[email protected] kitap.pdf · [email protected] mart-2008 . ii . iii ÖnsÖz bu kitapda daha...

86
Verimlilik üzerine yazılar H. Gürak [email protected] www.hasmendi.net Mart-2008

Upload: others

Post on 25-Mar-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

Verimlilik üzerine yazılar

H. Gürak

[email protected]

www.hasmendi.net

Mart-2008

Page 2: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

ii

Page 3: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

iii

ÖNSÖZ

Bu kitapda daha önce dergilerde veya www.hasmendi.net sitesinde yayınlanmış

“verimlilik” konusu ile ilgili bazı yazılar yer almaktadır. Böyle bir derleme yapmanın amacı

verimlilik konusu ile ilgilenen kişilere konuyla ilgili yazarın görüşlerini toplu halde sunma

arzusudur.

Yazılar ilk kez yazıldığında Türkiye’de “Milli Prodüktivite Kurumu” (MPM) olarak bilinen

ve “verimlilik” ile ilgili çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuş Ankara merkezli bir kurum

vardı. Bu kurum günümüzde Bilgi, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde “Verimlilik

Genel Müdürlüğü” olarak görevini sürdürüyor. MPM’nin yayınlarında en dikkatimi çeken

şey kurumun “uzun dönem verimlilik artışı” ile ilgili çalışmalarının olmamasıydı. Bu konu

çok öenmliydi çünkü “verimlilik” statik durumla ilgiliyken “verimlilik artışı” dinamik bir

süreç, yani uzun dönem “büyüme” ile ilgilidir ve çok önemli bir konudur.

“Uzun dönem verimlilik artışının” önemi iyi algılanmadığı için MPM’nin ne çalışmalarında ne

de yayınlarında “teknolojik yenilik” ile bağlantılı “verimlilik artışı” analizleri yer

almıyordu. Başka bir deyişle, MPM’nin çalışmaları “kısa dönem verimlilik artışı” veya

“durağan” verimlilik analizlerine yönelikti. Oysa uzun dönem verimlilik artışı kısa dönem

verimlilik analizinden çok daha önemli bir konuydu.

Konuyla ilgili görüşleriminin bir bölümünü 2008 tarihinde “verimlilik” başlıklı bir sanal

kitapta derleyip, www.hasmendi.net sitesinde okuyucuların takdirie sundum. Zaman içinde

MPM Kurumu “Verimlilik Genel Müdürlüğü” adı altında Bilim, Sanayi ve Teknoloji

Bakanlığı’nın bünyesine alınmış. Çok doğru bir karar verilmiş. Ancak yeni kurumun

kullandığı tanımlar ve Kurum’un faaliyetleri büyük oranda eskisinin aynıydı. Göze çarpan

en önemli yenilik artık verimlilik artışı kavramının kullanılıyor olmasıydı. Ancak bu

konudaki görüşler sanki “öylesine” yerleştirilmiş gibi bir izlenim bıraktı. Sanki teknolojik

yeniliklere dayalı uzun dönem “verimlilik artışının” önemi tam olarak algılanamamış gibi.

Bu durumda 2008 yılında sanal kitap olarak yayınlanan “Verimlilik” hakkındaki çalışmaları

2013 yılında gözden geçirip, tekrar yayınlamak yararlı olabilir diye düşündüm ve böylece

“Verimlilik” başlıklı sanal kitabın şu an okuduğunuz güncellenmiş hali ortaya çıktı.

Kitabın içerdiği yazılar hakkında:

“Bilgi-Zihinsel Emek-Verimlilik Artışı” ilişkisi hakkındaki birinci çalışmada verimliliği

ilgilendiren bazı anahtar kavramların üzerinde durulacak ve "üretim için bilginin", yani

teknolojinin ve bilginin kaynağı olan "zihinsel emeğin", veya bazılarının dediği gibi “beşeri

sermayenin” "verimlilik artışlarında" (büyümede) nasıl bir etkisi olduğu incelenecektir.

Diğer bölümlerdeki görüşleri daha iyi algılamak için bu bölümün dikkatle okunması

gerekir.

Page 4: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

iv

“Verimlilik Artışları” başlıklı ikinci çalışmanın amacı, uzun dönem ekonomik büyümenin

teknolojik yeniliklerden kaynaklanan verimlilik artışları olduğunu göstermektir.

Teknolojik yenilikler olmasaydı kaçınılmaz olarak bir müddet sonra Neoklasik modellerin

öngördüğü “denge” ye ulaşılacak ve büyüme sona erecekti. Ama ne büyüme duruyor ne de

kâr oranı sıfıra doğru düşüyor. Bunun nedeni “yaratıcı zihinsel emeğin ürünü olan

teknolojik yenilikler”dir.

Üçüncü çalışmanın başlığı “MPM (VGM) Verimli mi?” Amaç öncelikle "üretim için bilginin"

(teknolojinin) uzun dönem büyümeye nasıl bir etkisi olduğunu göstermektir. Ardından bu

amaca yönelik MPM’nin çalışmalarının ne kadar “doğru” olduğuı incelenecektir.

Hatırlatmakta yarar var, MPM’nin çalışmaları genel itibarıyla “veri teknoloji” ile

verimlilik artışlarını hedeflemektedir ki bu yaklaşım MPM’nin uzun dönem verimlilik

artışına yapabileceği katkıyı sınırlamaktadır.

“Verimlilik ve MPM (VGM)” başlıklı dördüncü ve son çalışma, “MPM Verimli mi?” başlıklı

üçüncü çalışmanın devamı niteliğindedir ve amacı MPM’nin kullandığı verimlilik ile ilgili

temel kavramların tanımına ve çalışmalarının kapsamına yönelik eleştiriler yapmaktır.

Savunulan görüşe göre, MPM verimlik ve verimlilik artışı arasındaki önemli farkın

farkında değil. Dolayısıyla, MPM’nin çalışmalarının teknolojik yenilikleri de kapsayacak

biçimde yeniden yapılandırılması öneriliyor.

Hasan Gürak

2013-09-27

Page 5: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

v

İçindekiler

Önsöz .............................................................................. iii

1- BİLGİ -VERİMLİLİK ARTIŞI İLİŞKİSİ .................................... 1

Giriş ................................................................................................................................... 1

Bilgi mi? Enformasyon mu? ........................................................................................... 1

Bilgi Toplumu – Bilgi Çağı ............................................................................................. 3

Verimlilik ......................................................................................................................... 5

Verimlilik Artışı (Büyüme) .......................................................................................... 6

Büyüme 1: Etkinlik (mikro verimlilik) artışı - Kısa dönem ........................................ 7

Büyüme 2: Teknolojik (Makro) Verimlilik Artışı-Uzun Dönem ................................. 9

Üretken Bilgi - Büyüme İlişkisi ................................................................................ 12

Özetle ............................................................................................................................ 12

KAYNAKLAR ................................................................................................................. 13

2- VERİMLİLİK ARTIŞLARI ................................................... 15

Giriş ................................................................................................................................ 15

Yeni Teknolojilerin önemi .......................................................................................... 15

Büyüme olgusu .............................................................................................................. 16

Hangi Ölçüte Göre Büyüme? ..................................................................................... 17

Tarihsel Perspektif ..................................................................................................... 18

Makro Verimlilik Artışı Kavramı .............................................................................. 19

Verimlilik Artışı Neden Amaçlanır ? ....................................................................... 20

Verimlilik Artışı Ölçümü ............................................................................................ 21

“Yeni“ Ürünler ve “Değer“ Ölçümü ........................................................................... 23

Ürün, Mal ve Hizmet ................................................................................................... 25

Verimlilik Nasıl Artar? ............................................................................................... 26

1- Yeni üretim yöntemi (Yeni Teknoloji) ............................................................................27

2- Yeni Ürünler ve Üretim Yöntemleri (Yeni Teknoloji) ...............................................29

3- Teknoloji Transferi (Veri Teknoloji) ..........................................................................30

4- Yeniden Yapılanma – Üretimin Reorganizasyonu (Veri Teknoloji) ........................ 31

5- Kapasite Kullanımını Arttırmak (Veri Teknoloji) ...................................................... 31

6 - Vardiyalı Çalışma (Veri Teknoloji) ...............................................................................32

7- Kaynakların Yeniden Dağılımı (Veri Teknoloji) ..........................................................32

8- Eğitim Ve Beceri Düzeyini Arttırmak (Veri Teknoloji) ..........................................33

9- İşyerinde Mesleki Eğitim ve Deneyim (Veri Teknoloji) ...........................................34

10- İşyeri Sağlık – Güvenlik Koşullarının İyileştirilmesi (Veri Teknoloji) ..............35

Page 6: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

vi

11- İşletmede Demokrasi (Veri Teknoloji) ........................................................................35

Sonuç .............................................................................................................................. 36

3- MPM VERİMLİ Mİ? .......................................................... 41

Giriş ................................................................................................................................ 41

Verimlilik-Etkinlik ........................................................................................................ 42

Makro Verimlilik ve MPM ........................................................................................... 45

„Diğer“ İktisadi Alanlarda VERİMLİLİK ARTIŞI .............................................. 46

Sonsözler....................................................................................................................... 48

4- VERİMLİLİK HAKKINDA .................................................... 49

GİRİŞ .................................................................. Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

MPM ve Verimlilik ............................................. Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

Tanımlar ve Ölçümler ...................................... Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

Verim .............................................................................. Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

Verimin ölçümü ............................................................ Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

Verimlilik ....................................................................... Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

“Verimlilik artışı” (büyüme) ..................................... Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

Hizmetler sektöründe verimlilik ............................ Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

Hizmet Üretiminde Verim, Verimlilik ve Verimlilik ArtışıHata! Yer işareti

tanımlanmamış.

Hizmet üretiminde verim ......................................... Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

Hizmet üretiminde verimlilik .................................. Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

Hizmet üretiminde verimlilik artışı (büyüme) .... Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

Kalite ve verimlilik ...................................................... Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

Sonuç .............................................................................. Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

Ek:1 ...................................................................... Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

Ek:2 ...................................................................... Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

Solow modeli ve Toplam Faktör Verimliliği . Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

Uzun dönem büyüme ................................................. Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

Solow, TFP ve kısa dönem büyüme ..................... Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

TÜRKİYE'DE TFP VE BÜYÜME ............................ Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

Page 7: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

1

1- BİLGİ -VERİMLİLİK ARTIŞI İLİŞKİSİ1

GİRİŞ

Son 20-30 yıldır üretim için gerekli bilgi (teknoloji) ve bilgili işgücü (bazılarına

göre beşeri sermaye) kavramları ile ulusların gönenci arasındaki ilişki iktisatçılar

tarafından çok yakın ilgi görmekte bu konuda çalışmalar giderek artmaktadır.

Özellikle "teknoloji" daha doğrusu “teknolojik yenilik” kavramı artık büyüme

kuramlarının veya verimliliği artırmaya (büyümeye) yönelik analizlerin ayrılmaz bir

parçası oldu. Hatta bazı araştırmacılar (Romer;1990: Gürak;2011-a) "teknolojik

yenilikleri" içsel (endojen) bir faktör olarak iktisadi kurama entegre etmeye

çalıştılar.

Ancak Türkçe'de bilgi ve enformasyon (malumat) gibi anahtar kavramlar yabancı

dildeki orijinal anlamlarına uygun biçimde doğru kullanılmadıklarından, “bilgi” ve

“bilgi ile bağlantılı” konular çoğu zaman yanlış anlaşılmakta ve yorumlanmaktadır.

Bu makalede önce bu anahtar kavramların üzerinde durulacak ve daha sonra

"üretim için gerekli bilginin" (teknolojinin) ve bilginin kaynağı olan "bilgili insanın"

veya beşeri sermayenin, "verimlilik artışlarında" (büyümede) nasıl bir etkisi

olduğu incelenecektir. Bu nedenle "bilgi" sözcüğünün doğru tanımı çok önem

kazanmaktadır.

BİLGİ Mİ? ENFORMASYON MU?

Her alanda olduğu gibi “verimlilik” açısından da çok önemli bir kavram olmasına

karşın "BİLGİ" sözcüğünü maalesef Türkiye’de pek çok kişi yanlış anlamda

kullanıyor. Başta eğitimli kişiler bilgi (knowledge) ve enformasyon (information)

sözcüklerini eşanlamlıymış gibi kullandıkları için bilgi toplumu (knowledge society)

ile enformasyon toplumu (information society) kavramları da birbirine

karıştırılmakta ve yanlış kullanılmaktadır. Oysa arada çok önemli farklar vardır.

Sokaktaki vatandaşın kavramlar konusunda böyle bir yanılgıya düşmesi anlayışla

karşılanabilir. Ama bilimsel açıklamalar yapan ve halkı etkileyebilecek konumda

sosyal statüye sahip kişilerin böyle bir lükse sahip olmaması gerekir. Eğer

1 Bu yazının ilk versiyonu “Verimlilik” Dergisi’nin 2001-1 tarihli sayısında yayınlanmıştır.

Page 8: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

2

"information" bilgi ise, "knowledge" nedir? sorusuna acaba bu yanlışın içine

düşenler nasıl yanıt vereceklerdir.

İngilizcesi “information” olan enformasyon veya malumat sözcüğü herhangi bir

konu ile ilgili bir bilinmeyeni (belirsizliği) açıklığa kavuşturma konusunda yardımcı

olan veriler ve betimlemelerdir. Enformasyonun altı çizilmesi gereken en önemli

özelliği açıklayıcı değil, betimleyici olmasıdır. Örneğin, masanın ne renk olduğu,

sinemada gösterilen filmin adı, havanın nasıl olduğu veya aradığımız bir kitabın

hangi kütüphanede veya kitapçıda olduğu, bilgi değil, enformasyondur?

"Paparazzi" veya "televole" programlarından öğrenilenler de "enformasyondur",

bilgi değil. Oysa bazen haber sunucuları “cinayet yerinden son bilgileri

aktarıyoruz” gibi çok yanlış, hatta çok saçma cümleler kuruyorlar. Cinayet

yerinden ne “bilgisi” aktarılabilir? Cinayetin nasıl işleneceğine veya işlenmesi

gerektiğine dair bilimsel nitelikli “bilgi” mi? Cinayet yerinden “haber” verilir, bilgi

değil.

Anlam olarak karşılığı "malumat" veya yerine göre "haber" olan enformasyon

sözcüğünün Türkçe'deki yaygın kullanım şekli göz önüne alınarak mutlaka "bilgi"

sözcüğü ile bağlantısı kurulmak istenirse herhalde enformasyonu "sıradan bilgi"

olarak tanımlamak daha doğru olacaktır. Ama kaç kişi böyle bir ayrımın farkında

olacaktır? Dolayısıyla, en doğru yaklaşım “bilgi” kavramını doğru kullanmaya

çalışmak olmalıdır.

Bilgi (knowledge), olguları ve olayları algılama, anlama ve açıklamaya yönelik,

eğitim, gözlem, araştırma veya deneyim yoluyla elde edilen ve bütün bunların

insanın zihinsel değerlendirmesi neticesinde ortaya çıkan nitelikli ifadeler veya

fikirlerdir. Bilgiye, bir çeşit işlenmiş enformasyon da diyebiliriz. Örneğin, kredi

kartlarının sağladığı enformasyon kullanılarak kredi kart sahiplerinin haklarında

cinsiyet, yaş ve gelir durumlarına göre harcama alışkanlıklarını açıklayıcı bilgi

sahibi olabiliriz veya gelecekteki davranışları hakkında öngörüde bulunabiliriz.

Görüldüğü gibi enformasyon ve bilgi sözcükleri arasında çok önemli anlam farkı

vardır.

Bilim (science), bilgi sözcüğü ile çok yakından ilişkilidir; doğayı ve toplumu

sistematik olarak inceleyen, gözlemler, deneyler yoluyla açıklamaya yönelik

zihinsel çalışmaların genel adıdır, demek yanlış olmaz. İnsanlar binlerce hatta

milyonlarca yıldır yaşadıkları çevreyi daha iyi anlamak için fiziksel, biyolojik ve

sosyal anlamda yaptıkları araştırmaların bulguları (öğrendikleri) bilim havuzunun

içinde toplar. Ve insanoğlu sürekli olarak bu bilgi havuzuna katkıda bulunmaktadır.

İçinde yaşadığımız "enformasyon toplumunun" en önemli özelliği ise elde edilen

Page 9: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

3

"yeni bilgilerin" iletişim kanalları sayesinde bilim havuzuna daha da hızlı akışını ve

dağılımını sağlamak olmuştur.

Bilimsel çalışmaların amacı, genellikle, “ticari çıkar gözetmeksizin” bir konu

hakkında "daha fazla" bilgi sahibi olmak diye tanımlanabilir. Örneğin başka

gezegenlerde yaşam olup olmadığı, örümceğin ağını hangi teknikle ördüğü gibi

konular bilim insanlarının merak ettikleri için araştırdıkları konulardır. Kendini

tatmin ve meslektaşları tarafından takdir edilme bilim insanlarının temel

beklentileri ve ödülleridir.

Teknoloji: Bilimle arasındaki çizginin tam olarak nerede başladığının belirlenmesi

bazen çok zor olan "teknoloji" ise özet olarak insanların çevrelerini değiştirmek

ve denetlemek için ürettikleri "bilgi" şeklinde tanımlanabilir. İktisadi bağlamda

kullandığımızda, elde edilen veya oluşturulan bilginin kullanım amacı kâr etmektir.

Eğer yeni bilgi ticari amaçla (kâr elde etmek için) kullanılmıyorlarsa buna bilimsel

bilgi demek gerekir. İçinde yaşadığımız toplumlarda teknolojiler genel olarak

ticari (kâr) amaçlı üretilirler. Dolayısıyla, teknolojiyi kısaca üretim için gerekli

bilgi veya üretken bilgi, şeklinde de tanımlayabiliriz.

Yeni teknolojiler dinamik bir süreç içinde temel araştırma (research), icat

(invention) ve geliştirme (innovation) safhalarından sonra ortaya "yeni" bir ürün

ve/veya “yeni” bir üretim yöntemi koyar. İktisadi bağlamda, özellikle de ilgi

alanımız olan “verimlilik artışı” veya “uzun dönem ekonomik büyüme” ile ilgili en

önemli unsur “teknolojik yeniliklerdir”. Bu sayede piyasa ortalamasının çok

üstünde “tekel kârı” elde etmek mümkün olur. Zaman içeresinde "yeni" ürün veya

“yeni” üretim yöntemi başkaları tarafından da üretilerek standart ürün haline

gelir ve kâr oranları da ortalama oranlara doğru düşüş gösterir. Ancak "daha

yeni" ürünlerin sunulmasıyla eğilimler gene değişim gösterir ve teknolojik

yenilikler devam ettiği sürece kâr oranının sıfıra düşmediği görülür. Dolayısıyla,

teknolojik yenilikler veya yeni teknolojiler uzun dönem verimlilik artışlarının en

önemli unsuru olarak çok önemlidir.

BİLGİ TOPLUMU – BİLGİ ÇAĞI

Ne yazık ki Bilgi Toplumu (Çağı) ve Enformasyon Toplumu (Çağı) kavramları da

sıkça birbirine karıştırılmakta ve bu iki farklı kavram da eşanlamlıymış gibi

kullanılmaktadır. Bunun sonucu olarak da bazı şeyler yanlış anlatılmakta ve/veya

yanlış anlaşılmaktadır. Örneğin, sanayi sonrası toplumdan söz ederken Batılılar

normal olarak iletişim olanaklarının gelişmesiyle ilgili “enformasyon toplumu”

Page 10: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

4

kavramını kullanırlar. Türkçe'de ise bu kavram genellikle “Bilgi Toplumu” şeklinde

kullanılır (Çoban;1996;Erkan;1994). Hatta Erkan bir adım daha atarak “bilginin”

(enformasyonun) klasik üretim faktörleri olan emek, doğa ve sermayeyi “ikame

edebileceğini” (!) bile iddia ediyor (1994;96) ki bu çok büyük bir yanlıştır. Çünkü

bilgi de enformasyon da zaten insan emeğinin ürünüdürler. Zihinsel emek

olmadan bilgi de olmaz enformasyon da; dolayısıyla ne bilgi ne de

enformasyon emeği ikame etmez, edemez.

Bilginin diğer geleneksel tanıma göre üretim faktörleri olan doğa ve sermaye

mallarını ikame edebileceği görüşü de temelden yanlıştır. Çünkü geçmişte olduğu

gibi günümüzde de yeni veya eski ürünler üretebilmek için de doğanın sunduğu

hammaddelere gereksinim vardır. Doğanın hammaddesi olmadan üretim yapılamaz.

Her türlü üretimin gerçekleşebilmesi için doğanın girdileri mutlaka gereklidir.

Sermaye mallarına gelince: Doğada, dolayısıyla yaşadığımız çevrede, "hiçbir şey

yoktan var olmaz, varken de yok olmaz, sadece değişime uğrar". Bu herkes

tarafından bilinen temel bir fizik kuralıdır. Bu nedenle sermaye malları denen

fiziksel üretim araç-gereçleri veya aletler de da doğanın sağladığı hammaddelerin

insan emeği ile değişime-dönüşüme uğramış yeni biçimlerinden başka bir şeyler

değildirler. Yani “üretken” olan insan tarafından üretilmiş ürünlerdir. Kendi

başlarına hiçbir şey üretemezler. Dolayısıyla sermaye mallarının verimliliği de

olamaz, ideolojik düşünce dışında. Yeni teknolojiler sayesinde üreticiler daha az

girdi (hammadde veya sermaye malı) kullanarak daha fazla çeşit ve miktarda veya

kalitede ürün elde edebilir. Ancak bu doğa ve sermaye mallarının bilgi ile ikame

edilebilir olduğu anlamına gelmez.

Dolayısıyla, BİLGİ'nin diğer (klasik) üretim faktörlerinin yerini aldığı" görüşü

çok yanlış bir anlayış biçimidir ve bize tek katkısı iktisadi olayların veya olguların

yanlış anlaşılmasına neden olmaktır.

Enformasyon sözcüğünün yanlış kullanımı sonucu birçok kişi, örneğin öğrenciler,

sanki daha önceleri bilgi yokmuş veya önemsiz bir rolü varmış gibi yanlış bir

kanıya varabiliyorlar. Hâlbuki bilgi üretimi insanların hayvanlardan en önemli ve

belirgin farkı olarak hep var olmuş ve olmaya devam etmektedir. Örneğin ilk av

aletlerinin veya tuzaklarının yapımı, ateşin bulunması, tekerleğin icadı çok uzun

aralıklarla gerçekleşmelerine karşın insanın aklını (zihinsel emeğini) kullanarak

ürettiği devrimsel nitelikte bilgilerdir. Hayvanların ehlileştirilmesi, toprağın

işlenmesi, buhar makinesi, bilgisayarlar tarih boyunca hep aklımızın ürettiği

bilgiler sayesinde mümkün olmuştur. Dolayısıyla insanlar hep bilgi ile birlikte

olmuşlar, bilgi ve bilgili insanlar sayesinde bugünlere gelebilmişlerdir.

Page 11: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

5

VERİMLİLİK

Verimlilik

Verimlilik (V) “statik” bir kavramdır ve üretken olmak, yani yapılan bir işten

olumlu sonuç almak anlamına gelir. Ancak verimliliğin küresel kabul görmüş tek bir

tanımı olmadığı için bazen sözcüğün farklı anlamlarda kullanıldığını görürüz.

İşletme bazında verimlilik denince işadamının ilk aklına gelen üretimde kullanılan

girdiler ile çıktı arasındaki ilişkidir, daha doğrusu kâr oranı. Bir işletme sadece ve

sadece kâr, daha doğrusu mümkün olan en yüksek kâr miktarını, elde etmek

amacıyla kurulur. İşletmenin varlığını sürdürebilmesi ancak kâr edildiği sürece

mümkündür. Dolayısıyla bir işletme için verimli olmak veya kârlı olmak genellikle

aynı anlama gelir. Verimli (kârlı) olmayan bir işletme rekabetçi bir piyasada

tutunamaz, silinmeye mahkûmdur.

Ülke ekonomisinin büyüme analizinde kâr oranı yerine üretilen katma-değer (VA)

kavramı daha uygun bir ölçüttür (kriterdir). Çünkü VA hem çalışana ödenen ücreti

(W) hem de kâr miktarını kapsar (π); (VA=W+π) ve makro-ekonomik analizler için

daha uygun bir ölçüttür. Bu nedenle, üretilen VA miktarı veya oranı makro-

ekonomik büyümenin göstergesi olarak ele alınacaktır. Bir başka deyişle, ülke

ekonomisi için verimli olmak, iktisadi anlamda “katma-değer üretmek” anlamına

gelmektedir. Verimli olabilmenin, (VA yaratabilmenin) önkoşulu üretim esnasında

mutlaka belli bir miktar emeğin kullanılmasıdır. Emekçinin emeği olmadan ne

üretim yapılabilir, ne de VA üretilir.

Birbirine yakın anlamlar içeren ‘verimlilik’, ‘ekonomik etkinlik’, ‘teknik etkinlik’ ve

‘kârlılık’ kavramlarının arasındaki anlam farklarına dikkat etmek gerekir. Olası bir

tanım hatası sonuçların doğru algılanması ve çözüm bulunmasında önemli bir engel

oluşturabilir. Söz konusu kavramlar ile ilgili kısaca aşağıdaki tanımlamalar

yapılabilir:

Kâr (π) : Toplam gelir – Toplam maliyet

Kâr oranı (r) : Kâr/toplam maliyet [π/(p*q+w*L)] (işletme için)

Verimlilik (V) : VA üretmek (ülke ekonomisi açısından)

Verimlilik-MPM (V-MPM) : Çıktı/Girdi (Miktar? Değer?)

Ekonomik Etkinlik (EE): Geliri maksimize, gideri minimize etmek.

Teknik Etkinlik (TE) : Veri teknoloji ile en az fiziksel girdi kullanarak en

yüksek fiziksel çıktı miktarını elde etmek.

Page 12: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

6

“π" kâr miktarını, “p” fiyatı, “q” üretilen miktarı, “w” ücreti ve “L” çalışan kişi

sayısını gösteriyor.

Bilindiği gibi doğa kendiliğinden insanların kullanımı için meyveler, sebzeler,

ağaçlar, balıklar, madenler gibi birçok ürün sunar. İşgücünün emeğinin katkısı olsa

da olmasa da doğa bu ürünleri üretir; çünkü doğa “verimlidir”. Ancak üretken

doğanın ürünleri bir kullanım değeri içermelerine karşın kendi başlarına bir

değişim-değeri içermezler. Değişim değerinin olması için işgücünün devreye

girmesi ve var olan değere bir katkıda bulunması, yani ‘katma-değer’ (VA)

eklemesi gerekir. Bir başka deyişle, işgücü (zihinsel ve bedensel) emeğini

kullanarak doğanın sunduğu nimetleri faydalı ürünlere dönüştürür ve bunu

yaparken emek harcar. İşveren ise emekçinin verimliliğini arttırmak için üretim

araç-gereçlerini satın alıp, emekçinin hizmetine sunar ve üretim faaliyetinin

sonucunda kâr elde etmeyi bekler. Bu tür üretim faaliyetleri sayesinde insanlar

refah düzeylerini sürekli olarak arttırmayı başarmışlardır; yani verimli olmuşlar

ve verimliliklerini sürekli olarak artırmayı başarabilmişlerdir. Verimlilikte

işgücünün emeğinden kaynaklanan sürekli “verimlilik artışları” olmasaydı insanların

yaşam biçimi diğer canlı türlerin yaşam biçiminden pek farklı olmazdı. Bu nedenle

verimli olmak ve verimlilikte sürekli artış sağlamak yaşam standartları ile ilgili

çok önemli kavramlar ve olgulardır.

Verimlilik Artışı (Büyüme)

Ülke ekonomisi bağlamında “g” ile simgelenen verimlilik artışı (büyüme) oranı

dinamik bir kavram olup zaman içinde belli bir ölçüte göre üretilen katma

değerdeki reel artışı gösterir. Teknolojik yeniliklere dayanan verimlilik artışı

önemlidir çünkü bir yandan mikro düzeyde firmanın rekabet gücünü ve kârlılığını

arttırırken diğer yandan da üretilen toplam katma değerin artmasına, dolayısıyla

hem bireysel hem de toplumsal ekonomik gönenç artışına neden olmaktadır.

Katma değer üretimini arttıran her türlü eylem, verimlilik artışını da beraberinde

getirecektir.

Uzun dönem büyümenin temel etkeni ‘yeni bilgiler’ (teknolojik yenilikler) olduğu

için verimlilik artışlarını kısa ve uzun dönem olarak ikiye ayırarak incelemek daha

yararlı olacaktır. Bu nedenle verimlilik artışları aşağıda olduğu gibi üç ayrı başlık

altında incelenecektir.

1. Etkinlik (mikro verimlilik) artışı, (teknolojik yenilik olmadan kaynakların

daha etkin kullanımı); ve

2. Teknolojik (makro) verimlilik artışı, (yeni teknolojilere dayalı büyüme veya

verimlilik artışı).

Page 13: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

7

3. Yatay yatırımlar (veri teknoloji ile büyüme).

Büyüme 1: Etkinlik (mikro verimlilik) artışı - Kısa dönem

Teknolojik yenilik olmadan da, “veri teknoloji” ile verimliliği arttırmak, yani

iktisadi anlamda büyümek olasıdır. ‘Veri’ teknolojilerin ve üretim girdilerinin daha

etkin kullanımından kaynaklanan verimlilik artışlarını etkinlik (mikro verimlilik)

artışı olarak tanımlıyoruz. Bir başka deyişle, kısa dönem için mikro verimlilik veya

etkinlik artışı sağlanabilir (bkz. Çizelge:1).

Çizelge:1 Mikro verimlilik artışı ve teknolojinin niteliği

1- Ekonomik etkinlik (EE)

2- Teknik etkinlik (TE)

Kısa dönem

‘Veri’

teknoloji

1. Ekonomik etkinlik (EE) artışı: Parasal bir olgudur ve teknolojik yenilik boyutu

yoktur. Amaç üretimin toplam maliyetini en düşük seviyeye indirirken parasal

geliri, dolayısıyla kârı, en üst seviyeye çıkarmaktır. MPM‘nin “değer” açısından

verimlilik tanımına benzeyen ekonomik etkinliği (EE) aşağıdaki biçimde

tanımlayabiliriz.

EE = TR

= PSQS

TC wL+piXi

pi girdilerin, ps çıktıların fiyatını, Qs çıktı miktarını, Xi girdi miktarını, w ücret

düzeyini, L ise çalışan sayısını simgelemektedir. EE artışı değer bazında olumlu

yönde bir değişim olduğunu gösterir.

EE artışı = ΔTR > ΔTC veya ΔVA > ΔTC

Örneğin, girdileri daha ucuza satın alabilmek, daha ucuza kredi kullanmak veya

satış fiyatının artması gibi nedenler ekonomik etkinliğin artmasına neden

olacaktır.

Eğer

TC cet. par. VA π ve EE

Veya

ps ve TR cet. par. VA π ve EE

Page 14: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

8

Veya

∆TR > ∆TC cet. par. VA π ve EE

2. Teknik etkinlik (TE) artışı: MPM’nin miktar açısından Çıktı/Girdi verimlilik

tanımına benzeyen TE fiziksel girdilerin verimli kullanımıyla ilişkili bir kavramdır.

Teknolojik açıdan yenilik içermez ve gerçekleşen üretim miktarı ile potansiyel

maksimum çıktı miktarı arasındaki oransal ilişkiyi gösterir. Örneğin, bir işyerinin

üretim kapasitesini çeşitli nedenlerden dolayı tam istihdam edememesi

durumunda teknik etkinlik düşecek, aksi durumda ise artacaktır.

TE = Gerçekleşen üretim miktarı

Potansiyel üretim miktarı

TE oranı bire eşit olduğu zaman (TE=1) “veri teknoloji” ile elde edilmesi mümkün

olan en üst seviyede çıktı elde ediliyor demektir. TE oranının birden küçük olması

(TE‹1) olması fiziksel kaynakların daha etkin kullanılarak fiziksel üretimin

artabileceği anlamına gelir. TE bire doğru arttıkça fiziksel verimlilik artacaktır.

İşletme için en önemli gösterge olan kâr oranı mümkün olan en üst düzeye

çıktığında hem EE hem de TE en üst düzeye ulaşmış olacaktır. EE ve TE optimum

düzeyde değilse, kâr oranı pozitif olsa bile en yüksek düzeyde olmayacaktır.

Diğer bir deyişle, max r için max EE ve max TE olması gereklidir.

Etkinlik (Mikro-Verimlilik) Artışının Bazı Etkileri

Kısa dönemde sınırlı miktarda da olsa teknolojik yenilik içermeyen yöntemlerle

büyümek mümkündür. Örneğin, ‘üretimde yeniden yapılanmaya’ giderek birim

maliyetler düşürülebilir ve/veya toplam çıktı miktarı/katma değer arttırılabilir.

Böylece “veri girdilerin” daha etkin kullanılması sayesinde üretimde etkinlik artışı

(büyüme) sağlanabilir. Ayrıca, genel eğitim seviyesini yükseltmek, işyerinde

mesleki eğitim vermek, kapasite kullanım oranını arttırmak, üretim kaynaklarını

daha kârlı alanlara aktarmak, işyeri sağlık ve güvenlik ortamını iyileştirmek ve

vardiyalı çalışmak suretiyle de verimliliği arttırmak mümkündür. Çizelge:2’de

etkinlik (mikro verimlilik) artışları sonucu üretilen katma değerin (VA) ve kâr

oranının (r) arttığını ve kârın katma değer içindeki payı artarken ücretin (w)

payının azaldığını görürüz, cet. par.

Etkinlik artışı sonucu piyasalar doyuma ulaşıncaya kadar büyüme sürer. Ancak

belli bir süre sonra piyasalar doyuma ulaşacağından büyüme sona erecek, ekonomi

Page 15: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

9

‘durağan’ duruma gelir. Diğer bir deyişle, etkinlik (mikro-verimlilik) artışından

kaynaklanan büyümenin bir sınırı vardır.

Çizelge:2 Etkinlik artışının etkileri

Teknolojik

yenilik

Verimlilik Artışının

Nedeni

VA /

K

VA /

L

r π /

VA

w /

VA

Yok Üretimi yeniden

yapılandırma

Yok Kapasite kullanımını

arttırmak

Yok Vardiyalı çalışma

Yok Kaynakların yeniden

dağılımı

Yok Genel eğitim ve

beceri kursları

Yok İşyerinde eğitim ve

deneyim

Yok İşyeri sağlık-

güvenlik ortamı

Yok İşletmede

demokrasi

Büyüme 2: Teknolojik (Makro) Verimlilik Artışı2-Uzun Dönem

Büyüme olgusu ‘yeni bilgiler’ (teknolojik yenilikler) vasıtasıyla gerçekleştiğinde

kısa dönem için geçerli ve veri teknolojiye dayalı büyümeye göre daha farklı

özellikler göstermektedir. Bu nedenle ekonominin teknolojik yenilikler içeren yeni

ürünler ve/veya üretim yöntemleri sayesinde büyümesini teknolojik verimlilik

artışı olarak tanımlıyoruz.

Teknolojik verimlilik artışlarının en önemli ve belirgin özelliği daha önce

üretilmemiş yeni ürünleri ve/veya üretim yöntemlerini kapsamasıdır. Diğer bir

deyişle, makro verimlilik artışının kökeninde teknolojik yenilik vardır. Böylece bir

yandan tüketime sunulan toplam ürünlerin çeşidinde artış sağlanırken veya üretim

maliyetleri düşerken diğer yandan da toplam çıktının değerinde, dolayısıyla yaşam

2 ‘Yeni teknoloji’, ‘teknolojik yenilik’, teknolojik gelişme’ kavramları eşanlamlı olarak

kullanılmaktadır.

Page 16: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

10

standardında ve harcanabilir gelirlerde artış sağlanmaktadır. Söz konusu olan

sadece veri ürünleri yeni üretim yöntemleriyle daha verimli üretmek değildir.

Ayrıca ve çok önemli bir özellik olarak yeni ürünleri/üretim yöntemlerini de

içeren bir gelişme söz konusudur.

“Bir şeyin üretilmesi veya nakledilmesi işlerinde ... verimlilik son 125

yılda, yıllık yüzde 3-4 kadar bir birleşik oranla - gelişmiş ülkelerdeki

toplam verimliliğin 45 katı bir büyüme - artmıştır. Bu ülkelerdeki hem

yaşama standardındaki hem de yaşam kalitesindeki bütün artışların

temelinde verimlilikteki bu patlama vardır”. (Drucker, 1995,13)

diyen Drucker verimlilik artışlarını soyut ve genel anlamında kullanmaktadır.

Benzer şekilde, bir ülkenin gelecekteki yaşam standardının ana belirleyicisi

verimlilikteki artıştır, diyen Baumol-McLennan da (1985;5) soyut ve genel bir

verimlilik artışından söz etmektedirler.

Teknolojik verimlilikteki sürekli artışlar sonucu tüketime sunulan ürünlerin

miktarı, çeşidi ve kalitesi artarken aynı zamanda ortalama kişi başı çalışma

saatlerinde azalma olduğunu da görüyoruz. Yüz yıl kadar önce bir kişi üretimde

yılda yaklaşık 3,000 saat çalışıyordu. Günümüzde ise yılda yaklaşık 1,500-2,000

saat çalışılmasına karşın tüketiciler yüz yıl öncesine göre tüketebileceklerinden

çok daha fazla miktar ve çeşitte ürünlere sahipler. Verimliliği çalışılan saate göre

değerlendirecek olursak, günümüzde bir saatte harcanan emekle yüz yıl öncesine

göre on kat daha fazla katma değer üretilebilmektedir.

Yukarıda da söz ettiğimiz gibi teknolojik (makro) verimlilik artışlarını orta ve

uzun dönemdeki özelliklerine göre iki kategoride inceleyebiliriz:

1. ‘Yeni üretim yöntemi’ fakat ‘veri ürün’ veya

2. ‘Yeni üretim yöntemi’ ile ‘yeni ürün’.

Veri Ürün, Yeni Üretim Yöntemi: Orta Dönem Büyüme

Yeniliğin niteliğine göre teknolojik yenilik artışını sınıflandırmak mümkündür.

Örneğin, veri ürünü yeni üretim yöntemi ile ürettiğimizde ancak orta dönemde

bir büyüme sağlamak mümkündür. Çünkü yeni teknoloji sayesinde başlangıçta daha

düşük birim maliyetle üretim sonucu satış fiyatı düşebilir, talep artabilir ve bu

durum reel gelirde bir artışa neden olabilir. Ancak, zaman içinde piyasaların yavaş

yavaş doyuma ulaşması sonucu aynen etkinlik artışında görüldüğü gibi, büyüme

yavaşlayacak ve sonunda ancak nüfus artışı kadar olacaktır.

Page 17: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

11

Teknolojik yenilik sayesinde birim üretim maliyetlerin düştüğünü, dolayısıyla kâr

oranının arttığını varsayalım, cet. par. Yeni teknoloji sayesinde aşağıdaki

sonuçlardan biri ortaya çıkacaktır:

a) Girdiler veridir ama çıktı artar; VA ; TC veri,

b) Çıktı, girdilerden daha hızlı artar; ΔVA > ΔTC

c) Girdiler azalırken çıktı artar; ΔVA ; ΔTC

d) Çıktı aynı kalırken girdiler azalır. ΔVA ; ΔTC

Örnek olarak, yeni teknoloji sayesinde piyasada satışı olan bir buzdolabının

üretim maliyetinde tasarruf yapıldığını varsayalım. Diğer şeylerin değişmediği

varsayımı çerçevesinde kâr oranı artacaktır, cet.par. Ancak bu tür bir teknolojik

yeniliğin büyümeye katkısı sınırlı olacaktır. Çünkü fiyatın ucuzlaması sonucu talep

biraz canlanabilir ama buzdolabı piyasası er veya geç piyasa doyuma ulaşacak ve

sektörün büyümesi sona erecektir. Bu nedenle maliyet düşürücü teknolojik

yeniliğin büyümeye katkısı sınırlı olacaktır.

Yeni Ürün: Uzun Dönem Büyüme

Makro verimlilik artışının ikinci durumunda ise teknolojik yenilik sayesinde artık

piyasada yeni bir ürün ve büyük olasılıkla beraberinde gelen yeni bir üretim

yöntemi vardır. Dolayısıyla, yeni ürüne reel talebin boyutlarının kesin olarak

bilinmesi mümkün olmamakla birlikte, tüketiciler tarafından “yeni ürüne”,

üreticiler tarafından da “yeni üretim yöntemine” büyük olasılıkla “yeni” bir talep

oluşacaktır. Zaten beklentiler bu yönde olmasaydı, teknolojik yeniliklerin

uygulanması pek kolay olmazdı.

“Yeni ürün” kavramından ne anlaşıldığı tartışma konusu olabilir. Bazıları için bir

ürünün yeni olabilmesi için daha önce aynı işlevi gören başka bir “benzer” ürünün

olmaması gerekir. Örneğin telefon zaten bilinen bir ürün olduğu için cep telefonu

yeni bir ürün değildir, mantığıyla yaklaşılabilinir. Yeniliklere böyle baktığımız

zaman örneğin son 50 yılda çok az yeni ürünle tanışmış olduğumuz gibi yanlış bir

izlenim oluşur. 50 yıl önce de uçak vardı, tren vardı, otomobil vardı ve bu ürünler

hep “aynı” kaldılar, yani “homojen” bir mal olarak niteliklerinde hiçbir değişim

olmadı, anlamına gelir. Oysa her ikisi de iletişim olanağı sağlamasına karşın cep

telefonu klasik telefondan çok farklı niteliklere sahip ‘yeni’ bir üründür. Aynı

şekilde ne trenler ne de uçaklar 50 yıl öncekilerle “aynı” olan homojen araçlar

değildirler. Benzer şekilde geçmişte de bilinen ve hala üretilmekte ve

kullanılmakta olan binlerce, hatta on-binlerce ürün vardır; ama bunların büyük

Page 18: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

12

çoğunluğu tüketici açısından geçmişteki örneklerinden çok farklı teknolojik yapıya

ve niteliklere sahiptirler ve çok farklı üretim yöntemleriyle üretilmişlerdir. Bu

nedenle farklı teknolojilerle üretilen farklı niteliklere sahip ürünlerin ‘yeni’

ürünler olarak değerlendirilmesi gerekir.

ÜRETKEN BİLGİ - BÜYÜME İLİŞKİSİ

Uzun dönemde verimlilik artışının (büyümenin) kaynağı nedir? diye sorulduğunda

doğayı veri olarak alırsak verilebilecek tek yanıt vardır;

“insanın zihinsel emeği” veya "yaratıcı zekâsının ürünü olan teknolojik değişim".

Teknolojiyi üretim için gerekli bilgi şeklinde tanımlamıştık. Özellikle çağımızda

daha önce görülmemiş bir hızda ve sürekli olarak yeni ürünler (mallar ve

hizmetler) ve üretim yöntemlerinin üretildiğine şahit olmaktayız. Eğer teknolojik

değişim olmasaydı, sadece aynı türden (homojen) malların üretimine devam

edilseydi, günün birinde pazarlar doyuma ulaşır, kâr oranları düşer ve yatırımlar

dururdu. Karamsar iktisatçıların görüşlerinin aksine verimlilik artışlarının ve

büyümenin sürekli olmasının ve uzun dönemde ortalama kâr oranlarının azalma

eğiliminde olmayışının nedeni “teknolojik yeniliklerdir”. Toffler'in dediği gibi;

"... zihin işi olmadan, ekonomide hiçbir katma değer, hiçbir servet

yaratılamaz. O halde değer dediğimiz şey toprak, emek ve sermayeden

daha fazla bir şeylere dayalıdır.... Bu da değer kavramını tümden

değiştirmektedir." (Toffler;1992;96).

ÖZETLE

Özetleyecek olursak, üretim için gerekli bilginin, yani yaratıcı zihinsel emekten

kaynaklanan teknolojik yeniliklerin, ülkelerin zenginliğinin asıl nedeni olarak kabul

edilmesi klasik sermaye tanımına da yeni bir boyut getirir. Bu değerlendirmeler

sonucu ülkeleri refah artışına götüren en önemli girdinin bilgi, daha somut olarak,

üretim için gerekli bilgi olduğunu iddia etmek mümkündür. Yeni bilgilerin kaynağı

ise insanın yaratıcı zihinsel emeğidir.

Ancak üretim için gerekli bilginin kendisi yeterli değildir. Bu bilgiyi kullanacak

bilgili ve becerili insan en az bilginin kendisi kadar önemlidir. Çünkü bilgili insan

olmazsa insanlığın sahip olduğu bilgileri faydalı ürünlere dönüştüremezsiniz.

Dünyanın dört bir köşesindeki patent enstitülerinde, bilimsel kitaplarda,

dergilerde kayıtlı üretimle ilgili muazzam bir bilgi hazinesi vardır. Hatta her ürün

almasını bilene yeni teknolojik bilgiler sunabilir. Ama elinizde bu verileri ve

bilgileri değerlendirebilecek insan kaynakları olması koşuluyla.

Page 19: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

13

Sihirli bir değnekle Almanya'da bulunan tüm üretim tesislerini bir gece içinde

Türkiye'ye taşımak mümkün olsaydı, ülkemizde gerçekleşen üretimin daha düşük

miktar ve kalitede olduğunu gözlemlerdik. Çünkü Türkiye'nin işgücünün nitelik

düzeyi henüz Almanya'nın işgücünün bilgi ve beceri düzeyinde değildir. Bu

nedenle bilgili insan aslında en önemli üretim girdisi ve ülkelerin refahının birincil

kaynağıdır.

Toplumsal ve bireysel verimlilik artışları, diğer bir deyişle gönenç artışları için en

önemli unsur BİLGİLİ ve YARATICI İNSANdır.

KAYNAKLAR

Çoban, H. 1996 Bilgi Toplumuna Planlı Geçiş

DPT, Ankara.

Drucker, P.F. 1981 Toward The Next Economics

Harper & Row Publ., New York.

1993 Yeni Gerçekler

İş Bankası Kültür Yayınları No: 315

1995 Gelecek İçin Yönetim. (Managing for Future)

İş Bankası Kültür Yayınları No: 327

Erkan, H. 1994 Bilgi Toplumu Ve Ekonomik Gelişme.

İş Bankası Kültür Yayınları No: 326

Gürak, H. 2011-a İktisat

Genesis, Ankara.

2011-b İktisat - 2

Genesis, Ankara.

Marshall, A. 1961 Principle of Economics, Vol. 1 & 2

Macmillan And Co., London.

Romer, P.M. 1990 "Endogenous Technological Change"

Journal Of Political Economy, Vol.98, October.

1993 "Economic Growth"

in D.R. Henderson (Ed.) The Fortune (1994)

"Beyond Classical And Keynesian

Page 20: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

14

Macroeconomic Policy".

Policy Options, July-August.

Schumpeter, J.A. 1970 Capitalism, Socialism and Democracy.

Unwin Uni. Books, London.

Smith, Adam. 1976 An Inquiry Into The Nature And Causes Of T

The Wealth Of Nations, Vol. 1 & 2

Smith, Anthony 1986 İnsan Beyni ve Yaşamı

Inkilap Yayınevi, İstanbul.

Toffler, A. 1992 Yeni Güçler - Yeni Şoklar (Powershift)

Altın Kitaplar, İstanbul

Page 21: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

15

2- VERİMLİLİK ARTIŞLARI3

ve Eğitimli, Yaratıcı Zekâlı İnsan İlişkisi

Giriş

İnsanların hem bireysel hem de toplumsal refah düzeyleri gün geçtikçe artıyor.

Tarihsel süreç içinde incelendiğinde de toplumların yaşam standardının sürekli bir

artış eğiliminde olduğunu görürüz. Bu gönenç artışı kimi dönemlerde yavaşlamış,

kimi zaman savaşlar gibi tahrip edici etkenlerden olumsuz etkilenmiş, kimi zaman

ise, özellikle Sanayi Devrimi’nden sonra, hızlı bir artış göstermiştir. Geçmişe

dönüp bakacak olursak 1,000 yıl önce yaşamış olan atalarımızın toplumsal ve

bireysel gönenç düzeylerinin onlardan 500 ya da 1,000 yıl önce yaşamış olan

atalarımızın gönenç düzeyinden çok farklı olmadığını görürüz. Ülkeler arasındaki

gönenç farkı günümüzde olduğu gibi büyük değildi. Günümüzde ise maalesef bir

yandan bireysel gelir eşitsizlikleri artarken bir yandan da ülkeler arası gönenç

farkı gittikçe açılmaktadır. Ülkeler açısından bakıldığında bunun nedeninin

toplumların tarihsel süreç içinde farklı verimlilik artış oranları göstermelerinden

ve bu farklılıkların devam etmesinden kaynaklandığını görürüz.

Toplumların verimlilikleri, dolayısıyla gönenç düzeyleri, neden sürekli bir artış

eğilimindedir? Acaba bu verimlilik artışları nasıl olmaktadır? Uzun ve kısa dönem

arasında fark var mıdır?

Bu yazının ana hipotezi uzun dönem ekonomik büyümenin, diğer bir deyişle yaşam

standardındaki iyileşmelerin, teknolojik yeniliklerden kaynaklanan verimlilik

artışları olduğudur. Teknolojik yeniliklerin kaynağı ise insanın zihinsel emeğidir.

Teknolojik yenilikler olmasaydı kaçınılmaz olarak bir müddet sonra Neoklasik

modellerin öngördüğü “denge” ye ulaşılacak ve büyüme sona erecekti.

Yeni Teknolojilerin önemi

Teknolojik yenilikler olmadan gelişmiş ülkeler bugünkü gönenç düzeyine

erişemezlerdi. Teknolojik yenilikler gelişmiş ülkeler için olduğu kadar gelişmekte

olan ülkeler için de önem taşımaktadır. Ancak gelişmekte olan ülkelerdeki durum

bazı farklılıklar arz etmektedir. Teknolojik gelişmişlik düzeyindeki farklar

3 Bu yazı ilk kez Verimlilik Dergisi’nin 2000-3 tarihli sayısında yayınlanmıştır.

Page 22: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

16

nedeniyle gelişmiş ülke firmalarınca bilinen ve hala kullanılmakta olan veya bir

zamanlar kullanılmış olan bir teknoloji gelişmekte olan bir ülke firması için çoğu

zaman yeni teknoloji anlamına gelmektedir. Bu nedenle gelişmiş ülke firmaları için

tamamen “yeni” teknoloji ne anlama geliyorsa, birçok gelişmekte olan ülke firması

için de gelişmiş ülkelerde var olan ve kullanılan ama henüz gelişmekte olan ülke

firmalarınca tanınmayan teknolojiler o anlama gelmektedir. Örneğin gelişmiş ülke

işletmelerinin sahip olduğu iletişim amaçlı uydu üretme teknolojisi birçok

gelişmekte olan ülke firması için "yeni" teknoloji gibidir. Çünkü bu tür teknoloji

tanınmamaktadır.

Bu arada gelişmekte olan ülke firmalarınca hiç teknolojik katkılar yapılmıyor gibi

anlaşılmasın. Ancak yapılan bu katkıların küresel anlamda çok marjinal olmaları ve

teknolojik yeniliklerin aslan payının gelişmiş ülke firmalarınca gerçekleştirildiği

bir gerçektir. Küresel açıdan bakıldığında tüm ekonomiler için uzun dönemde yeni

teknolojilerin, daha kısa dönemlerde ise gelişmekte olan ülkelere teknoloji

transferinin küresel ve bölgesel büyümenin en büyük ve güçlü motoru olacağını

ileri sürmek sanırım yanlış olmaz.

Bu arada yeni teknolojilere gereksinim duymadan, yani “veri” teknolojilerle üretim

yaparken de bazı önlemler alarak verimlilik artışları sağlamak mümkündür. Ama bu

tür verimlilik artışlarının bir sınırı vardır. Buna örnek olarak işgücünü daha iyi

eğitmek, vardiyalı çalışmak, işyeri sağlık-güvenlik koşullarını iyileştirmek gibi

etkenler sayılabilir. Böylece teknolojik değişime gerek kalmadan fakat sınırlı

ölçüde de olsa büyüme sağlanabilecektir.

Büyüme olgusu

Bu yazıda ülke açısından büyüme, “üretimden kaynaklanan katma değer artışı”

olarak ele alınarak üretici firmalar açısından değerlendirilecektir. Bu tür artışlar

kısa dönemde de olabilir, uzun dönemde de. Makroekonomik verimlilik artışını

hedef alan politikalar ve uygulamalar ancak firma düzeyinde verimlilik artışları

sağlandığında başarılı olabilirler; dolayısıyla katkıları dolaylıdır. Bazen, Türkiye

örneğinde sıkça görmeye alıştığımız gibi, makroekonomik politikaların verimliliği

arttırmak yerine sadece bazı kişi ve grupları zengin ettiğine tanık oluruz. Ama bu

durum konumuz kapsamı dışında bir olgudur.

Temel varsayımımız enflasyonsuz bir serbest rekabet ortamının, dolayısıyla

rekabet edebilecek (katma değer yaratabilecek kapasitede) firmaların var

olduğudur. Aynı zamanda kurumsal ve kültürel altyapının çağın gereklerine

"uygun" bir seviyede olduğunu da varsayıyoruz.

Page 23: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

17

Hangi Ölçüte Göre Büyüme?

İşgücü açısından değerlendirildiğinde büyüme bir birim zamanda kişi başına veya

çalışan kişi başına gerçekleşen katma değerde (VA) artış demektir. Ancak kişi

başı ortalama üretim artışı ölçütü yanıltıcı olabilir. Ülke ekonomisi büyürken

nüfus da büyüyorsa kişi başı üretim artışı bundan etkilenecek, genel olarak

büyüme gerçekleşenden daha küçük görünecektir. Dönemsel veya ülkeler arası

verimliliği kıyaslamada yararlı olan bu kavram yerine çalışan kişi başına bir birim

zamanda gerçekleşen verimlilik artışı ölçütü firma düzeyinde büyümeyi

incelemede daha yararlı olacaktır.

Büyümeyi üretilen katma değerde artışlar çerçevesinde incelediğimize göre

verimlilik artışı ölçümlerinde alternatif olarak bir birim zamanda harcanan bir

birim sermayenin ürettiği katma değer ölçütü de dikkate alınabilir. Zaten

yatırımcı için de önemli olan yatırım olarak harcanan bir birim sermaye (K)

karşılığında bir birim zamanda elde ettiği kâr oranıdır (r). Bu birim zamanda elde

edilen kâr oranı ne kadar yüksekse yatırımcı da o kadar çok tatmin olacaktır.

Dolayısıyla firma açısından önemli olan unsur katma değeri oluşturan unsurlardan

biri olan kârın () kendisidir. Üstelik bu yaklaşım konuya ideolojik açıdan

yaklaşanların da işine gelecektir. Çünkü bu durumda sermayenin verimliliği

ölçülüyor gibi bir görüntü ortaya çıkacaktır. Ama bu yaklaşıma bir kaç açıdan ve

çok haklı gerekçelerle itiraz etmek mümkündür.

Öncelikle, “sermaye malları” emek ve doğa gibi üretken değildirler; fakat

emekçinin verimliliğini arttırmak amacıyla emek tarafından doğal girdileri yeniden

şekillendirmek suretiyle üretilmiş üretim araçlarıdırlar. Ayrıca, ideolojik çerçeve

dışında sermaye mallarının verimliliği diye bir olgu yoktur, olamaz da. Üretken

olan insan ve doğadır. Verimliliği arttıran unsur ise "zihinsel emektir"

(Gürak;2011-a; 2011-b).

İkincisi, sermaye sahibini ilgilendiren elde ettiği kâr oranıdır (r), oysa ülke

ekonomisi açısından önemli olan hem kâr (π) hem de ücretleri içeren katma

değerin (VA=w*L + π) büyüklüğü, daha da önemlisi katma değerin büyüme hızıdır.

Üçüncüsü, katma değeri arttıran her tür girişim aynı zamanda çalışan kişi başına

üretilen kâr oranını da arttıracaktır, cet. par. Diğer bir deyişle, kısa dönemde

ücretler ve diğer girdilerin fiyatları sabit olduğundan (sıfır enflasyon varsayımı

ve ücretlerin yeni toplu sözleşmeye kadar sabit olması nedenlerinden), katma

değeri arttıran her verimlilik artışı katma değer içindeki kâr oranının artması

Page 24: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

18

anlamına gelmektedir. Dolayısıyla katma değerdeki büyüme incelenirken

kârlılıktaki büyümeyi de kolaylıkla izleyebiliriz.

Dördüncüsü, her türlü ticari üretim insanlar tarafından ve insanların tüketimi için

gerçekleştirildiğine göre verimlilik artışlarını da insan gücü ölçütüne göre ölçüp,

değerlendirmek kadar doğal bir şey olamaz.

Tarihsel Perspektif

1950’lerde Abramowitz, Solow, Denison gibi iktisatçıların yaptıkları araştırmalar

sonucu büyümenin (verimlilik artışının) kaynağı yeniden keşfedildi; “teknolojik

yenilikler”. Bu yeniden buluş zaman içinde iktisadi kuramlarda gittikçe artan

oranda önem ve ilgi görmeye başladı. Kısa bir zaman sonra teknolojik yenilik artık

büyüme teorilerinin vazgeçilemez bir parçasıydı ve araştırmacılar bu etkeni göz

ardı edemez olmuşlardı. Ancak, bu kadar önemli olmasına karşın iktisat

kuramlarında teknolojik yeniliklerin ayaklarının tam olarak yere basmayan bir

yönü vardı; teknolojik değişim dışsal bir etken olarak yer almaktaydı. Tabiri

caizse, teknoloji sanki ”gökten zembille” firmalara iniyor ve ekonomiye katkısını

yapıyor, verimlilik artıyordu. Bir türlü öngörülen dengeye ulaşılamadığına göre

teknolojik yenilik sürekli olarak gökten zembille inmeye devam ediyor ve gönenç

artışının sürekli olmasını sağlıyor olmalı; en azından bazı iktisadi modellere göre.

Kuramdaki gelişmeler sonucu büyüme modellerinin geleneksel üç üretim faktörüne

(emek, doğa ve sermaye) ilaveten iki önemli faktörü daha oluşmuştu; teknolojik

yenilik ve beşeri sermaye (aslında zihinsel emek). Ancak tüm bu gelişmelere

rağmen hala önemli bir eksiklik vardı. Ne teknolojik yenilik ne de beşeri sermaye

kavramları büyüme modellerine içsel bir faktör olarak monte edilememişlerdi ve

teknoloji gökten zembille inen bir faktör gibi görünmeye devam ediyordu.

Ana akım iktisadın etkisinde olan iktisatçılar (Lucas, Romer gibi) soyut

matematiksel modeller çerçevesinde yeni (endojen) modeller üretmeye çalışırken,

bir kısmı da bu geleneğin dışında kalarak katkılarda bulunmaya, büyüme surecini

açıklamaya çalışıyorlardı (bak. Silverberg-Soete, Eds. 1994).

Elbette ki büyüme ile ilgilenen sadece iktisatçılar değiller. Ünlü yönetim

felsefecisi Peter Drucker ve Alvin Toffler gibi gelecek bilimciler de konuya ilgi

duymaktaydılar. İlginçtir, iktisat kökenli olmayan birçok araştırmacının bazı

ekonomik olguları birçok iktisatçıdan daha iyi değerlendirebilme yeteneğine sahip

olduğunu görürüz. Drucker bunlardan biridir. Drucker’a göre: “Refahın kaynağının

özellikle beşeri bir şey olduğunu artık biliyoruz: Bilgi. Şayet bilgiyi, nasıl

Page 25: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

19

yapılacağını bildiğimiz işlere uygularsak, bunun adına “verimlilik” deriz. Şayet

bilgiyi, yeni ve farklı işlere uygularsak, bunun adına “yenilikçilik” deriz.”

(Drucker;1995;30). Diğer bir deyişle, bilgiden kaynaklanan verimlilik artışı veya

yenilik getiren teknolojik değişim gönenç artışının kaynağı olarak gösteriliyordu.

Bilginin kaynağı da insanın zihni yani beyni olduğuna göre, teknolojik değişimin,

dolayısıyla verimlilik artışının kökeni, insanların zihinsel yeteneği ve kapasitesi

kısacası bilgili ve yaratıcı insan gücüdür diyebiliriz (Gürak,2011-a; 2011-b).

Gelecek bilimci Toffler’a göre de ülkelerin gönenç artışlarının kaynağında

verimlilik artışları bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerin, “... hem yaşama

standardındaki hem de yaşam kalitesindeki bütün artışların temelinde bu

patlama vardır. Harcanabilir gelirler ile satın alma gücündeki büyük artışı

sağlayan da budur.” (Toffler;1995,99). Ancak, Toffler’ın söz ettiği verimlilik

artışı, Drucker’ınkinden farklı olarak yenilikçiliği de içermektedir. Diğer bir

deyişle, Toffler’ın verimlilik artışı sadece bilinenin daha ucuza üretimini değil

fakat aynı zamanda tamamen yeni ürünler ve üretim araçlarının üretimini de

kapsamaktadır.

Makro Verimlilik Artışı Kavramı

Ülke ekonomisinin yeni ürünler ve üretim yöntemleri sayesinde büyümesine,

dolayısıyla yaşam standardında görülen artışlara “makro verimlilik artışı“ da

denebilir. Makro verimlilik artışlarının en önemli ve belirgin özelliği sadece

firmaların genel üretim kapasitelerindeki genel bir artışı değil, daha önce

üretilmemiş yepyeni ürünleri ve üretim yöntemlerini de içermesidir. Böylece bir

yandan toplam ürünlerin çeşidinde ve niteliğinde iyileşme sağlanırken bir yandan

da toplam çıktının değerinde, dolayısıyla yaşam standardında ve harcanabilir

gelirlerde artış sağlanmaktadır.

Ülke çapında katma-değer (verimlilik) artışlarının temeli elbette mikro (firma)

seviyesinde gerçekleşen verimlilik artışlarına dayanmaktadır. Bir firma

üretmekte olduğu bir ürünü daha ucuza üretebilmeyi sağlayan yeni bir teknoloji

geliştirdiğinde büyük bir olasılıkla hem üretimde miktar hem de elde edilen gelir

açısından bir artış sağlayacaktır. Ancak firmalar bir yandan da sürekli olarak

daha önce üretime sunulmamış yepyeni ürünler piyasaya sürmekte ve bu yeni

ürünler çoğu zaman yeni üretim yöntemleri ile üretilmektedirler. Bu durumda yeni

yatırımlar sayesinde yeni iş alanları yaratılmakta, harcanabilir gelir artmakta ve

genel yaşam standardı yükselmektedir.

Page 26: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

20

Verimlilik Artışı Neden Amaçlanır ?

Firmalar neden verimlilik artışı hedeflerler? sorusuna gelince; herkesin bildiği

gibi ticari üretim özel sektör firmalarınca gerçekleştirilmektedir. Varsayım

olarak siyaset ve siyasetçilerden kolaylıkla etkilenme eğilimimde olan kamu

sektörüne ait üretim birimleri ve kâr amacı gütmeyen gönüllü kuruluşlar ile

vakıfların faaliyetleri ilgi alanımız dışındadır. Ticari üretimin amacı kâr () elde

etmek ve içinde bulunulan koşullara uygun olarak bu kârı en üst seviyeye

çıkarmaktır. Durum böyle olunca firma için önemli olan şey bir birim yatırım

karşılığı, bir birim zamanda elde edeceği kâr () veya kâr oranıdır (r=/K), yani

kârlılık.

Firma kâr oranını nasıl arttırır? sorusunun yanıtına gelince; kısa dönemde

ücretler yapılan toplu sözleşmeler ile belli bir zaman dilimi için sabit olduğundan,

ayrıca tüm üretim girdilerinin ve rakip ürünlerin fiyatlarının sabit kaldığı

varsayıldığından, hem kâr oranını arttırmak hem de rakip firmalara karşı avantaj

elde edebilmek için yapılması gereken şey kısa ve uzun dönem stratejilerle

firmanın verimliliğini yani kârlılığını arttırmaktır. Kısa dönemde yapılacak şeyler

kısıtlıdır. Uzun dönemdeki verimlilik artışları (büyüme) ise sadece teknolojik

yeniliklerle sağlanabildiğinden rekabet gücünü kaybetmek istemeyen firmaların

uzun dönemde mutlaka teknolojik yenilikler kullanmaları gerekir. Aksi halde rakip

firmalar teknolojik üstünlüğü ele geçirecek ve firma sistemin özünü oluşturan

“yaratıcı yok edicilik” nedeniyle piyasadan çekilmek, yerini daha rekabetçi

firmalara terk etmek zorunda kalacaktır. Ülke ekonomisi açısından bir bütün

olarak verimliliği arttırmak ise üretilen katma-değeri (VA) arttırmak anlamına

gelir. Yani hem kâr hem de ücret miktarı artmalıdır.

Görüldüğü gibi bir firmanın öncelikli hedefi olan kâr maksimizasyonu ile ülkenin

öncelikli hedefi olan toplam katma değerin maksimizasyonu farklı şeylerdir.

Ancak firmalar verimlilik artışları vasıtasıyla maksimum kâr peşinde koşarken

aynı zamanda toplam katma değerin artmasına neden olurlar. Bu artış yeni

yatırımlar vasıtasıyla daha fazla istihdam alanları yaratmak suretiyle hem toplam

ücretlerin hem de kârların artması şeklinde gerçekleşebilir. Toplam ücretlerin

toplam katma değer içindeki payının değişimi ise işçi-işveren arasında yapılan

pazarlıklar sonucu belirlendiğini söylemiştik. Bu durumun sonucu olarak ücretler,

fiyatlar ve kâr oranları gibi esnek olmadığından verimlilik artışları sonucu kısa

dönemde toplam katma değerin sermaye lehine, dolayısıyla ücret aleyhine

değiştiğini görürüz. Ücretler aleyhine gibi görünen bu durum reel ücretlerin

azaldığı anlamına gelmez, sadece toplam VA içinde ücretin oranının azaldığını

gösterir.

Page 27: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

21

Verimlilik Artışı Ölçümü

Verimlilik artışlarını genel olarak iki kategoride inceleyebiliriz.

1- Nicel (kantitatif) artış; ve

2- (Katma) Değer artışı.

Nicel artış, üretimde kullanılan girdilerin miktarı ile elde edilen çıktının miktarı

arasındaki teknolojik yenilikten kaynaklanan fiziksel artışı gösterir. Çıktı

miktarını Q, işgücünü L, diğer girdileri Xi ve kullanılan toplam sermayeyi K olarak

gösterecek olursak, tam kapasite üretim varsayımıyla üretim fonksiyonunu Q

belirleyebiliriz.

Q = f ( L, Xi) i = 1,2,….., n (1)

Bu eşitlikten yola çıkarak, nicel toplam faktör verimliliğini (TFP)

TFP = XiL

Q

(2)

Herhangi bir girdinin, varsayalım X5’in, kısmi faktör verimliliği (PFP)

PFP5 = 5X

Q (3)

Ve emekçinin emeğinin birim zaman nicel verimliliğini (LP) aşağıdaki gibi

göstermek mümkündür.

LP = L

Q (4)

Emekçi faktörünü diğer girdilerden farklı olarak gösterdik, çünkü emekçinin hem

üretim hem de tüketim aşamasında çok ayrıcalıklı bir yeri vardır ve sıradan bir

girdi gibi değerlendirilmesi çok yanlış olur. Emekçi ayrıcalıklıdır çünkü ne insansız

üretim yapmak mümkündür ne de üretilenleri tüketmek.

Nicel artışın girdiler ile çıktılar arasındaki fiziksel ilişkiyi gösterdiğini

belirtmiştik. Örneğin bilinen bir ürünü (Q), daha az birim girdi (X) kullanarak aynı

miktarda ürün;

Xt+1 < Xt ; Qt+1=Qt

Veya aynı birim girdileri kullanarak daha çok miktarda ürün;

Page 28: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

22

Xt+1 = Xt ; Qt+1 > Qt

Veya bir yandan kullanılan girdi miktarını azaltırken bir yandan da çıktı miktarını

arttırdığımızda;

Xt+1 < Xt ; Qt+1 > Qt

kullanılan bir birim girdi başına nicel verimlilik artacaktır. Her üç durumda da

verimlilik artışı bir birim ürünü daha az nicel birim girdi ile üretmemize olanak

sağlayacaktır. Girdiler (Xi) yerine işgücünü (L) kullandığımızda da aynı sonuçlar

geçerli olacaktır.

Ancak, eşitlik (3) ve (4) bize verimlilikle ilgili somut malumat verirken Toplam

Faktör Verimliliği’ni gösteren eşitlik (2) için aynı şeyi söylemek olası değildir.

Bunu bir örnekle açıklayacak olursak, eşitlik (4) bize bir birim işgücünün ürettiği

ürün ile olan miktar ilişkisini, yani bir birim işgücü karşılığı ne kadar fiziksel çıktı

üretildiğini göstermektedir ve bu durumda bir ölçüm sorunu olmayacaktır. Veya

eşitlik (3)’e baktığımız zaman emek dışındaki “bir” girdi ile çıktı arasındaki nicel

ilişkiyi görürüz ve burada da nicel ölçümde bir sorun olmayacaktır. Varsayalım

enerji girdisi ile fiziksel çıktı arasındaki ilişkiyi irdeliyoruz ve kullanılan yeni

teknoloji sayesinde aynı çıktıyı 100 KW enerji yerine 80 KW enerji (X5) ile

üretmek mümkün olsun. Sonuçta bir birim enerji ile ne kadar miktar daha fazla

çıktı elde edebileceğimizi (dQ/dX5) kolaylıkla ölçebiliriz, cet. par. Ancak girdi

sayısı arttıkça bazı sorunlar kaçınılmaz olacaktır. Örneğin, yeni teknoloji

sayesinde 20 KW daha az enerji ve 10 işçi daha az gerekli dediğimiz zaman girdi-

çıktı ilişkisini nicel olarak (dQ/dX5; dL) nasıl değerlendireceğiz?

Aynı sorun TFP ölçümü için de geçerlidir. Tüm girdilerin miktarındaki değişim ile

çıktı miktarındaki değişim arasındaki ilişkiyi hangi yöntemle sağlıklı bir şekilde

ölçmek mümkün olabilir? Bu tip bir sorunu aşmanın bir yolu eşitliğin pay kısmını

miktar (Q) olarak kullanmaya devam ederken payda kısmındaki değişkenleri

miktar yerine parasal değer olarak kullanmaktır. Diğer bir deyişle, üretimde

kullanılan parasal sermaye ile nicel çıktı arasındaki ilişkiyi ölçmek. Fakat bu sefer

de gerçek anlamda sayısal bir ölçüm yapmamış olacağız.

Görüldüğü gibi emeğe veya herhangi “bir” girdiye göre verimliliği nicel olarak

ölçmekte pek bir sorunla karşılaşılmazken, iki veya daha fazla girdi miktarı söz

konusu olduğu zaman sayısal ölçüm yapabilmek zorlaşmaktadır.

Nicel miktarlar yerine parasal “değer” olarak ölçüm yapılması bu sorunu aşmamızı

sağlayacaktır.

Page 29: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

23

“Yeni“ Ürünler ve “Değer“ Ölçümü

Ekonomide sadece bilinen ürünleri daha ucuza üretmeye yönelik yenilikler olmaz

demiştik. Özellikle çağımızda sürekli olarak çok sayıda “yeni” ürünler piyasaya

çıkmakta ve bunlarla birlikte “yeni” üretim yöntemleri geliştirilmektedirler. Bu

tür “yeni” ürün ve üretim yöntemlerini nicel olarak kıyaslayabileceğimiz önceki

örnekleri olmadığına göre bunların gönence katkısını nicel artış ile ölçmek

olanaksızdır. Bu nedenle yenilikler içeren böyle durumlarda verimlilik artışını

katma değer (VA) ölçütüne göre hesaplamak daha akılcı ve yararlı olacaktır.

Verimlilik artışlarını değer açısından incelemek için yukarda verdiğimiz

eşitliklerdeki miktarları piyasa fiyatlarıyla çarpmak yeterli olacaktır. Böylece

yaratılan katma değerin büyüklüğünü ve girdilerin değerlerini kolayca

hesaplayabiliriz.

Değerin ölçüt olarak kullanıldığı verimlilik artışlarının, nicel verimliliği ölçüt olarak

alan yöntemlere göre birçok avantajları vardır. Ancak değere dayalı verimlilik

ölçümleri de dikensiz gül bahçeleri değildir. Enflasyon ve devalüasyonla ilişkili

sorunlar dışında akla gelen ilk soru hangi tür değer değişimi ölçümünün verimlilik

acısından daha gerçekçi bilgi sağlayacağı yönündedir, TFP’mi, PFP’mi yoksa

LWP’mi? Yanıt, yapılan araştırmanın amacına göre değişir.

Verimlilik (productivity) kavramı bazen ekonomik etkinlik (economic efficiency),

teknik etkinlik (technical efficiency) ve kârlılık (profitability) kavramları ile

karıştırılmaktadır. Her dört kavram da birbiriyle ilişkili ve etkileşim içinde

olmasına karşın bazı farklar da vardır (Bak. Tablo:1). Ekonomik etkinlik (EE),

satışlardan elde edilen toplam gelir (TR) ile üretim maliyetleri arasındaki finansal

ilişkiyi gösterir. Doğrudan teknolojik yenilik boyutu yoktur, parasal bir olgudur.

Girdilerin veya çıktıların fiyatlarındaki herhangi bir değişim doğal olarak

ekonomik etkinliği etkileyecektir. Örneğin herhangi bir nedenden dolayı çıktıların

fiyatlarının (pj) artması veya girdilerin fiyatlarının (pi) düşmesi, cet. par.,

ekonomik etkinliğin artmasına neden olacaktır. Aksi durumda ise ekonomik

etkinlik azalacaktır. Girişimci, daha ucuz kredi temini, toptan girdi alışında

sağlayacağı indirimler, piyasa talebinde ki konjonktürel dalgalanmalardan doğan

fiyat değişimleri gibi teknolojik olmayan nedenlerden dolayı ekonomik etkinlik

düzeyini etkileyebilir.

Page 30: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

24

Tablo :1 Verimlilik, Etkinlik ve Kârlılık

Oransal ilişki nin niteliği Teknolojik niteliği

Verimlilik Parasal (VA) veya

Kantitatif

TR / TC

Qs / Qi *

Uzun dönemde değişken.

Kısa dön. veri **

Ek. Etkinlik Parasal TR/TC Veri teknoloji

Tekn. Etkinlik Kantitatif Q s / Qmax s Veri Teknoloji

Kârlılık Parasal π / TC

π / TR

Veri veya Değişken

* Q s : quantity supplied ; Q i quantity of inputs

** Bak. Tablo: 3

Teknik etkinlik (TE) ise kapasite kullanım oranı ile ilişkili bir kavramdır.

Teknolojik yenilik gerektirmez ve gerçekleşen üretim miktarı ile potansiyel

maksimum çıktı arasındaki ilişkiyi gösterir. EE gibi parasal bir olgu değil, nicel bir

olgudur.

TE oranı bire eşit olduğu zaman (TE = 1) teknolojik açıdan elde edilmesi mümkün

olan en üst seviyede çıktı elde ediliyor demektir. TE oranının birden küçük olması

durumunda ise atıl kapasite olduğu anlaşılacaktır. Atıl kapasite oranı azaldıkça

teknik etkinlikle birlikte verimlilik de artacak ve birim maliyetler düşecektir. Bu

durumda ki verimlilik artışının nedeni teknolojik yenilik değildir.

Kârlılık veya kâr oranı (r) da parasal bir olgudur. Kâr, toplam maliyet ile toplam

gelir arasındaki farktır (vergiyi göz ardı ediyoruz). Kâr oranının uzun zaman

içinde düşme eğiliminde olmamasının en önemli nedeni teknolojik yenilikler

olmasına rağmen kısa dönemde girdi-çıktı fiyatlarındaki veya arz-talep

miktarlarındaki dalgalanmalar gibi teknoloji dışı etkenler sonucunda da kâr oranı

değişken bir gidişat izleyebilir. Yatırımcı için en önemli gösterge olan kâr oranı

mümkün olan en üst düzeye çıktığında hem verimlilik, hem ekonomik etkinlik, hem

de teknik etkinlik en üst (maximum possible) düzeye ulaşmış olacaktır.

Diğerlerinin optimum seviyede olmaması durumunda ise kâr oranı pozitif olsa bile

optimum durum olmayacaktır. Diğer bir deyişle, max r için max EE ve max TE

gereklidir.

Page 31: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

25

Katma Değer ölçütüne dayanan verimlilik artışı, ülkelerin genel gönenç

düzeylerinin değişimini incelemede ve kıyaslamada kullanılan yararlı bir araçtır.

Ülke genelinde üretilen mal ve hizmetlerin değer olarak artışının “makro”

verimlilik artışı olarak da tanımlanabileceğini belirtmiştik. Makro verimlilikteki

değişim göstergeleri ülkeler arası veya ülke içi dönemsel kıyaslamalar yapmak için

çok elverişlidir. Örneğin, kişi başı refah düzeyi GSYİH/Toplam Nüfus veya

çalışan kişi başına ülke verimliliği, GSYİH/Çalışan Sayısı ölçütlerini kullanarak bir

ülkedeki ekonomik gelişmeyi veya ülkeler arası gelişmeleri karşılaştırma yoluyla

yararlı malumat edinmek mümkündür.

Ürün, Mal ve Hizmet

Şimdiye kadar hep ürün sözcüğünü kullanmaya dikkat ettik. Üründen kastedilen

hem fiziksel taşınabilir nitelikli mallar (metalar) hem de fiziksel olmayan ve

taşınamayan, üretildiği anda tüketilen hizmetlerdir. İktisatla ilgili ders

kitaplarında genel olarak üretilen ve tüketilen şeylerden söz edilirken mal ve

hizmet ayrımı yapılmamaktadır. Ancak, geleneksel iktisat kuramlarını ve modelleri

yakından incelediğimizde gerek fiyat kuramında gerekse büyüme, dış ticaret

kuramlarında söz konusu olan hizmetler değil, fiziksel mallardır. Bu durumda ise

kuramlar ve modeller Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla (GSYİH)’nın en büyük payını

oluşturan hizmetler üreten sektörleri ihmal etmiş, hatta dışlamış olmaktadırlar.

Hâlbuki günümüzde çalışan insanların büyük bir çoğunluğu bir zamanlar önemsiz

görülen hizmet üretimi sektöründe istihdam edilmekte ve mavi yakalı denen

fiziksel üretim yapan tarım ve sanayi sektörü çalışanlarının sayısı ve oranı

gittikçe azalmaktadır. Marx’ın proletaryası gittikçe küçülmüş, Toffler’in

deyimiyle kogniterya’ya (cogniteria) dönüşmüştür (1992,90). “1988’de üretilen

bir mal için gerekli işçilik, adam/saat olarak 1973’te aynı miktar malı

üretmek için gerekli olan işçiliğin sadece beşte ikisidir.” (Drucker;1995;8).

Bunun temel nedeni ise zihinsel emekten kaynaklanan verimlilik artışlarıdır.

Hizmet sektöründeki verimlilik artışlarını fiziksel üretimde olduğu gibi

ölçebilmek mümkün müdür? Aynı ölçütler uygulanabilir mi?

Hizmet sektöründeki verimlilik değişimini meta üretiminde olduğu gibi nicel

olarak ölçmek imkânsızdır denebilir. Teknolojik yeniliklerle birlikte üretilen

hizmetlerin kalitesinin sürekli olarak artış eğiliminde olması ise ölçümü ve

öncekilerle kıyaslamayı daha da zorlaştırmaktadır. Bir öğretmenin veya doktorun

hizmet miktarını ve kalitesini hangi ölçüte göre ölçebilirsiniz? Mutlaka bir ölçüm

Page 32: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

26

yapılacaksa herhalde en uygun ölçüt çalışılan birim zaman başına üretilen katma

değer olacaktır. Ancak, gene de üretim araçlarının içerdiği kalite artışlarının

etkilerini ölçebilmek çok zor hatta imkânsız olacaktır. Ülke içi katma değer

miktarını ölçerken enflasyon faktörünü, ülkeler arası kıyaslama yaparken ise satın

alma gücü paritesini dikkate almak gerekir.

Verimlilik Nasıl Artar?

Uzun dönemde büyüme olgusunu incelediğimiz zaman sürekli büyümenin gerçek

nedeninin teknolojik yeniliklerden kaynaklanan verimlilik artışları olduğunu

görürüz. Yani üretilen yeni teknolojiler aracılığıyla yeni ürünler ve yeni üretim

yöntemleri üreterek kişi başına tüketilen ürünlerin miktar, kalite ve çeşidi sürekli

olarak artmakta, buna paralel olarak da bireylerin ve ülkelerin gönenci

artmaktadır. Dolayısıyla uzun dönem büyüme ve gönenç artışı için anahtar kavram

teknolojik değişim veya yeniliklerdir.

Verimlilik artışını bazı durumlarda, özellikle de gelişmekte olan ülkelerde,

teknolojik değişim içermeyen fakat üretimde performansı arttırıcı yollarla da

arttırmak mümkündür. Ancak teknolojik değişime dayanmayan ve veri (bilinen)

teknolojileri daha etkin kullanmayı amaçlayan yollarla sağlanan bu tür verimlilik

artışlarının her zaman bir üst sınırı vardır. Teknolojik değişimler olmasaydı salt

performans artışına yönelik verimlilik artışlarıyla büyümenin sonucunda Neoklasik

modellerin hayali statik dengesi kaçınılmaz son olacaktı.

Verimliliği arttırıcı önlemleri iki ana grupta inceleyebiliriz;

1. Teknolojik yenilik içeren.

2. Teknolojik yenilik içermeyen.

Birinci gruptakiler uzun dönemde bireysel ve toplumsal refah düzeyinin artışında

tek etken olan teknolojik yenilikleri gerektirir. Bu vesileyle ya bilinen ürünlerin

üretim yöntemlerinde bir değişim olmaktadır, ya da yeni ürünler üretilmektedir.

Teknolojik yenilik içermeyen önlemlerle verimliliği arttırmanın, sınırlı bir etkisi de

olsa, burada bahsedilmeyenler de dâhil birçok yolu, yordamı vardır. Örneğin kredi

politikası, gelirin yeniden dağılımı, ihracatın teşviki, tarım politikası, vs. Burada

ise bu saydıklarımızın dışında ama kesinlikle daha az önemli olmayan diğer bazı

yöntemlerin üstünde duracağız. Şimdi teknolojik değişim içerenler de dâhil olmak

üzere verimlilik artışı sağlayan ve aklımıza ilk gelen 11 (on bir) yöntemi sırasıyla

inceleyelim. Bunların ilk ikisi yeni teknoloji üretimi gerektiren, geri kalan dokuzu

ise yeni teknoloji gerektirmeyen yöntemlerdir

Page 33: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

27

1- Yeni üretim yöntemi (Yeni Teknoloji)

Teknolojik değişim içeren yeni bir üretim yöntemi sayesinde bildiğimiz bir ürünün

üretiminde nasıl verimlilik artışı, dolayısıyla da katma değer ve kârlılıkta artış

sağlandığını bir örnekle açıklamaya çalışalım. Varsayalım bir işletme otomobil

lastiği üretiyor ve emek (L) dışında Xi adet girdi kullanıyor ve üretim fonksiyonu;

q = f (L, Xi ) i = 1,2,….., n

Varsayalım bu firma yeni bir teknoloji uygulayarak X5 girdisinden daha az

kullanarak aynı miktarda çıktıyı elde edebiliyor. Tüm girdi ve çıktı fiyatları ile

talebin ve ücret düzeyinin değişmediğini varsayarsak ve t zamanı, TC toplam

maliyeti gösterecek olursa yeni girdi-tasarruf eden (input-saving) teknoloji

sayesinde;

q t+1 = q t

fakat;

TC t+1 < TCt

olacaktır. Toplam üretilen miktarda bir değişiklik olmamasına rağmen kullanılan

girdide azalma olduğundan, kullanılan sermayeye (K) kıyasla katma değer (VA),

toplam kâr (π) ve kâr oranı (r) artacaktır. Burada sermaye (K), emek dâhil tüm

girdiler için harcanan “parasal sermaye”dir ve işletme sermayesi ile makineler de

dâhil tüm girdiler için yapılan harcamaları kapsamaktadır. Diğer bir deyişle (K)

toplam maliyetleri (TC) göstermektedir.

İkinci olarak otomobil lastiğinin veri girdilerle çıktısını arttıran (output-

increasing) bir teknolojik değişim olduğunu varsayalım. Yeni teknoloji sayesinde

emek dâhil kullanılan tüm girdilerin miktarlarında bir değişiklik olmamakla

birlikte, elde edilen çıktı miktarında bir artış olsun, cet. par. Bu durumda da

üretilen miktardaki artışla birlikte gene kullanılan sermayeye göre katma değerin

(VA), toplam kârın (π ) ve kâr oranının (r) da arttığını gözlemleriz.

qt+1 > q t ; VAt+1 > VAt ; TCt+1 = TCt ve r t+1 > r t

Bir teknolojik yeniliğin getirdiği yeni üretim yöntemi (new production method),

girdilerde tasarruf veya çıktıda artış sağladığı gibi aynı anda her ikisinin birden

gerçekleşmesini de sağlayabilir. Yani bir yandan kullanılan girdilerde azalma

gözlenirken bir yandan da daha çok çıktı elde edilebilir. Veya yeni teknoloji

sadece kullanılan emekçi sayısında tasarruf edebilir. Tüm bu durumlarda ortaya

çıkacak toplam çıktı (q) ile kâr oranı (r), katma değer (VA= π +w*L), kısmi faktör

verimliliği (PFP), toplam faktör verimliliği (TFP), emeğin ücret verimliliği (LWP)

ilişkilerini Tablo: 2’de görebiliriz.

Page 34: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

28

Teknolojik

Değ.

K-

tasarruf

ediyor

Çıktı’ya

etkisi

Toplam

VA

VA /

PFP

VA /

L

VA /

LWP

q / L VA /

TFP

r ve

π’de

değişim

Girdi tas. Evet q t+1 = q t

Emek tas. Evet q t+1 = q t Sabit

Çıktı arttıran Evet q t+1 > q t

Çıktı arttıran

L & Xi tas.

Evet q t+1 > q t

Not: Tüm fiyatlar ve ücretler sabit, talebin ise üretimle aynı oranda arttığı varsayılmıştır.

PFP = VA / Xi * pi (emek haric)

TFP = VA / K (emek dâhil)

K = pi Xi + wL

VA = w*L + π (faiz dâhil)

π = VA – w*L veya TR - TC

r = π / K

Tablo : 2 Yeni Üretim Yönteminin Çıktı (q), Katma Değer (VA) ve Kârlılığa (r) Etkileri.

(tüm girdi ve çıktı fiyatları (pij), ücretler (w) ve faiz oranları (i) sabit)

Page 35: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

29

2- Yeni Ürünler ve Üretim Yöntemleri (Yeni Teknoloji)

Yeni teknolojik buluşlarla sürekli olarak yeni ürünler üretilmesi insanoğlunun

yüz binlerce yıldır yaşantısına damgasını vuran ama sanayi devrimi sonrası ivme

kazanan bir olgudur. Yeni buluşlar sayesinde tüketicilerin beğenisine sunulan

ürünlerin hem miktarı, hem kalitesi hem de çeşitleri çoğalmış, bu vesile ile de

bireysel ve toplumsal gönenç sürekli olarak artmıştır. Eğer yeni buluşlar

olmasaydı zaman içinde mevcut olan ürünlerin marjinal kullanım değerleri

(faydaları) azalacağından ve tüketiciler doyuma ulaşacaklarından ve de kâr

oranı azalacağından ana akım büyüme modellerince öngörülen statik dengeye er

geç ulaşılacak ve sonrasında büyüme sadece nüfus artışına bağlı bir değişken

olacaktı. Yeni yatırım diye bir şey olmayacak, yaşam standardı yükselmeyecek

ve sadece yıpranma payı amaçlı yatırımlar yapılacaktı.

Teknolojinin köklerinin “üretim için bilgi”de olduğunu ve insanoğlunun bilgi

üretme kapasitesinin sınırsız olduğunu göz önüne aldığımızda teknolojik

yeniliklerin, dolayısıyla büyümenin, dolayısıyla gönenç artışının, en azından

teorik olarak, bir üst sınırı olmadığını görürüz. İnsan beyni, fonksiyonlarını

yitirmediği sürece yeni teknolojiler üretebilecek ve refah artacaktır.

Burada yeni ürünlerden kastedilen şey tamamen yeni bir ürün olduğu gibi

(örneğin AIDS’i iyileştiren bir ilaç) bilinen bir ürünü daha farklı bir tasarım

veya kalitede üretmeyi de içermektedir (örneğin iletişim ve ulaşım

teknolojisindeki yenilikler). Dolayısıyla, Microsoft firmasının Windows-8 serisi,

yeni süpersonik uçaklar, akıllı dijital televizyonlar eskiden de bir şekilde var

olmalarına rağmen artık yeni özelliklere ve/ya tasarıma sahip olduklarından

yeni ürünler olarak değerlendirilmeleri gerekir.

Yeni ürünler çoğu zaman yeni üretim yöntemlerini de beraberlerinde getirirler.

Bu durumlarda hem ürüne hem de üretim yöntemine gelecek talep artışı

yatırımların, dolayısıyla da toplumsal ve bireysel gönencin daha hızlı artmasını

sağlayacaktır.

Verimlilik artışının uzun dönemdeki en önemli hatta tek önemli etkeni olan

teknolojik yeniliklerin hepsi değilse bile büyük çoğunluğu gelişmiş ülkelerin

firmaları tarafından gerçekleştirilmektedir. Gelişmekte olan ülke

ekonomilerinin teknolojik buluşlar açısından önemli bir rolünün olmamasının

birçok nedeni vardır. Bunların başında gelenler ise yeterli sayıda uygun

(appropriate) insan kaynaklarının olmaması, uygun kurumsal ve sosyolojik

altyapının bulunmaması, uygun teknolojik altyapının ve çevrenin olmaması, uygun

Page 36: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

30

finansal teşviklerin sağlanamaması, kısacası en yenilikçi ve dinamik sektörlerde

küresel düzeyde rekabet edebilecek insan gücünün ve firmalarının çok az

olmasıdır.

“Uygun” sözcüğünün altını özellikle çizdik çünkü Rusya, Ukrayna gibi bazı eski

Sovyet Bloğu ülkelerinde teknik ve bilimsel açıdan eğitilmiş insan gücü sayısı

ABD veya Almanya’dakinden nüfusa oranları bakımından daha yüksek olmasına

rağmen mikro ve makro verimlilik bu ülkelerde çok daha düşüktür. Nedeni ise

oralarda UYGUN kültürel ve kurumsal ortamın ve uluslararası rekabet

edebilirlik seviyesindeki firmaların henüz tam olarak oluşmamış olmasıdır.

3- Teknoloji Transferi (Veri Teknoloji)

Gelişmekte olan ülkeler açısından, hatta küresel açıdan verimliliği (ekonomik

büyümeyi) arttırmada çok önemli olan bir yöntem de teknoloji transferidir.

Küreselleşme kavramının yaygın olarak kullanıldığı, sanayi ürünlerinin önemli bir

kısmı için gümrük vergisi ve kotaların kaldırıldığı bir ekonomik konjonktürde

patent-lisans anlaşmaları veya doğrudan yabancı yatırımlar aracılığıyla yeni

teknolojiler üretmeye gerek duymadan da gelişmekte olan ülkelerin

verimliliklerini ve yaşam standartlarını bugünkü seviyelerinin çok üstüne

çıkarmak mümkündür. Teknoloji transferi bu amaç için çok yararlı bir

yöntemdir.

Alternatif olarak gelişmekte olan ülkeler teknoloji ithal etmek yerine kendi

teknolojilerini kendileri üretmek isteyebilirler. Ancak bu bilinenin tekrar keşfi

ve kaynakların israfı olacaktır. Zaten kıt olan beşeri, fiziksel, finansal ve doğal

kaynakların sonucu belli olmayan böyle bir politika ile yönlendirilmesi pek

rasyonel olmayabilir veya beklenen sonuçları vermeyebilir. Bu nedenlerden

dolayı gelişmekte olan ülkeler açısından belki de en akılcı yol uygun

teknolojileri, uygun kanallardan, uygun koşullarla transfer etmenin yollarını

bulmaktır (Gürak;2011-b).

Teknoloji transfer etmenin iki ana yolu vardır;

a) Patent – lisans anlaşmaları.

b) Doğrudan yabancı yatırımlar (FDI).

Başka ülkelerden eğitim, konferanslar, dergiler, kitaplar hatta İnternet

aracılığıyla birçok bilgi ve veriler elde edilebilir. Kullanıma hazır mamul mallar

(finished goods) bile birçok bilginin (embodied technology) kazanılmasına

Page 37: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

31

yardımcı olabilirler. Ama bu kanallardan teknoloji transferi olanaklarının

abartılmaması gerekir. Her şeyden önce entelektüel mülkiyet hakları

(intellectual property rights) bu tür teknoloji transferinin önünde ciddi bir

engel teşkil etmektedir.

4- Yeniden Yapılanma – Üretimin Reorganizasyonu (Veri Teknoloji)

Teknolojik yenilik olmadan da verimlilik artışı sağlamak mümkündür. Bunun en

iyi örneklerinden biri Adam Smith tarafından ortaya konan iş bölümüne dayalı

üretimin yeniden yapılanmasıdır. Bilindiği gibi Smith’in ünlü toplu iğne

örneğinde bir kişinin birçok işi birden yapması yerine tek işte uzmanlaşması

durumunda kişi başı üretilen miktar teknolojik yeniliğe ihtiyaç duymadan artış

gösterebilmektedir. Sonuç olarak iş bölümü sayesinde insanlar yaptıkları tek

işe yoğunlaşmakta ve bu da verimliliğin artmasına neden olmaktadır.

İnsan kaynaklarının işbölümü vasıtasıyla daha etkin kullanımı yanı sıra

üretimde, gerekli olduğu yerlerde, emek dışı girdi akış ve çıkışını yeniden

düzenleyerek de verimlilik artışı sağlamak mümkündür. Örneğin çok katlı bir

binada her katta ayrı ayrı işlemlerin (örneğin kesim, dikim, paketleme gibi)

yapılması yerine tek kat üzerinde yatay olarak aynı işlemlerin yeniden

düzenlenmesinin verimlilik artışı sağlama olasılığı büyüktür. Veya bir ofiste

evrak akışını hızlandırıcı masa ve/ya oda düzenlenmesine gidilmesi kullanılan

zaman açısından tasarruf sağlayıp verimliliği arttırabilir. Sıfır stokla çalışıp,

stok tutma maliyetlerini ortadan kaldıran yöntem de yeniden yapılanmanın bir

başka çeşididir. Sonuçta gene, yeni teknolojiye gereksinim duymadan kişi

başına veya toplam faktör verimliliği artmaktadır. Buna benzer örnekleri

çoğaltmak mümkündür.

5- Kapasite Kullanımını Arttırmak (Veri Teknoloji)

İktisat ders kitaplarındaki büyüme modelleri genel olarak tam kapasite ile

üretim yapıldığını, yani maksimum teknik etkinlik ile çalışıldığını varsayarlar. Ne

yazık ki gerçek ekonomilerde durum böyle değildir ve atıl kapasite sıradan bir

olgudur. Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde atıl kapasitenin arttığına hatta

büyük oranlara ulaştığına şahit oluruz. Gelişmekte olan ülkelerde ise atıl

kapasite çok daha sık görülen ve sıradan bir ekonomik olgudur, özellikle de dış

ticarette korumacılığı uzun dönem devam ettiren ülkelerde ciddi bir sorun

olmaktadır.

Daha önce teknik etkinlik ile verimlilik kavramlarının ayrı anlamları olduklarını

fakat birbirleriyle de ilişkili olduklarını belirtmiştik. Atıl kapasite özellikle

Page 38: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

32

gelişmekte olan ülke firmaları için aşina bir durum olduğundan ve tam

kapasiteye yaklaştıkça üretim miktar ve değer olarak artacağından, verimliliği

arttırmanın bir yolu da kapasite kullanım oranlarını ve böylece sabit fiziksel

sermayenin teknik etkinliğini arttırmaktır. Gene gelişmekte olan ülkelerde

tarım sektöründe toprak dâhil üretimde kullanılan birçok araç ve gerecin

yeterince etkin kullanılmadığını gözlemlemek mümkündür. Toprağın ve de

üretim araçlarının daha etkin kullanımlarının sağlanabilmesi halinde eldeki

girdilerle hem toplam fiziksel çıktı miktarını hem de toplam katma değer

miktarını, dolayısıyla kârlılığı arttırmak mümkün olacaktır.

6 - Vardiyalı Çalışma (Veri Teknoloji)

Mevcut olan fiziksel üretim araç ve gereçlerini veya Neoklasik terminolojiye

göre sermaye mallarını (capital goods), daha yoğun kullanarak, örneğin vardiyalı

çalışmak suretiyle de nicel açıdan veya birim sermaye başına elde edilen Katma

Değer artışı olarak verimliliği teknolojik yeniliğe gerek duymadan arttırmak

mümkündür. Vardiyalı çalışma sonucu sabit maliyetlerde (FC) bir değişiklik

olmamakla birlikte artan toplam çıktı miktarı ile birlikte birim sabit maliyetler

(FC/q) azalma gösterecek ve bu durum kâr oranının (r) ve katma değerin (VA)

artmasına neden olacaktır. Vardiyalı çalışma yapılabilmesi için sabit sermayenin

teknolojisinin vardiyalı çalışmaya elverişli olması, yeterli miktarda yedek

işgücün bulunması, girdi temininde sıkıntı olmaması ve yasal veya sendikal

engellerin bulunmaması gerekir. Bu arada talebin arza uyum sağlayacağını,

ücret ve fiyatların da değişmediğini varsayıyoruz. Çalışan kişi başı üretilen

çıktı miktarı değişmese (çalışan kişi başı verimlilik artışı olamasa) bile üretilen

katma değerde (VA), kâr oranında (r), birim işgücü başı yaratılan toplam katma

değerde (VA/L) ve toplam çıktıda (Q=q1+q2) önemli artışlar sağlanabilir.

7- Kaynakların Yeniden Dağılımı (Veri Teknoloji)

Yeni teknolojiye gereksinim duymadan verimliliği arttırabilmenin bir yolu da

üretimde kullanılan insan ve finans kaynaklarını daha yüksek katma değer

üreten yatırım alanlarına kaydırmakla sağlanabilir. Örneğin, Batı’nın zengin

ülkelerindeki işgücü, gelişmekte olanlara kıyasla birim saat başına daha pahalı

olduğundan tekstil, hazır giyim, gibi emek-yoğun sektörlerde yaratılan katma

değer oranı teknoloji yoğun sektörlere göre göreceli olarak daha düşüktür.

Buna karşılık iyi eğitilmiş insan gücü gerektiren ve teknoloji-yoğun iş

kollarında, örneğin uçak ve gen teknolojisi gibi, gelişmiş ülke firmaları tekstil

sektörüne kıyasla daha fazla katma değer üretebilir ve kârlılıklarını

arttırabilirler ve öyle de olmaktadır.

Page 39: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

33

Herhangi bir ülkede, gelişmiş veya gelişmekte olması önemli değil, firmaların A

sektöründe B sektöründekine kıyasla birim sermaye başına daha fazla katma

değer üretebilmeleri söz konusu ise beşeri ve fiziki kaynakların yeniden

dağılımı sonucu verimlilik artışı sayesinde hem bireysel hem de toplumsal refah

artışı sağlanabilir demektir. Örneğin, Türkiye’nin gönenç düzeyi arttıkça işçilik

ücretleri de artacağından belli bir zaman sonra tekstilde ve hazır giyimde

rekabet edemez duruma gelecek ve elindeki beşeri, fiziki ve finansal

kaynakları yeniden değerlendirmek, yeni alanlara kaydırmak zorunda

kalacaktır.

8- Eğitim Ve Beceri Düzeyini Arttırmak (Veri Teknoloji)

Genel eğitim ve teknik eğitimin düzeyi ile eğitim yıl sayısı arttıkça verimliliğin

de olumlu etkilendiğini görürüz. Bunun nedeni daha iyi düzeyde eğitim almış

kişilerin yeni şeyleri öğrenmeye, yeni üretim koşullarına uyum sağlamaya

dolayısıyla da verimliliklerini arttırmaya daha yatkın olmalarıdır. Eğitim ile

öğrenme kapasitesi dolayısıyla verimlilik artışı arasındaki ilişki iyi bilindiğinden

gelişmiş ülkelerde eğitime büyük önem verilmektedir. On iki yıldan az eğitim

gören insan hemen hemen hiç yokken gelişmekte olan ülkelerde hala nüfusun

önemli bir kısmının doğru dürüst okuma yazma bilmediklerini görüyoruz.

Gelişmiş ülkeler her zaman insan gücü eğitimi için şu veya bu şekilde kaynak

bulmakta ve yeni beceriler –bilgiler kazandırmaya çalışılmaktadır. Örneğin

İsveç’te özellikle işsizler için yeni bilgi ve beceri kazandırmaya yönelik kurslar

sürekli olarak düzenlenmektedir. Üretim için gerekli böylesine önemli bir

kaynağı eğiten eğitimcilerin de yetenekli insanlardan oluşması için önlemler

alınmakta, maddi ve manevi daha da uygun koşullar yaratılmaya çalışılmakta ve

eğitim işi yetenekli kişiler için özendirilmektedir.

Genel ve beceri kazandırmaya yönelik eğitim ve öğretimin yeterli düzeyde

olmaması verimlilik artışının gerçekleşmesinin önündeki en büyük engeldir.

Sonuç olarak refah düzeyi daha yavaş artmakta, yaşam standardı arzu edilen

seviyelere hedeflenenden daha geç ve zor çıkabilmektedir. Örneğin, bilişim

teknolojilerinden yeterince yararlanamayan insan kaynaklarının çağdaş bir

enformasyon toplumu4 bireyi olup bilişim teknolojisi kullanımı gerektiren

alanlarda söz sahibi olması beklenemez.

4 İngilizcedeki ‘Information Society’ kavramı maalesef akademisyenler ve aydın kişiler

tarafından yanlış anlamda tercüme edilip kullanılmakta ve aslında ‘Enformasyon Toplumu’

demek gerekirken ‘Bilgi Toplumu’ denmektedir. ‘Knowledge’ ve ‘Information’ dolayısıyla ‘Bilgi’

Page 40: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

34

9- İşyerinde Mesleki Eğitim ve Deneyim (Veri Teknoloji)

Resmi kanallardan (lise, üniversite gibi) alınan eğitimin suresi ve düzeyi

arttıkça öğrenme kapasitesinin arttığını bir önceki bölümde belirtmiştik. Bu

potansiyel öğrenme kapasitesinin kısa bir zamanda dinamiğe dönüştürülmesinin

en etkin yolu iş yerinde, yapılacak işle ilgili kurum içi mesleki eğitimdir (on-the-

job training). Çünkü hangi düzeyde resmi eğitim almış olursa olsun, dünyanın en

itibarlı resmi eğitim kurumundan diplomalı bile olsa, hiç kimse yeni bir işe

başladığında en iyi performansı gösteremez. Resmi eğitim kurumlarında

(üniversiteler dâhil) öğretilen bilgiler ile uygulamada gerekli olan bilgiler

arasında bazen uçurumlar olduğu da bir gerçektir, özellikle de iktisat – işletme

gibi yönetim bilimlerinde. Bu nedenlerden dolayı çalışılan işyerinin özgün

koşullarına uygun firma içi eğitim çalışanlardan sağlanan faydanın dolayısıyla da

verimliliğin artmasını sağlayacaktır. Üstünde önemle durulması gereken konu

ise eğitimin belli bir zamanda elde edilen bilgi ve beceriler olmadığı,

öğrenmenin hem kişiler hem de firmalar/kurumlar için yaşam boyu sürmesi

gereken bir eylem olduğudur. Ancak sürekli öğrenerek çağdaş bir

‘Enformasyon Toplumu’ ve ‘Bilgili Toplum’ olmak mümkündür.

Yaparak öğrenmek (learning-by-doing) verimliliği artıran yöntemlerden biridir.

Teknolojik gelişmişlik düzeyinin daha düşük olduğu dönemlerde bir mesleği

öğrenmenin en yaygın yöntemi çıraklık-kalfalık sürecinden geçerek, yani

yaparak öğrenmekti. Günümüzde bu yöntem hala geçerlidir ve özellikle

teknolojik düzey açısından göreceli olarak daha az gelişmiş ülke ekonomilerinde

çok yararlı sonuçlar vermektedir.

Deneyim (experience) ise zamana bağlı bir olgudur. Ne okulda öğrenilir ne de

zaman içinde kendiliğinden oluşur. İnsanların yaptıkları işte çalışma yılları

arttıkça, kişisel yetenekleri doğrultusunda deneyim zenginlikleri, dolayısıyla

verimlilikleri artacaktır. Beş yıllık bir iş deneyimine sahip bir oto tamircisi,

pazarlamacı, belediye zabıtası, mühendis, pilotun, sadece beş aylık deneyime

sahip meslektaşlarına oranla doğal olarak daha verimli olmaları beklenecektir.

ve ‘Enformasyon’ benzer ama farklı kavramlardır. Bu yanlış kullanım aslında sanılandan daha

büyük analiz ve yorum yanlışlarına neden olmaktadır.

Page 41: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

35

10- İşyeri Sağlık – Güvenlik Koşullarının İyileştirilmesi (Veri Teknoloji)

Teknolojik değişim gerektirmeden verimliliği arttırmanın yollarından biri de

işyerinin sağlık ve güvenlik ortamı ile ilişkilidir. Örneğin, eğer iş yerinde olması

gereken sağlık önlemleri alınmamışsa, çalışanlar daha sık rahatsızlanacaklar ve

bu da iş saati veya günü kaybına, dolayısıyla da üretimde miktar ve katma

değer kaybına neden olacaktır. Aynı şekilde, bir iş yerinde yeterli koruyucu ve

uyarıcı güvenlik önlemlerinin olmaması, birçok gereksiz ve önlenebilir iş

kazalarının olmasına, dolayısıyla iş gücü kaybına neden olacaktır. Ayrıca

üretimde kullanılan bazı girdiler en azından belli bir süre kullanım dışı

kalabilecektir. Sonuçta üretimde ve katma değerde kayıplar nedeniyle firmalar

ve ülke ekonomisi zarar görecek, üretim potansiyelin altında gerçekleşecektir.

Firma belki de üretime devam edebilmek için yeni ve geçici işgücü kiralayacak,

böylece birim işgücü maliyetleri artacaktır. Artan her maliyet ise verimlilikte

bir düşüş olmuş gibi etki yaparak kâr oranının ve kişi başına üretilen katma

değerin azalmasına neden olacaktır.

Eğer işyerindeki güvenlik koşulları nedeniyle üretimde kullanılan fiziksel

girdilerde bir hasar olursa, bu hem üretim seviyesinin düşmesine hem de

bakım/tamir masraflarına neden olacaktır. Sonuçta gene kişi başı verimlilikte

bir düşme olmuş gibi etki olacak ve kişi başına üretilen katma değer ve

kârlılıkta düşme görülecektir.

11- İşletmede Demokrasi (Veri Teknoloji)

İşletmede demokrasi kavramını duyan bazı kişilerin aklına daha önceleri

örneklerini gördüğümüz işçi temsilcilerinin yönetim kurulunda karar alma

mekanizmasına katılımı gelecektir. Burada kastedilen daha farklı bir şeydir;

çalışanların işletmelerin yönetimine katılımı yerine üretimin çeşitli

aşamalarında üretim yöntemi (üretimin nasıl gerçekleştirileceği) ile ilgili

alınacak kararlara aktif olarak katılımı ve verimlilik artışına yönelik doğrudan

katkılarının sağlanması. Böylece, verimlilik artışları ile ilgili karşılaşılan

sorunların aşılmasında hem çalışanların ilgi ve sorumlulukları artacak hem de

daha fazla çözüm önerileri ortaya çıkacaktır. Bu durum ayrıca motivasyonun da

artmasını sağlayacak, çalışanlar arası dayanışma artacak, israf azalacak, öz

denetim sayesinde kalite artacaktır. Bunun sonucunda elde edilen verimlilik

artışlarının reel ücretlere de bir şekilde yansıması kaçınılmaz olacaktır.

Page 42: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

36

Sonuç

Bu yazıda ülkelerin toplumsal ve bireysel refahlarını arttırmanın yolunun

verimlilik artışından geçtiğini göstermeye çalıştık. Verimlilik artışı, arzu edilen

sonuca göre oransal miktar artışı (nicel artış) veya (katma) değer artışı olarak

ele alınabilir. Ancak nicel artışta özellikle yeni ürünlerin veya üretim

yöntemlerinin sağladığı verimlilik artışlarının miktar olarak kıyaslamasını

yapabilmek mümkün olmadığından bu durumlarda katma değer ölçütüne göre

yapılacak verimlilik analizleri daha uygun bir yöntem olacaktır. Nitekim

verimliliği arttıran ve yukarıdaki bölümlerde sıralanan verimlilik arttırıcı on bir

yöntemin ortak özelliği verimlilik artışı sonucu üretilen katma değerin (VA),

toplam kârın (π), kâr oranının (r) ve katma değer içinde kârın payının

artmasıdır, cet. par. (bak. Tablo: 3). Diğer bir deyişle, harcanan bir birim

sermaye karşılığı üretilen VA artmakta ve gelir pastası büyürken, gelir dağılımı

kısa dönemde sermaye sahibi lehine değişmektedir. Piyasa ekonomisinin temel

mantığı gereği böyle olmak zorundadır. Çünkü rekabet ve daha fazla kâr elde

etmek arzusu girişimcileri sürekli olarak verimlilik artışları aramaya, yenilikler

bulmaya zorlar. Bu, Marx ve Schumpeter’in sözünü ettiği “yaratıcı yıkıcılığın”

doğal sonucudur.

Katma değerden pay alan diğer unsurlara gelince; faiz oranları (i) değişken

olduğuna göre “rantiye” diye tanımlanan grubun gelir durumunu piyasa koşulları

belirleyecektir. Devletin topladığı vergiler üretilen VA doğrultusunda

değişeceğinden, verimlilik artışı vergi gelirlerinde artış anlamına gelecektir.

Çalışanların aldıkları ücrete (w) gelince; çalışanlar genellikle yönetimle yapılan

bireysel ve toplumsal anlaşmalarla belirlenen ücretleri aldıklarından, sözleşme

süresi dolana kadar reel ücretler aynı kalacak, daha sonra ise yapılan pazarlığa

göre belirlenecektir. Verimlilik artışları sonucu önceleri ücretin VA içindeki

oranı düşecektir ama bu reel ücretin düştüğü anlamına gelmez. Sadece kısa

dönemde gelir dağılımının sermaye sahibi lehine değiştiğinin göstergesidir.

Uygulamada genel olarak sendikalarla yapılan pazarlıklar sonucu bir yandan reel

ücretler (uzun dönemde) artarken diğer yandan da sendikaların pazarlık gücü

oranında gelir dağılımındaki eşitsizlik çalışanlar lehine iyileşme

gösterebilecektir.

Örneğin, verimlilik artışı öncesi VA = π + W 100 = 50+50 iken verimlilik

artışı sonucu VA =110 (=60+50) olduğunu varsayalım. Sermaye sahibinin payı

% 50’den % 54’e yükselecek ancak reel ücret (50 TL) değişmeyecektir. Sonrası

ise sendikal pazarlıklara bağlı değişim gösterecektir.

Page 43: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

37

Yukarda verimliliği arttırmanın en önemli 11 yolunu incelerken bunlardan

bazılarının (3’ten 11’e kadar) yeni teknolojiler gerektirmediğini de gördük.

Ancak bu yöntemlerle verimliliği arttırabilmenin her zaman için bir üst sınırı

vardır. Eninde sonunda bu üst sınıra diğer bir deyişle ana akım modelin

öngördüğü dengeye ulaşılır ve büyüme durur. Gerçekte ise zihinsel emekten

kaynaklanan teknolojik değişimler vasıtasıyla verimlilik ve refah artışı, sonsuz

bir süreçtir. Çünkü insanlar sürekli olarak yeni bilgiler (yeni teknolojiler)

üretirler. Bilgi üretiminin bir üst sınırı olmadığına göre teknolojik değişimin ve

verimlilik artışının da bir üst sınırı olamaz. Bu nedenle uzun dönemde verimlilik

ve refah artışının tek kaynağı zihinsel emeğin ürünü olan teknolojik

değişimlerdir denebilir.

İster kısa isterse uzun dönemde olsun sadece verimliliğin artmasını arzu

etmek ve kalkınma planlarında sözel olarak öncelik vermekle verimlilik artışı

sağlanamaz. Verimlilik artışının istikrarlı ve sürekli bir gidişat olabilmesi için

bazı önkoşulların oluşması gerekir. Bunların başında eğitimli işgücü, uygun

teknolojik, kurumsal ve sosyo-ekonomik altyapı ve siyasal istikrar gereklidir.

Hükümetlerin kısa ve uzun dönemlerdeki ekonomik, sosyal ve siyasal politikaları

söz konusu önkoşulların oluşmasında ve gelişmesinde önemli etkenlerdir.

Örneğin Rusya ve Ukrayna’da olduğu gibi iyi eğitilmiş işgücüne sahip ama

kurumsal ve kültürel altyapıya ve rekabetçi firmalara sahip değilseniz

hedeflenen sonuca ulaşmak pek kolay olmayacaktır.

Teknolojik değişimin kaynağının bilgi seviyesi ve bilgili insanlar olduğu herkes

tarafından kabul edilmekle birlikte özellikle Neoklasik büyüme modellerinde

işgücü, zihinsel emek (beşeri sermaye -human capital) ve teknoloji sanki

birbirinden tamamen bağımsız üretim faktörleriymiş gibi ele alınmaktadırlar.

İşgücü, zihinsel emek (beşeri sermaye) ve üretim için bilgi anlamına gelen

teknoloji aslında aynı kökenden kaynaklanır; insanın yaratıcı gücü. Eğitimsiz

işgücünü eğitip bilgi ve beceri sahibi yaptığınız zaman nitelikli işgücü oluşur. Bu

nitelikli işgücüne bazıları “beşeri sermaye” diyorlar. Nitelikli emek veya beşeri

sermaye insanlığın sahip olduğu bilgilere yeni bilgiler ekleyerek yeni

teknolojiler üretir. Bu yeni teknolojiler kimi zaman daha ucuz kimi zaman da

daha kaliteli üretim yapma becerisi demektir. Kimi zaman ise tüketimimize

yepyeni ürünler sunar. Aslında hepsinin kökeni insanın emeğidir, özellikle

zihinsel emeği (Gürak, 2011-a; 2011-b). Sonuç olarak refah artışında temel

etkenin insan kaynakları ve onun ürettiği ve kullandığı bilgi olduğunu görürüz.

Bilginin mevcut miktarı verimlilik seviyesini etkilemede çok önemli bir unsur

olmasına rağmen asıl önemli olan bilgili insandır.

Page 44: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

38

Çünkü bilgiyi üreten "yaratıcı bilgili insan", kullanan ise “bilgili insan”dır.

Tablo: 3 Verimlilik artış nedenleri ve etkileri (Ücret sabit), cet. par.

Yeni

teknoloji

Değişimin türü VA/K VA/L r π/VA W/VA

Evet Yeni üretim yöntemi,

aynı ürün

Evet Yeni ürün ve/ya üretim

yöntemi * * * * *

Hayır Teknoloji transferi

Hayır Üretimin yeniden

yapılanması

Hayır Kapasite kullanımını

arttırmak

Hayır Vardiyalı çalışma

Hayır Kaynakların yeniden

dağılımı

Hayır Genel eğitim ve beceri

kursları

Hayır İşyerinde eğitim ve

deneyim

Hayır İşyeri sağlık- güvenlik

ortamı

Hayır İşletmede demokrasi

* Kıyaslama yapacak önceki veriler olmamakla birlikte, girişimcilerin beklentileri

okların gösterdiği yönde olacaktır.

Page 45: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

39

KAYNAKLAR

Baumol, W.J.-

K. McLennan, (Eds.) 1985 Productivity Growth And US

Competitiveness Oxford Uni. Press, New York.

Becker, G.S. 1975 Human Capital.

National Bureau of Economic Research

Mc Graw-Hill Book Co., New York.

Bulutay, T. 1972 İktisadi Büyüme Modelleri Üzerine

Açıklamalar ve Eleştirmeler.

Ankara Uni., SBF-yayınları, No:341

Crawford, R. 1991 In the Era of Human Capital.

Harper Business, New York

Drucker, P.F. 1981 Toward The Next Economics

Harper & Row Publ., New York.

1993 Yeni Gerçekler

İş Bankası Kültür Yayınları No: 315

1995 Gelecek İçin Yönetim. (Managing For Future)

İş Bankası Kültür Yayınları No: 327

Grossman, G.M.-

E. Helpman 1991 Innovation and Growth.

MIT-Press, Cambridge.

Gürak, H. 2011-a İktisat

Genesis, Ankara.

2011-b İktisat - 2

Genesis, Ankara.

Hatipoğlu, Z. 1993 Gelişme ve Türkiye İktisadı

Beta Basım Yayın Dağıtım, İstanbul.

Lipsey, R.G.. et.al. 1990 İktisat

Bilim Teknik Yayınevi, İstanbul.

Lucas, R. 1988 On The Mechanics Of Economic Development.

Journal Of Monetary Ec., July, 1988,342

Manisalı, E. 1994 İktisada Giriş

Der Yayınları, İstanbul.

Marshall, A. 1961 Principle of Economics, Vol. 1 & 2

Macmillan And Co., London.

Page 46: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

40

Mankiw, G. 1995 The Growth of Nations

Brookings Papers on Economic Activity

The Brookings Institution, Sept. 1995

Parasız, İ. 1996 İktisadın A,B,C'si.

Ezgi Kitabevi, Bursa.

Ricardo, D. 1990 On The Principles Of Political Economy And

Taxation. Cambridge University Press.

Romer, P.M. 1990 "Endogenous Technological Change"

Journal Of Political Ec. Vol.98, October.

1993 "Economic Growth"

in D.R. Henderson (Ed.) The Fortune

Encyclopedia Of Economics,

Time-Warner Books, New York.

1994 "Beyond Classical And Keynesian

Macroeconomic Policy".

Policy Options, July-August.

Schultz, T.W. 1980 Investing in People.

University of California Press

Schumpeter, J.A. 1954 History of Economic Analysis.

Oxford Uni. Press, New York.

---- “ ---- 1959 The Theory Of Economic Development

Harvard Uni. Press, Cambridge.

---- “ ---- 1970 Capitalism, Socialism And Democracy.

Unwin University Books, London.

Silverberg, G.

L. Soete, (Eds) 1994 The Economics Of Growth And

Technical Change. Edward Elgar Publ.

Smith, A. 1976 An Inquiry Into The Nature And Causes Of

The Wealth Of Nations, Vol. 1 & 2

Solow, R.M. 1988 Growth Theory: an exposition.

Oxford Uni. Press, New York.

Sowell, T. 1974 Classical Economics Reconsidered.

Princeton Uni. Press, Princeton, New Jersey.

Toffler, A. 1992 Yeni Güçler - Yeni Şoklar (Powershift)

Altin Kitaplar, Istanbul

Ulutan, B. 1978 Iktisadi Doktrinler Tarihi.

Ötüken Nesriyat, Istanbul.

Üstünel, B. 1990 Makroekonomi

Alfa Yayınevi, İstanbul.

Page 47: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

41

3- MPM VERİMLİ Mİ?5

Makro-verimlilik hakkında

Giriş

Yazının başlığına bakarak Milli Prodüktivite Merkezi’nin (MPM) şimdiki adıyla

Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün (VGM) herhangi bir art niyetle eleştirildiği

sanılmasın. Aksine, geçmişte MPM'nin Türkiye ekonomisine önemli katkıları

olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir.

O zaman böyle bir başlığın anlamı nedir? diye doğal olarak sorulacaktır. Yanıt

çok basit: Amaç, MPM'nin (VGM'nün) Türkiye ekonomisine olan katkılarını daha

da arttırmak amacıyla verimlilik konusunun başka bir açıdan da bakılıp,

değerlendirilmesi için dikkati çekebilmek.

Konuyu biraz daha açmak için MPM'ne biraz daha yakın plandan bakıp,

değerlendirecek olursak MPM'nin çalışmalarının aslında etkinlik olarak da

tanımlayabileceğimiz "mikro verimlilik" artışlarına yönelik olduğunu görürüz.

Mikro verimlilik artışlarının özelliği "yeni ürünler veya üretim yöntemleri"

içermemesi ve sadece kısa dönem için yararlı olabilmesidir. Amaç "veri

teknoloji" ile optimum üretimi gerçekleştirebilmektir.

Burada önce bu kilit kavramların üzerinde durulacak ve daha sonra "üretim için

bilginin" (teknolojinin) ve bilginin kaynağı olan "bilgili insanın" (insan kaynakları

veya beşeri sermayenin) bireysel ve toplumsal "verimlilik artışlarında"

(büyümede) nasıl bir etkisi olduğu incelenecektir. Bilindiği gibi "uzun dönemde"

gönenç artışlarının en önemli kaynağı makro verimlilik artışlarına neden olan

yeni teknolojilerdir ve bu unsura MPM'nin çalışmalarında yeterince vurgu

yapılmamaktadır.

5 Bu yazının orijinali Verimlilik Dergisi’nin 2000-3 tarihli sayısında yayınlanmıştır. O tarihte

kurumun adı Milli Produktivite Merkezi’ydi (MPM). Burada genel anlamda VGM’nü MPM ile

eşanlamlı olarak kullanıyoruz.

Page 48: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

42

Verilmek istenen mesajın daha iyi anlaşılması ve kavram kargaşası yaşamamak

için önce bazı tanımları iyi yapmak, özellikle de etkinlik ve verimlilik arasındaki

farkı net bir şekilde ortaya koymak gerekir. Çünkü uygulanacak ekonomik

politikaların başarılı olabilmesi için ne yapılmak istendiğinin de iyi bilinmesi

gereklidir.

VERİMLİLİK6-ETKİNLİK

Verimlilik kavramı sanayi üretiminden, bankacılığa, tarımdan hukuk sistemine,

belediye çalışmalarından TBMM yönetimine çok geniş bir yelpaze içinde hemen

hemen her alanda kullanılmaktadır. Amacımız ekonomik düzeni incelemek

olduğuna göre verimlik kısaca katma değer (VA) üretebilme becerisi olarak

tanımlanabilir. Örneğin, elimizde üretim yapmaya yönelik bazı girdiler

(hammadde, makine, enerji gibi) olduğunu varsayalım. Elbette bu girdilerin belli

bir değeri vardır. Bu veri değerlere sahip girdiler üzerinde bir miktar emek

harcayarak ortaya alıcıların talep edeceği bir ürün (mal veya hizmet)

koyduğunuzda VA üretmiş oluruz.

Katma değer kimi zaman veri teknoloji ile kimi zaman da "yeni teknolojiler"

aracılığıyla arttırılabilir. Katma değerin oluşmasını ve artmasını sağlayan temel

unsur ise doğa ürünlerini üretimin fiziksel girdilerine dönüştüren ve üretim

esnasında harcanan fiziksel ve zihinsel emektir (Gürak, 2011-a; 2011-b).

Bilindiği gibi kâr amacı güden firmalar ticari amaçlı VA üretirler. Bu tanıma

göre evinizde yemek pişirip yerseniz veya radyoyu kendiniz tamir ederseniz

burada yaratılan ek değer ilgi alanımız dışında olacak, buna karşılık lokantada

yemek yer veya radyonuzu para karşılığı tamir ettirirseniz bu durum analizimiz

kapsamında olacaktır. Üretilen VA miktarı arttıkça hem bireysel hem de

toplumsal zenginlik artacaktır. Diğer bir deyişle, firmaların kârlarını arttırmak

amacıyla yaptıkları verimlilik artışı girişimleri aynı zamanda ekonomik büyüme

anlamına da gelecektir. Dolayısıyla verimlilik artışı anlamına gelen üretilen

VA’in artışı özel önem kazanmaktadır.

Verimlilik kavramı çoğu zaman ekonomik etkinlik ve reel-kaynak kullanımında

etkinlik kavramları ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Her üç kavramın da

6 Mikro ve makro verimlilik kavramları dışında bir de "ulusal verimlilik" kavramından söz etmek

mümkündür. Ulusal verimlilik karşılaştırmaları, mikro ve makro verimliliğin "veri" olarak kabul

edildiği bir ortamda, ülkelerin göreceli refah düzeylerini ve kişi başına verimliliği kıyaslamak

gibi "genel" amaçlar için yararlı bir araç olmakla birlikte bu yazının kapsamı dışındadır.

Page 49: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

43

benzer tarafları olmasına karşın aralarında farklar vardır. Verimlilik ile

etkinlik (mikro-verimlilik) arasında bir çizgi çizmek gerekirse (ki gerekir),

aralarındaki en temel farkı verimliliğin "yeni teknoloji" ile ilişkili olduğunu

görürüz (bak. Tablo:1).

Etkinlikle ilişkili bir kavram olan “ekonomik etkinliğin” (EE) yeni teknoloji

boyutu yoktur. Daha ucuza kredi temin edildiğinde veya girdi(ler) daha ucuza

satın alındığında (TC), cet. par., firmanın geliri (TR) ve yarattığı katma değer

(VA) artış gösterecektir.

EE7 = TC

TR=

yetToplamMali

rToplamGeli=

piXiwL

PjQj

(veri teknoloji)

Örneğin herhangi bir nedenden dolayı çıktıların fiyatlarının (pj) artması veya

girdilerin fiyatlarının (pi) düşmesi, cet. par., ekonomik etkinliğin artmasına

neden olacaktır; aksi durumda ise ekonomik etkinlik azalacaktır. Girişimci,

fiziksel veya beşeri üretim girdilerinden kaynaklanmayan nedenlerden dolayı

ekonomik etkinlik düzeyini etkileyebilmekte, bu arada üretilen ürünün ne

kalitesinde ne de miktarında bir değişim olmamaktadır.

Örnek: Eğer TC cet. par. VA , π ve EE

veya pj ve TR cet. par. VA , π ve EE

veya ∆ TR > ∆ TC cet. par. VA , π ve EE

Tablo:1 Verimlilik - Etkinlik Farkları

Oransal İlişki Teknolojik niteliği

Verimlilik Parasal veya Kantitatif Değişken teknoloji

Ekonomik Etkinlik Parasal Teknoloji „veri“

Reel Kaynak Etkinliği Parasal veya Kantitatif Teknoloji „veri“

7 Pi : girdi fiyatları; pj : çıktı fiyatları; Qj : çıktı miktarı; w: ücret düzeyi; L: çalışanların sayısı;

X: girdi miktarı; π: kar miktarı.

Page 50: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

44

Reel-kaynak etkinliği (RE) ise beşeri-fiziksel ve doğal girdilerin gerçekleşen

kullanım oranları ile ilişkili bir kavramdır ve gerçekleşen üretim miktarı ile

potansiyel maksimum çıktı arasındaki oransal ilişkiyi parasal (VA) veya fiziksel

(Q) açıdan gösterir. Üretimin "fiziksel" girdileri (emek, sermaye malları, ara

ürünler, hammaddeler) ile ilgili bir kavram olmakla birlikte yeni teknoloji

boyutu yoktur. Örneğin, bir işyerinin fiziksel veya insan gücü kapasitesinin

çeşitli nedenlerden dolayı tam kapasite ile kullanılamaması reel-kaynak

etkinliğin düşmesine neden olacaktır.

RE =

Gerçekleşen

VA veya Q

Maksimum

VA veya Q

RE oranı bire eşit olduğu zaman (RE = 1) “veri teknoloji” ile elde edilmesi

mümkün olan en üst seviyede çıktı elde ediliyor demektir. RE oranının birden

küçük olması durumunda ise reel-kaynakların daha etkin kullanılabileceği

anlaşılacaktır. RE arttıkça verimlilik de artacak ve üretilen VA veya Q

artacaktır. Bu durumda verimlilik artışlarının nedeni teknolojik değişimden

değil, fakat reel üretim girdilerinin daha etkin kullanımından kaynaklanıyor

olacaktır.

VERİMLİLİK ARTIŞI

“Uzun dönemde” bir üretici firma veya ülke ekonomisi açısından en önemli

husus statik verimlilik analizi değil, “uzun dönem” verimlilik artışı sağlayacak

yöntemlerdir. Bu iki verimlilikle ilgili kavramı birbirinden ayırt edebilmek için

veri teknolojiye dayanan kısa dönem etkinlik analizlerine "mikro verimlilik",

yeni teknolojilerden kaynaklanan uzun dönem analizlere de "makro verimlilik"

denerek sınıflandırmak yararlı olacaktır.

“Verimlilik artışı” kavramı alternatif olarak şu iki ana başlık altında

sınıflandırılabilir:

1. Makro Verimlilik Artışı: yeni teknoloji içeren ve “uzun dönem” refah

artışlarının kaynağı olan verimlilik artışı;

2. Mikro Verimlilik Artışı: yeni teknoloji içermeyen ve “kısa dönem”

verimlilik artışı (EE ve RE 'de meydana gelen değişimler).

Page 51: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

45

Tablo:2’de görüldüğü gibi EE ve RE sadece kısa dönemde verimlilik artışlarına

neden olabilmekte, uzun dönem verimlilik artışı için ise "teknolojik yenilik"

gerekmektedir.

Tablo:2 Alternatif Verimlilik Göstergeleri

Makro Verimlilik

1- Yeni üretim yöntemi; veya

2- Yeni ürün ve üretim yöntemi

uzun dönem

Yeni teknoloji

Mikro Verimlilik

1-Ekonomik (parasal) etkinlik

2- Reel-kaynak etkinliği

kısa dönem

Veri teknoloji

MAKRO VERİMLİLİK VE MPM

MPM'nin sitesindeki açıklamaya göre:

"MPM kendi uzman kadrosu ile işletmeye verimlilik ölçümü ve

denetimi konularında danışmanlık sunar ve onun verimlilik düzeyinin

yükseltilmesine katkıda bulunur. Bu danışmanlığın temel amaçlarının

başında işletmenin şimdi nerede olduğunu ortaya koymak

gelmektedir."

Açıkça belirtilmemekle birlikte verimlilikten kast edilen “kısa dönem” ve

“teknolojik yenilik hedeflemeyen” artıştır; dolayısıyla çalışmaların yeni

teknoloji arama, bulma ve uygulama boyutu yoktur. Nitekim Anahtar Dergisi'ne

göre MPM'nin amacına ulaşabilmek için düzenlediği 2001 yılı eğitim çalışmaları

hedefin ne olduğu konusuna daha açıklık getirmektedir:

1- Sistem Yönetimi;

2- İnsan Kaynakları Yönetimi;

3- İşletmecilik Teknikleri;

4- Büro yönetimi;

5- Muhasebe ve Finansman;

Page 52: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

46

6- Bilgi Sistemleri Yönetimi;

7- Verimlilik Ölçme ve Değerlendirme.

Görüldüğü gibi MPM'nin çalışmaları mikro verimliliği (etkinliği) arttırma

yönündedir. Kısa dönem için çok yararlı olan bu çalışmalar "uzun dönem"

verimlilik artışı stratejileri ile tamamlanacak olursa MPM'nin Türkiye

ekonomisine katkısı artacaktır. Çünkü "uzun dönem" gönenç artışı ancak "yeni

teknolojiler" kullanımı ile mümkündür (Gürak; 2011-a;2011-b).

O zaman MPM “teknolojik yenilik” konusunu neden göz ardı etti? Ve neden hala

günümüzde Verimlilik Genel Müdürlüğü bünyesinde MPM’ninkine benzer

uygulamalar büyük oranda sürdürülüyor? Neden teknolojik yeniliklere dayanan

“uzun dönem” büyüme aslı hedef olarak görülmüyor?

Bu sorunun yanıtını MPM görevlileri hiç vermediler. Bakalım VGM (Verimlilik

Genel Müdürlüğü) bir yanıt verecek mi?

„DİĞER“ İKTİSADİ ALANLARDA VERİMLİLİK ARTIŞI

MPM sadece sanayi sektöründe değil, Türk ekonomisini yakından ilgilendiren

diğer bazı iktisadi alanlarda da daha "verimli" çalışmalar yapabilir. Örneğin

MPM'nin;

1. Tarım sektöründe mikro ve makro verimlilik;

2. Kamuya (devlete-belediyeye) ait işletmelerde mikro ve makro verimlilik;

3. Kamu (devlet-belediye) bürokrasinde etkinlik (mikro-verimlilik);

arttırıcı çalışmaları hiç yok veya yok denecek kadar azdır.

Bilindiği gibi tarım sektörü hala Türkiye ekonomisi için çok önem arz etmekte

fakat bu sektörde çalışan kişi başına verim OECD standartlarına göre çok

düşük seviyelerde seyretmektedir. Dolayısıyla, Türkiye'nin tarım sektöründe

verimliliği arttırıcı yapılması gereken çok şey vardır. Gerçi bu konuda 1993

yılında yayınlanmış olan bir kitap var (MPM Yay. 487); ama tarımda verimlilik

artışlarına yönelik güncel ve somut faaliyetler maalesef yok.

Kamuya (devlete veya belediyelere) ait işletmelerle ilgili durum da pek farklı

değil. Türkiye ekonomisi içinde önemli bir paya sahip olan bu işletmeler bazen

kâr bazen de zarar etmişler ama sık sık, halk deyimiyle, "arpalık" olarak

Page 53: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

47

kullanılmış, kimi zaman siyasi çevrelere yakın olan iş çevreleri "ihsan" edilmiş,

çoğu zaman ise yönetim kurulu üyelikleri "eşe-dosta" gelir ve istihdam kapısı

olarak kullanılmışlardır. Kamu işletmeleri konusunda da MPM'nin 1994 yılında

yayınladığı bir araştırma var (MPM Yay. 541); ama verimlilik artışına yönelik

programlar ortada yoktur.

MPM bünyesinde verimlilik araştırmalarına konu olabilecek diğer bir alan ise

bürokrasidir. Bürokrasi hizmet üreten bir organdır ama ticari işletmelerden

farklı olarak ürettiği hizmetin karşılığı gelir sağlamak yerine çalışmaları

vergiler yoluyla "peşin ödeme" şeklinde finanse edilir. Diğer bir deyişle,

üretilen katma değerden alınan vergiler kanalıyla çalışmalarını sürdüren

bürokraside verimlilik artışı tanımına girebilecek şeyler yapılabilir. Örneğin,

bürokraside "gizli" işsizlik (veya aşırı istihdam) eskiden beri bilinen bir

gerçektir ama siyasi nedenlerle üstüne gidilmez. Oysa ziyan edilen kaynaklar

halkın parasıdır, siyasetçilerin değil.

Bunlara ilaveten, bilindiği gibi “hizmetler” sektörü tüm dünyada olduğu gibi,

Türkiye'de de hızla büyümekte ve hem yaratılan katma değer hem de istihdam

açısında Milli Gelir içindeki payı giderek büyüyen bir orana sahip olmaktadır.

Örneğin turizmin Türkiye ekonomisine katkısı giderek büyümektedir ve bu

sektörde verimlilik artışı sadece sektörün daha da büyümesine değil, aynı

zamanda çalışanların gelirinin ve Türkiye'nin gönenç düzeyinin de artmasına

neden olacaktır. Hizmet üreten sektörlere yönelik daha yoğun ve kapsamlı

mikro-makro verimlilik artışına yönelik çalışmalar yapmak gerekir.

Page 54: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

48

SONSÖZLER

Yazının başında vurgulandığı gibi MPM ülke ekonomisi için çok yararlı katkılarda

bulundu. Günümüzde bu çalışmalar VGM'nün bünyesinde devam ettiriliyor.

Ancak VGM'nün katkılarını arttırmanın mümkün, hatta kaçınılmaz olduğunu

söyleyebiliriz. Bu nedenle VGM'nün ilgi alanlarının ve çalışmalarının gözden

geçirilmesinde yarar var. "Makro" verimlilik dediğimiz ve uzun dönemde daha

çok katma değer yaratılmasına olanak sağlayan "yeni teknoloji" üretimine ve

kullanımına dayanan verimlilik artışlarını hedefleyen çalışmalar yapılması hem

üreticiler hem de ülke ekonomisi açısından çok yararlı olacaktır.

Türkiye'nin gelişmesi, AB ortalama gönenç düzeyine erişebilmesi için daha çok

uzun yol alması gerekir. Teknolojik yenilikler uzun dönem gönenç artışı için

"olmazsa, olmaz" bir gereksinimdir. Bu nedenle VGM'nün "yeni teknolojilerle”

makro verimlilik artışlarını destekleyecek biçimde yapılanması uzun dönemde

hem üreticiler hem de Türkiye ekonomisi için çok yararlı olacaktır.

KAYNAKLAR

Gürak, H. 2011-a İktisat

Genesis, Ankara.

2011-b İktisat - 2

Genesis, Ankara.

MPM

ANAHTAR Şubat-2001 Aylık Dergi

Page 55: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

49

4- VERİMLİLİK HAKKINDA

MPM, Verim, Verimlilik ve Verimlilik Artışı

Özet

Bir zamanlar verimlilikten söz edildiğinde kurumsal olarak ilk, hatta tek, akla gelen isim Milli

Prodüktivite Merkezi (MPM)’dir. 1960’lı yıllardan beri ülkemizde verimlilik bilincini

yerleştirmeye ve geliştirmeye çalışmış, bu doğrultuda çeşitli eğitim ve danışmanlık hizmetler

sunmuş bir kurumdur, MPM. Günümüzde çalışmalarını Verimlilik Genel Müdürlüğü olarak

sürdürmektedir.

Son yıllarında MPM’nin verimlilikle ilgili çalışmalarını sadece işletme bazında değil, ülke

ekonomisi açısından da geliştirme çabası içinde olduğu gözlenmekteydi. Bu amaç doğrultusunda

2004 yılında yayınlanan Verimlilik Raporu’nda “teknolojik yeniliklere” geniş yer vermiştir. İlk

bakışta bu çok olumlu bir katkı gibi görünmekle birlikte biraz ayrıntıya inildiğinde, verimlilik

ile ilgili tanımlardaki ve ölçümdeki bazı eksikler ve yanlışlar olduğu ortaya çıkmaktadır.

Ayrıca, her ülkenin ekonomisinde önemli bir yere sahip olan “hizmet” sektörü ile ilgili

çalışmaların çok yetersiz olduğu gözlemlenmektedir.

Page 56: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

50

Kıssadan hisse

Verimli olmak önemli;

ama hangi kritere göre…?

Bir sanayi şirketinin genel müdürü klasik müzik düşkünüymüş. Günlerden bir gün, şehre ünlü bir

orkestra gelmiş. Vereceği konserin en önemli parçası da Schubert'ın ünlü “Bitmeyen

Senfonisiymiş”. Genel müdüre, konser için bir davetiye gelmiş ama işi nedeniyle

gidemeyeceğinden davetiyeyi şirketin “verimlilik” uzmanına vermiş.

-“Git ve bana izlenimlerini aktar.” demiş.

Ertesi gün verimlilik uzmanından bir değerlendirme raporu gelmiş.

“Sayın Genel Müdürüm”, diye başlıyormuş rapor;

“Dört obuacı konserin önemli bir süresinde boş oturdular. Bunların sayısını azaltırsak

konsere daha çok katkıda bulunurlar.

Orkestrada on iki kemancı var. Bunların hepsi aynı anda hareket ediyorlar ve aynı

notaları seslendiriyorlar. Bence yanlış, personel tasarrufu yapılmalı.

Onaltılık notalara ağırlık verilmiş. Büyük ziyan. Seyirciler sekizlik ve onaltılık notalar

arasındaki farkı anlamaz. Bu nedenle onaltılık notalarla eser çalarak yüksek ücret alan

elemanlar yerine, sekizlik notaları çaldırıp, düşük ücretle çalışan stajyerler kullanılmalı.

Yaylı sazlarla işlenen pasajlar, nefesli sazlarla aynen tekrarlanıyor. Bu durum gereksiz

tekrar yaratıyor. Bu durum önlendiğinde iki saatlik konser yarı yarıya iner.

Eğer Schubert bu önlemleri alsaydı, 'bitmemiş senfoni' biterdi.

Arz ederim, efendim.”

imza

Verimlilik Uzmanı

Page 57: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

51

İçindekiler

Verimlilik ve MPM ................................................................................................................ 49

Giriş ................................................................................................................................. 52

MPM ve verimlilik ............................................................................................................. 55

Tanımlar ve ölçümler ........................................................................................................ 52

Verimlilik...................................................................................................................... 53

Verimlilik ölçümü .......................................................................................................... 54

“Verimlilik artışı” (büyüme) .......................................................................................... 64

Hizmet sektöründe verimlilik ....................................................................................... 68

Hizmet üretiminde verim, verimlilik ve verimlilik artışı ..................................................... 70

Hizmet üretiminde verim ............................................................................................... 71

Hizmet üretiminde verimlilik ............................. Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

Hizmet üretiminde verimlilik artışı (büyüme) ................................................................ 73

Kalite ve verimlilik ........................................................................................................ 75

Sonuç ........................................................................................................................... 77

Ek: ................................................................................................................................... 79

Page 58: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

52

GİRİŞ

Verimlilik, verimlilik artışı gibi kavramlar herkes tarafından sıkça kullanılırlar.

Fabrikada, okulda, evde, siyasette, sporda, lokantada herkes tarafından

kullanılmasına karşın bu kavramlar her zaman aynı anlamı taşımaz. Sporcu için

verimlilik ile siyasetçi için verimlilik veya işyerinde verimlilik çok farklı

anlamlar içerir. Bazen bu farklar dikkate alınmadığı için verimlilik sözcüğünü

kullanan ile işiten kişiler arasında görüş farklılıkları, dolayısıyla yorum ve

çözüm farklılıkları olabilir.

Aslında belli bir çerçeve içinde kullanıldığı zaman bile bu kavramlar farklı

anlamlar içerebilir. Örneğin, üretim ilişkilerinde bu kavramlar sık sık kullanılır

ve hem rekabet, hem gönenç artışı analizlerinde kullanılan çok önemli bir

kavram olduğu bilinir. Dolayısıyla hem üretici firma açısından mikro düzeyde,

hem de ülke açısından makro düzeyde verimlilik ve verimlilik artışı kavramları

çok büyük önem taşır. Ama üretici firma ve ülke ekonomisi açısından bu

kavramlar aynı anlamı içermez.

Bu çalışma ekonomik ilişkiler çerçevesinde verimlilikle ilgili kavramların ne

anlama geldiği ve ölçüm yöntemleri tartışılacaktır. İlerleyen bölümlerde Milli

Prodüktivite Merkezi’nin (MPM) söz konusu kavramlar ile ilgili tanımlar ve

ölçüm yöntemleri eleştirisel bir bakış açısıyla değerlendirilecek, gerekli

görülen durumlarda alternatif tanımlar ve ölçüm yöntemleri sunulacaktır.

Türkiye ekonomisi için MPM’nin konumu çok önemlidir, çünkü 1960’lı yıllardan

beri işletme bazında verimlilik ile ilgili çalışmalar yapan tek resmi kuruluş

olmasının yanı sıra, son yıllarda “makro-düzeyde” ülke ekonomisi açısından da

verimliliğe ve verimlilik artışlarına önem vermektedir.

Mikro düzeyde işletme ve makro düzeyde ülke ekonomisi açısından “verimlilik”

ve “verimlilik artışı” aynı şey değildir. Bir işletme için verimlilik kavramı kâr (π)

ile ilişkili olduğu zaman bir anlam taşır. Ülke ekonomisi açısından verimlilikten

söz edildiğinde ise üretilen katma-değer (KD8) ön plana çıkar.

Tanımlar ve ölçümler

“Verimlilik” ve “verimlilik artışı” bu çalışmanın en önemli ve temel

kavramlarıdır. Verimlilikle ilgili her analizde bu kavramları kullanırken ne

8 KD = brüt ücret + brüt kâr (faiz ve rant dahil).

Page 59: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

53

anlama geldiklerine, ne amaçla kullanıldıklarına dikkat etmek gerekir. Çünkü

tanım hatalı olursa, yapılan analizin sonuçları da büyük olasılıkla hatalı

olacaktır. İncelenecek ana konularımız şunlardır:

1- Verimlilik nedir? Nasıl ölçülür?

2- Verimlilik artışı nedir? Nasıl ölçülür?

Verimlilik

Yapılan bir iş sonucu ortaya çıkan olumlu sonuç, verimli olmak veya üretken

olmak olarak tanımlanabilir. Örneğin, bir üretim süreci sonunda bir masa veya

saat veya bilgisayar üretildiğini varsayalım. Yapılan işten olumlu sonuç alınmış

(verimli olunmuş) ve ortaya bir ürün çıkmıştır.

Verimliliğin küresel kabul görmüş tek bir tanımı olmadığı için bazen sözcüğün

farklı anlamlarda kullanıldığını görürüz. MPM de birbirinden oldukça farklı iki

verimlilik kavramı sunar. Birincisi üretim ilişkileri ile ilgili bir tanımdır:

“…üretim sürecine sokulan çeşitli faktörlerle (girdiler) bu sürecin sonunda

elde edilen ürünler (çıktılar) arasındaki ilişkiyi” ifade eder (http-5). Bir

başka ifadeyle: “…üretilen mal ve hizmet miktarı ile bu mal ve hizmet

miktarının üretilmesinde kullanılan girdiler arasındaki oran" olarak

tanımlanır ve genellikle bu ölçü, çıktı/girdi olarak formüle edilir (http-5).

2003 yılı Verimlilik Raporu da (s.25) benzer bir verimlilik tanımı sunar.

“Verimlilik, ekonomide bir terim olarak, herhangi bir ürün ve hizmet

üretimi sürecinde kullanılan üretim faktörleri ile elde edilen çıktı

arasındaki ilişkiyi tanımlayan bir oran, katsayı veya bir büyüklüktür.”

Veya kısaca:

Verimlilik (V) = Çıktı (Ç) / Girdi (G)

Ancak, MPM verimlilik tanımında günümüzde değişiklik olduğu kanısındadır.

“Verimlilik denince artık, elde edilen ürün ve hizmetin kalitesini

yükseltme, çevreyi ve doğal yapıyı koruma, çalışanlara en iyi yaşam

ve çalışma koşullarını sağlama ve bu arada birim girdi başına üretim

miktarını artırma çabaları birlikte düşünülmektedir.”

(http-5)

MPM’nin ikinci tanımı, ekonomik açısından bir verimlilik tanımından ziyade

çağdaş yaşam için gerekli, içinde birçok analitik olguyu da içeren geniş anlamlı

uzun dönem büyümeyi de kapsıyan bir tanımdır. Böyle bir tanım çeşitli

Page 60: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

54

toplumsal değerler ve çıkarlar açısından uygun olabilir; ama ana konumuz olan

üretim ilişkilerindeki “verimliliğin ölçümü” için pek uygun görünmüyor.

MPM, verimlilik kavramının tanımını yaparken “veri teknoloji” ile bir çıktı/girdi

(Ç/G) oranı sunar. Ancak MPM, çıktı-girdi olarak miktarlardan mı, yaksa

değerlerden mi söz ettiğini net bir biçimde ortaya koymuyor. Miktar açısından

verimlilik ölçümünün çalışana veya çalışılan zamana göre yapılan kısmi-verimlilik

ölçümleri dışında çok zor, hatta olanaksız olduğunu aşağıda daha yakından

göreceğiz. Verimliliğin değer açısından çıktı/girdi oransal ölçümü aslında

kârlılığın ölçümünden başka bir şey değildir.

Bu arada MPM’nin kullandığı çıktı/girdi ölçüm yönteminin teknolojinin veri

olduğu durağan (statik) bir ölçüm yöntemi olduğunu unutmamak gerekir.

Dinamik bir oransal ilişki ancak çeşitli zamanlarda yapılan durağan ölçümlerin

karşılaştırması yapılarak, yani “kıyaslamalı durağan durumlar analizi” ile elde

edilebilir. Ama her iki durumda da veri teknoloji ile ölçüm yapılır.

Verimlilik kavramı ile ilgili başka bir ilginç durum MPM’nin Web sitesindeki

tanımlar kısmına baktığınızda ortaya çıkar. “Verimlilik Terimleri Sözlüğü”nün K

harfi bölümünde katma-değer başlığı altında şöyle bir ifade yer alır: “Katma

değer, emek ve sermaye ile ilişkilendirilerek bir verimlilik oranı

oluşturulur.” (http-6). Bu verimlilik oranı nedir? Acaba çıktının “katma-değer”

olduğu bir verimlilik oranı tanımı mı yapılmaktadır? Maalesef bu soruların bir

yanıtını MPM sitesinde bulamazsınız.

MPM sitesinde, “Katma-değer hesaplanması”, verimlilik değil, başlığı altında

katma-değeri ölçmenin iki farklı yöntemi olduğu söylenir.

“Refahın üretimi “çıkarma yöntemi” ile yansıtılırken, refahın

yaratılması “toplama yöntemi” ile yakalanabilmektedir.

Katma Değer= Satışlar-Alımlar

Katma Değer= Maaş ve Ücretler+Kar+Faiz+Vergiler” (http-6).

Ancak, verimlilik-katma-değer ilişkisini gösteren veya hesaplayan göstergeler

veya tanımlar yoktur. Oysa makro-ekonomik verimlilik analizlerinde katma-

değerin rolü ve önemi büyüktür. Verimliliğin KD ölçütüne göre ölçümü ile MPM

tarzı Ç/G oransal ölçümünün çok farklı anlamlar içerdiğini az sonra göreceğiz.

KD ölçütüne göre teknolojik yeniliklerin getirdiği verimlilik artışları da daha

kolaylıkla ölçülebilir, dinamik analiz ve karşılaştırma yapabilir.

Ülke ekonomisi açısından “verimlilik”

Page 61: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

55

Verimlilik ve verimlilik artışı mikro düzeyde üreticiler ve makro düzeyde ülke

ekonomisi açısından farklı özellikler taşır ve analizler ona göre yapılmalıdır.

Ülke ekonomisi açısından verimlilik kavramı, katma-değer (KD) üretmek ile

ilgilidir ve ölçümün de KD ölçütüne göre yapılması gerekir. Aşağıdaki verilerin

herhangi bir ülke ekonomisi için geçerli olduğunu varsayalım:

Toplam KD = Toplam brüt ücret + Toplam brüt kâr

= 700 + 300 = 1,000 TL

Toplam nüfus (N) = 1,000 kişi

Çalışan nüfus (L) = 500 kişi

Kişi başı üretilen KD:

1,000 TL / 1,000 kişi = 1 TL/N

Çalışan kişi başı üretilen KD:

1,000 TL / 500 kişi = 2 TL/L

Hem birim nüfus, hem de çalışan kişi başına elde edilen verim pozitiftir.

Varsayalım hiç ücretli işçi çalıştırılmıyor, yani ücret düzeyi sıfır (w=0). Böyle

bir durumda üretim de olmayacağı için KD üretimi gerçekleştirilemez. Ancak

kâr oranı (r) veya miktarının (π) sıfır olduğu zaman da KD üretimi

gerçekleşebilir. Bu durum, işletmenin yapılan üretimden kâr etmediği anlamına

gelir ki böyle durumlara kısa dönem için rastlamak mümkündür. Ancak uzun

dönemde sıfır kâr oranı ile üretimin sürdürülmesi olanaksızdır. Çünkü kâr

etmeyen hiçbir işletme uzun dönemde varlığını sürdürmek istemez, hatta

sürdüremez.

MPM ve verimlilik

Verimlilik ile ilgili her tür çabayı alkışlamak ve desteklemek gerekir. Çünkü hem

mikro-ekonomik düzeyde üretici rekabeti, hem de makro-ekonomik düzeyde

ülke ekonomindeki gelişmeler için verimli olmak ve verimlilik artışı sağlamak

çok önemlidir. Ama maalesef, ileride görüleceği gibi, MPM gibi önemli bir

kurum bu iki çok önemli kavram – verimlilik ve verimlilik artışı- arasındaki

farkın ne anlama geldiğinin pek farkında değil gibi görünüyor. MPM tarafından

sıkça kullanılan bu kavramlar birçok yerde eş-anlamlı gibi kullanılmaktadırlar.

Oysa MPM tarzı verimlilik tanımına göre durağan (statik) bir durumun ölçümü

söz konusu iken, verimlilik artışı dinamik bir süreç ile ilişkilidir. En önemli fark

ise, birincisinde, yani durağan verimlilik analizinde üretimde kullanılan teknoloji

Page 62: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

56

ve üretimin girdileri veri iken, ikincisinde, yani verimlilik artışı söz konusu

olduğunda teknoloji dâhil her şey değişken olabilir.

Çok yakın bir tarihe kadar MPM’nin yayınlarında teknolojik yeniliklere ve

bunların işletme ve ülke ekonomisi bazında verimlilik artışı üzerindeki

etkilerine son iki-üç yıldır olduğu gibi yer ve önem verilmezdi. MPM’nin

görevlerine ve çalışmalarına yakından baktığımızda aslında işletme bazında

“veri teknoloji” ile durağan verimlilik ölçümü hedeflendiği hemen göze çarpar.

İlk kez 2004 tarihli Verimlilik Raporu’nda (VR) teknolojik yeniliklere ayrıntılı

bir biçimde yer verildiğini görüyoruz. Raporda yenilik olarak “makro” ve mikro”

düzeyde verimlilikten söz edilir, ama bu kavramların bir tanımını yapılmaz.

Dolayısıyla hangi kaynaktan esinlenerek böyle bir ayrım yapıldığı net bir

biçimde belli değildir. Gerçi 2002 yılı VR “Makro Verimlilik Faktörleri” diye bir

kavramdan söz ediyor. Ama Rapor’da kastedilen “verimliliği etkileyen” siyasal

kararlar, altyapı, kurumlar gibi etkenler. Kavram, teknolojik yenilikler ve

verimlilik artışı ile ilgili kullanılmamış.

MPM dergilerinde 2004 öncesinde “mikro- ve makro” verimlilik kavramlarını

kullanan bazı çalışmalar vardı (bak. Gürak-2000 ve Gürak-2001). Ama bu

çalışmalardan 2004 yılı Verimlilik Raporu dâhil MPM’nin hiçbir yayınında söz

edilmediği ve kaynakçalarda yer almadıkları için, MPM’nin bu yeni kavramları

başka kaynaklardan esinlenerek kullandığını varsayıyoruz. Acaba MPM hangi

kaynaklardan esinlendi?

2004 Raporu, “Makro Düzeyde Verimlilik” başlığı altında verimlilik artışının

katma-değer “yaratılmasına”, olanak verdiği biçiminde bir ifade kullanılır (VR-

2004; s.21). Oysa verimlilik artışı, katma-değer “artışına” olanak sağlar

denseydi, daha doğru bir ifade olurdu. Çünkü VR’nun ifadesi, sanki daha önce

katma-değer yaratılmıyormuş, verimlilik artışı sayesinde katma-değer üretimi

gerçekleşiyormuş, gibi yanlış bir izlenim yaratıyor. 2004 Verimlilik Raporu’nda

“Makro Düzeyde Verimlilik” başlığı altında teknolojik yenilikler KD üretimi ile

ilişkilendirilmiş (VR-2004;s.21). Ama KD’e göre verimlilik ölçümünün nasıl

yapıldığına dair bir ipucu yok.

VR-2004, “Mikro Düzeyde Verimlilik” başlığı altında rekabet ile ilgili iki

öncelikten söz eder: “Düşük maliyet ve ürün farklılaştırma” (VR-2004; s.22).

Bu iki önemli olgu için de teknolojik yenilikler gereklidir. MPM bir kez daha

teknolojik yeniliklerin önemini gündeme getirir, ama gene “Mikro Düzeyde

Verimlilik” ölçümlerinin nasıl yapılacağı konusunda bir ipucu vermez.

Page 63: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

57

Aslında teknolojik yeniliklere dayalı verimlilik artışı ile ilgili çalışmalar MPM’nin

geleneksel görevleri ve uygulamaları arasında değildir. VR-2004’ün 23.

sayfasında verimlilik arttırma tekniklerinden söz eder. Bu teknikler MPM’nin

geleneksel çalışma ve uygulama alanlarıdır ve verimlilik arttırıcı bu tekniklerde

“teknoloji veridir”. Başka bir ifadeyle, veri teknoloji ile verim artışı sağlamak

amaçlanmaktadır.

“MPM tarafından verilen danışmanlık hizmetleri aşağıdaki konuları

kapsamaktadır: - Verimlilik Sorunlarının Teşhisi ve Çözüm Önerilerinin Geliştirilmesi

- Organizasyon Geliştirme ve Performans Artırma Planlaması (OD/PIP)

- SWOT Analizi

- Organizasyonel Yeniden Yapılanma

- İş Değerlendirme ve Ücretlendirme

- Motivasyon Düzeyinin Belirlenmesi

- İnsan Kaynakları Yönetiminde Etkenliğin Belirlenmesi

- Ekip Çalışmasında Etkenliğin Artırılması

- Kalite Yönetim Sistemi Geliştirme

- Toplam Kalite Yönetimi

- İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği

- Bireysel Performans Değerlendirme Yönetim Sistemi Kurma

- Proje Yönetimi

- Verimlilik Ölçme ve Değerlendirme Sistemi Kurma

- İş Etüdü

- Maliyet Muhasebesi

- Üretim Planlama ve Kontrolü

- Hizmet İçi Eğitim İhtiyaç Saptaması

- Yönetim Bilgi Sistemi Kuruluşu

- Ofis Otomasyonu Kurulumu ve Gelişimi

- E-İş, E-Ticaret, E-Kurum Danışmanlığı” (http-1).

MPM tarafından verilen “Verimlilik Ölçme ve İzleme Hizmetleri” ise aşağıdaki

konuları kapsamaktadır:

“İmalat Sanayi ve Alt Kollarında - Çalışan Kişi Başına Ortalama Ücret

- Çalışılan İşçi-Saat Başına Ortalama Ücret

- Ücretin Üretimdeki Payı (%)

- Emek Verimlilik Göstergeleri

Enerji Sektöründe - Kurulu Güce Göre Üretim Verimliliği

Page 64: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

58

- Türkiye Elektrik Sektöründe (Elektrik Santralleri) Verimlilik Göstergeleri

- Türkiye Elektrik Sektöründe (Elektrik Santralleri) Girdi, Çıktı, Katma Değer,

Ücret, İstihdam, İşçi-Saat

- Suyun Toplanması, Arıtılması ve Dağıtımı, Girdi, Çıktı, Katma Değer, Ücret

Ödemeleri, İşçi-Saat, İstihdam

- Suyun Toplanması, Arıtılması ve Dağıtımı Verimlilik Göstergeleri

- Gazın Üretimi, İletimi ve Dağıtımı; Girdi, Çıktı, Katma Değer, Ücret

Ödemeleri, İşçi-Saat, İstihdam

- Gazın Üretimi, İletimi ve Dağıtımı; Verimlilik Göstergeleri

- Emek Verimlilik Göstergeleri

Madencilik Sektörü ve Alt Kollarında - Çalışan Kişi Başına Ortalama Ücret

- Çalışılan İşçi-Saat Başına Ortalama Ücret

- Ücretin Üretimdeki Payı (%)

- Emek Verimlilik Göstergeleri

- Çalışan Kişi Başına Katma Değer

- Çalışılan İşçi-Saat Başına Katma Değer

- Ücretin Katma Değer İçindeki Payı (%)

- İşgücü Maliyeti = Rekabet Gücü” (http-2).

Yukarıdaki alıntılardan da çok net bir biçimde görüldüğü gibi MPM’nin sunduğu

hizmetlerde teknoloji veridir, dolayısıyla verimlilik durağan durumun bir

ölçümdür. MPM’nin amacı, verimliliğin düşük olduğu durumlarda “verimliliği

arttırmaya yönelik” hizmetler sunmaktır. Teknolojik yenilik içermeyen

verimlilik artışları yıllar önce “mikro-verimlilik artışı” veya “etkinlik artışı”

olarak tanımlanmış ve MPM’nin “Verimlilik” dergisinde yayınlanmıştı (Gürak-

2000). Ancak kaynakçalarda yer almadığına göre MPM, bu çalışmada da işine

yarar bir şeyler görememiş.

Sunduğu geleneksel hizmetler içersinde teknolojik yenilikler olmasa da 2004

yılında yayınlanan Rapor Solow tarzı “Toplam Faktör Verimliliği”ne (TFP) geniş

yer vermiş. MPM dâhil birçok iktisatçı veya kurum için TFP, verimlilik artışı

(büyüme) ölçümünde önemli bir yöntemdir. Aslında bu yararı aşırı derecede

abartılmış bir anlayıştan başka bir şey değildir. Solow tarzı TFP analizi,

teknolojik yeniliklerin öneminin “dengeci” geleneksel iktisatçılar tarafından

“tekrar” keşfedilmesine katkı sağlamıştır. Ama Solow tarzı TFP anlayışı, diğer

“dengeli” Neoklasik kuramlarda olduğu gibi, gerçek ekonomik ilişkileri tam ve

doğru algılamamıza büyük katkılar sağlayan bir görüş değildir.

Page 65: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

59

Geleneksel iktisadın “dengeli” dönemi öncesine gidildiğinde, bir başka deyişle

Klasik dönem iktisatçılarının yazılarına bakıldığında, teknolojik yeniliklerin

iktisat kuramı içinde öyle veya böyle bir biçimde yer aldıklarını ve çok daha

gerçekçi analizler yapıldığını görürüz (bak. Gürak;2006). Üstelik teknolojik

yenilikler Solow modelinde olduğu gibi “dışsal” değildiler, yani “gökten zembille

iner gibi” ortaya çıkmazlardı. Solow, teknolojik yeniliklerin önemi “yeniden”

keşfettiği için bir katkı yapmıştır, orijinal bir buluşu olduğundan değil.

Ayrıca, Solow’un büyüme modeli sadece “kısa dönem” için geçerlidir, çünkü tek

ürün üretilmektedir. Tek ürünlü ekonomide piyasa doyuma ulaşınca büyüme de

sona erecektir. Ayrıca, işgücünün nitelik düzeyinin ve yaratıcı zekânın

teknolojik yeniliklerin üretilmesine ve büyümeye olan katkısına da modelde yer

verilmemiştir. Teknolojik yenilikler yaratıcı zihinsel emek tarafından

üretilirler ve ürünlerde cisimleşmiş halde bulunurlar, ama Solow’un modeli

bunları da görmezden gelir (bak. Gürak, 2006). Bu nedenlerden dolayı Solow’un

teknolojik yeniliğe dayalı büyüme modeli sanıldığı kadar büyük bir model

değildir; ama önemli bir “yeniden keşiftir” denebilir.

MPM de, geleneksel “dengeci” doktrinin teknolojik yenilikleri “yeniden

keşfeden” modelinden etkilenmişe benziyor. VR-2004’te aktarılan bilgiye göre

1990’lı yıllarda Japonya’da TFP değişimi, daha doğrusu azalışı, eksi yüzde 52.6,

olmuş (VR-2004; s.26). İnsanın “vay be, ne müthiş bir bulgu” diyesi geliyor.

Bu kısa açıklamalardan sonra ana konumuz olan verimlilikle ilgili tanımlara ve

ölçüm yöntemlerine bir göz atalım.

Verimlilik ölçümü

Verimliliği iki farklı açıdan ölçmek mümkündür;

1- nicel (miktar); ve

2- değer.

“Verimliliğin” miktar ölçümü:

Önce işletme bazında ve MPM tarzı verimlilik ölçümünü inceleyelim. Miktar

açısından verimlilik ölçümünün birçok sakıncaları ve zorlukları vardır. Örneğin,

eğer tek tip (homojen) çıktı varsa, çalışan kişi başına veya herhangi “bir"

fiziksel girdiye göre “kısmi” verimliliği (KV) fiziksel oran olarak ölçmede pek

fazla sorunla karşılaşılmazken, iki veya daha fazla fiziksel girdi söz konusu

olduğu zaman verimliliğin sağlıklı bir ölçümünü yapabilmek giderek zorlaşmakta,

Page 66: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

60

hatta olanaksızlaşmaktadır. Örneğin; bir işletmede 110 adet lastik üretildiğini

ve üretimde 10 işçi, 20 Kg kauçuk, 100 KW enerji ve iki baskı makinesi

kullanıldığını varsayalım. Kısmi verimliliği çalışan kişi başına üretilen fiziksel

çıktı olarak göstermek mümkündür:

KV = Çıktı / Çalışan kişi sayısı = 110 lastik / 10 işçi

= 11 adet lastik/çalışan kişi başı (1)

Veya, alternatif olarak:

KV = 110 lastik /20 Kg kauçuk = 5.5 adet lastik/ 1 kg kauçuk (2)

Eşitlik (1) bize bir çalışanın 11 adet lastik ürettiğini, (2) ise 1 Kg kauçuk

karşılığı 5.5 adet lastik üretildiğini göstermektedir.

Peki ya girdiler birden fazla olsaydı gene kısmi veya toplam verimliliği

ölçebilmek mümkün olacak mıydı? Eşitlik (3) ve (4) bunun pek mümkün

olamayacağını göstermektedir.

V = 110 adet lastik / 10 işçi+10 Kg kauçuk+2 pres makinesi= ??? (3)

KV= 110 adet lastik / 10 işçi+10 Kg kauçuk = ??? (4)

Toplam girdilerin miktar açısından verimlilik ölçümünün (TGV) ise olanaksız

olduğunu iddia etmekte herhalde bir sakınca yoktur.

TGV = Çıktı Miktarı / Çalışan Sayısı + Tüm Diğer Girdiler = ??? (5)

Sorun bu kadarla sınırlı değildir. Miktar analizinde anlamlı bir ifade olan çalışan

kişi başına üretimi tekrar ele alalım ve iki rakip firmanın verimliliğini daha

yakından inceleyelim. Varsayalım Mercedes firmasında bir çalışan günde 5

otomobil ve Ford firmasında 7 otomobil üretiyor olsun. Bu durumda Ford

firmasının bir çalışanı Mercedes firmasının bir çalışanından daha verimlidir

diyebilir miyiz?

Elbette, HAYIR. Çünkü aksi halde elmalarla-armutları kıyaslamış oluruz.

Sağlıklı bir kıyaslama olabilmesi için her iki firmanın da AYNI ürünü (homojen

mal) üretmesi ve AYNI teknolojiyi kullanıyor olması gerekir. Böyle bir duruma

ise sadece Neoklasik iktisadın sanal âleminde rastlamak mümkündür.

Ülke ekonomisi açısından MPM’nin verimliliği Ç/G olarak oransal ölçümü pek

yararlı olmayacaktır. Hatta çalışan kişi veya çalışılan zaman ölçütüne göre kısmi

verimlilik ölçümü bile yapmak olanaksızdır. Çünkü bir ülke ekonomisinin

üretimde kullandığı milyonlarca girdisi ve milyonlarca çıktısı vardır. Ancak,

Page 67: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

61

Neoklasik doktrinin modellerinde hep yapıldığı gibi “homojen” girdi ve çıktı

veya sadece “homojen” bir çıktı olduğunu varsayabiliriz. Ama bu sefer de

gerçek yaşamdan kopuk, hayalî bir dünyada, akademisyenler dışında kimsenin

bir işine yaramayan incelemeler yapmaktan öteye gidemeyiz.

Kısaca söylemek gerekirse, Ç/G verimlilik ölçümünde miktar ölçümü ne MPM’nin

işletme bazındaki için (kısmi-verimlilik ölçümü hariç), ne de ülke ekonomisi

açısından pek uygun ve yararlı görünmemektedir.

“Verimliliğin” değer analizi

Verimlilik ölçümünde, üretilen değerin ölçümü yöntemi “dikensiz gül bahçesi”

olmamakla birlikte daha kolay, daha güvenilir ve daha az karmaşık bir yöntem

gibi görünmektedir. Hem işletme bazında hem de ülke ekonomisi bazında değer

ölçütüne göre verimlilik ölçümü yapmak daha uygun gibi görünüyor. Ancak, ülke

ekonomisi açısından değer ölçütüne göre Ç/G ölçümü aşağıda görüleceği gibi

oldukça yanlış sinyaller verebilir. İşletme bazında değer ölçütüne göre

verimlilik ölçümünde ise Ç/G oransal ilişkisinin kâr analizinden farklı olmadığını

göreceğiz.

Ülke ekonomisi açısından verimlilik ölçümünün katma-değer (VA = ücret+kâr)

ölçütüne göre yapılması MPM’nin Ç/G ölçütüne göre olandan çok daha yararlı

sinyaller verecektir. Katma-değer ölçütüne göre verimlilik ölçümü en az beş

farklı yönden yapılabilir:

- TGV = VA/TM = Ücret + Kâr / Toplam Üretim Maliyeti

- TGV = VA/L = Ücret + Kâr / Çalışan Kişi Sayısı

- KV = VA/t = Ücret + Kâr / Çalışılan Bir Birim Zaman

- KV = VA/W = Ücret + Kâr / Toplam Ücret

- KV = VA/OC = Ücret + Kâr / Ücret Dışı Diğer Girdilerin Değeri

TGV, toplam girdi verimliliğini, KV, kısmi-verimliliği, TM, üretimin toplam

maliyetini; L, çalışan kişi sayısını; t, çalışılan bir birim zamanı; W, (L*w)

toplam ücreti ve OC, ücret dışı tüm üretim girdi masraflarını simgeler.

Katma-değer ölçütüne göre ölçümde oransal ölçüm olması bir koşul değildir.

Örneğin, sadece üretilen katma-değer miktarını ölçebilir, başka ülkeler ve

dönemlerle karşılaştırmasını yapabiliriz.

Page 68: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

62

MPM neyi ölçüyor?

MPM’ye göre: “Verimlilik ölçümü iki biçimde yapılabilir:

a) Belirlenen bir dönemde, aynı iş kolunda benzer teknoloji ile

işletmeler arasında…

b) Tek bir işletmede, belirlenen bir dönemde elde edilen ölçüm

sonuçları pek bir anlam ifade etmeyeceğinden, verimlilik ölçümü

belirli aralıklarla yinelenir.” (VR-2003;s.49)

Yukarıdaki a) şıkkı MPM’nin verimlilik ölçümünde “teknolojinin veri” olduğunu

çok net bir biçimde ifade ediyor. Çok net olan diğer bir şey ise verimlilik

ölçümünün “işletmeler arasında” olduğudur, yani mikro düzeyde. b) şıkkına

göre ise ölçüm belli aralıklarla yapıldığı için bir süreç söz konusudur. Bu geçen

süreç içinde “teknolojik yenilikler” üretimde kullanılmaya başlanmış olabilir.

Böyle bir durumda farklı zamanlarda yapılan ölçümlerin karşılaştırması uygun

bir yöntem olmayacaktır. Bu nedenle farklı zamanlardaki ölçümlerde “aynı

üretim teknolojisinin” kullanıldığını varsaymak yanlış olmayacaktır. Zaten MPM

de burada teknolojik yeniliklerden hiç söz etmemektedir. Dolayısıyla, MPM’nin

kısmi verimlilik ölçümü yaptığı somut durumlar dışında, teknolojinin veri olduğu

bir ortamda tüm girdilere göre Ç/G verimlilik ölçümü yapıldığını görüyoruz.

Miktarlar açısından tüm girdilere göre Ç/G verimlilik ölçümü gerçekçi bir

biçimde yapılamayacağına göre, MPM’nin değerler açısından verimlilik ölçümünü

hedeflediğini varsayıyoruz.

Ancak, ölçüm sorunu bu açıklamalarla bitmiş olmuyor. Aşağıda, hipotetik sayısal

örneklerle MPM’nin Ç/G değer ölçütüne göre ölçtüğü verimliliğin, KD kriterine

göre yapılan ölçümle karşılaştırıldığında ne gibi sonuçlar verdiğini göreceğiz.

Verimlilik ölçümlerinin karşılaştırması

İki farklı üretim teknolojisi kullanan, iki üretici olduğunu varsayalım. Birincisi

emek-yoğun teknolojiyle gömlek üretirken, ikinci üretici teknoloji-yoğun bir

teknolojiyle cep telefonu üretiyor olsun. Her iki üretici de 100 TL sermaye ile

üretim yapmakta ve satıştan 120 TL gelir elde etmektedir.

Page 69: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

63

Gömlek üreticisi X Cep telefonu üreticisi Y

Emek-yoğun üretim Teknoloji-yoğun üretim

Lx = 8 kişi Ly = 4 kişi

wx = 5 TL wy =1 5 TL

px = 4 TL py = 20 TL

qx = 30 adet qy = 6 adet

TRx = px * qx = 120 TL TRy = py * qy = 120 TL

Kx = 100 TL Ky = 100 TL

V’nin verimliliği, r’nin kâr oranını simgelediğini varsayalım ve MPM’nin Ç/G

oranına göre verimliliği ve kâr oranını ölçelim.

Vx = Ç/G = 120/100 = 1.2 Vy = Ç/G = 120/100 = 1.2

rx = (120-100)/100 = % 20 ry = (120-100)/100= % 20

Çıkan sonuçlara göre her iki üretici de aynı oranda verimliliğe ve kâr oranına

sahipler. Bu durumda X üreticisi gömlek üretirken, Y üreticisinin cep telefonu

üretmeye devam etmesinde bir sakınca yoktur. Çünkü her iki üretici de eşit

sermaye kullanırken, eşit oranda kâr oranına sahiptir. Bu durumu ülkeler

açısından da genelleştirip Türkiye gömlek satarak, İsveç de cep telefonu

satarak eşit verimliliğe sahiptirler, diyebiliriz. Dolayısıyla, bu eşit verimlilik

durumunun sürdürülmesinde bir sakınca yoktur !!??

Şimdi bu durumun ülkeler açısından ne anlam taşıdığına yalından bir bakalım.

Aynı verileri kullanarak verimliliği bir de üretilen katma-değer (KD) açısından

inceleyelim.

LWCx = Lx*wx = 8*5 = 40 TL LWCy = Ly*wy = 4*15 = 60 TL

πx = 120-100= 20 TL πy = 120-100= 20 TL

KDx = LWCx+ πx= 40+20 = 60 TL KDy = LWCy+ πy= 60+20 = 80 TL

Cep telefonu üreten firma-Y, diyelim ki İsveç, gömlek üreten firma-X’ten veya

Türkiye’den 20 TL daha çok KD üretmektedir. Yani İsveç’in geliri 20 TL daha

yüksektir. Oysa verimlilik ve kâr oranları her ikisinde de aynıydı.

Page 70: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

64

Aynı sayısal verileri kullanarak bir de kısmi verimlilik durumunu inceleyim. Önce

MPM tarzı Ç/G ilişkisinden yola çıkarak kişi başına verimliliği (VL), sonra da

çalışan kişi başına üretilen katma-değeri (KDL) görelim.

VLx = Ç/L = 120/8 = 15 TL VL

y = Ç/L = 120/4 = 30 TL

KDLx = KDx/Lx = 60/8 = 7.5 TL KDL

y = KDy/Ly = 80/4 = 20 TL

Çalışan kişiye göre MPM tarzı kısmi verimlilik analizinde teknoloji-yoğun cep

telefonu üretimi yapan üreticinin (veya ülke olarak İsveç’in) verimliliği, gömlek

üreticisininkinden iki kat yüksek. Çalışan kişi başına üretilen katma-değer ise

cep telefonu üreticinde (İsveç’te) iki katından çok. Hâlbuki MPM verilerine

göre her ikisinde de verimlilik eşitti.

Çıkan sonuçları özetleyecek olursak:

Gömlek üreticisi X Cep telefonu üreticisi Y

Emek-yoğun üretim Teknoloji-yoğun üretim

Vx = Vy

rx = ry

VLx < VL

y

KDx < KDy

KDx / Lx < KDy / Ly

MPM tarzı verimlilik ölçümünün verdiği sonuçların üretici firma veya ülke

ekonomisi açısından yanıltıcı olduğunu söylemek herhalde yanlış olmaz. Hatta

ülke ekonomisinin uzun dönem ülke ekonomisi çıkarları açısından MPM tarzı

verimlilik sonucunun çok hatalı ve yanlış yönlendirici sinyaller verdiğini

söylemek mümkündür.

“Verimlilik artışı” (büyüme)

MPM’nin açıklamalarında verimlilik artışlarına çok önem verilmekle birlikte

“verimlilik” ile “verimlilik artışı” arasındaki fark net bir biçimde ortaya

konmadığı gibi, bazen iki kavram eş-anlamlı gibi kullanılır. Örneğin. “Verimlilik

Neden Herkesi İlgilendirir?” başlığı altında nedenlerden birine göre:

“Üretici, daha ucuz maliyetle daha yüksek kazanç elde eder.”(http-5). Eğer

veri teknoloji ve üretimin girdileri en uygun düzeyde kullanılıyorsa, daha ucuz

Page 71: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

65

maliyet ancak bir teknolojik yenilik ile mümkündür. Teknolojik yenilik ise

“verimlilik değil, “verimlilik artışı” ile ilişkilidir. Çünkü verimlilik ölçümünde

teknoloji veridir.

Web sayfasında “Verimlilik nedir?” başlığı altında MPM hem durağan (statik)

kavram verimlilikten hem de dinamik süreç olan verimlilik artışından aynı anlamı

taşıyormuş gibi söz eder (http-5). Aralık 2005 tarihinde Web sitesinde şöyle

deniyordu: “’Verimli olmak gerekir’ dendiğinde anlatılmak istenen, “verimliliği

arttırma gereği”dir.” (http-7). 2003 yılında yayınlanan Verimlilik Raporu şöyle

der:“… verimliliğin aynı zamanda “dinamik bir kavram” olduğu açıkça

görülmektedir” (VR; 2003; s.29). Aslında görünen şey, MPM’de bir kavram

kargaşası olduğudur.

“Verimlilik” ve “verimlilik artışı” birbiriyle yakından ilişkili ama içerdiği anlam

olarak birbirinden farklı iki kavramdır. Verimlilik analizinde teknoloji veridir ve

durağan ölçüm yapılır. Verimlilik artışı analizi ise dinamik bir süreç ile ilgilidir.

Kısa dönemde veri bir üretim teknolojisi ile de verimlilik artışı sağlamak

mümkün iken uzun dönem teknolojik yeniliklerle verimlilik artışı sağlanabilir.

Kısacası, verimlilik artışı süreçle ilgili bir kavram olup, belli bir ölçütüne göre

üretimdeki verimlilik artışını, yani büyümeyi gösterir. Çünkü ister katma-değer

bazında isterse miktar olarak ele alınsın, verimlilik artışı demek, üretimin

artması demektir.

Verimlilik artışlarını, teknolojinin veri olduğu durağan verimlilik analizinde

olduğu gibi, hem üretilen katma değer (KD) hem de üretilen miktarlar (Q)

açısından incelemek mümkündür.

3- Nicel (miktar) değişim veya

4- Değer değişimi.

Nicel artış, üretimde kullanılan fiziksel girdilerin miktarı ile elde edilen

çıktının fiziksel miktarı arasındaki değişimi gösterir. Yukarıda verimlilik ölçümü

kısmında miktar ölçümü hakkında ileri sürülen görüşler verimlilik artışı analizi

için de geçerlidir. Diğer bir deyişle, “iki veya daha çok girdili” verimlilik artışı

analizinde gerçekçi nicel ölçüm yapabilmek olanaksızdır, sadece tek girdiye

göre kısmi verimlilik artışını ölçmek mümkündür. Ama verimlilik artışının nedeni

teknolojik yenilik ise, sonuçların çok dikkatli değerlendirilmesi gerekir,

özellikle de “tamamen yeni bir ürünün” üretimi söz konusu olduğunda. Değer

açısından verimlilik artışı ölçümünde ise, durağan verimlilik ölçümünde olduğu

gibi birtakım sorunlar olmakla birlikte, nicel ölçüme kıyasla daha sağlıklı

Page 72: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

66

sonuçlar elde edilebilmektedir.

Verimlilik artışı iki nedenden dolayı olabilir:

1- Veri teknoloji ile etkinlik artışı.

a- Ekonomik etkinlik artışı (EE).

b- Teknik etkinlik artışı (TE).

2- Teknolojik yeniliklerden kaynaklanan artış.

a- Veri ürün, “yeni” üretim yöntemi.

b- “Yeni ürün” ve “üretim yöntemi”.

Etkinliği arttırarak verimlilik artışı sağlamak ancak kısa dönem için geçerli bir

yöntemdir. Teknoloji veri olduğu için EE ve TE en uygun düzeye geldikten sonra

verimlilik artışı olmaz. Ülkelerin uzun dönem gönenç artışının asıl nedeni ve

kaynağı ise zihinsel emeğin ürünü olan teknolojik yeniliklerdir. Özellikle sürekli

“yeni” ürünlerin piyasaya sunulması sonucu ne kâr oranları sıfıra doğru düşme

eğilimindedir ne de ekonomik büyümenin sonuna gelinmiştir.

Etkinli artışının verimlilik artışına katkısı sınırlı olduğu ve bizi ülke ekonomisi

ilgilendirdiği için, aşağıda varsayımsal rakamlarla verimlilik artışı analizi

yaparken teknolojik bir yenilik sayesinde girdi maliyetleri aynı kalırken çıktının

arttığını varsayacağız.

Yukarıdaki modele ek varsayım: Her iki üretici de teknolojik yenilik sonucu

farklı miktarda üretim artışı sağlıyor, ama artan çıktıdan eşit oranda gelir elde

ediyorlar.

Gömlek üreticisi X Cep telefonu üreticisi Y

Emek-yoğun üretim Teknoloji-yoğun üretim

Verimlilik artışı sonucu üretilen miktar:

qxt+1 = 40 adet qy

t+1 = 8 adet

Üretim miktarındaki değişim:

Δ qx = 10 adet Δ q = 2 adet

Toplam gelir:

TRxt+1 = 40*4 = 160 TL TRy

t+1 = 8*20 = 160 TL

Yeni durumun MPM tarzı verimlilik ölçümü:

Vxt+1 = 160/100 = 1.4 Vy

t+1 = 160/100 = 1.4

Page 73: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

67

MPM tarzı çalışan kişi başına çıktı değeri:

VxL,t+1 = 160/8 = 20 TL Vy

L,t+1 = 160/4 = 40 TL

Artış miktarı:

ΔVxL = 5 TL ΔVy

L = 10 TL

Teknolojik yenilik sonucu MPM tarzı verimlilik oranı değişmedi. Acaba iki ülke

açısından KD ölçütüne göre durum nedir?

KDxt+1 = LWCx+ πx KDy

t+1 =LWCy+ πy)

= (5*8)+ (160-100) = (4*15)+ (160-100)

= 100 TL = 120 TL

Çalışan kişi başına üretilen katma-değer:

KDxt+1/ Lx = 100 / 8 = 12.5 TL KDy

t+1/ Ly = 120 / 4 = 30 TL

Çalışan kişi başına üretilen katma-değer farkı:

ΔKDx/ Lx = 12.5 -7.5 = 5 TL ΔKDy/Ly = 30 – 20 = 10 TL

Teknolojik yenilik sonucu ortaya çıkan verimlilik artışı sonucunda oluşan sayısal

değerleri özetleyecek olursak:

Gömlek üreticisi X Cep telefonu üreticisi Y

Emek-yoğun üretim Teknoloji-yoğun üretim

Vxt+1 = Vy

t+1

ΔVxt+1 = ΔVy

t+1

VxL,t+1 < Vy

L,t+1

ΔVxL < ΔVy

L

KDx < KDy

Δ KDx t+1 / Lx

t+1 < Δ KDy

t+1 / Ly t+1

Yukarıdaki analizden açıkça görüldüğü gibi, çıktı arttıran bir teknolojik yenilik

sonucu MPM tarzı durağan verimlilik ölçümü her iki üretici veya ülke için aynı

sonucu vermesine (V=1.4) karşın, teknoloji-yoğun üretim yapılan ülkede çalışan

kişi başına üretilen KD artışı daha yüksek olmuştur. Dolayısıyla, teknolojik

yenilik, teknolojiyi daha yoğun kullanan ülkede ülke gönenç düzeyinin daha da

artmasına neden olmuştur.

Page 74: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

68

Yukarıdaki örnekte teknolojik yeniliklerin hem emek-yoğun hem de teknoloji-

yoğun sektörde eşit Ç/G artışı sağladığını varsaydık. Aslında gerçek ekonomik

ilişkilerde teknolojik yenilik sonucu elde edilen toplam gelir artışı, genellikle,

teknoloji-yoğun sektörde daha çok artış gösterir. Ancak, verilen örnekte amaç,

ülke ekonomisi açısından MPM tarzı verimlilik ölçümlerinin yanıltıcı sonuçlar

vereceğini göstermekti. Eğer MPM sadece işletme bazında değil, ülke

ekonomisi açısından da verimlilik artışını hedefliyorsa, katma-değer ölçütünü

kullanması daha yararlı olacaktır. Eğer amaç sadece işletme bazında verimlilik

artışı sağlamak ise, o zaman da ülke ekonomisi ile ilgili görüşleri bir kenara

bırakmasında yarar var.

Hizmet sektöründe verimlilik9

Şimdiye kadar verimlilikten söz ederken hep ürün sözcüğünü kullanmaya dikkat

ettik. Genel anlamda ürünler, hem fiziksel depolanabilir/taşınabilir mallar

(metalar), hem de fiziksel olmayan, yani depolanamayan ve taşınamayan

hizmetlerdir. İktisatla ilgili ders kitaplarında üretim ve tüketimden söz

edilirken mal ve hizmet ayrımı net bir şekilde yapılmamaktadır. Ancak, iktisat

kuramlarını yakından incelediğimizde gerek fiyat kuramında, gerekse büyüme,

dış ticaret gibi temel kuramların genellikle fiziksel ürünler (metalar) üzerine

oluşturulduklarını gözlemleriz. Klasik iktisatçılar zamanından beri genel olarak

incelenen sektörler imalat sanayi, madencilik, tarım gibi “meta” (fiziksel ürün)

üreten sektörler olmuş, Neoklasik ve Keynesyen iktisatçılar da bu geleneği

sürdürmüşlerdir. “Sermayenin marjinal verimliliği” kavramı ve ilgili analizler

bunun en somut göstergeleridir.

Metalar depolanabilen, biriktirilebilen, taşınabilen, katma-değeri arttırılabilen

fiziksel ürünlerdir. Hizmetler ise; üretildiği anda tüketilen, depolanamayan,

biriktirilemeyen, taşınamayan, dolayısıyla değerine değer eklenemeyen

ürünler olarak tanımlanabilir.

Bilindiği gibi ülkelerin gelişmişlik düzeyleri arttıkça tarım sektörünün GSYİH

içindeki göreceli payı azalırken, sanayinin ve özellikle de hizmetler sektörünün

payı giderek artar. Günümüzde hizmetler sektörü genellikle hem gelişmiş hem

de gelişmekte olan ülkelerde GSYİH içinde en yüksek oransal paya sahiptir

Çizelge:1). Toplam üretimin yanı sıra çalışan insanların da gittikçe büyüyen bir

9 Bu kısımda “Ekonomik Büyüme ve Küresel Ekonomi” başlıklı kitabın 5. Bölümünden yararlanılmıştır.

Page 75: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

69

oranı bir zamanlar “asalak sektör” muamelesi gören hizmet sektöründe

istihdam edilmekte, mavi yakalı diye bilinen tarım ve sanayi sektörü

çalışanlarının oranı gittikçe azalmaktadır. Marx’ın proletarya olarak tanımladığı

ve meta üretiminde istihdam edilen kişilerin sayısı zaman içinde gittikçe

azalmış, Toffler’in deyimiyle “kogniterya”ya10 dönüşmüştür (1992;s.90). Bütün

bu gelişmelere karşın iktisat biliminin fiyat kuramı, büyüme kuramı,

uluslararası ticaret kuramı gibi temel kuramlarının, hizmetler sektörünü

içselleşmeyi başarabildiği söylemek mümkün değildir. MPM’nin de mal-hizmet

sektörü ayrımını ve ilgili verimlilik ve verimlilik artışı analizlerini başarılı bir

biçimde yaptığını savunmak zordur.

Çizelge: 1 Hizmet üretiminin GSYİH içindeki oranı (%)

1990 2003

Düşük gelirli ülkeler 41 49

Orta gelirli ülkeler 46 54

Yüksek gelirli ülkeler 65 71

Dünya ortalaması 61 68

Kaynak: World Development Report-2005, Table: 4-2

MPM’nin hizmet sektöründe verimlilik ve verimlilik artışı ile ilgili olarak verdiği

önemli sayılabilecek mesajlar yok denecek kadar azdır. İşletmelerle ilgili

olarak VR-2002’de sadece 22. sayfada hizmet sektörü ile ilgili bir paragraflık

bir görüş ve DİE’den alınan bir çizelgede bir satırlık sayısal veri vardır. Kamu

sektörüyle ilgili olarak s.65’te “Kamu Kurumlarının Verimliliği” başlıklı bir bölüm

vardır ve burada MPM’nin norm kadro çalışması yaptığından söz eder. Ama

kamu sektöründe girdinin ve çıktının ne olduğundan, verimlilik ölçümünün nasıl

yapılacağından söz etmez.

VR-2003’te “Hizmet Sektörü” başlığı altında bir bölüm vardır. Burada sağlık

sektöründe verimlilik ölçümünün olanaksızlığı vurgulanır (VR-2003; s.143).

Eğitim, finans ve turizm ile ilgili alt-bölümlerde ise verimlilik ölçümünden veya

verimlilik artışından hiç söz edilmez. Aynı Rapor’da “Kamu Yönetimi ve

Verimlilik” ile ilgili bir bölüm vardır, ama gene verimlilik veya verimlilik artışı

ölçümü ile ilgili bilgi sunulmaz.

10 Kogniterya (cogniteria) :”Bilge-Bilinçli-Bilgili” insanlar.

Page 76: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

70

Teknolojik yeniliklere ağırlık veren VR-2004’te ise hizmet sektöründen hiç söz

edilmez. Herhalde MPM de, birçok geleneksel “dengeci” iktisatçı veya modelin

yaptığı gibi “dolaylı olarak” teknolojik yeniliklerin sadece fiziksel ürün

üretiminde söz konusu olacağını varsayıyor.

Hizmet üretiminde verim, verimlilik ve verimlilik artışı

Hizmet sektöründeki verimi, verimliliği ve verimlilik artışını (büyümeyi) fiziksel

mal üretimde olduğu gibi ölçebilmek mümkün müdür? Fiziksel mal üretimi

ölçütü, hizmet üretimi ile aynı mıdır? Yoksa sadece benzerlikler mi vardır?

Piyasalara sunulan hizmetlerin verimini belirleyen üç temel etken vardır:

1. Hizmeti üreten emeğin nitelik düzeyi;

2. Hizmet üretiminde harcanan zaman;

3. Hizmet üretiminde kullanılan teknoloji.

Metaların üretiminde olduğu gibi, hizmet üretiminde de hizmeti üreten

işgücünün nitelik düzeyi ile verimlilik arasında çok yakın ilişki vardır. Göreceli

olarak düşük nitelik düzeyine sahip bir işgücü ile yapılacak hizmet üretimi

doğal olarak daha nitelikli işgücünün üreteceği hizmete göre daha düşük verim

ve kalitede olacaktır. İşgücünün niteliğini resmi ve meslek içi eğitim ile

artırmak mümkündür. Deneyim de işgücünün nitelik düzeyini etkileyen önemli

bir etkendir.

Hizmet sektörü verimlilik analizlerinde işgücünün harcadığı emek-zamanın

önemi büyüktür. Çünkü verimlilikle ilgili karşılaştırmalı analizlerde çalışılan

birim zamana veya kişiye göre yapılan kısmi verimlilik ölçümleri sıkça

başvurulan ve oldukça yararlı bir yöntemdir. Ancak, üretilen hizmetin kalitesi

de söz konusu olduğunda harcanan emek-zaman ölçütü önemini büyük oranda

yitirir.

Hizmet üretiminde kullanılan teknoloji de verimlilik analizinde büyük önem

taşır. Örneğin, basit araç-gereçlerle donatılmış bir hastane ile ileri teknoloji

içeren araç-gereçlerle donatılmış bir hastanenin sundukları hizmetin

kalitesinde büyük oranda farklar olması doğaldır. Üretimde kullanılan teknoloji

ne kadar gelişmiş ise, üretilen hizmetin de o kadar gelişmiş olma olasılığı

vardır.

Aşağıdaki bölümlerde sırasıyla hizmet sektöründe verim, verimlilik ve verimlilik

artışı olgularını inceleyeceğiz.

Page 77: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

71

Hizmet üretiminde verimlilik

Meta üretiminde olduğu gibi, hizmet üretimi verimlilik analizinde de ülke

ekonomisi açısından önemli olan üretilen katma-değer önemlidir. Bu nedenle

yukarıda meta üretiminde “verimlilik ile ilgili söylenenler, hizmet üretimi için

de geçerlidir. Ayrıca, MPM’nin işletme açısından verimlilik oranı tanımıyla ilgili

yapılan eleştiriler, hizmet üretiminde verimlilik oranı ile ilgili analizler için dea

geçerlidir. İki örnekle MPM tarzı bir oransal verimlilik ölçümünün hizmet

sektöründe ne kadar yararlı olabileceğini inceleyelim.

Örnek-1: Bu çalışmanın en başında yer alan orkestra ile ilgili fıkrayı

hatırlayarak bir “verimlilik analizi” yapmaya çalışalım. Karşılaşılacak ilk sorun

“tüketilmesi beklenen ve tüketilen kaynaklar” ile ilgili olacaktır. Söz konusu

kaynağın orkestradaki “aktif müzisyenlerin sayısı” olduğunu varsayalım. Eğer

orkestra 10 kişiden oluşuyor ve hepsi müzik icraatına katılmışsa, “verimlilik

oranı en uygun” düzeydedir. Eğer “belli bir anda” orkestra 9 kişi ile icraat

yaparsa, MPM tarzı “verimlilik artacaktır”. Verim analizinde söz konusu kaynak

“müziğin kalitesi” ise, “tüketilmesi beklenen ve tüketilen kaynaklar” nasıl

ölçülecektir?

Örnek-2: Bir hastanede çalışan doktorların verdiği sağlık hizmetinin “verimini”

MPM’nin “tüketilmesi beklenen ve tüketilen kaynaklar” oransal tanımına göre

ölçmeye çalışalım. Gen karşılaşılan ilk sorun “kaynak” tanımı olacaktır. Eğer

kaynak, hastanede çalışan doktor sayısı ise ve 10 doktor varsa, 10 doktorun

çalıştığı her gün “verim oranı en uygun” düzeydedir. 9 veya daha az sayıda

doktorun çalıştığı ve aynı sayıda hastayı muayyene ettiği günler “verimlilik

artmış olacaktır”. Bilindiği gibi bazı eski SSK hastanelerinde doktorların bir

kısmı tamamen “atıl” olarak bulunurlar, hizmet sunumuna katılmazlardı. Böyle

durumlarda doğal olarak “verim oranı düşük” olacaktır. Ama belli bir zaman

birimine göre muayene edilen hasta sayısı açısından SSK hastanelerinde çalışan

doktorlar “en verimli” olanlarıdır. Verimlilik, özel hastaneler veya oralarda

çalışan doktorlar ile karşılaştırılamayacak kadar büyüktür (!)

Yukarıdaki iki örnekten de anlaşılacağı gibi, MPM’nin “kaynak” ölçütüne göre

verim oranı ölçümü, hizmet sektöründe üretilen hizmetler için de iyi bir ölçüt

oluşturmamaktadır.

Verimlilik, “fiziksel” çıktıların girdilere oranı (Ç/G) şeklinde olsaydı hizmetler

sektöründe ölçüm yapabilmek çok güç, hatta bazı durumlarda olanaksız

Page 78: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

72

olacaktı. Örnek olarak saç kesimini ele alalım. Girdiler bellidir: tarak, makas,

koltuk, ayna, önlük, mekân kirası ve berberin emeği. Toplam ve çalışılan birim

zamanda kullanılan girdi miktarlarını nicel olarak ölçmenin öyle veya böyle bir

biçimde mümkün olduğunu varsayalım. Peki, çıktı, yani saç kesimi, nicel olarak

nasıl ölçülecektir? Önce nicel açıdan bakalım. Ürün, “saç kesimi” olduğuna göre

burada ölçüt “kesilen saç miktarı” mı olmalıdır? O zaman müşteriden kestirdiği

saç miktarına göre ücret almak gerekir. Az kestiren az ücret, çok kestiren çok

ücret ödeyecek. Bu arada miktar “hacım” olarak mı ölçülmeli, “gram” olarak mı?

Yoksa saç kestirmek için gelen müşteri sayısına göre mi verimlilik ölçülmeli?

Ama o zamanda şöyle bir ikilem ortaya çıkabilir. İki farklı berberin günde

ortalama 10 kişinin saçını kestiğini, birincinin saç kesimi başına 10 TL, diğerinin

5 TL ücret aldığını varsayalım. Günde saçı kesilen müşteri ölçütüne göre

verimlilik eşittir; ama birincinin geliri, ikincinin iki katıdır. Bu durumda hala iki

berberin verimliliğinin eşit olduğunu söylemek mümkün olabilir mi?

Acaba Neoklasik doktrinde olduğu gibi sermayenin marjinal verimliliği kavramı

kurtarıcı bir çözüm olabilir mi? “Olabilir”, denirse bu sefer hizmet sektöründe

sermaye mallarının tanımını yapmak gerekir. Tarak, makas, ayna gibi şeylerin

nasıl üretken olduklarının ve ne ürettiklerinin mantıklı ve tutarlı bir

açıklamasının olması gerekir.

Nicel ölçüm çabalarını bir kenara bırakıp “değer” açısından bir ölçüm yapma

olanaklarını irdeleyelim. Girdi maliyetini harcanan değerler olarak ölçmek sorun

olmayacaktır. Peki, çıktıyı aynı kolaylıkla ölçmek mümkün olacak mıdır? Çıktının

(saç kesiminin) değerini hangi ölçüte göre belirlemek gerekir? Bir önceki

paragrafta sorulan “tarak, makas, ayna” gibi üretim araç-gereçlerinin nasıl

üretken olduklarının ve ne ürettiklerinin” bir yanıtı bulunabilirse marjinal

verimliliğinin ölçülmesi ile sorun çözülebilir. Ama tarak, makas, ayna gibi araç-

gereçler “üretken” niteliklere sahip değillerse, marjinal verimlikleri de

ölçülemeyecek, dolayısıyla saç kesiminin değerinin ölçümü bir sorun olarak

kalacaktır.

Tabii berberin verimliliğini, Neoklasik doktrinin sermayenin marjinal verimliliği

kavramına hiç gereksinim duymadan ölçmenin başka ve daha “gerçekçi” yolları

vardır. Örneğin, bir işletme olarak berberin bir günde veya haftada veya ayda

elde ettiği toplam geliri, yaptığı toplam sabit ve değişken giderlerden düşerek

verimliliği “kâr” olarak hesaplanabilir. Veya ülke ekonomisine katkısı açısından

ürettiği katma-değer (kâr ve ücret) olarak hesaplanabilir.

VB = LWC + π (1)

Page 79: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

73

VB, berberin ürettiği katma değeri; LWC, çalışanın brüt ücret maliyetini; π, ise

faiz ve rantı da içeren brüt kâr miktarını simgeler.

Hizmet üretiminde verimlilik artışı (büyüme)

Daha önceki bölümlerde gördüğümüz gibi, verimlilik ve verimlilik artışı eş-

anlamlı gibi kullanılmalarına karşın aslında farklı şeyleri ifade ederler.

Verimlilik durağan durumu, verimlilik artışı ise dinamik bir süreci içeren

kavramlardır. Verimlilik ölçümünde olduğu gibi hizmet üretiminde verimlilik

artışını da nicel açıdan güvenli bir yöntemle ölçmek mümkün değildir. Ölçüm

için, işletme açısından çalışılan birim emek-zamana göre elde edilen kâr

oranındaki değişim, ülke ekonomisi açısından ise çalışılan birim emek-zamana

göre üretilen VA en uygun yöntemler olarak görünmektedir.

Ülke ekonomisi açısından hizmet sektöründe verimlilik artışı

ölçümü.

g = VAt+1-VAt = ∆VA (2)

“g”, verimlilik artışını, yani büyümeyi simgeler.

Hizmet üretiminde en önemli unsur üretilen hizmetin kalitesidir. Bu aşamada

“veri teknoloji” ile üretilen hizmetin optimal kalitede olduğunu varsayıyoruz11.

İster işletme bazında, ister ülke ekonomisi açısından ele alalım, genel olarak

hizmet sektöründe verimlilik artış hızı, meta üreten sektörlerde olduğu kadar

yüksek oranlarda gerçekleşmez.

Kısa dönemde verimlilik artışı teknoloji veri iken “etkinlik” (mikro-verimlilik)

artışı ile gerçekleşebilir. Verimlilik en uygun düzeye veya piyasa doyuma

ulaştığında verimlilik artışı da sona erer. “Kısmi” verimlilik artışı analizinde

harcanan emek-zaman ölçütü önemlidir. Ancak, çalışan sayısını arttırmadan,

üretimde kullanılan emek-zaman miktarı istenildiği kadar arttırılamaz. Örneğin,

bir berber çalışma saatleri zaman içinde 10 kişinin saçını kesebiliyorsa, çalışma

saatlerini uzatmadan müşteri adedini 11’e veya üstüne çıkaramaz. Çalışma

saatlerini arttırabilmenin ise hem biyolojik, hem de yasal açıdan bir üst sınırı

vardır. Diğer bir deyişle, berberin veri zaman içinde verdiği hizmetin miktarını

11 Kalite konusu bir sonraki bölümde ayrıntılı olarak tartışılacaktır.

Page 80: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

74

(verimliliğini) arttırması pek kolay değildir. Aynı şey bir taksi sürücüsü veya

orkestra müzisyenleri için de geçerlidir. Dolayısıyla, veri teknoloji ile hizmet

sunumunda verimliliği, yani katma-değeri veya kârı arttırmak çok sınırlı

düzeyde mümkündür.

Orta ve uzun dönemde teknolojik yenilikler aracılığıyla, yani teknolojik

verimliliği arttırarak da verimlilik artışı gerçekleşebilir. Örneğin üretimde

kullanılan girdilerin maliyetlerini teknolojik yenilikler ile düşürmek, böylece

üretilen katma değeri veya kârı arttırmak mümkündür. Ama bu tür maliyeti

düşürmeye yönelik teknolojik yenilikler, ancak sınırlı bir oranda katkı

sağlayabilirler.

Uzun dönem ve yeni hizmet türleri

Yukarda yazılanlar genellikle “veri” hizmetlerin üretimi ile ilgili görüşlerdi.

Uzun dönem verimlilik artışları için “yeni ürünler getiren yeni teknolojilerin”,

yani yeni hizmetlerin üretilmesi gereklidir. Yeni bir hizmet türü sunulduğu

zaman ise hizmetin ve hizmeti üretmeye yarayan araç-gereçlerin içerdiği

teknolojik yeniliklerin verimlilik artışına etkilerini, yani sunulan hizmetin

niteliğini, tam olarak yansıtabilecek biçimde ölçüm yapabilmek çok zordur,

hatta imkânsız gibidir. Örneğin “uzay turizmi” gibi tamamen yeni bir hizmet

türü ortaya çıkabilir. Hizmet tamamen “yeni” bir tür olduğu için eski

örnekleriyle kıyaslama olanağı yoktur.

Meta üretiminde olduğu gibi, hizmet üretiminde de teknolojik yenilikler ile

birlikte genellikle “tamamen yeni” hizmetler yerine, aynı hizmetin farklı

kalitelerde sunulduğu görülür. Örneğin sadece makas-bıçak kullanan bir berber

ile daha çok sayıda yardımcı ek araç-gereç kullanan berberin sunduğu hizmetin

arasında özünde pek fark yoktur; her ikisi de sonuçta saçınızı keser veya biçim

verir. Veya en lüks marka taksinin sunduğu hizmet (sizi bir yerden bir yere

taşımak) ile en eski model taksinin sunduğu hizmet arasında pek fark yoktur.

Her ikisi de sizi istediğiniz yere ulaştırır.

Özetleyecek olursak; hizmet sektöründeki verimlilik değişimini nicel olarak

ölçmek imkânsızdır veya en azından sağlıklı sonuçlar elde etmek çok zordur,

denebilir. Teknolojik yeniliklerle birlikte üretilen hizmetlerin kalitesinin

sürekli olarak artış yönünde olması ise ölçümü daha da zorlaştırmaktadır. Bir

öğretmenin veya doktorun hizmet miktarını ve kalitesini hangi ölçüte göre

ölçebilirsiniz? Deneyim, ölçümün neresinde ve nasıl bir yer alacaktır.

Page 81: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

75

Günümüzde bir öğretmenin veya doktorun elinde 30 yıl öncesine kıyasla

inanılmaz derecede daha çok miktarda ve farklı niteliklerde mesleğinde

kullanabileceği yardımcı araç-gereç vardır ve miktarları her geçen gün daha da

artmaktadır. Bu durumda örneğin eğitim sektöründeki verimlilik artışını nasıl

ölçmemiz gerekir?

Kalite ve verimlilik

Yukarıdaki analizlerde genel olarak kalite olgusu üzerinde durulmamıştı. Çünkü

dolaylı olarak, üretimde kullanılan teknolojinin içerdiği ürün kalitesinin en uygun

düzeyde olduğu varsayılmıştı. Başka bir deyişle, hem gömlek üreticisinin hem

de cep-telefonu üreticisinin en uygun düzeyde kaliteye sahip ürünler üretiyor

oldukları varsayılmıştı. Şimdi kalite-verimlilik kavramlarını birlikte kullanmadan

önce bir kalite tanımı yapalım.

Kalite, üretilen bir mal veya hizmetin sahip olduğu kendine özgü nitelikler veya

özelliklerdir. Bu nitelikler üretimde kullanılan teknolojiye göre değişiklik

gösterir. Örneğin, 1930’lu yıllarda da otomobiller üretiliyor ve tüketiliyordu,

ama o zamanlar üretilen otomobiller ile 2000’li yıllarda üretilenler arasında

büyük kalite (nitelik) farkları vardır. Zamane otomobilleri eskiye kıyasla çok

daha üstün niteliklere, yani kaliteye sahiptir, çünkü otomobil parçaları

üretiminde kullanılan teknolojiler zaman içinde büyük gelişme göstermişler ve

daha üstün niteliklere sahip hale gelmişlerdir.

Bir mal veya hizmetin kalitesi teknolojik yenilik olmadan, yani veri teknoloji ile

de farklılıklar gösterebilir. Bu nedenle kalite kavramını iki farklı açıdan

incelemekte yarar vardır.

1. Veri teknoloji, ama farklı kalitede ürünler.

2. Yeni teknoloji ve farklı kalitede ürünler.

1- Veri teknoloji, ama farklı kalitede ürünler

Belli bir teknolojiyle üretilen bir ürünün, o teknolojiye özgü belli bir en uygun

kalite düzeyi vardır. Bazı üreticiler teknolojiyi veya diğer üretim girdilerini

bazı nedenlerden dolayı en uygun düzeyde kullanmayı beceremezler. Örneğin,

üretimde çalıştırdıkları işgücünün nitelikleri o işi en uygun düzeyde yapmak için

yeterli olmayabilir. Veya kullanılan “diğer” girdilerin kalitesi, olması

gerekenden düşük olabilir. Böyle durumlarda üretilen ürünün kalitesinin de en

uygun düzeyden düşük olması kaçınılmaz olacaktır. Örneğin, bir TV üreticisi,

veri teknoloji ile işgücünün nitelik düzeyini firma-içi eğitimle arttırarak,

Page 82: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

76

üretilen TV’lerin kalitesini yükseltebilir. Ancak unutulmaması gereken önemli

faktör “teknolojinin veri” olmasıdır.

2- Yeni teknoloji ve farklı kalitede ürünler

Bir de teknolojik yeniliklerden kaynaklanan kalite artışı vardır ki burada

durum yukarıdaki örnekten çok farklıdır. Örneğin, 2 mp’lik dijital bir fotoğraf

makinesi, 7 mp’lik bir makinenin çektiği fotoğrafı aynen çekebilir. Ama arada

kalite farkı olacaktır ve bu fark kullanılan teknolojiden kaynaklanır.

Farklı teknolojilerin, benzer ama farklı kalitede ürünler üretmesini şöyle bir

örnekle de açıklayabiliriz. İki otomobil üreticisi olduğunu varsayalım: Volvo ve

Lada. Bir Volvo otomobil üretmek için 1.5 ton çelik, bir Lada otomobil üretmek

için de 1 ton çelik kullanılıyor olsun. Kullanılan çelik miktarına göre kısmi

verimliliği oransal olarak karşılaştıralım.

KVVolvo = 1 Otomobil / 1.5 ton çelik = 0.66

KVLada = 1 Otomobil / 1 ton çelik = 1

Görünüşe göre Lada daha verimli üretim yapmaktadır. Oysa çok iyi bildiğimiz

gibi Volvo ve Lada arasında kalite açısından büyük farklılıklar vardır.

Teknoloji sürekli yenilenirken ya tamamen yeni ya da benzer işi yapabilen, ama

kaliteleri farklı olan ürünler ortaya çıkar. Yeni ürünlerin büyük bölümü daha

önce var olan, ama teknolojik yenilik sayesinde kaliteleri değişen ürünlerdir.

Birkaç örnek verecek olursak; bilgisayarlar, telefon aygıtları, iletişim

hizmetleri, beyaz eşyalar, teknolojik yenilikler sonucu kaliteleri sürekli olarak

değişen, daha doğrusu artan ürünlerdi.

MPM’ye göre kalite kavramı:

“… üstün özelliklere sahip anlamında değil, istenilen özelliklere sahip

anlamında kullanılmaktadır. Bir üründe önemli sayılan özelliklerin hedef

değerlere yakınlık derecesi veya ürünün hedef civarındaki değişmezliği

olarak tanımlanmaktadır” (http-6).

Bu tanım eksiktir, çünkü teknolojik yeniliklerin getirdiği kalite farklarını göz

ardı etmektedir. Tanıma göre teknoloji veridir, dolayısıyla belli bir optimal

ürün kalitesi vardır, ama bazı nedenlerden dolayı üretilen ürünün kalitesi farklı

olabilir. Bu durum, yukarıda söz ettiğimiz birinci durumun aynısıdır. Üretilen

ürün ne kadar az hata içerirse, o kadar kalitelidir, anlamına gelir. MPM’nin, bir

yandan ülke ekonomisindeki verimlilik artışının önemini vurgularken, diğer

Page 83: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

77

yandan “teknolojik yenilikler” ile gelen kalite farklılıklarını göz ardı etmesi

ciddi bir eksikliktir.

Özetleyecek olursak

Bu çalışmanın girişinde bir siyasetçi veya bir öğretmen veya bir gömlek üreten

işletme veya ülke ekonomisi açısından “verimlilik” kavramının farklı anlamlar

taşıdığından söz emiştik. Yapılan analizlerde de bir işletme için verimlilik ile

ülke ekonomisi açısından farklı olduğunu örneklerle gördük. Dolayısıyla, bu

veriler ışığında MPM’nin öncelikle işletme açısından mikro-ekonomik açıdan mı,

yoksa ülke ekonomisi ölçeğinde makro-ekonomik açısından mı verimlilik olgusu

ile ilgili olduğunu net bir biçimde ortaya koyması gerekir. Eğer her ikisi de

MPM’nin ilgi alanına giriyorsa, o zaman işletme ve ülke ekonomisi açısından

“verimlilik” ile ilgili kavramların tanımının ve ölçümünün farklı yapılması

gerektiğinin net bir biçimde ortaya konması gerekir. Yukarıdaki bölümlerde de

görüldüğü gibi, üretici için verimlilik analizi ile ülke ekonomisi açısından

verimlilik analizi farklı olmak zorundadır.

MPM’nin yayınladığı raporlarda ülke ekonomisindeki verimliliğe önem verdiği

net bir biçimde görülmektedir. Örneğin 2002 yılı Verimlilik Raporu’nda şöyle

bir ifade yer alır: “Türkiye ekonomisi değerlendirilecek… yapılması

gerekenler tartışılacaktır” (s.12). MPM’nin ülke ekonomisinde verimliliğe önem

vermesi, ön plana çıkarıp sürekli olarak verimliliğin önemini vurgulaması çok

doğru ve yararlı bir davranıştır. Ama MPM tarzı verimlilik analizinin ülke

ekonomisi açısından eksikleri ortada. MPM’nin Ç/G analizleri ülke ekonomisi için

yanlış sinyaller alınmasına neden olmaktadır. Verimlilik, işletme için kârlılıkla,

ülke ekonomisi için ise KD üretimi ile ilişkili bir kavramdır, dolayısıyla ülke

ekonomisinde verimlilik analizleri için “katma-değer” ölçütünün kullanımı daha

doğru olacaktır. Eğer MPM hem işletme hem de ülke ekonomisi ile ilgili

verimlilik analizlerinde “aynı katma-değer” kavramını kullanıyorsa, o zaman

MPM’nin işletmelere “verimli” bir biçimde yardımcı olamayacağını ileri sürmek

yanlış olmayacaktır.

“Verimlilik” ve “verimlilik artışı” gibi iki benzer ama farklı olgu karşısında

MPM’nin yaklaşımının yanlışlığı net bir biçimde görülmektedir. Birincisi durağan

(statik) bir durumu, ikincisi ise dinamik bir süreci gösterir. Ama MPM’ye göre

sanki bunlar arasında bir fark yoktur ve iki kavram eşanlamlıdır. Bu yanlış

yaklaşımdan da bir an önce vazgeçilmesi gerekir.

Page 84: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

78

MPM aslında teknolojinin veri olduğu bir ortamdan ekonomik ve teknik

etkinlikleri (EE-TE) artırmaya yönelik, “etkinlik artışı” diye tanımladığımız

kısa dönem statik verimlilik analizleri yapmaktadır.

Daha verimli olabilmesi için MPM’nin öncelikle verimlik ve verimlilik artışı

arasındaki önemli farkı doğru algılaması ve çalışmalarını teknolojik yenilikleri

de kapsayacak bir biçimde yeniden yapılandırılması gerekir.

Page 85: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

79

Ek

Yukarıdaki çalışmada verimlilik ve verimlilik artışı, iki farklı yöntemle bazı

hipotetik rakamlar kullanılarak incelenmişti. Biri MPM’nin kullandığı verimliliğin

Ç/G oransal ölçümü; diğeri ise ülke ekonomisinde verimlilik ve verimlilik artışı

ölçümü için önerilen katma-değer ölçütüne göre ölçümdü. Aşağıda bu farklı

yöntemlerle yapılan ölçümlerin sonuçlarının karşılaştırması bir kez daha ve

toplu olarak verilmektedir. Karşılaştırmada üretilen “miktar” değil, üretilen

“değer” esas alınmıştır.

“Verimlilik” ölçümü sonuçları (Teknoloji veri):

Gömlek üreticisi X Cep telefonu üreticisi Y

Emek-yoğun üretim Teknoloji-yoğun üretim

Vx = Vy

rx = ry

VLx < VL

y

KDx < KDy

KDx / Lx < KDy / Ly

“Verimlilik artışı” ölçümü sonuçları (Teknolojik yenilik sonrası):

Gömlek üreticisi X Cep telefonu üreticisi Y

Emek-yoğun üretim Teknoloji-yoğun üretim

Vxt+1 = Vy

t+1

ΔVxt+1 = ΔVy

t+1

rx t+1 = ry

t+1

VxL,t+1 < Vy

L,t+1

ΔVxL < ΔVy

L

KDx < KDy

Δ KDx t+1 / Lx

t+1 < Δ KDy

t+1 / Ly t+1

Page 86: hasmendi@gmail.com KITAP.pdf · hasmendi@gmail.com Mart-2008 . ii . iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya sitesinde yayınlanmıü “verimlilik” konusu ile ilgili bazı

80

KAYNAKLAR

Gürak, H. 2011-a İktisat

Genesis, Ankara.

--- “ --- 2011-b İktisat - 2

Genesis, Ankara.

--- “ --- 2006 Ekonomik Büyüme

Ekin Kitabevi, Bursa.

Raporlar:

Verimlilik Raporu 2002 Milli Produktivite Merkezi, Ankara.

Verimlilik Raporu 2003 Milli Produktivite Merkezi, Ankara.

Verimlilik Raporu 2004 MPM, Ankara.

İnternet kaynakları:

http-1 www.mpm.org.tr/hizmetlerimiz/danismanlik, 25-08-2006

http-2 www.mpm.org.tr/hizmetlerimiz/verimlilikolcme, 25-08-2006

http-3 www.mpm.org.tr/default.asp?menuid=17&dict=v, 25-08-2006

http-4 www.mpm.org.tr/sozluk/default.asp?dict=v, 25-08-2006

http-5 www.mpm.org.tr/verimlilik/, 25-08-2006

http-6 www.mpm.org.tr/sozluk/default.asp?dict=k, 27-08-2006

http-7 www.mpm.org.tr/default.asp?menuid=2, 17-12-2005