Müdürü Tolga Atmaca, Ankara’nın Chevrolet’yi sevdiğini söyledi. İstanbul’un ardından en çok Chevrolet modelini Ankara’da sattık-larını belirten Atmaca; “2012 yılı için konuşursak Türkiye pazarı geçen yıla

oranla yüzde 15’e yakın daraldı. Chev-rolet markası olarak bu yıl geçen yılki kadar satmayı başardık. Pazar payımızı 0.5 artırdık. Son 4 yıldır artan pazar pa-yını bu yılda devam ettiriyoruz” dedi.

Chevrolet’nin üç tane lokomotif modeli olduğunu ve bu modellerin satışında dünya genelinde ilk sıralarda olduklarını ifade eden Atmaca, “Şu anda üç tane lokomotif modelimiz var. Öncelikle yeni Aveo Türkiye’de çok sevildi. Yeni Aveo satışında dünyada 7. sıraya geldik. İkinci lokomotifimiz Yeni Captiva. Yeni Captiva’nın gelmesiyle ilgi arttı, segmentte liderliğe oynuyor. Yine yılların Cruze’u şu anda loko-motifimiz olarak devam ediyor” diye konuştu.

Ankara’nın İstanbul’un ardından en çok araç sattıkları şehir olduğu-nu vurgulayan Atmaca; “Türk halkı seçimde zorlanıyor, çünkü üç model üzerinde yoğunlaşıyorlar. Ankara

bizim gurur duyduğumuz şehirlerden birisi. İstanbul’dan sonra en çok araç sattığımız yer Ankara. Ankara’da üç bayimiz var. Türkiye’de pazar payımız 4.5’lardayken, Ankara’da pazar payımız yüzde 8. Bence Ankaralılar Chevrolet’i seviyor” şeklinde konuştu.

Chevrolet’nin en gözde modeli olan Camaro’nun satışını yapacak bayileri özel olarak belirlediklerini söyleyen Atmaca, “Ankara Opis Türkiye’de Chev-rolet Camaro satan 11. Bayimiz oldu. Camaro satışını yapacak bayileri belir-lerken bizim için öncelikle showroom standartları çok önemli. Özel bir araç, özel müşterilerin ilgisini çeken bir araç. Ankara’da Şubat ayında showroomlara girdi, şu ana kadar üç tane satışımız var. Opis’in Camaro bayisi olmasıyla yıl sonuna kadar 6-7 tane daha satış hedefliyoruz. Camaro satışında birinci il İstanbul, ikinci olarak da Ankara var” ifadelerini kullandı.

Chevrolet’nin satış lokomotifi başkent oldu Chevrolet Türkiye genel müdürü Tolga atmaca : “son 4 Yıldır artan Pazar payını bu yılda devam ettiriyoruz”

EKİM / 2012OTOMOTİV

50

Page 51: Ekonomi Ajandası

EKİM / 2012 OTOMOTİV

51

Otomotiv Sanayii Derneği tara-fından hazırlanan “Üretim - İhracat - Pazar Raporu” verilerine göre; otomotiv sanayii, ihracat, iç pazar ve bunlara bağlı olarak üretim açısından da Ağustos ayında da düşüş eğilimi gösterdi. 2012 yılı Ocak-Ağustos döneminde toplam pazar, 2011 yılı aynı dönemine göre yüzde 15 oranın-da azalarak 486 bin adede geriledi. İhracat açısından yılın ilk sekiz aylık döneminde bir önceki yıla göre, toplam otomotiv sanayi ve otomobil ihracatı yüzde 10 oranında azalarak toplam ihracat 476 bin adet, otomobil ihracatı ise 265 bin adet düzeyinde gerçekleşti. Üretimde ise; iç ve dış pazarlardaki talep azalması üretime de yansıdı ve 2012 Ocak-Ağustos döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam üretim yüzde 11, otomobil üretimi ise yüzde 18 oranında azaldı. Bu dönemde, toplam üretim 694 bin adede, otomobil üreti-mi ise 344 bin adede geriledi.

Konuyla ilgili değerlendirme

yapan Otomotiv Sanayii Derneği Başkanı Kudret Önen“2011 yılında otomotiv sanayiinde makroekonomik koşullar sebebiyle rekor bir taleple karşılaştık. 2012 yılının ilk 8 aylık döneminde ise 2011 yılında yaşa-nan bu yüksek talebin aksine pazar normalleşmeye başladı. Ekonomiyi yavaşlatmayı öngören politikalar ile pazarda beklendiği şekilde talep daralmaya devam ediyor. Bu durum-da da talep 2011 yılının aksine bu yıl daha dengeli bir biçimde seyrediyor. Yılın sonuna doğru üretimin artarak 2012 yılında pazarın 2010 yılı toplam talebinin üzerinde kapanacağını tahmin ediyoruz” dedi.

Ağustos ayında ihracatta meyda-na gelen gerilemenin asıl nedeninin tesislerdeki genel bakım çalışması sebebiyle üretime ara verilmesi olduğunu belirten Önen “Ağustos ayında üretim azalmasının bir diğer sebebi de temel ihracat pazarımız Avrupa Birliği’nin talebinin de yüzde 8 civarında azalmasıdır” dedi.

Kudret Önen, ekonomide yavaşla-mayı öngören önlemlerin de yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ve için-de bulunulan bu ortamda talebi daha fazla sınırlayacak herhangi bir vergi artışındanda mutlaka kaçınılmasını gerektiğini sözlerine ekledi.

osD: ‘otomotivPazarı normalleşiyor’Otomotiv Sanayii Derneği’nin (OSD) raporuna göre, 2011 yılında rekor taleple karşılaşan otomotiv pazarı, 2010 yılı düzeyinde seyrederek normalleşiyor. Ancak toplam üretim, azalan iç talep ve ihracat nedeniyle yüzde 11 oranında azaldı.

Page 52: Ekonomi Ajandası

EKİM / 2012TEKNOLOjİ

52

Eğitim dünyasındaki dönüşüm masaya yatırıldı

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), Türkiye’nin lider eğitim teknolojileri şirketi SEBİT Eğitim ve Bilgi Teknolojileri AŞ işbirliği ile eğitimin tüm yönleriyle masaya yatırılacağı Uygulamalı Eğitim Kongresi ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde başladı. Eğitim dünyasındaki gündemin uluslararası boyutlarıyla ele alındığı zirvede, Türkiye’den ve çeşitli ülkelerden gelen eğitimciler üç gün boyunca deneyimlerini paylaşacaklar.

Page 53: Ekonomi Ajandası

Yılmaz, e-ticaretin genç nüfus nede-niyle Türkiye’de yükselişte olduğunu belirterek, 2013’te e-ticaret hacminin 50 milyar TL’nin üzerine çıkacağını öngör-düklerini belirtti. Elektronik Ticaret İşlet-mecileri Derneği (ETİD) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Oktay Yılmaz, Bilişim Zirvesi’nde “e-ticaret, M-ticarette Sonraki Adım” adlı forumda yaptığı konuşmayla Türkiye’de e-ticaretin gelişimine ve he-deflerine dair notları zirveye katılanlarla paylaştı. Yılmaz, ETID olarak hem sektör hem de tüketiciler adına yaptıkları çalış-malarla altyapı ve normların oluşturulma-sına katkı sağlamaya, aktif olarak devam edeceklerini de söyledi.

Hazırladığı sunumda Türkiye’nin taşıdığı potansiyele değinen Yılmaz, 19 yaş altının toplam nüfusun yüzde 34’ünü; 35 yaş altındakilerin ise toplam nüfusun yüzde 59’unu oluşturduğunu belirterek

bu açıdan bakıldığında ülkemizde e-ticare-tin hızla yükseleceğini tahmin ettiklerini vurguladı. Oktay Yılmaz, 2010’dan 2011’e kadar geçen sürede e-ticaret hacminin 22 milyar TL’ye geldiğinin de altını çizerek, ürün satışı yapan sitelerin buradaki pa-yının tahminen 4 milyar TL olduğunu be-lirtti. Yılmaz ayrıca, yurtiçi ve yurtdışı kart kullanımının da 2010 yılında 2 milyon 958 bin, 2011’de 4 milyon 711 bin, 2012’de ise 7 milyon 13 bin olduğunu söyleyerek, git-tikçe büyüyen bu eğilimin genç nüfusun e-ticarete etkisi olduğunu ifade etti.

Yılmaz sözlerine şöyle devam etti: “2012 hedeflerimiz şimdilik gerçekleşmiş görünüyor. Bu sene için e-ticaret hacminin yaklaşık 33 milyar TL olacağını öngörmüş-tük. 2013’te ise 50 milyar TL’nin üzerine çıkmasını hedefliyoruz. Bu rakamların gerçekleşmesi için Türkiye’nin taşıdığı potansiyelin farkında olması gerekiyor.”

EKİM / 2012 TEKNOLOjİ

53

Onlarca paralel sunumda yerli ve yabancı akademisyenlerin yenilikçi eğitim uygulamalarını ve sınıf içi eği-tim modellerini tanıttığı Uygulamalı Eğitim Kongresi’nde Fatih Projesi pilot uygulamaları kapsamında deneyim kazanan 131 öğretmen, hazırlanan model sınıfta tablet ve etkileşimli tahtanın sınıf içi öğretim uygulamala-rını anlattı. Türkiye’nin yanı sıra tüm dünyadaki eğitimcilerin ana gündem maddesini oluşturan “Eğitimde 21. Yüzyıl” ve “Eğitimde Dönüşüm” kav-ramları Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ve Türkiye’nin lider eğitim teknolojileri şirketi SEBİT Eğitim ve Bilgi Teknolojileri AŞ işbirliği ile Uygulamalı Eğitim Kongresi’nde tüm yönleri anlatılıyor.

“BİLİm YAPAnLArİLE uYGuLAYAnLAr

Bİr ArADA”Eğitim sisteminin, yerli ve yabancı

eğitim uzmanları tarafından tüm de-taylarıyla ele alındığı kongrenin açılış konuşmasını yapan ODTÜ Eğitim Fa-kültesi Dekanı Prof. Dr. Yaşar Özden, kongrenin çıkış noktasını, üniversi-

telerde eğitim bilimlerini geliştiren bilim adamlarını, ‘sahada’ mesleğin esas uygulayıcıları olarak görev ya-pan öğretmenlerle bir araya getirmek olduğunu önemle belirtti. “Öğret-menlerimiz üniversiteden mezun olduklarında, doğal olarak akademik ortamdan uzaklaşıyorlar. Biz, bilim yapanlarla uygulayanlar arasındaki kopukluğu ortadan kaldırarak tüm eğitim paydaşlarını bir araya getiri-yoruz” dedi. Özden, üniversitelerdeki yeniden yapılanma sürecinde eğitim fakültelerinin yapısında da önemli de-ğişikliklere gidileceğini vurguladı.

Yüzlerce öğretmeni ve birçok ya-bancı konuğu ağırlayan kongrenin açı-lış konuşmasında 21. yüzyıl becerileri-ne sahip öğrencilerin yetiştirilmesi için eğitimde dönüşümü sağlayacak model ve sistemleri kurmaya odaklandıkları-nı belirten Sebit Genel Müdür Yardım-cısı Sadi Türeli, “Sebit olarak, eğitim sektöründe 24 yıllık bilgi birikimi ve deneyime sahibiz. Eğitim teknolojisi-nin, eğitimde etkin ve yaygın kulla-nılmasını sağlamak amacıyla çalış-malarımızı sürdürüyoruz. Ülkemizde geliştirilen model ve sistemlerin eğitim teknolojisi olanaklarıyla eğitim süreci

içine entegre edilmesi büyük önem taşıyor. Vitamin ile öğrencilere olduğu kadar öğretmenlere de gelişmiş görsel içerikle ve etkileşimle zenginleştiril-miş, aynı zamanda kişiselleştirilebilen çözümler sunuyoruz. Hepimizin bildiği üzere son yıllarda eğitimde önemli bir dönüşüm yaşanıyor, farklı ülkelerde farklı projeler hayata geçiyor. Bilgi artışının çok hızlı büyüdüğü, hızlı bir değişimin içindeyiz. 21. yüzyılda yaşayacak insanların bugünden yetiş-tirilmesiyle ilgili, eğitim sistemlerinin modellerinin nasıl olması gerektiği konusu çok kapsamlı gerçekleştirili-yor. Fatih Projesi de bu çalışmalardan biri” açıklamasını yaptı.

FATİH ProjEsİ moDEL sınıFınA İLGİ BÜYÜKSunumlar, çalıştay, panel ve sergi

platformlarının yanı sıra kongrenin en dikkat çeken uygulamalarından biri Fatih Projesi Model sınıfı oldu. Uygulamalı Eğitim Kongresi’nde Fatih Projesi pilot uygulamaları kapsamın-da deneyim kazanan 131 öğretmen, hazırlanan model sınıfta ilk kez tablet ve etkileşimli tahtanın sınıf içi öğre-tim etkinliklerini anlatıyor.

2013’te e-ticaret hacminin 50 milyar TL’nin üzerine çıkmasını hedefliyoruzTürkiye e-ticaret sektörünün yüzde 90’ını temsil eden Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği (ETİD)’in Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Oktay Yılmaz, Bilişim Zirvesi’nde “e-ticaret, M-ticarette Sonraki Adım” adlı forumda bir konuşma yaptı.

Page 54: Ekonomi Ajandası

İŞ teknolojileri konusunda tüm şirketlerin çözüm ortağı olan Medyasoft, Anadolu yollarında. KOBİ’lerin günümüz iş dünyasında rekabet avantajı sağlayabilmeleri için iş ortaklarıyla yeni nesil akıllı iş çözümleri geliştiren Medyasoft, Anadolu turuna başladı. KOBİ’lerin verimliliklerini artırarak dış dünyaya açılmaları için şehre özel program hazırlayan Medyasoft’un ilk durağı Eskişehir’di

Kurumlara yazılım, güvenlik ve eğitim alanında uçtan uca çözüm-ler sunan Medyasoft, Türkiye’deki KOBİ’lerin iş dünyasında rekabet avantajı sağlayıp, sektörde fark yara-tabilmeleri için iş ortaklarıyla birlikte geliştirdiği yeni nesil iş çözümlerini tanıtmak üzere Anadolu turuna başladı. KOBİ’lerin verimliliklerini artırarak dış dünyaya açılmaları için şehre özel program hazırlayan Medyasoft’un ilk durağı Eskişehir oldu. Medyasoft’un ev sahipliğinde ilki düzenlenen “KOBİ’ler için İş

Çözümleri” etkinliğinde, KOBİ’ler için ERP, web portal ve eğitim çözümleri katılımcılarla paylaşıldı. İki aşamalı gerçekleştirilen etkinlikte mimar, mühendis, inşaat profesyonelleri, matbaacılar, grafik tasarımcıları ve yayıncılar için de bilişim dünyasının dev markaları Autodesk, Adobe, Wa-com ve Kaspersky çözümleri tanıtıldı.

“FArK YArATmAK İçİn, DoĞru BİLİŞİm

YATırımı ŞArT”Düzenlenen etkinliklerle ilgili ola-

rak günümüz iş dünyasının rekabetçi pazar koşullarında sektörde fark ya-ratmak ve karlılığı artırmak için hızlı ve doğru stratejilerin ancak yeni nesil iş teknolojileriyle gerçekleşebilece-ğine dikkat çeken Medyasoft Genel

vMüdürü İhsan Taşer, “Türkiye’nin dünyanın dev ekonomileri arasında yer alabilmesi için KOBİ’ler büyük bir önem taşıyor. KOBİ’lerin de ellerindeki bilgi ve veriyi değere dönüştürmeleri, hızlı ve çevik karar alabilmeleri için doğru bilişim yatırımı yapmaları gerekiyor. Doğru kurgulanmış bilişim yatırımları da şirketlere performans, verimlilik sağlıyor. Bugün ilkini gerçekleştir-diğimiz ‘KOBİ’ler için İş Çözümleri’ etkinliğini Eskişehir için özel kurgu-ladık. Eskişehir’den sonra bu yıl Ga-ziantep, İzmir ve Kahramanmaraş’a gideceğiz. 2013 yılında da sürdüre-ceğimiz bu etkinlikler çerçevesinde tüm programımızı dünya bilişim pazarının alanında lider şirketleri ve iş ortaklarımızla o şehre özel oluştu-ruyoruz.” açıklamasını yaptı.

KoBİ’ler akıllı iş çözümleri ile sektörde fark yaratacak

Medyasoft, KOBİ’lere özel yeni nesil iş çö-zümlerini tanıtmak için Anadolu yollarında

EKİM / 2012TEKNOLOjİ

54

Page 55: Ekonomi Ajandası

EKİM - KASIM / 2012 PLASTİK / AMBALAj

55

ASd Yönetim Kurulu Baş-kanı Sadettin Korkut ödül töreninin açılışında yaptığı

konuşmasında şunları kaydetti; “Ambalaj Ay Yıldızları yarışmamızın bu yıl üçüncüsünü gerçekleştiriyoruz. 3.yılımızda bu etkinliğimiz bir başarı öyküsü haline gelmiştir. Bu yıl çok değerli kurumumuz TSE’nin 24 yıldır yaptığı Altın Ambalaj Yarışması ile Ambalaj Ay Yıldızlarını birleştirdik. TSE Başkanı Hulusi Şentürk ve ekibine yapıcı katkılarından dolayı teşekkür

ediyorum. Altın Ambalaj bayrağını sektörümüze devrettiler ve biz bunu daha da ileriye götüreceğiz. Amba-laj insan sağlığına verilen önemim kanıtıdır. Denetlenebilir olmanın ve ekonomik olarak kayıt altına alınma-nın göstergesidir. Gıda güvenliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Ambalaj ürünün giysisidir. Ürünleri sürdürüle-bilir bir şekilde sarar, saklar ve satar. Dolayısı ile ambalaj ticaret ve sanayi-de stratejik bir araçtır. Ambalaj sektö-rümüzün teknoloji, kapasite ve insan

gücüne baktığımızda Avrasya’nın ambalaj merkezi olma yolunda hızla ilerlediğimizi görüyoruz.”

Ürünler; İçecekler, Gıda, Ev- Otomo-tiv- Ofis Araç ve Gereçleri ile İhtiyaç Malzemeleri, Diğer Gıda Dışı Ürün Ambalajları / Endüstriyel ve Taşıma Am-balajları, Sağlık ve Güzellik Ürünleri, Tıp ve Eczacılık Ürünleri, Ambalaj Malzeme-leri, Satış Noktası Sergileme, Sunum ve Muhafaza Ürünleri, Fleksibıl Ambalajlar ve Grafik Tasarımı olarak farklı kategori-lerde yarışmaya katıldılar.

Ambalaj Ay yıldızları yarışması Sonuçları Açıklandı

Türkiye’nin En İyi Ambalajları Belli oldu

ASD (Ambalaj Sanayicileri Derneği) tarafından düzen-lenen Ambalaj Ay Yıldızları 2012 Yarışmasının Ödülleri 3 Eylül 2012’de Four Seasons Hotel İstanbul’da muhteşem bir tören ile dağıtıldı. Ödül Töreni Ceylan Saner’in su-

nuculuğunda, 500’ü aşkın davetli ile Yaşar konserinin de gerçekleştiği bir programla yapıldı. 14 Altın, 16 Gümüş, 20 Bronz ve 77 Yetkinlik Ödülü kazanan firmaların yetkililerine takdim edildi. Bu yıl Ambalaj Ay Yıldızları

Yarışması’nda verilen Altın Ödüller arasında TSE işbirliği ile Altın Ambalaj Ödülleri de verildi. Seçici Kurul uygun gördüğü yarışma kategori-lerinde verdiği Altın Ödüller içinden ayrıca 2 adet “Altın Ambalaj Ödülü’nü” seçti.

Page 56: Ekonomi Ajandası

EKİM / 2012PLASTİK / AMBALAj

56

pLASTiK sektörü, polietilen ve polipropilen hammaddelerinin

ithalatına getirilen vergi artışının şokunu yaşıyor. 06 Eylül 2012 tarih ve 2012/3592 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile gelişmekte olan ülkelerden gelen alçak yoğunluklu polietilen için yüzde 3 olan Gümrük Vergisi yüzde 6,5’a yükseltildi. Yüksek yoğunluklu polietilen ve polipropilen için ise yüz-de 3 olan Gümrük Vergisi yılsonuna kadar yüzde 4,8 olarak uygulanacak, 2013 yılında ise bu oran yüzde 6,5’a yükselecek. Sektör temsilcilerinin büyük tepkisine neden olan bu karar, hammadde ihtiyacının yüzde 87’sini ithalatla karşılamak zorunda olan plastik üreticisinin maliyetlerini artı-rırken, ihracatta da rekabet avantajı-nı elinden alacak.

Plastik sektöründe halen 6 binin üzerinde firma faaliyet gösteriyor. Türkiye, Almanya ve İtalya’dan sonra Avrupa’nın en büyük üçüncü plastik üreticisi konumunda bulunuyor.

2011 yılında 4,8 milyarı direkt, geri kalanı ise ihracatçı sektörler kanalıy-la olmak üzere toplam 10 milyar do-ların üzerinde ihracat gerçekleştiren plastik sektörünün temsilcileri, yüzde 100’ün üzerindeki vergi artışına tepki gösteriyor. 150’nin üzerinde ülkeye ihracat yapan plastik üreticisi, sek-törün büyümesine büyük bir darbe vuracak bu artış ile rakiplerine karşı da güç kaybedecek.

Konuyla ilgili açıklama yapan Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Uysal, sektörün büyümesini olumsuz yönde etkileyecek bu karara tepki-sini belirterek; “Bu kararı anlamak mümkün değil. Sektördeki en büyük yerli üretici konumundaki PETKİM, sektörümüzün hammadde ihtiyacının sadece yüzde 13’ünü karşılayabiliyor. Her yıl büyüyen plastik sektörü ham-madde ihtiyacının yüzde 87’sini ise ithalatla karşılamak zorunda kalıyor.”

Plastik Sanayicileri Derneği’nin (PAGDER), şehir içine sıkışmış, dağınık bir şekilde çalışmalarını sürdüren plastik üreticilerini modern

bir üretim alanında toplayacak olan Kırklareli Vize’de, Plastik Organize Sanayi Bölgesi’ndeki yaklaşık 600 milyon TL toplam yatırım bedeliyle hayata geçecek PAGDER & ASLAN OSB, plastik sektörünün sanayi yapı-laşmasının en önemli, örnek adresi olacak. Kırklareli’nin Vize ilçesinde, Türkiye’nin ilk İhtisas Plastik Orga-nize Sanayi Bölgesi olarak faaliyete geçecek ve sanayi yapılaşmasına büyük katkı sağlayacak olan PAOSB,

Çorlu ve İstanbul Atatürk Havalima-nı; Tekirdağ ve Ambarlı limanları; Alpullu, Durak istasyonları ile E5, TEM ve Kapıkule gibi bölgenin önemli havalimanı, karayolu, liman ve istas-yonlarına, gümrük kapısına yakınlığı ile de lojistik olarak büyük kolaylıklar sunuyor.

PAOSB, Plastik İhtisas OSB olarak yapılandırıldığı için yeni Teşvik Yasası’ndan da (2 B ekinde yer alan 1 no’lu dipnota göre bölgesel destek-ler kapsamında değerlendirilecek.) yararlanacak. Referans değer olarak verilen yüzde 50 yatırım teşvik destek miktarı, yeni istihdam edilecek personel sayısı ve yatırım finansmanı

olarak kullanılacak kredi miktarına göre değişiklik gösterecek. Organize Sanayi Bölgelerindeki yapı ve tesisler, bina inşaat harcı ve yapı kullanma izni harcından da müstesna olacak.

Türkiye’nin ilk özel OSB’si olan PAGDER & ASLAN OSB yatırımı ile ilgili olarak PAGDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci, plastik sanayi alanında faaliyet gösteren firmaları biraraya getirmeyi hedef-lediklerini açıklayarak, ülkemizdeki sanayi sektörünün gelişimi için, sanayicilerin çalışmalarını dar ve dağınık alanlarda yapmanın getirdiği sıkıntılardan kurtarılmaları gerektiği-ne dikkat çekti.

Avrupa’da liderliğe oynayan plastik sektörüne vergi şokuHammadde ithalatında yüzde 100’ün üzerindeki vergi artışı sektöre darbe vuracak

PAGDEr & AsLAn osB’yeyüzde 50 yatırım teşvik desteği!

Page 57: Ekonomi Ajandası

EKİM / 2012 İNŞAAT

57

Türkiye’de kentsel dönüşüm ile 6,5 milyon bina yeniden inşa edilecek. Bu binaların çevre dostu teknolojiler ile yeşil bina olarak inşa edilmesi durumunda yıllık yaklaşık 30 bin gWh enerji tasarrufu sağ-lanmış olacak. Bu sene 17- 23 Eylül tarihleri arasında kutlanan Dünya Yeşil Binalar Haftası nedeniyle açıklamada bulunan Akşan Yapı Yönetim Kurulu Başkanı ve ÇEDBİK Yönetim Kurulu Üyesi Melih Şimşek, dünyanın en pahalı enerjisini yüzde 70’ler düzeyinde dışa bağımlı kulla-nan bir ülke olarak, enerji ve sürdü-rülebilir verimlilik için özel sektör ve kamunun elini taşın altına koyması gerektiğini söyledi.

Şimşek: “Yeşil binaların, enerji ve-rimliliği ve çevre duyarlılığı anlamın-da atılacak adımlardan en önemlisi olduğunu söyleyebiliriz. Ülkemizde enerji bu kadar paha-lı ve doğal kaynaklar tüm dünyada büyük bir hızla tüketilir-ken, kullandığımız kaynakların yerine konmasını sağlamak için elimizden geleni yapmalıyız. Kentsel dönüşüm bu anlam-da yeni inşa edilecek birçok binanın yeşil bina olması için bir fırsattır” dedi.

Yeni yapılan binaların mutlaka çevre dostu kriterlere uygun yeşil binalar olarak inşa edilme-sinin gerekliliğinin altını çizen Şimşek şöyle konuştu: “Bir yapının yeşil bina

olarak kabul edilmesinde lokasyon, tasarım, kullanılan yapı malzeme-lerinin özellikleri, yapı tekniği, atık malzemelerin yeniden kullanımı gibi birçok konu etken faktördür. Biz Ak-şan Yapı olarak yüzde 90 geri dönüş-türülebilir bir malzeme olan çeliği kullanarak ülkemizde yeşil binaların yaygınlaşması için üzerimize düşen görevi en iyi şekilde yerine getirme-ye çalışıyoruz. Yapısal çelik sistemi sayesinde Türkiye’de ve dünyanın

dört bir yanında çevre dostu binalar inşa ediyoruz.”

Şimşek sözlerine şöyle devam etti: “Binalarda geri dönüştürülebilir yapısal çelik sistemi kullanımı başta ısı yalıtımı olmak üzere üst düzey enerji verimliliği için de daha fazla avantaj sağlıyor. Diğer taraftan in-şaat sırasında minimum su tüketimi sağlayarak su kaynakları ve yer altı sularının azalma ve kirlenme riskini azaltıyor.”

Türkiye’de yeşil binaları artırma yolunda kentsel dönüşüm bir fırsattırAkşan Yapı Yönetim Kurulu Başkanı ve çevre Dostu Binalar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi melih Şimşek: “Türkiye’de her geçen gün şirketlerin çevreye olan duyarlılığı artıyor ancak daha yolun başındayız, kat edilmesi gereken çok yol var.”

Page 58: Ekonomi Ajandası

TüRKiYE İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yaptığı Gelir ve Yaşam

Koşulları Araştırması, acı bir gerçeği or-taya koydu: konutlarımızda su yalıtımı yetersiz. TÜİK verilerine göre; konut-larımızın yüzde 41,6’sında ‘sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi’ gibi sorunlar dikkat çekiyor. Bitümlü Su Yalıtımı Üreticileri Derneği (BİTÜDER) Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Karahan’a göre araştırma gösteriyor ki binalarımızda su yalıtımı yetersiz. Binalarının çürümesinden şikâyetçi olan halk ise çözümün su yalıtımında olduğunu bilmiyor. Asıl büyük tehlike ise deprem. Çünkü su yalıtımı, binanın taşıyıcı sistemini ko-rozyondan yani paslanmadan koruyor. Su yalıtımı olmayan binalar ise dep-rem riskiyle karşı karşıya. Yaşadığımız binalar, aslında hayat standartlarımızı belirliyor. Binalarımızda alacağımız küçük önlemlerle daha sağlıklı, kon-forlu ve güvenli binalar oluşturabiliriz. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yaptığı Gelir ve Yaşam Koşulları Araş-tırması, aslında binalarımızın ne kadar

sağlıksız olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Bitümlü Su Yalıtımı Üreticileri Derneği (BİTÜDER) Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Karahan, TÜİK’in araştırmasının son derece çarpıcı olduğunu belirterek şunları söyledi: “Araştırmaya göre Türk halkının yüzde 41,6’sı binasında sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi gibi sorunlar olduğunun farkında. Bu oran aslında çok daha yüksek; çünkü Türkiye’deki binaların büyük bir çoğunluğunda su yalıtımı yetersiz. Bu nedenle ve küf ve rutubet kokusunun olduğu sağlıksız binalarda yaşamaya devam ediyor. Ayrıca en önemli nokta, bu binaların deprem riskiyle karşı karşıya olduğu gerçeği. Her ne kadar bilinmese de depremde binaların yıkıl-masının en önemli nedeni binalarda su yalıtımının olmaması. Su yalıtımı olmayan binalarda korozyon nedeniy-le 10 yıl sonra binanın başlangıçtaki taşıma kapasitesinin, belli koşullarda yaklaşık yüzde 66’sı kaybediyor. Yani deprem karşısında binalar savunmasız kalıyor.”

Küf ve rutubet şikâyetlerinin çözümü su yalıtımında

EKİM / 2012İNŞAAT

58

Page 59: Ekonomi Ajandası

EKİM - KASIM / 2012 GÜNCEL

59

Page 60: Ekonomi Ajandası

EKİM - KASIM / 2012GÜNCEL

60

LOndRA’nın en büyük sürdürü-lebilir şehircilik gelişim merkezi

olan, kristal biçimli bina, konferans merkezi, şehircilik iletişim platformu, teknoloji ve inovasyon merkezi olarak hizmet verecek. The Crystal, politik karar mercilerini, altyapı uzmanlarını ve halkı biraraya getirerek, şehirlerin altyapıları ve onların geleceği ile ilgili düşünce ve uygulama merkezi olacak. Altyapı ve Şehirler sektöründeki çözüm-leriyle öne çıkan Siemens, şehircilik ge-lişim merkezinin ilki olan The Crystal’in ardından Şangay ve Washington’da, 2 merkez daha açmayı planlıyor.

Peter Löscher: The Crystal, şehirler için

çözüm ortaya koyacakSiemens Başkanı ve CEO’su Peter

Löscher, açılış töreninde yaptığı konuşmada “Şehirler, dünya eko-nomisinin motoru konumundadır ve çevre üzerine çok büyük etkileri mevcuttur. Gezegenimizin gelişimi, şehirlerin gelişimi ile devam edecek

ya da bitecektir. Siemens AG Yönetim Kurulu Üyesi ve Altyapı ve Şehircilik Sektörü CEO’su Roland Busch ise konuşmasında, “Dünya genelindeki şehirler, su kaynaklarını, enerji nakil hatlarını, taşımacılık sistemlerini ve inşa altyapılarını geliştirmeye yatırım yapmaktalar. Sadece bizim hitap ede-bildiğimiz pazarın değeri yaklaşık 300 milyar euro. Bu büyüyen pazarda, The Crystal, bizlere, müşterilerimizle olan diyaloğumuzu yoğunlaştırma imkanı sunacak. The Crystal, sektörümüzün vitrini, iletişim noktası ve beyin mer-kezi konumunda” sözlerine yer verdi.

The Crystal Londra’nın en yeşil binası Londra’daki merkez, Siemens uzmanlarına ve dışarıdan gelen pro-fesyonellere, araştırma yapma ve fikir alışverişi için bir platform sunuyor.

Yaklaşık 1.5 yıllık bir inşa süre-

cinden sonra, The Crystal, İngiltere başkentindeki en yeşil binalardan biri olma iddiasını taşıyor. 6300 metrekarelik alanıyla, The Crystal, enerji verimliliğinin kusursuz bir örneği konumunda. Tesis yüzde 50 daha az enerji tüketiyor ve karşılaştı-rılabilecek olan diğer ofis binalarına göre yüzde 65 daha az karbondioksit salınımı yapıyor. Yenilenebilir enerji kaynakları, The Crystal’ in ısıtma ve soğutma ihtiyaçlarında devreye giriyor. Fotovoltaik bir sistem, yeşil elektrik üretim imkanı sunarken, yağ-mur suyu ise kullanım için toplanıp arıtılıyor. Enerji Verimliliği yüksek binalar için yapılan BREEAM ve LEED uluslararası değerlendirmelerinde, The Crystal, en üst düzey skorlara imza atarak dünyadaki en yeşil tesis-lerden biri halini alacak.

Siemens, 35 milyon euro yatı-rımla sürdürülebilir şehircilik gelişim merkezi ‘The Crystal’i Londra’da açtı. Londra’nın en ye-şil binası olması amaçlanan The Crystal, politik karar mercileri-ni, uzmanları ve halkı biraraya getirerek, şehirlerin geleceği ile ilgili düşünce ve uygulama merkezi olacak

siemens, ilk şehircilik gelişim merkezi ‘The Crystal’ıLondra’da açtı

Page 61: Ekonomi Ajandası

EKİM / 2012 PEREKENDE

61

EğER öğle yemekleriniz lezzetsiz ve çeşit olarak kısır döngüde ise ve bu durum uzun süredir devam ediyor ve iyileş-miyorsa personeliniz değersizlik algısına kapılabilir. İşyerlerinde yenen yemeklerin en büyük sıkıntısı yemeklerdeki lezzet eksikliği ve kısır döngülerdir. “ Yine mi kuru fasulye ! yine mi tavuk !, dolmanın yanında pilav olur mu ! çok lezzetsiz !” gibi ses-ler birçok çalışanın hiç yabancı olmadığı yakınmalardan bazı-larıdır. Keyveni Catering İnsan Kaynakları Yöneticisi Sevcan Daşdan ” tüm yakınmalara rağ-men bu gibi durumların düzel-memesi, personelin işvereninin kendisine değer vermediği için iyileştirmeye gitmediği yönün-de düşüncelere kapılmasına ve firma içerisinde kulislerin oluş-masına yol açmaktadır ” diyor ve şöyle devam ediyor;

Bazen bu hissiyatın doğ-ruluk payı olabiliyor yani bazı işletmeler gerçekten de çalışan memnuniyetine uzak

mesafede bir tutum sergi-leyebiliyor. Fakat özellikle kurumsal şirketler ve küresel firmalarda çalışan memnu-niyeti günümüzde önemli bir konudur ve çoğu zaman bu memnuniyetin arttırılması yönünde çalışmalar yapan bir departman mevcuttur. Fakat çalışan memnuniye-tine önem veren şirketlerde de maalesef zaman zaman çeşitli nedenlerden ötürü de-ğersizlik algısı oluşabiliyor. Bu algı memnuniyetsizliğe yönelik farkındalığın oluştuğu ilk zamanlarda bireysel ve düşünsel boyutta iken süreç uzun zaman devam ettiğinde bireysel düşünsellikten çıkıp kulislerin oluşmasına neden olmaktadır. Kulisler imaj ve prestij açısından bir işletmenin başına gelebilecek en kötü şey-lerden birisidir. Ağızdan ağza yayılım anlamına gelen viral konuşmalar olumsuz temeller-de çok daha etkili ve hızlı yayı-lımlar gerçekleştirmektedir.

Personeliniz kendini değersiz hisetmesin

TüRKiYE, fındık, kayısı, incir, kiraz, vişne, ayva ve haşhaş

tohumu üretiminde dünyada birinci sırada. Türk tarım ürünlerinin dünya sıralamasında yıldızı parlıyor. Tür-kiye fındık, kayısı, incir, kiraz, vişne, ayva ve haşhaş tohumu üretiminde dünya sıralamasında başı çekerken, toplam 6 üründe ikinci, 8 üründe ise üçüncü yer sırada yer alıyor. Türkiye aynı zamanda Çin ve Hindistan’ın ardından en fazla birinciliği olan ülke konumunda.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, Türkiye birçok üründe dünya sıralamasında üst sıralarda yer alıyor. Fındık, kayısı, incir, kiraz, vişne, ayva ve haşhaş tohumu gibi 7 üründe dünya birincisi

olan Türkiye’nin karpuz, kavun, çilek, pırasa, bal ve fiğden oluşan 6 üründe üretim sıralamasında ikinci, merci-mek, elma, salatalık, yeşil biber, yeşil fasulye, kestane, Antep fıstığında ve koyun sütünden oluşan 8 üründe ise üçüncü sırayı alıyor. Türkiye doma-tes, mandalina, ıspanak, ceviz, nohut ve bal mumumdan oluşan 6 üründe dünya dördüncüsü, şeker pancarı, çay, patlıcan, böğürtlen, keçiboynuzu, zeytin ve vanilyadan oluşan 7 üründe

dünya beşincisi, üzüm, kuru soğan, şeftali ve aspir üretiminde ise altıncı sırada. Armut, limon, greyfurt, arpa, pamuk, ayçiçeği, çavdar ve yeşil so-ğanda 7’inci, badem ve koyun etinde 8’inci, kabak, marul ve kivide 9’uncu, buğday, havuç, portakal, karnaba-harda 10’un sırada yer alan Türkiye, 17 üründe ise 11’incilikle 19’unculuk arasında bulunuyor.

TzOB Başkanı BayraktarTürkiye Ziraat Odaları Birliği

(TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’nin ekolojik üstünlüğe sahip 7 üründe dünya birincisi olduğunu belirtirken, bu ürünlerin Türkiye’ye aynı zamanda ihracat şansı, ihracat geliri de getiren ürünler olduğunu söyledi. Türkiye’nin üretimde birinci olduğu fındık, kayısı, incir, kiraz, vişne, ayva ve haşhaş tohumunun pahalı ürünler olduğuna dikkati çeken Bayraktar, ülkenin bu ürünle-rin ihracatından önemli miktarda da döviz kazandığını bildirdi.

Türk tarım ürünlerinin dünyada yıldızı parlıyor

Page 62: Ekonomi Ajandası

TüRKİYE’de modern perakende sektörünün öncüsü konu-

munda bulunan Migros, iş ortağı Bircom ile birlikte gerçekleştirdiği geniş kapsamlı proje ile ses iletişimi altyapısını yeniledi. Yaklaşık 1.200 AudioCodes MP-118 ürünün kulla-nıldığı projede, Migros’un mevcut analog telefon altyapısı yatırımları korunarak, eski teknoloji iletişim sistemleri, IP tabanlı ses teknolojileri ile bir araya getirildi.

Projenin, 69 ilde yer alan 835 Mig-ros mağazasını kapsadığını belirten Migros Ağ, İletişim ve Bilgi Güvenliği Müdürü Ömer Lütfü Karagöz, “Yakla-şık 3 yılda bir ses iletişim altyapımız-da çeşitli revizyonlar gerçekleştiriyo-ruz. Önceki yapıda, mağazalarımızda VoIP altyapısı ile entegre olmayan binlerce direkt hat vardı. Bu hatlar maliyetleri yükselten önemli etken-lerden biriydi. Yüzlerce noktaya da-ğılmış, denetlenemeyen ve uzaktan yönetilemeyen analog santraller yüksek ve tahmin edilemez bir ope-rasyonel maliyet oluşturuyordu. Bu nedenle de her ay hangi mağazanın ne kadar telefon görüşmesi yaptığı, mağaza bazındaki tutarın ortalama rakamın altında olup olmadığı gibi

analizler belirli bir insan kaynağı tarafından elle gerçekleştiriliyordu. Bu işlemin birkaç değil, yüzlerce lokasyon için yapılması da iş gücü-nün etkin kullanımını güçleştirdiği gibi, verimliliği de düşürüyordu” diye konuştu.

Sanal numaraya geçildiSanal numara teknolojisinde

yaşanan gelişmelerin, ses iletişimi alt-yapısını yenilemelerini tetikleyen en önemli unsur olduğuna değinen Ka-ragöz, “Sanal numaraları mevcut yapı üzerinde çalıştırmak teknik olarak önemli zorluklara sahip bir süreçti. Ayrıca, eski sistemin sahip oldu çeşitli kısıtlamalar da esnekliği azaltıyordu. Örneğin, santrallerin VoIP bağlantısı için kullanılan ses ağ geçitlerinin kapasiteleri nedeniyle, eş zamanlı aramaların sayısı dördü geçemiyor-du. Kısacası, mevcut altyapımızı sanal numara geçişinde kullanabilmemiz teknik olarak mümkün değildi. Bu kapsamda Bircom’la yaptığımız çalış-malar sonucunda, temel amacımızı arka planda çalışan iki farklı sistemi bire indirmek ve sanal numaraya geç-mek olarak belirledik” dedi. Projede, analog bir VoIP ses ağ geçidi ürünü

olan AudioCodes MP-118’den yakla-şık 1.200 adet kullanıldığını kaydeden Karagöz, “Bir AudioCodes MP-118’e 8 adede kadar masa telefonu veya faks makinesi gibi analog cihaz bağlana-biliyor. Bu ürünü mağazalarımızın büyüklüğüne göre değişen sayıda kullanarak, mevcut masa telefonla-rını IP telefonlara dönüştürdük ve eski analog santralleri kullanımdan çıkardık. Bu dönüşüm sayesinde, her bir analog telefon, genel müdürlük bi-namızda konumlandırılmış Cisco Call Manager santral altyapısının bir uç birimi, yani dahilisi haline geldi. Bu şu anlama geliyor: Artık Migros ma-ğazalarında telefon santrali yok. 20 bin abone, merkezdeki tek santral üzerinden hizmet alıyor. Bizim açı-mızdan projenin en büyük faydası, AudioCodes MP-118’i uç noktalarda konumlandırarak, aboneleri tek bir santral üzerinden görüştürmeyi ba-şarmak oldu diye düşünüyorum. Bu kullanım, uç noktada yetkilendirme yapabilmeyi de beraberinde getirdi. Abonelerin dahili ya da harici kap-samdaki tüm aramalarının hangi seviyede gerçekleşeceğini artık kolayca yönetebiliyoruz” ifadelerini kullandı.

Migros’un ses altyapısı yenilendi

Perakende devi, Türkiye’de ilk olma özelliğini taşıyan proje ile ses iletişi-

mi maliyetlerinde yüzde 70 oranında tasarruf sağladı. Migros, iş ortağı Bircom ile birlikte gerçekleştirdiği

geniş kapsamlı proje ile ses iletişimi altyapısını yeniledi. 69 ilde yer alan 835 Migros mağazasını kapsayan projede, Migros’un mevcut analog

telefon altyapısı yatırımları koruna-rak, eski teknoloji iletişim sistemleri, IP tabanlı ses teknolojileri ile bir ara-

ya getirildi. Proje sonunda, Migros ses iletişimi maliyetlerinde yüzde 70

oranında tasarruf sağladı.

EKİM / 2012PEREKENDE

62

Page 63: Ekonomi Ajandası

EKİM / 2012 SANAT

63

Dünyaca ünlü fotoraf

sanatıcısı joachım

schmeısser Türkiye’de!

Türkiye’de ilk kez sergi açacak olan Al-man Immagis firması,

dünyaca ünlü fotoğ-raf sanatçısı Joachim

Schmeisser’i sanat-severlerle buluştura-

cak. Ünlü fotoğraf sa-natçısının sergilenecek eserleri

arasında ödüllü yetim fil yavrula-rının yanı sıra ilk defa yayınlana-cak olan Hadzabe fotoğrafları da

yer alacak.Tüm dünyada The David Sheld-

rick Wildlife Trust (DSWT) gibi sosyal sorumluluk projeleri ve fo-

toğraf sanatına yaptığı katkılar-la adından söz ettiren Immagis

firması, Türkiye’de ilk sanat gale-risini ‘IN THE REALM OF LIGHT’

ismiyle 19 Ekim 2012 tarihinde açıyor. 3 ay boyunca sanatsever-

lerin ziyaret edip aynı zamanda satın alabilecekleri fotoğraf gale-

risinin ilk konuğu dünyaca ünlü ödüllü fotoğraf sanatçısı Joachim Schmeisser. Joachim Schmeisser yavru fillerle gerçekleştirdiği çeki-mi şöyle anlatıyor. “Kenya’da bu-

lunan DSWT kampında sabahın erken saatlerinden itibaren yavru

filleri gözlemliyorduk.

Bu tarif edilemez bir tecrübe. Yavru filler aynen küçük çocuklar

gibi ne yapacakları önceden kesti-rilemiyor. Hareketleri ve yaptıkları

sürekli değişiyor. Fillerden beklen-meyecek şekilde hızlı ve atik hare-ket ediyorlar. Bu özellikleri onların istenen şekilde fotoğraflanmaları-nı da oldukça zorlaştırıyor. Uzun

süre onları gözlemleyince farkedi-yorsunuz ki aynı insanlar gibi on-

ların da hepsinin farklı karakter-leri var”. Joachim Schmeisser’in

Yetim Filler fotoğraflarının yanı sıra Tanzanya’nın etnik halkı

Hadzabe’leri görüntülediği fotoğ-raflar da İstanbul’daki serginin en ilgi çekici konularından olacak. İlk defa yayınlanacak olan bu ilgi çe-kici fotoğraflar Tanzanya’da Eyasi nehri kıyısında yaşayan Hadzabe halkının arasında çekildi. Hadza-

beler, Tanzanya’nın vahşi doğada yaşayan yerli halklarından. Binler-

ce yıldır aynı yerde ve aynı ya-şam şekliyle hayatlarını sürdüren

Hadzade’lerin en büyük özelliği avcı toplum olmaları. Küçük grup-

lar halinde yaşayan ve çalıları ev olarak kullanan bu halkın hayvan-

cılık ve tarım gibi anlayışları hiç bir zaman olmamıştır. Temel gıda kay-

naklarını avlanarak ve bunun ya-nında bal ile meyve toplayarak

sağlarlar. Joachim Schmeisser’in onların arasında yaşayıp, onlarla

ava gidip, yaşam şartlarını gözlem-leyerek çektiği bu fotoğrafları da

ilk defa 19 Ekim’de gerçekleşecek olan ‘IN THE REALM OG LIGHT’

sergisinde bulacaksınız.

Immagis Hakkında Alman Im-magis firması modern fotoğraf sa-natının en mükemmel örneklerini

temsil ediyor. Dünyaca ünlü sanat-çıların yanı sıra yeni ve ümit ve-ren fotoğrafçılarla da çalışan fir-

ma sosyal sorumluluk projelerine büyük önem veriyor. The David

Sheldrick Wildlife Trust bu çalış-maların başında yer alıyor. The Da-vid Sheldrick Wildlife Trust (DSWT)

30 yıldan uzun süredir Doğu Afrika’daki yetim fillerin bakımını

üstleniyor. Bu bebek fillerin hayat-ta kalmaları ve sağlıklı yetişmeleri

için çalışmalar yapıyor.Joachim Schmeisser Hakkında

1958 yılında Almanya’nın Bad Mergentheim şehrinde doğan Sch-meisser, 80’li yılların başında ken-

di fotoğraf stüdyosunu kurarak çalışmalarına hız verdi. Gerçe-ğe odaklı reklam fotoğrafçılığı-

nın dışına çıkarak yeni, farklı ve dokunaklı perspektifler geliştirdi. Schmeisser’in favori çekimlerinin konusu genelde insanlar ve hay-

vanlardan oluşuyor. Özellikle The David Sheldrick Wildlife Trust için

Kenya’da çektiği Yetim Filler en çok ilgi çeken çalışmalarının ba-

şında geliyor. Bugüne kadar birçok ödül kazanan sanatçı son olarak 2012 yılında Hasselblad Masters

ödülünü kazandı.

Page 64: Ekonomi Ajandası

Avrupa Birliği Bakanı ve Baş-müzakereci Egemen Bağış, Boyner Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner, lider internet girişim-lerinin yatırımcısı Atomico ve CEO Niklas Zennström, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde 13 Eylül Perşembe günü gerçekleştirilen ‘Girişimcilik ve Yenilikçilik Paneli’ne konuşmacı olarak katıldı. Skype, Rovio, Jawbo-ne, Fab, Wrapp ve Klarna gibi 50’den fazla öncü internet girişimine yaptığı yatırımlarla tanınan Londra merkezli uluslararası girişim sermayesi şirketi Atomico’nun CEO’su Niklas Zenns-tröm, beraberinde yönetici heyeti ile birlikte Türkiye’yi ziyaret etti.

Skype’nın da kurucusu olan Zennström, Atomico’nun Küresel Open Office programı kapsamında İstanbul Bilgi Üniversitesi ev sahipli-ğinde Küresel Sorunlar Platformu ile gerçekleştirilen etkinlikte öğren-cilerle bir araya geldi. Zennström yanı sıra Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Boy-ner Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner de konferansa konuş-macı olarak katıldı.

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Kü-resel Sorunlar Platformu ile gerçek-leştirilen etkinlikte öğrencilerle bu-luşan Zennström, henüz üniversite sıralarında olan potansiyel girişimci-leri cesaretlendirdi ve deneyimlerini paylaştı. Bu yıl ilk kez İstanbul’un da dahil edildiği program kapsamında, Atomico, portföyündeki şirketleri Türkiye pazarı ile tanıştırdı. Firma yetkilileri ayrıca girişimcilerle bir araya gelerek, dijital dünya etrafın-da yeniden şekillenen ekonomide

işlerini nasıl yönetmeleri gerektiği ve bu yeni ekonomide Türkiye’nin rolünün ne olduğu gibi konularda fikir alışverişinde bulundu.

Cem Boyner konuşmasında, “Girişimcilik ve yenilikçilik bir kıvılcımdır. Kıvılcımlarınızı sevin, onlar olmadan ateş yakamazsınız. Biz şirketimizde tüm fikirleri dinler değer veririz. Başkalarının en aptalca bulduklarını bile. Hiyerarşik ve hantal şirket yapılarında değil sizi dinleyen yöneticilerle çalışın. Yeni fırsatlar dijitalde. Ben oğlumdan bir bardak su istediğimde getirmeyebilir ama ayakkabı istesem internetten anında alır. Çünkü yeni jenerasyo-nun ayakları artık parmakları. Her şeyi parmaklarıyla yapıyorlar” dedi.

Türkiye’nin en köklü eğitim vakfı olan Türk Eğitim Vakfı’nda Genel Müdürlüğü tecrübeli yönetici Yıldız Günay devraldı.

Deneyimli bürokrat Turgut Bozkurt’un ardından Türk Eğitim Vakfı Genel Müdür-lüğüne önemli bir iş kadını geldi. Yıldız Günay Eylül 2012 itibarıyla Türk Eğitim Vakfı’nda Genel Müdür olarak göreve baş-ladı. Amerikan Lisesi’ni bitirdikten sonra Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühen-disliği ‘nde lisans eğitimini tamamlayan Yıldız Günay, Boğaziçi Üniversitesi’nde Ekonomi Yüksek Lisansı yaptı.

İş hayatına 1990 yılında Citibank Hazine Bölümünde Para Piyasaları Sorumlusu olarak işe başlayan ve 1993’te Hazine Pazarlama Müdürü olan Günay, 1995’te Cargill’de Finanstan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışma-ya başladı. Bu süreçte şirketin Finans ve Portföy Yönetiminin kurulumu ve yeniden yapılandırılmasından sorumlu oldu. 2004 yılında Cargill’de sürdürdüğü kariyer yolculuğuna şirket bünyesinde olan, Black River’ın Genel Müdürü olarak devam etti. Günümüze kadar olan süreçte sorumluluk alanı Türkiye’den sonra Ortadoğu ve Afrika Bölgelerini içine ala-cak şekilde genişledi. Günay, Eylül 2012 tarihi itibarıyla TEV Genel Müdürü olarak göreve başladı.

EKİM / 2012üNİVERSİTE SANAyİ

64

Türk eğitim vakfı’nda Bayrak değişimi

Bakan Egemen bağış,Cem Boyner ve skype’nin kurucusu niklas zennström Bilgi’de bir araya geldi

Page 65: Ekonomi Ajandası

ÜSKüdAR Üniversitesi’nin mühendislik ve doğa bilimleri

fakültesi öğrencileri evrensel bilim için yepyeni çalışmalar yürütecek.

Türkiye ne yazık ki en fazla beyin göçü veren ülkeler arasında ilk sıra-larda yeralmaktadır. Mühendislik gibi teknik bilgi ve uygulama gerektiren pek çok bölümün eğitiminin teorik bilgiye dayalı olması, AR-GE faaliyet-leri veteknolojik alt yapının eksikliği, işsizlik sorunu gibi nedenler beyin göçünü tetikleyen unsurlardır.

Bu yıl ilk öğrencilerine merhaba diyen Üsküdar Üniversitesi, Dav-ranış Sağlığı ve Bilimleri alanında Türkiye’nin ilk ve tek tematik üniver-sitesi olarak, Türkiye’de uygulanma-mış pek çok bilimsel çalışmanın da ilk uygulayıcısı olacak çalışmalara imza atmaya hazırlanıyor. Benimse-diği multisipliner eğitim anlayışla ve tekno girişimci alt yapısıyla Üskü-dar üniversitesi sinir bilimcilerle

mühendisleri birlikte çalıştıracak ve davranış sağlığı konusunda evrensel bilime katkı sunacak projeleri haya-ta geçirecek.

Uzmanlık alanı davranış sağlı-ğı ve bilimleri olan üniversitenin mühendislik ve doğa bilimleri fakültesinde bilgisayar mühendisli-ği, moleküler biyoloji ve genetik ve biyomühendislik bölümleri mevcut. Bu bölümleri diğer üniversitelerin aynı bölümlerinden ayıran en önem-li özellik ise; davranış sağlığının temelini oluşturan beyin fonksiyon-larını inceleyecek olmaları… İnsan beyninin gizemlerini keşfe çıkacak olan Üsküdar üniversitesi mühendis-lik ve doğa bilimleri fakültesi öğren-cileri, beyin pili üretimi, uluslar arası yapay zekâ ve mavi beyin çalışmala-rı, avatar modelleme gibi Türkiye’de ilk olan pek çok projenin içerisinde görev alacaklar. Üstelik üniversite hastane işbirliği modeliyle de gerçek

çalışma ortamlarında uygulama yap-ma imkânlarına sahip olacaklar.

Türkiye’de üniversite eğitimi anla-yışına yepyeni bir bakış açısı getiren Üsküdar Üniversitesi tekno girişimci yapısıyla da dünya standartlarının üzerinde bir eğitim kurumu. Teknolo-jiyi, davranış bilimleri ve ruh sağlığı ile birleştiren üniversitesinin bilgi-sayar mühendisliği bölümü öğren-cileri mavi beyin projesinde birlikte çalışacakları sinir bilimcilerle beyin nöronlarındaki kodlarla bilgisayar yazılımı geliştirecekler. Biyomühen-disler avatar modelleme ile düşünce yoluyla hasta tedavisine katkıda bulunacaklar. Moleküler biyoloji ve genetik bölümü öğrencileri insan davranışlarının geçmişini araştırarak bu bilgilerle yapay zekâ, beyin pili üretimi çalışmalarında kullanılmasını sağlayacaklar. Üsküdar Üniversitesi Laboratuarları dünya standartlarında önemli klinik çalışmalar yürütecek.

Türkiye’nin mühendisleri beynin kodlarını çözecek

EKİM / 2012

65

üNİVERSİTE SANAyİ

Page 66: Ekonomi Ajandası

66

ABONE KUPONUAdı Soyadı:...............................................

Varsa Firma adı:...............................................

Tel:...............................................

Fatura adresi:...............................................

Vergi Dairesi ve vergi no:...............................................

Derginin gönderileceği adres:........................................................................................................................................................................

EKONOMİ AJANDASI DERGİSİNE abone olmak için, yıllık 60 TL’lik abone ücre-tini Garanti Bankası IBAN: TR98 0006 2000 3490 0006 6641 19 no’lu hesaba yatırılmasını ve abone formuyla birlikte dekontun [email protected] e-posta adresine gönderilmesi gerekir.

Cansın Ajans YayıncılıkEkonomi Ajandası

Haznedar Mah. Park Sok. No:17/4Güngören - İSTANBUL

Page 67: Ekonomi Ajandası

���������������������� ������������

���������������������������������������������� � � � � � � � �� � � �

��������������������������������

� ������������ ��������������������

� ���������� ����������

� �����������������

� � ������������������� ������

� ���������� ��� ������� ���� �

� � �������� ���� ���� ���

������EKİM - KASIM / 2012 GÜNCEL

67

���������������������� ������������

���������������������������������������������� � � � � � � � �� � � �

��������������������������������

� ������������ ��������������������

� ���������� ����������

� �����������������

� � ������������������� ������

� ���������� ��� ������� ���� �

� � �������� ���� ���� ���

������

Page 68: Ekonomi Ajandası