ercİyes Ünİversİtesİ eĞİtİm fakÜltesİ tÜrkÇe ÖĞrt
DESCRIPTION
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ TÜRKÇE ÖĞRT. GONCA KIRBAŞ 1090320121. FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA. FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA. HAYATI YAZIN HAYATI ESERLERİ RÖPORTAJI ŞİİRLERİNDEN BAZILARI ÖDÜLLERİ. HAYATI. - PowerPoint PPT PresentationTRANSCRIPT
ERCİYES ÜNİVERSİTESİERCİYES ÜNİVERSİTESİEĞİTİM FAKÜLTESİEĞİTİM FAKÜLTESİ
TÜRKÇE ÖĞRT.TÜRKÇE ÖĞRT.
GONCA KIRBAŞGONCA KIRBAŞ10903201211090320121
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
HAYATI YAZIN HAYATI ESERLERİ RÖPORTAJI ŞİİRLERİNDEN BAZILARI ÖDÜLLERİ
HAYATI 26 Ağustos 1914 yılında
İstanbul'da doğdu. Süvari yarbayı Hasan Hüsnü Bey'in oğludur.
İlk öğrenimini Konya, Kayseri, Adana ve Kozan'da; orta öğrenimini Tarsus ve Adana ortaokulundan sonra girdiği Kuleli Askeri Lisesi'nde tamamladı (1933).
1935'te piyade subayı göreviyle Doğu ve Orta Anadolu'nun, Trakya'nın pek çok yerini dolaştı.
Ordudaki hizmeti on beş yılı doldurunca, ön yüzbaşı rütbesiyle askerlikten 1950'de ayrıldı.
1952-1960 yılları arasında Çalışma Bakanlığı'nda iş müfettişi olarak İstanbul'da çalıştı.
HAYATI (devam)
Buradan ayrıldıktan sonra İstanbul Aksaray'da
Kitap kitapevini açtı ve yayıncılığa başladı. Dört yıl Türkçe isimli aylık dergiyi çıkardı.
(Ocak 1960Temmuz 1964). İlk yazısı 1927'de Yeni Adana gazetesinde
yayınlanan bir hikâyedir. 13 yaşında öyküsü öğrenciler arasında yapılan yarışmada birinci oldu
HAYATI (devam)
İstanbul dergisinde 1933'te çıkan "Yavaşlayan Ömür" adlı şiiriyle adını duyurmaya başladı.
Varlık, Kültür Haftası, Yücel, Aile, İnkılapçı Gençlik, Yeditepe ve Türk Dili dergilerinde şiirleri çıktı.
Bugüne kadar kendisine bir çok ödül verilen şair 1967'de ABD'deki Milletlerarası Şiir Forumu tarafından "Yaşayan En İyi Türk Şairi" seçilmişti.
HAYATI (devam)
YAZIN HAYATI Hayat hikayesinde belirtildiği gibi, daha 13 yaşındayken bir gazetenin öykü yarışmasını kazanan Dağlarca, sonradan şiire döndü ve 1933′de “Yavaşlayan Ömür” adlı şiiri İstanbul dergisinde yayımlanınca yazın alanına girdi.
Daha sonra 1934 ′te Varlık ’ta yayımlanan dört şiiri ile dikkati çekmiştir: “Sandallar - sayı 223, Göçsem - sayı 24″, “Bu Dağlar - sayı 26, Arkasından - sayı 35″. İlk kitabı Havaya çizilen Dünya’dır. 1935-1936 yıllarında Dağlarca Varlık ve Kültür Haftası dergilerinde daha olgunlaşmış ürünlerini vermeye başlamıştır.
YAZIN HAYATI (devam)
İlk kitabında yer alan şiirlerdeki özgün benzetme ve metaforlar, özgün ve yoğun şiir dünyasıyla büyük bir şiir yeteneği olduğunu kanıtlamıştır. Dağlarca'nın ilk şiirlerinde simgeci ve sezgici öğelerle Necip Fazıl mistisizminden etkilenmeler (Geceler, v.b.) görülüyor
YAZIN HAYATI (devam)
Dağlarca'da (Çocuk ve Allah'ta daha yoğun
biçimde gördüğümüz) gizemci öğeler, Necip Fazıl'dakinden farklı olarak, bir yöntemin ya da dünya görüşünün değil, duyarlılıkların, şairin ruhsal
durum ve psikolojisinin sonucudur.
YAZIN HAYATI (devam)
Bu anlamda, Dağlarca'nın bu dönemini
'sezgicilik' kavramıyla tanımlamaya çalışmak daha doğru olur.
İlk örneklerini Havaya Çizilen Dünyada gördüğümüz bu özgün şiir dünyası, Çocuk ve Allah'ta büyük bir yoğunluktadır.
YAZIN HAYATI (devam)
Çocuk ve Allah kitabında, varlığın gizlerinin
araştırılışı, çocukluk dünyası, insan yaşamının nice ince ayrıntıları, genellikle klasik kıta biçimlerinde ve uyaklı şiirlerle, o güne kadar şiirimizde örneği bulunmayan yeni ve eşsiz güzellikte imgelerle, kişisel yaşamın en uzak anılarından, çağrışımlarından kaynaklanan derin ve içten bir lirizmle, az rastlanır bir gözlem ve anlatım gücüyle yansıtılmıştır.
YAZIN HAYATI (devam)
Bu özellikleriyle, Çocuk ve Allah, yayınlanışından
bu yana, etkileri kuşaktan kuşağa süren bir şiir dünyasının kitabı olarak, (kimi şiirlerdeki özürlü dizelere, uyak uğruna yapılmış izlenimi veren kimi dizeler ve kimi zorlama uyaklara, kimi yerde yalınlıktan uzaklaşan, çok kişiselleşen simge ve tanımlara karşın) şiirimizin baş yapıtlarından biri olmuştur.
YAZIN HAYATI (devam)
Her kitabında yeni konulara ve yeni söyleyiş özelliklerine açılan, bu anlamda da şiirimizde (ancak Nâzım Hikmette görebildiğimiz) bir üretkenliğin ve kendini yenileme başarısının temsilcisi olmuştur.
YAZIN HAYATI (devam)
Dağlarca, Toprak Ana’da köylü konuşma dilini
araştırarak ve onu kendi şiir potasında yoğurarak, köylü yaşamının atmosferini, bir destan bütünlüğü içinde, doğasıyla, insanlarının düşünce ve anlatım biçimleriyle, bu yaşamın kıraç ve tekdüze rengiyle yansıtmayı başarmış, öykünmeden ve özentiden uzak, içten bir memleketçi, toplumcu şiir
kurabilmiştir. Batı Acısı Batı'yla bir hesaplaşmadır.
YAZIN HAYATI (devam)
Dağlarca, halk şiiri ve hece öğelerinden,
türkülerden, tekerlemelerden yararlanarak yazdığı şiirlerin yer aldığı Horozla, yurtseverliğin, toplumsal adaletsizliğe karşı oluşun ve antiemperyalizmin, en güncel konularda da yüreklice konuşmanın seçkin örneklerini vermiştir.
YAZIN HAYATI (devam)
Dağlarca'nın güncel toplumcu şiirlerinin ses tonu ve söyleyiş özellikleri de ilk kez bu kitaptaki şiirlerinde belirmektedir.
Kimi zaman aşırı denebilecek dil ve kavram soyutluklarına karşın, her yeni kitabıyla dilci ve düşünür şair kimliği büyüyen, çağdaş şiirimizi (belki yine Nâzım Hikmetle karşılaştırılabilecek kadar çok sayıda) yeni ses ve söyleyiş olanaklarıyla zenginleştirmiştir.
YAZIN HAYATI (devam)
Dağlarca, halk şiiri ve hece öğelerinden, türkülerden, tekerlemelerden yararlanarak yazdığı şiirlerin yer aldığı Horozla, yurtseverliğin, toplumsal adaletsizliğe karşı oluşun ve antiemperyalizmin, en güncel konularda da yüreklice konuşmanın seçkin örneklerini vermiştir.
YAZIN HAYATI (devam)
Fazıl Hüsnü Dağlarca (akıl almaz çoklukta ürün
veren bir sanatçılığın kaçınılmaz özrü olan —özde ve biçimde— bazı tekrarlara ve yapıtları arasında düzey farklılıklarına karşın) bilinçaltının ve sezgilerin derinliklerinden, kişinin ve toplumun en güncel sorunlarına kadar, insan, evren, zaman, doğa, varlık, yokluk, tarih ve toplum konularında ölçüsüz genişlikte bir içerik zenginliğine sahip ve buna bağlı olarak da çağdaş şiirimize niceliksel ve niteliksel olarak büyük anlatım olanakları kazandıran şiirleriyle, son yüzyıl Türk şiirinin dünya ölçüsünde büyük değerlerindendir.
YAZIN HAYATI (devam)
Dağlarca, üretkenliğini peş peşe yayımladığı
kitaplarla sürdürürken Varlık, Yenilik, Kültür Haftası, Yücel, Aile, Gençlik, Türk Dili, Çağrı, Ataç, Yön, Yeditepe, Devrim gibi dergilerde şiirlerini yayımladı.
YAZIN HAYATI (devam)
YAZIN HAYATI (devam)
• Onun sanat anlayışını şu cümlesi özetler:
"Sanat eseri hem bir saat gibi içinde bulunduğumuz zamanı, hem de bir pusula gibi gidilmesi gereken yönü işaret etmelidir."
1934 Havaya Çizilen Dünya
1940 Çocuk ve Allah
1943 Daha
1945 Çakırın Destanı
1945 Taş Devri
ESERLERİ
1949 Üç Şehitler Destanı
1950 Toprak Ana
1951 Aç Yazı
1951 İstiklâl Savaşı Samsun‘dan Ankara 'ya
1951 İstiklâl Savaşı-İnönüler
ESERLERİ (devam)
1951 Sivas‘ lı Karınca
1953 İstanbul Fetih Destanı
1953 Anıtkabir
1955 Asu
1957 Delice Böcek
ESERLERİ (devam)
1958 Batı Acısı
1958 Mevlâna'da Olmak - Gezi
1961 Hoo‘ lar
1961 Özgürlük Alanı
1961 Cezayir Türküsü
ESERLERİ (devam)
1962 Aylam
1963 Türk Olmak
1964 Yedi Memetler
1965 Çanakkale Destanı
1965 Dışardan Gazel
ESERLERİ (devam)
1965 Kazmalama
1965 Yeryağ
1966 Vietnam Savaşımız
1967 Açıl Susam Açıl
1968 Kubilay Destanı
ESERLERİ (devam)
1968 Haydi
1969 19 Mayıs Destanı
1970 Hiroşima
1970 Dört Kanatlı Kuş
1971 Malazgirt Ululaması
ESERLERİ (devam)
1971 Kuş Ayak
1972 Haliç
1973 Bağımsızlık Savaşı-Sakarya Kıyıları
1973 Bağımsızlık Savaşı-30 Ağustos
1973 Bağımsızlık Savaşı-İzmir Yollarında
ESERLERİ (devam)
ESERLERİ (devam)
1971 Kuş Ayak
1972 Kınalı Kuzu Ağıdı
1973 Gazi Mustafa Kemal Atatürk
1974 Arka üstü
1976 Yanık Çocuklar Koçaklaması
1977 Horoz
1977 Balina ile Mandalina
1977 Hollandalı Dörtlükler
1979 Yaramaz Sözcükler
1979 Göz Masalı
ESERLERİ (devam)
1978 Yazıları Seven ayı
1979 Çukurova Koçaklaması
1980 Şeker Yiyen Resimler 1981 Cinoğlan
1981 Hin ile Hincik
ESERLERİ (devam)
1981 Güneş Doğduran 1981 Çıplak 1981 Yunus Emre'de Olmak
1981 Nötron Bombası
1982 Koşan Ayılar Ülkesi
ESERLERİ (devam)
1985 Dişiboy
1985 İlk Yapıtla 50 Yıl Sonrakiler
1986 Takma Yaşamalar Çağı
1990 Uzaklarla Giyinmek
1992 Dildeki Bilgisayar
ESERLERİ (devam)
Dağlarca: Şiir mucizedir
Vehbi Koç Ödülü'nün bu yılki sahibi Fazıl Hüsnü Dağlarca, 'Şiir büyük bir gramer mucizesidir. Şiir tüm ülkelerin ilk sesidir. Ama Türkiye'ye gelince iş değişir. Ülkemiz uzun süre kendi dilinden yoksun bırakıldı' diyor.
ROPÖRTAJI
İSTANBUL Türk şiirinde koca bir çınar Fazıl Hüsnü Dağlarca, 91 yaşında koca bir çınar... Vehbi Koç Vakfı, bu yıl edebiyat dalında düzenlediği Vehbi Koç Ödülü'nü Dağlarca'ya layık görerek bu koca çınarı yaşarken onurlandırdı.
ROPÖRTAJ (devam)
ROPÖRTAJ (devam)
Dağlarca, önceki akşam Koç Üniversitesi Sevgi Gönül Oditoryumu'nda yapılan törende 100 bin dolarlık çek ve ödül plaketini alırken yaptığı konuşmada şiirin bir gramer mucizesi olduğunu söyledi ve sitem etti: "Şiir bütün ülkelerin ilk sesidir, Türkiye'ye gelince iş değişiyor çünkü ülkemiz kendi dilinden uzun süre yoksun bırakıldı. Genç şairlere tavsiyem, dilin gramerini hep yaşasınlar ve Türklüklerine şükretsinler.
Benim şiir çalışmalarımın izi budur."
Sürekli olarak kendisini aramasının ve bulamamasının nedenini, "Bir şiiri yazmayı bitirdiğim zaman geriye dönüp hangisi diye seçemiyorum" diye açıklayan Dağlarca, "Geceleri başka bir yaşamın beni çağırdığını duyarak uyanıyorum. Bu başka yaşam şiirdir" dedi.
ROPÖRTAJ (devam)
Dağlarca'ya göre Vehbi Koç Vakfı'ndan aldığı ödülün yeri ayrı: "Bu ödül aldığım en az 200 ödülden çok daha başka. Çünkü daha öncekiler edebiyat içindeki kişilerin, sanatçıların seçmeleriyle kazanılmıştı. Bu ömrümde kazandığım ilk halk ödülüdür. Vehbi Koç iğne ucuylu biriktirdiği, hepsi de Türkiye'ye uygarlık yolu açmış çabalarıyla, bu çabalardan kazandıklarıyla yurdumuzda deyim yerindeyse ilk sivil armağanı kurmuştur.
ROPÖRTAJ (devam)
Resmi olmayan bir armağan. Daha önceki
armağanların ulaştıkları yerler bu dediklerimi doğrulamaktadır. Koç'un ülkemizin şimdilik Nobel'i sayılan bu ödülü nasılsa bana verilmiştir. Bu halk ödülünü evimde, en güzel yere koyacağım. Ve bundan sonraki çalışmalarımı onun öğüdü doğrultusunda yapacağım."
ROPÖRTAJ (devam)
ŞİİRLERİNDEN SEÇMELER
MUSTAFA KEMAL ’İN KAĞNISI
MUSTAFA KEMAL ’İN KAĞNISI (devam)
Yediyordu Elif kağnısını Kara geceden geceden
Sanki elif elif uzuyordu inceliyordu Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar
İnliyordu dağın ardı yasla Her bir heceden heceden
Mustafa Kemal´in Kağnısı derdi kağnısına Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifcik
Nam salmıştı asker içinde Bu kez herkesten evvel almıştı yükünü Doğrulmuştu yola, önceden önceden
MUSTAFA KEMAL ’İN KAĞNISI (devam)
Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif, Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar
Kocabaş çok ihtiyardı çok zayıftı Mahzundu bütün Sarıkız, yanı sıra
Gecenin ulu ağırlığına karşı, Hafiftiler, inceden inceden
MUSTAFA KEMAL ’İN KAĞNISI (devam)
İriydi Elif kuvvetliydi kağnı başında Elma elmaydı yanakları, üzüm üzümdü gözleri
Kınalı ellerinden rüzgar geçerdi daim Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına
Alını yeşilini kapmıştı, geçirmişti Niceden niceden
MUSTAFA KEMAL ’İN KAĞNISI (devam)
Durdu birdenbire Kocabaş, ova bayır durdu. Nazar mı değdi göklerden, ne?
Dah etti, yok. Dahha! dedi, gitmez. Ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gıcır gıcır
Nasıl durur Mustafa Kemal´in Kağnısı Kahroldu Elifcik, düşünceden düşünceden
MUSTAFA KEMAL ’İN KAĞNISI (devam)
Aman Kocabaş, ayağını öpeyim Kocabaş, Vur beni, öldür beni, koma yollarda beni.
Geçer, götürür ana çocuk mermisini askerciğin Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım Bak hele üzerimden ses seda uzaklaşır
Düşerim gerilere iyceden iyceden
MUSTAFA KEMAL ’İN KAĞNISI (devam)
Kocabaş yığıldı çamura Büyüdü gözleri büyüdü, yürek kadar
Örtüldü gözleri örtüldü hep Kalır mı Mustafa Kemal´in Kağnısı bacım
Kocabaşın yerine koştu kendini Elifcik Yürüdü düşman üstüne yüceden yüceden.
MUSTAFA KEMAL ’İN KAĞNISI (devam)
AĞIR HASTA
Üfleme bana anneciğim korkuyorum Dua edip edip, geceleri. Hastayım ama ne kadar güzel Gidiyor yüzer gibi, vücudumun bir yeri.
Niçin böyle örtmüşler üstümü Çok muntazam, ki bana hüzün verir. Ağarırken uzak rüzgarlar içinde Oyuncaklar gibi şehir.
Gözlerim örtük fakat yüzümle görüyorum Ağlıyorsun, nur gibi. Beraber duyuyoruz yavaş ve tenha Duvardaki resimlerle, nasibi.
Anneciğim, büyüyorum ben şimdi, Büyüyor göllerde kamış. Fakat değnekten atım nerde Kardeşim su versin ona, susamış.
AĞIR HASTA (devam)
ASU
Suçu büyüktü Âsû'nun göklerecek Taş atmıştı güneşe doğru Bilinmeyen türküsünde Bilinmeyen çağından
Açtı uykusuzdu sayrıydı Dolmuştu şeytanların soluğu derisine Kötü bir ışık Ve mavilikte duruşu çarpık ağaçların
Sövmüş Tanrısına sövmüş Âsû Âsû Yakılacak yakılacak Âsû Âsû
Doymuşlar bir ilk zaman içinde Ki sürer sıcaklığı karın karın Kartalla doymuşlar yılanla doymuşlar Doymuşlar yellerle yıldızla yalazla
ASU (devam)
Var olmanın yeğnikliği alna çizilmiş
Kötü ruhlar uyusun türlü boyalar içre Ve ta masallara uzanır Dudakların kızıl süsleri
Agaç, davulların seslerinden Âsû Âsû Yeşiller allar sarılar Âsû Âsû
ASU (devam)
Halay çeker korku Uzak kuşakların acısına karışık Yontulmuş taşlarda susar Güçsüz yumuşaklığı etin
Büyünün kara kanını üfler boynuzlara Toprakta kök Açık bir esrikliktir apaçık bir uykudan Ve avın kurtuluşu işte
ASU (devam)
Kişinin gücü Tanrının büyüklüğüne
Âsû Âsû Yankılanır dağdan dağa insandan insana Âsû Âsû
Devrilmiş gözleri ak Patlamış ürküden göğsü Bütün oba ateş bütün oba ölüm Bütün oba çırılçıplak
ASU (devam)
Açlığı uykusuzluğu sayrılığı tükenmez ama
Düşer elleri Yaşaması parlamaz ama Âsû'nun Ölüsü parlar
Aydınlık yitiverir yeryüzü yalnızlığından
Âsû Âsû Seni senin karanlığın sever ancak Âsû Âsû
ASU (devam)
HASRET
Sevgimi unutmak için seyrederim bir tabloyu, bir mermeri, Ki ne kadar dalsa ruhum yeniden döner geriye: Okurum düşüne düşüne okuduğun şiirleri, Senin düşüncen geçerken üzerlerinde bir sıcaklık kalmıştır diye
ÖLDÜRDÜĞÜMÜZ
Geceyle parlayan gözleri vardı, Cesurdu, cesurdu ziyade. Nasıl ki çekti bizi, İstifade.
Karanlık mağaranın kapısında durduk,
Geçerken bıraktık taşı. Sustu büyük bağırmasında, Gecelerin ve ormanların sırdaşı.
Artik bizim gibi değil, Su içmez, kımıldamaz. Uyanıklığı hiç yok, Uykusu az.
Öyle garip ve öyle sade, Süsler yapacağız süslerinden. Tüyleri gibi aydınlık, Ve bir şey görmeyen.
ÖLDÜRDÜĞÜMÜZ (devam)
Hazır, etrafın düşmanlığında, Zaferin bitmez tükenmez yemeği. Aklımızın, korkumuzun, ellerimizin, Beraber yiyeceği !
ÖLDÜRDÜĞÜMÜZ (devam)
GERİ VERİN
Peki alınız sizin Daha istemiyorum Bu el bu ayak Bu duyu bu düşünce
Sizin Daha istemiyorum
Dallarda göklerde sularda Açılarım bir denklemle uykusuz Belki anlarlar beni Sevindirirler umdururlar ama
Sizin Daha istemiyorum
Ta çocukluğumdan beri Yanım sıra yürüyen Sevince acıkınca Konuşunca yazınca duyduğum şey Sizin Daha istemiyorum
Gece koyu karanlıklar büyür Alır tasalarımı yollarda Alır güzelliğimi dağlardan Peki sizin bu doldurduğum boşluk
Sizin Daha istemiyorum
GERİ VERİN (devam)
Hepsi taş toprak orman deniz Işıksızlığını yaşadığım varlık Yokluğunda ağrıdığım ölüler Hepsi hepsi Sizin Daha istemiyorum
GERİ VERİN (devam)
DÖRT YAPRAKLI YONCA Çıkamaz çocukluğundan dışarı
Kimse. Oynamamız bundandır.
Kara toprakla binlerce yıl.
Çıkamaz çocukluğundan dışarı Kimse.
Bundandır sevmemiz kiraz ağaçlarını.
Çıkamaz çocukluğundan dışarı Kimse.
Kardeşliğimiz bundandır Mavi sularla binlerce yıl.
Çıkamaz çocukluğundan dışarı Kimse
Bundandır inanmamamız Kocaman bombalara.
DÖRT YAPRAKLI YONCA (devam)
30 bini aşkın şiir
Fazıl Hüsnü Dağlarca, Türk şiirinin yaşayan en önemli temsilcisi...
30 bini aşkın şiire imza atan Dağlarca'nın, 100'e yakın da kitabı bulunuyor.
1914 İstanbul doğumlu olan Dağlarca'nın edebiyata ilgisi çok küçük yaşlarda başladı.
Hayatının ilk edebiyat ödülünü bu yıllarda aldı.
Dağlarca, henüz 13 yaşında bir ortaokul
öğrencisiyken Yeni Adana gazetesinin öğrenciler için açtığı bir öykü yarışmasında kazandı, birincilik ödülüne layık görüldü (1927).
İlk şiiri 'Yavaşlayan Ömür' 1933'te İstanbul
dergisinde yayımlandı. 1934'te Harp Okulu'nda okurken Varlık 'ta
yayımlanan şiirleriyle edebiyat dünyasında adını duyurmaya başladı.
30 bini aşkın şiir (devam)
ÖDÜLLERİ
• 1927 yılında Yeni Adana gazetesinin öğrenciler arasında açtığı öykü yarışmasında Birincilik ödülü,
• 1946 yılında Çakır’ın Destanı ’nda bir şiir ile CHP Şiir Yarışması üçüncülük ödülü, • 1956 yılında Asu ile Yeditepe Şiir Armağanı, • 1958 yılında Delice Böcek ile Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü,
ÖDÜLLERİ (devam)
• 1966 yılında Bir şiiriyle MTTB Turan Emeksiz Armağanı, • 1967′de ABD Pittsburgh kentinde International Poetry Forum tarafından “Yaşayan En İyi Türk Şairi” seçildi.
•1974′te XIII. Struga Şiir Festivali’nde Altın Çelenk Ödülü,
•1977′de Horoz ile Sedat Simavi Ödülü,
•1987′de TÜYAP 6. Kitap Fuarı “Onur Ozanı”.
ÖLÜMÜ 15 EKİM 2008
KAYNAKLAR
http://www.siirperisi.net/siir.asp?siir=1993
• http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=154561
http://www.edebiyatogretmeni.net/fazil_husnu_daglarca.htm
http://tr.wikipedia.org/wiki/Faz%C4%B1l_H%C3%BCsn%C3%BC_Da%C4%9Flarca