hekİmlere Özel Ücretsİz gazete sayi: 2 gÖbeklenirken … · kış tatil dönemlerinin sonuna...

12
Düzenli spor yapan insanların bir-iki haſta spora ara verdiklerinde kardiyovasküler dayanıklıklarının azalmaya başladığı biliniyordu. Ancak, sporu kesmenin beyne etkisi konusu bilinmezliğini koruyordu. • Sayfa 04 ON GÜN YETIYOR YOĞUN BAKIM YARAMIYOR Bağırsaktaki bakteri topluluğunun sağlıklı olup olmadığı konusu hala tartışılıyor olsa da uzmanlar yoğun bakımda tedavi olması gereken kritik durumdaki hastalarda kişinin sağlığını olumlu yönde etkileyen bakterilerin kaybedildiğini düşünüyordu. Amerikalı araştırmacılar bu varsayımın kanıtını buldular. • Sayfa 09 BEYINDE GÖKKUŞAĞI DR.ROSALIND FRANKLIN VE ÜNLÜ DNA YAPISAL POSTERI • Sayfa 12 SANDOZ BAŞKADIR HÜZÜNLÜ FOTOĞRAF: ÜNLÜ FOTO 51 GÜNAHIYLA SEVABIYLA POKEMON GO ÖLÜMCÜL HASTALIKLARIN PANZEHIRI! Harvard Üniversitesi araştırmacılarının çalışması 2007 yılında bilim dünyasına yeni bir terimin katılmasını sağladı: beyin gökkuşağı (brainbow). • Sayfa 04 Bu fotoğrafı çeken araştırmacı bugün yaşasaydı 95 yaşında olacaktı. Ancak, 1958 yılında 37 yaşında hayata veda etti. • Sayfa 02 GÖBEKLENIRKEN YAŞLANMAK Geçen yıllar bütün organlarda olduğu gibi beyinde de etkisini gösteriyor. Piyasaya çıktıktan sonra çok kısa bir sürede mobil oyun listesinin ilk sırasına yerleşen Pokemon Go oyununun sağlığı nasıl etkilediği konusu da gündemdeki yerini almakta gecikmedi. • Sayfa 05 Meme kanseri, kolon kanseri, diabet, kalp hastalığı ve felç. Bu ölümcül hastalıkların azaltılması için tüm dünyada yoğun bir çaba sarfedilmekteyken 174 çalışmanın analizi yeni umutların yeşermesine yol açacak gibi görünüyor. • Sayfa 04 HEKİMLERE ÖZEL ÜCRETSİZ GAZETE SAYI: 2 Bilim dünyası beyin yaşlanmasının doğal olduğu konusunda hemfikir. Ancak, diyabet, kanser ve kalp hastalığı gibi değişik hastalıklarla yakından ilişkili olduğu bilinen obezitenin beyin yaşlanmasını da etkileyebileceği düşünülse de elde bunu kanıtlayacak veri yoktu. Bu açığı kapatmak amacıyla, İngiliz araştırmacılar 20-87 yaşları arasındaki 473 deneğin katıldığı bir araştırma gerçekleştirirler. Zayıf ve şişman olarak iki gruba ayrılan deneklerde, beyin bölgeleri arasındaki bilgi alışverişini sağlayan akmaddenin hacmi ölçülür. Ve, zayıflarla şişmanlar arasında çarpıcı bir fark gözlenir: şişman bir insanın beyni aynı yaştaki zayıf bir insanın beyninden 10 kat daha yaşlıdır, akmadde hacmi daha düşüktür. İşin ilginç yanı da, akmadde hacmindeki söz konusu bu farkın sadece orta yaşlarda gözlenmesiydi. Orta yaşlarda obezite ile akmadde hacmindeki azalma arasındaki bağlantının nedeni ve mekanizması henüz bilinmiyor. Kilo verilince söz konusu etkinin tersine dönüp dönmeyeceği ve bu ilişkinin zihin fonksiyonları üstündeki ayrıntılı etkisi de bilinmeyenler arasında. Sandoz ile özdeşleşmiş, Sandoz denildiğinde ilk akla gelen isim olan Poffet’ler ile SANDOMED adına bir söyleşi yapmak istedik ve kendileri de bu önerimizi memnuniyetle karşıladılar... • Sayfa 07

Upload: others

Post on 03-Jun-2020

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: HEKİMLERE ÖZEL ÜCRETSİZ GAZETE SAYI: 2 GÖBEKLENIRKEN … · kış tatil dönemlerinin sonuna (Ağustos ve Mart) denk geliyor. ... • Yürümenin depresyon üzerindeki olumlu

Düzenli spor yapan insanların bir-iki hafta spora ara verdiklerinde kardiyovasküler dayanıklıklarının azalmaya başladığı biliniyordu. Ancak, sporu kesmenin beyne etkisi konusu bilinmezliğini koruyordu. • Sayfa 04

ON GÜN YETIYOR

YOĞUN BAKIM YARAMIYORBağırsaktaki bakteri topluluğunun sağlıklı olup olmadığı konusu hala tartışılıyor olsa da uzmanlar yoğun bakımda tedavi olması gereken kritik durumdaki hastalarda kişinin sağlığını olumlu yönde etkileyen bakterilerin kaybedildiğini düşünüyordu.

Amerikalı araştırmacılar bu varsayımın kanıtını buldular. • Sayfa 09

BEYINDE GÖKKUŞAĞI

DR.ROSALIND FRANKLIN VE ÜNLÜ DNA YAPISAL POSTERI • Sayfa 12

SANDOZ BAŞKADIR

HÜZÜNLÜ FOTOĞRAF: ÜNLÜ FOTO 51

GÜNAHIYLA SEVABIYLA POKEMON GO

ÖLÜMCÜL HASTALIKLARIN PANZEHIRI!

Harvard Üniversitesi araştırmacılarının çalışması 2007 yılında bilim dünyasına yeni bir terimin katılmasını sağladı: beyin gökkuşağı (brainbow). • Sayfa 04

Bu fotoğrafı çeken araştırmacı bugün yaşasaydı 95 yaşında olacaktı. Ancak, 1958 yılında 37 yaşında hayata veda etti.• Sayfa 02

GÖBEKLENIRKEN YAŞLANMAK

Geçen yıllar bütün organlarda olduğu gibi beyinde de etkisini gösteriyor.

Piyasaya çıktıktan sonra çok kısa bir sürede mobil oyun listesinin ilk sırasına yerleşen Pokemon Go oyununun sağlığı nasıl etkilediği konusu da gündemdeki yerini almakta gecikmedi. • Sayfa 05

Meme kanseri, kolon kanseri, diabet, kalp hastalığı ve felç. Bu ölümcül hastalıkların azaltılması için tüm dünyada yoğun bir çaba sarfedilmekteyken 174 çalışmanın analizi yeni umutların yeşermesine yol açacak gibi görünüyor. • Sayfa 04

HEKİMLERE ÖZEL ÜCRETSİZ GAZETE SAYI: 2

Bilim dünyası beyin yaşlanmasının doğal olduğu konusunda hemfikir. Ancak, diyabet, kanser ve kalp hastalığı gibi değişik hastalıklarla yakından ilişkili olduğu bilinen obezitenin beyin yaşlanmasını da etkileyebileceği düşünülse de elde bunu kanıtlayacak veri yoktu.

Bu açığı kapatmak amacıyla, İngiliz araştırmacılar 20-87 yaşları arasındaki 473 deneğin katıldığı bir araştırma gerçekleştirirler.

Zayıf ve şişman olarak iki gruba ayrılan deneklerde, beyin bölgeleri arasındaki bilgi alışverişini sağlayan akmaddenin hacmi ölçülür.

Ve, zayıflarla şişmanlar arasında çarpıcı bir fark gözlenir: şişman bir

insanın beyni aynı yaştaki zayıf bir insanın beyninden 10 kat daha yaşlıdır, akmadde hacmi daha düşüktür. İşin ilginç yanı da, akmadde hacmindeki söz konusu bu farkın sadece orta yaşlarda gözlenmesiydi.

Orta yaşlarda obezite ile akmadde hacmindeki azalma arasındaki bağlantının nedeni ve mekanizması henüz bilinmiyor.

Kilo verilince söz konusu etkinin tersine dönüp dönmeyeceği ve bu ilişkinin zihin fonksiyonları üstündeki ayrıntılı etkisi de bilinmeyenler arasında.

Sandoz ile özdeşleşmiş, Sandoz denildiğinde ilk akla gelen isim olan Poffet’ler ile SANDOMED adına bir söyleşi yapmak istedik ve kendileri de bu önerimizi memnuniyetle karşıladılar... • Sayfa 07

Page 2: HEKİMLERE ÖZEL ÜCRETSİZ GAZETE SAYI: 2 GÖBEKLENIRKEN … · kış tatil dönemlerinin sonuna (Ağustos ve Mart) denk geliyor. ... • Yürümenin depresyon üzerindeki olumlu

02

Grönland’daki deniz biyologları 1930’lu yıllarda 400ü aşkın Grönland köpekbalığını fişlerler. Ve yılda ancak 1 santimetre uzadıklarını görürler.

Bu bulgu söz konusu köpekbalıklarının uzun yaşadıkları efsanesinin de ilk kanıtı gibidir.

Danimarkalı araştırmacılar yaptıkları yeni bir çalışmayla bu kanıtın güvenirliğini perçinlediler.

Yeni doğan bir Grönland köpekbalığının 42 sm uzunluğunda

olduğu gerçeğinden yola çıkan araştırmacılar 1950’li yıllarda yoğun olarak gerçekleştirilen nükleer denemelerden arta kalan karbon atıklarının 1960’lı yıllarda okyanuslara ulaşarak köpekbalıklarının gözlerinin lenslerinde yoğunlaşmasını inceleyerek Grönland köpekbalığının tahmini yaşını belirlediler.

Bu yöntemle araştırmacıların belirledikleri en yaşlı Grönland köpekbalığının yaşı 392 +/-

20 yıl. Bu rakam Grönland köpekbalığının omurgalılar sınıfında uzun yaşama açısından lider konumuna gelmesine yol açmıştır.

Araştırmacılara göre, soğuk sularda uzun yaşamanın sırrı soğuğun biyokimyasal aktiviteyi dolayısıyla metabolik hızı düşürmesi, DNA hasarına yol açan molekülleri vücuttan temizleyen yaşlanma-karşıtı genleri aktive etmesidir.

400 YIL YAŞAMAK!

Kilo vermek isteyen, şeker, tuz ve doymuş yağ tüketimini azaltmaya çalışanlar için doktor reçetelerine yeni bir madde daha giriyor gibi; su.

Amerika’da 2005-2012 yılları arasında yapılan sağlık ve beslenme taramalarında 18300 yetişkinin beslenme alışkanlıkları belirlenir.

Verilere göre, günlük su tüketimini %1 artıran kişilerde günde aldıkları kalori miktarı, şeker, tuz, doymuş yağ tüketimleri

SANDOZ İLAÇ SANAYİ VE TİCARET A.Ş.ADINA İMTİYAZ SAHİBİ: ALTAN DEMİRDERESORUMLU MÜDÜR: NİLÜFER GÜRPINAR

İDARİ MERKEZSuryapı & Akel İş Merkezi, Rüzgarlıbahçe Mah. Şehit Sinan Eroğlu Cad. No:6 34805 Kavacık Beykoz İstanbul TürkiyeTel: 0216 570 95 00BASIM YERİYelken Basım Yay. San ve Tic. Ltd. Şti.Yeşilce Mah. Çelik Sok. No: 24 Seyrantepe-İstanbulTel: 0212 280 31 10GRAFİK TASARIMVMO TASARIM YAYIN TÜRÜYerel Süreli

Bu zirve dönemleri de yaz ve kış tatil dönemlerinin sonuna (Ağustos ve Mart) denk geliyor.

Amerikalı sosyologların yayınladıkları çalışmaya göre aynı dönemler aynı zamanda bozulan ilişkilerin onarma dönemidir. Ancak, bu dönemlerde duygusal

Eşlerin boşanması yılda iki kere zirve yapıyor.

ve kolesterol düzeyleri düşmekteydi.

Günlük su tüketimi birkaç bardak artırıldığında, alınan toplam enerji miktarı günde 68-205 kalori, tuz miktarı 78-235 mg, şeker tüketimi 5-18 gram, yağ miktarı da 7-21 mg azalıyordu.

Suyun bu etkisi ırk, kilo, eğitim düzeyi ne olursa olsun herkes için geçerliydi ancak erkeklerde ve genç-orta yaş grubunda daha belirgin ortaya çıkıyordu.

yükün artması ters yönde de etki gösterebilmektedir.

Araştırmacılara göre ilgili dönemlerde günışığı ile daha uzun süre birlikte olunması kişiyi harekete getirecek enerjiyi de sağlamaktadır.

IÇTIKÇE IYILEŞIYORUZ

TATILLER YARAMIYOR

İngiltere’de yapılan çalışmada, insanlar tarafından kullanılan ilaç ve uyuşturucu maddeler arasında en zararlı olanları belirlendi.

Çeşitli kriterlere göre değerlendirilen bu maddeler arasında insanın kendisine en zararlı olan madde kokain olarak belirlenirken, kişi tarafından kullanıldığında başkalarına karşı verilen zararlardan da sorumlu olan madde alkol olarak saptandı.

Her iki grubun sonuçları ortak değerlendirildiğinde ise en zararlı ilk üç madde şöyle sıralandı: alkol, eroin, kokain.

İlaca/maddeye özgü mortalite açısıdan en zararlı maddeler ise şunlar: alkol, eroin, gamma hidroksibutirik asit, metadon, butan.

Ekonomik yük açısından ise önde gelen ilk dört madde alkol, eroin, tütün, esrardır.

“İş bu süreli yayın derleme haberler içeren kurumsal marka gazetesi niteliğinde olup, ürün tanıtım dökümanı ve bilimsel yayın amacına ve özelliklerine haiz değildir.”

EN ZARARLISI

Page 3: HEKİMLERE ÖZEL ÜCRETSİZ GAZETE SAYI: 2 GÖBEKLENIRKEN … · kış tatil dönemlerinin sonuna (Ağustos ve Mart) denk geliyor. ... • Yürümenin depresyon üzerindeki olumlu

03

HÜZÜNLÜ FOTOĞRAF: ÜNLÜ FOTO 51

ÇOK KAN ÇOK ZEKA

ASI RENK KIRMIZI

Bu fotoğrafı çeken araştırmacı bugün yaşasaydı 95 yaşında olacaktı.

Ancak, 1958 yılında 37 yaşında hayata veda etti.

Adı, Rosalind Franklin. İngiliz bilim insanı.

Cambridge Üniversitesi’nden doğal bilimler dalında mezun olduktan sonra kısa süren bilimsel kariyerinde değişik alanlarda oldukça verimli çalışmalar yaptı.

Bilim dünyasında tanınmasını da DNA’nın moleküler yapısında yaptığı öncü çalışmaya borçlu. DNA’nın yapısını gösteren ilk fotoğraf olan ve DNA’nın yapısının

keşfinden önce çekilen ünlü foto 51 Franklin’in çok usta olduğu x-ışını kristalografisiyle çektiği bir fotoğraf.

Bu fotoğraf kendisinden habersiz olarak çalışma arkadaşı Maurice Wilkins tarafından DNA yapısını keşfeden Francis Crick ve James Watson’a gösterilir. Fotoğrafı gören Crick ve Watson Nature dergisinde DNA modeli yazısını yayınlarlar.

Elinde deneysel kanıt olmasına rağmen daha fazla kanıt toplamak

için kendi DNA modeli yazısını erteleyen Franklin’in aksine , Crick ve Watson önce modeli yayınlayıp daha sonra bunu kanıtlama işine girişirler.

Franklin’in ölümünden 4 yıl sonra Crick, Watson ve Wilkins’e DNA yapısı üzerindeki çalışmalarından dolayı Nobel ödülü verilir.

Bugün bu ödülün üzerinden 55 yıl geçmesine rağmen Franklin’in hakkının yendiği duygusu bilim dünyasında hala canlılığını korumakta.

İnsan zekasının gelişimi konusunda bilim dünyasında kabul gören teori bugüne kadar şuydu: beynin boyutu geliştikçe zeka da artıyordu.

Avustralyalı ve Güney Afrikalı araştırmacılar beyin büyüklüğünün yanı sıra beyne giden kan akımının da önemli olduğunu buldular.

İnsan beyni geliştikçe daha fazla enerjiye, dolayısıyla daha fazla kana ihtiyaç duyması gerçeğinden yola çıkan araştırmacılar beyne giren arterlerin geçtikleri deliklerin çapını ölçerek teorilerine verisel kanıt sağladılar.

Üç milyon yıllık evrimsel döneme ait fosillerde yapılan incelemede beyin boyutunun %350 artarken beyne giden kan akımının %600 arttığı belirlendi.

Araştırmacılara göre, bu durum, karmaşık öğrenme ve düşünme işlemlerinin evrimine katılan sinir hücreleri arasındaki bağlantının daha fazla enerjiye, dolayısıyla daha fazla kana ihtiyaç duymasından kaynaklanmaktadır.

Sosyal kurallara bağlılıkta renkler kişinin çevresiyle ilişkisinde yönlendirici bir rol oynamaktadır. Özellikle kırmızı renk sosyal normlara uyumun simgesi gibidir.

Bu bağlamda kırmızı renk tehlikenin habercisidir, insanları uyarır ve istenilmeyen davranışın durdurulmasını ister.

Ancak, heyecan peşinde koşan kişi için kırmızı renk tam aksi etki gösteriyor. Bu tür kişilerde kırmızı renk asi davranışın da tetikçisi konumunda.

Trafikte dur işaretindeki kırmızı gibi, alışkanlık haline gelmiş davranışlarda ise benzer etki görülmüyor.

Page 4: HEKİMLERE ÖZEL ÜCRETSİZ GAZETE SAYI: 2 GÖBEKLENIRKEN … · kış tatil dönemlerinin sonuna (Ağustos ve Mart) denk geliyor. ... • Yürümenin depresyon üzerindeki olumlu

Bu ölümcül hastalıkların azaltılması için tüm dünyada yoğun bir çaba sarfedilmekteyken 174 çalışmanın analizi yeni umutların yeşermesine yol açacak gibi görünüyor.

Söz konusu çalışmalar 1980 ile 2016 arasında yayınlanmış araştırmalar olup her hafta düzenli olarak sıkı egzersiz yapan kişilerde kanser, kalp hastalığı vb. gibi ölümcül hastalıkların riskinin daha az olduğuna ilişkin bulgular içermekteydi.

Araştırmacılar ne kadarlık bir egzersizin en fazla yararlı etki oluşturduğunu ölçmek için MET

dakika denilen bir formülden yararlandılar. MET dakika formülü kişinin fiziksel aktivite sırasında ne kadar enerji yaktığını ölçmektedir.

Bulgulara göre, en fazla yarar haftada 3000-4000 MET dakikada ortaya çıkmaktadır. Haftada 3000 MET dakikayı sağlamak için her gün düzenli olarak aşağıdaki aktivitelerden birini yapmak yeterli: 10 dakika merdiven çıkmak, 15 dakika ev temizliği yapmak, 20 dakika bahçe işiyle uğraşmak, 20 dakika koşmak, 25 dakika yürümek ya da bisiklete binmek.

Meme kanseri, kolon kanseri, diabet, kalp hastalığı ve felç

04

ÖLÜMCÜL HASTALIKLARINPANZEHIRI!

ON GÜN YETIYOR

BEYINDE GÖKKUŞAĞI

Düzenli spor yapan insanların bir-iki hafta spora ara verdiklerinde kardiyovasküler dayanıklıklarının azalmaya başladığı biliniyordu. Ancak, sporu kesmenin beyne etkisi konusu bilinmezliğini koruyordu.

Yaşları 50-80 arasında değişen sağlıklı ve spor yapan kişilerde yapılan bir çalışma bu

Harvard Üniversitesi araştırmacılarının çalışması 2007 yılında bilim dünyasına yeni bir terimin katılmasını sağladı: beyin gökkuşağı (brainbow).Beyin görüntüleme tekniği olan beyin gökkuşağı tekniğinde floresan proteinler kullanılarak komşu nöronların birbirlerinden ayrılmaları sağlanmaktadır. Eski tekniklerde ancak birkaç nöron

birbirinden ayırt edilebilirken bu yeni teknikte 100’den fazla farklı nöron boyanabilmektedir.

Bu teknikte her nöron farklı bir renkte göründüğünden sinirsel yolakları içeren sinirsel dolaşım haritaları çizilebilmektedir.

Araştırmacılar sinir sisteminin inanılmaz karmaşık yapısının incelenmesindeki çözünürlik sorununun çözülmesiyle bu tekniğin nörolojik ve psikolojik rahatsızlıkların incelenmesinde kullanılabileceğini düşünmektedir.

bilinmezliğin perdesini araladı. Araştırmada deneklerin beyin kan akımları spora ara verdikleri 10 günlük sürenin başlangıcında ve sonunda ölçüldü.

Ölçümlerin sonunda sekiz beyin bölgesinde kan akımının önemli oranda azaldığı saptandı. Özellikle, Alzheimer hastalığında aksamaya başlayan hipokampus’daki kan

akımı azalması araştırmacıların dikkatini çekti.

Deneysel çalışmalarda, egzersiz yapan hayvanlarda hipokampusun yeni kan damarlarının ve yeni nöronların oluşuma ön ayak olması bulguları daha da ilginç kılmaktadır.

Page 5: HEKİMLERE ÖZEL ÜCRETSİZ GAZETE SAYI: 2 GÖBEKLENIRKEN … · kış tatil dönemlerinin sonuna (Ağustos ve Mart) denk geliyor. ... • Yürümenin depresyon üzerindeki olumlu

Piyasaya çıktıktan sonra çok kısa bir sürede mobil oyun listesinin ilk sırasına yerleşen Pokemon Go oyununun sağlığı nasıl etkilediği konusu da gündemdeki yerini almakta gecikmedi. Oyunun ABD’de piyasaya çıktıktan sonra iki gün içinde mevcut mobil cihazlarının %5’ine yüklenmesi ve yaklaşık bir ay içinde 21 milyon

kullanıcı sayısına ulaşması gündemdeki yerini hakettiğini de gösteriyor.

Henüz uzun bir geçmişe sahip olmasa da Pokemon Go’nun sağlığı nasıl etkilediğine ilişkin görüşler ortaya konmuş durumda.

Pokemon Go’nun üç noktada halk sağlığını olumlu etkileyeceği belirtiliyor. Pokemon Go’nun dışarıda gezinilerek oynanan bir oyun olduğu için;

• Hareketsiz yaşam tarzının kalp üzerindeki olumsuz etkilerini önleyeceği,

• Yürümenin depresyon üzerindeki olumlu etkisine katkıda bulunacağı,

• Diğer insanlarla etkileşime yol açtığından sosyal yalıtılmışlığın mortalite üzerindeki olumsuz etkisini düşüreceğine inanılmaktadır.

Pokemon Go oynayan kişinin çevresine dikkat etmeden oyuna dalmasının da düşmelere ve çarpmalara bağlı yaralanmalara yol açması ve özel mülkiyete tecavüz olayına neden olması da oyunun olumsuz yönleri olarak gündeme gelmektedir.

GÜNAHIYLA SEVABIYLA POKEMON GO

05

İngiliz araştırmacılar virüslerin organizmayı sabah saatlerinde enfekte ettiklerinde daha tehlikeli olduklarını saptadılar. Yapılan deneysel çalışmada farelere influenza ya da herpes virüsü enjekte edilir. Sabah virüs enfekte edilen farelerde viral düzey akşamdakine kıyasla 10 kat daha yüksek çıkar.

Araştırmacılar bu durumun vücudun biyolojik saatini yöneten genlerle ilişkili olduğunu düşünüyorlar. Özellikle de sabah saatlerinde ve kış aylarında daha düşük düzeyde aktivite gösteren Bmal1 geni araştırmacıların ilgi odağında.

Çalışmaların ilerlemesiyle birlikte viral enfeksiyon salgınlarının zamansal bir yöntemle önlenebileceği de umuluyor.

SABAHLARI DAHA TEHLIKELI

Page 6: HEKİMLERE ÖZEL ÜCRETSİZ GAZETE SAYI: 2 GÖBEKLENIRKEN … · kış tatil dönemlerinin sonuna (Ağustos ve Mart) denk geliyor. ... • Yürümenin depresyon üzerindeki olumlu

06

Sandoz ile özdeşleşmiş, Sandoz denildiğinde ilk akla gelen isim olan Poffet’ler ile SANDOMED adına bir söyleşi yapmak istedik ve kendileri de bu önerimizi memnuniyetle karşıladılar...Bayanlara daima öncelik vermek için Güzin Tamaç ile başlayalım.

Güzin Tamaç’ın babası Kastamonu Lise Müdürlüğü yapmış, Atatürk’ün seçme ve seçilme hakkını ilan ettiği 1934-1935 yıllarında millet iradesi ile seçilmiş 13 mebustan birisiydi. Milletvekilliği görevini tamamladıktan sonra, Ankara’da Yenişehir Eczanesini devraldı. O dönemde Ankara’da sadece 22 eczane vardı. Yenişehir Eczanesi büyük ve işlek eczanelerden biriydi. Fakat ne yazık ki Nuri Tamaç’ın ciddi bir mide rahatsızlığı nedeniyle eczane ile ilgilenmesi zorlaştı. Ankara Alman Filoloji

Bölümünde okuyan Güzin Tamaç eğitim hayatına ara vererek eczanenin yönetimini üstlendi.

Güzin Tamaç o günleri şöyle anlatıyor: Eczaneye tesadüfen gelen İsviçre’li Wander İlaç Firmasının önerisi ile İsviçre’ye gidip eczacılık eğitimi almaya karar verdim.

Aynı dönemde Edgar Poffet ise İsviçre’de hem konservatuar piyano bölümüne hem de eczacılık fakültesine devam etmektedir...

Kaderleri Bern’de kesişen Güzin Tamaç ve Edgar Poffet eczacılık eğitimlerinin ardından doktorya başlarlar. Doktora çalışmaları

sürerken Dr. Poffet iş aramak için ilaç firmalarına müracaat eder. Poffet’in başvurusuna Sandoz’dan yanıt gelir. Bundan sonradını Edgar Poffet’ten dinleyelim.

‘Sandoz’a müracaatım olumlu sonuçlandı. Basel’de çalışmaya başladıktan bir müddet sonra sabah 07:30’da şefim beni çağırdı. İstanbul’a tayinimin çıktığını söyledi, ben de kabul ettim. Ama dedi, İstanbul’da iyi bir mesul müdüre ihtiyacımız var. Tanığın bir Türk eczacı var mı diye sordu. Ben de evet var, bir Türk hanım eczacı tanıyorum dedim. Olmaz, hanım eczacı istemiyoruz çünkü hanımlar geliyorlar, evleniyorlar

ve gidiyorlar dedi. Evet gelecek, evlenecek ama gitmeyecek çünkü benimle evlenecek dedim. Güzin Hanım ile uzun yıllar sürecek olan yolculuğumuz böylece başlamış oldu.

Dr. Güzin Tamaç ve Dr. Edgar Poffet 1958 yılında evlenirler ve 1959 yılında İstanbul’a gelirler.

Poffet’lerin gelişiyle Ağustos 1959’da Sandoz Türkiye faaliyete geçer.

Dr. Edgar Poffet: 1959 yılında İstanbul’a geldik. O günleri bugünkü nesillere anlatmak imkansız. Hayal bile edemezler. Düşünebiliyor musunuz? Telefon

yok, araba yok, su akmaz, elektrik gider gelir... Ve biz bu şartlarda üretim yapmaya çalışıyorduk, yoktan var etmek gibi bir şey...

Dr. Güzin Poffet: Çok kötü durumdaydık. Arkamız tuğla harmanıydı. Araba, otobüs, telefon yoktu. Telefon etmek için 4.Levent’e gider postanede sıra bekler, ancak telefon edebilirdik. Allahtan çok anlayışlı bir postane müdürü vardı da bize bazı kolaylıklar gösteriyordu.

Dr. Edgar Poffet: İstanbul’a Teknik Müdür olarak geldim. Fabrikayı çalıştırmak için makinelerin altına yattım. Bir

SANDOZ BAŞKADIR

Page 7: HEKİMLERE ÖZEL ÜCRETSİZ GAZETE SAYI: 2 GÖBEKLENIRKEN … · kış tatil dönemlerinin sonuna (Ağustos ve Mart) denk geliyor. ... • Yürümenin depresyon üzerindeki olumlu

07

tane işten anlayan işçi vardı, deneyimli işçi bulmak imkansızdı. Üretime devam etmek çok özverili çalışmayı gerektiriyordu. Güzin Hanım bir yandan titizlikle kadro oluşturmaya çalışıyor bir yandan da Ankara’daki tüm resmi işleri hallediyordu. Ankara hükümetine karşı Güzin Hanım benim patronum, ana merkeze karşı da ben onun patronuydum.

Sandoz tüm bu zorlukları yenerek Optalidon draje ile başladığı üretime efervesan tablet, supozituar, ampul ve damla formlarıyla çok sayıda ilaç ve ilaç hammaddesi üreterek Türkiye İlaç Sanayisinde daima ön sıralarda yer

almayı başarabilmiştir.

Dr. Edgar Poffet: İlaç sanayii hep sıkıntılı olmuştur. Tabii ki çok güzel günlerimiz de oldu. Çok kuvvetli ve birbirine destek olan bir ekip kurduk. Bu ekiple ilaç sanayinin sınırlarını zorlamaya başladık. Ben Sandoz’un sadece ilaç ile sınırlı kalmasını istemiyordum. Ürünlerimizde çeşitlendirme yapmamız ve gelişmemiz gerekiyordu. Önce Minvitin ve daha sonra bebek maması ile genişlemeye başladık. Bu arada ben devamlı Sandoz merkezinin sahip olduğu diğer firmalar da Türkiye’ye getirmek istiyordum. Hedefim

çok bölümlü bir şirket olmaktı. Çok şükür emekliliğimden önce bunu da başardım. Yeni gelen arkadaşlarıma beş bölümlü bir şirket bıraktım: Beşeri İlaç; Sandoz Kimya; Sandoz Yapı Kimyasalları; Sandoz Tohum ve Sandoz Tarım İlaçları.

Şüphesiz bu başarılarda personelin payı da çok büyüktü.

Dr. Güzin Poffet: Herşeyden önce biz bir aileydik. Daha çok İnsan Kaynakları ile ilgilendim. Çalışanların aile durumlarını özellikle çocuklarının sorunlarını yakından takip ederdim. Fabrikalarda bir doktor

bulundurma mecburiyeti vardı. Ama ben dönüşümlü olarak çocuk doktoru, psikiyatr, jinekolog, cilt doktoru getirip genel kontrolleri yaptırırdım. Çalışanlarımızın ve çocuklarının sağlıklarına ve eğitimlerine ihtimam gösteriyorduk. Zaten o çocuklar benim torunlarımdı, ben öyle görüyor ve öyle davranıyordum.

Sandoz operasyonel başarılarının yanında kültürel etkinliklerde de lider firmalardan biriydi. Personelin yanısıra Halkla İlişkiler’den de Dr. Güzin Poffet sorumluydu. Türkiye’de o dönemlerde sanat ve kültüre değer veren firmaların başında

geliyorduk. Genel Müdürlük binasının giriş katı resim galerisi idi. Karşılıksız olarak ressamlara tahsis edilir, onlara destek olmaya çalışılırdı. Muzik festivalleri kapsamında bazı konserlere sponsor olurduk.

Sadece büyüklere yönelik değil küçük çocuklara özellikle çalışanlarımızın çocuklarına resim yarışmaları düzenler, derece alanların resimlerini sergilerdik. Maalesef her ile bir okul projemizi ise gerçekleştiremedik. Sadece Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu’da birer ilimizde okul yaptırabildik.

Dr. Edgar Poffet: Eskiden firmalar yılbaşlarında takvim dağıtırdı. İsviçre manzaralı Sandoz takvimlerini herkes çok beğenirdi. Her sene takvime para harcıyorduk ama her ay bir sayfası çöpe gidiyordu. Takvime harcadığımız para ile Türkiye’nin tarihi zenginliklerini içeren kitaplar bastırabilir, böylece hem kalıcı bir eser bırakmış oluruz hem de Türkiye’nin tarihi zenginliklerini tanıtırız diye düşündük. Bu amaçla her yıl takvim dağıtmak yerine Türkiye’nin zenginliklerini anlatan Sandoz Kültür yayınlarına başladık. Çok da büyük ilgi gördük..

Poffet çiftinin gerçekleştirdiği tüm bu faaliyetler ve personeline yaklaşımıyla ‘SANDOZ BAŞKADIR’ sözü motto olmuştur.

Peki emekli olduktan sonra neden İsviçre’te dönmediniz de Türkiye’de kaldınız?

Dr. Edgar Poffet: İsviçre’de herşey düzenli ve planlıdır. Hatta yaşantınızın her anı bile planlanmıştır. Yarın ne olacağını bilirsiniz, son derece sıkıcı bir yaşam. Oysa Türkiye’de yarın ne olacağını bilemezsiniz. Ben monoton bir hayatı değil heyecanı seven bir insanım o yüzden Türkiye’de yaşamayı seçtik. Aslında İsviçre’de tesadüfen ölürsünüz, Türkiye’de ise tesadüfen yaşarsınız...

Sanatla ve eğitimle bu kadar içli dışlı olan bir ailenin kadın haklarını önemsememesi tabii ki mümkün değildi..

Dr. Güzin Poffet: Ülkemizde kadın olmak hele çalışan kadın olmak çok zordu. Öyle olmasına rağmen kadın her iki görevini de ihtimamla yürütmek zorunda. Hem kariyerinde başarılı olmak hem de iyi bir anne olmak mümkün. Bütün çalışanlarıma bunu yapmalarını önerdim.

Tabii ki, Poffet çiftini bu kısacık söyleşiye sığdırmak pek mümkün değil.. Ama tanıyanlar bilir diyelim ve noktalayalım.

Page 8: HEKİMLERE ÖZEL ÜCRETSİZ GAZETE SAYI: 2 GÖBEKLENIRKEN … · kış tatil dönemlerinin sonuna (Ağustos ve Mart) denk geliyor. ... • Yürümenin depresyon üzerindeki olumlu

SÜREKLI TETIKTE OLMAK

KANIN GENÇ KALIYORSA..

TATLILARA ÖZGÜRLÜK GELIYOR..

Kurumsal düzeyde ya da kişisel olarak hedefler belirlenirken belirsizliklere karşı bir önlem olarak B planı hazırlamak her ortamda kabul gören bir yaklaşım olmuştur.

Belirsizliğin yaratacağı endişeyi azaltması ve insanların gelecek konusunda kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlaması B planı yapmanın yararları olarak gösterilmektedir.

Ancak, Amerika’da yapılan bir çalışma bu klasik yaklaşımın pek de yararlı olmadığını ortaya koymaktadır.

Kalori konusunda bilinçlenen insanlar mısır şurubu ve her türlü şekeri yemek listelerinden çıkarmış durumda. Ancak, tatlı isteği henüz köreltilebilmiş değil.Güney Koreli araştırmacılar tatlılara özgürlük sağlayacak bir araştırmaya imza attılar.

Batı Afrika’da yetişen bir meyveden saflaştırılan brazzein

adlı proteinin şekerin yerine geçebileceği yıllarca önce farkedilmişti. Ancak, ticari boyutta üretimi mümkün olmuyordu.

Güney Koreli araştırmacılar brazzeini birleştiren iki proteini çok miktarda üretmeyi başardılar. Böylelikle eskiye kıyasla 2.6 kat daha fazla brazzein üretilmesine olanak sağladılar.

Kalorisi düşük olan bu proteini tadanlar şekerden 2000 kat daha tatlı olduğunu belirtiyorlar.

Bir grup öğrenci ile yapılan deneysel çalışmada, yapılan işte B planı uygulamalarına izin verilen gruptaki öğrencilerin performansı daha düşük çıkmıştır. İnceleme sonucunda bunun nedeni olarak öğrencilerde hedefe ulaşma hevesinin azalması görülmüştür.

B planı yapmanın performans üzerindeki bu olumsuz etkisi nedeniyle, bir plan yapılırken daha stratejik olunması gerektiği vurgulanmaktadır.

Şeker hastalığı ve diğer bazı hastalıklarda etnik grup olarak oranları yüksekse de Latin ırkından olanlar diğer etnik gruplardakilere kıyasla daha uzun yaşıyorlar.Örneğin, Latin Amerikalılarda ortalama yaşam oranı % 81,6 iken,

beyaz Amerikalılarda % 79,8 ve siyah ırkta % 75,3.

Daha uzun yaşamalarına rağmen bazı hastalıklardaki oranları daha fazla olan Latin Amerikalıların bu durumu bilim dünyasında “Latin paradoksu” olarak tanınıyordu.

Amerikada yapılan bir çalışma bu çelişkiye ışık tutacak bulgular içermektedir.

Latin Amerikalıların kanlarındaki hücreler diğer gruptakilere kıyasla daha yavaş yaşlanıyordu. Latin Amerikalıların kanları 2 yaş daha gençti.

Araştırmacılara göre bu durum özellikle obezite ve enflamasyona bağlı yüksek sağlık riskini nötrleştirmektedir.

08

Psikiyatrik hastalıkların tanısında genellikle davranış ve duygu gibi ipuçlarından yararlanıldığı için psikiyatristleri her hastada zorlu bir tanı uğraşı beklemektedir.

Amerika’da yapılan bir çalışma psikiyatristlere bu konuda nefes aldıracak gibi görünüyor.

Araştırmacılar kadın psikiyatrik hastalarda özel bie genin aşırı faaliyetinin biyolojik bir gösterge olabileceğini belirlediler.

Söz konusu gösterge, hücrelerde X kromozom çiftinden birini inaktive eden XIST geni. Kadın

psikiyatrik hastalarda bu gen aşırı çalışıyor.

Kadın psikiyatrik hastalardan alınan materyalle gerçekleştirilen hücre kültüründe, kadın hastaların yaklaşık %50’sinde XIST oranı anormal düzeyde yüksekti.

Bu bulgunun psikiyatrik hastalıklarda erken ve basit tanı yolunu açacağını inanılmaktadır.

AKIL SAĞLIĞININ IŞARETI

Page 9: HEKİMLERE ÖZEL ÜCRETSİZ GAZETE SAYI: 2 GÖBEKLENIRKEN … · kış tatil dönemlerinin sonuna (Ağustos ve Mart) denk geliyor. ... • Yürümenin depresyon üzerindeki olumlu

BEYINLERI FARKLI

AÇIK BÜFEDE YEDIKÇE YIYESIN GELIYOR

YOĞUN BAKIM YARAMIYOR09

Bağırsaktaki bakteri topluluğunun sağlıklı olup olmadığı konusu hala tartışılıyor olsa da uzmanlar yoğun bakımda tedavi olması gereken kritik durumdaki hastalarda kişinin sağlığını olumlu yönde etkileyen bakterilerin kaybedildiğini düşünüyordu.Amerikalı araştırmacılar bu varsayımın kanıtını buldular.

Yoğun bakımda tedavi gören 115 hastanın deri, dışkı ve ağız örnekleri hasta yoğun bakıma

yattıktan 48 saat ve 10 gün sonra iki defa incelendiğinde ilginç bir tabloyla karşılaşılır.

Sağlıklı kişilerin bağırsaklarında yoğun olarak bulunan Firmicutes ve Bacteriodetes bakterilerinin sayısı hastalarda azalırken patojen bakterileri içeren Proteobacteria grubu bakterilerin sayısı artmaktaydı.

Kimi hastalarda, hastalıklarıyla ilişkili bakterilerin sayısı birkaç gün içinde bütün bağırsağın %95’ini oluşturuyordu.

Söz konusu bakteri dengesizliği hastaları sepsis, organ yetmezliği ve ölüme karşı savunmasız bırakacak nitelikteydi.

Uzmanlar bu olayın hastalarda semptomlar oluşmadan riskin saptanmasında kullanılabileceğini düşünüyorlar.

Diğer insanların duygusal durumlarına mantıksal ya da duygusal açıdan yaklaşan kişilerin beyin yapılarının da farklı olduğu saptandı.

Bu konuda yapılan çalışmada 176 kişinin beyinlerindeki gri maddenin yoğunluğu ölçüldü. Aynı kişilere mantıklı ve duygusal empati düzeylerini ölçen testler de uygulandı.

Test sonuçlarına göre, duygusal empati düzeyi yüksek olan kişilerin beyinlerinin orta

bölgesinde yer alan insuladaki gri madde yoğunluğu daha yüksekken, mantıklı empati gösteren kişilerin beyinlerinde, iki beyin yarımküresini birleştiren korpus kallosumun üstünde yer alan orta singular kortekste gri madde yoğunluğu daha fazlaydı.

Bu bulgular empati olayının çok bileşenli bir yapıya sahip olduğunu, dolayısıyla beyinde farklı sinirsel ve yapısal bileşkelerinin bulunduğunu göstermektedir.

Gurmelerin yemeği eleştirirken yemek yenilen ortamı da göz önüne almaları boşuna değil gibi. Araştırmacılara göre yemek yenilen ortamın yemek eylemi

üzerindeki etkisi sanılanın da ötesinde.

Bu konuda yapılan bir araştırmaya göre, açık büfeden yemeklerin kolaylıkla alındığı bir ortamda insanlar daha sık yemek almaya kalkıyorlar, daha fazla yemek koyuyorlar tabaklarına ve daha fazla yemek yiyorlar. Sonuçta, açık

büfeden yemek yiyenler yemeğe ulaşma şansı olmayanlara kıyasla günde 170 kalori daha fazla alıyorlar.

Bu sonucun kitelesel yemek yenilen kurumlarda lokanta tasarımında dikkate alınması gerektiği konusunda araştırmacılar hemfikir.

Page 10: HEKİMLERE ÖZEL ÜCRETSİZ GAZETE SAYI: 2 GÖBEKLENIRKEN … · kış tatil dönemlerinin sonuna (Ağustos ve Mart) denk geliyor. ... • Yürümenin depresyon üzerindeki olumlu

YIRMI YILDA ONDA BIRI GITTI

EDEBI ROMAN MÜŞFIKLEŞTIRIYOR

Avustralyalı araştırmacılar iklim değişikliğini engelleyecek ve dolayısıyla insan sağlığını olumlu etkileyecek bir çevre faktörünün gözden kaçırıldığını gözlediler: dünyanın insan eli değmemiş vahşi coğrafyası.

Amerika’da 1000’i aşkın kişiyle yapılan bir çalışmada deneklerden bir listedeki yazarlardan tanıdıklarını seçmeleri istenir. Denekler daha sonra “gözden zihni okuma” testine alınırlar. Bu testte bir fotoğraftaki kişinin hangi duyguyu yansıttığı sorulur.

Çalışmanın bulgularına göre, estetik niteliği ve karakter geliştirilmesi öne çıkan edebi romanları okuyanlarda, tekniğin ön planda olduğu belirli bir konuya odaklanmış tür romanları okuyanlara kıyasla, karşıdaki insanın duygularını anlama becerisi, empati kurma başarısı daha yüksekti.

Dünyanın vahşi alanları, dünyada ilk defa yapılan bir hesaplamayla, son 20 yılda %10 azalmış durumda. Güney Amerika’da ise bu oran %30’a çıkıyor.

İlgili sürede dünyanın vahşi alanlarının yüzölçümü Alaska’nın

iki katı büyüklüğü kadar azalarak 30 milyon km kareye inmiş durumda.

Araştırmacılar insan sağlığını doğrudan etkileyecek bu duruma acil müdahalenin gerektiği görüşünde.

Uzmanlara göre sporcuların performanslarını artırmak için bebekler gibi davranmaları yeterli. Bunun için de 3 yol mevcut.

1. An’a odaklanmak: Bir olaya odaklanan bebekte olduğu gibi kulaklar dikilmiş durumda, sabit ritimle solunarak, gözler faltaşı gibi açılıp ilgili nesneye bakışları dikmek olayla baş etmeyi kolaylaştırmaktadır.

Bugüne kadar, psikopat karakterli kişilerin hiçbir şeyden korkmadıklarına inanılırdı. Bu kişilerin riskli davranışlarının nedeni olarak da korkusuz olmaları gösterilirdi.

Hollandalı araştırmacıların bulguları bu teoriyi oldukça sarsan nitelikte.

Psikopati ve korku konusundaki teorik ve deneysel verileri

2. Hedefe yönelik hareket: Bebeğin her hareketinin bir amacı olması gibi, yapılan hareketi rutin olmaktan çıkarıp bir amaca kenetlemek hareketten alınacak yararı artıracaktır.

3. Hataları kabul etmek: Bebeğin yürümeyi öğreninceye kadar defalarca düşmesine rağmen yürüme eyleminden vazgeçmemesi gibi, yapılan hatalara sinirlenmeden egzersize devam etmek hataları fırsata çevirmenin tek yolu gibi görünüyor.

inceleyen araştırmacılar psikopat karakterli kişilerin de korktuklarını ancak korku kaynağı tehditi algılamakta ve ona karşı tepki vermede sorunları olduğunu belgelediler.

Bu önemli bulgunun yanı sıra, bu çalışma bir psikopatolojik olguda otomatik ve bilinçli işlemlerin birbirlerinden bağımsız hareket ettiklerinin de ilk bilimsel kanıtını ortaya koymuştur.

SPORCUYSAN BEBEKLEŞ

KORKUYOR AMA…

10

Page 11: HEKİMLERE ÖZEL ÜCRETSİZ GAZETE SAYI: 2 GÖBEKLENIRKEN … · kış tatil dönemlerinin sonuna (Ağustos ve Mart) denk geliyor. ... • Yürümenin depresyon üzerindeki olumlu

DAHA OKUMADAN HAZIR

DÜŞÜNCE YÜRÜTÜYOR

SANIYENIN BEŞTE BIR YETER

Beyin konusunda çalışan araştırmacılar bir sorunun yanıtını bulmakta zorlanıyordu: sadece insanlara özgü olan ve 5400 yıl önce gelişen okuma becerisine özgü beyin merkezi neden oluştu?

Yeni gerçekleştirilen bir çalışma kalbin mi yoksa beynin mi aşık olduğu sorusunu yeniden gündeme getirdi.

Amerika’da araştırmacılar yaptıkları araştırmayla bu sorunun yanıtını buldular.

Yapılan çalışmada daha okumayı çözmemiş olan çocuklarda ileriki dönemlerde “görsel kelime oluşturma alanı” (VWFA) olarak görev yapacak beyin bölgesi incelenir.

Beyin tabanında yer alan bu merkez fMR ile taranır. Aynı

Bu sorunun cevabı ne olursa olsun aşkın bilimsel bir temele dayandığı belirlendi.

Aşık olmak için saniyenin beşte biri kadar bir sürenin yeterli olduğunu gösteren araştırmada aşık olan kişinin beynindeki 12 alanın ortak bir çalışmayla dopamin, oksitosin, adrenalin ve vazopresin gibi öfori oluşturan maddeleri algıladıkları belirlendi.

Ayrıca, ilk bakışta aşk olayında rol oynayan sinir büyüme

faktörünün kan düzeyinin de aşık olan kişilerde arttığı gözlendi.

Araştırmanın bir diğer bulgusuna göre de, farklı tür aşk ve sevgi olaylarında beynin farklı bölgeleri devreye giriyor. Anne ile çocuk arasındaki koşulsuz sevgide beynin orta bölgesi hareketlenirken tutkulu aşkta beynin ödüllendirici bölümleri işe karışmaktadır.

Araştırmanın bir diğer önemli bulgusu da aşk olayının kalp ile beynin ortak ürün olduğu.

On iki aylık tedaviden sonra, paraplejik 8 hasta da bel altı bölgede duyularına az da olsa kavuşmaya başladılar.

Beyin-makine işbirliği işe yaramıştı. On iki ay boyunca sanal gerçeklik teknolojisi ve ekskeleton robot kullanılarak hastaların beyinden gelen hareket emirlerini imajinasyon yoluyla bedenlerine iletmeleri sağlandı. Bu tedaviye sıkı bir fizyoterapi de eklendi.

Hastalar yedinci ayda bel altı bölgede bazı kaslarını hissetmeye başladılar. Tedavi sonunda bütün hastalar dokunma ve ağrı duyusunu hissediyordu. Hatta bir hasta da doğum yaptı.

Araştırmacılara göre, paraplejik olgularda bazı sinirler canlılıklarını korumakta ve uygun bir şekilde uyarıldıklarında eski fonksiyonlarına kavuşmaktadır.

zamanda, bu bölgenin beynin diğer merkezleriyle olan bağlantısı araştırılır. Bu işlemler çalışmaya katılan çocuklarda 5 ve 8 yaşlarında olmak üzere iki kez tekrarlanır.

Bulgulara göre, ilgili bölgedeki merkez 5 yaşındaki çocuklarda herhangi bir faaliyet göstermese de çevreyle bağlantı açısından komşu bölgelerden daha farklı bir

yapı gösteriyordu. Bu farklılık ilgili merkezin önceden, okumayla ilgili bir merkez olacağının işaretiydi.

Araştırma ekibinin lideri Dr.Zeynep Saygın’a göre, beynin diğer bölgeleriyle uzun hatlı bağlantıları olan bu merkez daha çocuk okumayı sökmeden 3 yıl önce olası sorunların saptanmasında kullanılabilecek.

11

SANDOZ’DAN PROJE YARIŞMASI

Sandoz, sağlığa erişim sorunlarına yerel çözümler üretmek için bir yarışma düzenliyor.

Halen dünyanın en büyük sorunlarından biri, sağlık hizmetlerine erişimin yeterli olmaması. Bu ihtiyaçtan yola çıkan Sandoz, yenilikçi fikir ve çözümlerin üretilmesi için önemli bir projeye imza atarak global bir yarışma düzenliyor. Sandoz HACk (Healthcare Access Challenge-Sağlık Hizmetlerine Erişim ) adlı yarışma ile yaratıcı düşünür ve girişimci kuşağın mobil sağlık teknolojilerini – M-Health – kullanarak sağlık alanında yerel çözümler üretmesi isteniyor. Dünyanın en büyük sorunlarına çözüm bulabilmek için işbirliği, inovasyon ve etki oluşturmayı hedefleyen OpenIDEO ile birlikte yürütülen yarışmaya, 18-35 yaş arasında gençler katılabiliyor.

Sağlığa erişime mobil çözüm üretecek gençler aranıyor

Yarışmaya katılım koşulları ve detaylar için;www.sandoz.com/makingaccesshappenwww.facebook.com/sandozglobalOpenIDEO ile ilgili daha fazla bilgi için; www.openideo.com

Page 12: HEKİMLERE ÖZEL ÜCRETSİZ GAZETE SAYI: 2 GÖBEKLENIRKEN … · kış tatil dönemlerinin sonuna (Ağustos ve Mart) denk geliyor. ... • Yürümenin depresyon üzerindeki olumlu

DNA’nın yapısı daha keşfedilmeden ilk görüntüsünü elde eden Dr.Rosalind Franklin ve ünlü DNA yapısal fotoğrafı Foto 51.