ficidan öyküler.doc

Download Ficidan öyküler.doc

If you can't read please download the document

Upload: ahmetteke

Post on 06-Nov-2015

218 views

Category:

Documents


4 download

TRANSCRIPT

FDAN YKLERTHEODOR STORMNSZ

Birinci baskda " Masal" bal altnda yaymlam olduum aadaki ykler, aslnda iyi dostum olan bazlarnca salt bu balk yznden okunmadan bir yana atlmak talihsizliine uramlardr: O zamanki nszde, ikinci parann daha ok zarif bir sylence biiminde kendini gsterdii, ncnn "zgn bir yk" olduu konusunda gvence vermem bile ie yaramamt. Her gnk allm dnyay, belki trenle gidecek yerde kanatlarla havada uulan bir dnyayla deitirmek, insan o kadar yadrgatr ki... Bundan baka -pek hakl olarak- masal, saygnln yitirmi, stnkr ve renkli resimlerle ssl yazlar sayesinde srm salamaya girien birtakm gen heveslilerin konusu olmutur; bu yaz trnde gerek usta elinden kan birka masal da karklk iinde yitip gitmektedir.Bu durum gz nne alnarak, kk kitap ikinci yolculuuna balarken daha az gze batan bir ad verilmi ve bunda, hl eski zamanlar yaatan bir ocukluk ans rol oynamtr.Oyun arkadalarmzn en yiitlerinden birisi, yoksul bir eskicinin olu ve yllardan beri belediyenin bakt yetim bir ocuk olan "Haydut Hans"t; haydut takma adn, en ok sevdiimiz "hrsz-polis" oyunundaki stn baarlaryla herkesten ok hak ederek kazanmt. Bundan baka, bu mert ve akac ocuun, ok beendiimiz bir yetenei daha vard.Okul saatlerinden sonra, havann abucak karard o uzun gz akamlarnda, oyun oynayamaz olunca, herhangi bir ev merdiveninin basamaklarnda toplanrdk; ite yk anlatmann sras o zaman gelirdi. Bunda da ustamz yine Hans't. Bizi kh korkudan tir tir titrettii, kh kahkahalarla gldrd garip ykler kim bilir aklna nereden gelirdi. Bu yk anlatma mevsiminde zellikle yurdumuzdaki halk inancnn dlemleri iimizde o kadar canl bir durum alrd ki, bir keresinde babamn ahrnn damndaki delikten Cin'in darya baktn iyice grdk; av baklar ve iek herekleriyle silahlanarak Cin'e kar her yandan bouna bir sefere giritik.Masal dinleme yerimiz ne kadar gizli olursa, ykler o oranda tatl dinlenirdi. Sakl yk yerlerini yeleme duygusu, zellikle beni her zaman saklanacak yeni keler bulmaya ynlendirirdi; bu aradaki en iyi buluum, byk, bo bir f oldu. Bu f, yaz odasna yakn, "Ambar" adn verdiimiz yerde dururdu; ksa srede, yalnzca benimle Hans tarafndan ziyaret edilen kutsal bir yere dnt. Akamlar, hesap dersinden sonra, bunun iinde birlikte melir, yetecek kadar ufak mum artklaryla doldurduumuz kk el fenerini kucamza alr, fnn stnde bulunan birka tahtayla azn yeniden rterdik; bylece en gizli bir odackta kar karya otururmu gibi olurduk. Sonra, akamleyin herkes yaz odasna giderken, fdan bir mrlt ykseldiini iittikleri ve ara sra k parltlarnn szdn grdkleri zaman, yal yazman bunun nedenini iyice anlatamazd.Bu arada Hans'la ben nerelerdeydik? Yukarya doru yava yava ykselirken gnlk yaamdan iyice ayrlrdk. yle ki, okulla ve dnyayla ilgili btn tozlar rzgrda dalgalanan giysilerimizden uup giderdi. Biz, ykseklerin temiz havasn iimize ekerken, altmzda dzensiz ekimli fiilleriyle eski kolej, yetim ocuklarn yataklarnn durduu kt kerpi zeminli sar mahzen, derinliklerin sisi iinde kalrd. Ne var ki, kulede saat yediyi ald zaman avlu kapsndan beni akam yemeine aran hizmeti kzn soprano sesi, yukarya, bize kadar bile gelirdi. O zaman kendimizi birdenbire gene dar fmzda oturur bulurduk; fnn yanlar atrdayncaya kadar bir kez daha gerinir, sonra kenarna trmanarak gnlk yaama dnerdik: Ama bundan sonra daha uzun sre, iimizde bu dnyadan olmayan bir k bulunduunu herkes yzmzden okuyabilirdi.O zamandan bu yana krk yl ve daha da uzun bir sre geti. Benim Haydut Hans'm garip bir ansla, yallnda bir kez daha belediyenin bakt yetim bir ocuk oldu.Acaba bir lml olduu halde o blgelere ok fazla m umutu? u yaadmz dnyaya, bir eyrek yzyl, alkan bir gemi dlgeri olarak hizmet ettikten sonra hastaland, uzun yllar bu dnyada rahatn bulamad. Bylelikle bir dknler evine girdi. Ama yava yava yine iyileti, imdi rahat yerindedir; kendi isteine gre, honut bir durumda, iyi almaktadr; geri karsn oktan gmmtr; ama ocuklarnn uzakta iyi bakldklarn bilir. imdi krlam salaryla krmz, mert yz karma kt zaman, eilerek birbirimizi selamlarz: Kara gzleri sanki bana: "O zamanlar fda nasl oturduumuzu hl anmsyor musun? Bunu yalnzca ikimiz biliriz, deil mi? O ne gzel gnlerdi!" demek istermi gibi alayl alayl parldar.te bu yeni "Fdan ykler"in, eskileri kadar glolup olmadn iyiliksever okuyucu bakalm imdi bir denesin! Yolculuk fazla uzun srmeyecek ve yeni zamanmzn pratik kafalarn, ba dnmesine uratacak kadar ykseklere klmayacaktr.

Theodor StormHusum, Mart 1873

SONSZ

"Fdan ykler", baka bir balk altnda ilk basklarnda az bir ilgi grdkten sonra 1873'te Theodor Storm tarafndan ikinci kez yaymlanmtr. Kitabn ikinci basksnn bana koyduu nsz'de ykc, o garip bal koymaya nasl karar verdiini anlatmaktadr. Deiik Storm yaymlarnda masallar genellikle birbirlerinden ayrlmtr. Bu kk kitap, Storm'un dzenleme biimine uygundur. Storm'un "Fdan ykler"i, eski halk masallar anlamnda ykler deildir. Aradaki fark anlayabilmek iin, onun "Kk Havelmann"n dnmek gerekir. O masal, tmyle dseldir ve ocukluun safln tar. Bu yk masala yaklamaktadr. ine halktan gelme masal elerinin serpilmi bulunduu gereki bir kompozisyon olarak grnrler. Bu arada her birinin kendine zg bir zyaps vardr. "Yamur Perisi Trude" derin bir doa duygusunu yanstmaktadr; "Bulemann'n Evi", hortlakl dnyasyla Coumcularn masal biemini, zellikle E.T.A. Hoffmann' anmsatr; "Cyprianus'un Aynas"nda ise, sonradan Storm'un kaleminden kacak olan aile yklerinin ilk rneini grrz.Wilhelm Fronemann Frankfurt a.M.

FIIDAN YKLER

YAMUR PERS TRUDE

Bundan yzyl nceki kadar scak bir yaz o zamandan bu yana bir daha olmamtr. Hemen hemen hibir yeillik grnmyordu; evcil olsun, yabanl olsun btn hayvanlar, susuzluk ve scaktan bitkin bir halde krlarda yatyordu.Vakit leden nceydi. Ky sokaklar bombotu. Kaabilenler, evlerin en i tarafna kamt; ky omarlar bile gizlenmiti. Yalnzca iman Wiesenbauer, byk evinin kapsnda kurumlu kurumlu duruyor, yz ter iinde, lle tandan ubuunu tttryordu. Bu arada, biraz nce uaklarnn avluya getirdii koca bir araba yk kuru otu glmseyerek seyrediyordu. Yllarca nce bataklkl byk bir ayrl az bir paraya ele geirmiti; komularnn tarlalarnda otlar yakan son kurak yllar, onun ambarlarn gzel kokulu kuru otla, kasasn da il kuronlarla doldurmutu.te imdi de durmu, bu bol rn gittike ykselen fiyatlarla satnca ne kazanabileceini hesaplyordu. Eliyle gzlerini glgeleyerek komu iftliklerin tesinde prldayan ufuklara bakp: "Hibiri rn alamayacak; artk dnyada yamur kalmad" diye mrldand. Ardndan, biraz nce boaltlm olan arabann yanna gitti, bir avu kuru ot ekip yayvan burnuna gtrd ve gl ot kokusundan sanki birka kuron kokusu daha alabiliyormu gibi kurnazca glmsedi.Tam o anda, elli yanda kadar grnen bir kadn eve girmiti. Kadncaz, solgun ve hastalkl grnyordu, boynuna sarl siyah ipek mendili, yznn endieli anlatmn daha da canlandryordu. Wiesenbauer'e elini uzatarak: "Gnaydn, komu" dedi; "ortalk cehennem gibi yanyor; neredeyse insann banda salar tutuacak!"Wiesenbauer: "Brak tutusun, Stine Anne, brak tutusun; hele u arabadaki otlara bir bak! Bana bir zarar dokunamaz ki!" diye yantlad."yle, yle, Wiesenbauer! Sizin yznz glebilir ama bu byle giderse bizler ne olacaz?"Kyl baparmayla ubuundaki kl bastrarak havaya birka gl duman bulutu savurdu. "Gryor musunuz? te akll geinmenin sonu budur", dedi. Ben bunu ona her zaman syledim; ama sizin rahmetli hep kendi kafasnn dikine gitti. Ovadaki btn topraklarn deiecek ne vard? imdi size tepelerdeki tarlalar kald; ekinleriniz kuruyor, hayvanlarnz susuzluktan lyor."Kadn iini ekti.iman adam birdenbire acr gibi bir hal ald. "Fakat, Stine Anne, buraya rasgele gelmediinizi anlyorum; derdiniz neyse syleyiverin, canm!" dedi.Dul kadn yere bakyordu: "Bana bor verdiiniz elli Taler'i Yohanni Yortusu'nda size demek zorunda olduumu biliyorsunuz; o gn de kapya geldi."Kyl etli elini kadnn omzuna koydu. "zlmeyin kadnm! Benim paraya gereksinmem yok; gn gnne kazanp yaayan bir adam deilim. Bunun iin bana topranz rehin verebilirsiniz; geri topranz pek iyi deil ama, bu seferlik iimi grr. Cumartesi gn yargca gidebiliriz."Endieli kadn soluk ald."Geri yeniden para gidecek ama, gene de size teekkr ederim" dedi.Wiesenbauer, kk, zeki gzlerini kadndan ayrmamt. Szn srdrd: imdi burada ikimiz ba baayken size unu da syleyeyim: Olunuz Andrees kzmn peinden ayrlmyor!""Hay Allah iyiliini versin komu! Biliyorsun ki, ocuklarmz birlikte byd!""Olabilir, kadnm; ama delikanl, kzmla evlenip de burada btn mal ve mlkn zerine oturacan umuyorsa, hesaba beni katmam demektir."Zayf kadn biraz doruldu, adama hemen hemen fkeli gzlerle bakt. "Benim Andreesimde ne kusur buluyorsunuz?" diye sordu."Andreesinizde ne kusur mu buluyorum, Bayan Stine? Hibir kusur bulduum yok! Ama..." Elini krmz yeleinin gm dmelerinde gezdirdi. "Kz benim kzmdr; Wiesenbauer'in kzn da daha iyi birileri isteyebilir."Kadn yumuak bir sesle: "Mevsimi gelmeden o kadar ok bbrlenmeyin, Wiesenbauer!" dedi."Mevsimi geldi; scak mevsim de srp gidiyor. Ambarlarnza bu yl da rn girecei yok. te byle, ileriniz hep ktye gidiyor."Kadn derin dnceye dalmt; son szckleri ancak iitmi gibiydi. "Evet" dedi, "yazk ki hakl olmanz olasl var, Yamur Perisi Trude uykuya dalm olmal; ancak onun uyandrlabileceini de unutmayn!"Kyl sert bir sesle: "Yamur Perisi Trude mi?" diye sz ald. "Siz bu samalklara inanyor musunuz?"Kadn, gizemli bir tavrla yant verdi: "Samalk deil, komu! Benim byk ninem genliinde onu bir kez uyandrm. Periyi uyandrmak iin kullanlan szleri hep anmsard, bana ka kez sylemiti; ama ben bu szleri o zamandan bu yana oktan unuttum."iman adam yle gld ki, karnnn stndeki gm dmeler bir danstr tutturdular. "yleyse Stine Anne, sen otur da tlsml szlerini anmsamaya al. Ben barometreme inanrm; barometre de sekiz haftadan beri hep gzel hava gsteriyor!""Barometre cansz bir eydir, komu, havay barometre yapamaz!""yleyse sizin yamur periniz Trude de bir hortlak, bir hayalet, bir hitir!"Kadn rkek rkek: "Wiesenbauer, demek ki siz yeni mezheptensiniz!" dedi.Ancak adam gittike ateleniyordu. "ster yeni, ister eski mezhepten olaym!" diye bard. "Siz gidip yamur perinizi arayn; onu uyandracak tlsml szleri anmsayp syleyin! Bugnden balayarak yirmi drt saat iinde yamur yadrabilirseniz, o zaman!" Birden durdu, nne doru birka kaln duman bulutu savurdu.Kadn: "O zaman ne olacak, komu?" diye sordu."O zaman... O zaman... Hay kr eytan! Evet, o zaman sizin Andrees benim Marenimi alsn!"Tam bu srada oturma odasnn kaps ald; ceylan gzlerine benzer kestane renkli gzleri olan, gzel, fidan gibi bir gen kz darya karak onlarn yanna geldi. "Kabul, baba" diye bard, "szn sz, deil mi?" O arada sokaktan eve giren yalca bir adama dnp ekledi: "Siz de iittiniz, Schulze Aabey!"Wiesenbauer: "Haydi canm, Maren, babana kar tank gstermene gerek yok," dedi; "hibir ey beni szmden dndremez."Schulze, bu srada uzun bastonuna dayanm olduu halde bir sre havaya bakt; keskin gz, yanan gn derinliinde beyaz bir noktacn yzdn m grmt ya da bunu yalnzca istiyordu da onun iin grdn m sanmt? Sinsi sinsi glmsedi: "Uurlu kademli olsun, Wiesenbauer Aabey! Andrees her bakmdan yaman bir delikanldr!" dedi.Bundan biraz sonra Wiesenbauer'le Schulze eitli hesaplar hakknda grmek zere oturma odasnda ba baa vermiken, Maren de Stine Anne ile birlikte, ky sokann teki yannda onun kk odasna giriyordu.Dul kadn, keden krn alarak: "Yavrum" dedi, "Yamur Perisi'ni uyandrmak iin sylenen szleri biliyor musun?"Gen kz aknlkla ban arkaya kaldrp: "Ben mi?" diye sordu."Babana o kadar cesurca meydan okudun ki, yle sandm.""Hayr Stine Anne; yalnzca iimden yle geldi. Hem de sizin bu szleri toparlayabileceinizi dndm. Kafanz biraz yoklayn; herhalde bir yanda gizlenmi duruyorlardr!"Stine Anne ban sallad. "Byk ninem leli ok oldu. Ama unu ok iyi anmsyorum: O zamanlar, hayvanlarmz yitirdiimizde ninem gizlice: 'Bir kez Yamur Perisi'ni uyandrdm iin bunu bize oyun olsun diye Ate Adam zellikle yapyor' demeyi alkanlk haline getirmiti."Gen kz: "Ate Adam m?" diye sordu. "Bu da kim oluyor?" Ama daha bir yant almadan, pencereye atlm, baryordu: "Aman Tanrm! Anne, Andrees geliyor; bakn ne kadar bitkin grnyor!"Dul kadn, krnn bandan kalkt. zgn zgn: "Doru kzm" dedi, "srtnda ne tadn gryor musun? Koyunlardan birisi daha susuzluktan atlam."Kyl biraz sonra odaya girdi; l hayvan yere, kadnlarn nne koydu... Yank alnnn terini eliyle silerek zgn bir tavrla: "te aln!" dedi.Kadnlar, l hayvandan ok delikanlnn yzne bakyorlard. Maren: "Bu kadar zlme, Andrees!" dedi. "Yamur Perisi'ni uyandracaz; o zaman her ey dzelecek."Andrees: "Yamur Perisi!" diye yavaa yineledi. "Evet Maren, o uyanabilseydi! Ama yalnzca bunun iin zlmyorum. Darda bama bir i geldi de."Annesi yavaa olunun elini tuttu. "Syle unu olum" diye yalvard. "Syle de iine dert olmasn!"Andrees: "yleyse dinleyin" dedi. Hem koyunlarmza bakmak, hem de dn akam onlar iin yukarya tadm suyun uup umadn grmek istiyordum. Fakat otlaa geldiim zaman, orada bir acayiplik olduunu hemen fark ettim; su gerdeli, koyduum yerde deildi; koyunlar da grnmyordu. Onlar aramak iin yamatan inip byk tepeye kadar gittim. teki yana vardm zaman hepsinin boyunlarn topraa uzatm, soluk solua yattklarn grdm; bu zavall hayvan da oktan atlamt. Koyunlarn yannda gerdel devrilmi ve tmyle kurumu olarak duruyordu. Bunu hayvanlar yapm olamaz; ktlk isteyen birisi her halde bir oyun oynamtr."Annesi: "ocuum, olum" diye olunun szn kesti: "Ama bir dula kim ktlk etmek ister ki?""Sen yalnzca dinle, anne; bak dahas da var. Tepeye kp yukardan ovann her yanna baktm; ama hi kimse grnmyor, her gn olduu gibi yakc bir scak sessizce tarlalara kyordu. Yalnzca, yanmda cceler deliinin tepeye girdii yerdeki byk talardan birisinin stnde iri bir semender oturmu, irkin vcudunu gnelendiriyordu. Ben yar akn, yar fkeli bir halde hl evreme baknrken birdenbire arkamda, tepenin br yannda sanki birisi kendi kendine konuuyormu gibi bir mrlt iittim; arkama dndm zaman, al giysili, krmz klahl bir ccenin aada, fundalar arasnda ar admlarla bir aa bir yukar dolatn grdm. Bunun birdenbire nereden geldiini bilmediim iin korktum! Hem de ok kt ve biimsiz bir eydi. Byk, krmz ellerini arkasnda kavuturmutu; bu arada eri parmaklar rmcek aya gibi havada oynuyordu. Talarn yanndaki dikenliin arkasna getim; kendimi gstermeden buradan her eyi grebiliyordum. Aadaki ucube, hl kmldanp duruyordu; eilip yerden bir demet kavrulmu ot kopard; kabak kafasyla ne doru takla atp decek sandm. Fakat p gibi bacaklarnn stnde yine doruldu; kuru otu byk yumruklar arasnda ezip toz haline getirerek yle korkun bir sesle glmeye balad ki, tepenin br yannda yar l koyunlar yerlerinden frlayp lgnca bir kala yamatan aa kotular. Cce ise daha grltl glyordu; ayn zamanda bir bacandan br bacana atlamaya balad; iko vcudunun altnda p gibi bacaklarnn krlvereceinden korktum. Bunu seyretmek insan korku iinde brakyordu; nk ccenin kk, kara gzlerinden adeta kvlcmlar salmaktayd."Dul kadn, yavaa gen kzn elini kavramt."imdi Ate Adam'n kim olduunu anladn m?" diye sordu. Maren ban eerek onaylad.Andrees anlatmay srdryordu: "Hepsinden korkuncuysa sesiydi. 'u saygsz insanlar, u kaba kyller onu bilselerdi, bir bilselerdi!' diye bard; sonra da kurbaa gibi ten crtlak sesiyle garip bir ark syledi; sanki bir trl hrsn alamyormu gibi ayn arky bandan sonuna kadar birka kez yineledi. Durun, sanrm anmsadm!"Gen kyl biraz durduktan sonra srdrd:

"Dalgalar buhar oldu,Kaynaklar tozla doldu!"

Andrees bana gelenleri anlatrken Stine Anne durmadan evirdii krn birdenbire durdurarak oluna merakl gzlerle bakt. Ama o gene susmu, dnr gzkyordu.Kadn yavaa: "Arkasn getir!" dedi."Arkasn bilmiyorum, anne; yolda bu arky belki yz kez yineledim ama imdi unuttum."Ama Stine Anne duraksayan bir sesle:

"Ormanlar sessiz, ssz,Ate Adam yapyalnz,Tarlalarda kouyor,Dans edip kor sayor!"

diye arknn arkasn syleyince olu da hemen ekledi:

"Gzel Yamur Perisi!Uykun zer herkesi;ok dikkat et kendine;Sen uyurken, bir nine,Karanlkta kal diyeSeni verir geceye!"

Stine Anne: "Yamur Perisi Trude'nin arks ite budur!" diye bard. "Haydi imdi abucak bir kez daha yineleyelim! Maren, sen de iyi dikkat et de yine aklmzdan kmasn!"Ana oul ikisi birden duraklamadan arky bir kez daha sylediler.

"Dalgalar buhar oldu,Kaynaklar tozla doldu!Ormanlar sessiz, ssz,Ate Adam yapyalnz,Tarlalarda kouyor,Dans edip kor sayor!Gzel Yamur Perisi!Uykun zer herkesi;ok dikkat et kendine;Sen uyurken, bir nine,Karanlkta kal diyeSeni verir geceye!"

Maren bararak: "Artk btn zntlerimiz biter!" dedi: "imdi Yamur Perisi Trude'yi uyandrrz; yarn btn tarlalar yeniden yeerir, br gn de dn var!" Sonra, kesik kesik szlerle, gzleri parlayarak, babasndan kopard sz Andreesine anlatt.Dul kadn bu kez dedi ki: "Yavrum, Yamur Perisi'ne hangi yoldan gidildiini de biliyor musun?""Hayr, Stine Anne; yoksa yolu siz de mi unuttunuz?""Marenciim, Yamur Perisi Trude'ye byk ninem giderdi; bana yoldan hi sz etmedi."Maren: "yleyse ne yapacaz, Andrees?" diyerek bu arada alnn buruturup kmldamayan gzlerle nne bakan gen kylnn kolunu kavrad. "Haydi sylesene! Baka ilerde sen her zaman bir are bulabilirsin!"Andrees: "Belki imdi de bir are biliyorum!" diye dnceli bir tavrla yant verdi. "Bugn leyin koyunlara yine su gtrmem gerek. Dikenliin arkasndan Ate Adam' belki bir daha gzetleyebilirim! Perinin arksn nasl aa vurduysa, elbette yolunu da azndan karr; nk koca ba hep bunlarla dolup tama benziyor."Kararlarn deitirmediler. Her ne kadar daha uzun uzadya konutularsa da, daha iyi bir are bulamadlar.Biraz sonra Andrees, tad sularla yukarki otlaa gelmi bulunuyordu. Byk tepeye yaklatka, Cceler Delii'ndeki talardan birisinin stnde ccenin oturduunu daha uzaktan grd. Cce, gererek at be parmayla krmz sakaln svazlyordu. Elini sakalndan her ekiinde, kk bir yn halinde kopan ate yumaklar, gnein gz kamatran nda tarlalarn zerine doru szlerek gidiyordu.Andrees kendi kendine: "te ok ge kaldn, bugn hibir ey renemeyeceksin" diye dnd. Sanki hibir ey grmemi gibi yolunu deitirip yan tarafa, devrilmi gerdelin hl durduu yere gitmek istedi. Ama birisi ona sesleniyordu. Arkasnda, Cce'nin kurbaa sesiyle: "Benimle konumak istediini sanyordum" dediini iitti.Gen kyl dnerek birka adm geriye kald. "Sizinle konuacak neyim olsun? Sizi tanmyorum ki..." diye yant verdi."yle ama, Yamur Perisi Trude'ye giden yolu renmek istemiyor muydun?""Size bunu kim syledi?""Koca bir adamdan daha akll olan sere parmam!"Andrees btn cesaretini toplad; tepeye doru karak Cce'ye birka adm daha yaklat. "Sere parmanz akll olabilir" dedi. "Ama Yamur Perisi'ne giden yolu bilemez; nk bunu en akll insanlar bile bilmiyor."Cce, bir kara kurbaa gibi kendisini iirdi, ateten sakaln penesiyle birka kez yle bir svazlad ki, kan ate karsnda Andrees sendeleyerek bir adm geriledi. Fakat birdenbire Cce, gen kylye kt, kk gzlerinde beliren gururlu bir aa gr ve alayla bakarak crtlak sesiyle dedi ki: "ok safsn, Andrees, sana Yamur Perisi'nin, byk ormann arkasnda oturduunu sylemi olsam bile, ormann tesinde oyuk bir st aac bulunduunu bilemezdin!"Andrees: "imdi bir aptal rol oynamak gerek!" diye dnd; aslnda yiit bir delikanl olmakla birlikte, kylyd; dnyaya gelirken payna epey kurnazlk dmt. Azn bir kar ap "Hakknz var, elbette bunu bilemezdim" dedi.Cce konumay srdryordu: "Ormann tesinde oyuk bir st aac bulunduunu sana sylemi olsaydm bile, aacn iinde bir merdivenin Yamur Perisi'nin bahesine indiini bilemezdin."Andrees: "nsan nasl da yanlabiliyor!" dedi. "Baheye dorudan doruya girilebileceini sanmtm.""Dorudan doruya baheye girebilseydin bile, Yamur Perisi'nin ancak temiz bir erden tarafndan uyandrlabileceini yine de bilemezdin!"Andrees dndn syledi: "Anlald, benim iin hibir are yok; bari yine hemen eve dneyim."Ccenin geni az hain bir srtla gerildi. "lk nce suyunu gerdele koymayacak msn?" diye sordu; "gzel hayvanlarn susuzluktan nerdeyse lecek."Delikanl: "Drdnc kez hakknz var!" diye yantladktan sonra kovalaryla birlikte tepeyi dnd. Fakat suyu scak gerdele boaltnca su czrdayarak ykseldi, beyaz buhar bulutlar halinde havaya dald. Andrees: "Bu da iyi!" diye dnd. "Koyunlarm eve alrm; yarn da erkenden Maren'i Yamur Perisi'ne gtrrm. Maren, Peri'yi uyandrr!"Tepenin br yanndaysa cce, talarndan atlamt. Krmz klahn havaya frlatyor, kiner gibi kahkahalar atarak yamatan aaya yuvarlanyordu. Sonra yine p gibi ince bacaklarnn stne frlad, evrede delice dans etti; bu arada kurbaa sesiyle birbiri arkasna yle baryordu; "ocuk kafal, kaba kyl beni kandrmay dnyordu; oysa Trude'nin yalnzca kendi arksyla uyandn daha hl bilmiyor. arky da Ekkenekkepen'den bakas bilmez; Ekkenekkepen de benim!"Kt yrekli cce arky leden nce azndan kardn bilmiyordu.***Maren, pencereyi ap ban serin havaya kard zaman bahede, odasnn nndeki ayieklerinin zerine gnein ilk daha yeni vurmutu. Bitiikteki oturma odasnn yatak hcresinde uyuyan Wiesenbauer, pencerenin grltsnden uyanm olmalyd; nk biraz nce duvarn tesinden iitilen horlamas birdenbire durmutu. Uykulu bir sesle: "Ne yapyorsun, Maren?" diye seslendi. "Bir ey mi istiyorsun?"Gen kz, parman dudaklarna gtrd; babas, niyetini rense, onu evden brakmazd; bunu ok iyi biliyordu. Fakat abucak kendini toparlad. "Uyuyamadm, baba" diye yant verdi; "herkesle birlikte ayra gidip almak istiyorum; bu sabah yle ho bir serinlik var ki..."Kyl yine seslendi: "Buna gerek yok, Maren; benim kzm hizmeti deildir". Biraz sonra ekledi: "Ama elenirsen o baka! Ama fazla scak basmadan, vaktinde eve dn. Benim scak biram da unutma!" Bunun zerine, teki yanna yle bir dn dnd ki; yatan tahtas atrdad; biraz sonra da gen kz, pek iyi tand ll horlamay yine duymaya balad.Oda kapsn dikkatle at. Sokak kapsndan darya knca, uan her iki hizmeti kz yine uyandrdn iitti. "Byle yalan sylemek zorunda kalmam ne kt" diye dnd ve biraz iini ekti; "ama insan sevgilisi iin ne yapmaz."Kar yanda, Andrees pazar klyla onu bekliyordu. "Yamur Perisi'nin arksn anmsyorsun ya?" diye kardan seslendi."Evet, Andrees! Sen de yolu unutmadn, deil mi?" Delikanl, yalnzca bayla iaret etti."yleyse gidelim!" Fakat o srada Stine Anne de evden karak gelmiti; olunun cebine bal arabyla dolu kk bir ie koydu. "Bu da byk ninemden kalmadr" dedi; "ninem bunu her zaman ok gizli tutar, deerli grrd. Bal arab size scakta iyi gelecektir!"Bunun zerine iki gen sessiz ky yolundan aaya doru gittiler; dul kadn daha uzun bir sre durarak gen ve grbz hayallerin kaybolduu yne bakt.kisinin gittii yol, ky snrnn tesinde geni bir otlaa kyordu. Sonra byk ormana geldiler. Ancak ormandaki aalarn yapraklarndan ou kurumu bir halde yerlere dklmt; onun iin gne aralardan her yana n salyordu; klarn boyuna deimesinden gen kyllerin gzleri kamat. Mee ve kayn aalarnn gvdeleri arasnda epeyce ilerledikten sonra, kzcaz gen adamn kolunu yakalad.Kyl: "Nen var, Maren?" diye sordu."Ky saatimizin aldn iittim, Andrees.""Ya, bana da yle geldi.""Saat alt olmal! imdi babama scak birasn kim kaynatacak? Btn hizmeti kzlar tarlada.""Bilmem, Maren; artk aresi de yok!""Doru, artk aresi yok. arkmz hl anmsyor musun?""Elbette, Maren!"

"Dalgalar buhar oldu,Kaynaklar tozla doldu!"

Andrees bir an duraksaynca gen kz hemen arkasn getirdi:

"Ormanlar sessiz, ssz,Ate Adam yapyalnzTarlalarda kouyor,Dans edip kor sayor!"Sonra da: "Of! Gne ne kadar yakyor!" diye yaknd.Andrees: "Evet, beni de adamakll arpt" diyerek elini yanana srtt.Sonunda ormandan ktlar; yal st hemen birka adm nlerinde duruyordu. Aacn koca gvdesi tmyle oyuktu; bunun iindeki karanlk, topran derinliklerine gidiyor gibiydi. lk nce Andrees yalnz olarak aaya indi; Maren de aacn oyuuna dayanarak onu grmeye alyordu. Ama az sonra gen adam hi gremez oldu, yalnzca aaya inerken kan grlt kulaklarna geliyordu. Korkmaya balad; yukarda evresi o kadar sszd ki... Artk aadan da hibir ses iitemiyordu. Ban iyice oyua sokarak bard: "Andrees!" Biraz sonra ona aadan yine yukarya kldn iitiyormu gibi geldi; adn aran gen adamn sesini de gitgide fark etti ve kendisine uzatt elini yakalad. Andrees: "Aaya bir merdiven iniyor ama bu merdiven ok dik, her yanndan tahtas kopmu; kim bilir ne kadar derinlere gidiyor!"Maren byk bir korku duydu. Andrees: "Korkma" dedi; "ben seni tarm; ayama gvenilir." Sonra, ince vcutlu gen kz geni omzuna kaldrd; kz, kolunu onun boynuna skca sarnca, gen adam derinlie doru dikkatle inmeye balad. Koyu bir karanlk evreyi sarmt; ama Maren, dolambal bir salyangoz kabuu iindeymi gibi byle basamak basamak aaya indirilirken geni bir soluk ald; nk burada, topran iinde hava serindi. Yukardan onlara hibir ses gelmiyordu; yalnzca, yukarya, a doru bo yere kmaya alan yeralt sularnn, bouk bouk uuldadn uzaktan bir kez iittiler.Gen kz: "Bu neydi?" diye sordu."Bilmiyorum, Maren.""Acaba bunun hi sonu yok mu?""Hemen hemen hi yok gibi grnyor.""Sakn Cce seni aldatm olmasn!""Sanmyorum, Maren."Bylece, gittike daha derinlere indiler. Sonunda, altlarnda gne nn parltsn yine duyumsadlar; bu k her admda daha parlak bir durum alyordu. Bununla birlikte ayn zamanda onlara doru boucu bir scak da ykselmekteydi. En alt basamaktan akla ktklar zaman, nlerinde tmyle yabanc bir blge grdler. Maren akn akn evresine baknd. Sonunda: "Gne, ayn gnemi gibi duruyor!" dedi. Andrees, gen kz yere indirerek: "Herhalde teki gneten souk deil" dedi.Bulunduklar yerden, iki yannda yal st aalar bulunan, tal, geni bir yol uzaklara doru gidiyordu. Uzun bir sre dnmeden, sanki yol kendilerine gsterilmiesine aa dizilerinin arasnda gittiler. evrelerine baktklarnda, ucu buca olmayan ssz bir ova gryorlard; bu ova, sular ekilmi, karmakark gl ve rmak yataklarndan ibaretmi gibi her tr yatak ve ukurlarla para para blnmt. Kuruyan bir sazlktan ykseliyormu gibi havay dolduran boucu bir buhar bu olasl glendiriyor gibiydi. Ayr ayr duran aalarn glgeleri arasnda yle bir scaklk toplanm bulunuyordu ki, iki yolcuya, tozlu yol zerinde kk, beyaz alevlerin uutuunu gryorlarm duygusu geldi. Andrees, Cce'nin ateten sakalndan kopan yumaklar anmsamak zorunda kalyordu. Hatta bir keresinde de, gnein gz kamatran nda iki gzn evresindeki koyu halkay grdn, sonra yannda, p gibi kk bacaklarn delice sramasn iyice iittiini sand. Bunlar kh sanda, kh solunda oluyordu. Ama dnd zaman hibir ey gremiyordu; yalnzca ate gibi scak hava, gzlerinin nnde kamatrc bir biimde kvlcmlanarak titriyordu. Gen kzn elini kavrayp her ikisi de glkle ilerlerken: "Bize bu ite fazla sknt veriyorsun; ama bugn bizi yenemeyeceksin" diye dnyordu.Birbirlerinin gittike gleen soluk allarn dinleyerek ilerliyorlard. nlerinde tekdze uzanan yol hi sona ermeyecek gibiydi; yanlarnda ard arkas gelmeyen kl renkli, yapraklar yar dklm stler, bunlarn tesinde, urada burada kt kokulu buharlarn ttt ukurlar uzayp gidiyordu.Maren, birdenbire durarak, gzleri kapal olduu halde bir sdn gvdesine dayand. "Artk ilerleyemeyeceim; hava batan baa ate" diye mrldand.Andrees, o zamana kadar el srmedii kk bal arab iesini anmsad. Tpay ekip at zaman, belki yz yl nce arlarn, anaklarndan bu arap iin bal toplad binlerce iek am gibi gzel bir koku yayld. Gen kzn dudaklar ienin kysna dokunur dokunmaz, zavall hemen gzlerini at. "Ah! Ne gzel bir ayrdayz:" diye bard."ayrda filan deiliz, Maren; ama i de biraz glen!"Kz iince doruldu, parlak gzlerle evresine bakt. "Sen de bir kez i, Andrees; bir kadn yalnzca zavall bir yaratktan baka bir ey deil!" dedi.Andrees de araptan itikten sonra: "Ama bu sahiden enfes bir ey" diye bard. "Kim bilir byk nine bunu neden yapt!"Sonra glenip neeli neeli konuarak ilerlediler. Ancak az sonra kz yine durdu. Andrees: "Ne var, Maren?" diye sordu."Hibir eyim yok; yalnzca aklma bir ey geldi de...""Ne geldi, Maren?""Bak, Andrees! Babamn yar otu daha darda, ayrlarda duruyor; ben de gidip yamur yadrmak istiyorum!""Baban zengin bir adamdr, Maren; ama bizlerin birazck otumuz oktan ambara girdi; rnlerimizin hepsi de daha hl kuru saplarnda duruyor.""Evet, evet, Andrees, hakkn var; bakalarn da dnmek gerek!" Ancak biraz sonra, sessizce kendi kendine ekledi: "Maren, Maren, samalama; hepsini yalnzca sevgilin iin yapyorsun!"Bylece bir sre daha yrdler, gen kz birdenbire bard: "Bu da ne? Neredeyiz acaba? Ne byk, ne kocaman bahe!"Gerekten de nasl olduunu bilmeden, hep bir rnek uzayp giden stl yoldan byk bir parka gelmilerdi. Geni ve imdi kurumu olan imli alann her yannda bek bek, uzun, grkemli aalar ykseliyordu. Geri bunlarn yapraklar ksmen dklmt ya da kuru veya prsm bir durumda dallarda sallanyordu ama cretli dallar hl gklere doru ykseliyor, gl kkleri topran diplerini kavryordu. ki gencin daha nce hi grmedikleri kadar ok iek, urada burada yeri rtyordu; ancak bu iekler solgun ve kokusuzdu; tam olgunluk zamanlarnda ldrc scan etkisinde kalma benziyorlard.Andrees: "Tam yerindeyiz sanrm!" dedi.Maren bayla dorulad. "imdi, ben dnnceye kadar senin burada kalman gerek."Andrees: "Evet yle" diyerek byk bir meenin glgesine uzand. "Artk tesi senin iin! arky aklnda iyi tut, sylerken arma!"Bylece gen kz geni imenlikte, gklere ykselen aalarn altnda yalnz bana ilerledi. Biraz sonra, artk geride kalm olan Andrees, onu hi gremez oldu. Maren ise, yalnzlk iinde gittike ilerliyordu. Biraz sonra aa bekleri bitti, yer alald. Gen kz, kurumu bir su yatanda gittiini anlamt; yer beyaz kum ve aklla rtlyd; arada l balklar yatyor, gm pullaryla gnete parlyorlard. Havuzun ortasnda kl renkli acayip bir kuun durduunu grd; bu ku, kza bir balkl kuuna benziyor gibi grnd, ama o kadar bykt ki, ban kaldrd zaman bir insann boyunu herhalde geerdi. imdi uzun boynunu arkaya, kanatlarnn arasna alm, uyur gibi duruyordu. Maren korktu. nsana rknt veren, kmltsz kutan baka hibir canl yaratk grnmyor, bir sinein vzlts bile sessizlii bozmuyordu, sessizlik bu yere bir dehet gibi kmekteydi. Bir an, gen kz korkudan sevgilisine seslenecek gibi oldu; ama yine cesaret edemedi. nk bu sszlk iinde kendi sesini iitmek, ona her eyden daha korkun geliyordu.Bunun iin, yine sk aa beklerinin yerden ykselir gibi gzkt uzaklklara gzlerini dikerek sana soluna bakmadan ilerledi. Byk kuun nnden sessiz admlarla getiinde hayvan hi kmldamad; yalnzca, bir an beyaz gz kapann altndan siyah bir parlt grnd. Kzcaz, ferah bir soluk ald. Epey gittikten sonra, gl yata darala darala, geni bir hlamur beinin altndan geen kk bir rmak yatana dnt. Bu koca aalarn dallar o kadar skt ki, aradan hibir gne geemiyordu. Maren bu rmak yatanda ilerledi; evresinde birdenbire beliren serinlik, zerinde aa tepelerinin oluturduu yksek karanlk kubbe, ona hemen hemen bir kiliseden geiyormu duygusunu veriyordu. Ancak birdenbire gzlerine kamatrc bir k geldi; aalar seyrekleiyor, kzn nnde, zerine ok kzgn bir gnein vurduu kl renkli bir ta yn ykseliyordu.Maren bir zamanlar kayalarnn stnden bir alayan akm olan bo, kumlu bir glette durdu. Bu alayan, herhalde aadaki yataktan imdi kurumu bulunan gle dklyordu. Gen kz, kayalar arasndaki yolun nereye kabileceini gzleriyle aratrd. Ama birdenbire byk bir korku duydu. nk orada dik yamacn ortasnda grd ey bir kaya paras olamazd. Bunun, kmltsz havada kayalar kadar sabit ve kl renkli olmasna karn, bir giysi olduunu ve bir vcudu rttn fark etti. Soluunu tutarak daha da yaknna gitti. O zaman iyice grd; bu, gzel, iri yapl bir kadn vcuduydu. Ba, arkaya doru iyice sarkm bir durumda, kayala dayanyordu; kalasna kadar dklen sar salar, toz ve kuru yapraklarla doluydu. Maren onu dikkatle seyretti. "Bu yanaklar bu kadar prsmeden, bu gzler bu kadar ukura batmadan nce kadn herhalde ok gzeldi. Ah! Ne kadar soluk dudaklar var! Sakn yamur perisi Trude bu olmasn? Fakat bu kadn uyumuyor; bu bir l! Of!.. Buras ne korkun bir yalnzlk iinde!" diye dnd.Bu arada gayretli gen kz, kendini hemen toparlamt. Kadna iyice yaklat; yere diz kp ona doru eilerek taze dudaklarn yatann mermer gibi soluk kulana dayad. Sonra btn cesaretini toplayarak, yksek sesle, fark edilir biimde sylemeye balad:

"Dalgalar buhar oldu,Kaynaklar tozla doldu!Ormanlar sessiz ssz,Ate Adam yapyalnz,Tarlalarda kouyor,Dans edip kor sayor!"

Bu arada kadnn solgun azndan derin, yaknan bir ses ykseldi; bununla birlikte, gen kz gittike daha gl ve etkili bir biimde sylyordu:

"Gzel Yamur Perisi!Uykun zer herkesi;ok dikkat et kendine:Sen uyurken bir nineKaranlkta kal diyeSeni verir geceye!"

Aalarn ularndan hafif bir hrt geti, uzaklarda bir frtna oluyormu gibi yavaa gk grledi, ayn zamanda da kayaln br yanndan geliyormuasna keskin bir ses kzgn bir hayvann fkeli barmas gibi havay yard. Maren yukarya bakt zaman Trude'nin vcudu dorulmu, nnde duruyordu. Kadn: "Ne istiyorsun?" diye sordu.Gen kz, hl diz km durumda olduu halde yant verdi: "Ah! Bayan Trude! O kadar acmaszca uzun bir zaman uyudunuz ki, btn yapraklar, btn yaratklar susuzluktan lecek!"Trude, karabasanlarndan kurtulmaya alyormu gibi iyice at gzleriyle kza bakyordu.Sonunda cansz bir sesle sordu: "Artk alayan akmyor mu?"Maren: "Hayr, Bayan Trude" diye yant verdi."Kuum gln stnde artk dolamyor mu?""Kuunuz scak gnete durmu uyuyor."Yamur Perisi: "Eyvah!" diye inledi. "yleyse artk durulacak zaman deil! Ayaa kalk, benim arkamdan gel; ama ayaklarnn nndeki testiyi unutma!"Maren, kendisine syleneni yapt; her ikisi de kayaln yanndan yukarya ktlar. Burada daha byk aa bekleri, daha olaanst iekler yerden ykseliyordu; ama burada da her ey soluk ve kokusuzdu. Arkalarndaki kayalktan vaktiyle alayan halinde akm olan rman yata boyunca gittiler. Trude, ancak ara sra gzlerini zntl bir halde evrede gezdirerek gen kzn nnde yava yava, sallana sallana yryordu. Bununla birlikte Maren, yamur Perisi'nin ayann bast imenlikte yeil bir parlaklk kaldn sanyor ve Peri'nin kl renkli giysisi kuru otlar zerinde srnrken yle kendine zg bir hrt kyordu ki, kzcaz hep bunu dinlemek zorunda kalyordu. "imdiden yamur yayor mu, Bayan Trude?" diye sordu."Ah! Hayr, ocuum; ilk nce kuyuyu amam gerek!""Kuyuyu mu? O nerede?"Tam o srada bir iek beinin arasndan kmlard. Trude: "Orada!" dedi! Maren, birka bin adm nlerinde kocaman bir yapnn ykseldiini grd. Bu yap, kl renkli talarn girintili kntl ve dzensiz bir halde st ste konmasndan olumu gibi grnyordu. Maren bunun gklere kadar ykseldiini sanyordu; nk yukarya doru her ey, buhar ve gnein parlakl iinde eriyip yitiyor gibiydi. Yerdeyse pek byk kntlar halinde ileriye doru taan n yz, her yanda sivri kemerli, yksek kap ve pencere oyuklaryla delinmiti; bununla birlikte pencereden ya da kap kanatlarndan hibir ey grlemiyordu.Yapnn evresinden dolayor gibi grnen bir rman dik kys nlerine kncaya kadar yapya doru bir sre yrdler. Su burada da buharlamt, yalnzca, ortada iplik gibi bir su akyordu; bir kayk, rmak yatann kuru amur tabakas zerinde paralanm olarak duruyordu.Trude: "Yr, ge!" dedi. "Bunun sana etkisi yoktur. Ama sudan almay unutma; birazdan bu suyu kullanacaksn!"Maren verilen buyruu dinleyerek kydan aaya inince, az kalsn ayan geri ekecekti; nk burada toprak o kadar scakt ki, pabularndan geen scakl duyuyordu. "Ne olacak! sterse pabularm yansn!" diye dnd ve metin bir halde testisiyle yolunda ilerledi. Ama birdenbire duraklad; gzlerinde byk bir korku belirdi: Yannda kuru amur tabakas yarlm, kvrk parmakl, byk ve krmz bir yumruk buradan karak onu yakalamt.Arkasnda, kydan Trude'nin "Cesaret!" diyen sesini iitti.Ancak o zaman bir lk koparabildi, hayalet de kayboldu.Trude'nin yine: "Gzlerini kapa!" diye bardn duydu. Gzleri kapal olarak ilerledi. Ayana suyun dediini duyumsaynca eilerek testisini doldurdu. Sonra, tehlikeye uramadan kolayca teki kyya kt.Az sonra saraya gelmiti; ak duran byk kaplarn birisinden yrei arparak geti. Ancak ieride, akn bir halde duraklad. erisi, llemez kadar byk tek bir salon gibiydi. Kocaman sarktlar halindeki stunlar, hemen hemen gzn alamad ykseklikteki acayip bir tavan tayordu. Maren her yanda stunlarn balklar arasndan aaya doru sarkan eylerin, kl renkli pek byk rmcek alar olduunu sand. Yolunu yitirmi gibi hl ayn yerde duruyor, kh nne, kh yanlarna bakyordu; ama bu koca alanlarn, Maren'in girdii n yzden baka hi snr yok gibiydi; stunlar birbiri ard sra ykseliyordu; kendisini ne kadar zorlasa, hibir yanda bir son gremiyordu. Bir ara gzleri yerde bir ukura iliti. Bir de ne grsn? Kuyu orada, hemen yaknndayd; altn anahtarn da kapan zerinde olduunu grd.Buna doru giderken yerin, ky kilisesinde grd gibi deme talaryla deil, her yanda kurumu sazlk ve ayr bitkileriyle rtl olduunu fark etti. Ama artk hibir ey onu artmyordu.imdi kuyunun nnde durmu, anahtar tutmak istiyordu ki, hemen elini geri ekti. nk gnein dardan ieriye vuran gz kamatrc nda parldayan anahtarn altn deil, ate krmzs olduunu iyice fark etmiti. Duraksamadan testisini bunun zerine boaltt; buharlaan suyun fslts ta ilerlere kadar gitti. Sonra hemen kuyuyu at. Kapa kaldrd zaman ferahlatc bir koku derinlerden ykselerek her yan ince, nemli bir tozla doldurdu; bu toz; narin bir bulut gibi stunlarn arasnda ykseliyordu.Maren, insan ferahlatan serinlikte soluk alarak dne dne evrede dolat. Bu srada ayaklarnn nnde yeni bir mucize balyordu. Kuru bitki tabakas zerinde parlak bir yeillik bir buu gibi beliriyor; fknlar ykseliyor, biraz sonra da gen kz byyen yaprak ve iekler arasnda yryordu. Stunlarn dibi unutmabeni iekleriyle masmavi olmutu; arada sar ve mor ssenler ayor, zarif kokularn evreye sayorlard. Yapraklarn ularna yusufuklar trmanarak kanatlarn deniyor, sonra harelenip uuarak iek anaklar zerinde szlyorlard; srekli biimde kuyudan ykselen taze koku da havay gittike daha ok dolduruyor; gnein ieriye vuran nlarnda gm kvlcmlar gibi oynayordu. Maren, aknlk ve hayranlndan daha kurtulamamt ki, arkasnda kulaa ho gelen tatl bir kadn sesine benzer bir ses duydu. Gzlerini kuyuya evirince, kyda, filizlenmi yeil yosunlar zerinde uzanm olaanst gzel ve taze bir kadn vcudu grd. Bu kadn, ban, zerine sar salarnn ipekten dalgalar halinde dkld plak, ho koluna dayamt; gzlerini tavanda stunlarn arasnda dolatryordu.Maren de ister istemez yukarya bakt. O zaman, byk rmcek a sand eylerin, yamur bulutlarndan oluan ince bir rt olduunu grd; bu bulutlar, kuyudan ykselen ince buharla doluyor ve gittike arlayordu. Tam o srada, tavann ortasndan byle bir bulut ayrlm, yavaa szlerek aaya inmiti; Maren, kuyunun yanndaki gzel kadnn yzn imdi ancak gri bir tln arkasnda parlyormu gibi gryordu. Kadn ellerini rpt; bulut hemen en yakn pencereye doru yneldi, buradan darya akp gitti.Gzel kadn: "E... imdi syle bakalm! Bu houna gitti mi?" diye bard. Bu arada krmz az glmsyor, beyaz dileri parlyordu. Sonra iaret ederek Maren'i yanna ard; Maren onun yannda yosunlarn zerine oturdu; tam bu srada yine bir bulut tavandan aaya inmiti. Kadn: "Haydi ellerini rp!" dedi. Maren'in ellerini rpmas zerine bu bulut da birincisi gibi darya ekilip gidince kadn "Gryor musun, ne kadar kolay! Sen bunu benden daha iyi yapabiliyorsun!" diye bard.Maren, bu ok neeli gzel kadn hayran hayran seyrediyordu. "yi ama siz kimsiniz?" diye sordu."Ben kim miyim? ocuum, sen ok safsn!"Gen kz, kararsz gzlerle ona bir kez daha bakt, sonunda duraksayarak: "Sakn siz Yamur Perisi Trude olmayasnz?" dedi."Ya baka kim olacaktm?""Ama balayn! imdi o kadar gzel ve neelisiniz ki!..."Bunun zerine Trude birdenbire dinginleiverdi. "Evet", dedi, "sana ok ey borluyum. Beni uyandrmasaydn, Ate Adam her yana egemen olacakt, ben de yine topran altndaki ninenin yanna inmek zorunda kalacaktm." ten duyduu bir korkuyla beyaz omuzlarn biraz ksarak ekledi: "Oysa buras o kadar gzel ve yeil ki!..."Sonra Maren oraya nasl geldiini anlatt; Trude yine yosunlara uzanm, onu dinliyordu. Arada, yannda biten ieklerden birisini koparyor, kendisinin ya da gen kzn salarna takyordu. Maren, stl sette ne byk glklerle yrdklerini anlatrken, Trude iini ekerek dedi ki: "Set, bir zamanlar siz insanlar tarafndan yaplmt ; fakat o zamandan bu yana ok, pek ok zaman geti! O zamanki kadnlarn giysileri senin stndekilere benzemiyordu. O zamanlar bana sk sk gelirlerdi; ben onlara yeni bitkiler, yeni tahllar iin tohum ve taneler verirdim; onlar da bana karlk olarak kendi yemilerinden getirirlerdi. Onlar nasl beni asla unutmuyorlarsa, ben de onlar unutmazdm, tarlalar da hi yamursuz kalmazd. Fakat uzun zamandan bu yana insanlar bana kar yabanclatlar; artk bana hi kimse gelmiyor. Scaktan, byk bir can skntsndan uykuya daldm; az kalsn kt yrekli Ate Adam utkuya ulaacakt."Bu arada Maren de gzleri kapal olduu halde yosunlara uzanmt; evresinde yle hafif bir i yayordu ve gzel Trude'nin sesi o kadar tatl, o kadar iten yansyordu ki...Gzel kadn konumay srdrd: "Yalnzca bir kez, ama yine ok eski zamanda, bir gen kz daha bana gelmiti. O kz da hemen hemen senin gibiydi ve aa yukar senin giysin gibi bir giysisi vard. Ben ona kendi ayr balmdan armaan ettim; bu bal bir insann elimden ald son armaan oldu!"Maren: "Tam stne bastnz!" dedi. "O gen kz benim sevgilimin ninesi olacak; beni bugn o kadar glendiren iki kesinlikle sizin ayr balnzdan yaplmtr!"Yamur Perisi, herhalde daha hl o zamanki gen dostunu dnyordu; nk: "Yine alnnda yle gzel, kestane renkli bukleleri var m?" diye sordu."Kimin, Bayan Trude?" "Kimin olacak, canm. Senin dediin gibi byk ninenin!"Maren: "O! Hayr, Bayan Trude" diye yantlad; bu anda kendisini gl dostundan hemen hemen biraz daha stn duyumsuyordu. "Byk nine ok yaland!"Gzel kadn: "Yaland m?" diye sordu. Bunu anlamamt; nk yalln ne olduunu bilmiyordu.Maren, bunu anlatmak iin ok glk ekti. Sonunda dedi ki: "Bakn! nsann salar krlar, gzleri krmzlar; kendisi irkinleir, neesiz, can skc olur! te, grdnz m, Bayan Trude? Biz buna yal deriz!"Kadn yant verdi: "Doru, imdi anmsyorum, insan kadnlar arasnda byleleri de vard; ama byk nine bana gelsin; ben onu yine neeli ve gzel yaparm."Maren, ban sallad. "Olmaz, Bayan Trude," dedi; "byk nine oktan topran altnda."Trude iini ekti: "Zavall byk nine!"Bunun zerine, her ikisi de sustular; hl rahata uzanm bir halde yumuak yosunlarn stnde yatyorlard. Birdenbire Trude: "Aman ocuum" diye bard. "Gevezelik edelim derken yamur yadrmay tmyle unuttuk. Gzlerini bir a da bak! Hep bulutlarn arasna gmlm, kalmz; seni bile hi gremiyorum!"Maren, gzlerini anca: "Eyvah, kedi gibi slanacaz!" diye bard.Trude glyordu. "Sen yalnzca biraz ellerini rp; ama dikkat et, bulutlar paralama!" Bylece her ikisi de usulca ellerini rpmaya baladlar; hemen bir dalgalanma ve kprdama oldu; bulutlar birbirlerini sktrarak pencerelere doru gidiyor, birbiri arkasndan darya szlyorlard. Ksa bir zaman sonra Maren, yine nnde kuyuyu, sar ve mor ssen iekleriyle bezenmi yeil yeri fark etti. Gittike, pencere delikleri de ald; gen kz, uzaklarda, bahenin aalar zerinde bulutlarn btn g kapladn grd. Yava yava gne grnmez oluyordu. Birka saniye daha geince, darda allar ve aalarn yapraklar arasnda rzgrn bir kasrga gibi estii iitildi; sonra ara vermeyen gl uultular oldu.Maren, ellerini kavuturmu olduu halde dorularak oturdu. Yavaca: "Bayan Trude yamur yayor" dedi.Kadn, gzel sarn ban belli belirsiz eerek yant verdi; d grr gibi oturuyordu.Ancak darda birdenbire byk bir atrt ve grltler oldu; Maren, korkuyla darya baknca, biraz nce at rmak yatandan ok daha byk, beyaz bulutlarn ani ve aral devinimlerle havaya ykseldiini grd. Tam o srada, gzel Yamur Perisi'nin kollaryla sarldn duyumsad; Peri, yannda duran gen insan ocuuna titreyerek iyice sokuluyordu."imdi Ate Adam suyla sndryorlar, bak, dinle: kendisini nasl savunuyor! Ama hibir eyin ona yarar olmaz."Ksa bir sre, byle birbirlerine sarl durdular; sonra dars yatt; artk yamurun hafif rltsndan baka bir ey iitilmez olmutu. kisi de ayaa kalkt; Trude kuyunun kapan aaya indirerek kilitledi.Maren, Peri'nin beyaz elini pp dedi ki: "Kendim ve kymzdeki herkes iin size teekkr ederim, sevgili Bayan Trude! imdi de..." biraz duraksadktan sonra ekledi: "imdi de eve dnmek isterim."Trude: "imdiden gidiyor musun?" diye sordu."Biliyorsunuz ya! Sevgilim beni bekliyor; herhalde adamakll slanmtr."Trude parman kaldrd. "Onu, ilerde de hi bekletmeyeceksin, deil mi?""Kukusuz bekletmeyeceim, Bayan Trude!""yleyse git, ocuum; eve varnca teki insanlara beni anlat; beni bundan sonra artk unutmasnlar. imdi gel! Seni geireyim."Darda, taze iler altnda, her yanda yeil imenler, aa ve allklarda yapraklar amt. Irmaa geldiklerinde, su btn yatan yeniden doldurmutu; kayk, sanki grlmez bir el tarafndan onarlm da gen kz bekliyormu gibi kydaki bol imenlerin yannda sallanarak duruyordu. kisi de kaya bindiler; damlalar oynap ptrdyarak selin iine derken onlar yava yava karya doru kaydlar. Tam kardaki kyya ktklarnda, yanlarndaki alln karanl iinden blbller tt. Trude: "Oh!.." diyerek rahat bir soluk ald; "daha blbl mevsimi; henz ok ge olmam."alayana giden dere boyunca yrdler. alayan, kayalar stnde yine grleyerek akyor, sonra seller halinde karanlk hlamurlarn altndaki geni yataa dklp gidiyordu. Aaya indiklerinde, aalarn altndan yollarnda ilerlediler. Yine akla knca, Maren, yabanc kuun, geni halkalar izerek bir gl stnde szldn grd. Bu gln geni yata, gen kzn ayaklarna kadar uzanyordu. Az sonra, en gzel kokular srekli ilerine ekip kyda parlak akllarn stne atlan dalgalarn prtsn dinleyerek ky boyunca aaya doru gittiler. Her yanda binlerce iek amt; Maren, bunlarn arasnda mor menekeleri, leylaklar ve aslnda mevsimleri oktan getii halde yakc scak yznden aamam olan baka iekleri fark etti. Trude: "Onlar da geri kalmak istemiyor; imdi hepsi birden ayor" dedi.Arada salarn sallyor, damlalar kvlcm gibi evresine salyordu ya da ellerini kavuturuyor, dolgun beyaz kollarndan su, bir deniz sedefine akar gibi akyordu. Sonra yine ellerini ayryor, salan damlalarn topraa dedii yerlerde yeni buharlar ykseliyor, hi grlmemi, taze ieklerin eit eit renkleri imenlerin arasnda parlyordu.Gl dndkleri vakit Maren, yaan yamurdan ancak grlebilen, geni su yzeyine bir kez daha dnp bakt; sabahleyin ayaklar slanmadan gln dibinden getiini dnnce hemen hemen korkudan titredi. Andreesini brakt yere birazdan yaklamalar gerekiyordu. Gerekten de, orada, byk aalarn altnda gen kyl, koluna dayanm yatyor, uyur gibi grnyordu. Maren, gzel Trude'ye bakp da onun, glmseyen krmz azyla, yannda, imenlerin stnde gururlu gururlu yrdn grnce, kendisini kyl giysileri iinde o kadar kaba, o kadar irkin duyumsad ki: "Ah! Bu iyi olmayacak; onun Andrees'i grmesine hi gerek yok!" diye dnd. Yksek sesle de dedi ki; "Beni geirdiinize teekkr ederim, Bayan Trude; artk yolumu kendim bulurum!""Ama daha senin sevgilini greceim!""Yorulmayn, Bayan Trude; o da tpk teki delikanllar gibi bir gen; hem de ancak bir ky kzna layk olabilir."Trude, gen kza keskin gzlerle bakt. "Gzelsin, kk deli" dedi; sonra kza gzda verircesine parman kaldrd: "Sen kynde de en gzel kzsn!"irin kzn yzne kan kt, gzleri yaard. Fakat Trude yine glmsyordu. "yleyse dikkat et!" dedi. Btn kaynaklar yeniden fkrd iin ksa bir yoldan gidebilirsin. Aada, stl setin hemen solunda bir kayk vardr. Bu kaya gvenle binin; sizi kynze abuk ve gvenli bir biimde gtrr! imdi de hoa kal!" Bu szleri syledikten sonra kolunu gen kzn boynuna dolayp onu pt. "Oh! Byle bir insan az ne kadar taze, ne kadar tatl oluyor!" dedi.Sonra dnerek, den damlalar altnda imenlerin stnde gitti. Bu arada ark sylemeye balamt; sesi tatl ve tekdze geliyordu; gzel hayal, aalarn arasnda kaybolduu vakit gen kz, uzaklardan daha hl arky m iittiini, yoksa bunun yalnzca yaan yamurun hrts m olduunu ayrt edemiyordu.Gen kz biraz sonra durdu; sonra sanki birdenbire duyduu bir zleyile kollarn uzatt. "Hoa kal, gzel, sevgili Yamur Perisi Trude, hoa kal!" diye bard. Fakat hibir yant gelmedi; yalnzca yamurun yere yaarken hrdadn imdi iyice fark ediyordu.Sonra bahenin kapsna doru yrynce, gen kyly ayaa kalkm, aalarn altnda duruyor grd. Biraz daha yaklatnda, "Byle neye bakyorsun?" diye sordu."Hay Allah, Maren! O enfes kadn da kimdi?"Gen kz delikanly kolundan yakalayp sert bir ekile sarsarak dndrd. "Byle gzlerini dikip bakma!" dedi. "O, sana gre deil; Yamur Perisi Trude'ydi o!"Andrees glyordu. "Pekl, Maren," diye yant verdi. "Onu gerekten uyandrdn buradan fark edebildim; nk, bana kalrsa, yamur hibir zaman ortal bu kadar fazla slatmamtr; byle bir yeermeyi de btn mrmce grm deilim! Ama imdi gel! Eve gidelim; baban da bize verdii sz yerine getirsin!"Stl setin altnda kay bulup bindiler. Geni ovann her yann sular basmt. Suyun stnde ve havada her trden ku vard; narin deniz krlanglar bararak zerlerinden geiyor, kanatlarnn ularn suya daldryorlard; martlar da ilerleyen kayklarnn yannda alml bir biimde yzyorlard; arada srada nnden getikleri yeil adacklarda boyunlar altn gibi sar tyl yaban horozlarnn dvtkleri grlyordu.Bylece suyun stnde hzla kayp gidiyorlard. Yamur hl hafif hafif, ama kesilmeksizin yayordu. O ara su daralmt; birazdan ancak orta derecede geni bir dereye dnt.Andrees, eli gzlerinin stnde olduu halde bir sre uzaklara bakmt. "Bak, Maren!" diye bard; "bu benim avdar tarlam deil mi?""Doru, Andrees; ne gzel yemyeil olmu! Ama zerinde gittiimiz derenin, kymzn deresi olduunu gryor musun?""Sahi, Maren; ama oras da ne? Her yan su basknna uram!"Maren: "Ah, Tanrm!" diye bard; "Bunlar babamn ayrlar! u gzel otlara bak. Hepsi suda yzyor." Andrees, gen kzn elini skt. "Zarar yok, Maren!" dedi; "Sanrm zararmz o kadar ok deil, benim tarlalarm da o oranda iyi rn verecek."Kayk kyn ayrna yanat. Kyya kp hemen el ele yoldan aaya doru gittiler. Her yandan onlara glmseyerek selam veriyorlard; herhalde Stine Anne, onlar yokken biraz gevezelik etmi olmalyd.Yamur damlalarnn altnda sokakta koan ocuklar: "Yamur yayor!" diye baryorlard. Ak penceresinden keyifli keyifli bakan ve her iki gencin elini kuvvetle skan Schulze Aabey "Yamur yayor!" diyordu. Yine lle tandan ubuuyla grkemli evinin araba kapsnda duran Wiesenbauer de: "Evet, evet, yamur yayor!" dedi. "Sen beni bu sabah iyice aldattn, Maren! Fakat imdi ikiniz de ieriye gelin! Schulze Aabey'in dedii gibi Andrees her bakmdan iyi bir delikanldr; onun rn, kuru otu da iyi olacak; byle yl st ste yamur yaarsa, tepelerle ovalarn birlemesi hi de kt olmayacak. Onun iin karya, Stine Anne'ye gidin; ii hemen yoluna koyalm!"O zamandan bu yana birka hafta gemiti. Yamur oktan kesilmi, ar ykl son hasat arabalar, elenkler ve rzgrda uuan kordelalarla ambarlara girmiti; gnein gzel nda byk bir gelin alay kiliseye doru gidiyordu. Gelinle gvey, Maren ve Andrees'ti; bunlarn arkasndan Stine Anne ile Wiesenbauer el ele yryorlard. Onlar karlamak iin yal kantor org alyordu; koroyu iitecek kadar kilise kapsna yaklatklar zaman, mavi gkte beyaz, kk bir bulut birdenbire zerlerinde belirdi; gelinin tacna birka hafif yamur damlas dt. Kilisenin avlusunda bulunanlar: "Uurdur, uurdur!" diye baryorlard. Gelinle gvey: "Yamur Perisi Trude geti!" diye fsldaarak birbirlerinin ellerini sktlar.Sonra alay kiliseye girdi; gne yine grnd; org susmutu; papaz, grevini yerine getiriyordu.

BULEMANN'IN EV

Kuzey Almanya'nn bir ky kentinde "Dsterstrasse" denen sokakta eski, ykk bir ev vardr. Bu ev dar olmakla birlikte katldr. Evin ortasndaki duvar yerden hemen hemen atnn tepesine kadar cumba biiminde kntldr; her katta bu kntnn nnde ve yanlarnda pencereler vardr; aydnlk gecelerde ay oradan n salabilir.Anmsanamayacak kadar eski zamanlardan bu yana bu eve kimse girmemi ve bu evden kimse kamamtr; sokak kapsndaki ar pirin tokmak, pastan hemen hemen kararmtr; merdiven talarnn yarklar arasnda her yl otlar biter. Bir yabanc: "Bu ev ne evidir?" diye soracak olursa, kesinlikle "Bulemann'n evi" yantn alr; ama sorgusunu srdrp: "inde kim oturuyor?" derse o zaman yine kesinlikle kendisine: "iinde kimse oturmaz" diye yant verirler. Sokaklarda ocuklar, beik banda stnineler u arky sylerler:

Bulemann'n evinde,Bulemann'n evinde,Sanlar penceredenBakarlar biz geerken.Gerekten de gece elentilerinden dnte oradan geen zevk dknleri karanlk pencerelerin arkasnda saysz sann ince seslerine benzeyen barmalar iittiklerini syler. Hatta sesin bo odalarda nasl yanklandn duymak iin, gzpeklik edip kapnn tokman vuran birisi, ieride, merdivenlerden byk hayvanlarn atladn iyice iittiini ileri srmektedir. Bunu anlatrken: "Belediye pazarndaki sirkte gsterilen byk yrtc hayvanlarn atlaylarna benzer sesler duydum" diye eklemeyi unutmaz.Kardaki ev bir kat daha alaktr; onun iin, geceleyin ayn , dorudan doruya eski evin st pencerelerine vurabilmektedir. Bekinin de byle bir geceyle ilgili anlataca bir ey vardr. Ancak o, yalnzca yuvarlak cumba pencerelerinin arkasnda renkli takkesiyle yal, ksa boylu bir insan hayali grdn sylemektedir. Buna karlk komular, bekinin o gece herhalde yine sarho olduu kansndadrlar; onlar, imdiye kadar kar evin pencerelerinde insana benzer hibir ey grmediklerini sylerler.Kentin uzak bir mahallesinde oturan ve yllarca nce Azize Magdalena Kilisesi'nde orgcu olan yal bir adam da bu konuda en ok bilgiyi verebilir gibi gzkmektedir. Bir kez kendisine bunu sorduklar zaman demitir ki: "ocukluumda o evde yal bir kadnla yalnz bana oturan sska adam hl iyice anmsarm. Bu adam, koltukuluk yapan babamla, birka yl sk sk alveri etmitir; o zamanlar birka kez ben de i iin onun evine gnderildim. Oraya isteyerek gitmediimi ve her zaman trl kaamaklar aradm da hl anmsarm. nk nc kattaki Bay Bulemann'n odasna gitmek iin dar, karanlk merdivenleri kmaktan gndz bile korkardm. Halk arasnda ona "tutsak taciri" derlerdi; bu ad bile bende korku uyandrrd; stelik onun hakknda insana rknt veren trl sylentiler dolard. Babasnn lmnden sonra, eski eve yerlemeden nce yllarca superkargo (*) olarak Bat Hindistan seferlerine katlmt. Orada zenci bir kadnla evlendii sylenirdi; ama memlekete dnd zaman, gnn birinde o kadnn da birka kara ocukla birlikte gelmesi bo yere beklenmiti. Ksa bir sre sonra, bu adamn dnte bir tutsak gemisine raslayarak geminin kaptanna kendi etinden ve kanndan olan ocuklarn anneleriyle birlikte birka altna satt sylendi." Yal adam, unu da eklemeyi gerekli grd: "Bu sylentilerden hangilerinin doru olduunu syleyemem; nk bir lye kar daha ok konumak istemem; ama kesin olan bir ey varsa, o da Bulemann'n, insanlardan holanmayan, cimri, bir ei daha bulunmayan bir adam olduuydu; gzleri de kt iler grm gibi bakard. Yardm isteyen, ykma uram hi kimse onun eiinden adm atamazd; oraya gittiim zamanlar, kap hep ierden demir bir zincirle kapal olurdu. Ar tokma defalarca vurmak zorunda kalr, evin efendisinin en yukardaki merdivenden fkeyle aaya seslendiini iitirdim: "Bayan Anken! Bayan Anken! Sar mdr, nedir? Kapnn alndn duymuyor mu?" Evin arka tarafndan ta demeli odayla geenekten yal kadnn srten ayaklarnn sesi hemen duyulurdu. Ama kadncaz, kapy amadan nce kesik kesik ksrerek sorard: "Kim o?" Ancak "Leberecht!" diye yant verdiim zaman ierideki zincir engelinden karlrd. Ben bir kez saym olduum gibi, yetmi yedi basamak merdiveni ivedi ivedi kncaya kadar Bay Bulemann, odasnn nndeki kk, d sofada beklemeyi alkanlk edinmiti; beni hibir zaman odaya sokmad. Bir eliyle arkadan oda kapsnn mandaln tutarak sar iekli gecelii, sivri ulu takkesiyle nmde nasl durduunu hl grrm. Ben, bana verilen grevi yerine getirirken, o beni keskin, yuvarlak gzleriyle szer, sonra serte hemen bandan savard. O zamanlar dikkatimi en ok iki iri kedi ekerdi; birisi sar, teki kara olan bu kediler adamn arkasndan birbirlerini iterek odadan kar, iri balarn onun dizlerine srerlerdi. Birka yl sonra, babamla alverii kesti; ben de bir daha oraya gitmedim. Btn bunlar olal yetmi yldan fazla bir zaman geti; Bay Bulemann, kimsenin dnmedii yere oktan gtrlm olmal." Yal adam bunu sylerken yanlyordu. Bay Bulemann'n bir yere gtrld yoktu; o hl orada yaamaktayd.Bu olay yle olmutur:Bulemann evin son sahibiydi; kendisinden nce, daha peruka takld zamanlarda, o evde rehinle bor para veren yal, kamburu km bir adamcaz otururdu. Ticaretini elli yl geen bir zamandan bu yana iyice yoluna koymu olduundan ve karsnn lmnden sonra evini yneten kadnla birlikte bir hayli hasise yaadndan, sonunda zengin bir adam olmutu. Ama bu zenginlik daha ok deerli eyadan, tabak, anaktan ve garip koltuku eyasndan ibaretti; btn bunlar, yllarca tutu olarak savurganlardan ya da skntya urayan insanlardan alm ve tutularn karlnda verilen bor para geri getirilmedii iin hepsi kendisinde kalmt. Bu tutularn yasaya gre mahkemeler araclyla yaplmas gereken satnda parann fazlasn sahiplerine vermek zorunda kalacandan, onlar byk ceviz dolaplarda biriktirmeyi yelerdi. Bu nedenle yava yava birinci ve sonunda da ikinci katn odalar dolaplarla dolmutu. ou kez geceleyin Bayan Anken evin arka tarafndaki kk odasnda horuldarken ve ar zincir, evin kapsna taklyken, sessiz admlarla merdivenleri inip kard. Yukardan aaya ilikli, maviye alan gri paltosunun iinde, bir elinde lamba, tekinde anahtar destesi, kh birinci kh ikinci kattaki oda kaplarn, dolap kapaklarn aar, burada altn bir alar saati, orada mineli bir burunotu kutusunu sakl bulunduu keden alr ve bunlarn ka yldr elinde olduunu, ilk sahiplerinin ne dereceye kadar yalandklarn, ortadan yitip yitmediklerini ya da ellerinde paralaryla bir daha gelip tutular geri isteyip istemeyeceklerini iinden kendi kendine hesaplard.Tutu karlnda bor para veren bu adam, sonunda iyiden iyiye yalannca hazinelerinden ayrlarak lm, dolu dolaplarla birlikte evini, yaamnda bunlardan tmyle uzak tuttuu tek oluna brakmak zorunda kalmt.Bu oul, kk Leberecht'in o kadar ok korktuu Superkargo idi; tam o srada denizar bir seferden yurduna dnmt. Babas gmldkten sonra, nceki ilerini brakarak eski cumbal evin nc katndaki odasna yerleti; orada artk, maviye alan gri paltosunun iinde kamburu km adamcazn yerine, sar iekli gecelii, renkli, ucu sivri takkesiyle uzun, zayf vcutlu bir insan bir aa bir yukar dolayor, bazen de lnn kk masasnn banda oturarak hesap yapyordu. Yal tutucunun ynlar halinde birikmi deerli eyadan duyduu zevk, Bay Bulemann'a gememiti. Kaplar srgleyip byk ceviz dolaplarn iindekileri inceledikten sonra, hl bakalarnn mal olan bu eyalarn gizlice satlabilip satlamayacan kendi kendine dnd. Yalnzca, kendisine kalan defterlerden anlaldna gre, bunlarn bedelleri iinden onun ok az bir ey almaya hakk vard. Ama Bay Bulemann, karar veremeyen adamlardan olmad iin birka gn iinde, kentin d mahallelerinden birinde oturan bir eskiciyle anlam, son yllardan kalma birka tutu alkonduktan sonra byk ceviz dolaplarn iindeki trl eya gizlice ve saknmayla halis gm paralara evrilmiti. Bu, kk Leberecht'in eve geldii zamanlara raslar. Bay Bulemann sattan elde edilen paray, byk demir sandklara koyarak bunlar yatak odasnda yan yana dizdirirdi; nk iyeliinin yasal olmamas dolaysyla, bu paralar ipotekle vermeye ya da baka biimde bir kamu kurumuna yatrmaya cesaret edemiyordu. Btn eya satlnca, mrnn ne kadar srebileceini ve bu sre iinde akla gelebilecek btn giderleri hesaplamaya koyuldu. Yaklak doksan yl yaayaca kestirimiyle, paray birer haftalk ayr kk paketlere bld; akla gelmeyen harcamalar iin de her aya kk bir paket daha ekledi. Bu para, yandaki oturma odasnda duran ayr bir sanda kondu; babasndan kalan yal hizmeti Bayan Anken, her cumartesi sabah yeni bir paket almak ve bir nceki paketin nerelere harcand hakknda hesap vermek iin grnrd.Yukarda anlatld gibi Bay Bulemann karsn ve ocuklarn birlikte getirmemiti; buna karlk yal tutucunun gmldnn ertesi gn biri sar teki kara, ok iri iki kedi, bir tayfa tarafndan skca balanm bir torba iinde gemiden eve getirilmiti. Bu hayvanlar, biraz sonra efendilerinin biricik arkadalar oldu. Bayan Anken'in iten bir fkeyle her gn hazrlad zel yemekleri leyin yerlerdi. Yemekten sonra, Bay Bulemann ksa sren le uykucuunu uyurken, onlar tok karnla efendilerinin yannda kanepede oturur, dillerini darya sarktarak yeil gzleriyle uykulu uykulu adamcaza bakarlard. Evin alt odalarnda kendilerine hep yal kadnn gizli bir tekmesine mal olan san avna ktklar zaman, yakaladklar sanlar azlarnda srkleyerek ilk nce kesinlikle efendilerine getirirler, kanepenin altna saklanp avlarn yemeden nce ona gsterirlerdi. Bay Bulemann gece olup da renkli sivri takkesini bir beyaz takkeyle deitirince, her iki kedisiyle birlikte bitiik kk odadaki perdeli byk yatana gider, orada ayak ucunda kvrlan hayvanlarn tekdze horultusunu dinleye dinleye uykuya dalard. Bu sessiz dingin yaam ara sra bozulmam da deildi. lk yllarda, satlan tutularn tek tk sahipleri gelmi, aldklar az miktardaki paray geri vererek deerli eyalarn almak istemilerdi. Bay Bulemann da, yaptklarn ortaya kartabilecek davalardan korktuu iin, byk sandklarna bavurup az ok dence vererek ilgililerin susmasn salamt. Bu olaylar, onu insanlara daha ok dman etmi, daha fkeli bir hale getirmiti. Yal koltukuyla yaplan alveri oktan kesilmiti; nceleri ka kez dnd bir sorunu zmeye, gvenilir bir piyangodan gelebilecek kazanc hesaplamaya uraarak cumbal odacnda kendi kendine otururdu. Byle bir piyangoyla gnn birinde servetini llemez derecede artrmay dnrd. Her iki iri kedi, Graps'la Schnores de imdi onun hrnlndan neler ekiyordu. Onlar bir ara uzun parmaklaryla okayacak olsa bile, bir sre sonra zavalllar, rnein cetvellerdeki hesap tutmad takdirde zerlerine kumluun ya da kt makasnn atlmasn bekleyebilirlerdi; o zaman bararak topallaya topallaya bir keye kaarlard.Bay Bulemann'n bir akrabas vard; bu annesinin ilk evliliinden olma bir kzd. Daha annesi ld zaman, ondan kalan mirastan kzn pay kendisine verilmiti; bu nedenle Bay Bulemann'a geen servet zerinde onun hibir ey ileri srmeye hakk yoktu. Bu vey karde, kentin d mahallelerinden birinde ok skntl koullar altnda yaamasna karn Bulemann onunla hi ilgilenmezdi: nk gereksinimli akrabasyla iliki kurmay, teki insanlarla iliki kurmaktan daha da az severdi. Yalnzca bir kez kadncaz, kocasnn lmnden ksa bir sre sonra, ya ilerlemi olduu halde, hastalkl bir ocuk dourduunda, yardm istemek iin ona gelmiti. Kadn ieriye alan Bayan Anken, aadaki merdivende kulak kabartarak oturmu, biraz sonra da yukardan efendisinin keskin sesini iitmiti: Sonunda kap hzla alm, kadn alaya alaya merdivenlerden aaya inmiti. Daha o akam Bayan Anken, bundan sonra Christine bir daha gelecek olursa evin kapsndan zinciri kartmamas iin kesin buyruk almt.Yal kadn, efendisinin engel burnundan ve keskin, bayku gzlerinden gittike daha da ok korkar duruma gelmiti. Bay Bulemann yukarda merdiven trabzanndan ona seslenince ya da gemide alk olduu gibi parmaklarnn yardmyla yalnzca keskin bir slk alnca kadncaz hangi kede oturursa otursun hemen yerinden kalkar, kendi kendine svp homurdanarak srtne srtne, inleye inleye dar merdivenlerden yukar kard.Ancak Bay Bulemann'n nc katta yapt gibi, Bayan Anken de pek yasal bir biimde elde edilmemi servetlerini alt kattaki odalarda biriktiriyordu. Kadncaz Bulemann'la yaantlarnn daha ilk ylnda bir tr ocuka korkuya kaplmt: Efendisi gnn birinde evin harcamalarn grmeyi zerine alabilirdi; o zaman kendisi, onun cimrilii yznden, yallk gnlerinde gereksinim iinde kalacakt. Bunu nlemek amacyla, budayn fiyat artt diye ona yalan sylemi, bir sre sonra da, ekmek alabilmek iin, verilen parann bu art karlayabilecek kadar artrlmasn efendisinden istemiti. Tam o ara mrnn hesabna balam olan Superkargo, homurdana homurdana ktlarn yrtm, hesabn yeni batan yaparak haftalk taynlara istenen paray eklemiti. Bayan Anken de amacna eritikten sonra, vicdann rahat ettirmek iin, fazla ald ilinleri deil, yalnzca bu paralarla satn ald francalalar aryor, Bay Bulemann aadaki odalara hi girmedii iin, bunlar, yava yava, deerli eyalarndan boalan byk ceviz dolaplara dolduruyordu.Bylece on yl kadar gemi olmalyd. Bay Bulemann gittike daha kuruyor, salar daha ok krlayordu; sar iekli gecelii de gittike ypranyordu. Bu arada, ou kez gnler geer, konumak iin azn bile amazd. nk iki kedisinden ve yal, yar ocuklam hizmetisinden baka hibir yaratk grmyordu. Yalnzca ara sra, komu ocuklarnn aada, evinin nndeki mola talar zerinde oynadklarn iittiinde, ban pencereden biraz kartr, keskin sesiyle kmaz sokaa doru sverek haykrrd. Bunun zerine ocuklar: "Tutsak taciri, tutsak taciri!" diye barp dalrlard. Bay Buleman daha fkeli bir halde svgler ve ilenler yadrr, sonunda hmla pencereyi kapayarak fkesini ierde Graps'la Schnores'ten karrd. Bayan Anken, komularla her trl ilikiyi nlemek iin uzun zamandan beri alverilerini sapa sokaklarda yapmak zorunda kalyordu. Yine de ancak karanlk basnca sokaa kabiliyor, sonra da, arkadan evin kapsn kilitlemek zorunda braklyordu.Noel yortusundan sekiz gn kadar nceydi; yine bir akam yal kadn byle bir amala evden ayrlmt. Baka zamanlar hep zen gstermi olmasna karn, bu kez unutkanl tutmu olmalyd. nk Bay Bulemann kibritle amdann tam yakt srada, darda, basamaklarda grlt olduunu ararak iitti. In nnde tutarak sofaya knca, vey kz kardeinin solgun bir ocukla birlikte karsnda durduunu grd.Onlara bir an aknlk iinde, fkeli fkeli baktktan sonra: "Eve nasl girdiniz?" diye kt.Kadn ekingen bir tavrla: "Aada kap akt" dedi. Bulemann, dileri arasndan hizmetisine bir svg savurdu. Sonra: "Ne istiyorsun?" diye sordu.Kadn: "Bu kadar sert olma, kardeim" diye yalvard; "yoksa sana sz sylemeye cesaret edemiyorum.""Benimle konuacak neyin olabilir? Sen payn aldn; birbirimizle iimiz kalmad."Kadn, susarak onun nnde duruyor, bo yere uygun bir sz aryordu. eride oda kapsnn habire trmaland iitiliyordu. Bay Bulemann geriye dnerek kapy at zaman, iki iri kedi sofaya doru atlayarak solgun ocuun evresinde dnp mrldana mrldana ona srtndler; onlardan korkan ocuk, duvara doru geri ekiliyordu. Efendileri, hl nnde sesini kartmadan duran kadn sabrszlkla szyordu. "E!.. daha ne kadar bekleyeceksin?" diye sordu.Kadn sonunda sze balad: "Senden bir ey rica etmek istiyordum, Daniel. Baban, lmnden birka yl nce, ok skntda olduum bir zamanda, benden tutu olarak kk bir gm kupa almt."Bay Bulemann: "Babam senden mi almt?" diye sordu."Evet Daniel, baban, ikimizin annesinin kocas. te tutu makbuzu; bunun iin bana pek de bir ey vermedi."Kz kardeinin bo ellerini hzl bir bakla gzden geiren Bay Bulemann: "Sonra?" dedi.Kadn, ekine ekine konumay srdrd: "Geenlerde bir d grdm; hasta ocuumla birlikte kilise mezarlna gitmitim. Annemizin mezarna geldiimiz zaman, o, alm beyaz gllerle dolu kk bir aacn altnda, mezar tanda oturuyordu. Bir zamanlar, daha ben ocukken, bana armaan etmi olduu o kk kupa elindeydi; biz biraz daha yaklanca kupay dudaklarna gtrd, ocua glmseyerek iaret ederken de, "salna!" dedi, bunu iyice iittim. Bu, annemizin salndaki yumuak sesiydi, Daniel; bu d gece arka arkaya grdm."Bay Bulemann: "Bundan ne kar?" diye sordu."Kupay bana geri ver, kardeim! Noel yortusu yaklat; onu, hasta ocuumun bo Noel tabana koy!"Kuru adam, sar iekli geceliinin iinde kprdamadan kadnn nnde duruyor, onu keskin yuvarlak gzleriyle szyordu. "Para yannda m?" diye sordu. "Dlerle tutular kurtarlamaz."Kadn: "Ah, Daniel!" diye bard; annemize inan! ocuum kk kupadan ierse iyi olacak. Ac biraz; ne de olsa o da senin kanndandr!"Ellerini adama doru uzatmt; ama o, bir adm geri ekildi. "Benden uzak dur" dedi. Sonra kedilerine seslendi: "Graps, yal hayvanm! Schnores, oulcuum!" Byk sar kedi bir srayta efendisinin koluna atlayp renkli takkeyi peneleriyle trmalad; kara kedi de miyavlayarak adamn dizlerine trmanmaya alyordu.Hasta ocuk usulca yaklamt. Kadnn giysisini ekitirerek "Anne, kara ocuklarn satan hain day bu mu?" dedi.Ama ayn anda Bay Bulemann da kedileri yere frlatm, baran ocuun kolunu yakalamt. "lenli dilenci pii" diye bard; "o budalaca yky sen de mi sylyorsun?"Kadncaz: "Kardeim, kardeim!" diye haykrd. Ama ocuk oktan aadaki sahanlkta yatyordu. Annesi arkasndan atlarak onu usulca kollarna ald, sonra doruldu, ocuun kanayan ba gsnde olduu halde skt yumruunu, yukarda, trabzann nnde, mrldanan kedilerinin arasnda duran kardeine doru kaldrd: "Alak, kt adam!" diye bard. "Hayvanlarnla birlikte yok ol!"Kardei: "stediin kadar ilen; ama hemen evden defol!" diye yantlad. Sonra kadn, alayan ocukla birlikte karanlk merdivenlerden inerken, o da kedilerini arp oda kapsn arkasndan arparak kapatt. Zenginlerin ta yreklilii yznden ykselen ilenlerin, yoksullarn ilenmelerinin tehlikeli olduunu dnmyordu.Birka gn sonra, Bayan Anken, her zaman olduu gibi le yemeiyle efendisinin odasna girdi. Ama bugn ince dudaklarn her zamankinden daha fazla ksyor, kk, zayf gzleri de sevinten parlyordu. nk o akamki unutkanl yznden sineye ekmek zorunda kald sert szleri unutmamt; imdi de bunlarn karln efendisine faiziyle geri vereceini dnyordu. "Azize Magdalena'da anlarn alndn iittiniz mi?" diye sordu.Hesap cetvellerinin banda oturan Bay Bulemann ksaca: "Hayr!" dedi. Yal kadn sorgusunu srdrd."anlarn niin alndn biliyor musunuz?""Aptal geveze! Ben anlar dinlemem.""Ama bunlar sizin yeeniniz iindi!"Bay Bulemann kalemi elinden brakt. "Ne samalyorsun, koca moruk?""Kk Christoph'u biraz nce gmdklerini sylyorum."Bay Bulemann yine yazmay srdryordu. "Bunu bana ne diye anlatyorsun? Olan beni ne ilgilendirir?""Yok, aklma geldi de... Kentte olup bitenler anlatlmaz m ya!"Ancak o gittii zaman Bay Bulemann, kalemi yeniden elinden brakt, elleri arkasnda, odasnda uzun sre bir aa, bir yukar dolat. Aada, kmaz sokakta bir grlt olsa, ocua yaplan kt davrantan dolay kendisini mahkemeye aracak olan arcnn imdiden gelmesini bekliyormu gibi hemen pencereye gidiyordu. Getirilen yemekten miyavlayarak payn isteyen kara Graps, bir tekme yedi, bara bara keye kat. Ama alktan m, yoksa hayvann her zaman o kadar uysal olan doas birdenbire deitii iin mi, efendisine dnd, fkeli fkeli homurdanarak onun stne doru yrd. Bay Bulemann hayvana ikinci bir tekme daha att. "Ziftlenin; beni beklemenize gerek yok" dedi.Her iki kedi, adamn onlar iin yere koyduu dolu taban yanna bir srayta gelmiti.Ancak sonra garip bir ey oldu. lk nce yemeini bitiren sar Schnores, imdi odann ortasna gelmi, gerinip kamburunu kartmt. Bay Bulemann birdenbire nnde durdu; sonra hayvann evresinde dolat, onu her ynden seyretti. Kedinin ban hafife kayarak: "Schnores, yal apkn, bu da ne?" dedi. "Yallk gnlerinde daha da bydn!" O anda, teki kedi de oraya atlamt. Parlak tylerini kabartt, sonra kara ayaklar zerinde dikildi. Bay Bulemann, renkli takkesini alnndan yukarya itti. "O da" diye mrldand. "Tuhaf, herhalde trlerinden olmal."Bu arada ortalk kararmt; kimse gelip onu rahatsz etmedii iin, masann stnde duran tabaklarnn bana geti. Hatta sonunda, yanndaki kanepede oturan iri kedilerini keyifli keyifli seyretmeye balad. Onlara bayla iaret ederek: "Benim heybetli delikanllarm!" dedi. "Artk aadaki kadn, herhalde farelerinizi zehirlemiyor!" Ancak akam bitiik yatak odasna gittii zaman, onlar her zamanki gibi ieriye almad. Geceleyin kedilerin ayaklaryla oda kapsn trmalayp miyavladklarn iitince, yorgann kulaklarna ekti: "stediiniz kadar miyavlayn, penelerinizi grdm" dedi.Sonra ertesi gn oldu; bir gn nceki olay leyin aynen yinelendi. Kediler tabaklar boalnca, ar bir srayla odann ortasna atlayarak gerindiler; yine hesap cetvellerinin bana oturmu olan Bay Bulemann, onlara bir gz atar atmaz, dner sandalyesini dehetle geriye itti ve boynunu uzatarak ayakta duralad. Graps'la Schnores, kendilerine kt bir ey yaplyormu gibi hafif hafif barp titreyerek, kuyruklar kvrk, tyleri kabarm orada duruyorlard; Bulemann belli bir biimde grd: Onlar geniliyor, gittike byyor, byyorlard.Elleri masaya sarlm, bir an daha yle durdu; sonra birdenbire yryerek hayvanlarn nnden geti, oda kapsn ardna kadar at. "Bayan Anken, Bayan Anken!" diye bard. Kadn, hemen iitir gibi grnmediinden, Bulemann parmaklarnn arasndan bir slk ttrd; az sonra yal kadn ayaklarn srye srye evin arka tarafndan kt, soluk solua birbiri arkasndan merdivenleri trmand.Kadn ieriye girince Bulemann: "u kedilere bir baksana!" dedi. "Onlar her zaman grp duruyorum, Bay Bulemann.""Onlarda hibir ey fark etmiyor musun?"Kadn krptrd zayf gzleriyle evresine bakarak: "Bilmediim hibir eyi fark etmiyorum, Bay Bulemann!" diye yant verdi."Bunlar ne biim hayvan? Bunlar artk kedi deil!" Yal kadn kolundan yakalayp duvara doru srd. "Kzl gzl cad!" diye bard; "Kedilerime ne yaptn itiraf et!"Kadn, kemikli ellerini kavuturmutu; anlalmaz dualar mrldanmaya balad.Korkun kedilerse, sadan soldan efendilerinin omuzlarna atladlar; sivri dilleriyle onun yzn yalyorlard. Bunun zerine adam, yal kadn brakmak zorunda kald.Kadncaz durmadan mrldanp kesik kesik ksrerek odadan kt, merdivenlerden aa kaya kaya indi. akn gibiydi; efendisinden mi, yoksa iri kedilerden mi olduunu kendisi de bilmeden korkuyordu. Bylece, arka taraftaki odasna geldi. Titrek ellerle yatandan ii para dolu yn bir orap kartt; sonra bir sandktan bir miktar eski giysi ve paavra ald, servetini bunlarla sard; bylece byk bir boha olutu. Gitmek, her ne pahasna olursa olsun gitmek istiyordu; efendisinin, kentin d mahallelerinden birindeki yoksul kardeini dnyordu; o kendisine kar hep dosta davranmt; ona gitmek istiyordu. Geri bu, birok kmaz sokaktan, karanlk uurumlar ve dereler zerindeki birok dar ve uzun kprden geen uzun bir yoldu; darda da k akamnn alacakaranl balamt. Buna karn bir g kendisini dar ekiyordu. Byk ceviz dolaplarda ocuka bir zenle biriktirdii binlerce francalasn aklna bile getirmeden, ar bohas srtnda, evden kt. Byk, trtll anahtarlarla ar mee kapy zenle kilitleyip anahtar deri antasna koydu; sonra, soluk solua karanlk kente dald.Bayan Anken bir daha dnmemi, Bulemann'n evinin kaps da bir daha almamtr.Fakat kadnn gittii gn, Noel'de ev ev dolaarak Noel Baba'nn yama roln oynayan gen bir serseri, kaba tyl postu srtnda, Kreszentius Kprs'nden geerken, yal bir kadn adamakll korkuttuunu, o kadar ki, kadnn karanlk suya bohasyla birlikte lgn gibi atldn glerek arkadalarna anlatyordu. Bekiler ertesi gn erkenden, kentin en d mahallesinde, byk bir bohaya bal yal bir kadnn cesedini sudan karmlard; kimsenin tanmad bu ceset, biraz sonra oradaki kilise mezarlnn yoksullar blmne sradan bir tabut iinde gmlmt.Noel gecesinin sabahyd. Bay Bulemann kt bir gece geirmiti; odasnn kapsn kedilerin trmalamas ve kapy amaya uramalar, bu kez onu, hi rahat brakmamt; ancak tan atarken uzun, ar bir uykuya dalabilmiti. Sonunda sivri ulu takkesiyle ban oturma odasna sokunca, her iki kedinin yksek sesle mrldayarak telal admlarla birbirlerinin evresinde dolatn grd. Vakit leyi gemiti; duvar saati biri gsteriyordu. "Hayvanlar ackm olmal" diye mrldand. Sonra sofaya bakan kapy ap yal kadna slk ald. Ancak ayn zamanda kediler birbirlerini iterek dar frladlar, merdivenden aaya kotular; biraz sonra Bulemann, mutfakta atlamalar ve tabak anak grltleri iitti. Herhalde kediler, Bayan Anken'in bir gn sonraki yemekleri koymay alkanlk edindii dolaba sramlard.Bay Bulemann yukardaki merdivende durmu bara bara yal kadn azarlayarak aryordu; ama ona yalnzca sessizlik yant veriyor ya da aadan, eski evin kelerinden zayf bir yansma geliyordu. iekli entarisinin eteklerini toplayarak kendisi aaya inmek istedi; tam o srada, aadaki basamaklarda bir grlt oldu ve her iki kedi koarak yeniden yukarya kt. Ancak bunlar artk kedi deil, iki korkun, adsz yrtc hayvand. Adamn karsna getiler, iin iin parlayan gzleriyle ona bakp bouk bouk uludular. nlerinden gemek istedi; ama entarisinden bir para kopartan bir pene darbesi, onu geriye dndrd. Odaya kotu; sokaktaki insanlar armak iin bir pencere amak istiyordu; ancak kediler arkasndan ieriye atlarak onun nne getiler. Kuyruklar kalkk, fkeyle mrldayarak pencerelerin nnde bir aa bir yukar dolayorlard. Bay Bulemann, sofaya koup arkasndan oda kapsn kapad; ama kediler peneleriyle kapnn mandaln am, merdivende onun nne kmlard. Yeniden odaya kat, kediler de yeniden oraya geldiler.Gn sona ermiti; karanlk btn kelere kyordu. Bulemann, aadan, kmaz sokan derinliklerinden bir ark duydu; kz ve erkek ocuklar ev ev dolayor, Noel arklar sylyorlard. Her kapya uruyorlard; ayakta dinledi. Kapsna kimse gelmiyor muydu? Fakat o, pekl biliyordu: Hepsini kendisi kovmutu; evinin kilitli kapsn kimse almyor, kimse kapy sarsmyordu. Evin nnden geip gittiler; yava yava kmaz sokak sessizleti, bir lm sessizlii evreyi kaplad. Bulemann, yeniden kamaya alt; zor kullanmak istiyordu, hayvanlarla dverek, her yan kan iinde kalncaya kadar yzn, ellerini yrttrd. Sonra yeniden hileye bavurdu; onlar eskiden severken kulland gzel adlaryla ard, tylerini okad, hatta byk, beyaz dili yass balarn kamaya bile cesaret etti. Onlar da kendilerini Bulemann'n nnde yere attlar, ayaklarnn dibinde mrldayarak yuvarlandlar; ama adamcaz, tam uygun zamann geldiini sanp kapdan usulca svacak olsa, hayvanlar yerden frlyor, bouk bouk bararak nne kyorlard. Gece byle geti, gndz byle oldu; o hl ellerini ovutura ovutura, soluk solua, kr salar darmadank merdivenle odasnn pencereleri arasnda koup duruyordu.ki gn, iki gece daha geti; sonunda Bulemann, tmyle bitkin ve eli aya titrer bir durumda kendisini kanepeye att. Kediler adamn karsna oturdular, uykulu uykulu, yar kapal gzleriyle ona bakyorlard. Vcudunun almas yava yava azald, sonunda tmden durdu. Kr sakalnn sert kllar altnda donuk bir soluk yzn kaplad; bir kez daha iini ekerek kollarn uzatp uzun parmaklarn dizlerinin stnde at; sonra artk hi kmldamad.Bu arada, aadaki kimsesiz odalar da sakin kalmamt. Evin arka blmndeki dar avluya alan kapnn durmadan kemirildii ve yendii iitiliyordu. Sonunda eikte bir delik oluarak gittike byd; aradan kl renkli bir san ba kt; sonra bir daha grnd; az sonra btn bir san srs, geenekle merdivenden kayarcasna geerek birinci kata kyordu. Buradaki oda kapsnda alma yeniden balad; bu kap da kemirile kemirile delinince, sra Bayan Anken'den kalma hazinelerin toplu olarak bulunduu byk dolaplara geldi. O zaman, masallardaki bolluk lkelerinde olduu gibi bir yaam balad; oradan gemek isteyenin, nne kanlar yiyerek kendisine yol amas gerekiyordu. Bu zararl hayvanlar karnlarn doyuruyorlard; artk yemeyi srdrmek istemeyenler de, kuyruklarn kvrp, yenmekten oyulan francalalarn iinde uykuya dalyorlard. Gece dar kyor, yerlerde kayarcasna yryorlard; ya da kk ayaklarn yalayarak pencerenin nnde oturuyor, ay grnd zaman kk, parlak gzleriyle soka seyrediyorlard.Ancak bu rahat ve mutlu yaam, ksa srede sona erdi. Yukarda Bay Bulemann'n gzlerini kapadnn nc gecesi, darda, merdiven basamaklarnda grltler oldu. ri kediler sraya sraya aa indiler, penelerinin bir vuruuyla oda kapsn aarak avlanmaya baladlar. te o zaman sanlar iin byk zevk ve sefa sona erdi. Yal sanlar ince sesleriyle barp slklar alarak evrede kouyorlar, aresizlikten duvarlara trmanmaya alyorlard. Hepsi bounayd; her iki yrtc hayvann ezici dileri arasnda, birbiri arkasna sesleri kesiliyordu.Sonra evre sessizleti; btn evde, efendilerinin odas nnde penelerini uzatm, byklarndaki kan yalayarak yatan iri kedilerin hafif hafif mrlayndan baka hibir ses iitilmez oldu.Aada sokak kapsndaki kilit pasland, pirin tokma yeil paslar kaplad, merdivenin talar arasnda otlar bymeye balad.Darda ise yaam, kaygszca srp gidiyordu. Yaz gelince, Azize Magdalena Kilisesi'nin mezarlnda, kk Christoph'un mezarnda iekli bir beyaz gl fidan belirdi; bir sre sonra da bunun altnda kk bir mezar ta grnd. Gl aacn ocua annesi dikmiti; mezar tan kukusuz o salayamazd. Ama Christoph'un eskiden bir dostu vard; bu, karlarndaki evde oturan bir eskicinin olu olan gen bir mzisyendi. nceleri mzisyen ieride, piyanosunun banda otururken Christoph usulca onun penceresinin altna gelirdi; sonradan, mzisyen ikindileri org alt Magdalena Kilisesi'ne bazen ocuu da birlikte gtrmt. O zaman solgun ocuk, onun ayaklarnn dibinde kk bir tabureye oturur, kulak kabartarak ban orgun srasna dayar, gne klarnn kilise pencerelerinde nasl oynatn seyrederdi. Sonra gen mzisyen, temas zerinde ilemekten coarak orgun derin, gl seslerini kubbelerde grletince ya da arada tremelolar yapp da sesler Tanr'nn ululuu nnde titrer gibi bir sel halinde akmaya baladnda, ocuun sessiz hkrklarla alad ve dostunun onu ancak glkle yattrabildii olurdu. Bir keresinde yalvararak: "Bana znt veriyor, Leberecht; bu kadar yksek sesle alma!" demiti.Orgcu da yksek sesleri hemen brakm, flajlelerle dier hafif seslere gemiti; ocuun en ok sevdii "Tanr'na sn" adl ark, sessiz kilisede tatl ve dokunakl bir biimde iitiliyordu. Hasta sesiyle yava yava o da arkya elik etmeye balad. Org susunca: "Ben de org almasn renmek istiyorum; bana retir misin, Leberecht?" dedi.Gen mzisyen elini ocuun bana koyup sar salarn okayarak yant verdi: "Sen nce iyi ol da, Christoph; ben sana seve seve retirim."Ama Christoph iyileememiti. Onun kk tabutunun arkasndan annesiyle gen orgcu yan yana gidiyordu. kisi ilk kez konutular; zavall anne, kez grd kk gm kupa dn ona anlatt.Leberecht: "Kupay ben size verebilirdim," dedi, "onu yllarca nce baka birok eyayla birlikte babam kardeinizden satn alm ve bir gn bana Noel armaan olarak vermiti..."Kadn ac ac hayfland. Tekrar tekrar: "Ah!"diye bard; "eer bilseydim ocuum kesinlikle iyi olurdu!"Gen adam bir sre onun yannda sessizce yrd. Sonunda: "Bununla birlikte kupa yine Christoph'a verilmeli" dedi.te byle oldu. Birka gn sonra kupay, bu gibi deerli eya toplayan bir meraklya iyi bir fiyatla satt; parayla da kk Christoph'un mezar tan yaptrd. zerine kupann resmi kazlm olan mermer bir levha koydurdu. Resmin altna u yaz kazlmt: "Salna!"Daha birok yl, ister mezarn st karla rtl, ister haziran gneinde gl aac gllerle kapl olsun, solgun yzl bir kadn sk sk oraya gelir, dne dne mezar tann stndeki yazy huu iinde okurdu. Sonra bir yaz, artk hi gelmez oldu; ama dnya, kaygszca seyrini srdryordu.Yalnzca bir kez, yllar getikten sonra, ok yal bir adam mezar ziyaret ederek mezar tan gzden geirdi; yalanm gl aacndan beyaz bir gl kopard. Bu adam, Azize Magdalena Kilisesi'nin emekli orgcusuydu.Ancak bu dingin ocuk mezarndan ayrlmamz gerekiyor; yknn sonunu getirmek gerekirse, kar tarafta, kentin Dstern sokandaki cumbal eve bir kez daha gz atmak zorundayz. O ev hl sessiz ve kapal duruyordu. Darda yaam durmadan akp giderken, ieride, kapal odalarda deme yarklarndan mantarlar kyor, tavanlardan allar kopup ssz gecelerde geenekte, basamaklarda korkun yanklar brakarak yere dyordu. O Noel gecesinde sokakta ark sylemi olan ocuklar, imdi yalanm olarak evlerinde oturuyorlard ya da yaamlarn bitirmiler, lmlerdi bile... imdi kmaz sokaktaki insanlar baka giysiler giyiyordu; kentin d mahallesindeki kilise mezarlnda, Bayan Anken'in adsz mezarnda duran siyah numara kaz, oktan rm gitmiti. Bir gece, ok kereler olduu gibi, komu evinin zerinden dolunay, nc katn cumba penceresine vurarak mavimtrak yla yere kk, yuvarlak camlarn biimlerini iziyordu. Oda botu; yalnzca kanepede, bzlm, bir yandaki ocuk kadar kalm kk bir insan vard; yz yal ve sakallyd; zayf burnu oransz bir biimde bykt. Kulaklarna kadar gemi bir takkesi, grndne gre boylu boslu bir adamn olduu anlalan uzun bir gecelii vard; ayaklar entarisinin iine ekilmiti.Bu adam, Bay Bulemann'd. Alk onu ldrmemiti; ama besinsizlikten vcudu kurumu ve zayflam, bylece yllar getike klm, klmt. Arada, bu geceki gibi dolunayl gecelerde uyanarak gittike azalan bir gle bekilerinden kurtulmaya almt. Bouna harcad abalardan bitkin bir halde kanepeye kt ve sonunda ayaklarn da yukarya ekip bzld zaman, stne yine ar bir uyku knce, Graps'la Schnores darya, merdivenin nne kadar gider, kuyruklaryla yeri kamlayarak Bayan Anken'den kalma hazinelerin yeni san srlerini eve ekip ekmediini dinlerlerdi.Bugn durum bakayd; kediler ne odada ne de darda, sofadaydlar. Pencereden giren ay , yerden geerek yava yava kk bedenin zerine gelince, o kprdamaya balad; byk, yuvarlak gzleri alan Bay Bulemann bo odaya kmltsz bir biimde bakyordu. Ksa bir sre sonra, geceliinin uzun kollarn glkle iterek kanepeden aaya kayd; geni etei arkasndan yeri sprrken, o yava yava kapya doru yrd. Ayaklarnn ucuna basp mandal kavrayarak oda kapsn amay ve darda merdiven basamana kadar ilerlemeyi baard. Bir sre soluk solua durdu; sonra ban uzatarak: "Bayan Anken, Bayan Anken!" diye seslenmeye alt. Ama sesi, ancak hasta bir ocuun fslts gibiydi. "Bayan Anken, karnm a; dinlesene!"Hibir ses yoktu; yalnzca sanlar aadaki odalarda imdi ince sesleriyle hrn hrn baryorlard.Bunun zerine Bulemann fkelendi. "Cad, ilenli kadn! Ne fsldyorsun?" Boucu bir ksrk dilini felce uratncaya kadar anlalmaz fsltlar halinde bir kfr tufan azndan boand.Darda, sokak kapsna ar pirin tokmakla vuruldu; kan ses evin tepesine kadar yansmt. Bu, olaslkla yknn banda sz geen, gece elencelerine dkn adam olmalyd. Bay Bulemann kendini yeniden toparlamt. "Kapy asana!" diye fsldad; "ocuk geldi; kupay almak istiyor."Birdenbire aadan sanlarn ince ince barmalar arasnda her iki iri kedinin atlamalar ve homurtular iitildi. Bulemann belleini yoklar gibi grnd; uyand srada ilk kez kediler st kattan ayrlmlar, onu kendi haline brakmlard. Uzun geceliini arkasnda sryerek, telal telal glkle odaya dnd. Darda, sokan derinliinden bekinin bardn duydu. "Bir insan, bir insan!" diye mrldand; "gece o kadar uzun ki, ka kez uyandm hl ay parlyor."Cumba penceresinde duran dolgulu koltua trmand. Kk, kuru elleriyle pencerenin mandaln amaya urat durdu. nk aada, ayn aydnlatt kmaz sokakta, bekinin durduunu grmt. Ancak rezeler iyice paslanarak skmt; bo yere urayordu. O srada, bir sre yukarya bakan adamn, evlerin glgesine dnp gittiini grd.Azndan hafif bir lk kt; titreyerek, yumruklaryla pencerenin camlarna vuruyordu; ama bunlar krmaya gc yetmiyordu. imdi de karmakark bir halde ricalar fsldamaya, szler vermeye balad; aada giden adamn glgesi gittike uzaklarken, onun fsldamas yava yava bouk bir kurbaa sesini andrmaya balyordu; kendisini bir kerecik dinlese, hazinelerini bekiyle paylamaya razyd; hepsini ona verecekti. Kendisi iin hi, hibir ey alkoymayacakt; yalnzca kupay vermeyecekti; kupa kk Christoph'un malyd.Ama adam, aada kaygszca uzaklamay srdryordu; az sonra yan sokaklardan birinde yitmiti bile. O gece Bay Bulemann'n syledii szlerin hibiri bir insan tarafndan iitilmemitir.Sonunda her trl bouna abadan sonra, kk hayal, dolgulu koltukta bzlp sivri tepeli takkesini dzeltti; anlalmaz szler mrldanarak gecenin bo gnne baka baka ylece kald.te hl yle oturmakta ve Tanr'nn acmasn beklemektedir.

CYPRIANUS'UN AYNASI

Aslnda berkitilmi bir ato olan kontun saray plak tepenin zerinde ykseliyordu; daha aalarda pek yal am ve meelerin tepeleri grnyor, zerinde ve dan eteklerindeki orman ve ayrlarda ilkyaz gnei parlyordu. Ama ieride yas vard; kontun biricik olu, anlalamayan bir hastala tutulmutu; arlan en yksek doktorlar, hastaln nedenini bulamyorlard.ocuk, perdeleri kapal odada kansz yzyle uyur gibi yatyordu. ki kadn, her biri yatan bir yannda oturmu, endienin verdii merakl bir bakla onu seyrediyordu; bunlardan birisi yalyd; zerinde dzgn bir hizmeti giysisi vard. Evin hanm olduu anlalan teki hemen hemen genti; ama solgun, iyilik akan yznde gemi iszlarnn izleri grlyordu. Genliinin en gzel gnlerinde, o zaman pek az serveti olan bu gen kzla kont evlenmek istemi; ancak btn nikah hazrlklarnn tamamland bir srada, bundan vazgemiti. Gsterili, yakkl kocay, bu kocann mlklerini ve arazisini yoksul kzdan kskanan zengin, gzel bir kadn, hafifmerep adam aknn ana almt; bu kadn, kontun atosuna sahip olup oraya yerleirken, braklan kz, dul annesinin odacnda kalmt. Ancak gen kontesin mutluluu ok srmedi. Bir yl sonra kk Kuno'yu dnyaya getirdiinde, kt bir lohusa hummasna tutuldu, lp gitti. Bunun zerinden bir yl geti; kont, ksz kalan mini mini olu iin bir zamanlar aa grd kzdan daha iyi bir ana kuca bulamad. O da, dingin yreiyle, kontun btn yaptklarn balam ve imdi kars olmutu. te bylece, eski rakibesinin ocuunun yannda oturuyor, onu byk bir zenle bekliyordu.Yal kadn: "imdi yatt, uyuyor" dedi; kontesimiz de biraz dinlenseler."Yumuak huylu kadn: "Olmaz dad," diye yant verdi; "daha dinlenmeye gereksinmem yok; burada, yumuak koltuumda pekl rahat oturuyorum.""Ama o kadar ok gece geti ki! Soyunmadktan sonra uyunan uyku hibir zaman uyku saylmaz." Biraz sonra da ekledi: "Bu atoya sizin gibi iyi vey anneler gelmemitir.""Beni byle vmemelisin, dad!"Yal kadn: "Cyprianus'un aynasnn yksn bilmiyor musunuz?" dedi; kontes bilmediini syleyince, dad srdrd: "yleyse bu yky size anlataym; zntleri datmaya yardm eder. Hele bakn, ocuk nasl uyuyor; kk azyla sakin sakin soluk alyor!""u yast belinize dayayn, ayaklarnz da bu kk iskemleye koyun, bakaym! imdi de biraz durun, ykm iyice anmsayaym."Sonra kontes yastklara gmlp ona glmseyerek iaret edince, evin deneyimli emektar yksne balad:"Drt yz yl nce bu atoda bir kontes yaamt; bu kadn herkes yalnzca "iyi yrekli kontes" diye anard. Kontese byle bir ad taklmas haklyd; nk o alak gnll bir kadnd, yoksul ve dknleri aa grmezdi. Ama kendisi mutlu deildi. Aadaki kyde renberlerin evlerine yardm iin gittike, kk kaplarda ok kez nne kan ocuk kmeciklerine zlerek bakar ve kendi kendine: "Byle tombul yanakl tek bir yavru iin acaba neler vermezdim!" diye dnrd. On yldr evliydi ama ocuu olmamt; Tanr onun kucana, byle sizin gibi, annelik sevgisinin hazinelerini balayabilecei annesiz bir ocuk da vermemiti. Aslnda yumuak yrekli bir adam olan ve iyi huylu kontese bal kalan kont, byk konann mirass hl domad iin zlmeye balamt." yky anlatan dad: "Ulu Tanrm!" diye kendi kendisinin szn kesti; "zenginlerin ocuu olmaz; yoksullar da ou zaman kme kme ocuklarndan, kendileri iin yukarda dua edebilecek bir ya da iki kk melein gklerde bulunmasn bo yere isteyip dururlar."Kontes: "Arkasn anlatsana!" dedi; yal kadn da yky srdrd:Byk Sava'n son zamanlaryd; bu ato sk sk dost ve dman birlikleri tarafndan igal ediliyordu. Gnn birinde, svelilerle lkeye gelmi olan yal bir hekim, ormann arkasndaki bir arpmada sonucu sabrszlkla bekleyip tiryak (*) kutusunun banda nbet tutarken, mparator ordusunun bir kurunuyla yaralanmt. Ad Cyprianus olan bu adam, atoya getirilmi, konak mparatorlua bal olmasna karn, iyi yrekli kontes tarafndan byk bir zveriyle tedavi edilmi ve baklmt. Kontesin eli uurlu gelmi, ama yine de hekimin iyi olmas uzun zaman almt. atonun arkasndaki gzel kokulu kk iek bahesinde kontes, henz iyileme dneminde bulunan yal adamn yannda sk sk dolap onun, doann gc ve gizleri hakkndaki szlerine kulak verirken bar oktan yaplm bulunuyordu. Yal adam, kontese ileride hastalarna iyi gelebilecek baz bilgiler veriyor ve da otlarndan ilalar neriyordu. Bylece gzel kadnla akll yal hekim arasnda yava yava karlkl ve minnettarla dayanan bir dostluk kuruldu. Bu sralarda, bir yldr mparator'un ordusunda savaa katlm olan kont da atoya dnmt. Kavumann ilk sevinci getikten sonra, hekim, inceleyici gzleriyle iyi yrekli kontesin yznde sessiz bir zncn izini grr gibi oldu; bununla birlikte yann verdii saknganlk, dudaklarna kadar gelen bir soruyu hep nledi. Ama gnn birinde, o zamanlar balar Michel'in ynetimi altnda btn lkeyi dolaan bir ingene kadnn, kontesin odasndan usulca kp gittiini grnce, akamleyin kk bahede gezinirlerken onun elini tutarak btn inandrma gcyle dedi ki: "Sayn kontes! Biliyorsunuz ki size kar bir baba sevgisi besliyorum; onun iin bana ekinmeden syleyin: leyin kocanz uyurken o aalk ve dinsiz kadn ne diye odanza aldnz?"yi yrekli kontes rkmt; ama yal adamn tatl ve yumuak yzne baknca: "Byk bir zntm var, stad Cyprianus" dedi; "bir gn bu zntden kurtulup kurtulamayacam renmek istiyordum." Hekim: "yleyse bana yreinizi an!" diye yantlad; "belki ben, saf insanlar aldatmasn beceren ama gelecekten hi de anlamayan o serserilerden daha iyi bir are bulabilirim!"Bu szler zerine kontes, yal doktora derdini syledi ve ocuu olmamas yznden kocasnn sevgisini bile yitireceinden nasl korktuunu anlatt.Bu arada, kk baheyi eviren duvar boyunca yryorlard; Cyprianus, akam gneinin krmz nn vurduu aadaki ormanlarn telerine doru bakyordu. "Gne batyor" dedi: "Yarn yine doduunda, beni yurdumun yolunda grecek. Ama ben yaamm ve salm size borluyum; onun iin, gvenilir birisiyle lkemden gnd