genÇ k.akurtkoyanadolulisesi.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/16/...vatan hainleri gereken cevabı...

5
GENÇ K.A.L K urtköy A nadolu L isesi www.kurtkoyanadolulisesi.meb.k12.tr YAZARLAR EMEL CAN İSMAİL BAYRAM TUNAHAN ŞEKERCİ MERAL ŞAHİNOĞLU REHBERLİK SERVİSİ Bir Merhaba Duysun İnsanlar Nermin YILDIRIM’ la Buluşma Sayfa 5’de Kitap İncelemesi Sayfa 6’da Okulda Başarı Sayfa 7’de “Sanatkar, toplumda uzun çaba ve çalışmalardan sonra, alnında ışığı ilk duyan insandır.” M.KEMAL ATATÜRK Şubat 2017 15 TEMMUZ YAZILARI DUYGU DEMİR FATİH KOÇ SEREN ORAL SELEN AKTAŞ TUĞÇE ARSLAN BURCU KILIÇ ÖZNUR ÜZTÜN SENA ALEYNA ŞENTÜRK Sayfa 2 ve 3’de F.BETÜL ÇAL Yazarlık Etkinliği Sayfa 6’’de 1. 2. BASKETBOLDA ŞAMPİYON, KIZLARIMIZ Beden Eğitimi Öğretmenimiz Ferdi KARAMAN koçluğunda hazırlanan Kız Bas- ketbol Takımımız ilçede ŞAMPİYON oldu. Ayrıca il maçlarına da katılan bas- ketbol takımımız gruptan çıkarak bir üst grupta mücadeleye hak kazanmıştır. Erkek Basketbol Takımımız da en az kızlarımız kadar kıyasıya mücadele etti ve ilçede ikinci olarak bizleri gururlandırdı. Her iki takımda yer alan sporcularımızı koçları Ferdi KARAMAN nezdinde kut- luyor; başarılarının devamını diliyoruz. POLİSİMİZE KUCAK DOLUSU MORAL BELEDİYE BAŞKANIMIZ DR. KENAN ŞAHİN’E ZİYARET Okulumuz öğrenci meclisi başkanı Hakan DURMUŞ, öğretmenlerimiz Güven DEMİRCİ ve Vedat TEKİN Pendik Belediye Başkanımız Sayın Dr. Kenan ŞAHİN’i makamında zi- yaret ettiler. SALİH BERKE GÖKDELİ Sarıkamış HarekâKÜBRA ÇAM GENÇ ŞAİRLERİMİZ MUSA MUHAMMED KARA BURAK KARAGÜLLE Sayfa 5’de KEREM ENES USTA Sayfa 3’de P. Astsb. Bçvş. Ömer Halisdemir, İlhan Varank, Erol Olçok, Abdullah Tayyip Olçok, Mustafa Yaman, Sedat Kaplan, Ümit Çoban, Yalçın Aran, Murat Akdemir, Mustafa Direkli, Ramazan Konuş, Ser- hat Önder, Yasin Yılmaz, Muhammet Yalçın, Recep Gündüz, Hüseyin Kısa, Halil İbrahim Yıldırım, Fazıl Gürs, Metin Arslan, Osman Yılmaz, Mehmet Oruç, Lokman Oktay, Mahmut Coşkunsu, Muhammed Ali Aksu, Muhammed Ambar, Mustafa Cambaz, Mustafa Kaymakçı, Yasin Naci Ağaroğlu, Volkan Pilavcı, Ömer Can Açıkgöz, Mustafa Avcu, Murat Kocatürk, Mehmet Karaaslan, İbrahim Yılmaz, Mu- hammed Fazlı Demir, Necati Sayın, Selim Karakoç, Tolga Ecebalın, Ümit Çoban, Ümit Yolcu, Yakup Kozan, Yusuf Elitaş, Emrah Sapa, Hasan Yılmaz, Ümit Güder, Samet Cantürk, Ali İhsan Lezgi, Yasin Yılmaz, Ali Anar, Eyyüp Oğuz, Nedip Cengiz Eker, Serdar Gökbayrak, Yasin Bahadır Yüce, Bülent Yurtseven, Murat Alkan, Ahmet Oruç, Cüneyt Bur- sa, Mucip Arıgan, Burak Cantürk, Fahrettin Yavuz, Hakan Yorulmaz, Adil Büyükcengiz, Burhan Öner, Haki Aras, Ahmet Kara, Fatih Kalu, Askeri Çoban, Celaleddin İbiş, Emrah Sağaz, Fatih Satır, Halil Işılar, Akın Sertçelik, Ayhan Keleş, Cemal Demir, Halil Kantarcı, Cengiz Polat, İhsan Yıldız, İzzet Özkan, Mehmet Şefik, Akif Kapaklı, Çetin Can, Hakan Ünver, Hasan Kaya, İsmail Kefal, Lokman Biçinci, Mete Sertbaş, Mustafa Koçak, Yunus Emre Ezer, Salih Alışkan, Suat Aloğlu, Timur Aktemur, Ömer Takdemir, Sümer Deniz, Yusuf Çelik, Dur- sun Acar, Alpaslan Yazıcı, Akif Altay, Münir Murat Ertekin, Mustafa Tecimen, Önder Güzel, Cennet Yiğit, Gülşah Güler, Ufuk Baysan, Fikret Metin Öz- türk, Kübra Doğanay, Muhsin Kiremitçi, Zeynep Sağır, Demet Sezen, Erol İnce, Birol Yavuz, Faruk Demir, Halil Hamuryen, Hüseyin Gora, Hurşit Uzel, Hüseyin Kalkan, Fevzi Başaran, Hakan Yorulmaz, Feramil Ferhat Kaya, Niyazi Ergüven, Mustafa Aslan, Muhammet Oğuz Kılınç, Mehmet Kara- catilki, Murat Ellik, Seher Yaşar, Mehmet Demir, Köksal Kaşaltı, Mehmet Çetin, Münir Alkan, Me- hmet Şevket Uzun, Ozan Özen, Mustafa Serin, Halit Gülser, Zafer Koyuncu, Hüseyin Goral, Hüseyin Kalkan, Serhat Koç, Varol Tosun, Edip Zengin, Ve- lit Bekdaş, Yakup Sürüc, Turgut Solak, Seyit Ahmet Çakır, Sevda Güngör, Mehmet Demir, Kemal To- sun, Hasan Gülhan, Meriç Alemdar, Mehmet Akif Sancar, Yunus Uğur, Fırat Bulut, Ayşe Aykaz, Barış Efe, Mehmet Ali Kılıç, Mahir Ayabak, Murat Mer- tel, Murat Naiboğlu, Ahmet Kocabay, Ahmet Özsoy, Mehmet Yılmaz, Onur Ensar Ayanoğlu, Onur Kılıç, Cuma Dağ, Erhan Dural, Volkan Canöz, Mehmet Kocakaya, Erkan Yiğit, Serkan Göker, Fuat Bozkurt, Oğuzhan Yaşar, Aydın Çopur, Beytullah Yeşilay, Er- dem Diker, Erkan Er, Gökhan Eser, Hasan Altın, Me- hmet Kocakaya, Mehmet Güder, Mehmet Ali Urel, Hasan Yılmaz, Yıldız Gürsoy, Uhud Kadir Işık, Türk- men Tekin, Suat Akıncı, Ali Alıtkan, Aytekin Kuru, Ahmet Oruç, Mehmet Oruç, Yusuf Çelik, Ömer İpek, Murat İnci, Mustafa Solak, Emin Güner, Köksal Karmil, Vahit Kaşçıoğlu, Vedat Barceğci, Mutlu Can Kılıç, Tahsin Gerekli, Şükrü Bayrakçı, Ömer Canka- tar, Recep Büyük, Batuhan Ergin, Erkan Pala, Kader Sivri, Orhun Göytan, Ömer Cankatar, Samet Uslu, Battal İlgün, Şeyhmus Demir, Şirin Diril, Özgür Gençer, Vedat Büyüköztaş, P. Kur. Alb. Sait Ertürk, Topçu Astsb. Kd. Bçvş. Bülent Aydın, P. Uzm. Çvş. Halit Yaşar Mine, Rüstem Resul Perçini, Mesut Acu, Resul Kaptancı, Fatih Dalgıç, Murat Demirci, Sevgi Yeşilyurt, Şenol Sağman, Zekeriya Bitmez, Yılmaz Ercan, Jouad Merroune, Cemal Abuatuye, İbrahim Ateş, Muzaffer Aydoğdu, Osman Arslan, Davut Karaçam, Alper Kaymakçı, Necmi Bahadır Denizcioğlu, Mehmet Şengül, Özkan Özendi, Ha- kan Gülşen, Mehmet Gülşen, Osman Evsahibioğlu, Lütfi Gülşen, Mesut Yağan, Gökhan Yıldırım, Mustafa Karasakal, Selim Cansız, Medet İkizceli, Tevhit Akkan, Bülent Karalı, Hüseyin Güntekin. 15 Temmuz Demokrasi Şehitlerimize Minnettarız Elim bir saldırı sonucunda değerli meslektaşlarını kaybeden Emniyet teşkilatımıza başsağlığı dilemek ve yanlarında olduğumuzu göstermek için polisimize duygu dolu bir sürpriz hazırladık. İlçe Emniyet Müdürlüğünün de yardımıyla etkinliğimizi gerçekleştirdik. Öğrencilerimize son anda haber verdiğimiz “Başsağlığı ve Moral” etkinliğimiz doğal akışında bir duygu seline dönüştü. Hem polislerimiz hem de öğrencilerimiz bu duygu yüklü sürpriz karşısında çok mutlu oldular. Basında, sosyal medyada, televizyon programlarında büyük yankı uyandıran etkinliğimizden dolayı İstanbul’un çeşitli ilçelerinden, velilerimizden teşekkür telefonları aldık. Okul Müdürümüz İsmail BAYRAM tarafından ortaya atılan ve tamamen anlık gelişen bu etkinliğimizde emeği geçen herkese, bizlerle birlikte bu güzel duyguları paylaşan öğretmen ve öğrencilerimize, gece gündüz demeden bizler için her türlü koşulda canları pahasına çalışan, fedakar Emniyet güçlerimize sonsuz teşekkür ediyoruz. Vatan sevgisiyle büyüyen yeni nesillerin kökleşen vatan sevgileri ile geleceği inşa edeceklerine olan inancımızın tam olduğunun altını biz bir kez daha çizdik. SONGÜL SEZER Yazarlık Etkinliği Sayfa 6’da Sayfa 2’de Sayfa 4’de

Upload: others

Post on 05-Mar-2021

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: GENÇ K.Akurtkoyanadolulisesi.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/16/...Vatan hainleri gereken cevabı almış,ülkemiz refaha kavuşmuştur. BURCU KILIÇ 12/D 15 Temmuz Şehitlerimize,

GENÇ K.A.LKurtköy Anadolu Lisesi www.kurtkoyanadolulisesi.meb.k12.tr

YAZARLAREMEL CANİSMAİL BAYRAM TUNAHAN

ŞEKERCİMERAL ŞAHİNOĞLU REHBERLİK SERVİSİ

Bir Merhaba Duysun İnsanlar

Nermin YILDIRIM’ la Buluşma Sayfa 5’de

Kitap İncelemesi

Sayfa 6’da

Okulda Başarı Sayfa 7’de

“Sanatkar, toplumda uzun çaba ve çalışmalardan sonra, alnında ışığı ilk duyan insandır.” M.KEMAL ATATÜRK

Şuba

t 201

7

15 TEMMUZ YAZILARIDUYGU DEMİR

FATİH KOÇSEREN ORALSELEN AKTAŞ

TUĞÇE ARSLANBURCU KILIÇ

ÖZNUR ÜZTÜNSENA ALEYNA ŞENTÜRK

Sayfa 2 ve 3’de

F.BETÜLÇAL

Yazarlık Etkinliği

Sayfa 6’’de

1.2.

BASKETBOLDA ŞAMPİYON, KIZLARIMIZ

Beden Eğitimi Öğretmenimiz Ferdi KARAMAN koçluğunda hazırlanan Kız Bas-ketbol Takımımız ilçede ŞAMPİYON oldu. Ayrıca il maçlarına da katılan bas-ketbol takımımız gruptan çıkarak bir üst grupta mücadeleye hak kazanmıştır.

Erkek Basketbol Takımımız da en az kızlarımız kadar kıyasıya mücadele etti ve ilçede ikinci olarak bizleri gururlandırdı.Her iki takımda yer alan sporcularımızı koçları Ferdi KARAMAN nezdinde kut-luyor; başarılarının devamını diliyoruz.

POLİSİMİZE KUCAK DOLUSU MORAL

BELEDİYE BAŞKANIMIZ DR. KENAN ŞAHİN’E ZİYARET

Okulumuz öğrenci meclisi başkanı Hakan DURMUŞ, öğretmenlerimiz Güven DEMİRCİ ve Vedat TEKİN Pendik Belediye Başkanımız Sayın Dr. Kenan ŞAHİN’i makamında zi-

yaret ettiler.

SALİH BERKE GÖKDELİ

Sarıkamış Harekâtı

KÜBRAÇAM

GENÇ ŞAİRLERİMİZ

MUSA MUHAMMED KARABURAK KARAGÜLLE

Sayfa 5’deKEREM ENES USTA

Sayfa 3’de

P. Astsb. Bçvş. Ömer Halisdemir, İlhan Varank, Erol Olçok, Abdullah Tayyip Olçok, Mustafa Yaman, Sedat Kaplan, Ümit Çoban, Yalçın Aran, Murat Akdemir, Mustafa Direkli, Ramazan Konuş, Ser-hat Önder, Yasin Yılmaz, Muhammet Yalçın, Recep Gündüz, Hüseyin Kısa, Halil İbrahim Yıldırım, Fazıl Gürs, Metin Arslan, Osman Yılmaz, Mehmet Oruç, Lokman Oktay, Mahmut Coşkunsu, Muhammed Ali Aksu, Muhammed Ambar, Mustafa Cambaz, Mustafa Kaymakçı, Yasin Naci Ağaroğlu, Volkan Pilavcı, Ömer Can Açıkgöz, Mustafa Avcu, Murat Kocatürk, Mehmet Karaaslan, İbrahim Yılmaz, Mu-hammed Fazlı Demir, Necati Sayın, Selim Karakoç, Tolga Ecebalın, Ümit Çoban, Ümit Yolcu, Yakup Kozan, Yusuf Elitaş, Emrah Sapa, Hasan Yılmaz, Ümit Güder, Samet Cantürk, Ali İhsan Lezgi, Yasin Yılmaz, Ali Anar, Eyyüp Oğuz, Nedip Cengiz Eker, Serdar Gökbayrak, Yasin Bahadır Yüce, Bülent Yurtseven, Murat Alkan, Ahmet Oruç, Cüneyt Bur-sa, Mucip Arıgan, Burak Cantürk, Fahrettin Yavuz, Hakan Yorulmaz, Adil Büyükcengiz, Burhan Öner, Haki Aras, Ahmet Kara, Fatih Kalu, Askeri Çoban, Celaleddin İbiş, Emrah Sağaz, Fatih Satır, Halil Işılar, Akın Sertçelik, Ayhan Keleş, Cemal Demir, Halil Kantarcı, Cengiz Polat, İhsan Yıldız, İzzet Özkan, Mehmet Şefik, Akif Kapaklı, Çetin Can, Hakan Ünver, Hasan Kaya, İsmail Kefal, Lokman Biçinci, Mete Sertbaş, Mustafa Koçak, Yunus Emre Ezer, Salih Alışkan, Suat Aloğlu, Timur Aktemur, Ömer Takdemir, Sümer Deniz, Yusuf Çelik, Dur-sun Acar, Alpaslan Yazıcı, Akif Altay, Münir Murat Ertekin, Mustafa Tecimen, Önder Güzel, Cennet Yiğit, Gülşah Güler, Ufuk Baysan, Fikret Metin Öz-türk, Kübra Doğanay, Muhsin Kiremitçi, Zeynep Sağır, Demet Sezen, Erol İnce, Birol Yavuz, Faruk Demir, Halil Hamuryen, Hüseyin Gora, Hurşit Uzel, Hüseyin Kalkan, Fevzi Başaran, Hakan Yorulmaz, Feramil Ferhat Kaya, Niyazi Ergüven, Mustafa Aslan, Muhammet Oğuz Kılınç, Mehmet Kara-catilki, Murat Ellik, Seher Yaşar, Mehmet Demir, Köksal Kaşaltı, Mehmet Çetin, Münir Alkan, Me-hmet Şevket Uzun, Ozan Özen, Mustafa Serin, Halit Gülser, Zafer Koyuncu, Hüseyin Goral, Hüseyin Kalkan, Serhat Koç, Varol Tosun, Edip Zengin, Ve-lit Bekdaş, Yakup Sürüc, Turgut Solak, Seyit Ahmet Çakır, Sevda Güngör, Mehmet Demir, Kemal To-sun, Hasan Gülhan, Meriç Alemdar, Mehmet Akif Sancar, Yunus Uğur, Fırat Bulut, Ayşe Aykaz, Barış Efe, Mehmet Ali Kılıç, Mahir Ayabak, Murat Mer-tel, Murat Naiboğlu, Ahmet Kocabay, Ahmet Özsoy, Mehmet Yılmaz, Onur Ensar Ayanoğlu, Onur Kılıç, Cuma Dağ, Erhan Dural, Volkan Canöz, Mehmet Kocakaya, Erkan Yiğit, Serkan Göker, Fuat Bozkurt, Oğuzhan Yaşar, Aydın Çopur, Beytullah Yeşilay, Er-dem Diker, Erkan Er, Gökhan Eser, Hasan Altın, Me-hmet Kocakaya, Mehmet Güder, Mehmet Ali Urel, Hasan Yılmaz, Yıldız Gürsoy, Uhud Kadir Işık, Türk-men Tekin, Suat Akıncı, Ali Alıtkan, Aytekin Kuru, Ahmet Oruç, Mehmet Oruç, Yusuf Çelik, Ömer İpek, Murat İnci, Mustafa Solak, Emin Güner, Köksal Karmil, Vahit Kaşçıoğlu, Vedat Barceğci, Mutlu Can Kılıç, Tahsin Gerekli, Şükrü Bayrakçı, Ömer Canka-tar, Recep Büyük, Batuhan Ergin, Erkan Pala, Kader Sivri, Orhun Göytan, Ömer Cankatar, Samet Uslu, Battal İlgün, Şeyhmus Demir, Şirin Diril, Özgür Gençer, Vedat Büyüköztaş, P. Kur. Alb. Sait Ertürk, Topçu Astsb. Kd. Bçvş. Bülent Aydın, P. Uzm. Çvş. Halit Yaşar Mine, Rüstem Resul Perçini, Mesut Acu, Resul Kaptancı, Fatih Dalgıç, Murat Demirci, Sevgi Yeşilyurt, Şenol Sağman, Zekeriya Bitmez, Yılmaz Ercan, Jouad Merroune, Cemal Abuatuye, İbrahim Ateş, Muzaffer Aydoğdu, Osman Arslan, Davut Karaçam, Alper Kaymakçı, Necmi Bahadır Denizcioğlu, Mehmet Şengül, Özkan Özendi, Ha-kan Gülşen, Mehmet Gülşen, Osman Evsahibioğlu, Lütfi Gülşen, Mesut Yağan, Gökhan Yıldırım, Mustafa Karasakal, Selim Cansız, Medet İkizceli, Tevhit Akkan, Bülent Karalı, Hüseyin Güntekin.

15 Temmuz Demokrasi Şehitlerimize Minnettarız

Elim bir saldırı sonucunda değerli meslektaşlarını kaybeden Emniyet teşkilatımıza başsağlığı dilemek ve yanlarında olduğumuzu göstermek için polisimize duygu dolu bir sürpriz hazırladık. İlçe Emniyet Müdürlüğünün de yardımıyla etkinliğimizi gerçekleştirdik. Öğrencilerimize son anda haber verdiğimiz “Başsağlığı ve Moral” etkinliğimiz doğal akışında bir duygu seline dönüştü. Hem polislerimiz hem de öğrencilerimiz bu duygu yüklü sürpriz karşısında çok mutlu oldular. Basında, sosyal medyada, televizyon programlarında büyük yankı uyandıran etkinliğimizden dolayı İstanbul’un çeşitli ilçelerinden, velilerimizden teşekkür telefonları aldık. Okul Müdürümüz İsmail BAYRAM tarafından ortaya atılan ve tamamen anlık gelişen bu etkinliğimizde emeği geçen herkese, bizlerle birlikte bu güzel duyguları paylaşan öğretmen ve öğrencilerimize, gece gündüz demeden bizler için her türlü koşulda canları pahasına çalışan, fedakar Emniyet güçlerimize sonsuz teşekkür ediyoruz. Vatan sevgisiyle büyüyen yeni nesillerin kökleşen vatan sevgileri ile geleceği inşa edeceklerine

olan inancımızın tam olduğunun altını biz bir kez daha çizdik.

SONGÜL SEZERYazarlık Etkinliği

Sayfa 6’daSayfa 2’de Sayfa 4’de

Page 2: GENÇ K.Akurtkoyanadolulisesi.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/16/...Vatan hainleri gereken cevabı almış,ülkemiz refaha kavuşmuştur. BURCU KILIÇ 12/D 15 Temmuz Şehitlerimize,

2 genç k.a.l genç k.a.l 3

Kurtköy Anadolu Lisesi Okul GazetesiŞubat 2017Yayın TürüYerel Süreli Yayın Sahibi

Kurtköy Anadolu Lisesi

İmtiyaz SahibiOkul Müdürü

İsmail BAYRAM

Genel Yayın YönetmeniSelma ÇAL

Sevda CoşkunKadriye UZUNOĞLU

Emine IŞIKDilek KURT DİYARYayına HazırlayanlarTunahan ŞEKERCİFatma Betül ÇAL

“Vatan sevgisi ahlakta iyiliği, ahlakta iyilik de vatan sevgisini meydana getirir.” MONTESQUIEU“Gideceği limanı bilmeyene hiçbir rüzgardan fayda gelmez.” MONTAIGNE

KARANLIKTAN AYDINLIĞA

15 Temmuz karanlığın bir kara bulut gibi ülkenin üzerinde dolandığı gündür. 15 Temmuz gecesi ülkenin aydınlığına göz dikmiş vatan hainleri darbe girişiminde bulunmuş, asırlardır şehitlerinin kanıyla ve atalarının verdiği mücadeleyle ayakta duran vatanımızı yıkmaya çalışmışlardır. Ancak uğraşları boşa çıkmış, istediklerini alamamışlardır. Çünkü taşı toprağı şehit kanıyla ıslanmış ve kahraman halkıyla can bulan bu devleti almak o kadar kolay değildir.Kurtuluş Savaşı döneminde onlarca anne baba yüreklerinin tam ortasına oturmuş yangınla ve bir o kadar da başı dimdik bir şekilde evlatlarını savaşa yolladılar. O şehitler ki ana ocağından düşmanları yenebilmek ve arkalarında bıraktıkları ailelerini refaha kavuşturmak için gittiler. Taşı toprağı altın olan bu ülke kahraman halkıyla ve şehitleriyle ayakta duruyorsa hangi güç bu vatanı yıkabilir ?Cesur olabilmek denenmemiş olanı denemektir. Güneşin altında yaşanan her olay gecenin karanlığında da yaşanacaktır. Kahraman Türk milleti 15 temmuz gecesi vatanını kurtarmak için gözünü kırpmadan meydanlara koşmuş, tek bir yürek olup vatanını hakkıyla darbe girişiminde bulunan hainlerin elinden kurtarmıştır. Ne demişti Arif Nihat ? Şehitler tepesi boş değil,Toprağını kahramanlar bekliyorVe bir bayrak dalgalanmak için Rüzgar bekliyor.‘’Ve sen aziz Türk milleti mürekkebinin akmadığı yerde kanlar akıyor. Titre ve ayaklan. Sen yoksulluk içindeyken kurtuluş savaşını ezip içinden çıktın. Vatan haini çatısı altında birleşmiş hiçbir kuvvet seni yıkmamalı. Boynunun borcudur sana emanet edilen toprağını koru-mak. ‘’Sesimizin duyulmadığı yerlerde satırlarla bağırıyoruz. Acılarımızın tarifi yok. Düşme dönemidir belki şu an içinde bulunduğumuz zaman. Ancak biz düşeriz ama yenilmeyiz . Biz ölmedik daha!Tek temennim ülkemizin bir daha böyle hain darbelerle karşı karşıya gelmemesidir.

TUĞÇE ASLAN 12/C

15 Temmuz adına ,

Birey , toplumu oluşturan basit bir unsur olmadığını göster-di o gece. Hiçbir güç karşı koyamazdı vatanı uğruna kendi-ni hiçe sayan o gençliğe. Din , dil , ırk unutuldu tek bir nefes oluşturuldu. Zamana karşı bir savaş geceye doğru bir feryattı, kolay unutulmayacak bir güçtü. Uğruna ne savaşlar verildi dediğimiz toprak hainlerin eline kolayca geçemezdi elbet. Kendini tankın önüne atan cesur yürekli adam! İnsanlığın ölmediğini kanıtladın. Hiç düşünmeksizin vatanı uğruna şehit olanlar sizler de unutulmayacaksınız. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözü yaşatılmalı, yaşatılacak. Hiçbir zorluk irademizi ve benliğimizi yitirmemize yol açmayacak. İnancımız doğrultusunda bu vatan hep nefes alacak ;15 Temmuz birlik ve beraberliğin doğduğu gece olarak tarihe geçmiştir. Vatan hainleri gereken cevabı almış,ülkemiz refaha kavuşmuştur.

BURCU KILIÇ 12/D

15 Temmuz Şehitlerimize,

Çocukluğumdan beri cesur bir kız olmak istemiştim hep. O an geldiğinde gerçek cesaret neymiş onu gördüm. Sadece görme-kle kalmadım, hissettim. Bir anne çocuğu için nasıl her türlü şeyi göze aldıysa siz de vatan için ölmeyi göze aldınız. Tankın altına yatmış olan sizleri gördüğüm an tüylerim diken diken olmuştu, ruhumsa çoktan ayağa kalkmış sizleri alkışlıyordu. İşte buydu dedim daha önce çok istediğim ama bir türlü kend-isini bulamadığım cesaret buydu. Size minnettarlığım ke-limelerle ifade edilmezdi. Hiçbir şekilde tanımı yoktu bunun. Belki hiç birinizi tanımıyorum ama vatanımıza olan ortak sevgimiz her şeye yetmişti. Sevgiyi bu şekilde hissetmek çok güzeldi. Bu vatan size minnettardı ve sizin bıraktığınız her şey bize emanet. Ruhunuz şad , mekanınız cennet olsun.

ÖZNUR ÜSTÜN 12/G

“15 TEMMUZ DEMOKRASİ ZAFERİ VE ŞEHİTLERİMİZ” İÇİN ŞİİR DİNLETİSİ

“… Vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağılmış ve memleketin her köşesi bilfi-il işgal edilmiş olabilir.” demiştir Atatürk, bu durumlar karşısında bulunacağımız vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeden vatanı korumamız gerektiğini de söyleyerek 15 Temmuz gecesi vatanın birlik ve bağımsızlığını, kirli oyunlarla bozmak isteyenler, bu halkın atalarının aziz ve kahraman olduğunu, Ulu Önder Atatürk önderliğinde bir kurtuluş destanı yazdığını unutarak bir kalkışmaya cüret etmiştir. Yine 15 Temmuz gecesi Akıncıda, Boğaziçi köprüsünde halk atasını utandırmayarak yeni bir kurtuluş destanı yazmıştır. Kurt-köy Anadolu Lisesi yeniden yazılan bu destanı bir kez daha hatırlamak için 15 Temmuz Şehitlerini anmak için şiir dinletisi düzenledik. Okulumuz edebiyat öğretmenlerinden Emine Işık’ın katkılarıyla gerçekleşen “15 Temmuz Şehitler Programı” na okul öğrencilerimiz büyük bir özveriyle katkıda bulundular. Nazlıcan Demirci, Yaren Aslan, Tuğba Köse, Haktan Türk, Celal Bebek, Aziz Balkaya, Betül Çal, Yakup Şahin, Yeliz Karataş’ın seslendirdikleri Sakarya Türküsü, Davet, Bu Vatan Kimin? , Meçhul Asker, Bayrak, Memleket İsterim, İşte O Sözler, İstiklal Marşı, Gençliğe Hitabe gibi şiirler duygulu gözlerle dinlenmiş ve büyük beğeni toplamıştır.

15 temmuz gecesi arkadaşlarımla gezerken olaylardan ha-berimiz yoktu. Caddelerde birkaç tane polis arabası görünce önce-likle bir terör eylemi gerçekleştirildiğini zannettik. Daha sonra arkadaşlarım ve benim ailemin olayları haber vermesi ile eve doğru yürümeye başladık ama Kozyatağı civarında polis arabası ile kon-trol yapan polisler bizi yolumuzdan alıkoyunca, yirmi dakikalık yolu bir saatte aldık. Aslında eve gelinceye kadar bu durumun oldukça ciddi olduğunu anlamıştık. Eve gelince televizyonu açtım ve olayları gördüm. TRT ve diğer kanalların hainler tarafından basıldığını ve sahte bildiriler okutulduğunu gördüm. Babam ile birlikte dışarı çıkmaya ve darbeye karşı gelmeye karar verdik. Ancak herkes dışarıdaydı ve arabayla hiçbir yere gitmek mümkün değildi.Sa-baha karşı yeniden eve geldiğimizde yaklaşık yirmi dört saattir uyumamıştık. Öğlen saatlerine kadar haberleri takip edip daha sonra akrabalarımı ve arkadaşlarımı aradım. Sonuç olarak etrafımızdaki diğer ülkeler iç karışıklıklara sürüklenince oradaki sivil halka biz sahip çıktık. Biliyoruz ki biz bir iç karışıklık yaşarsak bizim bağımsızlığımızı önemseyecek ma-sum insanlarımıza sahip çıkacak bir ülke yok.

Fatih Koç 12/H

15 Temmuz… Ay’ın ve yıldızların bile ağladığı o karanlık gece ezanların, tek-birlerin ve şehadet seslerinin yankılandığı o sokaklar kendimle ve milletimle gurur duymama sebep oldu. Kadını, erkeği, genci, yaşlısı, bebeklisi demeden herkes indi meydana. Elde bayrak, dilde tekbir dikildi tankların karşısına. Kimi yattı tankın altına, kimi kafa tuttu haine. Ellerinde ne bir silah ne de başka bir şey. Sad-ece gönülde Hak sevgisi vardı. Her yerde bomba seslerini bastıran tekbir sesleriyle inliyordu. En çokta milleti şaşırtan şey “Peygam-ber ocağı” dediğimiz, canımızdan çok sevdiğimiz, her gece yat-madan önce onlar için dua ettiğimiz insanlardı. Yani vatanını ko-rumak için görevlendirilmiş askerlerdi. O gece ekranlarda darbe olduğunu duyduğumuzda milletçe indik meydana. Vatan görevi dedik. Oraya giden herkes eve bir daha dönemeyeceğini biliyordu. Çünkü haktan şehitlik mertebesine yükselmeyi diliyordu. Kimi anlı şanlı gazi oldu, kimi ise şehit oldu. Ama hiç kimse korkmuyor-du. Çünkü biz sofrasında azığı, ayağında çarığı olmadan ne zaferler kazanmış dedelerin torunlarıyız. Rabbim acı günler göstermesin, şehitlerimizin ruhu şad olsun.

Seren Oral10-B

Milli irade için serden geçen bütün şehitlere, Bu mektubu şu an yazabilmemi sağlayan tüm şehitlerimiz için yazıyorum. Şuan ki bu güzel günleri sağlayan tüm şehitler için... O gece evde otururken olan biteni anlamak bile zordu .Yaşanılanları kabullenmek ise daha zor. Bu yaşta bir darbe girişimine şahit olduk. Hani on yedi yaş için hep güzel ve farklı şeyler söylerler. Biz on yedi yaşımızı darbe girişimiyle kutladık. Sonuçları ağır bir tecrübe oldu. İki yüz kırk yedi can gitti. Biz sizi kaybettik .O gece benim ailemde meydanlardaydı ama onlar sizden daha şanslılardı. Eve sağ salim dönmeyi başarabildiler. Biz o gece onlar eve dönebildi diye rahat nefes alırken sabah uyandığımızda sizin acınızla nefes almayı unuttuk. Güzel yaşantımızın içine gölge düşürmeye çalıştılar ama siz benim ağabeylerim, ablalarım, kardeşlerim o kadar yüreklisiniz ki o gölge daha üzerimize çökme-den kendi canınız uğruna def ettiniz. Sizlerin bu bıraktığı emanete sahip çıkarak günlerce meydan-larda kalarak demokrasi savaşımıza devam ettik. Bu kötü günlerin tekrar yaşanmaması umuduyla size Allah’tan rahmet diyorum.

SELEN AKTAŞ 12-H

Sena Aleyna Şentürk11/B

Şehitlerime Selam Olsun 15 Temmuz akşamını ve siz şehit olduktan sonra neler oldu onları anlatacağım size şehitlerim, vatan bekçilerim, canını bayrağına

feda edenlerim…Siz zaten o akşam neler oldu benden daha iyi biliyorsunuz. Sizler o kara gecede tankların, kurşunların üzerine canınız pahasına,

hiç düşünmeden atladınız. Tüm Türkiye’m ayaktaydı o gece, ülkemin her köşesi şehadet şerbetini içmek için “Ya Allah” deyip çıkmıştı; kahpelerin, kalleşlerin önüne. vatan, bayrak ve cumhuriyeti kimseye vermemeye yemin ediyorlardı adeta. Çünkü bunlar için ölünür, öldürülür çok iyi biliyorlardı. Onlar Fatih Sultan Mehmet’in torunları, Mustafa Kemal Atatürk’ün askerleriydi; erkeği,

kadını, çocuğu sanki Çanakkale’de cephedeydi. Tek yürekti! Göğüslerinde iman gücü, Vatan ve bayrak aşkıyla; onurlu, gururlu ve çok güçlüydü; aynı sizin gibiydi. Milletim o gece cesaretli, kararlı, gözü pek, Atatürk’ün dediği gibi “Ya istiklal, ya ölüm” dercesine tarih yazıyordu sanki. Tabii ben de çok gururluydum o gece Türk olmaktan, Türk genci olmaktan! Türklüğün asil olduğunu bir kez daha

anladım o kara gecede. Geleceğime daha bir güvende baktım. Biz birdik; kimse bizi bölemez, önünde eğdiremezdi. Bayrağımız şehit kanıyla renk almıştı bir kere, kimseye kolay kolay verilmezdi.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım,Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Aynen böyle oldu o gece. Enginlere sığmadık, taştık.Sokaklara, köprülere, binalara, yollara, havaalanlarına. Kim tutabilirdi ki bizi? Ve siz güzel 241 insan şehadet şerbetini içebilen,

şehit mertebesiyle müjdelenen siz 241 güzel insan. Şehitlerim, abilerim, amcalarım, teyzelerim, kardeşlerim! Sizin sayenizde ben bu güzel mektubu yazabiliyorum.

Sizlere sizden sonra yemin ettik söz verdik birbirimize asla sizi unutmayacağız diye. Size bir müjde de vereyim sizin adınız konuldu Boğaziçi Köprüsüne; 15 Temmuz şehitleri diye, dualar ediyoruz size hep birlikte. Minnetimizi göstermek istiyoruz her cümlede, her değişiklikte. Bu arada bütün milletler şaşkın bu “Türk Milleti” nasıl bir millet diye! İşte şehitlerim benim size yazacaklarım böyle. Sizden sonra vatan, bayrak ve cumhuriyet emin ellerde. Siz rahat uyuyun diye. Siz rahat uyuyun, güzel vatanımın, güzel milletimin

onurlu, şerefli şehitleri. Biz bunu unutmayız, unutturmayız; sizi asla utandırmayız.Hepinize milletimden selam ederim 241 güzel insan…

O gece sessizliği bozan şey televizyondaki haberler oldu. Sokağa çıkmayın diye okunan bildiri. Cumhurbaşkanımızın bildirinin yalan olduğunu söyleyip halkı sokağa çağırması ve ardından halkın sesleri... Herkes sokaklardaydı o gece. Canını vatanı için hiçe sayanlar, kurşunlara kendini siper edenler, tankların önüne kendini atanlar. Halk demokrasi-

yi savundu, halk vatanını korudu. Anlam veremiyorum. Bizim milletimizden,bizim kanımızdan olan insanlar nasıl bu kadar cani olurlar? Nasıl insanlara göz kırpmadan zarar verdiler? Herkes herkesi sevmek zorunda değil elbette ama nasıl olur da halkın

seçtiği Cumhurbaşkanına zarar vermeye kalkışırlar? Doğru, kime göre doğru; kime göre yanlış? Sizin doğrunuz başkasına yanlış olabilir.Saygı duymak, herkesin fikirlerini önemsemek ve hepimiz daha güzel yarınlar için

iyi bir insan olmak zorundayız.Vatanınıza sahip çıkın!

DUYGU DEMİR 12-H

“Bir Merhaba Duysun İnsanlar”

Haziran 2016’da KAL ailesine katıldım. Nasıl bir eğitim lideri olacağım kafamda çoktan şekillenmişti.

Meslektaşlarım, velilerim ve öğrencilerimden oluşan bu büyük aile ile başarıya giden yoldaki engelleri beraber aşacaktık. Bu geniş ailenin lideri olarak sabah okuluma ilk gelen ben olmalıyım onlara layık olmak için tüm kapıları sonuna ka-dar açıp kocaman bir gülümsemeyle “Günaydın!” demeliy-dim. Bir güler yüzün çözemeyeceği sorun yoktur felsefesiyle güler yüzle karşıladığım personelimi yeni başarılar için mo-tive etmeliydim. İnanıyorum ki Kurtköy Anadolu Lisesinin

öğretmen ve öğrencisi bunun daha fazlasını hak ediyor!Başarının çalışmakla elde edildiğini bilen emekle gidilen yol-da tesadüflere inanmayan meslektaşlarım en büyük destekçim oldu. Bölgemizin yükselen değeri olarak KAL başarı yolunda

tercih edilen bir marka durumuna gelmiştir.Başarıya ulaşmak için bir bayrak yarışıydı ve biz bu yolda

aldığımız bayrağı daha ileri götürmeye kararlıyız.Azim ve kararlılıkla …

Değerli KAL ailesi aklımla tercih ettiğim bu okulu kalbimle çok sevdim. İyi ki beraberiz, iyi ki bu ailenin bir üyesiyim.

İSMAİL BAYRAMOKUL MÜDÜRÜ

Her şey Kadar OlmakArsız olmak vardır, rüzgar kadar arsızVolkanın ortasında bir çiçek kadar densiz.

Serseri olmak vardır, kurşun kadar serseriBir fişek kadar hedefsiz, gece gündüz hevessiz.

Aşık olmak vardır, Mecnun kadar aşıkBir deli gibi haykırmak, dağa taşa sebepsiz.

Yorgun olmak vardır, dağlar kadar yorgunSeneler boyu durgun, geceler kadar sessiz.

Yalnız olmak vardır, benim kadar yalnızDuvarlarla boğuşurken, kalmak nefessiz.

Kerem Enes USTA 12-E

Gazetemizde çalışmalarınızın yer almasını istiyorsanız bi-zimle irtibata geçiniz. Şiirleriniz, yazılarınız, resimleriniz, röportajlarınız ve gazetede yer almasını istediğiniz her tür-lü çalışmalarınız Yayın İnceleme Kurulu’nun onayından geçtikten sonra okurlarımızla buluşabilecektir.

Okul Gazetesinde Sizin de Eseriniz Olsun

Page 3: GENÇ K.Akurtkoyanadolulisesi.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/16/...Vatan hainleri gereken cevabı almış,ülkemiz refaha kavuşmuştur. BURCU KILIÇ 12/D 15 Temmuz Şehitlerimize,

4 genç k.a.l genç k.a.l 5

TUNAHAN ŞEKERCİ SALİH BERKE GÖKDELİ 11-F 9-C

“Kimseye yetişmek için fazladan bir adım atmadım /Ama kimseyi de arkamda bırakmadım .” MUSA MUHAMMED KARA “Tekebbür eden adam; tekebbür seni adem eder.” HD

MUSA MUHAMMED KARA 11-C

BUGÜN NEYİ ANLATAYIM

Bugün neyi anlatayım, seni mi sensizliği mi ?Burdasın aslında, sol yanıma taht kurmuş gamzelerinÇukurlarına evler dolmuş, hepsi dört köşeliGönlün çöl dolusu nur, ben semalarında bedevi

Bugün neyi anlatayım, gülüşlerini mi dudaklarını mı ?Duman dolusu dudaklarının arasında titrek sigaranı mı ?Utanan kalbinin en saf bakışlarını mı ?Rüzgara meydan okuyan o güzel saçlarını mı ?

Bugün neyi anlatayım, gerçeği mi sahteyi mi ?Bugün aşkın günü, dağlar aşalım ver eliniYarınlar senle dolsun, bahar bizim için gelsinBenle gül, benle ağla; mesafeler bi' karışı kadar elinin

Bugün beni anlat herkese, duymayan kalmasınSen en güzel denizisin koskoca atlasınBugün beni anlat, duyan duymayana anlatsınSen benimsin, ellerin dokunmasa bile kalbime saklısın.

‘’HER YAZAR BİZDEN BİRİDİR ASLINDA’’ NERMİN YILDIRIM’LA BULUŞMA

Doğan Kitap, yazarlarını okurlarıyla buluşturduğu “Odak Yazar” etkinliğinde yazar Nermin Yıldırım’la tanıştım . Ben de bu buluşmada gerçekleşen hoş sohbetin notlarını tuttum .Sohbetimizden alıntılar…

3 saat süren edebiyat sohbetine 3 kişi seçilmişti.Seçilenler biri de ben-dim.

Karşılıklı konuşmalarla ilerleyen sohbetimizin ilk sorusu,“Hikâyenin sonu en başında belli oluyor mu?” oldu. Yıldırım’ın cevabı, “Ben yazma-ya başlamadan evvel her şeyi kuruyorum, kitaplarımın sonunu biliyo-rum; çünkü bir derde binaen yazdığım için onu ne şekilde anlatacağımı biliyorum aslında. Önce dert geliyor, sonra karakterler ve konu geliyor.” Yıldırım, karakterleri oluşturduktan sonra kahramanlara empati duy-maya başladığını sözlerin bizzat kendisine ait olduğunu fark ettiğini, o zaman, yani o kahraman gibi hissetmeye başladığında değişiklikler yaptığını belirtti. Durumu örneklemek açısından şunları söyledi, “Adamın intihar etmesine karar vermişim, o kısım geliyor ve intihar etmiyor; çünkü o adam öyle biri değil. O gibi olmaya başlayınca bunu

görüyorum .’’Bir romanı ne kadar sürede yazdığını sorduğumuzda ortalama 1.5 senede yazdığın söyledi.Bazen evden çıkmadan uzun süreli yazdığını belirtti.’’Unutma Dersleri’ kitabını yazarken 3 hafta boyunca evden

çıkmadığını söyledi.Yazmaya ne zaman başladığını sorduğumuzda , okuma yazmayı öğrendiğinden beri hep bir şeyler yazdığını, okuduğu kitapların ona

arkadaş olduğunu söyledi.“Çocukken çok içine kapanık biriydim, sokağa çıkıp oynamazdım ama çok kitap okurdum. Kitaplardan arkadaşlar edinirdim, hatta Pal Sokağı Çocukları kutsal kitap gibi başucumda dururdu, kaç defa okuduğumu bilmiyorum. Yıllar sonra Budapeşte’ye gittim, Pal Sokağı’nı buldum, Nemeçsek’in evini buldum. O okula gittim, oradaki yeni Pal Sokağı

çocuklarıyla tanıştım.”“Peki Nermin Yıldırım neler okuyor?”

Camus, Kafka, Salinger, Virginia Wolf yabancı yazarları yerli edebi-yatta Ahmet H. Tanpınar, Yusuf Atılgan, Kemal Tahir, Leyla Erbil, Sevgi Soysal ilk aklına gelenler olduğunu söyledi.Kendi kuşağındaki bütün yazarları okumaya çalıştığını ,kendi kuşağı yazarlarından Burhan Sön-mez, Hakan Bıçakcı, Seray Şahiner, Hikmet Hükümenoğlu, Kemal Var-ol, Murat Özyaşar, Hakan Günday isimlerini söyledi.Hakan Günday’la ilgili ‘’ medar-ı iftiharımız. Kendine has çok güçlü bir kalemi var. Yurt dışında da hızla parlayan, çok bilinen ve sevilen yazarlardan biri. Bi-zim kuşağımızdan böyle yazarlar çıkması çok sevindirici ve umut

verici.”dedi.Yurt dışında birçok edebiyat festivaline katılan yazar, bu festivallerle il-

gili yorumu şöyle oldu:’’ “Çoğu zaman diğer yazarlarla ortak çalışmalar yapıyorsunuz ve aslında dünya-da her anlam-da ihtiyacımız olan şey de bu. Dışarıdan bakınca birbirimize hiç b e n z e m i y o r u z , ortak dertler-imiz ve ortak mutluluklarımız olamaz sanıyoruz ama bu bizi b i r b i r i m i z d e n uzaklaştırmaktan başka işe yarama-yan korkunç bir ön yargı. Bunu kırsak pek çok problemi çözebiliriz. Birbirimizi anlamaya başladığımızda

korku, nefret azalır.’’Nermin Yıldırım Barselona ve İstanbul ’da yaşıyor. 2013’ten beri Ot

Dergi Dış Hatlar adlı köşesinde öyküler yazıyor.Kitaplarından bazı alıntılar:

"anlıyorum diyorum. ve galiba sahiden anlıyorm. bir mezar taşını elimle siler gibi acıyla, bir acıyı tükürür gibi umutla, iç içe geçmiş karmakarışık

duygularla yeniden gülümsüyorum.

evet, gülümsüyorum. çünkü yarın var. "

"bazıları, başkalarının acısına uzaktan bakıp kederlenmekle iyi insan olunabileceğini sanıyor. hatta sadece kendi iyiliğinin altını çizebilmek için üzüntüsünü ele güne duyurmaya çalışıyor. oysa şunu iyice öğrendim ki, vicdandan en çok söz edenler, sadece başkalarının kurbanlarına üzülen katiller. kabullenmek zor ama aslında, başkalarının acısına ba-

karken insanda kederden ziyade hodbin hisler uyanıyor.Sen artık eski sen değilsin. Her kayıptan sonra değişir insan. Fakat göğsü sancıyla şişen yaralı atlar gibi, soluk alıp vermeye devam edecek-

sin. Hayatta kalmaya hazırlan.(OT Dergisi)

Geçmişten bir ses

Gelmek istiyoruz dergahınaPişir bizi namına yakışırcasınaYanmış olalım yarınaOcağında yak bizi derviş baba

Un geldik, ekmek gidelimBiz de sen gibi Allah’ı sevelimSana yakışır bizi pişirmekKabul eyle istiyoruz sana gelmekOcağında yak bizi derviş babaBurak KARAGÜLLEzeylUlaşmak için kapına,Galip olduk Mumdan gemilerle ateş nehrini geçtikKorlarla nefsimizi dağlamışken dünya zindanındaAç gönlünü, al bizi de dergahına

SARIKAMIŞ HAREKÂTISarıkamış, bu ismi duyduğumuzda birçoğumuzun aklına Türk tarihinin en dramatik olaylarından birisi, Sarıkamış Harekâtı gelir. Elbette Türk tarihi şanlı ve şerefli zaferlerle doludur fakat şanlı zaferlerimizin yanında yaşanan acılar da su götürmez bir gerçektir. Önemli olan bunları bilmek, bunlardan ders çıkarmak ve tekrar bu acılara mahal vermemektir. Sarıkamış Harekâtı’nın öncesini ve sonrasını bilmekte büyük fayda var. Zira tarih değil hatalar tekerrür eder…

Sarıkamış Harekâtı, yapılış zamanı ve askeri taktik yönleriyle 1. Dünya Savaşı’nın en çok tartışılan taarruzlarından birisidir. Çünkü Sarıkamış yenilgisi, sadece büyük bir ordunun yok olmasına neden olmakla kalmamış, etkilerini bugün dahi hissedebileceğimiz bir felâketler dizisine yol açmıştır.

Ayrıca Sarıkamış Harekâtı sonunda uğranılan başarısızlık ve yaşanan kayıplar toplumumuzca 3. Ordu Komutanı Enver Paşa’ya ithaf edilir. Lakin bunun doğru olup olmadığını tarihi gerçeklere bakmadan söyleyemeyiz.

Kafkas Cephesinde Osmanlı-Rus savaşı, Rus ordusunun 1 Kasım 1914 tarihinde Osmanlı sınırını geçerek taarruz etmesiyle başlamıştı. Rusların bu ilk taarruzunu Deveboynu çizgisinde karşılamak niyetinde olan 3. Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa’nın fazla direnmeden Pasinler çizgisindeki kuvvetlerini geri çekmesi üzerine Ruslar, Erzurum’un 60km kadar doğusunda bulunan Köprüköy’e kadar kolayca ilerlediler.1 Genel bir taarruzdan ziyade Osmanlı donanmasının Karadeniz’deki saldırılarına2 karşılık vermek amacıyla harekete geçtikleri anlaşılan Rus kuvvetleri, erzak ve levazım depolarının bulunduğu Sarıkamış’tan daha fazla uzaklaşmak niyetinde olmadıklarından bu çizgide taarruzlarını durdurmuşlardır.3 Gerçekte ise Ruslar, birliklerinin önemli bir bölümünü batı cephesine nakletmiş olduklarından bu cephede fazla kuvvet bulundurmuyorlardı.4

Rus ordusunun Kafkas cephesindeki bu zaafından yararlanmak isteyen Enver Paşa, Osmanlı 3. Ordusu’nun Köprüköy yönünde taarruz etmesini emretti. Türk ordusunun taarruzuyla, Ruslar mevzilerini terk ederek bir günlük mesafede bulunan Azap sırtlarına geri çekildiler. Azap sırtlarında yaşanan çatışmalardan her iki tarafta sonuç alamayınca, Kafkas cephesindeki çarpışmalar bir süre için sona erdi.5 Enver Paşa, ordunun savunmada kalmasına çok kızmış, Hasan İzzet Paşa’nın ordunun kış taarruzuna hazır olmadığını, savunmada kalarak her türlü hazırlık yapıldıktan sonra ilkbaharda harekete geçilmesi görüşünü6 beyan etmesi üzerine Enver Paşa hiddetlenerek ‘’Hocam olmasaydın seni idam ettirirdim.’’ demişti (Özata, 2009: 80). Daha sonra Hasan İzzet Paşa 3. Ordu Komutanlığı’ndan istifa edecek ve İstanbul’dan cepheye gelen Enver Paşa 3. Ordu komutanlığını devralacak ve Sarıkamış Harekâtı gerçekleşecekti.

HAREKÂT PLANI VE AMACI

Köprüköy ve Azap savaşlarında elde edilen sınırlı başarıları da yeterli görmeyen Enver Paşa, kesin sonuca ulaşmak için harekât planının ciddi anlamda değiştirilmesi gerektiğine inanıyordu. Böylece şimdiye kadar istenilen sonucu almada yetersiz kalan cephe taarruzundan vazgeçerek bir kuşatma hareketiyle düşmanın imha edilmesine karar verdi. Bu kararda, Almanların birkaç ay önce Tannenberg’de kazandıkları zaferin de etkili olduğu bilinmektedir. 7 Nitekim bu sırada Berlin’de bulunan Türk ataşesi, İstanbul’a gönderdiği bir raporda; Rusların berkitilmiş mevzilerine taarruz etmenin yararsız olduğunu, Ruslara karşı en etkili hareketin kuşatma olacağını bildirmişti.8 Lakin bunda ne kadar haklıydı zaman gösterecekti…

Osmanlı ordusunda uzun süredir görev yapan Alman askeri heyetinin başkanı General Liman Von Sanders dışındaki müttefik Alman subayları ve Alman büyükelçi Wangenheim, Enver Paşa’nın tasarladığı kuşatma hareketini Alman çıkarları açısından yararlı görüyorlardı.9 Böylece Rusya Kafkasya askeri birlik ayırmak zorunda kalacağından Lehistan (Polonya ve Galiçya) cephesindeki

Alman ve Avusturya kuvvetlerinin yükü hafifleyecekti. 10

Enver Paşa’nın bu taarruz ile ulaşmak istediği hedef, Almanların beklentisinden çok ötedeydi. Enver Paşa, kuşatma taarruzundan sonra Kafkas halklarının Türkler lehine isyan edeceklerine11 ve böylece Kafkasya, İran ve Türkistan’ın ele geçirileceğine inanıyordu.12

3. Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa, tasarlanan kuşatma harekâtının başarılı olacağına inanmıyor ve taarruz konusunda da pek istekli görünmüyordu. Ordu komutanın görüşlerine önem vermeyen Enver Paşa, Hafız Hakkı Paşa’yı söz konusu kuşatma taarruzunun uygun olup olmadığını kontrol etmesi için Kafkas Cephesine gönderdi. Hafız Hakkı Paşa, cephedeki yetkililerle konuşup bir durum değerlendirmesi yaptı. İstanbul’a gönderdiği raporundaysa; Ruslara karşı başarılı taarruz yapılacağını bildirmekle beraber ordu komutanı ve kolordu komutanlarının yeterli derecede azim ve cesaret sahibi olmadıklarından, böyle bir taarruza samimi olarak taraftar görünmediklerinden, yakındı.13

Hafız Hakkı Paşa’dan gelen rapor üzerine Enver Paşa, ordu komutanını taarruza teşvik etmek veya gerekirse taarruzu bizzat komuta etmek için cepheye gitmeye karar verdi.14 Denizyolu ile önce Trabzon’a ve oradan Erzurum’a ulaştılar.15 Enver Paşa’nın huzurunda samimi görüşlerini ifade etmekten kaçınan Hasan İzzet Paşa, istemeyerek de olsa icra edilecek harekât hakkında Enver Paşa ile mutabık kalmış gibi davrandı.16

Sık sık cepheyi dolaşan ve askerlerin durumuyla yakından ilgilenen Hasan İzzet Paşa, birliklerin bir kış taarruzu için yeterli donanıma sahip olmadıklarını çok iyi biliyordu. Güney Cephesinden buraya intikal eden birlikler içerisinde hâlâ entariyle dolaşan askerler vardı. Günden güne şiddetlenen soğuklar yüzünden donarak şehit olan askerlerin sayısı giderek artmaktaydı.17 Ordunun yiyecek ve ulaştırma hizmetleri de yetersizdi. Başlangıçta Enver Paşa’ya itiraz edemeyen Hasan İzzet Paşa, bu durumlar karşısında ordunun büyük bir kuşatma taarruzu gerçekleştirilemeyeceğine karar vermiş olmalıdır ki 18 Aralık 1914 gecesi telgrafla istifasını arz etmiştir.18

Enver Paşa bu telgrafı alınca, ordu komutanlığı ile harekâtın sevk ve idaresini eline aldı. Kısa sürede harekâta taraftar olmayan komuta kademesinin yerine genç, enerjik ve cesur komutanlar atamıştır.19

Enver Paşa, ordu komutanlığını üzerine aldıktan sonra 19 Aralık’ta taarruz emrini imzaladı. Bu emre göre taarruz 22 Aralık günü başlayacaktı. Harekâtın amacı, düşmanın asıl kuvvetlerini Kars istikametinden ayırarak Aras vadisine doğru, güneye atmak yani cephe gerisiyle bağlantısını kesip imha etmekti. Tarihimize Sarıkamış Harekâtı adıyla geçen bu kış taarruzu şu şekilde planlanmıştı: 11. Kolordu ve 2. Nizamiye fırkası, sağ kanatta Aras vadisinde kalacak ve cepheden taarruz ederek Rusları oyalayıp asıl cepheden geri çekilmelerine engel olacaktı. 11. Kolordu İd-Oltu üzerinden Bardız ve 9. Kolordu ise Aras-İd arasındaki dağlardan Kötek yönünde sol koldan süratle imha edecekti. 20 Bu harekâta katılacak muharip kuvvetlerin mevcudu; 9. Kolordu 25.000, 10. Kolordu 30.000 ve 11. Kolordu 35.000 olmak üzere toplam 90.000 kişiydi.21

İmha edilmek istenen Rus kuvvetleri mevcudu ise General Bergmann’ın komutasındaki Sarıkamış Grubu ve General İstomin’in idaresindeki Oltu Müfrezesinden ibaret olup toplam 65.000 kişiydi. 22 Ruslar kışın en şiddetli günlerinde Sarıkamış’ı hedef alacak bir Türk taarruzuna ihtimal vermediklerinden, buraya kayda değer miktarda bir savunma gücü bulundurmaya da gerek duymamışlardı. Birkaç bölükten ibaret olan Sarıkamış’taki Rus birlikleri, sınır muhafızları içerisinde bir istisna olarak 1877’den kalma eski berden tüfekleriyle donatılmıştı. Sarıkamış savunmasında çok etkili olabilecek bir tek topları dahi yoktu ve hepsinden önemlisi Enver Paşa bütün bunları biliyordu.23

Devamı bir sonraki sayımızda...

1 Mehmed Emin, Umumî Harpte Osmanlı Cephesi Vekayii, İstanbul 1338, s. 6.

2 Karadeniz olayı hakkında geniş bilgi için bkz. Nusret Baycan, Karadeniz Olayı ve 1. Dünya Harbine Girişimiz”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, VIII / 22 (Kasım 1991), s. 175-182; Mustafa Balcıoğlu, “Birinci Dünya Savaşına Girişimizle İlgili Tartışmalar ve Yeni Belgeler”, Tarih ve Toplum, XIX / 114 (Haziran 1993), s. 340-341.

3 Nikoski, Sarıkamış Hareketleri (çev. Kaymakam Nazmî), Ankara 1935, s.4.

4 Merkezi Tiflis’te bulunan Rus Kafkas Ordusu üç kolordudan müteşekkildi. Ruslar, Almanya ve Avusturya ile savaşa başladıklarında Osmanlı Devleti ile henüz savaş halinde olmadığından, Kafkaslar’daki üç kolordularından ikisini batı cephesine nakletmişlerdi. Osmanlı Devleti’yle savaş başladıktan sonra bu cephedeki kuvvetin yetersiz olduğu görüldü. Cepheyi takviye etmek üzere Köprüköy savaşları sırasında Tiflis’teki 2. Türkistan Kolordusu Aras vadisine intikal etti. Böylece iki kolordu Sarıkamış Grubu adıyla birleş-tirilerek 1. Kafkas Kolordusu Komutanı General Bergmann’ın emrine verildi. Bunların dışında savaş alanına hizmet taburları ve ikinci derecede birtakım birlikler de gelmişti. Bkz. Maslofski, Umumî Harpte Kafkas Cephesi (nşr. Kaymakam Nazmî), Ankara 1935, s. 23 vd. ; Nikolski, a.g.e., s. 3, 59.

5 Köprüköy ve Azap savaşları hakkında daha geniş bilgi için bkz. Birinci Dünya Savaşında Türk Harbi Kafkas Cephesi 3.Ordu Harekâtı, I (Genelkurmay Başkanlığı Yayını), Ankara 1993, s. 97-323.

6 Ordunun neden ilkbaharda değil de kışın taarruz ettiği meselesi, tarihçiler arasında tartışılan ko-nularda birisi olagelmiştir. Bu konuda harekâta 10. Kolordu komutanı olarak katılan Hafız Hakkı Paşa bir Alman atasözü ile şöyle karşılık verir; ‘’Hamursuza yetişememekten korktuk!’’ 11. Kolordu Komutanı Galip Paşa’ya göre bu sözün anlamı, bu savaş uzun sürmeyecek ve muhtemel ilkbaharda sona erecektir. Eli boş çıkmamak için harbe iştirake mecbur olduğumuzu anlatmak istiyordu. Ayrıntılı bilgi için bakınız. (Güngör, 1937: 67)

7 Tannenberg zaferini kazanan Alman ordularının sahip bulunduğu imkânlarla Kafkas cephesindeki mevcut imkânlar birbirinden çok farklıydı. Tannenberg zaferi, iyi donanımlı kuvvetlerle uygun bir mevsim ve coğrafyada elde edilmişti. Bkz. Ali İhsan Sabis, Harp Hatıralarım Birinci Dünya Harbi, II, İstanbul 1990, s. 263; H. Işık, “Birinci Dünya Savaşında Rus Cephesinde İlk Muharebeler ve Sarıkamış Harekâtı”, Dördüncü Askerî Tarih Semineri Bildirileri, Ankara 1987, s. 312.

8 Birinci Dünya Savaşında Türk Harbi Kafkas Cephesi 3. Ordu Harekâtı, I, s. 348.

9 Bkz. Joseph Pomiankowiski, Osmanlı İmparatorluğunun Çöküşü (çev. K. Turan), İstanbul 1990, s. 90.

10 Guze, “Büyük Harpte Kafkas Cephesindeki Muharebeler” (çev. Kaymakam Hakkı), 79 Numaralı Askerî Mecmua, Sayı: 20 (1 Kânunısani 1931), s. 34.

11 Savaş başlamadan önce Kafkasya’nın Türk ve Müslüman halklarıyla, hatta buranın Gürcü ahalisiyle Osmanlı Devleti arasında Teşkilât-ı Mahsusa vasıtasıyla işbirliği sağlanmıştı. Bkz. Vahdet Keleşyılmaz, ‘’Kaf-kas Harekâtının Perde Arkası’’, Atatürk araştırma merkezi dergisi, XVI / (Temmuz 2000), s. 367-393; Philip H. Stoddard, Teşkilât-ı Mahsusa (çev. T. Demirel), İstanbul 1993, s. 34.

12 Ahmet İzzet Paşa, Feryadım, I, İstanbul 1992, s. 194; Guze, a.g.e., s.35

13 Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkilâbı, III / I, İstanbul 1983, s. 356 vd; A. İ. Sabis, a.g.e., s. 238 vd.

14 Guze a.g.e., s. 37

15 Şevket Süreyya Aydemir, Orta Asya’dan Makedonya’ya Enver Paşa, III, İstanbul 1972, s. 128

16 Fahri Belen, Birinci Cihan Harbinde Türk Harbi, I, Ankara 1964, s. 140

17 Guze a.g.e., s.50

18 ATASE Arşivi; Kls. 69, Dos. 15, F. 29, 29-1, 29-2, 29-3.

19 Ali İhsan Sabis, a.g.e., s, 50-51

20 Taarruz emrinin tam metni için bkz. Şerif Köprülü, Sarıkamış İhata Manevrası ve Meydan Muhare-besi, İstanbul 1338, s. 126-128; Guze, a.g.e., s, 50-51

21 W. E. D. Allen- p. Muratoff, 1828-1921 Türk-Kafkas Sınırı Harpleri Tarihi, Ankara, 1996, s. 264.

22 W. E. D. Allen- P. Muratoff, a.g.e., s.246

23 W.e. d. Allen-P. Muratoff, a.g.e., 245vd.

EMEL CAN

ÜNİVERSİTE SINAVLARINA HAZIRLANAN ÖĞRENCİLERİMİZE MORAL PARTİSİÜniversite sınavlarına hazırlanan okulumuz 12. Sınıf öğrencilerinin düzenlediği moral-motivasyon etkinliği büyük ilgi gördü. Öğretmen ve

öğrencilerimizin hep birlikte keyif aldığı organizasyonda solo performanslar, kareoke müzik dinletisi ve eğlenceli oyunlar sergilendi.

HOW CAN ONE RE-FUSE THE NOBEL?

Bob Dylan was born on May 24, 1941. His grandparents had been living in the Otto-man Empire by the time they migrated to Odessa, Russia. Long after then, they had to migrate to the USA because of the anti-Semitism. He wrote in Chronicle: Volume1 that his family originally came from İstanbul, Turkey. When ‘’The Freewheelin ’Bob Dylan’’ came out, he be-gan to make his name as a singer and songwriter. For all his life, he has written fearlessly and never cares about

what others think.Bob Dylan, whose real name is ‘’Robert Allen Zimmer-man’’, has a lot of unforgettable songs like ‘’Mr. Tambou-rine Man ‘‘,’’ All Along The Watchtower ‘‘,’’Like a Rolling

Stone’’.He has published 62 albums since 1962. Dylan has won 11 Grammy and also one Oscar with the ‘’Things Have Changed.’’. He was among the Beat Generation deputies appeared in 1960s and consisting of opponent poets and

writers.Refuses Huge Amount of Money!

Nobel Academy rewarded him thanks to his contribu-tions to the USA song tradition on October 13, 2016. Bob Dylan remained silent for a while, however, the academy described his silence as ‘disrespectful and arrogant’. He broke his silence which caused long-time criticism with the interview which he gave for Daily Telegraph express-ing the reward made him happy. Nevertheless, the rea-son why he didn’t take part in the ceremony isn’t known and he didn’t get the reward which also meant 3 million

TL.

Zeynep ÇİVİ - İlknur AY 12H

Burak KARAGÜLLE

Page 4: GENÇ K.Akurtkoyanadolulisesi.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/16/...Vatan hainleri gereken cevabı almış,ülkemiz refaha kavuşmuştur. BURCU KILIÇ 12/D 15 Temmuz Şehitlerimize,

6 genç k.a.l genç k.a.l 7

“Bu cihanda savaş uzun sürer gibi, korkma sıkı dur. / Kılıçtan geçmedikçe nefsim gölgene korkuluk olur.” MUSA MUHAMMED KARA

MERAL ŞAHİNOĞLU 12B

Fatma Betül ÇAL -Kübra ÇAM 11G 11G

“Kalbi okyanus olanın gönlü derede / Betin etten ibaret değil, kullan arada derede .” MUSA MUHAMMED KARA

KORE’DEKİ ÇATI KATIMDAN SESLENİYORUM (Didem Duygu Demir)

Merhaba. Sizlerle uzunca bir süredir okumak istediğim ve sonunda fırsat bulup okuduğum kitap hakkında yorumlarımı paylaşacağım. Sınav sene-sinde hiç kitap okuyamayacağımı, hatta kitap okumaktan daha da uzaklaşacağımı düşünürdüm. Ama öyle olmadı. Hatta çok özlediğimi fark ettim kitap okumayı ve bu kitabın bende yerinin ayrı olmasının en büyük nedeni bu. Özlem giderdim bu kitapla. Güldüm, hüzünlendim, kafa dağıttım. Benim için zor ve yorucu olan bu senede birkaç dakika bile ayırsam kafa dağıtabildiğim bir kitap bulduğum için çok şanslı hissediyorum kendimi. İlk defa bir yazara bu denli ısındım ben. Her zaman sevdiğim kitaplar oldu tabiki de. Ama yazarlarına hiçbir zaman takmamıştım kafayı. Benim için çok güzel bir deneyim oldu. Belki her okuyan beğenmez kitabı. Sonuçta göreceli bir kavramdan bahsediyoruz. Ama hayalleri olan, hayallerine ulaşmak için çabalayan birinin Duygu'yu çok iyi anlayabileceğini düşünüyorum. Ben anladım. Çok güzel anladım. Onun değimiyle 'Çatı Katı Sakini' oldum artık. Yaşasın! Ayrıca kitapta 'Türk kızı' kavramına doyacağınızı da belirtmeliyim. Attığı tripler, kızdığı şeyler, kafaya taktığı şeyler yurdum insanının bütün özelliklerini taşıyor. Yazarı bir kenara bırakıp kitaba gelecek olursak: Esas oğlanımız Kore'nin bağrından kopup gelmiş olan DongHo. Duygu'nun en mutsuz, en sıkıntılı anlarında güneş gibi doğdu dünyasına. Ben Duygu'nun aşkına hayran kaldım. Resmen yapmadığı kalmadı aşkına karşılık bulabilmek için. DongHo zor da olsa karşılık verdi aşkına. Bu ikisinin şirin serüvenleri sonunda aşkları sevgiye dönüştü. Zaten ufak bir araştırmayla -5 yılın sonunda- şu an evliliğe doğru adım attıklarını görürsünüz. Kitap Duygu'nun masum aşkı üzerine kurulu. Bunun yanında Kore ve Türkiye arasındaki farklara da DongHo sayesinde sıkça rastlıyoruz kitapta. Bu iki farklı kültürün doğurduğu sonuçlar zaman zaman gülmeme sebep oldu. DongHo'nun çat pat konuştuğu Türkçesi, günümüz gençlerinin tabiriyle 'cool' havası ve Duygu'nun buna karşılık verdiği tepkiler gülmelerimi kahkahalara dönüştürdü. Evet. Kitap okurken kahkaha atmak imkansız değil. Bu kitabı okumak için Kore hayranı, aşk romanları hayranı ya da KIZ olmanıza gerek yok. Bu hikayenin ana teması aşk olabilir. Ama asıl

çıkarmamız gereken sonuç bambaşka bence. Ne kadar şanssız olursak olalım hayat bize gülen tarafını mutlaka gösterir. Sadece sabretmemiz ve çabalamamız gerekli. Herkesi olduğu gibi kabul etmeli, saygı göstermeliyiz. Kıtanın, hatta dünyanın öbür ucundaki biriyle bütün zorluklara rağmen iletişim kurabilmek imkansız değil. Sadece isteyin. Biraz da

çaba katarsanız elde edemeyeceğiniz hiçbir şey yok. Hayallerinize sahip çıkın. Gerçekleşmeleri imkansız değil!

Okulumuz KURTKÖY ANADOLU LİSESİ’NDE misafir ettiğimiz SAYIN Yazarımız İrem UZUNHASANOĞLU’nu değerli felsefe öğretmenlerimiz Emel CAN ve Fulya TAŞÇEVİREN aracılığı ile misafir ettik. Okulumuzdaki yazamaya istekli arkadaşlarımız ile birlikte etkinlik için bir araya geldik. Sunumu sırasında yaptığı kısa açıklamalarla kendisinin kısa bir süre önce Robert Kolejinde İngiliz edebiyatı

öğretmenliği yaptığını öğrendik. Yazarımız öncellikle hazırladığı, ana konusu yaratıcılık olan kitaplar ve filmler üzerinden slayt ile bizi bilgilendirdi. Dünya klasikleri ile bir araya getirdiği sunumdan bize sorular sordu. Sunumun ilerleyen zamanlarında bizden aklımıza gelen ilk cümleyi yazmamızı istedi. Bu cümleden seçtiğimiz herhangi bir kelimeden yeni kelimeler türeterek etkinliğimize devam ettik. Daha sonra bize verdiği kelimelerden yola

çıkarak öykü ve paragraf oluşturduk. Son olarak yaptığı konuşmalar ile etkinliğimizi sonlandırdık. “Heyecanla beklediğimiz bu buluşma sonunda gerçekleşmiş ve yazarımızla keyifli,öğretici bir sohbet ettik.Bizi kırmayıp davetimizi kabul

eden İrem UZUNHASANOĞLU’na teşekkür ederiz.”Yazarımızın hayatından bir kesit;

İrem Uzunhasanoğlu 1983 İstanbul doğumludur. İstanbul Üniversitesi’nde Filoloji okuduktan sonra New York Üniversitesi’nde Yüksek Lisans’ını tamamlamıştır. Işık Okulları Ve Robert Kolej gibi okullarda İngiliz Edebiyatı ve İngilizce dersleri vermiştir. Öyküleri ve makaleleri Varlık Dergisi ve Öteki Dergi’de yayımlanmış. 2015 yılında düzenlenen yarışmada ‘Kundak’ isimli öyküsü Nazım Hikmet Kültür Merkezi

tarafından Açık Radyo’da okunmak ve daha sonra kitaplaştırılmak üzere seçilmiştir.Yazar, ilk roman denemesi olan ‘Gitme, Gül Yanakların Solar’ da Türkiye Yunanistan nüfus mübadelesini anlatmış ve romanını Lozan

mübadillerine adamıştır.Yaratıcı yazmayı destekleyici ‘365’ isimli kitabı ise genç yazarları teşvik etmeyi ve onlara yazmayı sevdirmeyi amaçlamaktadır.

Yazar, İstanbul’daki evinde eşi ve oğlu ile yaşamakta, okuma- yazma ve kültürel faaliyetlerine devam etmektedir. Etkinlikte yapılan öğrenci çalışmaları;

SADECE BİR KELEBEK İÇİN Yatak odamda sessizce oturuyordum.Odanın ışığını kapatmış,bir tek abajurun ışığını açmıştım.Duygularım beni melankolik bir ortama sürüklüyordu.Böyle olmalıydım : üzüntülü,yıpranmış,darmadağınık…Ama olamadım.İçimi üzüntü ve yıpranmışlıktan zi-

yade huzur kaplıyordu. Odamın kapısı aniden açıldı.İçeri giren kardeşimdi.Kardeşim on yaşında bir kız çocuğuydu.Elinde bir mektup vardı.’’Bu sana.’’ Dedi açılmadığı her halinden belli olan mek-tubu bana uzatırken.’’Tamam.’’ dedim ve mektubu aldım.Gitmesini bekleyip -o gittikten son-ra- mektubu açtım.İçinde ufacık bir kağıt ve bir kelebek resmi vardı…Gönderene bakmaya gerek yoktu,anlamıştım kimden olduğunu.İki sene önce ayrıldığım adamdandı bu.Bana bir kelebek resmi göndermişti,nadir bir türdü bu.Fotoğrafı komodinin üzerine koyup çek-meceden büyüteci aldım.Abajurun ışığıyla kelebeği incelemeye başladım.Kelebeğin beyaz sol kanadındaki mavi mürekkep lekesine baktım.’’Paris,C.’’ Yazıyordu.O kadar küçüktü ki…

Ustalıkla yazıldığı her halinden belliydi. C. benim iki sene önce ayrıldığım adamdı.Paris’te böcek koleksiyonculuğu yaparken keşfe çıktığım sırada C. nin omzunda sol kanadı beyaz üst tarafı siyah noktalarla bezeli bir kelebek görmüştüm.İş sevdası bu ya atıldım hemen kelebeğe…Yakaladım da.O gün tanıştık C. İle.Üç sene süren bir ilişkiden sonra bir gün ‘’ Gidiyorum ben.’’ Diyerek gitti benden.He-sap sormadım çünkü gidiyorsa gerçekten iyi bir sebebi vardır diye düşünmüşüm hep,hala da

öyle düşünüyorum. Aslında çok dramatik bir olay ama seviniyorum ben şuan.Kelebek resmi incelemeyi bırakıp mektuptaki küçük nota yöneldim.Sade ve anlaşılır harflerle büyükçe ‘’Geri geldim ben , Paris’teyim.Kelebeğin omzuma konduğu yerde seni bekliyor olacağım her gün. C.’’ Yazıyordu.Şaşırmamıştım aslında.Ne gidişine şaşırdım onun ne de gelişine.Kabul eder miy-

dim bu daveti ? Elbette. Ertesi gün Paris’e bilet aldım akşam uçağından.Neler yaşayacaktım , yine gidecek miydi bilemem ama onun omzuna konan kelebek benim karnımdan kalbime doğru yola çıkmıştı

ya o yeter bana.

HAMAM BÖCEĞİ Böcek görmeyi sevmiyorum.Her yerden fırlayan küçük , ufacık,hareketli ba-caklar…Onları kötülemiyorum.Sadece bir gün uyanıp su içmeye kalktığımda

ayağımın altında bir ‘’çıt’’ sesi duymak istemiyorum. Her zaman böceklerin de kendi dünyası olduğunu düşünmüşümdür.Acaba akraba ilişkileri var mı onların da?Ya da kabile sistemi?Belki olabilir.Bir böcek

olamayacağımız için hiçbir zaman anlayamayacağız. Şimdi bir böcek olduğumuzu düşünelim.Ve onun ağzından yazmaya başlayalım. ‘’Etraf çok karanlık,ahh(başını fırına çarptı.)bu da ne? İnsanları anlamıyorum.Bu büyük şeylere neden ihtiyaç duyuyorlar ki ? Biz böcekler en iyisini yapıyoruz bence.Ölü bir sinek gibisi yok…’’ derken yürüyordu Hamam Böceği.Berra’nın yatağının altında , yatağın altına istiflenen fırın , poşet ve daha bir sürü şeyin arasında bir o yana bir bu yana gidip duruyordu.Birden boş bir alana çıktı.Burası yatağın altı kadar karanlık değildi.Gece vaktiydi halbuki.Ay ışığı odaya vuruyordu.Ne kadar güzel bir gece diye geçirdi içinden.Dümdüz ilerlemeye başladı.O ilerlerken bir ses

geldi gittiği yönün tam tersinden.Kocaman bir şeyin sesiydi bu… Berra yataktan kalkmış su içmeye gidiyordu...Hamam Böceği ne yapacağını şaşırmış,çok korkmuştu.Bu büyük şeyin bir insan olduğunu nereye gideceğini bilemez halde etrafta dolanırken anladı…Tam Berra’ya doğru gidiyordu.Telaş tüm hücrelerini kaplamış onu belirsizliğe sürüklüyordu.Tam yön değiştirecekti ki hareketsiz kaldı.Aynı zamanda bir ‘ayy!!’’ sesi yükseldi insandan.Hareket edemiyordu Hamam Böceği,yavaşça bilinci kapanıyordu.Sonra ne olduğunu anladı Hamam Böceği.İki gün önce arkadaşı Çekirge’nin

başına gelen olay onun da başına gelmişti.Hamam Böceği,ezilmişti!

GENÇ İHH’NIN AMACI NEDİR? İHH temelinde bir yardım vakfı olan ve tek amacı yardıma muhtaç olan herkese yardım etmektir.

Daha sonra Genç İHH bölümü kurulmuştur.Genç İHH daha çok eğitime önem vermektedir. Okulumuzun Pendik Genç İHH temsilcisi olarak bir çok toplantıya katıldım. İlk olarak bütün Pendikteki okulların tem-silcileri ile beraber kahvaltı yaptık ve yapacağımız projeler hakkında bilgi aldık. Geçmişte yapılan etkin-likleri gördük. Şuan aktif olarak sürmekte olan çalışmaları ‘’Her sınıf bir yetime sponsor’’ ve ‘’Kitap okuma’’

projeleridir. Kitap okuma projesi ile her okula 10 adet kitap verildi. Biz de bu kitapları gerçekten okuyacak kişilere

teslim ettik. 1.5 ay sonra merkezden gelen kişiler tarafından kitabın tahlili yapılcaktır. Genç İHH’nın okulumuzda çalışmaları ve etkinlikleri olacaktır. En yakın zamanda okulmuza gelip semi-

ner düzenleyeceklerdir.

OKULDA BAŞARILI OLMAK İÇİN NE YAPMALIYIM

Her öğrenci başarılı olmak ister. Ancak başarının ilk kuralı istemek ve kendi sorumluluğunu kendisi almasıdır. Eğer bu ilk kural uygulana-biliyorsa bundan sonraki sıralayacağımız mad-

deler daha çok teknik konulardır.

1- Yarın göreceğiniz derse hızlı bir şekilde göz atın.2- Mutlaka yeterince uyku alacağınız bir saatte yatın. Gece geç yatmak ertesi günü kaybetmek demektir. Unutmayın eksik alınan uyku, ertesi gün öcünü alır.3- Sabah iyi bir kahvaltı yapın. Kahvaltı günün enerji kaynağıdır. Kahvaltı yapmazsanız der-slerin ortasında algı gücünüz zayıflar, tükenir.4- Dersi derste halledin.5- Etkili dinlemenin en önemli kuralı öğretmen ile göz teması kurmaktır.6- Etkili dinlemenin ikinci kuralı, önemli bilg-ileri not almaktır.7- Anlamadığınız konuları sorun.Bilin ki; o konu sınavlarda çıkabilir ve sorabileceğin en uygun zaman o derstir.8- Derste sizin konsantrasyonunuzu bozan arkadaşlardan uzak durun.Unutmayın; derste eğlenmek için değil öğrenmek için bulunuyorsunuz.9- Sizinle aynı hedefleri olan kişilerle arkadaş olun.10- Okulda, teneffüs aralarında iyi dinlenin, iyi dinlenirseniz bilgileri zihninizi iyi kaydedersi-niz.11- Fastfood yiyeceklerden uzak durun. Bu tür yiyecekler beyin gücünü tam olarak kullanmanızı engeller.12- Okuldan eve geldikten sonra iyi bir yemek yiyin ve mutlaka yeterince dinlenin.13- Her gün kesinlikle o gün gördüğünüz der-sleri tekrar edin.Unutma tekrar yoksa başarıda yoktur.14- Tekrar ettiğiniz konularla ilgili soru çözün.Bir konuyu anlayıp anlamadığınızı ancak soru-larla bilirsiniz.15- Televizyon karşısında ya da gürültülü or-tamlarda değil, sakin, sessiz bir ortamda ders çalışın.16- Yatarak ders çalışmayın. Her ders çalıştığınızda uykunuz gelmeye başlar.17- Mutlaka her 40 dakikada 10 dakika din-lenme arası verin.Dinlenmeden çalışırsanız çabuk bıkar ve az öğrenirsin. Ayrıca bilgileri karıştırırsın.18- Dinlenme arasında televizyon seyretmeyin. Bir saatlik televizyon seyretmek iki saat kitap okumak kadar beyninizi yorar.19- İyi dinlenmek için dinlendirici pozitif müzikler dinleyebilirsiniz.20- Ders çalışırken sadece ders çalışın, müzik dinlemeyin.21- Çalışma masanız düzenli olsun sadece o gün çalışacağınız derslerin kitap ve defterleri olsun.22- Çalışma masanızda mutlaka su ve kolonya bulundurun. Su zihni diri tutar, kolonya bilin-cinizi tetikler.23- Etkili öğrenmek için kendi öğrenme tarzınızı tespit edin. 24- Konsantrasyonunu artırmak içi bol bol balık yiyin, dengeli ve düzenli beslenin.25- Her televizyon dizisini değil, seçerek hafta-da en fazla iki dizi seyredin.26- Her zaman internetin başında olmak yerine, internete günlük ya da haftalık belli bir zaman ayırın. Bu zaman haftalık en fazla üç-dört saat olmalı. 27- Arkadaşlarınıza ayıracağınız zamanı belir-leyin. Bu zaman ders çalışmanızı etkilemeyecek bir zaman ve süre olmalı.28- Mutlaka uygulanabilir iyi bir çalışma programı yapın.Bu konuda servisimizden yardım alabilirsiniz.

Rehberlik Servisi

Başarılı olmak için Ord.Prof.Dr.Ali Fuat Başgil’e kulak verelim. Ord.Prof.Dr.Ali Fuat Başgil'in Ders Çalışma Tavsıyeleri

1. Çalışma için müsait gün ve saat bekleme.Bil ki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır.2. Çalışmak icin yer ve köşe arama.Bil ki,her yer ve her köşe Çalışmanın en müsait yeridir.3.Bir günde ve bir zamanda yapman lazım gelen(bir dersi,bir vazifeyi) ertesi güne bırakma.Zira her günün derdi gibi işide kendine yeter.4.Bir zamanda yalnız tek bir iş yap,yalnız bir ders bir kitap,hatta bir fasıl üzerine çalış.Taki dikkatin ve kuvvetin yayılıp zayıflamasın.Bir zan-manda birden fazla iş yapayım diyen,hiç birini tam ve temiz yapamaz.Dünyaca tanınmış olan büyük islam mütefekkiri'İmamı Gazali'ye 'İhya-i Ulumiddin 'adli muazzam eserini nasıl bir çalışma ile vucuda getirdiğini sormuşlar. Bir zamanda yalnız bir fasıl,bir bahis, bir mesele üzerinde çalışdım demiş.5.Başladığın bir işi(bir dersi,bir kitabı,bir vazifeyi)yapıp bitirmeden başak bir işe başlama.yarıda kalan iş,başlanmamış demektir.6. Bir günün işini bitirdikten sonra ertesi günü ne iş yapacağına karar ver.Yahut hiç olmazsa,çalışmaya başlamadan evvel,hangi iş (ders,kitap) üzerinde çalışacağını düşünüp kararlaştır ve çalışmaya bu kararla otur.7. Bir işi başlamadan,bir dersi ögrenmeye veya bir kitabı okumaya oturmadan evvel düşün ve çalışpman için lazım olan şeyleri yanında elinin altında bulundur.Taki ikide bir kalem,kağıt aramaya kalkıpta dikkatin dağılmasın zaman kaybı olmasın8.Çalışmaya oturduğun zaman tıpkı ateş hattında düşmanı gözetliyen bir asker gibi uyanık ol ve dikkat kesil.Ve bütün ruhi ve bedeni kuvvetinle kendini işe ver.9.Bir işe başlamadan evvel o işi en kısa zamanda, en kolay ve en temiz surette nasıl yapmak,nasıl öğrenip etüt etmek mümkün olduğunu iyice düşünüp hesapla.10.İşinde rasladığın bir güçlüğü evvela parçala. her parçayı birer birer ve sıra ile yenmeye çalış.Bunun içinde,mesela bir dersi,bir kitabı en basit elemanlarına,kısım ve bahislerine ayır.Sıra ile her bahsi iyice ve noksansızca analyıp öğrenmeden diyer bahse geçme.Fasıllar ve bahisler üzerine bir kör gibi yürü.Yani attığın adımı iyice basmadan öbürünü atma.11.Bir iş üzerinde yorulursan dinlenmek için işini degiştir ve çalışmanın hızını yavaşlat.Fakat dinlenme bahanesiyle asla boş oturma.Boş oturanın işi işlenmeyen demir gibi pas tutar.12.Verimli çalışmayı sakın iş üzerinde geçirdiğin zamanla ölçüp de,eh bugün şu kadar saat çalışdım,yetişir deme.Çalışmanın neticesine ve öğrendiğine bak.13.Bir işe başladığın,bir derse öğrenmeye,bir kitabı okumaya başladığın zaman telaş edip sabırsızlanma. Sakin ve metin ol.Yol al fakat acele etme.Sindirerek çalış ve öğren.14.işinde ve dersinde herhangibir fikri ve noktayı küçümseyerek ihmal edip geçme; küçük ihmalden bazen büyük zarar olduğunu unutma.15.Gece yatağına uzandığın zaman ,o gün ne yaptığını ve yarın ne yapacağını kendine sormadan uyuma.16.Fikri çalışmanın herkesin mizacına göre değişen,verimli ve aziz saatleri vardır.Bunlar bazı kimseler için de öğleye doğru,öğleden sonra veya

Rehberlik Servisi

SONGÜL SEZER 11D

MESLEK TANITIMI

Biruni Üniversitesi öğretim görevlisi Yrd. Doç. Dr. Yonca ZENGİNLER okulumuz 12. sınıf öğrencilerine Odyoloji, Ergoterapi ve Fizyoterapi gibi yeni mesleklerin tanıtımını gerçekleştirdi. Kendisine teşekkür edi-

yoruz.

SATRANÇ TAKIMIMIZ

2016-2017 İstanbul Okul Sporları Şehit Ömer Halisdemir Sezonu Sa-tranç İl Birinciliği müsabakalarında 1. bölgede Gençler kategorisinde 31 takımın mücadele ettiği turnuvada satranç takımımız turnuvayı başarılı bir şekilde tamamlamıştır. 16. sırada başlayıp finalde 11. sıraya yükselerek turnuvayı tamamlayan takım oyuncularımıza (Tolga BAŞAR, Deniz ÇALKENTİR, Umut AYDEMİR, Umut ATA-LAY) ve öğretmenimiz Cüneyt Kamil YILDIRIM´a teşekkür ediyor,

başarılarının devamını diliyoruz.

KIZILAY SEMİNERİ

Kızılay gönüllüsü okulumuz mezun öğrencisi Metehan ÜNAL’ ın girişimleri ile Sultanbeyli Kızılay Şube Başkanı Sayın Ali BULUT öğrecilerimizle sem-

iner gerçekleştirdi.

SINAV KAYGISI SEMİNERİ

İstanbul Büyükşehir Belediyesinde görevli Sayın Zehra DURAN okulumuz 12. sınıf öğrencilerine Sınav Kaygısı konulu seminer

gerçekleştirdi. Kendisine teşekkür ediyoruz.

İREM UZUNHASANOĞLU İLE YARATICI YAZARLIK ETKİNLİĞİ

Page 5: GENÇ K.Akurtkoyanadolulisesi.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/16/...Vatan hainleri gereken cevabı almış,ülkemiz refaha kavuşmuştur. BURCU KILIÇ 12/D 15 Temmuz Şehitlerimize,

8 genç k.a.l

“En seçkin insanlar, sözünün eri olanlardır. “ AUGUSTE COMTE

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk´ün aramızdan ayrılışının 78. yıldönümünde Türkiye Cumhuriyeti´nin kurucusunu özlemle ve minnetle anıyoruz.

10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA PROGRAMI

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız okulumuzda tüm öğretmen ve öğrencilerimizin katılımı ile kutlanmaştır.

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜÖğretmenlerimize çiçek takdim ederek sevgilerini dile getiren öğrencilerimiz, gün boyu çeşitli etkinliklerle öğretmenler gününü Kurtköy Anadolu Lisesi öğrencilerine yakışır bir şekilde kutladılar. Okul

olarak birlik ve beraberliğimizin pekiştiği Öğretmenler Günü yemeğimiz ile 24 Kasım kutlamalarımız devam etti. Kutlamalarda emeği geçen tüm öğretmen ve öğrencilerimize teşekkür ederiz.

BİZE İNANAN VE DESTEK OLAN VELİLERİMİZE TEŞEKKÜR EDERİZ.

4 Aralık Pazar günü gerçekleşen veli toplantımıza büyük ilgi gösteren velilerimize gösterdikleri ilgi için teşekkür edi-yoruz. Başarının en önemli etkenlerinden biri olan veli-okul dayanışmasının en güzel örneğini yaşadığımız birinci dö-nem veli toplantımıza 807 velimiz katılmış; mazeretlerinden dolayı katılamayan velilerimiz ise müsait oldukları ilk fırsatta

görüşmeye gelmiştir.

KAL ÖĞRENCİLERİ SEÇİMİNİ YAPTI.

Okul Seçim Kurulu tarafından gerçekleştirilen Okul Mec-lis Başkanlığı Seçimini 10-H sınıfı öğrencilerimizden Hakan DURMUŞ kazandı. Kendisine çalışmalarında başarılar dileriz.

RESİM ZÜMREMİZİN EMEĞİNE SAĞLIK

Öğrencilerimizin emekleri duvarlarımızı süsledi; oku-lumuza renk kattı. Resim öğretmenimiz Ayşe TAYCI tarafından öğrencilerimizin hazırladığı tablolar okulumu-zun duvarlarına asılarak sergilendi. Yıl boyu sergilenecek tabloları yapan öğrencilerimize ve bizleri bu güzelliklerle

buluşturan öğretmenimize teşekkür ediyoruz.