el fali - yüksek lisans tezi

144
T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI DİNLER TARİHİ BİLİM DALI EL FALI YÜKSEK LİSANS TEZİ Azize UYGUN Tez Danışmanı Prof. Dr. Ekrem SARIKÇIOĞLU ISPARTA-2005

Upload: inci-kovacioglu

Post on 12-Apr-2016

97 views

Category:

Documents


2 download

DESCRIPTION

..

TRANSCRIPT

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

DİNLER TARİHİ BİLİM DALI

EL FALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Azize UYGUN

Tez Danışmanı

Prof. Dr. Ekrem SARIKÇIOĞLU

ISPARTA-2005

I

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ……………………………………………………………………………..V

KISALTMALAR………………………………………………………………...VII

ÖZET…………………………………………………………………………… VIII

ABSTRACT……………………………………………………………………….IX

GİRİŞ

FAL VE FALCILIK ……………………………………………………………….1

1. FALIN TARİHİ…………………………………………………………………2

2. FALNAMELER…………………………………………………………………9

3. FAL ÇEŞİTLERİ……………………………………………………………….12

I. BÖLÜM

EL FALI…………………………………………………………………………...39

1. Tarihi……………………………………………………………………………39

2. El falı ve Astroloji………………………………………………………………42

3. El falı ve Numeroloji……………………………………………………………45

II. BÖLÜM

EL FALINA BAKMA USULLERİ………………………………………………49

1. ELLER……………………………………………………………………..........50

A) EL TİPLERİ………………………………………………………………..51

1) Su Eli…………………………………………………………………….51

2) Hava Eli…………………………………………………………………52

3) Toprak Eli………………………………………………………………52

4) Ateş Eli…………………………………………………………………..53

II

B) EL ŞEKİLLERİ…………………………………………………………….54

1) Kare El……………………………………………………………….55

2) Konik El……………………………………………………………...56

3) Sivri Uçlu El…………………………………………………………58

4) Spatula El……………………………………………………………59

5) İlkel El…………………………………………………………..........61

6) Karışık El…………………………………………………………….61

7) Boğumlu El……………………………………………………..........62

C) EL AYASININ OKUNMASI………………………………………............63

1. TEPELER ……………………………………………………................63

a) Venüs Tepesi………………………………………………………...64

b) Jüpiter Tepesi………………………………………….....................65

c) Satürn Tepesi………………………………………………………...66

d) Uranüs Tepesi………………………………………….....................68

e) Merkür Tepesi……………………………………………………….69

f) Mars Tepesi……………………………………………......................70

g) Ay tepesi……………………………………………………………...71

2. ÇİZGİLER……………………………………………………................72

a) Elin Ayasındaki Temel Çizgiler………………………………..76

1) Hayat Çizgisi………………………………………………...76

2) Akıl Çizgisi…………………………………………………..79

3) Kalp Çizgisi…………………………………….....................81

b) İkinci Derecede Olan ve Her Elde Görülmeyen

Çizgiler……………………………………………………………..85

1) Kader ve Şans Çizgisi………………………………………85

2) Sıhhat Çizgisi………………………………………………...88

3) Güneş Çizgisi………………………………………………...90

III

c) Yardımcı Çizgiler……………………………………………….92

1) Venüs Hilali………………………………………………….93

2) Evlilik Çizgisi………………………………………………...94

3) Ay Çizgisi…………………………………………………….96

4) Bilek çizgisi……………………………………......................96

5) İlham Çizgisi…………………………………………………97

6) Nesil Çizgisi…………………………………….....................98

d)Yardımcı İşaretler………………………………………………99

1) Yıldızlar ………………………………………………..........99

2) Kare ve Dikdörtgen…………………………………………99

3) Çember……………………………………………………...100

4) Ada …………………………………………………………100

5) Üçgen…………………………………………......................100

6) Izgara………………………………………….....................100

7) Nokta…………………………………………......................101

8) Haç……………………………………………......................101

9) Harfler………………………………………………………102

10) Küçük Çizgiler…………………………………………….102

3. PARMAKLAR ………………………………………………………..103

a) Parmakların Şekillerine Göre………………………...............104

1) Baş Parmak…………………………………………….105

2) İşaret Parmağı…………………………………………107

3) Orta Parmak…………………………………...............107

4) Yüzük Parmağı………………………………...............108

5) Serçe Parmağı………………………………………….108

b) Parmakların Boğumlarına Göre……………………………109

1) Zeka ve Akıl Boğumu ………………………………..........109

IV

2) Kafa Boğumu……………………………………………….109

3) Kalp Boğumu………………………………………………110

4. TIRNAKLAR………………………………………………………….110

a) Şekillerine Göre Tırnaklar………………………………………..110

b) Renklerine Göre Tırnaklar…………………………......................111

D) ELLERDE YAŞ HESABI………………………................................112

III. BÖLÜM

ELLER VE FİZİKSEL ÖZELLİKLERLE KARAKTER ANALİZİ………..114

1) Karakter Analizi………………………………………………………...114

2) Bilimsel Çalışmalarda Karakter Analizi ve Bazı Hastalıkların

Tespiti ………………………………………………………………………117

SONUÇ …………………………………………………………………………..124

BİBLİYOGRAFYA ……………………………………………………………..128

V

ÖNSÖZ

İnsanların fıtratında var olan merak duygusu kişiyi bilinmeyeni anlayıp

keşfetmeye, geleceğin neler getireceğini önceden bilebilmeye yöneltmiştir. İnsan

kendi kaderini kendisi çizmek istemiştir. Bunda gizli olan şeye duyulan merakın

büyük payı bulunmaktadır. Bu merakı giderebilmek, gizliyi açığa çıkarabilmek,

bilinmeyen geleceği görebilmek amacıyla çeşitli yöntemler kullanılmıştır. Zaman

içinde insanların bu ihtiyaçlarını karşılamak üzere bu işi meslek edinenler ortaya

çıkmış, kahin, falcı, sihirbaz, bakıcı, büyücü gibi isimler almışlardır. Genelde

karakter tahlilinden anlayan, insanlara telkin gücü yüksek, pratik zekalı, dilbaz

kişiler, insanların zayıf yönlerini yakalayarak onları kullanma yoluna gitmişlerdir.

Eskiden olduğu gibi günümüzde de bir sorun olarak karşımızda duran fal

konusunu ele almayı uygun bulduk. Fakat geniş bir alanı bir çalışmada toplamak

mümkün olmadığı için falın çeşitleri arasından El falı üzerinde durmayı uygun

bulduk.

Araştırırken de bazı falcı ve medyumlarla görüşerek uygulayıcı

kaynaklarından yararlanmaya çalıştık. Ayrıca bu alanda yazılmış kitaplar da

araştırmamızın oluşmasında bize katkı sağladı.

Çalışmamıza falın genel bir tanımı ve tarihini araştırmakla başladık. Bu

süreç içersinde kullanılan fal çeşitlerinden bazılarını günümüzdeki yapılış

şekilleriyle beraber verdik. İlkel veya modern her toplumda kullanılageldiğini

gördük.

Birinci bölümde El falının tarihi süreci, sonra da hangi alanlarla

ilişkilendirildiğini; ikinci bölümde ise el falına bakarken nelere dikkat edildiğini ve

nasıl yorum yapıldığını ortaya koymaya çalıştık.

Üçüncü bölümde ise araştırmamız esnasında kullandığımız kaynakların

açıklamaları ve din büyüklerinin yaptığı yorumlar, konuyu tıp açısından incelemeye

de sevk etti. Tıp alanında uzman kişilerle görüşmelerimiz oldu. Yardım ve

yönlendirmelerinden dolayı Dr. M. Ali Malas ve Dr. İbrahim Eren’e teşekkürü bir

borç biliyorum.

VI

Çalışmam esnasında yaptıkları yardımlardan dolayı Danışman Hocam,

Ekrem Sarıkçıoğlu’na ve Hocam Nasuh Günay’a teşekkür ediyorum.

Azize Uygun

Isparta-2005

VII

KISALTMALAR

C. : Cilt

Çev : Çeviren

DİA : Diyanet İslam Ansiklopedisi

İbn : Oğul

M.Ö : Milattan Önce

M.S : Milattan Sonra

Mad : Madde

MEB : Milli Eğitim Bakanlığı

s. : Sayı

Ter : Tercüme

Vr. : Varak

Yay. : Yayınları

VIII

ÖZET

EL FALI

Azize Uygun

Süleyman Demirel Üniversitesi, Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü

Yüksek Lisans Tezi, 143 Sayfa, Ağustos 2005

Danışman: Prof. Dr. Ekrem SARIKÇIOĞLU

Toplumsal sorun olarak karşımızda duran falın özellikle bilimsel

gerçekliğinin olup olmadığını araştırmak istedik. El falıyla konumuzu sınırladık.

Çalışmamızda fal tarihi, süreci ve bu süreç içersinde kullanılagelmiş bazı fal

çeşitleri hakkında kısa bilgiler vererek konumuza giriş yaptık.

El falının tarihi sürecine değinerek konuyla ilgili diğer bilim dalları olan

astroloji ve numerolojiyle ilişkisini inceledik. İddia edildiği gibi el çizgilerinin ilahi

bir kaynak tarafından çizilmediğini bunların elin bükülme çizgileri olduğunu ancak

kişinin bazı özelliklerini de yansıttığını öğrendik.

Çalışmamız esnasında ise bazı karakter analizleriyle karşılaştık. Bunların

eski çağ bilimleri astroloji ve politeizm felsefesiyle ve kehanetle karıştırıldığını

gördük.

Araştırmamız sonucunda da fal ve kehanet niteliği taşıyan bilgilerin hiçbir

bilimsel gerçekliği ve dayanağı olmadığı halde insandaki fiziki özelliklere, özellikle

de ellere bakılarak karakter analizi yapılabileceğinin hatta bu alanla ilgili yeni yeni

çalışmaların yapıldığını gördük.

Anahtar Kelimeler: El Falı, Bükülme Çizgileri, Kehanet

IX

ABSTRACT

PALMİSTRY

Azize UYGUN

Süleyman Demirel University, Departman of Philosophy and Religion

Master of Arts, 143 pages, August 2005

Supervising Professor: Prof. Dr. Ekrem SARIKÇIOĞLU We desired to search the scientific reality of fortune which stands as a

societial problem. Our subject is limited with hand fortune.

We introduced our subject by telling the fortune history, process and and

some fortune types that had been used previously.

We seached the history of fortune telling and its relationships with oyher

sciences like astrology and numerology. We learned that hand lines caused from the

action of hands but reflects some of the characteistics or the people.

We reached some character analysis while our study. We saw that these are

confused with astrology, polytheism and predicition.

At the end of our search we found that fortuen and prediction hasn’t got a

scientific value but character analysis could be made according to this lines. And

new work areas are developing in the era.

Key Words: Palmistry, Palmar Flexion Creases, Prediction

1

GİRİŞ

FAL ve FALCILIK

İnsanoğlu tarih boyunca gerek kendisiyle, gerekse çevresiyle ilgili

bilinmezleri anlayıp keşfetmeye, geleceği hakkında bilgi sahibi olmaya ve böylece

kendi kaderine hükmetmeye çalışmıştır. Bilinmeyene ulaşmak için, merak edilene

bir ışık, bir işaret bulmaya gayret göstermiş fal, büyü, sihir, kehanet gibi uğraşılar

toplumlarda yer edinmişlerdir. İnsanların bu duygularını karşılamak üzere bu işleri

meslek edinen falcı, büyücü, sihirbaz, kahin, bakıcı gibi kişiler ortaya çıkmıştır. Bu

kimseler toplum tarafından da büyük itibar görmüşlerdir.

Konumuz olan fal özelikle kişinin geleceği, kaderi ve talihi hakkında

birtakım bilgiler elde edebilmek, ipuçları yakalayabilmek amacıyla çeşitli metotlar

kullanılarak yapılan bir kehanet türü olarak tanımlanmaktadır.1

“Fal” kelimesi Arapça bir kelime olup, gelecekteki olaylara “işaret”

anlamında ve “tyr” kelimesinin eş anlamlısı olarak kullanılmıştır.2 Gelecek

hakkında bilgi sahibi olabilmek için çeşitli yollara başvurma, baht, uğur ve talihi

anlamak için birtakım garip yollara başvurarak, atılan boncuk ve baklaya, tesadüfen

açılan bir kitabın sayfasına, koyunun kürek kemiğine, kahve fincanına vb. şeylere

bakarak bunlardan anlam çıkarma işi3 anlamına da gelmektedir. Bu işi kendine

meslek edinmiş kimseye ise falcı denilmiştir.4

Ayrıca karışık olan bir hususu ortaya çıkarmak amacıyla yapılan

teşebbüslerde,5 uğur ve uğurlu şeyleri gösteren simge anlamında da kullanılmıştır.

Batı’da genellikle gelecekten haber vermede (kehanet), Grekçe “manteia”, İngilizce

“mancy”, Fransızca da “mancie” ekleriyle yapılan ve fal türlerine göre değişen

kelimeler kullanılmaktadır. Fal, bakıcılık ve kehanet kelimeleri de sadece

1 Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, Vadi Yay., Konya 1998, 125. 2 Türk Ansiklopedisi, “Fal ve Falcılık” Mad., C.16, M.E.B., Ankara 1968, 90. 3 Şamil İslam Ansiklopedisi, Genel Yönetim ve İlmi Redaksiyon, Ahmet Ağırakça, Şamil

Yayınevi, İstanbul 1990, C. 2, 143. 4 Büyük Lugat ve Ansiklopedi, C.4, Meydan Yayınevi, İstanbul 1981, 497. 5 Muallim Naci, Muallim Ömer Naci, Lugati Naci, Fal Mad., Çağrı Yayınları, İstanbul 1987.

2

“divination” kelimesiyle ifade edilmektedir. Bunlar tek bir kavram altında

toplanmış olsa da aralarında farklar bulunmaktadır.6

Bakıcılık ve kehanet özel birtakım yeteneklerle ve cinler vasıtasıyla

gelecekten haber alma çalışması yönüyle faldan ayrılmaktadır.7 Kehanet, falcılıktan

daha kapsamlıdır. Belirli fal ve astrolojik metotları kullanarak gelecekten, ara sıra

da geçmişten haber vermesi yönüyle faldan farklı görülmüştür.8 Fakat gelecekten

haber verme özelliklerinden dolayı fal ve kehanet genelde bir arada ve aynı

anlamda kullanılmıştır.

1. FALIN TARİHİ

Falcılığın insanlık tarihinin en eski uğraşlarından biri olduğu görülmektedir.

Milattan en az 4000 yıl önce Çin, Mısır, Babil, Eski Yunan Medeniyetlerinde

uygulandığı bilinmektedir. Fakat fal ve falcılığın muhtemelen en eski kaynağı

Mezopotamya’dır.9 Din ve hekimlikle ilgili işlerde kullanılmakla birlikte özel ve

genel nitelikteki meselelerin çözümünde başvurulan yardımcılardandır.10

Falcılıkla uğraşanlar arasında sadece o ülkenin halkı değil, üst kademeden

insanlar da olmuştur. Bazı dinlerde din adamlarının bu işlerle uğraştıkları,

Tanrılarla irtibat kurarak onlardan gelecekle ilgili bilgiler almaya çalıştıkları

bilinmektedir. Birçok uygarlıkta kehanet merkezleri kurulmuş, bu merkezlere her

sınıftan insan büyük ilgi göstermiştir. Krallar bu merkezlere haber göndererek,

ordusunun savaşacağı şehri, yeri ve uygun zamanı öğrenmek istemişlerdir.11

Kehanet ve kahinlik konusu geniş bir şekilde incelendiği zaman özellikle

Dünyanın her yerinde, politeist inançlara sahip kültürlerde rastlanmaktadır.

6 İslam Ansiklopedisi, D.İ.A, C.12, Diyanet Yay., İstanbul 1995, 134. 7 İslam Ansiklopedisi, 134. 8 Gündüz, 209. 9 İslam Ansiklopedisi, 135. 10 Ayşe Duvarcı, Türkiye’de Falcılık Geleneği ile Bu Konuda İki Eser, Falname-i Risale-i li Cafer-i

Sadık ve Tefe’ülname, Doktora Tezi, Ankara 1987, 6. 11 Zuhal Akar, Topkapı Sarayı Müzesinde Bulunan İki Falname ve Resimleri, Yüksek Lisans Tezi,

Ankara 2002, 17 ; İslam Ansiklopedisi , 135.

3

Kehanetle uğraşanlar, sadece din adamı değil aynı zamanda Tanrıların seçtiği, Tanrı

ile insanlar arasında aracılık yapabildiğine inanılan kimselerdir.12

Sümerlerde kahinlerin tanrılarla irtibat halinde olduklarına ve gelecekten

haber aldıklarına, uğurlu veya uğursuzu bildiklerine inanılıyordu. Hatta yerin altına

giderek, Cehenneme gitmiş olan ruhlardan istediklerini kurtarabildikleri kabul

görüyordu.13

Bu ülkede kahinlere kehaneti ilk öğreten kişinin “Anmeduranki” olduğu

söylenmektedir. O, büyük tufandan önce gelen hükümdarlardan yedincisi olarak

bilinmektedir. “Baru’lar” ise kahinlik görevinde bulunan papazların isimleridir.14

Keldanilerde fal aracı olarak birçok nesneler, hayvanlar, doğal olaylar

kullanılmıştır. Bir elmasın parıltıları, rüzgarda sallanan yapraklar, yılanlar, köpekler

kısacası hemen hemen her şey fal bakmak için bir araçtır.15

Yunanlılarda bazı Tanrıların kahinlik gücünün olduğuna;16 ilahların

medyumlarla, kahinlerle iletişim kurduklarına ve onlara birtakım haberler

verdiklerine inanılmıştır. Bu ilahlardan en önemlisi olan “Apollo” kehanet Tanrısı

olarak da nitelendirilmiştir. Delfi’de bu Tanrının bir tapınağı bulunmakta idi.

Homeros zamanında “Kahinlik Ocağı” olarak büyük bir üne sahip olmuştur. Diğer

bir Tanrı da Zevs’tir. Epeiros’ta, Dodona’da eski meşe ağaçlarının çıkardığı

hışırtılar Zevs’in sesi olarak düşünülmüştür. Üstelik Olimpia’da bu Tanrı’nın bir

kehanet ocağı vardır.17 Bir diğeri de Tanrıça Tykhe (İsis)’dir. Romalıların en çok

tapındıkları ve korktukları, kör talihi simgeleyen Fortuna ile bir tutulmuştur.18

Ege’de tarih öncesi çağlardan beri kahinlik özelliği bulunan, yer altı

kahramanları, tanrılar ve yarı tanrılara inanılmıştır. Bir mitolojiye göre ise, Apollo

12 Elvan Öğüt, Gündüz Öğüt, Tarih Boyunca Gerçekleşen ve Gerçekleşmesi Beklenen Kehanetler

ve Kahinler, Ege Meta Yay., İzmir 1997, 61. 13 Murat Uraz, Türk Mitolojisi, Düşünen Adam Yay., İstanbul 1994, 242. 14 Uraz, Türk mitolojisi, 244-245. 15 Giovanni Scognamillo, Doğu ve Batı Kaynaklarına Göre Fal, Çev : Arif Arslan, Karizma Yay.,

İstanbul 1999, 54-55. 16 Arif Arslan, Büyü Fal ve Kehanet, Nesil Yay., İstanbul 2002, 107. 17 Arif Müfid Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1971, 143. 18 Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul 1972, 144.

4

evlenmek istediği Kassandra’ya falcılık yeteneği vermiş, Hermes’e de zar şansıyla

ilgili falı vermiştir.19

Eski Yunanistan’da hem kişisel hem de toplumların geleceğiyle ilgili

kehanetlere önem verilmiştir. Bunları Yunan Mitolojilerinde, destanlarında (İlyada,

Odise), ünlü tarihçi Heredot’un eserlerinde de görebiliriz.

Yunanlı filozof Pyhagoras MÖ. VI. Yüzyılda Mısır’ı ve bazı Asya ülkelerini

dolaşmış Kaldelilerin, Mecusi Rahiplerin uğraştığı gizli ilimleri inceleyerek

Yunanistan’a getirmiştir.20

Ülkedeki krallar gelecekle ilgili bilgiler edinebilmek amacıyla Piti (Pitya)

adını taşıyan Delfi kahinlerine başvurmuşlardır. Bu kahinler Yunanlılar için 7.

yüzyılda önemli bir otorite haline gelmiş ve ünü sadece Yunan sınırları içinde değil

Anadolu içlerine kadar yayılmıştır. Bunlar gelecekten haber veren rahiplerin

yanında ömürlerini kahinliğe adamış ve hayatlarını saf kalma düsturu içinde

yaşamayı seçmiş kadınlardır.21

Aristoteles ve Platon’un da fala inandıkları söylenmektedir.22 Aristo

Fizyognomi üzerine bir kitap yazmış bu sanatı da birçok öğrencisine öğretmiştir.23

Akadlar da falcılıkla oldukça fazla ilgilenen topluluklar arasındadır.

Falcılığın Asya ve Akdeniz Bölgelerinde de yaygınlaşmasında etkili olmuşlardır.24

Roma’daki uygulamalar ise genel olarak Yunan kültürüyle benzerlik

göstermektedir. Bu iki medeniyette de görülen ve adına “mantika” denilen hem

devletin hem de kişilerin geleceğinin öğrenilmeye çalışıldığı bir düşünce tarzı

bulunmaktadır. Mantika, doğrudan doğruya sanatsız olarak gerçekleştirilen tabii

mantika ve birtakım vasıtalar kullanılarak kehanette bulunma işi olan yapma

mantika diye ikiye ayrılmıştır. Yapma, sanatlı olarak kullanılan alamet mantikası

özellikle Roma’da çok gelişmiş ve uzun bir dönem kullanılan bir ilim dalı olmuştur.

19 Arslan, 107 ; Erhat, 144. 20 Duvarcı, 8 ; Türk Ansiklopedisi, 90. 21 Öğüt, 71. 22 Büyük Kültür Ansiklopedisi, C.V, Başkent Yayınları, Ankara 1984, 1764. 23 Türk ansiklopedisi, 90. 24 İslam Ansiklopedisi, 135.

5

Mesala dini törenlerde taşınan Tanrı tasvirinin her sallanışından ayrı bir mana

çıkarılmaya çalışılmıştır.25

Grek, Etrüsk ve Roma falcılığı hakkında sayısız araştırmalara rağmen birçok

detayları henüz aydınlatılabilmiş değildir.26 Roma imparatoru Justinianus’un

sarayında çağının en büyük falcılarını bulundurduğu ve onlardan gelecek hakkında

haberler aldığı söylenmektedir.27

Mısır’da ise Firavunların özel kahinleri vardı. Bunlara “Urmalar” denilirdi.

Bunlar Ptah mabedinin yer altı adalarında yaşarlar, inandıkları Tanrılarıyla sürekli

iletişim halinde bulunurlar, dış dünya ile ilişkilerini koparırlardı. En eski kehanet

merkezleri olarak Amon-Re kehanet merkezleri bilinmektedir.28

M.Ö. 1450-1180 yıllarında varlığını sürdürdüğüne inanılan Hititler’de ise

falın en çok kullanıldığı alan savaşlardır. Ordunun hareketleri, takip edeceği yol,

kışlayacağı yer, saldırıya geçeceği yer ve zaman hakkında ve bu savaşın sonunda

kralın zafer şansının olup olmadığına dair gelecekle ilgili bilgiler elde edilmeye

çalışılmıştır.29

Çinlilerde falcılık geleneği çok eski dönemlere, Eski Çinlilere

dayanmaktadır.30 Fala bakmak amacıyla ciddi bir fal kitabı olarak görülen I Ching

(Değişmeler Kitabı) kullanılmıştır. Bu kitap Çin’in en eski fal ve bilgelik

kitabıdır.31

Buda, mürşit olduktan sonra fal ve kehanet gibi sahte hünerleri reddetmiştir.

Fakat Buda’nın öğrencilerinden bazıları fala inanmış ve gittikleri ülkelere de

götürmüşlerdir.32

25 Mansel, 376 ; Duvarcı, 7. 26 Ahmet Ünal, Hitit Sarayındaki Entrikalar Hakkında Bir Fal Metni KUB XX 1170=B02011,

Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1983, 3. 27 Büyük Kültür Ansiklopedisi, 1764. 28 Öğüt, 67. 29 Akar, 10. 30 Arslan, 107. 31 Giovanni Scognamillo, Geleceğinizin Anahtarları, -, (Koza Yayınları. Güncel Kitaplar Dizisi),

217. 32 İslam Ansiklopedisi, 136.

6

Amerika yerlileri olan Kızılderililerde, Avusturya çöllerinde yaşayan

Aborjinler’de de fal ve büyü işleri oldukça yaygındı. Fas (Batı Afrika), Zulu

(Güney Afrika) ve Yeni Zelanda yerlileri gibi halklar yanında daha modern

görünümlü birçok ülke ve toplulukların gelenekleri arasında kristal küreye bakarak

vizyon görme usulleri yaklaşık M.Ö. 3000 yılından beri devam etmektedir. Bazı

toplumlarda ise kahinlerin yerini bir tür din adamı olmakla beraber hekimlikle ve

büyücülük, falcılık gibi işlerle uğraşan Şamanlar almıştır. Şaman aynı zamanda

Kuzey Amerika, Avusturya, Güney Amerika Yerlilerinde, Eskimolarda, Japonlarda,

Afrika kabilelerinde hekimlere, şifacılara, majisyenlere (büyücülere), ve

medyumlara verilen isimdir.33

Fala bir hayli itibar edenler arasında İslamiyet’ten önceki Türkler de

bulunmaktadır. Onlar karşılaştıkları sorunları çözmede falcılardan yardım

istemişlerdir. Irk ve Tölge kelimelerini fal anlamında kullanılmışlardır. En eski fal

kitapları Irk Bitig’dir.34

Eski Türklerde falcılar kullandıkları malzemeye göre farklı isimler

almışlardır. Koyun, sığır, at, geyik gibi hayvanların kürek kemiklerine bakarak

geleceği okuyanlara “yağrıncı”, koyun tezeği, taş veya benzer birtakım tanelerle fal

açanlara ise “kumalakçı” denilmiştir. Bunların dışında değişik malzemeler

kullananlara da “ırımcı” adı verilmiştir.35

Fal Orta Çağda değersiz madenleri, kıymetli madenlere dönüştürme sanatı36

olarak bilinen simya bilimi ile karışmış bir halde görülmektedir.37 Bu dönemin ünlü

kahinleri arasında Nostradamus bulunmaktadır. Bu kişinin kehanet adına yapığı

tahminler döneminde olduğu gibi günümüzde de konuşulmaktadır. Kitaplarında

daha çok muğlak ve müphem ifadeler kullanmış, bu ifadelerde ne anlatmak istediği

tam olarak anlaşılamadığından sözleri farklı şekillerde yorumlanarak geleceği

bildiğine inanılmıştır.

33 Öğüt, 61. 34 Talat Tekin, Irk Bitig (Eski Uygurca Fal Kitabı), Öncü Kitap, Ankara 2004, 30-31. 35 Duvarcı, 12. 36 M. Reşat Güner, Okültizm, Tarih Boyunca Gizli Bilimler, Ege Meta Yay., İzmir 2001, 131. 37 Duvarcı, 9.

7

İslam’dan önce Cahiliye Arapları arasında da falın büyük bir kıymeti vardır.

İslamiyet’in gelmesiyle yapılması yasaklanan fal çeşitlerinin yanı sıra günümüze

kadar gelmiş olan ve halen az-çok uygulananları da bulunmaktadır. Bunların

tanınmış olanlarını şöyle sıralayabiliriz.

Zecr, iyâfet, tıyâre, tark ve kehânet, ezlâm, irâfet, ihtilâc, kıtfe, kıyâfet ve

firâset. Zecr, tıyâre ve iyâfet aşağı yukarı aynı anlama gelmektedir.38 Bunlar çeşitli

kuşlar ve hayvanların uçuş, yürüyüş, konuş, titreyiş ve seslerine bakılarak anlamlar

çıkarma işidir.

Kıtfe : Koyun kemiğinde bulunan renk ve çizgilere bakılarak yapılan fal

şeklidir.

İrâfet : Suya, küreye ve güneş gibi parıldayan nesnelere bakarak kehanette

bulunmakdır.

Firâset : İnsanların görünüşüne, renk, şekil ve uzuvlarına bakılarak yapılan

falcılıktır.

İhtilâc : İnsan vücudundaki bazı organların oynaması, seğirmesi gibi

birtakım hareketlerin incelenmesi ile yorumlar üretme şeklidir.39

Kiyâfet : İnsanın dış görünüşünden, şeklinden, organlarının durumundan

yola çıkarak o kişinin karakteri ve huylarını anlama işidir.40

Tark veya kehanet : Çakıl taşları, hurma çekirdekleri, nohut, bakla gibi

nesnelerle açılan fal çeşitleridir.41 Kehanet ise, taşla fal açmaktır. Taşlara çeşitli

işaretler konularak avuçta karıştırılmış ve avuç açıldığı zaman taşların duruş

şekilleri yorumlanmıştır.42 Bunların dışında ilm-i reml bulunmaktadır.

38 İ. Hikmet Ertaylan, Falname, Sucuoğlu Matbaası, İstanbul 1951, 2-3. 39 Halil Ersoylu, Fal, Falname ve Bir Çiçek Falı (Der Aksam-ı Ezhar), Edebiyat Fakültesi

Basımevi, İstanbul 1997, 196-198. 40 Duvarcı, 59. 41 İslam Ansiklopedisi, 138. 42 Duvarcı, 56.

8

İlm-i Reml: Kum üzerine çizgiler çizilerek yapılan bir çeşit fal şeklidir. Bu

usulün yıldızlar ve burçlarla ilgisinin olduğuna inanılır. 16 işaretten bazısı uğur ve

talihe, bazısı da uğursuzluğa işaret sayılmıştır.43

Fal Araplar tarafından bir ilim olarak görülmüştür. Özellikle bazı alanlarının

ihtisas gerektirdiğine inanılmıştır. İslam’ın ortaya çıkmasıyla bu uygulamaların

bazısı ortadan kalkmakla birlikte bazı çeşitleri İslami bir şekle bürünerek özel bir

yer ve değer kazanmıştır. Bazıları da İslam’ın haram saymasına rağmen

Müslümanlar arasında yaşayarak günümüze kadar gelmiştir.44

Araplarda kahinlik adına pek çok kimseler ün salmıştır. Hatta kahineler de

oldukça fazladır. Bunların en eskisi ve tecrübelisinin (Şek) ve (Satıh) olduğu

söylenir. Bunlar hakkında anlatılanlar daha çok efsane şeklindedir.45

Onlara göre Tanrı’nın yardımcıları olarak bilinen ruhlar, dünyanın

idaresindedirler ve insanların mutluluğa ulaşması, başlarına felaketlerin gelmesi

onların müdahalelerinin sonucu olarak görülmüştür.46 Kahinlerin her şeyi bildiğine

inanılmıştır. Çünkü ruhlar bu kişilere bilgi vermektedirler. Öyle ki bir kişinin başı

ağrısa, kahin onu okuyup üfleyerek tedavi etmiştir. Bazı işlerde ise kahin kum falı

denilen remili kullanmış, yahut ipe düğümler atmış ve ona üfürerek karşılaşılan

problemleri çözmeye çalışmıştır.47

Putların içinde Hatif” denilen cinlerin olduğuna ve bunların kahinlerle

konuşup, gökte neler olup bittiğini haber verdiklerine inanılmıştır.48

Osmanlılar Döneminde ise hem halk hem de Padişah, şehzade, bilginler gibi

üst sınıfta falla ilgilenmişlerdir. Her kabilede bir büyücü, her aşirette bir Şaman

bulunduğu gibi, Osmanlı devletinde de hemen hemen her padişahın yanında devlet

memuru olarak yıldızlardan hükümler çıkardığına inanılan bir müneccimbaşısının

43 Duvarcı, 65. 44 Ertaylan, 1. 45 Corci Zeydan, İslam Medeniyeti Tarihi, Ter: Zeki Megamiz, C.III, Neşriyat Yay., İstanbul 1973,

32. 46 İslam Ansiklopedisi, 170. 47 Zeydan, 31. 48 Neşet Çağatay, İslam Dönemine Dek Arap Tarihi, Dizi : VII, Sayı : III, Türk Tarih Kurumu

Basımevi, Ankara 1989, 144-145. Şinasi Gündüz, Mitoloji ve İnanç Arasında, Etüt Yay., Samsun 1998, 58.

9

bulunduğu bildirilmektedir. Bunlar ilmiye sınıfı tarafından sevilmeyen ve kralların

yanında hazır bulunan kişilerdir.49

Zamanla müneccimlik müessesi ortadan kalkmış, halk arasında

“yıldızname” adlı kitaplara bakarak, geleceği söyleyen kimseler ortaya çıkmıştır.

Falın yaygınlaşmasının bir sonucu olarak nasıl fal bakılacağını öğreten, bu iş için

kullanılacak metinlerin de içinde yer aldığı fal kitapları, “falnameler” yazılmıştır.

2. FALNAMELER

Fal ile ilgili yazılan ihtilacname, kıyafetname, kehanetname, tefe’ülname,

yıldızname ve hurşidname gibi adlarla anılan eserlere genel olarak falname

denilmiştir. Bunların bazıları şiir, bazıları da nesir şeklindedir. Eserler Türkçe,

Arapça ve Farsça olarak yazılmıştır.50

Peygamberimizin damadı Reml-i Hazret-i Ali, Hz. Ali’ye, Risale-i Fal-name

li Ca’fer-i Sadık onun ahfadından Cafer-i Sadık’a, Haza Fal-ı Kur’an, Muhyiddin

ibn Arabi’ye, izafe edildiği birtakım eserler ortaya çıkmıştır.51 Cafer-i sadık’a izafe

edilen birçok falnameden bahsedilmektedir. Bunlardan biri olan Risale-i falname li

Cafer-i Sadık adlı eser de ise bir niyetin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini öğrenmek

için ilk olarak dileğin kayıtlı olduğu daire bulunmuş sonra da fala bakan ve baktıran

kişi ellerini yumarak bir Fatiha üç İhlas okuyup, salavat getirmiş ve parmaklarından

istedikleri kadarını açarak bunların sayısını toplamış ve birtakım işlemlerin

sonucunda çıkan ayetler fal olarak kabul edilmiştir.52

Padişahlardan da Fatih adına düzenlenen iki tane falnameden

bahsedilmektedir. Biri Farsça Cam-ı Suhan-gu’dur. Diğeri ise Türkçe yazılmıştır.53

Bunun yanında Şehzade Cem Sultan’a da “Fal-ı Reyhan-ı Cem Sultan” adlı bir

falnamenin yazıldığını görmekteyiz.54

49 Ersoylu, 201 ; Scognamillo, GA, 17. 50 Ersoylu, 204. 51 Ersoylu, 27. 52 Duvarcı, 99. 53 Ertaylan, 31 ; Duvarcı, 26. 54 Duvarcı, 26.

10

Falnameler “gaybı ancak Allah bilir” ibaresiyle başlamaktadır. Muhyiddin

ibn Arabi ise eserinde bir işe başlamanın hayır mı yoksa şer mi olduğunu

anlayabilmek için abdestli olarak kıbleye dönülerek, eûzü besmele ile birlikte bazı

ayetleri okuduktan sonra on kere salavat-ı şerif getirip peşinden tefe’ülde

bulunulması gerektiğini söyler. Fal bakmayı uygulamalı olarak öğretmek amacıyla

sorular sorar ve cevaplarını aramaya çalışır.55

Falnameler fal bakmakta kullanılan metinler olmaları bakımından üçe

ayrılmaktadır. Birincisi en yaygın olarak kullanılan ve Falü-l Kur’an adı verilen

Kuran Falnameleri, ikincisi kur’a yöntemiyle, zar atarak bakılan Kur’a

Falnameleridir. Üçüncüsü de, Fe’lü’n Nebi, Fe’lü Esma-i Nebi isimleri verilen

Peygamber adlarına göre düzenlenen falnamelerdir.56 Manzum bir eser olan Baht

Aynası57 bir kura falnamesidir. Fakat bunların dışında hiçbir gruba girmeyen

falnameler de bulunmaktadır. Bunlardan bazıları, hemen hemen hepsi aşk meşk

üzerine yapılmış, içinde manilerin yer aldığı ve halk tarafından da oldukça ilgi

görmüş olan manili fallardır.58

Bunların dışında Mesnevi-i Mevlana, Divan-ı Hafız, Şeyh Sadi’nin

Gülistan-ı Sa’di adlı eserleri açılarak bakılan ve kitap falı denilen fal çeşitleri

görülmektedir. Fakat Kuran’ın açılarak bakıldığı Kuran Falı en efdal olanı kabul

edilmiştir.59

İsmail Hikmet Ertaylan, yaptığı araştırmalar sonucu Arapça, Farsça ve

Türkçe yazılmış 24 falname tespit etmiştir.

Tespit edilen bu falnameleri şöyle sıralayabiliriz.

a) İstanbul kütüphanelerinde olanlar:

1- Farsça manzum, Kur’an falı hakkında

2- Farsça manzum, Cam-i Suhanguy

55 Ebu Abdullah Muhyiddin Muhammed b. Ali İbnü’l Arabi, Tefeülname, Ter : Hüseyin Nafiz,

Ankara 1914. 56 İslam Ansiklopedisi, 143. 57 Ebu Abdullah Muhyiddin Muhammed b. Ali İbnü’l Arabi, Baht Aynası, Cemiyet Kütüphanesi,

1914. 58 Necdet Rüştü, Niyet Manileri 100 Fal, İstanbul 1934, Fal Tahminleri, 1950, Meraklı Fal, 1950. 59 Ertaylan, 21.

11

3- Türkçe manzum, Haza fal-i kur’a

4- Türkçe manzum, Tertib-i mahsus

5- Haza fal-i Kur’an-ı azim, mensur

6- Haza fal-i Kur’an tertib-i mahsus

7- Haza fal-i Kur’an telif, tertib-i mahsus

8- Falname

9- Risale-i falname Li Cafer-i Sadık

10- Falname-i Arabi

11- Tefe’ülname-i manzum

12- Risale-i Falname

b) Anadolu kütüphanelerinde olanlar:

1- Farsça Manzum ve Farsça mensur tefsirli Kur’an falı

2- Fal-i Türki manzum

3- Hurşidname, Türkçe manzum kur’a falı

4- Fit-tefe’ül-i bil Kur’an, mensur

5- Risalet-üt tefe’ül bil Kur’an, mensur, Arapça

6- Fal ve remil risalesi

7- Tefe’ül usulleri

c) Avrupa Kütüphanelerinden

1- Manzum Kur’an falı, Türkçe

2- Fal-i Kur’an-i azim

3- Cafer-i Sadık Falnamesi

4- Falname-i manzum

5- Şerait-i fal-i Kur’an-ı azim’dir.60

60 Ertaylan, s. 29-30.

12

Bunların dışında Zuhal Akar, Topkapı Sarayındaki iki falname üzerine

yaptığı çalışmada Şah Tahmasb Falname’sinin ve 2.Dresden Falnamelerinin

bulunduğunu söylemektedir. Şah Tahmasb falnamesinin Safevi hükümdarı Şah

Tahmasb zamanında tarihlendirildiği düşünülmektedir. Bu falnamenin İmam Cafer

es Sadık’a atfedilen falnameden kopyalanma ihtimali de bulunmaktadır.61

2.Dresden falnamesi ise 1600’lü yıllarda tarihlendirilmiştir. 1718 yılında Osmanlı-

Avusturya Savaşı sırasında Avusturya’ya götürülmüş olma olasılığından söz

edilmektedir.62 Bunlar resimli olan falnamelerdir. Bir de 1703 ve1702 numaralı

falnameler bulunmaktadır. 1703 numaralı falname I. Ahmed dönemi vezirlerinden

olan Kalender Paşa tarafından hazırlanmıştır. Falnamenin giriş sayfasında Sultan I.

Ahmed’in tuğrası bulunmaktadır.63 1702 numaralı falname hakkında ise kapsamlı

bir bilgi olmamakla birlikte Tahmasb Falnamesinden türediği belirtilmektedir.64

Gördüğümüz gibi hemen hemen bütün dinsel geleneklerde farklı isimler

altında ve farklı metotlarla yapılan falcılığa rastlanmaktadır. Fala bakmak içinse

çeşitli araçlar ve yöntemler kullanılmıştır. Bu da değişik fal türlerinin ortaya

çıkmasına sebep olmuştur. Tarihin muhtelif devirlerinde çeşitli kültürlerde bilinen

ve uygulanan başlıca fal türlerinden bulabildiklerimizi Latinceleri65 ile birlikte şöyle

sıralayabiliriz:

3. FAL ÇEŞİTLERİ

a) Astroloji:

Yıldız falı (horoscopy), ilm-i nücum olarak da isimlendirilmektedir. Halk

arasında “kitap açtırma, kitaba baktırma” gibi isimlerle de anılan yıldız falı veya

burç falı bugün kullanılan astrolojiyle ilgilidir. İnsanın doğum anındaki yıldızların

konumunun o kişinin kaderini etkileyerek, insanların talihinin bu yıldızlar

tarafından belirlendiğine, Dünyada olup bitenler üzerinde yıldızların etkilerinin

61 Akar, 32. 62 Akar, 35. 63 Akar, 38. 64 Akar, 41. 65 İslam Ansiklopedisi, 135 ; Türk Ansiklopedisi, 90 ; Öğüt, Elvan, Gündüz, 6 ; Güner, 160.

13

bulunduğuna ve her bir ayı ve haftanın her bir gününü bir yıldızın idare ettiğine

inanılmıştır.66

İlk çağlardan beri, Sümerler, Babilliler, Eski Yunan ve Romalılar, Mısırlılar,

Araplar, Çinliler, Türkler ve daha birçok topluluklar bugün adına astroloji denilen

bu alanla ilgilenmiş ve burçlardan kaderini okumaya çalışmışlardır.67

İnsanların talihi, devletin, milletin geleceğinin ne olacağı, her hangi bir

isteğin hayırlı olup olmayacağı gibi birtakım meraklar astrolojiyi ortaya çıkarmıştır.

Yıldızları anlayabilmek için de “yıldızname” denilen eserler yazılmıştır.68

Sümerlerden kalma belgeler olmamakla birlikte yıldız kümeleri adlarının Sümerce

olduğu söylenmektedir.69

Çinliler ise kendilerine has bir yöntem geliştirerek Çin Astrolojisini

kullanmışlardır. M.Ö. 29. yüzyılda İmparator Fu Hsi tarafından gelecekten haber

alabilme amacıyla ilk defa kullanıldığından bahsedilmektedir. Bu usulde 9 tane

yıldız bulunmaktadır. Her yıl ve ay bir yıldız tarafından yönetilmektedir. Ayrıca

yıldızınız size uygun rengi ve mobilyaların yer ve yönünü bildirmektedir. Çin

Güneş takvimi esas alındığı için Çin astrolojisi 1 Ocak’ta değil 4 Şubat’ta

başlamaktadır.70

Akad astrolojisinde ise gök olayları ve meteoroloji olaylarından gelecek

hakkında bilgi elde edilebildiğine inanılmıştır. Gökte astrolojik bakımdan önemli üç

kuşak bulunmaktadır. “Anu” Ekvator Bölgesi, “Enlil” Yengeç Dönencesi ve “Ea”

Oğlak Dönencesidir. Bu bölgeler astrolojide gezegenlerin yerlerinin

belirlenmesinde kullanılmıştır.71

İslamiyet öncesi Türklerde de Şamanlar, yıldızlara bakarak kahinlik yapmış

ve yapılacak işler için uğurlu günler tespit etmeye çalışmışlardır.72

66 Uraz, Türk mitolojisi, 34. 67 Aydın Sayılı, Mısırlılarda ve Mezopotamyalılarda Matematik, Astronomi ve Tıp, Türk Tarih

Kurumu Basımevi, Ankara 1991, 76 ; Arslan, 106. 68 Gök ve Yıldızlardan İstikbalimizi Okuyalım, İkbal Kütüphanesi, Faydalı Kitaplar. 69 Sayılı, 329. 70 Raphael Simons, Çev: Selin Süer, Feng Shuı, “İş Yaşamında Başarıya Götüren Yol”, Arıtan

Yay., İstanbul 2000, 33-35 71 Sayılı, 324. 72 Duvarcı, 44.

14

Araplara astronomiyi ve kehanet şekillerini getirenlerin Keldaniler olduğu

söylenmektedir. Buna bir delil olarak da Araplarda kahine’nin “Hazi” veya “Hazza”

anlamına geldiği, Keldaniler’de de aynı kelimelerin bakıcı, görücü anlamında

kullanıldığı öne sürülmektedir.73

b) El ve Ayak Falı (Chiromancy):

Eldeki çizgilerden hareketle ve parmakların şekline bakarak hem insanın

karakterini hem de geleceğini okuma işidir.74 El falıyla uğraşanlar avuç çizgilerini

elde görülme sıklıklarına göre gruplara ayırmışlardır. Ana kıvrımları hayat, akıl ve

kalp çizgisi olarak isimlendirmişlerdir. Kader, sağlık, güneş çizgisi olarak ikinci

derecede görülen çizgileri sınıflandırmışlardır. Bir de çok az elde görülen çizgileri

nesil, ilham, bilek, ay, evlilik çizgileri ve Venüs hilali olarak isimlendirmişlerdir.

Bu çizgilerin elin sahibi hakkında çeşitli bilgiler verdiğine inanılmıştır. Çizgilerin

uzun veya kısa, ince veya kalın, düz veya kopuk olmaları, renkleri ve parmakların

şekil ve çizgilerinin farklı anlamlar taşıdığına inanılmıştır.

El falının beşiği Hindistan olarak görülmüştür. Samudrika adını verdikleri el

falının esaslarını belirlemişlerdir. Sonra Çin’de Tibet’te, İran’da, Mısır’da daha

sonrada Eski Yunanistan’da yayılmıştır.75

Eski Çinliler, insanın kaderini ve kişiliğini belirleyebilmek için elin yanında

ayağı da daha çok rütbe ve meslekler konusunda bir fal aracı olarak kullanmışlar. El

falındaki gibi ayaktaki çizgilere de bakarak birtakım yorumlar yapmışlardır. Bu

çizgilerde ise, eldeki çizgilerden farklı olarak kaplumbağa, kuş, ağaç, çiçek, kitap,

makas ve dantel motifleri gibi özellikle Doğuya has bazı simgeler

kullanılmaktadır.76 Çizgilerin ve şekillerin dışında ayağın büyük ve küçük olması

da yorumlanmıştır. Ayağın büyük olması, insanın kısmetinin çokluğuna işaretken,

ayak tabanının düz olması uğursuzluk işareti sayılmıştır.77

73 Zeydan, 30. 74 İslam Ansiklopedisi , 135. 75 Sevim Asımgil, İnsanlık Tarihinin Gizemli Dünyası Büyü, Sihir, Fal (Yıldızname, Kehanet,

Nazar), İpek Yay., İstanbul 1997, 106-107. 76 W.B. Crow, Büyünün Cadının ve Okültizmin Tarihi, Çev: Fulya Yavuz, Dharma Yay., İstanbul

2002, 344. 77 Scognamillo, GA, 209 ; -, Falcılık (Kahve, İskambil, El, Yıldız Falı ve Burçlarımız), Mikado

Yay., İstanbul -, 31.

15

c) Sayı Falı (Numeroloji):

Harflerin sayıya dönüştürülmesiyle yapılan bir fal şeklidir. Eski

Yunanlılar’dan (Pythagoras) ve Yahudilerden (Kabala) yola çıkarak kullanılmaya

başlandığı söylenmektedir.78 Yunanlı Matematikçi Pythagoras tarafından yaklaşık

M.Ö. 550 yıllarında bu usul daha basit bir hale getirilmiştir. Pythagoras’a göre

“Dünya sayıların üzerine kurulmuştur.” Ve bütün evrensel rakamlar 1’den 9’a kadar

uzanan rakamlara indirgenmiştir.79 Fisagorcular alemin esasının sayı ve sesten

ibaret olduğunu söylemişlerdir. Onlara göre sayıların ilmi, felsefi bilginin esas

anahtarıdır.80

Harflerin ve rakamların kutsal sayılması eski kabile kültürlerinde de yer

almıştır. Özellikle Akad, Sam, Turan Kavimlerinde sayılar alemin yaratılışı ve

gücüyle ilgili hususları belirtmektedir.81

Sayıların simgesel olduğuna ve belirttikleri şeylerin insanların karakterleri

ile bağlantılı olduğuna inanılmıştır. Bu yöntemlerle kişilerin adlarından “doğum

sayısı”, “gönül sayısı” ve “kişilik sayısı” gibi sayılar çıkarılmış, o kişinin bu

sayılara yüklenen özellikleri yansıtacağına inanılmıştır.82

Sayıların harflerle irtibatlandırılması cifr’i doğurmuştur. Kültürümüzde buna

ebced hesabı denir. Ancak ebced, olmuş olayların, cifr ise olması muhtemel olan

olayların ilmi olarak görülmüştür. Bunlar daha çok büyü ve muskalarda, eş seçimi,

astroloji, define aramada, fen, matematik ve mimarlıkta kullanılmıştır.83 Sayıların

ve harflerin kullanılması bakımından numerolojiye benzemektedir.

d) Bakla Falı:

“Fatma Anamızın Falı” olarak da anılan bir fal şeklidir.84 Bu usulün

çingeneler tarafından Hindistan’dan Avrupa’ya taşındığı söylenmektedir.85 Eski Ön

78 Arslan, 44 ; Crow, 347. 79 Walter B. Gibson, Litzka R. Gibson, Fallar, Çev: Selman Gerçeksever – Ayhan Tolaybenk, Ruh

ve Madde Yay., İstanbul 1999, 96. 80 İsmail Yakıt, Türk İslam Kültüründe Ebced Hesabı ve Tarih Düşürme, Ötüken Yay., İstanbul

1992, 29. 81 Yakıt, 30. 82 Crow, 349 ; Scognamillo, GA, 90 ; Gibson, 97 ; Asımgil, 105. 83 Yakıt, 46-57. 84 Duvarcı, 66.

16

Asya ve Orta Asya menşeli olması muhtemeldir. Orta Asya da Kazaklar, Kırgızlar

ve Özbekler bu fala “kumalak falı” demişlerdir.86

Bu usulde bazen nohutlar da kullanılmıştır. Bundan dolayı nohut falı da

denildiği olur. Fala bakmaya başlamadan önce 41 nohut veya bakla alınarak masaya

serpiştirilir. İki el de üzerine kapatılarak karıştırılırken bir Fatiha ve üç İhlas

okunur. Sonra bir niyet tutulur. Açılırken de bu nohutlar gelişi güzel bir şekilde 3

bölüme ayrılır. Bu bölümlemede her biri 4’er 4’er ayrılarak kalanları ayrı bir tarafa

konulur. Dörderli ayrılan baklalar arasında birkaç defa daha aynı işlem yapılarak,

baklaların sıralanış şekline göre anlamlar verilir.87 Yorum yapılırken baklaların,

kişinin önündeki duruş yerleri dikkate alınmaktadır. Baklaların içine kömür gibi

başka nesnelerin karıştırıldığı da olur.

e) I Ching (Değişmeler Kitabı):

Çin kültürüne ait beş klasikten biridir. Bu kitap Çin’in en eski fal kitabı

olarak bilinir.88 I Ching Çin’de bir bilgelik kaynağı olarak görülmüştür. Üç bin

yıllık bir tarihi geçmişe sahiptir. Dayandığı gelenek, anlayış, evren ve yaşam

felsefesi yüzyıllar boyunca Çinlilerin bilimsel, düşünsel, siyasal yönde alacakları

kararları, koyacakları kuralları etkilemiştir.

Bu fal şekli, 64 şekilden oluşmakta ve her bir şeklin bir anlamı

bulunmaktadır. Her çizgi düz ya da kesik, 6 veya 8 çizgiden oluşmaktadır. Çizgi

sistemi ve altışar kesik veya düz çizgili şekiller “Yang” olumlu ve “Ying” olumsuz,

ışık ve karanlık karşılığında kullanılmaktadır.89

Bu işaretler, 64 kez karıştırılarak ve değişik şekillerde bir araya getirilerek

tekrarlanmaktadır. Her altılık veya sekizlik işaret, yeni Ying ve Yang birleşimi bir

simgeyi ifade eder. Sorulan sorulara her simge kendi kendisinin açıklamasını yapar.

I Ching’in şekillerinin bilinçaltını harekete geçirici bir özelliğinin olduğuna

inanılır.90 Fal çeşitleri arasında en karmaşık olanlarından biridir.

85 Asımgil, 132. 86 Arslan, 137. 87 Aysel Yeşilyurt, Bütün Fallar, Gün Yay., İstanbul 2000, 122. 88 İslam Ansiklopedisi, 136. 89 Scognamillo, GA, 217-218. 90 Scognamillo, 34.

17

f) Kahve Falı (Taseografi):

Günümüzde bakılması kolay olan ve daha çok hanımlar arasında yaygın

olarak kullanılan bir fal çeşididir.

Kahve falı daha çok Akdeniz ülkeleri ve Orta Doğu’da tutulmuş bir fal

türüdür. Avrupa’ya ilk olarak 17. yüzyılda ulaştığı ve Floransalı falcı Tommaso

Tomponelli tarafından bakıldığı söylenmektedir. Fakat o zaman bakılan kahve

falının, bugünkü kahve fallarına göre birtakım farklılıkları bulunmaktadır. O

dönemde fala başlamadan önce kahve telvesi iyice yıkanmış sonra ise bu telve düz

bir tabağa akıtılarak tüm yüzeye yayıldıktan sonra telvenin aldığı şekil

yorumlanmıştır.91

Günümüzde farklı yöntemleri bulunmasına rağmen bu fala daha çok şöyle

bakıldığını gördük: Kahveler içilir. Falına bakılacak olan kişinin kahve tabağı

fincanın üzerine kapatılarak bir dilek tutması istenilir. Sonra da fincan soğumaya

bırakılır. Falcı tarafından açılan fincan ve tabağı karşıdaki kişinin durumu göz

önünde bulundurularak yorumlanmaya başlanır. Bazıları ise falına bakılan kişiden

telveli olan fincanını yıkamasını ister. Kişinin fincanı açık getirmesi dileğinin

gerçekleşeceğine, kapalı olarak getirmesi de dileğinin olmayacağına işaret sayılır.92

Kahve falında şekillerin ne anlama geldiği bellidir. Çıkan şekiller daha önceden

belli olan anlamlarına göre yorumlanır. Bunlara rağmen yine de falcının yorum

kabiliyetinin ve hayal gücünün yüksek olması gerekmektedir.

Kahve falında insanın parmaklarının uçlarından yayıldığına inanılan elektrik

dalgalarının, kahveyi içip bittikten sonra kahve fincanının içindeki telveyi

etkileyeceğine ve telvenin de bu enerjiye göre şekil alacağına, böylece insanın

kaderinin şekillenmiş olacağına inanılmıştır.93

g) Çay Falı (Tasseography):

Çay içildikten sonra fincanın içindeki kalıntıların duruşlarına anlamlar

yükleme işidir. Çay falına da hemen hemen kahve falı gibi bakılmaktadır. 91 Scognamillo, 41. 92 Erdoğan Alkan, Fal Asiklopedisi, C.I, Veb Ofset, İstanbul 1988, 7-65 ; - , Falcılık, 5-14 ;

Yeşilyurt, 11-83 ; Enver Bolayır, Mufassal Rüya Tabirleri ve Yıldızınıza Bakıyoruz -Kahve Falı- Niyet Kuyusu - İskambil Falı, Bolayır Yayınevi, İstanbul 1974, 16-20.

93 Bolayır, 16.

18

Çay fincanın dibinde birkaç çay kaşığı çay bırakılarak kahve falındaki gibi

fincan hafifçe döndürülmektedir. Çay tabağına ters yüz edilip açılan fincanda

görülen şekiller yorumlanmaya başlanır.94 Bazısına göre fincanın ters çevrilmesine

gerek yoktur. Fincan karıştırılarak içindeki yaprak ve çöplerin yapıştığı yerlere ve

şekillerine göre de yorum yapılabilmektedir. Bardağın ağzına yakın olan yaprak ve

çöpler yakın, uzak olanlar da uzak geleceğe işaret sayılmıştır.95 Bu şekiller kahve

falındaki şekillerle benzerlik göstermekle birlikte farklı anlamlara gelenleri de

bulunmaktadır.

h) İskambil Falı:

İskambil falı, tamamen gelecekten haber almak amacıyla yapılan bir fal

şeklidir. Karakter yorumuna gidilmez.

Bu fal şeklinin Avrupa’da ortaya çıkma ihtimali büyük görülmektedir. Tam

olarak zamanı bilinmemekle birlikte, 16. yüzyıllarda çıkmış ve Rönesans

Döneminin birtakım değerlerini de içine katmış olduğuna inanılır.96 Fransa Kralı

çılgın Charles’i eğlendirmek amacıyla çizilmiş kartlar olduğu da söylenmektedir.97

Bu usulde içinde 52 kartın bulunduğu bir deste alınır ve karılır. Sonra bu

karılan kağıtlar arasından falına bakılacak olan kişinin bir kartı çekmesi istenilir. Bu

kartta o kişinin falı olmuş olur. Her kartın taşıdığı bir özellik bulunmaktadır.98

ı) Tarot Falı:

Ülkemizde son yıllarda çok tutulan ve televizyon ekranlarına da sık sık bu

işle uğraşanların çıkarıldığı gelecekten haber alma yollarından biridir. Tarot falının

kartları, iskambil kartlarına benzemekle birlikte kartların üzerinde işaretler yerine

sembolik resimler bulunmaktadır. Farklı özellikte desteler bulunduğu için, bu

resimler destelere göre de değişebilmektedir.

Tarot, bakılması pek kolay olmayan fal şekillerindendir. Nerede ve hangi

tarihlerde ortaya çıktığı tam olarak bilinememektedir. 13-14. yüzyıllardan kalan

94 - Falcılık, 36 ; Asımgil, 134 ; Scognamillo, 217. 95 file://A:\Fal_fal_%20çay%20falı_neyse%20halim%20çıksın%20falim.htm, 14 03 2005. 96 Ali Babaoğlu, Okültizm, BDS Yayınları, İstanbul 1997, 48. 97 Scognamillo, 34. 98 Alkan, 73-95 ; - Falcılık, 10-14 ; Babaoğlu, 48 ; Yeşilyurt, 331-448.

19

birtakım tarot fal destelerinin bulunduğu söylenilmektedir. Avrupa’ya ise Hindistan

ve Çin’den çingeneler tarafından taşınmış olabileceği düşünülmektedir.99

Tarotun “Neyb” anlamına geldiği ve Hindistan kökenli olduğu söylenen

“Neyb” adlı bir oyun olduğu söylenmektedir. İlk olarak bu oyun kartlarının isminin

1299’da yazılmış olan “Trattato del governo della Familia de Pipozzo de Sandro”

adlı bir el yazmasında geçtiğinden söz edilmektedir.100

Tarot, 78 karttan oluşmaktadır. Bu kartların 22’si “Arkana Majör”, 58’i de

“Arkana Minör” şeklinde isimlendirilmektedir. Bu kartlar, değişik şekillerde

karıştırılarak karşıdaki kişiye bir kart çektirilmekte ve bu kart belli bir usule göre

sıralanmış olan etrafındaki kartlarla, bu kartların üzerindeki resimler dikkate

alınarak yorumlanmaktadır. Oldukça karışık bir fal şeklidir.101

Kartların yorumlanmasında burçların da rolünün olduğuna inanılmış ve o

anda burçların bulunduğu konumlar dikkate alınmıştır.102

j) Zar - Domino Falı (Lithomancy):

Taşlarla veya zarla bakılan bir fal çeşididir.103 Bu yöntem hemen hemen

Orta Çağ’dan beri uygulana gelmektedir. Fakat köklerinin daha eskilere

dayandığına inanılmaktadır.104

Bu usulde zarlar ufak bir kabın içine konularak sallanmakta ve bir yere

atılmaktadır. Daha sonra da zar sayıları toplanarak 3 ve 18 arası bir sayı

bulunmaktadır. Burada her sayıya bir özellik yüklenmiştir. Toplam sonucu çıkan

sayı o kişinin niyetine binaen çıkmış olmakta ve o kişinin falı sayılmaktadır.105

Zar falına benzeyen bir şekilse “Kübomansi” ve “Astragalomansi” adı ile

anılan, zarların ve minik kemiklerin üzerine harflerin yazılarak rasgele atılmasıyla

99 Scognamillo, 47. 100 Babaoğlu, 49. 101 Marcia Masino, A’dan Z’ye Tarot Fal Kitabı, Çev: Hülya Şahin, Gün Yayıncılık, İstanbul 1997. 102 Masino, 14. 103 İslam Ansiklopedisi , 135. 104 Masino, 50. 105 Yeşilyurt, 94-98 ; Scognamillo, GA, 213 ; Scognamillo, 51.

20

ve bu zarların dizilişine bakılarak harflerin ne anlattığının anlanmaya çalışılması

şeklinde bakılan usullerdir.106

Türklerin en eski fal kitabı olarak bilinen Irk Bitig de ise 65 tane falın

yorumları ile kısa bir hatime ve her falın başında üçlü daire grupları bulunmaktadır.

Üç kez zar atılarak veya her yüzüne birden dörde kadar dairelerin çizili olduğu

dikdörtgen biçiminde bir çubuğun atılmasıyla, yorumlamaya gidilmiştir. Her fal

“der”, “diyor” kelimesiyle sona ermektedir. Sonra da “böylece biliniz”

denilmektedir. Sonuç cümlesinde ise “iyidir, çok iyidir, kötüdür, çok kötüdür”

ifadeleri bulunmaktadır.107

Domino falı da bir bakıma zar falını andırmaktadır. Fakat burada dominolar

atılmayıp hepsi ters çevrilmekte ve bunların arasından önce bir tane, sonra çekilen

taşı geri koyup karıştırarak bir tane daha ve onu da geri koyup karıştırarak bir

üçüncü domino daha çekilmektedir. Eğer çekilen bir taş tekrar çekilirse bu tutulan

dileğin gerçekleşeceği anlamına gelmektedir. Her domino taşının bir özelliği

bulunmaktadır. Bu usulde, ayda ancak bir kere fala bakılabilmekte Cuma ve

Pazartesi günleri bakılmaması tavsiye edilmektedir.108

k) Kuş Falı (Ornithomancy):

Kuş falı, kuşların uçuşu ve seslerinden geleceğe dair anlamlar çıkarma

işidir.109 Bu usulde genelde kuşların hareketlerinden ve çıkardığı seslerden

hareketle, başlanılacak işin sonucu öğrenilmeye çalışılmış ve bunlar uğur ve

uğursuzluk sebebi sayılmıştır.110

Eski Yunan rahiplerinin yanında gelecekten ve gaipten haber vermekten

ziyade, gelecek hakkında insanlara öğütler veren Tanrıların isteklerini öğrenme

yeteneğine sahip olduğuna inanılan “mantisler” bulunmuştur. Bu kişiler, Tanrıların

isteklerini öğrenebilmek amacıyla çeşitli yöntemler kullanmışlar, özellikle de

kuşların uçuşlarına başvurmuşlardır.111

106 Öğüt, 48 ; Güner, 162. 107 Tekin, 15-16. 108 Scognamillo, GA, 213-216 ; Yeşilyurt, 85-93 ; Gibson, 53-58. 109 İslam Ansiklopedisi , 135. 110 Duvarcı, 9. 111 İslam Ansiklopedisi, 135 ; Mansel, 143.

21

Yunanlıların yanında, Roma ve Hint-Avrupa kavimlerinde de bu yönteme

rastlanmaktadır.112 Daha önce ise Mısırlıların, Mezopotamya’daki uygarlıkların,

Etilerin bu usule başvurduklarını görüyoruz.113 Kuş ve talih fallarının Anadolu

kökenli olma ihtimali vardır.114

Romalılarda bu işi yapanlara “Ogür” Yunanlılarda “İonistik” Latinlerde

“Ospis (Auspice)” denilmiştir.115 Roma’da o devirlerde kuşların uçuşlarını takip

ederek onların verdiği işaretlerden hareketle dini ve dünyevi kararlar çıkaran

Rahipler Kolejinin bulunduğu görülmektedir. Bu fal şeklinin “Libri Augurales”

ismi verilen kutsal prensipler tarafından düzenlendiğine inanılmıştır.

Hindistan’da ise fal işlerini yürüten Atharva Rahipleridir. Bu rahiplerden

önce, dini yönü bulunmayan insanların da fala baktıkları söylenmektedir.116

Hititlerde de çeşitli fal teknikleri kullanılmıştır. Bunlar arasında su ve huri

kuşu falları da vardır. Kuşların uçuşlarından birtakım anlamlar çıkaran kahinlere

“Uşmaş” denilmiştir.117

Cahiliye Araplarında da bir yere gidileceği zaman bir kuş uçurulmuş, bu

kuşun sağa gitmesi uğurlu, sola gitmesi ise uğursuzluk sayılmış ve yapılan bu

işleme “tıyare” denilmiştir.118

l) Suyla Bakılan Fallar (Hydromancy):

Daha çok suyun yüzeyinde beliren çizgileri yorumlama yoluna gidilerek

gelecek hakkında bilgi elde etmeye dayanan bir fal bakma yöntemidir. Su dolu

kabın içine ya falcının kendisi bakmakta ya da bir çocukla, bakire bir kız

baktırılmaktadır.119

Bir yöntemde su kabının içine, falına bakılan kişinin parmağına bağlı bir

ipin ucundaki yüzük sarkıtılmış, yüzüğün hareketsiz kalması başarısızlık, kabın

112 İslam Ansiklopedisi, 136. 113 Duvarcı, 9. 114 Ünal, 4. 115 Güner, 156. 116 İslam Ansiklopedisi, 136. 117 Türk mitolojisi, 246. 118 İslam Ansiklopedisi, 138. 119 Scognamillo, GA, 209 ; Yeşilyurt, 136-137.

22

kenarlarına çarpması ise başarı olarak yorumlanmıştır. Bazen etrafı meşalelerle

çevrili su dolu bir kapta ışığın meydana getirdiği ışık hareketleri yorumlanmıştır.

Bu usule “Gastromansi”120 denilmiştir. Su yüzeyinde rüzgarın oluşturduğu

şekillerin de çeşitli anlamlara geldiği düşünülerek, su yüzeyinin dümdüz olması

beklenen şeyin gerçekleşmeyeceğine işaret sayılmıştır. Bu şekle ise “Aeromansi”121

denilmiştir.

Bazen de dolunay gecesinde gümüş bir vazoya doldurulan suya bir mumun

ışığının yansıtılarak ışığın yansımasına bakılmış ve yorumlar yapılmıştır.122 Ayrıca

beyaz bir kağıt üzerine konmuş su dolu bir bardağa, sırtını ışığa veren bir bakıcı

tarafından bakılmış ve bardaktaki suyun neler anlattığı öğrenilmeye çalışılmıştır.123

Bir kişiyi öldürdüğüne inanılan kimsenin suçunu inkar etmesi durumunda o

kişiye zehirli su içirilmiştir. Bu kişinin ölmesi o kişinin suçlu olduğuna, suyu

kusarak çıkartması ve yaşaması ise suçsuzluğuna işaret sayılmıştır.124

Su yüzeyine yansıyan şekiller yanında su kabının içine atılan çakıl taşlarının

çıkardığı sesler de bir fal bakma aracı olarak kullanılmıştır.125 Bir diğer fal bakma

yöntemi de “Lecanomancy” denilen ve suya yağ dökülerek yağın aldığı şekillere

göre yorum yapılmasıdır.126 Bu usulde tanrıların ne istediklerini anlamak, hastaların

durumunu öğrenmek gibi amaçlar güdülmüştür.127

Günümüzde, bardaktaki suya bakarak vizyon görme şekli bulunmaktadır. Bu

usulde ise rüyasında kendisine medyumluğun verildiğini ve ruhani varlıklardan

haber aldığını söyleyen kendisinin deyimiyle bir medyumla görüşmemizde

baktırdığımız su falı şöyle yapılmaktadır. Bu kişi, suya bakmadan önce bir şeyler

okumakta sonra da söylediği varlıklarla irtibata geçmekte ve suya bakarak gelecek

hakkında ve kişinin karakteri ile ilgili yorumlar yapmaktadır. Ancak bazı varlıklarla

iletişim kurduğunu söylemesine rağmen tahminlerinin çok az bir kısmı tutmaktadır.

120 Öğüt, 44 ; Güner, 158. 121 Öğüt, 44 ; Güner, 159. 122 Scognamillo, 46. 123 Scognamillo, GA, 210. 124 Uraz, Türk mitolojisi, 242. 125 Arslan, 31. 126 İslam Ansiklopedisi, 135. 127 Uraz, Türk mitolojisi, 244.

23

Kendisine fal baktırmak üzere gelenlere Kuran’dan ayetler okuyarak dine aykırı bir

şey yapmadığını ispat etmeye çalışmakta ve işiyle insanlara yardımcı olduğunu

düşünmektedir.

m) Kristal Küre ve Aynaya Bakma:

Bu usul ilk zamanlar ziynet eşyalarındaki kristal parçalarına bakarak transa

geçme ve gördüklerini yorumlama şeklinde iken, çağdaş şeklini kristal bir küreye

bakmak şeklinde almıştır.128 Yaklaşık 3000 yıldan beri uygulanmakta olan kristal

küreye bakışın Asur, Pers, Mısır, Yunan, Roma, Çin, Japon, Hint, Kuzey Amerika

Kızılderilileri, Fas, ve Yeni Zelanda Yerlileri gibi birçok eski ve modern ülkelerin

gelenekleri arasında yer aldığı görülmektedir.129

Bir bakıma uyanıkken rüya görmeyi andıran bu usulün, olan ya da olacak

olayları bildirdiğine inanılır. Bu usulün bir başka şekli ise, aynaya bakarak aynanın

içindeki görüntülerin, olayların yorumlanmasıdır.130 Kristal küreyle vizyon görme

şekline benzemekle birlikte fala bakma aracı olarak ayna kullanılmıştır.

n) Tuz Falı (Halomansi):

Tuzla yapılan kehanetlerin oldukça fazla olduğu söylenmektedir. Öyle ki

Romalılarda sofraya tuzluk koymanın unutulması, ev sahibi ve davetliler için bir

felaketin habercisi sayılmıştır.131 Yine ateşe atılan tuz taneciklerinin yanarken

çıkardığı seslerin çeşitli anlamlara geldiği düşünülerek yorumlanmıştır.132

Tuzları düz bir alana sererek kahve falına bakar gibi bakıldığı bir usul de

bulunmaktadır. Burada telve yerine tuzun aldığı şekiller yorumlanmış ve tahminler

yürütülmüştür.133

o) Ateş Falı (Pyromancy):

Ateşe bakarak gelecek hakkında yorumlar yapma işidir. Bu fal şekli oldukça

eskilere dayanmaktadır. Genelde ateşe bir nesne atılmış ve atılan nesnenin çıkardığı

128 Scognamillo, 43. 129 Öğüt, 49. 130 Scognamillo, GA, 209, 210. 131 Öğüt, 47 ; Güner, 162. 132 Scognamillo, 49. 133 Duvarcı, 80.

24

sesler, dumanlar yorumlanmıştır. Atılan şeyle fal bakılabilmesi için ateşteki

nesnenin tamamen yanması daha iyi görülmüştür. Çıkan dumanlara bakarak yorum

yapmaya ise “Kapnomansi” denilmiştir. Dumanın rengi, yoğunluğu ve yönü falcıya

işaretler vermektedir. Ateşin zor yanması, alevlerin göğe doğru dikey olarak

yükselmesi ya da çok parçalı olması, çıtırtıların çok şiddetli olması veya her hangi

bir nedenle ateşin sönmesi felaketlerin habercisi sayılmıştır.134

Eski Türklerde ise Türk hakanlarının belirli günleri bulunmaktadır. Bu

günlerde ateşler yakılmış, ateşe kurbanlar sunulmuştur. Ateşten çıkan alevlerin

rengi birtakım haberlere işaret sayılmıştır. Alevler yeşil olursa kıtlığın, kırmızı ise

savaşın, sarı renkte olursa salgın hastalığın işaretiyken alevlerin siyah çıkması

hakanın öleceğinin işareti sayılmıştır.135

Ateşe atılan şeyler ise defne yaprağı,136 hayvanların kürek kemikleri ve bir

insanın kafatası dahi olabilmektedir. Kafatasını ateşe atarak fal bakma daha çok

Cermenlerde görülmüş ve genelde bu iş için eşek kafatası kullanılmıştır. Daha çok

kaybolan eşyaları bulmak amacıyla yapılmış bir fal şeklidir.137

ö) Kum ve Toprak Falı (Geomancy) :

Kum, toprak, toz ve çakıl taşlarını kullanarak gelecekle ilgili yorumlar

yapılmıştır.138 Toprak yüzeyindeki çatlaklara, pürtüklü kısımlara ya da toprağın

üzerine taşlar atıp bunların aldıkları şekillere bakarak yapılan kehanet türüdür. Bu

fal şeklinin daha çok Araplarda kullanıldığını ve ismine de “remil” denildiğini

görmekteyiz.139 Remil falına benzeyen bir fal çeşidi de Çinlilerin uyguladığı “Pa

Kua” falıdır.140 Hemen hemen aynı gibidirler.

p) İç Organları Falı (Haruspicy, Aruspice, Extispicine):

Eski çağlarda kullanılan fal yöntemlerindendir. Hayvanların iç organlarına

bakarak gelecekte olacaklar hakkında tahminler yürütülmeye çalışılmıştır. Bu

134 Öğüt, 42. 135 Uraz, Türk mitolojisi, 166. 136 Öğüt, 46. 137 Scognamillo, 41. 138 İslam Ansiklopedisi , 135. 139 Güner, 158. 140 Yavuz Kıran, İslam İtikadı Açısından Fal ve Falcılık, Yüksek Lisans Tezi, 1999, 7.

25

yöntem daha çok Eski Yunanlılarda ve onlardan önce Eski Etrüsklerde yaygın

olarak görülmüştür. Bu iş için uzmanlar yetiştirilmiştir.141

Mezopotamya’da ise Sümerlerden itibaren görülen bu fal şekli M.Ö. II. bin

yılda oldukça yaygındır. Bu usul zamanının en çok kullanılan fal çeşididir. Çok titiz

kurallara bağlanmıştır. Bu teknikte daha çok kurban edilen hayvanın iç organları

özellikle de karaciğer, safra kesesi, akciğer ve bağırsakları incelenmiştir.142 Hatta

Büyük İskender’in öleceğinin karaciğer falıyla bilindiği iddia edilmektedir.143

Sümerlerde Tanrının heykeli önünde ateş yakılmış, bir masanın üzerine de

susam şarabı, ekmek, bal, kaymak konulmuştur. Daha sonra koyun kurban edilerek

karaciğeri çıkartılmış ve kim tarafından kurban sunulmuşsa kahin onun için bu

organı inceleyerek ona gelecek hakkında bilgiler vermiştir.144

Eski Mısır’da da oldukça yaygın olduğu görülen bu usul hemen hemen

bütün toplumlarda uygulana gelmiştir. Mısır’da kurban edilen hayvanlar aracılığıyla

kehanette bulunmaları için “Aruspicisler” denilen özel bir kahin grubu

oluşturulmuştur. Bu kişiler genelde boynuzlu bir hayvanı kurban edilmeden önce

gözlemler, kurban edildikten sonra da hayvanın iç organlarını, özellikle karaciğerini

incelerler, ateşe atar ve yakıldığı sırada çıkan alevlere, etin kokusuna, tadına,

suyuna, kurban sırasında yakılan tütsüye, şaraba, una bakarlar ve kehanette

bulunurlardı.145

Hititlerde ise bu fal şekline benzeyen bir tür olan “et falı” kullanılmıştır.

Kehanette bulunmaktan çok, sorulan sorulara cevap alabilmek amacı

güdülmüştür.146 Et falının Babil kökenli olma ihtimali büyüktür.147

Bağırsakları incelenen her türlü kurbanlık hayvanın yanında Eski

Yunanistan’da balık148 ve kurbağa bağırsakları da kullanılmıştır. Kurbağaların

141 Scognamillo, 30. 142 Ünal, 4. 143 Scognamillo, 42. 144 Uraz, Türk mitolojisi, 243. 145 Güner, 30. 146 İslam Ansiklopedisi, 135. 147 Ünal, 4. 148 Scognamillo, 30.

26

bağırsaklarının incelenerek Harus pex denilen rahipler tarafından fal bakılmasına

ise “Haruspikasyon” denilmiştir.149

Fal baktırmak için insan bağırsağı da kullanılmıştır. Bu amaçla birçok

insanın öldürüldüğü söylenmektedir. Bu yöntem kadın veya erkek kurbanların

bağırsakları incelenerek yapılmıştır. Roma imparatoru Neron’un bu yöntemi

kullandığı, en son örneğinin de Fransa Mareşali Gilles de Rais’in (1404-1440)

olduğu ve fala baktırtmak için birçok genç çocuğu öldürttüğü söylenmektedir.150

Bugün Anadolu’nun bazı yörelerinde (Isparta, Burdur, Antalya) kurbanda

veya herhangi bir sebeple bir hayvan kesildiğinde kesen yada kestiren adına

hayvanın kalbi yarıldığında kalpte kan varsa kalbinin temiz olmadığına, kan yoksa

kalbinin temiz olduğuna yorulmaktadır.

r) Kemik Falı (Ostesmansi):

Kurbanın kemiklerine bakarak ve yakıldığı sıradaki durumunu inceleyerek

gelecek hakkında yorumlar yapma işidir.151 Bu usulün Yunanlılardan kalma

olduğuna ve İlyada’da geçtiğine, Tanrı Hermes’e bir çeşit sunuş özelliğinin

olduğuna inanılmaktadır. Eski Yunanlılara göre yere atılan kemiklerin duruşundan

Tanrıların niyetlerini anlamak mümkündür.152 Bu usul Araplarda ve Japonlarda da

zamanında yaygın bir şekilde kullanılmıştır.153

Japonlarda daha çok yakılan geyik kemiğidir. Bu yöntemin uygulandığı

bölgeler halen bulunmaktadır. Şang Hanedanı zamanında ise devletle ilgili işlerde

verilecek kararlar için koyun ve öküz kemiği kullanılmıştır.154 Romalılarda ise

“Piromansi” denilen ve kurbağa kemikleriyle bakılan fal çeşidi çok meşhurdur.155

Sümerlerde kurbanların 3 kürek kemiği alınarak falına bakılacak kişiye

verilmiştir. Bu kişi kalbinden tuttuğu şeyleri düşünerek kürek kemiklerine bakar

sonra da kahinlere geri verir. Kahinler de kemikleri ateşe atar, bir müddet

149 Türk Ansiklopedisi, 90. 150 Scognamillo, 34. 151 Türk Ansiklopedisi, 90. 152 Scognamillo, 42. 153 Öğüt, 204. 154 İslam Ansiklopedisi, 136. 155 Duvarcı, 9.

27

yanmasını bekleyerek ateşten alırlar ve kemiklerin aldığı şekillere göre yorumlar

yaparlar.156 Kemik üzerindeki çizginin düz ve kesiksiz olması yolun açık olduğuna,

eğri-büğrü veya kapalı olması ise kapalı olan yola işaret sayılmıştır.157

Bir başka şeklinde ise, falcı kapıya arkasını dönerek oturmakta ve ısıtılmış

kemiği arkaya kapıya doğru fırlatmaktadır. Eğer kemik kapının yukarısına isabet

ederse bu söylenenlerin gerçek olacağının işaretidir.158 Çeşitli şekilleri olmakla

birlikte daha çok, kullanılan usul ateşte yakma usulüdür. Kemik, bölümlerine ve

yanmış yerlerine göre ayrıntılı bir şekilde yorumlanmıştır.159

Türklerden Kırgızlarda, Nogaylarda en yaygın ve geçerli bir fal şekli olarak

görülmüştür. Moğol saraylarında da bu yöntemin kullanıldığı hatta Mengü Han’ın

bir işe girişmeden önce ateşte yakılmış kürek kemiklerine bakarak hareket ettiği

söylenmektedir.160

Bu usul “kıtfe” adıyla İslam aleminde de kullanılmıştır. Fakat onlar koyunun

kürek kemiğini kullanmışlardır. Kemiğin üzerindeki kırmızı çizgi, kan

döküleceğine işaretken; sarı çizgi, hastalığa; yeşil, bolluk ve ucuzluğa; siyah ise

yoksulluğa işaret sayılmıştır.161

s) Kaplumbağa Falı:

Daha çok Çinlilerde ve Japonlarda görülen bir fal şeklidir.162 Günümüzde de

Afrika’nın birçok yerinde halen uygulanmakta olduğu söylenmektedir. Bu usulde

kaplumbağa kabuğu ateşe atılmış ve yanan kabukta beliren şekillere göre yorumlar

yapılmıştır. Kasai yerlilerinde ise falcı, kaplumbağa kabuğuna cevabı aranan

soruları yazar ateşe atar, kabuk yanmaya ve kırılmaya başlayınca ateşten alarak

boyatır ve şekillere bakarak yorumlar yaparmış.163

156 Türk Mitoloji, 243. 157 Duvarcı, 37. 158 Duvarcı, 38. 159 Yeşilyurt, 138. 160 Öğüt, s. 204 ; Duvarcı, 37. 161 Duvarcı, 40. 162 İslam Ansiklopedisi, 136. 163 Scognamillo, 42.

28

Japonlar ise genelde devletle işleriyle ilgili verilecek kararlarda kaplumbağa

kabuğuna başvurmuşlardır.164 Bu usul görünüşte kürek kemiği falına

benzemektedir. Fakat kullanılan aracın herhangi bir kemik değil sadece kaplumbağa

kabuğu olması gerekmektedir.

ş) Ok Falı (Belomansi):

Bu usul daha çok Araplarda kullanılmıştır.165 Cahiliye Dönemi Araplarında,

Kabe’nin içinde ve dışında birçok put bulunurdu. Kureyşliler, Kabe çevresinde

dikilmiş taşlar üzerinde bu putlar adına kurban keserler ve hayvanın kanını bu

taşlara sürerlerdi.166 Putların en büyüğü ise Hubel putuydu. Bu putun önünde yedi

tane fal oku bulunurdu. Fal okları çekilir ve yapacakları işlerin çoğu buna göre

ayarlanırdı. Bu fal oklarına “ezlam” denilirdi. Bu usul en yaygın olanıydı.167

Ezlamın üç, yedi ve on okla yapılanı olmak üzere üç çeşidi bunmaktadır.168

Bu usul özellikle sefer, ticaret, evlenme gibi önemli görülen işlerde kullanmıştır. Bu

yedi okun birincisinin üzerinde “Rabbim bana emretti,” ikincisinde “Rabbim bana

nehyetti,” üçüncüsünde “sizdendir,” dördüncüsünde “sizden değildir,” beşincisinde

“size bitişiktir,” altıncısında “akıl,” yedincisinde boş anlamına gelen “ğafl” yazılı

idi.169 Bazen doğumundan şüphelenilen bir çocuk için bu oklar çekilir. “sarih”

çıkarsa kabul, saf değil iğreti anlamına gelen “mulsak” çıkarsa reddedilirdi.170

Okların üzerine bakılacak şeye göre çeşitli ihtimaller yazılmıştır.

Arapların dışında Keldaniler ve İranlıların da ok falını kullandığı söylenir.

Bu yöntemde fırlatılan okun şekli, eğri olması, yere düşmesi, bir yere saplanması

hepsinin bir anlamı bulunmaktadır.171

164 İslam Ansiklopedisi, 136. 165 Öğüt, s. 46 ; Güner, 160. 166 Süleyman Ateş, Kur’an-ı Kerim’in Meali ve Çağdaş Tefsiri, Ankara Üniversitesi İlahiyat F.

Yay., Ankara 1982, 460. 167 Beyza Düşüngen, İbn al Kalbi, Putlar Kitabı (Kitab al- Asnam), İlahiyat Fakültesi Yay., Ankara

1969, 36. 168 İslami Bilgiler Ansiklopedisi, C.I, Hikmet Neşriyat, İstanbul 1993, 247. 169 Ateş, 460. 170 Düşüngen, 36. 171 Scognamillo, 43.

29

Cermenler ise daha çok Türklerde görülen ok ile kehanet usulüne

başvurulmuştur. Üzerine saldırılacak şehirlerin adları yazılmış bir çocuğa oklardan

biri çektirilmiştir. Çıkan okun üzerinde hangi şehrin adı yazılıysa oraya

saldırılmıştır.172 Altay Şamanları dokuz ok “Yebe” ile, yay “Ya” sembollerini

omuzlarından hiç eksik etmemişlerdir. Çünkü onlar için bu oklar “Tanrıdan onlara

uzatılan şey” olarak görülmüştür. Ayrıca Şamanların yayla fala baktığı ve yağmur

yağdırdıkları söylenmektedir.173

t) Kumalak Falı:

Türk boyları arasında çok başvurulan bir fal çeşididir. Bu fala bakmak için

41 tane kumalak (tane) gerekmektedir. Bu taneler taş olabildiği gibi, nohut, fasulye

ve koyun tezeği de olabilmektedir. Falcı bu taneleri önce keçe üzerine koyarak dua

okumakta ve karıştırmaktadır. Sonra da her taneyi “Bismillah” diyerek alnına

dokundurup rasgele üçerli bir şekilde dizmekte ve sağ omuz, baş ve sol omuz olarak

anılan yerlerine belirli usuller kullanarak sıralamaktadır. Kalan taneler de aynı

şekillerde ayrılıp sonra da bunların duruşları yorumlanmaktadır.174

Türklerde koyun tezekleriyle fal açanlara “kumalakçı” denilmiştir.175

u) Harf Falı (Cartomancy, Jiromansi):

Harflerin kullanılarak yapıldığı fal şeklidir. Bu usulde falcı yere bir daire

çizer. Harfleri de üzerine dizeler ve bu dairenin içinde dönmeye başlar ne zamanki

dengesini kaybedip düşer, o zaman falcının üzerine düştüğü harfler birleştirilerek

bunlardan birtakım anlamlar çıkartılmaya çalışılır.176

Bunun başka bir şekli ise bir masanın üzerine alfabenin bütün harflerinin

serilerek, ipe asılı durumdaki yüzüğün bu masa üzerine sıçratılması ve yüzüğün

üstüne düştüğü harflerin bir araya getirilerek yorumlanmaya çalışılmasıdır. Buna ise

“Daktiliomansi” denilmiştir.177 Yine ismine “Tefromansi” denilen bir usulde ise her

172 Öğüt, 46 ; Güner, 160. 173 Bahaddin Ögel, Türk Mitolojisi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1971, 322-323. 174 Duvarcı, 42. 175 Scognamillo, GA, 204. 176 Öğüt, s. 47 ; Güner, 160 ; Scognamillo, 32. 177 Öğüt, 47, Güner, 161.

30

hangi bir şeyin üzerine külle yazı yazılmış, daha sonra rüzgara tutulmuş ve rüzgarın

silemediği harflerden kehanette bulunma yoluna gidilmiştir.178

ü) Elek Falı:

Daha çok Yunanlılar tarafından kullanılmıştır. “Kosinomansi” tekniği

fazlaca uygulanan tekniklerdendir. Bir elek alınır başvuran kişinin başı üzerinde iki

parmakla hafifçe tutulur. Suçu işlemiş olabileceklerin isimleri sırayla söylenir. Elek

kimin ismi söylenirken hareket ederse aranılan kişi o olur. Eleği bir ipin ucuna

asanlar veya tutturanlar da olmuştur.179 Bu usule elek çevirme de denilmiştir.180

v) Un Falı (Kritomansi):

Kendiliğinden yere dökülen unun aldığı şekle göre yorumlar yapıldığı

gibi,181 unu bu iş için kullanmak amacıyla bilerek yere serpiştirip unun aldığı

şekilleri yorumlama yoluna da gidilmiştir. Bu yöntem daha çok Yunanlılarda ve

Akdeniz ülkelerinde kullanılmıştır.182

“Alfitomansi” denilen usulde ise arpa unundan yapılmış bir pasta, suçlu

olduğundan şüphelenilen kişiye yedirilmiş eğer o kişi bu pastayı kolaylıkla

yutmuşsa masum, zorlanmışsa suçlu sayılmıştır.183

y) Yılan Falı:

Fransızca ismi “Ofimansi” olan bir tür fal şeklidir. Yeni doğan bir çocuğun

gayri meşru olup olmadığını anlamak için çocuk yılanların arasına bırakılmış,

yılanlar çocuğa dokunmazsa çocuk meşru, annesi de masum kabul edilmiştir. Bu

kehanet şekli Eski Mısır’da ve Doğu’da o kadar yaygınlık kazanmış ve insanlar

arasında öyle saygı görmüştür ki, sırf bu iş için yılan bile yetiştirilmiştir.184

178 Öğüt, 47. 179 Güner, 161. 180 Öğüt, 47. 181 Öğüt, 42. 182 Scognamillo, 49. 183 Güner, 161 ; Öğüt, 47. 184 Güner, 159.

31

z) Rüzgar ve Yaprak Falları:

Daha çok antik Yunanistan ve Roma’da uygulanmıştır. Yaprağın üzerine

kişinin adı ve sorduğu soru yazılmış sonra yaprak bırakılmıştır. Yaprağın hiç

kımıldamaması olumlu bir işaret sayılmıştır.185 Yaprağın bırakıldığı yerde hızlı

değil de yavaş bir şekilde solması ise mutlu bir haberin işareti sayılmıştır. Bazen de

sadece sallanan yaprakların titreşimlerinin birtakım bilgiler verdiğine inanılmıştır.

Genelde de kullanılan ağaç incir ağacıdır.186 Bu usule “Sykomansi” denilmiştir.187

Eski İranlılar ve Romalılar rüzgarın yönünden, bulutlardan ve atmosferik

olaylardan hareket ederek geleceği tahmin etmeye çalışmışlardır. Bulutların

duruşuna bakarak yapılan yorumlara “Nefelomansi” denilmiştir.188 Rüzgarın

esişinden faydalanarak bakılan bir usulse Romalılarda görülmektedir. Geniş bir

kaba su doldurularak yüksek bir yere konmuş ve rüzgarın suda oluşturduğu dalgalar

incelenerek yorumlar yapılmıştır.189 Güney rüzgarına bakarak olacak olaylar

hakkında bilgiler alınmasına ise “Ostromansi” denilmiştir.190

Bir çocuğun saçlarının buklelerinin rüzgarda uçuşurken yaptığı hareketler

dahi insanları gelecekleriyle ilgili yorumlar yapmaya yöneltmiştir.191

Bazı doğa olaylarından da anlamlar çıkartılmaya çalışılmıştır. Mesela,

yıldırım düşmesi, şimşekler, ay ve güneş tutulması, yer sarsıntıları kötüye işaret

sayılmıştır. Hatta bir toplantı sırasında bunlardan birinin olması toplantının başka

bir tarihe ertelenmesine sebep olmuştur.192

Yaprak fallarına benzer bir fal şekli ise gül falıdır. Ele alınan kıvrılmış bir

gül yaprağı ile alına vurulup, çıkan sese göre yorumlar yapılmaya çalışılmıştır. Bu

usule “Filloromansi” denilmiştir.193

185 Scognamillo, 50. 186 Öğüt, 45. 187 Güner, 160. 188 Türk Ansiklopedisi, 90. 189 Scognamillo, 33. 190 Türk Ansiklopedisi, 90. 191 Scognamillo, 44. 192 Öğüt, 44 ; İslam Ansiklopedisi, 136. 193 Güner, 45 ; Öğüt, 160.

32

aa) Işık - Mum Falı:

Mum, lamba ve meşalenin ışıklarından yararlanarak insanlar gelecekte

kendilerini nelerin beklediğini öğrenmeye çalışmışlardır.

Bazen de eritilen bir mum su dolu bir kaba akıtılarak aldığı şekiller

yorumlanmıştır. Bu, daha önceki yüzyılda Fransa’nın Anjoue Bölgesinde koca

arayan genç kızların evlenecekleri kişinin mesleğinin ne olacağını öğrenebilmek

amacıyla uyguladıkları bir yöntemdir.194 Lambanın ışığına bakılarak

hareketlerinden anlamlar çıkarmaya da “Lampadomansi” denilmiştir. Meşalenin

alevine bakarak yorum yapma şekline ise “Linkomansi” denilmiştir.195

bb) Kurşun, Tütsü, Balmumu Falı:

Eritilmiş kurşunun yaş ve düz bir masaya akıtılarak aldığı şekillerin

yorumlanmasıdır. Buna “Molibdomansi” denilmiştir. Eğer akıtılan kurşun değil de

balmumu olursa ismi değişmekte ve “Seromansi” olmaktadır.196

Zamanımızda ise bu usul daha çok köz veya erimiş kurşunun suya atılması

ve soğuduğu zaman aldığı şekillerin yorumlanması şeklindedir. Buna günümüzde

“Kurşun dökme” denilmektedir. Bu maddenin suya atılmasıyla eşikte veya hastanın

üstünde duran ve hastalığın sebebi sayılan kötü varlıkların korkutulup

kaçırılacağına inanılmıştır.197

Tütsüden çıkan dumandan anlam çıkarmaya ise “Lebanomansi”

denilmiştir.198 Tütsü yoluyla hastalıkları iyileştirme teknikleri de bulunmaktadır. Bu

işin uzmanları olarak ise zenci kadınlar görülmüştür. Bu kadın bakıcılara, “Godya”

denilmiştir. Bu bakıcılık işi yani “Ocak” olma, ya atadan, anadan ya da yabancıdan

“el alma” işlemi ve töreni sonunda elde edilen bir yetenek olarak görülmüştür. Bir

hastanın iyileşmesi dilendiğinde o hasta da tütsülenmektedir. Bu kişilerin cinlerin

yardımıyla sordukları sorulara cevaplar aldıkları ve hastaları iyileştirdiklerine

194 Scognamillo, 43. 195 Güner, 158. 196 Güner, 160 ; Öğüt, 46 ; Türk Ansiklopedisi, 90. 197 Yeşilyurt, 126. 198 Öğüt, 42.

33

inanılmaktadır.199 Bu usullerde hem fal, hem de hastalıkları iyileştirme işlemlerinin

bir arada yürütüldüğü görülmektedir.

cc) Buğday Falı:

19. yüzyılda Fransa’nın birçok bölgesinde köylüler buğday piyasasının

durumunu saptayabilmek için 12 buğday tanesi almış her birine bir ayın adı

yazılmış ve buğdaylar sıcak ocaklara sürülmüştür. Yanan buğdayların isminin

bulunduğu aylarda buğdaya zam geleceğine inanılmıştır.200

dd) Papatya Falı:

Genelde gençlerin, öğrencilerin ve genç sevgililerin rağbet ettiği bir fal şekli

olan papatya falı, bir niyet tutularak papatyanın yapraklarının bir olumlu bir de

olumsuz düşüncelerle kopartılarak o işin hangi yönde olacağının belirlenmeye

çalışıldığı bir fal bakma yöntemidir.

Bazen papatyanın yerini bir buğday başağı veya herhangi bir çiçek

almaktadır.

ee) Horoz Falı (Alektriomansi):

Özellikle Eski Yunanlılarda kullanılan bir fal çeşididir. Geçen yüzyılda

Rusya’nın kırsal kesimlerinde bu fal türünün kullanılmakta olduğu ve daha çok

bekar kızların koca bulup bulamayacaklarını merak ettikleri için bu şekli

kullandıkları söylenmektedir.201

Bu yöntemde önce yere bir daire çizilmekte ve bu daire 24 kısma

ayrılmaktadır. Bu bir dörtgen de olabilir. Bu kısımların her birinin içine bir harf

yerleştirilmiş ve birer tanede buğday tanesi konulmuştur. Sonra da hazır bulunan

horoz bırakılmış ve horozun yemeye başladığı harflerden başlayarak en son yediği

taneye kadar sırasıyla not edilmiş ve bu harfler yorumlanmıştır.202

199 Yeşilyurt, 127. 200 Scognamillo, GA, 212 ; Yeşilyurt, 128 ; Scognamillo, 31. 201 Scognamillo, 33. 202 Scognamillo, GA, 212 ; Gibson, 128, Güner, 159 ; Öğüt, 45 ; Scognamillo, 33.

34

ff) Balta Falı (Aksinomansi):

Bu fal şekli genel olarak, saklı bir şeyi, hazineyi bulmada ve çalınan bir

şeyin suçlusunu, hırsızı ortaya çıkarmada kullanılmıştır. Rusya da ise uzun yıllar

hazine bulabilmek amacıyla kullanılmıştır.203

Bunun için balta yuvarlak bir kütüğe saplanmış204 ya da bir taşın üzerine

konmuş, daha sonra şüphelenilen kişilerin isimleri baltanın etrafında dönülerek

söylenmeye başlanmış, balta kimin ismi söylenirken yerinden oynamış ve yere

düşmüşse o kişi suçlu kabul edilmiştir.

gg) Bina Falı:

Kalde, Asur ve Yunanistan’da kullanıldığı söylenilen bir fal şeklidir. Evlerin

dış cephelerine bakılmış, incelendikten sonra da binanın üzerindeki şekiller

yorumlanarak birtakım tahminlerde bulunulmuştur. Hatta Yunan felsefecilerinden

olan Xenokrates’in (M.Ö. 406-313) bu konu ile ilgili bir kitap yazdığı

söylenmektedir.205

hh) Köpük Falı:

Bu usulün Kırgızlarda kullanıldığını görmekteyiz. Kırgızlar atalarının

ruhlarına kurbanlar kesmişler ve bunları kazanlarda kaynatmışlardır. Kaynama

esnasında çıkan köpükler de fal aracı olarak kullanılmıştır. Bu köpüklerin beyaz

renkte olması iyi iken, siyah olması kötü görülmüştür.206

ıı) Ağaç Falı:

Bu fal şeklinin çok eski zamanlarda antik dönemlerde uygulanmış olması

muhtemeldir. Bu usulde ağacın şekli, dalları, yaprakları, kabukları, kökü hemen

hemen her tarafı baştan sona kadar incelenmiş ve kendilerine has birtakım

yöntemlerle yorumlarda bulunulmuştur.207

203 Güner, 161 ; Öğüt, 46. 204 Güner, 161. 205 Scognamillo, 30. 206 Duvarcı, 52. 207 Scognamillo, 29.

35

jj) Eldiven Falı:

Yakutlarda görülen bir fal bakma şeklidir. Ev yaptırmak isteyen bir kişi daha

önceden Şamanın da yardımıyla belirlemiş olduğu arsaya giderek doğuya dönüp

eldivenlerini çıkarmış, dua etmiş ve eldivenleri yere atarak bunların yerde duruş

şekillerine bakmıştır. Eldivenlerin avuç içinin yukarı gelmesi oraya evin

yapılabileceğine işaretken, avuç içinin aşağı doğru gelmesi uğursuzluk sayılmış ve

oraya ev yapılmamıştır.208

kk) At Falı:

Keltlerde ve Saxsonlarda rastlanan bir fal türüdür. Atların kişnemeleri onlar

için bir kehanet aracı sayılmıştır. Beyaz bir atın kişnemesi olacak olan iyi bir şeyin,

siyah atın kişnemesi ise ölümün habercisi sayılmıştır. Yalnız ahırdan çıkan atın

rengi ne olursa olsun, ahırdan önce sağ ayağını atarak çıkmışsa bu, gelecek olan iyi

haberlere yorumlanmıştır.209

ll) Değnek Falı:

Bu usulde büyüsel birtakım özelliklere sahip olduğuna inanılan değnekler

kullanılmıştır. Çok eski zamanlara dayanan bir kökeninin olduğu söylenmektedir.

Değnekler geniş bir kabın içine atılmış ve duruşlarına göre yorumlar yapılmıştır. Bu

fal şekline “Rabdomansi” denilmiştir. 15. yüzyıldan itibaren ise değnekler maden

aramada kullanılır olmuştur. Hatta hırsızlar ve katilleri bulmak için de kullanıldığı

görülmektedir.210

Japonlarda ise kadınlar veya aşıklar yola bir değnek dikmişler etrafına kutsal

olduğuna inanılan pirinçler serpiştirerek, Tanrılar tarafından gönderilen

kısmetlerinin geçmelerini beklemişler ve erkeğin veya eş adayının ne istediğini

bilmeye çalışmışlardır. “Yol kavşağı falı” da denilen bu fal şekli yakın zamanlara

kadar Japonlarda kullanılmıştır.211

208 Duvarcı, 52. 209 Scognamillo, 29. 210 Güner, 162 ; Öğüt, 48. 211 İslam Ansiklopedisi, 136.

36

mm) Kan Grubu Falı:

Antropoloji profesörü olduğu ileri sürülen Leone Bordel, insanların

kişilikleriyle kan gruplarının bağlantılı olduğunu söylemiştir. Ona göre insanların

kişiliği, karakter özellikleri, heyecanları büyük ölçüde kan gruplarıyla alakalıdır.

Dört ana kan grubu olan A, AB, B, O gruplarının kendilerine has birtakım

özellikleri bulunmaktadır. Kim hangi kan grubunu taşıyorsa o grubun özelliklerini

alacağına inanılmıştır.212 Bu özelikler sayılırken kişinin gelecekte mutlu olup

olamayacağı ve o kişiyi nelerin beklediğine dair bilgiler de verilmiştir.

nn) Soğan Falı:

Soğan falının Almanların folklorik bir geleneği olduğu söylenmektedir.

Soğanın tek tek soyarak bakılan bir fal şeklidir. Evlenme çağına gelmiş kızlar, eş

adaylarının isimlerini soğanlara yazarak, Noel Gecesinde bir kilisenin sunağına

bırakmışlar ve ilk filiz veren soğanın üstünde yazılı olan kişinin, soğanı bırakan

kişiye eş olacağına inanmışlardır.213

oo) Tesbih Falı:

Bu fal çeşidinin birçok yapılış şekli bulunmaktadır. Fakat yaygın olarak

kullanılan şekli şöyledir: İlk olarak bir dilek tutulmakta ve yere oturularak tesbih

bulunan el dize dayanıp hareket ettirmeden tesbihi aşağı doğru sarkıtarak

tutulmaktadır. Sonra da tesbihin hareket etmesi beklenilmektedir. Eğer tesbih kıble

yönünde hareket etmişse tutulan dileğin olacağına işaret sayılmıştır.214

öö) Niyet Tutularak Yapılan Fallar ve Manili Fallar:

Niyet tutularak yapılan fal şekillerinde çeşitli yöntemler kullanılmıştır. Öyle

ki kişi aklından bir niyet tutar, sonra da bir sayı. Daha önceden 50 kadar

hazırlanmış olan niyet yazıları bulunan kitabı açar ve o sayısının denk geldiği niyet

o kişinin tuttuğu niyetin cevabı sayılır. Eğer niyetin daha isabetli olması istenirse

niyet yazısı kadar sayı, aynı torbaya konulup o torbadan bir sayı çekilir.215

212 Yeşilyurt, 161. 213 Scognamillo, 46. 214 Duvarcı, 72. 215 Enver Bolayır, Niyet Kuyusu (Sayıların Dili), Bolayır Yayınevi, İstanbul 1948, ; Bolayır, 21-31.

37

Bir de niyet yazılarının yerini harfler almaktadır. Bu yöntemde ise daha

önceden hazırlanmış 171 harf, 9 tane nokta ve çizgi bunmaktadır. Ayrıca daha

önceden hazırlanmış 9 tane cevap da bir tablo içine yerleştirilmiştir. Fakat bu dokuz

cevap aynı tabloda 20 kez geçmektedir. Daha sonra da kişi, aklından her hangi bir

harf tutarak bu harfin etrafındaki sayıları belli kurallara göre sıralamakta, böylece o

kişinin sorusunun cevabını aldığına inanılmaktır.216

Manilerin sırayla yazılarak numaralandırıldığı ve kişinin her hangi bir sayıyı

aklından tutarak, tuttuğu sayıya denk gelen maninin kendisinin niyeti için çıktığına

inandığı manili fallar bulunmaktadır. Bunlar için kitaplar yazılmıştır.217 Maniler

metinlerde fal, bazen bir tema olarak işlenmiş bazen de bizzat fal malzemesi olarak

kullanılmıştır. Erzurumlu İbrahim Hakkı da “Marifetname” adlı eserinde manilere

yer vermiştir.

İki kişi arasında sevgi ve muhabbetin olup olmadığı, varsa da hangisinde bu

duyguların fazla olduğunu anlayabilmek için de adına “Hurufat Cetveli” denilen

harflerin karşılık geldiği, sayıların değerlerinin verildiği cetvel kullanılmıştır.

Cetvele iki kişinin ismi yazılıp bu kişilerin isimlerinin karşılık geldiği sayıların

toplamından dokuzar çıkartılarak geriye kalan sayıların karşılıkları cetvelde

bulunmaya çalışılmıştır. Sonuç ise galip, mağlup gibi ifadeler kullanılarak kısa

cevaplar şeklinde belirlenmiştir.218

Niyet ve fal geleneğinin Azeri Türkleri arasında da yaygın olduğu

söylenmektedir. Anadolu, Rumeli ve İstanbul’da önünde kırmızı gül olan evde

toplanan kadınlar, dileklerini tutarak kendilerine ait bir şeyi, yarısı su ile dolu olan

çömleğin içine atmakta, altı mayıs günü de maniler söyleyerek bu eşyaları

çıkarmakta ve niyet çekmektedirler. Maniler eşliğinde çekilen niyette o kişinin

bahtına çıkmış olmaktadır.219

216 M.Z.K, Niyet Aynası, İstanbul 1948, 1-8. 217 Necdet Rüştü, Niyet Manileri 100 Fal, İstanbul 1934 ; Fal Tahminleri, 1950. 218 Meraklı Fal, 1950. 219 Duvarcı, 81.

38

pp) Bilgisayar Falı:

Çeşitli usullerle bakılan ve geleceği öğrenebilmek amacıyla her imkanın

kullanıldığı fala, günümüzde modern teknolojiden de faydalanarak bilgisayarlardan

bakılmaya başlanmıştır. Bunun için ya direk fal sitelerine girerek fala bakılmakta,

çilen bir kahve veya çay fincanında görülen şekiller bu sitelerin yönlendirmesiyle

yorumlanabilmektedir.220 Ya da kişi, falını öğrenebilmek amacıyla önce bankadaki

hesap numarasına belli bir ücret yatırmakta sonra da istenilen bilgiler (doğum tarihi,

el çizgileri gibi) verilmekte ve merak edilen cevaplar alınabilmektedir. Hatta bu

fallar günlük, haftalık ve aylık olarak e-mail adresine gönderilebilmektedir.221

İsteyene muska ve büyü bile yapılabilmektedir.222 İsteğe bağlı olarak da

günlük fallar, astroloji ve rüya yorumları cep telefonlarına gönderilebilmektedir.

Ayrıca ismini, soyadını ve doğum tarihini bırakanların doğum sayıları ve isim

sayıları da bulunabilmektedir223

Bu fal çeşitlerinin dışında, sihirli tablolar, talih yoncaları, hayat ağacı, kader

çarkı, kutsal kartal, yıldızların sırrı, cennet kuşu, sihirli elmas, on altı pramit, hac

ve daire, daire ve yıldız, taht tabletleri, mistik daireler, büyülü kalp, sihirli daire,

esrarlı yılan…224 gibi fal şekillerinin de olduğu söylenmektedir.

220 http//www.medyumca.com/site/Fallar/kahve.asp. 221 www.muneccim.com/gunluk-fal/bugun.asp. 222 http//www.medyumca.com/site/Fallar/muska-nedir.asp. 223 http//www.acayip.net/smsnet/yorumcu.asp. 224 Asımgil, 135.

39

I. BÖLÜM

EL FALI

El falı kişinin geleceğini öğrenebilmede bir çeşit alın yazısı olarak görülen

avuç içindeki çizgileri okuyabilme sanatı225 olarak görülmüştür.

Chirology, Palmistry, İlm-i Sima, İlm-i Kiyafe, İlm-i Firase gibi adlarla

anılan bu ilimler Doğu’da ve Batı’da birçok kişi tarafından ilgi görmüştür. Bu

sanatın büyük temsilcileri arasında Müslüman alimler de yer almaktadır. Muhyiddin

ibnü-l Arabi,226 Erzurumlu İbrahim Hakkı227 ve Fahreddin Razi bunlar arasındadır.

Bu ilimlere dair hususi eserler yazmışlardır. Said Nursi228 gibi isimler de bazı

eserlerinde bu konulara değinmiştir.

1. Tarihi

El falının tarihi, ortaya çıkışı şimdiye kadar pek incelenmemiştir. Hindistan

ve Antik Yunan da bilindiği kesindir.229 Hinduların 3 bin yıl önce yazılmış olan

Vedalar kitabında da yer aldığı söylenmektedir. Doğudan, Batıya Bohemyalılar

denilen çingeneler tarafından taşınmış olabileceği ihtimali üzerinde durulur.230 İlk

zamanlar bu fal çeşidi insan yeteneklerinin saptanması için kullanıldığı halde

giderek gelecekten haber verme (kehanet) şekline dönüşmüştür.231

O çağlarda ilmin en fazla inceleme alanı insan olduğu için, Hindular ilk

önce vücudun çizgilerini ve şeklini inceleyerek “mastrika” adını verdikleri bir ilim

ortaya çıkarmışlar, sonraları ise ellerdeki çizgilere bakarak, onları incelemişler ve

225 Rodney Davies, Fortune-Telling by Palmistry, The Aquarıan Press, England 1987, 219. 226 Ebu Abdullah Muhyiddin Muhammed b. Ali İbnü’l Arabi, İlm-i Cifir Şerhi ve Havas-ı Şeyhul

Ekber, Çev: Uğur Bursalı, Esma Yay., İstanbul -. 227 Erzurumlu İbrahim Hakkı, Marifetname, Sadeleştirenler : Durali Yılmaz, Hüsnü Kılıç, Devran

Yayıncılık, İstanbul 1991. 228 Bediüzzaman Said Nursi, Mesnevi-i Nuriye, Envar Neşriyat, Ter : Abdülmecid Nursi, Risale-i

Nur Külliyatından, İstanbul 2003. 229 Scognamillo, GA, 56 ; Crow, 343. 230 Scognamillo, GA, 56 ; Asımgil, 106. 231 Orhan Hançerlioğlu, Dünya İnançları Sözlüğü (Dinler, Mezhepler, Tarikatler, Efsaneler), El Falı

Mad., Remzi Kitabevi, 2. Basım, İstanbul 1993, 133.

40

“samudrika” ismini verdikleri el falının esaslarını kurmuşlardır.232 Buna Hast

Samudrika da denilir.233 Bu teknik oldukça ilkel bir görünümdedir. Kullanılan bu

yöntemde, günümüze kadar fazla bir değişme olmamakla birlikte, hala

kullanılmaktadır.

Hindulardan sonra el falı Çin’de, Tibet’te, İran’da, Mısır’da daha sonra

M.Ö. 423 yılında Eski Yunanistan’da kullanılmıştır.234 El falının gelecekten haber

verme şekline, “chıromante” (kiromanti, şiromansi) denilmiştir. Bu ismin Eski

Yunanlılar tarafından verildiği, Yunanca’da “keir” in el, “manteia”nın da kehanet

anlamına geldiği, bunun da el falını ifade ettiği görüşü yaygındır.235

Bir de elin, özellikle el ayasının bir fal aynası gibi kullanılıp ona bakarak

düş kurma, hallusinasyonlar oluşturmak için el yerine tırnağın kullanıldığı -özellikle

de başparmağın- gelecekten haber verme yöntemi bulunmaktadır. Buna

“Katoptromanti” adı verilmektedir. Bu usul, düşleme yoluyla bakılan fallar

arasındadır.236

Özellikle Eski Yunan’da el falı, oldukça itibar edilmiş bir ilim dalı olarak

görülmüştür. Zamanın Yunan filozoflarının bir çoğu bu alanla ilgilenmiş, hem

kendileri öğrenmiş hem de başkalarına öğretmişlerdir. Platon ve Aristo gibi büyük

filozofların yanında Anaksagoras’ın da fala önem verenler arasında olduğu söylenir.

Paracelsus, Cardamis ve İmparator Augustus gibi önemli şahsiyetler de falla

ilgilenenler arasındadır.237

Antik dönemde el okuma işi halk arasında oldukça yaygın olmasına rağmen,

sosyal yaşamda rol oynadığını ortaya koyan herhangi bir araştırmanın olamadığı

söylenmektedir. Roma döneminde astrolojiyle sıkı bir ilişkiye girerek Ortaçağda

başarı elde etmiştir. El falının astrolojiyle olan alakasının temel sebebi astrologların

yıldız ve gezegenlerin etkileri sonucu insanın doğum anında birtakım izlere sahip

232 John Severn, El falı, Çev : Gurur Elveren, Kibele Yayınevi, İstanbul 1996, 10-11. 233 Scognamillo, GA, 61. 234 Severn, 10-11. 235 Güner, 106. 236 Babaoğlu, 47. 237 Severn, 10-11.

41

olduğu bunun da insanın karakteri ve vücut yapısında birtakım işaretleri olduğuna

inanılmasıdır.238

El falı, çağdaş biçimine büyük bir olasılıkla Ortaçağ da kavuşmuştur.

Hindistan’dan ilkel bir şekilde Batı’ya taşınan el falına, Batılılar tarafından farklı

bir ilim dalı olarak bakılmış, üzerinde çalışılmıştır. Onlar el falını, fal ve bilim

olarak ikiye ayırmışlardır. Bir bilim dalı olarak gördükleri için de bu fal çeşidine

önem vermişlerdir.

Arapça çeviriler sayesinde antik dönemin astrologlarının metinlerine ulaşan

Ortaçağ bilim adamları, bu teorileri değiştirmemişler ve olduğu gibi almışlardır.

XIII. Yüzyılda kiromanti tüm büyük skolastikler tarafından kapsamlı bir şekilde ele

alınmaya başlanmıştır. Astrolojiyle olan sıkı bağlantısı onu diğer kehanet

türlerinden ayırarak saraya girmesini sağlamıştır. Fakat kilisenin bazı temsilcileri

tarafından bir bilim olarak kabul edilirken, bazıları tarafından dinsizlik olarak

görülmüştür.239

El falını yapılışına göre ikiye ayırmışlardır. Birincisi elin biçimini ve

parmakların yapısını, boyutlarını v.s. ele alan (cheirognomy) şironomi, diğeri de,

okültizmin benzeşim (analoji) ilkesine dayanarak, elin çizgileriyle ve aralarındaki

boşluklarla ilgilenen (cheirosophy) şirozofidir. Şiromansi, gelecekle ilgili birtakım

varsayımlarda bulunarak insan iradesini geçersiz kıldığı için Orta Çağ’da Katolik

Kilisesi tarafından yasaklanan kehanet türleri arasına girmiştir.240

1475 yılında “El çizgilerini okuma sanatı” adlı bir kitap yayınlanmış, Kral

VIII. Henry, talip olduğu hanımların başlarına gelebilecek akibetleri öğrenmelerini

istemediği için 1490 yılında, bu kitabın da etkisiyle el falını yasaklamıştır. Kral

Henry’nin talip olduğu hanımların öldürüldüğü söylenir.241

Astrolojiyle olan sıkı ilişkisi sayesinde kiromanti doktorların teşhislerinde

kullanılmıştır. Almanya’da üniversitelerde XVIII. yüzyıla kadar kiromantinin

238 Annette Von Heinz, Frieder Kur, Gizli Bilimler Ansiklopedisi (Akımlar, Kavramlar, Mekanlar),

Çev: Bülent Atatanır, Omega Yayınları, İstanbul 2004, 229-230. 239 Heinz, Kur, 230. 240 Crow, 343. 241 Severn, 12.

42

öğretildiği söylenmektedir. Bu üniversiteler arasında Halle üniversitesi de

bulunmaktadır.242

Eski Hindistan’da, Mısır’da, Eski Yunanlılarda, günümüze kadar devam

eden süreç içersinde ve günümüzde halen ilgi görmesinin temel sebebi, geleceği

öğrenme merakı ile eldeki çizgilerin, işaretlerin kişinin sağlık durumunu, kaderini

yansıttığına inanılmasıdır.

2. El Falı ve Astroloji

El falına bakılırken oldukça eski bir geçmişe sahip olan astrolojiden de

yararlanılmış, gezegenlerin parmakları etkilediğine inanılmıştır.

El falında elin şekli, bileğin biçimi, parmaklar ve özellikleri, eldeki tepeler

(parmaklar altındaki ve avuç kenarındaki kabarıklıklar) ve çizgilerin

yorumlanmasındaki esas, bunların göksel katlardan gelen etkiyle oluşan mesajlar

içerdiğine inanılmasıdır.

İnsanın vücudunun gelişiminde embriyodan itibaren aynı zamanda ilah

oldukları kabul edilen gezegenlerin etkili olduğuna inanılmıştır. Buna göre, ilk ay

boyunca embriyonun yapılanmasında Satürn egemendir. Beden bu gezegenden güç

ve besleyici özellikler alır. İkinci ayda ise Jüpiter devreye girer. Bu gezegen de

bedenin sahip olması gereken uzuvları almak üzere bedeni hazır hale getirir.

Üçüncü ayda Mars, ısısıyla başı oluşturur ve uzuvları birbirinden ayırır. Dördüncü

ayda da Güneş kalbi yaratır.243 120. günden itibaren ise doğum anı dahil, alınan

ışınların ifade ettiği manalarla beyin programlanır.244

Beşinci aya gelindiği zaman da Venüs devreye girmektedir. Bu gezegenin

tesiriyle de kulak, burun, kemikler, erkeklerde penis, dişilerde rahim ile göğüsler

oluşur. Altıncı ayda Merkür’ün etkisiyle ses organları, kaşlar ve gözler, saçlar ve

tırnaklar oluşmaktadır. Sekizinci aya etki eden Satürn’dür. Fetüsün büyük bir

242 Heinz, Kur, 230. 243 Ge’rard Encausse, Batılı Gizemli Geleneğin Astrolojik Sırları, İnisiyeler İçin Astroloji, Çev :

Ercan Akısoy, Ege Meta Yay., İzmir 1999, 109. 244 Nuran Tuncel, A’dan Z’ye Astroloji, Kitsan Yay., İstanbul 1997, 83.

43

kısmını soğutur ve kurutur. Son olarak Jüpiter bedeni doğuma hazırlar.245

Astrolojiyle uğraşanlar genelde bunlara inanmışlar, el falıyla ilgilenenler de bu

teorilerden yola çıkarak bunların doğruluğunu kabul etmişlerdir.

İslam alimlerinden Erzurumlu İbrahim Hakkı da kitabında insanın

gelişiminde, gezegenlerin etkili olduğunu söylemesine rağmen bu etkileri farklı

yorumlamıştır. Ona göre çocuk henüz rahimde nutfe iken birinci ayda Zuhal’in

terbiyesindedir. İkinci ayda Müşterinin terbiyesine girer. Üçüncü ayda Merih’in,

dördüncü ayda Güneş’in, beşinci ayda Zühre’nin, altıncı ayda Utarid’in, yedinci

ayda Ay’ın terbiyesiyle anne karnında gelişmektedir. Eğer çocuk yedi aylık doğarsa

yaşayacak, sekiz aylık doğması durumunda da sekizinci ayda Zuhal’in terbiyesinde

olacağı ve Zuhal de soğuk ve kuru olducağı için ölecektir. Yalnız dokuzuncu ayda

doğan çocuk yaşayacaktır. Çünkü Müşteri rutubetli ve sıcaktır.246

İbn-i Arabi de, gezegenlerin insan vücuduna etkilerinin olduğunu

söylemiştir. O’na göre:

Ay : Cild, baş, kemikleri

Utarid : Sinirleri

Merih : Kan ve safrı

Zuhal : Saçlar ve tırnakları

Müşteri : Bütünü ile vücudu korur.

Zühre : Nefs, vücudun dış yüzeyini

Güneş : Bütün azaları etkiler.247

Astrolojiyle uğraşanlara göre, genetik yolla gelen bu özellikler, kişinin

beyninde kendilerini gösterebilecek uygun bir ortam bulabilirse, o kişide ortaya

çıkmaktadır. Bunun içinde etki eden bu gezegenlerin beyinde o genetik bilgilerin

245 Akısoy, 110. 246 İbrahim Hakkı, 313. 247 İbn Arabi, 40.

44

ortaya çıkmasına uygun kapasite meydana getirmiş olmaları gerektiği

iddiasındadırlar.248

Ancak günümüz anatomi uzmanları eskiçağ teorilerini saçma bulmaktadır.

Bebeğin anne karnındaki gelişiminde gezegenlerin veya yıldızların etkisinin

olamayacağı; anne karnındaki bebeğin gelişimini şekillendiremeyeceği, etkili olanın

genetik ve çevre şartları olduğu görüşündedirler.

Bu alanda yapılan tıbbi çalışmalarda görüleceği gibi, genelde anne

karnındaki bebeğin gelişimi psiko-sosyal şartlardan etkilenmektedir. İlk 2 ay

bebeğin embriyonik dönemini ifade etmektedir. Kalan 7 ay ise bebeğin fetal (2.

ay’dan doğuma kadar süren zaman) dönemidir.249 Gelişimde embriyonik dönem

önemli görülmüştür. Çünkü bu süre içinde embriyo son şeklini alarak organların

taslakları oluşmaktadır. Ve 2. ayın sonunda bir insan görünümünü almaktadır. İlk 3

ay sonunda kafa ve boyun vücudun 1/3’nü oluşturacak şekilde şekillenmektedir.250

2. aydan 5. aya kadarki dönem organ sistemlerinin ve dokuların farklılaştığı

ve vücudun hızlı bir şekilde büyüdüğü dönemdir. 5. aydan itibaren saçlar belirir.

Gözler kapalıdır. 6. aydan itibaren gözler açılmaya başlar. Solunum sistemi

olgunlaşmaya başlar. 7. aydan sonra vücutta deri altı yağ dokusu oluşur.

Embriyonik dönemde görülen değişimler fetal dönemdekinden daha önemli

görülmüştür. Fetal dönemde bebeklerin, radyasyon, virüsler ve ilaçların etkilerine

daha az duyarlı oldukları söylenmektedir.251

El falına göre el ve parmaklar gezegenlerden etkilenmektedirler. Bunun için

de parmaklara etkilendikleri gezegenlerin isimleri verilmiştir. Baş parmağın

Venüs’ün, işaret parmağının Jüpiter’in, orta parmağın Satürn’ün, yüzük parmağının

Güneş’in ve küçük parmağın Merkür’ün etkisinde olduğuna inanılır. Bu

parmakların altında bulunan eklemler el içine doğru belirgin bir yükseklik oluşturur.

Bunlara tümsek, tepe ve dağ denilir. Bu tepeler de altında bulundukları parmakların

isimlerini alırlar. Serçe parmağın altında, kenarda bulunan kenar şişkinliğinin 248 Tuncel, 82. 249 Halit Kayalı, Göngör Şatıroğlu, Mustafa Yaşyürekli, İnsan Embriyolojisi, 7. Baskı, Alfa Yay.,

İstanbul 1992, 278 ; Haşmet Özen, Sami Selçuk Biricik, Fizyoloji, Histoloji, Embriyoloji, 2. Baskı, Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul 2004, 252.

250 Kayalı, Şatıroğlu, 278-280. 251 Özen, Biricik, 252-253.

45

Ay’dan etkilendiğine inanılır. Doğrudan doğruya insanın burcuyla ve tesirinde

kaldığı gezegen ve yıldızlarla alakalı olduğuna inanılan bu tepeler, yetenekleri

bilmek için birer ipucu olarak görülmüş, bunların el falında hayati bir önem taşıdığı

düşünülmüştür. Bu tepelerin belirgin olması, kişinin o gezegenlerin temsil ettiği

özellikleri taşıdığı anlamına gelmektedir. Bir tepenin diğer tepeden daha bombeli

olması, o insanın yapacağı işlerde bu tepenin temsil ettiği karakterlerin daha

belirgin olarak görüleceğinin bir işareti sayılmıştır.

3. El Falı ve Numeroloji:

El falında sayılardan anlamlar çıkarma şekli olan Numeroloji’den de

yararlanılmıştır. Numeroloji de astrololoji kadar eski bir geçmişe sahiptir. Sayıların

kendi içinde bir dil oluşturduklarına inanılır. Her sayının bir gücü vardır. Bu güç

sadece çokluk ve miktarı belirten bir güçte değil, aynı zaman da eşyaların birbiriyle

olan ilişkileri, doğanın ilkeleri arasında var olan bir bağda bulunmaktadır. Rakamlar

1’den 9’a kadar uzanan şekillere indirgenmiştir.252

İnsanların kaderi ile sayıların ilişkisinin olduğuna inanılmıştır.

Numerologlara göre bütün evren saf matematik sayılar üzerine kurulmuştur.

Matematik ise 9 sayıdan oluşmaktadır. Bu basite indirgeme yöntemiyle de

evrendeki olayların tümünün sayıların etkisinde olduğu düşünülmüştür.253

El falında ele etki eden her gezegenin bir sayısının da olduğuna inanılmış,

bu sayılar da gezegenlerle ilişkili sayılmıştır. El falında yorum yapılmadan önce ilk

olarak kişinin önemli sayısını bulmak gerekmektedir. Kişi için önemli olan sayıların

ilki, doğum günüdür. Doğum gününün sayılarının toplanıp bir tek sayıya

düşürülmesi sonucu kalan sayı o kişinin kişilik sayısını vermektedir. Mesela 25 08

1962 de doğmuş olan bir kişinin kişilik sayısı 2+5=7 olacaktır. Doğum gününün,

ayının ve yılının sayılarının toplamı sonucu elde edilen sayı ise, o kişinin kader

sayısıdır. Kalan sayının 9’dan büyük olması durumunda bu rakamlar tekrar toplanır.

252 Gibson, 95-96. 253 Asımgil, 105.

46

Ta ki bir tek sayı kalıncaya kadar.254 Kader sayısının nasıl bulunduğunu yine aynı

tarih üzerinde gösterelim. Doğum günü 2+5=7, doğduğu ay 0+8=8 ve de doğduğu

tarih toplanarak 1+9+6+2=18 olarak bulunmaktadır. Daha sonra çıkan bu sonuçlar

tekrar toplanıp 7+8+18=33 sayısına ulaşılmaktadır. Fakat 33 sayısı 9’dan büyük

olduğu için bu sayıların tekrar kendi içlerinde 3+3=6 şeklinde toplanarak tek bir

sayıya indirilmesi gerekmektedir. Son olarak bulunan bu 6 sayısı o kişinin kader

sayısı olacaktır. Günümüzde de bilgisayarlardan falla ilgili sitelerde kişilerin önemli

sayıları bulunmaktadır.

Görüldüğü gibi sayıların güçlerinin olduğuna, insanın kaderini bile

şekillendirdiğine inanılmıştır.

Bu işlemlerin sonunda çıkan sayılar ve etkisinde bulunduğu gezegenler ise

şöyle sıralanmaktadır.

1- Güneş 6- Venüs

2- Ay 7- Neptün

3- Jüpiter 8- Satürn

4- Plüton 9- Mars

5- Merkür 22 – 11 Uranüs

Uranüs’ün numaraları olan 22 ile 11 sayısına özel bir anlam yüklenmiş, bu

sayıların mistik özelliklerinin olduğuna inanılmıştır. 11 sayısı 1+1=2 şeklinde, 22

sayısı da 2+2=4 olarak ifade edilse de, bu sayıların 2 ve 4’den farklı oldukları

düşünülmüştür. 11 ve 22’ye kendilerine has, özel anlamlar verilmiştir. Gezegenlere

ait sayıların özellikle kişinin kaderi ve mesleğini belirlemede daha etkili olduğuna

inanılır.255

Bazılarına göre ise her ismin titreşimsel bir sayısı vardır. Bu sayıya ise ismin

harflerini rakamlara çevirip toplayarak 1’den 9’a kadar olan temel sayılara

indirgeme yoluyla ulaşılmaktadır. İnsanın gelişmiş kişiliğinin bir ifadesi ve başarı

ya da isteğe götüren bir anahtarı olarak, bu sayının isim sayısıyla veya doğum

254 Joyce Wilson, El Falı, Astroloji ve Numeroloji, Çev : Melike Atıl, Akaşa Yay., İstanbul 1993,

127. 255 Wilson, 128.

47

sayısıyla uyumlu olması gerekmektedir.256 Ayrıca insanın görünen kişiliğinin

sayısını o kişinin isminde bulunan sessiz harflerin toplamı, görünmeyen kişiliğinin

sayısını da sesli harflerin toplamının vereceğine inanılmıştır.257 Bunun içinde her

harfe bir sayı değeri vermişlerdir. Bunlar şöyle sıralanmıştır.

1 2 3 4 5 6 7 8 9

A B C D E F G H I

J K L M N O P Q R

S T U V W X Y Z

Kişinin ismindeki harflerin değerleri ve doğum gününün tarihleri toplanarak

o kişinin kişilik sayısı ile kader sayısı bulunmaya çalışılmış daha sonra da çıkan

sayıların ifade ettiği gezegenler bulunarak bunlar el falında kullanılmıştır.258

Bazıları ise biraz farklı olarak kader ve doğum sayısını şöyle bulmuşlardır.

Kişinin doğum günü, ayı ve yılı alt alta yazılarak toplanmıştır. Doğum günü sayısı

ise kişinin doğum günü eğer iki rakamdan oluşuyorsa bu iki rakamın yan yana

yazılarak toplanmasıyla belirlenmektedir. Diğer işlemler aynen uygulanmakta ve

çıkan sayıların gösterdiği özelliklere bakılmaktadır. Kader sayısının kişiliğin temel

eğilimlerini ve soydan gelen kalıtımsal yeteneği vereceğine, isimlerin analizinin de

kişinin bunlardan neler çıkarabileceğinin değerlendirmesini yaptığına

inanılmıştır.259

Harfleri sayılara dönüştürme işlemi mistik düşünceli Müslümanlar arasında

Kuran yorumlama, gelecekten haber verme ve şiir sahasında oldukça karmaşık

işlemlere yol açmıştır.260 Sayılar ve harflerin oluşturduğu biçimlerden yararlanarak

gelecekle ilgili tahminlerde bulunma işi olan bu ilme ise İslami literatürde

256 Gibson, 100. 257 Asımgil, 105. 258 Gibson, 101. 259 Vera F. Birkenbihl, Sayıların Işığında Geleceğimiz Numeroloji, Çev : Esat Mermi, Say Yay.,

İstanbul -, 15-19. 260 Anne Marie Schimmel, Sayıların Esrarı, Ter: Mehmet Temelli, Verka Yay., İstanbul 1997, 28.

48

“cifr”’denilmiştir.261 Ayrıca ebced hesabı da kullanılmıştır. Her harfi bir sayıyı

karşılayan sekiz sözcükten oluşmaktadır.262

Numerolojiyle Kabalistler de ilgilenmişlerdir. Fakat onların yöntemi daha

karmaşık bir yapıya sahiptir. X. yüzyılda Basra’da Berrak Kardeşleri anlamına

gelen felsefe yolu ile dini ve insanları kurtarmayı gaye edinen aşırı Şii ve İsmail’i

eğilimli bir gizli dernek olan İhvan-ı Safa’ya263 göre ise Pisagor Harranlı bir bilge

olarak görülmüştür. Rivayete göre, Enoch (Hz. İdris) yani Hermes Tris-megistos da

Harran’daki Sabiilere gönderilmiş olan bir peygamberdir. Bu kişinin sayı

mistisizminde bir usta olduğunu düşünmüşlerdir. İhvan-ı Safa’ya göre numeroloji

her şeyin temeli olan birlik ilkesini anlamak için kullanılan bir yoldur. Diğer bütün

bilimlerin kökü ve tabiatın üstünde bir ilimdir.264

İbn Arabi ise Fütuhat-ı Mekkiye adlı eserinde harflere ve rakamlara yer

vererek harfleri 4 mertebeye taksim etmiştir. Birincisi 7, ikincisi 8, üçüncüsü 9,

dördüncüsü 10 feleğe aittir. Harflerin yaşlılık, kuruluk, sıcaklık, soğukluk gibi dört

temel tabiatına da işaret edilir.265

El falında çıkan sayının özellikleri ve sayının işaret ettiği gezegenin

özellikleri önemlidir. Artık yorum yaparken kalan sayının gösterdiği gezegene ve

bu gezegenin etkilediği parmağa veya tepeye daha fazla dikkat etmek gerekecektir.

Bu işlemin el falına bakarken falcının işini kolaylaştırdığına, daha tutarlı tahminler

yapabilmesinde yardımcı olduğuna inanılmıştır.

261 Sennur Sezer, Osmanlıda Fal ve Falnameler, Milliyet Yayınları, İstanbul 1998, 132. 262 Yakıt, 56-57. 263 Osman Cilacı, Dinler ve İnançlar Terminolojisi, Damla Yayınevi, İstanbul 2001, 173. 264 Schimmel, 27. 265 Yakıt, 31.

49

II. BÖLÜM

EL FALINA BAKMA USULLERİ

El falına bakarken bazı usuller kullanılmış, özellikle yorum yaparken avuç içi

daha önemli görülmüştür. Elin üstü, parmaklar, tırnaklar, elin tüylü ya da tüysüz

olması, kemik yapısı, boğumları, rengi, yıldızlarla olan ilişkisi dikkate alınmış ve

bunların bir bütün olarak değerlendirilmesi öngörülmüştür. El falına baktıklarını

söyleyenler, kendilerinin insanların karakterlerini belirlediklerini iddia etmekle

birlikte, gelecekte olacaklar, karşısındaki kişinin yapacakları, yapması ve yapmaması

gereken şeyler hakkında bazı şeyler söylemeyi de ihmal etmemişlerdir.

Profesyonel bazı falcılar, kendilerine gelen insanların ellerini yorumlayıp,

doğuştan gelen karakterlerinin, zaaflarının ve onların bu karakterlerinin sağlık,

meslek ve sosyal ilişkilerini nasıl etkilediğinin, hangi alanlarda başarılı ya da

başarısız olacaklarının ortaya çıkartılabileceğini iddia etmektedirler.1

El falına bakarken bazen iki ele birden bazen de sadece sol ele bakılarak

yorumlar yapılmıştır.

Falcıların bir kısmı insanın başına gelecekte nelerin geleceğini, nasıl bir hayat

geçireceğini gösteren elin sol el olduğunu söylerken, bir kısmı da sol elin doğuştan

sahip olduğumuz kaderi, sağ elin de bu kaderin kişiyi nasıl yönlendirileceğine işaret

ettiğini düşünürler. Hatta insan kendini değiştirdiği zaman kader çizgisinin de

değişebileceği kanaatindedirler.2 Yani sol el Tanrı’nın insana verdiği bütün

yeteneklerin ve imkanların deposu iken, sağ elin bu hazineden ne kadarını

kullandığımızı veya kullanacağımızı gösterdiğine inanılmıştır.3 Mesela şiir yazma

yeteneği olan birisinin şairlik çizgisi varsa ve hayatında hiç şiir yazmamışsa o

kişideki bu yeteneğin kullanılmayarak yok olup gideceğine inanılmıştır.

Hintlilerde el falını inceleyen ilkel bir bilim olarak kabul edilen Hast

Samudrika’ya göre ise, ister kadın olsun ister erkek her iki elle de fala

bakılabilmektedir. Hindistan da sol el hastalıkları, tehlikeleri, mutlu ve mutsuz

1 Cheriro, El Falı, Gün Yayıncılık, İstanbul 2000, s. -. 2 Asımgil, 108 ; Wilson, 8-9. 3 M. Ali Kerkütlü, El ve Yüz Çizgilerinizle Geleceğinizi Okuyun, Mozaik Yalınları, İstanbul 2001,

16.

50

olayları anlatırken sağ el kişinin eylemleri ve kendi iradesiyle varacağı noktaları ve

elde edeceği başarıları ifade etmektedir.4

Sol elin kişinin ezoterik ya da gizemli yanını temsil etmesi belki de kalbe daha

yakın olması nedeniyle midir bilinmez ama el ve iskambil falını batıda kuşaklar boyu

sürdüregelen çingenelerin, fala bakarken sol eli tercih ettikleri söylenmektedir.5

Bunların dışında bazıları da sol elin sağ ele göre daha az yıpranmış olması,

çizgilerin daha belirgin olması sebebiyle daha ziyade kullanılan el sol eldir derler.6

Bazıları ise kişinin sağ veya sol eli arasında tercih yapmakta yorum yaparken

de o kişinin yaşını dikkate almaktadırlar. Onlara göre sağ ve sol elin beynin karşılıklı

bulunan iki yarı küresiyle de ilgisi vardır. Buna göre de sol yarı kürede entelektüel

yetenekler, sağ kürede ise sezgi ve duygular yer almaktadır. Sağ elin ana çizgileri

ruhsal ve dış bölgedeki zorlukları, sol elin ana çizgileri duygusal yaşam ve kişisel

alandaki problemleri ortaya koymaktadır.7 Etkileyici yorumlar yapabilmek için de

yorumcunun hayal gücünün gelişmiş olması gerekmektedir.

Karşıdaki kişinin doğum günü, buna bağlı olarak burcu, doğduğu saat buradan

hareketle de yükselen burcunu bilmek önemli görülmüştür. Önce elin her tarafı

incelenmektedir. Elin şekline tipine bakılır, sonra elde bulunan 3 temel çizgi, daha

sonra yardımcı diğer çizgiler, şekiller, tepeler böylelikle de bütün el teker teker

incelenmiş olur ve bu verilere dayanarak birtakım yorumlar yapılır. Fakat yapılan

yorumların bazılarında kendi içlerinde tutarsızlıklar yaşanmaktadır. Mesela bir el

tipinin özelliğine baktığımız zaman o el tipine sahip birinin sabırlı bir insan olacağı

söylenirken, hemen sonra bu el tipinin sabırsız bir kişi olabileceğini de

söylemektedirler.

1. ELLER

El figürü insanın ilk olarak keşfettiği ve yaptığı şematik resim olmuştur. Taş

devri insanı elini duvara sürmüş ve elinin şeklini orada görmüştür. Neolitik çağda ise

4 Scognamillo, GA, 61. 5 Wilson, 10. 6 Kerkütlü, 16. 7 Heinz, Kur, 232.

51

el, bir rastlantı sonucu fark edilmekten çıkmış, büyüsel amaçlı bir pano olmuştur. O

dönemde elde edilmek istenen hayvanın resmi üzerine çizilen elin, ertesi gün

yakalanacak olan avda kolaylık sağlayacağına inanılmıştır.

Yahudiler ise, el resminin kötüyü uzaklaştırıcı ya da kişiyi her türlü zararlı

etkiden koruyucu bir özelliğinin olduğuna inandıkları için, bu resimleri duvarlarına

asmakta ya da bunları üzerlerinde taşımaktadırlar. Onlar bunu tanrının eli gibi

nitelendirmişlerdir. İbranice’de de “el” İsra-el, Rafa-el” gibi tanrısal gücün bir ifadesi

sayılmıştır.8

Müslümanlarda ise bu “Fadime Ana’nın Eli” olarak simgelenmiştir. Bu simge

İranlılarda da “Abbas’ın eli” olarak anılır.9

Kuran’da ise el, “yed” olarak tekil ve çoğul kalıplarıyla yüz yirmi yerde

geçmektedir. Bu kelime yerine göre kendi anlamında, yerine göre zatı, yerine göre de

eylem ve gücü temsilen kullanılmaktadır.10

A) EL TİPLERİ

El falında çizgilerin yorumuna geçmeden önce ilk yapılması gerekenlerden

biri el tipinin belirlenmesidir. El tipleri yediye ayrılmış ve her tipe farklı özellikler

yüklenmiştir. Bu ayrım parmaklar ve avuç boylarına ve birbirlerine oranlarına göre

yapılmıştır.

1) Su Eli:

Uzun parmaklar ve dikdörtgen şeklinde bir el olan su eline sahip kişilerin

sessiz, sakin ve çekingen bir insan olması beklenir, bu kişiler hayal dünyası geniş,

yaşadıkları sürece zengin olabilme ihtimali olan, fakat kendilerini olduklarından farklı

göstermeye çalışan insanlar olarak görülmüşlerdir. Bu kişilerin mutsuz oldukları,

sıkıntılarla karşılaştıkları zaman uyuşturucu madde kullanma ve intihar etme

olasılıklarının bulunduğu söylenmektedir.11 İnsanlarla ilişkilerinde idealist olup,

8 Necmeddin Ersoy, Semboller ve Yorumlarla Görünenden Görünmeyene, Zafer ve Sena Ofset

Matbaası, İstanbul 1990, 201. 9 Muzaffer Günay, Hurafeler ve Batıl İnançlar , Sevgi Yayınları, İstanbul 2002, 94. 10 Necati Kara, Kuran’da Beden Dili, Bilge Yay., İstanbul 2004, 397. 11 Davies, 25.

52

şefkatli, hassas ve romantik insanlar olarak nitelendirilmişlerdir. Kolayca etki altında

kalabileceklerine, kaba insanlar tarafından kullanılabileceklerine inanılmıştır. Meslek

hayatlarında ise terapist, ressam, şair, tasarımcı olmaları muhtemeldir. Hatta iki farklı

alanda bile çalışabilirler. Nazik insanlardır. Alerji ve romatizma bu grubun en yaygın

hastalıkları olarak kabul edilir. Uyuşturucu ve alkol bağımlılığından sakınmaları

tavsiye edilir. Para ve şans yönüne gelince, yaratıcı yetenekleri sayesinde zengin

olabileceklerine, maddiyatçı, iş kafalı ya da ekonomi bilgisi olan insanlar olduklarına

inanılır. Kültürel faaliyetlerden, müzikten, türbelerden ve spiritüel gücü olan yerlere

gitmekten, kalabalık bir şekilde seyahat etmekten hoşlanırlar. Ayrıca emekli olmak

onları mutlu edecektir. Emekli olduktan sonra bu insanlar günlerini sanatla, müzikle

ya da kitap okuma ve şiirle geçirebileceklerdir.12

2) Hava eli:

Uzun parmaklı ve kare şeklinde bir eldir. Sürükleyici gerçek bilgiyi,

başkalarıyla konuşmayı ve fikirlerini paylaşmayı seven insanlar olarak görülürler. İş

de ve satranç gibi oyunlarda meydan okumadan çekinmezler. İnançlarında ise

fanatiktirler. Bu kişilerin vejeteryan olacaklarına inanılmıştır. Başkalarının haklarına

ve inançlarına karşı saygılıdırlar.13 Bu elin sahipleri zeki, esprili ve arkadaş çevresi

oldukça geniş insanlar olarak görülür. Fakat yakın arkadaş konusunda seçicidirler.

Sadakatsiz oldukları da söylenir. İnsanlarla iletişimleri güçlü olduğu için politika,

satış, medya, eğitim gibi alanlarda çalışmayı, elektronik eşyalarla uğraşmayı

seveceklerdir. Bu grubun tipik hastalığı ise solunum yetmezliği ve tansiyon olarak

belirtilmiştir. Paralarını daha çok, yatırım yapmakta kullanırlar. Yabancı ülkeleri

gezmekten büyük zevk alan hava eli sahiplerinin, emekliliklerinin gelmesinden pek

hoşlanmayacakları bunun için de işlerine, iş arkadaşlarının yanına geri dönmek

isteyecekleri söylenir.14

3) Toprak eli:

Parmaklar kısa, avuç ise kare şeklindedir. Dürüst, sağduyu sahibi ve ciddi

insanlar olarak görülürler. Sadık insanlar olmalarına rağmen pek romantik

12 http//falci.com/su.asp. 13 Davies, 22-23. 14 http//falci.com/hava.asp.

53

olmadıkları söylenir. Toprak ele sahip insanlar ellerini kullanmaktan hoşlanırlar fakat

bunu bir ofiste değil, endüstriyle ilgili işlerde kullanmayı tercih edeceklerdir. Bu

insanların bağırsak ve mide sorunlarına karşı meyilli oldukları söylenir. Stres ve fazla

kilolardan kaçınmaları, bol bol egzersiz yapmaları, temiz hava almaları tavsiye edilir.

Para biriktirme konusunda yeteneklidirler, çok çalışırlar ama yavaş para kazanırlar.

Söylenenlere göre seyahat etmeyi sevmezler, ev onlar için daha rahattır. Gezmeye

gitseler de kırsal alanları tercih ederler. Emekli olmaktansa hoşlanmazlar.15

İnsanları ve hayvanları seven insanlar olmakla beraber, bitkilerle de

uğraşmaktan hoşlanırlar. Mükemmel bir hafızaya sahip, becerikli, dürüst insanlar

olarak görülürler. Bu kişilerin en mutlu oldukları an ise tanıdıkları bir yerde

tanıdıkları kişilerle olmaktır. Bu kişiler örgü örmek, dikiş dikmek, yemek yapmak,

elbise dikmek gibi işlerde becerikli olacaklardır. Toprak ele sahip insanlar spor

yapmaktan hoşlanan, sert, kaba ve enerjik insanlar olarak tanımlanmışlardır. Ayrıca

yetenekli, boksör, güreşçi, futbolcu olmaya kabiliyetli insanlardır.16

4) Ateş eli:

Kısa parmaklar ve dikdörtgen şeklinde bir avuç yapısı olan eldir. Ateş burada

sayılan dört elementin en aktif ve en enerjili olanı olduğu için diğer el tiplerinin en

iyisi olarak görülmüştür. Sıcak, sempatik ve eğlenceyi seven insanlar olarak

görülürler. Fakat hava elli insanlarla pek fazla anlaşamazlar. Gündemde olmayı,

olayların içinde olmayı, hareketliliği seven tiplerdir. Gürültülü danslara, partilere

gitmekten hoşlanırlar. İş ilişkilerinde ve hukuk kurallarına uymada dikkatlidirler.17

Bu kişilerin el tipine göre, bu insanlarda sevinçte keder de bir arada bulunmaktadır.

Ateşin sıcaklık özelliğinden olsa gerek, bu elin sahiplerinin çok çabuk aşık

olacaklarına ve kendilerine aşık olunacağına inanılmıştır. Organizatör bir yapıya

sahip olup sosyal kişilerdir. Eğlenceyi, sanatla uğraşmayı, mücadele etmeyi severler.

Stresli durumlarda bile çalışabilirler. Kalp hastalığına meyillidirler. Aceleci olup

düşünmeden hareket ederler. Para durumları belirsiz, sallantıdadır. Geniş çaplı

yatırım yapmayı severler. Maceraperesttirler, yeni yerler görmekten zevk alırlar.

15 http//falci.com/toprak.asp. 16 Davies, 21-22. 17 Davies, 24-25.

54

Emekli oldukları zaman arkadaşlarını özlerler bu özlemlerini bastırabilmek için de

birtakım derneklere, klüplere üye olarak, hayatlarını devam ettirirler.18

B) EL ŞEKİLLERİ

Elin şekilleri belirlenirken parmakların ve avucun şekilleri dikkate alınmıştır.

Parmaklar kare, yuvarlak, boğumlu, spatula, konik, sivri uçlu, kısa ve küt, ve karışık

bir şekle sahip olması yönüyle sınıflara ayrılmıştır. El ayasının ve ellerin inceliği,

kalınlığı, zayıf ve kuru olması, tombulluğu, yumuşak veya sertliği hatta sıcak ve

soğuk olmasının el sahibinin karakterinden bir cüzün ifadesi olduğuna inanılmıştır.

Onlara göre: Yağlı ve etli bir el rahatına düşkün yemeyi içmeyi seven, eğlenceyi seven

insanların elidir. Genelde ihtiyarların eli olan zayıf ve kuru bir el sabırlıdır. İnsanlarla

çekişmeyi sevmez.19

Sert el ise iradeli, sporu seven, atılgan, cesur ve hafızası kuvvetli insanların eli

olarak görülür. Böyle eller aşk hayatında mutlu olacaklardır. Bu üstün zekanın da

işaretidir. İşadamları, büyük politikacılar ve avcıların genelde bu tip ellere sahip

oldukları söylenir.20 Yumuşak el ise kendini herkesten üstün sayan bir tipin

göstergesidir. Bu kişiler hayalci ve dikkatsizdirler. Görünüşleri devamlı kederli

olduklarını düşündürür.

Hintliler ise elleri ince ve zayıf, damarları da kabarık olan kadınların şanssız

olacaklarına inanmışlardır. El ayası dolgun olanların da iyiliksever olacaklarını

düşünmüşlerdir. İyi bir elin ise sıcak olması, renginin şafaktan önceki gökyüzünün

rengine uygun düşmesi gerekmektedir.21

Nemli elin sahiplerinin tembel, inatçı ve korkak kimseler olması beklenir.

Bunlar zayıf insanlardır. Sıcak eller ise iyi insanların işaretidir. Bu kişiler çabuk

sinirlenir fakat kin tutmazlar. Soğuk elli olanlar ise hasislikle nitelendirilmişlerdir. Bu

18 http//falci.com/ateş.asp. 19 A. Baumann, Kahve Falı ve Çiçeklerin, Ellerin Dili, Çev : Enver Bolayır, Erksan Yayınevi,

İstanbul 1951, 20. 20 Cheriro, -. 21 Scognamillo, GA, 61.

55

yapıda ele sahip bir insanın konuşmayı sevmeyeceği söylenir. Kaskatı olan el ise

romatizmal bir hastalığa, dar kafalılığa işaret sayılmıştır.22

Tüylü elleri olan bir kimse ise güçlü bir kişiliğe sahiptir. Fakat tüylerin

düzgün olup olmaması da önemli görülmüştür. Eğer bu tüyler düzgün değil de

dağınık bir biçimde duruyorsa, bu insanın titiz fakat sinirli bir mizaca sahip olacağına

inanılmıştır. Elinin üzerinde hiç tüy bulunmayan insanlar ise genellikle soğuk,

kendini beğenmiş ve zayıf karakterli kişiler olarak görülürler.23

Her elin şekillerine göre farklı özelliklere sahip olacağına ve el sahibinin

karakteriyle ve kaderiyle ilgili bilgiler vereceğine inanılmıştır.

1) Kare el :

Bu ellere köşeli el de denilmektedir. El ayası parmaklar, bunların uçları,

tırnaklar hepsi kare veya dikdörtgen biçimdedir. Bilek kısmı da dört köşe

şeklindedir.24

Bir elin kare el olarak nitelenebilmesi için, elin ne çok uzun ne çok yumuşak

ne de çok sert olmamasına, iyice köşeli olmasına dikkat edilmiştir.25

Bu eller pratik, tecrübeli, metodik eller olarak görülmüştür. Bu kişiler

oldukça tertipli insanlardır, işlerinde başarılı olacaklardır. Genelde başarıları

sabırlarının ürünüdür. Hırçınlık yaptıkları zamanlar da vardır. Bunlar namuslu

insanlar olarak görülürler. İşlerine önem verirler ve işlerinde ciddidirler. Enerjik ve

çalışkandırlar. Sanatla menfaatleri olursa ilgilenirler. Yenilikleri sevmezler, onlar için

gelenekler, alışkanlıklar önemlidir. Muhafazakardırlar. Tasavvufa karşı da hiç ilgileri

yoktur. Bunların yanında dogmatik, düşüncesiz ve gaddardırlar fakat sevdiklerine

karşı merhametlidirler.26

Gayet metanetli soğuk kanlı insanlardır. Hayali şeylerle pek meşgul olmazlar.

Bu eller faydalı eller olarak görülür. Aktif insanlardır. İyi bir babadırlar. Nezakete ve

22 Baumann, 21. 23 Falcılık ( kahve, İskambil, El, Yıldız Falı ve Burçlarımız), -, 16. 24 Josef Roland, Konuşan Eller, Ter : Ragıp Rıfkı Özyürel, Hüseyin Hilmi Kitabevi, İstanbul 1968,

23-24. 25 Mustafa İloğlu, Gizli İlimler Hazinesi, I. Kitap, Taş Matbaası, İstanbul 1968, 99. 26 Roland, 23-24.

56

edebe düşkündürler. Onlar için en iyi olan meslek, bedeni olandan ziyade akli

olandır.27

Düşünceleri yavaş yavaş oluşur ama kendilerinden emindirler. Konuşmaları

açık, net ve dolaysızdır. Kelimelerin üzerinde dura dura konuşurlar. Bu kişiler

faydacıdırlar. Sorumluluk anlayışları yüksektir. Bu insanlarda acılar da, sevinçler de

derindir. Dostlukları, nefretleri ve sevgileri süreklidir. Onlar için ailesinin geçimini

sağlamakta önemlidir. Güzelliği ve sadeliği severler. Yüksek bir yöneticilik

kabiliyetleri vardır. Analiz ve sentez yetenekleri sınırlıdır. Bilim, politika ve

hekimliğe büyük bir yetenekleri vardır. Bir alanda uzmanlaşmayı tercih ederler. Fakat

bu özelliklerin bir kişide ortaya çıkması için, ellerin mutlaka köşeli olmasına aynı

şekilde parmakların da tam olarak köşeli olmasına dikkat edilmesi gerekmektedir.28

Anlama, kavrama ve ayırt etme özelliklerine sahiptirler. Fikirlerinde

kendilerinden başka amir tanımazlar. Bu insanlar bir hadisenin üzüntüsünden

kahrolup ölebilecek tipler olarak görülürler.29 Kanunlara karşı saygılıdırlar,

otoriterdirler, inatçıdırlar. Kabul ettikleri bir konuyu kolay kolay değiştirmezler.

Kavrayamadıkları bir konuyu da kabullenmeleri zordur. Hislerini belli edemezler ama

güvenilir insanlardır. Bu gibi ellerde genelde az çizgi bulunur, bu çizgiler de ana

çizgilerdir. Akıl çizgileri belirgin, düz fakat kısadır. Bazen aşağı doğru bir açı

meyleder. Bu, güzel sanatlara olan ilginin sembolüdür.30

2) Konik el:

Bu ele hissi el de denir. Parmaklar uzun, ince ve uçları sivridir. Avuç kısmı

ise geniştir. Parmaklar yapıştırıldığında bilekten uca doğru bir daralma görülür.

Bu elin sahipleri hem muhayyile, hem de muhakeme gücüne sahip insanlar

olarak görülür. Mantıklı kişilerdir. Sivri ve köşeli elin özelliklerinin karışımından

meydana gelmiştir. Bu kişilerde düzenlilik, dürüstlük, samimiyet, rahatlık, sevimlilik

ve merhametlilik mevcuttur. İki yüzlülük, art niyet, laubalilik beklenmez. Bilhassa

başparmağın uzun, kuvvetli ve esnek olması güzel ahlak timsali bir insana işaret

27 İloğlu, 99. 28 Kerkütlü, 24. 29 Arslan, 135. 30 Yeşilyurt, 260.

57

sayılır. Bu insan güzelliği bilir ve sever. Edebiyat ve güzel sanatlarda başarılıdırlar.

Sabırlı oldukları için sonuca ulaşabilirler. Bağımsızlığı ve tabiatı severler. Çabuk

kızmalarına rağmen çabucak da yumuşarlar. Hafızlık yetenekleri gelişmiş olduğu için

casusluğa yetenekli görünürler. Bu elin kadınlarının iyi bir ev hanımı olacaklarına

inanılır. Hünerli ve beceriklidir. Neşeli bir kişiliğe sahiptirler. Onlara verilebilecek en

büyük ceza dostlarıyla küs olmalarıdır. Tevekkül etmeyi bilirler. Takdir edilmeyi

severler, takdir edildikten sonra ise başaramayacakları bir iş yoktur.31

Renklere, desenlere, şekillere ve seslere karşı hassastırlar. Çalışmalarını

sonuna kadar devam ettiremezler. Bazıları değişken fikirlere sahiptir. Sevgi

konusunda ise maymun iştahlıdırlar. Konfora düşkün insanlar olarak ifade edilirler.

Bu ellerde akıl çizgisinin kuvvetli, derin ve muntazam olması kraliçeliğe kadar

yükselebilmeye işaret sayılır. Bu elin akıl çizgisi önemlidir. Akıl çizgisi ile hayat

çizgisi arasında geniş bir mesafe varsa bu o şahsın birtakım hırslarının olacağına

işaret sayılır. Büyük starların, opera sanatçılarının, büyük hatiplerin ellerinin genelde

bu şekilde olduğu ifade edilmektedir. Bu ellerde kader çizgisi ve güneş tepesi daha

belirgindir. Bu da o kişide ki şansa dalalet eder.32

İş eli olarak yaratılmadığı düşünülür. Hassasiyet, duygululuk elidir.

Parmakların ucu bazen yuvarlak bazen de sivridir. El ayasının alt kısmı yumuşak ve

kuvvetsizdir. İnsanlarla olmayı, muhabbeti severler. Fakat fazla dostları olmayacaktır.

Açık yürekli, şakacı bazen de alaycı ve muzip olabilirler. Lüks ve refahı severler. Bu

ele artistik elde denilir. Güzel şeyleri icat edebilme kudret ve kabiliyetleri yoktur. Bu

elin sert ve enerjili olması durumunda kişide bulunan nitelikleri şiddetlendireceğine

inanılır.33

Bunlar çalışkan insanlardır. İleride mutlu olabilecek bir eldir. Olayları

muhakeme ederler fakat kare elliye göre daha az intizam ve sabır gösterirler. İyilik

sever ve barışçıdırlar. Başparmak uzun, yumuşak ve sağlam olursa o kişinin iyi bir

31 Kerkütlü, 27. 32 Çheriro, -. 33 Roland, 21-22.

58

ahlaka sahip olduğuna inanılır. Zeki insanlar oldukları için iyi bir eğitimle meşhur

olabileceklerdir.34

3) Sivri uçlu el:

Bu ele psişik el de denilmektedir. Ellerin içinde en güzeli olarak görülmüştür.

Bu eller dar, ince ve uzun parmaklıdır. Beyzî şekle sahip tırnakları bulunmaktadır.35

Aristokrat ve mistik diye tanımlanan kişilerin elleridir. Gayet ince ve zarif bir eldir.

Tırnaklar badem şeklinde, avuçlar dardır. Parmaklar uzun ve gayet biçimlidir.36

Bu elin sahipleri akıllarından ziyade hisleriyle hareket eden fakat tamamen de

mantık dışı olmayan, olayların çabuk tesirinde kalan,37 tasarılar kurmasına rağmen

çoğu zaman bunları gerçekleştiremeyen hiçbir şeye güvenmeyen insanlar olarak

görülürler.38

Utangaç, çekingen, içine kapanık insanlardır. İhtiyatlı davranmayı tercih

ederler. Fakat çabuk sinirlenir ve çabuk yorulurlar.39 Bazılarına göre ise bu tip

insanlarda hiçbir sinirlilik alameti bulunmaz, kendilerine yapılan bir hakaretle karşı

karşıya kalsalar bile çarçabuk unutup o kişiyi affederler.40 Tek başına iş yapabilme

kabiliyetine sahip değillerdir. Bazı insanlarda görülen oldukça ince eller ise, ruh ve

cinsiyet zayıflığına işaret sayılmıştır. Ancak bu kişilerin uzun ömürlü olacaklarına

inanılır.41

Bu insanlara beceriklilik ve kurnazlık da atfedilir.42 Altıncı hislerinin kuvvetli

olduğuna inanılır. Fakat kendileri bunun farkında değillerdir. Medyumluk yapabilme

kabiliyetleri vardır. Güzelliği sever, çirkinlikten nefret ederler.43

34 İloğlu, 104-105. 35 Roland, 29. 36 Çheriro, -. 37 Gülseren Durakoğlu, Talih Yıldızı (Yıldız, İskambil, Kahve, El Falı ve Merak Ettiğiniz Birçok

Şey), Gazeteci Kitap ve Yayınevi, - 1962, 12. 38 Scognamillo, GA, 64. 39 Baumann, 16. 40 Roland, 29. 41 Baumann, 16. 42 Severn, 34 ; Falcılık (Kahve, İskambil, El, Yıldız falı ve Burçlarınız, 15. 43 Roland, 30.

59

Bu elin yegane özelliği sanatçı bir kişiliği yansıtmasıdır. Çalışmayı sevmezler,

ekzantrik kişilikleri egoizme ve cimriliğe meyillidir. Çalışmayı sevmedikleri için tam

bir mirasyedi insanıdırlar. Karşılarına çıkan ilk problemde pes etmeyi tercih ederler.

Çabuk tesir altında kaldıkları gibi çabucak da unuturlar. Girdikleri her toplumda

ilgileri üzerlerine çekmeyi başarırlar. Güzel konuşurlar. Bu insanların sevgileri ve

dostlukları sürekli olmaz. Çabuk başka bir insana kayabilirler. Evde oturmaktan

ziyade süslenip gezmekten hoşlanırlar. Güzel giyinen ve giydiklerini kendilerine

yakıştıran insanlardır. Bu kişilerin iffetli bir eş ve iyi bir anne olamayacağı fakat iyi

bir metres olacakları söylenir. Böyle bir kadının iyi bir anne olabilmesi için köşeli elli

bir erkekle evlenmesi tavsiye edilir. Bu insanlar su gibidirler. Girdikleri kabın şeklini

alırlar. Büyük bir taklit kabiliyetleri vardır.44

Olaylar karşısında köşeli parmaklı insanlar kadar üzülmez ve içlenmezler.

Fikirlerinde devamlılık ve kararlılık yoktur. Ruhen ve kalben şairlik, özgürlük ve aşka

düşkündürler.45

Bu kişilerin ailesine bağlı ve genelde dindar insanlar olmaları beklenir.

Genelde psişik elde akıl çizgisi ile hayat çizgisi arasında çok az bir mesafe oluşu bu

insanların kendine güvenlerinin eksikliğinin işareti sayılmıştır.46

4) Spatula el:

Bu ele meblağı el, yelpaze el de denilmiştir. Parmakların üst kısmı spatula

şeklindeyken alt kısmı daha geniş görünümlüdür. Parmakların biçimi düzenli değildir.

Araları mesafelidir ve geriye doğru çok çabuk bükülebilirler. Bu bükülmeler adalet ve

dürüstlük belirtisi olarak görülmüştür. Bu kişilerin konuşmacı, avukat, doktor,

işadamı, tüccar olabilecekleri iddia edilir.47 Ayrıca bu kişiler iyi bir mühendis, mimar,

kimyager olabileceklerdir. Elin ayasının bilek tarafının veya parmakların diplerinin

oldukça geniş olması bu insanların atılgan ve zekiliklerine işaret sayılmıştır.48

44 Kerkütlü, 22-23. 45 Arslan, 136. 46 Cheriro, -. 47 Severn, 41. 48 Durakoğlu, 13.

60

Hayvanları, yazı yazmayı severler. Evde oturmaktan ve seyahat etmekten

hoşlanırlar.49 Hayal güçleri geniştir. Genelde pratik bir amaca hizmet eden makineleri

icat eden (çamaşır makinesi gibi) kimselerin elleri böyledir. İmkansız kelimesini

bilmezler her şeyi mümkün sayarlar. Bu tip insanların başarıya ulaşmaları akıl

çizgisinin uzun ve derin olmasından, başarısızlıkları da akıl çizgisinin kısa ve eğri

büğrü olmasından anlaşılmaktadır.50

Mağrur ve kendini beğenmiştirler. Hiç kimseden yardım beklemezler. Şen

şakrak ve sabırlıdırlar. Eğer ayın tesiri altında doğmuşlarsa onlarda bu özelliklerin

daha ziyade artacağına inanılır. İyi bir hizmetkar isteniyorsa sert elli meblağı

parmaklı insanlar tavsiye edilir. Bu tip ellerin zorlukları yenmek için yaratıldığına

inanılır.51

Bu ellere sahip insanların özellikleri hangi nitelik ağır basıyorsa o niteliğe

göre değişiklik göstermektedir. Mesela insanın maddi nitelikleri hakim olursa

askerliği sırasında talihinin yardımıyla yüksek bir rütbeye çıkabilecekleri ifade edilir.

İmparatorlukları kuran ve yok edenlerin ellerinin genelde meblağı şeklinde olduğu

iddia edilmektedir.52

Bunlara “Sevk-i Tabiiye delalet eden eller” de denilmiştir.53 Çünkü bu

kimseler her işi oluruna bırakan, içgüdü ve önsezileriyle hareket eden kimselerdir.

Kendilerine olan güvenleri oldukça fazladır ve bu güvenin onları başarıdan başarıya

taşıyacağına inanılır. Bu insanlar adeta dünyayı imar etmeye gelmişlerdir. Kırda

bayırda yaşamayı, toprakla uğraşmayı severler. El işlerinde de yeteneklidirler. Yer

yatar, erken kalkarlar. Bu özelliklerine rağmen bu insanların iyi bir aile reisi olacağı

düşünülür. Gösterişi sevmezler. Hürriyet ve bağımsızlıklarına düşkündürler. Bu elin

başparmağının uzun ve enli olması, ihtilalci bir karakterin timsalidir. Menfaatlerini

korumayı bilirler. Refah ve rahat bunlar için bir amaçtır. İhtiyaç değildir. Kısaca

cesaret, önseziye uyma, azim ve gayret, kendine güven, çalışma ve hareket, güzel

49 Aslan, 136-137. 50 Cheriro, . 51 İloğlu, 102-103. 52 Roland, 25-27. 53 Arslan, 136.

61

sanatlara karşı ilgisizlik, süse önem vermek, zanaatkarlık, beceriklilik bu ellerin

özellikleridir.54

5) İlkel el :

Bu eller kısa kalın ve küttür. Basit el de denilmektedir. Biçim itibariyle kısa,

çok geniş, ağır, parmakları kalın ve tırnakları iyice şekil almamış bir eldir. Kemikleri

çok geniş olmakla beraber avuç elin hemen hemen bütün kısmını kaplar.55

Avucun geniş olması ilkelliğin de artmasının sebebi sayılmıştır. Beyinsel

becerileri fazla gelişmemiştir. Bu ellerde fazla çizgi bulanmamaktadır. Sadece kalp ve

akıl çizgisi görülmektedir. Akıl çizgisi de çoğu zaman eğri büğrüdür. Başparmak

oldukça kısadır. Başparmağının tırnağının altındaki boğum kalın ve top gibidir.

Sinirlendiği zaman etrafındaki hiçbir şeyi görmez. Fakat cesur da değildir. Bütün

faaliyeti yemek içmek uyumak olarak görülür. Silik ve sönük bir hayat

yaşayacaklarına inanılır.56 Bu insanlar en alt düzey insan sınıfına girerler. Hayvani

içgüdüleri kuvvetlidir. Bu tür ellere daha çok kutup bölgesinde yaşayan insanlarda

rastlandığı söylenmektedir. Bu parmaklar hantal ve şiddetli duyguları göstermektedir.

Her şeye kayıtsız ve ilgisizdirler. Düşüncelerinde mantıklı bir temel bulunmaz. Batıl

inançları ve korkuları vardır. Bu parmakların dış görünüşünün, o kişinin içini

yansıttığına inanılır. Bu kişiler ağır işlere yatkındırlar. Beyinleri karmaşık işleri,

fikirleri kavrayamaz.57

6) Karışık el:

Bu ellerin parmakları birbirine benzemez. Bu elleri yorumlamak için diğer

ellerin özelliklerini de bilmek gerekmektedir. Bunun yanında özellikle karma elde

çizgilerin, parmakların, tepelerin incelenmesi, çeşitli bileşkenler arasında bir bileşke

kurularak karşılaştırmalı olarak yorum yapılması gerekmektedir.58

Bu ellere sık sık rastlanmaktadır. Yapılan yorumlara göre bu tip eller, her şeye

çabuk uyum sağlayan bir karaktere sahiptir. Hayatı severler, intihar, inzivaya

54 Kerkütlü, 24-26. 55 Cheriro, -. 56 Cheriro, -. 57 Kerkütlü, 30. 58 Kerkütlü, 31

62

çekilmek gibi şeyler bu kimselerin asla yapmayacakları işlerdir. Bu elde kader çizgisi

daha belirgindir. Şanslı kişiler olduklarına inanılır. Bunların bazen kumara

yöneldikleri görülür. Özellikle orta parmak diğer parmaklara göre daha uzun ise şans

oyunlarına düşkünlüğün işareti sayılmıştır.59

Bu insanlar tedbirli, yumuşak mizaçlı olurlar. Yetenekli kişiler olmalarına

rağmen bu yeteneklerini geliştirememişlerdir.60 Bu el tipinin değişik milletlerin

birbiriyle karışmasından meydana geldiği iddia edilir. Güney Amerika, Meksika,

G.Fransa, İspanya, K. Afrika, Arabistan, Hindistan ve İtalya’da genelde konik ve sivri

uçlu parmaklara sahip insanların, İskoçya, İngiltere, Norveç ve Kuzey Amerika gibi

soğuk ülkelerde de kare ve spatula ellerin yaygın olduğu söylenmektedir. Slav, Çin,

Tatar ve Japonlarda daha çok ilkel elli insanların, Anadolu, İran, Irak, Yunanistan ve

çevrelerinde de karışık parmaklı ellerin çoğunlukta olduğu söylenmektedir.61

7) Boğumlu el:

Bu ele filozof eli de denilmektedir. Parmakların uçları sivri veya yuvarlağımsı

ve çok uzundur. Bu elin şeklinin insandaki fikrin derinliğine göre değiştiğine inanılır.

Bu kişilerin muhakeme gücü kuvvetlidir. Matematiksel karmaşıklığı severler. Maddi

şeylerin hiç önemi yoktur. Bir bakıma kendi yarattıkları alemde yaşarlar. Her çeşit

fikre karşı duyarsızdırlar. Adildirler ve hürriyete düşkündürler. Haklarını aramada

cesurdurlar.62

Eski Yunanlıların parmak boğumlarının daha çok düz ve belirsiz olduğu öne

sürülmektedir. Bu tip insanlar ani kararlar alabilmektedirler. Felsefe profesörlerinin

ve tanınmış büyük filozofların ellerinin bu şekilde olduğu iddia edilmektedir. Bu

insanlara yaklaşmak oldukça zordur. Olaylara kaderci yaklaşırlar. Kader çizgilerinin

daha bariz olması beklenir. Bu tip insanlar, ister kadın ister erkek olsun insanlık için

çalışırlar. Servet ve şöhret peşinde değillerdir.63

59 Yeşilyurt, 274-275. 60 Roland, 32-33. 61 Kerkütlü, 31. 62 Roland, 28. 63 Cheriro, -.

63

C) EL AYASININ OKUNMASI

El falında en önemli yer olarak el ayası görülmüştür. Bunun içinde avuçtaki

her şekil ve çizgi incelenmiş, bunların verdiği ip uçları dikkate alınarak yorumlar

yapılmıştır.

Eldeki bazı çizgilerin zaman zaman yer değiştirdiği ya da çoğu insanda

bulunmadığı söylenmektedir. Çok çizgili bir el, sinirli kolayca etki altında kalabilen

insanın işareti sayılmıştır. Genel kanıya göre kadınların eli daha bol çizgili olur. Derin

duygulardan yoksun olan insanların ise ister kadın, ister erkek olsun ellerinde fazla

çizgi olmayacağı iddia edilir. Avuçtaki çizgileri fark edebilmek için avucun fazla

gerilmemesi gerekmektedir. El falının beyinle yakından ilgisinin olduğunu, çizgilerin

de beyinden gelen titreşimlerle alakalı olduğunu söylemektedirler.64

El ayasının yapısı, katılığı da el falı için önemli görülmüştür. Bir elin dolgun,

uzun, katı ve esnek olup olmaması, dokunulduğu zaman sıcak ve canlı bir el olup

olmaması yorumlarda önemlidir. El ayasını okumaya başlamadan önce eldeki

tepelerin dikkatlice incelenmesi, daha sonra el ayasındaki çizgilerin okunmasına

geçilmesi gerekmektedir.

1. TEPELER

Parmakların altlarında yer alan az çok belirgin olan şişliklere dağ veya tepe

denilmiştir. Fala bakarken elin çizgilerinden önce bu tepelerin hangilerinin daha

kabarık, hangilerinin daha düz olduğuna bakmak gerekmektedir. Bu tepelerin

doğrudan doğruya insanların etkisinde kaldığı gezegen ve yıldızlarla alakalı olduğuna

inanılır. Bu tepelere yedi gezegeninin ismi verilmiştir. Bunlar: a) Venüs (Zühre)

Tepesi, b) Jüpiter (Müşteri) Tepesi, c) Satürn (Zuhal) Tepesi, d) Uranüs Tepesi

(Apollon tepesi ve Güneş tepesi de denilmektedir), e) Merkür (Utarit) Tepesi, f) Mars

(Merih) Tepesi, g) Ay Tepesi’dir.65

Parmaklarla, her parmağın altında bulunan tepeye aynı isim verilmiştir.

Başparmak Venüs tepesine, işaret parmağı Jüpiter, orta parmak Satürn, yüzük

64 Scognamillo, GA, 72-73. 65 Kerkütlü, 66.

64

parmağı Güneş, serçe parmak Merkür, başparmağın kökünün karşı tarafında elin

kenarında bulunan dağ Ay’a, Ay tepesinin üzeri ve Jüpiter tepesinin altındaki tepeler

de Mars’a66 karşılık gelmektedir.

Avucun içindeki bu yedi tepenin dördü, parmakların altında, ikisi avucun yan

tarafında, bir tanesi de baş parmağın hemen altındadır. Bu tepelerden hangisi daha

belirgin ise, insanın karakterinin daha çok o tepenin özellikleriyle şekillendirileceğine

inanılır. Kişinin ilgi, yetenek, güçsüzlük, dayanıklılığı ve başarılarını bu tepede

bulmak mümkündür.67 Bu tepelerin belirgin ve bombeli olması canlılığın zenginliğin

ve yeteneklerin sembolü sayılmıştır.68

Bir insanın başarılı olup olmayacağını anlamak için ilk önce parmaklar ve

parmakların altındaki tepeler incelenmektedir. Bu tepelerden bir ikisi mutlaka

bombeli olacaktır. Bu tepeleri dümdüz olan insanların başarılı olmaları pek mümkün

görülmez. Bu tepelerden başka başarılı olabilmek için Venüs ve Ay tepesinin birbirini

dengelemesi gerekmektedir.69 Çizgilerin tahliline geçmeden önce bu tepelerin ifade

ettiği özellikleri vermemiz gerekiyor.

a) Venüs tepesi

İslam literatüründeki ismi Zühre Dağıdır.70 Bu tepe sadece en geniş tepe değil,

aynı zamanda en çıkıntılı tepedir de. Etrafını çevreleyen hayat çizgisi tarafından

şekillenmektedir.71 Bu tepe başparmağın üçüncü kemiğini de içine alan etli kısımdır.

Hayat çizgisiyle çevrelenmiştir. Bu tepenin aşkı, kadını, şehvet ve hazları temsil

ettiğine inanılır. Bu tepe elde önemli bir yere sahiptir. Yaşama gücünün kaynağı

olarak görülür.72

Hiçbir elde bu tepelerin hepsi tam olarak bulunmaz. Onun için bu tepeler

birleştirilerek incelenir. Venüs tepesinin şişkinliğinin fazla büyük olması, o kimsenin

66 Davies, 73 ; Heinz, Kur,231. 67 Davies, 73 ; Cheriro, -. 68 Kerkütlü, 67. 69 Kerkütlü, 254-255. 70 Kerkütlü, 67 71 Davies, 73. 72 Kerkütlü, 67.

65

cinsi kudretine işaret sayılmıştır.73 Normal bir yükseklikte olması ise cömertliğin,

canlı, neşeli, sıhhatli, sevgi dolu bir insanın işaretidir. Bazen bu özellikler kadın ve

erkekte farklı anlamlara gelebilmektedir. Bu özellik kadın da ise musiki sever bir

insana da işaret sayılabilmektedir.74

Bu tepede başparmağın kuvvetli olması, geriye bükülebilmesi ihtiraslarına

karşı koyabilecek bir yapının habercisidir. Yalnız Venüs tepesinin kuvvetli olup

başparmağın zayıf olması zayıf bir karakterin, hislere mağlubiyetin işareti sayılmıştır.

Venüs Tepesi ile beraber Ay Tepesinin gelişmiş olması, müzikte kesin bir başarının

ifadesidir.75 Bu tepenin olmaması ise egoizm ve soğukluk belirtisi olarak

yorumlanır.76 Günümüzde hayat kadını olarak adlandırılan kadınların

başparmaklarının ve birinci boğumlarının olduğu Venüs dağının aşırı kabarık olduğu,

üzerinin de çok çizgili olduğu iddia edilir.

Venüs tepesinin yüksekliği bazen bileklere doğru ilerledikçe yükselmektedir.

Bu o elin sahibinin o yaşlarda aşkın esiri ve şehvet düşkünlüğünün başlayacağına

işaret sayılmıştır.77 Bu tümseklerin normal geliştiği avuca sahip olanlar ise hayata

bağlı, neşeli, yaşamın tadını çıkarmayı bilen insanlar olarak görülürler. Venüs ve Ay

tepelerinin belirgin olması ise sonucu iyi bitecek bir gönül macerasının işaretide

sayılabilmektedir.78

b) Jüpiter Tepesi

Bu tepeye İslam literatüründe Müşteri Tepesi de denilmektedir. İşaret

parmağının altında yer alan bu tepenin iktidar hırsını, din duygusunu, tutkuları,

hükmetme arzusunu ve şerefi temsil ettiğine inanılır. Aynı zamanda bu tepenin

kişinin nasıl bir evlilik yapacağı hakkında bilgi verdiğine de inanılmaktadır. 79

Bu tümseğin normal derecede belirgin olması, başkalarını idare etme

yeteneğine iyi bir direktör olmaya, başarılı bir subay veya politikacı olmaya kadar her

73 Baumann, 15. 74 Roland, 73. 75 Cheriro, -. 76 Severn, 59. 77 İloğlu, 16. 78 Gizli İlimler Ansiklopedisi Kader Aynası, Türkiye Yayınları, İstanbul 1955, 76. 79 Kerkütlü, 73.

66

alanda idarecilik kabiliyetine işaret sayılmıştır. Bu kişiler tabiatı da seven insanlardır.

Hırslı, ticarette başarılı ve sıcak insanlar olarak görülürler. Bu tepe dinselliğin de

sembolü olarak görülmüştür. İçlerinde doğalarında var olan bir Allah korkusu

vardır.80 Bu tümseğin yokluğu ise o kişinin etrafıyla, özellikle de ailesi ve

yakınlarıyla hiç geçinemeyeceğine işaret sayılır.81 Bu insanlar hiçbir tutkusu

olmayan, silik, kişiliksiz, liyakatsiz, tembel ve bencil bir yapıda insanlar olarak da

görülürler. Hatta bayağı zevklere eğilimlidirler.82 Bencillik ve kendine karşı saygı

eksikliği görülür. Bu tepe fazla büyük ise gurura, kuşkuya,83 parlamak, yükselmek

hevesine, emir ve kumanda ihtirasına, batıl inançlara,84 yakınlara karşı fazla sevgiye,

kibir ve deliliğe85 işaret sayılır.

Çok yayvan ve kabarık bir Jüpiter Tepesi egemenliğe düşkünlüğün, büyük bir

ihtirasın ve dini ilhamın habercisidir.86 Müşteri ve Utarit tepesinin diğerlerinden daha

yüksek olması başkalarına faydalı olmayı, fikirlerini sözden ziyade yazıyla ifade

edebilme kabiliyetini göstermektedir.87 Eğer işaret parmağının spatula uçlu, uzun

parmakları ve kuvvetli büyük bir başparmağı varsa, emir ve kumanda yeteneğini

temsil etmekle birlikte bir askeri alanda fatih olabilme ihtimali vardır.88

Elinde Jüpiter tepesi bulunan insanların çok nadir bulunduğu belirtilir. Bu

kişilerde genelde diğer tepelerin de bariz bir şekilde olduğu söylenir. Yapılan yoruma

göre Jüpiter tipi bir ele sahip olan insan orta boyludur. Kuvvetli bir yapısı, pürüzsüz

bir cildi vardır. Biraz da dolgundur. Sıhhatli görünürler. Gözleri manalı bakmakla

birlikte burunları biçimli, dudakları dolgun ve kırmızıdır.89

80 Davies, 81. 81 Kader Aynası, 75. 82 Kerkütlü, 73. 83 Scognamillo, GA, 89. 84 İloğlu, 117. 85 Severn, 21. 86 Kerkütlü, 74. 87 Kader Aynası, 75. 88 Roland, 68. 89 Cheriro, -.

67

c) Satürn Tepesi

İslam literatüründeki ismi Zühal Dağıdır. Orta parmağın altında bulunur.

Parmağın gösterdiği özellikleri takviye eder mahiyettedir. Zühal Dağının parmaklarla

bitişik dolgun ve çizgisiz olması, sakin bir tabiata işaret sayılmıştır.90 Bu tepe

genellikle üzüntünün ve kötü kaderin habercisi sayılmakla birlikte, kişinin

çaresizliğinin belirtisi olarak yorumlanmıştır.91

Bu tümseğin normal olması o kişinin mantıklı, sabırlı, ılımlı, güvenilir,

ailesini ve hayvanları seven bir kişi olduğuna işaret sayılmıştır.92 Bu, o şahsın

inzivayı ve ciddi, felsefi fikirleri seven karakterde bir insan olduğunu göstermektedir.

Bunun yanında samimi arkadaşlardan, eğlenceli yerlerden ve vefalı bir eşten mahrum

kalmaları muhtemeldir. Karakter olarak bedbinlik ümitsizlik önemli bir yer tutar.93

Ayrıca ihtiyatlı, tedbirli bir yapıya, namusluluğa ve başarıya ulaşmak için verilen

mücadeleye işaret sayılır.94

Bu parmağın fazla gelişmiş olması da melankoliye yorumlanmaktadır. Bu tip

insanların genelde şüpheci, her şeye şüphe ile bakan kişiler olduğu söylenmiştir.

Arkadaşlıkları zayıftır. Kitap okumayı severler. Çekingen olmakla birlikte asabidirler

de. Bunun için de onlarla yaşamak zordur. Başkalarına pek önem vermezler,

evlenmeyi de istemezler. Dinsel konulara karşı büyük bir eğilimleri olduğu söylenir.

Bu tip insanlar genelde uzun boylu, cildi solgun, saçları koyu renk, yüzü uzun ve

ince, elmacık kemikleri biraz çıkık, kolları uzun olarak tasvir edilir. Bu kişiler iyi bir

müzisyen olabileceklerdir. 95

Bu tepenin hiç yokmuş gibi görünmesi veya görünmemesi ise mutsuz ve

büyük değişiklikleri olmayan bir hayatı gösterir. Bunlar birkaç karaktere sahip

insanlardır. Bu tepenin müşteri dağına meyilli olması da, ilme, hırsa, güneş dağına

doğru ise melankolikliğe bağlı bir işaret olarak görülür.96

90 İloğlu, 116. 91 Kerkütlü, 76. 92 Davies, 85. 93 Kader Aynası, 74. 94 Kerkütlü, 76. 95 Cheriro, -. 96 İloğlu, 117.

68

Orta parmak boğumlarının ince ve darımsı olması ise düşünmenin, kabiliyet

fazlalığının, şüpheciliğin, eleştiriciliğin işaretidir. En alttaki boğumun belirgin olması

da, bu kişilerin tutumluluklarının hasisliğe kadar ulaşabileceğine işaret sayılmıştır.97

d) Uranüs Tepesi

Yüzük parmağının altında yer alan tepedir. Bu tepeye Güneş ve Apollo tepesi

de denilmektedir. Tepenin üzerinde önemli bir çizgi olan Güneş çizgisi uzanmaktadır.

Bu tepede bazen yıldız, haç ve üçgen gibi birtakım şekiller bulunmaktadır. Elinde bu

tepe bulunan kişilerin akıllı, neşeli, cömert insanlar olacağı sağlıklarının da yerinde

olacağına inanılmıştır.98 Şan, şeref ve şöhret eğilimi, zeka, güzele tutku, umut,

zenginlik ve asaleti,99 para ve aşkı simgeler. Bu parmak orantılı ise ve tam parmağın

altında yer alıyorsa üstün bir zekayı, büyük bir sanat aşkını ve fikirlerin yüceliklerini

belirlediği, başarıyı, şöhret olmayı ve parlamayı ifade ettiği söylenir. Bu tepe dışa

dönükse bu insanların şen, açık yürekli, lüks, şatafat ve gösterişi sevdiklerine

inanılır.100

Bu tümseğin normal olması durumunda, o kişinin geleceğinin parlak olması

beklenebilir. Şöhret, servet bu insanları mutlu eder. Karakterlerindeki iyimserlik

önlerine çıkacak olan engelleri aşmalarında yardımcı olacaktır. Başkalarına yardım

etmeyi seven insanlardır. Yalnız hislerindeki karasızlıkları arkadaşlıklarda ve

sevgilerde istikrarsız olmalarına yol açar. Bu da ailesiyle mutluluğuna engel

olacaktır.101 Bu kişilerin merhametli bir yapıya sahip olduğu, güzel sanatlarla

ilgilendiği, ünlü olmayı istedikleri söylenmektedir.102 Güzeli ve güzel şeyleri seven

fakat icat kabiliyeti olmayan insanlardır. Kendi ihtiraslarına ulaşmakta başkalarının

yardımını beklerler.103

Eğer tepe zayıf ise veya hiç yokmuş gibiyse yukarıda sayılan özelliklerden

mahrumiyeti, bu özelliklere karşı yeteneksizliği ifade etmektedir. Bu kişiler idealsiz,

97 Roland, 69. 98 Davies, 86. 99 Falcılık, 22. 100 Kerkütlü, 78. 101 Kader Aynası, 74. 102 Scognamillo, GA, 69. 103 Roland, 69.

69

maddi kazançlarla avunabilen insanlardır. Kalp hastalıklarına meyilli olduklarına

inanılır.104 Ayrıca bu insanları seması bulutlu bir gelecek beklediğine de inanılır.105

Bu tümseğin normalden çok daha şişkin olması ise kendini beğenmişliğe

paraya ve şöhrete düşkünlüğe,106 arzu ve kabiliyetlerin adi derecelere varabileceğine,

aşırı bir yetenekliğe bunun yanında savurganlık derecesinde bir cömertliğe, gurur ve

övünmeye işaret olarak görülmektedir. Bu kişinin iş hayatına atıldığı takdirde başarılı

olabileceğine, etrafındaki insanlarla da güzel ilişkiler kurabileceğine inanılır. Bu

kişilerin genelde orta boylu, zarif ve sıhhatli oldukları, evlilikte mutlu olamayacakları

iddia edilir. Bu tepeyle birlikte Merkür tepesinin gelişmiş olması sağduyuyla karar

vermenin, bilimsel meseleleri araştırmanın yine bu tepeyle birlikte Ay Tepesinin

gelişmiş olması, hayal gücünün ve düşünce kabiliyetinin, Venüs Tepesinin gelişmiş

olması da başkalarına karşı dostça tavırların, kendisini herkese sevdirme gayretinin

işareti olarak yorumlanmıştır.107

e) Merkür Tepesi

Bu tepe Mars tepesi ve Merkür Parmağı arasına sıkışmış bir şekilde

bulunmaktadır. Kalp çizgisi tarafından şekillendirilir. Sıhhat çizgisi genelde bu tepe

üzerinde son bulmaktadır. Bu tepede yıldız, üçgen, haç ve ızgara gibi şekillere

rastlanabilmektedir.108 Bu dağın ismi İslam literatüründe Utarid Dağı olarak

geçmektedir. Bu tepenin kabarıklığı çok iyi görülmüştür. Zeka, maharet, hitabet, tıp,

ticaret ve ilmi araştırmaya kabiliyetleri işaret ettiğine inanılır.109

Eğer bu tümsek normal bir kabartı ise, elin sahibinin ömür boyu bolca seyahat

edeciğine, kabarıklığın elin dış kenarına doğru olduğu durumlarda ise başarının

maddi bakımdan verimliliği olacağına işarettir. Her şeyi çabuk kavrayabilmeye

müsait bir zekası olduğu için, onu parlak bir geleceğin beklediğine inanılmaktadır. Bu

insanlar yeniliği, macerayı, bilimi seven insanlar olarak da görülürler.110 Eğer bu tepe

104 Kerkütlü, 78. 105 Kader Aynası, 74. 106 Scognamillo, GA, 69. 107 Kerkütlü, 78. 108 Davies, 87. 109 Kerkütlü, 80. 110 Davies, 88.

70

Güneş Tepesine doğru meyilli kabarık ise bu, elin sahibindeki hitabete, tatlı sohbet

etmeye yetenekli kişiliğe işarettir.111

Bu tepenin yok denecek kadar az olması veya hiç olmaması da sayılan

özelliklerin yokluğuna işaret sayılır.112 Tam bir kabiliyetsizlik belirtisidir. Ağır

mizaçlı bir kişiliğe ve kötü huyların bulunduğuna yorumlanır. Bunlar kendi

çabalarıyla hiçbir yere gelemezler. Eğer Merkür Tepesi çok bombeli ise pratik zekalı,

hedefe ulaşmada en kestirme yolları bulabilen kişilere işaret ettiğine inanılır. Bu

kişilerin hırsızlığa, yalana, hileye, şüpheli kazanca, cahilliğe, namussuzluğa meyilli

oldukları iddia edilir. Ayrıca asabi ve kurnaz kişilerdir.113 Bu kişiler orta boylu, tıknaz

oldukça titiz ve temiz, hareketli, zinde, oyunu ve sporu seven kişiler olarak

görülmüşlerdir.114

f) Mars Tepesi

Tepenin diğer bir adı da Merih Tepesidir. Bu tepeyi anlayabilmenin diğer

tepelere göre daha zor olduğu görülmektedir. Tepe üç kısımdan oluşmaktadır. Müşteri

ile Zühre dağı arasında olumlu (pozitif) Mars tepesi, Merkür ile Ay tepesi arasında

olumsuz (negatif) Mars tepesi, el ayasının ortasında Mars yaylası bulunmaktadır.

Bunlara Mars’ın Üçlüsü de denilmektedir.115 Olumlu olan Mars Tepesinin kavgacılık

ve serkeşliğe işaret ettiğine inanılırken,116 normal yükseklikte olması, cesaret ve

soğukkanlılığın,117 kendi kendini denetleyebilmenin, affetme gücünün göstergesi

sayılmıştır.118

Bu tepenin birincisi fiziki özelliklere, ikincisi de zihni özelliklere işaret

etmektedir. Birinci tepenin başlıca özelliği mücadele, sabır ve metanetin sembolü

olmasıdır.119 Olumsuz olan Mars Tepesi ise maddi olsun, manevi olsun diretme

kuvvetiyle belli olan bir cesareti temsil etmektedir. Bu tepenin iyi gelişmiş olması

111 Kader Aynası, 72. 112 İloğlu, 119 ; Scognamillo, GA, 69. 113 Kerkütlü, 80. 114 Yeşilyurt, 253. 115 Roland, 74 ; Kerkütlü, 82. 116 Roland, 74. 117 İloğlu, 119 ; Davies, 78. 118 Scognamillo, GA, 69. 119 Kerkütlü, 83.

71

tehlikeden hoşlanan kişilere, fazla gelişmişse hayatı mahvolmuş bir insana,

tedbirsizliğe, yok denecek kadar az olması da cesaretsizliğe, silik, tesirsiz bir kişiliğe

işaret sayılmıştır.120 Bu tepe cesaret, soğukkanlılık, aklı selim, yerinde karar verme ve

emretme kabiliyetinin işareti sayılmaktadır. Olumlu Merih Tepesinin daha kabarık

olması pasif bir kişiliğe, kurnazlığa işaret sayılır.121

Merih Yaylası ise yedi tepenin arasında kalan alandır. Daha çok hayat

mücadelesini gösterdiğine inanılır.122 Eğer avucun bu kısmında küçük küçük çizgiler

varsa bu, anlık öfkeye, asabi bir karaktere, atılganlığa, cesarete işaret sayılır.123 Bu

çizgilerin yokluğu dirençsizliğin, küçük problemlerden pes etmenin göstergesidir.124

Bu kişiler genelde orta boylu, kuvvetli bir bünyeye sahip olan son derece muntazam,

sağlıklı, enerjik insanlar olarak görülürler.125

g) Ay Tepesi

Elin ayasının en alt dış kısmında, serçe parmağın aşağısında, bilek yakınında

akıl çizgisinin sonunda bulunmaktadır. Her elde Venüs tepesinin bitişiğinde yer

almaktadır. Bu tepe Venüs tepesi gibi seksüel, fiziksel yöndeki tavırlardan haber

vermektedir. Ayrıca Ay tepesi akli yöndeki dikkatsizliklere de işaret sayılmıştır. Bu

kişiler hayal gücü, önsezileri kuvvetli, yaratıcı insanlar olarak görülür.126 Bu tepenin

normal olması şairane bir hayal gücüne, estetik anlayışına, sessizliğe ve esrarengiz bir

tabiata yorumlanmıştır. Eğer bu kişiler tam olarak ayın etkisini alabilmişse (ay tepesi

avuçtaki diğer tepelerle uyumlu ise) iyi kalpli, yardımsever, dost canlısı, sadık,

insanları seven bir kişiliğe sahip olabilirler.127

Bu tepe üzerindeki uzunlamasına çizgiler kuvvetli bir karaktere işaret ederken

enine çizgiler birtakım zaaflara yorumlanır.128

120 Kader Aynası, 77 ; Scognamillo, GA, 70. 121 Cheriro, -. 122 İloğlu, 120. 123 Cheriro, -. 124 Kerkütlü, 84. 125 Cheriro, -. 126 Davies, 76-77. 127 Kerkütlü, 85 ; İloğlu, 120. 128 Cheriro, -.

72

Fazla belirgin olan ay tepesi ise aşırı duygusallık, tasalı bir mizaç ve yalnız

yaşama isteğini belirtir.129 Ayrıca borsada, para ile ilgili işlerde başarıya işarettir.

Büyük maliyecilerin, tanınmış sinema ve sahne sanatçılarının, müzisyen ve

kompozitörlerin ay tepelerinin son derece kabarık olduğu iddia edilmektedir. Çok çok

kabarık bir ay tepesi ise yalnızlığa, sürekli bir baş ağrısına, keder ve karamsarlığa

işaret sayılır.130 Maceraperestlik, başkalarının tesiri altında kalma gibi özellikler de

görülmektedir.131

Çok gelişmiş olması durumunda tepenin yorumlanmasında parmak uçlarının

ve başparmağın incelenmesi gerekmektedir. Ayrıca ay tepesinin akıl çizgisiyle

birlikte incelenmesi gerektiği ve bu çizgide bulunan akıl bozukluklarına ait belirtilerin

ay dağında da genelde aynı şekilde görüldüğü ifade edilmektedir.132

Tepenin az kabarık olması durumunda kişiye ayın verebileceği bir şey

olmadığına inanılır. Bunlar şiire, sanata ilgisiz, alıngan insanlar olarak görülürler.133

Hiç olmaması da hoppalık, gösterişli şeylerden zevk alma, maddiyatçılık ve

ahlaksızlığa bir işaret sayılmıştır.134 Zayıf ve buruşuk olması kahredici bir merak ve

araştırma hissine, yumuşak olması manyaklık, bunalım, marjinal bir hayat anlayışına

işaretken bu kişilerde coşkunluklar ve taşkınlıklar da görülebilmektedir.135

2. ÇİZGİLER

Şekil okuyucularına göre vücudumuzdaki çizgiler birçoklarının iddia ettikleri

gibi günlük uğraşılar sonucu çıkmış değillerdir. Çünkü daha az kullanılan sol elde

daha fazla çizgi bulunmaktadır. Üstelik yeni doğmuş bir çocuk hiçbir işle

uğraşmadığı halde ellerinde birçok çizgi vardır.136

129 Severn, 58. 130 Kerkütlü, 85. 131 Kader Aynası, 77. 132 Roland, 71-72. 133 Kerkütlü, 85. 134 Severn, 58. 135 Kerkütlü, 85 ; İloğlu, 121. 136 Babaoğlu, 139.

73

Bu çizgilerden insanın karakterinin, sağlık durumunun ve kaderinin, başına

gelebileceklerin tespit edilebileceğine inanılmıştır. Bundan dolayı hiçbir şeyin

gizemli kalmayacağı ve her şeyin ortaya çıkacağı düşünülmüştür. Ama bu çizgileri

yorumlarken gelecekten haber alabilmek için elin her tarafını incelemek gerektiğine

inanılmıştır.

Ellerdeki bu çizgilere Anatomistlerce “flexion creases” bükülme, esneme

çizgileri denilmiştir. Henüz embriyo 25-27 günlük iken eller tomurcuklanmaya, 13-16

haftalıkken parmak izleri belirginleşmeye başlamaktadır. 29-32 haftalık olduğunda

artık parmak izi şekillenmiştir.137 İsminden de anlaşılabileceği gibi tıpta bu çizgiler

bükülme çizgisi olarak alınmıştır. Eklem yerlerindeki bükülmeler sonucu oluştuğuna

inanılmıştır.

Bazen çizgiler kardeş çizgi diyebileceğimiz ikinci bir çizgi ile yan yana

bulunmaktadır. Bunlar ana çizgide bulunan iyi veya kötü özelliklerin

iyileştirilmesinde yardımcı görevdedirler. Bu çizgilerin incelik, kalınlık, uzunluk,

kısalık, kesiklik, düzlük durumlarına dikkat edilmesi gerekmektedir. Hatta bu

çizgilerin renkleri dahi önemlidir. Rengi solgun, açık sarı olanlar sakinliğe, kırmızılık

kuvvete, ihtirasa, şiddete dalalet eder. Sarı ise bedbinliğe, morumtırak ise hamilelikte

doğabilecek sorunlara, düzensizliğe, kindarlığa işaret sayılmıştır. El falında tercih

edilen çizgi, yeterince geniş ve derin olanıdır. Bu iyi bir niyete ve normal bir

karaktere, kusurlu çizgiler ise belirsizliğe, tehlikelerle dolu bir hayata ve garip bir

karaktere işaret sayılmıştır. Çok derin ve bariz olması ise pek iyi görülmemiş, bu

gösterilen özelliklerde aşırılığın, şiddet ve kuvvetin belirtisi olarak yorumlanmıştır.

Çizgilerin ince ve fazla miktarda olması sinirliliğe, az miktarda olması da

sakinliğe ve sabra işaret sayılmıştır. Bu çizgilerin kırık ve kesik olması ise tehlikelere

hatta bazen o kişinin sonunun yakınlığına işaret ettiği düşünülmüştür.

El çizgilerini yorumlarken dikkat edilmesi gereken en önemli yer avuç

çizgileridir. Bunların kesişmeleri, bitiş ve başlangıç noktaları, çizgilerden çıkan

dallar, çizgilerin yönleri hakkında ve zamanla alakası kurularak yoruma

gidilmektedir. Bu yorumlarla üç aşağı beş yukarı insanın hayat hikayesinin tahmin

137 Gülnihal Kulaksız, El Dominansının El Antropometrik Ölçümleri Üzerine Etkisinin İncelenmesi,

Uzmanlık Tezi, Ankara 2001, 47.

74

edilebileceği kanısındadırlar.138 Bunlardan başka hayat, akıl ve kalp çizgisinin

oluşturduğu üçgen “büyük üçgen” ortaya çıkarılmalı bu üçgen de dikkate

alınmalıdır.139 Çizgilerin avuç içindeki duruşları ise şu şekildedir:

A- Hayat Çizgisi G) Venüs Hilali

B- Akıl Çizgisi I) Evlilik Çizgisi

C- Kalp Çizgisi J) Ay Çizgisi

D- Kader ve Şans Çizgisi K) İlham Çizgisi

E- Güneş Çizgisi L) Nesil Çizgisi

F- Sıhhat Çizgisi M) Bilek Çizgisi

138 Kerkütlü, 91. 139 Davies, 91 ; Heinz, Kur, 232.

75

Avuç içindeki bu çizgiler üç gruba ayrılmıştır.

a) Temel Çizgiler

1) Hayat çizgisi

2) Akıl çizgisi

3) Kalp çizgisi

b) İkinci derecede önemli çizgiler

1) Kader (şans veya Satürn) çizgisi

2) Güneş çizgisi

3) Sıhhat çizgisi

c) Yardımcı çizgiler

1) Ay çizgisi

2) Evlilik çizgisi

3) Venüs halkası

Bu çizgiler esas alınmakla birlikte ilham çizgisi, bilek çizgisi ve nesil

çizgisinden de bahsedilir.140 Temel çizgiler hemen hemen her elde bulunmaktadır.

Fakat her elde farklı bir şekilde yerleşmişlerdir.

Eldeki sağlık, kader, aşk çizgileri birbirine bağlanarak el falı çözülmeye

çalışılmaktadır. Fakat el ve parmakların durumları da dikkate alınmalıdır.141

Avucun ortasında kalan çukur alana Mars’ın yaylası denilmektedir. Avucun

işlevliliğinden dolayı bu yükseltiler arasındaki alanda birtakım çizgiler oluşmuştur.

Bu çizgilere kalp, yaşam, akıl çizgileri gibi adlar verilmiştir. Bu simgelerin adlarına

uygun özellikleri yansıttıklarına inanılır.142 Elin genel biçimi, parmakların biçimleri,

el bileğindeki çizgiler bunların hepsi el falında yorum yapılmadan önce bakılan ve

verdikleri özellikler dikkate alınan yerlerdir.

140 Kader Aynası, 85. 141 Durakoğlu, 11. 142 http://www.astroloji.org/elfalı.htm

76

Bu çizgilerin insanların karakterini yansıttığına inanılmıştır. Anaksagoras,

Galenus, Hippokrates gibi düşünürler de bunların arasındadır.143

a) Elin Ayasındaki Temel Çizgiler

Bu Çizgiler genelde her elde bulunan çizgilerdir. Yorum yaparken esas dikkat

edilmesi gereken ana çizgiler bunlardır. Her elde farklı bir şekilde bulunurlar.

1) Hayat Çizgisi

Bu çizgi başparmak dibindeki Venüs tepesinin etrafını çevreleyen ve genelde

bilekte biten yay biçimindeki çizgidir. Bu çizginin insanın fiziki durumunu, ömrünün

kısa veya uzunluğunu, hayatı boyunca başına gelecek iyi veya kötü olayları,

hastalıkları, kazaları, canlılık ve hayatiyet derecelerini gösterdiğine inanılır.144

İyi bir hayat çizgisi kırıksız, kesiksiz, düz ve pembe renkli olmalı ve

çevrelediği alan da o kadar geniş olmalıdır.145

Hintliler bu çizgiye baba çizgisi anlamına gelen “Pitri Rekha” demişlerdir. Bu

çizginin kusursuz bir şekilde yarı daire çizmesi ve iyice belli olması durumunda

“Sangod Rekha” adını vermişlerdir. Bu çizginin elinde bulunduğu insanın soylu bir

aileden geldiği ve uzun ömürlü olacağı, büyük servetlerden, şan ve şereften

yararlanacağına inanılmıştır. Onlarda hayat çizgisinin akıl çizgisine doğru hafif eğik

olması bile şans, servet ve lükse işaret sayılmıştır.146

Fakat bu çizgiden insanın hayatının ne zaman sona ereceğinin belli olması için

bazılarına göre elin diğer kısımlarındaki işaretlerinde bu tehlikeyi teyit etmesi

gerekir.147

İyi olan bir hayat çizgisinin uzun, düzgün ve belirli olması gerekir. Özellikle

hayat çizgisi ne kadar uzun olursa hayatın o kadar uzun olacağına, hastalıksız

geçeceğine inanılmıştır.148

143 Hançerlioğlu, 133. 144 Kerkütlü, 99. 145 Kerkütlü, 252. 146 Scognamillo, GA, 62. 147 Roland, 85.

77

Kısa bir hayat çizgisi ise ciddi bir sakatlığa, aniden çizginin bitmesi kol veya

bacağın kaybedilmesine işarettir. Eğer hayat çizgisi iki elde de kısa ve akıl çizgisi de

düzensiz ve kısa ise, kısa ömre işaret sayılmıştır. Hayatın uzunluk ve kısalığını

belirlerken akıl çizgisinin de uzunluğu ve düzgün bir çizgi olması bazen hayat

çizgisinden daha fazla ömrün süresiyle alakalı görülmüştür. Kısa olmasına rağmen

derin ve kopuksuz bir hayat çizgisi dolu dolu geçecek bir hayata işaret sayılır.149

Bu çizginin kötü bir şekilde uzanması, sağlıklı fakat fakirlikle geçecek bir

hayata işaret sayılmıştır. Bu çizgide görülen adalar, kırıklar ve bazı çizgiler tarafından

kesilmesi o kişinin narin bir yapıda olduğuna işaretken, hareketsiz bir hayatın da

işareti sayılmıştır.150

Geniş bir hayat çizgisi de sıhhatli bir ömre ve saadetle dolu bir yaşama dalalet

etmektedir.151 Fakat başparmağın kuvvetli olması, akıl çizgisinin de gayet net ve

belirgin olması, hayat çizgisinin zayıf olmasına rağmen uzun ömre işaret sayılır. Bu

bakımdan bir insanın kaç yaşında öleceğinin tahmin edilmesinin zor olduğunu

söylerler.152 Fakat tahminler de yapılmıştır. Geniş ve derin olması aynı zamanda

hayvani güç, kabalık ve bencilliği, despotluğu ve güçlü bir karakteri ifade etmektedir.

Düzensiz bir çizgi halinde olması belirsiz bir mizaca, vefasızlığa, sinirsel

depresyona işaret olarak görülmüştür. Bunlarda kansızlıkta görülebilir.153 Bu

çizgilerdeki kesiklikler, kırıklıklarda beklenmedik aksiliklere, eğer bu parçalar kopma

yerlerinde birbirine geçmişlerse hükmün hafifleyeceğine, başa gelecek şeyin az bir

zararla atlatılacağına işaret sayılmıştır.154

Hayat çizgisinin küçük küçük çizgiler tarafından kesilmesi, zorluklara, can

sıkıntısına, başarısızlıklarla dolu bir hayata155 Hayat çizgisini kesen dikey ve derin

çizgilerde kişinin yaşamını değiştiren güçlü tutkulara,156 eğer çizgiler hayat çizgisini

148 Baumann, 12. 149 Kerkütlü, 100-103. 150 Davies, 94. 151 Durakoğlu, 13. 152 Cheriro, -. 153 Kerkütlü, 101. 154 Kader Aynası, 93 ; Kerkütlü, 102. 155 Kerkütlü, 105-107. 156 Babaoğlu, 149.

78

kesmiyor orta parmağa doğru ilerliyorsa dengesizlik ve tutarsızlığa işaret sayılmıştır.

Bunlar asabi tabiatlı insanlardır. Baş parmağa yönelip hayat çizgisiyle kesişmeyen

küçük çizgiler ise başarı ve zafere işaret sayılır. Bunlar iyiye işaret sayılmışlardır. 157

Baş parmaktan başlayıp hayat çizgisine doğru uzanan yatay çizgiler ise kişinin

hayatına yapılan ilahi müdahalelere işaret sayılmıştır. Bu çizgiler kırk yaşından sonra

görülmemelidir. Çünkü bu yaştan sonra karakter ve biçim oturmuş olmaktadır.158

Hayat çizgisiyle bitişik olup işaret parmağına ilerlemesi ise mevki

yüksekliğine ve enerji dolu bir mizaca işaret sayılmıştır. Hayat çizgisinden başlayıp

da aşağı doğru inen çizgiler genelde olumsuzlukların işaretidir. Sıhhat bozukluğu,

takatten düşmeyi, evlilik hayatında karşılaşılacak acı olayları, maddi kayıpları ifade

etmektedir. Yukarıya doğru yükselen çizgilerin ise aşağı doğru inenlere göre daha

olumlu anlamlara geldiğine inanılır. Hayat çizgisinde başlayıp, kalp çizgisine ulaşan

çizgiler ise unutulmaz aşkları ifade etmektedir.159

Hayat çizgisinin bazı kısımlarda çift olarak ilerlemesi ise görülebilecek kötü

olaylara işaret sayılır. Akıl çizgisiyle birleşmesi ise hayattaki hareket ve başarıyı ifade

eder.160 Eğer bu çizgiyi takip eden çizgi hayat çizgisi boyunca uzanıyorsa büyük bir

canlılık, yüksek performans, kendine güven, beceriklilik, uzun ömür, zorluklara karşı

koyabilme gücünü göstermektedir. Bu insanlar dışarıdan gelebilecek etkilere

açıktırlar. Akıl çizgisiyle birleşerek başlaması ise bazılarında son derece dengeli

itidalli bir yapıya, özgürlüğe düşkünlüğe işaret sayılmıştır.161

Bu çizginin başlangıçta çatallanması başkaları tarafından akıl danışılacağına,

takdir edileceğine, o kişinin servet ve şöhret sahibi olacağına işaret sayılırken, ortada

çatallanması uzun yolculuklara işaret sayılmıştır. Bu çizginin sonunda bulunan

çatallar ise ihtiyarlıkta başkalarına muhtaç olmaya işaret olarak görülmüştür.162

157 Kerkütlü, 105-107. 158 Kerkütlü, 253. 159 Kerkütlü, 105-107. 160 Kader Aynası, 93. 161 Kerkütlü, 107. 162 Kader Aynası, 94.

79

Bu çizginin renginin beyaz olması da hantal, kayıtsız, sarı olması, karaciğer

hastalığı olan, açık sarı olması, sinirli, kırmızı olması, aktif, kanlı canlı bir kişiye ve

dalavereciliğe işaret sayılmıştır.163

2) Akıl Çizgisi

Bu çizgi genellikle hayat çizgisiyle birlikte başlayan, avucu ortasından enine

olarak ikiye bölen, ay tepesine doğru uzanan bir çizgidir. Kişinin sahip olduğu zekaya

işaret sayılmıştır.164 Akıl çizgisi de el falının en mühim çizgilerinden biridir. Beyin

gücünü, nefsi kontrol kuvvetini kişinin düşüncesinin derinliğini belirlemede,165 hayat

çizgisini anlatırken de gördüğümüz gibi kişinin ne kadar yaşayacağını, hayat

nimetlerinden ne kadar yararlanabileceğini anlamada bu çizgiden yararlanılmıştır. Bu

çizgiyi incelemede başladığı ve bittiği yerin önemi büyüktür.

İyi bir akıl çizgisinin hayat çizgisiyle beraber yaklaşık 18 yaşı gösteren yere

kadar devam etmesi gerekmektedir.166

Akıl çizgisinin olmaması veya az görülmesi, zihni kuvvetsizliğe, ihtirassızlığa

işaret sayılırken o kişinin her an ölme tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna inanılır.167

Kötüce şekillenmiş veya üzerinde adaların, kırıkların ve diğer kusurların

bulunduğu bir akıl çizgisinin akli yönde olan yetersizlikleri, beyindeki hasarları

gösterdiğine inanılmıştır.168

Uzun bir akıl çizgisi iş hayatında başarıyı gösterse de bu kişiler ideal bir

arkadaş olamazlar. Çünkü egoist, menfaatperest olacaklarından, muhabbet, şefkat

azlığı görülecek ve sevenleri az olacaktır.169

Normal özelliklere sahip bir akıl çizgisi belirli, biraz kırmızı ve derin

olmaktadır. Böyle bir çizgi ileriyi gören, karar verme kabiliyeti olan, kuvvetli bir

163 Kerkütlü, 99. 164 Davies, 98 ; Scognamillo, GA, 74 ; Kader Aynası, 85. 165 Roland, 88. 166 Kerkütlü, 252 167 Kerkütlü, 112. 168 Davies, 99. 169 Kader aynası, 86.

80

hafızaya sahip, zihni yetenekleri bulunan bir kişiliğin göstergesi sayılmaktadır.170

Zayıf bir akıl çizgisi ise para kazanma kabiliyetine, kurnazlığa işaret sayılmıştır.171

Kısa bir akıl çizgisi zeki fakat kontrolsüz bir yapının, derin olması yüksek bir

zekanın, kuvvetli bir zihni yeteneğin, büyük bir kabiliyetin, güçlü bir konsantrasyon

yeteneğinin, geniş olması da ağır kavrayış, yoğunlaşamama, değişken ve kaypak bir

mizacın belirtisi olarak görülmüştür. Bu kişiler sinirli tiplerdir.172

Hayat çizgisine hiç değmeden başlayan akıl çizgisi sahibinin cehaletine

kendine güvenen, cüretkar bir kişiliğe işarettir. Sürekli hareket halindedirler.

Çocukken de onlara terbiye vermesi zordur. Hiddetli, kaba, haşin, hiçbir şeyden

korkmaz kişiler olarak görülürler. Hayat çizgisiyle bitişik ise tevazuyu edep ve

terbiyeyi, muhakeme gücünü, söz dinlerliği ifade etmektedir.173

El ayasının altına kadar yönelmesi derin bir hassasiyetin, büyük bir hayal

gücünün, sanata ve şiire düşkünlüğün ifadesidir. Hayalcilikleri ise pek doğurgan

değildir. Onları verimli işlere yöneltmez.

Bileğe giden akıl çizgisi ise melankoli, kapris, histeri derecesinde tutku,

tuhaflık ve kötümserliğe işaret sayılmıştır. Kalp çizgisine yönelmesi ise işlerde

becerikliliğe, sağduyu sahibi ve son derece kararlı ve kurnaz kişilere işarettir. Bu

kişiler oldukça maharetlidirler.

Hayat çizgisini kesmesi, pısırık, asabi, kötü bir yapıyı göstermektedir. Aynı

zamanda bu kişiler maymun iştahlıdırlar. Çizginin başında bir kırıklık varsa bu

beklenmedik kazalara ve ağır hastalıklara işarettir. Ortadan kesiklik ise hastalığa, ağır

kazaya, cinnet ve felce, cinayete işaret sayılır.

Çatallı olması da kıvrak zekaya ince diplomasi yeteneğine, ruhi duygu

güzelliğine beceriklilik ve açıkgözlülüğe işarettir. Bu çatalların aşağı inmesi olumsuz,

yukarı çıkması ise olumlu anlamlar ifade ettiğine inanılmıştır. Karma karışık akıl

170 Roland, 89. 171 İloğlu, 127. 172 Kerkütlü, 112-113. 173 İloğlu, 127.

81

çizgisi de o kişideki karaciğer hastalığının, sabırsızlığın, yalancılık ve evham

yapmanın, cinnetin belirtisi olarak görülmüştür.174

Akıl çizgisinin ucunun çatallı olarak bitmesi bu el sahibinin başladığı işte

sabırlı ve kendine güvenli olabilirse, dahi olabileceğine işaret olarak sayılmıştır. Bu

çizgi ay tepesine kadar uzanıyorsa, gönül işlerine, ticari işlerle ilgili meselelere ve

riskli durumlara dalalet ettiğine inanılır.175

Akıl çizgisi küçük parmağa doğru kıvrılıyorsa öfkeli bir karaktere, ani

sinirlenmelere, cinayete işaretken, akıl çizgisi ile kalp çizgisinin paralel bir şekilde

ilerlemesi ve avucu bir baştan bir başa katetmesi o kişinin his hayatında da, iş

hayatında da ne istediğini gayet iyi bilen bir kişi olduğunun işareti sayılmıştır. Bu

kişiler aşık olduklarında bütün varlıklarıyla bağlanırlar. Fakat kinleri de aynı derecede

büyüktür. İçlerine kapanık insanlardır. Kendilerini dış dünyadan soyutlayarak kendi

iç dünyalarında yaşarlar.176

3) Kalp Çizgisi

İşaret parmağı ile serçe parmak arasında, akıl çizgisinin hemen üstünde yatay

bir şekilde uzanır.177

Bu çizginin insanın duygusal gidişatından, kalbinin sağlık durumundan,

kişilerin cinsel tercihlerinden ve karakter olarak hangi yapıda bir insan olduğundan

haber verdiğine inanılır.178

İyi bir kalp çizgisinin serçe parmağın bir santim kadar altından başlaması,

işaret parmağına doğru yönelmesi ve ucunun da yukarıya doğru kıvrılması

gerekmektedir. Ucunun çatalla bitmesi bu özelliğine bir de dengeli bir kişiliği

katmaktadır.179

Kalp çizgisi, Hintlilerdeki “Avu Rekha”ya eşit görülür. Bu çizgi kişinin

ömrünü göstermektedir. Çizgi serçe parmağından başlayıp pürüzsüz bir şekilde ve

174 Kerkütlü, 116-120. 175 Kader Aynası, 86. 176 Cheriro, -. 177 Severn, 54. 178 Davies, 105. 179 Kerkütlü, 253.

82

başka çizgilerle karışmadan işaret parmağına kadar ulaşıyorsa bu o kişinin yaklaşık

yüzyıl kadar yaşayacağına işaret sayılmıştır. Fakat bu çizginin soldan gelen çizgiler

tarafından kesilmesi boğularak ya da kurşunla ölümün işaretidir. İki taraftan soldan ve

sağdan gelen çizgilerle kesilmesi de Hintlilerce tehlikeli bir hastalıkla ölümün işareti

sayılmıştır.180

İnsan elinin en asil çizgisi olduğu düşünülür. Sevgi, aşk, duygu, vicdan,

idealizm, fedakarlık, zihniyet, gibi insanı insan yapan bu özelliklerin kalp çizgisinden

çıkartılabileceğine inanılır. İnsanın ruh hali, duygusal girişimleri, idealleri, sempati ve

antipatilerini öğrenmenin buradan mümkün olacağı söylenmektedir. Erkeklere göre

şefkat ve merhamet duyguları daha fazla gelişmiş olan kadınların elinde bu çizgilerin

daha belirgin ve anlamlı olduğu söylenmektedir.

Kalp çizgisi Venüs tepesiyle alakalı görülmüş, bu tepenin özelliklerinin ve

kalp çizgisi ile bu çizgiden ayrılan dalların istikametlerinin iyice incelenmesi sonucu

insanın karakteriyle ve geleceğiyle ilgili kesine yakın bilgilere ulaşılabileceğine

inanılmıştır.181

Bazılarına göre ise bu çizgi akıl çizgisiyle beraber incelenmelidir. Bu çizgi

heyecanların devamını ve şiddeti yansıtmaktadır.182 Bu çizginin parmaklara yakın

olması kıskanç bir karaktere, elin alt tarafında olması da yüksek emellere ve ideallere

işaret sayılmıştır. Uzun ve pürüzsüz bir kalp çizgisi de kişinin her zaman aşka,

sevgiye açık olduğuna işaret sayılır.183 Ayrıca düzenli bir aşk hayatını, ciddi

muhabbetleri, iyilik duygusunu, sağlam dostlukları, dengeli bir ruh halini, temsil

etmektedir. Bu kişiler kibar, duygulu, cömert, uyumlu ve sevimlidirler. Bu kişiler iyi

bir hatip olabilirler, çünkü güzel konuşurlar.184

Bu çizginin fazla uzun olması ise kıskançlık sebebi olarak görülmüştür.185

Kalp ile akıl çizgisinin derin ve uzun olması ise kişinin hayatını başkalarına

adayacağına işaret sayılmıştır. Akıl çizgisi kalp çizgisinden daha derin ve uzun olması

180 Scognamillo, GA, 62-63. 181 Kerkütlü, 121, 122. 182 Roland, 97. 183 Scognamillo, GA, 75. 184 Kerkütlü, 122. 185 Durakoğlu, 12.

83

durumunda bu kişilerin duygularından ziyade akılıyla hareket ettiğine bunun içinde

yalnız kaldıklarına ve nadiren evlendiklerine inanılır.186 Uzun ve belirsiz olması ise

şiddetli kavgalara ve gözyaşıyla bitecek bir aşk macerasına işarettir.187

İşaret parmağında biten kalp çizgisi, hayatta başarı, aşkta idealizmi, iyi

kalpliliği yansıtmakla birlikte kadınlarda bulunması pek iyi görülmemiştir. Çünkü

temsil ettiği cinsel cömertlik yüzünden o kadının kötü yola sürüklenme ihtimalinin

olduğuna inanılmıştır. İşaret parmağının üçüncü boğumuna ulaşan çizgi ise saadeti,

mutluluğu ve mutluluk için büyük fırsatları yansıtmaktadır. Bunlar adeta iyilik perisi

olarak görülürler. Ancak bu tiplerin eşlerini bulmalarının zor olduğu düşünülür.

İşaret parmağının altında üç çatallı bitmesi, aşkta, hayatta başarıya, maddi

şansta yerindeliğe ve duygularda samimiyete ve güzel huylara işaret sayılmıştır.188

Orta parmağın altında başlaması üzüntülü bir ömre orta parmağın hizasında

son bulması ise kısa bir ömre işarettir.189 Bazıları bu çizginin serçe parmağından

başladığını, bazısı da işaret parmağı civarından başladığını düşünmüştür.

Yüzük parmağının altında bitmesi ise kendini beğenmişlik ve ahmaklığa işaret

sayılırken, bu tepenin altında olan bir kırıklık, karakter olarak hiç uyuşmamış iki

insanın ayrılığına işaret sayılmıştır.190 Kısa olan bir kalp çizgisi genelde duygusal

olmayan sevgilere, bencilliğe, kıskançlığa, duygu yoksulluğuna işaret sayılır. Bu

kişilerde zayıf bir kan dolaşımı ve göz hastalıklarına istidadı ve ani ölüm ihtimallerini

beklemek yanlış olmayacaktır.

Bu çizginin dalgalı olması duygusuzluğa ve yalancılığa, zincirli olması

sadakatsizlik duygusal konularda belirsizlik, dikkati toplayamama belirtisidir. Kan

dolaşımında bozukluk olabileceği, kalp çarpıntıları görülebileceği iddia edilmektedir.

Küçük çizgilerle kesilmeleri, hayal kırıklıklarını, aşkta aldanışları bu çizgiden çıkan

ve aşağı inen dallar aşk ve evlilik hayatında sıkıntıları, mutsuzlukları ifade

etmektedir. Başlangıçtaki çatallar ise hoşgörü, açık yüreklilik, iyi kalpliliği

simgelemekte ve bu kişilerin sadık birer aşık ve mutlu insanlar olacaklarına 186 Cheriro, -. 187 Kader Aynası, 89. 188 Kerkütlü, 124. 189 İloğlu, 131. 190 Kader Aynası, 90.

84

inanılmaktadır. 191 İşaret ve orta parmak arasında bitmesi ise mutlu olamaya müsait

bir insanı ve cinsel aşkı ifade ettiğine inanılır.192

Kalp çizgisini kesen çizgiler üzüntüleri, engelleri göstermektedir.193 Kader,

kalp ve hayat çizgisinin kesişmesiyle avucun içinde bir üçgen taşıyan insan normal

standartların üstünde biraz daha yüksek bir hayat süreceklerine işaret sayılmıştır. Eğer

bu üçgenin yanında akıl, kader ve sağlık çizgisinin oluşturduğu bir üçgen daha varsa

bu da yukarıdaki standartlarında üstüne çıkılacağına Türkiye’de maddi standartlar

açısından ilk yüzde 15’e girileceğine işaret sayılır.194

Kalp çizgisinin takip ettiği yol üzerinde birçok küçük dallar ve saçaklar

bulunmaktadır. Bu çizgiden çıkan ve yukarıya doğru tepelere yönelen çizgiler kişinin

hislerine olan tesirleri ifade ederken, kalp çizgisinden akıl çizgisine inen çizgiler

sağduyu ile hislerin ve genelde aşk aldanmaları arasındaki ihtilafı yansıttığına

inanılmıştır.195

Bu çizgiyi incelerken diğer çizgileri de kısım kısım incelememiz

gerekmektedir. Eğer kişide ayrı ayrı kalp ve akıl çizgisi yerine bir tek çizgi

bulunuyorsa bu kişilerin fikirlerinde kararlı ve ikbalperest insanlar olduğuna inanılır.

Hatta Basil Zaharof’un ve ünlü Amerikalı maliyeci Andrev’in ellerinde bu tür çizgi

bulunduğu iddia edilmektedir.196

Bir insanda kalp çizgisi yoksa veya kalp çizgisi akıl çizgisine çok yakın ise bu

egoizm, soğukkanlılık ve başkalarını hiçe saymaya işaret olarak görülmüştür. Her iki

elde de bu çizginin olmaması insanın his hayatının zayıflığına işaret sayılmıştır. Kalp

çizgisinin çift olması ise his hayatında aşırılığa işarettir. Bu çizgi nadiren görülür.197

Çizginin akıl çizgisine eğilmesi ise iyi yorumlanmamış, ağır kalp hastalıklarına, iki

191 Kerkütlü,126-127. 192 Kerkütlü, 123-124. 193 Roland, 98. 194 Kerkütlü, 254. 195 Roland, 98. 196 Roland, 102. 197 Cheriro, -

85

yüzlülüğe, platonik aşk ve kalp kriziyle ölmeye işaret sayılmıştır. Ayrıca bu

duygularda muhalefeti de ifade eder.198

Bu çizginin iki çatalla bitmesi ise evliliğin başarısızlıkla ve kesin bir ayrılıkla

sona ereceğine işaret sayılırken, çatal olmadan avuç kenarına kadar ilerlemesi o

kişinin çocuğunun olmayacağına işaret sayılmıştır.199

b) İkinci Derecede Olan ve Her Elde Görülmeyen Çizgiler

Bu çizgiler her elde görülmezler. Nadiren düzgün ve kesintisiz bir şekilde

görülmektedirler. Bu özelliklerinden dolayı bu çizgilere bu ismi vermek daha uygun

olmaktadır. Çizgilerin tam ve pürüzsüz olarak bulunması ekstra güzel özelliklere

işaretken, hiç görülmemesi bazen kesik ve kırık bir şekilde bulunmalarından daha iyi

görülmüştür.

1) Kader Çizgisi

Bu çizgiye özelliklerinden dolayı zenginlik ve şans çizgisi de denilmektedir.

Bir diğer ismi de Satürn çizgisidir.200

İdeal bir kader çizgisinin dümdüz ve belirgin olması gerektiğine inanılmasına

rağmen kader çizgisinin kesik olması gerektiği ve bu kesintilerin önemli vakalara

işaret sayıldığı da düşünülmüştür. Kader çizgisine eşlik eden küçük çizgilerinde o

kişideki şansı artırdığına inanılmıştır.201

Bu çizgi avuçta şahadet ve orta parmakla bilek arası istikamette ve genelde

hayat çizgisine yakın olarak görülür. Avucun aşağısından bileğe yakın bir yerden

başlayan hemen hemen parmak köküne kadar muntazam bir şekilde uzanan çizgiler

iyiye işaret sayılmıştır. Bir tarafta iç güdüyü ve iradeyi ifade eden şahadet ve

başparmak, diğer tarafta zeka ve ideali temsil eden serçe ve yüzük parmak bulunacak

şekilde avucu ikiye bölmektedir. Yorum yaparken elin iki bölümüne de bakmak

gerekmektedir. Kader çizgisinin bir insanın kudretine, yani tabiatının ve hasletinin

198 Kerkütlü, 123. 199 Kader Aynası, 91. 200 George Langelaan, Tanrı Sırları (Akıl Dışı Olaylar), Nebioğlu Yayınları, -, -, 231 ; Kader Aynası,

98. 201 Babaoğlu, 147.

86

yansıttığı özellikleri gerçekleştirebilme gücüne işaret ettiği söylenmektedir. Bu çizgi

hangi parmağa veya tepeye yönelmişse oranın özelliklerini gösterdiğine inanılır.202

Genelde kader çizgisi Zuhal tepesinde son bulmaktadır. Kader çizgisinin diğer

çizgiler tarafından kesilmesi bu çizginin kazandıracağı özellikleri zayıflatacağına

inanılır.203

Kader çizgisinde meydana gelecek değişikliklerle insanın meslek hayatında

meydana gelebilecek değişiklikler arasında paralellik olduğu bu çizginin değişmesiyle

iş hayatında da değişeceğine inanılmıştır. Bu çizginin avucun tam ortasına gelen

kısmı genellikle ömrün ortasına yani yaklaşık otuz beş yaşa denk sayılmıştır.204

Pürüzsüz ve normal bir uzunlukta olması da o kişideki şansın kuvvetine işaret

sayılmıştır.205 Çok uzun olması ise iyi bir mana taşımaz. Bilek çizgisini geçecek kadar

uzun olması ileride karşılaşılacak üzüntü ve acılara işaret sayılmıştır.206

Geniş ve derin olması, tek düze iniş çıkışları olmayan değişmez bir hayat

hikayesinin kendilerini kontrol gereği duymayan insanların işaretidir. Bu kişiler

kaderci insanlardır. Dalgalı olması ise dalgalı bir hayatı, sürekli değişen düşünceleri,

iniş çıkışları, düzensiz olması da asabiyeti ve hastalıklı bir yapıyı ifade etmektedir.

Kısa bir çizgi de, eğer bu çizgi akıl çizgisine varmadan veya akıl çizgisinde bitiyorsa

hayatını daima çalışarak zorlukla kazanan bir kişiye bazen de beyin hastalıklarına

işaret sayılmaktadır.207

Çizgilerin başlama ve bitiş noktaları önemli görülmüş ve her biri değişik

manalarda yorumlanmıştır.

Çizgi ay tepesinden başlamışsa bu onun hayatını başkalarının yöneteceğine

işarettir. Fakat bu hayata müdahalenin iyi yönde veya kötü yönde olması diğer

işaretlerin de güzel olmasına bağlıdır. 208

202 Kerkütlü, 129. 203 Roland, 106-107. 204 Cheriro, -. 205 Baumann, 14. 206 Kader Aynası, 99. 207 Kerkütlü, 130. 208 İloğlu, 133 ; Kader Aynası, 99.

87

Elin en dip köşesi olan işaret parmağının karşısındaki köşeden başlayıp

kopuksuz olarak iki eşit parçaya bölen bir çizgi de uzun seyahatlere, sürekli bir hayat

mücadelesine işaret sayılmıştır.

Mars yaylasından başlaması hayatın başında yaşanacak mağlubiyete işaret

ederken Mars tepesinden başlaması her güçlüğün üstesinden gelebilecek bir kudrete,

başarıya işaret sayılmıştır.209

Kader çizgisi akıl çizgisinden başlıyorsa bu o kişinin azmi ve kararlığı

sayesinde hayatının son yıllarında gelecek başarılara işaret sayılmıştır. Eğer kader

çizgisi akıl çizgisiyle karışarak bitmişse bu o kişinin yanlış birtakım hesaplar yaptığı

için veya kendi aptallığı yüzünden başarısız olacağına işaret sayılmıştır.210

Hayat çizgisinden başlıyorsa sıhhatli bir bünye, çalışkan gayretli bir yapı ve

şerefli bir ömrü, hayat çizgisinin içinden, Venüs tepesinden başlıyorsa aşk hayatını

her şeye tercih eden bir yapıyı ve maddi şanslılığı, aileye aşırı düşkünlüğü ifade

etmektedir. Bu kişilerin çekici ve cazibeli insanlar olduğuna inanılır. Fakat dul bir

eşle evlenme ihtimalleri de vardır. Hayat çizgisiyle karışması ise ailevi baskılara

uydurulmuş bir kadere, geç gelecek özgürlük ve maddi bağımsızlığa, gayretleriyle

servet edinmeye işaretken hayat çizgisine karışmıyor fakat yaklaşıyorsa mevki

edinmeye, ailenin yardımıyla gelecek başarılara işaret sayılmıştır. Bu kişiler isteseler

de istemeseler de hayatta büyük güç ve nüfuz sahibi olacaklardır.211

Eğer bu çizgi kalp çizgisi tarafından kesilip orada bitiyorsa gelecekte yanlış

bir adım yüzünden oluşabilecek kargaşalığın sebebi olarak görülebilmektedir.212

Bu çizginin sıkça diğer küçük çizgilerle kesilmesi, meslekte başarısızlık

sayılırken bu aşk ilişkilerinde büyük bir yeteneği de göstermektedir. Bu yeteneği

Venüs dağında bulunan yıldızlarda dengelemektedir.213

Bu çizginin küçük çizgilerle kesilmesinin hayat boyunca meydana gelecek

olan değişimlere de işaret ettiği düşünülmüştür.214

209 Kerkütlü, 132. 210 Cheriro, -. 211 Kerkütlü, 132-135. 212 Falcılık, 25. 213 Kader Aynası, 232.

88

Kalp ve akıl çizgisi arasında bitiyorsa karizmatik bir yapıya ve çekiciliğe

işarettir. Bunlar iyi bir tarihçi olabilirler. Kalp ve akıl gücünü birlikte kullanma

yeteneğine sahiptirler. Kalp çizgisinden başlaması kolay bir hayatı aynı zamanda

şefkatli ve sıcak bir aileyi işaret etmektedir.215

Bu çizginin şahadet parmağının altında bitmesi sosyal ve maddi alandaki

başarılara ve dürüstlüğe işaret sayılmıştır. Serçe parmağın altında bitmesi ise

düşünceleri bozacak derece de ağır bir melankoli ihtimaline işarettir.216 Bazılarına

göre de bu gelecekte o kişiyi bekleyen bir hapis cezasına işarettir.217

Orta parmağın altında kesilmesi ise kişinin kendi gayretiyle kazanacağı çokça

maddi zenginliğin belirtisidir. Merkür tepesinde son bulan kader çizgisi ise iş

hayatının kişinin hayatında ön planda olduğuna işarettir.218 Çatallı bir şekilde bitmesi

de zor ve zahmetli bir ihtiyarlığa, küçük çizgilerden oluşması da hastalıklara

yorumlanmıştır.219

Zincir şeklinde bir çizgide güç bir hayata, zorluklara, çizginin çift olması her

zaman olduğu gibi çizginin gösterdiği durumlarda olacak olumlu gelişmelere işaret

olarak görülmüştür.220 Kopuk parçalardan oluşması ise yine zorluklara sıkıntılara ve

bilhassa sıhhat bakımından ciddi kaygılara işaret sayılır. O kişinin karşısına sürekli

engeller çıkacaktır.

Enine küçük çizgilerle kesilmesi de yine engelleri ifade etmektedir. Fakat

bunlar az bir çabayla aşılabilecek engellerdir.221

2) Sıhhat Çizgisi

El ayasında ikinci derecede bir öneme sahip olan bu çizgi el ayasının

dibinden, hayat çizgisinin yakınından doğar ve Merkür tepesine yönelir. Bu çizgiye

Karaciğer ve sağlık çizgisi de denilmektedir.

214 Babaoğlu, 145. 215 Kerkütlü, 132. 216 Kerkütlü, 134, . 217 Falcılık, 25. 218 Kader Aynası, 100. 219 İloğlu, 133 220 Scognamillo, GA, 76. 221 Kerkütlü, 139.

89

Bu çizginin insanlarda on altı yaşına gelmeden ortaya çıkmayacağı

söylenilmektedir. Bu çizgi ile beraber iyi bir akıl çizgisi sağlam karaktere ve iyi bir

hafızaya yorumlanmıştır.222

Bu çizgi özellikle fiziki durum ve zeka kapasitesiyle alakalı ipuçları verir.

Hayatta meydana gelebilecek köklü değişiklikleri ve sağlık raporunu veren çizgidir.

Bu çizginin olmaması çok daha iyi görülmüş ve iyi bir şans olarak yorumlanmıştır.

Bu o kişilerde sağlıkla ilgili ciddi problemlerin olmayacağına işaret sayılmıştır. Eğer

hayat ve akıl çizgisinde birtakım pürüzler yoksa bu kişilerin sağlık yönünden hiç

tasalanmalarına gerek yoktur. Uzun ve düzgün bir sıhhat çizgisi sağlıklı bir yapıya ve

iyi bir hafızaya işarettir. Bu kişilerin uzun yaşayacaklarına inanılır.223

Çok derin ve koyu bir renkte olması ise o kişinin ateşli hastalıklara karşı

hassas olduğuna, kıvrık ve koyu renkte olması da o kişinin safra kesesi ve karaciğer

hastası olabileceğine işaret sayılmıştır. Bu çizgi kısa hatlar oluşturmuş ve kesik kesik

ise o kişinin sağlığı daima kötü olacak ve sindirim sisteminde bozukluklar ortaya

çıkacaktır.224

Bu çizgi hayat çizgisiyle birleşmeden bilek çizgisinden itibaren başlarsa

yapılacak olan çok sayıda seyahate, hareketli bir hayata işaret sayılır.225 Bu çizgi

hayat çizgisinden doğarsa bu kişiler kendi azmiyle iş başarabileceklerdir. Hayat

çizgisiyle sağlık çizgisinin birleştiği yerin zayıf olması son derece tehlikeli

görülmüştür. Bu hal akıl ve kalp çizgisiyle de teyit edilirse bu noktanın kesin olarak

hayatın sonu olacağı iddia edilir.226

Kader çizgisinden başlaması da sosyal bir kişiliğe, kibarlığa ve nezakete işaret

sayılmıştır. Bu kimseler en küçük imkanlarda bile büyük başarılar elde edeceklerdir.

Bu çizgi Venüs tepesinden başlarsa bu çizginin sahibi güler yüzlü ve neşeli olacaktır.

Bunlar sanatçı ruhuna sahip insanlardır. Aşık olmayı severler.227

222 Langelaan, 233. 223 Kerkütlü, 150. 224 Cheriro, -. 225 Kader Aynası, 95. 226 Roland, 119-120. 227 Kerkütlü, 151.

90

Bu çizginin Apollon Tepesinde bitmesi o şahsın kendi mücadeleleri sonunda

büyük bir servet sahibi olacağına, Merkür Tepesinde bitmesi ise halen meşhur olan

veya ileride meşhur olacak insanlarla arkadaş olunacağına işaret sayılmıştır.228 Serçe

ve yüzük parmağı arasında bitmesi ise beceriklilik, girişkenlik ve dürüstlük işareti

olarak görülür. Sonu dalla biten bu çizginin bir dalı yüzük parmağına gidiyorsa bu

ruhi hoşnutluğa ve hoşgörüye işarettir. Bu kişiler ince duyguludurlar. Bu dal orta

parmağa gidiyorsa da politika ve ticarette başarı, parasal konularda mahareti

sergilerken, serçe parmağın altında dalla bitmesi çalışkan bir yapıya, dengeli hislere

ve pratikliğe işaret sayılmıştır.229

Sağlık çizgisinin kalp ve yaşam çizgisiyle birleşerek bir üçgen oluşturması

genelde bir kalp hastalığı belirtisi olarak görülür.230 Ay tepesine meyleden bir çizgi

kaprisli bir karaktere, çok kanlı ve kırmızı olması da sinirliliğe işaret sayılmıştır.231

Çift olduğu zaman ise avuçtaki diğer çizgilerin haber verdiği hastalık halinin uzun ve

tehlikeli haller göstermeksizin atlatılacağına işaret sayılmıştır.232

3) Güneş Çizgisi

Bu çizgiye başarı çizgisi de denilmektedir. Diğer çizgilerden farklı olarak

başlangıç ve bitiş noktaları pek belli değildir.233 Fakat genellikle kader, akıl veya kalp

çizgisinden, bazen de ayanın ortasından başlar, yüzük parmağının altında son bulur.

Bu çizgi başkalarının dikkatini çekecek kadar kuvvetli bir kişiliğe işarettir. Her elde

bulunmayan bir çizgidir. Elinde bu çizginin bulunduğu insanlar şanslı sayılmıştır.

Bulunmaması ise büyük bir şanssızlıktır. Bu çizgi başarılarla geçecek bir hayatın

işareti olarak görülmüştür. Her dört kişiden birinin elinde bulunduğu söylenir.

Bulunmayanın ise başarısız olma olasılığı fazladır. Şöhret çizgisi de denilmektedir.

Bu çizginin elde olması çok önemli sayılmıştır. Şansı, başarıyı, duyguları, zevkleri,

sanatla ilgili yetenekleri içermektedir.234

228 Kader Aynası, 95. 229 Kerkütlü, 153-154. 230 Cheriro, -. 231 Severn, 70. 232 Kader Aynası, 95. 233 Langelaan, 231. 234 Kerkütlü, 140.

91

Bu çizgi ne kadar uzun olursa, şans da o kadar sürecektir.235 Uzun fakat ince

ise kısa bir hayat ihtimaline dikkat çeker. Başarı imkanını zayıflatan bir işarettir. İnce

ama derin olursa bu büyük bir sanatçı ruhunu, becerikliliği, temiz bir nefsi ifade eder.

Kısa sürmesi de aynı şekilde güzel ve mutlu başarılara işarettir. Bunlar çevrelerince

de sevilen ve asil kişilerdir. Geniş bir çizgi ise duygusallığı azaltan bir işarettir.

Sabırsız ve acelecidirler. İşlerinde ihtiyatsız davranan insanlardır.236

Bu çizginin kalp çizgisi üzerinden veya yakınından başlaması hayatın

sonlarına doğru gelecek başarıları ifade etmektedir.237 Akıl çizgisinden başlaması ise

edebiyatla meşhur olmaya işaret sayılmıştır. Bu çizginin ay tepesinden başlaması da

şair, artist komedi aktörlüğüne işarettir. Bu çizgi Mirrih yaylasından da

başlayabilmektedir. Bu da çalkantılı, hareketli, mücadeleli bir başarının

sembolüdür.238

Hayat çizgisinden başlıyorsa kesin bir başarıya işaret etmektedir. Bu kişiler

cesaretleri yüksek ve bilimsel araştırmalar için yetenekli kişilerdir. Sağduyulu ve

dengelidirler. Akıl çizgisinin altından başlaması beyin gücü, el mahareti isteyen

işlerde o kişinin kendine güveni ve gayretiyle ulaşılacak başarılara işaret

etmektedir.239

Bu çizginin Venüs tepesinden başlaması ise o kişinin aşkı sayesinde başarıya

ve servete ulaşacağına yorumlanır. Kader çizgisinden doğması da meslek hayatındaki

başarılara işaret sayılmaktadır. Kader çizgisi ile güneş çizgisinin birbirinden ayrıldığı

nokta başarı noktası sayılır.240

Sıhhat çizgisinden başlayan güneş çizgisi büyük bir becerikliliğin, sağlıklı bir

bünyenin sembolüdür. Bunlar zevk sahibi kişilerdir. Zihinleri daima berrak ve

canlıdır. Bilekten başladığı takdirde ise bu çizgi kimseye boyun eğmeyi bilmeyen,

zeki, her girişimlerinde büyük başarı elde eden kimseleri nitelemektedir.241

235 Roland, 108. 236 Kerkütlü, 141. 237 Kader Aynası, 96. 238 İloğlu, 134. 239 Kerkütlü, 143. 240 Cheriro, -. 241 Kerkütlü, 145.

92

Güneş çizgisinin serçe parmağına yönelmesi ve bu çizginin tam, açık, berrak

ve derin olması o kişinin ömrünün sonunun başarılarla geçeceğine işaret sayılır. Fakat

bu çizgi orta parmak (Zuhal) ve yüzük (Utarit) parmağının altına doğru sapabilir. Bu

durumda Zuhal’in ilim ve marifetini, Utarid’in sağduyusunu güneşin parlaklılığına

eklemek gerekmektedir. Çizgiden çıkan dallar yukarıya doğru yöneliyorsa bu

durumun hayırlı sayılıp sayılmaması ulaştıkları noktalara göre yorumlanır. Aşağı inen

çizgiler bu kişinin güneş çizgisindeki bütün imkanlara sahip olabilmesi için büyük

çabalar harcaması, zekasını yerinde kullanabilmesi gerektiğini belirtmektedir.242

Bu çizgi iki parmağın (orta ve yüzük) arasına yöneliyorsa inatçılığı sayesinde

büyük başarılar elde etmeyi ifade eder. İyi bir araştırmacıdırlar. Kendilerine daima iyi

bir rehber ve mürşit edinirler.243 Güneş çizgisinin çatalla bitmesi ve bu çatallardan

birinin Merkür tepesine uzanması para hırsından dolayı hakiki kabiliyetini

gösteremeyen insana bu tümseğin Satürn tepesine ulaşması da maddi ihtiyaçlardan

dolayı çıkacak zorluklara işaret sayılmaktadır.244

Bu çizginin işaret parmağına yönelmesi ise bütün mesleklerde başarıyı, üstün

bir otoriteyi mutlu bir aşk hayatını ifade etmektedir. Dalgalı bir çizgi ise zevksizliği

ve kaza ihtimali bulunan inişli çıkışlı bir hayatın işareti sayılmıştır. Zincirli bir çizgi

ise sonu fakirlikle noktalanacak bir hayatı, düzensiz olması ise sonucu etkilemeyen

fakat zorla elde edilen başarıları ifade etmektedir. Çift bir Güneş çizgisi ise engel

tanımaz başarıların, yüksek bir kapasite, yüksek zeka, kültür ve irfan sahibi bir

kişiliğin ve meşhur olmanın kesin bir işareti sayılır. Çok sayıda çizgi olması da

tesadüfi başarılara ve üzüntülere, düzensizlik ve programsızlığa işaret sayılmıştır. Bu

çizginin çift çizgilerle kesilmesi de başarı yolunda çıkabilecek küçük engelleri ifade

etmektedir.245

c) Yardımcı Çizgiler

Bu çizgiler her elde bulunmayan fakat bulunduğu ele de, kopuk olmayıp

düzgün bir şekilde uzandığı zaman fazladan artılar getiren çizgilerdir. Bazen de bu

242 Roland, 111. 243 Kerkütlü, 145. 244 Kader Aynası, 98. 245 Kerkütlü, 142-147

93

çizgilerin hiç görülmemesi kopuk ve düzensiz bir şekilde bulunmasından daha iyi

görülmüştür. Bu çizgileri de şöyle sıralayabiliriz:

1) Venüs Hilali

Bu çizgi yarım dairesel, çoğunlukla kırık, bazen yarım kalmış, işaret ve orta

parmak arasında başlayan ve orta parmağın aşağısında yüzük ile küçük parmaklar

arasındaki bölgeyi saran bir çizgi olarak görülmektedir.246 Bu çizgi bazen şahadet

parmağından serçe parmağına kadar hatta avucun dış kenarına kadar uzanır. Bu

kısmen kalp çizgisinin bir ikiz çizgisi olarak görülmüş bazen de elde kalp çizgisi

bulunmazsa onun yerine geçmiştir. Bu çizgiye genellikle kalp çizgisinin olmadığı

ellerde rastlanmaktadır.247

Bu halka genelde dar ellerde bulunmaktadır. Bu çizgi daha çok hayal gücü ve

duygu ile alakalıdır. Bu çizgisinin kırıksız ve iyi bir şekilde elde bulunması diğer

işaretler de olumlu görünüyorsa çok iyi bir işaret olarak görülmüştür. Bu kişinin

zekası sayesinde şöhret ve servet sahibi olacağına inanılır. Yalnız zekalarını

frenlemezlerse aşırı zekalarından dolayı başlarının derde girme olasılığı vardır.248

Bu çizgi büyük medyumların, düşünce ve beyin gücüyle insan ve eşyaya

hükmeden olağanüstü tiplerin, sihirbazların çizgisi olarak görülür. İnsanları etkileri

altına almada oldukça başarılıdırlar.249

Bu çizginin normal olması şiddetli bir ihtiras ve tutkulu bir yapıya işaret

sayılmıştır. Bir adaya kapanıp günlerce kitap okuyabilirler fakat ellerindeki akıl ve

kalp çizgisinin güçlü olmaması düşüncelerini gerçekleştirememeye, teoride kalmasına

sebeptir. Bu kişilerin aşırı derecede şehvet düşkünü olacaklarına inanılır.250

Venüs hilalinde bulunan kırıklar fazla sürmeyecek gönül maceralarına

işaretken, kesik çizgilerin olması, hayattaki iktidarsızlık yüzünden gelebilecek

başarısızlıklara işaret sayılmıştır.251

246 Wilson, 188. 247 Lengelaan, 231. 248 Kader Aynası, 103. 249 Kerkütlü, 160. 250 Kerkütlü, 161. 251 Kader Aynası, s. 104.

94

Bu çizgisinin kalp çizgisine bitişmesi abartılı bir aşkın, güneş tepesiyle

bitişmesi de şehvani bir nefsin işaretidir.252 Yüzük parmağında biten bu çizgi

duygusal konularda ve sanattaki başarılara, serçe parmağına tırmanması da tutkulu bir

asabiyete ve cinsel sapmalara işaret sayılmıştır.253

Venüs hilali elin yan tarafında olur ve Merkür tepesinin yan tarafı olan elin

kenarındaki çizgiler olan evlilik çizgisine temas ederse bu kişinin eşinde aradığı

meziyetleri bulamaması yüzünden yaşayacağı mutsuz bir evliliğe işaret sayılmıştır.254

Bu çizginin küçük çizgilerle kesilmesi şehvetli, düzensiz ve asabi bir yapıya işaret

sayılmış, ikili ve üçlü halkalar şeklinde olması histeriye işaret sayılırken, beyin

yapılarından kaynaklanan alınganlık ve duygusallığa, inançlarında fanatikliğe, cinsel

sapmalara işaret sayılmıştır.255

2) Evlilik Çizgisi

Serçe parmağının altında kalp çizgisi ile serçe parmağı arasında elin dış

kenarında paralel olarak yer alan bir veya birkaç çizgiden oluşan bu çizgilere

denilmektedir. Bu çizgiler kalp çizgisinden başlayıp, serçe parmağa kadar

sıralanmaktadır. Her elde bir, iki, üç veya daha fazla bulunmaktadır. Bu çizgilerin

yaşanacak gönül alakalarını, aşkları ifade ettiğine inanılmaktadır. Yalnız bu ilişkiler

her zaman evlilikle sonuçlanmamaktadır.256 Buradaki çizginin bir tek ve derin olması

aranılan özelliktir. Bu mutlu bir evliliğin işareti sayılır. Çünkü çok sayıda olması

gönül alakalarına, kalbin her zaman yeni sıcak ilişkilere açık olabileceğine işarettir.257

Bu çizgiler arasında bulunan uzun bir çizgi o kişinin hayatında bulunacak

önemli bir gönül macerasına işaret sayılır.258

Bu çizginin çatal şeklinde bitmesi boşanmaya bu çizgiden ayrılan bir çizgi akıl

çizgisini katederse eşler arasında derin bir fikir ayrılığını veya farklı dinlere mensup

insanları ifade etmektedir. Eğer bu dal kalp çizgisine iniyor, kalp çizgisi de aşağı

252 İloğlu, 136. 253 Kerkütlü, 162. 254 Cheriro, -. 255 Kerkütlü, 161-162. 256 Davies, 124. 257 Kerkütlü, 169. 258 Kader Aynası, 105.

95

doğru kıvrılıyorsa bu insanın evlilik hayatında pek mutlu olamayacağına işaret

sayılmıştır.259

Tek çizgiye paralel sadece küçük bir çizgi varsa bu çizgi evlenme

başlangıcında çıkacak pürüzlerin habercisi sayılmıştır. Eğer ana çizgi derin ve uzun

değilse o kişinin evlenme şansının azlığına işaret sayılır. Kıvrımlı olması ise

aldanmaya ve aldatmayla gelecek bir ayrılığın işareti olarak görülmüştür. Ucu yukarı

doğru kıvrılırsa çok güzel bir evliliğe, aşağı kıvrılması da tersine mutsuz bir evliliğe

işaret sayılır. Bu çizginin dikine bir hatla kesilerek bitmesi ani ölüm işareti sayılırken

küçük bir çizgiyle kesilmesi durumunda ayrılığın kesin olacağı gözüyle bakılır.

Kopuk bir evlilik çizgisi ise ölüme işaret etse de bu ani bir şekilde gelmeyecek ve

fazla sarsıcı olmayacaktır.260

Bu çizginin güneş (Apollon) tepesine uzanması ise evlilik hayatında gelecek

olan para bakımından refahın habercisi sayılmıştır.261

Evlilik çizgisinin kalp çizgisine yakın olması gençliğe, serçe parmağına yakın

olması ise yakınlığına göre yaşın ilerlemesine işaret etmektedir. Evlenme çizgisinin

çatallı olarak bitmesi ve aşağı inmesi nasıl boşanmaya işaretse çatalsız olarak aşağı

inmesi de aynı anlama gelmektedir.

Evlilik çizgilerini kesen dikey küçük çizgilerin o kişinin olabilecek

çocuklarına işaret ettiği iddia edilmektedir. Bazılarına göre bu çizgilerin geniş ve

derin olanları erkek çocuğa, ince ve dar olanları kız çocuklarına pek belirsiz ve

çizgilerin birbirlerine eşit olmaması da cılız çocuklara, düz derin ve açık çizgiler ise

sağlam ve sıhhatli çocuklara işaret sayılmıştır. Bu çizgiler arasındaki bir uzun çizgi

ise o çocuğun diğer çocuklar üzerindeki üstünlüğü olarak yorumlanmıştır.262

Genelde sadece evlilik çizgisinin gösterdiklerine itibar edilmemiştir. Diğer

çizgilerdeki belirtiler de önemlidir.

259 Cheriro, -. 260 Kerkütlü, 173-174. 261 Kader Aynası, 105. 262 Davies, 127 ; Roland, 117-118.

96

3) Ay Çizgisi

Bu çizgi nadir görülen bir çizgidir. Saman yolu çizgisi ve şehvet çizgisi de

denilmektedir.

Bu çizgi bileğin ayaya yakın kısmından, Venüs tepesinin yakınından başlar ve

genellikle ay ve mars tepesine doğru uzanır. Bu sanatçı çizgisi olarak da

bilinmektedir. Yoğun bir hayat gücüne ve imaja işarettir. Özellikle de erotik

imajlardan kaynaklan bir sanat anlayışını ifade eder. Şehvetperest insanlardır.263 Eğer

el bir de iri ve şehvete meyilli bir el tipi ise bu çizgi şehvete olan düşkünlüğü,

oburluğu artırıcı görev üstlenmiş demektir. Bu el fazla idealist ve entelektüel bir

kişinin eli ise enerji fazlalığı çalışmakla azaltılabilecektir.264 Bu çizginin üst tarafının

çatallı olarak bitmesi, kara yoluyla bir müddet yapılacak olan seyahate alt tarafının

çatallı olması da deniz ve hava yoluyla bir müddet yapılacak olan seyahate işaret

sayılmıştır.265

Bu çizginin dallı olması ise cinsel bunalımları ve cinsel konularda

yapılabilecek cinayete işaret sayılmıştır. Hayat çizgisinin içersinden başlaması da

aynı şekilde parlak ve büyük bir cinsel hayal gücüne işaret olarak görülmüştür. Geniş

bir ay çizgisi ve çift olarak bulunması ise bu duyguları iki kat daha artırmaktadır. İnce

bir çizgi olması ise karasız bir mizacın ve aşırı bir kibarlığın alameti sayılmaktadır.

Zincirli olması ise korkuya eğilimi göstermektedir.266

4) Bilek Çizgisi

Bu çizgilere bilezikte denilmektedir. Bu çizgiler ayanın dibinde, bileği

çevreleyen çizgilerdir. Özellikle kesik değillerse o kişilerin şanslı oldukları varsayılır.

Bilek çizgilerinin sayısının fazlalığı şansın da fazlalığına işarettir. Bazen hayatın

uzunluğunun bir ölçüsü olarak da kabul edilir. Bir bilek çizgisinin 25 yıla,267

bazılarına göre 30 yıla268 ve birinci bilek çizgisinin 30 yıla, ikinci çizginin 25-28

263 Kerkütlü, 167. 264 Roland, 123. 265 Kader Aynası, 107. 266 Kerkütlü, 167-168. 267 Wilson, 161. 268 Roland, 126 ; Kerkütlü, 164.

97

yıllar arsına, üçüncü çizginin de yaklaşık 22 yıla işaret ettiğini269 söyleyenler

bulunmaktadır.

Bir tek bileziğin bulunması kötü sıhhate, kısa bir ömre işaretken, üç bileziğin

bulunması takdirde birinci bilezik duygu ve gönül hayatına, ikinci bilezik talih ve

şansa, üçüncü bilezikte mutluluğa işaret sayılmıştır. Bu üç çizginin bulunması

yaklaşık bir 90 yıla tekabül etmektedir. Üç tane ve düzgün bileziklere sahip insanların

90 yaşlarına kadar mutlu bir şekilde yaşayabilecekleri iddia edilir.270 En üstteki

bileziğin avuç içine doğru yükselmesi kısırlığın işareti sayılmıştır.271 Yalnız bu

çizgilere bakarken diğer çizgilerde verilen işaretlerde dikkate alınmalıdır.

Eğer bu çizgiler kesikse ve tam olarak oluşmamışsa mutsuzluk ve zorlukların

işareti sayılmıştır. Bilek çizgisinden ay tepesine doğru uzanan çizgiler su ve hava

yoluyla çıkılabilecek uzun seyahatlere, bu çizgi üzerinde bulunan bir çapraz işaret ise

seyahatte çıkacak olan kötü olaylara işaret sayılmıştır.272

Bu çizgilerin zincirli olması ise karşılaşılacak zorluklara işaret olarak

görülmüştür. Bilezikten çıkan bir çizginin mars çizgisinden geçerek yüzük parmağına

ulaşması ise muhakkak gerçekleşmesi gereken bir zenginliğin işareti sayılmıştır.273

Bu çizgilerin dışında fazla önemli görülmeyen fakat bazı yorumcuların

dikkate aldığı çizgiler bulunmaktadır. Bu çizgiler fazla önemli görünmese de birtakım

şeylere işaret ettiği düşünülür. Bunlardan biri ilham çizgisidir.

5) İlham Çizgisi

Bu çizginin bir ucu ay bir ucu da mars tepesinde bulunmaktadır. Avucun içine

doğru hafif bir yay oluşturur. İsminden de anlaşıldığı gibi uzun olursa bu insanların

önsezileri kuvvetlidir. Tahminlerinde çok isabetlidirler. Bu çizginin daha çok

kadınlarda bulunduğu söylenmektedir. Kısa olması da uzun kadar olmamakla birlikte

bu yeteneklerin varlığına işaret sayılmıştır. Düzensiz çizilmiş bir ilham çizgisi de

269 Kader Aynası, 101. 270 Kerkütlü, 164. 271 Roland, 126. 272 Kader Aynası, 101-102. 273 Kerkütlü, 165-166.

98

sürekli uğursuzlukların, fiziki güç bakımdan zayıflığın işareti iken zincirli olması

geçici zevklerin peşinde koşarak bir ömür harcamaya işaret sayılmıştır.274

Bu çizgiden çıkan dallar yukarıya doğru uzanırsa diğer çizgilerde de olduğu

gibi işlerde ki başarılar olarak görülmüşlerdir. Bu dal şahadet parmağına gidiyorsa

yeni imkanlara, orta parmağa yöneliyorsa sezgi ve başarıya, yüzük parmağına

uzanıyorsa da dürüst bir tabiata işarettir.275

Psikolojik sarsıntılar içinde bulunan insanların çoğunun elinde bu çizginin

olduğu söylenmektedir.276

Bu çizginin dışında birde nesil çizgisi bulunmaktadır. Bu çizgi de her elde

görülmeyen çizgiler arasındadır.

6) Nesil Çizgisi

Venüs tepesinin dış kenarında, başparmağın üçüncü kemiği üzerinde yer alan

paralel çizgiler nesil çizgisi olarak adlandırılmıştır. Bu çizgilerin her biri ayrı ayrı

anlamlara gelmektedir. İnsanın dünyaya gelecek çocuklarını da ifade ettiği iddia

edilir.

Uzun, kopuksuz ve derin bir çizgi babasına benzeyen bir oğlan çocuğuna

işaretken kısa, derin ve kesiksiz bir çizgi de kız çocuğuna işaret sayılır. Çizginin kırık

olması ise düşüğün veya ortadan kaldırılacak olan çocuğun göstergesi sayılmıştır. Çift

çizgi olması da peş peşe doğumlara veya ikizlere, çatallı olması doğumun başında

veya sonunda olacak zorluklara, dik çizgilerle kesilmesi çok sayıda kürtaja işaret

sayılmıştır. Bu çizginin düzensiz olması ise o kişinin çocuğunun hiç olmaması

anlamına gelirken, çizginin hiç olmaması da aynı anlama gelmekle birlikte bu o

kişinin çocuğunun hiçbir zaman olmayacağı anlamına gelmez. Bazen bu çocuk

istememe anlamına da gelebilmektedir.277

274 Kerkütlü, 156-157. 275 Roland, 122. 276 Langelaan, 232. 277 Kerkütlü, 193-195.

99

d) Yardımcı İşaretler

Avuç çizgileri incelenirken dikkat edilmesi gereken unsurlardan biride bu

işaretlerdir. Bulundukları yere göre yorum yapılması gerekmektedir. Bu işaretlerin bir

değer taşıyabilmesi için iyice belirgin, derin olmaları gerekmektedir. Ayrıca bir

çizginin devamı niteliğinde veya ana çizgilerin kesişmesiyle meydana gelmiş olmaları

lazım gelmektedir Yani tepe ya da ana çizgilerin yakınında veya üzerinde

bulunmaları gerekmektedir.

1) Yıldızlar

Geometrik şekillerde aklı, başı temsil etmektedir.278 Yıldızların avuçta

bulunması bazı kişilere göre iyiye yorumlanırken279 bazıları tarafından da jüpiter

tepesinde bulunması hariç, beklenmedik olaylara ve uğursuzluğa sebep sayılmıştır.280

İşaret parmağı ve küçük parmak üzerinde olan yıldızlar hariç diğerleri kötüye

yorumlanmıştır. Bu parmaklarda ise mutluluğun işareti olarak görülür.281

2) Kare Ve Dikdörtgen

Bir güç ve enerji kaynağı olarak görülürler. Koruyucu bir özelliklerinin

olduğuna inanılır. Jüpiter tepesinde bulunan biçimli bir kare, elde görülen birçok kötü

işareti engellemeye sebep olabilir. Kötü işaretlerin yanında bulunan kare işreti o

olayın rahatlıkla atlatılabileceğine işaret sayılmıştır. Dikdörtgen de hemen hemen

aynı anlamdadır. Fakat kare daha kesin anlamlar ifade etmektedir.282 Ayrıca bu şekil

ustalık ve yetenek işareti olarak da görülmüştür.283

İşaret parmağı üzerinde bulunan bir dörtgen işareti kıskançlık yüzünden

gelecek olan başarısızlığa işaret sayılmıştır.284 Venüs tepesinde bulunan minik minik

kareler ise karşı cinsle olan ilişkileri belirlemektedir.285

278 Güner, 170. 279 Roland, 128-130. 280 Severn, 4 ; Kerkütlü, 62. 281 Kader Aynası, 108. 282 Kerkütlü, 62 ; Roland, 138. 283 Severn, 74. 284 Kader Aynası, 108. 285 Kerkütlü, 255.

100

3) Çember

Tepe üzerinde bulunan çember o tepeyle ilgili aksaklıklara işaret sayılmıştır.

Güneş tepesinde bulunması özellikle hayra işaret olarak görülmez. İkisinin yan yana

bulunması ise kötü olayların habercisidir.286

Baş parmakta bulunan çember hariç diğerleri mutluluğa ve başarıya işaret

sayılmıştır. Başparmakta bulunması ise başarısızlığın işareti sayılmıştır.287

4) Ada

Ellerde görülen adacıklar el falıyla uğraşanlar tarafından hep kötüye

yorumlanmıştır. Tepelerde veya çizgi üzerinde bulunuyorsa o tepe veya çizgilerin

özelliklerini kısıtlayacağına inanılır. Özellikle peş peşe gelen adacıklar bulundukları

yerin özelliklerini tamamen iptal edebilirler.288

5) Üçgen

Geometrik şekillerde fikri temsil etmektedir.289 Bulunduğu yerlerdeki

güzelliklere işaret sayılır. Başarının, dengenin, zekanın işareti olarak görülürler.

Yalnız Venüs tepesinde bulunması olumsuzluk işareti sayılır.290

Orta parmakta bulunan üçgen iyi bir aile ve hayırlı çocukların işareti iken

diğer parmaklarda bulunması tehlikeye işaret sayılmıştır.291

6) Izgara

Bu işarete kafeste denilmektedir. Bu çizgiler genelde sıkıntılara, aksaklıklara,

engellere işaret sayılmıştır. İyi bir işaretin ızgaranın yanında bulunması, bu işaretin

etkisini azalttığına inanılır.292 Müşteri dağının üstünde bir ızgara gurura, azamete,

başkaları üzerinde hakimiyet kurabilen bir tabiata işaret sayılmıştır.293

286 Severn, 74. 287 Kader Aynası, 108. 288 Cheriro, - ; Kerkütlü, 64 ; Roland, 132. 289 Güner, 170. 290 Kerkütlü, 62-63. 291 Kader Aynası, 108-109. 292 Kerkütlü, 63. 293 Roland, 139.

101

İşaret parmağı ve serçe parmak dışında kalan parmaklarda bulunan ızgara

şeklindeki işaretler sürprizlere işaret sayılmıştır. Bu eller de bulunursa da tehlike

işaretidir.294

7) Nokta

Elde siyah beyaz ve kırmızı noktalara da rastlanmaktadır. Beyaz: şansın,

kısmetin, siyah: sinirsel rahatsızlıkların, kırmızı da hastalığın işareti satılmıştır.295

Akıl çizgisindeki nokta yaralanmaya, saldırıya uğramaya yorumlanırken kalp

çizgisinde bulunan beyaz nokta aşkta başarının simgesi olarak görülmüştür.296

Siyah bir lekenin serçe parmak üzerinde bulunması tatsız bir olaya, orta

parmakta olması ise sıkıntılar sonucu gelecek olan mutluluğa işaret sayılmaktadır.297

7) Haç

Haç işareti geometrik şekillerde uyum işareti olarak görülmüştür.298 Bu işaret

bulunduğu yere göre bazen iyi bazen de kötü olayların habercisi olarak

yorumlanmıştır. Jüpiter tepesinde bulunması arzu ve ihtirasa, Satürn tepesinde

bulunması hastalıklı bir mizaca, güneş tepesinde olması insanların mizacını inceleyen

kimseye, gazeteci için çok önemli bir olayı görmeye, Utarid Dağında olması da bu

parmağın özelliklerini kuvvetlendirmeye işaret sayılmıştır. Ay dağında bulunması ise

hayal ve kendini beğenmişliğe kalp ve akıl çizgisi arasında olması da tasavvufa meyle

işaret sayılmıştır.299

Jüpiter Tepesinde yer alan haç işareti ise evlilik işareti sayılmıştır. İşaretin net

olmaması ve çizgilerle kesilmesi de karşılaşılacak olan zorluklara işareti olarak

görülmüştür. Yan yana bulunan iki haç ise yapılacak olan iki evliliğe işaret

sayılmıştır.300

294 Kader Aynası, 108-109. 295 Kerkütlü, 65. 296 Severn, 74. 297 Kader Aynası, 108-109. 298 Güner, 170. 299 Roalnd, 135-136. 300 Güner, 148.

102

Haçın kollarının eşit olması iyiye işaretken kollarının biri uzun birinin kısa

olması ise kötü olaylara ve başarısızlıklara işaret sayılmıştır. Özellikle çarpı işaretini

andıran haç ciddi tehlikelerin habercisi olarak görülür.301

İşaret parmağı ve serçe parmakta bulunan haç işareti de kişinin işinde

ulaşacağı başarı ve hayatındaki mutluluklara işaretken diğer parmaklarda bulunması

başarısızlığın işareti sayılmıştır.302

8) Harfler

Avuç ortasında bulunacak olan B harfine benzer bir işaretin dışında

görülebilecek herhangi bir harf kötü olaylara ve muhtemel hastalıklara

yorumlanmıştır.303

9) Küçük Çizgiler

Elde bulunan diğer işaretlerde çizgilerdir. Kısa kısa kopuk bir şekilde bulunan

çizgiler başarısızlıklara, yarım kalan işlere işaret sayılmıştır. Ana hatlar dışında kalan

çizgiler kestikleri çizgiden sonra kesilen çizginin derinliği azalıyor, zayıflıyorsa

şanssızlığa ve felakete aksi takdirde şansa işaret sayılmıştır. Fakat genelde kesen

çizgiler engel olarak yorumlanmıştır.304

Daha çok çizgiler üzerinde bulunan dallar yukarıya doğru çıkıyorsa sevince,

atılıma, başarılara yorumlanmıştır. Bazen de bağımsız bir şekilde bulunur. Aşağıya

inen dallar ise yenilgiler aksilikler ve şanssızlıklara işaret sayılmıştır.305

Geometrik şekiller arasında yatay çizgi (-) pasif olanı temsil ederken, dikey

çizgi (ı) ise aktif olanı temsil etmektedir.

Zincir şeklini almış çizgiler ve halkalarda engel, zorluklar olarak kabul

edilmiştir.306 Çatal çizgilerde genelde iyiye işaret sayılmış, üzerinde bulunan tepeyle

ilgili iyi gelişimlerin habercisi olarak görülmüştür.307

301 Kerkütlü, 61. 302 Kader Aynası, 108-109. 303 Kerkütlü, 65. 304 Kerkütlü, 63. 305 Severn, 72, Kerkütlü, 64. 306 Severn, 72. 307 Kerkütlü, 64.

103

Bu çizgiler ve işaretler avucun içinde yer alan ana çizgileri ve tepeleri

yorumlamada kullanılmakta ve verdikleri anlamlarda değişiklikler meydana getirdiği

görülmektedir.

3. PARMAKLAR

İnsanlar farklı tiplerde ellere sahiptirler. Parmaklar ise genelde karma tiplidir.

Her parmağın farklı özellikler taşıdığına inanıldığı için bu parmakların ayrı ayrı

incelenmesi gerekmektedir. Her parmak hataları ve özgür nitelikleri göstermektedir.

Parmaklar ve başparmak, elin üç bölümüne karşılık gelen üç kısma

bölünmüştür. Parmakların ilk kısmı olan aşağı tarafları içgüdüye, orta kısımları

beceriklilik ve pratikliliğe, yukarı kısımları da zekaya işaret sayılmıştır.308

Hintliler için değerli olan parmaklar ise iyice birleşince parmakların

aralarından ışık geçebilmelidir. Derisi yağ sürülmüş gibi ıslak olmaksızın parlamalı,

parmaklar uzun ve tırnaklar da bakır renginde olmalıdır.309

El falında parmakların ve tepelerin etkilendiği gezegenler ve özellikleri

şöyledir:

Başparmak_____ koç_____arzu ve cesaret

Venüs tepesi_____boğa, ikizler _____sevgi ve dostluk

Ay tepesi_____yengeç_____kısmet, rüya ve seyahat

Mars tepesi_____aslan_____çocuklar, akıl, çalışma

Merkür tepesi_____başak _____utangaçlık, hastalık

Serçe parmağı_____akrep_____beceri, üretkenlik, kurnazlık

Yüzük parmağı_____yay_____gizem, sanat, başarı

Orta parmak_____oğlak_____alın yazısı

İşaret parmağı_____kova _____komut ve beğeni

Balık_____araştırma ve fikir’dir.310 308 Wilson, 132. 309 Scognamillo, GA, 61.

104

Elde bulunan çizgilerin, tepelerin ve işaretlerin yanında parmakların insanın

sağlık durumunu, karakter yapısını, geleceğini gösterdiğine inanılır. El falına

bakarken bu durumları öğrenebilmek için avuç içindeki işaretlerden yararlanmak

yeterli görülmemiştir. Parmaklar, parmak araları, tırnaklar gibi diğer işaretlere de

dikkat etmek yorum yaparken bunlardan yararlanmak gerekmektedir.

a) Parmakların Şekillerine Göre

Parmakların her birinin kendisine has özelliğinin olduğuna, insanın

karakterinin bir parçasını oluşturduğuna inanılır.

Elleri incelerken parmakların uzun veya kısalığı önemlidir. Bir parmağın uzun

ve kısalığını anlamak için o parmağın el ayasından daha uzun veya daha kısa

görünüp görünmediğine bakmak gerekir. Ayadan uzun görünüyorsa uzun, ayadan

kısa görünüyorsa kısa parmak sınıfına girmektedir. Bunu anlayabilmek için de

yapılabilecek tek şey bakarak gözle tahmin yapmaktır.

Parmakların uzunluk ve kısalık durumuna göre çeşitli özellikleri ifade ettiğine

inanılmıştır

Yüzük parmağının işaret parmağından uzun olması düşüncesizliğe pratik fakat

sıradan yeteneklere, şahadet parmağının yüzük parmağından uzun olması iş başarma

kabiliyetine, kendine güvene ve çok yetenekliliğe, yönetmeye meyil ve kabiliyete,

zevke düşkünlüğe işaret sayılmıştır.311

İki parmağın eşit olması ise orta yollu, dengeli bir kişiliğe, işaret parmağına

meyilli orta parmak, zevk ve iyi yaşamaya düşkünlüğe, orta parmağın yüzük

parmağına meyilli olması da gösteri merakına ve güzel sanatlara düşkünlüğe, yüzük

parmağının da orta parmağa meyletmesi oyuna ve boş gezmeye düşkünlüğe, parasız

yapamamaya işaret sayılmıştır.312

310 Cheriro, -. 311 Güner, 141; Kerkütlü, 34. 312 İloğlu, 108.

105

Orta parmağa meyilli şahadet parmağı ziraatı sevmeye ve hoş sohbet

insanlara, orta parmakla yüzük parmağının denk olması eğlenceye, maceraya, kumar

oynayabilecek yapıya işaret olarak görülür.313

Parmakların düzgün olması iyi bir tabiatla, küçük ve ince parmaklar da delice

hareketler yaparak zevk alan kimseyle bağdaştırılmıştır. Bunların yaşamları boyunca

cinnet geçirme ihtimallerinin olduğu söylenmiştir.

Parmakların aralarının açık olması kendini beğenmişliğe, zekaya, sır

saklamamaya, dipleri ayrı uçları ayrık parmaklar sır saklayıcı özelliğe, parmakların

birbirine sıkışık olması da sır saklamaya işaret sayılmıştır.314

İnce parmak sinsi bir mizaç ve kibarlığa, idealist bir yapıya, kadında

karasızlığa işaretken, kuru parmak cimrilik, tutumluluğun simgesi olarak

görülmüştür. Eğri parmak cimrilik ve egoistliğe, kendini beğenmişliğe, esnek

parmakta maharet, beceriklilik ve hilekarlık, düzenbazlığa işaret sayılmıştır.

Parmağın dipten geriye kıvrılması daha iyi görülmüştür. Bu kişiler son derece güzel

bir yapıya sahip kimselerdir.315

1) Başparmak

İnsan elinin başparmağı insanın elini el yapan en önemli unsurdur.

Başparmağın olmaması durumunda diğer dört parmağında işe yaramayacağı bir

gerçektir. Bunun içinde olsa gerek başparmağın önemli bir yeri vardır. Kişinin

kabiliyetleri, beyin gücünün tespiti ve kişinin neler yapabileceğinin belirlenmesinde

bu parmağa önemli bir yer verilmiştir.

Başparmak elde diğerlerinin başı, babası ve en güçlüsü olarak görülür.

Yaratıcı gücün kaynaklandığı sembollerden biri, iktidar ve otoritenin simgesi olarak

tanımlanır. Serçe parmakta güçlü görülmüştür. Onun içinde başparmakla, serçe

parmak arasındaki eşdeğerlik olgusu, birinin makrokozmoz (dış dünya-evren),

diğerinin ise mikrokozmoz (iç-küçük dünya) simgesi olmalarıyla açıklanmıştır.316

313 Kerkütlü, 35. 314 İloğlu, 107. 315 Kerkütlü, 32-33. 316 Ersoy, 203.

106

Bu parmak Hint geleneğinde el falını inceleyen bilim olarak görülen Hast

Samudrika’ya göre de büyük bir önem taşımaktadır. Bu parmağın uzun, düz ve

yumuşak olması iyiye işaretken, kısa, eğri ve ezik olması mutsuzluk ve başarısızlık

işareti sayılmıştır. Bir kadının başparmağının kalın olması ise onun dul kalmasına

sebep olabilecektir.317

Başparmak ve işaret parmağını kontrol eden hücrelerin beyinde kapladığı alan

baş ve bütün duyu organlarının kapladığı alana eşit, ayağın kapladığı alandan ise on

kat fazla olduğu söylenmektedir.318

Uzun parmak girişkenliğe, sabra, düşünme gücünün güçlüğüne, gayret, rade,

metanete yorumlanmıştır.

Çinlilerin eskiden bir memlekete elçi göndermek istedikleri zaman

gönderecekleri kişinin başparmaklarının uzun ve güçlü olmasına dikkat edildiği eğer

bu özelliklere sahip bir kimse bulunamazsa o elçinin başparmağını göstermemesinin

tembih edildiği anlatılmaktadır. Romalıların da aynı şekilde başparmağa önem verdiği

başparmaktaki yaraların yiğitlik, mertlik işareti sayıldığı hatta başparmaksız bir

erkeğin Romalılarca düşünülemediği anlatılanlar arasında yer almaktadır.319

Doğu ülkelerinde özellikle Uzak Doğuda inzivaya çekilen ve sadaka ile

geçinen insanlar, sadaka istedikleri zaman başparmaklarını içe doğru kıvırırlarmış bu

da “irademi, nefsimi, körelttim. Mukadderata teslim oldum” anlamına gelirmiş.320

Bu parmağın zayıf, kısa az gelişmiş bir parmak olması çoğunlukla zihinsel

geriliğin işareti sayılmıştır.321

İnce başparmak yumuşak huylu uyumlu insanlara uzun ve ince olması hile ile

gelen başarıya kalın başparmakta kararlı, düzenli ve pragmatist bir kişiye işaret

sayılmıştır.322

317 Scognamillo, GA, 62. 318 Kara, 95. 319 Kerkütlü, 42. 320 Cheriro, -. 321 Wilson, 10. 322 Kerkütlü, 43.

107

Geriye zorla kıvrılan parmaklar inatçılığa zorlukları aşarak hedeflerine

ulaşmaya işaretken bu kişilerin candan sevenlerinin az olması ihtimali fazladır.

Yumuşak parmaklar ise zorluklarla baş edebilen, insanlarla uyum içinde olan

insanların işareti sayılmıştır. Gerek his gerekse çalışma bakımından aşırıya

kaçabilirler.323

2) İşaret Parmağı

Bu parmak otorite ve yöneticilik parmağıdır. Kişinin sosyal yapısının,

mevkisinin, diplomasi yeteneğinin, eğilim ve özentilerinin, hayatta nelere muktedir

olabileceğinin okunduğu parmaktır. İnsanın kumanda parmağı olarak görülmüştür.324

Bu parmağın özelliklerinin normal olması üstün bir karakter, güçlü bir namus

ve doğruluk işareti iken kısa olması görev duygusunun eksikliği olarak

yorumlanmıştır.325 İnce bir parmak olması silik bir iktidar hevesine işaretken kalın

olması şehvetperestliği hatta açık gözlülüğü simgelemektedir.326

3) Orta Parmak

El falıyla uğraşan kişilere göre bu parmak başparmak ve işaret parmağına göre

daha az bir öneme sahiptir. Bu parmak daha çok insanın maddi durumunu belirten

hayatta olan önemli olayların bilenebileceği veya kaderinde var olan belirgin

olayların öğrenilebileceği parmak olarak görülmektedir.

Uzun olması şüphecilik merak, bilime karşı ilgi, sabır, tevekkül aynı zamanda

karamsarlık ve kaderciliğin işareti sayılır.327

Kısa olması da ihtiyat eksikliğine işarettir.328 Kaba olması kaba bir yapıya ve

maddeci bir kişiye, ince olması da manevi yönünün baskın olduğuna ve psişik

olaylara karşı duyarlılığına işaret sayılmıştır. Telepati, medyumluk gibi konularda

ruhlarla konuşmada yetenekli oldukları düşünülür.329

323 Kader Aynası, 70. 324 Kerkütlü, 46. 325 Scognamillo, GA, 65-66. 326 Roland, 42-43. 327 Kerkütlü, 50. 328 Scognamillo, GA, 66. 329 Kerkütlü, 50-51.

108

4) Yüzük Parmağı

Elin en zayıf parmağı olarak bilinmektedir. Apollon ve güneş parmağı da

denilen yüzük parmağı uysallığın, aktörlüğün şarkıcılığın yani sanata olan ilginin bu

parmaktan çıkarmanın mümkün olacağı düşünülmektedir.330

Bu parmağın uzun olması, gösteriş, israf ve şöhret düşkünlüğüne, kısa olması

da kaba ve duygusuz bir yapıya hayvani iç güdülere işaret sayılmıştır.331 Kalın olması

maddeci ve cimri bir yapıya işarettir. İnce olması ise soyut düşünce ve biçimleri

kavrayış kolaylığı, sanatın her dalına ilgi ve yetenek olarak yorumlanır.332

5) Serçe Parmak

Serçe parmakta başparmakta olduğu gibi bir fallik sembolü olarak

değerlendirilmektedir. Öykülerde sözü edildiğinde daima üstün bir zeka ve yeteneğe

sahip küçük bir çocukla özdeşleştirilmiştir.333

Bu parmak ticari işlerde ehliyet ve ilim parmağı olarak görülür. Kişinin

ustalığı, kurnaz olup olmadığı, belagat gücü, becerikliliği, sosyal bir kişiliğe sahip

olup olmadığı, bilime olan ilgisini bu parmaktan anlamanın mümkün olduğu söylenir.

Fakat incelerken diğer parmaklarda da olduğu gibi diğer parmaklarla da

karşılaştırmak gerekmektedir. 334

Uzun bir serçe parmağı canlı, uyanık ve ne yapacağını bilen bir yapıya, kısa

olması da duygularını rahatlıkla gizleyebildiklerine ve içgüdüleriyle hareket

ettiklerine işaret sayılır.335

Bu parmağın normal kalınlıkta olması iyi görülmüştür. Kalın olması

bayağılığın, yalancılığın, ticarette hilekarlığın, ince olması ruhi zayıflığın, kötü

kalpliliğin, düşüncesizliğin ve hilebazlığın işareti sayılmıştır.336

330 Roland, 45. 331 İloğlu, 114. 332 Kerkütlü, 54. 333 Ersoy, 203. 334 Kerkütlü, 57. 335 İloğlu, 115. 336 Kerkütlü, 58.

109

b) Parmakların Boğumlarına Göre

El falında parmakların boğumları da önemlidir. Ve her parmağın üç boğumu

vardır.

Birinci boğum: Bu boğum parmak ucundaki son kısmıdır. İnsanın

kabiliyetleri zeka ve beyin gücünü temsil ettiği için “zeka ve akıl” boğumu da

denilmiştir.

İkinci boğum: Parmağın ortasındaki boğumdur. İnsanın zeka kabiliyetlerinin

derecesini ve göğüs kafesindeki organların sağlık durumunun öğrenilebileceğine

inanılır. “Kafa boğumu” da denilmektedir.

Üçüncü boğum: Bu boğum tabii zevkleri temsil etmektedir. Cimrilik ve karın

bölgesindeki organların sağlık durumlarını gösterdiğine inanılır. Ve “kalp boğumu”

da denilir.337

1) Zeka Ve Akıl Boğumu

Bu boğum parmakların uca yakın olan ilk mafsalındaki boğumdur. Böyle bir

elin sahibi filozofça düşüncelere sahiptir. Öyle ki öğüt ve tavsiye almak için

başvurulan bir kişi olacaktır.338 Ayrıca sosyal yaşantısı güçlü kişiler, aktörler,

artistler, avukatlar, doktorlar, özgür yaşamayı sevenlerde görülmektedir.339

Oynak yerlere nispeten irice parmaklara boğumlu denilmiştir. Bu boğumlar

bazı parmaklarda ilk bazılarında ikinci bazılarında da her iki mafsalda da görülebilir.

Bazılarında ise hiç boğum bulunmamaktadır.340

2) Kafa Boğumu

Daha çok kası çalışan ve hesaplarla uğraşan kişilerin parmaklarının özellikleri

olarak görülmüştür. İleri görüşlü insanlardır. Bencillik, cimrilik gibi huylara ve bu

boğumun fazla gelişmesi de tutumluluk ve hatta pintiliğe işaret sayılır.341

337 Kerkütlü, 40-41. 338 Kader Aynası, 67. 339 Severn, 46. 340 Kader Aynası, 67. 341 Severn, 46.

110

3) Kalp Boğumu

Parmağın ele bitişik olduğu yerdedir. Bu bölümün belirgin olması

düşüncesizlik ve atak bir mizaca, açgözlü, obur, alkolik, kumarbaz ve zevkine düşkün

insanlara bu boğumun çıkıntılı ve belirgin olmasının aşırı duygusallığa işaret ettiğine

inanılmıştır.342

Boğumsuz olan eller ise şair ruhlu, his alemi zengin, güzellikleri seven,

mantığını ve kalbinin sesini yerinde kullanan karakterli insanların elleri olarak

görülmüştür.343

4. TIRNAKLAR

El falında tırnaklarda önemli bir yere sahiptir. Tırnağın uzunluğu, kısalığı,

darlığı, genişliği, yumuşak ve sert olması, çabuk kırılması ve renkleri insanın kişiliği

hakkında bilgi elde etmede kullanılmıştır.

a) Şekillerine Göre

Uzun tırnak, iyiliksever ve tatlı bir karakteri yansıtmakta, sakin ve sır tutan,

fedakar insanlar olarak görülmektedirler. Uzun ve beyzi tırnaklar anemi gibi

hastalıkları belirtirken tırnağın mavimtırak olması bu ihtimali daha da

kuvvetlendirmektedir. Ayrıca akciğer hastalığına da işaret sayılır.344

Kısa tırnak, alaycı insanlara, şakayı seven, kimseye inanmayan, okumayı

seven, tekitçi bir yapıya işaret sayılmıştır.345

Tırnakların geniş olması ise sağduyunun, adaletin işaretidir. Bu insanlar aklı

selim ve kul hakkını gözeten insanlar olarak görülür. Bir de tırnağın dibi yuvarlak ve

uzunsa sağlam bir bünyeye işaret sayılır. Uzun ve dar olması da tutarlı, dengeli,

samimi bir kişiye ayrıca sevgisini açığa vuramayan istikrarlı bir fikir hayatları olan

kişilere işaret sayılır.346

342 Severn, 45. 343 Kader Aynası, 68. 344 Roland, 151. 345 Baumann, 21. 346 Kerkütlü, 38.

111

Bombeli tırnaklar zekanın ayrıca güzel aşkların sanat zevkinin işareti

sayılırken saat, cami gibi kubbeli olması bronşit hastalığının açık bir belirtisi olarak

görülmüştür. Yassı tırnaklarda yiğitliğin simgesi sayılmıştır. Yassı tırnakların

aptallığın işareti olabileceği de söylenmektedir.347

Tırnakların yumuşak olması ise takatsizliğe dayanıksızlık, pasiflik, hayata

karşı isteksizlik, bünye olarak zayıf olan insanların sembolü sayılmıştır. Bunlar

yumuşak mizaçlı insanlardır.

Sert olması ise tırnağın özelliğiyle de alakalı olarak sert, haşin, kavgacı, sinirli

bir yapıyı ve sınırlı bir zekayı temsil ettiğine inanılır. Sıhhatleri genelde bozuk

insanlardır. Anemi, lösemi gibi kandan kaynaklanan hastalıklarla uğraşacaklarına

inanılır.

Badem şeklindeki tırnaklar idealist bir insan ve sevimli bir mizaç belirtisidir.

Yamuk tırnaklarda kendine özgü bir kişilik ve aşırı alınganlık olarak görülmüştür.348

Tırnakların çabuk kırılması da şüpheli bir sıhhat ve kireç eksikliği ile

açıklanmıştır.349

Kısa, net ve hilalsiz (tırnakların alt kısmındaki ay şeklindeki leke) ve beyzi

tırnaklar kalp hastalıklarına işaret sayılmıştır. Bunların rengi genelde mavimtıraktır.

Yüksek bir hilalse kalp çarpıntısının belirtisidir. Tırnağın dokusunun düz ve parlak

olması daha iyi görülmüştür. Fakat enine olan çizgiler felce işaret sayılmıştır. Bu

izlerle tırnağın çıkış yerine uzaklığı hastalığın gittikçe iyileştiğine işaret sayılmıştır.350

b) Renklerine Göre

Kendiliğinden pembe olan tırnaklar sabra ve metanete, dengeli bir yapıya

işarettir. Tırnakların beyazlığı, bencilliğe; kırmızı olması da orta bir sıhhat ve dengeli

bir mizaca; esmerimsi pembe tırnaklar iyi bir ahlaka ve iyi bir sıhhate; boz renkli

solgun ve yuvarlak tırnaklar tehlikeli bir şahsiyete işaret sayılmıştır.351

347 Severn, 41. 348 Kerkütlü, 38-39. 349 İloğlu, 109. 350 Roland, 151-152. 351 İloğlu, 109-110.

112

Ayrıca kırmızı renk kavgacı bir tabiata mutsuz bir aşka, acımasızlığa; gri

olması hiddet, ani parlamaya, dedikoduculuğa; siyah bir tırnak rengi de mutsuzluk,

yoksulluk, kötü sıhhat, hastalık belirtisi sayılmıştır.352

Genelde tırnaklara bakarken insanın geleceğinden ziyade o kişinin karakteri

ve fiziki yapısı, sağlığıyla ilgili bilgiler verilmiştir. Renkleri ve şekillerine göre

insanın karakteri belirlenmeye çalışılmıştır.

Fakat tırnakların üzerindeki lekeler ve beneklerin yorumlarında daha çok

gelecekle ilgili yorumlar yapılmıştır. Tırnaklar üzerinde bazen varolan bazen

kaybolan bu geçici lekelerde yorumlarda kullanılmıştır.

Eğer bu lekeler tırnağın başparmak tarafına işaret eden yarısında bulunuyorsa

renkleri ne olursa olsun bu iyiye, yakında alınacak olan bir hediyeye ve bir dileğin

gerçekleşeceğine işaret sayılmıştır. Şayet lekeler başparmaktan tarafta değilse

lekelerin rengine göre yorumda da değişiklik olmaktadır.

Siyah lekeler, başarısızlığa, kendisi için hoş olmayacak bir harekete değer

verilen bir şeyi kaybetmeye ve kişiye sunulan bir fırsatı kaçırmaya işaret olarak

görülmüştür.

Beyaz lekeler, beklenmedik bir işte başarıya, para almaya, seyahate ve

beklenilen birisine bir sene sonra kavuşulacağına işaret sayılmıştır.353

D) ELLERDE YAŞ HESABI

El falına bakanlar bir insanın hayatında olmuş ve olacak olayların ve bu

olayların kişi hangi yaşta iken meydana geleceğinin ya da geldiklerinin yaklaşık

olarak bilinebileceğini iddia etmektedirler.

Yaş hesabı verilmeden yapılan yorumların hiçbir şey ifade etmeyeceğine

inanılmıştır. Ama tam bir tarih vermekte mümkün olmayacağını da söylemektedirler.

Bunun içinde her çizgiye özel bir yaş cetveli hazırlanmıştır. Hayat çizgisi

üzerinde yaş hesabı yapılırken insanın 10. yaşını temsil eden yer, işaret parmağından

352 Kerkütlü, 39. 353 Kader Aynası, 70-71.

113

hayat çizgisine indirilen dikey bir çizginin hayat çizgisini kestiği nokta olarak kabul

edilmiştir. Serçe parmağın kökünün dış kenarından, başparmağım ikinci kemiğinin

dış dibine doğru çizilen çizginin hayat çizgisini kestiği nokta da 35 yaşa denk

sayılmıştır. Yaş tahmini yaparken bu noktaya göre yapmanın daha uygun olacağını

düşünmüşlerdir.354

Akıl çizgisinde ise parmakların altından yatay bir çizgi çizilmekte parmakların

diplerinden ve ortalarından akıl çizgisine doğru paralel çizgiler çizilmektedir.

Kesiştiği noktalardan ilk çizgi 10, ikinci çizgi 20, üçüncü çizgi ve diğerleri de aynı

şekilde onarlı basamaklar şeklinde artarak devam ettirilmekte ve bu şekilde yerleri

belirlenmektedir. Aynı uygulama kalp ve akıl çizgisinde de yapılabilmektedir. Yalnız

yaşların denk geldiği noktalar bu çizgilerin kesiştiği yerler olarak belirlenmelidir.355

Fakat her çizgi üzerinde yaş hesabı yapılmamış daha çok temel çizgiler bunun için

kullanılmıştır.

Hayat çizgisi kırık ve akıl çizgisi ise kısa olan insanların da fazla

yaşamayacakları fakat bazen bunu hareket kabiliyetini yitirmeye neden olan

hastalıkların, kazaların işareti olduğuna da inanılmıştır. Hayat çizgisinin aniden

bitmesi de ölümün işareti sayılmıştır.356

354 Kerkütlü, 110-111. 355 Kerkütlü, 121. 356 Kerkütlü, 256.

114

III. BÖLÜM

ELLER ve FİZİKSEL ÖZELLİKLERLE KARAKTER ANALİZİ

Çalıştığımız konu olan el falına baktığımız zaman bu usulün sadece faldan

ibaret olmadığını görmekteyiz. İnsanın fiziki, özellikleri özellikle de eller dikkatle

incelendiğinde insanın hastalık, sağlık ve diğer karakter özelliklerini yansıttığı

görülmektedir. El ve parmaklar sayesinde bazı hastalıkların tespiti yapılabilmektedir.

Bu konu ile ilgili, bu alana ilgi duyan bazı kişilerin, insanların fiziki

özelliklerine bakarak karakter özellikleri üzerine tahminlerde bulunduklarını

görmekteyiz.

1) Karakter Analizi

El falına ve diğer birtakım fal çeşitlerine baktığımız zaman genelde falla

uğraşanlar kendilerinin fala bakmadığını karakter tahlili yaptığını söylemektedirler.

Fakat bu alanda falın yanında sadece karakter tahlili yapma yoluna gidenleri de

görmekteyiz. İslam büyükleri olarak bilinen bazı kişiler kitaplarında bu konulara yer

vermişler ya da bunlar adına kitaplar yazılmıştır.

İnsanların dış görünüşlerinden karşıdaki kişinin huy ve karakterini anlama

ilmine eski deyimlerle “ilm-i kıyafetü-l beşer” ve “İlmü’l firaset” denilmiştir.

İnsanların dış görünümlerinden, yüz ve kafa şekillerinden hareketle karakter analizi

yapıldığını görmekteyiz.

Dış görünüşün iç dünyayı yansıttığına inanılması divan edebiyatında

“kıyafetname” denilen metinlerin hazırlanmasına yol açmıştır. En yaygını XV.

yüzyılda Hamdullah Hamdi’nin “Kıyafetname” sidir. XVIII.yüzyılda ise Erzurumlu

İbrahim Hakkı’nın Marifetname’si bulunmaktadır. İmamı Şafi’nin de ara sıra kıyafet

ilmine başvurduğu söylenmektedir.622

Bediüzzaman Said Nursi de insanın yüzünde, bedeninde, cildinde, ellerinin

içlerinde birçok işaretlerin, çizgilerin, nakışların bulunduğunu bunların insan ruhunda

bulunan manalara, maneviyatlara işaret ettiğini söylemektedir.623

622 Halil Ersoylu, 199. 623 Said Nursi, 103.

115

Fahreddin er-Razi ise Kitabu’l-Firase’sinde, Firase’yi dış görünüş ve

şekillerden yola çıkarak insanın ahlakını, karakterini, mizaç ve huyunu anlama ilmi

olarak almıştır. Dış yapı özelliklerinin doğrudan doğruya nefsi kabiliyetimizi ve

nelere istidatlı olduğumuzu gösterdiğine inanmıştır. Mizacı nefs ve dış yapının ortak

bir fonksiyonu olarak almıştır. Bunun sonucunda da bedenin dış görünüşünün nefsi

kabiliyetlerin aynası olduğunu düşünmüştür. Bu ilmin yararlarından bahsederek

neden bu ilmi bilmek gerektiğine dair bilgiler vermiştir. Ve şöyle açıklamaktadır: Bu

ilmin temeli “ilm-i tabii”ye analize ve tecrübeye dayanır. Tıp gibi ve onun kadar

kesindir. Birçok bakımdan tıbbın büyük yardımcısıdır.624

Fal amaçlı olmayıp sadece dış görünüşten hareketle tahmin yapma yoluna

gidenler arasında Erzurumlu İbrahim Hakkı’yı da görmekteyiz. Marifetname’sinde

insanın fiziki özelliklerine bakarak birtakım yorumlar yapmıştır. Yalnız yapılan

yorumlarda genelde orta karar özelliklere sahip insanlar ahlaki yönden iyi, karakterli

insanlar olarak görülmüştür. Her özellikte ifrat ve tefrit iyi karşılanmamıştır. Mesela:

Boyu kısa ve saçları yumuşak olan bir insan, boyunun kısalığınsan dolayı hileci bir

insan olarak görülürken, yumuşak saçlı bir insanın lütufkar, bilgili ve nazik bir insan

olacağına inanılmıştır.625 O zaman bir insanda aynı anda bu iki özelliğin bir arada

olmaması gerekir.

Astrolojiye paralel yorumuyla insan bedenini göklere benzetmektedir.

Kainatta yedi gezegen olduğu gibi insan bedeninde de 7 asli uzvun olduğunu ve bu

uzuvların genelde işlevleri ve özellikleri bakımdan gezegenlerle benzerlik

gösterdiğini söylemektedir. Akciğer Ay’a, mide Utarid’e, böbrek Zühre’ye, yürek

Güneş’e, safra Merih’e, Karaciğer Müşteri’ye, dalak Zühal’e benzetilmektedir.

Hemen hemen her olay evrende bir şeyle ilişkili görülmektedir.

Ayrıca insan bedeni günlere, ay ve yıllara ve şehre de benzetilmiştir. Mesela:

Balgam İlkbahar’a, safra Yaz, kan Sonbahar, siyah köpük Kış’a benzemektedir. Yüz

şekillerine de gezegenlerin ismi verilmiştir. Venüs şekli, Utarid şekli gibi.626

624 Razi, 4-5 625 İ. Hakkı, 406. 626 İ. Hakkı, C. II., 421.

116

İnsanların merakları onların dikkatlerini gökyüzüne, doğaya ve kendi

bedenine yöneltmesine sebep olmuştur. Hatta seğirmeler bile yorumlanmış, bunlar

için eserler yazılmıştır. Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın “İhtilacname (Seğirme kitabı)”

bunlar arasındadır.627

Hıçkırık, kulak çınlaması değişik yorumların yapılmasına sebep olmuştur.

İnsanların karakter olarak tanınması hariç, gelecekte yapılacak iyilik ve kötülüğün,

kimlerle ilişkiler kurulacağının haber verilmesi ve hatta insanların eş, ortak, arkadaş

ve çalışacakları kimselerin seçiminde bu usullere başvurulması durumunda bu bilgi

türünü faldan farksız kılmaktadır.

Aristo’nun da aynı şekilde “Fizyonomi” denilen insanların şekillerini

yorumladığı bir kitabının olduğu söylenmektedir.628

“Grafoloji” denilen alanda ise insanın el yazısına bakarak o kişi hakkında bilgi

elde edilebilme ve o kişinin karakter özelliklerini tanıma yoluna gidilmiştir.629

“Maleozofi” denilen bir usulde ise benlerin bulunduğu yerlere göre yorumlar

yapılmıştır. Ancak bu çalışmalarda sadece karakter tahlili yapılmamakta, benlerin

yerlerinin gelecekten birtakım haberler verdiğine de inanılmakta, kehanette

bulunulmaktadır.630

“Metoposkopi”de ise alın çizgilerine bakarak o kişi hakkında bilgiler elde

edilebileceğine inanılmıştır.631 Aynı zamanda “Frenoloji” denilen bir bilimle de

kafataslarına bakılarak o kişinin zihinsel yeteneklerinin bilinebileceği iddia

edilmiştir.632 Günümüzde kafatasının arka kısmının yüksek olması matematiksel

zekaya işaret sayılmaktadır.

627 Sezer, 141. 628 Türk ansiklopedisi, 90. 629 Asımgil, 122 ; Gibson, 59. 630 Yeşilyurt, 156 ; Gibson, 137. 631 Gibson, 189. 632 Gibson, 142 ; Asımgil, 109.

117

2) Bilimsel Araştırmalarda Karakter Analizi Ve Hastalıkların Tespiti

İnsan vücudunun bir bölümü olan eller de, vücudun diğer bölümlerini yansıtan

bir birim olarak ele alınmaktadır. Tıpta ele büyük bir önem verilmiş, ele bakarak

insan vücudunda meydana gelen birçok oluşumun, değişimlerin, hastalıkların

bilinebileceği ortaya konulmuştur.

Falda el çizgileri olarak geçen ve kehanet için kullanılan bu çizgiler tıp

alanında “palmar flexion creases” (avucun esneme, bükülme yerleri) olarak

geçmektedir.

Şu da bir gerçek ki her insanın avucundaki çizgiler farklı şekillerdedir ve

insan hayatını devam ettirdikçe, embriyonic bir gelişme esnasında ırksal ve çevresel

faktörlere ve kısmi klinik durumlara bağlı olarak yüksek sıklıkta avuç çizgilerinde

bazı değişiklikler olabilmektedir.633

Yapılan araştırmalar göstermiştir ki insanın avuç çizgilerinin değişiminde

birtakım hastalıklar, psikolojik rahatsızlıklar, çevresel faktörler gibi nedenler de etkili

olmaktadır.

Bilimsel çalışmalarda avuç çizgilerinin dört şekilde yerleşmiş olduğu

görülmüştür. Bunlar:

1- Simian Çizgisi: Hayat çizgisinin avuçta bulunup kalp ve akıl çizgisi denilen

çizgilerin birleşerek tek çizgi halinde olmasıyla avuçtaki iki çizginin bulunmasıdır.

Bu oran insanlarda % 6,97’dir.

2- Type I Transitional Simian Çizgisi: Hayat çizgisi bulunmakta fakat akıl ve

kalp çizgisi birleşerek uçları birbirine zıt bir şekilde ayrılmaktadır. İnsanların

avuçlarında görülme oranı % 10,45’dir.

3- Type II transitional Simian Çizgisi: Hayat çizgisi mevcuttur. Fakat akıl ve

kalp çizgisi düz bir şekilde birleşmişlerdir. Adeta düz bir çizgiyi andırmaktadır. Fakat

bu çizgilerin uçları biri aşağı biri yukarı doğru biraz da olsa çatallanmaktadır.

Görülme sıklığı % 1,15 oranındadır.

633 Engin Çalgüner, A prelımınary report on dıstrıbutıon of the palmar flexion creases in a randomly

selected Turkish population, (Sağ.Bil.Arş.Derg.) 8 (18) (163-167) 1997. 163.

118

4- Sidney Çizgisi: Bu üç çizginin de elde normal bir şekilde bulunduğu

şeklidir. Yukarıdaki oranların dışındakiler normal olarak gözlenmiştir.

Avuçtaki bu bükülme çizgileri hamileliğin 8-13 haftaları arası gelişmektedir.

Derinin alttaki dokuya yapışmasıyla hareket halindeki derinin kıvrım yerini

oluşturmaktadır. Bu gibi bükülmeler genelde deri eklemi olarak adlandırılmaktadır.

Bu bükülmeler dermatolojik (deri hastalıklarıyla ilgili alan) analizlerle önemli bir veri

sağlamaktadır. El çizgilerinin doğuştan gelen anormalliklerde, el sakatlıklarında sinir

anormalliliklerinde ve ucube teşekküllü hastalarda muayene esnasında dikkat

edilmesi faydalı olmaktadır. Çünkü sıra dışı durumlar, kemik ya da bükülmelere

yansıyabilmektedir.634

Anne karnında her hangi bir hastalık sebebiyle zihinsel yetersizlik yaşayan bir

çocuğun anne karnındaki stres ve bazı çevresel koşullardan etkilenerek el çizgilerinde

değişiklikler olduğu bulgularına rastlanmıştır. Anne karnındaki bu olumsuzluklardan

da daha çok erkek çocukların etkilendiği görülmektedir.635

Hiperaktif çocuklarda, lösemili hastalarda ve kötü huylu tümörlerde ve

gelişim gecikmelerinde, öğrenme zorluklarında ve değişik davranış bozukluklarında

yukarıda verdiğimiz sidney ve simian çizgilerinin oluş derecesi yüksek orandadır.636

Paris’te yaşlıların tedavi gördüğü ünitelerde ve emekli insanlar arasında

Alzheimer (bunama) hastası olan kişilerin mürekkep yöntemiyle avuç içi baskıları

alınmış ve daha sonra da incelenmiştir. Sonuç çok farklı olmamakla birlikte avuç

çizgilerinde birtakım farklılıklara rastlanmıştır.637

Acute Lymphoblastic Leukemia (ağır lösemi) hastası olan kimselerin638 ve

cüzam hastalığına yakalanan insanların,639 diabet (şeker hastalığı) hastalarının640 el

çizgilerinde farklılıklar gözlenmiştir

634 Çalgüner, 163-164. 635 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez, J. İntellect Disabil Res. 2001 Oct;45(Pt 5):416-23. 636 Çalgüner, 164. 637 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez, J. Epidemiol Community Health. 1992 Oct ;46(5):512-6. 638 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez, Rom J. Morphol Embryol. 1991 Jul- Dec;37(3-4):123-30,

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez, J Pediatr Oncol Nurs. 1991 Jan;8(1):30-8. 639 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez, Indıan J. Lepr. 1986 Apr-Jun;58(2):263-75. 640 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez, Am J. Phys Anthropol. 1977 Jul;47(1):11-3.

119

Virilizing polycystic ovary syndrome’unda (erkeğe benzeme)641 ve de

Keratosis Punctata denilen deri hastalığında da aynı şekilde sonuçlar gözlenmektedir.

İlk defa bu hastalığa 44 yaşında ailesiz bir adamda rastlanmıştır.642

Down Sendromu (mongolizm) yaşayan hastalarda yapılan araştırmalar ise

şöyledir:

Seçilen hastaların el çizgileri incelenmiştir. Bireylerin elleri şekil olarak ve

istatistik olarak incelenmek üzere önce yazıcı mürekkebine daha sonra beyaz

kağıtlara bastırılmıştır.

Down sendromu hastalarının çizgileri sağ - sol el ve cinsiyet farklılıkları

açısından incelenmiştir. Hasta olmayan insanlarda simian çizgisi oranı %6,97 ile

düşük görülmüştür. Type I Transitional Simian Çizgisi oranı %10,45 ve type II %1,15

civarında görülmüştür.

Downlu hastada ise 8 bayandan 4’ü %50, 12 erkekten 10’u %83,33 iki yönlü

simian çizgilerinin olduğu görülmektedir. Bu çizgilerin değişim oranları erkeklerde

daha iyi görülmektedir.643

Yapılan araştırmalar sonucunda farelerde de bükülme çizgilerinin olduğu

görülmüştür. Farelerdeki palmar (avuç içi) ve plantar (ayak tabanı) çizgi sayısı ve

alanı insanlarınkiyle benzerlik göstermektedir. Fareler ve insanlar arasındaki bu

benzerlikleri farelerin tıbbi bozuklukları gidermek amacıyla ve dermatolojik

girişimlerde kullanılmalarına imkan vermektedir.644

Cinsiyet ve etnik (ırksal) farklılıklar bulunan çocuklarda II. (işaret parmağı) ve

IV. (yüzük parmak) oranları cinsiyetler arasında farklılıklar göstermektedir. Bu

oranlar erkeklerde kadınlardan daha düşük görülmektedir. Ayrıca büyük oranda ırksal

farklılıklar görülmüştür. Cinsiyet yönünden farklılıkların oluşmasında doğum öncesi

testosterone (erkeklik hormunu) ve oestrogen (dişilik hormunu) salgılarının salgılanış

oranlarının etkili olduğu görülmektedir. Bu durum ise parmakların gelişiminde etkili

olmaktadır. Farklı bölgelerden 798 çocuğun sağ ellerinin incelenerek yapıldığı bir 641 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez, Endocrinologie. 1986 Apr-Jun;24(2): 87-96. 642 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez, J.Am Acad Dermatol. 1985 Aug;13(2 Pt 2):381-2. 643 Çalgüner, 167. 644http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez,J.Morphol.1996May.;228(2):179-87,

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez, J. Morphol. 1994 Jun;220(3):237-42.

120

araştırmada çocuklar arasında önemli cinsel ve etnik farklılıklar gözlenmiştir. Ayrıca

siyah gruplarda bu değer daha düşük bulunmuştur.645

2. ve 4. parmaklar okul öncesi çocuklarda muhtemel bir psychopathology

(psikolojik nedenlerle hastada görülen birtakım değişiklileri inceleyen alan) ile ilgili

bir gelişimin habercisi sayılmıştır. Bunlarda testosteron ve östrojen salgılarının

yüksek değerde olması etkili görülmüştür. 2. ve 4. parmakların uzunluk ve kısalığına

etki etmektedir. Erkeklerde duygusal problemler erken östrojen salgılanmasına sebep

olmaktadır. Bu da parmak boylarında farklılıklara yol açabilmektedir. Erkeklerde

duygusal semptomların kadınlardan daha etkili olduğu görülmüştür.646

Homoseksüellik özelliği görülen kişilerde ise doğum öncesi yüksek

testosteron ve düşük östrojenin, erkek ceninlerde homoseksualiteyi hazırlamış

olabileceği düşünülmüştür. Yüksek androjen (böbrek üstü bezi hormonu) seviyesinin

ise kişiyi biseksualliğe doğru hazırladığı düşünülmüştür. Düşük östrojen miktarı 2. ve

4. parmakların oranlarıyla da kendisini göstermektedir.647

2. ve 4. parmaklarda farklılıkların yaşanması daha çok fetal (anne karnındaki

bebeğin 3. aydan doğumuna kadar geçen dönemi) dönemdeki testosterone ve östrojen

salgılarıyla ilişkilendirilmiştir. Fetal dönem gelişimi önemli görülmüştür. Nörolojik

ve psikolojik bir hastalık olan otizm, Asperger’s Sendromu (otizm şekillerinden biri),

sperm sayısı bozuklukları, ve kadınlarda göğüs kanserinin fetal dönem gelişimin de

etkili olduğu görülmektedir.648 Asperger Sendromlu ve otizmli çocuklar üzerinde

yapılan çalışmalarda 2. parmak ve 4. parmak oranlarının görülme sıklıklarının normal

değerlerinden daha düşük olduğu belirlenmiştir.649

Parmak uzunluklarının psikolojik nedenlerden dolayı da değiştiğini

görmekteyiz. Araştırmalara göre genel olarak bir erkeğin ne kadar saldırgan bir

645 J:T. Manning, A. Stewart, P.E. Bundred, R.L. Trivers, Sex and ethnic differences in 2nd to 4th digit

ratio of children, Early Human Development 80, 2004, 161-168. 646 J.H.G. Williams, K.D.Greenhalgh, J.T. Marning, Second to fourth finger ratio and possible

precursors of developmental psychopathology in preschool children, Early Human Development 72 2003, 57-65.

647 S.J.Robinson and J.T. Manning, The ratio of 2nd to 4th digit length and male homesexuality, medline, abstract.

648 S. Lutchmaya, S. Baron-Cohen, P.Ragatt, R. Knickmeyer, J.T. Manning, 2nd to 4th digit ratios, fetal testosterone and estradiol, Early Human Development 77, 2004, 23-28.

649 Şevkinaz Doğan, Fetal Dönemde El ve Ayak Gelişimi, Yüksek Lisans Tezi, Isparta, 49.

121

yapıya sahip olduğu o kişinin parmaklarının uzunluklarına bakarak

belirlenebilmektedir. Şöyle ki bir erkeğin yüzük parmağı, işaret parmağına göre ne

kadar kısaysa o kişinin agresif olması fiziksel şiddete eğilim göstermesi o kadar

artmaktadır. Kadınlarda ise böyle bir şey görülmemektedir. Bunun sebebi ise ana

rahminde bulunan testosteron hormunun bulunma oranı olarak görülmüştür. Yani

parmakların uzunluğu testosteron hormonu miktarıyla orantılı görülmektedir.

Erkeklerin normalde 2. parmaklarının, 4. parmaklarından daha kısa olması

gerekmektedir.650

Yetişkin erkek ve kadınların 2. ve 4. parmak uzunlukları üzerinde yapılan

ölçümlerde erkeklerde çoğunun yüzük parmağının boyutunun, işaret parmağının

boyutundan biraz daha büyük olduğu gözlenmiştir. Kadınlarınki ise farklıdır.

İnsanlarda parmak uzunluk oranları örnekleri ile cinsiyet farklılıklarının da tespit

edilebileceği ispatlanmıştır. 2. ve 4. parmak oranının pozitif olarak östrojen, negatif

olarak doğum öncesi testosteron salgısıyla ilişkisinin olduğuna inanılmıştır.651

Tiroid bezinin fazla çalışması nedeniyle kan dolaşımının artması ve

damarların genişlemesi gibi birtakım nedenlerle deri ve eller sıcak ve nemli

olmaktadır. Ayrıca avuçların içleri kırmızı olmaktadır. Saçlarda kırılma ve bazen

dökülmeler, tırnaklarda kırılmalar olabilmektedir.652

Bazı kanser çeşitlerinde ve tüberküloz (verem) gibi hastalıklarda da el

çizgilerinde değişmeler olduğu belirlenmiştir.653

Elden beyne titreşimler gittiği konusunda ise görüştüğümüz psikiyatri uzmanı

İbrahim Eren, elle beyin arasında gerçekten de bir iletişim olduğunu, fakat bunun

insanın kaderini değiştirme veya anne karnında kaderinin yazılması şeklinde etkili

olan bir titreşim olmadığını, böyle bir şeyin bilimsellikle alakasının olmadığını

söylemektedir.

650 Allison A. Bailey, Peter L. Hurd, Finger lenght ratio (2d:4d) correlates with physical aggression in

men but not in women, Biologial Psychology 68, 2005, 215-222. 651 Doğan, 50. 652 Ahmet Noyan, Yaşamda ve Hekimlikte Fizyoloji, 10. Baskı, Meteksan, Ankara 1998, 1025. 653 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez, Acta Genet Med Gemellol (Roma). 1977;26(3-4):293-5.

122

Ayrıca kadınların 2 ve 4. parmakları hemen hemen eşit uzunlukta olmaktadır.

İşaret parmağının uzunluğu doğurganlığa işaretken, erkeklerde işaret parmağının

uzun ve ellerin simetrik olması doğurganlık işareti sayılmıştır.654

Tiroid bezinin düşük, az çalışmasıyla da deride değişiklikler meydana

gelebilmektedir. Saçlar kuru ve kolay kırılır bir hal almaktadır. Ve saç dökülmelerine

sebep olabilmekte ve tırnaklarda kırılmalar görülebilmektedir.655

CAH’lı erkekler ve kadınlarda yapılan çalışmalarda da parmak oranlarının

düşük olduğu görülmüştür. Bu oranların düşük olması bazı hastalıkların teşhisinde

kullanılabilmektedir. Heteroseksüel (her iki cinse de ilgi duyan) erkek ve kadının ve

de homoseksüel erkek ve kadının el ve parmak, ayak ve ayak parmakları uzunlukları

ölçülmüştür. Bunların sonucunda da 2. ve 4. parmak oranlarının özellikle sağ elde

birbirinden farklı olduğu gözlenmiştir. Buradan da hormonların parmak gelişimini

etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Parmak uzunluklarında fetal dönemde hiçbir şekilde

farklılık bulunmazken bu oranlarda daha sonraki dönemlerde farklılık gözlenmiştir.656

Yeni doğan çocukların iki elinin filmleri ve fotokopileri çekilmiş ve 2. ile 4.

parmak uzunluklarının el kemikleri ve ayak kemikleri uzunluğu ölçülmüştür. 21-

hidroksilaz eksikliği olan çocukların 2. ve 4. parmak oranlarının düşük olduğu ortaya

çıkmıştır. Buna sebep olarak da testosteron ve östrojenin prenatal (doğum öncesi)

seviyeleri gösterilmiştir.657

Bu bulgularla el beynin bir aynası olarak görülmüştür. Beyinde meydana

gelen asimetrilerin eleri de etkileyerek ellerin şekillenmesine sebep olduğu

düşünülmüştür. Bugün de beyindeki asimetrinin dolayısıyla da ellerin oranlarının

çeşitli hastalıklarla değişebildiğine inanılmakta ve konuyla ilgili genetik, psikiyatri,

psikoloji, antropoloji, gelişimsel ve moleküler biyoloji gibi birçok alanda araştırmalar

yapılmaktadır. Beyindeki yapısal asimetriyi etkileyen faktörlerin aynı zamanda

iskelet sistemi, bağışıklık sistemi ve diğer sistemler üzerinde değişiklik yaptığı

654http://haber.mynet.com./detail_news/?mainPage=1&which=summary&type=center&id=x11101653

24964&ref=haberHome&ref2=1&date, 07 Mart 2005 655 Noyan, 1029. 656 Doğan, 50. 657 Doğan, 48.

123

görülmektedir. Bu sistemlerdeki değişikliklerden elin etkilendiği açık bir şekilde ifade

edilmiştir.658

Elin değişik bölümleri ve şekli, kişinin gelişimsel özelliklerinin bir göstergesi

olarak görülmüştür. Kişinin genetik özelliklerinin derecesi ve psiko-fizyolojik

aktivitelerle de değişime uğradığı düşünülmüştür. Bunlara dayanarak da ellerin ırk,

cinsiyet, kişilik özellikleri, mesleki yönelim ve yapılan işlerin bilinebilmesinde

kullanılabileceği iddia edilmektedir.659

658 Kulaksız, 1-2. 659 Kulaksız, 1.

124

SONUÇ

İnsan elindeki çizgi ve şekillerin, kişinin bazı özelliklerini yansıttığının

farkına varılması, onun eski çağların din ve astroloji bilgileri ışığında yorumlanarak

kehanette kullanılmasına yol açmıştır. El falı, Hintlilerin deyimiyle “mastrika”

doğmuştur. Daha sonra bu yöntemin ve yorumlarının Orta Doğu ve Avrupa’ya da

yayıldığını görüyoruz. Bugün kullanılan el falında ise o zamana göre bazı farklılıklar

bulunmakla birlikte hemen hemen aynı yöntem kullanılmaktadır.

Bu konu ile ilgili yazılmış kitaplarda faldan ziyade, yapılanın karakter analizi

olduğu söylenilmekte, ama daha çok gelecekten haber vermeye yönelik yorumlar

yapılmaktadır. Bunların yanında insanların karakterini tespite yönelik bilgiler de

verilmiştir. Özellikle ellerin şekilleri ve tiplerine bakarak yapılan yorumlar daha çok

karakter analizi şeklindedir. Ellerin şekli, genel yapısı incelendiği için bu elin

sahibinin nasıl işlerde çalıştığı, mesleğinin ne olduğu, kişinin sağlık durumu gibi bazı

hususlarda zaten elde mevcut olan işaretlerle o kişi hakkında yorumlar yapılmıştır.

Bazen de ele bakılarak o insanda olabilecek hastalıklar hakkında bilgiler verilmeye

çalışılmıştır. Bunlar bir kehanet niteliğinde olmasa da, bu çalışmaların bilimsel bir

dayanağının olmamasından dolayı bunlara güvenmek pek mümkün görünmemektedir.

Ayrıca bir şekil üzerinde çok fazla yorum yapıldığı için yapılan yorumların

biri tutmazsa mutlaka birinin tutması gerekecektir. Bazı insanlar tecrübelerinden yola

çıkarak bilinçaltında bir şeylerin normalden farklı geliştiğini hissedebilmektedirler.

Parapsikologlar buna “hiperestezi” demektedirler. Bu duyularımızla fark

edemediğimiz bazı öncü belirtilerin bu yeteneğe sahip bazı kişilerce olay

gerçekleşmeden önce hissedilebilmesi şeklinde açıklanmıştır. Yapılan tahminlerin

çıkmasında bilinçaltının da rolünün olabileceği ihtimali de bulunmaktadır.

Falcıların bir gün içersinde ne kadar çok kehanette bulunduğunu düşünürsek

bazı tahminlerin de matematiksel olarak gerçekleşmesi olağandır. Genelde

gerçekleşmeyen tahminler gözardı edilip, sadece gerçekleşenler üzerinde

durulduğundan ve bu durum insanların daha çok dikkatini çektiğinden, bunlar ön

plana çıkartılıp kaç tahminden kaçının tuttuğuna dikkat edilmemektedir.

125

Eğer yapılan yorum doğru çıkmazsa elde bulunan başka bir işaretin ve

gezegenin bu işareti etkileyebileceğine inanılmıştır. El falında astrolojinin önemli bir

yeri vardır.

Özellikle Orta Çağ’da astrolojiyle uğraşanların astral etkiler sonucu insanın

doğum anında birtakım izlere sahip olduğu ve bunların da insanın karakteri ve vücut

yapısı üzerinde etkilerinin olduğunu savunmaları üzerine el falı yorumlarında

astrolojinin ağırlığı artmıştır. El çizgilerinin, parmakların, canlıların kader yazıları

veya yazıcıları olan gezegenlerden, yıldızlardan etkilendiği düşünülmüştür.

Bu inanç daha çok Eski Mezopotamya din kültürlerinden kalan politeizm ve

putperestlik inancından arta kalanlardır. Çünkü eski Yunanlılarda ve Sümerlilerde

yıldızlardan bazıları tanrı olarak kabul edilmiştir. Aradan binlerce yıl geçmesine

rağmen Mezopotamya’nın astrolojik etkileri günümüzde de hala devam etmektedir.

Ancak milyonlarca, belki milyarlarca km uzaklıkta ki gezegenlerin insanın gelişimini

etkileyeceği, hayatına yön vereceği düşüncesini çağdaş bilimler ışığında insan aklının

kabul etmesi pek mümkün değildir.

El falında, parmaklara ve elde bulunan bükülme çizgileri arasındaki yumuşak

dokulara (tepelere), etkisi düşünülen gezegenin ismi verilmiştir. Bu gezegenlerin

etkisiyle el çizgileri şeklinde insanın kaderinin yazılmış olduğuna, hatta el çizgilerinin

anne karnından itibaren şekillenmesi nedeniyle insanın hayatının da anne karnından

itibaren şekillendiğine inanılmıştır. Bu çizgilerde zaman içerisinde yapılan ilahi

müdahaleler gibi birtakım etkenlerin ve insan hayatı boyunca kaderinde meydana

gelen değişimlerin, el çizgilerine de yansıyarak çizgilerde değişimlere neden

olduğuna inanılmıştır.

Gerçekten de insanların el çizgileri 8-13. fetal haftalarda oluşmakta, zaman

içersinde de insanların bu çizgilerinde değişiklikler olmaktadır. Ancak bu

değişiklikleri insanın kaderinde olan değişikliklere bağlamak tıbben mümkün

görünmese de eski çağ astrolojisi ve falcılığı bunlardan istikbale ait işaretler

çıkarmakta bir mahzur görmemiş, hatta eski çağ politeizminde bilimsel dahi

sayılmıştır.

Bazı psiko-fizyolojik nedenlerle ellerdeki çizgilerin değiştiğini tıp da ortaya

koymaktadır. Çünkü birçok genetik düzensizlikler, ellerin, parmakların ve tırnakların

126

biçiminde ortaya çıkmaktadır. Elin insan vücudunun bir aynası olarak görülme

eğilimi tıbbi incelemelerde artmaktadır. Konu bugün yeni yeni araştırılmaya ve tıp da

kullanılmaya başlanmıştır. Elin değişik bölümleri ve şekli, kişinin gelişimsel

özelliklerinin bir göstergesi olarak görülmüştür. Çünkü kişinin el çizgileri ve parmak

uzunlukları, yaşadığı çevre, hastalıklar, psikolojik nedenler gibi birçok etkenden

dolayı değişimler yaşandığı tespit edilmektedir. Kişinin genetik özelliklerinin

derecesi ve psiko-fizyolojik aktivitelerle de değişime uğradığı düşünülmektedir.

Bunların sonucunda da ellerin ırk, cinsiyet, kişilik özellikleri, mesleki yönelimlerinin

tespiti, kişilerin gelecekteki davranışlarında kullanılabileceğini ortaya koymuştur.

Çizgilerin dışında parmakların, özellikle işaret parmağı ve yüzük parmağının

uzunluk ve kısalık oranları o insan hakkında birtakım bilgiler elde edilmesinde ve

bazı hastalıkların teşhisinde yardımcı olmaktadır. Fakat buradaki durum bir

kehanetten ziyade, var olan bazı işaretlere bakarak bedenin o andaki durumu üzerine

tahmin yapmaktan ve teşhis koymaktan ibarettir. Bazen de basit bir hesap bazı şeyleri

önceden bilmemize yardım edebilmektedir. Bunlar o şey hakkında hiçbir bilgi

olmaksızın yapılan tahminler değildir. Bunları bir kehanet olarak alamayız.

El çizgilerini yorumlayanlara göre, vücudumuzdaki çizgiler günlük

uğraşılarımızın sonucunda da ortaya çıkmış değillerdir. Çünkü sol elde daha çok çizgi

bulunmaktadır. Üstelik yeni doğmuş çocukların da avuçlarında bu çizgiler mevcuttur.

Bu da çizgilerin ilahi bir güçle yazıldığının bir ispatıdır. Fakat bilimsel araştırmalar

bu çizgilerin genelde avucun bükülmesi sonucu oluşan çizgiler olduğunu kabul

ederler. Daha anne karnındayken derinin, alttaki dokuya yapışması ve el

hareketlerinin de etkisiyle derideki bu kıvrım yerleri oluşmaktadır. El ve ayakların

derileri kullanılış amaçlarına göre farklı bir deri yapısına dönüşmektedir. El ve ayak

derilerinde vücudun diğer yerlerinden farklı olarak izler ve çizgiler bulunmaktadır.

Eğer elde bu çizgiler de olmasaydı ele alınan bir şeyin elde tutulması zorlaşacak ve

insanın bir şeyi kavraması bu kadar kolay olmayacaktı. Bu amaçlarla yaratılmış olan

bu çizgilerin bir kehanet aracı olarak kullanılmasını açıklamak çok güçtür.

İlme ve akla aykırı bir şeyi özellikle vahdaniyet inancına sahip olan bir dinin

kabulü de mümkün değildir. Günümüz ilimleri ışığında astrolojik yorumları ve

kehanet türlerini kabul etmek mümkün değildir. Geleceği bilme isteğiyle bazı

127

rastlantı benzerliklerini, iyilik ve kötülüğün bir belirtisi olarak değerlendiren, ilmin ve

bir dinin reddettiği, birtakım tabiat üstü kuvvetlerin varlığını kabul eden, kuşaktan

kuşağa geçen bu yanlış inançlar, batıl inançlar içinde düşünülmektedir.

Ancak insanın fiziki özellikleri ve ellerinden yola çıkarak o anda o kişide

bulunan bazı özelliklerin bilinebilmesi, bilimsel açıdan mümkün görünmektedir.

Fakat gerçek bir karakter analizinin yapabilmesi için de bu alanda uğraş vermek ve

bir bilgi birikiminin olması gerekmektedir.

128

BİBLİYOGRAFYA

AKAR, Zuhal, Topkapı Sarayı Müzesinde Bulunan İki Falname ve Resimleri,

Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2002.

ALKAN, Erdoğan, Fal Asiklopedisi, C.I, Veb Ofset, İstanbul 1988.

ARSLAN, Arif, Büyü, Fal ve Kehanet, Nesil Yay., İstanbul 2002.

ASIMGİL, Sevim, İnsanlık Tarihinin Gizemli Dünyası, Büyü, Sihir, Fal (Yıldızname,

Kehanet, Nazar), İpek Yay., İstanbul 1997.

ATEŞ, Süleyman, Kur’an-ı Kerim’in Meali ve Çağdaş Tefsiri, Ankara Üniversitesi

İlahiyat F. Yay., Ankara 1982.

BABAOĞLU, Ali, Okültizm, BDS Yayınları, İstanbul 1997.

BAUMANN, A., Kahve Falı ve Çiçeklerin, Ellerin Dili, Çev : Enver Bolayır, Erksan

Yayınevi, İstanbul 1951.

BİRKENBİHL, Vera F., Sayıların Işığında Geleceğimiz Numeroloji, Çev : Esat

Mermi, Say Yay., İstanbul (Tarihsiz).

BOLAYIR, Enver, Mufassal Rüya Tabirleri ve Yıldızınıza Bakıyoruz -Kahve Falı -

Niyet Kuyusu - İskambil Falı, Bolayır Yayınevi, İstanbul 1974.

- Niyet Kuyusu (Sayıların Dili), Bolayır Yayınevi, İstanbul 1948.

CHERİRO, El Falı, Gün Yayıncılık, İstanbul 2000.

CİLACI, Osman, Dinler ve İnançlar Terminolojisi, Damla Yayınevi, İstanbul 2001.

CROW, W.B., Büyünün Cadının ve Okültizmin Tarihi, Çev: Fulya Yavuz, Dharma

Yay., İstanbul 2002.

ÇAĞATAY, Neşet, İslam Dönemine Dek Arap Tarihi, Dizi : VII, Sayı : III, Türk

Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1989.

DAVİES, Rodney, Fortune-Telling by Palmistry, The Aquarıan Press, England 1987.

DURAKOĞLU, Gülseren, Talih Yıldızı (Yıldız, İskambil, Kahve, El Falı ve Merak

Ettiğiniz Birçok Şey), Gazeteci Kitap ve Yayınevi, (Yer yok) 1962.

129

DUVARCI, Ayşe, Türkiye’de Falcılık Geleneği ile Bu Konuda İki Eser, Falname-i

Risale-i li Cafer-i Sadık ve Tefe’ülname, Doktora Tezi, Ankara 1987.

DÜŞÜNGEN, Beyza, İbn al Kalbi, Putlar Kitabı (Kitab al- Asnam), İlahiyat Fakültesi

Yay., Ankara 1969.

ENCAUSSE, Ge’rard, Batılı Gizemli Geleneğin Astrolojik Sırları, İnisiyeler İçin

Astroloji, Çev : Ercan Akısoy, Ege Meta Yay., İzmir 1999.

ERHAT, Azra, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul 1972.

ERSOY, Necmeddin, Semboller ve Yorumlarla Görünenden Görünmeyene, Zafer ve

Sena Ofset Matbaası, İstanbul 1990.

ERSOYLU, Halil, Fal, Falname ve Bir Çiçek Falı (Der Aksam-ı Ezhar), Edebiyat

Fakültesi Basımevi, İstanbul 1997.

ERTAYLAN, İ. Hikmet, Falname, Sucuoğlu Matbaası, İstanbul 1951.

FAL TAHMİNLERİ, (Yer yok) 1950.

FALCILIK (Kahve, İskambil, El, Yıldız Falı ve Burçlarımız), Mikado Yay.,

İstanbul (Tarihsiz).

GİBSON, Walter B., GİBSON, Litzka R., Fallar, Çev: Selman Gerçeksever – Ayhan

Tolaybenk, Ruh ve Madde Yay., İstanbul 1999.

GÖK VE YILDIZLARDAN İSTİKBALİMİZİ OKUYALIM, İkbal Kütüphanesi,

Faydalı Kitaplar (Tarihsiz).

GÜNAY, Muzaffer, Hurafeler ve Batıl İnançlar , Sevgi Yayınları, İstanbul 2002.

GÜNDÜZ, Şinasi, Din ve İnanç Sözlüğü, Vadi Yay., Konya 1998.

- Mitoloji ve İnanç Arasında, Etüt Yay., Samsun 1998.

GÜNER, M. Reşat, Okültizm, Tarih Boyunca Gizli Bilimler, Ege Meta Yay., İzmir

2001.

HAKKI, Erzurumlu İbrahim, Marifetname, Sadeleştirenler : Durali Yılmaz, Hüsnü

Kılıç, Devran Yayıncılık, İstanbul 1991.

130

HANÇERLİOĞLU, Orhan, Dünya İnançları Sözlüğü (Dinler, Mezhepler, Tarikatler,

Efsaneler), El Falı Mad., Remzi Kitabevi, 2. Basım, İstanbul 1993.

HEİNZ, Annette Von, KUR, Frieder, Gizli Bilimler Ansiklopedisi (Akımlar,

Kavramlar, Mekanlar), Çev: Bülent Atatanır, Omega Yayınları, İstanbul 2004.

İBNÜ’L ARABİ, Ebu Abdullah Muhyiddin Muhammed b. Ali, Baht Aynası,

Cemiyet Kütüphanesi, Yer yok, 1914.

- İlm-i Cifir Şerhi ve Havas-ı Şeyhul Ekber, Çev: Uğur Bursalı, Esma Yay.,

İstanbul (Tarihsiz).

- Tefeülname, Ter : Hüseyin Nafiz, Ankara 1914.

İLOĞLU, Mustafa, Gizli İlimler Hazinesi, I. Kitap, Taş Matbaası, İstanbul 1968.

KARA, Necati, Kuran’da Beden Dili, Bilge Yay., İstanbul 2004.

KAYALI, Halit, ŞATIROĞLU, Güngör, YAŞYÜREKLİ, Mustafa, İnsan

Embriyolojisi, 7. Baskı, Alfa Yay., İstanbul 1992.

KERKÜTLÜ, M. Ali, El ve Yüz Çizgilerinizle Geleceğinizi Okuyun, Mozaik

Yayınları, İstanbul 2001.

KIRAN, Yavuz, İslam İtikadı Açısından Fal ve Falcılık, Yüksek Lisans Tezi, 1999.

KULAKSIZ, Gülnihal, El Dominansının El Antropometrik Ölçümleri Üzerine

Etkisinin İncelenmesi, Uzmanlık Tezi, Ankara 2001.

LANGELAAN, George, Tanrı Sırları (Akıl Dışı Olaylar), Nebioğlu Yayınları, (Yer

yok, Tarihsiz).

NACİ, Muallim Ömer, Lugati Naci, Fal maddesi, Çağrı Yayınları, İstanbul 1987.

M.Z.K, Niyet Aynası, İstanbul 1948.

MANSEL, Arif Müfid, Ege ve Yunan Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara

1971.

MASİNO, Marcia, A’dan Z’ye Tarot Fal Kitabı, Çev: Hülya Şahin, Gün Yayıncılık,

İstanbul 1997.

MERAKLI FAL, (Yer yok) 1950.

131

NURSİ, Bediüzzaman Said, Mesnevi-i Nuriye, Envar Neşriyat, Ter : Abdülmecid

Nursi, Risale-i Nur Külliyatından, İstanbul 2003.

ÖGEL, Bahaddin, Türk Mitolojisi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1971.

ÖĞÜT, Elvan, ÖĞÜT, Gündüz, Tarih Boyunca Gerçekleşen ve Gerçekleşmesi

Beklenen Kehanetler ve Kahinler, Ege Meta Yay., İzmir 1997.

ÖZEN, Haşmet, BİRİCİK, Sami Selçuk, Fizyoloji, Histoloji, Embriyoloji, 2. Baskı,

Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul 2004.

ROLAND, Josef, Konuşan Eller, Ter : Ragıp Rıfkı Özyürel, Hüseyin Hilmi Kitabevi,

İstanbul 1968.

RÜŞTÜ, Necdet, Niyet Manileri 100 Fal, İstanbul 1934.

SAYILI, Aydın, Mısırlılarda ve Mezopotamyalılarda Matematik, Astronomi ve Tıp,

Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1991.

SCHİMMEL, Anne Marie, Sayıların Esrarı, Ter: Mehmet Temelli, Verka Yay.,

İstanbul 1997.

SCOGNAMİLLO, Giovanni, Doğu ve Batı Kaynaklarına Göre Fal, Çev : Arif Arslan,

Karizma Yay., İstanbul 1999.

- Geleceğinizin Anahtarları, (Koza Yayınları, Güncel Kitaplar Dizisi), İstanbul

1975.

SEZER, Sennur, Osmanlıda Fal ve Falnameler, Milliyet Yayınları, İstanbul 1998.

SİMONS, Raphael, Çev: Selin Süer, Feng Shuı, “İş Yaşamında Başarıya Götüren

Yol”, Arıtan Yay., İstanbul 2000.

TEKİN, Talat, Irk Bitig (Eski Uygurca Fal Kitabı), Öncü Kitap, Ankara 2004.

TUNCEL, Nuran, A’dan Z’ye Astroloji, Kitsan Yay., İstanbul 1997.

URAZ, Murat, Türk Mitolojisi, Düşünen Adam Yay., İstanbul 1994.

ÜNAL, Ahmet, Hitit Sarayındaki Entrikalar Hakkında Bir Fal Metni KUB XX

1170=B02011, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1983.

WİLSON, Joyce, El Falı, Astroloji ve Numeroloji, Çev : Melike Atıl, Akaşa Yay.,

İstanbul 1993.

132

YAKIT, İsmail, Türk İslam Kültüründe Ebced Hesabı ve Tarih Düşürme, Ötüken

Yay., İstanbul 1992.

YEŞİLYURT, Aysel, Bütün Fallar, Gün Yay., İstanbul 2000.

ZEYDAN, Corci, İslam Medeniyeti Tarihi, Ter: Zeki Megamiz, C.III, Neşriyat Yay.,

İstanbul 1973.

İnternet Siteleri

<http//Fal_fal_%20çay%20falı_neyse%20halim%20çıksın%20falim.htm>1403 2005.

<http://www.astroloji.org/elfalı.htm>

<http//www.acayip.net/smsnet/yorumcu.asp.>

<http//www.medyumca.com/site/Fallar/kahve.asp.>

<http//www.medyumca.com/site/Fallar/muska-nedir.asp.>

<http//www.muneccim.com/gunluk-fal/bugun.asp.>

<http://www.astroloji.org/elfalı.htm.>

<http//falci.com/su.asp.>

<http//falci.com/hava.asp.>

<http//falci.com/toprak.asp.>

<http//falci.com/ateş.asp.>

<http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez> J. İntellect Disabil Res. 2001 Oct;45(Pt

5):416-23.

<http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez> J. Epidemiol Community Health. 1992

Oct;46(5):512-6.

<http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez> Rom J. Morphol Embryol. 1991 Jul-

Dec;37(3-4):123-30,

<http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez> J Pediatr Oncol Nurs. 1991 Jan;8(1):30-8.

<http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez> Indıan J. Lepr. 1986 Apr-Jun;58(2):263-75.

<http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez> Am J. Phys Anthropol. 1977 Jul;47(1):11-3.

133

<http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez> Endocrinologie. 1986 Apr-Jun;24(2): 87-96.

<http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez> J.Am Acad Dermatol. 1985 Aug;13(2 Pt

2):381-2.

<http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez> J.Morphol.1996 May.;228(2):179-87.

<http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez> J. Morphol. 1994 Jun;220(3):237-42.

<http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez> Acta Genet Med Gemellol (Roma).

1977;26(3-4):293-5.

<http://haber.mynet.com./detail_news/?mainPage=1&which=summary&type=center

&id=x1110165324964&ref=haberHome&ref2=1&date, 07 Mart 2005>

Makaleler

Allison A. Bailey, Peter L. Hurd, Finger lenght ratio (2d:4d) correlates with physical

aggression in men but not in women, Biologial Psychology 68, 2005, 215-222.

S. Lutchmaya, S. Baron-Cohen, P.Ragatt, R. Knickmeyer, J.T. Manning, 2nd to 4th

digit ratios, fetal testosterone and estradiol, Early Human Development 77,

2004, 23-28.

J.H.G. Williams, K.D.Greenhalgh, J.T. Marning, Second to fourth finger ratio and

possible precursors of developmental psychopathology in preschool children,

Early Human Development 72 2003, 57-65.

S.J.Robinson and J.T. Manning, The ratio of 2nd to 4th digit length and male

homesexuality, medline, abstract.

J:T. Manning, A. Stewart, P.E. Bundred, R.L. Trivers, Sex and ethnic differences in

2nd to 4th digit ratio of children, Early Human Development 80, 2004, 161-

168.

Engin Çalgüner, A prelımınary report on dıstrıbutıon of the palmar flexion creases in

a randomly selected Turkish population, (Sağ.Bil.Arş.Derg.) 8 (18) (163-167)

1997. 163.

134

Ansiklopediler

BÜYÜK KÜLTÜR ANSİKLOPEDİSİ, Başkent Yayınları, Ankara 1984, C.V.

BÜYÜK LUGAT VE ANSİKLOPEDİ, Meydan Yayınevi, İstanbul 1981, C.4.

GİZLİ İLİMLER ANSİKLOPEDİSİ KADER AYNASI, Türkiye Yayınları,

İstanbul 1955.

İSLAM ANSİKLOPEDİSİ, “Fal” Mad., D.İ.A., İstanbul, 1995., C.12.

İSLAMİ BİLGİLER ANSİKLOPEDİSİ, Hikmet Neşriyat, İstanbul 1993, C.I.

ŞAMİL İSLAM ANSİKLOPEDİSİ, Genel Yönetim ve İlmi Redaksiyon, Ahmet

Ağırakça, Şamil Yayınevi, İstanbul 1990, C. 2.

TÜRK ANSİKLOPEDİSİ, “Fal ve Falcılık” Mad., M.E.B., Ankara 1968, C.16.