emperyalizm; türkiye ve dünya halklarını silahsız, umutsuz...

60
www.yuruyus-info.org [email protected] Haftalık Dergi Sayı: 60 1 Nisan 2018 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ve İnançsız Bırakmak İstiyor Emperyalizme Bu Zaferi Tattırmayacağız! ZAFER, DİRENEN VE SAVAŞAN DÜNYA HALKLARININ OLACAKTIR! ÇÜNKÜ BİZ VARIZ!

Upload: others

Post on 09-Feb-2020

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

www.yuruyus-info.org

[email protected]

Haftalık DergiSayı: 60

1 Nisan 2018Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ve İnançsız Bırakmak İstiyor

Emperyalizme Bu Zaferi Tattırmayacağız!ZAFER, DİRENEN VE SAVAŞAN

DÜNYA HALKLARININ OLACAKTIR!ÇÜNKÜ BİZ VARIZ!

Page 2: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

www.yuruyus-info.org [email protected]

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Elif ERSOYAdres: Bozkurt Mah. Baysungur Sok.Muratoğlu Çarşısı 14 D Şişli - İSTANBULOfset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Çakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1

Sultangazi / İSTANBUL

Tel: (0-212) 536 93 45

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık Sanayi Cad.

Altay Sok. No: 10 Çobançeşme /

Yenibosna / İST.

Tel: (0-212) 452 23 02

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

Page 3: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

* Yüksel Direniş Şarkısı “Umudun Kavgası (YükselDirenişi)”

Yüksel Direnişçilerinden Alev Şahin’in gözaltın-dayken yazmış olduğu “Umudun Kavgası (YükselDirenişi)” şarkısını sizlerle paylaşıyoruz.

Dinlemek İçin Link Adresi:https://www.youtube.com/watch?v=2SbtjjLJpRwDuyuru

* Yüksel Cep Gazetesi 3. Sayısı Çıktı!YÜKSEL DİRENİŞİ 500. GÜNÜNDE!Direnişin her adımı halkla birlikte ilmek ilmek

örüldü.500 gündür AKP faşizminin üzerine yürüyen di-

renişçilerin her adımı zaferdir.Zafer halkın ve emekçilerin faşizme dur diyen

kudretli ellerindedir!

i ç i n d e k i l e rkavgamızda yaşıyor, bize yolgöstermeye devam ediyor

21 Halkın Hukuk Bürosu: 10işçinin katiline ceza vermekyerine hayatlarına bedel biçenbu mahkemeleri de, kararlarıda tanımıyoruz. Adaletistiyoruz!

23 Mahalleler: Burası Gazi! Bizhalkız!

25 Kamu Emekçileri Cephesi:Kızıldere’den Yüksel’edireniş geleneği sürüyor!

27 İki Sınıf - İki İdeoloji: Halkınsanatı... Halk düşmanlarınınsanatı...

29 Devrimcilik Yapmak SuçDeğil, Görevdir:Emperyalizmin, kenditoprağının devrimcileriylesavaşı ve tasfiyepolitikalarının mekanıhapishaneler-1

34 Liseliyiz Biz: Liselerde faşizmegeçit vermeyeceğiz! Faşizmiyıkacağız!

37 Halkın Sanatçıları: Biz kimiz,ne istiyoruz?

38 Halkın sanatçılarına, halkınavukatlarına özgürlük!

39 Ülkemizde Gençlik

12 48 yıl... Kızıldere ihtilalin

yoludur, dönülmez-1“Kurtuluşa kadar savaş” diyeçıktığımız yolda 48 yıldıremperyalizme karşısavaşıyoruz. Uzlaşmadık,teslim olmadık, ihanetetmedik! Bu onurlu devrimyürüyüşünü zaferetaşıyacağız!

15 Bizden... Bizden... Bizden...

16 Devrimciliğin Köşe Taşları:Dar pratikçilik

17 Milisler MahalleninŞahanlarıdır: Halka kalkaneller kırılacak; er ya da geç!

18 Devrimci İşçi Hareketi: İşçi

Hareketi şehitleri

4 DHKP: Kızıldere ihtilalin yoludur,dönülmez! Teslim olmayanlaryenilmez! Emperyalizm,Türkiye ve dünya halklarınısilahsız, umutsuz ve inançsızbırakmak istiyor. Emperyalizmebu zaferi tattırmayacağız! Zaferdirenen ve savaşan dünyahalklarının olacaktır! Çünkü bizvarız!

KIZILDERE İHTİLALİNYOLUDUR, DÖNÜLMEZ!

40 Özgür Tutsaklardan: Zafer ve

yenilgi üzerine

42 Özgür Tutsaklardan: Umut

43 TAYAD’lı Ailelerden: Üzerimize

beton da dökseler, düşlerimize

zincir de vurulmak istense; biz tek

tip elbiseyi giydirmeyeceğiz

evlatlarımıza!

44 Özgür Tutsaklar’dan,

hapishanelerde yaşanan Ocak-

Şubat 2018 hak ihlalleri raporu

46 Gazi Mahallesi’nde iki gencimizi

katleden polislerin yargılandığı

davanın duruşması görüldü.

Katiller dışarıda, “görevlerini

yapmaya” devam ediyorlar

47 Yeni İnsan: Nasıl düşünmeliyiz?

49 Kelimelerimiz: Haklıyız

kazanacağız

51 Halk Meclisleri: Meclisler ve

mahallelerin genç işçileri

53 Haraççı, sadece Sarkozy değil;

Fransız emperyalizmidir!

54 Avrupa’da Yürüyüş

56 Yitirdiklerimiz

Page 4: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

Türkiye ve Dünya Halkları!

Emperyalizmle ve Faşizmle Barışı, Silah BırakmayıREDDEDİYORUZ.

Çünkü Barış ve Silah Bırakmak, TESLİM OL-MAKTIR.

Halkımıza ve Dünya Halklarına İlan Ederiz Ki;

“Barış süreci” adı altında sürdürülen tüm politikalar,ALDATMA ve TESLİMİYETTİR.

Sömürücülerle, zalimlerle barışmayı ve silahsız-lanmayı reddedelim!

Halkımız!

20. ve 21. Yüzyılın tüm “barış”ları kanıtlamıştırki:

GERİLLA SAVAŞI, SİLAHLI MÜCADELEAKAN KANIN SEBEBİ DEĞİL, SONUCUDUR!

Gerillanın silah bıraktığı hiçbir yerde, akan kanDURMAMIŞTIR!

SONUCU ORTADAN KALDIRMAKLA SEBEP

ORTADAN KALKMAZ!

Yol Bellidir:

Halkların kanının dökülmesini durdurmanın, analarıngözyaşını dindirmenin tek yolu vardır:

DEVRİMLE ZULMÜN İKTİDARINI YIKMAKVE HALKIN İKTİDARINI KURMAK!

Tek Yol Devrimdir, Devrimin Yolu, PartimizinYoludur

Türkiye halklarının kurtuluş yolu, Parti-Cephe ta-rafından çizilmiş, bu yol Mahirlerin kanıyla aydınla-tılmıştır. Türkiye halklarını bu yolda Partimizin ön-derliğinde birleşmeye ve savaşmaya çağırıyoruz.

1972: Kızıldere’deydik. “Buraya Dönmeye DeğilÖlmeye Geldik” dedik... Öldük. Devrimin manifesto-sunu yazdık.

1978: İnkarcılığa, tasfiyeciliğe bayrak açıp, “Yo-lumuz Çayanların Yoludur” dedik, savaştık.

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ! TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Emperyalizm Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ve İnançsız Bırakmak İstiyor

Emperyalizme Bu Zaferi Tattırmayacağız!ZAFER DİRENEN VE SAVAŞAN

DÜNYA HALKLARININ OLACAKTIR!ÇÜNKÜ BİZ VARIZ!

SAYI: 51 TARİH: 30 Mart 2018

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!44

Page 5: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

1984: “Teslim olmayacağız” dedik, öldük, karanlıklarıyaran şimşek olduk.

1992: “Bayrağımız Ülkenin Dört Bir Tarafında Dal-galanacak” dedik... Dalgalandırdık.

1994: Artık vaktidir dedik. Türkiye halklarının kur-tuluş yoluna önderlik edecek bir Partisi ve Cephesivardı artık.

1990-2000: “Siz Bizim Teslim Olduğumuzu NeredeGördünüz” dedik kuşatılan her üssümüzde. Gülerekkucakladık ölümü. Tarihe gelenekler, destanlar armağanettik.

2000-2007: “Ya düşünce değişikliği ya ölüm” dedi-ğinden emperyalizm; aynı Kızıldere’deki gibi, öldük,yenilmedik. 122 kez öldük, devrimi, sosyalizmi, Mark-sizm-Leninizmi yaşatmanın onurunu taşıdık.

2017: Silah bırakmaların, teslimiyet ve tasfiyeninkol gezdiği bir dünyada, “Silahsız Üç Gerilla Ne Yapa-bilir?” diye sorduk, yangınlara dalıp silahlarımızı ku-şandık. Sıktığımız her kurşun, emperyalizmi, teslimiyetive tasfiyeciliği vurdu.

2018: Bizi kemiklerimize kadar yok etmek isteyendüşmanın politikalarının karşısında Bilgehanların, Ley-laların kurşunları ve roketleriyle tarihe yeniden yazdık:“Kurtuluşa Kadar Savaş!”

1- EMPERYALİZM BEYİNLERİMİZİTESLİM ALMAK İSTİYOR

1900’lü yıllar, dünyanın ekonomik, siyasi, sosyal,kültürel, askeri, ideolojik, bilimsel en büyük değişimlerigeçirdiği bir yüzyıldır. Bu yüzyıl boyunca, dünyayadinamizm kazandıran, ekonomik, siyasi, sosyal, bilimselgelişmelerin önünü açan sosyalist sistemin, ulusal vesosyal kurtuluş hareketlerinin varlığıdır.

Sosyalizmin ve ulusal sosyal kurtuluş hareketlerininolmadığı bir dünya, sönmüş bir yıldız gibidir. Dünyanıngerçek kıyameti işte budur.

Emperyalizm, 1990’ler ve 2000’ler boyunca, sosyalistülkeleri komplolarla, karşı-devrimlerle yıkıp, ulusal vesosyal kurtuluş hareketlerinin önemli bir bölümünüteslim alarak, siyasi ve askeri bir üstünlük sağladı.Ancak bu emperyalizme yetmezdi. Emperyalizm buyıllar boyunca temel politikasını, beyinleri teslimalmaya göre şekillendirdi.

Emperyalizmin beyinleri teslim alma politikası doğrudeğerlendirilemezse, pratikteki hiçbir gelişme doğrudeğerlendirilemez. Ne emperyalist işgallerin amacısadece petroldür, ne 19 Aralık katliamının sebebi, birhapishane modelini kabul ettirmekten ibarettir.

Emperyalizmin son 30 yıllık politikalarının temelamacı; beyinleri teslim almak, halklarda emperyalizme

direnilemez, mücadele edilemez, devrim yapılamazdüşüncesini yaratmaktır.

19 Aralık katliamının amacı budur.

Irak’a karşı uygulanan ve 500 bin çocuğun ölümüneyol açan ambargonun amacı budur.

Irak’ın işgalinin amacı budur.

Balkanların paramparça edilmesinin amacı budur.

Libya’nın Nato tarafından taş üstünde taş kalmayacakşekilde bombalanmasının amacı budur.

Saddam’ın asılmasının, Kaddafi’nin linç edilmesininamacı budur.

“Terör listeleri”nin amacı budur.

Emperyalizm, tüm bu politikalarıyla,

emperyalizme karşı DİRENİLEMEYECEĞİ,

günümüz dünyasında EMPERYALİZMİN DAYAT-MALARINA karşı çıkılamayacağı,

karşı çıkanların bunun bedelini pahalıya ödeyeceğini...beyinlere yerleştirerek,

emperyalizme karşı olan tüm güçleri, tüm ülkeleri,örgütleri ve kişileri teslim almak istemiştir.

Emperyalizm bu politikasıyla, birçok ülkeyi veörgütü teslim almıştır. PKK’ye, Cemil Bayıklar’a“Biz ABD’nin Kürdistan’da, bölgede kendisine göreistikrar yaratmasına bir şey demiyoruz. Kendi çıkarlarınagöre düzenleme yapabilir.” (Özgür Politika, 20 Haziran1999) dedirten budur. Birçok gerilla örgütünün liderlerinebeyaz gömlek giydirip, katilleriyle el sıkıştıran budur.

Fakat emperyalizmin bu politikası, kesin bir ba-şarıya ulaşamamıştır.

Çünkü bir tek gücün bile, bir tek siyasi hareketinbile, bu dayatmayı kabul etmediği bir dünyada, emper-yalizm nihai zafer elde etmiş olmaz.

İşte tam bu noktada, tüm dünya halkları önünde ba-şımız dik, alnımız açık şunu söylüyoruz: BİZ VARIZ!

2- BİZ VARIZ!Emperyalizmin, askeri, politik, psikolojik, ideolojik

tüm saldırıları altında, tek başımıza kalma pahasına,yüzlercemizin ölmesi pahasına, Marksizm-Leninizmdensapmadık, devrim iddiamızdan, sosyalizme inancımızdanvazgeçmedik.

Bugünün dünyasında tek başına kalmayı gözealmadan halkları ihtilale katmak, sosyalizme ulaşmakmümkün değildir.

Bugünün dünyasında fiziki imhayı göze almadanMarksizmi-Leninizmi savunmak, bağımsız bir vatanyaratmak, devrimci halk iktidarını kurmak mümkündeğildir.

1 Nisan2018

Yürüyüş

Sayı: 60

55TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Page 6: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

Bu iradeye, bu ideolojik netliğe sahibiz. İşte bu güçve güvenle diyoruz ki:

Emperyalizmin gerçekte hiçbir yeniliği olmayan“yeni dünya düzeni” karşısında BİZ VARIZ.

Üç tekelcinin gelirinin tüm Afrika kıtasının gelirindendaha fazla olduğu bu adaletsizlik karşısında BİZVARIZ.

Dünya halklarını açlıkla, işsizlikle, uyuşturucu,fuhuş ve kumarla teslim almak isteyen politikalarınkarşısında BİZ VARIZ.

Irak’ta, Afganistan’da, Libya’da, Suriye’de, mil-yonlarca insanı katleden ve hiçbir haklı ve meşru ge-rekçesi olmayan EMPERYALİST İŞGALLERİN kar-şısında BİZ VARIZ.

Halkları düzen içine hapsetmenin aracı olan parla-mentoculuğun, halklara ihanet demek olan ABD işbir-likçiliğinin, AB işbirlikçiliğinin karşısında BİZ VARIZ.

“Devrimler çağı bitti, sosyalizm öldü!” diyenlerinkarşısında, Marksizm-Leninizmin bayrağıyla BİZ VA-RIZ.

Kimisi, dünya halklarını “demokrasicilik oyunuyla”aldatmak, kimi dünya halklarına gözdağı vermek amaçlı,tüm uluslararası emperyalist kuruluşların, NATO’nun,BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’in, AVRUPA BİRLİĞİ’ninkarşısında BİZ VARIZ.

Halkların tek kurtuluş yolunun iktidarı hedefleyenbir silahlı mücadeleden geçtiğini cüretle, kararlılıklasöylemeye devam eden BİZ VARIZ.

Devrimci Halk Kurtuluş Partisi ve Cephesi olarak,24 Yıldır, emperyalizme, oligarşiye karşı savaşıyoruz.

Emperyalizmin ve düzen içileşen tüm sol güçlerinhalkları aldatmasının bir aracı haline gelen “barış” po-litikalarının içyüzünü açığa çıkarmak, ideolojik mücadeleaçısından zorunludur. Halklar ve dünyanın tüm ulusalve sosyal kurtuluş savaşçıları, beyinlerini bu aldatma-cadan kurtarmalıdırlar.

Partimizin kuruluş yıldönümü açıklamamızı, iştebu nedenle bu konuya ayırdık.

3- BARIŞ TALEBİ, HALKLAR AÇI-SINDAN MEŞRU, SİYASİ HAREKETLERAÇISINDAN TESLİMİYETÇİLİKTİR

BİR: Barış talebi, halklar açısından meşrudur.Halkın barış talebinin haklılığı ve meşruluğu, binyıllarınacılarından ve gözyaşından gelir.

Devrimci siyasi önderliğin görevi, halkın talebiniküçümsemek veya yadsımak değil, akan kana ve göz-yaşına son vermenin yolunu göstermektir. Bu nedenle,Kürt halkının, Latin halklarının ve yeryüzündeki tüm

halkların acılarına son verilmesini istemesi, tarihsel,sınıfsal bir taleptir.

Savaşta hiçbir fedakarlıkta bulunmayıp barışın bay-raktarlığını yapan küçük burjuvaziyle halkın talebinifarklılaştıran budur. Halklar; barışı isterken de, ulusalkurtuluşları için, sınıfsal kurtuluşları için on binler,yüz binler, milyonlar halinde ölmeyi bilmişlerdir.Anadolu Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu halkları, 1.Emperyalist paylaşım savaşında Sovyet halkları, biryandan barış talep ederken, bir yandan da savaşmış,ölmüşlerdir.

Günümüz dünyasında, halklar için özgürlük, ba-ğımsızlık, adalet, eşitlik, refah getirecek hiçbir şeyyoktur. Devrimciler, vatanseverler halkımıza bunu gös-termekle yükümlüdürler.

İKİ: Emperyalizmin tüm dünyada mutlak egemenliğiiçin işgallere başvurduğu, tek tek her ülkede direnenlere,savaşanlara karşı katliamlar gerçekleştirdiği, terör lis-teleriyle insan avını yasallaştırdığı, ekonomik adalet-sizliğin tüm insanlık tarihinde görülmemiş boyutlaraulaştığı bir dönemde, herhangi bir siyasi hareketin“barış”ı savunması, emperyalizmin bu dayatmasınaboyun eğmek ve halkların haklılık ve meşruluğununinkarıdır.

4- HALKLARI SÖMÜRENLER, KANIDURDURAMAZ!

“Kan dursun, anaların gözyaşı dinsin” talebi, soyutbir taleptir. Öncelikle şu iki sorunun sorulması gerekir:

- Kanı akıtan kim?

- Anaları ağlatan kim?

Halkların kanı, binyıllardır akıyor. Halkların kanınındökülmesinin sebebi, sömürücü sınıfların baskı ve zul-müdür.

Kan dökmeden sömüremezler ve kan dökmedenyönetemezler.

Avrupa emperyalist ülkelerine bakıp, “bakın onlarda sömürüyor, ama kendi halklarını katletmiyorlar”itirazı, emperyalizm gerçeğini yadsımaktır. Onlar dakan döküyor. Hem de herhangi bir yeni-sömürge ülkenindöktüğünün ve dökebileceğinin onlarca, yüzlerce katınıdöküyorlar. Kendi topraklarında değil, sömürge ülkelerintopraklarında döküyorlar. Ama örnekleriyle biliyoruzki, emperyalizm sömürüsünü sürdürmek açısındangerekli gördüğünde, kendi halkını da katletmekte biran bile tereddüt etmez.

O halde “kan dursun” talebi, sınıf mücadelesininreddedilmesidir. Halklarının kanının dökülmesini dur-durmanın tek yolu, KAN DÖKENLERİ İKTİDARDANALAŞAĞI ETMEKTİR. Bu; devrimdir.

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!66

Page 7: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

5- HER BARIŞ ANLAŞMASI, İRADEYİDÜŞMANA TESLİM ETMEKTİR

Savaş iradeler çarpışmasıdır. Uzlaşma, teslimiyet,tasfiye çizgisine girenler, iradelerini düşmana teslimetmiş olurlar. İradesizleşmek siyasal ölümdür.

İradesi Marksizm-Leninizm olanların tercihi savaş-maktır.

Silahlarımız, irademizi temsil eder.

Silahlarımız, irademizi korur ve güçlendirir.

Halkın devrimci iktidarı için savaşan gerilla ordusu,halkın silahlı iradesidir.

Gerilla halkın emperyalizme ve faşizme karşı sava-şıdır. Gerillasız savaş olmaz. Silahsız gerilla olmaz.

Gerilla, halkın tarihinin savunulması, halkın gele-ceğinin inşasıdır. Gerilladan da, silahlarımızdan davazgeçmeyeceğiz. Silah bir demir yığını değildir.

Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğindüşmana aman vermeyen kararlılığıdır. Hayatın ve do-ğanın sunduğu ve halkın ulaşabildiği her şey silahtır.Bu silah en büyük, en devasa silahları çaresiz bırakabilir.Bizim tarihten öğrendiğimiz budur. Bizim anti-emper-yalist, anti-faşist bilincimiz budur.

Gerillanın tek yanlı silahsızlanmasının, tek yanlıateş kesmesinin tarihsel, siyasal, askeri anlamı ise BİRTARAFIN DİĞER TARAFA TESLİM OLMASIDIR.SAVAŞINDAN VAZGEÇMESİDİR.

Hiçbir barış, uzlaşma sürecinde gerçek anlamda“taraflar” ve “masa” yoktur. “Masa” göstermeliktir.Bir taraf diğer tarafa iradesini kabul ettirmiştir. Bütünsüreç artık iradesini karşı tarafa kabul ettiren tarafınbelirleyiciliğinde gelişir.

İradesizliğin belgesi; 57’de 56: FARC ile Kolombiyahükümeti arasında yapılan anlaşmanın akıbeti, bu ger-çeğin çok açık ve net bir kanıtıdır.

Kolombiya Hükümeti ile FARC, “masada” 57 mad-delik bir plan hazırlayıp anlaştılar. İki taraf da anlaşmayıimzaladı.

Fakat Kolombiya hükümeti, referandumda anlaşmanınreddedildiği gerekçesiyle, 57 maddelik anlaşmanın 56maddesini (yani bir madde hariç hepsini) değiştirdi veFARC’ın önüne koydu.

Silah bırakan, karşı tarafın iradesini kabul edenFARC’ın artık yapacak hiçbir şeyi yoktur.

İtirazsız, Kolombiya oligarşisinin hazırladığı planıkabul etti. Bunun adına “anlaşma” denilebilir mi şimdi?

Hiçbir “barış” sürecinde anlaşma yoktur. Tek gerçekteslimiyettir. Teslimiyeti halklara kabul ettirebilmek

için adına “anlaşma”, “masa”, “müzakere” denilen birtiyatro oynanmaktadır.

Kolombiya devleti, “barış müzakereleri” sırasındada FARC üye ve taraftarlarına yönelik 500’e yakıninfaz gerçekleştirmesine rağmen, FARC, “müzakere-lerden” vazgeçecek iradeyi gösterememişti. Çünkü be-lirttiğimiz gibi, o masaya oturmak zaten İRADESİZ-LEŞMEDİR.

İradesizliğin El Salvador örneği: El Salvador’dakiHalk Kurtuluş Savaşı, Ocak 1992’de BM’nin gözlem-ciliğinde, El Salvador hükümeti ile FMLN arasındaMexico City’de imzalanan “barış anlaşması”yla sonaerdi. El Salvador’da iç savaşta 75 bin ölü vardı.

“Anlaşma”nın en önemli maddelerinden üçü şuydu:

- Ulusal Polis, Milli Muhafızlar ve Hazine Polisi’nintasfiye edilmesi

– Ordunun sivil otoriteye ve yasalara tabi olacakşekilde yeniden düzenlenmesi

- Suçluların tespitini ve yargı önüne çıkartılmalarınısağlamakla yükümlü Hakikât Komisyonu’nun kurul-ması.

İlk iki madde gerçekleşmedi. Fakat, Hakikat Ko-misyonu kuruldu. Komisyon, 15 Mart 1993 günü ra-porunu yayınladı. 22 bin kişinin katledilmesi, kaybe-dilmesi ve işkence yapılması belgelendi, suçlular, isimisim tespit edildi.

Peki sonra ne oldu?

15 Mart 1993’te rapor açıklanmıştı.

20 Mart 1993’te, yani raporun açıklanmasındansadece 5 gün sonra, hükümet, tüm katliamcılara, iş-kencecilere, kaybedenlere “koşulsuz genel af” çıkardı.Hükümet, “ne barışı?!” diyordu.

Ve silahsızlanan, dişleri, tırnakları sökülmüş, irade-sizleştirilmiş FMLN, bu gelişme karşısında kılını bilekıpırdatamadı.

“Barış”tan sonraki iki yıl içinde, FMLN’nin 36üyesi kontrgerilla tarafından katledildi. FMLN’nin mi-silleme yapacak, hesap soracak silahı yoktu. Beynindehesap sorma düşüncesi yoktu. Her katliamdan sonra“kınama” yayınladılar.

6- GERİLLA SAVAŞI, AKAN KANINSEBEBİ DEĞİL SONUCUDUR. SİLAHBIRAKILSA DA HALKIN KANI AKMA-YA DEVAM EDER

Gerilla savaşını durdurmak (ateşkes veya barış), nesonucu ne de nedeni ortadan kaldırır. SEBEP YERİNDEDURDUĞU gibi, kan akması da farklı biçimlerde

1 Nisan2018

Yürüyüş

Sayı: 60

77TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Page 8: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

sürer. Gerilla savaşının bir “barış”la, yani teslimiyetlebittiği her ülkede bu böyle olmuştur.

- El Salvador’da “barış döneminde” öldürülenlerinsayısı, birkaç sene içinde iç savaşın en şiddetli şekildesürdüğü 1981-84 yılları arasında öldürülen insan sayısınıgeride bıraktı. Bir El Salvadorlu şöyle anlatıyor: “durumeskisinden de kötü… Eskiden politikaya bulaşmazsanızöldürülmezdiniz, şimdi evinizde bile öldürülebilirsiniz.”Araştırma, cinayetlerin çoğunun sokakta ve evde ger-çekleştiğini, öldürülenlerin de dünyadaki en genç cinayetkurbanları olduğunu söylüyordu. (Orta Amerika Üni-versitesi, 1997 El Salvador Raporu)

2016’da El Salvador’da günde 15 kişi cinayetlersonucunda ölmeye devam ediyor.

- Güney Afrika, “Barış”la kanın durmayacağınailişkin en önemli örneklerden biridir.

Güney Afrika tarihinin “en kanlı” dönemlerindenbiri, Afrika Ulusal Kongresi (ANC) lideri Nelson Man-dela’nın hapisten çıktıktan sonra “barış sürecini”başlattığı 1991 yılı ile ANC’nin seçimleri kazandığı1994 yılları arasıdır.

Bu dönemde ANC’nin onlarca önder kadrosu sokakortasında katledildi, faşist devlet terörü bu üç yıldatam 20 bin kişiyi katletti. ANC, buna karşı “savaşa de-vam” diyemedi.

“Barış”la ANC’nin iktidar olmasından sonrası daçarpıcıdır: ANC döneminde cinayetlerin sayısı, öncekidönemleri de geride bıraktı.

Yalnızca 1995 yılında 220 bin 990 adli saldırı oldu,26 bin 637 kişi öldürüldü. Bu rakam, 1984-1994 ara-sındaki on yılda gerçekleşen “siyasi ölümler”den dahafazladır. Ve aynı yıl, barışın hüküm sürdüğü 1995’te,47 bin 506 tecavüz ve 120 bin 952 hırsızlık oldu. Yani,1995 yılında, barış koşullarında her gün 52 kişi öldürüldü,30 dakikada bir tecavüz gerçekleşti Güney Amerika’da.

İşte barış!

Bu ölümlerin sebebi, mafyalaşma, çeteleşme, devletinbu çeteleşmenin içinde yer alması, yoksullaşma, yoz-laşmadır.

Bir halkın silahlı kurtuluş mücadelesi, bu tür suçlarkarşısında bir barikattır aynı zamanda.

Barış sürecindeki tüm rakamlar bu gerçeği gösteriyor.

Güney Amerika’ya dair son bir rakam daha: “Barıştan”sonra ülkedeki ortalama insan ömrü 12 yıl kısaldı.”(Mandela’nın Afrika’sı: Yoksulluk, açlık ve katliam)

- “Barış” yapılan bir başka ülke, Kuzey İrlanda

Kuzey İrlanda’da iç savaş sırasında toplam 3 bin600 kişi katledildi. 1998’de İRA silahlı mücadeleye

son verdi.

1998 yılından 2014 yılına kadar gerçekleşen inti-harlarda ise toplam 3 bin 859 kişi yaşamını yitirdi.“Barış süreci”yle birlikte ülkedeki intihar oranı ikiyekatlanmıştı.

Tesadüf mü? Elbette hayır.

Umutsuzluğun, idealsizleşmenin, yoksulluğun, ça-resizliğin bunalımıdır bu.

- Guatemala örneği; Barıştan sonrasına dair anlatılanşudur: "Savaş sırasında evet ölümler oluyordu şimdidaha fazla... Bu şiddet daha önce olmayan bir şiddet.Bütün ülkede çok fazla... Bir kişiyi 30-40 quetzal'a or-tadan kaldırabilirsin... Hükümet mafya ile iç içe... Ül-kenin büyük bir parçası devlet ile uyuşturucu ticare-tinde... bütün bu şiddet nedeni olan uyuşturucu ticareti..."(Gerillanın Barışı, s 117-118)

Mafyacılar, faşist çeteler cirit atıyor, yoksulluk dizboyu ve ölen halk ve bunun karşısında hiçbir güç yok.

- Kolombiya örneğinde de rakamlar şunu söylüyor:

FARC’ın silah bıraktığı yıl, daha aradan birkaç aygeçmeden, uyuşturucu çeteleri ve başka mafyacı, kar-şı-devrimci gruplar, halk üzerinde terör estirmeyebaşladı. Ülkedeki gasp vakaları 2007-2015 yıllarıarasında beş kat çoğaldı. Demokratik mücadelede öneçıkanlara, insan hakları kuruluşlarının yöneticilerine,köylü önderlerine yönelik infazlar 2014-2015 yıllarıarasında %13 arttı.

“Bacrim” adı verilen çeteler, gerillanın hakim olduğubölgeleri ele geçirmek için halka saldırıyor.

Cinayet oranı en yüksek 10 ülke sıralamasında,“barış anlaşmaları” ile gerilla savaşına son verilenülkeler baş sıralarda bulunuyor:

- El Salvador, her yüz ölümden 41.2’si cinayetsonucu ölüm.

- Guatemala, %39.9

- Güney Afrika, %31

(21 Mayıs 2017, basın)

Görüldüğü gibi, silahlar susunca, yani gerilla savaşınason verince, kan durmuyor. Halka karşı savaş çeşitli bi-çimlerde sürüyor. Sürmeyen, halkın kurtuluş savaşıdır.

“Barış anlaşmaları”na dair başka örnekler de veri-lebilir. Örneğin, birçok “barış anlaşması”nda, toprakreformu yapılması yazılıdır. Ama bugüne kadar birmetre toprak dağıtıldığı görülmemiştir.

Hukuk reformları, anayasal değişiklikler yazılmıştır“barış anlaşmaları”na. Hiçbiri gerçekleşmemiştir.

Çünkü gerçekleşmesi için koşullar yoktur.

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!88

Page 9: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

Bir taraf teslim olmuştur. Diğeri, sınıflar mücadele-sindeki rakibini teslim almıştır.

Teslim alanın, artık hiçbir iradesi kalmamış birtarafın taleplerini kabul etmesi için bir neden yoktur.

O yüzden, 1980’lerden bu yana, dünya çapında ya-şanmış tüm “barış anlaşmaları”nı göz önünde bulun-durarak diyebiliriz ki, “barış anlaşması” diye bir şeyyoktur. Anlaşma dedikleri sadece TESLİMİYETİ KA-BUL EDİLİR HALE GETİRMEK İÇİN ve HALK-LARI BU POLİTİKA DOĞRULTUSUNDA AL-DATMAK İÇİN kullanılan bir araçtır.

ANLAŞMA, İMZALANDIĞI AN BİTER!

Çünkü artık beyaz bayrak kaldırılmıştır ve yenenler,yenilenlerin üzerinde tepineceklerdir.

Barış anlaşması, işte bu yüzden, bir gerilla hareketiiçin, emperyalizmi ve faşizme karşı savaşta on binlerceşehit veren halklar için bir yenilgidir, aşağılanmadır,ezilmedir, çaresizleşmektir.

7- GERİLLA SAVAŞI, GELECEK İÇİNKURTULUŞ UMUDU, YAŞANILAN DÖ-NEM İÇİN FAŞİZME, YOZLAŞMAYAKARŞI BARİKATTIR

Guatemala’da eski bir gerilla, barış öncesiyle barışsonrasının farkını soran gazeteciye şu cevabı veriyor:

“o zaman umudumuz vardı, çünkü elimizde silahımızvardı... şimdi hiçbir şeyimiz yok.”

“Barış” sonrasının özeti budur: halkların umutsuz-laşması.

Halkları umutsuzlaştırmak, ideolojik bir saldırıdır.

Gerillanın silah bırakmasının üç önemli sonucuvardır:

1- Gerillanın teslim olup silahsızlandığı her yerde,gerillanın boşluğunu mafyalar, çeteler doldurmaktadır.

2- Gerilla savaşının bittiği yerde, dincilik, kadercilik,milliyetçilik, düzen için güçlere yönelim güçlenmektedir.

3- Gerilla savaşının bittiği yerde, yozlaşma bataklığıhızla büyümektedir.

Bunlar kaçınılmaz sonuçlardır.

Hep duyarız;

“en zor savaş, barıştır”, “barışmak savaşmaktanzordur”, “inadına barış”, “silahları susturmak büyükbir irade gerektirir”...

Her kelimesi kopkoyu bir demagojidir. Yalandır.Aldatmadır.

Burada egemen sınıflara karşı bir inat da yoktur.Tersine, egemen sınıfların insafına sığınma vardır.

Hiçbir barış anlaşmasında silahlar SUSMAMIŞTIR.

Susan, sadece halkın silahlarıdır. Faşist yönetimlerinsilahları konuşmaya devam ediyor ve barış anlaşmasınıimzalayan tüm reformist oportünist teslimiyetçiler debu gerçeği biliyor ve kabul ediyor.

Bu yılki Newroz’da, 8 Mart Dünya Emekçi KadınlarGünü’nde tüm oportünist ve reformist kesim, hepbirlikte “barış” sloganları attılar yine. Barış istediler.Sınıflar mücadelesinin, AKP faşizminin saldırılarıaltında, bu nakaratı tekrarlayıp durmanın hiçbir anlamı,siyasi işlevi yoktur. Barış sloganı, bugün artık, politi-kasızlığın sloganıdır.

- Emperyalizm karşısında, faşizm karşısında bir po-litikası olmayanlar,

- Kürt milliyetçiliğinin işbirlikçiliği karşısında birpolitikası olmayanlar,

“barış” demeye devam ediyorlar.

Ateşkeslerden, sınır dışına çekilmelerden, ABD iş-birlikçiliğinden doğan boşluk ortamında gelişen yozlaşmaise, Kürt milliyetçi hareketinin hiçbir şekilde gündemindedeğildir.

Mafyacılara ve çeteleşmeye karşı, dinciliğe ve mil-liyetçiliğe karşı, yozlaşmaya karşı sadece Cephe vardır.Çünkü savaşan ve savaşma kararlılığını sürdüren sadeceCephedir.

8- “BARIŞ” POLİTİKALARI, ŞEHİT-LERE İHANETTİR

ŞEHİTLERİMİZE DEVRİM SÖZÜ-MÜZ VAR VE O SÖZÜ TUTACAĞIZ!

Dünya halklarının emperyalizmden ve faşizmdenkurtuluş mücadelelerinin bayraktarları, şehitleridir.Ödenen her bedel, verilen her can, yola çıkarken ortayakonulan idealler içindir. Kim ki o ideallerden, hedef-lerden vazgeçiyorsa, ŞEHİTLERİNE İHANET EDİ-YOR DEMEKTİR.

El Salvador’da, Guatemala’da, Meksika’da silahbırakanlardan FARC ve PKK’ya kadar, on binlerceşehit verip de ulusal ve sınıfsal kurtuluş hedeflerindenVAZGEÇENLER, kesin ve açıktır ki, şehitlerine ihanetetmişlerdir.

Onların uğrunda can verdikleri idealleri, emperya-listlerle, faşist diktatörlerle oturdukları barış ma-salarında teslim etmişlerdir.

Oysa halkların özgürlük mücadelelerinin tarihi, şe-hitlerimizin kanıyla yazılmıştır.

Başımızın dik olduğu her anı onlara borçluyuz.

Şehitlerimiz açmıştır bize bağımsızlık ve özgürlüğünyolunu.

Ufkumuza yürümemizi onların akıttığı kana borç-

1 Nisan2018

Yürüyüş

Sayı: 60

99TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Page 10: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

luyuz.

30 Mart-17 Nisan, bizim için devrim şehitlerimizianmanın tarihsel günleridir.

Onların varlığı, savaşın ve barışın ne demek olduğunubize sürekli hatırlatır.

Onları katledenlerle barışmak, onlara ve idealle-rimize, halkımıza ihanettir.

Dört bir yanı, ihanet, teslimiyet ve tasfiye rüzgarlarınınsardığı, birçok ülkede şehitlere ihanet edildiği bu ko-şullarda;

DÜNYA HALKLARININ BAĞIMSIZLIĞI, ÖZ-GÜRLÜĞÜ İÇİN CAN VEREN TÜM ŞEHİTLERİSAHİPLENDİĞİMİZİ, HEPSİNİ TARİHSEL KAV-GAMIZIN ŞEHİTLERİ SAYDIĞIMIZI İLAN EDİ-YORUZ.

Halklar için canını veren hiçbir şehit, boşuna ölme-miştir. TÜM ŞEHİTLERE, hepsinin bağımsızlık, de-mokrasi, sosyalizm özlemlerinin, ekmek ve adalet öz-lemlerinin temsilcisi olma SÖZÜNÜ VERİYORUZ.

ŞEHİTLERİMİZE DEVRİM SÖZÜMÜZ VAR.

Bu sözümüzü bugünü kadar çiğnemedik, bundansonra da çiğnemeyeceğiz. Sözümüzü tutacağız. Sözü-müzü tutmak, kurtuluşa kadar savaşmaktır.

İşte bu nedenle, barış, uzlaşma, silah bırakma bizimhep uzağımızda olacak.

1971 1 Haziran Maltepe direnişinden, 50 yıllıkrevizyonizmi, 51 saatlik direnişimizle kırdığımız obüyük direnişten bu yana, şehitlerimiz uzlaşma ve tas-fiyeye karşı açık tavır almamızın sebeplerindendir.

Şehitlerimiz bizim aklımızdır, şehitlerimiz bizimyüreğimizdir, şehitlerimiz bizim ruhumuzdur, şe-hitlerimiz ufkumuzdur, inancımızdır, şehitlerimiz kini-mizdir, uzlaşmazlığımızdır. Tarihin ve halkın tüm de-ğerlerinin toplamıdır şehitlerimiz. 48 yıllık tarihimizinyaratıcısı, sahibidir şehitlerimiz. Yolumuzu ilk çizende, o yolun gideceği yönü belirleyen de, menziligösteren de şehitlerimizdir.

Kızıldere’de şehitlerimizle çizildi yolumuz. 1978-80, anti-faşist mücadeledeki şehitlerimizle pekişti ka-rarlılığımız. 1984, 1996, 2000-2007 ölüm oruçlarıylabelirlendi yönümüz. 1992’de Çiftehavuzlar’da devrimve sosyalizmin dalgalandırıldığı direnişle belirlendimenzilimiz. Dersim dağlarından Toroslara, Ege’denKaradeniz’e dağları kanlarıyla sulayan şehitlerimiz,halk kurtuluş savaşında ısrarımızın adı oldular.

Onlar bizim için sadece “geçmiş” değildir.

Öyle olsaydı, bizim de sonumuz tüm oportünist, re-formist, milliyetçi hareketler gibi olurdu.

Hayır, şehitlerimiz bugünümüzdür. Onlar bizim çiz-gimizde ideolojik bir güçtür.

Onlar bizim çizgimizde siyasi bir zaferdir.

Bizim çizgimiz Marksizm-Leninizmdir, sosyalizmdir,proletarya diktatörlüğüdür.

9- DEVRİMCİ HALK KURTULUŞPARTİSİ-CEPHESİ, 48 YILDIR, KUR-TULUŞ YOLUNDADIR

Bugün dost veya düşman, çok geniş bir kesimin kabuletmek durumunda kaldığı gibi, Cephe çizgisi, işçisiyle,kamu emekçisiyle, özgür tutsaklarıyla, gençliğiyle, yoksulgecekondulularıyla, tutsak yakınlarıyla, mimar mühendislerive avukatlarıyla, sakatlarıyla, milisleri ve savaşçılarıylaHER KOŞULDA DİRENEN tek güçtür.

Cephe’nin memuru da direnir, mimarı da... Cephe’ninuyuşturucu bağımlısı da direnir, avukatı da. Cephe’ninçocuğu da direnir, 70 yaşındaki insanı da. Cepheokullarda da direnir, mahallelerde de. Silahlı alanda davardır, silahsız alanda da.

Türkiye devrimci mücadele tarihinin hemen tümdestanları, Cephe’nin damgasını taşır.

Peki neden böyle olmaktadır?

Çok sormuşuzdur bu soruyu.

Reformizmin, revizyonizmin cevaplamaktan hepkaçtığı ve korktuğu bir sorudur.

Biz, 1970 Aralığında, Mahir Çayan ve yoldaşlarınınönderliğinde kurulan Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi’nin (THKP-C’nin) devamıyız.

Biz o günden bu yana, dünya devrimci hareketininen militan geleneklerini, dünya halklarının mücadeletarihindeki en kahramanca örnekleri kendimize klavuzseçtik.

Mahir şöyle demişti daha o zaman:

“Geçmişin mirasçısı, geçmişteki kararlı ve uzlaşmazmücadelelerin mirasçısı olmak isteyen kimse, bugündoğru devrimci çizgide, proletaryanın devrimci bay-rağını yükseklerde tutmak zorundadır.

...

Bugün, kim Leninizm’in yüce bayrağını, hem teo-ride, hem sosyal pratikte emperyalizmin ve oportünizminsaldırılarını göğüsleyerek yükseklerde tutuyorsa, Tür-kiye’deki Marksist hareketin tarihi zincirinin …devamı olur!”

Dünya devrimci hareketinin Türkiye’deki ana halkasıCephe olmuştur.

Oportünizm ve reformizm, ağır baskı koşullarıylaher karşı karşıya gelişinde, halkların direniş geleneklerinedeğil, nerede “geri” bir örnek var, nerede bir “uzlaşma”

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!110

Page 11: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

var, kendisine onları “örnek” aldı. Tarihten bu tür ör-neklerle uzlaşmasının, teslimiyetinin teorisini yapmayakalktı. Lenin’in 1. emperyalist paylaşım savaşı sırasındakiBrest-Litovsk anlaşmasını, sosyalist inşadan bir geriadım olan “Yeni Ekonomi Politika”sını, Stalin’in NaziAlmanyasıyla anlaşmasını örnek verdi.

Oysa bu örnekler, onların uzlaşmacılığını, teslimi-yetçiliğini açıklayacak örnekler de değildir. Çünkü buörneklerin hiçbirinde teslimiyet yoktur.

Burada aslolan tarihe nasıl baktıklarıdır. Tarihe,kendi uzlaşmacılıklarına, teslimiyetlerine “gerekçe”bulmak için bakıyorlar.

Biz ise, her direnişimizde, halkların tarihine, dire-nişimizi güçlendirecek ne bulabiliriz diye baktık.Destanlar bulduk o tarihte ve alıp bugüne taşıdık.Taşırken yeniden yazdık destanları ve her seferindebiraz daha, biraz daha büyüttük.

İdeolojik olarak hep nettik. İdeoloji, sınıf mücade-lesinde aynı zamanda bir karargah işlevi taşır. Bizimkarargahımız, hiçbir saldırıdan, kuşatmadan etkilenmedi.

Bu nedenle, faşist cuntalarda, sıkıyönetimlerde,OHAL’lerde, hapishanelerde direnen yalnız biz varız.

10- HALKIN DEVRİMCİ İKTİDARI, HALKLARIN KANINI, GÖZYAŞINI

DİNDİRECEK TEK YOLDUR. PARTİMİZİN YOLU KURTULUŞUN

TEK YOLUDUR1970’lerden Mahir sesleniyor yine:

“Oligarşinin terörü, şiddeti ne kadar artarsa artsın,Partimiz gerilla savaşına devam edecektir. Partimizinyolu, ihtilâlin yoludur. İhtilâlin yolu, Partimizin yo-ludur.”

Barış politikası;

- Emperyalizme ve faşizme karşı savaşma cüret veiradesini kaybedenlerin,

- İktidar hedefine sahip olmayan veya iktidar hede-finden zaman içinde kopanların,

- Devrimci halk iktidarına ve sosyalizme inançsız-laşanların başvurduğu bir politikadır.

Bu politika halkların hiçbir sorununu çözmez.

Bu politika halkları, bağımsızlığa, demokrasiye vesosyalizme asla götürmez.

Emperyalizm değişmemiştir. Faşizm değişmemiştir.Emperyalizme ve faşizme karşı, halkların kurtuluşununtek yolu halk savaşıdır.

Savaş zorludur.

Büyük bedellerle kazanılacaktır.

Fakat bu savaş verilmezse, halklar, açlık, yoksulluk,işsizlik içinde debelenecek, yozlaşma bataklığında bo-ğulacak, sefalete ve bunalımlara sürüklenecektir.

Bunu önlemenin yolu, kurtuluş için savaşmaktır.

Kurtuluş ne demektir?

Halkımızın özgür, vatanımızın bağımsız olmasıdır.

Bunun için de faşist iktidarın yıkılması ve emperya-lizmin kovulmasıdır.

Bu ise, silahlı mücadele verilmeden, halkların silahlıordusu olmadan mümkün değildir.

Türkiye ve Dünya Halkları!

Emperyalizme ve faşizme karşı silahlanalım.

Kurtuluşun yolunda ilerleyelim.

Silahlı mücadele zorunludur. Kurtuluşun tek yoludur.

Yoldaşlar;

Devrimin yükünü omuzladık. Emperyalizmin veAKP faşizminin kuşatması altında yükümüz daha daağırdır. İdeolojimiz ne kadar güçlüyse, omuzlarımız dao kadar güçlüdür.

Dünya ve ülkemiz tablosu ortadadır. Dünya halklarınınve halklarımızın umudu biziz.

Tüm yoldaşlarımızın emeği, cüreti, iradesiyle umudubüyüteceğiz. Tarihsel görevimiz budur.

Partimiz;

Halkların tek kurtuluş yolunun savunucusu olmaya,

Devrim ve sosyalizmi savunmaya,

Bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizmi savunmaya,

Emperyalizmle uzlaşmayı ve teslimiyeti reddetmeye

Devam edecektir.

KAHROLSUN UZLAŞMA, TESLİMİ-YET, TASFİYE POLİTİKALARI

KURTULUŞA KADAR SAVAŞ

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR,DÖNÜLMEZ!

TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!TEK YOL DEVRİM TEK ÇÖZÜM SOS-

YALİZM

DEVRİMCİ HALKKURTULUŞ PARTİSİ

1 Nisan2018

Yürüyüş

Sayı: 60

111TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Page 12: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

50 yıllık revizyonist gelenekten koparak çıktık devrimyoluna. Köklerimiz derinlerdedir. Çünkü düzenden veonun her türlü ideolojisinden koptuk.

İdeolojik bağımsızlığımızı esas aldık. Hiçbir ülkeninuydusu olmadık. Mahirlerle başlayan bu çizgi, DevrimciSol ve Parti-Cephe'yle devam etti. Bu gelenek sayesinde,bir dönemin sosyalist ülkelerinde karşı-devrimler yaşa-nırken herkes yalpaladığında biz yalpalamadık.

Emperyalizm ve işbirlikçileriyle uzlaşmadık. Teorimizgibi pratiğimiz de berrak oldu. Koşullar zor, gücümüzyok demedik. Her koşulda, her durumda uzlaşmazçizgimiz değişmedi. Mahirler’den bugüne bizi biz yapanbu çizgimizdir.

Türkiye devriminin doğru stratejisini geliştirdik. Anti-emperyalist anti-oligarşik devrim stratejisidir bu. 70'lerdenbu yana bu sürecin devrim stratejisi değişmedi, biz dedeğişmedik.

1971'de Maltepe'de, 1972'de Arnavutköy ve Kızıldere'deteslim olmadık. Teslim olmamak; uzlaşmaz çizgimizin,devrim inancımızın, düşmana sınıf kinimizin ifadesioldu. O günden bugüne gelenek daha da büyütüldü.‘Cepheliler teslim olmazlar’ düşüncesi dostun, düşmanınkabul ettiği bir gerçek oldu.

Silahlı devrim çizgisi bu topraklarda doğruluğu kanıtlanmışbir çizgidir. Silahımız adaletimiz oldu. Teslimiyete, uzlaşmaya,tasfiyeye karşı devrim umudumuz oldu.

Mahirler’den bugüne bu topraklara ait bir devrimcilikyaptık. Engin bir halk sevgisi taşımayanlar yenilmeye,yozlaşmaya mahkumdurlar. Dayı’nın dediği gibi halkız,halktan biriyiz, halkın öncüsüyüz.

48 YıldırFaşizme Karşı DemokrasiKapitalizme Karşı SosyalizmEMPERYALİZME KARŞIBAĞIMSIZLIK İÇİN SAVAŞIYORUZ!

48 yıldır emperyalizme karşı bağımsızlık için savaşı-yoruz. Çünkü ülkemiz 1950’lerden günümüze emperya-lizmin gizli işgali altında.

“ Türkiye yeraltı kaynaklarından dış ticaretine, eko-nomisinden politikasına, kültüründen sanatına kadarAmerikan emperyalizminin denetimi altında bir ülkedir.Amerikan emperyalizminin sömürge veya yarı-sömürgebir ülke için anlamı ülke zenginliklerinin talan edilmesi,halkın açlığı, sefaleti ve ulusal onurun hayasızca Ame-rikan postalları altında çiğnenmesidir.” (THKP MerkezKomitesi imzalı, İhtilalin Yolu Bildirisi’nden)

Ülkemizi oltaya yakalanmış bir balık gibi görmek...İşbirlikçileri aracılığıyla ülkenin tüm kilit noktalarını vegiderek tüm ülkeyi ele geçirmek. Emperyalist haydutlarınkendi ağızlarından ülkemizi işgalinin itirafıdır.

Ulusal onur çiğnetilmeyecekti. Vatanseverlere, dev-rimcilere düşen görev emperyalizme karşı bağımsızlıkbayrağını yükseltmekti. Yükselttik.

* 1968 Temmuz'unda Amerikan 6. Filo’suna bağlıuçak gemisinin İstanbul, İzmir, Trabzon ziyareti devrimciöğrenciler tarafından protestolarla karşılandı... ABD as-kerleri denize döküldü... Efendilerine mahçup olan iş-birlikçiler İTÜ yurdunu basarak devrimci öğrenci VedatDemircioğlu'nu katlettiler, onlarca öğrenciyi yaraladılar.

* Bir yıl sonra 6. Filo bir kez daha İstanbul'a geldi.Amerikan 6. Filo'sunu protesto etmek isteyen devrimciöğrenciler 16 Şubat 1969'da Taksim'de “Emperyalizmeve Sömürüye Son” mitingi yaparlar. Devlet destekli ge-rici-faşistlerin saldırısı sonucu Ali Turgut Aytaç ve DuranErdoğan katledildi, yüzlerce devrimci, vatansever yara-landı.

* 6 Ocak 1969'da ODTÜ'ye gelen ve "VietnamKasabı" olarak da bilinen dönemin ABD BüyükelçisiRobert Komer'in arabası ters çevrilip yakıldı. Bu anti-emperyalist eylemi yapan devrimci öğrencilerin başındaTHKP-C'nin önderlerinden Ulaş Bardakçı da vardır.

* Yıl 1972... Mahirler ve siper yoldaşları THKO’lular

“KURTULUŞA KADAR SAVAŞ” Diye Çıktığımız Bu Yolda48 Yıldır Emperyalizme Karşı SavaşıyoruzUzlaşmadık Teslim Olmadık İhanet Etmedik

BBU ONURLU DEVRİM YÜRÜYÜŞÜNÜ ZAFERE TAŞIYACAĞIZ!

EMPERYALİZMİNTASFİYE-UZLAŞMA-TESLİMİYET

SALDIRISI BİZİ TESLİM ALAMADI ÇÜNKÜ

BİZ YENİLMEZ MARKSİST-LENİNİST

İDEOLOJİYE SAHİBİZ!

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!12

Page 13: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

Ünye Radar Üssü’nde görevli İngiliz ajanı üç teknisyenikaçırdılar. Amaçları Deniz Gezmişler’in idamının en-gellenmesidir. İngiliz teknisyenler yanlarında olduğuhalde Kızıldere’de kuşatılırlar. Açılan ateşle Mahir’inşehit düşmesi üzerine daha önce aldıkları karar gereğiİngiliz teknisyenler cezalandırıldı.

Mahirler’in yolunda yürüdük. Bağımsızlık için alkanlara boyandık. İşkencelerden geçirildik. Tutsaklıklaryaşadık. Mahir’in deyimiyle bütün oklar üzerimize yağdı.Ancak bağımsızlıktan, devrimden vazgeçmedik. Bedelmi? Ödemekten geri durmadık. Ödetmesini de bildik.

* 1979 yılında Devrimci Sol’un “Emperyalizme,Faşist Teröre, İşsizliğe ve Pahalılığa Karşı Mücadele”kampanyasında faşist terörün, işsizlik ve pahalılığın başsorumlusu olarak emperyalist kurumlar hedef alındı. İs-tanbul'daki Amerikan Board Heyeti binası Devrimci Soltarafından basılıp dağıtıldı.

* ABD emperyalizmi 20 Aralık 1989'da Panama'yıişgal etti. Panama halkına karşı girişilen bu emperyalistsaldırganlığa karşı yapılan kitlesel gösterilerden biri deDevrimci Sol Güçler pankartıyla 500 kişilik bir kitleninABD Başkonsolosluğu'na yürümesi oldu.

* 1990 Ekim’inde, ABD emperyalizminin Irak’a sal-dırısına karşılık Sultanahmet, Çemberlitaş ve Beyoğlu'ndayirmiye yakın ABD askeri dövüldü.

* Emperyalist güçlerin Irak halkına karşı giriştiğivahşi saldırılarına karşılık olarak Devrimci Sol tarafından1990 yılı sonunda İstanbul, Ankara, İzmir, Adana’daaynı günlerde, yirmiye yakın emperyalist hedef bomba-lanarak tahrip edildi.

* Devrimci Sol Mart 1991'de ABD Dışişleri BakanıJames Baker'ın Türkiye'ye gelişini de bombalı eylemlerlekarşıladı. İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana’da on beşcivarında emperyalist kurum ve kuruluş bombalandı.Yine aynı günlerde Amerikan Vinnal Brown Root (VBR),TUSLOG Genel Müdürü, NATO Kuryesi John Gandy,Devrimci Sol SDB tarafından cezalandırıldı. Bu eylemlersırasında, İzmir’de bir emperyalist hedefe yönelik bombalısaldırıda Silahlı Devrimci Birlikler savaşçısı KahramanAltun şehit düşmüştür.

* 4 Haziran 1999’da Cephe savaşçıları, Amerika’nınYugoslavya halklarına yönelik saldırısının hesabını sormakiçin ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu'na yönelik lavlı bireylem gerçekleştirdiler. Eylem sonrasında Sadık Mamative Selçuk Akgün isimli Cephe savaşçıları katledildi.

* 1 Şubat 2013 tarihinde DHKC feda savaşçısı AlişanŞanlı tarafından dünya halklarının katili Amerika’nınAnkara Büyükelçiliği’ne girilerek feda eylemi gerçek-leştirildi...

Kimileri anti-emperyalizmin, bağımsızlık savaşınınmodasının geçtiğini açıktan ya da utangaçça savundular.Demokrasi deyip durdular. Biz ise, bağımsız olmayanbir ülkede demokrasinin de olmayacağını, bu anlamdademokrasi mücadelesinin bağımsızlık mücadelesinden

ayrılamayacağını söyledik. Çünkü faşizmin ülkemizdekitemeli emperyalizmdir.

Bu mücadeleyi birbirinden ayıranlar, açık ki sadecebağımsızlık mücadelesinden değil gerçekte demokrasimücadelesinden de vazgeçtiler. Avrupa Birliği emperya-listlerinden demokrasi beklediler. Bunun karşılığındaAB’nin fonlarından yararlanarak ödüllendirildiler. Bizise ABD’nin, AB’nin “terör listeleri”nin en başlarındayer aldık. Başımıza ödüller kondu. Bizim ödülümüz kat-liamlar oldu!

48 yıldır çağrımız açıktır: Kürt, Türk tüm ezilen, sö-mürülen halklar emperyalizme karşı ortak mücadele ver-medikçe kurtuluşlarını sağlayamaz, ulusal, mezhepselbaskıdan kurtulamazlar dedik. Neden böyle diyorduk?Çünkü emperyalizm döneminde ulusal sorun, ezilenhalkların emperyalizmden genel kurtuluş sorunu halinegelmiş, onunla birleşmiştir.

Baş çelişki ezilen dünya halklarıyla emperyalizmarasındadır. Siyasal ve tarihsel olarak emperyalizmhalkların baş düşmanıdır.

Bu gerçekten hareket ettik. Emperyalizmin “demokrasi,özgürlük, diktatörlüklere karşıyız” masallarına inanmadık.Ne diyordu Çin Devrimi’nin önderi Mao?

“Düşmanın savaştığı her şeyi desteklemeliyiz. Düş-manın desteklediği her şeyle savaşmalıyız.” EmperyalistlerÇavuşeskular’ı katlettiğinde de, Irak’a, Afganistan’a,Yugoslavya’ya, Libya’ya, Suriye’ye saldırdığında da te-reddütsüz bunun karşısında olduk.

Köklerimizi Mahirler’in anti-emperyalist gelene-ğinden almıştık. Biliyorduk ki anti-emperyalist olun-madan devrimci, sosyalist, ilerici, yurtsever, demokratolunamaz

EMPERYALİZMİN TASFİYE-UZLAŞMA-TESLİMİYET SALDIRISI BİZİ TESLİM ALAMADI ÇÜNKÜ BİZYENİLMEZ M-L İDEOLOJİYE SAHİBİZ!

Emperyalizm beyinleri teslim almak istiyor. Bağımsızdüşünmeyen, emperyalizmin çizdiği sınırlarda düşünenbeyinler istiyor. Ruhunu yitirmiş, halk ve vatan sevgisinikaybetmiş, emperyalist sömürü ve zulme alkış tutan, iş-birlikçi beyinler istiyor.

* Emperyalizm devrimciliğe, direnmeye, halka, sos-yalizme, silahlı mücadeleye ait ne varsa tasfiye etmek,yok etmek istiyor. Emperyalizm bugünü düşünmüyor.Geleceğini, gelecek elli yılları, yüz yılları bugünden ör-gütlüyor. Emperyalizm ne yapsa da sonunu değiştiremez.Ömrünü uzatabilir en fazla, yapmaya çalıştığı da budur.

* Emperyalizmin sonunu getirecek tek ideoloji M-Lideolojidir. Milliyetçi, İslamcı, küçük-burjuva hiçbir hareket,silahlı olsun olmasın, emperyalizme darbeler vursun vurmasınonun için nihai tehlike değildir. M-L’nin yeniden umut ol-masına izin vermeyeceğiz diyerek kendileri için en büyüktehlikeyi işaret ediyor emperyalistler.

1 Nisan2018

Yürüyüş

Sayı: 60

113TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Page 14: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

* Emperyalizm yeni bir devrim dalgasını kaldıramaz.Dünya halkları deyim yerindeyse dolmuş ve patlamayahazır bir volkan durumundadır. Korkuları bundandır.

* Bugün tek başımıza olabiliriz. Hatta bizi fizikenyok edebilirler de. Ancak bu topraklarda yeni bir Parti-Cephe’nin doğuşunu engelleyemezler. 1972’de Kızılde-re’den nasıl doğduysak, yeniden yeniden doğarız ölüm-lerden. Önemli olan teslim olmamaktır. Düşüncelerindenvazgeçmemektir.

* L. Amerika’nın, Asya’nın, Afrika’nın gerilla hare-ketleri silahlarını bırakırken, uzlaşırken biz meydan oku-yoruz emperyalizme, onun düzenine. Dünyanın heryerinde yüzlerce Parti-Cephe olmalı diyoruz.

EMPERYALİZMİN ZORUNA KARŞISİLAH ELDE SAVAŞMADANHALKIN KURTULUŞU SAĞLANAMAZ!

“Milli kurtuluşçu ve demokratik nitelikteki en küçükkıpırdanmaların bile ezilmeye çalışıldığı, milli kurtuluş-çuların ana caddelerde halkın gözü önünde kahpeceşehit edildiği, işkencehanelerde en hunharca işkenceleremaruz kaldığı bu ortamda, kanun devletinden, demokra-siden bahsetmek gülünçtür.

Ülkemizde hukuktan, kanun devletinden, anayasadan,vatandaşlık haklarından, hatta insanlık haklarından sözetmek, art niyet aranmazsa safdillikten başka bir şey de-ğildir. Emperyalizmin tahakkümüne, karşı-devrimin şid-detine karşı, silaha sarılmaktan başka çare yoktur.Partimiz, kurtuluşun yolunu, halkın silahlı savaşındagörmektedir. Kurtuluş savaşımızın bugünkü biçimi gerillasavaşıdır.” (THKP-MK, İhtilalin Yolu)

* Mahirler’den bugüne kurtuluşun yolunu halkınsilahlı savaşında gördük. Emperyalizm değişti, sosyalizmöldü, devrimler bitti diyenlere aldırmadık. Aksine kuşatmaaltında sosyalizm bayrağını daha da yükselttik. Kurtuluşa

Kadar Savaş dedik.

* Silahlarımızı yalnızca halk düşmanlarına doğrulttuk.Halka zarar vermemeyi ilkemiz yaptık.

* Silahların miadı doldu diyenlere emperyalizm yer-yüzünde olduğu müddetçe silahımız susmayacak diyehaykırdık! Kurtuluşa kadar da susmayacak!

* 48 yıldır silahımızı elimizden düşürmedik. Silahımızdevrimimizin, geleceğimizin garantisidir. Bununla birliktesilahların gücüne tapmadık. Belirleyici olan büyük silahlardeğil ideolojidir dedik. İdeolojimizin gücüyle savaşıyoruz!Yenilmezliğimiz işte tam da buradadır!

(Sürecek)

Önder Yoldaşlarımızı Anıyoruz...Ankara Halk Cephesi 28 Mart'ta, 30 Mart - 17 Nisan

Devrim Şehitlerini Anma ve Umudun Kuruluşunu Kutlamahaftası nedeniyle duyuru yayınladı. Yayınlanan duyurudaşu sözler yer alıyordu;

"30 Mart 1972’de Mahir Çayan ve 9 yoldaşı Tokat’ınKızıldere Köyü’nde katledildiler. O günden bu güne katle-dildik, direndik ve inancımızdan hiç bir zaman vazgeçmedik!O günden bu güne dönmedik yolumuzdan, sürdürdük devrimiddiamızı. Sıla olup katledildik, 500 günü aşkın süre emek-çilerle direndik, onlarca insanımız tutuklanmasına rağmenbitmedik! Bizler iktidar iddiamızı 72’den beri nasıl sürdü-rüyorsak öyle sürdürmeye devam edeceğiz!

Tüm halkımızı 31 Mart Cumartesi saat 12.00’de Ma-hir’lerin katledilişinin 46.yılında Karşıyaka MezarlığındaMahir’leri anmaya bekliyoruz.

Kızıldere Son Değil Savaş Sürüyor!Mahir’den Dayı’ya Sürüyor Bu Kavga!Kızıldere Şehitleri Ölümsüzdür!Mahir, Hüseyin, Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş!"

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!14

Page 15: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

Maliye Bakanı Naci Ağbal, özelleştirme programındakikuruluş ve varlıklarla ilgili olarak açılan ve 2017-2018yılları arasında sonuçlanan 324 ihalelerin toplam bedelini 2milyar 434 milyon 10 bin 480 lira olarak açıklamış.

Memleketin satılmayan bir yeri kalmadı, her tarafısattılar. Bir yılda 324 ihale, kaç yandaşı zengin ettiler, kaçkişinin işine son verdiler... Her özelleştirme sömürünün

artması, açlığın çoğalması, işsizliğin artması demektir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba-kanlığı ‘Çocuk İşçiliği ile MücadeleEylem Planı’nın yol haritası belirlen-miş.

Jülide Sarıeroğlu; “Bu sene çok yoğunproje faaliyetlerimiz ve de saha çalışma-larımız olacak” demiş. Fiziksel ve ruhsalgelişimlerine uygun olmayan işlerdeçalıştırılan veya dilencilik yaptırılan ço-cuklar için harekete geçecekmiş. Çocuklarçalışabilir; ancak fiziksel ve ruhsal geliş-melerine engel olmasın diyor…

Sosyalizm çocuk işçiliğini yokedeceğiz der, kapitalizm aşırılıklarıönleyeceğiz der... İkisi arasındatemel fark budur... Öte yandanbinlerce çocuğun ölümüne nedenolan AKP politikası çocuklarınsorunlarına çözüm olamaz...

Sedat Peker ÖSO denilen çapulculara çelikyelek göndermiş.

Nereden buluyorsun bu parayı?Bir çapulcunun böyle öne çıkartılması mafya

devleti olduğunun kabuludür aynı zamanda.

Patates üreticileri kan ağlıyor. 55 kuruşa mal edilen

patates, 30 kuruşa bile satılmıyor. Depolarca yüz binlerce

ton patates satılmayı bekliyor. Nisan ayına kadar depo-

lardaki patatesin tüketilmesi gerekiyor. Aksi halde ürün

çürüyecek. Tarım politikalarının sonuçlarını böyle yaşıyoruz...

Bir yandan çürüyen ürünler, öte yandan açlık, beri

yandan yurtdışından gelen tarım ürünleri ve açılan pa-

zarlar... Yerli patatese pazar açılmadığı için satılmıyor... Halka ulaştırabilse üreticinin böyle bir

sorunu olmaz, halkımızucuz patatesi buluncadeğerlendirecek onlarcayol yöntem bulur... Üre-tici ile tüketici arasındakien sağlıklı bağı bizler kur-malıyız...

Kuveyt kendi ülkeleinde yapılacak hava limanıiçin 2016’da Cengiz İnşaat’ı ihaleye davet etmiş.Cengiz İnşaat da en uygun teklifi vermiş ve 200milyon dolara ihaleyi almış. Memnun olmuşlarve yeni ihaleler almışlar.

Yeni ihaleler toplamda 250 milyon dolarmış...Gazeteler bunu Türkiye 250 milyon dolar kazandıdiye haberleştirdi. Hadi canım oradan... KazananTayyip ve zenginleri... Halka ne düşecek bu para-dan? Koca bir hiç... Kazandık diye duyururlar...

Hapishanelerin işyurtları Kurumlarında50 binden fazla hükümlü istihdam ediyor.Tutsaklar günlük 14 TL’ye çalışıyorlar... 30gün çalışan tutsakların eline sadece 420 TLgeçiyor...

İşyurtları Kurumu’nda, 288 şube ve 1700atölye ile 180’den fazla işkolu varmış. Buişyurtlarında günlük 450 bin ekmek yapılıy-ormuş. Geçen sene tekstil atölyelerinde;Gençlik ve Spor Bakanlığı’na 500 bin adet eşofmantakımı, Yüksek Seçim Kurulu’na 1 milyon 200 binadet seçim torbası, Adli Tıp Kurumu’na 53 binadet cenaze torbası, PTT’ye 250 bin adet kargotorbası ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na 87bin adet farklı kıyafet üretildi. Milli Eğitim Bakanlığıiçin 50 bin adet okul sırası yapılmış.

Yeni hapishaneler açılıp hükümlüler köle gibiçalıştırılıyor. Bunun adı meslek öğretme oluyor,devlet içinde kölece çalışma... Bu kadar hapishaneyi

boşuna yapmıyorlar...

Adana'nın Ceyhan ilçesinde, sosyal medya paylaşımlarıgerekçesiyle gözaltına alınan 14 kişiden 6'sı, çıkarıldıklarımahkeme tarafından "örgüt propagandası" ve "Cumhur-başkanına hakaret" suçlamasıyla tutuklanmış… Bu iddia ilegünlerce gözaltında tutuldular.

Gazi’de katledilen Oğuz ve Kerem isimli çocukların aileleriadalet istiyor, katillerin tutuklanmasını istiyorlar. Katillerrahat rahat dolaşırken öte yandan sosyal medyadaki enufak eleştiriler tutuklama baskısı ile karşılaşıyor... Türkiye’dekiadaleti temsil eden çok çıplak bir örnek...

Yargı Erdoğan'ı ayakta alkışladı.Yeni atanan 1236 hakim ve savcıyı sa-rayda ağırladı Erdoğan!

Salona giren Erdoğan ile BaşbakanYıldırım’ı ayakta alkışlarla karşılamış-lar. Avukatlıktan hakim ve savcılığageçtiler. AKP'nin yargıdaki kulu kölesiolacaklar. Yargıyı istedikleri gibi dizaynedince faşizmi daha rahat yönetecekler.

Ethem Sarısülükdavasında ‘Taksirleölüme neden olma’suçundan sadece 1 yıl4 ay 20 gün hapis cezasıverildi. Bu hapis ce-zasını da 10 bin 100lira adli para cezasınaçevirdi. Yargıtay bu ce-zayı bozmuş ve 10 bin100 lira olan para ce-zasını 15 bin 200 lirayaçıkarmış.

İşte faşizmin adale-ti, 10 bin değil 15 bin-miş ceza miktarı... Pa-ranız batsın sizin...Tüm ailelere yaşat-tığınız acıların hesabınısoracağız...

BİZDEN....BİZDEN....BİZDEN....BİZDEN....BİZDEN....BİZDEN....BİZDEN....BİZDEN....BİZDEN....BİZDEN....BİZDEN....BİZDEN...

15TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Page 16: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

- Bir devrimci için, bizden öncekiyoldaşlarımızın pratik deneylerindenkazanılan yararlı bütün değerler endeğerli varlığımızdır. Bu tür deney-lerin bilimsel olarak geleceğimizekılavuzluk etmesi konusunda hiçbirtereddüt yaşanmamalıdır.

Bu deneycilik değil Marksist-Le-ninistlik'tir.

- Bir devrimci eleştirilere önemvermiyor ve özeleştiri yapmıyorsaişte o zaman deneyci olmuştur. Birinsan gerçekten devrimci olmak is-tiyorsa M-L deneyciliği esas alıp darpratikçiliği aşmak zorundadır.

- Bir devrimci dar pratikçilik yaniolaylara sadece kendi gördükleri,kendi bakış açısı, bilgi kapasitesi vedüşünce ufkuyla bakar-değerlendiririse. Olaylara bir bütün olarak baka-maz. "Ben yapmazsam, bu iş yapıl-maz. Ben olmazsam biter" bakışıhakim olur. Yani olaylara subjektifbakar ve değerlendirir... Böyle oluncada başladığı işi, çoğu zaman sonunakadar götüremez. Belli bir yerdensonra gerçekler karşısına çıkınca dev-rimciliğini bitirme noktasına kadargelir.

- Bir devrimcinin elbette ki ken-dine özgü bilgi, beceri ve yeteneklerivardır. Bunları değerlendirmesi, dev-rimin hizmetine sunması en güzelve doğru olandır. Ama bir örgütüniçinde bu sadece bir parçadır. Bütündeğildir. Örgüt milyonlardır, bir dev-rimci de milyonların içinde sadecebir damladır.

- Bir devrimci asla ve asla teoriyiküçümsememelidir. Ya da sırf ağzımızlaf etsin diye öğrenmemeliyiz bilgi-yi.

- Bir devrimci, öğrendiklerini ha-yata geçirmelidir. Kulaktan dolmabilgilerle, sağdan-soldan duydukla-rıyla ve anlatılanlarla hareket etme-melidir. Somut ve net olmayan bil-giler, her zaman yanlış yapmamızaneden olur. Teori, bir insan için başsa,pratik de gövdedir.

- Bir devrimci nasıl ki başıgövdesinde ayrıldığında yaşa-yamaz ölür ise, teori-pratik de

öyle bir şeydir. İkisi birbirinden ayrıolduğunda mücadele sürdürülemez.

- Bir devrimci, yaptığı işin neiçin olduğunu, neye hizmet ettiğinibilmelidir. Eğer bunun neye hizmetettiğini, amacını, hedefini bilirse, ozaman devrime, mücadeleye gerçekbir şekilde hizmet etmiş olur. Yoksasadece bir şeyler yapmak için yapmışolur. Hedefi, rotası belli olmayan birgemi gibi bırakır kendisini engin su-lara ve üç beş gün sonra gelen üçbeş dalgayla kaybolur gider.

- Bir devrimci salt kendi deneyve tecrübelerini kıstas alıp, buna göredüşünüp, buna göre iş yapmamalıdır.Sınırlı deney ve tecrübeyle belkikısmi başarılar elde edebilir. Fakatbu öncelikle küçük, zayıf bir iş yap-madır. Sorunun, olgunun teorik altyapısı olmadığı için iş tesadüflerekalır.

Çünkü meseleyi neden ve nasıl-larıyla düşünüp sonuç çıkaramaz.Neden ve nasıl sonuçlarını açıkçaortaya koyamadığı için de başarınındevamlılığı olmaz ve sürekli havadakalır.

- Bir devrimci teoriyi küçümseyippratiği öne çıkardığında kendi dev-rimciliğini sağlam bir temele oturta-maz, bilimsel olarak sosyalizmi kav-ramadığı için devrimciliğini büyü-temez.

- Bir devrimcinin perspektifi ken-dini sürekli yenilemek olmalıdır. Ka-lıplarla, dar pratikçilikle devrimciliğiniömür boyu sürdüremez. Sürekli öğ-renmelidir ideolojimizden, tarihimiz-den, halkımızdan ve yoldaşlarımızdanöğrenmelidir...

- Bir devrimci sadece kendi pra-tiğine ve kendi gözlemlerine inanı-yorsa hayatı, doğayı ve süreci anla-yamaz. Emperyalizmin, faşizmin bu-günkü politikalarını, yaşanan sürecibütünüyle göremediği için; nasıl ce-vap verilir, nasıl bir politika belirlenir?Bunları doğru saptayamaz.

- Bir devrimci devrimin nasıl ola-

cağını bilmek zorundadır. İçinde ya-şadığı toplumu, düşmanı, ülke ger-çeğini bilmeden devrime katkısı ola-maz. Bunu öğrenmenin yolu; okumak,araştırmak ve devrimci doğrularıkavramak ve kavratmaktır.

- Bir devrimci, bilgi sahibi olmakadına önüne geleni okumamalıdır.Okumak, ihtiyaca göre belli bir prog-ram ve eğitim işidir.

Nitelikli, seçici, ihtiyacı doğrutespit edip ona göre doğru kaynaklarıokuyarak kendimizi eğitebiliriz.

Bu nasıl tespit edilecek? En ba-sitinden 5N 1K sorularıyla olur.

- Bir devrimci kıdemlilik taslıyor,yükseklerden sadece emirler yağdı-rıyorsa, sadece kendine verilen işleriyapıyorsa kör olmuş demektir.

Devrimin, halkının ve yoldaşla-rının ihtiyaçlarını görmeyen, kör ol-muş demektir. Kendinden başka hiçbirşeye duyarlılık göstermiyor demektir.Kendini mücadele içinde misafir yada destekçi görüyor demektir. Oysabir devrimci, misafir değil ev sahi-bidir. Devrimin ve örgütün sahibidir,öyle hissetmeli ve davranmalıdır.

- Bir devrimci eleştirilere önemvermiyor ve özeleştiri yapmıyorsaişte o zaman gerçekten deneyci ol-muştur. Kendi doğruları dışında herşeye kulaklarını tıkamış, kendi sesidışında ses duymuyor demektir.

Oysa eleştiri, emeğin ve sevgininen yoğunlaşmış halidir. Hele eleştiriyiyoldaşlarımız yapıyorsa, o anda ak-lımıza yatmasa bile mekanik de olsa“mutlaka bir bildikleri vardır” diyeüzerine düşünmeliyiz. Çünkü yanlışıeleştirmek, yanlış yaptığımızda öze-leştiri vermek ve değişmek bizimiçin namus anlayışımızdır.

- Sadece kendi gözlem ve deney-lerimiz, hayatı anlamaya ve sorunlarıçözmeye yetmez. Milyonlarca gözve kulağa sahip olan, onlarca yıllıkbilgisi, binlerce yıllık isyan gelene-ğinden süzülüp gelen örgütümüzegüvenmeliyiz. Ancak bu güvenle darpratikçi olmaktan kurtulup devrimcidoğrularla düşünebiliriz.

DAR PRATİKÇİLİK

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!16

Page 17: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

HALKA KALKANELLER KIRILACAK;

ER YA DA GEÇ!

Faşist terör, halkın her kesiminitehdit ediyor. Direnen halkın mimarıAlev Şahin'e sivil faşistler saldırıyor.Grup Yorum üyelerinin yakınları, te-lefonlarla tehdit ediliyor. Yüksel Cad-desi'nde bir türlü kıramadıkları dire-nişe karşı yine sivil faşistleri devreyesokmaya çalıştılar.

Resmi faşist terör ise, her alandadevam ediyor. Mahallelerin devrim-cilerine karşı operasyonlar yapılıyor;dernekler, kültür merkezleri basılıyor,Newroz gösterilerine saldırılıyor. Faşistterör, halkın sanatçılarını, halkın avu-katlarını, halkın mimar mühendislerinicezalarla, tehditlerle, tutuklamalarlasindirmeye çalışıyor.

Faşist terör, bu ülke tarihinin herdöneminde vardır. Boyutları, biçimideğişse de hep vardır.

Halkın silahlı örgütlenmeleri, işteaynı zamanda bu nedenle zorunludur,kaçınılmazdır.

Türkiye halkları faşist teröre karşı,1970'lerin başından itibaren örgüt-lenmiştir. İlk defa bu dönemden iti-baren silahlı örgütlenmelere sahipolmuştur. 1978'den itibaren, DevrimciSol'la birlikte çok daha yaygın askeriörgütlenmeler oluşturulmuş, halk,mahallelerde, üniversitelerde savunmagücüne sahip olmuştur.

Bu süreç-teki faşistsaldırıları ,FTKSME'ler(Faşist Terö-re Karşı Si-lahlı Müca-dele Ekiple-ri) ile püs-kürtmüş, misillemelerle faşist terörügeriletmiş, faşist odakları dağıtmıştır.

Faşizm halkımızdan daha güçlüdeğildir. Faşizm elindeki tüm güçlerle,sivil faşistlerle, resmi polisi, MİT'iile her türlü provokasyon ve katlia-mıyla halkları sindirmek istemiştir.

Ancak karşılarına halkın silahlıörgütlü güçleri, gerillaları, halkınmilisleri çıkınca bütün planları bo-zulmuştur.

Resmi ve sivil faşist terörün halkıteslim alma planını bozan ve boza-bilecek tek güç, halkın örgütlü gü-cüyle birleşmiş devrimci şiddettir.Bugün de bu geçerlidir.

Halkımızın güvende olması, resmiveya sivil faşist terör karşısında ça-resiz kalmaması, milis örgütlenme-sinden geçer.

AKP faşizminin Yüksel Caddesi'nde, Düzce'de Alev Şahin'e karşısivil faşistleri kullanması, AKP'nin

kendine bağlı sivil faşist çeteleri ör-gütleme planından ayrı değildir.

AKP mafyayı kullanarak, milli-yetçilik ve şeriatçılık temelinde sivilfaşist örgütlenmeler oluşturarak, hal-kın mücadelesine karşı ordu ve polisdışında kullanabileceği örgütlenmelerde oluşturmaya çalışıyor.

Basına yansıyan "komando kamp-ları", Yüksel'de, Düzce'de saldırançetelerin polisin ve iktidarın hima-yesinde olması, mafya şeflerinin birgecede tahliye edilip iktidarın emrialtına alınmaları, bu hedefinden ayrıdeğildir. AKP faşizminin bu politi-kalarına, halkın cevabı yine milislerolmak zorundadır.

Gençliğe; halkın savunması içinsopayla, sapanla, silahla örgütlen-menin zorunluluğunu kavratabilme-liyiz. Çünkü faşist terörün anladığıtek bir dil vardır: O da devriminşiddetidir.

Şahanlara Film ÖnerisiKara Melekler (Seni Halk AdınaÖlüme Mahkum Ediyorum)

Bu filmi izlemeliyiz;

çünkü halk düşmanlarının cezasız kalmayacağınabir kez daha inancımız artacak.

Çünkü ilkeli kurallı olunduğunda mutlaka sonuçalınabileceğini bir kez daha göreceğiz.

İbrahim Çuhadar“Korksun düşmanlarımız. Hesap

sormaya devam edeceğiz.

Seyhan’ımızın kömürleşen bedenisavaş çağrımız, düşmandan hesap sor-ma bilincimizdir.”

ŞehidimizdenŞahanlara

MİLİSLER MAHALLENİN ŞAHANLARIDIR

1 Nisan2018

Yürüyüş

Sayı: 60

17TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Page 18: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

Sınıflar mücadelesi tarihi kanla ya-zılmış keskin bir mücadeledir. Burju-vazi geçmişten edindiği tecrübe ileişçi sınıfına saldırıyor. Bizim tarihimizburjuvazinin tüm saldırılarını püskür-tebileceğimiz ve işçi sınıfının müca-delesine ivme kazandırıp atılım süreciyaşatabilecek deneyimlerle dolu.

Gerek dünyada gerekse de ülke-mizde işçi sınıfının iktidarı için mü-cadele edip şehit düşenlerimiz var.Her biri ayrı ayrı bir değer, gelenekve miras bırakmıştır.

DİH olarak bizler de tarihimizden,şehitlerimizden öğrenip onlardandevraldığımız bayrağı daha ileri mev-zilere taşıyoruz. Bugün OHAL adıaltında faşizm dizginsizce saldırıyor.Her gün en az beş işçi yaşamını yi-tiriyor. Torun Center’da bozuk asan-sörden düşerek yaşamını yitiren onişçi için sadece 60 bin TL para cezasıverdiler. Bu para Torun Center’dasadece üç dairenin bir aylık kirasıdır.Mahkemenin dahi masrafı seksenbin lira iken on işçinin hayatına bi-çilen değer sadece 60 bin lira. Somadavası ise FETÖ bahanesiyle karış-tırılmak istenmiş ancak avukatlarınmüdahalesi ile bu oyunun oynanmasıengellenmiştir. Sadece son bir haftadayaşanan bu iki örnek dahi ülkemizdeişçi sınıfının karanlık bir kuyuyaatıldığını göstermeye yeter.

Faşizm var. Haklar gasp ediliyor.İşçi sınıfı büyük oranda örgütsüz…Sendika yöneticilerinin işçi sınıfı ilebir bağı kalmamış, iplerini patronlarıntuttuğu piyonlar haline gelmiştir.Ancak yine de tüm bu olumsuzluklarbizi karamsarlığa itmiyor. Çünküçok daha zor koşullarda şehitlerimizkavgamızı hep ileriye taşıdılar.

Şehitlerimizin yaşamı bizler için

bir okuldur. Bu okulda direngen ol-mayı, vefalı, fedakâr olmayı, ne ko-şullara ne de düşmana teslim olma-mayı, yoldaşlığı, emekçi olmayı öğ-reniyoruz. Sınıflar mücadelesindeonların kılavuzluğunda yolumuzadevam ediyoruz.

Bedii Cengiz, 12 Eylül günlerininen zor anlarında dahi mücadeleyietiyle tırnağıyla ayakta tuttu. Aranırdurumda olması, yaşadığı yokluklaronu yıldırmadı. Tutsaklık koşulla-rından çıkıp mücadelenin bir sıraneferi olarak görevler üstlendi. So-rumluluklar aldı. Eksikleriyle yüz-leşmekten çekinmeyen ve bir eksiğinigördüğünde kendisini ilk eleştirenyine kendisi oldu. Sabır ve müteva-zılıkla devrimin hamalı, ustası, ko-mutanı ve kurmayı oldu.

Bedii Cengiz 12 Eylül koşullarınateslim olan değil tam tersine en zorlukoşullarda mücadeleyi omuzlayanoldu. Bugün de OHAL koşullarınateslim olmuyoruz. Onun fedakârlığıve mütevazılığı ile işlerimizi ele alıpyeni direnişler yaratacağız.

İbrahim İlçi, tutsaklık koşullarındahep dışarıya çıkmayı istedi. Tümözgürlük eylemlerinin içinde yeraldı. O mücadelenin sıcaklığıylasoluk alıp verenlerden oldu. Diren-genlik, cesaret onun en öne çıkanyanlarıydı. Bugün ise onun bizemiras bıraktığı dava adamlığı ile hepdaha ileri örgütlenmeler yaratıp sı-nıfsal düşmanlarımızı yok edecekolan savaşı büyütme idealimize dahasıkı sarılıyoruz.

İbiş Demir ve Güler Ceylan, ikiside tekstil işçisiydi. Onlar sıradan birişçi olarak yaşamak yerine işçi sını-fının kurtuluşu için örgütlü müca-deleyi seçtiler. Onlar düzenin gemisini

kurtaran kaptanı olmayı değil tümemekçi sınıfların kurtuluşu için sa-vaşan iki Cepheli oldular. Onlarınişçi sınıfını ezen, kanını, canını alanpatronlara karşı silahlanmış bilincidirbize miras kalan.

İsmet Erdoğan, düzenin kendisinesunduğu tüm nimetleri elinin tersi ilesilip hareket ile bütünleşendir. Onuniçin örgütün ve devrimciliğin dışındabir yaşam yoktur. Ve o yaşamını adadığıişçiler, emekçiler ile hep iç içe olmuş,onların haklarını aramak için gözaltınaalınmış, daha yüksek ücretle çalışırkensendikalı olarak asgari ücret almıştır.Çünkü onun yaşamında ben yok, bizvardır. Biz demek örgüt demektir.Devrimin çıkarlarını her şeyden üstüntutmaktır. İşte ondan bize kalan bumiras ile Devrimci İşçi Hareketi’nidaha ilerilere taşıyoruz.

Oğuz Meşe, düzenin yozlaştırdığıbir kişilikten sıyrılıp devrimin temizsaflarında arındı.

Hakkını aradığı işçiler için mü-cadele ederken yeri geldi linç edildi.Defalarca gözaltına alındı. Gecesinigündüzüne katıp eylemden eylemekoştu. Ancak inancı ve coşkusu onudağlara doğru, halkın savaşçısı ol-maya götürdü. Bugün onun kabınasığmayan coşkusu ve militanlığıdırbize miras kalan.

Devrimci İşçi Hareketimizin bu-günlere gelmesinde şehitlerimizinpayı büyüktür. Burada adını saya-madığımız daha yüzlerce şehidimizinbize mirasıdır DİH. Bu miras işçisınıfını nihai kurtuluşa götüren yoldur.

Şehitlerimizin bize gösterdiği yol-dan, onlardan öğrenip öğreterek yo-lumuza devam edeceğiz. Çünkü bi-liyoruz ki gelecek sosyalizmin, ge-lecek bizimdir…

İŞÇİ HAREKETİ ŞEHİTLERİ KAVGAMIZDA YAŞIYOR,BİZE YOL GÖSTERMEYE DEVAM EDİYOR

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!118

Page 19: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

D e v r i m c iİşçi Hareketi’niyaratıcılarındanbiri olan İbra-him Erdoğan 12Temmuz’da şe-hit düştüğündeardından yol-daşları şu satır-lar yazdı;

"Hareketimi-zin oluşumun-dan itibaren çe-

şitli görevler� alan� İbrahim yoldaş,1980 öncesi Devrimci İşçi Hareketi'ninyaratılmasında büyük bir pay sahibidir.Başta Çağlayan ve Gültepe olmak�üze-re İstanbul'un birçok gecekondu sem-tinde, faşist saldırılara�karşı koyuşta,faşist işgallerin kırılmasında, devrim-ci/örgütlü mücadelenin geliştirilme-sinde, Devrimci İşçi Hareketi'nin te-mellerinin atılıp, işçi sınıfının örgüt-lenmesinde onun bitmek tükenmek�bil-meyen enerjisi, sabrı, inatçılığı, hoş-görüsüne�sınırsız�özverisi�vardır."

Emeği ile, kanıyla, canıyla,Devrimci İşçi Hareketi’nin yara-

tılmasında emeği geçen İbrahim Er-doğan tüm DİH'lilere yol göstermeyedevam ediyor.

İbrahim abinin disiplinliliğini biryoldaşı şöyle anlatıyor;

“Aynı disiplini, aynı bağlılık vesahiplenmeyi İbrahim'in bulunduğuher yerde görmek mümkündü.”

Disiplin dediğimiz şehitlerimizdenaldığımız güçtür.

İbrahim abi de disiplinli olmayıkendinden önce mücadelenin içindedövüşerek şehit düşen,

Ulaşlar’dan,Cevahirler’den,Mahirler’den öğrendi. Onun bir işi yapmaktaki ısrarı,

ertelemeciliğe karşı tahammülsüzlüğüve buna ilişkin tavrı çok nettir.

`80 öncesi bir arkadaşın işyerinindüşman tarafından tespit edilmesi du-rumuyla karşılaştık. İşyerinde hareketeait pek çok silah vardı. İçerideki si-lahların taşınması için ben bir araba,bir arkadaş ise işyerindeki tezgahları

sökmek için gerekli aletleri ayarla-yacaktı. İbrahim de bize yardım edecekve hep�birlikte söküp�taşıyacağız. Sa-bah işyerinin önüne gittiğimizde tez-gahları sökecek aletleri ayarlayacakolan arkadaşın gelmediğini gördük.Biraz bekledik, gelen olmayınca İb-rahim'le birlikte elimizde olan birtornavidayla sökmeye başladık. Diğerarkadaş "Bu şekilde de ancak üçgünde sökeriz, şimdi bırakalım başkabir gün sökeriz" dedi. İbrahim onadöndü ve "Başka bir gün, ne zaman?Başka bir gün insanlara işlerinizi bı-rakın gelin mi diyeceğiz?��Bizim ar-kadaş bugün takımları getirmemiş, ozaman getireceğinin garantisi var mı?Tam da�DY'lilerin mücadeleye bakışıgibi bakıyorsun bu işe. Onlar da hepbaşka zamana erteliyorlar. Hem ko-nuşacağımıza hepimiz çalışsak bu işibitiririz."

İbrahim abinin 20 yıllık devrimciyaşamına baktığımızda; her türlü be-deli ödediğini ama asla teslim olma-dığını görürüz.

12 Eylül faşist cuntasının hükümsürdüğü günlerde eşiyle birlikte göz-altına alındığında tavrının direnmektenyana olduğunu görürüz.

12 Eylül cuntasından güç olanpolislerin tüm işkence yöntemlerinekarşı direnişini görürüz, moral silahınıasla düşmana teslim etmediğini gö-rürüz, eşine yanında yapılan işken-celere dayanmasını, 12 Eylül’ün iş-kence merkezinden başı dik çıktığınıgörürüz.

Tutsaklığında ise tüm Cepheli tut-sakların İbrahim abisidir.

Onun komüncülüğü yıllardır ku-laktan kulağa anlatılırdı. "İbrahimyoldaş cezaevindeki komün yaşamı-mızı, gelecek sosyalist toplumun nüvesiolarak görür, komün�mallarına�da buanlayışla kıskançlıkla sahip çıkardı.Komüncü de olduğundan komün eş-yalarının kullanımında hepimize köksöktürürdü."

Bu düşünce tarzı İbrahim abideöylesine içselleşmiştir ki; firari yol-daşlarla son anda oturmuş sohbetederken bile "Bunlar şu konu ile ilgili,gerek görürsen şöyle halledersin" diyekonuşmaya devam ediyordu.

84 ölüm orucunun birinci ekibindeyer alan, hücre hücre direnen İbrahimyoldaşın inancı, düşmanın inançları-nızdan soyunacaksınız tavrını yerlebir etmiş, gelecek kuşaklara fedanınyolunu açmıştır.

70'li yıllardan başlayarak şehitdüştüğü güne kadar devrimci müca-delenin örgütlenmesinde onun emeği,cüreti ve disiplini vardır.

Yılları bulan tutsaklık koşullarınason verirken, attığı adım savaşın veyoldaşlarının yanı olmuştur.

İbrahim Erdoğan için bir ömürboyu devrimcilik yapmış, bu uğurdaher türlü bedeli ödemiş, hep ileriyebakmış, her adımı halk için atmıştırdiyebiliriz.

Tüm DİH'liler İbrahim yoldaşındüşüncelerini, yaşamı ve mücadelesiniörnek almalıyız.

ŞEHİTLERİMİZ YOL GÖSTERMEYE DEVAM EDİYOR

"...İşçi sınıfının kendiliğinden sos-yalizme çekildiği sık sık söylenir. Bu,sosyalist teorinin işçi sınıfının sefale-tinin nedenlerini, başka herhangi birteoriden daha kötü ve daha doğru birbiçimde ortaya çıkarmıştır ve bu ne-denden ötürü, işçiler bunu çok kolay-lıkla özümlerler ama yeter ki bu teorikendiliğindenliğe varmasın, yeter kibu teori kendini kendiliğindenliğebağlı kılmasın. Çoğu kez, buna garantigözüyle bakılır. Ania Raboçeye Dye-lo'nun unuttuğu ve çarpıttığı da iştebudur. İşçi sınıfı kendiliğinden sos-yalizme doğru çekilir; ne var ki, enyaygın (ve sürekli olarak ve çeşitlibiçimler altında canlandırılan) burjuvaideolojisi, kendisini, işçi sınıfı üzerindekendiliğinden daha da büyük ölçüde,kabul ettirir. "

(Ne Yapmalı, sayfa 47, Lenin)

BİR MİLİTANAÖğren ayrımına varmayı inceliklerinVe çiçeklerin kokularını ayırmayıHakkın yok ara sıra bile yanlış yap-

mayaUzun yollar için dünyaya geldin.“gündem”inde ışık var seçtiğin yolunVe cesaret yalnızca insana özgü!

NİCOLE DRAGOŞ

1 Nisan2018

Yürüyüş

Sayı: 60

19TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Page 20: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

DİSK emperyalist bir kuruluşaIPSON (Sosyal Araştırmalar Ensti-tüsü) ile birlikte "Türkiye işçi sınıfıgerçeği" adıyla bir rapor yayınladı.

Ne vardı bu raporda?1- Ücretler düşük. 2017 sonu itibariyle işçilerin or-

talama giydirilmiş net geliri 1894TL’dir. 2017 yılı asgari ücretin 1404TL olduğu düşünülecek olursa işçi-lerin ortalama net kazançları asgariücrete yakındır.

2- Sigortasızlık kaygı verici.İşçilerin yüzde 18’i çalıştığı iş-

yerinde sigortası olmadığını belirt-miştir.

3- Geçim sıkıntısı büyüdü.İşçilerin yüzde 54’ü ay sonunu

zorlukla getirdiğini ifade ediyor. 4- Çalışma süreleri uzun. OECD ülkelerinde haftalık orta-

lama çalışma süresi 40,4 saat ikenTürkiye’de 49,3 saattir.

5- Sendikalaşma düşük. Araştırmaya göre işçilerin yüzde

87’si sendikasızdır. İşçilerin yüzde44’ü sendikalara olumlu bakmak-tayken, olumsuz bakanlar ise yüzde16’dır.

6- Sendikalı işçilerin çalışma veyaşama koşulları sendikasızlara göredaha iyi.

7- İşçiler dörtte bir yıllık izninikullanmıyor.

8- Çalışma hayatının en önemlisorunu düşük ücret ve işsizlik.

9- İşçilere yönelik ayrımcılık yay-gın, kadın işçilere yönelik ayrımcılıkyüksek.

10- İşyerlerinde sağlık ve güvenlikönlemleri yetersiz.

11- İşçilerin en yaygın sosyal faa-liyeti TV izleme ve sosyal medya.

DİSK Genel Başkanı Kani Be-ko'nun Nazım Hikmet Kültür Mer-kezi’nde sunduğu bu raporda işçi sı-nıfının gerçeği, bugün içinde bulun-duğu durum anlatılmaya çalışılmış.

Onların deyimi ile bu "işçi sınıfı-nın manzarası" ortaya çıkartılmış.

Bu madalyonun bir yüzü.Peki DİSK'in içinde bulunduğu

durum nedir? Peki DİSK'in gerçeği nedir? DİSK'in manzarası nedir?

İşçi sınıfının mücadelesinde 50yılı geride bırakan DİSK işçilerinkarşına çıkıp işçi sınıfının bu gerçeğinideğiştiririz diyor mu?

Kani Beko açıklama yaparkenşöyle bir cümle kuruyor; "Somut du-rumu bilmeden ve ona uygun politi-kalar üretmeden sendikal mücadelebaşarıya ulaşamaz. Oku attıktan sonranişan alınmaz. Önce nişan almak,hedefi iyi belirlemek, sonra oku fır-latmak gerek."

DİSK yöneticileri bu sözün hak-kını veriyorlar mı?

Somut durum ortada, bu somutdurumdan yola çıkarak oku atmadanönce nişan alacaklar mı?

Yani "Türkiye’de işçi sınıfınıngerçeği" raporunda yazdıkları işçileringerçeklerini tersine çevirebilecek mi?

DİSK mücadele tarihine baktığı-mızda buna evet dememiz mümkündeğil.

Çünkü; İşçi sınıfının mücadelesinde

DİSK'in durduğu yer işçilerin değildüzenin, patronların yanıdır.

15-16 Haziran işçi direnişindenbugüne kadar DİSK mücadelesi hepgeriye doğru seyir izlemiştir.

15-16 Haziran’da haklarını almakiçin direnişe geçen işçilere radyodandirenişi bitirin diye anons yapan yö-neticilerinin düşünceleri ile bugünküDİSK yöneticilerinin düşünceleri ara-sında fark yoktur.

DİSK yöneticileri 15-16 Hazi-ran’da haklarını almak için direnişegeçen işçileri nasıl sakinleştirmeye,düzene yedeklemeye çalıştılarsa bu-gün ki DİSK yöneticileri de işçigrevlerini satıyorlar, işçi direnişlerinekarşı sessiz kalıyorlar.

OHAL'den bu yana işten atılanişçilerin geri alınması için bir şeyyapmıyor.

3. hava alanı inşaatında öldürülen400 işçi için bir şey yapmıyor.

AKP'nin taşeronlaşma yasası ileişten atılan taşeron işçiler için birşey yapmıyor.

Bu anlayış; Yani 15-16 Haziran direnişlerini

düzen içine çekmeye çalışan anlayış12 Eylül askeri faşist cuntası karşında

işçi sınıfının yüzünü güldüren değilkızartan manzaraların yaşanmasınaneden olmuştur.

Askeri faşist cunta tarafından ara-nan sendika yöneticileri soluğu işçi-lerin yanında, işçi direnişlerinde değilsıkıyönetim komutanlıklarının önündealmışlardır. Sendika yöneticileri birbir cuntaya teslim olmuşlardır. Tut-saklık koşullarında ise hapishane di-renişlerinin içinde değil uzağındadurmayı tercih etmişler, tek bir ha-pishane direnişine katılmamışlardır.

12 Eylül faşist cuntası tarafındankapatılan DİSK için DİSK'li yöneti-ciler direnmek yerine boyun eğmeyitercih etmiştir.

12 yıl sonra faaliyetlerine izinverilen DİSK ehlileşmiştir.

Çağdaş sendikacılığı keşfetmiştir, İşçiler adına "işyerimizi seviyoruz"

diye açıklamalar yapmışlardır. 28 Şubat sürecinde ise DİSKin

safı daha da netletmiş, düzen içi çe-lişkilerde MGK'nın yanında yer alarakMGK sendikacılığı yapmıştır.

Kısaca DİSK'in geçmişine baktı-ğımızda;

- uzlaşma,- icazet,- teslimiyet görüyoruz. Bugün DİSK yöneticileri ne işçi

sınıfının gerçeğini ne de kendi ger-çeğini değiştirecek bir güce sahiptir.

İşçi sınıfının sorunlarını çözmek,raporlar yayınlamakla biz somut du-rumu tahlil ediyoruz.

"Oku attıktan sonra nişan alınmaz"diye boyundan büyük laflar sarf ede-rek olmaz.

Soruyoruz; Raporda yayınladığınız işçi so-

runlarını çözemezler,Okla nişan alamazlar. DİSK'in bugün bunu yapacak

gücü yoktur.Bu güç bugün bizim elimizdedir. DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ-

NİN ELİNDEDİR. Devrimci işçiler bu gücü, cephe

ideolojisinden, tarihinden ve siyasalhaklılığından, Kızıldere direnişindenve onun yarattığı ruhsal şekillenmedenalıyor.

DİSK TÜRKİYE İŞÇİ SINIFI GERÇEĞİNİN NERESİNDEDİR?

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!220

Page 21: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

Yaklaşık dört yıl önce, 6 Eylül2014’te İstanbul Mecidiyeköy’de bu-lunan Torunlar Center isimli inşaattamalzeme ve işçi taşıyan asansörün33. kattan zemine düşmesi sonucu10 işçi hayatını kaybetti.

Elbette her zaman olduğu gibi ka-yıtlara “iş kazası” olarak geçti buolay. Oysa 10 işçiye mezar olan asan-sör bir ay önce yine yere çakılmıştıve o tarihten beri arızalıydı. Arızalıbir asansörde ölüme yolculuk yapargibi lüks konutlar inşa ediyordu işçiler.Birkaç yüz liralık küçük bir aparatalınarak, çok değil belki birkaç saatdevredışı bırakılarak tamir edilebilirdiasansör. Bu yapılmayarak 10 işçi bileisteye katledildi. İşte kaza dedikleribuydu.

İnşaat halindeki Torunlar Center’insahipleri, Torunlar Holding’in katilpatronları 10 işçinin ölümü nedeniyleaşağılıkça “üzüntülerini” ifade ettiler.

Halkın yoğun tepkisi nedeniyleaynı günlerde göstermelik bir ope-rasyon yapılarak katliamla ilgili 8kişi gözaltına alındı, ancak ifadelerininalınmasından sonra tamamı serbestbırakıldı.

10 Eylül 2014 tarihinde ise asan-sörün bakımından sorumlu 4 kişi tu-tuklandı. Bu tutuklama da çok kısasürdü. Dava açılmasından bir süresonra bu tutuklu sanıklar da tahliyeedildi.

Patronlar KatliamdanSorumlu Sayılmadı

Olayla ilgili olarak açılan soruş-turmanın sonunda Torunlar Gayrı-menkul Yatırım Ortaklığı (TorunlarGYO) Yönetim Kurulu Başkanı AzizTorun, Torunlar GYO Yönetim KuruluÜyesi Yunus Emre Torun, YönetimKurulu Başkan Vekili Mehmet Torun,Torunlar GYO Muhasebe MüdürüLütfü Vardı, Torunlar İnşaat SatınAlma Müdürü Abdülvahit Kaplan,

Torun Center Proje KoordinatörüTuncel Akarçay, İş Sağlığı ve Gü-venliği Uzmanı Haluk Okur ile BektaşAteş ve Özmen Özmenoğlu hakkındasavcılık tarafından takipsizlik kararıverildi.

Bunun anlamı şuydu: Değeri 606bin dolar ile 4 milyon dolar arasındadeğişen daireleri, ömürleri boyuncaçalışsalar bu dairelerden birini bilealmaya yetmeyecek ücretle çalıştıran,yani işçilerin kanlarını emen patronlar,10 kişinin katledildiği olayda sorumlusayılmadılar.

Dava şantiye görevlileri ile asansörgüvenliğinden sorumlu 25 kişiye açıldıve 23.03.2018 tarihinde karara bağ-landı. Davaya bakan İstanbul 13. AğırCeza Mahkemesi başkanı açıkladığıkararda, asansör bakım ve tamir işle-rinden sorumlu şirket çalışanları ÖnderTürksoy, Ümit Savul, Turgay Dalkıçve Adem Akyıldız ile inşaat firmasıbünyesinde çalışan Murat Aytimur,Bünyamin Keskin, Emre Öz ile işgüvenliği firması çalışanları AhmetSait Demir ve Mert Çanakçı'nın üzer-lerine atılı, "Taksirle ölüme sebebiyet"vermek suçundan, önce 10 yıl hapiscezasına hükmetti.

Daha sonra sanıkların sabıkasızoluşu ve duruşmalardaki davranışlarınıdikkate alarak cezanın 8 yıl 4 aya in-dirilmesine karar verdi. Mahkeme, 8yıl 4 ay hapis cezasını ise, "Sanıklarınsuçu taksirle işlemeleri ve tali kusurluolmaları" gerekçesiyle günlüğü 20TL'den 60'ar bin 800'er TL adli paracezasına çevrilmesine hükmetti.

Mahkeme taksir ile yani sanık-ların meslek ve sanatın gerektirdiğidikkat ve özen yükümlülüğüne aykırıdavranarak suç işledikleri gerekçe-siyle 3 ay süreyle meslekten yasak-lanmalarını da hükmetti. Mahkeme,olayda kusurlarının bulunmamasınedeniyle 16 sanığın da beraatinekarar verdi.

Faşizmin MahkemeleriAdalet Dağıtamaz; AncakHayatlarımıza BedelBiçer...

10 can ölmüş, yargılama dört yılsürmüş ve karşılığında 60 bin liraceza... Ceza dedikleri şey ise ömür-lerimize biçtikleri değerdir, hayatla-rımızın bedelidir. Patronlar bu bedeliödeyerek bizi katletmeye, zenginlik-lerine zenginlik katmaya devam ede-bilirler. Böyle diyor faşizmin mah-kemesi.

Torunlar İnşaat’ın sahiplerindenMehmet Torun, Forbes dergisinin2013 en zenginler listesinde 580 mil-yon dolarlık servetiyle 78. sırada yeralıyordu. Aynı derginin 2018 yılı enzenginler listesinde bu defa 700 milyondolarlık servetiyle 64. sıraya yüksel-mişti. Ekonomist dergisinin 2018 yılıen zengin 100 kişi listesinde ise Meh-met Torun 28. sırada yer alıyor. İşteMehmet Torun’u en zenginler listesinegirmesini, bu listede “başarı” basa-maklarını birer birer atlayarak hızlayükselmesini sağlayan işçilerin canıve kanı pahasına elde ettiği kazanç-lardır. Yani katlettiği işçilerin ceset-lerine basarak yükselmiştir o basa-makları...

Bizim ülkemizde en zenginleriyargılayacak bir mekanizma yoktur.İşçiler ölmeye devam ederken, onlarzenginliklerine zenginlik katmaya de-vam eder. Bu davada da yaşanan bu-dur.

Verilen bu kararla, göstermelikolarak haklarında dava açılan kişilerde kurtarılmıştır. Faşizmin yargısıböylece hem patronları sorumluluktankurtarmış hem de katliamı sıradanbir “iş kazası” olarak göstermiştir.

Oysa ortada kaza değil gerçek bircinayet vardır. Cinayetin nedeni deTorunlar gibi asalak, kan emici, vampirtekellerin daha fazla kar hırsıdır. Her

TORUNLAR İNŞAATTA KATLEDİLEN 10 İŞÇİNİN HAYATINA BİÇİLEN BEDEL 6 BİN LİRAİİŞTE FAŞİZMİN YARGISININ ADALETİ!

10 İŞÇİNİN KATİLİNE CEZA VERMEK YERİNE HAYATLARINA BEDEL BİÇENBU MAHKEMELERİ DE, KARARLARI DA TANIMIYORUZ!

ADALET İSTİYORUZ!

Halkın HukukBürosu

1 Nisan2018

Yürüyüş

Sayı: 60

21TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Page 22: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

gün onlarca işçinin inip çıktığı, inşaatmalzemelerinin çıkartıldığı asansördegünlük onarım ve bakımının yapılmasıgerekmektedir. Günlük onarım ve bakımmaliyeti artıracağı için patronlar bunutercih etmezler. Asansör olayı ilk kezgerçekleşen ölüm olayı da değildir.

İşçi katliamlarının üçte birinin inşaatalanında gerçekleştiğini dikkate aldı-ğımızda şantiyelerden ve güvenliktensorumlu kişilerin alınması. gerekli ön-lemleri almamış olması sıradan birkusur olarak görülemez. İşçilerin ölümüucuz ölüm olduğu için umursamıyorve önemsemiyorlar. Burada da olanbudur.

Makina Mühendisleri Odası’nınolaydan sonra yaptığı ilk inceleme so-nuçlarına göre, 90 liralık küçük biraparat alınarak, çok değil belki birkaçsaat devredışı bırakılarak tamir edile-bilirdi asansör. Ama 90 liralık aparatındeğil belki ama bu aparat nedeniyle iş-lerin birkaç saat durmasının ya da ya-vaşlamasının neden olacağı zarar işçi-lerin hayatından daha önemlidir patronlar

için. İşçilerin hayatının ne değeri vardırki zaten bu düzende.

Elbette sadece asalak, kan emicivampir patronlar değildir böyle düşünen.Adalet dağıttığı, herkese eşit mesafedeolduğu söylenen mahkemeler, hakimlerde böyle düşünüyor olmalılar ki onlarda 6 bin lira değer biçiyorlar işçilerinhayatına... “kelle başı 6 bin lirayı verkurtul...” Verilen kararın başka biranlamı yoktur.

Adalet özlemi ile yüreği yanan bin-lerce aileyi nereye kadar kandırıp du-racaksınız? Kandıramazsınız, 60 bin tlbir ceza değil, katiller için ödüldür.İster işçi katliamları olsun, ister halkçocuklarının sokak ortasında polis ta-rafından öldürülmesi olsun, isterse dev-rimcilerin yargılaması olsun... Tümündeaynı sonuçlarla karşılaşıyoruz. Dev-rimcilere ağır cezalar, polislere ve pat-ronlara ödül gibi cezalar...

Torunlar davasında 10 kişinin kat-ledilmesini 60 bin liralık cezalarla ödül-lendiren mahkemeler bir basın açıkla-masına katıldı, sosyal medyada bir

resim paylaştı diye devrimcilere 9 yılhapis cezası veriyor. Bu "ceza"lar parayaçevrilmezken ölümle sonuçlanan kat-liamlarda onlarca işçiyi katledenlere,sokak ortasında insanlarımızı katleden-lere verilen cezalar paraya çevrilebili-yor.

Okmeydanı Cemevi’nde bir ce-naze sırasında polis tarafından kat-ledilen Uğur Kurt'un katiline de 12bin lira ceza vermişlerdi. Yani UğurKurt’un hayatına da 12 bin lira değerbiçmişti faşizmin mahkemeleri.

Ki zaten faşizm mahkemelerininasıl işlevi de budur. Bu azgın sömürüve adaletsizlik düzeni sürsün diye,açlığı, yoksulluğu ve bunları yaratansömürüyü gizlemek, devletin işlediğisuçların, katliamların üzerini hukuk kı-lıfıyla örtmek için vardır mahkeme-ler...

Adaleti sağlayacak olan da bu aşa-ğılık asalaklar düzeninin bekçisi olanfaşizmin yargısı değil halkın mücade-lesidir!

Demirci Kawa'dan CephelilereNewroz Direniş veİsyanın AteşidirCepheliler Bu Ateşi HarlamayaDevam Ediyor!

Halk Cephelilerin Newroz'da yap-tıkları çalışmalardan derlediklerimiz şuşekildedir;

ANKARA:Halk Cepheliler Batıkent’te Newroz'u

yakılan ateşlerle kutladı. Her sene olduğugibi bu sene de Newroz ateşini, isyanıbüyüterek yaktı Halk Cepheliler. AyrıcaTuzluçayır'da üzerinde "Newroz PirozBe! Halk Cephesi" imzalı pankart asarakhalkların Newroz'u kutlandı.

İSTANBULAlibeyköy: Halk Cepheliler 21

Mart'ta Cengiz Topel'de Newroz'a katılımçağrısı yaptı. Halk Cephelilerin çağrısıüzerine halkın katılımı oldu ve halaylarçekilmeye başlandı. Halaylardan korkankatil AKP'nin polisinin yoğun ablukasınarağmen halkımız Newroz'u büyük bircoşkuyla kutladı. Bunun üzerine katil

polisler Newroz'un kutlandığı parka on-larca zırhlı, sivil araçlarla ve itfaiyelerlebasarak halka saldırdı ve bir kişiyi göz-altına aldı, ardından asılı olan pankartıçaldı. Bunun üzerine açıklama yapanHalk Cephesi kısaca; "Demirci KawadanCengiz Soydaş’a İsyanı Büyüteceğiz.AKP Hükümeti’ni Çıktığı BataklığaGeri Gömeceğiz." dedi.

Armutlu: Mahallede 21 Mart'ta TepeMeydanı’nda isyan ateşi yakarak sessizlikbozuldu. Demirci Kawa’nın zalim De-hak’a karşı yaktığı ateşi Cepheliler Di-reniş Tepesi’nde yaktı. Üzerinde "Gü-nümüz Dehaklarına Karşı Savaşıyoruz!Cephe" imzalı pankart asıldı. Ve ardından"Newroz Piroz Be! Newroz İsyandırİsyanı Büyütelim! Cengiz Soydaş Ölüm-süzdür! Umudun Adı DHKP-C! Cep-heliler Burada Katil Polis Nerede! YaşasınHalkların Kardeşliği!" sloganları yan-kılandı. Sonrasında molotoflarla ve havaifişeklerle karanlık aydınlandı. Cephelileruzun süre düşmanı beklemesine rağmengelmeyince karakola ses bombası atıldı.Eylemi iradi olarak sonlandıran Cephe-liler 1. bölgede zırhlı araçlarıyla geçenhalk düşmanlarını gece 23.30 sıralarında

parça tesirli bomba ile vurdu. Eyleminnedeninin ise, halk düşmanlarının ma-hallede ipini koparmış it gibi gezmesiniengellemeye yönelik olduğunu belirtti.Eylemde hasar gören zırhlı araç çekiciile götürülmüştür.

İkitelli:Halk Cepheliler 21 Mart'ta Kemal

Delen Parkı çevresinde Newroz'u kutladı.İlk olarak halka Newroz ajitasyonlarlaanlatıldı ve halk Newroz'un kutlanacağıalana davet edildi. Halkın katılımınınardından halaylar çekildi, Newroz ateşiyakıldı ve üzerinden atlandı. Kutlamalarsırasında katil polis mahalleye çok sayıdasivil ve 4 adet akrep denilen teneke par-çalarıyla halkı hedef alarak geldi.

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!222

Alibeyköy

Page 23: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

İşte yine yürüyor Gazi halkı. Ada-let sloganlarıyla, şehitlerinin resim-leriyle, umudun adıyla yürüyor Gazihalkı. Şehitlerini unutmadığını, adaletistemekten vazgeçmediğini gösteri-yordu işte. "OHAL koşullarında birşey yapılamaz" diyenlere kendi cep-hesinden cevap veriyordu.

Aylardır baskınlarla, operasyon-larla Gazi halkını sindirmeye çalışanAKP'nin işkenceci polislerine,AKP'nin tutuklama terörüne bir ce-vaptı bu yürüyüş.

Alibeyköy Mezarlığı'nda ve Berkin'in Vurulduğu Yerde Anma

Anma programı 11 Mart'ta başladı.Anma programının başlangıcındaHalk Cepheliler’den, şehit ailelerin-den, Pir Sultan Cemevi'nden ve çeşitlisol gruplardan yaklaşık 30 kişi oto-büsle Alibeyköy mezarlığına giderekşehit mezarlarını ziyaret ettiler. Ar-dından Okmeydanı'nda Berkin El-van'ın şehit düştüğü sokağa gidilipkaranfil bırakıldı.

Burada eller Berkin için havayakaldırıldı. Öfkemiz Berkinler içinbilendi.

Polisin Baskı ve Tehditleri12 Mart'ın yaklaşmasıyla birlikte

polisin de mahalle halkına ve esnaf-larına yönelik baskıları arttı. Halkın12 Mart anmasına katılımını engel-lemek içindi elbette bu baskılar. Es-nafları dolaşarak, "kepenk kapatır-sanız hakkınızda işlem yaparız" diyetehditler yağdırdılar. Halk Cephelilerise, "12 Mart'ta kepenklerinizi şe-hitlerimiz için, ödediğimiz bedelleriçin kapatın!" çağrısı yaptılar.

Gazi Şehitleriyle12 Mart'ta, saat 11.00 sıralarında

şehit aileleri ve Gazi halkı, cemevininönünde toplanmaya başladılar. Kitletoplandıktan sonra, kortej oluşturul-maya başlandı; en önde şehit ailelerive her yıl olduğu gibi şehit resimle-rinin olduğu pankart vardı. Saat11.30'da eski postanenin önüne doğruyürüyüşe geçildi.

Kortejde Şehit Aileleri ve Cem-evinin ardından Halk Cephesi yürü-yordu. Kortejin devamında diğer sol

gruplar yer aldı.

Birleştiren Cephe politikalarıdır.Yıllardır Halk Cephesi'nden ve Gazişehit ailelerinden ayrı anma yapansol, bu yıl ortak anmaya evet demekdurumunda kaldı.

Kendilerini dayatacak, kendi baş-larına bir şey yapabilecek durumlarıyoktu.

Kortejin önündeki pankartta imza,alınan ortak karar gereği Gazi Halkıoldu.

Şehit ailelerinin ellerinde dövizlervardı. Halk sloganlar eşliğinde eskipostanenin önüne geldi. Burada öncekatliamın yapıldığı yere karanfillerbırakıldı. Ardından kitle saygı duru-şuna çağrıldı.

"Akın var akın" diye başladıbir ses ve "güneşi zaptedeceğiz,güneşin zaptı yakın" diye bitirdi.O gün hesap sorulacak gündü.

Saygı duruşunun ardından Cep-heli şehit Sezgin Engin'in ağabeyiGazi katliamına ilişkin bir açıklamaokudu.

Açıklamadan sonra ise Gazi halkı,Gazi Mezarlığı’na doğru yürüyüşegeçti.

Katiller Hesap VerecekHalk, "Gazi Şehitleri Ölümsüz-

dür", "Berkin Elvan Ölümsüzdür","15'inde Bir Fidan Berkin Elvan","Yürüyüş Dergisi Susturulamaz" slo-ganları eşliğinde yürüdü. Ardındanmarşlar okundu. Haklıyız Kazana-

BURASI GAZİBİZ HALKIZ

Gazi Halkı,OHAL KOŞULLARINDA

AKP'NİN FAŞİST TERÖRÜ ALTINDA

ŞEHİTLERİNE SAHİP ÇIKTI

1 Nisan2018

Yürüyüş

Sayı: 60

23TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Page 24: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

cağız, Gündoğdu Marşı, Gazi marşıokundu.

Kitle Gazi Karakolu'na yaklaştı-ğında "İbrahim Çuhadar Ölümsüzdür""DHKP-C katillerin peşinde" slo-ganları atıldı. Halk, katliamcılara daseslendi sık sık: "İşkenceci polislersıra size gelecek!"

"Katil devlet hesap verecek!"

Ardından mezarlığa ulaşıldı. Kit-

lenin bir bölümü mezarlığa girdi,bir bölümü ise dışarıda kaldı.

Oradaydılar. Kurşunların üze-rine yürüyen Gazi Halkıydı onlar.On binler olup ayaklanandılar.Panzerlerin üstüne çıkıp, düşmanameydan okuyandılar.

Ev kadınıydılar, işçiydiler, öğ-renciydiler, işsizdiler, açtılar, yok-suldular, Gaziliydiler.

Gazi halkı onlarınönünde şimdi bir kez dahaonları anıyor ve bir kezdaha onları unutmayaca-ğının, adalet istemeye de-vam edeceğinin sözünüveriyordu.

Gazi şehitlerinin başu-cunda önce saygı duruşuyapıldı. Ardından sloganlaratıldı ve Gazi katliamındakatledilenler adına basınaçıklaması okundu. Bura-daki anma bittikten sonraher yıl olduğu gibi GaziCemevine gelindi ve bu-rada şehitler için verilenyemeğe katılındı.

ANMA ÖNCESİ HAZIRLIKLAR- Anma hazırlıkları çerçevesinde, 12 Mart anmasıyla ilgili elilanı çıkartıldı, Gazi'nin çeşitli mahallelerinde kapı altlarındanatıldı.

- 7 Mart'ta Yürüyüş dergisinin basıldığı gün 8 Evler bölgesindesokak sokak dolaşan 10 Cepheli, dergi baskınını halka anlatıpAKP faşizmini teşhir ederken, aynı zamanda halkı 12 Martanmasına çağırdılar. Gazililer, Cephelileri camlara çıkarakdinlediler.

- 12 Mart katliamıyla ilgili Halk Cepheliler tarafından yazıla-malar yapıldı. Pankartlar asıldı.

- Pir Sultan Abdal Cemevi de 12Mart anmasına çağrı için Eskikarakola, 8 Evlere, Heykel böl-gesine, Pazar yoluna, dört yolave Pirsultan'ın önüne olmak üze-re 6 adet pankart astı.

- İşyerlerinin camlarına 100 adet12 Mart anmasına çağrı afişleriasıldı.

�� Sabah erken saatlerdeeski postane bölgesine HalkCephesi imzalı, 12 Mart GaziKatliamının unutulmayacağınıifade eden bir pankart asıldı.Teyakkuz halinde bekleyenpolis, yaklaşık 15 dakika sonragelerek pankartı indirdi.

� Halk korteji, Şair AbayLisesi’nin önüne geldiğinde,öğrenciler lisenin camlarınaçıkarak hem halkı alkışladılarhem sloganlara eşlik ettiler.

� Nalbur bölgesi esnafışehitlerin anılmasına kepenkkapatarak katıldı.

� Gazi halkı, yürüyüşboyunca sloganlarıylatutsakları sahiplendiğini degösterdi: "Özgür tutsaklaronurumuzdur", "Tek tipgiymedik giymeyeceğiz"sloganları atıldı.

� Yaklaşık 50 kişiden oluşanHalk Cephesi görevlileri,kollarındaki kırmızı bantlarlayürüyüşün güvenliğini vedüzenini sağladılar.

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!24

Page 25: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

30 Mart1972’de Ma-

hir Çayan ve yol-daşları Kızıldere’de ku-

şatıldıklarında teslim olmayı değil, di-renerek, geleceğe daha büyük direnişleryaratacak olan inancın tohumlarınıAnadolu topraklarına serptiler. Onlarınkanlarıyla suladıkları tohum, o gündenbugüne büyüyerek sürüyor.

Kızıldere Türkiye halklarına bü-yük bir miras ve gelenektir

O günlerde askeri cunta, halkıntüm demokratik haklarını yok sayıpülkeyi faşizm ile yönetmeye başlamıştır.Buna karşı teslim olmayı değil diren-meyi, saklanıp bir köşede olağanüstüşartların normalleşmesini beklemeyideğil, halkı cuntaya karşı örgütlemeyi,faşizmin bekleyerek değil ancak sa-vaşılarak alt edileceğini göstermiştir.

Kızıldere’de Mahir Çayan ve yol-daşları, Denizler’in idamını durdurmakiçin kendilerini feda etmişlerdir. Siperyoldaşlığının en güzel örneği Kızılde-re’de yaşanmıştır. THKP-C’liler veTHKO’lular omuz omuza çarpışarakşehit düşmüşlerdir.

Her yerde insan avı sürürken, onlargizlenmek yerine eylem yapmayı dü-şünmüşlerdir. İnançlarını cüretleriylebirleştirip cunta koşullarında, tüm ola-naksızlıklara rağmen eylemlerine de-vam etmişlerdir.

Koşullara teslim olmak değil tamtersine koşulları devrim lehine çevir-menin yolunun mücadele etmektenasla vazgeçmemek olduğunu göster-mişlerdir. Düşmanla uzlaşmanın değil,onu yok edecek olmanın kararlılığıyla

hareket etmişlerdir.

Kızıldere Türkiye devriminin ma-nifestosunun yazıldığı yerdir. Oligarşio kerpiç evde onları katlederek Türkiyedevrimci hareketini bitirdiğini zannetti,ama yanıldı. O kerpiç evden doğanmiras, 46 yıldır üzerine yeni geleneklereklenerek büyüdü.

“…Bir de çoğuz çok da birizNe evveliz ne ahirizHepimiz birer Mahir'izCanımıza can isteriz

Kızıldere akmayacakBoşa kurşun yakmayacakKavga burda bitmeyecekDevrim için can veririz”

Kızıldere için yakılan türküde söy-lendiği gibi ne evveliz ne ahir. Öldür-düklerini sandıkları Mahir her yerdekarşılarına çıkıyor.

“Varsın bütün oklar üstümüze yağ-sın. Biz, doğru gördüğümüz bu yoldasonuna kadar yürüyeceğiz. Bu yoldaçeşitli suçlamalara, haksız kötülemelere,iftiralara, küfürlere hatta provokas-yonlara hedef olacağız. Dünyanın her-hangi bir ülkesinde oportünizm tara-fından bu çeşit suçlamalara hedef ol-mamış, bir Marksist-Leninist hareketgösterilebilir mi? Ve yine gösterilebilirmi ki, bu çeşit suçlamalarla oportü-nizmin bir Marksist-Leninist hareketinüstesinden geldiği? Hayır, hayır ar-kadaşlar, dünyanın her yerinde, herzaman Marksist hareket oportünizminsuçlamalarına, iftiralarına, hatta pro-vokasyonlarına rağmen, emperyalizminve hakim sınıfların insanlık dışı bütüncebir ve baskılarına rağmen, giderekgüçlenmiş, çelikleşmiş ve zafer kazan-mıştır.” Mahir Çayan

Mahir Çayan’ın dediği gibi bugünde bütün oklar üzerimize yağmaya de-vam ediyor. Ancak bizler her saldırıdandaha bir çelikleşerek, daha bir güçle-nerek çıkıp zaferler kazanıyoruz.

30 Mart 72’de muhtıra verilmişti.12 Mart muhtırasının bugünkü adı

OHAL! Ülkemizde o günden bugünefaşizm kesintisiz olarak sürüyor. Bunakarşı Kızıldere ruhu ile direniş gele-neğimize yeni halkalar ekleyerek fa-şizme karşı mücadelemizi asla tavizvermeden sürdürüyoruz.

Kızıldere’deki kerpiç evde yaratılandireniş ruhunu, bugün Yüksel Cadde-si’nde sürdürüyoruz. Tıpkı o gündekigibi asla teslim olmadık. Çünkü ideolojikşekillenmemizin kökü Kızıldere’dir.Gerek düşüncemiz, gerek yaşam tarzı-mız, gerek eylem anlayışımız, çalışmatarzımız bu kökten beslendiği için ru-humuz halimiz her daim direngen.

Belki o günden bugüne çok şeylerdeğişti. Emperyalizm koca örgütleri“barış” adı altında masaya oturtupteslim aldı. Ülkemizde OHAL var de-nilerek direnmemenin teorisini yapan-ların sayısı arttı. İdeolojik olarak teslimolanlar bugün çok daha fazla. Kızıl-dere’de yaratılan siper yoldaşlığı ruhubugün çok daha zayıf. Ancak düşmanaynı düşman… Faşizm aynı faşizm…Aradan 46 yıl geçse de hala halkımızıtam olarak teslim alabilmiş değiller.Bunun en önemli nedeni Kızıldere ru-hunun, geleneğinin, inancının, halkagüvenin, devrime inancın sürüyor ol-masıdır.

Yüksel direnişimizin temelini oluş-turan da Kızıldere’de yaratılan direnişgeleneğidir. Her gün gözaltına alındık,işkence görmediğimiz tek bir gün dahiolmadı. Gazetelerinde, televizyonlarındahakkımızda “teröristler” diye yalanhaberler yaptılar. Hakkımızda kitap-çıklar hazırlatıp bizleri halkımızın gö-zünden gönlünden düşürmeye çalıştılar.Yetmedi tutukladılar, hücrelere attılar.

KKIZILDERE’ DEN YÜKSEL’ EDİRENİŞ GELENEĞİ SÜRÜYOR!

1 Nisan2018

Yürüyüş

Sayı: 60

25TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Page 26: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

Bize güneşi dahi yasakladılar.

Bunca saldırıya göğüs geriyorsak

bunu sağlayan inancımızın temeli Kı-

zıldere’dir. Tek bir kişiyle başlattığımız

direnişimizi hem halkımızın hem de

dünya halklarının sahiplenmesini sağ-

layacak kadar büyüttüysek, feyz aldı-

ğımız Mahirler’in ideolojik çizgisinden

milim sapmayışımızdandır.

Kızıldere; şartlar ve koşullar her ne

olursa olsun asla teslim olma, direnişisürdür, halka güven, ideolojinin sağ-lamlığına inan diyordu. KEC olarakKızıldere’nin bize bıraktığı ruh halinesahip olarak yolumuza ve direnişimizedevam ediyoruz.

ADALI’ NIN TÜRKÜSÜTaş duvar, demir karyola ve yerlerde sayısız izmaritler İnsanı serseme çeviren kurşun gibi ağır bir hava ...Ranzanın karşısında kafesli demir kapı, ...Günde beş kere büyük başlar bakar içeriye; Yüzlerinde tecessüs. 'Çılgın adam, 3-5 kişi ile koskoca karanlıklarimparatorluğuna kafa tutan adalılar.' Ama yine de 'çılgın adamın' karşısındaBir eziklik, bir burukluk duyuyorlar o başka. Gündüz gece diye bir ayrım yoktur hücrede,Zaman ve mekan özümlenmiş artık.Sadece koldaki saattir, geceyi gündüzü bildiren. Işık yirmi dört saat yanar. Bir nefes, bir dumandır yoldaşım, Cigaramı her çekişte duman olur, Uçar giderim, ta uzaklara. Çoğu kere Ada'ma giderim,

...Kahpe İstanbul'un, kahpe bir bölgesinde, bir evdeyim, yoldaşlarımla beraber. Bu ev, yoldaşlık-dostluk-kardaşlık-mertlik-kazançve sevgi evidir. Bu evde, her şey o kadar güzel ve o kadar anlamlıdır ki... Ev de değil, ada, ada! Satılmışlığın, kahpeliğin, riyakarlığın, adiliğin ve her çeşit aşağılık ve her çeşit yabancılaşmanın karışımı olan, Karanlık Denizi'nin ortasında, Güneşi batmayan bir ada. Ben ne şuralıyım ne buralı, Adalıyım adalı, Adam ormanlıktır. Dostluk, yoldaşlık, mertlik ormanı, bütün Ada'mı kaplar. Erdemin güneşi yirmi dört saat aydınlatır adamı Biz ada sakinleri bilmeyiz karanlığı.

Ben adalıyım ey kahpe hücre, Ada'lı. Doğru ya, sen nereden bileceksin Ada'mı.asırlık, feodal, militarist hücre. Ya sen, öküze benzemek için kasılan, şişenhaset kurbağa hilkat garibesi bilir misin Ada'mı? Dünya karanlıktır, güneşi batmayan böyle bir ada yeryüzünde yoktur. Değil mi karanlıklar cücesi, zavallı acuze? Ya sen yarasalar şairi, pişkin Cacomcho? Değil şiirlerde, masallarda bile böyle bir ada yoktur. böyle bir ada eşyanın tabiatına aykırıdır.

...Ada'm kalabalıktır hain hücre: Elde mitralyözüyle, Sierra Maestra'da, Falcon'da, Vietnam'da Mozambik'te, Angola'da, Sina çöllerinde... Özgürlüğün türküsünü söyleyenler. Zulme, kahpeliğe, sömürüye karşı... Dişiyle, tırnağıyla üç kıtada karşı koyanlar benim evlatlarımdır kahpe hücre. Benim adamın ormanlığından aldıkları fideleri, "birer birer dikiyor, kahpeler koalisyonunun dünyasına. Kel dünya, Ada'mın ağaçlarıyla ayıbını örtüyor,güzelleşiyor artık.

İyi bak bana feodal duvar, iyi tanı beni. Seni yerle bir edecek Ada'lıları iyi tanı. Ada'm ve hemşerilerinin çoğu ne halde diye dudak bükme, orospunun dölü utanç duvarı Evet adamı karanlığın suları bastı. Evet, benim gibi pek çok adalı bu çirkef suların altında, ama boşuna sevinme, Ada'm batmaz, yok olmaz Ada'm, sadece karanlık denizinde yerini değiştirdi. Hepsi o kadar.''

MAHİR ÇAYAN

“Egemen sınıflar, sağlıklarında büyükdevrimcileri ardı arkası gelmez kıyıcılıklarlaödüllendirirler; öğretilerini, en vahşi düş-manlık, en koyu kin, en taşkın yalan ve ka-raçalma kampanyalarıyla karşılarlar.

Ölümlerinden sonra, büyük devrimcilerizararsız ikonlar durumuna getirmeye, sözuygun düşerse, azizleştirmeye, ezilen sınıfları“teselli etmek” ve onları aldatmak için adlarınıbir ayla (hâle) ile süslemeye çalışırlar. Böy-

lelikle, devrimci öğretiler içeriğinden yok-sunlaştırılır, değerden düşürülür ve devrimcikeskinliği giderilir. Burjuvazi ve işçi hareketioportünistleri, bugün işte Marksizm’i “ev-cilleştirme” biçimi üzerinde birleşiyorlar.Öğretinin devrimci yanı ve devrimci ruhuunutuluyor, siliniyor ve değiştiriliyor. Bur-juvazi için kabul edilebilir ya da öyle görünenşeyler, ön plana çıkarılıyor ve övülüyor.”

Mahir Çayan

“Onların bugün bü-yük görünen güçleri veimkanları bizlere vız ge-lir. Onlar bir avuç, bizise milyonlarız. Kaybe-deceğimiz hiçbir şeyyoktur ama kazanaca-ğımız koca bir dünyavardır.”

Mahir Çayan

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!26

Page 27: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

"Sanatçılarımız insan ruhununmimarlarıdır." (Stalin)

Sanat burjuvazi açısından, kendibireyci yoz kültürünün halklar ara-sında yaygınlaştırılmasının ve yoz-laştırılmasının önemli bir aracıdır.

Kendine yazar, türkücü, ressam,aktör, senarist vb. diyen ve sanatyaptığını iddia eden binlerce, on bin-lerce kişi, halk için üretmedikleriiçin, direk düzenin burjuva kültürüne,düzenin çürüyen ve çürüten sanatınahizmet etmektedirler.

Bugün en pespaye, mide bulan-dırıcı örneklerini, eskiden halk tür-küleri söyleyen Yavuz Bingöl gibiçırakçı ahlaksızlarda görüyoruz.

Bunlar gibi safını açıktan ortayakoymayanlar da var tabi.

Bu burjuva yazarlar, film yönet-menleri, müzisyenler güruhu, toplu-mun ilerici kesimlerinin dikkatini;toplumsal ve siyasal mücadelenincan alıcı sorunlarından ayırmaya veonları ucuz, anlamsız sanat ve ede-biyat batağına, mafya, magazin yıl-dızlarını konu alan, ahlaksızlığı gök-lere çıkaran, dolandırıcı ve kumar-bazların propagandasını yapan sanatve edebiyat batağına çekmeye çalı-şırlar. Bugün televizyonlarda yer alanfilmler, diziler, şarkılar bunun ör-nekleridir.

Bugün egemen sınıfın sanat vekültür adına piyasaya sürdükleri,yalan dolanla dolu, bujuva kültürüneözendiren, gerici faşist ideolojiyehizmet eden "sanat ürünleri" çöplü-

ğüdür.

Oysa sanat bir cephedir ve bucephenin asıl silahı ideolojidir. Nasılki düzenin sanatı gerici yoz faşistdüzenlerinin ideolojisini taşıyor, öyleşekilleniyorsa, devrimciler açısındanda sanat kendi ideolojilerine hizmetedecektir.

Safı olmayan, bir ideolojiye hiz-met etmeyen herhangi bir sanat dalıve sanat ürünü yoktur. Yani "sanatsanat içindir" safsatası tamamenburjuva ideolojisinin ürünüdür vebizzat bu formülün kendisi, sanatınburjuva düzenden yana saf tutmasıdır.

Devrimciler açısından Anadolu-muz’un kültürel mirasına sahip çık-mak, manevi değerlerimizi büyütmeken temel görevlerimizden biridir vebunun temel yollarından biri sanat-tır.

Stalin'in vurguladığı gibi sanatçılarinsan ruhunun mimarlarıdır; bu yüz-den sanat insan ruhunu besleyen enönemli kaynaktır.

Sömürenler, Neden Bizim Sanatımıza Düşmandır?

Bugün kültür sanat alanımıza düş-man tarafından yöneltilen yoğun sal-dırıların nedeni, onların da bunu bil-meleridir.

Çünkü devrimci sanat, bir yandanhalka en iyi duyguları ve nitelikleriyansıtır, ona geleceği gösterir ve biryandan da halkımıza nasıl olmamasıgerektiğini de gösterir.

Gençliğe umutlu olmayı, kendigücüne güvenmeyi, zorluklardan yıl-mamayı anlatır, halka umut olur, ör-gütlü olmayı, bilinçlenmeyi anlatır.

Örneğin, devrimci sanatçılar ta-rafından gerçekleştirilen Güler Zerebelgeseli, F Tipi Film, ülke gerçek-lerini ve direnmeyi anlatır. Grup Yo-rum şarkılarının bir tekinde bileumutsuzluğu, karamsarlığı göremez-siniz. Bu türküleri dinledikten sonragidip kimse kendini jiletlemez. Kimseintihar etmez, aksine moral ve umutdolar, örgütlenmek ve savaşmak ge-

rektiğini anlar, görür, hisseder.

Cemo umuttur halka, dağlara ça-ğırır türkülerimiz. Elifler, ŞafaklarAnadolu'nun en yiğitleridir, örnektirhalklarımıza. Onların yiğitlikleri var-dır bizim türkülerimizde. Ölümü hüc-re hücre yenenler yer alır ezgileri-mizde. Katledilen halklarımız vardır,boyun eğmeyen Bedreddinler’imiz,Seyit Rızalar’ımız, Mahirler’imizvardır.

Onların şarkılarında, "parçaların-da", bir gecelik aşklar, yoz hayvanicinsellik, soyut duygular, şoven vur-gular dışında bir şey bulamazsınız.Kliplerinde müzikten çok bedenlerinipazarlarlar.

Bizim sanatımız umutludur; çün-kü dünyanın en ilerici sınıfının, pro-letaryanın, devrimci ideolojinin sa-natıdır.

Sanatımızın temeli hayattır.

Halkın toplumsal olayları doğrudeğerlendirmesinde yol gösterir.

Bu yüzden bizim sanatımız;

- Halkımıza hizmet eder, halkıher türlü baskı ve sömürüye karşımücadeleye seferber eder.

- Halkın sorularına ve sorunlarınasanat cephesinden çözümler üretir.

- Devrimci düşünceleri sahiplenir.

Dünyada halkın devrimci sanatıdışında, ezilen ve sömürülenlerin herkesiminin hayatını ve onların sosya-lizm uğruna verdikleri mücadeleyikonu alan başka bir sanat yoktur.

Halkın sanatı ve sanatçıları, gü-cünü buradan alır. Gücünü bir da-vaya, sosyalizmi savunma ve kurmadavasına adanmışlığından alır.

Sosyalizm hariç başka hiçbir sis-temde, hiçbir yerde, her türlü sömü-rüye karşı çıkan; bütün ulusların eşithaklara sahip olmasını, halkın ada-letini, kadınların eşit haklara sahipolmasını savunan başka bir sanatyoktur.

Hiçbir burjuva ülkesinde bizimsanatımız gibi her türlü bilgisizliğe,her türlü gizemciliğe, her türlü yo-

düzen devrimkapitalizm sosyalizm

geçmiş gelecek

HALKIN SANATI...HALK DÜŞMANLARININ SANATI...

1 Nisan2018

Yürüyüş

Sayı: 60

27TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Page 28: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

bazlığa ve şarlatanlığa, her türlü ben-cilliğe ve bireyciliğe kesin biçimdekarşı çıkan başka sanat yoktur.

Burjuvazi yaratamaz, üretemez!

Yalnızca devrimci mücadeleyecan kan taşıyan bizim sanatımız ger-çekten ileri, içerik bakımından zenginve devrimci bir sanattır.

Halka sunulan kültür ve sanatıngerçek anlamını kazandığı, yaşamlabütünleştiği yerdir sosyalizm.

Bu yüzden Küba, Sovyetler, Çin

gibi ülkelerin devrimdensonraki ilk ve önemli iş-lerinden biri, sanat ça-lışmalarıyla yaşam ara-sındaki bağı en yükseknoktaya ulaştırmak ol-muştur.

Devrimden sonraSovyetler'de yaratıcı alan-

lardaki aydınlar biraraya getirilmiş,sanat cephesi canlanmıştır. Sinema,tiyatro, resim, müzik, opera gibi sa-natın içindeki her alan yeniden şe-killendirilmiş, halka hizmet edecekhale getirilmiştir.

Sanat cephesini propaganda, eği-tim ve örgütlenme aracı olarak elealan Sovyetlerde birçok ilke imzaatılmıştır. Devrimden sonra savaşıve devrimi anlatan tiyatro oyunlarıve sinema filmlerinde artış olmuş,halkın izleyebilmesi için gösterilerbedava yapılmıştır. Bu politikalarınsonucunda halkın sanata ilgisi artmış,sanatla uğraşan ve yeni yapıtlar ya-ratan birçok sanatçı doğmuştur.

Bütün bunlarla birlikte SSCBdünyada devlet ile sinema arasındaönemli bir bağ kuran, sinemayı ko-lektif ve ulusal bir miras sayan ilkülke olmuştur. Devrimden sonra yüz-binlerce gösterim merkezi ve si-nema yapılmıştır. Aynı zamanda dün-ya klasiklerinden birçoğu milyon-larca adet çoğaltılarak dağıtımı ya-pılmıştır. Yine savaştan önce sadecebirkaç düzine olan müzelerin sayısıdevrimden sonra binlere ulaşmıştır.

Tüm bunlar gösteriyor ki kültürelyozlaşmaya son verecek ve halkınkültürünü büyütecek, aynı zamandahalkın acılarını, sevinçlerini, ayrı-lıklarını, özlemlerini anlatacak sanatasahip olan sistem sosyalizmdir.

Kapitalist düzende ise burjuvazi

- bir taraftan halka kendi yoz kül-türünü aşılarken,

- sanatı bir kâr aracına dönüştü-rürken,

- bir taraftan da halk için sanatyapanlar, halkın değerlerini yaşatmakisteyenler engellenmekte, baskı altınaalınmaktadır.

Bu kadar baskıya rağmen büyüyen

sosyalist sanatın karşısına koyabile-cekleri bir sanata sahip olamazlar.Bizim ürettiklerimiz gibisini kesinlikleüretemezler. Çünkü tek amaçları kar-dır. Amaçları doğrultusunda yapmalarıgereken şey sarayın soytarılığıdır,halk düşmanlığıdır.

Fakat sanat duygu ister, bilinçister, cesaret ister. Bunlardan hangibiri bir işbirlikçide, bir uşakta, birköle ruhluda olabilir? Katliamcılarıdestekleyenlerde bu duygular yaşa-yabilir mi?

Küçücük çocukları katledenlerisanatla(!) destekleyenlerin duygusuolabilir mi? Oysa biz, kapitalizminkalpsizce katlettiği çocukları korumakiçin söz vererek çıktık yola. Halkdüşmanları bu duyguyu anlayabilirmi? Anlayamaz.

Ama halkımız anlar; çünkü bizhep birlikte haykırdık çocuklarımızaşarkılarımızı:

“Öyle acılar çeksem, acılarçeksem ki çocuklar

Size hiç acı, hiç ama hiç acıkalmasa” diye

Sanat cesaret ister, cüret ister, bi-linen tüm gerçekleri insanlığa hay-kırmak, anlatmak ister. Gerçeklerianlatmak için çırpınan sanatı düzensanatına çevirip gerçekleri saklamakiçin kullanmak demek sadece gözboyamak demektir. İzin vermeyece-ğiz, gerçekleri her yerde sanatımızla,türkülerimizle, sinemamızla, fotoğ-raflarımızla, tiyatrolarımızla, şiirle-rimizle haykıracağız!

- Kapitalizmde enyüce değer, kardır. Sosyalizmde en yücedeğer emek.

- Kapitalizmde bireyvardır. Sosyalizmdetüm halk.

- Kapitalizm “ben”iyüceltir. Sosyalizm“biz”i.

- Kapitalizm, bütünpisliklerin kaynağıdır. Sosyalizm, değerleryaratır.

- Kapitalizmsömürüdür.Sosyalizmsömürüsüz dünyadır.

-Kapitalizmadaletsizliktir.Sosyalizm adalettir.

Kültür SanatHalk İçin Olacak!

c) Düşünce, sanat, bilimüretiminin, bu üretime halkınkatılımının önündeki ekono-mik, siyasal engeller ortadankaldırılır; öte yandan, sanatadı altında yozlaşma ve ahlak-sızlığın teşvik edilmesine, halkınpaylaşımcı tarihsel değerininyok edilmesine izin verilmez."

(Halk Anayasası Taslağı-Halk Cephesi)

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!28

Page 29: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

-ALMANYA-ALMANYA'NIN TECRİT

POLİTİKASI VE RAF'LITUTSAKLARIN TECRİTEKARŞI DİRENİŞİ

1800’lü yılların başlarından itibarenAmerika'da ilk hücre tipi hapishanelerinşa edildi. Aynı yüzyılın ortalarındanitibaren de Avrupa ülkelerinde hücresistemine geçilmeye başlandı.

Hücre sistemine geçiş, aynı za-manda devrimci mücadeleye paralelolarak yaygınlaştırıldı. İşçi ve köylüdirenişlerinin Almanya, İngiltere veFransa'da yaygınlaşması ile birliktedevletler hapishaneleri devrimcileri,muhalifleri teslim alma, devlet bas-kısını muhalif-devrimci üzerinde doğ-rudan uygulama alanlarına çevirdiler.

Devrimci mücadele geliştikçe Av-rupa ülkeleri de hapishanelerde uy-guladıkları yöntemleri "geliştirdiler"ve hapishaneleri devrimcileri teslimalma, örgütleri bitirme aracı olarakaktif kullandılar. Ki bugün de em-peryalist ülkeler ve işbirlikçiiktidarlar yaklaşık 200 yıldıruygulanan tecrit politikasını uy-gulayarak devrimcileri teslimalmak, düşüncelerinden vazge-çirmek için yeni yöntemler üre-terek, baskı ve zorla düşünceleriteslim alma politikalarındanvazgeçmemişlerdir.

Almanya devrimci tutsaklarüzerinde tecriti en ağır şartlarıyla

uygulayan ülkelerin başında gelir. Aynızamanda Alman Nazilerinin 2. paylaşımsavaşı döneminde dünya halklarınakarşı uyguladıkları faşist yöntemlerdenbiri de tecrit işkencesiydi.

Hücrelerde tecrit etme ve sonuçlarıkonusunda deney alanı olarak toplamakamplarından hapishanelerine kadaryüz binlerce insan üzerinde gözlemleryaparak tecritin insan üzerinde etkisiüzerinden sonuçlar çıkardılar.

Bu "deney" sonuçları, Nazi Al-manyası'nın doğrudan insan hayatınıhiçe sayarak deneyler yapmasına vebu deney sonuçlarının, o zamanınmahkemeleri tarafından kullanımınınyasaklanmasına rağmen, savaş sonrasıAmerika tarafından kullanılmayabaşlandı. Kore savaşı döneminde esiralınan tutsak askerler üzerinde uy-gulanan tecrit sayesinde "beyin yı-kama" yöntemleri doğrudan insanüzerinde uygulanmaya başlandı. Son-raki yıllarda Latin Amerika'da vedünyanın birçok ülkesinde halk ha-reketlerinin öncülüğünü yapan ör-

gütler üzerinde de aynı yöntemlerkullanıldı. Amerika’nın öncülük ettiğihapishanelerde devrimcileri teslimalma yöntemlerinin geliştirilmesineAlmanya doğrudan dahil oldu veaynı zamanda Nazi döneminden kal-ma yöntemleri yaptıkları yeni de-neylerle "bilimsel" bir temele oturtandevlet oldu.

Almanya'nın 1960'lı yıllarda yap-tığı araştırmaların en önemli nedenikendi toplumsal iç muhalefetini bas-tırmak ve hapsettiği komünistleri,mücadelelerini bitirmekti.

1967 yıllarından itibaren özellikleHamburg Üniversitesi’nde PsikiyatristJan Gross'un öncülüğünde özel biraraştırma birimi kuruldu ve yapılan"duyumsal algıların yitimi deneyleri"ile uygulanan tecritle özellikle RAFve diğer silahlı mücadele yürütenörgütlerin kadrolarını hapishanelerdebitirmek hedeflendi. Tutsakların hüc-rede, tecrit koşullarında, tüm duyu-larını yitirterek teslim almak Alman-ya'nın siyasi tutsaklar üzerindeki po-

litikasının daha sonraki yıllardada temeli olacaktı.

Aynı yıllarda, Alman hükü-meti; tecrit politikasını hayatageçireceği hapishaneler inşa et-meye başladı.

Köln, Stammheim, Moabit,Celle hapishanelerinin içindeayrı bölümler inşa edilerek JanGross'un özel yalıtılmış hücresitemleri doğrudan RAF tutsak-

EMPARYALİZMİN, KENDİ TOPRAĞININDEVRİMCİLERİYLE SAVAŞI VE TASFİYE

POLİTİKALARININ MEKANI HAPİSHANELER-1

Emperyalizmin Devrimcilere Karşı Savaşıyazı dizisi / bölüm 16

Devrimcilik YapmakSUÇ Değil,

GÖREVDİR

1 Nisan2018

Yürüyüş

Sayı: 60

29TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Page 30: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

ları üzerinde uygulanmaya başlandı.İşkencenin yasak olduğu, kendinidemokrat olarak niteleyen bir ülkedeiz bırakmayan, ama sessiz bir şekildeöldüren tecrit işkencesi bir devletpolitikası olarak bugüne değin siyasitutsaklara uygulanmış ve 129. mad-denin genişletilmesi ile yasallaştırıl-mıştır.

Alman hükümetinin hapishane-lerde "beyin yıkama" politikaları ge-reği tutuklanan RAF üyeleri ilk andanitibaren ağır tecrit koşullarında tutulur.

Astrid Proll, Gudrun Ensslin veUlrike Meinhof özel muameleye “du-yumsal yoksun bırakma” diye tabiredilen tecrit koşullarında kalırlar.

Bu süreçte RAF üyeleri cezaevikoşullarına karşı direnişe geçerlerve 1972-1975 yılları arasında 3 ayrıaçlık grevi direnişi yapılır.

İlk açlık grevi 30 gün sürer fakattecirt uygulaması tamamen kaldırı-lamaz. Bu direniş sonucunda UlrikeMeinhof cezaevinin başka bir bölü-müne nakledilir.

İkinci açlık grevi sırasında Almanhükümeti direnişi kırmak için "zorlabesleme-müdahale" yasasını çıkarır.İkinci açlık grevinde bu yasa uygu-lanmaz fakat Andreas Baader'in açlıkgrevini bırakması için su verilmezve 3. günün sonunda Andreas Baaderkomaya girer. Bunun üzerine RAFtutsakları açlık grevini kendiliğindenbitirirler. Açlık grevinin tecrit ko-şullarının ortadan kalkması boyutuile bir kazanımı olmaz.

Üçüncü açlık grevi 145 gün sürerve RAF üyesi Holger Meins'e zorlamüdahale edilir ve bu müdahale so-nucu Meins şehit düşer.

Açlık grevi süresince dışarıda tut-saklarla dayanışma komiteleri kurulur.Kızıl İmdat, Kara İmdat ve Tecrit Yo-luyla İşkenceye Karşı Komiteler adlıdestek komiteleri tutsakların tecrit ko-şullarına karşı başlattıkları açlık gre-vinin dışarıda sesi olurlar ve HolgerMeins’in ölümüyle birlikte dayanışmahareketleri daha da yaygınlaşır. Pro-testolar Almanya dışına taşar ve destekuluslararası bir boyut kazanır. Dışarıdaörgütleenen dayanışma ve açlık grev-

lerinin sonucunda kısmi kazanımlarelde edilir, fakat tecrit koşulları tama-men ortadan kalkmaz.

RAF davalarının görülmesi içincezaevi yanında özel güvenlikli mah-keme binası inşa edilir, dava sürecindeavukatlar ve Ekim 1975’de FederalMahkeme tarafından çıkarılan bir

yasa ile RAF militanları da duruş-malardan ihraç edilirler.

Kendini savunma hakkı her türlüdevlet zoru ile engellenen RAF mi-litanları, tüm bu baskılara rağmenmahkeme kürsülerini kendi siyasidüşüncelerini açıkladıkları bir alanaçevirirler.

Ayrıca Holger Meins'in ölümüAlman halkında silahlı mücadeleyeolan sempatiyi artırır ve bu süreçteRAF tarzı silahlı mücadeleyi savunan2 Haziran Hareketi doğar.

Legal alanda örgütlenen tutsaklarladayanışma komitelerinin faaliyetleridışında RAF ve 2 Haziran Hareketi,tecrit koşullarının ortadan kalkmasıve tutsakların taleplerinin yerine ge-tirilmesi için silahlı eylemler, rehinalma eylemleri örgütlerler.

- 10 Kasım 1974’te Berlin YüksekMahkemesi Başkanı'nı evinde ceza-landırır ve “tutsakların koşullarıylailgili taleplerimizi dinlemedi, yeniölümlerin gelmesini arzuladı, şiddeteken şiddet biçer” açıklamasını yaparve Alman devletinin RAF'a olan sem-patinin artmaması için yüzden fazlakişiyi tutuklar.

- 23 Şubat’ta 2 Haziran Hareketimilletvekili Peter Lorenz’i kaçırır vekarşılığında 6 tutsağın serbest bıra-kılmasını ister. Devlet 5 tutsağı serbestbırakarak Aden’e göndermek zorundakalır.

- 24 Nisan’da RAF’ın 2. jeneras-yon olarak adlandırılan üyeleri Stock-holm'deki Alman Büyükelçiliği'nibasarak 11 çalışanı rehin alırlar.� Re-hineler karşılığında 26 RAF tutsağınınserbest bırakılmasını, istekleri yerinegelmezse saat başı bir rehinenin ce-zalandırılacağını söylerler. Almandevleti anlaşmayı kabul etmez veİsveç hükumeti ile anlaşarak doğru-dan, özel bir timle operasyon düzenlerve çatışmada bir RAF üyesi ölür vebeşi ağır yaralanır. Yaralılar İsveçhükümeti tarafından yasadışı bir şe-kilde Almanya'ya iade edilir.

Yaralılardan Siegfried Hausnertedavi edilmediği için SteimmheimCezaevi'nde ölür.

- Alman Devleti dışarıda artan

- Emperyalizm, Katildir,İşkencecidir, İşgalcidir,Sömürücüdür.

- Emperyalizm, İnsanlıktanÇıkmıştır, Kimseyeİnsanlığı Öğretemez.

- Emperyalizm, Özgürlüğeve Bağımsızlığa Düşmandır,Özgürlük Götüremez.

- Dünyayı Kan Gölüne veHapishaneye ÇevirenEmperyalizm, Demokrasiyi Savunamaz.

- Halklara SoykırımUygulayan Emperyalizm,İnsan HaklarınıSavunamaz.

- Emperyalizmin“Medeniyetinin” TemelindeDünya Halklarının Kanı-Canı Vardır.

- Emperyalizm; YüzyılÖnce Ölümcül HastalığaYakalanan, Can ÇekişenKapitalizmdir.

- Emperyalist Çağ, ProleterDevrimler Çağıdır.

- Çaresi Yok! Emperyalizm Yenilecek veHalklar Özgürleşecektir.

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!330

Page 31: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

dayanışma ve eylemleri durdurmak,tutsakların düşüncelerinden vazgeç-meme direnişini kırmak için hapis-hanelerde tutsaklara saldırır.

9 Mayıs 1976’da Ulrike Meinhofhücresinde asılı olarak bulunur vekamuoyuna "intihar" ettiği duyurulur.Kamuoyu baskısıyla uluslararası birinceleme komisyonu kurulur, komis-yonun hazırladığı rapor ile "intihar"yalanı ortaya çıkarılır. Raporda “in-celemelerimiz sonucunda Ulrike Me-inhof’un asıldığında ölü olduğu şüp-hesi doğuran bulgularla karşılaştık.Bu ölüme bir ya da birden fazla ki-şinin katılmış olduğuna dair çarpıcıgöstergeler var. Komisyonumuz Ul-rike’nin hangi koşullar altında öldü-ğüne dair kesin bir açıklama yapmaşansına sahip değil. Cezaevi personelidışında gizli servis elemanlarının datutsakların kaldığı hücrelere erişme-sine imkan tanıyan gizli geçitlerinbulunması her türlü kuşkuya zeminhazırlamaktadır” denilir.

Meinhof'un cenazesine tüm en-gellemelere rağmen 4 bin kişi katılırve 33 miting ve gösteri düzenlenir.

Alman devleti Meinhof'u hücre-sinde öldürdüğünü resmi olarak halakabul etmemiştir. Ayrıca Alman hü-kümeti Ulrike Meinhof'un beynini"sapkın" düşüncelerin kökenini in-celemek için alır ve bunu gizler. Kı-zının yasal çabaları sonucu 2002 yı-lında Ulrike Meinhof'un beyni ailesineteslim edilir.

Ulrike Meinhof'un ölümü içeridetutsakların direnişini, dışarıda gelişentutsaklarla dayanışmayı geriletemez.

- 8 Nisan 1977’de RAF davaları-nın federal savcısı Buback RAF mi-litanlarının ölümünden sorumlu tu-tularak cezalandırılır.

Dışarıda dayanışma eylemlerininörgütlendiği bu süreçte cezaevlerinde35 RAf tutsağı açlık grevine başlar.Açlık grevleri tecrite son verilmesive öldürülen RAF militanlarınınölümlerinin araştırılması için ulus-lararası komitelerin kurulması, ba-sında çıkan yalan haberlerin devlettarafından tekzip edilmesini talepeder. Bildiride Filistinli gerillalar,ETA ve IRA militanlarıyla da daya-

nışma içinde olunduğu açıklanır.

Aynı zamanda 28 Nisan’da UAÖ(Uluslararası Af Örgütü) Alman-ya’dan ağır tecrit koşullarının kaldı-rılmasını ister ve direniş sürecindeAlman devleti tutsakların grup halindekalmasına izin verileceğini ve ceza-evleri arasında davalara göre tutsakdeğişiminin mümkün olacağına dairsöz verir ve bunun üzerine tutsaklaraçlık grevini sonlandırır.

- 30 Temmuz 1977’de Alman-ya’nın en büyük bankalarından Dresd-ner Bank’ın yönetim kurulu başkanıJürgen Ponto evinde vurularak ce-

zalandırılır.

Bu eylemi bahane eden Almanhükümeti tutsakların nispeten düzelenkoşullarını geri alma girişiminde bu-lunur, 8 Ağustos 1977'de havalan-dırma iznini uygulamayan gardiyan-larla tutsaklar arasında çatışma çıkar.Cezaevi müdürü ve savcısının göze-timinde 40 polis çatışmaya müdahaleeder ve 7 tutsak ağır yaralanır. Tecrituygulaması yeniden devreye sokulurve tutsakların bir kısmı başka ceza-evlerine nakledilir ve bunun üzerine48 RAF ve 2 Haziran Hareketi üyesiaçlık ve susuzluk grevine başlarlar.

Tutsak direnişlerinin devam ettiğisüreçte dışarıda tutsakların serbest bı-rakılması için eylemler düzenlenir. 5Eylül 1977’de Alman İşverenler veSanayiciler Birliği Başkanı eski Nazisubaylarından Hans-Martin SchleyerRAF’a bağlı silahlı bir grup tarafındankaçırılır. 3 Koruma görevlisi ve şoförüvurulur ve Schleyer’e karşılık 11 RAFmilitanının serbest bırakılması istenir.Alman hükümeti buna yanaşmaz, 13Ekim’de Palma Mayorka - Frankfurtseferini yapan Lufthansa’ya ait uçakkaçırılır. FHKC'ye bağlı "Şehit HalimeMüfrezesi" tarafından yapılan eylemde11 RAF tutsağının ve Türkiye’de hapseatılan 2 Filistinli tutsağın serbest bıra-kılması istenir. Kaçırılan uçak önceKıbrıs’a iner ardından 14 Ekim’deDubai'ye gider. Hiçbir Arap ülkesiuçağın kendi topraklarına inmesini ka-bul etmez. 17 Ekim’de Somalili yet-kililerin itirazlarına rağmen uçak Mo-gadişu'ya iner,� Alman devletine ihtarvermek için uçağın pilotu öldürülerekcesedi dışarı atılır. Alman devleti iseGSG-9 adlı özel bir timle uçağa baskındüzenler ve 3 Filistinli militanı öldürür,1 kadın militan ağır yaralanır. RAFmilitanları ile FHKC’nin eş güdümlüolarak düzenledikleri ilk eylemdir bu.

Uçak kaçırma eyleminden bir günsonra, Alman devleti 18 Ekim 1977sabahı Andreas Baader, Jan-Carl Ras-pe ve Gudrun Ensslin'in öldüğünüaçıklar. 4. Mahkum Irmgard Möllerise göğsü bıçakla delinmiş halde ağıryaralı olarak bulunur. � Resmi ma-kamların "kolektif intihar" olarakduyurduğu üç RAf militanının ölümü

"Emperyalizm:- Kapitalizmin özel birtarihsel aşamasıdır.- Tekelci kapitalizmdir.- Asalak ya da çürüyenkapitalizmdir.- Can çekişen kapitalizmdir"

LENIN***********

EMPERYALİSTLER KAĞITTAN KAPLANDIR

“Tüm sözde güçlü gericilerinsadece kâğıttan kaplanolduklarını söylemiştim.Bunun nedeni onlarınhalktan kopuk olmasıdır. Bakın! Hitler kâğıttan birkaplan değil miydi? Hitlerdevrilmedi mi? Yine Rus Çarı’nın, Çinİmparatorunun ve Japonemperyalizminin de kâğıttan kaplanlarolduklarını da söyledim. Hepsinin devrildiğinibiliyoruz. ABD emperyalizmihenuz devrilmedi ve atombombasına sahip.İnanıyorum ki, o dadevrilecek. O da bir kâğıttankaplan. (18 Kasım 1957)

MAO

1 Nisan2018

Yürüyüş

Sayı: 60

331TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Page 32: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

bizzat Alman devleti tarafından ya-pılmıştır. Fakat Ulrike Meinhof'daolduğu gibi Alman devleti resmi ola-rak bugüne kadar suçunu kabul et-memiştir. Ayrıca Andreas Baader,Jan-Carl Raspe ve Gudrun Enss-lin’inin de beyinleri tıpkı Meinhof’ayapıldığı gibi çalınmıştır ve hala danerede olduğu bilinmemektedir.

RAF militanlarının cezaevindeöldürülmesinin üzerine 19 Ekim1977'de Alman İşverenler ve Sana-yiciler Birliği Başkanı Hans-MartinSchleyer'in cesedi bir arabanın ba-gajında bulunur. Olayı üstlenen RAFmilitanları “Schleyer’in öldürülmesinebel bağlayan Schmidt, paketini Mul-house’da yeşil Audi 100’den alabilir.Mogadişu ve Stammheim katliam-larından sonraki acı ve öfkemizinSchleyer’in ölümüyle ortak hiçbirölçüsü yoktur” derler.

28 Ekim'de öldürülen RAF tut-sakları Waldfriedhof'a gömülürler,olağanüstü koşullara rağmen cena-zelerine bin kişi katılır.

2 hafta sonra RAF militanı IngridSchubert hücresinde asılı bulur. Ölü-münden 2 gün önce avukatıyla yaptığıgörüşmede asla intihar etmeyeceğinisöylemiştir. Ingrid Kasım 1977’deKlaus Croissant’a yazdığı mektupta“Asla intihar ederek hayatıma sonvermeyeceğim. Eğer bir Alman ce-

zaevinde öldüğüm duyulursa katil-lerimin yalanlarına kulak asmayın”demiştir.

Sonuç olarak; 1974’ten 1989’akadar RAF'ın başını çektiği ve diğerörgütlerden tutsakların da desteklediğiaçlık grevlerinin sayısı 10'dur. 1989yılında yapılan son açlık grevine ka-dar, birçok cezaevinde tutsaklarınkendi aralarındaki sınırlı ilişkiye dahiizin verilmemiştir.

Bu direnişler sonucunda kısmikazanımlar elde edilmiştir ama Almanhükümeti tecrit politikasında diret-miştir. Almanya dışarıda destek art-tıkça, yani kitle hareketleri güçlen-dikçe tecrit koşullarında geri adımlaratmış, ama kitle desteği düştükçeelde edilen kazanımlar geri alınmıştır.80'li yıllarda RAF'ın kitle hareketiiçinde gerilemesi sonucunda RAFmilitanlarının cezaevi koşulları dakötüleşmiştir. Direnişin kitleselleş-memesinde RAF'ın ideolojik şekil-lenişinin de payı vardır.

Bugün Alman hapishanelerindedevrimcilere yönelik hala tecrit po-litikasının devam etmesi de RAFtutsaklarının ve diğer Alman devrimciörgütlerin kendilerini feshetmeye ka-dar giden teslim olma politikalarındankaynaklıdır.

“Devrimcilerin hapishanelerdekidirenişi emperyalizm var oldukçadevam edecek” bir gerçekliktir. Kısmikazanımlar olacaktır ama düşmanilk fırsatta bu kazanımları almayaçalışacaktır çünkü amacı devrimcileri"kendi elinin altındayken" bitirmektir.Düşüncelerinden vazgeçirtmektir. Buyanıyla hapishanelerde tecrite karşıdireniş emperyalizm var oldukça sü-recek kesintisiz bir süreçtir.

EMPERYALİZMİNEKONOMİKÖZELLİKLERİ: 1) Üretimin ve sermayeninyoğunlaşması, tekellerinortaya çıkması 2) Emperyalizmdebankaların önemi 3) Sermaye ihracı 4) Dünya pazarınıntekeller tarafındanpaylaşılması 5) Emperyalist ülkelerindünya topraklarınıpaylaşması

EMPERYALİZMİNTARİHSELÖZELLİKLERİ 1) Emperyalizm, tekelcikapitalizmdir. 2) Asalak ya da çürüyenkapitalizmdir. 3) Can çekişenkapitalizmdir.

***********

"... Eğer yeryüzündeanlamlı ve güzel bir şeyaranacaksa, işte enanlamlısı; isyan... Doğal bir şey aranıyorsa,işte en doğal olanı;Emperyalizme isyan etmehakkı! Eğer yeryüzünde uğrunaher fedakarlığın yapılacağıbir ideal aranıyorsa, işte en sade olanı;Emperyalizmin, baskının,sömürünün olmadığı birdünya... Emperyalizmdennefret etmek ve asla boyuneğmemek için milyonlarcanedenimiz var..."

Ölüm Orucu ŞehidiGülnihal YILMAZ

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!332

Page 33: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

AMERİKA’DA MUSA VE DALLAS’AÖZGÜRLÜK PANKARTI

Amerika’nın St. Louis şehrinde iş çıkışı

saatlerinde “Türkiye’den Texas’a, Musa’ya Öz-gürlük, Dallas’a Özgürlük” pankartı asıldı.

Dallas 09.03.2018 günü kaldığı eve baskınyapılarak tutuklandı.

Daha önce 2016’da altı arkadaşıyla birliktekısa süreli tutsaklık yaşayan Dallas, Red GuardsAustin örgütünün üyesi olarak suçlanıyor.

Red Guards Austin,

Musa Aşoğlu’nun özgürlüğü için Amerika’daeylem yapmışlardı.

Yaşasın Enternasyonal Dayanışma!

Katil Amerika!

FreeMusa

FreeDallas

1 Nisan2018

Yürüyüş

Sayı: 60

33TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

25 Mart 2018, Cumhuriyet

“ GRUP YORUM ÜYESİ VARAN:SAÇIM YOLUNDU DOSYA İŞLEM-DEN KALDIRILDI”

Bolu T Tipi Cezaevi’nde tutuklu bu-lunan Grup Yorum uyesi Bergun Varan’ın30 Mayıs 2017’de gözaltında uğradığıişkence sonucu saçının yolunmasıylailgili dosya işlemden kaldırıldı. Varan’acezaevinde İçişleri Bakanlığı ve EmniyetGenel Mudurluğu tarafından gönderilenbelgede, “Betul Varan isimli şahsın 9Haziran 2017 tarihinde polis başmufettişitarafından alınan muşteki ifade tutanağınakonu olan iddialarla ilgili olarak EmniyetGenel Mudurluğu makamınca dosyanınişlemden kaldırılmasına karar verilmiştir”ifadeleri yer aldı. Gazetemize mektupyollayan Varan, yaşadığı adaletsizliğinbir turlu bitmediğini söyledi.

Varan, “Saçlarımın yolunmasıylailgili dosyanın işlemden kaldırılmasıkararı verilmiş. Bu kararın neye daya-nılarak verildiği söylenmiyor. Sadecesaçlarımı yolan polisin yargılanmayacağısöyleniyor. Ülkemizde hukuk, adalet veinsan hakları hiçbir şekilde işletilmiyor”dedi.

‘Peşini bırakmayacağım’Yaşadığı işkence sonucu başının ka-

nadığını ve kel bırakıldığını belirten Va-ran, Mehter Marşı eşliğinde saatlerceişkence görduğunu anımsattı.

Üstunden neredeyse bir sene geçtiğiiçin davayı kapattılar. Şimdi ise polisleriyargılamayacağını söyluyor. İşkenceyibu şekilde unutturmak istiyor. Hak ara-mayalım istiyor ama ben bunun peşinibırakmayacağım” diye konuştu. BergunVaran, kendisine yapılan işkenceyi aslaunutmayacağını yazdığı mektubundason olarak şu ifadelere yer verdi:

“AKP iktidarı davaları kapatarakuğradığım işkenceyi unutturamaz. Bizlerbu hukuksuzluğu, adaletsizliği teşhiretmezsek muhalif olan herkes işkencegörecek. Cezalandırması, tutuklanmasıgereken bana işkence yapan polislerkenben 8 aydır tutukluyum. Neden? Çunkuhalkın sanatını yaptım. Bunun bedeliişkence görmek oldu.”

���26 Mart 2018, Cumhuriyet

NURİYE GÜLMEN, YÜKSEL DİRE-NİŞİ’NİN 500. GÜN ETKİNLİKLERİN-DE KONUŞTU:

ZAFER MAZLUMLARIN OLACAK!Yüksel Direnişi’nin 500. günü kap-

samında düzenlenen panelde konuşanNuriye Gülmen, sadece işlerinden ihraçedildikleri için değil adaletsizliğe karşıda direndiklerini belirterek “İnanıyorum

ki bir gün zafer tüm mazlumların ola-caktır” dedi.

Yüksel Direnişi’nin 500. günü kap-samında, Ankara Mimarlar Odası’ndabir panel düzenlendi. Panele ihraç edilenakademisyen Nuriye Gülmen, MimarAlev Şahin ve öğretmen Mehmet Dersulukonuşmacı olarak katıldı.

“Ya Teslim Olacaktık Ya da Dire-necektik”

İlk konuşmacı mimar Şahin, ihraçedildikten sonra Yüksel Direnişi’ndenaldığı cesaretle Düzce’de eylem yapmayabaşladığını aktararak, “ Vatanı sevmek;onurla kul hakkı yemeden çalışmaktır”dedi.

Dersulu ise “Bir ülkede faşizm veadaletsizlik varsa ya teslim olacaktıkya da onurumuzla direnecektik. Bizikincisini seçtik” diye konuştu.

Direnmenin tarihsel bir rol olduğunu,bunu yerine getirdikleri için gurur duy-duklarını vurgulayan Nuriye Gülmenise “Halkımız sahip çıktı, biz direndik.Direnmeye devam edeceğiz. İktidar daşunu anladı ki asla direnmeyi bırak-mayacağız. Biz Yüksel Direnişi’ni sadeceişimizi kaybettiğimiz için değil, bilcümleuygulanan adaletsizliğe karşı başlattık.Ve inanıyoruz ki bir gün zafer tümmazlumların olacaktır” dedi.

BASINDAN

Page 34: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

Liseliyiz Biz

Milli Eğitim Bakanlığı’nın projeleri kapsamında li-selerde sivil faşist örgütlenmelere daha fazla desteksağlanmaya başlandı. Bandırma İlçeMilli Eğitim Müdürlüğü, “Ocağa gidengenç, madde bağımlısı olmaz. Hırsızolmaz, arsız olmaz. Vatan haini olmaz.Alpaslan, Fatih, Atatürk, Başbuğ olur.Adam Olur” yazılı afişlerle liselerdeülkü ocaklarına propaganda yapma izniverdi.

Bu olay, sivil faşist örgütlenmelerinliselerde, üniversitelerde, devletin bütünkurumlarında desteklenmesinin, bes-lenip, büyütülmesinin ilk örneği değil.Oligarşi, krizinin derinleştiği her ansivil faşist örgütlenmelere ihtiyaç duyar.Halkın öfkesi durdurulamayacak nok-talara ulaştığında oligarşi, daha öncedenbesleyip büyüttüğü sivil faşist örgüt-lenmelerini harekete geçirir. Ülkemiztarihinde Maraş’ta, Sivas’ta olan faşistsaldırıların temeli de faşist devletin bukarakteristik özelliğindedir.

Emperyalizmin işbirlikçisi faşistdevlet; polisiyle, ordusuyla, kontrge-rillasıyla, MİT’iyle, itiyle halka saldı-rıyor. Çünkü halktan korkuyor. Liseli-lerden korkuyor. Oligarşinin krizinin“Ben açım” diyerek insanların kendisiniyakacak noktaya geldiği bir süreçte,liseliler halk düşmanlarının korkulurüyasıdır.

Çünkü “Açım” diyerek kendini ya-kanlar, “İşsizim” diyerek soyunup eylemyapanlar, “Geçinemiyoruz” diyerek fın-dıklarını, mahsullerini yakanlar bizimanne babalarımızdır. Çünkü emperya-lizme peşkeş çekilen yeraltı-yerüstükaynakları, emeğimiz, alın terimiz, va-tanımız bizimdir! Oligarşinin korkusubundandır.

Liseli Dev-Genç’liler vatanseverdir,atılgandır, cüretlidir, hesap sorma bi-lincini kuşanmıştır. Gençlik temizdir,devrimci saflığa sahiptir, düzenin yoz-luğuyla kirlenmemiştir, öğrenmeye, ör-

gütlenmeye açıktır.

Faşizmin uyuşturucuya karşı olduğu söylemleri ya-landan, demagojiden ibarettir. Eskiİçişleri Bakanı Soysuz Süleyman da“uyuşturucu satıcılarının bacağını kı-rın” demişti. Fakat halkımızın hafızasıgüçlüdür. Halkımız uyuşturucuyu ki-min tetiklediğini iyi bilir. Halkımızuyuşturucuya karşı kimin mücadeleettiğini iyi bilir.

Uyuşturucu; liselerde, gecekondumahallelerinde polis eliyle, polis des-tekli çeteler eliyle dağıtılmaktadır.Burada amaç, politikleşmiş öğrencigençliği, politikleşmiş halkı ‘uyuş-turmak’tır. Gençliği apolitikleştirmek-tir. Polisin, uyuşturucu içen gençlere“aman eylemlere katılmayın da, için”dediği hafızalardadır. Ufak tefek tor-bacılara “operasyon” düzenleyerekburjuva medyada demagoji yapan oli-garşi, büyük uyuşturucu baronlarını,mafyalarını büyütmekte, beslemek-tedir.

Uyuşturucuya karşı mücadele et-menin onuru devrimcilerindir! Uyuş-turucu satıcılarına, gençlerimizi ze-hirleyen, katleden torbacılara, çete-cilere karşı mücadele edenler dev-rimcilerdir. Hasan Ferit Gedik Uyuş-turucuya Karşı Savaş ve KurtuluşMerkezi’ni kuran, burada onlarcauyuşturucu içen genci tedavi eden,değiştirip dönüştüren, yeni bir hayatsunan devrimcilerdir. Torbacıları ce-zalandıran devrimcilerdir. Oysa HFGTedavi Merkezi’ni yıkan devlettir.Torbacıları besleyip büyüten devlettir.Uyuşturucuya karşı mücadele ederkençeteler tarafından katledilen HasanFerit Gedik’in katillerini koruyan dev-lettir.

Devlet destekli sivil faşistlerinuyuşturucuya karşı mücadele gibi birdertleri yoktur. Propaganda malze-meleri demagoji üzerine kuruludur.

LİSELERDE FAŞİZME GEÇİT VERMEYECEĞİZ! FAŞİZMİ YIKACAĞIZ!

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz varız!

Biz Liseli Dev-Genç’lileriz

� Çürümenin içindebüyümek istemiyoruz.

� Uyuşturucu bataklığındabüyümek istemiyoruz.

� Üniversite kapılarındaadaletsizlik istemiyoruz.

� Büyüdüğümüzde işsizlikbataklığında boğulmakistemiyoruz

� Bunun için, demokratikbir lise istiyoruz.

� Demokratik bir lise için,özgür, bağımsız bir ülke istiyoruz.

� Bunun için, bu yaşta,

BU KAVGADABİZ DE VARIZ!

� Liseliyiz biz... Genciz,çok genç... Ama yüreklerimiz büyük.Erken olgunlaşıyoruz biz.Bu ülke, bu düzen erken büyümek zorundabırakıyor bizi.

� İşte bu yüzden,BU KAVGADABİZ DE VARIZ!

Bu Kavgada Biz de Varız!

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!34

Page 35: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

Liseliyiz BizHalkımızın sorunlarını eli devrimci kanına,halkın kanına bulanmış faşistler çözemezler.Halkımız, sorunlarını kendi söz ve karar hakkınınolduğu örgütlenmelerde çözecektir.

Liselerde, sivil faşist örgütlenmelere izinvermeyelim! Faşizmin tek amacı tekelci serma-yenin diktatörlüğünü korumaktır. Faşizmin amacıemperyalizmin işbirlikçilerinin varlığını koru-maktır. Faşizm halka düşmandır. Faşizm gençliğedüşmandır, liselilere düşmandır. Bu propagan-dayla liselerde kendine daha fazla alan sağlamayaçalışan faşist örgütlenmelerin amacı da “vatan”demagojileriyle gençliğin beynini düzenin pis-likleriyle kirletmek; yozlaşmış, lümpen bir gençlik ya-ratmaktır.

Liseli Dev-Genç’liler Vatanseverdir!Asıl vatanseverler, devrimcilerdir. Ne diyordu Nazım

Hikmet;

"Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dediHikmet.

Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne,kapkara haykıran puntolarla,

bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında AmiralVilyamson'un

66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında,Amerikan amirali

Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120milyon lira.

"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dediHikmet

Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurt-severseniz, ben yurt

hainiyim, ben vatan hainiyim.

Vatan çiftliklerinizse,

kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilersevatan,

vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,

vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksayazın,

fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,

vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,

vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,

ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,

vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikandonanması topuysa,

vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,

ben vatan hainiyim.

Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla

Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala”

Nazım’ın bu dizeleri “vatan” demagojileriyle halkıaldatmaya çalışan faşizme güzel bir yanıttır. Devrimcişair Nazım’ın taşıdığı vatan sevgisi, bugün Liseli Dev-Genç’lilerdedir. İnsanların açlıktan kendilerini yaktığıbir ülkede susup sessiz kalmak, iktidar yalakalığıyapmak, faşizmin iktidarını korumak, emperyalizminpolitikaları doğrultusunda hareket etmek vatanseverlikdeğil vatan hainliğidir!

Vatan hainleri; emperyalistlerle işbirliği yapanlar,halkın alın teriyle, emeğiyle beslenen tekeller ve ser-mayedarlar, bu kan emicilerin çanağından beslenebilmekiçin sömürü ve katliamlarını aklayanlar, faşizmin ku-rumsallaştığı devlet kurumları, halkın kanıyla beslenenpolisi, miti, iti, devletin meşruluk sorunu yaşadığındakullandığı sivil faşistlerdir!

Vatan hainlerine karşı vatanımızı biz savunacağız!Vatanseverlik, anti-emperyalist olmak, emperyalizmekarşı savaşmaktır! Vatanseverlik, faşizme karşı savaş-maktır! Vatanseverlik devrimci saflarda mücadele et-mektir.

Uyuşturucuya karşı mücadele etmek, gençlerimizinzehirlenmesine engel olmak için Liseli Dev-Genç saf-larında örgütlenelim! Liselerimizde faşist örgütlenmeleregeçit vermemek, eline devrimci kanı bulaştıranlarınrahat rahat dolaşmasını engellemek için Liseli Dev-Genç saflarında örgütlenelim!

Kendi söz ve karar hakkımızla okullarımızdaki so-runlarımızı çözmek için Liseli Dev-Genç saflarında ör-gütlenelim! Film gösterimlerinde, okuma gruplarında,öğrenci meclislerinde, lise komitelerinde; ilerici-devrimcibütün örgütlenmelerde Dev-Genç saflarında buluşalım!

LİSELİ DEV-GENÇ’LİLER VATANSEVER-DİR!

LİSELERDE FAŞİZME GEÇİT VERMEYE-CEĞİZ!

YAŞASIN LİSELİ DEV-GENÇ’LİLER!

1 Nisan2018

Yürüyüş

Sayı: 60

35TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Page 36: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

Liseliyiz Biz

GÜNÜMÜZDE GENÇLİK,YA DÜZENİN YA DA DEVRİMİN OLACAK

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!36

Page 37: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

BİZ KİMİZ NE İSTİYORUZ?

Biz devrimciyiz, halkın sanatçıla-rıyız ve halkın iktidarını kuracağız.Bizim vatanımız Anadolu. Biz Anadoluhalklarının çocuklarıyız ve halkımızın,vatanımızın bağımsızlığı için dövü-şüyoruz. Nasıl? Sanatımızla. Biz tür-külerimizle halkımızın ekmek, adaletve özgürlük için verdiği mücadelenintercümanlığını yapıyoruz. Bizim kal-bimiz halkımızın verdiği kavganıniçinde çarpıyor. Sevdamız; devrime,kurtuluşumuza yürüyen yolda büyü-yor. Türkülerimiz sınıf bilinciyle yoğ-rulmuş. Halkımıza olan karşılıksızsevgimiz de buradan geliyor. Bizleraynı aile'nin insanlarıyız. Bizler Ana-dolu’yuz. Anadolu'nun direnişlerleyazılmış tarihindedir evimiz. Vatanı-mıza olan sevgimiz, tarih bilincimizdir.Biz Anadolu'yu ve onun geçmişini bi-liriz. Geleceğimizi de geçmişten kalanmiraslarımızla kuracağız. GEÇMİŞİBİLMEYEN GELECEĞİ KURA-MAZ.

DEVRİM'İ HALK YAPACAK

Devrim kendiliğinden olmayacak.Devrim örgütlü bir mücadeleyle ger-çekleşecek ve bu mücadele sancılı ola-cak. Devrime gidecek olan yol silahlıbir mücadeleyle mümkündür. Pekisanatçıların üzerine düşen nedir buyolda? Sadece sanatla devrim yapa-mayız ama sanatımızı örgütleyici birgüce dönüştürebiliriz. Nasıl? Halkınkurtuluş mücadelesinde çeşitli cephelervardır. Evet, devrim mücadelemizdeen önemli cephe silahlı cephedir. Fakatsilahlı cephe tek başına yeterli değildir.Sanat-kültür cephesi de bir o kadaretkilidir. Neden? Çünkü sanat HALKİÇİN, DEVRİM İÇİN, CEPHE İÇİNyapıldığında çok büyük bir güce dö-nüşür. Devrimci mücadeleyi beslerve büyütür. Devrimci politikalarımızıdoğrudan halkımıza aktarabileceğimizbir araçtır. Geleceğe dair umudu taşırhalk kitlelerine. Sessizliğin içinde birçığlık gibi yükselir ve yol gösterir. Buyüzden devrimci mücadelenin bir sa-

nat/kültür cephesi olması şarttır.İDEOLOJİK MÜCADELE KAZA-NILMADAN, SİYASİ ZAFER MÜM-KÜN DEĞİLDİR. Bu yüzden sanatalanını bir cephe olarak görmek veoluşturmak şarttır. Sanat Cephesi’ndebütün halk çocuklarını, halktan yanaolan ve halk için sanat yapmak isteyenherkesi birleştirmeliyiz. Her kim olursaolsun, "BİR AVUÇ HAİN VE İŞ-BİRLİKÇİ HARİÇ, HERKES BİZİMOLMALIDIR". Biz sanat cephesindesanata ilgi duyan herkesi belli birnoktada tutmak için, örgütlemek içinçabalamalıyız. "Herkes yapabildiğikadar ama bizim doğrularımızla" il-kemizi hatırlayarak bu çizgimizi takipetmeliyiz. Örneğin aydınları devrimcephesine kazandırmalıyız ve kazan-dıramadıklarımızı da tarafsızlaştır-malıyız. Sanat Cephesi bizim için em-peryalizme karşı en güçlü silahları-mızdan bir tanesi. Bu ciddiyetle yak-laşmalı ve bu hassasiyetle insanlaraemek vermeliyiz. Bizim sanat cephe-sindeki misyonumuz halklarımızı eğit-mek, onların düşmana karşı tek biryürek, tek bir kafa halinde savaşma-sına yardımcı olmaktır. Düşmanınyalanlarını ve zulmünü göstermektir.En önemlisi düşmanın yenilgisininkaçınılmaz olduğunu kavratmaktır.SOSYALİZM, DEVRİM TARİHSELVE BİLİMSEL BİR ZORUNLU-LUKTUR.

Sanat Cephesi’nde ne vermek is-tiyoruz?

Biz geleceği temsil ediyoruz. Bizsosyalizmi kuracağız ve yeni insanınideolojisini taşıyoruz. Biz haklıyız vemeşruyuz. Biz özel mülkiyeti ortadankaldırıp, işçi sınıfının egemen olduğubir düzen kurmak istiyoruz. Sınıflarınolmadığı bir sistem. Toplu üretimaraçlarının halkın elinde olan bir yö-netim biçimi. HALKIN İKTİDARI.Tam da bu düzenin ideolojisini yaniyaşam biçimini biz bugünden sanatı-mızla inşaa etmeye çalışıyoruz. Şuanda yaşadığımız düzende en değerlişey para ise, bizim kuracağımız dü-zende insandır, emektir. Gericileşmiş

ve çürümüş olan bu düzende kav-ramlar yerlerini değiştirmiştir. Gü-venin yerini güvensizlik almıştır. Sev-ginin yerini cinsellik almıştır. Böylesikirlenmiş bir düzeni biz temizleyeceğizve sanatımız da buna hizmet edecek.Kültürel şekilsizliği yeniden şekillen-direceğiz. Biz ideolojimize güveniyoruz.Sanat cephemizi de buna göre şekil-lendireceğiz. Yaşam biçimimizi, de-ğerlerimizi, geleneklerimizi öğreteceğiz.Giyimden üslubumuza kadar her şe-yimizi yenileyeceğiz. Yeni insanlar ya-ratacağız. 7 notalı yeni savaşçılar.

Biz en ileri toplumu savunuyoruzve bu yüzden hiçbir güç bizim ideo-lojimiz karşısında duramaz. Bu ideolojivar oldukça, geleceğe dair umudumuzda hep var olacak. Sosyalizmin kaza-nımlarından biliyoruz ki güzel olanne varsa bize aittir. Hepsini biz ya-ratmışız. Sanat alanında da, savaşalanında da. Biz kazanacağız, çünkübiz haklıyız ve savaşıyoruz.

Sonuç olarak;

1- Biz halkız, halkın sanatçılarıyız,devrimciyiz ve devrim için, halkıniktidarı için savaşıyoruz sanatımızla.Halk ve vatan sevgisi olmadan, sınıfve tarih bilinci olmadan halkın sa-natçılığı yapılamaz.

2- Kültür/sanat cephesi, silahlı cep-he kadar önemlidir. Silahlı mücadeleyibesleyecek ve onu büyütecek olansanat cephesidir. Devrimci düşünceleridoğrudan halk kitlelerine aktarandırçünkü sanatçı.

3- Sanat cephesi geleceği temsilediyor. Bizim ideolojimizi, yaşam bi-çimimizi doğrudan halk kitlelerinetaşıyor. Biz geleceğin örneklerini ya-ratıyoruz ve yeni insanları örgütlemekiçin sanat yapıyoruz. Biz bütün halkçocuklarını Sanat Cephesi’nde bir-leştirmeliyiz ve yeni savaşçılar yarat-malıyız.

7 NOTALI YENİ İNSANGELECEK BİZİM İDEOLOJİ-

MİZGELECEK BİZİZKIZIL MASKELİLER

HALKIN SANATÇILARI

37

Page 38: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

BBiz halkın avukatıyız. Parisbarikatlarında komünar,

Dresden’de ayaklanmanınönderi, Soyvetlerde devrimin

teorisyeni ve pratisyeni,Küba’da devrimin komutanı,

işçi sınıfının ideolojik önderihukukçulardan, tarihimizden,haklılığımızdan güç alıyoruz.

Biz Fuat Erdoğan'ınöğrencileriyiz... İşte bu yüzdenköklerimiz derindedir, bizi yok

edemezsiniz...

AKP bugün sanatkurumlarımızı elimizden

almak istiyor. Bizi halktankoparmak istiyor. Aksine

bugün halka daha çokyaklaşmalıyız.

Kurumlarımız içinsavaşmalıyız. Kurum tekbaşına büyük sahneler,

salonlar değildir.Sokaklar tiyatro

sahneleri, meydanlar,parklar, bahçeler konser

salonlarıdır. Halkınolduğu her yer bizimdir.

Çünkü biz halkınsanatçılarıyız.

HALKIN SANATÇILARINA ÖZGÜRLÜK

TUTSAK GRUP YORUM ÜYELERİ VE İDİL KÜLTÜR MERKEZİ ÇALIŞANLARI: Bahar Kurt,Dilan Ekin, Dilan Poyraz, Bergün Varan, Betül Varan, Helin Bölek, Sultan Gökçek, Fırat Kıl, Taylan Gültekin,

Seher Adıgüzel, İsmail Cengiz Mumcu, Eren Erdem

HALKIN AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK

TUTSAK HALKIN AVUKATLARI: Şükriye Erden, Ebru Timtik, Barkın Timtik, Özgür Yılmaz, Behiç Aşçı,Ayşegül Çağatay, Süleyman Gökten, Aycan Çiçek, Naciye Demir, Yağmur Ereren, Aytaç Ünsal, Didem Ünsal,

Engin Gökoğlu, Ahmet Mandacı, Naim Eminoğlu, Selçuk Kozağaçlı, Yaprak Türkmen, Buket Yılmaz

38

Page 39: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

AKP Faşizmi Gençliğin MücadelesiniDurduramaz!Gençliğimiz Dev-Genç MücadelesiyleYarını İnşa Ediyor

Umudun ve Onurun kavgasını veren Dev-Genç veLiseli Dev-Genç'lilerin yaptıkları çalışmalardan derle-diklerimiz şu şekildedir;

İstanbul Boğaziçi: Dev-Genç’liler, AKP faşizminingençliğe ve Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine yönelikyaptığı faşist saldırılara kitle çalışmalarını, komitelerinibüyüterek, demokratik mücadeleyi büyüterek cevapveriyor! AKP Demokratik Üniversite mücadelemizi en-gelleyemez dedik, demeye de devam ediyoruz. Yaptığımızçalışmalarla, örgütlediğimiz öğrenci gençlikle AKP fa-şizmine yanıt vermeye devam edeceğiz. Faşizmi yenece-ğiz!

Dev-Genç’liler 25 Mart'ta Boğaziçi Üniversitesi Kuzeykampüste kitle çalışması yaptı. Yapılan çalışmada 50adet “Devrimcilik Yapmak Suç Değil Görevdir” sloganınınyazılı olduğu pullama yaptı, 200 adet “Halkız Biz, FaşizmiYeneceğiz!” kuşlaması ve 50 adet “Devrimcilik YapmakSuç Değil, Görevdir! Keyfi Tutuklamalara Son!” bildirisidağıtıldı.

Dağevleri: Liseli Dev-Genç'liler 27 Mart'ta kitle ça-lışması yaptı. Yapılan çalışma süresi boyunca mahalledeyaşanan kentsel dönüşüm adı altında AKP iktidarınınmahallede evleri yıkacağı hakkında bilgi verildi. Kampanyaçalışması kapsamında 100 adet sticker duvarlara yapıştırıldı,ayrıca 20 adet umudun sesi Yürüyüş dergisi, dergiokurlarına ulaştırıldı.

Örnektepe: Liseli Dev-Genç'liler 25 ve 26 Mart'tamahallede kitle çalışması yaptı. Yapılan çalışmada 90Yürüyüş dergisi halka ulaştırıldı, 200 adet “Halkız Biz,Faşizmi Yeneceğiz! / Devrimcilik Yapmak Suç DeğilGörevdir!” kuşlaması yapıldı, 50 adet “Keyfi TutuklamalaraSon!” bildirisi dağıtıldı ve 50 adet “Devrimcilik YapmakSuç Değil Görevdir!” bildirisi dağıtıldı. Ayrıca yapılankitle çalışmasında halk, 30 Mart – 17 Nisan Devrim şe-hitlerini anma ve umudun kuruluşunu kutlama programınadavet edildi.

Dev-Genç’liler Newroz’u İstanbul’un DörtBir Yanından Selamladı!

21 Mart’ta Dev-Genç’liler İstanbul’un Küçükarmutlu,Reşitpaşa, Örnektepe, Dağevleri mahallelerinde ve BoğaziçiÜniversitesi’nde Newroz’u selamladı. Selamlanan böl-gelerde pankartlar asıldı, yazılamalar yapıldı, ajitasyonlarçekildi ve Newroz’un direniş ateşi yakıldı. Yapılan yazı-lamalarda duvarlara “Demirci Kawa’lardan Cengiz Soy-daş’lara Newroz Ateşini Büyütüyoruz! Demirci Kawa’danCengiz’lere Newroz Ateşini Harmanlıyoruz! NewrozaGela Piroz Be! Liseli Dev-Genç” imzalı sloganlar işlen-di.

Ülkemizde Gençlik

AKP, Demokratik ÜniversiteMücadelemizi Engelleyemez!Boğaziçi Üniversitesi Gençliğindir, Bizimdir!

Emperyalizmin işbirlikçisi,Hitler ve Mussollini faşizmininçocuğu Tayyip Erdoğan 24 Mart2018 günü açıklama yaptı. Bo-ğaziçi Üniversitesi’nin bazı öğ-rencileri için “O komünist, ovatan haini terörist gençlere üni-versitede okuma hakkı verme-yeceğiz” diyor Tayyip Erdoğan.

Bu açıklama ve ardından öğ-rencilere yönelik faşist saldırılar,16 Mart 2018 günü öğrencilerindemokratik haklarını kullanarak

basın açıklaması yapmasıyla başladı. Daha sonra 3 öğrencigözaltına alındı. Tayyip Erdoğan’ın açıklamasının ardından daonlarca gözaltı yapıldı. Kampüsün içerisine akrep, kirpi denilenzırhlı araçlar girdi. Okul kütüphanesinde kimlik sorgulaması ya-pıldı.

Biz Dev-Genç’liyiz. Ne Boğaziçi Üniversitesi’nde, ne degençliğin bulunduğu, halkın evlatlarının bulunduğu başka birüniversitede faşist saldırılara geçit vermeyeceğiz! 24 Mart’taTayyip Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini hedefgösteren açıklamasının hemen ardından Boğaziçi ÜniversitesiDev-Genç’liler olarak 25 Mart sabahı kampüs önündeki HisarüstüMeydanı’na “AKP Demokratik Üniversite Mücadelemizi Engel-leyemez! Faşizmi Yeneceğiz! Boğaziçi Dev-Genç” yazılı pankartastık.

Biz Dev-Genç’liyiz. Bağımsız Türkiye, demokratik üniversiteistiyoruz, alacağız! Üniversitelerde yaşanan faşist saldırılara izinvermeyeceğiz. AKP, şimdi Boğaziçi Üniversitesi’ne saldırıyor.Kürdistan’da, İstanbul’un göbeğinde, Anadolu’nun dört biryanında halk çocuklarını katlettiği tenekeleriyle kampüse giriyor.Kimlik sorgulaması yapıyor. Halkın kanına bulanan o zırhlıtenekeleri tarihin çöplüğüne biz gömeceğiz! Üniversitede faşistçalışma yapanlara kendi öz kimliklerini, insanlık onurlarını vehaysiyetlerini biz sorgulatacağız!

Faşizme karşı mücadelede örgütlenme, faşizme karşı halk sa-vaşını büyütme, üniversitelerde demokratik mücadeleyi yükseltme,ÖGB ve polis terörüne geçit vermeme geleneklerini yaratanDev-Genç’tir. Faşist teröre karşı dayanışmayı yükseltme geleneğiniyaratan Dev-Genç’tir.

Yeni gelenekler yaratarak faşizmi yıkacağız! Faşizmi yıkmanınonuru, faşizme karşı savaşanların olacaktır. Faşizme karşı savaşıyükseltmenin bir ayağı da demokratik mücadeleyi yükseltmektir.Boğaziçi Üniversitesi’nde demokratik mücadeleyi yükseltmemizinönünde de faşizm duramayacaktır. Faşist teröre karşı Dev-Gençsaflarında örgütlenelim. Örgütlü gençlik, güçlü gençliktir.

Üniversitelerde Faşist Teröre Geçit Vermeyeceğiz!AKP Demokratik Üniversite Mücadelemizi Engelleyemez!Boğaziçi Üniversitesi Bizimdir!Faşizmi Yeneceğiz!Boğaziçi Dev-Genç

1 Nisan2018

Yürüyüş

Sayı: 60

39TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Page 40: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

İzmir 2 No’lu T Tipi HapishanesiÖzgür Tutsaklarından Aydın Engin’inNuriye Gülmen’le yaptığı röportajailişkin yazdıklarını aktarıyoruz.

ZAFER ve YENİLGİ ÜZERİNE" Yenildiniz mi?"

Açlık grevini bitirdikten sonra Nu-riye'yi hastanede ziyaret eden ve onunlaröportaj yapan Aydın Engin'in ilk sorusuolmuştu bu:

"Açlık Grevini talepleriniz karşı-lanmadan bitirdiniz. Yenildiniz mi?"

Bu sadece röportajda sorulan birsoru olsaydı üzerinde durmaya gerekolmazdı. Ancak Nuriye ve Semih'inAçlık Grevini bitirmesiyle birlikte, herdirenişte olduğu gibi, bugün de küçükburjuva aydınlarından reformizme, opor-tünizme kadar, bildik kesimler bir kezdaha "Ne kazandınız ki?" diye sorarak"Zafer mi değil mi?" tartışmasını baş-lattılar ve bu tartışmayı sürdürüyorlar.

Faşizmin saldırıları karşısında ay-lardır hiçbir şey yapmayanlar, teslimiyetbayrağı çekerek kendi köşelelerine çe-kilip sinenler birden ortaya çıkıp direnişitartışmaya başladılar.

"Boş yere mi bu kadar aç kaldılar?"Onlara göre direniş hiçbir kazanım ya-ratamamıştı. Bu koşullarda Açlık Grevinibitirmek yenilginin kabulüydü.

Onlar en baştan beri "OHAL var,bir şey yapılamaz, AKP'ye geri adımattırılamaz, kazanılamaz..." diyorlardı.Bugün "haklı" çıkmanın verdiği gururlasoruyorlar: O halde "Ne gerek vardıdirenmeye?"

Öncelikle şunu belirtelim. Emekçisınıflar tarafından sürdürülen kavgalar

hiçbir zaman boşuna değildir. Bu kav-galar amaçlarına doğrudan doğruyavarmasalar bile kesin zaferin yolunuhazırlar.

Bu gerçeği anlamayanlar daha doğ-rusu anlamak istemeyenlerin bakış açı-sına göre "doğrudan doğruya amacaulaşılamayacaksa" direnmeye, mücadeleetmeye, bedel ödemeye ne gerek var?Böyle durumlarda en iyisi "akıllı" ol-mak, köşene çekilip " kaymak tabakayıkoruyarak" zaferin koşullarının oluş-masını sessizce beklemek! Ancak tarihbu yolla tek bir kez bile zafere ulaşıldı-ğını yazmadı.

Zafer Direnmenin Kendisidir

Zafer, savaşta kazanılan başarınınadıdır.

Tarihsel olarak ezen ile ezilen ara-sında devam eden sınıf savaşının bugünen ileri mevzilerinden birisidir Yükseldirenişi.

AKP OHAL ile tüm halka savaşaçtı. İşten atmalardan işkencelere, gözaltı,tutuklamalara kadar, her türlü baskı vesaldırı yöntemini kullanarak halkı sin-dirmek, teslim almak ve ülkeyi kendisiiçin dikensiz gül bahçesi haline dönüş-türmek istedi.

Bu saldırılar karşısında "hiçbir şeyyapılamaz" denilerek herkesin susupköşesine çekildiği bir dönemde ikikamu emekçisi Nuriye ve Semih zulmünbaşkentinde direniş ateşini yaktı.

İlk olarak direnme hakkını ve direnişmevzisini kazandılar. Daha sonra dire-nişi, Açlık Grevine dönüştürerek, biradım ileri taşıdılar.

AKP faşizmi, di-renişi kırmak için ya-saklardan işkenceligözaltılara, kitapçıkyayınlamaktan yalanve demagojilerle he-def göstermeye, tu-tuklayıp ağır tecritkoşullarında tutmak-tan zorla müdahaletehditlerine kadar heryolu denedi. Ancakbaşaramadı. Nuriyeve Semih vazgeçme-diler, geri adım at-madılar, tüm bu sal-

dırıları boşa çıkardılar.

Açlık Grevinin 324 ve direnişin444. gününde Nuriye ve Semih AçlıkGrevini iradi olarak sonlandırdıklarını,direnişe farklı biçimlerde devam ede-ceklerini açıkladılar.

Nuriye ve Semih açıklamalarındadirenişimiz bize özgürlüğümüzü ka-zandırır diyorlardı. Evet direniş onlarave yüreği onlarla çarpan tüm halka öz-gürlüğünü kazandırdı. Çünkü özgürlükdediğimiz şey dışsal engellerin olmamasıdeğil, engellerin bilincine varıp aşmamücadelesi sürecinin ürünüdür. Ve di-reniş tam da bunu yaratmıştır.

AKP saldırılarla tüm halkı teslimalmak istedi. Direniş bu saldırılarınönünde yükselen bir barikat oldu.

Nuriye ve Semih direnişleriyle herkoşulda direnilebileceğini ve direnil-diğinde kazanılabileceğini gösterdiler.Yeni direnişlere ilham kaynağı oldular.Haksızlığa uğrayan birçok işçi-emekçionlardan aldığı güçle direnişler örgütledi.Bugün Düzce'de Alev Şahin, İzmir'deMahir Kılıç bu direnişlerini sürdürü-yorlar. Yine halkın birçok kesimi OHALyasaklarını tanımayıp sokağa çıkıyor.

TİHV Genel Sekreteri Metin Bak-kalcı, "Nuriye ve Semih, umut ışığıoldu... Aslolan onurlu yaşamdır deriz.Bir kez daha hepimize öğrettiler. Onlaraslında kazandılar..." dedi.

Evet, direniş yok edilmek istenenumudu korudu, büyüttü. Onurlu olmayı,başı dik yürümeyi öğretti.

Tüm bunlar birer kazanım değilmi? "Zafer mi değil mi" tartışması ya-panlar bunları görmüyorlar mı?

Özgür TutsaklardanÖzgür Tutsaklardan

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!40

Page 41: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

Elbette her biri sınıflar sava-şında büyük ve önemli kazanım-lardır. Dahası direnişin kendisien büyük kazanımdır. Ve direnişinsürdüğü her saniye kazanımlardaha da büyümektedir. Ve bunuherkes görmektedir.

Ancak bu gerçeği kabul etmekde cüret, samimiyet ve halka karşısorumluluk ister. Çünkü bu ger-çeği kabul edenlerin en başta tümbu süreç boyunca kendi pratik-lerinin muhasebesini yapmaları ve öze-leştiri vermeleri gerekir.

Direnişi tartışanların korktukları vekaçındıkları şey tam da budur. Nedendirenmediklerinin, teslimiyet bayrağıçektiklerinin açıklamasını yapmak ye-rine, direnişi tartışarak kendi gerçekleriniörtmek çabasındalar.

Bu tutumlarının yabancısı değiliz.Büyük direniş karşısındaki tutumlarıda aynıydı. O gün de "Ne kazandınızki, ne zaferi?" diyorlardı.

Gönül rahatlığıyla diyoruz ki; Nu-riyeler'i, Semihler'i kazandık, bundanbüyük kazanım, zafer mi olur!

Peki o gün bu tartışmaları yürütenlerbugün neredeler? Korudukları "kaymaktabakayı" emperyalizmin hizmetinesundular. Direnişten kaçtıkları yoldanemperyalizmin piyadeliğine vardılar.

Tarihsel yasadır, "Direnmeyen çürür,savaşmayan ölür." Çürüdüler, öldüler.Ve bunu gizlemek için yaptıkları hiçbirtartışma bu gerçeği değiştirmedi.

Bugün de tarih herkesi yaptıklarıylave yapmadıklarıyla kaydetmeye ve her-kese sayfalarında hak ettiği yeri vermeyedevam ediyor.

Direnenler Asla Yenilmez

Yenilgi, savaşta kaybetmektir. Sa-

vaşta kaybetmekse düşmanıniradesine boyun eğmek, tes-lim olmaktır.

AKP teslimiyet dayattı.Direniş bu saldırıyı boşa çı-kardı. OHAL karanlığını da-ğıttı. KHK'ları yerle yeksanetti. Halka bilinç, moral vegüven verdi. Halkın sevgisinive desteğini kazandı. Enönemli sonuç ve süreci be-lirleyecek olan bunlardır.

Açlık Grevi bu mücadelede tarihselrolünü en iyi şekilde yerine getirdi. Vedireniş kazandırdığı zaferlerle kesinzafer yolunu hazırlamaya devam ediyor.Direniş devam ediyor ve edecek.

"Zafer mi değil mi" tartışmaları ger-çekleri gizlemek için sürdürülen safsa-talardan ibarettir. Ancak Mahir Çayan'ındediği gibi "Hayatın gerçekleri, saf-satalarına karşı her zaman muzafferolmuştur, olacaktır da." Ve 122'leri-mizden Fatma Koyupınar'ın dediği gibi"Tarih, hiçbir dönemde devrimci ira-denin, inanmış insan iradesinin ye-nilgisine tanık olmadı, olmayacak."

Faşizme Karşı Biz Varız!Her Türlü Mücadelemizle

Faşizmi Yeneceğiz!Biz Kazanacağız!Halk Cephelilerin bulundukları böl-

gelerde faşizme karşı yürüttükleri kam-panya çalışmalarından derlediklerimizşu şekilde;

Adana: Halk Cepheliler 20 Mart'taÇarşı Merkez'de, üzerinde "AKP'ninTutuklama Terörünü de Boşa Çıkarta-cağız! Devrimcilik Yapmak Suç DeğilGörevdir!" sloganının yazılı olduğu 50adet sticker yaptı.

Mersin: Halk Cepheliler 27 Mart'taÇarşı Merkez, Pozcu ve Cumhuriyetmahallelerinde faşizme karşı yürütülenkampanyalar kapsamında pullama ça-lışması yaptı. Ayrıca kısa bir açıklamayayınlayan Halk Cephesi kısaca şu söz-lere yer verdi;

"Grup Yorum her yerde, gittiğimizher evde, her işyerinde… Ödüller koy-manız boşuna. Grup Yorum saklanmıyor.

Bir dönüp bakın tarihe, yüzlerce keztutuklandı Grup Yorum, kasetleri kon-serleri yasaklandı. Milyonlara konservermesini engelleyemediniz. Yine vedaha fazla geleceğiz.

Halk Cephelileri tutukladınız. Neoldu, bitti mi Halk Cephesi? Her iş ba-şına gelen İçişleri bakanınız sözlerverdi bitireceğiz diye. Siz kimi bitiri-yorsunuz, halkı yenemezsiniz. Siz buaçlığı, yoksulluğu, işsizliği sokakta ek-mek toplayanları bitirebilecek misiniz?Bitiremezsiniz çünkü bu açlığın, yok-sulluğun, bu pisliğin nedeni sizlersiniz.İşte bizim var olma sebeplerimiz bunlar,haklılığımız, gücümüz burda. Bağımsız,demokratik, sosyalist bir Türkiye isti-yoruz. Açlığın yoksulluğun olmadığıbir dünya istiyoruz ve kuracağız. Bun-dandır yenilmezliğimiz, haklı olan biziz.Onuru, namusu, adaleti biz savunuyoruz.Sizler çocuk tacizcilerini savunacak ka-dar alçaksınız. Bu aşağılık düzeniniziyerle bir edeceğiz. Bize gücünüz yetmez.Ya teslim olacaksınız ya teslim alacağız.Faşizmi Yeneceğiz."

İSTANBULBahçelievler: Halk Cepheliler 18

Mart'ta Yenibosna Zafer Mahallesi'nde,faşizmin tutuklamalarına, hedef gös-termelerine karşı yürütülen kampanyakapsamında pullama çalışması yaptı.

İkitelli: Halk Cepheliler 19 Mart'taBeşkat Bölgesi'nde katil polislerin sildiği"Berkin Elvan Ölümsüzdür!" yazıla-masını tekrar duvara nakşetti. AyrıcaHalk Cephesi kısa bir açıklama yaparak"Halkın Çocuğu Berkin’in Hesabı So-rulacak. Berkin’in Kanı Yerde Kalma-yacak! Halk Düşmanı AKP Mahallele-rimizden Sümüklü Katil SürüleriniziÇekin!" sözlerine yer verdi.

1 Nisan2018

Yürüyüş

Sayı: 60

41TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Page 42: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

UMUTUmut; büyük insanlığın yok ve

zapt edilemez kalesidir. Ne kuşat-malar yaşamıştır da teslim alınama-mıştır. Nice paşalar, rallar, sultanlar,beyler, soylular ve soysuzlar gelipgeçmiştir de yine de boyun eğdire-memiştir bu kaleye.

Umut; toprağa düşen çiçeğin-den-yaprağından yeniden türeyen,körpe dalları budanıp-kırıldıkça dahagür çıkan bir erdem ağacıdır. Binkez yolunsa da çiçekleri-yaprakları,bin kez kırılsa da dalları yine fidanfidan boy veren bir direnç ağacıdır.

Umut; inancımızın sonsuz pına-rından suyunu içen, sevdamızın bi-timsiz çayırlarından beslenen, hu-dutsuz cüretimizin mahmuzlayarakşaha kaldırdığı bir küheylandır.

Umut; küllerinden yeniden doğanZümrüd-ü Anka'dır. Kan revan içindeyarınlara kanat çırpan Simurg'dur.

Tam da " bitti" denildiği yerdenyeniden ve daha güçlü kopan birdevrim fırtınasıdır umut.

Umut; kula kulluğun, parayaköleliğin olmadığı, özgür ve bah-tiyar günlere doğru akan ve hiçbirgücün zincir-kilit vuramayacağıbir nehirdir. Kaç kez önüne setlerçektiler, bendler kurdular da yinedurduramadılar akışını. Kızılde-re'den bugüne ne kurutabildiler ne

de "ıslah" edebildiler bu umut neh-rini.

Umut; Kızıldere'den Çiftehavuz-lar'a şorul şorul akan kanımızdansuyunu alan ölümsüz bir çeliktir.Halklarımızın elindeki hakikat veadalet kılıcı işte bu çelikten yapıldığıiçindir ki eğilip-bükülmez.

Umut; karanlıklar denizinin or-tasında, fedailerinin bedenleriyleyaktığı sönmeyen bir meşaledir.

Uğruna canını feda etmeye hazırMahir yürekliler oldukça -ki daimavar olacaktır- asla batmayacak olanbir onur adasıdır umut...

Umut; bir kutup yıldızıdır, şaşmazbir pusuladır halkların ellerinde.Mahir'in çizdiği rotadır, Dayımız'ıngösterdiği güzergah. Onsuz amaonunla yürümeye devam ettiğimizkurtuluşun yoludur umut.

Umut; insanın yüreğine ve usunadüşen bir tohumdur. Bilgiyle çatlatırçekirdeğini, emek ve sabırla büyür,sevgiyle ve özenle köklerini salarderinlere ve yenilmez kılar insanı.

Umut; yeni insanın mayasıdır.Yarınların güzellikleriyle donattığıinsanı, arındırır ve yiğitleştirir. Herşart altında direnme gücü ve kazanmaazmi aşılar insana, zafer inancıyladoldurur yüreğini.

Stalingrad'dan Moskova Önle-ri'ne, Saygon zindanlarından, Mak-renissos cehennemine, Haydari Kam-pı'ndan Aralık On dokuzlar'a hep oumutla direnmiştir halklar.

Umut; en olmaz denileni yaptıran,en yapılamaz denileni gerçekleştiren,imkansızları mümkün kılan cüretve yaratıcılıktır. "Cesaret, CesaretDaha Fazla Cesaret" şiarını hayatınve kavganın her anında rehber edin-

mektir umutlu olmak.

Umut; sol göğsümüzde çarpanCevahir'dir. Umudun dervişleri içino, candır-canandır, ab-ı hayattır."Ölürse ten ölür, canlar ölesi değil"sözü tam da bu gerçeği anlatmakta-dır.

Üzerimize yağan kurşunlar-bom-balar tene değer, ihanetin hançerisırtımızdan vurur, bedenlerimiz par-çalanır-kavrulur, kemiklerimiz un-ufak olur, ölen tendir; umut ise bakive daimidir.

Ey umut; sen çok yaşa! Sana binteşekkür, bin şükran, saygı ve selamey umut. Bize büyük insanlığı öğ-rettin. Ne mutlu BİZ'e ki senin ne-ferin olduk ve ömür denilen hayatı-mızı sana adadık. Ey Umut, hep varol, bin yaşa, milyon yaşa -ki insanlıkvar oldukça yaşayacaksın sen-!

" Ey umut!

Benimlesin

Seninleyim

Ve hayat her an doğruluyorseni

o zaman yeniden yeniden do-ğuyor, çoğalıyorum."

Ümit İlter

Kendini tecrite ezdirmeyentutsaklarımız, direnmenin coş-kusuyla üretmeye devam edi-yorlar.

Aşağıda okuyacağınız, İzmir2 No’lu T Tipi Özgür Tutsak-larının kaleminden dökülen-lerdir.

Aynı umudu paylaşmanınverdiği gururla okurlarımızlapaylaşıyoruz.

Faşizmin tecrit hücrelerindedirenen devrimci tutsaklarıhabersiz, mektupsuz bırak-mamayı görev bilelim!

Özgür Tutsaklarımız �çin

Kahvaltıda Biraraya GeldikAnkara Halk Cepheliler 26 Mart'ta,

Ankara İdilcan Kültür Merkezi'ndekahvaltıda biraraya geldi. Kandıra 1No'lu F Tipi Özgür Tutsakları'nınisteği üzerine yapılan kahvaltı öncesihapishanelerden gelen mektup ve şiirokundu. Özgür Tutsakların talepleribir kez daha yerine getirildi. Kahv-altının ardından 20 farklı hapishaneyeçok sayıda kart yazıldı.

Özgür TutsaklardanÖzgür Tutsaklardan

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!42

Page 43: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

TAYAD'lı Aileler her türlühak gaspına karşı direnmeyedevam ediyor.

İrfan Yılmaz, Zeynal Da-nacı Serbest Bırakılsın

Yüzde 96 sakat raporuna sahipolan İrfan Yılmaz 12. kez gözaltınaalındı. Bu sefer gözaltı süresi 5 günolarak belirlendi.

Yüzde 96 engelli raporu olan,kendi başına yürüyemeyen, kendibaşına lavaboya çıkamayan bir insanı5 gün gözaltında tutacak kadar acizfaşizm. Tamamen yalnız kalmasıiçin, kendisine refakatçılık eden Zey-nal Danacı da gözaltında tutuluyor.Gözaltı süresi uzadı ve dergimiz ya-yına hazırlandığı sırada bırakıldılarhaberini aldık.

Direnen herkesi yalnızlaştırmaya,tecrit etmeye çalışıyor AKP.

ANKARA'DA AÇIKLAMAVE GÖZALTI

TAYAD'lı Aileler bulunduklarıher yerde Tek Tip Elbiseye karşı ses-lerini yükseltiyor.

Ankara'da eylem yapmaya çalışanaileler, AKP'nin katil polisleri tara-

fından azgınca saldırıya uğradı.

Ayşe Arapgirli ve İbrahim Şenerişkenceyle gözaltına alındı.

TAYAD'LI AİLELERGAZİ MAHALLESİNDEBULUŞTU

Aileleri biraraya getiren, Kandıra1 No'lu Hapishanesi’ndeki tutsaklarıntalebi oldu.

Toplantıda önce bir bilgi alışve-rişinde bulunuldu.

Tutsakların uğradıkları saldırılarve buna karşı direnişleri anlatıldı.

İzmir Şakran hapishanesinde tut-saklardan bir avuç gökyüzünü bileçok gören idare, havalandırmanınüstünü tamamen tel örgülerle kapattı.Devrimci tutsaklar havalandırmanınartık bir tel kafes haline getirildiğinive bunun kabul edilemez olduğunubelirterek, tel örgüyü parçaladılar.

Kırıkkale'de ise, idare devrimcitutsaklara keyfi bir şekilde dergi vekitap vermedi.

Ancak kararlı bir direnişle karşıkonulunca, bu politikasından vaz-geçmek zorunda kaldı.

TAYAD'lı Aileler her zaman ev-

latlarının haklı mücadelesinde yan-larında yer alma kararlılığını şu şe-kilde ifade ettiler:

“Çocuklarımızın da dediği gibiüzerimize beton da dökseler, düşleri-mize zincir de vurulmak istense biztek tip elbiseyi giydirmeyeceğiz evlat-larımıza. Her zaman evlatlarımızındirenişinin yanında olacağız.”

TAYAD'lı Aileler evlatlarınaTTE'yi giydirmemekte kararlı.

08 Nisan'da devrim şehitlerinianacaklar.

10 Nisan'da gene Silivri'ye yürü-yecekler.

15 Nisan'da mezar ziyaretleri ya-pacaklar.

Hiçbir baskı TAYAD'lıları yıldı-ramaz.

And Olsun kiAKP Faşizmini Yeneceğiz!

TAYAD’lı Kemal Gün ve FeridunOsmanağaoğlu Gözaltına Alındı

Evladının kemiklerini alabilmekiçin Dersim’de 3 ay boyunca açlıkgrevi yapan Kemal Gün 23 Mart günü,sabah saatlerinde Erzincan Çayırlı’dakievinden ve Yüksel Direnişi’ne destekiçin aylarca açlık grevi yapan FeridunOsmanağaoğlu da AKP’nin işkencecipolislerince gözaltına alındı.

Gözaltına alınmalarıyla ilgili yazılıaçıklama yayınlayan TAYAD’lı Ailelerkısaca şu sözlere yer verdi;

“Bugün TAYAD’lı Feridun Osma-nağaoğlu İstanbul’da gözaltına alınıp

serbest bırakıldı. Şişli Cevahir AVMönünde AKP Sakat maaşımı sosyalhaklarımı gasp etti diyerek 10 gündüroturma eylemi yapan İrfan Yılmaz veZeynal Danacı 10. kez gözaltına alınıpserbest bırakıldılar. İki yiğidin babasıevlatlarının kemiklerini alabilmek için90 gün açlık grevi yaparak evlatlarınınmezar hakkını kazanan Kemal Günbugün Erzincan Çayırlı’daki evindensabah saatlerinde gözaltına alındı...AKP Faşizmini Yeneceğiz!”

Tek Tip Elbiseye KarşıMücadelemiz Durmayacak!

TAYAD’lı Aileler evlatları için yıl-madan direnmeye devam ediyor. Ya-pılan çalışmalardan derlediklerimiz

şu şekildedir:İstanbul: TAYAD’lı Aileler 24

Mart’ta Galatasaray Lisesi önündeTek Tip Elbise’ye karşı basın açıkla-ması yaptı. Sloganlarla başlayan açık-lamada TAYAD’ın bildirisi okunduve kısaca şu sözlere değinildi; “AKPfaşizminin saldırıları yürüyüşümüzüengelleyemeyecek. Baskılar boşunadır.Evlatlarımızın direnişinin her zamanyanında olacağız. Dışarıda da evlat-larımız gibi direnişe devam edece-ğiz…”

Okunan açıklamanın ardından çev-redeki halktan insanlar TAYAD’lılaraalkışlarıyla destek oldu ve açıklamasloganlarla iradi olarak sonlandırıldı.

ÜZERİMİZE BETON DA DÖKSELERDÜŞLERİMİZE ZİNCİR DE VURULMAK İSTENSE

BİZ TEK TİP ELBİSEYİ GİYDİRMEYECEĞİZ EVLATLARIMIZATayad’lı Aileler

1 Nisan2018

Yürüyüş

Sayı: 60

43TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Page 44: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

"Hapishaneler yangın yeri" derlerdi eskiden ve şimdide pek farklı değil. Gün geçmiyor ki yeni baskı, keyfi da-yatmalar yaşanmasın. Tutuklamak, dört duvar arasına ka-patmak yeterli gelmiyor. Tüm değerlerimiz, insanlığımız,düşüncelerimiz unutturulmak isteniyor. Bu zaman içindesesimizi duyurmak önemli. Sizler bizi duymaz, duyura-mazsanız çok daha ağır, kötü haberler almak kaçınılmaz-dır.

Buralarda yaşananları anlatmaya zaman-kağıt az gelir.Şimdi yaşadıklarımızın bir parçası olarak Ocak-Şubatayları hak ihallerini sizinle paylaşmak istiyoruz.

OCAK-ŞUBAT 2018 HAK İHLALLERİ RAPO-RU

Kandıra 1 No'lu F Tipi Hapishane1- Asker Araması Dayatması: Hapishane dışında has-

tane-mahkemeye vs. giderken üç defa üstümüz aranıyor,ayakkabılarımız çıkarılıyor ve X-RAY'dan geçiriliyoruz.Yaklaşık 4 aydır vardı. Bu öyle keyfi bir uygulamadır kiasker varsa arıyor yoksa aramıyor. Bu keyfi gereksiz da-yatmayı kabul etmediğimiz için aylarca neredeyse hiçbirtutsak hastaneye-mahkemeye gidemedi. İşte yaşananbirkaç örnek:

- 10.01.2018 tarihinde KBB sevki olan Gönül Bozkurt,asker aramasını kabul etmediği için hastaneye götürülmedi.Tedavi hakkı gasp edildi.

- 22.01.2018 tarihinde Kocaeli İnfaz Hakimliği'ndeduruşması olan Yeliz Türkmen, Yıldız Keskin, GülayEfendioğlu, Rojda Yalınkılıç, Sultan Işıklı, Nurgül Acar,Gönül Bozkurt asker aramasını kabul etmedikleri içinmahkemeye götürülmediler.

- 30.01.2018 günü Gebze Adliyesi'nde mahkemesiolan Sevcan Göktaş ve Gülay Efendioğlu kadın askerinüst aramasını kabul etmediği için mamhkemeye götürülmedi.Bu durumu protesto etmek için "kapıaltı" denen hapisha-nenin giriş kısmında oturma eylemi yapan Sevcan veGülay hücrelerine götürülmeyerek 2 güne yakın bir süre"bekleme odası" denilen yerlerde bekletildiler. İlk günakşam 17.00'a kadar, içerisinde hiçbir eşya olmayan pis

yerlerde ayrı ayrı bekletilen Gülay ve Sevcan daha sonrayataklı olan; ancak aşırı pis olan bir odaya konuldular.

Bu süre içerisinde sorumlu kimse görüşmeye gelmezkendilekçe yazmak için istedikleri kağıt kalem dahi verilme-miştir. Hiçbir ihtiyaçları karşılanmadan orada bekletil-mişlerdir. 31 Ocak günü, akşam saat 16.00'dan sonra sü-rüklenerek kaldıkları hücrelere götürülmüşlerdir. Bu sü-rükleme esnasında merdivenlerden özellikle zarar vericişekilde çıkarılarak ve indirilerek adeta direnişin "intikamı"alınmak istenmiştir.

2- Mektup Engellemeleri, Karalamaları:

Mektuplarımızın, yazılarımızın birçoğu engele takıl-maktadır. Bize gelenler de, bizden çıkanlar da sıkça "çizi-lerek" gönderilir hale gelmiştir. Birkaç karar:

- Songül Öktem'in Şakran Kadın Hapishasi'ndekiSevda Kurban'a göndermek istediği mektuba ...1.2018tarih ve 2018/8 no'lu kararla karalama (çizilerek gönderme)kararı verildi.

Rojda Yalınkılıç'ın Volkan Pamuk'a gönderdiği mektuba19.01.2018 tarihli ve 2018/23 no lu kararla karalamakararı verildi.

- Tülin Soyhan'ın Kırıkkale F Tipi'ndeki Raşit Dörtyol'agönderdiği mektuba 31.01.2018 tarih ve 2018/57 no'lukararla karalama kararı verildi.

- Eylem Yücel'in Tekirdağ T Tipi'ndeki Sinan Çam'agönderdiği mektuba karalama kararı verildi.

- Gamze Eroğlu'nun Dursun Göktaş'a (Gebze Kadın Ha-pishanesi) gönderdiği mektuba 'karalama' kararı verildi.

- Bolu F Tipi'nde bulunan Veysel Şahin'den GülayEfendioğlu'na gelen mektup karalanarak verildi.

- Yeliz Türkmen' in Ferhat Gerçek ve Ercan Kutlu' yagöndermek istediği mektup ve araştırma-güncel yazılarakaralama kararı verildi (27.02.2018 tarihli karar).

3- Hücrelerde demirbaş eşya olarak yer alan sandalyelerkırıldığı zaman idare tarafından yenisi verilmesi gerekirken,bizlerden kantinden parayla sandalye almamız dayatılıyor.Üstelik ilk geldiğimizde de verilen sandalyeler eski

ÖZGÜR TUTSAKLARDAN, HAPİSHANELERDE YAŞANANOCAK-ŞUBAT 2018 HAK İHLALLERİ RAPORU

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!44

Page 45: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

olmasına karşın yenisi verilmiyor.

4- Haftada 10 saat uygulanması gereken Sohbet Hakkı,koşulların uygun olmasına karşın haftada 5 saat olarak uy-gulanıyor.

5- Yemekler genel olarak az veriliyor. Bazen 3 kişiye 1,5kase çorbaya kadar düşüyor. Ayrıca yemeklerde ciddi birhijyen sorunu var. Yemeğin içinden kıl, kurt, taş vs. çıktığıoldu.

6- Kadınlar için temel bir kişisel bakım eşyası olan vetüm kadın hapishanelerinde kantinde satılan cımbız buradayasak. Kadın tutsaklar olarak haftada sadece 1 gün saat16.00'a kadar yanımıza cımbız veriliyor. Üstelik hangi güncımbızın bize verileceğini de hapishanenin erkek müdürübelirliyor.

7- Yıldız Keskin, merdivenlerden sürüklenerek taşındıktansonra ciddi bir bel sorunu yaşamıştır. Yaklaşık 1 ay oturmakta,yatmakta çok ciddi sorun yaşayan Yıldız'ın şubat sonundabeli tamamen tutulmuş, hiç hareket edememiştir. Bu süreçöncesi ambulansla hastaneye götürülme talebi reddedilmiş,sağlıklı insanın dahi zorluk yaşadığı ringlerle götürülmekistenmiştir. Ringle gidemeyeceği için hastaneye gidememişve adeta hastalığı bu evreye getirilmiştir. Hala sağlık sorunuciddiyetini korumaktadır. Hapishanenin ambulansı olduğu

halde özellikle ring araçlarıyla hastaneye götürülmeye çalı-şılıyoruz. Acil de olsa ciddi de olsa değişmiyor.

8- Hapishanelerin bulunduğu kampüs içerisinde bir hastanevar. Bu hastanede temel bölümlerin hekimleri görev yapıyor.Bu bölümlerden biri de psikiyatri bölümüdür. Ancak bilindiğiüzere psikiyatri hastalarının düzenli olarak aynı doktoramuayene olması, tedavi sürecinin aynı doktor tarafından ya-pılması gerekir ki tedavi sağlıklı ilerleyebilsin. Ancakburadaki hastanede 3 farklı doktor görevlendirilmiş. Birgören doktor bir daha görmüyor hastayı. Tedavi süreci birtürlü düzenlenemiyor ve sorun yaşanıyor. Üstelik bu dok-torlardan biri hastalara oldukça olumsuz tavırlarla yaklaşaraksorunu büyütüyor.

9- Hapishanedeki biz siyasi tutsakların "cezasız" olduğugün yok denecek kadar az. Burada yazmakla bitmeyecek te-lefon, mektup, görüş yasakları, hücre cezaları sürekli olarakuygulanıyor.

Bunlar yaşananların sadece bir kısmı. Gerisini tahminetmeniz zor olmayacaktır. Sesimizi duymanız, duyurmanızönemli. Şimdiden teşekkür ediyoruz. Çalışmalarınızdabaşarılar dileyerek raporumuza son veriyoruz. Kolay gelsin.

1 No’lu F Tipi Hapishane

Kandıra/Kocaeli

30 MART VE BİZKerpiç evin çatısındanMahir sesleniyor bizeŞafak, Elif, Bahtiyar bu sesle çıkıyor yineÇayan Mahir'e yaslanıpAdalet olurken Dersim'de30 Mart'ı yaratan inançDestanlaşıyor direnişteMart ayının şafağındaSabo'nun elinde fedaSinan'ın sesinde sevdaKaradeniz gibi dalga dalgaBüyütüyoruz umudu...El uzatsam dokunurumBizim köyden kerpiç eveMahir'in sesi olurumYedi arşın tüm memleketeKızıldere, KızıldereKan istedin bizden yineVermedik mi yüzlerce binlerce...Nisan çiçek açarken dağlarda

Çiçeklerin gülüşü benzer şahanlaraGülüşü umut olanSabolar' dan Sinanlar'aSıla'ya el sallıyor baksanaMart ayının 30'undaMahir duyurdu sesiniŞafak, Elif, Bahtiyar İstanbul'un nefesiydiTuttu tuttu nefesiniGülüşü asi İstanbul şehriSabo'nun gür sesiyle inledi30 Mart'ta doğan güneşIsıtıyordu her bir yeriDemir parmaklıkları, kör pencereyiÖzgür tutsakların direnişi.Zulmü yere çalıyorİnancın gür sesi30 Mart bayramımız bizimŞan olsun Önderimiz, Dayımız bizim!..Şan olsun kuruluşu, Parti-Cephe'miz bizim!..

Sincan Kapalı HapishanesiKadın Özgür Tutsakları’ndan

45TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

ÖZGÜR TUTSAKLIK, DÜNYANIN HER YERİNDEAYNI RUH HALİ ve DİSİPLİNLE YAŞAMAKTIR!

TUTSAKLAR, AYNI COŞKUYLA ve HER KOŞULDA ÜRETEREK DİRENMEYE,DİRENEREK ÜRETMEYE DEVAM EDİYOR!

Page 46: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

14 Nisan 2017'de Gazi mahalle-sinde bir polis katliamı yaşandı yine.Çocuk denebilecek yaştaki 5 genç,eğlenmek için gittikleri ormandandönerken, bir arabanın içinde,"DUR!" ihtarına uymadıkları gerek-çesiyle kurşun yağmuruna tutuldular.Aracın içinde bulunan gençlerdenBarış Kerem ve Oğuzhan Erkul "kur-tarılamadı" basının yazdığına göre.Oysa her ikisi de başlarından vurul-muş, daha orada katledilmişlerdi.

Savcının katliamdan 7 ay sonra4 polis hakkında "bilinçli taksirleölüme sebebiyet vermek" iddiasıylaiddianame hazırladığı davanın ilkduruşması 21 Mart günü İstanbul 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Basında yer alan haberlere göreolayla ilgili hazırlanan iddianamedesavcı neredeyse bugüne kadarki bütünkatliam davalarında görmeye alışkınolduğumuz şekilde, katillerin meşrumüdafaada bulundukları, yani ken-dilerini savundukları, kanunun emriniyerine getirdikleri, bu nedenle "cezaverilmesine yer olmadığına karar ve-rilmesi"ni istedi. Savcı, iddianame-sinde ayrıca yargılama sonunda mah-kûmiyet verilecekse de TCK’nin 27.maddesi uyarınca, “cezada altıda bir-den, üçte bire kadar indirim” uygu-lanmasını talep etti.

Savcının iddiasına göre araçtanpolislere ateş açılmış, polisler ken-dilerini korumak, saldırıyı savuştur-mak için silah kullanmışlar ve öl-dürmek için ateş etmemişlerdi. Oysaaraçta silah yoktu ve polise hiç ateşedilmemişti. Ayrıca Barış da, Oğuz-han da başlarından vurulmuş ve dahaorada katledilmişti. Yani polisin doğ-rudan öldürme kastıyla ateş ettiğiaçıktı. Bütün raporlar, bütün delillerbunu gösteriyordu. Bütün bunlararağmen savcının katilleri koruma ko-nusunda gösterdiği ve iddianamenin

her satırına yansıyan olağanüstüçabası davanın seyri ve nasıl so-nuçlanacağını da gösteriyor as-lında. Bundan sonra mahkemeninyapacağı şey de savcının bu ça-basını boşa çıkarmamak, katilleriaklamak ya da olabilecek en azceza ile ödüllendirmek, sırtlarınısıvazlamak olacaktır. Yargılamaoyunu da "minareyi çalan kılıfınıhazırlar" atasözünde olduğu gibi kat-liama bulunan kılıfı minareye giy-dirmeye, başka bir deyişle kılıfı mi-nareye uydurmaya yani suça kılıfbulmaya çalışmaktan başka bir anlamifade etmeyecektir.

Nitekim ilk duruşmada yaşananlarda bunu göstermiştir. 21 Mart günügörülen ilk duruşmada tutuksuz yar-gılanan katil polislerin ve olayda ya-ralanan gençlerden Ramazan AL-TÜRK'ün ifadesi alındı. İfadeleri alı-nan polislerden hiçbiri Oğuzhan veBarış'ı öldürdüklerini hatta araca ateşettiklerini dahi kabul etmeyip hepsiağız birliği ederek ya havaya ya daaracın lastiklerine doğru birkaç elateş ettiklerini söyledi. Katliamdanyaralı kurtulan Ramazan ALTÜRKise ifadesinde polislerin önden vearkadan aracın camlarından içeridoğru ateş ettiklerini söyledi. NitekimBarış ve Oğuzhan kafalarından vu-rulmuş, bulundukları arabaya 35 elateş edilmiştir. Yani araç taranmış,içinde kim varsa öldürmek amacıylaateş edilmiştir. Bütün delilleri sak-lamaya, yok etmeye çalışmalarınarağmen dosyada mevcut deliller veRamazan'ın ifadeleri polislerin yalansöylediğini, bunun tipik bir poliskatliamı olduğunu gösteriyor. Bunarağmen katil polisler tutuksuz yar-gılanmaya, "görevlerini yapmaya"devam ediyorlar.

Bunun "tipik bir polis katliamı"olduğunu, savcının ve mahkemelerin

bu tavırlarını "görmeye alışkın ol-duğumuz"u söylememizin sebebi şu-dur: Ne bu olay ilk kez yaşanan birpolis katliamıdır ne de savcı ve ha-kimlerinin tutumu yeni, ilk kez kar-şılaştığımız bir durumdur. Bugünekadarki bütün işkence ve katliamdavalarında hemen hemen aynı se-naryo oynanmıştır. Polis havaya uyarıamacıyla ateş açmış ama nasıl ol-muşsa birileri vurulmuş ve ölmüştür.Bunu da genellikle aynı kurguylaizah etmeye çalışmışlardır. Kurguyagöre polis havaya ateş ederken ayağıkaymış, tetiğe yanlışlıkla dokunmuş,silah yanlışlıkla ateş almıştır vb.Buna benzer, dinleyenlerin aklıylaalay eden ifadeler mahkemeler tara-fından "itibar" görmüş, katillere yahiç ceza verilmemiş ya da olabileceken az ceza verilip "iyi hal" indirimi,paraya çevirme, erteleme vb. oyun-larla da katillere olabilecek en fazlakoruma sağlanmıştır. Yani ortada fa-şizmin hukukunun, faşizmin yargı-sının artık klişe haline gelmiş biryargılama oyunu vardır.

Bunun son örneği de 22 Mayıs2014 tarihinde Okmeydanı Cem-evi’nde polis kurşunuyla katledilenUğur KURT'un katiline 12 bin lirapara cezası verilmesi olmuştur. Yine2013 yılında Haziran Ayaklanma-sı’nda Ankara'da polisin katlettiğiEthem Sarısülük'ü katleden polisede önce göstermelik hapis cezası ve-rilmiş, bu ceza 10 bin lira para ceza-sına çevrilmiş, Yargıtay tarafından

TİPİK BİR POLİS KATLİAMI DAVASI, BİLDİK BİR YARGILAMA OYUNU... OYUNCULAR: POLİS, HAKİM VE SAVCILARSAHNE: FAŞİZMİN MAHKEME SALONLARIYAPIMCI-YÖNETMEN: AKP FAŞİZMİ

GAZİ MAHALLESİNDE İKİ GENCİMİZİ KATLEDEN POLİSLERİN YARGILANDIĞIDAVANIN DURUŞMASI GÖRÜLDÜ.

KATİLLER DIŞARDA, "GÖREVLERİNİ YAPMAYA" DEVAM EDİYORLAR

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!46

Page 47: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

az bulunan ceza mahkemetarafından artılarak 15 binliraya çıkarılmıştır. 24Temmuz 2015'te Bağcı-larda polisin 15 kurşunlakatlettiği Günay ÖZARS-LAN'ın katillerine ise, aynıgerekçeyle, yani meşrumüdafaa ve kanun emriniyerine getirdikleri gerek-çesiyle, hiç dava açılma-mış, takipsizlik kararı ve-rilmiştir... Bunun gibi on-larca örneği bir çırpıda sa-yabiliriz. Ancak bu kadarıbile faşizmin hukukununnasıl işlediği, polisin, as-kerlerin sanık olduğu kat-liam davalarında faşizminmahkemelerinin, yargısı-nın nasıl bir rol oynadığınıgöstermeye yetmektedir.

Bundan önceki bütünkatliam davalarında olduğugibi bu davada da mahke-me, savcının yaptığı gibiyapacak, katillere olabi-lecek en fazla korumayısağlayacaktır. Yani bumahkemeden de adaletçıkmayacaktır. Ancak budavayı sahiplenirsek, ada-let talebimizi birlikte vedaha güçlü haykırır, ör-gütlü bir güce dönüştürür-sek hak ettikleri cezayıbulmalarını sağlayamayızbelki ama katilleri akla-maları öyle kolay olma-yacağını, insanlarımızı bö-cek öldürür gibi öldüre-meyeceklerini gösterebi-liriz, göstermeliyiz.

Sonuç olarak; bu dü-zenin mahkemelerinde de-ğilse bile halkın adaletinehesap vermeleri için dahagüçlü mücadele etmeli,adalet talebini daha güçlübir şekilde haykırıp bunuörgütlü bir mücadeleyedönüştürmeliyiz. Çünküadaleti onlar vermeyecek,biz mücadelemizle sağla-yacağız!

Nasıl düşünürüz konusuna girmeden 4+3'lebir tahlil yapalım. Madde bilinçten önce gelir.Yani biz bir şeyi görmeden onu düşüneme-yiz.

Evet, başka bir şey düşünmek için bizefikir verebilir bu madde; ama hayal ederekyeni bir şey bulmak mümkün değildir. Düşüncebize dışardan verilir. Biz; gördüğümüz, duy-duğumuz, tattığımız, değdiğimiz, hissettiğimizşeylerden etkileniriz ve düşüncelerimiz deböyle oluşur.

5 duyumuzla anlarız ve karar veririz. Bizkuşları görmeden uçmanın mümkün olduğunudüşünebilir miydik? Bugün uçaklar yapılmışve uçuyor. Dikkat ederseniz, uçakların şekliaynı kuşlara benzer. Kuşların da kanatlarıvar, uçakların da. Havada olduklarında bir-birlerinden farkları yok.

Şu soru geliyor akla. Bizim beğenilerimiz,yaşam tarzımız gerçekten bizim beğenilerimizmi, bizim kendi seçtiğimiz yaşam tarzımızmı? Neye göre beğeniyoruz? Neye göre ya-şıyoruz? Kendimiz mi belirliyoruz yoksadüzen mi belirliyor bizim beğeni ve yaşamtarzımızı?

Sorgulayalım:

Nasıl bir düzende yaşıyoruz?

Biz kapitalist toplumun içerisinde yaşıyoruzve bu toplumda her şey paraya ve zenginlerinkarına göre şekilleniyor. İnsanın değeri parasınave varlığına göre ölçülüyor.

Paran yoksa insan değilsin. İçinde bulun-duğumuz koşullar bunlar. O zaman nasıl varolacağız? Böyle bir ekonomik sistemin içeri-sinde; ancak kendini düşünebilirsin. Yoksason lokmanı paylaşıp da, kendin aç kalmayıtercih eder misin?

Veya cebindeki son kuruşu aç olan birisineverip, çocuklarının aç kalmasını göze alabilirmisin? Bunu aklı yerinde olan bir insan yap-maz, deli olmalıdır bunu yapması için.

Peki bu doğru mudur? Hayır değildir vebunu herkes bilir; ama koşullar bunu dayatır.Kapitalist toplum bizi buna mecbur eder.Düzen hasta olduğu için insana dair bütüngüzel değerler hastalanır ve bu düzenle birlikteçürür. Kapitalist düzende hayatta kalabilmek

için yanındakilerle yarışmak zorundasın. Ya-nındakini ezeceksin ve kendini düşüneceksin.Yoksa yanındaki seni ezecektir. Bunu bilir-sin.

Ülkemiz gibi yeni sömürge ülkelerde bunuçok net görebiliriz. Bizi sürekli birbirimizleyarıştırırlar. Örneğin iş çıkışı otobüse bineceksinve eve gideceksin. Bütün gün çalışmış, terdökmüşsün, yorgunsun. Bir an önce evevarsam da dinlensem diye can atarsın.

Durakta çok yoğun bir kalabalık ve gelenotobüs tıka basa dolu. Yanındakilerden hızlıolmak zorundasın ve o an düşündüğümüztek şey " Benim bu otobüse binmem lazım".Yani bir yarış içindeyiz ve yanımızdakini it-meye, ona kızmaya hazırız. Neden? Çünkümaddi koşullar bunu getiriyor.

Milyonlarcamız, sevmediğimiz, isteme-diğimiz işlerde yok pahasına çalıştırılıyoruz.Yani emeğimizin karşılığını alamayacağımızıbile bile, zorunlu olarak emeğimizi yok pa-hasına satıyoruz. Böyle bir düzende kimsemutlu olamaz. Elimizin ve beynimizin ürün-lerinin çalınmasının yanı sıra onurumuzunda ezildiği bir düzende bunalım, cinnet,cinayet, intihar olaylarının önü alınamaz.

Adaletsiz, yoz bir düzende özgür olmakmümkün değildir. Düşüncelerimizden duy-gularımıza kadar sömürülüyoruz. Peki buböyle olmak zorunda mıdır? Değişmez biralın yazısı mıdır?

Hayır, değildir. Bu çarkı çeviren bizimemekçi ellerimizdir. O zaman onların çarklarınıkırabiliriz. Sadece bir avuç zenginin değil,bütün halkların ortak çıkarlarını temsil edensosyalizmi kurabiliriz.

Şimdi şöyle bir soru gelebilir akla: Busefer o ekonomi biçimine göre düşünmeyecekmiyiz? Bu özgürlük müdür?

Evet düşüneceğiz ama bu hepimizin ya-rarına olduğu için, düşüncelerimiz de bunagöre şekillenecek. Değerlerimz de bu anlamdayeniden yücelecek. İnsanı insan yapan de-ğerlerle bir yaşam mümkün. Herkesin, aynıhaklara sahip olduğu, istediği alanda kendiniyetiştirme, bilgiye erişme hakkında eşitlikolduğu bir düzende elbette mutlu ve özgürolacağız.

Kendimizi tanıyacak, yeteneklerimizi keş-fedecek ve geliştireceğiz. Yaptığımız iş bizi,biz de yaptığımız işi geliştirecek koşullarasahip olacağız. Hak ettiğimiz onurumuzu ye-niden kazanacağız!

NASIL DÜŞÜNMELİYİZ?YENİYENİİNSANİNSAN

1 Nisan2018

Yürüyüş

Sayı: 60

447TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Page 48: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

Bunun yolu devrimden geçiyor. Yani var olan düzeniyıkıp, yerine yenisini kurmaktan. Kapitalizmin ideolojisiniyok edip yerine sosyalizmin ideolojisini ve ekonomi bi-çimini inşa etmekten.

Düzen hayallerimizi “Köşeyi dönmek, şöhret olmak,herkesin tanıdığı ve hayran olduğu biri olmak, lüks ara-ba-yat-kat sahibi olmak”la sınırlıyor. Kaldı ki bunlaraerişme koşulu daha baştan elimizden alınmışken. Üstelik,emek vermeden asla kısa yoldan köşe dönmek mümkündeğilken.

Onların bahsettiği “hayal”lere sahip olmak sadece vesadece AHLAKSIZLIK yaparak mümkündür. Yani baş-kasının emeğini çalmadan, kuyusunu kazmadan, uyuştu-rucu-fuhuş-hırsızlık-kara para aklama vb. işler yapmadanASLA PARA KAZANILAMAZ!

HAYAL EDELİM SOSYALİZMİ!

Kısa yoldan köşe dönmeyi değil, sosyalizmin kazan-dıracaklarını hayal edelim. Annemiz hastalanıyor vedoktora gidiyoruz. Doktor gönüllü olarak ilgileniyor an-nemizle. İlaçları almakta hiçbir zorluk çekmiyoruz. Bütünolanaklar sağlanıyor annemizin yeniden iyileşip gülebilmesiiçin.

Herkes sahipleniyor ve birlikte çözüyoruz annemizinhastalığının nedenini. Tek kuruş para ödemeden.

Sabah gözümüzü açtığımızda mutluyuz. Günün baş-lamasına olan sevincimiz yüzümüzden okunuyor. İşegitmek istemezken, şimdi koşar adımlarla gidiyoruzişimize. Neden? Çünkü emeğimizin ve üretimlerimizinkarşılığını alabiliyoruz artık. Yaptığımız işin kime veneye yararı olduğunu görüyoruz.

Sonuç olarak;

1- Madde bilinçten önce gelir. Yani hiçbir şey niyetlerleaçıklanamaz. Nasıl yaşarsak öyle düşünürüz. Örneğinsürekli futbol izleyen ve başka bir şeyle ilgilenmeyen birinsan, futboldan başka bir şey konuşamaz. 5 duyumuzlatanırız, öğreniriz ve düşünürüz. Duygularımız da düşün-celerimiz gibi dışardan verilir. Bir duygu oluşturan şeyyaşadığımız olaylardır. Örneğin birisi bize yalan söylerve öfkeleniriz. Yani o duyguyu yaratan o kişidir. Maddedir.

2- Maddi koşullar bizi şekillendirir. Hangi koşullar-daysak ona göre şekilleniriz ama bilinçlenirsek bunakarşı mücadele edebiliriz ve üstesinden gelebiliriz. Örneğindüzenin kirli olduğunun bilincinde olup onu değiştirmekiçin örgütlenmek gibi. Bilinçli bir biçimde bu yanlışakarşı savaşmak.

3- Bu düzeni ayakta tutan biziz ve ayaklar altınaalacak olanlar da yine biziz. Bu koşullara asla teslim ol-mayacağız çünkü bu düzen hasta ve biz devrimciler onuiyileştireceğiz. Nasıl? Onu yıkıp yerine sosyalizmi kurarak.FAŞİZME KARŞI DEMOKRASİ, EMPERYALİZMEKARŞI BAĞIMSIZLIK ve KAPİTALİZME KARŞISOSYALİZM. Bunu yapabiliriz, devrime açılacak kapınınanahtarı elimizde. Örgütlenmek ve savaşmak.

Selam Olsun Yüksel Direnişimizin 500. Gününe!Selam Olsun Yüksel Direnişini Yaratanlara!

Yüksel Dirinişi'nin 500. günü ile ilgili yapılan çalışmalardanderlediklerimiz şu şekilde;

Ankara:Halk Cepheliler 26 Mart'ta Aydınlık Evler ve Batıkent Mahal-

lesi'nde Yüksel Direnişi'nin 500. günü yapılacak program içinbirçok yere pullama yaptı. Ayrıca Kamu Emekçileri Cephesi, Na-toyolu, Misket, Tuzluçayır mahallelerinde 250 adet çağrı pullamasıyaptı. Ve KEC Dergisi'nin 5. sayısı belediye işçilerine ulaştırıldı.Çalışmada dergi içerisindeki yazılar hakkında genel bilgi verilerek50 dergi emekçilere ulaştırıldı.

Yüksel Söyleşisi Ankara'da YapıldıYüksel Direnişi Söyleşisi 26 Mart'ta Ankara'da yapıldı.

"Emekçiler Kendi Hikayelerini Yazıyor" başlığıyla yapılan söyleşiye,emekleri için direnen Alev Şahin Düzce direnişini, MehmetDersulu Yüksel Direnişini, Nuriye Gülmen ise Açlık Grevi zaferinianlattı.

Yüksel Direnişi'nin 500. Günü İstanbul'un Semtle-rinden Selamlandı

Alibeyköy:Halk Cepheliler 23 Mart'ta Cengiz Topel'in iki ayrı bölgesinde

ajitasyonlarla halka Yüksel Direnişi'ni anlattı. Sonrasında havaifişeklerle, dilek fenerleriyle ve balonlarla direnişin 500. günü se-lamlandı ve direniş ile ilgili bir adet yazılama merkezi bir yere iş-lendi.

Küçükarmutlu:Halk Cepheliler 23 Mart'ta Sevgi Vefa Evi önünde Yüksel Di-

renişi'nin 500. gününü kutladı. Kutlamada, üzerinde direnişi se-lamlayan balonlar temsili olarak uçuruldu ve gökyüzü havaifişeklerle renklendirildi. Son olarak halaylar çekildi ve sloganlaratılarak kutlama sonlandırıldı.

İkitelli:Halk Cephesi 23 Mart'ta yazılı açıklama yayınlayarak, Yüksel

Direnişi'nin 500. gününü selamladı. Açıklamada şu sözlere yerverildi;

"... Yaprağın bile kımıldamadığı bir zamanda AKP’nin OHAL’iniyerle bir eden emekçiler direnişlerinin, onur-ekmek mücadelelerinin500. Gününde! 500 gündür Yüksel Direnişçileri yüzlerce kezgözaltına alındı. “İşimi geri istiyorum!” talebini, adalet isteğinidile getiren Nazife Onay komplolarla tutuklandı. Direnişe destekverdikleri için sağlık emekçisi Celal Akgün ve barış akademisyeniSerdar Başçetin de tutuklanarak halka gözdağı verilmek istendi.Yüzlerce gözaltı, onlarca tutuklama ile direnişi kırmak isteseler dedireniş her geçen gün Yüksel Caddesi’nden tüm Anadolu’yayayılmaya devam etti. Bizler de İkitelli Halk Cephesi olarak diyoruzki; bu ekmek ve adalet kavgasında biz de varız! Yüksel Direnişi’ninateşini söndürmeyeceğiz. OHAL’inizi tanımıyor, direnişlerimizedevam ediyoruz. Gücümüz haklılığımızdan geliyor. Halkız, haklıyız,Biz kazanacağız! İkitelli’nin emekçi sokaklarından dilek fenerlerimiziuçurup havai fişeklerimizle selamlarımızı yolluyoruz Yüksel’e,Yüksel direnişçilerine! Yaşasın Yüksel Direnişimiz!"

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!448

Page 49: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

"Kanımızla yazıyoruz tarihi

haklıyız kazanacağız

Silahımız söyleyecek son sözü

haklıyız kazanacağız"

Marşlara söz olan, halkın he-men her kesiminin kendi adınınarkasına eklediği bir slogan olan"Haklıyız Kazanacağız", Türkiyedevrim tarihine, Devrimci SolAna Davası ile girdi.

12 Eylül faşist cuntası tara-fından Devrimci Sol tutsaklarınakarşı açılan ve yıllardır süren da-vada, nihayet sıra tutsakların sa-vunmasına gelmiştir. Davanın açı-lışından o güne kadar, faşist cuntave onun devamı olan iktidarlar, Dev-rimci Sol tutsaklarını teslim almakiçin her türlü hukuksuzluğu, işken-ceyi yapmışlardı. Savunma noktasınagelindiğinde, bu politikaların sonucuda görülecekti.

İşte o gün, Devrimci Sol önderiDursun Karataş, elinde kalın bir sa-vunmayla çıktı kürsüye. Tarih, 27Ekim 1988'di.

Savunmanın kapak sayfasındaşu iki kelime okunuyordu:

HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ.

Savunma, 17 Bölüm'den oluşu-yordu; 3 Ek Bölüm (1354 sayfa), 2Ek Dosya (115+104 sayfa)dan ibarettoplam 1573 sayfaydı.

Savunmanın 1354 sayfası, 1989Ağustosunda Haziran Yayınevi ta-rafından yine aynı adla, "HaklıyızKazanacağız" adıyla yayınlandı.

Fakat bu iki kelime, sadece birsavunmanın adı, bir kitabın adıolarak kalmadı.

Bu iki kelime, kısa bir süre sonra,Türkiye halklarının dilinden düş-meyecek bir slogana dönüştü. Halkınhemen her kesiminin dilinde kendihaklılığını ve mücadelesini, direnişini

ifade eden bir slogan oldu.

İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız.

Memuruz Haklıyız Kazanacağız.

Emekliyiz Haklıyız Kazanaca-ğız.

Köylüyüz Haklıyız Kazanaca-ğız.

Sanatçıyız Haklıyız Kazanaca-ğız.

Halkız İşçiyiz Haklıyız Kazana-cağız.

Madenciyiz Haklıyız Kazanaca-ğız.

Kadınız Anayız Haklıyız Kaza-nacağız.

Öğrenciyiz Haklıyız Kazanaca-ğız.

Esnafız Haklıyız Kazanacağız.

...

Haklıyız Kazanacağız, devrimiddiası ve inancıdır.

Haklıyız Kazanacağız, meşrulukve kendine güvendir.

Cuntanın mahkeme kürsülerindeniddianın, inancın, meşruluğun ma-nifestosu çıkmıştır. Bu manifestobir slogana dönüşmüştür.

Tesadüfi değildir, ölürken bileyeni değerler ve gelenekler yaratanbir hareketiz.

Şehit düşeceklerini bilmelerinerağmen, tarihsel haklılıkları vekazanacaklarına olan inançla düş-mana "Asıl siz halkın adaletineteslim olun" diyebilen bir geleneğinsürdürücüleriyiz.

Hapishaneler bir çatışma mev-zisiydi. Mahkemeler bir çatışmamevzisiydi.

"...Burjuvaziyi, hiçbir kişiselkaygı duymadan, tarihsel haklılıklave bu mücadelenin temsil gücüyleyargılayabilmek sıradan bir siyasisavunma yapmanın ötesindeydi.Mahkeme kürsülerine "Haklıyız

Kazanacağız" şiarını kazıyarak za-ferle çıktık bu mevziden." (Mücadele,sayı: 111)

Haklıyız Kazanacağız şiarınınyaratıcısı Dayı, bugün bu slogandada yaşamaktadır. Bu slogan tümAnadoluda işçi, öğrenci, işsiz, me-mur, yoksul, madenci, köylü, şoför...bütün bir halkın bilincine yer etmişve her türlü hak alma eyleminintemel sloganı olmuştur.

Onlar haksız, biz haklıyızKapitalizm sömürü, çıkar ve hak-

sızlıklar düzenidir.

Kapitalistler, işçileri fabrikalardasaatlerce çalıştırıp emeğinin hakkınıvermez.

Köylülerin bir karış toprağınagöz koyar.

Öğrencileri içi boşaltılmış eğitimsistemiyle gelir kaynağı haline ge-tirir.

Mahallelerde kentsel dönüşümadı altında evleri yıkar.

Kürt halkının dilini-kültürünüyasaklar.

Terör demagojileri ile halkı kenditopraklarından koparır.

HAKLIYIZKAZANACAĞIZkavganın ve hayatın

SAVAŞÇILARI

1 Nisan2018

Yürüyüş

Sayı: 60

49TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Page 50: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

İnsanların yıllarca bir meslek sahibi olabilmek içinharcadığı emeği ve çabayı, KHK'larla bir kerede yoksayar ve yüz binlerce emekçiyi yoksulluğa mahkumeder.

Halkın yaşama hakkını ve özgürlüğünü ortadan kal-dırır.

Avukatı, gazeteciyi, aydını işkencelerle tutuklar.

Kendisinden olmayana terör uygular.

Bir yandan zulmünü sürdürürken bir yandan da halkıkorkutmak ve susturmak için de yeni yasalar çıkarmayadevam eder.

OHAL adı altında halkların mücadelesini, kazanımlarınıyok etmeye çalışır.

Onlar haksız biz haklıyız.

Devleti yenemezsiniz düşüncesini beyinlere yerleş-tirmeye çalışıyorlar. Bu dayatmaya boyun eğmek, tarihselhaklılığına ve meşruluğuna inanmamaktır.

Bu düşman tarihsel, siyasal, ideolojik olarak yenil-miştir.

Ezilen, sömürülen halklar tarihsel ve siyasal açıdanbu savaşı kazanmışlardır. Bu tarihsel haklılıktır, tarihselzorunluluktur.

Bu sınıflar savaşının, Marksizm- Leninizm bilimininyasasıdır.

"Tarihin tekerleği geri çevrilemez" derken dile ge-tirdiğimiz gerçek budur. Sömürücüler ne kadar güçlüolurlarsa olsunlar tarihin çöplüğüne atılacaklardır.

Biz buna inanıyoruz. Tarihsel olarak haklıyız ve ka-zanacağımıza olan inancımızın temelinde de bu vardır.

Emperyalizm son derece örgütlüdür. Kendi aralarındabirbirlerinin gözlerini oysalar da söz konusu halklarolunca da hemen birbirlerine kenetlenebiliyorlar. Silahsalbakımdan, parasal bakımdan devrimcilerden kat be katüstün olan ve bunlardan sonuna kadar yararlanan em-peryalizm, güçlü bir sınıf bilincine sahiptir. Gerektiğindeçıkar birlikleri kurabiliyor. Bu onu güçlü kılıyor.

Ancak emperyalizm ve işbirlikçilerinin asla sahip ol-madıkları bir güç vardır; tarihsel haklılık ve meşruluk.

Bu da halkların ve Halk Kurtuluş Cephesi’nin sahipolduğu temel güçtür. Devrimciler olarak bu güç vegüvenle söylüyoruz bu iki kelimeyi: Haklıyız ve kaza-nacağız!

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!550

Page 51: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

Önceki sayıda, Halk Meclislerisayfamızda, Halk Meclisleri'nin ka-dınları örgütlemesi, onların sorunla-rına ve taleplerine sahip çıkması zo-runluluğunu ele almıştık.

Bu sayıda yoksul gecekondu ma-hallelerinde bir başka kesimin, işçi-lerin sorunlarını ve örgütlenmesiniele almak istiyoruz:

Şantiyelerde üç kuruşa çalışan,ölümleri gizlenen, katilleri aklananişçiler yalnızlardır bu ülkede.

Fabrikalarda kovulma tehdidi ya-şayan işçiler yalnızlar. Taşeron ko-şulları altında çalışan işçiler yalnızlar.Kadro vaadiyle umutları ile oynananişçiler yalnızlar.

Yalnızlıkları örgütsüzlükleridir.

İşçiler ağır ve yoğun bir biçimdeçalıştırılmaktadırlar. Haftada, düzeninyasalarına göre bile, en fazla 45 saatçalışmaları gereken işçiler, fazla me-sailerle, 50-55-60 saat çalıştırılmak-tadırlar.

İzin haklarını kullanmıyorlar, üçişçinin yapacağı iş, tek bir işçiyeyaptırılıyor. İşyerlerinde güvenlik vesağlık koşulları yetersiz. Hatta bazıyerlerde HİÇ YOK! Soma’daki ma-den işçilerinden mevsimlik tarım iş-çilerine kadar, işçilerin başında “hadihadi” diyen dayıbaşları, çavuşlar, ta-şeronlar terör estiriyor.

İşçi sınıfının geneli açısındantablo buyken, yoksul gecekondu ma-hallelerinde ve çevresinde yoğunlaşankonfeksiyon atölyeleri, şantiyeler,sömürünün, işçiler üzerindeki bas-

kının daha da katmerli olarak uygu-landığı yerlerdir.

Bunlara karşı hiçbir işçi sendikası,işçilerin sorunlarına çözüm üretmiyor,işçilerin hakları için mücadele etmiyor.

AKP iktidarı bu nedenle bu kadarrahat. İşçilerin haklarına saldırırkenrahat. Kiralık işçilik, özel istihdambüroları, iş mahkemeleri kanununundeğiştirilmesi gibi birçok saldırı ileişçilerin haklarını kısıtlarken rahat.

Her ay onlarca, yüzlerce işçininiş cinayetlerinde katledildiğine ilişkinraporlar hazırlanıyor. Örneğin şubatayı içerisinde iş cinayetlerinde ölenişçi sayısı 123 olarak açıklandı.

Fakat bu işçi ölümleri, raporlardakirakamlardan başka bir şeyi ifade et-miyor kimileri için.

Ama Halk Meclisi için öyle de-ğildir.

Mahallelerdeki İşçileri, Halk Meclislerinde Birleştirebiliriz

Halk Meclisleri, mahallelerde faa-liyet gösteren atölyelerde en ağır ko-şullarda sömürülen ve çoğu da gençhatta çocuk yaşta olan işçilerin desesi olmalı, onların örgütlenmelerini,örgütlü mücadele etmelerini sağla-malıdır.

Çünkü zaten bu işçilerin çoğuyoksul gecekonduların çocukları-dırlar.

Tüm yoksul halk kesimleri gibi,işçiler de gücünü örgütlü olmaktanalırlar. Açıktır ki, mevcut sendikaların

işçilerin haklarını savunmaları sözkonusu değildir. Hele ki yoksul ma-hallelerdeki atölyeler, statükocu, dev-letçi sendikaların hiçbir zaman gün-deminde olmamıştır.

Bir tekinde örgütlenmek için enküçük bir zahmet göstermemişlerdir.Bu nedenle mahallelerdeki bu işçiler,İşçi Meclislerinde veya halk meclis-lerinde örgütlenebilirler.

Mahallelerimizde on binlerce işçiçalışmaktadır. Kimisi tekstilde, kimisişantiyelerde, kimisi özel şirketlerde,fabrikalarda çalışmaktadırlar. Yuka-rıda saydığımız sorunların çok dahafazlasını yaşamaktadırlar.

Fakat tam bir örgütsüzlük koşul-larında genç işçileri bekleyen çare-sizlik ve yozlaşmadır. Bu sorun,mahallelerimizin bir sorunudur.

Halk Meclisi mahallelerimizdekiişçileri de biraraya getirmeyi hedef-lemeli, o tekstil tozları arasında ci-ğerleri çürüyen genç işçilere ulaşa-bilmeliyiz. Onlar zaten Halk Meclisiüyelerinin komşuları, akrabalarıdır.

Yaşadıkları sorunların ağırlığına,vehametine rağmen, onlar kendili-ğinden örgütlenmeyecektir. Patronlar,herhangi bir atölyede işçilerin ör-gütlenmesini engellemek için sayısızyöntemler geliştirmişlerdir. Bazı iş-çileri "kendi adamı" haline getirmek,muhbirleştirmek, sık sık işçi çıkarıpyeni işçi almak, ücret adaletsizliğiyleişçileri bölmek, başvurdukları yön-

Meclisler ve MahallelerinGenç İşçileri

� Meclisler asıl olarak meclise katılan herkesinsöz ve karar yetkisinin kullanımıyla ayırt edilir.

� Meclisler kendi iradelerine bağlı olarak çalışırlar.Meşruluk temelinde hareket ederler.

Meclis içindeki herkesin görüşü ayrım yapıl-maksızın tartışılır, önerileri değerlendirilir.M

ecl

isle

r

Atasözü:Eğitim, her

zaman sahibinipeşinden takip

eden birservettir.

1 Nisan2018

Yürüyüş

Sayı: 60

51TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Page 52: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

temlerden bazılarıdır.

Örgütleyebilmek, onlara ulaşa-bilmektir. Atölyede veya atölye dı-şında onlara ulaşarak sorunlarımızıdirenerek ve birbirimize sahip çıkarakçözebileceğimizi anlatabilmeliyiz.Direnmek gerektiğini çoğu bilir, enazından sezgisel olarak bilir. Amaörgütsüz işçiler için direndiğinde yal-nız kalacağı korkusu onun hareketegeçmesini engelleyen temel neden-lerden biridir... İşte biz onlara yalnızkalmayacaklarını anlatabilmeliyiz.

Mahallelerimizde direnen bir işçiolduğunda herkes bilmeli ki, HalkMeclisleri, onların yanında olacaktır.

Mahallemizde yaşayan işçilerebunu sabırla anlatabilmeyi hedefle-yeceğiz... Mahallenin işçileri, hertürlü sorunu Halk Meclisi gündeminegetirebileceklerini, Meclisle birlikteçözüm arayabileceklerini görmeliler.

Halk Meclisleri Ne Yapabilir?

Birçok mahallede tekstil atölyelerivardır. Meclis olarak işyeri ziyaretleriyapabiliriz. Sorunlarını öğrenip çö-zümleri için birlikte kafa yorabiliriz.Dergimizi, bildirilerimizi, çağrıları-mızı bu atölyelerde dağıtabiliriz.

Önce çevremizdeki işçilerle, ma-hallemizde bulunan atölyedeki işçi-

lerle sorunlarımızı konuşmak içintoplantılar da örgütlenebilir.

Mahallerimizde bulunan atölyesahiplerinin bir kısmı demokrat yapıyasahip kişilerdir. Onlarla konuşup bu-ralarda film gösterimi, müzik dinletisi,tiyatro oyunu, şiir dinletisi yapabiliriz.İşçilerin sahip olduğu haklar konu-sunda kısa seminerler yapabiliriz.

Bunları yapabilme koşullarımızyoksa, o koşulları yaratabilmeliyiz.Hiçbir şey yoksa, o atölyelerde çalışanbir işçi tanıyorsak önce o işçi ilebaşlayabiliriz. O işçi arkadaşımızıörgütlü hale getirip, kendi çalıştığıatölyelerde örgütlenme çalışması yü-rütecek noktaya getirebiliriz.

Burada önemli olan, Halk Meclis-

leri'nin mahallede yaşayan işçi, işsiz,esnaf, kadın, çocuk, genç, deli, engelli,taksici, öğrenci her kesimi kendisininbir parçası olarak görebilmesidir.

Halk Meclisleri'nden ŞEHİTLERİMİZE�Yaşatmak için ölenleri selamlıyoruz.�Güzel ülkemizin bağımsızlığı, sevgili halkımızın özgürlüğü içincanlarını verenleri selamlıyoruz.

�Sosyalizmi, ezilen halkların sorunlarını çözebilecek tek sistemisavunmak için kendilerini feda edenleri selamlıyoruz.

�Halk ve vatan sevgisinin en görkemli temsilcileri olan devrimşehitlerini selamlıyoruz.

�Halk Meclisleri olarak bizim onlara sözümüzdür; bu ülkedehalkın devrimci iktidarı kurulacak!

�Ve sizler, bu halkın kalbinde ve bilincinde sonsuza kadaryaşayacaksınız!

Umudun Sesi'ninHalka UlaşmasınaEngel Olamazlar

Ankara Halk Cepheliler 26Mart'ta Dikmen bölgesinde umu-dun ve gerçeğin sesi olan Yürüyüşdergisi dağıtımı yaptı. Yapılan ça-lışmada derginin 58. sayısından 50adet esnaflara ulaştırılırken ülkeninson gündemi hakkında bilgi alış-verişinde bulunuldu.

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!52

Page 53: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

Rüşvet, haraç, yağma, dolandırıcılık,kanlı ve kirli pazarlıklar, bunlar, çoğuzaman yeni sömürgelerde özdeşleştirilir.Doğrudur, bunlar bolca vardır yeni sö-mürgelerde. Ama emperyalist ülkelerdebütün bunlar daha çok, daha devasaboyutlarda yaşanır.

Geçen hafta basına yansıyan Fransaeski Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin Kad-dafi'den 30 milyon dolar alması da bugerçeğin kanıtlarından biridir.

30 Milyon Euro; Küçük Bir Ha-raç!

Sarkozy'nin 2007 yılında Cumhur-başkanlığı seçimlerine girerken Kad-dafi'den önce 5 milyon euro, sonra 30milyon euro aldığı belirtiliyor.

Para, Fransaya bavullar ile transferediliyor.

2006-2007 yılında Sarkozy'ye veözel kalem müdürü Claude Guéant'a200 ve 500 Euroluk banknot dolu üçvaliz teslim ediliyor.

Kaddafi, emperyalist saldırının adımadım geldiğini görüyor; bu kuşatmadanemperyalizmle arayı iyi tutarak çıkmayaçalışıyor; işte Kaddafi'nin İtalya veFransa ziyaretleri bu döneme denk ge-liyor.

Emperyalistler anlaşılan bu "fırsatı"iyi değerlendiriyor.

Düpedüz haraç alıyorlar.

Onlarca Afrika ülkesinden yüzlerceyıldır aldıkları gibi.

400 Yıllık Sömürü, Yağma, HaraçZengini Fransa

Fransa 1600'lerden beridir ülkeleriişgal ederek sömürdü. Yeraltı, yerüstüzenginliklerinin hepsini gasp etti. Çal-dıklarını Fransa'ya taşıdı. Sömürge ül-keleri yağma ve talan ettiler.

Afrika'nın 14 ülkesi, 1958'de güyaFransız sömürgesi olmaktan çıkıp "ba-ğımsızlıklarını" ilan ettiler; ancak sistemiçi bir değişiklik olan bu göstermelik"bağımsızlık"tan sonra da her yıl kolonivergisi (yani sömürge vergisi) vermeyedevam ettiler.

Fransa'nın Afrika'daki sömürgele-rinden aldığı vergi, yıllık 500 milyardolar civarında.

Fransa'ya koloni vergisi veren ül-

keler şunlar: Benin, Burkina Faso,Gine, Fildişi Sahili, Mali, Nijer, Senegal,Togo, Kamerun, Orta Afrika Cumhu-riyeti, Çad, Kongo, Ekvator Ginesi veGabon.

Görülüyor ki, 21. Yüzyılda da klasiksömürgecilik de bir yanıyla sürüyor.

Bu ülkelerin tarhilerine bakıldığında,Fransa'ya vergi ödemeyen liderlerinya bir darbeyle işbaşından uzaklaştı-rıldıkları ya da suikaste uğradıklarıgörülüyor.

Son 50 yılda 26 Afrika ülkesindetoplam 67 askeri darbe meydana geldi.Bu darbelerin meydana geldiği ülkelerin16'sı eski Fransız sömürgesidir.

Yani darbe olan Afrika ülkelerininyüzde 61'i eski Fransız sömürgesi.

Tabii vergi, Fransa'nın o ülkedenklasik ve yeni sömürgecilik yöntemle-riyle elde ettiklerinin ancak bir parçasıdır.Fransa, fiilen açık işgalci olarak gö-rünmese de bu Afrika ülkelerinin yıllıkmilli gelirlerinin yüzde 85'i çeşitli bi-çimlerde Fransa’ya taşınmaktadır. Yüzde85! Afrika halkları da kalan yüzde 15'leyaşamaya mahkum ediliyor.

Sömürgeciliğin mekanizmasınabakın: Bu Afrika ülkeleri, ülkelerindekiekonomik sorunları çözmek için FransaMerkez Bankası'ndan borç alıyorlar;Fransa Merkez bankası'na yatan paranınise büyük bölümü zaten onların kendiparasıdır. Yani kendi paralarını borçolarak alıyor ve üstüne bir de faiz ödü-yorlar.

Fransa, 1830'larda da Cezayir'i işgaletmiştir. Osmanlı topraklarının emper-yalistler tarafından paylaşılması devamederken Fransa'nın avına da Cezayirkalır.

İşgal altındaki Cezayir halkı ba-ğımsızlık mücadelesine girişir. Bu gi-rişimin 1950 senesinde silahlı bir savaşadönüşmesiyle, 1960'lı yıllarda BağımsızCezayir Devleti kurulur.

Cezayir halkı bağımsızlık savaşınınbedelini çok ağır öder. Bir milyonayakın şehit, yüz binlerce sakat veyakılıp yıkılmış bir ülke. (Kitabın ismiCEZAYİR BAĞIMSIZLIK SAVAŞI-NIN ANATOMİSİ sayfa 7)

Fransız emperyalizminin yaptığı

katliamlar, talan, soygun, tecavüzlersaymakla bitmez.

Sarkozy'nin Kaddafi'den 30 milyoneuro alması, Fransız sömürgeciliğinindevamından başka bir şey değildir.

Bu rüşvete, yağmaya, haraça, şuveya bu boyutlarda katılmayan herhangibir Fransa yöneticisi var mıdır acaba?

Bu sömürgeci mekanizmayı çalış-tıran sadece Sarkozy degildir; bu kat-liamcı, yağmacı, haraççı düzen, bugünemperyalizmin ta kendisidir.

2011'de, Kaddafi emperyalizminçıkarlarına ters düşünce, emperyalizmsaldırı kararı verince, Fransız savaşuçaklarını bölgeye gönderme kararıveren, milyon dolarları valizle alanSarkozy'den başkası değildi.

Kaddafi'nin linç edilmesinin ardın-dan Sirte kentini ele geçirerek kentebir Askeri üs kuran da Fransız emper-yalizmiydi.

Sonuç olarak; emperyalizmin Kad-dafi karşısında, Libya karşısındakisuçu, 30 milyon dolar haraç almakdeğil. O büyük suçlarının yanındaönemsiz kalır.

Sarkozy'nin Kaddafi'den aldığı 30milyon euro değil, Sarkozy'nin verdiğiemirle, Libya’nın bombalanması so-nucunda kaç yüz bin Libyalı’nın kat-ledildiğinin yargılanması yapılmalı.

Tarih bunu yargılayacaktır.

Fransa'da Sarkozy'le ilgili açılansoruşturma göstermeliktir ve sistemindemokrasicilik vitrinini güçlendirmekiçindir.

Dünya halklarının kuracağı mah-kemede, Fransız emperyalizmi, 30milyon euroluk haraçtan dolayı de-ğil;

16 Afrika ülkesini talan etmesin-den,

16 Afrika ülkesinden hala almayadevam ettiği sömürge vergisinden,

sömürge ülkelerin tepesine yağ-dırdıkları bombalardan dolayı yar-gılanacaklardır.

BİZ CEPHELİLER DİYORUZKİ! TÜM EMPERYALİSTLERHALKA HESAP VERECEK!

Haraççı, Sadece Sarkozy Değil; Fransız Emperyalizmidir!

1 Nisan2018

Yürüyüş

Sayı: 60

553TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Page 54: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

� ALMANYAAlzey Halk Meclisi Kumar Ma-

kinelerine Karşı İmza KampanyasıBaşlattı

Alzey Halk Meclisi şehir merkezindeolan kumar makinalarının ve reklamla-rının kaldırılması için Alzey Belediyebinası önünde yapılan basın açıklamasıylaimza kampanyası başlattı.

Almanya’da Uyuşturucuya KarşıMücadele Çalışmaları Sürüyor

Bağımlılık ile Mücadelenin Sloganı Duvarlara Asıldı

Uyuşturucu ve kumara karşı mücadeleiçin açacağımız kurumumuzun heyecanıvar üzerimizde. Bu heyecanla bildirile-rimizi uzatıyoruz insanlarımıza, bildirimizialan, okuyan bizi mutlu ediyor.

Bunun için dolandık çarşamba günüDuisburg Stadmitte Caddesi’ni. Halkı-mıza uzattık bildirilerimizi, bir yandanokuyor bir yandan da soğuktan kaçıyorduinsanlar.

Sokakları afişledik. Yine Hamborn’daposta kutularına bildirilerimizi attık.Merkezimizi açmamıza az kaldı, çalış-malarımız devam ediyor…

Duisburg Uyuşturucu ve KumaraKarşı Mücadele Merkezi ( HFG)

Mannheim Halk Meclisi EsnafZiyareti Gerçekleştirdi

Mannheim Halk Meclisi açılacakolan HFG bağımlılıkla mücadele merkeziüzerine sohbet ve esnafın kumar veuyuşturucu bağımlılığına dair gözlemve değerlendirmelerinin nasıl olduğunadair, esnaf-restorant ziyaretleri gerçek-leştirdi. Esnaf ve müşteriler Almanya’daözelikle yabancı kökenli gençliğin al-ternatifsizleştirilerek uyuşturucunun ku-cağına itilmesinin ve okullardan devletdairelerine karşılaşılan ırkçılığın sadeceırkçı bir partinin politikasıymış gibi gös-terilmesinin de gerçeği yansıtmadığınıdile getirdiler.

Uyuşturucu ve kumar için halk mecl-islerinin başlattığı mücadelenin içeriğineyönelik sorular cevaplandırıldı. Esnafve müşteriler yapılan çalışmanın çok

kıymetli olduğunu dile getirdiler.Daha önce uyuşturucu bağımlısıolan kendi çocuğunu TürkiyeHFG’ye tedaviye gönderdiğinisöyleyen bir baba, bugün ço-

cuğunun uyuşturucudan kurtulduğunuanlattı ve HFG’de yapılan tedavi yön-temlerinden örnekler verdi. Yine müş-terilerden yıllarca uyuşturucu bağımlısıolarak yaşadığını, yakın zamanda bıra-kabildiğini dile getiren bir insanımız bı-rakmanın zorluğundan örnekler vererekdeneyimlerini paylaştı.

Berlin Halk Meclisi Kadın Komisyonu Kahvaltı Düzenledi

Berlin Halk Meclisi Kadın Komis-yonu 23 Mart 2018 Cuma günü kahval-tıda biraraya geldi. Berlin Halk Mecli-si’nin başlattığı “Kreuzberg Bizimdir”kampanyası kapsamında düzenlenenkahvaltıda; hazırlanan kampanya bro-şürleri üzerine konuşuldu. Berlinli ka-dınlar, hazırladıkları kampanya broşür-lerini daha geniş kesime dağıtma kararıaldı. Bununla beraber, kampanya kap-samında daha çok aileye ulaşmak vebelli aralıklarla toplantılar yapma kararıalındı. Bir sonraki toplantı tarihi ise 31Mart Cumartesi günü, saat 16.00 olarakbelirlendi.

Almanya Stuttgart’ta Halk MeclisiDayanışma Etkinliği

25 Mart Pazar günü Halk KültürEvi’nde düzenlenen Yozlaşmaya ve Yal-nızlaşmaya Karşı Dayanışma Etkinliği,dayanışma kültürünün anlatıldığı ko-nuşmanın ardından sahneye davet edilensanatçı Zeynel Aba türküleriyle devametti. Verilen yemek arasının ardındankumar otomatları bağımlılığı üzerineyapılan konuşmanın ardından; parla-mentoya verilmek üzere düzenlenenimza metni ve sonrasında yapılacak et-kinlikler anlatıldı. 58 imzanın toplandığıetkinlik türkülerle devam etti. 90 kişininkatıldığı etkinlik 3 saat sürdü.

Berlin Halk Meclisi Toplantı Duyurusu

Berlin Halk Meclisi çalışmalarınadevam ediyor. “Kreuzberg Bizim” diyerekbaşlatılan yozlaşmaya karşı kampanyakapsamında yeni bir toplantı duyurusuyapıldı.

Berlin Halk Meclisi yapılacak top-

lantıya tüm halkımızı davet ederek so-runlarımıza birlikte çözüm bulalım çağrısıyaptı.

Toplantı bilgileri söyle:TARİH: 30/MART/2018 CUMASAAT: 16.00YER: DRESDENER STRASSE 27

10999, BERLIN

Alman Gizli Servisi "Verfas-sungsschutz" Devrimci Demokratİnsanların Yakasından Düşsün!

Kendisini Anayasa Koruma Örgütüdiye adlandıran gizli servis (Verfas-sungsschutz) Hamburg'da gene bir dev-rimci genci taciz etti.

Avrupa Dev-Genç yaptığı açıklamadaşöyle diyor:

"...Tüm bu saldırılar devrimci kim-liğimize yapılan saldırılardır. Emper-yalizm bize anti-emperyalist, anti-faşistmücadelemizden dolayı saldırıyor. Ver-fassungsschutzun denetlediği NSU kat-liamları teşhir ettiğimiz için, yürüttüğüırkçı politikalara karşı çıktığımız için,yozlaşmaya karşı mücadele ettiğimiziçin, gençliği kumardan, uyuşturucudanve tüketim bataklıklarından uzaklaştırıpdevrimci mücadeleye kattığımız içinsaldırıyor."

"Alman emperyalizmine sesleniyo-ruz: Verfassungsschutz katillerinizigençlerimizden uzak tutun. Siz önceişlediğiniz suçların hesabını verin.NSU’nun hesabını verin."

� YUNANİSTANYunanistan Selanik’te Konsolos-

luk İstedi Halk Cepheli TiyatroyaAlınmadı

Yunanistan’ın Selanik şehrinde birHalk Cepheli 15 Mart Perşembe günüdemokrasisiyle övünen Yunanistan’daTC konsolosluk üyelerinin isteği üzerinetiyatroya alınmadı.

Tiyatroya gitmek isteyen bir HalkCepheli ve Yunanlı devrimciler, tiyatrosalonunun girişinde keyfi şekilde dur-durularak içeri alınmamıştır. Gerekçeise tiyatroya Türkiye konsolosluğundangörevlilerin de davet edilmiş olması. Bubaskıyı ve keyfiyeti kabul etmeyen Yu-nanlı devrimciler de ellerindeki biletleriyırtarak durumu protesto etmişlerdir. Buolay Yunan basınında gündem olmuştur.Seyahat, sosyal-kültürel gibi en temel

Av ru pa’da

Yürüyüş

1 Nisan2018

Sayı: 60

KIZILDERE İHTİLALİN YOLUDUR, DÖNÜLMEZ!54

Page 55: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

ve doğal haklar, devrimciler söz konusuolduğunda çok rahatlıkla çiğnenebil-mektedir. Halk Cepheli ve arkadaşlarınıntiyatroya girmesini engelleyen yetkililer,bu keyfi tavırlarıyla devrimci düşman-lığını göstermiştir.

Selanik’te Kürt Halkıyla Daya-nışma Yürüyüşü Yapıldı

22 Mart günü Selanik’te Yunan solve anarşist örgütler faşist AKP iktidarınınAfrin’de Kürt halkına karşı gerçekleş-tirdiği saldırıları protesto yürüyüşü dü-zenledi. Saat 18.00’da Kamara Meyda-nı’nda toplanıldı. Selanik Halk Cephesiolarak Yunanistan’da tutsak edilen dokuzdevrimcinin serbest bırakılması ve AliErcan Gökoğlu’nun iade davasına çağrıamaçlı iki yüz adet bildiri dağıttık.

Kamara Meydanı’nda başlayan yü-rüyüş Türkiye konsolosluğu önündeatılan sloganlarla sona erdi.

� İNGİLTERELondra’da Emine Anamızın Ai-

lesine Anma Ziyareti YapıldıMücadelemize omuz vermekten, kız-

larını ve oğullarını sahiplenmekten hiçvazgeçmeyen Emine Temiz’in ölüm yıl-dönümü nedeniyle Londra’da yaşayanailesine bir anma ziyareti yapıldı.

1 Mart Perşembe günü yapılan ziya-rette, Ankara TAYAD’dan olan EmineAnamızın anılarını tazeledik sohbeti-mizde. Özgür tutsakların hepsini “ev-latlarım” diye sahiplenen Emine Ana’nınnasıl tutuklandığına dair gazete küpür-lerine bakıldı. Faşizmin Emine Anayınasıl çaresiz bir ruh haliyle haber yaptığınıgördük.

2000’de Malatya E tipi hapishane-sinde 2 yıl 9 ay Özgür Tutsaklığı yaşadıdevrimci kızıyla birlikte. 19-22 Aralık“Hayata Dönüş” adı altında yapılan kat-liam sırasında da devrimci kızlarıylabirlikte omuzladı zalimin zulmünü.

Sohbetlerimizle devam eden anmaziyaretimiz ailenin ikramlarıyla devametti.

Londra’da Halk ToplantılarımızaDevam Ediyoruz

Bu haftaki halk toplantımız her za-manki gibi kahvaltıyla başladı. Lokma-larımızı paylaştıktan sonra Afrin işgali,AKP faşizmi, genel dünya gündemi vekendisine Marksist-Leninist, devrimcidiyenlerin bu işgale bakış açısı ve mü-cadele üzerine bir sohbet başladı.

Konular bunlar olunca, dünya halk-larının ortak düşmanı ABD’nin katli-amları, kar hırsı ve vahşiliği gündemeoturdu.

Karşı fikirlerin de çıktığı ve sonuçolarak doğru birdir gerçeğiyle bir kezdaha hemfikir olunan sohbete 26 kişikatıldı.

� İSVİÇREZürih’te Grup Yorum Konser Ça-

lışması24.03.2017 tarihinde Zürih’te Grup

Yorum konseri çalışması yürütüldü. Ya-pılan çalışmada konser hakkında bilgilerverildi ve halkımız konsere davet edildi.

Grup Yorum’a yönelik baskı ve en-geller anlatılıp, yalnız bırakmamak ge-rektiği vurgulandı.

Pazar günü Windisch Alevi Derneğiziyaret edildi, yönetim ve dernekte bu-lunanlarla konser değerlendirmesi yapıldı.

Derneğe afişler asılıp, halkımız kon-sere çağrıldı.

Gidilen her yere afiş asıldı, çalışmayatoplam 5 kişi katıldı.

Grup Yorum Halktır Susturulamaz!

Zürih’te Musa Aşoğlu’na Öz-gürlük Çadırı

24.03.2017 tarihinde Zürih Bahn-hofstrasse’de Musa Aşoğlu özgürlük ça-dırı kurduk. Saat 10.00-16.00 arası açtı-ğımız çadırın önünde el ilanları dağıttıkve gelenlerle sohbetler ettik.

Sohbetlerde emperyalistlerin MusaAşoğlu nezdinde devrimciliği yargılamakistediği anlatıldı.

Musa Aşoğlu’na Özgürlük!Musa Aşoğlu Onurumuzdur!İsviçre Halk Cephesi

� AVUSTURYAAvusturya’nın Başkenti Viya-

na’da Hukuk Paneli DüzenleniyorViyana’da bulunan Anadolu Kültür

Merkezi’nde düzenlenen panel 1 NisanPazar günü yapılacak.

Avusturya’da bu sene yaşanan vizeve vatandaşlık krizinin ardından bu kezde Türkiye’ye giden gurbetçilerin göz-altına alınmaları ya da sınırdışı edilmelerigündeme gelmişti.

Her iki ülkenin vatandaşlarının bilerekyasadışı işlemlere maruz bırakılması,yine vatandaşların mağduriyet yaşamasınasebep oldu.

Avusturya Anadolu Kültür MerkeziViyana’nın düzenlediği panelde uzmanAvukat Salih Sunar bu durumdan çık-manın yollarını ve hukuksal çözümüanlatacak.

Panel 1 Nisan Pazar günü AnadoluKültür Merkezi Johnstrasse 19.00’da,saat 10.30’da başlayacak.

Bu Pisliği Devrim Temizler Devlet Tecavüzcü, Tacizci ArıyorsaAynaya Bakmalıdır!

Son günlerde İstanbul Beylikdüzü’nde ya-şanan tecavüz olayı gündeme geldi. Bir kadıngece vakti polisler tarafından kaçırılıp polislertarafından cinsel saldırıya uğradı. Yaşanan buahlaksız olay ile ilgili İstanbul KüçükarmutluHalk Cephesi 22 Mart’ta yaptığı yazılı açık-lamada kısaca şu sözlere yer verdi;

“Bu ne ilk ne de son vakadır. Ülkemizdeahlaksızlık, çocuk istismarı, tecavüzler AKP’niniktidarda olduğu süre zarfında iyice artmıştır...

Onursuz arama yapan işkenceci gardi-yanlarından tecavüzcü ve yine işkenceci pol-islerine bu düzen çürümüştür ve bozulmayamahkumdur. Bütün bu suçlara soruşturmaizni vermeyen veya suç işleyenlerin lehinekarar veren yargısı da aynı şekilde bu suçaortaktır. Bu pisliği ancak ve ancak devrim te-mizler.

Onurunu emekle, mücadeleyle korumakmümkündür. Yozlaşmaya karşı, yozlaştırandüzene karşı örgütlenelim, mücadele edelim.”

1 Nisan2018

Yürüyüş

Sayı: 60

55TESLİM OLMAYANLAR YENİLMEZ!

Page 56: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

"…daha nice zorluklara göğüs germek gerekeceğini biliyor-dum... Koşulların barındırdığı olumsuzlukların çok önemli ol-madığını düşünüyorum, yeter ki bizdeki sorunları aşma kararlılığıve becerisi eksilmesin..." Mustafa Selçuk

9 Nisan - 15 Nisan

Abdullah BOZDAĞ:Buca Hapishanesi Ölüm Orucu ekibinde yer

aldı. 19 Aralık Katliam saldırısı, zorla müdahalebaskısı, işkenceler, onu direnişinden vazgeçiremedi.12 Nisan 2001’de Ölüm Orucunun 175. günündeşehitler kervanına katıldı.

Abdullah Bozdağ, 25 Şubat 1975’te Adana’dadoğdu. Aslen Mardin Kızıltepeli Kürt’tür. Devrimci

hareketle 92 yılı ortalarında tanıştı. Adana’da demokratik kurumlardaçalıştı. Daha sonra İstanbul’da değişik alanlarda görev aldı ve 96yılında Ege Bölge sorumlusu olarak atandı. Aynı yıl tutsak düştü,hapishanede direnişler içinde ölümsüzleşti.

Abdullah Bozdağ

Erol EVCİL:1966 Tokat-Almus Çambulak Köyü do-

ğumlu Erol, kendi deyişiyle “Kızıldere’ninetkisiyle büyüdü.” Bir emekçi olarak yaşadı.1989’da İstanbul Bağcılar-Çiftlik’te mücadeleiçinde yer almaya başladı. Mahalli bölgelerdesorumluluklar üstlendi. 1992’de, halkın kur-tuluş savaşını sürdürmek için dağlara çıktı.

Aynı yıl tutsak düştü.Ölüm Orucu 3. Ekip Savaşçısı olarak Ölüm Orucuna

başladı ve katliamlara, tecrit hücrelerine rağmen direnişinisürdürerek 13 Nisan 2001’de Sincan F Tipi’nde ölümsüzleşti.

Erol Evcil

Fatma ERSOY:10 Mart 1974 Dersim doğumluydu. Ebe

hemşire olarak çalışırken, halkının kurtuluşmücadelesine katıldı. Malatya örgütlenmesindeyer aldı. 94’te tutsak düştü. F Tiplerine karşıBüyük Direniş’te, 1. Ölüm Orucu ekibindeyer aldı. 19 Aralık Katliamı’ndan sonra zorlamüdahaleyle direnişi kırılmak istendi. Fatma

tüm bilinciyle zafere kilitlenmişti. 11 Nisan 2001’dedirenişinin 174. gününde şehit düştü.

Fatma Ersoy

Niyazi TEKİN:1946 Malatya Kürecik doğumlu Niyazi

Tekin, İstanbul’da Dev-Genç saflarında yeralmıştı. Balıkesir Öğrenci Yurdu’na faşistleringerçekleştirdiği baskında silahla ağır yaralandı.11 Nisan 1971’de hastanede şehit düştü.

Niyazi Tekin

Muharrem KARAKUŞ,Mustafa BEKTAŞ:10 Nisan 1996’da İstanbul

Göztepe kavşağında kuşatılan ikiSPB komutanı ‘teslim ol’ çağrı-larına ateş açarak cevap verdiler.Muharrem Karakuş, GöztepeKöprüsü altındaki çatışmada, son

mermisini kullandıktan sonra sloganlar atarak şehit düştü.Mustafa Bektaş ise yaralı bir şekilde kuşatmayı yardı;

ancak Üsküdar Kısıklı’da başka bir kuşatmada çatışarak şehitdüştü. Her ikisi de gecekondu halkının mücadelesi içindeyetişen kadrolardı. Muharrem Gazi Ayaklanması’nın ön safla-rındaydı.

Muharrem Karakuş Mustafa Bektaş Mustafa SELÇUK,Seyhan AYYILDIZ,Şirin EROL:

12 Nisan 1995’te An-kara Batıkent’te bulun-dukları eve, gece polistarafından düzenlenenbaskında infaz edildiler.

Mustafa Selçuk, 1978’de İstanbul gecekondu halkının mücadelesiiçinde yer alarak başladı mücadeleye. Cunta yıllarında tutsaklık ko-şullarında direnişini sürdürdü. Son görevi İç Anadolu Bölge Sorum-luluğu idi. Seyhan Ayyıldız, lise yıllarında mücadeleye katıldı. ZileHalkevi’nin kurucularındandı. Şirin Erol, lise yıllarının ardındandüzende yaşamayı reddetti ve devrimin saflarında yer aldı.

Mustafa Selçuk Seyhan Ayyıldız Şirin Erol

Canan KULAKSIZ:Küçükarmutlu Direniş Mahallesi’nde, dışarıda

ölüme yatıp Gülsüman Dönmez’den sonra ölümükucaklayan ikinci direnişçi oldu. Canan Kulaksız 17Kasım 1981 yılında Rize’de doğdu. Ege ÜniversitesiFen Fakültesi öğrencisiyken gençliğin mücadelesindeyer aldı. Aynı zamanda Ege TAYAD’da çalıştı. F Tipisaldırısı başladığında dışarıda İzmir’de Ölüm Orucuna

başladı. Ablası Zehra da İstanbul’da Ölüm Orucu eylemindeydi. Birsüre sonra Canan da İstanbul’a geldi ve Küçükarmutlu’nun yoksulgecekondu evinde iki kardeş birlikte Ölüm Orucunu sürdürdü. Dire-nişinin 137. gününde, 15 Nisan 2001’de yürekleri, beyinleri sarsanbir kasırga yaratarak şehit düştü.

Canan Kulaksız

Murat ÇOBAN:1973, Denizli doğumludur. 90 yılının başlarından

itibaren örgütlü mücadele içinde yer aldı. Mücadeledergisinde muhabir olarak çalıştı. Muğla’da gençliğinakademik-demokratik hakları için mücadele etti.Gözaltılar, işkenceler, tutsaklıklar yaşadı. 1994’teEge Kültür Sanat Merkezi bünyesinde Grup Günışığıelemanı olarak kültürel çalışmalar yürütürken tu-

tuklandı. Aydın Hapishanesi’nde, F Tipi hapishane saldırısıgündeme geldiğinde, Ölüm Orucuna gönüllü oldu. Direnişinin177. gününde, 14 Nisan 2001’de ölümsüzleşti.

Murat Çoban

Page 57: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

KAYBEDİLDİRecep GÜLER:Defalarca işken-

celerden geçirilmesi-ne, 8 yıllık tutsaklı-ğına rağmen, kavga-nın içinde olmaya de-vam etti. 1989’da

Yeni Çözüm dergisinin İzmir tem-silciliğini yaptı. İzmir’de 12 Eylül’ünölü toprağının aşılmasında onunönemli katkıları oldu. 1994 Nisan'ınınilk günlerinde İstanbul'da gözaltınaalındı ve kaybedildi.

Recep Güler

Enver HOCA:Arnavutluk halkının İtal-

yan işgaline karşı bağım-sızlık savaşının ve kurtu-luştan sonra sosyalist dev-riminin önderiydi.

Savaşın içinde Arna-vutluk Komünist PartisiGenel Sekreterliği’ne se-

çildi. Devrimin ilerleyen aşamalarında devrimiyalnızlığa mahkum eden politikaların da mi-marı olan Enver Hoca, emperyalizm ve ka-pitalizmle uzlaşmayan bir sosyalist olarak11 Nisan 1985’te aramızdan ayrıldı.

Emiliano ZAPATA:Halkı için ölenle-

rin unutulmayacağı-nın efsane kanıtların-dan biridir Zapata.Meksikalı köylülerinbağımsızlık ve topraktalepleri için geliştir-diği mücadelenin ön-

deri oldu. “Diz çökerek yaşamaktansa,ayakta ölmek iyidir” dedi, öyle yaşadı.10 Nisan 1919’da katledildi. Adı Meksikahalkının kurtuluş mücadelesinde yaşı-yor.

Muharrem ve Mustafa'nın Göztepe Köprüsü'nde pusuya düş-meleri ne tesadüf ne de düşmanın maharetiydi. Kısa bir süreönce gözaltına alınıp düşmanla işbirliğine giren hain Salih Ka-racan’ın eylem hazırlığı içinde olan savaşçılarla buluşma yerinipolise vermesi pusuya düşmelerine neden oldu. Salih Karacanhaininin ihaneti düşman için bulunmaz bir fırsattı. ÇünküMustafa'yı da, Muharrem'i de iyi tanıyordu düşman.

...Muharrem mücadeleye katıldığı günden itibaren aranıyordur.

Çünkü askerden kaçarak mücadele saflarına gelmiştir. Zamangeçtikçe kod adına kadar deşifre olmuştur. Düşman her yerdeonu aramaktadır. Şubeye girip çıkanlar kendisine dikkat etmesinisöylediğinde, "Siz merak etmeyin. Onlar beni sağ yakalayamaz.Ancak cesedimi alırlar. Onlara bu zevki tattırmayacağım"karşılığını verir. Defalarca bulunduğu bölgeye onun için operasyonyapılır. Ama Muharrem her defasında operasyonlardan kurtulmayıbaşarır.

Yine düşman bir operasyonda Muharrem'i katletmek üzerebir bölgeye girer. Bölgeye hazırlıklı gelmiştir. Silahları, bombaları,çelik yelekleri hatta ceset taşıma brandaları bile vardır yanlarında.O operasyonda da Muharrem'i bulamazlar. Ama bir yoldaşını

yakalarlar. Muharrem operasyonu ve yoldaşının alındığını görür.Çünkü o sıra bulunduğu bir yerden operasyonu izlemektedir.Bunun üzerine hemen harekete geçer ve 5-6 kişi toplayıp eylemhazırlığı yapar.

Eylemin hedefi polisin çay içtiği STFA şantiyesinin yakılmasıdır.Eylemi yaparlar. Öfke doludur Muharrem. Düşman bu kadarkolay yoldaşlarını alamamalıdır. Bu eylemle hem düşmanamesaj verirken hem de "yoldaşım duyarsa direnmesi için moralolur" diye yoldaşını düşünendir Muharrem.

O, kısacık zamanda her şeyi düşünmüştür. "Düşmanınburnunun dibinde eylem yapacak cesaret ve cürete sahiptir. Onaşu eylemi yapacaksın demek yeter." Yoldaşları böyle anlatırMuharrem'i.

Komutan Muharrem, savaşçı olabilmek için uzun bir beklemesüreci geçirir. O bekleme sürecinde pratik bir şey yapmasa dayoldaşlarının sorumluluklarını hep paylaşır. Gördüğü olaylarıyaşlısıyla, genciyle değerlendirir, düşüncelerini yoldaşlarına ak-tarır.

Zamanını boşa geçirmek ona göre değildir. Kaldığı evdeeğitim çalışması saatleri ayarlar, evin bireylerini eğitmeye çalışır.Çevresindeki olanakları hemen değerlendirir ve Parti'ye sunar.Kaldığı bölgede bir sağlıkçı vardır. Sağlıkçıyla konuşarak birliktekaldığı yoldaşlarına akşamları birkaç saat sağlık dersi alabile-ceklerini söyler. Kendileriyle ilgilenen yoldaşına konuyu açarve "Burada bulunduğun zamanlar sen de katılabilirsin. Bu bizimiçin büyük avantaj. Yarın yanımızda bir yoldaşımız yaralandığında

Bir yoldaşı Muharrem Karakuş’u anlatıyor:Onlar Savaşımızda Birer Neferdirler

Emiliano ZapataEnver Hoca

HamiyetYILDIZ:

İzmir’de 9Nisan 1992’dehalk düşmanla-rına yönelik bireylemde çatı-şarak şehit düş-

tü. 1969 Adapazarı Kaynarcadoğumluydu. İ.Ü. Basın YayınYüksek Okulu’nda Dev-Genç’li olarak çalıştı. 1 Aralıkdirenişinin yaratıcısı oldu. Ör-nek bir Dev-Genç’liydi.

Hamiyet Yıldız

Gülsüman DÖNMEZ:28 Mayıs 1964 Tokat Ka-

raoluk Köyü doğumlu. Yok-sulluktan dolayı okula gide-medi. 17 yaşında evlendi.Çocuk bakıcılığı, temizlikçi-lik, hizmetçilik yaptı. 1994’teKüçükarmutlu’ya taşındı.

Devrimcilerle burada tanıştı. Devrimcilerinablası, anası oldu. F Tiplerine karşı direniştedışarıda ölüme yatarak, TAYAD’lılarla birliktebir tarih yazdı. Dünyada bir İLK olmaonurunu yaşayarak, 9 Nisan 2001’de ölümorucunun 147. gününde şehit düştü.

Gülsüman Dönmez

Faruk BAYRAKÇI,

Olcay UZUN:SDB üyeleri

Olcay ve Faruk, 9Nisan 1991’de İz-mir Karşıyaka’dakaldıkları üssün

ölüm mangaları tarafından kuşatılması karşısındadirenerek şehit düştüler. Faruk devrimci müca-deleye ‘87 sonlarında Liseli Dev-Genç saflarındakatılırken, Olcay 80 öncesinden beri mücadeleniniçindeydi. Bir süre KKDD’de (Kadıköy KültürDayanışma Derneği) görev yapmıştı.

Faruk Bayrakçı Olcay Uzun

Anıları Mirasımız

Page 58: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

müdahale edebiliriz." der. Kısa bir süre sonra iğne yapma,pansuman, dikiş atma, serum takma gibi ilk etapta yapılabilecekher şeyi öğrenir. Onunla birlikte diğer yoldaşları da öğrenir.

Sonra Muharrem kaldığı bölgeden başka bir bölgeye getirilir.Devrimci yaşamdan önce konfeksiyon makinacılığı yapmıştır.Yeni kalacağı evin de konfeksiyon atölyesi vardır. Muharremboş durmaz, çalışmaya başlar.

Sahiplenme Muharrem'de doğal bir yandır. O mutlaka olum-suzlukları aşmak için bir çare bulur. Kendisini geliştirirken yol-daşlarını da geliştirir, hem bir öğrenci, hem de öğretmendir. Boşdurmaz olanak yaratır, yeni yeni bir şeyler bulur, Parti'ye sunar.Bir yoldaşının eski alışkanlıklarını veya eski tarza göre bir işyaptığını gördüğünde "Artık bunu böyle yapamayız. Bizim içingeri bir yöntemdir. Biz Parti olduk. Bunun hakkını vermeliyiz"şeklinde eğitmeye çalışır. Bir eylemi, Parti'ye ait bir malı, birşehit ailesini kısacası savaşa ait ne varsa sahiplenir; kendine aitne varsa paylaşır.

Tutsak yoldaşlarının ihtiyaçlarına karşı hassasiyeti herkesiçin eğiticidir. Tutsak yoldaşlarının videoya ihtiyacı olduğunuduyar. Evindeki kendine ait videoyu tutsak yoldaşlarına gönderirhemen. “Onları biz düşünmezsek kim düşünecek?” der. YaniMuharrem savaşımızın her cephesini düşünür, sahiplenir. Biryoldaşının sürekli aynı kıyafetleri giydiğini gördüğünde onakıyafet ayarlar, verirken de yine yoldaşını eğitir. “Hep aynıkıyafetle dolaşırsan takip edilmen kolaylaşır” diyerek uyarır yol-daşını.

Sabırlı olmak denildiğinde Muharrem akla gelir. Uzun süre

beklemek zorunda kaldığında, zamanını kendi gelişimi için de-ğerlendirir. "Bıktım, usandım, yeter" sözleri ağzından çıkmaz.Sabırla göreve başlayacağı günü bekler. Kendini hep askeri alanahazırlamıştır. Bunu hem teorik hem de pratik yönleriyle ele alır.Eline geçen silahları söker, takar, temizler. Silahı en inceayrıntılarına kadar öğrenmeye çalışır. Diğer yandan şifre, bomba,yeraltı kuralları, tip değiştirme vb. çalışmalar yapar.

Parti'sine, yoldaşlarına güvendiği kadar kendine de güvenlidir.Güven konusunda şöyle der; "Eğer yoldaşlarına, partine güve-niyorsan kendine de güveniyorsun demektir. Eğer bir güvensizlikolayına tanık olursan, üzerinde düşünmek gerekir. Güvensizliğisergileyen kişi kendine güvenmiyordur. Dolayısıyla da yaptığı işibaşarıyla tamamlayamaz”.

Gültepe'de şehit düşen genç yoldaşı Ali Ertürk ısrarlabirliklerinin adının Muharrem Karakuş olmasını istemişti. "Mu-harrem Komutan gibi, mermim bittiğinde düşmanın üzerine zafersloganlarıyla yürüyeceğim" demişti Ali.

Muharrem de Ali gibi, Esmalar’ın, Eyüphanlar’ın şehit düş-mesinden etkilenmişti. Eyüphan'ın yeğeniydi o. Askerden kaç-masının nedenini “Esma'nın işkencedeki çığlıklarını her geceduyar gibi oluyordum. Ağzından salyalar akan işkencecilerEsma'ya yeniden saldırıyorlardı. O işkencenin en ağırına katlanmış,tecavüze uğramış ama onurunu teslim etmemişti. Duvara yazdığıDS imzası hiç gözümün önünden gitmiyordu. Oysa ben aynı iş-kencecilerin düzenine hizmet ediyordum. Daha fazla dayana-mazdım” sözleriyle anlatır. Ve Muharrem, Esmalar’a, Eyüphanlar’alayık bir biçimde şehit düşer.

Çayan GÜN: 30 Mart gunu, DersimMerkez’de oligarşinin sadık bekcileri olanValilige yonelik eylemde Onur Polatyoldasımız fedayla sehit dustu. Dusman30 Mart eyleminin ardından korkusununne kadar buyuk oldugunu gosteriyordu.Aradan bir hafta gecti ve bu kez yoldasla-rımız dusmanla karsı karsıya geldi. Dusma-nın kusatması altında teslim olmama ge-leneginin surdurucusu olarak Cayan Gunyoldasımız sehit dustu.

Cayan yoldasımız calıskan, emekci,gozukara bir yoldasımızdı. Uzun yıllargerilla ozlemiyle yanıp tutustu.

Gerilla onun icin baskaydı, hele deDersim daglarında olmak, bu topraklarıarsınlamak en buyuk ozlemiydi. Bununicin tum emegini, ozverisini ve cabasınıbuyuterek hayalini kurdugu daglara, Der-sim'e kostu. Artık o bir Cephe gerillasıydıve tum zorluklara gogus gerecek inanca,umuda sahipti. Cayan uzun yıllar koydeyasadıgı icin dogaya rahat uyum saglıyordu.Yoldasları onun icin “Bazen ona cok rahatyurudugu, kosarcasına kayalıkları astıgıicin ‘dag kecisi’ diyordu. Zazacayı iyibilir, Kurtceyi anlardı. Onda ayrı bir ozellikise esprili ve samimi olmasıydı” diye an-latıyorlardı.

6 Nisan 2016'da Cayan Gun (Haydar)dusman kusatmasında silahının son mer-misine kadar catısarak sehit dustu.

Cayan adını Kızıldere’de ölümsüzleşenMahir Çayan’dan almış ve tıpkı Mahirgibi O da halkının kurtulusu, vatanınınozgurlugu ve sosyalizm icin, devrim icinsilahını kusanıp emperyalistlere ve fasistlerekarsı savaşarak sehit dustu. Dersim daglarıbir kahramanımızı daha bagrına bastı.Umut kanımızın bu topraklarda boy veriyor.Cayan adını Mahir Cayan'dan aldı. Oada layık olarak yasadı ve o ada layık birsekilde sehit dustu.

Cayan gerilla savasımızı buyutme veyayma kararlılıgını her defasında belirtirdi.Gerilla olma istegi yıllardır vardı Cayan'da.Sabırla bekledi bu dusunu gerceklestirmekicin. Daglara cıkmak, hele hele Dersim'ecıkmak ve gerilla olmak istegi ve dusunce-siyle doluydu. Bu cosku, bu heyecanyuregine sıgmıyordu. Ve gun geldi, Cayanyoldaslarıyla o cok istedigi Dersim dagla-rına cıktı.

Onur POLAT: 30 Mart 2016 tarihindeTunceli Valiligi’ne gerceklestirdigi fedaeyleminde sehit dustu. DHKC Dersim İb-rahim Erdogan Kır Gerilla Birligi Komu-tanlıgı yap-tıgı acıklamada eylemi “Kat-lettiginiz Gunay Özarslan’ın; katlettiginizDilek Dogan’ın; katlettiginiz Cigdem Yaksive Berna Yılmaz’ın hesabını sormak icin;vahset uyguladıgınız, kıyımdan gecirdiginiz

Kurt halkının hesabınısormak icin; kefensizve mezarsız bıraktıgı-nız her bir insanımızınhesabını sormak icin;binlerce kez ahını al-dıgınız, kan kustur-dugunuz Anadolu hal-kının hesabını sormakicin; Dersim’deki ey-lemi gerceklestirdik.

30 Mart-17 Nisan Parti’mizin Kurulu-sunu Kutlama ve Devrim Sehitlerini AnmaGunlerinde, Parti-Cephe’mizin 22. Yılınıkutluyor, tum sehitlerimizi baglılıkla anıyorve selamlıyoruz.

Bu eylemimizle Parti-Cephe’mizi vetum sehitlerimizi selamlıyoruz!” dedi.

Onur Polat (Tarık) Dersim daglarınacıkmaya hazırlandıgı gunlerde “Simdi se-ninle bas egmez, isyankar daglarda hesapsorma, defter durme zamanıdır...

Simdi bu bas egmez, isyankar daglardansesinin yankılanma zamanıdır...

Simdi bu bas egmez isyankar daglardaadalet zamanıdır... Simdi bu bas egmez veis- yankar daglarda yıldızlı berelilerin,UMUDUN ADI'nın zamanıdır...

Ve artık klesim! Simdi bu bas egmezve isyankar daglardan "Wes bo edeletiOmeti!", "Wes bo Serdarema Dursun Ka-ratas!, "Wes bo DHKP-C" sloganlarınınyankılanma zamanıdır...” diye yazmıstı.

DAĞLAR CEPHE’SİZ OLMAZYİĞİT TÜFEKSİZ OLMAZ

Page 59: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Emperyalizmin, oligarşinin korkusunu,halkın bağımsızlık umudunu büyüttük, büyütmeye devam ediyoruz.

Kuruluş tarihimiz Kızıldere’dir. Devrim zaferimizin tarihi de Kızıldere olacak!

30 Mart 1972’de Kızıldere’de katledildiler.Katillerin çağrısına Mahir’in “Biz buraya dönmeye değil ölmeye geldik” haykırışı,

Türkiye devrim manifestosunun ilanıydı. Fiziki olarak yok edildiler ama yenilmediler.Düşmanın salyalar akıtarak “sonlarını getirdik, bitirdik” sevinç çığlıkları boşunaydı.

Son değildi, yeniye evrilmenin başlangıcı, DS’nin, P-C’nin kuruluş ilanıydı.

Dünya devrim mücadelesinin bize gösterdiği, sınıf mücadelesinin acımasızlığı üzerinde, en önde yürüyen en iyilerin ödediği ağır bedellerin feda ruhu cüretiyle

devrimin kazanılmasıdır.Mahirler, Anadolu’da M-L proleter fedakarlığın, ilk feda ruhuyla devrim emrini veren

bedelin, ölmek ama asla teslim olmamak, militan mücadelenin proleter öncü devrimciliği ilerahat devrim hayalini, pasifist, teslimiyetçi, düzen içi “devrimciliği, solculuğu”

şiddetle reddeder. Sınıf kininin M-L bilimsel sosyalizm değerleriyle yaşayan proleter yaşam tarzı tek devrimci yaşam tarzıdır.

Devrimci mücadelenin savaş alanı her yerdir. “Devrimcinin görevi devrim yapmaktır.” Bu görevin tatil alanı olmaz. Bulunduğu her alan düşmanla çatışma alanıdır. Sınıf

mücadelesi, savaş gerçekliği perspektifiyle, revizyonist, reformist, oportünist sol teslimiyetitercih edelim, Mahir’in tutsak öğrencileri, hapishaneleri de çatışma alanına çevirdiler.

Silahları artık bedenleriydi. Bedenlerini silah yapıp faşist cuntanın teslim alma çemberiniparçalayıp zaferini, devrimci iredenin teslim alınmazlığını ilan ettiler.

Dünya emekçi halklarına yeni bir direnme silahı armağan ettiler.Bu yanıyla 1984 Ölüm Orucu, hapishanede devrimci hareketin önder ve

militan öncülleriyle ikinci bir Kızıldere manifestosu ilanıdır. Oportünist, reformistteslimiyetçi sol, faşist cuntanın ağzıyla rezil teslimiyetinin; militan,

teslim olmayan iradesine yüzsüzlükle saldırmaya başladı. Tükenmişliğini, çürümüşlüğüniçinde debelenmeyi sürdürürken devrimci hareket devrimci militan savaşta büyüyordu.

1989’da tıpkı Mahir gibi hareketin önderinin firarla kendini özgürleştirip sıcak mücadelealanına koşması, devrimci hareketin militanlarına, ilerici, devrimci halkımıza

büyük bir moral güç oldular.

Ve kesintisiz devam etti Kızıldere...12 Temmuz’la,16-17 Nisan’la,

Bağcılar’da, Dersim’de, Balgat’ta Cepheliler’in olduğu her yerde, her Cepheli ile devam ediyor...

Emperyalizmin ve oligarşinin korkusu, halkın bağımsızlık umudunu büyüttük, büyütmeye devam ediyoruz! Kuruluş tarihimiz Kızıldere’dir!

Devrim zaferimizin tarihi de Kızıldere olacak!

Page 60: Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY060.pdf · Silah, beynin düşmanı imha eden gözüdür, yüreğin düşmana aman vermeyen

yu

ruy

us

.biz

@g

ma

il.co

mw

ww

.yu

ruyu

s-in

fo.o

rg

Emperyalizm; Türkiye ve Dünya Halklarını Silahsız, Umutsuz ve İnançsız Bırakmak İstiyor

Emperyalizme Bu Zaferi Tattırmayacağız!

23 Mart, Yüksel Direnişi’nin 500. Günü’nün Düşündürdükleri:

“500. Gün Size Ne İfade Ediyor Bilmiyorum;Ama Benim İçin 1000 Basın Açıklaması,

100’lerce Gözaltı, 10’larca Tutuklama,324 Günlük Açlık,

Darp ve İşkence Raporları…Tüm Bunlara Rağmen Kırılamayan İrade, Gücünü Halktan ve Haklılıktan Alan Bir

Direniş Demek 500 Gün!”