hasta bilgi rehberi -...

162
Hasta Bilgi Rehberi Bu rehber, hastalarımız ve hasta yakınlarının işlemlerini daha kolay yapabilmeleri amacıyla hazırlanmıştır. Bilgi almak istediğiniz konuyu aşağıdaki başlıkları takip ederek öğrenebilirsiniz. Ayrıntılı bilgi için http://hastane.kocaeli.edu.tr . Başvuru İşlemleri Muayene ve randevu Yatış ve çıkış işlemleri Refakatçiler Hasta ziyaretleri İletişim ve Ulaşım Bilgileri İŞLEMLERİ İÇİ T.C KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA

Upload: others

Post on 01-Nov-2019

11 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Hasta Bilgi Rehberi

Bu rehber, hastalarımız ve hasta yakınlarının işlemlerini daha kolay yapabilmeleri amacıyla hazırlanmıştır. Bilgi almak istediğiniz konuyu aşağıdaki başlıkları takip ederek öğrenebilirsiniz. Ayrıntılı bilgi için http://hastane.kocaeli.edu.tr.

Başvuru İşlemleri

Muayene ve randevu

Yatış ve çıkış işlemleri

Refakatçiler

Hasta ziyaretleri

İletişim ve Ulaşım Bilgileri

İŞLEMLERİ İÇİ

T.C

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA

BAŞVURU İŞLEMLERİ HAKKINDA BİLGİ ALMAK İSTİYORUM.

HASTA ZİYARETLERİ HAKKINDA BİLGİ ALMAK İSTİYORUM.

REFAKATÇİ İŞLEMLERİ İÇİN BİLGİ ALMAK İSTİYORUM.

TABURCU İŞLEMLERİ İÇİN NE YAPMAM GEREKİYOR?

LABORATUAR SONUÇLARIMI ÖĞRENMEK İSTİYORUM.

ULAŞIM VE İLETİŞİM BİLGİLERİNİ ÖĞRENMEK İSTİYORUM.

MUAYENE VE RANDEVU HAKKINDA BİLGİ ALMAK İSTİYORUM.

1.BAŞVURU İŞLEMLERİ

Sosyal Güvenlik Kurumu (Emekli Sandığı,SSK) VE Yeşilkart için;

• Hastalar doğrudan hastanemize T.C Kimlik numarasının bulunduğu nüfus cüzdanları ile başvurabilirler.

18 Yaş Altı Hastalar;

Eğer kayıtlarını yaptırmamışlar ise ; il ve ilçe Sosyal Güvenlik Kurumlarına TC kimlik numaralarını kaydettirmeleri gerekmektedir.

Ücretli Muayene (sağlık güvencesi olmayan)

• İlgili poliklinik sekreterliğine kayıt işlemlerini yaptırdıktan sonra, vezneye ücretini yatırıp muayene olabilirler.

2.MUAYENE, RANDEVU ve SONUÇ GÖSTERME

Tüm bu işlemler için hastane internet sitesinden (http://hastane.kocaeli.edu.tr ) online randevu sistemi bölümünden ya da (262) 303 75 00 nolu telefondan randevu alabilirsiniz.

Randevu aldıktan sonra randevu referans numarası ve kimlik belgesi ile muayene olacağınız polikliniğin sekreterliğine başvurunuz.

Şekilde gösterildiği gibi okun işaret ettiği ‘online randevu ‘ kutucuğuna tıklayarak randevu alabilirsiniz.

3.YATIŞ VE TABURCU İŞLEMLERİ

Tedavinizin yatırılarak yapılması uygun görülmüş ise; doktorunuzun doldurmuş olduğu “hasta yatış formu” ile birlikte hasta kabul birimine başvurunuz. Acil olan yatış işlemleri her gün 24 saat yapılmaktadır. Acil olmayan yatış işlemleri ise 08:00 – 24:00 arası yapılmaktadır.

REFAKATÇİ KURALLARIMIZ

1. Refakatçi gereksinimine hastanın doktoru tarafından karar verilir ve sadece 1 kişi içindir.

2. Refakatçi kartı ilgili kliniğin talep yazısı, klinik sekreterinin oluşturmasıyla Hasta Kabul biriminden 10 TL karşılığında verilmektedir.

3. Refakatçiler, hasta adına düzenlenmiş refakat kimlik kartlarını sürekli yanlarında takılı tutmak mecburiyetindedirler.

4. Refakatçiler, refakat kartlarını okutarak kliniklerinde refakatçi yemeğini yiyebilirler.

5. Bu kart, hasta taburcu olana kadar geçerlidir ve hasta taburcu edildiğinde Klinik sekreterine veya Hasta Kabul Ünitesine iade edilmesi zorunludur.

6. Refakat kartının kaybedilmesi halinde vezneye 20 TL yatırılacak ve hasta kabule bilgi verilecektir.

7. Kadın ve çocuk servislerinde erkek refakatçi kabul edilmemektedir.

8. Refakatçiler hastane kuralarına uymalıdırlar. Aksi takdirde, ilgili kişinin refakat kartı bir daha verilmemek üzere iptal edilecektir.

9. Refakatçiler (hekim ve hemşire direktifleri dışında) hastaya yönelik herhangi bir uygulama yapmamalı ve hekim ya da hemşireye danışmadan hastaya hiçbir yiyecek ve içecek vermemelidir.

10. Hemşire ve doktor vizitlerinin olduğu saatlerde refakatçilerimizin bekleme salonunda beklemeleri gerekmektedir.

11. Refakatçiler hastaneye ait eşya ve malzemeleri düzenli ve temiz tutmalıdır. Hastane malına zarar veren refakatçi, zararı karşılamak mecburiyetindedir.

12. Refakatçiler ilgili hekim ya da hemşire istemi dışında, hastaların hastane dışına çıkartamaz veya yatağını değiştiremezler ve boş yatakları kullanamazlar.

13. Refakatçiler hastanede tütün ve alkollü madde kullanamazlar.

14. Refakatçiler hasta odaları ve koridorlarda yüksek sesle konuşmamalı, sesli cihazların (televizyon, bilgisayar vb. )sesini fazla açmamalıdır.

15. Hastanemizin yoğun bakım bölümlerinde refakatçi uygulaması yoktur

16.Hasta odalarımıza tuvalet kağıdı ve havlu peçete verilememektedir.

17.Hasta yakınları hasta odalarında bulunan telefon numaralarının baş

BAŞHEKİMLİK

4.TABURCU İŞLEMLERİ

Taburcu olmanız doktorunuz tarafından uygun görülmüş ise; tedavi olduğunuz klinik sekreterliğince işleminiz yapılarak, ödemeniz gereken bir ücret var ise; hasta kabul birimine yönlendirileceksiniz. Malzeme raporu veya istirahat raporunu aldıktan sonra klinik sekreterliği sizi ilgili bölüme yönlendirecektir.

5.REFAKATÇİ

Tıbben zorunlu hallerde ilgili klinik uzmanının uygun görmesi ile veya hasta yakınının talebi üzerine yine klinik hekimin uygun görmesi ile refakatçi bulundurulmaktadır. Refakatçi Belgenizle birlikte Hasta Kabul Birimine başvurunuz. (Hasta Kabulden Refakatçi Kartınızı alınız. Refakatçilere yatak verilmemektedir)

Bütçe uygulama talimatının Ek-8 Madde 3'e göre refakat ücreti yatak ücretinin yarısı kadar olup hasta tarafından ödenir. Refakatin zorunlu olması halinde Emekli Sandığı ve Yeşil Kart refakat ücretini ödemektedir.

6.HASTA ZİYARET SAATLERİ

HER GÜN 13:00-14:00 ve 19:00 -20:00 saatleri arasında yapılmaktadır. Bu saatler dışında ziyaret yasaktır.10 yaş altı çocukların ziyaretçi olarak girmemeleri gerekmektedir.Hastalara yiyecek maddeleri getirilmemelidir.

7.LABORATUVAR

Laboratuvar sonuçları için hastanemizin internet sitesinde sağ ALT köşede yer alan ‘laboratuvar sonuç’ kutucuğuna tıklayarak öğrenebilirsiniz.

7.ULAŞIM VE İLETİŞİM BİLGİLERİ

Adres: KOU Umuttepe yerleşkesi eski İstanbul yolu 10. km 41380,Kocaeli

Telefon: 0(262) 303 75 75 faks: 0(262) 303 80 03

İnternet adresi: http://hastane.kocaeli.edu.tr.

ACİL SERVİS

BAŞVURU İŞLEMLERİ

1. Hastanemiz Acil servisine başvurduğunuzda öncelikli olarak Triaj (İLK BAŞVURU) noktasına başvurmanız gerekmektedir. Triaj (İLK BAŞVURU) sistemi uyarınca acile başvuran hastalar aciliyetini belirten KIRMIZI, SARI ve YEŞİL olmak üzere üç gruba ayrılır.

Yeşil alan aslında acil olmayan hali tanımlar ki, yeşil alan muayenesi kapsamında olan hastaların durumu acil hal sayılmaz.

2. Triajda(İLK BAŞVURU) hastalığınızın önceliği belirlendikten sonra TC kimlik numaranızla acil sekreterlikten kayıt yaptırmanız gerekecektir. 3. 18 yaş yaşaltı çocuk hastaların ÇOCUK ACİL’e; travmaya (kaza veya yaralanma) maruz kalmış çocuk hastaların ERİŞKİN ACİL’e başvuru yapmaları gerekmektedir.

1

2

ÖZEL DURUMLAR

Sosyal Güvencesi olmayan Hastalar Başbakanlık genelgesi gereği Sosyal Güvencesi olmayan hastalar TC Kimlik no ile acil hal kapsamında kayıt

işlemleri yapılır.

Trafik Kazası: Acil servise TRAFİK KAZASI olarak başvuru yaptıysanız kimliğinizle kayıt işlemleri yapılır. Daha sonra KAZA TESPİT TUTANAĞI VEYA OLAY YERİ TERK TUTANAĞI gibi evrakları getirmeniz gerekmektedir.

İş Kazası İş Kazası olarak yapılan başvurularda İlk giriş kaydınız acil sekreterlikte TC kimlik numarası ile yapıldıktan sonra işveren tarafından doldurulmuş İŞ KAZASI VİZİTE KAĞIDI’nı getirmeniz gerekmektedir.Bu formda İŞ KAZASI bölümü(2 şahit imzalı ve işyeri kaşe imzası) tam ve doğru olarak doldurulması gerekmektedir.

Adli Vaka Hastanemize gelmeden önce bir başka hastaneye gitmiş ve orada durumunuz HEKİM tarafından ADLİ VAKA olarak değerlendirilmiş ise hastanemiz acil servisine başvurduğunuzda TC Kimliğinizle giriş yapılır ancak ilk gittiğiniz hastanenin düzenlediği ADLİ MUAYENE RAPORUNU’nun fotokopisini acil sekreterliğe teslim etmeniz gerekmektedir.

Banka Mensubu Hastalar Acil servise başvuran emekli ise: Acil hal kapsamında ilk kayıt işlemlerinden sonra emekli yardım sandığı vakıflarına ait kartla veya sevk getirmeleri gerekmektedir.

Acil servise başvuran çalışan ise: Acil hal kapsamında ilk kayıt işlemleri yapıldıktan sonra çalıştığı bankadan sevk getirmeleri gerekmektedir.

18 yaş altı hastalar

Eğer SGK’ya kayıtlarını yaptırmamış ise; il ve ilçe Sosyal Güvenlik Kurumlarına başvurarak kayıt yaptırmaları gerekmektedir.

3

Yeşil Kartlı Hastalar TC kimlik no ile kayıt işlemleri yapılır.

Muhtaç Er-Erbaş Hastalar Acil hal kapsamında ilk kayıt işlemleri yapıldıktan sonra sevk zicirine göre bağlı bulunduğu birlikten aldığı sevkle Devlet Hastanesi veya Askeri Hastaneden sevk getirmeleri gerekmektedir.

TBMM Mensubu Hastalar Acil hal kapsamında ilk kayıt işlemlerinden sonra TBMM Sağlık Karnesi ön yüz fotokopisi yoksa nüfüs cüzdan fotokopilerini getirmeleri gerekmektedir.

TOBB Mensubu Hastalar Acil hal kapsamında ilk kayıt işlemleri yapıldıktan sonra Sağlık Karnesi Önyüz fotokopisi getirmeleri gerekmektedir.

Ticaret ve Sanayi Odaları Acil hal kapsamında ilk kayıt işlemlerinden sonra kendi kurumundan aldığı sevk evrağı (üst yazı) getirmeleri gerekmektedir.

Tutuklu-Hükümlü Hastalar Acil hal kapsamında ilk kayıt işlemlerinden sonra ceza evinden aldıkları sevk yazısını getirmeleri gerekmektedir.

Adli Olaya Taraf olan kişiler Acil hal kapsamında ilk kayıt işlemlerinden sonra adli makamlardan üst yazısını getirmeleri gerekmektedir.

4.Taburcu veya yatış işlemleri;

Hekim tarafından tedavinize yatarak devam edilmesine karar verildiğinde Yatış işlemleri 24:00’e kadar hasta kabulde; diğer zamanlarda acil sekreterlikte yapılır. Tedavisi sonlandırılan (taburcu) hastalarımızın çıkış işlemleri acil sekreterlik tarafından yürütülür.

5.Refakatçi ve Ziyaret

Hekimin bilgisi ve izni dahilinde 1 REFAKATÇI’ya izin verilmektedir. Hasta ziyareti hekimin bilgisi ve izni dışında yasaktır.

6.Cenaze İşlemleri

Acil serviste vefat eden hastalarımız gerekli hazırlığı tamamlandıktan sonra acil personelimiz tarafından morga indirilir.Vefat edenin nüfüs cüzdanı teslim edildikten sonra Ölüm Belgesi mesai saatleri içinde morgdaki memur tarafından; mesai saatleri dışında nöbetçi müdür tarafından doldurularak yakınlarına verillir. Vefat eden hasta

4 5

ADLİ VAKA ise ÖLÜM BELGESİ savcı tarafından düzenlenerek yakınlarına verilir. Ölüm belgesini aldıktan sonra defin işlemleri için Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Cenaze İşleri 188’i arayabilirsiniz.

7.Sevk İşlemleri

Tedaviniz başka hastanede devam edilmesi gerektiğinde sevk işleminiz 112 koordinasyonuyla hastanemiz veya 112 ambulanslarıyla yapılacaktır

GENEL TANITIM

Acil servisimiz

12 Gözlem 14 muayene

4 travma 1 resüsitasyon

yatağına sahip olup, toplamda 31 yatakla

840 m2 alan içinde 7 gün / 24 saat

Acil ABD’na bağlı olarak hizmet vermektedir.

Hastane Krokisi

MORFOLOJİ

POLİKLİNİK HİZMETLERİ

DAHİLİ BİRİMLER

• Dahiliye Polikliniği

• Dermatoloji (Cildiye) Polikliniği

• Diyabet Polikliniği

• Endokrinoloji Polikliniği

• Enfeksiyon Hastalıkları Polikliniği

• Fizik Tedavi ve Reh. Polikliniği

• Gastroenteroloji Polikliniği

• Göğüs Hastalıkları Polikliniği

• Hematoloji Polikliniği

• Kardiyoloji Polikliniği

• Nefroloji Polikliniği

• Nöroloji Polikliniği

• Onkoloji Polikliniği

• Psikiyatri Polikliniği

ÇOCUK BÖLÜMLERİ

• Çocuk Kardiyoloji Polikliniği

• Çocuk Onkoloji Polikliniği

• Çocuk Gastroloji Polikliniği

• Çocuk Sağlığı ve Hast. P Çocuk Psikiyatrisi Polikliniği olikliniği

CERRAHİ BİRİMLER

• Anestezi Polikliniği

• Beyin Cerrahi ( Nöroşirurji) Polikliniği

• Genel Cerrahi Polikliniği

• Göğüs Cerrahi Polikliniği

• Göz Hastalıkları Polikliniği

• Kadın Hastalıkları ve Doğum Polikliniği

• Kalp Damar Cerrahisi Polikliniği

• Kulak Burun Boğaz Polikliniği

• Plastik Cerrahi Polikliniği

• Ortopedi ve Travmatoloji Polikliniği

• Üroloji Polikliniği

TELEFON REHBER İÇİNDEKİLER TEL

Rektörlük Rektör Prof.Dr. Sadettin Hülagü 1001 Rektör Yrd. Prof.Dr. Ercüment Çiftci 1009 Rektör Yrd. Prof.Dr. Ahmet Küçük 1011

Genel Sekreter Dr. Fatih Akbulut 1014 Bilgi İşlem Daire Başkanlığı 1281 Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı 1201 Personel Daire Başkanlığı 1151 Yapı İşleri Daire Başkanlığı 1401 İdari Ve Mali İşler Daire Başkanlığı 1101 Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı 1351 Sağlık Kültür Daire Başkanlığı 1241 Kütüphane Daire Başkanlığı 1321 Rektörlük Santral 1000

Dekanlık Dekan (Prof.Dr.Zafer Utkan ) 7004-8561 Dekan Yrd. (Prof.Dr.Hüsnü Efendi) 7005 Dekan Yrd. (Prof.Dr.Dilek Bayram Gürler) 7007 Fakülte Sekreteri (Ayşe Kuşkonmaz) 7006 Öğrenci İşleri 7932-3334 Dekan Sekreteri (Fax:7003) 7001-4 Muhasebe 7013 7016-8493 Satın Alma- Aynıyat 7015 Yazı İşleri 7014 Eğitim Komisyon Sekreteri 7909 Akademik Personel İşleri 7021 Dahili Bilimler Sekreterliği 8181 Cerrahi Bilim Sekr. - 7020 Temel Bilimler Sekrt 7017 Bilgisayar Destekli Eğt. Mrk. (Bidem) 8562-8402 Baskı Odası 7467 Çay Ocağı 7012 Dekanlık Fotokopi 7467 Dekanlık Güvenlik-Danışma 7608 KABİ 7462 Yayın Destek Birimi 7739 Konferans Salonu 8080 Kütüphane 8403 Teknik Sorumlu 7920 Tıbbi Biyoloji Laboratuvarı 8472 Rehabilitasyon ve Psiko- Destek Birimi 7942 Bilgisayar Programı Destek Birimi 7912

Sağlık Bilimleri Enstitüsü Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü 7623 Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdür Yrd. 7354 Sağlık Bilimleri Enstitüsü Sekreteri 7351 Sağlık Bilim. Enstitüsü Müdür Sekreteri 8740-7353 Sağlık Bilimleri Enstitüsü Muhasebe 7355 Sağlık Bilimleri Enstitüsü Öğrenci İşleri 7350 Sağlık Bilimleri Enstitüsü Fax 7510

Başhekimlik

Sekreterlik (Fax : 8003) (8206 - 8190) 8001-02 Başhekim Prof. Dr. Nuh Zafer Cantürk 8001 Başh.Yrd. (Prof.Dr. Metin Aydoğan) 8005 Başh.Yrd. (Yrd. Doç..Dr. Oktay Yirmibeşoğlu) 8006 Başh.Yrd. (Doç.Dr. M.Görkem Aksu) 8007 Baş.Müd.Dön.Ser.İşl.Müd.(Halit Apak) 8004-8190 Hast.Müd.(Öğr.Gör.Nuriye Boyacı) 8011 Hastane Müdürü (Uz. Öznur Gezer) 8008 Hast.Müd.(Doç.Dr.Yunus Taş) 8012 Hem. Hiz. Müd. (Gonca İlter ) 8014 Hastane Müdürü (Gökşin Terzi) 8230 Hastane Müdürü (Hüseyin Başyiğit) 8079 Hastane Müdürü(Nafiye Asıliskender) 8020 Hast.Müd.(Hakan Bekar) 8088 Hast.Müd.Yrd. (Orkun Çilen) 8013 Hast.Müd.Yrd. (Yılmaz Pınar) 7136 Hast.Müd.Yrd. (Turan Temel) 7188 Hast.Müd.Yrd. (Arif Başkaya) 7606 Hast.Müd.Yrd. (Bülent Karagülle) 7008 Hast.Müd.Yrd. (Dilek Binbay) 8202 Hast.Müd.Yrd. (Kamil Erbay) 8023 Hast.Müd.Yrd. (Nahide Balk) 8043 Hast.Müd.Yrd. (Uğur Aydın) 8100

Hast.Müd.Yrd. (Aykut İlter) 8538 Hemşirelik Hiz.Müd.Yrd. (Rahime Ersoy) 8114 Hemşirelik Hiz.Müd.Yrd. (Semra Sezaioğlu) 8029 Hemşirelik Hiz. Müd.Yrd.(Hatice Baysal ) 8029 Ayniyat Saymanı 8507 Planlama Bürosu 7067-8712 Ayniyat Büro 7170 Kit-Kimyasal Depo 7049 Ayniyat Demirbaş Depo 8488 Tıbbi Medikal Depo 8501-8487 Sarf Malzeme Depo 8070 Kırtasiye Depo 7166 Misafirhane İdari Sorumlusu (Emel Karagülle) 8231 İşletme-Ofis Hizm. İdari Birim Sor.(Ümit Tırpancı) 7109 Organ Ve Doku Nakli Bürosu 8123 Senet – Posta Takip Odası 8032 Bilgi İşlem (Huy Programı) 7458 7008-7009 Bilgi İşlem Teknik Servis 7060-7061 Hizmet İçi Eğitim Birimi (Doğan Güneş) 7151 D. S. Perfm. Birimi (Bilgehan Ekşi) 7177 Çay Ocağı 7313 Eczane Desk 7372 Eczacı Odası 7152 Eczacı Odası 7069 Eczane Depo 7088 Evrak Tasdik 8691 Fatura 7605 7375-7376 Hasta Ve Çalışan Güvenliği 8024 Kalite Bürosu 8654 Hasta Hakları Bürosu 8203 Hasta Kabul 7885 -7611 Hasta Kabul 8215-8049

Hasta Kabul Desk 7609-7610

Hizmetiçi Eğitim Birimi 7150-7151-

8512 Hukuk Bürosu 7648-8026 Maaş Tahakkuk 7224 Morg 7066 Morg Savcı / Dr.Odası 7067 Öğretim Üyesi Polk.Sek. 7306 Özel Sigorta Sekreterliği 7336 Personel Bürosu 8038 Poliklinik Danışma 7380 Sağlık Kurulu 8037 Satın Alma Memurluğu 7153 Satın Alma Memurluğu 7604 Satın Alma Memurluğu 7145 Satın Alma Memurluğu 7153 Satın Alma Memurluğu- Bakım Onarım 8009 Satın Alma Memurluğu Fax: 3038034 8294 Satın Alma Memurluğu 7146 Satın Alma Memurluğu Tahakkuk 8660 Satın Alma Memurluğu 8291 Sosyal Hizmet Uzmanı 8024 Yazı İşleri 8611 Başdiyetisyen 8320 Yemekhane İdare Odası 8322 Firma Sorumlu Odası 7413 Mutfak Üretim 8309 Yemek Tevzi Alanı 7300 5. Kat Diyetisyen Odası 7025 4. Kat Diyetisyen Odası 7028 2. Kat Diyetisyen Odası 7022 Bodrum Kat Diyet Polikliniği 7889 Öğretim Üyeleri Yemekhanesi 7650 Personel Yemekhanesi(Zemin Kat) 7615 Öğrenci Yemekhanesi 7617-7414

Nöbetçi Müdürlük Nöbetçi Müdür 8538-7171 Süpervizör 8518 Acil Sekreterlik -Vezne 8535 Acil Sevis Güvenlik 8534 Hastane Polis 8536 Att-Paramedik 7149

Merkez Laboratuvarı Sekreterlik 8275 Laboratuvar Sorumlu Doktoru 8085 Pcr Sorumlu Öğretim Üyesi 8571 Laboratuvar Sorumlu Teknisyeni 8272 Laboratuar Kayıt 8529 Lab. Sonuç Verme Desk:7619 8524 Acil Laboratuvar 8254-8742 Yatan Hasta Tahlil 8743 Alerji Lab 8271 Biyokimya 8126-7548

Eliza / Seroloji Lab 8263 Hematoloji 8260 Hormon Lab. 8126-7555 İdrar Lab 8257 İfa Lab. 8257 Kan Ayırma / Numune Tasnif 8280 Mantar Lab. 8270 Mikrobiyoloji 8256 Nefaometre 8126-7557 Parazitoloji 8270 Pcr Lab. 8266 Tüberküloz 8258 Kuagulometre 8582

Döner Sermaye Saymanlık Müdürü 8017 Saymanlık Müdür Yardımcısı 8715 Saymanlık Büro –I- 8688-8722 Saymanlık Bürolar –II- 8720-8031 Dön.Ser.Büro (Vezne:) 8730 Döner Serm.İşl.Müd. Büro –I- 8512 Döner Serm.İşl.Müd. Büro -II- 8533 Poliklinik Vezne 8223 Hasta Kabul Vezne 8199 Adli Yazılar 8227

Kan Bankası Kan Bankası Sorumlu Dr. 8574 Kan Bankası 8522

Arşiv Ve Tıbbi Dokümantasyon Arşiv Sorumlusu 7052 Arşiv 8327 İstatistik 7379 Eksik Dosyalar / ICD/Kodlama 7369 Kanser Kayıt Birimi 7073

Diğer Birimler Çamaşırhane 8481 Fotokopi 8485 Morg 7066 Morg Savcı / Dr.Odası 7067 Temizlik Şefliği - 3591220 8489 Şoför Odası 7072 Terzihane Sorumlusu 7183 Terzihane 7532

Güvenlik Güvenlik Şefliği 8295 Güvenlik - Danışma Ana Giriş 7314-8631 Güvenlik - Danışma Dekanlık Giriş 7608 Güvenlik - Danışma Tanı Merkezi(Poliklinik.) 7380 Morfoloji Güvenlik 8789 Acil Güvenlik 8534

Hastaneye Bağlı Diğer Merkezler

İrem FTR Merkezi 3127481

Sterilizasyon Ünitesi Steril Depo Sorumlusu(Uğur Akbaş) 7377 Depo(Spanç katlama) 7203 Otoklav Kayıt 8775 Otoklav-Spanç Odası 7203

Teknik Birimler Sekreterlik 8150-8526 Boya Ve Montaj Atelyesi 7054 Elektrik Atelyesi - 8506 8888 Kazancı Medikal Gaz Sant. 8482 Klima-Isıtma Soğutma Tekn. Odası 7368 Medikal Atelye 8491 Otomasyon 8090 Sistem Odası 8480 Tesisat Atelyesi 7071

Çocuk Koruma Merkezi Muayene Odası –I- 8146 Muayene Odası –II- 8669 Hastane Dışı Hizmet Birimleri Çiçekçi-Gazete-Market 8046 Hastane Okulu 3591030 Hemşire Lojmanı 8228 İş Bankası 3591180 Kafeterya - Ana Giriş 8196 Kafeterya – Öğrenci (Teras) 7913 Kafeterya - Öğretim Üyeleri 7620 Kafeterya – Eğitim Bloğu Kreş 8477 Kuaför (Bayan) 8045 Kuaför (Erkek) 8044 Misafirhane 8231 Tepe Teknoloji Proje Odası 8039 Umuttepe Taksi 535-6842647 Yavuz Selim Öğrenci Yurdu 3591064 Yapı Kredi Bankası Umuttepe Şubesi

Cerrahi Bilimler Acil Tıp AD.

Prof.Dr. Murat Pekdemir AD.Başk 8547 Doç.Dr. Serkan Yılmaz 8548 Yrd Doç Dr Elif Yaka 8551 Yrd Doç Dr Nurettin Özgür Doğan 8545 Acil Servis Dr. Odası Çocuk Acil Dr.Odası 8553 Çocuk Acil Sekreterliği 8566 Hemşire Odası 8544 Acil Muayene Odası 1 8540 Acil Muayene Odası 2 - Travma 8541 Resüsitasyon Odası Monitörlü Gözlem Merkezi 8549-8577

Anestezi AD. Prof.Dr. Kamil Toker (AD.Başk.) 7055-8521 Prof.Dr. Z.Mine Solak 8569 Prof.Dr. Zehra Nur Baykara 8475 Prof.Dr. Yavuz Gürkan 7056 Prof.Dr. Tülay Şahin 7059 Doç.Dr. Dilek Özdamar 7058 Doç.Dr. Tülay Hoştan 8468 Doç.Dr. Murat Tekin 8470 Yrd.Doç. Dr.Alpaslan Kuş 8503 Yrd.Doç.Dr.İpek Aydın 8503 Asistan Dr. Odası 8248 Ağrı Polikliniği 8135 Anestesi Poliklinik Sekreterliği 7261 Anestezi Polikliniği 8136

Ameliyathaneler Ameliyathane –I- Dış Sekreterlik 7064 Ameliyathane –I- Anestezi Dr Odası 8248 Sekreter (Rapor Odası) 7526 Sorumlu Hemşire (Genel Ameliyathane) 7218 Dinlenme Odası 8570 Derlenme Od. 8565 1 Nolu Ameliyathane – Kadın Doğum 7518 2 Nolu Ameliyathane - KBB 7068 3 Nolu Ameliyathane – Çocuk Cer. 7435 4 Nolu Ameliyathane – Özel Oda 7526 5 Nolu Ameliyathane - Özel Oda 7536 6 Nolu Ameliyathane - Gen. Cerrahi 7221 7 Nolu Ameliyathane - Genel.Cerr. 7530 8 Nolu Ameliyathane - Plastik Cerrahi 7537 9 Nolu Ameliyathane - Üroloji 7544 10 Nolu Ameliyathane - Ortopedi 7347 11 Nolu Ameliyathane- Acil Ameliyathane 8245 12 Nolu Ameliyathane - Lokal 7168 13 Nolu Ameliyathane - NRŞ 7918 14 Nolu Ameliyathane - KVC 7937 Teknisyen Odası - Anestezi 7038 Alet Yıkama 8543 Yemekhane- Kafeterya 7205-7204 Yoğun Bakım Sekreteri 8431 Yoğun Bakım Hemşire Odası 8476 Yoğun Bakım Doktor Odası 8036-8473

Ameliyathane –II- Ameliyathane –II- Sekreter 7226 Ameliyathane –II- Koridor 7613 Dr. Odası 8619 Anestezi Dr. Odası 8620

Ameliyathane -III- Ameliyathane –III- Sekreter 7927 Hemşire Odası 7925 Ameliyathane Orta Koridor 7922 Plastik Cerrahi Ameliyat Odası 7924 Bronkoskopi Odası 7922

Beyin Ve Sinir Cerrahisi AD. Prof.Dr. Savaş Ceylan (AD.Başk.) 7230 Prof.Dr. Konuralp İlbay 7265 Prof.Dr. Volkan Etuş 7232 Doç.Dr. Kenan Koç 7231 Doç.Dr İhsan Anık 7029 Yrd.Doç.Dr Burak Çabuk 8610 Poliklinik Sekreterliği 8690 Poliklinik Muayene 8694 Klinik Sekreteri 8617 Klinik Hemşiresi 7212 Klinik Doktor Odası 8614

Çocuk Cerrahisi AD. Prof.Dr. Gülşen Ekingen(A.D.Başk.) 8563 Poliklinik Sekreterliği 7306 Poliklinik Muayene 7348 Klinik Sekreterliği 8585 Klinik Hemşiresi 8597 Klinik Doktor Odası 8598-99

Göğüs Cerrahisi AD. Prof.Dr. Salih Topçu (A.D.Başk.) 7406 Doç.Dr. Ş. Tuba Liman 7407 Yrd.Doc.Dr. Aslı Gül Akgül 8306 Poliklinik Sekreterliği 8175 Poliklinik Muayene 7349 Klinik Sekreterliği 8672 Klinik Hemşiresi 8861 Klinik Doktor Odası 8859

Genel Cerrahi AD. 7421 Prof.Dr. Zafer Utkan(AD.Başk.) 8471 Prof.Dr. Oğuz Özbay 7418 Prof.Dr. Ahmet Alponat 7461 Prof.Dr. Zafer Cantürk 7415 Prof.Dr. Neşet Nuri Gönüllü 7420 Prof.Dr. Anıl Çubukçu 7419 Doç.Dr. Oğuzhan Büyükgediz 7417 Doç.Dr. Erdem Okay 7411 Doç.Dr.Utku Tonguç Yılmaz Yrd. Doç.Dr. Oktay Yirmibeşoğlu 7412 Yrd. Doç.Dr. Sertaç Ata Güler 7161 Poliklinik Sekreterliği 7190 Poliklinik Muayene 8116 Poliklinik Ph Metre 7882 Gen. Cerr. Endoskopi Ünitesi 7930-31 Klinik Sekreterliği 8828 Klinik Hemşiresi 8827 Klinik Doktor Odası 8976 Genel Cer. Endoskopi Sekreteri 7927

Göz Astalıkları AD 8595 Prof.Dr. Nurşen Yüksel(AD.Başk.) 8600 Doç.Dr. Levent Karabaş 7310 Prof.Dr. Özgül Altıntaş 7043 Doç.Dr. Berna Özkan 7311 Poliklinik Sekreterliği 7382 Poliklinik Muayene 8532 Glokom 8495 Görme Alanı 7631 Katarakt 8138 Kornea 8486 Retina 8143 Şaşılık 8147 Klinik Sekreterliği 8705 Klinik Hemşiresi 8706 Klinik Doktor Odası 8721

Kadın Hastalıkları Ve Doğum AD. Prof.Dr. İzzet Yücesoy (AD.Başk.) 8738 Prof.Dr. Aydın Çorakçı 7036 Prof.Dr. Birol Vural 7042 Prof.Dr. Gülseren Yücesoy 7035 Doç.Dr. Sebiha Özdemir Özkan 7034 7039 Yrd.Doç.Dr.Emek Doğer 7040 Yrd.Doç.Dr.A. Yiğit Çakıroğlu 8805 Kad.Doğ.Ad. Sekreteri 7494 Tüp Bebek Ünite Sekreteri 7138 Tüp Bebek Ünite Hemşiresi 7139 Tüp Bebek Ünite Doktoru 7142 Androloji Laboratuvarı 7144 Embriyoloji Laboratuvarı 7137 Kadın Hastalıkları Pol. Sek 8171 Kadın Hast. Polk. Hemş 8170 Kadın Hastl. Polk. Muay 8168-69 USG 7509 NST 8167 Kadın Hast.Klinik Sek 7092 Kadın Hast.Klinik Hemş 8401 Doğumhane Hemş 8432 Doğumhane Dr 8433 Doğumhane Personel 7333

Kalp Damar Cerrahisi AD. Prof.Dr. Kamil Turan Berki (AD.Başk.) 7229 Prof.Dr. Muhip Kanko 7266 Doç.Dr. Şadan Yavuz 7267 Yrd.Doç.Dr. Ersan Özbudak 7264 KVC Polk Sekreteri 8175 KVC Polk. Muayene 8204 KVC Servis Sekreteri 8676 KVC Ser Hemş 8677 KVC Servis Dr 8650-52 KVC Yoğunbakım Sekreteri 8583

KVC Yoğunbakım Hemşiresi 7918 KVC Yoğunbakım Dr 7919

Kulak-Burun-Boğaz Hastalıkları AD. Prof.Dr. Mete İşeri (AD.Başk.) 7432 Prof.Dr. Ömer Aydın 7437 Prof.Dr. İ.Gürkan Keskin 7438 Yrd.Doç.Dr. Murat Topdağ 7433 Yrd.Doç.Dr. Murat Öztürk 7434 Öğr. Gör. Odası 7260 KBB Polk Sekreteri 7305 KBB Polk Muayene 7305 KBB Ses Boz 8112 Endoskopi Ünitesi 8128 Odio 7065 KBB Klinik Sekreteri 8672 KBB Klinik Hemşiresi 8860-61 KBB Klinik Dr 8872

Ortopedi Ve Travmatoloji AD. Prof.Dr. Ahmet Şarlak 7359 Prof.Dr. Sefa Müezzinoğlu 7360 Prof.Dr.Cumhur C. Kesemenli 7358 Prof .Dr. Levent Buluç(AD.Başk.) 7361 Doç.Dr. Kaya Memişoğlu 7362 Doç.Dr. Bilgehan Tosun 7357 Yrd.Doç.Dr. Özgür Selek 7356 Ortopedi Polk Sek 8130 Ortopedi Polk Mua 8131 Ortopedi Polk Alçı Od 8134 Ortopedi Klinik Sek 8769 Ortopedi Klinik Hemş 8768 Ortopedi Klinik Dr 8771-72

Patoloji AD. Prof.Dr. Kürşat Yıldız 7252 Prof.Dr. Cengiz Erçin (AD.Başk.) 7249-8588 Prof.Dr. Bahar Müezzinoğlu 7247 Prof.Dr. Yeşim Gürbüz 7248 Prof.Dr. Sevgiye Özkara Kaçar 7057 Prof.Dr.Nadir Paksoy 7026 Yrd.Doç.Dr.Çiğdem Vural 7026 Laboratuvar 8587 Patoloji Sekreterliği Rapor 7026 Frozen Sekreterliği 7027 Asistan Odası 7546 Patoloji Laboratuarı Hasta Kayıt - Sonuç 8233 Mikroskopi (Rutin Odası) 8586

Plastik Ve Rekonstrüktif Cerrahi AD Doç.Dr. Hakan Ağır (AD Başk.) 7201 Doç.Dr. Tonguç İşken 7202 Doç.Dr. Şahin Alagöz 7037 Doç.Dr. Çiğdem Ünal 7206 Plastik Cer.Polk Sek 8690

Plastik Cer. Polk. Muayene 8166 Plastik Cer.Klinik Sek 8676 Plastik Cer.Klinik Hemş. 8677 Plastik Cer.Klinik Dr 8673 Lokal Ameliyathane Eğitim Bloğu 7924-25

Üroloji AD.

Prof.Dr. Ali Gökalp (AD.Başk.) 7318 Prof.Dr. Özdal Dillioğlugil 7047 Prof.Dr. Nazım Mutlu 7315 Prof.Dr. Melih Çulha 7319 7381 Prof.Dr. Cüneyt Özkürkçügil 7316 Doç.Levent Özkan 8592 Üroloji Polk.Sek 7320 Üroloji Polk Hemş 8151 Üroloji Polk. Muay. 8152-59 Üroloji Polk.Muayene Iıı 8776 Ürodinami 8551 Esvl 8155 Us 8154-8519 Androloji 8155 Üroloji Klinik Sek 8705 Üroloji Klinik Hemş 8706 Üroloji Klinik Dr 8708-7328

Dahili Bilimler

Adli Tıp AD. Prof.Dr. Ümit Biçer (AD.Başk.) 7451 Prof.Dr. Başar Çolak 7455 Yrd.Doç.Dr. Ömer Kurtaş 7452 Asistan Odası 7453 Otopsi Salonu 7066 Otopsi Salonu Dr. Odası 7067

Aile Hekimliği AD. Doç.Dr. T.Müge Alvur (AD.Başk.) 7410 Uzm.Dr.Odası 7416 Toplantı Salonu 7527

Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları AD. Prof.Dr. Ayşe Sevim Gökalp (AD.Başk.) 1010 – 7220 Prof.Dr. Şükrü Hatun (Endokrin) 7004 – 7219 Prof.Dr. Emin Sami Arısoy (Enfeksiyon) 7213 Prof.Dr. Ayşe Engin Arısoy (Yeni Doğan) 7222 Prof.Dr. Zelal Bircan (Nefroloji) 7227 Prof.Dr. Nazan Sarper (Hematoloji) 7216 Prof.Dr. Gülcan Türker (Yeni Doğan) 7217 Prof.Dr. Funda Ç. Özer (Onkoloji) 7223 Prof.Dr. Abdulkadir Babaoğlu (Kardiyoloji) 7225 Doç.Dr. Bülent Kara (Nöroloji) 7214 Doç Dr Ayşen Aydoğan (Gastro) 8579

Doç Dr Metin Aydoğan (Astım) 7405 Doç. Dr. Kenan Bek (Nefr.) 7416 Doç. Emine Zengin (Hematoloji) 7215 Doç.Dr.Filiz Çizmecioğlu(Endokrin) 7228 Doç.Dr. Selim Öncel (Enfeksiyon) 8513 Doç.Dr. Ayla Günlemez (Yenidoğan) 8580 Doç. Dr. Z. Seda Uyan(Göğüs Hast.) 7408 Yrd.Doç.Dr. Murat Deveci 8733 Yrd.Doç.Dr. Zühal Gündoğdu 8579 Toplantı Salonu 7431 Çocuk Poliklinik Hemşire 8661 8661 Çocuk Polikliniği (İlk Muayene) 8664 8578 Çocuk (Hasta Çocuk) Polikliniği 8664 7304 Psikolok--- 8646 7117 Çocuk Endokrin-Sekeretrlik 8648 7113 Endokrin Polikliniği-1 8648 8648 Endokrin Polikliniği-2 8657 8731 Diyetisyen--- 8645 8645 Çocuk Kardiyoloji Polikliniği 8733 Ekg--- 8757 8757 Eko—1 8035 8035 Eko---2 8732 8732 Çocuk Nefroloji Polikliniği 8730 Çocuk Romatoloji- 8658 8658 Çocuk Nöroloji Polikliniği 8826 8826 Yenidoğan Polikiliniği-1 8662 8662 Yenidoğan Polikiliniği-Hemşiresi 8756 8809 Çocuk Hematoloji Polik.- 8643 8643 Çocuk Göğüs Hast. Polk.- 8663 8657 SFT odası 8644 Çocuk Allerji Polk. 8644 7120 Çocuk Allerji Test Od 8767 8767 Çocuk Onkoloji Polik. --- 7119 7119 Çocuk Gastro Polik.-- 8834 8834 İşitme Test Odası-- 8765 8765 Bronkoskopi - 7120 7927 Röntgen---- 7112 7112 Kan Alma---- 8779 8579 Çocuk Hastalıkları Ser. Sek 8048 Çocuk Hastalıkları Ser. Hemş 8687 Çocuk Hastalıkları Ser.Dr. 8627-28 Çocuk Yenidoğan Polikliniği 8662-7304 Yeni Doğan Ser. Sek 8617 Yeni Doğan Ser. Hemş 8560 Yeni Doğan Ser. Dr 8621 Çocuk Hastalıkları Yoğunbakım 8576 Çocuk Hemato Onko Ser. Sek 8585 Çocuk Hemato.Onko Ser. Hemş 8597 Çoc. Hemato. Onko. Ser. Dr 8575 Ped.Endoskopi ünitesi Eğitim Bloğu 7929

Çocuk Ruh Sağlığı AD.

8701 Prof.Dr.Ayşen Coşkun(AD.Başk.) 8703 Doç.Dr. Işık Karakaya 8699

Doç.Dr. Özlem Yıldız Öç 8704 Doç.Dr. Nursu Çakı Memik 8636 Yrd.Doç.Dr. Şahika Şişmanlar 8700 Çocuk Ruh Sağlığı Sekreterliği 8702

Dermatoloji AD. Prof.Dr. Nilgün Bilen (AD.Başk.) 7401 Prof.Dr. Rebiay Kıran 7402 Prof.Dr. Dilek Bayramgürler 7404 Doç.Dr. Aysun Şikar Aktürk 7403 Doç.Dr. Evren Demirsoy 7262 Dermatoloji Polk. Sek. 8504 Dermatoloji Pol Muay. 8162-63 Dermatoloji Puva 7352 Dermatoloji Ser. Sek 7409-8903 Dermatoloji Ser. Hemş 7409-8901 Dermatoloji Ser. Dr 8886

Farmakoloji AD. Prof.Dr. Güner Ulak (AD.Başk.) 7466 Prof.Dr. Nejat Gacar 7459 Prof.Dr. Tijen Utkan 7460 Prof.Dr.B.Faruk Erden 7465 Doç.Dr. Firuzan Yıldız 7464 Doç.Dr.F.İpek Komsuoğlu Çelikyurt 7460 Doç.Dr.Oğuz Mutlu 7465 Invıtro - İnvivo Lab 7457 Uzm. Dr. Odası 7250 Laboratuar 7245 Toplantı Salonu 7246

Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon AD. Prof.Dr. Erbil Dursun 7081 Prof.Dr. Nigar Dursun(AD.Başk.) 7520 Yrd.Doç.Dr. Murat İnanır 7519 Doç.Dr. Barın Selçuk 8633 Yrd Doç. Dr. Ilgın Sade 7516 Ftr Ünite Sek. 7614 Ftr Ünite Fizyoterapist 8052 Ftr Ünite Dr 8053 Jimnasyum 7607 Ftr Polk. Sek 7261 Ftr Polk. Muayene 8225-7338 Ftr Ser. Sek 8948 Ftr Ser. Hemş 8949 Ftr Ser. Dr 8962-63

Göğüs Hastalıkları AD. Prof.Dr. Füsun Yıldız (AD.Başk.) 7513 Prof.Dr. Ahmet Hamdi Ilgazlı 7512 Prof.Dr. İlknur Başyiğit 7515 Prof.Dr. Haşim Boyacı 7514 Yrd.Doç.Dr.Serap Argun Barış 7211 Uyku Lab. 8811-13 Göyüs Hst. Polk. Sek. 8175 Göyüs Hast. Polk. Muay. 8180 Solunum Fonksiyon Testi 8176

Astım Polk. 8179 Sigara Bırakma Polk. 8180 Göğüs Hast. Ser. Sek 8948 Göğüs Hast. Ser. Hemş. 8949 Göğüs Hast. Ser. Dr 8945-46 Bronkoskopi Ünitesi Eğitim Bloğu 7922-23

Halk Sağlığı AD. Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu (AD.Başk.) 3591158 7549 Prof.Dr. Nilay Etiler 7551 Doç.Dr. Çiğdem Çağlayan 7552 Asistan Odası 7556 Kütüphane 7554 Laboratuar 7078 Toplantı Salonu 7077

İç Hastalıkları AD. Prof.Dr. Ahmet Yılmaz (AD.Başk.) 8060-8177 Prof.Dr. Itır Yeğenağa (Nefroloji) 7523 Prof.Dr. Sadettin Hülagü (Gastro) 7525 Prof.Dr. Berrin Çetinarslan (Endokrn) 7535 Prof.Dr. Ömer Şentürk (Gastro) 7521 Prof.Dr. Betül Kalender (Nefroloji) 7534 Prof.Dr. Abdullah Hacıhanefioğlu (Hema.) 7522 Prof.Dr. Zeynep Cantürk (Endokrin) 7533 Prof.Dr. Ayşe Ergüney Cefle (Romat.) 7524 Prof.Dr. İlhan Tarkun (Endokrin) 7528 Prof.Dr. Kazım Uygun (Onkoloji) 8916 Doç.Dr. Altay Çelebi (Gastro) 7530 Doç.Dr. Erkan Dervişoğlu (Nefroloji) 8058 Yrd.Doç.Dr Elif Birtaş Ateşoğlu(Hemat.) 8276 Yrd.Doç.Dr.Pınar Tarkun(Hematoloji) 7547 Yrd.Doç.Dr.Devrim Çabuk(Onkoloji) 7098 Yrd.Doç.Dr. Ayten Yazıcı (Romatoloji) 8696 Dahiliye Poliklinik Sek 7303 Dahiliye Polk. Muay 7339 Diyabet Obezite Polikliniği Sek 7302 Diyabet Polk. Muay. 8235 Diyabet Polk. Hemş 8234 Endokrin Polikliniği Sek 7302 Endokrin Polk. Muay 7346 Endokrin Ser.Sek 7089 Endokrin Ser. Hemş 7090 Endokrin Ser. Dr 7616 Diyabet Poliklinik Sekreterlik İlave Birim 8173 Diyabet Poliklinik Hemşire 8234 Diyabet Poliklinik Uzman Odası 8198 Diyabet Poliklinik –I- 8236 Diyabet Poliklinik -2- 8899 Diyabet Poliklinik Obezite polk. 8860 Diyabet Poliklinik Diyetisyen 7889 Diyabet Poliklinik Öğreti Görv. 8172 Diyabet Poliklinik Podoloji (Dyabetik Ayak) 8901 Gastroenteroloji Polikliniği Sek 7303-7383 Gastroent. Pol Mua 8239-40

Ercp 7558 Gastro. Ser.Sek 8798 Gastr. Ser.Hemş 8799 Gastr. Ser.Dr 8801 Hematoloji Poliklinik Sek 7303 Hematoloji Polk. Muay 8238 Hemato.Ser.Sek 8918 Hemato.Ser.Hemş 8919 Hemato Ser. Dr 8915 Nefroloji Polikliniği Sek 7303 Nefroloji Polk Muay 8242-47 Periton Diyaliz 8241 Nefro.Ser. Sek 8798 Nefro. Ser.Hemş. 8799 Nefro. Ser.Dr 8800 Hemodiyaliz Ünite Sek 8568 Hemodiyaliz Ünite. Dr 8550-8060 Onkoloji Polikliniği Sek 7884 Onkoloji Polk Muay 8841 Onkol. Ser Sek 8778 Onkol. Ser.-1 Hemş 8788 Onkol.Ser Dr 8626 Medikal Onkoloji Sek 7884 Medikal Onkoloji Polk. Muay 8842 Kemoterapi Poliklinik Sek 7884 Kemoterapi Polk.Muay. 8498 Kemoterapı Ünitesi 8847 Romatoloji Polikliniği Sek 7303 Romotoloji Polk. Muay 8111 Romoto.Ser.Sek 8793 Romoto. Ser. Hemş 7114 Romoto. Ser. Dr 7115

Gastroendoskopi Ünitesi Enosk. Ünt. Sek 7383 Endoskopi Ünite Hemş 8305 Endoskopi Ünitesi 7561-8304

Kardiyoloji AD. Prof.Dr. Dilek Ural (A.D. Bşk) 8679 Prof.Dr. Ertan Ural 7326 Prof.Dr. Ahmet Vural 7322-8124 Doç.Dr. Ayşen Ağaçdiken Ağır 8734 Prof..Dr. Güliz Kozdağ 7138-7324 Doç Dr Ulaş Bildirici 7323 Doç.Dr. Göksel Kahraman 7321 Doç.Dr. Tayfun Şahin 7325 Doç.Dr. Teoman Kılıç 7335 Yrd.Doç.Dr.Y. Umut Çelikyurt 7322 Toplantı Salonu 7378 Anjiyo Sekreterlik (1. Kat) 8490 Anjiyo Sekreterlik (3. Kat) 8747 Anjiyo Dr. Odası (1. Kat) 8458-8459 Anjiyo Dr. Odası 8741-8744 (3. Kat) 8745-8746

Anjiyo Hemodinami 8484 Anjiyo Dinlenme Odası 8462-8479 Anjiyo Hasta Takip Ünitesi 8455 Teknisyen Odası 8454 Kardiyoloji Poliklinik Sekreteri 7373 Kardiyoloji Pol. Muay. 8207-8211 Kardiyoloji Pol. Eko 8202 Kardiyoloji Pol. Efor 8209 Kardiyoloji Pol.Ekg 8212-7010 Kardiyoloji Ser. Sek 7370 Kardiyoloji Ser. Hemş 8683 Kardiyoloji Ser. Dr 7371 Kardiyoloji Aritmi Ser. Sek 8747 Kardiyolojiaritmi Ser. Hemş 8747 Kardiyolojiaritmi Ser. Dr 8678 Kroner Yoğunbakım 8739 Kardiyolojiser. Eko 8292 Pil Polikliniği 7134 Eecp 7132 Aritmi Polikliniği 8210 Mutfak 8457

Klinik Bakt. Ve Enfeksiyon AD. Prof.Dr. Ayşe Willke Topçu 7562 Prof.Dr. Birsen Mutlu(AD.Başk.) 7559 Prof.Dr. Sibel Gündeş 7564 Prof.Dr. Sıla Akhan 7563 Doç.Dr. Meliha Meriç 7082 Yrd.Doç.Dr. Emel Azak Karali 8226 Klinik Mikrobiyoloji Laboratuarı 8261 Toplantı Salonu 7076 Enfeksiyon Hast. Polk. Sek. 8219 Enfeksiyon Hast. Polk. Muyene 8113 Enfeksiyon Kontrol Hemş 8226 Enfeksiyon Hast. Ser. Sek 7050 Enfeksiyon Hast. Ser. Hemş 7083 Enfeksiyon Hast. Ser. Dr 7084 Enfeksiyon Lab. 7085

Nöroloji AD. Prof.Dr. Sezer Komsuoğlu (AD.Başk) 1004 -7423 Prof.Dr. Faik Budak 7429 Prof.Dr. Hüsnü Efendi 7426 Prof.Dr. Pervin Kutluay İşeri 7424 Doç.Dr. Macit Selekler Doç.Dr Ayşe Kutlu 8671 Yrd.Doç.Dr.Serap Mülayim 7489 Öğrt.Görv.Dr. Çiğdem Özerdem Nöroloji Pol. Sek. 7374 Nöroloji Pol. Muayene 8197-98 Emg 8191 Eeg 8194-8195 Uyarılmış Potansiyeller 7030 Nöroloji Ser. Sek 8903 Noroloji Ser. Hemş 7409 Nöroloji Ser. Dr 8898-99

Nükleer Tıp AD. Doç.Dr. Hakan Demir (A.D. Başk.) 8214 Yrd.Doç.Dr. Serkan İşgören 8308 Yrd.Doç.Dr. Gözde Dağlıöz Görür 8497 Nükleer Tıp Sekreteri 8074 Nükleer Tıp Dr. Odası 8066 Nükleer Tıp Asistan Odası 8068-7051 Gama Kamera 8072 Nükleer Tıp Personel Odası 8077 Nükleer Tıp Rapor Odası 8068 Nükleer Tıp Efor Odası 8070 Nükleer Tıp Dr. Odası 8071 Nükleer Tıp Hasta Odası 2 7053

Psikiyatri AD. Prof.Dr. Ahmet Tamer Aker 7505 Prof.Dr. Bülent Coşkun 7506 Prof.Dr. Mustafa Yıldız 7502 Prof.Dr. Ümit Tural(AD.Başk.) 7508 Doç.Dr. Aslıhan Özlem Polat 7507 Doç.Dr. İrem Yaluğ 7504 Yrd.Doç.Dr.Cem Cerit 7618 Psikiyatri Ad Sekreterliği 7187 Toplantı Salonu 7079 Psikiyatri Poliklinik Sekreterliği 8219 Psikiyatri Poliklinik Muayene 8140-8141 Psikiyatri Servis Sekreterliği 8981 Psikiyatri Servis Hemşiresi 7233 Psikiyatri Servis Doktoru 8983 Psikiyatri Servis Güvenlik 8554

Radyasyon Onkolojisi AD. Doç.Dr. Binnaz Sarper (AD.Başk) 8508 Doç.Dr. Maksut Görkem Aksu 8007-8510 Yrd.Doç.Dr. Eda Yimibeşoğlu Erkal 8526 Asistan Dr. Odası 7181 Hemşire Odası 7182 Radyasyon Onkolojisi Poliklinik Sekreterliği 7884 Ct 7890 Işın 8710-7175 Padyoterapi ünitesi sekreterliği (bodrum kat) 8099 Radyasyon Onkolojisi Poliklinik Muayene 8835-8836 Brekiterapi 7169 Fizik-Planlama 7621 C Blok Poliklinik sekreteri 7884

Radyoloji AD. Prof.Dr. Ali Demirci (AD.Başk.) 7004 – 7235 Prof.Dr. Arzu Serpil Arslan 7004 7240 – 7005 Prof.Dr. Ercüment Çiftçi 7238 Prof.Dr. Gür Akansel 7242 Doç.Dr. Yonca Akgöz Anık 7236 Yrd.Doç.Dr. Hasan Tahsin Sarısoy 7239 Doç.Dr. Nagihan İnan 7484

Yrd.Doç.Dr Sevtap Gümüştaş 7126 Toplantı Salonu 7422 Radyoloji Kayıt 7128 Radyoloji Randevu - Sonuç 7366-7129 Radyoloji Doktor Odası 8091 Rapor Okuma Odası 7490-92 Floroskopi Odası (Scopy) 8711 MR 7511 Bodrum Kat MR 7482 Mr Rapor Sekreterliği 8022 Radyoloji Sonuç 7129 BT Rapor Sekreterliği 8094 BT Film Okuma Odası 7492 USG Rapor Odası 8025 Acil Röntgen 8533 8539 Acil Servis Bay Pers. Odası 8552 Acil Tomografi 8251 Rady. Anjiyo 7126-27 PACS 7484

Tıbbi Genetik AD. Doç.Dr. Hakan Savlı (AD.Başk.) 8695 Yrd.Doç.Dr. Naci Çine 8855 Öğrt. Görv.Dr. Kudret Esen Gümüşlü 8850 Tıbbi Genetik Sekreterliği 8840 Rna Laboratuvarı 8853 Dna Laboratuvarı 8850

Temel Tıp Bilimleri Anatomi AD.

Prof.Dr. Aydın Özbek (AD.Başk.) 7048 7044 Prof.Dr. Tuncay Çolak 7251 Doç.Dr. Ali Zeybek 8511 Prof.Dr. Belgin Bamaç 7045 Asistan Odası 7046 Toplantı Salonu 7612

Biyokimya AD. Prof.Dr. Sevinç Kuşkay (AD.Başk.) 7259 Prof.Dr. Mustafa Çekmen 8085 7255 Prof.Dr. Meltem Dillioğlugil 7258 Doç.Dr. Hale Maral 7257 Yrd.Doç.Dr. Ceyla Eraldemir 7256 Asistan Odası 7254 Biyokimya Laboratuarı 7253 Laboratuar 7439 Uzm. Dr. Odası 7440

Fizyoloji AD. Prof.Dr. Nurbay Ateş (AD.Başk.) 7329 Yrd.Doç.Dr. Gül İlbay 7330 Yrd.Doç.Dr. Ayşe Balcı Karson 7332

Doç. Dr.Deniz Şahin 7331 Fizyoloji Laboratuarı 7334 Asistan Odası 7307

Histoloji Ve Embriyoloji AD. Prof.Dr. Melda Y. Yılmaz (AD.Başk.) 7343 Prof.Dr. Süreyya Ceylan 7340 Doç Dr Serdar Filiz 7341 Doç.Dr. Süheyla Gonca 7342 Doç Dr.Yusufhan Yazır 7344 Histokimya Laboratuarı 7317 İmüno Laboratuarı 7309 Mikroskopi Laboratuarı 7312 Toplantı Odası 7147

Kögem Sorumlu – Prof.Dr. Erdal Karaöz 8685 Yrd.Doc.Dr.Gülçin Gacar 8634 Yrd.Doc.Dr. Ayhan Sarıboyacı 8634 Flow Sitometri Laboratuarı 8838 Moleküler Laboratuarı 8818 Eliza-Mtt Laboratuarı 8839 Hücre Kültür Laboratuarı 1 8815 Hücre Kültür Laboratuarı 2 8814 İnmüno Histokimya Laboratuarı 8839 Laboratuar Teknisyeni 8838

Mikrobiyoloji AD. Prof.Dr. Aynur Y. Karadenizli (AD.Başk.) 7444 Prof.Dr. Fatma Budak 7542 Prof.Dr. Fethiye Kolaylı 7442 Prof.Dr. Sema Aşkın Keçeli 7541 Yrd.Doç.Dr. Erdener Balıkçı 7445 Doç.Dr. Gülden Sönmez Tamer 7446 Doç.Dr. Zeki Yumuk 7448 Doç.Dr. Devrim Öztürk Dündar 7443 Mikrobiyoloji Laboratuarı 7425 8261 Mikrobiyoloji Laboratuarı 8651 Toplantı Salonu 7436

Tıbbi Biyoloji AD. Prof.Dr. Doğan Gülkaç (AD.Başk.) 7543 Prof.Dr. Ali Sazcı 7538 Doç.Dr.Murat Kasap 7539 Yrd.Doç.Dr.Emel Ergül Moleküler Genetik Laboratuarı 8472 Pcr Laboratuarı 7545-8266 Laboratuar 7075 Toplantı Salonu 7074

Tıp Tarihi Ve Deontoloji AD. Prof.Dr. Nermin Ersoy (AD.Başk.) 8121 Doç.Dr. Mine Şehiraltı 8119 Araştırma Etik Kurulu Odası 7450 Toplantı Salonu 8073

Tıp Eğitimi AD. Yrd.Doç.Dr. Esin Kulaç 7910

Yrd.Doç.Dr. Levent Altıntaş 8073

ANABİLİM DALLARI

Adli Tıp Anabilim Dalı

Adli Tıp Anabilim Dalımız mahkemeler, savcılık ve buna bağlı hizmet veren birimler tarafından adli tıpla ilgili konularda istenen tıbbi değerlendirme, rapor düzenleme ve tıbbi bilirkişilik hizmetlerini yerine getirmektedir. Adli Tıp Anabilim Dalı “Her türlü yaralanma ve zehirlenmeler, trafik ve iş kazaları, aile içi şiddet, çocuk istismarı ve ihmali, cinsel saldırılar, insan hakları ihlalleri” gibi şiddet içeren konularda tıbbi değerlendirmeyi yapmakta ve adli rapor düzenlemektedir. Ayrıca rapor düzenlenen ve tıbbi bilirkişilik yapılan diğer konular şunlardır: Adli otopsi, kimliklendirme çalışmaları, tıbbi tedavi hataları, iş kazalarında maluliyet ve özürlülük durumunun belirlenmesi, ceza ve hukuki ehliyetin belirlenmesi, sahtecilik incelenmeleri; yazı ve imza, yazılı belge ve değerli belge (çek, senet, pasaport), diğer adli tıbbi incelemeler. Öğretim Üyeleri:

• Prof.Dr. Ümit BİÇER (Anabilim Dalı Başkanı) • Prof.Dr. Başar ÇOLAK • Yard. Doç.Dr.Ömer KURTAŞ

Aile Hekimliği Anabilim Dalı

Aile hekimliği yaş, cinsiyet ya da hastalık ayrımı yapmadan kişilere ve ailelere koruyucu ve tedavi edeci birinci basamak sağlık hizmeti sunan bir uzmanlık dalıdır. Aile hekimi bireyi her zaman bir bütün olarak ele alır, kişinin hem bedensel hem ruhsal hem de toplumsal yönleri aile hekimini ilgilendirir. Aile hekimi ve hasta arasındaki ilişki sadece hastalık zamanlarında değil sağlıkta da devam eder, aile hekimine başvurmak için hastalanmanız gerekmez. Başka bir deyişle kişiler hasta olmadan önce de onların hastalanmasını önleyici ya da mevcut hastalıklarının erken dönemde teşhis ve tedavisini sağlayıcı girişimler aile hekimliğinin kapsamındadır. Ayrıca diğer branşlar tarafından verilecek sağlık hizmetlerini koordine etmek ve gerektiğinde hastasını diğer bir branş hekimine sevk etmek de aile hekiminin görevidir. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Değirmendere Yüzbaşılar’da bulunan polikliniğinde hizmet vermektedir. Polikliniğimize her türlü şikayet ya da şeker, yüksek tansiyon gibi kronik hastalıkların takip ve tedavisi için başvurulabileceği gibi, her hangi bir yakınma olmaksızın sağlık durumunun değerlendirilmesi, risk faktörlerinin ortaya konulması, varsa gereken kontrollerin yapılması için de başvurulabilir. Polikliniğimizde ayrıca bazı laboratuar tetkikleri de yapılabilmektedir, yapılamayan tetkikler içinse tetkik yapılacak materyaller polikliniğimizde alınıp Üniversite Hastanesi Merkez Laboratuarına gönderilerek burada çalışılması sağlanmaktadır, sonuçlar yine tarafımızdan alınmaktadır. Öğretim Üyeleri:

• Doç.Dr.T. Müge ALVUR (Anabilim Dalı Başkanı)

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Şubat 1995’te Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp’ in Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesinde göreve başlaması ile kuruldu. Kasım 1995’te 2 yenidoğan, 3 süt çocuğu ve 5 büyük çocuk yatağı ile yataklı servis hizmetine başlandı. 1997-1999 arasındaki dönemde 17 yatak kapasitesine ulaşan çocuk servisinde yenidoğan, enfeksiyon, endokrinoloji ve diyabet, göğüs hastalıkları, kardiyoloji ve genel pediatri hastaları izlenmekteydi. 17 Ağustos 1999 depreminden sonra kullanılmaz hale gelen çocuk servisi, 650 m2’ lik prefabrik bir mekanda yeniden yapılandırıldı. Bu mekanda 19 yenidoğan ve yenidoğan yoğun bakım, 22 çocuk ve 4 çocuk acil yatağı ile hizmet verildi. 2000 yılında Neonatoloji, Enfeksiyon, Endokrinoloji ve Diyabet, Nefroloji ve Hematoloji Bilim Dalları kuruldu. Günümüze kadar olan süreçte de Pediatrik Onkoloji, Kardiyoloji, Nöroloji, Gastroenteroloji, Allerji ve Klinik İmmunoloji, Göğüs Hastalıkları Bilim Dalları kuruldu. Ocak 2007’de ise 4 yataklı Çocuk Yoğun Bakım servisi hizmet vermeye başladı. Haziran 2005’te Umuttepe kampusuna taşındıktan sonra 25 Yenidoğan ve Yenidoğan yoğun bakım, 34 Genel Pediatri, 16 Hematoloji ve Onkoloji, 4 Çocuk Yoğun Bakım ve 3 adet Acil gözlem olmak üzere 83 adet hasta yatağına sahip olarak hizmetlerine devam etmektedir. Kliniğimizde genel çocuk hastalıklarının tanı, takip ve tedavisinin yanı sıra prematüre ve yenidoğan yoğun bakımı, endokrinoloji (diyabet, hormon bozuklukları, büyüme-gelişme gerilikleri), hematoloji (çocukluk çağı kansızlıkları, kanama-pıhtılaşma bozuklukları, hemofili ve lösemi), onkoloji (çocukluk çağı lenfomaları, kanserleri ve tümörleri teşhis ve tedavisi), nefroloji ve Romanoloji (böbrek ve idrar yolu hastalıkları, eklem ve bağ dokusu hastalıkları), kardiyoloji (çocukluk çağı kalp hastalıkları teşhis ve tedavisi), gelişim nörolojisi, solunum yolu hastalıkları-astım (solunum fonksiyon testleri, allerji testleri yapılmakta) ve gastroenteroloji (mide, bağırsak, karaciğer hastalıkları) gibi özel konularda da hizmet verilmektedir. Yenidoğan ve çocuk ünitemizde solunum desteği gereken hastalar için ventilatörler, hasta takibi için monitörler, pulse oksimetreler, kan gazı ölçüm cihazı bulunmaktadır. Çocuklarımızın anne karnından başlayarak tıbbi kontrol ve tedavilerinin gereğince yapılması sağlıklı bir yaşamın temelidir. Anabilim Dalımız bu prensipten yola çıkarak hizmet vermeyi amaç edinmiştir.

Bilim Dalları

Neonatoloji Bilim Dalı

Yenidoğan Yoğun Bakım Servisi 1997 de, Yenidoğan ve Prematüre bebek takip polikliniği 2000 yılında açıldı. 10 mekanik ventilatör, 1 yüksek frekanslı ventilatör ve nitrik oksit tedavi ünitesi, 8 Açık küvöz, 10 kapalı küvöz ve 2 transport küvözü, amplitüt EEG, hasta başı USG/Ekokardiografi cihazı, transkütan oksijen-karbondioksit monitörü, 5 yoğun fototerapi, 8 fototerapi cihazı ve toplam 20 yenidoğan yoğunbakım, 4 anne yanı yatağı kapasitesi ile hizmet vermektedir. Yenidoğan ünitemizde çok küçük prematüreler, sürfaktan uygulamaları, ventilatör desteği, parenteral beslenme gibi yöntemler kullanılarak deneyimli uzmanlarca yaşatılabilmektedir. Yenidoğan sarılığında fototerapi ve kan değişimi tedavileri uygulanmaktadır. Yoğun bakımda tedavileri tamamlanan bebeklerin anne eğitimleri veya az sorunlu bebeklerin tedavileri için genel pediatri içinde ayrılmış odalarda hastalar izlenebilmektedir. Hastanemiz Kadın Hastalıkları ve Doğum ünitesinde doğan bebeklerin doğduğu andan itibaren izlemleri Yenidoğan ünitesi tarafından yapılmaktadır. Doğum sonrası her türlü acil girişime olanak sağlayan bebek ünitesinde ilk muayeneleri yapılan ve rutin laboratuar tetkikleri alınan bebekler sağlıklı iseler annelerin yanında, günümüzde en tercih edilen bakım yöntemi olan ‘rooming in’ prensibine uygun olarak izlenmektedirler. Ciddi sağlık problemi olanlar kliniğimiz prematüre ve yenidoğan ünitesine alınmaktadırlar. Neonatoloji Bilim Dalı faaliyetleri kapsamında multidisipliner yaklaşım prensibiyle her ayın sonunda cuma günü Kadın Hastalıkları ve Anabilim Dalı ile Perinatoloji toplantıları yapılarak yeni gelişmeler gözden geçirilmekte ortak protokoller üretilmektedir. Her hafta cuma günleri Neonataloji Yan Dal Asistanı eğitim programı çerçevesinde Neonatoloji Bilim Dalının temel derslerini içeren konular ve güncel makaleler tartışılmaktadır. Neonatoloji Bilim Dalı öğretim üyeleri Kocaeli ili başta olmak üzere “Yenidoğan canlandırma kursları”nın düzenlenmesinde ve Kocaeli ili bebek ölümlerinin incelenmesinde İl Sağlık Müdürlüğü ile birlikte aktif olarak çalışmaktadır. Yine hastanemizde doğan tüm bebeklere “Bebek Dostu Hastane” olarak anne sütü eğitimi, fenilketonüri, TSH taraması, biotinidaz eksikliği ve işitme tarama proğramı hizmetleri yenidoğan ekibince verilmektedir. Anne sütü eğitimi doğum yapmış anneye her emzirme sırasında, bu iş için eğitimli ve değişmeyen hemşire tarafından yapılmaktadır.

Neonatoloji Bilim Dalında Verilen Hizmetler Poliklinik Hizmetleri:

Haftanın her mesai günü saat 9.00 - 17.00 arasında yenidoğan bebekler, prematüre bebek ve term riskli bebeklerin ayaktan takibi ve Anne sütü eğitimi.

Klinik Hizmetleri:

Hastaneye yatırılarak tetkik ve tedavi edilmesi gereken hastalar Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde izlenmektedir.

Yenidoğan İşitme Tarama Ünitesi:

Yenidoğan işitme tarama programı sertifikası olan deneyimli personel tarafından Otoakustik emisyon ve tarama BERA testleri yapılmaktadır.

Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalı

Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Bilim Dalı 1997’de Prof. Dr. Şükrü Hatun tarafından kuruldu. Endokrin ve diyabet ekibinde bir profesör, 1doçent, 3 yan dal araştırma görevlisi ve 2 hemşire görev yapmaktadır. Bilim dalı bünyesinde büyüme geriliği, diyabet, obesite, ambigius genitale, tiroid bezi hastalıkları, metabolik kemik hastalıkları ve rikets, metabolik semdrom, puberte bozuklukları başta olmak üzere çocuklarda görülen hormonal hastalıkların tanı ve tedavisi yapılmaktadır. Bilim dalımız çocukluk çağı diyabeti ve D vitamini yetersizliği konularında ulusal projeler katılmakta ve her yıl İznik’te diyabetli çocuklar için kamp düzenlemektedir. Bilim Dalının desteği ile diyabetli çocuklar ve gençlere yönelikwww.arkadasimdiyabet.com isimli web sitesi hizmet vermektedir. Bölgemizdeki diyabetli çocuk ve ailelerine yönelik düzenli eğitimler yapılmaktadır.

Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Bilim Dalında Verilen Hizmetler Poliklinik hizmetleri:

1. Pazartesi, perşembe ve Cuma günleri saat 9.00 – 16.00 arasında genel endokrinoloji hastalarının ayaktan muayeneleri,

2. Çarşamba günü saat 09.00-16.00 arasında diyabet polikliniği, 3. Salı günü saat 09.00-12.00 arasında endokrin testleri, 4. Cuma günü bilim dalı eğitimi yapılmaktadır.

Klinik hizmetleri:

Hastaneye yatırılarak tetkik ve tedavi edilmesi gereken hastalar Çocuk Kliniği’nde izlenmektedir.

Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı

Ağustos 2000’de kurulan Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı, aşağıdaki temel etkinlikleri yürütmektedir:

o Bir enfeksiyon hastalığı nedeniyle hastanemize getirilen, genel çocuk polikliniği ve diğer çocuk hastalıkları yandal polikliniklerinde görülen ve bilim dalımıza yönlendirilen hastaları bilim dalı polikliniğinde değerlendirmek, izlemek

o Bir enfeksiyon hastalığı nedeniyle hastanemize getirilen, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nın servislerine (çocuk, hematoloji-onkoloji, yenidoğan ve yoğun bakım) ya da diğer anabilim dallarının servislerine yatırılan hastaları izlemek, taburculukları ertesinde bilim dalı polikliniğinde değerlendirmek

o Hastanemizde yatan 0-18 yaşındaki hastaların alması planlanan veya almakta olduğu antibiyotiklerin uygunluk denetimini yapmak ve antibiyotik tedavilerini onaylamak

o Çocukluk çağının en sık görülen hastalık kümesi olan enfeksiyon hastalıkları konusunda öğrencilerin, intörn doktorların ve araştırma görevlilerinin eğitimlerine, kuramsal dersler, uygulamalı eğitim saatleri ve hastabaşı vizitlerinde katkıda bulunmak

o Çocuk enfeksiyon hastalıkları alanında, gerektiğinde diğer bilim ve anabilim dallarıyla işbirliği içinde, araştırmalar yapmak, makaleler yazmak

o Halkımızın enfeksiyon hastalıklarıyla ilgili güncel konulardaki bilgisini artırıcı etkinliklerde bulunmak Çocuk Hematoloji Bilim Dalı

Çocuk Hematoloji Bilim Dalı 2000 yılında Dr. Nazan Sarper tarafından kuruldu. Bilim dalı bünyesinde ilk dönemde tanı ve tedavisi gerçekleştirilen hastalıklar: Çocukluk çağı kansızlıkları, hemofili ve diğer pıhtılaşma bozuklukları (trombosit hastalıkları), lösemiler ve diğer çocukluk çağı kanserleriydi. 2003 yılında Dr.Funda Çorapçıoğlu’nun aramıza katılmasıyla Çocuk Onkoloji Bilim Dalı da kuruldu ve çocukluk çağı kanserleri bu bilim dalınca izlenmeye başlandı.

Çocuk Hematoloji Bilim Dalınca verilen hasta hizmetleri

1. Pazartesi, Çarşamba ve Perşembe günleri saat 9:00 – 16:30 arasında poliklinik hizmetleri verilmekte ve tüm başvuran hastalar randevusuz aynı gün muayene edilmektedir.

2. İlk kez Hematolojiye sevk edilen hastalar poliklinik günleri dışında da aynı gün muayene edilmektedir.

3. Hematoloji-Onkoloji servisindeki 8 yatakta genellikle lösemili hastalar yatarak tedavi görmektedir. Lösemi dışı hematoloji hastaları genel pediatri ve çocuk acil servislerine yatırılarak izlenmektedir. Hematoloji-Onkoloji servisinin sorumlu hemşiresi Esma Çakmak ve Deneyimli ve özverili bir hemşire ekibi tarafından kemoterapiler uygulanmaktadır. Servis bünyesinde 2007 yılından beri hizmet veren hastane ilköğretim okulu uzun yatan hastaların eğitimindeki aksamaları önlemekte ve hastalara moral desteği de sağlamaktadır. Hastane kan bankasından 24 saat kan ve kan ürünü desteği sağlanabilmekte ve 2007 yılından beri lösemili hastaların radyoterapi tedavileri de hastanemizde yapılmaktadır.

4. Kronik anemisi olan hastaların transfüzyonları (Akdeniz anemisi gibi) transfüzyon odasında gerçekleştirilmektedir.

5. Genetik geçişli kronik anemilerde (Akdeniz anemisi gibi) ve hemofililerde ailelere genetik danışmanlık verilmekte ve bilim dalınca hazırlanan broşürler ve konferanslarla hastalar ve aileleri bilgilendirilmektedir. Prof.Dr.Nazan Sarper’in kurucusu ve başkanı olduğu Kocaeli Hemofili derneği de web sitesi ve diğer etkinliklerle hemofili hastalarının eğitimine katkıda bulunmaktadır.

6. Kemik iliği nakline aday hastaların gerekli hazırlıkları yapılarak kemik iliği nakil birimleri ile iletişim sağlanmakta ve nakil ünitelerine sevkleri gerçekleştirilmektedir.

7. 2011 yılında, hematoloji, ortopedi, nükleer tıp, radyodiagnostik, fizik tedavi ve rehabilitasyon bilim dalları öğretim üyelerinin katılımıyla hemofili konseyinin oluşturulması sağlanmış, hemofili hastalarının eklem sorunlarının tedavisine çok disiplinli yaklaşım ile radyosinovektomi, artroskopik sinovektomi gibi işlemler başlatılmıştır.

8. Hemofili hastalarının cerrahi girişimleri, ilgili bilim dalları ile işbirliği içinde gerçekleştirilmektedir.

Çocuk Hematoloji Bilim Dalında gerçekleştirilen eğitim aktiviteleri ve diğer aktiviteler

1. Tıp Fakültesi dönem III, IV ve VI teorik ve pratik hematoloji eğitimleri 2. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları araştırma görevlilerinin ve Hematoloji Yan dal araştırma

görevlilerinin teorik, hasta başı ve mikroskop eğitimleri, tez çalışmaları. Halen iki Hematoloji Uzmanı (Dr.Emine Zengin ve Suar Çakı Kılıç) mezun edilmiştir. Yeni yan dal araştırma görevlilerinin eğitimleri (Dr.Sema Aylan Gelen) devam etmektedir.

3. Kök Hücre merkezinde düzenlenen lisansüstü eğitimde hematoloji dersleri verilmektedir. 4. Hemofili ilaçları ile ilgili uluslararası Faz III klinik araştırmaya katılınmıştır. 5. Bilim dalımız kesintisiz her yıl SCI’ye giren dergilerde ve ulusal hakemli dergilerde yayınlar

yapmaktadır, hematoloji kitabında bölüm yazmıştır, ulusal kongrelerde konuşmalar yapılmıştır.

6. Hastanemiz ilköğretim okulu öğretmenlerinin organizasyonunda, lösemiden iyileşmiş hastalarımızla, son yıllarda çevre ilköğretim okullarının ve hastane kreşinin de katkısıyla Fakültemizde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinliği her yıl düzenlenmektedir. Hedefler

Hematoloji Bilim dalındaki öğretim üyesi sayısı arttırılarak kemik iliği nakil ünitesinin kurulması

Çocuk Nefroloji Bilim Dalı

Çocuk Nefroloji Bilim Dalı 2000 yılında kurulmuş olup çocukluk çağında görülen yüksek kan basıncı, böbrek ve idrar yolları hastalıklarının tanı, tedavi ve izlemi ile ilgili her türlü hizmeti sunmaktadır. Yataklı tedavi bölümü, sürekli ayaktan periton diyalizi ünitesi mevcut olan bilim dalında hemodiyaliz gereken çocuklar, hastanemiz hemodiyaliz ünitesinde Çocuk Nefroloji Bilim Dalının elemanları tarafından izlenmektedir. Kronik böbrek yetmezliği ve kronik periton diyalizi yapılan hastalar ve aileleri için düzenli eğitimler yapılmaktadır. Hastalara ait bilgilerin düzenli kayıtlarla saklanmasını amaçlayan Çocuk Nefroloji Bilim Dalı Arşivi bulunmakta olup, hizmetler Çocuk Nefroloji uzmanı iki öğretim üyesi, bir yan dal araştırma görevlisi, bir rotasyoner pediatri araştırma görevlisi, bir intern doktor, bir çocuk nefroloji hemşiresi ve bir periton diyalizi hemşiresi tarafından yürütülmektedir. Çocuk Nefroloji Polikliniği başvuruları için 303 73 04’den randevu alınması gerekmektedir. Cuma günleri bilim dalı eğitim günü olduğundan poliklinik hizmeti verilmemektedir.

Çocuk Romatoloji Bilim Dalı

Çocuk Romatoloji ile ilgili hizmetler Nisan 2002’den itibaren Çocuk Nefroloji Bilim Dalı bünyesinde verilmiş, 31.5.2011’de Dr. Zelal Ekinci’nin Çocuk Romatoloji Uzmanı ünvanını almasından sonra Çocuk Romatoloji Bilim Dalı Kurulmuştur. Hizmetler Çocuk Romatoloji Uzmanı bir öğretim üyesi, bir rotasyoner pediatri araştırma görevlisi ve bir intern doktor tarafından yürütülmektedir. Çocukluk çağında görülen eklem ve bağ dokusu hastalıklarının tanı, tedavi ve izleminin yanı sıra, juvenil idiopatik artritli hastalar ve aileleri için düzenli eğitimler yapılmaktadır. Hasta bilgilerinin düzenli kayıtlarla saklanabilmesi için özel arşivi mevcut olup, randevu almak için 303 73 04’e başvurmak gerekmektedir.

Çocuk Onkoloji Bilim Dalı

Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı Mart 2003 tarihinde Dr. Funda Çorapcıoğlu tarafından kurulmuştur. Çocuk Onkolojisi Bilim alanı Hodgkin ve non-Hodgkin lenfomalar, beyin tümörleri, nöroblastom, yumuşak doku ve kemik tümörleri, karaciğer ve germ hücreleri ile ilgili kanserler, histiositozlar, retinoblastom, Wilms tümörü gibi çocukluk çağı kanserlerinden oluşmaktadır. Ayrıca kansere yatkınlık yaratan kalıtsal hastalıklar ve hemanjiyom, lenfanjiyom gibi benign tümörler de Çocuk Onkoloji Bilim Dalı tarafından izlenmektedir.

Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı yataklı servis hasta izlemi:

Bilim Dalı servisinde 4 oda ve 8 yatak kapasiteli, içinde banyo, tuvalet, klima, buzdolabı, televizyon ve refakatçi için dinlenme grubu bulunan odalarda hasta takibi yapılmaktadır. Kanserli çocukların tedavisi Uzman Hemşire Esma Çakmak sorumluluğunda kemoterapi alanında deneyimli bir hemşire ve sağlık personeli kadrosu tarafından yapılmaktadır. Hasta yoğunluğu nedeniyle kemoterapi dışındaki gerekçelerle yatması gereken hastalar, bazı durumlarda Çocuk Servisinden de hizmet almaktadırlar. Onkoloji ekibinin hasta takip ve izlemi servis konsültanının denetiminde çalışma ve tatil günlerinin tümünde kesintisiz sürmektedir. Tüm tanı ve tedavi sürecinde Radyoloji, Çocuk Cerrahisi, Radyasyon Onkolojisi, Patoloji, Nükleer Tıp Anabilim Dalları ve Pediatrinin diğer departmanlarının desteği alınmaktadır.

Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı ayaktan hasta izlemi:

Çocuk Onkolojisi polikliniği Salı ve Cuma günleri saat 9.30’dan itibaren randevusuz hasta kabul etmektedir. Poliklinik hizmeti, Morfoloji Binası Çocuk Onkoloji poliklinik odasında verilmektedir. Ayaktan kısa süreli tedaviler yine aynı birimde deneyimli hemşireler tarafından yapılmakta olup, çocukların güzel vakit geçirmesi amacıyla televizyon, atari, oyun bölümleri bulunmaktadır.

Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı multidisipliner hasta izlemi:

Çocuk Onkolojisi Bilim Alanı onkoloji ile ilgili diğer branşların görüş ve tedavi katkılarının önemli olduğu bir alan olması nedeniyle, hastaların tedavi planları ve izlem kararları her hafta Perşembe günleri yapılan “Pediatrik Tümör Konseyi”’nde tartışılmaktadır. Konseylerde Çocuk Onkolojisi çalışanları dışında, radyoloji, patoloji, çocuk cerrahisi, radyasyon onkolojisi, nükleer tıp sürekli olarak katılmakta, gerekli durumlarda ortopedi, beyin cerrahisi, göz ve diğer cerrahi branşlarda onkoloji ile ilgili hekimler konseye davet edilmektedir.

Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı çalışma takvimi:

Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı’nın haftalık çalışma takvimi aşağıda tablodaki gibidir. Ayrıca ayda bir kez Perşembe günleri Kocaeli Pediatrik Onkoloji Grubu olgu sunumu / Semineri yapılmaktadır.

Pazartesi Servis viziti Aile Görüşmeleri Rapor Düzenlemeleri

Salı Servis viziti Poliklinik

Çarşamba Servis viziti Eğitim Toplantıları

Perşembe Servis viziti Pediatrik Tümör Konseyi Seminer ve makale anlatımı

Cuma Servis viziti Poliklinik Büyük Vizit

Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı araştırma görevlisi eğitim hedefleri:

o Pediatri ihtisası sürecinde tüm araştırma görevlilerinin Çocuk Onkoloji rotasyon süresi 3 ay olarak belirlenmiştir.

o Bu süre içinde asistanların hasta izleminin yanı sıra eğitime de aktif olarak katılmaları beklenmektedir.

o Asistan eğitimi çerçevesinde onkoloji rotasyonu süresince her asistan haftada bir kez konsey hastalarını sunmaktadır.

o Her araştırma görevlisi ayda bir kez seminer ve makale hazırlamaktadır. o Rotasyon süresince asistanlardan bilimsel yazı yazımını öğrenmesi amacıyla poster, vaka

sunumu veya klinik araştırma planlamasına ve yürütülmesine katılması beklenmektedir. Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı yandal uzmanlık öğrencisi eğitim hedefleri:

“Türk Pediatrik Onkoloji Grubu”’nun önerdiği eğitim programı temel alınmaktadır. Yan dal asistanı; hasta izlemi, konsey olgu tartışmaları ve bilimsel etkinliklerin yanı sıra alanının ilgili bulunduğu diğer bilim dalları rotasyon ve koordine çalışmalarını da yapmaktadır.

Sosyal Hizmetler:

o Onkoloji bölümümüzde çocuklarımız eğitim sürecinde geri kalmamaları amacıyla tek öğretmenli ilköğretim okulu hizmet vermektedir.

o Gerekli durumlarda çocuk psikiyatristleri ve psikologlar tarafından çocuklarımıza destek verilmektedir.

o Ayrıca hasta anne-babaları için çok zor olan bu tanı ve tedavi sürecinde, ebeveynlerin “posttravmatik stres sendromu” yönünden izlemleri, konuda uzman erişkin psikiyatristler tarafından yapılmaktadır.

Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı bilimsel faaliyetler:

Haftalık ve aylık aktivitelerin yanı sıra, ilki 2 Kasım 2006’da yapılan KOUPOG Eğitim seminerleri her yıl düzenleri olarak yapılmakta ve Kocaeli ili ve çevresindeki hekimlere

çocukluk çağı kanserleri ile ilgili bilgi ve deneyim aktarılarak erken tanı olanağı sağlanması hedeflenmektedir.

İletişim:

Adres: Çocuk Onkoloji Kliniği, Kocaeli Üniversitesi, Umuttepe Yerleşkesi, Tıp Fakültesi Hastanesi, 2. kat. Umuttepe/Kocaeli Tel: (0 262) 303 85 85, (0 262) 303 86 89 Faks: (0 262) 303 70 03

Çocuk Kardiyoloji Bilim Dalı

TARİHÇE

Çocuk Kardiyolojisi Bilim Dalı, Doç. Dr. Abdulkadir Babaoğlu tarafından Nisan 2005 tarihinde kurulmuştur. Zaman içerisinde gelişerek poliklinik hizmetleri ile birlikte Elektrokardiyografi, Ekokardiyografi, Fetal ekokardiyografi ve Holter laboratuarları hizmete girmiştir. Efor ve Tilt testleri erişkin Kardiyoloji bölümünde yapılmaktadır. Hastalarımıza Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalındaki yataklar kullanılarak yatarak tedavi hizmeti de verilmektedir. Yenidoğan yoğun Bakım ve Çocuk Yoğun bakımdaki hastalar için poliklinikteki cihaza ek olarak bir ekokardiyografi cihazı daha temin edilmiştir. Bilim Dalımızda halen 2 ekokardiyografi cihazı, 2 Elektrokardiyografi cihazı ve 1 adet EKG holter analiz sistemi bulunmaktadır. EKG holter analiz sistemi Nisan 2007’ de temin edilecektir. Tansiyon Holter incelemeleri için Çocuk Nefrolojisindeki sistem kullanılmaktadır. Kısa bir süre içerisinde transözofageal ekokardiyografi ile Kalp kateterizasyonu ve anjiografi işlemleri de başlatılacaktır. Bilim Dalımızda konjenital kalp hastalıkları, edinsel kalp hastalıkları ve ritm problemlerinin tümüne yönelik tanı ve tedavi hizmetleri verilmektedir. Ayrıca Konjenital kalp hastalıklarının prenatal tanısına olanak veren Fetal Ekokardiyografi hizmeti de verilmektedir.

Çalışma Düzeni:

Belirtilen zamanlarda randevu sistemi ile o Poliklinik: Haftanın her günü 09.00-17.00 saatleri arasında o Ekokardiyografi: Çarşamba haricinde her gün 09.00-17.00 saatleri arasında o Fetal Ekokardiyografi: Çarşamba haricinde her gün 09.00-17.00 saatleri arasında o Ritm Holter: Haftanın her günü 09.00-17.00 saatleri arasında

Bilim Dalı Ekibi:

Bölüm Sorumlusu: Doç.Dr.Abdulkadir Babaoğlu Rotasyoner: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Asistanı (3 aylık rotasyonlar ile) EKG ve Holter Teknisyeni: Özgül Karadeniz

İletişim:

Randevu için: 0 262 3037304 Ekokardiyografi: 0 262 3038035 Poliklinik: 0 262 3038733 Dr. Kadir Babaoğlu: 0 262 3037225 - [email protected]

Çocuk Allerji ve Klinik İmmünoloji

o Kocaeli Çocuk Allerji-Klinik İmmünoloji bilim dalı başkanı Doç. Dr. Metin Aydoğan o Yandal uzmanlık eğitimi alan uzman doktorlar: Uzm. Dr. Nail Yoloğlu, Uzm. Dr. Işıl

Esen Demir o Allerji laboratuvarında görev yapan hemşire Zeynep Er Turan o Kocaeli Çocuk Allerji-Klinik İmmünoloji polikliniğinde bakılan ortalama yıllık hasta

sayısı 5800’dir. o Allerji polikliniğinde uygulanan tedavi ve yapılan testler Subkutan İmmünoterapi Solunum Fonksiyon Testi (SFT) Cilt Prik Testleri (İnhalen allerjenler ve Gıda allerjenleri ile) Ter Testi Gıda Provakasyon Testi Lokal Anestezik İlaçlar İle Provakasyon Testi Diğer İlaç Provakasyon Testleri Metakolin Bronş Provakasyon Testi Yirmi dört saatlik PH metre uygulanması

Çocuk Nöroloji Bilim Dalı

Çocuk Nörolojisi Birimi 1 Aralık 2006 tarihinden itibaren Dr. Bülent Kara tarafından yürütülmektedir. Bilim Dalı kurulması aşaması henüz tamamlanmamıştır. Çocuk Nörolojisi Birim’i bünyesinde epilepsi, psiko-sosyal-motor gerilik, nörometabolik hastalıklar, yapısal beyin anomalileri, yaygın gelişimsel bozukluklar, nöro-müsküler hastalıklar, demiyelinizan hastalıklar gibi çocuklarda sık görülebilen sinir sistemi hastalıklarının tanı ve tedavisi yapılmaktadır.

Çocuk Nörolojisi Birimi Poliklinik hizmetleri

Pazartesi, Salı ve Perşembe günleri saat 09.00 – 12.30 arasında yeni hasta ve daha önce görülmüş hastaların izlemleri yapılmaktadır. Çarşamba günleri 09.00-12.00 arasında laboratuvar sonuçları değerlendirilmektedir. Cuma günü bilim dalı eğitim toplantıları yapılmaktadır.

Klinik hizmetleri

Hastaneye yatırılarak tetkik ve tedavi edilmesi gereken hastalar Çocuk Kliniği’nde izlenmektedir.

Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı

Solunum Fonksiyon Testi Laboratuvarı

Çocuk Göğüs Hastalıkları Kliniğimizde 2010 yılından bu yana fleksibl bronkoskopi, solunum fonksiyon testi, cilt testi, ter testi, 24 saatlik pH monitörizasyonu yapılmakta; tüberküloz, kistik firozis, bronşiektazi, astım, primer siliyer diskinezi, konjenital hava yolu anomalileri gibi tanılar almış hastalar izlenmektedir.

Fleksibl Bronkoskopi Ünitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bölümü Çalışma Programı:

Poliklinik (Randevu ile): Pazartesi, Perşembe 09.00 – 16.00, Salı 14.00 – 16.00 Fleksibl bronkoskopi (Randevu ile): Çarşamba günleri Eğitim toplantıları: Cuma günleri Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları servisine yatırılan ilgili hastalar günlük olarak tetkik ve takip edilmektedir. Poliklinik randevusu için telefon numarası: 02623037304

Güncel

Stratejik Plan Dönem IV Hastabaşı Uygulama Sınav Yönergesi Konuk Konuşmacı Programı Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Tanıtımı Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Bahar Toplantıları Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Araştırma Görevlileri Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Yan Dal Uzmanlık Araştırma Görevlileri Araştırma Görevlileri Eğitim Programı Anabilim Dalımızda Eğitim Görenlerin TUS ve YDUS Puanları

Konuk Konuşmacı

Dr. Talat PARMAN'ın konuşma metni için tıklayınız... Dr. Zeyyat PARMAN'ın konuşma metni için tıklayınız... Öğretim Üyeleri:

BİLİM DALLARI

1. Neonatoloji Bilim Dalı Prof.Dr.Ayşe Sevim GÖKALP

Prof.Dr.Ayşe Engin ARISOY

Prof.Dr.Gülcan TÜRKER

Doç.Dr.Ayla GÜNLEMEZ

2. Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalı Prof.Dr. Şükrü HATUN (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı / Dekan)

Doç.Dr. Filiz Mine ÇİZMECİOĞLU

3. Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Prof.Dr.Emin Sami ARISOY

Yard.Doç.Dr.Selim ÖNCEL

4. Çocuk Hematoloji Bilim Dalı Prof.Dr.Nazan SARPER

Doç.Dr.Emine ZENGİN

5. Çocuk Nefroloji Bilim Dalı Prof.Dr.Zelal EKİNCİ

Doç.Dr.Kenan BEK

6. Çocuk Romatoloji Bilim Dalı Prof.Dr.Zelal EKİNCİ

7. Çocuk Onkoloji Bilim Dalı Prof.Dr.Funda ÇORAPÇIOĞLU

8. Çocuk Kardiyoloji Bilim Dalı Prof.Dr.Abdulkadir BABAOĞLU

Yard.Doç.Dr.Murat DEVECİ

9. Çocuk Allerji ve Klinik İmmünoloji Bilim Dalı Doç.Dr.Metin AYDOĞAN

10. Çocuk Nöroloji Bilim Dalı Doç.Dr.Bülent KARA

11. Çocuk Gastroenteroloji Bilim Dalı Doç.Dr.Ayşen AYDOĞAN

12. Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Doç.Dr.Zeynep Seda UYAN

Yard.Doç.Dr.Zuhal GÜNDOĞDU (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı)

Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 1995 yılında erişkin psikiyatrisi içinde Doç. Dr. Ayşen Coşkun ile çalışmalarına başlamıştır. Bölümümüz Ocak 1996'da Anabilim Dalı olmuştur. Anabilim Dalı olduktan sonra ana uzmanlık dalı olarak TUS ile araştırma görevlisi almaya ve uzmanlık eğitimi vermeye başlamıştır. 1999 yılında Doç. Dr. Belma Ağaoğlu ikinci öğretim üyesi olarak anabilim dalımızda göreve başlamıştır. Bölümümüzün ilk araştır ma görevlilerinden olan Doç. Dr. Işık Karakaya, Doç. Dr. Özlem Yıldız, Yard. Doç. Dr. Şahika Gülen Şişmanlar ve Yard. Doç. Dr. Nursu Çakın Memik halen öğretim üyesi olarak bölümümüzde çalışmaktadır. Tıp Fakültesi Hastanesi’nin 2005 yılında Umuttepe Kampüsüne taşınmasının ardından poliklinik hizmetleri hastane binasında sürdürülmeye başlanmıştır. Polikliniğimiz Eylül 2006 tarihinden itibaren Morfoloji binasındaki Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Kliniğinde hizmet vermektedir. Haziran 2007’de poliklinik hizmetlerinin yanı sıra anabilim dalı bünyesi içinde KOU Çocuk ve Ergen Gündüz Kliniği hizmet vermeye başlamıştır. Halen iki profesör (Prof. Dr.Belma Ağaoğlu, Prof. Dr.Ayşen Coşkun), iki doçent (Doç.Dr. Işık Karakaya, Doç. Dr. Özlem Yıldız), iki yardımcı doçent (Yard. Doç. Dr. Şahika Gülen Şişmanlar, Yard. Doç. Dr. Nursu Çakın Memik) ve dokuz araştırma görevlisinden oluşan akademik kadro ile eğitim, araştırma ve tedavi hizmetleri yürütülmektedir. Anabilim Dalımızda gerek mezuniyet öncesi gerekse mezuniyet sonrası eğitime öncelik verilmekte, çok sesli, kaliteli ve bilimsel gelişmeleri yakından izleyen, değişime açık eğitimin sağlanmasına çalışılmaktadır.

Poliklinik Çalışma Programı

Bölümümüzde poliklinik hizmetleri düzenli olarak yürütülmekte ve gerekli durumlarda Gündüz Kliniği’nde takip ve tedavi hizmetleri verilmektedir. Ayrıca diğer bölümlerle konsültasyon ve liyezon çalışmaları sürdürülmektedir. Ana bilim dalımızda yılda yaklaşık 10.000 hasta görülmektedir.

Eğitim

Mezuniyet Öncesi

Dönem II Dr. Belma AĞAOĞLU

• Gelişim dönemlerine göre çocuğun ruhsal özellikleri • Anne baba tutumları

Dr. Işık Karakaya • Aile gelişimi ve dönemleri, çocuğun aileye katılımı ve aile içi rollerin dağılımı

Dönem III Dr. Belma AĞAOĞLU

• Anne bebek ilişkisi ve ruhsal bağlanma

Dr.Dr. Işık KARAKAYA • Çocukluk çağında görülen ruhsal bozukluklar

Dr. Şahika ŞİŞMANLAR • Çocukluk çağında görülen ruhsal bozukluklar II

Dr. Özlem YILDIZ • Okul Başarısızlığı

Dr. Nursu ÇAKIN MEMİK • Hastalıklar karşısında çocuk, aile ve hekim

Dönem IV Dr. Belma AĞAOĞLU

• Klinik uygulama eğitimi • Çocuklarda ve ergenlerde ruhsal muayene, değerlendirme • Yıkıcı davranış bozuklukları

Dr. Işık KARAKAYA • Klinik uygulama eğitimi • Çocuk ve ergenlerde psikofarmakoloji • Ergenlik dönemi ruhsal bozuklukları

Dr. Şahika ŞİŞMANLAR • Klinik uygulama eğitimi • Yaygın gelişimsel bozukluklar • Somatoform bozukluklar

Dr. Özlem YILDIZ • Klinik uygulama eğitimi • Çocuk ve ergenlerde duygu durum bozuklukları • Anksiyete bozuklukları

Dr. Nursu ÇAKIN MEMİK • Klinik uygulama eğitimi • Çocuk ve ergenlerde psikiyatrik aciller

Hastalıklar (SSS)

KEKEMELİK:

Kekemelik, yedi yaşından önce ortaya çıkan bir konuşma bozukluğudur. Genellikle 3-5 yaşları arasında başlar. Kimi çocuk belli sözlerde, kimi çocuk ilk sözcükte takılır. Kimi çocuk yalnız gergin ve tedirgin olduğu anlarda kekeler. Kekemeliğin ortaya çıkışı hiç kuşkusuz çocuğun toplumsal uyumunu aksatır. Çocuk alay konusu olacağından korkarak konuşmaktan çekinir. Bu durum çocuğun arkadaş ilişkilerini ve okul başarısını önemli ölçüde etkiler. Kekemelikten önce korkak, çekingen, güvensiz olan ve baskılı yetiştirilen çocuklarda, uyumsuzluk daha da belirgin olur. Kekemeliklerin çoğu geçicidir. İki- üç yaşları arasında beliren kekemeliklerin büyük bir çoğunluğu fizyolojik kekemelik olup, kısa sürede düzelip, tümden yok olabilir. Ancak ağır kekemelerde iyileşme oranı yüzde ellilerde kalmaktadır. Hangi kekemeliğin, ne sürede düzeleceğini önceden kestirmek oldukça güçtür. Kekemelik başlar başlamaz, bir çocuk ruh sağlığı hekimine danışılması önerilmektedir. Çocuğun ruhsal sorunlarının tümden incelenmesi, ana – baba tutumlarının gözden geçirilmesi kekemeliğin yer etmeden geçmesini sağlayabilir.

ÇOCUKLUK ÇAĞI ŞİZOFRENİSİ:

Şizofreni MÖ 15. yüzyıldan itibaren belirtilerinin tanımlandığı; insanın kişiler arası ilişkilerden ve gerçeklerden uzaklaşarak kendine özgü bir içe kapanım dünyası yaşadığı; düşünce, algılama ve davranışlarda önemli bozuklukların görüldüğü bir hastalıktır.

Genellikle ergenlik döneminde başlar. Erkeklerde başlangıç yaşı kadınlara göre daha erkendir. Tablonun çocukluk döneminde başlaması halinde “Çocukluk Çağı Şizofrenisi” olarak adlandırılır, çok daha nadir görülür. Çocuklarda başlangıç sinsi biçimlidir. Başlangıç dönemindeki belirtiler hastalığa özgü olmayan özellikler (neşesizlik, derse ilgisizlik gibi..) taşıyabilmekte ve bu aşamada tanıyı güçleştirmektedir. Hastalığın en sık görülen belirtilerinden biri olan varsanılarda hasta gerçekte var olmayanı algılamaktadır. Bu yanlış algılar sıklıkla işitsel ve /veya görsel niteliktedir. Hastalar gerçekle ilgisi olmayan veya çarpıtılmış düşüncelere sahip olabilirler (kendine zarar verilmek istendiği gibi.. ). Hastalığın diğer belirtilerinden bazıları şöyle sıralanabilir: yüz ifadesinde donukluk, keyif verici etkinliklere ilginin azalması, uyku problemleri, garip davranışlar, öfke patlamaları, akran ilişkilerinden uzaklaşma, kendine özen gösterme ve temizlikte yetersizlikler… Hastalığın oluşumunda birden çok etkenin rol aldığı düşünülmektedir. En önemli etkenlerden biri genetik yatkınlıktır. Psikolojik ve çevresel etkenlerin rol oynadığı söylenmektedir. Fakat hastalıktan sorumlu gen henüz bulunamamıştır. Toplumda görülme riski %0.5-1 iken, hastaların 1. derce akrabalarında bu risk 5-10 kat daha fazladır.

Şizofreni değişik gidiş ve sonlanış özellikleri gösteren süreğen bir hastalıktır.

ÇOCUK VE ERGENDE ANKSİYETE BOZUKLUKLARI:

Anksiyete/kaygı, kötü, nahoş, korkunç bir şey olacakmış gibi bir beklenti içinde olma durumudur ve günlük yaşam içinde doğal bir tepki olarak kabul edilmektedir. Kaygının süresi uzar, şiddeti artar ve günlük işlevlerin yerine getirilmesini engeller ise patolojik kaygıdan, anksiyete bozukluğunun varlığından söz edilebilir. Anksiyete bozuklukları toplumda en sık rastlanan ruhsal hastalık grubudur ve çocukluk-ergenlik döneminde de %5-15 gibi bir sıklıkta görülmektedir. Bu grupta görülen bozukluklar:

• Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğu • Yaygın Anksiyete Bozukluğu • Fobik Bozukluklar • Obsesif-Kompulsif Bozukluk • Panik Bozukluğu • Akut Stres Bozukluğu • Travma Sonrası Stres Bozuklukluğu

Anksiyete bozukluklarının tedavisinde bireysel terapi, aile terapisi, davranışçı-bilişsel terapi gibi yöntemler kullanılmakta ve gerekli görüldüğü taktirde ilaç tedavisi de bunlara eklenmektedir.

ALT ISLATMA ( ENÜREZİS ):

Genellikle çocuklar idrar kesesi kontrolü gerçekleşinceye kadar, yani ortalama olarak iki , üç yaşlarına kadar geceleri altlarını ıslatır. Gündüz kontrol iki yaş dolaylarında kazanılır, gece kontrolü ise beş yaşına kadar devam edebilir. Beş yaşından sonra alt ıslatmanın devam etmesi ‘enürezis’ adını alır. Enürezis, hem sık rastlanması, hem de çocuk ve ana-baba için zor bir durum olması açısından önemlidir. Enürezis iki biçimde görülebilir. Bunlardan ilki, birincil enürezis’tir ki bu, sinir-kas kontrolünün gelişmesindeki gecikmeden kaynaklanabilir ve doğumdan başlayarak süregelir. Bu gecikme ana- babanın düzensiz ya da yetersiz tuvalet eğitiminin bir sonucu olarak da oluşabilir. Birincil enürezis zamanla kaybolur, tuvalet kontrolünde diğer çocukların düzeyine ulaşırlar. Diğer enurezis türü ‘ikincil enürezis adını alır. Bu tür alt ıslatma olayında tuvalet kontrolü oluştuktan sonra bir gerileme söz konusudur. Yapılan incelemeler alt ıslatma sorunuyla çocuğun duygusal dünyası arasında yakın bir ilişkinin olduğunu ortaya koymaktadır. Erken yaşta ve sert yaklaşımla tuvalet eğitimi vermenin zararlı olduğu bilinmektedir. Enürezisin tedavisinde ise organik nedenlerin araştırılması ve organik sorun varsa tedavi edilmesi

gereklidir. Ruhsal çatışmaların önlenmesi içinde anne ve babanın tutum ve davranışlar konusunda eğitilmesi ve yönlendirilmesi gerekmektedir.

BEBEK PSİKİYATRİSİ:

0-3 yaş arası bebek ve küçük çocuklarda da bir takım ruhsal sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bunların başında uyku ve yeme problemleri, motor ve zihinsel gelişim sorunları, dil ve konuşma problemleri, bağlanma bozukluğu ve yaygın gelişimsel bozukluklar sayılabilir. Bu tür zorlukların erken dönemde belirlenip gerekli önlemlerin alınması çocuğun ileri yaşlarda geliştireceği daha ciddi ruhsal sorunları engellemek için oldukça önemlidir.

CİNSEL GELİŞİM VE CİNSEL EĞİTİM:

Genellikle 3 yaşında çocuklar, soru ve davranışlarıyla cinsel konulara ilgilerini belli ederler. 3 yaşına doğru, çocuklar kız-erkek ayrılığını sezip, incelemeye koyulurlar. Daha sonra, bebeklerin nereden ve nasıl geldiklerini sormaya başlarlar. Bu sorular karşısında ailelerin tepkileri çok önemlidir. Anne ve babanın korkusu, çocuk soruların yanıt aldıkça işi ileri götürüp zor sorular soracağıdır. Oysa çocuk 3-4 yaşlarında cinsel konular konusundan uzaktır. Ailelerin çoğu karmaşık açıklamalar yapmak gerektiği duygusuna kapılıp bocalarlar. Asıl, yanıtlanmayan sorular çocuğu daha meraklı ve araştırmacı olmaya iter. Cinsel konularda soru sormayan çocuklar genellikle sorularına yanıt bulamadığı için susarlar. Bu çocuk merakını sözle değil davranışlarıyla belli eder. Evcilik ya da doktorculuk oyunlarında aradığı yanıtları bulmaya çalışır. Bazı ailelerde cinsellik konularını çocuğun yanında çok rahat konuşarak çocuğun merakını gereksiz yere kamçılar. Çocukta cinsel ilgi okul öncesi çağda en yoğundur. Okula başlamasıyla birlikte ilgi ve merakta azalma görülür. Cinsel ilgiler uykuya yatmış gibidir. Çocuk kendi cinsinin eğilimleri desteklendiği sürece kız ya da erkek kimliğini benimseyecektir. Bir çocuğun kız yada erkek doğması, cinsel kimliğini kazanması için koşuldur ama yeterli ve tek koşul değildir. Cinsel duygu ve eğilimlerin kişilik gelişiminde etkin ve önemli olduğu bilinmektedir. Çocukta cinsel duygulara bağlı çatışmaların ve saplantıların ruhsal gelişmeyi yolundan saptırdığı gözlenmiştir. Bundan dolayı da ailelerin çocuklarına cinselliği öğretmeleri konusunda bilgilendirilmeleri önemlidir.

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (DEHB):

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun temel özelliği kalıcı ve sürekli dikkatsizlik belirtileri ve/veya benzer gelişim düzeyindeki çocuklara göre daha sık ve şiddetli hareketlilik ve dürtüsel davranışların olmasıdır. Bu çocuklar ayrıntı gerektiren okul ya da diğer ödevlerinde dikkatsizce hatalar yaparlar. Çalışmalarını plansız, düzensiz ve karmaşık bir biçimde sürdürürler, başladıkları işleri tamamlamakta zorlanırlar. Sanki akılları başka bir yerdedir ve söyleneni duymuyormuş gibi davranırlar. Karşısındakileri dinleyemezler, konuşmaya yoğunlaşamazlar. Dikkatleri ilgisiz bir uyaranla kolaylıkla dağılabilir. Günlük etkinliklerde sıklıkla unutkandırlar. Hiperaktivite, yerinde rahat duramama, oturduğu yerde bile kıpırdanıp durma, motor takılmış gibi sürekli hareket halinde olma belirtileriyle kendini gösterir. Bu çocuklar oturmada, beklemede, zorluk çekerler, sık sık ayağa kalkıp gezinirler ya da ayak sallarlar. Çok konuşur ve sessiz etkinlikler (masal dinleme v.s) sırasında çabuk sıkılıp gürültü yaparlar. Dürtüsel davranışlar kendini sabırsızlık, yanıtları geciktirmede zorluk, sırasını bekleme güçlüğü şeklinde gösterir. Yönergeleri dinlemezler, uygunsuz zamanlarda konuşmaya başlarlar, insanların konuşmalarını keserler. Olası sonuçları düşünmeden tehlikeli olabilecek etkinliklerle uğraşırlar. DEHB’nun okul çağı çocuklarında görülme sıklığı %3-5’tir. Genelde bozukluk ilkokul döneminde çocuğun okula uyumunun aksamasıyla tanınır. Ergenlik döneminde belirtiler

azalır. Olguların çok az bir kısmı tüm belirtileri erişkinlik döneminde de gösterir. İlaç tedavisi, aile eğitimi, çocuğun bireysel terapisi uygulanan tedavi yöntemleridir.

DAVRANIM BOZUKLUĞU:

Davranım Bozukluğu, başkalarının temel haklarına saldırıldığı ya da yaşına uygun başlıca toplumsal değerlerin hiçe sayıldığı, yineleyici ya da sürekli davranışsal sorunların bulunması olarak tanımlanabilir. Çocuk ya da ergendeki başkaldırma, karşı gelme ve topluma aykırı davranışlar nedeniyle aile ve toplumla ilişkileri gittikçe bozulur. Bu çocuk ve ergenler sıklıkla saldırgan davranışlar sergilerler, başkalarına göz dağı vererek istediklerini elde etmeye çalışırlar. Sıklıkla kavga dövüş başlatırlar. Hayvan ve insanlara acımasızca davranırlar, fiziksel ve cinsel içerikli şiddet uygulayabilirler. Başkalarının malına mülküne bilerek zarar verebilirler, bu amaçla yangın çıkarabilirler, araba camlarını kırabilirler okul eşyalarına zarar verebilirler. Hırsızlık ve dolandırıcılık yaygındır. Evden ve okuldan kaçma davranışları görülebilmektedir. En sık görülen beş belirti sırasıyla yalan söyleme, görünmeden çalma, kabadayılık yapma, kavga dövüş başlatma ve okuldan kaçmadır. Toplumda görülme sıklığı %5-15’tir, şehirlerde kırsal alanlardan daha sık görülmektedir. Erkek çocuklarda kızlara göre 4-5 kat fazladır. Bu bozukluğun oluşumunda hem biyolojik, hem psikolojik, hem ailesel hem de sosyal etmenler bir arada rol oynamaktadır. Davranım bozukluğunun erken yaşta başlaması, erişkin yaşamda antisosyal kişilik bozukluğu ve madde kullanımıyla ilgili bozuklukların ön habercisi olabilir. Bu bozuklukta belirgin ve uzun süreli sonuçlar sağlayacak tek bir tedavi yöntemi yoktur. İlaç tedavisi, aile eğitimi, bireysel psikoterapi, sosyal yardım tedavileri, fiziksel eğitim programları tedavi amaçlı olarak kullanılmaktadır.

KARŞIT OLMA- KARŞI GELME BOZUKLUĞU:

Bu bozukluğun temel özelliği büyüklere yönelik yineleyici, olumsuz karşı gelme, itaatsizlik ve düşmanca davranış örüntülerinin olmasıdır. Olumsuz tutum ve karşı gelme davranışları, sürekli bir dikbaşlılık, yönlendirmelere direnç gösterme, uyumsuzluk, isteksizlik, erişkinler ve arkadaşlarıyla uzlaşmama biçimindedir. Karşı gelme ayrıca kasıtlı bir biçimde ve sürekli olarak sınırların zorlanması, görevlerin göz ardı edilmesi, kavga ve tartışmalarla ya da başkalarını suçlamalarla kendini gösterir. Bu bozukluk kendini daha çok ev ortamında gösterir. Okulda ya da toplumda gözlenmeyebilir. Bu bozukluğun belirtileri tipik olarak kişinin yakından tanıdığı erişkinlerle ya da arkadaşlarıyla olan ilişkilerinde ortaya çıkar. Bu bireyler genel olarak kendilerini karşı gelen biri olarak kabul etmezler, hatta yersiz isteklerini ya da haksız tutumlarını savunmaya çalışırlar. Karşıt Olma-Karşı Gelme Bozukluğu 8 yaşından önce ortaya çıkar ve ergenlik döneminden sonra görülmez. Başlangıç tipik olarak yavaştır, genellikle aylar ve yıllar içinde ortaya çıkar. Olguların önemli bir bölümünde Davranım Bozukluğunun gelişimsel bir öncüsüdür. Karşıt Olma-Karşı Gelme Bozukluğunun birincil tedavisi çocuk ve ergenin bireysel psikoterapisi yanı sıra ana-babaya danışmanlık hizmeti verilmesi ve çocuğun eğitimi için gerekli yetileri kazanmaları için doğrudan doğruya eğitilmesidir.

OTİZM:

Otizm, yaşamın erken dönemlerinde başlayan ve yaşam boyu süren, sosyal ilişkiler, iletişim, davranış ve bilişsel gelişmede gecikme ve sapmayla belirli, ge bir bozukluk gelişimsel olarak kabul edilmektedir. Bunun sonucunda çocuklar, çevrelerinin çok farkında değilmiş gibi, kendi dünyalarında yaşarlar. Özellikle, sosyal ilişki, paylaşma gerektiren durumları sanki görmüyor, duymuyor gibi kayıtsız kalırlar. İnsanları,

gereksinimlerini giderici nesneler gibi görürler. Zamanlarını dönme, döndürme, kol çırpma, bir şeyleri sallama ya da elleri ve parmaklarıyla oynama gibi yineleyici davranışlarını tekrarlayarak geçirebilirler. Nesneleri dizmekten, kitap ve dergi sayfalarını çevirmekten ya da reklamları seyretmekten, müzik dinlemekten hoşlanırlar, bunları yaparken, çevrede olup bitene kayıtsız kalırlar. Bazılarının sözcükleri vardır. Ancak bir kısmı duyduklarını tekrarlar, sözcükleri gereksinimlerini ifada etmek için kullanmazlar. Bazıları reklam sözcüklerini ya da sözcükleri söyleyebildikleri halde, sosyal iletişim için konuşmazlar. Bir kısmının bellekleri bir hayli güçlüdür, yolları , gördükleri yerleri anımsadıklarını belli ederler, duyduklarını özellikle tekerlemeye benzer şeyleri kolay ezberlerler. Temel belirtiler ise;

• Uygun yüz ifadesi, jest mimik kullanımı ve göz göze gelmekten kaçınması. • Akranlarıyla yaşına uygun ilişki kurmakta zorlanır. • Diğer insanlarla paylaşmanın olmaması. • Duygularını ifade edememe. • Dil gelişimde gerilik. • Amacına uygun oyun kuramama. • İlgi alanının dar olması.

Öğretim Üyeleri:

• Prof.Dr.Belma Ayşe AĞAOĞLU (Anabilim Dalı Başkanı) • Prof.Dr.Ayşen COŞKUN • Doç.Dr.Işık KARAKAYA • Doç.Dr.Özlem Yıldız GÜNDOĞDU • Doç.Dr.Nursu ÇAKIN MEMİK • Yard.Doç.Dr.Şahika GÜLEN ŞİŞMANLAR

Deri ve Zührevi Hastalıkları Anabilim Dalı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı 1995 yılında kurulmuş olup, halen 3 profesör, 2 yardımcı doçent doktor ve 5 araştırma görevlisi Anabilim dalımızda görev yapmaktadır. Yataklı hasta servisi 14 yataklıdır. Ayaktan tedavi hizmetlerinde 2 genel amaçlı poliklinik ve 3 özel poliklinik (Behçet hastalığı, psoriasis ve deri lenfomaları) hizmet vermektedir. Bölümümüzde foto(kemo) terapi, elektrokoterizasyon, kriyoterapi, iyontoforez, dermoskopik inceleme, insizyonel ve eksizyonel deri biyopsisi, deri yama testleri, Alexandrite lazer epilasyon ve kimyasal peeling uygulamaları yapılmaktadır

Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı’nda Yapılan İşlemler:

BİYOPSİ:Tanıyı doğrulamak için veya kesin tanı konulamayan durumlarda ayırıcı tanı amacıyla lezyonlu deriden bir parça alınarak mikroskop altında incelenmesi dermatolojide sık kullanılan bir işlemdir. İşlemden önce biyopsi alanı bir antiseptik solüsyonla temizlendikten sonra bölgesel uyuşturucu iğne enjekte edilir. Daha sonra kalem benzeri steril bir alet yardımıyla deriden ufak bir parça çıkartılır. Kanama durduktan sonra bölge kapatılır. Bazen bu işlem cerrahi aletler ile yapılmakta ve uygun dikiş materyali ile dikilmektedir. DERMOSKOPİ: Özellikle pigmentli deri lezyonlarının tanısı ve ayırdedilmesinde kullanılan yöntem derinin intravital mikroskopik incelemesi olarak tanımlanabilir. Pigmente deri lezyonlarının tanısında yeni olanaklar sağlaması nedeniyle dermatoskopi son yıllarda ‘Dermatoonkoloji’ ve ‘Nevus İzlem Poliklinikleri’nde rutin olarak uygulanmaya başlanmıştır. Doğuştan olan veya sonradan çıkan nevusların takibinde ve

pigmente (renkli) deri tümörlerinin erken tanısında kullanılan bir yöntemdir. İnceleme dermoskop denilen cihaz lezyonlu deriye temas ettirilerek yapılır. Basit, hızlı, pratik ve ucuz bir yöntemdir. Herhangi bir yan etkisi yoktur. FOTOTERAPİ: Güneş ışığının bir parçası olan ultraviyole ışınlarının yapay olarak üretilerek bazı deri hastalıklarının tedavisi kullanıldığı bir yöntemdir.Yapay ultraviyole ışıkları tedavide tek başına kullanılırsa bu yönteme fototerapi, kişinin güneşe olan hassasiyetini arttıracak bazı ilaçların ardından kullanılırsa fotokemoterapi (PUVA) denilmektedir. Foto(kemo)terapi psoriasis, atopik dermatit, alopesi areata, kutanöz T hücreli lenfoma (Mikozis fungoides) ve bir takım başka deri hastalıklarının tedavisinde sık kullanılan bir tedavi yöntemidir. Sistem hastaların içine girebilecekleri ultraviyole ışını veren bir kabinden oluşur. Küçük alanlar tedavi edilmek isteniyorsa lokal PUVA cihazı kullanılabilir.Tedavi genellikle haftada 2-3 seans şeklinde düzenlenir. Hastalar gözlerini korumak amacıyla tedavi sırasında her zaman özel bir gözlük takmalıdırlar. KRİYOTERAPİ: hastalıklı bölgenin dondurularak tahrip edildiği dermatolojide sık kullanılan bir tedavi şeklidir. Bölümümüzde kriyoterapi için açık sprey cihazı ve -195.6 oC ısısı olan sıvı azot kullanılmaktadır. Öncesinde bölgeyi uyuşturma gerekmemesi ve kolay uygulanması bu tedavi yönteminin avantajlarıdır. Sıvı azot hastalıklı doku üzerinde bir donma halkası oluşturanc kadar hastalıklı doku üzerine püskürtülür. Tedavi için bir uygulama yeterli olmazsa, uygulama 2-4 hafta aralarla tekrarlanabilir. Tedavi sırasında ve sonrasında bölgesel ağrı beklenen bir etkidir. Ayrıca tedavi sonrasında uygulanan bölgede ağrı, şişme, su toplaması ve beyaz ya da kahverengi bir izle iyileşme olabilir. Kriyoterapi verrü, seboreik keratoz, aktinik keratoz, kallus, keloid gibi dermatolojik hastalıkların tedavisinde sıklıkla kullanılmaktadır. ELEKTROKOTERİZASYON: Bir metalin elektrik enerjisiyle ısıtılarak dokunun dağlanmasını sağlayan, verrü, skin tag, pyojenik granülom, seboreik keratoz, milia gibi dermatolojik bazı hastalıkların tedavisinde sık kullanılan bir yöntemdir. İşlem öncesinde bölge antiseptik bir solüsyonla temizlendikten sonra ağrı duymamanız amacıyla uyuşturulur. İşlem sonrasında enfeksiyon kapmaması amacıyla bölgeye birkaç gün su temas ettirmemeniz ve doktorunuz tarafından verilen antibiyotikli kremi sürmeniz önerilecektir. Bu işlemin de bazı olası riskleri vardır. Anestezik maddeye bağlı allerjik reaksiyonlar, kanama, yara yeri enfeksiyonu, iyileşirken bölgede beyaz ya da kahverengi bir iz kalması, lezyonun tamamen yakılamayıp kısmen sebat etmesi ya da tekrarlaması, işlem sırasında veya sonrasında ağrı, işlem bölgesine komşu dokuların hasarı gibi yan etkiler gelişebilmektedir. İYONTOFOREZ: Elektrik akımı kullanılarak deri içine çeşitli iyonların girişini sağlayan bir tedavi yöntemidir. Günümüzde aşırı terleme başta olmak üzere birçok deri hastalığının tedavisinde kullanılmaktadır. Uygulamada el ve ayakların terleyen bölgelerini kaplayacak şekilde ılık su ile dolu plastik leğenler kullanılır. Elektriksel akım su içindeki elektrotlar ile sağlanır ve galvanometrik araçla akım verilir. Öğretim Üyeleri:

• Prof.Dr.Rebiay KIRAN (Anabilim Dalı Başkanı) • Prof.Dr.Nilgün BİLEN • Prof.Dr.Dilek BAYRAMGÜRLER • Doç.Dr.Aysun Şikar AKTÜRK • Yard.Doç.Dr.Evren ODYAKMAZ DEMİRSOY

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı 1995 yılında kurulmuş olup şu anda dört profesör, bir doçent ve bir uzman

hekim olmak üzere toplam altı öğretim görevlisi; dokuz asistan; beş hemşire ve altı yardımcı personel ile hizmet vermektedır. Anabilim Dalımız bünyesinde servisimizde yataklı tedavi hizmetleri, poliklinikte ayakta tedavi hizmetleri ve laboratuvar hizmetleri sunulmakta, Enfeksiyon Kontrol Komitesi çalışmaları yürütülmekte ve Tıp Fakültesi öğrenci ve asistan eğitimi verilmektedir. 15 Yataklı servisimizde hastaların erken tanı ve tedavi hizmetlerinin sağlanması ayrıca hastanenin tüm servislerinde yatan hastaların enfeksiyon konsultasyonlarıyla takibi ; antibiyotiklerin rasyonel kullanımının sağlanması ve bununla ilgili politikaların oluşturulması; uzun süreli hastanede yatan, altta yatan hastalığı ve hastalığı olan hastalarda enfeksiyon gelişiminin önlenmesi; hasta ve hasta yakınlarının bulaşıcı hastalıklar ve korunma yöntemleri konusunda eğitilmesinin sağlanması sorumluluklarımız arasında yer almaktadır. Poliklinik hizmetleri kapsamında hastaların erken tanı ve tedavi hizmetlerinin sağlanması, başta Hepatit B olmak üzere diğer bulaşıcı hastalıkların aşı ile önlenebilir olanlarına karşı aşı uygulamasının sağlanması, hasta ve hasta yakınlarını bulaşıcı hastalıklar konusunda daha yaygın biçimde eğitilmesi, bulaşıcı hastalıkların bildiriminin yapılmasını sağlamak poliklinik hizmetlerimizin ana hedefleri arasında yer almaktadır. Kliniğimiz bünyesinde bulunan laboratuvarımızda kendi hastalarımızın yanı sıra yoğun bakım ünitesindeki hastaların mikrobiyolojik tetkikleri ve diğer tüm servislerde yatan hastaların kan kültürü tetkikleri yapılmaktadır. Bununla birlikte, moleküler düzeyde bilimsel araştırma çalışmaları da sürdürülmektedir. Anabilim Dalımız tarafından yürütülen Enfeksiyon Kontrol Komitesi hastane enfeksiyon oranlarının azaltılması ve salgınların önlenmesi için gereken politikaları belirlemekte ve izlenmesi gereken yöntemlere dair talimatları hazırlamaktadır. Komitemiz ayrıca, hastane enfeksiyonu kontrol önlemleri konusunda öğretim görevlilerinin, sağlık ve yardımcı sağlık personelinin bilgilendirmesine yönelik toplantılar yapmaktadır. Bunun yanı sıra Komite, hastane enfeksiyon sürveyansının yapılmasını sağlayarak, sonuçların geri bildirimi ile enfeksiyon oranlarının azaltılması için çalışmaktadır. Hastanemiz ayrıca Sağlık Bakanlığının enfeksiyon kontrol hemşiresi eğitimi için seçtiği hastanelerden birisidir. Anabilim Dalımızda Tıp fakültesi 3.sınıf ve 5.sınıf öğrencilerine ve asistan doktorlar için eğitim verilmektedir. Tüm bunlara ek olarak hastane personelini standart önlemler hakkında ve bulaşıcı hastalıklardan korunmak için bilgilendirmek ve bu hastalıklara karşı aşılamak da çalışmalarımız arasında yer almaktadır. Bölümümüze ulaşmak için: 0262 303 70 84 0262 303 70 50

Eğitim

Dönem III Ders Programı Dönem V Ders Programı Uzmanlık Öğrencisi Ders Programı Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Eğitim Programı

Çalışmalarımız

Enfeksiyon Hastalıkları Laboratuvarı (Tetkik İstek Formu)

Merak Ettikleriniz

Enfeksiyon Hastalıkları Bölümünde Hangi Hastalara Bakılıyor?:

Ateşi olan tüm hastalar, sarılığı olanlar, gizli sarılığı olanlar, nezle, grip, boğaz iltihabı, idrar yolu enfeksiyonu, deri ve deri altı dokusunun iltihapları, diyabetik ayak enfeksiyonları, HIV/AIDS şüpheli veya tanılı hastalar, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, tifo, dizanteri, tetanoz, kuduz şüpheli ısırıklar, iltihaplı ishaller, Kırım Kongo kanamalı ateşi olan hastalar, kene tutunmaları, tularemi gibi mikroplarla oluşan her türlü iltihabi hastalıklar.

Gerektiğinde Hastaneye Yatış Mümkünmü?

15 yataklı servisimize yatması gereken hastalar yatırılarak teşhis ve tedavi edilmektedir.

Özel Odanız Varmı?

2 adet tek kişilik özel odamız mevcuttur, Başhekimlikçe belirlenen bir fark ödenerek yatış mümkün.

Sizin Bölümde Zona, Kızamık, Suçiçeği Gibi Hastalar' da Yatırılıyormu?

Son yıllarda gerçekten de erişkin yaş grubunda da suçiçeği, kızamık gibi hastalıklar görülüyor ve çocuklara göre daha seyrediyor. Tabii ki bu hastalar bizim hastamız, buylaşıcı olduğu için de başka servislerde yatması sakıncalı. Bu hastaların ilk muayeneleri polikliniğimizde yapılır, yatması gerekenler yatırılır. Zona aynı şekilde bizim hastalığımızdır ve bulaşıcıdır, enfeksiyon servisinde yatması gerekir.

Gebelerdeki Enfeksiyonlara' da Bakıyormusunuz? Tokso Şüpheli Hastalar Size Gelse

Doğru Olurmu?

Tam da yerine gelmiş olurlar, hem gebelerdeki enfeksiyonlar, hem de bebeğe bulaşabilen enfeksiyonlar bizim uzmanlık konumuz.

Seyahate Gidileceği Zaman Size Gelsek Bizi Aydınlatırmısınız?

Gidilecek ülkede bulaşabilecek enfeksiyonlara internet ağından ulaşarak, aşı veya ilaç tedavi önerileri ile, bulaşıcı hastalıklardan korunma yöntemleri konusunda gerekli bilgileri alabilirsiniz.

Anjin, Nezle, Grip Olduğumuzda Gelebilirmiyiz Size?

Bu tip hastalıkların asıl muayene yeri Enfeksiyon Hastalıklarıdır, en iyi ve doğru hizmeti alacağınızdan emin olabilirsiniz. Bulaşma ve korunma yöntemleri konusunda da bilgilendirilirsiniz.

İshal, Dizanteri Gibi Hastalıklarla İlgileniyormusunuz?

Mikrobik ishaller ve dizanteri enfeksiyonun başlıca hastalıklarıdır. Etkene yönelik inceleme, tanı ve tedavi bizim işimiz. Öğretim Üyeleri:

• Prof.Dr.Birsen MUTLU (Anabilim Dalı Başkanı) • Prof.Dr.Ayşe WILLKE TOPCU • Prof.Dr.Sıla AKHAN • Prof.Dr.Sibel GERGİN GÜNDEŞ • Doç.Dr.Meliha MERİÇ KOÇ • Yard.Doç.Dr.Emel AZAK KARALİ

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, İzmit Rehabilitasyon Merkezi (İREM),

Yahya Kaptan Meslek Yüksekokulu (İş ve Uğraşı Terapisi) Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon (FTR) Anabilim Dalı, hem Umuttepe’deki KOÜ kampüsü içinde hem de Yahya Kaptan’da kurulmuş bulunan İzmit Rehabilitasyon Merkezi (İREM)’de hizmetlerini sürdürmektedir. Ayrıca ülkemizde daha önceden bulunmayan “İş ve Uğraşı Terapisi” eğitimini vermek ve "İş ve Uğraşı Terapisti" yetiştirmek üzere, İREM’le aynı binayı paylaşmakta olan Yahya Kaptan Meslek Yüksekokulu (İş ve Uğraşı Terapisi Programı) da terapist yetiştirmeye devam etmektedir. Tüm bu kuruluşlar birbirleri ile uyum içinde ve birbirlerinin olanaklarından faydalanarak çalışmaktadırlar.

Umuttepe Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

Umuttepe’de KOÜ Kampüsü Tıp Fakültesi Hastanesi içinde FTR için gerekli tüm tıbbi ekipmanı içeren bir tedavi ve rehabilitasyon ünitesi, 18 yataklı FTR kliniği ve iki FTR polikliniği bulunmaktadır. Burada İREM’le paralel olarak aşağıda daha detaylı olarak açıklanmış olan FTR çalışmaları yürütülmektedir.

KOÜ Araştırma ve Uygulama Hastanes FTR Tedavi Ünitesi’nde "Vücut Ağırlığı Destekli Yürüme Eğitimi" Cihazı (Yürüten)

Tedavi ünitesinde bir hasta fizik tedavide

Tedavi ünitesindeki jimnazyumda hastalar terapide iken

İzmit Rehabilitasyon Merkezi ( İ R E M )

İzmit’in önemli bir yerleşim merkezi olan Yahya Kaptan’da, Süleyman Demirel Merkezi’nin hemen yanında kurulmuş olan İzmit Rehabilitasyon Merkezi (İREM), ülkemizde sadece burada uygulanan bazı FTR uygulamalarını da içeren çalışmalarına devam etmektedir.

İzmit Rehabilitasyon Merkezi (İREM) KOÜ FTR Anabilim Dalı ve İREM; bütün kas-iskelet-sinir sistemi hastalıklarının tanı, tedavi, FTR uygulamalarının yapıldığı ve aşağıda detaylıca anlatıldığı gibi, romatizmal hastalıklar ve osteoporoz, nörolojik hastalıklar rehabi- litasyonu, ortopedik rehabilitasyon, pediatrik rehabilitasyon, el rehabilitasyonu, yutkunma rehabilitasyonu, mesane ve bağırsak felci rehabilitasyonu, pulmuner rehabilitasyon hizmetlerinin verildiği donanımlı birimler halinde çalış- malarını yürütmektedir.

İREM’de FTR polikliniği, erişkin ve pediatrik jimnazyumlar, fizyoterapi ünitesi, iş ve uğraşı terapisi üniteleri, tüm ortez ve protez gereksinimlerinin üretilebildiği bir atölye, transkra- niyal elektriksel stimülasyon ünitesi, bilgisayarlı mental rehabilitasyon ünitesi, 5

İREM’de pediatrik jimnazyumdan görünüm

kameralı ve dinamik EMG uygulanabilen yürüyüş analizi laboratuvarı, kas-iskelet sistemi hastalıklarının tanısı ve girişimsel işlemler için ultrasonografi olanakları bulunmaktadır.

İREM’de ayrıca ülkemizdeki ilklerden olan "Yutkunma Rehabilitasyonu ünitesi ve pulmoner Rehabilitasyon ünitesi de bulunmaktadır. Bu konularla ilgili detaylı bilgiler "Çalışmalarımız" sekmesinde yer almaktadır.

İREM’de ortez-protez laboratuvarı

Çalışmalarımız

KOÜ Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı ve İREM' in Çalışmaları KOÜ FTR Anabilim Dalı, gerek KOÜ Araştırma ve Uygulama Hastanesi Yerleşkesinde ve gerekse İREM’deki tedavi ve rehabilitasyon ünitelerinde aşağıdaki ana başlıklarda hizmet vermektedir:

Nörolojik Rehabilitasyon:

Başta serebrovasküler olaylara bağlı gelişen hemiplejiler, omurilik yaralanması, kafa travması, multipl skleroz, Parkinson olmak üzere tüm nörolojik hastalıkların rehabilitasyon çalışmaları yapılmaktadır. Nörolojik rehabilitasyon ile ilgili ülkemizde birçok ilkleri gerçekleştirmiş durumdayız. Ülkemizin ilk "İş ve Uğraşı terapisi (Occupational Therapy)" Meslek Yüksekokulu (Yahya Kaptan Meslek Yüksekokulu 2002 yılında tarafımızca kurulmuş olup bu yüksekokul, Amerika Birleşik Devletleri Shenandoah Üniversitesi tarafından da tanınmıştır. Bu okulumuz bizlere birçok yeni tedavi olanakları sunmaktadır. Nörolojik rehabilitasyonda uyguladığımız en önemli tedavilerin başında Botulinum Toksin (Botox) uygulamaları

Hemipleji ve serebral palsi rehabilitasyonunda, Haziran 2003 tarihi itibariyle ülkemizde ilk kez kliniğimizde uygulanmaya başlanan zorunlu kullanım tedavisi.

Sanal gerçeklik tedavisi olarak bir hastamızın denge

gelmektedir. Botox enjeksiyonları ile hastalarımızda spastisitenin azaltılması, ağrının giderilmesi ve fonksiyonun artırılmasında önemli gelişmeler kaydetmekteyiz. Nörolojik rehabilitasyonla ilgili ülkemizde ilk kez uygulanan zorunlu kullanım tedavisi, nöro-geribildirim tedavisi, bilgisayarlı mental rehabilitasyon uygulamaları oldukça önemlidir. Türkçe ismini bizzat bizim koyduğumuz zorunlu kullanım tedavisi (ZKT), ya da kısıtlanmayla geliştirilen hareket tedavisi, Bernstein'in dinamik sistemler teorisini temel alan yeni bir nörolojik rehabilitasyon yöntemidir. Bu tedavide inmeli hastalarda sağlam olan kol-el fonksiyonları bir omuz askısı veya eldiven yardımıyla 2-3 hafta süreyle engellenmekte, felçli tarafın fonksiyonel görev ve aktivitelerde yoğun, tekrarlayıcı kullanımını sağlayacak bir terapi programı uygulanmaktadır. Nöro- geribildirim tedavisi ise, hastanın beyin dalgalarını monitörize ederek bunları hastaya geri bildirme ve hastanın bu dalgaları hekimin planlayacağı şekilde değiştirmesini sağlama prensibine dayanır. Ulusal FTR kongresinde ödül alan nöro-geribildirm çalışmamızı, Güney Kore’de yapılan Dünya FTR Kongresinde verdiğimiz ::konferansla da paylaştık. Nöro-geribildirim tedavisi ile çeşitli hastalıkların tedavisine katkı sağlanabilmektedir. Biz Dünyada ilk kez olmak üzere fibromiyalji sendromunda bu tedavi şeklini kullandık. Şu anda nöro-geribildirim tedavisini inmeli hastalarımıza ve serebral palsili çocuklarımıza da uyguluyoruz. İnsanda noninvaziv kortikal stimulasyonun etkileri merak uyandırmış ve modern nörofizyolojik noninvazif beyin stimülasyonu tekniklerinden transkraniyal doğru akım stimülasyonu (tDAS), kortikal eksitabilitenin modülasyonunda etkili olabilecek kognitif, duyu ve

reaksiyonları üzerinde eğitimi.

Botulinum toksin uygulamaları ve tüm diğer rehabilitasyon uygulamaları ile gerek hemiplejik hastalarımızda gerekse serebral palsili çocuklarımızda önemli iyileşmeler sağlanmaktadır. Botulinum toksin uygulamaları EMG eşliğinde veya elektrostimülasyonla birlikte yapılmaktadır.

Nöro-geribildirim tedavisi, hastanın beyin dalgalarını monitörize ederek bunları hastaya geri bildirme ve hastanın bu dalgaları değiştirmesini sağlama prensibine dayanır.

İREM'de nöro-geribildirim laboratuarında bir hasta tedaviye alınırken.

motor fonksiyonları geliştirebilecek potansiyel bir modalite olarak incelenmiştir. Kortikal uyarılabilirliğin hedefe yönelik düzenlenmesinin, korteksin sensorimotor alanlarında plastisiteyi arttırdığı bildirilmiştir. Çeşitli araştırma grupları tDAS uygulamalarının plejik el motor fonksiyonlarının gelişmesinde etkileri olduğunu ortaya koymuştur. Bu hastalarda endikasyon dahilinde tDAS de artık kliniğimizde rutin uygulama içine girmiştir. Yine yüzyılımızın en yeni tedavilerinden olan sanal gerçeklik tedavileri, kısmi vücut ağırlığı destekli yürüme eğitimi, denge platformu çalışmaları kliniğimizde bu grup hastalıklarda uygulanmaktadır. Bu hastalıklarda gelişebilen yutma problemleri, mesane ve bağırsak felçleri ve seksüel fonksiyon bozukluklarının tanı, tedavi ve rehabilitasyonları özel ilgi alanlarımızı oluşturmaktadır. Yutma rehabilitasyonunda, özellikle yemek sırasında öksürüğü ve/veya yutma sonrasında ses değişikliği olan hastalar gıdaların akciğere kaçışı açısından radyolojik (videofluroskopik) olarak değerlendirilmektedir. Nörolojik rehabilitasyon gereksinimi gösteren hastalarımızın çoğunda mesane fonksiyon bozukluğu da bulunmakta olup tedaviyi planlamada yaptığımız ürodinamik incelemeler çok önem taşımaktadır. Konuyla ilgili detaylı bilgiler aşağıda yer almaktadır.

Pediatrik Fizik Tedavi ve

Rehabilitasyon:

Sıklıkla serebral palsi, spina bifida ve brakiyal pleksus yaralanmalı çocuklarla ilgili rehabilitasyon hizmetleri verilmektedir. Serebral palsi ve spina bifidalı çocuklar, belirlenmiş günlerdeki

Çeşitli araştırma grupları, endikasyon dahilinde rutin olarak uyguladığımız transkraniyal doğru akım stimülasyonunun plejik el motor fonksiyonlarının gelişiminde etkileri olduğunu ortaya koymaktadır.

Denge platformu çalışması.

plikliniklerde ve konseylerde ayrı olarak değerlendirilmektedir. İREM’de ayrı bir “Pediatrik Rehabilitasyon Ünitesi” bulunmakta olup bireysel ve grup terapiler düzenlenmektedir. Pediatrik rehabilitasyon çalışmalarında spesifik uygulamalar yapılmakta olup çocuklarımıza “Dinamik Sistemler Modeli” doğrultusunda terapiler, düzenlenmektedir. Uygulanan tedavilerin en önemlilerinden birisi botulinum toksin (botox) enjeksiyonlarıdır. Çocuklarımızdaki spastisitenin azaltılması ve fonksiyonun ilerletilmesi amacıyla uygulanan bu enjeksiyonlar sonrasında seri alçılamalar da uygulanmaktadır. Gereklilik olduğunda zorunlu kullanım tedavisi, transkraniyal doğru akım stimülasyonu (tDAS) tedavileri ve kısmi vücut ağırlığı destekli yürüme eğitimleri yapılmaktadır. Uyguladığımız önemli bir başka tedavi ise atla terapi (hippoterapi) olup Kartepe Meslek Yüksekokulu ile birlikte çalışılarak yapılmaktadır. Hippoterapide iş ve uğraşı terapisti veya fizyoterapist atın hareketlerini bir tedavi aracı veya yöntemi olarak kullanır ve çocuğun fonksiyonel limitasyonlarını göz önüne alarak denge, potür ve mobilite ile ilgili fonksiyonların geliştirilmesine odaklanır. Yutma sorunları olan çocuklarımıza spesifik değerlendirmeler yapılmakta ve terapi ve rehabilitasyon programları düzenlenmektedir.

Yutma Rehabilitasyonu:

Ülkemizdeki ilklerden olan bu ünitede özellikle nörolojik hastalıklara bağlı gelişen yutma sorunları ile ilgili tanı, tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri sunulmaktadır. Hastalarımızın klinik değerlendirilmelerinden sonra gerekirse videofloroskopik incelemeleri yapılmakta ve

Hemiplejik bir hastamız vücut ağırlığı destekli yürüme eğitimine hazırlanırken.

Ülkemizde ilk "İş ve Uğraşı Terapisi Okulu (Yahya Kaptan Meslek Yüksekokulu)" 2002 yılında üniversitemizde kurulmuştur. Yukarıda iş ve uğraşı ünitesindeki çalışmalardan bir kesit izlenmektedir.

İş-uğraşı terapisi ünitesinde bulunan mutfakta yemek yapma çalışması.

gerekli FTR programları düzenlenmektedir. Birçok hasta yutma sorunu olduğu halde semptom vermeyebilmekte, mortaliteye dahi neden olabilen komplikasyonlar ortaya çıkabilmektedir. Ülkemizde konuya ne yazık ki hala gereken önem verilmemekte, çok yüz güldürücü tedavi sonuçlarının olmasına rağmen bu tür hastalarımız çoğunlukla yutkunma yönünden değerlendirilmemektedir.

Nörolojik Mesane ve Bağırsak

Rehabilitasyonu:

Özel ilgi alanlarından birisi de özellikle nörolojik hastalıklar sonucunda gelişen nörojenik mesane ve bağırsak fonksiyon bozukluklarının FTR çalışmalarıdır. Hastalarımızın daimi kateterden kurtarılması, öncelikle aralıklı sondalama ve sonrasında spontan idrar yapabilmelerinin sağlanması hedeflenmektedir. Nörolojik mesanesi olan her hastanın ürodinamik çalışması tarafımızca yapılmakta, ve gerekli tedaviler bu çalışmaların verilerine göre oluşturulmaktadır.

Yürüme Analizi Laboratuvarı:

Yürüme analizi yürümenin nasıl olduğuna dair yapılan tüm çalışmaları içerir. Öncelikle, hasta yürürken hekim bu yürümeyi gözle yapılan muayene ile inceler. Sonradan çeşitli aletler ve bilgisayar yardımıyla yürüme, vücut hareketleri, vücut mekaniği ve ilgili kasların aktiviteleri kayıt edilir. Böylece yürüme fonksiyonu objektif ve sayısal olarak değerlendirilir ve yorumlanır. Yürüme fonksiyonunu sayısal olarak ortaya koymak önemlidir. Böylece hastanın yürümesinin istendiği zaman yeniden değerlendirilmesi, yapılmış olan

Serebral palsili bir çocuğumuza ameliyathanede uygulanan botulinum toksin enjeksiyonu.

Serebral palsili bir çocuğumuza botulinum toksin enjeksiyonlarından sonra alçı uygulaması.

Atla terapide atın hareketleri bir tedavi aracı olarak kullanılır ve çocuğun denge, postür ve mobilite fonksiyonlarının geliştirilmesine çalışılır.

Tüm çocuk hastalarımız özel eğitim açısından da değerlendirilmekte ve gerektiğinde bireysel ve/veya

tedavilerin takibi olanaklı olur. Yürüme analizi gözle bakarak ve hastanın yürüyüşünün videoya çekilmesi ile yapılır. Daha detaylı incelemelerde hastanın gövdesinde uygun noktalara bağlanan işaret yansıtıcılarla yürüyüş verileri bilgisayara aktarılır. Bunlara ek olarak hastanın kaslarının kontraksiyon oranlarını görebilmek için dinamik EMG ölçümleri de yapılır. İREM’de 2010 yılında kurulan yürüme analizi laboratuvarı özellikle hemiplejik hastalarımızda ve serebral, palsili çocuklarımızda hizmet vermektedir.

Romatizmal Hastalıklarda ve

Osteoropoz Tanı-Tedavi ve

Rehabilitasyonu:

Poliklinik hizmetlerimiz içinde romatizmal hastalıkların, artritlerin bel-boyun ağrısının tanı, tedavi ve rehabilitasyon çalışmaları yapılmakta olup, osteoporoz ve romatoidartit/ankilozan spondilit için belirlenmiş günlerde ayrı poliklinik hizmetleri verilmektedir. Bu hastalarımız haftalık yapılan konseylerde değerlendirilmektedir. Ankilozan spondilit, romatoid artrit gibi romatizmal hastalıkların ve osteoporoz hasta grupları oluşturularak, bu hastaların toplu eğitimleri, egzersiz ve rehabilitasyonları yapılmaktadır. Ayrıca hastalarımıza fizik tedavi yöntemleri ve çeşitli enjeksiyon uygulamaları, manyetik alan tedavisi, manipulasyon teknikleri ile ağrı tedavileri endikasyonlar dahilinde yapılmaktadır. Romatizmal hastalıklar içinde en fazla ankilozan spondilit ve romatoid artrit ile ilgilenilmektedir. Bu hastalıklarla ilgili olarak kurulmuş bulunan “Aktivite Platformu” bünyesinde bilimsel araştırmalar

grup eğitim programlarına, nöro-geribildirim tedavisine ve bilgisayarlı bilişsel rehabilitasyon programlarına alınmaktadırlar.

Zorunlu kullanım tedavisinin serebral palsili bir çocuğumuzda uygulanışı.

Yutkunma rehabilitasyonu için uyguladığımız videofloroskopik çalışmalarından bir görüntü.

Felçli hastalarımızın ölümcül olabilecek mesane-böbrek fonksiyonları yakından izlenmektedir.

yapılmaktadır. Aktivite platformu; Bursa Üniversitesi, Çanakkale Üniversitesi; İstanbul Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Kocaeli Üniversitesi, Trakya Üniversitesi, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi FTR Anabilim Dallarının ve İstanbul Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi FTR Kliniğinin bazı öğretim üyelerinin birlikteliği ile kurulmuştur. Osteoporoz çok önemli ilgi alanlarımızdan biridir ve konuyla ilgili olarak yapılan bir bilimsel çalışmamız 2008 yılında “osteoporoz Roche Tıp Araştırma Birincilik Ödülünü kazanmıştır.

Ortopedik Rehabilitasyon:

Başta kırık, eklem protez cerrahisi uygulamaları, ön çapraz bağ yaralanması cerrahisi, diğer spor yaralanmaları cerrahisi, omurga cerrahisi ve el cerrahisi rehabilitasyonu olmak üzere tüm ortopedik hastalıkların FTR programları belirli protokoller doğrultusunda uygulanmaktadır.

El Rehabilitasyonu:

Kliniğimizde, tendon-sinir yaralanmalı el hastalarında maksimum fonksiyonel kazanım elde edebilmek için, Ortopedi ve Travmatolji veya Plastik ve Rekonstruktif Cerrahi kliniklerince yapılan cerrahi tamir sonrası, zaman kaybetmeden rehabilitasyon uygulamalarına başlanmaktadır. El rehabilitasyonu ile ilgili hekimler tarafından takip edilmekte olan hastaların klinik durumları göz önüne alınarak Washington modifiye Duran, erken pasif hareket veya immobilizasyon protokollerinden birisi ile fizyoterapi ve iş-uğraşı terapileri uygulanmaktadır.

İREM'de ülkemizde sadece birkaç merkezde bulunan yüyüyüş analizi laboratuarında bir çalışma yapılırken.

Yürüme analizi çalışması.

Bir hastamızın yürüyüş analizi verileri.

Romatoid artrit, romatizmal hastalıklar içinde sıklıkla

Pulmoner Rehabilitasyon:

Koronik pulmoner hastalıklarda, hastaların aerobik kapasiteleri önemli derecede azalmakta ve günlük yaşam aktivitelerinde kısıtlılıklar gelişmektedir. Anabilim Dalımızdaki “Pulmoner Rehabilitasyon Ünitesinde” nde ise Göğüs Hastalıkları Kliniğinin refere ettiği başta KOAH olmak üzere solunum problemi olan hastalarda aerobik egzersizi de içeren pulmoner rehabilitasyon programı monitorizasyon altında uygulanmaktadır.

Robotik Uygulamalar:

Son zamanlarda, rehabilitasyon çalışmalarına kısıtlıda olsa katkısı olabileceğine dair tıbbi kanıt içeren robotik uygulamalarla ilgili projelerimiz üniversitemize sunulmuş olup önümüzdeki dönemden itibaren hizmete başlanacaktır.

tedavi ettiğimiz bir grup hastalıktır.

Ankilozan spondilit ve romatoid artritle ilgili olarak kurulmuş bulunan "Aktivite Platformu" bünyesinde bilimsel araştırmalar yapılmaktadır.

Ortez atölyemizde üretilmiş olan antispastiste splinti.

Pulmoner Rehabilitasyon Ünitesinde bir hastamız rehabilite edilirken.

Hastalıklar (SSS)

İNME (BEYİN FELCİ) İLE İLGİLİ SIKÇA SORULAN SORULAR İnme (beyin felci, hemipleji) rehabilitasyonu nedir?

Rehabilitasyon, inme geçiren ve hayatına devam eden çoğu hasta için hayatın önemli bir parçasıdır. İnme rehabilitasyonu yaşam biçiminizi değiştirmeniz, yeniden öğrenmeniz veya yeniden tanımlamanız gerektiği anlamına gelmektedir. İnme rehabilitasyonu kimseye bağlı kalmadan yaşamaya dönmenize yardımcı olacak şekilde düzenlenmiştir.

Rehabilitasyonun hedefi, inmenin etkilerine rağmen günlük aktivitelerinize devam edebileceğiniz güç, yetenek ve güveni yaratmaktır.

Rehabilitasyon hizmetleri şunları içerebilir:

• Hareket, denge ve koordinasyonu yeniden yapacak (onaracak) fiziksel tedavi • Banyo yapma, kendi kendine giyinme gibi temel işleri yeniden öğrenmek için iş ve uğraşı

terapisi • Konuşma terapisi • Yutkunma rehabilitasyonu • Mesane-bağırsak rehabilitasyonu

Rehabilitasyon inmeli hastaların iyileşmesinde çok önemli kısmı oluşturur. Rehabilitasyon gücü, koordinasyonu, enduransı (aktiviteyi sürdürebilme yeteneği) ve güveni sağlar. Amaç yürüme, konuşma, kişisel bakım yapabilmeyi hastaya yeniden öğretebilmektir. Önceden yapabildiklerini hastaya yeniden öğretebilmektir. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hekimi rehabilitasyona gereksinim olup olmadığını, rehabilitasyon gerekirse hangi tip rehabilitasyonun hasta için faydalı olacağını belirler. Hastaların birçoğu rehabilitasyon sonrası daha iyi olacaktır. Rehabilitasyon hastanın tıbbi durumu stabil olduktan hemen sonra başlar. Beyin iyileştikçe bazı gelişmeler kendiliğinden de görülebilir. Rehabilitasyon alanındaki gelişmelerden dolayı hastaların tedavisi son zamanlarda daha umut verici hal almıştır. Ekip çalışmaları her zaman daha iyi sonuç vermektedir. Aile bireyleri oluşan özürlülük ve engellilik hakkında bilgi sahibi olmalı ve hastanın istenilen fonksiyonunu yeniden kazanabilmesi için yardım etmelidir. Rehabilitasyon programı hastanın tüm kişisel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde planlandığından, her hastaya uygulanacak program farklı olacaktır. Ancak bazı tedavi ilkeleri şunlardır:

• Temel hastalığı (inmeye neden olan hastalığı) tedavi etmek ve komplikasyonları önlemek • Engelliliği ortadan kaldırmak ve hastanın fonksiyonlarını geliştirmek • Hasta ve ailesini yaşam tarzı değişikliklerine uygun eğitmek

Hemipleji rehabilitasyon ekibinde kimler yer alır?

• Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon alanında uzmanlaşmış olan aynı zamanda da ekip lideri olan doktor

• Fizyoterapist • İş- uğraşı terapisti • Rehabilitasyon hemşiresi • Psikolog • Dil- Konuşma Terapisti • Sosyal hizmet görevlisi • Yutkunma bozukluğu uzmanları • Ortez ve protez teknisyeni • Beslenme uzmanı • Rekreasyon uzmanları (Hastaların felç öncesinde sevdiği aktivitelere/ hobilerine dönmede

yardımcı olurlar) • Hasta ve ailesi

İnmede etkilenen sistemler nelerdir?

Paralizi ya da hareket kontrol bozukluğu, ağrıyı da içeren duyusal bozukluklar, konuşma ve anlama patolojileri, düşünce ve hafıza bozuklukları ile duygusal (emosyonel) problemler hemiplejide sık görülen problemlerdir.

Tedavide amaç, hareketi, düşünceyi, konuşmayı ve kişisel bakımı geliştirmektir. İnme sonrası hastalarda fiziksel ve bilişsel bozukluklara ilave olarak klinik depresyon ve uygunsuz gülme-ağlama görülebilir. Bundan dolayı tedavide hastanın duygusal ihtiyaçları da dikkate alınmalıdır.

İnmenin etkileri nelerdir?

• Vücudun bir tarafında (yalnızca kol veya bacağı etkileyebilecek) güçsüzlük ya da felç durumu (beynin etkilenen tarafının karşı vücut yarısında güçsüzlük olur. Örneğin beynin sağ tarafı hasar görmüşse genellikle vücudun sol tarafında güçsüzlük gelişir).

• Kaslarda katılık (spastisite), ağrılı kas spazmları • Dili kullanmakta ve konuşmayı anlamakta, yazı yazmakta güçlük (afazi); doğru kelimeleri

bilmek fakat onları açıkça söylemekte güçlük (dizartri); vücudun bir yarısındaki duyunun farkında olmamak ya da diğer vücut yarısını ihmal etmek

• Ağrı, uyuşukluk • Hafıza, düşünme, dikkat ve öğrenme problemleri • İnmenin etkilerinin farkında olmamak • Yutma güçlüğü • Bağırsak ve mesane kontrolünde problemler (idrar ve büyük abdesti tutamama) • Yorgunluk • Duyguları kontrol etmede güçlük (emosyonel ve duygusal kararsızlık) • Depresyon • Günlük yaşam aktivitelerinde güçlükler

İnme rehabilitasyonun amaçları nelerdir?

Rehabilitasyonun amacı mümkün olduğu kadar kişiye yardım edip başkalarına olan bağımlılığı engellemektir. Bazen bildiğiniz şeyleri tekrar öğrenmek ya da bazı şeyleri yapmak için yeni yollar öğrenmek zorunda kalırsınız. Ayrıca size güç vermek ve yorgunluğunuzu engellemek amacıyla fiziksel durumunuzu korumak ve geliştirmek önemlidir. Yaklaşık 20 inme hastasından 1 tanesi yemek yeme, giyinme, tuvalet ve banyo yapma gibi günlük yaşam aktivitelerinde devamlı yardıma ihtiyaç duyar. Rehabilitasyon programı, hastaya farklı yönlerde yardım etme amacıyla düzenlenen terapileri içerir. Fizik tedavi kas gücünü yeniden kazanmaya yardımcı olur ve zayıf, felçli kaslara güvenli olarak hareket etmeyi öğretir. İş ve uğraşı terapisi yemek yeme, giyinme, kişisel bakım gibi ev içi aktiviteleri yeniden öğrenmeye yardımcı olur. Rehabilitasyonun amacı, inme geçirmiş hastanın mümkün olan en yüksek bağımsızlık seviyesine ulaşmasını sağlamak ve mümkün olan en fazla üretkenliğe ulaştırmaktır. İnme geçirenlerde rehabilitasyon gereksinimleri karışık olduğundan tedavinin ilerlemesi ve iyileşme her bireyde farklılık gösterir. Fonksiyonel yeteneklerin birçoğu inmeden hemen sonra düzelebilmesine karşın, iyileşme devam eden bir olaydır.

Aktif inme rehabilitasyonu nasıl başlar?

Aktif inme rehabilitasyonu hastanın medikal (tıbbi) durumu stabil hale geldikten hemen sonra başlar. İlk adım bağımsız hareketi ve eklem hareket açıklığı egzersizlerini desteklemektir. Eğer hasta kol ve bacağını hareket ettiremiyorsa terapist uygun şekilde kol ve bacağı hareket ettirecektir. Rehabilitasyon küçük adımlarla ilerler; önce oturma, sonra yataktan tekerlekli sandalyeye geçme, ayakta durma ve yük aktarma, yardımlı veya yardımsız yürüme şeklinde devam eder. Daha sonra da banyo yapma, giyinme, tuvaleti kullanma gibi karmaşık görevler yapılmaya başlanır.

Hemipleji rehabilitasyonu programı nasıl düzenlenir?

Klinik değerlendirmeler, inme rehabilitasyonunda uzmanlaşmış Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hekiminin muayenesi ile başlar. Her hastaya hastanın gereksinimlerine göre ayrı bir rehabilitasyon programı belirlenir. Belirlenen bu program çerçevesinde rehabilitasyon ekibi tarafından hastanın tedavisi yerine getirilir. Uygulanacak terapinin tipi ve miktarı her hastanın ihtiyacına göre değişir.

İş ve Uğraşı Terapisti inme rehabilitasyonunda neler yapar?

İş ve uğraşı terapistleri hastanın inme sonrasında fonksiyonel bağımsızlığını yeniden kazanmasına yardım edecek şekilde eğitimden geçirilmişlerdir. Ülkemizin ilk ve tek “İş ve Uğraşı Terapisi Meslek Yüksekokulu” Kocaeli Üniversitesi bünyesinde İREM’de 2002 yılında kurulmuş ve eğitime başlamıştır. İnme sonrası hastada gelişen hareket, koordinasyon ve algılamayla ilgili problemler yıkanma, giyinme, yemek yeme, ev işi yapma ve merdiven inip-çıkma gibi en temel günlük aktivitelerin yerine getirilmesini zorlaştırabilir. İş ve uğraşı terapistleri, Fizik Tedavi Rehabilitasyon hekiminin çizdiği programlar doğrultusunda, bozulan fonksiyonların yeniden hastaya kazandırılması için çalışırlar. Ayrıca hastanın iş hayatına dönmesine, normal hayattaki hobilerine ve eğlence aktivitelerine dönmesine veya yeni hobiler edinmesine, hafıza ya da konsantrasyonla ilgili problemlerin üstesinden gelebilmesine yardımcı olur. İş ve uğraşı terapisti, hastanın fiziksel (güç, koordinasyon ve denge), bilişsel (hafıza, problem çözme, bir aktiviteye odaklanma), görsel (tarama ve derinlik algılama), psikolojik (moral bozukluğuyla başa çıkma) ve duyusal becerilerindeki (farklı şekilleri algılama, yer kavramının olması) bozukluklarla ilgili terapiler düzenlerler. İş ve uğraşı terapistleri, hastanın fonksiyonel bağımsızlığını artırmak için iyileştirilmesi gereken problemleri hasta ve ailesi ile de birlikte değerlendirirler. Bu problemlerin çözümü için terapist hastaya uygun çeşitli teknikler kullanır. Fonksiyonelliği artırmak için tek elle yemek yeme veya giyinme, hafızayı geliştirmek için liste ya da günlük tutma, fiziksel veya zihinsel becerileri geliştirmek için el yetenekleri veya tahta oyunları tedavi amacıyla kullanılan tekniklerdir. Terapi, genellikle basit aktivitelerle başlar ardından hasta ilerleme gösterdikçe daha zor olanlarla devam eder. Bunların yanı sıra iş ve uğraşı terapisti, hasta için uygun olan cihaz/donanımların kullanılmasını hastaya öğretir, hastanın günlük aktivitelerini kolaylaştırmak amacıyla hastanın evinde/işyerinde gerekli düzenlemeleri yapar. Aile bireylerine ve hasta refakatçisine de bu konularda eğitim verir.

Fizyoterapist hemipleji rehabilitasyonunda neler yapar?

İnme, yorgunluğa veya vücudun tek tarafında denge ve koordinasyonla ilgili problemlere neden olabilir. Fizyoterapist inme geçiren bir hastanın vücudunu hareket ettirebilme yeteneği ile ilgili (örneğin; yatakta oturma, ayağa kalkma, oturma, yürüme veya merdiven çıkma) terapiler düzenler. Hastaların fonksiyonel hareketliliğini yeniden sağlamak için çeşitli tedavi tekniklerinden faydalanır. Fizyoterapi mümkün olduğunca fazla hareket ve kas kontrolü kazanılmasına yardımcı olur. Eğer hasta hareket edemiyorsa, fizyoterapist öncelikle hastanın yatakta doğru pozisyonda olduğundan emin olur. Kaslar ve eklemlerde çeşitli kısıtlılıklar gelişmemesi için düzenli aralıklarla hastanın pozisyonunu değiştirir. Eğer inme geçiren kişi yatakta veya sandalyede dik oturmakta güçlük çekiyorsa fizyoterapist dengeyi sağlamaya çalışır. Hasta hazır olduğunda çeşitli ekipman veya başkalarının desteği ile ayağa kalkabilir, sonrada emniyetli bir şekilde hareket edebilir.

Felçli taraf kol ve bacağın tedavisi küçük yol gösterici/yardımcı hareketlerle ve temel işleri yapmakla başlar. Tedavinin ilerlemesi ile hastanın durumuna göre vücudun her iki yanının da çalışmasını sağlayacak daha büyük ve zor egzersizler öğretilir. Bu şekilde vücudun inmeden etkilenmeyen diğer yarısının aşırı kullanılması engellenmiş olacaktır. Fizyoterapist çeşitli teknikleri ve yardımcı araç, gereç ve cihazları kullanarak hastanın günlük yaşam aktivitelerinde mümkün olabilecek en yüksek seviyedeki bağımsızlığını sağlamak üzere çalışmalar yapar.

İnme rehabilitasyonunun başarılı olması nelere bağlıdır?

• İnmenin nedenine • Lezyonun beyindeki yeri ve ciddiyetine, beyin hasarının derecesine • İnmeden oluşan özürlülük ve engelliliğin tipi ve derecesine • Rehabilitasyonun ne kadar erken başladığına • Hastanın genel sağlığına • Hastanın tutumuna • Rehabilitasyon ekibinin yeteneklerine • Aile bireyleri ve çevresinin uyumuna • Aile ve toplum desteğine

Yeniden eskisi gibi olabilecek miyim?

İnmeden sonra vücudunuzda önemli değişiklikler meydana gelir. Bunun nedeni; inmede esas olarak günlük yaşamda hislerimizi, düşünmemizi ve hareketlerimizi kontrol eden beynin etkilenmiş olmasıdır.

Günlük işlevlerin kontrolünü yeniden kazanmam ne kadar zaman alacak?

İnmeden sonraki ilk 6 ay boyunca doktorunuz beynin hangi fonksiyonlarının iyileşmekte olduğunu saptayabilir. Siz günlük işlerde (günlük yaşam becerilerinde) aktif hale geldikçe fonksiyonel yetenekleriniz düzelmeye devam edecektir. Hatta giyinme, banyo yapma veya yemek yeme gibi en temel fonksiyonlarda iyileşme meydana gelecek ve bağımsızlığınız artacaktır.

İnme rehabilitasyonuna neden ihtiyacım var?

Rehabilitasyon eğitime benzer; rehabilitasyon ekibinin yardımıyla yaşam becerilerini yeniden kazanmak için çalıştığınız bir süreçtir. Günlük yaşam becerileriniz, ancak rehabilitasyonda öğrendiğiniz teknik ve stratejileri tekrarlamaya devam ettiğiniz sürece gelişme gösterecektir. Rehabilitasyon bir yaşam modeline dönüşecektir.

Rehabilitasyonum ne kadar sürecek?

Rehabilitasyon, hayatı değiştiren davranış sürecidir. Rehabilitasyon sürecinde öğrenilen telafi edici teknikler, stratejiler ve tedavi edici programlar, aslında fonksiyonel düzeyi korumak veya artırmak için yapılan ve hayat boyu süren planlardır. Rehabilitasyon, yatan hasta olarak hastanede, evinizde veya tedavi için hastaneye günlük gidip gelerek poliklinik şartlarında uygulanabilir.

Hemipleji rehabilitasyonunda kullanılan çeşitli ortezlere sonradan da gereksinim

duyacak mıyım?

Eğitim ve terapi sayesinde herhangi bir yetersizliği ortadan kaldıracak veya üstesinden gelecek şekilde size uygun cihazlarla yürümeyi öğrendiniz. Eğer size önerilen destekleri veya cihazları kullanmazsanız ileride hareketliliğiniz ve yürüme sırasındaki emniyetiniz bozulabilir.

Eşim inme geçirdi ve kişilik değişikliği oluştu. Bu normal mi?

İnme sonrası hastalarda çeşitli kişilik değişiklikleri sıklıkla görülebilmektedir. Hastalar çevrede olup bitenlere değişik tepkiler verebilirler. Örneğin, daha önceden hiç olmadığı şekilde kolaylıkla ağlayabilirler. Bu tür davranışlarla nasıl baş edeceğini bilemeyen aile bireyleri için bu, zor bir durum olabilir. Fonksiyon ve becerilerdeki bu değişiklikler çeşitli sosyal rolleri (anne-baba, aile reisi vb.) de etkileyebilir. Hatta aile içi ilişkileri de değiştirebilir. Etkili bir rehabilitasyon zamanla bu problemlerin de üstesinden gelecektir.

Aile nasıl yardımcı olabilir?

Hastanın ailesi rehabilitasyonda önemli rol oynar. İlgili, becerikli ve bakım yapabilecek bir aileye sahip olmak rehabilitasyon sürecini olumlu yönde etkileyen önemli bir faktördür. Hastanın ne tür sıkıntılarla karşılaşabileceği ve bu sıkıntıların hastayı nasıl etkileyebileceği aile bireylerine açıklanmalıdır. Bu sayede hastaneden çıkıldığında aile için çözüm üretmek daha kolay olabilecektir.

İnmede “Zorunlu Kullanım Tedavisi (ZKT)” nedir?

Zorunlu kullanım tedavisi, inme sonrasında uygulanan yeni bir rehabilitasyon yaklaşımıdır. İnmede zorunlu kullanım tedavisi, etkilenmemiş uzuvların kullanımını kısıtlamayı ve hemiplejik uzvun hareket pratiğini içerir. Bu tekniğin, inme sonrası hastaların etkilenen kol-el (üst uzuv) fonksiyonlarının gelişmesinde hayli etkili olduğu gösterilmiştir. Bu tedavi daha önce tedavi görmüş birçok hasta için hareket kalitesini geliştirmiş, günlük yaşam aktivitelerinde etkilenmiş uzuvların kullanımını önemli ölçüde arttırmıştır. Bu tedavi beyin organizasyonu ve fonksiyonunda kayda değer değişiklikleri meydan getiren rehabilitasyon tekniğidir.

İnmede depresyon oluşur mu?

İnmede duygusal değişiklikler, beyin hasarı ya da fonksiyon kaybı nedeniyle oluşabilir. İnmeden sonra duygusal durumda dalgalanmalar meydana gelebilir. Moralin çok yüksek olduğu bir durumda aniden moral bozulabilir veya depresif hale gelinebilir. Birden ağlama başlayabilir, ağlama hızlıca durabilir veya gülme başlayabilir. İnmeden hemen sonra duyguları kontrol etmede güçlük olacaktır. Zamanla bu durum iyiye gidecektir. Hastaların kendilerini depresif, üzgün veya kızgın hissetmeleri olağandır. Duygusal reaksiyonlar ve depresyon inme sonrası sıktır; fakat tedavi edilebilir.

İnmeden sonra araba kullanılabilir mi?

Araba kullanmak özgürlük hissi verir ve inmeden sonra da araba kullanmak istenebilir. Bununla beraber inme, hareketliliği, görüş alanını, düşünmeyi ve iletişim yeteneklerini etkileyebilir. Reaksiyon verme süresi de yavaşlayabilir. Bu değişikliklerin hastanın ve

diğerlerinin güvenliğini nasıl etkileyeceği açıktır. Doktor, inmeden sonra araba kullanımının ne zaman güvenliği olabileceği kararını vermede yardımcı olabilir. Eğer hastanın araba kullanması sakıncalı ise, hastaya kendisinin ve diğerlerinin güvenliği için sorumlu tercihi yapmak yönünde teselli olmayı öğretmek gerekir. Ulaşım için toplu taşıma araçları, özel karavanlar, taksi ve birçok başka taşıma çeşitleri kullanılabilir.

Akrabalar inme geçiren sevdiklerinin iyileşmelerinde neler yapabilirler?

Eğer inme geçirmiş birinin yakını veya akrabası iseniz onu cesaretlendirmeli ve destek olmalısınız. Hastayı hastanede veya rehabilitasyon merkezinde ziyaret edin. Aile bireyleriyle televizyon seyretmek, radyo dinlemek, satranç veya kâğıt oyunları oynamak hastayı rahatlatabilir. Bazı rehabilitasyon seanslarına gidip gidemeyeceğinizi öğrenin. Bu, rehabilitasyonun nasıl çalıştığını ve sevdiğinize daha iyi olması için nasıl yardımcı olabileceğinizi öğrenmenizde iyi bir yoldur. Rehabilitasyonda öğrendiğiniz yeteneklerin uygulanmasında hastanıza yardım edin ve onu cesaretlendirin. O, yalnız başına ne yapabilir, yardımla neyi yapabilir ve neyi hiç yapamaz bulmaya çalışın. Hastanın yalnız yapabileceği işleri ailesinin yapmasına engel olun. Her görevi yardım almaksızın yaptıkça güveni artacaktır.

İnmede yutma rehabilitasyonu nedir?

Yutma değerlendirmesi (testi) hastanede ilk yapılacak değerlendirmelerden biridir. Başlangıçta, kişinin bir yudum suyu öksürmeden veya tıkanmadan yutabildiğini görmeyi içerir. Hastanın yutmada zorluğu varsa Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanı doktor hastayı görmelidir. Sonrasında bir diyetisyenle kolay yenebilecek diyet ve doğru gıdalar üstünde çalışabilir. Bazı hastalar püre yapılmış katı gıdalar ve kıvamlı içeceklere ihtiyaç duyabilir. İnme geçiren kişi kendini besleyebiliyorsa veya yardım alarak besleniyorsa yiyeceklerin ve içeceklerin soluk borusuna kaçmasından korunması için doğru oturma pozisyonu ve uygun yeme metotlarını öğrenmek zorundadır. Hasta ağız yolu ile beslenemiyorsa özel beslenme teknikleri kullanılır. Nazogastrik beslenme, burundan bir tüpün geçirilip yiyeceklerin mideye ulaştırılması işlemidir. PEG (Perkutan Endoskopik Gastrostomi) karın duvarından direkt mideye giden bir beslenme tüpüdür.

Emniyetli yutmanın ipuçları nelerdir?

• Yemeğinizi sessiz ve rahat yiyin. Acele etmeyin. • Öğünlerinizi küçük ve sık yapın. • Bir kerede bir çay kaşığı kadar lokma alın ve ağzınızdaki lokmayı yutmadan diğerini

almayın. • Aynı lokmada yiyecek ve içecekleri ağzınızda karıştırmayın. • Yemek yerken konuşmayı denemeyin. • Her yemekten sonra yarım saat dik pozisyonda oturun.

İnmede duyu bozukluğu olur mu?

İnme, duyuda hasar meydana getirebilir. Örneğin duyuda anormal azalma, sıcak veya soğuk hissi ve iğnelemeye benzer karıncalanma hissi olabilir. Fizyoterapi bu hislerin bazılarında rahatlama sağlayacaktır.

İnmede görme bozukluğu olur mu?

İnme, sıklıkla çift görme, bulanık görme veya kısmi körlüğe neden olabilir. Denge sağlama, koordinasyon veya alışılmış şeyleri/insanları fark etmede güçlük yaşayabilen bazı hastalar sağ veya solundaki kişiyi/eşyayı göremezler (hemianopi). Fizyoterapist veya iş uğraşı terapisti, hareket ve egzersizlerle görülmeyen alanın telafi edilmesini sağlayabilir. Klinik psikolog, alışılmış kişi veya nesneleri fark etmek gibi bilgileri yeniden yapılandırabilir. Göz hekimi, gözlük gibi görmeye yardımcı elemanları tavsiye edebilir.

İnmede idrar-gaita sorunları bozukluğu olur mu?

Bağırsak ve mesane kontrol problemlerine hemiplejide çok sık rastlanır. İdrar veya gaitanın kontrol kaybı (inkontinans) sinir hasarı, kas kontrol kaybı ve diyet değişikliği nedeniyle gelişebilir. İletişim ve hareket problemleri inkontinansı kötüleştirebilir. Hasta tuvalet ihtiyacı olduğunu diğer insanlara anlatmakta güçlük çekebilir veya zamanında tuvalete götürülemeyebilir. Birçok hastada bu sorunlar basit tedavilerle düzeltilebilir. Komplike vakalarda doktor gerekli ileri tetkik ve tedavileri yapar.

İnmede oluşabilecek psikolojik değişiklikler nelerdir?

Öfke, umutsuzluk, hayal kırıklığı ve keder benzeri hisler inme geçiren hasta ve onların aileleri için normal hislerdir. İş ile ilgili üzüntüler, parasal kayıp, yakın dostlukların ve güvenin kaybı anksiyete ve depresyon nedeni olabilir. Hemiplejiyi takip eden yorgunluk, depresyonu kötüleştirebilir. Hasta duygularını kontrol etmekte zorlanır. Dramatik duygu dalgalanmaları ve ani patlamalar; örneğin yanlış zamanda gülme, ağlama beyinde inmenin hasar verdiği alana bağlı olabilir. Bu belirtileri ve hisleri anlamasına yardımcı olmak ve bunlarla başa çıkmak rehabilitasyonun önemli bir parçasıdır. Bulgular ciddi veya uzun süredir varsa bir psikolog veya psikiyatrist tavsiyesine başvurulmalıdır.

İnmede oluşabilecek mental değişiklikler nelerdir?

İnme; düşünme, yoğunlaşma, hatırlama, karar verme, sebep-sonuç ilişkisi, planlama ve öğrenme gibi mental yapılanmada problemlere neden olabilir. Klinik psikolog, zorlukları tayin eder ve bunları iyileştirme yolları arar. Örneğin; hafıza kaybı olan hasta günlük yaptığı işleri hatırlatacak notlar tutabilir. Konsantrasyon problemleri olanlar yavaş öğrenmek ve karışıklıktan kaçınmalıdır.

OSTEOPOROZ (KEMİK ERİMESİ) İLE İLGİLİ SIKÇA SORULAN SORULAR

Osteoporoz (kemik erimesi) nedir?

Osteoporoz kelimesi osteo (kemik) ve poroz (gözenekli) kelimelerinin birleşmesinden oluşur; halk arasında “kemik erimesi” olarak bilinir. Osteoporoz; kemik yoğunluğunun azalması ve kemik yapıda kırılmayla giden bir hastalıktır. Kemik yoğunluğunun azalması kırık riskinin artmasına neden olmaktadır. Normalde kemik, yaşam boyunca kendi kendini

yeniler ve biçimlendirir. Yani kendi hücreleri tarafından sürekli olarak yapılır ve yıkılır. Buna “remodelling (yeniden yapılanma)” denir. Osteoporoz; yıkımın yeni kemik yapımından daha fazla olması sonucu ortaya çıkar.

Osteoporozun nedeni nedir?

Osteoporoza yol açan faktörler tam olarak bilinmemektedir. Ancak osteoporoz gelişme olasılığını arttıran risk faktörleri belirlenmiştir. Bunlar ayrı bir maddede aşağıda belirtilmiştir.

Osteoporoz niçin bu kadar önemli bir sorundur?

Amerikan verilerine göre osteoporoz 300.000 kalça, 700.000 omurga kırığını içermek üzere her yıl toplam 1,500.000’den fazla kırığa neden olur. 50 yaş üzerindeki her 2 kadından 1’i ve her 8 erkekten 1’i hayatı boyunca osteoporoza bağlı kırığa maruz kalırlar.

Osteoporozun belirti ve bulguları nelerdir?

Kemik kaybı genellikle herhangi bir belirtiye neden olmadığı için osteoporoz “sessiz hırsız” olarak adlandırılır. İnsanlar ani gerilme veya düşmeye bağlı kırık gelişinceye kadar kemiklerinin zayıfladığının farkına varmazlar. Omurgadaki osteoporoza bağlı bozulmayı röntgen gösterebilir. Omurga kırıkları oluştuğunda sırt ağrısı, boy kısalması ve bel kemiğine ait şekil bozuklukları meydana gelebilir. Düşük kemik yoğunluğunun tespitinde DEXA tetkiki kullanılır.

Osteoporoz hastaları nasıl etkiler?

Osteoporozlu hastalarda karşılaşılan en önemli problem kemik kırığı riskidir. Kırık oluştuğunda kişinin bağımsızlığı, hayat kalitesi ve hatta yaşam süresi önemli ölçüde azalır. Omurga kırıkları hastanın sırt ve belinde ilerleyici şekil bozukluklarına neden olur. Omurga kemiklerinde kırıklar aniden oluşabilir. Hastalarda boy kısalığı gelişebilir ya da omurgada kamburluk (kifoz) olarak bilinen şekil bozukluğu oluşabilir. Hasta; kemik kırığı korkusu veya aşırı ağrı nedeniyle yürüme, eşya kaldırma, giyinme, ev temizleme, alışveriş ya da diğer basit günlük aktivitelere katılmak istemeyebilir. Hastada vücut değişikliğine bağlı gelişen özgüven azlığı, bağımsızlığın azalması ve gelecekte olabilecek kırıklar nedeniyle depresyon gelişebilir. En ciddi problemler kalça kırıkları sonucu gelişir. Kalça kırıkları tedavisi genellikle cerrahi müdahale gerektirip, hastane yatışına neden olurlar ve uzun süreli ya da sürekli bakım gerektirir. Ayrıca ağrı ve fiziksel engellilik, günlük yaşam aktivitelerini gerçekleştirmede yetersizlik ve kişisel bağımsızlığın kaybına neden olur. Bu faktörler tek başına ya da hep birlikte, duygusal sağlığın ve sosyal hayatın bozulmasına neden olur. Elli yaş ve üstünde kalça kırığı geçiren hastaların %24’ü kırık sonrası ilk yılda ölürler.

Osteoporozu olan insanların kemikleri neden daha sık kırılıyor?

Osteoporoz, kemik kütlesinin birim hacminde azalmaya yol açar. Bu düşük kemik kütlesi, normal kemik yapısının mimarisinin bozulmasına, kemik dokusunun bozulmasına ve böylece kemiklerin daha kırılgan olmasına neden olmaktadır. Bunun sonucu olarak osteoporozu olan kişilerin kemikleri osteoporozu olmayanlara oranla daha zayıf ve kırılgan hale gelir. Bu durum insan iskeletindeki en fazla yük taşıyan eklem olan kalça başta olmak üzere kırıklara yatkınlığı artırmaktadır.

Osteoporozun sadece menapoza girmiş kadınları etkilediği doğru mudur?

Hayır. Bütün kadınlar ve erkekler osteoporoz açısından risk altındadırlar. Tüm kalça ve omurga kırıklarının 1/3’ünü erkek hastalar oluşturmaktadır. Erkeklerde ostoporoz kadınlara oranla 10-15 yıl sonra başlar. Ufak tefek ve zayıf erkekler, şişman erkeklere oranla osteoporoza daha yatkındır. Ancak osteoporoz saptanan insanların çoğunluğunu menapoz dönemindeki kadınlar oluşturmaktadır.

Osteoporoz için risk faktörleri nelerdir?

• Menapoza girmek • İleri yaş • Düşük vücut ağırlığı • Ufak tefek-minyon yapılı ve beyaz tenli olmak • Etnik köken (Asya ve Kafkas orjinli olmak) • Egzersiz yapmamak, hareketsizlik • Sigara içmek • Aşırı miktarda kafeinli gıda (çay, kahve, kola vb.) tüketmek • Aşırı miktarda alkol kullanmak • Ailede osteoporoz veya osteoporoza bağlı kırık öyküsü bulunması • Düzensiz ve kalsiyumdan fakir beslenmek • Vitamin D eksikliği • Kadınlar için çocuk doğurmamak • Kadınlarda östrojen (kadınlık hormonu), erkeklerde testesteron (erkeklik hormonu) eksikliği • Aşırı tuz ve proteinli gıda tüketmek • Tiroid bezi hastalıkları • Bazı romatizmal hastalıklar • Osteoporoza neden olan ilaçları (kortizon, heparin vb.) uzun süre kullanmak • Böbrek yetmezliği

Bende osteoporoz var mıdır?

Kemik kaybının belirlenebilmesi için kemik yoğunluğu ölçümüne (kemik taraması) ihtiyaç duyulur. Kemik yoğunluğu ölçümü için çok çeşitli yöntemler vardır. Ancak kemik yoğunluk ölçümü çoğunlukla DEXA testi ile yapılır. 65 yaş üzerindeki tüm kadınlara kemik taraması tavsiye edilmektedir. Menapoz dışında yukarıda belirtilen risk faktörü olanlar, menapoza girmiş ve kırık hikayesi olanlar osteoporozun erken tespiti için Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon hekimine danışmalıdırlar.

Kemik yoğunluğu testi (kemik taraması) nedir, canımı acıtır mı?

Kemik taraması, röntgen ışınları ile omurga ve kalçadaki kemik kaybını 10-20 dakikada gösteren bir testtir. Herhangi bir şekilde acı duymazsınız.

Kemik yoğunluğu testini kimler yaptırmalı?

Yakın zamanda yayınlanan “Ulusal Osteoporoz Kurumunun” belirlediği kemik yoğunluk testini yaptırması gerekenler şunlardır:

• Diğer risk faktörlerine bakılmaksızın 65 yaş ve üzeri kadınlar • Menapoz dışında bir veya daha fazla osteoporoz riski taşıyan menapozdaki kadınlar • Kırık hikayesi olan bütün menapozdaki kadınlar

Osteoporozu nasıl önlerim?

Yapılan çalışmalar osteoporozun önlenebilir bir hastalık olduğunu göstermiştir. Osteoporozun önlenmesi ve tedavisi yaşınıza, cinsiyetinize, hastalığın şiddetine ve beraberinde başka hastalığınız olup olmadığına bağlıdır. Ancak herkes için alınacak ilk önlem yeterli kalsiyum desteği ve uygun sporlardır. Osteoporoz varlığında ise, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon hekimi tarafından tedavi edici başka ilaçlar önerilebilir. Osteoporozu önlemek için şunlar önemlidir:

• Kalsiyum, enerji ve vitaminlerden oluşan aşırı proteinli olmayan dengeli diyet • Gençlikte doruk kemik kütlesine ulaşmak, yaşlılıkta kemik kaybını önlemek için kalsiyum

(1000-1500 mg/gün) önemlidir • Eksikliği durumunda günlük 400 ile 800 Ünite D vitamini alımı • Magnezyum eksikliği durumunda (diyabetik, alkolik ya da diüretik kullananlarda)

magnezyum takviyesi • Alkol tüketilmemesi veya sınırlandırılması • Sigara içmeme • Kemiğe toksik etkileri olan ilaçlardan uzak durma • Fiziksel egzersiz yapmak ve ileri yaşlarda düşmelerin önlenmesi

Ne kadar kalsiyum almalıyım?

Kalsiyum yemeklerden sonra bir alımda 500 mg’dan yüksek dozda olmayacak şekilde alınmalıdır. Kalsiyum 400-800 Ünite/gün vitamin D ile birlikte alınmalı. Aşağıdaki listede yaşa göre alınması gerekli kalsiyum dozlarını göstermektedir: YAŞ 1-10 yaş arası 11-18 yaş arası 18-50 yaş arası 50 yaş üzeri

GÜNLÜK DOZ 1000 mg 1600 mg 1100-1500 mg 1500 mg

Başka nasıl kalsiyum alabilirim?

Diyetle yeterli kalsiyum almak mümkündür. Aşağıda birkaç kalsiyum kaynağı ve içerdikleri kalsiyum miktarları görülmektedir:

Süt Ürünleri Süt Anne sütü Az yağlı yoğurt Kaşar, parmesan vb. peynir Beyaz Peynir

Ölçü 1 su bardağı 1 su bardağı 1 kase Kibrit kutusu Kibrit kutusu

Kalsiyum miktarı (mg) 300 79 415 200 155

Sebzeler Karalahana Brokoli Bamya Lahana Ispanak

1 porsiyon 1 porsiyon 1 porsiyon 1 porsiyon 1 porsiyon

357 178 176 179 125

Diğerleri Portakal Peynirli pizza Vanilyalı dondurma Yumurta sarısı

1 orta boy 1 dilim Yrım kase 1 adet 100 gr

72 290 85 147 200

Fındık

Diyet ve yaşam tarzının osteoporoz üzerine büyük etkisi var mıdır?

Evet kesinlikle vardır. Çok az egzersiz yapan veya hiç yapmayan, sigara ve alkol kullanan, özellikle kalsiyumdan fakir olan sağlıksız diyetle beslenen kişiler sağlıklı yaşam tarzı olanlardan daha fazla osteoporoz riskine sahiptir. Düzenli egzersiz, sigara kullanmama, düşük proteinli, kalsiyumdan ve magnezyumdan zengin diyet, alkol alınmaması osteoporoz gelişimini önler veya bulunduğunuz durumu korumanızı sağlar.

Osteoporoz nasıl tedavi edilir?

Erken tanı ve tedavi kemik kaybını önlemek için en iyi yaklaşımdır. Osteoporozu olanlarda tıbbi tedavi kemik kaybını yavaşlatır ve kırık riskini azaltır. Genel tedavi kalsiyum ve D vitaminini kullanmayı içerir. Hastanın durumuna göre östrojen (kadınlık hormonu), kalsitonin veya bifosfanatlar kalsiyum ve vitamin D tedavisine eklenebilir. Ağrıyı azaltıcı, hareketliliği arttırıcı ve düşme riskini azaltıcı fizik tedavi ve rehabilitasyon programları tedavinin en önemli parçasıdır. Bunlar:

• Kas gücü ve dayanıklılığı (enduransı) arttırma • Esnekliği arttrma • Kemik sağlığını geliştirme • Dengeyi, duruş (postür) ve vücut mekaniklerini geliştirme amacıyla kapsamlı ve kişiye özel

olarak planlanmış bir egzersiz programı • Osteoporozu olanlar kendine bakım teknikleri, bağımsız yaşama becerileri, enerjilerini

koruma metodları ve yaralanma riskini azaltma stratejileri hakkında verilen eğitimden yarar sağlarlar.

Ostesporoz tedavisinde kullanılan ilaçlar nelerdir?

Osteoporoz tedavisinde kullanılan çeşitli ilaçlar mevcuttur. Yıllarca östrojen (kadınlık hormonu) tedavisi osteoporoz tedavisinde kullanılmıştır. Şimdiki mevcut tedavi seçenekleri ise yeni hormonal olmayan tedavileri de içermektedir.

Benim için uygun olan kalsiyum ilavesini nasıl seçeceğim?

Bazı insanlar ihtiyacı olan bütün kalsiyumu diyetle alırlar, ancak bazı insanlar günlük ihtiyaçlarını kalsiyumdan zengin gıdalar ve kalsiyum takviyesi ile ya da sadece takviye ile karşılar. Kalsiyum takviyesi için bir çok seçenek vardır. Kişi için en uygun olan ve kolay kullanabileceği seçilmelidir. Kalsiyum takviyesi tabletler, kapsüller, çiğnenebilir tabletler, pudralar ve suda çözünen tabletler olarak kullanılabilir. Kalsiyum doğada karbonat, sitrat ya da glukonat gibi bir başka madde ile beraber halde bulunur. Bu maddeler içinde gerçek yani elemental kalsiyum değişik oranlarda bulunur. Örneğin, kalsiyum karbonat %40 gerçek kalsiyum içerirken, kalsiyum sitratta bu oran %20’dir. Yani 1250 mg kalsiyum karbonat içeren bir tablet 500 mg gerçek kalsiyum içerir (1250’nin % 40’ı 500 mg). Hangi preperatın ne kadar kalsiyum içerdiğini hesaplamak için etiketine bakın ve “günlük değer yüzdesi” yazan başlığı bulun. Günlük değer yüzdesi 20 ise yanına 0 ekleyin. Önerilen tablet 200 mg gerçek kalsiyum sağlar. Eğer günlük değer yüzdesi 40 ise yanına 0 ekleyin. Önerilen tablet 400 mg gerçek kalsiyum içerir. Eğer günlük değer yüzdesi 50 ise yanına 0 ekleyin. Önerilen tablet 500 mg elemanter kalsiyum sağlar. Kendiniz için doğru takviyeyi seçme önerileri:

• Yemeklerden aldığınız günlük kalsiyum miktarını belirleyin. • Eğer günlük alım 1200 mg civarında ise bunu korumaya devam edin. Eğer alınan miktar

takviyeye ihtiyaç duyuyorsa gereken miktara en yakın takviyeyi belirleyin (200 mg, 400 mg, 500 mg)

• En kolay kullanabileceğiniz kalsiyum formunu belirleyin • Şimdi ne kadar kalsiyum ihtiyacınız var ve hangi formu seçeceğinizi biliyorsunuz. Bilinen

bir kalsiyum preparatı seçin veya doktorunuza danışın. • Kalsiyum gün içersinde küçük dozlarda alındığında kolay emilir. Kalsiyum alımınızı

kahvaltıdan akşam yemeğine veya yatıncaya kadar olan süre içersinde bölmeyi düşünün. Kalsiyum sitrat harici tüm kalsiyum formları yemeklerle alındığında daha iyi emilir.

• Hatırlayın, kalsiyum tek başına kemiklerinizi korumaz. Kalsiyum emilimi için D vitamini (400-800 Ünite/gün) gereklidir ama D vitamininin kalsiyum ile birlikte alınma şartı yoktur. Bazı insanlar 400 Ünite D vitamini içeren günlük multivitamin alırlar. Diğer D vitamini kaynakları zenginleştirilmiş gıdalar, yağlı balıklar ve güneş ışığıdır.

D vitaminine neden ihtiyacımız var?

D vitamini yağda çözünebilen ve vücutta depolanabilen bir vitamindir. Günlük ihtiyacımızın büyük çoğunluğu güneş ışığıyla temas sonrası karşılanır. Çünkü ciltte üretilen vitamin D öncülleri güneşin ultraviyole ışınlarıyla aktif D vitaminine dönüşür. D vitamini kalsiyum emilimi ve kemik gelişimi için gereklidir. Ayrıca D vitamini, kanda yeterli kalsiyum ve fosfor seviyesinin korunmasını sağlar. D vitamini eksikliği raşitizm ve kemik kaybına yol açıp, osteoporoz riskini de artırabilir. Yetersiz D vitamini alanlarda kas ve kemik ağrısı, bazı kanserlerin sıklığında artış, kalp hastalıkları, bazı romatizmal hastalıklar ve hatta tip 1 diyabet (şeker hastalığı) görülebilir.

D vitamini eksikliğinin nedenleri nelerdir?

• D vitamininden zengin besinlerin (süt ve tahıl ürünleri) yetersiz alımı • Güneşle temasın azalması (giyim şekli, aşırı güneşten koruyucu kullanmak ve cilt

kanserinden korunmak için güneşle teması azaltmak) • Uzun süreli ve aşırı şekilde çocuk emzirme

Bütün hayatım boyunca sakar birisi oldum, sık sık takılır ve düşerim. Şimdi

osteoporozum var ve düştüğümde bir kemiğimi kırmaktan endişeleniyorum. Zayıf olan

dengemi daha iyi hale getirmek için ne yapabilirim?

İnsanlar birkaç basit egzersizi hergün tekrar ederek dengelerini geliştirebilir ve düşme riskini azaltabilir. Egzersiz 1 Ayakta ve yüzümüz sağlam bir sandalyeye dönük olarak, tek ayağınızın üzerinde bir dakikalığına durun. Diğer ayağınızın üzerinde işlemi tekrarlayın. Dengeniz bozulursa sandalyeyi kullanarak ve diğer ayağınızı yere koyarak dengenizi hemen sağlayın. Egzersiz 2 Ayakta dururken ve yüzümüz sağlam bir sandalyeye dönük olarak parmak ucuna yükselin ve ona kadar sayın; sonra tekrar topuğunuza dönün ve ona kadar sayın. Bunu on dafa tekrarlayın. Yukarıdaki egzersizleri, aşağıdaki derecelerden önce 1 numara ile yapın ve bu dereceyi rahat bir şekilde yapabildiğinizde bir sonraki dereceye geçin. Derece 1: Egzersiz boyunca sandalyeyi iki elinizle tutun Derece 2: Sandalyeyi sadece bir elinizle tutun Derece 3: Sandalyeyi sadece bir parmakla tutun Derece 4: Her iki elinizi sandalyenin 5 santimetre üzerinde tutun

Derece 5: Her iki elinizi sandalyenin 5 santimetre üzerinde tutun ve gözlerinizi kapatın

Osteoporoza yakalanma riskimin olup olmadığını nasıl öğrenebilirim?

Osteoporoz olma riskini artıran iki grup “risk faktörleri” vardır: Birinci tip risk faktörleri “iç” ya da “kontrol edilemeyen”lerdir. Bu faktörler genellikle kişisel tercihlerle değil, genetik yolla etkirler. Bu faktörler şunlardır:

• İnce ve zayıf vücutlular (minyon tipler): Küçük vücut yapılı insanlarda daha az kemik yoğunluğu vardır dolayısı ile bu tiplerde osteoporoz riski daha fazladır.

• Erken östrojen (kadınlık hormonu) eksikliği: Erken östrojen eksikliği 45 yaş öncesi menapoza giren kadınlarda ve adet görmeyen kadın ve kızlarda görülür.

• Menapoz (adetten kesilme): Menapoz osteoporoz için tek başına en önemli risk faktörüdür. Menapoz sonrası kadınlarda herhangi bir diğer risk faktörü olmadan da yüksek oranda osteoporoz olma ihtimali vardır.

• Erkeklerde düşük testesteron (erkeklik hormonu) seviyesi: Erkeklerdeki androjen (erkeklik hormonu) eksikliğinin kemik yoğunluğu üzerindeki etkisi kadınlardaki östrojen (kadınlık hormonu) eksikliğinde olduğu gibidir.

• Cinsiyet: Erken yaşlarda kadınlar erkeklere oranla 4 kat daha sık olarak osteoporoza yakalanabilir çünkü menapozda östrojen seviyeleri azalır. Ayrıca kadınlar daha küçük iskelete sahiptirler.

• Yaş: Yaşlanmanın bir parçası olarak kemik kaybı olmasına rağmen bu durum her zaman osteoporoza (kemik erimesi) yol açmaz.

• Irk: Özellikle Asyalılar, Amerika yerlileri, beyaz Latinler ve Kafkaslar en büyük risk altındadır.

• Aile ve kişisel hikaye: Ailede osteoporoz hikayesi ya da kişinin kendisinde daha önce kemik kırığı olması osteoporoz için artmış riski gösterebilir. İkinci tip risk faktörleri “dış” faktörlerdir. Bunlar kontrol edilebilir faktörlerdir. Bazı hayat tarzı değişiklikleri yapmak bu faktörleri azaltabilir ya da engelleyebilir. Bu faktörler şunlardır:

• Yetersiz Kalsiyum ve D vitamini alımı: Herhangi bir yaşta yetersiz kalsiyum alımı osteoporoz riskini artırır. D vitamini kalsiyumun vücut tarafından emiliminde gereklidir.

• Spor yapmamak: Yeterli kalsiyum varlığında yürüyüş gibi vücut ağırlığını taşıyan sporlar iskeletimizde uyarıcı etkiye sahiptir ve kemik yapımını arttırır.

• Sigara içimi: Sigara kadınlarda östrojeni düşürür ve erkeklerde de benzer şekilde cinsiyet hormonlarını etkileyebilir. Ayrıca sigaranın kemik ya da kemik yapımı hücreleri üzerine zararlı etkileri olduğu bilinmektedir.

• Aşırı alkol tüketimi: Kemiğin korunmasında önemli olan besinlerin emilimine engel olur; beslenme bozukluğuna yol açabilir ve dengesiz yürüyüş nedeniyle düşmelere neden olabilir.

• Kafeinli içeceklerin fazla tüketilmesi: Kahve, çay, kola gibi kafein içeren içeceklerin günde 2-3 fincandan fazla tüketimi aşırı kalsiyum kaybına ve osteoporoz riskinin artışına yol açabilir.

• Yeme bozuklukları: Anoreksiya nervoza (yemek yiyememe) ve bulimia (aşırı yemek yiyip kusma) gibi bozukluklar kemik yapımı ile ilgili besinlerin yetersiz alımına ya da aşırı alımına neden olabilir.

• Bazı ilaçların uzun süre kullanımı: Astım, romatizma ve bazı kanserlerin tedavisinde uzun süreli ve yüksek dozda kulanılan kortizonlu ilaçlar, aşırı tiroid hormonu ve bazı antikonvülzan ilaçlar (sara ilaçları) aşırı kemik kaybına yol açabilir.

Osteoporoz engelenebilir mi ?

Evet. Fakat önleme erken çocukluk döneminde başlayan hayat boyu süren bir çabayı gerektirir. Osteoporozu önlemede en önemli faktörlerden biri, çocukluk çağı, ergenlik ve erken yetişkinlik döneminde sağlam bir kemik yapısının elde edilmesidir. İyi kemik yapısı genetik özelliklere bağlıdır ancak çocukluktan itibaren kemiği arttırabilecek birçok yol da vardır. Bunlardan en önemlileri yeterli D vitamini ve kalsiyum içeren dengeli diyet ve ağırlık taşıyıcı sporlardır. Çocukluk çağında elde edilen sağlam kemiğin yoğunluğunun

korunması osteoporozun önlenmesinde yardımcıdır. Bunun için yeterli kalsiyum alınmalı, vücuda yük bindiren egzersizler yapılmalı, sigara ve aşırı alkol tüketiminden kaçınılmalıdır. 40-45 yaşlarında yaşla ilgili kemik kaybını durdurmak önemlidir. Bunun için yeterli kalsiyum ve D vitamini almaya devam edilmeli, yük bindiren sporlar ihmal edilmemelidir.

Osteoporozu engellemede en iyi sporlar hangileridir?

Egzersizler kemiğin korunmasında çok önemlidir. Vücudun yerçekimine karşı yaptığı ya da dirence karşı yapılan herhangi bir spor etkilidir. Kemik kütlesinin korunmasında vücuda ağırlık bindiren egzersizler en yararlı olanlardır. Bu egzersizler basit olarak uygulanabilirler ve para harcanmasını gerektirmezler. Kemiklere ağırlık bindiren egzersizlere örnekler şunlardır: yürüyüş, dans, tenis, tırmanma, merdiven çıkma vb. Siz haftanın en azından 3-4 günü yaklaşık 45 dakika bu egzersizleri yapmaya çalışmalısınız. Dirence karşı ağırlık kaldırma ile yapılan güçlendirici egzersizler kasların güçlenmesine yardımcı olur. Güçlendirici egzersizler evde bazı ağırlıkları kullanarak ya da spor salonunda ağırlık çalışmalarıyla yapılabilir. Yüzme gibi vücuda ağırlığın binmediği sporlar kemik gücünü arttırmada pek faydalı değildirler. Ancak kalp ve akciğerler için faydalıdır ve mobiliteyi (hareketi) sağlayıp geliştirebilirler. Egzersizlerden fayda görmek için atlet olmamıza gerek yoktur. Yalnızca kemiklere ağırlık bindiren aktiviteleri günlük hayatın bir parçası olarak yapmanız yeterlidir. Osteoporozunuz olsa bile yine de egzersizlerden fayda görürsünüz.

SEREBRAL PALSİ İLE İLGİLİ SIKÇA SORULAN SORULAR

Serebral palsi nedir?

Doğum öncesinde, doğum sırasında veya doğumdan sonra tıbbi bir problem nedeniyle gelişen kalıcı beyin hasarıdır. Serebral palsi, kas kontrolü ve vücut hareketlerinin kaybıyla karakterizedir. Teşhis doğumdan sonra konabilir; bazen tanı konması çocukluk çağına kadar gecikebilir.

Bu hastalık benim çocuğumu nasıl etkiler?

Serebral palsi, beynin hareket, postür ve denge ile ilgili özel merkezlerini etkileyen bir hastalıktır. Bu hastalık hareket, konuşma, görme ve işitme bozuklukları gibi çok çeşitli problemlere neden olabilir.

“Spastik”, serebral palsinin diğer adı mıdır?

Hayır, serebral palsinin eski bir ismidir. Spastik terimi (spastisite) kaslarda ortaya çıkan tonus artışını (sertleşme/katılık) ifade etmektedir. Normalde kasın tonusu yerçekimine karşı koyabilmemize ve hareket etmemize izin verecek yoğunlukta olmalıdır. Serebral palsinin çeşitli türleri bulunmakta olup bazı serebral palsili çocuklarda tonus artışı saptanmayabilir.

Serebral palsi sıklığı nedir?

Çocukluk çağının en sık görülen nöromusküler (kas ve sinir) hastalığıdır. Yaklaşım her 2000 çocuktan 5 tanesini etkiler. Prematür (erken doğum) doğumların ise %15’ini etkiler.

Serebral palsinin bulguları nelerdir?

En sık görülen bulgular; spastisite (kasların aşırı kasılması), paralizi (felç), havale, dizartri (konuşma bozukluğu) ve denge bozukluğudur.

Serebral palsiden etkilenen her çocuk aynı mıdır?

Hayır, serebral palsili her çocuk beynin etkilenme derecesine göre farklı ve değişik derecelerde bulgu ve problemler yaşarlar.

Doğmamış çocukta serebral palsiyi engellemek mümkün müdür?

Serebral palsi gelişmesini önlemek için doğum öncesi (prenatal) dönemin iyi ve sağlıklı geçirilmesi çok önemlidir. Anne adayları bu dönemde mümkün olduğunca hastalık ve enfeksiyonlardan korunmalıdır. Ayrıca çocuğun doğar doğmaz önerilen aşıları düzgün olarak yapılmalıdır. Aşılanma ile bazı enfeksiyon hastalıklarının serebral palsiye yol açması engellenebilir.

Serebral palsi her çocuğu aynı şekilde mi etkiler?

Hayır. Serebral palsinin 4 ayrı klinik formu vardır:

1. Spastik: Kaslarda katılık/aşırı kasılma görülür. Vücutta katılık ve hareket etmede

güçlük vardır. Hasta elindeki nesneleri kavramakta, bırakmakta veya yürümede zorluk

çekebilir.

2. Ataksik: Kaslarda güçsüzlük yanı sıra vücutta dengesizlik vardır. Özellikle yürürken

ortaya çıkan dengesizlik, koordinasyon (eşgüdüm) bozukluğu görülebilir. El becerileri

zayıftır.

3. Atetoid: Kaslarda güçsüzlük ve gerginlik arasında dalgalanmalar bulunur. Hastanın

istemsiz baş, gövde ve kol-bacak hareketleri vardır.

4. Karma: Yukarıdaki klinik formların birlikte görüldüğü şekildir.

Serebral palsinin sebepleri nelerdir?

Serebral palsi nedenleri a) doğum öncesi nedenler, b) doğum esnasındaki nedenler ve c) doğum sonrası nedenler olarak ayrılabilir. Erken doğum (prematürite) ve düşük doğum

ağırlığı en önemli doğum öncesi nedenler arasında bulunmaktadır. Örneğin 1500 gramdan daha düşük doğan bebeklerde serebral palsi sıklığı %5-8 arasındadır. Doğum kilosu 1500 gramdan daha düşük olanlarda normal doğum ağırlıklı olanlara oranla serebral palsi riski 25 kat daha yüksektir. Doğum esnasındaki nedenlere kafa travması veya beynin oksijensiz kalması (asfiksi) örnek gösterilebilir. Ancak yeni yapılan çalışmalarda doğum asfiksisinin pek çok olguda serebral palsiye neden olmadığı bildirilmektedir. Asfiksi beyin anomalisine neden olmayıp, beyin anomalisinin bir göstergesi olarak doğum sırasında gelişebilmektedir. Serebral palsili olguların az bir kısmında bebeğe oksijen sağlayan plasentanın anormalliklerine de rastlanmaktadır. Doğum sonrası nedenler içinde beynin oksijensiz kalması (zehirlenme, boğulma gibi nedenlerle), kafa travması veya beyne zarar veren enfeksiyonlar (menejit vb.) örnek gösterilebilir.

Çocuğumun serebral palsi olmasından dolayı kendimi suçlamalı mıyım? Gebelik

süresince yanlış bir şey yapmış olabilir miyim?

Serebral palisili çocuğu olan anne ve babalar sıklıkla suçluluk duyarlar. Ancak çoğu durumda serebral palsiye neden olan faktör bilinmemektedir.

Serebral palsi nasıl teşhis edilir?

Serebral palsi teşhisinin konmasını sağlayacak herhangi bir özel kan testi veya röntgen filmi yoktur. Ancak siz çocuğunuz büyüdükçe yaşıtlarına göre motor/hareket gelişiminin (baş tutması veya oturması) geciktiğini farkedebilirsiniz. Erken doğan (prematüre) bebeklerde serebral palsi riski daha fazladır. Bu nedenle bu bebeklerin periyodik olarak kas gerginliği ve hareket gelişimi açısından değerlendirilmeleri önerilmektedir. Çocuğun normal gelişiminde önemli dönüm noktaları, oyuncaklara uzanma (3-4 aylıkken), oturma (6-7 aylıkken) veya yürüme (10-14 aylıkken) gibi motor fonksiyonlardır. Çocuğun yaşına göre hareketleri normal bir gelişim göstermezse doktor serebral palsiden şüphelenebilir. Serebral palsi teşhisi sırasında anormal kas gerginliği, anormal hareketler, anormal refleksler ve kalıcı primitif refleksler gibi fiziksel bulguların yanı sıra gelişme sürecindeki önemli dönüm noktalarının gecikmesi de göz önünde bulundurulur. 1 yaşından önce kesin bir serebral palsi teşhisi yapmak her zaman kolay değildir. Aslında serebral palsi teşhisi koyabilmek için genellikle belirli hareket problemlerinin kalıcı ve belirgin olmasına kadar beklemek gerekebilir.

Serebral palsinin yan etkileri nelerdir?

Serebral palsinin yan etkileri arasında havale geçirmek, spastisite (kaslarda katılık, gerginlik), görme ve işitme bozuklukları, hiperaktiflik, konuşma güçlüğü ve öğrenme problemleri bulunur.

Serebral palsinin çaresi var mı? Ne tip tedaviler uygulanabilir?

Serebral palsi tedavi ile tamamen iyileşemez ancak belirtileri az veya çok hafifletmeye yardımcı tedaviler ve rehabilitasyon uygulamaları yapılmaktadır. Ekibin lideri Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hekimi olmak üzere çeşitli başka uzman doktorlar ve diğer sağlık elemanları serebral palsinin tedavi ve terapilerini yürütürler. Aşağıda belirtilen uzmanlardan (sağlık elemanlarından) yardım alabilirsiniz:

• Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Doktoru: Kas-iskelet sistemini ilgilendiren problemlerin çözümü, spastisitenin tedavisi, hareket bozukluklarının tedavisi, takibi ve desteklenmesi, yürümenin tedavisi ve takibi gibi konularla ilgili çalışmalar yapar.

• Ortopedist: Gerektiğinde serebral palsili çocuğun operasyonunu yaparak hareket tedavisi ve gelişimine katkıda bulunur.

• Fizyoterapist: Hareket bozukluklarını düzeltmek için çeşitli egzersiz programlarını düzenler. • İş uğraşı terapisti: Günlük yaşamda, okulda veya işte serebral palsililerin daha bağımsız

olmaları için çalışırlar. • Konuşma terapisti: İletişim problemlerinin terapilerinde rol alırlar. • Sosyal güvenlik uzmanı: Ailenin özürlülere ait toplumsal kaynaklara erişimine yardımcı

olurlar. • Psikolog: Serebral palsinin neden olduğu psikolojik problemlerle baş etmede hasta ve

yakınlarına yardımcı olurlar.

Serebral palsili çocuğun prognozu (hastalığın doğal seyri) nasıldır?

Serebral palsili çocukların anne ve babalarının genelde sorduğu ilk soru şu olur: “Çocuğum nasıl olacak? Yürüyebilecek mi?”. Çocuğunuzun gelişiminin nasıl olacağı, neler yapıp neler yapamayacağını tahmin etmek çok zordur. Bir yaşından daha küçük, hele altı aylıktan daha küçük bebeklerde herhangi bir tahminde bulunmak çok zordur. Çocuğunuz iki yaşına geldiğinde Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon doktoru çocuğunuzda ne tür bir serebral palsi olduğunu belirleyebilir. Çocuğunuzun serebral palsi tipi belirlendiğinde doktorunuz çocuğunuzun hastalığı ile ilgili daha doğru tahminler yapabilecektir.

Hastalık tedavi edilebilir mi?

Serebral palsi hastalığını tamamen iyileştiren bir tedavi yoktur. Fakat mevcut tedaviler ile hastalığın neden olduğu bulgular hafifletilebilir. Bu hastalıkla ilgili belirtileri hafifletmek için uygulanan tedavilere ilaç tedavileri de eklenebilir.

Spastik serebral palsi nasıl tedavi edilir?

Hastalığın en sık tipi olan spastik serebral palsiye neden olan belirtileri tedavi etmek için denenmiş çok çeşitli çalışmalar mevcuttur. Vücut hareketlerindeki zorluk ve kaslardaki katılığın kesin tedavisi yoktur ancak uygulanan tedavilerle spastisite (kas katılığı) azaltılabilir, çocuğa daha fazla esneklik kazandırılabilir ve hastanın bağımsızlığı artırılabilir. Kaslardaki katılık nedeniyle problem yaşayan çocuklar için fizik tedavinin ve çeşitli cihazlar gibi desteklerin uygulanması spastik kasları germeye ve hareket gelişiminin iyileşmesine yardımcı olabilir. Botilinum toksin (Botox, Dysport) ve fenol enjeksiyonları kaslardaki katılığın azaltılmasına yardımcı olabilir. Sinir uçlarından kaslara iletimi engelleyen Botilinum toksini bir bakterinin zehrinden elde edilen bir ilaçtır. Bu toksin spastik kasa enjekte edildiğinde kası 4–6 ay süreyle geçici olarak zayıflatır. Küçük miktarlarda uygulanır. Kasları güvenli biçimde gevşetir ve cerrahi ihtiyacını geciktirir. Ek olarak; serabral palsi hastalığının spastik formunun tedavisinde bazı cerrahi seçenekler de vardır. Fizik tedavi ve Rehabilitasyon hekimi başkanlığında serebral palsi tedavisinde deneyimli, bu alanda geniş bilgi birikimine sahip rehabilitasyon ekibi çocuğunuz için en iyi tedaviyi planlamada size yardım edecektir. Spastik serabral palside başarı veya sıkıntılar hastadan hastaya farklılıklar gösterir ve çocuğunuza uygun hareket yöntemlerinin uyarlanması için bu işin uzmanı kişilerle çalışmak çok önemlidir.

Serebral palside Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon önemli midir?

Serebral palsi hastalığı olan bebek ve çocuklarda Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon büyük önem taşımaktadır. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon serabral palsi hastalığı olan çocuğun bakımının devamı ve gelişiminde esas rolü oynar. Ancak çocuk okul çağına yaklaştığı

dönemde fizyoterapi programının yanında sosyal ve okul gelişimine de gerekli zaman harcanmalıdır.

Çocuğum ne zaman yürüyecek?

Serabral palsi hastası olsun veya olmasın her çocuk için adımlamak hareket gelişiminin kilometre taşıdır. Gelecekteki motor durumu belirlemede yardımcı olarak kullanılan ilkel refleksler ve çocuğun o anda içinde bulunduğu hastalık seviyesi ve tipi yardımcı olmasına rağmen serabral palsili çocuğun ne zaman yürüyeceği tam olarak bilinemez. Serebral palsi tiplerine göre çocukların ortalama yürüme yaşları hakkında Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hekiminden bilgi alabilirsiniz.

Serabral palsi hastası çocuk büyürken neler olacak?

Serabral palsili çocuk profesyonel yardım ile ulaşabileceği en üst potansiyeline ulaşabilir. Ancak ebeveyn ve aile üyelerinin pozitif tutumu ve çocuğun yeteneklerine bakarak gerçekçi umutları olmalıdır.

Çocuğum büyüdükçe serabral palsi kötüleşecek mi?

Çocuğunuz büyüdükçe çocuğunuzun beynindeki hasar değişmeyecektir. Ancak spastik kaslar normal olarak büyümez. Serabral palsi hastalığı olan çocuk büyümesine rağmen çok güçlü olamayacaktır. İskelet deformiteleri (kemiğe ait biçim bozukluğu, sakatlık) gelişebilir. Beyindeki bozukluğun ilerlememesine rağmen kas ve iskelet sisteminde meydana gelecek problemlerin yakın takibe alınması ve bunların gerekli şekillerde, gerekli zamanlarda tedavilerinin yaptırılması çok önemlidir.

Serabral palsi ilerleyici bir hastalık mıdır? Zamanla kötüleşir mi?

Serabral palsi, zamanla ilerleyen bir hastalık değildir. Ancak bunun anlamı serabral palsinin belirtilerinin zamanla kötüleşmeyeceği değildir. Uygun ve düzenli tedavilerle belirtiler daha iyi hale gelebilir veya yapılan yanlış/eksik tedaviler sonucu belirtiler kötüleşebilir.

Benim çocuğum için en uygun okul tipi hangisidir?

Bu karışık bir konudur, fakat serabral palsili çocuklar için çok önemlidir. Serebral palsili çocuklarda öğrenme güçlüğü ve/veya dikkat eksikliği olabilmektedir. Bu çocukların öğrenebilmeleri için özel yardımlar ve eğitimler gerekebilir. Okul çağına yaklaşan çocuklar öğrenme güçlükleri ve zayıflıkları açısından iyi bir değerlendirmeye alınmalıdırlar. Bu tip değerlendirmelere dayanarak çocuğun öğrenme gereksinimlerine uyum sağlayabilen eğitimler önerilebilir. Günümüzde özel eğitim çalışmaları, bazı kamu sağlık kurumlarında veya özel bazı rehabilitasyon merkezlerinde verilmektedir. Ülkemizde bu konunun geliştirilmesine gereksinim vardır. Serebral palsiye ve özürlülere özgün okullar açılmalıdır. Normal okullarda özel sınıflar veya normal sınıflarda serebral palsili çocuklara uygun düzenlemeler olmalıdır. Genel olarak bizim önerimiz çocukların kognitif (bilişsel) yetenekleri doğrultusunda eğitilmesidir. Örneğin; normal zekalı bir çocuk birçok fiziksel gereksinimi dikkate alınması gerekmesine rağmen aynı seviyeli normal çocuklarla birlikte aynı sınıfta eğitim almalıdır. Tersine kognitif (bilişsel) sorunu olan çocuklar (zeka problemi olan çocuklar) ise öğrenme yeteneği aynı seviyede olan çocuklarla birlikte eğitim almalıdırlar.

Serebral palsili çocuklarda beslenme problemlerinin nedenleri nedir?

Serebral palsili çocukların ağız ve boğaz kasları etkilenmiş ve kuvvetsiz olabilir. Hasta çocuklarda konuşma güçlüğü veya kelimeleri düzgünce kullanmada zorluk ya da çiğneme ve yutkunmada zorluk mevcut olabilir. Çocuklar yeterli besin alamazlarsa yetersiz beslenmeye bağlı büyüme sorunları oluşabilir. Serebral palsili çocuklar basit bir yemek yeme işlemi için dahi fazla enerji tüketirler. Ayrıca mevcut spastisite çocukların fazla kalori kullanmalarına neden olabilir. Bu nedenden dolayı serebral palsili çocukların bir çoğu zayıftır. Böylece bu çocukların ortalamadan daha fazla kaloriye ihtiyaçları bulunmaktadır. Ağız kaslarındaki kuvvetsizliğe bağlı gelişen bir diğer problem aspirasyondur. Aspirasyon, katı ya da sıvıların mide yerine akciğerlere doğru yutulmasıdır. Normalde böyle bir durum olduğunda yeterli öğürme refleksi ile kendimizi koruyabiliriz. Fakat serebral palsili birçok çocuk yeterli öğürme refleksinden yoksundur ve böylece sinsi bir şekilde yani farkına varılmadan aspirasyon gerçekleşebilir. Bunun sonucunda da çocukta ateş ve solunum güçlüğüne yol açan tekrarlayıcı pnömoniler (zatürre) gelişebilir. Bu durumu belirlemenin en uygun yolu serebral palsili çocukların yutma yeteneklerinin değerlendirildiği “modifiye baryum yutma testi”dir. Bu test ile çocuğun neyi güvenli olarak yuttuğu, hangi besinlerle yutma sorunu olduğu, yutma fonksiyonunda yer alan organların hangisinde sorun yaşandığı açıkça ortaya konulur. Böyle bir değerlendirme sonrasında, alınan gıdaların kıvamlarında yapılacak değişikliklerle (örneğin yalnızca püre kıvamında yiyecekler vermek ve aşırı akıcı sıvılar vermemek) aspirasyon engellenebilir. Gıdaların kıvamlarında yapılan değişiklikler yanı sıra verilen çeşitli oral-motor egzersizler ve rehabilitasyon teknikleri ile çocuğun yutma fonksiyonunda anlamlı düzelmeler sağlanabilir. Yapılan tedavilere rağmen eğer çocukta sağlıklı vücut ağırlığı sağlanamıyorsa ve/veya ciddi aspirasyon oluyorsa besinlerin ağız ve boğaza uğramadan direkt mideye verilmesini sağlayan “gastrostomi tüpü” takılması önerilebilir.

Serebral palsili çocuklarda tekrarlayan kırıkların nedeni nedir?

İnsanlar kemik gücünü çocukluk çağı boyunca ve genellikle yaklaşık 20-25 yaşlarına kadar oluşturur. Kalsiyum ve fosfor kemiğe gücünü verir. Özellikle kalsiyum, fosfor ve D vitamininin mükemmel kaynakları olan süt ve süt ürünlerinin yeterli şekillerde alınamadığı durumlarda normal kemik yoğunluğu gelişmez. Bununla beraber bu tip besinleri yeterli miktarda alan çocuklarda bile kemik problemleri görülebilir. Örneğin, özellikle fenobarbital ve dilantin gibi sara ilaçları D vitamini metobalizmasına etki ederek vitamin D eksikliğine neden olabilir. D vitamini eksikliği bağırsaklardan yetersiz kalsiyum emilimine yol açar. Güneş ışığı da D vitamininin oluşumunda çok önemlidir. Kemik erimesinin bir başka nedeni de kasların yeterli derecede kullanılmaması ve gereği kadar ayakta bulunulmamasıdır. Birtakım serebral palsili çocuklarda olduğu gibi zamanlarının çoğunu tekerlekli sandalyede geçiren, yürüyemeyen çocuklar kemik erimesi riski ile karşı karşıyadırlar. Bunu engellemek için serebral palsili çocuklar mümkün olduğunca yürütülmeli, en azından ayağa kaldırılmalıdırlar. Bütün alınan önlemlere rağmen serebral palsili çocuklarda kemik erimesi sonucu kırık gelişebileceği akılda tutulmalıdır. Bu çocuklar bifosfonat olarak adlandırılan ilaçların kullanımından fayda görebilirler. Bu ilaçlar ancak Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon doktorunun tavsiyesi ve kontrolü altında kullanılmalıdır.

Serebral palsi bulaşıcı mıdır?

Hayır, serebral palsi bulaşıcı bir hastalık değildir. Serebral palsi birçok nedenden dolayı oluşan beyin hasarına bağlıdır. Serebral palsili birinin yakınında olmaktan korkacak bir şey yoktur.

İleri yaşlarda serebral palsi olunur mu?

Olunmaz. Ancak beyin yaralanması ve bazı beyin hastalıkları nedeniyle serebral palsiye benzer felçler oluşabilir.

Serebral palsi önlenebilir mi?

Serebral palsi bazı önlemler alınarak önlenebilir veya görülme sıklığı azaltılabilir. Örneğin kan değişimi ile yeni doğandaki kan uyuşmazlığı engellenebilir. Çocukta sarılık varsa fototerapi uygulaması beyin hasarını önleyebilir. Hamile kadınlar viral enfeksiyonlar ve radyasyona maruz kalmamalıdır. Hamilede ilaç kullanımı, kansızlık ve beslenme konularına çok dikkat edilmelidir. Üzerinde titizlikle durulması gereken bir diğer konu ise bebekleri ve çocukları beyin travmasına karşı korumak gerekliliğidir.

Çocuk büyüdükçe ne olur?

Serebral palsili bir çocuğun geleceğine yaklaşımda, normal bir çocukta olduğu gibi olumlu olmak çok önemlidir. Sağlıklı bir çocukta olduğu gibi serebral palsili çocuğun da yeteneklerini belirlemek gereklidir. Aile gerçekçi veya hayalci yaklaşımlarda bulunabilir. Anne ve babanın gerçekçi amaçları benimsemesi profesyonel yardımla mümkün kılınabilir. Zaman zaman ebeveyn ve sağlık çalışanları arasındaki iletişimlerde bozulmalar oluşabilir. Ebeveyn, hekim ve çocuğun eğitmeni arasındaki ilişki düzgün olmalı ve çocuğun maksimal fonksiyonuna erişebilmesi için tüm olanaklar sağlanmalıdır.

Serebral palsiliyim. Bu hastalık çocuğuma geçer mi?

Hayır. Serebral palsinin bulaşıcı olan bir formu yoktur. Serebral palsili ebeveynden bu hastalık çocuklarına geçmez. Buna ek olarak serebral palsi hastalığı, hamile serebral palsili kadının normal bir hamilelik sürdürmesini etkilemeyecek, hamilelik ve doğum sırasında artmış komplikasyon riski oluşturmayacaktır. BEL AĞRISI İLE İLGİLİ SIKÇA SORULAN SORULAR

Bel ağrısının en sık görülen nedenleri nelerdir?

Bel ağrısının birçok sebebi vardır. Çoğu zaman bel ağrısının esas sebebi saptanamaz. Ancak bu durum çoğu zaman hasta açısından herhangi bir sorun yaratmaz. Nedeni ne olursa olsun pek çok durumda bel ağrısının tedavisi benzerdir. Bu nedenle çoğunlukla doğrudan tedavi üzerinde durulur. Örneğin uygun bir egzersiz programı yararlı olabilir. Çoğunlukla doğru ve tam bir tedavi ile çoğu hastanın şikâyetleri tanı koyma sürecinden bile daha kısa sürede geriler. Bel ağrısının en yaygın sebebi kas-iskelet sistemi kaynaklıdır. Kas-iskelet sistem kaynaklı bozukluklarda ağrının kaynağı omurgayı destekleyen kas, tendon (kiriş) ve ligaman (bağ)’lardır. Bu rahatsızlık “strain/sprain” şeklinde adlandırılır ve toplumda yaygın olarak “belde zorlanma/incinme” diye bilinir. Bel ağrısına nenden olan diğer bozukluklar sıklıkla omurganın normal yapısında bulunan disk veya faset eklemlerle ilgilidir. Disk, omurlar arasında bulunan yastıkçıklardır. Faset eklemler ise omurgayı oluşturan kemiklerin her iki yanında bulunan küçük eklemlere verilen isimdir. Bu rahatsızlıklar ise genellikle “diskojenik ağrı”, “dejeneratif disk hastalığı” veya “omurganın osteoartriti (kireçlenme)” olarak adlandırılır. Bel ağrısına neden olan diğer hastalıklar şunlardır: Travma, tümör/kanser, infeksiyon, konjenital nedenler (doğumsal bozukluklar), herediter durumlar (kalıtsal hastalıklar), nöromüsküler (kas ve sinir kaynaklı) ve psikojenik rahatsızlıklar. Ayrıca vücudun başka

bir bölgesindeki problem bel ağrısı şeklinde kendini gösterebilir. Örneğin prostat, mesane, bağırsak gibi iç organ hastalıkları bel ağrısı şeklinde hissedilebilir.

“Mekanik” bel ağrısı nedir?

Mekanik bel ağrısı genel anlamda fiziksel aktivite ile şiddetlenen ve istirahatle hafifleyen bel ağrıları için kullanılan bir terimdir. Sıklıkla belin kas, ligaman (bağ) ve eklemlerinin hasarlanması veya doğru çalışmamasından kaynaklanmaktadır. Mekanik kaynaklı bel ağrıları sıklıkla omurganın alt kısmını etkileyen ve her iki kalçaya doğru yayılım gösterebilen ağrılardır. Öne eğilme, dönme, yerden bir şeyi kaldırma, uzun süre ayakta durma, yürüme gibi günlük aktivitelerle ağrının şiddeti artış gösterebilir. Günlük zorlayıcı aktivitelerin de etkisiyle birçok insanda mekanik bel ağrısı oluşmaktadır. Mekanik bel ağrısına neden olabilecek pek çok hastalık aşağıda anlatılacaktır.

1. Yumuşak doku kaynaklı bel ağrıları (Kas zorlanması ve bel tutulması)

Genellikle beli destekleyen kasların ve bağların aşırı gerilmesi veya hasarlanması sonucu oluşur. Beli zorlayan stresler (öne eğilme/bükülme, ağır yük taşıma vb.) özellikle belin en hassas bölgesi olan omurganın alt kısmında yoğunlaşır. Vücudun bu tip travmalara karşı yanıtı ağrılı kas spazmlarıdır. Bu nedenle yerden ağır bir şey kaldırmak, atlamak, düşmek veya uygun olmayan spor aktivitelerinde bulunmak kas zorlanmasına, bel tutulmasına neden olabilir. Ayrıca yorucu bir iş temposu, stres, ani bir hareket ya da tekrarlayan travmalar bu nedenlerden dolayı kronik (uzun süre devam eden) bel ağrısına neden olabilir.

2. Dejeneratif Disk Hastalığı

Omurgayı oluşturan yapılardan birisi de her iki omur arasında yastık görevi gören, jölemsi yapıdaki disklerdir. Diskin bir hastalığı olan “dejeneratif disk hastalığı” yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Ne yazık ki vücut yaşlandıkça omurgalar arasındaki diskler esnekliğini ve şok emici özelliklerini kaybeder.

3. Faset Eklem Artriti

Faset eklemler omurgayı oluşturan eklemlerdendir. Kalça ve dizde olduğu gibi, faset eklemlerde de osteoartrit (kireçlenme) görülebilir. Bu durum bel ağrısına sebeb olabilir. Ağrı ve rahatsızlığa neden olan omurganın bu bölümünün dejenerasyon (yıpranma) veya osteoartriti (kireçlenme) basitçe faset eklemlerin hastalığı veya anormalliği anlamına gelen ‘faset artropatisi’ olarak adlandırılır.

4. Failed (başarısız) Back (belkemiği) Sendromu (FBS)

Bu ağrı sendromu genellikle başarısız bel ameliyatları sonrası oluşan kronik (uzun süre devam eden) şiddetli bel veya bacak ağrısını tanımlar.

5. Disk hernisi (bel fıtığı, disk kayması)

Omurlar arası diskin kayması, yırtılması veya ayrılması gibi anormallikler fıtık olarak tanımlanır. Eğer fıtıklaşan disk bir sinire bası yaparsa, ağrı bacağa doğru yayılır. Sinir ve

omuriliğe bası devam ederse; bacak kaslarında kuvvet kaybı, his kusuru, reflekslerde azalma veya idrar tutamama gibi şikayetler oluşabilir.

6. Miyelopati

Gerek fıtık gerekse kireçlenme nedeni ile omuriliğe bası olmasıyla meydana gelir. Sıklıkla denge bozukluğu ve yürümede güçlük şeklinde kendini gösterir.

7. Spondilolistezis (Omurlarda kayma)

Bel omurlarının birbirlerinin üzerinde kayması ile meydana gelir. Omurganın alt bölümünde zamanla biçim bozukluğu ve omuriliğin içinde bulunduğu kanalın daralmasına neden olur. Genellikle ağrıyla ilişkilidir.

8. Lomer Stenoz (Omurga kanalında daralma/ dar kanal)

Lomber spinal stenoz (omurganın bel bölgesinde darlık); omurilik ve sinirlerin geçtiği omurga kanalının daralması ile oluşan bir hastalıktır. Kanaldaki bu darlık sinirlerin sıkışmasına neden olmaktadır. İleri derecede kanal darlığı olan hastalar yürümekle veya ayakta durmakla artan, oturmakla veya öne eğilmekle azalan her iki bacak ağrısından şikâyet ederler. İleri yaşlarda özellikle belli bir mesafe yürüyüşten sonra ortaya çıkan bacak ağrısı, uyuşma ve topallama ile kendini gösterir.

Siyatik Ağrısı (Siyatalji) Nedir?

Siyatik sinir, dördüncü ve beşinci bel omurları arasından çıkıp topuklara kadar uzanan vücudun en büyük siniridir. “Siyatalji” ise, bu sinire ait bozukluklarda ortaya çıkan, kalça ve kaba etlerden başlayıp bacak boyunca topuğa kadar yayılan ağrı anlamına gelir. Bu durum genellikle bel ağrısı ile birlikte görülür. Gerçek siyatalji, fıtıklaşmış bir diskin siyatik siniri oluşturan bir dalını basıya uğratması sonucu ortaya çıkar. Bu tip bel ağrısı diğer bel ağrısı nedenlerinden daha az görülür. Spor aktiviteleri ve ağır işler sonucu oluşan bel ve bacak ağrıları yanlışlıkla siyatalji olarak teşhis edilebilir. Tanıda önemli olan sinir kökünün bası altında kalmasına bağlı olarak ortaya çıkan radiküler (sinir kökü) ağrı ile kas-iskelet sistemden kaynaklanan gerilme ve burkulma ile oluşan yansıyan ağrının ayırt edilmesidir. Gerçek siyataljinin en sık görülen belirtisi eşlik eden bel ağrısından daha şiddetli olan kalçadan başlayıp bacak ve ayağa doğru yayılan ağrıdır. Sıklıkla hastada bacak ağrısı oluşmadan birkaç gün veya hafta önce gelişen bel ağrısı öyküsü mevcuttur. Sonrasında bacak ağrısı bel ağrısından daha şidettli hale gelir veya bazı durumlarda bel ağrısı tamamen ortadan kaybolabilir.

Bel Ağrısı Hangi Sıklıkla Görülür?

Birçok insanda olduğu gibi sizde de hayatınız boyunca en azından bir kez bel ağrısı gelişebilir. Bel ağrısı, Amerika’da soğuk algınlığından sonra doktora başvuruların en sık 2. nedenidir. Bele ait yaralanmaların birçoğu işyerinde gelişir. Bel ağrısı akut (kısa süreli) veya kronik (uzun süre devam eden, devamlı, 3 aydan fazla olan) olarak sınıflandırılabilir. Yaşam boyunca bir insanda akut bel ağrısı birden fazla görülebilmekle birlikte uzun süre devam eden bel ağrısı nadiren görülür.

Neden Bel Ağrısı Sık Görülür?

İnsanoğlu dik konumda yürür. Dört ayak üzerinde yürümediği için bel kısmı vücut ağırlığının büyük çoğunluğunu taşımak durumundadır. Ağır yük kaldırma, dönme, burkulma veya öne-yana eğilme gibi durumlarda omurgayı zorlayan kuvvetler özellikle belin alt bölgesinde yoğunlaşır. Günlük yaşamda yük kaldırma, eğilme vb. aktivitelerden dolayı bel bölgesi siz farkında olmadan pek çok kez travmaya maruz kalır. Omurganın en çok hasarlanan bölümü olması nedeniyle toplumda bel ağrısına sık rastlanmaktadır.

Bel Ağrısının Seyri Nasıldır?

Bel ağrısı çoğunlukla 3 aydan daha kısa sürer. Genellikle bel ağrılarının % 60’ı 1 haftada, % 90’ı 6 haftada ve %95’i 12 haftada sona erer. Bel ağrısının %98’den fazlası 1 yıl içinde tamamen geçer. Beli bir kez incittikten sonra diğer zedeleme olasılığı artar. Bel ağrısından kurtulan kişilerin birçoğunda bir yıl içinde yeniden bel ağrısı gelişir. Birçok insanda ise hayatlarının bir bölümünde tekrar ağrı gelişir. Uzun süren (kronik) ağrı, yorgunluk, huzursuzluk ve aktivite kısıtlılığı yapmasının dışında bir takım diğer problemleri de beraberinde getirebilir. Eğer bel ağrısı vücudu daha farklı şekilde kullanmaya yol açıyorsa (topallama, farklı şekilde oturma vb.), vücudun diğer bölümlerinde de ağrı oluşabilir. Uygun tedavi edilmemesi durumunda kısır döngü oluşur ve kronik ağrı sendromu kişide özürlülüğe neden olabilir.

Bel ağrısı açısından risk altında mıyım?

• İnşaat işi veya ağır yük kaldırma, defalarca eğilme ve bükülme vb. aktiviteleri gerektiren ya da tüm vücutta titreşime neden olan bir işte çalışıyorsanız (örneğin kamyon şoförlüğü yapmak veya asfalt parçalayıcı aletler kullanmak)

• Kötü postürünüz (bedenin genel duruşu) varsa, • Hamileyseniz, • 30 yaşın üstündeyseniz, • Sigara içiyor, egzersiz yapmıyor veya aşırı kiloluysanız, • Artrit (eklem iltihabı) ya da osteoporozunuz (kemik erimesi) varsa, • Stresli ya da depresif yapıdaysanız bel ağrısı açısından risk altındasınız.

Bel ağrısı için hangi durumlarda mutlaka doktora gitmem gerekir? Bel ağrım ciddi mi?

Bel ağrısının çoğu bazı basit, kendi kendine bakım yöntemleriyle birkaç haftada sona erer. Eğer ağrınız çok şiddetliyse ya da birkaç haftadan uzun sürerse veya aşağıdakilerden herhangi birisi varsa, derhal doktorunuzla temasa geçiniz.

• Bel ağrısı ciddi travma ya da düşme sonrası başlamışsa • Bacağınızda veya ayağınızda güçlüksüz/kuvvetsizlik varsa • İdrar veya gaita kaçırma veya idrar yaparken zorlanma oluyorsa • İsteğiniz dışında kilo kaybediyorsanız • Bel ağrısı ile birlikte sebebi açıklanamayan ateş, gece terlemesi, halsizlik gibi başka belirtiler

varsa • Ağrı ve uyuşukluk, bir ya da iki bacak boyunca yayılıyorsa • Anüs veya genital bölgede hissizlik veya uyuşma varsa • Ağrınız öksürmekle veya hapşırmakla kötüleşiyorsa • Ağrınız uykudan uyandırıyorsa • Ağrınız özellikle gece artıyorsa • Yatmakla bel ağrısı kötüleşiyorsa • Belde ya da omurgada kızarıklık ve şişlik varsa • İdrar yaparken yanma veya idrarda kan varsa • Çok keskin, batıcı karakterde ağrı varsa

• Ağrınız gittikçe kötüleşiyor, vücut duruş pozisyonunuzu değiştirmenize rağmen ağrıda bir azalma olmuyorsa

• Başka bir organda kanser varsa • Kortizonlu ilaç ya da damar yolundan ilaç kullanıyorsanız • Daha önce bel ağrınız olmamışsa • Daha önceki bel ağrınızdan tamamen farklı bir bel ağrınız olmuşsa • Bel ağrınız 4 haftadan uzun sürmüşse

Hareketsizlik ve egzersiz yapmamak bel ağrısına neden olur mu?

Bel, boyun, kollar ve bacaklarda ağrı, tutukluk ve katılık-sertlik sıklıkla kaslardaki birtakım değişiklikler sonucu ortaya çıkar. Bel ve boyun problemlerinin %80’den fazlasının nedeni yıllardır süregelen, alışılmış duruş bozukluklarına bağlı gelişen kas sertliğidir. Yapılan çalışmalar bu durumun engellenebileceğini göstermiştir. Duruş bozukluğunun ve hareketsiz, egzersizden yoksun hayat biçiminin bel ağrısı riskini yıllar içinde artırdığı gösterilmiştir.

Egzersiz bel ağrısını nasıl engeller?

Egzersiz ile: • Kötü duruş düzeltilebilir, • Bel kasları güçlendirilebilir ve esneklik sağlanabilir, • Kilo verilebilir, • Düşmeler engellenebilir.

Hangi egzersizler bel ağrısını önlemede etkilidir?

Bel ve karına yönelik egzersizler önemlidir. Bel ve karın adalelerini güçlendirici ve bel adalelerini gerici egzersizler yapılmalıdır. Bel ağrısı için yüzme en iyi aerobik egzersizdir. Pratik olarak aşağıdaki kolay egzersizler bel ağrınız için yararlıdır:

1. Pelvik tilt hareketi:

Yukarıdaki şekilde görüldüğü gibi normalde belde lordoz denen bir çukurluk bulunur. Bel için en iyi egzersizlerden birisi bu çukurluğu yere bastırma hareketidir. Karın kaslarınızı kasarak belinizdeki çukurluğu şekilde görüldüğü gibi yere bastırınız, çukurluğu düzleştiriniz. Beş saniye bu şekilde durunuz. Bu harekete günde 2-3 kez tekrarla başlayıp yavaş yavaş 10 tekrara kadar çıkınız. Egzersizler için Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hekimine danışınız.

2. Diz göğse hareketi:

Her iki bacak düz şekilde sırt üstü yatınız. Bir bacağınızı yukarıdaki şekildeki gibi dizden kavrayarak göğsünüze doğru çekiniz ve bu pozisyonda 5 saniye bekleyiniz. Bu sırada

belinizin çukurunu yere bastırınız. Daha sonrada diğer bacakla aynı hareketi tekrar ediniz. Sonra her iki dizinizi kavrayarak iki bacağınızı birden göğsünüze doğru çekiniz. Her harekette bacaklar göğsünüze çekili iken 5 saniye bekleyiniz. Bu hareketlere günde 2-3 kez tekrarla başlayıp yavaş yavaş 10 tekrara kadar çıkınız. Egzersizler için Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hekimine danışınız.

Bel ağrısından korunmak için başka nelere dikkat etmem gerekir?

Bel ağrısını engellemek için öncelikle vücut mekaniğine uygun, doğru bir şekilde ağırlık kaldırma ve öne eğilmeyi bilmek gereklidir. Bunun için aşağıdaki önerilere uyunuz:

• Ağır nesneleri kaldırırken sırtınızı dik ve yükü vücudunuza yakın tutunuz. • Yükü kaldırırken belinizi/sırtınızı öne, sağa veya sola bükmeyiniz. • Yük ile ayağa kalktığınızda öne doğru eğilmeyiniz. • Yerden herhangi hafif bir eşyayı bile mutlaka dizlerinizden çömelerek ve bacaklarınızdan

güç alarak kaldırınız. • Nesneleri kaldırırken ve indirirken karın kaslarınızı sıkılaştırınız (kasınız). • Ağır yük taşırken geniş destek yüzeyi sağlamak için bacaklarınızı birbirinden ayırınız. • Şayet yük ağır veya hantal ise birinin yardımı olmadan kaldırmayınız. • Ayakta uzun süre durmaktan kaçınınız. Eğer işiniz için ayakta durmak zorundaysanız bir

ayağınızın altına küçük bir basamak koymalısınız. Sıklıkla ayak değiştiriniz. • Yüksek topuklu ayakkabı giymeyiniz. Yürürken yastıkçıklı tabanlık kullanınız. • Oturarak çalışıyorsanız -bilgisayar kullanırken vb.- kullanılan sandalyenin yüksek, sert ve

ayarlanabilir bir arkalığı olmasına özen gösteriniz. Sandalyenin arkalığı, beli ve sırtı desteklemelidir. Dik pozisyonda oturmalı, sırt arkaya tam olarak yaslanmalıdır. Ayrıca sandalye etrafında dönebilmeli ve kol desteği olmalıdır.

• Otururken ayaklarınızın altına küçük bir basamak yerleştirerek dizlerinizin kalçalardan yüksekte olmasına dikkat ediniz.

• Otururken veya araba sürerken küçük bir yastık veya yuvarlanmış havlu ile belinizi destekleyiniz.

• Araba kullanırken pedallara kolaylıkla ulaşabileceğiniz şekilde koltuğunuzun yüksekliğini ayarlamalısınız. Eğilmeyi engellemek amacıyla koltuğunuzu olabildiğince öne doğru getiriniz ve direksiyona yakın oturunuz. Eller direksiyon üzerinde 2’ye 10 kala pozisyonda ve dirsekler hafif bükülü durumda tutulmalıdır. Koltuğun açısı beli destekleyecek şekilde olmalıdır. Uzun süreli araç kullanırken, 2 saatte bir mola vermeli, kısa bir yürüyüş ve germe egzersizleri yapmalısınız. Sürüşten hemen sonra ağır nesneler kaldırmayınız.

• Son zamanlarda yapılan çalışmalar, orta sertlikte zeminde uyumanın sert zeminde uyumaktan daha iyi olduğunu göstermektedir.

• Sigarayı bırakınız. • Kilo veriniz. • Gevşemeyi öğreniniz; yoga ya da masaj gibi yöntemleri deneyiniz.

Bel ağrısı için tedavi seçenekleri nelerdir?

Omurganın bazı özel hastalıkları cerrahi girişim gerektirmesine rağmen birçok bel ağrısı kısa süreli istirahat, çeşitli ilaçlar, egzersizler, fizik tedavi uygulamaları ve koruyucu önlemlerle tedavi edilebilir. Bel ağrınızın size uygun tedavisi için Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hekiminin önerilerine uyunuz. Bel ağrınızın nedeni konusunda bilgi edininiz. Doktorunuz sizin için en uygun tedavi yöntemini belirleyecektir.

Akut bel ağrısında yapmam ve yapmamam gereken şeyler nelerdir?

• Ağrılı bölgeye buz uygulaması yapabilirsiniz. Bu işlemi günde 2-3 kez uygulayabilirsiniz. • Oturmakla ağrılarınız artıyorsa oturmayınız. Eğer oturmak zorundaysanız 30 dakikayı

aşmayacak şekilde kısa süreli oturmaya özen gösteriniz.

• Eğer bel korseniz varsa (hekim tarafından önerilmişse) korseyi ayağa kalkınca hareket halinde ve hatta önerilmişse uyurken kullanmalısınız.

• Üst ve alt vücut parçasının ağırlıkla çalıştırılması ya da aerobik hareketlerden oluşan egzersizler akut dönemde önerilmemektedir. Bu dönemde yapılan aktif hareketlerin doğal iyileşmeyi geciktirdiği, şikayetlerin süresinin uzamasına neden olduğu bildirilmektedir.

• Hiçbir şeklide ağırlık kaldırmayınız. • Kanepe, sedir gibi yumuşak zeminde yatmayınız. Kullandığınız yatak ne omurgayı

zorlayacak kadar sert, ne de içe çökecek kadar yumuşak olmalıdır. • Kabız olmamaya dikkat ediniz. Bunun için hafif ve yumuşak yiyecekler yiyiniz. • Tuvalette ıkınmayınız, bu ağrınızı şiddetlendirebilir. • Öksürürken, hapşırırken karın içi basıncınızı fazla artırmamaya özen gösteriniz. • Ağrınız geçene kadar cinsel ilişkiden kaçınınız.

Buz kullanmak için en uygun zaman nedir?

Buz uygulmasını, yaralanmadan hemen sonra veya ağrınızın en şiddetli olduğu dönemde yapmanız uygundur. Pek çok ağrı vücudun derin dokularında olan enflamasyona (iltihabi olaylar, yangıya) bağlı gelişir. Yangıyı azaltmak amacıyla soğuk uygulama yapılmalıdır. Akut dönemde (olaydan hemen sonraki dönem) ısı uygulaması zararlıdır. Sıcak aldatıcıdır çünkü uygulandığında şikâyetleri kısmen rahatlatır, ancak aslında yangıyı uzatarak durumun kötüleşmesine yol açabilir.

Buzu nasıl uygulamalıyım?

En iyi metot dondurulduktan sonra yumuşak kalan tekrar kullanılabilir hazır buz paketlerinin (icepack) kullanılmasıdır. Bu paketler ucuzdurlar ve uzun süre kullanılabilirler. Ayrıca etrafı da ıslatmaz. Eğer bu paketler yoksa buz parçalarını uygun bir poşete koyduktan sonra poşeti havluya sararak uygulama yapabilirsiniz. Buz paketlerini 10–15 dakikadan fazla koymamak gerekmektedir. Sonra 30 dakika kadar uygulamaya ara verilmelidir. 10–15 dakikalık periyotlar boyunca tekrar uygulama yapılabilir. Yukarıdaki kurallara uyulduğu sürece gün boyunca buz konulabilir. Fakat pratik olarak günde 5 veya 6 uygulama yeterli olacaktır.

Kaç gün boyunca buz kullanabilirim?

Ağrı olduğu her zaman buz kullanılabilir. Eğer ağrı 5 günden fazla devam ederse Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hekimine başvurunuz.

Bel ağrım için ne kadar süre ile istirahat etmeliyim?

Son 10–20 yıl boyunca yapılmış bilimsel çalışmalar uzun süreli istirahatın bel ağrısı için uygun tedavi olmadığını defalarca doğrulamıştır. Tam tersine istirahat aşırı ağrıya, yıllar boyunca daha sık ağrılı dönemlere, işgücü kaybına ve artmış sakatlığa yol açar. Günümüzdeki öneri, eğer ağrı aşırı bir zorlama yapmıyorsa istirahat edilmemesi yönündedir. Eğer hasta yatmak zorundaysa en fazla önerilen yatak istirahatı 2-3 gündür.

Ağrı sonrası işimde çalışmaya devam edersem bir zarar görür müyüm?

Genelde zarar vermezsiniz fakat birkaç konuda dikkatli olunmalıdır. Yaralanma oluştuktan hemen sonra doku hasarı ve yangı görülmesi olağandır. Bu periyot boyunca hasarın iyileşmesine izin vermek amacıyla aktivitelerin sıklığı ve yoğunluğu

azaltılmalıdır. Bununla beraber uzun süreli yatak istirahatının zararlı etkilerinin olabileceğini gösteren bilimsel çalışmalar vardır. Aktivitelerde yavaş yavaş mümkün olan en kısa zamanda normal düzeyine çıkılmalıdır. Uzun sürelerle aktivitelerden kaçınmak ve devamlı istirahat etmek hasar verici olabilir. Bununla beraber tam tersine aşırı şekilde aktivitelerle zorlanmak da zararlı olabilir.

Cerrahi girişime gereksinimim var mı?

Bel ve bacak ağrısı olan hastaların birçoğunun cerrahi girişime ihtiyacı yoktur. Çünkü ameliyat bu grup hastalıkların yalnızca ufak bir kısmında gereklidir. Diskektomi (bel fıtığı cerrahisi) bel ağrısı için değil, şiddetli ve devamlı bacak ağrısı için uygulanan bir cerrahidir. Dekompresyon (basıncı azaltma) cerrahisi yürümekle bacak ağrısı olan yaşlı (60 yaşından büyük) hastalarda uygulanır. Füzyon (birleştirme, kaynaştırma) bel ağrısını tedavi etmekte kullanılır ve dikkatli değerlendirme ve açıklama gerektirir. Ağrı şiddetli olsa da bel ağrısı olan birçok insana ameliyat gerekmez.

Direkt grafi (röntgen filmi) çektirmem gerekir mi?

Direkt grafi (röntgen filmi) çok nadiren bel ağrısının nedenini gösterebilir. Direkt grafi ile omurgaya ait özellikle dejeneratif (kireçlenme vb.) değişikliklerin varlığı değerlendirilebilir. Ancak disk, omurgaya ait bağ ve kaslar hakkında direkt grafi ile bilgi edinilemez. Düşme gibi travmalardan sonra okurgada kırık olup olmadığını değerlendirmek için direkt grafi istenebilir.

MR incelemesi gerekir mi?

Bel ağrısının teşhisinde ve durumunda esas yol gösterici olan hastanın anlattığı şikayetler ve doktorun yaptığı muayenedir. MR’a çoğu zaman gerek yoktur. Ancak toplumumuzda sanki her hastada MR gerekliymiş gibi yanlış bir yönlendirme vardır. MR incelemesi şu durumlarda önerilmektedir:

• Ameliyata kara verilmiş hastada ameliyat öncesi fıtığın durumunu kontrol etmek için, • Genel olarak disklerin kontrolu için, • Bel ağrısının nedeni olarak nadir görülen bir durumdan şüpheleniliyorsa.

MR’nin yanlış sonuç verme oranı yüksektir. Ağrıyla ilgisi olmayan değişiklikler MR’de görülebilir ve yanlış olarak ağrının nedeni bu değişikliklere başlanabilir. MR görüntüleme, sıklıkla bel ağrısının nedenini göstermez. Yukarıda da söylediğimiz gibi önemli olan esas olan hastanın şikayetlerinin değerlendirilmesi ve doktorun muayenesidir.

Bel ağrısı tehlikeli (ciddi) mi?

Ağrı çok şiddetli olsa bile bel veya bacak ağrısı tıbbi açıdan nadiren ciddidir. Aşağıdaki birkaç durum ciddi bel ağrısını işaret edebilir:

• İlk bel ağrısının 20 yaşından önce veya 55 yaşından sonra olması, • Açıklanamayan kilo kaybı (hasta diyet uygulamadığı halde kilo vermektedir),

Eğer bu problemlerden herhangi birisi varsa gecikmeden Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hekimine görünmelisiniz.

Bende romatizma mı var? Bel ağrım romatizmaya mı bağlı?

Romatizma çok geniş bir kavramdır. Bu konuda romatizma ile ilgili hazırlanmış olan kitapçığımıza da bakabilirsiniz. Romatizmanın bir şekli olan osteoartrit (kireçlenme) bel ağrısına neden olabilir. Ayrıca bazı yangılı (enflamatuvar, iltihabi) romatizmal hastalıklar da değişik tiplerde bel ağrılarına neden olabilir. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hekimi bel ağrınızın hangi nedenle oluştuğunu araştıracak ve farklı hastalıklarda ortaya çıkabilen bel ağrısı için değişik tedaviler uygulayacaktır.

Romatizmaya (yangılı romatizmal hastalıklar) bağlı bel ağrısının farklılıkları nelerdir?

• Bel ağrısının 40 yaşından önce yavaş ve sinsi olarak başlaması, • Bir saatten fazla süren beldeki sabah sertliği, katılığı, • Birçok yönde bel hareketlerinde zorluk, sertlik, • Başka eklemlerde artrit (yangılanma) olması (en çok kalça ve diz ekleminde) • Göz iltihabı, sedef gibi cilt problemleri, kolit (barsak sorunları) veya üretral (genital) akıntı

gibi diğer sorunların olması, • Ailede yangılı romatizma varlığı.

Disk herniasyonu (bel fıtığı) felce neden olabilir mi?

Sinir kökleri çok dayanıklı yapılardır. Bu nedenle çok büyük bir bel fıtığının bile felce neden olması oldukça nadirdir. Ancak az rastlansa da büyük bir fıtık sinirlere baskı yaparak bacaklarda ilerleyen tarzda güçsüzlüğe, mesane ve bağırsak kontrol kaybına (idrar ve/veya gaitayı tutamama veya idrarın yapılamaması) neden olabilir. Eğer bu klinik bulgulardan herhangi birisi sizde mevcutsa derhal doktronuza başvurmalısınız.

Annem kemik kanserinden öldü. Bel ağrım kanserle ilgili olabilir mi?

Kanser ağrısı tipik olarak sürekli bir ağrı olup, şiddeti herhangi bir pozisyon değiştirmeyle, yatmayla, yürümekle değişmez. Sıklıkla gece ağrısı gündüz ağrısından daha rahatsız edicidir. Kanser olan hastada ayrıca sıklıkla bulantı, kusma, ateş, iştahsızlık, istem dışı kilo kaybı ya da aşırı yorgunluk gibi bel ağrısı dışında da belirtiler bulunur. Bazen tümör kemiğe yayılım gösterip kendini kemik tümörü gibi gösterebilir. Eğer bel ağrısı aktivite ile ilişkili ise (yani hareket etmekle artıp, yatmakla azalıyorsa) ve yukarıda belirtilen diğer belirtiler yoksa ağrının bir kemik tümöründen kaynaklanıyor olması pek muhtemel değildir.

Çocuğum 6 yaşında ve sürekli bel ağrısından yakınıyor. Bu ağrı geceleri şiddetleniyor.

Ne yapabilirim?

Çocukta bel ağrısı son derece nadir olup varlığında bu durum büyük bir titizlikle değerlendirilmelidir. Bazen ağrı davranışsaldır, fakat altta yatan gerçek bir problem olabilir. Çocuklarda görülen bel ağrısında iki faktörün mutlaka değerlendirilmesi gerekir: enfeksiyon ve tümör. Bel ağrısı olan bir çocuğun hem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon doktoru hem de Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları doktoru tarafından detaylı olarak incelenmesi ve gerekli tetkiklerin yapılması gereklidir.

Ben son zamanlarda sürekli olarak bel ağrısından yakınmaya başladım. Genellikle

yüzükoyun uyuyorum. Bu pozisyonda uyumam bel ağrımın nedeni olabilir mi? Siz

hangi pozisyonda uyumamı tavsiye edersiniz? Kullandığım yatak nasıl olmalıdır?

Kalça ve dizler hafifçe bükülü, karna çekilmiş olacak şekilde yan pozisyonda yatarak uyumakla bele binen gerilim en aza iner. Dizler arasına konan bir yastık basıncı daha da azaltır. Eğer sırtüstü uyumayı tercih ediyorsanız yine dizleriniz hafifçe bükülü olacak şekilde dizlerinizin altına bir yastık alın. Yüzükoyun uyumak belin doğal eğriliğini azaltır ve eklemlere daha fazla basınç binmesiyle bel ağrısına neden olabilir. Sırt üstü veya yan yatmak bel ağrısı oluşmaması açısından daha uygun pozisyonlardır. Uykuda kullanılacak yatak dayanıklı ve aşırı olmamak kaydıyla sert olmalıdır. Kalça yatağın içine doğru gömülmemelidir. Bu durum bel mekaniğini bozarak ağrıya neden olur.

Yeni bir yatak alma zamanı geldiğini nasıl bileceğim?

Yataklar destek yapısını ve konforunu yavaş yavaş kaybeder. Uzmanların ortak görüşü dinlendirici ve sağlıklı bir uykuyu temin etmek için yatağın 8–10 yılda bir değiştirilmesi gereğidir.

Mesleğim gereği ağır yük kaldırmak zorundayım. Bu yükleri taşırken belimi korumak

için neler yapabilirim? Uygun yük kaldırma tekniği nedir?

Ağır maddeleri kaldırırken bel ağrısını önlemek için işin çoğunu vücudunuzun alt kısmının (bacakların) yapmasına izin vermelisiniz. Sırtınızın düz durumunu koruyarak kaldıracağınız objenin önünde dizlerinizden çömeliniz. Yükü dizlerinizin üzerinde yukarı kaldırırken karın kaslarınızı sıkılaştırınız. Kaldırdığınız nesneyi vücudunuza yakın tutarak kaldırınız, belinizi asla öne doğru bükmeyiniz, yani öne doğru belden eğilmeyiniz. Ağır eşyaları kaldırdığınızda veya taşıdığınızda omuzlar ve kalçalar daima aynı yönde olmalıdır. Ağır bir objeyi itebilecek durumdayken asla çekmeyiniz. Çok ağır eşyaları yerinden kımıldatmak için yardım isteyiniz. Temin edilebilirse el arabası, tekerlekli el arabaları veya çatallı kaldırıcılar kullanınız.

Fazla kilo bel ağrısına neden olur mu?

Kesinlikle olur. Kilo belin mekaniğinin bozulmasına ve beldeki anatomik yapılara gereğinden fazla yük binmesine neden olarak ağrı oluşturur. Yaşa göre ideal kiloda olmak bel ağrısının önlenmesi dışında diğer birçok sağlık problemlerini de engelleyecektir.

Sigara içmek bel ağrısına neden olabilir mi?

Evet olabilir. Sigara içmek belkemiğinin ve beldeki yumuşak dokuların beslenmesini bozar. Bunun sonucunda beldeki çeşitli yapılar normal özelliklerini kaybederek ağrıya neden olur.

Bilgisayarla çalışırken hangi poziyonda oturmalıyım?

Akılda tutulması gereken en önemli nokta "dik açı" kuralıdır. Resimde görüldüğü gibi dirsek, kalça ve dizler 90 derece dik tutulmalıdır. Ayaklar yerde düz bir şekilde durmalıdır. Gerekirse ayakların altında küçük bir basamak bulundurulabilir. Monitörün tepe noktası göz seviyesinden 15 derece kadar aşağıda olmalıdır. Oturulan sandalye bel çukurluğunu destekleyen nitelikte olmalıdır. Çalışırken uzun süreler aynı pozisyonda oturmamak gerekir.

Bel ağrısını önlemek için doğru duruş pozisyonları nelerdir? Hangi yanlış

pozisyonlardan kaçınmam gerekir?

Doğru Yanlış Doğru Yanlış

Sayfa Başı KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI

ROMATİZMA İLE İLGİLİ SIKÇA SORULAN SORULAR

Romatizma/ Romatizmal hastalık nedir? Artrit nedir?

“Romatizma” kelimesi, Yunan kökenli bir kelime olup eklemlerde iltihaplı sıvı birikmesi anlamına gelmektedir. Vücudumuzun hareket etmesini sağlayan kaslar, kemikler, eklemler ve bunları bir arada tutan bağlarda hasarlanmaya ve eklemlerde “ağrı, şişlik ve hareket kısıtlılığına” yol açan hastalıklara genel olarak “romatizma/romatizmal hastalıklar” denilmektedir. Sonuç olarak “romatizmal hastalıklar”, inflamasyon (iltihap, yangı) ile kendini gösteren ve vücutta bir ya da daha fazla eklem fonksiyonunda bozulma ile karekterize hastalıklardır. Sıklıkla ağrı, şişlik ve tüm vücutta veya ilgili eklem bölgesinde katılık/sertlik gibi bulgularla karakterizedirler. Genel olarak kronik (uzun süreli, süreklilik gösteren) hastalıklardır. Eklemlerin yanı sıra kalp, akciğer, böbrek gibi iç organları da etkileyebilirler. Bu nedenle yakınmalar her zaman için sadece eklemlerle sınırlı değildir. Birçok insan romatizmal hastalıkların yerine “artrit” (eklem iltihabı) kelimesini kullanmaktadır. Latince kökenli bu kelime de “arth (eklem)” ve “itis” kelimelerinden oluşmuştur. “İtis” kelimesi mikrobik olmayan ve vücutta üretilen iltihap anlamına gelmektedir. Yani “artrit” kelimesi mikrobik olmayan eklem iltihabı/inflamasyonu anlamına gelmektedir. Birçok artrit çeşidi romatizmal hastalıların yalnızca bir kısmını kapsar. Her eklem ağrısı romatizma demek değildir. Toplumumuzda çoğunlukla romatizma kelimesi eklem ağrısı ile eşdeğer kullanılmakla birlikte bu her zaman doğru değidir. Herhangi bir eklem ağrısının romatizmal hastalıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı hekim tarafından belirlenmelidir. Bazı romatizmal hastalıklar vücudun destek dokularını ve iç organlarını da etkilediği için “bağ doku hastalıkları” olarak da tanımlanır. Bazıları da bağışıklık sistemini etkilediği için “otoimmün hastalıklar” olarak da bilinirler. Bu hastalıklarda, normalde vücudu enfeksiyon ve hastalıklardan koruyan bağışıklık sistemi vücudun sağlıklı dokularına zarar vermektedir. Yani bu hastalıklar vücudun kendi savunma sisteminin kendisine zarar verecek şekilde çalışması sonucu ortaya çıkmaktadır. Tüm bu bilgiler ışığında “artrit ve romatizma/romatizmal hastalıklar” terimleri bazen birbirlerinin yerine kullanılmaktadır. Romatizma tek bir hastalık değildir, yaklaşık 200 adet hastalık romatizmal hastalıklar içinde incelenmektedir.

Romatizmanın nedenleri nelerdir?

Romatizmanın birçok tipinde neden belli değildir. Çoğu romatizmal hastalıkta genetik yapı önemlidir. Yani sahip olduğumuz bazı genler romatizmaya yatkınlık yaratabilir. Genetik yatkınlığı olan kişilerde çevresel koşullar, çeşitli enfeksiyon etkenleri ve bilemediğimiz bazı durumlar da romatizmal hastalıkların ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir.

Bazı romatizma türlerinde çeşitli risk faktörleri bir arada bulunabilir. Örneğin; bozulmuş kıkırdak yapısı, kemiklerin birbirine uyumu ve hareketinde bozukluk, diğer romatizma tipleri ve obezite (şişmanlık) eklem hasarı ve yaralanmasına neden olur. Romatizmanın bazı tiplerinde ise eklemlerin aşırı ve yanlış kullanılması, özellikle eklemlerin tekrarlayan stres altında kullanılması bursit (eklem çevresi yumuşak dokunu iltihabı), tendinit (kiriş iltihabı), karpal tünel sendromu (sinir sıkışması) gibi romatizmal hastalıklara neden olabilir. Bilimadamları romatolojik hastalıkların ortaya çıkmasınına neden olan etkenler ve risk faktörleri hakkında çalışmalar yapmaktadırlar. Neden olan bazı faktörler bu çalışmalar neticesinde belirlenmiştir. Örneğin; osteoartritte (halk arasında kireçlenme olarak bilinmekte) kalıtımsal kıkırdak zayıflığı ya da eklem üzerinde aşırı, tekrarlayıcı travmaların rol oynadığı belirlenmiştir. Sistemik Lupus Eritematozus (SLE, Lupus), Romatoid artrit (RA) ve sklerodermada genetik (kalıtımsal) faktörlerin belirleyici rol oynadığı ve çevresel faktörlerin de bunların ortaya çıkmasını kolaylaştırdığını tespit etmişlerdir. Romatizmal hastalıklarda önemli bir diğer faktör de cinsiyettir. Lupus, romatoid artrit, skleroderma ve yumuşak doku romatizması (fibromiyalji) genellikle kadınlarda daha sıktır. Bu durumun gelişmesinde hormonların ya da diğer erkek-kadın farklılıklarının rol oynadığı düşünülmektedir.

Kaç türlü romatizma vardır?

Romatizmal hastalıklar deyince geniş bir hastalık grubu akla gelir. İltihaplı eklem romatizmaları, omurga romatizmaları, gut (damla hastalığı), Behçet hastalığı, Ailevi Akdeniz Ateşi, osteoartrit (kireçlenme), osteoporoz (kemik erimesi), vaskülit (damar romatizmaları), fibromiyalji sendromu (yumuşak doku romatizması) gibi birçok hastalık bu grupta incelenir. Bu hastalıklardan birkaçı aşağıda anlatılacaktır.

Osteoartrit (Dejeneratif artrit, Kireçlenme)

Osteoartrit (kireçlenme) en sık görülen eklem hastalıklarındandır. Eklemlerdeki kıkırdak dokuda yıkım, yapısal bozulma ve yeni kemik oluşumları ile karakterize bir hastalıktır. Osteoartrit normal eklem yapısını bozarak eklemlerde ağrıya ve hareket kısıtlılığına neden olmaktadır. Osteoartrit (kireçlenme) birçok eklemi tutabilir. Sıklıkla elleri, dizleri, kalçayı, omurgayı etkilemektedir.

Romatoid artrit (RA)

En sık görülen iltihabi eklem hastalıklarındandır. Eklemlerde ve eklemleri çevreleyen yumuşak dokularda enflamasyona (iltihap) yol açan kronik bir hastalıktır. RA kronik ağrı, eklemlerde ileri şekil bozuklukları ve günlük yaşam aktivitelerinde yetersizliğe yol açabilir. Genellikle birden fazla eklem etkilenir ve eklemlerde simetrik (örneğin, sağ ve sol el bileği ve parmaklar) tutulum mevcuttur. Zamanla ilerleyen bu hastalık eklemler dışında iç organları da etkileyebilir. RA toplumun yaklaşık %1’ini etkiler. Genellikle genç-orta yaşlarda ortaya çıkar. Kadınlarda erkeklere oranla 2-3 kat daha fazla görülür. Nedeni tam olarak bilinemeyen bu hastalık kişiden kişiye de klinik farklılar gösterebilmektedir.

Spondiloartropatiler (Omurganın iltihaplı romatizmaları)

Temel olarak bu grup romatizmal hastalıklar omurgayı etkilerler. Bu grupta en sık görülen hastalık “Ankilozan Spondilit”tir. Ankilozan spondilit ve diğer spondiloartropatiler aşağıda kısaca açıklanmıştır.

a) Ankilozan Spondilit Ankilozan spondilit, özellikle omurga ve leğen kemiğindeki eklemleri tutan, omurganın bel bölgesinde hareket kısıtlılığı yapan kronik bir hastalıktır. Omurganın hareketliliğini sağlayan eklem ve bağlarda iltihaplanma meydana gelir. Bu iltihaplanma ağrıya ve zaman içerisinde de hareket kısıtlılığına neden olmaktadır. Omurganın yanı sıra kalça, omuz ve dizler gibi eklemlerde de iltihaplanma gelişebilir. Ankilozan spondilit erkeklerde kadınlardan 2-3 kat daha fazla görülür. Hastalığın seyri kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Ciddi tutulumu olan kişilerde omurga hareketleri tamamen kısıtlanabilir. En sık görülen belirtileri, istirahatle artış gösteren bel ve kaba etlerdeki ağrı ve katılık/sertliktir. Ayrıca topuk ağrısı da sık görülen bir diğer şikayettir. Ankilozan spondilit dışında, sedef hastalığı (psöriazis), iltihabi barsak hastalıkları ve reaktif artrit (Rreiter sendromu olarak da bilinir) spondiloartropati yapabilen diğer romatizmal hastalıklardandır.

b)Reiter Sendromu (Reaktif Artrit) Genellikle alt üriner sistem (idrar yolları) ve bağırsak enfeksiyonları sonrasında eklemlerde gelişen iltihaplanma durumudur. Eklemde iltihaplanmanın yanı sıra göz problemleri, cilt döküntüsü ve ağız yaraları da görülebilir.

c) Psöriatik Artrit (sedef artriti) Bir cilt hastalığı olan sedef hastalığı ile birlikte görülen bir romatizma şeklidir. Sedef artritinin seyri genellikle değişken olmakla birlikte nispeten iyi gidişlidir. Genellikle 30 ile 50 yaşlarında başlar. Kadınlarda ve erkeklerde eşit oranda görülür.

d) Enteropatik Artritler Ülseratif kolit, Crohn hastalığı gibi barsakları ilgilendiren hastalıklarda görülebilen bir romatizmal hastalıktır.

Gut (Damlacık hastalığı)

“Kralların hastalığı” olarak da bilinen bu hastalık çok eski zamanlardan beri bilinmektedir. Gut tuttuğu eklemlerde ağrı, duyarlılık, kızarıklık, şişlik ve ısı artışına neden olan; ataklarla seyreden romatizmal bir hastalıktır. Bu hastalık ürik asit fazlalığından oluşur. Kanda artmış olan ürik asit eklemlerde birikerek eklemde iltihaba yol açar. Genellikle her atakta tek bir eklemi etkiler ve bu eklem sıklıkla ayak başparmak eklemidir. Bunun yanı sıra diz, dirsek gibi eklemler de etkilenebilir. Çok fazla alkol alımı, çok sıkı diyet ve açlık, özellikle proteinden zengin yiyeceklerin fazla yenmesi, ekleme herhangi bir travma vb. durumlar atakların gelişmesini tetikleyebilir. Tüm romatizmal hastalıklar içinde en ağrılı olanıdır. Genellikle 40 yaş üstü erkeklerde görülür. Kadınlar ise genellikle menapoz sonrasında hastalığa yakalanırlar.

Yumuşak doku romatizmaları (eklem dışı romatizmal hastalıklar)

Yumuşak doku romatizmaları eklem dışı dokularda ağrı ve/veya şişlik gibi bellirtilere yol açarlar. Eklemlerin veya kasların aşırı kullanılması, uygunsuz vücut postürü (vücut duruşu) veya anormal kas veya eklem yapısı sonucu gelişir. Çok çeşitli yumuşak doku romatizmaları vardır. Örnek olarak bursitler, tendinitler, fasiitler sayılabilir. Bu hastalıklar bulundukları bölgelerde belirti verir.

Fibromiyalji Sendromu (FMS)

FMS, vücutta yaygın ağrı ve yorgunluk ile karakterize, sık görülen bir yumuşak doku romatizmasıdır. FMS, kesinlikle bir eklem hastalığı değildir, eklemi tutmaz ve eklemde

hasar oluşturmaz. Ağrı ile birlikte yorgunluk, uyku bozukluğu, baş ağrısı, sabahları yorgun kalkma, ellerde şişlik hissi, sık idrara çıkma, idrar yaparken yanma gibi belirtiler görülmektedir. Hastalığın nedeni kesin olarak bilinememektedir. Sıklıkla erişkin yaşlarda (35-60 yaş) görülmekte olup kadınlarda erkeklere oranla 6-10 kat daha sıktır.

Sistemik Lupus Eritematozus (SLE, Lupus)

SLE eklemleri, kasları ve iç organları etkileyen, çok çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilen romatizmal bir hastalıktır. Vücudu enfeksiyonlara karşı korumakla görevli bağışıklık sisteminin anormal çalışmasından kaynaklanan kronik romatizmal bir hastalıktır. SLE; kalp, akciğer, cilt, eklemler, kan oluşturucu organlar, böbrekler ve hatta sinir sistemi gibi vücudun birçok sistemini etkileyebilir. Buna bağlı olarak artrit (eklem iltihabı) dışında böbrek rahatsızlıkları, merkezi sinir sistemi bozuklukları, anemi (kansızlık), ateş, kilo kaybı, karın ağrısı gibi belirtiler görülebilmektedir.

Polimiyalji Romatika

Belirli kas gruplarında (omuz ve kalça çevresi) ağrı ve tutukluk ile karakterize bir çeşit romatizmal hastalıktır. Bulguları omuzlar, kollar, bel ve kalçalarda ağrı ve tutukluktur. Nedeni bilinmemektedir. Özellikle 50 yaş üstü kişilerde görülür. Kadınlarda daha sıktır. Çoğu olguda kan sedimentasyon oranı yükselmiştir.

Osteoporoz (kemik erimesi)

Osteoporoz; kemik yoğunluğunun azalması ve kemik yapıda kırılganlıkla giden bir hastalıktır. Kemik yoğunluğunun azalması kırık riskinin artmasına neden olmaktadır. Eklemlerde iltihaplanmaya neden olmaz. Önlenmesinde egzersiz ve uygun diyet takviyesi önemlidir.

Romatizma engellenebilir mi?

Çalışmalar bize birçok romatizma tipinin engelleme yöntemleri hakkında yeterli bilgi vermemiştir. Bununla beraber bazı romatizma tipleri engellenebilmektedir. Örneğin; akut romatizmal ateş penisilinle boğaz enfeksiyonu tedavisi ile engellenebilir. Lyme hastalığı, kene ısırıklarının engellenmesiyle önlenebilir ve semptomlar (bulgular) için erken dönemde antibiyotik tedavisi verilebilir. Şu anki çalışmalarla ilgili bazı bilgiler gelecekte bazı romatizma tiplerinin engellenebileceğini göstermektedir.

Romatizma kalıtsal mıdır?

Yukarıda romatizmal hastalıkların nedenleri arasında genetik yapının önemli olduğunu belirtmiştik. Kalıtım yoluyla sonraki nesillere aktarıldığı kesin olarak bilinen bazı romatizma formları olmakla beraber birçoğu kalıtımsal değildir.

İklim romatizmamı etkiler mi?

Soğuk ve nemli bir yerde yaşamak, sıcak ve kuru iklimli bir yere nazaran romatizmanızı daha hissedilir kılabilir. Nem oranında artış veya basınçta düşüş gibi hava durumundaki

değişiklikler eklemlerin geçici bir süre hassaslaşmasına yol açabilir. Burada kişisel duyarlıklar da önemlidir. Ancak romatizmalı herkes hava değişikliğini tahmin edemez.

Aşırı kilo romatizmayı nasıl etkiler?

Aşırı kilo, kalça ve diz gibi ağırlık taşıyan eklemlerdeki baskıyı artırır. Osteoartrit (kireçlenme)’nin oluşmasında rol oynayabilir. Romatizmada şişmanlık artış gösterebilir. Çünkü romatizma nedeniyle oluşan halsizlik, eklem ağrısı ve eklemde katılık/sertlik egzersiz yapmayı engeleyebilir.

Romatizma diğer hastalıkların belirtilerini gizleyebilir mi?

Romatizma tanısı koyarken hekimin çok dikkat etmesi gerekir. Başka hastalıklar romatizmal bulgular verebileceği gibi, romatizmal hastalıkların bazıları da diğer başka hastalıklara benzeyebilir. Örneğin bazı kanser hastalıkları sadece romatizmal şikayetlerle kendini göstereblir. Veya bazı romatizmal hastalıkların ayırıcı tanısında kanser, enfeksiyon gibi hastalıklar da düşünülmelidir.

Hangi egzersizleri yapmalıyım?

Egzersiz mutlaka gereklidir ve romatizma tedavisinin bir parçasıdır. Ağrı ve eklemde katılık/sertliğin azalmasına, eklem hareketlerinin ve esnekliğinin sağlanmasına, kasların güçlenmesine ve deformasyonun (şekil bozukluğunun) önlenmesine yardımcı olur. Ancak unutulmamalıdır ki romatizmal hastalıklarda bazı egzersiz türleri zararlı olabilmektedir. Bu yüzden gelişigüzel egzersiz yapmamak gerekir. Romatizmal hastalıklarda Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon (FTR) doktoru tarafından tarif edilen egzersizler uygulanmalıdır.

Romatizma tedavi edilebilir mi?

Çoğu romatizma türünde ilaç tedavisi ile hastalık kontrol altına alınabilir ancak tamamen ortadan kaldırılamaz. Hastalık tamamen ortadan kaldırılamasa da hastalar birçok şikayetten kurtulabilir ve daha rahat bir hayat sürebilirler.

İlaçlarımı kullanmama rağmen neden hala ağrılarım oluyor?

Romatizmayı tedavi eden, ağrıyı hafifleten mevcut ilaçlar bazen tatmin edici olamamaktadır. Hatta en güçlü ilaçlar bile bazı romatizmal ağrıları tamamıyla yok edemez.

Romatizma teşhisinde ne tür testler uygulanıyor?

Romatizmayı teşhis edecek tek bir test yoktur. Tek bir test sapasağlam birinde anormal sonuçlar verebildiği gibi hastalıklı kişilerde normal sonuçlar verebilir. Teşhiste hemogram (kan sayımı), sedimantasyon oranı (sedim, eritrosit sedimentasyon hızı), Romatoid faktör (RF), ANA (antinükleer antikor), idrar tahlili, doku biyopsileri, aspirasyonlar ve röntgenler kullanılmaktadır. Ancak halk arasında yaygın olarak söylenen ve “doktor kanıma bakıp sende romatizma var dedi” söylemi çoğu zaman gerçeği yansıtamaz. Romatizma tanısını koyarken yukarıdaki tahliller elbette çok önemli olabilir ancak esasen hastanın bir bütün olarak değerlendirilmesi, detaylı hikayesinin alınması, çok ayrıntılı fizik muayenesinin yapılması gerekmektedir.

Romatizma nasıl tedavi edilir?

Erken teşhis başarılı romatizma tedavisinde önemli yer tutar. Romatizmal hastalıkların tedavisi hastalığın türüne göre ilaç, egzersiz, eklem koruyucu önlemler, hasta eğitimi, istirahat, sıcak ve soğuk uygulamalar, cihazlamalar ve cerrahi uygulamaları içermektedir. Tedavi programının ana kısmı ilaç tedavisidir. Artrit ve romatizmada kullanılan birçok ilaç tedavisi vardır. Bunlar birkaç kategoriye ayrılmaktadır. En sık SOAİİ (steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçlar) ve temel etikili antiromatizmal ilaçlar (hastalığı kontrol alan romatizmal ilaçlar; salazopirin, metotreksat gibi), kortizonlar, analjezikler (ağrı kesiciler), biyolojik ajanlar, bölgesel uygulamalar (krem, yağ, jel ve merhemler) gibi ilaçlar kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra fibromyalji, gut (damla hastalığı) ve osteoporoz (kemik erimesi) gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan değişik grup ilaçlar da mevcuttur. Tedavi gereksinimleri günden güne değişim gösterebilir. Bazı hastalarda çoğu tedavi programları sonucunda ani, büyük değişikler olmayabilir. İyileşme genelde yavaş olur ve sabır gerektirir. Bu yüzden ilacı kullanır kullanmaz hastalığın hafiflemediğini düşünmek yanlış olur. İlaçların etki etmesi için biraz zamana gereksinim olabilir.

Kaplıca tedavisi romatizmama iyi gelir mi?

Genel olarak kaplıca ve sıcak uygulamaları iltihaplı eklem romatizmalarında önerilmez. Hatta hastalığın aktif döneminde hastaya zarar bile verebilir. Ancak osteoartritte (eklem kireçlenmesi) faydalı olabilir. Romatizmal hastalıklarda kaplıca tedavisinin bir Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hekimi tarafından düzenlenmesi gerekmektedir.

Romatizma için özel bir diyet var mı?

Romatizma diyeti diye bir şey yoktur. Romatizma, kas iskelet sistemini içeren 200’den fazla farklı hastalığı işaret etmektedir. Bu hastalıkların tümü için uygun bir diyet uygulaması yoktur. Araştırmacılar, romatizmalı hastalara dengeli beslenmeyi önermektedirler. Aşağıdaki hastalıklarda diyet önemlidir: Gut: Pürinden zengin (protein içeriği yüksek) gıdalar vücuttaki ürik asidi artırabilir. Bu yüzden bu hastalıkta yapılacak diyet yararlı olabilir. Osteoartrit (kireçlenme): Aşırı kilo dizlerdeki yüklenmeyi dolayısıyla kireçlenme riskini artırmaktadır. Bu yüzden kireçlenme olan hastaların mutlaka kilo vermeleri gerekir. Osteoporoz (kemik erimesi): Kemik erimesi için kalsiyum alımının yeterli olması gerekir. Alkol, kafein gibi içecekler de osteoporoz açısından risktir (lütfen osteoporoz broşürümüzü isteyiniz).

Alkol kullanımı romatizmalı hastaları nasıl etkiler?

Romatizmal hastalıklarda alkol kullanımı çok ciddi risklere neden olabilir. En önemlisi, alkolün romatizmada kullanılan ilaçlarla etkileşime girebilmesi ve hastalarda ciddi sorunlara yol açabilmesidir. Örneğin metotreksat kullanan hastaların kesinlikle alkolden uzak durmaları gerekmektedir. Bunun nedeni metotreksat ile birlikte alkol kullanımının karaciğer tahribatı riskini artırmasıdır. Ayrıca, alkol kandaki karaciğer fonksiyon testlerini yükseltebilir; bu durum da kullanılan ilaç tedavisinin dozunu etkileyebilir. Alkol kullanımı, osteoporoz (kemik erimesi) riskini artırabilir. Alkol kullanımı kilo artışına neden olacağından çeşitli romatizmal hastalıklar için risk oluşturur, tedavide güçlüklere neden olur. Bir anda aşırı alkol kullanımı kandaki ürik asit seviyesinin ani yükselmesine ve akut gut atağına neden olabilir. Uzun süreli alkol kullanımıyla sıklıkla kalça ekleminde avasküler nekroz denen hastalık oluşabilir. Bunun sonucunda hastalar kırıklara kadar varabilen ciddi sorunlarla karşılaşabilir.

İletişim İzmit Rehabilitasyon Merkezi (İREM) Tel: 0-262-3127481 KOÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Tel: 0-262-3037416 e-posta: Prof. Dr. Erbil Dursun [email protected]

Prof. Dr. Nigar Dursun [email protected]

Yard. Doç. Dr Murat İnanır [email protected]

Yard. Doç. Dr. Ilgın Sade [email protected]

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

Tel: 0-262-3039500 [email protected]

[email protected] [email protected]

İzmit Rehabilitasyon Merkezi (İREM) Tel: 0-262-3127481 Faks: 0-262-3127485

Yahya Kaptan Meslek Yüksekokulu (İş ve Uğraşı Terapisi Programı) Tel: 0-262-3127481 Faks: 0-262-3127485

Öğretim Üyeleri:

• Prof.Dr.Nigar DURSUN (Anabilim Dalı Başkanı V.) • Prof.Dr.Erbil DURSUN • Doç.Dr.Barın SELÇUK • Yard.Doç.Dr.Murat İNANIR • Yard.Doç.Dr.Ilgın SADE

Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı

1995 yılında kurulan KOÜ Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, 1999 Marmara depreminden sonra yeniden yapılanmaya başlamış, 2005 Haziran ayına kadar deprem sonrası inşa edilen prefabriklerde eğitim ve hasta hizmetlerine devam etmiştir. Bu tarihten sonra ise Umuttepedeki Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin 5. katında 20 yataklı servisi ile ilimiz ve çevre iller halkına hizmet vermektedir. Ayrıca poliklinik binası içinde yer alan genel göğüs hastalıkları, astım, KOAH ve sigara polikliniği, solunum fonksiyon testi laboratuvarı, tanısal ve girişimsel bronkoskopi üniteleri mevcuttur. Morfoloji binasında bulunan 4 yataklı uyku laboratuarı da 2007 yılından beri ilimizde bu konudaki tek merkez olarak hizmet vermektedir. Bu güne kadar 20 uzman yetiştirmiş olan bölümde şu anda 6 araştırma görevlisinin eğitimi sürmektedir. Profesör Dr Füsun Yıldız’ın Anabilim Dalı Başkanlığını yürüttüğü bölümde iki profesör ve 2 doçent ile eğitim, tanı ve tedavi hizmetleri verilmektedir. Haftada iki gün düzenli olarak seminer, literatür ve olgu tartışmalarından oluşan eğitim programları yapılmakta, Dönem III ve Dönem V öğrencilerinin eğitimleri tüm öğretim üyelerinin katkılarıyla devam etmektedir. Ayrıca bölümümüz öğretim üyeleri göğüs hastalıkları ile ilgili mezuniyet sonrası eğitim toplantıları düzenlemekte, belirli dünya günlerinde (Ör Dünya astım günü vb…) hasta ve hekim toplantıları organize edilmektedir. Öğretim Üyeleri:

• Prof.Dr.Füsun YILDIZ (Anabilim Dalı Başkanı) • Prof.Dr.Ahmet Hamdi ILGAZLI • Prof.Dr.İlknur EGECE BAŞYİĞİT • Doç.Dr.Haşim BOYACI • Yard.Doç.Dr.Serap ARGUN BARIŞ Halk Sağlığı Anabilim Dalı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı A.D. Umuttepe Yerleşkesi Eski İstanbul Yolu 10. km. 41380 KOCAELİ

(+90 262) 3037556 (+90 262) 3037003

Eğitim

SOSYAL TIP

Sosyal tıp dersleri, Dönem I, 1. kurul içinde verilmektedir. Toplam Ders Saati : 25

Kuramsal Dersler : 17

Uygulama Dersleri : 8

Dersin Amacı

Bu dersin amacı öğrencilerin sağlığın sosyal belirleyicilerini kavraması; Türkiye’de ve dünyadaki halk sağlığı sorunları konusunda bilgi sahibi yapmaktır.

Hedefler

Bu dersin sonunda öğrenci aşağıdakileri kavramış olacaktır: 1. Bir toplumda sağlık düzeyini belirleyen etmenleri ve etki mekanizmalarını 2. Türkiye’de ve dünyada sağlık düzeyini 3. Dünyada sağlık ile ilgili uluslararası örgütleri 4. Türkiye’de sağlık hizmetlerinin örgütlenmesini

Kaynaklar

Temel ders kitabı Eren, Nevzat. Çağlar Boyunca Toplum, Sağlık ve İnsan. SomGür Yayıncılık. Ankara. 1996

Diğer kaynaklar: Giddens, Anthony. Sosyoloji. Ayraç Yayınevi, Ankara. 2000. Kottak, Conrad Phillip. Antrolopoloji: İnsan Çeşitliliğine Bir Bakış. Ütopya Yayınları, Ankara. 2001.

Ders Başlıkları

1. Türkiye’nin sağlığı 2. Dünyanın sağlığı 3. Sağlığın toplumsal gelişimi 4. Sağlık bilgisinin gelişimi ve ilkeleri 5. Sağlık kavramı, toplum-sağlık ilişkisi 6. Hastalık ve kültür 7. Sanayi devrimi 8. Sanayi devrimi 9. Sağlıksızlığın etkenleri 10. Toplum-hekim-hasta-hastalık 11. Sağlığın belirleyicileri 12. Toplumu tanıma 13. Sosyal politika, sosyal güvenlik ve sağlık

14. Temel Sağlık Hizmetleri ve Alma-ata Bildirgesi 15. Türkiye’de sağlık sistemi 16. Savaş ve sağlık 17. Bilimsel yöntem

UYGULAMA-I: Köy gezisi UYGULAMA-II: Kent gezisi UYGULAMA-III: Sağlık kurumu gezisi

BİYOİSTATİSTİK

Biyoistatistik dersleri, Dönem I, 2. ve 3. kurul içinde verilmektedir. Toplam Ders Saati : 24

Kuramsal Dersler : 20

Uygulama Dersleri : 4

Dersin Amacı

Bu dersin amacı öğrencileri biyoistatistiğin temel kavramlarının öğretilmesi; tanımlayıcı istatistiklerin yapabilme becerisini kazandırmaktır.

Hedefler

Bu dersin sonunda öğrenci aşağıdakileri kavramış ve yapabiliyor olacaktır: 1. Tanımlayıcı istatistik ölçütleri ve bunların hesaplanması 2. Uygun tablo ve grafik türünün yapılması 3. Uygun test seçimi ve bazı tek değişkenli analizlerin uygulanması

Kaynaklar

Sümbüloüğlu, K. Biyoistatistik. Hatipoğlu Yayınevi. 1997 Dawson-Saunders, B& Trap, R. Basic and Clinical Biostatistics. Prentice-Hall International Inc. 1990

Ders Başlıkları

1. İstatistik nedir? 2. Veri ve türleri - verilerin sınıflandırılması 3. Merkezi dağılım ölçütleri (ortalama, ortanca, tepe değeri) 4. Yaygınlık gösteren ölçütleri (s. sapma, varyans, s. hata) 5. Yaygınlık gösteren ölçütleri (s. sapma, varyans, s. hata) 6. Tablo, grafik yapımı

UYGULAMA I: Yer gösteren ölçütlerin ve yaygınlık ölçütlerinin hesaplanması (2 saat) 7. Sürekli dağılımlar: Normal dağılım 8. Olasılık dağılımları: Binomiyal ve Poisson dağılımı 9. İstatistikte karar verme 10. Hipotez kurma ve yanılma düzeyi 11. Evren, örnek, örnek büyüklüğü 12. Evren, örnek, örnek büyüklüğü

13. Önemlilik testleri temel kavramlar 14. Önemlilik testleri ve uygun test seçimi 15. Evren oranı önemlilik testi – Evren ortalaması önemlilik testi 16. İki ortalama arasındaki farkın önemlilik testi 17. İki oran arasındaki farkın önemlilik testi 18. Ki-kare testi 19. Parametrik test varsayımları ve non-parametrik testler 20. Çok değişkenli analizlere genel yaklaşım

UYGULAMA II: Önemlilik testleri (2 saat)

HALK SAĞLIĞI

Halk Sağlığı dersleri Dönem III, 8. Kurulda Halk Sağlığı ve Etik Ders Kurulu içinde verilmektedir.

Toplam Ders Saati : 108

Kuramsal Dersler : 78

Uygulama Dersleri : 30

Amaç

Bu dersin amacı öğrencilere halk sağlığında temel kavramlarının öğretilmesi; toplumdaki sağlık sorunlarının saptanması ve çözülmesinde halk sağlığı yaklaşımının kazandırılmasıdır.

Hedefler

Bu dersin sonunda öğrenci aşağıdakileri kavramış ve yapabiliyor olacaktır: 1. Toplumun sağlık sorunlarına tanı koyabilme 2. Toplumun sağlık sorunlarına çözümler üretebilme 3. Bir toplumdaki sağlık sistemini değerlendirebilme 4. Sağlık hizmetlerinin yönetimi ilkeleri

İçerik

Halk sağlığına giriş, sağlık hizmetleri, sağlık yönetimi, epidemiyoloji (kesitsel, olgu-kontrol, kohort, deneysel araştırmalar), araştırma planlama, demografi, toplumsal sağlık göstergeleri, sosyal politikalar, sosyal güvenlik sistemleri, sağlık sistemleri, sağlık ekonomisi, bulaşıcı hastalıkların kontrolü, aşılama hizmetleri, üreme sağlığı, sosyal hastalıklar (tüberküloz, sıtma, AIDS vb), savaş ve sağlık, göçler ve sağlık, kronik hastalıkların kontrolü, çevre sağlığı, işçi sağlığı ve iş güvenliği, toplum beslenmesi, olağandışı durumlarda sağlık hizmetleri.

Kaynaklar

o Çağatay G ve Akın L (Eds). Halk Sağlığı Temel Bilgiler. Güneş Kitabevi. Ankara. 2006. o Eren N.,Öztek Z. Sağlık Ocağı Yönetimi, 4. baskı, Ankara,1992 o Sağlık Hizmetlerinin Yürütülmesi Hakkında Yönerge, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık

Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Ankara 2001.

o Wallace, RB. Maxcy-Rosenau-Last Public Health and Preventive Medicine (Ed: Wallace RB). 14. Edition, Appleton & Lange. 1998

o Roger Detels, James Mcewen, Robert Beaglehole, and Heizo Tanaka. Oxford Textbook of Public Health. 4. Edition. 2002

Ders Başlıkları

1. Halk sağlığında yöntem- Grup çalışması 2. Halk sağlığında yöntem- Grup sunumları 3. Halk sağlığı – toplum tıp bilimleri 4. Halk sağlığı – toplum tıp bilimleri 5. Türkiye’nin idari yapısı 6. Sağlıkta ekip hizmeti- toplum katılımı 7. Sağlık hizmetlerinin tarihçesi ve temel sağlık hizmetleri 8. Sağlık sistemleri: genel yaklaşım 9. Sağlık sistemleri: ülke örnekleri 10. Türkiye’de sağlık hizmetlerinin tarihi 11. Sağlıkta reform neyi hedefliyor? 12. Sağlık hizmetlerinin yönetimi: Temel kavramlar 13. Sağlıkta yönetimin işlevleri 14. Sağlıkta planlama nedir? Neden gereklidir? Türkiye’de planlama tarihi 15. Sağlık hukuku 16. Yataklı tedavi kurumları 17. Sağlık ocağında yürütülen hizmetler 18. Sağlık ocağı kayıtları 19. Sağlık ocağı yönetimi- yazışmalar 20. Durum saptama ve bölgeyi tanıma 21. Demografi 22. Toplumsal sağlık göstergeleri 23. Toplumsal sağlık göstergeleri 24. Türkiye’de kadın sağlığının durumu 25. Aile planlaması kavramı ve hizmetleri 26. Doğum öncesi bakım hizmetleri 27. Bilimsel yöntem ve bilim insanının sorumlulukları 28. Epidemiyoloji nedir? Tıpta nedensel ilişki 29. Araştırma teknikleri-tanımlayıcı epidemiyoloji 30. Kesitsel araştırmalar 31. Olgu-kontrol araştırmaları 32. Kohort araştırmaları 33. Deneysel araştırmalar 34. Yöntemsel araştırmalar 35. Araştırma planlaması 36. Günümüzde sosyal politika 37. Türkiye’de sosyal güvenlik ve sağlık 38. Çevre sağlığında kavramlar, çevre-kalkınma ilişkisi ve ekonomi politiği 39. Kocaeli’de çevre sağlığı 40. Dış ortam hava kirliliği 41. Gıda hijyeni 42. Suyun ekonomi-politiği 43. Su hijyeni 44. Sıvı ve katı atıkların zararsızlandırılması 45. İç ortam hava kirliliği 46. Ulaşım ve sağlık 47. İyonizan radyasyon ve sağlık 48. Elektromanyetik radyasyon ve sağlık 49. Savaş ve sağlık 50. Göçler ve sağlık

51. Bulaşıcı hastalıkların durumu ve kontrolü 52. Salgın incelemesi 53. Vektör mücadelesi 54. Aşılama hizmetleri 55. Sosyal hastalıklar: tüberküloz, AIDS epidemiyolojisi 56. Sosyal hastalıklar: sıtma epidemiyolojisi 57. Türkiye’de ve dünyada beslenme sorunları 58. Beslenme-sağlık ilişkisi, yeterli ve dengeli beslenme 59. Beslenme durumunun değerlendirilmesi 60. Halk sağlığı açısından yaşlılık 61. Kronik hastalıklar epidemiyolojisi 62. Okul sağlığı 63. Sağlık çalışanlarının sağlığı 64. Sağlık eğitimi 65. Sağlık Ekonomisi: Tanımlar ve kavramlar 66. İşçi sağlığı ve iş güvenliği: Kavramlar ve tarihçe 67. Sanayi devrimi ve üretim biçimleri 68. İş fizyolojisi ve özel çalışma biçimleri 69. İş hijyeni 70. Çalışma yaşamında özel gruplar (çocuk işçiler, kadınlar, özürlüler) 71. Çalışma yaşamında özel gruplar (çocuk işçiler, kadınlar, özürlüler) 72. Ergonomi 73. İSİG Mevzuatı 74. İşyeri hekimliği 75. İş kazaları ve meslek hastalıkları 76. Türkiye’de İSİG : Kurumlar ve örgütlenme 77. Olağandışı durumlarda sağlık hizmetleri yönetimi 78. Olağandışı durumlarda hızlı sağlık değerlendirilmesi

UYGULAMA DERSLERİ

1. Sağlık Grup Başkanlığı ve Verem Savaş Dispanseri 2. Sağlık ocağı ve ev ziyareti 3. Yuvacık Barajı ve Su Arıtma Tesisi 4. İzaydaş Katı Atık Deponi Alanı 5. Arıtma Tesisi (evsel atıklar) 6. Gıda üretimi yapan işyerleri (KOÜ Hastanesi mutfağı ve süt ürünleri fabrikası) 7. Sosyal hizmet kurumları (Huzurevi ve Zihinsel Engelliler Rehabilitasyon Merkezi) 8. Fabrika – işyeri sağlık birimi ve işletmenin ziyareti

MEZUNİYET ÖNCESİ TIP EĞİTİMİ PROGRAMLARI

DÖNEM VI. HALK SAĞLIĞI STAJI PROGRAMI

Tıp Fakültesi son sınıf hekim adaylarına yönelik olan ve 2 aylık dönemi kapsayan Kırsal Hekimlik Staj Programımızın genel çerçevesi aşağıda verilmiştir.

1. KURAMSAL DERSLER

Kırsal Hekimlik Stajının ilk üç günlük bölümü halk sağlığının temel konularını gözden geçirmek hedefiyle kuramsal derslere ayrılmıştır. Bu konular şunlardır;

o Sağlık kavramı ve bileşenleri o Sağlık hizmetleri o Sağlık sistemleri o Türkiye’de sağlık hizmetleri

o Toplumsal sağlığın ölçütleri o Sağlık ocağı yönetimi o İşçi sağlığı hizmetleri

2. SAĞLIK OCAĞI STAJI

Stajın dördüncü günü ile başlayıp altıncı haftasına kadar süren dönemde hekim adayları İzmit'e bağlı Arslanbey ve Köseköy Sağlık Ocaklarında sağlık ocağı uygulamasında bulunmaktadırlar. Bu çalışma çerçevesinde "Sağlık Ocağı Dosyası"nı doldurmak ve sağlık ocağı çalışmalarına aktif olarak katılmaktadır. Her salı öğleden sonrası birer öğretim üyesi sağlık ocaklarına rutin ziyaret yaparak dosya ile ilgili sorular yanıtlanmakta ve daha önceden belirlenmiş başlıklar tartışılmaktadır.

3. GRUP ÇALIŞMALARI

Staj süresince öğrenciler ile çeşitli konularda grup çalışmaları yapılmaktadır. Her grup için belirlenmiş ve yapılandırılmış grup çalışmaları şunlardır;

1. Sağlık personelinin özlük hakları ve sorumlulukları 2. Salgın incelemesi 3. Türkiye'de anne ve çocuk sağlığının durumu 4. İshalli çocuk ve ASYE'li çocuk olguları 5. Su hijyeni

4. SEMİNERLER

Öğrenciler staj boyunca iki seminer grubuna ayrılarak seminer hazırlar ve sunarlar. Her seminer grubu için öğretim üyelerinden birer danışman belirlenir. Seminer konuları öncelikle birinci basamakta konuları ile ilgilidir, zaman zaman sağlık hizmetleri ve sağlık politikası ile ilgili güncel konular da seminer konusu olarak seçilmektedir.

5. KURUM GEZİLERİ

Hekim adayları her hafta cuma günü, staj sorumlusu öğretim görevlisi ile birlikte sağlıkla ilişkili kurumlara ziyaretlerde bulunmaktadırlar. Bu kurumlarda sorumlu kişilerle görüşülüp ilgili kurumun işlevi, yasal sorumlulukları, yönetsel yapılanması, yöneticilerin formasyonları vb. ile ilgili inceleme yapılmaktadır. Gezi yapılan kurumlar şunlardır;

1. Kocaeli Tarım İl Müdürlüğü, 2. Kocaeli İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, 3. Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Çevre Daire Başkanlıkları, 4. Gölcük Sağlık Grup Başkanlığı, 5. Gölcük Verem Savaş Dispanseri, 6. İzmit Halk Sağlığı Laboratuvarı, 7. 112 Acil Hizmetler ve İlkyardım Şubesi ve Komuta Merkezi, 8. Türk Tabipleri Birliği Kocaeli Tabip Odası, 9. KESK Sağlık Emekçileri Sendikası Kocaeli Şubesi, 10. Belediye Mezbahası.

6. ARAŞTIRMA

İnternler, stajın son 2 haftasında bir saha araştırmasının planlayarak ve yürütürler. Araştırma konuları birinci basamakta sık görülen halk sağlığı sorunları arasından seçilmektedir. Stajın son haftası içinde araştırma internler tarafından Anabilim Dalı'na sunulur.

7. ADLİ TIP ŞUBESİ ROTASYONU

Kırsal hekimlik stajının sağlık ocağında geçen son haftası içinde her öğrenci bir tam gün süresince Kocaeli Adli Tıp Şubesi'nde staj yaparlar. Burada Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı'ndan bir öğretim üyesinin gözetiminde, adli muayene, otopsi, rapor yazma gibi çalışmalara aktif olarak katılmaktadırlar.

UZMANLIK EĞİTİMİ

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’nda yürütülen Halk Sağlığı Uzmanlık Eğitim programında uzmanlık eğitimini standartlaştırmak, niteliğini arttırmak ve uzmanlık öğrencileri değerlendirmelerinin objektif kriterler üzerinden yapılmasını sağlamak üzere, KOÜTF Tıpta Uzmanlık Öğrencileri Eğitim Öğretim ve Sınav Yönergesi, Tababet Uzmanlık Tüzüğü ve Tıpta Uzmanlık Tüzüğü esas alınarak hazırlanan bir “Uzmanlık Öğrencisi Eğitim ve Değerlendirme Dosyası” (asistan karnesi) uygulanmaktadır. Dosya, eğitim sürecinde yürütülmesi gereken etkinlikler ile eğitim programlarını kapsamaktadır ve Tıpta Uzmanlık Sınavı sonrası Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimi yapmaya hak kazanan ve Anabilim Dalı’nda göreve başlayan araştırma görevlilerince uzmanlık eğitimi süresince kullanılmak üzere hazırlanmıştır. Uzmanlık eğitimi Anabilim Dalı’nda aşağıda belirtilen kapsamda yürütülür:

1. Kuramsal eğitim. 2. Rotasyonlar. 3. Beceri kazanma uygulamaları. 4. Eğitim kursları. 5. Araştırma, bildiri, yayın etkinlikleri. 6. Bilimsel etkinliklere katılım. 7. Anabilim Dalı çalışmalarına aktif katılım. 8. Tez çalışması.

KURAMSAL EĞİTİM

Kuramsal eğitim yöntemleri temel olarak dört başlıktadır: o Anabilim Dalı’nda araştırma görevlilerine yönelik olarak yürütülen “Uzmanlık Öğrencisi

Kuramsal Eğitim Ders Programları” çekirdek dersleri. o Dönem I, III, VI dersleri ve yürütülmesi halinde Sağlık Bilimleri Enstitüsü Halk Sağlığı

Yüksek Lisans programı teorik dersleri, kurum gezileri, uygulamaları. o Seminer ve makale programları. o Eğitim kursları.

Uzmanlık öğrencisi kuramsal eğitim çekirdek programını ilk altı ayda alır . Eğitim programı ve eğiticiler Anabilim Dalı tarafından her kuramsal eğitim döneminin başında yeniden belirlenir. Ayrıca her uzmanlık öğrencisi eğitiminin ilk yılında Dönem I, III ve VI Halk Sağlığı ders ve uygulamalarına katılmak zorundadır. Seminer ve makale sunumları ile eğitim kursları kuramsal eğitimin tamamlayıcı öğeleridir.

ROTASYONLAR

Uzmanlık eğitiminde Tüzük gereği zorunlu olarak yapılması gereken rotasyonlar, 3’er aylık dönemler halinde Dahiliye, Kadın Hastalıkları ve Doğum, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları’dır. Uzmanlık öğrencisi rotasyon tarihleri AD Akademik Kurulu kararı ile belirlenir. Rotasyon bitiminde ilgili AD sorumlusu tarafından rotasyon formu doldurulur ve dosyaya eklenir. Anabilim Dalı rotasyonları, süreleri ve rotasyon içerikleri AD tarafından belirlenerek uygun görülen tarihlerde yapılır. Rotasyon bitiminde rotasyon formu doldurulur, ilgili birim sorumlusu tarafından onaylanır ve dosyaya eklenir.

UZMANLIK EĞİTİMİ ROTASYON PROGRAMI

ROTASYON YERİ SÜRESİ

Sağlık Ocağı 24 hafta

Sağlık Grup Başkanlığı 4 hafta

İl Halk Sağlığı Laboratuar Müdürlüğü 1 hafta

İl Sağlık Müdürlüğü 12 hafta

İşyeri sağlık birimi 4 hafta

Sağlık Bakanlığı TSH Gen. Müd. 4 hafta

İl Çevre Müdürlüğü 2 hafta

İl Çalışma Müdürlüğü 1 hafta

Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri D. Bşk. 1 hafta

Büyükşehir Belediyesi Çevre D. Bşk. 1 hafta

Sıtma Savaş Dispanseri 1 hafta

Dahiliye 12 hafta

Pediatri 12 hafta

Kadın hastalıkları ve doğum 12 hafta

İnfeksiyon hastalıkları 12 hafta

BECERİ KAZANMA UYGULAMALARI

Uzmanlık öğrencisi, eğitimi boyunca sürdürdüğü her aşamada uzmanlık eğitiminin gerektirdiği becerileri kazanmak durumundadır. Bu beceriler, uygulama çalışmaları sırasında belirlenen sorumluların gözetiminde edinilir ve onaylanır.

EĞİTİM KURSLARI

Uzmanlık eğitimi süresince eğitim kurslarına katılım uzmanlık öğrencisinin gerçekleştirmesi gereken faaliyetlerdendir. Bu kurslar, katılımın yararlı olacağı düşünülen

kurslardır. Kurslara katılım için AD Akademik Kurul kararı gereklidir. Kurs katılımları belgelenerek dosyaya eklenir.

ARAŞTIRMA, BİLDİRİ, YAYIN ETKİNLİKLERİ

Uzmanlık öğrencisi, uzmanlık eğitimi süresince AD’de yürütülen tüm faaliyetlere aktif olarak katılmak durumundadır. Bu faaliyetler arasında araştırma, bildiri ve yayın faaliyetleri eğitime önemli katkı sunacak çalışmalardır. Uzmanlık öğrencisi, uzmanlık eğitimi boyunca en az dört araştırmaya katılmalı, en az dört bildiri ve/veya yayın hazırlığına katkıda bulunmalı ve bu katkılar sorumlular tarafından onaylanmalı, örnekleri dosyaya eklenmelidir.

BİLİMSEL ETKİNLİKLERE KATILIM

Uzmanlık öğrencisi uzmanlık eğitimi süresince Ulusal Halk Sağlığı Kongresi, Ulusal Halk Sağlığı Günleri ve Halk Sağlığı alanını ilgilendiren toplantılara katılır. Katılım için AD Akademik Kurul kararı alınır ve katılım belgeleri dosyaya eklenir.

Belgeler

Aile Sağlığı Merkezi Çalışma Dosyası İşyeri Hekimliği Çalışma Dosyası Araştırma Danışmanlığı Başvuru Formu Öğretim Üyeleri:

• Prof.Dr.Onur HAMZAOĞLU (Anabilim Dalı Başkanı) • Prof.Dr.Nilay ETİLER • Doç.Dr.Çiğdem ÇAĞLAYAN • Öğr.Gör.Nuriye BOYACI

İç Hastalıkları Anabilim Dalı

Anabilim dalımızda aşağıdaki bilim dalları kurulmuş olup hizmet vermektedir.

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları: Tiroid bezi, hipofiz, böbreküstü bezi hastalıkları, diabet (şeker hastalığı) ve obezite (şişmanlık), osteoporoz (kemik erimesi) tanı ve tedavisi, her türlü hormon tetkiki yapılmaktadır.

Gastroenteroloji: Karaciğer, safra kesesi ve yolları, pankreas, mide, yemek borusu, ince ve kalın barsak hastalıklarının tanı ve tedavisi ile ilgilenmektedir. Mide (gastroskopi), kalın barsak (kolonoskopi) ve safra yolları endoskopisi (ERCP), sarılık tetkikleri, pHmetre (yemek borusundaki asit miktarının ölçülmesi) ve karaciğer biopsisi yapılabilmektedir.

Hematoloji: Kan hastalıkları (anemi, akut ve kronik lösemiler) tanı ve tedavisi için hizmet vermektedir. Kan tetkikleri ve kemik iliği incelemesi yapılabilmektedir.

Nefroloji: Böbrekler ve idrar yolları hastalıkları ve yüksek tansiyon ile ilgilenmektedir. Kan ve idrar tahlilleri, kontrastlı böbrek filmi, ultrasonografi ve böbrek biopsisi yapılabilmektedir. Hemodiyaliz ünitesinde deneyimli doktor ve hemşireler hizmet vermektedir. Sürekli ayaktan periton diyalizi yapılabilmektedir. Böbrek nakli ile ilgili çalışmalar başlatılmıştır.

Romatoloji: İltihaplı eklem romatizması (romatoid artrit ve diğerleri), omurganın iltihaplı romatizması (ankilozan spondilit), yumuşak doku romatizması, kas, damarlar ve bağ dokusunun sistemik iltihabi romatizmal hastalıkları (miyozit, vaskülit, lupus, skleroderma), osteoartroz (kireçlenme), osteoporoz (kemik erimesi) ve gut hastalığının tanı ve tedavisi yapılmaktadır.

Tıbbi Onkoloji: Kanserin tanısı ve tedavisi ile ilgilenmektedir. Kanserli hastalara kemoterapi (kanserin ilaçla tedavisi) uygulanmaktadır.

Bilim Dalları

Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı

Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Prof.Dr. Berrin Çetinarslan tarafından kurulmuştur. Bilim dalı bünyesinde diyabet, obezite, metabolik sendrom, dislipidemiler, tirod bezi hastalıkları, hipofiz bezi hastalıkları, adrenal bez hastalıkları, osteoporoz, ve metabolik kemik hastalıkları, erkek ve kadın gonadal bozuklukları başta olmak üzere çeşitli hormonal ve metabolik bozuklukların tanı ve tedavisi yapılmaktadır. Bilim dalımız bünyesinde diyabet, obezite ve diğer endokrin hastalıklar için 3 ayrı poliklinik her gün hizmet vermektedir. Hastalıkların tanısı için her türlü dinamik test uygulanmakta, gerekli görülen hastalar kliniğimize yatırılarak tetkik ve tedavi edilmektedir. Haftada bir gün (Perşembe saat 13.00-15.00) poliklinik hastalarımıza, gerekirse ultrasonografi eşliğinde TİİAB yapılmaktadır. Diyabet ve obezite polikliniğimizde görevli iki hemşiremiz tarafından, başvuran ve muayeneleri yapılan hastalarımızın açlık ve tokluk plazma glukozları, antropometrik ölçümleri ve vücut yağ oranları ölçülüp, dosyalarına kaydedilmektedir. Ayrıca, polikliniğimizde OGTT de yapılabilmektedir. Polikliniğimize başvuran hastalarımızın Diyabet eğitimi bireysel olarak doktor ve eğitim hemşiresi, beslenme uzmanı ile sağlanmaktadır. Ayrıca dört hafta süren grup eğitimleri ise doktor, eğitim hemşirelerimiz, beslenme uzmanı ve psikiyatrist, gerektiğinde sosyal hizmet uzmanı işbirliği ile düzenli olarak sürdürülmektedir. Bu seminerleri başarıyla tamamlayan hastalarımıza diyabet eğitim sertifikası verilmektedir. Metabolik kontrolu iyi olan hastalarımız arasından kura ile belirlenen bir hastamız "ayın hastası" seçilerek ödüllendirilmektedir.

Gastroenteroloji Bilim Dalı

Hematoloji Bilim Dalı

Nefroloji Bilim Dalı

Diyalizde Sağlıklı Yaşam İçin Besinlerin Demineralizasyonu Hemodiyaliz Hastalarında Hiperkalsemi Sorunu Hemodiyaliz Hastalarında Hiperpotasemi Sorunu Hemodiyaliz Hastalarında Kalp Yetmezliği ve Tedavisi

Öğrenci Sunumları

Böbrek Hastalıklarının Tanısı Diabetus Mellitrusta Görülebilen Diğer Böbrek Hastalıkları Son Dönem Böbrek Yetmezliğinde Renal Replasman Tedavisi Diyabetik Nefropati Diyabetik Nefropatinin Klinik Evreleri Diyabetik Nefropatinin Patogenezi Diyabetik Nefropati Tedavisi

1. 16 Mart 2008 Türk Nefroloji Derneği İstanbul Şubesi ve Kocaeli Üniversitesi Toplantıları

Adinamik Kemik Hastalığı Kronik Böbrek Yetmezliğinde Sekonder Hiperparatiroidi Üremik Vasküler Kalsifikasyon

2. 1 Haziran 2008 Türk Nefroloji Derneği İstanbul Şubesi ve Kocaeli Üniversitesi Toplantıları

Girişimsel Nefroloji Damara Ulaşım Sorunları AV Fistül Görüntüleme ve Endovasküler Tedavi Video 1

3. Yoğun Bakımlarda Akut Böbrek Yetmezliği - 7 Mart 2009 Derbent Oteli

Akut Böbrek Yetmezliğinde Beslenme Akut Böbrek Hasarı Tanım, Sınıflama, Erken Tanı Biyolojik Göstergeleri Akut Böbrek Yetmezliğinde Diyaliz Dışındaki Tedavi Yöntemleri YBÜ de Sepsis Dışı AKI Nedenleri Yoğun Bakım Hastalarında Akut Böbrek Yetmezliği Nedeni Olarak Sepsis ve Sırs Risk Factors For AKI RENAL REPLACEMENT THERAPY IN PATIENTS WITH SEPSIS AND ACUTE KIDNEY INJURY

Romatoloji Bilim Dalı

İç Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı 2001 yılında kurulmuş olup poliklinik hizmeti vermektedir ve gerektiğinde hastayı yatırarak tedavi etmektedir. İltihaplı eklem romatizması (romatoid artrit), omurganın iltihaplı romatizması (ankilozan spondilit), yumuşak doku romatizması (fibromiyalji, tendinit, bursit vb), kas, damarlar ve bağ dokusunun sistemik iltihabi romatizmal hastalıkları (miyozit, vaskülit, sistemik lupus eritematozus, skleroderma), osteoartroz (kireçlenme), gut hastalığı, ailevi Akdeniz ateşi ve Behçet Hastalığı’nın tanı ve tedavisi yapılmaktadır. Vücudumuzun hareket etmesini sağayan kaslar, kemikler, eklemler ve bağlarda ön planda ağrı ve hareket kısıtlılığına, bazen de şekil bozukluğuna neden olan hastalıkların tümüne romatizma adı verilmektedir. Romatizma tek bir hastalık olmayıp 200’e yakın hastalık bu sınıflama içinde yer almaktadır. Romatizmal hastalıklar kadınlarda daha sık görülmektedir ve sıklığı yaş ilerledikçe artmaktadır. Bununla birlikte erkeklerde daha sık görülen (gut, ankilozan spondilit) ya da daha ziyade gençlerde görülen (sistemik lupus eritematozus) romatizmal hastalıklar da vardır. Romatizmal hastalıklar çocukluk çağında da görülebilir. Romatizmal hastalıkların çoğunun kesin nedeni bilinmemektedir. Genellikle bulaşıcı değildir. Bir kısmında genetik yatkınlık önem taşır. Bazı iltihaplı romatizmal hastalıklar iç organlarımızı (akciğer, böbrek, beyin vb) etkileyebilir.

Romatizmal hastalıklarda en uygun tedavinin yapılabilmesi için ilk aşamada hastalığa doğru teşhis konulması gereklidir. Bazen erken dönemde kesin tanı konulması güç olabilir ve hastanın bir süre izlenmesi gerekebilir. Hastalığın belirtileri zaman içerisinde değişiklik gösterebilir. Romatizmal hastalıkların bir kısmında hastalık uzun süre devam edebilir (kronik). Bu durumda tedavinin de uzun süreceğini ve sürekli doktor kontrolünde olunması gerektiğini unutmamalıdır. Yapılan tedavi hastalığı tamamen ortadan kaldırmasa dahi yaşamını ağrısız ve rahat sürdürmesini sağlar ve hastalık nedeniyle ortaya çıkabilecek kalıcı hasarların gelişmesini engeller.

Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı

Öğretim Üyeleri:

• Prof.Dr.Ahmet YILMAZ (Anabilim Dalı Başkanı) • Prof.Dr.Itır YEĞENAĞA • Prof.Dr.Sadettin HÜLAGÜ • Prof.Dr.Berrin ÇETİNARSLAN ARSLAN • Prof.Dr.Ömer ŞENTÜRK • Prof.Dr.Kazım UYGUN • Prof.Dr.Betül KALENDER GÖNÜLLÜ • Prof.Dr.Zeynep CANTÜRK • Prof.Dr.Ayşe ERGÜNEY CEFLE • Prof.Dr.Abdullah HACIHANEFİOĞLU • Prof.Dr.İlhan TARKUN • Doç.Dr.Erkan DERVİŞOĞLU • Doç.Dr.Altay CELEBİ • Yard.Doç.Dr.Elif BİRTAŞ ATEŞOĞLU • Yard.Doç.Dr.Pınar TARKUN • Yard.Doç.Dr.Devrim ÇABUK • Yard.Doç.Dr.Ayten YAZICI

Kardiyoloji Anabilim Dalı

Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Baki Komsuoğlu’ nun 1994 yılında Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Kurucu Dekanı olarak göreve gelmesiyle fakültemizde Kardiyoloji Anabilim Dalı’nın oluşumu başlamış, 1995 yılında resmen kurulmuştur. Bu dönemde SSK Hastanesi ile aynı binada yer alan Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı olarak 4 yataklı bir koroner yoğun bakım ve 15 yataklı servis ile hizmet vermiştir. Transtorasik ekokardiyografi, efor testi ve 24 saatlik ambulatuvar EKG monitorizasyonu (Holter) laboratuarları ile tanıya yönelik tetkikler yapılan Kardiyoloji kliniğinde 1999 yılında transözofajiyal ekokardiyografi ve ambulatuar kan basıncı monitorizasyonu uygulamaları başlamıştır. Yine bu yıllarda kurulan Nükleer Tıp Laboratuarı ile birlikte kalp hastalıklarının sintigrafik tetkikleri de yapılabilir hale gelmiştir. Ağustos 1999’daki deprem felaketinin ardından kullanılamaz duruma gelmiş olan hastane binasından önce çadırlara daha sonra da prefabrik binalara geçen Kardiyoloji Servisi bu şartlar altında da pek çok tanı ve tedavi hizmetini yürütmüştür. 2000 yılı başında açılan tanı laboratuarları ile hem uzmanlık eğitimi vermeye devam etmiş hem de sağlık hizmetleri yürütülmüştür. Bu dönemde İnvazif Tanı ve Tedavi Laboratuarı kurularak kalp kateterizasyonu, anjiyografi, anjiyoplasti ve pace-maker uygulamaları başlamıştır. Bir yıl sonra Aritmi ve Elektrofizyoloji Laboratuarı çalışmalarına başlamış, bu tarihten itibaren

elektrofizyolojik tetkik, kateter ablasyon, ICD ve kardiyak resenkronizasyon tedavisi yapılmaya başlamıştır. Haziran 2006 tarihinde Umuttepe Kampüsü içerisinde yer alan Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ne taşınılmıştır. Kardiyoloji Servisi şu anda 10 koroner yoğun bakım yatağı, 32 genel kardiyoloji servis yatağı ve 13 aritmi servis yatağı ile hizmet vermektedir. İnvazif tanı ve tedavi laboratuarı içinde koroner anjiyografi sonrası gözlem amaçlı kullanılan 10 yatak daha bulunmaktadır. Halen Kardiyoloji AD’da Prof. Dr. Dilek Ural, Prof. Dr. Ertan Ural, Prof. Dr. Ahmet Vural, Doç. Dr. Güliz Kozdağ, Doç. Dr. Göksel Kahraman, Doç. Dr. Ayşen Ağaçdiken Ağır, Doç. Dr.Tayfun Şahin, Doç. Dr. Teoman Kılıç, Yrd. Doç. Dr. Ulaş Bildirici ve Yrd. Doç. Dr. Y. Umut Çelikyurt olmak üzere 10 öğretim üyesi görev yapmaktadır. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji AD kardiyolojinin her alanında klinik ve laboratuar çalışmaların yapıldığı, tanı ve tedavi yöntemlerinin uygulandığı bir bölümdür. Araştırma görevlisi eğitiminin amacı klinisyen yetiştirmek ve teorik bilgilerin yanı sıra, pratik ve laboratuar bilgi ve becerilerinin de kazanılmasına yardımcı olmaktır.

Eğitim

TIPTA UZMANLIK ÖĞRENCİSİ EĞİTİM PROGRAMI I) Rotasyonlar

• Kardiyoloji uzmanlık eğitimini alacaklar tıp doktoru olmalıdır. Tıp fakültesi mezunları ve İç Hastalıkları uzmanları başta olmak üzere başka bir branşta uzmanlık edinmiş olanlar ancak Tıpta Uzmanlık Sınavı’nda başarı göstererek Kardiyoloji uzmanlık eğitimine hak kazanabilirler. • Kardiyoloji uzmanlık eğitimi süresi minimum 5 yıldır. İç Hastalıkları uzmanları için bu süre minimum 3 yıl olarak önerilmektedir. Uzmanlık öğrencisinin eğitim süresi yıllık akademik kurul kararı ile uzatılır. • Kardiyoloji Anabilim Dalı’ nda eğitime başlayan her uzmanlık öğrencisine en az 4 yılı kapsayan bir rotasyon çizelgesi verilir (örneği ektedir) . Son bir yıllık dönemde alacağı eğitim mesleki ilgi alanını geliştirecek veya öğrencinin yetersiz olduğu bilgi ve beceriyi edinmesini sağlayacak yönde düzenlenir. • Eğitim süresi içerisindeki rotasyonların en az 3 yılı Kardiyoloji AD iç rotasyonu şeklindedir. Bunun dışında

o 1 yıl süre ile zorunlu İç Hastalıkları rotasyonu, o 1 ay Nükleer Tıp ve kardiyak sintigrafi eğitimi rotasyonu o 1 ay Anestezi ve Reanimasyon rotasyonu o 1 ay Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi rotasyonu o 1 ay Göğüs Hastalıkları rotasyonu

yapılması uygun görülmüştür. Ayrıca fakültemiz Çocuk Hastalıkları AD’ da Pediatrik Kardiyoloji bölümünün kurulması ile birlikte ilgili Anabilim dalı’ndan bir ay süre ile uzmanlık öğrencilerimizin eğitimi talep edilebilir. • Anabilim dalımızın rotasyon süreleri üçer aydır. Rotasyon süresince o dönemden sorumlu öğretim üyesi tarafından uzmanlık öğrencisinin öğrendiği ya da uyguladığı her girişim faaliyet defterine (logbook) kaydedilir. • Her rotasyon döneminin sonunda öğrenci bitirdiği rotasyon birimi ile ilgili teorik ve pratik bilgi ve becerilerini değerlendirmeye yönelik bir sınava tabi tutulur.

II) Nöbetler

Yeni başlayan araştırma görevlileri kıdemli bir araştırma görevlisinin refakatinde derhal nöbet programına alınırlar. İlk bir yıllık dönem içerisinde santral ven kateteri takabilme, geçici pacemaker takabilme ve acil ekokardiyografi yapabilme becerilerini edinmek durumundadırlar. Bu dönem sonunda değerlendirmelere göre kıdemli nöbeti tutabilirler. Nöbetlerde en az 2 araştırma görevlisinin birlikte nöbet tutması zorunluluğu vardır. Bitirmek üzere olan araştırma görevlisi sınava giriş tarihinden bir ay önce nöbetten çıkar.

III) Teorik Eğitim

1. Kişisel Eğitim – Uzmanlık öğrencileri bulundukları rotasyon dönemi süresince sorumlu öğretim üyesinin önerdiği kaynak kitaplardan ve literatürlerden faydalanırlar.

2. Seminerler – Her eğitim-öğretim döneminde en az iki adet seminer verir ve bunlardan sorumlu öğretim üyesinin uygun gördüğü bir konuyu derleme olarak yazıp yayınlar.

3. Dergi Saati – Haftada bir gün dergi saatine ayrılmıştır. Uzmanlık öğrencileri bu saat içerisinde sıra ile sorumlu öğretim üyesinin nezaretinde 1-2 literatürü sunarlar.

4. Olgu Sunumu – Kardiyoloji AD’ nın tüm öğretim üyeleri haftanın bir günü bir araya gelerek servis ve yoğun bakım ünitesinde genel vizit yaparlar. Bu vizit sırasında uzmanlık öğrencileri izledikleri olgularını sunarlar, ilginç ve karmaşık olgular gerekirse toplantı odasında ayrıca tartışılır ve uzmanlık öğrencileri öğretim üyeleri tarafından olgu ile ilgili kısa sözlü sınavlara tabi tutulur.

5. Konseyler – Uzmanlık öğrencisi invazif kardiyoloji rotasyonu sırasında cerrahi girişim planlanan olguları Kalp Damar Cerrahisi ve Kardiyoloji konseyine sunar.

6. Klinik Çalışma – Her araştırma görevlisi eğitim süresi boyunca tezi dışında en az 2 klinik veya deneysel araştırmayı yürütmek zorundadır.

IV) Tezler

Araştırma görevlilerinin eğitim sürelerinin ikinci yılının bitiminde tez konuları ve danışman öğretim üyeleri belirlenir. Tez, araştırma görevlisinin ilgi alanına göre tercihen kendisi tarafından seçilmiş bir konuda orijinal çalışma olmalıdır. Tez sınava girmeden üç ay önce danışman öğretim üyesine, 2 ay önce fakülte sekreterine gönderilir. Danışman öğreti üyesinin onayı olmadan tez fakülte sekreterine gönderilemez.

V) Ulusal, Uluslararası Kongre, Sempozyum ve Toplantılar

Araştırma görevlileri kongre, sempozyum ve toplantılara rotasyon ile katılacak, sunulacak çalışmada ismi olanlara öncelik verilecektir.

B) KARDİYOLOJİ AD UZMANLIK ÖĞRENCİLERİNE UZMANLIK EĞİTİMİ

SÜRESİ İÇİNDE KAZANDIRILMASI PLANLANAN BİLGİLER

• Kalp hastalıklarına yol açan risk faktörlerini, bu risk faktörlerinin tanı ve tedavisini bilme • Kalp hastalıklarının tanısını koyma • Kalp hastalıklarının fizyopatolojisini bilme • Kalp ve damar anatomisini bilme • Kalp hastalıkları teşhisinde kullanılan biyokimyasal parametreleri değerlendirme

• Kalp hastalıklarının teşhisinde kullanılan invazif ve non-invazif tanı yöntemlerinin hangi endikasyonlarla yapıldığını bilme ve sonuçlarını değerlendirme

• Kalp hastalıklarının tedavisini planlama ve uygulayabilme • Kalp hastalıklarında kullanılan ilaçların farmakolojisine hakim olma • Kalp hastalığı nedeni ile izlenen hastalarda hastalık nüksünü azaltıcı önlemleri alabilme • Kardiyak rehabilitasyon prensiplerini bilme ve uygulama • Kalp hastalarının kardiyak veya nonkardiyak cerrahi öncesi değerlendirmesini yapabilme • Sistemik hastalıklarda kalp tutulumlarını bilme ve konsülte edebilme • Erişkinde doğuştan kalp hastalıklarını tanı, izlem ve tedavisini uygulayabilme • Periferik damar hastalıklarının tanı ve tedavisini bilme • Kanıta dayalı kardiyoloji ilke ve verilerini bilme ve uygulama • Klinik uygulamada ve araştırmalarda etik kurallarını bilme ve kullanma

C) KARDİYOLOJİ AD UZMANLIK ÖĞRENCİLERİNE UZMANLIK EĞİTİMİ

SÜRESİ İÇİNDE KAZANDIRILMASI PLANLANAN BECERİLER

• Hasta takibi (öykü, fizik muayene, rutin laboratuar tetkiklerinin yapılması, tanı ve tedavi aşamalarının izlenmesi, epikriz/rapor yazabilme)

• Hasta yakınları ile duyarlı iletişim - özellikle yoğun bakım ünitesinde yatan ve durumu kritik olan hastalar ve yakınları

• Elektrokardiyografi değerlendirmesi • Telegrafi değerlendirmesi • 24 saatlik EKG (Holter) kayıtlarında kalp ritim problemlerinin ve iskemik atakların tanısı • 24 saatlik kan basıncı kayıtlarında kan basıncı kontrolü ve yan etkilerin değerlendirilmesi • Rutin transtorasik ekokardiyografi incelemesi yapabilme • Transözofajiyal ekokardiyografi ve dobutamin stress ekokardiyografi gibi ileri inceleme

tekniklerinin sonuçlarını yorumlayabilme • Egzersiz testi yapma ve değerlendirme • Endotrakeal entübasyon yapabilme • Mekanik ventilatör cihazı uygulayabilme ve takip etme • Santral ven kateteri takabilme • Swan-ganz kateterizasyonu yapabilme • Geçici kalp pili uygulayabilme • Geçici kalp pili programlama ve takibi • Sağ ve sol kalp kateterizasyonu yapabilme • Koroner anjiyografi yapabilme • Koroner anjiyoplasti işlemine gözlemci ve yardımcı operatör olarak katılma • Elektrofizyoloji ve ablasyon uygulamalarına gözlemci olarak katılma • Kalıcı kalp pili ve ICD takibi • Perikardiyosentez yapabilme • Poliklinik hizmeti verebilme • Acil Ünitesi’ nde çalışarak kardiyak acillerin tanı ve tedavisine hakim olma • Kardiyopulmoner resüsitasyon yapabilme • Klinik dışı konsültasyonların değerlendirilmesi • Seminer, literatür ve olgu takdimi hazırlayıp sunabilme • Klinik ve deneysel çalışma yürütebilme

Toplum İçin Bilgilendirme

Kardiyoloji ünitesinde her türlü kalp hastalığı ve yüksek tansiyon (hipertansiyon)’un tanı ve tedavisine yönelik bütün tetkikler yapılabilmektedir. Kardiyolojide kalp hastalıklarını araştırmaya yönelik tetkikler iki grupta toplanır: - Girişimsel olmayan (non-invazif, kansız) işlemler - Girişimsel (invazif) işlemler

Non-invazif tanı yöntemlerinden ünitemizde kullanılanlar şunlardır:

Elektrokardiyografi: Vücuda bağlanan kablolar ve kalbin elektriksel aktivitesini belirleyen bu tetkik kardiyolojideki temel tetkiklerden birisidir. Ekokardiyografi: Kalbin yapısal olarak incelenmesini sağlar. Özellikle kalp kapak hastalıkları, yüksek tansiyonun kalbe etkileri ve doğumsal kalp hastalıkları araştırılabilir. Efor Testi: Yürüyen bir bant üzerinde kişinin egzersiz yapması sağlanarak özellikle kalbin kanlanmasını sağlayan damarlarda bir tıkanma olup olmadığını araştırmak için kullanılır. Tansiyon Holteri: Yüksek tansiyon hastalığı olan hastalarda 24 saat boyunca tansiyonun izlenebilmesini sağlar. Kişinin hastanede kalmasına gerek olmaksızın, günlük aktiviteleri esnasında sürekli tansiyon kaydı yapabilen cihazlardır. Ritm Holteri: Kişinin 24 saatlik (bazen bu süre doktorunuzun istediğine bağlı uzatılabilir) süre boyunca ritim kaydını yapan, kalp atımlarının düzenini saptayan küçük taşınabilir cihazlardır. Özellikle çarpıntı şikayeti olanlarda yardımcıdır. Event recorder: Olay Kaydedici: Çarpıntı, bayılma gibi şikayetleri olan ancak çok sık tekrarlamayan hastalarda 1-2 hafta süreyle kayıt yapma imkanı sağlar. Hastanın şikayeti olduğu esnada kalp ritmini kaydeder.

Ünitemizde yapılan invazif tetkikler ise şunlardır:

Koroner Anjiyografi: Kalp damar hastalığı olanlarda kalbin kanlanmasını sağlayan damarın görüntülenmesini sağlayan bir tetkiktir. Hastanemizde hemodinami laboratuarında yapılmaktadır. Kalp damarında hastalık bulunan kişilerde eğer gerekliyse daralmış ya da tıkanmış olan damara (balon (anjiyoplasti) ve kafes (stent) yerleştirmek gibi damarı açmaya yönelik girişimler uygulanmaktadır. Elektrofizyolojik Çalışma: Çarpıntı veya bayılma şikayeti olan veya kalp ritm bozukluğu saptanan kişilerde ileri tetkik olarak yapılmaktadır. Kalpte çarpıntı oluşturan odağı ortaya çıkarmayı hedefler. Böyle bir odak saptanan hastalarda özel teknikler kullanarak bu odak ortadan kaldırılabilir (ablasyon). Ayrıca ölüme yol açabilen çok ciddi ritm bozukluğu saptanan kalp içi şok cihazı (ICD) takılması işlemi ve kalbi çok yavaş çalışanlarda geçici veya kalıcı pil (pace-maker) uygulamaları başarıyla yapılabilmektedir. Ayrıca hastanemizde Kardiyoloji Servisinde özellikle kalp krizi geçiren hastaların izlendiği koroner yoğun bakım ünitesi bulunmaktadır. Bu bölümde hastaların izlemleri modern cihazlar yardımıyla yapılmakta ve tedavileri düzenlenmektedir. Öğretim Üyeleri:

• Prof.Dr.Dilek URAL (Anabilim Dalı Başkanı) • Prof.Dr.Ertan URAL • Prof.Dr.Ahmet VURAL • Doç.Dr.Ayşen AGAÇDİKEN AĞIR • Doç.Dr.Göksel KAHRAMAN • Doç.Dr.Tayfun ŞAHİN • Doç.Dr.Teoman KILIÇ • Doç.Dr.Ulaş BİLDİRİCİ • Yard.Doç.Dr.Yengi Umut ÇELİKYURT

Nöroloji Anabilim Dalı

Nöroloji Anabilim Dalı; 11 kişilik kadrosu ile, uzmanlık eğitimi ve sağlık hizmetlerini yürütmektedir. Nöroloji AD tarafından verilen sağlık hizmetleri başlıca aşağıdaki alanları kapsamaktadır;

Serebrovaskuler hastalıklar (Tıkayıcı ve kanamalı beyin damar hastalıkları) Epilepsi, gerilim başağrısı ve diğer baş ağrıları Alzheimer hastalığı ve diğer demansiyel (bunama ve unutkanlık) giden hastalıklar, Multipl skleroz ve diğer demyelinizan hastalıklar Parkinson hastalığı ve istemsiz hareketler ve yürüme bozuklukları ile giden diğer hastalıklar, Beyin ve omuriliği etkileyen ailesel veya edinsel çeşitli diğer hastalıklar Kas ve sinirleri etkileyen çeşitli hastalıklar Myastenia Gravis. Nöroloji AD hem kendi hem de diğer polikliniklerine, ildeki ve çevre illerdeki diğer sağlık kuruluşlarına aşağıdaki birimleri ve laboratuarlar aracılığıyla katkıda bulunmaktadır; Nöroloji Polikliniği, Nöroloji Servisi (yataklı tedavi ünitesi), EEG (Elektroensefalografi) Laboratuarı, EMG (Elektomyografi) Laboratuarı, Uyarılmış Potansiyel Laboratuarı (VEP, BAEP, SEP), Özel Poliklinikler: Epilepsi, Başağrısı, Multipl Skleroz, Parkinson Hastalığı, Kas ve Periferik Sinir Hastalıkları vb.) Öğretim Üyeleri:

• Prof.Dr.Sezer KOMSUOĞLU (Anabilim Dalı Başkanı) • Prof.Dr.Faik BUDAK • Prof.Dr.Hüsnü EFENDİ • Prof.Dr.H. Macit SELEKLER • Prof.Dr.Pervin KUTLUAY İŞERİ • Doç.Dr.Ayşe KUTLU • Yard.Doç.Dr.Serap MÜLAYİM • Öğr.Görv.Dr.Yasemin Çiğdem ÖZERDEM Nükleer Tıp Anabilim Dalı

Nükleer Tıp Anabilim Dalı 1996 yılında Prof. Dr. Cumali AKTOLUN tarafından kurulmuş ve 1999 yılından itibaren Nükleer Tıp Merkezi ile hizmet vermeye başlamıştır. Bugüne kadar 3 uzman yetiştiren ve halen 3 öğretim üyesi, 4 araştırma görevlisi, bir radyofarmasi teknisyeni, 6 cihaz teknisyeni, 1 hemşire, 1 sağlık memuru, 3 sekreter ve 2 yardımcı personel ile çalışmakta olan Nükleer Tıp merkezimiz; bünyesindeki bir SPECT çift başlıklı gama kamera, bir SPECT tek başlıklı gama kamera, bir tiroit uptake probu, efor cihazı, kemik mineral dansitometrisi, USG, gama probe, C-14 üre nefes testi ve diğer destek ekipmanları ile nükleer tıbbın tüm alanlarında başvuran hastalarımıza en iyi hizmetleri verebilmeyi, klinik araştırmaları ile ulusal ve uluslar arası tıp literatürüne katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Nükleer Tıp, Nükleer Tıp, hastalıkların tanı ve tedavisinde radyoaktif ilaçları (radyofarmasötik) kullanan bir tıp disiplindir. Sintigrafik tetkikler ile çeşitli hastalıkların tanısı için organların fonksiyonları fizyolojik görüntülenmektedir. Merkezimizde tiroit, kemik, kalp, böbrek ve diğer birçok organ ve sistemin sintigrafik görüntülenmesi yapılmaktadır. Kemik mineral dansitometrisi ile sıklıkla menopoz sonrası dönemde ortaya çıkan osteoporoz ve buna bağlı oluşabilecek kırık riskleri saptanmaktadır. Tanısal işlemlerin yanı sıra çeşitli radyofarmasötikler kullanılarak pek çok radyonüklid tedavi uygulanmaktadır. Bunlar arasında radyoaktif iyot, kemik metastazlarına yönelik ağrı palyasyonu, radyonüklid sinovyektomi sayılabilir.

Tel: +90 (262) 303 80 68 (Sekreterlik), +90 (262) 303 80 74 (Randevu) e-mail: [email protected]

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı, Umuttepe Yerleşkesi,

41380 KOCAELİ

Tetkik ve Tedaviler

Uygulanan Tetkik ve Tedaviler

• Tiroit sintigrafisi • Tiroit uptake testi • I-131 tüm vücut tarama • Paratiroit sintigrafisi • Tiroit supresyon sintigrafisi • Dinamik-Statik böbrek sintigrafisi (MAG3, DTPA) • Böbrek korteks sintigrafisi (DMSA) • Radyonüklid sistoüreterografi • Adrenal korteks sintigrafisi • Testis sintigrafisi • Kemik sintigrafisi ve SPECT • Miyokart perfüzyon sintigrafisi (GATED) • I-123 MIBG sempatik innervasyon sintigrafisi • Radyonüklid ventrikülografi (MUGA) • Lenfosintigrafi • Beyin perfüzyon sintigrafisi (SPECT) • Sisternografi • BOS kaçağı tayini • BOS şant değerlendirmesi • GİS kanama odası saptanması • Özafagus transit zamanı ve motilite çalışması • Mide boşalma süresi hesabı • Gastroözefagial reflü incelemesi • Meckel divertikülü sintigrafisi

• Hepatobiliyer sintigrafisi • Akciğer perfüzyon-ventilasyon sintigrafisi • Tümör tarama (MIBI/Tl-201) • Ga-67 sintigrafisi • Somatostatin reseptör görüntüleme • DMSA-V tümör görüntüleme • MIBG sintigrafisi • Tükürük bezi sintigrafisi • Dakriosintigrafisi • İşaretli RBC sintigrafisi • Tc-99m HIG ile tüm vücut tarama • Sintimammografi • Sentinel lenf nodu görüntüleme • Intraoperatif gama probe uygulamaları • C-14 üre nefes testi • Radyoaktif iyot tedavisi (hipertroidi) • Radyonüklid sinevyektomi • Radyonüklid ağrı palyasyonu

Tetkik/Tedavi Hazırlıkları ve Uyulması Gereken Kurallar

1. Tetkik ve tedaviler için randevu almanız gerekmektedir. Acil vakalar dışında her tetkikin yapıldığı belirli bir gün veya günler vardır.

2. Sizi takip edene doktorunuz tarafından doldurulmuş ve onaylanmış Nükleer tıp istek formu ile randevu sekreterliğimizden randevumuzu alabilirsiniz.

3. Tetkik ve tedaviler için özel hazırlık gerektiğinden telefon ile randevu verilmemektedir. 4. Gerekli hazırlıkların yer aldığı bilgilendirme formu randevu alınırken size verilecektir. 5. Nükleer tıp tetkik ve tedavileri radyasyon içerdiğinden hamileler için zararlıdır. Çok gerekli

haller dışında hamilelere uygulanmamaktadır. HAMİLE İSENİZ veya HAMİLELİK OLASILIĞINIZ VARSA mutlaka bizi uyarınız.

6. Uygulanan radyoaktif ilaçlar anne sütüne geçtiği için bebek için zararlı olabilir. BEBEĞİNİZE ANNE SÜTÜ VERİYOR İSENİZ BİZİ UYARINIZ.

7. Tetkikler hastaya damar yolu veya ağızdan düşük dozda radyoaktif ilaç verilerek yapılmaktadır. Uygulanan radyoaktif ilaçların ciddi yan etkisi ve alerjisi yoktur.

8. Tetkik günü randevu saatinde, randevu kartınız ve varsa eski tetkikleriniz ile başvurun. Sekreterimiz gerekli işlemleri yaptıktan sonra nükleer tıp dosyanız hazırlanacak ve ilgili araştırma görevlisine yönlendirileceksiniz. Hastalığınızla ilgili elinizde mevcut bulunan tüm dosya, rapor, film vb kayıtları beraberinizde getiriniz. Sizden alınan film ve raporlar tetkik sonucunuzla birlikte geri iade edilecektir.

9. İlgili hekim sizinle görüştükten sonra tetkik işlemleriniz başlayacaktır. 10. Hemşire tarafından hastaya radyoaktif ilaç enjeksiyonu yapılacaktır. 11. Enjeksiyon yapıldıktan sonra verilen ilacın vücutta yeterli düzeyde yayılabilmesi için belli bir

süre beklenmesi gerekmektedir. Bekleme süresi tüm tetkiklere göre değişmektedir. Bazı tetikler birkaç seansta tamamlanmaktadır. Enjeksiyonunuz yapıldıktan sonra araştırma görevlisi hekim ve hemşire tarafından size bilgi verilecektir.

12. Bekleme süresi boyunca etrafa radyoaktif ışınlar yayacağınızdan bekleme salonunda oturunuz. Çekim zamanı geldiğinde cihaz teknisyeni tarafından çağırılacaksınız.

13. Tüm tetkiklerin çekim süreleri birbirinden farklı olduğu için bekleme süreleri de farklıdır. Ancak acil hasta geldiğinde bu süreler değişebilir.

14. Lütfen randevu saatine ve enjeksiyon sonrası çekim saatine uyunuz. Randevu saatine uymadığınız zaman bir sonraki hasta çekime alınabilir veya bazı durumlarda çekiminizin iptal edilmesi gerekebilir.

15. Çekiminiz tamamlandıktan sonra hamile kadınlardan ve 1 yaşının altındaki çocuklardan belli bir süre uzak kalmanız gerekmektedir. Bu süre hakkında bilgiyi araştırma görevlisi hekimden alabilirsiniz.

16. Cihaz teknisyeni tetkikiniz bittiğinde size sonuç alma kartı verecektir. Bu kartla birlikte, belirtilen gün ve saatte sonuç raporu ve filmlerinizi alabilirsiniz.

Eğitim

Lisans Eğitimi

Tıp Fakültesi Dönem III öğrencilerine aşağıdaki program doğrultusunda 9 saat teorik nükleer tıp dersi anlatılmaktadır. Dönem IV de ise seçmeli staj olarak iki hafta öğrenci kabul edilmekte toplam 10 gün teorik ve pratik eğitim verilmektedir.

Dönem III Ders Programı:

Hastalıkların Biyolojik Temelleri Kurulu Nükleer Tıbba Giriş (1 saat) Dolaşım ve Solunum Sistemleri Kurulu Solunum Sistemi Hastalıkları Tanısında Nükleer Tıp Yöntemleri (1 saat) Kardiyolojik Hastalıkların Tanısında Nükleer Tıp Yöntemleri (1 saat) Sindirim ve Hematopoetik Sistemler Kurulu Sindirim Sistemi Hastalıklarında Nükleer Tıp Yöntemleri (1 saat) Üriner Sistem Kurulu Genitoüriner Sistem Hastalıklarının Teşhisinde Nükleer Tıp Yöntemleri (1 saat) Endokrin ve Üreme Sistemleri Kurulu Tiroit ve Paratiroit Hastalıklarının Tanı ve Tedavisinde Nükleer Tıp Yöntemleri (2 saat) Sinir Sistemi ve Psikiyatri Kurulu Nöropsikiyatrik Hastalıkların Tanısında Nükleer Tıp (1 saat) Kas ve İskelet Sistemleri Kurulu Kas ve İskelet Sistemi Hastalıklarında Nükleer Tıp Yöntemleri (1 saat)

Dönem IV Ders Programı:

1.Hafta Pazartesi 08.30-12.20 Pratik 13.30-14.20 Nükleer tıbba giriş (teorik) 14.30-15.20 Nükleer tıp fiziği (teorik) 15.30-16.20 Radyasyonun biyolojik etkileri ve radyasyondan korunma (teorik) Salı 08.30-12.20 Pratik 13.30-14.20 Temel radyofarmasi (teorik) 14.30-15.20 Enstrumantasyon (teorik) 15.30-16.20 Kemik mineral dansitometri ve RIA (teorik) Çarşamba 08.30-12.20 Pratik 13.30-14.20 Solunum sistemi hastalıklarında nükleer tıp (teorik) 14.30-15.20 Nörolojik ve psikiyatrik hastalıklarda nükleer tıp (teorik) 15.30-16.20 Ürogenital sistem hastalıklarında nükleer tıp (teorik) Perşembe 08.30-12.20 Pratik 13.30-14.20 Gastrointestinal sistem hastalıklarında nükleer tıp (teorik) 14.30-15.20 Kas ve iskelet sistemi hastalıklarında nükleer tıp (teorik) 15.30-16.20 İnfeksiyon ve inflamasyon tanısında nükleer tıp (teorik) Cuma 08.30-12.20 Pratik 13.30-14.20 Kardiyak stres testleri (teorik) 14.30-15.20 Kardiyovasküler sistem hastalıklarında nükleer tıp (teorik)

15.30-16.20 Kardiyovasküler sistem hastalıklarında nükleer tıp (teorik) 2.Hafta Pazartesi 08.30-12.20 Pratik 13.30-14.20 Onkolojik hastalıklarda nükleer tıp (teorik) 14.30-15.20 Endokrin hastalıklarda nükleer tıp I (teorik) 15.30-16.20 Endokrin hastalıklarda nükleer tıp II (teorik) Salı 08.30-12.20 Pratik 13.30-14.20 Radyonüklid temel tedavi prensipleri (teorik) 14.30-15.20 Radyonüklid tedaviler (teorik) 15.30-16.20 Sentinal lenf nodu görüntüleme ve gama prob (teorik) Çarşamba 08.30-12.20 Pratik 13.30-14.20 PET Görüntüleme prensipleri (teorik) 14.30-15.20 Kardiyak PET uygulamaları (teorik) 15.30-16.20 Nörolojik PET uygulamaları (teorik) Perşembe 08.30-12.20 Pratik 13.30-14.20 Onkolojik PET uygulamaları I (teorik) 14.30-15.20 Onkolojik PET uygulamaları II (teorik) 15.30-16.20 Vaka sunumları (teorik) Cuma Sınav

Lisans Üstü Eğitimi

TIPTA UZMANLIK ÖĞRENCİSİ EĞİTİM SÜRECİ

Nükleer Tıp Anabilim Dalı TUS ile uzmanlık öğrencisi alan bir bölümdür. Uzmanlık eğitimi süresi 4 yıldır. Uzmanlık öğrencileri uzmanlık eğitimleri sırasında sıcak oda, gama kamera, tedavi çalışmaları alanlarında bölüm içi rotasyon yaptıkları gibi Radyoloji (4 ay), Tıbbi Onkoloji (2 ay), Radyasyon Onkolojisi (1 ay), Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları (1 ay), Kardiyoloji (1 ay) olmak üzere toplam 9 ay dış rotasyonları da uygulanmaktadır. Nükleer tıp kitaplarının çok büyük bir kısmı İngilizce olduğundan ve nükleer tıbbın bilgisayar teknolojisiyle yakın ilgisinden dolayı nükleer tıbbı tercih edecek uzmanlık öğrenci adaylarının iyi düzeyde İngilizce bilmeleri ve bilgisayar teknolojisine hakim olmaları önerilir.

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Uzmanlık Öğrencisi Eğitim Programı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Uzmanlık Öğrencisi Eğitim Rehberi

Fotoğraflar

BMD

Gama Kamera 1

Gama Kamera 2

Sıcak Oda

Tüm Personel

Öğretim Üyeleri:

• Doç.Dr.Hakan DEMİR (Anabilim Dalı Başkanı) • Yard.Doç.Dr.Serkan İŞGÖREN • Yard.Doç.Dr.Gözde DAĞLIÖZ GÖRÜR

Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı

Çağımızda çalışma ve yaşam koşullarının giderek zorlaşması, insanların psikolojik sorunlarının artması, kişilerin eskisine oranla çok daha fazla psikolojik desteğe ihtiyaç duymalarına neden olmaktadır. Tıp Fakültesi’nin açıldığı günden itibaren bölümümüz gerek koruyucu hizmetler gerek tedavi edici hizmetler anlamında sorumluluklarını yerine getirmeye çalışmaktadır. 17 Ağustos 1999’da meydana gelen ve sadece bölgemizi değil ülkenin tümünü etkileyen bir felaket yaşadık. Bu felaket sonrasında yaşanan kayıplar, acılar ve yaşantılar insanlarda ruhsal yönden büyük bir travmaya yol açtı. Felaketin hemen ardından anabilim dalımız tarafından Psikososyal Hizmet Yardımlaşma ve Dayanışma Birimi oluşturularak halkımıza yardımcı olunmaya çalışılmıştır. Ayrıca bu birim deprem sonrasında bölgeye gelen ve bir çok ekibin de koordinasyon içinde çalışmalarını sağlamıştır. O dönemde gezici ekiplerle hizmet verilmiş ve büyük bir kesime bu hizmet götürülmüştür. Kriz sonrasında ise yerleşik olarak hem hastane hem de prefabrik yerleşim alanlarında hizmet sunulmuştur ve bu hizmet sunumu halen devam etmektedir. Kentimizin sanayi kenti olması nedeniyle, kent halkı son dönemde yaşanan ve birbirini izleyen ekonomik krizlerden yoğun olarak etkilenmektedir. Birçok insan işsiz kalırken bir çokları da işsiz kalma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bilindiği gibi yaşanan kriz

dönemlerinde ruhsal rahatsızlıkların görülme sıklığı da artmaktadır. Artan ruhsal rahatsızlıklar beraberinde psikiyatrik desteği de gündeme getirmektedir. Kentimiz ayrıca çok yoğun olarak göç almaktadır. Yaşanan göç olgusu ile birlikte yaşanan ekonomik sorunlar ve uyum problemleri ele aldığımız diğer bir konudur. Yaşanan toplumsal sorunlara üniversite olmanın sorumluluğu ve büyük bir duyarlılık ile yaklaşan bölümümüz doğrudan rektörlüğe bağlı olarak çalışan Toplum Ruh Sağlığı Birimi (ToRSaB)’ni kurmuştur. Bu birim hastaları tedavi etmeyi değil, kentimizin değişik kesimlerinin yaşadığı sorunları ele alarak çözüme katkıda bulunmayı hedeflemiştir. Bu anlamda çeşitli bilimsel toplantılar organize edilmekte ve çalışmalar yapılmaktadır. İzmit Kent Kurultayı, İsviçre Dayanışma Federasyonu ve Kocaeli Üniversitesi’nin ortaklaşa yürüttüğü Mahalle Afet Gönüllüleri (MAG) Eğitim Programının Psikolojik destek ayağı bölümümüzce yürütülmekte olup 30 mahallede 30’ar gönüllünün eğitilmesi amaçlanmıştır. İlk olarak 2 mahalle pilot olarak tespit edilmiş ve eğitimler gerçekleştirilmiştir. Yukarıda sayılan koruyucu ruh sağlığı ve sosyal psikiyatri çalışmaları yanında hastanemizde birçok alanda tedavi edici hizmetler sunulmaktadır. Bu alanlar arasında duygu durum bozuklukları, psikotik bozukluklar, anksiyete bozukluları, alkol-madde bağımlılığı, cinsel işlev bozuklukları, kişilik bozuklukları, uyum bozuklukları sayılabilir. Deprem sonrasında kentin tek yataklı (10 yatak) psikiyatri servisi hizmete sokulmuş ve ayaktan tedavisi zor olan hastalar yatırılarak tedavi edilmektedir. Servisimizde yatan hastalara yönelik grup tedavileri, ayrıca psikotik hastalarla da Sosyal Beceri Eğitimi Programı çerçevesinde grup tedavileri yapılmaktadır. Poliklinik hizmetleri hafta içi tüm günlerde 2 poliklinik olarak yürütülmektedir.

GENEL HASTANE HİZMETLERİMİZ

A–POLİKLİNİK HİZMETİMİZ

Polikliniklerimizde 2006 yılı içerisinde kademeli olarak birimleşmenin oluşturulmasına çalışılmıştır. Genel psikiyatri polikliniğinin yanı sıra, anksiyete bozuklukları, duygudurum bozuklukları, ergen ve geropsikiyatri polikliniği gibi özel poliklinikler ilgili öğretim üyelerinin süpervizyonu altında sürdürülmesine çalışılmaktadır. 2006 yılında polikliniğimizde yapılan muayene sayısı 1 Ocak 2006 ve 12 Aralık 2006 tarihleri arasında 10811 adettir. Bu rakam araştırma görevlilerinin değişik ruhsal hastalıkları tanıması ve konuyla ilgili becerilerini geliştirebilmeleri açısından olumludur. Yeni açılan birimlerimizden birisi olan Geropsikiyatri Polikliniği sorumlu öğretim üyesi Yaluğ İ tarafından yürütülmektedir. Bu birim haftada bir gün psikiyatri polikliniği bünyesinde sürdürülerek, 60 yaş ve üstü hastalarda görülen ruhsal bozuklukları birime özgü bir algoritma ile değerlendirmekte ve tedavi etmektedir.

B–YATAKLI TEDAVİ HİZMETİMİZ

Geçtiğimiz yıl sonuna doğru servisimizin yatak kapasitesi arttırılarak toplam 22 yatağa ulaşılmış idi. Yeni binamızda da yatak sayımız aynı olmakla beraber 1 ocak 12 aralık 2006 tarihleri arasında yatarak tedavi edilen toplam hasta sayısı 237 olmuştur. Bu yıl servisimizin çalışma ilkeleri geçtiğimiz yıldaki gibi devam etmiş ve alt birim dallarında uzmanlaşma sürecine devam etmiştir. Duygudurum bozuklukları, anksiyete bozuklukları, psikotik bozukluklar başlıklarında olmak üzere bu alanlarda odaklanan üç öğretim üyesi servis hizmetlerini yürütmektedir. Üç öğretim üyesi vizitlerini haftanın farklı günlerinde yaparken, araştırma görevlileri farklı öğretim üyeleri ile çalışmanın zenginliklerinden faydalanabilmektedir. Ayrıca servisin genel bir sorumlu öğretim üyesi bulunmaktadır. Psikiyatri servisi yataklarından bir tanesi tıbbi bakıma gereksinim duyabilecek hastalar için ayrılmıştır. Kliniğimizde yatarak tedavi olan hastaların tedavisinde genel anestezi altında elektro konvulzif tedavi kullanılabilmektedir.

C–KOÜTF PSİKİYATRİ A.D. GÜNDÜZ HASTANESİ

(Ruhsal Travma ve Rehabilitasyon Birimleri)

Birimimiz bu yıl ruhsal travma yüksek lisans eğitimini başlatmıştır. Travma birimi Gündüz Hastanesindeki yeni yerinde hizmetini sürdürmektedir. Yıl içinde Psikolojik Travma Toplantıları IV’ün düzenlenmesine bu birim önemli katkı vermiştir. Birimin dökümantasyon merkezinde Türkiye’de psikolojik travma alanında yayınlanmış olan tüm yayınların toplanmasına devam edilmektedir. Araştırma etkinliklerinde öncelikle travma alanında yapılacak çeşitli çalışmalar planlanmakta ve halen bir kısmı yürütülmekte ve bir kısmı da tamamlanarak yayın aşamasına gelinmiştir. Merkeze başvurular ve alan çalışmalarından elde edilen veriler bilgisayar programlarında işlenecek şekilde hazırlanmıştır. Birimin yurtiçi ve yurt dışındaki kurumlarla işbirliği sürdürülmektedir. Şubat 2004 yılında hizmete giren rehabilitasyon birimimiz yaklaşık 100 hastaya rehabilitasyon ve tıbbi tedavi hizmeti verebilecek kapasitededir. Bu hizmetler arasında psikoz polikliniği yanı sıra tedavi hizmetleri, psikososyal rehabilitasyon, uğraşı, eğitim ve araştırma hizmetlerine yönelik çalışmaları sürdürmektedir. 2006 yılında Ruhsal travma ve psikiyatrik rehabilitasyon birimimiz 2342 poliklinik muayenesi ile Kocaeli halkına hizmetlerini sürdürmektedir.

D-PSİKOLOJİK ÖLÇME ve DEĞERLENDİRME

Kurumumuzun poliklinik hizmetleri ve yatan hasta hizmetleri içerisinde sunulabilen değişik psikolojik ölçme değerlendirme hizmetleride bulunmaktadır.

E-KOÜTF PSİKİYATRİ A.D. ERGEN POLİKLİNİĞİ

Kocaeli Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı ve Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları (ÇERSH) Anabilim Dalı arasında varılan anlaşmaya göre 16 yaşa kadar olan gençler ÇERSH Anabilin Dalı’nda, 18 yaş üzerindeki gençler de Psikiyatri Anabilim Dalı’nda değerlendirilmektedir. 16-18 yaşlar arasında olan gençler ise her iki ana bilim dalı tarafından ele alınabilmektedir. Kuruluşu ve işleyişi sırasında ÇERSH Anabilim Dalı’ndan da destek alan Birim bir erişkin psikiyatristi, iki araştırma görevlisi ve iki de psikolog tarafından sürdürülmekte, olgu tartışmaları iki Ana Bilim Dalı arasında gerçekleştirilmektedir. Başvurular, daha çok genel psikiyatri polikliniğinden gelmekte, Psikoz ve Affektif Bozukluklar Birimleri tarafından izlenen gençlerin dışında kalan gençler bireysel görüşmeler, aile görüşmeleri ve grup çalışmaları ile değerlendirilmektedir. Ayrıca, belli aralıklarla söyleşi, müzik dinletisi, birlikte film seyredip tartışma, tarım alanında uygulamalar gibi etkinlikler de gerçekleştirilmektedir. Başvuran gençlerin önemli bir kısmında sınav kaygısı, aile içi ilişkilerde zorluklar, okul başarısızlığı, uyum sorunları gibi konular öne çıkmakta, arada yeme sorunları ve cinsel sorunlar da başvuru nedeni olabilmektedir. Haziran 2006 öncesinde ağırlığın sınav kaygısına verildiği, aile içi ilişkilerinde işlendiği grup çalışması sürdürülmüştür. Kasım 2006’ten başlayarak yeni grup çalışmaları planlanmaktadır. Ayrıca, ailenin tüm bireylerine açık aile içi ilişkilerin TV dizileri kullanılarak işlendiği ‘İnsana ve Aileye Bakış’ söyleşileri yapılmakta, özel konulara değinilmeyen bu söyleşilerde ele alınan konular bireysel görüşmelerde kişiye ya da aileye özel biçimde yeniden yorumlanmaktadır.

Tüm brimlerimizin toplam poliklinik sayısı: 13153 Klinikte yatan hasta sayımız: 23

Öğretim Üyeleri:

• Prof.Dr.Ümit TURAL (Anabilim Dalı Başkanı) • Prof.Dr.Bülent ÇOŞKUN • Prof.Dr.Mustafa YILDIZ • Prof.Dr.A.Tamer AKER • Doç.Dr.İrem YALUĞ • Doç.Dr.Aslıhan POLAT • Yard.Doç.Dr.Cem CERİT

Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı

Kocaeli Üniversitesi tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Kasım 2000’de Dr. Binnaz SARPER tarafından kurulmuş, 2007 yılında tedavi ünitesi kurulana kadar poliklinik ve konsültasyon hizmetleri yürütülmüştür. Günümüzde iki eksternal, bir brakiterapi, iki planlama ünitesi, iki poliklinik ve 14 yatak ile yılda yaklaşık 2000 hastaya ayaktan ya da yatarak onkoloji hizmeti verilmektedir. Radyasyon Onkolojisi Bölümü'müzde kanser tanısı almış hastaların tedavi ve takibi modern tıbbın gerektirdiği gelişmiş teknik olanaklardan yararlanılarak yapılmaktadır. Bölümümüzde uygulanan radyoterapi hizmetleri, öğretim üye ve görevlileri, radyoterapi fiziği uzmanları, araştırma görevlileri, teknisyenler ve hemşireler tarafından gerçekleştirilmektedir. Radyasyon Onkolojisi anabilim dalı ve tedavi ünitesi Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nin bodrum katında yer almaktadır. 14 yataklı servisimiz morfoloji binası 2. Ve 3. Katında özel oda ya da iki yataklı odalar şeklinde hizmet vermektedir. Poliklinik hizmetlerimiz morfoloji binası birinci katta Cuma hariç haftanın dört günü verilmektedir. Merkezimizde Eksternal (dışarıdan) ve brakiterapi (tümör veya ilgili organ içerisinden) tedavi olanakları bulunmaktadır. Eksternal tedaviler için iki ayrı cihaz kullanılmaktadır. Bunlar yeni teknoloji Lineer Hızlandırıcı cihazları olup, 6 MV, 18 MV düzeyinde X-ışınları ve 6 ayrı kademede elektron demetleri üretebilmektedir. Böylece derin ve yüzeyel tümörlerin tedavisi mümkün olmaktadır.. Brakiterapide ise ayaktan tedavi olanağı veren yüksek doz hızlı cihaz bulunmaktadır. Bu cihazlarla başta jinekolojik tümörler ve baş-boyun tümörleri olmak üzere birçok tümöre yakın mesafeden ışınlama yolu ile yüksek tedavi dozu emniyetli bir şekilde verilebilmektedir. Her iki cihaz da benzerleri arasında en modern teknolojiye sahiptir. Bölümümüzde ayrıca hastaları tedaviye hazırlık amacıyla alan belirlenmesinde kullanılan 2 adet simülatör (Konvansiyonel simülatör ve BT simülatör) ve bir adet C-kollu X-ışını cihazı bulunmaktadır. Tedavilerimizi sağlıklı ve ayrıntılı bir şekilde planladığımız gelişmiş, üç boyutlu planlama ve IMRT (Yoğunluk ayarlı radyoterapi) rapi) yapma özelliğinde bilgisayarlı tedavi planlama cihazı bulunmaktadır. Yüksek kalitede bir tedavi için gerekli olan kapsamlı, teknik altyapı ve ağ (network) sistemi anabilim dalımızın donanımını tamamlamaktadır.

Bölümümüzde Yapılan Tedavi Uygulamaları:

Hastanın değerlendirilmesi Tedavi hazırlığı ve simülasyon Eksternal tedavi uygulamaları Brakiterapi

Hastanın Değerlendirilmesi:

Bölümümüzde tedavi olmak üzere gönderilen veya doğrudan başvuran hastalar anabilim dalımız öğretim üyeleri, öğretim görevlileri ve araştırma görevlileri tarafından muayene edilip, laboratuar ve radyolojik tetkikleri, ameliyat ve patoloji raporları incelenerek değerlendirilir. Tedavi edilmesinin uygun olduğuna karar verildiğinde, hastaya gerekli bilgi verilerek, tedavi hazırlığı yapmak üzere randevu verilir.

Tedavi Hazırlığı ve Simülasyon:

Tedavi öncesi hazırlık iki bölümden oluşur. Simülasyon öncesi hazırlık ve simülasyon. Tedavi öncesi hazırlık aşamasında gerektiğinde hastanın tedavi sırasında hareketsiz kalabilmesini sağlayan kişiye özel termo-plastik baş ve boyun maskeleri, hastanın vücudunun şeklini alabilen özel yataklar hazırlanır. Gerekli olan durumlarda bilgisayarlı tomografi cihazında tedavi planlama amaçlı tomografi kesitleri alınır. Bu işlem sırasında hastanın radyoterapi sırasında kullanacağı maske, tedavi yatağı gibi yardımcı düzeneklerde kullanılacağı için bu tetkikin hastanemizin bilgisayarlı tomografisinde doktorlarımız veya teknisyenlerimiz gözetiminde yapılması gerekmektedir. Bölümümüzdeki tedavi planlama bilgisayarına aktarılan hastaya ait bilgisayarlı tomografi bilgilerini kullanarak en uygun planlama gerçekleştirilir. Bu işlemler belirli bir süre alacağı için hastaya simülasyon için randevu verilir. Simülasyon işlemi tedavi cihazlarındaki şartlar sağlanarak radyasyon uygulanacak alanların belirlenmesidir. Simülasyon için gelen hasta teknisyenler tarafından karşılanır, gerekli bilgi verildikten sonra, doktorlarımız gözetiminde simülasyon yapılır. Simülasyon sırasında hastanın hareket etmemesi önem taşır. Çocuk hastalarımızın yanında, başlangıçta anne-babalarının kalması gerektiğinde özel önlem alarak (kurşun yelek giydirilerek) bu sağlanabilir. Kendi başına hareketsiz kalamayacak hastalar için anestezi anabilim dalının gözetiminde sedasyon uygulanır.Hasta tedavi masasına yatırıldıktan sonra uygun tekniklerle tedavi alanları belirlenir. İşlem sonrası vücudun tedavi edilen yerlerine özel kalemlerle veya işaret bantları ile özel işaretler konulur. Bu işlemden sonra, tedaviye kadar ve tedavi sırasında bu işaretlerin muhafaza edilmesi önem taşır. Hastalar rahatça yıkanabilir ancak bu işaretlerin çıkmaması ve tedavi alanlarında cildin tahriş olmaması için bu bölgelerin fazla miktarda sıcak suyla yıkanmaması, liflenmemesi ve keselenmemesi önerilir.

Eksternal Tedavi Uygulamaları:

Eksternal tedaviler çevreye radyasyon yayılımı olmaması için özel olarak yapılan kalın duvarlı odalar içinde yer alır ve dışarıdan teknisyenin oturduğu bir kumanda odasından idare edilir. Tedavi sırasında hastanın izlendiği kapalı devre kamera sistemi ve karşılıklı konuşabilme imkanı veren diyafon sistemi bulunur. Hasta tedavi odasına alındıktan sonra soyunma kabinlerinde tedavi bölgesini açıkta bırakacak şekilde doktor ve teknisyenlerin uygun gördüğü şekilde hazırlanır. Hasta tedavi masasına yatırılır. Tedavi için hastanın tedavi masasına simülatördeki gibi yerleştirilmesinden sonra varsa maske, tedavi yatağı gibi şartlar sağlanır. Doktor, radyoterapi fiziği uzmanı ve teknisyenler önceden belirlenmiş olan tedavi alanlarına göre gerekli işlemleri yapar ve ekip cihaz odasından çıktıktan sonra tedavi başlatılır. Tedavi sırasında hasta hiçbir şey hissetmez. Radyasyonun verildiği anda, hafif, ince devamlı bir ses duyulabilir. Tedavi genellikle 2-10 dakika sürebilir. Birden fazla alan varsa bu süre uzayabilir. Cihaz, gerektiğinde hasta etrafında dönebilir. Tedavi sırasında hastanın hareket etmemesi çok önemlidir. Tedavi bittikten sonra hasta teknisyen tarafından cihaz odasından çıkarılır, hastaya sonraki tedaviler için randevu verilir.

Tedaviler hastaya uygulanacak tedavi protokolüne göre farklılık göstermekle birlikte, genellikle haftada 5 gün (pazartesi-cuma) olmak üzere, toplam 1-7 hafta arasında değişir. Özel durumlarda günde 2 –3 tedavi uygulaması da yapılabilir.

Brakiterapi:

Brakiterapi sözcüğü yakından tedavi anlamına gelir. Radyoaktif kaynakların doğrudan organ ve vücut boşluklarına, doku içerisine yerleştirilmesi ile uygulanır. Farklı uygulama yöntemleri olan brakiterapi yöntemi için anabilim dalımızda ayaktan tedavi olanağı veren yüksek doz hızlı cihazlar bulunmaktadır. Brakiterapi uygulanacak hasta tedavi için randevusuna geldikten sonra brakiterapi hemşiresi tarafından bilgilendirilir. Yapılacak işleme bağlı olarak hafif bir sakinleştirici iğne ya da genel anestezi yapılır. Doktorlar tarafından tedavinin uygulanacağı bölgeye radyoaktif kaynak içermeyen bazı aplikatörler yerleştirilir. Hasta uygulamadan sonra simülatöre alınır. Simülatörde bazı röntgen tetkikleri yapılıp, hasta beklemek üzere brakiterapi bölümüne alınır. Radyoterapi fiziği uzmanları ve doktorlar tarafından yapılan bilgisayarlı tedavi planlamasından sonra hasta tedavi odasına alınır. Hasta üzerindeki aplikatörlerle tedavi cihazı arasındaki bağlantılar sağlandıktan sonra tedavi ekibi dışarı çıkar ve tedavi başlatılır. Brakiterapi sırasında çevreye radyasyon yayılımı olmaması için kalın duvarlı odalar içinde yapılır ve dışarıda hemşirelerin oturduğu bir kumanda odasından idare edilir. Tedavi sırasında hastanın izlendiği kapalı devre kamera sistemi ve karşılıklı konuşabilme olanağı veren diyafon sistemi bulunur. Radyoaktif kaynak korumasından çıkıp hastaya önceden uygulanmış olan aplikatörlerin içine gider ve ışınlama işlemi başlar. Tedavi sırasında hasta hiçbir şey hissetmez ancak hafif bir titreşim algılanabilir. Tedavi genellikle 1-20 dakika sürebilir, bu sürede hastanın hareket etmemesi önemlidir. Tedavi bittikten sonra hasta cihaz odasından çıkarılır, sonraki tedavi için randevusu verilir.

Doktorlarımız ve Radyoterapi Fiziği Uzmanlarımız:

Doç.Dr. Binnaz SARPER (Anabilim Dalı Başkanı) Doç. Dr. Görkem AKSU Yrd. Doç. Dr. Eda Yirmibeşoğlu ERKAL Dr. Doğu CANOĞLU Dr. Özlem AY Dr. Hatice HALİS Dr. Sinan KARABEY

Radyoterapi Fiziği Uzmanlarımız:

Fiz. Tülay MEYDANCI Fiz. Ahmet KARAYEL Fiz. Berna TIRPANCI Radyoterapi fiziği uzmanlarının görevleri bölümümüzde bulunan tüm tedavi cihazlarının kalibrasyonu ve kalite kontrolü, simülasyon ve tedavi planlaması cihazlarının kalite kontrolü, elle veya bilgisayar yardımı ile tedavi planlamasını yapmak, radyasyon güvenliğini sağlamak ve eğitim vermektir.

Randevu Almak İçin :

İlk muayene ve kontrol randevuları Radyasyon Onkolojisi Bölümü'müzün Poliklinik Sekreterliği’nden poliklinik muayene ve kontrol randevuları verilir. Randevu almaya lütfen varsa hastalığınızla ilgili tüm raporlar (ameliyat, epikriz), radyolojik tetkikler ve patoloji preparatlarını getiriniz. Simülasyon ve tedavi randevuları Bu randevular muayene sonucu değerlendirilen hastalara doktorlarımız tarafından verilmektedir. Öğretim Üyeleri:

• Doç.Dr.Emine Binnaz ÇELEBİOĞLU SARPER (Anabilim Dalı Başkanı) • Doç.Dr. Maksut Görkem AKSU • Yard.Doç.Dr. Eda YİRMİBEŞOĞLU

Radyoloji Anabilim Dalı

Bölümümüzde manyetik rezonans (MR), bilgisayarlı tomografi (BT), ultrasonografi, Doppler, anjiografi, mammografi, ilaçlı mide, barsak ve böbrek filmleri ve bütün röntgen çekimleri yapılmaktadır. Ek olarak bilgisayarlı tomografi ya da ultrasonografi rehberliğinde biopsi ve drenaj işlemleri uygulanmakta, uygun hallerde damar darlıklarının ameliyatsız tedavisi yapılabilmektedir. Öğretim Üyeleri:

• Prof.Dr.Ali DEMİRCİ (Anabilim Dalı Başkanı) • Prof.Dr.Arzu Serpil ARSLAN • Prof.Dr.Ercüment ÇİFTÇİ • Prof.Dr.Gür AKANSEL • Doç.Dr.Yonca ANİK • Doç.Dr.Nagihan İNAN GÜRCAN • Yard.Doç.Dr.Hasan Tahsin SARISOY

• Yard.Doç.Dr.Sevtap GÜMÜŞTAŞ

Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı 1995 yılında kurulmuş olup, 2007 yılı itibarıyla 4 Profesör ve 1 Yardımcı Doçent Öğretim Üyesi görev yapmaktadır. Bugüne kadar Anabilim Dalında 6 yüksek lisans, 2 doktora ve 1 uzmanlık tezi tamamlanmış olup 3 doktora ve 2 uzmanlık tezi tamamlanmak üzeredir. . Anabilim Dalında in-vivo ve in-vitro araştırmalar yapılabilen 2 laboratuvar bulunmaktadır. Farmakoloji eğitiminin çağdaş eğitim ve bilim ölçülerine uygun olarak yaşama geçirilmesi ve sürekli geliştirilmesi ilkesine dayanarak amacımız temel ve farmakolojik araştırmaları tasarlayacak, yürütecek, sonuçları yorumlayıp sunarak evrensel bilime katkıda sunacak; ülkenin ve toplumun farmakoloji alanındaki gereksinimlerine yönelik bilgi alışverişinde bulunacak; bilgi beceri ve tutumlarla donatılmış; yaşam boyu kendi kendine öğrenmenin önemini kavrayan; insan ilişkilerinde doğru,dürüst,ve tutarlı davranışlar sergileyen bilim insanları yetiştirmektir. Anabilim Dalında Tıp Fakültesine yönelik mezuniyet öncesi ve mezuniyet sonrası eğitim programları uygulanmaktadır. Tıp Fakültesi’nde Dönem II, Dönem III öğrencilerine Tıbbi Farmakoloji; Dönem IV öğrencilerine Klinik Farmakoloji ve Kocaeli Sağlık Yüksekokulu Ebelik öğrencilerine de Farmakoloji dersi verilmektedir. Ayrıca kentte hekimlere, eczacılara, diş hekimlerine ve diğer meslek kuruluşlarına, bazı sivil toplum örgütlerine talepleri karşılığında ilaç ve sağlık danışmanlığı hizmeti verilmektedir.

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı Araştırma Donanımları

-İn-vitro izole organ banyo sistemleri, bilgisayarlı veri kayıt sistemi,stimülatörler, poligraf -Analjezik ve antiinflamatuvar aktivite tayini için gerekli donanımlar,- İn vivo kan basıncı ölçüm cihazı, -Davranış modelleri (+ labirent düzeneği, zorunlu yüzdürme silindirleri, bilgisayarlı lokomotor aktivite cihazı), -Öğrenme ve bellek düzenekleri (pasif sakınma aleti, + labirent düzeneği, üç panelli pist düzeneği) Öğretim Üyeleri:

• Prof.Dr.Güner ULAK (Anabilim Dalı Başkanı) • Prof.Dr.M.Nejat GACAR • Prof.Dr.Tijen UTKAN • Prof.Dr.Faruk ERDEN • Doç.Dr.Füruzan YILDIZ AKAR • Yard.Doç.Dr.İpek KOMSUOĞLU ÇELİKYURT • Yard.Doç.Dr.Oğuz MUTLU

Tıbbi Genetik Anabilim Dalı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı Laboratuarı 2006 yılında faaliyete geçmiştir. 2008 yılında Sağlık Bakanlığı’ndan Genetik Hastalıklar

Ruhsatlı Tanı Merkezi ünvanını almıştır. Ülkemizde ilk, "Gen Çipleriyle Gen Anlatım Analizleri" gerçekleştiren merkez olan anabilim dalımız, yine "Gen Çipleriyle array CGH Kromozom Analizlerine" de ülkemizde ve çevre coğrafyalarda ilk başlayan merkezdir. Ülkemizin en gelişmiş birkaç genetik laboratuvarından biri olan anabilim dalımız bünyesindeki Sitogenetik, Moleküler Sitogenetik, İleri Moleküler Tanı, Prenatal ve Kanser Genetik Tanı Laboratuvarları en yeni teknolojiyle donatılmış durumda olup, prenatal tanıdan post mortem analizlere kadar çok geniş bir alanda bilinen nerdeyse tüm genetik yöntemlerin hastalıkların tanısında uygulanmasına olanak sağlamaktadırlar. Anabilim dalımız dahilindeki laboratuvarlar ve rutin hizmet alanları aşağıdaki gibidir.

Sitogenetik Laboratuvarı:

Sitogenetik Laboratuvarı'nda yapısal ve/veya sayısal nedenli kromozomal bozuklara bağlı genetik hastalıklara doğum sonrası ( postnatal ) tanı koyabilmek için hasta bireylerden veya yakınlarından alınan periferik kan materyallerinden sitogenetik testler yapılmakta ve rutin şekilde kromozom analizi gerçekleştirilmektedir.

Moleküler Sitogenetik Laboratuvarı:

Moleküler Sitogenetik Laboratuvarı'nda rutin konvansiyonel sitogenetik uygulamalara nazaran doğum sonrası ( postnatal ) tanıda daha hassas ve hızlı şekilde daha fazla hücreyi analiz etmemize olanak sağlayan Floresan İnSitu Hibridizasyon (FISH) ve görsel analiz sistemleri bulunmaktadır.

İleri Moleküler Dizileme ve Karyotiplendirme Laboratuvarı:

Merkezimizde, sitogenetik test listemize ilaveten nadiren görülen genetik bozukluklar için hastalarda veya yakınlarında tüm insan genomunu daha hassas ve hızlı inceleyip, tanı koyabilmemize imkan sağlayan en son teknoloji ürünü Yeni Nesil Dizi Analizi, array-CGH, Dizi Analizi, Kantitatif Real Time PCR cihazlarının kullanıldığı DNA veya RNA testleri yapılmaktadır.

Doğum Öncesi (PRENATAL) Genetik Tanı Laboratuvarı:

Merkezimizde , kalıtımsal hastalıkları bulunan hastalara ve klinik endikasyonu taşıyan bireylere sağlıklı çocuk sahibi olma şansını vermek için amniyosentez / kordosentez / fetal kan materyalerinde ileri moleküler karyotipleme ve konvansiyonel sitogenetik analiz teknolojilerini kullanarak doğum öncesi genetik tanı uygulamaları gerçekleştirilmektedir.

Kanser Genetiği Laboratuvarı:

Özellikle lösemi, meme ve over kanserlerine yatkınlık yaratan genlerdeki değişiklikler ile yapısal ve/veya sayısal kromozomal bozukları belirleyecek sitogenetik ve ileri moleküler testlerimiz mevcuttur. Öğretim Üyeleri:

• Doç.Dr. Hakan SAVLI (Anabilim Dalı Başkanı) • Doç.Dr. Murat SAYAN

• Yard.Doç.Dr. Naci ÇİNE • Öğr.Gör. kudret Esen GÜMÜŞLÜ

Acil Tıp Anabilim Dalı

Acil Tıp, temel görevi beklenmeyen bir sağlık probleminde veya yaralanma durumunda hastayı değerlendirmek, tanı koymak, tedavi etmek ve ölüm veya daha ileri sakatlıktan korumak olan bir uzmanlık dalıdır. Acil Tıp, akut hastalık veya yaralanması olan bir hastaya tanı koymak, değerlendirmek, stabilizasyonunu sağlamak, tedavi etmek ve bakımını sonuçlandırmak üzere eğitilmiş hekimler tarafından uygulanır. Hastanın talebine yönelik, yaygın ve kesintisiz olarak ulaşılabilir bir bakım için çalışılmaktadır. Hasta bakım işlemleri Acil Tıp Uzmanı gözetiminde en az bir kıdemli ve bir kıdemsiz olmak üzere iki Acil Tıp Asistanı tarafından yapılmaktadır. Fakültemizde Acil Tıp AD 2003 yılı sonunda kurulmuştur. Halen 3 öğretim üyesi 11 araştırma görevlisi ile eğitim, araştırma ve hizmet çalışmalarına devam etmektedir. Anabilim dalımızın öncelikli ilkesi iyi bir eğitim sunmaktır. Anabilim dalımız araştırma görevlileri gerek anabilim dalı eğitim programı, gerek katıldıkları kurslar ile 4 yıllık eğitimlerini olanakların elverdiği en iyi düzeyde tamamlamaktadırlar. Düzenli olarak haftada 3 gün makale saati ve 1 gün eğitim seminerleri yapılmaktadır. Acil servis stajına gelen intern doktorlar için haftada 1 gün eğitim toplantıları düzenli olarak yapılmaktadır. Acil servise başvuran hastalar önce triaj alanında karşılanır, aciliyet durumları değerlendirilerek, canlandırma odası, monitörlü gözlem, minör travma odası veya ayaktan hasta bakım odalarına alınarak değerlendirilir. Hayatı tehdit etme potansiyeli bulunan göğüs ağrısı, solunum sıkıntısı, bilinç değişikliği gibi şikayeti olan hastalar monitorlü odalarda değerlendirilirken, yakın takip gerektirmeyen hastalar, minör travma veya bakı birimlerinde değerlendirilmektedirler. Hayatı tehdit etme potansiyeli olan durumlarda hastaların derhal, bekletilmeden değerlendirilmeleri esastır. Ancak acil servisin kalabalık olduğu saatlerde, hastaların muayene edilecekleri yatakların dolu olması ve personelin mevcut hastaların bakımını ancak sağlayabilmeleri nedeniyle hayatı tehdit edici yakınması olmayan hastalar için makul bir bekleme süresi olabilir. Ayrıca acil serviste ilk bakımın sağlanmasını takiben tetkik sonuçlarının görülebilmesi, gerekiyorsa konsültasyon işleminin tamamlanması veya hastaneye yatışın sağlanabilmesi için hastaların acil serviste beklemeleri gerekebilmektedir. Öğretim Üyeleri:

• Doç.Dr.Murat PEKDEMİR (Anabilim Dalı Başkanı) • Doç.Dr.Serkan YILMAZ • Yard.Doç.Dr.Elif YAKA • Yard.Doç.Dr.Nurettin Özgür DOĞAN

Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı 02.02.1995 tarihinde Doç.Dr.Kamil TOKER’in atanması ile faaliyete başlamıştır. 30 Ekim 1995 tarihinde Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nin faaliyete

başlaması ile 2 ameliyathanede hizmet ve eğitim vermeye başlayan anabilim dalı bugün ( 01 Mart 2012) 9 öğretim üyesi, 22 araştırma görevlisi, 18 anestezi teknikeri ve yoğun bakım ve derlenme ünitelerinde toplam 22 hemşire, 2 tıbbi sekreter ile anesteziyoloji, algoloji ve reanimasyon ve yoğun bakım alanlarında eğitim ve sağlık hizmeti vermektedir. 2002 yılında anabilim dalına bağlı Algoloji Bilim Dalı kurulmuştur. Kuruluş aşamasında SSK Kocaeli Hastanesi binasında faaliyet gösteren Anabilim Dalı 17 Ağustos 1999 da yaşanan deprem sonrası bağışla sağlanan mobil bir ameliyathanede çalışmasını sürdürmüştür. Daha sonra yapılan prefabrike binalarda önce 5 ameliyathane ve 4 yoğun bakım yatağı ile çalışılmış daha sonra Rotary tarafından yaptırılan Kocaeli Üniversitesi Rotary Hastanesi ile kapasite artmıştır. Anabilim Dalımız 20 Haziran 2005 tarihinde Umuttepe Yerleşkesi içindeki en son teknolojiye uygun olarak inşa edilmiş 750 yatak kapasiteli şu an da faaliyet gösterdiği binaya taşınmıştır. Toplam 16 ameliyathanede bütün cerrahi dallara her türlü cerrahi girişim için genel anestezi yada pek çok farklı rejyonel anestezi uygulanmaktadır. Bunun yanında anestezi polikliniğinde ameliyat olacak hastaların preoperatif dönemde değerlendirmeleri ve operasyona anestezi açısından hazırlanması, algoloji de baş ağrısından kanser hastalarında ağrı tedavisine kadar uzanan geniş spektrumda ağrı tedavisi sağlanması, doğumhane de doğum analjezisi (ağrısız doğum) ve ameliyathane dışındaki diğer girişimler (MRI, invaziv kardiyoloji uygulamaları gibi, ) için de anestezi ve sedasyon uygulanmaktadır. Hastanenin erişkin yoğun bakımlarının sorumluluğu ve yönetimini sürdüren anabilim dalı toplam 13 yatakla dahili ve cerrahi sorunları olan kritik hasta bakım ve tedavisini üstlenmiştir. 2011 yılı içinde yaklaşık 15000 cerrahi girişim yapılmış ve 13 yataklı yoğun bakım ünitelerinde yaklaşık 1300 hastanın bakım ve tedavisi gerçekleştirilmiştir. Öğretim Üyeleri:

• Prof.Dr.Kamil TOKER (Anabilim Dalı Başkanı) • Prof.Dr.Z.Mine SOLAK • Prof.Dr.Zehra Nur BAYKARA • Prof.Dr.Yavuz GÜRKAN • Doç.Dr.Tülay ŞAHİN • Doç.Dr.Murat TEKİN • Doç.Dr.Dilek ÖZDAMAR • Doç.Dr.Tülay HOŞTEN • Yard.Doç.Dr.Alparslan KUŞ • Yard.Doç.Dr.Zehra İpek ARSLAN AYDIN

Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı

http://www.kounrs.org

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Anabilim Dalı, Ekim 1994 tarihinde Doç. Dr. Savaş Ceylan’ın Anabilim Dalı Başkanlığına atanmasıyla kurulmuştur. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Anabilim Dalı’nın aktif klinik nöroşirürji hizmetleri, ilk ameliyatın Kasım 1995 tarihinde SSK Kocaeli Hastanesi’nin Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesine tahsis olunan 100 yataklı kısmında gerçekleştirilmesiyle başlamıştır. 17 Ağustos 1999 tarihindeki depremden sonra SSK Hastane binasının kullanılmaz hale gelmesiyle Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi yaklaşık iki yıl prefabrik yapılarda hizmet vermiştir. Haziran 2002’de inşa edilen 150 yatak kapasiteli Rotary Hastanesine geçilmiş ve burada Nöroşirürji Anabilim Dalı 13 yatakla hizmet vermeye devam etmiştir. Haziran 2005 tarihinde Kocaeli Üniversitesinin Umuttepe Yerleşkesindeki Tıp Fakültesi Hastanesine taşınılmış olup, Nöroşirürji Anabilim Dalı halen burada 20 yataklı klinikte çalışmalarına devam etmektedir. 2005 ve 2006 seneleri itibarıyla yıllık

ameliyat sayısı 600 civarında olup bunların yaklaşık 400’ünü (A) ve (B) grubu özellik isteyen ameliyatlar oluşturmaktadır.

Nöroşirürji Anabilim Dalı’nda:

• Beyin damarlarına ait anevrizmaların (balonlaşma) ve arteriovenöz malformasyonların (damar yumakları) yol açtığı kanamalar

• Beyin ve kafatasına ait tüm tümörler ve kistler, • Hipofiz tümörleri ve sellar-parasellar tümörlerin endonazal endoskopik (kafatası açılmadan,

burun deliği içerisinden endoskopla girilerek yapılan) cerrahisi, • Bel fıtığı, boyun fıtığı, omurilik kanalı darlığı, bel kayması (spondilolistezis), tüm omurga ve

omurilik tümörleri, tuzak nöropatiler (muhtelif yerlerdeki sinir sıkışmaları), • Kaza ve düşmeler sonucu gelişen beyin kanaması, kafatası kırıkları, boyun, sırt ve bel

bölgesindeki omurga kırıkları ve omurilik zedelenmeleri, kol ve bacaklardaki sinir kesi ve yaralanmaları,

• Pediatrik Nöroşirürji alt disiplini içerisinde ise doğumsal beyin ve omurilik hastalıkları (gizli veya kese şeklindeki omurilik açıklığı veya gelişim bozukluğu), doğumsal veya sonradan gelişen hidrosefali (beyin sıvısının beyinde aşırı birikmesi), doğumsal beyin kistleri, bebek ve çocuklara ait tüm beyin ve omurilik cerrahisi girişimleri (tümörler veya yaralanmalara bağlı durumlar) yapılmaktadır.

Nöroşirürji Anabilim Dalı’na ait cerrahi alt yapı içerisinde: • dijital kayıt sistemine sahip gelişmiş ameliyat mikroskobu • tümör cerrahisi, erişkin ve pediatrik olgulardaki hidrosefali ve beyin içi yerleşimli kistler için

kullanılan dijital kayıt sistemine sahip nöroendoskop setleri • CUSA (ultrasonik aspiratör)

gibi günümüz beyin cerrahisinin gelişmiş teknolojik olanakları en etkili şekilde kullanılmaktadır. Özellikle nöroendoskopik teknikle uygulanan girişimlerde, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Anabilim Dalı deneyim ve teknik açıdan ülkemizde önde gelen merkezler arasında kabul edilmektedir. Çalışma düzeni olarak, haftanın 4 günü (Pazartesi-Perşembe) ameliyat ve poliklinik hizmetleri verilmekte olup, Cuma günleri ise, asistan eğitim seminerleri, kürsü haftalık

olgu konseyi yapılmakta ve aynı zamanda poliklinik hizmeti ve lokal ameliyatlar yapılmaktadır.

İletişim: Web: http://www.kounrs.org Telefon: 0262 3038610, 0262 3038614 Öğretim Üyeleri:

• Prof.Dr.Savaş CEYLAN (Anabilim Dalı Başkanı) • Prof.Dr.Konuralp İLBAY • Prof.Dr.Volkan ETUŞ • Doç.Dr.Kenan KOÇ • Doç.Dr.İhsan ANIK • Yard.Doç.Dr.Burak ÇABUK

Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahi Kliniği Dr. Hülya Gündoğdu tarafından 1996 yılında kurulmuştur. Kuruluşundan bu yana sadece Kocaelinde değil Marmara bölgesinde geniş bir alandaki hastalara hizmet sunmaktadır. Klinik kuruluşundan beri sürekli hizmet yelpazesini genişleterek modern tıbbın gerektirdiği tüm imkanları kullanarak yenidoğandan, adölesan döneme kadar (0-18 yaş) hasta grubuna hizmet etmektedir. Hali hazırda cerrahi yenidoğan yoğun bakım ünitesi, endoskopi ünitesi, ürodinami ve anorektal manometri laboratuarına sahiptir. Bu zamana kadar sekiz tane çocuk cerrahisi uzmanı yetiştirmiştir. Deneysel ve klinik birçok çalışma yapmaktadır. Öğretim Üyeleri:

• Prof.Dr.Gülşen EKİNGEN YILDIZ (Anabilim Dalı Başkanı) • Prof.Dr.Melih TUGAY • Doç.Dr.Ercüment Levent ELEMEN

Genel Cerrahi Anabilim Dalı

Genel Cerrahi karın boşluğunda bulunan organların, memenin ve tiroid bezinin (guatr) cerrahi hastalıklarıyla uğraşan bir bilim dalıdır. Cerrahi Onkoloji ise, aynı organlara ait kanserlerle ilgilenir. Hastanemizde Genel Cerrahi ameliyatlarının yanı sıra cerrahi sınırlardaki meme kanserleriyle, yemek borusu, mide, kalın bağırsak, rektum kanserleri, pankreas safra kesesi, karaciğer kanseri, tiroid (guatr bezi) kanserleri gibi cerrahi onkoloji kapsamındaki hastalıklar başarıyla tedavi edilmektedir. Genel Cerrahinin kapsamındaki bir diğer konu; karın duvarı, kasık, göbek fıtıkları ve ameliyat sonrası oluşan fıtıklardır. Hastanemizde gerçekleştirilen fıtık ameliyatları fıtık cerrahisinin dünyada ulaşılan en son teknik ve malzeme kullanılarak yapılmaktadır. Nüks (fıtığın tekrar oluşması) sorunu kullandığımız yöntemlerle tamamen ortadan kaldırılmıştır. Diğer yandan, özellikle safra kesesi ameliyatlarında kullanılan laporoskopik cerrahi (kapalı ameliyat) yöntemi; arzu eden ve tıbbi yönden sakıncası olmayan hastalarda başarıyla uygulanmaktadır. Hastanemiz; trafik kazaları, bıçaklanma, kurşunlanma gibi dakikaların altın değerinde olduğu acil cerrahi ve her türlü dahili acillerde deneyimli uzman ekibiyle 24 saat hizmet vermektedir. Bu kısıtlı dakikalarda hastanın yaşam şansını sadece yetkin ve tecrübeli hekimlerin artırabileceğini unutmamak gerekir. Öğretim Üyeleri:

• Prof.Dr.Zafer UTKAN (Anabilim Dalı Başkanı) • Prof.Dr.Mustafa DüLGER • Prof.Dr.Oğuz ÖZBAY • Prof.Dr.Ahmet ALPONAT • Prof.Dr.Nuh Zafer CANTÜRK • Prof.Dr.Neşet Nuri GÖNÜLLÜ • Prof.Dr.Anıl ÇUBUKÇU • Doç.Dr.Oğuzhan BÜYÜKGEBİZ • Doç.Dr.Erdem OKAY • Yard.Doç.Dr.Oktay YİRMİBEŞOĞLU

• Yard.Doç.Dr. Tonguç Utku YILMAZ Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı

Öğretim Üyeleri:

• Prof.Dr. Salih TOPÇU (Anabilim Dalı Başkanı) • Prof.Dr. Şerife Tuba LİMAN • Yard.Doç.Dr. Aslı Gül AKGÜL Göz Hastalıkları Anabilim Dalı

Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’nda kariyer sahibi doktorlar tarafından gelişmiş cihazlarla göz hastalıkları teşhis ve tedavisi gerçekleştirilmektedir. Gözlük muayenesi, kontakt lens uygulanması, katarakt ameliyatı ve göziçi lens uygulanması; Fako yöntemi ile dikişsiz ve norkozsuz katarakt tedavisi, çocukluk çağı katarkt tedavisi, göziçi lens uygulanması. Şaşılık teşhis takip ve tedavisi. Glokom; görmek alanı muayenesi, glokom hastalığı teşhis takip tedavisi. Retina hastalıkları; fundus floressein anjiografisi (FFA) ve Görüntüleme sistemi ile retina hastalıklarının takip ve tedavisi, şeker hastalığına bağlı göz hastalıkları tedavisi, lazer ile fotoquagulasyon tedavisi. Vitrektomi ameliyatları. Göz yaşı kanalı hastalıkları tedavisi. Oftalmik plastik cerrahi; göz kapağı düşüklüğü ve diğer göz kapağı ve orbita hastalıkları tedavisi. Göz yaralanmaları; acil göz yaralanmalarında tedavi. Uveit; Behçet hastalığı takip ve tedavisi. Öğretim Üyeleri:

• Prof.Dr. Nurşen YÜKSEL • Prof.Dr. Özgül ALTINTAŞ • Doç.Dr. Levent KARABAŞ • Doç.Dr. Berna AYDOĞAN ÖZKAN Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı

Anabilim Dalımız, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesinin bünyesinde 1994 yılında kurulmuş ve 1995 yılından itibaren hizmet vermeye başlamıştır. Anabilim Dalımız 4 profesör, 2 doçent ve 2 yardımcı doçent olmak üzere 8 öğretim üyesi ve 12 araştırma görevlisi ile hizmet vermektedir. Anabilim Dalımız bünyesinde Perinatoloji ve Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi bilim dalları ile Yardımla Üreme Teknikleri Merkezi mevcuttur. Perinatoloji bilim dalında 3 öğretim üyesi görev yapmaktadır. Perinatoloji bilim dalında yüksek riskli gebeliklerin taraması, tanısı ve yönetimi gerçekleştirilmekte, invaziv fetal girişimler yapılmaktadır. Preeklampsi, gestasyonel diabetes mellitus, preterm doğum, çoğul gebelikler ve gebelikte karşılaşılan maternal sistemik hastalıklar gibi yüksek risk oluşturan gebeliklerin yönetimi ve kromozal anomaliler ile konjenital anomali düşünülen gebelerin tarama-tanı ve invaziv fetal girişimleri yapılmaktadır. Bu gebelerimize ait materyaller Tıbbi Genetik anabilim dalında incelenmekte ve gerekli genetik danışma hizmeti verilmektedir. Bu olgular gebelik süresince ve postpartum dönemde Neonatoloji bilim dalı, Beyin ve Sinir cerrahisi anabilim dalı ve Çocuk Cerrahisi anabilim dalı ile birlikte değerlendirilmektedir. Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi bilim dalında 2 öğretim üyesi görev yapmaktadır. Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi bilim dalı tarafından maligne ve premaligne olguların pre-operatif tanı ve değerlendirilmesi, muayene ve tetkik işlemleri, kolposkopik incelemeleri, cerrahi girişimleri ile postoperatif takipleri gerçekleştirilmektedir. Onkolojik

ameliyatlarda hem klasik, hem de laparoskopik yöntemler uygulanmaktadır. Cerrahi tedavinin ardından olgular, tıbbi onkoloji ve radyasyon onkolojisi bölümleri ile birlikte değerlendirilmekte ve gerekli hallerde kemoterapi ve radyoterapi uygulamaları gerçekleştirilmektedir. Yardımla Üreme Teknikleri Merkezimizde 3 öğretim üyesi görev yapmaktadır. Yardımla Üreme Teknikleri Merkezimizde infertil çiftlere gerekli muayene, ultrasonografik inceleme, laboratuvar tetkikleri, histerosalpingografi, histeroskopik ve laparoskopik müdahaleler yapılmaktadır. Gerekli tetkiklerin ardından tedavi planlanan hastalara yumurta takibi, ovulasyon indüksiyonu-intrauterin inseminasyon, kontrollü ovarian hiperstimülasyon,oosit toplama- embriyo transferi, dondurulmuş-çözündürülmüş embryo transferi ve üroloji anabilim dalı ile ortak değerlendirilen hastalara testis biyopsisi ile sperm elde etme yöntemleri uygulanmaktadır. Ürojinekoloji bölümünde idrar kaçırması ve genital organlarda sarkma yakınması ile başvuran hastalara gerekli fizik muayene ve tetkikler yapılmaktadır. Üroloji anabilim dalı tarafından ürodinamik incelemeleri gerçekleştirilen hastalara askı ameliyatları, kapalı veya açık yöntemle inkontinans ameliyatları yapılmaktadır. Genel jinekoloji bölümünde tüm jinekolojik girişimler klasik yöntem, laparoskopik ve histeroskopik yöntemlerle gerçekleştirilmektedir. Polikliniklerimize başvuran gebelere, jinekolojik yakınmaları olan hastalara, menopoz, infertilite ve idrar kaçırma yakınmaları ile başvuran tüm hastalara, malign patoloji düşünülen hastalara fizik muayene, ileri tetkik ve tedavi işlemleri uygulanmaktadır. Hastalara yapılan işlemler arasında servikal smear ve genital kültür alımı, koposkopi, endometrial ve servikal biyopsi alınması, transvaginal ve tansabdominal ultrasonografik inceleme, histerosalpingografi, sonohisterografi yer almaktadır. Ayrıca hastalara ayaktan tanı ve tedavi amacı ile mikrohisteroskopi uygulanmaktadır. Anabilim Dalımızda Temmuz 2012 tarihine kadar 24 araştırma görevlisi uzmanlık eğitimlerini tamamlayarak kadın hastalıkları ve doğum uzmanı ünvanını kazanmışlardır. Öğretim Üyeleri:

• Prof.Dr.İzzet YÜCESOY (Anabilim Dalı Başkanı) • Prof.Dr.Aydın ÇORAKÇI • Prof.Dr.Gülseren YÜCESOY • Prof.Dr.Birol VURAL • Doç.Dr.Sabiha ÖZDEMİR ÖZKAN • Doç.Dr.Eray ÇALIŞKAN • Yard.Doç.Dr.Emek DOĞER • Yard.Doç.Dr.Ahmet Yiğit ÇAKIROĞLU Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı

Anabilim Dalımızın Misyonu ve Vizyonu

KOÜ Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi ABD yetişkin kardiyak ve vasküler cerrahi alanında kaliteli ve kapsayıcı konsültasyon ve hasta bakım hizmeti sağlar. Kardiyovasküler tıp günümüz tıbbının dinamik, sürekli gelişen alanlarından birisidir. Anabilim dalımız bu alandaki yeniliklerin ve ileri teknolojinin bölge insanının hizmetine sunulmasını amaçlar.

Amaç

Türkiye’nin sağlık sorunlarını bilen ve kardiyoloji, kalp ve damar cerrahisi ile ilgili sorunların üstesinden gelebilecek bilgi, beceri ve tutumlarla donanmış, Yurtiçi veya yurtdışı kalp ve damar cerrahisi kliniklerinde hekimlik ve yöneticilik yapabilecek, Mesleğinin etik kurallarını gözeterek uygulayan,Araştırıcı ve sorgulayıcı olan, Kendisini sürekli olarak yenileyip geliştiren, Uluslararası düzeyde kabul edilen ölçütlerde Kalp ve Damar cerrahı yetiştirmektir.

Anabilim Dalımız Tarafından Verilen Hizmetler

Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı’nın 19 servis yatağı (3 ü tek kişilik özel oda, 8 i çift kişilik odalar), 6 yoğun bakım yatağı ve 1 ameliyathane salonu mevcuttur. Polikliniğimiz, yıllık 10.000 civarı hastaya randevusuz, günü birlik olarak hizmet sunmaktadır. Hasta profilimizi erişkin koroner arter hastalığı, kapak hastalığı, abdominal aorta ve ekstremitelerin tıkayıcı arter hastalıkları, hemodiyaliz amaçlı a-v fistüller, assendan aort, abdominal aort ve periferik anevrizmalar, karotis arter tıkanıklığı ve iskemik diyabetik ayak, derin ven trombozu, venöz yetmezlikler ( varis ), venöz ülserli hastalar oluşturmaktadır. Ana grubu oluşturan koroner bypass cerrahisi on-pump veya off-pump (çalışan kalpte) yapılmaktadır. Yıllık yaklaşık 700 cerrahi işlem gerçekleştirilmekte olup, bunun yine yaklaşık 250 kadarını açık kalp cerrahisi içerir. Varis ameliyatlarımız hastanın uygunluğuna göre klasik cerrahi ve endovasküler laser yaklaşımlarıyla yapılmaktadır.

Hastalıklar (SSS)

Kalp ve Hastalıkları

Kalbin İşlevi

Temel olarak: Oksijenlenmiş kanı arteriyel sisteme ve hücrelere pompalamak Kirli kanı venöz sistem aracılığı ile toplayarak yeniden temizlenmek ve oksijenlenmek üzere akciğerlere göndermek

Koroner Arter Nedir?

Koroner arterler kalp kasının beslenmesini sağlayan atardamarlardır. Kalp enerji ve oksijen gereksinmesini koroner arterlerce taşınan kanla sağlar. Koroner damarlar kalpten çıkan ana atar damardan (AORTA) beslenirler. Kalpte başlıca 2 ana koroner bulunur. (SAĞ ve SOL koronerler) Sol koroner kalbin daha büyük bir bölümünü beslediğinden daha önemlidir. Sol koronerden ayrılan ön inen dal (LAD) kalbin en hayati bölümlerini besleyen çok önemli bir damardır. Yine sol koronerin dalı olan sirkumfleks ve diagonal dallar kalbin sol yan ve arka duvarını besleyen önemli damarlardır. Sağ koroner damar ve dalları ise kalbin sağ ve arka duvarlarını beslerler.

Koroner Arter Hastalığı Nedir?

Koroner Arter Hastalığı, günümüzde artık en sık rastlanılan ve en önemli sağlık sorunlarından biridir. Bu hastalık, kalp kasını besleyen ana damarların çeşitli nedenlerle daralması veya tıkanması, böylece kalbin yeteri kadar beslenememesi anlamına gelir. İlerleyen dönemlerde müdahale edilmezse kalp krizine neden olabilmektedir. Koroner

arter hastalığı olanlar özellikle efor sonrası göğüslerinde ve sol ya da sağ kollarında ortaya çıkan 2-3 dakika süren ağrıdan yakınırlar.

Hastalığın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte; Sigara içmek Hipertansiyon Diyabetes mellitus(şeker hastalığı) Yüksek kolesterol düzeyi Aktivite azlığı Alkol tüketimi ve stres etkin olabilmektedir. Tedavisinde; ilaç tedavisi veya ilerleyen dönemlerde ameliyat (bypass) önerilmektedir.

Koroner bypass operasyonunda en sık bacaklardan alınan toplardamarlar ve göğüs iç duvarından alınan atardamarlar kullanılır. Özel durumlarda ise mide damarı, karın ön damarı, önkol atardamarı ve kolun toplardamarları da kullanılabilir. Bu damarların bir ucu tıkalı koronerin aşağısına diğer ucu ise kalpten çıkan ana damara (aorta ) dikilir. Böylece tıkalı damarın beslediği bölgelere kan akımı sağlanmış olur.

Kalp Kapakları ve Hastalıkları

Kalbimizde kulakçıklarla (atrium)karıncıklar arasında 2, karıncıklar (ventrikül) ile kalpten çıkan büyük damarlar arasında da 2 adet olmak üzere 4 tane kapak vardır. Bu kapaklar yapıları gereği kanın tek yönde akmasını sağlarlar. Sol karıncıkla aorta arasındaki “AORT” ve sol kulakçıkla sol karıncık arasındaki “MİTRAL” KAPAKLARI kalbin en önemli iki kapağıdır.

Değişik nedenlerle kalp kapaklarının kireçlenerek kapağı oluşturan elemanların birbirine yapışması kapak darlıklarını, dejenere olarak genişlemesi ise kapak yetmezliklerini meydana getirir. Darlıklarda kan yeterince rahat akamayacağı için, yetmezliklerde de geriye kaçacağı için çeşitli derecelerde rahatsızlıklar ortaya çıkar. Kapak hastalıklarının en önemli nedeni çocukluk veya gençlik çağında geçirilen akut eklem romatizmasıdır. Bu genellikle streptokok denen ve boğaz anjini yapan bir mikroorganizmaya vücudun gösterdiği direnç sonucu oluşur. Bazı durumlarda koroner damar hastalığı ile birlikte kalp kapakçıkları da beraber ya da koroner damar hastalığına bağlı olarak hastalanmış olabilirler. Kapak hastalıklarının tedavisi cerrahidir. Bozuk kapak tamir edilemez durumda ise çıkartılarak yerine suni kapak takılır. Gelişen teknoloji sayesinde kapak protezleri çok gelişmiştir. Ancak buna rağmen mekanik kapak takılan hastalar yaşam boyu bazı ilaçları kullanmak zorundadırlar.

Eve Dönüş

-Ameliyatınızdan sonra 6-8 gün içinde evinize dönecek kadar iyileşmiş olursunuz. -Ortalama 6-8 hafta süren bir iyileşme döneminiz vardır. İyileşme döneminiz içinde unutkanlık,uykusuzluk ve iştahsızlık olabilir.Bunlar geçicidir.

-Ameliyat sonrası vücudun savunma mekanizmaları baskılandığından dolayı, enfeksiyona karşı dikkatli olunmalıdır. İlk günler ziyaretçi kabul edilmez.Daha sonraları kısa süreli ziyaretler kabul edilebilir. Fakat ziyaretlerde temastan kaçınılmalıdır.

Dikişler ve Banyo

Genellikle 10 gün sonra veya taburculuk sonrası ilk kontrolünüzde dikşleriniz alınacaktır. Dikişlerinizin tamamı alındıktan sonra oturarak duş tarzında ve ılık su ile olmak üzere banyo yapabilirsiniz.

Beslenme

İlk bir ay sıkı bir diyet önermiyoruz. Daha sonraki dönemde kolesterolden ve tuzdan kısıtlı bir diyet tercih ediniz. -Katı yağ yerine sıvı yağ tercih ediniz. -Kırmızı et yerine beyaz et ve balık tercih ediniz. -Hamur işlerinden mümkün olduğunca uzak durunuz. -Kilo almaktan kaçınınız.

Yürüyüş-Yatış Pozisyonu

İlk yürüyüşlerinizi ev içinde ve düz bir zeminde yapınız. Yavaş yavaş yürüyüş mesafenizi arttırın. Azami haftada üç gün 45 dakika olacak şekilde yürüyüş yapabilirsiniz.Merdiven çıkmanızda bir sakınca yoktur. Fakat daha çabuk yorulacağınız için dinlenerek merdiven çıkınız. Ameliyat sırasında kesilen iman tahtası da denilen göğüs kemiğinizin iyileşmesi için 6-8 hafta gibi bir zaman geçmesi gerekmektedir. Bu dönemde içinde yan yatmamalı, göğüs kemiğinizi oynatabilecek ani sağa-sola dönüşlerden, tek bir kolunuza ağırlık verecek hareketlerden kaçınmalı, 5 kg. üzeri ağırlık kaldırılmamalıdır.

Sigara-Alkol

Sigara içmeyiniz, içilen ortamda bulunmayınız. Birer kadehten haftada 2 kez olmak üzere alkol alabilirsiniz.

Cinsel Yaşam

Eğer iki kat merdiveni sorunsuz çıkabiliyorsanız cinsel ilişkide bulunmanızda sakınca yoktur. Doğurganlık dönemindeki bayan hastalar; -Gebeliğe izin verilip verilmeyeceği, -Verilirse zamanlaması ve dikkat edilecekler, -Gebelikten korunma yöntemlerini hekiminize danışınız.

Varis Çorabı

Çorap ayaklarınızda şişlik olmasını engellemek ve şişlikleri azaltmak için kullanılır. Çorabınızı sabah yataktan kalkmadan giyiniz, gece yatarken çıkarabilirsiniz. Çoraplarınızın uygun ölçülerde olmasına dikkat ediniz. Taburcu olurken hekiminizden reçetenizi almayı unutmayınız. Reçete edilen ilaçları düzenli bir şekilde kullanınız. İlaçlarınızı kontroller esnasında doktorunuz kesmedikçe devamlı kullanmanız gerekmektedir.

Ne Zaman Kontrole Gelmeliyim?

Her şey yolunda giderse bir hafta sonra kontrole gelmelisiniz. Bunun dışında; -Yara yerinde oynama, -Yara yerinde akıntı, -Ateş, -Çarpıntı şikayetiniz olursa beklemeden doktorunuza başvurunuz.

COUMADİN

Kanın pıhtılaşmasını önleyen bir ilaçtır. Pıhtı oluşmasını ve oluşan pıhtının büyümesini engeller. Ancak daha önceden var olan pıhtıyı eritmez. Dozu doktorunuz tarafından INR denilen kan tetkikine göre ayarlanır.

Coumadin Kullanırken Yapılması Gerekenler

- Coumadini doktorunuzun size tavsiye ettiği şekilde kullanın. - Günlük yeme alışkanlıklarınızı ve aktivitelerinizi her gün için aynı tutmaya çalışın, bilmediğiniz yiyecek ve içeceklerden kaçının. - Sizden istendiği zaman kan tahlillerinizi yaptırmayı kesinlikle ihmal etmeyin. - Hastalanma, yaralanma ve durdurulamayan kanama durumlarında mutlaka doktorunuza başvurun. - Diş hekimine gittiğinizde veya herhangi bir sağlık uygulamasında operasyonu gerçekleştiren sağlık görevlisine Coumadin kullandığınızı bildirin.

Yapılmaması Gerekenler

- Telafi amacıyla fazladan tablet almayın. - Hamile iseniz veya kalma ihtimaliniz varsa Coumadin kesinlikle kullanmayın. - Doktorunuzun tavsiyesi dışında başka ilaç kullanmayın. - Alkol tüketiminden kaçının. - Eğer ilacın saatini kaçırdıysanız, hatırladığınız anda günlük dozunuzu alın, sonra tekrar normal şemanıza dönün. - Eğer 1 gün almayı unuttuysanız asla iki doz almayın, normal şemanızdan devam edin. - 2 gün veya daha uzun süre kullanmayı unutursanız mutlaka doktorunuza danışın. - Coumadin kullanan kişilerin boks, karate gibi sporlardan uzak durması gerekir.

Coumadinin Yan Etkileri

İlaç dozu fazla olduğu zaman kanamalar olabilir. - Baş ağrısı ve baş dönmesinden şikayetçiyseniz, - Traş kesiği ve benzeri yaralanmalarda kanamanız pıhtılaşarak durmuyorsa, - Burun kanamaları oluyor ve kanama durmuyorsa, - Dişlerinizi fırçalarken diş eti kanamanız oluyorsa, - Kan kusuyorsanız, - Bilinmeyen nedenlerle cildinizde siyah ve mor lekeler oluşuyorsa, - İdrar renginiz kırmızı ve koyu kahverengiyse, - Tuvaletinizi yaptığınızda dışkınız siyah veya kırmızıysa, - Adet döneminde normalin üstünde kanamanız oluyorsa, - Beklenmeyen ağrı ve şişlikler hissettiğinizde

HEMEN DOKTORUNUZA BAŞVURUN.

Periferik Arter Hastalığı

Periferik Arter Hastalığı, kollara, bacaklara ve iç organlara kan akışını sağlayan atar damarların damar sertliği nedeniyle tamamen veya kısmen tıkanması sonucu oluşan bir hastalıktır.

Kimler Risk Altında?

- 50 yaş üstündekiler, - Sigara kullananlar, - Şeker hastaları - Yüksek tansiyonu olanlar, - Aşırı kilolu olanlar, - Kronik böbrek yetmezliği olanlar, - LDL (kötü kolesterol) ve trigliserit düzeyi yüksek olanlar, - HDL (iyi kolesterol) düzeyi düşük olanlar risk altındadır.

Hastalığın Belirtileri Nelerdir?

- Yürüme ile meydana gelen bacak ağrısı, - Bacaklarda uyuşluk, - Bacaklarda ve ayakta soğukluk, üşüme hissi, - Ayaklarda renk değişikliği, - Ayak sırtındaki tüylerin dökülmeye başlaması, - İleri vakalarda ayakta açık yaralar oluşması sayılabilir.

Hangi Tedaviler Uygulanır?

- Yaşam ve beslenme şeklinin değiştirilmesi, - Düzenli egzersiz, - İlaç tedavisi, - Anjioplasti, - Stent takılması, - Cerrahi girişim sayılabilir. - Tedavi şekli, hastanın durumuna göre belirlenir.

Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?

- Diyetinize dikkat etmelisiniz. Sağlıklı bir diyet kandaki kolesterol ve yağ düzeylerinin normal sınırlarda olmasını, kan basıncının kontrol altında tutulmasını sağlar. - Sigarayı bırakmalısınız, bırakamıyorsanız profesyonel yardım alabilirsiniz. - Kolunuza ya da bacağınıza direkt sıcak uygulama yapmamalısınız. His kaybı nedeniyle yanıklara neden olabilirsiniz. - Uzun süre bacaklarınızı üst üste atarak oturmayınız.(Bu şekilde oturarak kan akımını engellemiş olursunuz.) - Parmak arası sandaletler kullanmamalısınız. - Duştan sonra tırnaklarınızı düz olarak kesiniz. - Ayağınızı, bacağınızı soğuktan korumalısınız. - Belinizi sıkan giysiler, ayağınızı sıkan çorap ve ayakkabıları giymekten kaçınmalısınız. - Doktorunuzun verdiği ilaçları düzenli olarak kullanmalısınız.

Anevrizma (Balonlaşma)

Normal bir damar çapının 2 katına ulaşması olarak tanımlanır. İki önemli soruna yol açar: -Anevrizmaya bağlı damar duvarının incelerek yırtılması ve kanama meydana gelmesi, -Anevrizma bölgesinde pıhtı oluşması ve buna bağlı tıkanıklık meydana gelmesi. Anevrizma en sık kalpten çıkan en büyük damar olan aort damarını etkilemektedir. Bu damar kalpten çıktıktan sonra göğüs kafesi içinde seyretmekte, karına ulaşmakta ve burada bacaklara kan götüren 2 damara ayrılmaktadır. Anevrizma daha çok aortun karın içindeki kısmında olmak üzere her bölümünde görülebilir.

Tanı

Anevrizma hastalarının çoğunda bir şikayet yoktur ve başka hastalıklar için çekilen akciğer filmi, doppler, tomografi gibi tetkiklerle veya muayene sırasında tesadüfen saptanırlar. Bazı hastalar karınlarında kalp atımı ile şişen bir kitle olduğunu fark edebilirler. Hastaların önemli bir kısmı anevrizmanın patlaması ile bulgu verirler. Tanıda bilgisayarlı tomografi en sık kullanılan araçtır.

Tedavi

Anevrizma çapı riskli sayılan boyutlara ulaşmamışsa ilaç tedavisi verilir ve düzenli aralıklarla takip edilir. Takiplerde beklenenden hızlı bir büyüme varsa veya riskli sayılacak boyuta ulaşmışsa cerrahi müdahale gereklidir. Ameliyatta anevrizma bulunan alan çıkartılarak yerine bir suni greft yerleştirilmektedir. Cerrahinin riskli olduğu düşünülen seçilmiş hastalarda son yıllarda anjio ile bu bölgeye stent yerleştirilerek de tedavi edilebilmektedir. Anevrizma yırtılması ile gelen hastalar acilen ameliyat edilmelidirler. Fakat ameliyata rağmen bu hastalarda ölüm oranı çok yüksektir.

Toplardamar (Ven) Hastalıkları

Toplardamar (ven) hastalıklarını 3 başlıkta toplayabiliriz: 1.Varisler (variköz venler), 2.Kronik venöz yetmezlik, 3.Derin ven trombozu ve tromboflebit

Varisler

Varis bacak toplardamarlarının genişlemesi, uzaması ve büklümlü hale gelmesi olarak tanımlanır. Kadınlarda erkeklerden daha sıktır. Yaşla birlikte varis görülme olasılığı çok artmaktadır. Derin (kaslar içinde gömülü olanlar) venlerden ziyade yüzeyel (hemen derinin altında) venlerde daha sık olarak görülürler. Variköz venler genellikle baldır ve uyluğun arka kısımlarında fark edilir durumdadır.

Varis nedenleri ve risk faktörleri

-Venlerde artmış kan basıncı (kanın geri dönüşünü zorlaştıran olaylar) -Ven içindeki kapağın hasarlanması veya yetersizliği: Kapaklar, özellikle oksijenden fakir kanın bacaklardan kalbe doğru yerçekimi etkisine karşı kan akımının sağlanmasından sorumludur ve özellikle venlerin kan akımını doğru yönde devam ettirmeleri için önemlidir. Bu sayede venler içindeki kan, hep tek yönlü (kalbe doğru) akar. Normalde kanın geriye kaçmasını engellemek için kapaklar kapanırlar. Sızdıran veya hasarlanmış kapaklar kanın geri kaçarak bacaklarda göllenmesine neden olur, bu da şişlik ve varislerle sonuçlanır. Kapaklara olan hasar kan pıhtısı, konjenital bir bozukluk (doğuştan itibaren var olan bozukluk) veya kronik venöz yetmezlik nedeniyle olmuş olabilir. Varis gelişimi için risk faktörlerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz: -Doğuştan zayıf bacak ven kapakları -İleri yaş -Ailede varis bulunması -Derin ven trombozu öyküsü -Gebelik, özellikle ilk ve son 3 ay boyunca

-Obezite -Karın içi tümörler -Sabit pozisyonda uzun süreli ayakta durma

Varislerde şikayet ve belirtiler

-Deri yüzeyinin hemen altında koyu mavi renkli, kıvrıntılı venler -Deri üzerinde örümcek ağına benzeyen bir grup ince, mor renkli çizgiler (spider -örümcek- venler) -Bacaklarda ağırlık veya ağrı hissi, kramplar, -Varisli venin çevresinde yanma, atma veya kaşıntı -Özellikle ayak bilekleri çevresinde, alt bacaklarda şişlik

Eğer etkilenen bacak bir kazaya maruz kalmışsa (örn. düşme veya diğer bir kaza nedeniyle), kronik venöz yetmezlik ve onun bir komplikasyonu olan bacak ülseri (staz ülseri) gelişebilir. Bacak ülseri bacağın iç yanında bilek seviyesindeki çıkıntı bölgesinde daha çok görülen. açık bir yaradır, ve genellikle küçük, deriye yakın ve ortaya çıkan sinir uçları nedeniyle oldukça ağrılıdır. Eğer tedavi edilmeden bırakılırsa, sonunda tam olarak tedavi edilemez hale gelebilir. Üstüne enfeksiyon da eklenebilir ve olay gangrene kadar gidebilir ve etkilenen bacağın amputasyonuyla (kesilmesiyle) sonuçlanabilir.

Tanı

Günümüzde en sık kullanılan yöntem Doppler ultrasondur. Bu yöntem ile gözle görülemeyen derin toplardamarlar incelenebilmekte, kapak yetersizliği de değerlendirilebilmektedir.

Tedavi

Variköz venlerin tedavi şekilleri birçok faktörlerce etkilenir. Bunlardan bazıları şikayetlerin ciddiyeti, venlerdeki basıncın miktarı ve iltihap olup olmadığıdır. Erken evrelerde, hastalarda etkilenen bacağın fırsat bulundukça yükseltilmesi, ağrı ve şişliği ortadan kaldırmak için destekleyici elastik çorap giymeleri istenebilir. Ancak, bu stratejiler olayı ortadan kaldırmaz. Küçük variköz venler için skleroterapi(köpük tedavisi)tavsiye edilmektedir. Büyük variköz venler için kullanılmamaktadır.

Bunlar dışında klasik cerrahi, laser gibi yöntemlerle de tedavi yöntemleri mevcuttur. Cerrahi ve köpük tedavisi de iyi sonuçlar verme eğilimindedir. Ancak variköz venleri olan hastalar, daha sonra tekrarlama riskini azaltmaya yönelik olarak hayat tarzı değişiklikleri yapmalıdır.

Kronik Venöz Yetmezlik, postflebitik sendrom

Kronik venöz yetmezlik (KVY), ayaklarda ve bacaklarda kanın göllenmesiyle sonuçlanacak şekilde bacak venlerinin yetersiz hale geldiği bacak damar hastalığının ilerlemiş evresidir. Bacak venlerinde bir tıkanıklık veya venlerdeki tek yönlü kapakçıklarda bir hasar olduğunda ortaya çıkar. Normal koşullar altında bu kapaklar kanın sadece geriye kalp yönünde akmasını sağlar. Yetersiz kapaklar ise bacaklardan kalbe doğru olan kanın yerçekiminin etkisiyle geriye kaçmasına ve alt tarafta göllenmesine yol açar.

Kronik venöz yetmezlik nedenleri

-Venlerdeki kan akımını tıkayan kan pıhtısı (venöz tromboz), iltihap (flebit) veya hasarlanmış kapaklar -Bacak yaralanması veya cerrahisi -Bacak venlerinde kapaklarda hasarlanmaya yol açacak şekilde basınç artışına yol açan obezite -Hareketsiz olarak uzun süre ayakta durma -Doğumsal genetik eksiklikler Dikkatli bir tedavi yapılmaz ise, KVY, bacak ülserlerine ilerleyebilir, KVY’ne eşlik eden bacak ülserleri dış tarafta olabilirse de genellikle ayak bileği iç yüzünde lokalizedir. Ayağın ön yüzünde ve dizden daha yukarıda oluşmazlar.

KVY’in belirtileri

-Bacaklarda veya ayak bileklerinde şişme (ödem) -Bacaklarda uzun süreli kaşıntı veya ağrı, kramplar -Derinin kahverengi renk değişikliği, özellikle ayak bilekleri çevresinde -Derinin inflamasyonu (dermatit) -Varisler -Ayak bileklerinde veya daha üst seviyede ağrılı yaralar oluşması (bacak ülserleri, staz ülserleri)

Kronik venöz yetmezliği nasıl teşhis ederiz?

Bir çok vakada, karakteristik şikayetlerin varlığı (örn. ayaklarda şişme, deri renk değişikliği ve yara gelişimi, ülserasyon) KVY tanısını kolayca koydurur. Aşağıdaki durumlar da tanıya yardımcı olabilir: -Hastanın ve ailesinde ven hastalığı bulunması -Venöz yetmezlikle ilişkili ülserlerin varlığı ve lokalizasyonu ilave herhangi bir teste gerek kalmadan tanıyı koymaya yeterli olabilir. -Venöz kan pıhtılarını ve yetersiz venleri tespit etmeye yönelik olarak yüksek frekanslı ses dalgalarını kullanan doppler ultrason en sık kullanılan yöntemdir. Venografi de eskiden kullanılan şimdilerde çok nadir tercih edilen bir tanı metodudur. -Ayak bileği-kol indeksi (ABI): Bu test atardamarların kan basıncını koldaki kan basıncıyla karşılaştırır. Venöz hastalıklarla birlikte bulunabilen periferik arteryel hastalıkların taramasında kullanılır. Bu bilgi, tavsiye edilen tedaviyi değiştirebildiği için önemlidir.

KVY için tedavi seçenekleri

Bacakları yükseğe kaldırma: ,Kompresyon çorapları (varis çorapları) giyme:,ilaç tedavisi ve seçilmiş hastalarda cerrahi tedavi uygulanır.. KVY’i olan hastalar doktorlarının tavsiyelerini (örn. bacakları yüksekte tutma ve bandajlama) mutlaka uygulamalıdırlar. Aksi takdirde, bacak ülserleriyle ilgili tekrarlayan problemler, ven iltihabına (flebit) neden olabilir. Bazı hastalar için, hayat boyu kan sulandırıcı tedavi tavsiye edilebilir. Tedavisi zor olan venöz ülserli hastaların tedavilerinin planlanmasında multidisipliner ekipleri olan merkezler genellikle daha başarılıdırlar. Bu ekipler genellikle vasküler cerrahları, plastik cerrahları ve fizik tedavi ile yakın koordinasyonu içerir. Vasküler cerrahlar altta yatan venöz patolojiyi düzeltmek için çalışırlar. Plastik cerrahlar, yara bakımı ve rekonstrüksiyonunu üstlenir, fizik tedavi ise masaj teknikleri ve sofistike bandaj ve uygulamalar ile şişliği azaltırlar.

Derin ven trombozu ve tromboflebit

Tromboflebit, venin inflamasyonu ve beraberinde içinde pıhtı oluşmasıdır. Tromboflebit çeşitleri Yüzeyel ven trombozu (YVT) Derin ven trombozu (DVT). YVT, deri yüzeyine yakın olarak yerleşmiş venler içerisinde tıkayıcı bir kan pıhtısının oluşmasıdır. YVT genellikle ağrılıdır, fakat bu pıhtılar nadiren koparak kan akımı yoluyla hareket ettikleri için ciddi bir tehlike teşkil etmez.

DVT, genellikle alt bacakta, bazen de alt karın veya kasık bölgesinde, kaslar içerisinde gömülü derindeki venlerin içerisinde tıkayıcı bir kan pıhtısının oluşmasıdır. DVT çok fazla şikayete neden olmamakla birlikte yaygın olarak vene kalıcı bir hasar verir. Ayrıca DVT'de kan pıhtısının tamamının veya bir parçasının koparak kan dolaşımına karışarak organlara gitme riski (emboli) yüksektir. (%50 civarında). Dolaşıma katılan pıhtının

akciğerlere gitmesine pulmoner emboli denir ki sonuçları ölümcül olabilir. Nadir olarak, pıhtı eğer kalbe ulaşır ve kalbin sağ tarafı ile sol tarafı arasında bir delik varsa embolizm bu durumda aort yoluyla vücuda dağılabilir ve beyne giderek inmeye yol açabilir. Bir çok vakada embolizm DVT'nin ilk bulgusudur.

Tromboflebitin nedenleri ve risk faktörleri

YVT veya DVT tanısı alan insanların çoğunluğunda kan pıhtısı oluşumu için en az bir risk faktörü vardır. Birçok vakada, iki veya daha fazla risk faktörü vardır. Bu risk faktörleri arasında şunlar sayılabilir: - Cerrahi müdahaleler (özellikle ortopedi, beyin cerrahisi ve, büyük damar müdahaleleri) - Travma, yaralanmalar - Uzamış hareketsizlik (örn. uzun yatak istirahatleri, bilgisayar başında uzun saatler geçirme) - Konjenital (doğumsal) aşırı pıhtılaşma sendromları - Varis bulunması - Gebelik - İleri yaş - Oral kontraseptif (doğum kontrol hapları) ve hormon replasman tedavisi (HRT) - Yeni geçirilmiş inme - Kan damarının enfeksiyonu - Kanama bozuklukları (hemofili) - İnflamatuar (iltihaplı) barsak hastalığı - Bazı tür kanserler - İrritasyona (tahriş) yol açan damar yolları - Sigara içme - Obezite - Tip 2 diyabet (şeker hastalığı) - Daha önceden tromboflebit geçirme

Tromboflebitin belirti ve bulguları

DVT'li hastaların ancak yarısında, doğrudan DVT ile ilgili belirtiler bulunur: Bacaklarda şişlik ve hassasiyet (etkilenmiş bölgede olabilir de olmayabilir de) Deride renk değişikliği Zonklama veya yanma hissi Hareket sırasında ağrı Ateş Buna karşın, yüzeyel ven trombozu (YVT), DVT kadar ciddi sonuçları olmasa da sıklıkla aşağıdaki belirti ve bulgulara sahiptir: Etkilenmiş bölgede şişlik ve hassasiyet Deriden görülebilen ve dokunmaya duyarlı şekilde iltihaplı venler Derinin hemen altında zonklama veya yanma hissi

Teşhis

Tromboz tanısı tam bir tıbbi hikaye ve fizik muayene ile başlar. Bir takım testler tanıyı doğrulamak için kullanılır. Tanıda ultrason oldukça önemli bilgiler verir. Bu test yüzde 95 doğruluk taşır. Kan testleri: Bu testler genellikle tromboflebite eşlik eden belli başlı pıhtı çözücü maddelerin varlığını araştırır. Ancak bir kan testi kendi başına tanı koydurmaz.

Tedavi ve önleme

Kan pıhtıları, vücudun pıhtı çözücü mekanizmalarının devreye girmesiyle normal iyileşme sürecinde çoğunlukla çözülecektir, bu yüzden tedaviler genellikle şikayetleri azaltmaya ve pıhtının bir emboli haline gelmesini önlemeye yöneliktir. Yüzeyel ven trombozu (YVT) tedavisi: -Sıcak uygulama, anti-inflamatuar ilaçlar, Kompresyon çorapları (varis çorapları) Derin ven trombozu (DVT) tedavisi: DVT'de sıklıkla şikayet olmamasına rağmen, kan pıhtısının koparak bir pulmoner emboliye yol açma riski vardır. Bunu önlemeye yönelik kan sulandırıcı, antikoagülan ilaçlar verilir. Tedavi çoğunlukla 6 ay kadar, fakat doktorun isteği ile bazen daha da uzun sürebilir. Anti-inflamatuar ilaçlar, antibiyotikler, varis çorabı da diğer kullanılabilecek tedavi yöntemleridir. Öğretim Üyeleri:

• Prof.Dr. Kamil Turan BERKİ (Anabilim Dalı Başkanı) • Doç.Dr. Muhip KANKO • Doç.Dr. Şadan YAVUZ • Yard.Doç.Dr. Ersan ÖZBUDAK

Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı

Genel Bilgiler

Nisan 1994'te kurulan KBB Anabilim Dalı, 2012 başında 5 öğretim üyesi(3 profesör,1 doçent, 1 yardımcı doçent), ikisi diğer üniversite kadroları ile 11 araştırma görevlisi, 1 odiolog, 2 odyometrist ve 6 hemşire ile hizmet vermektedir. Polikliniğimizde rutin ,acil ve kontrol hastaları ile günde ortalama 80(seksen), yılda 16.000’nin üzerinde hasta görülmektedir. Odioloji ünitesinde yılda yaklaşık 12 bin tetkik yapılmaktadır. Yılda 400 hastaya cilt testleri(Prick) uygulanmaktadır. Ondokuz yataklı servisimizde yılda 1200 hastaya yataklı tedavi hizmeti ve 1600 cerrahi müdahale gerçekleştirilmektedir.

İletişim

Adres: KOÜ Tıp Fak. KBB Anabilim Dalı, 41380 Umuttepe/KOCAELİ Tel: 0262 3037305 Fax: 0262 3037003

Tarihçe

Kurucu rektör Atıf Ural ve Tıp Fakültesi Dekanı Baki Komsuoğlu döneminde KBB Anabilim Dalı oluşmasında ilk adım Nisan-1994’te Dr. Haluk Özkarakaş’ın Yrd. Doçent olarak atanması ile atılmıştır. Anabilim Dalı sorumluluğunu da üstlenen Dr.H. Özkarakaş’tan sonra, Doç. Dr. Ali Oğuz ikinci eleman olarak Anabilim Dalına katılmış ve Ekim-1994’te Anabilim Dalı Başkanı olmuştur. Ayni yıl içinde Uz. Dr. Öncel Koca Yrd.Doçent olarak Anabilim Dalına atanmıştır. Mart 1995’te Prof.Dr.Ahmet Almaç kuruma katılmış ve Anabilim Dalı Başkanı olmuştur. 1995’da Anabilim Dalına Uz. Dr. Cem Devge Yrd.Doçent olarak, Dr. Emre Üstündağ ve Dr Gürkan Keskin Uzman kadrosu ile katılmıştır. 1996’de Öncel Koca ve Haluk Özkarakaş Doçentlik payesi almışlardır. Ömer aydın, Emre Üstündağ ve Gürkan Keskin ise Yrd. Doçentliğe atanmışlardır. İsmail Koçak kısa süreli olarak Anabilim Dalına katılmıştır. 2000’de Yrd. Doç. Cem Devge, Dr. Ömer Aydın ve Emre Üstündağ, 2001’de ise Dr. Gürkan Keskin sınavlarında başarı sağlayarak Doçent’lik payesi almışlardır. İlerleyen süreçte Dr. Öncel Koca, Dr.Ali Oğuz, Dr.Cem Devge ve 2004’te Prof. Dr. Haluk Özkarakaş Anabilim Dalından ve kurumdan ayrılmışlardır. Anabilim Dalımızın ilk asistanı Uz.Dr. Mete İşeri Haziran 2005’te Anabilim Dalımıza Yrd.Doç. olarak yeniden katılmış, 2007’de Doçentlik sınavını aşmış ve kadroya atanmıştır. Dr. Arif Ulubil 2006’da Yrd. Doçentliğe atanmış, 2010’da Doçentlik ünvanı almış ve ayni yıl Kurumdan ayrılmıştır. Doç. Dr. Ömer aydın ve Doç. Dr. Emre Üstündağ 2006’da, Doç. Dr. Gürkan Keskin 2007’de Profesörlüğe yükseltilmiş ve kadroya atanmışlardır. Prof. Dr. Emre Üstündağ 2011’de kurumumuzdan ayrılmıştır. Kasım 2011’de Uz. Dr. Murat Öztürk KBB Anabilim Dalı Yardımcı Doçent kadrosuna atanmıştır. Yine 2011’de Uzman Odiolog Merve Durgut Öğretim Görevlisi kadrosu ile KBB Anabilim Dalında görevlendirilmiştir. 2012’ye kadar KBB Anabilim Dalında 19 Araştırma görevlisi Uzmanlık ünvanı kazanmıştır.

Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı

Bu bölümümüzde Kocaeli ve çevre illerden gelen hastaların kas iskelet sistemine ait hastalıkları en yeni bilgiler ışığında teşhis edilip, güncel metod ve modern cihazlarla tedavileri düzenlenmektedir. Tıp fakültesi öğrencilerinin temel tıp eğitimleri ve uzmanlık öğrencilerinin eğitimleri aynı prensipler gözetilerek modern tıbbın ışığında sürdürülmektedir. Eğitim, öğretim çalışmalarına ek olarak ortopedi ve travmatoloji konusunda bilimsel araştırmalar yapılmakta ve sonuçları ulusal ve uluslararası bilim çevrelerine sunulmaktadır. Bölümümüzde teşhis ve tedavisi düzenlenen hastalıklar. Her türlü kaza sonucu oluşan kırık ve çıkıkların cerrahi ve cerrahi olmayan metodlarla tedavisi, doğuştan veya sonradan gelişen çocuk sakatlıklarının tedavisi (doğumsal kalça çıkığı, çocuk felci vb.), kas iskelet sisteminde gelişen kemik ve diğer dokuların tümörlerinin teşhis ve tedavisi, artroz nedeniyle kullanılamayan diz, kalça, omuz gibi eklemlerin yapay eklemlerle tedavisi, her türlü el yaralanmalarının ve sakatlıklarının tedavisi, kopan el kısımlarının mikroskop altında yerine dikilmesi, omurganın eğriliği, kaza sonucu ve yaşlanma ile oluşan sakatlıklarının tedavisi, spor yaralanma ve sakatlıklarının teşhisi ve kapalı cerrahi metod (artroskopi) ile tedavisi. Öğretim Üyeleri:

• Doç.Dr.Levent BULUÇ (Anabilim Dalı Başkanı V.) • Prof.Dr.Ahmet Yılmaz ŞARLAK • Prof.Dr.Sefa Müezzinoğlu • Prof.Dr.Cumhur Cevdet Kesemenli • Doç.Dr.Bilgehan TOSUN • Doç.Dr.Kaya MEMİŞOĞLU • Yard.Doç.Dr.Özgür SELEK

Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı

Plastik cerrahi, fiziksel fonksiyonun düzeltilmesini; kazalar, hastalıklar, doğmalık kusur ve bozuklukların azaltılmasını araştıran bir cerrahi tıp uzmanlık dalıdır. "Plastik" kelimesi eski Yunanca 'daki “plastos” kelimesinden alınmıştır ve şekil verme, biçimlendirme anlamındadır. Plastik cerrahi, yüze ve vücuda ait özellikleri şekillendirmeyi ve kişinin görünümünü düzeltmeyi amaçlayan estetik cerrahiyi de kapsar. Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı, Kocaeli Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi'nin 1994 yılında açılışı ile beraber çalışmalarına başlamış, plastik ve rekonstrüktif cerrahi, el cerrahisi , yanık tedavisi ve estetik cerrahi uygulamaları konularında da eğitim ve hizmet verilmektedir. Anabilim dalımız Umuttepe kampüsü içindeki modern binamızda 4 öğretim üyesi ve 8 araştırma görevlisinden oluşan doktor ekibi, konusunda uzman hemşire ve sağlık teknisyenlerinden oluşan kadrosu ile hizmet vermektedir. Servisimizde; multidisipliner sistemde plastik cerrahinin her alanında 2 kişilik ve tek kişilik hasta odalarında hasta takibi ve tedavisi yapılmaktadır. Plastik Cerrahi Polikliniği her gün hizmet vermektedir. Hafta içi her gün genel ve lokal anestezi altında 2 adet ameliyathanede Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi ameliyatları yapılmakta iken yanık hastaların ameliyat edildiği Cuma günleri de yanık ünitemizde ameliyatlar yapılmaktadır. Acil gelen olgulara, acil servisimizde ön değerlendirme sonrası çok kısa süre içerisinde gerekli ameliyat veya girişimler yapılabilmektedir. Geçen yıl (2011) içerisinde 5000’ den fazla ameliyat başarı ile gerçekleştirilmiş, 7000’ den fazla hasta muayene edilmiş ve 169 yanık hasta tedavi edilmiştir.

Poliklinik çalışma saatleri Pazartesi- Perşembe günleri 09.00 – 16.00 arasında olup, Cuma sabahları yatan hastalarımızın toplu halde değerlendirildiği genel vizit ve tüm haftanın değerlendirildiği faaliyet raporu toplantıları yapılmaktadır. Tüm hastaların bilimsel bir platformda tartışıldığı toplantılarımızda hastalarımız için en uygun takip ve tedavi planı çizilmektedir. Cuma günleri tüm yatan hastalarımızın tartışıldığı ve konuşulduğu dosya değerlendirme toplantıları, seminer ve makale saatleri uygulanmaktadır. Haftanın her günü, günlük hasta muayene ve vizitleri rutin olarak devam etmektedir. Cuma günleri poliklinik hizmetleri toplantı sonrası 11.00 – 16.00 arasında yürütülmektedir. Plastik Cerrahinin her türlü alanında asistan eğitimi verebilen 17 yataklı kliniğimize ilaveten yakın takibi gerektiren yanıklı hastaların takip, tedavi ve ameliyatlarının yapıldığı 4 yataklı olan yanık ünitemiz de 2010 yılından beri hizmet vermektedir. Öğrenci eğitimi, hazırlanmış olan pratik ve teorik eğitim programına göre 1999- 2000 yılları içinde başlamıştır. Anabilim Dalımız fakültemizin eğitim ve öğretim programı çerçevesinde Dönem IV öğrencilerine 6 grup halinde uygulanan 1 haftalık staj eğitimi şeklinde yer almaktadır. Anabilim dalımızda birçok bilimsel araştırmalar yapılmakta ve bunlar yurtiçi ve yurtdışı bilimsel toplantılara rutin olarak katılmaktadır.

Plastik Cerrahi Bölümü Tarafından Yapılan Ameliyatlar:

• Yarık dudak cerrahisi • Yarık damak cerrahisi • Alt ve üst çene cerrahisi • Yüz kemikleri kırıkları cerrahisi • El cerrahisi • Mikrocerrahi onarımlar o Serbest doku nakilleri • Baş ve boyun bölgesi cerrahisi • Cilt kanserleri cerrahisi • Meme rekonstrüksiyonu (Yeniden meme oluşturma) ameliyatları • Burun rekonstrüksiyonu (Yeniden burun oluşturma) ameliyatları • Kulak rekonstrüksiyonu (Yeniden kulak oluşturma) ameliyatları • Göz kapağı cerrahisi • Kepçe kulak onarımı • Estetik Cerrahi uygulamaları o Rinoplasti (Estetik burun) ameliyatı o Meme küçültme ameliyatı o Meme büyütme ameliyatı o Meme dikleştirme ameliyatı o Abdominoplasti (Karın germe) ameliyatı o Jinekomasti onarımı o Dolgu ve yağ enjeksiyonu uygulamaları o Botox enjeksiyonu uygulamaları o Liposuction uygulaması o Kaş asma uygulamaları o Face lift (Yüz germe) cerrahisi o Saç ekimi merkezimiz çok yakın bir tarihte hizmete girecektir…

Öğretim Üyeleri:

• Doç.Dr.Tonguç Mustafa İŞKEN (Anabilim Dalı Başkanı) • Doç.Dr.Hakan AĞIR • Doç.Dr.Murat Şahin ALAGÖZ • Yard.Doç.Dr.Çiğdem ÜNAL

Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı

Patoloji Anabilim Dalı’nda yıllara göre işlem sayısı

İşlemler 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 Toplam olgu sayısı 8880 9243 10072 10424 11588 14700 16116 Biyopsi 5250 4550 5042 5499 6251 8467 9506 Otopsi 28 13 6 14 22 18 Toplam sitoloji 3630 4693 5030 4925 5337 6233 6610 İİAB – serviks dışı 1631 1079 1564 2105 2943 3755 Jinekolojik sitoloji 3062 3951 3361 3232 3290 2855 Frozen kesit - İOK 110 143 235 265 325 180 İmmünohistokimya 325 358 632 687 597 İmmünofloresan 114 114 Konsültasyon 256 413 364

• Patoloji Anabilim Dalı’nda yılda ortalama 9500 biyopsi, 6500 sitoloji materyali incelenmektedir. İnceleme ve konsültasyon amacıyla Fakültemiz dışından gönderilen materyaller de rapor edilmektedir.

• İntraoperatif inceleme amacıyla dondurularak kesit alınabilmektedir. • Gerekli durumlarda olguların histopatolojik incelemelerine ek olarak histokimyasal,

immünositokimyasal ve immünohistokimyasal inceleme yapılabilmektedir. • Vücut sıvılarının sitolojik incelemesi amacıyla sitospin cihazı kullanılmaktadır. Effüzyon

sitolojisi, Balgam, İdrar, BOS, batın yıkama sıvısı incelemeleri yapılmaktadır. • Başka bölümlerde gerçekleştirilen ince iğne aspirasyon sitoloji materyalleri incelendiği gibi

Anabilim Dalımızda da ele gelen yüzeyel kitlelere aspirasyon yapılmaktadır. • Raporlar bilgisayar ortamında ve ciltlenerek arşivlenmekte, yine biyopsilere ait parafin

bloklar ve tüm lamlar arşivde saklanmaktadır. • Tıp Fakültesi 2. ve 3. Sınıfları yanında Sağlık Meslek Yüksek Okulu Hemşirelik, Sağlık

Memurluğu, Ebelik Bölümleri ile Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu’nda Tıbbi Laboratuvar Bölümü öğrencilerine Patoloji dersleri verilmektedir.

• Tıbbi Laboratuvar Bölümü öğrencileri ile Sağlık Meslek Lisesi öğrencileri Anabilim Dalımızda uygulamalı eğitim görmektedir.

• Dermatoloji, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Beyin Cerrahi Anabilim dalları ile düzenli aralıklarla ortak toplantılar yapılmaktadır. Erişkin ve Çocuk Onkoloji Konsey toplantılarına da katılım sağlanmaktadır.

Öğretim Üyeleri:

• Prof.Dr.M.Cengiz ERÇİN (Anabilim Dalı Başkanı) • Prof.Dr.Demir Kürşat YILDIZ • Prof.Dr.Bahar MÜEZZİNOĞLU • Prof.Dr.Yeşim Saliha GÜRBÜZ • Prof.Dr.Nadir PAKSOY • Prof.Dr.Sevgiye KAÇAR ÖZKARA • Yard.Doç.Dr.Çiğdem VURAL

Üroloji Anabilim Dalı

Kocaeli Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalı, 1995 yılında Sopalı hastanesi’nde hasta kabulüne başlamıştır. 1999 depremi sonrasında yapılan Umuttepe kampusü’ndeki hastanesine taşınarak işlevini sürdürmektedir. Yirmi yatağı olan klinikte Üroloji’nin alt branşları gelişmiş olup ilgili öğretim üyeleri tarafından gerekli tetkik ve tedavilerin yapılması sağlanmaktadır. Üroonkoloji: İki Öğretim üyesi üroonkoloji alanında çalışmakta olup her türlü hastanın tetkik ve tedavisi yapılmaktadır( Radikal sistektomi, radikal prostatektomi, radikal nefrektomi, RPLND ve adrenal cerrahisi) Üroandroloji: Bir öğretim üyesinin gözetiminde olan üroandroloji ünitesi’nde erektil disfonksiyon(iktidarsızlık) ve infertilite (üreme problemleri) başarı ile tedavi edilmektedir( penil protez, ven ligasyonları, penil arter revaskülarizasyonu ve penil eğrilikler) Taş hastalıkları ve endoürolojik girişimler: Bir öğretim üyesinin gözetiminde her türlü endoskopik girişimler yapılmakta olup poliklinik düzeyinde taş kırma cihazı işlevini başarı ile sürdürmektedir. Ayrıca Perkutan yöntemlerle taş tedavisi ve Üreterorenoskopik yöntemler uygulanmaktadır. Pediatrik Üroloji: Bir öğretim üyesinin gözetiminde her türlü pediatrik hasta tedavisi yapılmaktadır (Yenidoğan patolojileri, inmemiş testis, hipospadias, VUR ve pediatrik endoüroloji) İşeme bozuklukları(Kadın ürolojisi ve Nöroüroloji): Bir öğretim üyesi tarafından işeme bozuklukları tetkik ve tedavisi başarı ile yapılmaktadır.(İdrar kaçırma medikal

tedavisi ve ameliyatları her yaş grubu ve her cins için farklı farklı yapılmakta olup mesane augmentasyonu ve mitrafanof procedürü başarı ile gerçekleştirilmektedir). Laparoskopi: Kliniğimizde uygun olgular laparoskopik yöntemlerle başarı ile tedavi edilmektedir. Transplantasyon Ünitesi: Bir öğretim üyesinin gerekli eğitimi alması sonrasında alt yapı çalışmaları tamamlanmıştır. Çok yakın bir gelecekte böbrek transplantasyonları başlıyacaktır. Poliklinik: İlgili öğretim üyelerinin gözetiminde Ürodinami ve Taş kırma Üniteleri çalışmakta olup ayrıca ultrasonografi eşliğinde prostat biopsileri ve perkutan girişimler yapılmaktadır. İşeme bozuklukları için tedavi amaçlı Perkutan tibial sinir uyarma yöntemi başarı ile uygulanmaktadır. Tarihçe Üroloji Anabilim Dalı’nın kurucusu, halen anabilim dalı başkanlığını sürdürmekte olan Prof. Dr. Ali Gökalp yönetiminde 1994 yılında çalışmalarına başlayan Üroloji Kliniği kısa süre içerisinde diğer öğretim üyelerinin de katkısıyla tam bir Üniversite Hastanesi Anabilim Dalı kimliği kazandı. 1994 TUS imtihanıyla ilk araştırma görevlileri olarak Dr. Kazım Çimen ve Dr. Sadi Turkan’ın göreve başlamalarıyla asistan eğitimi süreci başladı. 2002 yılı sonuna kadar Dr. Mehmet Demirtaş, Dr. Zeki Hamşioğlu, Dr. M.K. Mustafa Eralp ve Dr. A. Göksunay Soylu da Kocaeli Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalı’nda eğitim görerek uzman doktor sıfatını almaya hak kazandılar. KOÜ Üroloji kliniği halen yedi öğretim üyesi ve yedi araştırma görevlisi asistan doktor kadrosuyla hizmet vermektedir. Sekiz senelik bir mazisi olan ve bu süreç içinde 17 Ağustos 1999 depremiyle yüzleşmek zorunda kalan bir klinik olduğu göz önüne alındığında, teknik olanaklar, hizmet kalitesi ve klinik başarı açısından Türkiye’nin köklü eğitim kurumlarını aratmayacak düzeyde hizmet sunan anabilim dalının gerçek başarısı ortaya çıkmaktadır.

Eğitim

Uzmanlık Eğitimi

Kocaeli Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimi süresi beş sene olup, bu sürenin bir senesi fakülte bünyesindeki diğer kliniklerde rotasyon şeklinde planlanmıştır. Fakültede transrektal ultrasonografi, özellik isteyen radyolojik görüntüleme yöntemleri, floroskopik ve radyolojik girişimler, ultrasonografi veya BT eşliğinde biyopsi işlemleri Üroloji A.D. araştırma görevlileri tarafından yapılmaktadır. İşeme bozuklukları ve ürodinami ünitesinde tüm çalışmalar sorumlu öğretim üyesi gözetiminde araştırma görevlileri tarafından uygulanmakta ve yorumlanmaktadır. Radikal kanser cerrahisi, üreterorenoskopik girişimler, özellik isteyen androlojik ve pediatrik operasyonlar da dahil olmak üzere tüm operasyonlar uzmanlık eğitimi alan araştırma görevlilerinin aktif katılımı ve katkısı ile uygulanmaktadır. Asistanlık eğitimi için her hafta düzenli olarak makale saati, vaka takdim saati, ve seminerler yapılmaktadır. Uzmanlık adayı olan araştırma görevlileri eğitim sürelerinin gerektirdiği görev ve operasyonlarda yeterli deneyim sağladıklarına kanaat getirildiğinde uzmanlık sınavına tabi tutulmakta ve herhangi bir üroloji kliniğini tek başına idare edebilecek kapasitede mezun olmaktadır. Bugüne dek mezun ettiğimiz uzmanlarımız: Uzm.Dr. Kazım Çimen Uzm.Dr. Sadi Turkan Uzm.Dr. Mehmet Demirtaş Uzm.Dr. Zeki Hamşioğlu Uzm.Dr. Mustafa M.K.Eralp Uzm.Dr. Aziz Göksunay Soylu Uzm.Dr. Osman Kömür

Uzmanlık Tezleri

Uzm.Dr.Kazım Çimen: Benign prostat hiperplazili doku komponentlerinin (epitel, stroma,lümen) serbest ve total prostat spesifik antijen düzeyi üzerine etkileri. TEZ DANIŞMANI: Özdal Dillioğlugil Uzm.Dr.Sadi Turkan: Penis dokusunda deneysel intrakorporal enjeksiyon tedavisinin oluşturduğu histopatolojik değişiklikler. TEZ DANIŞMANI: Melih Çulha Uzm.Dr.Mehmet Demirtaş: Selektif antral vagotominin üriner diversiyon amacı ile kullanılan gastrik seğmentten asit salınımı üzerine etkisi. TEZ DANIŞMANI: Oguz Acar Uzm.Dr.Zeki Hamşioğlu: Erektil disfonksiyon yakınmaları olan hastalara yapılan hemodinamik incelemelerde stres ve anksiyetenin etkilerinin araştırılması. TEZ DANIŞMANI: Melih Çulha Uzm.Dr.Mustafa M.K.Eralp:Ürolitiyazisli hastalarda üriner taş oluşumunun etiyolojisinde Nanobakteri antijeninin araştırılması. TEZ DANIŞMANI: Nazım Mutlu Uzm.Dr.Aziz Göksunay Soylu: Varikosel oluşturulmuş sıçan testislerinde reaktif oksijen türleri, nitrik oksid ve total antioksidan durum düzeyleri. TEZ DANIŞMANI: A.Sıtkı Özdamar Uzm.Dr.Osman Kömür: Normal ve spinal kord travmalı ratlarda ürodinamik inceleme ve memantenin aşırı aktif dertusorda etkinliğinin araştırılması TEZ DANIŞMANI: Cüneyd Özkürkçüğil

Mezuniyet Öncesi Eğitim Programı

3. ve 5. Dönem öğrencilerine eğitim programı dahilinde öğretim üyeleri tarafından listede belirtilen gerekli dersler düzenli olarak verilmektedir. 1.Üriner sistem semiyolojisi ve semptomatolojisi. 2.Üriner sistem hastalıkları teşhisinde laboratuvar yöntemler. 3.Üriner sistem hastalıkları teşhisinde radyolojik yöntemler. 4.Üst üriner sistem anomalileri. 5.Alt üriner sistem anomalileri ve inmemiş testis. 6.Obstrüksiyon ve staz. 7.Üriner sistem spesifik enfeksiyonları. 8.Üriner sistem nonspesifik enfeksiyonları 9.Norojenik mesane ve inkontinans. 10.Benign Prostat Hiperplazisi. 11.Pelvis renalis ve üreter,üretra tümörleri. 12.Mesane tümörleri 13.Prostat tümörleri. 14.Böbrek tümörleri. 15.Testis, penis,skrotum tümörleri. 16.VUR. 17.Üriner sistem taş hastalığı. 18.Üriner sistem travmaları. 19.Erektil disfonksiyon. 20.Erkek infertilitesi. 21.Üroloji acilleri. Öğretim Üyeleri:

• Prof.Dr.Ali GÖKALP (Anabilim Dalı Başkanı) • Prof.Dr.Özdal DİLLİOĞLUGİL • Prof.Dr.Melih ÇULHA • Prof.Dr.Sıtkı ÖZDAMAR • Prof.Dr.Nazım MUTLU • Prof.Dr.Cüneyt ÖZKÜRKÇÜGİL • Doç.Dr.Levend ÖZKAN