esed rejimini destekleyen turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele...

24
Zaman Abone ve Daðýtým Merkezi: 069-300 34 130 pbx 8 MART 2012 PERŞEMBE NR. 16318 FÝYATI: 1 EURO WWW.EUROZAMAN.COM ZAMAN, Sprendlinger Land Str.107, 63069 Offenbach ZKZ -E 9214, PvSt 07 Berlin’de dün ba ş layan Turizm Borsas ı Fuar ı ’n ı n ı l ı ş ı na kat ı lan Kültür ve Turizm Bakan ı Ertu ğ rul Günay, Türkiye’nin bundan sonra turist say ı - s ı n ı art ı rmaktan çok kaliteyi korumak için çaba göstermesi gerekti ğ ini söyledi. 10 D ı ş Haber Ekonomi Esed rejimini destekleyen İ ran, yanl ı ş yap ı yor Arap Bahar ı ’nı n ilk halkas ı Tunus dev- riminden sonra iktidara gelen Ennah- da hareketinin lideri Ra ş id Gannuş i, Suriye’de Be şş ar Esed rejimini destek- leyen İ ran yönetimini ele ş tirdi. Turist say ı s ı ndan çok kaliteyi art ı rmal ı y ı z Ifo Başkanı Prof. Dr. Hans-Werner Sinn, sanal ödeme sistemi ‘TARGET 2’nin AB’nin mali yapısının altında her an patlamaya hazır saatli bir bomba gibi işlediğini ileri sürüyor. Münih Ekonomi Araştı rmaları Enstitüsü (ifo), AB’nin sanal ödeme havuzu “TARGET 2” sisteminin çökebileceği uyarı sı nda bulundu. Ortak para birimiyle birlikte devreye giren sisteminde Almanya’nı n halen 500 milyar Euro alacağı bulunuyor. Enstitü Başkanı Prof. Dr. Hans-Werner Sinn, Avrupa Merkez Bankası’nın desteklediği sistemin çökmesi durumunda Almanya’nın 500 milyar Euro’luk alacağının en az yarısının tahsil edilmesinin tehlikeye gireceğini belirtti. 1 1 - Alman ekonomisinin rasathanesi olarak ka- bul edilen Münih merkezli iktisadi araştır- malar enstitüsü “ifo” Avrupa Birliği’nin (AB) sa- nal ödeme havuzu “TARGET 2” bünyesinde dep- rem yaşanabileceği uyarısında bulundu. AB içinde sınır ötesi havaleleri kolaylaştırmak amacıyla ve or- tak para birimi ile eş zamanlı olarak yürürlüğe gi- ren TARGET 2 sisteminden 500 milyar Euro ala- caklı olarak görünen Almanya, Avrupa Merkez Bankası’nın desteklediği sistemin çökmesi duru- munda mevcut alacağını tahsil edememe duru- muyla karşı karşıya kalacak. Halen mali krizi en üst seviyede yaşayan AB ül- kesi Yunanistan’ın TARGET sisteminde 107 mil- yar Euro borcu görünüyor. Bu miktarın yaklaşık 30 milyarı Almanya’nın alacağı. Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden ayrılması halinde bu paranın Alman- ya Merkez Bankası’nın zarar hanesine yazılacağı ve tahsil edilmesinin mümkün olmayacağı vurgulanı- yor. Ifo Başkanı Prof. Dr. Hans-Werner Sinn ise, Euro Bölgesi’nden Yunanistan gibi bir ülkenin atılması halinde TARGET 2 bakiyesinde yaklaşık 500 milyar Euro alacaklı görünen Almanya’nın en az 250 milyar Euro’luk alacağının tahsil edi- lemeyeceğini ifade ediyor. Euro Bölgesinin tamamiyle dağılması halinde bu alacakların muhatabı durumunda olan Avrupa Merkez Bankası da olmayacağı için Almanya’nın 500 milyar Euro’luk alacağı için kapısını çalaca- ğı yer bulamayacağı ve bütün zararın Alman ver- gi mükellenin cebinden karşılanacağı ifade edili- yor. Sistemde AB’nin durumu iyi olan ülkeleri Al- manya, Hollanda, Lüksemburg ve Finlandiya’nın alacakları dağ gibi birikirken, krizdeki ülkeleri- nin borçları da aynı astronomik rakamlara çıkı- yor. Sisteme müdahale edilmezse halen 800 mil- yar Euro olan alacak miktarının her yıl en az 200 milyar Euro daha artması bekleniyor. -YORUM 16 YORUM 16 Euro çökerse Almanya 500 milyar kaybedecek SİLAHLARIMI- ZI ALIRSAN YAR- DIM KOLAYLAŞIR. AB’nin, Yunanistan’ı mali krizden kurtar- mak için paket üze- rine paket açarken bir taraftan da ülkeye 1 milyar Euro’luk silah sattığı ortaya çıktı. AB’nin açıkladığı rakamlara göre, ilk sı- rada açık ara Fransa var. -DIŞ HABERLER 11 ALEVİLİK SEÇME- Lİ DERS OLACAK. Türkiye’nin günler- dir tartıştığı 12 yıl- lık kesintili eğitim sisteminin detayla- rı netleşiyor. Müf- redata Aleviler, Süryaniler, Hıristiyanlar ve Muse- viler için seçmeli dersler konacak. Alevilerin yo- ğun yaşadıkları bölgelerde Aleviliği anlatan seç- meli dersler işlenecek. -GÜNDEM 03 NEVRUZ’U KANA BULAYACAKLAR- DI.İstanbul’da iki ayrı noktada dün mühimmat arayan polis, bir şehri ha- vaya uçurmaya ye- tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik- lerinde kullanılacağı öğrenildi. -GÜNDEM 08 i b ‘Kad ı n ı n gücü nezaket ve zarafetinde’ HİLAL AKDENİZ FRANKFURT - Bugün 8 Mart Dünya Kadı nlar Günü. Geçmi şi New York’lu kadı n tekstil i şçilerinin şehrin zengin semtlerine doğru bü- yük bir yürüyüş düzenledi ği 8 Mart 1857’ye kadar giden Dünya Ka- dı nlar Günü, süreç içinde farkl ı kesimler tarafı ndan sahiplenilse de şimdilerde geni ş kitlelerce benisenmi ş durumda. Bu özel gün dola- yı sı yla Türkiye’de ve Avrupa’da toplumun farkl ı alanları nda örnek olmuş hanı mlara bugünün ve kadı n olmanı n ne ifade etti ğini sor- duk. Bunlar arası nda yer alan gazeteci yazar Sema Maraşl ı şu çarcı tespitte bulundu: “Kadı nlar günü vesilesi ile kadı nlara hep hakları hatı rlatı l ı yor. Haklardan önce vazifelerimiz önemlidir. Kadı nı n gücü dı şardan verilecek haklarda değil, Allah’ ı n verdi ği yaratı l ı şı ndaki ileti şim yeteneğinde, toplumu yeti ştirme ve yönlendirebilmesin- dedir. Kadı nı n gücü nezaketinde ve zarafetindedir.” -GÜNDEM 02 GÜNDEM 02 Fransa seçimlerinin temel gündemi Müslümanlar EMRE DEMİR PARİS - Cumhurbaşkanlığı seçim- lerinde aşırı sağcıların oyu- na göz diken Nicolas Sarkozy, yine ‘İslam’ ve ‘göç’ kartlarını oynayacağını gösterdi. Aşırı sa- ğın temsilcisi Milli Cephe lide- ri Marine Le Pen’in “Fransız- lar helal et yemek zorunda bıra- kılıyor” sözleriyle başlattığı ‘he- lal ve koşer et’ tartışmasına Sar- kozy de katıldı. “Bugün Fran- sızların en temel endişesi helal et sorunudur.” diyen Sarkozy, Fransızların ‘helal olmayan et’ yeme hakkına sahip olduğunu söyledi. Yapılan bir ankette seç- menin yüzde 56’sının Le Pen’in ‘helal et’ çıkışına destek verme- sinin, Sarkozy’nin tavrında etki- li olduğu belirtiliyor. Seçim kam- panyasına damga vuran ‘helal et’ tartışması, 16 Şubat’ta Mari- ne Le Pen’in İslami usullere göre et kesimini “zalimlik” olara nite- leyerek, Paris’te kesilen bütün etlerin helal olduğunu iddia et- mesiyle başladı. Sarkozy, bir gün sonra Le Pen’in iddialarını yalanlayarak, Fransa’da kesilen etlerin sadece yüzde 2,5’lük bö- lümünün Müslüman ve Yahu- di inanışlarına göre kesildiğini söyledi. -DIŞ HABERLER 11 DIŞ HABERLER 11 SAĞLI ĞI İ LE İ LGİ Lİ HABERLERİ YALANLADI Bize ömür biçecek olan sadece Allah’t ı r - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Taraf Gazetesi’nin önceki gün Stratfor’u kay- nak göstererek “Doktorları Erdoğan’a iki yıl biçti.” şeklinde verdiği habere sert tepki gös- terdi. “Söylentilere kanıp bize ömür biçenler, cüretkâr oldukları kadar büyük de bir küstah- lık içindedir.” diyen Erdoğan, emanetini geri alacak olanın sadece Allah olduğunu vurgu- ladı. Dün, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısının açılışında konuşan Başbakan, teh- ditlere boyun eğmediklerini ve eğmeyecekleri- ni belirterek, şu ifadeleri kullandı: “Bu canın sa- hibi Alllah’tır. Biz Allah’ın şu hükmüne yürek- ten inandık ve inanıyoruz; ecel geldiğinde ne bir saat ileri alınır ne de bir saat geri. Bu söylen- tileri manşetlerine taşıyanlar da, bu mihrakların taşeronluğunu yapanlar da aynı şekilde büyük bir küstahlığın içindedir.” -POLİTİKA 09 POLİTİKA 09 Fedakar ve öncü Anadolu kadınları, ödüllerine kavuştu Gazeteciler ve Yazar- lar Vakfı Kadın Platfor- mu 8 Mart Dünya Ka- dınlar Günü dolayısıy- la bu yıl ilk kez verdi- ği ‘Öncü Anadolu Ka- dınları Ödülleri’ sa- hiplerini buldu. Duy- gu dolu anların yaşan- dığı törende, çocukla- rını korumak için ken- dini canlı bombaya si- per eden Hatice Bel- gin ve oğlunu bombalı saldırıda kaybeden AK Parti Milletvekili Oya Eronat ödüle layık gö- rüldü. Belgin’in ödülü- nü kızı Ceylan aldı. - -GÜNDEM 06 GÜNDEM 06

Upload: others

Post on 18-Oct-2020

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

Zaman Abone ve Daðýtým Merkezi: 069-300 34 130 pbx

8 MART 2012 PERŞEMBE NR. 16318 FÝYATI: 1 EURO WWW.EUROZAMAN.COM

ZAM

AN

, Spren

dlin

ger Land

Str.107, 6

306

9 O

ffenb

ach

ZKZ -E 9

214, P

vSt

07Berlin’de dün başlayan Turizm Borsası Fuarı’nın açılışına katılan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türkiye’nin bundan sonra turist sayı-sını artırmaktan çok kaliteyi korumak için çaba göstermesi gerektiğini söyledi.

10 Dış H

aber

Ekon

omi

Esed rejimini destekleyen İran, yanlış yapıyorArap Baharı’nın ilk halkası Tunus dev-riminden sonra iktidara gelen Ennah-da hareketinin lideri Raşid Gannuşi, Suriye’de Beşşar Esed rejimini destek-leyen İran yönetimini eleştirdi.

Turist sayısından çok kaliteyi artırmalıyız

Ifo Başkanı Prof. Dr. Hans-Werner Sinn, sanal ödeme sistemi ‘TARGET 2’nin AB’nin mali yapısının altında her an patlamaya hazır saatli bir bomba gibi işlediğini ileri sürüyor.

Münih Ekonomi Araştırmaları Enstitüsü (ifo), AB’nin sanal ödeme havuzu “TARGET 2” sisteminin çökebileceği uyarısında bulundu. Ortak para birimiyle birlikte devreye giren sisteminde Almanya’nın halen 500 milyar Euro alacağı bulunuyor.

Enstitü Başkanı Prof. Dr. Hans-Werner Sinn, Avrupa Merkez Bankası’nın desteklediği sistemin çökmesi durumunda Almanya’nın 500 milyar Euro’luk alacağının en az yarısının tahsil edilmesinin tehlikeye gireceğini belirtti.

1

1

- Alman ekonomisinin rasathanesi olarak ka-bul edilen Münih merkezli iktisadi araştır-

malar enstitüsü “ifo” Avrupa Birliği’nin (AB) sa-nal ödeme havuzu “TARGET 2” bünyesinde dep-rem yaşanabileceği uyarısında bulundu. AB içinde sınır ötesi havaleleri kolaylaştırmak amacıyla ve or-tak para birimi ile eş zamanlı olarak yürürlüğe gi-ren TARGET 2 sisteminden 500 milyar Euro ala-caklı olarak görünen Almanya, Avrupa Merkez Bankası’nın desteklediği sistemin çökmesi duru-munda mevcut alacağını tahsil edememe duru-muyla karşı karşıya kalacak. Halen mali krizi en üst seviyede yaşayan AB ül-kesi Yunanistan’ın TARGET sisteminde 107 mil-yar Euro borcu görünüyor. Bu miktarın yaklaşık 30 milyarı Almanya’nın alacağı. Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden ayrılması halinde bu paranın Alman-ya Merkez Bankası’nın zarar hanesine yazılacağı ve tahsil edilmesinin mümkün olmayacağı vurgulanı-

yor. Ifo Başkanı Prof. Dr. Hans-Werner Sinn ise, Euro Bölgesi’nden Yunanistan gibi bir ülkenin atılması halinde TARGET 2 bakiyesinde yaklaşık 500 milyar Euro alacaklı görünen Almanya’nın en az 250 milyar Euro’luk alacağının tahsil edi-lemeyeceğini ifade ediyor. Euro Bölgesinin tamamiyle dağılması halinde bu alacakların muhatabı durumunda olan Avrupa Merkez Bankası da olmayacağı için Almanya’nın 500 milyar Euro’luk alacağı için kapısını çalaca-ğı yer bulamayacağı ve bütün zararın Alman ver-gi mükellefi nin cebinden karşılanacağı ifade edili-yor. Sistemde AB’nin durumu iyi olan ülkeleri Al-manya, Hollanda, Lüksemburg ve Finlandiya’nın alacakları dağ gibi birikirken, krizdeki ülkeleri-nin borçları da aynı astronomik rakamlara çıkı-yor. Sisteme müdahale edilmezse halen 800 mil-yar Euro olan alacak miktarının her yıl en az 200 milyar Euro daha artması bekleniyor. -YORUM 16YORUM 16

Euro çökerse Almanya 500 milyar kaybedecek

SİLAHLARIMI-ZI ALIRSAN YAR-DIM KOLAYLAŞIR. AB’nin, Yunanistan’ı mali krizden kurtar-mak için paket üze-rine paket açarken

bir taraftan da ülkeye 1 milyar Euro’luk silah sattığı ortaya çıktı. AB’nin açıkladığı rakamlara göre, ilk sı-rada açık ara Fransa var. -DIŞ HABERLER 11

ALEVİLİK SEÇME-Lİ DERS OLACAK. Türkiye’nin günler-dir tartıştığı 12 yıl-lık kesintili eğitim sisteminin detayla-rı netleşiyor. Müf-

redata Aleviler, Süryaniler, Hıristiyanlar ve Muse-viler için seçmeli dersler konacak. Alevilerin yo-ğun yaşadıkları bölgelerde Aleviliği anlatan seç-meli dersler işlenecek. -GÜNDEM 03

NEVRUZ’U KANA BULAYACAKLAR-DI.İstanbul’da iki ayrı noktada dün mühimmat arayan polis, bir şehri ha-vaya uçurmaya ye-

tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı öğrenildi. -GÜNDEM 08

i b

‘Kadının gücü nezaket ve zarafetinde’HİLAL AKDENİZ FRANKFURT

-Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Geçmişi New York’lu

kadın tekstil işçilerinin şehrin zengin semtlerine doğru bü-

yük bir yürüyüş düzenlediği 8 Mart 1857’ye kadar giden Dünya Ka-

dınlar Günü, süreç içinde farklı kesimler tarafından sahiplenilse de

şimdilerde geniş kitlelerce benisenmiş durumda. Bu özel gün dola-

yısıyla Türkiye’de ve Avrupa’da toplumun farklı alanlarında örnek

olmuş hanımlara bugünün ve kadın olmanın ne ifade ettiğini sor-

duk. Bunlar arasında yer alan gazeteci yazar Sema Maraşlı şu çarcı

tespitte bulundu: “Kadınlar günü vesilesi ile kadınlara hep hakları

hatırlatılıyor. Haklardan önce vazifelerimiz önemlidir. Kadının gücü

dışardan verilecek haklarda değil, Allah’ın verdiği yaratılışındaki

iletişim yeteneğinde, toplumu yetiştirme ve yönlendirebilmesin-

dedir. Kadının gücü nezaketinde ve zarafetindedir.” -GÜNDEM 02GÜNDEM 02

Fransa seçimlerinin temel gündemi Müslümanlar EMRE DEMİR PARİS

- Cumhurbaşkanlığı seçim-lerinde aşırı sağcıların oyu-

na göz diken Nicolas Sarkozy, yine ‘İslam’ ve ‘göç’ kartlarını oynayacağını gösterdi. Aşırı sa-ğın temsilcisi Milli Cephe lide-ri Marine Le Pen’in “Fransız-lar helal et yemek zorunda bıra-kılıyor” sözleriyle başlattığı ‘he-lal ve koşer et’ tartışmasına Sar-kozy de katıldı. “Bugün Fran-sızların en temel endişesi helal et sorunudur.” diyen Sarkozy, Fransızların ‘helal olmayan et’ yeme hakkına sahip olduğunu söyledi. Yapılan bir ankette seç-menin yüzde 56’sının Le Pen’in ‘helal et’ çıkışına destek verme-sinin, Sarkozy’nin tavrında etki-li olduğu belirtiliyor. Seçim kam-panyasına damga vuran ‘helal et’ tartışması, 16 Şubat’ta Mari-ne Le Pen’in İslami usullere göre et kesimini “zalimlik” olara nite-leyerek, Paris’te kesilen bütün etlerin helal olduğunu iddia et-mesiyle başladı. Sarkozy, bir gün sonra Le Pen’in iddialarını yalanlayarak, Fransa’da kesilen etlerin sadece yüzde 2,5’lük bö-lümünün Müslüman ve Yahu-di inanışlarına göre kesildiğini söyledi. -DIŞ HABERLER 11DIŞ HABERLER 11

SAĞLIĞI İLE İLGİLİ HABERLERİ YALANLADI

Bize ömür biçecek olan sadece Allah’tır- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Taraf

Gazetesi’nin önceki gün Stratfor’u kay-nak göstererek “Doktorları Erdoğan’a iki yıl biçti.” şeklinde verdiği habere sert tepki gös-terdi. “Söylentilere kanıp bize ömür biçenler, cüretkâr oldukları kadar büyük de bir küstah-lık içindedir.” diyen Erdoğan, emanetini geri alacak olanın sadece Allah olduğunu vurgu-ladı. Dün, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısının açılışında konuşan Başbakan, teh-ditlere boyun eğmediklerini ve eğmeyecekleri-ni belirterek, şu ifadeleri kullandı: “Bu canın sa-hibi Alllah’tır. Biz Allah’ın şu hükmüne yürek-ten inandık ve inanıyoruz; ecel geldiğinde ne bir saat ileri alınır ne de bir saat geri. Bu söylen-tileri manşetlerine taşıyanlar da, bu mihrakların taşeronluğunu yapanlar da aynı şekilde büyük bir küstahlığın içindedir.” -POLİTİKA 09POLİTİKA 09

Fedakar ve öncü

Anadolu kadınları, ödüllerine kavuştu

Gazeteciler ve Yazar-

lar Vakfı Kadın Platfor-

mu 8 Mart Dünya Ka-

dınlar Günü dolayısıy-

la bu yıl ilk kez verdi-

ği ‘Öncü Anadolu Ka-

dınları Ödülleri’ sa-

hiplerini buldu. Duy-

gu dolu anların yaşan-

dığı törende, çocukla-

rını korumak için ken-

dini canlı bombaya si-

per eden Hatice Bel-

gin ve oğlunu bombalı

saldırıda kaybeden AK

Parti Milletvekili Oya

Eronat ödüle layık gö-

rüldü. Belgin’in ödülü-

nü kızı Ceylan aldı.

--GÜNDEM 06GÜNDEM 06

Page 2: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

EKİN DELİGÖZ (YEŞİLLER FEDERAL MECLİS GRUP BAŞKANVEKİLİ)Yeşiller Partisi’nin Federal Meclis Grup Başkanvekili olarak çalış-malarımın merkezinde kadın ve aile politikaları yer alıyor. Bunun doğal sonucu olarak dünyanın dört bir yanında yaşayan kadınların gelir eşitsizliğinden tutun aile içi şiddete kadar hemen hemen her alanda istismara maruz kaldıklarına dair sürekli bilgi alıyorum, ki bu beni bir siyasetçi olmanın ötesinde bir kadın ve anne olarak derin-

den üzüyor. Bir insan sadece kadın olduğu için ekstra sorunlarla boğuşmak zorun-da kalıyorsa, o zaman hak ettiği mutluluğu birileri tarafından gasp ediliyor demektir. Böylesi bir durumda bir de anneleri düşünelim: Anneler çocuklarını sağlıklı yetirş-tirebilirler mi? İmkansız olmayabilir, ama zor! Unutmamalıyız ki, kadın haklarının esas alınmadığı toplumlarda gerçek anlamda ilerleme olmaz! Bu nedenle başta ka-dınlar olmak üzere dünyayı çocuklardan ödünç aldığını düşünen tüm insanların ka-dın hakları için aktif olması yarınların daha aydınlık olacağının en önemli işareti olur.

MAHİNUR ÖZDEMİR (BELÇİKA MİLLETVEKİLİ)Bir güne sığdırılmayacak kadar sorunlarımız, bir yıla sığdırılma-yacak kadar da emeğimiz ve katkımız bulunduğunun farkın-dayız. Geçtiğimiz yıldan bu yana, dünyanın dört bir yanında yine pek çok kadının acısını, feryadını, gözyaşını dindiremedik. Yarınki günlerde, kadınlarımızın herzamankinden daha güçlü, daha kuvvetli, daha azimli olması için bizlere, eşlerimize, yakın-

larımıza büyük sorumlulukların düştüğünün idrakindeyiz. İnanıyorum ki, ka-dınların, eğitimiyle, nezaketiyle, letafetiyle ve zarafetiyle kuşatılmış bir dünya, çocuklarımız ve insanlık için daha barışçıl ve daha yaşanabilir olacaktır. Mutlu-lukla, barışla, huzurla kutlayacağımız kadınlar Günü dileklerimle...

ÜLKÜ ÖZEL AKAGÜNDÜZ (GAZETECİ YAZAR)Kadın olmak, erkek olmaktan daha mı zor bu dünyada? Kimi za-man ‘evet’ diyecek oluyorum; ama… Hepsi o kadar işte, dünya hem erkekler, hem kadınlar, hem çocuklar için meşakkatlerle ve o me-şakkatlerin ardından gelen sevinçlerle dolu… Anne olmaktaki kı-vanç, sevilen, seven bir erkeğe eş olabilmekteki letafet, Allah’ın biz kadınlara ikram ettiği bütün o incelikler; şefkat, hassasiyet, merha-

met, zarafet… Kadın olmak değil mesele, insan olabilmek aslında, insan gibi insan olabilmek… Bunları söylerken zorlukların üstünü örtüyorum, cinsiyet ayrımcılığı-nı görmezden geliyorum zannedilmesin, 16 yıldır gazetecilik yapan bir kadın olarak elbette farkındayım, erkeklerin zihni bizim pek de hoşumuza gitmeyecek kadın im-geleriyle örülü… Ancak geldiğim noktada rahatlıkla söyleyebilirim ki, başkalarının gözündeki imajımızla uğraşmak beyhude, biz kendi yolumuza bakalım, sağlam du-ralım, doğruluğuna inandığımız işlerle uğraşalım ve lütfen, ‘zavallılık’ hissinden bir an önce kurtulalım. Bir kadının en büyük düşmanı budur bence; kendine acımak…

02 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMANGÜNDEM

SAYFA TASARIM: MUHARREM ÇELEBİ

‘Kadının gücü şefkatinde’

Bugün dünya kadın-lar günü dolayısıy-

la gazeteler, inter-net siteleri ve te-levizyonlar, bun-

lar gibi onlarca fotoğraf yayın-layacak. Fotoğ-rafl ar dünyanın farklı yerlerin-

den çekilmiş olsa da ortak bir du-

rumu resmediyor aslında: Kadın ol-

manın tarlada da olsa, ofi ste de olsa evde de olsa

büyük sorumlu-lukları berabe-rinde getiriyor

olması.

Almanya’da nüfusun yaşlanması ve dola-

yısıyla iş gücünün azalması daha

fazla kadının istih-dam piyasasında yer alması sonu-cunu doğuruyor.

SEMA MARAŞLI (GAZETECİ YAZAR)Kadınlar günü vesilesi ile kadınlara hep hakları hatırlatılıyor. Haklardan önce vazifelerimiz önemlidir. Kadının gücü dışar-dan verilecek haklarda değil, Allah’ın verdiği yaratılışındaki ile-tişim yeteneğinde, toplumu yetiştirme ve yönlendirebilmesin-dedir. Kadının gücü nezaketinde ve zarafetindedir. Bütün ha-nımlara selam ve sevgiler...

HİLAL AKDENİZ FRANKFURT

-Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Eğitim sorunların-dan, şiddete, eşitsizlikten, modern dünyanın dayatmaları-

na kadar çeşitli sıkıntıların merkezinde yer alan kadınların günü. Tarihi, New York’lu kadın tekstil işçilerinin şehrin zengin semt-lerine doğru büyük bir yürüyüş düzenlediği 8 Mart 1857’ye kadar gidiyor. Ve nihayetinde Birleşmiş Mlletler tarafından 1975’te res-mi olarak Dünya Emekçiler Günü ilan ediliyor. Ortaya çıkış sü-

reci itibariyle her ne kadar sosyalist ve feminist akımların ön ayak olduğu bir girişim olsa da şimdilerde geniş kitlelerce benisen-miş durumda. Her kesim kendi usulünce kutluyor bugünü. Biz de hem kadın olmaktan kaynaklanan sorunlara bir kez daha ışık tutmak için hem de kadın okurlarımıza bu güne özel bir arma-ğan olur düşüncesiyle Türkiye’de ve Avrupa’da toplumun farklı alanlarında örnek olmuş hanımlara bu özel günü ve kadın olma-nın kendileri için ne ifade ettiğini sorduk.

Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Avrupa ve Türkiye’de başarılı olmuş kadınlara bu özel günün kendileri için ne ifade ettiğini sorduk. Ortak görüş, dünyanın dört bir yanında kadınların büyük sorunlar yaşamaya devam ettiği yönünde. Ancak bir an önce mazlum hissinden kurtulup sağlam dur-mak gerektiği konusunda da hemfi kirler. Zira şefkat ve zarafet gibi çok büyük bir güce sahipler.

Nüfustaki dönüşüm kadınların iş bulma şansını artırdı-Almanya’nın demografi k yapısındaki dö-

nüşümün kadın çalışanların iş bulma şansı-nı artırdığı bildirildi. Federal İş Ajansı’ndan (BA) Başkanı Heinrich Alt yaptığı açıklamada, “Nüfu-sumuz yaşlanıyor ve azalıyor. İş imkanları yerin-de durmasına rağmen, iş gücü azalıyor.” diye ko-nuştu. Alt açıklamasının devamında şu ana ka-dar istihdam piyasasında bir dengesizliğin hakim olduğuna dikkat çekerek, kadın çalışanların sık-lıkla yarı zamanlı işlerde çalışmak zorunda kal-dığını, idari pozisyonlarda daha az yer aldığını

ve gelirlerinin daha düşük olduğunu dile getirdi. Alt, bu sorunu aşmak için çocuklara sağlanan ba-kım imkanlarının arttırılması ve aile ile iş arasın-daki dengeyi sağlayacak şartların oluşturulma-sı gerektiğine dikkat çekti. Şubat ayının işsizlik rakamlarına göre ise ülke genelinde 1,39 milyon kadın çalışan işsiz kaldı. İşsiz kalan kadınların yüzde 60’ının genellikle mesai saatleri çocukları-nın anaokulu saatleriyle uyumsuz olan peraken-de, sağlık, hasta bakıcılığı, otelcilik ve gastronomi sektörlerinde çalıştığı belirlendi. NÜRNBERG ZAMAN

101 yıla rağmen iş dünyasında kadın-erkek eşitliği hala sağlanamadı-Federal Uyum Bakanı ve Hristiyan Demok-

rat Partisi (CDU) Kadın Kolları Başkanı Maria Böhmer ise kadın-erkek eşitliğinin hala sağlanamamasından ya-kındı. Uluslararası Kadınlar gününün 101 yıldır kutlandığını, ancak kadınla-rın ve erkeklerin toplumda ve iş dünya-sında eşitliklerinin hala sağlanamadığını vurgulayan Böhmer, “Kadın ve erkekler arasındaki yüzde 23’lük maaş farkı, ka-dınlar için emeklilik boşluğu olarak devam ediyor. Bu eksiklikler yalnızca yaşlılık güvencesiyle kalmı-

yor” diye konuştu. Yaşlı annelerin eskiden daha az çalıştıklarını hatırlatan Böhmer, meslek ve ailenin bağdaştırılabilmesi için bir çer-çevenin bu yıllarda eksik olduğunu söyle-di ve “Eskiden kanunen bir kindergarten, veli parası, anneler için geri dönme garan-tisi ile birlikte üç yıllık bir eğitim süresi ve tüm gün okul güvencesi yoktu. Bu durum-da anneler, çocuklarını yetiştirmek için, uzun süreliğine mesleklerine ara veriyor-

lardı. Hayat katkısı yalnızca iş değildir. Çocuk eği-timi de bu hayat katkısına dahildir” dedi.

Page 3: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

03 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMANGÜNDEM

AĞLATAN DİZİLERUnitymedia’nın DigitalTV TÜRKEI BASIS paketiyle artık evinizde!

1 Bu tekliften faydalanmak için Unitymedia şirketi üzerinden dijital kablolu televizyon bağlantınız (Digitaler Kabelanschluss) ve dijital alıcınızın olması gerekir. Analog kablo bağlantınıza (Analoger Kabelanschluss) ek olarak, aylık maksimum 2,- € karşılığında dijital kablo bağlantısına sahip olabilirsiniz. (Genellikle bu ücret kiranızın yan giderleri içinde yer alır, bu olmadığında örneğin aylık 17,90 € ve bir defaya mahsus 39,90 € kurulum ücreti ile tek kişilik kullanım kontratı yapılır.) Dijital alıcı aylık maksimum 1,90 € karşılığında kullanımınıza sunulur. Bunun için bir defaya mahsus 19,90 €’luk aktivasyon bedeli ve 5,90 €’luk gönderi ücreti ödenir. Asgari sözleşme süresi en az 12 aydır. Online fatura ücrete dahildir. Daha ayrıntılı bilgi için www.unitymedia.de

2 31.03.2012’ye kadar telefonla verilen siparişlerde ilk ay için ücret alınmayacaktır.3 Alman sabit telefon hatlarından dakikası 14 Cent, cep telefon hattından dakikası en fazla 42 Cent.

Fatmagül’ün Suçu Ne? Her Perşembe, saat 19:10’da, Euro D’de

DigitalTV TÜRKEI BASIS ile izleyeceğiniz diğer kanallar:

01805 / 67 84 203 veya www.unitymedia.de/türkei

Ayrıntılı bilgi ve siparişleriniz için:

ve daha bir çok kanal

Ayda sadece 6,95 €1

31.03.2012’ye kadar

1 ay ücretsiz2

ZamanAZ_354x260TR.indd 1 05.03.12 17:44

SAYFA TASARIM: MUHARREM ÇELEBİ

08 MART 1433 R.ÂHİR 15

ÞE HÝR LER ÝM SAK GÜ NEÞ ÖÐ LE ÝKÝN DÝ AK ÞAM YAT SI

BER LÝN

DORT MUND

DU IS BURG

DÜS SEL DORF

ES SEN

FRANK FURT

HAM BURG

HAN NO VER

KARL SRU HE

KAS SEL

KI EL

KÖLN

MA ÝNZ

MANN HE IM

MÜ NÝH

NÜRN BERG

SIE GEN

S.G MUND

STUTT GART

ULM

4 38 6 32 12 24 15 21 18 04 19 24

5 03 6 55 12 48 15 46 18 29 19 49

5 06 6 58 12 51 15 49 18 32 19 52

5 07 6 57 12 51 15 49 18 32 19 52

5 05 6 57 12 50 15 48 18 31 19 51

5 01 6 49 12 43 15 43 18 25 19 45

4 49 6 46 12 38 15 32 18 17 19 37

4 53 6 47 12 39 15 35 18 19 19 39

5 04 6 49 12 44 15 46 18 27 19 47

4 56 6 47 12 40 15 38 18 21 19 41

4 48 6 47 12 37 15 30 18 16 19 36

5 07 6 57 12 50 15 49 18 31 19 51

5 03 6 51 12 45 15 45 18 27 19 47 5 03 6 49 12 44 15 45 18 26 19 46

4 52 6 36 12 32 15 35 18 15 19 35

4 53 6 39 12 34 15 35 18 16 19 36 5 02 6 52 12 46 15 45 18 27 19 47

4 59 6 44 12 39 15 41 18 21 19 41

5 01 6 46 12 41 15 43 18 24 19 44

4 58 6 43 12 38 15 41 18 21 19 41

AACHEN

AUGSBURG

BIELEFELD

BOCHUM

BOBLINGEN

BREMEN

FREIBURG

GELSENKIRSCHEN

HAMM

LUDWIGSBURG

5 10 7 00 12 53 15 53 18 35 19 55

4 55 6 39 12 34 15 37 18 17 19 37

4 58 6 51 12 44 15 41 18 24 19 44

5 04 6 56 12 49 15 47 18 30 19 50

5 02 6 47 12 42 15 44 18 25 19 45

4 55 6 51 12 43 15 38 18 22 19 42

5 08 6 51 12 46 15 50 18 30 19 50

5 05 6 56 12 49 15 47 18 30 19 50

5 02 6 54 12 47 15 44 18 27 19 47

5 01 6 46 12 41 15 43 18 24 19 44

12 yıllık eğitimin TBMM Milli Eğitim Komisyonu'ndaki görüşmeleri sürer-ken CHP'nin ge-ciktirme takti-ği nedeniyle bir hayli zor ilerleme sağlanıyor. Ko-misyon iki gün-dür gece 03.00'e kadar çalışma-sına rağmen ilk iki madde kabul edildi.FOTOĞRAF: AA, MEHMET KAMAN

Alevilik seçmeli ders olacak

İSA YAZAR ANKARA

-Meclis Milli Eğitim Komisyo-nu'nda görüşmeleri süren 12 yıl-

lık eğitimle, müfredatta önemli deği-şiklikler olacak. İlköğretim ikinci ka-demesinde seçmeli dersler olacak. Seçmeli dersleri, MEB Talim ve Terbi-ye Kurulu belirleyecek. Kurul, seçmeli dersler listesi hazırlayacak. Ortaokul-da Kur'an-ı Kerim ve Arapça dersle-ri seçmeli olarak sunulacak. Dini eği-tim, mevcut uygulamadan farklılık gösterecek. Din dersi yalnızca Sünni-lere yönelik olmayacak. Aleviler, Sür-yaniler, Hıristiyanlar ve Museviler için de seçmeli dersler getirilecek. Özelik-le zorunlu din dersine karşı çıkan Ale-viler için, yoğun yaşadıkları bölgeler-de Aleviliği anlatan seçmeli dersler müfredata konacak. Ayrıca spora ye-teneği olan öğrencilere beden eğitimi dersinin yanı sıra spor saatleri seçmeli ders olarak sunulacak. Müzikle ilgile-nen öğrenciler piyano, keman, solist-lik gibi seçmeli dersler alacak. Yabancı dil alanında seçmeli dersler de konu-lacak. Mevcut ilköğretim müfredatı ile ilköğretim birinci kademe müfredatı aynı olacak. Dersler değişmeyecek. Bu kademede seçmeli ders veya bir mes-leğe yönelik yönlendirme olmayacak.

Alevi nüfusun yoğun olduğu yer-lerde Alevi öğretisini anlatan seçme-li dersler konulacağını söyleyen Alt Komisyon Başkanı ve AK Parti Koca-eli Milletvekili Fikri Işık, “Alevi nüfu-sun yoğun olduğu yerlerde, örneğin Hacı Bektaş-ı Veli ilçesinde öğrencile-

re Sünni dayatması olmamalı. Bu öğ-rencilere Alevi öğretisini anlatalım. Anayasa'da zorunlu din dersine kar-şılık bunun seçmeli olarak her öğren-cinin kendi kökenine, tercihine uygun olarak düzenlenmesi taraftarıyım." diye konuştu. Komisyon, iki gündür gece 03.00'e kadar çalışıyor.

12 yıllık eğitimin TBMM Milli Eği-tim Komisyonu'ndaki görüşmeleri sü-rerken CHP'nin geciktirme taktiği ne-

deniyle bir hayli zor ilerleme sağlanı-yor. Komisyon iki gündür gece 03.00'e kadar çalışmasına rağmen ilk iki mad-de kabul edildi. İlk gün CHP millet-vekili Engin Özkoç'un 12 saat konuş-masının ardından önceki gün de CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yıl-maz, 2,5 saat konuştu. Komisyonun dünkü toplantısında ise CHP'li vekil-ler 8 yıllık kesintisiz eğitimi savundu.

AK Parti Ardahan Milletvekili Or-

han Atalay ise 28 Şubat sürecinde imam hatipli öğrencilerin önünün ke-sildiği gerçeğinin unutulmaması ge-rektiğini söyledi. Atalay, "Kimse ço-cuğunu bu okullara imam olsun diye göndermedi. Hatta imam hatiplerde okuyan öğrencilerin yüzde onluk di-limi imam olmuştur. İmam hatiple-rin meslek okulları olduğu savı doğ-ru değildir. Realite ile de örtüşmüyor." dedi.

Türkiye'nin günlerdir tartıştığı 4+4+4, 12 yıllık kesintili eğitim sisteminin detayları netleşiyor. Yeni sisteme göre din dersi yalnızca Sünnilere yönelik olmayacak. Müfredata Süryaniler, Hıristiyanlar ve Museviler için seçmeli dersler ile Alevilerin yoğun yaşadıkları bölgelerde Aleviliği anlatan seçmeli dersler koyulacak.

Diyanet, 6 bin kadın Kur'an öğreticisi atadı-Diyanet İşleri Başkanlığı 6 bin 932 Kur'an kursu öğ-

retmeninin atamasını yaptı. Başkan Yardımcısı Prof. Dr. M. Emin Özafşar başkanlığındaki komisyon tarafın-dan bilgisayar ortamında gerçekleştirildi. Yerleştirme-si yapılan 6 bin 932 kişinin 561'i erkek, 6 bin 371'i kadın adaylardan oluştu. Diyanet İşler Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, adayların yerleştirme işlemlerinin, Baş-kanlıkça verilen yeterlik belgesi puanı ile 14-15 Ocak ta-rihlerinde yapılan mesleki yeterlik sınavından alınan ba-şarı puanı esas alınarak tercih sırasına göre gerçekleşti-rildiği vurgulandı. İlahiyat fakültesi mezunlarına öncelik verilen atama sonuçlarına göre, ilahiyat fakültesi mezu-nu 271, ilahiyat ön lisans ve diğer lisans mezunu 106, ila-hiyat ön lisans mezunu 3 bin 542, imam hatip lisesi me-zunu ve diğer lisans mezunu 139, imam hatip lisesi me-zunu ve diğer ön lisans mezunu 136 ve imam hatip lise-si mezunu 2 bin 738 olmak üzere toplam 6 bin 932 ki-şinin yerleştirme işlemleri gerçekleştirildi. ANKARA CİHAN

Page 4: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

HÝRANUR KARADOÐAN,ZAHÝDE OKUN FRANKFURT

1Hafta sonu Frankfurt BüyükþehirBelediye seçimleri öncesi Yeþille-

rin adayý Rosemarie Heilig’i destekle-mek üzere þehre gelen Yeþiller Eþ Baþ-kaný Cem Özdemir, Frankfurt’ta daStuttgart ve Freiburg’da ki gibi baþarý-lara ulaþabilmeyi ümit ettiklerini, bukonu da ise vatandaþlarýn desteklerinibeklediklerini söyledi. Beraberindeaday Heilig ile Kültür ve Eðitim Derne-ði’ni (KUBI) ziyaret eden Özdemir,kendi çabalarýyla çalýþarak bu konumageldiðine deðindi. Yeþiller Eþ baþkanýbu tür hayat hikayelerinin Almanya daçoðalmasý gerektiðini vurgulayarak,þunlarý söyledi: “Göçmenlerin sadecegöçmenler için çalýþmamasý lazým. Be-

raber yaþadýklarý Almanya’ya faydalýolacak þekilde yollarýna devam etmele-rinin gerekiyor. Ayrým olmaksýzýn, her-kese ayný þanslarýn verilmesi lazým.”Frankfurt Büyükþehir Belediye Baþkanadayý Rosemarie Heilig; eðitim ve kül-tür dernekleriyle siyasetçilerin birlikteçalýþýp el ele eðitimde baþarýya ulaþabi-leceklerini ifade etti. Frankfurt Beledi-yesi bütçesinden eðitime ayrýlan payýn

kýsýldýðý sorusu üzerine, eðitim için ay-rýlan bütçenin sonuna kadar gerekliolan yerlerde kullanýlacaðýný dile getir-di. Bu alanda harcamalarýnýn kýsýtlan-mayacaðý eðer gerekirse ruhsat vergisi-nin yükseltilebileceðini vurguladý. Ye-þillerin baþkan adayý kendisinin de iþçibir ailenin çocuðu olduðunu ve özellik-le kýz olduðu için göçmenlerin ne gibizorluklar yaþadýðýný bildiðini belirtti. Bu

nedenle her öðrencinin eðitimde eþitþartlarýnýn olmasý gerektiðini savundu.

Daha sonra Bornheim pazarýndaYeþiller Belediye Baþkan adayýný tanýtanCem Özdemir vatandaþlarla sohbetedip broþürlerini daðýttý. ArdýndanFrankfurt’ta Türk esnaflarýn çoðunlu ilebilinen Münchener Strasse de dolaþanÖzdemir, Türk kökenli vatandaþlarýndaözellikle oylarýný kullanmalarýný istedi.

GÜNDEM 8 MART 2012 PERÞEMBE ZAMAN04

Özdemir Frankfurt adayý için Türkseçmenlerden destek bekliyor Yeþiller Partisi Eþ Baþkaný Cem Özdemir, partisinin Frankfurt Büyükþehir Belediye Baþkan adayý Rosemarie Heilig’e se-çimlerde destek olmak için Frankfurt’a geldi. Bazý Türk derneklerini ve esnaflarýný ziyaret eden Özdemir, aðýrlýklý olarak eðitim konusuna deðindi.

Bankalar müþterilerinihala riskler hakkýndadoðru bilgilendirmiyor1

Almanya'da bankalarýn üst üste yaþanan kriz-lere raðmen hala müþterilerini muhtemel

risklere karþý yeterince bilgilendirmediði ve bankala-rýn yatýrým danýþmanlarýnýn iþlerini düzgün yapma-dýðý ortaya çýktý. Aslýnda 2008 yýlýnda Lehman Brot-her'ýn finans skandalýyla sonuçlanan iflasýnýn ardýn-dan federal hükümet banka müþterilerinin daha iyikorunmasý için gerekli tedbirleri almayý planlýyordu.Buna göre 2010 yýlýndan itibaren bankalarýn müþte-rilerini yapacaklarý yatýrýmýn içerdiði olasý bütün teh-likeleri gösterecek þekilde bilgilendirmesi, yanlýþ ka-rarlar vermekten korumasý ve bu doðrultuda verilenbütün danýþmanlýk hizmetinin protokolünü hazýrla-masý gerekiyordu. Hatta geçen yýlýn temmuz ayýn-dan bu yana bankalar ve tasarruf kasalarý tasarrufsahiplerine bu protokolleri vermekle yükümlü tutu-luyor ve bu protokollerde danýþmanlýk hizmeti veri-len yatýrýmlarýn maliyeti ve taþýdýðý riskler hakkýndaverilen bilgilerin yer almasý gerekiyor.

Ancak birçok bankanýn bu uygulamayý ya dikkatealmadýðý ya da baþtan savma þekilde yerine getirdiðitespit edildi. Federal Tüketiciyi Koruma MerkezleriBirliði (VZBV) tarafýndan yapýlan araþtýrmalarda çe-þitli bankalarýn þubelerine 50 test müþterisi gönderi-lerek danýþmanlýk hizmeti almalarý saðlandý. Yapýlanaraþtýrmanýn objektif kalmasý için her test müþterisigittiði bankanýn danýþmanýna ayný yatýrým hedefleri-ni ve taleplerini anlattý. Fakat araþtýrmalarýn sonundayatýrým yapmak isteyen müþterilerin hala öngörüldü-ðü þekilde bilgilendirilmediði belirlendi. Oluþturulanprotokollere göre hiçbir test müþterisi gerekli bilgilerimevzuatýn belirlediði þekilde almazken, banka þube-lerinin yüzde 20'sinin de müþteriler talep ettiði haldedanýþmanlýk hizmetinin sonunda sunmak zorundaolduklarý protokolü vermeyi reddettiði saptandý.VZBV'nin araþtýrmasýnda yatýrým danýþmanlarýnýnyüzde 55'inin müþterilerin gelir ya da giderlerini yan-lýþ kaydettiði ya da tamamen ihmal ettiði görüldü.Test müþterilerinden sadece birinin mal varlýðý veborçlarý tam tespit edilirken, diðerlerinde hatalý ya daeksik bilgi alýndý. Müþterilerin yüzde 90'ýnýn hisse se-netlerinin mal beyanýnda dikkate alýnmadýðý ya daayrýca dikkat çekilmeden protokole iþlendiði belir-lendi. Bu arada hiçbir banka test müþterilerinin al-maya hazýr olduðu riskleri danýþma protokolüne iþle-mezken, risk deðerlendirmelerini de herhangi bir ve-ri deðeri taþýmayan keyfi sorularla yapmayý tercih et-ti. Diðer yandan bankalarýn yüzde 71'inin tavsiye et-tiði ürünlerin yol açacaðý masraflarý ne yüzde olarakne de Euro cinsinden vermediði tespit edildi. Tüketi-ciyi koruma uzmanlarý danýþmanlýk hizmeti proto-kollerinde görülen bu eksiklerin hayati öneme sahipolduðunu belirtiyor. Çünkü bu protokoller hatalý da-nýþmanlýk hizmeti alan müþterilerin muhtemel birhukuki süreçte eksik ya da hatalý hizmet aldýðýný ka-nýtlayabilmesinin tek yolu. Ayný þekilde bankalarýnda kendileri hakkýnda gündeme gelebilecek suçla-malarda verdikleri hizmeti savunabilmesinin yolu buprotokollerden geçiyor. BERLÝN ZAMAN

Saldýrýya uðrayan polismemurlarýnýn sayýsý arttý1

Almanya'da emniyet teþkilatýnda çalýþan polismemurlarýnýn yaptýðý iþin her geçen gün daha

tehlikeli hale gelmeye baþladýðý bildirildi. SadeceFederal Polis Teþkilatý'nda görevli olan 41 bin me-murun uðradýðý saldýrýlarýn dahi son beþ yýlda ikiyekatlandýðý belirlendi. Bild gazetesinin Federal Ýçiþle-ri Bakanlýðý'nýn hazýrladýðý “gizli” rapora dayandý-rarak verdiði habere göre geçen yýl gerçekleþtirilensaldýrýlarýn sayýsý önceki yýla kýyasla yüzde 21,4'lükartýþla 2 bin 500'e ulaþtý. 2011'de aðýr yaralanmaylasonuçlanan saldýrýlarýn sayýsý ise yüzde 23,9 oranýn-da artarak 540 vakaya yükseldi. Saldýrýya uðrayanher beþ polis memurundan birinin görevini yapa-maz hale geldiði kaydedildi. Bu arada Bild gazetesihaberinde polis memurlarýna saldýran her dört kiþi-den birinin yabancý olduðuna bilhassa dikkat çekti.Saldýrýlarýn en çok gerçekleþtiði yerlerin baþýnda isetren garlarý, havalimanlarý, mayýs gösterileri, futbolstadyumlarý ve Castor nakliyesi karþýtý eylemleringeldiði ifade edildi. Saldýrýlarýn tekmeleme ve yum-ruklama baþta olmak üzere tuðla, molotof kokteyli,býçak ve biber gazý aracýlýðýyla gerçekleþtirildiði tes-pit edildi. Bu arada 23 polis memuruna da ateþ edil-diði öðrenildi. BERLÝN ZAMAN

Halle kentindekiBandidolar’a baskýn1

Leipzig yakýnlarýndaki Halle kentinde polisekipleri tarafýndan rockçý kulüp Bandidolar'a

baskýn düzenlendi. Önceki gün yapýlan baskýndaþehrin en iþlek caddesi trafiðe kapatýldý. 30 kadarözel komandonun katýldýðý baskýnda Bandidolar'ýniþlettiði eðlence yeri güvenlik kordonuna alýndý. Ar-dýndan içeride arama yapan ekipler, býçak, çelik ye-lek ve diðer bazý ateþli silahlara el koydu. Kulüptebulunanlarýn da gözaltýna alýndýðý bildirildi. Karl-stedt polisi kendilerine gelen bir þantaj ihbarý nede-niyle harekete geçtiklerini duyurdu. Ýhbarda 23 ya-þýndaki bir þüphelinin arandýðý belirtildi. Polis söz-cüsü el konulan malzemelerin inceleneceði ardýn-dan da konuyla ilgili savcýlýða rapor sunulacaðýnýkaydetti. Þüpheliler hakkýnda da adam yaralama,þantaj, haraç toplama gibi suçlardan soruþturmabaþlatýlmasý bekleniyor. HALLE ZAMAN

Herrmann Neonazikurbanlarýnýnailelerinden özür diledi1

Almanya’da 2000 ila 2006 yýllarýarasýndan sekiz Türk biri Yunan

dokuz göçmen kökenli esnafý öldürenNeonazi cinayetleri konusunda Bavyeraiçiþleri Bakaný Joachim Herrmann (CSU),kurbanlarýn ailelerinden özür diledi. Bav-yera Eyalet Meclisinin Ýç Güvenlik Ko-misyonuna açýklama yapan Herrmann,Bavyera’da öldürülen beþ esnafýn aile

fertlerinden cinayetlerinardýndan polisin þüphe-lenmesinden dolayý üz-gün olduðunu ifade etti.Cinayetlerin ardýndanNürnberg kentinde özelcinayet masasý kurul-muþ, ancak polisler 4Kasým 2011 tarihindeNeonazi cinayetlerinintesadüfen ortaya çýktýðýana kadar hiç bir bulgu-

ya ulaþamýþtý. Cinayetler hakkýnda Bav-yera’da bilgi sahibi olan yada bu saldýrý-lara karýþanlar olup olmadýðýný bilmedik-lerini sözlerine ekleyen Herrmann, yenisaldýrlarýn olacaðýna dair ipucu da olma-dýðýný kaydetti. Herrmann ayrýca, konuhakýnda Bavyera güvenlik birimlerininçalýþmalarýnýn yerinde olduðunu savun-du. BAYRAM AYDIN MÜNÝH

1Berlin Eyaleti Çalýþma, Uyum veKadýn Bakaný Dilek Kolat, bir

göçmenin kendi kültürünü korumakistemesinin, ayný zamanda Alman top-lumuna uyum saðlamasýna tezatlýkoluþturmadýðýný söyledi.

Bakan Kolat, dün baþkent Berlin'de,göreve geliþinin 100. günü vesilesiyleTürk ve Alman gazeteciler için düzen-lediði basýn toplantýsýnda, AlmanyaÝçiþleri Bakanlýðý tarafýndan ülkede ya-þayan Müslüman gençler ile ilgili ola-rak yapýlan araþtýrmayý da eleþtirdi.Araþtýrmada, kendi kültürünü koru-mak istediðini söyleyen Müslümangençlerin doðrudan uyuma karþý Müs-

lüman olarak gösterildiðini belirtenKolat, "Kendi kültürünün korunmasýisteðiyle topluma uyum saðlanmasýbence bir tezatlýk oluþturmuyor" dedi.

Berlin'de kültürel açýlým konusundadiðer eyaletlerden çok daha ilerde ol-duklarýný, göçmen kökenli insanlararesmi kurumlarda daha fazla yer ver-mek, ayný zamanda bu insanlarýn farklýyetenek ve potansiyellerinden fayda-lanmak istediklerini ifade eden Kolat,bu nedenle Almanya dýþýndaki ülkeler-den alýnan diplomalarýn denkleþtiril-mesini saðlamak amacýyla da bir mer-kez kuracaklarýný kaydetti.

Göçmen kökenli insanlarýn potansi-

yellerinden yeteri kadar faydalanama-dýklarýný belirten Kolat, sözkonusu mer-kezin, bir kiþinin ek eðitim alýp almama-sý gerektiði konusunda da karar verece-ðini, bunun için Berlin eyaleti çapýndabir yasa hazýrlanmasý gerektiðini söyledi.

Berlin eyaletinin göç ve uyum so-rumlusu Günter Piening'in 30 Hazi-ran 2012 tarihi itibarýyla görevindenayrýlma kararý almýþ olduðunu da be-lirten Kolat, Piening'in bu kararýnaçok üzüldüðünü, kendisinin göç veuyum konularýnda çok önemli çalýþ-malar yapmýþ ve kendisiyle her konu-da çok iyi bir þekilde çalýþmýþ olduðu-nu sözlerine ekledi. BERLÝN AA

Yeþiller EþbaþkanýÖzdemir, Türk seç-menlerden 11 Mart

2012 tarihindeyapýlacak olan

FrankfurtBüyükþehir

Belediye Baþ-kanlýðý seçimin-

de Yeþillerinadayý Rosema-rie Heilig’e des-

tek istedi.

Dilek Kolat, özel-likle az eðitimli

göçmen kökenligençlere de mes-

lek eðitimi imkanýsunmak istediðini,Mart ayý sonun-

da yeni birmeslek eðitimi

turuna baþlaya-caðýný ve bu

çerçevede ilkolarak Siemensþirketini ziyaret

edeceðini kaydetti.

JOACHIM HERRMANN

Kendi kültürünün korunmasý isteðiyle

topluma uyum saðlanmasý bence bir tezatlýk

oluþturmuyor

Page 5: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

05 GÜNDEM

Mahkeme uyarý grevlerine katýlan öðretmeni haksýz buldu1

Almanya'da memur sta-tüsündeki çalýþanlarýn

grev hakkýnýn olmadýðýnahükmedildi. Kuzey Ren Vest-falya Eyaleti Yüksek ÝdareMahkemesi bir öðretmeninverdiði hukuki mücadeleylegündeme gelen uyarý grevi

hakký ile ilgili temyiz davasýn-da memurlarýn bu haktan ya-rarlanamayacaðýna karar ver-di. Mahkemenin “3d A317/11.O” dosya numarasýylagördüðü davada 2009 yýlýndaarka arkaya iki kez iþ býrakmaeylemi yapan memur kadro-

sundaki bir öðretmenin duru-mu ele alýndý. Ýzinsiz þekildeuyarý grevlerine katýlan me-murun iþvereni konumundaolan eyalet idaresi söz konusuöðretmene 1500 Euro para ce-zasý kesmiþti. Düsseldorf Ýda-re Mahkemesi ise verilen ce-

zayý 2010 yýlýnýn aralýk ayýndagördüðü davada iptal etmiþti.Ancak bunun üzerine temyizegiden eyalet yönetimi üstmahkeme tarafýndan temyizyolu kapalý, þikayet hakký saklýkalmak üzere haklý bulundu.MÜNSTER ZAMAN

‘Sizin için her zaman vaktim var’1

Feramus Yeter baþkanlý-ðýndaki Düren DÝTÝB

Merkez Camii yeni yönetimi ilkresmi ziyaretini Düren BelediyeBaþkaný Paul Larue’yi yaptý.Baþkan Feramus Yeter, yeniyönetim olarak belediyeyle vediðer sosyal derneklerle sürekliirtibatta kalmak istediklerini veuyum için ellerinden geleni ya-pacaklarýný belirtti ve ‘‘ Ya-pacaðýmýz programlarda sizi dearamýzda görmekten mutluoluruz. Çünkü sizin aramýzdaolmanýz, devletin yanýmýzdaolduðunun en büyük ispatý ola-caktýr.’’ þeklinde konuþtu. Bele-diye baþkaný Paul Larue ise‘‘Ben bugüne kadar davet etti-ðiniz bütün programlara gel-

meye çalýþtým. Bundan sonrada memnuniyetle davetlerinizeicabet etmeye çalýþacaðým.Hatta önümüzdeki Ramazaniftarýnýn tarihi de ajandamdakayýtlý. Belediyemiz olarak eli-mizden gelen her þeyi yapmayahazýrýz. Sizin için hep zamanýmvar. Herhangi bir talebiniz ol-duðunda kapýmýn size açýk ol-duðunu bilmenizi isterim’’ de-di. Uyuþturucu ve eroine karþýçalýþmalarýn artýrýlmasý gerekti-ðini hatýrlatan din görevlisi Ne-þet Bodur ise Türk ailelerin defaydalanabilmesi için Türkçebilgilendirme kataloglarýnýn ya-pýlmasýný önerdi. Larue ‘‘ Eroinve uyuþturucuya karþý çalýþma-larýmýzý son yýllarda yoðunlaþ-

týrdýk. Tespit ettiðimiz bazýdükkan ve lokallere baskýnyaptýrdýk. Yapýlan bu çalýþmalarsayesinde madde baðýmlýlýðýnabüyük bir darbe vurduk. Lakinbir anda bu problemi çözebil-memiz mümkün deðil. Çalýþ-malarýmýza tüm hýzýyla devamedeceðiz, fakat eroin ve uyuþ-turucudan kurtulabilmek içinbiraz zamana ihtiyacýmýz var.’’dedi. Olumlu bir atmosferdegeçen ziyarette Larue misafir-lerine kendi elleriyle kahve ser-visi yaptý. Almanya’nýn sanayive endüstrisinin geliþmesindeTürk iþçilerin büyük emeðininolduðunu belirten Larue, bü-tün Türklere teþekkür etti.HASAN DOÐRUL, MUHÝDDÝN CÝNCÝ DÜREN

Almanya’nýn en büyük kesim hanesihijyen sorunu yüzünden kapatýldý1

Almanya'nýn doðusundabulunan Möckern'deki ül-

kenin en büyük kanatlý hayvanþirketine baðlý kesim hane hi-jyen sorunlarý nedeniyle geçiciolarak kapatýldý ve þirkete cezakesildi. Wiesenhof grubunabaðlý olarak faaliyet gösterenkesim hanede þubat ayý sonun-da yapýlan incelemelerde hijyenkurallarýnýn ihlal edildiði sap-tandý. Yetkililerin konuyla ilgilihazýrladýklarý raporun ardýndanda önceki gün mezbahanýn faa-liyeti geçici olarak durduruldu.

Günlük 150 bin kanatlý hayvankesimi yapýlan mezbaha da ge-çen yýl yaz aylarýnda da benzersorunlar tespit edilmiþ ve 50 binEuro’luk ceza kesilmiþti. Yakla-þýk 400 kiþinin çalýþtýðý kesim-hanede günlük kapasiteninüzerine çýkýlmasý nedeniyle deþirket 20 bin Euro ceza ödemiþ-ti. Kanatlý hayvanlarýn kesimle-rinin yapýldýktan sonra soðukhava depolarýnda tutulmasý ge-rekirken, buralarýn yeterincesoðuk olmadýðý da tespit edildi.Almanya'nýn en büyük kanatlý

hayvan eti üreten þirketi çalýþansayýsýný toplamda 5 bin 200'eyýllýk gelirini de iki milyar Eu-ro’ya yükseltmeyi hedefliyor.Almanya'da kiþi baþýna kanatlýhayvan tüketimi 19,3 kilo ola-rak hesaplanýyor, yýlda yaklaþýk1,7 milyon kanatlý hayvanýn ke-simi yapýlýyor. Daha önce dekanatlý hayvan çiftliklerinde buhayvanlara antibiyotik ve bazýzararlý maddelerin verildiði tes-pit edilmiþ ve bu haberler ülkegenelinde endiþeye yol açmýþtý.HALLE ZAMAN

8 MART 2012 PERÞEMBE ZAMAN

Uyarý grevleri çalýþanlarýn iþe geçkalmasýnda mazeret sayýlmýyorAlmanya'da ülke genelinde kamu çalýþanlarýnýn ülke genelinde birbiri ardýna her gün baþka bir eyalette uyarý grevi gerçekleþtirmesi toplu taþýma araçlarýný felç etti. Fakat uzmanlar bu nedenle iþe geç kalmanýn ya da gidememenin iþ hukukuna göre mazeret sayýlmadýðý uyarýsýnda bulundu. Bunun tek istisnasýný ise anaokulundaki uyarý grevleri nedeniyle çocuðunu býrakacak yer bulamadýðý için iþe gidememek oluþturuyor.

Ziyaretin sonundabaþkan FeramusYeter belediyebaþkaný PaulLarue’ye üze-rinde Dürencamiinin resmi bulunanbir tabak hediye etti.

BERLÝN ZAMAN

1Almanya'da bir yandantoplu sözleþme görüþ-

meleri sürerken diðer yandanda otobüs, tramvay ve metrogibi toplu taþýma araçlarýndave anaokullarýnda görevli ka-mu çalýþanlarý uyarý grevlerigerçekleþtiriyor. Ancak iþ hu-kuku uzmanlarý toplu taþýmaaraçlarýndaki grevler nede-niyle iþ gidememenin ya dageç kalmanýn hukuken maze-ret sayýlmadýðý uyarýsýnda bu-lundu. Berlinli iþ hukuku uz-maný Hans-Georg Meier, tü-keticilerin uyarý grevleri ne-deniyle pek çok alanda kýsýt-landýðýný belirterek, “Ancakbu durum yine de iþe geç kal-maya gerekçe oluþturmuyor.Sabah kalkma saati geldiðin-de 'nasýl olsa grev var' diyedüþünenler yanýlýyor.” þeklin-de konuþtu. Uyarý grevlerininmedya aracýlýðýyla öncedenduyurulduðunu hatýrlatanMeier bu nedenle çalýþanlarýnvaktinde iþyerinde olabilmekiçin gerekli tedbirleri almasýgerektiðini belirtti. Ýþverenle-rin grev nedeniyle bile olsaiþe geç kalan çalýþanlarýn ma-aþýndan gecikme süresinikesme hakký olduðunu ifadeeden Berlinli uzman, iþin uya-rý mektubuna kadar varabile-ceðine iþaret etti. “Her ne ka-dar çoðu iþveren grev dö-

nemlerinde geç kalýnmasýnýgörmezden gelse de çalýþan-larýn buna güvenerek tedbirielden býrakmamasý lazým.”diyen Hans-Georg Meier birgün önceden grevden haber-dar olan çalýþanlara ertesi güniçin akþamdan alternatif bul-malarýný tavsiye etti.

Bu arada kamu anaokul-larýndaki uyarý grevleri ne-deniyle çocuðunu býrakacakyer bulamayan çalýþanlarýnise ulaþým araçlarýndakigrevlerin aksine evde kalmahakký olduðunu belirten iþhukuku uzmaný Hans-Ge-org Meier, “Bu grevlerin biradým ötesinde bir zorluk sa-yýlýyor.” diye konuþtu. An-cak çalýþan anne babalarýnbu durumda da çocuklarýnýemanet edebilecekleri bü-yükleri, akrabalarý ya da ar-kadaþlarý gibi alternatifleriaraþtýrmýþ olmasý gerekiyor.Hatta Meier alternatif ola-rak çalýþanlara þeflerini ara-yarak çocuðu iþyerine geti-rip getiremeyeceklerini sor-malarýný tavsiye ediyor. Fa-kat bunun da mümkün ol-mamasý halinde çalýþanebeveynlere evde kalmak-tan baþka çare kalmýyor. Budurumda da çalýþanlarýn va-kit kaybetmeden iþyerindekiüstlerini durumdan haber-dar etmeleri gerekiyor.

1Nüfus bakýmýndan Almanya’nýnen büyük eyaleti olan Kuzey

Ren Vestfalya (KRV) eyaletinde kamuhizmet sektörünün Verdi Sendikasýöncülüðünde Çarþamba günü gerçek-leþtirdiði uyarý grevi eyalette hayatýfelç etti. Baþta eyaletin en büyük kentiKöln olmak üzere eyaletteki kentler-de metro, tranvay ve otobüslerin bü-yük çoðunluðunun kontak kapattýðýgrevle adeta hayat durdu. Köln’detoplu taþýma tüm gün boyunca durdu,insanlar iþlerine kendi imkanlarýyla;kendi araçlarý dýþýnda taksi ile veyayürüyerek gidip geldi. Kamu sektörü

çalýþanlarýnýngrevine Köln’de-ki anaokullarýnýnyaklaþýk üçte iki-si de iþtirak etti.Köln’de iþ býra-kan kamu hiz-met sektörümensuplarýKöln’ün merke-zindeki Heu-mark’ta buluþa-rak bir gösteriyaptý. Köln-

Heumarkt’taki gösteriye binlerce kiþikatýldý. Burada bir konuþma yaparakgrevle ilgili deðerlendirme yapan Ver-di Sendikasý Ekonomi Politikalarý Bö-lümü’nden Dr. Dierck Hierschel, “Bizbugün güçlü bir sinyal, bir iþaret veri-yoruz. Kamu sektörü çalýþanlarý dahafazla ücret almayý hak ediyor” dedi.Uyarýlarda bulunan Hierschel, “Eðeriþveren bu sinyali görmezden gelirse,iþ býrakmalar devam edecek” dedi.Kasalarýn boþ olmasýna da deðinenHierschel, boþ kasalarý doldurmanýnsiyasetçilerin görevi olduðunu bildire-rek, iþ verenin mantýklý davranmasýnýve teklif ettikleri toplu görüþmelereevet demesini umduðunu kaydetti.ZÝVER ERMÝÞ KÖLN

Grev KRV’dehayatýdurdurdu

DR. DIERCK HIERSCHEL

Page 6: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

GÜNDEM06 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN

SAYFA TASARIM: YÜCEL ERGÜNEŞ

Fedakar Anadolu kadınları, ödüllerine kavuştuGazeteciler ve Yazarlar Vakfı Kadın Platformu 8 Mart Dünya Kadın-lar Günü dolayısıyla bu yıl ilk kez verdiği ‘Öncü Anadolu Kadınları Ödülleri’ sahiplerini buldu. Duygu dolu anların yaşandığı törende, çocuklarını korumak için kendini canlı bombaya siper eden Hatice Belgin ve oğlunu bombalı saldırı-da kaybeden AK Parti Milletveki-li Oya Eronat ödüle layık görüldü. Belgin’in ödülünü kızı Ceylan aldı.

İLYAS KOÇ ANKARA

- Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV) Kadın Platformu tarafından Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla düzen-

lenen ‘Öncü Anadolu Kadınları Ödülleri’ töreninde feda-kar Anadolu kadınlarına ödülleri verildi. Önceki gece Anka-ra Congresium’da gerçekleşen görkemli törenin sunuculu-ğunu Reha Yeprem ile İnci Ertuğrul yaptı. Geceye çok sayıda milletvekili ve bakan eşi katıldı. Ödüllerin geçmişteki önemli şahsiyetlerin günümüzde-ki mümessillerinden bir buket olduğunu belirten GYV Baş-kanı Mustafa Yeşil, “Kim bilir yüzlerce, binlerce, on binlerce nice eli öpülesi büyüklerimiz, nice eli öpülesi kadınlarımız, analarımız, bacılarımız var.” diye konuştu. GYV Kadın Plat-formu Başkanı Arzu Ayasan, “Bu akşam Anadolu kadınının çağlar ötesinden bugüne uzanan yolculuğundaki tükenmez güce şahitlik etmek için buradayız.” ifadelerini kullandı. Bu yıl ilk kez düzenlenen ödüllerin Hayma Ana, Şerife Bacı, Ka-dıncık Ana, Mihrimah Sultan ve Hafize Özal gibi rehber ki-şilikler adına verildiğini söyledi. Gecede, Şerife Bacı Toplum Gönüllüsü Ödülü, 1994’te binbaşı olarak görev yaptığı Sarıkamış’ta terör örgütü ile girdiği çatışmada şehit düşen Bedir Karabıyık’ın eşi Me-

ral Karabıyık aldı. Karabıyık eşinin görüntülerinin sineviz-yonla ekrana gelmesi esnasında gözyaşlarına engel ola-madı. Karabıyık’a ödülünü Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek verdi. Gökçek ödülü verirken, “Si-zin beyiniz gibi yiğitler olmasaydı bizler burada olamaz-dık.” dedi. Şerife Bacı Toplum Günüllüsü Ödülü’nün ve-rildiği isim, 29 Ekim 2011’de Bingöl’de çocuklarını ko-rumak için canlı bombaya siper olan ve hayatını kaybe-den Hatice Belgin oldu. Kahraman annenin ödülünü kızı Ceylan’a Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan ver-di. Ceylan Belgin, “Tarihimize baktığımızda kahraman ka-dınları görüyoruz. Bunun son örneği de annemdir. Bu da Türkiye’nin duruşudur.” diye konuştu.

EVLADIMI KAYBETTİM AMA ÜMİDİMİ HİÇ KAYBETMEDİMHayme Ana Barış Gönüllüsü Ödülü, gittiği dershanenin önünde terör örgütünün bombalı saldırısında oğlunu kay-beden AK Parti Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat aldı. Eronat’a ödülünü annesi Emel Eronat verdi. Oya Eronat, “Beni bu ödüle layık görenlere teşekkür ediyorum. 30 yıl-dır kanayan bir bölgeden Diyarbakır’dan geliyorum. Terör saldırısında tek evladımı kaybettim ama ümitlerimi hiç kay-

betmedim. Bu akan kan dursun istiyoruz. Bu olaya annele-rin el koyması gerekiyor.” şeklinde konuştu. Mihrimah Sul-tan Sivil İnisiyatif Ödülü’nü AK Parti Kadın Kolları Başka-nı Güldal Akşit’in elinden alan Dilek Sabancı ise, “Mihri-mah Sultan ile aramızda hakikaten benzerlik varmış. Bu ödül bana büyük şevk verdi. Herkese teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı. Gecede, Özel Vefa Ödülü ise geçtiğimiz aylarda vefat eden merhum Aydın Menderes’in eşi Ümran Menderes’e takdim edildi. Ümran Menderes, “Eşimin sesi-nin duyulmasına vesile olmak istedim. Keşke daha çok yaşa-saydı da destek olmaya devam etseydim. Çok gururlandım. Ama ben normal bir şey yaptım. Eşim ile ilgilendim.” diye konuştu. Öte yandan diğer ödüller; Hayme Ana Barış Gö-nüllüsü Ödülü- Nazire Dedeman Çağatay, Hafize Özal Eği-tim Gönüllüsü Ödülü-Ülkü Ulusoy ve Hatice Tosun, Kadın-cık Ana Girişim Gönüllüsü Ödülü-Dilek Ataygeldi ve Ce-ren Kumbasar, Özel Vefa Ödülü-Necla Arslankurt’a verildi. Törene, AK Parti milletvekilleri Öznur Çalık, Ömer Faruk Öz, Fatoş Gürkan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Me-lih Gökçek’in eşi Nevin Gökçek, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in eşi Nadide Şahin, AK Parti Genel Başkan Yardım-cısı Hüseyin Çelik’in eşi Şahsenem Sema Çelik de katıldı.

Küçük Zehra, bacağına kavuştu

Jandarma, cezaevlerinin güvenliğini 5 yıl içinde devredecek

-Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde yaşayan Zehra Kaplan’ın sağ

bacağı, sokakta oynarken bir ticari aracın çarpması sonucu koptu. Kü-çük kızın kopan bacağı, Mersin’in Tarsus ilçesindeki Medical Park Hastanesi’nde Ortopedi ve Travma-toloji Uzmanı Op. Dr. Ali Yılmaz ve ekibinin 8 saat süren operasyonu so-nucunda dikildi. Küçük Zehra’nın sağlık durumu iyiye gidiyor. Emine-Müslüm Kaplan çiftinin 5 çocuğunun en küçüğü olan ve bu yıl okula başlayan Zehra Kaplan, ge-çen pazar günü bir akrabalarının dü-ğününe katıldı. Düğün sırasında so-kakta oyun oynarken karşıdan kar-şıya geçmek isteyen Zehra’ya yol-dan geçen bir ticari araç çarptı. Ka-zada sağ bacağı bileğinin üstün-den kopan Zehra’yı yakınları Suruç

Devlet Hastanesi’ne götürdü. Bu-radan da Şanlıurfa Eğitim ve Araş-tırma Hastanesi’ne sevk edilen kü-çük Zehra’nın bacağını inceleyen he-kimler, yerine dikilmesi için Medical Park Tarsus Hastanesi’ne götürülme-sini istedi. Zehra, Ortopedi ve Trav-matoloji Uzmanı Op. Dr. Ali Yılmaz ve ekibi tarafından hemen ameliyata alındı. Kopuk bacağın, mikro cerra-hi yöntemiyle 8 saat süren operasyon sonrası tekrar yerine konulması sağ-landı. Bebeğiyle oynayan, çizgi film izleyen Zehra, okulunu, arkadaşları-nı özlediğini söyledi. Op. Dr. Ali Yıl-maz ise operasyonla ilgili bilgi vere-rek şunları kaydetti: “Zor ve riskli bir ameliyattı. Ancak başarıyla tamamla-dık. 10 gün kadar tedavi ettikten son-ra durumuna göre taburcu etmeyi planlıyoruz.” ADANA CİHAN

EMRULLAH BAYRAK ANKARA CİHAN

-Cezaevlerinin iç ve dış güvenliği, jan-darmanın kontrolünden alınarak Adalet

Bakanlığı’na devredilecek. Bakanlık tarafından hazırlanan kanun taslağı Bakanlar Kurulu’nda imzaya açıldı. İmzanın ardından Meclis’e sevk edilecek olan tasarıya göre cezaevlerinin iç ve dış güvenliğinin Adalet Bakanlığı’na devri, 5 yıl içinde kademeli geçişle sağlanacak. Adalet Bakanlığı’na bağlı 373 cezaevinin gü-venliğini artık jandarma değil, yetiştirilecek özel personel yapacak. Jandarma şu anda 17 bin ki-şiyle cezaevlerinin güvenliğini sağlıyor. Adalet Bakanlığı ise bunu 24 bin 500 personelle yapa-cak. Personelin eğitimini bakanlık yapacak. Jan-darma ve polisten de eğitim desteği alınacak. Cezaevlerinin dış güvenlik hizmetlerinin yerine getirilmesi amacıyla kurumların silah, mühim-

mat, teçhizat, araç, ge-reç ve diğer ihtiyaçları, satın alma veya kirala-ma yoluyla sağlanacak. Dış güvenlik görev-lileri, nöbet ve vardiya şeklinde çalışacak. İn-faz ve koruma şefi ile in-faz ve koruma memur-

ları, kurumların iç ve dış güvenlik hizmetleri dışın-

da, başka bir şekilde görev-lendirilemeyecek. Dış güven-

lik görevlileri, ateşli silah taşıyabilecekler veya bulundurabilecekler; ancak ateşli silahları, gö-rev gerekleri dışında kullanamayacaklar. Kanu-nen yetkili kılındıkları haller dışında, kurum içi-ne silahla giremeyecek. Meşru savunma hakkı-nın kullanılması, bedeni kuvvet veya maddi güç kullanarak etkisiz hale getiremediği asayişi bo-zan bir olay, direniş karşısında, bu olayın önlen-mesi ya da direnişin kırılması, hükümlü ve tu-tuklunun, kurumdan veya nakil ve sevk sırasın-da bulunduğu yerden kaçmaya kalkışması ya da bu amaçla saldırıda bulunması halinde dış gü-venlik görevlileri silah kullanabilecek.

22 yıl sonra ayağa kalktıABDULLAH KARABACAK ZONGULDAK

-Zonguldak’ta 11 yaşında ge-çirdiği menenjit sonrası ya-

tağa mahkûm olan Melek Akka-ya (38), 22 yıl sonra yeniden yürü-meye başladı. Son 5 yıldır desteksiz yürümeyebilmek için mücadele ve-ren Akkaya, Sağlık Bakanlığı’ndan yardım bekliyor. Çaycuma’ya bağ-lı Gökçetabaklar köyünde yaşa-yan Melek Akkaya’nın tedavi yar-dımı için Çaycumalılar Derneği’ne başvurması dönüm noktası oldu. Zonguldak Karaelmas Üniversite-si Hastanesi’nde yapılan muayene-de genç kızın ayağında kırık olduğu, egzersizle yürüyebileceği belirlendi. Ardından Ankara’da Fizik Rehabili-tasyon Merkezi’ne sevk edildi. Bura-da 9 ay tedavi gördü. Evine döndük-ten sonra özel bir bastonla ilk adım-larını attı. Sokağa çıkarak yürüyeceği günlerin hayalini kuran Akaya şimdi ağabeyinin yaptığı yürüme bandın-da her gün egzersiz yapıyor. Balko-na çıkıp etrafı seyreden Akkaya, so-kaklarda dolaşmak için gün sayıyor.

Akkaya, “Doktorların ‘yürüyebilir-sin’ lafını ilk duyduğumda dünyalar benim oldu. Sevinç çığlıkları attım. Çaycumalılar Derneği Başkanı Savaş Çiloğlu’na nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. O doktora götürme-seydi yatağa bağlı kalacaktım” diyor.

Denizli’de KOAH hastası Ramazan Kuruoğlan’dan seyahat engeli olmasına rağmen emekli olabilmesi

için İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan rapor getirmesi istendi.

Solunum cihazına bağlı hastaya

‘rapor için İstanbul’a git’ dediler RESUL CENGİZ DENİZLİ CİHAN

-Denizli’de ağır KOAH hastası olan

bir kişiden, devlet ve üniversite has-

tanelerinin raporunun kabul edilmemesi

üzerine seyahatinde hayati risk olmasına

rağmen İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gi-

dip rapor alması istendi. Pamukkale Üni-

versitesi (PAÜ) Hastanesi’nde solunum

cihazlarıyla tedavi gören Ramazan Kuru-

oğlan (68), emekli olabilmek amacıyla beş

yıldır bürokrasiyle uğraşıyor. Kuruoğlan,

40 yıl tütün dikim işiyle uğraştıktan son-

ra emekli olmak için 2008 yılında hastalı-

ğından dolayı SGK’ye başvurdu. Malulen

emekli olup olmayacağına dair anlaşmaz-

lıktan dolayı Denizli 1. İş Mahkemesi’nde

dava açmak zorunda kaldı. Dava de-

vam ederken SGK’nin rapor talebi üze-

rine Denizli Devlet Hastanesi ve Server-

gazi Devlet Hastanesi’nden rapor alındı.

SGK itiraz edince Kuruoğlu, bir kere daha

PAÜ Hastanesi’nden rapor almak zorun-

da kaldı. Bu süreçte defalarca tahlil yapıl-

dı. SGK, PAÜ’nün de raporuna itiraz ede-

rek adli tıptan rapor istedi. Ağır hastalığı

sebebiyle İstanbul’a gidemeyecek durum-

da olan Kuruoğlan, cankurtaran da tahsis

edilmediği için hayati risk olduğuna dair

PAÜ’den rapor alıp mahkemeye bildir-

di. Buna rağmen İstanbul Adli Tıp Kuru-

mu Üçüncü İhtisas Kurulu, hastanın geti-

rilmesini istedi. İstanbul’a gidip rapor al-

mak için hayati riski göze almak zorunda

kalan Kuruoğlan, “Bırak İstanbul’a gitme-

yi, burada merdiveni zor çıkıyorum. Am-

bulansla getirdiler evimden. İstanbul’a na-

sıl gideyim? Oraya gidersem ölümüme se-

bep olurlar.” diye konuştu.

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Kadın Platformu tarafından ‘Öncü Anadolu Kadınları Ödülleri’ Hayme Ana Barış Gönüllüsü Ödülü- Nazire Dedeman Çağatay, Hafi ze Özal Eğitim Gönüllüsü Ödülü-Ülkü Ulusoy ve Hatice Tosun, Kadıncık Ana Girişim Gönüllüsü Ödülü-Dilek Ataygeldi ve Ceren Kumbasar, Özel Vefa Ödülü-Necla Arslankurt’a verildi.

Page 7: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

EKONOMİ07 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN

SAYFA TASARIM: ŞERAFETTİN YILMAZ

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, bu yıl 46.’sı düzenlenen ITB Turizm fuarında stand açan Türk fi rmalarını ziyaret etti.

ERCAN BAYSAL ANKARA

-Maliye Bakanlığı, kira gelirleri-nin vergilendirilmesi için Cem

Yılmaz aracılığı ile “verginizi ödeyin” çağrısı yaparken, kampanya fi lmi için cebinden para çıkmadı. Gelir İdare-si Başkanlığı’nın (GİB) tanıtım kam-panyası için ünlü komedyene herhan-gi bir bedel ödemediği öğrenildi. Edini-len bilgilere göre Maliye Bakanı Meh-met Şimşek, Yılmaz’a verdiği destekten dolayı teşekkür mektubu gönderecek. Türkiye’nin en ünlü komedyenlerinden biri olan Cem Yılmaz’ın katıldığı, geçen yıl İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın organize ettiği stand-up gösterisi için ise Maliye personelinin cebinden para çıkmıştı. Cem Yılmaz, Türkiye’nin en çok gelir vergisi ödeyen sanat dünyası temsilcileri arasında yer alıyor. 2010 yılı için ödenecek vergi rekortmenleri lis-tesinde geçen yıl ilk 100 arasında sanat dünyasından sadece üç isim yer aldı. 2 milyon 819 bin 388 lira vergi tahakkuk eden Acun Ilıcalı listeye kırk beşinci, sa-nat dünyasında ismi Seda Sayan olarak bilinen Aysel Gürsaçer 2 milyon 192 bin 769 lira ile yetmiş ikinci, Yılmaz ise 1 milyon 984 bin 806 lira ile sekseninci sıradan girmişti. Kira gelirlerinin vergilendirilmesinde bu yıl ilk kez “Önceden Hazırlanmış Be-yanname” sistemine geçen Maliye Ba-kanlığı vatandaşı ünlü komedyen Cem Yılmaz ile bilgilendirdi. Kampanya için

hazırlanan kısa fi lmde Yılmaz kendisi-ni “Ben Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan Cem Yılmaz” sözleriyle tanıtıyor. Sis-temin nasıl işlediğini anlatan Yılmaz, kendi beyannamesiyle ilgili de esp-

ri yaptı. Yılmaz, “Burada gördüğünüz gibi benim malvarlığımla ilgili bazı bil-giler var. Onu şöyle kapatarak şey ya-palım. Yalnızca tek sayfa, onu söyleye-bilirim.” dedi. Geçen yıl kiraya verdiği konuttan 2 bin 800 liranın üstünde ge-lir elde edenler, 26 Mart’a kadar beyan-name vererek vergilerini ödeyecek. Yıl-maz için kesenin ağzını açmayan Ge-lir İdaresi ulusal radyoların yüzünü ise güldürdü. Hem Vergi Haftası’nın tanı-tımının yapıldığı hem de kayıt dışı ile mücadele vurgusunun yapıldığı reklam kampanyaları için dokuz ulusal radyo kanalına ödeme yapıldı. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 23. Ver-gi Haftası etkinlikleri için Türkiye gene-linde geniş tanıtım kampanyası düzen-lendi. “Vergisiz Kazanca İzin Vermeye-lim” sloganı ile 81 ilde 145 bin öğrenci Maliyeciler tarafından ziyaret edildi. 10 bin öğrenci vergi dairelerinde ağırlanır-ken futbol kulüplerinden de kampan-ya destek vermeleri istendi. 94 yerel te-levizyon kanalında 37 saniyelik reklam fi lmi gösterilirken, kayıt dışı mücadele-ye de dikkat çekildi. Kurumsal tanıtım fi lmi 81 ilde gösterilerek vergi dairele-ri vergi ödül töreni programları düzen-ledi. Öte yandan Gelir İdaresi Başkanlı-ğı mükellefi n taleplerine cevap vermek amacıyla on temel konuda görüşlerini almaya hazırlanıyor. Alınacak görüşler Maliye’nin yeni döneme ilişkin izleme-si gereken yol haritasına da etki edecek.

Günay, Berlin’de geleneksel Türk mutfağından yemeklerin sunulduğu Honça Restoran’ın açılı-şını da yaptı. Turizm alanında Türkiye’nin dün-yada çok tanındığını belirten Günay, bunun mutfak zenginliği ile daha da artırılması gerek-tiğini söyledi. Türk mutfağının bugüne kadar dünyada hak ettiği yeri alamadığını söyleyen “Avrupa’nın ortalarından Asya’nın ortalarına kadar çeşitli coğrafyaların bereketini bir tence-rede, bir kazanda buluşturan bir mutfak. Ama şu bir gerçek ki şimdiye kadar Türk mutfağı dünyada hak ettiği kadar temsil edilemiyordu. Son yıllarda en büyük gayretimiz artık mutfa-ğımızın da dünyada bilinir hale gelmesi” ifade-lerini kullandı. Anadolu Türk Mutfağı Derne-ği Başkanı ve aynı zamanda Honça Restoran’ın sahibi Adnan Şahin de amaçlarının geleneksel Türk mutfağını Almanya’da en iyi şekilde tem-sil etmek olduğunu ifade etti. KEMAL KURT BERLİN

- Uluslararası kredi derecelen-dirme kuruluşlarından Stan-

dard and Poor’s (S&P), Baden-Württemberg Eyaleti’nin uzun va-deli kredi derecesini‚ yüksek derece AA+’dan en yüksek derece AAA se-viyesine çıkardı. Eyaletin 2003 yılın-dan bu yana kredi derecesinin ilk kez AAA seviyesine yükseltilmesi pozitif bir etki yaparken, S&P’nin bu hamlesi Yeşiller-SPD koalisyon hükümetinin mali politikasına bir övgü olarak ka-bul ediliyor. BW’nin kredi derecesinin AA+ dan, AAA’ya yükseltilmesini de-ğerlendiren Eyalet Başbakan Yardım-cısı ve Ekonomi Bakanı Nils Schmid, “Kredi derecesinin yükselmesi yeni hükümetin uzun vadeli konsolidas-yon politikasının en iyi gösterge-si olup, aynı zamanda Almanya’nın güçlü ve stabil mali durumuyla ulus-lararası sermaye piyasalarına mü-kemmel erişimini simgeliyor. Eya-letimizin kredi derecesinin böyle bir düzeyde olması bize mali piyasalar-da daha olumlu sonuçları doğuracak-tır” şeklinde konuştu. Almanya gene-linde Baden-Württemberg eyaletinin yanı sıra Bavyera ve Saksonya eyalet-leri de aynı kredi derecesine sahip bu-lunuyor. TURGUT ADIM STUTTGART

-Dünyanın en büyük tu-rizm fuarı arasında gös-

terilen Berlin Uluslararası Tu-rizm Borsası Fuarı (ITB) baş-ladı. Bu yıl 46. düzenlenen fu-ara Türkiye’nin de yer aldığı 187 ülkeden 10 bin 644 şirket katılıyor. Bu yıl Mısır’ın part-ner ülke olduğu fuarda Türk stantlarını gezen Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Gü-nay, Türkiye’ye gelen turist sayısı açısından dünyanın ye-dinci sırasında bulunduğunu bundan sonra sayıyı artırmak-tan çok kaliteyi korumak gibi bir çaba içine girilmesi gerek-tiğini söyledi. Türkiye turizmi-nin 2012 hedefl erini de açık-layan Günay, “Geçen yıl 30 milyon civarında konaklama

oldu. Bu yıl rakamın 33 mil-yon civarında olacağını tah-min ediyoruz. Bizim için artık sayı artırmaktan çok kişi başı-na geliri arttırmak ve kaliteyi yukarda tutmak. Süründürü-lebilir bir turizm yapmak isti-yoruz” şeklinde konuştu. Öte yandan bu yıl fuar-da Türkiye standında ağırlık-lı olarak İzmir tanıtılacak. İz-mir fuar boyunca stantta, ta-rihi, kültürel ve doğal güzel-liklerinin tanıtımının yanı sıra EXPO adaylığı ile ilgi-li de bilgi veriliyor. İzmir’in en önemli simgelerinden biri olan Celsus Kütüphanesi’nin dev boyuttaki maketi şimdi-den ziyaretçilerin büyük ilgi-sini çekti. KEMAL KURT BERLİN

Maliye Bakanı’ndan Cem Yılmaz’a teşekkür mektubu

En büyük gayretimiz, Türk mutfağını dünyada bilinir kılmak

Göbeklitepe Berlin’de görücüye çıktı

‘Savaş geride kaldı bize turist gönderin’

BW’nin kredi derecesi AAA seviyesine çıktı

Turist sayısından çok kaliteyi artırmalıyız

SERKAN ŞAHİN BERLİN

-Turizm sektörünün takip ettiği en önemli fuarlar arasında gösteri-

len Berlin Uluslararası Turizm Borsası Fuarı’nda (ITB) Türkiye, turizmde sınıf atladığını gösterdi. TUROB Başkanı Ti-mur Bayındır, bir salonu kapatarak en büyük katılımcılardan olan Türkiye’nin Akdeniz’deki en büyük turistik desti-nasyon olduğuna dikkat çekti. Türki-ye ile rekabet içinde olan İspanya ile Yunanistan’ın geçen yıl olduğu gibi bu yıl da fi yat kırdığını belirten Bayındır, bu gelişmenin Türkiye’nin artık üst lig-de oynadığını göstermesi hasebiyle se-vindirici olduğunu kaydetti: “Özellik-le Arap Baharı ve Avrupa’daki kriz se-bebiyle fi yatları aşağı çekiyorlar. Bir za-manlar bizim fi yatlarımız ucuzdu. Ör-neğin bizde bir oda 100 lira ise Yuna-nistan ve İspanya’da 60-80 Euro ara-sında değişiyor. İşin açıkçası Türkiye turizmde sınıf atlıyor.” dedi. 2012 sezonunda turist sayısında ge-çen yılki rakamların üzerine çıkacak-larını bildiren TUROB Başkanı Bayın-dır, “Almanya ve Rusya, Türkiye’nin iki önemli pazarı. Buradan sonra Rus-ya Fuarı’na katılacağız. İşin rengi on-dan sonra belli olacak.” dedi. Arap

Baharı’yla turizmde kan kaybeden Mı-sır ve Tunus, ekonomik krizden henüz çıkamayan Yunanistan, Türkiye’nin önünü açtı. Fuarda en kalabalık hol İspanya ve Türkiye’nin holü oldu. Almanya’nın başkenti Berlin’de başla-yan ITB’ye 110 binden fazla kişinin zi-yaret etmesi bekleniyor. 188 ülkeden tur operatörleri, oteller, uçak şirketleri, online rezervasyon yapan internet site-leri başta olmak üzere 11 bin 163 fi rma, kuruluş, bakanlık, yerel yönetim ve tu-rizm örgütünün katılacağı fuarda Tür-kiye, 3 bin 79 metrekarelik stantta tanı-tım yapıyor. Fuarın ilk üç gününde tu-rizm profesyonellerine, son iki günün-de ise tatilcilere Türkiye’nin turizm de-ğerleri ve konaklama tesisleri tanıtıla-cak. 2012 sezonuna öncelik sözleşme-lerin imzalandığı ve aslında borsa nite-liğinde olan fuar, turist kabul eden şir-ketlerle turist gönderen tur operatörle-rinin pazarlıklarına sahne olacak. Yak-laşık 14 bin fuar katılımcısının hazır bulunacağı ITB Berlin’de dünya çapın-da 100 milyondan fazla insanın çalıştığı turizm sektörünün en son trendleri ko-nuşuluyor. Fuarda 180 ülkeden 11 bin-den fazla turizm fi rması, yeni ürün ve hizmetlerini dünyaya duyuruyor.

Yunanistan, Türkiye’denturist kapmak için fi yat kırıyor

Turizmin barometresi olarak kabul edilen Berlin Fuarı’nda bir salonu kapatan Türkiye, Akdeniz’deki ağırlı-ğını hissettirdi. Sektör temsilcileri, kriz sebebiyle otellerin kapandığı, tesislerin yenilenemediği Yuna-nistan ve İspanya’nın fuarda Türkiye’den daha ucuz fi yata tatil paketleri satmasını manidar buluyor.

Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (GİB) tanıtım kampanyası için ünlü komed-yen Cem YIlmaz’a herhangi bir be-del ödemediği öğrenildi. Edini-len bilgilere gö-re Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Yılmaz’a verdiği destekten dolayı teşekkür mektu-bu gönderecek.

SERBEST PİYASAÇARŞAMBA 17.00 7 MART 2012

DÖVİZ ALIŞ SATIŞ

ABD DOLARI 1,7870 1,7920

EURO 2,3430 2,3480

İSVİÇRE FRANGI 1,9350 1,9550

İNGİLİZ STERLİNİ 2,8000 2,8350

100 JAPON YENİ 2,1950 2,2400

DANİMARKA KRONU 0,3050 0,3250

İSVEÇ KRONU 0,2540 0,2750

AZERİ MANATI 1,8150 1,8400

AVUSTRALYA DOLARI 1,8700 1,9100

KANADA DOLARI 1,7700 1,8100

ALTIN ALIŞ SATIŞ

CUMHURİYET 640,00 649,00

REŞAT 647,00 672,00

24 AYAR KÜLÇE 96,20 96,55

22 AYAR 87,45 88,35

22 AYAR BİLEZİK 87,55 96,60

18 AYAR 72,08 72,34

14 AYAR 56,22 56,42

900 AYAR GÜMÜŞ 1,6830 1,7190

1 ONS ALTIN 1.673,00 $

HAM PETROL (BRENT)

122,13 $/Varil (Nisan 2012 teslimi)

BANKALARARASI PİYASA

ABD DOLARI ALIŞ: 1,7885 SATIŞ: 1,7935

ÇAPRAZ KURLAR1 ABD DOLARI 0.9464 AVUSTRALYA DOLARI5.6594 DANİMARKA KRONU 0.9178 İSVİÇRE FRANGI 6.7869 İSVEÇ KRONU 80.76 JAPON YENİ 1.0006 KANADA DOLARI 5.6739 NORVEÇ KRONU 3.7504 SUUDİ ARABİSTAN RİYALİ1.4888 BULGAR LEVASI3.3172 RUMEN LEYİ29.72 RUS RUBLESİ12260 İRAN RİYALİ 1 EURO= 1.3137 ABD DOLARI 1 KUVEYT DİNARI= 3.5919 ABD DOLARI 1 İNGİLİZ STERLİNİ= 1.5733 ABD DOLARI EURO DÖNÜŞÜM KURLARI 1.95583 ALMAN MARKI 40.3399 BELÇİKA FRANGI 40.3399 LÜKSEMBURG FRANGI 166.386 İSPANYOL PEZETASI 6.55957 FRANSIZ FRANGI 0.787564 İRLANDA LİRASI 1936.27 İTALYAN LİRETİ 2.20371 HOLLANDA FLORİNİ 13.7603 AVUSTURYA ŞİLİNİ 200.482 PORTEKİZ ESKÜDOSU 5.94573 FİN MARKKASI 340.750 YUNAN DRAHMİSİ 1 ÖZEL ÇEKME HAKKI (SDR) 1.54018 ABD DOLARI 2.7523 TÜRK LİRASI

DÖVİZ KURLARI MERKEZ BANKASI 8 MART 2012

DÖVİZİN CİNSİ DÖVİZ ALIŞ DÖVİZ SATIŞ EFEKTİF ALIŞ EFEKTİF SATIŞ 1 ABD DOLARI 1.7784 1.7870 1.7772 1.7897 1 AVUSTRALYA DOLARI 1.8760 1.8883 1.8674 1.8996 1 DANİMARKA KRONU 0.31421 0.31576 0.31399 0.31649 1 EURO 2.3363 2.3476 2.3347 2.3511 1 İNGİLİZ STERLİNİ 2.7969 2.8115 2.7949 2.8157 1 İSVİÇRE FRANGI 1.9345 1.9470 1.9316 1.9499 1 İSVEÇ KRONU 0.26059 0.26330 0.26041 0.26391 1 KANADA DOLARI 1.7779 1.7859 1.7713 1.7927 1 KUVEYT DİNARI 6.3354 6.4188 6.2404 6.5151 1 NORVEÇ KRONU 0.31284 0.31495 0.31262 0.31567 1 SUUDİ ARABİSTAN RİYALİ 0.47562 0.47648 0.47205 0.48005 100 JAPON YENİ 2.1981 2.2127 2.1900 2.2211 1 BULGAR LEVASI 1.1847 1.2003 - -1 RUMEN LEYİ 0.53171 0.53871 - -1 RUS RUBLESİ 0.05935 0.06013 - -100 İRAN RİYALİ 0.01439 0.01458 - -ALIM SATIMA KONU OLMAYAN DÖVİZLER TL KARŞILIĞI 1 SURİYE LİRASI - - - 0.03107 1 ÜRDÜN DİNARI - - - 2.5165 1 YENİ İSRAİL ŞEKELİ - - - 0.46786

Türk turizmcisi, dünyanın ilk ibadethane-si olarak kabul edilen ve halen arkeolojik ça-lışmaları süren Göbeklitepe’yi dünyaya tanıt-mak için Berlin’deki turizm fuarına katıldı. Ge-çen yıl fuarda Harran ile öne çıkan Şanlıurfa, bu yıl Göbeklitepe ile turist sayısını ikiye kat-lamayı hedefl iyor. Şanlıurfa Sanayi ve Tica-ret Odası Başkan Yardımcısı Cem Göncü, bu yıl 1 milyon turist beklediklerini söyledi. Geçen yılı 450 bin turistle tamamlayan Urfa’da halen 2 bin 200 yatak kapasitesi var. Göncü, bu ka-pasitenin 2 yıl içinde 3 bini aşacağını belirtti. Göbeklitepe’yi tüm dünyanın tanıdığını ancak Türkiye’nin yeterince tanımadığını vurgula-yan Göncü, elektrik, su gibi ihtiyaçların çözül-düğünü söyleyerek, “Turizm Bakanımız da bu yıl Turizm Haftası’nın açılışını Göbeklitepe’de yapacak.” dedi. Daha önce Urfa’daki yerleşim yerlerinin 7 bin 500 yıllık olduğu sanılıyordu. Ancak Göbeklitepe ile birlikte yerleşimin 11 bin yıl öncesine dayandığı ortaya çıktı.

ITB Berlin’de, turizm pazarında söz sahibi ülkele-rin yanı sıra bu sektörde adını duyurmak bir yana, adı terör, savaş, hastalık, ölüm ve yoksullukla anı-lan birçok ülke de boy gösterecek. Burma, Timor, Surinam gibi ülkelerin yanı sıra açlıkla savaşan bazı Afrika ülkeleri ve kapalı rejimleriyle tanınan ülkeler de turist çekebilmek amacıyla, rengârenk posterler, broşürler ve fi lmlerle stantlarının başın-da olacak. Terör olaylarının ve iç savaşın hüküm sürdüğü Irak, Suriye ve Sudan da, bu yıl ‘huzurlu’ ve ‘güvenli’ bir tatil için Almanları ülkelerine davet etmek üzere fuarda yerlerini alacak.

2012 sezonunda tu-rist sayısında geçen yılki rakamların üze-rine çıkacaklarını bildiren TUROB Baş-kanı Bayındır, “Al-manya ve Rus-ya, Türkiye’nin iki önemli pazarı. Bu-radan sonar Rus-ya Fuarı’na katı-lacağız. İşin rengi ondan sonra belli olacak.” dedi. FOTOĞRAF: AA, MEHMET GÜLDAŞ

Page 8: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

GÜNDEM08 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN

SAYFA TASARIM: HAKAN SOBACI

Nevruz’u kana bulayacaklardıİSTANBUL'DA TOPRAĞA GÖMÜLMÜŞ 15 KİLOGRAM PLASTİK PATLAYICI BULUNDU

-İstanbul Bayrampaşa'da PKK'yı da bünyesinde bulunduran te-

rör örgütü KCK'ya ait toprak altına sak-lanmış 15 kilogram plastik patlayıcı bu-lundu. Polisin başarılı operasyonu ile ele geçirilen patlayıcının, KCK tarafın-dan yaklaşan 21 Mart Nevruz Bayramı etkinliklerinde kullanılacağı öğrenil-

di. Nevruz'u kana bulamayı amaçlayan örgütün, polis operasyonları ile kamuo-yunda kaybolan prestiji-

ni yeniden kazanmak istedi-ği kaydedildi. Bulunan patla-

yıcılarla ilgili olduğu düşünülen 4 kişi gözaltına alındı.

Patlayıcıların ele geçirilmesine ne-den olan operasyon, bir KCK şüphelisi-nin ifadelerinde verdiği bilgilerden yola

çıkarak başladı. KCK şüphelisinin ifade-leri ve elde edilen istihbarat bilgilerin-den yola çıkan Emniyet, üst düzey te-rör örgütü üyelerini teknik ve fi ziki ta-kibe aldı. Operasyonun son aşamasında polis, Bayrampaşa'da Bauhouse alışve-riş merkezi yakınlarında bulunan yakla-şık 30 dönümlük Ferhatpaşa Çiftliği'nde dün arama ve kazı yaptı. Araziyi köpek ve dedektörlerle arayan polis, 10 ayrı noktayı kazdı. Kazılan 11. noktada siyah bir poşete sarılı kutu ele geçirildi.

Patlayıcının yaklaşık 15 kilogram ve C-4 olduğu öğrenildi. Patlayıcı madde-lerin üst düzey PKK yöneticileri tarafın-dan saklandığı öne sürüldü. Olay yerine gelen İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Ömer Köse, daha sonra açık-lama yapacağını söyleyerek, olay yerin-

den ayrıldı. Öte yandan İstanbul polisi, alınan istihbarat kapsamında Sarıyer'in Demirci köyü mezarlığında da KCK'ya ait mühimmat araması yaptı. Çalışma-lara jandarma ekipleri de eşlik etti. Her-hangi bir bulguya rastlanmayan arama-ya bugün de devam edileceği öğrenildi.

Öte yandan Bayrampaşa ve Sarıyer'de yapılan kazılarla ilgi-li 4 şüphelinin gözaltına alındığı öğ-renildi. 13 Ocak 2012 tarihinde de İstanbul'da, terör örgütü KCK'ya yö-nelik operasyonlar çerçevesinde Ata-türk Olimpiyat Stadyumu'nun he-men yanındaki ağaçlık alanda yapı-lan kazı çalışmasında yaklaşık 7 ki-logram A-4 türü plastik patlayıcı ile 2 adet fünye bulunmuştu. FAZLI MERT, YA-VUZ ŞAHİN, MUZAFFER SALCIOĞLU İSTANBUL

EMRULLAH BAYRAK ANKARA, CİHAN

-Terör örgütü PKK'nın aydınlara yönelik teh-ditleri devam ediyor. Örgütün hedefi nde-

ki son isim Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü. PKK'nın infazlarına yönelik açıklamalarıyla dikkat çeken Güçlü, örgüt tarafından tehdit ediliyor. İddi-aya göre Güçlü'yü ölüm listesine alan terör örgütü, 'özel tim' kurdu. Güçlü, örgüt tarafından tehdit edil-diğini doğruladı.

PKK'nın yaptığı iç infazlar konusunda TBMM Araştırma Komisyonu'na rapor sunan; Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'na bilgi veren İb-rahim Güçlü'nün açıklamalardan rahatsız olan terör örgütünün, sık sık mesaj göndererek tehdit ettiği or-taya çıktı. PKK'nın 'özel tim' kurduğu bilgisine ula-şan emniyetin, Güçlü'yü bilgilendirdiği öğrenildi. Örgüt tarafından tehdit edildiğini doğrulayan İbra-him Güçlü, PKK'nın hem grup ve hem de parti aşa-masında bütün Kürt örgütlenmelerini, kendi içinde-ki muhalifl eri düşman kabul ettiğini dile getirdi.

Son dönemlerde kendisi ile Kemal Burkay'ın Meclis İnsan Hakları Alt Komisyonu'nda yaptığı açıklamaların Türkiye'nin, bölgenin, dünyanın gün-demine yerleştiğini; konunun üzerinde tartışmala-rın yoğunlaştığını anlatan Güçlü, “Kürt aydınları ve siyasetçilerinin büyük bir kesimi, PKK hakkında yıl-lardır açıkça yazdığım ve her yerde dile getirdiğim görüşlerimi, Meclis'te ve Diyarbakır Savcılığı'nda da dile getirmemden sonra; bu görüşlerime karşılık demokrasi ve eleştiri anlayışıyla bağdaşmayan karşıt görüşler sundular. Bazı Kürt aydın ve siyasetçileri, 'PKK sorunu bir iç sorunumuzdur, bu sorunu baş-kalarıyla konuşmamalıyız' diyorlar. Oysa 21. yüzyıl-da insan hak ve özgürlüklerini, halkların ve milletle-rin kendi kaderlerini tayin hakkını ilgilendiren hiç-

bir sorun, iç sorun değildir. Bu sorunların hepsi ev-rensel sorunlardır.” şeklinde konuştu.

“Kürt örgütü olması halinde bile PKK'nın Kürt-lere ait olmayan platformlarda eleştirilmemesi gere-kir.” düşüncesinin demokrasiye aykırı, insan hak ve özgürlükleri konseptine de karşıt ve yanlış olduğu-nu vurgulayan Güçlü, PKK'nın devletin örgütü ola-rak yapılandırıldığını halen anlamayan Kürt siyaset-çi ve aydınlarına Öcalan'ın açıklamalarına bakma-larını istedi. Güçlü şunları söyledi: “Bazı Kürt ay-dınları ve siyasetçileri PKK katliamlarını sıradan bir olay olarak değerlendiriyor. Bu Kürt aydın ve siya-setçilerin, vicdanları olmadığı kesin. Ayrıca bunların PKK'ya çıkarcı bir yaklaşım içinde oldukları tartış-masızdır. ‘Kürtlere ait olmayan platformlarda PKK eleştirilmemelidir.' diyen Kürt aydınları ve siyasetçi-leri, Kürt platformlarında, özellikle de PKK'nın bu-lunduğu ve tertiplediği platformlarda da konuşmu-yorlar, susuyorlar, PKK'yı eleştirmiyorlar. Bundan bir dönem önce Diyarbakır'da Kürt Konferansı ya-pıldı. Bu konferansa birçok Kürt siyasetçi ve aydın da katıldı. Yıllar sonra oluşan bu platform, hesap-laşma, muhasebe, ortak kararlara ulaşma platformu olmalıydı. Muhasebe edilecek ve yargılanacak güç de PKK idi. Ne yazık ki o konferansta PKK hiçbir şekilde eleştirilmedi.”

Kendini ve Kemal Burkay'ı eleştiren Kürt aydı-nı ve siyasetçilerinin karşı görüş de ileri süremediği-ne dikkat çeken Güçlü, “Yazdıklarımızın ve dile ge-tirdiklerimizin doğru olup olmadığı konusunda bir irade beyanında bulunmuyorlar. Örneğin, PKK'nın Kürt lideri Ferit Uzun'u öldürmediğini, PKK Mer-kez Komite üyeleri Haki Karer, Çetin Güngör, Re-sul Altınok, yüzlerce Kürt yurtseverini ve diğerlerini öldürmediklerini ileri süremiyorlar.” dedi.

PKK, Güçlü için ‘özel tim’ kurdu

Silivri Cezaevi’ne hastane kurulduGÖKSEL GENÇ İSTANBUL

-Ergenekon ve Balyoz davası sanıklarının kaldığı Avrupa'nın en büyük cezaevi olan Silivri Cezaevi

Kampüsü içerisine hastane kuruldu. 30 yatak kapasiteli hastanede cezaevinde rahatsızlanan tutuklu ve hüküm-lülerin ilk müdahaleleri yapılacak. Ergenekon soruştur-ması kapsamında açılan Oda TV davasından tutuklu bulunan Kaşif Kozinoğlu'nun 12 Kasım 2011'de Silivri Cezaevi'nde hayatını kaybetmesi tartışmalara neden ol-muştu. Kozinoğlu, cezaevinde yapılan ilk müdahalenin ardından Silivri Devlet Hastanesi'ne kaldırılmış, ancak müdahalelere rağmen kurtarılamamıştı. Kozinoğlu'nun ölümü ardından Adalet ve Sağlık bakanlıkları cezaevine hastane kurulması için harekete geçti. Çalışmaların ta-mamlanmasının ardından hastane 1 Mart itibarıyla hiz-mete başladı.

Başhekimliğine Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Doktor Çağrı Dalkı-lıç getirildi. Bazı poliklinik hizmetlerini vermeye başla-yan hastaneye 13 uzman doktor atandı. İdari yönden bağımsız olan hastanenin laboratuvar ve teknik altyapı-sı ise Silivri Devlet Hastanesi'nden karşılandı. Önümüz-deki dönemlerde hastanaye MR ve tomografi cihazla-rı da alınması planlanıyor. Böylelikle hastalar kilometre-lerce uzaklıktan büyük hastanelere bu işlemler için git-mekten kurtulacak. Henüz yataklı hasta alamayan has-tane, gerekli donanımın tamamlanmasının ardından ya-tan hastalara da hizmet verebilecek. Böylelikle halen Si-livri Devlet Hastanesi'nde tedavi gören Ergenekon da-vası sanıkları Mehmet Haberal ve Levent Ersöz'ün ceza-evi dışına çıkmadan tedavisi görülebilecek.

-Mısır Çarşısı'nda meydana gelen patlamayla ilgili davada Yargıtay'ın bozma kararları sebebiyle 3. kez

yapılan yargılamada savcı, Pınar Selek'e müebbet hapis cezası istendi. Eminönü'ndeki Mısır Çarşısı'nda 9 Tem-muz 1998 tarihinde meydana gelen patlamada 7 kişi ha-yatını kaybetmiş, 127 kişi ise yaralanmıştı. Patlamayla il-gili olarak yargılanan Pınar Selek, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından bir süre tutuklu yargılanmasının ardından beraat kararı almıştı. Beraat kararı Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından 3 kez bozulan Pınar Selek'in yeni-den yargılanmasına devam edildi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya hiçbir sanık katılmadı.

Duruşmada esas hakkındaki görüşü sorulan Sav-cı Mehmet Ali Uysal, sanıklar Pınar Selek, Abdülmecit Öztürk, Heval Öztürk ve Kadriye Fikret Sevgi'nin, 28 Aralık 2005 tarihinde verilen mütalaası doğrultusunda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılma-sını talep etti. Sanıkların mensubu oldukları silahlı terör örgütünün amacı doğrultusunda Mısır Çarşısı eylemini gerçekleştirdikleri ve örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğü içerisinde yer aldıkları belirtildi.

Mütalaaya karşı görüşü sorulan Pınar Selek'in avu-katı Akın Atalay, “Müvekkilimiz hakkında daha önce direnme kararı verildi. Bu nedenle, verilen mütalaa yok hükmündedir.” dedi. Mahkeme, duruşmayı 1 Ağustos 2012 tarihine erteledi. YAKUP ÇETİN İSTANBUL

Pınar Selek’e ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi

Cem Uzan’a nitelikli zimmetten 18 yıl hapis cezası istedi-İmar Bankası'ndan kendi hesabına para akta-

rarak zimmet suçu işlediği iddia edilen Cem Uzan'ın yargılandığı davada savcı mütalaasını verdi. Cumhuriyet Savcısı Selamettin Celep, Cem Uzan'ın nitelikli ve teselsülen banka zimmetinden 18 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanmasını istedi. İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 18 sanıklı da-vada savcı, dava dosyasına ilişkin delillerin toplan-dığını ve ifadelerin tamamlandığını belirterek, esas hakkındaki görüşünü açıkladı. HABER MERKEZİ

Polisin başarılı operasyonu ile ele geçirilen patlayıcının, KCK tarafından yakla-şan 21 Mart Nevruz Bayramı etkinliklerinde kullanılacağı öğrenildi. Bulunan patlayıcılarla ilgili olduğu düşünülen 4 kişi gözaltına alındı.

Fotoaltı: Polis, Bay-rampaşa ilçesinde bulunan 30 dönüm-lük Ferhatpaşa Çiftliği'nde köpek ve dedektörlerin de yardımıyla 10 ayrı noktada kazı yaptı. Kazılan 11. noktada siyah bir poşete sarılı kutu içinde 15 kilog-ram ağırlığında C-4 tipi patlayıcı bulundu.FOTOĞRAF: ZAMANONUR ÇOBAN

FOTO

ĞRAF

: AA,

ERH

AN E

LALD

I

Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü’nün açık-lamalardan ra-hatsız olan te-rör örgütü-nün, sık sık me-saj göndererek tehdit ettiği or-taya çıktı.FOTOĞRAF: CİHAN,İSMAİL AVCI

Page 9: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

POLİTİKA09 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN

SAYFA TASARIM: DURMUŞ ÖZELÇİ

Milyonlarca insanın dualarıyla ayaktayım

Merve Kavakçı, Meclis’ten haklarının iadesini istediİBRAHİM ASALIOĞLU ANKARA

-28 Şubat sürecinde milletvekilliği düşü-rülen Merve Kavakçı, haklarının iadesi

için Meclis’e başvurdu. Dilekçeyi işleme alan Meclis Başkanlığı, önümüzdeki günlerde so-runa nasıl bir çözüm bulacağını kararlaştıra-cak. Kavakçı’ya ‘iade-i itibar’ anlamına gele-cek kararın Meclis Genel Kurulu veya Baş-kanlık Divanı’nda alınabileceği belirti-liyor. Olumlu karar çıkması duru-munda Kavakçı, maaş gibi öz-lük haklarına ilave olarak pa-saport, milletvekili kartı, mil-letvekili albümünde fotoğra-fının yayınlanması, VİP’ten geçebilme, sağlık hizmetle-rinden yararlanma ve SGK ile ilgili diğer şartları tutuyor-sa milletvekili emeklisi olma gibi eski milletvekillerinin sahip olduğu bütün haklardan yararlanacak. 18 Nisan 1999’da kapatılan Fazilet Partisi’nden İstan-bul milletvekili seçilen Merve Kavakçı’ya, ba-şörtülü olduğu gerekçesiyle Meclis’te yemin ettirilmedi. Kavakçı’nın vekilliği daha sonra Bakanlar Kurulu’ndan izin almadan ABD va-tandaşı olduğu gerekçesiyle 14 Mart 2001’de düşürüldü. Kavakçı, bu süre zarfından ma-aş dahil hiçbir özlük hakkından istifade ede-medi. Son Başkanlık Divanı’nda tutuklu mil-letvekillerine maaş ve özlük haklarının veril-mesine ilişkin karar alınmış, bu kararın ardın-dan Kavakçı’ya da ‘iade-i itibar’ yolu günde-me gelmişti. Başvuruyu değerlendiren Mec-

lis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, Merve Kavakçı’nın haklarının bir an önce iade edilmesi gerektiğini söyledi. Üs-tün, “Olağanüstü dönemlerde alınan karar-ları ortadan kaldırmak demokratik sistemin görevidir. Meclis, Merve Kavakçı’nın itibarı-nı iade etmekle aslında kendi itibarını iade et-miş olacaktır.” dedi. Üstün, Kavakçı’nın ve-

killiğinin düşürülmesine neden olan va-tandaşlık engeli ortadan kalktığı için

Genel Kurul’un kendi işlemini or-tadan kaldırabileceğini düşünü-yor. Üstün, “Bu talebi herkes yapabilir. Genel Kurul kendi işleminin dayanağının ortadan kalktığını düşünüyorsa önce-

ki kararını ortadan kaldırabilir. Milletvekilliğinin düşürülme ka-

rarı ortadan kalktıktan sonra olu-şacak yeni duruma göre Başkanlık Di-

vanı toplanıp özlük haklarını iade edebilir.” diye konuştu. Meclis İdare Amiri ve AK Par-ti Çorum Milletvekili Salim Uslu da, ‘görev yaptığı sürede cari mevzuata göre emeklilik hakları dahil ücret alacakları ve sair ödeme-lerinin iade edilmesi’ konusunda Kavakçı’nın dilekçesine olumlu cevap verilmesi gerektiği-ni kaydetti. Divanda tutuklu milletvekilleriy-le ilgili alınan karar, Kavakçı’nın AİHM’den aldığı karar veya yemin etmeden ölen mil-letvekilleriyle ilgili kararların buna em-sal gösterilebileceğini ifade eden Uslu, “Ka-vakçı bir sivil darbeyle önce vatandaşlıktan çıkarıldı, sonra vekilliği düşürüldü.” dedi.

Fransa’da 21 gün komada kalan CHP PM üyesi Kerem Oktay, sağlığına kavuşma-sındaki en büyük etkenin milyonlarca insandan aldığı dualar olduğuna inanıyor.

FOTO

ĞRAF

: AA

Erdoğan: Bize ömürbiçecek olan sadece Allah’tır

BİRİNCİ SAYFADAN DEVAM

-Başbakan Tayyip Erdoğan, partisi-nin genişletilmiş il başkanları top-

lantısının açılışında gündemdeki konu-ları değerlendirdi. Türkiye'nin terör soru-nunu çözmek için uzun süredir büyük bir kararlılıkla gayret gösterdiklerini belirten Erdoğan, 'demokratik açılımı' hatırlat-tı. 2010'da hükümet olarak 'Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi' adı altında, bu sorunu köklü şekilde çözmek üzere yeni ve ka-rarlı bir süreci başlattıklarını anlatan Baş-bakan, hükümete verilen desteği asla he-ba etmek niyetinde olmadıklarına işaret etti. Ancak Türkiye'nin karşısında sadece eli silahlı bir terör örgütü olmadığını vur-gulayarak şunları kaydetti: "Karşımızda uyuşturucu trafi ğini yöneten, uluslararası karteller tarafından taşeron olarak kulla-nılan bir örgüt var. Karşımızda, ülke için-deki birtakım çeteler tarafından kullanıl-mış, ülke içindeki bazı karanlık odaklara taşeronluk yapan bir örgüt var. Biz sade-ce dağdaki teröristle değil, işte onun ar-kasındaki bu kirli ellerle, onun arkasında, ipleri elinde tutan kirli odaklarla da mü-cadele ediyoruz." Erdoğan, Türkiye'de herkesin terörün bitmesini istediğini an-cak silah tüccarlarının bunu istemediğini de dile getirdi. Muhalefetin de terörü ‘si-yasi istismar aracı' olarak kullandığını ifa-de ederek, "MHP, bu süreçte bize destek vermedi. Neden? Ya siz şehit cenazele-rinden rahatsız değil misiniz? Aynı şekil-de CHP, en başından itibaren bu mesele-nin çözümü için attığımız adımların kar-şısında oldu. Aynı şekilde BDP, beslendi-ği bataklık kurutulacağı için bu meselenin çözümünün tam karşısında oldu, çözüm süreçlerini sabote edecek söylemler içine girdi." diye konuştu. Başbakan, ardından Taraf'ta yer alan "Stratfor, doktorlarının Erdoğan'a iki yıl biçtiğini yazdı" şeklinde-ki habere temas etti. ‘Kadere inanmış bir parti' olduklarına vurgu yaparak şu tep-kiyi gösterdi: "Bu canın sahibi Allah'tır. Emanetini geri alacak olan da sadece ve sadece Allah'tır. Biz tehditlere boyun eğ-medik, boyun eğmeyiz. Bize ömür biçe-cek olan da sadece ve sadece Allah'tır. Biz Allah'ın şu hükmüne yürekten inandık ve inanıyoruz; ecel geldiğinde ne bir saat ileri alınır ne de bir saat geri. Söylentilere kanıp bize ömür biçenler, cüretkâr olduk-ları kadar büyük de bir küstahlık içinde-dir. Bu söylentileri manşetlerine taşıyan-lar da, bu mihrakların taşeronluğunu ya-

panlar da aynı şekilde büyük bir küstah-lığın içindedir." Başbakan Erdoğan, ba-zı kafe ve restoranlarda bulunan müzik kutularını da hatırlatarak, atılan bir lira karşılığında seçilen şarkının dinlendiği-ni anlattı. "İşte şu anda tıpkı o bir lirayla çalışan müzik kutuları gibi manşet atan, köşe yazısı yayınlayanlar var." dedi. ‘28 Şubat sürecinde Washington'da fah-ri askerî ataşe gibi çalışan gazetecilerin bugün demokrasi havarisi olarak, darbe karşıtı olarak arz-ı endam ettikleri' eleş-tirisini yönelterek, "O zaman neredey-diniz?" diye sordu ve ekledi: "28 Şubat sürecinde attığınız manşetler, yaptığınız haberler, altına imzanızı attığınız provo-kasyonlar hafızalardan silinmedi.”

Başbakan Tayyip Erdoğan, Taraf Gazetesi’nin önceki gün Stratfor’u kaynak göstererek “Doktorları Erdoğan’a iki yıl biçti.” şeklinde verdiği habere sert tepki gösterdi. “Söylentilere kanıp bize ömür biçenler, cüretkâr oldukları kadar büyük de bir küstahlık içindedir.” diyen Erdoğan, emanetini geri alacak olanın sadece Allah olduğunu vurguladı.

Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu'nun da tutuklu gazeteciler üzerinden Türkiye'yi dün-yaya şikâyet ettiğini kaydetti. Kılıçdaroğlu'nun özellikle yurtdışında, "Türkiye'de 100'den fazla gazetecinin tutuklu olduğunu" ifade ettiğine işaret eden Erdoğan, şöy-le konuştu: "(Bu 105 kişiden) 25 kişi hükümlü, 70 kişi tutuklu ve yargılaması devam ediyor. Bu listedeki 6 kişinin cezaevlerinde kaydı yok, yani hayali isimler. Yine bu lis-tedeki 4 kişi de tahliye edilmiş. Şurası son derece önemli; bu 105 kişilik listedeki isim-lerden, sadece 6 tanesinin basın kartı var. Bu listedeki 69 kişi PKK/Kongra-Gel/KCK örgütüyle ilişkilendiriliyor. 7 kişi THKP/C ile ilişkilendiriliyor. 4 kişi DHKP/C ile, 11 kişi Devrimci Karargâh evleri ile 4 kişi MLKP ile ilişkilendiriliyor. Bu 105 kişilik lis-tede, son dönemde darbeye hazırlık iddiasıyla tutuklu yargılanan 2 gazeteci de yok. Onların isimleri listeye alınmamış. Geliyorum hüküm ve iddialara; 'PKK üyelerine bilerek ve isteyerek yardım etmek', ‘terör örgütüne üye toplamak'." ANKARA ZAMAN

Gazeteci denilen 105 tutukludan sadece 6 tanesinin basın kartı var

Başbakan Tayyip Erdoğan, partisi-nin genişletilmiş il başkanları top-lantısının açılı-şında gündem-deki konuları de-ğerlendirdi. Terör konusunda mu-halefet partileri-ne yüklendi.FOTOĞRAF: ZAMAN, ALİ ÜNAL

Kavakçı’ya ‘iade-i itibar’ anlamı-na gelecek kara-rın Meclis Ge-nel Kurulu veya Başkanlık Divanı’nda alı-nabileceği belir-tiliyor. FOTOĞRAF: AA

ği belirti-uru-z-

-gibi lduğu

killiğinintand

Gt

Mrarı

şacak y

-CHP'nin en genç Parti Meclisi (PM) üyesi Ekrem Kerem Oktay (30), Fransa'da Ermeni iddialarını

inkârı suç sayan tasarı aleyhine lobi yaparken hiç bekle-mediği bir olay yaşadı. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğ-lu ile aynı arabadayken bir anda ateşi yükselen ve dili dö-nen Oktay'a ilk müdahaleyi bizzat Hisarcıklıoğlu yaptı. 2 gün komada kaldı, 19 gün boyunca da uyutularak yapay komada tutuldu. Doktorlar tam bir teşhis koyamadı an-cak yeniden sağlığına kavuşması onları bile şaşırttı. Uzun tedavi sürecinin ardından Ankara'ya dönen Oktay, yaşa-dıklarını Zaman'a anlattı. Doktorların kendisine, “Bu tür mücadeleleri kazanamayan çok genç var.” dediğini be-lirten Oktay, “Genç ve mücadeleci olmam, ağır tedaviye karşı büyük bir avantaj oldu. Ancak, nihayet yer gök dua ile... Beşer de... Bilincim açıldığından beri milyonlarca in-sanın dualarını almış olmamın manasının farkındayım. İnşallah bunca duanın ağırlığını layıkıyla taşırım.” diyor.

Oktay, yoğun bakım dönemine ilişkin zihninde ka-lanları, “Hatırladığım tek şey beyaz, bembeyaz bir ışık. Bir de çok yer değiştirmişim gibi hissediyordum, kâh havada, kâh karada. Çok yoruldum her yer değiştirdi-ğimde.” sözleriyle özetliyor. Kendisine geldikten son-ra yaşadığı duyguları ise şöyle anlatıyor: “Şimdi demek ki eldeki veriler hakikâti kavramaya yeterli olamaya-biliyormuş. Hayatın tahlilleri farklı. Hepsinin üzerin-de de hükümran olan biz değiliz.” HABİB GÜLER ANKARA

21 GÜN KOMADA KALAN CHP’Lİ OKTAY:

‘Eğitim yasasını sevgi ortamında çıkaralım’-CHP, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran yasa teklifi ni

geciktirmeye çalışıyor. Teklifi n görüşüldüğü Eği-tim Komisyonu’nda sık sık tartışmalar yaşanıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, teklife ilişkin dün bir açıklama yaparak bu görüntüye son verilmesini istedi. Kılıçdaroğlu, “Eğitim yasamızı bir barış, sevgi, hoşgörü ortamında çıkaralım. Bizim nesillere gelecek kuşağa gü-zel bir armağanı olsun bu.” dedi. Kılıçdaroğlu, düzen-lediği basın toplantısında, partisince 25 ilde bin 200 kişi üzerinde yapılan ‘4+4+4’ teklifi ne ilişkin anketin sonuç-larını açıkladı. Araştırmaya katılanların yüzde 91,1’inin “Size çocuklarınızın veya yakınlarınızın bu kanundan nasıl etkileneceğiniz konusunda yeterince bilgi verildi mi?” sorusuna “Hayır” cevabını verdiğini savundu. Yeni bir anayasa yapmak için izlenen uzlaşma yolunun, eği-tim konusunda uygulanmasını isteyen CHP lideri, “Çı-kıp bir Allah’ın kulu şunu söylemeli: ‘Biz bu yasa teklifi ni şu gerekçeyle veriyoruz’ Biz bilmiyoruz, kimse de bilmi-yor.” çağrısında bulundu. Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın önceki gün grup toplantısında yaptı-ğı “Beni imam hatip okulu mezunu olarak üniversiteye almadılar. Bana ‘Gideceksin bir de lise bitireceksin’ de-diler. Bize hendek atlattılar, neler yaptılar neler...” açık-lamasını da eleştirdi. CHP lideri, şu ifadeleri kullandı: “Sayın Başbakan anlatımınızdan anlıyoruz ki bunun 28 Şubat süreciyle bir ilgisi yok. 40 yıl önce yaşadığınız bir travma sizi büyük ölçüde etkilemiş. 40 yıl önce yaşanan bir travmayı 40 yıl sonra bir kin duygusu eşliğinde parla-mentoya taşımak doğru mudur?” ANKARA ZAMAN

TBMM’ye ‘Dersim’ başvurusu 700’ü aştıHABİB GÜLER ANKARA

-1938 yılındaki Dersim olaylarını bir alt komisyon ku-rarak araştırma kararı alan Meclis’e şikayet dilekçe-

si yağıyor. 700’ü aşan dilekçelerde birbirinden ilginç olay-lar anlatılıyor ve taleplerde bulunuluyor. Olayların elebaş-larından olan Kopo Hüseyin’in torunları da gönderdikle-ri dilekçede dedelerinin mezar yerinin bulunması ve ai-leden özür dilenmesi talebinde bulundu. TBMM Dilekçe Komisyonu bünyesinde Dersim Alt Komisyonu’nun ku-rulması kararı, olaylar sırasında mağdur olmuş aileleri ha-rekete geçirdi. Komisyon uzmanları, gelen dilekçeleri tek tek inceleyerek gerekli işlemleri yapıyor. Olayların elebaş-larından Kopo Hüseyin’in yeğeni Ali Haydar Koç da ko-misyona bir dilekçe gönderdi. Amcası Nuro’nun Dersim olaylarının ilk başladığı yıllar olan 1926’da ‘barış elçisi’ ol-masına rağmen idam edildiğini, amcası Kopo Hüseyin’in Dersim harekatından sonra, diğer amcası Hüseyin’in de yine aynı tarihlerde teslim olmasına rağmen öldürüldü-ğünü anlatan Koç, “Yüzyıla yakın zamanı alan dışlan-mışlığımızın devlet ve kamu vicdanında sorgulanmasını, maddi ve manevi zararlarımızın tazminini, suçlanan, öl-dürülen sürgün ve hapislerde süründürülen yakınlarımı-zın ve tüm yöre halkının itibarının iadesini arz ederim.” görüşlerine yer verdi. Dilekçesinde, barış ve kardeşlik adına teslim olan amcasının aldatılarak idam edilmesiy-le güvensizlik ve düşmanlık duygularının körüklenmesi-ne sebebiyet verildiğine işaret eden Koç, bu nedenle aile-den özür dilenmesini istedi. Koç ayrıca amcası Nuro’nun asılması nedeniyle maddi ve manevi yıkımlarının taz-minini, mezar yeri gizli tutulan amcasının mezar yerinin gösterilmesini ve amcasının itibarının iadesini talep etti.

Page 10: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

Gannuşi: Esed rejimini destekleyen İran, yanlış yapıyor

DIŞ HABERLER10 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN

Bingazi’de toplanan kabile liderleri ve milis komutanları-nın özerk yönetim ilanı, bölge sakin-leri tarafından se-vinçle karşılandı. Ancak bu adımın ülkeyi parçalan-maya götürebile-ceğinden korkulu-yor. FOTOĞRAF: EPA, MOHAMED ELRYANI

CUMALİ ÖNAL KAHİRE

-Muammer Kaddafi ’nin devril-mesinden sonra istikrara kavu-

şamayan Libya’da kabile liderleri ve milis komutanları, zengin petrol kay-naklarına sahip ülkenin doğusunda yarı otonom bir bölge ilan etti. Kaddafi karşıtı gösteri ve ayaklanmalar sırasın-da muhalefetin kalesi durumuna ge-len Bingazi’de toplanan kabile lider-leri, milis komutanları ve bazı siyaset-çiler, özerklik ilanını binlerce kişinin önünde yaptı. Bölgeyi yönetecek kon-seyin başkanlığına ise uzun süre hapis yatan siyasî mahkûmlardan Ahmet el-

Zübeyir getirildi. Kaddafi ’nin öldürül-mesinden altı ay sonra yaşanan bölün-me tehlikesinin diğer bölge ve kentle-re sıçramasından endişe ediliyor. Kaddafi yönetimi sırasında baş-kent Trablus’un gölgesinde kalan Bin-gazi merkezli ülkenin doğu bölge-si, tarihi ve kabile yapısı olarak da ül-kenin geri kalanıyla büyük farklılık-lar gösteriyor. Yeni bölgenin yönetimi için bir konsey oluşturduklarını duyu-ran liderler, bölgelerinin Kaddafi ’nin doğduğu kent Sirte’den Mısır sınırı-na kadar olan bölgeyi kapsadığını be-lirtiyor. Başkent Trablus ve diğer pek

çok kentte silahlı gruplar, kontrolü, merkezî Milli Geçiş Konseyi’ne dev-retmeyi reddediyor. Bu durum da ül-kede fi ilî bir bölünmenin yaşanması-na sebep oluyor. Milli Geçiş Konse-yi üyesi olan Ahmet el-Zübeyir, dün-kü Konsey toplantısı sırasında yaptığı konuşmada bölgenin haklarını koru-yacaklarını, ancak uluslararası konu-larda Milli Geçiş Konseyi’ni tanıdıkla-rını ifade etti. Konsey toplantısı sıra-sında haziran ayında yapılması plan-lanan 200 üyeli parlamento seçimle-rinde doğu bölgesine 60 sandalye ve-rilmesi de reddedildi.

Doğu Libya

özerklik ilan etti

ALİ H. ASLAN WASHİNGTON

-ABD Başkanı Barack Obama, İran ve Suriye'ye askerî müdahale isteyenleri ‘savaş tamtam-

ları' çalmakla suçlarken, ‘İsrail'in arkasındayız' la-fını ise ‘genel' manasında söylediğini, somut bir askerî operasyonu kastetmediğini vurguladı. Oba-ma, "Muayyen bir askerî eylem için masaya koydu-ğumuz bir askerî doktrin değildi. İsrail'in güvenliğini çok önemseme noktasındaki tutarlı pozisyonumu-zun yeniden ifadesiydi." dedi. Başkan Obama, Beyaz Saray'da salı günü yaptığı basın toplantısında İran'ın nükleer silah edinmesini önleme siyaseti güttüğü-nü, bu amaçla yaptırımları giderek artırdığını belir-terek, "Şu aşamada inancım odur ki sorunun diplo-matik çözümü için hâlâ bir fırsat penceresi mevcut." diye konuştu.

Cumhuriyetçi başkan aday adaylarının savaşla il-gili ‘çok rahat', ‘bol keseden atarak' ve ‘boş' konuş-masını eleştiren Obama, ‘Onların fazla sorumluluk-ları yok. Başkomutan değiller.. Bu bir oyun değil.' eleştirisinde bulundu. İktidarı süresince savaş açma-dığını hatırlatan Obama, ‘Savaş tamtamları çalanlar, Amerikan halkına bunun maliyetlerinin ve getirileri-nin ne olacağını da açıkça ilan etmelidir.' dedi. Bazen savaşın gerekli olduğunu söyleyen Obama, ‘Ama biz bunu dikkatsizce yapamayız.' diye eklerken, ‘dikkat-li, makul ve mutedil' bir çizgi izlemeyi sürdüreceği-ni kaydetti.

SURİYE'YE ASKER GÖNDERME PLANI YOKSuriye'de cereyan edenleri ‘yürek sızlatıcı' ve ‘utanç verici' olarak nitelendiren ABD başkanı, tüm dikta-törler gibi Esed'in de birgün alaşağı olacağını ifade ederken, ‘Ancak bu problemlerin herbirini çözmenin asker sevk etmek olduğu düşüncesi geçmişte doğru olmamıştı, bugün de doğru değil.' şeklinde konuş-tu. Suriye'deki durumun Libya'dakinden ‘çok daha kompleks' olduğunu öne süren Obama, ‘Kimilerinin önerdiği gibi bizim tek tarafl ı bir askeri müdahaleye girişmemiz, ya da meseleye basit bir çözüm olduğu-nu düşünmemiz, bence yanlış olur.' dedi. ABD Baş-kanı, hükümetinin Suriye rejimine baskı ve halkına insanî yardım yönünde uluslararası camiayı harekete geçirme çalışmalarına vurgu yaptı.

‘İsrail’in arkasındayız’ demek İran’a saldırı değil

Başkan Obama, İran konusunda askeri operasyonu kastetmediğini söyledi.

Tunus’ta Nahda hareketinin lideri Raşid Gannuşi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ziyareti önce-sinde Cihan’a konuştu.

KADİR UYSALOĞLU TUNUS CİHAN

-Arap Baharı'nın ilk hal-kası Tunus devriminden

sonra iktidara gelen Nahda hareketinin lideri Raşid Gan-nuşi, Suriye'de Beşşar Esed re-jimini destekleyen İran yöne-timini eleştirdi. Cumhurbaş-kanı Abdullah Gül'ün ziyare-ti öncesinde Cihan'a konuşan Gannuşi, Ortadoğu'nun ge-leceği konusundaki kaygıları-nı dile getirdi. İran-Suriye da-yanışmasının tetikleyeceği bir mezhep geriliminden endişe ettiğini vurgulayan Gannuşi, İran'ın bir "devrim ülkesi" ol-masına rağmen "Suriye dev-rimi" konusundaki karşı tutu-muyla yanlış yaptığını anlattı. Nahda lideri, İran'ın Suriye'de rejimin değil halkın yanında yer alması gerektiğini söyler-ken, Suriye'deki şiddet olay-

larıyla ilgili olarak, " H e r g ü n

o n l a r -

ca Suriyeli katlediliyor. Esed, günah işliyor." diye konuştu. Suriye konusunda Batı'yı da eleştiren Gannuşi, "Batı'nın söz söylemekten başka bir şey yaptığını görmüyoruz." ifade-lerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Abdul-lah Gül'ün ziyareti önce-si Türkiye'ye övgüler yağdıran Raşid Gannuşi, "Şu anda bü-yük bir şevkle dostumuz Abdul-lah Gül'ün ziyaretini bekliyoruz. Tunus halkı Türk misafi rlerimizi bağrına basacak." dedi. Türkiye ile ilişkilerinin çok iyi olduğunu ve iki ülke arasında birçok alan-da yardımlaşma ve yakınlaşma olduğunu ifade eden Gannuşi, Tunus halkının Türkiye'nin kal-kınmasını ve tecrübesini büyük takdirle takip ettiğini belirtti.

Tunus Meclisi'nin şu anda yeni bir anayasa yapmaya yo-ğunlaştığını belirten Nahda li-deri, yeni anayasada İslam'ın demokrasi ve modernizmle uyumlu olduğunu gösterme-ye çalıştıklarını, fakat bu ana-yasada "laiklik ve sekülerizm" maddelerinin yer almayaca-ğını vurguladı. Tunuslu devlet adamı, bu süre zarfında başta

Türkiye ve İngiltere ol-mak

üzere birçok ülkenin anayasa-sını incelediklerini; ancak ya-pacakları yeni anayasanın hiç-bir ülkenin anayasasının kop-yası olmayacağını ve Tunus'un yapısına uygun özgün bir ana-yasa olacağını ifade etti. Gan-nuşi, "Tunus'un İslami ve mo-dern mirasının haritasını çıka-rarak, ülkenin dokusuna uy-gun bir anayasa yapmayı ar-zu ediyoruz. Önceki (mevcut) anayasadaki olumsuz madde-leri elimine ediyoruz." dedi.

Batı'daki, "Nahda, ülke-yi radikalleştiriyor" yönünde-ki eleştirilere de cevap veren Gannuşi, "Bizim için önem-li olan, anayasamızın Tunus halkının iradesini yansıtan bir anayasa olması. Eğer Batı bun-dan razı olursa ne güzel. Eğer razı değilse de, her ülkenin kendine ait anayasası vardır." diye konuştu.

Devrim sonrası yapılan se-çimlerde lideri olduğu Nahda partisi oyların büyük çoğunluğu-nu alarak iktidara gelmesine rağ-men başbakanlık koltuğuna ken-disi oturmayarak partinin genel sekreteri Hamadi El-Cibali'yi ge-tiren Gannuşi, gelecek dönemde de hiçbir zaman devlet makam-larından herhangi birine aday ol-

mak gibi bir niyetinin olma-dığını vurguladı.

Tunus devriminden sonra iktidara gelen Nahda hareketinin lideri Raşid Gannu-şi, Suriye’de Beşşar Esed rejimini destekleyen İran yönetimini eleştirdi. Gan-nuşi, İran’ın Suriye rejiminin değil halkın yanında olması gerektiğini söyledi.

SELÇUK GÜLTAŞLI BRÜKSEL

-Avrupa Birliği'nin, bir taraftan Yunanistan'ı mali krizden kurtarmak için paket üzerine pa-

ket açarken bir taraftan da krizle boğuşan ülkeye çok miktarda silah sattığı ortaya çıktı. Başta Almanya ol-mak üzere birçok AB üyesi Yunanistan'ı, sorum-suz davranarak kazandığından çok harcamakla ten-kit ediyor.

AB'nin açıkladığı rakamlara göre üye ülkeler 2010'da ilk Yunanistan'ı kurtarma paketini müza-kere ederken 1 milyar Euro'luk da silah sattı. En faz-la silah satan ülke açık ara Fransa oldu. AB Konseyi verilerine göre Yunanistan'a 871 milyon Euro'luk si-lah satan Fransa'yı Yunanistan'ı kemer sıkmaya en sık davet eden Almanya-Hollanda ikilisi takip edi-yor. Hollanda ve Almanya'nın Yunanistan'a sattıkla-rı toplam silah miktarı 90 milyon Euro. İtalya 52 mil-yon, İspanya da 33 milyon Euro'luk satışla listedeki yerlerini alıyor.

Yunanistan'a silah satışları daha önce de günde-me gelmiş ve bazı AB üyelerinin krizle boğuşan ül-keye silah satışları karşılığında destek verdiği iddi-aları seslendirilmişti. İddialar üzerine eski Yunanis-tan Savunma Bakan Yardımcısı Panos Beglitis, ülke-sinin mezkur ülkelerden her zaman çok miktarda si-lah satın aldığını ve mali krizle hiçbir irtibatı olmadı-ğını savunmuştu.

Ancak Beglitis'in Avrupa basınına bu açıkla-maları yaptığı günlerde eski Başbakan Yorgo Papandreu'nun ismi açıklanmayan bir danışma-nı iddiaları doğrular nitelikte sözler sarf etmişti. İs-mi açıklanmayan danışman, “Hiç kimse bize ya sa-vaş gemimizi alırsınız ya da beş kuruş para vermeyiz demiyor tabii. Ancak eğer silahlarını alırsak mali yar-dım konusunda daha fazla yardımcı olacaklarını net bir şekilde hissettiriyorlar.” demişti.

Silahlarımızı alırsan yardım kolaylaşır

AB’DEN YUNANİSTAN’A:

Page 11: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

11 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMANDIŞ HABERLER

EMRE DEMİR PARİS

-“Bugün Fransızların en te-mel endişesi helal et soru-

nudur". Bu sözler tarihinin en ağır ekonomik krizlerinden birini ya-şayan Fransa'nın Cumhurbaşka-nı Nicolas Sarkozy'e ait. Aşırı sa-ğın temsilcisi Milli Cephe (FN) li-deri Marine Le Pen'in “Fransız-lar helal et yemek zorunda bırakı-lıyor” sözleriyle başlattığı tartışma Sarkozy'nin de katılmasıyla ülke-nin en çok tartışılan konusu hali-ne geldi.

Seçim kampanyasına dam-ga vuran 'helal et' tartışması, 16 Şubat'ta aşırı sağcı parti lideri Ma-rine Le Pen'in İslami usullere göre et kesimini “zalimlik” olara nite-leyerek, Paris'te kesilen bütün et-lerin helal olduğunu iddia etme-siyle başladı. Bir gün sonra mez-bahaları ziyaret eden Sarkozy, Le Pen'in iddialarını yalanlayarak, Fransa'da kesilen etlerin sadece yüzde 2,5'lük bölümünün Müslü-man ve Yahudi inanışlarına göre kesildiğini söyledi. Le Monde ga-zetesi, Sarkozy'nin konunun üze-rine gitmesinde, yapılan bir anket-te Fransızların yüzde 56'sının Ma-

rine Le Pen'in 'helal et' çıkışına destek vermesinin etkili olduğu-nu belirtiyor. Konuyu sürdürmek-te ısrar eden Sarkozy, Bordeaux'da düzenlediği mitingde, Fransızların 'helal olmayan et' yeme hakkına sahip olduğunu belirterek, et üre-ticilerinin helal ve koşer damga-sının yanı sıra “dini ritüllere göre kesilmemiştir” damgası vurmasını istedi. Ardından Başbakan Fran-çois Fillon, dini usullere göre ke-simin kaldırılması gerektiğini sa-vundu. Son olarak İçişleri Bakanı Claude Gueant da, yabancılara oy hakkı verilmesi halinde okul kan-tinlerinde helal et yemenin zorun-lu hale getirileceğini savundu.

Fransa Yahudilerini temsil eden CRIF ve Fransa İslam Kül-tü Konseyi (CFCM), Sarkozy'nin 'helal-koşer et' çıkışını eleştirdi. CFCM Başkanı Muhammed Mo-ussaoui, “Müslümanlar ve İslam bu kampanyada günah keçisi ro-lünü oynuyor.” dedi. CRIF Başka-nı Richard Prasquier, seçim süre-cinde dinin siyasete alet edilme-sine son verilmesini istedi. Kato-lik Kilisesi de Müslümanları ve Ya-hudileri hedef tahtasına oturttuğu

gerekçesiyle tartışmaya karşı çık-tı. Sarkozy'nin seçim kampanya-sında aşırı sağcı Le Pen'e yakın-laşması, kendi partisinde de bö-lünmeye yol açtı. Dışişleri Bakanı Alain Juppe, “Helal et sorunu as-lında sahte bir sorun. Dile getir-memiz gereken daha gerçek me-seleler var.” yorumunda bulundu. UMP'li Eski Senato Başkanı Ge-rard Larcher de helal et tartışması-na hemen son verilmesini gerekti-ğini belirterek, işsizlik ve alım gü-cünün artırılması gibi gerçek so-runların seçmeni ilgilendirdiğini söyledi.

Seçimlere 45 gün kala an-ketlerde birinci sıradaki Sosya-list aday François Hollande'ı ya-kalamayı başaramayan Sarkozy, üçüncü sıradaki aşırı sağın ada-yı Le Pen'in seçmenlerine göz dikmiş durumda. Fransız basını, Sarkozy'nin 2007'deki seçimlerde zaferi getiren stratejiyi uygulaya-rak, söylemlerini İslam, göç, ban-liyöler ve suçla mücadele üzerinde yoğunlaştıracağını belirtiyor.

“GÖÇMEN SAYISINI YARIYA İNDİRECEĞİM”Salı gecesi France 2 televizyonun-

da seçim kampanyasının ilk te-levizyon programına katılan Sar-kozy, tekrar seçilmesi halinde Fransa'ya gelen göçmen sayısını yarıya indireceğini iddia etti. 5 yıl-lık iktidarı döneminde işsizlik ora-nının iki kat arttığının hatırlatıl-ması üzerine Sarkozy, “Entegras-yon sistemimiz çalışmıyor zira ül-kemizde çok fazla yabancı var.” cevabını verdi. Sarkozy, aile bir-leşimiyle yapılan göçü zorlaştıra-caklarını belirtirken, göç başvuru-su yapılan yabancıların Fransızca seviye tespit sınavına katılacakla-rını ve “Cumhuriyet değerleri”ne bağlılığının test edileceğini kay-detti. Sarkozy, her yıl 180 bin göç-menin Fransa'ya yerleştiğini be-lirterek, bu rakamı 100 bine dü-şüreceklerini iddia etti. Sosya-list aday Hollande, Sarkozy'nin açıklamasını “endişe verici” bu-lurken, Yeşiller üyesi Daniel-Cohn Bendit, “Kriz zamanında insanlar korku ve endişe içinde. İnsanlar kendisine günah keçi-si arıyor. Bu dönemde, bir cum-hurbaşkanının milyonlarca göç-meni 'fazlalık' olarak gösterme-si tehlikeli.” ifadelerini kullandı.

ALİ H. ASLAN WASHİNGTON

-ABD'de on eyalette birden başkan adaylığı ön seçimlerin

yapıldığı ‘Süper Salı'da da Cum-huriyetçiler arası yarışın düğü-mü çözülemedi. Mitt Romney al-tı, Rick Santorum üç, Newt Ging-rich, bir eyalette ipi göğüsledi. Li-der Mitt Romney en yakın takipçi-si Santorum'la delege farkını artı-rarak matematiksel avantajını ge-liştirmekle birlikte Cumhuriyetçi Parti'nin adaylığını garantilemek-ten hâlâ uzak görünüyor. Şimdilik hiçbir adayın çekilme sinyali ver-mediği yarışın hazirana dek uzaya-bileceği tahminleri yoğunlaşıyor. Cumhuriyetçilerin birbirlerini ve paralarını yemesi en çok Demok-rat Parti'deki rakipsiz aday Başkan Barack Obama'ya yarıyor.

Süper Salı'da gözler başkan-lık seçimlerinde sonucu belir-leyen kilit kuzey eyaletlerinden Ohio'da idi. Rakiplerinden kat kat fazla para harcamasına rağmen Ohio'da yüzde 38 oy alan Rom-ney Santorum'a sadece bir yüz-delik puanlık üstünlük sağlaya-bildi. Yani mağlubiyet tadında bir galibiyet aldı. Romney ayrıca Ver-

mont, Virginia, Massaschussets, İdaho ve Alaska'yı hanesine yaz-dırdı. Kuzey Dakota, Oklahoma ve Tennesse Santorum'a teveccüh ederken, Newt Gingrich'in altın madalyası güneydeki Georgia ol-du. Ron Paul ise birincilik kürsü-süne hiç çıkamadı.

Romney'nin yarışta liderliği-ni korumasında, kendisinden pek hazzetmeyen muhafazakâr evan-jelik taban unsurlarının Santorum ile Gingrich arasında bölünmesi etkili oluyor. Gingrich'in yarıştan çekilmesi halinde Santorum'un Romney'i altetme ihtimali bulu-nuyor. Ancak Obama'yı münaza-rada yenebileceği savıyla yarışta kalan Gingrich şimdilik bu yönde bir sinyal vermiyor.

NBC ile Wall Street Journal'in kamuoyu araştırmasına göre, ön seçimlerde yıpranan Romney'nin halk nazarında imajı giderek bo-zulurken, Başkan Obama ise ya-vaş yavaş toparlanmaya başla-yan ekonominin siyasî semere-lerini toplamaya hazırlanıyor. 10 Amerikalı'dan 6'sı ekonomik dur-gunluğun en kötü safhalarının ar-tık aşıldığı kanaatinde.

Sırbistan’ın adaylık statüsü Türkiye için iyi haberBalkanlar dışında pek faz-la dikkat çekmedi, fakat ge-çen hafta Avrupa Konseyi, Sırbistan’a aday ülke statü-sü vermeyi kabul etti. Böyle-ce Sırbistan AB üyeliği yolcu-luğuna başlayan beşinci eski Yugoslav cumhuriyeti oldu. Slovenya 2004’te AB’ye katıl-mıştı; geçen yıl aralık ayında Katılım Anlaşması’nı imza-layan Hırvatistan da muhte-melen 1 Temmuz 2013’te üye olacak. Diğer iki ülke, Make-donya ve Karadağ, mevcut pozisyonlarından (yani resmî adaylıktan), daha zorlu olan sonraki aşamaya geçip müza-kerelere başlamak için didini-yor. Makedonya 2005 gibi er-ken sayılabilecek bir tarihte adaylık statüsü elde etti, fa-kat komşu Yunanistan’la ül-kenin ismi konusunda uzun zamandır devam eden ihti-laf nedeniyle üyelik müzake-relerine başlayamadı. Atina ‘Makedonya’ ismini kabul et-miyor, zira bunun Yunanistan’ın aynı ismi taşıyan parça-sı üzerinde hak id-diasına yol açacağı-nı düşünüyor. Me-seleyi çözmek için BM himayesinde yapılan görüşme-ler her iki ülke için kabul edilebilir bir isim ortaya koymuş değil ve bu yüzden Yunanlı-lar Makedonya’nın AB üyeliği yoluna taş koymak için veto haklarını kullanmayı sürdü-rüyor.

Karadağ’a Aralık 2010’da adaylık statüsü tanındı; ör-gütlü suçla ve yolsuzlukla mücadelede müspet sonuçlar alması, yanı sıra temel hakla-rı koruma ve yargı bağımsızlı-ğı konularında sicilinin temiz görülmesi halinde haziranda AB ile üyelik müzakereleri-ne oturmasına yeşil ışık yakıl-ması bekleniyor. Geçen haf-ta alınan kararın sonucunda şöyle bir manzara ortaya çıkı-yor: AB şimdi müstakbel üye-lik için iki ülkeyle (Türkiye ve İzlanda) müzakere ediyor, üç ülkeyi de (Makedonya, Kara-dağ ve Sırbistan) üyelik mü-zakerelerine başlama koşul-larını yerine getirip getirme-dikleri konusunda gözlü-yor. Diğer üç potansiyel aday (Bosna-Hersek, Arnavutluk ve Kosova) hâlâ aday ülke sı-fatıyla resmen tanınmayı bek-liyor.

Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerde ilerleme kay-dedilmemesine ve Batı Balkan ülkelerinin en tafsilatlı aşa-maya başlamak konusunda yaşadığı sorunlara bakıldığın-da, şu soru sorulabilir: Ne ol-muş yani? Sırbistan’ın da sı-raya girmesi gerçekten o ka-dar da önemli mi? Pek çok Türk AB’den çoktan umu-du kesmiş durumda ve bir-

çok Makedonyalı da benzer eğilimde. AB’nin bin dere-den su getirmesinden ve çifte standart olarak algılanan ta-vırlarından rahatsızlık duyan halklara Sırpların da katılması herhangi bir fark yaratır mı?

Evet, yaratır. Bunun çeşit-li sebepleri var. En önemli se-bebi şu: Sırbistan’a dair alı-nan karar AB genişlemesinin sona erdiğini ve kapının ka-pandığını düşünen kuşkucu-ların ve karamsarların yanıl-dığını gösteriyor. Elbette yeni ülkeleri AB’ye katılmaya teş-vik etmek şu an, bariz se-beplerle, çok popüler değil. Avrupa’nın kendi evi tam bir enkaz halindeyken ve mev-cut sorunların üstesinden ge-lip kıtanın geniş kesimlerinde uzun süreli bir ekonomik re-sesyonu önlemek noktasında doğru reçetenin bulunup bu-lunmadığından kimse emin değilken, yoksul komşulara davetiye çıkarmanın ne âlemi

var? Fakat Avrupalı liderler AB’nin uzun vadeli çıkarları-nın farkında ve Batı Balkanlar’daki ülke-leri ilelebet dışarı-da tutmanın zekice bir şey olmadığı so-nucuna varmış du-rumdalar. Ve Make-donya ile Karadağ’a saygım sonsuz ama,

bölgedeki kilit ülke Sırbistan. İstikrarlı, demokratik ve mü-reffeh bir Sırbistan olmaksı-zın, Avrupa’nın bu kesiminin, etrafındaki AB üyesi ülkeler ve bütün olarak birlik için so-runlar yaratmaya devam ede-cek bir kara deliğe dönüşme riski söz konusu.

Bir sonraki yazımda da anlatacağım gibi, Sırbistan’ın AB yolunda kalan tüm en-gelleri aşması uzun zaman alacak ve muazzam bir ça-bayı gerektirecek. Bu en-gellerin en netameli ola-nı, 2008’de bağımsızlığını ilan eden eski bölgesi Koso-va ile ilişkileri. Sırbistan’a ni-hai üyelik umudunu vermek-le AB tek taşla üç kuş vur-muş oluyor: Mayısta düzen-lenecek parlamento seçimle-rinin arefesinde Devlet Baş-kanı Boris Tadiç’in iktidarda-ki Demokratik Partisi’nin ra-dikal Sırp milliyetçiler karşı-sındaki konumunu güçlendi-riyor; bölgenin geri kalanına, bütün ertelemelere ve tered-dütlere rağmen, kendini dü-şündüğü için bile olsa, Batı Balkanlar’ı hâlâ umursadığı-nı gösteriyor; Hırvatistan’ın ufukta beliren üyeliği dışında son yıllarda dişe dokunur hiç-bir ilerleme olmaması karşı-sında umutsuzluğa kapılma-ya başlayan genişleme yan-lılarına cesaret veriyor. Yani Sırbistan’ın adaylığı Türkiye için de iyi haber anlamına ge-liyor. [email protected]

Avrupa Birliği, Sırbistan’a nihai üyelik umudu vermekle genişle-menin sona erdiği ve kapının kapandığını düşünen kuşkucula-rın ve karamsarların yanıldığını gösterdi.

Joost Lagendijk

Sarkozy’nin en temel endişesi “helal et”

Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçimlerine 45 gün kala kamuoyu yoklamalarında Rakibi Holland karşısında geride görünen Sarkozy, aşırı sağcıların oylarına gözünü dikti. Sarkozy'nin ana gündemi 'helal ve koşer et.' Sarkozy, hayvanlarınMüslüman ve Yahudi inanışlarına göre kesilmesini eleştiriyor. Bu etlerin yasaklamasını talep ediyor.

Süper Salı’da Romney’den mağlubiyet

tadında galibiyet

Ön seçimlerde yarışan adayların, Cumhuriyetçi Parti'nin 2012 başkanlık seçimlerindeki adayı olabilmek için, ağustos ayında yapılacak parti kurultayında toplam 1144 delegenin desteği-ni toplamaları gerekiyor. CNN Televizyonu'na göre adayların şu ana kadar kazandıkları tahmini delege sayısı şöyle: Romney: 389, Santorum: 158, Gingrich: 103, Ron Paul: 60

Aşırı sağın temsilci-si Milli Cephe (FN) lideri Marine Le Pen’in “Fran-sızlar helal et yemek zorunda bırakılıyor” sözleriyle baş-lattığı tartışma Sarkozy’nin de katılmasıyla ülkenin en çok tartışılan konusu haline geldi.

Mitt Romney en yakın takipçisi Santorum’la delege farkını ar-tırarak matema-tiksel avantajını geliştirmekle birlikte Cumhu-riyetçi Parti’nin adaylığını garantilemek-ten hâlâ uzak görünüyor.

Yarış, hazirana kadar sürecek gibi

Page 12: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

SAYFA TASARIM: YÜCEL ERGÜNEŞ

12 AİLE&SAĞLIK 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN

ORHAN KARANFİL KOCAELİ

-Bazı televizyon dizileri, sinema, reklam ve çizgi fi lmler-de insanın bilinçaltına yönelik mesajlar yer alır. İnsan

bunun farkına varmaz; ama bilinç onu algılar ve doğru ka-bul eder. Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üye-si Yrd. Doç. Dr. Selma Koç, subliminal mesajların seyirci tara-fından fark edilmesinin zor olduğunu söylüyor. Koç, özellikle çizgi fi lmlere yerleştirilen cinsel içerikli objelerle çocukların bi-linçaltlarına farklı mesajlar iletilebildiğini belirtiyor.

Psikoterapist Aysel Birtürk, insanların bazı şeyleri göre-bilmesi ve duyabilmesinin eşik aralıkları olduğunu, bilinçal-tı mesajların bu eşiklerin üstünde veya altında olduğunu ifa-de ediyor. İnsanın en savunmasız mekanizmasının bilinçal-tı olduğunu aktaran Birtürk, özellikle bazı çizgi fi lmlere yer-leştirilen cinsel içerikli şekiller ve ‘Sex’ yazıları ile çocukların bilinçaltının kolaylıkla kontrol edildiğini iddia ediyor. Birtürk, “Kimse bu bombardımanın farkında değil. Çizgi fi lmlere cin-sel içerikli objeler gizlenerek çocuğun bilinçaltı cinselliğe yön-lendirilmeye çalışılıyor. Cinselliğe uyarılan çocuğa bu tip şey-ler normal gelmeye başlıyor.” şeklinde konuşuyor. Dünya-da birçok ülkenin yasaklar getirdiğine değinen Birtürk, dev-letin bu tip mesajların önüne geçebilmek için bazı yasal sınır-landırmalar getirmesi gerektiğini kaydediyor. Çocuk ve Ergen Psikoloğu Sinem Karademir Tehnel de çizgi fi lmlere aşırı de-rece cinsel içerikli objelerin yerleştirildiğini söylüyor. Televiz-yon karşısına oturan çocuğun bilinçaltına çizgi fi lmlerle cin-selliğin yerleştirildiğini kaydeden Tehnel, “Ebeveynler çocu-ğunun masumca çizgi fi lm izlediğini zannediyor ancak çiz-gi fi lmlerdeki cinsel içerikli mesajlarla çocuklarının zehirlen-diğini fark edemiyor. Çocukta cinselliğe eğilim artıyor.” diyor.

Çizgi fi lmlerde bilinçaltına farklı mesajlar veriliyor

Madde Kullanı-mı Önleme ve İz-

leme Büro Ami-ri Dr. Ali Ünlü,

gençlerin uyuş-turucu alabil-mek için mev-

cut parası-nı bitirdikten

sonra yakın çevresindeki-

lerden hırsızlık yapmak duru-munda kaldı-ğını söylüyor.

Çocuğumun uyuşturucukullandığını nasıl anlarım?

FAZLI MERT İSTANBUL

-Madde bağımlılığı; vücudun bir ya da birden çok işlevini olumsuz yön-

de etkileyen maddelerin kullanılması, bundan dolayı zarar görüldüğü halde bu maddelerin kullanımının bırakılamama-sıdır. Madde bağımlısı kişi, madde kulla-nımına ara verdiğinde yoksunluk belirti-leri yaşar. Zamanla madde kullanımı ve dozunu artırır. Zamanın büyük bir dilimi-ni madde arayarak geçirir. Madde bağım-lısı olan kişinin kendine güveni azalır, in-sani prensipleri yok olmaya başlar, idealle-ri ve geleceği ile ilgili ümitleri yıkılır. İstan-bul Emniyet Müdürlüğü Madde Kullanı-

mı Önleme ve İzleme Büro Amiri Dr. Ali Ünlü’nün verdiği bilgiye göre bağımlılık AIDS, frengi, verem, hepatit B ve C, kan-ser, kangren gibi birçok ölümcül hastalığa kapılma riskini de artırıyor. Ünlü, bağımlı kişinin, maddeyi alabilmek için önce mev-cut parasını bitirdiğini, çevresindeki insan-ların değerli eşyalarını ve paralarını çalma-ya başladığını; hırsızlık, gasp, yankesicilik gibi suçlara karıştığını aktardı.

Gençler, madde kullanmaya genelde aile içi sorunlardan kaçmak, farklı ve de-ğişik görünmek, kendini kabul ettirmek, uyuşturucu kullanan ünlü bir kişiye ben-zemek, madde kullanan arkadaş grubu ta-

rafından dışlanmamak, sıkıntılarını, prob-lemlerini madde kullanarak unutacağı-nı zannettiği için başlıyor. Madde kulla-nımı, önce kültürüne alışmak, sonrasında ise denemekle tanımlanıyor. Madde kul-lanım kültürü, yakın arkadaş çevresiyle eğlenmek için gidilen ve özellikle yetişkin gözetimi olmayan ortamlarda öğrenili-yor. Ders sonrasında gidilen oyun salonla-rı, eğlence merkezleri ise en riskli ortamlar.

DOĞRU ZANNEDİLEN YANLIŞLARUyuşturucuya alışanların sarf ettiği ba-haneler, onları bağımlı olmaktan kur-tarmıyor. Dr. Ali Ünlü, bağımlıların şu

yanlış düşüncelere sahip olabilecekle-rini belirtiyor: “Benim iradem güçlü-dür, ben bağımlı olmam. Bir kere kul-lanmaktan bir şey çıkmaz. Ara sıra kul-lanmakla bir şey olmaz. Sadece zayıf bi-reyler bağımlı olur. Herkes kullanıyor bir şey olmuyor. Esrar bağımlılık yapmaz.” Uyuşturucuda arkadaş ve grup baskısı, kişiyi kötü alışkanlığı terk etmesindeki en-gellerden biridir. Madde kullanmayı red-deden gençleri genel olarak, “Sen gidin-ce buranın tadı tuzu kaçar. Eğer gidersen bir daha yüzüne bakmam. Ne olur hatı-rım için bir kez…Beni kırma. Hadi süt ço-cuğu sen de, ana kuzusu.” ifadeleri bekler.

Uyuşturucuya önce kültürüne alışmakla başlanıyor. Madde kullanım kültürü, yakın arkadaş çevresiyle eğlenmek için gidilen ve özellikle yetişkin gözetimi olmayan ortamlarda öğreniliyor. ‘Bir kere denemekle bir şey olmaz’ denilen çocuklar, ‘süt çocuğu, ana kuzusu’ gibi ifadelerle tahrik ediliyor. Gençleri en çok aile içi sorunlar uyuşturucu batağına itiyor.

Çamaşırlarıyla ilgilenin; bu yöntem çocuklarını-

zı rahatsız etmeden madde kullanımı ipuçları

bulmanıza yardım eder. Kusmuk izleri, panto-

lonlarındaki idrar veya ceplerindeki madde kı-

rıntıları birer gösterge olabilir.

Kucaklayın; veya elini sıkarken madde kullandı-

ğını gösterebilecek işaretlere, kokulara ve dav-

ranışlara dikkat edin.Ev ödevlerini beraber yapın; böylece zihinsel per-

formansını takip edebilirsiniz.

İşaretlere dikkat edin; göz damlası, parfüm, ağız

ferahlatıcılar madde kullandığını saklamak

için kullanılan en genel yöntemlerdir. Giyim

tarzları da önemli bir göstergedir.

Doğru sorular sorun; “Sen madde mi kullanı-

yorsun?” yerine, “Arkadaşlarından biri madde

mi kullanıyor?”, “Madde kullanan birini tanı-

yor musun?” tarzı yaklaşımlar sergilenmeli.

Belirtilere dikkat edinAhmed Şahin

Birbirine dua eden insanlar topluluğu haline nasıl gelebiliriz?Dua kitaplarımızda dikkate verilen şu misal hep hatırımızda olmalıdır. Resûlullah (sas) Hazretleri ashabına şöyle buyuruyor:

-Allahü Teâlâ’ya günahsız dille duâ edin! Diyorlar ki:

-Yâ Resûlallah, günahsız dilimiz yoktur, nasıl günahsız dille dua edeceğiz?

Şöyle açıklar günahsız dille dua etmeyi:-Sizin diliniz kendiniz hakkında günahlı-

dır, ama başkaları hakkında günahlı değildir.Öyle olunca siz başkaları hakkında gü-

nahsız olan dilinizle dua edin, onlar da sizin hakkınızda günahsız olan dilleriyle dua et-sinler. Böylece günahsız ağızlarla birbirinize dua etmiş, makbul duaları almış sayılırsınız...

Öyle ise çevremizdeki insanların mak-bul duasını almak için onların kalp ve gönül-lerini kazanmaya gayret etmeliyiz ki, bizden memnun olan insanlar bize günahsız ağızla-rıyla dua etsinler, biz de günahsız ağzımızla onlara dua edelim, böylece günahsız ağızlar-la karşılıklı dualaşan bahtiyar bir toplumu da oluşturmuş olalım!

Günahsız ağızla duaya bu açıdan baktı-ğımızda çok önemli bir birlik beraberlik hik-meti de dikkatimizi çekmektedir.

– Çünkü çevremiz-deki insanların kalbi-ni, gönlünü kazana-cak bir sevgi saygı için-de muhatap olmamız gerekir ki, onlar günah-sız dilleriyle yaptıkları duâlarına bizi layık gör-sünler. Hatta kendimizi sevdirdiğimiz çevremiz-deki bu insanlar bizi gö-rünce sadece ‘Allah razı

olsun!’ deseler bu da bize makbul dua ola-rak yetip de artar bile. Çünkü her müminin hayatının hedefi dir Allah’ın rızasını kazan-mak... Siz çevrenizi memnun ediyor, mem-nun ettiğiniz insanlardan da böyle dualar alı-yor, ‘Allah razı olsun’ dedirtebiliyorsanız ne mutlu size.

Böylece günahsız ağızla yapılan duaya önem verme hassasiyeti, birbirine dua ede-cek kadar karşılıklı sevgi saygı içinde olan bir toplumu da oluşturmuş oluyor.

Böyle olmaz da, çevremizi memnun ede-cek sevecen ve saygılı bir hâl ve ahlâk üze-re olmazsak, elbette günahsız dille yapıla-cak dualardan da mahrum kalırız, kimse bi-zim için gönülden ‘Allah razı olsun’ diye dua etme gereği duymaz, günahsız ağızlardan dua alma bahtiyarlığımız da söz konusu ol-maz.

Ot gibi bitip ot gibi giden nice insan-lar vardır ki, şahsî menfaatlerinin dışında hiç kimseye bir iyilik etme, kalp ve gönlünü ka-zanma gereği duymaz, toplumun sevgisini kazanacak bir İslâmî hizmetle meşgul olma ihtiyacı hissetmez. Öyleleri için günahsız ağızların duasını alma gibi bir bahtiyarlık da söz konusu olmaz...

Duaya bu açıdan bakınca denebilir ki, her insan çevresindeki konu komşu ve dost-larını memnun etmeye özel bir gayret gös-termeli, kalbini, gönlünü kazanmaya önem vermelidir. Çünkü sevgi ve saygısını kazan-dığı insanlar onu görünce sadece bir ‘Allah razı olsun’ demeleri bile büyük bir kazanç-tır. Allah’ın rızasından daha büyük bir ka-zanç duası düşünülemez mümin insanın ha-yatında.

Öyle ise herkes çevresine ‘Allah razı ol-sun’ dedirtecek iyilikler yapmalı, toplumun duasına sebep olacak hizmetlerde bulunmalı, kendini sevdiren bir tevazu ve tebessüm için-de topluma muhatap olmalıdır.

Ülke çapında tüm insanlar böyle düşü-nürler de günahsız ağızlarla birbirinin duası-nı alma niyeti içine girerlerse nasıl bir birlik beraberlik meydana gelir, ne türlü bir kucak-laşma ve kardeşlik duygusu hasıl olur düşü-nebiliyor muyuz?..

Kaldı ki, bir müminin diğer mümine duâ etmesi, o mümine iyilik etmesi demektir. Rabb’imiz ise, bir iyilik edene on sevap ve-receğini bildirmektedir. Öyle ise müminlere dua eden kimse, dua ettiği insanlar sayısın-ca iyilik sevabı da kazanmakta, böylece sevap kazancı sınırsızlığa, yukarı yükselmektedir.

Zaten namazlarımızdaki Tahiyat’tan son-ra okuduğumuz ‘Rabbena atina..’ duasında

‘Rabb’im beni, annemi, babamı ve tüm müminleri affeyle!’ diye dua etmekteyiz. Na-mazdaki tüm müminleri şamil bu duamı-zı, namaz dışındaki hayatımızda da günahsız ağızlarla tekrarlamak ise, birbirine dua eden insanlar topluluğu haline gelmemizi sağla-maktadır. Bu da bilinçli yaşayan insanlar top-luluğu demektir.

Her insan çevre-sindeki konu kom-şu ve dostları-nı memnun etme-ye özel bir gayret göstermeli, kalbi-ni, gönlünü kazan-maya önem ver-melidir.

Seyyid Salih Özcan amcamın, Suriye’nin ileri gelenleriyle yaptığı ko-nuşmanın son bölümünü de aktarıp dört bölümde verdiğim bu dört gün süren görüşmeyi bitiriyorum: Eski Reisicumhur Nâzim el-Kudsî konuşmasını yapıp susunca, hepi-miz dona kaldık. Gözlerimiz gayri ihtiyarî devletin o zaman birinci de-recede mes’ul bir şahsı olan Dr. Ma-ruf el-Devalibi’ye çevrildi. Orada bu-

lunan hepimiz ondan bir şeyler söylemesini bek-liyorduk. Bu bakışlarımız altında, büyük bir hata işlemiş kimselerin mes’uliyeti ile kıpkırmızı kesi-len El-Devalibi ellerini ovuşturarak söze başladı: “Gerek sayın dostum ve hemşerim Vehbi el-Harriri’yi, gerek eski Reisicumhurumuz, mesai arkadaşım Nazım el-Kudsî’yi dinledim. Her ikisi de söylediklerinde haklılar. Yalnız mes’ele bununla bitmiş sayılmaz. Suriye’nin bu feci du-ruma düşmesinde, bir devlet adamı ve mes’ul kimseler, olarak gafletimiz ve hatamız büyüktür. Bu bakımdan kendimi asla affetmiyorum. “Suriye’nin bu hale gelmesi çok eski zamanlara kadar gider. Kökü 1936 yıllarından başlar. O za-man bazı komünist Ermeniler ve Baasçı ihtilâlci sosyalizm taraftarı Araplar, Rusya ile temasa ge-çerek Suriye’de gizli komünist partisini kurdular. O zamanlar Suriye’de bu işi hayli ilerlettiler. 1942’de de aynı hareketi tekrarladılar, fakat muvaffak olamadılar. Bu tarihten sonra ihtilâlci sosyalistler ile ırkçı Arap sosyalistler birleştiler. Suriye içinde, bilhassa üniversite içinde, öğret-men okullarında, Harbiye’de teşkilatlandılar. Bu okullardaki bazı öğretmenler, öğrencilerine geri kalışın yegâne sebebi olarak dine yani İslâmiyet’e bağlılığı ileri sürdüler. Suriye’nin yükselmesi ve “komprador” diye tabir ettikleri, -helâlinden çalışarak kazanan- zenginlerden kurtuluşun yegâne çaresinin, ancak Marks ile Lenin’in fikir-lerine bağlanmak olduğunu muntazaman telkin ettiler. Komünist aşısını alan öğretmen ler, tâyin oldukları lise, ortaokul ve hatta ilkokullarda bu zehri öğrencilerine aşıladılar. Mısır’da vuku’ bu-lan ihtilâlden sonra bu ülkeden gelen “Arap’ın Sesi” radyosunun ifsad edici sosyalist ve Arap ırkçılığı perdesi altında açıkça yaptığı komü-nist propagandası Suriye’yi çok tesir altında bı-raktı. Mısır-Suriye Birliği kurulduktan sonra, Suriye’deki komünistler rahatça teşkilâtlandılar. Bu hâdiseler devam ederken, diğer taraftan komünistlerin bir taktiği de sık sık komşularımız aleyhine nümayişler tertip etmek suretiyle mem-leketi dostlardan tecrit etmek oldu. Meselâ Tür-kiye aleyhine ‘İskenderun bizimdir’ diye nüma-yişler tertip ertiler; Irak, Ürdün, Lübnan aleyhi-

ne buna benzer mitingler yaptılar. Bütün bunlar, memleketi komşulardan uzaklaştırmak ve özle-dikleri nizamı rahatça kurmak için yapılan ko-münist taktiğinden başka bir şey değildi. Gerek solcu basın, gerek üniversite hocala-rı, gerek sol yazar ve ressamlar, tiyatro yazarla-rı hepsi, ama hepsi din aley hine makaleler, şiir-ler, piyesler yazdılar, kitaplar te’lif ettiler, karika-türler çizdiler ve tiyatrolar oynadılar. Dinle daima alay ettiler. Dindarlar daima hakaret gördü. Hiç yoktan masum okul çocuklarına sokaklarda nü-mayişler yaptırıldı. Bu dram sık sık tekrarlattırıldı. Şunu açıkça itiraf edeyim ki biz bütün bu hâdiseler karşısında gaflet içinde, hep seyir-ci kaldık. Hatta sayın arkadaşım Nâzım el-Kudsî’nin de söylediği gibi gizli emniyetin ve polislerin sık sık “Müslümanlar, gericiler kara bir ihtilâl yapacaklar; hükümete el koyacaklar” diye verdikleri raporlara aldanarak komünistle-ri değil, dindar Müslümanları takiple vaktimi-zi geçirdik. Müslüman yazarların evlerinde po-lis vasıtasıyla sık sık aramalar yaptırır, konfe-ranslarında veya makalelerinde en ufak bir do-kunaklı söz görülünce, derhal mahkemeye ve-rilir, hatta tevkif edilirken; Baasçı komünistler yazılarında, piyeslerinde, konuşmalarında dev-letin nizamını değiştireceklerini söyledikleri ve hatta biz devlet adamlarına alenen küfrettikle-ri halde onlara en ufak müdahalede bulunul-mazdı. Güya basını kendimize düşman etme-mek için... Basın hürriyetini maalesef yalnız ba-asçılara tanıdık. Bizi destekleyen ve memleke-tin yüzde 85’ini teşkil eden Müslüman halka bu hürriyeti tanımadık. Milleti kendimize küstür-dük. Asıl dayanağımızı bu yüzden kaybettik. Bizi koruyan kimse kalmayınca, neticede ba-asçı komünistler devlet ve hükümeti ele gecir-miş oldu.” Ben, bu konuşmadan sonra bir sual sordum: “Efendim, siz hükümet olarak baasçılara karşı koyamaz mıydınız?” “Elbette koyabilirdik. Biz onları günü günü-ne, cesaretle takip edip cezalarını verseydik, ma-arifimizi ıslâh etseydik, istihbarat işimizi iman-lı milliyetperver şahıslara tevdi etseydik, bu hal olmazdı. Zenginlerimiz de hırslı ve cahil olduk-ları, cömert olmadıkları için bu hal bütün mem-leketin başına geldi. Bugün zengin olanlar fakir-leşti, fakirler de daha fena vaziyete düştü. Mem-leketin fakir halkını eşitlik vaadiyle aldattılar. Ortadoğu’nun en zengin memleketi, bugün en fakir memleketi haline geldi. Bizim gafletimiz de bu sebeplerin başında gelir. Allah hiçbir devle-tin devlet adamlarını bizim düştüğümüz duruma düşürmesin!” İşte Suriye’nin şu andaki kanlı, mazlum ve mağdur durumu!..

Suriye bugünkü duruma nasıl düştü (4)E. ABDURRAHMAN

ÇÝTLEMB

ÝK

FOTO

ĞRAF

: ZAM

AN, Y

ÜCE

L ER

GÜN

Page 13: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

13ailem “Hz. Peygamber, çocuklara ve aile bireylerine

karþý, insanlarýn en merhametlisiydi.““Yaðmur, bulutlu havada; iyi davranýþlar da, Allah'la irtibatlý gönül-lerde bulunur. Her þey kontrol altýna alýnabilir ama, huy zor... “

8 MART 2012 PERÞEMBE ZAMAN

w Kalbin dili w Hikmet damlalarý

Gece oldu ve yine efkâr bastý Ümit burcu!Muhasebemi yaptýðýmda ümitsizliðe düþüyo-rum. Sizden ÜMÝT almak için yazýyorum.

Baþýmdan aþkýn nimetlere sahip olduðumhalde bu yüce davaya yeterince hizmet etme-mek/ edememek beni ümitsizliðe götürüyor.

Herhalde yeterince inanmadýðým için, ya-rým yamalak inandýðým için tam 4/4 lük hiz-met edemiyorum. Ýnanmýþ olsa idim uykula-rýmýn kaçmasý gerekmez miydi?

Geceleri evin içinde dönmem gerekmezmiydi? Þu anda hiç gerekmediði halde tele-vizyon açýk. Kumandayý alýp kapatacak kadarkendime kumanda edemiyorum. Nefsiminesiri, zebunu olmuþ durumdayým. Böyle dert-siz, ýstýrapsýz insanlara kaldýðý için de iþlertam rantabl yürümüyor.

Ah Ümit Burcu, yýllar oldu bu adanmýþlarýtanýyalý. Fakat bir ben kendimi bu iþe adaya-madým. Hep kenarýnda dolaþtým. Olmam ge-reken yerde olamadým. Benden çok sonraturnikeye girenler þimdi destanlar yazýyor-lar. Peki, ben ne yapýyorum? Koskocamanhiç... Koþturmamak için mazeret bile ürete-miyorum. Bittiðimin ve eridiðimin farkýndayým.

Aþk olmadan meþk olmaz demiþler. Aþkyok, þevk yok. En önemlisi heyecan yok. Göz-yaþý yok. Rahmetli Akif “His yok, hareket yok,acý yok... Leþ mi kesildin? / Hayret veriyor-sun bana... Sen böyle deðildin.” Diyor ya, ay-nen o durumdayým.

Ýþte bir gazete kampanyasý baþladý ve bi-tiyor. Ben ne yaptým? Utanarak söylüyorumama yattým. Yan gelip yattým. Allah beni af-fetsin.

Birazcýk aðlayabilsem, azýcýk ýstýrap du-yabilsem daðlar dümdüz, ovalar pürüzsüz ol-maz mýydý?

Bu kopukluk, benim Rabbimden kopukoluþumdan kaynaklanýyor. Netice olarak benkendimden memnun deðilim.

Hizmet etmemenin cezasý olarak vicdanazabý çekiyorum. Kendimi bir yere koyamý-yorum. Adanmýþlardan isem niye hizmet et-miyorum? Hizmet etmiyorsam niye bu kutlu-lar arasýnda bulunuyorum ki? Dilemma yaþý-yorum anlayacaðýnýz. Dertsiz- Kaygýsýz

Deðerli Dertsiz kardeþim,Dertsizliðin böyleyse demek ki bir dedertlensen gözyaþlarýn klavyeyi ýslatacakdemektir.

Ara sýra bu þekilde itirafta bulunmakiyi gelir. Mektubunu tekrar tekrar oku-dum. Beni de iyi sarstý. Okuyucularýmýz-dan ayný durumda olanlar için de iyi gelirdüþüncesindeyim.

Sen derdini de biliyorsun, dermanýnýda. Sýra uygulamakta.

Bunun için aþkla þevkle koþan arka-daþlardan ayrýlmamaya bak. Yalnýz kal-mamaya dikkat et.

Bundan sonra senden güzel faaliyetle-rini anlatan mektuplar bekliyorum.

Bize yazýn: mail: [email protected] Land str. 107 63069 Offenbach

Dilemma yaþayandertsiz- kaygýsýz!

Ümit

Burc

u

Zamaný dirilt çocuðum1

Her dakikaya bir to-hum atmalýsýn. Her

dakikaya bir iyilik çiçeði dik-melisin. Bunlarýn çiçekleribelki de öteki dünyada bula-cak seni. Bazýlarý orada, ora-sý için yeþerecek. Dakikasaksýlarýna diktiðin çiçeklermutlaka bulur seni. Güzelli-ði ve kokusu, aþarak aradakimesafeleri ulaþýr sana. Bulurseni, nerede olursan ol!

Zaman akar gider, daki-kalar, saatler…

Her dilimini ölümsüz-leþtirmelisin zamanýn. Gün-de beþ defa arýnarak yeni-den… Zamaný anlamlandýr-

malýsýn… Çocukluðun için-de saklanýr gençliðin ve ih-tiyarlýðýn tohumu. Onlarý iyikorumalýsýn. Ýyi bir aðaç iyibir fidandan olur. Çocuklukfidanýna iyi bakarsan ihti-yarlýk aðacýn her zaman çi-çeklerle süslenir.

Öyleyse zamaný diriltçocuk. Dakikalara can ver.Zaman yýpratmadan seni…Söndürmeden içindeki kalpdenen lambayý… Karanlý-ðýyla boðmadan seni eski-yen zaman… Sen, diriltonu. Her dakikasý canlan-sýn. Zaman seni anlasýn.MUSA GÜNER

HÝLAL AKDENÝZ

1Ýnsanlýk tarihinin belki de hiç birdöneminde kadýnlarýn haklarýna

ve doðal tabiatýna bu denli baský vetecavüz uygulanmamýþtýr. Günümüztoplumlarý kadýnlara eðitimli olma,baþarýlý olma, kariyer sahibi olma, anneolma, hatta iyi anne olma, çocuklarý ileilgili olma, güzel olma, genç ve dinamikolma gibi standartlar belirlemekte. Bubelirlemeleri yaparken ne kadýnýn fikrisorulmakta ne doðasý göz önündebulundurulmakta.

Geçtiðimiz aylarda bir Fransýz fir-masýnýn ürettiði estetik ameliyat malze-melerine iliþkin ortaya çýkan insanlýkdýþý skandalda, bu firmanýn inþaatlardakullanýlan, kanserojen malzemelerlehazýrladýðý silikonlarý sattýðý öðrenildi.Bu durumdan maðdur olan yaklaþýk500 bin kadýn su an saðlýklarý konusun-da ciddi endiþe içinde.

Ancak güzel olamama yada yaþlan-ma korkusu bu endiþeyi çok fazla bas-týrmakta. Öyle ki, dünyanýn hemen he-men her yerinde kadýnlar, bugün sade-ce güzel olabilme pahasýna, estetikameliyatlarýnýn getirmiþ olduðu acý ve

riskleri göze almakta.Bir baþka can alýcý trend ise, moda

dünyasýnda meydana gelmiþ absürd„zayýflýk eþittir zariflik“ algýlayýþý uðru-na ölümüne kilo veren genç kýzlardýr.Boulemi adý altýnda bilinen bu hastalýk-ta genç kýzlar ve kadýnlar belli bir idea-lin uðruna kendi fizikleri ile baðlantýyýtamamen kopartmýþ duruma geliyorlar.Bu hastalýðýn son safhasýnda kýzlar artýk30’lu kilolarýn civarýnda ecel ile pençe-leþirken dahi kendilerini kilolu olarakalgýlýyorlar. Günümüz kadýnýnýn yaþ-lanma, kilo alma, ya da bakýmsýz ola-bilme gibi bir lüksü yok. Hem erkekdünyasý ile, hem hemcinsleri ile süreklibir güzellik yarýþý halindeler adeta.

Bu çaðýn kadýnlara oynamýþ olduðuen kötü oyun ise, kadýný, yaratýlýþ itibarýile, ona bahþedilen en büyük armaðan-dan uzak kalmak zorunda býrakmasý-dýr. Günümüzde, birçok kadýn iþinikaybetmeme uðruna, ya da kariyer oto-banýnda sollanmama uðruna, belki dehayatýnýn eþi benzeri bulunmayan lez-zetini ve mevsiminin kaçýrýldýðý takdir-de kazasý olmayan, „anneliði“ tadama-maktalar.

Kadýna armaðan edilen bu ilahi he-diyeyi, Rahim sýfatýnýn tecellisini, kendibenliðinde tadamayan onca kadýn vargünümüz modern toplumlarýnda. Butür toplumsal baskýlardan da tetiklen-miþ olacak ki, doðum sonrasý depres-yon olarak bilinen hastalýk anýnda, biran için þuurunu yitirip kendi öz evladý-ný öldüren kadýnlarýn haberleri artar ol-du.

Cinayet safhasýna gelmemiþ, fakatyine benzeri tereddütler, korkular vebunalýmlar sonucu meydana gelen„Babyklappe“ hadisesi de toplumsalolarak belirli çöküþlerin sinyalidir aslýn-da. Almanya‘nýn deðiþik þehirlerindekimerkezi hastanelere kurulan bu küvezþeklindeki sisteme, kadýnlar bebeklerinibýrakabiliyorlar. Tamamen anonim birþekilde býrakýlan bu bebeklerin, evlatlýkolarak verilen bebeklerden farklý olarak,hiç bir zaman ebeveynlerinin kim oldu-ðunu bilebilme imkaný yok. Bu tür birsistem, istenmeyen bebekleri cinayetekurban gitmelerinden kurtarmaya çalý-þýrken, onlarý ömürlerinin sonuna ka-dar cevapsýz sorulara mahkum ediyor.

Kadýnlar onca uygarlýk, modernite,

hak ve hukuk sisteminin içinde, belkide en yobaz ve baðnaz dönemlerini ya-þarken, doðalarýna ve tabiatlarýna belkide hiç bu kadar uzak olmamýþlardý. Bu-nun bir þekilde belki de, baþta vicdanidinamiklerden yola çýkarak, yýlýn belligünlerinde global manada, dünya ka-dýnlar günü, sevgililer günü, annelergünü baþlýklarý altýnda, özrü dilenmeyeçalýþýlmakta.

Ancak baþta vicdan mekanizmasýile yola çýkan iyi niyetler günümüzdene yazýk ki tamamen tüketime endeks-lenerek, baþtaki ulvi gayelerini sapta-mýþ bulunuyor. Kadýnlarda meydanagelen fýtrî bozukluklar bu denli had saf-hadayken, bunun deðiþimi için giriþim-de bulunmanýn zamaný çoktan geldi,belki de geçmektedir.

Son yapýlan araþtýrmalarda artýk er-keklerinde aile içi þiddete maruz kal-malarý belki de bunun ilk emaresidir.Kadýnlara tekrar yaratýlýþ gayesine en-deksli kadýn olma hakký ve özgürlüðüverilmediði takdirde, kadýn, yaratýldýðýdoðal hali ile, belki de modern toplum-larda nesli tükenen bir varlýk konumu-na gelecektir.

unutma çocuðum...

1Kadýnlarýn bitmeyen çilesi þiddet. Aslýndakadýndan ziyade güçsüz olanlarýn çilesi de-

sek daha doðru. Bu rakamlar gösteriyor ki dün-ya hala bir orman. Ve içinde ki insanlar çok az.

Avrupa Konseyi ve Dünya Bankasý raporlarý,16-44 yaþ arasý kadýnlarýn baþlýca sakatlanma veölüm nedeninin þiddet olduðunu öne sürüyor.

- Hindistan’da her gün 14, ABD’de 3 kadýn,eþi ya da erkek arkadaþý tarafýndan öldürülüyor.

- Dünya Saðlýk Örgütü; Ýngiltere, Avustralya,Kanada, Ýsrail, Güney Afrika ve ABD’de öldürü-len kadýnlarýn katillerinin yarýsýnýn, birlikte ya-þadýklarý erkekler olduðunu açýklýyor.

- Ýsveç’te her 10 kadýndan 7’si, Botswana’da6’sý þiddete uðruyor.

- Yeryüzünde her 3 kadýndan 1’i, tanýdýðý bir

erkek tarafýndan dövüldüðünü, cinsel iliþkiyezorlandýðýný ya da bir baþka biçimde istismarauðradýðýný bildiriyor.

- Hollanda’da her yýl 200 bin kadýn, eþininþiddeti ile karþýlaþýyor.

- Moldova’da 16-19 yaþlarý arasýndaki her 3genç kýzdan 1’i, cinsel þiddet maðduru.

- Dominik Cumhuriyeti’nde, þiddet uygula-yanlarýn yarýsý, eþler ya da eski eþler.

- Gürcistan’da her 2 aileden 1’inde þiddetyaþanýyor.

- Ortadoðu ve Körfez ülkelerinde, çoðu As-yalý 1.2 milyon kadýn evlerde hizmetçi olarakçalýþýyor. - Kuveyt’te kaçmasýnlar diye pasaportve kimlikleri ellerinden alýnan kadýnlar, dayakyemekten ve cinsel tacizden þikayetçiler.

Dünyadan acý sayýlar

Ýnsanlýk tarihinin belki de hiç bir döneminde kadýnlarýn haklarýna ve doðal tabiatýna bu denli baský ve tecavüz uygulanmamýþtýr. Günümüz toplumlarý kadýnlara eðitimli olma, baþarýlý olma, kariyer sahibi olma, anne olma, hatta iyi anne olma, çocuklarý ile ilgili olma, güzel olma, genç ve dinamik olma gibi standartlar belirlemekte.Bu belirlemeleri yaparken ne kadýnýn fikri sorulmakta ne de doðasý göz önünde bulundurulmakta.

Annelikduygusuköreltilenkadýngüzelliðinkölesi halinegetirildi

Page 14: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

Eski Türkiye günlerimdeydi.Bir gün kavga gürültü baha-nesiyle bir köy yerinde jandar-ma karakoluna götürülmüþ-tük. Bizim fazla bir suçumuzolmadýðý daha doðrusu suçsuzolduðumuz için bizim orayagitmemize sebep olan kiþilerejandarma duvarda asýlý bir

metre kadar çok sert görünümlübir sopayý göstermiþti. Sopanýn üs-tüne de bir yazý yazmýþlar kaç seneoldu ama hala aklýmdan çýkmaz.Yazý þöyleydi “Bunun adý haydar,sýkýysa kaytar”

Orada malum arkadaþ üzerin-den insandan nasýl haydari yapý-lýr kendi gözlerimle gördüðümiçin hayatta bir daha hiç kaytar-madým. Þerden hayýr çýkar misaliçok faydasýnýn olduðunu da söy-leyebilirim.

Niye anlatýyorsun bu hikayeyidiyebilirsiniz. Herkes anlamasa dabugünlerde gazete merkezimiziziyaret eden temsilcilerim benisizden daha iyi anlayabilirler.Türk hava yollarý oralarda temsil-cilik açmadý ama bu kadar uçuþnedendir acaba diye merak eden-leriniz de olabilir.

Federasyon baþkanýmýz yarýþbitince ortaya çýkan tabloyu inana-maz gözlerle seyrettikten sonramaça bir hafta uzatma süresi ekle-yince ben de biraz üzülmüþtüm.Tam tasý taraðý toplayýp kampanyadefterini kapattým derken yenidenaçmak zorunda kalmýþtým. Amaþimdi, mevcut lig tablosuna bakýn-ca iyi ki de uzatmýþýz diyorum.

45 günlük aþk ve þevk destanla-rý ile zirvelerde ancak 5 tane karde-len açtýrmayý baþarmýþ onlarýn be-yazlýðýna karþýlýk yüzümüz kýpkýr-mýzý defteri kapatma durumundakalmýþtýr. Fakat haydari markalýkronometre devreye girince takým-larýn da havasý birden deðiþti. 45günde 5 çekenler üç günde zirvele-ri çiçekle donattýlar. Þu an gözleri-me inanamýyorum tam tamýna 20tane yüzlük kardelenimiz var. Rab-bim dilinize suhulet, zihninize kuv-vet versin.

Bundesliga’da: Duisburg G.Ulm, Augsburg, Siegen,

Oberliga’da: Solingen-Remscheid, Bonn, Hagen, Schene-berg, Mainz, Giessen

Kreisliga’da: Hildesheim, Ha-nau, Speyer, Koblenz, Saarbrüc-ken, Wiesbaden, Bremerhaven,Worms, Padernborn, Aschaffen-burg takýmlarýmýzý gönülden tebrikediyoruz. Onlarýn bu rüzgarý ileinanýyoruz ki Süperliga’da da bir-kaç güne kalmaz bir kaç takýmýmýzyüzde100 hedefini yakalayacaktýr.

Geçen sene Frankfurt’un Acarteknik direktörünün güzel bir sözüvardý. “Yarýþ bittikten sonra da he-defi yakalamak durumundaysak,erkeklik bizde kalsýn yarýþ bitme-den yakalayalým.”

Ben bu güzel sözü yarýþ baþlan-gýcýnda takdiri hakeden çok güzelbir çýkýþ yapan Berlin’e ithaf etmekistiyorum. Biz bu sene Berlin baþ-kent olarak yarýþý sürükleyecekderken o resmen geri geri sürük-lenmeye baþladý. Bu sene bir türlükendine gelemeyen Tübingen veStuttgart’a eþlik etmek gibi bir hal-leri var. O da olursa artýk Baþkentismi Sonkent diye deðiþtirmek ge-rekebilir.

Duisburg’u hassaten tebrik edi-yorum. Köln gibi sistemi çökertiportalarda gezmek yerine aðýrbaþlýbir biçimde ve vakarý hiç elden bý-rakmadan zirveye yerleþtiler. Han-nover ve Düsseldorf bakalým bu aniataða nasýl bir karþýlýk verecekler.Bu arada geçen sene Mercedes’iotobana çýkarmayý baþarmýþ olanMünih’i de hesaba katmayý ihmaletmeyin diyorum. Çünkü yýllarýnKöln tecrübesi ile Mercedes’i sür-mek kesinlikle daha farklý olacaktýr.

Tüm takýmlarýmýza erkeklik siz-de kalsýn vurgulu yukarýya aldýðýmgüzel sözü tekrar hatýrlatýp sokak-larda yarýþýn, zirvelerde buluþun di-leklerimi iletiyorum.

Duisburg GUlmAugsburgSiegenGelsenkirchenDortmundDüsseldorfRecklinghausenDuisburg KNeussMannheimOffenbachKöln BKreuzbergHamburg DMünchenHamburg BFrankfurtWeddingKöln DNürnbergKarlsruheSch.GmündBöblingenLudwigsburgEsslingenStuttgartBochum

420500447420610845450592520445535475

1060455417979610495472

1060610550567630650519

1032450

443516

446418585807429558486411

494433956407371

868540432411912519455458498508399770329

Ýller TH105%103%100%100%96%96%95%94%93%92%92%91%90%89%89%89%89%87%87%86%85%83%81%79%78%77%75%73%

%AT

BUNDESLIGA 2012

12345678910111213141516171819202122232425262728

Solingen-RemschBonnHagenSchönebergMainzGiessenWuppertalOsnabrückIngolstadtRüsselsheimHannover.GEssenAalenAachenHammOberhausen-BottNeukölnKielDürenBremenPlettenbergHeilbronnKonstanzTübingenKasselFreiburgBielefeld

275290400288285300325300270340275295324410265330405335375375365255358350285

400385

287300413293289304317

286256319257272291367235281340279300292281188262236184250213

Ýller TH104%103%103%102%101%101%98%95%95%94%93%92%90%90%89%85%84%83%80%78%77%74%73%67%65%63%55%

%AT

OBERLIGA 2012

123456789101112131415161718192021222324252627

HildesheimHanauSpeyerKoblenzSaarbrückenWiesbadenBremerhavenWormsPaderbornAschaffenburgHannover.KWürzburgMülheimRavensburgHeidelbergLeverkusenKrefeldM.GladbachLudwigshafenMettmannBraunschweigGünzburgKaiserslauternAllgäuLeipzigDarmstadtAlbstadtSpandau

75250145230145230163180208200200240160230210155250205220200250200210244

95240252180

86267149234147232164181

20920019422914921319413922317718916720616317118570

176181123

Ýller TH115%107%103%102%101%101%101%101%100%100%

97%95%93%93%92%90%89%86%86%84%82%82%81%76%74%73%72%68%

%AT

KREISLIGA 2012

12345678910111213141516171819202122232425262728

233511002150

2600210029004000

112018003510190030002632

22161029201123911913

26363626100415743045164623251983

Temsilcilik TH95%94%94%92%91%91%91%90%87%87%87%78%75%

%AT

SUPERLIGA 2012

12345678910111213

DuisburgHannoverDüsseldorfMünchenMannheimFrankfurtKölnNürnbergBerlinDortmundHamburgTübingenStuttgart

EBU

ABDU

RRAH

MAN

Yüzler gülmeye baþladýYAHYA YILDIRIM STUTTGART

1Baden Württemberg Eyale-ti’nde Yeþiller-SPD Koalis-

yon Hükümeti’nin eðitim re-formlarýndan en önemlisi olan,ilkokul sonrasý okul tavsiyesinin(Grundschulempfehlung) baðla-yýcýlýðýnýn kaldýrýlmasý uygulama-sý sonrasý bazý okullarda yýðýlmabekleniyor. Grundschulempfeh-lung’un eskiden olduðu gibi ilko-kul sonrasý devam edilecek okulubelirlemede doðrudan bir etkisi-nin olmamasý, bu konuda inisiya-tifin velilere geçmesi birçok veliyide konu ile ilgili bazý danýþmamerkezlerine yönlendiriyor. Bu-nun yaný sýra Grundschu-lempfehlung’a göre hareketeedecek veliler de bulunuyor.Mart ayý sonuna kadar eyalet ge-nelinde 95 bin 600 ilkokul dör-düncü sýnýf öðrencisi için yeniokullarýnýn belirlenmesi gereki-yor. Zira eyaletteki uygulamayagöre her 4. sýnýf öðrencisi için de-vam edeceði okula Mart sonunakadar baþvurunun yapýlmýþ ol-masý gerekiyor.

Her öðrenci bir yukarýsýný mý düþünüyor?Yeni uygulamayla þimdiye kadarbirçok göçmen kökenli öðrenci-nin gerekmediði halde sýkça kar-þýlaþtýklarý, ‘Gymnasium senin

için zor olur, Realschule’ye git’ yada ‘Realschule’den Hauptschu-le’ye düþmektense doðrudanHauptschule’ye baþla’ gibi sözlüve resmi tavsiyelerin de son bul-masý bekleniyor. Bunun yanýndavelilerin çocuklarýný eski uygula-manýn devam etmesi durumundakaydettirmeyi düþündükleri oku-lun bir üstüne kaydettirmeye yö-nelecekleri ve bunun bazý okul-larda ciddi yýðýlmaya neden ola-caðý tahmin ediliyor. Eski uygula-maya göre çocuðu Hauptschuletavsiyesi alabilecek velilerin ge-nellikle Realschule’ye, Realschu-le tavsiyesi alabileceklerin deGymnasiumlara yöneleceði bun-dan dolayý da özellikle Realschu-le ve Gymnasiumlarda ciddi yýðýl-malarýn olacaðý tahmin ediliyor.

Son söz velilerin mi?Tavsiye sistemindeki deðiþiklikleþimdiye kadar çok duyulan ‘Son-derschule’den akademisyenliðe,hauptschuleden týp fakültesinegidenlerin’ hikâyelerinin artýkmazi olacaðý beklentisinin yanýbaþýnda öðrencinin devam ede-ceði okul ile ilgili veliler nasýl isa-betli karar verir? sorusunun ceva-bý da aranmaya baþlandý.

Yeni sistemi gazetemize de-ðerlendiren Stuttgart BÝL Özel

Okullarý Müdürü MuammerAkýn velilerin çocuklarýný bir öð-renci olarak iyi tanýmalarý gerek-tiðine dikkat çekti. ‘Okul tavsiye-si kalktý’ ifadesinin yanlýþ kulla-nýldýðýný da hatýrlatan MuammerAkýn, ‘Okul tavsiyesi kalkmadý.Yine veriliyor. Ancak eskisi gibiöðrencinin 4. sýnýftan sonra de-vam edeceði okulu bu tavsiye be-lirlemeyecek. Artýk veliler çocuk-larýný okul tavsiyesine baðlý kal-madan isterlerse Hauptschule,Realschule ya da Gymnasiumakayýt ettirebilecekler. Ancak bu-rada karar verilirken makul vegerçekçi olunmalý. Hangi okulakayýt yaptýrýlacaðý kararý verilir-ken öðrencinin kapasitesi iyi tah-lil edilmeli. Veliler artýk çocukla-rýnýn geleceði ile kararý kendileri-nin verdiðini, bunun önemli so-rumluluk olduðunu unutmamalý.Tavsiye artýk etkili deðil ama sý-nýfta kalma uygulamasý devamediyor’ dedi. BÝL Özel Okulla-rý’na da kayýt taleplerinin geçenseneye göre üç katýna çýktýðýnýsöyleyen Akýn, ‘ Yeni uygulamaile birlikte özellikle Realschule veGymnasiumlara talep artacaktýr.Biz de kendi okulumuzda bu ta-lep artýþýný görüyoruz. Yeni bina-mýzýn bitmesi ile ikiþer þube ola-caðýndan kapasite sorunumuz ol-

mayacak’ dedi.Öte yandan bazý çevreler ve

muhalefet yeni uygulamanýn bazýsorunlarý da beraberinde getire-ceði noktasýnda birleþiyor. Filo-loglar Birliði ve Realschul Öðret-menleri Birliði yaptýklarý açýkla-malarla özellikle realschule vegymnasiumlarda yýðýlmaya baðlýolarak sýnýflarýn daha kalabalýkla-þarak eðitimde kalitenin düþece-ðine dikkat çekti. Eyalet KültürBakanlýðý sözcüsü Dr. Roland Pe-ter ise yeni uygulama ile velilerinöðretmenlerle birlikte çocuklarý-nýn tahsil hayatý ile ilgili karar al-malarýnýn daha kolay olacaðý gö-rüþünde. Eyalet genelinde Martayý sonuna kadar ilkokul sonrasýokullara kayýt yaptýracak olan 4.sýnýf öðrencilerinin hangi okulakesin kayýt yaptýracaklarý ise Ma-yýs ayýnýn baþýnda belli olacak.Kayýtta ikamet yakýnlýðý, okuyankardeþ ve okul profili ( örneðinçift yabancý dil aðýrlýklý, fen bilim-leri aðýrlýklý, spor aðýrlýklý v.b.)kriterlerine dikkat ediyor. Bunundýþýnda öðrencinin ilkokul notlarýkayýtlarda doðrudan bir veri ola-rak deðerlendirilmiyor. Yeni oku-la kayýt baþvurusunda öðrencinin‘Grundschule 4. sýnýfý bitirdi’ ifa-desinin yer aldýðý evrakýn veril-mesi yeterli oluyor.

BW’de önümüzdeki öðretim yýlýndaGymnasiumlarda yýðýlma bekleniyor Baden Württemberg Eyaleti’nde ilkokul sonrasý tavsiye sistemindeki deðiþiklikle þimdiye kadar çok duyulan ‘Sonderschule’den akademisyenliðe, hauptschuleden týp fakültesine gidenlerin’ hikâyelerinin sona ereceði bekleniyor. Bununla birlikte özel-likle realschule ve gymnasiumlarda oluþacak yýðýlmanýn eðitim kalitesini nasýl etkileyeceði de merak konusu.

14 GÜNDEM 8 MART 2012 PERÞEMBE ZAMAN

Baþkonsolos Aksen: Türk gençlerininpolis olmasýný teþvik ediyoruz1

Türkiye Cumhuriyeti KarlsruheBaþkonsolosu Serhat Aksen,

Karlsruhe Emniyet Müdürü Hilde-gard Gerecke’ye nezaket ziyaretindebulundu. Baþkonsolos Aksen,Karlsruhe emniyetinin özelde Türkvatandaþlarýnýn ve baþkonsoloslu-ðun emniyetini saðlamakta gösterdi-ði gayret ve iþbirliði nedeniyle Ge-reck’e teþekkür etti. BaþkonsolosSerhat Aksen, Emniyet MüdürüHildegrad Gerecke’ye, ’Baþkonso-loslukta Karlsruhe polisinde çalýþanTürk ve Türk kökenli sayýsýnýn artý-rýlmasý amacýyla yaptýðýmýz çalýþma-larýmýz oldu. Bu çalýþmalar bundansonra da devam edecektir. Önü-müzdeki dönemde polislik mesleði-nin vatandaþlarýmýza tanýtýmýna yö-nelik ortak çalýþmalar yapýlmasýnýarzu ederiz’ diyerek önerilerde bu-lundu. Bu öneri Emniyet Müdürüve Yardýmcýsý tarafýndan memnuni-yetle karþýlandý. Karlsruhe EmniyetMüdürü Hildegard Gerecke’de Baþ-

konsolos Aksen’in yeni görevindebaþarýlar dileyerek ’Þehirde yaþayançok sayýda Türk vatandaþý var. Sizlerile ortak çalýþmalardan memnuniyetduyarýz’’ dedi. Ziyarete hazýr bulu-nan Emniyet Müdür Yardýmcýsý Ro-land Lay’da Karlsruhe Emniyeti Po-

lis Korosu’nun Türkiye’de konserverdiðini, Türk polis teþkilatýyla ya-kýn çalýþmalarý olduðunu dile getire-rek, Polis korosunun Karlsruhe’ dedüzenlenecek olan Türk Günleri et-kinliðine de katýlacaðýný ifade etti.ALÝ RIZA KARLSRUHE

BmF’den hatim merasimi 1

Yaklaþýk üç yýl önce Kre-feld’de kurulan Müslüman

Kadýnlar Eðitim Merkezi (BmF)geçtiðimiz gün Kaya Plaza DüðünSalonu’nda bir hatim merasimidüzenledi. Hatfanýn deðiþik gün-lerinde eðitim merkezine giderek,Emine Arslan, Tülay Yaþar, AsiyeDemir ve Venhar Kader hoca ha-nýmlardan Kur’ an – ý Kerim vedini bilgiler öðrenen 16 yetiþkinbayan yapýlan hatim merasimi so-

nunda sertifikalarýný aldýlar. Sade-ce bayanlara yönelik hizmet ve-ren BmF derneðine kýz öðrenci-ler’ de okullarýndan geri kalangünlerde katýlarak Kur’ an- ý Ke-rim ve genel kültür dersleri görü-yorlar. Kaya Plaza düðün salo-nunda düzenlenen hatim merasi-mine çok sayýda davetli katýldý. Ýs-tiklal Marþýmýzýn okunmasýnýnardýndan dernek baþkaný NejlaAsan ve Songül Kaya birer selam-

lama konuþmasý yaptý. Daha son-ra sahneye çýkan kursiyerler biryýl boyunca öðrenmiþ olduklarýbilgileri sahnelerken, okumuþ ol-duklarý ilahi ve naatlarla misafir-lere duygulu anlar yaþattýlar. Ka-dýnlar kolu baþkaný Gülveren Ça-kan bu tür organizelerin devemedeceðini programa katýlýmýn yo-ðun olmasýndan dolayý duyduðumemnuniyeti dile getirdi. MEHMETYILMAZ, AYÞE GÜL TEMÝZ KREFELD

Gençleri kültürel erozyonakarþý koruyoruz1

Schleswig Holsteineyaletine baðlý

Glückstadt’da faaliyetgösteren DÝTÝB ÞehzadeCamii yönetimi gençle-rin kültürel erozyonauðramamasý için kollarýsývadý. Cami bünyesindeyürütülen din eðitimininyaný sýra kadýnlara veözellikle gençlere yöne-lik faaliyetler yapýldýðýnýbelirten Din Görevlisi Ýl-han Kozan ile BaþkanYardýmcýsý Coþkun Þa-hin ve Yönetim KuruluÜyesi Muzaffer Özcan,“bizim için gençlerin hertürlü tehlikeye karþý ko-

runmasý çok önemli.Dolayýsý ile gençlerinkendi dinini, örf ve adet-lerini öðrenmesi, kendikültüründe yetiþmesiiçin çalýþýyoruz” dedi.

Genel faaliyetlerlebirlikte gençlere yönelikfaaliyetlerinde artacaðýnavurgu yapan Din Görev-lisi Kozan “gençlerle biraraya gelerek dini sohbetve benzeri faaliyetler yü-rütüyoruz. Amacýmýz on-larýn kendi kültürleriyleen iyi þekilde yetiþmelerive kültürel erozyona kar-þý kaorunmalarý” dedi. RA-MÝS KILIÇARSLAN GLÜCKSTADT

THY ’dan acentelere ödül1

Türk Hava Yollarý(THY) Hamburg

Müdürlüðü performans-larýndan dolayý 2011 yýlý-nýn baþarýlý seyahatacentelerini ödüllendirdi.Ödüller THY HamburgMüdürü Cemil Tezgahtarafýndan acente sahip-lerine teslim edildi.

Hamburg’dan 2012yýlýnda baþlayacak dör-düncü Ýstanbul seferi ileyeni baþlayacak Ýzmir,Ankara ve Adana seferlerihakkýnda da bilgi verenTezgah, THY’nin yeni se-

fer sayýlarý ve uçuþ nokta-larý ile acentelere büyükimkan ve avantaj saðladý-ðýna iþaret etti. Ödül alanseyahat acentalarý ise My-ra Reisen, Tan Reisen,Linden Reisen, SammysReisen, Bizim Reisen, Rei-sebüro Baltacý, ReisebüroErgin, Karakaþ Reisen,Hanseglobal Reisen, Dur-gut Reisen, A.T.A Reisen,Benim Reisen, ReisebüroRomancý, Paradies Rei-sen, Reisetreff Altona veOrient Reisen oldu. RAMÝSKILIÇARSLAN HAMBURG

Page 15: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

SAYFA TASARIM: MUHARREM ÇELEBİ

8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMANKÜLTÜR&SANAT15

-Bediüzzaman Said Nursi’nin Barla hayatını anlatan “Allah’ın Sadık Kulu: Barla”, Güney Afrika’da izleyicisiyle buluşuyor.

Türkiye’nin ilk uzun metraj animasyon fi lmi olma özelliğini taşıyan “Allah’ın Sadık Kulu: Barla”, iki milyonu aşan izleyicisiyle geçtiğimiz yıl Türkiye’nin en çok izlenen fi lmlerinden olmuştu. Film, 10 Mart 2012’de “God’s Faithful Servant: Barla” ismiyle Ster Kinekor’un Rosebank’taki Güney Afrika’da The Zone, Canadish Square ve Ga-teway Comercial sinemalarında vizyona girecek. Yapımcılığını Fa-tih Gök’ün, yönetmenliğini Esin Orhan’ın yaptığı, “3,5 yıllık titiz ça-lışmanın ürünü olan ‘’Allah’ın Sadık Kulu: Barla’’da Bediüzzaman Said Nursi ve talebeleri, tamamen orijinal fotoğrafl arından faydala-nılarak üç boyutlu olarak modellendirildi. KÜLTÜR-SANAT

‘Allah’ın Sadık Kulu’ Güney Afrika’da

‘Özerk estetik bilinç’ ve İslam medeniyeti üzerine düşünceler Gregory Jusdanis, Yunanistan’ın modernleşme tecrübesini tartıştığı ‘Gecikmiş Modernlik ve Estetik Kültür, Millî Edebiyatın İcad Edilişi’ adlı kitabında, 1922’de ‘Türk ordusunun Küçük Asya’daki böl-gelerin denetimini ele geçirmeye çalışan Yunan kuvvetlerini bozguna uğratması[nın]’ Yunan top-lumunda ‘mahşerî boyutlara varan millî bir trav-ma olarak yaşadı[klarını] bildirir ve bu durumun millî ideolojinin yeniden değerlendirilmesine yol açtığını söyler. Bu bozgunla birlikte, ‘Bizansçılık ile romantik Helenciliğin bileşimi olan’ Megali İdea yıpranmış; dolayısıyla ‘Yunan toplumunu işe yarar bir ideolojiden mahrum bırak[mıştır.]’ Jusdanis’e göre, ‘Milleti ve devleti, yani milletin etnik-dinsel kimliklerini modern seküler varoluşla bütünleş-tirme yolundaki’ Megali İdea’nın başarısızlığa uğraması, ‘Yunanistan’ın üzerine inşa edildiği çelişkileri[n] açığa çık[masına]’ yol açmıştır. Peki, sonra? Megali İdea’nın yerine neyin

konulacağına ilişkin olarak özellikle Metaksas diktatör-lüğü döneminde, 1936’da, muhafazakârların “siyasî uyumsuzluğa ve sosyaliz-min yükselişine verdik-leri cevap, klasik kültü-re dayanan ve Ortodoks-luk ve Bizans mirası ile pe-kiştirilmiş bir ‘Üçüncü Yu-nan Uygarlığı’ ” projesidir. Jusdanis’in belirttiğine göre,

‘liberal burjuva unsurlar [ise] estetik bir bilinç öner[mekteydiler.] Bu estetik bilinç, özerk bir estetiği öngörüyor ve bunu, ‘kültürü[n] estetize edilmesinde kullandıkları vazgeçilmez bir araç’ olarak görüyorlardı. Bu ‘estetik bilinç’ nasıl işlemekteydi? Jusda-nis, bunu Yorgos Theotokas’ın deyişiyle, ‘kla-sik olanla modern olanı kaynaştırma teklifi ’ ola-rak okuyor ve şöyle diyor: ‘Doğu ve Batı, ye-rel ve kozmopolit, dinsel ve seküler, geleneksel ve modern, devlet ve millet, Romalı ve Helen’… Yunanlılar, ‘geleneklerine sahip çıktıkları halde yine de Avrupalı olabilirlerdi; miraslarına sadık kaldıkları halde yine de modern olabilirlerdi’. Avrupa’nın ‘özerk estetik’ inşası, sanatla-rın ‘saray, kilise ya da şenlik praksisiyle bütün-leşmiş’ olmaktan çıkması, 18. yüzyılda olmuş-tur. Jusdanis’in Schultze-Sasse’den aktardığına göre, ‘sanat Onsekizinci Yüzyılın ikinci yarısın-da ayrıcalıklı bir kültürel etkinlik alanı olarak ortaya çık[mış]’ ve,- burası çok önemli, ‘toplumun işlevsel ve toplumsal farklılaşmasının olumsuz yan etkilerini askıya alabilen bir mutabakat ve kurtuluş alanı olarak görülmeye başlan[mıştır]’. ‘Burası çok önemli’, evet, çünkü modernleş-me krizlerimize de çözüm sunabilecek özerk bir estetik bilinç, bizim medeniyetimize içkin olan (mündemiç; immanent) bir bilinçtir. İs-lam medeniyetinin edebiyat ve elbette şiir ala-nında, edebî enstrümanlara, özellikle de me-tafora başvurarak dinsel ve kanonik olandan özerkleştiğini gösteren örnekleri burada zikret-meme gerek yok. Sadece edebiyatta değil, resim alanında Erol Akyavaş’ın, Ergin İnan’ın, Peya-mi Gürel’in eserleri, sinemada Derviş Zaim’in fi lmleri [özellikle de ‘Cenneti Beklerken’ ve ‘Nok-ta’] bu özerk estetik bilincin somut örnekleridir. Dayatma, mutaassıp bir Medeniyet inkârcılığından veya sanatın özerkliğini-dolayısıyla da, toplumun farklılaşmış olduğunu göz ardı ederek- kabullenemeyen kanonik ıs-rarcılıktan geliyor. Bu iki engel, önünde sonun-da aşılmak ve özerk estetik bilincin İslam me-deniyeti içinde yeniden üretilmesine imkân ta-nımak zorundadır. Defalarca yazdım, bir daha tekrar edeyim: İslam medeniyeti bir Estetik me-deniyettir! Özerk estetik bilinçle İslam’ın her-hangi bir çelişkisi olamaz… Jusdanis’i iyice okursak, bu bilincin ‘Doğu ile Batı, yerel ve kozmopolit, dinsel ve se-küler, geleneksel ve modern, devlet ve mil-let’ arasındaki karşıtlıklara son verme anla-mına geldiğini görürüz. Türk toplumunun da hem geleneksel hem de modern olabilmesi-nin mümkün olduğunu ‘sahih şiir’ bağlamın-da dilegetirirken, işte tastamam bunu, yani sanatın özerk estetik bilincinin hâkim kılın-masını kastediyordum; -anlayan anladı! Veyl anlamayanlara! [email protected]

Defalarca yaz-dım, bir daha tekrar edeyim: İslam medeniye-ti bir estetik me-deniyettir! Özerk estetik bilinç-le İslam’ın her-hangi bir çelişki-si olamaz…

HAYRULLAH BİLEN STUTTGART

-Gyjho Frank, 40 yıla yakın bir süredir duygularını soyut çiz-

gilerle ifade etmeye çalışan bir res-sam. “Renkler çocuklarım gibidir hiç-birini ayırmam” diyecek kadar da sa-nat aşığı bir isim. Soyut resimle uğraş-mak ona manevi yolculuğunda büyük bir kademe atlam fırsatı sunmuş. İnsa-nın yaptığı işte bir şekilde köpürüp taş-ması gerektiğini söylerken bakın neler diyor: Yaptığınız işte fani olun. Sanat-ta delilik bu” Biz de bu sıradışı ressa-mı tanıyıp sonra da size tanıtmak iste-dik. Bize evinin kapılarını açtı. Alman olmasına rağmen çay demledi, biz sor-duk o cevapladı. Birçoklarının ‘karma-şık çizgiler’den ibaret olarak algıladığı tabloların aslında ne derin anlamlar ta-şıdığını öğrendik Gyjho’dan. Bu işin bir Çinlinin boyaya batırdığı tavukları ka-ğıt üzerinde hareket ettirerek başlattı-ğını da..Ressam için tablonun bir evlat gibi olduğunu ama yaşı geldiği zaman yuvadan uçurulması gerektiğini de ilk defa Gyjho’dan duyduk. Ve daha faz-lasını...

Bir ressam olarak en sevdiğiniz renk hangisi?

Renkler çocuklarım gibi, bütün renk-leri severim. Çocukken en çok sarı ve maviyi severdim. Gökyüzüne ve güne-şe hayran hayran bakardım, bu yüzden odamı hep sarıya boyatırdım, genelde yerde mavi halı olurdu. Resim yapmaya başlayınca her rengin kendine ait güzel-liğini keşfettim. Şimdi hiçbirini ayırt et-miyorum.

Bazılarına göre anlamsız karmakarışık şekiller renklerden ibaret olan soyut resim sizin duygu-larınızı ifade ediş biçiminiz. Sıradan bir insanın bunu anlaması mümkün mü?

Soyut resimde bir akışkanlık mevcut, bakmaktan ziyade diğer duygularla farkına varmanızı sağlıyor. Normalde her tablonun bir kompozisyonu vardır. Fırçayla duygularımızı, düşünceleri-mizi, herhangi bir konudaki iç görün-tümüzü sembollerle-renklerle aktar-maya çalışıyoruz. Mesela resimlerim-de enerjiyi uzayıp giden çizgi ile ifa-de ediyorum. Akışkanlık, sürekli hare-ket duygusu, fakat başkası bunu göre-meyebilir. Hayal dünyanızı, tecrübele-rinizi, hislerinizi kullanmalısınız, daha çok zevk almak istiyorsanız; biraz res-me, renklere, şekillere ve dillerine aşi-na olmanız lazım. Soyut resim gözle beraber o an içinizdeki sonsuzluğa hi-tap ediyor. Sizi sınırlandırmıyor.

Soyut resimi klasikten ayıran şey ne?

Paris sanatın başkenti olarak biliniyor, Fransız ihtilali ile beraber ressamların bütün müşterileri bir anda yok oldular. Ressamlar ciddi maddi sıkıntı içine gir-di, fakir halkın duvara asacağı bir tab-loya pek ihtiyacı yoktu... daha kötüsü ihtilalden 16 sene sonra birisi kalkıp fotoğraf makinesini icat etti...Bu kri-zi daha da derinleştirdi. Ressamlar, fo-toğraf makinesinin çekemeyeceği şey-leri bulmak zorunda kaldılar. Kişinin dış hatlarını fotoğraf makinası ile çe-

kebilirsiniz ama iç dünyasını, duygu-larını makina ile çekemezsiniz. Politik, teknik gelişmeler soyut resim tekniği-ni ortaya çıkarttı.

Siz ne kadar farkına varıyorsunuz?

Çevremize sadece bakan körler gibi-yiz malesef. Gözlerimizi duygularımı-zı tekdüze kullanıyoruz hatta hiç kul-lanmıyoruz. Derinlemesine, tadına va-rarak, kana kana ruhumuzla, düşünce-mizle zevk almaya çalışmıyoruz. Sadece bedenimizi tatmin etmeye çalışıyoruz. Çizgi bir boyut, çizgilerin birleşmesiyle oluşan alan ayrı bir boyut, derinlik ayrı bir boyut.. 12. boyuttan bahsediyorlar ve daha ötesi...bu müthiş bir şey!..

Sanırım, insan mutluluğun resmini çizebilir di-yorsunuz?

Evet çizebilir... Bunu yaşadığım bir tec-rübeyle anlatayım. Şirket yöneticileri-ne bir seminer vermiştim. Tahtaya sev-mek, üzülmek, nefret etmek gibi keli-meler yazıp, katılanlardan herhangi bir kelimeyi resmetmelerini istedim. Önce çok şaşırdılar, imkânsız olduğunu söy-lediler. Fakat birkaç denemeden sonra, herkes bir resim yapmayı başardı. O sı-rada içeri giren garsona resimlere ba-kıp ne hissettiğini söylemesini rica ettik. Yüzde 90 oranında doğru tahmin etti.

Herhangi bir tablonuzu satın alan birisini ziya-ret ettiğinizde tabloyu duvarda görünce ne his-sediyorsunuz? Artık size ait olmadığını mı, ger-çek sahibi kim?

Güzel bir soru. Genelde arkadaşlarım gelip ‘hey Gyjo! Bu çok güzel bir tablo olmuş, bunu hemen satman lazım’ de-diğinde, ‘arkadaşım sanane, benim tab-lom neden onu satayım’ diyorum…yine de çocuklar büyüdüğü zaman bir şekil-de onu kendi yoluna bırakmak gereki-

yor. Bende tablolarımı çocuklarım ola-rak görüyorum ve onları serbest bıra-kıyorum. Başkasında gördüğümde bir şeyler anımsasam bile yine de orada ol-ması beni çok mutlu ediyor.

Ama siz çocuklarınızı satıyorsunuz?

Hayır aslında, satmıyorum..O sade-ce benim için acı parası (Schmerzens-geld)… (gülüyor)

Doğu batı arasında resimde bir fark görüyor musunuz?

Tabiî ki doğu batı arasında farklılık çok, sürekli birbirinden etkilendiklerini de görüyoruz. Gelenekler, kültür, o dö-nemdeki yaşanan olaylar, siyasi, dini gelişmeler bunların hepsi birer faktör, haliyle farklılıklar oluyor. Batı olarak, resim tekniği konusunda çoğu ayrıntıyı, tecrübeyi Japon ve Çinlilere borçluyuz. Çin alfabesi bir çeşit resim dili. Çinli bir çocuk 1500 tane şekil çizmeyi öğreni-yor ve daha sonra bunların kombinas-yonuyla yeni şeyler üretiyor. Monet bir çok ayrıntıyı Çinlilerden öğrenmiş.

Biraz da sanatta delilikten bahsetsek

Çinliler resimde çok gelişmişler. İlk so-yut teknikler Çin’de başlamış diyebi-liriz. Bir gün ünlü bir ressam kolunun arasında iki tavuk diğer kolunun arasın-da kağıt rulolar. Kralın karşısına çıkıp, kağıt ruloları halı gibi yere açmış. Tavu-ğun birisini ayağından tutarak mavi bo-yaya batırmış ve kağıdın üstünde ile-ri geri getirip götürerek maviye boya-mış, birinci tavuğu bırakmış. İkinci ta-vuğun ayaklarını kırmızı boyaya daldı-rarak, tavuğun kağıt üzerinde öne doğ-ru hareket etmesine izin vermiş. Ayak izleri ile her tarafta kırmızı lekeler oluş-muş. İkinci tavuğu da bırakmış. Kra-la dönerek, ‘Efendim işte size Thou Sue

nehrinde bir sonbahar manzarası’ de-miş. İnsan yaptığı işte bir şekilde köpü-rüp taşmalı. Benim bahsettiğim delilik bu işte.

Az önce dini gelişmeler dediniz, yakın tarihimiz-de böyle bir etkiden bahsedebilir miyiz?

68 kuşağı ile beraber ya da son 50-60 yıldır sanatta, bilimde dinsizliğin daha baskın olduğu genel bir anlayış hakim oldu. Hal böyle olunca kimse ateist bir yazardan ya da ressamdan Tanrıya ait bir şeyler anlatmasını beklememeli. Hı-ristiyan bir çevrede doğdum, bu kül-türle büyüdüm... Nereden geldik nere-ye gidiyoruz sorusunu irdelemeye çalı-şıyorum. Bazen çelişkilere de rastlıyor-sunuz; İspanyol ressam Antonie Tapi-es “Ben Tanrının merhameti sayesin-de resim yapıyorum” diyor ama kendi-si bir ateist. Evrendeki düzen, süreklilik... İnsa-nın aklını kendine hep hayran bırak-mıştır. Örneğin kalemi kâğıda dokun-durduğunuzda ilk oluşan bir nokta ve devam ederseniz bir nokta daha. Böyle-ce noktadan şekiller.

Yani her şeyin başlangıcı bir nokta?

Evet bu çok önemli bir olay. Çoğu za-man çevremizdeki basit görünen şey-lerin arkasındaki anlamı göremiyoruz. Sadece bakıyoruz. Bakmak yetmiyor, görmek ve anlamak lazım. Işın parçası-nı düşünün, bu her iki tarafa doğru uza-yıp gittiğinde sonsuza kadar devam et-meli ama görünmeyen bir el bir yerde yönünü değiştirip büküyor. Bunu kim yaptı? Tanrı yapıyorsa cevabı çok ko-lay ama kendiliğinden olduğunu dü-şünmek cevapsız bir soru. Nokta bir başlangıç olduğuna göre... evet herşey noktadan oluşan bir nokta.

Alman ressam Gyjho Frank’a göre mutluluğun resmi çizilebilir. Hatta sadece mutluluğun değil nefretin ve hüznün de. Bunu bizzat tecrübe ettiğini söyleyen Frank, bakın neler anlatıyor: “Şirket yöneticilerine bir seminer vermiştim. Tahtaya yazdığım sevmek, üzül-mek, nefret etmek gibi kelimelerden birini resmetmelerini istedim. Önce çok şaşırdılar. Birkaç denemeden sonra, herkes bir resim yaptı. İçeri giren garsona resimlere bakıp ne hissettiğini söylemesini rica ettik. Yüzde 90 oranında doğru tahmin etti.”

Ressam, fotoğrafmakinesinin çekemeyeceği şeyleri bulmak zorunda

-1954 yılında Almanya’nın Cottbus şehrinde do-

ğan ressam Gyjho Frank’ın ço-cukluğu ve gençliği Biberach a.R’de geçer. Fachhochschu-le Erlangen’deki yükseköğ-reniminin ardından otostop-la Hindistan’a gitmesi ressa-mın hayatındaki ilginç kesit-lerden biri. Hindistan’a varma-ya az bir yol kala koleraya ya-

kalanan ressam, 1972 yılında dönüş yolunda Pakistan, Af-ganistan, İran ve Türkiye’ye de uğrar. Hollanda ve Fransa’da da sanatsal faaliyetlerde bu-lunan ressamın eserlerinde futurist-arkaik temaların etkisi görülmekte. Ressamın birbirin-den farklı yağlı boya soyut re-sim çalışmaları büyük beğeni topluyor.

Otostopla Hindistan’a gitti, koleraya yakalandı

HilmiYavuz

Page 16: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

Avrupa Genel MüdürüABDULLAH AYMAZAlmanya KoordinatörüMEHMET ATALAYYayýnlar KoordinatörüMEHMET ALÝ ÞENGÜL

SAHÝBÝ-HERAUSGEBER: WORLD MEDÝA GROUP A.G.

8 MART 2012 PERŞEMBE SA YI: 16318

Avrupa Genel Yayýn Müdürü(Geschaftsführer – Chefredakteur)MAHMUT ÇEBÝ

Haber Müdürü (Redaktionsleiter)YAHYA YILDIRIM

HABER (Nachrichten)Tel: 0049 69 300 34 246-256 Fax: 0049 69 300 34 250e-mail: [email protected]

Bürolar KoordinatörüÝSMAÝL KÜÇÜKABONETel: 0049 69 300 34 130Fax: 0049 69 300 34 105 e-mail: [email protected]ÐITIMTel: 0049 69 300 34 130-103e-mail: [email protected]

ALMANYA TEMSÝLCÝLÝKLERÝ

ParlamentoBerlinDortmundDuisburgDüsseldorfHamburgHannoverFrankfurtKölnMannheimMünchenStuttgartTübingenNürnberg

AvusturyaBelçikaDanimarkaHollandaÝsviçreNorveçFransaFinlandiya

AVRUPA TEMSÝLCÝLÝKLERÝ

Süleyman BaðNihat KızılkulaEkrem YýldýrýmAdem YakaBülent ÇelikMetin CavlakErkan TekinLatif Taş Ümit Selim Macar Ýlyas ArýcanTamer AktaþYýlmaz AkýnOsman Öztürk Mehmet Kurt

Seyit ArslanTercan Ali BaştürkKamil SubaşıEbubekir ŞarÖzgür TaþçýoðluMenaf AlıcıEmre DemirFahrettin Çalışkan

030-224 88060030-992 57112 0231-2064683 0163-29401250211-36779890040-303 822 190511-543 08 7780176 616 03964 0221-5892242 0621-15699077 089-54885910 0711-121 562 0807031-261 56 440911 274 68 93

0043/6506334499 0032/47-6626211 0045 70206970 0031/10-2013747 0041/3131184900047/226307080033/141 50749600358 942477400

ZUKUNFT Medien GmbH, Sprendlinger Land Str. 107-109, 63069 OffenbachÝnternet Adresi: http://www.eurozaman.com e-mail: [email protected]

REKLAM (Anzeige) TUWA MEDIA MARKETINGTel: 0049 69 300 34 200-201 Fax: 0049 69 300 34 205 e-mail: [email protected]

BASKI (Druck)Sun Print & Vertriebs GmbHTel: 0049 69 30034 161Fax: 0049 69 30034 165e-mail: [email protected]

Commerzbank Offenbach Konto Nr: 427 0666 BLZ: 50540028

8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMANf16 YORUM

[email protected] ve Soytarı

-Almanya’da ekonominin en önemli gös-tergelerini merkezi Münih kentinde bu-

lunan bir enstitüsü belirliyor. Aylık ve dönem-lik raporlarının yanı sıra ticari güven endek-si puanlarını gösteren barometresiyle ülkenin ekonomik gidişatında rol oynayan bu iktisa-di araştırmalar enstitüsünün adı “ifo-Institut”. Adını “Information und Forschung” (Enfor-masyon ve Araştırma Enstitüsü) sözcükleri-nin kısaltılmasından alan bu enstitünün ba-şındaki isim ise her açıklamasıyla ülke gün-demine damgasını vurmayı başaran Al-man iktisatçısı Prof. Dr. Hans-Werner Sinn.

Ünlü iktisatçı uzun süredir kamuoyunun dikkatini az bilinen bir konuya çekmeye çalı-şıyor. Prof. Sinn’in gündeme getirdiği konu, daha doğrusu dikkat çekmeye çalıştığı teh-like “Target 2” adını taşıyor. İngilizce açılımı “Trans-European Automated Real-Time Gross Settlement Express Transfer” olan bu sistemin Türkçe resmi evraklardaki karşılığı ise yakla-şık olarak “Avrupa Otomatize Gerçek Zamanlı Toptan Mutabakat Sistemi” şeklinde çevriliyor.

Prof. Dr. Sinn, adı bile kafa karıştırma-ya yeten bu sistemin AB’nin mali yapısının al-tında her an patlamaya hazır saatli bir bom-ba gibi işlediğini ileri sürüyor. Ünlü profesöre göre, “Avrupa sadece spekülatif saldırılar ne-ticesinde meydana gelmemiş bir ödemeler bi-lançosu krizi yaşıyor.” Benzeri görüşte olan Al-man Merkez Bankası’nın baş iktisatçısı Tho-mas Mayer ise durumu, “Euro krizi aysber-gin sadece suyun üstün-de kalan kısmı. Suyun al-tında ise ödeme bilanço-larındaki dengesizlik yatı-yor.” şeklindeki özetliyor.

Aslında TARGET 2’de ayarın kaçmaya başladığı-nı ilk fark eden ve Prof. Dr. Sinn’i uyaran isim Alman Merkez Bankası’nın emekli başkanlarından biri olmuş. 1991-93 yılları arasında Deutsche Bundesbank’ın başında bulunan ve emek-liliğinde de ekonomi ala-nından uzak durmayan ha-len 87 yaşındaki Helmut Schlesinger, 2010 yılının yaz aylarında Prof. Sinn’in dikkatini TARGET 2 he-saplarındaki açığa çekmiş.

Frankfurter Allge-meine Zeitung’a (FAZ) verdiği demeçte “konu o günden beri yakamı bırakmadı” di-yen Prof. Dr. Sinn, o andan sonra başta asis-tanı Timo Wollmershaeuser olmak üzere eki-binin önemli bir bölümüyle birlikte yaptı-ğı incelemelerde korkunç gerçeği tespit et-miş. Böylelikle kamuoyu da Alman Merkez Bankası’nın TARGET 2 bakiyesindeki alacak-larının 2010 yılının sonu itibariyle toplamda 326 milyar Euro’ya ulaştığından haberdar oldu.

Bugün gelinen nokta itibariyle sadece Al-man Merkez Bankası’nın TARGET 2 siste-minden alacağının 500 milyar Euro’ya ulaştı-

ğı, AB ülkelerinin merkez bankalarının alacak-larının ise 800 milyar Euro’ya yükseldiği tah-min ediliyor. İşi daha da karmaşık kılan hu-sus ise alacakların kamuoyu durumu fark et-meden bu kadar yüksek bir meblağa ulaş-mış olması. Prof. Sinn ve ekibi işte bu neden-le Euro bölgesini bir para politikası felaketinin beklediğini ileri sürüyor. Konuyu önce hafta-lık ekonomi dergisi Wirtschaftswoche’de gün-deme getiren Prof. Sinn, daha sonra FAZ’a yazdığı bir makalede detaylarını da ele aldı.

Prof. Dr. Hans-Werner Sinn’in ulaştığı ra-kamlar çarpıcı olduğu kadar tartışmalı da sa-yılıyor. Çünkü Avrupa’nın güneyindeki bir-çok ülke Avrupa Merkez Bankası’nda yük-sek meblağlarda borçlanırken, Alman Mer-kez Bankası’nın ECB’den alacakları da her geçen gün artıyor. Bu noktaya bilhassa dik-kat çeken Prof. Sinn, herhangi bir AB ülke-sinin Euro bölgesinden atılmasının Alman-ya açısından dramatik sonuçları olabileceği-ni “Almanya’nın kaybı yaklaşık yarım trilyon Euro’ya ulaşabilir” şeklindeki sözleriyle ifa-de ediyor. Birçok ekonomist, tezini ilk açıkla-dığı günlerde Prof. Dr. Sinn’e karşı çıkarken, o konu hakkında durmaksızın mülakat vermeye ve internetteki blogunda yazmaya devam etti.

Ancak Prof. Sinn’in “işte bu artık kırılma noktası” dediği an önceki günlerde geldi. Bu sözlere sebep olan ise Alman Merkez Banka-sı Başkanı Jens Lehmann’ın Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Mario Draghi’ye yaz-

dığı bir mektupta Euro ödeme sistemi TAR-GET 2’nin taşıdığı bü-yük risklere dikkat çek-mesi ve Almanya’nın bu sistemden alacaklı ol-duğu 500 milyar Euro için ek teminat talebin-de bulunması oldu. Leh-mann, Draghi’den alı-nan riskin daha da bü-yümemesi için so-mut adımlar atılmasını ve sıkı bir denetim uy-gulanmasını talep etti.

Berlin’den gelen bil-gilere göre Şansölye Angela Merkel de ar-tık TARGET 2’de oluşan açığın farkına varmaya başladı. Böylelikle Prof. Sinn de kamuoyunda

son dönemlerde yol açtığı “siniri bozuk iktisat-çı” imajından yeniden Bild gazetesinin onu ni-telediği şekliyle “Almanya’nın en akıllı iktisat-çısı” rolüne geri dönebildi. Hatta Harvardlı bir profesörün deyimiyle “kendi kuşağının en akıl-lı Alman iktisatçısı” unvanını yeniden elde etti.

Peki, Prof. Sinn’in hakkında durmaksı-zın demeç verdiği “Avrupa Otomatize Ger-çek Zamanlı Toptan Mutabakat Sistemi” tam olarak nasıl işliyor? Bundan 13 yıl önce “Euro” ortak para birimi olarak ilk kez devre-ye girdiğinde AB vatandaşları da bu para bi-rimi üzerinden para havalesi yapmaya baş-

layabildi. Ancak bunun arkasında “TAR-GET” sisteminin yer aldığını bugün oldu-ğu gibi o dönemde de çok az kişi biliyordu.

“TARGET” Avrupa Birliği’nde ortak para birimi uygulamasının daha verimli çalışması ve fi nans sektöründe ödemelerin daha kolay ya-pılabilmesi için hayata geçirildi. Böylelikle AB ülkelerinin bankaları arasındaki para transferi büyük oranda kolaylaşmış oldu. Transferlerin yüzde 98’i bu sistem sayesinde en geç beş saat içerisinde yerini bulabildi. 2007 yılının sonun-da ise “TARGET” yerine “TARGET 2” sistemi-ne geçildi. Alman Merkez Bankası’nın iktisatçı-larından Jens Ulrich ile Alexander Lipponer’in “ifo-Schnelldienst 2011” raporunda yayınla-nan bir makalede yer verdikleri rakamlara göre 2010 yılında sadece Alman TARGET 2 bile-şenleri üzerinden yaklaşık 214 trilyon Euro’luk ödeme gerçekleştirildi. Bu ödemelerin yaklaşık dörtte biri ise sınır ötesi ödemelerden oluştu.

Sistemin nasıl işlediğini ise en iyi Yunanlı çiftçi örneği açıklıyor. Söz gelimi Yunanistan’da bir çiftçi Almanya’da traktör almayı planlı-yor. Yunanlı çiftçi önce kendi bankasına Al-man traktör üreticisine aldığı traktörün parası-nı ödeme talimatı veriyor. Bunun ardından Al-man Merkez Bankası (Deutsche Bundesbank) bu para transferi için yeni para üretiyor ve Al-

man ihracatçının hesabına yatırıyor. Karşılığın-da ise Yunan Merkez Bankası bu meblağı piya-sadan para çekiyor ve Yunanistan’da yok edi-yor. Böylece Yunan Merkez Bankası, Avrupa Merkez Bankası ECB’ye Yunanlı çiftçinin trak-tör havalesi için ayırdığı meblağ kadar “TAR-GET borçlanması” yapıyor. Bundesbank ise ECB’den bu meblağ kadar “TARGET alacaklı-sı” oluyor. AB ülkelerinin ulusal merkez banka-larının Avrupa Merkez Bankası’yla olan alacak verecek ilişkileri ise “TARGET Bakiyesi” olarak adlandırılıyor. TARGET transferleri iki yönlü iş-lediği için alacak ve vereceklerin yıl içinde bir-birine denk hale geleceği varsayılıyordu. Hatta Prof. Hans-Werner Sinn, başlangıçta uzman-ların TARGET sisteminde bu bilançonun gün-lük olarak dengelendiğini düşündüğünü hatır-latıyor. Ancak 2007 yılında bankacılık sektö-ründeki ilk krizde “tıkır tıkır” işlediği düşünü-len bu ödemeler dengesi ilk darbesini aldı. O tarihe kadar TARGET bakiyeleri neredeyse sı-fıra yakın iken, yaşanan kırılmayla birlikte ve-rilen açık da büyümeye başladı. Çünkü güçlü Avrupa ülkelerinin bankaları zayıf Euro ülkele-rinin fi nans sistemine güvenini kaybettiği için para akışında kesintiye gitmeye başladı. Alman bankaları da buna katılınca periferiye özel ser-maye akışı sona ermiş oldu. Hal böyle olunca

Avrupa Merkez Bankası devreye girdi ve ulusal merkez bankalarına kredi sağlamaya başladı. Bundesbank, ECB’ye kredi açtı, ECB de bunu güçsüz Euro ülkelerine aktardı. Ancak bu akta-rım göz önünde gerçekleşmediği için ve ulusal meclislerin de bu açılan kredileri ayrıca onay-laması gerekmediği için kamuoyunun olan bi-tenden haberi olmadı. Açılan krediler ECB’nin bakiyesinde de herhangi bir iz bırakmamıştı.

Fakat sıra Alman Merkez Bankası’nın yüz milyarlarca Euro’luk alacaklarının karşılığı-nı aramaya geldiğinde Almanya’nın TARGET alacaklarının karşılığının diğer diğer AB ülkele-rinin merkez bankalarının bilançolarında kayıt-lı olduğu anlaşıldı. Diğer bilançolardaki rakam-lar bir araya getirildiğinde ise TARGET 2’nin en büyük alacaklısının ise Deutsche Bundes-bank olduğu ortaya çıktı. Borçların kaynağında ise “GIPS ülkeleri” olarak Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve İspanya ile İtalya’nın merkez banka-larının olduğu görüldü. Prof. Sinn GIPS ülkele-rinden birinin ya da İtalya’nın borçlarını ödeye-mez hale gelmesi durumunda Almanya’nın en iyi ihtimalle 250 milyar Euro kayba uğrayacağı-nı düşünüyor. Ancak bunun aksine inanan Al-man Merkez Bankası yetkilileri Bundesbank’ın Mart 2011’de yayınlanan aylık raporunda bu tür bir açığın ulusal merkez bankalarına pay edileceğini ve riskin dağılacağını dile getirdi.

Fakat bütün bu detayların ötesinde ke-sinliği su götürmeyen “acı gerçek” ise Al-man Merkez Bankası’nın alacakları ile Hollan-da, Lüksemburg ve Finlandiya merkez ban-kalarının TARGET 2 alacakları bir araya ge-tirildiğinde ortaya çıkan meblağın 800 milyar Euro’ya yaklaşmış olması. Burada ana prensip ise şu şekilde işliyor: “İlgili AB ülkesinin gay-ri safi milli hasılası ne kadar yüksek ise TAR-GET alacakları da o kadar yüksek oluyor.”

Konu hakkında Deutsche Welle’ye konu-şan Commerzbank baş iktisatçısı Jörg Kraemer bahsi geçen meblağın aslında AB ülkelerine ait merkez bankalarının sanal banknot matbaala-rında “basılan” sanal paradan başka bir şey ol-madığını belirtiyor. Normal şartlarda TARGET ödeme sistemindeki alacakların soruna yol aç-mayacağını belirten Kraemer, “Ancak Euro böl-gesi dağılacak olursa merkez bankalarının ala-caklarını tahsil etmesi mümkün olmaz. Bu du-rumda en fazla alacak sahibi olan Alman Mer-kez Bankası en zararlı çıkan taraf olur ve para sistemi temellerinden sarsılır.” şeklideki söz-leriyle tehlikenin asıl boyutuna dikkat çekiyor.

Fakat iktisatçıların bütün felaket senar-yolarının ötesinde hemfi kir olduğu bir husus var ise o da ne Avrupa Merkez Bankası’nın ne de Alman Merkez Bankası ve nihayetinde Almanya’nın Euro bölgesinin çökmesine izin verme lüksünün olmadığı. Zaten en iyi ihti-malle her şeyin eskiden olduğu gibi kalma-sı, borçlu ülkelerin gerekli reformları yaparak krizi atlatması ve TARGET’ta işlerin yoluna girmesi bekleniyor. İyimser senaryoların ger-çekleşmesi halinde TARGET’ın bakiyesinde-ki yıllık açığın orta vadede 200 milyar Euro’ya inmesi mümkün görünüyor. Ancak diğer yandan bu iyimserlik gerek borçlu AB ülke-lerinin gerekse alacaklı AB ülkelerinin hükü-metleri üzerindeki borç krizini çözme baskı-sını azaltmaya devam ediyor. ARAŞTIRMA SERVİSİ

KAYNAKLAR: 1. FAZ.net: “Hans-Werner Sinn. Der Dickschädel unter den Wirtschaftsprofessoren”, Christian Siedenbiedel.2. boerse.ARD.de: “Die Target-Falle”, Notker Blechner / “Was ist Target 2?”, nb. 3. Deutsche Welle: “Target: Milliarden-Zeitbombe im Eurosy-stem”, Klaus Ulrich. / “Bundesbank will sich gegen ein Euro-Desaster absichern”, Zhang Danhong.

Alman ekonomisinin rasathanesi olarak kabul edilen Münih merkezli ik-tisadi araştırmalar enstitüsü “ifo” Avrupa Birliği’nin sanal ödeme havuzu “TARGET 2” bünyesinde deprem yaşanabileceği uyarısın-

da bulundu. Ifo Başkanı Prof. Dr. Hans-Werner Sinn, Euro bölgesinden Yunanistan gibi bir ülkenin atılması halinde TARGET 2 bakiyesinde yak-laşık 500 milyar Euro alacaklı görünen Almanya’nın en az 250 milyar Euro’luk alacağının suya düşebileceğine dikkat çekti.

Avrupa Birliği’nin sanal ödeme sistemi‘TARGET 2’ saatli bomba gibi işliyor

PROF. DR. HANS-WERNER SİNN

Page 17: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

17 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMANYORUM

SAYFA TASARIM: ŞERAFETTİN YILMAZ

‘Zaman yazarı Başbakan’a çakar’ mı?Zor ve sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Zor zamanda yazmak zor iş. Bizim işi-miz yazmak, konuşmak. Ama yazmak-konuşmak sorumluluktur, her söz dönüp dolaşıp bu dünyada veya ahirette karşımıza çıkacaktır. Söz ok gibidir, bir kere yaydan fırladı mı bir daha geri dönmez. Zaman Gazetesi’nde yazmak veya ca-mianın medya grubunda konuşmak bir kat daha zor. Zira gözler üzerinizde. Bunda bir gariplik yok. Mademki söz sorumluluk-tur, nerede olursanız olun, hangi makamda

sözü sarf ediyorsanız sarf edin dikkatli ol-manız lazım. Ortalıkta he-yüla gibi dolaşan bir “cemaat-AK Parti çekişmesi”nin tozu dumana kattığı bir zaman diliminde yazmak ve konuş-mak daha da zordur. Okuyucular çe-şit çeşittir: İyi niyet beslediği halde mak-

sadınızı doğru anlamayanlar var; anlamak istediği gibi anlayanlar var; doğru anla-yıp da görüşlerinizden dolayı size kızanlar var. Bunların hepsi olağan. Bir de, “mesle-ği fi tne fesat çıkarmak olanlar” da var. Bun-lar profesyonellerdir; habbeyi kubbe yapar-lar. Kullandıkları yöntem, kadim zamanlar-dan beri sözün güzelini çirkinleştirmek, if-feti kirletmek, samimiyeti bulandırmak, ha-kikati tersyüz etmektir. Bunların varlığı da olağandır, her dönemde olmuşlardır; dikkat edilmesi gereken temiz ruhlu ve iyi niyetli insanların bunların tuzaklarına karşı uyanık olmalarıdır. Neden bunları yazıyorum? Ara sıra, bazı yazılarımın suiistimal edi-lip bazı internet sitelerinde “Zaman yaza-rı AK Parti’ye çaktı”; “Zaman yazarı Tayyip Erdoğan’ı uyardı” vb. ilgisiz başlıklar altın-da yakılmak istenen fi tne ateşine odun gibi kullanılmak istenmeleridir. Belirtmek gerekir ki, bu köşenin yaza-rı hiç kimsenin sözcüsü değildir. Tabii ki “Zaman yazarı”yım. Bundan gurur duyu-yorum. Hocaefendi’nin şahsına, hizmet hareketine, bu hizmet içinde yer alan in-sanlara, cemaate büyük bir sevgi besledi-ğim de doğru. İslam’ın kutlu nehrine su ta-

şıyan irili ufaklı her ırmak nazarımda sev-giye layıktır. Lakin ben ne Zaman Gazetesi’nin, ne Hocaefendi veya cemaatin sözcüsüyüm. Kimse bana böyle bir görev yüklemiş değil, bu yönde en ufak bir telkinde bulunmuş da değil. Bana ayırdıkları bu köşe bir ema-nettir, her satırını dikkatle kullanmak zo-rundayım. Kimse bana herhangi bir müda-halede veya siparişte bulunmuyor. Zaman adına konuşmak gerekirse bunu zaten Ge-nel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı yapıyor, her pazartesi günü de dikkatle okunan bir muhasebe ve bilgilendirme yazısı yayınlı-yor. Defalarca açıklandığı üzere gerektiğin-de Hocaefendi adına avukatları açıklamalar yapar. Hocaefendi’nin de konuşmaları ya-yınlanıyor, lüzum hissederse güncel konu-larda görüşlerini açıklıyor. Hocaefendi’nin bizim gibi sözcülere ihtiyacı yoktur. AK Parti’ye ve Sayın Başbakan’a gelin-ce. İşi, mesleği yazmak-konuşmak olan bi-rileri tabii ki AK Parti ve iktidarla ilgili gö-rüşlerini beyan edecek. Bu hem görevi, hem sorumluluğu. Şundan ki: a) Biz AK Parti’yle aynı fi krî ve politik gelenekten geliyoruz; b) Sayın Başbakan başta olmak üzere en tepe-deki onlarca zatla kadim ve bugün de süren hukukumuz var; c) Karar ve icraatlarının fa-turası bize çıkmaktadır; d) Aldığı kararlar, yaptığı temel tercihler ülkenin geleceğini, İslam dünyasını etkilemektedir. Medya üzerinden eleştirmek bir tür isti-şare, iyi niyetli ikaz, siyasetin esası olan ka-musal müzakere ve karar süreçlerine ka-tılma biçimidir. Bizim kişisel bir husumeti-miz olamaz. Bu köşenin yazarının yegâne derdi İslam dünyasının ayağa kalkması, Türkiye’nin adam gibi bir hukuk devleti ol-ması ve elbette bunun 1850’den bu yana süren İslamî siyaset, sosyal ve kültürel gele-neğin içinden gelenler eliyle gerçekleşme-sidir. “Ben/ene” demekten Allah’a sığını-rım, bu yüzden “biz” diyorum. AK Parti’yi eleştiririz, ama ona zarar gelse yine biz sa-vunuruz, bunu görev telakki ederiz. Özetle bu köşenin yazarı sadece ken-di adına yazar-konuşur, değil cemaat adına, İslam ve Müslümanlar adına konuşma yet-kisi ve hakkı da yoktur ve bu aslında herkes için varid genel bir kaidedir. Herkes kişisel olarak anladığını, inandığını yazar, savunur; yazıp çizdiklerinden, yapıp ettiklerinden sa-dece kendisi sorumludur. [email protected]

Ali Bulaç

Medya üzerinden eleş-tirmek siyasetin esası olan kamusal müzake-re ve karar süreçlerine katılma biçimidir. Bizim kişisel bir husumetimiz olamaz. Bu köşenin ya-zarının yegâne derdi İs-lam dünyasının ayağa kalkması, Türkiye’nin adam gibi bir hukuk devleti olması.

TBMM zarif bir jestle bugün kadınları şiddet-ten korumak için bir kanun çıkartıyor. Malum, bugün Dünya Kadınlar Günü. Kadın cinayet-lerindeki trajik artış, Türkiye’nin en önemli so-runlarının başında geliyor. Bu şiddetin durdu-rulması lâzım. Dünya Kadınlar Günü’nü an-lamsız demeçlerle ve ağlama duvarı önünde-ki şikâyetlerle geçiştirmek yerine, bu şiddetin durdurulması için kararlı bir adım atmak gere-kiyordu. Meclis topluma öncülük etmiş oluyor. Kadına dair sorunların tamamı, Türkiye’nin yaşadığı dönüşümün canlı gös-tergeleri. Toplumdaki ve siyasetteki bütün ku-rumların ve değerlerin bir cinsiyeti vardır. Ge-leneksel toplumlar kurumlara, fi kirlere ve kav-ramlara cinsiyet yüklemekte daha mahirdir. Meselâ savaş erkektir. Darbe, diktatörlük, zor-balık, işkence hep erkektir. Demokrasi, özgür-lük ve adalet ise hep dişidir. Bir kadında sem-bolize edilir. Kadına yönelik şiddetteki artış, erkeklerin değişime ayak uyduramadıklarını gösteriyor. Toplum değişiyor. Kadın değişiyor. Dünya de-ğişiyor. Ama erkek aynı kalıyor. Arada büyü-yen uçurum şiddet yöntemleri ile kapatılıyor. Askerî vesayetin, her an kapıda bekleyen darbe korkusunun egemen olduğu bir toplum şiddetle yatıp kalkmaya alışmış bir toplum de-mektir. Darbecinin topluma doğrulttuğu silah ile, erkeğin kadına kaldırdığı el arasında ma-hiyet itibarıyla hiçbir fark yoktur. Zorun, kaba gücün, şiddetin egemenliği çıkar her ikisinden. Erkek kadını yönetmek için döver. Biri devlet-

te, diğeri ise ailede. Ha darbecinin silahı, ha kocanın kollarındaki kaslar. Kadın kendi tarzıyla bu egemenliği sona erdirdi. Türkiye’nin demokratikleşmesin-de kadının doğal olarak üstlendiği rolü çoğu-muz gözden kaçırıyoruz. Son on yıl, kadının toplumsal hayata katılmasıyla geçti. Hem de muhafazakâr değerlerle; kadın olarak kimli-

ğine, sahip olduğu de-ğerlere bağlı kalarak. Ama yine de kadın ola-rak. Kadının mevcudi-yeti; ister gözlemci, ister fail olarak sahnede yeri-ni alması çoğu dinamiği değiştirdi. Toplumsal ve siyasal barış için gerekli cesareti kadınların mev-cudiyeti sağladı. Zorba-lığın, vesayetin sona er-dirilmesi önce kadınla-

rın siyasete taşıdığı değerlerde son buldu. Türkiye son on yılda çok değişti. Değişi-min öne çıkan aktörlerini Cumhurbaşkanı ve Başbakan’da somutlaştıralım. Peki, gerçekleş-tirdiğimiz değişimin rengini ve içeriğini her ikisini de eşlerinin başındaki örtü vermedi mi? Savaş onların başlarında koptu ve devam etti. Toplum o başlarla birlikte dikleşti ve müca-dele yine orada kazanıldı. Zorbalar siyasete, o iki kadının örtülerini bahane ederek müdaha-le etmeye kalktı. Son on yılın değişimini en iyi anlatan sembol, kadınların başındaki örtüler

değil mi? Kürt sorunu dün bütünüyle erkek bir so-rundu. Bugün erkeklere özgü çözümlerin inandırıcılığı yok. Uludere’ye Başbakan’ın eşi gidiyor. Güneydoğu’da barışın teminatını her-kes onun fotoğrafl ara bakarken döktüğü göz-yaşında arıyor. Kadınlara yönelik şiddet, erkeğin bu deği-şime direnişinin, hep aynı kalmaktaki ısrarı-nın eseri. Dün onun sözü geçiyordu. Artık ka-dın, şekillendirdiği dünya ile birlikte kendi se-sini duyuruyor, kendi sözünü söylüyor. Erkek güçten düşmeye tahammül edemiyor. Kadı-nın aklı ve feraseti ile kuşatılıp söyleyecek sözü kalmayınca şiddete başvuruyor. Her şiddet olayında korkak, zavallı ve iradesiz erkeklerle karşılaşmamız bu yüzden tesadüf değil. Türkiye değişti. On yıl öncesinin erkek de-ğerlerinin yerini kadınlara özgü değerler alı-yor. Devlet, baba gibi dövmek yerine anne gibi şefkat gösteriyor. Çözüm için sadece erkekle-rin kullanabildiği şiddet yöntemleri yerine ka-dınların çok iyi bildiği barış dili egemen olu-yor. Sevgiden, empatiden, uzlaşmadan daha sık söz ediyoruz. Değişim treninin en son va-gonu olan erkekler de değişecek. Meclis’in çıkardığı kanun bu değişim için elverişli bir başlangıç. Keşke taslakta yer alan “toplumsal cinsiyet” tanımı da kanun-da yer alsaydı. Bu tanım, toplumdaki cinsi-yetçiliği hem anlamaya hem de yargılamaya, sonuçta değiştirmeye fırsat verebilirdi. [email protected]

Kadınların değiştirdiği Türkiye

On yıl öncesinin erkek değerlerinin yerini ka-dınlara özgü değerler alıyor. Devlet, baba gibi dövmek yerine anne gibi şefkat gösteriyor. Çözüm için sadece er-keklerin kullanabildi-ği şiddet yöntemleri ye-rine kadınların ‘barış dili’ egemen oluyor.

Mümtaz’er Türköne

Mustafa Ünal

Hayırdır inşallah 2012 her bakımdan olağanüstü bir yıl olmaya aday. İki ayda yaşananlara bakarak söylemiyo-rum yalnızca bunu, yaşanacaklar var daha… Yargı ve siyaset alanındaki gelişmelerin hiç de olağan seyretmeyeceği az çok belli oldu.

Ağır Ankara gündemleri değil, olağanüs-tü işaretler barındıran bir başka olay ürküttü beni. Tek bir olay da değil aslında. Birbirleriyle ilişkisi var mı bilmiyorum ama çok da irtibat-sız değil gibi geliyor bana. Sanki yaklaşmakta olan tehlikenin ayak sesleri gibi… Endişelen-mem o yüzden.

Hangi olaylar mı? Sondan başlaya-yım… Önceki gün Yargıtay’ın girişin-de bir bomba patladı. Vali ‘Pet şişe içine ko-nulmuş 150 gram ha-fi f patlayıcı’ dedi. Me-saj patlayıcının şid-detinde değil, sesin-de… Dün kamera ka-yıtları çıktı, üzerinde kapüşonlu montuyla zanlı, bombayı sabah 06.25’te koyarken gö-rülüyor.

3 saat 15 dakika sonrasına ayarlı. Bakanlar Kurulu toplantısından hemen önce… Rahat-sızlığı sebebiyle Ankara’dan uzak kalan Baş-bakan Erdoğan, bakanları 33 gün aradan son-ra toplayacaktı. Toplantıya saatler kala büyük bir gürültüyle patladı.

Basit bir olay değil. Yer Başbakanlık’ın he-men yanı. 100 metre uzaklıkta. Devletin kalbi. Her saniyesi kameralarla gözetlenen bir böl-ge… Bırakın canlıyı, kımıldayan yaprağın bile dikkat çektiği sabahın durgun saatlerinde elin-de bombayla dolaşanın fark edilmemesi il-ginç. Yeri ve zamanlamasıyla hiç kuşkusuz bir mesaj… Peki kime? Yeni Şafak’tan Abdülka-dir Selvi dün ‘Başbakan Erdoğan’a yönelik bir mesaj’ diye yazdı. Mesaj ne? Birileri acaba ‘Çok yakınlarında dolaşıyoruz mu?’ demek istiyor. Yoksa başka anlamları mı var? Başbakan’a kim neden mesaj verir? Yerli bir mesaj mı? Yoksa uluslararası niteliğe mi sahip?

Bir ipucu için önce zanlının yakalanma-sı şart. Ayak izlerinden belki belli yerlere ula-şılabilir. Bölgede Türkiye’nin pek rahat bıra-kılmayacağı olaylar gelişmekte. Suriye, Irak, İran… İsrail’i de ekleyin. Hassas ve kritik günler. Dışarıdan bir mesaj mı sorusunu bu gelişmelere bakarak soruyorum.

Sadece bu değil. Bu olaydan dört gün önce bir bomba da İstanbul’da patladı. Çevik Kuvvet aracının geçişi sırasında, bisiklete yer-leştirilen patlayıcı ateşlendi. 15 polis yaralan-dı. Yer yine anlamlı. AK Parti İl Başkanlığı bi-nasına çok yakın. 150 metre mesafede. İki iş-çinin bisikletin yerini değiştirmesi faciayı ön-ledi. Saldırıyı üstlenen olmadı.

Terör örgütünün büyük şehirlerde benzer eylemleri oldu. Onlardan biri mi, yoksa başka bir el mi? Şu ana kadar olayı aydınlatacak bir ize rastlanmadı.

Son bir haftadaki garip olaylar bunlarla sı-nırlı değil. Adıyaman’dan gelen haberler 1980 öncesinin kâbus ve korku dolu günlerini ha-tırlattı. Şehrin merkezinde çoğunluğu Ale-vi vatandaşlara ait evlerin kapısı anlamsız şe-killerle işaretlendi. Kırmızı renkli işaretler yal-nızca Alevi vatandaşları değil bütün ülkeyi te-dirgin etti. Maraş olaylarını hatırlattı ve ‘Ne oluyoruz?’ sorusunu sordurdu. Ülkenin ha-vasını bozmaya yetti. O kapıların kimler tara-fından işaretlendiği tespit edilemedi. Basit bir olay olmadığı kesin.

6 ay önce, eylül ayında 3 vatandaşın ha-yatına mal olan Kızılay Kumrular Sokak’taki büyük patlamanın failinin hâlâ yakalanama-dığını hatırlatmak isterim.

Başbakanlık’ın hemen dibinde, Bakanlar Kurulu toplantısına saatler kala büyük bir gü-rültüyle bomba patlıyorsa endişelenmek la-zım. Adıyaman gibi bugüne kadar etnik veya mezhepsel huzursuzlukların yaşanmadığı bir şehirde Alevilerin kapılarına kırmızı işaretler konuluyor ve failleri de bulunamıyorsa kork-mak lazım. İstanbul’un göbeğinde bomba bi-sikletler patlıyorsa kaygılanmak lazım. Hele failler de meçhul kalıyorsa derin derin düşün-mek lazım. Acaba bunlar tehlikenin ayak ses-leri mi? [email protected]

Adıyaman gibi bugüne kadar etnik veya mez-hepsel huzursuzlukla-rın yaşanmadığı bir şe-hirde Alevilerin kapı-larına kırmızı işaretler konuluyor ve failleri de bulunamıyorsa kork-mak lazım. İstanbul’un göbeğinde bomba bi-sikletler patlıyorsa kay-gılanmak lazım.

Fetbazlığın bu derecesine şapka çıkarmak lâzım; tamam, dehâdan bahsetmeyebiliriz fa-kat dikkatinizi çekerim; fi kir, saygı duyula-cak derecede yenilikçi, cüretkâr ve kaba: Ön-ceki hayatında Veysel Karanî olduğunu söyle-yerek saf vatandaşları, “Cennetten size yer ve-receğiz” vaadiyle dolandıran F.K. isimli vatan-daş işte yakayı ele vermiş bulunuyor. Hani fi l-mi çekilse hasılat rekorlarını parçalar geçer vallahi.

İnşallah basın savcıları, kanunun suç saydı-ğı fi ili övmek kapsamında değerlendirmezler; haberi duyunca ilk tepkim, “Vay alçaklar” ma-kamından homurdanmak yerine, “Kreatif fi kir diye ben buna derim” diye makaraları koyver-mek oldu (Biliyorum “kreatif” yerine başka bir kelime yazmam gerekirdi ama bazılarının tep-kisinden çekiniyorum; “Cıss, hoca hoca, yara-tıcılık Allah’a mahsustur, aman haa!” diye beni paylamaya hazır okuyucularım var benim).

Evet, kreatif ve cür’etkâr; cür’etkâr, çün-kü dolandırıcılıkla itham edilen F.K., nor-mal olarak, “Yahu arkadaş, yüzde 99’u Müs-lüman bir ülkede yaşıyoruz; binaenaleyh ben önceki hayatımda falanca-fi lanca idim numa-raları bu ahaliye sökmez; onlar reenkarnas-yonun İslâm inancına aykırı olduğunu bilir-ler” şeklinde düşünmesi gerekirken gözünü karartmış ve “Mübareğin yedi göbekten to-runuyum; bakınız elimde kapı gibi şecere se-nedi var” gibi yollara bile tenezzül etmeden kendini doğrudan bizzat Veysel Karanî ola-rak takdim edebilmiştir; bu cür’eti takdir et-

meliyiz. F.K. kardeşimiz, kestirmeden ama kaba bir stille saf kandırmak yerine zekâsını iş dünyasının meşrû kulvarlarına yöneltse idi pekâlâ “innovative coach” veya düpedüz “guru” statüsünde çok başarılı bir kariyer ya-pabilirdi.

Yahu, bu nasıl bir hayal gücüdür, na-sıl bir fantastik tasavvurdur, nasıl bir istidat-

tır arkadaş? Yargıyı etkile-mek pahasına davaya ba-kacak hâkimden istirha-mım odur ki, “Ben ön-ceki hayatımda Veysel Karanî Hazretleri’nin biz-zat kendisi idim” diyen bi-rine 6 küsur milyon lira kaptıracak derecede din-den, diyânetten, akıl ve

fi râsetten mahrum insanların mebzûlen ya-şadığı bir ülkede, gayrimeşru da olsa “krea-tif” fi kirler sergileyen bu elemana takdir ede-ceği cezâda bir miktar “zekâ iskontosu” yapsa, şu bizim amme vicdânımız fazlaca tahriş ol-mayacaktır fi krindeyim; yine de o bâbda emr ü fermân hazreti men-lehü’l-emrindir vesselâm!

F.K. yine insafl ı imiş ki uydudan bir link kiralayıp kendi televizyonunu kurarak seyir-ciye tatlı bir edâ ile hâtıralarını anlatmak veya arada tanıtma kabilinden “Advertorial” kılıklı reklâm numaralarıyla cennette satışa çıkardı-ğı arsa ve kâşâneleri “Rendering” modelleriyle pazarlamamıştır; bu yolu tercih etmiş olsa kısa zamanda köşeyi döneceği tartışılmazdı.

Satan satıyor da alan nasıl alıyor, yürek dağlayıcı soru budur. “Cık cık cık, cehâlet işte efendim; eğitim şart azizim şart!” deyip geçe-cek miyiz yani?

Veysel Karanî’nin çağdaş mümessilinden cennette arsa satın alan safderûnların dini bir heyecanla yatırım yaptıkları muhakkak; ne-ticede kelepir fi yatına Akdeniz sahillerinde bir tatil köyünden villa kapatmıyor F.K.’nın müşterileri; resmen ve alenen ahirete yönelik bir hesap içindeler. Peki, bahsettiğimiz “dinî heyecan”ın sadakati hakkında bu derece fi kir-siz olmalarında vey oluşumuzda, vaktiyle bu safdillere din öğreten kişilerin hiç vebâli yok mudur?

“Ed’Dîn” ile, cennetten parsel kapatanla-rın dini arasındaki galîz fark, daha ne gibi va-him yanlışlıklar, safdil cehâletler, ağır vebâller ve hayal kırıklıkları barındırıyor kim bilir? Vahy’in berraklığından, câhiliye dininin kirli bulanıklı-ğına doğru bir lâhzada kayıverirken bu Müs-lümanların tutunacak hiç dalı yok muydu; bu adamların “din” diye bildikleri şey, bu kadar sığ ve çürük müydü? Nerede tahlisiye sandalları, nerede cankurtaran simitleri?

Ey sâfi yetlerini hırsla kirlettikleri için do-landırıcılarından daha mücrim görünen mağdurlar, “sözde” mağdurlar; biliyorum, “kendini bilmez üç beş kişi”den ibaret de-ğilsiniz ve nâçiz zannıma göre parasını peşin yatırdığınız arsaları, sizi dolandıran satıcınız-dan çoook daha sonra temellük edebilecek-siniz! [email protected]

Kreatif, cür’etkâr ve kabaA. Turan Alkan

Satan satıyor da alan nasıl alıyor, yürek dağlayı-cı soru budur. “Cık cık cık, cehâlet işte efendim; eğitim şart azizim şart!” deyip geçecek mi-yiz yani?

Dağıstan Çetinkaya [email protected]

Page 18: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

18 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMANTELEVİZYON

TV TEL. SAMANYOLU +49 (0) 69 300 34 310 - 405 - 400

SAMANYOLU MEHTAP TV SAMANYOLU HABER TV

KANAL 7 - INT TRT 1 CNN TÜRK

TRT - TÜRK TRT - HABER NTV

KANAL D SHOW TV HABERTÜRK

KANAL A ATV RTL

KANAL 24 EUROSTAR SAT 1

KANAL AVRUPA

EBRU TV

HİLAL TV

DÜNYA TV

TV 5

YUMURCAK

05.00 Merhaba Yenigün09.30 Gün Işığı12.00 Yeşeren Düşler13.20 Yeşil Elma15.30 Sektör Günlüğü16.45 Gereği Düşünüldü18.25 Avrupa Haber19.00 Ana Haber Bülteni20.00 Türk Sineması21.30 Maceracı

11.00 Helping Hands13.30 Redemption15.00 Green Valley16.00 The Wisdom Tree16.30 World Aff airs17.30 Magic of Nature18.30 Helping Hands19.00 Junk’d19.30 Nachrichten20.15 Cold February

11.10 Bugün13.00 Dünyamız Detay 14.40 Gümüş Hilal16.00 Dünyanın Haberi18.00 Gazeteci Gözüyle19.20 Dilara Koçak İle İyi Yaşam20.00 Türkiye’nin Haberi21.00 Konuşacak Çok Şey Var22.05 Açık Şehir23.00 Türkiye’de Geceyarısı

07.50 Doktorum 09.50 Eylem Akşin Zamanı 11.40 Bana Her Şey Yakışır13.30 Akasya Durağı15.30 Arka Soklar 17.50 Koca Kafalar18.00 Ana Haber19.00 Euro D Haber19.10 Fatma Gülün Suçu Ne?22.45 Şanslı Masa

08.00 Basın ve Gündem09.30 Spor Gündemi11.30 Haber Merkezi12.45 Hadi Konuşalım14.00 Yemekte Sohbet Var15.10 İşte Haber19.30 Ana Haber20.30 Sorun Söyleyelim22.30 Son 24 Saat

07.15 Sağlık Merkezi08.50 1. Moderatör11.30 2. Moderatör15.00 3. Moderatör18.10 Nerede Kalmıştık?19.00 Kırmızı Halı19.45 Açık Görüş21.10 Unutulan Manşetler22.00 Gece Moderatörü

07.00 Klip Saati09.00 Fikir Fırtınası12.00 Klip Saati13.00 Temizeller14.00 Anadolu Diyarı17.00 Hayat Bağları19.00 Önül’den Gönüllere21.00 Ankara Avrupa Hattı00.00 Fikir Fırtınası

06.00 Kanal 7’de Sabah09.50 Dr. Feridun Kunak Show12.00 Hayatın İçinden14.30 Kalp Gözü15.30 Güzel Günler16.30 Ana Haber18.00 Kanal 7 Haber19.00 Türk Filmi21.00 Kanal 7 Haber Saati22.00 Önden Gidenler

09.00 Kur’an Öğreniyorum11.30 İman ve Hayat12.30 İnanç Dünyamız15.30 Cevşen16.30 Kırık Testi18.00 M.Fethullah Gülen Vaazları20.30 Yeşeren Ümitler22.00 Not Defteri

08.30 Marsupilami09.10 Helbesten Nemir11.30 Denge Gel13.00 Rengen Jiyane15.15 Kaniya Stranan17.35 Axın19.30 Fıqha Şafi 21.20 Hocaefendi Vaazları22.30 Ke Çi Got

07.45 Uzun Kuyruk10.00 Tom11.35 Üçüzler14.10 Caillou15.45 Corneil ve Bernie16.55 Loopdido18.05 Arka Bahçede Bilim20.20 Arthur21.45 Anne Shirley

09.00 Haber10.30 Haber Özetleri11.35 Gündem13.00 Haber16.30 Haber Özetleri17.00 Haber+Spor19.00 Ana Haber19.45 45 Artı22.00 Kırk Kilit

08.45 Show Kulüp11.00 Saba Tümer ile Bugün14.20 Bugün Ne Giysem?17.45 Ana Haber18.50 Spor Sayfası19.00 Dizi ‘Suskunlar’22.15 Siyaset Meydanı

07.30 Dizi ‘Zerda’09.00 Tatlı Sert12.00 Yeniden Başlayalım14.45 Evlen Benimle18.00 Ana Haber19.00 Dizi ‘Alemin Kıralı’21.45 Kim Milyoner Olmak İster?23.00 Dosta Doğru

06.00 Celal Pir’le Bugün09.00 Melek12.00 Soframız13.10 Küçük Şeyler14.10 Çemberimde Gül Oya15.20 İki Aile16.40 Beni Aff et18.00 Ana Haber19.00 Kalbim Dört Mevsim20.00 Sinema ’Şehrin Azizleri 2’

08.00 Çocuk Saati11.30 Gün Ortası12.25 Emek Ağacı16.10 Kâbe’den Naklen18.00 Ana Haber19.30 Artı Haber20.40 Deniz Feneri22.40 Cafe Bahane

09.30 Gülben 12.30 Sarayın İncisi13.45 Dizi Klip15.35 Leyla ile Mecnun17.30 Habere Doğru18.00 Ana Haber Bülteni18.50 Dizi ‘Sen de Gitme’21.00 Dizi ‘Mavi Kelebekler’

10.00 Haber Bülteni13.00 Haber Bülteni16.00 Dünyanın Gündemi16.30 Paranın Seyri17.20 İstanbul Malikanesi19.20 Para Piyasaları20.00 Endaze21.40 Sinemaskop

08.30 Ekonomi Notları11.00 Haber Merkezi13.30 Günün İçinden16.00 Akşam Haberleri17.30 Gece Gündüz18.40 Dünya Kadınlar Günü20.00 Bugün Yarın21.10 45 Dakika23.30 Haber Bülteni

08.15 Analiz Sentez09.15 İki Ses Bir Nefes12.00 Gün Ortası14.00 Haber Bülteni15.15 Hayatın İçinden18.00 Akşam Raporu19.20 Türkiye’nin Nabzı22.00 1 Gün

12.00 Punkt 1214.00 Mitten im Leben!15.00 Verdachtsfälle17.00 Betrugsfälle17.30 Unter uns18.45 Nachrichten19.05 Alles was zählt19.40 GZSZ20.15 Alarm für Cobra 11 22.15 CSI: Den Tätern auf der Spur

11.00 Richterin Barbara Salesch13.00 Britt14.00 Zwei bei Kallwass15.00 Richterin Barbara Salesch16.00 Richter Alexander Hold17.00 Niedrig und Kuhnt19.00 K 11-Kommissare im Einsatz20.00 Nachrichten20.15 Criminal Minds22.15 Navy CIS: L.A.

08.50 Tefsir Günlüğü10.20 TV Çarşı12.30 Süleymaniye Dersleri13.00 Belgesel16.00 Gün ve Tarih17.30 Ana Haber Bülteni19.00 Sağlığa Yolculuk20.10 Cumayı Beklerken21.30 Hikmet Pınarı

08.00 Parametre10.00 Medya Mahallesi13.00 Bugün15.45 Afi ş17.00 Ana Haber18.30 Beş N Bir K20.30 Dört Bir Taraf22.45 Burada Laf Çok

Dükkan Devren SatılıkMaastricht Wijkcentrum’da 300m2 köşe başı dükkan. İçinde halı , perde, ev tekstili, hediyelik eşya ve dekorasyon reyonu bulunmaktadır. Ayrıca içinde iyi geliri olan elbise tamir atölyesi mevcuttur.

Hazır müşterisiyle, sağlık sebebiyle satılıktır.Müracaat tel.: 0031433622 327- 0031614147803Adres: Voltastraat 2, 6224 EL Maastricht/Hollanda

Tel: + 49 221 47681810Fax: + 49 221 47681812Mobil: + 49 177 4634283

[email protected]

www.latif-steuerberatung.de

Dipl.-Kfm. (FH)Abdullatif CANIMANA

Innere Kanalstr. 95(Ecke Venloer Str.)50823 Köln

Vergİ Danışmanlığı

İşyerİ Danışmanlığı

Steuerberatung

Unternehmensberatung

Yeni adresimiz; Yeni DİTİB Merkez Camii´sinin tam karşısı !

KARDEŞLER HIRSINI ALAMADI

-İyilerin dostu, kötülerin düşmanı olan iki karde-şin hikâyesini konu alan serinin ikinci fi lmi Şeh-

rin Azizleri 2 (The Boondock Saints II) televizyonda ilk kez ekrana geliyor. Kardeşlerin destansı hikâyesi, ikinci fi lmde de devam ediyor ve kayboluşlarının ar-dından, tam 8 yıl sonra, azizler tarafından yapılmış gibi gösterilen rahip cinayetiyle ilgili kim varsa hepsi-ni öldürmek için şehre geri dönüyorlar. İkili, babaları Il Duce ile İrlanda’nın sessiz vadilerinde saklanmak-tadır ve eski kanunsuzluklarından temizlenmişlerdir. Herkes tarafından sevilen bir rahibin çete tarafından öldürülmesinin ardından kardeşler adaleti yerine ge-tirmek için Boston’a kanlı bir savaş vermeye gider-ler. İlk fi lm, 2000 yılında ülkemizde gösterime girdi-ğinde yurtdışında aldığı zayıf eleştirileri yalanlarcası-na çabucak kendine bir hayran kitlesi oluşturmuştu. Amerika’da eleştirmenler ve halk arasında bir uçu-rum oluşmasına neden olan fi lm, patlayan DVD sa-tışlarıyla yapımcılarını bile şaşırtıp, kült fi lm statüsü-ne kavuştu. TELEVİZYON SERVİSİ

ŞEHRİN AZİZLERİ 2Yönetmen: TROY DUFFYOynayanlar:JULIE BENZ, SEAN PATRICK FLANERY, NORMAN REEDUSSTAR TV 21.00

ÇILGIN DÜNÜRLER KANALTÜRK 18.50

YÖN.: ANDREW FLEMINGOYN.: MICHAEL DOUGLAS, ALBERT BROOKS

Dr. Jerome Peyser, kendisi için stresten uzak bir hayat düzenlemiştir. Günleri uçuşan mer-miler önünde koşmak, jet uçağı çalmak, si-lah kaçakçılarıyla pazarlık yapmak gibi işler-le geçen CIA ajanı Steve Tobias hayatına füze hızıyla girince tüm düzeni altüst olur.

KORUYUCU SİNEMA TV 20.00

YÖN.: KEONI WAXMANOYN.: STEVEN SEAGAL, LIEZL CARSTENS

Roland Sallinger, Los Angeles’ta görevli bir polistir. Hırslı partneri hayatına kastedince Sallinger ölümün eşiğinden döner ve tıbbi nedenlerden dolayı emekli olmak zorunda kalır. Teksas’a gider ve zengin bir işadamının kızının koruması olarak çalışmaya başlar.

BENİM GÜZEL EVİM

CNBC-e 21.00

YÖN.: RICHARD LONCRAINEOYN.: MAGGIE SMITH, CHRIS COOPER

My House in Umbria, İtalya’daki Umbria’da yaşayan İngiliz yazar Emily Delahunty’nin hayatını değiştiren bir trajedi ve sonrasında gelişen ilginç değişimleri konu alıyor. Emily, yolculuk ettiği tren terörist saldırısına uğra-dıktan sonra gözünü hastanede açıyor.

Page 19: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

ÞÝF RE KE LÝ ME:

1 2 3 4 5

K E L İ M E A V I

1

2

3

4

5

Eski bir şair

Bir sayı

Mektep

Baston

Tümör

Bayağı

Buluş

Kısaca alüminyum

Süre, mühlet

Demiryolu

Bir Arap harfi

Dolu değil

Bir bakliyat

İstanbul’da bir semt

Haccın bir rüknü

Bir Türk destanı

Kadınlar eline yakar

Bir, yalnız

Gerçek dışı söz

Dalgıç

Düz yazı

Kıbrıs’ta şehir

Deprem yazar(resimdeki)

Rol yapan

İffet

Ayrıntı

Değer verilir olma

Kırmızı

Ana, esas

Romanya’nın trafik remzi

Bir bağlaç

Mısır’da nehir

Topluluk, cemaat

Hal, tavır

Demirin remzi

Yüksek zeka

Tutsak

Bir nota

Vasıf

Bir tür bulut

Sorun

Kanun

Yürüyen

Put

İç mimar

Karışık olmayan

Dini tören

Alemler

Fasıla

Bir bayan giysisi

Kısaca uranyum

Bir harfin okunuşu

Gökyüzü

Karelemek işi

Kesici bir alet

Maddeten değil

İstenilen vasıfta olan

Bir spor adamı(Coşkun ...)

Sivas ilçesi

Bir Alman tabancası

Başkaları

İlkel silah

Haysiyet

Omurun içindeki

Kişisel

Elbise takımı

Müzikte durak

Bir deniz rütbesi

Kısaca numara

Eksiksiz

Zelzele, yer sarsıntısı

Devam ettirme

Erzincan ilçesi

Dediğinde direnme

Bir tür fasulye

ABD’de ünlü kalp doktoru

(Mehmet ...)

Bukalemun

Yürekli kimse

Eskiden ocak ayı

Bursa ilçesi

Kirli, pasak

İnce karşıtı

Bir deniz hayvanı

Hollanda’da şehir

Aktörün işi

Hiç bir zaman

Beceriksiz kimse

Hacda bir yer

Uyanıklık

Makineyle yapılan örtü kenar süsü

Asya’da nehir

y.sab rioglu@za man.com.tr

19 8 MART 2012 PERŞEMBE ZA MANBULMACAHa zýr la yan: YAL ÇIN SAB RÝ OÐ LU

Eski bir müzisyen (Cem ...)

Kapakla örtülen süslü mezar

İstanbul’da bir semt

Belirsiz anlamında

bir söz Parlama

Her tür yiyecek

İstinatgah, mesnet

Ağırlık ve uzunluk

ölçülerinde kabul edilen ölçü modeli

Kabirdeki sorgucu melek

(Münker ...)

Bir soru

Ağaç kolu

Tab lo da ki tram lý ka lýn çiz gi ler le be lir len-miþ 3’e 3’lük ka re le re, 1’den 9’a ka dar ra kam la rý bi rer kez kul la na rak yer leþ ti-rin. Öy le yer leþ tir me yap ma lý sý nýz ki, bü tün 3 lük le ri dol dur du ðu nuz da tab lo-nun bü tün ku tu la rý yu ka rý dan aþa ðý ya ve sol dan sa ða 1’den 9’a ka dar ra kam-lar dan bi rer kez kul la nýl mýþ ol sun.

SUDOKU BULMACA

DÜNKÜ SUDOKU ÇÖZÜMÜ

8

1

4

7 9

7

5

2

4

1

1 6

4

9

4

5

9

7

4

3

2

9

8

5

1

2

3

5

2

3

6 8

5

1

9

3

7

2 4

8

7

5

7 4 15 3 62 9 8

9 5 68 7 24 3 1

8 3 29 4 17 6 5

9 7 41 8 23 6 5

5 2 86 9 31 4 7

3 1 64 5 72 8 9

8 5 94 2 76 1 3

7 6 43 1 52 8 9

1 2 36 9 85 7 4

Z J U A R U T S U R E Ü Þ K

R A Ý M Ü T L U Ý M A R A H

U E R J K O V A G Ü Ç N F S

A Ü Y A A A T L Ý Þ E Y A Ü

M D K Ý R K H U Z A N Ç K R

S A N T L Ü M R O F A U R O

T K O Ý S S Ý E A G S Ü A N

K Ý Ü G G S K T S M A D U Ü

O T U Z L Z U I C H A K A Þ

O N N A A Ü E Ý A Z R N E O

R A M M Y A L G D O E L L Ý

Þ L O E Z V P N Ý R H A Ü K

O T E L E H E A G O B J V E

V A N N A Ü Z P R R L L Z L

A Y A Ü T O U A E T N E Y A

M Z R K A M R I Ý Y Ý F S K

E D M Ü Y İ V T Ü M Ö Y K K

Ü L A İ G M E M A U R E R A

S B Ý R S R N G E G F E B N

D O E Ğ İ K A R T N A C M A

T D A K J U A K O T Ü V O Ç

N R Ü L N N Ö T A N A Z İ U

Aþaðýdaki kelimeleri tablonun içine serpiþtirdik. Bunlarý bulabilir misiniz?ANTRAK, ATLANTÝK, BALO, CÝLVENAZ, ÇANAKKALE, DERGİ, EYFEL, FORMÜL, GEZGÝN, HARAMÝ,

IRMAK, ÝSLAM, KAHRAMAN, LAOS, MERMÝ, NEVRUZ, OTUZ, ORKUN, ÖTANAZİ, PARTÝ, RUAM, SUAL, ÞAFAK, TAKSİM, USTURA, ÜNLEM, VARTO, YEÞÝL, ZARAR.

SOLDAN SAĞA 1) Kuzey Afrika kıyısında Mısır’ın batısında kalan ülkelerin topluca adı.– Kur’an’da bir sûre. 2) Merkez.– Sert buğdaydan elde edilen, taneleri iri, glütence zengin un.– Türk halk müziğinde kullanılan, ağzı yassı bir tür zurna. 3) Dinlenmeye bırakılmış tarla.– Acımasız ve haksız davranan, zulmeden. 4) Genellikle üç tabur ve bunlara bağlı birliklerden oluşan asker topluluğu.– Yeşile çalan toprak rengi.– Gümüşün sembolü. 5) Edirne’nin bir ilçesi.– Olağanüstü yeteneği olan kimse, deha. 6) Amip, akyuvar ve bazı bakterilerde hücre bölünmesi yoluyla olan çoğalma.– Bir duygunun, hayalin, güzelliğin ifade edilmesi için başvurulan usullerin tamamı. 7) Şüphe, tereddüt.– Sıcak ülkelerde yetişen ve kabuğundan kinin çıkarılan bir ağaç. 8) Elçilikte görevli askerî uzman. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1) Karşılıklı ağır sözler söyleyerek yapılan çekişme, atışma, ağız kavgası, tartışma. 2) Esasla ilgili, asıl ve temel olanla ilgili, esasi.– Kısa değnek parçası. 3) Bir zaman birimi. 4) Uyma, boyun eğme. 5)

Soydan gelen vas ıf, soyaçekim.– Beklenmedik bir durumla karşılaşmaktan ötürü şaşkınlığa düşme hali. 6) Uluslararası bir teşkilat.– Benimseme, kabul etme. 7) Anlayış, feraset.– Nikelin sembolü. 8) Akarsu yatağı, mecra.– Tabut. 9) Çipura balığının küçüklerine verilen ad. 10) Tembih sözü.– Önemli bir olayın veya büyük bir kişinin gelecek kuşaklarca tarih boyunca anılması için yapılan, göze çarpacak büyüklükte, sembol niteliğinde yapı, abide. 11) Mevlevi tekkelerinde dervişlerin sema yaptıkları özel bölüm. 12) Hitap ünlemi.– Telleri parmakla çekilerek veya pena ile vurularak çalınan bir telli çalgı.

Bulmaca Refik Aydýn r.ay din@za man.com.tr

1

2

3

4

5

6

7

8

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12

1

2

3

4

5

6

7

8

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12

F O B İ A L O P E S İ

E B U T A L İ P S İ S

L U T Z A M A N N E

A R M A M A L İ G A

H D A M E N Ş E M A

İ B A D E T K A L E M

Y A H U T M A N İ K A

E Z A N B A L E R İ N

Page 20: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

f20spor

8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN

NECATİ, BEDAVAYA GOL ATIYOR

HACI HASDEMİR İSTANBUL

-Galatasaray’ın Sivasspor’u 4-0 yendiği maçta 2 gol atan Necati Ateş’in devre arasında yeni-

den Florya’ya dönmek için büyük bir fedakârlık yap-tığı ortaya çıktı. Sarı-Kırmızılı kulüple sezon sonuna kadar 400 bin dolar karşılığında sözleşme imzalayan golcü futbolcunun Antalyaspor’daki 500 bin dolarlık alacağından da vazgeçtiği öğrenildi. İşte Necati’nin ilginç transfer hikâyesi..

Teknik Direktör Fatih Terim, sezon başında is-tediği Necati Ateş’in transferi Antalyaspor’un ast-ronomik bir bonservis bedeli istemesi üzerine ger-çekleşmedi. Devre arasında yeniden tecrübeli golcü-ye talip olan Sarı-Kırmızılı yönetim, bu kez de 750 bin dolarlık bonservis ücretini fazla buldu. G.Saray’a dönmek için bu teklifi son şansı olarak gören Neca-ti, Antalyaspor’daki 500 bin dolar alacağından vaz-geçerek transferinin son anda gerçekleşmesini sağ-ladı. G.Saray’ın sezon sonuna kadar 400 bin dolar garanti ve maç başına 10 bin dolarlık ücreti az bu-lan yıldız futbolcu, bu kez de Fatih Terim’in, “Ar-tık düşünme ve imzayı at.” tavsiyesi üzerine ken-disini Sarı-Kırmızılı renklere bağlayan imzayı attı. G.Saray’a gelmek için yarım sezon bedava futbol oy-namayı göze alan Necati, G.Saray’la sahaya çıktığı 5 maçta attığı 5 golle takımının en iyi gol ortalamasına sahip oyuncusu oldu. Özellikle Sarı-Kırmızılı takı-mın zorlandığı deplasman maçlarında sahneye çıkan yıldız futbolcu, Gaziantep, Mersin İdman Yurdu ve son olarak da Sivasspor karşısında alınan galibiyet-lerde attığı gollerle büyük rol oynadı. Necati, bir haf-ta sonra oynanacak Fenerbahçe derbisinde de hem gol atmayı hem de kazanmayı çok istediğini söyledi.

Galatasaray’da Başkan Yardımcısı Adnan Öz-türk ile yönetici Adnan Nas’ın kulübün en bü-yük şirketlerinden Sportif Sınai ve Ticari Yatı-rımlar AŞ Yönetim Kurulu üyeliğinden istifa et-mesi gündeme damgasını vurdu. Türk Ticaret Kanunu’na göre halka açık şirketlerde üç tane bağımsız yöneticinin bulunma şartını yerine ge-tirmek için Öztürk ile Nas, dün sabah saatlerin-de şirket yönetiminden resmen ayrıldı.

Havayı bozmamak için istifa etti

MARADONA: EL VASL’DA MUTLUYUM. Dubai’deki El Vasl takımını çalıştıran Arjantinli efsanevi futbol adamı Diego

Maradona, futbolun kendisi için vazgeçilmez bir tutku olduğunu söyledi. Efsane futbolcu, “Al Vasl’da çalışmak benim için Real

Madrid, Barcelona, Boca Juniors ya da Bayern Münih’i çalıştır-mak gibi bir şey. Ben bu konuda ayrım yapmam. Bu benim göre-

vim. Futbol benim tutkum, başka türlü yaşayamazdım.” dedi.

ABRAMOVİCH’E TEKNİK ADAM DAYANMIYOR. Chelsea’nin Rus patronu Roman Abramovich, 9 yılda 7 menajer değiştirdi. Abramo-

vich, kulübü satın aldığı 2003 yılından bu yana 7 teknik adama toplam 72,1 milyon Sterlin tazminat ödedi. Bu çalıştırıcılardan en fazla taz-

minatı, 18 milyon Sterlin’le Mourinho’ya ödendi. Abramovich, geçen hafta W. Bromwich’e 1-0 yenildikten sonrna Por- tekizli menajer Andre Villas-Boas’ın işine son vermişti.

Ziraat Kupası’nda kuralar çekildiMESUT YILDIRIM İSTANBUL

-Futbolda Ziraat Türkiye Kupası 4. tur maç-larının kura çekimi yapıldı. İstanbul Ataköy

Olimpiyatevi’ndeki kura çekimine TFF adına baş-kan vekili Ufuk Özerten katılırken, kupada müca-dele edecek kulüplerin temsilcileri de kura çekimin-de hazır bulundu. Özerten, Süper Lig’in takvim sı-kışıklığının Ziraat Türkiye Kupası’nı da etkilediğini belirterek, önümüzdeki sezon kupa maçlarını daha geniş bir takvime yaymayı planladıklarını söyledi. Özerten, ayrıca kupayı kazanan takımın önümüz-deki sezon Türkiye’yi UEFA Avrupa Ligi’nde temsil edeceğini hatırlattı. Kupada Sivasspor’la kendi evin-de karşılaşacak Galatasaray’da İdari Menajeri Cenk Ergun, “Bu zor fi kstürde Sivasspor maçı, Fenerbahçe ve Trabzonspor ile yapacağımız müsabakaların ara-sında oynayacaktık. Bu nedenle deplasman maçı is-temiyorduk.” şeklinde konuştu. Boluspor’la eşleşen Beşiktaş’ta geçici yönetim kurulu üyesi Osman Aka-lın, “Boluspor, Türk futbolunun önemli takımların-dan bir tanesi.” derken, Boluspor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Dizman da Beşiktaş’ı en iyi şe-kilde ağırlayacaklarını dile getirdi. Fenerbahçe cep-hesinden kura ile ilgili yorum yapılmazken Trab-zonspor Asbaşkanı Nevzat Şakar ise hedefl erinin kupayı kazanmak olduğunu belirtti.

ADEM ELİTOK BURSA

-Bursaspor'un başarılı orta saha oyuncusu N'Diaye'ye antrenman sonrası doğum günü sürp-

rizi yapıldı. 22 yaşına giren N'Diaye, pastasının mum-larını üfl ediği sırada takım arkadaşları tarafından başına yumurta atıldı. Ne olduğunu anlayamayan N'Diaye'ye un dökülmesi ilginç görüntüler oluşturdu.

Bursaspor, Spor Toto Süper Lig'in 30. haftasın-da 11 Mart Pazar günü deplasmanda karşılaşacağı Es-kişehirspor maçının hazırlıklarına devam etti. Tek-nik Direktör Ertuğrul Sağlam yönetiminde Özlüce Tesisleri'nde gerçekleştirilen antrenman yaklaşık 1 bu-çuk saat sürdü. Sakatlıkları devam eden Basser ve Pinto takımdan ayrı Fizyoterapist Recep Lokmaoğlu eşliğin-de çalışırken grip olan Serdar Aziz dinlendirildi. Isın-ma koşuları ile başlayan antrenman, 5'e 2 pas pres ça-lışması ile devam etti. Antrenmanın son bölümünde ise yarı sahada çift kale maç yapıldı. Merinosspor ile salı günü oynanan hazırlık maçında forma giyen futbolcu-lar da düz koşunun ardından antrenmanı tamamladı.

Bursaspor’da N’Diaye’ye yumurta sürprizi

Eski G.Saray Başkanı Adnan Polat’ın, kulüpte görev yaptığı dönemde ‘hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak’ suçunu işlediği iddiasıyla hakkında 7 yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davanın ilk duruş-ması, 6 Haziran’da görülecek. Kulüpten çıktığı iddia edilen 1 milyon Dolar’ın nereye harcandığını araş-tıran İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesi, Song’un da kontratını istedi. Mahkeme, Denizli-F.Bahçe ara-sında oynanan maçta teşvik primi iddialarıyla alakalı kayıt bilgi ve belgeye rastlanılmadığını açıkladı.

Polat’ın ilk duruşması 6 Haziran’da

Trabzonspor’da yerliler yabancıları solladıHASAN DEMİR TRABZON

-Süper Lig’de Beşiktaş galibiyeti ile 3’üncü sıra-ya yükselen Trabzonspor, ligde yerli oyuncularıy-

la coştu. Bordo-Mavili takımın ligin geride kalan 29 hafta sonunda 55 golünün 45’ini yerli oyuncular kaydederken, yabancı oyuncular ise 7 gol atabildi. Rakip takım oyuncu-ları da kendi kalelerine attıkları gollerle Karadeniz ekibi-ne 3 gol kazandırdı. Yerli oyuncular Trabzonspor’un gol-lerinin yüzde 82’sini kaydederken yabancı oyuncular gol-lerin yüzde 13’ünde pay sahibi olabildi. Karadeniz eki-binde yerli oyuncular içinde Burak 30 golle Bordo-Mavili takımın ve ligin en fazla gol atan oyuncusu konumunda bulunurken bu oyuncuyu 5 golle Halil Altıntop, 4 golle devre arasında Gaziantepspor’dan transfer edilen Olcan takip etti. Volkan, Giray ve Mustafa da 2’şer kez rakip fi -leleri havalandırdılar. Yabancı oyunculardan ise Brezilya-lı forvet oyuncusu Henrique ve Colman 2’şer, Pawel, Ce-lustka ve Cech de 1’er gol attılar. Moritz (Mersin İdman Yurdu), İshak (Ankaragücü) ve Popov (Gaziantepspor) da kendi kalelerine attıkları gollerle Bordo-Mavili takı-ma goller kazandırdı. Ayrıca Trabzonspor’un yerli oyun-cuları ligde 13 takımdan daha fazla gol attı. SPOR SERVİSİ

Trabzonspor’da yerli oyuncuların başarılı performansı dikkat çekiyor.

FOTO

ĞRAF

: ZAM

AN, M

AHM

UT B

URAK

BÜR

KÜK

Bu yıl 50.si dü-zenlenen Zi-

raat Türkiye Kupası’nda 4. tur kar-şılaşmaları

20, 21 ve 22 Mart’ta ya-

pılacak. FOTOĞRAF: CİHAN

Sarı-Kırmızılı kulüple sezon sonuna kadar 400 bin dolar karşılığında sözleşme imzalayan golcü futbolcu Necati Ateş, Antalyaspor’daki 500 bin dolarlık alacağından da vazgeçtiği öğrenildi. G.Saray’ın sezon sonuna kadar 400 bin do-lar garanti ve maç başına 10 bin dolarlık ücreti az bulan yıldız futbolcu, Fatih Terim’in tavsiyesi üzerine imzayı attı

Necati Ateş’in Galatasaray’a

gelmek için Antalyaspor’daki 500 bin dolarlık

alacağını bıraktı-ğı öğrenildi.

FOTOĞRAF: ZAMAN, SELMAN

EŞTÜRKLER

ESKİŞEHİRSPOR KASIMPAŞA MEDİCAL PARK ANTALYA TRABZONSPOR KAYSERİSPOR İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYEBOLUSPOR BEŞİKTAŞ FENERBAHÇE SAMSUNSPOR BUGSAŞ BURSASPOR GALATASARAY SİVASSPOR ÇAYKUR RİZESPOR KARDEMİR KARABÜK

ZİRAAT TÜRKİYE KUPASI 4. TUR MAÇLARI

SAYFA TASARIM: HAKAN SOBACI

Page 21: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

SPOR21 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN

haber turu

Avcı’nın rakipleri belli oldu

Millî maçta sakatlanmaya sigorta!

Balcı, bronz madalya kazandı

Kartal, Erdemir’den rövanşı aldı

Ersan İlyasova fırtınası dinmiyor

A Milli Futbol Takımı’nın yeni patronu Abdullah Avcı, ma-yıs ayında planladığı hazırlık maçlarının takvimi açıklandı. Sporx.com’un haberine göre Ay-Yıldızlılarımız bu dönem-de 5 maç yapacak. Türkiye, Avusturya’da yapacağı kampta sırasıyla Gürcistan, Finlandiya ve Bulgaristan’la oynayacak. Buradan Portekiz’e geçecek olan Millilerimiz 2 Haziran’da Portekiz’le, 5 Haziran’da da Ukrayna ile karşılaşacak.

Türkiye’den Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzons-por ve Bursaspor’un da üyesi olduğu Avrupa Kulüpler Birliği’nin (ECA) genel kurulu Polonya’da gerçekleştiril-di. 30 Mayıs 2018’e kadar geçerli olacak anlaşmaya göre, UEFA, Euro 2012 başlamadan sezon başında, futbolcula-rın milli maçlarda sakatlanma riskini teminat altına alan bir sigorta düzenleyecek. Avrupa Futbol Şampiyonası’na sporcu veren kulüplere de ayrıca ödeme yapılacak.

Sırbistan’ın başkenti Belgrad’daki Avrupa Güreş Şam-piyonası’nda 96 kiloda Serhat Balcı, bronz madalya kazan-dı. Balcı, Azeri Navruz Temrezov’u 2-1 yenerek Avrupa 3.’sü oldu. Balcı böylece, Türkiye’ye şölendeki ilk madalyasını ka-zandırdı. Bronz için mindere çıkan bir diğer sporcumuz Ya-kup Gör oldu. 66 kiloda yarışan Gör, Ermeni rakibi David Safaryan’a 2-1 yenilerek, organizasyonu 5. sırada tamamladı.

Beko Basketbol Ligi’nde Beşiktaş Milangaz, ilk yarıda ye-nildiği (88-84) Erdemirspor’u 81-64 devirerek rövanşı aldı. Bu arada potada bugün ve yarın oynanacak müsabakalar-da program şöyle: BUGÜN: 18.00 Olin Edirne-Antalya B.B., Mersin B.B.-Türk Telekom, Banvit–Trabzonspor, Aliağa-Bandırma Kırmızı, Hacettepe Ü.–Anadolu Efes. 20.00 GS Medical Park–Tofaş. YARIN: 20.00 FB Ülker–Pınar Karşıyaka.

NBA’e dün 9 karşılaşmayla devam edildi. M. Bucks’ta forma giyen milli basketbolcumuz Ersan İlyasova, takımının Philadelphia’yı 97-93 yendiği maçta 11 sayı, 18 ribaunt, 4 asistle ‘double-double’ yaptı. Hidayet Türkoğlu ise Orlando’nun Toronto’yu 92-88’le geçtiği karşılaşmada sayı kaydedemedi. Hidayet, maçı 9 asist, 1 ri-bauntla tamamladı. Enes Kanter, takımı Utah Jazz’ın Cleveland’ı 109-100 yendiği müsabakada 2 sayı, 3 ribauntla oynadı.

BAŞKANLIK İÇİN BENİM ADIMIN GEÇMESİNDEN ONUR DUYARIM

-Fenerbahçe Asbaşkanı Cihan Ka-mer, mayıs ayında yapılacak seçim-

li genel kurul öncesi adının başkan aday-ları arasında geçmesinden onur duydu-ğunu söyledi. 8 aydan beri Met-ris Cezaevi’nde tutuklu bulu-nan Aziz Yıldırım’ın ardından ismi öne çıkan Kamer, şimdi-den seçimi konuşmanın ise er-ken olduğunu ifade etti. Kamer, “Her ne kadar bu yüce mev-ki için adımın geçmesi her Fe-nerbahçeli gibi beni son dere-ce onurlandırmış olsa da, bazı speküla-tif haberlerin camiamıza zarar verme-si beni aynı oranda üzmektedir.” dedi.

Cihan Kamer, sportif konularla ilgi-

li basında yer alan haberlerin de gerçeği yansıtmadığını belirterek şunları kaydet-ti: “Sportif direktör olarak Marcello Lippi ile anlaştığım, Lassana Diarra ile söz kes-

tiğim, Hamit Altıntop’un da pe-şinde olduğum iddia edilmekte-dir. Bu tip asılsız iddialar, Aykut Kocaman başta olmak üzere şu an görevini layıkıyla yapmakta olan tüm çalışma arkadaşlarımıza bü-yük haksızlık, emeklerine saygı-sızlıktır.” Kamer, şu an için temel amacının görev süresini alnının

akıyla tamamlamak olduğunu vurguladı.Bu arada, Teknik Direktör Aykut

Kocaman’ın oyuncularına kalan 11 maç-tan galibiyetle ayrılmaları halinde ge-

çen yılki gibi şampiyon olacaklarını söy-lediği öğrenildi. Tecrübeli hocanın, li-gin bitimine 5 hafta kala lider G.Saray’ın 9 puan gerisinde bulunmalarına rağ-men play-off sisteminde her şeyin de-ğişecebileceğini futbolcularına anlattı-ğı bildirildi. Sarı-Lacivertliler yarın dep-lasmanda Ankaragücü ile oynayaca-ğı maçın hazırlıklarını sürdürürken sa-katlığı olan Stoch ile Bekir’den sevindi-rici haber geldi. Her iki futbolcu da dün takımla çalışmalara başlarken, Ankara-gücü önünde foma giyebilcekleri açık-landı. Öte yandan, Galatasaray derbisi-ni düşünerek Gençlerbirliği maçında bi-lerek sarı kart gördüğü ileri sürülen Alex, PFDK’ye sevk edilmedi.ı. SPOR SERVİSİ

‘Şampiyonluk yarışında arkada kalmadık’Fenerbahçe’nin milli kalecisi Volkan Demirel, Galatasaray ile aralarında-ki 9 puanlık farkı sorun etmedikle-rini söyledi. Radyo Fenerbahçe’de, Sarı-Lacivertli kulübün medya so-rumlusu Orkun Yazgan’ın soruları-nı cevaplayan Demirel, “Sezon ba-şındakinden daha fazla şampiyon-luk hedefi miz var. Kimse bize ar-kada kaldılar diye bakmasın.” dedi. Stoch’u öven İdari Menajer Hasan Çetinkaya ise Slovak yıldızın, dün-yada mevkisindeki sayılı oyuncular-dan birisi olduğunu belirtti.

Gençlerbirliği kar-şısında alınan farklı galibiyet Fenerbah-

çeli futbolcuların ne-şesini artırdı. An-

karagücü maçına hazırlanan Sarı-

Lacivertlilerin dünkü idmanında takım arkadaşla-

rıyla şakalaşan ve Dia’nın taklidini

yapan Alex, her-kesi güldürdü. Di-zinde ağrısı olan Stoch ise antren-

mana çıkmadı. FOTOĞRAF: AA,

SERDAR KALAYCI

CİHAN KAMER

Fenerbahçe'de Metris Cezaevi'nde tutuklu bulunan Aziz Yıldırım sonrası ismi başkan aday-ları arasında geçen Asbaşkan Cihan Kamer, bu görev için yeşil ışık yaktı. Kamer, şimdi-den mayıs ayınca gerçekleştirilecek seçimi konuşmanın ise erken olduğunu ifade etti.

Aslında maçları sadece gözüyle seyredenler için ‘bu nasıl iş!’ denilecek türden bir karşılaş-maydı. Sivasspor öyle böyle değil tam anlamıy-la tek kale oynar gibiydi. Hem zemine alışkın olma avantajı hem kanatlardaki etkili adamları, ortada da Erman ve Eneramo gibi silahlarıyla Cim Bom’u dağıtacak gibi görünüyorlardı.

Ancak bu, işin görünen yanıydı. Futbo-la bakmakla oyunda neler olupbittiğini gör-mek arasındaki farkın ayrımında olanlar Galatasaray’a karşı böyle oynamanın takdir edilecek yanıyla birlikte cezasının ne olacağını biliyorlardı. Ancak yine de Necati’nin çok ko-lay attığı nefi s gol pek beklenen bir durum de-ğildi. Aslında Sarı Kırmızılı oyuncular şampi-yonluk dönemlerindeki gibi davranıyorlar. Oy-nuyorlar demiyorum daha farklı bir durum var. Örneğin, Elmander’in gerekli gördüğünde sto-per gibi oynamaktan kaçınmayışı, oyun alanı-nın her yerinde takıma yararlı olabilme çabası, Riera’nın mücadele niyetinin ortaya çıkması...

Melo, Selçuk, Emre kalitesindeki oyuncu-lardan elbette ki başka şeyler bekleniyor. Örne-ğin, ortaalanda daha çok görünüp oyuna ege-men olabilmek gibi... Gelgelelim, hem birbirle-rine hem savunmaya o kadar çok yardım ettiler ki onlarla ilgili olumsuz birşey söylemeye kim-senin dili varmaz.

Bunun gibi daha pek çok şeyin biraraya ge-tirilmesi kolay iş değil. Üstelik Sivas’a hangi ko-şullarda gidilebildiği gibi etkenler de düşünülür-se Cim Bom’un başardığı işin önemi ortaya çı-kar. Çok daha basit mazeretlerin kimi zaman bir takımı bitirmeye yettiğinin o kadar çok örne-ğini gördük ki... Belki hepsinden önemlisi ger-çek bir kaleciye sahip olmanın rahatlığı... Başka bir kaleci, üç mutlak gollük topun birini bile içe-ri alsa herşey darmadağın olabilirdi. Muslera ar-tık Simoviç, Taffarel, Mondragon çizgisinde sü-rekliliği ve Galatasaraylıların alıştıkları kaleci ra-hatlığını onlara vereceğini her maçta gösteriyor. Eboue’nin eksik oynadığı, Eneramo’nun özellik-le ilk yarıda hem Semih’i hem Ujfalusi’yi dağıt-tığı, ortaalanda hemen hiç top tutulamadığı ve rakip ataklar karşısında neredeyse abondone ol-muş gibi göründüğü bir maçtan böyle bir sonuç çıkarabilmek ancak şampiyon ekiplerin yapabi-leceği bir iştir.

Elbette ki Necati için ayrı bir değil birkaç paragraf açmak gerekiyor. Belirgin bir fi zikî güç sorununa karşın bu sahada adeta kendi-ni aştı. Attığı iki golün yanısıra verdiği gol pa-sıyla rakibi adeta tek başına çökertti. ‘Futbol öyle kuru gürültüyle değil böyle bir verimlilik-le oynanır’ dersi verir gibiydi. Transferde yıl-lardır hiç olmayacak adamlara çuvallar dolusu paralar verilirken onun kalitesinde birinin bü-yük takımlardan uzak kalmış olması, bu ku-lüplerin nasıl yönetildiğinin de bir belgesi ade-ta... a.cakir@za man.com.tr

Ahmet Çakýr

Birkaç küçük şey...

Türkiye mükemmel bir tesis yapmış-Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF)

Başkan Yardımcısı ve sırıkla yüksek atlamanın efsa-ne ismi eski sporcu Sergey Bubka, 14. Dünya Salon Atle-tizm Şampiyonası için Türkiye'nin harika bir tesis yaptı-ğını söyledi. Bubka, organizasyon öncesi düzenlenen ba-sın toplantısında, İstanbul'a 2001'de de geldiğini hatırla-tarak, "2001'den bu yana çok şeyin olumlu yönde değiş-tiğini gördüm. Hükümetin ve Spor Bakanlığının verdiği destek de önemli." dedi. "Gerçekten mükemmel bir tesis yaratılmış." diyen efsane sporcu, "Gelecek için bu tesis çok büyük önem taşıyor. Bu tesisi federasyon kullanma-ya devam ederse, başarılı bir gelecek sağlanabilir." ifa-delerini kullandı. Türkiye Atletizm Federasyonu Başka-nı Mehmet Terzi, ülke, salon ve organizasyon anlamında şampiyonaya hazır olduklarını söyledi. SPOR SERVİSİ

AHMET UYKAN NOVİ PAZARGeçtiğimiz cumartesi günü FK Novi Pazar ile Partizan takımla-rı arasında oynanan Sırbistan Sü-

per Ligi maçı öncesi ve sonrasında birçok renkli gö-rüntüler yaşanırken Türk futbolunun efsane isimlerin-den rahmetli Abdullah Gegiç de unutulmadı. 21 Hazi-ran 2008 yılında doğup büyüdüğü Sırbistan’ın Sancak Bölgesi’ndeki Novi Pazar (Yeni Pazar) şehrinde toprağa verilen Gegiç, her iki kulü-bün yöneticilerinin katılımıyla mezarı başında anıldı. Partizan yönetimi, 1966 yılında kendile-rini Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası fi nali-ne taşıyan Gegiç’in kabrini ilk kez ziyaret eder-ken Sırp ekibinin kulüp başkanı Dragan Djuric, “Futbol Profesörü” unvanlı unutulmaz çalıştı-rıcının mezarına çiçek koydu. FK Novi Pazar’ı temsil eden Sportif Direktör Sead Bruncevic ile yöne-tim kurulu üyesi Tarık Imamoviç ise Gegiç’i dualar-la yâd etti. FK Novi Pazar’ın yetkilileri maç yaptıkları Gradski Stadion’un adını Abdullh Gegiç Stadion ola-rak değiştirmeyi planladıklarını da ifade etti.

Boşnak ve Müslüman nüfusun çoğunlukta ol-

duğu Novi Pazar’ın yetiştirdiği en büyük futbol ada-mı olan Gegiç, 1966’da sezonunda Partizan’ın ba-şında Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası fi nali-ni Real Madrid’e karşı oynayıp 2-1 kaybetmesi-ne rağmen dünyanın sayılı teknik adamları arası-na ismini yazdırmayı başarmıştı. Ardından babası-nın öğüdü ile kendini Türk futboluna adayan unutul-

maz çalıştırıcı, Brüksel’deki fi nal maçı sonra-sı Fenerbahçe’nin teklifi ni kabul etmişti. Ge-giç, Sarı-Lacivertli takımı lig ikincisi yapma-sına karşın Fenerbahçe’den gönderildi. Ken-disine haksızlık yapıldığına inanan ünlü tek-nik adam, Eskişehirspor’un yolunu tutarak Türk futbolundaki ‘Anadolu ihtilali’ni baş-latmıştı. 1967-1971 yılları arasında Es Es ile Anadolu’nun İstanbul’a karşı yaptığı ilk fut-bol direnişinin mimarı olan Gegiç, A Milli Ta-

kım başta olmak üzere birçok kulüpte de başarıyla görev almıştı. Fatih Terim, Mustafa Denizli ve Şenol Güneş gibi isimlere danışmanlık da yapan Abdullah hoca, 2006-2008 yılları arasında gazetemizde köşe yazıları yazmıştı. Türk vatandaşlığına geçen efsane teknik adam, 84 yaşında hayata gözlerini yummuştu.

ABDULLAH GEGİÇ

Novi Pazar ve Partizan, Gegiç’i unutmadıHABERiZLENiM

Sırıkla yüksek atlamanın efsane ismi eski sporcu Sergey Bubka 14. Dünya Salon Atletizm Şampiyonası için Türkiye’ye geldi. FOTOĞRAF: AA, SALİH ZEKİ FAZLIOĞLU

Türk futboluna bü-yük hizmetler veren

unutulmaz teknik adam Abdullah Gegiç, FK Novi Pazar-Partizan

maçı öncesi kab-rinin başında

anıldı. Bir dönem hem doğup bü-yüdüğü Müsla-

man Novi Pazar şehrinin takımını

hem de Partizan’ı çalıştıran Ge-

giç, farklı iki dine mensup yöneti-

cilerini de buluş-turmuş oldu.

FOTOĞRAF: ZAMANKÜRŞAT BAYHAN

SAYFA TASARIM: HAKAN SOBACI

Page 22: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN22 SPORf

Kartal, İspanya’da avantaj arıyor

-UEFA Avrupa Ligi’nde bugün Atletico Madrid’le kar-şılaşacak Beşiktaş’ın Portekizli yıldızı Simao Sabro-

sa, çok zorlu iki maç olacağını, iki takımın da son ana ka-dar mücadele ettiğini söyledi. Atletico’nun favori gibi gö-ründüğüne dikkati çeken yetenekli isim, “Bu tür eşleşme-lerde önemli olan deplasmanda gol atmak. Braga’da bunu yaptık ve Calderon’da da aynısını gerçekleştirmeye çalı-şacağız. Evimizdeki maçta her şey farklı olacak.” diye ko-nuştu. 2007-2011 yılları arasında Atletico Madrid’de mü-cadele Portekizlisi Simao Sabrosa ise Vicente Calderon Stadı’nda gol atmaya çalışacaklarını belirtti. Siyah-Beyazlı formayla İspanya’ya gelmesinin çok heyecanlı olduğunu ve özel bir gün yaşayacağını dile getiren Simao, ilginç bir yorumda bulundu: “Benim için gol atmak çok önemli ama Atletico’ya gol atarsam sevinmeyeceğim. Çünkü taraftara ve takım arkadaşlarıma çok büyük saygım var.”

‘Evi’ olarak tanımladığı Madrid’de bulunmaktan çok mutlu olduğunu, Calderon’a tekrar ayak basınca büyük bir heyecan duyacağını vurgulayan Simao Sabrosa, Siyah-Beyazlı formayla Türkiye’de kendini çok önemli hissettiği-ni, önemli işler yaptığını ve takıma destek vermeye devam ettiğini dile getirdi. İnönü Stadı’nda taraftarların baskısının çok fazla olduğuna işaret eden Simao, “Atletico maçının önemli olduğunu bildiklerinden ilk dakikadan itibaren ya-nımızda olacaklar. Ama Atleticolu futbolcular buna alışık.” Türk liginin ‘3 büyükler’ olarak tanımladığı Beşiktaş, Ga-latasaray ve Fenerbahçe arasında oynandığını aktaran Si-mao, “Takımların çok eşit olduğu bir lig gibi görünse de bu yıl Galatasaray favori gibi gözüküyor çünkü sadece pazar-

dan pazara oynuyor.” şeklinde konuştu.Türkiye’ye ayrı bir paragraf açan Simao, ‘çok güzel bir

şehir’ dediği İstanbul’da, kahve içmekten veya Boğaz ke-narında yemek yemekten büyük zevk aldığını, yaşamın sürekli hareketli olduğunu ve halkın enerjisinin pozitif yansıdığını kaydeti. Kapalıçarşı’ya sadece bir kez gidebil-diğini aktaran Simao bir anısını da paylaştı: “Çok eğlenceli bir yer, bağırışlar, çağırışlar... Orada dünyanın her dilinden konuşuyorlar. Çok hoş. Ama ne yazık ki sadece yarım saat kalabildim. Taraftarlar çok tutkulu, hemen fotoğraf istiyor-lar. Kapalıçarşı’dan koşarak çıkmak zorunda kaldım çün-kü halk üstüme çıktı. Üstelik çok değişik bir şey çünkü bu-rada sadece fotoğraf istemiyorlar, fotoğraftan sonra direkt olarak tişörtünü de istiyorlar.”

Beşiktaş’a övgü, G.Saray’a mesaj-Sakatlığı sebebiyle bugün UEFA Avrupa Ligi’nde oyna-

yacakları Beşiktaş maçında forma giyemeyecek olan At-letico Madrid’in yıldızı Arda Turan, tura kendilerinin yakın ol-duğunu savundu. Gol yemeden alınacak tüm skorların avantaj-lı olacağını aktaran başarılı oyuncu, rövanşa yetişme ihtimalinin bulunduğunu bildirdi. Beşiktaş’ı sorduklarında tehlikeli ve dikkat edilmesi gereken oyuncuları ilettiğini vurgulayan Arda, “Fernan-des, Simao ve Quaresma çok tehlikeli. Veli Kavlak zaman zaman çıkış yapabiliyor. Mustafa Pektemek de çok özellikli ve kaliteli. Beşiktaş’ın bireysel anlamda ve takım olarak iyi bir duruşu var; ancak biz de iyi savunma yapan sağlam bir ekibiz. İki güzel maç olacak. Benim için çok özel bir gün. Bir Türk takımıyla Atleti-co Madrid forması giyerken karşılaşmak onur verici. İki maç da fair-play çerçevesinde olur; ama umarım eleyen taraf biz olu-ruz. Arkadaşlarımın İnönü’yü görmesini istiyorum, çünkü ora-da oynamak çok zevkli.” ifadelerini kullandı.

Atletico Madrid’de güzel günler yaşadığını, huzurlu ve sade-ce futbola konsantre olduğuna dikkati çeken Arda Turan, “Bu-rada sadece futbolunuzla ilgileniliyor.” diye konuştu. İspanya’da Galatasaray’dakinden daha az para kazandığının altını çizen yetenek-

li isim, şöyle devam etti: “Madrid’e para ya da rahat için gelmedim. Sözleşmemdeki Türkiye’ye dönersem ‘önce Galatasaray’la görüşülür’ diye madde var. Ben her zaman Galatasaraylı olduğumu ifade ediyorum. Avrupa kariyerimi sonuna kadar sürdürmek için elimden geleni yapacağım. Kalbim ve dualarım her zaman Galatasaray’la. İçimde karşı her zaman özlem var çünkü ben orada büyüdüm.” Sarı-Kırmızılı ekibin şampiyon-luk yaşamasını çok isteyen Arda, Necati Ateş’i de övdü: “Necati Ateş bence Şakiri’den daha man-tıklı bir transfer. Şampiyonlukta ise en bü-yük favorim tabii ki Galatasaray.” Arda Turan’ın son sözleri ise Milli Takım’la ilgiliydi: “Sabra ihtiyacımız var. Ben her zaman taşın altına elimi sok-tum ve sorumluluk sahibi ol-dum. Abdullah Avcı mil-li takım için en doğru isim ve başarılı olacağına ina-nıyorum.” SPOR SERVİSİ

TEMEL YİRMİBEŞOĞLU MADRİD

-Beşiktaş, UEFA Avrupa Ligi 3. tur ilk maçında bugün İspanya’da Atletico

Madrid’le karşılaşacak. Siyah-Beyazlılar, Madrid’deki ilk karşılaşmada, rövanş için avantajlı bir skor elde etmeye çalı-şacak. Vicente Calderon Stadı’nda oy-

nanacak ve TSİ 20.00’de başlayacak mücadeleyi İsveç’ten Jonas Eriks-son yönetecek. Kritik müsaba-kada Kara Kartal’da 3, Atletico Madrid’de 5 futbolcu sakatlıkla-rı sebebiyle forma giyemeyecek.

Beşiktaş’ın forveti Hugo Almeida ile Roberto Hilbert ve Tanju Kayhan, zorlu deplasmanın-da takımlarını yalnız bırakacak. İspanyol eki-binde ise milli futbolcumuz Arda Turan ile Ti-ago, Silvio, Diego ve Antonio Lopez aynı ge-rekçeyle oynayamayacak. Siyah-Beyazlılarda ayrıca 6 isim sarı kart ceza sınırında. Ricar-do Quaresma, Tomas Sivok, Egemen Kork-maz, Veli Kavlak, Fabian Ernst ve İbrahim To-raman, bugün sarı kart görmeleri durumun-da cezalı duruma düşecek ve rövanşta olma-yacak. Atletico Madrid’de Luis Perea ve Pau-lo Assunçao’yu da benzer bir sorun bekliyor.

ATLETİCO FAVORİ AMA BİZ TURLARIZ

Pera Gabi

Godin M.Suarez

Salvio

Fernandes

Simao (Veli Kavlak) İsmail

Sivok

Cenk Egemen

Ernst

Quaresma Ekrem

Juanfran

Koke Filipe

Courtois

Adrian Necip

Mustafa Pektemek

Falcao

BEŞİKTAŞA.MADRİD Stat: Vicente Calderon Saat: 19.00 Yayýn: Star TVHakem: Jonas Eriksson (İsveç) Canlı anlatım: zaman.com.tr

Atletico Madrid’le karşılaşacak Beşiktaş’ın Portekizli yıldızı Simao Sabrosa, Atletico’nun favori gibi görünse de turu atlayacaklarını belirtti. Madrid’de bulunmaktan çok mutlu olduğunu söyleyen Simao, gol attığı takdirde sevinmeyeceğini ifade etti.

Atletico Madrid-Beşiktaş ...................................................... 20.00Metalist Kharkiv-Olympiakos............................................... 20.00 Sporting Lisbon-Manchester City ....................................... 20.00 Twente-Schalke 04................................................................ 20.00 AZ Alkmaar-Udinese .............................................................. 22.05Manchester United-Athletic Bilbao ...................................... 22.05 Standard Liege-Hannover 96 ............................................... 22.05 Valencia-PSV Eindhoven ....................................................... 22.05

Rövanş maçları 15 Mart’ta yapılacak. Turu geçen takımlar, UEFA Avru-pa Ligi’nde çeyrek fi nale yükselecek. Final, 9 Mayıs 2012’de Romanya’nın

başkenti Bükreş’teki Stadionul National’da oynanacak.

UEFA AVRUPA LİGİ 3. TUR PROGRAMI

Futbol Federasyonu’nun 26 Şubat’taki olağanüstü genel kurulunda başkan seçilen Yıldırım Demirören, önce-ki gün TFF İkinci Başkan Vekili Servet Yardımcı ve UE-FA 1. Asbaşkanı ve TFF Onursal Başkanı Şenes Erzik ile birlikte, UEFA Başkanı Michel Platini’yi ziyaret etmiş-ti. İsviçre’nin Nyon kentindeki merkezinde gerçekleş-tirilen, UEFA’nın hukuk kökenli Genel Sekreteri Gian-ni Infantino’nun da yer aldığı görüşme yaklaşık bir saat sürmüştü. Dün özel uçakla Madrid’e geçen Demirören, ilk kez TFF başkanı olarak Beşiktaş’ın maçını izleyecek.

Demirören, Madrid’de

Page 23: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMANf 23 SPOR

SAYFA TASARIM: DURMUŞ ÖZELÇİ

Bir dönem G.Saray’da forma giyen Partizan’ın tecrübeli futbol-

cusu Sasa İliç, Sarı-Kırmızılı

takıma transferi sırasında yaşa-nan süreci an-lattı. İliç, ayrı-

ca 2006 yılında haklı bir şampi-yonluk yaşadık-

larını söyledi.FOTOĞRAF: SENKO

JUPLJANIN

75 BİN DOLARDAN HABERİM YOK

AHMET UYKAN NOVİ PAZAR

-Galatasaray eski futbol-cusu Sasa İliç, 2005-2006

sezonunda Sarı-Kırmızılı ta-kıma transferi sırasında döne-min Sportif Direktörü Bülent Tulun’un 75 bin dolar komisyon alıp almadığından haberi olma-dığını söyledi. Geçtiğimiz cu-martesi günü Sırbistan Ligi’nde oynanan FK Novi Pazar-Partizan maçı sonrası konuy-la ilgili Zaman’a konuşan İliç, eski Galatasaray Başkanı Adnan Polat’ın Bülent Tulun hakkında ortaya attığı iddiaya cevap ver-di. Kendisini Sarı-Kırmızılı ta-kıma Bülent Tulun’un kazan-dırdığını doğrulayan İliç, “Ben Partizan’dan Bülent Tulun ara-cılığı ile Galatasaray’a geldim. Ancak Türkçe bilmediğim için transferim sırasında neler ya-şandığını bilmiyorum. Ben sa-dece alacağım parayı biliyordum ve Galatasaray’dan paramın ta-mamını aldım. Gerisi beni ilgi-lendirmiyor.” diye konuştu.

Aynı sezonun son hafta-sında oynanan Denizlispor-Fenerbahçe maçında Sarı-Kırmızılı kulübün Ege temsil-

cisine teşvik primi gönderdi-ği şeklindeki iddialara da ce-vap veren Sırp futbolcu şunla-rı söyledi: “Benim G.Saray’daki ilk senemdi ve 12 gol atarak ga-yet başarılı bir performans ser-gilemiştim. Fenerbahçe ile de li-gin son haftasına kadar şampi-yonluk mücadelesi veriyorduk. Son hafta biz Ali Sami Yen’de Kayserispor’u 3-0 mağlup et-miştik. Ancak Fenerbahçe’nin maçı sanırım 15 dakika uzamış-tı. Biz de sahada F.Bahçe maçı-nın sonuçlanmasını bekledik. Maç 1-1 berabere bitince şampi-yon olduk. Biz de çok sevinmiş-tik. Çünkü haklı bir şampiyon-luk yaşadığımıza inanıyorum.”

Türkiye’deki şike soruştur-masını duyduğun-da çok şaşırdığını dile getiren İliç, futbolun her za-man saha için-de oynanması ge-rektiğini ifade ede-rek, “Umarım bütün ko-nuşulanlar sadece iddiadan iba-rettir. Aksi halde Türk futbolu-nun marka değeri büyük za-rar görür.” açıklamasını yaptı.

Galatasaray’ın eski Sırp oyuncusu Sasa İliç, Sarı-Kırmızılı takıma transferi sırasında kimlerin komisyon aldığını bilme-diğini söyledi. Dönemin Sportif Direktörü Bülent Tulun ile eski Başkan Adnan Polat’ın arasını açan konu hakkında fi kri-nin olmadığını belirten İliç, “Galatasaray’dan paramın tama-mını aldım. Gerisi beni ilgilendirmiyor.” diye konuştu.

BOŞNAKLAR, İLİÇ’E TÜRKİYE’Yİ HATIRLATTI. Geçtiğimiz cumartesi günü oynanan ve 1-1 sona eren FK Novi Pazar-Partizan maçının son bölümlerinde forma giyen G.Saray’ın eski yıldızı Partizanlı futbolcu Sasa İliç, büyük bir sürprizle karşılaştı. Zira Boşnak ve Müs-lüman nüfusun çoğunlukta yaşadığı Novi Pazar tribünlerinde yüzlerce Türk ve Fenerbahçe bayrakları dalgalandı. Sık sık Mehter Marşı çalındı.

akika uzamış.Bahçe maçı-ını bekledik. bitince şampi-çok sevinmiş-ir şampiyon-

nanıyorum.”ke soruştur-

un-

de-ütün ko-iddiadan iba-

Arsenal oynadı, Milan turladı-Şampiyonlar Ligi’nde 2. tur rövanş maçla-

rından ilk ikisi önceki gün oynandı. Milan ile Benfi ca çeyrek fi nale yükseldi. İkinci tur ilk maçında deplasmanda Milan’a 4-0 yenilen Arsenal, sahasın-daki rövanş müsabakasını 3-0 kazanmasına rağmen skor yeterli olmadığı için tur atlayamadı. İlk maçı 4-0 kazanan İtalyan temsilcisi deplasmanda tek gol bi-le atamazken, evinde oynadığı 90 dakikanın avan-tajıyla yoluna devam etti. Arsenal Teknik Direktö-rü Arsene Wenger, yaptığı açıklamada futbolcula-rıyla gurur duyduğunu söyledi. Fransız teknik adam, mücadeleye Diaby, Arteta ve Benayoun’dan yoksun çıktıklarını belirterek yedek kulübesinde orta saha oyuncusu bulunmadığından yakındı. Karşılaşmaya

damga vuran isimlerin başında gelen Oxlade Cham-berlain hakkında da konuşan deneyimli hoca, “Çok hastaydı. Oynayabileceğinden emin değildim. So-nunda onu sahaya sürmeye karar verdik. Bugün gerçekten olağanüstü bir oyun oynadı.” ifadesi-ni kulandı. Ayrıca deplasmandaki 2. tur ilk maçın-da Rusya’dan Zenit Saint Petersburg’a 3-2 yeni-len Benfi ca, sahasındaki rövanş maçında, 45+1’de Maxi Pereira’nın golüyle 1-0 öne geçti. İlk yarı bu skorla tamamlandı. 2. yarıda uzatma dakikaları-na kadar iki takımın da gol çabası sonuç vermedi. Portekiz ekibini çeyrek fi nale taşıyan golü 90+3’te Nelson Oliveira attı. Mücadeleden 2-0 galip ayrı-lan Benfi ca, çeyrek fi nale çıktı. SPOR SERVİSİ

İkinci tur ilk maçında deplas-manda Milan’a 4-0 yenilen Arsenal, sahasındaki rövanş müsa-bakasını 3-0 kazanmasına rağmen skor yeterli olmadığı için tur atlaya-madı.

Landesliga Han-sa Grubu temsil-cisi FC Türki-ye zorlu dep-lasmandan üç puanla ayrıla-rak taraftarla-rını sevindir-di. FOTOĞRAF: ZAMAN, MEHMET ALİ SAYER

FC Türkiye üç puanı dört golle aldı MEHMET ALİ SAYER HAMBURG

-Hamburg Landesliga Hansa Grubu temsilci-miz FC Türkiye deplasmanda konuk olduğu SC

Schwarzenbek takımını 4-1 yenerek ligin ikinci ya-rısına üç puanla başladı. Konuk sahada Yavuz, Ser-kan, Marco, Anel, Arafat, Haissem, Lukasz, Cihat, David, Bülent ve Onur ilk 11’iyle maça başlayan Lan-desliga ekibi, 4. dakikada Bülent’in golü ile öne geçti ve ilk yarı bu skorla sona erdi. Karşılaş ikinci yarısına konuk takım etkili başladı ve 53. dakikada beraberli-ği sağladı. Bu golden iki dakika sonra ilk golün sahibi Bülent kendisini ve takımının ikinci golünü attı: 2-1. Oyuna ağırlığını koyan kırmızı-beyazlılar 66’da Lu-kasz ve 74’te ikinci yarıda oyuna giren Kadem’in go-lüyle skoru 4-1 yaptı. Maçın geri kalan süresinde baş-ka gol olmadı ve temsilcimiz sahadan 4-1 galip ay-

rıldı. FC Türkiye zorlu deplasmanda rahat bir galibi-yet alarak ikinci yarıya galibiyetle başlayarak puanını 35’e çıkartıp dördüncü sıraya yükseldi.

Page 24: Esed rejimini destekleyen Turist sayısından çok 10 İran ... · tecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinlik-lerinde kullanılacağı

8 MART 2012 PERŞEMBE

MACARİSTAN’DA CÜZDANINI ÇALDIRDI. Reklam filmi çevirmek için Maca-ristan’a gelen İspanyol aktör Antonio Banderas’ın başkent Budapeşte’de cüzdanı çalındı. Dün Uluslararası Ferenc Liszt Budapeşte Havalimanı’na

gelen ünlü oyuncunun cüzdanının, etrafını çeviren hayranları arasına sızan yankesiciler tarafından çalındığı belirtildi. Cüzdanı çalınan

İspanyol aktör, polise durumu bildirerek şikâyetçi oldu.

Japonlardandepreme havayastıklı önlem -Geçtiğimiz yıl 11 Mart’ta

tarihinin en büyük dep-rem ve tsunami felaketini ya-şayan Japonya, binaları koru-mak için alternatif yöntem ara-yışlarını sürdürüyor. Air Dans-hin Systems fi rması araştırma-cıları, sarsıntı sırasında bina-ları kaplayacak dev hava yas-tıkları geliştirdi. Ülke genelin-de deneme amaçlı 100 binaya yerleştirilen sistem, yer hare-ketlerini izleyen bir sensör ile hava yastıklarına hava pompa-layan bir kompresörden oluşu-yor. Sarsıntıyı tespit eden sen-sör, binayı kaplayan dev hava yastıklarına hava pompala-yan kompresörü harekete ge-çiriyor. Hava yastıkları içindeki hava, binayı temellerinden kaldı-rıyor ve sarsıntı boyunca binayı yaklaşık 3 santimetrelik yüksek-likte tutarak muhtemel bir hasa-rı engelliyor. Sistem, yer sarsın-tısının durduğunu belirlediğinde hava yastıkları içindeki hava bo-şalıyor ve bina tekrar temelleri-ne oturuyor. Sistem, binanın bü-yüklüğüne göre yaklaşık 37 bin dolara mal oluyor. ANKARA AA

TRT Şeş, Halepçe katliamını ekrana taşıyacak

İSMAİL AVCI DİYARBAKIR

-Yayın hayatına başladığı günden beri Doğu ve Güneydoğu’da il-

giyle izlenen TRT Şeş, Halepçe katlia-mını ‘Elma Kokulu Ölümler’ belgese-liyle ekrana taşıyacak. 1986–1988 yılla-rı arasında 5 binden fazla Kürt’ün kat-ledildiği Halepçe katliamıyla ilgili ha-zırlanan belgesel gelecek hafta pazar-tesi günü yayınlanacak. TRT Şeş Genel Koordinatörü Fethullah Kırşan, Halep-çe katliamının 24 yıldönümü nedeniyle yaşanan acıları bir bütünlük içinde ek-rana getireceklerini söyledi. Kırşan, 7 bölümlük belgeselin bir hafta boyun-ca yayınlanacağını, son bölümünün ise katliamın yıldönümü olan 16 Mart’ta ekrana geleceğini dile getirdi. Halepçe katliamının çekimlerinin Irak’ın kuze-yinde yapıldığını anlatan Kırşan, kat-liamın birçok tanığıyla röportajlar ya-pıldığını belirtti. Kırşan, “Birinci Kör-fez Harbi’nden sonra Irak’ın kuzeyin-deki siyasi değişmelerle ilgili bir belge-

sel hazırladık. Bunun içinde Halepçe’yi de gördük. Çünkü Halepçe o döne-min en önemli siyasi olaylarından biri-dir. TRT Şeş olarak o döneme ışık tut-mak istedik. Orada neler olup bittiği-ni, bugünlere nasıl geldiğini izleyici-lerimizle paylaşacağız.” diye konuştu. TRT Şeş’in üçüncü yılını geride bırak-tıklarını anlatan Kırşan, iki hafta önce ilk dramaları olan Mem û Zîn’in yayı-na başladığını anlattı. Kanala gelen ta-leplerden bir kısmının orijinal Kürtçe dizi fi lm olduğunu ifade eden Kırşan, “Yaklaşık beş-altı aydır iki proje üze-rinde çalışıyorduk. Biri ‘Mem û Zîn’, diğeri de ‘Ciğerim’ isminde daha haya-ta dair bir dizi.” dedi. TRT Şeş seyirci-sine güzel projeler izlettirmek istedik-lerini dile getiren Kırşan şöyle devam etti: “Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun neyse Kürtler için de Mem û Zîn odur. Kürtlerin çok önem-li bir yapıtını diziye çevirdik. Başarılı projelerimiz devam edecek.”

Devrik Irak lideri Saddam Hüseyin döneminde 5 bin sivilin kimyasal silahla hayatını kaybetmesine yol açan Halepçe katliamı TRT Şeş’te belgesel oluyor. Kanalın Genel Koordinatörü Fethullah Kırşan, katliamın birçok tanığıyla röportaj yapıldığını söyledi. Bir hafta boyunca yayınlanacak belgeselin son bölümü katliamın yıldönümü olan 16 Mart’ta ekrana gelecek.

TRT Şeş’in Birinci Körfez Savaşı’ndan başlayarak bö-lümde anlataca-ğı Halepçe katli-amı belgeselin-de, savaştan ka-çarak Türkiye’ye sığınan peşmer-gelerin o dö-nemde yaşadık-ları ve dönüşleri de yer alacak.

İsveç’te yapılan araştırma, Fa-cebook kullanı-cılarının dörtte birinin başkala-rının paylaştığı mutlu resimlere bakarak buna-lıma girdiğini ortaya koydu.FOTOĞRAF:AP,PAUL SAKUMA

KOŞAN ROBOT ‘ÇİTA’DAN HIZ REKO-RU. Dünyanın en hızlı ko-şan hayvanı çitadan esin-lenerek geliştirilen robot, saatte 29 kilometre hıza ulaşarak rekor kırdı. Bos-ton Dynamics adlı şirketin geliştirdiği ‘Çita’, şu ana kadar üretilen 4 bacaklı robotla-rın en hızlısı olarak kayıtlara geçti. Boston Dynamics ro-botik bilim bölümü şefi Alfred Rizzi, “Çita’yı 80 kilomet-re hıza ulaşabilen bir koşu bandında denedik. En kısa za-manda doğal çevreye çıkarmak istiyoruz.” dedi.

FOTO

ĞRAF

: AA,

HAS

AN A

RSLA

N

Facebook bunalıma sürüklüyor-İsveç’te yapılan araştırma, Facebook kulla-

nıcılarının dörtte birinin başkalarının pay-laştığı mutlu resimlere bakarak bunalıma girdiği-ni ortaya koydu. Göteborg Üniversitesi Psikolo-ji Bölümü’ndeki grubun bin kişi üzerinde yaptığı ankete göre, Facebook üzerinden başkalarının ha-yatını takip eden kullanıcılar bunu kendi hayatla-rıyla kıyaslıyor ve bunalıma giriyor. Araştırmacı-lardan Leif Dent, bu durumu sahte bir hayata ben-

zeterek, “Paylaşımı yapan insanın gerçek hayatını veya mutsuz anları Facebook’ta göremezsin. Baş-kalarının sanal hayatını kıskanmak, sosyal pay-laşım siteleriyle beraber insanları etkileyen prob-lemler arasına girdi.” ifadelerini kullandı. Dagens Nyheter gazetesinin haberine göre; İsveç nüfusu-nun yaklaşık yarısının Facebook hesabı var. Ayrı-ca, kadınlar erkeklere oranla Facebook’a daha faz-la bağımlı. ATİLLA ALTUNTAŞ STOCKHOLM, CİHAN

GÖTEBORG ÜNİVERSİTESİ PSİKOLOGLARI ARAŞTIRDI:

ALMANLAR OTOMOBİLLERİNDEN VAZGEÇEMİYOR. Almanya'da yapılan bir araştırma bu ülkede yaşayan-ların en çok otomobillerini sevdiğini ortaya çıkardı. Ekonomi araştırmaları kurumu Ernst und Young tarafından yapılan bir ankete göre Almanların yüzde 60'ı en değer verdikleri şeyin araba olduğunu söyledi. Araba sevgileriyle tanınan Almanya'da halkın yüzde 68'i araba sahibi olmanın ''çok önemli'' olduğunu belirtirken gençler arasında bu oran yüzde 65 olarak ortaya çıkıyor. Orta yaş sınıfı olarak kabul edilen 35-45 yaş grubunday-sa arabanın önemi yüzde 72'ye kadar yükseliyor. Diğer taraftan insanlar araba satın alırken tercihlerini daha çok araba markasına göre yapıyorlar. Gençlerin çoğu beygir gücünün önemli olduğunu ve arabanın iç donanı-mının (özellikle de akıllı telefonların kullanımına imkan sağlayan donanımın) vazgeçilmezleri arasında olduğuna dikkat çekiyor. FRANKFURT ZAMAN

AKILLI TELEFONLARIN EN BÜYÜK AÇIĞI ‘ÇALINMA’ VE ‘KA-YIP’. Almanya'nın Hannover kentinde önceki gün başlayan bili-şim fuarı CeBIT'e katılan güvenlik yazılımı şirketi McAfee'nin mo-bil güvenlik birimi yöneticisi Jan Volzke akıllı telefonlar ve tablet bilgisayarlar için en büyük güvenlik açığının virüs ve truva atla-rından değil, bu cihazların kaybedilmesi ve çalınmasından kay-naklandığını açıkladı. Volzke açıklamasının devamında, “Ancak hangi sistemi kullanırsa kullansın her akıllı telefon ve tablet bil-gisayar yine de kişisel bilgisayarlardan daha güvenli.” diye ko-nuştu. PC'ler için günde 60 bin yeni zararlı yazılım ortaya çık-tığını hatırlatan Jan Volzke, “akıllı” sınıfındaki cihazlar için son on yılda “sadece” 10 bin zararlı yazılım geliştirildiğine işaret etti. Volzke, “Güvenlik yazılımları ne kadar gelişirse gelişsin kayıp ve

çalınma en büyük sorun-lar olarak kalmayı sür-

dürecek.” dedi. HAN-NOVER ZAMAN

DEUTSCHE BAHN GAZETECİLERE YAPTIĞI İNDİRİMİ KALDIRIYOR. Alman Demiryolu işletmesi Deutsche Bahn (DB) gazetecilere yaptığı indirimleri kaldırmaya hazırla-nıyor. Şirketten yapılan açıklamada BahnCard alırken ga-zetecilere ve eşlerine yapılan özel indirimin 15 Nisan'dan itibaren kaldırılacağı belirtildi. Gayri resmi rakamlara göre bu imkandan binlerce gazetecinin yararlandığı tah-min ediliyor. DB, indirimleri kaldırma kararını toplumsal değişime ve medya mensupları arasındaki tartışmalara binaen aldığını açıkladı. Ancak DB'nin 15 Nisan'a kadar basın kartı fotokopisiyle yapılacak başvuruları dikkate alacağı ve bir yıl süreyle geçerli olmak üzere son kez medya indirimi yapılan demiryolu kartlarının satışına devam edeceği öğrenildi. Uygulama sayesinde gazete-ciler ikinci sınıf BahnCard 50'yi yarı fi yatına alabilirken, BahnCard 25'i “Bahncard 50” ile ya da ikinci sınıf Bahn-Card 50'yi birinci sınıfa ait olan “BahnCard 50 First” ile ek ücret ödemeden değiştirilebiliyordu. FRANKFURT ZAMAN

SAYFA TASARIM: DURMUŞ ÖZELÇİ