felsefe komİtesİ · fıkıh ise şeriatta bu kanun ve kuralların teorik ve pratik uygulama...

13
/kaihlcalistay surdurulebilirinsanlik.com FELSEFE KOMİTESİ Rehber

Upload: others

Post on 19-Jan-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: FELSEFE KOMİTESİ · Fıkıh ise şeriatta bu kanun ve kuralların teorik ve pratik uygulama çalışmaları ile ilgilenen bir anlamda şeriatın ne olduğunu belirleyen çalışmalara

/kaihlcalistaysurdurulebilirinsanlik.com

FELSEFEKOMİTESİ

Rehber

Page 2: FELSEFE KOMİTESİ · Fıkıh ise şeriatta bu kanun ve kuralların teorik ve pratik uygulama çalışmaları ile ilgilenen bir anlamda şeriatın ne olduğunu belirleyen çalışmalara

FELSEFE KOMİTESİ REHBERİ

Kartal Fikir Kulübü Sürdürülebilir İnsanlık Çalıştayı Felsefe Komitesi

2019 rehberi

Komite BaşkanıYakup Kaan Baycan

Komite Akademik DanışmanıEbru Uzan

Komite ÜyeleriArif NebioğluEfdal Kaplan

Muhammet Emin Soyİsmail Furkan Kaklık

Page 3: FELSEFE KOMİTESİ · Fıkıh ise şeriatta bu kanun ve kuralların teorik ve pratik uygulama çalışmaları ile ilgilenen bir anlamda şeriatın ne olduğunu belirleyen çalışmalara

1

FELSEFE KOMİTESİ REHBERİ

İÇİNDEKİLER

1. Komiteye Giriş

2. Konuya Giriş

3. Hukuk Sistemleri 3.1. Amerikan Hukuku 3.2. İslami Hukuk

4. İşlenilen Suçların Günümüze Kadar Olan Değişimi 4.1. Hırsızlık 4.2. Cinayet

5. Determinizm ve Suç Bağıntısı 5.1. Determinizm ve Toplum Tarafında Fakir Bırakılmış, Dışlan mış Bireyler örn:Amerika’da Yaşayan Siyahiler 5.2. Toplum İçinde Determinizm:Cinayet

6. Savaş Durumlarında Günümüze Kadar Gelen Bazı Ahlaki Sınırlar 6.1. Atom Bombasının Savaşta Kullanımı, 6.2. Kimyasal Silahlar, Balistik Füze ve Nükleer Silahlar

7. Halkın Ekonomik Savaşlardan Etkilenme Durumu 7.1. Mevcut Düzlemde Türkiye'nin İçinde Bulunduğu Ekonomik Krizin Halk Tarafından Görüşü

8. Terör Örgütlerinin Meşruiyet Kaynakları 8.1. Dini Terörizm 8.2. Milliyetçi Terörizm 8.3. Devrimci /Sol Terörizm

9. Kaynakça

Page 4: FELSEFE KOMİTESİ · Fıkıh ise şeriatta bu kanun ve kuralların teorik ve pratik uygulama çalışmaları ile ilgilenen bir anlamda şeriatın ne olduğunu belirleyen çalışmalara

2

FELSEFE KOMİTESİ REHBERİ1. Komiteye Giriş Felsefe komitesi, “Ahlak felsefesi” çerçevesinde insanlıktarihininenönemliunsurların-dan olan savaş, suç ve ceza konularını “Sürdürülebilir İnsanlık” başlığı altında ele alınacaktır. Komiteni amacı; savaş, suç ve ceza konularıyla ilgili kavramların sorgu-lanmasını sağlamak ve doğrunun ötesini gündeme getirmektir. Savaşınahlakiyargı-larımızüzerindekietkisisavaş ahlakı konusu tartışılarak incelenecektir. Toplum tarafın-dan belli değerlere dayanarak oluşturulan suç kavramı ve beraberinde gelen ceza sistemi kavramı üzerine tartışılacaktır.

2. Konuya Giriş En başta insanların birbirine karşıkullandıklarışiddetiengellemeninbiryoluolaraktop-lum bir sözleşme ile devlete bağlanmış ve iradesini devlete devretmiştir. Böylece savaş kavramı sadece devlet uyguladığında meşru olabilecek bir araca olmuştur. Geçmişten bugüne, savaş temelde değişmese de biçimi ve yöntemi sürekli bir değişim içerisinde olmuş ve gelişmiştir. Bu bağlamda savaş ahlakı ve savaşın haklılığı tartışılır. Egemen güç olan devlete devredilen savaş eyleminin karşısında ortaya çıkan bir başkaldırı niteliğindeki terörizm tartışılır ve terörün enstrümanları ve terörizm algısı incelenerek kavram sorgula-masıyapılır.‘Öldürmek’ eylemi ele alınarak öldürmenin haklı olup olamayacağı üzerine tartışılır. Toplumlar, değerlerine göre bazı suçlara karar vermiştir ve bu suçların karşılığın-da cezalar oluşturmuşlardır. Fakat suç kavramı toplumdan topluma, hatta bireyden bireye değişebilmektedir. Bu sorundan yola çıkarak suç kavramı ve toplumun bu konuda-ki etkisi tartışılır. Suçlara verilen cezaların belli sebepleri vardır. Bu sebeplerin haklılığı üzerine tartışılır. Geçmişteki ve bugün var olan, gelişen teknoloji ile birlikte çeşitlenen ceza usulleri incelenerek ahlaki açıdan değerlendirilir.

3. Hukuk Sistemleri 3.1. Amerikan Hukuku Amerika’da hukuk ikiye ayrılmaktadır. Bunlardan ilki federal ikincisi ise eyalet düze-yindedir. Bu mahkemelere ait olan hukuksal işlemlerde göz önünde bulundurulan öncelik-le aşağıdaki gibidir; 1-Federal Anayasa, 2- Federal yasalar ve anlaşma kuralları, 3-Eyalet anayasaları, 4- Eyaletlerdeki anlaşmaların kuralları, 5-Ortak Hukuk/Common law. Bura-dan yolaçıkarakyargıdaverilenkararlarda bölgesel bir sistemin benimsendiği görülebilir.

Ortak Hukuk/Common Law

Tarihi eskilere dayanan common law yani ortak hukuk, çeşitli etmenlerin bir araya gelmesinden meydana gelmiştir. Norman hukuku, Sakson hukuku ve hatta Danimarka hukukundan önemli izler bulundurur. 5. yüzyıldan 9. yüzyıl sonlarına kadar belirli kesimler üzerindeki hukuk kurallarına aksi olarak devletin tamamında kullanılabilecek ortak bir hukuk biçiminde 13. Yüzyılda başlayarak benimsenmiş yazılı olmayan hukuk prensipleri-nin bütünüdür. Kanada’nın Fransa’ya ait olmayan kısmıhariçbaştaİngiltereolmaküzerehu-kukuntemelinioluşturur.Normanistilasınınüstündengeçen dönemde yargıçlar kral adına hüküm verdikleri süreçte ortak ilkelere belirlemeye başladılar. Yıl içerisinde bölgeyi geze-rek görevini yapan hakimler Kraliyet Mahkemelerinde toplanmaya başladılar. Böylece yargı görevlerini yılın belli dönemlerinde bölgeyi gezerek ve dolaşarak yerine getiren hakimler, dönem sonlarında Londra’da toplanarak Kraliyet Mahkemelerini dinlemeye ve izlemeye başladılar. Böylece hakimler

Page 5: FELSEFE KOMİTESİ · Fıkıh ise şeriatta bu kanun ve kuralların teorik ve pratik uygulama çalışmaları ile ilgilenen bir anlamda şeriatın ne olduğunu belirleyen çalışmalara

3

FELSEFE KOMİTESİ REHBERİbenzer olaylarda başka hakimler tarafından verilmiş kararları öğrenmiş oldular. Zaman içinde bu kararlara güven ve onları tanımakta kararlılık ve her şeyden önemlisi süreklilik gösterdiler. Böylece de yargı görevinin yerine getirilmesinde ve hukukun uygulanmasın-da, sonuç olarak verilen kararlarda, birbirlerinden çok uzak bölgelerde bile uyum ve benzerlik, çokça eşitlik sağlanmış oldu. Pratik açıdan bakıldığında ise yargı kademesinde çalışmakta olan avukatlar geçmi-şe yönelik araştırmalara mahkumdur, dava konusuna göre daha önceden verilmiş kararla-rı inceler ve bu kararlardan kendilerine pay çıkarmaya çalışırlar. Yani günümüzde görülen bir evrakta sahtecilik davasında çalışan bir avukat yaklaşık olarak son 10 senenin davala-rını inceler eğer bulamazsa araştırmalarını daha da derinleştirerek ilerler. Şüphesizki buy aklaşım, emsal yargı kararları kurumunu, dolayısıyla hukuk doktrini-ni oluşturdu.Bu yolla da kaynağını yazılı kanunlar yerine önceki mahkeme kararlarında bulan ama baştanbaşa bütün İngiltere’de aynı biçimde uygulanan bir hukuk türü geliştirilmiş oldu. Sonuç olarak huku-kun oluşumunda yüksek oranda adet ve örflerin etkisi görülmektedir. 3.2. İslam Hukuku Şeriat gibi farklı tanımları bulunsa da genel olarak kabul edilen haliyle İslam Hukuku anlamında İslam’da farz kabul edilen ibadetler, muameleler ve cezalarla ilgili, dini hukuka ait tüm kavram ve kurallara verilen isimdir. Fıkıh ise şeriatta bu kanun ve kuralların teorik ve pratik uygulama çalışmaları ile ilgilenen bir anlamda şeriatın ne olduğunu belirleyen çalışmalara verilen isimdir. Dini terminolojide şeriat ayet ve hadis gibi dinin kaynağı kabul edilen Allah (cc) ve Hz. Muhammed’e (sav) ait sözlere, fıkıh ise dini otoritelerin bu kaynak-lara ait sözlere ve fiiller getirilen yorumlara ve bunun ekollerine işaret eder. İslami Şeriat Düzeni ise bahsedilen tanım kapsamında bu ilkelerin devlet yönetimin-de karar veren makam olarak kabul edilmesidir. İslami Şeriat Düzeni temelini ve gücünü aldığı şeriat çerçevesinde referans olarak bazı fıkhi mezheplerdeki görüş ayrılıklarına rağmen Hanefi fıkıh ekolüne göre Kuran, Sünnet , İcma ve Kıyas esaslarına dayanır. 1. Kur'an : Şeriatın ana kaynağıdır. 2. Sünnet ( Hadisler yoluyla) 3. İcmâ (İslam bilginlerinin görüş birliği içinde bulundukları konular) 4. Kıyas (Birbirine benzeyen meselelerin, hükümlerinde de benzerlik bulunması gerek-tiği düşüncesinden hareketle oluşturulan yeni hükümler; örneğin içki yasağından hareket-le uyuşturucu kullanımının da dinen yasak ve haram olduğuna hükmedilmesi vb. Tarihsel Süreç İslam inancına göre son peygamber olan Hz. Muhammed’den önce birçok peygamber şeriat getirmiştir. İslam şeriatının daöncekişeriatlarınbirdevamıveta-mamlayıcısıniteliğindeolduğuna,bu şeriatların hükümlerinin İslam’la beraber kaldırıldığına ve son ilahi din olması dolayısıyla da İslami hükümlerin kıyamete kadar değişmeyeceğine inanılır. "Allah dini doğru tutmanız ve onda ayrılığa düşmemeniz hususunda Nuh 'a tavsiye ettiği, sana vahyettiğimiz, İbrahim 'e, Musa 'ya ve İsa 'ya tavsiyede bulundu-ğumuz dinle ilgili hususları size şerîat olarak koydu." (42:13). Bununla beraber şeriat hükümleri İslam’ın doğuşundan beri sürekli aynı kalmamış içinde bulunulan dönemin şartlarına göre nasslarda (Kur’an ve Sünnet’in hükümleri) olmamakla beraber yapılan içtihatlarla (müctehid vasfını kazanmış bir İslâm âliminin Kur’an ve sünnette bulunmayan veya açıkça belirtilmeyen şer’î bir meseleyi, Kur’an ve sünnetin rûhuna aykırı olmamak şartı ile halletmek veya hükme bağlamak husûsunda gösterdiği üstün gayret ve çalışma, bu çalışma sonunda verilen hüküm) bazı değişimler geçirmiştir. Bu da İslam’ın dogmatik

Page 6: FELSEFE KOMİTESİ · Fıkıh ise şeriatta bu kanun ve kuralların teorik ve pratik uygulama çalışmaları ile ilgilenen bir anlamda şeriatın ne olduğunu belirleyen çalışmalara

1. Komiteye Giriş Felsefe komitesi, “Ahlak felsefesi” çerçevesinde insanlıktarihininenönemliunsurların-dan olan savaş, suç ve ceza konularını “Sürdürülebilir İnsanlık” başlığı altında ele alınacaktır. Komiteni amacı; savaş, suç ve ceza konularıyla ilgili kavramların sorgu-lanmasını sağlamak ve doğrunun ötesini gündeme getirmektir. Savaşınahlakiyargı-larımızüzerindekietkisisavaş ahlakı konusu tartışılarak incelenecektir. Toplum tarafın-dan belli değerlere dayanarak oluşturulan suç kavramı ve beraberinde gelen ceza sistemi kavramı üzerine tartışılacaktır.

2. Konuya Giriş En başta insanların birbirine karşıkullandıklarışiddetiengellemeninbiryoluolaraktop-lum bir sözleşme ile devlete bağlanmış ve iradesini devlete devretmiştir. Böylece savaş kavramı sadece devlet uyguladığında meşru olabilecek bir araca olmuştur. Geçmişten bugüne, savaş temelde değişmese de biçimi ve yöntemi sürekli bir değişim içerisinde olmuş ve gelişmiştir. Bu bağlamda savaş ahlakı ve savaşın haklılığı tartışılır. Egemen güç olan devlete devredilen savaş eyleminin karşısında ortaya çıkan bir başkaldırı niteliğindeki terörizm tartışılır ve terörün enstrümanları ve terörizm algısı incelenerek kavram sorgula-masıyapılır.‘Öldürmek’ eylemi ele alınarak öldürmenin haklı olup olamayacağı üzerine tartışılır. Toplumlar, değerlerine göre bazı suçlara karar vermiştir ve bu suçların karşılığın-da cezalar oluşturmuşlardır. Fakat suç kavramı toplumdan topluma, hatta bireyden bireye değişebilmektedir. Bu sorundan yola çıkarak suç kavramı ve toplumun bu konuda-ki etkisi tartışılır. Suçlara verilen cezaların belli sebepleri vardır. Bu sebeplerin haklılığı üzerine tartışılır. Geçmişteki ve bugün var olan, gelişen teknoloji ile birlikte çeşitlenen ceza usulleri incelenerek ahlaki açıdan değerlendirilir.

3. Hukuk Sistemleri 3.1. Amerikan Hukuku Amerika’da hukuk ikiye ayrılmaktadır. Bunlardan ilki federal ikincisi ise eyalet düze-yindedir. Bu mahkemelere ait olan hukuksal işlemlerde göz önünde bulundurulan öncelik-le aşağıdaki gibidir; 1-Federal Anayasa, 2- Federal yasalar ve anlaşma kuralları, 3-Eyalet anayasaları, 4- Eyaletlerdeki anlaşmaların kuralları, 5-Ortak Hukuk/Common law. Bura-dan yolaçıkarakyargıdaverilenkararlarda bölgesel bir sistemin benimsendiği görülebilir.

Ortak Hukuk/Common Law

Tarihi eskilere dayanan common law yani ortak hukuk, çeşitli etmenlerin bir araya gelmesinden meydana gelmiştir. Norman hukuku, Sakson hukuku ve hatta Danimarka hukukundan önemli izler bulundurur. 5. yüzyıldan 9. yüzyıl sonlarına kadar belirli kesimler üzerindeki hukuk kurallarına aksi olarak devletin tamamında kullanılabilecek ortak bir hukuk biçiminde 13. Yüzyılda başlayarak benimsenmiş yazılı olmayan hukuk prensipleri-nin bütünüdür. Kanada’nın Fransa’ya ait olmayan kısmıhariçbaştaİngiltereolmaküzerehu-kukuntemelinioluşturur.Normanistilasınınüstündengeçen dönemde yargıçlar kral adına hüküm verdikleri süreçte ortak ilkelere belirlemeye başladılar. Yıl içerisinde bölgeyi geze-rek görevini yapan hakimler Kraliyet Mahkemelerinde toplanmaya başladılar. Böylece yargı görevlerini yılın belli dönemlerinde bölgeyi gezerek ve dolaşarak yerine getiren hakimler, dönem sonlarında Londra’da toplanarak Kraliyet Mahkemelerini dinlemeye ve izlemeye başladılar. Böylece hakimler

4

FELSEFE KOMİTESİ REHBERİbir din olduğu iddialarını çürütür niteliktedir. İslam’da en önemli hukuk bilginlerinden olan Cafer-i Sadık, Ebu Hanife, Şafii, Malik b. Enes ve Ahmed b. Hanbel’in temsil ettiği ekollerin ve görüşlerin sistemleştirilmesi ile fıkhi mezhepler oluşmuştur. Bu durum da Şeriat’ın hayatı ilgilendiren konularında farklı yorumlara ve farklı uygulamalara yol açmıştır.

Günümüzde Şeriat Uygulamaları

Günümüzde İslam İşbirliği Teşkilatı’na üye ülkeler arasında devlet yönetiminde Şeriat Düzeni’ni hiçbir şekilde uygulamayan, kısmi bir şekilde uygulayan ve bölgesel farklar gözetilerek uygulayan ülkeler bulunur. Ayrıca dünyanın değişik bölgelerinde Şeriat Düzeni-nin ülkeler bazında geçerli olması ve devlet yönetiminde Şeriat düzeninin hakim olması amacını terörist eylemlerini meşru kılacak bir araç olarak kullanan radikal olarak tanımla-nabilecek köktendinci oluşumlar mevcuttur. Bununla beraber Şeriat Düzenini İslam dininin güvenilirolarakkabuledilenkaynaklarındagösterdiği gibi uygulayan hiçbir İslam ülkesinin olmadığını ileri sürülmektedir.

4. İŞLENEN SUÇLARIN GÜNÜMÜZE KADAR OLAN GELİŞİMİ Suç, insanlık tarihinden beri meydana gelen bir takım toplumsal sorunlara yol açan ya da yol açabilecek fiillerdir. Bufiillerinfailibirkişiolsabilesebepolduğusorunlartoplumsaldır. Bu nedenle hangi fiillerin suç olacağını fiilin yapıldığı toplumun düzenine ve o toplumun o fiile olan bakış açısına göre karar verilir. Bununla beraber farklı toplumlarda farklı düzenler mevcut olduğunu düşünürsek, farklı toplumlardaki aynı fiile olan bakış açılarının da farklı olabileceğini söyleyebiliriz. Tarihin ilk dönemlerinden bu yana suç ile ilgili kavramların üzerinde durulduğuiçinişlenensuçlaraolanbakışın zamana ve mekâna göre değiştiğini söyleyebiliriz. Bu bağlamda işlenen suçların ve kavramlarının tarihi süreç içerisindeki seyri önemlidir 4.1. Cinayet Dini metinlerde nakledilen ilk suç cinayettir. Cinayet insanlık tarihinde her zaman varolmuş ve suç olarak kabul edilmiş bir fiildir. Ancak hangi durumlarda öldürmenin cina-yet suçu olarak kabul edildiği tarihi süreç içerisinde değişen bir anlayıştır. Aynı şekilde cinayete verilen cezalar da değişmiştir. Değişik tarzdadoğrudaninfazlarolduğugibiişkence-etmedecinayetsuçunakarşıverilen bedeni cezalardandır. Şiddet ve cinayet her ne kadar toplumun çoğunluğu tarafından çirkin ve kaçınılması gereken bir davranış olarak görülse de bireylerin içindeki kötülüklere engel olamadığı zamanlar olmaktadır. Bunun zararları topluma ve bireylere doğru kasıtlı-kasıtsız olmak üzere ortaya çıkmaktadır. Bireyin kendini haklı bularak, haksız kişilerin canlarına almak ve onları öldürmek istemesi cinaye-tin altında yatan temel eylemdir. Eğer sanığı cezalandıracak olanlar onu haklı buldularsa onu masum ilan edebilecekleri gibi cezayı bireysel olarak verdiği ve toplumun düzenini yine de bozmuş olduğu için suçlu kabul edilebilir. Bu da cinayete olan bakış açısının bile tarihi süreç içerisinde değişebildiğini gösterir. Ayrıca savaşta dahi savaş dışı nedenlerle insan öldürmek cinayet kapsamında kabul edilmiştir.

Page 7: FELSEFE KOMİTESİ · Fıkıh ise şeriatta bu kanun ve kuralların teorik ve pratik uygulama çalışmaları ile ilgilenen bir anlamda şeriatın ne olduğunu belirleyen çalışmalara

benzer olaylarda başka hakimler tarafından verilmiş kararları öğrenmiş oldular. Zaman içinde bu kararlara güven ve onları tanımakta kararlılık ve her şeyden önemlisi süreklilik gösterdiler. Böylece de yargı görevinin yerine getirilmesinde ve hukukun uygulanmasın-da, sonuç olarak verilen kararlarda, birbirlerinden çok uzak bölgelerde bile uyum ve benzerlik, çokça eşitlik sağlanmış oldu. Pratik açıdan bakıldığında ise yargı kademesinde çalışmakta olan avukatlar geçmi-şe yönelik araştırmalara mahkumdur, dava konusuna göre daha önceden verilmiş kararla-rı inceler ve bu kararlardan kendilerine pay çıkarmaya çalışırlar. Yani günümüzde görülen bir evrakta sahtecilik davasında çalışan bir avukat yaklaşık olarak son 10 senenin davala-rını inceler eğer bulamazsa araştırmalarını daha da derinleştirerek ilerler. Şüphesizki buy aklaşım, emsal yargı kararları kurumunu, dolayısıyla hukuk doktrini-ni oluşturdu.Bu yolla da kaynağını yazılı kanunlar yerine önceki mahkeme kararlarında bulan ama baştanbaşa bütün İngiltere’de aynı biçimde uygulanan bir hukuk türü geliştirilmiş oldu. Sonuç olarak huku-kun oluşumunda yüksek oranda adet ve örflerin etkisi görülmektedir. 3.2. İslam Hukuku Şeriat gibi farklı tanımları bulunsa da genel olarak kabul edilen haliyle İslam Hukuku anlamında İslam’da farz kabul edilen ibadetler, muameleler ve cezalarla ilgili, dini hukuka ait tüm kavram ve kurallara verilen isimdir. Fıkıh ise şeriatta bu kanun ve kuralların teorik ve pratik uygulama çalışmaları ile ilgilenen bir anlamda şeriatın ne olduğunu belirleyen çalışmalara verilen isimdir. Dini terminolojide şeriat ayet ve hadis gibi dinin kaynağı kabul edilen Allah (cc) ve Hz. Muhammed’e (sav) ait sözlere, fıkıh ise dini otoritelerin bu kaynak-lara ait sözlere ve fiiller getirilen yorumlara ve bunun ekollerine işaret eder. İslami Şeriat Düzeni ise bahsedilen tanım kapsamında bu ilkelerin devlet yönetimin-de karar veren makam olarak kabul edilmesidir. İslami Şeriat Düzeni temelini ve gücünü aldığı şeriat çerçevesinde referans olarak bazı fıkhi mezheplerdeki görüş ayrılıklarına rağmen Hanefi fıkıh ekolüne göre Kuran, Sünnet , İcma ve Kıyas esaslarına dayanır. 1. Kur'an : Şeriatın ana kaynağıdır. 2. Sünnet ( Hadisler yoluyla) 3. İcmâ (İslam bilginlerinin görüş birliği içinde bulundukları konular) 4. Kıyas (Birbirine benzeyen meselelerin, hükümlerinde de benzerlik bulunması gerek-tiği düşüncesinden hareketle oluşturulan yeni hükümler; örneğin içki yasağından hareket-le uyuşturucu kullanımının da dinen yasak ve haram olduğuna hükmedilmesi vb. Tarihsel Süreç İslam inancına göre son peygamber olan Hz. Muhammed’den önce birçok peygamber şeriat getirmiştir. İslam şeriatının daöncekişeriatlarınbirdevamıveta-mamlayıcısıniteliğindeolduğuna,bu şeriatların hükümlerinin İslam’la beraber kaldırıldığına ve son ilahi din olması dolayısıyla da İslami hükümlerin kıyamete kadar değişmeyeceğine inanılır. "Allah dini doğru tutmanız ve onda ayrılığa düşmemeniz hususunda Nuh 'a tavsiye ettiği, sana vahyettiğimiz, İbrahim 'e, Musa 'ya ve İsa 'ya tavsiyede bulundu-ğumuz dinle ilgili hususları size şerîat olarak koydu." (42:13). Bununla beraber şeriat hükümleri İslam’ın doğuşundan beri sürekli aynı kalmamış içinde bulunulan dönemin şartlarına göre nasslarda (Kur’an ve Sünnet’in hükümleri) olmamakla beraber yapılan içtihatlarla (müctehid vasfını kazanmış bir İslâm âliminin Kur’an ve sünnette bulunmayan veya açıkça belirtilmeyen şer’î bir meseleyi, Kur’an ve sünnetin rûhuna aykırı olmamak şartı ile halletmek veya hükme bağlamak husûsunda gösterdiği üstün gayret ve çalışma, bu çalışma sonunda verilen hüküm) bazı değişimler geçirmiştir. Bu da İslam’ın dogmatik

5

FELSEFE KOMİTESİ REHBERİ 4.2. Hırsızlık Hırsızlık suçu, insanın toplumsal hayata geçmesi ile birlikte karşılaşmaya başladığı, insanlığın gelişmesi ve mülkedinimininartmasıylabirlikteçeşitlenerekarttığıvegünümüz-dedeişlenensuçların içerisinde enfazlaönplanaçıkanbirsuçtürüdür.Hırsızlık,toplumlardain-sanlarınarasındakiilişkileri bozan, toplum içindeki dayanışmayı zayıflatan ve toplumun sosyal yapısını temelinden sarsansosyal bir problemdir. Bu yüzden hırsızlık genellikle büyük bir suç olarak kabul edilmiş ve toplumun hırsızlığa olan bakışına göre idam, organ kesme, çaldığının karşılığınımisliyleiadeetme,yadahapis gibi farklı cezalar tarihi süreç içerisinde uygulanmıştır. Ancak tarih içerisinde bu genellemeye uymayan istisna durumlar da vardır. Mesela hırsızlık emek isteyen bir iş olarak görülebilir ve eğer hırsız yakalanmaz-sa başarılı sayılabilir dolayısıyla bu anlayışa göre cezalandırmak yerine kahraman olarak görülmelidir. Nitekim Sparta’da hırsızlık değil yakalanmak suçtu, dolayısıyla yaka-lanmayan hırsızın ahlak dışı bir davranış yaptığı söylenmezdi. Öyleyse neyin suç olarak kabul edileceğine toplumun ahlak yasalarına göre karar verilebileceğini söyleyebiliriz.

5. DETERMİNİZM Determinizm, felsefede, ahlaki seçimler dahil tüm olayların, tamamen daha önce var olan çevresel nedenlerle belirlendiği fikrini benimser. Nitekim insanlar çevrelerinde bulunan etkenler yüzünden özgür iradelerinin kısıtlandığı kanısına varırlar. Bu noktada yer alan en önemli faktörlerden biri toplum tarafından oluşturulan normlar ve kişinin toplum içinde yer aldığı kesimdir. Bu kesimlere örnek vermek gerekirse ekonomik olarak alt veya üst seviyede yer almak yahut Türkiye özeline baktığımızda ise doğudayaşayanbiraileninü-yesiolmakbatıdayeralanbirailedençokdahafarklıdır. Daha genelbirperspektiftenbakıldığın-daise,evreninbugünküdurumu,öncekidurumunetkisiveonu takip eden devletlerin nedeni-dir. Bu zamana kadar yeryüzünde yer almış devletlerin oluşturdukları ahlaki sistemler, adetler ve örfler evrenin bugünkü durumunu açıklar niteliktedir. Doğu-batı olarak ayrılmış olan dünyaya baktığımızda bu adet ve örflerin etkileri çok daha açık bir şekilde kendilerini belli eder.

5.1. Bazı Toplumlarda Determinizm Etkisi Günümüzde bazı toplumlar incelendiğinde, işlenen bazı suçların çoğunlukla belirli kesimlerce işlendiği görülür. Bu kesimlere örnek olarak Amerika’da yaşayan siyahiler, aşırı yoksulluk çeken kimseler verilebilir. Bu iki kesimin ortak paydasında ise bir ezilmişli-kapaçıktır.Nitekim siyahiler ve aşırı yoksulluk çeken insanlara baktığımızda birinde ırkçı halk kesimleri ve işverenleri tarafından iş bulmakta da, okumakta da zorluk çekerler. Diğer yandan aşırı yoksul insanlara baktığımızda, ya bir işveren tarafından yok pahasına çalıştırılır ya da işsizdirler, bu da onları ya işverenlerin ezmesine ya da toplum tarafından dışlanmaya sevk eder. Bu iki kesimin böyle bir durumda suçtan (hırsızlık, kapkaç, değ-nekçilik) uzak kalmaya çalışması için bir motivasyon bırakılmaz aslında. Nitekim suç toplumun huzurunu bozduğu ve insanların temel haklarını suistimal edilmesi dolayısıyla yasaklanmıştır. Halbuki bu kesimlerin dışlanmışlığı ve daha baştan temel haklarına ulaş-malarındaki zorluk, doğal olarak bu kesimleri suça iter. 5.2. Toplumda Yer Alan Determinizm: Cinayet Şiddet ve cinayet her ne kadar toplumun çoğunluğu tarafından çirkin ve kaçınılma-sı gereken bir davranış olarak görülse de bireylerin içindeki kötülüklere engel olamadığı zamanlar olmaktadır. Bunun zararları topluma ve bireylere doğru kasıtlı-kasıtsız olmak

Page 8: FELSEFE KOMİTESİ · Fıkıh ise şeriatta bu kanun ve kuralların teorik ve pratik uygulama çalışmaları ile ilgilenen bir anlamda şeriatın ne olduğunu belirleyen çalışmalara

bir din olduğu iddialarını çürütür niteliktedir. İslam’da en önemli hukuk bilginlerinden olan Cafer-i Sadık, Ebu Hanife, Şafii, Malik b. Enes ve Ahmed b. Hanbel’in temsil ettiği ekollerin ve görüşlerin sistemleştirilmesi ile fıkhi mezhepler oluşmuştur. Bu durum da Şeriat’ın hayatı ilgilendiren konularında farklı yorumlara ve farklı uygulamalara yol açmıştır.

Günümüzde Şeriat Uygulamaları

Günümüzde İslam İşbirliği Teşkilatı’na üye ülkeler arasında devlet yönetiminde Şeriat Düzeni’ni hiçbir şekilde uygulamayan, kısmi bir şekilde uygulayan ve bölgesel farklar gözetilerek uygulayan ülkeler bulunur. Ayrıca dünyanın değişik bölgelerinde Şeriat Düzeni-nin ülkeler bazında geçerli olması ve devlet yönetiminde Şeriat düzeninin hakim olması amacını terörist eylemlerini meşru kılacak bir araç olarak kullanan radikal olarak tanımla-nabilecek köktendinci oluşumlar mevcuttur. Bununla beraber Şeriat Düzenini İslam dininin güvenilirolarakkabuledilenkaynaklarındagösterdiği gibi uygulayan hiçbir İslam ülkesinin olmadığını ileri sürülmektedir.

4. İŞLENEN SUÇLARIN GÜNÜMÜZE KADAR OLAN GELİŞİMİ Suç, insanlık tarihinden beri meydana gelen bir takım toplumsal sorunlara yol açan ya da yol açabilecek fiillerdir. Bufiillerinfailibirkişiolsabilesebepolduğusorunlartoplumsaldır. Bu nedenle hangi fiillerin suç olacağını fiilin yapıldığı toplumun düzenine ve o toplumun o fiile olan bakış açısına göre karar verilir. Bununla beraber farklı toplumlarda farklı düzenler mevcut olduğunu düşünürsek, farklı toplumlardaki aynı fiile olan bakış açılarının da farklı olabileceğini söyleyebiliriz. Tarihin ilk dönemlerinden bu yana suç ile ilgili kavramların üzerinde durulduğuiçinişlenensuçlaraolanbakışın zamana ve mekâna göre değiştiğini söyleyebiliriz. Bu bağlamda işlenen suçların ve kavramlarının tarihi süreç içerisindeki seyri önemlidir 4.1. Cinayet Dini metinlerde nakledilen ilk suç cinayettir. Cinayet insanlık tarihinde her zaman varolmuş ve suç olarak kabul edilmiş bir fiildir. Ancak hangi durumlarda öldürmenin cina-yet suçu olarak kabul edildiği tarihi süreç içerisinde değişen bir anlayıştır. Aynı şekilde cinayete verilen cezalar da değişmiştir. Değişik tarzdadoğrudaninfazlarolduğugibiişkence-etmedecinayetsuçunakarşıverilen bedeni cezalardandır. Şiddet ve cinayet her ne kadar toplumun çoğunluğu tarafından çirkin ve kaçınılması gereken bir davranış olarak görülse de bireylerin içindeki kötülüklere engel olamadığı zamanlar olmaktadır. Bunun zararları topluma ve bireylere doğru kasıtlı-kasıtsız olmak üzere ortaya çıkmaktadır. Bireyin kendini haklı bularak, haksız kişilerin canlarına almak ve onları öldürmek istemesi cinaye-tin altında yatan temel eylemdir. Eğer sanığı cezalandıracak olanlar onu haklı buldularsa onu masum ilan edebilecekleri gibi cezayı bireysel olarak verdiği ve toplumun düzenini yine de bozmuş olduğu için suçlu kabul edilebilir. Bu da cinayete olan bakış açısının bile tarihi süreç içerisinde değişebildiğini gösterir. Ayrıca savaşta dahi savaş dışı nedenlerle insan öldürmek cinayet kapsamında kabul edilmiştir.

6

FELSEFE KOMİTESİ REHBERİüzere ortaya çıkmaktadır. Bireyin kendini haklı bularak, haksız kişilerin canlarına almak ve onları öldürmek istemesi cinayetin altında yatan temel eylemdir. Bunlara rağmen savaşta dahi savaş dışı nedenlerle insan öldürmek cinayet kapsamına girmektedir. Cinayetin için biraz daha girdiğimizde ise işin içine korkudan veya zorakilikten dolayı işlenen cinayetler girer. Örneğin kocası tarafından dövüldüğü için ve öldürülmekten korkan bir kadının, kocasının canını alması ile keyfi bir şekilde işlenen cinayetlerin arasın-da büyük bir ahlaki açmaz mevcuttur. Bu mevcudiyetin sadece cezalarda indirime gide-rek sona erdirilmesi, bu ruh halini yaşayan bir kadının bilincinin sadece bir yargıç tarafın-dan empati kurmasıyla mümkün olabilir.

6. SAVAŞ DURUMLARINDA GÜNÜMÜZE KADAR GELEN BAZI AHLAKİ SINIRLAR Savaşlar, insanlık tarihinden beri devam eden tekniği değişen ama amacı aynı kalan olaylardır. Bu tekniklerde özellikle 19.yüzyıldan sonra gelişen teknolojiyle birlikte büyük değişiklikler olmuştur, olmaya da devam etmektedir. Savaş tekniklerindeki değişi-miözelliklekullanılansilahlaretkilemiştir. Eski silahlardan çok farklı olan yeni silahlar, geniş bir kitleyiiçerisindebulunançoksayıdamasumla birlikte imha edebilmektedir. Dünya devlet-lerinin çoğunun bu silahları elinde bulundurması bu aletlerin kullanılmasıyla ilgili uluslarara-sı ortak sınırlandırmaları da beraberinde getirir. Aksi halde yeryüzünde bulunan insanların çoğunun nükleer bir kıyamet sonucu hak etmedikleri bir şekilde hayatlarını kaybetmeleri kaçınılmazdır. Meseleyi ahlaki açıdan değerlendirirsek insanlığınbukonuda ahlaki sınırlara ihtiyacı olduğunu belirtebiliriz. Her türlü toplumsal olayda olduğu gibi savaşlarda da ahlaki sınırlar vardır. Bu sınırlar kişinin ve toplumun uyduğu ahlak yasalarına göre değişe-bilirancak birçok hususta ortak kabuller vardır ve gereklidir. Değişen savaş teknikleri değişen ahlaki sınırları gerektirir.

6.1. Atom Bombasının Savaşta Kullanımı Silahlar değişen ve gelişen teknikleriyle düşmana üstünlük kurmayı sağlayan aletler-dir. Atom enerjisinin kullanımıyla dünya üzerindeki en etkili v egüçlü silah elde edilmiştir. Bu güçlü silaha sahip olan ülke sahip olmayan ülkeye üstünlük kurar. Atom bombası olan ülkenin o silaha sahip olmayan bir ülke üzerinde atom bombasını kullanmasının ne kadar ahlaklı olduğu tartışmalıdır. Her ne kadar tartışmalı bir konu olsa da genel kabul Amerika’nın Japonya’ya atom bombası atmasıyla 2.Dünya savaşının sona erdiği yönün-dedir. Peki, binlerce masum insanın bu bomba yüzünden hayatını kaybettiğini de göz önünde bulundurarak yine de 2.Dünya Savaşı’nın çok kanlı bir savaş olduğu ve atom bombası atılmasıyla ancak üstünlük sağlanabildiğini ve savaşın sona erdiğini düşünürsek atom bombasının savaşta kullanılmasının ahlak açısından bir ikilemi akıllara getirdiğini söyleyebiliriz. Bunun yanı sıra Amerika’nın atom bombası kullanması Amerika’nın çıkarları-na uygundur, öyleyse faydacı ahlaka göre ahlaklı bir davranıştır. Sovyetler Birliği’nin de atom bombası üretmesiyle dünya üzerinde bir denge sağlanmıştır. Rusya Atom bombası kullanırsa Amerika'nın dabunaatombombası kullanarak cevap verme hakkı olduğu düşü-nülebilir. Her iki ülkeyi de bağlayacak ve böyle büyük bir yıkımı engelleyebilecek ahlaki sınırlar getirilebilir mi?

Page 9: FELSEFE KOMİTESİ · Fıkıh ise şeriatta bu kanun ve kuralların teorik ve pratik uygulama çalışmaları ile ilgilenen bir anlamda şeriatın ne olduğunu belirleyen çalışmalara

4.2. Hırsızlık Hırsızlık suçu, insanın toplumsal hayata geçmesi ile birlikte karşılaşmaya başladığı, insanlığın gelişmesi ve mülkedinimininartmasıylabirlikteçeşitlenerekarttığıvegünümüz-dedeişlenensuçların içerisinde enfazlaönplanaçıkanbirsuçtürüdür.Hırsızlık,toplumlardain-sanlarınarasındakiilişkileri bozan, toplum içindeki dayanışmayı zayıflatan ve toplumun sosyal yapısını temelinden sarsansosyal bir problemdir. Bu yüzden hırsızlık genellikle büyük bir suç olarak kabul edilmiş ve toplumun hırsızlığa olan bakışına göre idam, organ kesme, çaldığının karşılığınımisliyleiadeetme,yadahapis gibi farklı cezalar tarihi süreç içerisinde uygulanmıştır. Ancak tarih içerisinde bu genellemeye uymayan istisna durumlar da vardır. Mesela hırsızlık emek isteyen bir iş olarak görülebilir ve eğer hırsız yakalanmaz-sa başarılı sayılabilir dolayısıyla bu anlayışa göre cezalandırmak yerine kahraman olarak görülmelidir. Nitekim Sparta’da hırsızlık değil yakalanmak suçtu, dolayısıyla yaka-lanmayan hırsızın ahlak dışı bir davranış yaptığı söylenmezdi. Öyleyse neyin suç olarak kabul edileceğine toplumun ahlak yasalarına göre karar verilebileceğini söyleyebiliriz.

5. DETERMİNİZM Determinizm, felsefede, ahlaki seçimler dahil tüm olayların, tamamen daha önce var olan çevresel nedenlerle belirlendiği fikrini benimser. Nitekim insanlar çevrelerinde bulunan etkenler yüzünden özgür iradelerinin kısıtlandığı kanısına varırlar. Bu noktada yer alan en önemli faktörlerden biri toplum tarafından oluşturulan normlar ve kişinin toplum içinde yer aldığı kesimdir. Bu kesimlere örnek vermek gerekirse ekonomik olarak alt veya üst seviyede yer almak yahut Türkiye özeline baktığımızda ise doğudayaşayanbiraileninü-yesiolmakbatıdayeralanbirailedençokdahafarklıdır. Daha genelbirperspektiftenbakıldığın-daise,evreninbugünküdurumu,öncekidurumunetkisiveonu takip eden devletlerin nedeni-dir. Bu zamana kadar yeryüzünde yer almış devletlerin oluşturdukları ahlaki sistemler, adetler ve örfler evrenin bugünkü durumunu açıklar niteliktedir. Doğu-batı olarak ayrılmış olan dünyaya baktığımızda bu adet ve örflerin etkileri çok daha açık bir şekilde kendilerini belli eder.

5.1. Bazı Toplumlarda Determinizm Etkisi Günümüzde bazı toplumlar incelendiğinde, işlenen bazı suçların çoğunlukla belirli kesimlerce işlendiği görülür. Bu kesimlere örnek olarak Amerika’da yaşayan siyahiler, aşırı yoksulluk çeken kimseler verilebilir. Bu iki kesimin ortak paydasında ise bir ezilmişli-kapaçıktır.Nitekim siyahiler ve aşırı yoksulluk çeken insanlara baktığımızda birinde ırkçı halk kesimleri ve işverenleri tarafından iş bulmakta da, okumakta da zorluk çekerler. Diğer yandan aşırı yoksul insanlara baktığımızda, ya bir işveren tarafından yok pahasına çalıştırılır ya da işsizdirler, bu da onları ya işverenlerin ezmesine ya da toplum tarafından dışlanmaya sevk eder. Bu iki kesimin böyle bir durumda suçtan (hırsızlık, kapkaç, değ-nekçilik) uzak kalmaya çalışması için bir motivasyon bırakılmaz aslında. Nitekim suç toplumun huzurunu bozduğu ve insanların temel haklarını suistimal edilmesi dolayısıyla yasaklanmıştır. Halbuki bu kesimlerin dışlanmışlığı ve daha baştan temel haklarına ulaş-malarındaki zorluk, doğal olarak bu kesimleri suça iter. 5.2. Toplumda Yer Alan Determinizm: Cinayet Şiddet ve cinayet her ne kadar toplumun çoğunluğu tarafından çirkin ve kaçınılma-sı gereken bir davranış olarak görülse de bireylerin içindeki kötülüklere engel olamadığı zamanlar olmaktadır. Bunun zararları topluma ve bireylere doğru kasıtlı-kasıtsız olmak

7

FELSEFE KOMİTESİ REHBERİ 6.2. Kimyasal, Biyolojik , Nükleer Silahlar ve Balistik Füze Güçlü ülkenin güçsüz ülkeyle olan savaşıeşitgüçleresahipolanülkelerinsavaşından-dahaazyıkım getirir. Eşit güçlere sahip olan ülkelerin güçleri gelişen teknolojiyle birlikte artmaktadır dolayısıyla meydana gelebilecek bir savaşta oluşacak yıkım da artmaktadır. Günümüzde birçok devlet nükleer silahlara sahiptir. Bu silahların savaş aleti olarak kullanıl-ması durumunda dünyaüzerindenükleerbir kıyamet olması kaçınılmazdır. Bahsettiğimiz yeni silahlardan biri de insanları hayvanları ve bitkileri kitlesel olarak kısa sürede öldürme yaralama ve organlarını tahriş etme gücüne sahip olan kimyasal silahlardır. Yıkım gücü açısından nükleer silahların kimyasal silahlardan daha tehlikeli olduğunu söyleyebiliriz. Virüs bakteri parazit ve mantarlar ise biyolojik silah olarak kullanılmaktadır. Balistik füzeler, üzerinde kimyasal, nükleer ve biyolojik başlık veya birden fazla başlık bulundurabilen,sa-hip olduğu güç sisteminden elde ettiği tespit edilmesi ve durdurulması zor bir hareketle hedefine doğru yönelen füzelerdir. Kısa,orta ve kıtalararası menzillere sahip olabilmesinin yanı sıra denizaltından atılan balistik füzeler de mevcuttur. Bu silahların varlığı olası bir nükleer kıyamet ihtimalini var ettiği gibi bu silahların birden fazla ülkede caydırıcı bir unsur olarak bulunması bu silahların kullanılmasını önle-mektedir.Peki,caydırıcı bir unsur olarak bu silahları bulundurmak ahlaklı bir davranış mıdır? A ülkesinin tehlikeli bir silahı varsa B ülkesinin de aynı caydırıcı silaha sahip olması A ülkesinin bu silahı kullanmasını önler. Ancak dünyada böyle bir dengenin sağlanması büyük bir tehlikeyi deberaberindegetirir.Eğerdenge bozulursa bütün devletler ellerinde bulunan her türlü silahları kullanmaktan kaçınmayacaklardır ve kullanmak zorunda kala-caklardır. Bu koşullar altında meseleninahlakçerçevesindedeğerlendirilmesi dünya için bir gerekliliktir. 7. Halkın Ekonomik Savaşlardan Etkilenme Durumu Silah endüstrisinde son yıllarda gerçekleşen onca gelişmeye, gelişmiş ülkelerin dünyayı topyekûn yok etme kapasitesine sahip savaş güçlerine rağmen ülkeler artık birbirleriyle yapmakta oldukları politik restleşmeleri silah güçleri ile değil ekonomik güçle-riyleyapmaktalar.Bununnedeninideönde gelen stratejistler, lider ekonomilerin ordularının envanterindeki silah gücünün iki tarafa da vermesi olası olan devasa tahribat olarak açıklamakta. Ayrıca lider ekonomilerin küresel piyasalarda birbirlerine olan bağımlılıkları da ekonomik savaşların tercih edilme sebeplerinden. İşte bu noktada son yıllarda görme-ye başladığımız Çin-Amerika ve Amerika-İran arasındaki karşılıklı ekonomik yaptırımlar-dan ekonomik savaşlara varan adımlar göstermekte ki 21. Yüzyılın geri kalanında bu tür rekabetler alışılmış birmanzaraolarakkarşımızaçıkacak.Bununyanısıraekonomiksavaşla-rınmaruz kalan ülkeye birçok etkisi vardır. Bu etkilerden sosyal olanlar halkları büyük ölçüde etkilemektedir. Ülkenin iç piyasasını ve bütçesini büyük kapsamda etkileyen eko-nomik savaşların halklara etkisini görmek için ülkenin temel iktisadi yapısını birkaç cümley-le anlatmak gerekir. Temelde ekonomiyi oluşturan 4 iktisadi aktivite vardır; bunlarda kaynak temini, üretim, dağıtım vetüketimdir.Sistemise şu şekilde işler; toplum tüketerek paraharcar,buparakaynaktemini,üretimvedağıtımiçinkullanılır ve tekrar tüketim sağlanır böylece bu döngüdevamedipgider.Buradagöründüğügibisistemintemel yakıtı paradır o olduğu müddetçe ülkenin kendi içindeki ekonomik süreçleri sorunsuz bir şekilde devam eder. Ancak ekonomik bir savaş gerçekleşirse ekonomik savaşın yöntemine göre değiş-mekle beraber, bu ülkelerarası mücadele iktisadın temel ilkesi olan kaynak temini adımını ciddi bir şekilde baltalar. Çünkü günümüz konjonktüründe hiçbir ülke göremeyiz ki ithalat veya ihracat kalemlerinde tamamen veya büyük ölçüde bağımsız olsun. Bu, ülkelerin birbirine belli ölçüde olan bağımlılığı sebebiyle ekonomik savaş durumunda karşılıklı

Page 10: FELSEFE KOMİTESİ · Fıkıh ise şeriatta bu kanun ve kuralların teorik ve pratik uygulama çalışmaları ile ilgilenen bir anlamda şeriatın ne olduğunu belirleyen çalışmalara

8

FELSEFE KOMİTESİ REHBERİambargo, yaptırım, ek gümrük vergisi gibi sebeplerle ülkelerin iç piyasaya aktarması gereken arz miktarı azalır dolayısıyla ürün fiyatlarında artışlar gerçekleşir. Ürün fiyatlarında-ki artışlar da tüketici alışkanlıklarının değişmesine ve tüketicinin alternatif pazarlar araması-na sebep olur. Böyle bir duruma maruz kalanülkeiçinenmantıklıseçenek milli üretimdir, fakat ülkenin hammaddesi veyahut üretim için gerekli olan kalemlerinden birisi mevcut değilse bu, tüketiciyi talep ettiği ürünün temini hususunda çaresiz bırakır ve ekonomiksavaş belli ölçüde başarıya ulaşmış olur. İşin teknik boyutu bir kenara bırakılırsa yukarıda anlatıldığı hallerde ekonomik bir savaş halkın refah seviyesini düşürmek ile bera-ber piyasadaki akışkanlığı bozduğu için ekonomik göstergeleri negatife çevrilir. Bu durum basit bir dille, halkın alım gücünü düşürür ve ihtiyaçlarını gidermesinde zorluklara sebep olur.

Türkiye’nin İçinde Bulunduğu Ekonomik Krizin Halk Tarafından Görüşü

Türk Ekonomisi tüm bu ekonomik savaş, ticaret savaşı, ek gümrük vergileri ve yaptırım kavramlarını Amerika-Çin arasındaki karşılıklı misillemeler ve İran-Amerika arasın-daki siyasi gerginlikler sebebiyle sık sık küresel piyasada küçük çaplı da olsa ekonomi politikalarında hissediyordu. Fakat Ağustos 2018’den itibaren para biriminde yaşadığı %40’a yakın değer kaybı, ardından da bu krizin ortasında Amerika ile Rahip Brunson nedeniyle yaşadığı siyasigerginlik,Türk ekonomisini ekonomik savaş kavramıyla gerçek anlamda tanıştırdı. Bu ekonomik durgunluk iç piyasaları da büyük ölçüde etkiledi. Nere-deyse piyasadaki her türlü üründe yaşanan fiyat artışı yüzünden artan enflasyon, piyasa-ya yapılan yatırımların durması ,yabancı sermayenin çekilmesi,döviz giriş çıkış dengesinin bozulması ve merkez bankasının döviz rezervinin tüm bu gelişmeleri frenleyecek kadar büyük olmaması ve son olarak da tedbir olarak merkez bankasının faiz artışına gitmesi gibi sebepler halkın alım gücünü ciddi şekilde azalttı. Bu da halkta ekonomiye ve para birimine olan güvenin düşüş göstermesine sebepoldu.Hükümetdebugelişmelereyabancı-sermayeyi iç piyasaya çekmek için yaptığı teşvik paketleri, üretim ekonomisi profiline yaklaşmak amacıyla atılan bazı adımlarla engel olmaya çalışsa da halktaki memnuniyet-sizlik piyasadaki durgunluk ve yüksek enflasyon gibi sebeplerden dolayı tam olarak geçmiş değil. Halkta bazı kesimler ekonomik durgunluğun sebebinin dış müdahaleler ve ekonomik savaş olduğuna inanırken, bazı kesimler hükümetin yanlış ekonomi politikaların bu durumun nedeni olduğunu düşünüyor. Fakat mevcut düzlemde Ağustos 2018’den beri hükümet ve merkez bankası tarafından atılan adımlar ekonomik durgunluğun etkileri-nin halka yansımasını belli ölçüde engellemiş gibi gözüküyor .

8. Terör Örgütlerinin Meşruiyet Kaynakları Terörü belirli bir amaç uğrunasivillere,karşıtgruplarayadaresmiotoritelerekarşı baskı,-yıldırma ve şiddet kullanma yöntemlerini uygulamak olarak tanımlayabiliriz. Terör örgütü tanımı, hangi gruplara terör örgütü denileceği hakkındaki büyük tartışmalara rağmen hala çözülememiş bir sorundur. Devletlerin terörist ilan ettiği örgütler, kamuoyu tarafından “Özgürlük savaşçısı”,“mücahid” vs. gibi tanımlamalarla meşru hale gelebilir. Örneğin Çar- lık zamanında terör örgütü sayılan, tutuklanan sürülen Bolşevikler Ekim devrimi ile iktidarı ele geçirdiler. Güç merkezinin değişmesiyle Rusya’daki terör tanımı değişti. Artık Bolşevik-ler değil “Karşı devrimciler” yasadışı sayılıyordu. Terör örgütü suçlamasının belirsiz olması nedeniyle gruplar kendilerini meşru kılacak temellere sarılıyor. Dini örgütler kendilerine din üzerinden haklı çıkarırken, işgal karşıtı gruplar ise ulusal değerlere sığınıyor.

Page 11: FELSEFE KOMİTESİ · Fıkıh ise şeriatta bu kanun ve kuralların teorik ve pratik uygulama çalışmaları ile ilgilenen bir anlamda şeriatın ne olduğunu belirleyen çalışmalara

9

FELSEFE KOMİTESİ REHBERİ 8.1. Dini Motifli Terörizm Tarihte çok yaygın olan dini terörizm dinin siyasal hayattan çekilmesiyle beraber etkinliğini büyük ölçüde yitirmişti. Fakat 1980’lerden sonra yükselen dini motifli terörizm dünya üzerinde yeniden yükseldi. Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgali sırasında Ameri-ka’nın doğrudan desteğiyle dini motifli terörizm güçlendi ve dünya genelinde örgütlendi. O zamanlarda “Afgan Mücahitler” uluslararası kamu oyundan önemli destek gördü. Manipüle edilen halk hareketleri ve ülkelereyönelik dış müdahaleler sebebi ile fiilen dini terörizm kendisine alan buldu. Dünya genelinde terör eylemlerine başvuran bu hareketler intihar saldırıları, uçak kaçırma, rehine, bombalı saldırı gibi terör eylemleri gerçekleştirdi. Günümüzde Işid, el-Kaide, Boko Haram gibi onlarca örgüt terör faaliyetlerine devam ediyor.

8.2. Milliyetçi Terörizm Mücadelesini bir ırkın bağımsızlığını kazanması amacıyla gerçekleştiren terörizm türü. Diğer terörizm türlerine göre meşruiyeti daha güçlüdür ve genel olarak kamuoyu yaptıklarını tolere eder. Emperyalist bir devletin işgaline karşı savaştıkları argümanlarının temelini oluşturur.Taliban,INLA,PKK, FKÖ,ETA’yı bu gruplara örnek verebiliriz. Bu tür terör örgütleri meşruiyetini self determinasyon ilkesinden alır. Taraftar toplamak için etnik kimliklere başvurulur. Genel olarak bağımsızlık istedikleri bölgede faaliyet gösterirler. Bombalı saldırı, uçak kaçırmagibiterörsaldırıları yapsalar da, faaliyetlerinin özünü gerilla savaşı oluşturur. Beslendikleri tek kaynak milliyet değildir, aynı zamanda din ya da komü-nist ideolojiden de destek alırlar. Mesela Çeçenler milliyetçilik ve din üzerinden yapılanma oluştururken, ETA milliyetçilik ve komünizm üzerinden örgütlenir.

8.3. Devrimci/Sol Terörizm Kapitalist, faşist, muhafazakar vs yönetimleri devirip yerine Marksist-Leninist, Sos-yalist ya da Anarşist düzen kurmayı amaçlayan terör örgütlerine denir. Bu grupları diğer Sosyalist gruplardan ayıran temel fark silahlı mücadele yöntemini benimsemeleridir. Silah-lı sokak çatışmaları, banka soygunları, suikastlar, bombalı eylemler sıklıkla görülen Sol terörizm örnekleridir. Devriminproleter kitle devrimiyle (halkın katıldığı protestolar) değil, küçük bir grubun silahlı mücadelesiyle gerçekleşeceğine inanırlar. Bu nedenle halkı kendi taraflarına çekmeye çalışmamışlar, onun yerine sayıca az fakat ideolojisine derinden bağlı bir grup oluşturmuşlardır. 19. yüzyılda Rus Çarı II. Alexander’a suikast düzenleyen Narodnaya Volya hareketi tarihte gördüğümüz ilk Sol terörizm örneğidir. Zaman içinde gelişen hareket 1968 Siyasi buhranında zirvesini görmüştür. İngiltere’den Japonya’ya, Afrika’dan Uzak Doğu’ya kadar tüm dünyada kendini hissettirmiş, tüm ülkelerde örgütlenmiş hareket 1980 sonra-sında Sosyalizm’in güç kaybetmesi ve yıkılmasıyla beraber etkinliğini büyük ölçüde yitirmiştir. Ülkemizde hala faaliyet gösteren DHKP-C’yi Sol terörizme örnek gösterebiliriz.

Page 12: FELSEFE KOMİTESİ · Fıkıh ise şeriatta bu kanun ve kuralların teorik ve pratik uygulama çalışmaları ile ilgilenen bir anlamda şeriatın ne olduğunu belirleyen çalışmalara

10

FELSEFE KOMİTESİ REHBERİ

9. KAYNAKÇA

Şeriat. (n.d.). Alıntılanmıştır http://www.wikizero.biz/index.php?q=aHR0cHM6Ly90ci53aWtpcGV-kaWEub3JnL3dpa2kvxZ5lcml hdA “ABD-Çin Ticaret Savaşını Kim Kazanır? - BBC News Türkçe.” BBC News , BBC, 6 July 2018, www.bbc.com/turkce/amp/haberler-dunya-44167550 . Sputnik. “ABD-Çin Ticaret Savaşı.” ABD-Çin Ticaret Savaşı - Sputnik Türkiye , tr.sput-niknews.com/trend/abd-cin-ticaret-savasi-gumruk-vergisi-ithalat-ihracat/ “10 Maddede Kimyasal, Biyolojik Ve Nükleer Silahlar.” 10layn , 23 May 2018, 10layn.com/10-maddede-kimyasal-biyolojik-ve-nukleer-silahlar/.

Page 13: FELSEFE KOMİTESİ · Fıkıh ise şeriatta bu kanun ve kuralların teorik ve pratik uygulama çalışmaları ile ilgilenen bir anlamda şeriatın ne olduğunu belirleyen çalışmalara

FELSEFE KOMİTESİRehber