el fali - yüksek lisans tezi
DESCRIPTION
..TRANSCRIPT
T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI
DİNLER TARİHİ BİLİM DALI
EL FALI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Azize UYGUN
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Ekrem SARIKÇIOĞLU
ISPARTA-2005
I
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ……………………………………………………………………………..V
KISALTMALAR………………………………………………………………...VII
ÖZET…………………………………………………………………………… VIII
ABSTRACT……………………………………………………………………….IX
GİRİŞ
FAL VE FALCILIK ……………………………………………………………….1
1. FALIN TARİHİ…………………………………………………………………2
2. FALNAMELER…………………………………………………………………9
3. FAL ÇEŞİTLERİ……………………………………………………………….12
I. BÖLÜM
EL FALI…………………………………………………………………………...39
1. Tarihi……………………………………………………………………………39
2. El falı ve Astroloji………………………………………………………………42
3. El falı ve Numeroloji……………………………………………………………45
II. BÖLÜM
EL FALINA BAKMA USULLERİ………………………………………………49
1. ELLER……………………………………………………………………..........50
A) EL TİPLERİ………………………………………………………………..51
1) Su Eli…………………………………………………………………….51
2) Hava Eli…………………………………………………………………52
3) Toprak Eli………………………………………………………………52
4) Ateş Eli…………………………………………………………………..53
II
B) EL ŞEKİLLERİ…………………………………………………………….54
1) Kare El……………………………………………………………….55
2) Konik El……………………………………………………………...56
3) Sivri Uçlu El…………………………………………………………58
4) Spatula El……………………………………………………………59
5) İlkel El…………………………………………………………..........61
6) Karışık El…………………………………………………………….61
7) Boğumlu El……………………………………………………..........62
C) EL AYASININ OKUNMASI………………………………………............63
1. TEPELER ……………………………………………………................63
a) Venüs Tepesi………………………………………………………...64
b) Jüpiter Tepesi………………………………………….....................65
c) Satürn Tepesi………………………………………………………...66
d) Uranüs Tepesi………………………………………….....................68
e) Merkür Tepesi……………………………………………………….69
f) Mars Tepesi……………………………………………......................70
g) Ay tepesi……………………………………………………………...71
2. ÇİZGİLER……………………………………………………................72
a) Elin Ayasındaki Temel Çizgiler………………………………..76
1) Hayat Çizgisi………………………………………………...76
2) Akıl Çizgisi…………………………………………………..79
3) Kalp Çizgisi…………………………………….....................81
b) İkinci Derecede Olan ve Her Elde Görülmeyen
Çizgiler……………………………………………………………..85
1) Kader ve Şans Çizgisi………………………………………85
2) Sıhhat Çizgisi………………………………………………...88
3) Güneş Çizgisi………………………………………………...90
III
c) Yardımcı Çizgiler……………………………………………….92
1) Venüs Hilali………………………………………………….93
2) Evlilik Çizgisi………………………………………………...94
3) Ay Çizgisi…………………………………………………….96
4) Bilek çizgisi……………………………………......................96
5) İlham Çizgisi…………………………………………………97
6) Nesil Çizgisi…………………………………….....................98
d)Yardımcı İşaretler………………………………………………99
1) Yıldızlar ………………………………………………..........99
2) Kare ve Dikdörtgen…………………………………………99
3) Çember……………………………………………………...100
4) Ada …………………………………………………………100
5) Üçgen…………………………………………......................100
6) Izgara………………………………………….....................100
7) Nokta…………………………………………......................101
8) Haç……………………………………………......................101
9) Harfler………………………………………………………102
10) Küçük Çizgiler…………………………………………….102
3. PARMAKLAR ………………………………………………………..103
a) Parmakların Şekillerine Göre………………………...............104
1) Baş Parmak…………………………………………….105
2) İşaret Parmağı…………………………………………107
3) Orta Parmak…………………………………...............107
4) Yüzük Parmağı………………………………...............108
5) Serçe Parmağı………………………………………….108
b) Parmakların Boğumlarına Göre……………………………109
1) Zeka ve Akıl Boğumu ………………………………..........109
IV
2) Kafa Boğumu……………………………………………….109
3) Kalp Boğumu………………………………………………110
4. TIRNAKLAR………………………………………………………….110
a) Şekillerine Göre Tırnaklar………………………………………..110
b) Renklerine Göre Tırnaklar…………………………......................111
D) ELLERDE YAŞ HESABI………………………................................112
III. BÖLÜM
ELLER VE FİZİKSEL ÖZELLİKLERLE KARAKTER ANALİZİ………..114
1) Karakter Analizi………………………………………………………...114
2) Bilimsel Çalışmalarda Karakter Analizi ve Bazı Hastalıkların
Tespiti ………………………………………………………………………117
SONUÇ …………………………………………………………………………..124
BİBLİYOGRAFYA ……………………………………………………………..128
V
ÖNSÖZ
İnsanların fıtratında var olan merak duygusu kişiyi bilinmeyeni anlayıp
keşfetmeye, geleceğin neler getireceğini önceden bilebilmeye yöneltmiştir. İnsan
kendi kaderini kendisi çizmek istemiştir. Bunda gizli olan şeye duyulan merakın
büyük payı bulunmaktadır. Bu merakı giderebilmek, gizliyi açığa çıkarabilmek,
bilinmeyen geleceği görebilmek amacıyla çeşitli yöntemler kullanılmıştır. Zaman
içinde insanların bu ihtiyaçlarını karşılamak üzere bu işi meslek edinenler ortaya
çıkmış, kahin, falcı, sihirbaz, bakıcı, büyücü gibi isimler almışlardır. Genelde
karakter tahlilinden anlayan, insanlara telkin gücü yüksek, pratik zekalı, dilbaz
kişiler, insanların zayıf yönlerini yakalayarak onları kullanma yoluna gitmişlerdir.
Eskiden olduğu gibi günümüzde de bir sorun olarak karşımızda duran fal
konusunu ele almayı uygun bulduk. Fakat geniş bir alanı bir çalışmada toplamak
mümkün olmadığı için falın çeşitleri arasından El falı üzerinde durmayı uygun
bulduk.
Araştırırken de bazı falcı ve medyumlarla görüşerek uygulayıcı
kaynaklarından yararlanmaya çalıştık. Ayrıca bu alanda yazılmış kitaplar da
araştırmamızın oluşmasında bize katkı sağladı.
Çalışmamıza falın genel bir tanımı ve tarihini araştırmakla başladık. Bu
süreç içersinde kullanılan fal çeşitlerinden bazılarını günümüzdeki yapılış
şekilleriyle beraber verdik. İlkel veya modern her toplumda kullanılageldiğini
gördük.
Birinci bölümde El falının tarihi süreci, sonra da hangi alanlarla
ilişkilendirildiğini; ikinci bölümde ise el falına bakarken nelere dikkat edildiğini ve
nasıl yorum yapıldığını ortaya koymaya çalıştık.
Üçüncü bölümde ise araştırmamız esnasında kullandığımız kaynakların
açıklamaları ve din büyüklerinin yaptığı yorumlar, konuyu tıp açısından incelemeye
de sevk etti. Tıp alanında uzman kişilerle görüşmelerimiz oldu. Yardım ve
yönlendirmelerinden dolayı Dr. M. Ali Malas ve Dr. İbrahim Eren’e teşekkürü bir
borç biliyorum.
VI
Çalışmam esnasında yaptıkları yardımlardan dolayı Danışman Hocam,
Ekrem Sarıkçıoğlu’na ve Hocam Nasuh Günay’a teşekkür ediyorum.
Azize Uygun
Isparta-2005
VII
KISALTMALAR
C. : Cilt
Çev : Çeviren
DİA : Diyanet İslam Ansiklopedisi
İbn : Oğul
M.Ö : Milattan Önce
M.S : Milattan Sonra
Mad : Madde
MEB : Milli Eğitim Bakanlığı
s. : Sayı
Ter : Tercüme
Vr. : Varak
Yay. : Yayınları
VIII
ÖZET
EL FALI
Azize Uygun
Süleyman Demirel Üniversitesi, Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü
Yüksek Lisans Tezi, 143 Sayfa, Ağustos 2005
Danışman: Prof. Dr. Ekrem SARIKÇIOĞLU
Toplumsal sorun olarak karşımızda duran falın özellikle bilimsel
gerçekliğinin olup olmadığını araştırmak istedik. El falıyla konumuzu sınırladık.
Çalışmamızda fal tarihi, süreci ve bu süreç içersinde kullanılagelmiş bazı fal
çeşitleri hakkında kısa bilgiler vererek konumuza giriş yaptık.
El falının tarihi sürecine değinerek konuyla ilgili diğer bilim dalları olan
astroloji ve numerolojiyle ilişkisini inceledik. İddia edildiği gibi el çizgilerinin ilahi
bir kaynak tarafından çizilmediğini bunların elin bükülme çizgileri olduğunu ancak
kişinin bazı özelliklerini de yansıttığını öğrendik.
Çalışmamız esnasında ise bazı karakter analizleriyle karşılaştık. Bunların
eski çağ bilimleri astroloji ve politeizm felsefesiyle ve kehanetle karıştırıldığını
gördük.
Araştırmamız sonucunda da fal ve kehanet niteliği taşıyan bilgilerin hiçbir
bilimsel gerçekliği ve dayanağı olmadığı halde insandaki fiziki özelliklere, özellikle
de ellere bakılarak karakter analizi yapılabileceğinin hatta bu alanla ilgili yeni yeni
çalışmaların yapıldığını gördük.
Anahtar Kelimeler: El Falı, Bükülme Çizgileri, Kehanet
IX
ABSTRACT
PALMİSTRY
Azize UYGUN
Süleyman Demirel University, Departman of Philosophy and Religion
Master of Arts, 143 pages, August 2005
Supervising Professor: Prof. Dr. Ekrem SARIKÇIOĞLU We desired to search the scientific reality of fortune which stands as a
societial problem. Our subject is limited with hand fortune.
We introduced our subject by telling the fortune history, process and and
some fortune types that had been used previously.
We seached the history of fortune telling and its relationships with oyher
sciences like astrology and numerology. We learned that hand lines caused from the
action of hands but reflects some of the characteistics or the people.
We reached some character analysis while our study. We saw that these are
confused with astrology, polytheism and predicition.
At the end of our search we found that fortuen and prediction hasn’t got a
scientific value but character analysis could be made according to this lines. And
new work areas are developing in the era.
Key Words: Palmistry, Palmar Flexion Creases, Prediction
1
GİRİŞ
FAL ve FALCILIK
İnsanoğlu tarih boyunca gerek kendisiyle, gerekse çevresiyle ilgili
bilinmezleri anlayıp keşfetmeye, geleceği hakkında bilgi sahibi olmaya ve böylece
kendi kaderine hükmetmeye çalışmıştır. Bilinmeyene ulaşmak için, merak edilene
bir ışık, bir işaret bulmaya gayret göstermiş fal, büyü, sihir, kehanet gibi uğraşılar
toplumlarda yer edinmişlerdir. İnsanların bu duygularını karşılamak üzere bu işleri
meslek edinen falcı, büyücü, sihirbaz, kahin, bakıcı gibi kişiler ortaya çıkmıştır. Bu
kimseler toplum tarafından da büyük itibar görmüşlerdir.
Konumuz olan fal özelikle kişinin geleceği, kaderi ve talihi hakkında
birtakım bilgiler elde edebilmek, ipuçları yakalayabilmek amacıyla çeşitli metotlar
kullanılarak yapılan bir kehanet türü olarak tanımlanmaktadır.1
“Fal” kelimesi Arapça bir kelime olup, gelecekteki olaylara “işaret”
anlamında ve “tyr” kelimesinin eş anlamlısı olarak kullanılmıştır.2 Gelecek
hakkında bilgi sahibi olabilmek için çeşitli yollara başvurma, baht, uğur ve talihi
anlamak için birtakım garip yollara başvurarak, atılan boncuk ve baklaya, tesadüfen
açılan bir kitabın sayfasına, koyunun kürek kemiğine, kahve fincanına vb. şeylere
bakarak bunlardan anlam çıkarma işi3 anlamına da gelmektedir. Bu işi kendine
meslek edinmiş kimseye ise falcı denilmiştir.4
Ayrıca karışık olan bir hususu ortaya çıkarmak amacıyla yapılan
teşebbüslerde,5 uğur ve uğurlu şeyleri gösteren simge anlamında da kullanılmıştır.
Batı’da genellikle gelecekten haber vermede (kehanet), Grekçe “manteia”, İngilizce
“mancy”, Fransızca da “mancie” ekleriyle yapılan ve fal türlerine göre değişen
kelimeler kullanılmaktadır. Fal, bakıcılık ve kehanet kelimeleri de sadece
1 Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, Vadi Yay., Konya 1998, 125. 2 Türk Ansiklopedisi, “Fal ve Falcılık” Mad., C.16, M.E.B., Ankara 1968, 90. 3 Şamil İslam Ansiklopedisi, Genel Yönetim ve İlmi Redaksiyon, Ahmet Ağırakça, Şamil
Yayınevi, İstanbul 1990, C. 2, 143. 4 Büyük Lugat ve Ansiklopedi, C.4, Meydan Yayınevi, İstanbul 1981, 497. 5 Muallim Naci, Muallim Ömer Naci, Lugati Naci, Fal Mad., Çağrı Yayınları, İstanbul 1987.
2
“divination” kelimesiyle ifade edilmektedir. Bunlar tek bir kavram altında
toplanmış olsa da aralarında farklar bulunmaktadır.6
Bakıcılık ve kehanet özel birtakım yeteneklerle ve cinler vasıtasıyla
gelecekten haber alma çalışması yönüyle faldan ayrılmaktadır.7 Kehanet, falcılıktan
daha kapsamlıdır. Belirli fal ve astrolojik metotları kullanarak gelecekten, ara sıra
da geçmişten haber vermesi yönüyle faldan farklı görülmüştür.8 Fakat gelecekten
haber verme özelliklerinden dolayı fal ve kehanet genelde bir arada ve aynı
anlamda kullanılmıştır.
1. FALIN TARİHİ
Falcılığın insanlık tarihinin en eski uğraşlarından biri olduğu görülmektedir.
Milattan en az 4000 yıl önce Çin, Mısır, Babil, Eski Yunan Medeniyetlerinde
uygulandığı bilinmektedir. Fakat fal ve falcılığın muhtemelen en eski kaynağı
Mezopotamya’dır.9 Din ve hekimlikle ilgili işlerde kullanılmakla birlikte özel ve
genel nitelikteki meselelerin çözümünde başvurulan yardımcılardandır.10
Falcılıkla uğraşanlar arasında sadece o ülkenin halkı değil, üst kademeden
insanlar da olmuştur. Bazı dinlerde din adamlarının bu işlerle uğraştıkları,
Tanrılarla irtibat kurarak onlardan gelecekle ilgili bilgiler almaya çalıştıkları
bilinmektedir. Birçok uygarlıkta kehanet merkezleri kurulmuş, bu merkezlere her
sınıftan insan büyük ilgi göstermiştir. Krallar bu merkezlere haber göndererek,
ordusunun savaşacağı şehri, yeri ve uygun zamanı öğrenmek istemişlerdir.11
Kehanet ve kahinlik konusu geniş bir şekilde incelendiği zaman özellikle
Dünyanın her yerinde, politeist inançlara sahip kültürlerde rastlanmaktadır.
6 İslam Ansiklopedisi, D.İ.A, C.12, Diyanet Yay., İstanbul 1995, 134. 7 İslam Ansiklopedisi, 134. 8 Gündüz, 209. 9 İslam Ansiklopedisi, 135. 10 Ayşe Duvarcı, Türkiye’de Falcılık Geleneği ile Bu Konuda İki Eser, Falname-i Risale-i li Cafer-i
Sadık ve Tefe’ülname, Doktora Tezi, Ankara 1987, 6. 11 Zuhal Akar, Topkapı Sarayı Müzesinde Bulunan İki Falname ve Resimleri, Yüksek Lisans Tezi,
Ankara 2002, 17 ; İslam Ansiklopedisi , 135.
3
Kehanetle uğraşanlar, sadece din adamı değil aynı zamanda Tanrıların seçtiği, Tanrı
ile insanlar arasında aracılık yapabildiğine inanılan kimselerdir.12
Sümerlerde kahinlerin tanrılarla irtibat halinde olduklarına ve gelecekten
haber aldıklarına, uğurlu veya uğursuzu bildiklerine inanılıyordu. Hatta yerin altına
giderek, Cehenneme gitmiş olan ruhlardan istediklerini kurtarabildikleri kabul
görüyordu.13
Bu ülkede kahinlere kehaneti ilk öğreten kişinin “Anmeduranki” olduğu
söylenmektedir. O, büyük tufandan önce gelen hükümdarlardan yedincisi olarak
bilinmektedir. “Baru’lar” ise kahinlik görevinde bulunan papazların isimleridir.14
Keldanilerde fal aracı olarak birçok nesneler, hayvanlar, doğal olaylar
kullanılmıştır. Bir elmasın parıltıları, rüzgarda sallanan yapraklar, yılanlar, köpekler
kısacası hemen hemen her şey fal bakmak için bir araçtır.15
Yunanlılarda bazı Tanrıların kahinlik gücünün olduğuna;16 ilahların
medyumlarla, kahinlerle iletişim kurduklarına ve onlara birtakım haberler
verdiklerine inanılmıştır. Bu ilahlardan en önemlisi olan “Apollo” kehanet Tanrısı
olarak da nitelendirilmiştir. Delfi’de bu Tanrının bir tapınağı bulunmakta idi.
Homeros zamanında “Kahinlik Ocağı” olarak büyük bir üne sahip olmuştur. Diğer
bir Tanrı da Zevs’tir. Epeiros’ta, Dodona’da eski meşe ağaçlarının çıkardığı
hışırtılar Zevs’in sesi olarak düşünülmüştür. Üstelik Olimpia’da bu Tanrı’nın bir
kehanet ocağı vardır.17 Bir diğeri de Tanrıça Tykhe (İsis)’dir. Romalıların en çok
tapındıkları ve korktukları, kör talihi simgeleyen Fortuna ile bir tutulmuştur.18
Ege’de tarih öncesi çağlardan beri kahinlik özelliği bulunan, yer altı
kahramanları, tanrılar ve yarı tanrılara inanılmıştır. Bir mitolojiye göre ise, Apollo
12 Elvan Öğüt, Gündüz Öğüt, Tarih Boyunca Gerçekleşen ve Gerçekleşmesi Beklenen Kehanetler
ve Kahinler, Ege Meta Yay., İzmir 1997, 61. 13 Murat Uraz, Türk Mitolojisi, Düşünen Adam Yay., İstanbul 1994, 242. 14 Uraz, Türk mitolojisi, 244-245. 15 Giovanni Scognamillo, Doğu ve Batı Kaynaklarına Göre Fal, Çev : Arif Arslan, Karizma Yay.,
İstanbul 1999, 54-55. 16 Arif Arslan, Büyü Fal ve Kehanet, Nesil Yay., İstanbul 2002, 107. 17 Arif Müfid Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1971, 143. 18 Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul 1972, 144.
4
evlenmek istediği Kassandra’ya falcılık yeteneği vermiş, Hermes’e de zar şansıyla
ilgili falı vermiştir.19
Eski Yunanistan’da hem kişisel hem de toplumların geleceğiyle ilgili
kehanetlere önem verilmiştir. Bunları Yunan Mitolojilerinde, destanlarında (İlyada,
Odise), ünlü tarihçi Heredot’un eserlerinde de görebiliriz.
Yunanlı filozof Pyhagoras MÖ. VI. Yüzyılda Mısır’ı ve bazı Asya ülkelerini
dolaşmış Kaldelilerin, Mecusi Rahiplerin uğraştığı gizli ilimleri inceleyerek
Yunanistan’a getirmiştir.20
Ülkedeki krallar gelecekle ilgili bilgiler edinebilmek amacıyla Piti (Pitya)
adını taşıyan Delfi kahinlerine başvurmuşlardır. Bu kahinler Yunanlılar için 7.
yüzyılda önemli bir otorite haline gelmiş ve ünü sadece Yunan sınırları içinde değil
Anadolu içlerine kadar yayılmıştır. Bunlar gelecekten haber veren rahiplerin
yanında ömürlerini kahinliğe adamış ve hayatlarını saf kalma düsturu içinde
yaşamayı seçmiş kadınlardır.21
Aristoteles ve Platon’un da fala inandıkları söylenmektedir.22 Aristo
Fizyognomi üzerine bir kitap yazmış bu sanatı da birçok öğrencisine öğretmiştir.23
Akadlar da falcılıkla oldukça fazla ilgilenen topluluklar arasındadır.
Falcılığın Asya ve Akdeniz Bölgelerinde de yaygınlaşmasında etkili olmuşlardır.24
Roma’daki uygulamalar ise genel olarak Yunan kültürüyle benzerlik
göstermektedir. Bu iki medeniyette de görülen ve adına “mantika” denilen hem
devletin hem de kişilerin geleceğinin öğrenilmeye çalışıldığı bir düşünce tarzı
bulunmaktadır. Mantika, doğrudan doğruya sanatsız olarak gerçekleştirilen tabii
mantika ve birtakım vasıtalar kullanılarak kehanette bulunma işi olan yapma
mantika diye ikiye ayrılmıştır. Yapma, sanatlı olarak kullanılan alamet mantikası
özellikle Roma’da çok gelişmiş ve uzun bir dönem kullanılan bir ilim dalı olmuştur.
19 Arslan, 107 ; Erhat, 144. 20 Duvarcı, 8 ; Türk Ansiklopedisi, 90. 21 Öğüt, 71. 22 Büyük Kültür Ansiklopedisi, C.V, Başkent Yayınları, Ankara 1984, 1764. 23 Türk ansiklopedisi, 90. 24 İslam Ansiklopedisi, 135.
5
Mesala dini törenlerde taşınan Tanrı tasvirinin her sallanışından ayrı bir mana
çıkarılmaya çalışılmıştır.25
Grek, Etrüsk ve Roma falcılığı hakkında sayısız araştırmalara rağmen birçok
detayları henüz aydınlatılabilmiş değildir.26 Roma imparatoru Justinianus’un
sarayında çağının en büyük falcılarını bulundurduğu ve onlardan gelecek hakkında
haberler aldığı söylenmektedir.27
Mısır’da ise Firavunların özel kahinleri vardı. Bunlara “Urmalar” denilirdi.
Bunlar Ptah mabedinin yer altı adalarında yaşarlar, inandıkları Tanrılarıyla sürekli
iletişim halinde bulunurlar, dış dünya ile ilişkilerini koparırlardı. En eski kehanet
merkezleri olarak Amon-Re kehanet merkezleri bilinmektedir.28
M.Ö. 1450-1180 yıllarında varlığını sürdürdüğüne inanılan Hititler’de ise
falın en çok kullanıldığı alan savaşlardır. Ordunun hareketleri, takip edeceği yol,
kışlayacağı yer, saldırıya geçeceği yer ve zaman hakkında ve bu savaşın sonunda
kralın zafer şansının olup olmadığına dair gelecekle ilgili bilgiler elde edilmeye
çalışılmıştır.29
Çinlilerde falcılık geleneği çok eski dönemlere, Eski Çinlilere
dayanmaktadır.30 Fala bakmak amacıyla ciddi bir fal kitabı olarak görülen I Ching
(Değişmeler Kitabı) kullanılmıştır. Bu kitap Çin’in en eski fal ve bilgelik
kitabıdır.31
Buda, mürşit olduktan sonra fal ve kehanet gibi sahte hünerleri reddetmiştir.
Fakat Buda’nın öğrencilerinden bazıları fala inanmış ve gittikleri ülkelere de
götürmüşlerdir.32
25 Mansel, 376 ; Duvarcı, 7. 26 Ahmet Ünal, Hitit Sarayındaki Entrikalar Hakkında Bir Fal Metni KUB XX 1170=B02011,
Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1983, 3. 27 Büyük Kültür Ansiklopedisi, 1764. 28 Öğüt, 67. 29 Akar, 10. 30 Arslan, 107. 31 Giovanni Scognamillo, Geleceğinizin Anahtarları, -, (Koza Yayınları. Güncel Kitaplar Dizisi),
217. 32 İslam Ansiklopedisi, 136.
6
Amerika yerlileri olan Kızılderililerde, Avusturya çöllerinde yaşayan
Aborjinler’de de fal ve büyü işleri oldukça yaygındı. Fas (Batı Afrika), Zulu
(Güney Afrika) ve Yeni Zelanda yerlileri gibi halklar yanında daha modern
görünümlü birçok ülke ve toplulukların gelenekleri arasında kristal küreye bakarak
vizyon görme usulleri yaklaşık M.Ö. 3000 yılından beri devam etmektedir. Bazı
toplumlarda ise kahinlerin yerini bir tür din adamı olmakla beraber hekimlikle ve
büyücülük, falcılık gibi işlerle uğraşan Şamanlar almıştır. Şaman aynı zamanda
Kuzey Amerika, Avusturya, Güney Amerika Yerlilerinde, Eskimolarda, Japonlarda,
Afrika kabilelerinde hekimlere, şifacılara, majisyenlere (büyücülere), ve
medyumlara verilen isimdir.33
Fala bir hayli itibar edenler arasında İslamiyet’ten önceki Türkler de
bulunmaktadır. Onlar karşılaştıkları sorunları çözmede falcılardan yardım
istemişlerdir. Irk ve Tölge kelimelerini fal anlamında kullanılmışlardır. En eski fal
kitapları Irk Bitig’dir.34
Eski Türklerde falcılar kullandıkları malzemeye göre farklı isimler
almışlardır. Koyun, sığır, at, geyik gibi hayvanların kürek kemiklerine bakarak
geleceği okuyanlara “yağrıncı”, koyun tezeği, taş veya benzer birtakım tanelerle fal
açanlara ise “kumalakçı” denilmiştir. Bunların dışında değişik malzemeler
kullananlara da “ırımcı” adı verilmiştir.35
Fal Orta Çağda değersiz madenleri, kıymetli madenlere dönüştürme sanatı36
olarak bilinen simya bilimi ile karışmış bir halde görülmektedir.37 Bu dönemin ünlü
kahinleri arasında Nostradamus bulunmaktadır. Bu kişinin kehanet adına yapığı
tahminler döneminde olduğu gibi günümüzde de konuşulmaktadır. Kitaplarında
daha çok muğlak ve müphem ifadeler kullanmış, bu ifadelerde ne anlatmak istediği
tam olarak anlaşılamadığından sözleri farklı şekillerde yorumlanarak geleceği
bildiğine inanılmıştır.
33 Öğüt, 61. 34 Talat Tekin, Irk Bitig (Eski Uygurca Fal Kitabı), Öncü Kitap, Ankara 2004, 30-31. 35 Duvarcı, 12. 36 M. Reşat Güner, Okültizm, Tarih Boyunca Gizli Bilimler, Ege Meta Yay., İzmir 2001, 131. 37 Duvarcı, 9.
7
İslam’dan önce Cahiliye Arapları arasında da falın büyük bir kıymeti vardır.
İslamiyet’in gelmesiyle yapılması yasaklanan fal çeşitlerinin yanı sıra günümüze
kadar gelmiş olan ve halen az-çok uygulananları da bulunmaktadır. Bunların
tanınmış olanlarını şöyle sıralayabiliriz.
Zecr, iyâfet, tıyâre, tark ve kehânet, ezlâm, irâfet, ihtilâc, kıtfe, kıyâfet ve
firâset. Zecr, tıyâre ve iyâfet aşağı yukarı aynı anlama gelmektedir.38 Bunlar çeşitli
kuşlar ve hayvanların uçuş, yürüyüş, konuş, titreyiş ve seslerine bakılarak anlamlar
çıkarma işidir.
Kıtfe : Koyun kemiğinde bulunan renk ve çizgilere bakılarak yapılan fal
şeklidir.
İrâfet : Suya, küreye ve güneş gibi parıldayan nesnelere bakarak kehanette
bulunmakdır.
Firâset : İnsanların görünüşüne, renk, şekil ve uzuvlarına bakılarak yapılan
falcılıktır.
İhtilâc : İnsan vücudundaki bazı organların oynaması, seğirmesi gibi
birtakım hareketlerin incelenmesi ile yorumlar üretme şeklidir.39
Kiyâfet : İnsanın dış görünüşünden, şeklinden, organlarının durumundan
yola çıkarak o kişinin karakteri ve huylarını anlama işidir.40
Tark veya kehanet : Çakıl taşları, hurma çekirdekleri, nohut, bakla gibi
nesnelerle açılan fal çeşitleridir.41 Kehanet ise, taşla fal açmaktır. Taşlara çeşitli
işaretler konularak avuçta karıştırılmış ve avuç açıldığı zaman taşların duruş
şekilleri yorumlanmıştır.42 Bunların dışında ilm-i reml bulunmaktadır.
38 İ. Hikmet Ertaylan, Falname, Sucuoğlu Matbaası, İstanbul 1951, 2-3. 39 Halil Ersoylu, Fal, Falname ve Bir Çiçek Falı (Der Aksam-ı Ezhar), Edebiyat Fakültesi
Basımevi, İstanbul 1997, 196-198. 40 Duvarcı, 59. 41 İslam Ansiklopedisi, 138. 42 Duvarcı, 56.
8
İlm-i Reml: Kum üzerine çizgiler çizilerek yapılan bir çeşit fal şeklidir. Bu
usulün yıldızlar ve burçlarla ilgisinin olduğuna inanılır. 16 işaretten bazısı uğur ve
talihe, bazısı da uğursuzluğa işaret sayılmıştır.43
Fal Araplar tarafından bir ilim olarak görülmüştür. Özellikle bazı alanlarının
ihtisas gerektirdiğine inanılmıştır. İslam’ın ortaya çıkmasıyla bu uygulamaların
bazısı ortadan kalkmakla birlikte bazı çeşitleri İslami bir şekle bürünerek özel bir
yer ve değer kazanmıştır. Bazıları da İslam’ın haram saymasına rağmen
Müslümanlar arasında yaşayarak günümüze kadar gelmiştir.44
Araplarda kahinlik adına pek çok kimseler ün salmıştır. Hatta kahineler de
oldukça fazladır. Bunların en eskisi ve tecrübelisinin (Şek) ve (Satıh) olduğu
söylenir. Bunlar hakkında anlatılanlar daha çok efsane şeklindedir.45
Onlara göre Tanrı’nın yardımcıları olarak bilinen ruhlar, dünyanın
idaresindedirler ve insanların mutluluğa ulaşması, başlarına felaketlerin gelmesi
onların müdahalelerinin sonucu olarak görülmüştür.46 Kahinlerin her şeyi bildiğine
inanılmıştır. Çünkü ruhlar bu kişilere bilgi vermektedirler. Öyle ki bir kişinin başı
ağrısa, kahin onu okuyup üfleyerek tedavi etmiştir. Bazı işlerde ise kahin kum falı
denilen remili kullanmış, yahut ipe düğümler atmış ve ona üfürerek karşılaşılan
problemleri çözmeye çalışmıştır.47
Putların içinde Hatif” denilen cinlerin olduğuna ve bunların kahinlerle
konuşup, gökte neler olup bittiğini haber verdiklerine inanılmıştır.48
Osmanlılar Döneminde ise hem halk hem de Padişah, şehzade, bilginler gibi
üst sınıfta falla ilgilenmişlerdir. Her kabilede bir büyücü, her aşirette bir Şaman
bulunduğu gibi, Osmanlı devletinde de hemen hemen her padişahın yanında devlet
memuru olarak yıldızlardan hükümler çıkardığına inanılan bir müneccimbaşısının
43 Duvarcı, 65. 44 Ertaylan, 1. 45 Corci Zeydan, İslam Medeniyeti Tarihi, Ter: Zeki Megamiz, C.III, Neşriyat Yay., İstanbul 1973,
32. 46 İslam Ansiklopedisi, 170. 47 Zeydan, 31. 48 Neşet Çağatay, İslam Dönemine Dek Arap Tarihi, Dizi : VII, Sayı : III, Türk Tarih Kurumu
Basımevi, Ankara 1989, 144-145. Şinasi Gündüz, Mitoloji ve İnanç Arasında, Etüt Yay., Samsun 1998, 58.
9
bulunduğu bildirilmektedir. Bunlar ilmiye sınıfı tarafından sevilmeyen ve kralların
yanında hazır bulunan kişilerdir.49
Zamanla müneccimlik müessesi ortadan kalkmış, halk arasında
“yıldızname” adlı kitaplara bakarak, geleceği söyleyen kimseler ortaya çıkmıştır.
Falın yaygınlaşmasının bir sonucu olarak nasıl fal bakılacağını öğreten, bu iş için
kullanılacak metinlerin de içinde yer aldığı fal kitapları, “falnameler” yazılmıştır.
2. FALNAMELER
Fal ile ilgili yazılan ihtilacname, kıyafetname, kehanetname, tefe’ülname,
yıldızname ve hurşidname gibi adlarla anılan eserlere genel olarak falname
denilmiştir. Bunların bazıları şiir, bazıları da nesir şeklindedir. Eserler Türkçe,
Arapça ve Farsça olarak yazılmıştır.50
Peygamberimizin damadı Reml-i Hazret-i Ali, Hz. Ali’ye, Risale-i Fal-name
li Ca’fer-i Sadık onun ahfadından Cafer-i Sadık’a, Haza Fal-ı Kur’an, Muhyiddin
ibn Arabi’ye, izafe edildiği birtakım eserler ortaya çıkmıştır.51 Cafer-i sadık’a izafe
edilen birçok falnameden bahsedilmektedir. Bunlardan biri olan Risale-i falname li
Cafer-i Sadık adlı eser de ise bir niyetin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini öğrenmek
için ilk olarak dileğin kayıtlı olduğu daire bulunmuş sonra da fala bakan ve baktıran
kişi ellerini yumarak bir Fatiha üç İhlas okuyup, salavat getirmiş ve parmaklarından
istedikleri kadarını açarak bunların sayısını toplamış ve birtakım işlemlerin
sonucunda çıkan ayetler fal olarak kabul edilmiştir.52
Padişahlardan da Fatih adına düzenlenen iki tane falnameden
bahsedilmektedir. Biri Farsça Cam-ı Suhan-gu’dur. Diğeri ise Türkçe yazılmıştır.53
Bunun yanında Şehzade Cem Sultan’a da “Fal-ı Reyhan-ı Cem Sultan” adlı bir
falnamenin yazıldığını görmekteyiz.54
49 Ersoylu, 201 ; Scognamillo, GA, 17. 50 Ersoylu, 204. 51 Ersoylu, 27. 52 Duvarcı, 99. 53 Ertaylan, 31 ; Duvarcı, 26. 54 Duvarcı, 26.
10
Falnameler “gaybı ancak Allah bilir” ibaresiyle başlamaktadır. Muhyiddin
ibn Arabi ise eserinde bir işe başlamanın hayır mı yoksa şer mi olduğunu
anlayabilmek için abdestli olarak kıbleye dönülerek, eûzü besmele ile birlikte bazı
ayetleri okuduktan sonra on kere salavat-ı şerif getirip peşinden tefe’ülde
bulunulması gerektiğini söyler. Fal bakmayı uygulamalı olarak öğretmek amacıyla
sorular sorar ve cevaplarını aramaya çalışır.55
Falnameler fal bakmakta kullanılan metinler olmaları bakımından üçe
ayrılmaktadır. Birincisi en yaygın olarak kullanılan ve Falü-l Kur’an adı verilen
Kuran Falnameleri, ikincisi kur’a yöntemiyle, zar atarak bakılan Kur’a
Falnameleridir. Üçüncüsü de, Fe’lü’n Nebi, Fe’lü Esma-i Nebi isimleri verilen
Peygamber adlarına göre düzenlenen falnamelerdir.56 Manzum bir eser olan Baht
Aynası57 bir kura falnamesidir. Fakat bunların dışında hiçbir gruba girmeyen
falnameler de bulunmaktadır. Bunlardan bazıları, hemen hemen hepsi aşk meşk
üzerine yapılmış, içinde manilerin yer aldığı ve halk tarafından da oldukça ilgi
görmüş olan manili fallardır.58
Bunların dışında Mesnevi-i Mevlana, Divan-ı Hafız, Şeyh Sadi’nin
Gülistan-ı Sa’di adlı eserleri açılarak bakılan ve kitap falı denilen fal çeşitleri
görülmektedir. Fakat Kuran’ın açılarak bakıldığı Kuran Falı en efdal olanı kabul
edilmiştir.59
İsmail Hikmet Ertaylan, yaptığı araştırmalar sonucu Arapça, Farsça ve
Türkçe yazılmış 24 falname tespit etmiştir.
Tespit edilen bu falnameleri şöyle sıralayabiliriz.
a) İstanbul kütüphanelerinde olanlar:
1- Farsça manzum, Kur’an falı hakkında
2- Farsça manzum, Cam-i Suhanguy
55 Ebu Abdullah Muhyiddin Muhammed b. Ali İbnü’l Arabi, Tefeülname, Ter : Hüseyin Nafiz,
Ankara 1914. 56 İslam Ansiklopedisi, 143. 57 Ebu Abdullah Muhyiddin Muhammed b. Ali İbnü’l Arabi, Baht Aynası, Cemiyet Kütüphanesi,
1914. 58 Necdet Rüştü, Niyet Manileri 100 Fal, İstanbul 1934, Fal Tahminleri, 1950, Meraklı Fal, 1950. 59 Ertaylan, 21.
11
3- Türkçe manzum, Haza fal-i kur’a
4- Türkçe manzum, Tertib-i mahsus
5- Haza fal-i Kur’an-ı azim, mensur
6- Haza fal-i Kur’an tertib-i mahsus
7- Haza fal-i Kur’an telif, tertib-i mahsus
8- Falname
9- Risale-i falname Li Cafer-i Sadık
10- Falname-i Arabi
11- Tefe’ülname-i manzum
12- Risale-i Falname
b) Anadolu kütüphanelerinde olanlar:
1- Farsça Manzum ve Farsça mensur tefsirli Kur’an falı
2- Fal-i Türki manzum
3- Hurşidname, Türkçe manzum kur’a falı
4- Fit-tefe’ül-i bil Kur’an, mensur
5- Risalet-üt tefe’ül bil Kur’an, mensur, Arapça
6- Fal ve remil risalesi
7- Tefe’ül usulleri
c) Avrupa Kütüphanelerinden
1- Manzum Kur’an falı, Türkçe
2- Fal-i Kur’an-i azim
3- Cafer-i Sadık Falnamesi
4- Falname-i manzum
5- Şerait-i fal-i Kur’an-ı azim’dir.60
60 Ertaylan, s. 29-30.
12
Bunların dışında Zuhal Akar, Topkapı Sarayındaki iki falname üzerine
yaptığı çalışmada Şah Tahmasb Falname’sinin ve 2.Dresden Falnamelerinin
bulunduğunu söylemektedir. Şah Tahmasb falnamesinin Safevi hükümdarı Şah
Tahmasb zamanında tarihlendirildiği düşünülmektedir. Bu falnamenin İmam Cafer
es Sadık’a atfedilen falnameden kopyalanma ihtimali de bulunmaktadır.61
2.Dresden falnamesi ise 1600’lü yıllarda tarihlendirilmiştir. 1718 yılında Osmanlı-
Avusturya Savaşı sırasında Avusturya’ya götürülmüş olma olasılığından söz
edilmektedir.62 Bunlar resimli olan falnamelerdir. Bir de 1703 ve1702 numaralı
falnameler bulunmaktadır. 1703 numaralı falname I. Ahmed dönemi vezirlerinden
olan Kalender Paşa tarafından hazırlanmıştır. Falnamenin giriş sayfasında Sultan I.
Ahmed’in tuğrası bulunmaktadır.63 1702 numaralı falname hakkında ise kapsamlı
bir bilgi olmamakla birlikte Tahmasb Falnamesinden türediği belirtilmektedir.64
Gördüğümüz gibi hemen hemen bütün dinsel geleneklerde farklı isimler
altında ve farklı metotlarla yapılan falcılığa rastlanmaktadır. Fala bakmak içinse
çeşitli araçlar ve yöntemler kullanılmıştır. Bu da değişik fal türlerinin ortaya
çıkmasına sebep olmuştur. Tarihin muhtelif devirlerinde çeşitli kültürlerde bilinen
ve uygulanan başlıca fal türlerinden bulabildiklerimizi Latinceleri65 ile birlikte şöyle
sıralayabiliriz:
3. FAL ÇEŞİTLERİ
a) Astroloji:
Yıldız falı (horoscopy), ilm-i nücum olarak da isimlendirilmektedir. Halk
arasında “kitap açtırma, kitaba baktırma” gibi isimlerle de anılan yıldız falı veya
burç falı bugün kullanılan astrolojiyle ilgilidir. İnsanın doğum anındaki yıldızların
konumunun o kişinin kaderini etkileyerek, insanların talihinin bu yıldızlar
tarafından belirlendiğine, Dünyada olup bitenler üzerinde yıldızların etkilerinin
61 Akar, 32. 62 Akar, 35. 63 Akar, 38. 64 Akar, 41. 65 İslam Ansiklopedisi, 135 ; Türk Ansiklopedisi, 90 ; Öğüt, Elvan, Gündüz, 6 ; Güner, 160.
13
bulunduğuna ve her bir ayı ve haftanın her bir gününü bir yıldızın idare ettiğine
inanılmıştır.66
İlk çağlardan beri, Sümerler, Babilliler, Eski Yunan ve Romalılar, Mısırlılar,
Araplar, Çinliler, Türkler ve daha birçok topluluklar bugün adına astroloji denilen
bu alanla ilgilenmiş ve burçlardan kaderini okumaya çalışmışlardır.67
İnsanların talihi, devletin, milletin geleceğinin ne olacağı, her hangi bir
isteğin hayırlı olup olmayacağı gibi birtakım meraklar astrolojiyi ortaya çıkarmıştır.
Yıldızları anlayabilmek için de “yıldızname” denilen eserler yazılmıştır.68
Sümerlerden kalma belgeler olmamakla birlikte yıldız kümeleri adlarının Sümerce
olduğu söylenmektedir.69
Çinliler ise kendilerine has bir yöntem geliştirerek Çin Astrolojisini
kullanmışlardır. M.Ö. 29. yüzyılda İmparator Fu Hsi tarafından gelecekten haber
alabilme amacıyla ilk defa kullanıldığından bahsedilmektedir. Bu usulde 9 tane
yıldız bulunmaktadır. Her yıl ve ay bir yıldız tarafından yönetilmektedir. Ayrıca
yıldızınız size uygun rengi ve mobilyaların yer ve yönünü bildirmektedir. Çin
Güneş takvimi esas alındığı için Çin astrolojisi 1 Ocak’ta değil 4 Şubat’ta
başlamaktadır.70
Akad astrolojisinde ise gök olayları ve meteoroloji olaylarından gelecek
hakkında bilgi elde edilebildiğine inanılmıştır. Gökte astrolojik bakımdan önemli üç
kuşak bulunmaktadır. “Anu” Ekvator Bölgesi, “Enlil” Yengeç Dönencesi ve “Ea”
Oğlak Dönencesidir. Bu bölgeler astrolojide gezegenlerin yerlerinin
belirlenmesinde kullanılmıştır.71
İslamiyet öncesi Türklerde de Şamanlar, yıldızlara bakarak kahinlik yapmış
ve yapılacak işler için uğurlu günler tespit etmeye çalışmışlardır.72
66 Uraz, Türk mitolojisi, 34. 67 Aydın Sayılı, Mısırlılarda ve Mezopotamyalılarda Matematik, Astronomi ve Tıp, Türk Tarih
Kurumu Basımevi, Ankara 1991, 76 ; Arslan, 106. 68 Gök ve Yıldızlardan İstikbalimizi Okuyalım, İkbal Kütüphanesi, Faydalı Kitaplar. 69 Sayılı, 329. 70 Raphael Simons, Çev: Selin Süer, Feng Shuı, “İş Yaşamında Başarıya Götüren Yol”, Arıtan
Yay., İstanbul 2000, 33-35 71 Sayılı, 324. 72 Duvarcı, 44.
14
Araplara astronomiyi ve kehanet şekillerini getirenlerin Keldaniler olduğu
söylenmektedir. Buna bir delil olarak da Araplarda kahine’nin “Hazi” veya “Hazza”
anlamına geldiği, Keldaniler’de de aynı kelimelerin bakıcı, görücü anlamında
kullanıldığı öne sürülmektedir.73
b) El ve Ayak Falı (Chiromancy):
Eldeki çizgilerden hareketle ve parmakların şekline bakarak hem insanın
karakterini hem de geleceğini okuma işidir.74 El falıyla uğraşanlar avuç çizgilerini
elde görülme sıklıklarına göre gruplara ayırmışlardır. Ana kıvrımları hayat, akıl ve
kalp çizgisi olarak isimlendirmişlerdir. Kader, sağlık, güneş çizgisi olarak ikinci
derecede görülen çizgileri sınıflandırmışlardır. Bir de çok az elde görülen çizgileri
nesil, ilham, bilek, ay, evlilik çizgileri ve Venüs hilali olarak isimlendirmişlerdir.
Bu çizgilerin elin sahibi hakkında çeşitli bilgiler verdiğine inanılmıştır. Çizgilerin
uzun veya kısa, ince veya kalın, düz veya kopuk olmaları, renkleri ve parmakların
şekil ve çizgilerinin farklı anlamlar taşıdığına inanılmıştır.
El falının beşiği Hindistan olarak görülmüştür. Samudrika adını verdikleri el
falının esaslarını belirlemişlerdir. Sonra Çin’de Tibet’te, İran’da, Mısır’da daha
sonrada Eski Yunanistan’da yayılmıştır.75
Eski Çinliler, insanın kaderini ve kişiliğini belirleyebilmek için elin yanında
ayağı da daha çok rütbe ve meslekler konusunda bir fal aracı olarak kullanmışlar. El
falındaki gibi ayaktaki çizgilere de bakarak birtakım yorumlar yapmışlardır. Bu
çizgilerde ise, eldeki çizgilerden farklı olarak kaplumbağa, kuş, ağaç, çiçek, kitap,
makas ve dantel motifleri gibi özellikle Doğuya has bazı simgeler
kullanılmaktadır.76 Çizgilerin ve şekillerin dışında ayağın büyük ve küçük olması
da yorumlanmıştır. Ayağın büyük olması, insanın kısmetinin çokluğuna işaretken,
ayak tabanının düz olması uğursuzluk işareti sayılmıştır.77
73 Zeydan, 30. 74 İslam Ansiklopedisi , 135. 75 Sevim Asımgil, İnsanlık Tarihinin Gizemli Dünyası Büyü, Sihir, Fal (Yıldızname, Kehanet,
Nazar), İpek Yay., İstanbul 1997, 106-107. 76 W.B. Crow, Büyünün Cadının ve Okültizmin Tarihi, Çev: Fulya Yavuz, Dharma Yay., İstanbul
2002, 344. 77 Scognamillo, GA, 209 ; -, Falcılık (Kahve, İskambil, El, Yıldız Falı ve Burçlarımız), Mikado
Yay., İstanbul -, 31.
15
c) Sayı Falı (Numeroloji):
Harflerin sayıya dönüştürülmesiyle yapılan bir fal şeklidir. Eski
Yunanlılar’dan (Pythagoras) ve Yahudilerden (Kabala) yola çıkarak kullanılmaya
başlandığı söylenmektedir.78 Yunanlı Matematikçi Pythagoras tarafından yaklaşık
M.Ö. 550 yıllarında bu usul daha basit bir hale getirilmiştir. Pythagoras’a göre
“Dünya sayıların üzerine kurulmuştur.” Ve bütün evrensel rakamlar 1’den 9’a kadar
uzanan rakamlara indirgenmiştir.79 Fisagorcular alemin esasının sayı ve sesten
ibaret olduğunu söylemişlerdir. Onlara göre sayıların ilmi, felsefi bilginin esas
anahtarıdır.80
Harflerin ve rakamların kutsal sayılması eski kabile kültürlerinde de yer
almıştır. Özellikle Akad, Sam, Turan Kavimlerinde sayılar alemin yaratılışı ve
gücüyle ilgili hususları belirtmektedir.81
Sayıların simgesel olduğuna ve belirttikleri şeylerin insanların karakterleri
ile bağlantılı olduğuna inanılmıştır. Bu yöntemlerle kişilerin adlarından “doğum
sayısı”, “gönül sayısı” ve “kişilik sayısı” gibi sayılar çıkarılmış, o kişinin bu
sayılara yüklenen özellikleri yansıtacağına inanılmıştır.82
Sayıların harflerle irtibatlandırılması cifr’i doğurmuştur. Kültürümüzde buna
ebced hesabı denir. Ancak ebced, olmuş olayların, cifr ise olması muhtemel olan
olayların ilmi olarak görülmüştür. Bunlar daha çok büyü ve muskalarda, eş seçimi,
astroloji, define aramada, fen, matematik ve mimarlıkta kullanılmıştır.83 Sayıların
ve harflerin kullanılması bakımından numerolojiye benzemektedir.
d) Bakla Falı:
“Fatma Anamızın Falı” olarak da anılan bir fal şeklidir.84 Bu usulün
çingeneler tarafından Hindistan’dan Avrupa’ya taşındığı söylenmektedir.85 Eski Ön
78 Arslan, 44 ; Crow, 347. 79 Walter B. Gibson, Litzka R. Gibson, Fallar, Çev: Selman Gerçeksever – Ayhan Tolaybenk, Ruh
ve Madde Yay., İstanbul 1999, 96. 80 İsmail Yakıt, Türk İslam Kültüründe Ebced Hesabı ve Tarih Düşürme, Ötüken Yay., İstanbul
1992, 29. 81 Yakıt, 30. 82 Crow, 349 ; Scognamillo, GA, 90 ; Gibson, 97 ; Asımgil, 105. 83 Yakıt, 46-57. 84 Duvarcı, 66.
16
Asya ve Orta Asya menşeli olması muhtemeldir. Orta Asya da Kazaklar, Kırgızlar
ve Özbekler bu fala “kumalak falı” demişlerdir.86
Bu usulde bazen nohutlar da kullanılmıştır. Bundan dolayı nohut falı da
denildiği olur. Fala bakmaya başlamadan önce 41 nohut veya bakla alınarak masaya
serpiştirilir. İki el de üzerine kapatılarak karıştırılırken bir Fatiha ve üç İhlas
okunur. Sonra bir niyet tutulur. Açılırken de bu nohutlar gelişi güzel bir şekilde 3
bölüme ayrılır. Bu bölümlemede her biri 4’er 4’er ayrılarak kalanları ayrı bir tarafa
konulur. Dörderli ayrılan baklalar arasında birkaç defa daha aynı işlem yapılarak,
baklaların sıralanış şekline göre anlamlar verilir.87 Yorum yapılırken baklaların,
kişinin önündeki duruş yerleri dikkate alınmaktadır. Baklaların içine kömür gibi
başka nesnelerin karıştırıldığı da olur.
e) I Ching (Değişmeler Kitabı):
Çin kültürüne ait beş klasikten biridir. Bu kitap Çin’in en eski fal kitabı
olarak bilinir.88 I Ching Çin’de bir bilgelik kaynağı olarak görülmüştür. Üç bin
yıllık bir tarihi geçmişe sahiptir. Dayandığı gelenek, anlayış, evren ve yaşam
felsefesi yüzyıllar boyunca Çinlilerin bilimsel, düşünsel, siyasal yönde alacakları
kararları, koyacakları kuralları etkilemiştir.
Bu fal şekli, 64 şekilden oluşmakta ve her bir şeklin bir anlamı
bulunmaktadır. Her çizgi düz ya da kesik, 6 veya 8 çizgiden oluşmaktadır. Çizgi
sistemi ve altışar kesik veya düz çizgili şekiller “Yang” olumlu ve “Ying” olumsuz,
ışık ve karanlık karşılığında kullanılmaktadır.89
Bu işaretler, 64 kez karıştırılarak ve değişik şekillerde bir araya getirilerek
tekrarlanmaktadır. Her altılık veya sekizlik işaret, yeni Ying ve Yang birleşimi bir
simgeyi ifade eder. Sorulan sorulara her simge kendi kendisinin açıklamasını yapar.
I Ching’in şekillerinin bilinçaltını harekete geçirici bir özelliğinin olduğuna
inanılır.90 Fal çeşitleri arasında en karmaşık olanlarından biridir.
85 Asımgil, 132. 86 Arslan, 137. 87 Aysel Yeşilyurt, Bütün Fallar, Gün Yay., İstanbul 2000, 122. 88 İslam Ansiklopedisi, 136. 89 Scognamillo, GA, 217-218. 90 Scognamillo, 34.
17
f) Kahve Falı (Taseografi):
Günümüzde bakılması kolay olan ve daha çok hanımlar arasında yaygın
olarak kullanılan bir fal çeşididir.
Kahve falı daha çok Akdeniz ülkeleri ve Orta Doğu’da tutulmuş bir fal
türüdür. Avrupa’ya ilk olarak 17. yüzyılda ulaştığı ve Floransalı falcı Tommaso
Tomponelli tarafından bakıldığı söylenmektedir. Fakat o zaman bakılan kahve
falının, bugünkü kahve fallarına göre birtakım farklılıkları bulunmaktadır. O
dönemde fala başlamadan önce kahve telvesi iyice yıkanmış sonra ise bu telve düz
bir tabağa akıtılarak tüm yüzeye yayıldıktan sonra telvenin aldığı şekil
yorumlanmıştır.91
Günümüzde farklı yöntemleri bulunmasına rağmen bu fala daha çok şöyle
bakıldığını gördük: Kahveler içilir. Falına bakılacak olan kişinin kahve tabağı
fincanın üzerine kapatılarak bir dilek tutması istenilir. Sonra da fincan soğumaya
bırakılır. Falcı tarafından açılan fincan ve tabağı karşıdaki kişinin durumu göz
önünde bulundurularak yorumlanmaya başlanır. Bazıları ise falına bakılan kişiden
telveli olan fincanını yıkamasını ister. Kişinin fincanı açık getirmesi dileğinin
gerçekleşeceğine, kapalı olarak getirmesi de dileğinin olmayacağına işaret sayılır.92
Kahve falında şekillerin ne anlama geldiği bellidir. Çıkan şekiller daha önceden
belli olan anlamlarına göre yorumlanır. Bunlara rağmen yine de falcının yorum
kabiliyetinin ve hayal gücünün yüksek olması gerekmektedir.
Kahve falında insanın parmaklarının uçlarından yayıldığına inanılan elektrik
dalgalarının, kahveyi içip bittikten sonra kahve fincanının içindeki telveyi
etkileyeceğine ve telvenin de bu enerjiye göre şekil alacağına, böylece insanın
kaderinin şekillenmiş olacağına inanılmıştır.93
g) Çay Falı (Tasseography):
Çay içildikten sonra fincanın içindeki kalıntıların duruşlarına anlamlar
yükleme işidir. Çay falına da hemen hemen kahve falı gibi bakılmaktadır. 91 Scognamillo, 41. 92 Erdoğan Alkan, Fal Asiklopedisi, C.I, Veb Ofset, İstanbul 1988, 7-65 ; - , Falcılık, 5-14 ;
Yeşilyurt, 11-83 ; Enver Bolayır, Mufassal Rüya Tabirleri ve Yıldızınıza Bakıyoruz -Kahve Falı- Niyet Kuyusu - İskambil Falı, Bolayır Yayınevi, İstanbul 1974, 16-20.
93 Bolayır, 16.
18
Çay fincanın dibinde birkaç çay kaşığı çay bırakılarak kahve falındaki gibi
fincan hafifçe döndürülmektedir. Çay tabağına ters yüz edilip açılan fincanda
görülen şekiller yorumlanmaya başlanır.94 Bazısına göre fincanın ters çevrilmesine
gerek yoktur. Fincan karıştırılarak içindeki yaprak ve çöplerin yapıştığı yerlere ve
şekillerine göre de yorum yapılabilmektedir. Bardağın ağzına yakın olan yaprak ve
çöpler yakın, uzak olanlar da uzak geleceğe işaret sayılmıştır.95 Bu şekiller kahve
falındaki şekillerle benzerlik göstermekle birlikte farklı anlamlara gelenleri de
bulunmaktadır.
h) İskambil Falı:
İskambil falı, tamamen gelecekten haber almak amacıyla yapılan bir fal
şeklidir. Karakter yorumuna gidilmez.
Bu fal şeklinin Avrupa’da ortaya çıkma ihtimali büyük görülmektedir. Tam
olarak zamanı bilinmemekle birlikte, 16. yüzyıllarda çıkmış ve Rönesans
Döneminin birtakım değerlerini de içine katmış olduğuna inanılır.96 Fransa Kralı
çılgın Charles’i eğlendirmek amacıyla çizilmiş kartlar olduğu da söylenmektedir.97
Bu usulde içinde 52 kartın bulunduğu bir deste alınır ve karılır. Sonra bu
karılan kağıtlar arasından falına bakılacak olan kişinin bir kartı çekmesi istenilir. Bu
kartta o kişinin falı olmuş olur. Her kartın taşıdığı bir özellik bulunmaktadır.98
ı) Tarot Falı:
Ülkemizde son yıllarda çok tutulan ve televizyon ekranlarına da sık sık bu
işle uğraşanların çıkarıldığı gelecekten haber alma yollarından biridir. Tarot falının
kartları, iskambil kartlarına benzemekle birlikte kartların üzerinde işaretler yerine
sembolik resimler bulunmaktadır. Farklı özellikte desteler bulunduğu için, bu
resimler destelere göre de değişebilmektedir.
Tarot, bakılması pek kolay olmayan fal şekillerindendir. Nerede ve hangi
tarihlerde ortaya çıktığı tam olarak bilinememektedir. 13-14. yüzyıllardan kalan
94 - Falcılık, 36 ; Asımgil, 134 ; Scognamillo, 217. 95 file://A:\Fal_fal_%20çay%20falı_neyse%20halim%20çıksın%20falim.htm, 14 03 2005. 96 Ali Babaoğlu, Okültizm, BDS Yayınları, İstanbul 1997, 48. 97 Scognamillo, 34. 98 Alkan, 73-95 ; - Falcılık, 10-14 ; Babaoğlu, 48 ; Yeşilyurt, 331-448.
19
birtakım tarot fal destelerinin bulunduğu söylenilmektedir. Avrupa’ya ise Hindistan
ve Çin’den çingeneler tarafından taşınmış olabileceği düşünülmektedir.99
Tarotun “Neyb” anlamına geldiği ve Hindistan kökenli olduğu söylenen
“Neyb” adlı bir oyun olduğu söylenmektedir. İlk olarak bu oyun kartlarının isminin
1299’da yazılmış olan “Trattato del governo della Familia de Pipozzo de Sandro”
adlı bir el yazmasında geçtiğinden söz edilmektedir.100
Tarot, 78 karttan oluşmaktadır. Bu kartların 22’si “Arkana Majör”, 58’i de
“Arkana Minör” şeklinde isimlendirilmektedir. Bu kartlar, değişik şekillerde
karıştırılarak karşıdaki kişiye bir kart çektirilmekte ve bu kart belli bir usule göre
sıralanmış olan etrafındaki kartlarla, bu kartların üzerindeki resimler dikkate
alınarak yorumlanmaktadır. Oldukça karışık bir fal şeklidir.101
Kartların yorumlanmasında burçların da rolünün olduğuna inanılmış ve o
anda burçların bulunduğu konumlar dikkate alınmıştır.102
j) Zar - Domino Falı (Lithomancy):
Taşlarla veya zarla bakılan bir fal çeşididir.103 Bu yöntem hemen hemen
Orta Çağ’dan beri uygulana gelmektedir. Fakat köklerinin daha eskilere
dayandığına inanılmaktadır.104
Bu usulde zarlar ufak bir kabın içine konularak sallanmakta ve bir yere
atılmaktadır. Daha sonra da zar sayıları toplanarak 3 ve 18 arası bir sayı
bulunmaktadır. Burada her sayıya bir özellik yüklenmiştir. Toplam sonucu çıkan
sayı o kişinin niyetine binaen çıkmış olmakta ve o kişinin falı sayılmaktadır.105
Zar falına benzeyen bir şekilse “Kübomansi” ve “Astragalomansi” adı ile
anılan, zarların ve minik kemiklerin üzerine harflerin yazılarak rasgele atılmasıyla
99 Scognamillo, 47. 100 Babaoğlu, 49. 101 Marcia Masino, A’dan Z’ye Tarot Fal Kitabı, Çev: Hülya Şahin, Gün Yayıncılık, İstanbul 1997. 102 Masino, 14. 103 İslam Ansiklopedisi , 135. 104 Masino, 50. 105 Yeşilyurt, 94-98 ; Scognamillo, GA, 213 ; Scognamillo, 51.
20
ve bu zarların dizilişine bakılarak harflerin ne anlattığının anlanmaya çalışılması
şeklinde bakılan usullerdir.106
Türklerin en eski fal kitabı olarak bilinen Irk Bitig de ise 65 tane falın
yorumları ile kısa bir hatime ve her falın başında üçlü daire grupları bulunmaktadır.
Üç kez zar atılarak veya her yüzüne birden dörde kadar dairelerin çizili olduğu
dikdörtgen biçiminde bir çubuğun atılmasıyla, yorumlamaya gidilmiştir. Her fal
“der”, “diyor” kelimesiyle sona ermektedir. Sonra da “böylece biliniz”
denilmektedir. Sonuç cümlesinde ise “iyidir, çok iyidir, kötüdür, çok kötüdür”
ifadeleri bulunmaktadır.107
Domino falı da bir bakıma zar falını andırmaktadır. Fakat burada dominolar
atılmayıp hepsi ters çevrilmekte ve bunların arasından önce bir tane, sonra çekilen
taşı geri koyup karıştırarak bir tane daha ve onu da geri koyup karıştırarak bir
üçüncü domino daha çekilmektedir. Eğer çekilen bir taş tekrar çekilirse bu tutulan
dileğin gerçekleşeceği anlamına gelmektedir. Her domino taşının bir özelliği
bulunmaktadır. Bu usulde, ayda ancak bir kere fala bakılabilmekte Cuma ve
Pazartesi günleri bakılmaması tavsiye edilmektedir.108
k) Kuş Falı (Ornithomancy):
Kuş falı, kuşların uçuşu ve seslerinden geleceğe dair anlamlar çıkarma
işidir.109 Bu usulde genelde kuşların hareketlerinden ve çıkardığı seslerden
hareketle, başlanılacak işin sonucu öğrenilmeye çalışılmış ve bunlar uğur ve
uğursuzluk sebebi sayılmıştır.110
Eski Yunan rahiplerinin yanında gelecekten ve gaipten haber vermekten
ziyade, gelecek hakkında insanlara öğütler veren Tanrıların isteklerini öğrenme
yeteneğine sahip olduğuna inanılan “mantisler” bulunmuştur. Bu kişiler, Tanrıların
isteklerini öğrenebilmek amacıyla çeşitli yöntemler kullanmışlar, özellikle de
kuşların uçuşlarına başvurmuşlardır.111
106 Öğüt, 48 ; Güner, 162. 107 Tekin, 15-16. 108 Scognamillo, GA, 213-216 ; Yeşilyurt, 85-93 ; Gibson, 53-58. 109 İslam Ansiklopedisi , 135. 110 Duvarcı, 9. 111 İslam Ansiklopedisi, 135 ; Mansel, 143.
21
Yunanlıların yanında, Roma ve Hint-Avrupa kavimlerinde de bu yönteme
rastlanmaktadır.112 Daha önce ise Mısırlıların, Mezopotamya’daki uygarlıkların,
Etilerin bu usule başvurduklarını görüyoruz.113 Kuş ve talih fallarının Anadolu
kökenli olma ihtimali vardır.114
Romalılarda bu işi yapanlara “Ogür” Yunanlılarda “İonistik” Latinlerde
“Ospis (Auspice)” denilmiştir.115 Roma’da o devirlerde kuşların uçuşlarını takip
ederek onların verdiği işaretlerden hareketle dini ve dünyevi kararlar çıkaran
Rahipler Kolejinin bulunduğu görülmektedir. Bu fal şeklinin “Libri Augurales”
ismi verilen kutsal prensipler tarafından düzenlendiğine inanılmıştır.
Hindistan’da ise fal işlerini yürüten Atharva Rahipleridir. Bu rahiplerden
önce, dini yönü bulunmayan insanların da fala baktıkları söylenmektedir.116
Hititlerde de çeşitli fal teknikleri kullanılmıştır. Bunlar arasında su ve huri
kuşu falları da vardır. Kuşların uçuşlarından birtakım anlamlar çıkaran kahinlere
“Uşmaş” denilmiştir.117
Cahiliye Araplarında da bir yere gidileceği zaman bir kuş uçurulmuş, bu
kuşun sağa gitmesi uğurlu, sola gitmesi ise uğursuzluk sayılmış ve yapılan bu
işleme “tıyare” denilmiştir.118
l) Suyla Bakılan Fallar (Hydromancy):
Daha çok suyun yüzeyinde beliren çizgileri yorumlama yoluna gidilerek
gelecek hakkında bilgi elde etmeye dayanan bir fal bakma yöntemidir. Su dolu
kabın içine ya falcının kendisi bakmakta ya da bir çocukla, bakire bir kız
baktırılmaktadır.119
Bir yöntemde su kabının içine, falına bakılan kişinin parmağına bağlı bir
ipin ucundaki yüzük sarkıtılmış, yüzüğün hareketsiz kalması başarısızlık, kabın
112 İslam Ansiklopedisi, 136. 113 Duvarcı, 9. 114 Ünal, 4. 115 Güner, 156. 116 İslam Ansiklopedisi, 136. 117 Türk mitolojisi, 246. 118 İslam Ansiklopedisi, 138. 119 Scognamillo, GA, 209 ; Yeşilyurt, 136-137.
22
kenarlarına çarpması ise başarı olarak yorumlanmıştır. Bazen etrafı meşalelerle
çevrili su dolu bir kapta ışığın meydana getirdiği ışık hareketleri yorumlanmıştır.
Bu usule “Gastromansi”120 denilmiştir. Su yüzeyinde rüzgarın oluşturduğu
şekillerin de çeşitli anlamlara geldiği düşünülerek, su yüzeyinin dümdüz olması
beklenen şeyin gerçekleşmeyeceğine işaret sayılmıştır. Bu şekle ise “Aeromansi”121
denilmiştir.
Bazen de dolunay gecesinde gümüş bir vazoya doldurulan suya bir mumun
ışığının yansıtılarak ışığın yansımasına bakılmış ve yorumlar yapılmıştır.122 Ayrıca
beyaz bir kağıt üzerine konmuş su dolu bir bardağa, sırtını ışığa veren bir bakıcı
tarafından bakılmış ve bardaktaki suyun neler anlattığı öğrenilmeye çalışılmıştır.123
Bir kişiyi öldürdüğüne inanılan kimsenin suçunu inkar etmesi durumunda o
kişiye zehirli su içirilmiştir. Bu kişinin ölmesi o kişinin suçlu olduğuna, suyu
kusarak çıkartması ve yaşaması ise suçsuzluğuna işaret sayılmıştır.124
Su yüzeyine yansıyan şekiller yanında su kabının içine atılan çakıl taşlarının
çıkardığı sesler de bir fal bakma aracı olarak kullanılmıştır.125 Bir diğer fal bakma
yöntemi de “Lecanomancy” denilen ve suya yağ dökülerek yağın aldığı şekillere
göre yorum yapılmasıdır.126 Bu usulde tanrıların ne istediklerini anlamak, hastaların
durumunu öğrenmek gibi amaçlar güdülmüştür.127
Günümüzde, bardaktaki suya bakarak vizyon görme şekli bulunmaktadır. Bu
usulde ise rüyasında kendisine medyumluğun verildiğini ve ruhani varlıklardan
haber aldığını söyleyen kendisinin deyimiyle bir medyumla görüşmemizde
baktırdığımız su falı şöyle yapılmaktadır. Bu kişi, suya bakmadan önce bir şeyler
okumakta sonra da söylediği varlıklarla irtibata geçmekte ve suya bakarak gelecek
hakkında ve kişinin karakteri ile ilgili yorumlar yapmaktadır. Ancak bazı varlıklarla
iletişim kurduğunu söylemesine rağmen tahminlerinin çok az bir kısmı tutmaktadır.
120 Öğüt, 44 ; Güner, 158. 121 Öğüt, 44 ; Güner, 159. 122 Scognamillo, 46. 123 Scognamillo, GA, 210. 124 Uraz, Türk mitolojisi, 242. 125 Arslan, 31. 126 İslam Ansiklopedisi, 135. 127 Uraz, Türk mitolojisi, 244.
23
Kendisine fal baktırmak üzere gelenlere Kuran’dan ayetler okuyarak dine aykırı bir
şey yapmadığını ispat etmeye çalışmakta ve işiyle insanlara yardımcı olduğunu
düşünmektedir.
m) Kristal Küre ve Aynaya Bakma:
Bu usul ilk zamanlar ziynet eşyalarındaki kristal parçalarına bakarak transa
geçme ve gördüklerini yorumlama şeklinde iken, çağdaş şeklini kristal bir küreye
bakmak şeklinde almıştır.128 Yaklaşık 3000 yıldan beri uygulanmakta olan kristal
küreye bakışın Asur, Pers, Mısır, Yunan, Roma, Çin, Japon, Hint, Kuzey Amerika
Kızılderilileri, Fas, ve Yeni Zelanda Yerlileri gibi birçok eski ve modern ülkelerin
gelenekleri arasında yer aldığı görülmektedir.129
Bir bakıma uyanıkken rüya görmeyi andıran bu usulün, olan ya da olacak
olayları bildirdiğine inanılır. Bu usulün bir başka şekli ise, aynaya bakarak aynanın
içindeki görüntülerin, olayların yorumlanmasıdır.130 Kristal küreyle vizyon görme
şekline benzemekle birlikte fala bakma aracı olarak ayna kullanılmıştır.
n) Tuz Falı (Halomansi):
Tuzla yapılan kehanetlerin oldukça fazla olduğu söylenmektedir. Öyle ki
Romalılarda sofraya tuzluk koymanın unutulması, ev sahibi ve davetliler için bir
felaketin habercisi sayılmıştır.131 Yine ateşe atılan tuz taneciklerinin yanarken
çıkardığı seslerin çeşitli anlamlara geldiği düşünülerek yorumlanmıştır.132
Tuzları düz bir alana sererek kahve falına bakar gibi bakıldığı bir usul de
bulunmaktadır. Burada telve yerine tuzun aldığı şekiller yorumlanmış ve tahminler
yürütülmüştür.133
o) Ateş Falı (Pyromancy):
Ateşe bakarak gelecek hakkında yorumlar yapma işidir. Bu fal şekli oldukça
eskilere dayanmaktadır. Genelde ateşe bir nesne atılmış ve atılan nesnenin çıkardığı
128 Scognamillo, 43. 129 Öğüt, 49. 130 Scognamillo, GA, 209, 210. 131 Öğüt, 47 ; Güner, 162. 132 Scognamillo, 49. 133 Duvarcı, 80.
24
sesler, dumanlar yorumlanmıştır. Atılan şeyle fal bakılabilmesi için ateşteki
nesnenin tamamen yanması daha iyi görülmüştür. Çıkan dumanlara bakarak yorum
yapmaya ise “Kapnomansi” denilmiştir. Dumanın rengi, yoğunluğu ve yönü falcıya
işaretler vermektedir. Ateşin zor yanması, alevlerin göğe doğru dikey olarak
yükselmesi ya da çok parçalı olması, çıtırtıların çok şiddetli olması veya her hangi
bir nedenle ateşin sönmesi felaketlerin habercisi sayılmıştır.134
Eski Türklerde ise Türk hakanlarının belirli günleri bulunmaktadır. Bu
günlerde ateşler yakılmış, ateşe kurbanlar sunulmuştur. Ateşten çıkan alevlerin
rengi birtakım haberlere işaret sayılmıştır. Alevler yeşil olursa kıtlığın, kırmızı ise
savaşın, sarı renkte olursa salgın hastalığın işaretiyken alevlerin siyah çıkması
hakanın öleceğinin işareti sayılmıştır.135
Ateşe atılan şeyler ise defne yaprağı,136 hayvanların kürek kemikleri ve bir
insanın kafatası dahi olabilmektedir. Kafatasını ateşe atarak fal bakma daha çok
Cermenlerde görülmüş ve genelde bu iş için eşek kafatası kullanılmıştır. Daha çok
kaybolan eşyaları bulmak amacıyla yapılmış bir fal şeklidir.137
ö) Kum ve Toprak Falı (Geomancy) :
Kum, toprak, toz ve çakıl taşlarını kullanarak gelecekle ilgili yorumlar
yapılmıştır.138 Toprak yüzeyindeki çatlaklara, pürtüklü kısımlara ya da toprağın
üzerine taşlar atıp bunların aldıkları şekillere bakarak yapılan kehanet türüdür. Bu
fal şeklinin daha çok Araplarda kullanıldığını ve ismine de “remil” denildiğini
görmekteyiz.139 Remil falına benzeyen bir fal çeşidi de Çinlilerin uyguladığı “Pa
Kua” falıdır.140 Hemen hemen aynı gibidirler.
p) İç Organları Falı (Haruspicy, Aruspice, Extispicine):
Eski çağlarda kullanılan fal yöntemlerindendir. Hayvanların iç organlarına
bakarak gelecekte olacaklar hakkında tahminler yürütülmeye çalışılmıştır. Bu
134 Öğüt, 42. 135 Uraz, Türk mitolojisi, 166. 136 Öğüt, 46. 137 Scognamillo, 41. 138 İslam Ansiklopedisi , 135. 139 Güner, 158. 140 Yavuz Kıran, İslam İtikadı Açısından Fal ve Falcılık, Yüksek Lisans Tezi, 1999, 7.
25
yöntem daha çok Eski Yunanlılarda ve onlardan önce Eski Etrüsklerde yaygın
olarak görülmüştür. Bu iş için uzmanlar yetiştirilmiştir.141
Mezopotamya’da ise Sümerlerden itibaren görülen bu fal şekli M.Ö. II. bin
yılda oldukça yaygındır. Bu usul zamanının en çok kullanılan fal çeşididir. Çok titiz
kurallara bağlanmıştır. Bu teknikte daha çok kurban edilen hayvanın iç organları
özellikle de karaciğer, safra kesesi, akciğer ve bağırsakları incelenmiştir.142 Hatta
Büyük İskender’in öleceğinin karaciğer falıyla bilindiği iddia edilmektedir.143
Sümerlerde Tanrının heykeli önünde ateş yakılmış, bir masanın üzerine de
susam şarabı, ekmek, bal, kaymak konulmuştur. Daha sonra koyun kurban edilerek
karaciğeri çıkartılmış ve kim tarafından kurban sunulmuşsa kahin onun için bu
organı inceleyerek ona gelecek hakkında bilgiler vermiştir.144
Eski Mısır’da da oldukça yaygın olduğu görülen bu usul hemen hemen
bütün toplumlarda uygulana gelmiştir. Mısır’da kurban edilen hayvanlar aracılığıyla
kehanette bulunmaları için “Aruspicisler” denilen özel bir kahin grubu
oluşturulmuştur. Bu kişiler genelde boynuzlu bir hayvanı kurban edilmeden önce
gözlemler, kurban edildikten sonra da hayvanın iç organlarını, özellikle karaciğerini
incelerler, ateşe atar ve yakıldığı sırada çıkan alevlere, etin kokusuna, tadına,
suyuna, kurban sırasında yakılan tütsüye, şaraba, una bakarlar ve kehanette
bulunurlardı.145
Hititlerde ise bu fal şekline benzeyen bir tür olan “et falı” kullanılmıştır.
Kehanette bulunmaktan çok, sorulan sorulara cevap alabilmek amacı
güdülmüştür.146 Et falının Babil kökenli olma ihtimali büyüktür.147
Bağırsakları incelenen her türlü kurbanlık hayvanın yanında Eski
Yunanistan’da balık148 ve kurbağa bağırsakları da kullanılmıştır. Kurbağaların
141 Scognamillo, 30. 142 Ünal, 4. 143 Scognamillo, 42. 144 Uraz, Türk mitolojisi, 243. 145 Güner, 30. 146 İslam Ansiklopedisi, 135. 147 Ünal, 4. 148 Scognamillo, 30.
26
bağırsaklarının incelenerek Harus pex denilen rahipler tarafından fal bakılmasına
ise “Haruspikasyon” denilmiştir.149
Fal baktırmak için insan bağırsağı da kullanılmıştır. Bu amaçla birçok
insanın öldürüldüğü söylenmektedir. Bu yöntem kadın veya erkek kurbanların
bağırsakları incelenerek yapılmıştır. Roma imparatoru Neron’un bu yöntemi
kullandığı, en son örneğinin de Fransa Mareşali Gilles de Rais’in (1404-1440)
olduğu ve fala baktırtmak için birçok genç çocuğu öldürttüğü söylenmektedir.150
Bugün Anadolu’nun bazı yörelerinde (Isparta, Burdur, Antalya) kurbanda
veya herhangi bir sebeple bir hayvan kesildiğinde kesen yada kestiren adına
hayvanın kalbi yarıldığında kalpte kan varsa kalbinin temiz olmadığına, kan yoksa
kalbinin temiz olduğuna yorulmaktadır.
r) Kemik Falı (Ostesmansi):
Kurbanın kemiklerine bakarak ve yakıldığı sıradaki durumunu inceleyerek
gelecek hakkında yorumlar yapma işidir.151 Bu usulün Yunanlılardan kalma
olduğuna ve İlyada’da geçtiğine, Tanrı Hermes’e bir çeşit sunuş özelliğinin
olduğuna inanılmaktadır. Eski Yunanlılara göre yere atılan kemiklerin duruşundan
Tanrıların niyetlerini anlamak mümkündür.152 Bu usul Araplarda ve Japonlarda da
zamanında yaygın bir şekilde kullanılmıştır.153
Japonlarda daha çok yakılan geyik kemiğidir. Bu yöntemin uygulandığı
bölgeler halen bulunmaktadır. Şang Hanedanı zamanında ise devletle ilgili işlerde
verilecek kararlar için koyun ve öküz kemiği kullanılmıştır.154 Romalılarda ise
“Piromansi” denilen ve kurbağa kemikleriyle bakılan fal çeşidi çok meşhurdur.155
Sümerlerde kurbanların 3 kürek kemiği alınarak falına bakılacak kişiye
verilmiştir. Bu kişi kalbinden tuttuğu şeyleri düşünerek kürek kemiklerine bakar
sonra da kahinlere geri verir. Kahinler de kemikleri ateşe atar, bir müddet
149 Türk Ansiklopedisi, 90. 150 Scognamillo, 34. 151 Türk Ansiklopedisi, 90. 152 Scognamillo, 42. 153 Öğüt, 204. 154 İslam Ansiklopedisi, 136. 155 Duvarcı, 9.
27
yanmasını bekleyerek ateşten alırlar ve kemiklerin aldığı şekillere göre yorumlar
yaparlar.156 Kemik üzerindeki çizginin düz ve kesiksiz olması yolun açık olduğuna,
eğri-büğrü veya kapalı olması ise kapalı olan yola işaret sayılmıştır.157
Bir başka şeklinde ise, falcı kapıya arkasını dönerek oturmakta ve ısıtılmış
kemiği arkaya kapıya doğru fırlatmaktadır. Eğer kemik kapının yukarısına isabet
ederse bu söylenenlerin gerçek olacağının işaretidir.158 Çeşitli şekilleri olmakla
birlikte daha çok, kullanılan usul ateşte yakma usulüdür. Kemik, bölümlerine ve
yanmış yerlerine göre ayrıntılı bir şekilde yorumlanmıştır.159
Türklerden Kırgızlarda, Nogaylarda en yaygın ve geçerli bir fal şekli olarak
görülmüştür. Moğol saraylarında da bu yöntemin kullanıldığı hatta Mengü Han’ın
bir işe girişmeden önce ateşte yakılmış kürek kemiklerine bakarak hareket ettiği
söylenmektedir.160
Bu usul “kıtfe” adıyla İslam aleminde de kullanılmıştır. Fakat onlar koyunun
kürek kemiğini kullanmışlardır. Kemiğin üzerindeki kırmızı çizgi, kan
döküleceğine işaretken; sarı çizgi, hastalığa; yeşil, bolluk ve ucuzluğa; siyah ise
yoksulluğa işaret sayılmıştır.161
s) Kaplumbağa Falı:
Daha çok Çinlilerde ve Japonlarda görülen bir fal şeklidir.162 Günümüzde de
Afrika’nın birçok yerinde halen uygulanmakta olduğu söylenmektedir. Bu usulde
kaplumbağa kabuğu ateşe atılmış ve yanan kabukta beliren şekillere göre yorumlar
yapılmıştır. Kasai yerlilerinde ise falcı, kaplumbağa kabuğuna cevabı aranan
soruları yazar ateşe atar, kabuk yanmaya ve kırılmaya başlayınca ateşten alarak
boyatır ve şekillere bakarak yorumlar yaparmış.163
156 Türk Mitoloji, 243. 157 Duvarcı, 37. 158 Duvarcı, 38. 159 Yeşilyurt, 138. 160 Öğüt, s. 204 ; Duvarcı, 37. 161 Duvarcı, 40. 162 İslam Ansiklopedisi, 136. 163 Scognamillo, 42.
28
Japonlar ise genelde devletle işleriyle ilgili verilecek kararlarda kaplumbağa
kabuğuna başvurmuşlardır.164 Bu usul görünüşte kürek kemiği falına
benzemektedir. Fakat kullanılan aracın herhangi bir kemik değil sadece kaplumbağa
kabuğu olması gerekmektedir.
ş) Ok Falı (Belomansi):
Bu usul daha çok Araplarda kullanılmıştır.165 Cahiliye Dönemi Araplarında,
Kabe’nin içinde ve dışında birçok put bulunurdu. Kureyşliler, Kabe çevresinde
dikilmiş taşlar üzerinde bu putlar adına kurban keserler ve hayvanın kanını bu
taşlara sürerlerdi.166 Putların en büyüğü ise Hubel putuydu. Bu putun önünde yedi
tane fal oku bulunurdu. Fal okları çekilir ve yapacakları işlerin çoğu buna göre
ayarlanırdı. Bu fal oklarına “ezlam” denilirdi. Bu usul en yaygın olanıydı.167
Ezlamın üç, yedi ve on okla yapılanı olmak üzere üç çeşidi bunmaktadır.168
Bu usul özellikle sefer, ticaret, evlenme gibi önemli görülen işlerde kullanmıştır. Bu
yedi okun birincisinin üzerinde “Rabbim bana emretti,” ikincisinde “Rabbim bana
nehyetti,” üçüncüsünde “sizdendir,” dördüncüsünde “sizden değildir,” beşincisinde
“size bitişiktir,” altıncısında “akıl,” yedincisinde boş anlamına gelen “ğafl” yazılı
idi.169 Bazen doğumundan şüphelenilen bir çocuk için bu oklar çekilir. “sarih”
çıkarsa kabul, saf değil iğreti anlamına gelen “mulsak” çıkarsa reddedilirdi.170
Okların üzerine bakılacak şeye göre çeşitli ihtimaller yazılmıştır.
Arapların dışında Keldaniler ve İranlıların da ok falını kullandığı söylenir.
Bu yöntemde fırlatılan okun şekli, eğri olması, yere düşmesi, bir yere saplanması
hepsinin bir anlamı bulunmaktadır.171
164 İslam Ansiklopedisi, 136. 165 Öğüt, s. 46 ; Güner, 160. 166 Süleyman Ateş, Kur’an-ı Kerim’in Meali ve Çağdaş Tefsiri, Ankara Üniversitesi İlahiyat F.
Yay., Ankara 1982, 460. 167 Beyza Düşüngen, İbn al Kalbi, Putlar Kitabı (Kitab al- Asnam), İlahiyat Fakültesi Yay., Ankara
1969, 36. 168 İslami Bilgiler Ansiklopedisi, C.I, Hikmet Neşriyat, İstanbul 1993, 247. 169 Ateş, 460. 170 Düşüngen, 36. 171 Scognamillo, 43.
29
Cermenler ise daha çok Türklerde görülen ok ile kehanet usulüne
başvurulmuştur. Üzerine saldırılacak şehirlerin adları yazılmış bir çocuğa oklardan
biri çektirilmiştir. Çıkan okun üzerinde hangi şehrin adı yazılıysa oraya
saldırılmıştır.172 Altay Şamanları dokuz ok “Yebe” ile, yay “Ya” sembollerini
omuzlarından hiç eksik etmemişlerdir. Çünkü onlar için bu oklar “Tanrıdan onlara
uzatılan şey” olarak görülmüştür. Ayrıca Şamanların yayla fala baktığı ve yağmur
yağdırdıkları söylenmektedir.173
t) Kumalak Falı:
Türk boyları arasında çok başvurulan bir fal çeşididir. Bu fala bakmak için
41 tane kumalak (tane) gerekmektedir. Bu taneler taş olabildiği gibi, nohut, fasulye
ve koyun tezeği de olabilmektedir. Falcı bu taneleri önce keçe üzerine koyarak dua
okumakta ve karıştırmaktadır. Sonra da her taneyi “Bismillah” diyerek alnına
dokundurup rasgele üçerli bir şekilde dizmekte ve sağ omuz, baş ve sol omuz olarak
anılan yerlerine belirli usuller kullanarak sıralamaktadır. Kalan taneler de aynı
şekillerde ayrılıp sonra da bunların duruşları yorumlanmaktadır.174
Türklerde koyun tezekleriyle fal açanlara “kumalakçı” denilmiştir.175
u) Harf Falı (Cartomancy, Jiromansi):
Harflerin kullanılarak yapıldığı fal şeklidir. Bu usulde falcı yere bir daire
çizer. Harfleri de üzerine dizeler ve bu dairenin içinde dönmeye başlar ne zamanki
dengesini kaybedip düşer, o zaman falcının üzerine düştüğü harfler birleştirilerek
bunlardan birtakım anlamlar çıkartılmaya çalışılır.176
Bunun başka bir şekli ise bir masanın üzerine alfabenin bütün harflerinin
serilerek, ipe asılı durumdaki yüzüğün bu masa üzerine sıçratılması ve yüzüğün
üstüne düştüğü harflerin bir araya getirilerek yorumlanmaya çalışılmasıdır. Buna ise
“Daktiliomansi” denilmiştir.177 Yine ismine “Tefromansi” denilen bir usulde ise her
172 Öğüt, 46 ; Güner, 160. 173 Bahaddin Ögel, Türk Mitolojisi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1971, 322-323. 174 Duvarcı, 42. 175 Scognamillo, GA, 204. 176 Öğüt, s. 47 ; Güner, 160 ; Scognamillo, 32. 177 Öğüt, 47, Güner, 161.
30
hangi bir şeyin üzerine külle yazı yazılmış, daha sonra rüzgara tutulmuş ve rüzgarın
silemediği harflerden kehanette bulunma yoluna gidilmiştir.178
ü) Elek Falı:
Daha çok Yunanlılar tarafından kullanılmıştır. “Kosinomansi” tekniği
fazlaca uygulanan tekniklerdendir. Bir elek alınır başvuran kişinin başı üzerinde iki
parmakla hafifçe tutulur. Suçu işlemiş olabileceklerin isimleri sırayla söylenir. Elek
kimin ismi söylenirken hareket ederse aranılan kişi o olur. Eleği bir ipin ucuna
asanlar veya tutturanlar da olmuştur.179 Bu usule elek çevirme de denilmiştir.180
v) Un Falı (Kritomansi):
Kendiliğinden yere dökülen unun aldığı şekle göre yorumlar yapıldığı
gibi,181 unu bu iş için kullanmak amacıyla bilerek yere serpiştirip unun aldığı
şekilleri yorumlama yoluna da gidilmiştir. Bu yöntem daha çok Yunanlılarda ve
Akdeniz ülkelerinde kullanılmıştır.182
“Alfitomansi” denilen usulde ise arpa unundan yapılmış bir pasta, suçlu
olduğundan şüphelenilen kişiye yedirilmiş eğer o kişi bu pastayı kolaylıkla
yutmuşsa masum, zorlanmışsa suçlu sayılmıştır.183
y) Yılan Falı:
Fransızca ismi “Ofimansi” olan bir tür fal şeklidir. Yeni doğan bir çocuğun
gayri meşru olup olmadığını anlamak için çocuk yılanların arasına bırakılmış,
yılanlar çocuğa dokunmazsa çocuk meşru, annesi de masum kabul edilmiştir. Bu
kehanet şekli Eski Mısır’da ve Doğu’da o kadar yaygınlık kazanmış ve insanlar
arasında öyle saygı görmüştür ki, sırf bu iş için yılan bile yetiştirilmiştir.184
178 Öğüt, 47. 179 Güner, 161. 180 Öğüt, 47. 181 Öğüt, 42. 182 Scognamillo, 49. 183 Güner, 161 ; Öğüt, 47. 184 Güner, 159.
31
z) Rüzgar ve Yaprak Falları:
Daha çok antik Yunanistan ve Roma’da uygulanmıştır. Yaprağın üzerine
kişinin adı ve sorduğu soru yazılmış sonra yaprak bırakılmıştır. Yaprağın hiç
kımıldamaması olumlu bir işaret sayılmıştır.185 Yaprağın bırakıldığı yerde hızlı
değil de yavaş bir şekilde solması ise mutlu bir haberin işareti sayılmıştır. Bazen de
sadece sallanan yaprakların titreşimlerinin birtakım bilgiler verdiğine inanılmıştır.
Genelde de kullanılan ağaç incir ağacıdır.186 Bu usule “Sykomansi” denilmiştir.187
Eski İranlılar ve Romalılar rüzgarın yönünden, bulutlardan ve atmosferik
olaylardan hareket ederek geleceği tahmin etmeye çalışmışlardır. Bulutların
duruşuna bakarak yapılan yorumlara “Nefelomansi” denilmiştir.188 Rüzgarın
esişinden faydalanarak bakılan bir usulse Romalılarda görülmektedir. Geniş bir
kaba su doldurularak yüksek bir yere konmuş ve rüzgarın suda oluşturduğu dalgalar
incelenerek yorumlar yapılmıştır.189 Güney rüzgarına bakarak olacak olaylar
hakkında bilgiler alınmasına ise “Ostromansi” denilmiştir.190
Bir çocuğun saçlarının buklelerinin rüzgarda uçuşurken yaptığı hareketler
dahi insanları gelecekleriyle ilgili yorumlar yapmaya yöneltmiştir.191
Bazı doğa olaylarından da anlamlar çıkartılmaya çalışılmıştır. Mesela,
yıldırım düşmesi, şimşekler, ay ve güneş tutulması, yer sarsıntıları kötüye işaret
sayılmıştır. Hatta bir toplantı sırasında bunlardan birinin olması toplantının başka
bir tarihe ertelenmesine sebep olmuştur.192
Yaprak fallarına benzer bir fal şekli ise gül falıdır. Ele alınan kıvrılmış bir
gül yaprağı ile alına vurulup, çıkan sese göre yorumlar yapılmaya çalışılmıştır. Bu
usule “Filloromansi” denilmiştir.193
185 Scognamillo, 50. 186 Öğüt, 45. 187 Güner, 160. 188 Türk Ansiklopedisi, 90. 189 Scognamillo, 33. 190 Türk Ansiklopedisi, 90. 191 Scognamillo, 44. 192 Öğüt, 44 ; İslam Ansiklopedisi, 136. 193 Güner, 45 ; Öğüt, 160.
32
aa) Işık - Mum Falı:
Mum, lamba ve meşalenin ışıklarından yararlanarak insanlar gelecekte
kendilerini nelerin beklediğini öğrenmeye çalışmışlardır.
Bazen de eritilen bir mum su dolu bir kaba akıtılarak aldığı şekiller
yorumlanmıştır. Bu, daha önceki yüzyılda Fransa’nın Anjoue Bölgesinde koca
arayan genç kızların evlenecekleri kişinin mesleğinin ne olacağını öğrenebilmek
amacıyla uyguladıkları bir yöntemdir.194 Lambanın ışığına bakılarak
hareketlerinden anlamlar çıkarmaya da “Lampadomansi” denilmiştir. Meşalenin
alevine bakarak yorum yapma şekline ise “Linkomansi” denilmiştir.195
bb) Kurşun, Tütsü, Balmumu Falı:
Eritilmiş kurşunun yaş ve düz bir masaya akıtılarak aldığı şekillerin
yorumlanmasıdır. Buna “Molibdomansi” denilmiştir. Eğer akıtılan kurşun değil de
balmumu olursa ismi değişmekte ve “Seromansi” olmaktadır.196
Zamanımızda ise bu usul daha çok köz veya erimiş kurşunun suya atılması
ve soğuduğu zaman aldığı şekillerin yorumlanması şeklindedir. Buna günümüzde
“Kurşun dökme” denilmektedir. Bu maddenin suya atılmasıyla eşikte veya hastanın
üstünde duran ve hastalığın sebebi sayılan kötü varlıkların korkutulup
kaçırılacağına inanılmıştır.197
Tütsüden çıkan dumandan anlam çıkarmaya ise “Lebanomansi”
denilmiştir.198 Tütsü yoluyla hastalıkları iyileştirme teknikleri de bulunmaktadır. Bu
işin uzmanları olarak ise zenci kadınlar görülmüştür. Bu kadın bakıcılara, “Godya”
denilmiştir. Bu bakıcılık işi yani “Ocak” olma, ya atadan, anadan ya da yabancıdan
“el alma” işlemi ve töreni sonunda elde edilen bir yetenek olarak görülmüştür. Bir
hastanın iyileşmesi dilendiğinde o hasta da tütsülenmektedir. Bu kişilerin cinlerin
yardımıyla sordukları sorulara cevaplar aldıkları ve hastaları iyileştirdiklerine
194 Scognamillo, 43. 195 Güner, 158. 196 Güner, 160 ; Öğüt, 46 ; Türk Ansiklopedisi, 90. 197 Yeşilyurt, 126. 198 Öğüt, 42.
33
inanılmaktadır.199 Bu usullerde hem fal, hem de hastalıkları iyileştirme işlemlerinin
bir arada yürütüldüğü görülmektedir.
cc) Buğday Falı:
19. yüzyılda Fransa’nın birçok bölgesinde köylüler buğday piyasasının
durumunu saptayabilmek için 12 buğday tanesi almış her birine bir ayın adı
yazılmış ve buğdaylar sıcak ocaklara sürülmüştür. Yanan buğdayların isminin
bulunduğu aylarda buğdaya zam geleceğine inanılmıştır.200
dd) Papatya Falı:
Genelde gençlerin, öğrencilerin ve genç sevgililerin rağbet ettiği bir fal şekli
olan papatya falı, bir niyet tutularak papatyanın yapraklarının bir olumlu bir de
olumsuz düşüncelerle kopartılarak o işin hangi yönde olacağının belirlenmeye
çalışıldığı bir fal bakma yöntemidir.
Bazen papatyanın yerini bir buğday başağı veya herhangi bir çiçek
almaktadır.
ee) Horoz Falı (Alektriomansi):
Özellikle Eski Yunanlılarda kullanılan bir fal çeşididir. Geçen yüzyılda
Rusya’nın kırsal kesimlerinde bu fal türünün kullanılmakta olduğu ve daha çok
bekar kızların koca bulup bulamayacaklarını merak ettikleri için bu şekli
kullandıkları söylenmektedir.201
Bu yöntemde önce yere bir daire çizilmekte ve bu daire 24 kısma
ayrılmaktadır. Bu bir dörtgen de olabilir. Bu kısımların her birinin içine bir harf
yerleştirilmiş ve birer tanede buğday tanesi konulmuştur. Sonra da hazır bulunan
horoz bırakılmış ve horozun yemeye başladığı harflerden başlayarak en son yediği
taneye kadar sırasıyla not edilmiş ve bu harfler yorumlanmıştır.202
199 Yeşilyurt, 127. 200 Scognamillo, GA, 212 ; Yeşilyurt, 128 ; Scognamillo, 31. 201 Scognamillo, 33. 202 Scognamillo, GA, 212 ; Gibson, 128, Güner, 159 ; Öğüt, 45 ; Scognamillo, 33.
34
ff) Balta Falı (Aksinomansi):
Bu fal şekli genel olarak, saklı bir şeyi, hazineyi bulmada ve çalınan bir
şeyin suçlusunu, hırsızı ortaya çıkarmada kullanılmıştır. Rusya da ise uzun yıllar
hazine bulabilmek amacıyla kullanılmıştır.203
Bunun için balta yuvarlak bir kütüğe saplanmış204 ya da bir taşın üzerine
konmuş, daha sonra şüphelenilen kişilerin isimleri baltanın etrafında dönülerek
söylenmeye başlanmış, balta kimin ismi söylenirken yerinden oynamış ve yere
düşmüşse o kişi suçlu kabul edilmiştir.
gg) Bina Falı:
Kalde, Asur ve Yunanistan’da kullanıldığı söylenilen bir fal şeklidir. Evlerin
dış cephelerine bakılmış, incelendikten sonra da binanın üzerindeki şekiller
yorumlanarak birtakım tahminlerde bulunulmuştur. Hatta Yunan felsefecilerinden
olan Xenokrates’in (M.Ö. 406-313) bu konu ile ilgili bir kitap yazdığı
söylenmektedir.205
hh) Köpük Falı:
Bu usulün Kırgızlarda kullanıldığını görmekteyiz. Kırgızlar atalarının
ruhlarına kurbanlar kesmişler ve bunları kazanlarda kaynatmışlardır. Kaynama
esnasında çıkan köpükler de fal aracı olarak kullanılmıştır. Bu köpüklerin beyaz
renkte olması iyi iken, siyah olması kötü görülmüştür.206
ıı) Ağaç Falı:
Bu fal şeklinin çok eski zamanlarda antik dönemlerde uygulanmış olması
muhtemeldir. Bu usulde ağacın şekli, dalları, yaprakları, kabukları, kökü hemen
hemen her tarafı baştan sona kadar incelenmiş ve kendilerine has birtakım
yöntemlerle yorumlarda bulunulmuştur.207
203 Güner, 161 ; Öğüt, 46. 204 Güner, 161. 205 Scognamillo, 30. 206 Duvarcı, 52. 207 Scognamillo, 29.
35
jj) Eldiven Falı:
Yakutlarda görülen bir fal bakma şeklidir. Ev yaptırmak isteyen bir kişi daha
önceden Şamanın da yardımıyla belirlemiş olduğu arsaya giderek doğuya dönüp
eldivenlerini çıkarmış, dua etmiş ve eldivenleri yere atarak bunların yerde duruş
şekillerine bakmıştır. Eldivenlerin avuç içinin yukarı gelmesi oraya evin
yapılabileceğine işaretken, avuç içinin aşağı doğru gelmesi uğursuzluk sayılmış ve
oraya ev yapılmamıştır.208
kk) At Falı:
Keltlerde ve Saxsonlarda rastlanan bir fal türüdür. Atların kişnemeleri onlar
için bir kehanet aracı sayılmıştır. Beyaz bir atın kişnemesi olacak olan iyi bir şeyin,
siyah atın kişnemesi ise ölümün habercisi sayılmıştır. Yalnız ahırdan çıkan atın
rengi ne olursa olsun, ahırdan önce sağ ayağını atarak çıkmışsa bu, gelecek olan iyi
haberlere yorumlanmıştır.209
ll) Değnek Falı:
Bu usulde büyüsel birtakım özelliklere sahip olduğuna inanılan değnekler
kullanılmıştır. Çok eski zamanlara dayanan bir kökeninin olduğu söylenmektedir.
Değnekler geniş bir kabın içine atılmış ve duruşlarına göre yorumlar yapılmıştır. Bu
fal şekline “Rabdomansi” denilmiştir. 15. yüzyıldan itibaren ise değnekler maden
aramada kullanılır olmuştur. Hatta hırsızlar ve katilleri bulmak için de kullanıldığı
görülmektedir.210
Japonlarda ise kadınlar veya aşıklar yola bir değnek dikmişler etrafına kutsal
olduğuna inanılan pirinçler serpiştirerek, Tanrılar tarafından gönderilen
kısmetlerinin geçmelerini beklemişler ve erkeğin veya eş adayının ne istediğini
bilmeye çalışmışlardır. “Yol kavşağı falı” da denilen bu fal şekli yakın zamanlara
kadar Japonlarda kullanılmıştır.211
208 Duvarcı, 52. 209 Scognamillo, 29. 210 Güner, 162 ; Öğüt, 48. 211 İslam Ansiklopedisi, 136.
36
mm) Kan Grubu Falı:
Antropoloji profesörü olduğu ileri sürülen Leone Bordel, insanların
kişilikleriyle kan gruplarının bağlantılı olduğunu söylemiştir. Ona göre insanların
kişiliği, karakter özellikleri, heyecanları büyük ölçüde kan gruplarıyla alakalıdır.
Dört ana kan grubu olan A, AB, B, O gruplarının kendilerine has birtakım
özellikleri bulunmaktadır. Kim hangi kan grubunu taşıyorsa o grubun özelliklerini
alacağına inanılmıştır.212 Bu özelikler sayılırken kişinin gelecekte mutlu olup
olamayacağı ve o kişiyi nelerin beklediğine dair bilgiler de verilmiştir.
nn) Soğan Falı:
Soğan falının Almanların folklorik bir geleneği olduğu söylenmektedir.
Soğanın tek tek soyarak bakılan bir fal şeklidir. Evlenme çağına gelmiş kızlar, eş
adaylarının isimlerini soğanlara yazarak, Noel Gecesinde bir kilisenin sunağına
bırakmışlar ve ilk filiz veren soğanın üstünde yazılı olan kişinin, soğanı bırakan
kişiye eş olacağına inanmışlardır.213
oo) Tesbih Falı:
Bu fal çeşidinin birçok yapılış şekli bulunmaktadır. Fakat yaygın olarak
kullanılan şekli şöyledir: İlk olarak bir dilek tutulmakta ve yere oturularak tesbih
bulunan el dize dayanıp hareket ettirmeden tesbihi aşağı doğru sarkıtarak
tutulmaktadır. Sonra da tesbihin hareket etmesi beklenilmektedir. Eğer tesbih kıble
yönünde hareket etmişse tutulan dileğin olacağına işaret sayılmıştır.214
öö) Niyet Tutularak Yapılan Fallar ve Manili Fallar:
Niyet tutularak yapılan fal şekillerinde çeşitli yöntemler kullanılmıştır. Öyle
ki kişi aklından bir niyet tutar, sonra da bir sayı. Daha önceden 50 kadar
hazırlanmış olan niyet yazıları bulunan kitabı açar ve o sayısının denk geldiği niyet
o kişinin tuttuğu niyetin cevabı sayılır. Eğer niyetin daha isabetli olması istenirse
niyet yazısı kadar sayı, aynı torbaya konulup o torbadan bir sayı çekilir.215
212 Yeşilyurt, 161. 213 Scognamillo, 46. 214 Duvarcı, 72. 215 Enver Bolayır, Niyet Kuyusu (Sayıların Dili), Bolayır Yayınevi, İstanbul 1948, ; Bolayır, 21-31.
37
Bir de niyet yazılarının yerini harfler almaktadır. Bu yöntemde ise daha
önceden hazırlanmış 171 harf, 9 tane nokta ve çizgi bunmaktadır. Ayrıca daha
önceden hazırlanmış 9 tane cevap da bir tablo içine yerleştirilmiştir. Fakat bu dokuz
cevap aynı tabloda 20 kez geçmektedir. Daha sonra da kişi, aklından her hangi bir
harf tutarak bu harfin etrafındaki sayıları belli kurallara göre sıralamakta, böylece o
kişinin sorusunun cevabını aldığına inanılmaktır.216
Manilerin sırayla yazılarak numaralandırıldığı ve kişinin her hangi bir sayıyı
aklından tutarak, tuttuğu sayıya denk gelen maninin kendisinin niyeti için çıktığına
inandığı manili fallar bulunmaktadır. Bunlar için kitaplar yazılmıştır.217 Maniler
metinlerde fal, bazen bir tema olarak işlenmiş bazen de bizzat fal malzemesi olarak
kullanılmıştır. Erzurumlu İbrahim Hakkı da “Marifetname” adlı eserinde manilere
yer vermiştir.
İki kişi arasında sevgi ve muhabbetin olup olmadığı, varsa da hangisinde bu
duyguların fazla olduğunu anlayabilmek için de adına “Hurufat Cetveli” denilen
harflerin karşılık geldiği, sayıların değerlerinin verildiği cetvel kullanılmıştır.
Cetvele iki kişinin ismi yazılıp bu kişilerin isimlerinin karşılık geldiği sayıların
toplamından dokuzar çıkartılarak geriye kalan sayıların karşılıkları cetvelde
bulunmaya çalışılmıştır. Sonuç ise galip, mağlup gibi ifadeler kullanılarak kısa
cevaplar şeklinde belirlenmiştir.218
Niyet ve fal geleneğinin Azeri Türkleri arasında da yaygın olduğu
söylenmektedir. Anadolu, Rumeli ve İstanbul’da önünde kırmızı gül olan evde
toplanan kadınlar, dileklerini tutarak kendilerine ait bir şeyi, yarısı su ile dolu olan
çömleğin içine atmakta, altı mayıs günü de maniler söyleyerek bu eşyaları
çıkarmakta ve niyet çekmektedirler. Maniler eşliğinde çekilen niyette o kişinin
bahtına çıkmış olmaktadır.219
216 M.Z.K, Niyet Aynası, İstanbul 1948, 1-8. 217 Necdet Rüştü, Niyet Manileri 100 Fal, İstanbul 1934 ; Fal Tahminleri, 1950. 218 Meraklı Fal, 1950. 219 Duvarcı, 81.
38
pp) Bilgisayar Falı:
Çeşitli usullerle bakılan ve geleceği öğrenebilmek amacıyla her imkanın
kullanıldığı fala, günümüzde modern teknolojiden de faydalanarak bilgisayarlardan
bakılmaya başlanmıştır. Bunun için ya direk fal sitelerine girerek fala bakılmakta,
çilen bir kahve veya çay fincanında görülen şekiller bu sitelerin yönlendirmesiyle
yorumlanabilmektedir.220 Ya da kişi, falını öğrenebilmek amacıyla önce bankadaki
hesap numarasına belli bir ücret yatırmakta sonra da istenilen bilgiler (doğum tarihi,
el çizgileri gibi) verilmekte ve merak edilen cevaplar alınabilmektedir. Hatta bu
fallar günlük, haftalık ve aylık olarak e-mail adresine gönderilebilmektedir.221
İsteyene muska ve büyü bile yapılabilmektedir.222 İsteğe bağlı olarak da
günlük fallar, astroloji ve rüya yorumları cep telefonlarına gönderilebilmektedir.
Ayrıca ismini, soyadını ve doğum tarihini bırakanların doğum sayıları ve isim
sayıları da bulunabilmektedir223
Bu fal çeşitlerinin dışında, sihirli tablolar, talih yoncaları, hayat ağacı, kader
çarkı, kutsal kartal, yıldızların sırrı, cennet kuşu, sihirli elmas, on altı pramit, hac
ve daire, daire ve yıldız, taht tabletleri, mistik daireler, büyülü kalp, sihirli daire,
esrarlı yılan…224 gibi fal şekillerinin de olduğu söylenmektedir.
220 http//www.medyumca.com/site/Fallar/kahve.asp. 221 www.muneccim.com/gunluk-fal/bugun.asp. 222 http//www.medyumca.com/site/Fallar/muska-nedir.asp. 223 http//www.acayip.net/smsnet/yorumcu.asp. 224 Asımgil, 135.
39
I. BÖLÜM
EL FALI
El falı kişinin geleceğini öğrenebilmede bir çeşit alın yazısı olarak görülen
avuç içindeki çizgileri okuyabilme sanatı225 olarak görülmüştür.
Chirology, Palmistry, İlm-i Sima, İlm-i Kiyafe, İlm-i Firase gibi adlarla
anılan bu ilimler Doğu’da ve Batı’da birçok kişi tarafından ilgi görmüştür. Bu
sanatın büyük temsilcileri arasında Müslüman alimler de yer almaktadır. Muhyiddin
ibnü-l Arabi,226 Erzurumlu İbrahim Hakkı227 ve Fahreddin Razi bunlar arasındadır.
Bu ilimlere dair hususi eserler yazmışlardır. Said Nursi228 gibi isimler de bazı
eserlerinde bu konulara değinmiştir.
1. Tarihi
El falının tarihi, ortaya çıkışı şimdiye kadar pek incelenmemiştir. Hindistan
ve Antik Yunan da bilindiği kesindir.229 Hinduların 3 bin yıl önce yazılmış olan
Vedalar kitabında da yer aldığı söylenmektedir. Doğudan, Batıya Bohemyalılar
denilen çingeneler tarafından taşınmış olabileceği ihtimali üzerinde durulur.230 İlk
zamanlar bu fal çeşidi insan yeteneklerinin saptanması için kullanıldığı halde
giderek gelecekten haber verme (kehanet) şekline dönüşmüştür.231
O çağlarda ilmin en fazla inceleme alanı insan olduğu için, Hindular ilk
önce vücudun çizgilerini ve şeklini inceleyerek “mastrika” adını verdikleri bir ilim
ortaya çıkarmışlar, sonraları ise ellerdeki çizgilere bakarak, onları incelemişler ve
225 Rodney Davies, Fortune-Telling by Palmistry, The Aquarıan Press, England 1987, 219. 226 Ebu Abdullah Muhyiddin Muhammed b. Ali İbnü’l Arabi, İlm-i Cifir Şerhi ve Havas-ı Şeyhul
Ekber, Çev: Uğur Bursalı, Esma Yay., İstanbul -. 227 Erzurumlu İbrahim Hakkı, Marifetname, Sadeleştirenler : Durali Yılmaz, Hüsnü Kılıç, Devran
Yayıncılık, İstanbul 1991. 228 Bediüzzaman Said Nursi, Mesnevi-i Nuriye, Envar Neşriyat, Ter : Abdülmecid Nursi, Risale-i
Nur Külliyatından, İstanbul 2003. 229 Scognamillo, GA, 56 ; Crow, 343. 230 Scognamillo, GA, 56 ; Asımgil, 106. 231 Orhan Hançerlioğlu, Dünya İnançları Sözlüğü (Dinler, Mezhepler, Tarikatler, Efsaneler), El Falı
Mad., Remzi Kitabevi, 2. Basım, İstanbul 1993, 133.
40
“samudrika” ismini verdikleri el falının esaslarını kurmuşlardır.232 Buna Hast
Samudrika da denilir.233 Bu teknik oldukça ilkel bir görünümdedir. Kullanılan bu
yöntemde, günümüze kadar fazla bir değişme olmamakla birlikte, hala
kullanılmaktadır.
Hindulardan sonra el falı Çin’de, Tibet’te, İran’da, Mısır’da daha sonra
M.Ö. 423 yılında Eski Yunanistan’da kullanılmıştır.234 El falının gelecekten haber
verme şekline, “chıromante” (kiromanti, şiromansi) denilmiştir. Bu ismin Eski
Yunanlılar tarafından verildiği, Yunanca’da “keir” in el, “manteia”nın da kehanet
anlamına geldiği, bunun da el falını ifade ettiği görüşü yaygındır.235
Bir de elin, özellikle el ayasının bir fal aynası gibi kullanılıp ona bakarak
düş kurma, hallusinasyonlar oluşturmak için el yerine tırnağın kullanıldığı -özellikle
de başparmağın- gelecekten haber verme yöntemi bulunmaktadır. Buna
“Katoptromanti” adı verilmektedir. Bu usul, düşleme yoluyla bakılan fallar
arasındadır.236
Özellikle Eski Yunan’da el falı, oldukça itibar edilmiş bir ilim dalı olarak
görülmüştür. Zamanın Yunan filozoflarının bir çoğu bu alanla ilgilenmiş, hem
kendileri öğrenmiş hem de başkalarına öğretmişlerdir. Platon ve Aristo gibi büyük
filozofların yanında Anaksagoras’ın da fala önem verenler arasında olduğu söylenir.
Paracelsus, Cardamis ve İmparator Augustus gibi önemli şahsiyetler de falla
ilgilenenler arasındadır.237
Antik dönemde el okuma işi halk arasında oldukça yaygın olmasına rağmen,
sosyal yaşamda rol oynadığını ortaya koyan herhangi bir araştırmanın olamadığı
söylenmektedir. Roma döneminde astrolojiyle sıkı bir ilişkiye girerek Ortaçağda
başarı elde etmiştir. El falının astrolojiyle olan alakasının temel sebebi astrologların
yıldız ve gezegenlerin etkileri sonucu insanın doğum anında birtakım izlere sahip
232 John Severn, El falı, Çev : Gurur Elveren, Kibele Yayınevi, İstanbul 1996, 10-11. 233 Scognamillo, GA, 61. 234 Severn, 10-11. 235 Güner, 106. 236 Babaoğlu, 47. 237 Severn, 10-11.
41
olduğu bunun da insanın karakteri ve vücut yapısında birtakım işaretleri olduğuna
inanılmasıdır.238
El falı, çağdaş biçimine büyük bir olasılıkla Ortaçağ da kavuşmuştur.
Hindistan’dan ilkel bir şekilde Batı’ya taşınan el falına, Batılılar tarafından farklı
bir ilim dalı olarak bakılmış, üzerinde çalışılmıştır. Onlar el falını, fal ve bilim
olarak ikiye ayırmışlardır. Bir bilim dalı olarak gördükleri için de bu fal çeşidine
önem vermişlerdir.
Arapça çeviriler sayesinde antik dönemin astrologlarının metinlerine ulaşan
Ortaçağ bilim adamları, bu teorileri değiştirmemişler ve olduğu gibi almışlardır.
XIII. Yüzyılda kiromanti tüm büyük skolastikler tarafından kapsamlı bir şekilde ele
alınmaya başlanmıştır. Astrolojiyle olan sıkı bağlantısı onu diğer kehanet
türlerinden ayırarak saraya girmesini sağlamıştır. Fakat kilisenin bazı temsilcileri
tarafından bir bilim olarak kabul edilirken, bazıları tarafından dinsizlik olarak
görülmüştür.239
El falını yapılışına göre ikiye ayırmışlardır. Birincisi elin biçimini ve
parmakların yapısını, boyutlarını v.s. ele alan (cheirognomy) şironomi, diğeri de,
okültizmin benzeşim (analoji) ilkesine dayanarak, elin çizgileriyle ve aralarındaki
boşluklarla ilgilenen (cheirosophy) şirozofidir. Şiromansi, gelecekle ilgili birtakım
varsayımlarda bulunarak insan iradesini geçersiz kıldığı için Orta Çağ’da Katolik
Kilisesi tarafından yasaklanan kehanet türleri arasına girmiştir.240
1475 yılında “El çizgilerini okuma sanatı” adlı bir kitap yayınlanmış, Kral
VIII. Henry, talip olduğu hanımların başlarına gelebilecek akibetleri öğrenmelerini
istemediği için 1490 yılında, bu kitabın da etkisiyle el falını yasaklamıştır. Kral
Henry’nin talip olduğu hanımların öldürüldüğü söylenir.241
Astrolojiyle olan sıkı ilişkisi sayesinde kiromanti doktorların teşhislerinde
kullanılmıştır. Almanya’da üniversitelerde XVIII. yüzyıla kadar kiromantinin
238 Annette Von Heinz, Frieder Kur, Gizli Bilimler Ansiklopedisi (Akımlar, Kavramlar, Mekanlar),
Çev: Bülent Atatanır, Omega Yayınları, İstanbul 2004, 229-230. 239 Heinz, Kur, 230. 240 Crow, 343. 241 Severn, 12.
42
öğretildiği söylenmektedir. Bu üniversiteler arasında Halle üniversitesi de
bulunmaktadır.242
Eski Hindistan’da, Mısır’da, Eski Yunanlılarda, günümüze kadar devam
eden süreç içersinde ve günümüzde halen ilgi görmesinin temel sebebi, geleceği
öğrenme merakı ile eldeki çizgilerin, işaretlerin kişinin sağlık durumunu, kaderini
yansıttığına inanılmasıdır.
2. El Falı ve Astroloji
El falına bakılırken oldukça eski bir geçmişe sahip olan astrolojiden de
yararlanılmış, gezegenlerin parmakları etkilediğine inanılmıştır.
El falında elin şekli, bileğin biçimi, parmaklar ve özellikleri, eldeki tepeler
(parmaklar altındaki ve avuç kenarındaki kabarıklıklar) ve çizgilerin
yorumlanmasındaki esas, bunların göksel katlardan gelen etkiyle oluşan mesajlar
içerdiğine inanılmasıdır.
İnsanın vücudunun gelişiminde embriyodan itibaren aynı zamanda ilah
oldukları kabul edilen gezegenlerin etkili olduğuna inanılmıştır. Buna göre, ilk ay
boyunca embriyonun yapılanmasında Satürn egemendir. Beden bu gezegenden güç
ve besleyici özellikler alır. İkinci ayda ise Jüpiter devreye girer. Bu gezegen de
bedenin sahip olması gereken uzuvları almak üzere bedeni hazır hale getirir.
Üçüncü ayda Mars, ısısıyla başı oluşturur ve uzuvları birbirinden ayırır. Dördüncü
ayda da Güneş kalbi yaratır.243 120. günden itibaren ise doğum anı dahil, alınan
ışınların ifade ettiği manalarla beyin programlanır.244
Beşinci aya gelindiği zaman da Venüs devreye girmektedir. Bu gezegenin
tesiriyle de kulak, burun, kemikler, erkeklerde penis, dişilerde rahim ile göğüsler
oluşur. Altıncı ayda Merkür’ün etkisiyle ses organları, kaşlar ve gözler, saçlar ve
tırnaklar oluşmaktadır. Sekizinci aya etki eden Satürn’dür. Fetüsün büyük bir
242 Heinz, Kur, 230. 243 Ge’rard Encausse, Batılı Gizemli Geleneğin Astrolojik Sırları, İnisiyeler İçin Astroloji, Çev :
Ercan Akısoy, Ege Meta Yay., İzmir 1999, 109. 244 Nuran Tuncel, A’dan Z’ye Astroloji, Kitsan Yay., İstanbul 1997, 83.
43
kısmını soğutur ve kurutur. Son olarak Jüpiter bedeni doğuma hazırlar.245
Astrolojiyle uğraşanlar genelde bunlara inanmışlar, el falıyla ilgilenenler de bu
teorilerden yola çıkarak bunların doğruluğunu kabul etmişlerdir.
İslam alimlerinden Erzurumlu İbrahim Hakkı da kitabında insanın
gelişiminde, gezegenlerin etkili olduğunu söylemesine rağmen bu etkileri farklı
yorumlamıştır. Ona göre çocuk henüz rahimde nutfe iken birinci ayda Zuhal’in
terbiyesindedir. İkinci ayda Müşterinin terbiyesine girer. Üçüncü ayda Merih’in,
dördüncü ayda Güneş’in, beşinci ayda Zühre’nin, altıncı ayda Utarid’in, yedinci
ayda Ay’ın terbiyesiyle anne karnında gelişmektedir. Eğer çocuk yedi aylık doğarsa
yaşayacak, sekiz aylık doğması durumunda da sekizinci ayda Zuhal’in terbiyesinde
olacağı ve Zuhal de soğuk ve kuru olducağı için ölecektir. Yalnız dokuzuncu ayda
doğan çocuk yaşayacaktır. Çünkü Müşteri rutubetli ve sıcaktır.246
İbn-i Arabi de, gezegenlerin insan vücuduna etkilerinin olduğunu
söylemiştir. O’na göre:
Ay : Cild, baş, kemikleri
Utarid : Sinirleri
Merih : Kan ve safrı
Zuhal : Saçlar ve tırnakları
Müşteri : Bütünü ile vücudu korur.
Zühre : Nefs, vücudun dış yüzeyini
Güneş : Bütün azaları etkiler.247
Astrolojiyle uğraşanlara göre, genetik yolla gelen bu özellikler, kişinin
beyninde kendilerini gösterebilecek uygun bir ortam bulabilirse, o kişide ortaya
çıkmaktadır. Bunun içinde etki eden bu gezegenlerin beyinde o genetik bilgilerin
245 Akısoy, 110. 246 İbrahim Hakkı, 313. 247 İbn Arabi, 40.
44
ortaya çıkmasına uygun kapasite meydana getirmiş olmaları gerektiği
iddiasındadırlar.248
Ancak günümüz anatomi uzmanları eskiçağ teorilerini saçma bulmaktadır.
Bebeğin anne karnındaki gelişiminde gezegenlerin veya yıldızların etkisinin
olamayacağı; anne karnındaki bebeğin gelişimini şekillendiremeyeceği, etkili olanın
genetik ve çevre şartları olduğu görüşündedirler.
Bu alanda yapılan tıbbi çalışmalarda görüleceği gibi, genelde anne
karnındaki bebeğin gelişimi psiko-sosyal şartlardan etkilenmektedir. İlk 2 ay
bebeğin embriyonik dönemini ifade etmektedir. Kalan 7 ay ise bebeğin fetal (2.
ay’dan doğuma kadar süren zaman) dönemidir.249 Gelişimde embriyonik dönem
önemli görülmüştür. Çünkü bu süre içinde embriyo son şeklini alarak organların
taslakları oluşmaktadır. Ve 2. ayın sonunda bir insan görünümünü almaktadır. İlk 3
ay sonunda kafa ve boyun vücudun 1/3’nü oluşturacak şekilde şekillenmektedir.250
2. aydan 5. aya kadarki dönem organ sistemlerinin ve dokuların farklılaştığı
ve vücudun hızlı bir şekilde büyüdüğü dönemdir. 5. aydan itibaren saçlar belirir.
Gözler kapalıdır. 6. aydan itibaren gözler açılmaya başlar. Solunum sistemi
olgunlaşmaya başlar. 7. aydan sonra vücutta deri altı yağ dokusu oluşur.
Embriyonik dönemde görülen değişimler fetal dönemdekinden daha önemli
görülmüştür. Fetal dönemde bebeklerin, radyasyon, virüsler ve ilaçların etkilerine
daha az duyarlı oldukları söylenmektedir.251
El falına göre el ve parmaklar gezegenlerden etkilenmektedirler. Bunun için
de parmaklara etkilendikleri gezegenlerin isimleri verilmiştir. Baş parmağın
Venüs’ün, işaret parmağının Jüpiter’in, orta parmağın Satürn’ün, yüzük parmağının
Güneş’in ve küçük parmağın Merkür’ün etkisinde olduğuna inanılır. Bu
parmakların altında bulunan eklemler el içine doğru belirgin bir yükseklik oluşturur.
Bunlara tümsek, tepe ve dağ denilir. Bu tepeler de altında bulundukları parmakların
isimlerini alırlar. Serçe parmağın altında, kenarda bulunan kenar şişkinliğinin 248 Tuncel, 82. 249 Halit Kayalı, Göngör Şatıroğlu, Mustafa Yaşyürekli, İnsan Embriyolojisi, 7. Baskı, Alfa Yay.,
İstanbul 1992, 278 ; Haşmet Özen, Sami Selçuk Biricik, Fizyoloji, Histoloji, Embriyoloji, 2. Baskı, Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul 2004, 252.
250 Kayalı, Şatıroğlu, 278-280. 251 Özen, Biricik, 252-253.
45
Ay’dan etkilendiğine inanılır. Doğrudan doğruya insanın burcuyla ve tesirinde
kaldığı gezegen ve yıldızlarla alakalı olduğuna inanılan bu tepeler, yetenekleri
bilmek için birer ipucu olarak görülmüş, bunların el falında hayati bir önem taşıdığı
düşünülmüştür. Bu tepelerin belirgin olması, kişinin o gezegenlerin temsil ettiği
özellikleri taşıdığı anlamına gelmektedir. Bir tepenin diğer tepeden daha bombeli
olması, o insanın yapacağı işlerde bu tepenin temsil ettiği karakterlerin daha
belirgin olarak görüleceğinin bir işareti sayılmıştır.
3. El Falı ve Numeroloji:
El falında sayılardan anlamlar çıkarma şekli olan Numeroloji’den de
yararlanılmıştır. Numeroloji de astrololoji kadar eski bir geçmişe sahiptir. Sayıların
kendi içinde bir dil oluşturduklarına inanılır. Her sayının bir gücü vardır. Bu güç
sadece çokluk ve miktarı belirten bir güçte değil, aynı zaman da eşyaların birbiriyle
olan ilişkileri, doğanın ilkeleri arasında var olan bir bağda bulunmaktadır. Rakamlar
1’den 9’a kadar uzanan şekillere indirgenmiştir.252
İnsanların kaderi ile sayıların ilişkisinin olduğuna inanılmıştır.
Numerologlara göre bütün evren saf matematik sayılar üzerine kurulmuştur.
Matematik ise 9 sayıdan oluşmaktadır. Bu basite indirgeme yöntemiyle de
evrendeki olayların tümünün sayıların etkisinde olduğu düşünülmüştür.253
El falında ele etki eden her gezegenin bir sayısının da olduğuna inanılmış,
bu sayılar da gezegenlerle ilişkili sayılmıştır. El falında yorum yapılmadan önce ilk
olarak kişinin önemli sayısını bulmak gerekmektedir. Kişi için önemli olan sayıların
ilki, doğum günüdür. Doğum gününün sayılarının toplanıp bir tek sayıya
düşürülmesi sonucu kalan sayı o kişinin kişilik sayısını vermektedir. Mesela 25 08
1962 de doğmuş olan bir kişinin kişilik sayısı 2+5=7 olacaktır. Doğum gününün,
ayının ve yılının sayılarının toplamı sonucu elde edilen sayı ise, o kişinin kader
sayısıdır. Kalan sayının 9’dan büyük olması durumunda bu rakamlar tekrar toplanır.
252 Gibson, 95-96. 253 Asımgil, 105.
46
Ta ki bir tek sayı kalıncaya kadar.254 Kader sayısının nasıl bulunduğunu yine aynı
tarih üzerinde gösterelim. Doğum günü 2+5=7, doğduğu ay 0+8=8 ve de doğduğu
tarih toplanarak 1+9+6+2=18 olarak bulunmaktadır. Daha sonra çıkan bu sonuçlar
tekrar toplanıp 7+8+18=33 sayısına ulaşılmaktadır. Fakat 33 sayısı 9’dan büyük
olduğu için bu sayıların tekrar kendi içlerinde 3+3=6 şeklinde toplanarak tek bir
sayıya indirilmesi gerekmektedir. Son olarak bulunan bu 6 sayısı o kişinin kader
sayısı olacaktır. Günümüzde de bilgisayarlardan falla ilgili sitelerde kişilerin önemli
sayıları bulunmaktadır.
Görüldüğü gibi sayıların güçlerinin olduğuna, insanın kaderini bile
şekillendirdiğine inanılmıştır.
Bu işlemlerin sonunda çıkan sayılar ve etkisinde bulunduğu gezegenler ise
şöyle sıralanmaktadır.
1- Güneş 6- Venüs
2- Ay 7- Neptün
3- Jüpiter 8- Satürn
4- Plüton 9- Mars
5- Merkür 22 – 11 Uranüs
Uranüs’ün numaraları olan 22 ile 11 sayısına özel bir anlam yüklenmiş, bu
sayıların mistik özelliklerinin olduğuna inanılmıştır. 11 sayısı 1+1=2 şeklinde, 22
sayısı da 2+2=4 olarak ifade edilse de, bu sayıların 2 ve 4’den farklı oldukları
düşünülmüştür. 11 ve 22’ye kendilerine has, özel anlamlar verilmiştir. Gezegenlere
ait sayıların özellikle kişinin kaderi ve mesleğini belirlemede daha etkili olduğuna
inanılır.255
Bazılarına göre ise her ismin titreşimsel bir sayısı vardır. Bu sayıya ise ismin
harflerini rakamlara çevirip toplayarak 1’den 9’a kadar olan temel sayılara
indirgeme yoluyla ulaşılmaktadır. İnsanın gelişmiş kişiliğinin bir ifadesi ve başarı
ya da isteğe götüren bir anahtarı olarak, bu sayının isim sayısıyla veya doğum
254 Joyce Wilson, El Falı, Astroloji ve Numeroloji, Çev : Melike Atıl, Akaşa Yay., İstanbul 1993,
127. 255 Wilson, 128.
47
sayısıyla uyumlu olması gerekmektedir.256 Ayrıca insanın görünen kişiliğinin
sayısını o kişinin isminde bulunan sessiz harflerin toplamı, görünmeyen kişiliğinin
sayısını da sesli harflerin toplamının vereceğine inanılmıştır.257 Bunun içinde her
harfe bir sayı değeri vermişlerdir. Bunlar şöyle sıralanmıştır.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
A B C D E F G H I
J K L M N O P Q R
S T U V W X Y Z
Kişinin ismindeki harflerin değerleri ve doğum gününün tarihleri toplanarak
o kişinin kişilik sayısı ile kader sayısı bulunmaya çalışılmış daha sonra da çıkan
sayıların ifade ettiği gezegenler bulunarak bunlar el falında kullanılmıştır.258
Bazıları ise biraz farklı olarak kader ve doğum sayısını şöyle bulmuşlardır.
Kişinin doğum günü, ayı ve yılı alt alta yazılarak toplanmıştır. Doğum günü sayısı
ise kişinin doğum günü eğer iki rakamdan oluşuyorsa bu iki rakamın yan yana
yazılarak toplanmasıyla belirlenmektedir. Diğer işlemler aynen uygulanmakta ve
çıkan sayıların gösterdiği özelliklere bakılmaktadır. Kader sayısının kişiliğin temel
eğilimlerini ve soydan gelen kalıtımsal yeteneği vereceğine, isimlerin analizinin de
kişinin bunlardan neler çıkarabileceğinin değerlendirmesini yaptığına
inanılmıştır.259
Harfleri sayılara dönüştürme işlemi mistik düşünceli Müslümanlar arasında
Kuran yorumlama, gelecekten haber verme ve şiir sahasında oldukça karmaşık
işlemlere yol açmıştır.260 Sayılar ve harflerin oluşturduğu biçimlerden yararlanarak
gelecekle ilgili tahminlerde bulunma işi olan bu ilme ise İslami literatürde
256 Gibson, 100. 257 Asımgil, 105. 258 Gibson, 101. 259 Vera F. Birkenbihl, Sayıların Işığında Geleceğimiz Numeroloji, Çev : Esat Mermi, Say Yay.,
İstanbul -, 15-19. 260 Anne Marie Schimmel, Sayıların Esrarı, Ter: Mehmet Temelli, Verka Yay., İstanbul 1997, 28.
48
“cifr”’denilmiştir.261 Ayrıca ebced hesabı da kullanılmıştır. Her harfi bir sayıyı
karşılayan sekiz sözcükten oluşmaktadır.262
Numerolojiyle Kabalistler de ilgilenmişlerdir. Fakat onların yöntemi daha
karmaşık bir yapıya sahiptir. X. yüzyılda Basra’da Berrak Kardeşleri anlamına
gelen felsefe yolu ile dini ve insanları kurtarmayı gaye edinen aşırı Şii ve İsmail’i
eğilimli bir gizli dernek olan İhvan-ı Safa’ya263 göre ise Pisagor Harranlı bir bilge
olarak görülmüştür. Rivayete göre, Enoch (Hz. İdris) yani Hermes Tris-megistos da
Harran’daki Sabiilere gönderilmiş olan bir peygamberdir. Bu kişinin sayı
mistisizminde bir usta olduğunu düşünmüşlerdir. İhvan-ı Safa’ya göre numeroloji
her şeyin temeli olan birlik ilkesini anlamak için kullanılan bir yoldur. Diğer bütün
bilimlerin kökü ve tabiatın üstünde bir ilimdir.264
İbn Arabi ise Fütuhat-ı Mekkiye adlı eserinde harflere ve rakamlara yer
vererek harfleri 4 mertebeye taksim etmiştir. Birincisi 7, ikincisi 8, üçüncüsü 9,
dördüncüsü 10 feleğe aittir. Harflerin yaşlılık, kuruluk, sıcaklık, soğukluk gibi dört
temel tabiatına da işaret edilir.265
El falında çıkan sayının özellikleri ve sayının işaret ettiği gezegenin
özellikleri önemlidir. Artık yorum yaparken kalan sayının gösterdiği gezegene ve
bu gezegenin etkilediği parmağa veya tepeye daha fazla dikkat etmek gerekecektir.
Bu işlemin el falına bakarken falcının işini kolaylaştırdığına, daha tutarlı tahminler
yapabilmesinde yardımcı olduğuna inanılmıştır.
261 Sennur Sezer, Osmanlıda Fal ve Falnameler, Milliyet Yayınları, İstanbul 1998, 132. 262 Yakıt, 56-57. 263 Osman Cilacı, Dinler ve İnançlar Terminolojisi, Damla Yayınevi, İstanbul 2001, 173. 264 Schimmel, 27. 265 Yakıt, 31.
49
II. BÖLÜM
EL FALINA BAKMA USULLERİ
El falına bakarken bazı usuller kullanılmış, özellikle yorum yaparken avuç içi
daha önemli görülmüştür. Elin üstü, parmaklar, tırnaklar, elin tüylü ya da tüysüz
olması, kemik yapısı, boğumları, rengi, yıldızlarla olan ilişkisi dikkate alınmış ve
bunların bir bütün olarak değerlendirilmesi öngörülmüştür. El falına baktıklarını
söyleyenler, kendilerinin insanların karakterlerini belirlediklerini iddia etmekle
birlikte, gelecekte olacaklar, karşısındaki kişinin yapacakları, yapması ve yapmaması
gereken şeyler hakkında bazı şeyler söylemeyi de ihmal etmemişlerdir.
Profesyonel bazı falcılar, kendilerine gelen insanların ellerini yorumlayıp,
doğuştan gelen karakterlerinin, zaaflarının ve onların bu karakterlerinin sağlık,
meslek ve sosyal ilişkilerini nasıl etkilediğinin, hangi alanlarda başarılı ya da
başarısız olacaklarının ortaya çıkartılabileceğini iddia etmektedirler.1
El falına bakarken bazen iki ele birden bazen de sadece sol ele bakılarak
yorumlar yapılmıştır.
Falcıların bir kısmı insanın başına gelecekte nelerin geleceğini, nasıl bir hayat
geçireceğini gösteren elin sol el olduğunu söylerken, bir kısmı da sol elin doğuştan
sahip olduğumuz kaderi, sağ elin de bu kaderin kişiyi nasıl yönlendirileceğine işaret
ettiğini düşünürler. Hatta insan kendini değiştirdiği zaman kader çizgisinin de
değişebileceği kanaatindedirler.2 Yani sol el Tanrı’nın insana verdiği bütün
yeteneklerin ve imkanların deposu iken, sağ elin bu hazineden ne kadarını
kullandığımızı veya kullanacağımızı gösterdiğine inanılmıştır.3 Mesela şiir yazma
yeteneği olan birisinin şairlik çizgisi varsa ve hayatında hiç şiir yazmamışsa o
kişideki bu yeteneğin kullanılmayarak yok olup gideceğine inanılmıştır.
Hintlilerde el falını inceleyen ilkel bir bilim olarak kabul edilen Hast
Samudrika’ya göre ise, ister kadın olsun ister erkek her iki elle de fala
bakılabilmektedir. Hindistan da sol el hastalıkları, tehlikeleri, mutlu ve mutsuz
1 Cheriro, El Falı, Gün Yayıncılık, İstanbul 2000, s. -. 2 Asımgil, 108 ; Wilson, 8-9. 3 M. Ali Kerkütlü, El ve Yüz Çizgilerinizle Geleceğinizi Okuyun, Mozaik Yalınları, İstanbul 2001,
16.
50
olayları anlatırken sağ el kişinin eylemleri ve kendi iradesiyle varacağı noktaları ve
elde edeceği başarıları ifade etmektedir.4
Sol elin kişinin ezoterik ya da gizemli yanını temsil etmesi belki de kalbe daha
yakın olması nedeniyle midir bilinmez ama el ve iskambil falını batıda kuşaklar boyu
sürdüregelen çingenelerin, fala bakarken sol eli tercih ettikleri söylenmektedir.5
Bunların dışında bazıları da sol elin sağ ele göre daha az yıpranmış olması,
çizgilerin daha belirgin olması sebebiyle daha ziyade kullanılan el sol eldir derler.6
Bazıları ise kişinin sağ veya sol eli arasında tercih yapmakta yorum yaparken
de o kişinin yaşını dikkate almaktadırlar. Onlara göre sağ ve sol elin beynin karşılıklı
bulunan iki yarı küresiyle de ilgisi vardır. Buna göre de sol yarı kürede entelektüel
yetenekler, sağ kürede ise sezgi ve duygular yer almaktadır. Sağ elin ana çizgileri
ruhsal ve dış bölgedeki zorlukları, sol elin ana çizgileri duygusal yaşam ve kişisel
alandaki problemleri ortaya koymaktadır.7 Etkileyici yorumlar yapabilmek için de
yorumcunun hayal gücünün gelişmiş olması gerekmektedir.
Karşıdaki kişinin doğum günü, buna bağlı olarak burcu, doğduğu saat buradan
hareketle de yükselen burcunu bilmek önemli görülmüştür. Önce elin her tarafı
incelenmektedir. Elin şekline tipine bakılır, sonra elde bulunan 3 temel çizgi, daha
sonra yardımcı diğer çizgiler, şekiller, tepeler böylelikle de bütün el teker teker
incelenmiş olur ve bu verilere dayanarak birtakım yorumlar yapılır. Fakat yapılan
yorumların bazılarında kendi içlerinde tutarsızlıklar yaşanmaktadır. Mesela bir el
tipinin özelliğine baktığımız zaman o el tipine sahip birinin sabırlı bir insan olacağı
söylenirken, hemen sonra bu el tipinin sabırsız bir kişi olabileceğini de
söylemektedirler.
1. ELLER
El figürü insanın ilk olarak keşfettiği ve yaptığı şematik resim olmuştur. Taş
devri insanı elini duvara sürmüş ve elinin şeklini orada görmüştür. Neolitik çağda ise
4 Scognamillo, GA, 61. 5 Wilson, 10. 6 Kerkütlü, 16. 7 Heinz, Kur, 232.
51
el, bir rastlantı sonucu fark edilmekten çıkmış, büyüsel amaçlı bir pano olmuştur. O
dönemde elde edilmek istenen hayvanın resmi üzerine çizilen elin, ertesi gün
yakalanacak olan avda kolaylık sağlayacağına inanılmıştır.
Yahudiler ise, el resminin kötüyü uzaklaştırıcı ya da kişiyi her türlü zararlı
etkiden koruyucu bir özelliğinin olduğuna inandıkları için, bu resimleri duvarlarına
asmakta ya da bunları üzerlerinde taşımaktadırlar. Onlar bunu tanrının eli gibi
nitelendirmişlerdir. İbranice’de de “el” İsra-el, Rafa-el” gibi tanrısal gücün bir ifadesi
sayılmıştır.8
Müslümanlarda ise bu “Fadime Ana’nın Eli” olarak simgelenmiştir. Bu simge
İranlılarda da “Abbas’ın eli” olarak anılır.9
Kuran’da ise el, “yed” olarak tekil ve çoğul kalıplarıyla yüz yirmi yerde
geçmektedir. Bu kelime yerine göre kendi anlamında, yerine göre zatı, yerine göre de
eylem ve gücü temsilen kullanılmaktadır.10
A) EL TİPLERİ
El falında çizgilerin yorumuna geçmeden önce ilk yapılması gerekenlerden
biri el tipinin belirlenmesidir. El tipleri yediye ayrılmış ve her tipe farklı özellikler
yüklenmiştir. Bu ayrım parmaklar ve avuç boylarına ve birbirlerine oranlarına göre
yapılmıştır.
1) Su Eli:
Uzun parmaklar ve dikdörtgen şeklinde bir el olan su eline sahip kişilerin
sessiz, sakin ve çekingen bir insan olması beklenir, bu kişiler hayal dünyası geniş,
yaşadıkları sürece zengin olabilme ihtimali olan, fakat kendilerini olduklarından farklı
göstermeye çalışan insanlar olarak görülmüşlerdir. Bu kişilerin mutsuz oldukları,
sıkıntılarla karşılaştıkları zaman uyuşturucu madde kullanma ve intihar etme
olasılıklarının bulunduğu söylenmektedir.11 İnsanlarla ilişkilerinde idealist olup,
8 Necmeddin Ersoy, Semboller ve Yorumlarla Görünenden Görünmeyene, Zafer ve Sena Ofset
Matbaası, İstanbul 1990, 201. 9 Muzaffer Günay, Hurafeler ve Batıl İnançlar , Sevgi Yayınları, İstanbul 2002, 94. 10 Necati Kara, Kuran’da Beden Dili, Bilge Yay., İstanbul 2004, 397. 11 Davies, 25.
52
şefkatli, hassas ve romantik insanlar olarak nitelendirilmişlerdir. Kolayca etki altında
kalabileceklerine, kaba insanlar tarafından kullanılabileceklerine inanılmıştır. Meslek
hayatlarında ise terapist, ressam, şair, tasarımcı olmaları muhtemeldir. Hatta iki farklı
alanda bile çalışabilirler. Nazik insanlardır. Alerji ve romatizma bu grubun en yaygın
hastalıkları olarak kabul edilir. Uyuşturucu ve alkol bağımlılığından sakınmaları
tavsiye edilir. Para ve şans yönüne gelince, yaratıcı yetenekleri sayesinde zengin
olabileceklerine, maddiyatçı, iş kafalı ya da ekonomi bilgisi olan insanlar olduklarına
inanılır. Kültürel faaliyetlerden, müzikten, türbelerden ve spiritüel gücü olan yerlere
gitmekten, kalabalık bir şekilde seyahat etmekten hoşlanırlar. Ayrıca emekli olmak
onları mutlu edecektir. Emekli olduktan sonra bu insanlar günlerini sanatla, müzikle
ya da kitap okuma ve şiirle geçirebileceklerdir.12
2) Hava eli:
Uzun parmaklı ve kare şeklinde bir eldir. Sürükleyici gerçek bilgiyi,
başkalarıyla konuşmayı ve fikirlerini paylaşmayı seven insanlar olarak görülürler. İş
de ve satranç gibi oyunlarda meydan okumadan çekinmezler. İnançlarında ise
fanatiktirler. Bu kişilerin vejeteryan olacaklarına inanılmıştır. Başkalarının haklarına
ve inançlarına karşı saygılıdırlar.13 Bu elin sahipleri zeki, esprili ve arkadaş çevresi
oldukça geniş insanlar olarak görülür. Fakat yakın arkadaş konusunda seçicidirler.
Sadakatsiz oldukları da söylenir. İnsanlarla iletişimleri güçlü olduğu için politika,
satış, medya, eğitim gibi alanlarda çalışmayı, elektronik eşyalarla uğraşmayı
seveceklerdir. Bu grubun tipik hastalığı ise solunum yetmezliği ve tansiyon olarak
belirtilmiştir. Paralarını daha çok, yatırım yapmakta kullanırlar. Yabancı ülkeleri
gezmekten büyük zevk alan hava eli sahiplerinin, emekliliklerinin gelmesinden pek
hoşlanmayacakları bunun için de işlerine, iş arkadaşlarının yanına geri dönmek
isteyecekleri söylenir.14
3) Toprak eli:
Parmaklar kısa, avuç ise kare şeklindedir. Dürüst, sağduyu sahibi ve ciddi
insanlar olarak görülürler. Sadık insanlar olmalarına rağmen pek romantik
12 http//falci.com/su.asp. 13 Davies, 22-23. 14 http//falci.com/hava.asp.
53
olmadıkları söylenir. Toprak ele sahip insanlar ellerini kullanmaktan hoşlanırlar fakat
bunu bir ofiste değil, endüstriyle ilgili işlerde kullanmayı tercih edeceklerdir. Bu
insanların bağırsak ve mide sorunlarına karşı meyilli oldukları söylenir. Stres ve fazla
kilolardan kaçınmaları, bol bol egzersiz yapmaları, temiz hava almaları tavsiye edilir.
Para biriktirme konusunda yeteneklidirler, çok çalışırlar ama yavaş para kazanırlar.
Söylenenlere göre seyahat etmeyi sevmezler, ev onlar için daha rahattır. Gezmeye
gitseler de kırsal alanları tercih ederler. Emekli olmaktansa hoşlanmazlar.15
İnsanları ve hayvanları seven insanlar olmakla beraber, bitkilerle de
uğraşmaktan hoşlanırlar. Mükemmel bir hafızaya sahip, becerikli, dürüst insanlar
olarak görülürler. Bu kişilerin en mutlu oldukları an ise tanıdıkları bir yerde
tanıdıkları kişilerle olmaktır. Bu kişiler örgü örmek, dikiş dikmek, yemek yapmak,
elbise dikmek gibi işlerde becerikli olacaklardır. Toprak ele sahip insanlar spor
yapmaktan hoşlanan, sert, kaba ve enerjik insanlar olarak tanımlanmışlardır. Ayrıca
yetenekli, boksör, güreşçi, futbolcu olmaya kabiliyetli insanlardır.16
4) Ateş eli:
Kısa parmaklar ve dikdörtgen şeklinde bir avuç yapısı olan eldir. Ateş burada
sayılan dört elementin en aktif ve en enerjili olanı olduğu için diğer el tiplerinin en
iyisi olarak görülmüştür. Sıcak, sempatik ve eğlenceyi seven insanlar olarak
görülürler. Fakat hava elli insanlarla pek fazla anlaşamazlar. Gündemde olmayı,
olayların içinde olmayı, hareketliliği seven tiplerdir. Gürültülü danslara, partilere
gitmekten hoşlanırlar. İş ilişkilerinde ve hukuk kurallarına uymada dikkatlidirler.17
Bu kişilerin el tipine göre, bu insanlarda sevinçte keder de bir arada bulunmaktadır.
Ateşin sıcaklık özelliğinden olsa gerek, bu elin sahiplerinin çok çabuk aşık
olacaklarına ve kendilerine aşık olunacağına inanılmıştır. Organizatör bir yapıya
sahip olup sosyal kişilerdir. Eğlenceyi, sanatla uğraşmayı, mücadele etmeyi severler.
Stresli durumlarda bile çalışabilirler. Kalp hastalığına meyillidirler. Aceleci olup
düşünmeden hareket ederler. Para durumları belirsiz, sallantıdadır. Geniş çaplı
yatırım yapmayı severler. Maceraperesttirler, yeni yerler görmekten zevk alırlar.
15 http//falci.com/toprak.asp. 16 Davies, 21-22. 17 Davies, 24-25.
54
Emekli oldukları zaman arkadaşlarını özlerler bu özlemlerini bastırabilmek için de
birtakım derneklere, klüplere üye olarak, hayatlarını devam ettirirler.18
B) EL ŞEKİLLERİ
Elin şekilleri belirlenirken parmakların ve avucun şekilleri dikkate alınmıştır.
Parmaklar kare, yuvarlak, boğumlu, spatula, konik, sivri uçlu, kısa ve küt, ve karışık
bir şekle sahip olması yönüyle sınıflara ayrılmıştır. El ayasının ve ellerin inceliği,
kalınlığı, zayıf ve kuru olması, tombulluğu, yumuşak veya sertliği hatta sıcak ve
soğuk olmasının el sahibinin karakterinden bir cüzün ifadesi olduğuna inanılmıştır.
Onlara göre: Yağlı ve etli bir el rahatına düşkün yemeyi içmeyi seven, eğlenceyi seven
insanların elidir. Genelde ihtiyarların eli olan zayıf ve kuru bir el sabırlıdır. İnsanlarla
çekişmeyi sevmez.19
Sert el ise iradeli, sporu seven, atılgan, cesur ve hafızası kuvvetli insanların eli
olarak görülür. Böyle eller aşk hayatında mutlu olacaklardır. Bu üstün zekanın da
işaretidir. İşadamları, büyük politikacılar ve avcıların genelde bu tip ellere sahip
oldukları söylenir.20 Yumuşak el ise kendini herkesten üstün sayan bir tipin
göstergesidir. Bu kişiler hayalci ve dikkatsizdirler. Görünüşleri devamlı kederli
olduklarını düşündürür.
Hintliler ise elleri ince ve zayıf, damarları da kabarık olan kadınların şanssız
olacaklarına inanmışlardır. El ayası dolgun olanların da iyiliksever olacaklarını
düşünmüşlerdir. İyi bir elin ise sıcak olması, renginin şafaktan önceki gökyüzünün
rengine uygun düşmesi gerekmektedir.21
Nemli elin sahiplerinin tembel, inatçı ve korkak kimseler olması beklenir.
Bunlar zayıf insanlardır. Sıcak eller ise iyi insanların işaretidir. Bu kişiler çabuk
sinirlenir fakat kin tutmazlar. Soğuk elli olanlar ise hasislikle nitelendirilmişlerdir. Bu
18 http//falci.com/ateş.asp. 19 A. Baumann, Kahve Falı ve Çiçeklerin, Ellerin Dili, Çev : Enver Bolayır, Erksan Yayınevi,
İstanbul 1951, 20. 20 Cheriro, -. 21 Scognamillo, GA, 61.
55
yapıda ele sahip bir insanın konuşmayı sevmeyeceği söylenir. Kaskatı olan el ise
romatizmal bir hastalığa, dar kafalılığa işaret sayılmıştır.22
Tüylü elleri olan bir kimse ise güçlü bir kişiliğe sahiptir. Fakat tüylerin
düzgün olup olmaması da önemli görülmüştür. Eğer bu tüyler düzgün değil de
dağınık bir biçimde duruyorsa, bu insanın titiz fakat sinirli bir mizaca sahip olacağına
inanılmıştır. Elinin üzerinde hiç tüy bulunmayan insanlar ise genellikle soğuk,
kendini beğenmiş ve zayıf karakterli kişiler olarak görülürler.23
Her elin şekillerine göre farklı özelliklere sahip olacağına ve el sahibinin
karakteriyle ve kaderiyle ilgili bilgiler vereceğine inanılmıştır.
1) Kare el :
Bu ellere köşeli el de denilmektedir. El ayası parmaklar, bunların uçları,
tırnaklar hepsi kare veya dikdörtgen biçimdedir. Bilek kısmı da dört köşe
şeklindedir.24
Bir elin kare el olarak nitelenebilmesi için, elin ne çok uzun ne çok yumuşak
ne de çok sert olmamasına, iyice köşeli olmasına dikkat edilmiştir.25
Bu eller pratik, tecrübeli, metodik eller olarak görülmüştür. Bu kişiler
oldukça tertipli insanlardır, işlerinde başarılı olacaklardır. Genelde başarıları
sabırlarının ürünüdür. Hırçınlık yaptıkları zamanlar da vardır. Bunlar namuslu
insanlar olarak görülürler. İşlerine önem verirler ve işlerinde ciddidirler. Enerjik ve
çalışkandırlar. Sanatla menfaatleri olursa ilgilenirler. Yenilikleri sevmezler, onlar için
gelenekler, alışkanlıklar önemlidir. Muhafazakardırlar. Tasavvufa karşı da hiç ilgileri
yoktur. Bunların yanında dogmatik, düşüncesiz ve gaddardırlar fakat sevdiklerine
karşı merhametlidirler.26
Gayet metanetli soğuk kanlı insanlardır. Hayali şeylerle pek meşgul olmazlar.
Bu eller faydalı eller olarak görülür. Aktif insanlardır. İyi bir babadırlar. Nezakete ve
22 Baumann, 21. 23 Falcılık ( kahve, İskambil, El, Yıldız Falı ve Burçlarımız), -, 16. 24 Josef Roland, Konuşan Eller, Ter : Ragıp Rıfkı Özyürel, Hüseyin Hilmi Kitabevi, İstanbul 1968,
23-24. 25 Mustafa İloğlu, Gizli İlimler Hazinesi, I. Kitap, Taş Matbaası, İstanbul 1968, 99. 26 Roland, 23-24.
56
edebe düşkündürler. Onlar için en iyi olan meslek, bedeni olandan ziyade akli
olandır.27
Düşünceleri yavaş yavaş oluşur ama kendilerinden emindirler. Konuşmaları
açık, net ve dolaysızdır. Kelimelerin üzerinde dura dura konuşurlar. Bu kişiler
faydacıdırlar. Sorumluluk anlayışları yüksektir. Bu insanlarda acılar da, sevinçler de
derindir. Dostlukları, nefretleri ve sevgileri süreklidir. Onlar için ailesinin geçimini
sağlamakta önemlidir. Güzelliği ve sadeliği severler. Yüksek bir yöneticilik
kabiliyetleri vardır. Analiz ve sentez yetenekleri sınırlıdır. Bilim, politika ve
hekimliğe büyük bir yetenekleri vardır. Bir alanda uzmanlaşmayı tercih ederler. Fakat
bu özelliklerin bir kişide ortaya çıkması için, ellerin mutlaka köşeli olmasına aynı
şekilde parmakların da tam olarak köşeli olmasına dikkat edilmesi gerekmektedir.28
Anlama, kavrama ve ayırt etme özelliklerine sahiptirler. Fikirlerinde
kendilerinden başka amir tanımazlar. Bu insanlar bir hadisenin üzüntüsünden
kahrolup ölebilecek tipler olarak görülürler.29 Kanunlara karşı saygılıdırlar,
otoriterdirler, inatçıdırlar. Kabul ettikleri bir konuyu kolay kolay değiştirmezler.
Kavrayamadıkları bir konuyu da kabullenmeleri zordur. Hislerini belli edemezler ama
güvenilir insanlardır. Bu gibi ellerde genelde az çizgi bulunur, bu çizgiler de ana
çizgilerdir. Akıl çizgileri belirgin, düz fakat kısadır. Bazen aşağı doğru bir açı
meyleder. Bu, güzel sanatlara olan ilginin sembolüdür.30
2) Konik el:
Bu ele hissi el de denir. Parmaklar uzun, ince ve uçları sivridir. Avuç kısmı
ise geniştir. Parmaklar yapıştırıldığında bilekten uca doğru bir daralma görülür.
Bu elin sahipleri hem muhayyile, hem de muhakeme gücüne sahip insanlar
olarak görülür. Mantıklı kişilerdir. Sivri ve köşeli elin özelliklerinin karışımından
meydana gelmiştir. Bu kişilerde düzenlilik, dürüstlük, samimiyet, rahatlık, sevimlilik
ve merhametlilik mevcuttur. İki yüzlülük, art niyet, laubalilik beklenmez. Bilhassa
başparmağın uzun, kuvvetli ve esnek olması güzel ahlak timsali bir insana işaret
27 İloğlu, 99. 28 Kerkütlü, 24. 29 Arslan, 135. 30 Yeşilyurt, 260.
57
sayılır. Bu insan güzelliği bilir ve sever. Edebiyat ve güzel sanatlarda başarılıdırlar.
Sabırlı oldukları için sonuca ulaşabilirler. Bağımsızlığı ve tabiatı severler. Çabuk
kızmalarına rağmen çabucak da yumuşarlar. Hafızlık yetenekleri gelişmiş olduğu için
casusluğa yetenekli görünürler. Bu elin kadınlarının iyi bir ev hanımı olacaklarına
inanılır. Hünerli ve beceriklidir. Neşeli bir kişiliğe sahiptirler. Onlara verilebilecek en
büyük ceza dostlarıyla küs olmalarıdır. Tevekkül etmeyi bilirler. Takdir edilmeyi
severler, takdir edildikten sonra ise başaramayacakları bir iş yoktur.31
Renklere, desenlere, şekillere ve seslere karşı hassastırlar. Çalışmalarını
sonuna kadar devam ettiremezler. Bazıları değişken fikirlere sahiptir. Sevgi
konusunda ise maymun iştahlıdırlar. Konfora düşkün insanlar olarak ifade edilirler.
Bu ellerde akıl çizgisinin kuvvetli, derin ve muntazam olması kraliçeliğe kadar
yükselebilmeye işaret sayılır. Bu elin akıl çizgisi önemlidir. Akıl çizgisi ile hayat
çizgisi arasında geniş bir mesafe varsa bu o şahsın birtakım hırslarının olacağına
işaret sayılır. Büyük starların, opera sanatçılarının, büyük hatiplerin ellerinin genelde
bu şekilde olduğu ifade edilmektedir. Bu ellerde kader çizgisi ve güneş tepesi daha
belirgindir. Bu da o kişide ki şansa dalalet eder.32
İş eli olarak yaratılmadığı düşünülür. Hassasiyet, duygululuk elidir.
Parmakların ucu bazen yuvarlak bazen de sivridir. El ayasının alt kısmı yumuşak ve
kuvvetsizdir. İnsanlarla olmayı, muhabbeti severler. Fakat fazla dostları olmayacaktır.
Açık yürekli, şakacı bazen de alaycı ve muzip olabilirler. Lüks ve refahı severler. Bu
ele artistik elde denilir. Güzel şeyleri icat edebilme kudret ve kabiliyetleri yoktur. Bu
elin sert ve enerjili olması durumunda kişide bulunan nitelikleri şiddetlendireceğine
inanılır.33
Bunlar çalışkan insanlardır. İleride mutlu olabilecek bir eldir. Olayları
muhakeme ederler fakat kare elliye göre daha az intizam ve sabır gösterirler. İyilik
sever ve barışçıdırlar. Başparmak uzun, yumuşak ve sağlam olursa o kişinin iyi bir
31 Kerkütlü, 27. 32 Çheriro, -. 33 Roland, 21-22.
58
ahlaka sahip olduğuna inanılır. Zeki insanlar oldukları için iyi bir eğitimle meşhur
olabileceklerdir.34
3) Sivri uçlu el:
Bu ele psişik el de denilmektedir. Ellerin içinde en güzeli olarak görülmüştür.
Bu eller dar, ince ve uzun parmaklıdır. Beyzî şekle sahip tırnakları bulunmaktadır.35
Aristokrat ve mistik diye tanımlanan kişilerin elleridir. Gayet ince ve zarif bir eldir.
Tırnaklar badem şeklinde, avuçlar dardır. Parmaklar uzun ve gayet biçimlidir.36
Bu elin sahipleri akıllarından ziyade hisleriyle hareket eden fakat tamamen de
mantık dışı olmayan, olayların çabuk tesirinde kalan,37 tasarılar kurmasına rağmen
çoğu zaman bunları gerçekleştiremeyen hiçbir şeye güvenmeyen insanlar olarak
görülürler.38
Utangaç, çekingen, içine kapanık insanlardır. İhtiyatlı davranmayı tercih
ederler. Fakat çabuk sinirlenir ve çabuk yorulurlar.39 Bazılarına göre ise bu tip
insanlarda hiçbir sinirlilik alameti bulunmaz, kendilerine yapılan bir hakaretle karşı
karşıya kalsalar bile çarçabuk unutup o kişiyi affederler.40 Tek başına iş yapabilme
kabiliyetine sahip değillerdir. Bazı insanlarda görülen oldukça ince eller ise, ruh ve
cinsiyet zayıflığına işaret sayılmıştır. Ancak bu kişilerin uzun ömürlü olacaklarına
inanılır.41
Bu insanlara beceriklilik ve kurnazlık da atfedilir.42 Altıncı hislerinin kuvvetli
olduğuna inanılır. Fakat kendileri bunun farkında değillerdir. Medyumluk yapabilme
kabiliyetleri vardır. Güzelliği sever, çirkinlikten nefret ederler.43
34 İloğlu, 104-105. 35 Roland, 29. 36 Çheriro, -. 37 Gülseren Durakoğlu, Talih Yıldızı (Yıldız, İskambil, Kahve, El Falı ve Merak Ettiğiniz Birçok
Şey), Gazeteci Kitap ve Yayınevi, - 1962, 12. 38 Scognamillo, GA, 64. 39 Baumann, 16. 40 Roland, 29. 41 Baumann, 16. 42 Severn, 34 ; Falcılık (Kahve, İskambil, El, Yıldız falı ve Burçlarınız, 15. 43 Roland, 30.
59
Bu elin yegane özelliği sanatçı bir kişiliği yansıtmasıdır. Çalışmayı sevmezler,
ekzantrik kişilikleri egoizme ve cimriliğe meyillidir. Çalışmayı sevmedikleri için tam
bir mirasyedi insanıdırlar. Karşılarına çıkan ilk problemde pes etmeyi tercih ederler.
Çabuk tesir altında kaldıkları gibi çabucak da unuturlar. Girdikleri her toplumda
ilgileri üzerlerine çekmeyi başarırlar. Güzel konuşurlar. Bu insanların sevgileri ve
dostlukları sürekli olmaz. Çabuk başka bir insana kayabilirler. Evde oturmaktan
ziyade süslenip gezmekten hoşlanırlar. Güzel giyinen ve giydiklerini kendilerine
yakıştıran insanlardır. Bu kişilerin iffetli bir eş ve iyi bir anne olamayacağı fakat iyi
bir metres olacakları söylenir. Böyle bir kadının iyi bir anne olabilmesi için köşeli elli
bir erkekle evlenmesi tavsiye edilir. Bu insanlar su gibidirler. Girdikleri kabın şeklini
alırlar. Büyük bir taklit kabiliyetleri vardır.44
Olaylar karşısında köşeli parmaklı insanlar kadar üzülmez ve içlenmezler.
Fikirlerinde devamlılık ve kararlılık yoktur. Ruhen ve kalben şairlik, özgürlük ve aşka
düşkündürler.45
Bu kişilerin ailesine bağlı ve genelde dindar insanlar olmaları beklenir.
Genelde psişik elde akıl çizgisi ile hayat çizgisi arasında çok az bir mesafe oluşu bu
insanların kendine güvenlerinin eksikliğinin işareti sayılmıştır.46
4) Spatula el:
Bu ele meblağı el, yelpaze el de denilmiştir. Parmakların üst kısmı spatula
şeklindeyken alt kısmı daha geniş görünümlüdür. Parmakların biçimi düzenli değildir.
Araları mesafelidir ve geriye doğru çok çabuk bükülebilirler. Bu bükülmeler adalet ve
dürüstlük belirtisi olarak görülmüştür. Bu kişilerin konuşmacı, avukat, doktor,
işadamı, tüccar olabilecekleri iddia edilir.47 Ayrıca bu kişiler iyi bir mühendis, mimar,
kimyager olabileceklerdir. Elin ayasının bilek tarafının veya parmakların diplerinin
oldukça geniş olması bu insanların atılgan ve zekiliklerine işaret sayılmıştır.48
44 Kerkütlü, 22-23. 45 Arslan, 136. 46 Cheriro, -. 47 Severn, 41. 48 Durakoğlu, 13.
60
Hayvanları, yazı yazmayı severler. Evde oturmaktan ve seyahat etmekten
hoşlanırlar.49 Hayal güçleri geniştir. Genelde pratik bir amaca hizmet eden makineleri
icat eden (çamaşır makinesi gibi) kimselerin elleri böyledir. İmkansız kelimesini
bilmezler her şeyi mümkün sayarlar. Bu tip insanların başarıya ulaşmaları akıl
çizgisinin uzun ve derin olmasından, başarısızlıkları da akıl çizgisinin kısa ve eğri
büğrü olmasından anlaşılmaktadır.50
Mağrur ve kendini beğenmiştirler. Hiç kimseden yardım beklemezler. Şen
şakrak ve sabırlıdırlar. Eğer ayın tesiri altında doğmuşlarsa onlarda bu özelliklerin
daha ziyade artacağına inanılır. İyi bir hizmetkar isteniyorsa sert elli meblağı
parmaklı insanlar tavsiye edilir. Bu tip ellerin zorlukları yenmek için yaratıldığına
inanılır.51
Bu ellere sahip insanların özellikleri hangi nitelik ağır basıyorsa o niteliğe
göre değişiklik göstermektedir. Mesela insanın maddi nitelikleri hakim olursa
askerliği sırasında talihinin yardımıyla yüksek bir rütbeye çıkabilecekleri ifade edilir.
İmparatorlukları kuran ve yok edenlerin ellerinin genelde meblağı şeklinde olduğu
iddia edilmektedir.52
Bunlara “Sevk-i Tabiiye delalet eden eller” de denilmiştir.53 Çünkü bu
kimseler her işi oluruna bırakan, içgüdü ve önsezileriyle hareket eden kimselerdir.
Kendilerine olan güvenleri oldukça fazladır ve bu güvenin onları başarıdan başarıya
taşıyacağına inanılır. Bu insanlar adeta dünyayı imar etmeye gelmişlerdir. Kırda
bayırda yaşamayı, toprakla uğraşmayı severler. El işlerinde de yeteneklidirler. Yer
yatar, erken kalkarlar. Bu özelliklerine rağmen bu insanların iyi bir aile reisi olacağı
düşünülür. Gösterişi sevmezler. Hürriyet ve bağımsızlıklarına düşkündürler. Bu elin
başparmağının uzun ve enli olması, ihtilalci bir karakterin timsalidir. Menfaatlerini
korumayı bilirler. Refah ve rahat bunlar için bir amaçtır. İhtiyaç değildir. Kısaca
cesaret, önseziye uyma, azim ve gayret, kendine güven, çalışma ve hareket, güzel
49 Aslan, 136-137. 50 Cheriro, . 51 İloğlu, 102-103. 52 Roland, 25-27. 53 Arslan, 136.
61
sanatlara karşı ilgisizlik, süse önem vermek, zanaatkarlık, beceriklilik bu ellerin
özellikleridir.54
5) İlkel el :
Bu eller kısa kalın ve küttür. Basit el de denilmektedir. Biçim itibariyle kısa,
çok geniş, ağır, parmakları kalın ve tırnakları iyice şekil almamış bir eldir. Kemikleri
çok geniş olmakla beraber avuç elin hemen hemen bütün kısmını kaplar.55
Avucun geniş olması ilkelliğin de artmasının sebebi sayılmıştır. Beyinsel
becerileri fazla gelişmemiştir. Bu ellerde fazla çizgi bulanmamaktadır. Sadece kalp ve
akıl çizgisi görülmektedir. Akıl çizgisi de çoğu zaman eğri büğrüdür. Başparmak
oldukça kısadır. Başparmağının tırnağının altındaki boğum kalın ve top gibidir.
Sinirlendiği zaman etrafındaki hiçbir şeyi görmez. Fakat cesur da değildir. Bütün
faaliyeti yemek içmek uyumak olarak görülür. Silik ve sönük bir hayat
yaşayacaklarına inanılır.56 Bu insanlar en alt düzey insan sınıfına girerler. Hayvani
içgüdüleri kuvvetlidir. Bu tür ellere daha çok kutup bölgesinde yaşayan insanlarda
rastlandığı söylenmektedir. Bu parmaklar hantal ve şiddetli duyguları göstermektedir.
Her şeye kayıtsız ve ilgisizdirler. Düşüncelerinde mantıklı bir temel bulunmaz. Batıl
inançları ve korkuları vardır. Bu parmakların dış görünüşünün, o kişinin içini
yansıttığına inanılır. Bu kişiler ağır işlere yatkındırlar. Beyinleri karmaşık işleri,
fikirleri kavrayamaz.57
6) Karışık el:
Bu ellerin parmakları birbirine benzemez. Bu elleri yorumlamak için diğer
ellerin özelliklerini de bilmek gerekmektedir. Bunun yanında özellikle karma elde
çizgilerin, parmakların, tepelerin incelenmesi, çeşitli bileşkenler arasında bir bileşke
kurularak karşılaştırmalı olarak yorum yapılması gerekmektedir.58
Bu ellere sık sık rastlanmaktadır. Yapılan yorumlara göre bu tip eller, her şeye
çabuk uyum sağlayan bir karaktere sahiptir. Hayatı severler, intihar, inzivaya
54 Kerkütlü, 24-26. 55 Cheriro, -. 56 Cheriro, -. 57 Kerkütlü, 30. 58 Kerkütlü, 31
62
çekilmek gibi şeyler bu kimselerin asla yapmayacakları işlerdir. Bu elde kader çizgisi
daha belirgindir. Şanslı kişiler olduklarına inanılır. Bunların bazen kumara
yöneldikleri görülür. Özellikle orta parmak diğer parmaklara göre daha uzun ise şans
oyunlarına düşkünlüğün işareti sayılmıştır.59
Bu insanlar tedbirli, yumuşak mizaçlı olurlar. Yetenekli kişiler olmalarına
rağmen bu yeteneklerini geliştirememişlerdir.60 Bu el tipinin değişik milletlerin
birbiriyle karışmasından meydana geldiği iddia edilir. Güney Amerika, Meksika,
G.Fransa, İspanya, K. Afrika, Arabistan, Hindistan ve İtalya’da genelde konik ve sivri
uçlu parmaklara sahip insanların, İskoçya, İngiltere, Norveç ve Kuzey Amerika gibi
soğuk ülkelerde de kare ve spatula ellerin yaygın olduğu söylenmektedir. Slav, Çin,
Tatar ve Japonlarda daha çok ilkel elli insanların, Anadolu, İran, Irak, Yunanistan ve
çevrelerinde de karışık parmaklı ellerin çoğunlukta olduğu söylenmektedir.61
7) Boğumlu el:
Bu ele filozof eli de denilmektedir. Parmakların uçları sivri veya yuvarlağımsı
ve çok uzundur. Bu elin şeklinin insandaki fikrin derinliğine göre değiştiğine inanılır.
Bu kişilerin muhakeme gücü kuvvetlidir. Matematiksel karmaşıklığı severler. Maddi
şeylerin hiç önemi yoktur. Bir bakıma kendi yarattıkları alemde yaşarlar. Her çeşit
fikre karşı duyarsızdırlar. Adildirler ve hürriyete düşkündürler. Haklarını aramada
cesurdurlar.62
Eski Yunanlıların parmak boğumlarının daha çok düz ve belirsiz olduğu öne
sürülmektedir. Bu tip insanlar ani kararlar alabilmektedirler. Felsefe profesörlerinin
ve tanınmış büyük filozofların ellerinin bu şekilde olduğu iddia edilmektedir. Bu
insanlara yaklaşmak oldukça zordur. Olaylara kaderci yaklaşırlar. Kader çizgilerinin
daha bariz olması beklenir. Bu tip insanlar, ister kadın ister erkek olsun insanlık için
çalışırlar. Servet ve şöhret peşinde değillerdir.63
59 Yeşilyurt, 274-275. 60 Roland, 32-33. 61 Kerkütlü, 31. 62 Roland, 28. 63 Cheriro, -.
63
C) EL AYASININ OKUNMASI
El falında en önemli yer olarak el ayası görülmüştür. Bunun içinde avuçtaki
her şekil ve çizgi incelenmiş, bunların verdiği ip uçları dikkate alınarak yorumlar
yapılmıştır.
Eldeki bazı çizgilerin zaman zaman yer değiştirdiği ya da çoğu insanda
bulunmadığı söylenmektedir. Çok çizgili bir el, sinirli kolayca etki altında kalabilen
insanın işareti sayılmıştır. Genel kanıya göre kadınların eli daha bol çizgili olur. Derin
duygulardan yoksun olan insanların ise ister kadın, ister erkek olsun ellerinde fazla
çizgi olmayacağı iddia edilir. Avuçtaki çizgileri fark edebilmek için avucun fazla
gerilmemesi gerekmektedir. El falının beyinle yakından ilgisinin olduğunu, çizgilerin
de beyinden gelen titreşimlerle alakalı olduğunu söylemektedirler.64
El ayasının yapısı, katılığı da el falı için önemli görülmüştür. Bir elin dolgun,
uzun, katı ve esnek olup olmaması, dokunulduğu zaman sıcak ve canlı bir el olup
olmaması yorumlarda önemlidir. El ayasını okumaya başlamadan önce eldeki
tepelerin dikkatlice incelenmesi, daha sonra el ayasındaki çizgilerin okunmasına
geçilmesi gerekmektedir.
1. TEPELER
Parmakların altlarında yer alan az çok belirgin olan şişliklere dağ veya tepe
denilmiştir. Fala bakarken elin çizgilerinden önce bu tepelerin hangilerinin daha
kabarık, hangilerinin daha düz olduğuna bakmak gerekmektedir. Bu tepelerin
doğrudan doğruya insanların etkisinde kaldığı gezegen ve yıldızlarla alakalı olduğuna
inanılır. Bu tepelere yedi gezegeninin ismi verilmiştir. Bunlar: a) Venüs (Zühre)
Tepesi, b) Jüpiter (Müşteri) Tepesi, c) Satürn (Zuhal) Tepesi, d) Uranüs Tepesi
(Apollon tepesi ve Güneş tepesi de denilmektedir), e) Merkür (Utarit) Tepesi, f) Mars
(Merih) Tepesi, g) Ay Tepesi’dir.65
Parmaklarla, her parmağın altında bulunan tepeye aynı isim verilmiştir.
Başparmak Venüs tepesine, işaret parmağı Jüpiter, orta parmak Satürn, yüzük
64 Scognamillo, GA, 72-73. 65 Kerkütlü, 66.
64
parmağı Güneş, serçe parmak Merkür, başparmağın kökünün karşı tarafında elin
kenarında bulunan dağ Ay’a, Ay tepesinin üzeri ve Jüpiter tepesinin altındaki tepeler
de Mars’a66 karşılık gelmektedir.
Avucun içindeki bu yedi tepenin dördü, parmakların altında, ikisi avucun yan
tarafında, bir tanesi de baş parmağın hemen altındadır. Bu tepelerden hangisi daha
belirgin ise, insanın karakterinin daha çok o tepenin özellikleriyle şekillendirileceğine
inanılır. Kişinin ilgi, yetenek, güçsüzlük, dayanıklılığı ve başarılarını bu tepede
bulmak mümkündür.67 Bu tepelerin belirgin ve bombeli olması canlılığın zenginliğin
ve yeteneklerin sembolü sayılmıştır.68
Bir insanın başarılı olup olmayacağını anlamak için ilk önce parmaklar ve
parmakların altındaki tepeler incelenmektedir. Bu tepelerden bir ikisi mutlaka
bombeli olacaktır. Bu tepeleri dümdüz olan insanların başarılı olmaları pek mümkün
görülmez. Bu tepelerden başka başarılı olabilmek için Venüs ve Ay tepesinin birbirini
dengelemesi gerekmektedir.69 Çizgilerin tahliline geçmeden önce bu tepelerin ifade
ettiği özellikleri vermemiz gerekiyor.
a) Venüs tepesi
İslam literatüründeki ismi Zühre Dağıdır.70 Bu tepe sadece en geniş tepe değil,
aynı zamanda en çıkıntılı tepedir de. Etrafını çevreleyen hayat çizgisi tarafından
şekillenmektedir.71 Bu tepe başparmağın üçüncü kemiğini de içine alan etli kısımdır.
Hayat çizgisiyle çevrelenmiştir. Bu tepenin aşkı, kadını, şehvet ve hazları temsil
ettiğine inanılır. Bu tepe elde önemli bir yere sahiptir. Yaşama gücünün kaynağı
olarak görülür.72
Hiçbir elde bu tepelerin hepsi tam olarak bulunmaz. Onun için bu tepeler
birleştirilerek incelenir. Venüs tepesinin şişkinliğinin fazla büyük olması, o kimsenin
66 Davies, 73 ; Heinz, Kur,231. 67 Davies, 73 ; Cheriro, -. 68 Kerkütlü, 67. 69 Kerkütlü, 254-255. 70 Kerkütlü, 67 71 Davies, 73. 72 Kerkütlü, 67.
65
cinsi kudretine işaret sayılmıştır.73 Normal bir yükseklikte olması ise cömertliğin,
canlı, neşeli, sıhhatli, sevgi dolu bir insanın işaretidir. Bazen bu özellikler kadın ve
erkekte farklı anlamlara gelebilmektedir. Bu özellik kadın da ise musiki sever bir
insana da işaret sayılabilmektedir.74
Bu tepede başparmağın kuvvetli olması, geriye bükülebilmesi ihtiraslarına
karşı koyabilecek bir yapının habercisidir. Yalnız Venüs tepesinin kuvvetli olup
başparmağın zayıf olması zayıf bir karakterin, hislere mağlubiyetin işareti sayılmıştır.
Venüs Tepesi ile beraber Ay Tepesinin gelişmiş olması, müzikte kesin bir başarının
ifadesidir.75 Bu tepenin olmaması ise egoizm ve soğukluk belirtisi olarak
yorumlanır.76 Günümüzde hayat kadını olarak adlandırılan kadınların
başparmaklarının ve birinci boğumlarının olduğu Venüs dağının aşırı kabarık olduğu,
üzerinin de çok çizgili olduğu iddia edilir.
Venüs tepesinin yüksekliği bazen bileklere doğru ilerledikçe yükselmektedir.
Bu o elin sahibinin o yaşlarda aşkın esiri ve şehvet düşkünlüğünün başlayacağına
işaret sayılmıştır.77 Bu tümseklerin normal geliştiği avuca sahip olanlar ise hayata
bağlı, neşeli, yaşamın tadını çıkarmayı bilen insanlar olarak görülürler. Venüs ve Ay
tepelerinin belirgin olması ise sonucu iyi bitecek bir gönül macerasının işaretide
sayılabilmektedir.78
b) Jüpiter Tepesi
Bu tepeye İslam literatüründe Müşteri Tepesi de denilmektedir. İşaret
parmağının altında yer alan bu tepenin iktidar hırsını, din duygusunu, tutkuları,
hükmetme arzusunu ve şerefi temsil ettiğine inanılır. Aynı zamanda bu tepenin
kişinin nasıl bir evlilik yapacağı hakkında bilgi verdiğine de inanılmaktadır. 79
Bu tümseğin normal derecede belirgin olması, başkalarını idare etme
yeteneğine iyi bir direktör olmaya, başarılı bir subay veya politikacı olmaya kadar her
73 Baumann, 15. 74 Roland, 73. 75 Cheriro, -. 76 Severn, 59. 77 İloğlu, 16. 78 Gizli İlimler Ansiklopedisi Kader Aynası, Türkiye Yayınları, İstanbul 1955, 76. 79 Kerkütlü, 73.
66
alanda idarecilik kabiliyetine işaret sayılmıştır. Bu kişiler tabiatı da seven insanlardır.
Hırslı, ticarette başarılı ve sıcak insanlar olarak görülürler. Bu tepe dinselliğin de
sembolü olarak görülmüştür. İçlerinde doğalarında var olan bir Allah korkusu
vardır.80 Bu tümseğin yokluğu ise o kişinin etrafıyla, özellikle de ailesi ve
yakınlarıyla hiç geçinemeyeceğine işaret sayılır.81 Bu insanlar hiçbir tutkusu
olmayan, silik, kişiliksiz, liyakatsiz, tembel ve bencil bir yapıda insanlar olarak da
görülürler. Hatta bayağı zevklere eğilimlidirler.82 Bencillik ve kendine karşı saygı
eksikliği görülür. Bu tepe fazla büyük ise gurura, kuşkuya,83 parlamak, yükselmek
hevesine, emir ve kumanda ihtirasına, batıl inançlara,84 yakınlara karşı fazla sevgiye,
kibir ve deliliğe85 işaret sayılır.
Çok yayvan ve kabarık bir Jüpiter Tepesi egemenliğe düşkünlüğün, büyük bir
ihtirasın ve dini ilhamın habercisidir.86 Müşteri ve Utarit tepesinin diğerlerinden daha
yüksek olması başkalarına faydalı olmayı, fikirlerini sözden ziyade yazıyla ifade
edebilme kabiliyetini göstermektedir.87 Eğer işaret parmağının spatula uçlu, uzun
parmakları ve kuvvetli büyük bir başparmağı varsa, emir ve kumanda yeteneğini
temsil etmekle birlikte bir askeri alanda fatih olabilme ihtimali vardır.88
Elinde Jüpiter tepesi bulunan insanların çok nadir bulunduğu belirtilir. Bu
kişilerde genelde diğer tepelerin de bariz bir şekilde olduğu söylenir. Yapılan yoruma
göre Jüpiter tipi bir ele sahip olan insan orta boyludur. Kuvvetli bir yapısı, pürüzsüz
bir cildi vardır. Biraz da dolgundur. Sıhhatli görünürler. Gözleri manalı bakmakla
birlikte burunları biçimli, dudakları dolgun ve kırmızıdır.89
80 Davies, 81. 81 Kader Aynası, 75. 82 Kerkütlü, 73. 83 Scognamillo, GA, 89. 84 İloğlu, 117. 85 Severn, 21. 86 Kerkütlü, 74. 87 Kader Aynası, 75. 88 Roland, 68. 89 Cheriro, -.
67
c) Satürn Tepesi
İslam literatüründeki ismi Zühal Dağıdır. Orta parmağın altında bulunur.
Parmağın gösterdiği özellikleri takviye eder mahiyettedir. Zühal Dağının parmaklarla
bitişik dolgun ve çizgisiz olması, sakin bir tabiata işaret sayılmıştır.90 Bu tepe
genellikle üzüntünün ve kötü kaderin habercisi sayılmakla birlikte, kişinin
çaresizliğinin belirtisi olarak yorumlanmıştır.91
Bu tümseğin normal olması o kişinin mantıklı, sabırlı, ılımlı, güvenilir,
ailesini ve hayvanları seven bir kişi olduğuna işaret sayılmıştır.92 Bu, o şahsın
inzivayı ve ciddi, felsefi fikirleri seven karakterde bir insan olduğunu göstermektedir.
Bunun yanında samimi arkadaşlardan, eğlenceli yerlerden ve vefalı bir eşten mahrum
kalmaları muhtemeldir. Karakter olarak bedbinlik ümitsizlik önemli bir yer tutar.93
Ayrıca ihtiyatlı, tedbirli bir yapıya, namusluluğa ve başarıya ulaşmak için verilen
mücadeleye işaret sayılır.94
Bu parmağın fazla gelişmiş olması da melankoliye yorumlanmaktadır. Bu tip
insanların genelde şüpheci, her şeye şüphe ile bakan kişiler olduğu söylenmiştir.
Arkadaşlıkları zayıftır. Kitap okumayı severler. Çekingen olmakla birlikte asabidirler
de. Bunun için de onlarla yaşamak zordur. Başkalarına pek önem vermezler,
evlenmeyi de istemezler. Dinsel konulara karşı büyük bir eğilimleri olduğu söylenir.
Bu tip insanlar genelde uzun boylu, cildi solgun, saçları koyu renk, yüzü uzun ve
ince, elmacık kemikleri biraz çıkık, kolları uzun olarak tasvir edilir. Bu kişiler iyi bir
müzisyen olabileceklerdir. 95
Bu tepenin hiç yokmuş gibi görünmesi veya görünmemesi ise mutsuz ve
büyük değişiklikleri olmayan bir hayatı gösterir. Bunlar birkaç karaktere sahip
insanlardır. Bu tepenin müşteri dağına meyilli olması da, ilme, hırsa, güneş dağına
doğru ise melankolikliğe bağlı bir işaret olarak görülür.96
90 İloğlu, 116. 91 Kerkütlü, 76. 92 Davies, 85. 93 Kader Aynası, 74. 94 Kerkütlü, 76. 95 Cheriro, -. 96 İloğlu, 117.
68
Orta parmak boğumlarının ince ve darımsı olması ise düşünmenin, kabiliyet
fazlalığının, şüpheciliğin, eleştiriciliğin işaretidir. En alttaki boğumun belirgin olması
da, bu kişilerin tutumluluklarının hasisliğe kadar ulaşabileceğine işaret sayılmıştır.97
d) Uranüs Tepesi
Yüzük parmağının altında yer alan tepedir. Bu tepeye Güneş ve Apollo tepesi
de denilmektedir. Tepenin üzerinde önemli bir çizgi olan Güneş çizgisi uzanmaktadır.
Bu tepede bazen yıldız, haç ve üçgen gibi birtakım şekiller bulunmaktadır. Elinde bu
tepe bulunan kişilerin akıllı, neşeli, cömert insanlar olacağı sağlıklarının da yerinde
olacağına inanılmıştır.98 Şan, şeref ve şöhret eğilimi, zeka, güzele tutku, umut,
zenginlik ve asaleti,99 para ve aşkı simgeler. Bu parmak orantılı ise ve tam parmağın
altında yer alıyorsa üstün bir zekayı, büyük bir sanat aşkını ve fikirlerin yüceliklerini
belirlediği, başarıyı, şöhret olmayı ve parlamayı ifade ettiği söylenir. Bu tepe dışa
dönükse bu insanların şen, açık yürekli, lüks, şatafat ve gösterişi sevdiklerine
inanılır.100
Bu tümseğin normal olması durumunda, o kişinin geleceğinin parlak olması
beklenebilir. Şöhret, servet bu insanları mutlu eder. Karakterlerindeki iyimserlik
önlerine çıkacak olan engelleri aşmalarında yardımcı olacaktır. Başkalarına yardım
etmeyi seven insanlardır. Yalnız hislerindeki karasızlıkları arkadaşlıklarda ve
sevgilerde istikrarsız olmalarına yol açar. Bu da ailesiyle mutluluğuna engel
olacaktır.101 Bu kişilerin merhametli bir yapıya sahip olduğu, güzel sanatlarla
ilgilendiği, ünlü olmayı istedikleri söylenmektedir.102 Güzeli ve güzel şeyleri seven
fakat icat kabiliyeti olmayan insanlardır. Kendi ihtiraslarına ulaşmakta başkalarının
yardımını beklerler.103
Eğer tepe zayıf ise veya hiç yokmuş gibiyse yukarıda sayılan özelliklerden
mahrumiyeti, bu özelliklere karşı yeteneksizliği ifade etmektedir. Bu kişiler idealsiz,
97 Roland, 69. 98 Davies, 86. 99 Falcılık, 22. 100 Kerkütlü, 78. 101 Kader Aynası, 74. 102 Scognamillo, GA, 69. 103 Roland, 69.
69
maddi kazançlarla avunabilen insanlardır. Kalp hastalıklarına meyilli olduklarına
inanılır.104 Ayrıca bu insanları seması bulutlu bir gelecek beklediğine de inanılır.105
Bu tümseğin normalden çok daha şişkin olması ise kendini beğenmişliğe
paraya ve şöhrete düşkünlüğe,106 arzu ve kabiliyetlerin adi derecelere varabileceğine,
aşırı bir yetenekliğe bunun yanında savurganlık derecesinde bir cömertliğe, gurur ve
övünmeye işaret olarak görülmektedir. Bu kişinin iş hayatına atıldığı takdirde başarılı
olabileceğine, etrafındaki insanlarla da güzel ilişkiler kurabileceğine inanılır. Bu
kişilerin genelde orta boylu, zarif ve sıhhatli oldukları, evlilikte mutlu olamayacakları
iddia edilir. Bu tepeyle birlikte Merkür tepesinin gelişmiş olması sağduyuyla karar
vermenin, bilimsel meseleleri araştırmanın yine bu tepeyle birlikte Ay Tepesinin
gelişmiş olması, hayal gücünün ve düşünce kabiliyetinin, Venüs Tepesinin gelişmiş
olması da başkalarına karşı dostça tavırların, kendisini herkese sevdirme gayretinin
işareti olarak yorumlanmıştır.107
e) Merkür Tepesi
Bu tepe Mars tepesi ve Merkür Parmağı arasına sıkışmış bir şekilde
bulunmaktadır. Kalp çizgisi tarafından şekillendirilir. Sıhhat çizgisi genelde bu tepe
üzerinde son bulmaktadır. Bu tepede yıldız, üçgen, haç ve ızgara gibi şekillere
rastlanabilmektedir.108 Bu dağın ismi İslam literatüründe Utarid Dağı olarak
geçmektedir. Bu tepenin kabarıklığı çok iyi görülmüştür. Zeka, maharet, hitabet, tıp,
ticaret ve ilmi araştırmaya kabiliyetleri işaret ettiğine inanılır.109
Eğer bu tümsek normal bir kabartı ise, elin sahibinin ömür boyu bolca seyahat
edeciğine, kabarıklığın elin dış kenarına doğru olduğu durumlarda ise başarının
maddi bakımdan verimliliği olacağına işarettir. Her şeyi çabuk kavrayabilmeye
müsait bir zekası olduğu için, onu parlak bir geleceğin beklediğine inanılmaktadır. Bu
insanlar yeniliği, macerayı, bilimi seven insanlar olarak da görülürler.110 Eğer bu tepe
104 Kerkütlü, 78. 105 Kader Aynası, 74. 106 Scognamillo, GA, 69. 107 Kerkütlü, 78. 108 Davies, 87. 109 Kerkütlü, 80. 110 Davies, 88.
70
Güneş Tepesine doğru meyilli kabarık ise bu, elin sahibindeki hitabete, tatlı sohbet
etmeye yetenekli kişiliğe işarettir.111
Bu tepenin yok denecek kadar az olması veya hiç olmaması da sayılan
özelliklerin yokluğuna işaret sayılır.112 Tam bir kabiliyetsizlik belirtisidir. Ağır
mizaçlı bir kişiliğe ve kötü huyların bulunduğuna yorumlanır. Bunlar kendi
çabalarıyla hiçbir yere gelemezler. Eğer Merkür Tepesi çok bombeli ise pratik zekalı,
hedefe ulaşmada en kestirme yolları bulabilen kişilere işaret ettiğine inanılır. Bu
kişilerin hırsızlığa, yalana, hileye, şüpheli kazanca, cahilliğe, namussuzluğa meyilli
oldukları iddia edilir. Ayrıca asabi ve kurnaz kişilerdir.113 Bu kişiler orta boylu, tıknaz
oldukça titiz ve temiz, hareketli, zinde, oyunu ve sporu seven kişiler olarak
görülmüşlerdir.114
f) Mars Tepesi
Tepenin diğer bir adı da Merih Tepesidir. Bu tepeyi anlayabilmenin diğer
tepelere göre daha zor olduğu görülmektedir. Tepe üç kısımdan oluşmaktadır. Müşteri
ile Zühre dağı arasında olumlu (pozitif) Mars tepesi, Merkür ile Ay tepesi arasında
olumsuz (negatif) Mars tepesi, el ayasının ortasında Mars yaylası bulunmaktadır.
Bunlara Mars’ın Üçlüsü de denilmektedir.115 Olumlu olan Mars Tepesinin kavgacılık
ve serkeşliğe işaret ettiğine inanılırken,116 normal yükseklikte olması, cesaret ve
soğukkanlılığın,117 kendi kendini denetleyebilmenin, affetme gücünün göstergesi
sayılmıştır.118
Bu tepenin birincisi fiziki özelliklere, ikincisi de zihni özelliklere işaret
etmektedir. Birinci tepenin başlıca özelliği mücadele, sabır ve metanetin sembolü
olmasıdır.119 Olumsuz olan Mars Tepesi ise maddi olsun, manevi olsun diretme
kuvvetiyle belli olan bir cesareti temsil etmektedir. Bu tepenin iyi gelişmiş olması
111 Kader Aynası, 72. 112 İloğlu, 119 ; Scognamillo, GA, 69. 113 Kerkütlü, 80. 114 Yeşilyurt, 253. 115 Roland, 74 ; Kerkütlü, 82. 116 Roland, 74. 117 İloğlu, 119 ; Davies, 78. 118 Scognamillo, GA, 69. 119 Kerkütlü, 83.
71
tehlikeden hoşlanan kişilere, fazla gelişmişse hayatı mahvolmuş bir insana,
tedbirsizliğe, yok denecek kadar az olması da cesaretsizliğe, silik, tesirsiz bir kişiliğe
işaret sayılmıştır.120 Bu tepe cesaret, soğukkanlılık, aklı selim, yerinde karar verme ve
emretme kabiliyetinin işareti sayılmaktadır. Olumlu Merih Tepesinin daha kabarık
olması pasif bir kişiliğe, kurnazlığa işaret sayılır.121
Merih Yaylası ise yedi tepenin arasında kalan alandır. Daha çok hayat
mücadelesini gösterdiğine inanılır.122 Eğer avucun bu kısmında küçük küçük çizgiler
varsa bu, anlık öfkeye, asabi bir karaktere, atılganlığa, cesarete işaret sayılır.123 Bu
çizgilerin yokluğu dirençsizliğin, küçük problemlerden pes etmenin göstergesidir.124
Bu kişiler genelde orta boylu, kuvvetli bir bünyeye sahip olan son derece muntazam,
sağlıklı, enerjik insanlar olarak görülürler.125
g) Ay Tepesi
Elin ayasının en alt dış kısmında, serçe parmağın aşağısında, bilek yakınında
akıl çizgisinin sonunda bulunmaktadır. Her elde Venüs tepesinin bitişiğinde yer
almaktadır. Bu tepe Venüs tepesi gibi seksüel, fiziksel yöndeki tavırlardan haber
vermektedir. Ayrıca Ay tepesi akli yöndeki dikkatsizliklere de işaret sayılmıştır. Bu
kişiler hayal gücü, önsezileri kuvvetli, yaratıcı insanlar olarak görülür.126 Bu tepenin
normal olması şairane bir hayal gücüne, estetik anlayışına, sessizliğe ve esrarengiz bir
tabiata yorumlanmıştır. Eğer bu kişiler tam olarak ayın etkisini alabilmişse (ay tepesi
avuçtaki diğer tepelerle uyumlu ise) iyi kalpli, yardımsever, dost canlısı, sadık,
insanları seven bir kişiliğe sahip olabilirler.127
Bu tepe üzerindeki uzunlamasına çizgiler kuvvetli bir karaktere işaret ederken
enine çizgiler birtakım zaaflara yorumlanır.128
120 Kader Aynası, 77 ; Scognamillo, GA, 70. 121 Cheriro, -. 122 İloğlu, 120. 123 Cheriro, -. 124 Kerkütlü, 84. 125 Cheriro, -. 126 Davies, 76-77. 127 Kerkütlü, 85 ; İloğlu, 120. 128 Cheriro, -.
72
Fazla belirgin olan ay tepesi ise aşırı duygusallık, tasalı bir mizaç ve yalnız
yaşama isteğini belirtir.129 Ayrıca borsada, para ile ilgili işlerde başarıya işarettir.
Büyük maliyecilerin, tanınmış sinema ve sahne sanatçılarının, müzisyen ve
kompozitörlerin ay tepelerinin son derece kabarık olduğu iddia edilmektedir. Çok çok
kabarık bir ay tepesi ise yalnızlığa, sürekli bir baş ağrısına, keder ve karamsarlığa
işaret sayılır.130 Maceraperestlik, başkalarının tesiri altında kalma gibi özellikler de
görülmektedir.131
Çok gelişmiş olması durumunda tepenin yorumlanmasında parmak uçlarının
ve başparmağın incelenmesi gerekmektedir. Ayrıca ay tepesinin akıl çizgisiyle
birlikte incelenmesi gerektiği ve bu çizgide bulunan akıl bozukluklarına ait belirtilerin
ay dağında da genelde aynı şekilde görüldüğü ifade edilmektedir.132
Tepenin az kabarık olması durumunda kişiye ayın verebileceği bir şey
olmadığına inanılır. Bunlar şiire, sanata ilgisiz, alıngan insanlar olarak görülürler.133
Hiç olmaması da hoppalık, gösterişli şeylerden zevk alma, maddiyatçılık ve
ahlaksızlığa bir işaret sayılmıştır.134 Zayıf ve buruşuk olması kahredici bir merak ve
araştırma hissine, yumuşak olması manyaklık, bunalım, marjinal bir hayat anlayışına
işaretken bu kişilerde coşkunluklar ve taşkınlıklar da görülebilmektedir.135
2. ÇİZGİLER
Şekil okuyucularına göre vücudumuzdaki çizgiler birçoklarının iddia ettikleri
gibi günlük uğraşılar sonucu çıkmış değillerdir. Çünkü daha az kullanılan sol elde
daha fazla çizgi bulunmaktadır. Üstelik yeni doğmuş bir çocuk hiçbir işle
uğraşmadığı halde ellerinde birçok çizgi vardır.136
129 Severn, 58. 130 Kerkütlü, 85. 131 Kader Aynası, 77. 132 Roland, 71-72. 133 Kerkütlü, 85. 134 Severn, 58. 135 Kerkütlü, 85 ; İloğlu, 121. 136 Babaoğlu, 139.
73
Bu çizgilerden insanın karakterinin, sağlık durumunun ve kaderinin, başına
gelebileceklerin tespit edilebileceğine inanılmıştır. Bundan dolayı hiçbir şeyin
gizemli kalmayacağı ve her şeyin ortaya çıkacağı düşünülmüştür. Ama bu çizgileri
yorumlarken gelecekten haber alabilmek için elin her tarafını incelemek gerektiğine
inanılmıştır.
Ellerdeki bu çizgilere Anatomistlerce “flexion creases” bükülme, esneme
çizgileri denilmiştir. Henüz embriyo 25-27 günlük iken eller tomurcuklanmaya, 13-16
haftalıkken parmak izleri belirginleşmeye başlamaktadır. 29-32 haftalık olduğunda
artık parmak izi şekillenmiştir.137 İsminden de anlaşılabileceği gibi tıpta bu çizgiler
bükülme çizgisi olarak alınmıştır. Eklem yerlerindeki bükülmeler sonucu oluştuğuna
inanılmıştır.
Bazen çizgiler kardeş çizgi diyebileceğimiz ikinci bir çizgi ile yan yana
bulunmaktadır. Bunlar ana çizgide bulunan iyi veya kötü özelliklerin
iyileştirilmesinde yardımcı görevdedirler. Bu çizgilerin incelik, kalınlık, uzunluk,
kısalık, kesiklik, düzlük durumlarına dikkat edilmesi gerekmektedir. Hatta bu
çizgilerin renkleri dahi önemlidir. Rengi solgun, açık sarı olanlar sakinliğe, kırmızılık
kuvvete, ihtirasa, şiddete dalalet eder. Sarı ise bedbinliğe, morumtırak ise hamilelikte
doğabilecek sorunlara, düzensizliğe, kindarlığa işaret sayılmıştır. El falında tercih
edilen çizgi, yeterince geniş ve derin olanıdır. Bu iyi bir niyete ve normal bir
karaktere, kusurlu çizgiler ise belirsizliğe, tehlikelerle dolu bir hayata ve garip bir
karaktere işaret sayılmıştır. Çok derin ve bariz olması ise pek iyi görülmemiş, bu
gösterilen özelliklerde aşırılığın, şiddet ve kuvvetin belirtisi olarak yorumlanmıştır.
Çizgilerin ince ve fazla miktarda olması sinirliliğe, az miktarda olması da
sakinliğe ve sabra işaret sayılmıştır. Bu çizgilerin kırık ve kesik olması ise tehlikelere
hatta bazen o kişinin sonunun yakınlığına işaret ettiği düşünülmüştür.
El çizgilerini yorumlarken dikkat edilmesi gereken en önemli yer avuç
çizgileridir. Bunların kesişmeleri, bitiş ve başlangıç noktaları, çizgilerden çıkan
dallar, çizgilerin yönleri hakkında ve zamanla alakası kurularak yoruma
gidilmektedir. Bu yorumlarla üç aşağı beş yukarı insanın hayat hikayesinin tahmin
137 Gülnihal Kulaksız, El Dominansının El Antropometrik Ölçümleri Üzerine Etkisinin İncelenmesi,
Uzmanlık Tezi, Ankara 2001, 47.
74
edilebileceği kanısındadırlar.138 Bunlardan başka hayat, akıl ve kalp çizgisinin
oluşturduğu üçgen “büyük üçgen” ortaya çıkarılmalı bu üçgen de dikkate
alınmalıdır.139 Çizgilerin avuç içindeki duruşları ise şu şekildedir:
A- Hayat Çizgisi G) Venüs Hilali
B- Akıl Çizgisi I) Evlilik Çizgisi
C- Kalp Çizgisi J) Ay Çizgisi
D- Kader ve Şans Çizgisi K) İlham Çizgisi
E- Güneş Çizgisi L) Nesil Çizgisi
F- Sıhhat Çizgisi M) Bilek Çizgisi
138 Kerkütlü, 91. 139 Davies, 91 ; Heinz, Kur, 232.
75
Avuç içindeki bu çizgiler üç gruba ayrılmıştır.
a) Temel Çizgiler
1) Hayat çizgisi
2) Akıl çizgisi
3) Kalp çizgisi
b) İkinci derecede önemli çizgiler
1) Kader (şans veya Satürn) çizgisi
2) Güneş çizgisi
3) Sıhhat çizgisi
c) Yardımcı çizgiler
1) Ay çizgisi
2) Evlilik çizgisi
3) Venüs halkası
Bu çizgiler esas alınmakla birlikte ilham çizgisi, bilek çizgisi ve nesil
çizgisinden de bahsedilir.140 Temel çizgiler hemen hemen her elde bulunmaktadır.
Fakat her elde farklı bir şekilde yerleşmişlerdir.
Eldeki sağlık, kader, aşk çizgileri birbirine bağlanarak el falı çözülmeye
çalışılmaktadır. Fakat el ve parmakların durumları da dikkate alınmalıdır.141
Avucun ortasında kalan çukur alana Mars’ın yaylası denilmektedir. Avucun
işlevliliğinden dolayı bu yükseltiler arasındaki alanda birtakım çizgiler oluşmuştur.
Bu çizgilere kalp, yaşam, akıl çizgileri gibi adlar verilmiştir. Bu simgelerin adlarına
uygun özellikleri yansıttıklarına inanılır.142 Elin genel biçimi, parmakların biçimleri,
el bileğindeki çizgiler bunların hepsi el falında yorum yapılmadan önce bakılan ve
verdikleri özellikler dikkate alınan yerlerdir.
140 Kader Aynası, 85. 141 Durakoğlu, 11. 142 http://www.astroloji.org/elfalı.htm
76
Bu çizgilerin insanların karakterini yansıttığına inanılmıştır. Anaksagoras,
Galenus, Hippokrates gibi düşünürler de bunların arasındadır.143
a) Elin Ayasındaki Temel Çizgiler
Bu Çizgiler genelde her elde bulunan çizgilerdir. Yorum yaparken esas dikkat
edilmesi gereken ana çizgiler bunlardır. Her elde farklı bir şekilde bulunurlar.
1) Hayat Çizgisi
Bu çizgi başparmak dibindeki Venüs tepesinin etrafını çevreleyen ve genelde
bilekte biten yay biçimindeki çizgidir. Bu çizginin insanın fiziki durumunu, ömrünün
kısa veya uzunluğunu, hayatı boyunca başına gelecek iyi veya kötü olayları,
hastalıkları, kazaları, canlılık ve hayatiyet derecelerini gösterdiğine inanılır.144
İyi bir hayat çizgisi kırıksız, kesiksiz, düz ve pembe renkli olmalı ve
çevrelediği alan da o kadar geniş olmalıdır.145
Hintliler bu çizgiye baba çizgisi anlamına gelen “Pitri Rekha” demişlerdir. Bu
çizginin kusursuz bir şekilde yarı daire çizmesi ve iyice belli olması durumunda
“Sangod Rekha” adını vermişlerdir. Bu çizginin elinde bulunduğu insanın soylu bir
aileden geldiği ve uzun ömürlü olacağı, büyük servetlerden, şan ve şereften
yararlanacağına inanılmıştır. Onlarda hayat çizgisinin akıl çizgisine doğru hafif eğik
olması bile şans, servet ve lükse işaret sayılmıştır.146
Fakat bu çizgiden insanın hayatının ne zaman sona ereceğinin belli olması için
bazılarına göre elin diğer kısımlarındaki işaretlerinde bu tehlikeyi teyit etmesi
gerekir.147
İyi olan bir hayat çizgisinin uzun, düzgün ve belirli olması gerekir. Özellikle
hayat çizgisi ne kadar uzun olursa hayatın o kadar uzun olacağına, hastalıksız
geçeceğine inanılmıştır.148
143 Hançerlioğlu, 133. 144 Kerkütlü, 99. 145 Kerkütlü, 252. 146 Scognamillo, GA, 62. 147 Roland, 85.
77
Kısa bir hayat çizgisi ise ciddi bir sakatlığa, aniden çizginin bitmesi kol veya
bacağın kaybedilmesine işarettir. Eğer hayat çizgisi iki elde de kısa ve akıl çizgisi de
düzensiz ve kısa ise, kısa ömre işaret sayılmıştır. Hayatın uzunluk ve kısalığını
belirlerken akıl çizgisinin de uzunluğu ve düzgün bir çizgi olması bazen hayat
çizgisinden daha fazla ömrün süresiyle alakalı görülmüştür. Kısa olmasına rağmen
derin ve kopuksuz bir hayat çizgisi dolu dolu geçecek bir hayata işaret sayılır.149
Bu çizginin kötü bir şekilde uzanması, sağlıklı fakat fakirlikle geçecek bir
hayata işaret sayılmıştır. Bu çizgide görülen adalar, kırıklar ve bazı çizgiler tarafından
kesilmesi o kişinin narin bir yapıda olduğuna işaretken, hareketsiz bir hayatın da
işareti sayılmıştır.150
Geniş bir hayat çizgisi de sıhhatli bir ömre ve saadetle dolu bir yaşama dalalet
etmektedir.151 Fakat başparmağın kuvvetli olması, akıl çizgisinin de gayet net ve
belirgin olması, hayat çizgisinin zayıf olmasına rağmen uzun ömre işaret sayılır. Bu
bakımdan bir insanın kaç yaşında öleceğinin tahmin edilmesinin zor olduğunu
söylerler.152 Fakat tahminler de yapılmıştır. Geniş ve derin olması aynı zamanda
hayvani güç, kabalık ve bencilliği, despotluğu ve güçlü bir karakteri ifade etmektedir.
Düzensiz bir çizgi halinde olması belirsiz bir mizaca, vefasızlığa, sinirsel
depresyona işaret olarak görülmüştür. Bunlarda kansızlıkta görülebilir.153 Bu
çizgilerdeki kesiklikler, kırıklıklarda beklenmedik aksiliklere, eğer bu parçalar kopma
yerlerinde birbirine geçmişlerse hükmün hafifleyeceğine, başa gelecek şeyin az bir
zararla atlatılacağına işaret sayılmıştır.154
Hayat çizgisinin küçük küçük çizgiler tarafından kesilmesi, zorluklara, can
sıkıntısına, başarısızlıklarla dolu bir hayata155 Hayat çizgisini kesen dikey ve derin
çizgilerde kişinin yaşamını değiştiren güçlü tutkulara,156 eğer çizgiler hayat çizgisini
148 Baumann, 12. 149 Kerkütlü, 100-103. 150 Davies, 94. 151 Durakoğlu, 13. 152 Cheriro, -. 153 Kerkütlü, 101. 154 Kader Aynası, 93 ; Kerkütlü, 102. 155 Kerkütlü, 105-107. 156 Babaoğlu, 149.
78
kesmiyor orta parmağa doğru ilerliyorsa dengesizlik ve tutarsızlığa işaret sayılmıştır.
Bunlar asabi tabiatlı insanlardır. Baş parmağa yönelip hayat çizgisiyle kesişmeyen
küçük çizgiler ise başarı ve zafere işaret sayılır. Bunlar iyiye işaret sayılmışlardır. 157
Baş parmaktan başlayıp hayat çizgisine doğru uzanan yatay çizgiler ise kişinin
hayatına yapılan ilahi müdahalelere işaret sayılmıştır. Bu çizgiler kırk yaşından sonra
görülmemelidir. Çünkü bu yaştan sonra karakter ve biçim oturmuş olmaktadır.158
Hayat çizgisiyle bitişik olup işaret parmağına ilerlemesi ise mevki
yüksekliğine ve enerji dolu bir mizaca işaret sayılmıştır. Hayat çizgisinden başlayıp
da aşağı doğru inen çizgiler genelde olumsuzlukların işaretidir. Sıhhat bozukluğu,
takatten düşmeyi, evlilik hayatında karşılaşılacak acı olayları, maddi kayıpları ifade
etmektedir. Yukarıya doğru yükselen çizgilerin ise aşağı doğru inenlere göre daha
olumlu anlamlara geldiğine inanılır. Hayat çizgisinde başlayıp, kalp çizgisine ulaşan
çizgiler ise unutulmaz aşkları ifade etmektedir.159
Hayat çizgisinin bazı kısımlarda çift olarak ilerlemesi ise görülebilecek kötü
olaylara işaret sayılır. Akıl çizgisiyle birleşmesi ise hayattaki hareket ve başarıyı ifade
eder.160 Eğer bu çizgiyi takip eden çizgi hayat çizgisi boyunca uzanıyorsa büyük bir
canlılık, yüksek performans, kendine güven, beceriklilik, uzun ömür, zorluklara karşı
koyabilme gücünü göstermektedir. Bu insanlar dışarıdan gelebilecek etkilere
açıktırlar. Akıl çizgisiyle birleşerek başlaması ise bazılarında son derece dengeli
itidalli bir yapıya, özgürlüğe düşkünlüğe işaret sayılmıştır.161
Bu çizginin başlangıçta çatallanması başkaları tarafından akıl danışılacağına,
takdir edileceğine, o kişinin servet ve şöhret sahibi olacağına işaret sayılırken, ortada
çatallanması uzun yolculuklara işaret sayılmıştır. Bu çizginin sonunda bulunan
çatallar ise ihtiyarlıkta başkalarına muhtaç olmaya işaret olarak görülmüştür.162
157 Kerkütlü, 105-107. 158 Kerkütlü, 253. 159 Kerkütlü, 105-107. 160 Kader Aynası, 93. 161 Kerkütlü, 107. 162 Kader Aynası, 94.
79
Bu çizginin renginin beyaz olması da hantal, kayıtsız, sarı olması, karaciğer
hastalığı olan, açık sarı olması, sinirli, kırmızı olması, aktif, kanlı canlı bir kişiye ve
dalavereciliğe işaret sayılmıştır.163
2) Akıl Çizgisi
Bu çizgi genellikle hayat çizgisiyle birlikte başlayan, avucu ortasından enine
olarak ikiye bölen, ay tepesine doğru uzanan bir çizgidir. Kişinin sahip olduğu zekaya
işaret sayılmıştır.164 Akıl çizgisi de el falının en mühim çizgilerinden biridir. Beyin
gücünü, nefsi kontrol kuvvetini kişinin düşüncesinin derinliğini belirlemede,165 hayat
çizgisini anlatırken de gördüğümüz gibi kişinin ne kadar yaşayacağını, hayat
nimetlerinden ne kadar yararlanabileceğini anlamada bu çizgiden yararlanılmıştır. Bu
çizgiyi incelemede başladığı ve bittiği yerin önemi büyüktür.
İyi bir akıl çizgisinin hayat çizgisiyle beraber yaklaşık 18 yaşı gösteren yere
kadar devam etmesi gerekmektedir.166
Akıl çizgisinin olmaması veya az görülmesi, zihni kuvvetsizliğe, ihtirassızlığa
işaret sayılırken o kişinin her an ölme tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna inanılır.167
Kötüce şekillenmiş veya üzerinde adaların, kırıkların ve diğer kusurların
bulunduğu bir akıl çizgisinin akli yönde olan yetersizlikleri, beyindeki hasarları
gösterdiğine inanılmıştır.168
Uzun bir akıl çizgisi iş hayatında başarıyı gösterse de bu kişiler ideal bir
arkadaş olamazlar. Çünkü egoist, menfaatperest olacaklarından, muhabbet, şefkat
azlığı görülecek ve sevenleri az olacaktır.169
Normal özelliklere sahip bir akıl çizgisi belirli, biraz kırmızı ve derin
olmaktadır. Böyle bir çizgi ileriyi gören, karar verme kabiliyeti olan, kuvvetli bir
163 Kerkütlü, 99. 164 Davies, 98 ; Scognamillo, GA, 74 ; Kader Aynası, 85. 165 Roland, 88. 166 Kerkütlü, 252 167 Kerkütlü, 112. 168 Davies, 99. 169 Kader aynası, 86.
80
hafızaya sahip, zihni yetenekleri bulunan bir kişiliğin göstergesi sayılmaktadır.170
Zayıf bir akıl çizgisi ise para kazanma kabiliyetine, kurnazlığa işaret sayılmıştır.171
Kısa bir akıl çizgisi zeki fakat kontrolsüz bir yapının, derin olması yüksek bir
zekanın, kuvvetli bir zihni yeteneğin, büyük bir kabiliyetin, güçlü bir konsantrasyon
yeteneğinin, geniş olması da ağır kavrayış, yoğunlaşamama, değişken ve kaypak bir
mizacın belirtisi olarak görülmüştür. Bu kişiler sinirli tiplerdir.172
Hayat çizgisine hiç değmeden başlayan akıl çizgisi sahibinin cehaletine
kendine güvenen, cüretkar bir kişiliğe işarettir. Sürekli hareket halindedirler.
Çocukken de onlara terbiye vermesi zordur. Hiddetli, kaba, haşin, hiçbir şeyden
korkmaz kişiler olarak görülürler. Hayat çizgisiyle bitişik ise tevazuyu edep ve
terbiyeyi, muhakeme gücünü, söz dinlerliği ifade etmektedir.173
El ayasının altına kadar yönelmesi derin bir hassasiyetin, büyük bir hayal
gücünün, sanata ve şiire düşkünlüğün ifadesidir. Hayalcilikleri ise pek doğurgan
değildir. Onları verimli işlere yöneltmez.
Bileğe giden akıl çizgisi ise melankoli, kapris, histeri derecesinde tutku,
tuhaflık ve kötümserliğe işaret sayılmıştır. Kalp çizgisine yönelmesi ise işlerde
becerikliliğe, sağduyu sahibi ve son derece kararlı ve kurnaz kişilere işarettir. Bu
kişiler oldukça maharetlidirler.
Hayat çizgisini kesmesi, pısırık, asabi, kötü bir yapıyı göstermektedir. Aynı
zamanda bu kişiler maymun iştahlıdırlar. Çizginin başında bir kırıklık varsa bu
beklenmedik kazalara ve ağır hastalıklara işarettir. Ortadan kesiklik ise hastalığa, ağır
kazaya, cinnet ve felce, cinayete işaret sayılır.
Çatallı olması da kıvrak zekaya ince diplomasi yeteneğine, ruhi duygu
güzelliğine beceriklilik ve açıkgözlülüğe işarettir. Bu çatalların aşağı inmesi olumsuz,
yukarı çıkması ise olumlu anlamlar ifade ettiğine inanılmıştır. Karma karışık akıl
170 Roland, 89. 171 İloğlu, 127. 172 Kerkütlü, 112-113. 173 İloğlu, 127.
81
çizgisi de o kişideki karaciğer hastalığının, sabırsızlığın, yalancılık ve evham
yapmanın, cinnetin belirtisi olarak görülmüştür.174
Akıl çizgisinin ucunun çatallı olarak bitmesi bu el sahibinin başladığı işte
sabırlı ve kendine güvenli olabilirse, dahi olabileceğine işaret olarak sayılmıştır. Bu
çizgi ay tepesine kadar uzanıyorsa, gönül işlerine, ticari işlerle ilgili meselelere ve
riskli durumlara dalalet ettiğine inanılır.175
Akıl çizgisi küçük parmağa doğru kıvrılıyorsa öfkeli bir karaktere, ani
sinirlenmelere, cinayete işaretken, akıl çizgisi ile kalp çizgisinin paralel bir şekilde
ilerlemesi ve avucu bir baştan bir başa katetmesi o kişinin his hayatında da, iş
hayatında da ne istediğini gayet iyi bilen bir kişi olduğunun işareti sayılmıştır. Bu
kişiler aşık olduklarında bütün varlıklarıyla bağlanırlar. Fakat kinleri de aynı derecede
büyüktür. İçlerine kapanık insanlardır. Kendilerini dış dünyadan soyutlayarak kendi
iç dünyalarında yaşarlar.176
3) Kalp Çizgisi
İşaret parmağı ile serçe parmak arasında, akıl çizgisinin hemen üstünde yatay
bir şekilde uzanır.177
Bu çizginin insanın duygusal gidişatından, kalbinin sağlık durumundan,
kişilerin cinsel tercihlerinden ve karakter olarak hangi yapıda bir insan olduğundan
haber verdiğine inanılır.178
İyi bir kalp çizgisinin serçe parmağın bir santim kadar altından başlaması,
işaret parmağına doğru yönelmesi ve ucunun da yukarıya doğru kıvrılması
gerekmektedir. Ucunun çatalla bitmesi bu özelliğine bir de dengeli bir kişiliği
katmaktadır.179
Kalp çizgisi, Hintlilerdeki “Avu Rekha”ya eşit görülür. Bu çizgi kişinin
ömrünü göstermektedir. Çizgi serçe parmağından başlayıp pürüzsüz bir şekilde ve
174 Kerkütlü, 116-120. 175 Kader Aynası, 86. 176 Cheriro, -. 177 Severn, 54. 178 Davies, 105. 179 Kerkütlü, 253.
82
başka çizgilerle karışmadan işaret parmağına kadar ulaşıyorsa bu o kişinin yaklaşık
yüzyıl kadar yaşayacağına işaret sayılmıştır. Fakat bu çizginin soldan gelen çizgiler
tarafından kesilmesi boğularak ya da kurşunla ölümün işaretidir. İki taraftan soldan ve
sağdan gelen çizgilerle kesilmesi de Hintlilerce tehlikeli bir hastalıkla ölümün işareti
sayılmıştır.180
İnsan elinin en asil çizgisi olduğu düşünülür. Sevgi, aşk, duygu, vicdan,
idealizm, fedakarlık, zihniyet, gibi insanı insan yapan bu özelliklerin kalp çizgisinden
çıkartılabileceğine inanılır. İnsanın ruh hali, duygusal girişimleri, idealleri, sempati ve
antipatilerini öğrenmenin buradan mümkün olacağı söylenmektedir. Erkeklere göre
şefkat ve merhamet duyguları daha fazla gelişmiş olan kadınların elinde bu çizgilerin
daha belirgin ve anlamlı olduğu söylenmektedir.
Kalp çizgisi Venüs tepesiyle alakalı görülmüş, bu tepenin özelliklerinin ve
kalp çizgisi ile bu çizgiden ayrılan dalların istikametlerinin iyice incelenmesi sonucu
insanın karakteriyle ve geleceğiyle ilgili kesine yakın bilgilere ulaşılabileceğine
inanılmıştır.181
Bazılarına göre ise bu çizgi akıl çizgisiyle beraber incelenmelidir. Bu çizgi
heyecanların devamını ve şiddeti yansıtmaktadır.182 Bu çizginin parmaklara yakın
olması kıskanç bir karaktere, elin alt tarafında olması da yüksek emellere ve ideallere
işaret sayılmıştır. Uzun ve pürüzsüz bir kalp çizgisi de kişinin her zaman aşka,
sevgiye açık olduğuna işaret sayılır.183 Ayrıca düzenli bir aşk hayatını, ciddi
muhabbetleri, iyilik duygusunu, sağlam dostlukları, dengeli bir ruh halini, temsil
etmektedir. Bu kişiler kibar, duygulu, cömert, uyumlu ve sevimlidirler. Bu kişiler iyi
bir hatip olabilirler, çünkü güzel konuşurlar.184
Bu çizginin fazla uzun olması ise kıskançlık sebebi olarak görülmüştür.185
Kalp ile akıl çizgisinin derin ve uzun olması ise kişinin hayatını başkalarına
adayacağına işaret sayılmıştır. Akıl çizgisi kalp çizgisinden daha derin ve uzun olması
180 Scognamillo, GA, 62-63. 181 Kerkütlü, 121, 122. 182 Roland, 97. 183 Scognamillo, GA, 75. 184 Kerkütlü, 122. 185 Durakoğlu, 12.
83
durumunda bu kişilerin duygularından ziyade akılıyla hareket ettiğine bunun içinde
yalnız kaldıklarına ve nadiren evlendiklerine inanılır.186 Uzun ve belirsiz olması ise
şiddetli kavgalara ve gözyaşıyla bitecek bir aşk macerasına işarettir.187
İşaret parmağında biten kalp çizgisi, hayatta başarı, aşkta idealizmi, iyi
kalpliliği yansıtmakla birlikte kadınlarda bulunması pek iyi görülmemiştir. Çünkü
temsil ettiği cinsel cömertlik yüzünden o kadının kötü yola sürüklenme ihtimalinin
olduğuna inanılmıştır. İşaret parmağının üçüncü boğumuna ulaşan çizgi ise saadeti,
mutluluğu ve mutluluk için büyük fırsatları yansıtmaktadır. Bunlar adeta iyilik perisi
olarak görülürler. Ancak bu tiplerin eşlerini bulmalarının zor olduğu düşünülür.
İşaret parmağının altında üç çatallı bitmesi, aşkta, hayatta başarıya, maddi
şansta yerindeliğe ve duygularda samimiyete ve güzel huylara işaret sayılmıştır.188
Orta parmağın altında başlaması üzüntülü bir ömre orta parmağın hizasında
son bulması ise kısa bir ömre işarettir.189 Bazıları bu çizginin serçe parmağından
başladığını, bazısı da işaret parmağı civarından başladığını düşünmüştür.
Yüzük parmağının altında bitmesi ise kendini beğenmişlik ve ahmaklığa işaret
sayılırken, bu tepenin altında olan bir kırıklık, karakter olarak hiç uyuşmamış iki
insanın ayrılığına işaret sayılmıştır.190 Kısa olan bir kalp çizgisi genelde duygusal
olmayan sevgilere, bencilliğe, kıskançlığa, duygu yoksulluğuna işaret sayılır. Bu
kişilerde zayıf bir kan dolaşımı ve göz hastalıklarına istidadı ve ani ölüm ihtimallerini
beklemek yanlış olmayacaktır.
Bu çizginin dalgalı olması duygusuzluğa ve yalancılığa, zincirli olması
sadakatsizlik duygusal konularda belirsizlik, dikkati toplayamama belirtisidir. Kan
dolaşımında bozukluk olabileceği, kalp çarpıntıları görülebileceği iddia edilmektedir.
Küçük çizgilerle kesilmeleri, hayal kırıklıklarını, aşkta aldanışları bu çizgiden çıkan
ve aşağı inen dallar aşk ve evlilik hayatında sıkıntıları, mutsuzlukları ifade
etmektedir. Başlangıçtaki çatallar ise hoşgörü, açık yüreklilik, iyi kalpliliği
simgelemekte ve bu kişilerin sadık birer aşık ve mutlu insanlar olacaklarına 186 Cheriro, -. 187 Kader Aynası, 89. 188 Kerkütlü, 124. 189 İloğlu, 131. 190 Kader Aynası, 90.
84
inanılmaktadır. 191 İşaret ve orta parmak arasında bitmesi ise mutlu olamaya müsait
bir insanı ve cinsel aşkı ifade ettiğine inanılır.192
Kalp çizgisini kesen çizgiler üzüntüleri, engelleri göstermektedir.193 Kader,
kalp ve hayat çizgisinin kesişmesiyle avucun içinde bir üçgen taşıyan insan normal
standartların üstünde biraz daha yüksek bir hayat süreceklerine işaret sayılmıştır. Eğer
bu üçgenin yanında akıl, kader ve sağlık çizgisinin oluşturduğu bir üçgen daha varsa
bu da yukarıdaki standartlarında üstüne çıkılacağına Türkiye’de maddi standartlar
açısından ilk yüzde 15’e girileceğine işaret sayılır.194
Kalp çizgisinin takip ettiği yol üzerinde birçok küçük dallar ve saçaklar
bulunmaktadır. Bu çizgiden çıkan ve yukarıya doğru tepelere yönelen çizgiler kişinin
hislerine olan tesirleri ifade ederken, kalp çizgisinden akıl çizgisine inen çizgiler
sağduyu ile hislerin ve genelde aşk aldanmaları arasındaki ihtilafı yansıttığına
inanılmıştır.195
Bu çizgiyi incelerken diğer çizgileri de kısım kısım incelememiz
gerekmektedir. Eğer kişide ayrı ayrı kalp ve akıl çizgisi yerine bir tek çizgi
bulunuyorsa bu kişilerin fikirlerinde kararlı ve ikbalperest insanlar olduğuna inanılır.
Hatta Basil Zaharof’un ve ünlü Amerikalı maliyeci Andrev’in ellerinde bu tür çizgi
bulunduğu iddia edilmektedir.196
Bir insanda kalp çizgisi yoksa veya kalp çizgisi akıl çizgisine çok yakın ise bu
egoizm, soğukkanlılık ve başkalarını hiçe saymaya işaret olarak görülmüştür. Her iki
elde de bu çizginin olmaması insanın his hayatının zayıflığına işaret sayılmıştır. Kalp
çizgisinin çift olması ise his hayatında aşırılığa işarettir. Bu çizgi nadiren görülür.197
Çizginin akıl çizgisine eğilmesi ise iyi yorumlanmamış, ağır kalp hastalıklarına, iki
191 Kerkütlü,126-127. 192 Kerkütlü, 123-124. 193 Roland, 98. 194 Kerkütlü, 254. 195 Roland, 98. 196 Roland, 102. 197 Cheriro, -
85
yüzlülüğe, platonik aşk ve kalp kriziyle ölmeye işaret sayılmıştır. Ayrıca bu
duygularda muhalefeti de ifade eder.198
Bu çizginin iki çatalla bitmesi ise evliliğin başarısızlıkla ve kesin bir ayrılıkla
sona ereceğine işaret sayılırken, çatal olmadan avuç kenarına kadar ilerlemesi o
kişinin çocuğunun olmayacağına işaret sayılmıştır.199
b) İkinci Derecede Olan ve Her Elde Görülmeyen Çizgiler
Bu çizgiler her elde görülmezler. Nadiren düzgün ve kesintisiz bir şekilde
görülmektedirler. Bu özelliklerinden dolayı bu çizgilere bu ismi vermek daha uygun
olmaktadır. Çizgilerin tam ve pürüzsüz olarak bulunması ekstra güzel özelliklere
işaretken, hiç görülmemesi bazen kesik ve kırık bir şekilde bulunmalarından daha iyi
görülmüştür.
1) Kader Çizgisi
Bu çizgiye özelliklerinden dolayı zenginlik ve şans çizgisi de denilmektedir.
Bir diğer ismi de Satürn çizgisidir.200
İdeal bir kader çizgisinin dümdüz ve belirgin olması gerektiğine inanılmasına
rağmen kader çizgisinin kesik olması gerektiği ve bu kesintilerin önemli vakalara
işaret sayıldığı da düşünülmüştür. Kader çizgisine eşlik eden küçük çizgilerinde o
kişideki şansı artırdığına inanılmıştır.201
Bu çizgi avuçta şahadet ve orta parmakla bilek arası istikamette ve genelde
hayat çizgisine yakın olarak görülür. Avucun aşağısından bileğe yakın bir yerden
başlayan hemen hemen parmak köküne kadar muntazam bir şekilde uzanan çizgiler
iyiye işaret sayılmıştır. Bir tarafta iç güdüyü ve iradeyi ifade eden şahadet ve
başparmak, diğer tarafta zeka ve ideali temsil eden serçe ve yüzük parmak bulunacak
şekilde avucu ikiye bölmektedir. Yorum yaparken elin iki bölümüne de bakmak
gerekmektedir. Kader çizgisinin bir insanın kudretine, yani tabiatının ve hasletinin
198 Kerkütlü, 123. 199 Kader Aynası, 91. 200 George Langelaan, Tanrı Sırları (Akıl Dışı Olaylar), Nebioğlu Yayınları, -, -, 231 ; Kader Aynası,
98. 201 Babaoğlu, 147.
86
yansıttığı özellikleri gerçekleştirebilme gücüne işaret ettiği söylenmektedir. Bu çizgi
hangi parmağa veya tepeye yönelmişse oranın özelliklerini gösterdiğine inanılır.202
Genelde kader çizgisi Zuhal tepesinde son bulmaktadır. Kader çizgisinin diğer
çizgiler tarafından kesilmesi bu çizginin kazandıracağı özellikleri zayıflatacağına
inanılır.203
Kader çizgisinde meydana gelecek değişikliklerle insanın meslek hayatında
meydana gelebilecek değişiklikler arasında paralellik olduğu bu çizginin değişmesiyle
iş hayatında da değişeceğine inanılmıştır. Bu çizginin avucun tam ortasına gelen
kısmı genellikle ömrün ortasına yani yaklaşık otuz beş yaşa denk sayılmıştır.204
Pürüzsüz ve normal bir uzunlukta olması da o kişideki şansın kuvvetine işaret
sayılmıştır.205 Çok uzun olması ise iyi bir mana taşımaz. Bilek çizgisini geçecek kadar
uzun olması ileride karşılaşılacak üzüntü ve acılara işaret sayılmıştır.206
Geniş ve derin olması, tek düze iniş çıkışları olmayan değişmez bir hayat
hikayesinin kendilerini kontrol gereği duymayan insanların işaretidir. Bu kişiler
kaderci insanlardır. Dalgalı olması ise dalgalı bir hayatı, sürekli değişen düşünceleri,
iniş çıkışları, düzensiz olması da asabiyeti ve hastalıklı bir yapıyı ifade etmektedir.
Kısa bir çizgi de, eğer bu çizgi akıl çizgisine varmadan veya akıl çizgisinde bitiyorsa
hayatını daima çalışarak zorlukla kazanan bir kişiye bazen de beyin hastalıklarına
işaret sayılmaktadır.207
Çizgilerin başlama ve bitiş noktaları önemli görülmüş ve her biri değişik
manalarda yorumlanmıştır.
Çizgi ay tepesinden başlamışsa bu onun hayatını başkalarının yöneteceğine
işarettir. Fakat bu hayata müdahalenin iyi yönde veya kötü yönde olması diğer
işaretlerin de güzel olmasına bağlıdır. 208
202 Kerkütlü, 129. 203 Roland, 106-107. 204 Cheriro, -. 205 Baumann, 14. 206 Kader Aynası, 99. 207 Kerkütlü, 130. 208 İloğlu, 133 ; Kader Aynası, 99.
87
Elin en dip köşesi olan işaret parmağının karşısındaki köşeden başlayıp
kopuksuz olarak iki eşit parçaya bölen bir çizgi de uzun seyahatlere, sürekli bir hayat
mücadelesine işaret sayılmıştır.
Mars yaylasından başlaması hayatın başında yaşanacak mağlubiyete işaret
ederken Mars tepesinden başlaması her güçlüğün üstesinden gelebilecek bir kudrete,
başarıya işaret sayılmıştır.209
Kader çizgisi akıl çizgisinden başlıyorsa bu o kişinin azmi ve kararlığı
sayesinde hayatının son yıllarında gelecek başarılara işaret sayılmıştır. Eğer kader
çizgisi akıl çizgisiyle karışarak bitmişse bu o kişinin yanlış birtakım hesaplar yaptığı
için veya kendi aptallığı yüzünden başarısız olacağına işaret sayılmıştır.210
Hayat çizgisinden başlıyorsa sıhhatli bir bünye, çalışkan gayretli bir yapı ve
şerefli bir ömrü, hayat çizgisinin içinden, Venüs tepesinden başlıyorsa aşk hayatını
her şeye tercih eden bir yapıyı ve maddi şanslılığı, aileye aşırı düşkünlüğü ifade
etmektedir. Bu kişilerin çekici ve cazibeli insanlar olduğuna inanılır. Fakat dul bir
eşle evlenme ihtimalleri de vardır. Hayat çizgisiyle karışması ise ailevi baskılara
uydurulmuş bir kadere, geç gelecek özgürlük ve maddi bağımsızlığa, gayretleriyle
servet edinmeye işaretken hayat çizgisine karışmıyor fakat yaklaşıyorsa mevki
edinmeye, ailenin yardımıyla gelecek başarılara işaret sayılmıştır. Bu kişiler isteseler
de istemeseler de hayatta büyük güç ve nüfuz sahibi olacaklardır.211
Eğer bu çizgi kalp çizgisi tarafından kesilip orada bitiyorsa gelecekte yanlış
bir adım yüzünden oluşabilecek kargaşalığın sebebi olarak görülebilmektedir.212
Bu çizginin sıkça diğer küçük çizgilerle kesilmesi, meslekte başarısızlık
sayılırken bu aşk ilişkilerinde büyük bir yeteneği de göstermektedir. Bu yeteneği
Venüs dağında bulunan yıldızlarda dengelemektedir.213
Bu çizginin küçük çizgilerle kesilmesinin hayat boyunca meydana gelecek
olan değişimlere de işaret ettiği düşünülmüştür.214
209 Kerkütlü, 132. 210 Cheriro, -. 211 Kerkütlü, 132-135. 212 Falcılık, 25. 213 Kader Aynası, 232.
88
Kalp ve akıl çizgisi arasında bitiyorsa karizmatik bir yapıya ve çekiciliğe
işarettir. Bunlar iyi bir tarihçi olabilirler. Kalp ve akıl gücünü birlikte kullanma
yeteneğine sahiptirler. Kalp çizgisinden başlaması kolay bir hayatı aynı zamanda
şefkatli ve sıcak bir aileyi işaret etmektedir.215
Bu çizginin şahadet parmağının altında bitmesi sosyal ve maddi alandaki
başarılara ve dürüstlüğe işaret sayılmıştır. Serçe parmağın altında bitmesi ise
düşünceleri bozacak derece de ağır bir melankoli ihtimaline işarettir.216 Bazılarına
göre de bu gelecekte o kişiyi bekleyen bir hapis cezasına işarettir.217
Orta parmağın altında kesilmesi ise kişinin kendi gayretiyle kazanacağı çokça
maddi zenginliğin belirtisidir. Merkür tepesinde son bulan kader çizgisi ise iş
hayatının kişinin hayatında ön planda olduğuna işarettir.218 Çatallı bir şekilde bitmesi
de zor ve zahmetli bir ihtiyarlığa, küçük çizgilerden oluşması da hastalıklara
yorumlanmıştır.219
Zincir şeklinde bir çizgide güç bir hayata, zorluklara, çizginin çift olması her
zaman olduğu gibi çizginin gösterdiği durumlarda olacak olumlu gelişmelere işaret
olarak görülmüştür.220 Kopuk parçalardan oluşması ise yine zorluklara sıkıntılara ve
bilhassa sıhhat bakımından ciddi kaygılara işaret sayılır. O kişinin karşısına sürekli
engeller çıkacaktır.
Enine küçük çizgilerle kesilmesi de yine engelleri ifade etmektedir. Fakat
bunlar az bir çabayla aşılabilecek engellerdir.221
2) Sıhhat Çizgisi
El ayasında ikinci derecede bir öneme sahip olan bu çizgi el ayasının
dibinden, hayat çizgisinin yakınından doğar ve Merkür tepesine yönelir. Bu çizgiye
Karaciğer ve sağlık çizgisi de denilmektedir.
214 Babaoğlu, 145. 215 Kerkütlü, 132. 216 Kerkütlü, 134, . 217 Falcılık, 25. 218 Kader Aynası, 100. 219 İloğlu, 133 220 Scognamillo, GA, 76. 221 Kerkütlü, 139.
89
Bu çizginin insanlarda on altı yaşına gelmeden ortaya çıkmayacağı
söylenilmektedir. Bu çizgi ile beraber iyi bir akıl çizgisi sağlam karaktere ve iyi bir
hafızaya yorumlanmıştır.222
Bu çizgi özellikle fiziki durum ve zeka kapasitesiyle alakalı ipuçları verir.
Hayatta meydana gelebilecek köklü değişiklikleri ve sağlık raporunu veren çizgidir.
Bu çizginin olmaması çok daha iyi görülmüş ve iyi bir şans olarak yorumlanmıştır.
Bu o kişilerde sağlıkla ilgili ciddi problemlerin olmayacağına işaret sayılmıştır. Eğer
hayat ve akıl çizgisinde birtakım pürüzler yoksa bu kişilerin sağlık yönünden hiç
tasalanmalarına gerek yoktur. Uzun ve düzgün bir sıhhat çizgisi sağlıklı bir yapıya ve
iyi bir hafızaya işarettir. Bu kişilerin uzun yaşayacaklarına inanılır.223
Çok derin ve koyu bir renkte olması ise o kişinin ateşli hastalıklara karşı
hassas olduğuna, kıvrık ve koyu renkte olması da o kişinin safra kesesi ve karaciğer
hastası olabileceğine işaret sayılmıştır. Bu çizgi kısa hatlar oluşturmuş ve kesik kesik
ise o kişinin sağlığı daima kötü olacak ve sindirim sisteminde bozukluklar ortaya
çıkacaktır.224
Bu çizgi hayat çizgisiyle birleşmeden bilek çizgisinden itibaren başlarsa
yapılacak olan çok sayıda seyahate, hareketli bir hayata işaret sayılır.225 Bu çizgi
hayat çizgisinden doğarsa bu kişiler kendi azmiyle iş başarabileceklerdir. Hayat
çizgisiyle sağlık çizgisinin birleştiği yerin zayıf olması son derece tehlikeli
görülmüştür. Bu hal akıl ve kalp çizgisiyle de teyit edilirse bu noktanın kesin olarak
hayatın sonu olacağı iddia edilir.226
Kader çizgisinden başlaması da sosyal bir kişiliğe, kibarlığa ve nezakete işaret
sayılmıştır. Bu kimseler en küçük imkanlarda bile büyük başarılar elde edeceklerdir.
Bu çizgi Venüs tepesinden başlarsa bu çizginin sahibi güler yüzlü ve neşeli olacaktır.
Bunlar sanatçı ruhuna sahip insanlardır. Aşık olmayı severler.227
222 Langelaan, 233. 223 Kerkütlü, 150. 224 Cheriro, -. 225 Kader Aynası, 95. 226 Roland, 119-120. 227 Kerkütlü, 151.
90
Bu çizginin Apollon Tepesinde bitmesi o şahsın kendi mücadeleleri sonunda
büyük bir servet sahibi olacağına, Merkür Tepesinde bitmesi ise halen meşhur olan
veya ileride meşhur olacak insanlarla arkadaş olunacağına işaret sayılmıştır.228 Serçe
ve yüzük parmağı arasında bitmesi ise beceriklilik, girişkenlik ve dürüstlük işareti
olarak görülür. Sonu dalla biten bu çizginin bir dalı yüzük parmağına gidiyorsa bu
ruhi hoşnutluğa ve hoşgörüye işarettir. Bu kişiler ince duyguludurlar. Bu dal orta
parmağa gidiyorsa da politika ve ticarette başarı, parasal konularda mahareti
sergilerken, serçe parmağın altında dalla bitmesi çalışkan bir yapıya, dengeli hislere
ve pratikliğe işaret sayılmıştır.229
Sağlık çizgisinin kalp ve yaşam çizgisiyle birleşerek bir üçgen oluşturması
genelde bir kalp hastalığı belirtisi olarak görülür.230 Ay tepesine meyleden bir çizgi
kaprisli bir karaktere, çok kanlı ve kırmızı olması da sinirliliğe işaret sayılmıştır.231
Çift olduğu zaman ise avuçtaki diğer çizgilerin haber verdiği hastalık halinin uzun ve
tehlikeli haller göstermeksizin atlatılacağına işaret sayılmıştır.232
3) Güneş Çizgisi
Bu çizgiye başarı çizgisi de denilmektedir. Diğer çizgilerden farklı olarak
başlangıç ve bitiş noktaları pek belli değildir.233 Fakat genellikle kader, akıl veya kalp
çizgisinden, bazen de ayanın ortasından başlar, yüzük parmağının altında son bulur.
Bu çizgi başkalarının dikkatini çekecek kadar kuvvetli bir kişiliğe işarettir. Her elde
bulunmayan bir çizgidir. Elinde bu çizginin bulunduğu insanlar şanslı sayılmıştır.
Bulunmaması ise büyük bir şanssızlıktır. Bu çizgi başarılarla geçecek bir hayatın
işareti olarak görülmüştür. Her dört kişiden birinin elinde bulunduğu söylenir.
Bulunmayanın ise başarısız olma olasılığı fazladır. Şöhret çizgisi de denilmektedir.
Bu çizginin elde olması çok önemli sayılmıştır. Şansı, başarıyı, duyguları, zevkleri,
sanatla ilgili yetenekleri içermektedir.234
228 Kader Aynası, 95. 229 Kerkütlü, 153-154. 230 Cheriro, -. 231 Severn, 70. 232 Kader Aynası, 95. 233 Langelaan, 231. 234 Kerkütlü, 140.
91
Bu çizgi ne kadar uzun olursa, şans da o kadar sürecektir.235 Uzun fakat ince
ise kısa bir hayat ihtimaline dikkat çeker. Başarı imkanını zayıflatan bir işarettir. İnce
ama derin olursa bu büyük bir sanatçı ruhunu, becerikliliği, temiz bir nefsi ifade eder.
Kısa sürmesi de aynı şekilde güzel ve mutlu başarılara işarettir. Bunlar çevrelerince
de sevilen ve asil kişilerdir. Geniş bir çizgi ise duygusallığı azaltan bir işarettir.
Sabırsız ve acelecidirler. İşlerinde ihtiyatsız davranan insanlardır.236
Bu çizginin kalp çizgisi üzerinden veya yakınından başlaması hayatın
sonlarına doğru gelecek başarıları ifade etmektedir.237 Akıl çizgisinden başlaması ise
edebiyatla meşhur olmaya işaret sayılmıştır. Bu çizginin ay tepesinden başlaması da
şair, artist komedi aktörlüğüne işarettir. Bu çizgi Mirrih yaylasından da
başlayabilmektedir. Bu da çalkantılı, hareketli, mücadeleli bir başarının
sembolüdür.238
Hayat çizgisinden başlıyorsa kesin bir başarıya işaret etmektedir. Bu kişiler
cesaretleri yüksek ve bilimsel araştırmalar için yetenekli kişilerdir. Sağduyulu ve
dengelidirler. Akıl çizgisinin altından başlaması beyin gücü, el mahareti isteyen
işlerde o kişinin kendine güveni ve gayretiyle ulaşılacak başarılara işaret
etmektedir.239
Bu çizginin Venüs tepesinden başlaması ise o kişinin aşkı sayesinde başarıya
ve servete ulaşacağına yorumlanır. Kader çizgisinden doğması da meslek hayatındaki
başarılara işaret sayılmaktadır. Kader çizgisi ile güneş çizgisinin birbirinden ayrıldığı
nokta başarı noktası sayılır.240
Sıhhat çizgisinden başlayan güneş çizgisi büyük bir becerikliliğin, sağlıklı bir
bünyenin sembolüdür. Bunlar zevk sahibi kişilerdir. Zihinleri daima berrak ve
canlıdır. Bilekten başladığı takdirde ise bu çizgi kimseye boyun eğmeyi bilmeyen,
zeki, her girişimlerinde büyük başarı elde eden kimseleri nitelemektedir.241
235 Roland, 108. 236 Kerkütlü, 141. 237 Kader Aynası, 96. 238 İloğlu, 134. 239 Kerkütlü, 143. 240 Cheriro, -. 241 Kerkütlü, 145.
92
Güneş çizgisinin serçe parmağına yönelmesi ve bu çizginin tam, açık, berrak
ve derin olması o kişinin ömrünün sonunun başarılarla geçeceğine işaret sayılır. Fakat
bu çizgi orta parmak (Zuhal) ve yüzük (Utarit) parmağının altına doğru sapabilir. Bu
durumda Zuhal’in ilim ve marifetini, Utarid’in sağduyusunu güneşin parlaklılığına
eklemek gerekmektedir. Çizgiden çıkan dallar yukarıya doğru yöneliyorsa bu
durumun hayırlı sayılıp sayılmaması ulaştıkları noktalara göre yorumlanır. Aşağı inen
çizgiler bu kişinin güneş çizgisindeki bütün imkanlara sahip olabilmesi için büyük
çabalar harcaması, zekasını yerinde kullanabilmesi gerektiğini belirtmektedir.242
Bu çizgi iki parmağın (orta ve yüzük) arasına yöneliyorsa inatçılığı sayesinde
büyük başarılar elde etmeyi ifade eder. İyi bir araştırmacıdırlar. Kendilerine daima iyi
bir rehber ve mürşit edinirler.243 Güneş çizgisinin çatalla bitmesi ve bu çatallardan
birinin Merkür tepesine uzanması para hırsından dolayı hakiki kabiliyetini
gösteremeyen insana bu tümseğin Satürn tepesine ulaşması da maddi ihtiyaçlardan
dolayı çıkacak zorluklara işaret sayılmaktadır.244
Bu çizginin işaret parmağına yönelmesi ise bütün mesleklerde başarıyı, üstün
bir otoriteyi mutlu bir aşk hayatını ifade etmektedir. Dalgalı bir çizgi ise zevksizliği
ve kaza ihtimali bulunan inişli çıkışlı bir hayatın işareti sayılmıştır. Zincirli bir çizgi
ise sonu fakirlikle noktalanacak bir hayatı, düzensiz olması ise sonucu etkilemeyen
fakat zorla elde edilen başarıları ifade etmektedir. Çift bir Güneş çizgisi ise engel
tanımaz başarıların, yüksek bir kapasite, yüksek zeka, kültür ve irfan sahibi bir
kişiliğin ve meşhur olmanın kesin bir işareti sayılır. Çok sayıda çizgi olması da
tesadüfi başarılara ve üzüntülere, düzensizlik ve programsızlığa işaret sayılmıştır. Bu
çizginin çift çizgilerle kesilmesi de başarı yolunda çıkabilecek küçük engelleri ifade
etmektedir.245
c) Yardımcı Çizgiler
Bu çizgiler her elde bulunmayan fakat bulunduğu ele de, kopuk olmayıp
düzgün bir şekilde uzandığı zaman fazladan artılar getiren çizgilerdir. Bazen de bu
242 Roland, 111. 243 Kerkütlü, 145. 244 Kader Aynası, 98. 245 Kerkütlü, 142-147
93
çizgilerin hiç görülmemesi kopuk ve düzensiz bir şekilde bulunmasından daha iyi
görülmüştür. Bu çizgileri de şöyle sıralayabiliriz:
1) Venüs Hilali
Bu çizgi yarım dairesel, çoğunlukla kırık, bazen yarım kalmış, işaret ve orta
parmak arasında başlayan ve orta parmağın aşağısında yüzük ile küçük parmaklar
arasındaki bölgeyi saran bir çizgi olarak görülmektedir.246 Bu çizgi bazen şahadet
parmağından serçe parmağına kadar hatta avucun dış kenarına kadar uzanır. Bu
kısmen kalp çizgisinin bir ikiz çizgisi olarak görülmüş bazen de elde kalp çizgisi
bulunmazsa onun yerine geçmiştir. Bu çizgiye genellikle kalp çizgisinin olmadığı
ellerde rastlanmaktadır.247
Bu halka genelde dar ellerde bulunmaktadır. Bu çizgi daha çok hayal gücü ve
duygu ile alakalıdır. Bu çizgisinin kırıksız ve iyi bir şekilde elde bulunması diğer
işaretler de olumlu görünüyorsa çok iyi bir işaret olarak görülmüştür. Bu kişinin
zekası sayesinde şöhret ve servet sahibi olacağına inanılır. Yalnız zekalarını
frenlemezlerse aşırı zekalarından dolayı başlarının derde girme olasılığı vardır.248
Bu çizgi büyük medyumların, düşünce ve beyin gücüyle insan ve eşyaya
hükmeden olağanüstü tiplerin, sihirbazların çizgisi olarak görülür. İnsanları etkileri
altına almada oldukça başarılıdırlar.249
Bu çizginin normal olması şiddetli bir ihtiras ve tutkulu bir yapıya işaret
sayılmıştır. Bir adaya kapanıp günlerce kitap okuyabilirler fakat ellerindeki akıl ve
kalp çizgisinin güçlü olmaması düşüncelerini gerçekleştirememeye, teoride kalmasına
sebeptir. Bu kişilerin aşırı derecede şehvet düşkünü olacaklarına inanılır.250
Venüs hilalinde bulunan kırıklar fazla sürmeyecek gönül maceralarına
işaretken, kesik çizgilerin olması, hayattaki iktidarsızlık yüzünden gelebilecek
başarısızlıklara işaret sayılmıştır.251
246 Wilson, 188. 247 Lengelaan, 231. 248 Kader Aynası, 103. 249 Kerkütlü, 160. 250 Kerkütlü, 161. 251 Kader Aynası, s. 104.
94
Bu çizgisinin kalp çizgisine bitişmesi abartılı bir aşkın, güneş tepesiyle
bitişmesi de şehvani bir nefsin işaretidir.252 Yüzük parmağında biten bu çizgi
duygusal konularda ve sanattaki başarılara, serçe parmağına tırmanması da tutkulu bir
asabiyete ve cinsel sapmalara işaret sayılmıştır.253
Venüs hilali elin yan tarafında olur ve Merkür tepesinin yan tarafı olan elin
kenarındaki çizgiler olan evlilik çizgisine temas ederse bu kişinin eşinde aradığı
meziyetleri bulamaması yüzünden yaşayacağı mutsuz bir evliliğe işaret sayılmıştır.254
Bu çizginin küçük çizgilerle kesilmesi şehvetli, düzensiz ve asabi bir yapıya işaret
sayılmış, ikili ve üçlü halkalar şeklinde olması histeriye işaret sayılırken, beyin
yapılarından kaynaklanan alınganlık ve duygusallığa, inançlarında fanatikliğe, cinsel
sapmalara işaret sayılmıştır.255
2) Evlilik Çizgisi
Serçe parmağının altında kalp çizgisi ile serçe parmağı arasında elin dış
kenarında paralel olarak yer alan bir veya birkaç çizgiden oluşan bu çizgilere
denilmektedir. Bu çizgiler kalp çizgisinden başlayıp, serçe parmağa kadar
sıralanmaktadır. Her elde bir, iki, üç veya daha fazla bulunmaktadır. Bu çizgilerin
yaşanacak gönül alakalarını, aşkları ifade ettiğine inanılmaktadır. Yalnız bu ilişkiler
her zaman evlilikle sonuçlanmamaktadır.256 Buradaki çizginin bir tek ve derin olması
aranılan özelliktir. Bu mutlu bir evliliğin işareti sayılır. Çünkü çok sayıda olması
gönül alakalarına, kalbin her zaman yeni sıcak ilişkilere açık olabileceğine işarettir.257
Bu çizgiler arasında bulunan uzun bir çizgi o kişinin hayatında bulunacak
önemli bir gönül macerasına işaret sayılır.258
Bu çizginin çatal şeklinde bitmesi boşanmaya bu çizgiden ayrılan bir çizgi akıl
çizgisini katederse eşler arasında derin bir fikir ayrılığını veya farklı dinlere mensup
insanları ifade etmektedir. Eğer bu dal kalp çizgisine iniyor, kalp çizgisi de aşağı
252 İloğlu, 136. 253 Kerkütlü, 162. 254 Cheriro, -. 255 Kerkütlü, 161-162. 256 Davies, 124. 257 Kerkütlü, 169. 258 Kader Aynası, 105.
95
doğru kıvrılıyorsa bu insanın evlilik hayatında pek mutlu olamayacağına işaret
sayılmıştır.259
Tek çizgiye paralel sadece küçük bir çizgi varsa bu çizgi evlenme
başlangıcında çıkacak pürüzlerin habercisi sayılmıştır. Eğer ana çizgi derin ve uzun
değilse o kişinin evlenme şansının azlığına işaret sayılır. Kıvrımlı olması ise
aldanmaya ve aldatmayla gelecek bir ayrılığın işareti olarak görülmüştür. Ucu yukarı
doğru kıvrılırsa çok güzel bir evliliğe, aşağı kıvrılması da tersine mutsuz bir evliliğe
işaret sayılır. Bu çizginin dikine bir hatla kesilerek bitmesi ani ölüm işareti sayılırken
küçük bir çizgiyle kesilmesi durumunda ayrılığın kesin olacağı gözüyle bakılır.
Kopuk bir evlilik çizgisi ise ölüme işaret etse de bu ani bir şekilde gelmeyecek ve
fazla sarsıcı olmayacaktır.260
Bu çizginin güneş (Apollon) tepesine uzanması ise evlilik hayatında gelecek
olan para bakımından refahın habercisi sayılmıştır.261
Evlilik çizgisinin kalp çizgisine yakın olması gençliğe, serçe parmağına yakın
olması ise yakınlığına göre yaşın ilerlemesine işaret etmektedir. Evlenme çizgisinin
çatallı olarak bitmesi ve aşağı inmesi nasıl boşanmaya işaretse çatalsız olarak aşağı
inmesi de aynı anlama gelmektedir.
Evlilik çizgilerini kesen dikey küçük çizgilerin o kişinin olabilecek
çocuklarına işaret ettiği iddia edilmektedir. Bazılarına göre bu çizgilerin geniş ve
derin olanları erkek çocuğa, ince ve dar olanları kız çocuklarına pek belirsiz ve
çizgilerin birbirlerine eşit olmaması da cılız çocuklara, düz derin ve açık çizgiler ise
sağlam ve sıhhatli çocuklara işaret sayılmıştır. Bu çizgiler arasındaki bir uzun çizgi
ise o çocuğun diğer çocuklar üzerindeki üstünlüğü olarak yorumlanmıştır.262
Genelde sadece evlilik çizgisinin gösterdiklerine itibar edilmemiştir. Diğer
çizgilerdeki belirtiler de önemlidir.
259 Cheriro, -. 260 Kerkütlü, 173-174. 261 Kader Aynası, 105. 262 Davies, 127 ; Roland, 117-118.
96
3) Ay Çizgisi
Bu çizgi nadir görülen bir çizgidir. Saman yolu çizgisi ve şehvet çizgisi de
denilmektedir.
Bu çizgi bileğin ayaya yakın kısmından, Venüs tepesinin yakınından başlar ve
genellikle ay ve mars tepesine doğru uzanır. Bu sanatçı çizgisi olarak da
bilinmektedir. Yoğun bir hayat gücüne ve imaja işarettir. Özellikle de erotik
imajlardan kaynaklan bir sanat anlayışını ifade eder. Şehvetperest insanlardır.263 Eğer
el bir de iri ve şehvete meyilli bir el tipi ise bu çizgi şehvete olan düşkünlüğü,
oburluğu artırıcı görev üstlenmiş demektir. Bu el fazla idealist ve entelektüel bir
kişinin eli ise enerji fazlalığı çalışmakla azaltılabilecektir.264 Bu çizginin üst tarafının
çatallı olarak bitmesi, kara yoluyla bir müddet yapılacak olan seyahate alt tarafının
çatallı olması da deniz ve hava yoluyla bir müddet yapılacak olan seyahate işaret
sayılmıştır.265
Bu çizginin dallı olması ise cinsel bunalımları ve cinsel konularda
yapılabilecek cinayete işaret sayılmıştır. Hayat çizgisinin içersinden başlaması da
aynı şekilde parlak ve büyük bir cinsel hayal gücüne işaret olarak görülmüştür. Geniş
bir ay çizgisi ve çift olarak bulunması ise bu duyguları iki kat daha artırmaktadır. İnce
bir çizgi olması ise karasız bir mizacın ve aşırı bir kibarlığın alameti sayılmaktadır.
Zincirli olması ise korkuya eğilimi göstermektedir.266
4) Bilek Çizgisi
Bu çizgilere bilezikte denilmektedir. Bu çizgiler ayanın dibinde, bileği
çevreleyen çizgilerdir. Özellikle kesik değillerse o kişilerin şanslı oldukları varsayılır.
Bilek çizgilerinin sayısının fazlalığı şansın da fazlalığına işarettir. Bazen hayatın
uzunluğunun bir ölçüsü olarak da kabul edilir. Bir bilek çizgisinin 25 yıla,267
bazılarına göre 30 yıla268 ve birinci bilek çizgisinin 30 yıla, ikinci çizginin 25-28
263 Kerkütlü, 167. 264 Roland, 123. 265 Kader Aynası, 107. 266 Kerkütlü, 167-168. 267 Wilson, 161. 268 Roland, 126 ; Kerkütlü, 164.
97
yıllar arsına, üçüncü çizginin de yaklaşık 22 yıla işaret ettiğini269 söyleyenler
bulunmaktadır.
Bir tek bileziğin bulunması kötü sıhhate, kısa bir ömre işaretken, üç bileziğin
bulunması takdirde birinci bilezik duygu ve gönül hayatına, ikinci bilezik talih ve
şansa, üçüncü bilezikte mutluluğa işaret sayılmıştır. Bu üç çizginin bulunması
yaklaşık bir 90 yıla tekabül etmektedir. Üç tane ve düzgün bileziklere sahip insanların
90 yaşlarına kadar mutlu bir şekilde yaşayabilecekleri iddia edilir.270 En üstteki
bileziğin avuç içine doğru yükselmesi kısırlığın işareti sayılmıştır.271 Yalnız bu
çizgilere bakarken diğer çizgilerde verilen işaretlerde dikkate alınmalıdır.
Eğer bu çizgiler kesikse ve tam olarak oluşmamışsa mutsuzluk ve zorlukların
işareti sayılmıştır. Bilek çizgisinden ay tepesine doğru uzanan çizgiler su ve hava
yoluyla çıkılabilecek uzun seyahatlere, bu çizgi üzerinde bulunan bir çapraz işaret ise
seyahatte çıkacak olan kötü olaylara işaret sayılmıştır.272
Bu çizgilerin zincirli olması ise karşılaşılacak zorluklara işaret olarak
görülmüştür. Bilezikten çıkan bir çizginin mars çizgisinden geçerek yüzük parmağına
ulaşması ise muhakkak gerçekleşmesi gereken bir zenginliğin işareti sayılmıştır.273
Bu çizgilerin dışında fazla önemli görülmeyen fakat bazı yorumcuların
dikkate aldığı çizgiler bulunmaktadır. Bu çizgiler fazla önemli görünmese de birtakım
şeylere işaret ettiği düşünülür. Bunlardan biri ilham çizgisidir.
5) İlham Çizgisi
Bu çizginin bir ucu ay bir ucu da mars tepesinde bulunmaktadır. Avucun içine
doğru hafif bir yay oluşturur. İsminden de anlaşıldığı gibi uzun olursa bu insanların
önsezileri kuvvetlidir. Tahminlerinde çok isabetlidirler. Bu çizginin daha çok
kadınlarda bulunduğu söylenmektedir. Kısa olması da uzun kadar olmamakla birlikte
bu yeteneklerin varlığına işaret sayılmıştır. Düzensiz çizilmiş bir ilham çizgisi de
269 Kader Aynası, 101. 270 Kerkütlü, 164. 271 Roland, 126. 272 Kader Aynası, 101-102. 273 Kerkütlü, 165-166.
98
sürekli uğursuzlukların, fiziki güç bakımdan zayıflığın işareti iken zincirli olması
geçici zevklerin peşinde koşarak bir ömür harcamaya işaret sayılmıştır.274
Bu çizgiden çıkan dallar yukarıya doğru uzanırsa diğer çizgilerde de olduğu
gibi işlerde ki başarılar olarak görülmüşlerdir. Bu dal şahadet parmağına gidiyorsa
yeni imkanlara, orta parmağa yöneliyorsa sezgi ve başarıya, yüzük parmağına
uzanıyorsa da dürüst bir tabiata işarettir.275
Psikolojik sarsıntılar içinde bulunan insanların çoğunun elinde bu çizginin
olduğu söylenmektedir.276
Bu çizginin dışında birde nesil çizgisi bulunmaktadır. Bu çizgi de her elde
görülmeyen çizgiler arasındadır.
6) Nesil Çizgisi
Venüs tepesinin dış kenarında, başparmağın üçüncü kemiği üzerinde yer alan
paralel çizgiler nesil çizgisi olarak adlandırılmıştır. Bu çizgilerin her biri ayrı ayrı
anlamlara gelmektedir. İnsanın dünyaya gelecek çocuklarını da ifade ettiği iddia
edilir.
Uzun, kopuksuz ve derin bir çizgi babasına benzeyen bir oğlan çocuğuna
işaretken kısa, derin ve kesiksiz bir çizgi de kız çocuğuna işaret sayılır. Çizginin kırık
olması ise düşüğün veya ortadan kaldırılacak olan çocuğun göstergesi sayılmıştır. Çift
çizgi olması da peş peşe doğumlara veya ikizlere, çatallı olması doğumun başında
veya sonunda olacak zorluklara, dik çizgilerle kesilmesi çok sayıda kürtaja işaret
sayılmıştır. Bu çizginin düzensiz olması ise o kişinin çocuğunun hiç olmaması
anlamına gelirken, çizginin hiç olmaması da aynı anlama gelmekle birlikte bu o
kişinin çocuğunun hiçbir zaman olmayacağı anlamına gelmez. Bazen bu çocuk
istememe anlamına da gelebilmektedir.277
274 Kerkütlü, 156-157. 275 Roland, 122. 276 Langelaan, 232. 277 Kerkütlü, 193-195.
99
d) Yardımcı İşaretler
Avuç çizgileri incelenirken dikkat edilmesi gereken unsurlardan biride bu
işaretlerdir. Bulundukları yere göre yorum yapılması gerekmektedir. Bu işaretlerin bir
değer taşıyabilmesi için iyice belirgin, derin olmaları gerekmektedir. Ayrıca bir
çizginin devamı niteliğinde veya ana çizgilerin kesişmesiyle meydana gelmiş olmaları
lazım gelmektedir Yani tepe ya da ana çizgilerin yakınında veya üzerinde
bulunmaları gerekmektedir.
1) Yıldızlar
Geometrik şekillerde aklı, başı temsil etmektedir.278 Yıldızların avuçta
bulunması bazı kişilere göre iyiye yorumlanırken279 bazıları tarafından da jüpiter
tepesinde bulunması hariç, beklenmedik olaylara ve uğursuzluğa sebep sayılmıştır.280
İşaret parmağı ve küçük parmak üzerinde olan yıldızlar hariç diğerleri kötüye
yorumlanmıştır. Bu parmaklarda ise mutluluğun işareti olarak görülür.281
2) Kare Ve Dikdörtgen
Bir güç ve enerji kaynağı olarak görülürler. Koruyucu bir özelliklerinin
olduğuna inanılır. Jüpiter tepesinde bulunan biçimli bir kare, elde görülen birçok kötü
işareti engellemeye sebep olabilir. Kötü işaretlerin yanında bulunan kare işreti o
olayın rahatlıkla atlatılabileceğine işaret sayılmıştır. Dikdörtgen de hemen hemen
aynı anlamdadır. Fakat kare daha kesin anlamlar ifade etmektedir.282 Ayrıca bu şekil
ustalık ve yetenek işareti olarak da görülmüştür.283
İşaret parmağı üzerinde bulunan bir dörtgen işareti kıskançlık yüzünden
gelecek olan başarısızlığa işaret sayılmıştır.284 Venüs tepesinde bulunan minik minik
kareler ise karşı cinsle olan ilişkileri belirlemektedir.285
278 Güner, 170. 279 Roland, 128-130. 280 Severn, 4 ; Kerkütlü, 62. 281 Kader Aynası, 108. 282 Kerkütlü, 62 ; Roland, 138. 283 Severn, 74. 284 Kader Aynası, 108. 285 Kerkütlü, 255.
100
3) Çember
Tepe üzerinde bulunan çember o tepeyle ilgili aksaklıklara işaret sayılmıştır.
Güneş tepesinde bulunması özellikle hayra işaret olarak görülmez. İkisinin yan yana
bulunması ise kötü olayların habercisidir.286
Baş parmakta bulunan çember hariç diğerleri mutluluğa ve başarıya işaret
sayılmıştır. Başparmakta bulunması ise başarısızlığın işareti sayılmıştır.287
4) Ada
Ellerde görülen adacıklar el falıyla uğraşanlar tarafından hep kötüye
yorumlanmıştır. Tepelerde veya çizgi üzerinde bulunuyorsa o tepe veya çizgilerin
özelliklerini kısıtlayacağına inanılır. Özellikle peş peşe gelen adacıklar bulundukları
yerin özelliklerini tamamen iptal edebilirler.288
5) Üçgen
Geometrik şekillerde fikri temsil etmektedir.289 Bulunduğu yerlerdeki
güzelliklere işaret sayılır. Başarının, dengenin, zekanın işareti olarak görülürler.
Yalnız Venüs tepesinde bulunması olumsuzluk işareti sayılır.290
Orta parmakta bulunan üçgen iyi bir aile ve hayırlı çocukların işareti iken
diğer parmaklarda bulunması tehlikeye işaret sayılmıştır.291
6) Izgara
Bu işarete kafeste denilmektedir. Bu çizgiler genelde sıkıntılara, aksaklıklara,
engellere işaret sayılmıştır. İyi bir işaretin ızgaranın yanında bulunması, bu işaretin
etkisini azalttığına inanılır.292 Müşteri dağının üstünde bir ızgara gurura, azamete,
başkaları üzerinde hakimiyet kurabilen bir tabiata işaret sayılmıştır.293
286 Severn, 74. 287 Kader Aynası, 108. 288 Cheriro, - ; Kerkütlü, 64 ; Roland, 132. 289 Güner, 170. 290 Kerkütlü, 62-63. 291 Kader Aynası, 108-109. 292 Kerkütlü, 63. 293 Roland, 139.
101
İşaret parmağı ve serçe parmak dışında kalan parmaklarda bulunan ızgara
şeklindeki işaretler sürprizlere işaret sayılmıştır. Bu eller de bulunursa da tehlike
işaretidir.294
7) Nokta
Elde siyah beyaz ve kırmızı noktalara da rastlanmaktadır. Beyaz: şansın,
kısmetin, siyah: sinirsel rahatsızlıkların, kırmızı da hastalığın işareti satılmıştır.295
Akıl çizgisindeki nokta yaralanmaya, saldırıya uğramaya yorumlanırken kalp
çizgisinde bulunan beyaz nokta aşkta başarının simgesi olarak görülmüştür.296
Siyah bir lekenin serçe parmak üzerinde bulunması tatsız bir olaya, orta
parmakta olması ise sıkıntılar sonucu gelecek olan mutluluğa işaret sayılmaktadır.297
7) Haç
Haç işareti geometrik şekillerde uyum işareti olarak görülmüştür.298 Bu işaret
bulunduğu yere göre bazen iyi bazen de kötü olayların habercisi olarak
yorumlanmıştır. Jüpiter tepesinde bulunması arzu ve ihtirasa, Satürn tepesinde
bulunması hastalıklı bir mizaca, güneş tepesinde olması insanların mizacını inceleyen
kimseye, gazeteci için çok önemli bir olayı görmeye, Utarid Dağında olması da bu
parmağın özelliklerini kuvvetlendirmeye işaret sayılmıştır. Ay dağında bulunması ise
hayal ve kendini beğenmişliğe kalp ve akıl çizgisi arasında olması da tasavvufa meyle
işaret sayılmıştır.299
Jüpiter Tepesinde yer alan haç işareti ise evlilik işareti sayılmıştır. İşaretin net
olmaması ve çizgilerle kesilmesi de karşılaşılacak olan zorluklara işareti olarak
görülmüştür. Yan yana bulunan iki haç ise yapılacak olan iki evliliğe işaret
sayılmıştır.300
294 Kader Aynası, 108-109. 295 Kerkütlü, 65. 296 Severn, 74. 297 Kader Aynası, 108-109. 298 Güner, 170. 299 Roalnd, 135-136. 300 Güner, 148.
102
Haçın kollarının eşit olması iyiye işaretken kollarının biri uzun birinin kısa
olması ise kötü olaylara ve başarısızlıklara işaret sayılmıştır. Özellikle çarpı işaretini
andıran haç ciddi tehlikelerin habercisi olarak görülür.301
İşaret parmağı ve serçe parmakta bulunan haç işareti de kişinin işinde
ulaşacağı başarı ve hayatındaki mutluluklara işaretken diğer parmaklarda bulunması
başarısızlığın işareti sayılmıştır.302
8) Harfler
Avuç ortasında bulunacak olan B harfine benzer bir işaretin dışında
görülebilecek herhangi bir harf kötü olaylara ve muhtemel hastalıklara
yorumlanmıştır.303
9) Küçük Çizgiler
Elde bulunan diğer işaretlerde çizgilerdir. Kısa kısa kopuk bir şekilde bulunan
çizgiler başarısızlıklara, yarım kalan işlere işaret sayılmıştır. Ana hatlar dışında kalan
çizgiler kestikleri çizgiden sonra kesilen çizginin derinliği azalıyor, zayıflıyorsa
şanssızlığa ve felakete aksi takdirde şansa işaret sayılmıştır. Fakat genelde kesen
çizgiler engel olarak yorumlanmıştır.304
Daha çok çizgiler üzerinde bulunan dallar yukarıya doğru çıkıyorsa sevince,
atılıma, başarılara yorumlanmıştır. Bazen de bağımsız bir şekilde bulunur. Aşağıya
inen dallar ise yenilgiler aksilikler ve şanssızlıklara işaret sayılmıştır.305
Geometrik şekiller arasında yatay çizgi (-) pasif olanı temsil ederken, dikey
çizgi (ı) ise aktif olanı temsil etmektedir.
Zincir şeklini almış çizgiler ve halkalarda engel, zorluklar olarak kabul
edilmiştir.306 Çatal çizgilerde genelde iyiye işaret sayılmış, üzerinde bulunan tepeyle
ilgili iyi gelişimlerin habercisi olarak görülmüştür.307
301 Kerkütlü, 61. 302 Kader Aynası, 108-109. 303 Kerkütlü, 65. 304 Kerkütlü, 63. 305 Severn, 72, Kerkütlü, 64. 306 Severn, 72. 307 Kerkütlü, 64.
103
Bu çizgiler ve işaretler avucun içinde yer alan ana çizgileri ve tepeleri
yorumlamada kullanılmakta ve verdikleri anlamlarda değişiklikler meydana getirdiği
görülmektedir.
3. PARMAKLAR
İnsanlar farklı tiplerde ellere sahiptirler. Parmaklar ise genelde karma tiplidir.
Her parmağın farklı özellikler taşıdığına inanıldığı için bu parmakların ayrı ayrı
incelenmesi gerekmektedir. Her parmak hataları ve özgür nitelikleri göstermektedir.
Parmaklar ve başparmak, elin üç bölümüne karşılık gelen üç kısma
bölünmüştür. Parmakların ilk kısmı olan aşağı tarafları içgüdüye, orta kısımları
beceriklilik ve pratikliliğe, yukarı kısımları da zekaya işaret sayılmıştır.308
Hintliler için değerli olan parmaklar ise iyice birleşince parmakların
aralarından ışık geçebilmelidir. Derisi yağ sürülmüş gibi ıslak olmaksızın parlamalı,
parmaklar uzun ve tırnaklar da bakır renginde olmalıdır.309
El falında parmakların ve tepelerin etkilendiği gezegenler ve özellikleri
şöyledir:
Başparmak_____ koç_____arzu ve cesaret
Venüs tepesi_____boğa, ikizler _____sevgi ve dostluk
Ay tepesi_____yengeç_____kısmet, rüya ve seyahat
Mars tepesi_____aslan_____çocuklar, akıl, çalışma
Merkür tepesi_____başak _____utangaçlık, hastalık
Serçe parmağı_____akrep_____beceri, üretkenlik, kurnazlık
Yüzük parmağı_____yay_____gizem, sanat, başarı
Orta parmak_____oğlak_____alın yazısı
İşaret parmağı_____kova _____komut ve beğeni
Balık_____araştırma ve fikir’dir.310 308 Wilson, 132. 309 Scognamillo, GA, 61.
104
Elde bulunan çizgilerin, tepelerin ve işaretlerin yanında parmakların insanın
sağlık durumunu, karakter yapısını, geleceğini gösterdiğine inanılır. El falına
bakarken bu durumları öğrenebilmek için avuç içindeki işaretlerden yararlanmak
yeterli görülmemiştir. Parmaklar, parmak araları, tırnaklar gibi diğer işaretlere de
dikkat etmek yorum yaparken bunlardan yararlanmak gerekmektedir.
a) Parmakların Şekillerine Göre
Parmakların her birinin kendisine has özelliğinin olduğuna, insanın
karakterinin bir parçasını oluşturduğuna inanılır.
Elleri incelerken parmakların uzun veya kısalığı önemlidir. Bir parmağın uzun
ve kısalığını anlamak için o parmağın el ayasından daha uzun veya daha kısa
görünüp görünmediğine bakmak gerekir. Ayadan uzun görünüyorsa uzun, ayadan
kısa görünüyorsa kısa parmak sınıfına girmektedir. Bunu anlayabilmek için de
yapılabilecek tek şey bakarak gözle tahmin yapmaktır.
Parmakların uzunluk ve kısalık durumuna göre çeşitli özellikleri ifade ettiğine
inanılmıştır
Yüzük parmağının işaret parmağından uzun olması düşüncesizliğe pratik fakat
sıradan yeteneklere, şahadet parmağının yüzük parmağından uzun olması iş başarma
kabiliyetine, kendine güvene ve çok yetenekliliğe, yönetmeye meyil ve kabiliyete,
zevke düşkünlüğe işaret sayılmıştır.311
İki parmağın eşit olması ise orta yollu, dengeli bir kişiliğe, işaret parmağına
meyilli orta parmak, zevk ve iyi yaşamaya düşkünlüğe, orta parmağın yüzük
parmağına meyilli olması da gösteri merakına ve güzel sanatlara düşkünlüğe, yüzük
parmağının da orta parmağa meyletmesi oyuna ve boş gezmeye düşkünlüğe, parasız
yapamamaya işaret sayılmıştır.312
310 Cheriro, -. 311 Güner, 141; Kerkütlü, 34. 312 İloğlu, 108.
105
Orta parmağa meyilli şahadet parmağı ziraatı sevmeye ve hoş sohbet
insanlara, orta parmakla yüzük parmağının denk olması eğlenceye, maceraya, kumar
oynayabilecek yapıya işaret olarak görülür.313
Parmakların düzgün olması iyi bir tabiatla, küçük ve ince parmaklar da delice
hareketler yaparak zevk alan kimseyle bağdaştırılmıştır. Bunların yaşamları boyunca
cinnet geçirme ihtimallerinin olduğu söylenmiştir.
Parmakların aralarının açık olması kendini beğenmişliğe, zekaya, sır
saklamamaya, dipleri ayrı uçları ayrık parmaklar sır saklayıcı özelliğe, parmakların
birbirine sıkışık olması da sır saklamaya işaret sayılmıştır.314
İnce parmak sinsi bir mizaç ve kibarlığa, idealist bir yapıya, kadında
karasızlığa işaretken, kuru parmak cimrilik, tutumluluğun simgesi olarak
görülmüştür. Eğri parmak cimrilik ve egoistliğe, kendini beğenmişliğe, esnek
parmakta maharet, beceriklilik ve hilekarlık, düzenbazlığa işaret sayılmıştır.
Parmağın dipten geriye kıvrılması daha iyi görülmüştür. Bu kişiler son derece güzel
bir yapıya sahip kimselerdir.315
1) Başparmak
İnsan elinin başparmağı insanın elini el yapan en önemli unsurdur.
Başparmağın olmaması durumunda diğer dört parmağında işe yaramayacağı bir
gerçektir. Bunun içinde olsa gerek başparmağın önemli bir yeri vardır. Kişinin
kabiliyetleri, beyin gücünün tespiti ve kişinin neler yapabileceğinin belirlenmesinde
bu parmağa önemli bir yer verilmiştir.
Başparmak elde diğerlerinin başı, babası ve en güçlüsü olarak görülür.
Yaratıcı gücün kaynaklandığı sembollerden biri, iktidar ve otoritenin simgesi olarak
tanımlanır. Serçe parmakta güçlü görülmüştür. Onun içinde başparmakla, serçe
parmak arasındaki eşdeğerlik olgusu, birinin makrokozmoz (dış dünya-evren),
diğerinin ise mikrokozmoz (iç-küçük dünya) simgesi olmalarıyla açıklanmıştır.316
313 Kerkütlü, 35. 314 İloğlu, 107. 315 Kerkütlü, 32-33. 316 Ersoy, 203.
106
Bu parmak Hint geleneğinde el falını inceleyen bilim olarak görülen Hast
Samudrika’ya göre de büyük bir önem taşımaktadır. Bu parmağın uzun, düz ve
yumuşak olması iyiye işaretken, kısa, eğri ve ezik olması mutsuzluk ve başarısızlık
işareti sayılmıştır. Bir kadının başparmağının kalın olması ise onun dul kalmasına
sebep olabilecektir.317
Başparmak ve işaret parmağını kontrol eden hücrelerin beyinde kapladığı alan
baş ve bütün duyu organlarının kapladığı alana eşit, ayağın kapladığı alandan ise on
kat fazla olduğu söylenmektedir.318
Uzun parmak girişkenliğe, sabra, düşünme gücünün güçlüğüne, gayret, rade,
metanete yorumlanmıştır.
Çinlilerin eskiden bir memlekete elçi göndermek istedikleri zaman
gönderecekleri kişinin başparmaklarının uzun ve güçlü olmasına dikkat edildiği eğer
bu özelliklere sahip bir kimse bulunamazsa o elçinin başparmağını göstermemesinin
tembih edildiği anlatılmaktadır. Romalıların da aynı şekilde başparmağa önem verdiği
başparmaktaki yaraların yiğitlik, mertlik işareti sayıldığı hatta başparmaksız bir
erkeğin Romalılarca düşünülemediği anlatılanlar arasında yer almaktadır.319
Doğu ülkelerinde özellikle Uzak Doğuda inzivaya çekilen ve sadaka ile
geçinen insanlar, sadaka istedikleri zaman başparmaklarını içe doğru kıvırırlarmış bu
da “irademi, nefsimi, körelttim. Mukadderata teslim oldum” anlamına gelirmiş.320
Bu parmağın zayıf, kısa az gelişmiş bir parmak olması çoğunlukla zihinsel
geriliğin işareti sayılmıştır.321
İnce başparmak yumuşak huylu uyumlu insanlara uzun ve ince olması hile ile
gelen başarıya kalın başparmakta kararlı, düzenli ve pragmatist bir kişiye işaret
sayılmıştır.322
317 Scognamillo, GA, 62. 318 Kara, 95. 319 Kerkütlü, 42. 320 Cheriro, -. 321 Wilson, 10. 322 Kerkütlü, 43.
107
Geriye zorla kıvrılan parmaklar inatçılığa zorlukları aşarak hedeflerine
ulaşmaya işaretken bu kişilerin candan sevenlerinin az olması ihtimali fazladır.
Yumuşak parmaklar ise zorluklarla baş edebilen, insanlarla uyum içinde olan
insanların işareti sayılmıştır. Gerek his gerekse çalışma bakımından aşırıya
kaçabilirler.323
2) İşaret Parmağı
Bu parmak otorite ve yöneticilik parmağıdır. Kişinin sosyal yapısının,
mevkisinin, diplomasi yeteneğinin, eğilim ve özentilerinin, hayatta nelere muktedir
olabileceğinin okunduğu parmaktır. İnsanın kumanda parmağı olarak görülmüştür.324
Bu parmağın özelliklerinin normal olması üstün bir karakter, güçlü bir namus
ve doğruluk işareti iken kısa olması görev duygusunun eksikliği olarak
yorumlanmıştır.325 İnce bir parmak olması silik bir iktidar hevesine işaretken kalın
olması şehvetperestliği hatta açık gözlülüğü simgelemektedir.326
3) Orta Parmak
El falıyla uğraşan kişilere göre bu parmak başparmak ve işaret parmağına göre
daha az bir öneme sahiptir. Bu parmak daha çok insanın maddi durumunu belirten
hayatta olan önemli olayların bilenebileceği veya kaderinde var olan belirgin
olayların öğrenilebileceği parmak olarak görülmektedir.
Uzun olması şüphecilik merak, bilime karşı ilgi, sabır, tevekkül aynı zamanda
karamsarlık ve kaderciliğin işareti sayılır.327
Kısa olması da ihtiyat eksikliğine işarettir.328 Kaba olması kaba bir yapıya ve
maddeci bir kişiye, ince olması da manevi yönünün baskın olduğuna ve psişik
olaylara karşı duyarlılığına işaret sayılmıştır. Telepati, medyumluk gibi konularda
ruhlarla konuşmada yetenekli oldukları düşünülür.329
323 Kader Aynası, 70. 324 Kerkütlü, 46. 325 Scognamillo, GA, 65-66. 326 Roland, 42-43. 327 Kerkütlü, 50. 328 Scognamillo, GA, 66. 329 Kerkütlü, 50-51.
108
4) Yüzük Parmağı
Elin en zayıf parmağı olarak bilinmektedir. Apollon ve güneş parmağı da
denilen yüzük parmağı uysallığın, aktörlüğün şarkıcılığın yani sanata olan ilginin bu
parmaktan çıkarmanın mümkün olacağı düşünülmektedir.330
Bu parmağın uzun olması, gösteriş, israf ve şöhret düşkünlüğüne, kısa olması
da kaba ve duygusuz bir yapıya hayvani iç güdülere işaret sayılmıştır.331 Kalın olması
maddeci ve cimri bir yapıya işarettir. İnce olması ise soyut düşünce ve biçimleri
kavrayış kolaylığı, sanatın her dalına ilgi ve yetenek olarak yorumlanır.332
5) Serçe Parmak
Serçe parmakta başparmakta olduğu gibi bir fallik sembolü olarak
değerlendirilmektedir. Öykülerde sözü edildiğinde daima üstün bir zeka ve yeteneğe
sahip küçük bir çocukla özdeşleştirilmiştir.333
Bu parmak ticari işlerde ehliyet ve ilim parmağı olarak görülür. Kişinin
ustalığı, kurnaz olup olmadığı, belagat gücü, becerikliliği, sosyal bir kişiliğe sahip
olup olmadığı, bilime olan ilgisini bu parmaktan anlamanın mümkün olduğu söylenir.
Fakat incelerken diğer parmaklarda da olduğu gibi diğer parmaklarla da
karşılaştırmak gerekmektedir. 334
Uzun bir serçe parmağı canlı, uyanık ve ne yapacağını bilen bir yapıya, kısa
olması da duygularını rahatlıkla gizleyebildiklerine ve içgüdüleriyle hareket
ettiklerine işaret sayılır.335
Bu parmağın normal kalınlıkta olması iyi görülmüştür. Kalın olması
bayağılığın, yalancılığın, ticarette hilekarlığın, ince olması ruhi zayıflığın, kötü
kalpliliğin, düşüncesizliğin ve hilebazlığın işareti sayılmıştır.336
330 Roland, 45. 331 İloğlu, 114. 332 Kerkütlü, 54. 333 Ersoy, 203. 334 Kerkütlü, 57. 335 İloğlu, 115. 336 Kerkütlü, 58.
109
b) Parmakların Boğumlarına Göre
El falında parmakların boğumları da önemlidir. Ve her parmağın üç boğumu
vardır.
Birinci boğum: Bu boğum parmak ucundaki son kısmıdır. İnsanın
kabiliyetleri zeka ve beyin gücünü temsil ettiği için “zeka ve akıl” boğumu da
denilmiştir.
İkinci boğum: Parmağın ortasındaki boğumdur. İnsanın zeka kabiliyetlerinin
derecesini ve göğüs kafesindeki organların sağlık durumunun öğrenilebileceğine
inanılır. “Kafa boğumu” da denilmektedir.
Üçüncü boğum: Bu boğum tabii zevkleri temsil etmektedir. Cimrilik ve karın
bölgesindeki organların sağlık durumlarını gösterdiğine inanılır. Ve “kalp boğumu”
da denilir.337
1) Zeka Ve Akıl Boğumu
Bu boğum parmakların uca yakın olan ilk mafsalındaki boğumdur. Böyle bir
elin sahibi filozofça düşüncelere sahiptir. Öyle ki öğüt ve tavsiye almak için
başvurulan bir kişi olacaktır.338 Ayrıca sosyal yaşantısı güçlü kişiler, aktörler,
artistler, avukatlar, doktorlar, özgür yaşamayı sevenlerde görülmektedir.339
Oynak yerlere nispeten irice parmaklara boğumlu denilmiştir. Bu boğumlar
bazı parmaklarda ilk bazılarında ikinci bazılarında da her iki mafsalda da görülebilir.
Bazılarında ise hiç boğum bulunmamaktadır.340
2) Kafa Boğumu
Daha çok kası çalışan ve hesaplarla uğraşan kişilerin parmaklarının özellikleri
olarak görülmüştür. İleri görüşlü insanlardır. Bencillik, cimrilik gibi huylara ve bu
boğumun fazla gelişmesi de tutumluluk ve hatta pintiliğe işaret sayılır.341
337 Kerkütlü, 40-41. 338 Kader Aynası, 67. 339 Severn, 46. 340 Kader Aynası, 67. 341 Severn, 46.
110
3) Kalp Boğumu
Parmağın ele bitişik olduğu yerdedir. Bu bölümün belirgin olması
düşüncesizlik ve atak bir mizaca, açgözlü, obur, alkolik, kumarbaz ve zevkine düşkün
insanlara bu boğumun çıkıntılı ve belirgin olmasının aşırı duygusallığa işaret ettiğine
inanılmıştır.342
Boğumsuz olan eller ise şair ruhlu, his alemi zengin, güzellikleri seven,
mantığını ve kalbinin sesini yerinde kullanan karakterli insanların elleri olarak
görülmüştür.343
4. TIRNAKLAR
El falında tırnaklarda önemli bir yere sahiptir. Tırnağın uzunluğu, kısalığı,
darlığı, genişliği, yumuşak ve sert olması, çabuk kırılması ve renkleri insanın kişiliği
hakkında bilgi elde etmede kullanılmıştır.
a) Şekillerine Göre
Uzun tırnak, iyiliksever ve tatlı bir karakteri yansıtmakta, sakin ve sır tutan,
fedakar insanlar olarak görülmektedirler. Uzun ve beyzi tırnaklar anemi gibi
hastalıkları belirtirken tırnağın mavimtırak olması bu ihtimali daha da
kuvvetlendirmektedir. Ayrıca akciğer hastalığına da işaret sayılır.344
Kısa tırnak, alaycı insanlara, şakayı seven, kimseye inanmayan, okumayı
seven, tekitçi bir yapıya işaret sayılmıştır.345
Tırnakların geniş olması ise sağduyunun, adaletin işaretidir. Bu insanlar aklı
selim ve kul hakkını gözeten insanlar olarak görülür. Bir de tırnağın dibi yuvarlak ve
uzunsa sağlam bir bünyeye işaret sayılır. Uzun ve dar olması da tutarlı, dengeli,
samimi bir kişiye ayrıca sevgisini açığa vuramayan istikrarlı bir fikir hayatları olan
kişilere işaret sayılır.346
342 Severn, 45. 343 Kader Aynası, 68. 344 Roland, 151. 345 Baumann, 21. 346 Kerkütlü, 38.
111
Bombeli tırnaklar zekanın ayrıca güzel aşkların sanat zevkinin işareti
sayılırken saat, cami gibi kubbeli olması bronşit hastalığının açık bir belirtisi olarak
görülmüştür. Yassı tırnaklarda yiğitliğin simgesi sayılmıştır. Yassı tırnakların
aptallığın işareti olabileceği de söylenmektedir.347
Tırnakların yumuşak olması ise takatsizliğe dayanıksızlık, pasiflik, hayata
karşı isteksizlik, bünye olarak zayıf olan insanların sembolü sayılmıştır. Bunlar
yumuşak mizaçlı insanlardır.
Sert olması ise tırnağın özelliğiyle de alakalı olarak sert, haşin, kavgacı, sinirli
bir yapıyı ve sınırlı bir zekayı temsil ettiğine inanılır. Sıhhatleri genelde bozuk
insanlardır. Anemi, lösemi gibi kandan kaynaklanan hastalıklarla uğraşacaklarına
inanılır.
Badem şeklindeki tırnaklar idealist bir insan ve sevimli bir mizaç belirtisidir.
Yamuk tırnaklarda kendine özgü bir kişilik ve aşırı alınganlık olarak görülmüştür.348
Tırnakların çabuk kırılması da şüpheli bir sıhhat ve kireç eksikliği ile
açıklanmıştır.349
Kısa, net ve hilalsiz (tırnakların alt kısmındaki ay şeklindeki leke) ve beyzi
tırnaklar kalp hastalıklarına işaret sayılmıştır. Bunların rengi genelde mavimtıraktır.
Yüksek bir hilalse kalp çarpıntısının belirtisidir. Tırnağın dokusunun düz ve parlak
olması daha iyi görülmüştür. Fakat enine olan çizgiler felce işaret sayılmıştır. Bu
izlerle tırnağın çıkış yerine uzaklığı hastalığın gittikçe iyileştiğine işaret sayılmıştır.350
b) Renklerine Göre
Kendiliğinden pembe olan tırnaklar sabra ve metanete, dengeli bir yapıya
işarettir. Tırnakların beyazlığı, bencilliğe; kırmızı olması da orta bir sıhhat ve dengeli
bir mizaca; esmerimsi pembe tırnaklar iyi bir ahlaka ve iyi bir sıhhate; boz renkli
solgun ve yuvarlak tırnaklar tehlikeli bir şahsiyete işaret sayılmıştır.351
347 Severn, 41. 348 Kerkütlü, 38-39. 349 İloğlu, 109. 350 Roland, 151-152. 351 İloğlu, 109-110.
112
Ayrıca kırmızı renk kavgacı bir tabiata mutsuz bir aşka, acımasızlığa; gri
olması hiddet, ani parlamaya, dedikoduculuğa; siyah bir tırnak rengi de mutsuzluk,
yoksulluk, kötü sıhhat, hastalık belirtisi sayılmıştır.352
Genelde tırnaklara bakarken insanın geleceğinden ziyade o kişinin karakteri
ve fiziki yapısı, sağlığıyla ilgili bilgiler verilmiştir. Renkleri ve şekillerine göre
insanın karakteri belirlenmeye çalışılmıştır.
Fakat tırnakların üzerindeki lekeler ve beneklerin yorumlarında daha çok
gelecekle ilgili yorumlar yapılmıştır. Tırnaklar üzerinde bazen varolan bazen
kaybolan bu geçici lekelerde yorumlarda kullanılmıştır.
Eğer bu lekeler tırnağın başparmak tarafına işaret eden yarısında bulunuyorsa
renkleri ne olursa olsun bu iyiye, yakında alınacak olan bir hediyeye ve bir dileğin
gerçekleşeceğine işaret sayılmıştır. Şayet lekeler başparmaktan tarafta değilse
lekelerin rengine göre yorumda da değişiklik olmaktadır.
Siyah lekeler, başarısızlığa, kendisi için hoş olmayacak bir harekete değer
verilen bir şeyi kaybetmeye ve kişiye sunulan bir fırsatı kaçırmaya işaret olarak
görülmüştür.
Beyaz lekeler, beklenmedik bir işte başarıya, para almaya, seyahate ve
beklenilen birisine bir sene sonra kavuşulacağına işaret sayılmıştır.353
D) ELLERDE YAŞ HESABI
El falına bakanlar bir insanın hayatında olmuş ve olacak olayların ve bu
olayların kişi hangi yaşta iken meydana geleceğinin ya da geldiklerinin yaklaşık
olarak bilinebileceğini iddia etmektedirler.
Yaş hesabı verilmeden yapılan yorumların hiçbir şey ifade etmeyeceğine
inanılmıştır. Ama tam bir tarih vermekte mümkün olmayacağını da söylemektedirler.
Bunun içinde her çizgiye özel bir yaş cetveli hazırlanmıştır. Hayat çizgisi
üzerinde yaş hesabı yapılırken insanın 10. yaşını temsil eden yer, işaret parmağından
352 Kerkütlü, 39. 353 Kader Aynası, 70-71.
113
hayat çizgisine indirilen dikey bir çizginin hayat çizgisini kestiği nokta olarak kabul
edilmiştir. Serçe parmağın kökünün dış kenarından, başparmağım ikinci kemiğinin
dış dibine doğru çizilen çizginin hayat çizgisini kestiği nokta da 35 yaşa denk
sayılmıştır. Yaş tahmini yaparken bu noktaya göre yapmanın daha uygun olacağını
düşünmüşlerdir.354
Akıl çizgisinde ise parmakların altından yatay bir çizgi çizilmekte parmakların
diplerinden ve ortalarından akıl çizgisine doğru paralel çizgiler çizilmektedir.
Kesiştiği noktalardan ilk çizgi 10, ikinci çizgi 20, üçüncü çizgi ve diğerleri de aynı
şekilde onarlı basamaklar şeklinde artarak devam ettirilmekte ve bu şekilde yerleri
belirlenmektedir. Aynı uygulama kalp ve akıl çizgisinde de yapılabilmektedir. Yalnız
yaşların denk geldiği noktalar bu çizgilerin kesiştiği yerler olarak belirlenmelidir.355
Fakat her çizgi üzerinde yaş hesabı yapılmamış daha çok temel çizgiler bunun için
kullanılmıştır.
Hayat çizgisi kırık ve akıl çizgisi ise kısa olan insanların da fazla
yaşamayacakları fakat bazen bunu hareket kabiliyetini yitirmeye neden olan
hastalıkların, kazaların işareti olduğuna da inanılmıştır. Hayat çizgisinin aniden
bitmesi de ölümün işareti sayılmıştır.356
354 Kerkütlü, 110-111. 355 Kerkütlü, 121. 356 Kerkütlü, 256.
114
III. BÖLÜM
ELLER ve FİZİKSEL ÖZELLİKLERLE KARAKTER ANALİZİ
Çalıştığımız konu olan el falına baktığımız zaman bu usulün sadece faldan
ibaret olmadığını görmekteyiz. İnsanın fiziki, özellikleri özellikle de eller dikkatle
incelendiğinde insanın hastalık, sağlık ve diğer karakter özelliklerini yansıttığı
görülmektedir. El ve parmaklar sayesinde bazı hastalıkların tespiti yapılabilmektedir.
Bu konu ile ilgili, bu alana ilgi duyan bazı kişilerin, insanların fiziki
özelliklerine bakarak karakter özellikleri üzerine tahminlerde bulunduklarını
görmekteyiz.
1) Karakter Analizi
El falına ve diğer birtakım fal çeşitlerine baktığımız zaman genelde falla
uğraşanlar kendilerinin fala bakmadığını karakter tahlili yaptığını söylemektedirler.
Fakat bu alanda falın yanında sadece karakter tahlili yapma yoluna gidenleri de
görmekteyiz. İslam büyükleri olarak bilinen bazı kişiler kitaplarında bu konulara yer
vermişler ya da bunlar adına kitaplar yazılmıştır.
İnsanların dış görünüşlerinden karşıdaki kişinin huy ve karakterini anlama
ilmine eski deyimlerle “ilm-i kıyafetü-l beşer” ve “İlmü’l firaset” denilmiştir.
İnsanların dış görünümlerinden, yüz ve kafa şekillerinden hareketle karakter analizi
yapıldığını görmekteyiz.
Dış görünüşün iç dünyayı yansıttığına inanılması divan edebiyatında
“kıyafetname” denilen metinlerin hazırlanmasına yol açmıştır. En yaygını XV.
yüzyılda Hamdullah Hamdi’nin “Kıyafetname” sidir. XVIII.yüzyılda ise Erzurumlu
İbrahim Hakkı’nın Marifetname’si bulunmaktadır. İmamı Şafi’nin de ara sıra kıyafet
ilmine başvurduğu söylenmektedir.622
Bediüzzaman Said Nursi de insanın yüzünde, bedeninde, cildinde, ellerinin
içlerinde birçok işaretlerin, çizgilerin, nakışların bulunduğunu bunların insan ruhunda
bulunan manalara, maneviyatlara işaret ettiğini söylemektedir.623
622 Halil Ersoylu, 199. 623 Said Nursi, 103.
115
Fahreddin er-Razi ise Kitabu’l-Firase’sinde, Firase’yi dış görünüş ve
şekillerden yola çıkarak insanın ahlakını, karakterini, mizaç ve huyunu anlama ilmi
olarak almıştır. Dış yapı özelliklerinin doğrudan doğruya nefsi kabiliyetimizi ve
nelere istidatlı olduğumuzu gösterdiğine inanmıştır. Mizacı nefs ve dış yapının ortak
bir fonksiyonu olarak almıştır. Bunun sonucunda da bedenin dış görünüşünün nefsi
kabiliyetlerin aynası olduğunu düşünmüştür. Bu ilmin yararlarından bahsederek
neden bu ilmi bilmek gerektiğine dair bilgiler vermiştir. Ve şöyle açıklamaktadır: Bu
ilmin temeli “ilm-i tabii”ye analize ve tecrübeye dayanır. Tıp gibi ve onun kadar
kesindir. Birçok bakımdan tıbbın büyük yardımcısıdır.624
Fal amaçlı olmayıp sadece dış görünüşten hareketle tahmin yapma yoluna
gidenler arasında Erzurumlu İbrahim Hakkı’yı da görmekteyiz. Marifetname’sinde
insanın fiziki özelliklerine bakarak birtakım yorumlar yapmıştır. Yalnız yapılan
yorumlarda genelde orta karar özelliklere sahip insanlar ahlaki yönden iyi, karakterli
insanlar olarak görülmüştür. Her özellikte ifrat ve tefrit iyi karşılanmamıştır. Mesela:
Boyu kısa ve saçları yumuşak olan bir insan, boyunun kısalığınsan dolayı hileci bir
insan olarak görülürken, yumuşak saçlı bir insanın lütufkar, bilgili ve nazik bir insan
olacağına inanılmıştır.625 O zaman bir insanda aynı anda bu iki özelliğin bir arada
olmaması gerekir.
Astrolojiye paralel yorumuyla insan bedenini göklere benzetmektedir.
Kainatta yedi gezegen olduğu gibi insan bedeninde de 7 asli uzvun olduğunu ve bu
uzuvların genelde işlevleri ve özellikleri bakımdan gezegenlerle benzerlik
gösterdiğini söylemektedir. Akciğer Ay’a, mide Utarid’e, böbrek Zühre’ye, yürek
Güneş’e, safra Merih’e, Karaciğer Müşteri’ye, dalak Zühal’e benzetilmektedir.
Hemen hemen her olay evrende bir şeyle ilişkili görülmektedir.
Ayrıca insan bedeni günlere, ay ve yıllara ve şehre de benzetilmiştir. Mesela:
Balgam İlkbahar’a, safra Yaz, kan Sonbahar, siyah köpük Kış’a benzemektedir. Yüz
şekillerine de gezegenlerin ismi verilmiştir. Venüs şekli, Utarid şekli gibi.626
624 Razi, 4-5 625 İ. Hakkı, 406. 626 İ. Hakkı, C. II., 421.
116
İnsanların merakları onların dikkatlerini gökyüzüne, doğaya ve kendi
bedenine yöneltmesine sebep olmuştur. Hatta seğirmeler bile yorumlanmış, bunlar
için eserler yazılmıştır. Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın “İhtilacname (Seğirme kitabı)”
bunlar arasındadır.627
Hıçkırık, kulak çınlaması değişik yorumların yapılmasına sebep olmuştur.
İnsanların karakter olarak tanınması hariç, gelecekte yapılacak iyilik ve kötülüğün,
kimlerle ilişkiler kurulacağının haber verilmesi ve hatta insanların eş, ortak, arkadaş
ve çalışacakları kimselerin seçiminde bu usullere başvurulması durumunda bu bilgi
türünü faldan farksız kılmaktadır.
Aristo’nun da aynı şekilde “Fizyonomi” denilen insanların şekillerini
yorumladığı bir kitabının olduğu söylenmektedir.628
“Grafoloji” denilen alanda ise insanın el yazısına bakarak o kişi hakkında bilgi
elde edilebilme ve o kişinin karakter özelliklerini tanıma yoluna gidilmiştir.629
“Maleozofi” denilen bir usulde ise benlerin bulunduğu yerlere göre yorumlar
yapılmıştır. Ancak bu çalışmalarda sadece karakter tahlili yapılmamakta, benlerin
yerlerinin gelecekten birtakım haberler verdiğine de inanılmakta, kehanette
bulunulmaktadır.630
“Metoposkopi”de ise alın çizgilerine bakarak o kişi hakkında bilgiler elde
edilebileceğine inanılmıştır.631 Aynı zamanda “Frenoloji” denilen bir bilimle de
kafataslarına bakılarak o kişinin zihinsel yeteneklerinin bilinebileceği iddia
edilmiştir.632 Günümüzde kafatasının arka kısmının yüksek olması matematiksel
zekaya işaret sayılmaktadır.
627 Sezer, 141. 628 Türk ansiklopedisi, 90. 629 Asımgil, 122 ; Gibson, 59. 630 Yeşilyurt, 156 ; Gibson, 137. 631 Gibson, 189. 632 Gibson, 142 ; Asımgil, 109.
117
2) Bilimsel Araştırmalarda Karakter Analizi Ve Hastalıkların Tespiti
İnsan vücudunun bir bölümü olan eller de, vücudun diğer bölümlerini yansıtan
bir birim olarak ele alınmaktadır. Tıpta ele büyük bir önem verilmiş, ele bakarak
insan vücudunda meydana gelen birçok oluşumun, değişimlerin, hastalıkların
bilinebileceği ortaya konulmuştur.
Falda el çizgileri olarak geçen ve kehanet için kullanılan bu çizgiler tıp
alanında “palmar flexion creases” (avucun esneme, bükülme yerleri) olarak
geçmektedir.
Şu da bir gerçek ki her insanın avucundaki çizgiler farklı şekillerdedir ve
insan hayatını devam ettirdikçe, embriyonic bir gelişme esnasında ırksal ve çevresel
faktörlere ve kısmi klinik durumlara bağlı olarak yüksek sıklıkta avuç çizgilerinde
bazı değişiklikler olabilmektedir.633
Yapılan araştırmalar göstermiştir ki insanın avuç çizgilerinin değişiminde
birtakım hastalıklar, psikolojik rahatsızlıklar, çevresel faktörler gibi nedenler de etkili
olmaktadır.
Bilimsel çalışmalarda avuç çizgilerinin dört şekilde yerleşmiş olduğu
görülmüştür. Bunlar:
1- Simian Çizgisi: Hayat çizgisinin avuçta bulunup kalp ve akıl çizgisi denilen
çizgilerin birleşerek tek çizgi halinde olmasıyla avuçtaki iki çizginin bulunmasıdır.
Bu oran insanlarda % 6,97’dir.
2- Type I Transitional Simian Çizgisi: Hayat çizgisi bulunmakta fakat akıl ve
kalp çizgisi birleşerek uçları birbirine zıt bir şekilde ayrılmaktadır. İnsanların
avuçlarında görülme oranı % 10,45’dir.
3- Type II transitional Simian Çizgisi: Hayat çizgisi mevcuttur. Fakat akıl ve
kalp çizgisi düz bir şekilde birleşmişlerdir. Adeta düz bir çizgiyi andırmaktadır. Fakat
bu çizgilerin uçları biri aşağı biri yukarı doğru biraz da olsa çatallanmaktadır.
Görülme sıklığı % 1,15 oranındadır.
633 Engin Çalgüner, A prelımınary report on dıstrıbutıon of the palmar flexion creases in a randomly
selected Turkish population, (Sağ.Bil.Arş.Derg.) 8 (18) (163-167) 1997. 163.
118
4- Sidney Çizgisi: Bu üç çizginin de elde normal bir şekilde bulunduğu
şeklidir. Yukarıdaki oranların dışındakiler normal olarak gözlenmiştir.
Avuçtaki bu bükülme çizgileri hamileliğin 8-13 haftaları arası gelişmektedir.
Derinin alttaki dokuya yapışmasıyla hareket halindeki derinin kıvrım yerini
oluşturmaktadır. Bu gibi bükülmeler genelde deri eklemi olarak adlandırılmaktadır.
Bu bükülmeler dermatolojik (deri hastalıklarıyla ilgili alan) analizlerle önemli bir veri
sağlamaktadır. El çizgilerinin doğuştan gelen anormalliklerde, el sakatlıklarında sinir
anormalliliklerinde ve ucube teşekküllü hastalarda muayene esnasında dikkat
edilmesi faydalı olmaktadır. Çünkü sıra dışı durumlar, kemik ya da bükülmelere
yansıyabilmektedir.634
Anne karnında her hangi bir hastalık sebebiyle zihinsel yetersizlik yaşayan bir
çocuğun anne karnındaki stres ve bazı çevresel koşullardan etkilenerek el çizgilerinde
değişiklikler olduğu bulgularına rastlanmıştır. Anne karnındaki bu olumsuzluklardan
da daha çok erkek çocukların etkilendiği görülmektedir.635
Hiperaktif çocuklarda, lösemili hastalarda ve kötü huylu tümörlerde ve
gelişim gecikmelerinde, öğrenme zorluklarında ve değişik davranış bozukluklarında
yukarıda verdiğimiz sidney ve simian çizgilerinin oluş derecesi yüksek orandadır.636
Paris’te yaşlıların tedavi gördüğü ünitelerde ve emekli insanlar arasında
Alzheimer (bunama) hastası olan kişilerin mürekkep yöntemiyle avuç içi baskıları
alınmış ve daha sonra da incelenmiştir. Sonuç çok farklı olmamakla birlikte avuç
çizgilerinde birtakım farklılıklara rastlanmıştır.637
Acute Lymphoblastic Leukemia (ağır lösemi) hastası olan kimselerin638 ve
cüzam hastalığına yakalanan insanların,639 diabet (şeker hastalığı) hastalarının640 el
çizgilerinde farklılıklar gözlenmiştir
634 Çalgüner, 163-164. 635 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez, J. İntellect Disabil Res. 2001 Oct;45(Pt 5):416-23. 636 Çalgüner, 164. 637 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez, J. Epidemiol Community Health. 1992 Oct ;46(5):512-6. 638 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez, Rom J. Morphol Embryol. 1991 Jul- Dec;37(3-4):123-30,
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez, J Pediatr Oncol Nurs. 1991 Jan;8(1):30-8. 639 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez, Indıan J. Lepr. 1986 Apr-Jun;58(2):263-75. 640 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez, Am J. Phys Anthropol. 1977 Jul;47(1):11-3.
119
Virilizing polycystic ovary syndrome’unda (erkeğe benzeme)641 ve de
Keratosis Punctata denilen deri hastalığında da aynı şekilde sonuçlar gözlenmektedir.
İlk defa bu hastalığa 44 yaşında ailesiz bir adamda rastlanmıştır.642
Down Sendromu (mongolizm) yaşayan hastalarda yapılan araştırmalar ise
şöyledir:
Seçilen hastaların el çizgileri incelenmiştir. Bireylerin elleri şekil olarak ve
istatistik olarak incelenmek üzere önce yazıcı mürekkebine daha sonra beyaz
kağıtlara bastırılmıştır.
Down sendromu hastalarının çizgileri sağ - sol el ve cinsiyet farklılıkları
açısından incelenmiştir. Hasta olmayan insanlarda simian çizgisi oranı %6,97 ile
düşük görülmüştür. Type I Transitional Simian Çizgisi oranı %10,45 ve type II %1,15
civarında görülmüştür.
Downlu hastada ise 8 bayandan 4’ü %50, 12 erkekten 10’u %83,33 iki yönlü
simian çizgilerinin olduğu görülmektedir. Bu çizgilerin değişim oranları erkeklerde
daha iyi görülmektedir.643
Yapılan araştırmalar sonucunda farelerde de bükülme çizgilerinin olduğu
görülmüştür. Farelerdeki palmar (avuç içi) ve plantar (ayak tabanı) çizgi sayısı ve
alanı insanlarınkiyle benzerlik göstermektedir. Fareler ve insanlar arasındaki bu
benzerlikleri farelerin tıbbi bozuklukları gidermek amacıyla ve dermatolojik
girişimlerde kullanılmalarına imkan vermektedir.644
Cinsiyet ve etnik (ırksal) farklılıklar bulunan çocuklarda II. (işaret parmağı) ve
IV. (yüzük parmak) oranları cinsiyetler arasında farklılıklar göstermektedir. Bu
oranlar erkeklerde kadınlardan daha düşük görülmektedir. Ayrıca büyük oranda ırksal
farklılıklar görülmüştür. Cinsiyet yönünden farklılıkların oluşmasında doğum öncesi
testosterone (erkeklik hormunu) ve oestrogen (dişilik hormunu) salgılarının salgılanış
oranlarının etkili olduğu görülmektedir. Bu durum ise parmakların gelişiminde etkili
olmaktadır. Farklı bölgelerden 798 çocuğun sağ ellerinin incelenerek yapıldığı bir 641 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez, Endocrinologie. 1986 Apr-Jun;24(2): 87-96. 642 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez, J.Am Acad Dermatol. 1985 Aug;13(2 Pt 2):381-2. 643 Çalgüner, 167. 644http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez,J.Morphol.1996May.;228(2):179-87,
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez, J. Morphol. 1994 Jun;220(3):237-42.
120
araştırmada çocuklar arasında önemli cinsel ve etnik farklılıklar gözlenmiştir. Ayrıca
siyah gruplarda bu değer daha düşük bulunmuştur.645
2. ve 4. parmaklar okul öncesi çocuklarda muhtemel bir psychopathology
(psikolojik nedenlerle hastada görülen birtakım değişiklileri inceleyen alan) ile ilgili
bir gelişimin habercisi sayılmıştır. Bunlarda testosteron ve östrojen salgılarının
yüksek değerde olması etkili görülmüştür. 2. ve 4. parmakların uzunluk ve kısalığına
etki etmektedir. Erkeklerde duygusal problemler erken östrojen salgılanmasına sebep
olmaktadır. Bu da parmak boylarında farklılıklara yol açabilmektedir. Erkeklerde
duygusal semptomların kadınlardan daha etkili olduğu görülmüştür.646
Homoseksüellik özelliği görülen kişilerde ise doğum öncesi yüksek
testosteron ve düşük östrojenin, erkek ceninlerde homoseksualiteyi hazırlamış
olabileceği düşünülmüştür. Yüksek androjen (böbrek üstü bezi hormonu) seviyesinin
ise kişiyi biseksualliğe doğru hazırladığı düşünülmüştür. Düşük östrojen miktarı 2. ve
4. parmakların oranlarıyla da kendisini göstermektedir.647
2. ve 4. parmaklarda farklılıkların yaşanması daha çok fetal (anne karnındaki
bebeğin 3. aydan doğumuna kadar geçen dönemi) dönemdeki testosterone ve östrojen
salgılarıyla ilişkilendirilmiştir. Fetal dönem gelişimi önemli görülmüştür. Nörolojik
ve psikolojik bir hastalık olan otizm, Asperger’s Sendromu (otizm şekillerinden biri),
sperm sayısı bozuklukları, ve kadınlarda göğüs kanserinin fetal dönem gelişimin de
etkili olduğu görülmektedir.648 Asperger Sendromlu ve otizmli çocuklar üzerinde
yapılan çalışmalarda 2. parmak ve 4. parmak oranlarının görülme sıklıklarının normal
değerlerinden daha düşük olduğu belirlenmiştir.649
Parmak uzunluklarının psikolojik nedenlerden dolayı da değiştiğini
görmekteyiz. Araştırmalara göre genel olarak bir erkeğin ne kadar saldırgan bir
645 J:T. Manning, A. Stewart, P.E. Bundred, R.L. Trivers, Sex and ethnic differences in 2nd to 4th digit
ratio of children, Early Human Development 80, 2004, 161-168. 646 J.H.G. Williams, K.D.Greenhalgh, J.T. Marning, Second to fourth finger ratio and possible
precursors of developmental psychopathology in preschool children, Early Human Development 72 2003, 57-65.
647 S.J.Robinson and J.T. Manning, The ratio of 2nd to 4th digit length and male homesexuality, medline, abstract.
648 S. Lutchmaya, S. Baron-Cohen, P.Ragatt, R. Knickmeyer, J.T. Manning, 2nd to 4th digit ratios, fetal testosterone and estradiol, Early Human Development 77, 2004, 23-28.
649 Şevkinaz Doğan, Fetal Dönemde El ve Ayak Gelişimi, Yüksek Lisans Tezi, Isparta, 49.
121
yapıya sahip olduğu o kişinin parmaklarının uzunluklarına bakarak
belirlenebilmektedir. Şöyle ki bir erkeğin yüzük parmağı, işaret parmağına göre ne
kadar kısaysa o kişinin agresif olması fiziksel şiddete eğilim göstermesi o kadar
artmaktadır. Kadınlarda ise böyle bir şey görülmemektedir. Bunun sebebi ise ana
rahminde bulunan testosteron hormunun bulunma oranı olarak görülmüştür. Yani
parmakların uzunluğu testosteron hormonu miktarıyla orantılı görülmektedir.
Erkeklerin normalde 2. parmaklarının, 4. parmaklarından daha kısa olması
gerekmektedir.650
Yetişkin erkek ve kadınların 2. ve 4. parmak uzunlukları üzerinde yapılan
ölçümlerde erkeklerde çoğunun yüzük parmağının boyutunun, işaret parmağının
boyutundan biraz daha büyük olduğu gözlenmiştir. Kadınlarınki ise farklıdır.
İnsanlarda parmak uzunluk oranları örnekleri ile cinsiyet farklılıklarının da tespit
edilebileceği ispatlanmıştır. 2. ve 4. parmak oranının pozitif olarak östrojen, negatif
olarak doğum öncesi testosteron salgısıyla ilişkisinin olduğuna inanılmıştır.651
Tiroid bezinin fazla çalışması nedeniyle kan dolaşımının artması ve
damarların genişlemesi gibi birtakım nedenlerle deri ve eller sıcak ve nemli
olmaktadır. Ayrıca avuçların içleri kırmızı olmaktadır. Saçlarda kırılma ve bazen
dökülmeler, tırnaklarda kırılmalar olabilmektedir.652
Bazı kanser çeşitlerinde ve tüberküloz (verem) gibi hastalıklarda da el
çizgilerinde değişmeler olduğu belirlenmiştir.653
Elden beyne titreşimler gittiği konusunda ise görüştüğümüz psikiyatri uzmanı
İbrahim Eren, elle beyin arasında gerçekten de bir iletişim olduğunu, fakat bunun
insanın kaderini değiştirme veya anne karnında kaderinin yazılması şeklinde etkili
olan bir titreşim olmadığını, böyle bir şeyin bilimsellikle alakasının olmadığını
söylemektedir.
650 Allison A. Bailey, Peter L. Hurd, Finger lenght ratio (2d:4d) correlates with physical aggression in
men but not in women, Biologial Psychology 68, 2005, 215-222. 651 Doğan, 50. 652 Ahmet Noyan, Yaşamda ve Hekimlikte Fizyoloji, 10. Baskı, Meteksan, Ankara 1998, 1025. 653 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez, Acta Genet Med Gemellol (Roma). 1977;26(3-4):293-5.
122
Ayrıca kadınların 2 ve 4. parmakları hemen hemen eşit uzunlukta olmaktadır.
İşaret parmağının uzunluğu doğurganlığa işaretken, erkeklerde işaret parmağının
uzun ve ellerin simetrik olması doğurganlık işareti sayılmıştır.654
Tiroid bezinin düşük, az çalışmasıyla da deride değişiklikler meydana
gelebilmektedir. Saçlar kuru ve kolay kırılır bir hal almaktadır. Ve saç dökülmelerine
sebep olabilmekte ve tırnaklarda kırılmalar görülebilmektedir.655
CAH’lı erkekler ve kadınlarda yapılan çalışmalarda da parmak oranlarının
düşük olduğu görülmüştür. Bu oranların düşük olması bazı hastalıkların teşhisinde
kullanılabilmektedir. Heteroseksüel (her iki cinse de ilgi duyan) erkek ve kadının ve
de homoseksüel erkek ve kadının el ve parmak, ayak ve ayak parmakları uzunlukları
ölçülmüştür. Bunların sonucunda da 2. ve 4. parmak oranlarının özellikle sağ elde
birbirinden farklı olduğu gözlenmiştir. Buradan da hormonların parmak gelişimini
etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Parmak uzunluklarında fetal dönemde hiçbir şekilde
farklılık bulunmazken bu oranlarda daha sonraki dönemlerde farklılık gözlenmiştir.656
Yeni doğan çocukların iki elinin filmleri ve fotokopileri çekilmiş ve 2. ile 4.
parmak uzunluklarının el kemikleri ve ayak kemikleri uzunluğu ölçülmüştür. 21-
hidroksilaz eksikliği olan çocukların 2. ve 4. parmak oranlarının düşük olduğu ortaya
çıkmıştır. Buna sebep olarak da testosteron ve östrojenin prenatal (doğum öncesi)
seviyeleri gösterilmiştir.657
Bu bulgularla el beynin bir aynası olarak görülmüştür. Beyinde meydana
gelen asimetrilerin eleri de etkileyerek ellerin şekillenmesine sebep olduğu
düşünülmüştür. Bugün de beyindeki asimetrinin dolayısıyla da ellerin oranlarının
çeşitli hastalıklarla değişebildiğine inanılmakta ve konuyla ilgili genetik, psikiyatri,
psikoloji, antropoloji, gelişimsel ve moleküler biyoloji gibi birçok alanda araştırmalar
yapılmaktadır. Beyindeki yapısal asimetriyi etkileyen faktörlerin aynı zamanda
iskelet sistemi, bağışıklık sistemi ve diğer sistemler üzerinde değişiklik yaptığı
654http://haber.mynet.com./detail_news/?mainPage=1&which=summary&type=center&id=x11101653
24964&ref=haberHome&ref2=1&date, 07 Mart 2005 655 Noyan, 1029. 656 Doğan, 50. 657 Doğan, 48.
123
görülmektedir. Bu sistemlerdeki değişikliklerden elin etkilendiği açık bir şekilde ifade
edilmiştir.658
Elin değişik bölümleri ve şekli, kişinin gelişimsel özelliklerinin bir göstergesi
olarak görülmüştür. Kişinin genetik özelliklerinin derecesi ve psiko-fizyolojik
aktivitelerle de değişime uğradığı düşünülmüştür. Bunlara dayanarak da ellerin ırk,
cinsiyet, kişilik özellikleri, mesleki yönelim ve yapılan işlerin bilinebilmesinde
kullanılabileceği iddia edilmektedir.659
658 Kulaksız, 1-2. 659 Kulaksız, 1.
124
SONUÇ
İnsan elindeki çizgi ve şekillerin, kişinin bazı özelliklerini yansıttığının
farkına varılması, onun eski çağların din ve astroloji bilgileri ışığında yorumlanarak
kehanette kullanılmasına yol açmıştır. El falı, Hintlilerin deyimiyle “mastrika”
doğmuştur. Daha sonra bu yöntemin ve yorumlarının Orta Doğu ve Avrupa’ya da
yayıldığını görüyoruz. Bugün kullanılan el falında ise o zamana göre bazı farklılıklar
bulunmakla birlikte hemen hemen aynı yöntem kullanılmaktadır.
Bu konu ile ilgili yazılmış kitaplarda faldan ziyade, yapılanın karakter analizi
olduğu söylenilmekte, ama daha çok gelecekten haber vermeye yönelik yorumlar
yapılmaktadır. Bunların yanında insanların karakterini tespite yönelik bilgiler de
verilmiştir. Özellikle ellerin şekilleri ve tiplerine bakarak yapılan yorumlar daha çok
karakter analizi şeklindedir. Ellerin şekli, genel yapısı incelendiği için bu elin
sahibinin nasıl işlerde çalıştığı, mesleğinin ne olduğu, kişinin sağlık durumu gibi bazı
hususlarda zaten elde mevcut olan işaretlerle o kişi hakkında yorumlar yapılmıştır.
Bazen de ele bakılarak o insanda olabilecek hastalıklar hakkında bilgiler verilmeye
çalışılmıştır. Bunlar bir kehanet niteliğinde olmasa da, bu çalışmaların bilimsel bir
dayanağının olmamasından dolayı bunlara güvenmek pek mümkün görünmemektedir.
Ayrıca bir şekil üzerinde çok fazla yorum yapıldığı için yapılan yorumların
biri tutmazsa mutlaka birinin tutması gerekecektir. Bazı insanlar tecrübelerinden yola
çıkarak bilinçaltında bir şeylerin normalden farklı geliştiğini hissedebilmektedirler.
Parapsikologlar buna “hiperestezi” demektedirler. Bu duyularımızla fark
edemediğimiz bazı öncü belirtilerin bu yeteneğe sahip bazı kişilerce olay
gerçekleşmeden önce hissedilebilmesi şeklinde açıklanmıştır. Yapılan tahminlerin
çıkmasında bilinçaltının da rolünün olabileceği ihtimali de bulunmaktadır.
Falcıların bir gün içersinde ne kadar çok kehanette bulunduğunu düşünürsek
bazı tahminlerin de matematiksel olarak gerçekleşmesi olağandır. Genelde
gerçekleşmeyen tahminler gözardı edilip, sadece gerçekleşenler üzerinde
durulduğundan ve bu durum insanların daha çok dikkatini çektiğinden, bunlar ön
plana çıkartılıp kaç tahminden kaçının tuttuğuna dikkat edilmemektedir.
125
Eğer yapılan yorum doğru çıkmazsa elde bulunan başka bir işaretin ve
gezegenin bu işareti etkileyebileceğine inanılmıştır. El falında astrolojinin önemli bir
yeri vardır.
Özellikle Orta Çağ’da astrolojiyle uğraşanların astral etkiler sonucu insanın
doğum anında birtakım izlere sahip olduğu ve bunların da insanın karakteri ve vücut
yapısı üzerinde etkilerinin olduğunu savunmaları üzerine el falı yorumlarında
astrolojinin ağırlığı artmıştır. El çizgilerinin, parmakların, canlıların kader yazıları
veya yazıcıları olan gezegenlerden, yıldızlardan etkilendiği düşünülmüştür.
Bu inanç daha çok Eski Mezopotamya din kültürlerinden kalan politeizm ve
putperestlik inancından arta kalanlardır. Çünkü eski Yunanlılarda ve Sümerlilerde
yıldızlardan bazıları tanrı olarak kabul edilmiştir. Aradan binlerce yıl geçmesine
rağmen Mezopotamya’nın astrolojik etkileri günümüzde de hala devam etmektedir.
Ancak milyonlarca, belki milyarlarca km uzaklıkta ki gezegenlerin insanın gelişimini
etkileyeceği, hayatına yön vereceği düşüncesini çağdaş bilimler ışığında insan aklının
kabul etmesi pek mümkün değildir.
El falında, parmaklara ve elde bulunan bükülme çizgileri arasındaki yumuşak
dokulara (tepelere), etkisi düşünülen gezegenin ismi verilmiştir. Bu gezegenlerin
etkisiyle el çizgileri şeklinde insanın kaderinin yazılmış olduğuna, hatta el çizgilerinin
anne karnından itibaren şekillenmesi nedeniyle insanın hayatının da anne karnından
itibaren şekillendiğine inanılmıştır. Bu çizgilerde zaman içerisinde yapılan ilahi
müdahaleler gibi birtakım etkenlerin ve insan hayatı boyunca kaderinde meydana
gelen değişimlerin, el çizgilerine de yansıyarak çizgilerde değişimlere neden
olduğuna inanılmıştır.
Gerçekten de insanların el çizgileri 8-13. fetal haftalarda oluşmakta, zaman
içersinde de insanların bu çizgilerinde değişiklikler olmaktadır. Ancak bu
değişiklikleri insanın kaderinde olan değişikliklere bağlamak tıbben mümkün
görünmese de eski çağ astrolojisi ve falcılığı bunlardan istikbale ait işaretler
çıkarmakta bir mahzur görmemiş, hatta eski çağ politeizminde bilimsel dahi
sayılmıştır.
Bazı psiko-fizyolojik nedenlerle ellerdeki çizgilerin değiştiğini tıp da ortaya
koymaktadır. Çünkü birçok genetik düzensizlikler, ellerin, parmakların ve tırnakların
126
biçiminde ortaya çıkmaktadır. Elin insan vücudunun bir aynası olarak görülme
eğilimi tıbbi incelemelerde artmaktadır. Konu bugün yeni yeni araştırılmaya ve tıp da
kullanılmaya başlanmıştır. Elin değişik bölümleri ve şekli, kişinin gelişimsel
özelliklerinin bir göstergesi olarak görülmüştür. Çünkü kişinin el çizgileri ve parmak
uzunlukları, yaşadığı çevre, hastalıklar, psikolojik nedenler gibi birçok etkenden
dolayı değişimler yaşandığı tespit edilmektedir. Kişinin genetik özelliklerinin
derecesi ve psiko-fizyolojik aktivitelerle de değişime uğradığı düşünülmektedir.
Bunların sonucunda da ellerin ırk, cinsiyet, kişilik özellikleri, mesleki yönelimlerinin
tespiti, kişilerin gelecekteki davranışlarında kullanılabileceğini ortaya koymuştur.
Çizgilerin dışında parmakların, özellikle işaret parmağı ve yüzük parmağının
uzunluk ve kısalık oranları o insan hakkında birtakım bilgiler elde edilmesinde ve
bazı hastalıkların teşhisinde yardımcı olmaktadır. Fakat buradaki durum bir
kehanetten ziyade, var olan bazı işaretlere bakarak bedenin o andaki durumu üzerine
tahmin yapmaktan ve teşhis koymaktan ibarettir. Bazen de basit bir hesap bazı şeyleri
önceden bilmemize yardım edebilmektedir. Bunlar o şey hakkında hiçbir bilgi
olmaksızın yapılan tahminler değildir. Bunları bir kehanet olarak alamayız.
El çizgilerini yorumlayanlara göre, vücudumuzdaki çizgiler günlük
uğraşılarımızın sonucunda da ortaya çıkmış değillerdir. Çünkü sol elde daha çok çizgi
bulunmaktadır. Üstelik yeni doğmuş çocukların da avuçlarında bu çizgiler mevcuttur.
Bu da çizgilerin ilahi bir güçle yazıldığının bir ispatıdır. Fakat bilimsel araştırmalar
bu çizgilerin genelde avucun bükülmesi sonucu oluşan çizgiler olduğunu kabul
ederler. Daha anne karnındayken derinin, alttaki dokuya yapışması ve el
hareketlerinin de etkisiyle derideki bu kıvrım yerleri oluşmaktadır. El ve ayakların
derileri kullanılış amaçlarına göre farklı bir deri yapısına dönüşmektedir. El ve ayak
derilerinde vücudun diğer yerlerinden farklı olarak izler ve çizgiler bulunmaktadır.
Eğer elde bu çizgiler de olmasaydı ele alınan bir şeyin elde tutulması zorlaşacak ve
insanın bir şeyi kavraması bu kadar kolay olmayacaktı. Bu amaçlarla yaratılmış olan
bu çizgilerin bir kehanet aracı olarak kullanılmasını açıklamak çok güçtür.
İlme ve akla aykırı bir şeyi özellikle vahdaniyet inancına sahip olan bir dinin
kabulü de mümkün değildir. Günümüz ilimleri ışığında astrolojik yorumları ve
kehanet türlerini kabul etmek mümkün değildir. Geleceği bilme isteğiyle bazı
127
rastlantı benzerliklerini, iyilik ve kötülüğün bir belirtisi olarak değerlendiren, ilmin ve
bir dinin reddettiği, birtakım tabiat üstü kuvvetlerin varlığını kabul eden, kuşaktan
kuşağa geçen bu yanlış inançlar, batıl inançlar içinde düşünülmektedir.
Ancak insanın fiziki özellikleri ve ellerinden yola çıkarak o anda o kişide
bulunan bazı özelliklerin bilinebilmesi, bilimsel açıdan mümkün görünmektedir.
Fakat gerçek bir karakter analizinin yapabilmesi için de bu alanda uğraş vermek ve
bir bilgi birikiminin olması gerekmektedir.
128
BİBLİYOGRAFYA
AKAR, Zuhal, Topkapı Sarayı Müzesinde Bulunan İki Falname ve Resimleri,
Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2002.
ALKAN, Erdoğan, Fal Asiklopedisi, C.I, Veb Ofset, İstanbul 1988.
ARSLAN, Arif, Büyü, Fal ve Kehanet, Nesil Yay., İstanbul 2002.
ASIMGİL, Sevim, İnsanlık Tarihinin Gizemli Dünyası, Büyü, Sihir, Fal (Yıldızname,
Kehanet, Nazar), İpek Yay., İstanbul 1997.
ATEŞ, Süleyman, Kur’an-ı Kerim’in Meali ve Çağdaş Tefsiri, Ankara Üniversitesi
İlahiyat F. Yay., Ankara 1982.
BABAOĞLU, Ali, Okültizm, BDS Yayınları, İstanbul 1997.
BAUMANN, A., Kahve Falı ve Çiçeklerin, Ellerin Dili, Çev : Enver Bolayır, Erksan
Yayınevi, İstanbul 1951.
BİRKENBİHL, Vera F., Sayıların Işığında Geleceğimiz Numeroloji, Çev : Esat
Mermi, Say Yay., İstanbul (Tarihsiz).
BOLAYIR, Enver, Mufassal Rüya Tabirleri ve Yıldızınıza Bakıyoruz -Kahve Falı -
Niyet Kuyusu - İskambil Falı, Bolayır Yayınevi, İstanbul 1974.
- Niyet Kuyusu (Sayıların Dili), Bolayır Yayınevi, İstanbul 1948.
CHERİRO, El Falı, Gün Yayıncılık, İstanbul 2000.
CİLACI, Osman, Dinler ve İnançlar Terminolojisi, Damla Yayınevi, İstanbul 2001.
CROW, W.B., Büyünün Cadının ve Okültizmin Tarihi, Çev: Fulya Yavuz, Dharma
Yay., İstanbul 2002.
ÇAĞATAY, Neşet, İslam Dönemine Dek Arap Tarihi, Dizi : VII, Sayı : III, Türk
Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1989.
DAVİES, Rodney, Fortune-Telling by Palmistry, The Aquarıan Press, England 1987.
DURAKOĞLU, Gülseren, Talih Yıldızı (Yıldız, İskambil, Kahve, El Falı ve Merak
Ettiğiniz Birçok Şey), Gazeteci Kitap ve Yayınevi, (Yer yok) 1962.
129
DUVARCI, Ayşe, Türkiye’de Falcılık Geleneği ile Bu Konuda İki Eser, Falname-i
Risale-i li Cafer-i Sadık ve Tefe’ülname, Doktora Tezi, Ankara 1987.
DÜŞÜNGEN, Beyza, İbn al Kalbi, Putlar Kitabı (Kitab al- Asnam), İlahiyat Fakültesi
Yay., Ankara 1969.
ENCAUSSE, Ge’rard, Batılı Gizemli Geleneğin Astrolojik Sırları, İnisiyeler İçin
Astroloji, Çev : Ercan Akısoy, Ege Meta Yay., İzmir 1999.
ERHAT, Azra, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul 1972.
ERSOY, Necmeddin, Semboller ve Yorumlarla Görünenden Görünmeyene, Zafer ve
Sena Ofset Matbaası, İstanbul 1990.
ERSOYLU, Halil, Fal, Falname ve Bir Çiçek Falı (Der Aksam-ı Ezhar), Edebiyat
Fakültesi Basımevi, İstanbul 1997.
ERTAYLAN, İ. Hikmet, Falname, Sucuoğlu Matbaası, İstanbul 1951.
FAL TAHMİNLERİ, (Yer yok) 1950.
FALCILIK (Kahve, İskambil, El, Yıldız Falı ve Burçlarımız), Mikado Yay.,
İstanbul (Tarihsiz).
GİBSON, Walter B., GİBSON, Litzka R., Fallar, Çev: Selman Gerçeksever – Ayhan
Tolaybenk, Ruh ve Madde Yay., İstanbul 1999.
GÖK VE YILDIZLARDAN İSTİKBALİMİZİ OKUYALIM, İkbal Kütüphanesi,
Faydalı Kitaplar (Tarihsiz).
GÜNAY, Muzaffer, Hurafeler ve Batıl İnançlar , Sevgi Yayınları, İstanbul 2002.
GÜNDÜZ, Şinasi, Din ve İnanç Sözlüğü, Vadi Yay., Konya 1998.
- Mitoloji ve İnanç Arasında, Etüt Yay., Samsun 1998.
GÜNER, M. Reşat, Okültizm, Tarih Boyunca Gizli Bilimler, Ege Meta Yay., İzmir
2001.
HAKKI, Erzurumlu İbrahim, Marifetname, Sadeleştirenler : Durali Yılmaz, Hüsnü
Kılıç, Devran Yayıncılık, İstanbul 1991.
130
HANÇERLİOĞLU, Orhan, Dünya İnançları Sözlüğü (Dinler, Mezhepler, Tarikatler,
Efsaneler), El Falı Mad., Remzi Kitabevi, 2. Basım, İstanbul 1993.
HEİNZ, Annette Von, KUR, Frieder, Gizli Bilimler Ansiklopedisi (Akımlar,
Kavramlar, Mekanlar), Çev: Bülent Atatanır, Omega Yayınları, İstanbul 2004.
İBNÜ’L ARABİ, Ebu Abdullah Muhyiddin Muhammed b. Ali, Baht Aynası,
Cemiyet Kütüphanesi, Yer yok, 1914.
- İlm-i Cifir Şerhi ve Havas-ı Şeyhul Ekber, Çev: Uğur Bursalı, Esma Yay.,
İstanbul (Tarihsiz).
- Tefeülname, Ter : Hüseyin Nafiz, Ankara 1914.
İLOĞLU, Mustafa, Gizli İlimler Hazinesi, I. Kitap, Taş Matbaası, İstanbul 1968.
KARA, Necati, Kuran’da Beden Dili, Bilge Yay., İstanbul 2004.
KAYALI, Halit, ŞATIROĞLU, Güngör, YAŞYÜREKLİ, Mustafa, İnsan
Embriyolojisi, 7. Baskı, Alfa Yay., İstanbul 1992.
KERKÜTLÜ, M. Ali, El ve Yüz Çizgilerinizle Geleceğinizi Okuyun, Mozaik
Yayınları, İstanbul 2001.
KIRAN, Yavuz, İslam İtikadı Açısından Fal ve Falcılık, Yüksek Lisans Tezi, 1999.
KULAKSIZ, Gülnihal, El Dominansının El Antropometrik Ölçümleri Üzerine
Etkisinin İncelenmesi, Uzmanlık Tezi, Ankara 2001.
LANGELAAN, George, Tanrı Sırları (Akıl Dışı Olaylar), Nebioğlu Yayınları, (Yer
yok, Tarihsiz).
NACİ, Muallim Ömer, Lugati Naci, Fal maddesi, Çağrı Yayınları, İstanbul 1987.
M.Z.K, Niyet Aynası, İstanbul 1948.
MANSEL, Arif Müfid, Ege ve Yunan Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara
1971.
MASİNO, Marcia, A’dan Z’ye Tarot Fal Kitabı, Çev: Hülya Şahin, Gün Yayıncılık,
İstanbul 1997.
MERAKLI FAL, (Yer yok) 1950.
131
NURSİ, Bediüzzaman Said, Mesnevi-i Nuriye, Envar Neşriyat, Ter : Abdülmecid
Nursi, Risale-i Nur Külliyatından, İstanbul 2003.
ÖGEL, Bahaddin, Türk Mitolojisi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1971.
ÖĞÜT, Elvan, ÖĞÜT, Gündüz, Tarih Boyunca Gerçekleşen ve Gerçekleşmesi
Beklenen Kehanetler ve Kahinler, Ege Meta Yay., İzmir 1997.
ÖZEN, Haşmet, BİRİCİK, Sami Selçuk, Fizyoloji, Histoloji, Embriyoloji, 2. Baskı,
Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul 2004.
ROLAND, Josef, Konuşan Eller, Ter : Ragıp Rıfkı Özyürel, Hüseyin Hilmi Kitabevi,
İstanbul 1968.
RÜŞTÜ, Necdet, Niyet Manileri 100 Fal, İstanbul 1934.
SAYILI, Aydın, Mısırlılarda ve Mezopotamyalılarda Matematik, Astronomi ve Tıp,
Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1991.
SCHİMMEL, Anne Marie, Sayıların Esrarı, Ter: Mehmet Temelli, Verka Yay.,
İstanbul 1997.
SCOGNAMİLLO, Giovanni, Doğu ve Batı Kaynaklarına Göre Fal, Çev : Arif Arslan,
Karizma Yay., İstanbul 1999.
- Geleceğinizin Anahtarları, (Koza Yayınları, Güncel Kitaplar Dizisi), İstanbul
1975.
SEZER, Sennur, Osmanlıda Fal ve Falnameler, Milliyet Yayınları, İstanbul 1998.
SİMONS, Raphael, Çev: Selin Süer, Feng Shuı, “İş Yaşamında Başarıya Götüren
Yol”, Arıtan Yay., İstanbul 2000.
TEKİN, Talat, Irk Bitig (Eski Uygurca Fal Kitabı), Öncü Kitap, Ankara 2004.
TUNCEL, Nuran, A’dan Z’ye Astroloji, Kitsan Yay., İstanbul 1997.
URAZ, Murat, Türk Mitolojisi, Düşünen Adam Yay., İstanbul 1994.
ÜNAL, Ahmet, Hitit Sarayındaki Entrikalar Hakkında Bir Fal Metni KUB XX
1170=B02011, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1983.
WİLSON, Joyce, El Falı, Astroloji ve Numeroloji, Çev : Melike Atıl, Akaşa Yay.,
İstanbul 1993.
132
YAKIT, İsmail, Türk İslam Kültüründe Ebced Hesabı ve Tarih Düşürme, Ötüken
Yay., İstanbul 1992.
YEŞİLYURT, Aysel, Bütün Fallar, Gün Yay., İstanbul 2000.
ZEYDAN, Corci, İslam Medeniyeti Tarihi, Ter: Zeki Megamiz, C.III, Neşriyat Yay.,
İstanbul 1973.
İnternet Siteleri
<http//Fal_fal_%20çay%20falı_neyse%20halim%20çıksın%20falim.htm>1403 2005.
<http://www.astroloji.org/elfalı.htm>
<http//www.acayip.net/smsnet/yorumcu.asp.>
<http//www.medyumca.com/site/Fallar/kahve.asp.>
<http//www.medyumca.com/site/Fallar/muska-nedir.asp.>
<http//www.muneccim.com/gunluk-fal/bugun.asp.>
<http://www.astroloji.org/elfalı.htm.>
<http//falci.com/su.asp.>
<http//falci.com/hava.asp.>
<http//falci.com/toprak.asp.>
<http//falci.com/ateş.asp.>
<http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez> J. İntellect Disabil Res. 2001 Oct;45(Pt
5):416-23.
<http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez> J. Epidemiol Community Health. 1992
Oct;46(5):512-6.
<http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez> Rom J. Morphol Embryol. 1991 Jul-
Dec;37(3-4):123-30,
<http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez> J Pediatr Oncol Nurs. 1991 Jan;8(1):30-8.
<http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez> Indıan J. Lepr. 1986 Apr-Jun;58(2):263-75.
<http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez> Am J. Phys Anthropol. 1977 Jul;47(1):11-3.
133
<http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez> Endocrinologie. 1986 Apr-Jun;24(2): 87-96.
<http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez> J.Am Acad Dermatol. 1985 Aug;13(2 Pt
2):381-2.
<http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez> J.Morphol.1996 May.;228(2):179-87.
<http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez> J. Morphol. 1994 Jun;220(3):237-42.
<http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez> Acta Genet Med Gemellol (Roma).
1977;26(3-4):293-5.
<http://haber.mynet.com./detail_news/?mainPage=1&which=summary&type=center
&id=x1110165324964&ref=haberHome&ref2=1&date, 07 Mart 2005>
Makaleler
Allison A. Bailey, Peter L. Hurd, Finger lenght ratio (2d:4d) correlates with physical
aggression in men but not in women, Biologial Psychology 68, 2005, 215-222.
S. Lutchmaya, S. Baron-Cohen, P.Ragatt, R. Knickmeyer, J.T. Manning, 2nd to 4th
digit ratios, fetal testosterone and estradiol, Early Human Development 77,
2004, 23-28.
J.H.G. Williams, K.D.Greenhalgh, J.T. Marning, Second to fourth finger ratio and
possible precursors of developmental psychopathology in preschool children,
Early Human Development 72 2003, 57-65.
S.J.Robinson and J.T. Manning, The ratio of 2nd to 4th digit length and male
homesexuality, medline, abstract.
J:T. Manning, A. Stewart, P.E. Bundred, R.L. Trivers, Sex and ethnic differences in
2nd to 4th digit ratio of children, Early Human Development 80, 2004, 161-
168.
Engin Çalgüner, A prelımınary report on dıstrıbutıon of the palmar flexion creases in
a randomly selected Turkish population, (Sağ.Bil.Arş.Derg.) 8 (18) (163-167)
1997. 163.
134
Ansiklopediler
BÜYÜK KÜLTÜR ANSİKLOPEDİSİ, Başkent Yayınları, Ankara 1984, C.V.
BÜYÜK LUGAT VE ANSİKLOPEDİ, Meydan Yayınevi, İstanbul 1981, C.4.
GİZLİ İLİMLER ANSİKLOPEDİSİ KADER AYNASI, Türkiye Yayınları,
İstanbul 1955.
İSLAM ANSİKLOPEDİSİ, “Fal” Mad., D.İ.A., İstanbul, 1995., C.12.
İSLAMİ BİLGİLER ANSİKLOPEDİSİ, Hikmet Neşriyat, İstanbul 1993, C.I.
ŞAMİL İSLAM ANSİKLOPEDİSİ, Genel Yönetim ve İlmi Redaksiyon, Ahmet
Ağırakça, Şamil Yayınevi, İstanbul 1990, C. 2.
TÜRK ANSİKLOPEDİSİ, “Fal ve Falcılık” Mad., M.E.B., Ankara 1968, C.16.