hacettepe Üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü...

144
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Hizmet Anabilim Dalı SOSYAL DIŞLANMA AÇISINDAN BEDENSEL ENGELLİ BİREYLERİN YAŞANTILARININ İNCELENMESİ A.Deniz ERGÜDEN Yüksek Lisans Tezi ANKARA, 2008

Upload: others

Post on 26-Jan-2020

34 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Hizmet Anabilim Dalı

SOSYAL DIŞLANMA AÇISINDAN BEDENSEL ENGELLİ BİREYLERİN YAŞANTILARININ

İNCELENMESİ

A.Deniz ERGÜDEN

Yüksek Lisans Tezi

ANKARA, 2008

Page 2: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

SOSYAL DIŞLANMA AÇISINDAN BEDENSEL ENGELLİ BİREYLERİN YAŞANTILARININ

İNCELENMESİ

A.Deniz ERGÜDEN

Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Hizmet Anabilim Dalı

Yüksek Lisans Tezi

ANKARA, 2008

Page 3: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

i

TEŞEKKÜR

Araştırma kurumsal, ekonomik ve psikososyal yönleriyle bedensel engellilerin

yaşadığı sosyal dışlanmayı ortaya koymak ve konuyla ilgili güvenilir bilgi toplayarak

sorunların çözümüne bilimsel olarak katkıda bulunmak amacıyla yapılmıştır.

Araştırmanın başlangıcından bugüne dek geçen süre içinde çok değerli emeğini,

enerjisini, zamanını ve danışmanlığını esirgemeyen Sayın Doç. Dr. Nilgün

Küçükkaraca’ya,

Araştırmaya katılan bedensel engellilere, görüşmeleri yapmamıza izin veren ve bu

süre içinde duyarlılık gösteren Türkiye Sakatlar Derneği’ne, Gaziosmanpaşa

Özürlüler Derneği’ne, Omurilik Felçlileri Derneği’ne, Şişli Bedensel Engelliler

Derneği’ne ve Kas Hastalıkları Derneği’ne ve çalışanlarına,

Araştırma süresince ve bedensel engellilerle yapılan görüşmelerde fiziksel ve manevi

desteğini esirgemeyen sevgili dostum Yasemin Tabbikha’ya,

Araştırmanın sonlanma aşamasında akademik deneyimlerini, fiziksel ve manevi

desteğini esirgemeyen sevgili Oğuz Çavlı’ya,

Araştırmanın analiz sürecinde bilimsel katkılarından ve manevi desteğinden dolayı

muhteşem insan, sevgili dost Mehmet Boran Evren’e,

Araştırmanın son döneminde bana hala yaşadığımı hatırlatan, manevi desteğini

esirgemeyen değerli dostum Barbaros Atal’a,

Dört senelik Ankara deneyimimde ve araştırmanın her aşamasında bana destek olan,

olmasalardı olamazdı diyeceğim biricik aileme, sosyal hizmet uzmanı annem Selmin

Ergüden’e, babam Turhan Ergüden’e ve ikiz kardeşim Güneş Ergüden’e çok

teşekkür ederim.

A. Deniz Ergüden

Page 4: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

ii

ÖZET

ERGÜDEN, A. Deniz. “Sosyal Dışlanma Açısından Bedensel Engelli Bireylerin

Yaşantılarının İncelenmesi.” Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2008.

Bu araştırmada, İstanbul ilindeki sivil toplum örgütlerine aktif bir şekilde devam

eden bedensel engelli bireylerin kurumsal, ekonomik ve psikososyal yönleriyle

yaşadıkları sosyal dışlanma üzerinde durulmuştur. Engellilerin toplum içinde

yaşadığı bir çok sorunun güncelliğini koruduğu ve çok kapsamlı bir boyut kazandığı

görülmüştür. Bir çok çalışmada, engellilerin yaşadığı, kurumsal, ekonomik ve

psikososyal sorunlar üzerinde durulsa da, sosyal dışlanma kavramı kapsamındaki

bilgiler çok sınırlıdır. Bu nedenle, araştırmanın bu konudaki boşluğu doldurmasına

yardımcı olacağı umulmaktadır.

Tarama modelinde ele alınan bu araştırmada, İstanbul ilinde bulunan Türkiye

Sakatlar Derneği, Şişli Bedensel Engelliler Derneği, Kas Hastalıkları Derneği,

Omurilik Felçlileri Derneği ve Gaziosmanpaşa Özürlüler Derneği’ne aktif olarak üye

olan 60 bedensel engelli oransız eleman örnekleme yöntemiyle ele alınmıştır.

Araştırmadan elde edilen önemli sonuçlar şöyledir: Araştırmaya katılan engellilerin

büyük bir kısmının erkek, engel derecesi düşük, bekar ve 26-31 yaş grubundadır.

Eğitimlerinin düşük olduğu, vasıfsız personelden oluştukları ve terfi durumu

yaşamadıkları tespit edilmiştir. Mimari yapı ve düzenlemeler, engellilerin

yaşantılarını istedikleri gibi sürdürmelerinde yetersiz kalmaktadır. İş yaşantılarını

olumsuz etkileyen en belirgin faktörlerin engelli oluşları ve fiziksel çevre koşulları

olduğu anlaşılmıştır. Gelir durumlarının düşük olduğu, temel gereksinimlerinin

karşılanmadığı ve sosyal destekten yoksun oldukları ortaya çıkmıştır. Bununla

birlikte, engellilerin sosyal güvenlik sistemine dahil oldukları da saptanmıştır. Eğitim

yaşantılarını engelleyen en belirgin faktörlerin engelli oluşları, fiziksel çevre

koşulları ve ekonomik durumları olduğu anlaşılmıştır. Engellilerin rehabilitasyon

hizmetlerinden yararlanmadıkları ve daha çok mesleki rehabilitasyona ihtiyaç

duydukları anlaşılmıştır. Sağlık hizmetlerinde sigorta ödeneklerinin yetersiz olduğu

Page 5: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

iii

ve ilave harcama yapmaları gerektiği saptanmıştır. Engelliler medya, klasik edebiyat,

terminoloji ve toplum tarafından olumsuz yaklaşımlara maruz kalmaktadır.

Engellilerin kurumsal, ekonomik ve psikososyal yönden dışlanmasında, toplumsal

faktörlerin bireysel faktörlerden daha ağırlıklı rol oynadığı anlaşılmıştır.

Engellilerin yaşadığı sosyal dışlanmayı değerlendirmek amacı ile yapılan bu

çalışmada, engellilerin fiziksel çevre, istihdam, eğitim, sağlık ve rehabilitasyon

alanlarındaki bazı haklarının yok sayıldığı, dolayısıyla kurumsal ve ekonomik

yönleriyle sosyal dışlanma yaşadıkları, medya, klasik edebiyat/terminoloji ve

toplumun engellilere yönelik olumsuz yaklaşımlar sergilediği ve dolayısıyla

psikososyal yönleriyle de engellilerin sosyal dışlanma yaşadıkları sonucuna

ulaşılmıştır.

Anahtar Sözcükler

Bedensel Engelli, Sosyal Dışlanma, Sosyal Model, Sosyal Hizmet

Page 6: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

iv

ABSTRACT

ERGÜDEN, A. Deniz. “The Evaluation of Physically Disabled People’s Lives In

The Concept of Social Exclusion.” Master’s Thesis, Ankara, 2008.

This research focuses on the social, economic and psychosocial dimensions of social

exclusion experienced by physically disabled individuals who are active members of

non-governmental organizations in Istanbul. It’s perceived that most difficulties

faced by disabled people are still actual and have risen to a wide range of

complexity. Although many papers have been published about institutional,

economic and psychosocial problems of disabled people, the concept of social

exclusion is very rarely emphasized. For this reason, it is expected that this research

shall help contributing this ignored subject.

In this research done through the survey model; 60 physically disabled people, who

attend Turkey Disabled People Association, Sisli Physically Disabled People

Association, Muscle Diseases Association, Spinal Cord Paralysis Association and

Gaziosmanpasa Disabled People Association actively, have been used as the samples

of this research.

Important results acquired by this research are: Disabled subjects that attended the

research are slightly disabled, unmarried and between a range of 26-31 years old

males. It appears that they are poor in education, unqualified employees and they are

not being raised to a higher rank. Architectural designs and applications in public

and residential areas are insufficient for satisfying the needs of disabled people. It’s

understood that the main factors affecting their carriers are their disability and their

physical surroundings. Their income is low; their basic needs are not provided and

they are lacking social support. In addition, it’s determined that they are also

included in the social security system. It’s understood that the main factors affecting

their education is their disability, their physical surroundings and economic

conditions. It’s understood that disabled subjects don’t benefit from rehabilitation

services and more over they need occupational rehabilitation. It’s determined that

health insurance payments are insufficient and subjects had to pay the extra amount

Page 7: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

v

from their individual budget. Disabled people are exposed to negative approaches

within media, classical literature/terminology and society.

It’s understood that social factors play a much more affective role than individual

factors regarding institutional, economic and psychosocial dimensions of social

exclusion of disabled people.

In this research that aims to determine the social exclusion experienced by people

with disability, it’s concluded that “most of the rights of people with disabilities

about physical environment, employment, education, health and rehabilitation are

ignored. Thus, they are socially excluded in institutional and economic fields; are

exposed to negative approaches within media, classical literature/terminology and

society as psychosocial manners of social exclusion.

Key Words

Disabled People, Social Exclusion, Social Model, Social Work

Page 8: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

vi

İÇİNDEKİLER

TEŞEKKÜR ................................................................................................................ i

ÖZET........................................................................................................................... ii

SUMMARY ............................................................................................................... iv

İÇİNDEKİLER ......................................................................................................... vi

ÇİZELGELER LİSTESİ.......................................................................................... ix

BÖLÜM I : GİRİŞ

1.1.KONU İLE İLGİLİ KURAMSAL YAKLAŞIMLAR ................................. 3

1.1.1. Engellilik Üzerine Modeller ..................................................................... 3

1.1.2. Sosyal Dışlanma Kavramı ve Kökeni ....................................................... 6

1.1.3. Tarihte Bedensel Engelli Bireylerin Yaşadığı Sosyal Dışlanma

Biçimleri ................................................................................................. 8

1.1.4. Günümüzde Bedensel Engelli Bireylerin Yaşadığı Sosyal

Dışlanma Biçimleri ............................................................................... 13

1.1.4.1.Bedensel Engelli Bireylerin Kurumsal ve Ekonomik

Açıdan Yaşadığı Sosyal Dışlanma Biçimleri .......................................... 13

1.1.4.1.1. Fiziksel Çevre Koşulları................................................. 13

1.1.4.1.2. İstihdam.......................................................................... 16

1.1.4.1.3. Eğitim............................................................................. 19

1.1.4.1.4. Rehabilitasyon................................................................ 22

1.1.4.1.5. Sağlık ............................................................................. 24

1.1.4.2. Bedensel Engelli Bireylerin Psikososyal Açıdan

Yaşadığı Sosyal Dışlanma Biçimleri ........................................ 27

1.1.4.2.1. Medya........................................................................ 28

1.1.4.2.2. Klasik Edebiyat ve Terminoloji ................................. 31

Page 9: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

vii

1.1.4.2.3. Toplum....................................................................... 33

1.1.5.Sosyal Dışlanma ile Mücadelede Sosyal Hizmetin Yeri ......................... 37

1.2.ARAŞTIRMANIN PROBLEMİ ..................................................................... 46

1.3.ARAŞTIRMANIN AMACI ............................................................................ 48

1.4.ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ ............................................................................ 49

1.5.ARAŞTIRMANIN SAYILTILARI ................................................................ 49

1.6.TANIMLAR.................................................................................................... 50

1.7.ARAŞTIRMANIN SINIRLILIKLARI ........................................................... 51

BÖLÜM II : YÖNTEM

2.1. ARAŞTIRMANIN MODELİ ......................................................................... 52

2.2. ARAŞTIRMANIN NÜFUSU ........................................................................ 52

2.3. VERİ TOPLAMA ARAÇLARI..................................................................... 54

2.4. VERİLERİN TOPLANMA SÜRECİ ............................................................ 54

2.5. VERİLERİN ÇÖZÜMLENMESİ .................................................................. 54

BÖLÜM III : BULGULAR VE YORUM

3.1.ARAŞTIRMADA VERİ KAYNAĞI OLAN BEDENSEL

ENGELLİLERİ TANITICI BULGULAR........................................................... 55

3.1.1.Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Kişisel Özellikleri ................. 55

3.1.2. Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Engelleri ile İlgili

Özellikler .............................................................................................. 60

3.2. BEDENSEL ENGELLİLERİN KURUMSAL VE EKONOMİK

AÇIDAN YAŞADIĞI SOSYAL DIŞLANMA DURUMU ............................ 65

3.2.1. Fiziksel Çevre Koşulları ......................................................................... 65

3.2.1.1. Kamusal Alanlardaki Yapı ve Düzenlemeler ............................ 65

3.2.1.2. Ev İçindeki Fiziksel Çevre Koşulları ve Yapılar ....................... 69

Page 10: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

viii

3.2.2. İstihdam ................................................................................................. 72

3.2.3. Eğitim ..................................................................................................... 83

3.2.4. Rehabilitasyon ........................................................................................ 90

3.2.5. Sağlık Hizmetleri .................................................................................... 94

3.3. BEDENSEL ENGELLİ BİREYLERİN PSİKOSOSYAL AÇIDAN

YAŞADIĞI SOSYAL DIŞLANMA DURUMU.............................................. 98

3.3.1.Medya ...................................................................................................... 98

3.3.2.Klasik Edebiyat...................................................................................... 100

3.3.3.Toplum................................................................................................... 101

BÖLÜM IV : SONUÇ VE ÖNERİLER

4.1. SONUÇ.................................................................................................... 105

4.2. ÖNERİLER.............................................................................................. 109

KAYNAKÇA .......................................................................................................... 115

Page 11: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

ix

ÇİZELGELER LİSTESİ

Çizelge 1: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Cinsiyete Göre Dağılımı............ 56

Çizelge 2: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Yaş Gruplarına Göre

Dağılımı ................................................................................................ 56

Çizelge 3: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Doğum Yerlerine Göre

Dağılımı ................................................................................................ 57

Çizelge 4: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Medeni Durumlarına

Göre Dağılımı ....................................................................................... 58

Çizelge 5: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Çocuk Sahibi Olma

Durumuna Göre Dağılımı ..................................................................... 58

Çizelge 6: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Sahip Olduğu Çocuk

Sayısına Göre Dağılımı ......................................................................... 59

Çizelge 7: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Engel Türüne Göre

Dağılımı ............................................................................................... 60

Çizelge 8: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Araç Desteği Alma

Durumuna Göre Dağılımı .................................................................... 60

Çizelge 9: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Engelin Bulunduğu

Organına Göre Dağılımı........................................................................ 61

Çizelge 10: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Engel Derecesine Göre

Dağılımı ................................................................................................ 62

Çizelge 11: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Engel Nedenine Göre

Dağılımı ................................................................................................ 62

Çizelge 12: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Doğum Öncesi

Nedenlere Göre Dağılımı ...................................................................... 63

Çizelge 13: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Doğum Sırası Nedenlere

Göre Dağılımı ....................................................................................... 63

Page 12: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

x

Çizelge 14: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Doğum Sonrası

Nedenlere Göre Dağılımı ...................................................................... 64

Çizelge 15: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Doğum Sonrasında Kaç

Yaşında Engelli Olduklarına Göre Dağılımı......................................... 64

Çizelge 16: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Kamusal Alanlardaki

Yapı ve Düzenlemelerin Yeterlilik Durumuna Göre Dağılımı ............. 66

Çizelge 17: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Kamusal Alanlardaki

Yapı ve Düzenlemelerin Yaşantılarını Etkileme Durumuna

Göre Dağılımı ....................................................................................... 67

Çizelge 18: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Ev İçindeki Fiziksel

Çevre Koşulları ve Yapıların Yeterlilik Durumuna Göre

Dağılımı ................................................................................................ 69

Çizelge 19: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Ev İçindeki Fiziksel

Çevre Koşulları ve Yapıların Yaşantılarını Etkileme Durumuna

Göre Dağılımı ....................................................................................... 70

Çizelge 20: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Fiziksel Engellerle

Karşılaştıklarında Yaşadıkları Duygu Durumuna Göre

Dağılımı ................................................................................................ 71

Çizelge 21:Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Mesleklere Göre

Dağılımı ................................................................................................ 73

Çizelge 22: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin İş Durumuna Göre

Dağılımı ................................................................................................ 73

Çizelge 23: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin İş Yerindeki Görevine

Göre Dağılımı ....................................................................................... 74

Çizelge 24: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylere İş Bulma Şekline Göre

Dağılımı ................................................................................................ 75

Çizelge 25: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin İş Değiştirme Durumuna

Göre Dağılımı ....................................................................................... 75

Page 13: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

xi

Çizelge 26: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Terfi Durumuna Göre

Dağılımı ................................................................................................ 76

Çizelge 27: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin İş Yaşantısını Etkileyen

Faktörlere Göre Dağılımı ...................................................................... 77

Çizelge 28: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Evin Geçimini Sağlama

Durumuna Göre Dağılımı ..................................................................... 78

Çizelge 29: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Gelir Durumuna Göre

Dağılımı ................................................................................................ 79

Çizelge 30: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Gider Durumuna Göre

Dağılımı ................................................................................................ 80

Çizelge 31: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Gelir Düzeyinin Temel

Gereksinimler İçin Yeterlilik Düzeyine Göre Dağılımı........................ 80

Çizelge 32: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Sosyal Güvenlik

Durumuna Göre Dağılımı ..................................................................... 81

Çizelge 33: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Gönüllü ya da Resmi

Kuruluşlardan Yardım Alma Durumuna Göre Dağılımı ...................... 82

Çizelge 34: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Aldıkları Yardım Türüne

Göre Dağılımı ....................................................................................... 83

Çizelge 35: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Annelerinin Eğitim

Durumuna Göre Dağılımı ..................................................................... 83

Çizelge 36: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Babalarının Eğitim

Durumuna Göre Dağılımı ..................................................................... 84

Çizelge 37: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Eğitim Durumuna Göre

Dağılımı ................................................................................................ 85

Çizelge 38: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Okul Çeşidine Göre

Dağılımı ................................................................................................ 86

Çizelge 39: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Eğitim Yaşantısını

Etkileyen Faktörlere Göre Dağılımı...................................................... 87

Page 14: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

xii

Çizelge 40: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Eğitim Yaşantısını

Engelleyen Faktörlere Göre Dağılımı ................................................... 89

Çizelge 41: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Rehabilitasyon Hizmeti

Alma Durumuna Göre Dağılımı............................................................ 90

Çizelge 42: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Aldığı Rehabilitasyon

Hizmeti Türüne Göre Dağılımı ............................................................. 91

Çizelge 43: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Aldıkları Rehabilitasyon

Hakkındaki Düşüncelerine Göre Dağılımı............................................ 92

Çizelge 44: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Aldıkları

Rehabilitasyonu Yeniden Alma İhtiyacına Göre Dağılımı ................... 92

Çizelge 45: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin İhtiyaç Duydukları

Rehabilitasyon Hizmetlerine Göre Dağılımı......................................... 93

Çizelge 46: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Rehabilitasyon

Hizmetlerine İhtiyaç Duymama Sebepleri ............................................ 94

Çizelge 47: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Sağlık Hizmetleri

Hakkındaki Düşüncelerine Göre Dağılımı............................................ 95

Çizelge 48: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Medya Görüntüleri

Hakkındaki Düşüncelerine Göre Dağılımı............................................ 98

Çizelge 49: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Klasik Edebiyat

Hakkındaki Düşüncelerine Göre Dağılımı.......................................... 100

Çizelge 50: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Toplum Hakkındaki

Düşüncelerine Göre Dağılımı ............................................................. 101

Çizelge 51: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Engellenmemesi İçin

Kimlere Görev Düştüğüne Göre Dağılımı .......................................... 103

Page 15: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

1

BÖLÜM I

GİRİŞ

Bedensel engelli bireyler, vücutlarının bir bölümünü kısmen veya tamamen

kullanamayan bireyler olarak, engelsiz bireylerin egemenliği altındaki toplum yapısı

içinde, marjinal bir grup olarak tanımlanmakta ve adeta bir azınlık grubu gibi

muamele görmektedirler.

Tarihte, insanlar engelli insanların geçmişte işledikleri bir suçtan dolayı Tanrı

tarafından cezalandırıldıklarına inanırken, zamanla Tanrı’ya havale ettikleri bu

durumu, kendilerine görev bilmiş, uğursuz ve kötü olduklarını düşündükleri

“öteki”ni cezalandırmaya başlamışlar, toplu katliamlar yapacak kadar ileri

gitmişlerdir.

Geçmişte yaşamaya değer olmadıklarına inanılan engelli insanlar, aslında

günümüzde de farklı bir şekilde ele alınmamaktadırlar. Engelli insanlar, engelsiz

insanlar için tasarlanmış bir toplum içinde kendilerine yer edinmeye çalışmaktadırlar.

İş, eğitim, ulaşım, rehabilitasyon ve sağlık gibi kurumsal ve ekonomik bir çok alanda

dışlanan engelli bireylerin yaşadığı dışlanma, günümüzde farklı bir boyut kazanmış,

bu nedenle araştırmamızda çok yönlü incelenmesi gereken bir konu halini almıştır.

Engellilere yönelik olumsuz yaklaşımlar, medya, edebiyat gibi bir çok farklı alanda

da ortaya çıkmaktadır. Günümüzde engellilik hakkında medya aracılığıyla, topluma

verilen mesajlar, engelli insanların yaşadığı “sosyal dışlanma”yı farklı bir şekilde

karşımıza çıkarmaktadır. Eski yazınlarda engelli insanların kötü ya da zavallı

karakterlerle özdeşleştirilmesine çok rastlanmaktadır. Varolan klasik edebiyat da bu

ayrımı destekler niteliktedir.

Bu toplum yapısı ve değerler sistemi içinde, sosyal olarak dışlanan bireyin psikolojik

ve toplumsal ihtiyaçları karşılanmamakta, karşılanmayan ihtiyaçların doğurduğu

sorunlar ortaya çıkmaktadır.

LENOVO
Vurgu
LENOVO
Vurgu
LENOVO
Vurgu
LENOVO
Vurgu
Page 16: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

2

Toplumun yaklaşımlarını, tutum ve davranışlarını içselleştiren birey, kendini

suçlamakta, değersizlik ve aşağılık duygusu geliştirmektedir. Toplumun olumsuz

yaklaşımı, varolan imkanlara erişimin engellenmesi, engelli bireyin ruhsal durumunu

da olumsuz etkilemektedir.

Bunun yanında, engelli bireyin yaşantısını etkileyen bu faktörler, yaş, cinsiyet ve

bedensel engelin nitelikleri gibi bir çok faktörle de birleştiğinde, engelli bireyin

yaşadığı sosyal dışlanma çok yönlü bir boyut kazanmaktadır.

Sosyal dışlanma kavramı bağlamında, bu araştırmada engellilik sorununun kaynağı

üzerine iki farklı model üzerinde durulmuştur. Bu modeller içinde, “sosyal model”,

sorunu toplum kaynaklı bulurken, “medikal model”, sorunun birey kaynaklı

olduğunu savunur.

Bedensel engelli bireylerin yaşadığı sosyal dışlanmanın temelinde, farklılığı kabul

etmeyen, sosyal bağların koptuğu ve sosyal dayanışmanın olmadığı bir toplum yapısı

gündeme gelmektedir. Bu nedenle, sosyal modelin temel alınarak, engelli

sorunlarının çözümü, bilinçli, eşitlikçi ve entegre bir toplum yapısı oluşturulmasında

yatmaktadır.

Bu noktada, engellilerin kurumsal, ekonomik ve psikososyal gereksinimlerinin

çözümlenmesine yardımcı olunması sosyal hizmet mesleğinin temelini oluşturur.

Engellilerin yaşadığı sosyal dışlanma ile mücadelede sosyal hizmet alanına düşen

görev çok önemlidir.

Bu çalışmanın genel amacı, bedensel engelli bireylerin kurumsal, ekonomik ve

psikososyal yönleriyle sosyal dışlanmayı nasıl yaşadıklarını ortaya koymaktır.

Çalışmada, kurumsal ve ekonomik yönleriyle fiziksel çevre koşulları, istihdam,

eğitim, sağlık ve rehabilitasyon alanlarındaki dışlanma, ardından psikososyal

yönleriyle medya, klasik edebiyat, terminoloji ve toplum alanlarındaki dışlanmanın

saptanmasına çalışılacaktır.

LENOVO
Vurgu
LENOVO
Vurgu
LENOVO
Vurgu
Page 17: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

3

1.1.KONU İLE İLGİLİ KURAMSAL YAKLAŞIMLAR

Bu bölümde, engellilik ile ilgili modeller ele alınacak, sosyal dışlanma kavramı ve

kökeni; tarihte ve günümüzde bedensel engelli bireylerin yaşadığı sosyal dışlanma

biçimleri, kurumsal, ekonomik ve psikososyal açıdan incelenecektir.

1.1.1.Engellilik Üzerine Modeller

Geçmişten günümüze toplumun ve sistemin engelliye yaklaşımına bakıldığında,

engelli bireylerin bir çok alanda, bir çok farklı biçimde sosyal bir dışlanma

yaşadıkları görülmektedir. Fakat, engellilik alanındaki bu sorunun kaynağını

incelemeden sosyal dışlanma kavramını ele almak uygun olmayacaktır. Bu nedenle

aşağıda, literatürde engellilik sorununun kaynağı olarak belirtilen modeller içerisinde

medikal ve sosyal modele yer verilmiştir.

Medikal model, bireyi toplumsal davranışlardan sapan uyumsuz bir varlık olarak

tanımlamaktadır (Gilson ve Depoy 2002:154-155, Akt: Şahin 2002b:72). Medikal

modele göre, toplum katı ve değiştirilemez olarak görülürken insan esnek ve

değiştirilebilir olarak görülmektedir. Medikal model, bireyin çevreye uyması

gerektiği görüşünü savunur (Johnston, 1994, Akt: Şahin 2002b:72). Medikal model

engelliliğe tıbbi müdahaleyi öngörür fakat bu yaklaşım engelliliğin sosyal yönü

üzerinde durmaz (Oliver, 1996:32).

Medikal modelin temelinde, engelli bireylerin sınırlı olduğu düşüncesi yatmaktadır.

Bu modelde, kişinin güçlü yanları gözardı edilir ve yalnızca “eksiklik, yetersizlik ya

da patoloji” üzerinde durulur. Dolayısıyla engelliyi çevreleyen ve onu engelli kılan

etmenlerden çok engellinin kendisini değiştirmesi beklenir (Mackelprang ve

Salsgiver, 1999:214-215).

Medikal modelin bu yaklaşımı, engelli bireylerin aciz olarak tanımlanmasına da yol

açmaktadır. Bu nedenle engelli bireyler toplumda önyargı, aşağılanma ve

dışlanmayla karşılaşmaktadırlar. Yeteneklerinin sınırlı olduğuna inanılmakta, aşırı

koruyucu-kollayıcı tutumlara hedef olmaktadırlar. Toplumda adeta azınlık olarak

nitelendirilebilecek ayrı bir kategoriye itilmektedirler (Arıkan, 2002:15).

LENOVO
Vurgu
Page 18: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

4

Engellilik sorununun kaynağını bireysel yetersizliklere bağlayan ve çözümünün

topluma uyum olduğunu savunan bu görüş, pek çok sorunun da oluşumuna yol

açmaktadır. Bunların başlıcaları, engelli bireylere yönelik ayırımcı, damgalayıcı

tutumlar olarak özetlenebilir. Birey, engelli oluşu nedeniyle aciz, yetersiz olarak

tanımlandığında, engelliler ile ilgili kararları başkaları vermektedir. Bu durum,

engellilerin kendilerini sınırlandırılmış hissetmelerine neden olmaktadır. Buna bağlı

olarak özgüvenleri, özsaygıları sarsılabilmekte, intihara dek uzanan başta depresyon

olmak üzere çeşitli ruhsal sorunlar yaşayabilmektedirler (Arıkan, 2002:12).

Medikal modelin normal-anormal şeklinde yaptığı sınıflamanın engelli bireylere

yönelik ayrımcı tutumları güçlendirdiği söylenebilir. Ayrıca modelin engelli bireyleri

tam değil de daha az kabul etmesi, insanların farklılıkları olabileceği gerçeğine ters

düşmektedir. Bu doğrultuda bazı bilim adamları medikal modeli, bir tür sosyal

ırkçılık ile ilişkilendirmektedir (Arıkan, 2002:15).

Engelliliğin sosyal modeli engellilik problemini inkar etmez fakat problemi açıkça

toplumda bulur. Ne çeşit olursa olsun, problemin sebebi bireysel sınırlılıklar değildir

ama uygun hizmetleri sunmakta ve engelli insanların ihtiyaçlarını yeterli bir şekilde

sağlamada toplumun başarısızlığıdır. Sosyal modele göre, engellilik, engelli insanlara

sınırlamaları empoze eden herşeydir; bireysel önyargıdan kurumsal ayrımcılığa,

girilemeyen kamu binalarından kullanılamayan ulaşım sistemlerine, ayrımcı

eğitimden iş anlaşmalarında dışlanmaya kadar değişmektedir. (Oliver 1996:32-33)

Sosyal modele göre, engellilik, yetersizlik sonucunda değil, toplumdaki kısıtlayıcı,

damgalayıcı, ayırımcı ve dolayısıyla engelleyici tutumlar sonucu ortaya çıkan bir

durumdur (Arıkan, 2002:12). Bu yüzden engellilik toplum tarafından yaratılmıştır ve

engellilik deneyimi bir sosyal baskı biçimidir (Llyod, 1992:208-209, Akt: Erkan,

2004:34).

Sosyal model çözüm üzerinde odaklanmakta ve sorunun bireyin çevresinde olduğunu

belirtmektedir. İyi düşünerek dizayn edilmiş kavanoz kapakları, otomatik kapılar,

kamuya ait yerlerde oturabilecek daha fazla sayıda koltuk, tüm binalarda rampa ve

LENOVO
Vurgu
LENOVO
Vurgu
Page 19: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

5

asansörler, insanları sorun aramak yerine engellilerin yeteneklerini görmek yönünde

eğitmek ise sosyal modelin yaklaşımını yansıtmaktadır (Arıkan, 2002:21).

Araştırmacının, İskoçya’da katıldığı “Share Scotland Project” adlı bir sosyal hizmet

projesinde, sosyal modele dayalı bir uygulama olarak, engelli insanların gündelik

yaşantılarını kolaylaştıracak onların bireysel ihtiyaçlarına yönelik bardak ve tabaklar

üretilmektedir. Bu bakımevi, vücut fonksiyonları çok az olup tekerlekli sandalye

kullanan özel bakıma muhtaç zihinsel engelli kişilerden oluşmaktaydı. Bu kişilere,

bardaktan su içirirken ağızlarının kenarından su akıtmamak imkansızdı. Bu nedenle,

bardakların bir tarafı yarım ay şeklinde kesilmiş ve suyun ağız kenarından

dökülmesini engellemek için bardak burnu da kapsayacak şekilde tasarlanmıştır.

Tasarlanan tabak ise, hem el kol koordinasyonu yetersiz olan hem fiziksel hem de

zihinsel engelli bir birey içindi. Bu birey, zihinsel fonksiyonları nedeniyle, yemekleri

kaşık kullanarak yiyemiyor, tabağın sağ tarafından sol tarafına yemekleri döküyor ve

kaşığı bomboş kalıyordu. Bu nedenle, bu bireyin tabağı, sol tarafı yukarı doğru

kalkık, hafif içeri doğru kıvrılan ve sonuçta sağ taraftan sol tarafa yemeklerin

dökülmeyip kaşığın dolmasını sağlayacak biçimde düşünülmüştür.

Sosyal model bağlamındaki bu uygulamalar, engelli insanların yaşamlarını

kolaylaştırmakta ve bu insanları başkalarına muhtaç kılan düzenlemelerden bağımsız

kılmaktadır. Bu modelde medikal modeldeki güçsüzlük yerine güçlenme egemendir

(Mackelprang ve Salsgiver, 1999:43). Bireyin oluşuna saygı duyulmakta,

değiştirilmeye çalışılmamaktadır. Bir başka deyişle, bireyin ihtiyaçlarına yönelik

düzenlemeler ve çözümler üretilmektedir.

Sonuç olarak, medikal modelin bireyin yetersizliğine ve çevresindeki etmenleri hiçe

sayan, sorunun bireyin kendisinde olduğunu vurgulayan yaklaşımı, engellilerin

toplumla bütünleşmesi yolunda engeller yaratan, engellileri dışlayan bir modeldir.

Sosyal model ise bireyi çevresi içinde ele alarak bireyin güçlü yönlerini vurgulayan,

engellileri engelli yapanın toplum olduğunu vurgulayan bir modeldir. Bu model,

engellilerin toplumla bütünleşmesi yönünde yapıcı bir yaklaşıma sahiptir.

Page 20: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

6

Sosyal modele dayanarak, varolan toplum yapısı ve değerler sistemi içerisinde,

engelliler bir çok alanda ve bir çok biçimde dışlanmaktadır. Engellilerin yaşadığı

dışlanmaya değinmeden önce, aşağıda sosyal dışlanma kavramı ve kökeni üzerinde

durulacaktır.

1.1.2.Sosyal Dışlanma Kavramı ve Kökeni

Bu bölümde sosyal dışlanma kavramının tanımı, kavramın ortaya çıkış süreci ve

genişleyen kapsamı tanıtılacaktır.

Çakır (2002:85)’a göre, bir toplumda yaşayan insanların maddi ve manevi yoksunluk

içinde toplumsal yaşamdan uzaklaştıkları, haklarını ve yaşamlarını koruyacak, onları

destekleyecek her türlü kurumdan ve sosyal destekten yoksun oldukları sürece sosyal

dışlanma denilmektedir.

Sosyal dışlanma, bireyin topluma katılamama süreci olarak da tanımlanmaktadır.

Dışlanma süreci sosyal bağın, sosyal ve sembolik karşılıklı ilişkinin kırılması olarak

görülmektedir. Bir başka deyişle, sosyal dışlanma, dayanışmanın sağlanamadığı veya

bulunmadığı ya da toplumsal yapının yıkıldığı yerlerde kendini gösterir. Sosyal

dışlanma, bir başka tanımda toplumsal sistemin işleyişi için gerekli bir veya birden

çok alt sistemin yetersizliği olarak tanımlanmıştır (Sapancalı, 2005:24-25). Bireyin

yasal haklarını koruyan bir hukuk devleti ve sosyal politikalar olmadıkça, işgücüne

katılımı sınırlandırıldıkça, sosyal refah sistemi içinde barınamadıkça ve aile ve

toplum sistemleriyle bütünleşemedikçe, bu bireyler bu tanımda belirtilen sosyal

dışlanma sürecini yaşayacaklardır.

Sosyal dışlanma kavramı, 1960’lı yıllardan itibaren Fransa’da ortaya çıkmıştır. Daha

çok yoksulları içeren bu kavram, 1970’li yıllarda sosyal bir sorun olarak tanımlanmış

ve bu analitik kavramı ilk kullanan Rene Lenoir olmuştur. 1974 yılında yayınlanan

“Les Exclus Un Francais Sur Dix” “Dışlanmışlar: On Fransız’dan Biri” adlı

kitabında, dışlanmışların sadece yoksullar olmadığını, zihinsel ve bedensel

engellilerin, intihar eğilimli insanların, yaşlı ve engellilerin, istismar edilen sahipsiz

çocukların, madde bağımlılarının, suçluların, tek ebeveynli ailelerin, çok sorunlu

hane halklarının, marjinal kişilerin, asosyal kişilerin ve diğer sosyal uyumsuz

Page 21: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

7

kişilerin de dışlanmış olduğunu belirtmiş ve ayrıca tüm bu kişilerin sosyal koruma

kapsamı dışında kalan sosyal gruplar olduğunu ifade etmiştir (Sapancalı, 2005:13).

Bir anlamda, bu kavram “sosyal problem” olarak etiketlenen insanların değişik

kategorilerini ve sosyal sigorta tarafından korunmayan insanları içermektedir.

Bu dışlanmış gruplara 1980’li yıllarda, işsizler ve yoksullar da eklenmiş ve sosyal

dışlanma kavramı eşitsizlik, yoksulluk kavramlarını da kapsamaya başlamıştır

(Çakır, 2002:84). Avrupa’da özellikle uzun süreli işsizlik, vasıfsız işçiler ve

göçmenlerin sorunları üzerinde durulurken, Amerika’da, endüstrileşmemiş

toplumlarda toplumsal gelişmeden yoksun olan “alt sınıf” etiketiyle de yaygınlık

kazanmıştır (ILO, 1996).

Çakır (2002)’a göre, günümüzde dışlanma biçimlerini, ekonomik dışlanma, sosyal

ilişkilerin zayıflaması ve sosyal destek yoksunluğu ve son olarak kurumsal dışlanma

olarak gruplandırmak mümkündür. İnsanların temel ihtiyaçlarını karşılamak için

gerekli olan gelirden yoksun olmaları ekonomik dışlanmayı ifade etmektedir. İşsizlik

ve düşük ücretle, kötü çalışma koşullarına maruz kalarak çalışma, engellilerin sosyal

güvenlik kapsamında korunmalarını ve onlara yeterli düzeyde gelir desteği

sağlanmaması ve dolayısıyla yoksulluk, ekonomik dışlanmaya neden olmaktadır.

Ekonomik dışlanmanın bir uzantısı olarak zayıflayan sosyal ilişkiler, insanların

toplumsal yaşamla bütünleşmelerinin önündeki engellerden biridir. Kurumsal

dışlanma, toplumda bireyleri sosyal koruma altına alacak yasal ve kurumsal

düzenlemelerin yetersizliğidir.

Hemen hemen her toplumda insanların toplumsal yaşamla bütünleşmesini önleyen

etmenler olmasına rağmen, dışlanmaya maruz kalan her insan toplumdan topluma,

kültürden kültüre sosyal dışlanmayı farklı boyutlarda farklı şekillerde yaşamaktadır.

Sosyal dışlanma kavramı Asya’da sınırlı bir biçimde kullanılmaktadır. Bazı ülkelerde

kadınların kültürel anlamda kötü muamele nedeniyle yasal haklardan

yararlanamaması anlamında sıkça dışlandıkları görülür. Hindistan’da sosyal

dışlanma, sağlık, eğitim, konut, içme suyu, temizlik ve sosyal güvenlik gibi bazı

temel refah haklarından dışlanma olarak algılanmaktadır. Afrika’da da benzer bir

Page 22: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

8

durum geçerlidir. Bu bölgede en çok yaşanan dışlanma biçimi, kırsal bölgelerde

yaşanan mülkiyetten dışlanmadır. Arap ülkelerinde ise sosyal dışlanma marjinalite

olarak anlaşılmaktadır. Dışlanma bireylerin tarafında kendine özgü kusurları ve

engelleri olarak düşünülmektedir (Sapancalı, 2005:21).

Sosyal dışlanma kavramı ilk ortaya çıktığı dönemden itibaren, kurumsal, ekonomik

ve sosyal destekten yoksun, yasal haklarla korunmayan, sosyal koruma kapsamı

dışında kalmış bireylere odaklanmıştır. Yoksullar, işsizler, yaşlılar, vb. gibi engelli

insanların da sosyal olarak dışlanan bir grup olduğu aşikardır. Aşağıda eski

çağlardan günümüze değin hakları yok sayılan, korunmayan ve bir çok yolla dışlanan

engellilerin deneyimleri üzerinde durulacaktır.

1.1.3.Tarihte Bedensel Engelli Bireylerin Yaşadığı Sosyal Dışlanma Biçimleri

Engelli bireylerin yaşadığı dışlanma eski çağlara kadar uzanmaktadır. Bu durumun

Orta Çağ’da daha şiddetli bir boyut kazandığı, düşünce akımlarında ve bilim

dünyasında da desteklendiği, en açık şekilde kendini Nazi Almanyası’nda ve

ardından yakın geçmişteki bazı uygulamalarda gösterdiğine ilişkin bilgiler aşağıda

yer almaktadır.

Tarihte, engelli insanların yani toplumun genelinden farklı olan insanların

farklılıklarını açıklayabilmek için bazı inanç ve düşünce sistemleri geliştirilmiş, fakat

genelde bir çok inanç ve düşünce sisteminde engelli insanlar toplum dışına itilmiş,

suçlanmış ve cezalandırılmışlardır.

Engelliliğin ahlaki çöküntüden kaynaklandığını, insanın içindeki şeytanın veya

ahlaksızlığın dışa vurumu olduğu düşünülmüştür. Ayrıca, çok uzun zaman engelli

bireylerin bedenlerine şeytanın ve kötü ruhların egemen olduğuna da inanılmış, bu

nedenle engelli bireyler ve aileleri utanç ve damgalanmayla karşı karşıya kalıp,

yaşamları boyunca engelliliği kara bir leke olarak taşımışlardır (Arıkan, 2002:14).

Tarihte görme engellilerin ise önceden işlemiş oldukları düşünülen günahlar

yüzünden kör olduklarına inanılmış ve lanetlenmişlerdir. Gözlerin kör edilmesi,

Page 23: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

9

kişiyi acı içinde yaşatmak için öldürmekten daha ağır bir ceza olarak yaygın bir

şekilde uygulanmıştır (Demirci, 2000a: 15).

Fiziksel farklılığa tepki Ortaçağ Avrupası’nın karanlık dönemlerinde de kendini

göstermektedir. Estetik ve mükemmel vücut miti kavramları bağlamında,

çoğunluktan farklı özelliklere sahip insanlar, toplumun bir parçası olarak kabul

edilmemiş, toplumun dışına itilmek bir yana tamamen yokedilmeye çalışılmıştır.

Ortaçağ’da vücuttaki benlerin, siğillerin, lekelerin, doğum lekelerinin, tuhaf ya da

anormal görünen çeşitli noktaların ve yara izlerinin şeytanın görünen işaretleri

olduğuna inanılmış (Scott, 2003:112-113), bu nedenle, cinsel organlar, saç dipleri ve

koltuk altlarında ben, siğil ya da vücuda yayılmış lekelere sahip kadınların cadı

olduğuna inanılmış ve bu nedenle sayısız kadın işkence ve idamla öldürülmüştür

(Akın, 2001:225).

Tarihte düşünce ve inanç sistemlerinin kurbanları olan engelli insanlar, bilim ve ilim

dünyasında da olumsuz olarak değerlendirilmiş ve yargılanmışlardır.

Bilim dünyasında, 18. yüzyıl sonlarında ortaya çıkan, ırkı arındırmaya ve insan

kusurlarını yoketmeye, fiziksel bakımlardan ileri nesiller yetiştirmeye yönelen

“öjenik” bilimi günümüzde hala varlığını koruyan bir bilimdir. Biolojik estetiğin

üzerinde duran ve ideolojik düzeyde üremeyi şart koşan öjenik bilimi, kusurlu

durumları; epilepsi, zihinsel engel, işitme engeli, görme engeli, doğuştan engeller,

kronik depresyon, şizofreni ve alkolizm olarak görmektedir (Mitchell ve Snyder,

2003:844-845)

Öjenik biliminde “soyaçekim teorisi (theory of heredity)”, engelli insanların sosyal

yaşamdan resmi olarak dışlanması içim bilimsel destek vermektedir. Kas

bozukluklarından, şaşı gözlere ve okuma güçlüğüne kadar görülür işaretlere sahip

herkes için öjenik bilimi, bir ayrımcılık politikası gütmüştür. Bunun yanında, zihinsel

engelli insanlar için kurumların ideal bir laboratuar olacağı düşünülmüştür.

Amerikalı öjenik bilimci Henry H. Goddard, “onları çok ciddi incelemeye ihtiyaç

vardır, onları olası her alandan çıkarmalı ve onlara bakmalıyız” diye belirtmiştir.

Kendine bakamayacak durumda olana bakılması gerektiğini savunan öjenik bilimi,

Page 24: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

10

onlara bakarken engelli insanları toplumdan ayırmayı kastetmektedir. Bazı mesleki

öjenik dergilerinde verilen ilanlarda, araştırmacılara deneyler için hazır bir nüfus ve

iyi laboratuarlar sunacakları da yer almaktadır (Mitchell ve Snyder, 2003:855)

Öjenik bilimi, ortak bir kültür anlayışını yok saymakta ve engelli insanları toplumun

kabul etmediği insanlara dönüştürmektedir.

Avrupa’da ve Amerika’da ise, 19. yüzyıl sonları, 20. yüzyıl başlarında ortaya çıkan

“toplumsal darvincilik (social darwinism)” akımı, engelli insanları, sosyal

hastalıkların en büyük kaynağı olarak tanımlamıştır. O zamanlar, engelli insanların

cinsel olarak ahlaksız olduğu, toplumun geri kalanından ayrılması gerektiği

düşünülmekte ve kurumlara yerleştirilmeleri desteklenmekteydi (Mackelprang ve

Salsgiver, 1999:25).

19. yüzyılda görme engelliliğin nedeninin, işlenmiş cinsel kökenli bir suçtan

kaynaklandığına inanıldığı için, yakın geçmişte İngiltere’de görme engelliler, bakım

yurtlarına kabul edilmiyorlardı. Aynı yüzyılda Avusturya’da ise, kadınlar uğursuzluk

getirecekleri gerekçesiyle çocuklarına görme engellilerin ellerinin değmesini

istememekteydi (Demirci 2000a: 15).

Sonuç olarak, engelli insanlar, hem inanç ve düşünce sistemleri ile hem de bilim ve

ilim destekli yaklaşımlar ile ciddi bir baskı ve değersizlik tarihi yaşamışlardır.

Engellilere duyulan nefret, çeşitli ülkelerde çok sayıda engelli insanın öldürülmesi

yönünde uygulanan politikalarda kendini göstermektedir. Bunların en bilineni 20.

yüzyılda Nazi Almanyası’nda görülmektedir.

Nazi döneminde, Hitler ve yandaşları tarafından engelli insanlar birer nesne olarak

görülmüş, toplumda zihinsel, ahlaki veya bedensel olarak katılıma uygun

görülmediklerinden sistematik olarak öldürülmüşler (Mackelprang ve Salsgiver

1999:25; Mitchell ve Snyder 2003:844) ve yaşamları da değersiz olarak ifade

edilmiştir (Wilton 2003:15).

Bu dönemde yaşamı değersiz olarak görülenlere yönelik ötenazi uygulaması,

1930’ların ortasında ve sonlarında ilk olarak engelli çocukların açlıktan

öldürülmeleri ve öldürücü şırınga ile başlamıştır. Daha sonra, bu program (batı

Page 25: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

11

öjenik sınıflamasına göre) epilepsi, fiziksel bozukluk, delilik, gerizekalılık,

depresyon ve alkolizmi de kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Bu ötenazi

programlarına neredeyse tüm hastahaneler katılmıştır. Her bir kurumda, ölüm

raporlarının değiştirildiği bir prosedür oluşturulmuş, öldürme teknolojileri

geliştirilmiştir. Bir çok insanın aynı anda ölmesi için gaz odaları, tıbbi bilginin

ilerlemesi ve ekonomik kazanç için altın dişlerin çekildiği otopsi odaları, ölü

bedenleri yığma odası ve son olarak ölülerin yakıldığı fırınlar (krematoryum)

oluşturulmuştur. Bu öldürme sistemi daha sonraları, ölüm kamplarındaki ırksal, etnik

ve cinsel azınlıklara karşı uygulanacak sistemin temelini oluşturmaktadır (Mitchell

ve Snyder, 2003:858).

II. Dünya Savaşı’nda Nazi kamplarında kullanılan ilaçlar ve öldürme teknolojileri ilk

olarak psikiyatri hastahanelerine hapsedilmiş engelli insanların vücutları üzerinde

denenip geliştirilmiştir. Ayrıca, sadece engelli Alman vatandaşları değil, Nazi

askerleri Avusturya, Polonya, Prusya, Hollanda ve Çekoslovakya’daki psikiyatri

hastahanelerindeki engelli insanları da hedef almış, askeri karargah kurmak için bu

binaları yoketmeyi amaçlamıştır. Engelli insanların yokedilmesi, estetik kritere

dayalı, sağlıklı Alman ırkının çoğalması ve daha fazla alan ve kaynak yaratmak için

uygulanmıştır (Mitchell ve Snyder 2003:857). Popüler kültürde bunun en büyük

yansıması “Ölüm Meleği” (Angel of Death) etiketiyle anılan Dr. Josef Mengele’dir.

Özellikle kalıtımsal olarak fiziksel deformasyonu olan kişileri seçerek vücut

parçaları üzerinden araştırmalar yapmıştır (Papanayotou, 2005). Bununla birlikte, bu

dönemde İngiliz ve Almanlar tarafından, engelli insanların devlet üzerinde finansal

olarak bir yük olduğu ve bu insanların ölümlerinin devletin yararına olacağı

düşünülmekteydi (Mitchell ve Snyder, 2003:858).

Ötenazi uygulamasının sonucunda, 1945 yılında 240.000’den fazla engelli insan

öldürülmüştür. Bu nedenle, bugün Almanya’da engelli nüfus büyük oranda yok

olmuştur (Mitchell ve Snyder, 2003:859).

Amerika’da ise 1930’lu yıllarda bir çok eyalette evlenme, çalışma ve eğitim gibi bir

çok hakları engellenen zihinsel engelli bireylere, II. Dünya Savaşı’nda savaşa

katılma hakkı verilmiştir (Wolfe, 1996:33). Verilen bu hak, aslında kendilerini

Page 26: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

12

savunacak güçte olmayan bu insanları yasalara dayanarak yoketmenin bir yoluydu.

Tüm bunlar, mükemmel vücut mitini güçlendirmekte, engelli bir yaşamın yaşamaya

değer olmadığı inancını güçlendirmektedir.

Daha sonraki yıllarda Amerika’da engelli ayrımcılığının en açık örneği fiziksel

engelli kişilerin halk içinde görünmelerini yasaklayan devlet destekli yasalardı.

Chicago’da 1960’lı yıllarda bir levhada şu yazmaktaydı:

“Göz zevkini bozan hasta, engelli, kötürüm veya başka bir şekilde

bozukluğu olan kişiler sokaklarda gezinemez, şehirdeki kamu alanlarına

giremez ve halka kendini teşhir edemez” (Kitchin, 1998:350).

Engelli Amerikalılar Yasası (Americans with Disabilities Act, 1990) ile engelli

bireylere yönelik koruyucu düzenlemeler yapılmış (Mackelprang & Salsgiver

1999:29) ve Nazi Almanyası’ndaki uygulamalar bırakılmış olsa bile, yakın tarih, hala

engelli insanların kısırlaştırılmasına, hadım edilmesine, kürtaj edilmesine ve

öldürülmesine şahit olmaktadır (Wilton 2003:16). Çin’deki bugünkü politika, engelli

fetusların zorla kürtaj edilmesini ve engelli çocuklara sahip olma riski olan kadınların

kısırlaştırılmasını öngörmektedir (Sherry 2004:774).

Eski çağlarda engelliliğin insanın içindeki şeytanın veya ahlaksızlığın dışa vurumu

olduğu düşünce sistemi, Orta Çağ’da ve Nazi Almanyası’nda aktif bir soykırıma

dönüşmüştür. Bu dönemde engellilerin yaşama hakları yok sayılarak dışlandıkları,

bilim dünyasının da bu yaklaşımı desteklediği görülmüştür. Engellilere yönelik yakın

geçmişteki uygulamalar değişmiş olsa bile, günümüzde kurumsal, ekonomik ve

psikososyal yönlerden sosyal dışlanma sürecinin farklı boyutları ortaya çıkmaktadır.

Aşağıda günümüzde bedensel engelli bireylerin yaşadığı sosyal dışlanma biçimleri

üzerinde durulacaktır.

LENOVO
Vurgu
Page 27: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

13

1.1.4.Günümüzde Bedensel Engelli Bireylerin Yaşadığı Sosyal Dışlanma

Biçimleri

Bu bölümde günümüzde engellilerin yaşadığı sosyal dışlanma iki bölümde

incelenecektir. İlk bölümde, engellilerin yaşadığı sosyal dışlanma kurumsal ve

ekonomik yönleriyle, ikinci bölümde ise psikososyal yönleriyle ele alınacaktır.

1.1.4.1.Bedensel Engelli Bireylerin Kurumsal ve Ekonomik Açıdan Yaşadığı

Sosyal Dışlanma Biçimleri

Bedensel engelli bireyler, toplumun diğer kesimlerinin yararlandığı imkanlardan

yararlanamayıp toplum içinde bir çok alandan dışlanmaktadır. Bir çok hizmete

erişimde kurumsal ve ekonomik güçlüklerle karşılaşan engellilerin yaşadığı sosyal

dışlanma, aşağıda fiziksel çevre, istihdam, eğitim, rehabilitasyon ve sağlık hizmetleri

alanlarında ele alınacaktır.

1.1.4.1.1.Fiziksel Çevre Koşulları

Yaşanılan fiziksel çevrenin tüm toplumu düşünerek tasarlanmadığı, yaşanılan

konuttan kamusal yaşam alanlarına ve ulaşım araçlarına kadar bir çok çevresel

unsurun, engellilerin gereksinimleri dikkate alınarak tasarlanmadığı bir gerçektir.

Bina düzenlemeleri, mimari uygulamalar engelli insanları dışlamakta, kent mekanları

sanki engellilerin hiç bir yere gidememesi için tasarlanmıştır (Kitchin 1998:346).

Engellilerin kentsel mekanlarda hareket özgürlüğünü engelleyen bir çok etken

bulunmaktadır. Bozuk yollar, kavşaklar, yüksek kaldırımlar, rampa olmayan

merdivenler, alt-üst geçitler, yüksek paramatikler çeşitli engelli gruplarının

gereksinimlerini karşılayacak biçimde tasarlanıp inşa edilmemiştir. Karataş (1997-

1998:12)’ın belirttiği gibi, metro istasyonlarında da vatandaşların boşluğa

düşmemeleri için konulmuş “sarı çizgiler” görme engelliler için düşünülmemiş, uyarı

sadece engelli olmayan insanlar için düşünülmüştür. Kentiçi ulaşımda yaygın

kullanılan toplu taşıma araçları, engellilerin kolayca inip binecekleri biçimde

tasarlanmamıştır. Kentte ulaşım, engelliler için kaygı verici bir sorun haline

gelmektedir.

Page 28: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

14

Kent planlamasındaki bu eksiklikler engelli insanların toplumsal katılımlarını da

engellemektedir. Dickson (2002:1)’a göre, Amerika’da 2000 yılındaki seçimlerde

engelli insanların %10-20 oranında engelsiz insanlardan daha az oy vermiştir. Eğer

engelli insanlar, engelsiz insanların oy verdiğiyle aynı oranda oy verselerdi, son

başkanlık seçiminde 4.6 milyon daha fazla oy sağlanacaktı. 2000 yılındaki

seçimlerde neredeyse 27 milyon engelli oy vermedi, 10 milyondan fazlası oy vermek

için kütüğe bile kaydolmadı. Kütüğe kaydolan engelli insanların sayısı, engelli

olmayanlardan %16 oranında düşüktür. Bunun temelinde ise fiziksel çevre

koşullarının ve ulaşım araçlarının uygunsuzluğunun çok önemli bir yeri vardır.

Kitchin (1998), kent planlamasındaki yanlışların ve eksikliklerin, engelli insanları

toplum dışına ittiğini ve engelsiz toplumu birinci konuma getirdiğini belirtmektedir.

Bilgin (1997:22)’e göre, özellikle gelişmekte olan ülkelerde kamusal düzenlemeler,

öncelikle engelsiz insanlara yönelik düzenlenmektedir. Engelli insanların, küçük bir

azınlık grubu olduğu ya da yönetime ek bir maliyet getirdiği düşünülmektedir. Bu

nedenle engellilere engellerine uygun bir hizmet sunulamamakta ve uygun bir

mimari yapılaşma gerçekleşmemektedir.

Kitchin (1998)’e göre, toplumsal alanlar toplumu engelli insanlardan ayırmak için

düzenlenmekte, fiziksel engelli insanlar da toplum dışında yaşamaya itilmektedir.

Engelli insanlar için ayrı okullar veya ayrı iş alanları oluşturulmakta, engelli insanlar

şehrin kenar muhitlerine itilmekte ve kamusal alanlardan da dışlanmaktadırlar.

Başta sözedilen engelsiz bir toplum için tasarlanan fiziksel çevre engellilerin

istihdam, eğitim, sağlık ve rehabilitasyon hizmetleri gibi bir çok alana erişimini de

kısıtlamakta, engelli bireylerin toplumsal katılımına da ket vurmaktadır. Türkiye’de

tiyatro ve sinemalar için engelliler düşünülmemiş, sosyokültürel alanlara girişleri de

engellenmiştir. İskoçya’da engellilerin sosyokültürel alanlara erişimi sağlansa da,

engellilere yönelik ayrımcı düzenlemelere ve uygulamalara da dikkat çekmekte

yarar vardır. Genellikle tekerlekli sandalye kullananlar en arkaya ya da yan taraflara

oturtulmakta ve engelliler belli alanlara hapsedilmektedir.

“Asıl engel sandalyenin önüne konan engeller. Hayat mı suçlu ben mi?” (30

yaşında kas hastası).

Page 29: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

15

Alışveriş merkezleri gibi kamusal alanlarda da aynı sorun mevcuttur. Mekanlar

elverişsiz, engelli tuvaletleri ya tasarlanmamış ya da çoğunlukla diğer tuvaletlerden

ayrı tasarlanmıştır. Engelli tuvaletlerinde kadın-erkek ayrımı yoktur, iki cinsiyet de

aynı tuvaleti kullanmak zorunda kalmaktadır.

Tüm bu uygulamalar ve düzenlemeler, büyük ölçüde sınırlanmış engelli yaşantısını

daha da zorlaştırmakta, onları büyük ölçüde ev içine hapsetmekte ya da başkalarına

muhtaç kılmaktadır (Karataş, 1997-1998:12).

“Günlük yaşantımda fiziksel engellerle karşılaştığımda canım sıkılıyor,

kızıyorum, bu nedenle o tip yerlere gitmiyorum” (32 yaşında omurilik felçlisi).

Engelliler için tasarlanmamış bina yapı ve düzenlemeleri, engelli bireylerin kendi ev

koşullarında bile güçlük çekmesine yol açmaktadır. Ev girişindeki basamaklar ve

bina içindeki merdivenler en büyük engelleri oluşturmaktadır. Asansörün olduğu

binalar engelliler için öncelikli hale gelmektedir. Bunun yanında kapılar, banyo,

tuvalet, ışık düğmeleri, dolap kapakları gibi bir çok farklı unsur gündeme gelmekte,

imkanı olan engelliler evleri kendi ihtiyaçlarına göre uyumlu hale getirmekte ya da

kendi koşullarına uygun binaları seçmektedir. Fakat genelde ekonomik güçlükler bu

düzenlemelere ve uygulamalara engel olmaktadır.

Araştırmacılar, engelsiz insanlar için tasarlanmış çevrede engelli insanların fiziksel

bariyerlere uyum sağlama sürecinin stress yarattığını, utandırdığını ve toplumsal

uyumsuzluğa sebep olduğunu vurgulamaktadır. Ayrıca, yaşam tarzının bozulması ve

günlük yaşantıda karşılaşılan güçlükler, üzüntü, kızgınlık, engellenme ve korkuyu da

beraberinde getirmektedir (Rokach, Lechcier-Kimel ve Safarov, 2006:682).

“Rampa olmadığı için kaldırıma çıkabilmek için yanımdan geçen adamdan

yardım istedim, beni dilenci zannedip gitti” (37 yaşında omurilik felçlisi).

Topluma katılamama süreci olarak tanımlanan sosyal dışlanma kavramı kapsamında,

engelsiz bir toplum için tasarlanan fiziksel çevre koşulları engelli bireylerin

yaşantılarında öncelikli bir sorun teşkil etmektedir. Ev içi koşullarda ve kamusal

Page 30: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

16

alanlarda engellileri yok sayan mimari düzenlemeler, engelli bireylerin yaşam

hakkına saygı duyulmadığının bir göstergesidir.

1.1.4.1.2.İstihdam

Engelli insanlar, genel olarak iş pazarına girmede kısıtlı erişimleri olduğundan

dezavantajlı bir gruptur. İstihdam alanında sağlıklı bireylere tanınan imkanların,

engelli insanlara tanınmaması, engellilere yönelik ayrımcılığın ve sosyal dışlanmanın

bir göstergesidir.

Engelli insanların istihdam alanına katılmalarını engelleyen bir çok etken arasında

başta devlet politikaları gelmektedir. Devlet, adeta sosyal devlet ilkesini hiçe

sayarak öncelikle sağlıklı işsizlerin istihdamını ele almaktadır. Türkiye’deki bu

durum, diğer ülkelerde de çok farklılık göstermemektedir.

İngiltere’de 1985 yılında yapılan OPCS araştırmasında, çalışma yaşında olan (16-64)

2 milyon engelli insandan sadece 700 000 (% 31)’inin iş sahibi olduğu ortaya

çıkmıştır. Yedi yıl sonra yapılan ‘İş Gücü Araştırması (Labour Force Survey, 1992)’

nda ise, engelli insanlar arasındaki işsizlik oranının yaklaşık % 50 olduğu ortaya

çıkmıştır. Ayrıca, iki yıldan uzun süredir işsiz olan engelsiz insanların oranı ortalama

% 8 iken, engelli insanların oranı ortalama % 26’yı göstermektedir (Kitchin ve

Shuttleworth, 1998:786). 2000 yılında Amerika’da yapılan US Census verileri ise bu

yaş grubundaki engelsiz insanlar arasındaki çalışan oranını % 78.6, engelli insanlar

arasındaki çalışma oranını ise sadece % 27.6 olarak belirtmiştir (Russell 2002:117-

118).

Devlet politikaları dışında, istidam alanında bazı kişi ve grupların engellilere yönelik

olumsuz tutum ve davranışları da engelli insanların önünde bir engel

oluşturmaktadır.

Benli (1997)’ye göre, işverenler, engellilerin istihdamında genel olarak engellilik

dereceleri az olanları ve belli özür gruplarını tercih etmektedirler. Bu durum,

engellilik derecesi yüksek olanların istihdam edilmelerinde güçlükler meydana

getirmektedir. Ataman (1997) ise, bu durumun temel nedenleri arasında, işyerlerinin

Page 31: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

17

bu durumdaki kişilerin verimli olarak çalışabileceğine inanmamasını, bunların diğer

çalışanlara ayak bağı ve iş kazalarına neden olacağı endişesini vurgulamıştır. Ayrıca,

işverenin engelli bireyleri işe almalarında etkili olan yöntem, hala hatır gönül işi ile

olmaktadır.

“Tekerlekli sandalyede olmama rağmen, kalçalarımdan yukarısını

kullanabiliyorum ve buna rağmen engelimin derecesi % 95 olarak rapor edildi

(ki doktorum %100 demişti). Tekerlekli sandalyedeyim diye benim gibi

engellileri ‘hiçbir şey yapamaz kategorisine koyuyorlar ” (37 yaşında omurilik

felçlisi ).

“Hastalığımı anlatınca yapamayacağımı düşünüp kimse beni işe almak

istemedi” (50 yaşında emekli bankacı bir MS hastası).

Engel dereceleri ile ilgili olarak engellilerin istihdam alanında yaşadığı güçlükler bu

kadarla da kalmamaktadır. Bazı mercilerin engelliler üzerinden kazanç sağlaması

için engel dereceleri ya yüksek ya da az olarak rapor edilmektedir. Engel

derecelerinin varolandan yüksek rapor edilmesi engellilerin iş alanında zorluk

çekmesine, engel derecelerinin varolandan düşük rapor edilmesi ise engellilerin

engellilere tanınan belli hak ve imkanlardan yararlanmasını engellemektedir. Mesela,

engellilik derecesi % 40’ın altında olan engelliler özürlü maaşı alamamaktadır.

“Engel derecemi %35 olarak rapor ettiler, oysa daha yüksek. Fakat %35 olunca

maaş alamıyorum. Geçenlerde de zihinsel engelli bir kız gelmişti, ona da sağlam

raporu verdiler” (30 yaşında ayak kol engelli).

Kitchin ve Shuttleworth (1998:787)’e göre, engelli insanlar iş başvurularında da

ayrımcılıkla karşılaşmaktadır. Yüksek nitelikli engelsiz insanların iş başvurularının,

aynı niteliklere sahip engelli insanlara kıyasla yaklaşık 2 kat daha fazla olumlu

yanıtlandığını, bununla birlikte ortalama nitelikli engelsiz insanların iş başvurularının

ise yaklaşık üç kat daha fazla olumlu yanıtlandığını belirtmiştir. Bu ayrımcılığın

yanısıra, ödeme ve terfi konusunda aktif bir ayrımcılık bulunmaktadır. Ayrıca,

engelli insanlar daha çok resmi olmayan yollarla işe alınmakta, resmi sözleşmeler ve

iş kanunuyla korunmamaktadırlar. Bu insanlar düşük ücretli, az vasıflı ya da vasıfsız

Page 32: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

18

işlerde terfinin çok az bir ihtimal olduğu işlerde çalıştırılmaktadır. OCPS Survey

(1985)’de, engelli erkeklerin sadece % 18’inin idari işlerde ve profesyonel işlerde

görev aldığı, oysa engelli olmayan erkeklerin % 28’inin bu işlerde görev aldığı

ortaya çıkmıştır.

Unutulmamalıdır ki, engelli insanların bireysel ya da devlet yoluyla karşılanması

gereken ek yaşam masrafları bulunmaktadır. Bu noktada, işsiz engelli insanları

destekleyecek sosyal güvenlik uygulamalarının da yetersiz olması, engelli insanların

genellikle minimum yaşam standardına sahip olmasını dahi engellemektedir.

İşsizlik, düşük gelir ve sosyal güvenlik uygulamalarının yetersiz olması, engelli

insanlar arasında geniş bir yoksulluğa sebep olmaktadır. Yapılan araştırmalar,

dünyanın her yerinde engellilerin çok büyük çoğunluğunun toplumun yoksul

kesimlerinden geldiğini ve yoksulluk içinde yaşadıklarını göstermektedir (İkizoğlu

2001; Karataş 2002).

“Engelli insanlar üçüncü sınıf vatandaş muamelesi görüyor, zenginler birinci

sınıf, yoksullar ikinci sınıf, engelliler de her zaman üçüncü sınıf vatandaşlar”

(30 yaşında ortopedik engelli bir genç).

İngiltere’de 1993 yılında yapılan bir araştırmaya göre, engelli insanların ve ailelerin

% 50’sinin temel yaşam standardının altında olduğu ortaya çıkmıştır. Engellilik

Bilinci Hareketi (Disability Awareness in Action, 1995) bu rakamı % 75 olarak

belirtmiştir. İşsizlikle birleşen sosyal sorunlar, sosyal statü kaybını, izolasyonu,

kimliksizliği, özgüvenin ve özsaygının azalmasını içermektedir (Kitchin ve

Shuttleworth 1998:786)

İkizoğlu (2001:91)’na göre, mutlak yoksul konumundaki engelli bir birey için sosyal

yardım programlarına duyulan ihtiyaç çok açıktır. Engelli bir bireyin sosyal destek

ve yardım alıp temel ihtiyaçlarının karşılanması, özgüvenin artmasına ve dolayısıyla

toplumla bütünleşmesine katkıda bulunacaktır. Toplumsal korunma sağlanarak

desteklenmiş bir birey, en azından başkalarına muhtaç olmadan yaşayacak, asgari

yaşam standardını elde edebilecektir.

Page 33: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

19

“İşinizi görecek bir tekerlekli sandalye 3500 - 6000 YTL arasında. Bunu maddi

olarak karşılayacak gücümüz yoktu, Seda Sayan TV programında hediye etti

bana, tekrar ayağa kalkmış gibi oldum” (39 yaşında tekerlekli sandalyede).

Çağdaş ülkelerde engellilerin eğitim, istihdam ve toplumsal sorunları önemli ölçüde

çözülmüş, engelli hakları, yasalarla güvence altına alınmıştır. Örneğin İngiltere’de,

16 yaşına kadar aldıkları temel eğitimle beraber mesleki eğitim de verilerek meslek

sahibi olmaları sağlanmaktadır. İşyerleri gönderilen engelli bireyi işe almadığında

para cezasına çarptırılmakta, kontenjanlarını doldurduğunda ise teşvik ücreti

verilmektedir. Japonya’da ise, görme engellilerin çoğunluğu, Japon geleneksel masaj

tekniği, parmak masajı ve akupunktur alanında eğitilmektedirler (Doğan, 1997:204).

Türkiye’de engellilerin durumuna baktığımızda ise, engelli insanlara mesleki eğitim

verilmemesi ve gerekli iş analizlerinin yapılmaması, engelli kitlesinin büyük

çoğunluğunu hala eğitimsiz, işsiz ve toplumun sırtında bir yük olarak yaşamaya

mahkum etmektedir.

Ayrıca, engellilerin istihdamı konusunda Avrupa ülkeleri kota sistemini kullanırken

Türkiye’de sadece kontenjan sisteminin uygulanmaya çalışılması, engellilerin

istihdam edilmeden önce yeterince korunmamaları, işlerin engellilerin engeline

uyumlu hale getirilmemesi, işyerlerinin engellilerin engeline uyumlandırılmaması,

engellilere belirli işler için eğitim verilmemesi, yasal tedbirlerin yeterince

alınmaması ve diğer ülkelerde bu alanda uygulanan teknik ve yöntemlerden

yararlanılamaması da bu konudaki eksiklikler olarak ortaya çıkmakta engelli

insanların topluma katılımlarında engel oluşturmaktadır.

1.1.4.1.3.Eğitim

Tüm ülkelerde eğitim sistemi, öncelikle, nüfusun engelli olmayan kesimi için

planlanıp uygulanmakta ve engellileri eğitim sistemiyle bütünleştirecek farklı

programlar geliştirilmeye çalışılmaktadır. Böylece daha en baştan eğitim sistemi,

engellileri dışlayan bir anlayışa sahip olmaktadır. (Karataş, 2002)

Genel ve özel eğitime ilişkin sorunlar, engelli bireylerin eğitim alanında yaşadığı

önemli bir sorundur. Genel eğitim kurumlarının engelsiz bireyler için düşünülmüş ve

Page 34: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

20

yapılandırılmış olması, engelli bireylerin diğer bireylerle aynı eğitime sahip olmasını

ve toplumsal katılımını engellemektedir.

Yatağa bağımlı hastaların veya ağır ortopedik engelli, görme engelli, işitme engelli

ve özellikle de konuşma engelli olanların bu alanda büyük eğitim sorunları

bulunmaktadır. Çünkü ağır engelli bu kişilerin engellerine uygun eğitim veren özel

okullara gitmeleri gerekmektedir. Bu durum ise hem engelli bireyleri toplumun

genelinden ayırmakta hem de bu alanda ek bir yatırım yapmayı gerektirmektedir.

(Bilgin, 1997:22). Oysa ki, genel eğitim sistemi içerisindeki okullarda okumak,

engelli öğrencilerin dış dünyayla tanışmaları, potansiyellerini farketmeleri ve

geliştirmeleri açısından çok önemlidir. Yapılan araştırmalar, genel eğitim

sistemindeki okullara giden çocukların, özel eğitim okullarına giden çocuklardan

toplumsal olarak daha becerikli olduklarını göstermektedir (McDougall, DeWit,

King, Miller ve Killip 2004; Curtin ve Clarke 2005).

Bununla birlikte, bazı durumlarda engelli gençlerin okul gezilerine ya da ek okul

aktivitelerine tam katılımı zor olabilmekte, sınıf içerisinde ekstra yardım ve desteğe

ihtiyaç duyabilmektedir. Bunun için sınıf içerisinde ve değişik okul aktivitelerinde

onları destekleyip yardım edecek kişilere ihtiyaç duymaktadırlar.

Eğitim kurumlarının mimari yapısının bedensel engelli bireylerin erişebileceği ve

yararlanabileceği şekilde inşa edilmemiş olması da önemli bir sorundur. Özel okullar

dışında çoğu eğitim binasında tekerlekli sandalye kullanan bireyler düşünülmemiş,

asansör ya da rampa yapılmamıştır.

Bunun yanında, engelli bir bireyin eğitim kurumlarında bulunan kütüphanelerden

yararlanması durumunda da yine bazı engeller sözkonusudur. Kütüphaneye erişim

sorununun yanısıra, görme engelliler için kasetlere doldurulmuş kitap bilgilerinin

olmaması veya bilgilerin Braille alfabesi ile yazılmamış olması da

yardımcı/destekleyici teknolojinin yetersizliğini göstermektedir.(Bilgin 1997:22;

Shevlin, Kenny ve McNeela, 2004:17).

Araştırmacılar, engelli öğrenciler için en büyük sorunun fiziksel erişim ve

yardımcı/destekleyici teknolojinin yetersizliği olarak belirtirken, engelli öğrenciler,

Page 35: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

21

en büyük engelin olumsuz akran ve öğretmen tutumları olduğunu belirtmişlerdir.

(Shevlin, Kenny ve McNeela, 2004; McDougall, DeWit, King, Miller ve Killip:2004;

Carpenter ve Readman, 2006). Beden imgesi, benlik kavramının en önemli

ögelerinden birini oluşturmakta ve dolayısıyla sakatlık durumu arkadaş gruplarının

reddine yolaçmaktadır (Breslin 1968, Akt: Erkan 1990:7).

Bu olumsuz tutumsal ve çevresel meselelere benzer sonuçlar, 5. Uluslararası Özel

Eğitim Konferansı – 2000 –“Including Excluded” da da ortaya çıkmıştır.

Konferansta, Zimbabwe’de ilkokul öğretmenleriyle yapılan bir araştırmanın

sonuçları, öğretmenlerin çoğunluğunun görme engelli çocukların dahil edilmesine

karşı olumsuz tutumlara sahip olduğu ortaya çıkmıştır (Brandon ve Ncube 2006:2).

Bu sonuçlara dayanarak, çocuklar fiziksel olarak dahil edilseler bile, çevrenin

tutumlarından dolayı toplumsal ve akademik olarak dışlanmaktadır.

“Özellikle ilkokulda çok dalga geçiyorlardı” (46 yaşında ayak engelli).

“Diğer çocuklara uyum sağlayamıyordum. Uyum sağlasaydım üniversite

mezunu bile olurdum. Öğretmenler, müdür bile ayrımcı davranıyordu” (30

yaşında ilkokul mezunu ayak kol engelli).

Bunun yanında, Brandon ve Ncube (2006:11)’ın çalışmalarında Botswana’daki yerel

öğretmenlerin, sınıf içindeki fiziksel engelli öğrencilerine karşı tutumları nötr olsa

da, engelli öğrencilerin bulunduğu sınıfları yönetmeye ve onlara öğretmeye karşı

tutumlarının olumsuz olduğu ortaya çıkmıştır. Öğretmenler, yeterli eğitimleri

olmadığını, fiziksel engelli çocuklara öğretimde uzmanlığa sahip olmadıklarını

belirtmişlerdir. Bu, Botswana’daki öğretmenlerin engelli ve engelsiz çocukların

birlikte eğitim almalarının akademik ve sosyal faydalarının farkında olduklarını fakat

nasıl etkili öğretmenler olacaklarını öğrenmek için eğitime ihtiyaçları olduğunu

göstermektedir.

Eğitim kurumlarına erişimde fiziksel çevre koşulları, eğitim kurumlarının mimari

yapıları ve çevresel tutumlara ek olarak maddi sıkıntılar da engellilerin eğitim

yaşantılarında önemli bir sorun teşkil etmektedir. Yetersiz ekonomik durumdan

dolayı okuyamayıp çalışmak zorunda kalan çok sayıda engelli bulunmaktadır.

Page 36: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

22

Sonuç olarak, engelliler eğitim sisteminde bir çok engelle karşılaşmakta, bu sisteme

dahil olamadıklarından eğitim seviyeleri düşük kalmaktadır.

1.1.4.1.4.Rehabilitasyon

Özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetleri, zihinsel, bedensel, sosyal ve ruhsal

engelleri nedeniyle toplumsal yaşama tam olarak katılamayan bireylerin, fonksiyon

kayıplarını gidermek, toplumsal fırsatlardan eşit olarak yararlanmalarını sağlamak

ve toplum içinde bağımsız, kendi kendilerine yeterli olmalarını sağlayıcı beceriler

kazandırmak ve bu doğrultuda topluma kazandırılmasını amaçlayan hizmetlerdir.

Türkiye’de, engelli bireylerin sayısının % 12 civarında olduğu gözönüne

alındığında, büyük kentlerden kırsal yerlere kadar engelli bireylerin toplumun önemli

bir kesimini temsil ettiğini söylemek mümkündür (ÖZİDA, 2004). Bu nedenle özel

eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerine ihtiyaç duyan engelli kitlesi de gün geçtikçe

artmaktadır.

Varolan rehabilitasyon hizmetleri, tıbbi, mesleki, sosyal ve toplum temelli

rehabilitasyonu içerir. Tıbbi rehabilitasyon, kişinin fonksiyonel yeterliliğini mümkün

olan en yüksek düzeye çıkarmak için tedavi sürecini içerir. Araç desteği ile kişinin

rehabilitasyon sürecine engel olacak fizyolojik engellerinin aşılması amaçlanır; buna

ilave olarak psikolojik ve sosyal güçlüklerin azaltılması ya da ortadan kaldırılması

hedeflenir. Böylece engelli kişinin topluma entegrasyonu sağlanmaya çalışılır.

Mesleki rehabilitasyon ise, fiziksel, zihinsel ve duygusal yetersizlik sonucu güvenli

ve uygun bir işe ihtiyacı olan engelli bireylerin iş ve meslek sahibi olmasını, uygun

mesleki becerileri kazanmasını ve iş yerindeki takip sürecini içermektedir.

Sosyal rehabilitasyon, engelli bireyin ve ailesinin sosyal hayatta karşılaştığı her türlü

sorunların çözümlenmesine yönelik çalışmalarla, engelli ve ailesinin sosyal hayata

katılımlarını sağlamaya yönelik çalışmalardır. Sosyal rehabilitasyon, engellilere karşı

toplumdaki ön yargıların ve olumsuz tutumların yok edilmesi, toplumun

bilinçlendirilmesini de içerir.

Page 37: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

23

Son yıllarda ortaya çıkan toplum temelli rehabilitasyon ise, engellilerin

rehabilitasyonunda toplumun sorumluluk alması, hizmet dağılımının geliştirilmesi,

eşit fırsatlar sağlanması ve engelli haklarının iyileştirilmesi ve korunmasını

hedefleyen çalışmaları içerir.

Fakat, engelli insanların eğitim, mesleki eğitim, istihdam, sağlık ve toplumsal yaşam

alanlarında fırsat eşitliğine sahip olmamaları mesleki, tıbbi, sosyal ve toplum temelli

rehabilitasyonun yetersizliğini de gözler önüne sermektedir. Engelli bireylerin

fiziksel, zihinsel, ruhsal ve sosyal olarak tüm kapasitelerini kullanabilecekleri uygun

hizmetlerin yetersizliği, bağımsız, üretken bireyler olarak topluma tam katılımlarını

engelleyen faktörler ve dolayısıyla düşük yaşam kalitesi, engelli bireylerin toplum

içindeki dışlanmış konumlarını açıkça göstermektedir.

Engellilerin gerek bedensel gerekse ruhsal özellikleri nedeniyle kendi yakın

çevrelerinde ve toplum içerisinde aşağılanmadan bağımsız hareket edebilmeleri ve

toplumda yaşayan bireylerle iletişim ve etkileşim kurabilmeleri açısından gerekli

olan sosyal destek de rehabilitasyon kapsamındadır. Fakat sosyal destek yoksunluğu,

engelli bireylerin topluma katılım sürecinde ilaveten diğer sorunları da

doğurmaktadır.

Rehabilitasyon hizmetine ihtiyaç duyan engelli bireylerin eğitim ve rehabilitasyon

ücreti belirli ölçülerde bağlı bulunduğu kurum (Emekli Sandığı ve SSK) tarafından

karşılanmaktadır. Ancak Bağ-Kur ve sosyal güvencesi olmayanlar bu hizmetin

dışında kalmaktadır.

Ayrıca, rehabilitasyon alanında engellilere yönelik çalışan uzman personelin sayısal

yetersizliği de önemli bir sorundur. Personelin yetersizliği, bu alana verilen önem ve

ihtiyaca, ekonomik faktörlere, toplumsal bilinç, yönlendirme ve duyarlılık ile

ilgilidir. İstihdam ve iş gücü yaratılamayan bu alan, devletin de bir politikasının

yansıması ve engellilere yönelik tutum ve davranışların olumsuz birer göstergesidir.

Bunların yanında, engelli bireyin kabulü, bakımı, yetiştirilmesi ve topluma

kazandırılmasında ailenin yeri çok büyüktür. Rehabilitasyonda danışmanlık

hizmetleri, engelli birey ve ailesine yaklaşımlar, aile eğitimleri bu açılardan çok

Page 38: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

24

önemlidir. Aile üyelerinin ve özellikle engelli bireylerin bu dönemleri daha az zararla

atlatabilmesi için bireye ve aileye psikolojik ve sosyal destek verilmesi gereği de

rehabilitasyon kapsamındadır. Fakat bu ihtiyaca ne kadar cevap verildiği bir

muammadır.

Sonuç olarak, engelli bireylerin toplumsal yaşama katılımlarını sağlayacak, iş,

eğitim, sağlık vb. gibi bir çok alanda toplumun diğer bireyleriyle eşit fırsatlara sahip

olmasını sağlayacak, fonksiyonel, psikolojik, toplumsal ihtiyaçlarına cevap verecek,

toplumun bilinçlendirilmesi ve toplumsal destek sağlanması için mevcut kaynakları

kullanacak ve yeni kaynaklar oluşturacak, çağdaş teknoloji ve yöntemleri takip edip

gerekli finansmanı sağlayacak uygun bir yasal düzenleme ve eylem olmadığı sürece,

hem toplum tarafından hem devlet politikaları ve uygulamalarıyla yeterli destek

alamayan engelliler, toplumun bir köşesine itilmiş, dışlanmış bireyler olarak kalmaya

mahkum olacaklardır.

1.1.4.1.5.Sağlık

Sağlık hizmetlerine başvuran en geniş nüfusun engelliler olduğunun belirtilmesine

rağmen, engelli kişiler sağlık hizmetlerine erişimde ciddi sorunlar yaşamaktadır.

Engelli insanların belli sağlık problemleri için, genellikle engeli olmayan insanlara

kıyasla daha uzun ve karmaşık bir tedavi gerekmekte, kendi engel koşullarına göre

daha farklı ihtiyaçlara ve çözümlere ihtiyaç duyulmaktadır. Fiziksel koşullar, finansal

güçlükler, kişisel yardım gereksinimleri de sağlık hizmetlerine erişimi

güçleştirmekte, engelli insanların yaşam kalitesi üzerinde olumsuz sonuçlara

yolaçabilmektedir.

MS hastası 44 yaşında bir kadın; “jinekoloğumun tedaviye devam

etmemi istemesine rağmen, ben tedavi sürecini takip etmedim, çünkü bu

en az altı ayda bir bu ofise gitmek gerektiği anlamına geliyordu ve

bunun imkanı yoktu” (Neri ve Kroll, 2003:90).

Bunun yanında sağlık kuruluşlarındaki muayehaneler ve teçhizatlar da yetersiz

kalmakta, engelli kişilerin sağlığını da tehlikeye atmaktadır. Yetersiz uzman kadrosu

Page 39: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

25

da engelliler üzerinde onarılmaz hasarlara yol açmaktadır (Dejong, Palsbo ve Beatty,

2002:271).

“Kireçlenme olmaması için hayat boyu fizik tedavi almam gerekiyor, fakat 3.5

ay boyunca yanlış tedavi yöntemleri kullanıldığı için daha iyi konumda

olacakken, telafisi olmayan zarar gördüm” (37 yaşında omurilik felçlisi).

“Kas erimesi olduğundan kaslarım çok güçsüzdü, kaslarım güçlensin diye

hastahanede elektrik şok tedavisi yapıldı! Daha da beter oldum” (30 yaşında

kas hastası).

Dejong ve arkadaşlarına (2002) göre, sağlık hizmeti veren yerlerin erişiminin zor

olmasının en önemli nedenleri arasında engellilerin istihdam ve gelir durumu

yatmaktadır. Dolayısıyla sınırlı ulaşım imkanları, ek sağlık ödenekleri ve yetersiz

sigorta ödenekleri, kısıtlı gelirleri olanlar için daha ciddi bir mesele olmakta, daha

fazla sağlık hizmeti kullanmanın bedeli hızla artmaktadır (Neri ve Kroll, 2003; Ipsen,

2006).

Sağlığın bozulması ek sağlık ödeneklerine sebep olabilmekte, bu da kısıtlı geliri

olanları güç durumda bırakmaktadır. Bazı durumlarda ise, bazı engelli kişiler ihtiyaç

duydukları fizik tedavi, araç desteği gibi sağlık hizmetleri imkanlarına sahip

olamamaktadır, çünkü sigorta ödenekleri çok kısıtlı kalmaktadır.

“Sigorta fizik tedavi için yeterli değil, haftada 15 dakika yetmiyor. Haftada üç

fizyoterapi gerekli. Bir seans 150-180 YTL.” (21 yaşında omurilik felçlisi).

Varolan politika ve yasalar ile engelli hakları korunmaya çalışılsa da bu yasaların

uygulama alanında pek çok aksaklığın olduğu da bir gerçektir. Sağlık hizmetlerinin

ilgili kurumlarca ödenmesi için, her yıl sağlık kurulu raporunun yenilenmesi engelli

birey ve ailesi için zor bir süreç içermektedir.

Sağlık hizmetlerine erişim zorlaştıkça, uygun sağlık hizmetlerine erişemeyen

engelliler, yardım için başkalarına daha fazla muhtaç olmakta, bu da

bağımsızlıklarını kaybetmelerine, eşlerine, çocuklarına, arkadaşlarına, akrabalarına

bel bağlamalarına sebep olmaktadır (Neri ve Kroll, 2003:90).

Page 40: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

26

Dejong, Palsbo ve Beatty (2002)’ ye göre, sağlık hizmetlerinde bir başka sorun da

engelli kişi, doktor ve personel arasındaki iletişimdir. Bazı durumlarda, engelliler

marjinalleştirilmekte ve ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmektedir. Bazı tekerlekli

sandalye kullanıcıları ise personelin onları yok saydığını, onlarla göz kontağı

kurmaktan çekindiklerini belirtmişlerdir. Neri ve Kroll (2003:89)’un bulguları,

engellilerin bu durumda değersizlik hissi yaşadıklarını, ihtiyaçlarının

karşılanmadığını göstermiştir.

“Sırf doktorlar ve çalışanlar ilgilenmiyor, tuhaf tuhaf bakıyorlar diye devlet

hastahanelerine gitmiyorum” (39 yaşında tekerlekli sandalyede).

Sonuç olarak sağlık hizmetlerine erişimde fiziksel ve ekonomik koşulların yanısıra

sosyal bariyerler de mevcuttur. Engelli bireyler, bir çok doktorun varolan şikayeti ya

da rahatsızlığı değil de engeli en önemli teşhis olarak gördüğünü belirtmektedir

(DeJong, 1997). Bu problem yetersiz tıbbi eğitimin ve sağlık hizmetinin bir

sonucudur. Sistemin ve sağlık hizmeti veren kişilerin, engelli bireylerin erişebilirliği

ve sağlık hizmetleri ihtiyaçları konusunda bilgili olması gerekir.

“Altı ameliyat geçirdim, yanlış ameliyatlar oldu. Stajyerler yaptı ameliyatları.

Onlar tecrübe kazandı, ben olduğum yerde kaldım”.

Sağlık alanında, amacın engelsiz birey olmak değil, engelli bir birey olarak

potansiyellerini en yüksek noktada kullanabilecek, bağımsız bir birey olmak

olduğunu engelli kişiye hatırlatan sağlık uzmanlarının varlığına da ihtiyaç vardır.

“Günde en az sekiz saat fizik tedavi görüp egzersiz yapmam gerekiyordu. İlk

başlarda yapıyordum, yürüyeceğime bile inanmıştım. ‘Yürüyebilecek miyim?’

diye sordum doktora, ‘hayır’ dedi, bitti benim için ondan sonra, yapmadım bir

daha” (26 yaşında omurilik felçlisi).

Sağlık alanında engellilere yönelik, kurumsal, ekonomik ve sosyal bariyerler

mevcuttur. Tüm bu engellerin aşılmasında, topluma ve sosyal devlete büyük görevler

düşmektedir.

Page 41: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

27

Günümüzde, fiziksel çevre, istihdam, eğitim, sağlık ve rehabilitasyon hizmetlerinde

kurumsal ve ekonomik düzenlemelerin ve dolayısıyla toplumsal yapının engellileri

sisteme dahil etmediği yani dışladığı anlaşılmaktadır. Bunun yanında, engelliler, bu

açık dışlanmanın yanısıra, gizil bir sosyal dışlanmayla da karşı karşıya gelmektedir.

Aşağıda toplum yapısını belirleyen unsurlara yer verilecek, sosyal dışlanmanın

psikososyal boyutu incelenecektir.

1.1.4.2. Bedensel Engelli Bireylerin Psikososyal Açıdan Yaşadığı Sosyal

Dışlanma Biçimleri

Bu bölümde, engellilerin yaşadığı sosyal dışlanma psikososyal yönleriyle

sunulacaktır. Engellilere yönelik yaklaşımların oluşumunda katkısı olan medya,

klasik edebiyat ve terminoloji ele alınacak, ardından varolan toplumun yapısı ve

engelli birey üzerindeki etkisine yer verilecektir.

1.1.4.2.1.Medya

Kitle iletişim aracı olarak tanımlanan medyanın toplum üzerindeki etkisi

yadsınamaz. İnsanlar bir konu hakkında ilk elden bir bilgiden yoksun olduklarında,

bilgi için medyaya yönelirler. Medyanın toplumsal sorunlara yaklaşımı, kitlelerin

yaklaşımlarını da belirlediğinden, medyanın engelli insanlara bakış açısının çok

büyük bir önemi bulunmaktadır.

Medyanın toplumu yapılandırmada temel bir rolü ve işlevi vardır; bu nedenle

medyanın engelli insanları da kapsayan toplumun dezavantajlı kesimlerini sunma

biçimleri üzerinde durmakta yarar vardır. Son zamanlarda kitleler, medya aracılığıyla

belli kişi ve grupların çıkarlarına göre yönlendirilmektedir. Aslında, engellilik bir

sunum problemi haline gelmiştir. Durum yanlış tanıtılmakta ve bu da medyada ve

dolayısıyla toplumda yanlış anlamalara sebep olmaktadır.

“Bizimle alay ediyorlar, dalga geçiyorlar” (37 yaşında omurilik felçlisi).

Engelli insanların karakterini, ilişkilerini ve tipik yaşam biçimlerini tanımlarken

engelin temel alınması, bireylerin sadece engelleriyle varoldukları yolunda bir fikir

vermektedir. Medya engellilik konusunu kişisel bir trajedi veya kahramanlık olarak

Page 42: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

28

ele almaktadır. Engellilik bir eksiklik olarak yansıtılmakta, kişinin karakterini

tanımlamada birincil unsur olarak gösterilmektedir. Ayrıca engellileri korunmasız

karakterler olarak sunmak, izleyicilerin karaktere sempati duymasına neden

olmaktadır (Valentine, 2001:711).

“Eğitimsiz insanlar engelli bir insanın engeline, eğitimli insanlar ise beynine ve

kalbine bakıyorlar” (37 yaşında tekerlekli sandalyede bir engelli).

Medyada görmeyen kadınların oldukça pasif ve işe yaramaz bireyler olarak

sunulduğu görülmektedir. Akdağ (2005)’a göre, bu tarz yapımlarda, görmeyen kadın,

etrafında olup bitenden habersiz, zeka seviyesi düşük, kandırılmaya açık zavallı bir

bireydir. Örneğin, Türkiye’de ulusal yayın yapan bir çok TV kanalında yayınlanan

“Gülüşan” isimli film, görmeyen kadınları aşağılayan örneklerle doludur. Bu filmde

Gülüşan, kuma olarak gittiği evde kendi gereksinimlerini dahi karşılayamayan,

oldukça edilgen biridir. Öyle ki adet kanaması olduğunu fark edememekte ve etrafta

kan lekeli kıyafetlerle dolaşmaktadır. Saçını kendisi tarayamayan, banyosunu

yapamayan Gülüşan adeta zeka seviyesi düşük bir karakter olarak tanıtılmaktadır.

Yine Türkiye’de ulusal çapta yayın yapan Kanal D televizyonunda bir süre

yayınlanan “Serseri” adlı dizi filmde canlandırılan görmeyen kadın karakteri,

görmeyenlerin algılama düzeyi düşük, kandırılabilen, her türlü tehlikeye maruz

kalabilecek, korunması gereken kişiler oldukları yönünde bir fikir vermekte,

kitlelere acıma duygusu uyandıracak sahnelere yer verilmektedir.

“Televizyonda engellilerle ilgili programların fon müzikleri hep acıklı ve duygu

sömürüsü içerikli” (27 yaşında ortopedik engelli milli basketçi bir genç).

“İnsanlar bilinçsiz, bizi kötü şekilde sunuyorlar, dışlıyorlar, yalnız kalıyoruz”

(27 yaşında ortopedik engelli).

Bu programların etkisi altında kalan milyonlarca insan, genelde engellilerle ilgili

olumsuz yapımlardan fazlasıyla etkilenmekte, günlük yaşamda karşılaştığı engelli

bireylere bu engelli profilinin etkisinde kalarak yaklaşmaktadır (Akdağ, 2005:163).

Page 43: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

29

Amerikalı ünlü yazar Helen Keller, medya görüntülerinin engelli bireylere yönelik

olumsuz tutumlara sebep veren önemli bir etken olduğunu belirtmiş, sinemada

Amerikalı aktör Jim Carrey’nin oynadığı 1994 yapımlı “Salak ile Avanak (Dumb and

Dumber)” filmini izlerken yaşadığı bir olayı şöyle aktarmıştır:

“Bir çok görme engelli birey gibi benim de biraz görme yetim var. Çok yakın

oturursam sinemaya bile gidebiliyorum. Filmin bir sahnesinde görme engelli

bir çocuk ve ölü bir kuş vardı ve görme engelli olduğu için kuşun ölü ya da

canlı olduğunu söyleyemeyen çocuk öyle salak gösterilmişti ki. Filme

girdiğimde kendimi, filme ikinci kez gelen bir grup liseli genç arasında

buldum. Beni gördüler ve güldüler: ‘Şuna bakın, salak!’ diye kahkalarla

güldü bir kız. ‘Neden salak olduğumu düşünüyorsun?’ diye sordum.

‘Filmde, görme engelli çocuk salak’ dedi. ‘Filmler bizim nasıl olduğumuzu

gösteriyor mu?’ diye üsteledim. ‘Evet, salak!’ diye bağırdı çocuklar.”

(Wolfe, 1996:1).

Bu olay, medyanın toplumsal tutumları nasıl etkilediğine dair önemli bir örnektir.

Bedensel engellilik durumu sadece zihinsel engellilik alanına genellenmemekte, aynı

zamanda seksüel alanda da kendini göstermektedir. Wilton’a (2003) göre, popüler

medya engelli kişilerin aseksüel ya da kötü bir şekilde cinsel olduğu varsayımlarının

üremesine yardımcı olmaktadır. Engelli kişilerin cinsel ifadelerini sunma çabaları,

bazı durumlarda sansürle karşılaşmakta, engellilik ve aseksüellik neredeyse aynı

anlamda kullanılmaktadır.

Öbür taraftan, bu yaklaşımlara başkaldıran, olumlu mesajlar veren yapımlar da

sözkonusudur. Son yıllarda yapılan “Crash” filmi, engelliliğin aseksüellikle örtüşen

yaklaşımlarına karşıt sav niteliğinde, engellilerin de cinselliği olabildiği üzerine

çarpıcı bir yapımdır.

Bunun yanında, Lars Von Trier’in yönetmenliğini yaptığı “Karanlıkta Dans (Dancer

In the Dark, 2000)” filminde, bir fabrikada hem çelik işçisi olarak çalışan hem de bir

müzikalde oynayan görme engelli karakter aktif bir şekilde yaşamın içinde yer

almaktadır. Başrolde İngiliz aktör Daniel Day-Lewis’in oynadığı “Benim Sol

Ayağım (My Left Foot:The Story of Christy Brown, 1989)” adlı filmde ise sol

Page 44: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

30

ayağıyla resimler yapan ve sanat çevresinde çok başarılı olan CP’li tekerlekli

sandalyede yaşamaya mahkum kişi, engelli bir kişinin sosyal bir statü edinmek ve

diğer insanlarla eşit imkanlara sahip olmak için verdiği savaş açısından başarılı bir

filmdir. Başrolünde Amerikalı aktör Al Pacino’nun oynadığı “Kadın Kokusu (Scent

of a Woman, 1992)” adlı filmde de, sonradan görme yeteneğini kaybetmiş ve hayata

küsmüş bir emekli albayın hayatına genç bir insanın girmesiyle değişen yaşamı

anlatılmakta ve sosyal etkileşimlerin özellikle engellileri yaşama bağlayan çok

önemli bir faktör olduğuna değinilmektedir.

Medyanın olumsuz yaklaşımlarına rağmen, engelli insanların yaşadığı sorunlara ve

ihtiyaçlarına değinen bu olumlu yapımlar aslında, toplumun düşünmesini ve bir

engellinin yaşantısına yakından şahitlik etmeyi gerektirmektedir. Sosyal bağların

kopuk veya zayıf olduğu günümüz toplumunda, hali hazırda marjinalleştirilen bu

gruba karşı bir anlayış veya farkındalık geliştirmek, engelli bireylerin toplumsal

hayata dahil olmasına da katkıda bulunacaktır.

Sonuç olarak, medyanın engelli insanı topluma sunuş biçiminin bireysel ve toplumsal

sonuçları bulunmaktadır. Medyanın ve dolayısıyla toplumun engelli bireye bakışı

engelli bireyin kendine bakışını da etkilemekte, kendini değerlendirmesi ve toplum

içindeki duruşunu belirleyen önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır.

Medyanın olumsuz mesajları ve yaklaşımları, engelli bireylerin kendilerini

suçlamasına, özgüvenlerini ve benlik saygılarını yitirmelerine sebep olabilmektedir.

İçselleştirilen toplumun olumsuz yaklaşımları, bireyin kendine ve topluma

yabancılaşmasına sebep olmakta ve toplumla bütünleşmesi yönünde engeller

yaratmaktadır. Engelsiz insanların engelli insanlara tutum ve davranışları, medyanın

olumsuz mesajlarıyla da şekillenmekte ve engelli insanın topluma katılımını

engelleyen bir çok faktörle birleşerek engelli insanın toplum dışına itilmesine sebep

olmaktadır.

Page 45: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

31

1.1.4.2.2.Klasik Edebiyat ve Terminoloji

Engelliler ile ilgili olumsuz mesajlar, peri masallarında ve klasik edebiyatta sık sık

görülmektedir. Mesajlar, farklının çirkin olduğu, deforme oluşun kötü olduğu,

bedensel olarak farklı olanın kötü yollara saptığı şeklinde aktarılmıştır.

Geleneksel çocuk edebiyatında, engellinin kalıplaştırılarak tektipleştirildiği

görülmektedir. En eski bilinen çocuk hikayelerinde engelliye yönelik stereotip ve

önyargılar ifade edilmiştir. Bu hikayeler çocuklara, engelliyi hor görmeyi,

küçümsemeyi, acımayı öğretmektedir. Örneğin Cindrella’nın üvey kız kardeşlerinin

obez ve çekici olmaması, Peter Pan’daki Kaptan Hook’un protezi olması,

Şirinler’deki Gargamel’in kambur ve kanca burnunun olması, Notre Dame’ın

Kamburu’ndaki Quasimoto’nun kamburu...

Bunlar ve diğer iyi bilinen hikayelerde, bedensel çekicilik, sağlık ve vücudun

bütünlüğü, bozulmamış durumu, genelde kahramanların özellikleridir. Kötü

karakterler ise büyük burunlarla, kırışıklıklarla ve siğillerle tasvir edilmektedir.

Ahlaki karakter ve kişilik dış görünümle birleştirilmektedir. Bazı hikayeler, bedensel

engelliliği kötü davranışın sonucu olarak göstermektedir. (Pedretti & Zoltan,

1990:23-24). Örneğin, Pinokyo’nun burnu, yalan söylediği için uzamaktadır.

“Kimbilir ne günah işledin de Allah sana bu cezayı vermiş diyorlar” (21 yaşında

omuriliği zedelenmiş bir genç kız).

Andersen’in ünlü “Çirkin Ördek Yavrusu” masalı da farklı olanın dışlandığına dair

bir örnektir. Masalda, ördek yumurtalarına karışmış bir kuğu yumurtasından çıkan

yavrunun, ördekler tarafından “çirkin ördek yavrusu” diye çağrılıp alay edilmesi

anlatılmaktadır. Diğer ördeklere benzemediği ve farklı olduğu için çirkin olarak

görülen yavrunun hikayesinde, diğer ördeklerin kendi gibi olmayanı dışlama, hor

görme temasına değinilmektedir.

Edebiyatta geçen tanımlamaların ve anlatımların dışında, varolan terminolojide de

engellilere yönelik olumsuz yaklaşımlar yeralmaktadır. “Blind” kelimesi, Indo-

European kökenli karışık ve karanlık anlamına gelmektedir. Sözlüğe bakıldığında,

Page 46: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

32

görme engelli kelimesinin anlamı olarak “karanlıkta” kelimesi kullanılmıştır. Görme

engelli insanlar hakkındaki yazınsal ifadelerde de bu görülmektedir.

Bir çok yazılı eserde, görme gücü bilmek veya inanmak için gerekli bir koşul ve

görme engeli sonsuz bir karanlıktaki yaşam olarak tasvir edilmektedir (Bolt,

2005:541). Demirci (2000a:14) ise, görme engellilerin bir çok edebiyatçı tarafından

“yaşayan ölüler” ve hatta “yürüyen mezarlar” olarak tasvir edildiğini belirtmiştir.

Bununla birlikte, edebiyatta ve gündelik dilde kullanılan terminoloji de, engelliliğe

yönelik ayrımcılığın bir göstergesidir. Örneğin İngilizce’de kullanılan ‘able-bodied’

terimi, engelli insanları ‘öteki’ statüsüne koymaktadır. Reeve (2002)’e göre, ‘able-

bodied’ (sağlam) yerine ‘non-disabled’ (engelli olmayan) terimini kullanmak, engelli

etiketini kırmanın bir yoludur.

Ülkemizde de, engelli insanlar dışındaki insanlara ‘sağlam’ ya da ‘normal’

terimlerinin kullanılması, engelsiz insanlar dışındaki insanların kusurlu ya da

anormal olduğu yönünde bir fikir vermektedir. Farklılığı anormallik olarak görmek,

ötekinin kabul edilmediği bir toplumsal yaklaşımın göstergesidir.

Engellilik konusunda dilin ve terimlerin nasıl kullanıldığı, toplumun engelliyi

koyduğu yeri de belirtmektedir. Özürlü, sakat, kötürüm terimleri yerine bedensel ya

da fiziksel engelli, kör terimi yerine görme engelli ya da sağır yerine işitme engelli

terimlerinin kullanılması, engellilik konusundaki iyimser yaklaşımın, duyarlılığın ve

hassasiyetin de bir göstergesidir.

Bunun yanında, toplumda bir çok alandan dışlanan engelli bireyleri toplumun diğer

bireylerinden ayırmamak adına, kullanılan dile dikkat edilmesi, farklı terimlerin

kullanılmaya başlanması, engelliğe yönelik ayrımcılığı önlemeye yönelik bir

yaklaşım olmasına rağmen, önceden kullanılan terimlerin günümüzde değiştirilme

nedeni önemlidir. Bu noktada, günümüzde gittikçe artan engelli sorununun ciddiyeti

ve hassasiyeti, üzerinde durulması gereken bir noktadır.

Page 47: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

33

1.1.4.2.3.Toplum

İnsanların kendi gibi olanı kabul etme eğiliminde olup, ötekine karşı olumsuz,

önyargılı tutum ve davranışlarda bulunduğu, bir çok çalışmada doğrulanmıştır.

“Bizi evlerimize hapseden sadece fiziksel engeller değil, düşmanlık,

dikilmiş gözler, tepeden bakma ve acımanın hakim olduğu dışarıdaki

dünyaya girme fikri” (Morris 1991:25, Akt: Reeve 2002:499).

Literatüre göre, görünen fiziksel engeli olanlara, diğer bireylere kıyasla daha

olumsuz tutumlar yöneltilmektedir. Engelli olmayan bireylerin engelli bireylere

yönelik olumsuz tutumları, kısıtlamak, aşırı koruyup kollamak, yetenek ve

becerilerini dikkate almamak, onların yapabileceği çeşitli işleri onlara fırsat

tanımadan yapmak, bir boyuttaki engelliliği diğer boyutlara da genellemek, duyarsız

kalmak, aşağılamak gibi geniş bir yelpazede yer almaktadır (Arıkan 2001:96, Akt:

Topçubaşı ve Arıkan, 2005:77).

“Evlenemeyeceğimi, bu halde bir aileye bakamayacağımı söylüyorlar” (36

yaşında tekerlekli sandalyede bir engelli).

“Sağlam biriyle beraberim, evlenmek istiyoruz. Fakat erkek arkadaşımın ailesi

buna karşı çıkıyor” (30 yaşında kas hastası).

Yapılan araştırmalar sosyal etkileşimlerde engelli olmayan bireylere kıyasla fiziksel

engelli bireylere daha fazla kişisel mesafe konulduğunu ve uzak durulduğunu

göstermektedir (Kilbury, Bordieri ve Wong, 1996:1-2; Demirci, 2000b). Demirci’ye

(2000b) göre, toplumun çoğunluğu engellilerden uzak durmayı tercih etmekte,

toplumsal ilişkilerde çoğunlukla engelliler çaba sarfetmekte, bu nedenle de ilişki

biçimi sağlıksız olmaktadır. Aslında bu yaklaşımlar, Küçükkaraca (2005:50)’nın

belirttiği, tekil görüşlere göre karşı çoğulculuğun vurgulandığı “farklılık” bakış

açısının bir eseridir.

“İnsanlar çekiniyor yaklaşmaktan, sanki ben bir beklenti içindeymişim gibi

davranıyorlar. Komşuluk ilişkilerimiz bile yok, benimle aynı asansöre bile

binmiyorlar” (42 yaşında kas hastası).

Page 48: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

34

“Ben ne kadar pozitif davranırsam sen de engelliler hakkında o kadar pozitif

düşünürsün. Negatif davranma seçeneğim de yok ki. Yoksa yalnızsın..” (35

yaşında kas hastası).

Fiziksel engelli insanların yaşadığı en büyük sıkıntılardan biri de kamu alanlarında

insanların açıkça dik dik bakması olmaktadır. İnsanlar, farklı olarak algıladıkları

herkese dik dik bakma arzusu duyar. Fakat bu bakışlar, kişinin özeline tecavüz olarak

ve düşmanlığı içeren olumsuz bir eylem olarak da anlaşılmaktadır. Engelli kişiler bu

bakışları üzerlerinde hissettiklerinde, kendilerini insanlıktan çıkmış hissettiklerini

belirtmişlerdir (Lenney ve Sercombe, 2002:8).

“O dik bakışları görünce üzerimde beddua ediyorum” (30 yaşında ortopedik

engelli).

“Uzaydan gelmişim gibi bakıyorlar” ( 23 yaşında kas hastası).

“..Önceleri dışarıya özellikle de kalabalık ortamlara girmeye

çekiniyordum, herkes bana bakıyordu, yaşamanın ne kadar zor

olacağını düşünüyordum ilk zamanlar..” (Fidan ve Saç, 2005b:296).

“İlk zamanlar evden çıkamıyordum, derneğe üye olunca çıkabilmeye başladım”

(32 yaşında ortopedik engelli).

“13 yaşına kadar evden çıkmadım, sokağa çıkmaya utanıyordum, sonra

kabullenmek zorunda kaldım” (36 yaşında amputee, 2 bacak yok belden).

“İnsan olarak bakmıyorlar bana” (36 yaşında amputee, 2 bacak yok belden).

“Hep bu kapıdan dışarı yürüyerek çıkacağım dedim ben. Hiç olmadı,

olmayacak. Bu bana çok zaman kaybettirdi. Hayata küstüm” (21 yaşında

ortopedik engelli).

Engelli birey, toplumun bir kısmı tarafından kabul görürken diğer kısmı tarafından

kabul görmemektedir. Kişi, kendinin engelsiz insanlar gibi kabul görmesini

istemesine rağmen, kişi engellidir. Olmadığı kişinin beklentisi hem birey açısından

Page 49: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

35

hem de toplumun beklentileri açısından kişiyi ikilemlere ve çatışmalara

sürükleyebilir.

“Onların beklentileri benim yapacaklarımdan daha az, hep onlara ne kadar

olduğumu göstermeye çalışıyorum. Onların yaptıklarını yaptığımda, insanüstü

birşey yapmışım gibi bakılıyor” (30 yaşında ortopedik engelli).

“Eşimle yaşadığımız sorunlar dolayısıyla psikoloğa gittik. Engelimle barışık

olduğumu görünce psikolog benim hasta olduğumu söyledi” (46 yaşında kas

hastası).

Yapılan araştırmalar, bedensel engelli bireylerin daha yüksek duygusal sıkıntı, sosyal

yetersizlik, sosyal yabancılaşma ve kendine yabancılaşma oranları olduğunu

göstermiştir (Rokach, Lechcier-Kimel ve Safarov, 2006:687). Engelli bireylerin

ihtiyaçlarını karşılayamaması sürekli bir hal aldığında, birey toplumla olan bağların

kopması, stres, kaygı ve öz saygının zedelenmesi gibi sonuçlar ile karşılaşabilir. Öz

saygısı zedelenen kimselerin çevrelerindeki insanlara ve toplumsal kurumlara güven

ve inançları kalmayacaktır (Çakır, 2002:17). Onlara ulaşamamak veya o sürecin

içinde olamamak, kişinin kendini değersiz hissetmesine sebep olabilir (Pedretti ve

Zoltan, 1990:19).

Bunun yanında, engelsiz bir toplum yapısı içinde toplumun engelliye bakışı, engelli

bireyin suçluluk, utanç ve acizlik duygularını yaşamasına da sebep olabilmektedir.

Bu nedenle, birey engelini saklamaya yönelmektedir (Kazancı, 1981:3, Akt: İkizoğlu

ve Duman, 1997:327).

“Sürekli çevremi ve çevremdekileri gözlüyorum. Kimin ne kusuru ve

eksiği var diye, sanki başkalarında da olsa benim engelim görünmez

olacaktı” (Fidan ve Saç, 2005b:296).

“Önceleri engelimi saklamak istiyordum, dernek ve spor ortamına girene

kadar” (27 yaşında ortopedik engelli milli basketçi).

“İlk zamanlar psikolojik baskı yaratıyordu” (36 yaşında tekerlekli sandalyede

bir engelli).

Page 50: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

36

Bir dönem Amerikan Başbakanı olan Franklin D. Roosevelt, halktan tekerlekli

sandalyesini saklamak için büyük çaba göstermiştir. Çünkü tekerlekli sandalyesi, bir

güçsüzlük işareti ve utanç sebebiydi. Şekil bozukluğuna sahip olmak tam kapasiteli

bir birey olarak gözden düşmek demekti. Yürümek için iki sağlam ayağı olmayan bir

adam bütün bir adam değildi. Roosevelt’in eğer tekerlekli sandalyesi bilinseydi,

başbakan seçilip seçilmeyeceği hala tartışılmaktadır (Mackelprang ve Salsgiver,

1999:20).

Wilton (2003), psikoanalitik yaklaşımın savunduğu engelli vücutların eksik olduğu

ve bu yüzden de kültürel olarak değersiz olduğu düşüncesinin altını çizmektedir.

Psikoanalitik yaklaşıma dayanarak, tarihte de görüldüğü gibi engelli bir hayatın

yaşamaya değer olmadığı düşüncesinin varlığından sözetmek mümkündür.

“Abi, böyle olacağına ölmek daha iyi değil mi?” (Demirci 2000a:18).

“Sen nasıl gülebiliyorsun diyorlar, onlara göre engelliysen hayata küsmelisin!”

(39 yaşında tekerlekli sandalyede bir engelli).

Ayrıca, psikoanalitik yaklaşım, estetik kaygıların engelsiz kültür içinde farklı

vücutların dışlanmasında yer bulduğunu söylemektedir. Cinsellik ve aseksüellik

meseleleri, fiziksel engelliliğin baskın yapıları içinde yeralmaktadır. Engelli kişilerin

aseksüel olduğu düşüncesi günümüzde büyük bir yaygınlık kazanmıştır. Bu düşünce,

engelli kişinin de toplumun bu düşüncelerini içselleştirmesine sebep olabilmektedir.

“Bizi cinsel objeler olarak görmüyorlar, bize çocuk gibi davranıyorlar”

(Banım, Guy ve Tasker, 1999:214).

“Engelli birinin engelsiz biriyle birlikte olması zor. Engelli biriyle sevgili olmak

olumsuz bir etki yapabilir” (50 yaşında bir MS hastası).

“Erkek kadın ortası birşeysin deniyor” (26 yaşında tekerlekli sandalyede bir

genç).

“Umutsuz. Bir adam engelsiz birini bulabilecekken niye beni istesin

ki?” (Randi ve Chance, 2002:196).

Page 51: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

37

“Toplum için görsellik önemli” (42 yaşında ortopedik engelli bir kadın).

Sonuç olarak, Cılga (2001)’nın da belirttiği gibi, kentsel ortamlardaki fırsat eşitsizliği

ve toplumun engelliye yaklaşımı kişinin kendini gerçekleştirmesi yönünde olumsuz

sonuçlar doğurmaktadır. Bu durum da kişinin kalitesiz bir yaşam sürecine neden

olmaktadır. Engelsiz bir toplum içinde engelli olmak ve hakettiği değeri görememek

kişiyi genel toplumun dışına itmekte ve marjinalleştirmektedir.

Eski çağlardan günümüze kadar engellilerin bir çok alanda ve bir çok şekilde sosyal

dışlanma yaşadıkları görülmektedir. Başta belirttiğimiz gibi, kurumsal ve ekonomik

boyutuyla, fiziksel çevrede, istihdam, eğitim, sağlık ve rehabilitasyon alanlarında,

psikososyal boyutuyla medyada, klasik edebiyatta ve varolan toplum yapısında

engellilerin hakları yeterince korunamamakta ve engelliler sosyal destek sisteminin

dışında kalmaktadır.

Sosyal hizmet mesleği de bu noktada devreye girmektedir. Sosyal hizmet mesleği,

bireylerin çevre koşullarından doğan maddi, manevi ve sosyal yoksunlukların

giderilmesine ve ihtiyaçlarının karşılanmasına, sosyal sorunların önlenmesi ve

çözümlenmesine yardımcı olunması ve hayat standartlarının iyileştirilmesi ve

yükseltilmesini amaçlayan sistemli ve programlı hizmetler bütünüdür. Engellilik

alanındaki sorunların çözümlenmesinde, engellilerin toplumla bütünleşmesinde

sosyal hizmet mesleğine büyük bir sorumluluk düşmektedir. Aşağıda sosyal

dışlanma ile mücadelede sosyal hizmetin yeri ve önemi yer almaktadır.

1.1.5.Sosyal Dışlanma ile Mücadelede Sosyal Hizmetin Yeri

NASW (National Association of Social Workers) tarafından sosyal hizmet,

“bireylerin, grupların ve toplulukların kapasitelerini arttırmak, yaşam kalitesini

yükseltmek, toplumla birey arasındaki karşılıklı yararları gözeten dengeyi sağlayacak

hareketleri tesis veya restore etmek için sosyal koşulları bu amaç doğrultusunda

değiştiren mesleki aktiviteler” olarak tanımlanmıştır (Russel, 1988:945).

Page 52: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

38

Kongar (1982:1)’a göre, sosyal hizmet, insanı ve toplumu konu alan bir meslek ve

disiplindir. İnsanın ve meydana getirdiği toplumların sorunlarına yönelmiştir. Amacı,

bu sorunları belirlemek ve çözümlerine yardımcı olmaktır.

Şahin (2002a), sosyal hizmet mesleğinin amacının, insanların sosyal rollerini yerine

getirmeleri ve karşılaştıkları sorunlar ile başedebilmeleri için yeteneklerini

geliştirmek ve ihtiyaçlarının karşılanmasına olanak veren çevresel imkanların

arttırılması olduğunu belirtmiştir.

Sosyal hizmetin hedeflediği gruplar, toplumla bütünleşmesi engellenen, bu nedenle

topluma üretken bir unsur olarak katılamayan, başka bir deyişle, toplumsal

işlevselliğini yerine getiremeyen ya da yerine getirebilmek için zorlanan nüfus

gruplarıdır. Sosyal hizmet mesleğinin amacı, bireylere, gruplara ya da topluma sosyal

işlevsellik kazandırabilmektir (Kut, 1988:11-12).

Sosyal hizmetin amaçlarının gerçekleştirilebilmesi için sosyal hizmet mesleğinin

işlevlerinin de açıklanmasına gereksinim vardır. Sosyal hizmetin birey, aile, grup,

örgüt ve toplulukların sosyal işlevselliklerinin tesisi, onarım ve arttırılmasına yönelik

işlevleri vardır (Duyan, 2003:12). Sosyal hizmetin danışmanlık, kaynak yönetimi ve

eğitim işlevleri bulunmaktadır.

Sosyal hizmet uzmanları danışmanlık işleviyle, bireyleri problemlerinin çözümü için

güçlendirir, örgütsel gelişmeyi destekler, program ve politika geliştirir. Kaynak

yönetimi işleviyle, bireyleri kaynaklarla bağlantılandırır, kaynak geliştirmek için

gruplar ve organizasyonlar arasında ilişki ağı oluşturur. Sosyal aksiyon yoluyla

değişimi başlatır ve sürdürür, toplum hizmetlerini devreye sokar. Eğitim işleviyle ise,

eğitsel programlar sağlar, personelin gelişimini sağlar, eğitim yoluyla sosyal sorunlar

ve sosyal hizmetler hakkında toplumu bilgilendirir (Duyan, 2003:16).

Sosyal hizmet, hiç bir ayrım gözetmeksizin insanların toplumdaki tüm olanaklardan

eşit olarak yararlanmaları için mücadele etmektedir. Gilson ve De Poy’un (2002)

belirttiği gibi, sosyal hizmetin misyonu sosyal adaleti arttırmak ve baskıyı ortadan

kaldırmaktır. Sosyal hizmetin temel değerlerinden biri olan sosyal adalet kavramı

içerisinde, sosyal hizmet, sağlık bakımı, beslenme, barınma, gelir, eğitim ve çalışma

Page 53: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

39

gibi temel yararların yoksun gruplara ulaşmasını sağlamada birincil role sahiptir

(Şahin, 2002a).

Sosyal hizmetin temel özelliği, problem çözme odaklı olması (Sheafor ve Landon,

1987. Akt: Şahin, 2002a) ve çevresi içinde bireyi değerlendirerek genelci bir

yaklaşım kullanmasıdır. “Genelci yaklaşım”, sosyal işlevselliği aksaklığa uğratan

bireysel ve toplumsal sorun ve ihtiyaçlar ile bireysel ve toplumsal özelliklerin

etkileşiminden doğan sorun ve ihtiyaçlar üzerinde durur (Gibbs, Locke ve Lohmann,

1990:234, Akt: Şahin 2002a).

“Genelci sosyal hizmet” yaklaşımının temelinde, insan hakları, sosyal adalet,

eşitsizlikler, ayrımcılıklar ve toplumdaki farklılıkların öğrenilmesi önkoşul olarak yer

alır. Farklılık, bio-psiko-sosyal olarak kişinin kendisini diğerlerinden farklı yaşaması

ve hissetmesi, yaşam biçimi oluşmasıdır. Farklılık birey ya da grupların aidiyet

duygularını düzenlediği gibi, ‘biz’, ‘onlar’, ‘diğer’ kavramlarını ortaya çıkarır.

Sosyal hizmet mesleği, evrensel ilkeleri doğrultusunda çoğulculuğa, psikososyal ve

biolojik insan farklılıklarına ve bu farklılıklarla çalışacak olan sosyal hizmet

uzmanının uygulama ilkesi insana saygı ve kabuldür (Küçükkaraca, 2004:105-109).

Sosyal hizmet uygulamalarındaki genelci yaklaşım ile sosyal model birbirine

paraleldir. Oliver (1983:23)’a göre, engellilik alanını, çalışma alanı olarak gören

sosyal hizmet müdahalesinde iki uygulama modeli vardır. Bireysel modelde, medikal

modelde olduğu gibi uyum engellilerin sorunudur, sosyal modelde ise toplumun

sorunudur.

Sosyal modele dayalı sosyal hizmet uygulamaları, engellilik konusunda topluma da

rol ve sorumluluk vermektedir. Sosyal hizmet, sosyal model aracılığıyla, engellilerin

toplumla bütünleşmelerine yönelik çalışmalar yürütmektedir. Arıkan’a (2001:41)

göre, engellilere yönelik sosyal hizmetin, engelliliğin sosyal modelleriyle

güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu çalışmada engellilerin kurumsal, ekonomik ve

psikososyal olarak bir çok alanda haklarının yok sayıldığı ve dışlandığı

vurgulandığından, bu çalışmanın modeli sosyal modeldir.

Page 54: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

40

Engellerin aşılması, önyargı ve tutumların ortadan kaldırılmasında, engelli birey ve

engellilik konusunda duyarlılık ve bilinç geliştirmeye yönelik çalışmalar sosyal

hizmetin görev ve sorumlulukları içerisindedir. Bu nedenle, sosyal hizmet

uygulamalarında engelliyi engelli kılan toplumsal ve çevresel faktörlerin aşılmasında

kullanılabilecek bireysel ve toplumsal kaynaklar ön plandadır (Arıkan, 2002:62-65).

Sosyal hizmet uzmanı, genelci yaklaşıma göre, aile ve bireyi kapsayan mikro ölçekli

sistemlerle, organizasyon ve resmi kurumları kapsayan orta ölçekli sistemlerle,

toplumlar ve toplulukları kapsayan makro ölçekli sistemlerle ve sosyal hizmet

mesleğinin kendi sistemiyle bir bütün olarak çalışmaktadır (Miley, O’Mella, Dubois,

1999:10-11).

Makro düzeyde bir uygulama olan toplum temelli rehabilitasyon, bireylerin,

toplulukların ve halkın engelli insanların eşit hakları olduğunu kabul etmelerini

sağlamaya çalışmakta, bu müdahalelerle engelli insanlara toplumda bir yer

kazandırmayı hedeflemektedir. Toplum temelli rehabilitasyon, öncelikli olarak

engelli bireylerle etkileşim içinde bulunan insanlarda olumlu bir tutum

kazandırmanın yollarını aramaktadır.

Şimdiye kadar kullanılan rehabilitasyon yaklaşımlarının amacı, bireyin işlevsel

olduğu kadar ekonomik bağımsızlığını kazandırmayı mümkün hale getirmektir.

Fakat bu insanlar işlevsel ve ekonomik olarak bağımsız olsalar da, toplumun

olumsuz tutumları nedeniyle toplumsal yaşamın dışında kalmaya devam

etmektedirler.

Johnstone (2003)’ın belirttiği gibi, toplum temelli rehabilitasyon, sosyal hizmetin

sosyal modelini desteklemektedir. Buna göre, “engellilik durumu bireyin engelli

olmasının bir sonucu değil, büyük ölçüde toplumun engelliliğe tepkisinin

oluşturduğu bir tavırdır”.

Charlton (1998)’a göre, sosyal koşullar engelli bireyleri engelli durumuna

dönüştürmektedir. Engellilerle ilgili çabaların odak noktası, engelliliğin kendisi

değil, bu insanların kişilikleri, yani, kendi engellilik durumları ile birlikte nasıl

yaşayacaklarına dair bağımsız kararlar alma yetisi ve hakkı olmasıdır. Yani, söz

Page 55: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

41

konusu olan “engelli insanın refahı” değil, söz konusu olan “engelli insanların, insan

haklarıdır”.

“Genelci yaklaşım” çerçevesinde, sosyal hizmet personeli rollerini çoğu kere

organizasyonlarda yerine getirirler. Sosyal hizmetin topluluklara yönelik uygulaması

genellikle toplum organizasyonu diye nitelenir. Toplum organizasyonunun toplumun

çeşitli grup ve kişileri arasında eşgüdümlü bir çalışma ilişkisi kurmak, kendi kendini

devam ettiren ve kendine işleyen bir toplum planlaması ve sorun çözme yapısı

geliştirmek, toplumun kendi içinden gelen liderliği desteklemek gibi amaçları vardır.

Bu amaçlara Ross “toplumsal bütünleşme” der (Ross, 1958:51. Akt: Kongar, 1972).

Bunun yanında, toplum örgütlenmesinin bir başka amacı, toplumun bir sosyal sistemi

olarak işleyişiyle ilgili ortaya çıkan bazı sorunları çözmeye yönelmektir (Kongar,

1972:113).

Çevre kaynaklarla doludur; önemli olan bu kaynakları harekete geçirmektir. Toplum

organizasyonunda, engellilerin toplumla iç içe olmaları yönünde organizasyonlar

düzenlenebilir; toplumun engelli bireyleri görmesi ve engellilerin de sosyal hayatı ve

toplumu tanıması sağlanabilir. Bu engellilerin toplumla bütünleşmesi yönünde

önemli bir adımdır.

Organizasyonlar, kaynaklardaki ve güç dağılımındaki dengesizlikleri düzeltmeye

çabalarlar. Varolan sorunu çözmek için insanları kolektif bir şekilde birleşmeye

yüreklendirerek, ortak hareket etmeyi sağlamak organizasyonların işidir.

Sosyal hizmet uzmanları, sosyal değişimi sağlamak için, desteklemek, harekete

geçirmek ve organize etmek gibi sosyal hizmetin bazı araçlarından yararlanır.

Toplumda yanlış giden bir şeyler olduğunda bu durumu değiştirmek için insanları

destekler; kaynakların harekete geçirilmesi için diğer organizasyonlar, kamu kurum

ve kuruluşlarıyla ilişkiye girerler. Organize ederken de çabaları birleştirmeye çalışır.

“Higano Akira, tekerlekli sandalye kullanan bir Japon’dur. Marmara

depreminin ardından, tekerlekli sandalyesine aldırmadan Adapazarı ve

çevresinde depremzedelere destek olmaya çalıştı. Yunus Çadırkenti’nde

belden aşağısı tutmayan 70 yaşındaki karısını kucağında tuvalete taşıyan

Page 56: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

42

yaşlı adamdan çok etkilendi. Higano, Japonya’ya döndüğünde Özürlüler

Derneği’ndeki arkadaşlarına durumu anlattı ve 30 arkadaş birlikte bir

kampanya düzenlemeye karar verdiler. Çocuklara “Sen de yapabilirsin” diye

seslenerek farklı bir kampanya düzenlediler. Çocuklar ve gençler

beklenenden daha fazlasını yaptılar. Harçlıklarını bir araya getirip,

kullanılmış kırılıp dökülmüş 20 tekerlekli sandalye satın aldılar. Meslek

okulu öğrencileri, bu sandalyeleri tek tek onardı, boyadı, yepyeni hale

getirdi. Onarım sürerken, Higano ve arkadaşları, bu sandalyeleri Türkiye’ye

deprem bölgesine götürme düşü kurdular. Onlarla tanışıp, birlikte trene binip

balık tutmayı düşündüler. Sonra onları Japonya’ya götürecekler, bu sefer

orada birlikte balık tutacaklar ve iki farklı denizin balıklarının tadını

karşılaştıracaklardı. Fakat, tekerlekli sandalyelerin Türkiye’ye gönderilmesi,

bürokratik engeller, kargo parası gibi nedenlerle engellendi. Daha sonra,

sorunlar büyük uğraşılar sonucunda çözüldü. Higano, Türk Japon Dostluk

Grubu Başkanı ile birlikte 7 Temmuz 2002 günü İstanbul’a inecek ve düş

gerçekleşecekti.” (Onat, 2001:103-104).

Bu hikayenin gerçekleşip gerçekleşmediği bilinmemektedir ama Higano’nun bu düşü

sosyal hizmetin makro düzeydeki uygulamaları için oldukça güzel bir örnek

oluşturmaktadır.

Engellilerin topluma kazandırılması yönünde toplumsal eylemlerin yanında, sosyal

destek sistemleri de ön plandadır. Sosyal destek, bireyin ilgilenildiğini, sevildiğini,

sayıldığını ve karşılıklı bağlılıklardan oluşan bir sosyal ilişki ağının üyesi olduğunu

hissetmesini sağlayan bilgi olarak tanımlanmaktadır.

Sosyal destek kaynakları genel olarak formal ve informal destek kaynakları olarak iki

ana bölüm içerisinde ele alınmaktadır. Resmi kurum ve kuruluşlar ile yasal bir

çerçeve içerisinde hizmet veren sivil toplum kuruluşları, gönüllü kuruluşlar formal

destek kaynaklarıdır. Aile, akraba, komşu, arkadaş gibi çevremizde bulunan ve yakın

ilişkilerde bulunduğumuz bireyler ile herhangi bir biçimde destek olan ve katkı

sağlayan diğer bireyler ise informal sosyal destek kaynakları olarak belirtilebilir.

Sosyal destek türleri duygusal destek, bilgisel sosyal destek ve elle tutulur sosyal

destek olarak ele alınmaktadır. Duygusal destek sistemiyle engellilerin ve ailelerinin

Page 57: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

43

yaşam kalitesi arttırılır (Erkan, 2003:34-38). Engellilerin eksiklilikleri, yetersizlikleri

yerine, başarıları ve yeterliliklerine odaklanıp güçlendirilir (Şahin, 2001, Akt: Erkan,

2003:34-38). Bilgisel sosyal destek sistemiyle ise sosyal hizmet uzmanı engelli ve

ailelerine gereksinim duydukları bilgileri aktarır. Elle tutulur destek ise, hizmet, alet,

eşya, meta cinsinden yardımlar ile ödünç para verme, çocuklara bakma, ev içindeki

ve dışındaki hizmetleri üstlenme gibi yardımlardan oluşur (Tufan, 1994:51).

Sosyal desteğin en önde gelen işlevi, desteği alan kişinin bedensel ve ruhsal sağlığını

güçlendirmektir. Sosyal desteğin işlevlerinden biri, temel ihtiyaçların

karşılanmasıdır. Sosyal etkileşimler, benlik saygısını güçlendirmektedir. Yani, eğer

insanlar bir güvenlik duygusu içerisinde onlara sağlanan desteği devamlı bir şekilde

elde ederlerse, aldıkları bu destek benlik saygılarını ve özkimliklerini güçlendirir.

Bunun sayesinde bu insanlar böyle bir destekten yoksun bireylere göre, zorlayıcı

yaşam durumları karşısında daha az incinir bir durumda olacaklardır (Mitchell ve

ark. 1982; Wallston ve ark. 1983, Akt: Özbesler, 2001:14-15).

Literatürdeki genel varsayım, engelli bir bireye sahip ailenin de, engelli bir aile

olarak nitelendirilebileceğidir. Engelli bir bireyle yaşamanın normal bireylere sahip

ailelerdeki yaşama göre çok daha stresli olduğu ve bu tip ailelerin daha fazla

desteklenmeye, profesyonellerin uzmanlığından yararlanmaya daha çok ihtiyacı

olduğu bir gerçektir (Işıkhan, 2005:40).

Ailenin ve bireylerin sorunlarının çözümünde gerekli sosyal destek kaynaklarının

belirlenmesi ve devreye sokulması, gerekli olduğu durumlarda sosyal yardım

kurumlarından yararlanmaları konusunda bilgilendirilmeleri, alınacak olan yardım

gereksinime yönelik niteliği, yeterliliği ve sürekliliği açısından sürecin izlenmesi ve

gerektiğinde savunucu bir rol oynamak yine sosyal hizmet uzmanının görevidir

(Özbesler, 2004:362).

Sosyal hizmet uzmanları için engellilere yönelik mücadele alanında engellilerin ve

dolayısıyla ailelerinin işlevselliklerinin arttırılması, bireylerin güçlerinin farkına

varılması ile ilgilidir.

Page 58: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

44

Parsons (1991:8, Akt: Cankurtaran Öntaş, 2001:103)’a göre, genel toplum içinde

ayrımcılığa uğrayan grupların ortak özelliği güçsüzlüktür. Düşük sosyo-ekonomik

düzeyde yaşayan insanlar, etnik azınlıklar, kadınlar ve engelliler örnek olarak

verilebilir. Solomon (1976, Akt: Cankurtaran Öntaş, 2001:103) güçsüzlüğün üç

potansiyel kaynağını tanımlar:

1- Ezilmiş insanların kendilerini olumsuz değerlendirmeleri,

2- Ezilmiş kurbanlar ve dışarıdaki sistem arasındaki etkileşimde olumsuz

deneyimler

3- Daha geniş çevresel sistemlerin engel oluşturmasıdır.

Sosyal hizmetin güçlendirme yaklaşımı, bireylerin yaşam koşullarını geliştirmeleri

için kişisel güç, kişiler arası güç ya da politik gücü arttırma sürecidir. Bir başka

deyişle, bu süreç, engellilerin kurumsal, ekonomik ve psikososyal açıdan yaşadıkları

süreçteki gereksinimlerine karşılık gelmektedir.

Cılga (2001)’ya göre, engellilerin yaşama, gelişme ve katılım olanaklarını

iyileştirme, koşullarını geliştirme sosyal hizmetin güçlendirme yaklaşımının özüdür.

Güçlendirme yaklaşımı engellilerin sorunlarını ve gereksinimlerini tanımlamaya,

güçsüz, gelişmeye açık alanları belirlemeye dayanır. Engelli bireyin kendini

gerçekleştirmesi, toplumda üretken olması, iyi bir yaşam sürmesi, desteğe yardıma

ve güçlendirmeye bağlıdır.

Güçlendirme teorisi, bir toplumun güç ve kaynaklar üzerindeki kontrole sahip farklı

grupları içerdiğini varsaymaktadır. Bu teoriye göre, sosyal hizmetin sosyal modele

dayalı uygulamalarında olduğu gibi, sosyal problemler bireysel yetersizliklerden

meydana gelmez, daha çok toplumun tüm üyelerinin gereksinimlerini karşılamadaki

başarısızlıktan doğar.

Güçlendirme süreci, birey, bireylerarası ve kurumsal düzeylerde meydana gelir.

Engellilik alanında, bu durum, engelli birey, toplum ve devlet düzeyi olarak

düşünülebilir. Birey, kişisel güç duygusunu geliştirir, diğer kişileri etkileyebilir ve

sosyal kurumları değiştirmek için diğer kişilerle hareket edebilir. Literatürde,

Page 59: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

45

kendilik etkinliğini arttırmak, grup bilincini geliştirmek, kendini suçlamayı azaltmak

ve değişim için kişisel sorumluluk almak biçiminde ele alınmaktadır (Cankurtaran

Öntaş, 2001:104).

Sosyal hizmet müdahalesinde bireylerde patoloji ve yetersizlik aramaktan ziyade;

güçlü yanları öne çıkarmak ve geliştirmek amaçlanmaktadır. Engellilik alanında

sosyal modeli temel alarak çalışan sosyal hizmet uzmanı şu noktalar üzerinde durur

(Arıkan, 2002:58-59, Akt: Erkan 2004:36):

-Engelli bireylerin içinde yaşadıkları toplumsal ve çevresel koşulların, toplumsal

tutumların, eşitlik temelinde günlük yaşama girmelerini önlemesi durumunda

engelli kılındıklarını kabul eder.

-Engelliliği “sindirilmişlik, bastırılmışlık ve engellenmişlik” boyutunda ele alır.

-Engelli bireylerin savunuculuğunu yaptığı kadar, onları da kendilerinin

savunuculuğunu yapmaları için destekler; savunuculuk rolünün daha fazlasını

onların yapması için çalışır.

-Engelli bireylerin karşılaştığı engellerin büyük bir bölümünün kendi

durumlarından kaynaklanmadığını vurgular. Buna karşılık, kısıtlayıcı toplumsal

ve çevresel koşulların, insanların olumsuz tutumlarının ve önyargılarının

engelleyici olduğunu kabul eder.

-Engellilik alanındaki tüm çalışmalarda “sosyal eylem”in önemi üzerinde durur.

-Toplumda varolan potansiyel kaynakları değerlendirir ve gerektiğinde bu

kaynakları harekete geçirir.

-Engellilikle ilgili ulusal ve uluslararası temel yasal ve yönetsel düzenlemeler

hakkında bilgi sahibidir.

Çamur Duyan ve Karataş (2005:111-113)’ın da belirttiği gibi, sosyal hizmetin

güçlendirme yaklaşımı çerçevesinde gerçekleştirilen uygulamalarda engellilerin,

içinde bulunduğu ve etkileşime girdiği diğer sosyal sistemler ve bunlara ilişkin alt

Page 60: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

46

sistemler, daha makro düzeyde içinde bulunduğu toplum, yasal düzenlemeler,

toplumun değerleri, ahlak kuralları, topluma ilişkin normlar, toplum liderleri gibi

çeşitli faktörler dikkate alınmaktadır. Güçlendirme temelli sosyal hizmet

uygulamaları, özellikle toplumsal yaşamdan dışlanmış, marjinalize olmuş kesimleri

kişisel, grup ve sosyo-politik açılardan güçlendirmek için bu kesimleri doğrudan

veya dolaylı etkileyen tüm sistemlerle çalışmaktadır. Sosyal hizmetin genelci

yaklaşımı da bu noktada devreye girmektedir. Bu nedenle, engel gruplarının bireysel,

toplumsal ve ekonomik olarak farklı gereksinimleri dikkate alınarak hizmetlerin

planlanmasında sosyal hizmet alanına düşen görev artmaktadır.

Sosyal hizmet alanında, bedensel engelli bireylerin, ayrımcılığa maruz kalmamaları

ve toplumla bütünleşmeleri için, engelli bireylerin, temel hak ve hürriyetlerini

sağlamaya yönelik, eşitlikçi ve entegre bir toplum yapısı için çalışmalara ihtiyaç

vardır. İnsanların ötekine karşı dışlama eğilimleri, sosyal bağların güçlendirilmesi,

gerekli sosyal politika ve yasaların oluşturulması ve uygulanmasıyla engellenebilir.

Bununla birlikte, Karataş (2002:43-55)’ın da belirttiği gibi, istihdam, yoksulluk,

fiziksel çevre koşulları, eğitim, sağlık, rehabilitasyon gibi alanlardaki ihtiyaçlar

karşılanmadıkça engellilik sorununu bir bütün olarak çözmek de imkansızdır. Ancak

bu düzenlemeler sosyal hizmet bakış açısıyla bütünlükçü bir yaklaşımla ele alınırsa,

engellilerin içinde yaşadıkları topluma eşit ve tam katılımları sağlanabilir.

1.2.ARAŞTIRMANIN PROBLEMİ

Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nın 2003 yılı sonunda kamuoyuna açıkladığı “Türkiye

Özürlüler Araştırması”na göre, ülkemizde nüfusun yüzde 12.29’u engellilerden

oluşmaktadır. Erkek nüfusun yüzde 11.29’u, kadın nüfusunun da yüzde 13.45’inin

özürlü olduğu Türkiye’de, birden fazla engeli bulunanların oranı ise yüzde 11.4’tür.

Yüzde 12.29’luk engelli nüfusun içinde, ortopedik engelliler yüzde 1, görme

engelliler yüzde 0.60, işitme engelliler yüzde 0.37, zihinsel engelliler yüzde 0.48,

ruhsal ve süreğen hastalıkları bulunanlar da yüzde 9.70 oranında yer almaktadır.

Türkiye’deki özürlülerin sayısının 8.5 milyon civarında olduğu tespit edilmiştir

(Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı, 2003)

Page 61: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

47

Engelli nüfusunun günümüzdeki artan sayısı, beraberinde engelliler açısından

kurumsal, ekonomik ve psikososyal yönleriyle sosyal dışlanma sorunlarını da

gündeme getirmektedir.

Engelsiz insanlar için yapılandırılmış sistem içerisinde, engelliler farklı olarak

tanımlanmakta, fakat bu farklılığın farklı gereksinimleri doğurduğu inkar

edilmektedir.

Engellilerin olmadığı bir dünya varsayılmakta, öncelikle fiziksel çevre bedensel

engelli bireyler için tasarlanmamaktadır. Toplumda yaşayan diğer vatandaşlara

sunulan toplum kaynakları ve imkanları bedensel engellilere sunulmamaktadır.

Engellileri de gözeten sistemli bir iş analizi ve meslek tanımlaması olmaması

engelliler için istihdam sorununu gündeme getirmektedir. İstihdam sorunu,

ekonomik sorunlara yol açmakta, engelli bireyler için yoksulluk sorununu da

doğurmaktadır. Engelliler için eğitim, sağlık ve rehabilitasyon hizmetlerinin

yetersizliği, politika ve uygulamalardaki eksiklikler, kurumsal ve ekonomik

engellerin göstergesidir.

Çevre koşulları engelliler için tasarlanmamış, uygun iş yerleri, istihdam alanları

yaratılmamış, yoksulluk sorunları aşılmamış, eğitim sistemi tüm toplumu kapsayacak

şekilde düzenlenmemiş, toplumsal hizmetlere erişim sorunları giderilmemiş, yasal

düzenlemeler uygulamaya geçirilmemiş iken engellilerin toplumla bütünleşmesini

beklemek imkansızdır. Kurumsal ve ekonomik düzenlemelerin yetersizliği,

engellilerin topluma tam katılımları yönünde güçlüklere sebep olmaktadır.

Kurumsal ve ekonomik engellerin yanısıra engellilerin önündeki engellerden biri de

toplumun kendisidir. Engellilik sorunu, toplumsal bir sorundur. Fakat toplum, engelli

insanı marjinalleştirdikçe, kabul duygusunu geliştirmedikçe, yani bir başka deyişle

duyarlı, bilinçli ve eşitlikçi bir toplum yapısı oluşturulmadıkça, engelliler toplumun

dışında, risk altında bir grup olarak kalmaya mahkum olmaktadır.

İnsanlar ait oldukları grup dışındaki grupları ötekileştirerek ve sınıflandırarak

toplumda kendilerine bir yer edinmektedirler. Toplumun bu yaklaşımı, bedensel

Page 62: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

48

engelli bireylerin kendilerini gerçekleştirmelerini engellemekte, toplumla

bütünleşmeleri yolunda engeller oluşturmaktadır.

Medya, klasik edebiyat ve varolan terminoloji de engelliliği ayrımcı ve dışlayan bir

tavır içinde ele almakta ve engellilere yönelik olumsuz yaklaşımlara sahip toplum

yapısına katkıda bulunmaktadır. Öncelikle bedensel engellilik, toplumun estetik

kaygılarıyla da bütünleştirilmektedir. Bedensel engelli birey, mükemmel vücut miti

içinde eksik olarak nitelendirilmekte, yetersizlik düşünceleriyle birlikte ele

alınmaktadır. Bu yaklaşım aile, toplum, kültür yapısı içinde nesilden nesile

aktarılmakta ve ayrımcı bir toplum yapısını gündeme getirmektedir.

Araştırmanın problemi, sosyal dışlanma açısından kurumsal, ekonomik ve

psikososyal yönleriyle bedensel engelli bireylerin yaşam deneyimlerini ortaya

koymaktır.

1.3.ARAŞTIRMANIN AMACI

Bu çalışmanın amacı, bedensel engelli bireylerin sosyo-demografik özelliklerinin

saptanması; kurumsal, ekonomik ve psikososyal açıdan sosyal dışlanmayı nasıl

yaşadıklarının tespit edilmesidir.

1.Bedensel engelli bireylerin sosyo-demografik özellikleri nelerdir?

2.Bedensel engelli bireyler kurumsal ve ekonomik açıdan sosyal dışlanmayı nasıl

yaşamaktadır?

2.1.Bedensel engelli bireyler fiziksel çevre koşulları açısından sosyal

dışlanmayı nasıl yaşamaktadır?

2.2.Bedensel engelli bireyler istihdam açısından sosyal dışlanmayı nasıl

yaşamaktadır?

2.3.Bedensel engelli bireyler eğitim açısından sosyal dışlanmayı nasıl

yaşamaktadır?

Page 63: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

49

2.4.Bedensel engelli bireyler sağlık ve rehabilitasyon açısından sosyal

dışlanmayı nasıl yaşamaktadır?

3.Bedensel engelli bireyler psikososyal açıdan sosyal dışlanmayı nasıl yaşamaktadır?

3.1.Bedensel engelli bireyler medya açısından sosyal dışlanmayı nasıl

yaşamaktadır?

3.2.Bedensel engelli bireyler edebiyat ve terminoloji açısından sosyal

dışlanmayı nasıl yaşamaktadır?

3.3. Bedensel engelli bireyler toplum yönünden sosyal dışlanmayı nasıl

yaşamaktadır?

1.4.ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ

Özürlülük alanında bir çok çalışma olmasına rağmen, engellilerin yaşadığı sorunlar

sosyal dışlanma kavramı açısından ele alınmamıştır. Bu anlamda, yapılan araştırma,

sosyal hizmet alanında, sosyal dışlanma kavramıyla engellilik sorununa yaklaşan ilk

çalışma olması açısından önemlidir.

Türkiye’de bedensel engelli bireylerin yaşadığı sosyal dışlanmanın nasıl olduğu ve

birey üzerindeki kurumsal, ekonomik ve psikososyal etkileri üzerine bir fikir edinme

olanağı yaratması açısından önemlidir.

Sosyal hizmet mesleğinin yararlanacağı sonuçlar elde edilmesi, engelliler alanında

eksik kalmış verilerin tamamlanması ve bu konuda yararlanacak kişilere veri kaynağı

olması açısından da önemlidir.

1.5. SAYILTILAR

1.Bedensel engelliler dışlanmaktadır.

2.Bedensel engelliler kurumsal, ekonomik ve psikososyal açıdan dışlanmaktadır.

3.Bedensel engelliler bireysel nedenlerle değil, toplumsal nedenlerle dışlanma

yaşamaktadır.

Page 64: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

50

4.Araştırmada kullanılan veri toplama aracının, bu konudaki bilgileri toplamada

uygun olduğu varsayılmaktadır.

5. Bedensel engelli bireyler için hazırlanan veri toplama aracına bedensel engelli

bireyler tarafından verilen yanıtların doğru ve güvenilir olduğu kabul edilmektedir.

1.6.TANIMLAR

Araştırmaya ilişkin verilen tanımlar operasyoneldir.

Sosyal dışlanma: Bedensel engellilerin kurumsal, ekonomik ve psikososyal olarak

korunmama, engellenme

Bedensel engelli: Vücudunun bir bölümü olmayan (el, kol, bacak) veya vücut

fonksiyonlarını yerine getiremeyen kişiler

Kurumsal ve ekonomik olarak sosyal dışlanma: Fiziksel çevre koşulları, istihdam,

eğitim, sağlık ve rehabilitasyon alanlarındaki sorunları ve yararlanma/yararlanamama

durumları

Fiziksel çevre koşulları: Yaşanılan yerdeki yapı; basamaklar, kapılar, banyo,

tuvalet, ışık düğmeleri, dolap kapakları; ve kamusal alanlardaki bina içi ve dışı yapı

ve düzenlemeler; merdiven, basamak, rampa, kaldırım, altüst geçitler, yüksek para

makineleri, tuvaletler, kentsel mekanlar, evlerin planı, ulaşım araçları

İstihdam: Bedensel engelli bireylerin işgücüne katılımı, mesleği, pozisyonu, iş

pozisyonunda yükselme durumu, gelir durumu ve temel gereksinimlerin karşılanma

durumu

Eğitim: Bedensel engelli bireylerin eğitim durumu ve eğitim yaşantılarında

karşılaştıkları sorunlar

Rehabilitasyon hizmetleri: Bedensel engelli bireylerin tıbbi, mesleki ve sosyal

rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanma durumu

Page 65: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

51

Psikososyal olarak sosyal dışlanma: Toplumun bedensel engelliler hakkındaki

düşünce, tutum ve davranışları; klasik edebiyat, terminoloji ve medyada yeralan

düşünce, tutum ve davranışlar

Medya: Televizyon filmlerinde ve dizilerde bedensel engelliler ile ilgili olumsuz

yaklaşımlar

Klasik edebiyat: Çeşitli edebiyat eserlerinde engelliliğe yönelik olumsuz

yaklaşımlar

Terminoloji: Engellilik ile ilgili terimlerin farklı kullanımları

Toplum: Toplumun engellilere yönelik olumsuz tutum ve davranışları, engelli

bireyin ruhsal durumu

1.7. SINIRLILIKLAR

Araştırma evreninin tamamından seçilecek bir örneklemden veri toplanması için

araştırma süresinin ve mali kaynakların yeterli olmaması, Türkiye’deki ve

İstanbul’daki bütün bedensel engellilere ulaşılmasını engellemiştir.

Engelli nüfusuna ulaşmak zor olduğu için, sadece İstanbul’daki sivil toplum

kuruluşlarına aktif olarak üye olanlar araştırma kapsamına girebilmiştir.

Araştırmada ulaşılan örneklemin genel engelli nüfusunu temsil etmesi

beklenmemiştir.

Araştırma konusunun kapsamlı olması nedeniyle, sosyal dışlanma kurumsal,

ekonomik ve psikososyal açılardan bütünleştirilmiş, her alan ele alınamamıştır.

Araştırma sürecinde, bedensel engellilerle çok yakın ilişki kurulması gerektiğinden,

yaşadıkları sosyal dışlanma her açıdan incelenememiştir.

Page 66: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

52

BÖLÜM II

ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ

2.1. ARAŞTIRMANIN MODELİ

Bu araştırmada temel olarak “tarama modeli” kullanılmıştır. Tarama modelleri,

“geçmişte ya da halen varolan bir durumu varolduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan

araştırma yaklaşımlarıdır. Araştırmaya konu olan birey ya da nesne, kendi koşulları

içinde ve olduğu gibi tanımlanmaya çalışılır.” (Karasar, 2003: 77). Bu çalışmada da

bedensel engelli bireylerin dışlanmaya yönelik duygu ve düşünceleri, kendi

ortamlarında incelenmeye ve ortaya konmaya çalışılmıştır.

Engellilerin yaşadığı sosyal dışlanmaya ilişkin araştırmalar çok sınırlıdır. Konu

hakkında detaylı bulguların olmaması, bu araştırmanın betimsel modelde

yapılmasına yol açmıştır. Daha önce yapılan araştırmalardan elde edilen bulguların

yeterli olmaması, bu çalışmada denence formüle edilmesini mümkün kılmamıştır. Bu

nedenle araştırmada, soru cümleleri geliştirilerek yanıt aranmıştır.

2.2. EVREN VE ÖRNEKLEM

Araştırmanın evrenini, işitme, görme ve konuşma engelliler dışındaki, bedensel

engelli bireyler oluşturmaktadır. Çalışma evreni ise İstanbul ilinde bulunan sivil

toplum örgütlerine aktif olarak üye olan bedensel engelli bireylerdir.

Araştırmanın örneklemi, “oransız eleman örnekleme” olarak belirlenmiştir. Oransız

eleman örnekleme, evrendeki tüm elemanların birbirine eşit seçilme şansına sahip

oldukları örnekleme türüdür. Buna “basit tesadüfi örnekleme”, “yalın örnekleme”,

“yansız örnekleme” gibi adlar da verilmektedir. Oransız eleman örneklemede,

evrendeki eleman türlerinden herbirinden örnekleme girenlerin sayısı, tümü ile şansa

bırakılmıştır (Karasar 2003: 113).

Araştırmada seçilen örneklemin, görme, işitme ve konuşma engellileri kapsamaması,

araştırmanın görüşme sürecinde elde edilecek bulguları kısıtlayacağı ve

zorlaştıracağı düşünüldüğü içindir.

Page 67: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

53

Araştırmada, Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nın belirttiği sivil toplum örgütlerinden

bedensel engellilerle ilgili olan 18 sivil toplum örgütü belirlenmiştir. Bunlar;

Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği, Pozitif Özürlüler Eğitim Derneği, Fiziksel

Engelliler Vakfı, Gaziosmanpaşa Özürlüler Derneği, Ulaşılabilir Yaşam Derneği,

Şişli Bedensel Engelliler Derneği, Alternatif Yaşam Derneği, Kartal Ortopedik

Özürlülerle Dayanışma Derneği, Kas Hastalıkları Derneği, Omurilik Felçlileri

Derneği, Özürlüleri Koruma ve Sosyal Yardımlaşma Derneği, Özürlüler Vakfı,

Türkiye Engelliler Spor ve Yardım Derneği, Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit,

Dul ve Yetimleri Derneği, Türkiye Hemofili Derneği, Türkiye Multiple Skleroz

Derneği ve Türkiye Sakatlar Derneği’dir. Bu sivil toplum örgütleriyle görüşülmüş,

fakat bazılarının sadece istihdama yönelik çalışmalarından dolayı yalnız iş

olduğunda uğrayan engellilere ulaşılamamıştır. Bazı kurumlara ise, açılan eğitim ve

kurslara gelen engellilerin katılım tarihi, araştırma sürecinin dışında olması nedeniyle

kuruluşa gelen engellilere ulaşılamamıştır. Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit, Dul

ve Yetimleri Derneği, engellilerle görüşme isteğimizi reddetmiş, derneğe üye olan

kişilerin böyle görüşmelerden duygusal olarak çok etkilendiklerini ve bu nedenle

görüşülmesini istemediklerini belirtmişlerdir.

Yukarıdaki nedenlere bağlı olarak İstanbul ilinde ulaşılabilen beş sivil toplum

örgütü; Türkiye Sakatlar Derneği, Omurilik Felçlileri Derneği, Şişli Bedensel

Engelliler Derneği, Kas Hastalıkları Derneği ve Gaziosmanpaşa Özürlüler

Derneği’dır.

Araştırma kapsamındaki Türkiye Sakatlar Derneği’nin 10 000, Omurilik Feçlileri

Derneği’nin 1600, Kas Hastalıkları Derneği’nin 1061, Gaziosmanpaşa Özürlüler

Derneği’nin 850, Şişli Bedensel Engelliler Derneği’nin ise 700 civarında kayıtlı

üyesi olduğu belirlenmiştir.

Araştırma sürecini kapsayan sekiz hafta içinde, Türkiye Sakatlar Derneği’ne beş,

Şişli Bedensel Engelliler Derneği’ne üç, Gaziosmanpaşa Özürlüler Vakfı, Kas

Hastalıkları Derneği ve Omurilik Felçlileri Derneği’ne ikişer defa yapılan ziyaretler

sonucunda 60 bedensel engelli kişiye ulaşılmıştır.

Page 68: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

54

Araştırma sürecinde, Türkiye Sakatlar Derneği’nden 22 kişiye, Gaziosmanpaşa

Özürlüler Derneği’nden 13 kişiye, Omurilik Felçlileri Derneği’nden 9 kişiye, Kas

Hastalıkları Derneği’nden 8 kişiye ve Şişli Bedensel Engelliler Derneği’nin üyelerini

daha çok zihinsel engeli de kapsayan birden fazla engeli olan kişiler oluşturduğundan

8 kişiye ulaşılmış ve görüşme yapılmıştır.

2.3. VERİ TOPLAMA ARACI

Bu araştırmada, İstanbul ilindeki sivil toplum örgütlerine aktif olarak üye olan

bedensel engellilerin yaşantılarını incelemek üzere bir görüşme formu

hazırlanmıştır.

Araştırmada kullanılan görüşme formu, 47 sorudan oluşmakta ve engelli bireylerin

demografik özellikleri, fiziksel çevre koşulları, istihdam, eğitim, sağlık ve

rehabilitasyon alanlarındaki hizmetlerden yararlanma durumlarını ve karşılaştıkları

güçlükleri, medyanın, edebiyatın ve terminolojinin engellilere bakış açısını,

kendilerinin engelleri ile ilgili bireysel ve toplumsal düşüncelerini anlamaya yönelik

veri toplamayı amaçlamıştır.

2.4. VERİ TOPLAMA SÜRECİ

Araştırmanın veri toplama süreci Ocak-Mart 2008 tarihleri arasında tamamlanmıştır.

Veriler, örneklemi oluşturan bedensel engellilerle yüzyüze görüşme yoluyla

toplanmıştır. Görüşmeler, sadece araştırmayı yapan kişi tarafından yapılmıştır.

Engellilerle yapılan görüşmeler, bedensel engellilerden sözlü onay alınarak

yapılmıştır. Görüşmeler, ortalama 30-40 dakika sürmüştür.

Veri toplama sürecinde yaşanılan güçlükler, dernek lokallerine gelecek kişi sayısı

bilinmediğinden gelecek engellilerin gün boyunca orada beklenmesi ve bazı

bölümlerdeki soruların engellileri duygusal olarak sarsmasına şahit olunmasıdır.

2.5. VERİLERİN ÇÖZÜMLENMESİ

Araştırma kapsamındaki 60 bedensel engelli bireyden toplanan veriler, hazırlanan

yönerge çerçevesinde “SPSS (Sosyal Bilimler İçin İstatistik Programı) Versiyon

15.0” programı aracılığıyla çizelgeler haline getirilerek nicel olarak sunulmuştur.

Page 69: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

55

BÖLÜM III

BULGULAR VE YORUM

Araştırmanın bulguları üç ana bölümde ele alınmış ve yorumlanmıştır. Bulgular ve

yorumu araştırmanın bütününden elde edilen genel sonuçlar ve öneriler izlemektedir.

Bulguların yorumunda araştırma amaçlarının ne ölçüde gerçekleştiği temel çerçeveyi

oluşturmuştur.

Birinci ana bölüm, “Tanıtıcı Bulgular” başlığını taşımaktadır. Bu bölümde

araştırmaya katılanların kişisel özellikleri ve engelleri ile ilgili özelliklerine ilişkin

bulgular yorumlanmıştır.

İkinci bölümde, araştırmaya katılan bedensel engellilerin kurumsal ve ekonomik

açıdan yaşadığı sosyal dışlanma durumu ele alınmıştır. Bu bölümde, fiziksel çevre

koşulları, istihdam, eğitim, sağlık ve rehabilitasyon alanlarında yaşanılan sosyal

dışlanmaya ilişkin bulgulara ve yorumlara yer verilmiştir.

Üçüncü bölümde ise, araştırmaya katılan bedensel engellilerin psikososyal açıdan

yaşadığı sosyal dışlanma durumu ele alınmıştır. Bu bölümde medya, klasik

edebiyat/terminoloji, toplum açısından yaşanılan sosyal dışlanmaya ilişkin bulgular

ve yorumlar sunulmuştur.

3.1.ARAŞTIRMADA VERİ KAYNAĞI OLAN BEDENSEL ENGELLİLERİ

TANITICI BULGULAR

Bu bölümde, araştırmaya katılan bedensel engelliler, kişisel özellikleri ve engelleri

ile ilgili özellikleri bakımından tanıtılacaktır.

3.1.1.Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Kişisel Özellikleri

Bu bölümde araştırmaya katılan bedensel engelliler cinsiyet, yaş, doğum yeri,

medeni durum, çocuk sahibi olma ve sahip oldukları çocuk sayısı bakımından ele

alınacaktır.

Page 70: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

56

Çizelge 1 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Cinsiyete Göre

Dağılımı

Cinsiyet S % Kadın 20 33.3 Erkek 40 66.6 Toplam 60 100.0

Çizelge 1’de araştırmaya katılan bedensel engellilerin % 66.6’sının erkek, %

33.3’ünün kadın olduğu görülmektedir.

ÖZİDA (2002) Araştırması’nda, cinsiyete göre engel türlerine bakıldığında tüm

engel türlerinde erkeklerin sayısının kadınlardan daha fazla olduğu görülmektedir.

Bedensel engelli erkekler (% 58.7), bedensel engelli kadınlardan (% 41.3) daha

fazladır. Buna göre, yukarıda elde edilen sonuçlar, ÖZİDA’nın sonuçlarıyla

benzerlik göstermektedir.

Bununla birlikte, ÖZİDA’nın yapmış olduğu araştırma, genel nüfusu kapsamaktadır;

bu çalışmada ise sadece İstanbul ilindeki sivil toplum örgütlerine aktif üye olan

bedensel engelliler araştırma kapsamına alınmıştır.

Araştırmaya katılan bedensel engellilerin yarısından fazlasının erkek olduğu

anlaşılmaktadır.

Çizelge 2 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Yaş Gruplarına

Göre Dağılımı

Yaş S % 20-25 5 8.3 26-31 21 35.0 32-37 14 23.3 38-43 8 13.3 44-49 7 11.7 50-55 2 3.3 56-61 3 5.0 Toplam 60 100.0

Page 71: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

57

Çizelge 2’ye göre, araştırmaya katılan bedensel engellilerin % 35’inin 26-31, %

23.3’ünün 32-37, % 13.3’ünün 38-43, % 11.7’sinin 44-49, % 8.3’ünün 20-25, %

5’inin 56-61, % 3.3’ünün 50-55 yaş grubunda oldukları görülmektedir.

ÖZİDA (2002) Araştırması’na göre, engelli nüfusun sırasıyla % 9.2’sinin 25-29, %

8.5’inin 20-24, % 8.2’sinin 30-34, % 7.6’sının 5-9, % 7.1’inin 15-19, % 6.7’sinin 10-

14 yaş gruplarında toplanmakta oldukları tespit edilmiştir. Yukarıda elde edilen

sonuçlar ÖZİDA’nın sonuçlarıyla benzerlik göstermektedir.

Genel olarak bakıldığında, araştırmaya katılan bedensel engellilerin yaklaşık

yarısının 20-30 yaş grubunda olduğu anlaşılmaktadır.

Çizelge 3 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Doğum Yerlerine

Göre Dağılımı

Doğum Yeri S % Büyük şehir 23 38.3 Köy 37 61.7 Toplam 60 100.0

Çizelge 3’e göre, araştırmaya katılan bedensel engellilerin % 61.7’sinin köy, %

38.3’ünün büyük şehir doğumlu olduğu görülmektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu Araştırması (2002) sonuçlarına göre, genel nüfus oranı

içinde bedensel engellilerin yerleşim yeri olarak kırsal kesim oranı (% 3.77), kent

oranından (% 2.64) daha yüksektir.

Yukarıdaki araştırma sonucunda, araştırmaya katılan engelli bireylerin yaklaşık üçte

ikisinin kırsal yörelerde doğduğu ve daha sonra göç ile İstanbul’a yerleştikleri

anlaşılmaktadır.

Page 72: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

58

Çizelge 4 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Medeni

Durumlarına Göre Dağılımı

Medeni Durum S % Bekar 33 55.0 Nişanlı 1 1.7 Evli 22 36.7 Boşanmış 4 6.7 Toplam 60 100.0

Çizelge 4’e bakıldığında araştırmaya katılan bedensel engellilerin, % 55’inin bekar,

% 1.7’sinin nişanlı, % 36.7’sinin evli olduğu, % 6.7’sinin ise boşanmış olduğu

görülmektedir.

ÖZİDA (2002) Araştırması’nda, engelli nüfusun medeni durumuna bakıldığında,

yarıdan fazlasının (%51,4) evli olduğu görülmektedir. Bunun yanı sıra %37,7'si

bekar ve %1,6'sı boşanmıştır. Buna göre, yukarıda elde edilen sonuçlar, ÖZİDA’nın

yaptığı araştırma sonuçları ile farklılık göstermektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (2002) Araştırması’na göre, engellilerin % 54.14’ü

evli, % 34.41’i bekar, % 1.66’sı boşanmıştır. Buna göre, bu sonuçlar da araştırmada

elde edilen bulguları desteklememektedir.

Yapılan bir araştırmada (Karataş, 1996:65) işsizliğin ve ekonomik sorunların

evlenme yaşını geciktirici bir etkiye sahip olduğu sonucuna varılmıştır.

Araştırmaya katılan bedensel engellilerin yarısından biraz fazlasının bekar olduğu

anlaşılmaktadır.

Çizelge 5: Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Çocuk Sahibi Olma

Durumuna Göre Dağılımı

Çocuk S % Evet 24 40.0 Hayır 36 60.0 Toplam 60 100.0

Page 73: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

59

Çizelge 5’e göre, araştırmaya katılan bedensel engellilerin % 60’ının çocuk sahibi

olmadığı, % 40’ının ise çocuk sahibi olduğu görülmektedir.

Araştırmaya katılan engellilerin beşte üçünün çocuk sahibi olmadığı, araştırmaya

katılan evli engellilerin ise tamamına yakınının çocuk sahibi olduğu anlaşılmaktadır.

Çizelge 6: Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Sahip Olduğu

Çocuk Sayısına Göre Dağılımı

Çocuk Sayısı S % 1 çocuk 9 37.5 2 çocuk 11 45.8 3 çocuk 3 12.5 5 çocuk 1 4.2 Toplam 24 100.0

Çizelge 6’ya göre araştırmaya katılan engellilerin % 45.8’inin 2, % 37.5’inin 1, %

12.5’inin 3 ve % 4.2’sinin 5 çocuğa sahip olduğu görülmektedir.

Buna göre, evli veya daha önce evlenmiş engellilerin yarısına yakınının 2, yaklaşık

1/3’inin de 1 çocuğa sahip olduğu anlaşılmaktadır.

Aşağıdaki bölümde ise araştırmaya katılan engellilerin engel durumlarıyla ilgili

özellikler üzerinde durulacaktır.

3.1.2. Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Engelleri ile İlgili

Özellikler

Bu bölümde araştırmaya katılan bedensel engelliler; engel türü, engelin bulunduğu

organ, araç desteği alma durumu, engel derecesi, engel nedeni ve doğum sonrası

engel yaşı bakımından ele alınacaktır.

Page 74: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

60

Çizelge 7: Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Engel Türüne Göre

Dağılımı

Engel Türü S % Ortopedik 31 51.7 Omurilik felçlisi 7 11.7 Kas hastası 8 13.3 Ampute 4 6.7 MS 1 1.7 Diğer 1 1.7 Cevap yok 8 13.3 Toplam 60 100.0

Çizelge 7’de, araştırmaya katılan bedensel engellilerin engel durumlarına

bakıldığında, % 51.7’sinin ortopedik engelli, % 11.7’sinin omurilik felçlisi, %

13.3’ünün kas hastası, % 6.7’sinin ampute ve % 1.7’sinin MS olduğu görülmektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (2002) Araştırması sonuçları, engelin türüne göre

engelli nüfusun dağılımında, en fazla sayıya ortopedik engellilerin sahip olduğunu

göstermektedir. Buna göre, elde edilen sonuçlar TİK Araştırması’nda elde edilen

sonuçlarla benzerdir.

Araştırma sonuçlarına göre, araştırmaya katılan bedensel engellilerin yarısını

ortopedik engellilerin oluşturduğu anlaşılmaktadır.

Çizelge 8 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Araç Desteği Alma

Durumuna Göre Dağılımı

Araç Desteği S % Protez 2 3.3 Tekerlekli sandalye 20 33.3 Koltuk değneği 13 21.7 Cihaz 3 5.0 Araç kullanmayanlar 22 36.7 Toplam 60 100.0

Page 75: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

61

Çizelge 8’de, araç desteği alan bedensel engellilerin dağılımına göre, araştırmaya

katılan bedensel engelli bireylerin % 36.7’sinin araç desteği almadığı, % 33.3’ünün

tekerlekli sandalye, % 21.7’sinin koltuk değneği, % 5’inin cihaz ve % 3.3’ünün de

protez kullandığı anlaşılmaktadır.

Buna göre, bedensel engellilerin yaklaşık 1/3’inin araç desteği almadığı, araç desteği

alanların ise büyük bir bölümünün tekerlekli sandalye ve koltuk değneği kullandığı

görülmektedir.

Çizelge 9 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Engelin Bulunduğu

Organına Göre Dağılımı

Engelin Bulunduğu Organ S % Bacak 18 30.0 Kol 5 8.3 Ayak 11 18.3 Omurga ve kemik 3 5.0 Kalça 4 6.7 Birden çok 12 20.0 Diğer 1 1.7 Cevap yok 6 10.0 Toplam 60 100.0

Çizelge 9’da, araştırmaya katılan engellilerin % 30’unun bacak, % 20’sinin birden

çok, % 18.3’ünün ayak, % 8.3’ünün kol, % 6.7’sinin kalça, % 5’inin omurga ve

kemik bölgesinde engeli olduğu görülmektedir.

Buna göre, araştırmaya katılan engellilerin yaklaşık yarısının engelinin ayak ve

bacak bölgesinde yoğunlaştığı, 1/5’inin ise birden çok engeli bulunduğu

anlaşılmaktadır.

Page 76: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

62

Çizelge 10 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Engel Derecesine

Göre Dağılımı

Engel Derecesi S % 40-59 25 41.7 60-80 15 25.0 80+ 20 33.3 Toplam 60 100.0

Çizelge 10’da, araştırmaya katılan bedensel engellilerin engel derecesine göre

dağılımına bakıldığında, % 41.7’sinin engel derecesinin 40-59, % 33.3’ünün 80 ve

üzeri, % 25’inin ise 60-80 olduğu görülmektedir.

Araştırmaya katılan bedensel engellilerin yaklaşık 2/5’sinin engel derecesinin 40-59,

1/4’inin 60-80, 1/3’inin ise 80 ve üzeri olduğu anlaşılmaktadır.

Çizelge 11 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Engel Nedenine

Göre Dağılımı

Engel Nedeni S % Doğum öncesi nedenler 5 8.3 Doğum sırası nedenler 9 15.0 Doğum sonrası nedenler 46 76.7 Toplam 60 100.0

Çizelge 11’de, araştırmaya katılan bedensel engellilerin engel nedenine göre

dağılımına bakıldığında, % 76.7’sinin doğum sonrası nedenlerle, % 15’inin doğum

sırası nedenlerle ve % 8.3’ünün doğum öncesi nedenlerle engelli olduğu

görülmektedir.

ÖZİDA (2002) Araştırması’na göre, engelin ortaya çıkış zamanına göre doğum

sonrası engelli olan ortopedik engelli nüfusunun sayısı %73.3’tür. Buna göre, elde

edilen sonuç, ÖZİDA’nın yaptığı araştırma sonuçlarıyla benzerlik göstermektedir.

Buna göre, araştırmaya katılan bedensel engellilerin 3/4’ünün, doğum sonrası

nedenlere bağlı nedenlerle engelli olduğu anlaşılmaktadır.

Page 77: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

63

Çizelge 12 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Doğum Öncesi

Nedenlere Göre Dağılımı

Doğum Öncesi Nedenler S % Kalıtsal hastalıklar 4 80.0 Nedeni bilinmiyor 1 20.0 Toplam 5 100.0

Çizelge 12’de, doğum öncesi nedenlerle engelli olanların dağılımına bakıldığında %

6.7’sinin kalıtsal hastalıklar nedeniyle engelli olduğu ve % 1.7’sinin ise nedeninin

bilinmediği görülmektedir.

Araştırma sonucuna göre, doğum öncesi nedenlere bağlı engelli olanların daha çok

kalıtsal hastalıklar nedeniyle engelli olduğu anlaşılmaktadır.

Çizelge 13 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Doğum Sırası

Nedenlere Göre Dağılımı

Doğum Sırası Nedenler S % Doğumun kötü koşullarda gerçekleşmesi 2 22.2 Yetersiz kişilerce gerçekleştirilmesi 7 77.8 Toplam 9 100.0

Çizelge 13’te, araştırmaya katılan engellilerin doğum sırası nedenlere göre

dağılımına bakıldığında, % 77.8’inin doğumun yetersiz kişilerce

gerçekleştirilmesinden ve % 22.2’sinin ise doğumun kötü koşullarda

gerçekleşmesinden dolayı engelli oldukları görülmektedir.

Buna göre, araştırmaya katılan ve doğum sırasında engelli olan engellilerin yaklaşık

3/4'ünün doğumun yetersiz kişilerce ve yaklaşık 1/4'inin doğumun kötü koşullarda

gerçekleştirilmesinden dolayı engelli olduğu anlaşılmaktadır.

Page 78: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

64

Çizelge 14 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Doğum Sonrası

Nedenlere Göre Dağılımı

Doğum Sonrası Nedenler S % Hastalıklar 29 63.0 Kazalar 16 34.8 Doğal afetler 1 2.2 Toplam 46 100.0

Çizelge 14’te doğum sonrası nedenlerle engelli olanların dağılımına bakıldığında %

63’ünün hastalıklar, % 34.8’inin kazalar ve % 2.2’sinin doğal afet nedeniyle engelli

olduğu görülmektedir.

Doğum sonrası nedenlere bağlı engelli olanların yarısından fazlasının hastalıklar

nedeniyle engelli olduğu anlaşılmaktadır.

Çizelge 15 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Doğum

Sonrasında Kaç Yaşında Engelli Olduklarına Göre Dağılımı

Doğum Sonrası Engel Yaşı S % 0-5 22 47.8 6-10 3 6.5 11-16 7 15.2 17-22 6 13.0 23-28 2 4.3 29-34 3 6.5 35-40 1 2.2 41-46 1 2.2 47-52 1 2.2 Toplam 46 100.0

Çizelge 15’e bakıldığında, araştırmaya katılan bedensel engellilerin doğum

sonrasında engelli olma yaşına bakıldığında, % 47.8’inin 0-5, % 15.2’sinin 11-16, %

13’ünün 17-22, % 6.5’inin aynı yüzdelerle 29-34 ve 6-10, % 4.3’ünün 23-28 ve %

2.2’sinin aynı yüzdelerle 35-40, 41-46, 47-52 yaş grubunda olduğu görülmektedir.

Page 79: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

65

Doğum sonrasında engelli olanların yaklaşık yarısının 0-5 yaş grubunda olduğu

görülmektedir. Buna göre araştırmaya katılanların çoğunun çok küçük yaşta engelli

oldukları söylenebilir.

Genel olarak, tanıtıcı bulgular kapsamında araştırmaya katılan engellilerin kişisel

özelliklerine bakıldığında, engellilerin daha çok 20-30 yaş grubundaki köy kökenli

ve bekar erkeklerden oluştuğu, evli ve çocuk sahibi olan engellilerin daha düşük

sayıda olduğu saptanmıştır. Engelleri ile ilgili özelliklerine bakıldığında, engellilerin

yarısına yakınının engelinin ayak ve bacak bölgesinde yoğunlaştığı, 1/5’inin birden

çok engeli bulunduğu, çoğunlukla ortopedik engellilerden oluştukları, engelliler

içerisinde araç desteği kullanmayanların daha fazla olduğu ve ardından tekerlekli

sandalye ve koltuk değneği kullananların geldiği, araştırmaya katılan engellilerin

engel nedenlerine bakıldığında, doğum öncesi nedenlerin daha çok kalıtsal nedenlere,

doğum sırası nedenlerin daha çok doğumun yetersiz kişilerce gerçekleştirilmesine ve

doğum sonrası nedenlerin de daha çok hastalıklara bağlı olduğu; doğum sonrasında

engelli olanların engel durumunun ise erken çocukluk döneminde ortaya çıktığı tespit

edilmiştir.

Aşağıdaki bölümde, araştırmaya katılan bedensel engellilerin kurumsal ve ekonomik

dışlanma durumları üzerinde durulacaktır.

3.2. BEDENSEL ENGELLİLERİN KURUMSAL VE EKONOMİK AÇIDAN

YAŞADIĞI SOSYAL DIŞLANMA DURUMU

Bu bölümde, araştırmaya katılan bedensel engellilerin kurumsal ve ekonomik açıdan

yaşadığı sosyal dışlanma, fiziksel çevre, istihdam, eğitim, sağlık ve rehabilitasyon

bakımından ele alınacaktır.

3.2.1. Fiziksel Çevre Koşulları

Bu bölümde, fiziksel çevre koşulları iki bölüme ayrılarak incelenmiştir. Birinci

bölümde, kamusal alanlardaki fiziksel çevre koşullarının yeterlilik durumu ve

kamusal alanlardaki fiziksel koşulların yaşantılarına etkisi tanıtılacak; ikinci bölümde

ise ev içindeki fiziksel çevre koşullarının yeterlilik durumu ve ev içindeki fiziksel

Page 80: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

66

koşulların yaşantılarına etkisi ve gündelik hayatta fiziksel engellerle karşılaştıkları

zaman yaşadıkları duygular tanıtılacaktır.

3.2.1.1.Kamusal Alanlardaki Yapı ve Düzenlemeler

Bu bölümde araştırmaya katılan bedensel engellilerin kamusal alanlardaki bina

içi/dışındaki yapı ve düzenlemelerin yeterlilik durumu, kamusal alanlardaki bu yapı

ve düzenlemelerin yaşantılarına etkileri ve günlük yaşantılarında fiziksel engellerle

karşılaştıklarındaki duygu durumuna ilişkin bulgular sunulacak ve yorumlanacaktır.

Çizelge 16 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Kamusal

Alanlardaki Yapı ve Düzenlemelerin Yeterlilik Durumuna Göre Dağılımı

Kamusal Alanlar Yeterli Yetersiz Toplam S % S % S % Yollar 22 36.7 38 63.3 60 100.0 Kaldırımlar 19 31.7 41 68.3 60 100.0 Merdivenler 18 30.0 42 70.0 60 100.0 Altüst geçitler 20 33.3 40 66.7 60 100.0 Asansörler 20 33.3 40 66.7 60 100.0 Tuvaletler 23 38.3 37 61.7 60 100.0 Kentsel mekanların planı 21 35.0 39 65.0 60 100.0 Ulaşım araçları 17 28.3 43 71.7 60 100.0

“Belediyenin engelli servisi 153’ü kaçırınca sabaha kadar sokakta kalmak

zorunda kaldım, oturdum kalkamadım. Alkolik zannettiler. İnsanlara küstüm,

aşağılanıyorum, hor görülüyorum” (42 yaşında kas hastası)

Çizelge 16’da, bedensel engellilerin kamusal alanlarda yaşantılarını istedikleri gibi

sürdürebilmeleri için bina içi ve dışındaki yapı ve düzenlemelerin yeterlilik düzeyi

dağılımına bakıldığında, araştırmaya katılanların % 71.7’sinin ulaşım araçlarını, %

70’inin merdivenleri, % 68.3’ünün kaldırımları, % 66.7’sinin altüst geçitleri, %

66.7’sinin asansörleri, % 65’inin kentsel mekanların planını, % 63.3’ünün yolları ve

% 61.7’sinin tuvaletleri yetersiz bulduğu ortaya çıkmaktadır.

ÖZİDA (2002) Araştırması’na göre, hangi engel türünde olursa olsun genel olarak

engelli bireylerin % 68'inin yaşadığı çevrede engeline bağlı olarak yaşadığı bina,

Page 81: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

67

cadde, sokak ve yollarda engeline uygun olarak herhangi bir düzenleme

bulunmamaktadır.

ÖZİDA (2002) Araştırması’na göre, kamusal alana ulaşmanın da göstergelerinden

birisi sayılabilecek toplu taşıma hizmetleri yeterli düzeyde bulunmamaktadır. Bu

hizmetin yakın çevrede bulunduğunu söyleyenlerin oranı sadece % 4 civarındadır.

Çevrede toplu taşım hizmetinin olmadığını gösteren oranlarının yüksek olması dikkat

çeken noktalardan birisidir. Buna göre, ÖZİDA’nın yaptığı araştırmaların sonuçları,

yapılan araştırmanın sonuçları ile aynılık göstermektedir.

Buna göre, araştırmaya katılan bedensel engellilerin yaklaşık 2/3’si kamusal

alanlardaki yapı ve düzenlemelerin yetersiz olduğunu belirtmektedirler. Ulaşım

araçlarını ilk sıraya koyanlar 2/3’sinden fazlasını oluşturmaktadır.

Kamu alanlarının ve ulaşım araçlarının engelliler düşünülerek tasarlanmamış,

yapılandırılmamış olmaları engellilerin bazı olanaklardan diğer vatandaşlar gibi

yararlanamadığına ve toplum içindeki dışlanmış konumlarına işaret etmektedir. Bu,

bireyin kamusal alandan tecrit edildiğinin yani kurumsal olarak dışlandığının önemli

göstergelerinden biridir.

Çizelge 17 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Kamusal

Alanlardaki Yapı ve Düzenlemelerin Yaşantılarını Etkileme Durumuna Göre

Dağılımı

Kamusal Alandaki Yaşantı Evet Hayır Cevap

yok Toplam S % S % S % S % Kişisel yardım ihtiyacı duymuyorum 39 65.0 21 35.0 - - 60 100.0 Bir yere gideceğim zaman ekstra zamanlama ve planlama yapmam gerekmiyor 22 36.7 38 63.3 - - 60 100.0 Destek sayesinde fiziksel çevre koşulları hayatımı etkilemiyor 32 53.3 19 31.7 9 15 60 100.0 Toplumsal aktivitelere istediğim gibi katılabiliyorum 34 56.7 26 43.3 - - 60 100.0 Ekonomik gelirim iyi olduğu için her türlü düzenlemeyi yapabiliyorum 16 26.7 44 73.3 - - 60 100.0

Page 82: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

68

Çizelge 17’ye bakıldığında, araştırmaya katılan bedensel engellilerin % 73.3’ünün

ekonomik gelire bağlı olarak kamusal alanda her türlü düzenlemeyi yapamadığı, %

63.3’ünün kamusal alanlarda bir yere gidecekleri zaman ekstra zamanlama ve

planlama yapmaları gerektiği, % 43.3’ünün toplumsal aktivitelere istediği gibi

katılamadığı, % 35’inin kamusal alanlarda kişisel yardım ihtiyacı duyduğu, %

31.7’sinin çevre koşullarının hayatlarını etkilediği görülmektedir. Destek sayesinde

kamusal alanlarda güçlük çekmeme durumuna cevap vermeyenler (% 15), desteğe

ihtiyaç duymadıklarından dolayı soruları yanıtlamamıştır.

Araştırmaya katılan engellilerin yaklaşık 3/4’ünün ekonomik gelire bağlı olarak her

türlü düzenlemeyi yapamaması, Çizelge 29’da yer alan engellilerin düşük gelir

seviyesi ile açıklanabilir. Araştırmaya katılan engelliler, toplu taşıma araçlarının

uygunsuzluğundan dolayı özel araç kullanmak ve dolayısıyla ek masraf yapmaları

gerektiğini belirtmişlerdir.

Araştırmaya katılan engellilerin çoğunluğunun bir yere gidecekleri zaman ekstra

zamanlama ve planlama yapanlarının gerektiği anlaşılmaktadır. Bu da olumsuz çevre

koşullarının ve destek ihtiyacının göstergesi sayılabilir.

Araştırmaya katılan engellilerin yarısından fazlasının aldığı destek sayesinde

kamusal alanlarda fiziksel çevre koşullarından etkilenmediği anlaşılmaktadır. Buna

göre, araştırmaya katılan bedensel engellilerin sosyal destek sistemlerinden

yararlandığını söylemek mümkündür. Kamusal alanlarda bireylere verilen desteğin

engelli insanların hayatını kolaylaştırdığını ve olumsuz olarak daha az

etkilendiklerini söylemek mümkündür.

Engellilerin yarısından biraz fazlasının toplumsal aktivitelere istedikleri gibi

katıldıkları anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, toplumsal aktivitelerin içeriği üzerinde

durulması gereken bir noktadır.

Elde edilen sonuçlara göre, kamusal alanlardaki yapı ve düzenlemelerin araştırmaya

katılan bedensel engellilerin yaşantılarını göreceli olarak olumsuz etkilemediği

söylenebilir.

Page 83: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

69

3.2.1.2.Ev İçindeki Fiziksel Çevre Koşulları ve Yapılar

Bu bölümde, araştırmaya katılan bedensel engellilerin ev içindeki fiziksel çevre

koşulları ve yapıların yaşantılarını istedikleri gibi sürdürebilmeleri için yeterlilik

durumu, ev içi koşullarında yapı ve düzenlemelerin yaşantılarına etkileri üzerinde

durulacaktır.

Çizelge 18 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Ev İçindeki

Fiziksel Çevre Koşulları ve Yapıların Yeterlilik Durumuna Göre Dağılımı

Ev Koşulları Yeterli Yetersiz Toplam S % S % S % Basamaklar 40 66.7 20 33.3 60 100.0 Kapılar 49 81.7 11 18.3 60 100.0 Banyo 45 75.0 15 25.0 60 100.0 Tuvalet 46 76.7 14 23.3 60 100.0 Işık düğmeleri 51 85.0 9 15.0 60 100.0 Dolap kapakları 50 83.3 10 16.7 60 100.0

Çizelge 18’de, araştırmaya katılan bedensel engellilerin ev içi koşullarında

yaşantılarını istedikleri gibi sürdürebilmeleri için fiziksel çevre ve yapıların yeterlilik

düzeyi dağılımına bakıldığında, % 33.3’ünün basamakları, % 25’inin banyoları, %

23.3’ünün tuvaletleri, % 18.3’ünün kapıları, % 16.7’sinin dolap kapaklarını ve %

15’inin ışık düğmelerini yetersiz bulduğu görülmektedir.

Araştırmaya katılan bedensel engellilerin 1/3’inin basamakları yetersiz bulduğu,

yaklaşık 1/5’inin genel olarak ev içindeki fiziksel çevre koşulları ve yapıları yetersiz

bulduğu anlaşılmaktadır.

Buna göre, ev içindeki fiziksel çevre koşulları ve yapılarında yeterlilik düzeyi

açısından basamakların daha düşük bir orana sahip olması, ev içindeki diğer koşullar

için ayarlamaların ve adaptasyonun yapıldığı fakat basamaklar konusunda

güçlüklerle karşılaşıldığına işaret etmektedir.

Sonuç olarak, araştırmaya katılan bedensel engelliler için, ev içindeki fiziksel çevre

koşulları ve yapıların yeterli olduğunu söylemek mümkündür.

Page 84: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

70

Çizelge 19 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Ev İçindeki

Fiziksel Çevre Koşulları ve Yapıların Yaşantılarını Etkileme Durumuna Göre

Dağılımı

Ev Koşullarında Yaşantı Evet Hayır Cevap

yok Top lam

S % S % S % S % Bağımsız hareket edebiliyorum 52 86.7 7 11.7 1 1.7 60 100.0 Bir yere gideceğim zaman ekstra zamanlama ve planlama yapmam gerekmiyor 22 36.7 37 61.7 1 1.7 60 100.0 Destek sayesinde ev koşulların- da güçlük çekmiyorum 45 75.0 7 11.7 8 13.3 60 100.0 Zamanımın çoğunu evde geçiriyorum 21 35.0 39 65.0 - - 60 100.0 Ekonomik gelirim iyi olduğu için her türlü düzenlemeyi yapabiliyorum 16 26.7 44 73.3 - - 60 100.0

Çizelge 19’da, araştırmaya katılan bedensel engellilerin, % 73.3’ünün

ekonomik gelire bağlı olarak ev içinde her türlü düzenlemeyi yapamadıkları, %

61.7’sinin bir yere gidecekleri zaman ekstra zamanlama ve planlama yapmaları

gerektiği, % 35’inin zamanının çoğunu evde geçirdiği, % 11.7’sinin aynı yüzdelerle

bağımsız hareket edemediği ve ev koşullarında güçlük çektiği görülmektedir. Ev

koşullarında destek sayesinde güçlük çekme durumuna cevap vermeyenler (%13.3),

desteğe ihtiyaç duymadıklarından cevap vermemiştir.

ÖZİDA (2002) Araştırması’na göre, bedensel engellilerin % 61.2’si kendi

başına bağımsız hareket edebilmektedir. Buna göre, ÖZİDA’nın yaptığı araştırmanın

sonuçları, yapılan araştırmanın sonuçları ile benzerlik göstermektedir.

Araştırma sonuçlarına göre, engelli bireylerin çoğunluğunun ev koşullarında

bağımsız hareket edebilmeleri, araştırmaya katılan engelli bireylerin kullandıkları

araç desteği ile ilgili olabilir (Çizelge 8).

Elde edilen bulgulara göre, engellilerin yarısından fazlasının bir yere gideceği

zaman ekstra zamanlama ve planlama yapması gerektiği anlaşılmaktadır. Bu da

olumsuz çevre koşullarının ve destek ihtiyacının göstergesi sayılabilir.

Page 85: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

71

Araştırmaya katılan bedensel engellilerin çoğunluğunun destek sayesinde ev içi

koşullarda güçlük çekmediği anlaşılmaktadır.

Buna göre, araştırmaya katılan engellilerin ev içi fiziksel koşulları olabildiğince

uyumlu hale getirdikleri düşünülmektedir. Ev koşullarında bireylere verilen desteğin

engelli insanların hayatını kolaylaştırdığını ve olumsuz olarak daha az

etkilendiklerini söylemek mümkündür.

Araştırmaya katılan engellilerin 1/5’inin zamanının çoğunu evde geçirdiği

anlaşılmaktadır.

Zamanının çoğunu evde geçirenlerin sayısı düşük gözükse de, evin dışında zaman

geçirdikleri mekanların, işyeri ve dernek lokali olduğu da unutulmamalıdır.

Buna göre, engellilerin çoğu ekonomik nedenlerle ev içi koşullarda her türlü

düzenlemeyi yapamamaktadır. Engellilerin düşük gelir seviyesi Çizelge 29’da da

görülmektedir.

Elde edilen sonuçlar, ev koşullarında araştırmaya katılan engellilerin 1/3’inin en az

bir nedenden dolayı yaşantılarının olumsuz etkilendiğini göstermektedir.

Çizelge 20 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Fiziksel Engellerle

Karşılaştıklarında Yaşadıkları Duygu Durumuna Göre Dağılımı

Duygular S % Stres 10 11.2 Kızgınlık 27 30.3 Üzüntü 31 34.8 Engellenmiş hissediyorum 13 14.6 Bir şey hissetmiyorum 8 9.0 Toplam 89* 100.0 *Birden fazla cevap verilmiştir.

Çizelge 20’ye bakıldığında, araştırmaya katılan bedensel engellilerin günlük

yaşantılarında fiziksel engellerle karşılaştıklarında hissettikleri duygular

görülmektedir. Araştırmaya katılan bedensel engellilerin % 34.8’inin üzüntü, %

30.3’ünün kızgınlık, % 14.6’sının engellenmiş, % 11.2’sinin stres, % 9’unun ise bir

Page 86: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

72

şey hissetmediği görülmektedir. Bir şey hissetmediklerini belirtenler, engel

dereceleri düşük olduğundan bu yanıtı vermişlerdir. Görüşme sürecinde, araştırmaya

katılan engelliler isyan ve utanma duygularını da dile getirmişlerdir.

Araştırmacılar, engelsiz insanlar için tasarlanmış çevrede engelli insanların fiziksel

engellere uyum sürecinin stress yarattığını vurgulamaktadır. Ayrıca, yaşam tarzının

bozulması ve günlük yaşantıda karşılaşılan güçlükler, üzüntü, kızgınlık,

engellenmeyi de beraberinde getirmektedir (Rokach, Lechcier-Kimel ve Safarov,

2006:682). Buna göre, elde edilen sonuçlar, Rokach ve arkadaşlarının (2006) yaptığı

araştırmanın sonuçlarını destekler niteliktedir.

Araştırmada elde edilen sonuçlardan, engellilerin 1/3’inin aynı oranlarda üzüntü ve

kızgınlık, 1/5’inin engellenmiş hissettiği ve 1/10’inin ise stres yaşadığı

anlaşılmaktadır.

Sonuç olarak, kamusal alanlardaki mimari düzenlemelerin engelliler düşünülerek

tasarlanmadığını ve dolayısıyla gündelik yaşantıda karşılaşılan fiziksel engellerin

engelli bireyi olumsuz etkilediğini söylemek mümkündür.

Aşağıdaki bölümde araştırmaya katılan bedensel engellilerin istihdam açısından

yaşadıkları sosyal dışlanma üzerinde durulacaktır.

3.2.2.İstihdam

Bu bölümde araştırmaya katılan bedensel engellilerin mesleği, iş durumu, iş

yerindeki görevi, iş bulma şekli, iş değiştirme durumu, terfi durumu, iş yaşantısını

etkileyen faktörler, evin geçimini sağlayan bireyler, gelir ve gider durumu, temel

gereksinimlerin karşılanma durumu, bağlı olduğu sosyal güvenlik kuruluşları,

gönüllü ya da resmi kuruluşlardan yardım alma durumları ve aldıkları yardımın

türüne ilişkin bulgular yorumlanacaktır.

Page 87: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

73

Çizelge 21 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Mesleklere Göre

Dağılımı

Meslek S % Ev hanımı 3 5.0 Memur 15 25.0 İşçi 14 23.3 Serbest 13 21.7 Mesleği yok 13 21.7 Diğer 2 3.3 Toplam 60 100.0

Çizelge 21’e bakıldığında, bedensel engellilerin % 25’inin memur, %23.3’ünün işçi,

% 21.7’sinin serbest meslek sahibi, % 21.7’sinin mesleğinin olmadığı ve % 5’inin ev

hanımı olduğu görülmektedir.

Araştırmaya katılan bedensel engellilerin yaklaşık yarısının memur ve işçi olduğu,

yaklaşık 1/4'inin ise mesleğinin olmadığı görülmektedir.

Buna göre, araştırmaya katılan bedensel engellilerin yaklaşık 4/5’ünün meslek sahibi

olduğu anlaşılmaktadır.

Çizelge 22 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin İş Durumuna

Göre Dağılımı

İş Durumu S % Emekli 13 21.7 İşsiz 5 8.3 Çalışıyor 33 55.0 Hiç çalışmamış 9 15.0 Toplam 60 100.0

Çizelge 22’de bedensel engellilerin iş durumlarına göre dağılımına bakıldığında, %

55’inin çalışıyor, % 21.7’sinin emekli, % 15’inin hiç çalışmamış ve % 8.3’ünün işsiz

olduğu görülmektedir.

Page 88: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

74

Türkiye İstatistik Kurumu (2002) verilerine göre, engelliler içinde işgücüne dahil

olmayan nüfus % 78.29, işgücüne katılım nüfusu % 21.71, işsizlik nüfusu ise %

15.46’dir. Araştırmada elde edilen bulgular ile TİK’in yaptığı araştırmanın sonuçları

farklılık göstermektedir.

Buna göre, araştırmaya katılan bedensel engellilerin yarısından fazlasının çalıştığı ve

iş gücüne katıldıkları ortaya çıkmaktadır.

Çizelge 23 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin İş Yerindeki

Görevine Göre Dağılımı

İş Yerindeki Görevi S % Memur 10 19.6 Yönetici 2 3.9 Vasıfsız personel 29 56.9 Kendi işinin sahibi 8 15.7 Diğer 2 3.9 Toplam 51 100.0

Çizelge 23’e göre, araştırmaya katılan bedensel engellilerin% 56.9’unun vasıfsız

personel, % 19.6’sının memur, % 15.7’sinin kendi işinin sahibi ve % 3.9’unun ise

yönetici olduğu görülmektedir. Çizelge 22’de hiç çalışmamış olan bireylerin Çizelge

23’te iş yerindeki görev dağılımına katılmadığı anlaşılmaktadır.

Buna göre, araştırmaya katılan engellilerin yarısından fazlasının vasıfsız personel

olduğu görülmektedir.

Bu durum araştırmaya katılan engellilerin meslek durumu ve düşük eğitim seviyesi

ile açıklanabilir (Çizelge 21, 37). Buna göre, araştırmaya katılan engellilerin

ekonomik ve kurumsal olarak dışlandığı söylenebilir.

Page 89: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

75

Çizelge 24 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin İş Bulma Şekline

Göre Dağılımı

İş Bulma Şekli S % Kendim 20 39.2 Arkadaşım 6 11.8 Ailem 6 11.8 Özürlü kontenjanı 4 7.8 KPSS 1 2.0 İŞKUR 6 11.8 Dernek 8 15.7 Toplam 51 100.0

Çizelge 24’te, araştırmaya katılan bedensel engellilerin iş bulma şekillerine göre

dağılımına bakıldığında, engellilerin % 39.2’sinin işi kendisinin bulduğu, %

15.7’sinin dernek, % 11.8’inin arkadaş, % 11.8’inin aile, % 11.8’inin İŞKUR, %

7.8’inin özürlü kontenjanı ve % 2’sinin ise KPSS vasıtasıyla bulduğu görülmektedir.

Çizelge 22’de hiç çalışmamış olan bireylerin Çizelge 24’te dahil olmadıkları

görülmektedir.

Buna göre, araştırmaya katılan bedensel engellilerin yaklaşık 2/5’sinin işi

kendilerinin bulduğu anlaşılmaktadır.

Çizelge 25 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin İş Değiştirme

Durumuna Göre Dağılımı

İş Değişikliği S % Evet 27 52.9 Hayır 24 47.1 Toplam 51 100.0

Çizelge 25’e bakıldığında, araştırmaya katılan bedensel engellilerin % 52.9’unun iş

değiştirdiği, % 47.1’inin ise iş değiştirmediği görülmektedir. Çizelge 22’de hiç

çalışmamış olan bireylerin Çizelge 25’te dahil olmadıkları anlaşılmaktadır.

Page 90: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

76

Buna göre, araştırmaya katılan bedensel engelliler içinde, iş değiştirenler iş

değiştirmeyenlerden daha fazladır.

İş değiştiren bedensel engellilerin iş değiştirmeyenlerden daha fazla olması, iş

yaşantılarındaki olumsuzluklarla açıklanabilir (Çizelge 27).

Çizelge 26 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Terfi Durumuna

Göre Dağılımı

Terfi Durumu S % Evet 9 17.6 Hayır 42 82.4 Toplam 51 100.0

Çizelge 26’da, araştırmaya katılan bedensel engellilerin terfi etme dağılımına

bakıldığında, % 82.4’ünün terfi etmediği, % 17.6’sının terfi ettiği anlaşılmaktadır.

Çizelge 22’de hiç çalışmamış olan bireylerin Çizelge 26’da dahil olmadıkları

anlaşılmaktadır.

Araştırmaya katılan engellilerin 3/4'ünden fazlasının terfi etmediği görülmektedir.

Kitchin ve Shuttleworth (1998)’e göre, engelli insanlar düşük ücretli, az vasıflı ya da

vasıfsız işlerde terfinin çok az bir ihtimal olduğu işlerde çalıştırılmaktadır. Bu sonuç,

elde edilen bulguları destekler niteliktedir.

Elde edilen bulgulara bakıldığında, engellilerin terfi etme durumunun vasıfsız

personel olma ve düşük eğitim seviyesi durumuna bağlı olabileceği düşünülebilir

(Çizelge 23, 36).

Sonuç olarak, bedensel engellilerin çoğunun iş yaşantısında pozisyonlarının

yükselmediği anlaşılmaktadır.

Page 91: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

77

Çizelge 27 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin İş Yaşantısını

Etkileyen Faktörlere Göre Dağılımı

İş Yaşantısı S % Fiziksel çevre koşulları 24 20.2 Engelim nedeniyle eğitimim yetersiz 10 8.4 Olumsuz çalışma koşulları 17 14.3 Mesleğim yok 13 10.9 Engelli oluşum 29 24.4 Engelim nedeniyle işverenlerin olumsuz tutumları 13 10.9 Hiçbiri 13 10.9 Toplam 119* 100 *Birden fazla cevap verilmiştir.

Çizelge 27’de, araştırmaya katılan bedensel engellilerin iş yaşantılarını etkileyen

faktörler, fiziksel çevre koşulları, yetersiz eğitim, olumsuz çalışma koşulları,

mesleğin olmaması, engelli oluş, olumsuz işveren tutumları olarak altı grupta

incelenmiştir. Buna göre, araştırmaya katılan engellilerin % 24.4’ünün engelli oluşu,

% 20.2’sinin fiziksel çevre koşulları, % 14.3’ünün olumsuz çalışma koşulları, %

10.9’unun aynı yüzdelerle mesleğinin olmaması ve olumsuz işveren tutumları, %

8.4’ünün yetersiz eğitim nedeniyle iş yaşantılarının etkilendiği görülmektedir.

Araştırmaya katılan engellilerin % 10.9’unun ise iş yaşantılarını etkileyen faktörlerin

bulunmadığı görülmektedir. Soru çok seçenekli olduğundan araştırmaya katılan

engelliler, seçenekleri kendi önceliklerine göre cevaplamışlar, bazı seçeneklere cevap

vermemişlerdir.

ÖZİDA (2002) Araştırması’na göre, günlük aktivitelerini yerine getirirken bir

başkasına tam bağımlı olan engellilerin iş yaşantılarında en fazla rahatsızlık

duydukları konu işyerinin fiziki şartlarıdır (% 67,8). İş arkadaşlarının kendisini

kabullenmemesi (% 27.4), mesleki becerilerini kullanamaması (% 27.4), işverenin

olumsuz tutumları (% 27.4) sonra gelmektedir. ÖZİDA’nın yaptığı araştırmanın

sonuçları, araştırmada elde edilen sonuçlarla bazı benzerlikler göstermektedir. Fakat

araştırmamıza katılan engelliler iş yaşantılarını etkileyen koşullar için fiziksel çevre

koşullarından önce engellerini belirtmişlerdir.

Page 92: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

78

Araştırmaya katılan engellilerin 1/4’inin engelinden dolayı, 1/5’inin ise fiziksel çevre

koşullarından dolayı iş yaşantılarının olumsuz etkilendiği anlaşılmaktadır

Buna göre, araştırmaya katılanların iş yaşantılarında engellerinin engel teşkil etmesi,

fiziksel çevreden rahatsız olmaları bu çevreye ilişkin olarak varolan fiziksel

tasarımın uygun olmadığının bir göstergesidir. Elde edilen bulgular, engelli bireyin

önce engelinden dolayı sonra da fiziksel çevre koşullarından dolayı dışlanmakta

olduğunu göstermektedir.

Çizelge 28 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Evin Geçimini

Sağlama Durumuna Göre Dağılımı

*Birden fazla cevap verilmiştir.

Çizelge 28’de evin geçimini sağlayan kişi ve/veya kişilere bakıldığında, % 43.4’ünün

kendisinin, % 24.5’inin babasının, % 16’sının kardeşlerinin, % 8.5’inin annesinin ve

% 7.5’inin eşinin evin geçimini sağladığı görülmektedir.

Elde edilen bulgular, evin geçimini sağlayan kişinin daha çok engellilerin kendisinin

olduğunu göstermektedir.

Araştırma sonucuna göre, araştırmaya katılan engelli bireylerin çalışma hayatına

katıldıkları ve evin geçimine katkıda bulundukları anlaşılmaktadır.

Evin Geçimi S % Ben 46 43.4 Annem 9 8.5 Babam 26 24.5 Eşim 8 7.5 Kardeşlerim 17 16.0 Toplam 106* 100.0

Page 93: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

79

Çizelge 29 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Gelir Durumuna

Göre Dağılımı

Gelir Durumu S % 0-500 22 36.7 501-700 8 13.3 701-900 2 3.3 901-1100 9 15 1400+ 15 25 Cevap yok 4 6.7 Toplam 60 100.0

Çizelge 29’a bakıldığında, araştırmaya katılan bedensel engellilerin gelir durumuna

bakıldığında, % 36.7’sinin 0-500 YTL, % 25’inin 1400 YTL ve üzeri, % 15’inin

901-1100 YTL, %13.3’ünün ise 501-700 YTL arasında gelir sahibi olduğu

görülmektedir. Gelir durumuna cevap vermeyenler, düşük gelirlerinden dolayı

utandıklarını ve bu soruyu yanıtlamak istemediklerini belirtmiştir.

Yapılan araştırmalar, dünyanın her yerinde engellilerin çok büyük çoğunluğunun

toplumun yoksul kesimlerinden geldiğini ve yoksulluk içinde yaşadıklarını

göstermektedir (İkizoğlu 2001; Karataş 2002). Elde edilen veriler, bu savı

desteklemektedir.

Buna göre, araştırmaya katılan engellilerin 1/3’inin geliri düzeyinin 500 YTL’nin

altında olduğu anlaşılmaktadır.

Araştırma sonucuna dayanarak, bedensel engellileri koruyan yasal tedbirlerin yeterli

olmadığı, engellilerin kurumsal ve ekonomik olarak dışlandığı söylenebilir.

Page 94: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

80

Çizelge 30 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Gider Durumuna

Göre Dağılımı

Gider Durumu S % Gelirden daha az 15 25.0 Gelirden daha fazla 25 41.7 Aynı 16 26.7 Cevap yok 4 6.7 Toplam 60 100.0

Çizelge 30’a bakıldığında, araştırmaya katılan engellilerin % 41.7’sinin giderlerinin

aylık gelirlerinden daha fazla olduğu, %26.7’sinin gelir ve giderlerinin aynı olduğu

ve % 15’inin giderlerinin gelirlerinden daha az olduğu görülmektedir.

Araştırmaya katılan engellilerin yaklaşık yarısının giderlerinin gelirlerinden fazla

olduğu ve 1/4’inin de gelirle giderinin aynı olduğu anlaşılmaktadır.

Buna göre, giderin gelir düzeyinden daha yüksek olması, bireylerin yaşadığı

ekonomik güçlüklerin bir göstergesi sayılabilir.

Çizelge 31 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Gelir Düzeyinin

Temel Gereksinimler İçin Yeterlilik Düzeyine Göre Dağılımı

Temel Gereksinimler Yeterli Yetersiz Toplam S % S % S % Sağlık 23 38.3 37 61.7 60 100.0 Gıda 26 43.3 34 56.7 60 100.0 Eğitim 19 28.1 41 71.9 60 100.0 Konut 26 43.3 34 56.7 60 100.0 Eğlence 17 28.3 43 71.7 60 100.0 Tatil 18 30.0 42 70.0 60 100.0 Giyecek 26 43.3 34 56.7 60 100.0

Çizelge 31’de, araştırmaya katılan bedensel engellilerin temel gereksinimleri yedi

gruba bölünerek yeterlilik düzeyleri incelenmiştir. Buna göre, araştırmaya katılan

bedensel engellilerin % 71.9’unun eğitim, % 71.7’sinin eğlence, % 70’inin tatil, %

Page 95: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

81

61.7’sinin sağlık, % 56.7’sinin aynı yüzdelerle gıda, konut ve giyecek açısından

gereksinimlerinin karşılanmadığı görülmektedir.

Elde edilen sonuçlara göre, araştırmaya katılan engellilerin yaklaşık 3/4’ünün eğitim,

eğlence ve tatil ihtiyaçları, yaklaşık 3/5’ünün sağlık, yarısından fazlasının ise gıda,

konut ve giyecek ihtiyaçlarının karşılanmadığı anlaşılmaktadır.

Bu sonuçlara göre, araştırmaya katılan engellilerin gider düzeylerinin gelir

düzeylerinden yüksek olmasının (Çizelge 30), temel gereksinimlerinin karşılanması

yönünde de yetersizliklere sebep olduğu söylenebilir. Temel gereksinimlerin

karşılanmasında yeterlilik düzeyi en düşük olan eğitim olarak görülmekte, bu durum

da eğitim alanındaki ihtiyaçları görünür kılmaktadır.

Sonuçta, genel olarak engellilerin temel gereksinimlerinin karşılanmadığı ve

yoksullukla karşı karşıya geldikleri anlaşılmaktadır. Engellilerin gereksinimlerinin

karşılanmaması engellilere yönelik hizmetlerin ve yasal düzenlemelerin yetersizliği

ile açıklanabilir. Buna göre, araştırmaya katılan engellilerin kurumsal ve ekonomik

olarak dışlandığı söylenebilir.

Çizelge 32 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Sosyal Güvenlik

Durumuna Göre Dağılımı

Sosyal Güvenlik Durumu S % SSK 44 73.3 Emekli Sandığı 6 10.0 Sosyal güvencesi yok 10 16.7 Toplam 60 100.0

Çizelge 32’ye bakıldığında, araştırmaya katılan bedensel engellilerin % 73.3’ünün

SSK’ya, % 10’unun Emekli Sandığı’na bağlı olduğu ve % 16.7’sinin ise sosyal

güvencesinin bulunmadığı görülmektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu (2002) Araştırması’na göre, engellilerin % 52.45’inin

sosyal güvencesi bulunmamakta, % 47.55’inin sosyal güvencesi bulunmaktadır.

Page 96: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

82

Buna göre, TİK’in yaptığı araştırmanın sonuçları, yapılan araştırmadaki sonuçlarla

farklılık göstermektedir.

ÖZİDA (2002) Araştırması’nın sonuçlarına göre, engel türüne bakılmaksızın,

bireylerin yarısından fazlası (% 65) bir sosyal güvenlik kuruluşuna üyedir.

ÖZİDA’nın araştırma sonuçları, yapılan araştırmanın sonuçlarıyla benzerdir.

İkizoğlu (2001) ve Karataş (2002)’a göre, düşük gelir ve sosyal güvenlik

uygulamalarının yetersiz olması, engelli insanlar arasında geniş bir yoksulluğa sebep

olmaktadır.

Bu araştırmada, araştırmaya katılan engellilerin 4/5’ünün bir sosyal güvenlik

kuruluşuna üye olduğu ve bu anlamda hizmetlerden yararlanma imkanı bulduğu

tespit edilmiştir. Fakat, bu durum engellilerin refah ve gelir düzeyi konusunda

yetersiz kalmakta, yasal düzenlemelere olan ihtiyacı göstermektedir (Çizelge 29, 30,

31).

Sonuç olarak, çalışan engellilerin sosyal güvenliğe sahip oldukları anlaşılmaktadır.

Çizelge 33 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Gönüllü ya da

Resmi Kuruluşlardan Yardım Alma Durumuna Göre Dağılımı

Yardım Alma Durumu S % Evet 5 8.3 Hayır 55 91.7 Toplam 60 100.0

Çizelge 33’e bakıldığında, engellilerin % 91.7’sinin gönüllü ya da resmi

kuruluşlardan ayni ya da nakdi yardım almadığı görülmektedir.

Araştırma sonuçlarına göre, araştırmaya katılan engellilerin büyük bir bölümünün

ayni ya da nakdi yardım almadığı anlaşılmaktadır.

Sonuç olarak, engellilere sunulan yardımların çok sınırlı ve yetersiz olduğu

görülmektedir. Buna göre, araştırmaya katılan engellilerin sosyal destekten yoksun

oldukları, bu anlamda kurumsal ve ekonomik dışlanma yaşadıkları anlaşılmaktadır.

Page 97: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

83

Çizelge 34 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Aldıkları Yardım

Türüne Göre Dağılımı

Alınan Yardım Türü S % Nakdi 2 40 Ayni ve nakdi 3 60 Toplam 5 100

Çizelge 34’e göre, gönüllü ya da resmi kuruluşlardan yardım alan engellilerin % 60’ı

hem ayni hem nakdi yardım almakta, % 40’ı ise sadece nakdi yardım almaktadır.

Elde edilen bu sonuç da, çizelge 33’teki sonuçları desteklemektedir.

Aşağıdaki bölümde araştırmaya katılan bedensel engellilerin eğitim açısından

yaşadıkları sosyal dışlanma üzerinde durulacaktır.

3.2.3. Eğitim

Bu bölümde, araştırmaya katılan bedensel engellilerin anne ve babalarının ve

kendilerinin eğitim durumu ele alınacak, engellilerin eğitim aldığı kurum çeşidi,

eğitim yaşantıları hakkındaki düşünceleri ve eğitim almalarını engelleyen faktörlere

ilişkin bulgular yorumlanacaktır.

Çizelge 35: Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Annelerinin Eğitim

Durumuna Göre Dağılımı

Annenin Eğitim Durumu S % Okuma yazma bilmiyor 25 41.7 Yalnızca okuma yazma biliyor 9 15.0 İlkokul mezunu 22 36.7 Ortaokul mezunu 1 1.7 Lise mezunu 2 3.3 Cevap yok 1 1.7 Toplam 60 100.0

Çizelge 35’te, araştırmaya katılan bedensel engellilerin annelerinin eğitim

düzeylerine bakıldığında, % 41.7’sinin okuma yazma bilmediği, % 36.7’sinin ilkokul

Page 98: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

84

mezunu olduğu, % 15’inin yalnızca okuma yazma bildiği, % 3.3’ünün lise mezunu

ve % 1.7’sinin ortaokul mezunu olduğu görülmektedir.

Buna göre, araştırmaya katılan engellilerin annelerinin yaklaşık 2/5’sinin okuma

yazma bilmediği anlaşılmaktadır.

Bu sonuçlar, araştırmaya katılan bedensel engellilerin annelerinin eğitim seviyesinin

çok düşük olduğunu göstermektedir.

Çizelge 36 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Babalarının

Eğitim Durumuna Göre Dağılımı

Babanın Eğitim Durumu S % Okuma yazma bilmiyor 7 11.7 Yalnızca okuma yazma biliyor 8 13.3 İlkokul mezunu 34 56.7 Ortaokul mezunu 5 8.3 Lise mezunu 4 6.7 Üniversite mezunu 2 3.3 Toplam 60 100.0

Çizelge 36’ya bakıldığında, araştırmaya katılan bedensel engellilerin babalarının

eğitim düzeylerine bakıldığında, % 56.7’sinin ilkokul mezunu olduğu, % 13.3’ünün

yalnızca okuma yazma bildiği, % 11.7’sinin okuma yazma bilmediği, 8.3’ünün

ortaokul mezunu, % 6.7’sinin lise mezunu ve % 3.3’ünün üniversite mezunu olduğu

görülmektedir.

Buna göre, araştırmaya katılan engellilerin babalarının yarısından fazlasının ilkokul

mezunu olduğu anlaşılmaktadır.

Çizelge 35’teki sonuçlara benzer olarak, araştırmaya katılan bedensel engellilerin

babalarının da eğitim seviyelerinin düşük olduğu anlaşılmaktadır.

Page 99: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

85

Çizelge 37 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Eğitim Durumuna

Göre Dağılımı

Engellinin Eğitim Durumu S % Okuma yazma bilmiyor 3 5.0 Yalnızca okuma yazma biliyor* 3 5.0 İlkokul mezunu 24 40.0 Ortaokul mezunu 6 10.0 Lise mezunu 21 35.0 Üniversite mezunu 3 5.0 Toplam 60 100.0 *Yalnızca okuma yazma bilenler ilkokul terktir.

“Engelli oluşum nedeniyle okul beni almak istemedi, Milli Eğitim

Bakanlığı’ndan dilekçeyle zorla okula kabul edildim” (34 yaşında ortopedik

engelli).

Çizelge 37’de, araştırmaya katılan bedensel engellilerin eğitim düzeylerine

bakıldığında, % 40’ının ilkokul mezunu, % 35’inin lise mezunu ve % 10’unun

ortaokul mezunu olduğu, % 5’inin okuma yazma bilmediği, % 5’inin yalnızca okuma

yazma bildiği ve % 5’inin üniversite mezunu olduğu ortaya çıkmaktadır.

ÖZİDA (2002) Araştırma sonuçlarına göre, genel nüfusun % 12,9'u okuma yazma

bilmezken, engellilerde bu oran üç kat daha fazladır (% 36,3). Bu dramatik farklılığın

yanı sıra, engellilerde ilkokul ve öncesi eğitim düzeyine sahip olanların oranı %

84,2'dir. Bu sonuç, engellilerin eğitim seviyelerinin ilkokul düzeyinde yoğunlaştığını

göstermektedir. Elde edilen bulgular, ÖZİDA’nın sonuçlarıyla benzerlik

göstermektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu (2002) Araştırması’na göre, engellilerin % 63.67’si okuma

yazma bilmekte, % 36.33’ü okuma yazma bilmemektedir. Bu sonuca göre, okuma

yazma bilen engelliler, okuma yazma bilmeyenlerden daha fazladır. Araştırma

sonucunda elde edilen bulgular, TİK’in araştırma sonuçlarını desteklemektedir.

Page 100: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

86

Yapılan araştırma, sadece İstanbul ilindeki ulaşılabilen sivil toplum örgütlerinde

yapıldığı için, yapılan diğer araştırmaların genel nüfusu kapsayan araştırma

sonuçlarından yüzde olarak farklılıklar da göstermektedir.

Elde edilen sonuçlara göre ise, araştırmaya katılan bedensel engellilerin 2/5’sinin

ilkokul mezunu, yaklaşık 1/3’inin ise lise mezunu olduğu görülmektedir.

Buna göre, ilkokul mezunlarının yoğunluğu eğitim seviyesi düşük bir engelli

kitlesinin varlığını göstermektedir. Bu sonuçlarda lise mezunu sayısınının ilkokul

mezunu sayısına yakın olması, lise mezunlarının genelde ilkokuldan sonra

eğitimlerine dışardan devam etmelerinden kaynaklanmaktadır (Çizelge 38). Genel

eğitim kurumlarında eğitim görmeleri göreli olarak ilkokul döneminde mevcuttur.

Sonuç olarak, bu durumun başlıca nedeni maddi, engelli oluşu ve fiziksel çevre

koşulları nedeniyle “engellilerin engellenmesinden” kaynaklanmaktadır (Çizelge 40).

Buna göre, araştırmaya katılan engellilerin eğitim hizmetlerinden ve olanaklarından

yararlanamadığını, kurumsal ve ekonomik olarak dışlandığını söylemek mümkündür.

Çizelge 38 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Okul Çeşidine

Göre Dağılımı

Okul Çeşidi S % Genel eğitim kurumu 56 93.3 Özel eğitim kurumu 1 1.7 Cevap yok * 3 5.0 Toplam 60 100.0 Dışarıdan ** 12 20.0 *Cevap vermeyenler eğitim sistemine dahil olmamış kişilerdir. **Dışarıdan eğitim görenler genel eğitim sistemi içindedir.

Çizelge 38’e bakıldığında, genel eğitim kurumlarında eğitim görenlerin sayısı %

93.3, özel eğitim kurumlarında eğitim görenlerin sayısı ise % 1.7’dir. Bunun yanında

genel eğitim kurumunda okuyup dışardan okul bitirenlerin sayısı ise % 20’ dir.

ÖZİDA (2002) Araştırması’na göre, bedensel engellilerin genel olarak eğitim

hizmetlerinden yararlanma sayıları düşük olup eğitim hizmetini ağırlıklı olarak %

Page 101: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

87

90.8 sayısınında resmi normal okullardan almaktadır. ÖZİDA’nın yapmış olduğu

araştırmanın sonuçları, elde edilen sonuçlar ile benzerlik göstermektedir.

Araştırmaya katılan bedensel engellilerin çoğunun genel eğitim kurumlarında

okuduğu, tamamına yakınının özel eğitim kurumlarından yararlanmadıkları

anlaşılmaktadır. Bununla birlikte eğitim seviyesinin düşüklüğü, genel eğitim

sistemindeki yapılandırmaların yetersiz olduğu konusunda fikir vermektedir.

Çizelge 39 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Eğitim Yaşantısını

Etkileyen Faktörlere Göre Dağılımı

Eğitim Yaşantısı Evet Hayır Toplam S % S % S % Eğitim kurumuna erişimde zorluk yaşamıyordum 18 43.9 23 56.1 41 100.0 Bina içi yapı ve düzenlemeleri yeterliydi 18 43.9 23 56.1 41 100.0 Sınıf içinde ilave yardıma ve desteğe ihtiyaç duymuyordum 24 58.5 17 41.5 41 100.0 Öğretmenlerin tutumları olumluydu 31 75.6 10 24.4 41 100.0 Engelsiz akranlarım tarafından destek görüyordum 33 80.5 8 19.5 41 100.0 Finansal güçlükler yaşamıyordum 9 22.0 32 78.0 41 100.0 Okul aktivitelerine katılıyordum 23 56.1 18 43.9 41 100.0

“Herkes tenefüse çıkardı, ben sınıfta yalnız başıma otururdum. Tuvalet

ihtiyacım için annem tenefüslerde gelirdi. Okul bitince dünyaya küstüm. Onlar

büyüdükçe seni tanımamazlıktan gelmeye başladılar. Onlar bir yerlere geldiler,

ben kaldım” (21 yaşında ortopedik engelli).

Çizelge 39’a bakıldığında, araştırmaya katılan bedensel engellilerin % 78’inin eğitim

yaşantılarında finansal güçlük yaşadıkları, % 56.1’inin eğitim kurumuna erişimde

güçlük çektikleri ve bina içi yapı/düzenlemeleri yeterli bulmadıkları, % 43.9’unun

okul aktivitelerine katılmadıkları, % 41.5’inin sınıf içinde ilave yardıma ve desteğe

Page 102: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

88

ihtiyaç duydukları, % 24.4’ünün öğretmenlerin tutumlarını olumlu bulmadığı, %

19.5’inin engelsiz akranları tarafından destek görmediği görülmektedir.

Eğitim yaşantıları hakkında cevap veren engelli nüfusunu 41 kişinin temsil etmesi,

araştırmaya katılan bazı engellilerin öncelikle engellerinin ortaya çıkış zamanının,

eğitim yaşantılarından sonrasına denk gelmesiyle ilgilidir. Ayrıca, engel

derecelerinin düşüklüğü nedeniyle, eğitim yaşantılarında engele bağlı hiç bir güçlük

yaşamayanlar da sorulara cevap vermemiştir.

Karataş (1997-1998:12)’ın belirttiği gibi, fiziksel çevre çeşitli engelli gruplarının

gereksinimlerini karşılayacak biçimde tasarlanıp inşa edilmemiştir. Kitchin

(1998:346) ise, bina düzenlemelerinin ve mimari uygulamaların engelli insanları

dışladığını, kent mekanlarının sanki engellilerin hiç bir yere gidememesi için

tasarlandığını belirtmiştir. Buna göre, yapılan araştırmadaki sonuçlar bu bilgileri

destekler niteliktedir.

Bilgin (1997:22)’e göre, eğitim kurumlarının mimari yapısının bedensel engelli

bireylerin erişebileceği ve yararlanabileceği şekilde inşa edilmemiş olması da önemli

bir sorundur. Özel okullar dışında çoğu eğitim binasında tekerlekli sandalye kullanan

bireyler düşünülmemiştir. Yapılan araştırmada elde edilen sonuçlar da benzerlik

göstermektedir.

Bilgin (1997:22), bazı durumlarda engelli gençlerin okul gezilerine ya da ek okul

aktivitelerine tam katılımının zor olabildiğini, sınıf içerisinde ekstra yardım ve

desteğe ihtiyaç duyabileceğini belirtmiştir. Fakat, elde edilen sonuçlar, bu bilgiyi

destekler nitelikte değildir.

Bazı araştırmacılar (Shevlin, Kenny ve McNeela, 2004; McDougall, DeWit, King,

Miller ve Killip:2004; Carpenter ve Readman 2006), engelli öğrenciler için eğitim

yaşantılarında en büyük engelin olumsuz akran ve öğretmen tutumları olduğunu

belirtmişlerdir. Fakat bu sonuç, yapılan araştırmada elde edilen sonuçlar ile farklılık

göstermektedir.

Page 103: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

89

Elde edilen sonuçlara göre, araştırmaya katılan engellilerin 3/4’ünün eğitim

yaşantılarında finansal güçlük yaşadıkları, yarısından biraz fazlasının eğitim

kurumuna erişimde güçlük çektikleri ve bina içi yapı/düzenlemeleri yeterli

bulmadıkları, yaklaşık 2/5’sinin okul aktivitelerine katılmadığı, 2/5’sinin sınıf içinde

ilave yardıma ve desteğe ihtiyaç duyduğu, 1/4'inin öğretmenlerin tutumlarını olumlu

bulmadığı ve 1/5’inin engelsiz akranları tarafından destek görmediği

anlaşılmaktadır.

Araştırmaya katılan engellilerin eğitim yaşantısını etkileyen en önemli faktörlerin

maddi durum ve fiziksel çevre koşulları olduğu anlaşılmaktadır.

Çizelge 40: Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Eğitim Yaşantısını

Engelleyen Faktörlere Göre Dağılımı

Eğitim Yaşantısı S % Fiziksel Çevre Koşulları 15 19.2 Engelim 18 23.1 Maddi sorunlar 28 35.9 Olumsuz tutumlar 4 5.1 Motivasyon eksikliği 13 16.7 Toplam 78* 100.0 *Birden fazla cevap verilmiştir.

Çizelge 40’ta, araştırmaya katılan bedensel engellilerin % 35.9’unun maddi sorunlar,

% 23.1’inin engelli oluşları, % 19.2’sinin fiziksel çevre koşulları, % 16.7’sinin

motivasyon eksikliği ve % 5.1’inin ise olumsuz tutumlar nedeniyle eğitim

olanaklarının engellendiği görülmektedir.

Elde edilen sonuçlar, Çizelge 39’un sonuçlarıyla benzerlik göstermektedir. Eğitim

yaşantılarını engelleyen faktörler için, araştırmaya katılan engellilerin 1/3’i

ekonomik güçlükleri, 1/4’i engelli oluşu ve 1/5'i ise fiziksel çevre koşullarını

belirtmiştir.

Araştırmaya katılan engellilerin bir kısmı, eğitim kurumuna ulaşabilmek için sırtta

kucakta taşındığını ya da tekerlekli sandalyesi olmadığı için emekleyerek gittiğini ve

Page 104: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

90

bu koşulların onları çok zorladığını belirtmiştir. Bu koşullar altında, bedensel engelli

bireylerin eğitim sistemine dahil olması engellenmektedir denilebilir.

Bunun yanında, araştırmaya katılan engellilerin bazıları, düşük ekonomik gelir

nedeniyle küçük yaşta çalışmak zorunda kaldıklarını ve bu nedenle okuyamadıklarını

dile getirmişlerdir.

Buna göre, eğitim sisteminde bedensel engellilerin kurumsal ve ekonomik olarak

dışlandığını söylemek mümkündür.

Aşağıda, araştırmaya katılan engellilerin rehabilitasyon açısından sosyal dışlanma

durumu üzerinde durulacaktır.

3.2.4. Rehabilitasyon

Bu bölümde araştırmaya katılan bedensel engellilerin rehabilitasyon hizmeti alma

durumu, alınan rehabilitasyon hakkındaki düşünceleri, alınan rehabilitasyonu

yeniden alma ihtiyacı, ihtiyaç duyduğu rehabilitasyon hizmetleri, rehabilitasyon

hizmetlerine ihtiyaç duymama nedenlerine ilişkin bulgular yorumlanacaktır.

Çizelge 41 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Rehabilitasyon

Hizmeti Alma Durumuna Göre Dağılımı

Rehabilitasyon Hizmeti Alma S % Evet 4 6.7 Hayır 56 93.3 Toplam 60 100.0

Çizelge 41’e bakıldığında, araştırmaya katılan bedensel engellilerin % 93.3’ünün

rehabilitasyon hizmeti almadığı, % 6.7’sinin ise rehabilitasyon hizmeti aldığı

görülmektedir.

ÖZİDA (2002) Araştırması’na göre, bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinden

yararlanan bedensel engellilerin sayısı % 7, yararlanmayanların sayısı ise % 93’tür.

Page 105: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

91

Buna göre, yukarıda elde edilen sonuçlar ÖZİDA’nın yaptığı araştırma sonucu ile

benzerlik göstermektedir.

Araştırmaya katılan bedensel engellilerin tamamına yakınının rehabilitasyon

hizmetlerinden yararlanmadıkları anlaşılmaktadır.

Araştırmaya katılan engelliler görüşmede, tıbbi, mesleki ve toplumsal açıdan

gereksinimleri olduğunu belirtmelerine rağmen, rehabilitasyon hizmetlerinden

yararlanmamaları üzerinde durulması gereken bir noktadır. Araştırmaya katılan

engellilerin bir kısmı, sigorta ödeneklerinin rehabilitasyon alanındaki hizmetler için

yeterli olmayacağını söyleyip hizmete başvurmayı bile denememiştir. Fiziksel çevre

koşullarını da belirtip hizmete erişimin zorluğuna dikkat çekmişlerdir. Bunun

yanında engellilerin büyük bir kısmının rehabilitasyon hizmetleri hakkında

bilgilerinin olmadığı anlaşılmıştır. Bu duruma göre, rehabilitasyon hizmetlerinin

yetersiz olduğu, engellilerin haklarının korunmadığı ve dolayısıyla bu alanda

dışlanma yaşadıkları söylenebilir.

Çizelge 42 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Aldığı

Rehabilitasyon Hizmeti Türüne Göre Dağılımı

Rehabilitasyon Türü S % Tıbbi rehabilitasyon 2 50.0 Mesleki rehabilitasyon 2 50.0 Sosyal rehabilitasyon - - Toplam 4 100.0

Çizelge 42’ye göre, araştırmaya katılan engellilerin aldığı rehabilitasyon hizmetlerine

bakıldığında, % 50’sinin tıbbi rehabilitasyon, % 50’sinin ise mesleki rehabilitasyon

aldığı görülmektedir. Araştırmaya katılan bedensel engelliler içerisinde sosyal

rehabilitasyon hizmeti alan olmadığı anlaşılmaktadır.

Araştırmada, rehabilitasyon hizmeti almış bedensel engelliler arasında sosyal

rehabilitasyon hizmetinin hiç alınmamış olması, bedensel engellilerin rehabilitasyon

alanındaki öncelikli ihtiyaçlarından kaynaklanıyor olabilir (Çizelge 45).

Page 106: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

92

Sonuç olarak, engellilerin aldığı rehabilitasyon hizmetlerinin yeterli olmadığı

anlaşılmaktadır.

Çizelge 43 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Aldıkları

Rehabilitasyon Hakkındaki Düşüncelerine Göre Dağılımı

Evet Hayır Toplam Aldıkları Rehabilitasyon Hakkındaki Düşünceleri S % S %

S

%

Uzman personel yeterliydi 4 100.0 - - 4 100.0 Toplumsal katılımım arttı 2 50.0 2 50.0 4 100.0 Kişisel ihtiyaçlarım karşılandı 3 75.0 1 25.0 4 100.0 Kişisel gelişimime katkıda Bulundu 3 75.0 1 25.0 4 100.0

Çizelge 43’te, araştırmaya katılan engellilerin aldıkları rehabilitasyon hizmeti

hakkındaki düşüncelerine göre, rehabilitasyon hizmeti alanların tamamının uzman

personeli yeterli bulduğu, % 75’inin hem kişisel ihtiyaçlarının karşılandığı hem de

kişisel gelişimine katkıda bulunduğu ve % 50’sinin de toplumsal katılımının arttığı

görülmektedir.

Buna göre, rehabilitasyon alan engellilerin rehabilitasyon hizmetlerinden katkı

sağladıkları anlaşılmaktadır.

Çizelge 44: Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Aldıkları

Rehabilitasyonu Yeniden Alma İhtiyacına Göre Dağılımı

Aldıkları Rehabilitasyonu Yeniden Alma İhtiyacı S % Evet 2 50.0 Hayır 2 50.0 Toplam 4 100.0

Çizelge 44’te, araştırmaya katılan engellilerin % 50’sinin aldıkları rehabilitasyonu

yeniden almaya ihtiyaç duydukları görülmektedir.

Page 107: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

93

Buna göre, aldıkları rehabilitasyon hizmetini yeniden almaya ihtiyaç duyanların

ihtiyaçlarının karşılanmadığı söylenebilir.

Çizelge 45 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin İhtiyaç

Duydukları Rehabilitasyon Hizmetlerine Göre Dağılımı

Rehabilitasyon İhtiyacı S % Tıbbi rehabilitasyon 14 20.3 Mesleki rehabilitasyon 20 29.0 Sosyal rehabilitasyon 4 5.8 İhtiyaç duymuyorum 31 45.0 Toplam 69* 100.0 *Birden fazla cevap verilmiştir.

Çizelge 45’e bakıldığında, bedensel engellilerin rehabilitasyon hizmeti ihtiyacına

bakıldığında, sayısı % 45’inin rehabilitasyon hizmetine ihtiyaç duymadıkları, %

29’unun mesleki rehabilitasyona, % 20.3’ünün tıbbi rehabilitasyona, % 5.8’inin

sosyal rehabilitasyona ihtiyaç duyduğu görülmektedir.

Buna göre, araştırmaya katılan engellilerin yaklaşık yarısı rehabilitasyon hizmetine

ihtiyaç duymayanlardan oluşmaktadır. Bununla birlikte araştırmaya katılan

engellilerin yaklaşık 1/3’inin mesleki ve 1/5'inin ise tıbbi rehabilitasyon ihtiyacı

olduğu görülmektedir.

Araştırmaya katılan engellilerin sağlık ve mesleki alanlardaki ihtiyaçlarının öncelikli

olduğunu söylemek mümkündür. Araştırmaya katılan bedensel engellilerin

yarısından fazlasını vasıfsız personelin oluşturduğunu ve iş yaşantılarını olumsuz

etkileyen faktörler içerisinde engelli oluşlarının ilk sırada olduğu hatırlanacak olursa,

araştırmaya katılan engellilerin öncelikli rehabilitasyon ihtiyaçlarının sağlık ve

mesleki rehabilitasyon olmasını olağan karşılamak gerekir (Çizelge 23, 27).

Sonuç olarak, araştırmaya katılan engellilerin yarısından biraz fazlasının

rehabilitasyon hizmetine ihtiyaç duyduğu anlaşılmaktadır.

Page 108: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

94

Çizelge 46 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Rehabilitasyon

Hizmetlerine İhtiyaç Duymama Sebepleri

Rehabilitasyona İhtiyaç Duymama Nedenleri S % Rehabilitasyon hizmetlerinin bir katkısı olacağını düşünmüyorum 14 29.2 Dernek yeterli 4 8.3 Kendi kendime yeterliyim 14 29.2 Bilgi sahibi değilim 12 25.0 Rehabilitasyona ayıracak zamanım yok 4 8.3 Toplam 48* 100.0 *Birden fazla cevap verilmiştir.

Çizelge 46’da, rehabilitasyon hizmetlerine ihtiyacı olmayanların nedenlerine

bakıldığında, araştırmaya katılan engellilerin % 29.2’sinin aynı yüzdelerle

rehabilitasyon hizmetlerinin bir katkısı olmayacağını ve kendi kendine yeterli

olduklarını düşündükleri, % 25’sinin bilgi sahibi olmadıkları, % 8.3’ünün aynı

yüzdelerle derneği yeterli buldukları ve rehabilitasyona ayıracak zamanlarının

olmadığı görülmektedir.

Buna göre, araştırmaya katılan engellilerin yaklaşık 1/3’inin aynı oranla

rehabilitasyon hizmetlerinin bir katkısı olacağını düşünmediği ve kendi kendine

yeterli olduğunu düşündüğü ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, engellilerin 1/4’i ise

bilgilerinin olmadığını belirtmektedir.

Araştırmada elde edilen sonuçlara göre, bu alandaki hizmet ve uygulamaların

yetersiz olduğu söylenebilir. Bu durum da yine, kurumsal ve ekonomik dışlanma

sorununu gündeme getirmektedir.

Aşağıdaki bölümde, araştırmaya katılan engellilerin sağlık açısından yaşadığı sosyal

dışlanma üzerinde durulacaktır.

3.2.5. Sağlık Hizmetleri

Bu bölümde, araştırmaya katılan bedensel engellilerin varolan sağlık hizmetleri

hakkındaki düşünceleri ele alınacak ve buna ilişkin bulgular yorumlacaktır.

Page 109: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

95

Çizelge 47 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Sağlık Hizmetleri

Hakkındaki Düşüncelerine Göre Dağılımı

Sağlık Hizmetleri Evet Hayır Cevap

yok Top lam

S % S % S % S % Sağlık hizmetlerine erişimde zorluk çekmiyorum 22 36.7 38 63.3 - - 60 100.0 Sağlık kurumlarındaki muayehanelerden memnunum 19 31.7 40 66.7 1 1.7 60 100.0 Sağlık uzmanları iyi davranıyor 30 50.0 25 41.7 5 8.3 60 100.0 Sağlık uzmanlarıyla her konuyu rahatça konuşabiliyorum 38 63.3 20 33.3 2 3.3 60 100.0 Kişisel yardım ihtiyacı duymuyorum 36 60.0 24 40.0 - - 60 100.0 Engelim nedeniyle ilave harcamalar yapmam gerekmiyor 23 38.3 36 60.0 1 1.7 60 100.0 Sigorta ödenekleri sağlık alanındaki ihtiyaçlarımı karşılıyor 28 46.7 29 48.3 3 5.0 60 100.0

“Devlet hastahenelerindeki kuyruklarda ömrümüz geçiyor, bir imza gerek,

saatlerce bekliyoruz, o yüzden özele gidiyoruz, kolaylıklar yapılması gerekiyor”

(24 yaşında bir omurilik felçlisi).

Çizelge 47’de bedensel engellilerin sağlik hizmetleri hakkındaki düşüncelerine

bakıldığında, % 66.7’sinin sağlık kurumlarındaki muayehanelerden memnun

olmadıkları, % 63.3’ünün sağlık hizmetlerine erişimde zorluk çektikleri, % 60’ının

engeli nedeniyle ilave harcamalar yapması gerektiği, % 48.3’ünün sigorta

ödeneklerinin sağlık alanındaki ihtiyaçlarını karşılamadığını düşündükleri, %

41.7’sinin sağlık uzmanlarının iyi davranmadığını düşündükleri, % 40’ının kişisel

yardım ihtiyacı duydukları ve % 33.3’ünün sağlık uzmanlarıyla her konuyu rahatça

konuşamadıkları ortaya çıkmaktadır. Araştırmada bazı sorulara cevap verilmemesi,

araştırmaya katılan engellilerin çekimser kalmalarından kaynaklanmaktadır.

ÖZİDA (2002) Araştırması’na göre, sağlık hizmetinden yararlandığını söyleyenlerin

sayısı % 58,3'tür. Bedensel engellilerin yarısından sadece biraz fazlası sağlık hizmeti

almaktadır.

Page 110: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

96

Elde edilen bulgulara göre, engellilerin yarısından fazlasının sırasıyla

muayehanelerden memnun olmadığı, sağlık hizmetlerine erişimde zorluk çektiği ve

engeli nedeniyle ek harcama yapması gerektiği, engellilerin yaklaşık yarısının da

sigorta ödeneklerini yetersiz bulduğu anlaşılmaktadır.

Bununla birlikte, araştırmaya katılan engellilerin yarısının sağlık uzmanlarının iyi

davrandığını düşündüğü ve engellilerin yarısından fazlasının ise sağlık uzmanlarıyla

her konuyu rahatça konuşabildiği görülmektedir.

Sağlık hizmetlerinde kişisel yardım ihtiyacı duymayanlar ise engellilerin yarısından

fazladır. Bu durum, engellilerin engel derecesi ve kullandıkları araç desteği ile

açıklanabilir (Çizelge 9, 10).

Elde edilen bulgular, sigorta ödeneklerinin yetersizliğini, ek harcama yapılmasının

gerektiğini ve dolayısıyla sağlık hizmeti alanındaki hizmetlerin de yetersizliğini

göstermektedir. Bu duruma, fiziksel çevre koşullarından dolayı sağlık kurumlarına

erişim sorunları, muayehanelerin uygunsuzluğu da eklenince bedensel engelli

bireylerin sağlık hizmetlerinden yararlanma olanağı sekteye uğramaktadır.

Sonuca göre, araştırmaya katılan bedensel engellilerin sağlık hizmetlerinden

yeterince yararlanamadıkları söylenebilir. Araştırmaya katılan engellilerin bir kısmı,

sağlık hizmetlerinde yanlış tedavi sürecinin sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini

belirtmiştir. Bu noktada eğitimli sağlık uzmanları kadrosunun eksikliği ortaya

çıkmaktadır. Engelliler, gereken tedavi sürecinden mahrum olduklarını, özellikle

fizik tedavi ve araç desteği konusunda ciddi sorunlar yaşadıklarını ifade etmişlerdir.

Araştırmaya katılan engelliler, ihtiyaç duydukları fizik tedavi hizmetinin ve uzun

süre ihtiyaçlarını karşılayacak bir tekerlekli sandalyenin sigorta ödeneklerinin çok

üstünde olduğunu belirtmişlerdir. Sonuçta, her yıl sağlık raporunun yenilenmesi

prosedürü, fiziksel çevre koşulları dolayısıyla sağlık hizmetlerine erişim sorunu,

varolan hizmetin içeriği ve kalitesi kurumsal ve ekonomik dışlanmayı

göstermektedir.

Genel olarak, araştırmaya katılan engellilerin kurumsal ve ekonomik açıdan

yaşadıkları dışlanmaya bakıldığında, fiziksel çevre koşulları açısından; araştırmaya

Page 111: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

97

katılan engellilerin 2/3’sinin kamusal alanlardaki mimari düzenlemeleri yetersiz

bulduğu, 1/5’inin ev içi mimari düzenlemeleri yetersiz bulduğu, fiziksel engellerle

karşılaştıklarında, 1/3’inin aynı oranlarda üzüntü ve kızgınlık, 1/5’inin ise

engellenmiş hissettiği belirlenmiştir. İstihdam alanında ise ; meslek sahibi olan

engellilerin daha fazla olduğu; engellilerin yarısından fazlasının çalışmakta olduğu,

fakat aynı zamanda engellilerin yarısından fazlasının vasıfsız personel olduğu,

engelliler arasında terfi edenlerin çok düşük bir nüfusa (% 11.5) sahip olduğu; iş

yaşantılarını etkileyen faktörler içerisinde engelli oluşlarının (% 24.4) ve fiziksel

çevre koşullarının (% 20.2) ilk sırada yer aldığı tespit edilmiştir. Engellilerin yaklaşık

1/3’inin gelir seviyesinin 500 YTL’nin altında olduğu; engellilerin çoğunun temel

gereksinimlerini karşılamada yetersiz kaldığı; engellilerin çoğunun bir sosyal

güvenlik kuruluşuna üye olduğu tespit edilmiştir. Eğitim alanında; engellilerin eğitim

seviyesinin düşük olduğu, çoğunluğunun genel eğitim kurumlarında eğitim gördüğü,

% 20’sinin ise okulu dışarıdan bitirdiği; engellilerin eğitim yaşantılarını etkileyen

olumsuz faktörler içerisinde finansal güçlüklerin ve fiziksel çevre koşullarının

belirgin olduğu anlaşılmaktadır. Engellilerin 3/4’ünün eğitim yaşantılarında finansal

güçlük yaşadıkları, yarısından biraz fazlasının eğitim kurumuna erişimde güçlük

çektikleri ve bina içi yapı/düzenlemeleri yeterli bulmadıkları, yaklaşık 2/5’sinin okul

aktivitelerine katılmadığı, 2/5’sinin sınıf içinde ilave yardıma ve desteğe ihtiyaç

duyduğu, 1/4'inin öğretmenlerin tutumlarını olumlu bulmadığı ve 1/5’inin engelsiz

akranları tarafından destek görmediği anlaşılmaktadır. Rehabilitasyon alanında ise;

engellilerin çoğunun rehabilitasyon hizmeti almamış olduğu; engellilerin yarısından

biraz fazlasının farklı oranlarla rehabilitasyon hizmetlerine ihtiyaç duyduğu; ihtiyaç

duyulan rehabilitasyon hizmetlerinin ise daha çok mesleki rehabilitasyon (% 33) ve

tıbbi rehabilitasyon (% 23.3) olduğu anlaşılmaktadır. Engellilerin yaklaşık 1/3’inin

aynı oranla rehabilitasyon hizmetlerinin bir katkısı olacağını düşünmediği ve kendi

kendine yeterli olduğunu düşündüğü ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, engellilerin 1/4’i ise

bilgilerinin olmadığını belirtmektedir. Sağlık alanında; sigorta ödeneklerinin

yetersizliği, ek harcama yapılmasının gerektiği ve dolayısıyla sağlık hizmeti

alanındaki hizmetlerin de yetersizliği ortaya çıkmaktadır. Bu duruma, fiziksel çevre

koşullarından dolayı sağlık kurumlarına erişim sorunları, muayehanelerin

Page 112: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

98

uygunsuzluğu da eklenince bedensel engelli bireylerin sağlık hizmetlerinden

yeterince yararlanamadığı belirlenmiştir.

Aşağıdaki bölümde, bedensel engelli bireylerin psikososyal açıdan yaşadığı sosyal

dışlanma üzerinde durulacaktır.

3.3. BEDENSEL ENGELLİ BİREYLERİN PSİKOSOSYAL AÇIDAN

SOSYAL DIŞLANMA DURUMU

Bu bölümde, araştırmaya katılan bedensel engellilerin bazı medya görüntülerinde,

çeşitli edebiyat eserlerinde, varolan terminolojide ve son olarak toplumun tutum ve

davranışlarında yaşadıkları sosyal dışlanmaya ilişkin bulgular ve yorumlar

sunulacaktır.

3.3.1.Medya

Çizelge 48 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Medya

Görüntüleri Hakkındaki Düşüncelerine Göre Dağılımı

Medya Görüntülerinde Engellilerin Durumu Evet Hayır Cevap

yok Top lam

S % S % S % S % Acıma uyandıracak biçimde ele alındığını düşünüyorum 42 70.0 12 20.0 6 10.0 60 100.0 Bireyin kişisel özellikleri yerine engelinin temel alındığını görüyorum 47 78.3 6 10.0 7 11.7 60 100.0 Yardıma muhtaç bireyler olarak yansıtıldıklarını görüyorum 43 71.7 7 11.7 10 16.7 60 100.0 Cinselliğinin inkar edildiğini düşünüyorum 24 40.0 21 35.0 15 25.0 60 100.0 Reytingi arttırma amaçlı kullanıldıklarını düşünüyorum 33 55.0 19 31.7 8 13.3 60 100.0 Hiç bir fikrim yok 5 8.3 55 91.7 - - 60 100.0

“Dernekte yönetimde olduğum için bir gazeteci röportaj yapmıştı benle, sonra

gazetede haberi görünce şaştım kaldım, acındırmışlar, evden bile çıkamıyor

demişler benim için haberde, oysa hiç öyle değil!” (39 yaşında tekerlekli

sandalyede).

Page 113: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

99

Çizelge 48’de, araştırmaya katılan bedensel engellilerin bazı medya görüntüleri

hakkındaki düşüncelerine bakıldığında, % 78.3’ünün engellilerin kişisel özellikleri

yerine engelinin temel alındığını, %71.7’sinin engellilerin yardıma muhtaç bireyler

olarak yansıtıldığını, % 70’inin engellilerin acıma uyandıracak şekilde ele alındığını,

% 55’inin engellilerin reytingi arttırma amaçlı kullanıldıklarını, % 40’ının

engellilerin cinselliğinin inkar edildiğini düşündüğü görülmektedir. Araştırmaya

katılan bedensel engellilerin % 8.3’ünün ise medyanın engellilere yaklaşımı

hakkında hiç bir fikri olmadığı görülmektedir.

Araştırmada, bazı engellilerin cevap vermedikleri sorular çekimser kalmalarından ve

sorulardan rahatsızlık duymalarındandır. Medya görüntülerinde engellilerin

cinselliğinin inkarı konusunda cevap vermemeleri (% 25) ise, bu konu hakkında

konuşmaktan çekindiklerinden ve rahatsızlık duymalarındandır.

ÖZİDA (2002) Araştırması’na göre, medyada engellilerin istismar edildiğini

düşünmeyen engelliler (% 17.9), düşünenlerden (% 17.5) daha fazladır. Bu sonuç,

yapılan araştırmanın sonuçları ile farklılık göstermektedir.

Elde edilen bulgulara göre, araştırmaya katılan engellilerin 2/3’sinden biraz

fazlasının genel olarak medya görüntülerinde engellilerin acınacak şekilde

sunulduğunu, kişisel özellikleri yerine engelinin temel alındığını ve yardıma muhtaç

bireyler olarak yansıtıldıklarını düşündükleri anlaşılmaktadır. Araştırmaya katılan

engellilerin yarısından biraz fazlasının engellilerin reytingi arttırma amaçlı

kullanıldığını, 2/5’sinin ise engellilerin cinselliğinin inkar edildiğini düşündüğü

anlaşılmaktadır.

Sonuç olarak, medyanın engellilere/engelliliğe karşı olumsuz görüntüleri olduğu

anlaşılmaktadır. Medyanın bu yaklaşımının engellileri dışlayan, toplumda onları

ötekileştiren bir toplum yapısına yani psikososyal yönleriyle engellilerin

dışlanmasına katkıda bulunduğu söylenebilir.

Page 114: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

100

3.3.2.Klasik Edebiyat ve Terminoloji

Çizelge 49 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Klasik

Edebiyat/Terminoloji Hakkındaki Düşüncelerine Göre Dağılımı

Klasik Edebiyatta Engellilerin Durumu Evet Hayır Cevap yok

Top lam

S % S % S % S % Kötü veya zavallı karakterler, bedensel engelli kişilerdir 34 56.7 10 16.7 16 26.7 60 100.0 Kahramanların vücut bütünlüğü önceliklidir 43 71.7 1 1.7 16 26.7 60 100.0 Bazı karakterler cinsel kimlikten yoksundur 19 31.7 20 33.3 21 35.0 60 100.0 Bedensel olarak farklı olanlar çirkin olarak tasvir ediliyor 31 51.7 10 16.7 19 31.7 60 100.0 Bedensel engellilik kötü davranışın bir sonucudur 37 61.7 7 11.7 16 26.7 60 100.0 Engellilik farklı sıfatlar ile birlikte ele alınıyor 36 60.0 9 15.0 15 25.0 60 100.0 Hiçbir fikrim yok 15 25.0 45 75.0 - - 60 100.0

“Süpermen engelli olsa süpermen olur mu?” (35 yaşında kas hastası)

Çizelge 49’a bakıldığında, araştırmaya katılan engellilerin klasik edebiyat hakkındaki

düşüncelerine bakıldığında, % 71.7’sinin kahramanların vücut bütünlüğünün

öncelikli olduğunu ve % 61.7’sinin engelliliğin kötü davranışın bir sonucu olduğunu,

% 60’ının engelliliğin insanları etiketlemeye yolaçan sıfatlarla birlikte kullanıldığını,

% 56.7’sinin kötü veya zavallı karakterlerin bedensel engelli olduğunu, % 51.7’sinin

bedensel olarak farklı olanların çirkin olarak tasvir edildiğini, % 31.7’sinin ise bazı

karakterlerin cinsel kimlikten yoksun olduğunu düşündükleri görülmektedir. Klasik

edebiyatın engellileri ve engelliliği ele alış biçimi hakkında hiç bir fikri olmayanların

sayısı % 25’tir. Araştırmaya katılan engellilerin genel olarak sorulara cevap

vermemeleri konu hakkında fikirleri olmadığındandır. Klasik edebiyattaki bazı

karakterlerin cinsellikten yoksun olduğu konusunda cevap vermemeleri ise (% 35),

bu konu hakkında konuşmaktan rahatsızlık duymalarındandır.

Pedretti ve Zoltan (1990)’a göre, engelliler ile ilgili olumsuz mesajlar, klasik

edebiyatta sık sık görülmektedir. Hikaye, öykü ve masallardaki bu mesajlar, bedensel

engellinin kötü veya zavallı olduğu, farklının çirkin olduğu, deformasyonun işlediği

Page 115: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

101

günahın bedeli olduğu şeklinde aktarılmıştır. Çizelgede ortaya çıkan sonuç da bu

veriyle benzerlik göstermektedir.

Sonuçlara göre, bazı karakterlerin cinsellikten yoksun olduğu sorusunun dışında,

genel olarak araştırmaya katılan bedensel engellilerin yarısından fazlasının klasik

edebiyatın engellilere veya engelliliğe olumsuz baktığını düşündüğü anlaşılmaktadır.

Aynı zamanda araştırmaya katılan engellilerin yaklaşık 2/3’sinin engellileri

etiketlemeye yolaçan sıfatların kullanıldığını söylemelerinden, engelliler ile ilgili

olumsuz terminolojinin varlığı anlaşılmaktadır.

Ayrıca, araştırmaya katılan engellilerin 1/4'inin klasik edebiyattaki engelli karakterler

ve/veya engellilik hakkında fikri olmaması, okumalarının az olduğu, sosyal

dışlanmayı içselleştirdikleri ve farketmedikleri yönünde fikir verebilir. Çizelge 37’de

görülen engellilerin düşük eğitim seviyesi de bu savı destekler niteliktedir.

Buna göre, varolan çeşitli edebiyat eserlerinin engellileri “öteki” konumuna

getirdikleri ve marjinalleştirildikleri söylenebilir.

3.3.3.Toplum

Çizelge 50 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Toplum

Hakkındaki Düşüncelerine Göre Dağılımı

Toplumda Engellilerin Durumu Evet Hayır Bazen Cevap

yok Top lam

S % S % S % S % S % Olumsuz tutum, davranışlara

maruz kalıyorum 39 65.0 8 13.3 13 21.7 - - 60 100.0 İlişkilerde daha çok ben

çaba sarfediyorum 20 33.3 35 58.3 5 8.3 - - 60 100.0 Engelim diğer alanlara da

genelleniyor 44 73.3 12 20.0 3 5.0 1 1.7 60 100.0 Tam bir kadın/erkek

görülmüyorum 9 15.0 42 70.0 4 6.7 5 8.3 60 100.0 İkilemler yaşıyorum 31 51.7 20 33.3 6 10.0 3 5.0 60 100.0

Değersiz hissediyorum 23 38.3 30 50.0 7 11.7 - - 60 100.0 Engelimi saklamak

istiyorum 3 5.0 52 86.7 5 8.3 - - 60 100.0 Topluma inancım yok 18 30.0 34 56.7 3 5.0 5 8.3 60 100.0

Page 116: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

102

Çizelge 50’ye bakıldığında, araştırmaya katılan bedensel engellilerin % 73.3’ünün

engellerinin diğer alanlara da genellendiğini düşündüğü, % 65’inin engeli nedeniyle

olumsuz tutum ve davranışlara maruz kaldığı, % 51.7’sinin toplumun ve kendi

beklentileri arasında ikilemler yaşadığı, % 38.3’ünün toplumun yaklaşımı nedeniyle

kendini değersiz hissettiği, % 33.3’ünün toplumsal ilişkilerde daha çok kendisinin

çaba sarfettiği, % 30’unun topluma inancının olmadığı, % 15’inin toplum tarafından

tam bir kadın/erkek olarak görülmediği, % 5’inin ise toplumun yaklaşımı nedeniyle

engelini saklamak istediği görülmektedir.

İnsanların kendi gibi olanı kabul etme eğiliminde olup, ötekine karşı olumsuz,

önyargılı tutum ve davranışlarda bulunduğu, bir çok çalışmada doğrulanmıştır. Bu

çalışmada da ortaya çıkan bedensel engelli bireylerin acıma, aşırı ilgi, dik dik bakma

gibi olumsuz tutum ve davranışlara maruz kaldığıdır. Bu tavırlara maruz kalan

bireyin, toplum ve kendi arasında ikilemler yaşaması mümkündür. Toplumun bu

yöndeki yaklaşımları engellileri ötekileştirmekte, engel durumunu başka alanlara da

genellemekte ve bir çok alandan dışlayan bir toplum yapısı oluşmasına sebep

olmaktadır (Reeve 2002; Topçubaşı ve Arıkan 2005). Buna göre, araştırmada elde

edilen bulgular, bu bulguları desteklemektedir.

Elde edilen sonuçlara göre, araştırmaya katılan engellilerin yaklaşık 2/3’sinin

olumsuz tutum ve davranışlara maruz kaldığı, yarısının toplum ve kendi beklentileri

arasında ikilemler yaşadığı ve 3/4’ünün engellerinin diğer alanlara da genellendiği

anlaşılmaktadır. Araştırmaya katılan engellilerin yaklaşık yarısının toplumun

yaklaşımından dolayı kendilerini değersiz hissettikleri, yaklaşık 1/5’inin toplum

tarafından tam bir kadın/erkek olarak görülmediklerini, 1/10’lik bir dilimin

engellerini saklamak istedikleri ve 1/5’inin topluma inançları olmadığı

anlaşılmaktadır.

Sonuç olarak, araştırmaya katılan bedensel engellilerin toplumun olumsuz tutum ve

davranışlarına maruz kaldığı ve bu durumdan olumsuz etkilendiklerini söylemek

mümkündür.

Page 117: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

103

Çizelge 51 : Araştırmaya Katılan Bedensel Engelli Bireylerin Toplumla

Bütünleşmesi İçin Kimlere Görev Düştüğüne Göre Dağılımı

Engellilerin Engellenmemesi İçin Kimlere Görev Düştüğü S % Kendime görev düşüyor 29 16.8 Politikacılara görev düşüyor 41 23.7 Kurum ve kuruluşlara görev düşüyor 26 15.0 Sivil toplum örgütlerine görev düşüyor 37 21.4 Topluma görev düşüyor 40 23.1 Toplam 173* 100.0 *Birden fazla cevap verilmiştir.

Çizelge 51’de, araştırmaya katılan engellilerin toplumla bütünleşmesinde görev

dağılımına bakıldığında, engellilerin % 23.7’sinin politikacılara, % 23.1’inin

topluma, % 21.4’ünün sivil toplum örgütlerine, görev % 16.8’inin kendine ve %

15’inin kurum ve kuruluşlara görev düştüğünü düşündüğü görülmektedir.

Buna göre, araştırmaya katılan engellilerin yaklaşık 1/4’inin aynı oranlarla

kendilerinden çok politikacılara ve topluma, 1/5’inin ise sivil toplum örgütlerine

görev düştüğünü düşündüğü anlaşılmaktadır. Araştırmaya katılan engellilerin

1/5’inden azı kendine görev düştüğünü belirtmektedir.

Genel olarak, araştırmaya katılan engellilerin psikososyal açıdan sosyal dışlanma

durumuna bakıldığında, engellilerin yaklaşık 3/4'ünün benzer yüzdelerle medyada

engellilerin/engelliliğin acıma uyandıracak bir şekilde ele alındığını; bireyin kişisel

özellikleri yerine engelinin temel alındığını; yardıma muhtaç bireyler olarak

yansıtıldığını; yarısından fazlasının ise medya görüntülerinde engellilerin reytingi

arttırma amaçlı kullanıldığını düşündüğü saptanmıştır. Cinselliğinin inkar edildiğini

düşünenler, araştırmaya katılan engellilerin 2/5’sini temsil etmektedir. Klasik

edebiyatta ise, araştırmaya katılan engellilerin yaklaşık 3/4'ünün kahramanların genel

özelliğinin vücut bütünlüğü olduğunu; yarısından fazlasının çeşitli edebiyat

eserlerinde kötü veya zavallı karakterler olarak ele alındığını ve engelliliğin bedensel

engellileri etiketleyen sıfatlarla birlikte kullanıldığını; yarısının bedensel olarak farklı

olanın çirkin olarak tasvir edildiğini; 1/3’inin bazı karakterlerin cinsel kimlikten

yoksun olduğunu düşündükleri tespit edilmiştir. Toplum düzeyinde bakıldığında,

Page 118: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

104

engellilerin yaklaşık 2/3’sinin olumsuz tutum ve davranışlara maruz kaldığı;

3/4'ünün engellerinin diğer alanlara genellendiğini; 1/3’inin toplumsal ilişkilerde

daha çok kendilerinin çaba sarfettiği; araştırmaya katılan engellilerin yaklaşık

yarısının toplumun yaklaşımından dolayı kendilerini değersiz hissettikleri, yaklaşık

1/5’inin toplum tarafından tam bir kadın/erkek olarak görülmedikleri, 1/5’inin

topluma inançları olmadığı, 1/10’lik bir dilimin engellerini saklamak istedikleri ve

toplumla bütünleşmeleri yolunda daha çok politikacılara ve topluma görev düştüğünü

düşündükleri anlaşılmaktadır.

Page 119: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

105

BÖLÜM IV

SONUÇ VE ÖNERİLER

4.1.SONUÇ

Özürlülük alanında, engellilerin yaşadığı bir çok soruna değinilmekte ve bu sorunun

kaynağı ve çözüm yolları üzerine bir çok çalışma yapılmaktadır. Günümüzde

engellilik sorununun hala önemini koruduğunu, bu sorunun temelinde ise kurumsal,

ekonomik, psikososyal olarak bir çok faktörün rol oynadığı düşünülmektedir.

Temeldeki bu sorunlar engellilerin toplumla bütünleşmeleri yolunda engeller

yaratmakta ve bir çok alanda sosyal dışlanma yaşamalarına sebep olmaktadır.

Bu araştırmanın amacı, bedensel engelli bireylerin kurumsal, ekonomik ve

psikososyal açıdan sosyal dışlanmayı nasıl yaşadıklarını ortaya koymaktır.

Araştırma kapsamında, İstanbul ilindeki beş sivil toplum örgütüne aktif olarak üye

olan 60 bedensel engelli ile görüşme yapılmıştır. Çalışmada temel olarak, bedensel

engellilerin sosyodemografik özellikleri ele alınmış, fiziksel çevre koşulları,

istihdam, eğitim, rehabilitasyon ve sağlık hizmetleri alanlarında yaşadıkları kurumsal

ve ekonomik açıdan sosyal dışlanma ve medya, klasik edebiyat, toplum tarafından

yaşadıkları psikosyal açıdan sosyal dışlanma üzerinde durulmuştur.

Araştırma sonucunda elde edilen bulguları aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür:

“Araştırmada Veri Kaynağı olan Bedensel Engellileri Tanıtıcı Bulgular” başlıklı ilk

bölümde araştırmaya katılan engellilerin kişisel özellikleri ve engelleri ile ilgili

veriler elde edilmiştir. ‘Bedensel Engellilerin Kişisel Özellikleri’ne ilişkin sorulara

göre; araştırmaya katılan bedensel engellilerin çoğunun erkek, bekar, 20-30 yaş

grubunda ve köy kökenli oldukları, engellilerin ebeveynlerinin ve kendilerinin eğitim

düzeylerinin düşük olduğu tespit edilmiştir.

‘Bedensel Engellilerin Engeliyle İlgili Özellikleri’ne ilişkin sorulara göre ise;

araştırmaya katılan engellilerin çoğunun ortopedik engelli olduğu, araç desteği

kullanmadığı, kullananların ise daha çok tekerlekli sandalye ve koltuk değneği

Page 120: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

106

kullandıkları, engel derecesi düşük olanların (40-59) çoğunlukta olduğu, engellilerin

büyük bir bölümünün, çok küçük yaşta doğum sonrasında hastalık nedeniyle engelli

oldukları belirlenmiştir.

“Bedensel Engellilerin Kurumsal ve Ekonomik Açıdan Yaşadığı Dışlanma Durumu”

başlıklı ikinci bölümde araştırmaya katılan engellilerin fiziksel çevre koşulları,

istihdam, eğitim, rehabilitasyon ve sağlık alanlarında yaşadığı dışlanmaya ilişkin

veriler toplanmıştır.

‘Fiziksel Çevre Koşulları’na ilişkin sorulara göre, ‘Kamusal Alanlardaki Yapı ve

Düzenlemeler’ bölümünden elde edilen sonuçlar şöyledir; araştırmaya katılan

engellilerin yaklaşık 2/3’sinin yapı ve düzenlemeleri (yollar, kaldırımlar,

merdivenler, alt-üst geçitler, asansörler, tuvaletler, kentsel mekanların planı, ulaşım

araçları) yetersiz bulduğu, bunların içinde en çok ulaşım araçlarında (% 71.7) sıkıntı

yaşadıkları, kamusal alanlardaki yapı ve düzenlemelerin yaşantılarını etkilediği

saptanmıştır. Araştırmaya katılan engellilerin kamusal alanlarda ekonomik gelirin

yetersiz olması nedeniyle her türlü düzenlemeyi yapamadığı (% 73.3), bir yerden bir

yere gideceği zaman ekstra zamanlama ve planlama yapması gerektiği (% 63.3),

toplumsal aktivitelere istediği gibi katılamadığı (% 43.3), kamusal alanlarda kişisel

yardım ihtiyacı duyduğu (% 35) ve çevre koşullarının hayatlarını etkilediği (% 31.7)

belirlenmiştir.

‘Fiziksel Çevre Koşulları’na ilişkin sorulara göre, ‘Ev İçindeki Fiziksel Çevre

Koşulları ve Yapılar’ bölümünden elde edilen sonuçlar ise şöyledir; ilişkin sorulara

göre; araştırmaya katılan engellilerin basamakları (% 33.3), banyoyu (% 25),

tuvaletleri (% 23.3), kapıları (% 18.3), dolap kapaklarını (% 16.7) ve ışık

düğmelerini (% 15) yetersiz buldukları belirlenmiştir. Ev koşullarında ekonomik

gelire bağlı olarak her türlü düzenlemeyi yapamadıkları (% 73.3), bir yere

gidecekleri zaman ekstra zamanlama ve planlama yapmaları gerektiği (% 35), ev

koşullarında bağımsız hareket edemedikleri (%11.7) ve güçlük çektikleri (% 11.7)

tespit edilmiştir.

Page 121: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

107

Fiziksel engellerle karşılaştıklarında araştırmaya katılan engellilerin 1/3’inin aynı

oranlarda üzüntü ve kızgınlık, 1/5’inin engellenmiş hissettiği ve 1/10’inin ise stres

yaşadığı belirlenmiştir.

‘İstihdam’ a ilişkin sorulara göre; araştırmaya katılan engellilerin tamamına

yakınının istihdam gücüne katıldığı (% 91.7), çoğunluğunun vasıfsız personel olduğu

(% 56.7) ve iş yaşantılarında terfi etmedikleri (% 82.7) tespit edilmiştir. Engellilerin

iş yaşantılarını olumsuz etkileyen faktörlerin, engelli oluşları (% 24.4), fiziksel çevre

koşulları (% 20.2), olumsuz çalışma koşulları (% 14.3), mesleklerinin olmayışı (%

10.9), olumsuz işveren tutumları (% 10.9) ve yetersiz eğitim (% 8.4) olduğu

saptanmıştır.

Araştırmaya katılan engellilerin 2/5’sinin sahip oldukları gelirin 500 YTL’nin altında

olduğu, gelir durumunun eğitim (% 71.9), eğlence (% 71.7), tatil (% 70), sağlık (%

61.7), gıda (% 56.7), konut (% 56.7), giyecek (% 56.7) gibi temel gereksinimlerini

karşılamada yetersiz kaldığı belirlenmiştir. Engellilerin tamamına yakınının bir

sosyal güvenlik kuruluşuna üye olduğu ve bu anlamda hizmetlerden yararlanma

imkanına sahip olduğu tespit edilmiştir.

‘Eğitim’ e ilişkin sorulara göre; araştırmaya katılan engellilerin ebeveynlerinin ve

kendilerinin eğitim seviyesinin düşük olduğu, eğitim yaşantılarında finansal güçlük

yaşadıkları (% 78), eğitim kurumlarına erişimde güçlük çektikleri (% 56.1), bina içi

yapı ve düzenlemeleri yetersiz buldukları (% 56.1), okul aktivitelerine katılmadıkları

(% 43.9), sınıf içinde ilave yardım ve desteğe ihtiyaç duydukları (% 41.5),

öğretmenlerin tutumlarını olumsuz buldukları (% 24.4) ve engelsiz akranları

tarafından destek görmedikleri (% 19.5) tespit edilmiştir.

Eğitim gören engellilerin hemen hepsinin genel eğitim kurumunda eğitim gördüğü

fakat % 20’sinin okulu dışardan bitirdikleri, engellilerin eğitim yaşantılarını

engelleyen faktörlerin öncelikli olarak maddi sorunlar (% 35.9), engel (23.1) ve

fiziksel çevre koşulları (% 19.2) olduğu belirlenmiştir.

‘Rehabilitasyon’a ilişkin sorulara göre; engellilerin büyük bir kısmının (% 90)

rehabilitasyon hizmeti almadığı, engellilerin yaklaşık yarısının rehabilitasyon

Page 122: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

108

hizmetine ihtiyaç duymadığı saptanmıştır. İhtiyaç duymama nedenleri olarak,

rehabilitasyon hizmetlerinin bir katkısı olmayacağını (% 29.2) ve kendi kendine

yeterli olduklarını düşündükleri (% 29.2), bilgi sahibi olmadıkları (% 25), derneği

yeterli buldukları (% 8.3) ve rehabilitasyona ayıracak zamanlarının olmadığı (% 8.3)

tespit edilmiştir. Bununla birlikte engellilerin en çok ihtiyaç duydukları

rehabilitasyon hizmetlerinin mesleki ve tıbbi rehabilitasyon olduğu belirlenmiştir.

‘Sağlık hizmetleri’ne ilişkin sorulara göre; sağlık hizmetlerinde araştırmaya katılan

engellilerin muayehanelerden memnun olmadığı (% 66.7), sağlık hizmetlerine

erişimde zorluk çektikleri (% 63.3), engeli nedeniyle ek harcamalar yapması

gerektiği (% 60), sigorta ödeneklerinin sağlık alanındaki ihtiyaçlarını karşılamadığı

(% 48.3), sağlık uzmanlarının iyi davranmadığı (% 41.7), sağlık hizmetlerinde kişisel

yardım ihtiyacı duydukları (% 40) ve sağlık uzmanlarıyla her konuyu rahatça

konuşamadıkları (% 33.3) belirlenmiştir.

“Bedensel Engelli Bireylerin Psikososyal Açıdan Yaşadığı Sosyal Dışlanma” başlıklı

üçüncü bölümde medya, klasik edebiyat/terminoloji ve toplum açısından yaşadıkları

dışlanmaya ilişkin veriler toplanmıştır. ‘Medya’ya ilişkin sorulara göre; bazı medya

görüntülerinde engellilerin kişisel özellikleri yerine engellerinin temel alındığı

(%78.3), yardıma muhtaç bireyler olarak yansıtıldıkları (% 71.7), acıma uyandıracak

şekilde ele alındıkları (%70), reytingi arttırma amaçlı kullanıldıkları (% 55),

cinselliklerinin inkar edildikleri (% 40) saptanmıştır. Araştırmaya katılan engellilerin

% 8.3’ünün ise hiçbir fikri bulunmadığı belirlenmiştir.

‘Klasik edebiyat’a ilişkin sorulara göre; çeşitli edebiyat eserlerinde kahramanların

vücut bütünlüğünün öncelikli olduğu (%71.7), engelliliğin kötü davranışın bir sonucu

olduğu (% 61.7), kötü veya zavallı karakterlerin bedensel engelli olduğu (% 56.7),

bedensel olarak farklı olanın çirkin olarak tasvir edildiği (% 51.7) ve bazı

karakterlerin cinsellikten yoksun olduğu (% 31.7) belirlenmiştir.

‘Terminoloji’ye ilişkin soruya göre; engelliliğin insanları etiketlemeye yolaçan

sıfatlarla beraber kullanıldığı (% 60) saptanmıştır.

Page 123: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

109

‘Toplum’a ilişkin sorulara göre; araştırmaya katılan engellilerin engel durumunun

diğer alanlara da genellendiği (%73.3), engelleri nedeniyle olumsuz tutum ve

davranışlara maruz kaldıkları (% 65), toplumun ve kendi beklentileri arasında

ikilemler yaşadıkları (% 51.7), toplumun yaklaşımı nedeniyle kendilerini değersiz

hissettikleri (% 38.3), toplumsal ilişkilerde daha çok kendilerinin çaba sarfettiği

(%33.3), topluma inançlarının olmadığı (% 30), toplum tarafından tam bir

kadın/erkek olarak görülmedikleri (% 15) ve toplumun yaklaşımı nedeniyle

engellerini saklamak istedikleri (% 5) tespit edilmiş, toplumla bütünleşmeleri

yolunda daha çok politikacılara ve topluma görev düştüğü belirlenmiştir.

Sonuç olarak İstanbul ilindeki sivil toplum örgütlerine aktif olarak üye olan

engellilerin kurumsal, ekonomik ve psikososyal açılardan sosyal dışlanma

yaşadıkları tespit edilmiştir.

4.2. ÖNERİLER

Bu çalışma sonucunda, yukarıda ifade edilen bulgular ışığında aşağıdaki konularda

bazı hizmetlerin başlatılması ve/veya geliştirilmesine ihtiyaç duyulduğu anlaşılmıştır.

Bunlar;

*Araştırmaya katılan bedensel engelli bireylerin önemli sayıda doğum sonrasında

hastalıklar nedeniyle engelli olduğu saptanmıştır. Bu sorunun çözümünde, sosyal

hizmetin danışmanlık, kaynak yönetimi ve eğitim işlevleri devreye girmektedir.

Doğum sonrası engelliliğe yol açan faktörlerin ortadan kaldırılmasına yönelik eğitim

ve bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık verilmelidir.

*Engellilerin yaşadığı kurumsal ve ekonomik dışlanmanın başında fiziksel çevre

koşulları gelmektedir. Ev içindeki fiziksel koşullardan ziyade engelliler için kamusal

alanlardaki yapı ve düzenlemelerin yetersiz olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle,

öncelikle kamusal alanlardaki bina, yapı ve düzenlemelerin engelliler düşünülerek

tasarlanması ve yeniden yapılandırılmasına yönelik politikaların geliştirilmesi

gereklidir.

Page 124: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

110

Kamusal alanlarda yolların, kaldırımların, merdivenlerin, yolların, tuvaletlerin,

kentsel mekanların ve özellikle ulaşım araçlarının engellilere uyumlu hale getirilmesi

gereklidir. Ulaşım araçlarının kamusal alanlarda en büyük engeli teşkil etmesi, bu

alanda yapılması gereken uygulamaları gündeme getirmektedir. Sosyal hizmet

uzmanları danışmanlık işleviyle, bireyleri problemlerinin çözümü için güçlendirir,

örgütsel gelişmeyi destekler, program ve politika geliştirir. Rampalı taksiler ve toplu

taşıma araçları olmalı, varolanlar ise yaygınlaştırılmalıdır. Engellilerin ücretsiz

ulaşımını sağlayan belediye araçlarının arttırılması ve yaygınlaştırılması gereklidir.

Bu noktada, kamusal alanların engellilerin de yararlanacağı şekilde yapılandırılması

için, bu konuda belediyelere eğitim verilmelidir. Bunun yanında engellilerin

yararlanabileceği hizmetlerin tanıtılması da varolan hizmetlerin gereken yerlere

ulaşmasını sağlamak ve işlevini arttırmak için yararlı olacaktır. Bu düzenlemeler

yasalarla desteklense de uygulamada yetersiz kalınmaktadır. Bu noktada, engellilerin

ihtiyaçlarını da gözeten bir toplum yapısının oluşumu için sosyal hizmetin eğitim

işlevi çok önemlidir. Öncelikle toplumun bilinçlendirilmesi ve yasal düzenlemelerin

hayata geçirilmesi gereklidir.

*Engellilerin yaşadığı kurumsal ve ekonomik dışlanma istihdam alanında da göze

çarpmaktadır. İşgücüne katılan engellilerin yüksek oranına rağmen, engellilerin daha

çok vasıfsız personelden oluştuğu ve iş yaşantılarında terfi yaşamadıkları

anlaşılmıştır. Bu durum, engellilerin mesleki becerilerden yoksun olduklarını

göstermektedir. Engellilere mesleki beceriler kazandıracak program ve hizmetlerin

yaygınlaştırılması, eğitim sisteminin engellilerin erişimi için yeniden tasarlanıp

uygulanması gereklidir. Türkiye’de kontenjan sistemi olmasına rağmen, bir çok

resmi kuruluşun engellilerin işgücüne aktif katılımları yönünde engeller oluşturduğu

da bir gerçektir. Bu açıdan, çalışan engellilerin haklarının yasal düzenlemelerle

korunması gereklidir.

Engellilerin istihdam alanından öncelikle engellerinden dolayı dışlandıkları, daha

sonra fiziksel çevre koşulları, olumsuz çalışma koşulları ve işverenlerin olumsuz

tutumlarından dolayı dışlandıkları dikkat çekmektedir. Sosyal hizmet mesleğinin

amacı, insanların sosyal rollerini yerine getirmeleri ve karşılaştıkları sorunlar ile

Page 125: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

111

başedebilmeleri için yeteneklerini geliştirmek ve ihtiyaçlarının karşılanmasına olanak

veren çevresel imkanların arttırılmasıdır. Bu noktada, bedensel engelli bireylerin

engellerinin kendilerini engellememesi için öncelikle yine toplumun ve yasal

düzenlemelerin, istihdam koşullarını engellilere uyumlu hale getirmesi gereklidir.

Her bireyin yapabileceği bir iş bulunmaktadır, önemli olan uygun iş analizlerinin

yapılmasıdır. İstihdam alanında, engellilerin ve işverenlerin teşvik edilmesi yönünde

çalışmalar yapılmalıdır. İstihdam alanında engellilere yönelik olumsuz çevresel

tutumların değiştirilmesi toplumun eğitilmesiyle ve engellilerin görünür olmasıyla

mümkün olacaktır. Fiziksel çevre koşulları engelliler için uygun hale getirildiğinde

engelliler toplum içinde daha görünür olacak, bu da engellilerin hem istihdam

alanına hem de diğer bir çok alana hem bilişsel hem de fiziksel olarak katılımını

sağlayacaktır.

*Eğitim seviyesi düşük ve mesleki becerilerden yoksun olan engelliler için yoksulluk

sorunu da gündeme gelmektedir. Temel gereksinimlerini bile karşılamada zorlanan

engelli bireylerin tek dayanağı sosyal güvenlik kuruluşları iken, sosyal güvenlik

uygulamalarının da yetersiz kaldığı ortaya çıkmaktadır. Araştırmaya katılan

engellilerin önemli bir kısmının herhangi bir gönüllü ya da resmi kuruluştan yardım

almadığı da saptanmıştır. Sosyal hizmetin temel değerlerinden biri olan sosyal adalet

kavramı içerisinde, sosyal hizmet, sağlık bakımı, beslenme, barınma, gelir, eğitim ve

çalışma gibi temel yararların yoksun gruplara ulaşmasını sağlamada birincil role

sahiptir. Bu noktada, sigorta ödeneklerinin arttırılması ve toplumsal destek

sistemlerinin oluşturulması gereklidir. Devlet, bir çok hizmet için vergi toplarken

engelliler için de bir vergi hizmetini devreye sokmalıdır. Aksi takdirde varolan

“engelli yoksul” sorununun çözümlenmesi daha da güçleşecektir.

*Engellilerin ve ailelerinin düşük eğitim seviyesi dikkat çekmektedir. Bu durum

engellilerin ve ailelerinin yaşadığı ekonomik güçlüklerin bir sonucudur. Engellilerin

eğitim yaşantılarını en çok engelleri, fiziksel çevre koşulları ve maddi durumun

olumsuz etkilediği ve engellediği tespit edilmiştir. Bu nedenle ilk olarak eğitim

kurumlarına erişimde kolaylıklar sağlanmalıdır. Bu noktada yine fiziksel çevre

koşulları gündeme gelmektedir. Eğitim kurumları içindeki mimari yapıların

Page 126: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

112

engelliler de düşünülerek yapılandırılması gereklidir. Engellilerin eğitim kurumlarına

erişimini sağlamak amacıyla ücretsiz servis hizmeti sağlanmalıdır. Devletin

engellilerin eğitim sistemine dahil olması için engellileri ve ailelerini destekleyici

hizmet ve programlar geliştirmesine ihtiyaç vardır. Gönüllü ya da resmi kuruluşların

yardımıyla gelir seviyesi düşük öğrencilere burs verilmesi yaygınlaştırılmalıdır.

Eğitim kurumlarındaki okul-aile birlikleri gelir seviyesi düşük olan öğrenciler için

bir fon oluşturup bu öğrencilerin eğitim sistemine katılımına katkıda bulunmalıdır.

Varolan rehberlik hizmetlerinin geliştirilmesi ve engelli öğrencilerin eğitim sistemine

katılımının ve devamının sağlanması, ihtiyaçlarının takip edilmesi gereklidir. Sosyal

hizmet kaynak yönetimi işleviyle, bireyleri kaynaklarla bağlantılandırır, kaynak

geliştirmek için gruplar ve organizasyonlar arasında ilişki ağı oluşturur. Sosyal

aksiyon yoluyla değişimi başlatır ve sürdürür, toplum hizmetlerini devreye sokar.

Sonuç olarak engellilerin eğitim sistemine katılımı için devlet ve toplum bazlı bir

eylem planının oluşturulması gereklidir.

*Araştırmaya katılan engellilerin büyük bir bölümünün rehabilitasyon

hizmetlerinden yararlanmadığı saptanmıştır. Bunun nedeni rehabilitasyon

hizmetlerine ihtiyaç duymamaları gibi gözükse de, engellilerin belirttiği daha çok bu

hizmetler konusunda bilgilerinin olmadığıdır. Ayrıca rehabilitasyon hizmetlerinin bir

katkısı olacağını düşünmeyen engellilerin, rehabilitasyon hizmetlerine inançsızlığı da

ortaya çıkmaktadır. Bu noktada, rehabilitasyon hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve

tanıtılması gereklidir.

*Araştırmaya katılan engellilerin sağlık alanındaki hizmetlerden yararlanmak için

fiziksel çevre koşulları, sigorta ödeneklerinin yetersizliği ve muayehanelerin

uygunsuzluğu ile birlikte ilave harcama yapmaları gerektiği saptanmıştır. Bu

durumda, fiziksel çevre koşullarından dolayı güçlükler yaratan sağlık raporunun her

yıl yenilenmesi prosedürü değiştirilmelidir. Fizik tedavi, araç desteği ve bir çok

ihtiyacı karşılamada yetersiz olan sağlık ödenekleri bunu karşılayacak duruma

getirilmelidir. Engellilerin devlet hastahanelerinde verilen hizmetlerden

yararlanmaları için engellilere öncelik ve bazı kolaylıklar sunulması gereklidir.

Page 127: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

113

Sosyal hizmetin hedeflediği gruplar, toplumla bütünleşmesi engellenen, bu nedenle

topluma üretken bir unsur olarak katılamayan, başka bir deyişle, toplumsal

işlevselliğini yerine getiremeyen ya da yerine getirebilmek için zorlanan nüfus

gruplarıdır. Sosyal hizmet mesleğinin amacı, bireylere, gruplara ya da topluma sosyal

işlevsellik kazandırabilmektir. Bu nedenle, hiç bir ayrım gözetmeksizin insanların

toplumdaki tüm olanaklardan eşit olarak yararlanmaları için sosyal hizmet alanına

büyük görev düşmektedir. Sosyal hizmet savunuculuk rolüyle, topluma katılımı

yönünde engellere sahip insanların haklarını koruyup, gerekli kaynak ve destek

sistemleriyle bütünleşmeleri yönünde çalışmalara ağırlık verebilir.

*Bazı medya görüntülerinde engellilere yönelik olumsuz tutum ve davranışlar olduğu

ortaya çıkmıştır. Kitle iletişim aracı olarak kabul edilen medyaya düşen görev,

engelliler hakkında toplumu bilinçlendirici, eğitici programlara yer vermektir.

*Bazı klasik edebiyat eserlerinin bedensel engelliler hakkında olumsuz mesajlar

verdiği yapılan çalışmada ortaya çıkmıştır. Bu noktada yine eğitim sistemine görev

düşmektedir. Engellilerin yer aldığı hikaye ve masallar çocuklara aktarılırken,

farklılığı kabul, farklılığa saygı, duyarlılık, yardım severlik gibi temalara yer

verilmelidir. Toplumla bütünleştirme amaçlı engellileri konu alan daha çok eser

yazılmalıdır. Okul öncesi ve ilköğretim programlarında okutulan klasik edebiyat

eserleri gelecek yeni nesillere bilinçli bir şekilde aktarılmalı ve ayrımcı toplum

yapısına katkıda bulunulmamasına dikkat edilmelidir. Bu açıdan, eğitim sistemindeki

kadronun da bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi gereklidir.

*Yapılan çalışmada engellilerin toplum tarafından olumsuz tutum ve davranışlara

maruz kalmaması için estetik kaygıların ön planda olduğu varolan toplum yapısının

değiştirilmesi gereklidir. Sosyal modele dayalı sosyal hizmet uygulamaları bu açıdan

çok önemlidir. Sorunun engelli bireyde değil, toplum yapısında olduğunu vurgulayan

sosyal hizmetin bu yaklaşımının, engellileri topluma dahil etme yolundaki

uygulamalarına gereksinim vardır. Toplum için değerli oldukları vurgulanmalı ve bu

yönde desteklenmelidir. Bu tutum ve davranışların değiştirilmesi için, medyanın

eğitici programlar yayınlaması, yazılı basında engelliler hakkında toplumu duyarlı

kılacak, bilinçlendirecek haberlere yer verilmeli, eğitici seminerler düzenlenmelidir.

Page 128: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

114

Bu noktada, politikacılara, sivil toplum örgütlerine ve diğer kuruluşlara, medyaya

görev düşmektedir. Daha okul öncesi eğitimden başlanarak duyarlı ve bilinçli toplum

yapısı oluşturulmalıdır. Gönüllü hizmetler yaygınlaştırılmalı, toplumda öteki

konumunda olan engellinin bizden biri olduğu fikri topluma yerleştirilmelidir.

Toplumu bilinçlendirici görsel uyarıların bulunması desteklenmelidir. Engellilerin

güçlendirilmesi yönünde çalışmalar yapılmalı, toplum organizasyonu, toplum temelli

rehabilitasyon ve sosyal destek sistemleri hayata geçirilmelidir. Engellilerin toplumla

bütünleşmesi için merkezi ve yerel yönetimlerin yanında sivil toplum örgütlerine de

büyük rol düşmektedir. Sivil toplum örgütlerinin ve kurumların tek elde çalışması

şarttır ve sadece engelli bireyler değil, ailelerini ve yakınlarını da kapsayacak

çözümler gereklidir. Bu şekilde engelli bireye yönelik farkındalık ve duyarlılık

artacak, uygulamada karşılaştıkları zorluklar aşılacaktır.

Page 129: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

115

KAYNAKÇA

Akdağ, A.Ş. (2005). “Engelli Kadının Medyadaki Yeri”. Engelli Kadınların

Sorunları ve Çözümleri Sempozyum 29-30 Nisan Kocaeli. Grafik

Matbaacılık, İstanbul:163-165.

Akın, H. (2001). Ortaçağ Avrupası’nda Cadılar ve Cadı Avı. Dost Kitabevi,

Ankara:225.

Arıkan, Ç. (2001). “Türkiye’de Görme Engelli Kadınlar: Sorunlar, Beklentiler,

Çözüm Önerileri”. Görme Engelliler Federasyonu Yayını No:3, Ankara:41-

96.

Arıkan, Ç. (2002). “Sosyal Model Çerçevesinde Engelliliğe Yaklaşım”. Ufkun Ötesi

Bilim Dergisi, Cilt 2, Sayı:1:12-21.

Ataman, A. (1997) “Özel Sektörde Çalışan Görme Engellilerin Karşılaştığı

Sorunlar”. Görme Engellilerin Sosyal Güvenlik Sorunları ve İstihdamı

Sempozyumu (1-2 Aralık 1997.) Altı Nokta Görme Engellilere Hizmet

Vakfı Yayınları:3, Ankara:293-307

Avrupa Komisyonu Engelliler Konferansı. (9-11 Aralık 2004). Engelliler için Eşit

Fırsatlar: İşbirliği ve Ortaklık. Ankara: Başbakanlık Özürlüler İdaresi

Başkanlığı.

http://www.ozida.gov.tr/raporlar/uluslararasi/engellilerkonferansi.htm

(Erişim tarihi: 28 Haziran 2006)

Banım, M. Guy, A. ve Tasker, P. (1999). “Trapped in Risky Behavior:

Empowerment, Disabled People and Sexual Health”. Health, Risk &

Society, Vol. 1, No.2:209-221.

Benli, A. (1997). “Engellilerin İstihdamında Karşılaşılan Güçlükler ve Kurumsal

Yaklaşımlar ile Uygulamalara Eleştirel Bir Yaklaşım”. Görme Engellilerin

Sosyal Güvenlik Sorunları ve İstihdamı Sempozyumu 1-2 Aralık. Altı Nokta

Görme Engellilere Hizmet Vakfı Yayınları:3, Ankara:49-60.

Bilgin, K.U. (1997). “Engellilerin İstihdamında Yöntem Arayışı”. Görme

Engellilerin Sosyal Güvenlik Sorunları ve İstihdamı Sempozyumu 1-2

Page 130: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

116

Aralık. Altı Nokta Görme Engellilere Hizmet Vakfı Yayınları:3, Ankara:19-

31.

Bolt, D. (2005). “From Blindness to Visual Impairment: Terminological Typology

and the Social Model of Disability”. Disability & Society, Vol. 20, No.5,

539-552.

Brandon, D. P., NCUBE, M.M. (2006). “Botswana’s Agriculture Teachers’s

Attitudes Towards Inclusion of Students with Physical Disabilities in

Mainstream Classes”. International Journal of Disability, Vol. 57, No. 3-4,

Fall/Winter:215-227.

Cankurtaran Öntaş, Ö. (2001). “Güçlendirme Yaklaşımı”. Prof. Dr. Nihal Turan’a

Armağan, Sosyal Hizmette Yeni Yaklaşımlar ve Sorun Alanları. Hacettepe

Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu, Yayın No: 008, Ankara:103-

108.

Carpenter, C., Readman, T. (2006). “Exploring the Literacy Difficulties of Physically

Disabled People”. Adult Basic Education, Volume 16, Number 3, Fall

2006: 131-150.

Charlton, J. I. (1998). Nothing About Us Without Us. Berkeley, Los Angeles,

London: University of California Press.

Cılga, İ. (2001). “Özürlülerin Yaşam Kalitesi”.Ufkun Ötesi Bilim Dergisi. 1:1.

Ankara.

Curtin, M., Clarke, G. (2005). “Listening to Young People with Physical Disabilities’

Experiences of Education”. International Journal of Disability,

Development and Education, Vol. 52, No.3, September:195-214.

Çakır, Ö. (2002). “Sosyal Dışlanma”. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü Dergisi, Cilt 4, Sayı:3:17-85.

Değirmenci, N. (2005). “BM Engelliler için Fırsat Eşitliği Konusunda Standart

Kuralları ve Engelli Kadın”. Engelli Kadınların Sorunları ve Çözümleri

Sempozyumu 29-30 Nisan Kocaeli. Grafik Matbaacılık, İstanbul:37-48.

Page 131: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

117

Dejong, G., Palsbo, S.E. ve Beatty, P.W. (2002). “The Organization and Financing of

Health Services for Persons with Disabilities”. The Milbank Quarterly, Vol.

80, No.2, 261-302.

Demirci, E. (2000a). “Görme Engellilerin Toplumla Sağlıksız İlişkileri (I.Bölüm)”.

Ufkun Ötesi Aylık Dergisi, Yıl:4, Sayı:17, Mayıs.

Demirci, E. (2000b). “Görme Engellilerin Toplumla Sağlıksız İlişkileri (II.Bölüm)”.

Ufkun Ötesi Aylık Dergisi, Yıl:4, Sayı:18, Haziran.

Dickson, J. (2002). “People With Disabilities: The Sleeping Giant of American

Politics”. Civil Rights Journal, Wntr.

Doğan, E. (1997). “İş Garantili Mesleki Rehabilitasyon”. Görme Engellilerin Sosyal

Güvenlik Sorunları ve İstihdamı Sempozyumu 1-2 Aralık 1997.. Altı Nokta

Görme engellilere Hizmet Vakfı Yayınları:3, Ankara:200-205.

Dowling, M. ve Dolan, L. (2001). “Families with Children with Disabilities:

Inequalities and the Social Model”. Disability and Society, 16, 1:21-35.

Duyan Çamur, G. ve Karataş, K. (2005). “Güçlendirme Bakış Açısından Engelli

Kadınlar ve Sosyal Hizmet”. Engelli Kadınların Sorunları ve Çözümleri

Sempozyumu Kocaeli, 29-30 Nisan. Grafik Matbaacılık, İstanbul:108-115.

Duyan, V. (2003). “Sosyal Hizmetin İşlev ve Rolleri”. Toplum ve Sosyal Hizmet, Cilt

14, Sayı 2, Ankara:1-22.

Erkan, G. (1990). Ortopedik Özürlü Çocukların Kendini Kabul Düzeyi Üzerine Bir

Araştırma. Sakatları Koruma Milli Koordinasyon Kurulu, Tekel Ambalaj

İşletmesi Müdürlüğü, İstanbul.

Erkan, G. (2003). “Özürlülerle Sosyal Hizmet Uygulamaları”. C.Ü. Tıp Fakültesi

Dergisi Özel Eki. 25(4). 34-38, Sivas.

Erkan, G. (2004). “Özürlülüğe İlişkin Modeller ve Sosyal Hizmet Uygulamaları”.

Toplum ve Sosyal Hizmet, Cilt 15, Sayı:2, Ankara:31-38.

Page 132: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

118

Fidan, F. ve Saç, S. (2005). “Evde ve Evlilikte Engelli Kadın Olmak: Engelli Bir

Kadının Yaşamından Kesitler”. Engelli Kadınların Sorunları ve Çözümleri

Sempozyumu 29-30 Nisan Kocaeli. Grafik Matbaacılık, İstanbul:294-298.

Ipsen, C. (2006). “Health, Secondary Conditions and Employment Outcomes for

Adults With Disabilities”. Journal of Disability Policy Studies, Vol.

17/No.2.77-87.

Işıkhan, V. (2005). Türkiye’de Zihinsel Engelli Çocuğa Sahip Annelerin Sorunları.

Hacettepe Üniversitesi Yayınları, Ankara: 37-41.

İkizoğlu, M. (2001). “Yoksulluk ve Özürlülük İlişkisi”. Ufkun Ötesi Bilim Dergisi,

Cilt 1, Sayı 2.

Johnstone, C. (2003). “Systemic Practice and Action Research”. The Psychologist,

Vol.16,No.2.

Karasar, N. (2003). Bilimsel Araştırma Yöntemi: Kavramlar, İlkeler, Teknikler.

Nobel Yayın Dağıtım, 12. baskı, Ankara.

Karataş, K. (1996). Genç İşsizliği Ekonomik Toplumsal ve Ruhsal Sonuçları. Sosyal

Hizmet Uzmanları Derneği Genel Merkezi Yay. No:2, Ankara.

Karataş, K. (1997-98) “Engelliler Kentlerde Hareket Etmek İstiyorlar”. Ufkun Ötesi,

Türkiye Görme Engelliler Federasyonu Dergisi, Sayı:4, Yıl:2, Kasım 97-

Nisan 98.

Karataş, K. (2002). “Engellilerin Toplumla Bütünleşme Sorunları, Bir Sosyal

Politika Yaklaşımı”. Ufkun Ötesi Bilim Dergisi, Cilt 2, Sayı 2, Türkiye

Körler Federasyonu Yayını.

Kongar, E. (1972). Sosyal Çalışmaya Giriş. Türk Sosyal Bilimler Derneği Yayınları,

G-2, Ankara:113.

Kongar, E. (1982). Sosyal Çalışmaya Giriş. Ayyıldız Yayıncılık, Ankara.

Kut, S. (1988). Sosyal Hizmet Mesleği. Nitelikleri, Temel Unsurları ve Müdahale

Yöntemleri. Ankara.

Page 133: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

119

Küçükkaraca, N. (2005). “Feminizm ve Engelli Kadın”. Engelli Kadınların Sorunları

ve Çözümleri Sempozyumu Kocaeli 29-30 Nisan. Grafik Matbaacılık,

İstanbul:49-55.

Küçükkaraca, N. (2004) “Farklılık ve Kültürel Yetkinliği Olan Sosyal Hizmet

Uygulamaları”. Sosyal Hizmetler Sempozyumu:Türkiye’de Sosyal Hizmet

Uygulamaları İhtiyaçlar ve Sorunlar. Başkent Üniversitesi Yayını. 4-6

Kasım, Alanya: 102-110.

Kitchin, R. (1998). “‘Out of Place’, Knowing One’s Place’: Space, Power and The

Exclusion of Disabled People”. Disability & Society, Vol. 13, No. 3,

1998:343-356.

Kitchin, R., Shirlow, P. ve Shuttleworth, I. (1998). “On the Margins: Disabled

People’s Experience of Employment in Donegal, West Ireland”. Disability

& Society, Vol. 13, No. 5:785-806.

Kilbury, R., Bordieri, J. ve Wong, H. (1996). “Impact of Physical Disability and

Gender on Personal Space”. Journal of Rehabilitation, April-June, s.1-2.

Lenney, M. ve Sercombe, H. (2002). “‘Did You See That Guy in the Wheelchair

Down the Pub?’ Interactions across Difference in a Public Place”.

Disability & Society, Vol. 17, No.1:5-18.

Mackelprang, R. ve Salsgiver, R. (1999). Disability: A Diversity Model Aprooach in

Human Service Practice. Pacific Grove, CA: Brooks/Cole Publishing

Company, Canada: 20-215.

McDougall, J., Dewit, D.J., King, G., Miller, L.T. ve Killip, S.(2004). “High School-

Aged Youths’ Attitudes Toward their Peers with Disabilities: the role of

school and student interpersonal Factors”. International Journal of

Disability, Development and Education, September ,Vol. 51, No. 3, 287-

313.

Miley, K., O’Mella, M. ve Dubois, B. (1999). Generalist Social Work Practice.

Boston:Aliyn and Bacon:10-11.

Page 134: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

120

Mitchell, D., Snyder, S. (2003). “The Eugenics Atlantic: Race, Disability and The

Making of an International Eugenic Science, 1800-1945”. Disability &

Society, December, Vol. 18, No. 7:843-864.

Neri, M.T., Kroll ,T. (2003). “Understanding The Consequences of Access Barriers

To Health Care: Experiences Of Adults With Disabilities”. Disability and

Rehabilitation, Vol. 25, No.2, 85-96.

Oliver, M. (1983). Social Work with Disabled People. The Macmillan Press Ltd.

London:p.23.

Oliver, M. (1996). Understanding Disability from Theory to Practice. Palgrave, New

York: 32-33.

Onat, Ü. (2001). “Sosyal Hizmet Eğitiminde Makro Yaklaşım ve Toplum

Organizasyonu”. Toplum ve Sosyal Hizmet Dergisi, Cilt 12, Sayı:3:103-

108.

Ortak İçerme Belgesi (Joint Inclusion Memorandum-Jim). Türkiye Sosyal

Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü, 2007.

http://www.sydgm.gov.tr/sydtf/web/gozlem.aspx?sayfano=91 (Erişim

tarihi:27 Nisan 2008)

Özbesler, C. (2001) Çocukluk Çağı Lösemileri ve Sosyal Destek Sistemlerinin Aile

İşlevlerine Etkisi. Hacettepe Üniversitesi İ.İ.B.F. Sosyal Hizmet Anabilim

Dalı. Basılmamış Doktora tezi. Ankara.

Özbesler, C. (2004) “Özel Eğitim Merkezlerinde Sosyal Hizmetin Rolü ve Sosyal

Hizmet Uygulamaları”. Sosyal Hizmetler Sempozyumu:Türkiye’de Sosyal

Hizmet Uygulamaları İhtiyaçlar ve Sorunlar. Başkent Üniversitesi Yayını.

4-6 Kasım, Alanya: 360-364.

Pedretti, L.W. ve Zoltan, B. (1990). Occupational Therapy: Practice Skills For

Physical Dysfunction. The C.V. Mosby Company. Third Edition, St. Louis,

USA:19-24.

Page 135: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

121

Randi ve Chance, S. (2002). “To Love and Be Loved: Sexuality and People With

Physical Disabilities”. Journal of Psychology and Theology, Vol. 30, No.3,

195-208

Reeve, D. (2002). “Negotiating Psycho-emotional Dimensions of Disability and

Their Influence on Identity Constructions”. Disability & Society, Vol. 17,

No.5:493-508.

Rokach, A, Lechcier-Kimel, R. ve Safarov, A. (2006). “Loneliness of People with

Physical Disabilities”. Social Behavior and Personality, 34 (6).

Russel, M.V. (1988). Clinical Social Work, Toronto:Rehabilitation Medicine,

(Ed.Joseph Goodgold), The C.V. Mosby Company.

Russell, M. (2002). “What Disability Civil Rights Cannot Do: Employment and

Political Economy”. Disability and Society, Vol.17, No.2:117-135.

Sapancalı, F. (2005). Sosyal Dışlanma. Dokuz Eylül Yayınları, 1. Baskı, İzmir.

Scott, G.R. (2003). İşkencenin Tarihçesi. Dost Kitabevi, Ankara:112-113.

Sherry, M. (2004). “Overlaps and Contradictions Between Queer Theory and

Disability Studies”. Disability & Society, Vol. 19, No. 7, 769-785.

Shevlin, M., Kenny, M. ve McNeela, E. (2004). “Participation In Higher Education

For Students With Disabilities: An Irish Perspective”. Disability & Society,

January, Vol. 19, No.1:15-30.

Social Exclusion and Anti-Poverty Strategy. Research Project on the Patterns and

Causes of Social Exclusion and The Design of Policies to Promote

Integration: A Synthesis of Findings. (1996). Geneva: International

Institute for Labour Studies, ILO.

www.ilo.org/public/bureau/inst/papers/synth/socex/ch1.htm. (Erişim tarihi:

13 Mart 2006)

Papanayotou, V. (2005) “Skeletons in the Closet of German Science”, Deutsche

Welle, www.dw-world.de/dw/article/0,2144,1587766,00.html. (Erişim

tarihi:11 Mart 2008)

Page 136: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

122

Şahin, F. (2002a). “Sosyal Hizmet Eğitiminde Yeni Yaklaşımlar”. Sosyal Hizmet

Sempozyumu 18-19 Ekim, Ankara.

Şahin, F. (2002b). “Özürlülük ve Medikal Model: Yardım Veren Meslekler İçin

Sosyal Hizmet Örneğinde Bir Değerlendirme”. Toplum ve Sosyal Hizmet

Dergisi, Ekim, Cilt:13, Sayı:2:70-76.

Topçubaşı, F., Arıkan, Ç. (2005). “Türkiye’de Görme Engelli Kadınların Konumu:

Genel Bir Değerlendirme”. Engelli Kadınların Sorunları ve Çözümleri

Sempozyumu 29-30 Nisan Kocaeli, Grafik Matbaacılık, İstanbul.

Tufan, B. (1994). Göçmen İşçilerde İş Kazaları. Ankara: Sosyal Sigortalar Kurumu

Genel Müdürlüğü.

Türkiye Özürlüler Araştırması Sonuçları. (2003). Ankara: Başbakanlık Özürlüler

İdaresi Başkanlığı. http://www.ozida.gov.tr (Erişim tarihi: 28 Haziran

2006, 15 Nisan 2008)

Valentine, J. (2001). “Disabled Discourse: Hearing Accounts of Deafness

Constructed Through Japanese Television and Film”. Disability & Society,

Vol. 16, No. 5:707-721.

Wilton, R.D. (2003). “Locating Physical Ability in Freudian and Lacanian

Pyschoanalysis: Problems and Prospects”. Social & Cultural Geography,

September, Vol. 4., No.3:369-390.

Wolfe, K. (1996). “Ordinary People: Why The Disabled Aren't So Different -

Includes Excerpts From The Writings of Helen Keller”. Humanist, Nov-

Dec, Vol:56:6, 31-34.

Page 137: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

123

GÖRÜŞME FORMU Bu çalışmanın amacı, İstanbul ilindeki sivil toplum örgütlerine aktif olarak üye olan bedensel engellilerin kurumsal, ekonomik ve psikososyal açıdan yaşadığı sosyal dışlanmaya yönelik değerlendirmeleri öğrenmektir. Aşağıdaki sorulara vereceğiniz cevaplar kesinlikle gizli tutulacak ve sadece bilimsel amaçlarla kullanılacaktır.

A.Deniz ERGÜDEN

Hacettepe Üniversitesi İ.İ.B.F. Sosyal Hizmet Bölümü

Yüksek Lisans Öğrencisi

Kişisel Bilgilere İlişkin Sorular

1.Cinsiyetiniz? Kadın ( ) Erkek ( ) 2.Yaşınız? .......... 3.Doğum yeriniz? ........... 4.Medeni durumunuz: Bekar ( ) Nişanlı ( ) Evli ( ) Boşanmış ( ) Ayrı yaşıyor ( ) 5.Çocuğunuz var mı? Evet ( ) Hayır ( ) (7. soruya geçiniz) 6.Kaç çocuğunuz var? ........... Engeline İlişkin Sorular 7. Engelinizi belirtir misiniz? Ayak ( ) Kol ( ) Bacak ( ) Parmak ( ) Omurga ve kemik ( ) Kalça ( ) İki omuz ( ) Birden çok ( ) Diğer (Lütfen belirtiniz) ................................................

8.Araç desteği alıyorsanız hangisini kullanıyorsunuz? Protez ( ) Tekerlekli sandalye ( ) Koltuk değneği ( ) Cihaz ( ) Kullanmıyorum ( )

Page 138: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

124

9.Engel dereceniz:………………………………………………………………….. 10.Engel nedeniniz: a.Doğum öncesi ( ) (10.a’ya geçiniz) b.Doğum sırası ( ) (10.b’ye geçiniz) c.Doğum sonrası ( ) (10.c’ye, 10.d’ye geçiniz) 10.a.Engeliniz doğum öncesi nedenlere bağlı ise, engel nedeniniz aşağıdakilerden hangisidir? Akraba Evliliği ( ) Kalıtsal Hastalıklar ( ) İlaç ( ) Annenin geçirdiği hastalık ( ) Nedeni bilinmiyor ( ) Diğer (Lütfen belirtiniz)...............

10.b.Engeliniz doğum sırasındaki nedenlere bağlı ise, engel nedeniniz aşağıdakilerden hangisidir? Doğumun kötü koşullarda gerçekleşmesi ( ) Geç doğum ( ) Yetersiz kişilerce gerçekleştirilmesi ( ) Diğer (Lütfen belirtiniz)..................................

10.c.Engeliniz doğum sonrası nedenlere bağlı ise, engel nedeniniz aşağıdakilerden hangisidir? Hastalıklar ( ) Kazalar ( ) Doğal afetler ( ) Terör ( ) Yanlış tedavi ( ) Diğer (Lütfen belirtiniz) ...........................

10.d.Doğum sonrasında engelli olduysanız, kaç yaşında engelli oldunuz? .......... İstihdam Durumuna İlişkin Sorular 11. Mesleğiniz nedir? Ev Hanımı ( ) Memur ( ) İşçi ( ) Çiftçi ( ) Serbest ( ) Küçük esnaf ( ) Mesleğim yok ( ) Diğer (Lütfen belirtiniz) ……………………………………

Page 139: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

125

12. İş durumu: a.Emekli ( ) b.İşsiz ( ) Süre: Ay:..... Yıl:....... c.Çalışıyorum ( ) d.Ücretsiz izinliyim ( ) e.Hiç Çalışmadım (17.soruya geçiniz) f.Diğer (Lütfen belirtiniz)……………………… 13. İş yerindeki göreviniz nedir/neydi? Memur ( ) Yönetici ( ) Vasıfsız personel ( ) Kendi işimin sahibiyim ( ) Diğer (Lütfen belirtiniz) ……………………………………

14.İş bulmada size kim yardımcı oldu? Kendim ( ) Arkadaş ( ) Ailem ( ) Özürlü kontenjanı ( ) KPSS ( ) Diğer (Lütfen belirtiniz) ……………………………………

15.İş değiştirdiniz mi? Evet ( ) Hayır ( ) 16.İş yaşantınızda terfi durumu yaşadınız mı? Evet ( ) Hayır ( ) 17.İş yaşantınızı etkileyen faktörler aşağıdakilerden hangisidir? Fiziksel çevre koşulları ( ) Engelim nedeniyle eğitimim yetersiz ( ) Olumsuz çalışma koşulları ( ) Mesleğim yok ( ) Engelli oluşum ( ) Engelim nedeniyle işverenlerin olumsuz tutumları ( ) Hiçbiri ( ) Diğer (Lütfen belirtiniz) ……………………………………

18.Evinizin geçimini kim sağlamaktadır? (Birden fazla seçebilirsiniz) Ben ( ) Annem ( ) Babam ( ) Eşim ( ) Çocuklarım ( ) Kardeşlerim ( ) Diğer akrabalar ( ) Diğer (Lütfen belirtiniz) ……………………………………

19.Evinizin aylık geliri nedir?......................... 20.Evinizin aylık gideri nedir?........................

Page 140: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

126

21.Elde ettiğiniz gelir temel gereksinimlerinizi karşılıyor mu? Yeterli YetersizSağlık ( ) ( ) Beslenme ( ) ( ) Eğitim ( ) ( ) Konut ( ) ( ) Eğlence ( ) ( ) Tatil ( ) ( ) Giyecek ( ) ( ) Diğer..................... ........ ......

22.Engel durumunuza bağlı olarak gereken harcamalar gelirinizin ne kadarını kapsamaktadır?................................ 23.Bağlı olduğunuz sosyal güvenlik kuruluşları varsa hangisidir? Bağ-Kur ( ) Emekli Sandığı ( ) SSK ( ) Sosyal güvencem yok ( ) 24.Gönüllü ya da resmi kuruluşlardan yardım alıyor musunuz? Evet ( )Hayır ( ) (26. soruya geçiniz) 25.Aldığınız yardım türü hangisidir? Ayni ( ) Nakdi ( ) Her ikisi ( ) Eğitim Durumuna İlişkin Sorular 26.Anne ve babanızın eğitim durumu nedir?

Anne Baba Okuma yazma bilmiyor ( ) ( ) Yalnızca okuma yazma ( ) ( ) İlkokul mezunu ( ) ( ) Ortaokul mezunu ( ) ( ) Lise mezunu ( ) ( ) Üniversite mezunu ( ) ( ) Yüksek lisans mezunu ( ) ( ) Diğer (Lütfen belirtiniz) ( ) ( )

27.Eğitim durumunuz nedir?

*Okuma yazma bilmiyor, yalnızca okuma yazma ya da diğeri seçtiyseniz 29.soruya geçiniz.

Okuma yazma bilmiyor * ( ) Yalnızca okuma-yazma * ( ) İlkokul mezunu ( ) Ortaokul mezunu ( ) Lise mezunu ( ) Üniversite mezunu ( ) Yüksek lisans mezunu ( ) Diğer (Lütfen belirtiniz) * ………………………..

Page 141: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

127

28.Eğitim aldığınız kurumun çeşidi nedir? Genel eğitim kurumu ( ) Özel eğitim kurumu ( ) 29.Eğitim yaşantınız hakkında ne düşünüyorsunuz? Evet HayırEğitim kurumuna erişimde zorluklar yaşamıyordum. ( ) ( ) Bina içi yapı ve düzenlemeleri yeterliydi.(merdiven, asansör, rampa ( ) ( ) Sınıf içinde ilave yardıma ve desteğe ihtiyaç duymuyordum ( ) ( ) Öğretmenlerin tutumları olumluydu. ( ) ( ) Engelsiz akranlarım tarafından destek görüyordum ( ) ( ) Finansal güçlükler yaşamıyordum. ( ) ( ) Okul aktivitelerine katılıyordum. ( ) ( ) Diğer (Lütfen belirtiniz).........................................................................

30.Yukarıda belirtilen hususlar içinde okumanızı en çok ne engelledi?.................. Rehabilitasyona İlişkin Sorular 31.Rehabilitasyon hizmeti aldınız mı? Evet ( ) Hayır ( ) (36. soruya geçiniz) 32.Aldığınız rehabilitasyon hizmetinin türü nedir? Mesleki rehabilitasyon ( ) Tıbbi rehabilitasyon ( ) (34.soruya geçiniz) Sosyal rehabilitasyon ( ) (34.soruya geçiniz) Diğer (Lütfen belirtiniz)…………………………………... 33.Hangi dalda/dallarda mesleki rehabilitasyon aldınız? .................. 34.Aldığınız rehabilitasyon ile ilgili düşünceleriniz nelerdir? Evet HayırUzman personel yeterliydi. ( ) ( ) Toplumsal katılımım arttı. ( ) ( ) Kişisel ihtiyaçlarım karşılandı. ( ) ( ) Kişisel gelişimime katkıda bulundu. ( ) ( ) Diğer (Lütfen belirtiniz) .........................

35.Aldığınız rehabilitasyonu yeniden almaya ihtiyaç duyuyor musunuz? Evet ( ) Hayır ( ) 36.İhtiyaç duyduğunuz rehabilitasyon hizmetleri nelerdir? Mesleki rehabilitasyon ( ) Tıbbi rehabilitasyon ( ) Sosyal rehabilitasyon ( ) İhtiyaç duymuyorum ( )

Page 142: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

128

37. Rehabilitasyon hizmetlerine ihtiyaç duymuyorsanız sebepleri nelerdir? Evet HayırRehabilitasyon hizmetlerinin çok katkısı olacağını düşünmüyorum ( ) ( ) Dernek yeterli. ( ) ( ) Kendi kendime yeterliyim. ( ) ( ) Bilgi sahibi değilim. ( ) ( ) Rehabilitasyona ayıracak zamanım yok. ( ) ( ) Diğer (Lütfen belirtiniz) ....................................................................

Sağlık Hizmetlerine İlişkin Sorular 38.Varolan sağlık hizmetleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Evet HayırSağlık hizmetlerine erişimde zorluk çekmiyorum. ( ) ( ) Sağlık kurumlarındaki muayenehanelerden memnunum ( ) ( ) Sağlık uzmanları iyi davranıyor. ( ) ( ) Sağlık uzmanlarıyla her konuyu rahatça konuşabiliyorum. ( ) ( ) Kişisel yardım ihtiyacı duymuyorum. ( ) ( ) Engelim nedeniyle ilave harcamalar yapmam gerekmiyor. ( ) ( ) Sigorta ödenekleri sağlık alanındaki ihtiyaçlarımı karşılıyor. ( ) ( ) Diğer (Lütfen belirtiniz) ....................................................................

Fiziksel Çevre Koşullarına İlişkin Sorular 39.Ev içindeki fiziksel çevre koşulları ve yapılar, yaşantınızı istediğiniz gibi sürdürebilmeniz için yeterli mi? Yeterli YetersizBasamaklar ( ) ( ) Kapılar ( ) ( ) Banyo ( ) ( ) Tuvalet ( ) ( ) Işık düğmeleri ( ) ( ) Dolap kapakları ( ) ( ) Diğer (Lütfen belirtiniz) .................................................................... 40. Ev içi koşullarında yapı ve düzenlemeler yaşantınızı etkiliyor mu? Evet Hayır Bağımsız hareket edebiliyorum. ( ) ( ) Bir yere gideceğim zaman ekstra zaman ve planlama yapmam gerekmiyor. ( ) ( ) Destek sayesinde ev koşullarında güçlük çekmiyorum ( ) ( ) Zamanımın çoğunu evde geçiriyorum ( ) ( ) Ekonomik gelirim iyi olduğu için her türlü düzenlemeyi yapabiliyorum. ( ) ( ) Diğer (Lütfen belirtiniz) ....................................................................

Page 143: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

129

41.Kamusal alanlardaki bina içi/dışındaki yapı ve düzenlemeler yaşantınızı istediğiniz gibi sürdürebilmeniz için yeterli mi? Yeterli YetersizYollar ( ) ( ) Kaldırımlar ( ) ( ) Merdivenler ( ) ( ) Alt-üst geçitler ( ) ( ) Asansörler ( ) ( ) Tuvaletler ( ) ( ) Kentsel mekanların planı ( ) ( ) Ulaşım araçları ( ) ( ) Diğer (Lütfen belirtiniz) ..............................................

42.Kamusal alanlardaki yapı ve düzenlemeler yaşantınızı etkiliyor mu? Evet HayırKişisel yardım ihtiyacı duymuyorum. ( ) ( ) Bir yere gideceğim zaman ekstra zaman ve planlama yapmam gerekmiyor. ( ) ( ) Destek sayesinde fiziksel çevre koşulları hayatımı etkilemiyor. ( ) ( ) Toplumsal aktivitelere istediğim gibi katılabiliyorum. ( ) ( ) Ekonomik gelirim iyi olduğundan her türlü düzenlemeyi yapabiliyorum. ( ) ( ) 43.Günlük yaşantınızda fiziksel engellerle karşılaştığınızda ne hissediyorsunuz? Evet HayırStres yaşıyorum. ( ) ( ) Kızıyorum ( ) ( ) Üzülüyorum ( ) ( ) Engellenmiş hissediyorum. ( ) ( ) Bir şey hissetmiyorum ( ) ( ) Diğer (Lütfen belirtiniz)………………………………………………. Medya Görüntülerine İlişkin Sorular 44.Bazı medya görüntülerinde engelliliğin/engellilerin... Evet Hayır Acıma uyandıracak biçimde ele alındığını düşünüyorum. ( ) ( ) Bireyin kişisel özellikleri yerine engelinin temel alındığını görüyorum. ( ) ( ) Yardıma muhtaç bireyler olarak yansıtıldıklarını görüyorum ( ) ( ) Cinselliğinin inkar edildiğini düşünüyorum. ( ) ( ) Reytingi arttırma amaçlı kullanıldıklarını düşünüyorum. ( ) ( ) Hiç bir fikrim yok. ( ) ( ) Diğer (Lütfen belirtiniz) ..............................................

Page 144: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ıeski.bingol.edu.tr/media/225875/12tez-BEDENSEL-ENGELLi-BiREYLERiN... · Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal

130

Klasik Edebiyat ve terminolojiye İlişkin Sorular 45.Klasik edebiyatın engellilere/engelliliğe yaklaşımı hakkında ne düşünüyorsunuz? Evet Hayır Çeşitli eserlerde, kötü veya zavallı karakterler bedensel engelli kişilerdir. ( ) ( ) Hikayelerde, kahramanların bazen bedensel özellikleri içerisinde vücut bütünlüğünün öncelikli olduğunu düşünüyorum. ( ) ( ) Yazılan eserlerde, bazı karakterler cinsel kimlikten yoksundur. ( ) ( ) Çocuk hikayelerinde, bazen bedensel olarak farklı olanların çirkin olarak tasvir edildiklerini düşünüyorum. ( ) ( ) Bazı hikayelerde, bedensel engellilik kötü davranışın bir sonucudur. ( ) ( ) Bazı eserlerde engelliliğin insanları etiketlemeye yolaçan sıfatlar ile birlikte ele alındığını düşünüyorum ( ) ( ) Hiç bir fikrim yok. ( ) ( ) Diğer (Lütfen belirtiniz) ..............................................

Topluma İlişkin Sorular 46.Engeliniz ile ilgili olarak ne düşünüyorsunuz? Evet Hayır Bazen Engelli oluşum nedeniyle olumsuz tutum ve davranışlara maruz kalıyorum. ( ) ( ) ( ) Toplumsal ilişkilerde daha çok ben çaba sarfediyorum. ( ) ( ) ( ) Engelli oluşum nedeniyle engelim diğer alanlara da genelleniyor. ( ) ( ) ( ) Engelli oluşum nedeniyle tam bir kadın/erkek görülmüyorum ( ) ( ) ( ) Toplumun ve benim beklentilerim arasında ikilemler yaşıyorum. ( ) ( ) ( ) Toplumun yaklaşımından dolayı kendimi değersiz hissediyorum. ( ) ( ) ( ) Toplumun yaklaşımından dolayı engelimi saklamak istiyorum. ( ) ( ) ( ) Topluma inancım yok. ( ) ( ) ( ) Diğer (Lütfen belirtiniz) ..............................................

47. Engelinizin yaşamınızda sizi olabildiğince engellememesi için toplumda kimlere görev düştüğünü düşünüyorsunuz? Evet HayırKendime ( ) ( ) Politikacılara ( ) ( ) Kurum ve kuruluşlara ( ) ( ) Sivil toplum örgütlerine ( ) ( ) Topluma ( ) ( ) Diğer (Lütfen belirtiniz) .........................