gİrİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · 5 (=0,401gr) da...
TRANSCRIPT
1
GİRİŞ
Sikke; altın, gümüş veya bakırdan, üzerine damga veya nakış basılmış madeni
paradır (İ.A., sikke mad., 621). İlk sikkeler İ.Ö. 600’den kısa bir süre önce Küçük
Asya’nın batısında basılmıştır. Bu dönemde Ege Denizi’nin doğu kıyıları ve adalar
uzun zaman öncesinden beri bölgeyi kolonize eden Hellenler tarafından iskân
edilirken, başkenti Sardes olan Lydia Krallığı da iç kesimlerde büyük bir güç
oluştumaktaydı. Sikkenin Lydia Krallığı tarafından icad edilmesinden sonraki üç yüz
yıl boyunca sikke kullanımı hemen her tarafa yayılmıştır (Price , 2001, 14).
İslâmiyet öncesi, Cahiliye devrinde iki çeşit sikke kullanılmıştır. Bunlar, İran
dirhemleri olan “vafiye” ve “taberiye-i utuk” dur. Ayrıca “cevrakiye” olarak bilinen
bir sikkenin de kullanıldığı bilinmektedir. Hazreti Muhammed döneminde Cahiliye
devri sikkelerine dokunulmamış, kullanımlarına devam edilmiştir. İlerleyen yıllarda,
Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer dönemlerinde de bu gelenek devam etmiştir. Muaviye
döneminde basılan sikkeler üzerinde kılıç kuşanmış insan figürleri kullanılmıştır.
Abdullah Bin Zübeyr döneminde İslâmiyetin ilk yuvarlak sikkeleri basılmıştır.
Emevi ve Abbasi halifeleri döneminde sikkeler şekil ve vezin yönünden çeşitlilik
kazanmıştır (El-Makrizi, 1981, 372).
İslâm medeniyetinin önemli ve oldukça geniş bir kısmını oluşturan
Osmanlılar, Söğüt merkezli bir devlet kurduklarında İlhanlı etkisini hissettiğimiz
sikkeler basmışlar ve bunu gelecek devirlerinde geliştirip çeşitlendirmişlerdir.
Kurulduğu yerin siyasal gelişmeler açısından oldukça hareketli olması, Osmanlı
Devletinin ekonomik uygulamalarında diğer devletlerin uygulamalarından
etkilenmesine neden olmuştur. Büyük bir imparatorluğun temellerinin atıldığı yer
olması ve çalışma konusu definenin buluntu yeri olması açısından Söğüt
2
tarafımızdan oldukça önem kazanmaktadır. Tarihçesine bakacak olursak Ertuğrul
Gazi döneminde uç beyliğinin merkezi olan Söğüt, Osman Bey döneminde tam
bağımsızlığını kazanan devletin başkenti durumuna gelmiştir (1299). Özellikle Orhan
Gazi döneminde (1326-1360) sınır kenti olmaktan çıkmış ve askeri önemini
yitirmiştir. Devletin hızla imparatorluğa dönüşmesi üzerine yerleşim yeri niteliğini
de kaybederek Sultanönü Sancağı’na bağlı, bir subaşı tarafından yönetilen sönük bir
nahiye olmuştur. Katip Çelebi Söğüt’ü Şahrah üzerine bir kasaba olarak
anlatmaktadır. H.1058/M.1648 yılında Söğüt’ten geçen Evliya Çelebi ise Söğüt’ü
şöyle anlatmaktadır: “Bursa Sancağı hükmünde Lefke (şimdiki Osmaneli) kazası
nahiyelerinden, kadısı bulunan, bağlı bahçeli 700 kadar kiremit örtülü evler, cami,
han, hamam, çarşı ve pazar içeren bir kasabadır” (Konyalı, 1959, 9).
Söğüt 1402 Ankara Savaşı’ndan sonra Timur ordusu tarafından yağma ve
harap edilmiştir. 19. yy’ın ilk yarısında, vilayet örgütlenmesi sırasında (1864) Söğüt,
merkezi Bursa olan Hüdavendigar Vilayeti’ne bağlı Bilecik Sancağı içinde bir kaza
olmuştur. 19. yy’ın sonlarında kasabanın nüfusu 5000 kadar tahmin edilmiştir. Bu
nüfus içinde büyük çoğunluğunu oluşturan Türklerden başka Rum ve Ermenilerin de
bulunduğu bilkinmektedir.
İlk dönem uygulamalarında özellikle İlhanlı olmak üzere diğer devletlerin
uygulamalarının izlerini taşıyan Osmanlı sikkeleri, daha sade ve basit basılmışlardır.
Fatih Sultan Mehmed’in ilk altın sikkeyi bastırmasına kadar gümüş ve bakır sikkeler
basmışlardır (Bkz. I. Bölüm).
XVI. Yüzyıla kadar ekonomi, her ne kadar Ankara Savaşı’yla sekteye uğrasa
da istikrarlı bir gelişme göstermiştir. Toprakların genişlemesi, tarımsal
uygulamalardaki başarılı yaklaşımlar, adaletli yönetim ekonomiyi olumlu yönde
etkilemiştir. Fatih’in İstanbul’u fethinden sonra tam anlamıyla imparatorluk halini
alan devlet bir yüzyıl daha istikrarını koruyabilmiştir. Ancak toprakları oldukça çok
3
genişleyen imparatorluğun kontrolü zamanla zorlaşmış ve ilk büyük tağşişini Fatih
zamanında gören devletin ekonomisi, Kanuni devrine gelindiğinde çözülmeye
başlamıştır. Bundan sonraki yıllar bozulan ekonomik ve siyasal yapılanmayı
toparlama çabalarıyla geçmiştir.
Osmanlı Rus ve Avusturya Savaşlarına denk gelen çalışma konusu define,
bozulan ekonomik yapı içinde küçük bir kesiti göstermektedir. Konuyla ilgili
değerlendirmelere dördüncü bölümde değinilmiştir.
Kuruluşundan itibaren XVIII. yüzyıla kadar ekonomik değişimlere diğer
bölümlerde değinilmiş ve büyük bir imparatorluğun ekonomik uygulamaları
anlaşılmaya çalışılmıştır.
4
BİRİNCİ BÖLÜM
OSMANLI GÜMÜŞ PARALARI
1.1. AKÇE VE GELİŞİMİ
Osmanlı para tarihi akçe denen ufak bir gümüş sikkenin darbıyla başlamıştır
(Pamuk, 1999, 34; Karamursal, 1940, 208; Sahillioğlu, 1978, 6; 1958, 20). 1479’da
ilk altın sikkenin darbına kadar gümüş para devri yaşanmıştır.
İlk Osmanlı sikkesi Orhan Bey zamanında, tabiyetinden yeni kurtulduğu
İlhanlı Devleti sikkeleri stilinde basılmıştır. Orhan Bey’in akçeleri, İlhanlıların bütün
imparatorluğa yaymak için oldukça uğraştıkları 4.608 gramlık ve 24 karatlık 1
Tebriz miskalinin 2 1/4 i ağırlığında, 6 karat (=1,152 gr) idi (Sahillioğlu, 1958, 1-3).
Bundan sonra akçelerin ağırlıkları devamlı değişiklik göstermiş, yapılan
devalüasyonlar sonucu gittikce azalmıştır. Öyle ki I. Murad’ın son sikke tecdidinde
6,25 karata (=1,253 gr) kadar yükselen vezin, I. Bayezid devrinde yine 6 karat olarak
darp edilmiş, I. Mehmet devrinde 5,75 karata (=1,152 gr) , II. Murad devrinde 5,5
karata (=1,102 gr) kadar inmiştir. Yavuz Sultan Selim’in saltanatında 3,172 ve 3,174
karat (=0,651 gr) olan akçelerin vezni, Kanuni devrinde 3,5 karat olarak sabit
tutulduğu halde, II. Selim devrinde yine devalüe edilerek 100 dirhem gümüşten 500
adet akçe kestirilerek 3,25 karata inmiştir. III. Murad devrinde 1589’da yapılan ilk
sikke tashihinde 100 dirhem gümüşten 800 akçe kestirilmek suretiyle 2 karatdan
1 karat keçiboynuzu çekirdeğidir. Tebrizi sistemde 4 habbe yani buğday tanesi 1 karat eder. 2 tebrizi sistemde 1,5 dirhem=24 karat=96 habbe=1 miskaldir
5
(=0,401gr) da az bir vezne 0,384 grama kadar düşürülmüştür. III. Mehmed devrinde
1600’de yapılan ikinci sikke tashihinde 100 dirhem gümüşten 950 adet sikke
kestirilmek suretiyle 0,323 grama kadar gerileyen akçenin vezni, I. Ahmed ve I.
Mustafa devirlerinde aynen muhafaza edilmişse de II. Osman’ın 1618’de yaptığı
üçüncü sikke tashihiyle 100 dirhem gümüşten 1000 akçe kestirilerek para devalüe
edilmiş ve 1,174 karat (=0,251 gr) olmuştur. IV. Murad ve İbrahim’in saltanatlarında
da 1 dirhemden 10 akçe kestirilerek aynen korunan ağırlık, IV. Mehmed ve II.
Süleyman devirlerinde 1 karata inmiştir. II. Ahmed devrinde ise 1692’de, akçelerin
23 adedinin 1 dirhem olması ferman olunduğundan, 1 akçenin ağırlığı 0,139 gr ancak
gelebilmiştir. Burada akçelerin 7 tanesinin 1 gr olduğu anlaşılıyor. II. Mustafa da
1697’de yaptığı sikke ıslahatıyla akçenin 18 tanesinin 1 dirhem gelecek şekilde darp
edilmesini emretmiştir. III. Ahmed devrinde yeniden 1 karat olarak basılan akçelerin
ağırlığı I. Mahmud devrinde de aynen korunmuş, ancak III. Osman, III. Mustafa, I.
Abdülhamid, III. Selim ve IV. Mustafa devirlerinde akçe ¾ habbe (=0,150gr)
ağırlığında önemsiz, sadece hesaplamalarda kullanılan bir sikke durumuna gelmiştir
(Aykut, 1990,727).
Osmanlıların birkaç istisna dışında, akçenin katı diye gümüşten daha iri sikke
darbına gitmedikleri bilinmektedir. İstisnalar, Orhan Bey tarafından darp edilen ikilik
ve beşlik akçelerdir. Bunların günlük hayatta büyük fonksiyonları olmamıştır. Bu
yüzden 1470 yılına kadar Orhan Bey’i bu konuda izleyen yoktur. 1470 yılına
gelindiğinde Fatih’in “Muhammed Hânî” adıyla tedavüle çıkardığı onluk akçeler
(9.309 gr) , iri gümüş paralara duyulan ihtiyacı karşılamıştır. Çağdaş Avrupa
devletlerinin de bu dönemde büyük sikke darbına başladıkları görülmektedir.
Muhammed Hânî’ler II. Bayezid devrinde de “Gümüş Sultaniyye” adıyla bir süre
daha tedavül etmiştir. “Sultani” veya “Sultaniyye” aslında Fatih’in 1479’da kendi
adına çıkardığı ilk Osmanlı altınlarına verilen isimdir (Pamuk,1999, 64). İrice
gümüş sikkeye aynı adı verirken bunları ayırt edebilmek için darp edildiği maden
belirtilerek “Gümüş Sultaniye” denilmiştir (Sahillioğlu, 1958, 59 ; Aykut, 1990, 728;
Pamuk, 1999, 21).
6
1640 yılına kadar akçe, Osmanlı ekonomisinin temeli, başlıca ödeme aracı
olmuştur. Ağırlığından da anlaşılacağı gibi küçük bir sikkedir. Hacmi ne olursa olsun
her türlü ödeme onunla yapılmıştır (Sahillioğlu, 1958, 32). Ancak 15. asır
sonlarından itibaren akçe Osmanlıların yegane sikkesi olmaktan çıkmış, 16. asırda
Osmanlı imparatorluğuna katılan beldelerde fetihten önce kullanılan paraların
tedavülüne izin verilmiştir. Zamanla bunların bir kısmı tasfiye edilmiş, bir kısmı da
Osmanlı paraları arasına girmiştir. Gerek mahalli direnmeler gerekse bütün ülkenin
tedavül ihtiyacını akçe karşılayamadığı için özellikle doğu topraklarında para birliği
sağlanamamıştır. O dönem Mısır’ına bakarsak Osmanlı zoruyla akçenin bir süre
kullanıldığını fakat daha sonra Mısırlıların “nısıf fıdda”, batılıların “medin” veya
“medain”, Osmanlıların ise “pare” dedikleri sikkeyi kullanmakta ısrar ettiklerini
görürüz. Akçeden büyük olan pare akçe gibi saf gümüşten basılmamıştır (Sahillioğlu,
1958, 42). Yerel bir sikke olan pare Mısır’da ilk darp edildiğinde ( Ocak 1414 ) biri
14 karat, diğeri 7 karat olan “Derâhim-i Müeyyediye” adıyla basılmıştır (Aykut,
1990, 728). Osmanlılar Mısır’ı fethettikleri zaman bu sikkeyi tedavül eder
bulmuşlar, 7 karatlık sikkeyi kendilerine örnek olarak almışlardır. IV. Mehmed
devrinde İstanbul darphanesinde 1685’den itibaren bastırılmaya başlanan akçeye
nazaran daha büyükçe olan bu gümüş sikkelerin 1000 adedi 240 dirhem ağırlığında
olup 70’e 30 gümüş-bakır alaşımından darp edilmiştir. III. Ahmed döneminde pare
önce, %68 ayarında, 1000 adedi 200 dirhem ağırlığında darp ettirilirken, daha sonra,
Ağustos 1724 tarihli bir fermandan anlaşıldığına göre %60 ayarında ve 0,641 gr
ağırlığında kestirilmiştir. I. Mahmud 1740’da da 1000 adedi 175 dirhem gelen
pareleri % 60 ayardan bastırmıştır (Sahillioğlu, 1958, 32).
Pare, 17. asrın ikinci yarısında merkezi bir sikke haline gelerek yavaş yavaş
akçenin yerini almış ve onu unutturmuştur. Fakat o da zamanla akçe gibi devamlı
tağşişlere maruz kalarak 17. asrın sonlarına doğru 1787’de 1000 tanesinin ağırlığı 73
dirheme kadar düşmüştür ki, buradan ağırlığının 0,246 grama gerilediği
anlaşılmaktadır (Sahillioğlu, 1958, 82).
7
İran’a komşu bölgelerde ise 16. asrın sonuna kadar İran paraları tedavül
edilmiştir. Akçelerin yanında tedavül edilen gümüş sikkelerin en önemlisi “şahi”
olup 16. asrın ikinci yarısından sonra önem kazanmıştır. 1513 verilerine göre şahi,
4.608 gramdır (Aykut, 1990, 729). İçinde 6,5 akçedeki gümüş miktarına yakın
gümüş içerdiği bilinmektedir (Sahillioğlu, 1965, 88). İran’a komşu eyaletlerde halk
tarafından kullanıldığından, Kanuni devrinde 1534’de Irak’ın fethinden sonra
Bağdad’da darp edilmeye başlanmıştır (Aykut, 1990, 730). Bu darphaneden başka
şahi darp edilen yerler Basra, Halep, Diyarbekir, Gümüşhane ve Van’dır (Sahillioğlu,
1965, 89). Bağdad’da darp edilen bu gümüş sikkelere 1561 tarihli bir fermandan
anlaşıldığı üzere “süleymani” denilmiştir. Bu sikkeye II. Selim devrinde “selimi” ve
III. Murad devrinde “padişahi” denilmesi emredilmesine rağmen halk bunları pek
tutmamıştır. II. Selim devrinde 20 karat, 7 akçe kıymetindeki şahilerin, (bir akçe
0,682 gr olduğu göz önüne alınırsa) 4,774 gr gümüş ihtiva etmesi gerekirken,
3,840 gr gümüş içermesi bu sikkenin basılmasına rağbeti arttırmış fakat akçelerin
kırkılmasına ve dolayısıyla akçe darlığına sebep olmuştur. Şahinin hakiki maden
kıymeti ile akçe olarak kendisine tayin edilen değer arasında 1/5 oranında fark
olması Diyarbekir, Halep, Bağdad darphaneleri arasında rekabet doğurmuştur.
Sonuçta bu rekabet akçenin tağşiş edilmesine sebep olmuştur. III. Murad devrindeki
şahiler ise 17-19 karat ağırlığında darp edilmişlerdir. 1589’daki sikke tashihinde
şahiler tedavülden kaldırılmışsa da 1613’de Van darphanesinde şahi darp edilmesine
izin verilmiş, ancak mağşuş (karışık, saf olmayan ) oldukları tespit edildiğinden
darphane kapatılmıştır (Aykut, 1990, 730).
Osmanlı gümüş para sisteminde önemli bir yere sahip guruşlar ise ilk kez II.
Süleyman tarafından 1690’da darp edilmişlerdir. Guruşlar, darp için örnek alınan
Hollanda zolotası gibi 6,25 dirhemden (=20,04 gr) ve %60 gümüş ve %40 bakır
ihtiva eden bir alaşımdan darp edilmişlerdir. II. Mustafa devrinde Osmanlı
İmparatorluğu’nda kullanılan ecnebi gümüş sikkelerden I. Mathias talerleriyle esedi
denilen aslanlı riyalleri3 toplattırılmış, esedilerin üzerleri silinerek tuğralı yeni
3 Üzerinde aslan resmi olduğu için bu ismi almıştır.
8
guruşlar bastırıldığı gibi ilk Osmanlı guruşlarının kaynağı olan talerlerin ağırlığında
ve tuğrasız olarak darp edilen guruşlara da bundan sonra “zolota” adı verilmiştir.
II. Mustafa’nın 1701’de tuğralı olarak bastırdığı guruşlar 8,2 dirhem (3,207 gr x
8,2=26,29 gr) ağırlığında, %60 ayarında basılmıştır (Broome, 1985, 156). Guruşların
basımına, III. Ahmed devrinde de aynı ağırlık ve ayarda devam edilmiştir. Ayrıca
guruşların yirmi, on ve beş parelik olarak kestirilen alt aksamları ile %60 oranındaki
zolotanın yarımlığının4 da darbına başlanmıştır. I. Mahmud devrinde 1740’da gümüş
sikkelerin ayarlanmasından sonra darp edilen guruşlar %60 ayarında ve 7,5 dirhem
(=24,05 gr) ağırlığındaydılar. Guruşların aksamı bu devirde de darp edilmiştir.
III. Mustafa devrinde bir mali tedbir olarak guruş ve zolotaların ağırlığında ¼
nispetinde indirim yapılmış, guruşların ağırlığı 6 dirheme (= 20,24 gr), zolotaları
vezni ise 4,50 dirheme (=14,43 gr) gerilemiştir. Ayrıca III. Mustafa 60 pare
değerinde 9 dirhem (=28,86 gr) ağırlığında “çifte zolota” lar da kestirtmiştir.
I. Abdülhamit devrinde ilk defa “ikilik” tabir edilen çifte guruşlar darp edilmiştir ki,
bunların ağırlıkları 9,5 dirhem (=30,46 gr) ve ayarları binde 475’i bulmuştur. Aynı
hükümdar devrinde 9 dirhem (=28,96 gr) vezninde “altmışlık” denilen çifte zolotalar
da darp edilmiştir. Ayrıca zolota ile guruş aksamının bastırılmasına da devam
edilmiştir. III. Selim’in 1789’da cülûsu münasebetiyle bastırdığı guruşların ağırlığı 4
dirheme (=12,82 gr) indirildiği gibi bunların yirmilik, onluk ve beşlik aksamında da
eksiltmeye gidilmiştir. Aynı şekilde İkilik denilen Çifte guruşlar da 1,5 dirhem
azaltılarak 8 dirheme (= 25,65 gr) indirilmiştir. Yine bu devirde İkibuçuk guruşa eşit
10 dirhem (= 32,07 gr) ağırlığında “Yüzlük” ve bunun yarısı “Ellilik” adlarıyla iki
çeşit sikke daha çıkarılmıştır ki bunların alaşımında bakır miktarı yükseltilerek
ayarları düşürülmüştür. IV. Mustafa’nın 1807’de cülûsunda bastırttığı guruşların
ayarları düşürülmek suretiyle 3 dirhem 15 karat olarak belirlenmiştir. Buradan
1 guruşun ağırlığının 9,62 gr olduğu sonucuna varabiliriz (Sahillioğlu, 1965, 68).
İmparatorluk topraklarında bunlar dışında da değişik sikkeler kullanılmıştır.
Tunus ve Cezayir’de yerel gümüş paralar tedavül edilirken, Yemen’de
4 sülüs guruş da denir.
9
İstanbul’dakinden farklı altın ve gümüş sikkelerin kullanıldığı görülmüştür.
Osmanlı’nın bir başka bölgesi olan Kırım Hanlığı’nda ise, “Kefevi akçe” diye
adlandırılan ve Osmani akçeden çok ufak olan bir sikke darp edilmiştir (Sahillioğlu,
1958, 92).
Rumeli’ye baktığımızda da özellikle sınır bölgelerinde komşu devletlerin
paralarının kullanıldığını görmekteyiz. Eflak, Boğdan ve Erdel Voyvodalıklarında
“penez” ve Leh gümüş paraları; batı sınır bölgelerinde de “penez” ve Macar altını
kullanılmıştır (Sahillioğlu, 1965, 44).
Tablo1: Gümüş kuruş ve kur değerleri (1690-1808)
Kuruşun Ağırlığı (gram)
Kuruşun Ayarı (yüzde)
Saf Gümüş İçeriği (gram)
Ven.Dükası Karşısındaki (kuru)
Hesaplanan Altın/Gümüş oranı
1690 26 60 15,6 2k. 60ak. 11
1696 26,4 60 15,8 2k. 60ak. 11,1
1708 26,2 60 15,4 3k. 13
1716 26,5 60 15,9 3k. 15ak. 14
1720 26,4 60 15,8 3k. 20ak. 14,1
1730 24,8 60 14,9 3k. 25ak. 13,5
1740 24,1 60 14,5 3k. 80.ak 15
1754 23,7 60 14,2 3k. 100ak. 15,3
1757 19 60 11,4 3k. 105ak 12,5
1766 19,2 60 11,5 4k. 13
1774 18,2 60 10,9 4k. 15ak. 12,7
1780 18,5 54 10 4k. 70ak. 12,9
1788 17,4 54 9,4 5k. 60ak 14,6
1789 12,8 54 6,9 5k. 90ak 11,2
1794 12,6 54 6,9 7k. 11,6
1800 12,6 54 6,9 8k. 13,3
1808 12,8 46 5,9 8k. 13,3 Not: 1 Osmanlı kuruşu=40 para=120 akçe
10
Tablo 2: Gümüş Kuruş ve Kur Değerleri (1800-1870)
yıllar Ağırlık (gram)
Ayar (yüzde)
Saf Gümüş İçeriği (gram)
Sterline Karşı Kur (kuruş)
1800 12,6 54 5,9 15
1808 12,8 46,5 5,9 19
1809 9,6 46,5 4,42 20,5
1810 5,13 73 3,74 19,8
1818 9,6 46,5 4,42 29
1820 6,41 46 2,95 35
1822 4,28 54 2,32 37
1828 3,2 46 1,47 59
1829 3,1 22 0,72 69
1831 3 17,5 0,53 80
1832 2,14 44 0,94 88
1839 2,14 44 0,94 104
1844 1,2 83,3 1 110
1870 1,2 83,3 1 110
Tablo 3 : Diğer Sikke ve Para Birimlerinin Kuruş Cinsinden Kur Değerleri (1720-1810)
yıllar Fındık (altın)
Zer-i Mahbub İstanbul (altın)
Macar altını
İngiliz Sterlini
1720 - - 3k. -
1736 3k. 40ak. 2k. 90ak. 3k. 20ak. 5-7k.
1758 3k. 105ak. 2k. 90ak. 3k. 80ak. -
1768 4k. 3k. 3k. 50ak. 8k.
1774 4k. 3k. 3k. 50ak. 9-10k.
1780 4k. - 4k. -
1788 5k. 3k. 60ak. 5k. 11k.
1798 7k. 5k. 7k. 15k.
1805 8k. 5k. 60ak. 8k. 15-17k.
1810 9k. 6k. 60ak. 9k. 75ak. 19k.90ak.
Tablo 1, 2, 3 için kaynak Pamuk, 1999, 178, 179, 208
11
1.2. GÜMÜŞ SİKKELERİN KUR DEĞERLERİ
16. asrın ikinci yarısında Osmanlı ekonomisi bir krizin tesiri altına girmeye
başlamıştır (Pamuk, 1999, 143). Daha Kanuni’nin son yıllarından kendini duyuran
krizin, gittikçe daha da kuvvetlendiğini ve 17. asrın ilk yarısına kadar yayıldığı
söyleyebiliriz. Bu krizin izlerini paranın uğradığı ayarlamalardan görmek
mümkündür. 1565’e kadar altın para birimi, Kanuni ile birlikte 55 ile 60 akçe
arasında tedavül etmiştir. 30 sene içinde 5 akçelik bir düşüş yaşayan altındaki bu
değişim, önemsenecek bir rakam olmamakla birlikte, bir istikrârın olmadığını da
göstermektedir. 1565 yılında hem gümüş para birimi olan akçe hem de altın para
birimi olan sultaniyye, küçük çapta birer ayarlama geçirmişlerdir. Asrın başından
beri akçe 0,731 gr ağırlığında olduğu halde, ayarlama sonucunda ağırlığı 0,680
grama düşmüştür. Altın para da aynı şekilde 1/131 oranında bir ağırlık kaybı
kaydetmiştir (Sahillioğlu, 1964, 227).
Ayarlama sonucunda altının rayici değişmemiş, fakat piyasada altın fiyatları
mütemadiyen yükselmiştir. 1584-86 yıllarında akçe %50 nispetinde ayarlandığından
altının fiyatları normal olarak iki katına çıkmış ve altın 120 akçeden tedavül
edilmeye başlanmıştır. Ancak piyasadaki rayic daima bu resmi kurun üstüne
çıkmıştır. 17. asrın ilk yarısı piyasa kurunu resmi kura yaklaştırma çabalarıyla
geçmiştir (Sahillioğlu, 1964, 228).
12
Tablo 4: Aşağıdaki tablo verileri, Galata Kadı sicilini ve Yeniköy Niyabeti sicilini inceleyen H.
Sahillioğlu tarfından bahsi geçen makalede sunulmuştur.
17. ASRIN İLK YARISINDA SİKKELERİN RAYİCİ
GALATA YENİKÖY Miladi yıllar
* altın riyal esedi osmani altın riyal esedi osmani şahi babka pare
1605 120 80 5 1611-15 120 80 1616 120 80 130 85 XI. 130 80 XII. 130 90 1617 130 90 130 90 5 XII. 120 120 1618 120 120 80 5 6 3 XII. 150 150 100 90 5 1619 150 150 100 90 5 XI. 120 120 80 70 10 5 1620 120 120 80 10 XI-
XII 150 100 170 105 12
1621 150 100 170 105 12 III. 160 100 12 170 105 12 VIII-
IX 160 100 12 180 110 12
X. 160 100 12 200 120 12 XI-
XII 170 150 12 200 120 12
1622 170 150 12 200 120 12 1623 I-VI 200 150 200 120 12 VII 205 200 120 12 VIII. 220 250 150 12 IX 235 250 150 12 X. 240 270 170 12 12 XI-
XII. 270 150 270 150 12 12
1624 III-IV
310 170 310 200 10
VII. 340 340 X. 400 320 400 320 XI. 120 80 120 80 1625 120 80 120 80 3 1626 VII. 130 X. 180 90 180 90 1627 IX 180 100 200 110 1628 180 100 200 110 1629 VIII. 180 110 200 110 1630 VIII 200 110 100 200 110 1632 VII. 220 110 200 110 1633 VII. 220 110 220 110 1634 VI. 220 110 240 120 1635 VI. 240 120 1637 VI. 250 125 1641 I. 120 80 70 *Kameri (Arabi) aylar: Muharrem, Sefer, Rebiyülevvel, Rebiyülahir, Cemaziyülevvel, Cemaziyülahir, Recep, Şaban, Ramazan, Şevval, Zilkaade ve Zilhicce.
13
III. Ahmed’in saltanatında Mayıs-Haziran 1691’de parenin rayici 4 akçeye
yükseltilmiştir. Ancak pare 3 akçeden hesap edildiğinde, akçeye sağ, 4 akçeden
hesap edildiğinde akçeye çürük denilmekteydi. II. Mustafa devrinde 1696’da sefer
masraflarının çokluğu dolayısıyla pare 3 akçeye geçerken, yardım amaçlı olarak 4
akçeye geçmesi gerektiği halka ilan edilmiştir. Ancak Mayıs 1697’den itibaren pare
%70 ayarında ve 1000 adedi 220 dirhem ağırlığında, akçe ise %90 ayarında ve 18
adedi 1 dirhem gelecek şekilde darp edilerek 1 pare 3 akçeye rayiç olmuştur.
I. Mahmud’un 1733’de bastırdığı pareler ise 4 akçe kıymetinde kabul olunmuştur.
Daha sonra parenin rayici 3 akçe olmuştur (Sahillioğlu, 1964, 230).
Şahilerin resmi rayici 7 akçedir. 1616-1619’da şahiler İstanbul’da 5 akçeye
tedavül etmekteydi (Aykut, 2000, 829). Bu tarihten sonra şahinin rayici hakkında bir
bilgi yoktur.
II. Süleyman devrinde darp edilen ilk Türk guruşları parenin katı olarak kabul
edilmişlerdir. Rayicleri 40 pare veya 120 akçedir. II. Mustafa’nın 1701’de kestirdiği
guruşlara darphane tarafından 105 akçe değer biçilmiştir. III. Ahmed devrinde
1726’da Osmanlı ve ecnebi sikkelerin değerlerini tayin için bilirkişilerden oluşan bir
komisyon kurulmuştur. Bu komisyon tarafından guruşlara 120 akçe, yirmiliklere 60
akçe, onluklara 30 akçe, zolotalara 90 akçe=30 pare değer biçildiği gibi sağ parenin
40 adedinin 1 guruş, cedid akçelerin 120 adedinin 1 guruş olması kabul edilmiştir.
I. Mahmud devrinde yayınlanan rayic cetvelinde de aynı şekilde guruş, 40 pare=120
akçe, zolota 30 pare=90 akçe olarak belirtilmiştir. I. Abdülhamid devrinde bastırılan
“İkilik” denilen çifte guruşların hakiki değeri 62 pare iken 80 pare olarak tedavüle
çıkarılmışlardır. Yine aynı hükümdarın saltanatı sırasında çifte zolotalar da 60 pare
değerinde bastırılmıştır. III. Selim devrinde iki buçuk guruşlar 100 pare, yarımlıkları
50 pare rayicinde çıkartılmıştır (Aykut, 2000, 829-830).
14
1.3. OSMANLI DARPHANELERİ
Osmanlı darphaneleri, Anadolu, Kafkasya, İran, Irak, Arabistan, Afrika
kıtasında ve Osmanlı Avrupası dediğimiz Rumeli topraklarında toplanmış olup çoğu,
altın, gümüş, bakır gibi madenlerin bulunduğu yerlerde kurulmuşlardır (Pere, 1968,
21-23).5
Osmanlı Avrupasında gördüğümüz darphanelerin başlıcaları;
Belgrat
Bosna (Saray Bosna)
Canca
Çaniçe (Bosna’nın güneyindedir)
Edirne
Filibe
Karatova (Kratova, Kosova’da)
Kocaniye (Koçaniye Yugoslavya’da)
Kosova
Kostantaniye (Mehmed II-1460)
Kostantiniye (Mehmed IV-1648)
İslâmbol (Mehmed III-1703)
Dar el- hilafet el-aliyye (Mahmud II-1822)
(Dar el-hilafet el-seniyye, Dersaadet, Dar el-saltanat el-aliyye gibi isimler de İstanbul
basımı sikkelerde kullanılmıştır)
Manastır (Yugoslavya’da)
Modava
Novaberde (Novar veya Novabırda, Kosova’nın kuzeyindedir. Buraya Sırplar tarafından
yenibayır anlamına gelen Novaberde denilmiştir.)
Ohri (Manastır’ın batısındadır.)
Pilmar (Yunanistan’da)
5 Darphaneleri gösteren haritalar için ekler bölümüne bakınız.
15
Selanik
Serbernice (Sreberniçe, Bosna’nın kuzeyindedir.O zamanlar etrafında gümüş ve biraz da altın
bulunmasından dolayı gümüş şehri anlamına gelen bu isim verilmiştir.)
Serez (Siruz, Yunanistan’da)
Sidrakapsi (Selanik’in doğusundadır.)
Sofya
Yenişehir
Yonda (Yunanistan’da)’dır.
Anadolu’daki darphaneler;
Afyonkarahisar
Amasya
Amid (Diyarbekir, Kara-Amid)
Ankara (Engüriye)
Ardanuç (Artvin)
Ayasluk (Ayasluğ, İzmir’de Selçuk kasabası)
Balad
Balıkesir
Bayramiç
Bitlis
Bolu
Bursa (Bursa şehrinin ismi paralarda imla bakımından dört türlü yazılmıştır. Bayezid II
zamanında Brusa veya Bırsa, Selim I zamanında Bursa ve sonraları yine Brusa şeklinde
yazılmıştır.)
Dikili
Erzurum
Gelibolu
Germiyan
Gümüşhane
Hanca
Hartbırt (Hısın-Ziyad, Harput)
Hısnkeyfa (Hasankeyf)
Hizan (Bitlis)
İnegöl
İzmir
Karahisar
16
Kars
Kastamonu
Kıbrıs
Kığı
Konya
Larende (Karaman)
Manisa
Maraş
Mardin
Midilli
Orduy-u Hümayun (Mustafa II’nin 1687 senesinde orduy-u Hümayunla Rusya seferine çıkması
nedeniyle bastırılan paralarda bu isim yazılmıştır.)
Raha
Sakız
Siird
Sivas
Tire
Tokat
Trabzon
Van’dır.
Kafkasya ve İran’daki darphaneler;
Cence
Kaşgar
Nahcivan
Revan
Şemahi
Tebriz (İran’da)
Tiflis’dir.
17
Irak ve Arabistan’daki darphaneler;
Bağdad
Dımaşk
Haleb
Hile (Irak’ta)
Musul
San’a (Yemen’de)
Zebid (Yemen’de)’dir.
Afrika’daki darphaneler:
Cebre (Tunus’un Gabes Körfezindedir.)
Mısır
Trablusgarb
Tunus’dur.
İsmi sayılan şehirlerin bazılarının darphanelerinde sikke basılmış olmakla
beraber, bazılarında darphane yoktur ve savaş gibi zorunlu sebepler dolayısıyla
seyyar olarak sikke basılmıştır. Mesela II. Mustafa zamanında cedid eşrefilerde
Orduy-u Hümayun’dan bahsedebiliriz. Bu sikke 1109 senesi Rusya seferi sırasında,
padişahın ordugâhında basılmıştır. II. Mahmud’un Hayriye ya da Sandıklı altını,
padişahın cülûsunun 24. senesinde, Edirne’yi ziyareti dolayısıyla İstanbul’da darp
edilip tedavüle çıkarılmıştır (Pere, 1968, 23).
Darphanelere maden temin eden ocaklarda çalışmak isteyen köylüler her türlü
vergiden muaf tutulmuşlardır. Aralarında veya başkalarıyla davalı oldukları zaman,
maden işlerinin sekteye uğramaması için, davaları maden emini vasıtasıyla
18
çözülmeye çalışılmış, söz konusu kişilerin İstanbul veya başka şehirlere gitmelerine
izin verilmemiştir (Çağatay, 1943, 123).
Madenlere kömür ve odun, işçiye yiyecek maddeleri çevre köylerden temin
edilmiş, her kaza ve köyün vermesi gereken kömür ve odun miktarı belirlenmiştir.
Mesela Keban madeninin kömürü için Arabgir kazaları, her sene 2400’er kuruş
vermişlerdir. III. Ahmed zamanında, Ergani ve Keban madenleri için Samsat’tan
odun ve kömür satın alınması için emir verilmiştir (Artuk, İbrahim- Cevriye, 1981,
270). Fakat bazı kimselerin buna yanaşmadıklarının ihbar edilmesi üzerine, 1141
senesi Cemâzi-yel-evvel ayının sonunda, Samsat kadısına ve Malatya mütesellimine
yazılan bir hükümde, adı geçen kazanın yükümlü olduğu odun ve kömürü bundan
böyle mazeret göstermeksizin istenilen yere göndermelerine ve eğer buna engel
olmaya kalkışırlarsa, bu gibilerin cezalandırılmaları için, isimlerinin bildirilmesi emir
verilmiştir (Ahmed Refik, 1931, 33). Odunlar çevre ormanlardan bu görev ile
yükümlü kaza halkı tarafından kesilip istenilen yere taşınmıştır.
Bu madenlerin çoğu kez etraftaki eşkiyaların hücumuna uğradığı
bilinmektedir. Madenlerin korunması için sözü geçen beyler veya etrafa
yerleştirilmiş aşiretlerden yardım alınmıştır. Darphaneye altın ve gümüş geleceği
zaman yolların güvenliği için, muhafızlar görevlendirilip hazinenin geçeceği yol
üzerindeki kadılara sık sık uyarılarda bulunulmuştur. Tüm bu önlemlere rağmen, bu
değerli madenleri eşkiya saldırılarından korumak pek mümkün olmamıştır (Artuk,
İbrahim- Cevriye, 1981, 272).
Her hangi bir yerde maden bulunduğu haberi geldiği zaman, derhal cinsine
bakılmak üzere cevherinden örnek alınarak darphaneye gönderildiği bilinmektedir.
Darphanede analiz edilen bu madenler, işlenmesinde fayda sağlayacağı kanaatine
varılırsa diğer madenlerden buraya ustalar gönderilirdi. Darphanenin ihtiyacı olan bu
madenler mültezimler aracılığıyla işletilmekteydi. Maden ocaklarının işletilmesinde
19
altın ve gümüşün dış ülkelere çıkarılmamasına özellikle özen gösterilmiştir.
III. Ahmed döneminde 1130 senesinde bu gibi madenlerin dışarıya çıkması
yasaklandığı halde, bazı tüccarların İstanbul ve daha bir çok şehirlerden altın ve
gümüş toplayarak bunları İran ve daha başka ülkelere gönderdiği bilinmektedir.
Örneğin, Gümüşhane maden ocağında çalışan işçilerin, çıkarılan gümüşü İran
tüccarlarına sattıkları görülmüştür. Bu durum, devletin sikkelerindeki altın ve
gümüşün azlığına neden olmuştur. Bu kaçakçılığı önlemek için İstanbul gümrük
eminine, Boğazkesen ve Kavak Hisarları dizdarlarına hükümler yollanmış, ayrıca
1131 senesi Şevval ayının başlarında, Erzurum valisine yine bu hususta emirler
verilmiştir (Ahmet refik, 1931, 23).
Gümüş madeni çıkarılan yerlerin çoğunda sikke darp etmek amacıyla
darphaneler kurulmuştur. Darphaneler dışında sikke basmak suç sayılmıştır. Bu suçu
işleyenlere ağır cezalar verilmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu maden ve darphaneleri civarında, kalp sikke basacak
kalpazanların bulunmaması için, civar kadılara sık sık emirler gönderilmiştir
(Sahillioğlu, 1958, 209). Belgelerimizden anlaşıldığına göre, para düzenini bozan ve
genel ekonomik hayatı alt üst eden çeşitli unsurlar faaliyet halinde bulunmaktaydı.
Bir yandan kalpazanlar piyasaya bol miktarda sahte para sürerken, diğer yandan da
satıcılar tartı ve ölçüden çalmaya başvurmuşlardır. Aynı şekilde, yerli ve yabancı
bazirgânlar külçe gümüşü toplayıp İran’a veya başka ülkelere kaçırmak suretiyle
kıymetli madenin kıtlaşmasına sebep olmuşlardır. Genel düzeni yıkacak derecede
tehlike yaratan bu durumlar karşısında devlet gayet sert malî ve cezaî tedbirler almak
zorunda kalmıştır. Devlet, defalarca sahte, karışık, ayarı düşük veya vezni eksik
paraları gerçek değerlerini ödeyerek toplatmış ve bunları İstanbul darphanesinde
eriterek “sağ para” haline getirmiştir. Ayrıca, sağlam paranın memleket üzerine
kolayca yayılabilmesini sağlamak amacıyla birçok merkezde, darphaneler açmıştır.
Buna paralel olarak devlet, oluşturduğu düzene aykırı davrananlara ve böyle
yolsuzluklara alet olanlara veya meydan verenlere şiddetli cezalar öngörmüştür.
20
Fakat alınan bütün tedbirler kısa bir süre için etkili olabilmiş, çok geçmeden aynı
olaylar görülmüştür.Tüm bunların sonucunda zaten mağdur olan reayanın geçim
şartları son derece zorlaşmış ve sosyal hayatı bir çıkmaza girmiştir. Devlet her ne
kadar bunların önüne geçmek için ağır cezalar uygulasa da kalpazanlık faaliyetleri
devam etmiştir. Örneğin, 8 nisan 1602 tarihli bir belgede “….otuz aded miktarı kalb
Osmani ve bir bakır altun bulup ahz edip sual ettiğimde zikr olunan Osmani ve
altunu mahmiyye-i mezbûrede iğneci oğlu mahallesi sakinlerinden Mansur nâm
kimesnenin evinde sakin Ruhi Hüseyin’den aldım deyûcevap verdikde izn-i şer’le
mezbûrun evi tecessüs olundukda merkum Hüseyin ve mesfûr Mansur’un hatunu
Fatma nâm hatun ve oğlu Hasan ahz olunup sakin oldukları evin içinde ……altında
medfûndörd aded akça sikkesi biri kazılmış, üçü kazılmamış ve üç aded altun ve bir
kuruş sikkesi ve elli altı aded sikke kalb kuruş ve kallâblara müteallik ba’zı âlât ve
esbâb bulunmuştu” denilmektedir (Baykal, 1988, 113).
Paranın icadıyla birlikte doğan kalpazanlık, günümüzde de yapılmaktadır.
Günümüz kalpazanlarının bu işi biraz daha ileriye götürüp, antik değer taşıyan
sikkeleri taklit etmede çok ilginç yöntemler kullandıklarını görüyoruz (Kolleksiyon
Dergisi , 1976, 17).
Kanuni Sultan Süleyman zamanında 972 senesinde, Üsküp Darphanesi’nden
Baş Şehre gönderilen altın ve akçelerin kalp çıkması üzerine Üsküp kadısına
gönderilen bir hükümde, ansızın sahib-i ayarın basmakta olduğu altın ve akçelerden
bir miktarı ile, sahib-i ayarın tutuklanarak gönderilen çavuşa teslimi istenmiştir
(Ahmet Refik, 1931, 12). Bazen de bu gibi kimselerin, tedavüldeki sikkelerin
madeninden faydalanmak için sikkeleri kırptıkları görülmüştür.
III. Ahmed devrinde 1119 senesinde memlekette bulunan Yahudi
kalpazanlar, ayarı tam olan şerifi altınını etrafını kırparak piyasaya sürdüklerinden
alış verişte bir hayli zorluklar ortaya çıkmıştır. Bunun için, ayarı bozuk ve noksan
21
şerifilerin geçmemesine dair bir takım hükümler çıkarıldığı halde, bunun önüne
geçmek mümkün olamamıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun hemen her devrinde
kalpazanlığın varolduğu bilinmektedir.
III. Ahmed devrinde (1703-1730), Kostantiniye, Tiflis, Gence, Tebriz, Revan,
Bağdat, Mısır, Tunus, Trablusgarb ve Cezayir gibi yerlerde darphaneler
faaliyetteydiler. Kendisinden sonra gelen I. Mahmud zamanında (1730-1751)
Kostantiniye, Gümüşhane, Kars, Gence, Tiflis, Bağdat, Mısır, Tunus, Trablusgarb ve
Cezayir’de sikkeler basılmış bununla birlikte Osmanlı Avrupa’sında hiç sikke
basılmamıştır (Paksoy, 1981, 31). III. Osman zamanında (1754-1757) Kostantiniye,
Mısır, Cezair, Trablusgarb’da sikkelerin basıldığı görülmektedir. III. Mustafa
dönemine gelindiğinde (1757-1774) darphanelerin biraz daha genişlediği
görülmüştür. III. Mustafa İslambol, Halep, Mısır, Cezayir, Tunus ve Trablusgarb’da
sikke kestirmiştir. 1174 senesi Rebiülahir’in 19’unda sikkelerden Kostaniniye ismi
kaldırılarak yerine İslambol ismi konulmuştur. I. Abdulhamid zamanında (1774-
1789) İslambol, Bağdat, Mısır, Trablusgarb, Tunus ve Cezayir’de; III.Selim
zamanında (1789-1807), İslambol, Cezayir, Mısır ve Trablusgarb’da; IV. Mustafa
zamanında (1807-1808) Kostantiniye, Cezayir ve Mısır’da basılmıştır. Ayrıca
IV. Mustafa zamanında İslambol yazısı yine Kostantiniye olarak değiştirilmiştir.
II. Mahmud (1808-1839) zamanında Kostantiniye Bağdat, Cezayir, Edirne, Mısır,
Trablusgarb ve Tunus’ta sikke darp ettirilmiştir (Artuk, İbrahim-Cevriye, 1981, 274).
Sultan Abdülmecit zamanında (1839-1861) Darphane-i Âmire’de sikke basımı
düzeltilmiştir. Abdülmecid Darphane-i Âmire’nin ıslâhı işine girişilmiş bir taraftan
yeni binaların inşasına başlanmış, diğer taraftan, Londra’dan modern makine ve
aletler sipariş edilmiştir. Londra darphanesinden makine mühendisi Mr. Monntaine,
terazi ve dirhem mühendisi Mr. Worine, sikke kalıpları usta başısı Mr. Taylor ayda
30 İngiliz lirası, hakkak ve modelci Mr. Robertsone 40 İngiliz lirası, makinist Mr.
William’a 20 İngiliz lirası ve Paris darphanesi çeşnici başı muğavini kimyager Mr.
Moreau’ya 50 lirası maaşla darphane-i Âmire’ye alınmıştır.Makineler geldikçe
yerlerine yerleştirilmiş ve 100.000 lira harcanarak Londra darphanesine benzer
modern bir darphane kurulmuştur (Artuk, İbrahim-Cevriye, 1981, 275).
22
Sultan Abdülmecid Darphane-i Âmire’yi ziyaret ederek yeni gelen makineleri ve
basılan sikkeleri incelemiştir. Bu darphane ileriki yıllarda Levent’e taşınırken,
Londra’dan getirilmiş olan iki makine İstanbul arkeoloji müzesi İslami sikke
kabinesine bağışlanmıştır (Paksoy, 1981, 34).
Abdülaziz zamanında (1861-1876), Kostantiniye, Bursa, Mısır, Kaşkar ve
Tunus’ta; V. Murad zamanında (1876) Kostantiniye, Mısır’da; II. Abdülhamid
zamanında (1876-1909), Kostantiniye, Mısır, Tunus’ta; V. Mehmed Reşad
zamanında (1909-1918) Kostantiniye ve Mısır’da sikke darp edilmiştir 6. VI. Memed
Vahideddin zamanında (1918-1922) yalnız Kostantiniye’de sikke basılmıştır
(Paksoy, 1981, 36).
6 V. Mehmed Reşat’ın Bursa, Edirne, Kosova, Manastır ve Selanik darplı sikkeleri, seyahat hatıra sikkeleridir. Her ne kadar sikkelerde buraların isimleri verilmiş ise de hepsi İstanbul darphanesinde basılmıştır.
23
1.4. OSMANLI PARA GELENEĞİ
Osmanlı para geleneğini şekillendiren faktörlerin başında; kuruluş dönemine
rast gelen 13. yy siyasi değişimleri, dünya piyasasındaki maden alış verişleri, İslâmi
geleneğin izlenmesi ve imparatorluğun jeopolitik konumu gelmektedir. Kuruluş
döneminde dünya piyasasına bakıldığında, Doğu Akdeniz’de yaklaşık 12. yy’ın
sonlarına kadar, önemli bir gümüş kıtlığının yaşandığını görülmektedir. 10. yy’ın
başlarından 12. yy’ın sonlarına kadar Bizans İmparatorluğu ve İslam devletleri esas
olarak altın ve bakır sikkeler üretmişlerdir (Pamuk, 1999, 23). Daha önceleri olduğu
gibi bu dönemde de Bizans’ın altın hyperpyron’u ve İslam Devletlerinin altın
dinarları, Akdeniz havzasının dolarları olarak tedavül görmüşlerdir. Buna karşılık
aynı dönemde, Avrupa Devletleri gümüş sikkeler kullanmışlardır. 13. yy’ın
ortalarına kadar Avrupa’da altın sikke basılmamıştır. 13. yy’ın ortalarına
gelindiğinde, bu tablo değişmeye başlamış, bu kez Avrupa’da altın yükselirken
gümüş sikkelerin önemi gitgide azalmıştır. Doğu Akdeniz’de gümüşün yoğunlaşması
konusunda çeşitli tespitler yapılmıştır. Bu tespitlerden en önemlileri, 13. yy’da
başlayan doğudan mal transferi ve bunun karşılığının gümüşle ödenmesi ve dini
yerlerin Avrupa insanı tarafından ziyareti sırasında gümüş aktarımı yapılmasıdır
(Pamuk, 1999, 24). Siyasal açıdan bu durum değerlendirildiğinde, 13. yy ortalarından
itibaren bir başka deyişle, Anadolu Selçuklu Devleti’nin sonlarına doğru Anadolu’da
gümüşün yaygınlaştığını söyleyebiliriz. Osmanlılar parasal uygulamalarında, Roma
Bizans’tan, ortaçağ İslam devletlerine, Moğolların İran’da kurduğu İlhanlılar
Devletinden, İtalyan kent devletlerine kadar Akdeniz havzasının önde gelen para
geleneklerinden etkilenmişler ve zaman içinde bu geleneklerin taşıyıcısı olmuşlardır
(Tekin, 2000, 168). İslam geleneğini izleyen Osmanlılar için sikke, hutbe ile birlikte
egemenliğin en önemli iki simgesinden birini oluşturmuştur. Hutbe, hükümdarın
prestijinin büyüklüğünün ve düşüncesinin bir ifadesi olarak görülürken; sikke ise,
hükümdarın gücünü açık seçik yazıyla yansıtan bir unsur olarak kullanılmıştır
(Uzunçarşılı, 1988, 57). Altın ve gümüş sikkeler elden ele, bölgeden bölgeye
taşındıkça, hükümdarın gücünü ülkenin en uzak köşelerine ulaştırmıştır. Bunun
24
dışında Osmanlılar bir yandan vergi toplamak, öte yandan sistem içindeki
memurlarına ödeme yapmak için parayı kullanmışlardır. Ancak Osmanlıların paraya
olan yaklaşımlarını bunlarla sınırlı tutmak dar bir yaklaşım olur. Şöyle ki, uzun
mesafeli ticaret yolları üzerinde kurulan Osmanlı Devleti açısından ticaret çok
önemliydi ve bunun için de istikrarlı bir para düzeni gerekmekteydi
(Pamuk, 1999,18). Dünya siyasi dengesinin en hareketli olduğu bu dönemde, dünya
ticareti Anadolu ve Karadeniz üzerinden işlemekteydi.
Osmanlı öncesi Anadolu Selçukluları 14.yy başlarına kadar kendi adlarına
sikke darp etmeye devam etmişlerdir (Tekin, 2000, 169). Ancak doğudan gelen
Moğol baskısına daha fazla dayanamamışlardır. 1280’lerden itibaren Anadolu’nun
büyük bir bölümü, Moğolların İran’da kurdukları İlhanlılar Devleti tarafından
yönetilmiştir (Kafesoğlu, 1992, 69). 1335’te Moğol İmparatorluğu dağılınca bir çok
devlet ve beylik kurulmuştur. Osmanlılar dahil Anadolu’daki diğer Türkmen
beylikleri, İran’dan atanan İlhanlı valilerine vergi vermeye başlamışlardır. Ancak
İlhanlılar kendilerine biraz daha uzak kalan orta ve batı Anadolu’da uzun vadeli
siyasi yapılar oluşturamamıştır. Bu sayede Türkmen aşiretleri 13.yy’ın ikinci
yarısında da dalga dalga bu uç bölgeye gelmeye devam etmişlerdir. Kurulan
beylikler önce Selçukluların daha sonra da İlhanlıların egemenliklerini tanımakla
birlikte, bir hayli özerk kalabilmişlerdir. Bu durum kuzey-doğu Akdeniz ticaretini de
etkilemiştir. Bir zamanlar, çeşitli iri gümüş ve altın paraların basılıp tedavül edildiği
bu yerlerde, ticaret hacminin daralması üzerine daha önce kullanılan ufak gümüş
paraların bunların yerini alması, ticaret daralmasının para tarihine bir yansımasıdır
(Pamuk, 1999, 32).
Osmanlılar ve diğer Türkmen Beylikleri İlhanlıların egemenliklerini kabul
ettikleri sürece kendi adlarına sikke basmamışlardır (Ölçer, 1985, 17). Bu dönemde
beylikler esas olarak İlhanlı sikkelerini kullanmışlardır. Ayrıca kendi gereksinimleri
için, küçük isimsiz sikkeleri de sınırlı miktarda piyasaya sürmüşlerdir. Osmanlılar
kendi adlarına ilk sikkeyi İlhanlıların Anadolu üzerindeki egemenliklerinin çökmesi
25
ve son İlhanlı Valisi Timurtaş’ın Mısır’a kaçmasından sonra H. 727/1326-27
tarihinde bastırmışlardır7. Tüm Anadolu Beyliklerinde olduğu gibi Osmanlıların ilk
sikkelerinde de yoğun İlhanlı izlerine rastlanmaktadır. Bağımsızlıklarını kazanmış
olmalarına rağmen uzun yıllar daha sikkelerde İlhanlı desenlerini kullanmışlardır.
Fakat benzerlikler şekilsellikte kalmış, sikkelerin gümüş içerikleri ve ağırlıkları
değişmiştir. Bu değişim bize Bizans etkisini düşündürmektedir. Coğrafi konumu
dolayısıyla batı doğu ticaretinin varış noktalarını, bu ticaretin buluşma pazarlarını,
mübadelenin yapıldığı merkezleri elinde tutan Osmanlı İmparatorluğu’nun dünya
para ve maden hareketlerinin etkisi dışında kalamayacağı doğaldır.
İlhanlı Devleti’ nin dağılışı döneminde Anadolu’daki beylikler konusunda
bilgi veren, İbn Fadlullah el-Umarî ve Faslı gezgin İbn Battuta’nın (H.704-779 ,
M.1304-1372, Kitab-ı Seyehatname) Anadolu’nun ucuz bir ülke olduğuna işaret
ettiklerini belirten Sahillioğlu, söz konusu ucuzluğu ekonomik anlamda sürüm
tıkanıklığı şeklinde yorumlamış ve ticaretin durgun olduğu sonucuna varmıştır
(Sahillioğlu, 1978, 2).
Altın ve iri gümüş paralar bir gereksinmenin yanıtı olarak tedavüle
çıkarılıyorsa, bunların yokluğu bu gereksinmenin duyulmadığının kanıtı olarak
yorumlanabilir.
Batı iktisat tarihinde 14. ve 15. yy.ların bir durgunluk, daha doğrusu
duraklama dönemi olarak anılmasının türlü nedenleri vardır. Bu nedenlere Orta ve
7 İlk madeni paranın kimin zamanında basıldığı hala netlik kazanmamış bir konudur. İsmail Galip Bey, her ne kadar nümizmatik kaynaklarca desteklenmese de Osman Bey dışındaki hutbe okutmuş her hükümdarın sikke de bastırmış olduğu gerçeğine dayanarak Osman Bey’in de sikke bastırmış olduğunu öne sürmektedir. Jem Sultan ise, ilk Osmanlı madeni parasının Orhan Gazi döneminde basıldığını, Osman Bey’e atfedilen sikkenin ise Saruhan sülalesinden İshak bin İlyas’a (H.776-790/1373-1388) ait olduğunu bildirmiştir. İstanbul Arkeoloji İslami Sikkeler Kabinesinin anonim sikkeleri arasında bulunan ve İbrahim Artuk tarafından Osman Gazi’ye atfedilen sikkenin ise günümüz yazarları tarafından ikna edici bulunmadığı bilinmektedir. Bunun için bkz. Jem Sultan, 1977, sf.4 ; Artuk, 1977, sf.28; Pamuk, 1999, sf.34.
26
Yakındoğu’daki değişmeleri eklemek gerekirse batıdaki duraklama dönemi boyunca,
Anadolu’da hiç bir devletin veya beyliğin altın para ve akçe diye bilinen küçük
gümüş sikke dışında büyük bir gümüş para basma eğilimi göstermediği
görülmektedir. Fakat Akdeniz ticaretine açık olan Aydınoğulları’nı ayrı tutmak
gerekir. Zira bunların altın para basıp piyasaya sürdükleri ve Venedik’in tepkisi
üzerine bundan vazgeçmek zorunda kaldıkları bilinmektedir (Heyd, 1975, 607).
Yeni çağların başında Avrupa’da yeni kalkınma hareketleriyle birlikte bir çok
yerde iri gümüş paraların basımı bir gereksinim olarak kendini duyurunca,
Osmanlılar da aynı gereksinmeye uygun olarak 1470 de onluk (10.14 gram)
“ Muhammed Hâni” adında irice bir gümüş para piyasaya sürmüşlerdir. İriliğinden
dolayı büyük akçe anlamında “Akçe-i Büzürk” diye anılan bu sikkeye, 1479 da
basılan ilk Osmanlı altın parasına “Sultanî” adının verilişine gönderme olarak
“Gümüş Sultaniyye” veya Arapça karşılığı olan “Sultaniyye Fıddıyye” adı verilmiştir
(Kocaer, 1967, 28).
1470 yılına kadar hacmine bakılmadan miktarı ne olursa olsun, her türlü
ödemede 1.152 gr. ağırlığındaki “Akçe” kullanılmıştır. Gümüş monometalizmi
uygulandığı sürece, kaynaklarımızda “eski akçe yasağı” adıyla anılan ve tedavüldeki
nakit stokunun darp hakkı ve darp ücreti ödeyerek yeniden darbını öngören “tecdid-i
sikke”ye batıda olduğu gibi sık sık başvurulmuştur. Çoğunlukla akçenin ayar veya
ağırlığına dokunulmadan yapılan Tecdid-i sikke, Fatih’in hükümdarlığı sırasında beş
defa uygulanmış fakat akçenin ağırlığı her defasında bir buğday tanesi kadar
(yaklaşık 48 miligram) düşürülmüştür. 1425’de 1,182 gram olarak tespit edilen
akçenin ağırlığı, Fatih’in ölüm yılına (1481) rastlayan son tecditten sonra 0,768 gr
olmuştur (Sahillioğlu, 1962-63, 145).
Devletin resmi parasının akçe olması yabancı altın ve gümüş paraların
tedavülüne engel olmamıştır. Bilindiği gibi maden para rejimlerinde, paraların
27
değeri, yapıldıkları madenden ileri gelmektedir. Bazı Osmanlı kroniklerinde
ayrıntısız çoğu kere açık olmayan kayıtlar değerlendirildiğinde, en azından Anadolu
kesiminde bir altın darlığı olduğu bilinmektedir. Germiyanoğlu Yakup Bey’in
kızıyla I. Murat’ın şehzadesi Yıldırım Bayezid’in düğününe değinen Osmanlı
kronikleri gelinle birlikte gelen hediyenin atlardan ve Denizli’nin altın işlemeli ak
bezlerinden oluştuğunu söylerken mazeret olarak “Ol zamanda Anadolu’da altun ve
gümüş az olurdu” diye eklemişlerdir. Oysa, Osmanlı beyleri tepsi dolusu altın hediye
getirmişlerdir (Neşrî,1987, 55). Aynı şekilde Yıldırım’ın Timur’a esir düştüğünde
altın karşılığı salıverilmesi söz konusu olmuştur. Fidye için gereken altının
toplanması kolay olmamıştır (Neşrî,1987, 97)8 .
Osmanlıların kuruluş döneminde, Rumeli’de gerçekleştirilen fetihler sırasında
bölgede işlemekte olan bir çok altın ve gümüş maden ocağı ele geçirilmiştir.
Bunların başlıcaları; Novobrdo , Kratova , Sreberniçe maden yatakları ve Selanik
yakınlarında Sidrekapsa’da içinde altın bulunan simli kurşun maden ocaklarıdır
(Ahmet Refik, 1931, 46-52; Çağatay, 1943, 117). Ayrıca hemen her maden ocağının
yakınında birer darphanenin çalıştığı da bilinmektedir. Ufak madenlerin, madenlerini
hangi darphaneye göndereceği nizam altına alınmıştır. Ancak Amerikan gümüşünün
bolluğu ve bu madenlerde üretim maliyetinin yüksek oluşu, madenlerin uzun süre
kapalı kalmasını gerektirmiş ve bunların yeniden açılması 18. yy’ı bulmuştur.
Maden ocakları, tedavül ihtiyacını karşılamakta büyük yarar ve kolaylık
sağlamıştır. Ancak Osmanlılar, kendileri altın para darp etmedikleri sürece
kendilerine kadar ulaşan her çeşit altın parayı kullanmakta bir sakınca
görmemişlerdir. Bu altınların içinde en gözde olanı, kaynaklarımızda “flöri” veya
“frengi flöri” adıyla anılan sikkedir (Karamursal, 1940, 209). Bu terim “florin” veya
“fiorino”nun şark dillerindeki karşılığıdır. Fakat bu sikke, Floransa’nın altını olmayıp
daha çok Venedik’in “duka” sıdır. Zira Floransa altınından bahsederken “floriyyen
efrentiyyen” veya “Efrenti flori” denilmiştir. Görüldüğü gibi flori “dinar”, “hasene” 8 fidye 90.000 altın idi.
28
gibi sadece altın para anlamında kullanılmıştır. Bunun hangi devlet parası olduğu
ancak bir isim tamlamasıyla belirlenebilmiştir (Sahillioğlu, 1978, 4).
1.4.1. Osmanlı Paralarında Altın-Gümüş Devri
Avrupa ekonomisi ve buna bağlı olarak Yakındoğu ticaretinin
hareketlenmesiyle birlikte, gelişen ticaretin gereksinimine yanıt olarak yeniden iri
gümüş paralar basıp piyasaya sürme gayretleri gözlenmiştir. Osmanlılar da bu yönde
gelişme göstermişlerdir. Gerçekten de Fatih, İstanbul’u aldıktan sonra Mısır sultanına
ve Mekke şerifine gönderdiği name-i hûmayunlarda (mektuplarda) ganimetten elde
edilen altınla, altın para bastırdığını ve bunun bir miktarını hediye ve hatıra olarak
gönderdiğini bildirmiştir. Ama ne yazık ki nümizmatik katalogları ve müze
koleksiyonları henüz böyle bir altının varlığını kanıtlayacak bir bulgudan söz
etmemektedirler. Ancak belgelerimiz Fatih’in kendi darphanelerinde Venedik,
Ceneviz ve belki de başka devletlerin altınlarını darp ettirdiğini göstermekte ve bazı
gezginlerin bu yoldaki gözlemlerinin doğruluğunu kanıtlamaktadır (Sahillioğlu,
1962-63, 149). İlk Osmanlı altın parasının darbını öngören 15 Safer 883 (12 Ocak
1479) tarihli “dârü’d-darb-ı hasene-i sultani-i cedid” (Yeni Sultanî altın para darbı
darphanesi ) mukataası tahvili ile Osmanlı ilk altın parasına sahip olmuştur. Böylece
fiilen gümüs-altın maden rejimine geçilmiştir (Kocaer, 1968, 16; Sahillioğlu,1962-
63, 149).
Fatih’in 1481 de sayımı yapılan hazinesinde, 104 537 200 değerinde 2 308
200 tane çeşitli altın bulunmuştur. Hazine mevcudunun %69.38’ini gümüş akçeler,
%30.14’ünü altın paralar oluşturmaktaydı. Bu altınlar içinde 1 600 000 adetle
Efrenciye (yani ducat) önde gelmekteydi. Oran olarak altının %69.31’ini ve hazine
mevcudunun %21.22’sini oluşturmaktaydı. 1 340 000 adetle Memlük altını olan
Eşrefiye , hazine altın mevcudunun %14.73’ünü oluşturmakta ve hazine değerinin
% 4.11’i ile ikinci sırayı tutmaktaydı. Henüz yeni tedavüle çıkarılan Sultani denen
29
Osmanlı altını 150 000 adetle üçüncü sırada ve Macar altını olan Engürüsiye 70 000
adetle dördüncü sıradaydı.
Tablo 5: Sahillioğlu, 1978, 7.
Yüzdeler %
Sultanlar Sultaniyye Efrenciyye Engürüsiyye Eşrefiyye
Fatih (1476 dan sonra) 6,6 70,4 2,81 13,66 Bayezid II (ilk sayım) 29,54 66,22 4,24
(ikinci sayım) 26,39 69,35 4,24
Selim I(1518) 7,82 74,81 5,91 9,22 Süleyman I.(1523-1524) 47,5 30,22 4,15 14,12
Osmanlıların bimetalizmi benimsedikleri tarihten 16. yy’ın en son çeyreğine
kadarki dönemde, tedavül çoğunlukla akçeyle oluyorduysa da altın paralarda belli
oranda bir bolluk olduğu gözlenebilmektedir. Altının itibarda olduğu bu aşamada
Osmanlı kaynaklarının genellikle Efrance dediği Batı Avrupa’dan gelen altınlar, Orta
Avrupa kaynaklı Macar altınları ile Afrika kaynaklı altınlar, Osmanlı altınlarıyla
birlikte tedavül edilmiştir. Anadolu madenlerinin henüz büyük bir katkısı olmadığı
bu dönemde, yabancı altın paralar Osmanlı altın parası için hammadde teşkil
etmekteydi. Dolayısıyla bu süreçte Osmanlı altınlarının bollaşması hayli zaman
almıştır (Sahillioğlu, 1978, 5).
Para tarihi ve maden hareketleri bakımından I. Selim döneminin fetihleriyle
yeni bir dönem başlamıştır. İstanbul’un fethiyle Anadolu ve Rumeli bütünleşmiş,
I. Selim’in fetihleriyle de Osmanlı artık tam bir imparatorluk haline gelmiştir. Fakat
bu imparatorluğun para birimi kurulamamıştır.
30
Osmanlıların fetih politikalarının gereği olarak, fethedilen toprakların
halkının yeni yönetime ısındırmak için gelenek ve göreneklerini sürdürmelerine izin
verilmesi ekonomik uygulamalara da yansımıştır. Bu nedenle bir çok yerde halk
eskiden alışageldiği para ünitelerini geçici veya sürekli olarak kullanmaya devam
etmiştir. Fakat yeni yönetim altında korunan, sadece paraların ağırlıkları ve ayarları
olmuştur. Zira sikkeler Osmanlı hükümdarları adına basılmıştır. Bu şekilde Mısır ve
Suriye’de Memlükler devrinde kullanılan ve Mısırlıların “nısıf fıdda”, batı
kaynakların “Medin” veya “Medain” ve Osmanlıların başlangıçta “kır’a” ve daha
sonra bununla aynı anlama gelen Farsça “Pare” dedikleri sikke yaşamını
sürdürmüştür. Akçenin sonradan yerini alan sikke, bugün para sözünün temelini
oluşturan terimdir (Sahillioğlu, 1978, 6).
Çok geniş topraklara sahip olan imparatorluk içinde akçe, pâre , şahî , penz
gibi paraların ayrı ayrı tedavül bölgeleri vardı. Bu bölgelerin her birinde altın gümüş
piyasasını koşullandıran değişik etkenler bulunmaktaydı. Amerikan gümüşlerinin
piyasayı istila ettiği bundan sonraki dönemde, bu etkenler değişik oluşumlara sebep
olmuştur.
1.4.2. Amerikan Gümüşlerinin Doğu’ya Gelişi
Osmanlılar, tanesi 9,5 dirhem (29,184 gr) ağırlığında olan ve batılı tacirlerin
Türkiye’ye getirdiği iri gümüş paralara “guruş” demişlerdir. Guruş sözcüğüne ilk
olarak Macaristan hazine hesaplarında rastlanmıştır. Orta Avrupa kentleri resmi
belgelerinde guruş sözcüğü oldukça sık kullanılmıştır. Bu paranın Almanca adı olan
“groschen” nin guruş olarak Osmanlıda karşılık bulduğu kesindir. 17. yy başında
İspanya guruşları, Kebir, Tam veya Tamam guruş adıyla anıldığı gibi “riyal” deyimi
31
de yayılmıştır ve hala bazı Arap devletlerinde resmi para olarak kullanılmaktadır
(Sahillioğlu, 1978, 8).
Guruşların çeşitlenmesi ve değişik adlarla anılması, örneğin İspanyol
guruşunun Real ve Hollanda guruşunun da üzerinde bulunan aslan resminden dolayı
Aslanlı veya Esendi guruş diye adlandırılması 17. yy olayıdır (Özkaya, 1997, 271).
Guruşların Doğu pazarlarına akması tedavülü etkilemiştir. Akdeniz’in doğu
kesiminde bir milyon altınla dönen ticaret zorlanmaya başlamıştır. Gelir gider
fazlalarının merkeze altın olarak gönderilmesi sıkıntı yaratmıştır. Avrupalı tacirlerin
artık altın getirmemesi, altının kıt, gümüş paranın bol olmasına neden olmuş ve bu
ticareti, ekonomik yaşantıyı olumsuz etkilemiştir. Bunun dışında Osmanlı ülkesinde
Amerikan gümüşlerinin miktarının artmasından ileri gelen olumsuzluklar bunlarla
sınırlı kalmamıştır. Bir çok gümüş ve altın maden ocağı kapandığı gibi, bu
ocaklardan elde edilen madeni işleyen darphaneler de kapanmıştır. Bu nedenle
ülkenin ufak para gereksinimleri karşılanmıştır. Buna uygun Avrupa’dan küçük para
transferi yapılmışsa da sıkıntılar giderilememiştir (Pamuk,1999, 177).
1.4.3. Osmanlı paralarında Altın-Gümüş-Bakır Devri
Osmanlılar, Murat Bey zamanından itibaren küçük alışverişler için para
basmışlardır. Bu itibari bir paradır. Maden kıymeti ile para kıymeti arasında büyük
bir fark vardır. Fels, fülûs, pul veya mankur adıyla anılan bu paralar büyük alışlarda
zarara sebep olduğundan kullanılmamıştır (Sahillioğlu,1968, 73). Onun için piyasaya
çıkarılışı ve dağıtımı bir çeşit vergilendirme anlamı taşımıştır. Dağıtımı “salgun”
deyimiyle ifade edilmiştir. Büyükleri 1 dirhem ağırlığında ve küçükleri bunun 1/3
32
oranındaydı. Büyüklerin 8’i, küçüklerin 24’ü 15.yy sonunda 1 akçe etmekteydi.
16.yy sonunda 4’ü 1 akçe olmuş (1586 devalüasyonundan sonra), 1687 sonunda
mankurun 1 akçe değerinde piyasaya sürülme kararıyla, Osmanlı para tarihinde
resmen üçlü bir maden sistemi uygulanmaya başlanmıştır (Sahillioğlu, 1978, 17).
Bu dönemde, Rumeli ve Avrupa’da büyük bir kalpazanlık faaliyeti görülmüş
ve sahte para basılmıştır. Tüm bu olumsuz ortam içinde mankurla bakır para
denemesi 3 yıl sürmüştür. Devlet, mankur enflasyonu ve trimetalizmi denemesi
içinde ilk guruşlarını tedavüle çıkarmış ve hazinede kullanılmayan eşyayı eriterek
yeniden altın para darp ettirmiştir. Darphanelerini yeniden çalıştıran Osmanlılar
guruş ve altın para darp ederken orta Avrupa para standardına yaklaşmıştır. Bu sırada
Osmanlı altını Macar altını ile aynı fiyat üzerinden tedavül etmekteydi. Guruş aslanlı
guruş tipindeydi. Fakat resimsiz olduğundan bu isim daha sonra unutulmuştur.
Ayrıca Osmanlılar guruştan çok bunun önce 2/3 ve daha sonra 3/4 ağırlığında zolota
(zloty; iselote) diye bilinen bir sikke basmışlardır (Sahillioğlu, 1978, 18).
Önemli bir gelişme de darphanenin Anadolu madenlerinden gelen altın ve
gümüşü işlemesidir. Rumeli madenlerinin ise işletilmeleri için büyük çabalar
harcanmış fakat bunların üretimi ne 16.yy daki düzeyini bulmuş ne de o dönemdeki
Anadolu madenleri düzeyine çıkabilmiştir.
Özetle denilebilir ki, Osmanlı Devleti sürekli olarak batı-doğu maden
istikametleri arasında bir durak olarak kalmış ve bu maden akımları onun para
sistemini ve parasının değerini etkilemiştir.
33
İKİNCİ BÖLÜM
KLASİK DÖNEM OSMANLI MALİ SİSTEMİ HAKKINDA NOTLAR
17. yy sonlarına doğru II. Viyana Kuşatması (1683) ertesinde, gerileme
dönemine girdiği kabul edilen Osmanlı Devleti bir çok bakımdan batı için ilgi
kaynağı teşkil etmiştir. 16.yy başlarından itibaren feodaliteden ticari kapitalizme
geçme safhasına giren Avrupa, kuvvetli bir merkezi devlet yönetimine ihtiyaç
duymuştur. Osmanlı Devleti ise bir bütün teşkil eden yapısı, mutlak yönetimi,
müesseselerinin mükemmelliği ile böyle bir devletin güzel bir örneğini vermiştir. Bu
konuda Tabakoğlu, Avusturyalı tarihçi Vocelka’nın “Osmanlı teşkilat ve
kurumlarının batılı çağdaşlarından iki yüzyıl ilerde olduğu” tespitine katılmaktadır.
Bu olay batının dikkatini çekmede gecikmemiş, doğudaki bu merkezi devletin büyük
ve sürekli başarılarının sırrını çözme isteği uyandırmıştır (Tabakoğlu,1985, 33). Bu
maksatla yükselme döneminde birçok batılı gözlemci Osmanlı nizamının
özelliklerini öğrenmek ve öğretmekle görevlendirilmiştir. Bu gelişme gerileme
dönemine girerken bile sürmüştür. Örneğin; 1680’lerde Polanyalı bilgin Marsigli
“hristiyan hükümetlerde böylesi yoktur...” diyerek Osmanlı sisteminin, bu arada iktisadi
teşkilatının Avrupa’ya olan kesin üstünlüğüne tanıklık etmiştir. Öte yandan bu
dönemde batılılar Osmanlı bandrası taşıyan bir geminin açık denizde bir limandaki
kadar güvenliğe sahip olduğu izlenimini yaşatmışlar ve Osmanlı Devleti’yle barış ve
ittifak içinde olmaya önem vermişlerdir (Tabakoğlu,1985, 33).
Hakim sistem olma yoluna giren kapitalizm karşısında son klasik dönemini
yaşayan Osmanlı düzeni geleneksel gücünü, teşkilat ve kurumlarına aksettirmesine
rağmen, bütün bu gelişmelerin dışında kalamamıştır. Osmanlı ülkesi kapitalizmin
tesiri altına girerken Osmanlı bürokrasisi de Batılılaşma yolundaki dönüşüme,
34
kendini bir yüzyıl önceden hazırlamaya başlamıştır. İlerleyen yıllarda bu durum,
taklide dönüşecek batıyı tanıma girişimleri şeklini almıştır. Bunun için Viyana’ya
(1719-1730), Paris’e (1720), Moskova’ya (1722), Polonya’ya (1730) elçiler
gönderilmiştir. Böylece etkileşim sisteminde hakimiyet el değiştirmiştir. Osmanlı
mali sisteminin son klasik haline bakarsak, yaşanacak mali bunalımı anlamak daha
kolay olacaktır (Tabakoğlu, 1985, 34).
2.1. MERKEZ MALİYESİ
2.1.1. Hazine
Osmanlılarda iç ve dış hazine olmak üzere iki tür hazine bulunmaktaydı.
Sultanın özel geliri iç hazine (Hazine-i Enderun, Hazine-i Hassa) diye adlandırılan
sarayın iç bölümlerinden birinde saklanmaktaydı. Dış hazine (Miri Hazine, Divan-ı
Hümayün hazinesi, Taşra Hazinesi) ise, Ruznamçe kalemi tarafından kayıtları
tutulan, yönetim sorumluluğu sadrazamın ve defterdarı üzerinde olan diğerinden
daha çok önem taşıyan bir hazine idi. Devlet ekonomisi açısından
değerlendirildiğinde dış hazinenin iç hazineden daha fazla önem taşıdığı söylenebilir.
Netice itibariyle bu hazinenin gelir ve giderleri, devletin gelir ve giderleridir diğer bir
değişle bütçeleridir (Uzunçarşılı, 1988, 98).
Çeşitli değerli eşyaların korunduğu, çıkışların padişahın emri ve bilgisi
altında yapıldığı iç hazine, padişah için bir örtülü ödenek rezervi şeklinde
kullanıldığı gibi dış hazine için de siyasi konjoktüre bağlı olarak bazen bir destek
hazinesi bazen de bir kredi kurumu vasfıyla bir çeşit merkez bankası görevini
sürdürmüştür (Uzunçarşılı, 1988, 314).
35
İhtiyaç zamanlarında ve başka imkan bulunamazsa, ödeme sıkıntısını
gidermek ve bunalımı atlatmak amacıyla iç hazinenin dış hazineye borç verdiği
bilinmektedir. Yine tımarlılar sefere giderken mahsullerini ve gelirlerini daha elde
etmedilerse kendilerine iç hazineden borç verildiği görülmüştür. Bu bakımdan da dış
hazinenin ender başvurulan bir finansman ve kredi kaynağı olduğu söylenebilir.
17.yy sonlarına doğru ortaya çıkan bunalımlı dönemde bu yol olağan hale gelmiş,
1683’den sonra ise özellikle sefer yıllarında iç hazineden ödünç alınan meblağlarda
bir yükselme görülmüştür. Fakat gelişen olaylar dış hazinenin gücünü aştığı için
bunların geri verilmesi ağır savaş koşullarının getirdiği mali sıkıntı karşısında imkan
dışı kalmıştır. Bazı yıllar için zaten kısmi olan ödemeler yirmi yıl, bazen daha uzun
bir zaman dilimi içersine yayılmıştır. Bütün bu hususlar farklı yıllar için iç hazineden
dış hazineye verilen borçları gösteren aşağıdaki tabloda açıkça belirmektedir
(Tabakoğlu, 1985, 36-37).
Tablo:6
Çekilen yıl ödenen (akçe) yıl
--------------------------------------------------------------------------------------------------------
117 852 120 1090/1679-80 12 000 000 Aynı yıl
88 684 090 1091/1680
96 370 320 1092/1681-2 18 000 000 Aynı yıl
121 896 012 1093/1682
251 832 000 1094/1683 90 000 000 Aynı yıl
255 209 760 1095/1684
264 432 280 1096/1684-5
401 950 056 1097/1685-6
131 872 408 1098/1686-7
……………..
18 000 000 1139/1726
5 000 000 1149/1736 3 384 720 Aynı yıl
32 412 360 1152/1739 32 412 360 1153-1740-2
194 625 000 1155/1742
66 000 000 1157/1744-5 6 000 000 1182/1768
21 000 000 1159/1746 3 000 000
53 372 520 1161/1748 36 678 000 1161-82/1748-1768
11 078 640 1163/1750 11 078 640 1182/1768
Tablo 6 için kaynak Tabakoğlu, 1985, 37.
36
1680 yılında iç hazinede bir yolsuzluk görülerek 1675-80 hesapları gözden
geçirilmiş ve bu arada mevcut olan nakit para, mücevherler, altın ve gümüş kaplar
ve diğer eşyaların envanteri çıkarılmıştır. İç hazinenin 1716’da yeniden sayımı
yapılmış ve bu tarihten itibaren iç hazine düzenli olarak sayıma tabi tutulmuştur
(Tabakoğlu, 1985, 37).
Tablo 7: Barış-savaş yılları göz önünde tutularak, barış zamanlarında yüksek savaş zamanlarında
düşük seyreden iç hazine rakamları aşağıda verilmiştir
yıl mevcut yıl mevcut
1129/1717 9 003 220 1147/1735 441 065 712 1130/1718 22 444 388 1148/1736 489 863 127 1131/1719 72 262 056 1149/1737 216 803 121 1132/1720 134 696 682,5 1150/1738 19 899 142 1133/1721 203 253 560,5 1151/1739 79 500 754 1134/1722 239 947 572,5 1152/1740 131 490 810 1135/1723 387 371 263,5 1153/1741 168 352 421 1136/1724 430 471 820,5 1154/1742 243 409 724 1137/1725 471 678 151 1155/1743 187 140 182 1138/1726 393 147 533 1156/1744 134 864 862 1139/1727 406 500 719 1157/1745 92 836 468 1140/1728 456 718 276 1158/1746 119 048 989 1141/1729 534 384 910 1159/1747 224 097 069 1142/1730 563 832 777 1160/1748 274 819 569 1143/1731 603 693 463 1161/1748 403 752 294 1144/1732 713 727 221 1162/1749 403 315 060 1145/1733 672 102 981 1163/1750 452 485 541 1146/1734 503 870 629 1164/1751 517 368 708 Tablo 7için kayanak Tabakoğlu, 1985, 38-39.
37
2.2. EYALETLER MALİYESİ
Mali açıdan eyaletler, Has ve Salyane ile idare edilenler olarak ikiye
ayrılmıştır. Has ile idare edilen eyaletlerin beylerbeylerine, sancakbeylerine, merkez
teşkilatındaki vezirlerle bazı hanım sultanlara verildiği gibi, has şeklinde dirlikler
verilmiştir. Bunlar haslarını mültezim veya eminler eliyle yönetmiş, gelirlerini onlar
eliyle tahsil etmişlerdir. Bu eyaletlerde iktisadi ve mali yapının çatısını tımar nizamı
oluşturmaktaydı. Eyalet gelir ve giderlerinin ilke olarak kendi bünyeleri içersinde
yönetilmeleri söz konusuydu. Dolayısıyla mali açıdan belli bir muhtariyete sahiptiler.
İkinci tür eyaletlerde ise beylerbeylerine ve sancakbeylerine dirlik tahsisi
yerine başında bulundukları eyaletin hazinesinden nakit olarak salyâne (yıllık maaş)
verilmiştir. Salyanelerin miktarları genellikle kanunnamelerle tespit edilmiştir. Bu tür
eyaletlerden Mısır, Bağdat ve Basra her yıl merkeze belirli miktarda irsaliye
gönderme konusunda zorunlu tutulmuştur.
Araştırma dönemi sikkelerinde özellikle Mısır darplı sikkeler dikkati çektiği
için, Mısır Eyaleti özellikle değerlendirilecektir.
Osmanlı’da Salyane ile idare edilen dokuz eyalet mevcuttur. Bunlar; Mısır,
Bağdat, Basra, Habeş, Yemen, Lahsa, Garp ocakları (Tunus, Cezayir, Trablus)’dır.
Tımar sisteminin dışında olan bu statüdeki bölgelerin bütün vergi gelirleri doğrudan
devlete ait sayılmıştır. Eyalet defterdarları tarafından toplanan bu gelirler, çeşitli
memurlara ulufe olarak dağıtılmış, fazlası merkeze gönderilmiştir. Bunlardan sadece
Mısır, Bağdat ve Basra eyaletleri düzenli olarak her yıl İstanbul’a irsaliye
yollamışlardır.
38
2.1.1. Mısır
Mısır her zaman merkezi hazineyi besleyen en önemli eyalet olmuştur.
1517’deki fetihten sonra Osmanlı maliyesinin bütçe açıklarını kapatan Mısır
irsaliyeleri, zaman zaman aksamış, Mısır’da Kölemen etkisinin tekrar hakim
olmasıyla bölgede Osmanlı nüfuzu azalmıştır.
Mısır eyaleti gelir fazlasına, Mısır hazinesi, Mısır irsaliyesi veya irsaliye
hazinesi denilmiştir. Mısır hazinesi 16. yy bütçelerinin çoğunda hem gelir hem de
gider olarak yer almıştır. 1683 yılından sonra savaş harcamalarının ağırlaşması
üzerine irsaliye doğrudan dış hazineye aktarılabilmiştir. Yine savaş şartları
dolayısıyla irsaliyenin bir bölümü donanma giderlerine ayrılmış, 1718’de ise tümü
buna tahsis edilmiştir (Tabakoğlu, 1985, 59).
Mısır hazinesinden bazı merkezi ihtiyaçları karşılamak için yapılan
harcamalar 17. yy boyunca sürekli düşme göstermiştir. Bundan ayrılan meblağlar
Mısırlı kumandanların ve Kölemen beylerinin büyük artış gösteren maaş ve
harcamalarını karşılamak için kullanıldığından, ortaya çıkan açık irsaliyeden
aktarılan kısımla kapatılır olmuştur.
1695 yılından sonra elli yıl içersinde yerel harcamalar artmaya devam etmiş
ve bunlar Mısır’ın iç kaynaklarıyla karşılanmaya çalışılmıştır. 18. yy’ın ortalarında
her yıl irsaliyenin 60 000 000 akçeden biraz fazlası hazineye ulaşmıştır. Mısır’ın iç
harcamalarındaki sürekli artış zaman zaman yapılan düzenlemelere rağmen
irsaliyenin hiçbir zaman tam olarak iç hazineye ulaşamamasına yol açmıştır
(Tabakoğlu, 1985, 60).
39
Mısır’da basılan sikkelere bakacak olursak, İstanbul’da büyük gümüş
sikkelerin üretilmeye başlamasına ve yeni bir para biriminin ortaya çıkmasına karşın,
Mısır’da 18. yy’ın sonlarına kadar küçük gümüş para en önde gelen sikke ve temel
hesap birimi olma özelliğini korumuştur. İstanbul yönetimi, Mısır’da da büyük
sikkelerin basılması için baskı yaptıysa da yerel yönetciler bu talebe karşı
direnmişlerdir (Pamuk, 1999, 188). Ancak yüzyıl boyunca İstanbul’dan Kahire
darphanesine paranın standartları konusunda talimatlar gönderilmiştir. Ayrıca
İstanbul’dan gönderilen görevliler Kahire darphanesinin işleyişini ve paranın
merkezde saptanan standartlara uygun üretilmesini denetlemeye çalışmışlardır.
İstanbul’un sürekli kaygı duyduğu bir konu, Mısır’da üretilen paranın gümüş
içeriğinin İstanbul’daki kuruşa kıyasla daha düşük olmasıydı. Bu iki birim arasındaki
resmi kur bire kırk olarak saptandığı için, Kahire’de üretilen paranın gümüş içeriği,
İstanbul kuruşunun kırkta birinden daha az olduğu durumlarda, gümüşün
İstanbul’dan Mısır’a aktığı gözlenmiştir. Merkezi devleti uğraştıran bir diğer konu da
Kahire’den İstanbul’a gönderilen yıllık ödemedir. Yıllık ödemeler. 16. yy’da 500 bin
altın sultani olarak belirlenmiştir. Bu, hem İstanbul ve Kahire’nin yıllık bütçeleri,
hem de imparatorluk içindeki bölgeler arası ödeme akışı açısından oldukça önemli
bir miktardır. Ancak 18. yy’daki uygulamada, ödemeler gümüş para ile yapılmıştır.
Her yıl gönderilen miktar, İstanbul’un Kahire üzerindeki denetim ve etkinliğine
bağlıydı. Kimi yıllarda İstanbul’dan gelen uyarı ve tehditlere rağmen çok az ödeme
yapılmıştır. Yüzyılın ilk yarısında yıllık ödemeler 8 ile 30 milyon para arasında
dalgalanmış ve ortalama olarak 18 milyon para yada 135 bin altın dolaylarında
kalmıştır. Mısır parasının standartları düşünce, İstanbul’da hazineye giren miktar da
azalmıştır. Öte yandan 18. yy’da padişah adına Mısır’dan Mekke ve Medine’ye
gönderilen miktar da yarım milyon paradan 10 milyon paraya yükselmiştir.
İstanbul’un tüm gayretlerine rağmen, İstanbul ve Kahire’de darpedilen
sikkelerin gümüş içerikleri arasındaki fark sürmüştür. Bu fark ara sıra yüzde 20, hatta
yüzde 30’a kadar çıkmış, ancak uzun vadede, Kahire’nin parası İstanbul’un kuruşuna
40
bağlı kalmıştır. 1720’lerden 1760’lara kadar, guruş gümüş içeriğinin yüzde 40’ını
kaybederken, Kahire parasının gümüş içeriği de onunla birlikte azalmıştır. Guruş ve
para arsındaki kur değeri sabit kalmıştır. Bu iki para birimi Venedik dükası
karşısında aynı oranda değer yitirmiştir. Ancak guruş ile para arasındaki bu ilişki
1760’larda kopmuştur. Bu tarihten sonra Mısır’daki iktisadi ve mali bunalım
nedeniyle, paranın gümüş içeriği hızla gerilemiş ve kuruşun gümüş içeriğinin kırkta
birinin yarısı düzeyine kadar inmiştir (Pamuk, 1999, 191).
Tablo 8: Mısır Parası(1690-1798)
yıllar
Sikkelerin ortalama Ağırlığı (gram)
Yaklaşık Ayarı (yüzde)
Saf Gümüş İçeriği (gram)
Saf Gümüş İçeriği (para/akçe)
Ven. Dükası Karşılığında Kur değeri
Düka karşısındaki kurlarına bakarak Para/akçe kuru
1690 0,54 70 0,41 3,1 105 2,9
1698 0,69 60 0,41 3,1 120 2,5
1705 0,63 60 0,38 2,8 130 2,6
1720 0,63 60 0,38 2,9 120 3,2
1735 0,57 60 0,34 2,7 145 2,7
1740 0,57 60 0,34 2,8 160 2,8
1760 0,35 50 0,18 1,9 168 2,8
1788 0,35 50 0,18 2,3 225 2,9
1789 0,31 44 0,14 2,4 235 2,9
1798 0,22 35 0,08 1,6 360 2,6
Tablo 8 için kaynak Pamuk, 1999, 191.
Büyük gümüş guruşlar ve kesirleri 1769-1770 yılında, Ali Bey’in yönetimi
sırasında Kahire’de de üretilmeye başlanmıştır. Bu uygulama yüzyıl sonuna kadar
devam etmiştir. Kahire’de darp edilen ilk guruş yaklaşık 15 gr ağırlığında kesilmiş ve
yüzde 31 ile 48 ayarında gümüş içermiştir. Bu durumda ilk Kahire guruşlarının aynı
yıllarda İstanbul’da basılan guruşlardan yüzde 40 ile 60 arasında daha az gümüş
41
içerdiği anlaşılmaktadır. Guruşlar arasındaki fark, 1789’da İstanbul’da
gerçekleştirilen büyük tağşişten sonra biraz azalmıştır. Napolyon’un Mısır’ı 1798’de
işgali öncesinde, Kahire kuruşunun gümüş içeriği yine İstanbul’dakine yakın, ancak
onun biraz altında kalmıştır.
Mısır’ın altın sikkeleri 18. yy boyunca İstanbul’dakilere bağlı darp edilmiştir.
İstanbul’u izleyen Kahire 17. yy’ın sonlarından itibaren yeni altın sikkeler basmaya
başlamıştır. Kahire’de 16. yy’ın başlarından itibaren üretilen şerifi yada sultanilerin
yerine, 1696-1697 yılında İstanbul’da da tuğralı altınlar basılmaya başlanmıştır. 1707
yılından itibaren bunların yerine zincirli, 1725’ten sonra da fındık altınları üretilmeye
başlanmıştır. İstanbul’da olduğu gibi Mısır’da da en fazla kullanılan altın, zer-i
mahbub olmuştur. Ancak Mısır’ın fındık, zer-i mahbub ve diğer altın sikkeleri
İstanbul’da üretilenlerden daha az altın içerdiği için, kur değeri de onlardan düşüktür.
Mısır’da yönetim, ticaret ve altın akışını özendirmeye çalışmıştır. Her yıl
Sahra’nın güneyinden Mısır’a gelen hac kafileleriyle yakından ilişkili olan bu altın
akışının, 1730’lardan sonra gerilediği anlaşılmaktadır. 18. yy’da güneyden gelen
altın miktarının, Kahire darphanesinin üretim hacmiyle karşılaştırıldığında, fazla
önemli olmadığı tahmin edilmektedir. Yine de, İstanbul bölgesine kıyasla Mısır bir
altın bolluğu ve buna karşılık göreli bir gümüş darlığı yaşamıştır. Bu nedenle,
İstanbul bölgesiyle Mısır arasındaki ödemelerde altın genellikle İstanbul’a doğru
akarken, gümüş Mısır’a gitmiştir.
42
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
MALİ BUHRANIN SEBEP VE SONUÇLARI 3.1. İLK MALİ BUNALIMIN NEDENLERİ
16. yy’ın ortalarından 17. yy’ın sonlarına kadar devletin giderlerinde ve
buna bağlı olarak gelirlerinde sürekli artışlar olmuştur. II. Viyana Kuşatması’nı
(1683) izleyen yıllarda bu artışların hacim olarak nitelik değiştirdiğini söyleyebiliriz.
Özellikle bürokratik ve askeri harcamalar yükselmiş ve bunlar da gelirleri kendine
doğru çekmiştir. Tablo 9’da devletin gelir-gider özetlerinin toplam rakamlarının
seyrini açık bir şekilde görebiliriz 9.
Bütçe rakamları 16.yy’da yüz iki yüz bin akçe iken 17.yy’ın başlarında
devletin sürekli olarak artan harcamalarının baskısı altında paraların da sık sık
ayarlarının düşürülmesiyle nominal değerlerde artış gözlenmiştir. Devlet bu son
dönemlerde Rumeli’deki birçok bölgeyi bazen kesin bazen de geçici olarak
kaybetmiştir. Durum bu açıdan değerlendirildiğinde, devletin gelir-gider
rakamlarındaki şişmenin gerçek anlamıyla bir artışı yansıtmadığı görülmektedir
(Tabakoğlu, 1985, 201-204).
9 Değerler akçe olarak verilmiştir. Eksi değerler bütçe açıklarını göstermektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Tabakoğlu, 1985, 80-83.
43
Tablo 9: Yıllara göre gelir gider farkları
YIL GELİR GİDER FARK 929-30/1523-4 116 888 358 118 783 849 -195 464 930-1/1524-5 141 272 658 126 581 347 14 694 311 933-4/1527-8 277 244 773 150 228 227 93 049 876 953-4/1546-7 241 711 834 171 872 357 69 839 477 954-5/1547-8 198 887 294 111 997 449 86 889 854 973-4/1565-6 183 088 000 189 657 000 -656 900 974-5/1567-8 348 544 150 221 532 453 127 011 728 990-1/1582-3 313 744 645 277 578 755 36 165 890 1001/1592-3 293 400 000 363 400 000 -70 000 000 1006/1597-8 300 000 000 900 000 000 -600 000 000 1017/1608 503 691 446 599 191 446 -95 500 000 1053/1643-4 514 467 015 513 817 970 649 045 1060/1650 532 900 000 687 200 000 -154 300 000 1063/1652-3 517 271 470 528 862 971 -11 591 500 1064/1654 537 356 433 658 358 459 -121 002 026 1072/1661-2 581 270 828 593 604 361 -12 333 533 1077/1666-7 553 429 239 631 861 656 -78 432 420 1079-80/1669-70 612 528 960 637 206 348 -24 677 380 1099/1687-8 700 357 065 901 003 350 -200 646 285 1102/1690-1 565 751 408 812 878 365 -247 126 955 1103/1691-2 818 188 665 950 246 521 -110 994 245 1104/1692-3 828 373 518 919 012 036 -90 638 528 1105/1693-4 797 446 775 922 173 910 -152 799 750 1106/1694-5 946 680 191 1 114 492 325 -167 512 134 1108/1696-7 938 672 901 1 096 178 240 -157 505 339 1110/1698-9a 1 053 446 625 1 176 071 292 -122 624 667 1110/1698-9b 1 147 718 378 1 211 379 266 -63 560 888 1112/1700-1a 1 173 142 514 1 109 781 204 63 361 310 1112/1700-1b 1 157 457 903 1 062 533 100 94 924 803 1113/1701-2 1 179 973 780 1 051 065 312 129 126 886 1114/1702-3 1 213 176 608 1 059 852 406 153 324 202 116/1704-5 1 254 856 289 1 150 927 314 103 928 975 1122/1710-1 1 295 082 370,5 1 000 684 957,5 294 396 413 1161/1748-9 1 648 953 720 1 714 656 400 -65 702 680
Tablo 9 için kaynak Tabakoğlu, 1985, 14.
Osmanlı para birimi akçenin uğradığı değer kaybı katsayısının bütçe
rakamlarının şişmesinde büyük payı vardır. 1584’e kadar yaklaşık 4 adedi bir dirhem
olan akçenin bu tarihten sonra 8, 17.yy’ın ilk yarısında 10, ikinci yarısında 12 ila 17,
ve hatta bir dönem 23 adedi bir dirhem ağırlığına düşmüştür. İstikrarlı bir para olan
İspanyol guruşu (riyal) ise 40 akçeden 60 akçeye, 120 akçeye ve nihayet 160 akçeye
44
yükselmiştir. Döviz durumundaki yabancı paranın değerindeki artış ve akçe
değerindeki düşüşlerden hareketle bütçe rakamları bazı yıllar için sabit rakamlara
dönüştürüldüğü takdirde Tablo 10-11 verilerine ulaşılmaktadır (Tabakoğlu, 1985, 71-
83).
Tablo 10: Gelirler
Yıllar Endex Nominal Reel
929-30/1523-4 100 116 888 385 116 888 385 973-4/1565-6 100 183 088 000 183 088 000 974-5/1566-7 96 348 544 150 324 703 730 1001/1592-3 53 293 400 000 154 173 020 1017/1608 44 503 691 446 225 530 870 1064/1654 42 537 356 433 225 635 960 1077/1666-7 35 553 429 229 194 530 370 1099/1687-8 35 700 357 065 246 175 500 1103/1691-2 26 818 188 665 210 274 480 1108/1696-7 26 938 672 901 241 238 930 1116/1704-5 19 1 254 856 289 238 422 670 1122/1710-1 23 1 295 082 370 299 164 010 1163/1748 23 1 648 953 780 380 908 300
Tablo 11: Giderler∗
Yıllar Endex Nominal Reel
929-30/1523-4 100 118 783 849 118 783 849 973-4/1565-6 100 189 657 000 189 657 000 974-5/1566-7 96 221 532 453 221 532 453 1001/1592-3 53 363 400 000 363 400 000 1017/1608 44 599 191 446 599 191 446 1064/1654 42 658 358 459 658 358 459 1077/1666-7 35 631 861 656 631 861 656 1099/1687-8 35 901 003 350 901 003 350 1103/1691-2 26 929 173 910 929 173 910 1108/1696-7 26 1 096 178 240 1 096 178 240 1116/1704-5 19 1 150 927 314 1 150 927 314 1122/1710-1 23 1 000 684 957 1 000 684 957 1163/1748 23 1 710 656 400 1 710 656 400
Tablo 10 ve 11 için kaynak Tabakoğlu,1985, 14-15. Bu devirde merkezi gelirlerin umumi gelirler içersindeki oranının 16. yy’dan
18. yy.’a kadar % 58’den % 25’e düşmesinin önemli sebeplerinden biri de devlet ∗ Buna göre 1523-1748 arasındaki 225 yılda bütçe gelirlerindeki artış nominal olarak % 1410, reel olarak % 325,8 oranında,
giderlerdeki artış da nominal olarak % 1440, reel olarak % 332,6 olmuştur.
45
savunma ihtiyaçlarının artmasıdır. Ülkenin sınır boylarındaki kaleler giderek daha
büyük harcamalarla korunabilir hale gelmiştir. Bundan dolayı, Tuna Nehri’nin
kuzeyindeki geniş bölgelerde padişah haslarına ait gelirin hemen hepsiyle; harp
durumu gerektirdikçe Diyarbakır, Musul, Bağdat, Girit gibi eyaletlerdeki padişah
haslarının önemli bir kısmı çoğu kez merkez hazinesine bir şey gönderilemeyecek
kadar mahallinde harcanmaya başlamış ve bu eyaletlerin tımar ve vakıf sisteminin
dışında kalan gelirleri de merkezi bütçe hesapları içersinde yer almaya başlamıştır.
Bu durum Osmanlı maliyesinin 1680’lerde daralmış bir merkezi ve genişlemiş bir
mahalli karaktere sahip olduğunu göstermektedir. Harplerin artan baskısı ile büyük
bir merkezi ordu besleme zarureti merkez maliyesini genişletme eğilimini de
beraberinde getirmiştir. Ek yükümlülükler ve nakdi ekonominin genişlemesiyle
oluşan yeni kaynaklar dış hazineyi, dolayısıyla bütçe rakamlarını kabartmıştır.
1680-1750 yılları arasını kapsayan dönemde, devlet batıda ve doğuda birçok
savaş yapmak zorunda kalmıştır. 1683-1699 yılları arası Viyana harpleri dönemidir.
Bu dönemde kaybedilen toprakları geri almak için 1718’e kadar Avusturya, Venedik
ve Rusya’yla savaşlar yapılmıştır. 1723-1742 İran savaşları ile 1737-1739 Avusturya
ve Rusya savaşları da Osmanlıyı çöküşe sürükleyen savaşlar dönemi olmuştur.
Savaşların artan baskısı ile merkezi bir ordunun yapılandırılması için merkez
hazinesi yeni kaynaklar aramaya itilmiştir. Fakat ek yükümlülüklere rağmen gider
artış hızı gelir artış hızının önünde gitmiş, mevcut kaynaklar her defasında daha geniş
bir kitle arasında bölüştürülmüştür. Bu ise, ordunun huzursuzluğunu arttırmış,
savaşlarda uğranılan başarısızlıklar yanında bu da sürekli bir gerginlik kaynağını
oluşturmuştur (Tabakoğlu, 1985, 207). Özellikle İstanbul ve çevresi moral çöküntüsü
içersinde bulunan ordunun mevacib (yeniçeri maaşı) ve cülûs bahşişi ödemelerinde
ortaya çıkan gecikmelerden ötürü sürekli bir ayaklanma tehdidi altında kalmıştır.
Dönem içersinde devletin temellerini sarsan üç büyük ayaklanma olmuştur. Bunların
sonucunda 1687’de IV. Mehmed, 1703’te II. Mustafa, 1730’da (Patrona İsyanı) III.
Ahmed tahttan indirilmiştir. Bu isyanların yanı sıra 17. yy’ın ikinci yarısında
ülkedeki hristiyanların ayaklanması ihtimali doğmuştur. Zira, bunlar olayların seyrini
takip edip bağımsızlıklarını kazanmak için fırsat aramışlardır.
46
17. yy’da özellikle Celali isyanları ve İran seferleri sebebiyle nüfus azalmış
ve Anadolu’nun eski mamurluğundan eser kalmamıştır (Netâyüc ül–Vukuât, 1992,
69).
Osmanlılar, 17. yy başlarında nüfus ve vergi sayım geleneğine eski önemi
vermemişlerdir. Vergilendirilecek nüfus ve vergi alınacak gelir kaynakları sayım
zamanındaki değerleriyle deftere geçirilmiştir. Sayım geleneği unutulunca III. Murad
ve III. Mehmed zamanında yapılan sayımlar sonraki yüzyıllar için esas kalmıştır.
Dolayısıyla vergi yükümlülükleri bunlara uygun olarak doldurulmuş halde yüzyıllar
boyu hayatını sürdürmüştür. Örneğin, defterde hazineye 1000 akçe gelir sağlamakla
görevli bir köy hep bu miktar akçeyi vermekle, yükümlülüğünden kurtulmuştur
(Tabakoğlu, 1985, 207).
Osmanlı bütçe yorumları yüzyıllar boyu sürekli bir artış göstermiştir. Bu artış
sınırlar genişlerken gerçeği yansıtmış fakat sınırlar daralıp toprak kaybedilirken
gerçek olmaktan çıkmıştır. Bu sebeple gelir ve gider rakamlarındaki artışlar, büyük
ölçüde hesap birimi olan akçenin değerindeki düşmelerden ileri gelmiştir.
Osmanlı bütçesindeki bu dalgalanmalar 18. yüzyıla gelindiğinde daha bir
göze çarpmış ve “ekonomik bunalım” olarak tabir edebileceğimiz olaylar zinciri
başlamıştır. Bunları kısaca incelersek askeri harcamalardaki artışlar ilk sırayı alır.
47
3.2. ASKERİ HARCAMALARDAKİ ARTIŞLAR
3.2.1. Mevacip ve Cülûs Bahşişleri
Askeri birliklere üç ayda bir ödenmesi gereken mevacipler10, hazinen en
önemli giderlerindendi. Devletin beslemek zorunda olduğu kapıkulu ocakları, ulufeli
kale neferleri ile bazı eyaletlerdeki yerli neferlerine yapılan harcamalar toplam bütçe
harcamalarının yarısından fazlasını oluşturmuş bazen 2/3’ini bulmuştur. Ayrıntılar
Tablo 12’de gösterilmiştir. Ulufe ödemelerinde görülen gecikmeler büyük
bunalımlara sebep olmuştur. Bu öncelikle ulufesi geciken askeri birlikten başlayarak
genişleyen ayaklanmalara yol açmıştır.
Hazinenin beklenmedik giderleri arasında yer alan ve padişah
değişikliklerinde ödenen cülûs başişleri büyük bir sıkıntı kaynağı oluşturmuştur.
Cülûs bahşişi yaklaşık bir yıllık ulufe tutarındaydı. Gerçi bu giderleri karşılamak
üzere bazı ek vergiler tahsil edilmiştir. Hükümdar eski padişahın görevlilerini
hizmetinde tuttuğunun belirtisi olarak bunların beratlarını yenileme yoluna gitmiştir.
Fakat cülûs-ı hümayûn dolayısıyla yapılan berat yenilemesi yıllarca sürebilmekteydi.
Dönem içinde çok sıkıntılı şartlarda II. Süleyman, II. Ahmet, II. Mustafa, III Ahmet
ve I. Mahmut ile beş cülûs olayı yaşanmıştır. II. Süleyman, III. Ahmet ve
I. Mahmut’un cülûsları bir arada olurken özellikle mevaciplerin gecikmesi buhranları
şiddetlendirmiştir. Bu sebeple biriken ve ödenmeyen ulufeler düşman önünde sürekli
olarak gerilemenin getirdiği moral bozukluğu içindeki ordunun ayaklanmasına
yetmiştir. Beş taksitlik ulufesini alamayan ordu, Avusturya cephesini boşaltıp
İstanbul’a gelerek IV. Mehmet’i tahttan indirip yerine II. Süleyman’ı geçirmiştir (8
Eylül 1687) (Tabakoğlu, 1985, 205).
10 Yeniçeri maaşı
48
Edirne Vak’ası diye anılan ikinci büyük ayaklanma 1703’de Karadeniz’e
gönderilen 500 kadar cebecinin dokuz taksitlik mevacip alacakları için baş
kaldırmalarıyla başlamıştır. Giderek genişleyen olaylar Edirne’yi başkent durumuna
getirmesiyle tepkileri çeken II. Mustafa’nın tahttan indirilmesi (22 Ağustos 1703) ve
birçok yolsuzlukla suçlanan devrin şeyhülislâmı Feyzullah Efendi ve oğullarının
öldürülmesi ile sonuçlanmıştır.
Mevaciplerin ve cülûs bahşişlerinin hazine üzerindeki baskısı merkezde
periferde küçük çaplı birçok buhranın sebebi olmuştur. Bunun için özellikle Lale
Devri’nde tasarruf tedbirleri alınmaya çalışılmıştır (Cezar,1986, 32).
Tablo 12: Mahsuplar ve gider alanları. Bütçelere göre toplam mevacip,vazife ve tazminatların ve
bunların toplam bütçe giderleri içindeki oranlarının seyri (akçe olarak)
yıllar Mevcud Ödenekler % 1099/1687-8 --------- 617 677 200 68,4 1102/1690-1 --------- 508 996 869 62,6 1103/1691-2 142 599 528 512 834 56,8 1104/1692-3 148 626 535 281 393 58,2 1105/1693-4 --------- 560 657 576 59 1106/1694-5 198 605 682 650 608 61,2 1108/1696-7 193 851 638 440 234 58,2 1110/1698-9 199 714 704 821 067 59,9 1112/1700-1 178 568 674 035 852 60,7 1113/1701-2 172 973 647 810 890 61,6 1114/1702-3 171 275 637 010 877 60,1 1116/1704-5 193 143 630 778 740 54,8 1122/1710-1 176 397 619 820 408 61,9 1161/1748 --------- 1209 008 100 70,6 Tablo 12 için kaynak Tabakoğlu, 1985, 188.
49
Tablo 13: Yeniçeri, acemi, cebeci, topçu, top arabacı ve süvarilerin miktarı ve bunlara ödenen yıllık
mevacipler.
yıllar mevcut mevacip 1099/1687-8 58974 231 075 210
1102/1690-1 69247 262 352 850
1103/1691-2 59956 226 716 210
1104/1692-3 62593 245 883 370
1105/1693-4 79786 252 554 260
1106/1694-5 114012 337 483 950
1108/1696-7 107403 372 370 120
1110/1698-9 103913 360 642 540
1112/1700-1 81853 315 045 460
1113/1701-2 70313 288 581 270
1114/1702-3 69463 282 714 710
1116/1704-5 93306 387 200 670
1118/1706-7 49553 327 611 430
1119/1707-8 46493 307 825 490
1120/1708-9 45161 299 875 170
1122/1710-1 43304 289 289 280
1125/1713-4 76930 387 253 480
1126/1714-5 63811 370 978 450
1131/1718-9 77388 553 451 300
1132/1719-20 63236 290 290 960
1133/1720-1 61209 395 248 570
1134/1721-2 60084 317 476 730
1135/1722-3 58753 378 029 540
/1136/1723-4 57305 369 061 240
1140/1727-8 53162 336 092 740
1141/1728-9 60637 633 753 780
1142/1729-30 62660 410 434 560
1143/1730-1 113406 849 961 820
1145-1732-3 80483 574 986 900
1146/1733-4 69090 531 743 610
1147/1734-5 66808 505 670 910
1148/1735-6 68064 531 132 540
1153/1740-1 105901 730 863 430
1154/1741-2 98121 385 030 580
1155/1742-3 90367 957 034 160
1157/1744-5 80436 653 219 390
1161/1748 83675 677 258 170
1162/1748-9 83598 650 614 320
1163/1749-50 81554 792 632 550
Tablo 13 için kaynak Tabakoğlu, 1985, 185.
50
3.2.2. Sefer Giderleri
Geçici gider görünümünde olması gereken sefer giderlerinin, savaş yıllarının
barış yıllarından daha uzun sürmesi nedeniyle sürekli ek gider görünümünde olduğu
söylenebilir.
Köprülülerin sağladığı nisbi bir istikrar döneminden sonra Osmanlı Devleti
1683 ten itibaren 1699 a kadar sürecek büyük bir savaş ortamına girmiştir. Büyük bir
orduyu beslemek ve barındırmak, geniş cephelerde savaşmak zorluğu büyük bir mali
darlık yaratmıştır.
1683 II. Viyana kuşatmasının siyasi nedenleri, Osmanlı Devletinin
Macaristan ve Erdel üzerinde dış baskıların oluşmasını önlemek amacını her zaman
gütmüş olmasıyla savaş öncesi yıllarda iktidara gelen Merzifonlu Kara Mustafa Paşa
ve ekibinin Katolik Avusturya’ya karşı Protestan Macarları aktif bir şekilde
desteklemeleridir . Ekonomik açıdan tımar sistemini besleyecek yeni topraklar ile
hazineyi tıpkı Mısır irsaliyesi gibi nakdi yönden destekleyecek sürekli bir gelir
kaynağı edinmek ile Kara Mustafa Paşa’nın bir Batı İslam İmparatorluğu kurmak
gibi düşüncelerin önemli bir rol onayladığı nakledilmektedir .
Viyana önünde uğranılan büyük başarısızlık birçok tarihçi için Osmanlı
Devletinin gerileme döneminin başlangıç noktasıdır. Yeni mali kaynaklar arayışının
gerçekleşememesi ve yenilginin ardından süre gelen savaşlar bir yandan devlet
harcamalarını arttırmış, öte yandan tarımsal toprakların ve maden ocaklarının savaş
alanı içerisinde kalmasına yol açmıştır. Ülke ekonomisi büyük toprak kayıplarının
tescil edildiği 1699 Karlofça Barışına kadar Avusturya, Venedik, Rusya ve
Lehistan’la girişilen ve birçok kaynağı tüketen savaşlar için adeta seferber olmuştur.
51
Barış zamanlarında dahi istisna sayılan yıllar dışında açık veren Osmanlı
bütçelerine ek giderler yükleyerek açığı büyütmüştür. Normal hazine gelirleriyle
karşılanamayan bu giderlerin ek vergiler, iç hazine desteği, iç borçlanma vs. ile
karşılanmak zarureti doğmuştur. Dönemin tüm savaş yılları için bu giderlerin
miktarlarının ve bunlar için yaratılan kaynakların neler olduğunu ortaya koymak
gerekmektedir. Ancak bu konuda verebildiğimiz tek bir örnek vardır. O da 1103 /
1691-2 yılı sefer bütçesidir ki bu yılda yapılan seferin ekonomiye getirdiği yükü
belirtmektedir (akçe olarak).
1. Gelirler (Geçen yıllarda olduğu gibi Anadolu ve Rumelinin bedel-i sürsat, züema
ve erbab-ı tımar bedeliyyesi gelirlerinden, bazı kalelerde ödenip hazineye alınan
fazifelerin yarısı ile mevaciplerin üçte ikisinden oluşan meblağ) 194 774 164
Net gelir (Tahsili ferman olunmayan bedel-i sürsat, züema ve erbab-ı tımar
bedeliyyeleri, kale görevlilerinin vazife ve mevaciplerinden yarı ve üçte iki oranında
kesilen meblağ çıkarılarak) 72 121 380
2. Giderler (Tahmini olarak)
308 177 000
A. Ordunun zahire (arpa, un, et, peksimet) ihtiyacı için
118 985 000
B. Cebehane ve Tophanenin mühimmat giderleri (tahmini)
19 500 000
C. İhracat ve icarat (çeşitli askeri destek birliklerine yapılan ödemeler)
119 500 000
D. Diğer giderler (Açık gider-gelir) 236 055 620
52
Görüldüğü gibi, seferlerin finansmanına ayrılan kaynaklar hem yetersiz hem
de elde edilen gelir, potansiyelin yarısından da azdır. Böylece büyük bir gelir gider
açığı ortaya çıkmakta, sadece bir seferin hazineye getirdiği ek nakdi yük 236 055 620
akçeyi bulmuştur. Aynı yıla ait genel bütçe açığı ile sefer bütçesinin bu açığı
toplanırsa 1103/1691-2 yılı gider-gelir farkı 347 039 865 akçe olmuş, buna göre
gider fazlasını karşılamak için toplam gelirin üçte biri kadar bir ek gelire ihtiyaç
duyulmuştur. Öte yandan genel bütçedeki askeri giderlerin oranı % 58 iken sefer
giderleri ile bu oran % 83,5’ e yükselmiştir.
1683’den itibaren 16 yıl süren savaşlardan sonra 1699 ve 1700 yıllarında
imzalanan Karlofça ve İstanbul Antlaşmalarıyla Osmanlı Devleti toplam 356 bin km
karelik bir alanı müttefiklere bırakmış, üstelik Avrupa devletlerinin Osmanlıya
ödediği vergiler tümüyle kaldırılmıştır. Ayrıca kaybedilen bölgeler gelir
kaynaklarıyla birlikte elden çıkarken görevlilerin kadroları olduğu gibi kaldığından
hazinenin yükü daha da ağırlaşmıştır. Dolayısıyla dönemin başlangıcındaki savaş
faturasına yenilgiler sonucu elden çıkan toprakları da eklemek gerekirse kaybedilen
topraklardan doğan gelir kayıpları bu dönemin kimi bütçelerine girmiştir.
Savaş durumları iç hazineden dış hazineden yapılan aktarmaları arttırmış bu
olay 1683-1699 savaşları sırasında daha da belirgin hale gelmiştir
53
3.2.3. Devlet Kadrolarında Şişme
Harp şartları mevacip alan askeri zümrelerde bir şişmeye yol açarken geçim
imkanlarının daralması halkı devlet kapısında bir kadro edinmesine veya devlet
hizmetinde ikinci bir kadro peşinde koşmasına yol açmıştır. Bunun yanında toprak
kayıplarıyla birlikte gelir kaynaklarının elden çıkmasına rağmen o yörenin görevlileri
devlet hazinesinden maaş almaya devam etmiştir. Öte yandan reel ulufeler düşük
olduğu için boşalan kadrolar hazineye haber verilmemiş, bunlara ödenen mevacipler
asker ileri gelenleri arasında paylaşılmıştır. Bu boş kadrolar ancak zaman zaman
yapılan yoklamalarla doldurulmuştur. Yine askeri zümrelerin vergi dışı tutulmuş
olması reayanın yeniçeri olmak özlemini kamçılamış ve bir yolunu bulup rüşvet ile
yeniçeri olanları ayıklamak devlet için önemli bir sorun haline gelmiştir.
3.3. ÜRETİM YETERSİZLİĞİ VE GELİR DÜŞÜKLÜĞÜ
Bu dönemde teknolojik hamleyi besleyecek bilgi alt yapısından yoksun olan
Osmanlı Devleti’nde tarım teknolojisindeki gerilikten dolayı üretim tümüyle tabii
şartlara bağlı kalmış ve kuraklık, salgın gibi olumsuzluklar üretime olduğu gibi
yansımıştır. Bu durumun harp şartları ve iç güvensizlikle en çok birleştiği 1683-1699
dönemi zirai üretimin kıtlık yaratacak kadar azaldığı dönemdir. Özellikle 1685-1686
yıllarında ülke çapında ölümlere yol açan büyük bir kıtlık olayı yaşanmıştır 11.
11 Bu kıtlık ortamında buğdayın kilosu 2 kuruşa, 30 dirhem ekmek 1 akçeye çıkmakla beraber
bulunmaz olmuşlardı. Arz edilen miktarlardaki olağan üstü azalış fiyat denetimlerini geçersiz
kıldığından 1687 yılına kadar kıtlık ve fiyat artışları sürmüştür. Mazı, ayrık kökü ve ceviz kabuğu
yemek zorunda kalan halktan ölenler olmuştur. Bk. Silahtar II, 243 ; Tabakoğlu , 1985, 215.
54
Üretimin yetersizliğinden başka dağıtımda görülen aksamalar bunalımı daha da
şiddetlendirmiştir. Malların depolarda stok edilerek karaborsa satışlar gündeme
gelmiştir. Dağıtımdaki aksaklıklar ise devletin elde edebileceği gelirin bir takım
aracılar tarafından toplanmasına yol açmıştır. Birbirine bağlı olan bir çok sebep
yüzünden devlet bu meselelere kesin bir çözüm bulamamıştır.
3.4. İÇ GÜVENSİZLİK
Mali darlığın hem sebebi hem de bir ölçüde neticesi olan hususlardan biride iç
güvensizliktir. Halkın geçinme imkanlarını daraltan dış ve iç değişmeler devletin
harplerle yüklendiği ve çoğunlukla ağırlığı altında ezildiği tehlikelerin halka
yansıması ülkeden hemen hemen hiçbir zaman eksik olmayan eşkiya ve devlet adına
iş görenlerin baskısı halkı toprağından edip kiminin şehre göç etmesine kiminin de
eşkiyaya katılmayı bir geçim yolu olarak benimsemesine yol açmıştır.
3.4.1. Ayaklanmalar
Bu dönemde padişahları tahtlarından edecek kadar büyüklükte birçok ayaklanma
görülür. Bunlardan en önemlisi 1730 Patrona Ayaklanması’dır ve III. Ahmet’in
tahttan indirilip I. Mahmut’un tahtta çıkarılmasıyla sonuçlanmıştır. Para
siyasetindeki istikrarsızlık, şehirlere olan yığılma, Karlofça ve Pasarofça anlaşmaları
ile kaybedilen toprakları telafi politikası, işsizliğin artması, lükse ve eğlenceye olan
düşkünlük, bürokrasideki rekabet halkı patrona isyanına götürmüştür.
55
3.4.2. Eşkiyalık Hareketleri
Devlet otoritesinin zayıflamasıyla birlikte eşkıyalık hareketleri baş gösterirken
tımar düzeninin bozulması Anadolu’daki eşkiya ile Rumeli’deki haydut grubunun
işlerini kolaylaştırmıştır. Böylece reaya yurtlarını terk etmiş başka yerlere
dağılmıştır. Üretim yapılmamış boş kalan bölgelerde yol kesiciler transit ticarete
darbeler vurarak hazine gelirlerinin azalmasına sebep olmuşlardır. Sürekli yol
kesmek, reayadan parasız yem ve yemek almak, para istemek, kervanları basmak,
tüccar ve yolcuların mallarını yağmalamak ve çeşitli öldürme olaylarına karışmakla
güvensizlik hat safhaya çıkmıştır. Savaşlar döneminde hem cephede düşmanla hem
de içte eşkıyalığa karşı savaşılmıştır.
Dönem dönem eşkıyalık hareketleri bastırılsa da tam anlamıyla güven ortamı
hiçbir zaman sağlanamamıştır.
3.5. DIŞ DÜNYADAKİ DEĞİŞİM
3.5.1. Dünya Ticaretinde Değişim
Osmanlı Devleti’nin kuruluş ve değişme döneminde Akdeniz çevresinde
yoğunlaşan ticari faaliyetler XV. Yüzyıl sonundan itibaren büyük deniz keşiflerinin
başlamasıyla okyanuslara açılmıştır. Hiç şüphesiz ki Osmanlı bu değişimden
olumsuz şekilde etkilenmiştir. Savaşlar ve iç güvensizlik ortamının ticaret hacmini
daraltıcı etkileri buna eklenmiştir.
56
Osmanlı Devleti transit ticaret bölgesi olaya büyük önem vermekte bunun
için gümrük vergilerini %3 - %5 gibi düşük oranlarda tutmaktaydı. Fakat İran
savaşları ticari faaliyetlerin kesilmesine sebep olmuştur. Bunun için ticari barış
anlaşmaları yapılma yoluna gidilmiştir.
Başka devletler arasındaki savaşlar da Osmanlı iktisadi yapısını etkilemekten
geri kalmamıştır. Özellikle Akdeniz de korsanlık hareketleri Osmanlıyı ticari
anlamda çeşitli tedbirler almaya itmiştir (Kütükoğlu, 1986, 58). Fransa, İngiltere ve
Hollanda devletleri arasında süre gelen savaşlar denizlerde birbirlerinin ticari
gemilerini, yağma ve tahrip etmelerine neden olmuştur. Osmanlı hükümeti ise
hepsinin dostu olmak ve tarafsızlığını muhafaza etme isteği sebebi ile 1704 de bir
karar almış, 1748-1757 ve 1759 senelerinde de teyit ve tekit edilen bu karara göre
muharip devletlere ait gemiler Osmanlı suları, kal’e altı ve limanlarında harp
edemeyecekler fakat Osmanlı kara suları dışındaki taarruzlarda gasp edilen mallar
İzmir İstanbul vb. limanlara gelen gemiler gümrük resmi olan %3 ü bu mallar için
dahi ödeyeceklerdir. Fakat bu tedbirler olayları önlemeye yetmemiştir. Osmanlı
hükümeti 1757 Ekiminde uygulaması hiçte olumlu sonuç vermeyecek bir çareye baş
vurmuştur. Bu karara göre, Osmanlı reayasının gerek kendileri gerekse mallarının
İngiliz ve Fransız gemileri ile seyahat ve nakilleri yasak edildi. Bu ihtiyaç sahipleri
ancak diğer dost devletlerin gemilerini kullanacaklardı . Ancak çıkan sorunlar nedeni
ile karar bir sene sonra uygulamadan kaldırılmıştır (Kütükoğlu, 1986, 59-69).
Avrupa’daki fiyatlar Osmanlı ülkesinden yüksek olduğu için bu fiyat farkı
Osmanlı ülkesindeki ürünlerin batıya akma eğilimi içerisinde olmasına yol açmıştır.
Devlet ticaret özgürlüğünü ilke olarak benimsemesine karşın ülke için büyük önem
taşıyan buğday gibi gıda maddeleri, pamuk ve pamuk ipliği gibi sanayi ham
maddeleri ile silah, top, gülle, barut gibi savunma araçlarının ihracını yasaklamıştır.
Fakat batı, fiyat farkından ihtiyaç duyduğu maddeyi kaçak olarak Osmanlı
Ülkesinden elde edebilmiş, bu ülkenin iç üretimdeki yetersizliğini daha da
şiddetlendirmiştir.
57
3.5.2. Maden ve Para Hareketleri
Osmanlılar Avrupa ile yaptığı ticarette malla gelen yabancı tüccarın yine mal
ile dönmesini ilke edinmişlerdir. Osmanlı limanlarına mal almaya gelen Avrupa
tüccarları ödemelerini peşin olarak altın ve gümüş paralarla yapılmış böylece ülkede
kıymetli maden çoğalmıştır. Fakat Hindistan ve İranlı tüccarlar topladıkları altın ve
gümüşü ülkelerine götürdükleri için XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bu
durumu önlemek amacıyla pekte başarılı olamayan tedbirler alınmaya çalışılmıştır.
Öte yandan Amerika’nın keşfedilmesiyle gümüşün bollaşıp değerinin
düşmesi sonucu Avrupa maden işletmeleri peşinden de 17. yy ın ilk yarısında
Osmanlıların Rumeli’deki madenleri iç güvensizlik ortamının da tesiriyle
kapanmışlardır. Maden kaynakları tükenen darphaneler de birbiri ardından
kapatılınca ülkede yabancı para hakimiyeti başlamıştır. Ancak Viyana kuşatması
buhranının şiddetlendirdiği para darlığı ortamında darphaneler, ardından madenler
açılarak milli paraya dönüş devri yaşanmış ve basılan yerli paralar yeni finansman
imkanları oluşturmuşlardır.
Osmanlı Devleti sürekli olarak batı-doğu maden akımları arasında kalmış ve
bu akımlar onun para sistemini ve parasının değerini etkilemiştir. Tarihinin her
safhasında “kötü para iyi parayı kovar” olgusu burada da geçerli olmuş, bu dönemde
de altın ve gümüş Osmanlı ülkesi içinde Mısır’a, dışında da İran ve Hindistan’a
kaçma eğilimi içinde olmuştur.
Özellikle Sudan, altın madenleri kapandığından Mısır da altın ve gümüş
fiyatları yükselmiştir. Bunun için Mısır darphanesindeki sikkeler İstanbul’da kesilen
58
altın ve gümüş sikkelere oranla kârlı olmamıştır. Dolayısıyla burada düşük ayarlı ve
vezinli sikke kesilmiş böylece nispeten ucuzlayan İstanbul altın ve gümüşleri Mısır’a
akmıştır. Devlet ilke olarak fiyatlara fazla müdahale etmemek eğiliminde
olduğundan, İstanbul’da kesilen altın ve gümüş sikkelerin raicini sık sık
yükseltmekten çekinmiştir. Bunun için yüksek ayarlı İstanbul sikkeleri Mısır’a
kaçmış orada ayarlanıp yeniden kestirildikten sonra İstanbul’a dönmüş, bu işle
uğraşan tüccar da büyük karlar elde etmiştir. Mısır’a kaçamayan sikkelerin kenarları
kırkılmıştır. Bunun önlenmesi amacıyla Mısır’a İstanbul ayarında sikke kesilmesi
için fermanlar gönderilmiştir.
İran ve Hindistan’da da altın ve gümüş talebi yüksek olduğundan Osmanlı
ülkesinden buralara doğru da kıymetli maden akımı oluşmuştur. Kısa dönemde
darphane gelirlerini azaltan ve milli para politikası güdülmesini zorlaştıran bu olgu
ülkenin altın ve gümüş sıkıntısını arttırmıştır. 1718 ve bunu izleyen birkaç yıl içinde
ülke çapında büyük karların sürüklediği bir altın ve gümüş kaçakçılığı gözlenmiştir.
Yabancı kaynaklı altın ve gümüş paralar ile külçelerin yanında ülke içinde üretilen
bu madenlerle yeni paralar da doğuya ve güneye göç eden bu kervana katılmıştır.
Bunun sonucu, ülke içinde kıymetli maden darlığına bağlı olarak mal fiyatlarında
pahalılık ortaya çıkmıştır
.
İran savaşları sırasında ülkedeki ve hazinedeki özellikle altın darlığı
şiddetlenmiştir. Kaçakçılık ve Mısır-İstanbul para çekişmesinin sonucu olan düşük
ayarlı paraların varlığı, evvelce Ortadoğu ve Akdeniz ticaretinde oynadığı
düzenleyici rolü yitiren Sudan altın madenlerinin Afrika ve İstanbul darphanelerini
besleyememesi, buna bağlı olarak da İstanbul’a sadece altın para olarak gönderilmesi
gereken Mısır irsaliyesinin XVII. yüzyılın ortalarından 1740’a kadar kısmen gümüş
kısmen de Mısır’ın düşük ayarlı altınlarından oluşması bunun nedenleri arasındadır.
Büyük ölçüde Mısır-İstanbul para çekişmesinin sonucu olan düşük ayarlı paraların
varlığı iyi para olan altın paraları piyasadan kovmuş veya tağaşiş edilmelerine yol
açmıştır. Bu da altın fiyatlarının ve buna bağlı olarak mal fiyatlarının daha da
59
yükselmesine neden olmuştur. Öte yandan vergi ve gelir kaynaklarından hazineye
altın gelmesi duraklamıştır. Bunun nedeni mültezim ve vergi tahsildarlarının gelir ve
vergileri iyi para ile toplayıp hazineye kötü para ile teslim etme eğilimleridir. Bu da
ödemelerde tıkanmalara sebep olmuştur.
3.5.3. Merkezi Para Ekonomisine Geçişin Hızlanması
Amerika’nın keşfi ile dünya ekonomisi nakdi mübadelenin yaygınlaşmasına
doğru önemli bir gelişme göstermiştir. Piyasaya yönelen kıymetli madenler, özellikle
gümüş, satın alma gücünü destekleyerek talebi yükseltmiş ve böylece fiyatlarda bir
kıpırdanmaya yol açmıştır. Batının yükselen satın alma gücü ve gösterdiği yüksek
fiyat eğilimi nakit sağlamada önemli dar boğazlarla karşılaşan ve fiyat yapılarındaki
farklılıktan dolayı piyasasındaki altın ve gümüşü Mısır’a ve doğuya kaptıran
Osmanlı hükümeti daha şiddetli bir fiyat darlığı yaratmıştır. Bu 1683’den sonra mali
baskıların şiddetlenmesiyle ekonomideki nakdileşmeye doğru olan eğilimi
güçlendirmiştir.
Tımar sistemi 17. yy’ın başlarından itibaren dünya iktisadiyatındaki
değişikliklere paralel olarak kurulmakta olan yeni dünya iktisadi dengeleri içersinde
eski önemini yitirmeye başlamıştır. Tımar kesiminin merkezi para iktisatına
bağlanması yani topraklarının iltizamlaşması bu olayın önemli bir sonucudur.
Vezirlerin, beylerbeylerinin, sancakbeylerinin büyük ve verimli hasları ile zeamet ve
tımarlar derece derece miri mukaata haline dönüştürülerek iltizam veya emanet
yoluyla merkez hazinesine bağlanmıştır. Bunun yanında artık sipahileri besleyemez
duruma düşen küçük tımarlar da çok güç durumlara düşmüşlerdir.
60
Tımarların iltizama verilip mukataaya dönüştürülmesi vergi konusu olan zirai
işletmeleri verimsizleştirmeleri ile sonuçlanmıştır. Bunun üzerine de tımar
sisteminde evvelce var olan güvenliğin mukataa sisteminde ihya edilmesi için
1696’da malikane sistemi getirilmiştir.
Tımar gelirlerinin merkez hazinesine aktarılması olayı devam ederken
sipahilerin huzursuzluğu da şiddetlenmiştir. Valiler miras kalan zeameti ehliyete
bakmaksızın arz akçesi istemiyle en çok para –ve rüşvet- verene vermişlerdir. Bunun
yanında görevi başında olan sipahilerin tımar ve zeametlerini bir bahane ile
başkasına vermekten çekinmemişlerdir. Küçük dirlikler bir tımar erinin geçimine
yetmediğinden sahipleri tarafından terk edilmişlerdir. Yoklama sonucu durum tespit
edilince de çoğunlukla bu dirlikler kaldırılıp hasılı hazineye alınmak üzere iltizama
verilmiştir. Bazı tımar ve zeametler gelirlerinin çok azaldığı ileri sürülerek
bekletilmiş, işletilmeye verilmemiştir. Bu tür tımarlar beratı sepete konmuş
manasında sepet tımarı olarak adlandırılmışlardır.
Bazı tımar ve zeamet sahipleri vali ve alaybeylerine rüşvet vererek seferden
kaçınma eğilimi içersine girmişlerdir. Onların yerine fukara olan sipahiler
görevlendirilmişlerdir.
Tımar sisteminin merkezi hazineye bağlanma olayı eyalet askeri-kapıkulu
dengesini tersine çevirmiştir. 17. yy başlarında tımarlı ordusu 100 bin civarında iken
18. yy’da kapıkulları 100 bine varmıştır.
Özetle; küçük tımarların birleştirilmesi, küçük sipahilerin fakirleşmesi,
yolsuzlukların yapılması yani eski işleyişten çok fazla uzaklaşılması tımar sisteminin
hızla çökmesine neden olmuştur.
61
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
BULUNTULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ
İSLAMBOL KOSTANTİNİYE MISIR TOPLAM
AV
1 1
AR
85 19 23 127
AE
TOPLAM
85 19 24 128
Tablo 14: Çaltı Definesi’nde ele geçen sikkelerin darphanelere ve buluntu sayılarına göre dağılımı
Tablo 14’den anlaşılacağı gibi Çaltı Definesi’nde ele geçen sikkelerin büyük
çoğunluğu İstanbul darphanelerinde basılmıştır. İslambol ve Kostantiniye
darphaneleri dışında Mısır darphanesinde basılmış 24 sikke göze çarpmaktadır.
Definenin tek altın sikkesi olan ve Mahmut I döneminde basılan zeri mahbub da
Mısır darphanesinde basılmıştır.
62
4.1. BİRİM GRAFİKLERİ
Tez kapsamındaki sikkeler iki grupta incelenmiştir. Birinci grupta sadece
Çaltı definesi islami sikkeler, ikinci grupta define dışı islami sikkeler incelenmiştir.
Aşağıda yer alan tablo 15, 16 ve 17 Söğüt Çaltı Definesi İslami sikkelerinin
ağırlık, dönem ve madensel özellikleri esas alınarak hazırlanmıştır. 18 19 ve 20.
tablolar ise define dışı islami sikkelerin verileridir.
Bu tabloların hazırlanma sebebi Söğüt Müzesi’ndeki Çaltı Definesi ve İslami
sikkelerin bize anlattıklarını rakamsal olarak daha kolay gösterebilmektir. Her
tabloyla ilgili açıklama tablonun hemen arkasından verilmiştir.
63
MAHMUD I ABDÜLHAMİD I
MUSTAFA III
AHMED
III
OSMAN III
TOPLAM
AV
1 1
AR
9 8 108 1 1 127
AE
TOPLAM
10 8 108 1 1 128
Tablo 15 : Çaltı definesi islami sikkelerin padişahlara göre dağılımı (adet olarak)
Bu tabloda sadece define sikkeleri değerlendirilmiştir. Definede beş Osmanlı
padişahının sikkeleri mevcuttur. H.1115/M.1703 - H.1187/M.1789 tarihleri arasında
basılmış, 1’i altın, 127’si gümüş olmak üzere toplam 128 sikke incelenmiştir.
Sikkelerin padişahlara göre dağılımına bakarsak, 108 gümüş sikkeyle en çok
III. Mustafa’nın sikkelerinin bulunduğunu görüyoruz. III.Mustafa’nın gümüş
sikkelerinde süs, resim bakımından eskilere göre pek fark görülmez. Sikkelere tek
tek harf koyma usulü bu devirde, istisnalar dışında bırakılmış fakat bunun yerine yeni
bir uygulamaya geçilmiştir. Her sikkede adet olan culüs tarihi konmakla beraber,
paranın kesildiği sene de ayrıca gösterilmiştir. Örneğin, sikke 1180 ya da 1186
tarihinde kesilmiş ise tarih yalnız 80 veya 86 rakamlarıyla gösterilmiştir. Diğer
uygulamada ise para, culüsun kaçıncı senesinde basıldıysa o tarih üzerine
yazılmaktaydı.
64
MUSTAFA III85%
MAHMUD I 7%
ABDÜLHAMİD I 6%
OSMAN III1%
AHMET III1%
MAHMUD I ABDÜLHAMİD I MUSTAFA III AHMET III OSMAN III
Tablo 16:Çaltı Definesi islami sikkelerin padişahlara göre yüzdesel dağılımı
5.2gr--5 4gr.3.9gr-4.6gr19.0gr-4%6%19.4gr
2%2.0gr-2.9gr2%
0.3gr-0.8gr86%
0.3gr-0.8gr 2.0gr-2.9gr 3.9gr-4.6gr 5.2gr--5.4gr 19.0gr-19.4gr
Tablo 17: Çaltı definesi islami sikkelerin ağırlıklarına göre yüzdesel dağılımı
65
Çaltı definesi sikkeleri ağırlıksal anlamda incelendiğinde , %86’lık bir
bölümünün 0,3 gr-0,8 gr arasında olduğu görülür. Özellikle bu ağırlıktaki sikkelerin
III. Mustafa’nın sikkeleriyle örtüştüğü görülmektedir. Geriye kalan % 14 ‘lük kısmı
ise iki gramın üstündedir. Sikkelerin ağırlıksal anlamda değişiklik göstermesinin
nedeni, nisbî oranlarının farklılıklarıyla ilgilidir.
Tablo 18’de de Çaltı definesi sikkelerinin ağırlık olarak gruplandırıldığında, verilen gram
aralıklarında kaç sikke olduğu grafiksel olarak gösterilmiştir.
3 5 2
110
70
20
40
60
80
100
120
0.3gr-0.8gr 2.0gr-2.9gr 3.9gr-4.6gr 5.2gr--5.4gr 19.0gr-19.4grGram Aralığı
Adet
66
ABDÜLAZİZ MUSTAFA III ABDÜLMECİD ABDÜLHAMİD
II
TOPLAM
AV
AR
1 1 9 11
AE
1 3 4
TOPLAM
1 1 4 9 15
Tablo 19: Define dışı islami sikkelerin padişahlara göre madensel dağılımı ( Adet olarak )
Tablo18’te, definede olmayan bakır sikkeler gözümüze çarpmaktadır. Sayıca oldukça az olan
define dışı islami sikkeler, defineye göre tarihsel anlamda daha geç dönemi kapsar.
1 1 1 1 1
3
4
9 9
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
ABDÜLAZİZ MUSTAFA III ABDÜLMECİD ABDÜLHAMİD
AV AR AE TOPLAM
Tablo 20: Aynı verilerin grafiksel görünümü
67
1.9gr-2.4gr46%
12.4gr-23.4gr27%
5.4gr-6.0gr27%
u define Söğüt Ertuğrulgazi Müzesi’ne 1988 yılında teslim edilmiştir.
Söğüt’e bağlı Çaltı Köyü’nde belediyenin yol yapım çalışmaları sırasında
bulunm
Tablo 20: Define dışı sikkelerin ağırlıklarına göre yüzdesel dağılımı
4.2. ÇALTI DEFİNE SİKKELERİ HAKKINDA NOTLAR
B
uştur. Müze envanter numaraları 25-153 arasıdır. Bu definede 1 altın 127
gümüş sikke bulunmaktadır.Toplam sikke adedi 128’dir. Müzede define dışı 15 adet
islami sikke bulunmaktadır. Bunlar da çalışmama dahildir. T.C. Kültür ve Turizm
Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nden izin alınarak
araştırma yapılmıştır.(Belge no 186, Evrak kayıt no 10970 ve Tarih 26.09.2003)
68
4.2.1. Tuğra
Tuğra, padişahın isim ve ünvanlarının özel bir şekilde istiflenerek
yazılm
e göre tuğra I. Murad zamanında doğmuştur. Hristiyan bir
devletl yet e tica reken Sultan
Murad mediğinde – üç parmağı ortada
birleşm ı ayrılmış o
I. Murad’ın halefleri olan padişahl ından kabul görmüştür. Daha sonraları
hattatla
hususi şekilde yazmasıyla tuğra şeki tarihçi
I. Mur
Han’ın resmi evraka pençe basma g larak yorumlamıştır. Cengiz Han
kırmızı r belgelere “al tamga”
enilmiştir (Hammer, C.1, 258).
Osmanlı paralarında tuğra şeklinde isim yazılmasına ilk olarak Yıldırım
ayezid’in oğlu Emir Süleyman’ın akçelerinde rastlanmaktadır (Ölçer, 1968, 42)
undan sonra II. Murat’ın paralarında tuğra yer almıştır. Bu tarihrten III. Murad’a
adar olan devirde paralarda tuğra görülmemektedir. III. Murad’dan itibaren tuğra
am edilmiştir. Tuğralardaki isimlere Sultan İbrahim zamanında “el
uzafferü daima” duası ilave edilmiştir. IV. Mehmed’in paralarının bazılarında bu
uanın başına bir de “sultan” kelimesi eklenmiştir. II. Mustafa zamanından itibaren
a da tuğra konulmaya başlanmıştır. Sultan Abdülmecid devrinde son
eklini alan tuğralarda “hanı Abdülmecid bin Mahmud el muzafferü daima” yazılıdır.
ultan Abmecid Tuğranın sağında bir çiçek demeti
asından doğan ve padişahın imzası niteliği taşıyan bir şekildir (Kocaer, 1967,
25). Tarihçi Hammer’
e imzalanan tabi v ret antlaşmasına imza atması ge
, imza atmasını bil n elini mürekkebe batırarak
iş ve baş parmağ larak- ahidnameye elini basmıştır. Bu imza şekli
ar taraf
rın bu imzayı grift harflerle süslemesi ve tahtta bulunan padişahın ismini
llenmiştir (Hammer, C.1, 159). Yine aynı
ad’ın antlaşmaya elini basmasının nedeninin yazma bilmemesi değil, Cengiz
eleneğinin izi o
mürekkebe batırılmış elini, esmi evraka bastığından bu
d
B
B
k
kullanılmasına dev
m
d
altın paralar
ş
Sultan II. Mahmud’tan sonra gelen padişahların tuğralarının özelliklerini şu
şekilde sıralayabiliriz.
S
69
Sultan Abdülaziz Tuğranın sağ tarafı boştur.
ında çiçek vardır, 7. saltanat
yılından sonra el gazi ibaresi yazılmıştır.
Sultan Mehmed Reşad Saltanatın ilk 4 senesinde Reşat, daha sonra el
gazi yazılıdır.
n Mehmed Vahdettin Tuğranın sağ tarafı boştur.
.2.2. NOTLAR
ez no: 56
k motif, süs ve sembol
ullanılmıştır. İlk devir paralarda daha çok geometrik şekiller hakim olsa da sonlara
oğru ince bir zevkin ürünü olan çeşitli süsler paralara basılmıştır.
Mersin çiçeği paralarda süs olarak en sık kullanılan motiflerdendir. Oldukça
nadir o
Sultan V.Murad Tuğranın sağ tarafı boş, üzerinde bir ay yıldız
vardır.
Sultan Abdülhamid Tuğranın sağ
Sulta
4
T
Osmanlı paralarında değişik anlamlara gelen birço
k
d
larak da lale motifi kullanılmıştır. 53 tez nolu sikkede gördüğümüz motif de
nadir olarak görülen lale motiflerine bir örnektir.
70
Tez no: 60
İlk defa II.Mustafa zamanında basılan paralarda bazı harf ve işaretlare
stlanmaktadır. Bu harfler sikkenin değişik yerlerine yerleştirilebiliyordu. Bunlar
azen çeşitli şekillerde tek tek harf olarak bazen de (ad) ve (med) gibi birleşik olarak
azılabiliyordu. Darphane eminlerinin isimlerini belirten bu harfler sikkenin her iki
rafına yazılabildiği halde genellikle durube fi yazısının üzerine yerleştiriliyordu. 57
ede de bunu açıkça görmekteyiz.
Tez no
Tez no: 7 (EK 1)
Sultan II. Abdülhamid döneminde, Abdülmecid’in paralarında olduğu gibi
ğranın sağ üst köşesinde bulunan gül dalı altıncı seneye kadar devam etmiş,
edinci seneden sonra kaldırılarak yerine “el gazi” ibaresi konmuştur. 135 tez nolu
ikke II. Abdülhamid’in saltanatının 23’üncü senesinde basıldığı için elgazi ibaresini
örebilmekteyiz.
ra
b
y
ta
tez nolu sikk
: 4 (EK 1)
Abdülmecid döneminde basılan sikkelerde tuğranın yanında çiçek motifi de
basılmaya başlanmıştır.133 tez nolu sikke buna bir örnektir.
tu
y
s
g
71
Tez no: 49
III. Mustafa döneminde daha önce e bahsettiğimiz gibi sikkelere tek tek harf
koyma usulü istisnalar dışında bırakılmış akat bunun yerine yeni bir uygulamaya
geçilmiştir. Her sikkede adet olan culüs tarihi konmakla beraber, paranın kesildiği
sene de ayrıca gösterilmiştir. Örneğin, sikke 1180 ya da 1186 tarihinde kesilmiş ise
tarih yalnız 80 veya 86 raka Diğer uygulamada ise para,
culüsun kaçıncı senesinde basıldıysa o tarih üzerine yazılmaktaydı . 46 tez nolu
sikke bu örneklerden biridir.
d
f
mlarıyla gösterilmiştir.
72
BEŞİNCİ BÖLÜM
TI DEFİNESİ SİKKE KATOLOĞU VE RESİMLERİ
OG
E I 03
R n yüz:Tuğra rka yüz: durube fi Konstantiniye, altta sene 1115(d)
O AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
ÇAL
ATOL5.1. K
HMA17
D II
AÖA TEZ ENV.NNO 1 109 0,7 15 mm 11 ______ İslambol Pere;523
Jem Sultan;1831, 1832
MAHMUD I
730 V n yüz: Tuğra, azze nasruhu durube fi Mısır; altta sene 1143
anül berreyni ve hakanül bahreyni essultan bin essultan (a)
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP ARİHİ
DARPHANE REFERANS
1AÖArka yüz: sult
TEZNO T2 25 2,4 gr 20mm 12 Mısır Pere 562; Jem
Sultan; 2004,2005
73
MAHMUD I 1730 AR Ön yüz:Tuğra, durube fi konstantiniye, altta sene 1143 Arka yüz: Sultanül berreyni ve hakanül bahreyni essultan bin essultan(a) TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK İ
S ÇAP YÖN DARPTARİH
DARPHANE REFERAN
3 28 5,3 gr
;- ;-
25mm
12 Konstantiniye PereJem Sultan
MAHMUD I
rka yüz: Sultanül berreyni ve hakanül bahreyni essultan bin essultan(a)
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN ARİHİ
DARPHANE REFERANS
1730AR Ön yüz:Tuğra, durube fi konstantiniye, altta sene 1143 A TEZNO
DARP T
4 29 5,3 gr mm
12 Konstantiniye Jem Sultan;-
25 Pere;-
MAHMUD I 1730 AR
z u tin tt [ yüz: Sultanül berreyni ve hakanül bahreyni es ssultan(a)
TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
Ön yüArka
:Tuğra, dur be fi konstan iye, al a sene 1 14]3 sultan bin e
5 30 5,3 gr 25 mm
12 Konstantiniye ere;- Jem Sultan;- P
MUD I MAH1730
rka yüz: Sultanül berreyni ve hakanül bahreyni essultan bin essultan(a)
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARPHANE REFERANS
AR Ön yüz:Tuğra, durube fi konstantiniye, altta sene 1143 A TEZ
NODARP TARİHİ
6 31 5,4 gr mm
12 Konstantiniye em Sultan;-
25 Pere;- J
74
MAHMUD I 1730 AR Ön yüz:Tuğra, durube fi konstantiniye, altta sene 1143
reyni essultan bin essultan(a)
DT
DA
Arka yüz: Sultanül berreyni ve hakanül bah TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN ARP ARİHİ
RPHANE REFERANS
7 32 5,2 gr mm
Ko niye ultan;-
25 12 nstanti Pere;- Jem S
UD I
n yüz: Tuğra, çiçek motifi,durube fi konstantiniye, altta sene 1143 rka yüz: sultanül berreyni ve hakanül bahreyni essultan bin essultan (a)
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DT
DARPHANE REFERANS
MAHM1730 AR ÖA TEZNO
ARP ARİHİ
8 42 2,7 gr 20 mm
6 ____ Konstantiniye
Sultan;1930
Pere;- Jem
MAHMUD I 1730 AR
n yüz:Tuğra, çiçek motifi y ), al e
NO
.NO RLIK ÇAP DTARİHİ
D S
ÖArka
üz: [?] durube fi Konstantiniye (a tta sen 1143
TEZ ENV AĞI YÖN ARP ARPHANE REFERAN
9 49 0,5 16 mm
9 okunmuyor Konstantiniye Jem Sultan;-
Pere;578
HMA MUD I
yü i e
NO IK Ç N İHİ
HANE NS
1730 AR
n yüz:Tuğra, sağ üstte çiçek motifi ÖArka
Z
z: durube f Mısır, altta s ne 1143
TENO
ENV. AĞIRL AP YÖ DARTAR
P DARP REFERA
10 91 0,5 1 12 _____ Mısır
Sultan;2269
6 mm Pere;580 Jem
75
MAHMUD I 1730 AR Ön yüz:Tuğra, sağ üstte çiçek motifi
4[3]
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARPHANE REFERANS
Arka yüz: durube fi Konstantiniye (v), altta sene 11 TEZNO
DARP TARİHİ
11 122 0,5 1 12 ______ Konstantiniye ;- 5 mm PereJem Sultan;-
OSMAN III
rka yüz: durube fi Konstantiniye, altta sene 1168 (ba)
NO
NO IK Ç ÖN P TARİHİ
ANE NS
1754 AR Ön yüz:Tuğra A TEZ ENV. AĞIRL AP Y DAR DARPH REFERA
12 134 0,5 16 mm 12 _____ Konstantiniye Sultan;-
Pere;602 Jem
STMU AFA III
yü b , altta sene
V.NO N Hİ
D E NS
1757 AR
n yüz:Tuğra ÖArka
Z
z: (2) duru e fi İslambol 1171
TENO
EN AĞIRLIK ÇAP YÖ DARPTARİ
ARPHAN REFERA
13 33 4,2 gr mm
11 1758 İslambol
ultan;2179
24 Pere;637 em J
S
STMU AFA III
yü b , altta sene
V.NO IK P N Hİ
NE NS
1757 AR
n yüz:Tuğra ÖArka
Z
z: [?] duru e fi İslambol 1[1]71
TENO
EN AĞIRL ÇA YÖ DARPTARİ
DARPHA REFERA
14 34 4,3 gr mm
12 okunmuyor İslambol
ultan;2179
24 Pere;637 em J
S
76
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz: (9) durube fi İslambol, altta sene [11]71 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
15 35 4,3 gr 24 mm
1 1765 İslambol Pere;637 Jem Sultan;2179
MUSTAFA III
n yüz:Tuğra yü b , altta sene
NO
V.NO N TARİHİ
NE NS
1757 AR ÖArka
z: [5] duru e fi İslambol [11]71
TEZ EN AĞIRLIK ÇAP YÖ DARP DARPHA REFERA
16 36 3,9 gr 24 mm
2 1761 İslambol em
Sultan;2183
Pere;637 J
MUSTAFA III
n yüz:Tuğra y r ol, altta sen
NO
V.NO LIK ÇAP N TARİHİ
NE NS
1757 AR ÖArka
üz: [84] du ube fi İslamb e 1171
TEZ EN AĞIR YÖ DARP DARPHA REFERA
17 37 2,15 gr 20 mm
12 1184 İslambol em
Sultan;2169
Pere;638 J
MUSTAFA III
rka yüz: [80] durube fi İslambol, altta sene 1171
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN Hİ
DARPHANE REFERANS
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZNO
DARP TARİ
18 38 2 gr mm
12 1180 İslambol 638
ultan;2169
20 Pere;Jem S
77
MUSTAFA III
üz:Tuğra rube fi İslambol, altta sene 1171
EZ ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP İ
DARPHANE REFERANS
1757 AR Ön yArka yüz: [80] du TNO TARİH19 39 4,3 gr 25
12 İslambol Pere;638
n;2192 mm
1180 Jem Sulta
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz: [7] durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
20 40 4,4 gr 25 mm
1 1763 İslambol Pere;637 Jem Sultan;2187
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz: (9) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
21 41 4,6 25 mm
11 1765 İslambol Pere;637 Jem Sultan;2190
MUSTAFA III
rka yüz: (81) durube fi İslambol, altta sene 1171
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARPHANE REFERANS
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZNO
DARP TARİHİ
22 46 0,6 mm
1 1181 İslambol 639
ultan;2150
15 Pere;Jem S
78
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz: (84) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
23 47 0,4 15 mm
7 1184 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2158
MUSTAFA III
R z
yüz: (81) durube fi İslambol, altta sene 1171
TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
1757 AÖn yüArka
:Tuğra
24 48 0,4 15 mm
12 1757 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2116
MUSTAFA III
n yüz:Tuğra y ltta
NO
.NO RLIK P N TARİHİ
NE NS
1757 AR ÖArka
üz: (a) durube fi Mısır, a sene [1]171
TEZ ENV AĞI ÇA YÖ DARP DARPHA REFERA
25 50 0,5 16 mm
9 _______ Mısır em
Sultan;2298
Pere;644 J
MUSTAFA III
n yüz:Tuğra y l, altta sene
NO
.NO RLIK P N TARİHİ
NE NS
1757 AR ÖArka
üz: (7) durube fi İslambo 1171
TEZ ENV AĞI ÇA YÖ DARP DARPHA REFERA
26 51 0,4 15 mm
12 1763 İslambol em
Sultan;2138
Pere;639 J
79
MUSTAFA III
üz:Tuğra rube fi İslambol, altta sene [11]71
EZ ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP İ
DARPHANE REFERANS
1757 AR Ön yArka yüz: (8) du TNO TARİH27 52 0,4 15
12 İslambol Pere;639
n;2142 mm
1764 Jem Sulta
A III
n yüz:Tuğra y l, altta sene
NO
.NO RLIK P N TARİHİ
NE NS
MUSTAF1757 AR ÖArka
üz: [?] durube fi İslambo 1171
TEZ ENV AĞI ÇA YÖ DARP DARPHA REFERA
28 53 0,5 15 mm
12 olunmuyor İslambol
Sultan;2142
Pere;639 Jem
MUSTAFA III
y r ]b s 1
.NO RLIK ÇAP N Hİ
HANE NS
1757 AR
n yüz:Tuğra ÖArka
üz: (83) du ube fi [İslam ol, altta ene 117
TEZNO
ENV AĞI YÖ DARPTARİ
DARP REFERA
29 54 0,5 mm
1 1183 İslambol
tan;2155
15 Pere;639 Jem
Sul
MUSTAFA III 1757
R AÖn yüArka
zy r o en
NO
.NO IRLIK ÇAP N TARİHİ
NE NS
:Tuğra üz: (82) du ube fi İslamb l, altta s e 1171
TEZ ENV AĞ YÖ DARP DARPHA REFERA
30 55 0,5 15 mm
12 1182 İslambol
Sultan;2152
PJem
ere;639
80
MUSTAFA III
rka yüz: (5) durube fi İslambol, altta sene 1171
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN Hİ
DARPHANE REFERANS
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZNO
DARP TARİ
31 56 0,5 mm
6 1761 İslambol Pere;639
ultan;2135
15 Jem S
MUSTAFA III
yüz ׳ا ube 11
NO A IRLIK ÇAP N Hİ
NE REFER NS
1757AR Ön yüz:Tuğra Arka TEZ
: ( ) dur fi Mısır, altta sene 71
NOENV. Ğ YÖ DARP
TARİDARPHA A
32 57 0,4 mm
9 1757 Mısır
ultan;2310
15 Pere;643 em J
S
STMU AFA III
yüz ru o
.NO N Hİ
HANE NS
1757 AR
n yüz:Tuğra ÖArka
Z
: (84) du be fi İslamb l, altta sene 1171
TENO
ENV AĞIRLIK ÇAP YÖ DARPTARİ
DARP REFERA
33 58 0,4 15 mm
1 1184 İslambol
ultan;2134
Pere;639 em J
S
STMU AFA III
y u o sen
NO A IRLIK ÇAP N Hİ
NE REFER NS
1757 AR
n yüz:Tuğra ÖArka TEZ
üz:(83) dur be fi İslamb l, altta e 11[71]
DARP NO
ENV. Ğ YÖTARİ
DARPHA A
34 58 0,5 15 mm
9 1183 İslambol
ultan;2155
Pere;639 em J
S
81
MUSTAFA III
71
1757AR Ön yüz:Tuğra
rka yüz:(83) durube fi İslambol, altta sene 11A TEZ
NOENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP
Hİ TARİDARPHANE REFERANS
35 60 0,5 15 mm
12 1185 İslambol Pere;639 Jem
ultan;2159 S
TAFA III MUS 1757
AR Ön yüz:Tuğra
rka yüz: (83) durube fi İslambol, altta sene [117]1A TEZ
NOENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP
Hİ TARİDARPHANE REFERANS
36 61 0,5 15 mm 3 1757 Mısır PereJem
ultan;2156
;639
S
AFA III MUST 1757
AR Ön yüz:Tuğ a rArka yüz: (6) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
37 62 0,4 15 mm 6 1762 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2134
MUSTAFA III
rka yüz: (a) durube fi Mısır, altta sene 1171
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN İ
DARPHANE REFERANS
1757 AR Ön yüz:Tuğra A TEZNO
DARP TARİH
38 63 0,4 15 mm 1 1762 İslambol Pere;
ultan;2279
639 Jem S
82
MUSTAFA III
rka yüz: (87) durube fi İslambol, altta sene 1171
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN Hİ
DARPHANE REFERANS
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZNO
DARP TARİ
39 64 0,4 15 mm 6 1187 İslambol Pere;639
ultan;2163
Jem S
MUSTAFA III
yüz ا b tin
NO A RLIK ÇAP N Hİ
NE REFER NS
1757AR Ön yüz:Tuğra Arka TEZ
: ( ) duru e fi Konstan iye, altta sene 1171
DARP NO
ENV. ĞI YÖTARİ
DARPHA A
40 65 0,4 m 12 ______ Konstantiniye 15 m Pere;- em Sultan;- J
TAFA III MUS 1757
AR Ön yüz:Tuğra
rka yüz: (h) durube fi Mısır, altta sene 1171 A TEZ
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARPHANE REFERANS
NODARP
Hİ TARİ41 66 0, m
4 15 m 9 _____ Mısır Pere;644 Jem
ultan;2298 S
MUST
AFA III
rka yüz: (8) durube fi İslambol, altta sene 1171
Hİ
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİ
DARPHANE REFERANS
42 67 0,5 m 12 1764 İslambol Pere;639
ultan;2130
15 mJem S
83
MUSTAFA III
rka yüz: (82) durube fi İslambol, altta sene 1171
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN Hİ
DARPHANE REFERANS
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZNO
DARP TARİ
43 68 0,5 mm
12 1182 İslambol Pere;639
ultan;2152
15 Jem S
MUSTAFA III
rka yüz: (8) durube fi İslambol, altta sene 1171
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN Hİ
DARPHANE REFERANS
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZNO
DARP TARİ
44 69 0,6 mm
11 1764 İslambol 39
tan;2141
15 Pere;6Jem Sul
MUSTAFA III
rka yüz: (9) durube fi İslambol, altta sene [117]1
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN Hİ
DARPHANE REFERANS
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZNO
DARP TARİ
45 70 0,4 mm
11 1765 İslambol 39
tan;2134
15 Pere;6Jem Sul
MUSTAFA III
rka yüz: (82) durube fi İslambol, altta sene [1171]
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN Hİ
DARPHANE REFERANS
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZNO
DARP TARİ
46 71 0,3 15 mm
2 1182 İslambol 39
tan;2153
Pere;6Jem Sul
84
MUSTAFA III
rka yüz: (80) durube fi İslambol, altta sene 1171
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN Hİ
DARPHANE REFERANS
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZNO
DARP TARİ
47 72 0,5 15 mm
9 1180 İslambol 639
ultan;2147
Pere;Jem S
MUSTAFA III
rka yüz(8) durube fi İslambol, altta sene 1171
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN Hİ
DARPHANE REFERANS
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZNO
DARP TARİ
48 73 0,4 15 mm
11 1764 İslambol 639
Sultan;2143
Pere;Jem
MUSTAFA III
n yüz:Tuğra y b l, altta sene
NO
.NO RLIK ÇAP N TARİHİ
NE REFERANS
1757 AR ÖArka
üz: (7) duru e fi İslambo 1171
TEZ ENV AĞI YÖ DARP DARPHA
49 74 0,5 15 mm 11 1763 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2136
MUSTAFA III
n yüz:Tuğra y l ene
NO
.NO RLIK N TARİHİ
NE NS
1757 AR ÖArka
üz: (9) durube fi İslambo , altta s 1171
TEZ ENV AĞI ÇAP YÖ DARP DARPHA REFERA
50 75 0,5 15 mm 11 1765 İslambol em
Sultan;2136
Pere;639 J
85
MUSTAFA III
n yüz:Tuğra y ru o sen
NO
.NO RLIK ÇAP N TARİHİ
NE NS
1757 AR ÖArka
üz: (87) du be fi İslamb l, altta e 1171
TEZ ENV AĞI YÖ DARP DARPHA REFERA
51 76 0,5 15 mm 11 1187 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2163
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz: ♣ durube fi Konstantiniye, (v) altta sene 11[7]1 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
52 77 0,5 16 mm
7 ______ ultan;-
İslambol Pere;- Jem S
MUSTAFA III
rka yüz: (2) durube fi İslambol, altta sene 1171
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARPHANE REFERANS
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZNO
DARP TARİHİ
53 78 0,4 15 mm 12 1758 İslambol 639
ultan;2099
Pere;Jem S
MUSTAFA III
rka yüz: (81) durube fi İslambol, altta sene 1171
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DT İ
DARPHANE REFERANS
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZNO
ARP ARİH
54 79 0,6 15 mm
1 1181 İslambol 639 Pere;Jem Sultan;-
86
MUSTAFA III
n yüz:Tuğra y l, altta sene
NO
.NO IRLIK DTARİHİ
HANE NS
1757 AR ÖArka
üz: (9) durube fi İslambo 11[71]
TEZ ENV AĞ ÇAP YÖN ARP DARP REFERA
55 80 0,5 14 mm
11 1765 İslambol em
Sultan;2144
Pere;639 J
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(6 md) durube fi Mısır, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
56 81 0,3 16 mm 5 ______ Mısır Pere;644 Jem Sultan;2293
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz: (80) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
57 82 0,3 16 mm 1 1180 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2147
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(87) durube fi Mısır, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
58 84 0,4 15 mm 12 1765 Mısır Pere;643 Jem Sultan;2163
87
MUSTAFA III
yüz ? ube 1171
.NO RLIK N Hİ
NE NS
1757AR Ön yüz:Tuğra, sağda çiçek motifi Arka
Z
: ( ) dur fi Mısır, altta sene
TENO
ENV AĞI ÇAP YÖ DARPTARİ
DARPHA REFERA
59 85 0,3 15 mm 10 _____ Mısır
ultan;2277
Pere;643 em J
S
STMU AFA III
y l ene
NO A IRLIK ÇAP N Hİ
NE REFER NS
1757 AR
n yüz:Tuğra ÖArka TEZ
üz: (2) durube fi İslambo , altta s 1171
NOENV. Ğ YÖ DARP
TARİDARPHA A
60 86 0,5 15 mm 6 1758 İslambol
ultan;2098
Pere;639 em J
S
STMU AFA III
yüz ru o e
.NO RLIK N Hİ
NE NS
1757 AR
n yüz:Tuğra ÖArka
Z
: (86) du be fi İslamb l, altta sen 1171
TENO
ENV AĞI ÇAP YÖ DARPTARİ
DARPHA REFERA
61 87 0,5 15 mm 12 1186 İslambol
ultan;2162
Pere;639 em J
S
MUSTAFA III
rka yüz: (87) durube fi İslambol, altta sene 1171
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN Hİ
DARPHANE REFERANS
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZNO
DARP TARİ
62 88 0,5 14 mm 11 1765 İslambol
tan;2163
Pere;639 Jem Sul
88
MUSTAFA III
rka yüz: (86) durube fi İslambol, altta sene 1171
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN Hİ
DARPHANE REFERANS
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZNO
DARP TARİ
63 89 0,5 15 mm 11 1186 İslambol P 9 JSultan;2162
ere;63em
MUSTAFA III
rka yüz:(86) durube fi İslambol, altta sene 1171
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN Hİ
DARPHANE REFERANS
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZNO
DARP TARİ
64 90 0,5 15 mm 12 1186 İslambol P 9 JSultan;2162
ere;63em
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(7) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
65 92 0,5 16 mm 2 1763 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2136
TAFA III MUS 1757
AR Ön yüz:Tuğra
rka yüz: (8) durube fi Mısır, altta sene 1171 A TEZ
NOENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP
Hİ TARİDARPHANE REFERANS
66 94 0,4 14 mm 6 1764 Mısır Pere;Jem Sultan;2307
643
89
MUSTAFA III
rka yüz:(81) durube fi İslambol, altta sene 1171
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN Hİ
DARPHANE REFERANS
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZNO
DARP TARİ
67 95 0,4 15 mm 1 1181 İslambol 639
ultan;2151
Pere;Jem S
MUSTAFA III
n yüz:Tuğra y b , altta sene
NO
.NO IRLIK N TARİHİ
HANE NS
1757 AR ÖArka
üz:(3) duru e fi İslambol 1171
TEZ ENV AĞ ÇAP YÖ DARP DARP REFERA
68 96 0,4 15 mm 12 1759 İslambol ere;639
Jem Sultan;2152
P
MUSTAFA III
n yüz:Tuğra rka yüz: (7) durube fi İslambol, altta sene 11[7]1
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN Hİ
DARPHANE REFERANS
1757 AR ÖA TEZNO
DARP TARİ
69 97 0,5 15 mm 11 1763 İslambol 639
ultan;2136
Pere;Jem S
MUSTAFA III
rka yüz: (7) durube fi İslambol, altta sene 1171
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
70 98 0,5 15 mm 11 1763 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2136
90
MUSTAFA III
rka yüz: (87) durube fi Mısır, altta sene 1171
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
71 99 0,5 16 mm 9 1187 Mısır Pere;643 Jem Sultan;2316
MUSTAFA III
rka yüz: (7) durube fi İslambol, altta sene [1] 17[1]
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN Hİ
DARPHANE REFERANS
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZNO
DARP TARİ
72 100 0,4 15 mm 1 1763 İslambol 639
ultan;2137
Pere;Jem S
MUSTAFA III
rka yüz: (8) durube fi İslambol, altta sene 1171
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN Hİ
DARPHANE REFERANS
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZNO
DARP TARİ
73 101 0,5 15 mm 9 1764 İslambol 639
ultan;2141
Pere;Jem S
MUSTAFA III
rka yüz: (λ)? durube fi Mısır, altta sene 1171
NO
.NO RLIK N TARİHİ
NE NS
1757 AR Ön yüz:Tuğra A TEZ ENV AĞI ÇAP YÖ DARP DARPHA REFERA
74 103 0,4 14 mm 11 ______ Mısır m
Sultan;2297
Pere;643 Je
91
MUSTAFA III
rka yüz: (83) durube fi İslambol, altta sene 1171
NO
.NO RLIK N TARİHİ
NE REFERANS
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZ ENV AĞI ÇAP YÖ DARP DARPHA
75 104 0,4 15 mm 12 1183 İslambol 639
Sultan;2156
Pere;Jem
MUSTAFA III
rka yüz: (86) durube fi İslambol, altta sene 1171
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN Hİ
DARPHANE REFERANS
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZNO
DARP TARİ
76 105 0,4 15 mm 9 1186 İslambol 639
Sultan;2161
Pere;Jem
MUSTAFA III
rka yüz: (7) durube fi İslambol, altta sene 1171
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
77 106 0,3 15 mm 11 1764 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2137
MUSTAFA III
rka yüz: (7) durube fi İslambol, altta sene 1171
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
78 107 0,4 15 mm 2 1764 İslambol Pere;639Jem
ultan;2137 S
92
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz: (3) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN
Hİ DARPHANE REFERANS
NODARP TARİ
79 108 0,5 15 mm 12 1759 İslambol 639
ultan;2152
Pere;Jem S
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz: (86) durube fi Mısır, altta sene 1171 TEZ
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN
Hİ DARPHANE REFERANS
NODARP TARİ
80 110 0,3 15 mm 3 1186 Mısır Pere;643
tan;2162
Jem Sul
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz: (82) durube fi İslambol, altta sene 1171
REFER
TEZ
NOENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP
Hİ TARİDARPHANE ANS
81 111 0,4 15 mm 11 1182 İslambol Pere;6Jem
ultan;2152
39
S
MUSTAFA III
rka yüz: (84) durube fi İslambol, altta sene 1171
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN
DARPHANE REFERANS
1757 AR Ön yüz:Tuğra A TEZNO
DARP TARİHİ
82 112 0,5 15 mm 1 1184 İslambol
tan;2157
Pere;639 Jem Sul
93
MUSTAFA III
n yüz:Tuğra rka yüz: (8) durube fi İslambol, altta sene 1171
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN Hİ
DARPHANE REFERANS
1757 AR ÖA TEZNO
DARP TARİ
83 113 0,4 15 mm 12 1764 İslambol 639
ultan;2140
Pere;Jem S
MUSTAFA III
n yüz:Tuğra yüz 1 ru 117
.NO RLIK N Hİ
NE NS
1757 AR ÖArka
Z
: ( ) du be fi Mısır, altta sene 1
TENO
ENV AĞI ÇAP YÖ DARPTARİ
DARPHA REFERA
84 114 0,5 15 mm 2 1757 Mısır
tan;2297
Pere;643 Jem Sul
STMU AFA III
yüz 6 ısı
NO A IRLIK ÇAP N
ANE REFERANS
1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka TEZ
: ( md) durube fi M r, altta sene 1171
NOENV. Ğ YÖ DARP
TARİHİDARPH
85 115 0,3 15 mm 3 ______ Mısır
Sultan;2293
Pere;644 Jem
STMU AFA III
y r o sen
NO
.NO RLIK N TARİHİ
NE NS
1757 AR
n yüz:Tuğra ÖArka
üz: (86) du ube fi İslamb l, altta e 1171
TEZ ENV AĞI ÇAP YÖ DARP DARPHA REFERA
86 116 0,5 15 mm 11 1186 İslambol Jem Sultan;2161
Pere;639
94
MUSTAFA III
R n yüz:Tuğra
y r o sen
TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
1757 AÖArka
üz: (85) du ube fi İslamb l, altta e 1171
87 117 0,4 15 mm 11 1185 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2159
MUSTAFA III
rka yüz: (s) durube fi Mısır, altta sene 1171
1757AR Ön yüz:Tuğra A TEZ
NOENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP
Hİ TARİDARPHANE REFERANS
88 118 0,6 15 mm 1 ______ Mısır Pere;Jem
ultan;2275
-
S
MUSTAFA III
757
: (82) durube fi İslambol, altta sene 1171
DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
1AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz TEZ ENV.NNO
O AĞIRLIK ÇAP YÖN
89 119 0,6 15 mm 12 1182 İslambol Pere;639
Jem Sultan;2153
MUSTAFA III 1757
n yüz:Tuğra rka yüz: (7) durube fi İslambol, altta sene 1171
AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
AR ÖA TEZ NO
ENV.NO
90 120 0,5 15 mm 11 1763 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2138
95
MUSTAFA III 7
AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz: (82) durube fi İslambol, altta sene 1171
EZ O
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
175
TN91 121 0,5 15 mm 12 1182 İslambol Pere;639
Jem Sultan;2154
MUSTAFA III 1757
R z
yüz: (81) durube fi İslambol, altta sene 1171
TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE
AÖn yüArka
:Tuğra
REFERANS
92 123 0,4 15 mm 9 1181 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2150
MUST1757
AFA III
Ön yüz:Tuğra Arka yüz: (85) durube fi İslambol, altta sene1171
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
AR
TEZ NO 93 124 0,4 15 mm 11 1185 İslambol Pere;639
Jem Sultan;2159
96
MUSTAFA III
Arka yüz: (87) durube fi İslambol, altta sene 1171
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:[ ? durube ] fi Mısır, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
1757AR Ön yüz:Tuğra
95 126 0,3 15 mm 4 okunmuyor Mısır Pere;644 Jem Sultan;-
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(84) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
96 127 0,4 15 mm 12 1184 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2158
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(87) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
97 128 0,4 15 mm 12 1187 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2163
TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
94 125 0,5 15 mm 12 1187 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2163
97
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(87) durube fi Mısır, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
98 129 0,5 16 mm 6 1187 Mısır Pere;643 Jem Sultan;2316
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(83) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
99 130 0,4 16 mm 12 1183 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2156
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(s) durube fi Mısır, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
100 131 0,4 15 mm 6 ______ Mısır Pere;644 Jem Sultan;2275
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(5) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
101 132 0,4 16 mm 12 1761 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2180
98
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(85) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
102 133 0,4 15 mm 12 1185 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2159
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(87) durube fi Mısır, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
103 135 0,4 15 mm 6 1187 Mısır Pere;643 Jem Sultan;2316
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(ا) durube fi Mısır, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
104 136 0,4 15 mm 9 ______ İslambol Pere;643 Jem Sultan;2296
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(83) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
105 137 0,4 15 mm 12 1183 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2156
99
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(85) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
106 138 0,4 15 mm
11 1185 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2159
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(3) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
107 139 0,4 15 mm 12 1758 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2102
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(83) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
108 140 0,3 15 mm 9 1183 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2156
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(8) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
109 141 0,4 15 mm 6 1764 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2141
100
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(87) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
110 142 0,4 15 mm 12 1187 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2163
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(83) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
111 143 0,4 15 mm 12 1183 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2156
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(80) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
112 144 0,5 15 mm 11 1180 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2148
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(ha) durube fi Mısır, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
113 145 0,3 15 mm 12 ______ Mısır Pere;- Jem Sultan;2298
101
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(82) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
114 146 0,4 15 mm 11 1182 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2153
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(1) durube fi Mısır, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
115 147 0,4 15 mm 3 1757 Mısır Pere;639 Jem Sultan;2296
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(81) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
116 148 0,5 15 mm 12 1181 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2151
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(3) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
117 149 0,4 15 mm 12 1759 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2152
102
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(81) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
118 150 0,5 15 mm 10 1181 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2151
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(83) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
119 151 0,3 15 mm 12 1183 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2156
MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(83) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
120 152 0,4 15 mm 10 1183 İslambol Pere;639 Jem Sultan;2156
ABDÜLHAMİD I 1774 AR Ön yüz: Tuğra, durube fi konstantiniye, altta sene 1187 Arka yüz: sultanül berreyni ve hakanül bahreyni essultan bin essultan (3) TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
121 26 19,6 gr 39 mm
1 Konstantiniye Pere;676 Jem Sultan;-
103
ABDÜLHAMİD I 1774 AR Ön yüz:Tuğra, durube fi konstantiniye, altta sene 1187 Arka yüz: Sultanül berreyni ve hakanül bahreyni essultan bin essultan(2) TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
122 27 19,4 gr 39 mm
12 Konstantiniye Pere;676 Jem Sultan;-
ABDÜLHAMİD I 1774 AR Ön yüz: Tuğra Arka yüz: (8) durube fi Mısır, altta sene 11[8]7 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
123 43 0,9 gr 16 mm
3 1781 Mısır Pere;683 Jem Sultan;2467
ABDÜLHAMİD I 1774 AR Ön yüz: Tuğra Arka yüz: (1) durube fi Konstantiniye, altta sene 1187 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
124 44 0,5 gr 15 mm
12 1781 Konstantiniye Pere;681 Jem Sultan;-
ABDÜLHAMİD I 1774 AR Ön yüz: Tuğra Arka yüz: (1) durube fi Konstantiniye, altta sene 1187 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
125 45 0,5 gr 15 mm
12 1781 Konstantiniye Pere;681 Jem Sultan;-
104
ABDÜLHAMİD I 1774 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz: (1) durube fi Konstantiniye, altta sene 1187 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
126 83” 0,4 15,5 mm
11 1774 Konstantiniye Pere;- Jem Sultan;-
ABDÜLHAMİD I 1774 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz: (1) durube fi Konstantiniye, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
127 93 0,4 15 mm 12 1774 Konstantiniye Pere;681 Jem Sultan;-
ABDÜLHAMİD I 1774 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz: (1) durube fi Konstantiniye, altta sene 1187 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
128 102 0,3 15 mm 1 1774 Konstantiniye Pere;681 Jem Sultan;-
105
II. 5.2. RESİMLER
1 2 3
4 5
6 7
8 9
10 11 12
106
13 14
15 16
17 18
19 20
21 22 23
24 25 26
107
27 28 29
30 31 32
33 34 35
36 37 38
39 40 41
42 43 44
45 46 47
108
48 49 50
51 52 53
54 55 56
57 58 59
60 61 62
63 64 65
66 67 68
69 70 71
109
72 73 74
75 76 77
78 79 80
81 82 83
84 85 86
87 88 89
90 91 92
110
93 94 95
96 97 98
99 100 101
102 103 104
105 106 107
108 109 110
111 112 113
111
114 115 116
117 118 119
120
121
122
123 124
112
125 126
127 128
113
SONUÇ
Çaltı definesinin diğer buluntularla kıyası
Bu bölümde amaç, Söğüt Çaltı Definesi verilerini isimlerini aşağıda
belirttiğim bazı kazı buluntu sikkeleriyle kıyaslamaktır. İlk olarak Doç. Dr. Erol
Altınsapan yönetiminde 2001-2002 yıllarında yapılan Bilecik Orhan Gazi İmareti
Kazısında bulunan ve Yard. Doç. Dr. Yağmur Say tarafından incelenip yayına
hazırlanan Osmanlı sikkeleri, ikinci olarak Prof. Dr. Cevdet Bayburtluoğlu
yönetiminde 1971 yılından beri devam eden Arykanda kazılarından elde edilen 2500
den fazla sikke içinden Osmanlı dönemine ait olan ve Yard. Doç Dr Ahmet Tolga
Tek tarafından yayınlanan 40 sikke, Prof. Dr. Arif Müfit Mansel yönetiminde 1961-
1967 yılları arasında yapılan Side kazıları sırasında elde edilen ve Sabahat Atlan
tarafından yayınlanan Osmanlı dönemine ait 5 sikke ve son olarak George M. A.
Hanfmann tarafından ve 1958-1978 yılları arasında yapılmış Sard kazısında elde
edilmiş 246 Osmanlı sikkesi değerlendirilmiştir.
Define; sonradan alınmak üzere saklanmış, üç ve fazlası sikke veya değerli
eşya kümesidir. Ayrıntılarıyla anlatılan ilk define, aynı zamanda bu güne değin
bulunmuş en büyük definedir. 12 Haziran 1366’da, Marsilya’nın 50 km doğusunda,
Tourves’de bulunmuştur. Yaklaşık olarak 4 milyon sikkelik bir definedir (Price,
2001, 8).
Define sikkeleri tekrar alınmak üzere saklandığı için genellikle sayısal
anlamda büyük meblağlardadır. Sikke değerleri yüksek, hacimleri büyüktür. Oysa
kazı buluntu sikkeleri rast gele sebeplerle kaybolan buluntular olduğu için eder ve
hacim bakımından küçük sikkelerdir. Kazılarda günlük kullanımda kaybı kolay olan
114
sikkeler bulunur. Bu yüzden kazı buluntu sikkeleriyle, define sikkelerinin
kıyaslanması, sağladıkları veriler açısından çok sağlıklı olmamaktadır. Definenin
defineyle, kazı buluntusunun kazı buluntusuyla kıyaslanması daha doğrudur. Ancak
günümüzde islami ve Osmanlı define buluntularıyla ilgili çalışmaların çok az olması,
bizim de çalışma sahamızı kısıtlamaktadır. Ancak ileride gerçekleşeceğine
inandığımız sikke buluntu çalışmaları sayesinde bu dönem daha iyi aydınlatılacaktır.
Definemiz I. Abdülhamid döneminde (1774-1789) gömülmüştür. Bu
dönemden önceki dört padişah dönemine ait sikkeler de içerir. Bu da imparatorluğun
sikke tecdidi konusunda pek de başarılı olmadığını gösteren güzel bir örnektir.
Tekrar değerlendirmelere bakacak olursak 1362-1918 yılları arasında 514
yıllık bir periyotta, değişik buluntu yerlerinden elde edilen toplamda 474 Osmanlı
sikkesi, periyot başına düşen sikke oranları açısından değerlendirilmiştir.
Yukarıda belirttiğimiz gibi Çaltı buluntusunun define olması, diğer incelenen
buluntuların kazı buluntusu olması değerlendirmemizin çapını daraltmıştır. Ancak
coğrafya olarak yakınlığı göz önünde bulundurulursa Bilecik Orhan Gazi İmareti
kazı bulguları kıyas açısından birkaç ipucu vermektedir.Bilecik Orhan Gazi İmareti
kazı buluntularının, 1362-1918 yılları arasına orantılı diyebileceğimiz bir şekilde
dağıldığını görmekteyiz. Ancak Çaltı definesiyle tarihsel açıdan çakışan 1703-1789
yılları arasında, baştaki ve sondaki tarihsel dönemlerin sikke dağılım oranlarına göre
çok daha az sikke içerdiğini (Ahmed III, Mahmud I, Osman III döneminde hiç yok)
görmekteyiz. Define bir kriz durumu olayıdır. Bu demek oluyor ki, genellikle, define
gömü tarihi, toplumsal, siyasal ve askeri açıdan bir şeylerin yolunda gitmediği bir
dönemi işaret eder. Definemizin I. Abdülhamid döneminde gömüldüğünden daha
önce bahsetmiştik. Çaltı definesi verilerini daha iyi anlayabilmek için o dönem
siyasi olaylarına bakmamız gerekir.
115
Osmanlı maliyesi ve para düzeni 1760’lardan yüzyıl sonuna kadar birincisi
Rusya’ya karşı, ikincisi de Rusya ve Avusturya’ya karşı girişilen iki uzun ve yorucu
savaşla ciddi darbeler almıştır. Bu savaşlardan 1768’den 1774’e kadar süren ilki,
önemli mali sorunlar yarattıysa da barış döneminde biriktirilen rezervler sayesinde
büyük bir tağşişe gerek kalmadan atlatılmıştır. Yenilgiden sonra 62 bin 500 kuruşluk
küçük sayılabilecek savaş tazminatı üç yıl içinde ödenmiştir. Elimizdeki nümizmatik
kanıtlar kuruşun gümüş içeriğinin I. Abdülhamid’in saltanatı sırasında (1774-1789)
%15 kadar azaldığını göstermektedir. Ancak Venedik dükası karşısındaki kur değeri
1770’lerin ortalarından 1789’a kadar 4 kuruş 15 akçe düzeyinde, fazla değişmeden
kalabilmiştir. (Bkz.Tablo 8)
Rusya ve Avusturya’ya karşı girişilen ve 1787’den 1792’ye kadar süren ikinci
savaşta ise, Osmanlı para birimi çok daha önemli bir darbe yemiştir. Savaş giderleri,
yeniçeri maaşlarının ödenememesi, cülus bahşişinin dağıtılamaması bunalımı altında
daha fazla direnemeyen Osmanlı 1789’da büyük bir tağşiş gerçekleştirmiş ve
kuruşun gümüş içeriğini üçte bir oranında azaltmıştır.(bkz. Tablo 8,9,10)
Bir yandan savaşın yarattığı kıtlık, öte yandan da tağşişin yol açacağı
enflasyon dalgası karşısında devlet özellikle İstanbul’da sıkı bir narh uygulamasına
giderek fiyatları denetim altında tutmaya çalışmıştır. Savaş sırasında sikkelerin
resmi, diğer bir deyişle narh fiyatlarıyla piyasa fiyatları arasındaki fark, yüzyılın
başka hiçbir döneminde görülmediği kadar açılmıştır.
Tekrar değerlendirmemize dönersek, Çaltı definesinin kapsadığı tarihlerde
Bilecik Orhan Gazi İmareti kazı sikkelerinde bir azalma olduğunu görmekteyiz.
Aynı azalma Sard kazı buluntu sikkelerinde de göze çarpmaktadır.Arykanda ve
Side’ye bakarsak Çaltı’yla çakışan tarihlerde hiç sikke bulunmadığını görüyoruz.
Ancak bu sikke yokluğu bu iki yer için yerleşimin olmamsıyla ilgilidir. Arykanda’da
116
II. Mahmud’tan sonra sikke, yani yerleşim olduğunu söyleyebiliriz. Side ‘de ise Fatih
ve II. Bayezid dönemlerine ait 5 sikke dışında sikke bulunmaması bu bölgede
yerleşimin devam etmediğinin göstergesidir. Ancak Bilecik ve Sard kazı buluntu
sikkelerinin azlığını bu şekilde açıklayamayız. Yerleşimin devam ettiği bölgelerde
sikkenin azalması, bir darboğazı, bir krizi işaret eder. Zaten, definemizin gömü
tarihindeki siyasal gerilim dönemi ile sikkelerin bize söyledikleri örtüşmektedir.
Ancak Bilecik’in ve Sard’ın, kazı buluntularının çok geniş bir zamana yayılmış olsa
da az sayıda sikkeyle temsil ediliyor olması, bu konuda sağlıklı tespitler yapmamızı
engellemektedir. Yapılan kazılarda elde edilecek buluntular, bu dönemi daha iyi
aydınlatacaktır.
Definenin alım gücü
Çaltı Definesi 1 altın 127 gümüş sikkeden oluşmaktadır. Define 1 zeri
mahbub olmak üzere kuruş, akçe ve ağırlıklı olarak paradan oluşur. Define akçe
olarak yaklaşık 1200 akçe (1193 akçe) dir. Dönem fiyatlarına bakacak olursak;
3 zeri mahbub + 113 akçe
2 Macar altını +313 akçe
2 fındık altını +263 akçe etmektedir.
Dönem fiyat hareketleri konusunda yeterli bilgiye sahip değiliz. Bu konuyla ilgili
yapılan değişik çalışmalar genellikle birbirini tutmamaktadır. Bu konuyla ilgili
olarak vereceğimiz değerler de yaklaşık değerlerdir.
Ö.L. Barkan ve Ş. Pamuk verilerine göre;
1489 yılı Fatih İmareti Mutfağı masraflarından alınan bilgilere göre
1 okka koyun eti= 1,716 akçe
1 kile un =21,864 akçe idi.
117
(1 okka=1,285 kg ; 1 İstanbul buğday kilesi =20 okka=25,7 kg )
Buna göre;
1 kg koyun eti=1,372 akçe
1 kg un=0,85 akçe idi.
Bu fiyatlar 1489 rakamlarıdır. Fakat 16,yy ‘dan sonra yapılan tağşişler fiyatların hızlı
bir şekilde yükselmesine neden olmuş ve bu önlenememiştir. 1650 li yıllara kadar bu
fiyatlarda 5 kat artış gözlenmiştir. 18, yy ortalarında ise fiyatlar 12-15 kat artmıştır.
Buradan yola çıkarak 17. yy ortalarında yaklaşık olarak;
(fiyatların 13 kat arttığı varsayılmıştır.)
1 kg koyun etinin=17,836 akçe
1 kg unun=11,5 akçe olduğunu söyleyebiliriz.
Definemiz 1193 akçeden oluştuğuna göre o dönemde bu parayla yaklaşık olarak
66,800 kg koyun eti, 103,700 kg un alınabilmekteydi.Günümüz koşullarına göre
değerlendirirsek (1 kg koyun eti=13 000 000 TL olduğunu düşünürsek) DEFİNEMİZ
O DÖNEMDE, GÜNÜMÜZ 868 400 000 TL NIN ALIM GÜCÜNE SAHİPTİ.
Define hakkında değerlendirme
Defineyi incelediğimizde yaklaşık 1/5 oranında Mısır darplı sikke göze
çarpmaktadır.
O döneme baktığımızda Mısır’ın İstanbul’a nakit olarak her yıl ödeme
yaptığını görmekteyiz.Bu oran her yıl değişmekle birlikte 16. yy’da 500 bin altın
sultani olarak belirlenmiştir. Fakat 18. yy’a gelindiğinde ödemeler gümüş üzerinden
yapılmaya başlanmıştır. Yani o dönemde İstanbul’da Mısır darplı sikke bulunması
kolaylaşmıştır. Söğüt’ün konum olarak İstanbul’a yakınlığı Mısır darplı İstanbul
sikkelerinin kullanılmasına olanak sağlamıştır. Bunu yukarıda verilerini
gösterdiğimiz Bilecik Orhan Gazi İmareti kazılarında bulunan (darp yerleri
okunabilen 41 sikke içinden) 8 Mısır sikkesi de desteklemektedir.
118
Definenin diğer sikkelerine bakarsak Mısır dışında İslambol ve Kostantiniye
darphaneli yani İstanbul basımı sikkeleri görüyoruz. Sık sık paranın uğradığı tağşiş
18. yy’da da devam etmiş fakat bu tağşişler küçük çaplı olmuştur. Aslına bakılacak
olursa Osmanlı 18. yy, 1768 seferine kadar göreceli bir barış, istikrar ve iktisadi
genişleme dönemi yaşamıştır. Elimizdeki sınırlı kaynaklar, bu dönemde balkanlar ve
Anadolu’nun pek çok bölümünde tarım malı üretimine ve mamul mallar üretimine
yapılan yatırımların arttığını işaret etmektedir. Ayrıca ticaretin hareketlendiği
gözlenmiştir.Ancak Osmanlı’yı diğer devletlerle olan ilişkileri açısından
değerlendirirsek durumun o kadar da iç açıcı olmadığını görürüz. Osmanlı
müttefiklerinin çeşitli çıkarlar doğrultusunda saf değiştirdiği bir ortamda güvende
değildi. Dönem ilişkileri oldukça karışıktı. Ruslar İngiltere ile iyi ilişkileri koruma
yönünde hareket ederken, Fransızlara karşı düşmanca davranıyorlardı. Fransa’nın
yoğun baskısı ve desteğiyle Ruslara karşı açılacak bir savaş kapıdaydı. Osmanlı
Avusturya’yla Ruslara karşı saldırı ve korunma antlaşması imzalamıştı. Nihayetinde
Rusya ile savaşa girildi. Ancak Rusya ve Prusya Devletleri arasında Polonya
topraklarının bölüşülmesi sırasında, Rusya’nın Avusturya’nın bu paylaşımdan pay
alacağını ima etmesi ve Osmanlı’nın Ruslar karşısında yenilmeye başlaması
Avusturya’nın saf değiştirmesine neden oldu. Bu da ileride yaşanacak Osmanlı- Rus,
Avusturya savaşının habercisiydi.
Yukarıdaki bilgileri değerlendirirsek; korunamayan barış anlaşmaları, savaşa
girme ihtimali, diğer devletlerle olan hassas ilişkiler gölgesinde halkın devletle güven
sorunu yaşaması oldukça doğaldır. Böyle bir ortamda, halkın para saklaması
güvensiz ve endişeli duygularla bir darboğazdan geçildiğini oldukça güzel ifade eder.
Define sahibi hakkında bilgimiz olmasa da yukarıda değindiğimiz noktalar
ışığında, ticaretle uğraşan, muhtemel alım gücü yerinde birinin (enflasyon oranı
yüksek bir ortamda para saklaması açısından) profilini çıkarabiliriz.
119
KAYNAKÇA
Kitaplar
Akdağ, M. (1995). Türkiyenin İktisadi ve İçtimai Tarihi. C. 1-2. İstanbul: Cem
Yayınevi.
Altınay, A. R. (1931). Osmanlı Devrinde Türkiye Madenleri. İstanbul: İstanbul
Devlet Matbaası.
Artuk, İ. ve C. (1972). Fatih’in Sikke ve Madalyaları. Ankara: TTK Basımevi.
Bates, M. (1982). İslamic Coins. New York: The American Nümismatik Society.
Broome, M. (1985). A Handbook of İslamic Coins. London: Printed in Great Britain
by Butler and Tanner Ltd.
Cezar, Y. (1986) Osmanlı Maliyesinde Bunalım ve Değişim Dönemi .İstanbul: Alan
Yayıncılık.
Çetin, B. (2001). Osmanlı İmparatorluğu’nda Barut Sanayi (1700-1900).Ankara:
Kültür Bakanlığı Yayınları.
120
Ethem, H. (1933). İslami Nümismatik İçin Bir Bibliyoğrafi Tecrübesi. Ankara: Kitap
Yazanlar Kooperatifi Neşriyatı.
Grierson, P. (1966). Bibliographie Numismatique. Bruxelles.
İnalcık, H. (1995). Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600). Çev. Ruşen
Sezer. Ankara: Yapı Kredi Yayınları.
_____________. (1997). Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi
(1300-1600). İstanbul: Eren Yayıncılık.
Jem Sultan. (1977). Coins of The Ottoman Empire and The Turkish Republic, Vol.
California.
Karamursal, Z. (1940). Osmanlı Mali Tarihi Hakkında Tetkikler, Seri 8, No 11.
Ankara: TTK Yayınları.
Kıray, E. (1993). Osmanlı’da Ekonomik Yapı ve Dış Borçlar. İstanbul: İletişim
Yayınları.
Kocaer, R. (1967). Osmanlı Altınları. İstanbul: Güzel Sanatlar Matbaası.
Kolerkılıç, E. (1958). Osmanlı İmparatorluğu’nda Para. Ankara: Doğuş Lmt. Şti.
Matbaası.
121
Konyalı, İ.H, (1959). Söğüt’te Ertuğrul Gazi Türbesi ve İhtilafı. İstanbul: Doğuş
Lmt. Şti. Matbaası.
Mustafa Nuri Paşa. (1992). Netayic Ül-Vukuat (Kurumları ve Örgütleriyle Osmanlı
Tarihi), C. 1-2 /3-4, Sadeleştiren, notlar ve açıklamaları ekleyen Neşet Çağatay.
Ankara: TTK Basımevi.
Ölçer, C. (1982). Karamanoğulları Beyliği Madeni Paraları. İstanbul: Yenilik
Basımevi.
____________. (1979). Sultan Abdülaziz Han Devri Osmanlı Madeni Paraları.
İstanbul: Yenilik Basımevi.
______________. (1968). Yıldırım Bayezid’ın Oğullarına Ait Akçe Mangırlar.
İstanbul: Yenilik Basımevi.
Pitcher, D. E. (2001). Osmanlı İmparatorluğu’nun Tarihsel Coğrafyası, Çev. Bahar
Tırnakçı. İstanbul: Y.K.Y.
Price, M, Carradice, I. (2001). Hellen Dünyasında Sikke. Çev. Oğuz Tekin. İstanbul:
Homer Kitabevi.
Sayar, N. (1977). Türkiye İmparatorluk Dönemi Mali Olayları, İ.İ.T.İ.A, No 281, II.
Baskı. İstanbul: Nihad Sayar Yardımlaşma Vakfı Yayınları.
122
Shaw, S, Shaw, E. K.(1982). Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, C.II, Çev.
Mehmet Harmancı. İstanbul: E Yayınları.
Tabakoğlu, A. (1985). Gerileme Dönemine Girerken Osmanlı Maliyesi. İstanbul:
Dergah Yayınları.
Taneri, A. (1978). Osmanlı Devleti’nin Kuruluş Döneminde Hükümdarlık
Kurumunun Gelişmesi ve Saray Hayatı-Teşkilatı.Ankara: D.T.C.F. Yayınları.
Uzunçarşılı, İ. H. (1988). Osmanlı Devleti’nin Saray Teşkilatı. Ankara: TTK
Basımevi.
_________________.(1995). Osmanlı Tarihi, C.4, II. Kısım. Ankara: TTK
Yayınları.
123
Makaleler
Aykut, N. (1990). Para Tarihi Bakımından Osmanlı Gümüş Sikkeleri, V.
Milletlerarası Türkiye Sosyal ve İktisat Tarihi Kongresi, Tebliğler, Marmara
Üniversitesi Türkiyat Araştırma ve Uygulama Merkezi, İstanbul, 21-25 Ağustos
1989, Ss. 727-731.
Akdağ, M (1950). “Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş ve İnkişafı Devrinde
Türkiye’ni İktisadi Vaziyeti” , Belleten, C.14, S.55, Ss.321- 405.
Arda, T. S. (1979). “Abdülhamid I Döneminde İstanbul’da Basılan Gümüş Paralar”,
T.N.D Bülteni, No 4, Ss. 25-32.
Artuk, İbrahim- Cevriye (1974). “İstanbul Arkeoloji Müzeleri Teşhirdeki İslami
Sikkeler Katoloğu”, Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel
Müdürlüğü Yayınları, Seri 3, No 7, Ss. 612-723.
Artuk, İbrahim-Cevriye (1981). “Osmanlı İmparatorluğu Zamanındaki Darphanelere
Genel Bir Bakış”, I. Uluslararası Türk İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Kongresi,
İ.T.Ü., Ss. 267-279.
Artuk, İ. (1982). “I. Murad’ın Sikkelerine Genel Bir Bakış”, Belleten, C.46/181-184,
Ss. 787-793.
____________ (1980). “Osmanlı Beyliği’nin Kurucusu Osman Gazi’ye Ait Sikke”,
I. Uluslararası Türkiye’nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi Kongresi, Hacettepe
Üniversitesi, 11-13 Temmuz 1977, Ss. 28-31.
____________ (1979). “Osmanlılarda Veraset-i Saltanat ve Bununla İlgili Sikkeler”,
İ.Ü.E.F. Tarih Dergisi, S.32, Ss. 257-279.
____________ (1997). “Sikke”, İslam Ansiklopedisi, C.10, Ss. 621-640.
124
Aykut, N. (1987). “Osmanlı İmparatorluğu’nda Sikke Tecdidleri”, Tarih Enstitüsü
Dergisi, S.13, Ss. 257-297.
___________ (2000), “Osmanlı Sikkeleri”, Türkler Ans., C.10, Ss. 823-842.
Barkan, Ö.(1970). “16. Asrın İkinci Yarısında Türkiye’de Fiyat Hareketleri” , VII.
TTK. Kongresi, Ss. 559-607.
Baykal, B.S. (1988). “Osmanlı İmparatorluğu’nda 17. ve 18. Yüzyıllar Boyunca Para
Düzeni ile İlgili Belgeler”, Belgeler, C.13, S.17, Ss. 87-115.
Coşkun, B. (1981) “Nikel Meskukat”, T.N.D. Bülteni, No 6-7, Ss. 63-64.
Çağatay, N. (1973). “Osmanlı İmparatorluğu’nda Maden İşletme Hukuku”, D.T.C.F.
Dergisi, Cumhuriyet Sayısı, C.2, S.1, Ss. 118-126.
Darkot, B. (1997). “Söğüt”, İ. A., C.10, s.761.
Ergenç, Ö. (1978). “17. Yüzyılın Sonlarında Osmanlı Parası Üzerinde Yapılan
İşlemlere İlişkin Bazı Bilgiler” ODTÜ Gelişme Dergisi, Ss. 86-97.
Genç, M.(1989). “Osmanlı İktisadi Dünya Görüşünün İlkeleri”, Sosyoloji Dergisi,
S.1, Ss. 175-185.
Hutteroth, W.D. (2000). “Osmanlı İmparatorluğu’nun Tarihi Coğrafyası” Türkler
Ans., C.9, Ss. 45-53.
İzbırak, R. (1980). “Söğüt”, Türk Ans., C.29.
Kabaklarlı, N, Ölçer,C. (1977). “Dokuz Değişik Nakışlı Osmanlı Mangırı”, T.D.D.
Bülteni, No 2, Ss. 19-23.
125
Kazgan, H. (1980). “Sultan II. Mahmud Devrinde Enflasyon ve Darphane Amiri
Kazaz Artin”, Toplum ve Bilim, S. 11, Ss. 115-130.
Okyar, O. (1980). “Ottoman Economik During The 16th Century”, I. Uluslararası
Türkiye’nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi Kongresi, Hacettepe Üniversitesi, 11-13
Temmuz 1977, Ss. 111-115.
Ölçer, C. (1977). “III. Mehmed Devri Nadir Bir Dirhemi”, T.D.D. Bülteni, No 2, Ss.
26-27.
______________ (1977). “Nadir Bir Mısır Nısfiyesi”, T.D.D. Bülteni, No 2, s.16.
______________(1979). “Nadir Bir Mustafa I Medinisi”, T.D.D. Bülteni, No 4, Ss.
33-35.
______________(1988). “Nadir Birkaç Osmanlı Sikkesi”, Belgeler, C.13, S.17,
Ss..83-87.
______________(1977). “Son Yedi Padişah Devrinde İstanbul’da Darp Edilen
Gümüş Paralar”, T.D.D. Bülteni, No 2, Ss. 24-25.
______________(1979). “Sultan Mehmed Reşad’ın Selanik, Manastır, Kosova
Vilayetlerine Yaptığı Ziyaret İle İlgili Darp Edilen Paralar”, T.D.D. Bülteni, No 4,
Ss.12-21.
Öztürk, M. (2000). Genel Hatlarıyla Osmanlı Para Tarihi” , Türkler Ans., C.10, Ss.
802-821.
_____________ (2000). “Osmanlı Dönemi Fiyat Politikası ve Fiyatların Tahlili”,
Türkler Ans., C. 10, Ss. 843-849.
126
Paksoy, İ. G. (1981). “Osmanlılarda Darp Tekniğinin Gelişmesi” I. Uluslararası
Türk İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Kongresi, İ.T.Ü., Ss. 30-36.
Pamuk, Ş. (1978). “Osmanlı İmparatorluğu’nda Yabancı Sermaye:Sektörlere ve
Sermayeyi İhrac Eden Ülkelere Göre Dağılım (1854-1914) “ ODTÜ Gelişme
Dergisi, Türk İktisat Tarihi Üzerine Araştırmalar, Ss. 131-162.
Sahillioğlu, H. (1964). “17. Asrın İkinci Yarısında İstanbul’da Tedavüldeki
Sikkelerin Raici, Belgeler, Ss. 227-235.
______________ (1962-1963) “Bir Mültezi Zimem Defterine Göre 15. Yüzyıl
Sonunda Osmanlı Darphane Mukataaları”, İktisat Fakültesi Mecmuası, C. 23, S. 1-2,
Ss. 145-218.
______________(1968). “Fatih’in Son Yıllarında Bakır Para Basılması ve
Dağıtılması İle İlgili Belgeler”, Belgelerle Türk Tarih Dergisi, S.6,Ss. 72-75.
______________(1988). “IV. Murad’ın Bağdad Seferi Menzilnamesi” (Bağdad
Seferi Harp Jurnalı), Belgeler, C.13, S.17, Ss. 43-82.
________________(1978). “Osmanlı Para Tarihinde Dünya Para ve Maden
Hareketlerinin Yeri (1300-1750)”, ODTÜ Gelişme Dergisi, Türk İktisat Tarihi
Üzerine Araştırmalar, Ss. 1-37.
Stockmann, K. (1981). “IV. Mustafa’nın Nadir Bir Parası, T.N.D. Bülteni, No 6-7,
Ss. 47-49.
Takiyuddin Ahmed el Makrizi. (1953). “El Nukud El Kadime Ve’l-İslamiye”, Çev.
İbrahim Artuk, Belleten, C.17, Lev.3, Ss. 367-392.
Tekin, O. (2000). “Osmanlı İmparatorluğu’nda Para”, Yeni Türkiye, 701 Osmanlı
Özel Sayısı II, Ekonomi ve Toplum, S.32, Ss. 168-179.
127
Tözen, İ. (1975). “Arap-Sasani Paraları” T.N.D Bülteni ,No 7, Ss. 3-25.
Tözen, İ, Aykut, T. (1975). “Arap-Sasani Paraları”, T.N.D. Bülteni, No 7, s.19.
Wallerstein, I. (1980). “The Otoman Empire And The Capitalist World-
Economi:Some Qustions For Research”, ”, I. Uluslararası Türkiye’nin Sosyal ve
Ekonomik Tarihi Kongresi, Hacettepe Üniversitesi, 11-13 July 1977, Ss. 117-122.
128
Süreli Yayınlar
Belgeler Belgelerle Türk Tarih Dergisi Belleten D.T.C.F. Dergisi Ekonomi ve Toplum İ.Ü.E.F. Tarih Dergisi İktisat Fakültesi Mecmuası O.D.T.Ü. Gelişme Dergisi Sosyoloji Dergisi Tarih Enstitüsü Dergisi Toplum ve Bilim Türk Nümismatik Derneği Bülteni Yeni Türkiye
129
Ansiklopediler İslam Ansiklopedisi Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi Türkler Ansiklopedisi Yıllıklar Bilecik İl Yıllığı (1974)
130
EKLER
131
EK - 1 MUSTAFA III 1757 AR Ön yüz:Tuğra Arka yüz:(80) durube fi İslambol, altta sene 1171 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
1 6 1,9 20 mm 12 1180 İslambol Pere;638 Jem Sultan;2165
ABDÜMECİD 1839 AE Ön yüz:Tuğra, çiçek motifi, altta sene 19 Arka yüz: ortada 40,azze nasrühu durube fi Konstantiniye, 1255(yazılar devren yazılmıştır.) TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
2 7 20,2 37 mm 12 1857 Konstantiniye Pere;902 Jem Sultan;3343
ABDÜMECİD 1839 AE Ön yüz:Tuğra, çiçek motifi, altta sene 19 Arka yüz: ortada 40,azze nasrühu durube fi Konstantiniye, 1255(yazılar devren yazılmıştır.) TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
3 8 19,5 37 mm 12 1857 Konstantiniye Pere;902 Jem Sultan;3343
132
ABDÜMECİD 1839 AE Ön yüz:Tuğra, çiçek motifi, altta sene 19 Arka yüz: ortada10 ,azze nasrühu durube fi Konstantiniye, 1255(yazılar devren yazılmıştır.) TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
4 9 5,4 27mm 12 1857 Konstantiniye Pere;905 Jem Sultan;3321
ABDÜMECİD 1839 AR Ön yüz:Tuğra, çiçek motifi, altta sene 15 Arka yüz: ortada 40,azze nasrühu durube fi Konstantiniye, 1255(yazılar devren yazılmıştır.) TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
5 13 23,4 37 mm 12 1853 Konstantiniye Pere;891 Jem Sultan;3441
ABDÜLAZİZ 1861 AE Ön yüz:Tuğra, P.20 Arka yüz:(4) durube fi Mısır, altta sene 1277 TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
6 4 12,4 32 mm 12 1864 Mısır Pere;954 Jem Sultan;-
ABDÜLHAMİD II. 1876 AR Ön yüz:Tuğra, sağda elgazi, altta sene 23 Arka yüz:azze nasrühu durube fi Konstantiniye, 1293(yazılar devren yazılmıştır.) TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
7 14 6 24 mm 12 1898 Konstantiniye Pere;985 Jem Sultan;-
133
ABDÜLHAMİD II. 1876 AR Ön yüz:Tuğra, sağda elgazi, altta sene 12 Arka yüz:azze nasrühu durube fi Konstantiniye, 1293(yazılar devren yazılmıştır.) TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
8 15 5,9 24 mm 12 1887 Konstantiniye Pere;985 Jem Sultan;-
ABDÜLHAMİD II. 1876 AR Ön yüz:Tuğra, sağda elgazi, altta sene 17 Arka yüz:azze nasrühu durube fi Konstantiniye, 1293(yazılar devren yazılmıştır.) TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
9 16 2,4 18 mm 12 1892 Konstantiniye Pere;986 Jem Sultan;-
ABDÜLHAMİD II. 1876 AR Ön yüz:Tuğra, sağda elgazi, altta sene 28 Arka yüz:azze nasrühu durube fi Konstantiniye, 1293(yazılar devren yazılmıştır.) TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
10 17 2,4 18mm 12 1904 Konstantiniye Pere;986 Jem Sultan;-
ABDÜLHAMİD II. 1876 AR Ön yüz:Tuğra, sağda elgazi, altta sene 17 Arka yüz:azze nasrühu durube fi Konstantiniye, 1293(yazılar devren yazılmıştır.) TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
11 18 2,4 18 mm
12 1892 Konstantiniye Pere;986 Jem Sultan;-
134
ABDÜLHAMİD II. 1876 AR Ön yüz:Tuğra, sağda elgazi, altta sene 32 Arka yüz:azze nasrühu durube fi Konstantiniye, 1293(yazılar devren yazılmıştır.) TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
12 19 5,9 24 mm 12 1907 Konstantiniye Pere;985 Jem Sultan;-
ABDÜLHAMİD II. 1876 AR Ön yüz:Tuğra, sağda elgazi, altta sene 17 Arka yüz:azze nasrühu durube fi Konstantiniye, 1293(yazılar devren yazılmıştır.) TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
13 20 2,4 18 mm 12 1892 Konstantiniye Pere;986 Jem Sultan;-
ABDÜLHAMİD II. 1876 AR Ön yüz:Tuğra, sağda elgazi, altta sene 3 Arka yüz:azze nasrühu durube fi Konstantiniye, 1293(yazılar devren yazılmıştır.) TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
14 21 2,4 18 mm
12 1878 Konstantiniye Pere;986 Jem Sultan;-
ABDÜLHAMİD II. 1876 AR Ön yüz:Tuğra, sağda elgazi, altta sene 8 Arka yüz:azze nasrühu durube fi Konstantiniye, 1293(yazılar devren yazılmıştır.) TEZ NO
ENV.NO AĞIRLIK ÇAP YÖN DARP TARİHİ
DARPHANE REFERANS
15 22 2,4 18 mm
12 1883 Konstantiniye Pere;986 Jem Sultan;-
135
EK - 2
2
3
4
5
136
6
9 10
14 15
137
EK – 3 Padişahlar Periyot Zaman
aralığı Çaltı Definesi
Bilecik Orhan Gazi İmareti
Arykanda Side Sard
Murad I 1362-1389 27 - 3 - - 10
Bayezid I
1389-1402 13 - 1 - - 25
Emir Süleyman 1402-1410 8 - -
- - 3
Çelebi Mehmed 1412-1421 8 - 1 - - 9
Murad II 1421-1451 30 - 2 27
Mehmed II 1451-1481 30 - 9 2 43
Bayezid II 1481-1512 31 - 1 3 8
Selim I (Yavuz) 1512-1520 8 - - 7
Süleyman I (Kanuni)
1520-1566 46 - 1 9
Murad III 1574-1595 21 - - 6
Mehmed III 1595-1603 8 - - 29
Ahmed I 1603-1617 14 - - 7
İbrahim I 1640-1648 8 - - 1
Mehmed IV 1648-1687 39 - 1 8
Süleyman II 1687-1691 4 - 3 24
Ahmed II 1691-1695 4 - 1 -
Ahmed III 1703-1730 27 1 - 1
Mahmud I 1730-1754 24 10 - 1
Osman III 1754-1757 3 1 - -
Mustafa III 1757-1774 17 108 1 2
Abdülhamid I 1774-1789 15 8 2 6
Selim III 1789-1807 18 - 1 -
Mustafa IV 1807-1808 1 - 1 -
Mahmud II 1808-1839 31 - 7 9 10
Abdülmecid 1839-1861 22 - 18 5 9
Abdülaziz 1861-1876 15 - - - 1
Abdülhamid II 1876-1909 33 - 2 17 -
Mehmed V 1909-1918 9 - - 8 -
TOPLAM
514
128
55
40
5
246
138
HARİTALAR
139
Harita I: Anadolu toprakları
140
Harita II: Rumeli
141
Harita III ve IV: Tuna ve Bosna toprakları
142
Harita V ve VI: Kafkasya ve Suriye
143
Harita VII: Lübnan toprakları
144
Harita VIII: Arap Yarımadası ve Mısır
145
Harita IX: Afrika sahilleri