fiyatı: 1 tlyuruyus-info.org/pdf/pdf/eoky049.pdf · 2018. 1. 15. · 20 zehirde Şifa kahpede vefa...

60
www.yuruyus-info.org [email protected] Haftalık Dergi Sayı: 49 14 Ocak 2018 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) ŞEHİTLERİMİZİN BİR ZERRE TOZU İÇİN, TEK BİR PARÇA KEMİĞİ İÇİN YENİ ŞEHİTLERİ GÖZE ALAN BİR İDEOLOJİ İDEOLOJİ YENİLMEZDİR YENİLMEZDİR HEDEFİMİZ HALKIN İKTİDARIDIR, SOSYALİZMDİR BU HEDEFE BU KOŞULLARDA VARMANIN YOLU LEYLALAR VE BİLGEHANLAR GİBİ YAŞAMAK VE SAVAŞMAKTIR

Upload: others

Post on 19-Dec-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • www.yuruyus-info.org

    [email protected]

    Haftalık DergiSayı: 49

    14 Ocak 2018Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

    ŞEHİTLERİMİZİNBİR ZERRE TOZU

    İÇİN, TEK BİR PARÇA

    KEMİĞİ İÇİN YENİ

    ŞEHİTLERİ GÖZEALAN BİRİDEOLOJİİDEOLOJİ

    YENİLMEZDİRYENİLMEZDİRHEDEFİMİZ HALKIN

    İKTİDARIDIR, SOSYALİZMDİR

    BU HEDEFEBU KOŞULLARDAVARMANIN YOLU

    LEYLALAR VEBİLGEHANLAR

    GİBİ YAŞAMAK VE

    SAVAŞMAKTIR

  • www.yuruyus-info.org [email protected]

    Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Elif ERSOYAdres: Bozkurt Mah. Baysungur Sok.Muratoğlu Çarşısı 14 D Şişli - İSTANBULOfset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

    Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

    Çakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1

    Sultangazi / İSTANBUL

    Tel: (0-212) 536 93 45

    ISSN: 1305-7944

    Baskı: Ezgi Matbaacılık Sanayi Cad.

    Altay Sok. No: 10 Çobançeşme /

    Yenibosna / İST.

    Tel: (0-212) 452 23 02

    Haftalık Süreli

    Yerel Yayın

    Siyasi Dergi

    Fiyatı: 1 TL

    MEHMET GÜVELFERİDUN OSMANAĞAOĞLU

    İKİ DELİKANLI YÜREKİKİ YOLDAŞÖLÜME YÜRÜYENLERİN YANINDA ÖLÜMÜ GÖZE ALARAKYÜRÜMEK ZULME EN BÜYÜK KORKU,HALKIN YÜREĞİNE SALINAN BÜYÜK BİR GÜVENDİR.GELECEK BİZİMDİR!GELECEK HALKINDIR!DAYANIŞMAYI MAHİRLER’DENÖĞRENENLERİN YOLUNDANGİTMEK ANCAK MAHİRLER GİBİ FAŞİZMETESLİM OLMAYI İMHA PAHASINAREDDEDENLERE MAHSUSTURMEHMET VE FERİDUN AMCALAR BİRÇİÇEK DALIDIR.... KÖKLERİ MAHİR,ÇİÇEKLERİ NURİYELER ONLARIN...MAHİRLER’DEN BESLENİP NURİYELER’İ YAŞATANLARA SELAM OLSUN!

  • ii ç i n d e k i l e rİhanetin, halka düşmanlığınadı; Vedat Nedim Tör

    21 Mahalleler: Saldırabilirsiniz,yakıp yıkabilirsiniz, yenidenyapacağız!

    23 Halk Meclisleri: Halkın birliğive dayanışması, faşizme karşıdirenme silahıdır

    25 Kondumuzu Yıkanın VillasınıYıkarız: Haseki itiraf ediyor:“7.5 milyon ev yıkılacak.”Yıktırmayacağız!

    27 Milisler MahalleninŞahanlarıdır: Torbacılar,baronlar, “bacak kıran”işkenceci polisler; hepsi aynısaftadır

    28 Halkın Hukuk Bürosu:Süleyman Soylu’nun“uyuşturucu ile mücadeleediyoruz” sözleri yalandır.“Uyuşturucu satıcılarınınbacaklarını kırın” sözlerisahtedir. Uyuşturucununhamisi AKP, uyuşturucu ilemücadele edemez. Onlarçetelerle mücadele etmez,çeteleri örgütlerler

    33 Kelimelerimiz: KurtuluşCephe’de

    34 Haklar ve Özgürlükler İçinMücadele Terörizm Değildir:“Kırın ayağını!”... “Teröristeyaptığınızın aynısını yapın!”

    9 Kürdistan’da Tek Yol Devrim:Sur içinde, Cizre’dekahramanca direniş... Surdışında, Cizre’nin dışındahesabı verilmesi gereken birsuskunluk! PKK, “Budüzeyde saldırıbeklemiyorduk” diyerek,gençliği suçlayarak, Sur’un,Cizre’nin sorumluluğundankurtulamaz! Sur, Cizre,Nusaybin... AKP ve ABD’yleişbirliği planlarına, teslimiyetve tasfiye politikalarınakurban edilmiştir. Sur’daki,Cizre’deki suskunluğunardındaki gerçek budur!

    16 Devrimcilik Yapmak SuçDeğil, Görevdir: DündenBugüne Almanemperyalizminin suç dosyası-1

    20 Zehirde Şifa Kahpede Vefa Yoktur:

    4 Şehitlerimizin bir zerre tozu için,tek bir parça kemiği için yenişehitleri göze alan bir ideolojiyenilmezdir. Hedefimiz halkıniktidarıdır, sosyalizmdir. Buhedefe varmanın yolu Leylalarve Bilgehanlar gibi yaşamakve savaşmaktır

    Hedefimiz Halkın İktidarıdır,SOSYALİZMDİR

    Bu bir itiraftır: Devletin

    teröristliğinin itirafıdır

    36 Halkın Sanatçıları: Halkıbilmeyen, ustalarımızı ne bilsin:

    Zevzekler

    38 Halkın sanatçılarına, halkınavukatlarına özgürlük!

    39 Yeni İnsan: Solun değerlerine sahipçıkar

    41 1900’lerden 2000’lere KurtuluşSavaşımız: 100 bin kişi

    kurtulacak. Ben öleceğim de ne

    olacak?

    44 Faşizm Bize Engel Olamaz:Gençler yöneticilikte kendini nasıl

    kabul ettirebilir?

    47 Bizden... Bizden... Bizden...

    49 İki Sınıf - İki İdeoloji: Yalanburjuvazinin, gerçek proleteryanın

    silahıdır

    51 Faşizme karşı demokrasi, keyfitutuklamalara karşı adalet

    istiyoruz

    53 Avrupa’da Yürüyüş

    56 Yitirdiklerimiz

    58 Armutlu direniş evi günlükleri

    DİRENİŞÇİLERİMİZİ

    ZİYARET EDELİMONLARADESTEKOLALIM!

  • Anadolu'nun her karışıonlarca Leyla, onlarca Bil-gehan doludur. Leylalar,Bilgehanlar'ın Parti-Cepheideolojisi ile buluştuğu, bü-tünleştiği yerde KAHRA-MANLIKLAR ortaya çıkar.Tarihsel tavrı da, tarihselkişilikleri de yaratan ideo-lojidir. Marksist-Leninistideoloji olmadan bir örgütemperyalizme karşı direne-mez, bu ideoloji olmadanhiçbir devrimci faşizmin,emperyalizmin kuşatmasıaltında görevlerini yerinegetirmeye doğallığı ve ola-ğanlığı içinde devam ede-mez.

    ****

    Sınıf kinimiz silahımız,silahımız düşmanımızın ece-lidir. Bu ecelin korkusuylayatıp kalkacak düşmanla-rımız. Halkın yeni ayaklan-malar yaratacağı ve gece-kondulardan gelip gırtlak-larını keseceğinin, halk kur-tuluş savaşçılarının adaletisağlayacaklarının korku-suyla yatıp kalkıyorlar.

    Saldırılar bunun için. Bey-nimizi teslim alamadıkları,savaşma kararlılığımızı kı-ramadıkları, örgütsel de-vamlılığımızı kesintiye uğ-ratamadıkları için durmak-sızın saldırıyorlar. Saldırı-ların büyüklüğü, bize tari-himizin en acı dönemini ya-şatma yeminleri bunun için.Bu saldırı ve tehditler zaferinbizim olacağına kanıttır.

    Emperyalizmin neredeyse 50 yıldırTürkiye faşizmiyle birlikte sürdürdüğüAnadolu topraklarından Marksist-Leninistideolojiyi, silahlı kurtuluş savaşını tasfiyesaldırısına karşı 2017 yılını Leyla ve Bil-gehan'ın komutanlıkları ve kahramanlık-larıyla ve halkın direnişiyle karşıladık.

    2017 yılında da emperyalizm bizi ye-nemedi.

    Biz emperyalizmi vatanımızdan ko-vacak savaşımızı 2017 yılında da bütünimha saldırılarına karşı büyüttük.

    2017 yılı ile devrime bir adım dahayaklaştık.

    Çok büyük askeri eylemlilikler yap-madık belki ama siyasi niteliği yüksekeylemlerimizle devrime bir adım dahayaklaştık çünkü;

    Emperyalizmin tasfiye, teslimiyet veuzlaşma ile dayattığı kendi kendini ideolojikolarak imha etme kuşatmasına karşı mü-cadelenin, hayatın her alanında ideolojikbağımsızlığımızı ve netliğimizi koruduk.

    Ne sosyalizm düşünden vazgeçtik,ne halk iktidarını kurmak için silahlımücadeleden. İrili-ufaklı düşmanın açtığıher cephede fiziken yok olma pahasınadirendik, değer ve geleneklere yeni değer

    ve gelenekler kattık.

    Faşizmin OHAL ile yükselttiği vebizi nefessiz bırakıp boğmak isteyensaldırılarına karşı iki kamu emekçisinindirenişi ile karşılık verdik. OHAL'e karşıdirenilemeyeceği düşüncesinin dışımız-daki herkesçe halka umutsuzluk olaraktaşındığı koşullarda, biz umudu iki di-renişçinin yaşam gailesinden direnmehakkı savaşçılarına dönüşmesiyle bü-yüttük.

    Biz 2017'de devrime bir adım dahayaklaştık. Çünkü devrimi yaratacak olanemperyalizme karşı ideolojik bağımsız-lığını korumaktır; 2017 yılında ideolojikbağımsızlığımızdan taviz vermedik. Düş-manın programımızı bozma saldırılarınateslim olmadık.

    Devrimi yaratacak olan ideolojik ola-rak netliğini korumaktır. 2017'de dünyadaemperyalizmin, Anadolu'da faşizmin sal-dırılarına karşı anti-emperyalist, anti-faşist bilincimizden, geleneklerimizdenvazgeçmedik, ideolojik netliğimiz em-peryalizme ve faşizme karşı cüretimizinde kaynağı oldu.

    2017 yılı Anadolu'dan sadece Anadoluhalklarının değil tüm dünya halkları he-

    BU HEDEFEBU KOŞULLARDA VARMANIN YOLU

    LEYLALAR VEBİLGEHANLAR GİBİ

    YAŞAMAK VE SAVAŞMAKTIR

    BU HEDEFE, BU KOŞULLARDA VARMANIN YOLU44

    ŞehitlerimizinBir Parça Tozu İçin,

    Tek Bir Parça Kemiği İçinYeni Şehitleri Göze AlanBir İdeoloji Yenilmezdir

    Hedefimiz Halkın İktidarıdır,SOSYALİZMDİR!

  • sabına da kazanımla devroldu yeniyıla. Dünyada emperyalizme karşıöfke, emperyalizme karşı uzlaşmazlık,emperyalizme karşı savaş sloganlarıbir tek Anadolu'dan yükseliyor çünkü.

    2017 YILI DÜNYADA VE ÜL-KEMİZDE İKİ TARAFIN, İKİSINIFIN, İKİ AMANSIZ DÜŞ-MANIN ÇATIŞMASINA TANIKOLDU

    KAZANAN M-L İDEOLOJİ-DİR, KAZANAN HALKLARINKURTULUŞ TARİHİDİR, KA-ZANAN DEVRİMCİ İRADEDİR

    Sosyalizm 2. paylaşım savaşındansonra emperyalizme ve faşizme karşızaferini dünyanın üçte birini emper-yalist zincirden kopararak ilan etti.O günden bu yana emperyalizminsayısız ideolojik saldırılarına maruzkaldık. Hem ülkemiz sol hareketleri,hem tüm dünyadaki ulusal ve sosyalkurtuluş hareketleri neredeyse heron yılda bir çehre değiştiren amaözünde değişmeyen saldırılarla sa-vaştı. Bu savaş esas olarak iki sınıfın,iki ideolojinin, iki tarafın savaşıydı.Çünkü tarih sınıf savaşımları tarihidir.Çünkü tarih ilerici sınıfların gericisınıfları alt edip kendi iktidarınıkurma savaşıdır. Tarihin yasaları, bi-limin yasaları bu savaşı geleceğinsahibi olan ilerici sınıfın er ya dageç kazanacağını yazdı bugüne kadar.Buna inananlar, bu gerçeği bilenlerayakta kaldı. Emperyalizmin hiçbirsaldırısına teslim olmadı...

    Biz 50 yıldır teslim olmadık.

    1960’larda; BİZ, TÜRKİYE’DE50 YILLIK REFORMİZM VE RE-VİZYONİZMİN ZİNCİRLERİNİKIRIP ATTIK. BİZ ülkemizdeki 50yıllık revizyonizmi, İstanbul Malte-pe’de Mahir Çayan ve Hüseyin Ce-vahir’in 51 saatlik silahlı direnişiyleyerle bir ettik.

    1970’lerde; EMPERYALİZMİNİMHA POLİTİKALARININ KAR-ŞISINA KIZILDERE’YLE ÇIK-

    TIK… KIZILDERE’DEY E N İ L M E Z L İ Ğ İ N İİLAN EDEN İDEOLO-JİMİZİ BAYRAK YAPIP,SAVAŞI YÜKSELTTİK.

    1980'lerde; FAŞİZ-MİN VE BURJUVA Bİ-REYCİLİĞİN KARŞISI-NA ŞEHİTLERİMİZLEBARİKAT ÖRDÜK.

    DİRENMEYENLER, LEGALİZ-MİN BATAKLIĞINA GÖMÜLÜPBOĞULURKEN, BİZ DEVRİMYOLUNDA YENİ ATILIMLARAYÖNELDİK.

    1990’larda SOLUN BÜYÜK BÖ-LÜMÜ İDEOLOJİLERİNDEN VAZ-GEÇİP, SİLAHLARINI BIRAKIPBEYAZ BAYRAK ÇEKERKEN…TÜM DÜNYADA SOSYALİZMİNKIZIL BAYRAĞINI, ORAK ÇE-KİÇLİ BAYRAĞINI DALGALAN-DIRMANIN ONURU BİZİM OLDU.

    2000'lerde Emperyalizmin “YADÜŞÜNCE DEĞİŞİKLİĞİ YAÖLÜM” dayatmasına; ÖLÜRÜZDÜŞÜNCELERİMİZİ TERK ET-MEYİZ DEDİK. İDEOLOJİK ZA-FER BİZİMDİR.

    2010-2017 İSE İDEOLJİK VESİYASİ ÖNDERLİĞİNİ EMPER-YALİZMİN YAPTIĞI

    - TASFİYE

    - UZLAŞMA

    - TESLİMİYET POLİTİKALARISÜRECİDİR.

    CEVABIMIZ: SİLAHLI MÜCA-DELEDE ISRARDIR. CEVABIMIZDEVRİM VE SOSYALİZMDE IS-RARDIR.

    CEVABIMIZ: EMPERYALİZ-MİN KURBANI DEĞİL, CELLADIOLACAĞIZ'dır.

    LEYLA VE BİLGEHANLARTESADÜF DEĞİL BU TARİHİNBİRİKİMİDİR, GELDİĞİ AŞAMA-DIR.

    2017 yılını şehitlerimizle karşı-

    ladık. DHKC İbrahim Erdoğan KırGerilla Birliği'mize bağlı bir grupgerillamızın bulunduğu sığınak bom-balandı. Sağ kurtulan üç yoldaşımızherkesin silahlarını betonlara göm-düğü bir dönemde bombalanmış sı-ğınaklardan silahlarını çıkarıp sa-vaşmaya devam ettiler. 2017’yi üçgerillamızın şehitlik haberleriyle kar-şıladık.

    LEYLA, MAHİR VE OĞUZ EM-PERYALİZMİN DÜNYA ÇAPINDAYÜRÜTTÜĞÜ TESLİMİYET, TAS-FİYE, UZLAŞMA SALDIRILARI-NA KARŞI DÜNYA ÇAPINDA BİRCEVAP VERDİLER.

    Leylaların yangınlar içinden çık-tıktan sonra tekrar o yangına geridönüp silahlarını geri almaları, yan-gınlar içinden savaşmaya devam et-melerinden daha tarihsel bir cevapverilemezdi emperyalizme. Dünyaölçeğinde değer taşıyan, yol göste-ren daha kahramanca bir cevapverilemezdi.

    Leylalar bu cevabı verdiler.

    AKP İstanbul İl Binası ve İstanbulEmniyet Müdürlüğü’ne lavlı eylemlergerçekleştikten sonra Tekirdağ'da ku-şatılan Bilgehan'ın direnmesi, yol-daşlarına mesajlarını iletmesi, ola-ğandışı koşullarda olağan olanı bukadar olağanüstü bir doğallıklayapması bir tesadüf değildir.

    Leylalar, Bilgehanlar tesadüfenCephe saflarında değildir. Leylalar'ıve Bilgehanlar'ı yaratan tarihimizdir,ideolojimizdir.

    Mahir Çayan'ın onlarca yıllık re-formizme verdikleri silahlı mücadele

    14 Ocak2018

    Yürüyüş

    Sayı: 49

    Dergimizin 49. sayısının yayınlandığı 14 Ocak 2018 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 312. günündeler

    *Yüksel Direnişi 432. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 237. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 321. gününde

    *Mehmet Güvel açlık grevinin 197. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 154. gününde

    5LEYLALAR VE BİLGEHANLAR GİBİ YAŞAMAK VE SAVAŞMAKTIR

  • cevabındadır Leylalar'ın bombalanmışsığınaklarından silahlarını geri ala-malarının sırrı.

    Sabolar'ın tüm dünyada sosyaliz-min öldüğü, emperyalizmle birlikteyaşamanın zorunlu olduğu, dünyanıntek kutuplu olduğu propagandalarıyapılırken, dünya solu bu yörüngeyegirmişken kuşatmalarda orak-çekiçlibayrağı dalgalandırmaları, devrimciyaratıcılıklarını kullanarak telefonile harekete ulaşıp haber iletmeleridirBilgehan'ın mayası.

    Leylalar, Bilgehanlar Mahir Ça-yanlar'dan Sabolar'a Parti-Cephetarihinde mayalandılar.

    Leylalar, Bilgehanlar ve onlarındevrimci iradeleri, cüretleri, iktidarbilinçleri bir tesadüfün değil birideolojinin ürünüdür.

    Anadolu'nun her karışı onlarcaLeyla, onlarca Bilgehan doludur.Leylalar, Bilgehanlar'ın Parti-Cepheideolojisi ile buluştuğu, bütünleştiğiyerde KAHRAMANLIKLAR ortayaçıkar. Tarihsel tavrı da, tarihsel kişi-likleri de yaratan ideolojidir. Mark-sist-Leninist ideoloji olmadan bir ör-güt emperyalizme karşı direnemez,bu ideoloji olmadan hiçbir devrimcifaşizmin, emperyalizmin kuşatmasıaltında görevlerini yerine getirmeyedoğallığı ve olağanlığı içinde devamedemez.

    "ÜÇ GERİLLA NE YAPABİLİR"SORUSUNA CEVAP VEREMEZDEMEK DE YETMEZ. BU SORU-YU SORMAK BİLE BİR İDEO-LOJİNİN VERDİĞİ ŞEKİLLEMÜMKÜNDÜR.

    Çünkü bu soruda cüret vardır, busoruda koşulları reddetmek vardır.Bu soruda hedefine kilitlenmiş birbeyin ve yürek vardır. Bu soruyuancak M-L bir örgütün insanları, Par-ti-Cephe ideolojisinin doğurduklarıverebilir.

    Leylalar ve Bilgehanlar PAR-Tİ-CEPHE İDEOLOJİSİNDENDOĞANLARDIR.

    MAHİRLER'DEN, KIZILDE-RE'DEN DOĞANLARDIR.

    YENİ YILIN, YENİ SÜRECİNKOMUTAN KUŞAĞI LEYLALAR

    VE BİLGEHANLAR'DIR.

    Onların hayatları okul-dur. Onlar da Mahirler'in,Sabolar'ın, Hasan Selim-ler'in, Şafaklar'ın hayatlarınıdakika dakika okumuş, an-lamış ve bu okulu birinci-likle bitirmişlerdir. Onlarşehitlerimizin okulundanşehitlikleriyle mezun olan-lardır. Artık peşisıra gelenlerin okuluLeyla ve Bilgehanlar'dır.

    ŞEHİTLERİMİZİN BİR ZER-RE TOZU İÇİN, TEK BİR PAR-ÇA KEMİĞİ İÇİN YENİ ŞEHİT-LERİ GÖZE ALAN BİR İDEO-LOJİ YENİLMEZDİR

    Şehit yoldaşlarımızın cenazelerinivermedi düşmanımız. Anadolu'da İs-rail politikaları uygulamaya çalıştı.

    Ama direniş her yerde ve her ko-şulda düşmanın politikalarını boşaçıkarır. Dünya tarihinin mucizesine,sihrine sarılmaya devam ettikçe ba-şarılamayacak hiçbir şey olmadığınıbir kez daha gördük.

    Şehitlerimizden Çayan ve MuratGün'ün babaları Kemal Gün'ün Der-sim'in göbeğinde, Seyit Rıza Anıtıönünde yaptığı ölüm orucu ile düş-manın bizi ölümüze sahip çıkamaznoktaya çekme çabasını boşa çıkardık.Ölülerimizi yeni ölümleri göze alarakgeri almaya and içtik.

    Bir babadan bir savaşçı yarattıfaşizme ve emperyalizme karşı mü-cadalemiz. 165 parça kemiği alabil-mek için ideolojimizin önderliği, ta-rihsel direnişlerimizin açtığı yoldadirendik Kemal Gün ile ve halkınnasıl kendi savaşının savaşçısı oldu-ğuna tanık olduk.

    Kemal Gün bir baba idi ama Ça-yan'a, Murat'a ve onların yoldaşlarınayoldaş oldu. Şehit düşenlerin ardınaşehitliği göze alarak çıktı. 165 parçakemik içindi her şey. Çünkü o 165parça kemik bizim tarihimizdi, geç-mişimizdi. O 165 parça kemik bizimbugünümüzdü, yarınımızdı, gelece-ğimizdi. İdeolojimizdi, politikaları-mızdı, kültürümüzdü, değerlerimizdi,iktidar iddiamızdı, halka ve vatanaduyduğumuz sevgi idi, sahiplenme-

    mizdi.

    Silahlarımızı götürüp emperya-lizme teslim etmek ile 165 parça ke-miği düşmana bırakmak aynı şeydi.Biz o kemikleri terk etseydik, ideo-lojimizi, tarihimizi, şehitlerimizi, hal-kımızın geleceğini emperyalizme vefaşizme terk etmiş olacaktık. Tarihi-mizin hiçbir döneminde bunu yap-madık. İmha olma pahasına yapma-dık.

    Biz Mahir Çayan'ın, Dayı'nın yol-daşlarıyız. Düşüncelerine, ideoloji-lerine katılmadıkları üç devrimcininidamını devrimin prestij sorunu olarakgörüp, halkların kaderi olarak görüpengellemek için hayatlarını feda eden-lerin yoldaşlarıyız. Hepimiz bu uğurdaşehit olsak da tek bir toz zerreciklerinibile düşmanımıza bırakamazdık şe-hitlerimizin. Bırakmadık.

    Biz hiç politikasız kalmadık. Bizhiç çaresiz kalmadık. Biz hiç umutsuzolmadık.

    2017 yılı yaşadığımız baskılar,uğradığımız saldırılar karşısında üret-tiğimiz politikalar bunun ispatıdır.

    OHAL'e KARŞI DİRENENBİR TEK BİZ VARDIK

    TEK BİR KİŞİ MUCİZELERYARATABİLİR DİYEN USTA-LARIMIZIN İZİNDEN YÜRÜ-DÜK VE DÜNYAYI AYAĞA KAL-DIRDIK

    2017 yılını direnişle karşıladık,direnişle bitiyoruz.

    Düşmanımızın deyimiyle dünyayıayağa kaldıran bir direnişin ideeolojik,siyasi önderliğini yaptık. 47 yıllıkgelenek ve değer birimi, 47 yıllıkbirikimle zenginleştirilen M-L ideo-loji, bu ideolojinin yön verdiği poli-tikalar adım adım büyüyen ve dünyaölçeğine ulaşan bir direnişi yarattı.

    Yürüyüş

    14 Ocak2018

    Sayı: 49

    BU HEDEFE, BU KOŞULLARDA VARMANIN YOLU6

  • 2000 Büyük direnişinde yedi yılboyunca direnmenin, 122 şehidimizinyarattıklarının karşılığıydı Nuriyeler'indirenişi sürecinde yaşadıklarımız vealdığımız sonuçlar.

    Yedi yıl boyunca direnmemenin,teslimiyetin, ihanetin sonuçlarıydıen solundan en sağına dışımızdakisolun yaşadığı ve tablosu.

    OHAL koşullarında direnilemezdüşüncelerini yerle bir etti Nuriye.Tek başına direniş başlatarak OHAL'ede, faşizme de, emperyalizme de di-renilebileceğini gösterdi. Çünkü di-renmek baskıya ve zulme uğrayanınhalk değerlerini yitirmediyse, tarihbilinci varsa vereceği en doğal tep-kiydi. Çünkü devrimcilik koşullaruygun olduğunda direnmek, savaş-mak değil, koşullar ne ise, o koşullariçinde hedefine ulaşmak için çalış-mak, emek harcamak, bedel ödemekti.

    Nuriye de OHAL koşullarındaişini geri almak için, faşizmin bas-kılarını geri püskürtmek, direnmehakkını savunmak için tek başınaçıktı İnsan Hakları Anıtı'nın önüne.Tek kişinin mucizesine inandı. Sa-yıların değil direnmenin zafer geti-receğine inandı. İnandık ve hemenher gün karşı bir politika üreten, birsaldırıyla karşımıza çıkan faşizmekarşı biz de her gün daha güçlü birdirenişle, her gün daha büyük bir ıs-rarla direnişi sürdürdük. Dünyayamal olan, dünyanın dört bir yanındadirenme umudu olan, ülkemizdeOHAL'e de, faşizme de her koşuldadirenilebilceğini gösteren bir direnişiböyle yarattık.

    Nuriyeler'in direnişi gösterdiki bu tarih içinde her direniş,her dönemeç bir sonrakini ya-ratarak, bir sonrakinin önünüaçarak ilerliyor.

    "Ya teslimiyet ya ölüm" da-yatmasında düşüncelerin korun-ması uğruna ölümü seçmek Kı-zıldere'nin özünden doğdu. "Bizburaya dönmeye değil, ölmeyegeldik" şiarı "Öleceğiz ama Asla

    Teslim Olmayacağız" şiarına döndü2000 büyük direnişinde. MahirlerFidan'da hayat buldu 2000 büyükdirenişinde. Ve teslim olamama ge-leneği ve Fidan, Nuriye'de yenidenhalka taşındı 2017 yılında.

    Faşizm de, 2000 Ölüm Orucu'ndayolundan sapıp düşkünleşen sol da,emekte sonuncu, akıl vermede birinciaydın-küçük burjuva kesimler de Nu-riyeler'in direnişi karşısında neredeysehiçbir söz edemediler, OHAL kor-kularını aştıkları oranda da-ki çoksınırlı bir süredir bu-bu direnişin ya-nında yer almaya çalıştılar. Hepsibüyük direnişimizin, 122 şehidimizinkazanımıydı.

    O gün 122 kez sansüre, kuşat-maya, zorla müdahaleye, tahliye rüş-vetine, tecrite karşı destansı bir direnişyaratmasaydık, söylediklerimizi hayatiçinde ispatlamasaydık, bugün nedostu ne düşmanı inandıramazdık.

    Ölerek anlattık büyük direnişte,ölerek inandırdık. Ve bu basamağıyaratan 122 şehidimiz bizim yenidendoğuşumuz oldu büyük direnişte.Marksist-Leninist ideo-lojinin yeniden halklabuluştuğu, yeniden güçve güven kazandığı yediyıllık bu direnişin önemisürecin niteliğindedir.

    E m p e r y a l i z m2000'lere geldiğinde he-men hemen dünyadakitüm hareketleri teslimaldığını, en azından onoktaya getirdiğini dü-

    şünerek sosyalizmin, proletarya dik-tatörlüğünün ölümünü ilan etmek,bunu da Parti-Cephe'nin cenaze tö-reniyle tescillemek istedi.

    Ama yanıldı. Yanılttık. İdeolojiknetliğimizle, sosyalizme inancımızla,düşüncelerimizi ölüm pahasına sa-vunmamızla, 122 kez ölerek, dünyasavaşlarının bile 4 yıl sürdüğü birtarihte yedi yıl ölümle direnerek M-L ideolojinin zaferini ilan ettik.

    Baskı varsa direneceksin, düşmanvarsa savaşacaksın dedik.

    Direnmeyen çürür dedik.

    Ve ne dediysek gerçek oldu, ha-yatın kendisi oldu.

    Sol 2000 Büyük direniş sınavındangeçemediği için bırakalım OHALkoşullarında direnişi örgütlemeyi,kendini korumaktan, varlığını bilekorumaktan acizdi.

    2000'de direnmeyenler 2017'deyenildiler.

    Çünkü büyük direnişteki tavırla-rıyla devrimciliğin yerini kendinikoruma, ideolojik BAĞIMSIZLIĞINyerini işbirlikçiliğin kutsanması, di-renmenin yerini teslimiyet, emper-yalizme kin duyup onunla savaşmanınyerini uzlaşma aldı. Direnmeyençürür dedik, çürüdüler.

    2000 büyük direnişine başlarkenne dediysek çıktı...Tıpkı 1984'te nedediysek çıktığı gibi, 1991'de ne de-diysek çıktığı, 1996'da ne dediysekçıktığı gibi.

    14 Ocak2018

    Yürüyüş

    Sayı: 49

    Dergimizin 49. sayısının yayınlandığı 14 Ocak 2018 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 312. günündeler

    *Yüksel Direnişi 432. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 237. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 321. gününde

    *Mehmet Güvel açlık grevinin 197. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 154. gününde

    7LEYLALAR VE BİLGEHANLAR GİBİ YAŞAMAK VE SAVAŞMAKTIR

  • İDEOLOJİK NETLİKÖNÜMÜZE NASIL BİRENGEL ÇIKARSA ÇIK-SIN, DÜŞMAN HANGİSALDIRILARI TEZGAH-LARSA TEZGAHLASINBİZİM YOLUMUZDAYÜRÜMEYİ SÜRDÜR-MEMİZDİR

    2017'de düşmanımız ka-nımızı içmeye, bizi toprağagömüp cenazemizi düzenlemeye Tür-kiye halklarına açıkça ilan etti.

    Kanımızı da içti, cenaze törenimizide düzenledi. Ama bizi yok edemedi,edemez. Bizi yolumuzdan çıkaramadı,çıkaramaz. Bizim programımızı bo-zamadı, bozamaz.

    Tüm yoksul mahalleler bizim ola-cak dedik... Yine iddia ediyoruz. Tümyoksul mahalleler bizimdir bizim ola-cak.

    Ülkemizin tüm dağları bizimdir,dedik. Yine iddia ediyoruz. Ülkemizinher karış toprağı ve dağları bizimdir,bizim olacak.

    Onlarcamız 165 kemik kadar kal-sak da, her gün, her saat yoldaşlarımıztek tek tutuklansa da biz yolumuzdailerlemeye devam ediyoruz.

    Çünkü biz halk savaşı veriyoruz.Bu savaş halkın savaşı , 80 milyonunsavaşı. Ne 80 milyon biter, ne sava-şacak insan. Düşenin yerini dolduran,tutsak edilen yerini alan bitmez. Yeterki ideoloji bitmesin, yeter ki inançbitmesin.

    Dünyada emperyalizmin saldırılarıburjuva ideolojisinin zaferi için, sö-mürünün bakiliği için yürüttüğü ideo-lojik olarak teslim alma politikaları;ülkede ise yönetemeyen oligarşinin,AKP faşizminin yasalar ve baskı yo-luyla giderek artan şiddeti, saldırılarıve bizi yok ederek faşizmin ideolojikzaferini ilan çabaları boşunadır.

    Biz varsak, bir kişi de olsa bizvarsak emperyalizmin de, faşizminde planları sonsuza dek tutmayacak.

    Büyük iddia mı? Evet.

    Ama bu iddia 48 yıllık tarih içindetoplu imhayı göze alarak, kendinifeda ile, ürettiğimiz doğru politika-larla, bu politikaların halkta hayat

    bulmasıyla ispatlanmıştır. Biz koşullarne olursa olsun ne silahlı mücadeledenvazgeçtik, ne stratejik hedefimizden.Baskılar mı, OHAL mi, tutuklamalarmı, katliamlar mı?

    Biz devrimciyiz, biz kurtuluş sa-vaşçısıyız, biz sosyalizmin umut ta-şıyıcılarıyız... Baskı da, tutuklamada, katliam da ancak bize doğruyolda olduğumuzu, iktidarı alabileceknitelikte olduğumuzu gösterir.

    BİZİ HIZLANMAMIZ İÇİNKAMÇILAR. BU KOŞULLARDASAVAŞMANIN DA YOLU BULU-NUR. BULUYORUZ. SOSYALİZMSAVAŞÇILARI İÇİN KOŞULLARDEĞİLDİR, HEDEFLERDİR BE-LİRLEYİCİ OLAN.

    HEDEFİMİZ HALKIN İKTİDA-RIDIR, SOSYALİZMDİR. BU HE-DEFE BU KOŞULLARDA VAR-MANIN YOLU LEYLALAR VEBİLGEHANLAR GİBİ YAŞAMAKVE SAVAŞMAKTIR.

    ÖLMEYE DEĞİL ÖRGÜTÜNDEVAMLILIĞINI SAĞLAMAYA,ÖRGÜTÜ YAŞATMAYA, HER KO-ŞULDA SAVAŞMAYA ve İKTİDA-RA YÜRÜMEYE, DÜŞMANADARBELER VURMAYA KİLİT-LENMEK, BU YOLDA GEREK-TİĞİNDE ÖLMEKTİR.

    2017 SOL CEPHEDE BİRYANDA DİRENİŞİ BİR YANDAİHANETİ YAZDI

    2017'de silahlı alanda savaşmayada, vurmaya da devam ettik. Katle-dildik, imha edildik. Ama savaşanbiz vardık, biz varız. Tek bir gerilla-mız bile olmasa o dağlarda yine bizvarız... İdeolojimizin rüzgarı estikçeo dağlarda, politikalarımızın sesiyankılandıkça o dağlarda; taşı, toprağı,

    ağacı gerilladır, gerilla do-lacaktır.

    Demokratik alanda dadirenen yalnız biz vardık.OHAL'e karşı tek kişi bileolsa direnerek tarihin veM-L ideolojimizin öğret-tiklerini uyguladık. Tekkişiden binler, onbinleredirenme bilinci taşıdık.Kurumlarımızın mühürle-

    rini kırarak, tanımayarak ideolojimizinve devrimciliğimizin mühürlenmesineizin vermedik. Konserimizi yasak-ladılar, damlara çıktık.

    Adım adım her yerde gücümüzoranında ama hep bir adım ileri at-tık.

    Direnenler cephesi silahlı müca-deleden en küçük hak alma eyleminekadar her anı direnişle, iradeyle, ka-rarlılıkla, inançla ördü.

    Diğer cephede başta Kürt milli-yetçileri olmak üzere tüm oportünistve reformist sol vardı.

    Bu cephe halka ihanetin tarihiniyazdı 2017'de küçük burjuva milli-yetçi hareket Suriye'de YPG ile top-raklarını Amerikan üslerine, beyniniAmerikan ideolojisine, halkını Ame-rikan tecavüzüne açtı. Dünyada si-lahları gömen, eriten, FARC'dan,ETA'dan sonra PKK de halkına sırtınıdönmeyi seçti. YPG’liler Amerikansubayları tarafından eğitildiler. Ame-rikan silahlarıyla donatıldılar. Neredesavaşacaklarına Amerika karar verdi.Suriye'de daha önce hiç ABD üssüyokken, PKK-PYD sayesinde Rojo-va'da ABD 11 üs ve askeri alankurdu. ABD, PKK-YPG'ye silah ve-riyor, PKK-YPG Amerika'ya üs bit-miyor. Kurulan üslerin bir de bekçi-liğini yapıyor

    PKK-YPG; kapitalizme uygunbir alışveriş. Ama asla sosyalizmeve sosyalistlere uygun değil.

    Bunun için ARTIK, PKK'NİNTARİHİ, AMERİKAN EMPERYA-LİZMİNİN KANLI TARİHİYLE İÇİÇE GEÇMİŞTİR. ARTIK PKKABD İŞBİRLİKÇİSİDİR.

    2000'de Parti-Cephe ile direnmeyideğil, PKK ile faşizmle uzlaşmayı,

    Yürüyüş

    14 Ocak2018

    Sayı: 49

    BU HEDEFE, BU KOŞULLARDA VARMANIN YOLU8

  • emperyalizmin tecrit politikasıyladüşüncelerini teslim etmeyi terciheden sol bu süreç içinde PKK kuy-rukçuluğundan ABD işbirlikçiliğiniobjektif olarak onaylayan, ona ye-deklenen bir noktaya savrulmuştur.Gelinen bu noktanın ne devrimle,ne o isimlerindeki anlı şanlı Mark-sizm, Leninizm, Komünizm, Halkve Kurtuluş ile ilgisi yoktur.

    Türkiye devrimi adına utançtır.Silahlı mücadelenin ve şehitler ver-menin yarattığı birikim, onyıllardıroportünist solun Anadolu toprakla-rında yaşamasının sebebiydi. Bugünbunu da terk eden solu bu topraklarabağlayan hiçbir değer kalmamıştır.Tarihi ise bu teslimiyet, bu ideolojikteslimiyet süreci içinde parça parçayok etmişlerdir.

    Reformist ve revizyonist solundurumu ise ortadadır. Artık AB'ci-likten CHP önderliğinde yürümeyedüşmüşlerdir. Üretebildikleri tek birpolitika yoktur. Söyleyebilecekleritek bir söz yoktur bu halka.

    Açlık ülkenin yarısını bulmuşken,faşizm her gün onlarca baskı yasasıçıkarırken, her gün yozlaşmadan kat-liama, vatanımızın karış karış satıl-masına, halkın yaşam hakkının yokedilmesine onlarca sorun çözüm bek-lerken DİRENMEK tek geçerli po-litika, halka ulaşacak, topraklarımızalayık tek yoldur. Bu yolda olmayan-ların sonu ölümdür. Oportünist, re-formist, revizyonist tüm sol kendikendini ölüme mahkum etmiş, şimdide ölümünü seyretmektedir. Politi-

    kasız solun, politikası sadece ABDişbirlikçiliği olan küçük burjuva mil-liyetçiliğinin ne Türkiye halklarının,Kürt halkının geleceğini karartmasınaizin vermeyeceğiz.

    Silahlı mücadeleden asla vazgeç-meyeceğiz. Silahımız yoksa bulaca-ğız, silahımız yoksa yapacağız, sila-hımız yoksa yenisini yaratacağız vedüşmanın yaşamasına sebep ne kadarzayıflığımız varsa güçlendireceğiz.

    Biz o silahları çekmeden düşma-nımız korku içinde bize karşı politikaüretiyorsa, bu kağıttan kaplan ol-duklarının kanıtıdır. Hiç aklımızdançıkarmayacağız.

    Sınıf kinimiz silahımız, silahımızdüşmanımızın ecelidir. Bu ecelinkorkusuyla yatıp kalakacak düşman-larımız. Halkın yeni ayaklanmalaryaratacağı ve gecekondulardan gelipgırtlaklarını keseceğinin, halk kurtuluşsavaşçılarının adaleti sağlayacakla-rının korkusuyla yatıp kalkıyorlar.

    Saldırılar bunun için. Beynimiziteslim alamadıkları, savaşma karar-lılığımızı kıramadıkları, örgütsel de-vamlılığımızı kesintiye uğratama-dıkları için durmaksızın saldırıyorlar.Saldırıların büyüklüğü, bize tarihi-mizin en acı dönemini yaşatma ye-minleri bunun için. Bu saldırı vetehditler zaferin bizim olacağına ka-nıttır.

    UMUT BİZİM, UMUT BİZ-DE... YERYÜZÜNDEN SİLE-MEZLER BİZİ...

    UZLAŞMAYACA-ĞIZ... TESLİM OL-MAYACAĞIZ... İCA-ZET DİLENMEYE-CEĞİZ... SIRTIMIZIKENDİ ÖZ GÜCÜ-MÜZDEN HALKI-MIZDAN BAŞKAKİMSEYE DAYAMA-YACAĞIZ.

    ÖLECEĞİZ AMAY E N İ L M E Y E C E -

    ĞİZ...

    BİZ MAHİR'İN, DAYININ YOL-DAŞLARIYIZ... BİZ LEYLA’NIN,BİLGEHAN’IN YOLDAŞLARIYIZ.BİZ KIZILDERE’NİN ÖĞRENCİSİ,MİRASÇISIYIZ... BİZ SİERRAMAESTRA DAĞLARINDA YÜ-RÜYENLER, VİETNAM'DA YER-ALTI TÜNELLERİNDE AMERİ-KAN EMPERYALİZMİNE KARŞISAVAŞANLAR, LİBYA'DA ÇÖLKUMLARININ ALTINDA DİZLE-RİNİ BAĞLAYARAK İŞGALCİ-LERE DİRENEN, ÇİN'DE UZUNYÜRÜYÜŞÇÜLERİN ARASINDAYÜRÜYEN, LENİNGRAD'DAÖLEN AMA TESLİM OLMAYAN-LARIZ...

    KÖMÜR GİBİ YAKSALAR DA;İRADEMİZİ SINASALAR DA; İŞ-KENCELERDEN GEÇİRİP; KE-MİKLERİMİZİ YOLDAŞLARIMIZ-DAN SAKLASALAR DA BİTME-YECEĞİZ... YERİN ALTINDANGELECEĞİZ. ONLAR GÖMDÜK-ÇE BİZ TOPRAĞA KÖK SALA-CAĞIZ. VE ŞAFAKLARI BİZ YA-RATACAĞIZ...

    2017'de Anadolu İhtilali için ka-nımızı akıttık. Şehitler verdik.

    2017 yılında da şehitlerimize ver-diğimiz devrim sözüne yeni halkalarekledik.

    Düşmana öfkemize, kinimize, he-sabımıza yenilerini ekledik. 18'indeSıla'nın, olağan bir devrim savaşınınolağan komutanı Bilgehanlar'ın he-sabını yüklendik.

    Her gün açlığıyla birlikte acılarıbüyüyen halkımızı kendi iktidarınınsavaşçısı, komutanı yapmak, kendiiktidarını kendi elleriyle zulümdensöküp alabilecek örgütlenmelere, bi-lince kavuşturmak görevi bizimdir.

    Bunun için yeni bir yönetici yenibir komutan kuşağının adayları, öğ-rencisi, öğretmeni olacağız.

    Başta önderlerimiz Mahir Çayanve Dayı'mız olmak üzere tüm şehitle-

    14 Ocak2018

    Yürüyüş

    Sayı: 49

    Dergimizin 49. sayısının yayınlandığı 14 Ocak 2018 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 312. günündeler

    *Yüksel Direnişi 432. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 237. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 321. gününde

    *Mehmet Güvel açlık grevinin 197. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 154. gününde

    9LEYLALAR VE BİLGEHANLAR GİBİ YAŞAMAK VE SAVAŞMAKTIR

  • rimizin hayatlarıyla kurdukları, yaşat-tıkları devrim okulunun, hayat okulununöğrencileri olacağız.

    Ne insansız hava araçları, ne devasateknoloji ile donattıkları silahları, nemahallelerde tenekeleri, hiçbir şey,hiçbir savaş gücü inanmış insanın gü-cünden büyük değildir. Bizim devrimciyaratıcılığımız, cüretimiz, inancımızkarşısında, irademiz karşısında imhaolacak olan düşmanımızdır. Yerin al-tından, yerin üstünden, göklerden, ne-hirlerden, denizlerden, ağaç tepelerin-den, tarlaların içinden halkımızın vetoprağımızın olduğu her yerden kuşa-tacağız düşmanı.

    Gözünün önünde, gözünün içinebaka baka örgütleyeceğiz halkımızıve silahlı savaşı.

    Nerde vurulduysak, oradan ayağakalkacağız, nerede önümüzü kestiysedüşman, oradan yol alacağız.

    Kaçmak değil, savaşın tam ortasınadalmak, düşmanın gece rüyasında,gündüz hayalinde celladı olmaktır Cep-helilik.

    165 kemikten öğrendiğimiz budur.Bilgehan ve Leyla komutanlardan öğ-rediğimiz budur. Halktan gelip halkınsavaşçı ve önderleri haline gelen Kemalbaba ve Nuriyeler'den öğrendiğimizbudur.

    "'Tek bir kıvılcım, bütün bir bozkırıtutuşturabilir.' Başka bir deyişle, kuv-vetlerimiz şimdiki durumda küçük ol-makla birlikte çok hızlı bir şekilde bü-yüyecektir." diyor Mao. (seçme eser-ler1-sayfa: 172)

    Tek bir kıvılcımın bütün bozkırı

    tutuşturabileceğini bu yıl Nuriye'nindirenişi ile yaşadık.

    Direnmek için tek bir yürek, tekbir beyin yeter. Büyük silahlara sahipolmak gerekmez. En büyük silah beyinve yürektir. En büyük silah inançlıinsandır. İnançlı insanın direnişini aşa-cak, bu direnişin tarihe etkisini yokedecek hiçbir baskı, hiçbir silah, hiçbirzor yoktur, bulunamaz.

    Tek gerçek direniştir.

    Tek gerçek tarihsel ve siyasal hak-lılığını kavramış insan iradesi karşısındaemperyalizmin devasa görüntüsününaltında bir kağıttan kaplan yattığıdır.

    Tek bir kişi haklı ve meşru ise,halk ise, siyasi olarak kararlı geleceğibelirler. Dilden dile, kulaktan kulağaumut yayar, moral yayar, birleştirir,güçlendirir.

    Tek bir kişi kıvılcımdır, bozkırı tu-tuşturur.

    Nasıl ki Fidan büyük direnişte kendiyangınıyla tutuşturdu bozkırı; tek birkamu emekçisi OHAL koşullarındabaskı ve umutsuzluk kuşatmasını yıkıpgeçmiştir. Zulme karşı halkın önündekibarikat, halkın direniş öncüsü olmuş-tur.

    Artık yangını büyütme görevi bi-zimdir. Bu yangını iktidara giden yoluhalkla birlikte örgütleyerek, emperya-lizmin ve faşizmin önümüze çıkardığısorunları hedefimizden, programımız-dan şaşmadan aşarak büyütebiliriz.

    Her Cepheli buna adaydır, her Cep-heli bunu yapabilir.

    Türkiye halkları iktidarını kurabi-lir.

    Çaresiz değiliz, umutsuz değiliz.

    Çünkü bu devrimin sahibi halktır.110 yoldaşımızla tehdit ettiler bizi...Biz 80 milyonla çıktık karşılarına.

    Halkız biz, halkın çocuklarıyız,halkın iktidarı için savaşıyoruz.

    Bu devrimin yöneticisi de, savaşçısıda, örgütleyicisi de, kahramanı da, ye-neni de halktır. Yenilmezliği de bun-dandır.

    Tarih halkın yenilmezliği ile yazıl-mıştır.

    Öyle günlere geldik ki artık tekbaşına halk olmamız kazanmamıza

    yetmiyor.

    Bugün yenilmezlik sosyalizm için, devrimci halk iktidarı için, halkın ik-tidarı için örgütlenmekte, savaşmakta,silahlı mücadeleden vazgeçmemekte.

    Dünya halklarının tecrübeleri, on-larca yıl, yüzbinlerce şehit vererek sa-vaşan dünyadaki tüm ilerici, devrimcigerilla hareketleri, öğretmenimizdir.

    Bulgaristan'dan Nikaragua'ya... Uru-guay'dan İran'a... Kolombiya'dan Fi-listin'e... halk kurtuluş savaşçıları, sa-vaştılar, şehit düştüler, hapishaneleredolduruldular, büyük bedeller ödediler.

    Gördük ki, milliyetçilik kurtuluşagötürmez. Sosyalizmi hedeflemeyensilahlı mücadele kurtuluşa götürmez.

    İKTİDAR HEDEFİ OLMALI.

    SOSYALİZMİ HEDEFLEMELİkurtuluş savaşları.

    ULUSAL VE SINIFSAL KUR-TULUŞUN BİRLİKTELİĞİNİ ÖĞ-RENDİK.

    İKTİDAR İDDİASINDA CÜRET-Lİ OLMAYI ÖĞRENDİK.

    PROLETARYA DİKTATÖRLÜ-ĞÜ OLMADAN, HİÇBİR DEVRİM-Cİ İKTİDARIN KALICI OLMAYA-CAĞINI ÖĞRENDİK.

    SOSYALİZME HALKIN YARA-TICILIĞINI, ÜRETKENLİĞİNİ VEYÖNETECİLİĞİNİ KATMAZSAK,O SOSYALİZMİN DE KALICI OL-MAYACAĞINI ÖĞRENDİK.

    ÖĞRENDİKLERİMİZLE YÜRÜ-YECEĞİZ.

    ÖĞRENDİKLERİMİZLE GELİ-ŞİTRECEĞİZ SAVAŞI.

    KENDİ İKTİDARIMIZI, DÜNYAHALKLARININ BİZE MİRAS BI-RAKTIĞI DERSLERLE KURACA-ĞIZ.

    ZAFER BİZİM OLACAK.

    BU TOPRAKLARDA BAĞIM-SIZ, DEMOKRATİK, SOSYALİSTTÜRKİYE KURULACAK.

    Emperyalizmi tarihe gömeceğiz.Faşizmi tarihe gömeceğiz.

    BUNA HİÇBİR GÜÇ ENGELOLAMAYACAK

    Yürüyüş

    14 Ocak2018

    Sayı: 49

    BU HEDEFE, BU KOŞULLARDA VARMANIN YOLU10

  • Tek Yol DevrimTek Yol DevrimKKürdistan’daKürdistan’da

    Cizre, Sur, Nusaybin... kuşatıl-mışlardı… tecrit edilmişlerdi… içe-ride sokağa çıkma yasağı ilan edil-mişti… dışarıdan ise semtlere girişçıkış yasaktı… Sur’da katliam sü-rerken, Diyarbakır’da ışıklar içindeyılbaşı kutlanıyordu…

    Sokak sokak çatışmalar sürüyordu.Evler, tank atışlarıyla bombalanıpyıkılıyordu…

    Aylar süren katliamın rakamsalbilançosu ne o gün belliydi, ne debugün… Kürt halkı kaç insanını kay-betti bu katliamlarda? Belli değil.

    Ancak belli olan şu ki; Kürt mil-liyetçi hareketi, iki yıl önce hendek-lerle başlayıp katliamlarla biten “öz-yönetim” politikası hakkında, baştaKürt halkı olmak üzere, Türkiyehalklarına hesap vermek zorundadır.

    Kürt milliyetçi hareketin basınyayın organlarında, zaman zamanbu konuda yazı ve röportajlar çıkıyor.Ancak iki yıllık süre gözden geçiril-diğinde, aynı zamanda bir unutmave unutturma politikası söz konu-sudur. Tartışılmıyor ve tartışılmasıda istenmiyor. Bu daha katliamlaryaşanırken açıkça gözlenen bir du-rumdu.

    Sanki o mahalleler, ilçeler kuşa-tılmamış, sanki orada bir katliamsürmüyordu.

    Bırakın o katliamı durdurmak,engellemek için yeri göğü ayağa kal-dırmayı, sıradan protestolar bile ya-pılmadı. Sur’un dibinde bir oturmaeylemi bile yapılmadı… Bir evinbodrumunda mahsur kalmış ve kat-ledilmeyi bekleyen insanlar sözko-nusuyken bile, yapılan, AİHM’e,AB’ye “katliamı durdurun” diye çağ-rılar yapmaktan ibaretti.

    Bütün bunlar, açıklanmaya muh-taçtır.

    Katliam KarşısındakiTavırsızlığın Arkasında,“Uzlaşma, Teslimiyet,Tasfiye” Politikası Vardır;

    Sınıflar mücadelesinde her poli-tikanın bir nedeni vardır.

    Oligarşinin özyönetim ilan edilenbölgelere yönelik katliamları karşı-sındaki suskunluğun da bir nedenivardır elbette;

    Biz çok net olarak söylüyoruz;bu neden, Kürt milliyetçi hareketin“güçsüzlüğü” değildir. Bu neden, bir

    şey yapacak güçlerinin olmaması de-ğildir. Büyük kitleleri harekete ge-çiremeseler de elbette suskun kal-mayacak kadar bir eylem çizgisi or-taya koyabilirlerdi. Koymadılar. Ne-den?

    Bu neden, PKK’nin oligarşiyleve Amerikan emperyalizmiyle uz-laşma, teslimiyet ve tasfiye politi-kasından ayrı düşünülemez.

    Cenazelerinin,Kemiklerinin PeşineDüşmeyen Bir Hareket,Halkının KurtuluşunuSavunamaz

    Geçtiğimiz günlerde, Kürt milli-yetçi basında DİHA Cizîr (Cizre)muhabiri Cihan Ölmez’le yapılanbir röportaj yayınlandı. Bu röportajdada, Kürt milliyetçi hareketin Sur’daki,Cizre’deki katliamlar karşısındakitavırsızlığının, politikasızlığının çeşitliyönleri bir kez daha gözler önüneseriliyor.

    Ölmez, Cizre’de yaşananları şöyleözetliyor:

    “Şirnex’ın Cizîr ilçesinde 14 Ara-lık 2015 yılında ilan edilen “sokağa

    Sur İçinde, Cizre’de Kahramanca DirenişSur’un Dışında, Cizre’nin Dışında Hesabı Verilmesi Gereken Bir

    Suskunluk!PKK, “Bu Düzeyde Saldırı Beklemiyorduk” Diyerek,

    Gençliği Suçlayarak, Sur’un, Cizre’nin Sorumluluğundan Kurtulamaz

    SUR, CİZRE, NUSAYBİN… AKP VE ABD’YLE İŞBİRLİĞİ PLANLARINA,TESLİMİYET VE TASFİYE POLİTİKALARINA KURBAN EDİLMİŞTİR

    SUR’DAKİ, CİZRE’DEKİ SUSKUNLUĞUN ARDINDAKİ GERÇEK BUDUR!

    14 Ocak2018

    Yürüyüş

    Sayı: 49

    Dergimizin 49. sayısının yayınlandığı 14 Ocak 2018 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 312. günündeler

    *Yüksel Direnişi 432. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 237. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 321. gününde

    *Mehmet Güvel açlık grevinin 197. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 154. gününde

    11LEYLALAR VE BİLGEHANLAR GİBİ YAŞAMAK VE SAVAŞMAKTIR

  • çıkma yasağı”nınüzerinden iki yılgeçti. 79 gün sürençatışmalar boyun-ca 66 YPS üyesiyaşamını yitirir-ken, 213 sivil kat-ledildi. Kürt hal-kına yönelik “Çö-kertme Konsepti”kapsamında Cizîr,Türk devlet güçleritarafından dört biryandan kuşatıldı.En az bin ev yıkıl-dı, onbinlerce in-san toprağını terketmek zorundakaldı. 150’yi aşkın insan Cudi veNur mahallelerinde tüm dünyanıngözleri önünde diri diri yakıldı. İn-sanlar, hala yıkımın içinden geçmiş-lerine dair ipuçları aradıkları Ci-zîr’de, devlet bu kez asimilasyon,kayyum, TOKİ ve Hüda-Par ile “çö-kertme konseptini” sürdürüyor.”

    Faşizmin ne yaptığı açık. Sorunbunun karşısında Kürt milliyetçi ha-reketin ne yaptığıdır?

    Evet, 150’yi aşkın insan diri diriyakılmıştır.

    Röportaj şöyle devam ediyor:

    “Bodrumlarda ölen insanlardan74’ünün kimliği teşhis edilmedendefnedildi. Neden teşhis edilemi-yor?

    Birinci bodrumda mahsur kalanyurttaşlardan cenaze diye bir şeykalmamıştı. Teslim edilen cenazelerbirkaç kemikten ibaret. Çünkü 1’incibodrumdaki insanlar yakılarak öl-dürülmüştü. O bodrumda olup halacenazesi bulunmayan 3 kişi var.”

    Anlatılanlar çarpıcıdır.

    Fakat en az bunun kadar çarpıcıolan, Kürt milliyetçi hareketin, bod-rumlarda katledilen, yakılıp yokedilen insanlarının hesabını sormakiçin de hemen hemen hiçbir şey yap-mamasıdır. Biz bir tek cenazemizin,sığınaklarda yakılan insanlarımızınpeşinde direnişler örgütlerken, Kürtmilliyetçi hareketin bütün bu katli-amlar karşısında, asgari bir demo-

    kratik, hukuksal mücadele bile ver-memesinin bir açıklaması olmalıdırelbette.

    Özyönetim Politikası,“Kurtarılmış Bölge”Anlayışının ŞehirlerdekiDevamıdır ve Yanlıştır

    “Özyönetim” politikası, PKK’ninfaşizm gerçeğini doğru değerlendi-rememesinin sonucudur:

    Sur’da, Cizre’de, Nusaybin’de,hendek ve barikatların kurulduğu 21yerde (*), PKK’nin amacı neydi?

    PKK, bu politikayı “özyönetim”politikası olarak adlandırıyor.

    Özyönetimde yapılan şudur:

    “Halk bir özyönetim pratiği içe-risine girmişti. Gün geçtikçe devletile olan ilişkilerini kesip bir nevikendi çatışmasızlık sürecinin devamıiçin kendi çözümlerini inşa ediyordu.Mahallelerde meclisler kuruluyordu.Sağlık, dil, kültür, eğitim, ekonomi,adalet komünleri kuruluyordu. Bun-ların meyvesi olarak Kürtçe eğitimveren okullar açıldı. Çocuklar 2 yılboyunca anadilde eğitim gördü. Yada her mahallede sağlıkçılar gönüllüolarak insanları tedavi etti. İnsanlaryaşadıkları tüm sorunları adalet ko-müne getiriyordu. Kısa bir süredesorunlar çözülüyordu…” (Özgür Po-litika, 15 Aralık 2017)

    Bu politika, iki açıdan yanlıştır.

    Birinci olarak, emperyalizmin iş-

    gali ve faşizm gerçeğini yok sayan“kurtarılmış bölge” anlayışının şe-hirlerdeki uzantısıdır.

    PKK başından itibaren kırsal alan-da bir kurtarılmış bölge peşinde koş-muş, ancak 33 yıllık gerilla pratiğindebunu gerçekleştirememiştir.

    Özyönetim politikası, kurtarılmışbölgeyi şehirlerde yaratma politika-sıdır ve hem siyasal, hem askeri açı-dan yanlışlığı kanıtlanmış bir politi-kadır.

    PKK, Sur’u, Cizre’yi, “gençlerinyanlışına” bağlayarak işin içindençıkamaz

    Peki sormazlar mı o zaman?

    Siz neredeydiniz bütün bunlarolurken?

    “Yanılmışız, hata yapmışız.”Bu Kadar Basit Mi?

    Oligarşinin hendekleri bahane et-mesi farklı bir konudur. Oligarşibaşka bir konuyu da bahane edipkatliamlar gerçekleştirebilir.

    Ancak bu durum, PKK’nin,BDP’nin katliamlardaki siyasal so-rumluluğunu ortadan kaldırmıyor.PKK’nin Özyönetim politikası,“AKP’nin Kürt sorununu çözeceği”beklentisi üzerine inşa edilmiştir.Öcalanla MİT arasında “müzaka-reler” sürerken, artık faşist devletinkatliamlar yapmayacağı tahlilleri üze-rine inşa edilmiştir.

    Emperyalizmin yeniden bu bo-

    Yürüyüş

    14 Ocak2018

    Sayı: 49

    BU HEDEFE, BU KOŞULLARDA VARMANIN YOLU12

  • yutlarda katliamlara izin vermeyeceğiyanlış tahlilleri söz konusudur.

    Bunu biz söylemiyoruz, PKK’ninkendisi de söylüyor.

    İşte KCK yöneticilerinden DuranKalkan’ın sözleri:

    “Ağır bir bilanço oldu. Bu dü-zeyde saldırı beklemiyorduk; yanıl-mışız, hata yapmışız. Düşman daolsa, karşımızdaki güçlerin insanolduklarını sanıyorduk”. (Fırat HaberAjansı, 25.02.2016)

    Türkiye Cumhuriyeti Tarihi bo-yunca, 93 yılda, 17 Kürt Ayaklanmasıyaşanmış, 17’si de Kürt halkındanonbinlerce insanın kanının aktığı bü-yük katliamlarla, büyük göçlerle bas-tırılmış ve Kürt milliyetçi hareketinmerkezi bir yöneticisi kalkmış diyorki, bu düzeyde bir saldırı beklemi-yorduk!

    “Yanılmışız, hata yapmışız.” Nekadar basit değil mi?

    Hayır bu kadar basit değil. Buyanılmanın, bu “hata”nın hesabınıKürt halkına, dünya halklarına ve-receksiniz.

    Neden yanıldınız? Çok iyi bildi-ğiniz bu kanlı tarihi unutmanızın ne-denleri nelerdir?

    Siz söyleyemezsiniz ama biz söy-leyelim.

    Siz, İmralı teorileri nedeniyleunuttunuz tarihi.

    Amerikan emperyalizmiyle uz-laşma ve teslimiyet politikaları ne-deniyle unuttunuz?

    AKP faşizminin basit bir aldatma,oyalama manevrasından ibaret olan“Dolmabahçe mutabakatı”nı cid-diye aldığınız için unuttunuz.

    Emperyalizm gerçeğini unuttunuz.Faşizmi unuttunuz. Vietnam’ı unut-tunuz. Dersim’i unuttunuz. MİT’ininsiyatifindeki bir süreci “müzakeresüreci” olarak adlandırıp oligarşinin

    kanlı tarihini unuttunuz.

    Fakat sizin unutmanızın faturasınıKürt halkının yiğit gençleri ödedi.

    Onlara söyleyecek bir çift sözünüzyok mu?

    Onlara vereceğiniz bir hesap yokmu?

    “yanılmışız, hata yapmışız”… okadar basit mi her şey?

    Hesap Vermesi GerekenPKK, Gençliği SuçlayarakKendini AklamayaÇalışıyor!

    Aşağıdaki satırları okuyalım şimdide:

    “Özyönetim direnişlerinde askeriboyut öne çıkarken toplumsal-siyasiboyut zayıf kaldı

    Silahlı direnişin gerillalı özsa-vunma çizgisinde desteklenmesi, bes-lenmesi iyidir. Fakat bu direniş içe-

    Açık katliam gerçeği vebir soru: 1’inci bodrumda mahsur kalan yurttaşlardan ce-naze diye bir şey kalmamıştı. Teslim edilen

    cenazeler birkaç kemikten ibaret. Çünkü 1’inci bod-rumdaki insanlar yakılarak öldürülmüştü. O bodrumdaolup hala cenazesi bulunmayan 3 kişi var. Ailelercenazelerinin tamamen yandığını düşünüyor. Şu an16 aile çocuklarının cenazesine ulaşamıyor. DNAeşleşmesi olmuyor. Yasak sonrası o bodruma indiğimizdeinsan uzuvları gördük. Yine Dicle nehrine dökülenmolozlarda da insan uzuvları gördük. ...

    2’inci bodrumda çıkarılan cenazeler de tamamenenkaz altından çıkarılmış. Hepsinin vücut bü-tünlüğü yok. Ve çoğunda da yanık izleri mevcut.Sadece 3’üncü bodrumda çıkarılan cenazeler vücutbütünlüğü kalmıştı. Ancak onların da ölüm şeklibirbirine çok benzer.

    “Yaşamını yitiren herkes için Cizîr CumhuriyetBaşsavcılığı bir soruşturma başlattı. Ancak so-ruşturma ölümleri meşru gösterme üzerine ilerliyor.

    Şu ana kadar 34 soruşturmaya takipsizlik verildi. Gö-revsizlik verilen dosyalar var. Ama kovuşturmaya dö-nüşen bir dosya yok. Yani yaşamını yitiren 300’eyakın insanın ölümünde güvenlik güçlerinin tek kusuruyok deniliyor. Takipsizlik gerekçeleri ise aynı. Bazıgizli tanıklar var, kim olduklarını bilmediğimiz tümölenleri örgüt üyesi olarak gösteriyor. …cenazesi küledönüşen insanların nasıl ve kim tarafından öldürüldüğübelirtilmiyor.

    3’üncü bodrumdan çıkarılan cenazelere baktığımızdahep diz ve göğüs hizasında birden fazla kurşunvar. Bu bir taramayı işaret ediyor.” (DİHA Cizre muhabiriCihan Ölmez’in anlatımından)

    KATLİAM APAÇIK!

    HUKUKSUZLUK APAÇIK!

    MESELE, BUNLARIN KARŞISINDANE YAPILDIĞIDIR!

    PKK, BDP, HDP, Rojava’dan, Rakka’danbaşlarını Türkiye’ye çeviremeyenler, BUKATLİAMLAR, BU HUKUKSUZLUKKARŞISINDA NE YAPIYORLAR?

    14 Ocak2018

    Yürüyüş

    Sayı: 49

    Dergimizin 49. sayısının yayınlandığı 14 Ocak 2018 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 312. günündeler

    *Yüksel Direnişi 432. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 237. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 321. gününde

    *Mehmet Güvel açlık grevinin 197. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 154. gününde

    13LEYLALAR VE BİLGEHANLAR GİBİ YAŞAMAK VE SAVAŞMAKTIR

  • risinde de ciddi hatalar var, eksikliklervar. Hazırlık zayıf, örgütlülük zayıf,adeta karanlıkta el yordamıyla yü-rüyen bir gerçeklik sözkonusu.

    Bütün demokratik özyönetim di-renişleri bu biçimde gelişti. Darkaldı, askeri boyut öne çıktı. Oysaki, toplumsal boyut önde olmalıydı,siyasi boyut öne çıkmalıydı. Gençlikörgütlülüğü, halk örgütlülüğü demo-kratik özyönetim mücadelesini baş-latmalı, geliştirmeliydi.”

    Bu satırlar, Serxwebun dergisininOcak 2017 tarihli 421. sayısında ya-yınlandı.

    Yazıdaki imza, Duran Kalkan’a

    ait.

    Duran Kalkan gençliği suçluyor.Okumaya devam edelim:

    “Eğer demokratik özyönetim di-renişleri böyle bir sonuca gittiyse,bedeli ağır olduysa, ciddi zorlanmalaryaşadıysa bunun altında söz konusudarlık yatıyor.”

    “Bütün bunlardan kuşkusuz genç-lik ve gençlik örgütleri kendilerinisorumlu görmeliler.”

    Katliamlar karşısındaki sessizlikaçık bir olgu. Duran Kalkan bunugörmezden gelemiyor ve bunun so-rumluluğunu da gençliğe yüklüyor:

    “Toplumun örgütlü tavır gelişti-rememesinden de gençlik so-rumlu görmeli. Toplumu eğitipörgütlemek de herkesten öncegençlerin, gençlik hareketinin,gençlik kadrolarının, gençlik ör-gütünün görevidir. … Kaldı kigençlik de kitlesel örgütlülükleböyle bir sürece yeterince ön-cülük edememiştir. Toplumsalhareketi geliştirememiş, toplum-sal, kitlesel tutum göstereme-miştir. Sadece cesur, fedakar birözsavunma direnişi geliştirebil-miştir.”

    Duran Kalkan, Sur’da, Ciz-re’de “toplumun zayıf duru-şu”nu tespit ediyor, giderek “top-lumun büzülmesinden” sözediyor. Bunun sorumluluğunuda yine gençlik hareketine yük-lüyor.

    “Toplumun geçen süreçtedemokratik özyönetim direniş-lerindeki zayıf duruşu, giderek

    büzülmesinden diğer devrimci de-mokratik örgütlenmeler sorumlu ol-duğu gibi, … onlardan daha fazlagençlik hareketi de sorumludur.”

    Duran Kalkan sorumluyu buldu.

    Peki gençliğe o politikayı uygu-lama talimatı veren PKK yönetimininsorumluluğu nerede?

    AKP’nin artık katliamcılık yap-mayacağını öngörüp, hendeklerin ka-zılması, belli bölgelerde “özyönetime”geçilmesi talimatını verenlerin so-rumluluğu nerede?

    Özyönetim, KCK’nın bilgisi, ona-yı dışında bir politika değildir.

    İlk “özyönetim” ilanı, 10 Ağustos2015’te Şırnak’ta yapıldı. Bunun ar-dından, Hakkari, Batman illeri,Hakkari’nin Yüksekova, Muş’unVarto ve Bulanık, Van’ın Edremitve İpekyolu, Diyarbakır’ın Sur,Silvan, Lice, Ağrı’nın Doğubayazıd,Bitlis’in Hizan ilçelerinde özyönetimilan edildi.

    Duran Kalkan’ın birinci derecedenyöneticilerinden olduğu KCK, 12Ağustos 2015’te “öz yönetim ilanedilen söz konusu bölgelere saldırıolması halinde öz savunma haklarınıkullanacaklarını” belirtti.

    Yani KCK’nın bilgisi, onayı dı-şında bir şey yoktur.

    Katliamlar sürerken “toplumunneden büzüldüğünün” hesabını daKCK vermek zorundadır.

    Bunun açıklamasını yapmadan,bu katliamlar üzerine söyledikleri vesöyleyecekleri hiçbir sözün siyasigeçerliliği ve tutarlılığı olmayacaktır.

    Soru ortadadır:

    Gençliğin uyguladığı “özyöne-tim” politikası, gençliğin kendi ka-fasından geliştirdiği bir politikamıydı?

    İki yıl boyunca özyönetim politi-kası sürerken, hendekler kah kazılır,kah kapatılırken, siz neredeydiniz?

    Ve katliamlar olurken siz nere-deydiniz?

    Suskunluğun Açıklaması,

    Hendek vebarikatkurulan il veilçeler;

    Diyarbakır:

    -Sur

    -Silvan

    -Lice

    -Hani

    -Hazro

    -Bismil

    -Dicle

    -Bağlar

    -Kayapınar

    -Yenişehir

    -Kocaköy

    Mardin:

    -Nusaybin

    -Dargeçit

    -Derik

    Şırnak:

    -Silopi

    -Cizre

    -İdil

    Muş:

    -Varto

    Batman:

    -Sason

    -Kozluk

    Elazığ:

    -Arıcak

    TOPLAM:21 yer

    Yürüyüş

    14 Ocak2018

    Sayı: 49

    BU HEDEFE, BU KOŞULLARDA VARMANIN YOLU14

  • PKK’nin AKP’yle Uzlaş-ma ve ABD’yle İşbirliğiPolitikasındadır

    PKK, BDP, HDP, bu katliam-ların sürdüğü aylar boyunca, alenibir tavırsızlık ve politikasızlıkiçinde olmuşlardır. Katliamlar sü-rerken, HDP, AKP’ye Bakanvermiştir.

    Bodrumlara sığınmış insan-ların katledilmeyi beklediği gün-lerde bile adeta yerlerinden kı-pırdamamışlardır. Hendeklerinkazıldığı, barikatların kurulduğu27 yerde, yaklaşık 10 ay boyuncasokağa çıkma yasakları ve katli-amlar sürerken, ne askeri, ne kit-lesel planda hiçbir etkili eylemyapılmamıştır.

    Kesinlikle “normal” olmayanbu politikanın bir nedeni olmalıydıelbette. PKK yönetimi, bu ses-sizliği, tavırsızlığı, gençlik hare-ketinin darlığıyla, yetersizliğiyleaçıklayamaz.

    Bu durumun açıklaması,PKK’nin katliamlara rağmenAKP’den uzlaşma ve diyalogbekleme politikasını sürdürme-sindedir.

    Bu durumun açıklaması,PKK’nin Amerikan emperyaliz-miyle girdiği işbirliği politikasın-dadır.

    Sözün özü şudur: Özyönetimilan edilen bölgeler, ABD veAKP ile uzlaşma politikasınakurban edilmiştir.

    (*) Kaç yerde hendekler ku-ruldu? Katliamlarda nerede kaçkişi katledildi? Bütün bu konulardaKürt milliyetçi hareket tarafındanortaya konulan derli toplu birbilgi, ciddi bir bilanço yoktur.Yukarıdaki bilgiler, bizim derle-yebildiklerimizdir.

    TESLİMİYETİN VE TASFİYECİLİĞİN ÖRTÜSÜROJAVA

    Teslimiyetçiliği, Kürt halkının ulusal kurtuluşu hedefinden vazgeçişigizleyen Rojava, şimdi de Özyönetim katliamları karşısındaki suskunluğagerekçe yapılıyor.

    Geçen ay, PKK’nin özyönetim bölgelerindeki örgütlenmesi olan YPStarafından yapılan açıklamada, bu sürecin yol açtığı sorular geçiştirilerek,özyönetim direnişleriyle Rojava arasında zorlama bir bağ kurulmaktadır. Şöyledeniyor YPS açıklamasında:

    “13- 14 Aralık saldırılarıyla Sur, Cizre ve Silopi’de zirveleşen öz yönetimdirenişleri Ferqin, Hezex, Nusaybin, Gever, Şırnak, Wan, Şemzinan, Kerboran,Stawre, Siirt, Bismil gibi alanlarla mücadele tarihimizin olduğu kadar insanlıktarihinin de en köklü zincirleme direnişlerine tanıklık etmiştir.

    Öz yönetim direnişlerinin en büyük başarısı, Rojava zaferinde aranmalıdır.Taşeron çetelerle Rojavada halkımıza karşı savaşan Türk egemen sınıfı veonun karşı devrimci örgütü olarak TC, öz yönetim direnişleriyle birliktedoğrudan devreye girmiş ve yenilmekten kurtulamamıştır. Gölgeleriyle uğraşmakyerine TC’nin kendisiyle uğraşmak Rojava zaferini, Rojava zaferi de bir bütünolarak halkımızın genel zaferini getirmiştir.” (14 Aralık 2017, ANF, YPS GenelKoordinasyonu açıklamasından)

    Ne deniyor burada?

    Sur, Cizre, Nusaybin, Silopi’de katledildik…. Katliamlara karşı bir tavır, birpolitika geliştiremedik ama Rojava’da zafer kazandık!!!

    Burada mantıklı bir bağ yoktur. Böyle bir bağ kurulamaz da.

    Burada söylenenler, teslimiyeti, uzlaşmacılığı gizlemeye yönelik boş sözlerdenibarettir.

    “Boş söz” diyoruz; tekrar bakalım:

    “TC’nin kendisiyle uğraşmak Rojava zaferini, Rojava zaferi de bir bütünolarak halkımızın genel zaferini getirmiştir.”

    Kürt halkının HANGİ GENEL ZAFERİNDEN söz ediyor bu açıklamanınsahipleri?

    Bugün Kürt milliyetçi hareketi, bırakın GENEL ZAFERİ, OHAL’e karşı,Kürdistan’ın dört bir yanında süren katliamlara karşı asgari bir direnme çizgisini,asgari bir “protesto” çizgisini bile hayata geçirmenin ÇOK ÇOK UZAĞINDADIR.Kim bunun tersini iddia edebilir.

    Legal alanda, milletvekillerinin, 83 belediyedeki başkanlarının, eşbaşkanlarınıntutuklanması karşısında bile asgari bir tavrın alınamadığı bir ortamda, GENELZAFERDEN SÖZ ETMEK, boş sözden başka bir şey değildir.

    Sur’daki, Cizre’deki sessizliği kimse açıklayamıyor çünkü.

    AKP ile, ABD ile girilen İŞBİRLİKÇİLİK VE TESLİMİYET, itiraf edilmedenaçıklanamaz da.

    Sur’un, Cizre’nin yıldönümlerinde onlarca yazı yazsalar da, kendileri dışındaherkesi suçlasalar da, İŞBİRLİKÇİLİĞİ, TESLİMİYETÇİLİĞİ VE TASFİYE-CİLİĞİ GİZLEYEMEZLER.

    Kürt milliyetçi hareketi, Sur’un, Cizre’nin hesabını soramaz.

    Bu hesap da Türkiye devriminin soracağı hesaplar arasındadır.

    Kürt halkı bu hesabı, devrimcilerin önderliğinde soracaktır.

    14 Ocak2018

    Yürüyüş

    Sayı: 49

    Dergimizin 49. sayısının yayınlandığı 14 Ocak 2018 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 312. günündeler

    *Yüksel Direnişi 432. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 237. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 321. gününde

    *Mehmet Güvel açlık grevinin 197. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 154. gününde

    115LEYLALAR VE BİLGEHANLAR GİBİ YAŞAMAK VE SAVAŞMAKTIR

  • Egemen sınıflar, egemenliklerinikurduklarından bu yana halklara karşısayısız suç işlediler. Sömürü çıkarlarıuğruna çıkardıkları savaşlar bile tekbaşına ne kadar büyük ve ne kadarçok suç işlediklerinin açık kanıtıdır.Dünyada sömürücü sınıfların egemenolduğu yıllarda, sadece M.Ö. 3600yılından beri, yani 5.618 yılda, 14.361savaş yaşandı. Yani neredeyse her yıla3 savaş düştü. Bu savaşlarda katledileninsan sayısı ise 3 milyar 640 milyondur.

    Savaşların en kanlısı ve en hun-harları denilebilir ki emperyalizm ça-ğında gerçekleşmiştir. Bu çağda sadeceiki paylaşım savaşında katledilen insansayısı 70 milyondur. Onun dışındaemperyalizm nerdeyse her yıl 3-5savaş çıkarmakta ya da çıkmasınaneden olmaktadır. Bu savaşlar öylesinekıyıcıdır ki, tek bir bombada 250 binkişi bir kaç saniye içinde yok edilmiştir.

    Dünyada savaş suçlusu dendiğindeilk akla gelen ise; iki büyük emper-yalist paylaşım savaşının baş sorum-lusu olan Alman emperyalizmidir.Buna rağmen emperyalizmin, kanla,katliamlarla, savaşlarla, işkencelerle,kayıplarla, yakmalar ve yıkmalarladolu bu tarihi, yani kopkoyu karanlıkolan bu dünya, kapitalizmin parlak,

    yaldızlı söylemleri altında gizlen-mektedir. Emperyalist ülkelerin baş-vurduğu bu yalan ve göz kamaştıransüslemeler altında dünya halklarınıngerçekleri görmesi engellenilmeyeçalışılmaktadır.

    Alman Emperyalizminin Doğuşu Ve Gelişimi Almanya burjuvazisi, Avrupa’nın

    en geç gelişen burjuvazisiydi. Amadaha 1848’lerde, büyük Almanya’yıyaratma projesi adı altında İngiltereve Fransa gibi bir sömürgeci impara-torluk kurmak hayallerini süslüyordu.Bu nedenle saldırgan bir politika be-nimsemişti. Fırsatını bulduğu her ançevre ülkelere saldırıyor, denetimaltına alıyor ya da onlardan toprakkoparıyordu. Bu amaçla 1866’da Sa-dowa Çarpışması’nda Avusturya’yıağır yenilgiye uğrattı. 1871’de ise,Sedan Savaşı’nda Fransa’yı yenilgiyeuğratıp bir kısım topraklar kazandıve böylece süreç, Pan Alman Birli-ği’nin Alman İmparatorluğu’nu oluş-turmasıyla sonuçlandı. Bu impara-torluk kurulduğu günden beri de Al-man, Avrupa ve dünya halklarınınbaş belası oldu.

    Hızla gelişen kapitalizmin doğal

    sonucu olarak güçlenen işçi sınıfındankorkuya kapılan Alman burjuvazisi,

    bir yandan tekelleşme doğrultusundaadımlar atarken diğer yandan daişçi sınıfının örgütlenmesini engel-lemek için yeni engeller çıkarıyor,yasaklar koyuyordu.

    Almanya Avrupa’nın en büyükekonomik gücü olmuştu. Bu du-rum onu, kapitalizmin ve emper-yalizmin yasası gereği, geç kalmışve genç bir emperyalist olarak,sömürgeciliğe yöneltir.

    ll. Willhelm’in ve dolayısıylaAlman emperyalist tekellerininartık tek amacı vardır: İngilteregibi bir sömürge imparatorluğukurmak... Bu amaçla Afrika’da,

    Nambiya, Kamerun, Togoland, Tan-zanya sömürgeleştirilir. Bazı adalarkiralanarak sömürü alanları halinegetirilir.

    Yetmez... 1890-1914 arasında hız-la gelişen ve diğerlerine göre dahakaliteli mallar piyasaya süren Almanemperyalizmi, Fransa hariç bütünaçık pazarları ele geçirmiştir ve şid-detle yeni pazarlara ihtiyaç duymak-tadır. Bunun da en geçerli yolu sö-mürgeler elde etmektir. Bu da diğeremperyalistlerle rekabeti, rekabet desavaşı göze almak demektir.

    Bu yıllarda bir yandan da İngilizdonanmasıyla boy ölçüşecek bir do-nanma kurulur. Güçlü bir kara ordusutahkim edilir.

    1914’e geldiğinde emperyalist pay-laşım savaşı tüm gaddarlığı ve kıyıcılığıile kendini gösterir. Bu savaştan yenikçıkan Alman İmparatorluğu 1918 Ka-sım devrimi ile yıkılır ve yerine WeimerCumhuriyeti kurulur.

    Bu isim altında hükmünü sürdürenemperyalist Alman devleti özellikleiçteki işçi sınıfı ve halkın mücadele-sini bastırmak ve toparlanmak içinçalışır. Faşist iktidarın kurulması ilebunalımını aşan tekelci, emperyalist

    Dünyada Savaş Suçlusu Dendiğinde İlk Akla Gelen

    İki Büyük Emperyalist Paylaşım Savaşının

    Baş Sorumlusu Alman Emperyalizmidir

    Katliamlarla, Savaşlarla, İşkencelerle, Kayıplarla,

    Yıkımlarla Dolu Bu Tarih,

    Parlak, Yaldızlı Söylemleri Altında Gizlenmektedir

    DÜNDEN BUGÜNEALMAN EMPERYALİZMİNİN

    SUÇ DOSYASI -1

    Emperyalizmin Devrimcilere Karşı Savaşıyazı dizisi / bölüm 6

    Devrimcilik YapmakSUÇ Değil,

    GÖREVDİR

    Yürüyüş

    14 Ocak2018

    Sayı: 49

    BU HEDEFE, BU KOŞULLARDA VARMANIN YOLU16

  • burjuvazi yeniden hızla dışa yönelir.1938’de Avusturya’yı, 1939’da Po-lonya’nın yarısını ilhak etmesi ile1943’te Weimer Cumhuriyeti’ninsona erdiği ve yeniden Alman impa-ratorluğu kurulduğu ilan edilir. Buna,kutsal Roma-Germen İmparatorluğu,1871’deki Bismarck İmparatorluğusonrası 3. İmparatorluk denir.

    ‘’Tek halk, tek imparatorluk, teklider” olan bu faşist imparatorluk,savaş içinde doğmuş ve savaşta fa-şizmin yenilgisi ile de son bulmuştur.

    Savaştan sonra zorunlu demokratkesilen Alman burjuvazisi, tekelciemperyalist bir burjuvaziydi. Hiç birşey onu içte gericilik ve anti demo-kratik tutumdan dışta ise sömürgecisaldırganlık ve dünya egemenliğindenvazgeçiremezdi. Daha 1956’da içeridegerici tedbirleri hayata geçirirken,her fırsatta dışa yönelmek için canatmış, ekonomik bağımlılığı askeri-politik bağımlılıkla da tamamlamayaçalışmıştır. Nitekim,1990 sonrası isesosyalizmin yaşadığı yenilgi ve dünyagenelinde sınıf mücadelesinin geri-lemesi ile bu özlemlerinin gerçek-leşmesi için zeminin olgunlaştığınıdüşünerek, içte alabildiğine gericitedbirler alırken, dışta da yenidenimparatorluk ve dünya egemenliğihayalleri kurmaya başlamıştır.

    Alman Emperyalizminin De-mokrasi Gösterileri Adı AltındaKendi Halkına Ve GöçmenHalklara Karşı İçeride İşlediğiSuçlar:

    Demokrasi ve özgürlükler ülkesiolmakla övünen Almanya’nın, ‘’Ki-min için demokrasi?” sorusu kar-şısında, bütün parlak ışıkları sön-mekte, yaldızları dökülmekte, ger-çekler çırılçıplak ortaya çıkmaktadır.

    Bu soru bizi Almanya’da sadecesömürücülere ve sömürü düzeninisavunanlara demokrasi olduğu ger-çeğine götürmektedir. Almanya’da,düzeni savunduğun veya düzen ideo-

    lojisini esas aldığın sürece ahlaki,siyasi olarak her türlü sapkın düşün-ceyi savunabilir, her türlü sapkınlığıyapabilirsin. Bu açıdan hiçbir sorunyoktur. Almanya’da, devrimcilereuyduruk gerekçelerle ağır cezalarvermekte yarışan mahkemelerin NSUcanilerine nasıl davrandıklarını, yıl-lardır bu katilleri cezalandırmamaktanasıl direndiğini biliyoruz. Öyle ki,tanıkların altısı alenen katledilirken,belgeler ve bilgiler bizzat devlet ku-rumlarınca saklanır, imha edilirkenmahkeme adeta kör, sağır ve dilsizdir.

    Ama düzene karşıysan ve onudeğiştirmek istersen cezalardan ceza,

    baskılardan baskı beğenmelisin. Busadece Almanya’daki düzeni değiş-tirmek açısından değil dünyanın her-hangi bir yerinde kapitalist düzenihatta faşist yapıları değiştirmek çabasıaçısından da böyledir.

    Faşizme karşı mücadele ettikleriiçin Türkiyeli devrimciler, Alman-ya’da 113,5 yıl cezaya çarptırıl-mışlardır. Halen daha yargılananlarvardır. Bu cezaların tamamı çeşitlibaskılar ve yaptırım dayatmaları al-tında tecrit hücrelerinde geçmiştir.

    Demokrasiden anladıkları budurişte. Devrimcileri her bahane ilesuçlu gösterip yargılamak, ağır ce-zalara çarptırmak ve hatta alenenkatletmek. Bütün bunlar kendi suç-larını örtmenin bir aracıdır. Bu ne-denle bütün örtme çabalarına karşınAlman emperyalizminin kendi halkınave göçmen halklara karşı işlediğisuçlar apaçık ortadadır.

    Kısaca sıralarsak:

    1918-1919 Devriminin bastırılması.Bu bastırma sırasında yapılan kitleselişçi katliamları. Tutsak düşen devrimciönderler Rosa Luxemburg ve KarlLiebknecht’in katledilmesi ve ceset-lerinin yok edilmeye çalışılması.

    1923 Hamburg ayaklanmasındasayısız işçinin katledilmesi.

    1933’te Hitler’in iktidara gelme-siyle birlikte, her türlü muhalefetiezmek için 1935 ve 1938’de temerküzkamplarında canlı canlı yakarak, iş-kenceyle yaptığı kitle katliamları.

    1938’de açılan temerküz kamp-larında 30.000 Yahudi’nin, ardından25 milyonun canlı canlı yakılmasıveya gaz odalarında boğulması.

    Sadece Auschwitz kampında gün-de 6 bin kişi yakılmış ya da kurşunadizilmiştir. Bütün kamplarda açlıktanve hastalıktan ölenlerin sayısı iseyarım milyondur.

    2. Emperyalist paylaşım savaşıboyunca içte ve dışta dünyanın gör-düğü en vahşi katliamları uygulayan

    - Emperyalizm Katildir,İşkencecidir, İşgalcidir,Sömürücüdür- Emperyalizm, İnsanlıktanÇıkmıştır, Kimseye İnsanlığıÖğretemez- Emperyalizm, Özgürlüğe VeBağımsızlığa Düşmandır,Özgürlük Götüremez- Dünyayı Kan Gölüne VeHapishaneye ÇevirenEmperyalizm, DemokrasiyiSavunamaz- Halklara SoykırımUygulayan Emperyalizm,İnsan Haklarını Savunamaz- Emperyalizmin“Medeniyetinin!” TemelindeDünya Halklarının Kanı-Canı Vardır.- Emperyalizm, Yüz yıl önceÖlümcül HastalığaYakalanan, Can ÇekişenKapitalizmdir.- Emperyalist Çağ, ProleterDevrimler Çağıdır- Çaresi Yok! EmperyalizmYenilecek Ve HalklarÖzgürleşecektir.

    14 Ocak2018

    Yürüyüş

    Sayı: 49

    117LEYLALAR VE BİLGEHANLAR GİBİ YAŞAMAK VE SAVAŞMAKTIR

    Dergimizin 49. sayısının yayınlandığı 14 Ocak 2018 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 312. günündeler

    *Yüksel Direnişi 432. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 237. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 321. gününde

    *Mehmet Güvel açlık grevinin 197. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 154. gününde

  • Alman emperyalizmi, bu yüzünüunutturmak için “en demokrat”, “eninsan haklarına en saygılı ve barışçılülke” görünümüne bürünmesine rağ-men, devlet kadrolarından birçoğufaşist dönemden kalmaydı. Başta is-tihbarat örgütünün başındaki, Nazidöneminin gizli servis şefi Gehlengibi, birçok azılı faşist bürokrat vesiyasi kişiler etkili ve yetkili mevkileritutmuşlardı. Nitekim bütün bu makyajçalışmalarına rağmen bunlar dişlerinigöstermekte gecikmediler. 1956’dakomünist parti üyelerinin, taraftar-larının ve ilerici-devrimci kesimlerinhemen tamamı devlet kadrolarındanatıldı. Mal varlıklarına el kondu veaçlığa terk edildiler. Memuriyettenatılanların sayısı toplam 400 bindi...

    1970’lerde ise raf üyeleri hapis-hanelerin tecrit hücrelerinde katledildi.

    1970-1980’ler boyunca göçmenörgütlerine yönelik baskılar artarakdevam etti. 1970’de Gups ve Gupa(Filistinli öğrenciler örgütlenmesi),1983’de Devrimci Sol ve Halk-Deryasaklandı.

    1990’larda ise, dünya sosyalistve demokrasi güçlerinin gerileme-siyle, emperyalist Almanya üzerindekidemokrasi şalını da atarak giderekpolis devletine dönüştü. Gericilikteve saldırganlıkta sınır tanımaz oldu.Halkın birçok hakkı gasp edildi. Dev-rimcilere yönelik saldırılar gittikçeartırıldı.

    1994’te PKK yasağını 1996’daDHKP-C yasağı izledi. Sayısız göç-men örgütü yasadışı ilan edildi. BaştaTürkiye’deki olmak üzere, sömürgeülkelerdeki faşist iktidarlar korumayaalındı. Devrimcileri tutuklamalar, ce-zalandırmalar, tecrite atmalar birbiriniizledi. En sıradan kitle gösterilerinetahammül edilmez olundu.

    G-7 zirvesinde, Stuttgart merkeztren istasyonu yenilenmesinin protestogösterilerinde olduğu gibi, her karşıhareket polis terörü ile karşılandı.Irkçı faşist örgütlenmeler, himayeedildi, örgütlendi ve göçmenlerin,devrimcilerin üzerine salındı.

    Bu dönem NPD ırkçı terör örgü-tünün yöneticilerinin %40’ının Almananayasayı koruma örgütü, yani iç is-

    tihbarat örgütü üyesi olduğu açığaçıkmıştır. Ki bu alenen bu ırkçı örgütüistihbarat örgütünün kurduğu ve yö-nettiği anlamına gelir.

    Devletin istihbarat örgütü ve po-lisinin NSU cinayetlerinin ortağı ol-duğu da açığa çıkmıştır. Bu konudakigelişmeler öylesine rezil boyutlaravarmıştır ki, emperyalist tekellerinsözcülerinden biri olan Yeşiller PartisiEş Başkanı Cem Özdemir bile “devleteinancım kalmadı” demeye başlamıştır.

    Irkçılar tarafından yapılan sadece

    bu katliamlar da değildir. 1990 ve2000’li yıllar boyunca ırkçı katliamlarbirbirini izlemiştir:

    1991 Eylül’ünde Vietnamlı veMozambikli işçilere karşı kitle kat-liamı yapılmıştır.

    Mayıs-Haziran’ında, Mannheim- Schöneu’da göçmenlere karşı kitlekatliamı yapılmıştır.

    1992 Ağustos’ta, Rostock’ta Ro-manlara ve Vietnamlılar’a karşı kitlekatliamı yapılmıştır.

    1992 Kasım ve 1993 Mayıs ayın-da, Mölln ve Sollingen’de Türkiyeligöçmenlere karşı kundaklamalar vekatliamlar yapılmıştır.

    1994 Mayıs’ta Magdeburg’da Af-rikalı göçmenlere karşı sürek avı ya-pılmıştır.

    1996 Ocak’ta Lübeck’de Afrikalıgöçmenlere karşı kundaklama yapıl-mıştır.

    1994 Mart ve 1995 Mayıs ve2000 Temmuz’da Lübeck ve Düs-seldorf’da Yahudilere karşı kundak-lama ve bombalı saldırı yapılmıştır.

    2000’li yıllar boyunca devameden ırkçı saldırı ve katliamlar ya-nında birçok devrimcinin oturumuellerinden alındı, düşünce değiştir-memek suç sayıldı. Grup Yorum kon-serleri düzenlemek bile suç kapsamınaalındı, cezalar verildi.

    Baskılar giderek arttı ve federalordunun ülke içinde de eylem yap-masına izin verildi. Artık olası eylemve isyanların bastırılmasında orduda kullanılabilecekti. Yani açıkçasıemperyalist ordu artık kendi halkınakarşı da kullanılan bir iç savaş ordu-suydu aynı zamanda...

    Süreç hala sürmekte, devrimcilereyönelik Alman emperyalizminin suçdosyası daha da kabarmaktadır. Sınırdışı etme terörü, Nazi terörü, Nazilerinpolis ve adliye tarafından korunması,politikacıların ve basının göçmenlereve romanlara yönelik sürekli kışkırtıcıtutumu, yozlaştırma saldırıları gibisuçları da bunlara eklemek gerekir.Sadece Naziler’in terörü yılda 16.000suç eylemine denk düşmektedir. Dev-rimciler bunlara benzer tek eylem yap-salar ortalığı ayağa kaldıranlar bu yüz-

    "Emperyalizm:- Kapitalizmin özel birtarihsel aşamasıdır.- Tekelci kapitalizmdir, - Asalak ya da çürüyenkapitalizmdir.- Can çekişen kapitalizm-dir"

    LENİN***********

    EMPERYALİSTLER KAĞITTAN KAPLANDIR

    “Tüm sözde güçlü̈ gerici-lerin sadece kâğıttankaplan olduklarını söyle-miştim. Bunun nedenionların halktan kopukolmasıdır. Bakın! Hitler kâğıttan birkaplan değil miydi? Hitlerdevrilmedi mi? Yine RusÇarı’nın, Çinİmparatorunun ve Japonemperyalizminin de kâğıt-tan kaplanlar olduklarınıda söyledim. Hepsinin devrildiğini biliyoruz. ABD emperya-lizmi henüz devrilmedi veatom bombasına sahip.İnanıyorum ki, o da devri-lecek. O da bir kâğıttankaplan. (18 Kasım 1957)

    MAO

    Yürüyüş

    14 Ocak2018

    Sayı: 49

    BU HEDEFE, BU KOŞULLARDA VARMANIN YOLU118

  • lerce ölümle sonuçlanan 16.000 suç eylemikarşısında sus pustur. Dolayısıyla bütünbu suçların sorumlusu da Alman emper-yalizmidir.

    EMPERYALİZMİN EKO-NOMİK ÖZELLİKLERİ: 1) Üretimin ve sermayeninyoğunlaşması, tekellerinortaya çıkması 2) Emperyalizmde banka-ların önemi 3) Sermaye ihracı 4) Dünya pazarının tekellertarafından paylaşılması 5) Emperyalist ülkelerin dünyatopraklarını paylaşması

    EMPERYALİZMİN TARİH-SEL ÖZELLİKLERİ 1) Emperyalizm, tekelci kapi-talizmdir. 2) Asalak ya da çürüyenkapitalizmdir. 3) Can çekişen kapitalizmdir.***********"... Eğer yeryüzünde anlamlı

    ve güzel bir şey aranacaksa,işte en anlamlısı; isyan... Doğal bir şey aranıyorsa, işteen doğal olanı; emperyalizmeisyan etme hakkı! Eğer yeryüzünde uğruna herfedakarlığın yapılacağı birideal aranıyorsa, işte en sadeolanı; Emperyalizmin,baskının, sömürünün olmadığı bir dünya...Emperyalizmden nefretetmek ve asla boyun eğmemek için milyonlarca nedenimiz var..." Ölüm Orucu Şehidi Gülnihal YILMAZ

    Tek Kişi de Kalsak ZafereKadar Direneceğiz!

    Nuriye Gülmen, Semih Özak-ça’nın direnişi ile ilgili yapılan ça-lışmalardan derlediklerimizdir:

    Ankara:Halk Cepheliler 8 Ocak’ta Nuri-

    ye-Semih direnişi ile ilgili kitle ça-lışması yaptı. Yapılan çalışmalarkapsamında Dikmen İlker, SokulluCaddesi, Mamak Tuzluçayır, MisketMahallesi, Feyzullah Çınar Parkı,Natoyolu Caddesi, Abidin Aktaş So-kak’ta bütün insanlara direnişin sesiniulaştırdı. Çalışmalarda, üzerinde“Nuriye ve Semih İşe Geri Alınsın!Halk Cephesi” imzalı bildiriler, kuş-lamalar, ozalitler ve pullamalar ya-pıldı. Toplamda ise 20 adet ozalitfarklı yerlere asıldı, 400 adet pulbirçok yere yapıştırıldı. Yine 400adet bildiri birçok kesimden halkaulaştırıldı ve 25 bin adet kuşlamaAnkara’nın birçok yerine yapıldı.Halk Cepheliler çalışmalarını bitir-dikten sonra AKP’nin katil polisleritarafından gözaltına alındı ve 6saatlik gözaltının ardından serbestbırakıldı.

    İstanbul-Çayan:Halk Cepheliler 6 Ocak’ta açlık

    grevi direnişinde olan Nuriye veSemih için mahallenin birçok yerineafiş astı. Yapılan afişlerde “Nuriyeve Semih Açlık Grevlerinin 304.Gününde, İşe Geri Alınsın”, “Nu-riye-Semih Yalnız Değildir” sloganıişlendi. Ayrıca, üzerinde “HalkızBiz Faşizmi Yeneceğiz! Halk Cep-hesi” imzalı pankart asıldı.

    İzmir:Halk Cephesi’nin de aralarında

    bulunduğu ‘Nuriye ve Semih ileDayanışma’ her hafta olduğu gibibu hafta da Alsancak Türkan SaylanKültür Merkezi önünde eylem yaptı.Nuriye ve Semih’in haklılığı vekararlılığı İzmir halkına duyuruldu.Yapılan açıklamada şöyle denildi:İktidar, 423 gündür direnişi bitire-

    bilmek için birçok oyuna başvurdu.Ama haklı ve meşru olan bu direnişkarşısında hiçbir yalanın hükmüolmadı. Haklı ve meşru olan dire-niştir. Tek amaçları işlerine geridönmek olan direnişin kazananıNuriye ve Semih olacak.

    423 gün boyunca Yüksel dire-nişini sahiplenemeyen, ciddi kay-gıları olan, kendilerine devrimcidemokrat diyen DİSK ve KESKyönetimleri de teşhir edildi. “Buyöneticiler ‘Kendimizi iktidarınzulmünden nasıl kurtarırız’ telaşınadüşmüşlerdir. OHAL kapsamındaçıkarılan Kanun Hükmünde Ka-rarnameler ile işten çıkarılan bin-lerce üyelerini pasif eylemlerde tu-tarak, iktidarın çok da tepkisiniçekmemenin yollarını arıyorlar.Düşünün Nazife Onay bir kamuemekçisi bir öğretmen idi, çıkarılanKHK ile işinden atıldı. NazifeOnay, İstanbul Cevahir AVM önün-de direnişe başladı. Nuriye veSemih tutuklanınca direnişini Yük-sel’e taşıdı. Yüksel Direnişi’ndesayısız işkenceli gözaltılar yaşadı.Direnişi bitirebilmek için Nazife’yitutukladılar. Nazife Onay, tahliyeedildikten sonra hapishane çıkışındatekrar gözaltına alınarak bir düzmeceile tekrar tutuklandı. Nazife öğretmenşu an hasta bir tutsaktır. Silivri 9No’lu hapishane idaresi Nazife’nintedavisini geciktiriyor. Tetkiklerininyapılmaması için; “personel yetersiz,biz seni hastaneye götüremeyiz” di-yorlar. Hasta tutsakların katledil-mesine izin vermeyeceğiz.

    Açıklamada son olarak şunlarsöylendi: Komployla tutuklananhalkın avukatlarının bütün suçu;Soma’da madencileri katledenlerin,Ankara, Sivas ve Gazi katliamınıyapanların, Berkin’i, Ali İsmail’ikatledenlerin cezasız kalmamasıiçin mücadele etmekti. İşçilerinhaklarını savunan ve en son Nuriyeve Semih’in avukatlığını yaptıklarıiçin tutuklanmışlardır.”

    14 Ocak2018

    Yürüyüş

    Sayı: 49

    119LEYLALAR VE BİLGEHANLAR GİBİ YAŞAMAK VE SAVAŞMAKTIR

    Dergimizin 49. sayısının yayınlandığı 14 Ocak 2018 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 312. günündeler

    *Yüksel Direnişi 432. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 237. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 321. gününde

    *Mehmet Güvel açlık grevinin 197. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 154. gününde

  • İHANETİN,HALKA DÜŞMANLIĞIN ADI: VEDAT NEDİM TÖR

    Bir ihbarcı, bir hain Vedat NedimTör. Türkiye Komünist Partisi’(TKP)nde genel sekreterlik görevindeiken elindeki tüm belgeleri poliseteslim eden bir haindir.

    Kurtuluş savaşı yıllarında Bakü'deMustafa Suphi'nin(1) liderliğindekurulan TKP. Cumhuriyetin kurul-masından sonra Türkiye'de faaliyet-lerini sürdürmeye çalıştı. TKP'yeyönelik 1925 yılında başlatılan ope-rasyonlarla tutuklamalar yapılır. Bututuklamalar sonucu partiyi tekrartoparlamak için bir düzenleme ihtiyacıduyarlar. İllegal çalışan TKP'in yurt-dışında bulunan önemli ismi ŞefikHüsnü'nün girişimiyle Avusturya'nınbaşkenti Viyana'da 1926 yılında birtoplantı düzenlenir. Bu toplantıdaVedat Nedim Tör partinin genelsekreterliğine seçilir. Vedat NedimTör, sol sosyalist düşüncelerleAlmanya'da öğrenci iken tanışır vesosyalist olmayı tercih eder. Dahasonra Moskova'ya giderek DoğuEmekçileri Komünist Üniversitesi’nde İktisat eğitimi alır.

    Yasal olarak Türkiye’de faaliyetsürdüren sonra da kapatılan Türkiyeİşçi ve Çiftçi Fırkası’nın kurucula-rındandır. Vedat Nedim Tör, TKPiçin güvenilir bir isim olarak görül-düğünden genel sekreterliğe seçilir.Ama TKP'nin genel sekreterlik gör-evinde bulunduğu 1927 yılında örgü-tüne ihanet etmeyi seçer. Elindekibulunan TKP'ye ait tüm belgeleripolise teslim eder ve bildiklerinipolise anlatır, örgütüne ihanetin enbüyüğünü yapar. Böylece TKP'yeyönelik yeni bir opaerasyon, tutuk-lamalara gidilir ve yeni davalar açılır.Açılan yeni davalar sonucu çeşitlicezalar verilir.

    Vedat Nedim Tör, partinin genelsekreterliğini yaptığı dönemde SovyetBirliği’ne ait bir dış ticaret firmasıolan "ARKOS"un İstanbul şubesindeçalışmaktadır.

    Vedat Nedim Tör'ün tüm belgeve bilgileri polise vererek devletleanlaşmış ve o günden sonra devletinhizmetinde gönüllü çalışan biri halinegelmiştir. O güne kadarki siyasi yaşa-mına, geçmişine ihanet etmeyi seç-miştir. Dönem Kemalist iktidar döne-midir, Vedat Nedim bu ihanetindeyalnız da değildir, kendisi gibi iha-netçiler de var, bunların başındagelen kişi Şevket Süreyya Aydemir'dir.Kendisi gibi TKP içinde çalışmış vesonradan o da ihaneti seçmiştir.

    KADRO DERGİSİ

    Komünist partisi ihanetçileri V.Nedim Tör, Ş. Süreyya Aydemir,komünist geçmişi olmayan YakupKadri (Karaosmanoğlu)’nun da oldu-ğu 5 kişilik bir ekiple birlikte Kadrodergisini çıkarmaya başlamışlardır.Dergide yöneticilik, yazarlık yapmayabaşlamışlardır Tor ve Aydemir.

    Böylece TKP'yi terk eden V.Nedim Tör, Ş. Süreyya Aydemir gibieski komünistleri iktidarlarının dene-timinde kendi politikalarını halkayaymak için kullanmışlardır. Adıgeçen bu ekip Ocak 1932'den itibarenKadro dergisini yayınlamaya başlarlar.

    Dergi 1935 yılına kadar yayın faali-yetini sürdürür. Kadro dergisinde,Kemalist iktidarın siyasal, ekonomik,kültürel ve sanatsal konularındakigörüşleri doğrultusunda yazılar yazıpyayınlarlar. Belirttiğimiz gibi yaz-dıkları yazıların tamamı iktidarın"ideolojisi" doğrultusunda kalemealınır, bu bir zorunluluktur. KısacasıKadro dergisinde Kemalist haraketinpropagandasını yaparlar. BöyleceKemalizmin ideologluğunu yapaneski komünist dönekler, bu kezKemalizmin geniş kesimlere yayıl-ması, anlaşılması için ellerinden gele-ni yaparlar...

    Vedat Nedim Tör, Kadro dergisi-nin yayınının sona ermesinden sonrada 1938 yılına kadar devletin çeşitlikurumlarında çalışır. 1943 yılındaİstanbul radyosu Vedat Nedim Tör'ünsorumluluğunda yayına başlar.

    Daha sonraki yıllarda da YapıKredi, Akbank ve diğer bazı bazıbanka ve şirketlerde kültür ve sanatdanışmanlığı yapar. Çeşitli kitaplaryazıp yayınlar, tiyatro oyunları yazar.

    Dipnot (1): TKP (TürkiyeKomünist Partisi) Mustafa Suphiliderliğinde 10 Eylül 1920’deAzerbaycan'ın Başkenti Bakü'dekuruldu. Mustafa Suphi ve arkadaşları(toplam 15 kişi) sürmekte olanKurtuluş savaşına katılmak üzereSovyetler Birliği’nden ülkeye dönerler.Ankara hükümetinin bilgisi dahilinde15 TKP'li Karadeniz’de bir tekneniniçinde katledilirler.

    (...)Satılmışlığın, kahpeliğin,

    riyakarlığın, adiliğin ve her çeşitaşağılık ve her çeşit

    yabancılaşmanın karışımı olanKaranlık Denizi'nin ortasında,

    Güneşi batmayan bir ada.Ben ne şuralıyım ne buralı,

    Adalıyım adalı,Adam ormanlıktır.

    Dostluk yoldaşlık, mertlik ormanı,bütün Ada'mı kaplar.

    Erdemin güneşi yirmidört saataydınlatır adamı

    Biz ada sakinleri bilmeyiz karanlığı.Ben adalıyım ey kahpe hücre, Ada'lı

    (...)MAHİR ÇAYAN

    ZEHİRDE ŞİFA

    KAHPEDE

    VEFA YOKTUR

    DÜNDEN BUGÜNE İBRET OLSUN DİYE HAİNLERİN LANETİ, UFUK OLSUN DİYE

    KAHRAMANLARIN DESTANLARI ULAŞIR

    Yürüyüş

    14 Ocak2018

    Sayı: 49

    BU HEDEFE, BU KOŞULLARDA VARMANIN YOLU20

  • Devrimci hareket, sürekli bir şan-tiye halindedir. Bu; devrim ve karşı-devrim arasındaki çatışmanın doğalsonucudur.

    Faşizm durmadan saldırır; devrimmücadelesinde oluşturulan örgütlen-meleri dağıtmaya, kurumlaşmalarıyıkmaya çalışır. Bir yerde bir kitle-sellik olmuşsa, kitleselliği dağıtmayayönelik saldırılar yapar. Bir yerdedemokratik kurumlar ortaya çıkmışsa,onları kapatmaya, kapatamazsa, iş-levsiz hale getirmeye çalışır.

    Faşizm yıkar, biz yeniden yaparız.Faşizm dağıtır, biz yeniden toparlarız.Faşizm sindirir, biz yeniden ayağakaldırırız.

    Faşizm işkenceli gözaltılarla, tu-tuklamalarla örgütlenmelerimizi yok

    etmek ister. O tutuklar, dev-rimci hareket yeni sorumlularbelirler, yeni komiteler oluş-turur. Bir dernek kapatılır, biz

    ertesi gün yenisinin açılışını ilan ede-riz.

    İşte bütün bunlardan dolayı, mü-cadele arenası, devrim açısından sü-rekli bir şantiye halindedir.

    Yıkılanı yapmaktan, kapatılanı aç-maktan, dağılanı toparlamaktan, tasfiyeolanı yeniden yaratmaktan asla vaz-geçmedik ve vazgeçmiyoruz.

    Burjuvaziye, “biz öldürdükçe onlarçoğalıyor” dedirten budur.

    Bir derneğimizi kapatmışlarsa, ondernek açmayı kafamıza koyacağız.

    Bir yoldaşımızı tutuklamışlarsa,onun yerine beş yoldaş yetiştirme he-defini koyacağız önümüze.

    Şantiyemiz, devrimin inşa edildiğibir şantiyedir aslında. Tuğla tuğla yük-

    selir duvarlarımız: Duvarlarımız odalar,binalar çıkarır ortaya. Faşizm saldırır,duvarlar delinir, binalar yıkılır. Yenidenyaparız. Bizim devrimci iddiamız vekararlılığımız budur.

    Cephe’yi farklı kılan da budur.Bugün solun hemen her kesimi, birçokalandan tasfiye edilmişken, biz örgü