genç umut dergisi 14. sayı

16
“AKP, yeni dönemde 4+4+4 adlı yasa ile gerici, piyasacı, cinsiyetçi uygulamalarla eğitimi tümden hedef seçiyor. Biz liseliler, bu karanlığa karşı okullarımızda, sokaklarda isyan bayrağımızı dalgalandırarak cevap vereceğiz! “ Eylül-Ekim 2012 Sayı 14 - 1 TL Türkiye’de doğmuş, büyümüş, sınırlarını yönetenlerin çizdiği kalıplara sığmayan milyonlarca gençten biriyim; nedenini merak ediyorsan bir de benden dinle... Sf.07 Okullarımızın açılmasıyla birlikte ye- niden yaşam alanlarımıza kavuştuk. Yeni nesil projeleri üretenlere, ser- mayedarlara, imamlara hep beraber cevap vereceğiz. GERİCİ, PİYASACI, CİNSİYETÇİ EĞİTİME İSYAN ET! Devamı

Upload: genc-umut

Post on 29-Mar-2016

231 views

Category:

Documents


5 download

DESCRIPTION

Liseli Genç Umut Dergisi'nin 14. sayısı

TRANSCRIPT

Page 1: Genç Umut Dergisi 14. Sayı

“AKP, yeni dönemde 4+4+4 adlı yasa ile gerici, piyasacı,

cinsiyetçi uygulamalarla eğitimi tümden hedef seçiyor. Biz

liseliler, bu karanlığa karşı okullarımızda, sokaklarda isyan

bayrağımızı dalgalandırarak cevap vereceğiz! “

Eylül-Ekim 2012 Sayı 14 - 1 TL

Türkiye’de doğmuş, büyümüş,sınırlarını yönetenlerin çizdiğikalıplara sığmayan milyonlarcagençten biriyim; nedenini merakediyorsan bir de benden dinle... Sf.07

Okullarımızın açılmasıyla birlikte ye-

niden yaşam alanlarımıza kavuştuk.

Yeni nesil projeleri üretenlere, ser-

mayedarlara, imamlara hep beraber

cevap vereceğiz.

GERİCİ, PİYASACI, CİNSİYETÇİ

EĞİTİME İSYAN ET!

Devamı ➡

Page 2: Genç Umut Dergisi 14. Sayı

İçindekilerUzun, yorucu bir dönemin ardından yaz tatilinin de sonuna geldik. Yeni dö-

nemde, liselerimizde, her zamankinden daha çok yan yana gelme vaktidir.

AKP’nin, dindar, kindar, itaatkar gençliği liselerde yaratma tohumları 4+4+4

ile atılırken, bizler o tohumların yeşermesine izin vermeyecek, isyan edeceğiz!

4+4+4 karanlıktır, reddediyoruz!

Bilim insanlarının, öğrencilerin, velilerin tüm itirazlarına karşın ucube yasa

4+4+4, bu dönem yürürlüğe girdi. AKP kendi neslini yaratma sevdasının

köklerini atıyor bu yasayla. Gerici, piyasacı tohumlarını filizlendiriyor. Yıllardır

eğitimde yaşadığımız sorunlar bu dönem daha fazla belirginleşecek. Düz lise-

lerin, anadolu liselerine tümden dönüştürülmesiyle öğrencilere dayatılan ya

meslek liselileri ya da AKP’nin yeni neslini yetiştirme arzusunu örgütleyen

İmam hatip okulları oldu.

Kuşkusuz hedef, gerici ve piyasacı nesiller yetiştirmek. AKP Muğla Milletve-

kili Ali Boğa, bu yasa ile neyi amaçladıklarını bizzat kendi ağzıyla dillendirdi.

Müfredata konulan “Kuran-ı Kerim”, “Hz. Muhammed’in Hayatı” dersleri ile

bütün okulları imam hatipleştirme şansı yakaladıklarını dillendiren Boğa, hal-

kın imam hatiplere ilgisinin azlığından yakınıyor, çocuklarını imam hatiplere

göndermelerini emrediyor. Ancak biz konuya Fransız değiliz. Ali Boğa toru-

nunu Fransız okulunda okutuyor iken halkın çocuklarına 80 kişilik sınıflarda

niteliksiz, gerici eğitimin verilmesi iki yüzlü olduklarını gösteriyor.

AKP halka zarar, savaşa yarar!

Eğitim alanında gerçekleştirilmek istenen tek tipçi anlayış toplumsal yaşamın

her alanına nüfuz edilmek isteniyor. AKP, Alevi düşmanlığını, Kürt düş-manlığını, muhalif kesimlere olan düşmanlığını hiç olmadığı kadar artırmış

durumda. Cemevlerini ucube olarak tanımlıyor. Hedef haline getirilen, evleri

işaretlenen Alevilere saldırılar sıklaşıyor.

Diğer taraftan Kürt sorununda savaşı derinleştiren AKP her geçen gün Kürt

düşmanı açıklamaları ile Kürt halkını hedef haline getiriyor. Israrla çözümsüz-

lüğün adresi olan AKP Kürt’e ölümü ya da cezaevini gösteriyor. AKP kan, inti-

kam, gözyaşında ısrarcı olsa da bizler kardeşlikten, barıştan yana olacağız.

İsyan Et!

İçerde ve dışarda savaş dilini konuşan AKP, düşmanlık tohumları ekerken,

4+4+4 ile büyük bir yıkıma uğratılan eğitim sistemine karşı tepkiler her geçen

gün artıyor.

Biz liseliler, geleceğimiz karartılırken, kişiliksizleştirilirken, elemeci sınavlarla öm-

rümüzün en güzel günlerini ÖSYM’ye adarken, paranın, eğitimin bölünmez

parçası haline geldiği böylesi bir tabloda yıllardır olduğu gibi yine harekete

geçiyor, sözümüzü söylüyoruz: İsyan Et!

Şimdi, yan yana gelme vaktidir. Gencecik ama bir o kadar da cesur, emin yü-

reklerimizle “isyan var” diye haykıralım. Ortadoğu’da emperyalist müdaha-

leye, Türk ve Kürt halkının düşman edilmesine karşı bu topraklara barış

gelmeli diyerek isyan edelim! Paralı eğitim, gerici, cinsiyetçi, ayrımcı eğitim

4+4+4 ile kökleştirilirken bizler geleceğimiz için isyan edelim!

Şimdi okulda, sırada, sokakta İSYAN ET!

03 Lisenin günlüğü

04 Hayatın içinden - Gündem

05 Fotoğrafların dilinden

06 Eğitim

07 Bir de benden dinle...

08 Orta sayfa

10 Tarih/Yakından bak

11 Kadın

12 Lisenin gündemi: Sıradan sesler

14 Röportaj: Bülent Çolak

15 Kültür - Sanat

Şimdi, tam zamanı! İsyan Et!“AKP, yeni dönemde 4+4+4 adlı yasa ile gerici, piyasacı,

cinsiyetçi uygulamalarla eğitimi tümden hedef seçiyor. Bizliseliler, bu karanlığa karşı okullarımızda, sokaklarda isyan

bayrağımızı dalgalandırarak cevap vereceğiz! “

Liseli Genç Umut Dergisi

Sahibi ve Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü: Uğur GümüşkayaYay›n Türü: Yerel Süreli

Adres: Tomtom Mah. Örtmealt› Sok. No:6/B Beyo€lu/‹STANBULTel-Fax: 0212 245 91 55

Bas›ld›€› Yer:Ekim Ofset

Litrosyolu 2.Matbaacılar Sitesi 1BF4Topkapı/İSTANBUL

Tel: 0212 5765412-0212 5447304

Dergimiz hakk›nda tümeleştiri ve önerileriniz

için:[email protected]/gencumutredtwitter/liseli_gencumut

www.gencumut.org

Uzun soluklu saldırının adımları

4+4+4 Eğitimde bir yıkımdır

İsyan et!

Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa

Evrim

Page 3: Genç Umut Dergisi 14. Sayı

Bu yıl 7.sini İzmir-Dikili/Sotes Tatil Köyü'nde 30 Hazi-

ran-6 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirdiğimiz

Kolektif Yaz Kampı yine dolu dolu geçti. Ülkenin dört bir

tarafından gelen liseli ve üniversiteli öğrenciler, her

akşam düzenlenen konserlerle müziğin tadını çıkarıp

çeşitli atölyelere katılarak birlikte öğrenip, birlikte

eğlendi. Lise ve üniversite öğrencileri kampta, 2 Tem-

muz 1993’de yaşanan Sivas Katliamı’nı da unutmadı.

İzmir-Dikili'de 2 Temmuz günü Sivas Katliamı'nda hayatını

kaybeden 33 yazar, ozan ve aydın için sokağa çıktı.

Kamp alanına astıkları 'Yakanlardan, aklayanlardan

hesabı gençlik soracak, Sivas'ı unutma!'pankartı

arkasında Dikili sahil şeridi boyunca yürüyen yaklaşık

700 lise ve üniversite öğrencisi ''Sivas’ta yakanlar AKP’yi

kuranlar, “AKP’den hesabı gençlik soracak'', ''AKP akladı

gençlik hesap soracak'' sloganları attı.

3 Temmuz günü ''Liseliler Gelecek

Dönemi Tartışıyor'' başlığı altında yaklaşık

150 liseli, geçtiğimiz eğitim dönemini,

AKP’nin eğitim üzerinde yarattığı yıkım

ve saldırı politikasını ve buna karşı

liselilerin gelecek dönem neler yapabile-

ceğini tartıştı. Bunun yanında liselilerin

yazı dolu dolu geçirmesini yediremeyen

polis kolları sıvadı. Kamptan itibaren

aileleri arayıp ''Çocuğunuz terör örgütü kampında, terör

faaliyeti yapıyor'' diyerek taciz etti.

www.gencumut.org

03

Liselinin günlüğü

''Bir Fikrim Var''Liseliler yaz tatillerini yine dolu dolu

geçirmek adına ''Bir Fikrim Var'' diyerek bir

araya geldi. Üç farklı konuyla, farklı illerde, yak-

laşık üç hafta boyunca tartışmalar gerçekleştir-

ildi. “68’den Bugüne Gençlik Hareketi”,

“Demokratik Lise Mücadelesi” ve “Eğitim Sis-

temi” olmak üzere üç başlık altında toplanarak

birlikte bilgilerini paylaşıp tartıştılar. Bunun

yanında, sıkıcı yaz tatilini daha eğlenceli bir

hale getirmek için İstanbul’da ki liseliler de

geziler düzenleyip birlikte güzel vakit geçirdi.

4+4+4’ü duduracağız!15 Eylül büyük eğitim mitinginde '4+4+4 karan-

lığını durduracağız' diyen on binler Ankara Sıhhiye

Meydanı'nda bir araya geldi. Gerici, piyasacı

eğitime ve 4+4+4'e '' İsyan Et'' diyen liselilerde kor-

tejde yerini aldı. AKP'nin eğitimi gericileştiren,

piyasalaştıran, okulları imam hatipleştiren 4+4+4

yasasına karşı liselilerin adresi Ankara oldu. Tüm

isyanı ve coşkusuyla mitinge katılan liseliler, 4+4+4

karanlığını durdurmak için söz verdi.

''Aramanıza gerek yok, biz buradayız''!

7.Kolektif Yaz Kampı'ndan itibaren kampa katılanların

aileleri yoğun bir şekilde polis tarafından aranarak ''Ço-

cuğunuz terör örgütü kampında, terör faaliyeti yapıyor''

denilerek taciz edilmişti. Buna karşılık Ankara, Samsun

ve İstanbul'da sokağa çıkan liseliler ''Aramanıza gerek

yok, biz buradayız'' diyerek Emniyet Müdürlüğü önle-

rinde basın açıklaması yaptı.

Liseliler olarak buyazıda boşgeçirmedik. YazkampımızınardındanTürkiye’nin dört biryanında “Bir FikrimVar” tartışmaatölyelerindeyüzlerce liseli yanyana geldik.

Page 4: Genç Umut Dergisi 14. Sayı

Uzun süredir ülkede esmekte olan‘ileri demokrasi’ rüzgarı bu yaz et-

kisini çok daha fazla gösterdi.Bizde gündemde neler var, neler

yok bir göz gezdirdik.

AKP’nin politikası; savaşçığırtkanlığı

AKP yıllardır uyguladığı nefret ve

savaş söylemleri yine su üstüne çıktı.

Son aylarda Alevilerin ve Kürtlerin üs-

tünde kurduğu baskı ve saldırılar yine

boy göstermeye başlarken AKP’de, em-

peryalist taşeronlukta kendini kanıtlama

ihtiyacı içine girdi. Çok geçmedi, Ma-

latya-Sürgü’ de Ramazan davulcusuyla

Alevi aile arasındaki tartışmayla başlayan

olaylar sonrası yaşanan faşist saldırılarda

ilçedeki gericiler Alevi ailelere ve evlerine

saldırdı. Aradan daha çok geçmeden İs-

tanbul- Kartal’da Alevi ailelerin evleri işa-

retlendi ve bir Cemevi kundaklanmaya

çalışıldı. Yine geçtiğimiz günlerde

Antep’te patlayan bombanın ve orada

ölen insanların sorumlusunun, AKP’nin

Suriye politikaları ve oradaki icraatları ol-

duğu belli oluyor.

AKP Milletvekili Şamil Tayyar bile An-

tep’teki bombanın ‘’Şam’daki patlama-

nın rövanşı olduğunu” söylüyor. AKP’nin

bölgedeki halkları düşünemeyerek, üst-

lerine kumar oynadığı çok açık ortaya çı-

kıyor.

Parasız eğitim palavraları

Baskı ve sindirme politikalarını yoğun

bir şekilde uygulayan AKP, yıllardır öğren-

cilerin usanmadan söylediği, bunun için

dur durak bilmeden bir mücadele ver-

diği ‘’parasız eğitimi’’ kendi gündemine

getirdi. AKP’nin sadece örgün öğre-

nimde kaldırdığı harçlar, medya aracılığı

ile ‘‘eğitimde devrim’’, ‘’parasız eğitim ge-

liyor’’ başlıkları ile duyuruldu. Kuşkusuz

parasız eğitimin sadece harçlardan veya

üniversite eğitiminden ibaret olmadığını

onlarda biliyor. Ancak AKP medyası, bi-

linçli olarak bu söylemleri kullanmayı ter-

cih ediyor.

Kısa bir süre sonra yalanlar ortaya

çıkmaya başladı. Harcın asıl mağdurları

olan ikinci öğrenim öğrencilerinden öğ-

renim gideri adı altında harçların alın-

masına devam edilecek. Benzeri bir

uygulama açık öğretim için de geçerli.

Uygulama karşısında Türkiye’nin

dört bir yanından binlerce öğrenci so-

kaklara döküldü. AKP’nin yalanlarına

kanmıyoruz, ‘’Harçlara Hayır’’

diye haykırdı.

Bugün eğitimin her alanında AKP

ile birlikte paralı eğitim uygulamaları

yaygınlık kazanmakta. Liselerde de

kayıt, aidat, spor, tebeşir vb. paraların

toplanılıdığını, vermeyenlerin üzerinde

ise türlü baskı ve tehditlerin oluşturul-

duğunu çok iyi biliyoruz.

Beklentilerin üzerindekiperformans

Eğitimdeki saldırılar yeni değil, baş-

langıcı 12 Eylül Darbesi’ne kadar daya-

nıyor. 12 Eylül faşist darbesinin ürünü

olan AKP’de, bugün elinin altında bulu-

nan tüm mekanizmaları yenileyerek de-

ğiştiriyor. Ancak değiştirirken karşısında

duran tüm kesimi sindirmeye, baskı ha-

line almaya çalışıyor. Hedefi 2023 olarak

belirten AKP, bugün yaptığı zorbalığı, fa-

şizmi, baskıyı, daha da artıracağının sin-

yallerini veriyor ve kendi gençliğini

yaratmak istediğini şimdiden söylüyor,

hazırlıklarını sürdürüyor. Ülke gündemi

çok fazla yoğun olmakla birlikte bu yılın

saldırılarla geçeceğini şimdiden görebili-

yoruz.

04

Hayatın içinden / Gündem

Uzun soluklu saldırının adımları

Bu sayıda "pek sevgili" bakanımız Ömer

Dinçer'i konu alacağız. Bu bakanı biz,'bilim hır-

sızı' olarakta tanıyoruz. Bakanımız 4+4+4'ü

överken, sokaklarda, okullarda bu yasaya karşı

çıkanlara bir kılıf bulmaya çalışıyor. "66 aylık ço-

cukların okula başlamasına PKK yanlıları ve la-

ikçi kesim karşı çıkıyor" diyen bakanımız

gericiliğin ve piyasacalığın "büyüyemeceğin-

den" korkuyor sanırsak. Birde ağzından 'özgür-

lük' çıktı bakanımızın. Liselerde saçımızı

uzatabilcekmişiz artık, okul yönetimi karışmaya-

cakmış. Bakanın özgürlükten anladığı tek şey

saçlar ve kılık kıyafet olsa gerek. Ona göre

okullarımız, o kadar demokratik ki bize özgür-

lük nedir onu unutturuyor(!) Birde bakanımızın

görmediği ama bizim hergün gördüğümüz

şeyler var tabi ; okullarımızın her köşesinde ka-

meralar, okul girişlerinde bulunan sivil polisler,

tel örgüler, muhalif seslere cezalar ve daha da

sayabileceğimiz birçok şey...

Kuşkusuz parasızeğitimin sadeceharçlardan veya

üniversiteeğitiminden ibaretolmadığını onlardabiliyor. Ancak AKP

medyası, bilinçliolarak busöylemleri

kullanmayı tercihediyor.

Page 5: Genç Umut Dergisi 14. Sayı

Fotoğrafların dilinden

Yandaş medya, yandaş haber yandaş objektifler …

AKP’nin baskıları ve saldırıları sonucunda medya, yavaş yavaş teslim olmakta.

Her fırsatta AKP karşıtı yayın yapan, yazı yazan kesimleri hedef haline getiren

Tayyip Erdoğan’ın hayali bu karede…

Uludere halkından insanlık dersi!

Uludere’de 34 insan ölmüş ama insanlık öl-

memiş. Başbakan çıkıp pişkin pişkin açıklamalar

yaparken fotoğrafta gördüğünüz ana Ulu-

dere’de askeri aracın devrilmesi sonucu ölen

askerlere yardıma koşmuş ve neden kardeşçe

yaşayamıyoruz dercesine ağlamakta…

Utanç Müzesi

21 Kasım 2004'te Mardin/Kızıltepe’de evinin önünde polisler tarafından 13 kur-

şunla öldürülen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz'ın kanlı giysileri, Devrimci 78'liler

Federasyonu tarafından bu yıl 3. kez Ankara’da açılan 12 Eylül Utanç Müze-

si'nde sergileniyor.

AKP’nin başarısı

Samsun’da yaşanan sel felaketinin ardın-

dan devlet desteği yine yoktu…İnsanlar

yaşam mücadelesi verirken AKP’nin desteği,

fotoğrafta görülen reklamda kaldı…

Barış güverciniFilistinli çocuklar kendi barış güvercinlerini

oluşturdular.

Page 6: Genç Umut Dergisi 14. Sayı

www.gencumut.org

06

Eğitim

Bir eğitim-öğretim yılına daha her

dönem olduğu gibi, bu dönemde de

gericiliğin ve piyasacalığın kıskacında

başlıyoruz. 4+4+4 denilen bu ucube

yasa, AKP'nin iştahını her geçen gün

dindar gençlik yetiştirme sevdasıyla ka-

bartıyor. Bu gerici, piyasacı eğitimin kar-

şısında duranlar ise ‘’öteki’’ kılıfına

sokulmak isteniyor.

Dindar gençlik yetiştirmesevdası

AKP, geldiği günden bugüne eğitimi

yapboza çevirdi. Şimdi ise bilim insanla-

rının, eğitimcilerin, velilerin, öğrencile-

rin fikirlerini almadan yarattıkları gerici

ve piyasacı bir eğitimi önümüze koydu-

lar. Bu sene dindar-kindar açıklamala-

rıyla birlikte karne hediyesi olarak Umre

gezileri düzenlemeleri bir tesadüf değil

4+4+4'ün tohumlarıdır.

4+4+4 ile 658 okul imam-hatibe

dönüştürülüyor, okulların imam hatip-

leştirilmesi ile her tarafta kampanyalar

başlatılıyor, imam hatipli olana çeşitli

hediyeler dağıtılıyor.

AKP 10 yıldır, hem müfredatla, hem

de fiili uygulamalarıyla cinsiyetçi eğitimi

meşrulaştırıyor. Okullarda kadın ve

erkek öğrencilerin arasına 45 cm me-

safe koyuyor, etek boyuna müdahale

ediyor. Tayyip Erdoğan'ın “Kadın erkek

eşit değildir” sözüyle yola çıkan okul yö-

netimleri, okullarda “erkeğin kadından

üstün olduğunu” örgütleme çabalarına

giriyor. 4+4+4 ile bu ayrımcılık birinci sı-

nıfta verilecek olan “Ahlak ve Değerler

Eğitimi” dersi ile başlayacak.

4+4+4 sermayeye hizmet ediyor

AKP, bu yasayla sadece gericiliği, cin-

siyetçiliği hedeflemiyor, aynı zamanda

paralı eğitimin yollarını genişletmeye

çalışıyor. Hiçbir zaman uygulanmayan

ancak Anayasa'nın 42. Maddesi’nde

yer alan 'parasız eğitim' ibaresi 4+4+4

ile kaldırıldı. 4+4+4’ün, eğitimi bir hak

olmaktan çıkarıp piyasada alınır-satılır

bir ‘’meta’’ya dönüştürmeyi hedeflediği

çok açık ortadadır. Bu nedenle AKP,

Dünya Bankası’nın özelleştirme planla-

rına da uygun biçimde özel sektörün

eğitimdeki payını ilk etapta yüzde 3’ten

yüzde 30’a çıkartmayı hedefliyor. Bu

hedefe göre, ilk ve orta öğrenimdeki

17 milyon öğrenciden 5.5 milyonu özel

okullara yönlendirilecek. 4+4+4 yasa-

sıyla önlerine konulan fırsatı gören özel

okul patronları ise şimdiden kolları sı-

vadı.

Bu yasasının en önemli amaçların-

dan biri de anadolu sermayenin, yani

MÜSİAD'ın desteklediği ucuz işgücü ih-

tiyacını meslek liselerinden karşılamak.

Düz liseleri, ya anadolu lisesi ya da

imam hatip lisesi haline getirirken her-

kesin dershaneye veya özel okula ayıra-

cak bütçesi olmadığı için 2 seçenek

önümüze konulmuş bulunmakta; mes-

lek lisesi ve imam hatip lisesi. Bilim in-

sanları, eğitimciler, öğrenciler bu

uygulmayı niteliksiz, bilim dışı buluyor.

Araştırmalara göre 'Din Kültürü ve

Ahlak Bilgisi' dersinin ders saati 72’den

144'e çıkarken, 'Fen ve Teknoloji' ile

'Sosyal Bilgiler' dersi 108 saat olarak ka-

lıyor.

4+4+4'ü durdurmamız gerek

Dindar gençlik yetiştirme sevdasını

“eğitimle” karşılamayı amaçlayan AKP,

bu yıl 4+4+4 ile birlikte, eğitimde büyük

bir yıkıntıya yol açıyor. Eğitimin daha da

niteliksiz hale geldiği, 70-80 kişinin bir

sınıfa sığdırılmaya çalışıldığı, anadolu li-

sesini kazanamayan öğrencilere ya

meslek lisesi ya da imam hatip lisesinin

uygun görüldüğü bir yıla başlıyoruz.

Bu yasanın durdurulması ise bizim eli-

mizde!

4+4+4’ün, eğitimibir hak olmaktançıkarıp piyasadaalınır-satılır bir

‘’meta’’ya dönüştür-meyi hedeflediği

çok açık ortadadır.

4+4+4 eğitimde bir yıkımdır!

Page 7: Genç Umut Dergisi 14. Sayı

www.gencumut.org

07

Türkiye’de yıllardırAleviler,gayrimüslimler,ateistler yakılıyor,katlediliyor,yargılanıyor, ikincisınıf vatandaşolarak ilan ediliyor.Yaşam tarzları,kültürleri, inançlarınedeniylesindirilmek,kültürlerindenkopartılmak içinher türlü baskı vezulme uğruyorlar.

Ben evleri işaretlenen, AKP mitinglerinde Tayyip Erdoğan ta-

rafından yuhalatılan, ibadet yerlerine ucube denilen, köylerine

cami yapılan, tarihte sürekli katliamlara maruz kalmış Alevi bir

öğrenciyim. Yıllarca Alevi olduğum için ötekileştirildim ve küçük

düşürüldüm. İnsanın hiç emek harcamayarak, doğuştan üze-rinde taşıdığı ’damgayla’ övünmesi veya utanması ne kadar

aciz bir durum değil mi?

Aynı şekilde, bu damga yüzünden gördüğü muamele de

ne kadar saçma bir durum değil mi?

İlkokul 4. sınıfa geçtiğimde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi diye

bir ders görmeye başladım. Öğretmen derse ilk girdiğinde

Alevi öğrencileri tahtaya kaldırıp Aleviliğin, Müslümanlıkta yan-

lış bir yorum olduğunu, gerçek yolun Hanefilik, Şafiilik gibi

mezhepler olduğunu söyledi ve o günden sonra bizi her fır-

satta Alevi kimliğimizden dolayı rencide etti.

8. sınıfta iken, Muhsin Yazıcıoğlu'nun öldüğü gün Din Kül-

türü ve Ahlak Bilgiler öğretmenimiz sınıfa geldi ve ders müfre-

datını bir kenara bırakıp Muhsin Yazıcıoğlu’nu övmeye başladı.

Bunun üzerine ben de “Bu adam Maraş’ta yüzlerce Alevi'yi kat-

ledip iyi oluyorsa ben iyi olmaktan vazgeçiyorum.” dedim ve sı-

nıfı terk ettim. Bunun üzerine 'okulda siyaset yapıp, etnik ayrış-

maya sebep olmaktan' dolayı disiplin cezası aldım. Artık idari

kadro tarafından da fişlenmiş, küçük düşürücü davranışlara

maruz kalmıştım. Daha önce faşizm, ayrımcılık kavramlarını

duymuştum ama ilk defa o zaman anladım ne demek oldu-

ğunu..

En çok savcı olmak isterdim lise yıllarımın başında. Babama

bunu söylediğimde bana, “Seni savcı yapmazlar, biz Alevi'yiz.”

demişti. İlk başlarda babama inanmak istemedim ama sonra-

dan anladım ki gerçekten de Alevi olduğum için beni oraya al-

mayacaklardı. Sırf kimliğim yüzünden istediğim mesleği

yapamayacaktım. Bir diğer Alevi arkadaşımın da adı Dersim ol-

duğu için askeri okula girememişti. Daha şimdiden bir gelecek-

sizlik telaşı sardı beni. Alevi olduğum için alınamayacağım

diğer meslek dallarını düşünüp ona göre kendime bir hedef

belirledim.

11. sınıfa geldiğimde yine Din Kültürü ve Ahlak Bilgiler öğ-

retmeni ve idari kadro tarafından Umre gezisine zorlandık

adeta. Gitmek istemeyince alaycı bir dille hakarete uğradım.

Türkiye’de yıllardır Aleviler, gayrimüslimler, ateistler yakılıyor,

katlediliyor, yargılanıyor, ikinci sınıf vatandaş olarak ilan ediliyor.

Yaşam tarzları, kültürleri, inançları nedeniyle sindirilmek, kültür-

lerinden kopartılmak için her türlü baskı ve zulme uğruyorlar.

Kısacası beni öteki gören okul arkadaşım, yıllarca taşıdığım

kimlikten dolayı baskı gördüm. Bu yazıyı yazma sebebim de bu

ülkede halen faşist, ırkçı baskılar, ötekileştirmeler devam eder-

ken birde bu gerçekleri benden duyun istedim. 7. sınıfta bize

her insanın 46 kromozomlu olduğunu, yani bütün insanların

eşit olduğunu söylemişlerdi. Yaşarken bunun gerçek olmadı-

ğını ve yaşadıkça bunun gerçek olması için mücadele etmek

gerektiğini öğrendim. Evet, beni “öteki” gören sınıf arkadaşım,

halimi arz ettim sana. Umarım anlatabilmişimdir derdimi…

Merhaba arkadaşlar...

Page 8: Genç Umut Dergisi 14. Sayı
Page 9: Genç Umut Dergisi 14. Sayı
Page 10: Genç Umut Dergisi 14. Sayı

www.gencumut.org

10

Tarih - Yakından bak

Canlılar dünyada, yaşamın başlangıcından beri çeşitli çev-

resel koşullarla karşılaşmış ve bu koşullarda ayakta kalmaya

çalışmışlardır. Ortak atalar, zamanla değişerek farklı türlerin

ortaya çıkmasını sağlamışlardır. Kuşkusuz bu değişimde Dar-

win’in teorileştirdiği “evrim kuramı” rol oynamıştır. Bu teoriye

göre canlılar, üreme hücrelerinde genetik seviyedeki deği-

şimler sonucu farklı kalıtımlara sahip yavrular oluştururlar.

Genlerdeki bu değişimler tamamen rastlantısaldır. Değişim,

türün çevresel koşullara daha iyi uyum göstermesini sağlı-

yorsa, tür ayakta kalırken; uyum gösteremeyenler yok olur-

lar. Yani genetik seviyede rastgele değişimler, canlıların

değişimini diğer bir ifadeyle evrimini sağlamıştır.

Darwin’in yaklaşık 150 yıl önce kuramlaştırdığı bu teori, o

günden itibaren yaşamın başlangıcına dini kitaplardan farklı

bir yorum getirmesi nedeniyle sürekli tartışılıyor. Ancak

bugün, bilim insanlarının yaptığı araştırmalarla evrimi göste-

ren binlerce kanıt ve evrimden yola çıkarak oluşturulan bin-

lerce alan bulunmaktadır. Evrim, bir inanç sistemi değil

dünyanın güneş etrafında dönmesi kadar bilimsel bir ger-

çektir.

Aksini savunmak, bugün bilim dışı, dogma inançların pe-

şinden sürüklenmektir.

Eğitim görmüş insan, evrim hakkında bir şeyler bilmeli ve

okullarımızda neden evrim okutulması gerektiğini anlamalı-

dır. DNA yapısını aydınlatanlardan biri olan Nobel ödüllü

James Watson, bugün evrim teorisinin köktendinci azınlık dı-

şında herkesin kabul ettiği bir gerçek olduğunu söylemiştir.

Türkiye’de Milli Eğitim Bakanı ve okul yönetimleri evrimi

kendi çıkarlarına ters düştüğü için tehlikeli bulabilir ve öğren-

cilerin beyinlerinde sorun oluşturduğunu savunabilir. Oysa

çağdaş evrim bilimi düşünmeyi, anlamayı, sorgulamayı öğre-

tiyor. Irk kavramının olmadığını gösteriyor. Kuşku duymayı,

evreni anlamayı öğretiyor.

Peki eğitimde evrim tehlikeli bulunurken karşılığına ne ko-

nuluyor. Maalesef evrimde fosillerle ve daha pek çok kanıtla

gösterilmesine rağmen türlerin değişmediği gibi iddiaları

olan yaradılış safsatası. Bugün, biri bir gerçek, diğeri bir

inanç olan bir teori ve düşünce biyolojide eşit zamanlı işlen-

meye çalışılıyor. Ancak bugün coğrafyada nasıl dünyanın

düz olduğu öğretilmiyorsa biyolojide de yaradılış gibi dinsel

görüşlerin hiçbir yeri yok. Din sorgusuz itaat etmeyi öğretir

bu nedenle bilimsel bir kurumdan içeri de girmemelidir.

Bilimsel bir gerçek: EvrimPeki eğitimde,

evrim ve yaradılışeşit zamanlımı?Nasıl ki şimdibugün kimya

derslerindeöğretmenler simyayı

öğretmiyorlarsabiyoloji içinde deevrim konusunuanlatırken dinsel

görüşlere eşitağırlık verilmemeli.

Bunları biliyor musunuz?Á Grip aşısı, gribe sebep olan virüslerin sürekli vehızlı evrimleşmesi nedeniyle virüslere bir sonraki

sene etki etmemektedir. Bu nedenle her yıl

değişmiş bu virüslere karşı yeni grip aşıları

geliştirilir. Aşının her sene tekrarlanması bu sebe-

pledir.

Á Çoğu kişinin çektiği bel ağrısının sebebi hala ikiayak üzerinde durmaya tam olarak evrimleşe-

mememizdir.

Á Ağzımız küçük olduğu halde bize acı veren veişe yaramayan yirmilik dişlerimiz çıkar. Bu diş,

daha büyük ağza sahip olduğumuz, çiğ etlerle

beslendiğimiz dönemlerden kalma evrimsel bir

kalıntıdır.

Page 11: Genç Umut Dergisi 14. Sayı

www.gencumut.org

11

Eteğimizin boyuna,saçımızın tokasına,erkekarkadaşlarımızlaaramızda kimesafeye karışılıyor.Bununla dakalınmıyor erkek vekadın öğrencilerarasına 45 cm’denfazla yaklaşmamayasakları getiriliyor.

Liseli Genç Umut'tan liseli genç kadınlara merhaba!

Genç Umut Dergi’sinin bu sayısında kadın mücadelesi-nin bizim için neden önemli olduğunu incelemeye çalışa-cağız.

Öncelikle belirtelim; küçük kız çocukları değil liseli genç

kadınlarız. Hayatımızdaki sorunlar daha doğar doğmaz başlı-

yor. Toplum bizi cinsiyetimiz nedeniyle yargılamakla başlıyor

işe, sonra evde erkek kardeşten ayırıyor. Yaş büyüyüp okul

çağına gelince ya okula gönderilmiyoruz ya da okul içeri-

sinde bin bir türlü sorunla karşılıyoruz. Çünkü gerici, piya-

sacı, cinsiyetçi eğitim sisteminin müfredatında kadın ikinci

sınıf vatandaş olarak tanıtılıyor.

Eteğimizin boyuna, saçımızın tokasına, erkek arkadaşları-

mızla aramızda ki mesafeye karışılıyor. Bununla da kalınmıyor

erkek ve kadın öğrenciler arasına 45 cm’den fazla yaklaş-

mama yasakları getiriliyor. 15 yaşına varmadan evlendiriliyo-

ruz; tacize, tecavüze uğruyoruz ve "dekolte giyen tecavüzü

hak eder" denilerek yine biz suçlanıyoruz.

Çocuk gelin olmayacağız!

Eğitim sisteminde köklü bir değişikliği amaçlayan 4+4+4

yasası ile bu dönem kadınları okullarda çok daha büyük so-

runlar bekliyor. Bu sistemle gericilik, cinsiyetçilik meşrulaştırıl-

maya çalışılıyor. Okula değil evlerimize kapanmamızın, zorla

evlendirilmemizin önü açılıyor. Açık liselerde okurken evlen-

mek yasal kılınıyor, emzirme odaları açılıyor.

Bu yasa ile ülkemizde yaşanan ‘’çocuk gelin’’ vakaları özel-

likle Anadolu’da yaygınlık kazanacak.

Yapılması gereken durup seyretmek sessiz

kalmak mı? Asla!

Çünkü tüm bunlara verilecek bir cevabımız var. Bizlerin

isyanı var. Kadın mücadelesini büyütüp haklarımızı alacağız.

Bugün ülkemizde her geçen gün kadın ölümleri, çocuk istis-

marcılığı yayılırken seyretmemiz mümkün değil.

Özgürlüğümüz için okulumuzda, sınıfımızda söyleyecek

sözümüz, yapabilecek gücümüz var. Ağzımızda hep aynı

nida inadına isyan inadına özgürlük!

Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa!

Bunları biliyor musunuz?Á Yedi yıl içinde kadın cinayetleri yüzde1400 arttı.

Á 6 ayda tam 92 kadın öldü!

Á Temmuz ayında 13 ilde 24 kadın şiddetgörüp yaralandı.

Á Yine Temmuz ayında tecavüzden 11erkek tutuklandı;7 erkeğin tutuksuz yar-

gılanmasına karar verildi.

Á En çok taciz Marmara'da yaşanırken,Doğu Anadolu’daki taciz vakalarının hiç-

biri medyaya yansımadı...

Page 12: Genç Umut Dergisi 14. Sayı

Lisenin gündemi: Sıradan sesler

“Dershanelerikapatacağız”

➸ Din olmadan ahlak olmaz (Din Kültürü Öğretmeni)

➸ Erkek-kadın öğrenciler uygunsuz hareketlerde bulunuyor-muş, sivil polisler sizi okul çıkışında takip ediyor, fotoğrafları-

nızı çekiyor sonra bizlere veriyor. Biz de bu fotoğraflara

göre okuldan kime ceza vereceğimizi ayarlıyoruz (Okul Mü-dürü)

➸ Okulun bu kısmında (okulun ikinci bahçesi) duramazsınız,sizin buraya girmeniz yasak evladım.

➸ Neden yasak hocam, burası da okulun bir alanı değil mi?

➸ Sigara içiyor öğretmenleriniz burada, yasak burası hadi

➸ Sizin sigara içmeniz mi yasak, bizim burda durmamız mıhocam anlayamadım? (Okul Müdürü, Öğretmenler ve öğ-

renciler arasında)

➸ Şerefsiz öğrenci, gel lan buraya (dedikten sonra bi öğren-ciye yumruk atar) (Beden Eğitimi Öğretmeni)

➸ Makyaj mı yaptın lan sen yine, ne şerefsizsiniz siz ya laftananlamıyorsunuz (Müdür Yardımcısı)

➸ Neden beden dersinde beden kıyafeti getirmiyorsun lansen?

➸ Kıyafetim yırtıldı hocam, yenisini de alamadım o yüzden

➸ Getireceksin ulan, para bulacaksın, alacaksın, giyeceksin(Beden Eğitimi Öğretmeni)

➸ Ulan sizin yüzünüzden saçlarım beyazladı, hayvan herifler

➸ Hocam hergün suçsuz öğrencilere küfür ettiğinizden dolayıolabilir mi? (İngilizce Öğretmeni)

Tayyip Erdoğan okulların açılmasına günler kala

AKP İl Başkanları Toplantısı’nda ‘’En geç 2013-

2014 öğretim dönemine kadar dershanecilik ola-

yını kaldıracağız. Bundan kim gücenirse gücensin,

kusura bakmasınlar bu benim halkımın, vatandaşı-

mın ortak talebidir’’ dedi. Bundan önce de sıkça

‘dershaneleri kapatacağız’ diyen AKP’nin asıl amacı

dershaneleri kapatıp, özel okul haline dönüştür-

mek. Geçtiğimiz sene sonunda sinyallerini ‘özel

okulların sayısını bu yıl %15 arttıracağız’ diyerek

veren Erdoğan ‘’Dershaneleri kapatacağız, eğitim

öğretime hizmet verecekseniz okul kurun, okulla-

şın. Biz de sizden hizmet alımı yapalım ve sizin sı-

nıflarınızı öğrencilerimizle biz dolduralım, bedeli

neyse biz verelim’’ diyerek aslında ortada döne-

nen ‘eğitimi piyasalaştırma’ politikasını kendi ağ-

zıyla açığa çıkartıyor.

Paylaşımlar örgütüyeliğine kanıt!

Mersin’de yaşayan 16 yaşındaki lise 2. sınıf öğrencisi Ferhat Sabah, geçtiği-

miz Temmuz ayında sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta yaptığı paylaşımlardan

dolayı ‘örgüt üyeliği’ ve ‘örgüt propagandası’ suçlamalarıyla evine yapılan

‘operasyon’ ile gözaltına alındı. Savcılığın tutuklama istemiyle sevk ettiği Mersin

4. Sulh Ceza Mahkemesi’nce tutuklanarak Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi’ne gön-

derildi. Ancak Ferhat’ın gönderildiği Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi 18 yaşından

küçük ‘çocuklar’ için kalmaya uygun olmayan, yetişkinlerin kaldığı bir cezaevi.

Bu skandalla da yetinmeyen ‘AKP’nin ileri demokrasisi’, Ferhat’ın ‘kasten adam

öldürme’ suçu ile 30 yıl hapsinin istenildiği iddianameyi, kabul etmeyen Mer-

sin 1. Çocuk Mahkemesi’nden Mersin 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne taşıdı ve bu-

rada iddianame kabul edildi. Ferhat’ın ailesi, çocuklarının Facebook’ta hangi

yaptığı paylaşım ile 30 yıl ceza aldıklarını halen bilmediklerini söyledi ve ekledi;

‘Hani çocuklar Ağır Ceza Mahkemeleri’nde yargılanmıyordu, çocuk mahkeme-

lerinde yargılanıyordu, şimdi ne oldu?’

Page 13: Genç Umut Dergisi 14. Sayı

Lisenin gündemi: Sıradan sesler

İmam hatipliler PolisAkademesi’ne!

Lise Yönetmeliği’nin değişikliklerinden biri de imam hatip lisesi me-

zunlarının bu yıldan itibaren Polis Akademisi’ne girebilmelerinin yolu-

nun açılmış olması. Bugüne kadar imam hatip lisesi mezunlarının Polis

Akademisi’ne girmesini engelleyen madde, yönetmelikten kaldırılarak

imam hatiplilerin Polis Akademisi’ne girmesi mümkün hale getirildi. Tay-

yip Erdoğan’ın İstanbul İmam Hatip Lisesi’nden okul arkadaşı olan

Remzi Fındıklı’nın Polis Akademisi Başkanlığı’nı yürüttüğü şu dönemde

yapılan bu değişiklik, AKP’nin sözde ‘eğitimde devrim’ projelerinden sa-

dece biri. Öte yandan yeni yönetmelik ile Polis Akademisi'nde öğrenci-

lerin sınıf geçmesi de kolaylaştırıldı. Eski yönetmelikte not yükseltme,

bütünleme, ek sınav hakkı ve sınıf geçmede aranacak 'en çok iki F notu

(sıfır) almış olma' şartı, yeni yönetmelikte 'en çok üç F notu' olarak dü-

zeltildi.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer öğretmenlere yaptığı bir

konferansta ‘’Bu yıl okul açıldığı günden itibaren hiçbir öğren-

ciyi kılık kıyafeti sebebiyle aşağılamayınız, saçı uzun diye onu

okuldan dışarı göndermeyiniz, herkesin içerisinde saçı uzun

diye saçını keserek rencide etmeyiniz. Bırakın biraz kendilerini

geliştirsinler, saçlarını uzatsınlar, bazen farklı bir kıyafet giyerek

okula gelsinler, belki bir özel gün belirleyip haftanın bir günü

okula serbest kıyafetle gelmeye olanak sağlarız.’’ diyerek gele-

cek dönemde liselerde ‘demokrasi rüzgarlarının’ eseceğini

söylüyor. Her dönem on binlerce öğrencinin okuldan uzak-

laştırmaya varan cezalar aldığı, öğretmen-idareci şiddeti, ha-

kareti gördüğü, en ufak bir karşıt görüşe dahi yer verilmediği

şu günlerde AKP, her alanda uyguladığı demokrasisinin, ‘ileri

demokrasisinin’ şiddetini arttırarak liselerde de uyguluyor.

4+4+4 yasasına ülkenin dört bir tarafından gelen tepkileri

görmezden gelemeyeceğini anlayan Dinçer, ‘öğrenci dostu’,

‘yenilikçi’ bir imaj oluşturmak ve MEB’in geçtiğimiz dönem-

lerde yarattığı ve hatta gelecek dönemde 4+4+4 ile ve daha

birçok uygulama ile yaratacağı skandalları hafızalardan silmek

için kıyafette serbestlik getireceğini açıklıyor. Bu durum 4+4+4

ile yaşanan/yaşanacak bin bir türlü krize karşı göz boyama

çabasından başka bir şey değil, çünkü daha öncede serbest

kıyafet defalarca kez konuşulmuş, hatta önceki dönemlerde

anket ile halka sorulmuştu, ancak halen liselerimizde değişen

bir şey yok. Nitekim değişse de bu AKP’nin bir lütfu değil, öğ-

rencilerin yıllardır devam eden tepkileri-

nin bir kazanımıdır.

Dinçer: ‘’Çocuklarırahat bırakın’’!

Liseliler olarak, bu ayın imamını Muğla Milletvekili Ali

Boğa olarak seçtik. Boğa 4+4+4'ün gerçek hedefinin

"Bütün okulları imam hatipe dönüştürmek ve dindar bir

nesil yetiştirmek" oldu-

ğunu söyleyerek gün-

deme oturdu. Açılan

imam hatiplere yeterli

kayıt olmaması Ali Boğa'yı

hayal kırıklığına uğratmış,

böyle bir şansı neden ‘de-

ğerlendirmediğimizi’

merak ediyormuş. Öğret-

menler ve öğrenciler yön-

lendirilmeli diyormuş.

"İşte o zaman memleke-

tini satmayan tarihine,

kültürüne, inancına say-

gılı diplomatlar memleketin başına geçecek’miş’. (Tesadüf

olsa gerek ki Ali Boğa'nın torunu da Fransız okuluna gidi-

yor) Bütün okullar imam hatipleştiriliyorsa bunun sebebi

gelecekte diplomatların tari-

hine, kültürüne saygılı olması

değil, AKP'nin kendi gençliğini

yaratmaya çalışmasıdır. Ali

Boğa ‘Kuran-ı Kerim’ ve ‘Pey-

gamberimizin Hayatı’ dersleri-

nin seçmeli oluşundan sonra

bütün okulları imam hatip

yapma şansını elde ettiklerini

söyledi. 4+4+4'ün amacı,

okulları imam hatipleştirmek

olduğunu sadece bizler değil,

AKP’li milletvekilleri kendi ağız-

larıyla defalarca kez söylüyor.

Page 14: Genç Umut Dergisi 14. Sayı

www.gencumut.org

14

Röportaj

-Bugün bizim oturduğumuz lise sıralarında bir zaman-lar sizler oturuyordunuz. Hangi lisede okudunuz, sorun-lara ilişkin tepkiler veriyor muydunuz?

-Kartal Semiha Şakir Lisesi’nde okudum. Vallahi bir anek-

dot ile başlayayım, lisedeyken açıkçası pek bir aktivist öğren-

ciliğim olmadı. Lise 2. sınıfta ‘Hababam Sınıfı’ filmini

göstermek istedik, müdür izin vermedi ‘’Aktivist mi olacaksı-

nız?’’ dedi. Hayatın ironisidir ki Kartal Rıfat Ilgaz Sahnesi’nde

tiyatroya başladık arkadaşlarla. Ama bu planlı bir şey değildi.

Yılmaz Güney film haftası vardı, zihnimiz açıldı. Açıkçası

başka bir dünyaya doğru ilerlemeye başladık.

-Hoşçakal Yarın filminde Hüseyin İnan rolünü oynadı-nız. Teklif geldiğinde neler hissetmiştiniz?

-Hoşçakal Yarın için gittiğimde figürasyon için gitmiştim

ben, daha sonra telefon gelip geri döndüğümde başroller-

den birine, Hüseyin İnan’a yönlendirdiler. Teklif geldiğinde

çok korkmuş, çok ürkmüştüm! Çünkü bayağı sorumluluk iste-

yen bir rol. Yaşım çok genç, yirmi yaşımda falanım, daha

fazla haşır neşir olmaya başladım işte o dönemin dosyala-

rına. THKO Dosyası diye bir kitap vardı, Erdal Öz’ün kitapları

vardı, Av. Halit Çelenk’in kitabı vardı, Can Yayınları’ndan sin-

dirmeye çalıştım. Birçok arşiv karıştırdım. Valla ne çıktı bilmi-

yorum, yani kasta uygun olduğumu düşünüyorlardı

abiler-ablalar. O dönem yapmaya çalıştık bir şeyler yani,

şimdi o filmi izlediğimde ah dediğim yerler oluyor, çok daha

iyi olabilirmiş.

-Sanata ve sanatçılara yönelik saldırılar var, sizde çok iyibiliyorsunuz. Tiyatroların özelleştirilmesi gündemde, bukonuya ilişkin düşünceleriniz nedir?

-Her şeyi satıyorlar, bir defa memleketi şirket gibi yöneten

bir başbakan var. Bir gün insanlar yataklarından kalktıkla-

rında Kafka’nın böceği gibi aynaya bir bakacak, özelleştiril-

miş. Çok absürt bir şey ama hani bu duruma döndü artık,

satılmışsın yani fantastik bir şey ama bu insanların derdi bu.

Darwin’in bir esprisi var, ‘’Uygar toplumlarda iki kanat bulu-

nur, biri bilimdir diğeri sanat. Çok rahat uçabilir bu kanatlar.

Birde tavuk toplumlar vardır, iki kanadı birden sanat veya

bilim olsa bile uçamazlar. Biz maalesef tavuk toplumuz. Bir

yandan önüne yem atılırken, diğer yandan arkasındaki yu-

murtaları alınan. Ama bu değişir yani, değişemez demiyo-

rum ama gerçekten istemek gerekiyor bunu.

-Muhafazakar bir sanat tartışması dönüyor, sizce budoğru bir şey mi?

-Sanatın muhafazakarı olmaz. Nereden uyduruldu bilmi-

yorum ama böyle bir şey olamaz. Bir defa her şeyden önce

drama da; çatışma olarak ahlaklı olanla ahlaklı olmayan ara-

sında bir çatışma var. Bu çatışmayı yapmak için ahlaklı olma-

yanı göstereceksin orada. Bir dert anlatmak istiyorsan eğer,

ne yapacağız?

O zaman muhafazakar sanat denilen şey bitmiş olur. Ör-

neğin; cinsellik, ondan sonra siyasi ahlak, aydınların tutumu,

daha bir sürü konu başlığı var dramanın içerisinde. Bugün

çocuk istismarıyla ilgili bile oyunlar var, tecavüz sahneleri var,

bunları yapmayalım mı? Yani kadına şiddet konusunda tarta-

cağız derken estetik manada tiyatro sahnesi yapılmayacak

mı? Çok didaktik bakıyorlar bence meseleye, çok köşede kalı-

yor ve köşeler daima örümcek tutmaya mahkumdur. Biz Rö-

nesans’ı yaşayamamış bir toplumuz. Bu yüzden onlarca,

otuzlarca, kırklarca yıl geriden geliyoruz. Halen muhafazakar

sanat diye güdük bir şeyi tartışmaya çalışıyoruz, kafadan saç-

malık yani.

-Bize vakit ayırdığınız ve bu güzel söyleşiyi gerçekleştir-diğimiz için teşekkür ederiz.

Sanatınmuhafazakarı

olmaz. Neredenuyduruldu

bilmiyorum amaböyle bir şey

olamaz. Bir defaher şeyden önce

drama da; çatışmaolarak ahlaklıolanla ahlaklı

olmayan arasındabir çatışma var. Buçatışmayı yapmak

için ahlaklıolmayanı

göstereceksin orada.Bir dert anlatmakistiyorsan eğer, ne

yapacağız?

Liseli Genç Umut Dergisi olarak BülentÇolak ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Lise

döneminde nasıl bir öğrenci olduğundanbaşladık, tiyatrolara yönelik saldırıyı

konuştuk. Hoş bir sohbetgerçekleştirdiğimizi düşünüyoruz,buyurun hep beraber okuyalım;

‘’Sanatın muhafazakarıolmaz’’

Page 15: Genç Umut Dergisi 14. Sayı

6. Beyoğlu Sahaf Festivali

Bu yıl 6.sı düzenlenecek olan

Beyoğlu Sahaf Festivali, 25 Ey-

lül’de başlayacak. Festivalde, 65

sahaf yerini alacak ve kitap yazar-

ları, şairler festivale konuk olacak.

Festival, geçen yıl olduğu gibi bu

yıl da İstanbul Tepebaşı’nda ger-

çekleştirilecek.14 Ekim’e kadar sü-

recek festivale sahafçılar, tüm kitap

okurlarını davet ediyor.

Yaz dönemi sona erdi, bizler okullarımıza dön-menin heyecanına büründük bile. Tabi bütünyazı boş geçirmedik, yaz kampımızla üretim-

lerde bulunduk, bol bol kitap okuduk ve siziniçin iki tanesini seçtik.

Sofi’nin Dünyası

Okumalı, okumalı ama ne oku-

malı? Bilirsiniz felsefe kitapları kendini

diğer kitaplardan ayırır. Daha esraren-

gizdir. Mesela daha çok düşündürür,

sorgulatır. Felsefe dünyasından bizim

için ilk basamak olarak Josteın Gaar-

der'ın Sofi'nin Dünyası kitabını paylaş-

mak istedik.

Kitabın içeriğine dair bir şeyler

söylemek gerekirse, yaşamı diğer in-

sanlardan farklı olmayan 15. yaş gü-

nünü kutlamaya hazırlanan Sofi'nin

felsefe ile yolculuğunu konu alıyor. Ki-

tapta sizleri esrarengiz mektuplar ve

sorular bekliyor. Sofi’de bu soruların

cevaplarının peşinde. Felsefenin

temel soruları öyküleme yoluyla oku-

yuculara sunuluyor. Bu da teorinin

daha esnetilmiş hali, okurken akıcı dili

ile bir çırpıda bitirebileceğimiz bu

kitap bize felsefeyi öğretiyor. Sadece

bu da değil okurken varoluşla, filozof

olmanın sırlarıyla, mitlerle, doğu filo-

zofları ile de karşılaşacaksınız.

Sofi kimsin sorusunun cevabını

buldu, peki ya sen kimsin?

Sosyalizmin Alfabesi

Şimdi sıra Sosyalizmin ABC' sini

öğrenmekte. Bugüne kadar sosya-

lizmi anlatan bir çok kitap, dergi vb.

elimize geçmiştir. Bir satırını üç kez

okuyacağımız ağır dile sahiptir maale-

sef, bir çoğu. Leo Huberman Sosyaliz-

min Alfabesi’ndeki üslubu ile bu ağır

dili yok ediyor. Sosyalizm düşüncesine

giriş niteliği taşıyan bu kitap sosyalizm

kapitalist toplum yapısına ilişkin eleşti-

rilerini çok akıcı ve açık bir dille yaz-

ması ile öne çıkıyor.

Peki kitapta neler anlatılıyor?

Kitap sosyalizmin temel ilkelerini

ana hatları ile ele alıyor, Kapitalizm

sosyalist açıdan inceleniyor; sınıf sava-

şını, sistemin bunalım ve depresyon

dönemleri tahlil ediliyor. Kapitalizmin

adaletsiz ve akıldışı olması değerlendi-

riliyor. Değişmeyi savunanlar kıs-

mında ise bizleri Karl Marx ve

Friedrich Engels beklerken kitabın ka-

panışında bizi sosyalizm üzerine soru-

lar karşılıyor.

Tüm bu özellikleri ile Leo Huber-

man seni ‘’Sosyalizmin Alfabesi’’ni öğ-

renmeye çağırıyor!

*Bu sayıda önerdiğimiz iki kitaphem sosyalizm hem de felsefe içintemel olabilecek nitelikte kitaplarvakit kaybetmeden okumanızı öneri-riz:)

Toprağın Çocukları

Film Köy Enstitülerinin hikayesini konu almaktadır.

1935’lere gelindiğinde Türkiye halkının en büyük yok-

sunluklarından biri de eğitimdir. Filmin Karika karakteri

yaşadığı çingene kampı saldırıya uğrayınca canını kur-

tarmak için kaçmıştır. Çevrede köy enstitüsünde öğre-

nim gören Cevher tarafından kurtarılır. İsmail

Hakkı'nın desteğini alan Cevher, kimsesiz kalan kızı

enstitü içerisine yerleştirerek ona barınacak yer sağlar.

Fakat bu durum köy halkının hiç hoşuna gitmez ve

enstitüye çingeneyi kapı dışarı etmesi için baskı yapılır.

Enstitünün varlığından oldum olası rahatsız olan

bölge komutanı Necip bir baskın gerçekleştirerek

müdür Kemal Öğretmen’i gözaltına alır. Çıkan bu

olaylar ve gözaltına alma süreci, yurt genelinde varlı-

ğını sürdüren köy enstitülerinin kapatılma dönemiyle

denk düşmektedir. Kemal Öğretmen'in suçsuzluğu ni-

hayetinde ispatlanır ama köy enstitülerinin makus ka-

deri değişmez...

Page 16: Genç Umut Dergisi 14. Sayı

Okullarımızın açılmasıyla birlikte ye-

niden yaşam alanlarımıza kavuştuk.

Yeni nesil projeleri üretenlenere,

sermayedarlara, imamlara hep bera-

ber cevap vereceğiz.

GERİCİ, PİYASACI, CİNSİYETÇİ

EĞİTİME İSYAN ET!