film48

3

Click here to load reader

Upload: savas-erdogan

Post on 15-Jun-2015

180 views

Category:

Documents


3 download

TRANSCRIPT

Page 1: Film48

Sorun yaratan adam” benim için de kafam kartran bir sorun haline dönütü. Bir nebze olsun içimdekileri

dökerek rahatlamak niyetindeyim. Herhangi bir filmi mercek altna aldmzda o anda hazr bulunan, olanamz

dahilindeki binbir türlü okuma biçiminden bir tanesi, okuma metnimizin ruhuna hakim olur genelde. Tabi ki

bu söz konusu hakim ruh bizim görüümüzden, duyuumuzdan, oluumuzdan epeyce nasibini alr. Baz baz

binbir türlü okuma biçiminden yazmza hakim olann dndaki okuma biçimleri de merceimizin altnda, satr

aralarnda boy gösterir. Fakat ne yapsak hiçbir film için o filmin tüm alt metinlerini kapsadna inandmz bir

yaz yazamayz. Hele hele “Den Brysomme Mannen” gibi bir film için böyle bir ie kalktmzda, baka bir

deyile; buna cesaret ettiimizde bamz belada demektir. Benim böyle bir belaya bulamak gibi bir niyetim yok.

Yazmn geneline hakim olacan tahmin ettiim baskn öe, elbette zihnimde effaf bir iskelet halinde mevcut

olmasna ramen, yaznn geliimi, varaca noktay ve dallanan alt metinlerin hangileri olacan kestirmek pek

mümkün deil. Öyleyse yola koyulalm. Ve ite yoldayz. Filmimizin balangç karesine nasl ulaldn

anlayabilmemiz için biraz yol almamz gerekiyor.

Öyle uzun uzun yol alacakta deiliz zaten, hatta yolculua nerden, neden ve nasl çktmz bile anlamadan, bir

otobüsün içinde ineceimiz duraa saçmz sakalmz dalm bir vaziyette vardk bile. Öyle bir yerdeyizki bir süre

sonra içine karacamz, ilk bakta “üstün medeniyet örnei”gibi görünen, kent yaamna taban tabana zt bir bölge.

Uzakta görünen sra dalar olmasa, uçsuz bucaksz tanmlamasn kullanabileceimiz bir arazi üzerindeyiz. Bu

arazi üzerinde bizi karlayan, tek bir kulübe, o kulübenin hemen tepesine gerilmi bir bezin üzerinde yazan ve

ister istemez üzerimize alndmz “ho geldiniz” yazs, ve biz gelmeden hemen önce o bezi oraya asan adam.

Filmimizin ilk karelerinden itibaren soru bombardman, kahramanmz Andreas’n yüzündeki ifadeyle de her

karede pekitirilerek çoalyor. Andreas’n yüzünde öyle bir ifade varki film boyunca yüzüne yansyan dier tüm

duygu-düünce deiimlerinin hamuruna sürekli olarak karyor ve bu sayede o ifade hiç kaybolmuyor. Özellikle

öykümüzün banda tek hakim ifade diyebiliriz bu ifade için. Nerdeyim ben ? Buraya nasl geldim ? Kim bu

insanlar ? imdi yapmam gereken nedir ? Ksacas insan olmann getirdii, çevremizde olan bitene yönelik,

kendimize ve dier insanlara yönelik durmak bilmez merakmz, Andreas tarafndan en youn haliyle an ve an

yaanyor. Ama düününki bu ilgi ve meraknz çevrenizdeki hiçbir insan tarafndan paylalmyor. Durumu

giderek katlanan bir merak duygusuna sürükleyense; içine bir anda yetikin bir insan olarak doduunuz bir

evren hakknda hiçbir ey bilmiyor olmanz.

Fakat çevrenizdeki herkes sorularn cevab çoktan vermi eminlikleriyle bir oraya bir buraya salnyorlar. Her ey

olmas gerektii gibi, tek bir soru, tek bir merak yada mulaklk yok. Her ey çok açk onlar için. te film boyunca

bir türlü dahil olamadmz her karesinde tik taklar duyulan kusursuz bir saat gibi ileyen bu dünyada

Andreas’n admlarnn brakt izlere basarak yürümeyi tercih ediyoruz izleyiciler olarak. Çünkü çok daha bildik

tandk izler bunlar. Hala insana ait olduuna emin olduumuz izler. Hala diyorum çünkü; dierlerinin insani

Page 2: Film48

özelliklerinin kalp kalmadn anlamak pek mümkün görünmüyor.

Balarda bu birden bire ortasna dütüümüz hayatn bize sunduu konfor ve beraberindeki rahatlk çenemizi kapal

tutmann daha iyi olacan düündürüyor. Bizim admza her ey ayarlanm; yaayacak bir yer, çalacak bir i ve

bunlar sayesinde ulamakta hiçlik zorluk çekmeyeceimiz olanaklar zinciri. Kolumuzu ne kadar uzatmak

istesek uzanacak adeta. Çalma ortammz harika, insan ilikileri mükemmel. Her ey tkrnda, aksayan en küçük

bir ey yok. (Düünüyorum da Türkiye’de ortalama bir hayat süren bir insan, skandinav ülkelerinin herhangi

birinde yaamaya kesin bir biçimde geçi yaparak balayacak olsa Andreas’n baklarn uzun bir süre tayacaktr.

Özellikle iyerindeki youn ilgi, alaka ve hürmet göstergeleri karsnda.) Filmimiz ait olduu topraklar gerei

skandinav yaam tarz ve refah düzeyinin geldii nokta açsndan sorgulanmasna olanak veren kaplar açyor.

Yeterli sayda skandinav filmleri izlediyseniz özellikle temel ihtiyaçlarn karlama derdini çoktan unutmu,

yaamda kalma ve yaama tutunabilme kaygs nerdeyse tamamen ortadan kalkm bir çok karakterle tanmsnzdr.

Ve hatta hemen ardndan bizim gibi ülkelerde daha bir popüler olma eilimi gösteren skandinav ülkelerindeki

“intihar oranlar” düer aklmza. Konu edilir hemen: “Görüyorsun adamlar bizden kat kat ileride, her türlü

olanaa sahipler ama mutlu deiller, intihar oranlarna bak.Her eyin var düünsene, dert yok tasa yok, ac yok.

Rahat batyor bu adamlara.” Sorun yaratan adamn sorunu da giderek bu merkeze doru toplanma eilimi

gösteriyor. Yukardaki gibi en kaba haliyle ifade edildiin de rahat batmaya balyor.

Öyle hemen gelinmiyor bu evreye tabiki, en kaba haliyle tanmlayarak kolaya kaçmak sorunumuzu çözmeye

hiç mi hiç yardmc olmayacak. Peki nasl geldik bu evreye Andreas’la birlikte ? Kusursuz bir saatin tik taklar

arasnda bir çatlak aramaya bizi iten neydi ? Yukarda da belirttiim gibi anlatlamaz bir merak içersinde de

olsak çenemizi kapal tutmamz gerektiini düündüren mükemmel bir hayatn içinde bulmuken kendimizi neler

oldu da bunlardan vazgeçmeyi, sorularmzn cevabnn bir bedeli olarak ödemeyi düünmeye baladk. Her ey bu

kadar kolayken neden sorun yaratan adam oluverdik ? Her eyin bir makineyi dahi kskandracak derecede

mekanik yaanyor olmasndan dolay m ? Yoksa bir makinenin bile zaman zaman alabileceini dülediimiz

tatlar, hiç alamadmz fark etmeye baladmzdan dolay m ? Hepsini bir kenara koysak bile, çevremizde hiç

çocuk olmadn farkettiimiz andan itibaren, sorun yaratan adam olmaya rahatlkla aday olabiliriz sanrm. Tüm

bunlardan bktmz usandmz, yeter artk dediimiz bir anda, hepsini geride brakma umuduyla ölümün kucana

kendimizi attmzda, ölme umudumuzun dahi elimizden alndn çok geçmeden öreniyoruz.

Andreas'n çevresindeki insanlar ölü deiller, fakat yaadklarna dair de pek bir kant yok. Hatta filmimizin ilk

sekansnda, önce sinir bozan aprdama seslerine tank olmaya baladmz öpüme sahnesindeki çift, yllardr

yaayan ölü olarak tabir ettiimiz zombilerden bile daha korkunç gelebilir göze. Öyle ki zombiler

kendilerindeki hayat ltsna kahrederek bu çifte imrenen gözlerle bakabilirler.zleyiciyse tam da bu sahnede

androidlerin vucutlar için gereken bir tür sv al-veriini salamaya yönelik bir eylem gerçekletirdiklerini

düünebilir.

Page 3: Film48

Hiçte zor olmayan bir biçimde balant kurarak unu söylemek gerekiyor sanrm; yaamna anlam katabilmenin

yolu öleceini bilmekten geçer. Öyle bir dünyadayzki, tüm sorunlarn yannda ölümden de kurtulmuuz.

stesekte ölemiyoruz. Halbuki yaamn içinde barndrd tüm tatlar, kaynan ölüme borçludur. Günlerimizin sayl

olduu ve ölümlü canllar olduumuz bilinci Martin Heidegger’n tanmlad haliyle bizi otantik varolu biçimine

götürür. Bu varolu biçiminde her eyin olu ekline deil, oluuna hayran oluruz. Fani olmak, ölümlü olmak

yaamdan aldmz tad benzersiz klar. Ölümün kysndan dönen insanlar hayatlarnda adeta devrim niteliinde

dönüümler yaarlar.Her eydan çok daha fazla tat almaya balarlar. Sanki hayatn anlam onlara ölümün souk

yüzüyle birlikte yeniden bahedilmitir. Ölümlü olmann sevinci bile denebilir buna.

Andreas’n dünyasnda ne doum ne de ölüm var. Öleceimizi bilmemizden kaynaklanan ve yaadmz sürece

içimizde tadmz ölüm anksiyetesi ve buna bal savam olmasa emin olun hiçbir eyin hiçbir önemi

kalmayacaktr. Birlikte olmay seçeceimiz insanlarn, fani hayatmz paylaabilme umudunu tayabileceimiz

eimizin ve son olarak bizim her türlü mirasmz gelecee tayacak olan çocuklarn. Çünkü bunlarn hiç birisini,

geri dönüü olmayann farkndaln içeren bir zihinsel form eliinde yapmayacaz. O zaman benim için ötekiyle

berisi arasnda nasl bir ayrm kalabilirki ?Hereyi yapma olanana sahip olduum anda herhangi bir eyin seçim

deeri kalmaz. Her eyi seçebilirsem hiçbir eyi seçemem. Oda olur bu da. Ne fark ederki ? skandinav yaam

tarz, refah düzeyi, düzenlilii ve beraberinde getirdii mekanikliinin içinden bir de ölümü çkartp alrsanz ite

buyrun Andreas’n dünyasna. Andreas’n rahatlkla ölebilecei ve beraberinde getirdii tüm tatlar alabilecei bir

dünyada yaayabilmesi için önce içinde bulunduu dünyadan aforoz edilerek, yeniden domas gerekiyor. Bu

doumun sanclarna yakndan tanklk etmek isteyenler için esiz bir sinema öleni sunuyor Den Brysomme

Mannen.

Andreas rolündeki Trond Fausa Aurvaag oyunculuu kusursuz. Filmin, Norveç Amanda Ödüllerinden ald üç

ödülden bir tanesi de “En iyi erkek oyuncu” ödülü. Dier ikisi; “En iyi senaryo” ve “En iyi yönetmen”.

Yönetmen Jens Lien daha önce de Amanda ödüllerine iki defa aday olmu fakat ödül alamam. “Den

Brysomme Mannen” Cannes film festivalinden de ödülle döndü.

Yazmn banda da belirttiim gibi binbir görme ve okuma biçiminden kendi gözlerimin gördüklerini ksmen de

olsa paylamaya çaltm. Böyle bir film üzerine düündüümde, yüzlerce dala ayrlp budaklanan, giderek

büyüyen koca bir aac gözümde canlandrabiliyorum. Ben bu koca aacn dallarndan daha çok ölümle ilgi ve

alakasn kurabileceklerimin üzerinde durdum sanrm.

yabanci dizi izle

yabanci dizi izle