herkes 1 yilda - erginergul.com · Üniversiteden sonra öğrenilen İngilizce ve ame-rikan...
TRANSCRIPT
1
HERKES 1 YILDA
YABANCI DİL
ÖĞRENEBİLİR
Dil Öğrenme Serüveninde İhtiyaç
Duyulan Teknik, Taktik, İpucu ve
Motivasyon İlkeleri
Ergin ERGÜL
Ankara
Mayıs 2005
2
İNANDIĞINIZ ŞEY GERÇEK OLUR.
3
BİR YABANCI DİLİ ÖĞRENEBİLECEĞİ-
NİZE DE ÖĞRENEMEYECEĞİNİZE DE İNAN-
SANIZ HAKLI ÇIKARSINIZ.
4
EĞER DÜNYADA BİR KİŞİ BİR İŞİ BA-
ŞARMIŞSA SİZ DE AYNI BAŞARIYI GÖSTERE-
BİLİRSİNİZ!
5
EĞER DİLE YETENEĞİM YOK, ONUN İÇİN
YABANCI DİL ÖĞRENMEYECEĞİM DİYE BİR
İNANCINIZ VARSA, ETRAFINIZDA DİL ÖĞREN-
MEYİ DENEYEN VE BAŞARILI OLANLARA BA-
KIN. ONLARIN DA ÖZEL YETENEKLERİ YOKTU.
ANCAK, BİR ADIM ATTILAR, ÖĞRENDİKLERİNİ
HAYAL ETTİLER, COŞKUYLA ÇALIŞTILAR VE
BAŞARDILAR. ÖYLEYSE SİZ DE YAPABİLİRSİ-
NİZ!
6
HER NEYİ YAPABİLİRSENİZ YA DA YAPA-
BİLMEYİ DÜŞLERSENİZ, ONA BAŞLAYIN. CE-
SARET, İÇİNDE ÜSTÜN KABİLİYETE, GÜCE VE
SİHRE SAHİPTİR.
ŞİMDİ BAŞLAYIN!
Her gün bir yerden göçmek ne iyi
Her gün bir yere konmak ne güzel
Bulanmadan,donmadan akmak ne hoş
Dünle beraber gitti cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
Mevlana
7
Bir Dil Öğrenmek
Bir dil öğrenmek
Büyüleyici yepyeni bir dünyaya
gözlerini açmaktır,
Farklı bir ahenkle çağlayan bir ırmağın
müziğini dinlemektir,
Değişik kültürlerin zevkine
varmak ve ondan beslenmektir,
Meçhul bir çiçeğin ferahlatıcı hoş
kokusunu hissetmektir.
Bir dil öğrenmek
Çekici yüzeylere dokunmak için
elini uzatmaktır,
Çok hoş ve merak uyandıran yollarda
Seyahat etmektir,
Çekici bir güzele gönlünü kaptırmaktır
Bir dil öğrenmek
Alışılmadık bir ortama daha fazla
hoşgörülü olmaktır
Ötekinin zenginliğini fark etmek
ve paylaşmaktır.
Kendini zenginleşmiş bulmaktır.
Shirley Kawahara
8
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ .................................................................................................. 1
BÖLÜM I
DİL VE YABANCI DİLLER
HAKKINDA GENEL BİLGİLER
Zihin ve Dil ...................................................................................... 5
Dil ...................................................................................................... 7
Anadil & Yabancı Dil ...................................................................... 8
Yabancı dil öğrenme ....................................................................... 9
Dünyadaki Belli Başlı Diller ........................................................ 10
Almanca ......................................................................................... 10
Arapça ............................................................................................ 15
Fransızca ........................................................................................ 18
Çince ............................................................................................... 21
İngilizce .......................................................................................... 21
İspanyolca ...................................................................................... 24
İtalyanca ......................................................................................... 27
Japonca ........................................................................................... 31
Rusça ............................................................................................... 33
Hangi dili öğrenmeli? ................................................................... 37
BÖLÜM II
YABANCI DİL BİLMENİN ÖNEMİ VE YARARLARI
Yabancı dil öğrenmenin önemi ve başlıca yararları………37
Yabancı dil öğrenmenin yan faydaları ................ 43
9
BÖLÜM III
BEYNİMİZİN ÇALIŞMA SİSTEMİ VE ÖĞRENME
SİTİLİMİZ
Biyolojik bilgisayarımızı etkili kullanma ............. 47
Temsil sistemleri ya da öğrenme sistemleri ........ 50
BÖLÜM IV
YABANCI DİL ÖĞRENME HAKKINDA AKLA İLK GELEN SO-
RULAR VE CEVAPLARI?
Yabancı dil öğrenmeye başlamak için geç mi kal-
dım? .......................................................................... 55
Yabancı dil öğrenmeye nereden ve nasıl başlama-
lı ? .............................................................................. 59
Bir yabancı dili ne kadar sürede öğrenebilirim? 58
Herkes yabancı dil öğrenebilir mi? ...................... 59
Hangi metot daha yararlı ve etkilidir? ................ 60
Yabancı dil öğrenmede öğretici şart mı? ............ 63
Yabancı dil öğrenmede ana dilin rolü nedir? ..... 65
Yurtdışında dil eğitimi zorunlu mu?.......................
BÖLÜM V
YABANCI DİL ÖĞRENMEYE BAŞLIYORUM
İlk adım: dil öğrenme konusundaki sabit fikirle-
rinizden ve önyargılarınızdan kurtulun ............. 67
10
İkinci Adım: Bu benim isteğim ve hedefim, ina-
nıyorum ve başarıyorum! ...................................... 68
Üçüncü adım : Hayal gücünüzü kullanın ........... 73
Dördüncü adım: Sabır ve sebat anahtarını kulla-
nıyorum .................................................................... 75
BÖLÜM VI
YABANCI DİLDE İLERLİYORUM
Dört temel beceriye eşit önem veriyorum .......... 79
Okuma becerisi ve geliştirilmesi .......................... 80
Konuşma becerisi ve geliştirilmesi ...................... 86
Anlama becerisinin geliştirilmesi ve dinleme .... 90
Yazma ....................................................................... 92
Hergün aşağıdakilerden bir yada bir kaçını ya-
pıyorum .......................................................................... 92
Şiir ve şarkı ezberliyorum ..................................... 92
Hedefimin çekim gücünden yararlanıyorum .... 94
Kelime hazinem giderek gelişiyor ....................... 96
İnternetten yararlanıyorum ................................ 100
Hatalara takılmıyorum ........................................ 101
Kesintisiz öğrenmeyi sürdürüyorum ................ 103
BÖLÜM VII
YAZAR VE DÜŞÜNÜRLERİN GÖZÜYLE
YABANCI DİL ÖĞRENMEK
11
Yabancı Dil Bilmek Dünyayı Keşfetmek, Olgunlaşmak
Bakımından Gereklidir……………………………………
Türkiye’de iki insan var, yabancı dil bilenler ile bilme-
yenler…………………………………………………………
Yabancı dil bakımından eksikliği yüzünden başarıları sı-
nırlı kalan, üne kavuşamayan bir çok değer vardır……………..
Yabancı dili öğrenmek yalnızca yetenek değil, sabır ve
kararlılık da ister………………………………………………..
Yeni bir dil öğrenmek popüler ideal bir hobidir…………..
BÖLÜM VIII
NASIL YABANCI DİL ÖĞRENDİLER?
Üniversiteden sonra öğrenilen İngilizce ve Ame-
rikan Üniversitelerinde Profesörlük .................. 109
Üç ayda öğrenilen İngilizce ................................ 110
Öğretmensiz, kendi kendine İngilizce öğrenme 110
Sinema tutkusuyla birleşen İngilizce öğrenme ih-
tiyacı ....................................................................... 111
Bir işadamının İngilizce öğrenme öyküsü ........ 112
Türkçeyi öğrenen bir yabancının hikayesi? ...... 113
BÖLÜM IX
YABANCI DİL ÖĞRENMENİN 40 PÜF NOKTASI
MOTİVASYON ÇALIŞMALARI .............................................. 128
İNTERNET ÜZERİNDEN DİL ÖĞRENMEK ......................... 133
TÜRKÇE İÇERİKLİ WEB SİTELERİ ........................................ 135
12
KAYNAKÇA ................................................................................. 140
13
GİRİŞ
Günümüzde, bir veya birkaç yabancı dil bilmek
hayatın çeşitli alanlarında neredeyse kaçınılmaz hale
gelmiştir. Dünyanın her tarafında milyonlarca insan
bir yabancı dil öğrenmek uğruna çok büyük oranda
para, enerji ve zaman harcamaktadır. Ancak, yabancı
dil öğrenmek için gösterilen tüm çabalara rağmen,
alınan sonuç büyük oranda, tatmin edici olmaktan
uzaktır. Bunun bir nedeni, izlenen öğretim metodu
ve yöntemlerinin hatalı veya eksik olması, diğeri de
bu konuda dil öğrencisini pasif bir konuma koyan
öğretim yaklaşımıdır.
Orta okuldan üniversite yıllarının sonuna kadar
hemen hemen herkes yıllar boyu başta İngilizce ol-
mak üzere bir veya iki yabancı dil eğitimi almış, hat-
ta çoğumuz özel ders veya kurslarla bu eğitimi pe-
kiştirmeye çalışmışızdır.
Ama gelinen noktada, ya yabancı dil öğrenme-
ye kabiliyetimizin olmadığına inanmaya başlamış ya
da bu işin Türkiye'de olamayacağına kendimizi ko-
şullandırmışızdır. Yani hiç bir zaman bu olayın bir
inanç, motivasyon ve yöntem işi olduğunu düşün-
memişizdir.
14
Bir düşünelim, bu güne kadar uygulanan klasik
yöntemlerle etrafımızda yabancı dil öğrenebilmiş kaç
kişi var?
Oysa, herkes anadilini konuşur. Dolayısıyla
ikinci bir dil öğrenmeye doğal bir yeteneği vardır.
Yine herkesin hayatında başarılı olduğu konular
vardır. Öyleyse gerekçe, istek ve çaba anahtarlarını
kullanarak, daha önceki herhangi bir başarı deneyi-
miniz gibi dil öğrenme isteğinizi de gerçekleştirebi-
lirsiniz. Diğer yandan etrafınızda mutlaka yabancı
dil öğrenmeyi başarmış birisi vardır. İnsan beyninin
yapısı ve işleyişi alanında son 20 yıldaki keşifler hem
öğrenmenin hem de özelde yabancı dil öğrenmenin
yetenek işi olmadığını ortaya koymuştur. Dolayısıyla
etrafınızda yabancı dil öğrenmiş o A kişisi gibi, sizin
de öğrenmeniz için ilk anahtar öğreneceğinize inan-
manızdır. Bunu nasıl, hangi yöntemle gerçekleştire-
ceğinizin anahtarlarını ise bu kitabı okudukça ve size
uygun yöntemleri uyguladıkça kendiniz keşfedecek-
siniz.
Türkçe’de, tek-tek yabancı dilleri öğretmeye ça-
lışan bir çok eserin bulunmasına karşın,”yabancı dil”
öğrenmeyi genel bir konu olarak alıp, bunu, yöntem
bakımından inceleyen yayınların fazla olmaması
(mevcutların da tercüme olması) yüzünden, yabancı
dil öğrenmek isteyenler, uğraştıkları yabancı (hedef)
dil, izleyecekleri yol ve yöntem, karşılaşacakları güç-
lükler ve bunları nasıl aşacakları hakkında, yeteri
15
kadar bilgi sahibi olamamakta ve bir dil öğrenme
dilekleri başlamaktan öteye gidememektedir. Yaban-
cı dil öğrenmeyi başarmış insanlar da, geriye dönüp
baktıklarında, yöntem konusundaki bilgi eksiklikle-
rinin ya da yanlışlıklarının kendilerine nasıl kıymetli
zamanlar kaybettirdiğine hayıflanmaktadırlar. Üni-
versite yıllarımda, ülkemize turist olarak gelen Türk-
çe dahil bir çok dil konuşan insanlar tanıdım. Yine
ülkemize yüksek öğrenim için gelmiş çok sayı da
yabancı arkadaşım oldu. Bir kısmından yabancı dil
öğrenirken ben de kendilerinin Türkçe öğrenmeleri-
ne yardımcı oldum. Bunların bir kısmının neredeyse
yüksek öğrenim görmüş bir Türk gibi güzel ve ku-
sursuz Türkçe öğrenmeyi başardıklarına tanık ol-
dum. Kişinin bir dile yaptığı yatırımın akıllıca atılan
adımlarla birleştiğinde, bire yüz olarak geri dönme-
sini hem yaşadım, hem tanıdığım çok sayıda yerli ve
yabancı kişinin hayatında gözlemledim.
Yine, sözün yabancı dilden açıldığı her yerde
bir çok insanın nasıl başardın sorularıyla karşılaştım.
Soru sahiplerinin çokluğu ve bu konudaki yanlış ve
eksik bilgileri, beni kendi tecrübelerimin yanısıra,
kolay ve etkili bir dil öğrenimi konusunda dil bilim-
cilerin ve değişik vesilelerle bu konuya temas eden
yerli ve yabancı yazar ve düşünürlerin görüş ve dü-
şüncelerini incelemeye sevketti.
Böylece yabancı dil öğrenme serüvenimde keş-
fettiğim ve etkinliğini aynı serüveni yaşayan başka
16
kişilerin de teyit ettiği en önemli yöntem, taktik ve
ipuçlarını, bu heyecanlı sürecin başındaki insanlarla
paylaşmak istedim.
Bu kitapta size başarılı bir kendi kendine ya-
bancı dil öğrenme yöntem ve teknikleri sunulmakta-
dır. Dil öğrenmenin günlük hayatınızın doğal bir
parçası halini almasını sağlayacak uygulamalar akta-
rılmaktadır. Burada anlatılanları uygulayarak, dil
öğrenmeyi sürdürürseniz kendinizi rahat ifade ede-
cek, harika konuşuyorsun dedirtecek ve öğreniminiz
ya da mesleğiniz için gerekli dil sınavlarını rahatlıkla
geçecek gerçek seviyeyi 8 ile 12 ay arasında elde
edersiniz.
Burada anlatılanlar kestirme yoldur. Kes-
tirme yol varken dolambaçlı yollarda kaybolup,
umudumuzu yitirmeyelim.
Bu kitaptan yabancı dil öğrenme yönteminin
temel ilkelerini, bu konuda izlenecek kestirme yolu
öğreneceğiniz için, bilinçli bir öğrenici olarak, her
sorunu tek tek çözerek deneme yanılma yolunu kul-
lanmadan çok daha kolay ve zevkli bir şekilde dil
öğrenme serüveninizi sürdürebileceksiniz. Yabancı
dil bir çok bakımdan bir keşfetme sürecidir. Ben de
tüm dil öğrenme sevdalılarına zevkli bir serüven ve
iyi keşifler diliyorum.
Yolunuz açık olsun. Have a good trip!
17
BÖLÜM I
DİL VE YABANCI DİLLER
HAKKINDA GENEL BİLGİLER
Dünyada nice diller var, nice diller,
Ama hepsinde anlam bir.
Mevlana
Zihin ve Dil
Biz insanlar, beden ve zihinden meydana geli-
yoruz. Beden maddeden yapılmıştır, zaman (şu an)
ve mekana (burada, şimdi) bağlıdır. Zihin maddi
olmadığından bedenden daha gerçek, güçlü ve öz-
gürdür. Başka bir yere gidebilir, geçmişe dönebilir,
geleceğe yol alabilir veya olmayanı hayal edebilir.
İşte bu özellik düşüncenin ayrıcalığıdır. Ancak, dün-
yada tek başımıza değiliz, kendimizi başkalarına ta-
nıtmak ve onların düşündüğünü bilmek için birbiri-
mizle işaretler sistemi olan bir dili kullanarak konu-
şuyoruz.
Konuşmak, yazmak (hatta hareket etmek), ileti-
şimde bulunmak, her türlü işaretleri karşılıklı de-
ğişmektir. Bir işaret, birisi için başka bir şeyi temsil
eden, ona bir şeyi bildiren bir söz ya da yazıdır. Her
işaret bir içeriğe( yani anlattığı şeye) ve biçime (söy-
18
leme şekli) sahiptir. Örneğin merhaba demek için,
elimi kaldırabilirim.
İki büyük işaret kategorisi bulunur: Doğal işaret-
ler: Örnek, hastalık için ateş, yağmur için bulut, ateş
için duman…... Bunları herkes anlar. İtibari işaretler:
Bunlar iki çeşittir: İlki, belirttikleri şeye benzeyen
kıyasa dayalı işaretler. Örneğin, bir heykel, bir resim,
fotoğraf, harita, trafik işareti. Bunların anlaşılması dil
ve kültürlerin sınırlarını aşar. İkincisi, Belirttikleri
şeye benzemeyen kuralsız işaretler. Örneğin, tehli-
keyi belirtmek için kırmızı ışığın ya da yas için siyah
rengin kullanılmasının bir kuralı yoktur. Bazı ülke-
lerde, bu renkler ülkemizde ya da kültürümüzde
kullanılandan çok farklı bir anlam taşır.
Düşüncelerin bedeni ya da elbisesi olarak nite-
lendirilen kelimeler de bir kurala tabi değildir. Kuş,
bird (İngilizce), oiseau (Fransızca). Bunları anlamak
için o dili öğrenmek gerekir. Kuş fikri Türkiye’de ve
İngiltere vs. aynıdır. Farklı olan sestir. Diğer bir söy-
leyişle kendisiyle farklı olan çağrıştırılan kelimedir.
Her türlü dil işareti kuralsız bir belirten (ses, dilden
dile değişen kelimenin yazılışı) ve bir belirtilenden (
herkes için aynı olan fikir) oluşur. Dil işaretleri aşa-
ğıdaki gibi olabilir:
-Fonetik(sözlü-işitsel). Bu sözdür.
-Grafiksel(görüntülü) . Bu yazıdır.
Dilin, insanın fizik, düşünce ve ruh yapısı ile il-
gili, bin bir yönü bulunmaktadır. Beynin çalışması
19
sırasında meydana gelen işlemlerden, bir sesin çıka-
rılabilmesi için ses tellerinin-ancak saniyede 4000
resim çeken aletlerle saptanabilen-titreşimine gerek-
sinim vardır.
Dil
İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bil-
dirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları
anlaşmaya “dil” denir.
Bir dil diğerleri arasında daha eksiksiz ve hep-
sinden önemli bir işaretler sistemidir. Dünyada yak-
laşık 5 bin dil konuşulur. Her ay bir ya da ikisi öl-
mektedir. En çok kullanılanı Çince’dir.
Bir yabancı dili öğrenmek, başka belirtenleri ve
başka kelimeleri öğrenmektir.
Ama bu yeterli değildir. Gerçekten bir dil;
1. kelimelerden,
2. kelimelerin kendi aralarında birleşme kural-
larından,
oluşur.
Kelimelerin incelenmesi biçim bilim (morfoloji),
birleşme kurallarının incelenmesi tümce bilim (syn-
taks) olarak adlandırılır. Bir dili incelemek, kelimele-
ri ve onların birleşme kurallarını, düzenini öğren-
mektir.
Dil, insan olmanın ayrıcalık belgesi, uygarlığın
anahtarı, her milletin ortak serveti ve kültür bağıdır.
20
Ulaşım, teknoloji ve iletişim araçlarının baş
döndürücü gelişimi, yüzyılımıza kadar başta diplo-
matlar olmak üzere küçük bir kamu görevlisi ve ay-
dın grubunun tekelinde olan yabancı dil öğrenimini
geniş kitleler için bir zorunluluk yapmış ve öğrenme
konusunda da büyük avantajlar ve kolaylıklar ge-
tirmiştir.
Anadil & Yabancı Dil
İnsanın küçükken çevresindeki yetişkinleri tak-
lit yoluyla edindiği dil anadil olarak adlandırılır. Bu
dil türü adlandırılırken “ana” kavramından yola çı-
kılması nedensiz değildir. Çünkü eğer dikkatle izle-
nirse olağanüstü durumlar dışında, özellikle başlan-
gıçta çocuğun bütün incelikleriyle annesinin dilini
kaptığı görülür. Bu bakımdan Noah Webster’in deyi-
şiyle dil dünyaya gözlerini açan bebeğe Allahın ilk
hediyesidir. Herhangi bir ülkede doğan herhangi bir
bebek bu ülkenin dilini iki yıl içinde otomatik olarak
öğrenir. Normal bir bebeğin beyni milyonlarca po-
tansiyel dil öğrenebilecek kapasitededir. Çocuğun
yakınında bulunan başka kimseler de onu dil bakı-
mından -aynı ölçüde olmamak üzere etkiler. Çocu-
ğun çevresi genişledikçe, değişik kimselerle ilişkileri
arttıkça başkalarının etkisi de fazlalaşır. Diğer bir
tanımla, anadili, başlangıçta anneden ve yakın aile çevre-
sinden, daha sonra da ilişkili bulunulan çevrelerden öğre-
21
nilen, insanın bilinçaltına inen ve bir bireyin bir toplumla
en güçlü bağlarını oluşturan dildir. Bir kişinin ana dili
onun en sevgili ve en önemli değeridir. Kişi yabancı
dil öğrenmekle ana dilini bırakmış olmaz. Örneğin
bir yabancı dilde ne kadar akıcı konuşursa konuşsun
matematik hesaplar yaparken kişi anadilini kullan-
mayı sürdürür.
Değerini bilmemiz gereken çok müstesna bir
anadilimiz var. Bakınız Fransız Türkolog Prof. Dr.
Remy Dor Türkçe’nin hayatını değiştirmesini nasıl
anlatıyor: İlk kez altmışlı yılların ortalarında hukuk
fakültesinde öğrenci iken Türkiye’ye geldim. Bir şok
geçirdiğimi söyleyebilirim! Hayran olunan bir ülke-
yi, bu denli sıcak bir halkı ve dilini keşfettim. Bu dil
bende öyle bir etki bırakmıştı ki, branş değiştirmeme
yol açtı. Türk toplumları ve dilleri üzerine çalışarak,
kendimi etnoloji ve dilbilimine hasrettim. Birkaç yıl
Türkiye üzerine çalıştıktan sonra, Türk dillerinin be-
şiği olan Orta Asya ile ilgilenip orada konuşulan bazı
dillerde, özellikle Kırgızca ve Özbekçe’de uzmanlaş-
tım.
Kişinin anadili dışında kalan diller ise yabancı
dil olarak adlandırılır.
Yabancı dil öğrenme Yabancı dil öğrenme ise kısaca, bir dili kullanmak
için gerekli becerileri kazanma süreci olarak tanım-
lanabilir.
22
Düşüncelerimizi gerçekleştirebileceğimiz düze-
ye hangi yol ile nasıl ulaşacağımızı bilmeye “teknik”
denir.
Yabancı dil öğreniminde başarı %50 motivas-
yon, % 50 de teknik işidir. Doğru bir teknikle beraber
gösterilen çaba ve çalışmanın sonucu parlak olur.
İnsana özgü işlerin her alanında, ortalama sınırın
üstünde verimlilik, doğru bir “tekniğin işletilmesini
öngörür. Dolayısıyla öncelikle yabancı dil öğrenme
tekniğini içinize sindirmeniz gerekir. Bu teknik be-
nimsenecek, geliştirilecek, öğrenilecek ve kullanıla-
caktır.
Dünyadaki Belli Başlı Diller
Almanca Bugün Almanca konuşanların sayısı yüz yirmi
milyon civarındadır. Birleşik Almanya ve Avustur-
ya’nın resmi dili olan Almanca, İsviçre’nin de resmi
dilleri arasındadır. Belçika’nın da üç ulusal dilinden
birisidir. Bütün bunlara İtalya, Fransa ve Belçika’ da
Almanca konuşan azınlıkları eklemek gerekir.
Diğer Germen dil ailesi kökenli diller gibi Al-
manca da Hint-Avrupa dil ailesinin bir üyesidir. Al-
manca yazı sistemi oldukça düzenlidir, fakat konu-
şulan lehçeleri büyük ölçüde değişiklik gösterir . Bu
lehçeler Yüksek Almanca ve Alçak Almanca olmak
üzere iki gruba ayrılır: Yüksek Almanca lehçesi gü-
23
neyin yüksek tepelerinde konuşulmaktadır. Bu lehçe
özellikle kitaplarda, gazetelerde ve hatta Alçak Al-
manca lehçelerinin yaygın olarak konuşulduğu yer-
lerde bile standart yazı dili olarak kullanılır. Alçak
Almanca lehçesi ise kuzeyin alçak topraklarında ko-
nuşulmaktadır ve ses sistemi İngilizce'ye yakındır.
Örneğin 'door' (door-Yukarı Almanca: Tür) ve 'eten'
(to eat-YA: essen) kelimelerinde görüldüğü gibi.
Geleneksel olarak Almanca 14. yüzyılda 'Frak-
tur' diye bilinen Gotik tarzında yazılmaktaydı.
Fakat II. Dünya Savaşı'nı izleyen dönem içinde
Fraktur büyük ölçüde tüm Batı Avrupa'da kullanıl-
mış olan Latin yazı karakterleriyle yer değiştirdi.
Latin yazı düzeni fazladan sadece bir harf olan 'b' ya
da çift 's'yi içerir. Ayrıca j harfi y olarak (örneğin, ja-
yes); w harfi v olarak (weiss-white); v harfi f olarak
(vier-four) okunur. Bunun yanısıra sch hecesi sh ola-
rak (Schnee-snow); st hecesi sht olarak (Strasse-
street) ve sp hecesi shp olarak (sprechen-to speak)
okunur. Tek fonetik işaret a, o ve u harfleri üstüne
konulan çift noktadır (Rücken-back). Almanca bütün
isimlerin büyük harfle başladığı tek dildir.
Fen, teknik, tıp ve kimya alanlarında Almanca
önde gelir. Almanca başlangıçta kolay ve tatlı gelir,
sonradan zorlaşır. Artıkel denilen kelimeler karışık-
lık yapar. Yavaş yavaş konuşulur. Çok iyi anlaşılır.
Az bilmekle istediğinizi anlatmak mümkün olabilir.
Almancanın kelime hazinesi çok zengindir.Almanca
24
konuşanlar için çok kesin kurallara uymak zorunlu-
luğu olmadığı söylenebilir ve bu, özellikle söyleyiş
için geçerlidir.
Almancanın telaffuzunda(söylenişinde) büyük
bir güçlük yoktur. Almancanın ses bilimleri, ender
rastlanan bazı durumlar dışında Türkçe’dekinin ay-
nıdır. Almancada sözcüklerin kökleri Türkçe’de ol-
duğu gibi genellikle belirgindir. Kelimeler daha çok
Germence köklerden oluşmakla birlikte Almanca’ya
az yada çok yakın dönemlerde girmiş pek çok ya-
bancı kökenli sözlük vardır. Bu sözcüklerin büyük
bölümü Latince’den gelmiştir.
İngilizce, Alman dil ailesi kökenli bir dil olduğu
için her iki dilin kelimelerindeki benzerlik derecesine
şaşırmamak gerekir. 'Finger, hand, butter, ring, na-
me, warm and blind' kelimeleri İngilizcede tam ola-
rak ne anlama geliyorsa Almanca'da da aynı anlamı-
na gelmektedir. İngilizce'ye çok benzeyen diğer Al-
manca kelimeler: Vater (father-baba), Mutter (mot-
her-anne), Freund (friend-arkadaş), Gott (God-
Tanrı), Licht (light-ışık), Wasser (water-su), Feur (fi-
re-ateş), Silber (silver-gümüş), Brot (bread-ekmek),
Milch (milk-süt), Fisch (fish-balık), Apfel (apple-
elma), Buch (book-kitap), gut (good-iyi), alt (old-
yaşlı), kalt (cold-soğuk) ve blau (blue-mavi). Son za-
manlarda İngilizce'de görülen Almanca'dan alınma
kelimeler: Schnitzel, sauerkraut, pumpernickel, kin-
dergarten, dachshund, poodle, yodel, lager, ersatz,
25
edelweiss, meerschaum, wanderlust, hinterland ve
blizkrieg. Frankfurther ve hamburger kelimeleri bi-
rer Alman şehri olan Frankfurt ve Hamburg'dan
gelmektedir.
İşte size Almanca öğrenmek için bir çok neden-
den bir kaçı:
- Almanca'yı öngören ya da öneren birçok aka-
demik program arasında anatomi, sanat, tarih, biyo-
kimya, biyoloji, biyomedikal fizik, botanik, kimya,
tasarım, mühendislik, film incelemeleri, genetik, dil-
bilimi, mantık ve teknik bilimler, moleküler biyoloji,
müzik, Yakındoğu araştırmaları, felsefe, doğa bilim-
leri, fizik, fizyoloji, dini araştırmalar ve zooloji var-
dır.
- Almanca, Avrupa Birliği'nde ve hızla büyü-
yen Merkez ve Doğu Avrupa pazarlarında çok
önemli bir dildir.
- Çoğu insan Almanca'nın Avrupa'da konuşu-
lan en yaygın dil olduğunun farkında değildir
- Uzun geçmişi olan ilginç bir kültürü ve birçok
ilginç geleneği tecrübe edersiniz.
- Alman ressam, müzisyenlerini, bilim adamı
ve düşünürlerini inceleme fırsatı bulursunuz.
- Almanca bilim, teknoloji, ticaret, edebiyat,
müzik, resim ve tarih dilidir
- Almanca konuşulan ülkeler ziyaret edilecek
en güzel ve ilginç yerlerdir.
26
- Almanya ekonomik açıdan Avrupa Birliği
üyesi ülkelerin en önemlisidir ve Doğu Avrupa, As-
ya ve Latin Amerika'ya önemli ölçüde yatırım yapar.
- 'Almanca Avrupa Birliği'nin ticari dilidir . Yi-
ne Almanca Japoncayla birlikte piyasaya sürülecek
yeni Microsoft ürünlerini test etme dilidir.
- Almanya dünyadaki birçok ticaret fuarına ev
sahipliği yapmaktadır. Bu fuarlar sadece Alman-
ya’ya değil, dünya çapındaki dağıtımcılara ürün
satmanın en mükemmel yoludur.
-Almanca'nın önemi ekonomik boyutla sınırlı
değildir. Nobel ödülleri incelemeleri gösteriyor ki,
diğer ülkelerden onur payesi kazanmış birçok değer-
li kişi eğitimlerini Alman üniversitelerinde almıştır.
Ayrıca Almanca konuşulan üç büyük ülkenin bilim
adamlarından 21'i fizik, 30'u kimya ve 25'i tıp ala-
nında ödül sahibi olmuşlardır. Edebiyat alanındaki
Nobel ödüllerine toplam 9 Alman ve İsviçreli yazar-
lar layık görülmüş ve toplam 7 Alman ve Avusturya-
lı 'Barış Ödülü' almıştır.
-İngilizce'nin bilinmediği ülkelerde çoğunlukla
Almanca bilgisi yardımcı olabilir. Almanya'dan va-
tanına dönen işçiler bunun için iyi bir kaynaktır,
çünkü onlarla rahatlıkla ikinci dilleri olan Almanca
aracılığıyla iletişim kurabilirsiniz.
-Avrupa genelindeki bir seyahat Almanca dil
becerisiyle çok daha kolay yapılır. Alman Yabancı
Bürosu'na göre Almanca yabancı dil olarak Orta ve
27
Doğu Avrupa ülkelerinde gitgide önem kazanmak-
tadır. Doğu Avrupa ilkokul öğrencilerinin % 49'u
Almanca'yı, % 44'ü İngilizce'yi seçmektedir. Çek
Cumhuriyeti'ndeki Alman öğrencilerin sayısı, son
dört yıl içinde, artık Rusça gerekmediği için % 33
artmıştır. Çoğu ülkeler Alman turistler için heyecanlı
bir beklenti içerisindedirler. Bu nedenle Avrupa'da
nereye giderseniz gidin, Almanca bilgisiyle kabul
görmeniz mümkündür.
-Almanca İngilizce'ye çok benzeyen bir dildir,
iki dil de aynı dilsel kökene ve temele dayanmakta-
dır. Çok sayıda kelime ve kavram ortaktır. Her İngi-
lizce bilen kişi zaten pek çok Almanca kelimeyi bili-
yor demektir: Ball, beginnen, bringen, finden, finger,
hand, kindergarten, land, mann, mild, singen, still,
wild, wind, winter.
-Almanca Einstein, Marx, Freud, Beethoven,
Bach, Kant ve Kafka'nın dilidir. Almanca bilmek,
yönetim, yabancı ilişkiler, uluslararası ticaret, ulusla-
rarası hukuk, çeviri, yayıncılık, gazetecilik ve tu-
rizmde kariyer yapmak için kolaylık sağlar.
Arapça Arapça, Arap Yarımadası'ndan Atlas Okyanu-
su'na kadar ulaşan geniş bir alanda konuşulan dün-
yanın önemli dillerinden biridir. Suudi Arabistan,
Yemen, Birleşik Arap Emirlikleri, Amman, Kuveyt,
Bahreyn, Katar, Irak, Ürdün, Suriye, Lübnan, Mısır,
28
Sudan, Libya, Tunus, Cezayir ve Fas'ın resmi dilidir
ve yaklaşık 215 milyon insanın da ana dilidir. Ayrıca
diğer ülkelerdeki milyonlarca Müslüman az da olsa
Arapça bilgisine sahiptir,
1974'de Arapça, Birleşmiş Milletler'in altıncı
resmi dili olmuştur. Petrol üretimi ve petrokimya
endüstrileri sebebiyle dünyanın ilgisi birçok Arap
ülkesinin ekonomileri üzerindedir. Uluslararası tica-
ret, politika bilimi, uluslararası hukuk ve kültür tari-
hi öğrencileri, Arapça öğrenerek çok şey kazanabilir-
ler. Antik arkeoloji ve Mısır'daki piramitler, sfenksler
gibi tarihi eserler ve Arapça'nın edebi yoğunluğu,
Arapça öğreniminin önemini artıran öğelerdir.
Arapça dil ailesi Semitik alt grubundan bir dil-
dir. İbranice'ye oldukça yakın bir Sami dili olan
Arapça'nın kullanımı 7. yüzyıla kadar Arap Yarıma-
dası içine hapsedildi. Fakat bu yüzyıldaki görkemli
İslamî fetihler, bu dili asıl sınırları dışına taşıdılar ve
neredeyse Arapça, Irak, Suriye, Mısır ve Kuzey Afri-
ka dillerinin yerini aldı. İlerleyen yüzyıllardaki fetih-
lerden sonra Arapça doğuda Afganistan ve en batıda
İspanya'ya kadar uzanan bölgede konuşuldu.
Arap alfabesi 28’i ünsüz, 3’ü ünlü olmak üzere
31 harften oluşur. Arapça kelime kökleri genellikle
üç ünsüzden oluşur. Yeni isim ve fiil gövdeleri; bu üç
ünsüzün birinci harfi(fe), ikinci harfi(ayn) ve üçüncü
harfi(lam) kabul edilerek elde edilen(faal) kalıbının
önüne, ortasına ve sonuna eklenen yeni seslerle elde
29
edilmiş kalıplarla yapılır. Böylece aynı kökten bir çok
kelime türetilebilir. örneğin;ketebe (yazmak) kökün-
den, katib, kitab, mekteb, mektub v.d.
Arapça, sağdan sola yazılır. Yazıda yalnız ün-
süzler ve uzun ünlüler gösterilir. Kısa ünlüler ise
hareke denilen işaretlerle belirtilir. Bu işaretler ge-
nelde kullanılmamalarına rağmen, ortaokul kitapla-
rında ve Kuran'ın tüm basımlarında yer alır. Diğer
Semitik diller gibi Arapça da sağdan sola doğru yazı-
lır. Alfabe Farsça, Peştuca, Urdu ve Sindi gibi diğer
birçok dilde de kullanılır.
Arapça’nın İslamiyetten önceki şekline Klasik
Arapça denir. Bu Arapça Arabistan’da konuşulan
lehçelerin ortak özelliklerini toplayan şiir dilinden
doğmuştur. İslamiyetin doğuşundan sonra Arapça,
İslam dünyasının ortak yazı dili olarak benimsenmiş-
tir. Kur’anın dilinin öz Arap diline dini bir nitelik
kazandırmasıyla, Arapça hemen hemen her konuş-
ma dilinin uğradığı değişiklilerden korunmuştur.
Ancak Araplarla beraber İslamiyetin yayılması dile
yeni kelimeler kazandırmıştır.
Konuşulan Arapça doğal olarak ülkeden ülkeye
değişir. Fakat klasik Arapça, Kuran dili, 7. yüzyıldan
beri büyük ölçüde değişmeden kalabilmiştir. Farklı
ülkelerden gelen eğitimli Araplar buluştuğunda, ge-
nellikle klasik Arapça aracılığıyla iletişim kurarlar.
Arapça, İngilizce'ye, birçoğu Arapça'nın ön eki
-al ile başlayan birçok kelime katmıştır. Bunlardan
30
bazıları; algebra, alcohol, alchemy, alkali, alcove, al-
falfa ve albatrostur. Diğerleri ise; mosk, minaret, sul-
tan, elixir, harem, girate, gazelle, cotton, amber, sofa,
mattress, tariff, magazine, arsepial, syrup, sherbet ve
artichoke. "Coffee" (kahve) de İngilizce'ye Türkçe ve
İtalyanca yoluyla giren Arapça bir sözcüktür. "Assa-
sin" (suikast) sözcüğü "haşhaş bağımlıları" anlamın-
daki benzer bir Arapça sözcükten gelir.
Arapça’nın en fazla alışverişte bulunduğu dil-
lerden birisi de Türkçe’dir. Arap alfabesi ile okuma,
yazma birkaç ayda öğrenilebilmektedir.
Arapça çok zengin ve kelime türetmeye son de-
rece elverişli yapısı olan bir dildir. Bir tek kökten on-
larca kelime türetilebilmektedir. Ayrıca Arapça’dan
Türkçe’ye geçmiş olan yüzlerce kelime Arapçayı bir
kat daha kolaylaştırmaktadır. İngilizce bilenler için
Arapça öğrenmek ayrı bir zevktir. Çünkü bu iki dilin
gramer yapısı birbirine çok yakındır.
Fransızca Hint-Avrupa Dil Ailesi, Latin Alt Grubu köken-
li yani Latince kökenden gelen Roma dillerinden bi-
ridir.
Fransızca 124 milyon kişi tarafından konuşul-
maktadır. Ancak, Afrika'daki Fransızca konuşulan
toplam yerleşim alanı ABD'den daha büyüktür.
Fransızca'nın resmi dil olarak konuşulduğu 18 Afri-
ka ülkesi vardır.
31
17.yy’dan 19.yy’a dek uluslararası diplomasinin
başta gelen dili olan Fransızca, bu üstün konumunu,
1. Dünya savaşından sonra İngilizce’nin etkinlik ka-
zanmasıyla yitirmiştir.
Fransızca, edebiyat, şiir, tiyatro gibi düşünüş,
duyuş alanında tercih edilir. Öğrenirken başlangıçta
zor gelse de, sonradan kolaylaşır.
Fransız alfabesi İngilizce ile aynıdır, 'w' sadece
yabancı kelimelerde görülür. E harfi üzerinde uzat-
ma işareti kullanılır.
Günümüz dünyasında Fransız dili önemini
aşağıdaki sebepler sayesinde korumaktadır:
- Beş kıtadaki pek çok ülkede yerel dil, eğitim,
devlet ve ticaret dili olarak geniş bir alanda kullan-
maktadır.
- Diplomaside ve önemli uluslararası organi-
zasyonlarda kullanılan temel diller arasında yer al-
maktadır.
- Frankofon ülkelerindeki bazı kesimler Fransız
dilinin destekleyicisidir ve Fransızca konuşanlar
dünya genelinde kendi dilsel gruplarının ruhunu
yaymaya çalışır.
- Anlambilimdeki güvenilirlik ve sadelik, fiil-
lerdeki güç ve Latin kökenli ifade dilin olumlu özel-
likleridir.
-Kanada'da iki dil konuşulur: İngilizce ve Fran-
sızca. Kanada nüfusunun % 25'inin ana dili Fransız-
ca'dır. Kanada’nın Quebec Eyaleti dünyada Fransız-
32
ca'nın en fazla konuşulduğu ikinci yerleşim yeridir.
Quebec'in ekonomisi dünyada 17. sıradadır.
-İngilizce kelimelerin yaklaşık % 30'unun köke-
ni Fransızca ya da Anglo-Norman iken, 20 binden
fazla İngilizce kelime Fransızca ile aynı kökten gel-
mektedir.
-İyi bir İngilizce bilgisi Fransızca öğrenmeyi ko-
laylaştırır, Fransızca bilgisi ayrıca öğrencilere daha
önce karşılaşmadıkları İngilizce kelimelerin anlamla-
rını ayırt etmede yardımcı olur.
-Sosyal bilimlerde en önemli eserlerin çoğu
Fransa'ya aittir. Buna ek olarak, çoğu Mastır Prog-
ramı en azından bir yabancı dil bilinmesini zorunlu
kılmaktadır ve Fransızca, İngilizce'den sonra en yay-
gın konuşulan dil olmaya devam etmektedir.
- Mutfak kültürünün, modanın, kişisel otomobil
ürünlerinin, mimari, sanat ve tiyatronun uluslararası
dilidir
- Birleşmiş Milletler'in resmi ve hali hazırda
kullanılan dilidir
- İnternet'in ikinci dilidir
- Dünyanın en geniş ticari bloklarından olan
Avrupa Birliği'nin resmi dilidir
- Kanada'da İngilizce ile birlikte ikinci dil ola-
rak kullanılır
- 25'ten fazla Afrika ülkesinde ticaret ve iş haya-
tının resmi dilidir
33
- Dünya genelinde İspanyolca ve Almanca'ya
göre daha fazla anlaşılır bir dildir
- Fransa dünyanın en önemli turizm merkezle-
rinden birisidir
Çince 1 milyar insan tarafından konuşulmakta olup
dünyanın en çok konuşulan dilidir.
Çin’in Dünya üzerinde artan önemine paralel
olarak, Çince’ye de çok fazla olmasa da, gittikçe ar-
tan bir talep mevcuttur . Çince’nin vurgulu ve dalga-
lı bir yapısı vardır. Örneğin, 4 çeşit ‘ma’ sesi olup
hepsinin de anlamları farklıdır.
Konuşma dili son derece kolaydır. Gramer ola-
rak adlandırılabilecek bir şey yoktur. Çince’de alfabe
yoktur. Her bir yazı karakterinin kendine özgü ayrı
bir anlamı vardır.
Çin’de 8 büyük lehçe vardır, tüm Çinliler kendi
lehçeleriyle konuştuğu zaman birbirleriyle anlaşa-
mazlar, onun için Pekin lehçesi ortak lehçe olarak
kabul edilmektedir.
İngilizce Bugün, neredeyse dünyanın her yerinde, bilin-
mesi en yararlı dil İngilizce'dir. Bütün Dünyanın
resmi olmayan dili haline gelmiştir. İngilizce için
34
“evrensel dil” tanımı yapılır. “Küreselleşme” ile bir-
likte sınırların ortadan kalkmaya başlaması, ülkeler
arasındaki ilişkileri de güçlendirmiştir. Bugün, İngi-
lizcenin anadili olarak konuşulduğu İngiltere ve
Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerle aramızda
ticaret, eğitim, turizm vb. alanlara yönelik ilişkiler
söz konusudur. Bütün bunlar İngilizceye talebi art-
tırmaktadır. Türkiye’deki çokuluslu şirketlerde ça-
lışmak, öğrenimine yurt dışında devam etmek, bilgi
çağında internet aracılığıyla dünyadaki gelişmeleri
izlemek için İngilizce öğrenmek isteyenlerin sayısı
her geçen gün artmaktadır.
- 350 milyon insan İngilizce'yi ilk dili olarak
konuşur. (Çince'den sonra gelir). Fakat İngilizce'yi en
azından belli bir ustalıkla konuşan insan sayısı top-
lamda Çince'yi geçer ve dünyanın her köşesine ya-
yılmıştır. Bir o kadarı da bu dili ikinci dil olarak kul-
lanır, dahası 100 milyon kişi bu dili yabancı dil ola-
rak akıcı bir şekilde konuşur. Dünya nüfusunun beş-
te biri İngilizce'de yeterli düzeydedir. Dünyadaki
birçok ülkede İngilizce resmi dil olmayan ikinci dil-
dir. Uluslararası ticaret ve uluslararası iletişimde bü-
yük ölçüde İngilizce kullanılır.
- Dünya üzerindeki bilim adamlarının üçte iki-
si İngilizce okur. Dünyadaki mektupların % 75'i İngi-
lizce yazılır ve elektronik olarak depolanan bilginin
% 80'i İngilizce'dir. 40 milyon internet kullanıcısının
çoğu İngilizce'ye ihtiyaç duyar. İngilizce öğrenim
35
yapmak dilde yeterlilik sağlar. Ayrıca sizi kariyeriniz
için hazırlar.
-İngilizce uluslararası ticaret ve finans için her
zaman gerekli bir vasıf haline gelirken, bugün küçük
girişimcilerin ve orta seviyedeki şirket yöneticilerinin
bile karmaşık iş ilişkilerini İngilizce olarak halletme-
leri gerekmektedir.
İngilizce sadece modern iş dünyasının ortak dili
olduğu için değil, aynı zamanda zenginliği ve esnek-
liği dolayısıyla da eşsiz bir dil olmuştur. Anlamını
kaybetmeden yeni yabancı kelimelere dönüşebilen
birkaç dilden biridir. Kültür, ticaret ve iletişim İngi-
lizce' yi çok önemli hale getirmiştir. Garip olmasına
rağmen doğru bir düşüncedir ki, Shakespeare' in dili
Bill Gates' in diliyle aynıdır.
- Dünya' da en çok kullanılan uluslararası dil-
dir.
- Kuzey Afrika'dan yeni Zelanda'ya, Hindis-
tan'dan Avustralya'ya, İngiltere'den Amerika' ya, beş
kıtada İngilizce konuşulduğunu duyarsınız.
- Modern pop kültürün çoğu, müzikte ya da si-
nemada iletişim aracı olarak İngilizce' yi kullanır.
- Dünyadaki okullarda yada kendi kendine
ikinci dili öğrenen insanların çoğu, İngilizce'yi tercih
eder.
Kolay lisanlardan biridir. Dil bilgini Ogden İn-
gilizce’de 850 kelime ile anlaşılabileceğini yazmakta-
dır. Şekspir 25000 kelime kullanmıştır.
36
İngilizce ABD, Kanada, İngiltere, İrlanda,
Avusturalya, Yeni Zelanda, yeni bağımsız olmuş Ba-
hamalar, Jamaika, Barbados, Grenada, Trinidat To-
bago ve Guyana'nın temel dilidir. İngiliz Honduras’ı,
Cebelitarık, Hong Kong, Karayipler ve Atlantik, Pa-
sifik ile Hint Okyanuslarındaki birçok ada gibi İngi-
liz sömürgelerinin yanı sıra bir düzineden fazla Af-
rika ülkesinin resmi dilidir. Hindistan'da İngiliz-
ce'nin "ortak resmi dil" unvanı vardır ve ülkenin
farklı kesimlerinden gelen insanlar arasındaki ko-
nuşmalarda kullanılır.
İspanyolca İspanyolca Hint-Avrupa Dil Ailesi, Latince alt
grubundandır. Dünyada ana dili olarak en çok konu-
şulan üçüncü dil olan İspanyolca'nın önemi her ge-
çen gün artmaktadır.
Bugün İspanyolca Amerika'da tercih edilen dil
olarak İngilizce'ye rakip çıkmaktadır. Geçmişte İs-
panyolca öğrenmek, kapıları açmak için bir yoldu,
fakat yakında bir gereklilik olacaktır. İspanyolca yal-
nızca İspanya’da konuşulan bir dil değildir; İspan-
ya’ya bağlı adalarda konuşulduğu gibi, Güney Ame-
rika ülkelerinin pek çoğunun da anadilidir. İspan-
yolca ABD’de ikinci resmî dildir. İstatistikler, 2020
yılında her 100 Amerikalıdan 35’inin anadilinin İs-
panyolca olacağını göstermektedir. Bugün bile her 10
Amerikalıdan 3’ü İspanyolca bilmektedir.
37
Son yıllarda çok rağbet gören İspanyolca Al-
manya’dan Japonya’ya kadar pek çok ülkede okul-
larda zorunlu seçmeli ders olarak okutulmaya baş-
lanmıştır.
İspanyolcaya ilgi -gerek pek çok ülke okulla-
rında resmî dil olması, gerekse Avrupa Birliği’nde
İngilizceden sonra en çok konuşulan dil olması ne-
deniyle- her geçen gün artmaktadır.
İspanyolca hem konuşan insan hem de konu-
şulduğu ülke sayısı bakımından Latin dilleri arasın-
da en önde gelenidir. İspanya'da konuşulmasının
yanı sıra Brezilya ve Guyana hariç tüm güney Ame-
rika devletlerinin, Orta Amerika'da altı devletin, aynı
zamanda Meksika, Küba, Dominik Cumhuriyeti ve
Porto Riko'nun resmi dilidir. Buna ek olarak Balerya
ve Kanarya Adaları'nda, Fas'ın bazı kesimleri ile Af-
rika'nın batı kıyısında ve Ekvador Ginesi'nde konu-
şulmaktadır. Birleşik Devletler'de Teksas, New
Mexico, Arizona ve Kaliforniya'da (New Mexico'da
İngilizce'yle beraber resmi dil) büyük oranda, New
York şehrinde büyük bir Porto Riko nüfusu arasında
ve son zamanlarda Güney Florida'ya Küba'dan gelen
insanlar tarafından konuşulmaktadır. İspanyolca'nın
Lad mo diye bilinen bir lehçesi Türkiye ve İsrail'de,
1492'de İspanya'dan sürülen Yahudilerin torunları
tarafından konuşulmaktadır. Bir dünya dili olan İs-
panyolca ticaret ve seyahat için en yararlı dillerden
38
biridir ve 300 milyon insan tarafından konuşulmak-
tadır.
İspanyolca'nın telaffuz ve kullanımı ülkeler
arasında değişmektedir, fakat bölgesel farklılıklar
dili diğer bölgelerden gelenler için anlaşılmaz hale
getirecek kadar büyük değildir. İspanyolca'nın en saf
şekli, M.S. 3. yüzyılda Roma'nın İspanya'yı işgalin-
den sonra köken olarak Latince'den ortaya çıkmış
Kastilya şivesi olarak bilinen lehçelerden biridir. İs-
panyolca'nın sözcük dağarcığı, birçok kelime Fran-
sızca ve İtalyanca'daki karşılıklarından belirgin bir
şekilde ayrılsa da, temel olarak Latince kökenlidir.
Diğer Latince kökenli dillerde f ile başlayan birçok
kelime İspanyolca'da h ile başlar (örn.: llijo-oğul, hi-
lo-iplik). Arapça'nın etkisi al- ile başlayan birçok ke-
limede görülür (algodon-pamuk, alfombra-kilim,
alhitohada-yastık, alfiler-toplu iğne). Britanya ve
Amerika İngilizce'sinde olduğu gibi İspanyolca'da da
okyanusun iki tarafındaki kelime hazinelerinde fark-
lılıklar vardır; patata (patates) Latin Amerika'da pa-
pa olurken melocoton (şeftali) de durazno'dur. İs-
panyolca imlası genel olarak tutarlı fonetik kurallar
üzerine kuruludur ve bir kelimenin telaffuz edildiği
şekli birçok dilden daha iyi ifade eder. Sessiz harfler
b ve v İngilizce'de iki harfin ortasına bir yerlere dü-
şen bir sesle aynı okunurlar (boca-ağız, voz-ses). "Z"
harfi ve e ile i'den önce gelen c harfi Kastilya şive-
sindeki sessiz th gibi ama daha çok güney İspanya ve
39
Latin Amerika'daki s gibi telaffuz edilirler (zapato-
ayakkabı, ciudad-şehir). "J" harfi ve e ile i'den önce
gelen g harfi, İspanya'da Latin Amerika'dakinden
daha gırtlaksı olsa da İngilizce'deki h gibi okunur
(jardin-bahçe, general-genel). Zor çıkarılan "g" sesi a,
o ve u'dan önce gelen g (gato-kedi) ve e ile i'den önce
gu ile (seguir-takip etmek) gösterilir. "Ch" harflerinin
birleşimi İngilizce'deki gibi okunur (muchacho-
oğlan) ama İspanyol alfabesinin c'den sonra gelen
ayrı bir harfi olarak düşünülür. Benzer biçimde İs-
panya'da İngilizce'deki milyon(million) gibi ama
Amerika'da y gibi telaffuz edilen "ll" alfabede l'den
sonra gelir; ny okunan n (pequeno-küçük) yuvar-
lanmış r olan rr (correr-koşmak) sözkonusudur. "H"
hiçbir zaman okunmaz (hombre-adam).
İspanyolca'da vurgu sessizle ve n ya da s ile bi-
ten kelimelerde son heceden sonraya ve diğer sessiz-
lerle biten kelimelerde son heceye düşerek tutarlı bir
yol izler. Bu kuralın istisnaları vurguyu belirleyen
aksan işareti ile gösterilir (arbol-ağaç, corazon-kalp).
İspanyolca kökenli İngilizce kelimeler arasında kar-
go, siesta, sombrero, mesa, hacienda (büyük çiftlik),
patio (teras), armada (donanma), gerilla, cunta, pla-
za, kanyon, rodeo, pueblo (kızılderili köyü), adope
(kerpiç), vaizila, armadillo (kertenkele), tornado (ka-
sırga), ambargo ve bonanza (maden ocağı) yer al-
maktadır.
40
İtalyanca İtalyanca Hint-Avrupa dil ailesi, Latin dilleri alt
grubundandır.
İtalyanca çoğu insan tarafından dünyanın en
güzel dili olarak kabul edilir. Rönesans kültürünün
taşıyıcısı olarak İtalyanca'nın diğer Avrupa dilleri
üzerindeki etkisi büyük olmuştur. İtalya'da konu-
şulmasının yanı sıra, İsviçre'de konuşulan dört resmi
dilden birisidir ve üstelik Amerika, Kanada, Arjantin
ve Brezilya'da da yaygın bir şekilde konuşulmakta-
dır. İtalyanca konuşan insanların sayısı bu yerlerde
yaklaşık altmış milyon kadardır.
En kolay Avrupa dili İtalyanca sayılır.
İtalyanca genel olarak yazıldığı gibi okunur.
Dolayısı ile okuma yada telaffuz İtalyanca öğrenen-
ler için bir çok yabancı dillere kıyasla bir sorun oluş-
turmaz. Fransızcanın aksine İtalyancanın teleffuzu
çok berraktır.
İtalya ve İtalyan kültürü ülke büyüklüğünden
çok daha fazla bir etkileme gücüne sahiptir. İtalya'yı
ziyarete gelen yabancılar buraya eski Roma medeni-
yeti kalıntılarını görmek, Ortaçağ ve Rönesans'tan
kalma muhteşem sanat eserlerini sergileyen müze,
galeri ve kiliseleri dolaşmak, modern Avrupa müziği
ve operasının aslını keşfetmek ve Floransa, Venedik
ile Roma gibi dünyanın sayılı güzel şehirlerindeki
atmosferi solumak için gelirler. Öğrencilerin İtalyan-
ca'yı öğrenmelerindeki etkenler özelden genele şöyle
41
sıralanır: İtalya'da bulunmak, akşam okullarında
İtalyanca öğrenmek, İtalyanları tanımak, İtalyan ya-
zarların çevrilmiş eserlerini okumak ya da İtalyan
dili ve kültürünün derinliklerine ulaşabilmek için o
ülkenin dil ve edebiyatını öğrenme gereksinimi
duymak.
İtalyanca, Latin kökenli dillerden birisi olarak
orijinal Latince'ye diğer dillerden çok daha yakındır.
Fakat lehçeleri iletişimde problem yaratacak kadar
çeşitlilik gösterir. Edebi usulü 14. yüzyılda büyük
ölçüde Dante'nin İlahi Komedya'sı, Petrarch ve Boc-
caccio'nun eserleriyle ortaya çıkmıştır. Bu önemli
yazarlar temel olarak Tuscancy (özellikle Floransa)
lehçesini kullandığı için modern edebi İtalyanca da
özellikle Tuscancy lehçesine dayanır. 1870'den beri
Roma lehçesi dikkate değer bir prestij kazanmıştır,
fakat hala Floransa üslubunu gölgede bırakamamış-
tır.
İtalyanca alfabesi temel olarak 21 harften oluşur
ve j, k, w, x, y harfleri sadece yabancı kelimelerde
bulunur. C harfi a, o ve u'dan önce k olarak; e ve
i'den önce ise ch olarak (örneğin, carcere-hapishane)
okunur. Ch ve cch heceleri de k olarak okunur (chia-
ve-anahtar, bicchiere-bardak). G harfi a, o ve u'dan
önce sert g gibi okunur (gamba-bacak), fakat e ve i
harflerinden önce j olarak okunur (giorni-gün). Gg
hecesi e ve i harflerinden önce j olarak (oggi-bugün),
gh hecesi ve i harflerinden önce sert g olarak (lung-
42
hezza-uzunluk), gli hecesi sesli bir harften önce ge-
lirse million'da olduğu gibi ili olarak (biglietto-bilet),
gn hecesi canyon'da olduğu gibi ny olarak (ogni-her)
ve gu hecesi sesli bir harften önce gelirse gw olarak
(guerra-savaş) okunur. Z ve zz genellikle ts olarak
(zio-amca, prezzo-fiyat), fakat bazen de dz şeklinde
(pronzo-akşam, mezzo-orta) okunur. Sc hecesi e ve i
harflerinden önce gelirse sh olarak (pesce-balık)
okunur.
İtalyanca'da vurgu genellikle son hecenin yanı-
na ya da sondan üçüncü heceye yapılır. Tek vurgu
ağırdır ve ne zaman bir heceden fazla olan bir kelime
son sesli harfi vurgularsa tek vurgu kullanılır (citta-
şehir). Üstelik tek hecelik kelimelerde de aynı yazımı
olan iki kelimeyi ayırt etmek için bu vurgu kullanılır.
Örneğin, 'and' kelimesindeki harf e, 'is' kelimesinde-
ki harf ise üstü aksanlı e harfidir. Ayrıca bunu bazı
muhtelif kelimelerde görebiliriz. Örneğin, piu (daha
fazla) ve gio (çoktan).
İtalyanca kökenli bazı İngilizce kelimeler: Umb-
rella, spaghetti, macaroni, broccoli, balcony, studio,
casino, fresco, gusto, volcano, lava, stucco, gondola,
regetta, malaria, bandit, incognito, vendetta ve infer-
no. Müzik alanında: Piano, viola, opera, sonata, con-
certo, oratorio, soprano, aria, solo, trio, quartet, alleg-
ro, undante, tempo, libretto, staccato, crescendo, ma-
estro ve virtuoso.
43
İtalyanca'nın yaygın şekilde konuşulduğu ülke-
ler şunlardır: Arjantin, Brezilya, Kanda, Etiyopya,
Fransa, Vatikan, İtalya, Monako, San Marino, Slo-
venya, Somali, İsviçre ve Amerika.
Japonca 126 milyon İnsan tarafından konuşulmaktadır.
İngilizce, Fransızca ve Almanca dilleri gibi evrensel
bir nitelik taşımasa da, Dünyada en fazla konuşulan
10 dil arasında yer almaktadır.
Son yıllarda Türkiye ile Japonya arasındaki kül-
türel, ekonomik, eğitim, ticari ve turizm alanındaki
ikili ilişkiler giderek önem kazanmıştır. Japonya,
dünyada teknolojisi ve ekonomisi en güçlü ülkeler-
den biridir. Japonların Türkiye’deki yatırımları her
geçen gün artmaktadır. Ayrıca kültür turizmine
önem veren Japonlar için Türkiye eşi bulunmaz bir
ülkedir. Bu nedenle ticaret, eğitim ve turizm sektö-
ründe Japonca bilenlere gereksinim duyulmaktadır.
Japonca, yazı sisteminin farklı olması nedeniyle
zor bir dil gibi görünmesine karşın, sözdimizi, dilbil-
gisi kalıpları ve konuşma becerisi açısından Türkçe
ile benzerlikler göstermektedir. Yazı sisteminin man-
tığı programlı bir şekilde öğrenilir ya da öğretilirse
Japonca öğrenilmesi oldukça zevkli bir dildir.
44
Japonca’da 3 çeşit alfabe vardır : 46 ‘şar harfden
oluşan Hiragana ve Katakana alfabeleri ile 2000 harf-
ten oluşan Çin kökenli Kanji alfabesi. Gramer ve 92
harflik ilk iki alfabeyi öğrenen birisi basit seviyede
Japonca bilgisine sahip olabilmektedir. Japoncayı
daha da ilerletmek ise azim ve irade işidir. Zira Ja-
pon çocukları bile ancak 9 yılda bir gazeteyi rahatça
okuyabilecek seviyeye gelebilmektedirler. Tabii ki bu
9 yılda okumayı öğrenmenin yanısıra normal eğitim-
lerini de almaktadırlar.
Canlı ya da ölü, Japonca ve diğer diller arasın-
da hiçbir kesin bağlantı bulunamamıştır. M.S. 3.
yüzyılda Çince resim-yazı harflerini benimsemesine
rağmen Japonca bazılarının düşündüğü gibi köken
olarak Çince'ye bağlı değildir. Japonca'nın dilbilgisi
yapısıyla Korece'ye benzemesinden dolayı bazı uz-
manların birbirleriyle ilişkili olduklarını ileri sürmüş
olmalarına rağmen bu hala kanıtsız kalmaya devam
etmektedir.
'Kanji' olarak bilinen Japon alfabesi binlerce ka-
rakterden oluşur. Eğitimli bir kişi onlardan on bin
tanesini okuyabilir ve hükümet bunlardan temel
olan 1850'sinin bir listesini yayımlamıştır. Kanji isim,
fiil ve sıfat gibi dildeki başlıca anlamlı kelimeleri
isimlendirir. Diğer taraftan 'kana' ya da 'heceli harf-
ler' son ekleri, edatları, bağlaçları ve diğer dilbilgisi
ile ilgili yapıları göstermekte kullanılır. Her biri 50
harften oluşan iki alfabesi vardır: Şekil olarak el ya-
45
zısını andıran ve genel anlamda kullanılan 'hiragana'
ve şekil olarak köşeli olan ve imparatorlukla ilgili
duyurularda ve yabancı kelimelerin uyarlamalarında
kullanılan 'katagana'. Her kana harfi tüm bir kelime
yerine tek bir heceyi temsil eder. Kuramsal olarak
herhangi bir Japonca kelime özel olarak kana ile ya-
zılabilir (çocukların okuma kitapları tamamen kata-
kana ile yazılır). Fakat dildeki çok sayıda eşsesli ke-
lime bunu uygulanamaz kılar. Modern Japonca bu
nedenle kanji ve kana harflerinin karışımıyla yazılır.
Kana daha basit harf karakterleriyle kanjiden kolay-
lıkla ayırt edilebilir.
Japonca genellikle sağ baştan dikey olarak yazı-
lır, fakat bugün çoğu metin İngilizce kelime, Arapça
sayı ve matematik ile kimya formüllerine imkan sağ-
lamak için yatay biçimde yazılmaktadır. Birçokları
yıllar boyu Latin alfabesinin kabulünü savunduysa
da yerli gelenek ve büyük Japon edebi mirası böyle
bir değişikliğe imkan vermemektedir.
Japonca kökenli İngilizce kelimelerden bazıları:
Kimono, geisha, sukiyaki, hibachi, jiujitsu, karate,
samurai, hara-kiri ve kamikaze.
Japonca'nın konuşulduğu başlıca ülke-
ler:Brezilya, Guam, Havai, Japonya, Güney Kore,
Peru, Tayvan, Palau Cumhuriyeti ve Amerika’dır.
Rusça
46
Rusça, Hint-Avrupa Dil Ailesi, Slav alt grubu,
Estern kolundan bir dildir. 80 bin kelime hazinesi ile
oldukça zengin bir dildir. Yaklaşık 300 milyon kişi
tarafından konuşulmaktadır. Kiril alfabesiyle yazılan
Rusça’da 10’u sesli, 21 sessiz ve ikisi işaret olmak
üzere 33 harf vardır. İngilizce, Fransızca ve Almanca
ile akraba olmasına rağmen bu dillerle sadece gra-
mer bakımından benzeşir. Rusçayı bilen biri Slavca,
Lehçe ve özellikçe Bulgarcayı daha kolay öğrenebilir.
Rusça değişik birçok ülkede artan bir öğrenci
sayısı tarafından öğrenilmektedir. İnsanlar bunu, bir
tanesi Rus edebiyatının dünyanın en parlakları ara-
sında sayılması olan birçok nedenden dolayı çabaya
değer bulmuşlardır.
Savaş sonrası dönemde Sovyetler Birliği'nin
büyük bir dünya gücü olarak ortaya çıkması, bilim
ve teknolojideki etkili başarılarla birlikte son yıllarda
Rusça'ya olan ilgiyi önemli ölçüde arttırmıştır. Rus-
ça, aynı zamanda Birleşmiş Milletler'in altı resmi di-
linden biridir.
Rusça, kökeni 9. yüzyıla dayanan eski Slav al-
fabesiyle yazılır. Daha çok Yunanca'ya dayanan bu
alfabenin yaratıcıları Yunanlı iki kardeş, Cyril ve
Methodius'tu. Rus alfabesi daha önce hiç inceleme-
miş birisine çok zor görünmekle birlikte zor değildir.
Birçok harf neredeyse İngilizce'deki gibi yazılır ve
okunurken (A,K,M,O,T), diğerleri İngilizce'de oldu-
47
ğu gibi yazılmalarına rağmen değişik telaffuz edilir-
ler (B=V, E=YE, E=YO, H=N, P=R, C=S, X=KH).
Rus alfabesini öğrenmek zor olmadığı gibi,
Rusça'yı öğrenmek de zor değildir. Rusça uzun kişi
ve yer isimleri (örn: Nepomnyashchiy, Dnepropet-
rovsk), uzun kelimeleri (upotrehieine-kullanmak,
dostoprimchatelnosti- manzara, zhenonenavistnie-
hestvo -kadın düşmanlığı) ve alışılmadık sessiz harf
grupları ile (vzvod-bölük, tknut-çıkarmak, vstreeha-
görüşme) kötü üne sahiptir. İsim, zamir, sıfat ve sayı-
lar cümledeki görevine göre altı değişik biçime sa-
hiptir: yalın hal, -in hali, -e hali, yardımcı ve edat
hali. Rusça'da fiil her biri ayrı mastarla gösterilen iki
zamana sahiptir; devam eden hareketi gösteren ve
önceden tamamlanmış ya da tamamlanacak hareketi
gösteren. Cinsiyet sözcükleri, her biri için değişik bir
isim çekimiyle (nötr erile benzediği halde) üç tane-
dir; eril, dişil ve nötr, bir dördüncüsü de çoğuldur.
Rusça'da vurgunun alışkın olunmayan kelimede
tahmin edilmesi imkansızdır ve isim ya da fiil çekim-
lerinin durumuna göre genellikle değişkendir.
Rusça kökenli İngilizce kelimeleri içinde votka,
çar, troyka, step, tundra, semaver, ruble ve pogrom
(soykırımı) yer almaktadır. "Sputnik" kelimesi de dile
1957'de girmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri, Avusturya, Azer-
baycan, Başkurdistan, Beyaz Rusya, Ermenistan, Es-
tonya, Gürcistan, Kanada, Kazakistan, Kırgızistan,
48
Letonya, Litvanya, Moldovya, Özbekistan, Rusya,
Svalbard, Tacikistan, Türkmenistan ve Ukrayna’da
Rusça konuşulmakta ve kullanılmaktadır:
Hangi dili öğrenmeli?
Hangi dili öğreneceğinizi mesleğinizi, yapaca-
ğınız iş ve gideceğiniz ülkeyi düşünerek belirleyebi-
lirsiniz. Henüz hangi dili öğreneceğinize karar ver-
memiş veya ikinci dil olarak hangi dili öğrenmek
istediğiniz konusunda kafanızda net bir düşünce
oluşmamışsa, bundan önceki bölümden yararlanarak
bir karara varabilirsiniz. Kararınızı verirken ihtiyaç
ve ilginizi gözönüne almalısınız. Kolaylık ve zorluk
ölçüsünü kullanmayınız. Gerçekte bu dili öğrenmek
istiyor ve ihtiyaç duyuyorsanız, o gücü içinizde bu-
lacaksınız.
Dil öğrenenen kişiler, ilgi alanlarına giren, kül-
türel, iş hayatı ve eğitimi amaçlarına uyan dillerde
daha başarılı olurlar.
İnsanlarını, kültürünü ya da edebiyatını tanı-
mak istediğiniz bir ülkenin dilini öğrenebilirsiniz.
Çin’le ticaret yapıyorsanız Çince’yi öğrenebilirsiniz.
Mesleğinizde gelişmek ve sık sık değişik ülkelere
seyahat yapmak için İngilizce öğrenmeyi tercih ede-
bilirsiniz.
Bir yabancı dil öğrenmiş olan kimse, ikinci ya-
bancı dili daha kolay öğrenir. Bunun iki ana nedeni
vardır. İlkin bir insan, ancak bir yabancı dil öğrenir-
49
ken genel bir gramer temeli oluşturur, kendi ana di-
linin gramerini iyice kavrar ve bu sayede dilbilgisel
bir duyarlılık kazanır. İkinci ana neden ise öğrenme
psikolojisi ile ilgilidir. Yabancı bir dili öğrenen kişi,
kendi karakterine göre, ezberleme yöntemleri, bil-
mediği kelimelerin anlamını bulma yöntemleri ve bir
yabancı metinden bilgi çıkarma yöntemleri dahil öğ-
renme yöntemleri geliştirir. İkinci bir yabancı dili
öğrenirken bu gibi öğrenme yöntemlerini bir kere
daha öğrenmeye gerek yoktur.
51
BÖLÜM II
YABANCI DİL BİLMENİN ÖNEMİ VE
YARARLARI
Yabancı bir dil öğrenmenin önemi ve başlıca
yararları Bir yabancı dil bilmek tek başına bir fakülte
diplomasıdır. Özgeçmişiniz (CV) kadar öz geleceği-
niz (gelecekteki amaç ve başarılarınız) için de değerli
bir unsurdur. Bir yabancı dil bilmek, çok derin ve
etkileyici bir deneyimdir; aynı zamanda, çok dilli
doğmayan kişi için, kendi dilbilimsel bilgilerinin bi-
lincine varma fırsatıdır. Çünkü dil çalışmasıyla bir-
likte anadiliniz ve öğrenmekte olduğunuz dil arasın-
da karşılaştırmalar yapmaya başlarsınız. Üstelik öğ-
renirken çok da eğlenirsiniz.
Yabancı dil öğrenmek bizim dışımızdaki kül-
türlere kapı açar. Dilini öğrenerek, o ülkeye girmek
için önemli bir anahtar elde edersiniz. Gazete ve der-
gilerini okuyabilir, televizyon programlarını dinler,
her sınıftan insanlarla konuşabilir, onları ilk kayna-
ğından anlayabilirsiniz. Dil öğrenmek birisinin bey-
nine girmeye benzer. Dilini konuştuğunuz kimsele-
rin nasıl düşündüklerini ve kendilerini nasıl ifade
ettiklerini öğrenmeye başlarsınız. Bu süreçte yabancı
dil hayatınızın ve kişiliğinizin yeni bir parçası olur.
52
Kısacası, yepyeni bir dünyanın sınırlarından içeri
dalarsınız.
Çoğu insanın, “önemli” olan bir şeyin gereğini
yap(a)mayışının altında, ya o önemi yeterince algıla-
yamayışı, ya da -daha çoğunlukla- o gereği yerine
getirme iradesini gösteremeyişi yatar. Buna göre,
yabancı dil öğrenme konusunda uygulanacak yön-
tem, bir yandan yabancı dil bilmenin önem ve kişisel
gerekliliğine ikna olurken bir yandan da” düşündü-
ğünü yapma iradesi”nin güçlendirilmesidir.
Ulaşım ve iletişim alanlarındaki teknolojik ge-
lişmelerin, her geçen gün küçülen küresel bir köy
haline getirdiği dünyamızda yabancı dil bilmek ka-
çınılmaz bir gereklilik kazanmıştır. Nasıl ki günü-
müz uygarlıkları, bilimsel ve teknolojik alandaki baş
döndürücü gelişmeler yabancı bir dil olmaksızın ye-
terince kavranamıyorsa, daha iyi bir meslek ve gide-
rek daha iyi bir yaşam standardı da artık ikinci bir
dili bilmeksizin yakalanamıyor. Çağımız diller çağı-
dır. İnsan emeğinin çok pahalı olduğu bir çağda, bir
dil, bir insan felsefesi dahi yetersiz kalmaktadır.
Hatta yabancı dil bilmeyen artık bir insan ola-
mıyor. Yarım insan olabiliyor. İnsanın uzmanlaşma-
sı, bir şeyi biliyorum demesi için hiç olmazsa bir ya-
bancı dilde o konuda yazılanları okuması, bilmesi
gerekmektedir.
Yüksek öğrenimde bir okulu başarılı bir şekilde
tamamlayabilir, hatta aldığınız eğitim alanında çok
53
iyi bir bilgi birikimine sahip olabilirsiniz. Ancak eğer
yabancı diliniz yeterince iyi değilse, iş bulma şansı-
nız çok düşüktür. Buna ek olarak, aldığınız eğitim ile
ilgili bir çok kaynağın yabancı dilde yayınlanmış ol-
ması da, zamanında teknolojik gelişmeleri izleyebil-
meniz açısından yabancı dil bilmenizi zorunlu kıl-
maktadır.
Yabancı bir eseri anlamak, onu tercüme için ça-
balamak çeşitli zihin melekelerinin gelişmesine yar-
dımcı olur. Yabancı dil öğrenmekte olan kimse oku-
duklarını anlayabilmek için dikkat sarfetmek zorun-
da kalır. Bu durum dikkati geliştiren alışkanlık oluş-
turur. Zihin çözümleme ve sentezler yapar.
Bilinmelidir ki “zamanım yok” sözü yalnızca
“ben dil öğrenmek istemiyorum” un gerekçesidir.
Diğer taraftan, hayatın akışı içinde her insanın
zaman zaman canı sıkılacak, ruh hali farklı bir hal
alacaktır. Bu durumda ya verimli, güzel ve olumlu
uğraşlarla değişiklik arzusunu tatmin edecek ya da
yararsız, gereksiz, boş ve hatta zararlı şeylere yöne-
lecektir. Yararlı hobilerin en başında dil öğrenimi
gelir.
Özellikle içinde bulunduğumuz çağda dünyaya
açılmak, bizden farklı olanları, çoğu kez yabancı ola-
rak algıladığımız kişileri ve milletleri, ‘ötekileri ta-
nımak, onları farklılıkları içinde algılayabilmek ve
kendimizi doğru tanıtabilmek, başka bir deyimle
iletişim ve diyolog eksikliğinin yolaçtığı önyargıla-
54
rımızı ve ötekilerin bizim hakkımızdaki peşin hü-
kümlerini düzeltebilmek için de, yabancı dil öğren-
mek zorundayız.
Gelişen dünyayı yakalayabilmek ve değişime
ayak uydurabilmek için yazılı ve sözlü kaynaklardan
yararlanabilmek, kendini ifade edebilmek, okudu-
ğunu ve konuşulanları anlayabilmek, uluslararası
olaylarda yer alabilmek dünyayı tanımak ve iletişim
kurabilmek için de yabancı dil öğrenmek gerekmek-
tedir.
Ayrıca, Dünyada üretilen bilginin büyük mik-
tarının yabancı dillerde olduğu dikkate alınırsa, ya-
bancı dil öğreniminin kişisel mesleki ve ülkesel bi-
limsel gelişmeye de büyük katkısının olacağı açıktır.
Dünyaca ünlü yazarların eserlerini orijinal di-
linden okumak çok daha etkileyici bir denyimdir
Yabancı dil bilgisi kişiye sadece zengin edebi,
bilimsel ilkeler kazandırmaz, ayrıca bazı güncel,
ekonomik, politik ve kültürel gelişmeler hakkında da
bilgi sahibi olmasını sağlar.
Dünya yabancı dilin önemini görüyor. Küresel
bir çağda, evrensel bir toplumda yaşıyoruz. Öyleyse
dar çevremizdekilerden çok daha fazlasına bakmalı-
yız. Tüm resmi görmemiz gerekir.
Ayrıca, yeni bir dil öğrenmek hayatınızı zen-
ginleştirmenin heyecanlı bir yoludur.
Yabancı bir dil öğrenmenin yan faydaları
55
Yabancı bir dil öğrenerek bir dil daha bilmenin
ötesinde ek kazanımlar elde edeceğinizi bilmek dil
öğrenmek konusunda küçük de olsa motive edici bir
unsur olabilir.
Evet, yabancı dil öğrenmenin de, tıpkı ilaçlar
gibi yan etkileri vardır, ancak bunlar aranıp da bulu-
namayan türden olumlu etkilerdir. Yabancı dil öğre-
niminin, dinleme becerisini ve hafızayı geliştirdiği ve
böylece iletişim olgusuna önemli bir boyut kazan-
dırdığı belirlenmiştir. Yine, ikinci dil öğrenenlerin
kendi dillerini okuma-anlama becerilerini de geliş-
tirdikleri ve ayrıca okuma sınavlarında daha yüksek
notlar aldıkları bilinmektedir.
Birçok durumda, başka bir dil öğrenmek çocu-
ğun Türkçe yeteneğini geliştirir. Çocuklar diğer dil-
lerin yapılarını öğrenirken Türkçe hakkında da bir-
çok şey öğrenirler. Genel kelime bilgisi de ayrıca ço-
cuğun Türkçe yeni kelimelerin anlamlarını öğrenme-
sine yardımcı olur. Deneysel çalışmalar, sürekli ikin-
ci bir dil alan öğrencilerle sadece Türkçe eğitim gö-
ren öğrenciler arasında Türkçe anadil gelişiminde
hiçbir uzun süreli gecikme olmadığını göstermekte-
dir.
Yabancı bir dili öğrenmiş olan çocuklar, diğer
kültürlere karşı kültürel çoğulculuk, açıklık ve takdir
duygusu beslerler. Başka ülkelerde rahatça seyahat
edebilme, yabancı dil edebiyatını, film ve müzikleri-
ni orijinal şekilleriyle görme ve dünyadaki kültürel
56
farklılığı anlama imkanı kazanırlar. Kendini ifade
etme kabiliyetleri gelişir. Kelime hazineleri genişler
ve bunun yanında kendi dilini yeni alanlarda kul-
lanma becerileri artar.
ABD’de yapılan araştırmalar yabancı dil öğre-
nimi ile okul bitirme sınavı sonuçları arasında kesin-
likle pozitif bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur.
Yabancı dil öğrenenlerin Yetenek Testi'nde başka
alanlarda 4 yıl veya daha fazla eğitim gören öğrenci-
lere göre daha başarılı oldukları bildirilmiştir. Aynı
şekilde, yabancı dil programlarına kayıt olan öğren-
ciler okullarında uygulanan standart testlerde daha
başarılı olmaktadırlar.
Lisede bir yabancı dili öğrenmiş olan öğrencile-
rin kendi dillerini ve matematiği öğrenme perfor-
mansı, öğrenmemiş olanlardan daha yüksektir. Daha
ayrıntılı araştırmalar, matematik problemlerini çöz-
mek için gerekli olan zihinsel işlem becerilerinin, dil
işlemleri tarafından da geliştirildiğini göstermiştir.
Ayrıca 4 yıl veya daha fazla yabancı dil eğitimi alan
öğrencilerin ortalama matematik notları aynı süre
boyunca matematik öğrenimi gören öğrencilerin or-
talama notlarıyla aynıdır.
Yabancı dil öğrencileri, çok farklı kariyer fırsat-
larına, kendilerinin ve diğer milletlerin kültürlerini
daha iyi anlayabilme imkanına sahiptirler. Bazı delil-
ler yabancı dil eğitimi alan çocukların daha yaratıcı
57
olduklarını ve karmaşık problemleri çözebildiklerini
göstermektedir.
Nebraska Yabancı Diller Örgütü (1996) yabancı
dil öğrenmenin, bugünün ve yarının dünyasında
kariyer seçimi konusunda bir rekabet aracı olduğunu
belirtir. Bu durum, New York Çalışma Departmanı
ile yaptıkları görüşmede, ikinci bir yabancı dilde ile-
tişim kurabilen işçi istediklerini belirten işverenlerce
kanıtlanmıştır. Birçok iş alanı da yabancı dili yeterli
elemana ihtiyaç duymaktadır. Yiyecek, turizm ve
otelcilik gibi hizmet endüstrilerinde; film, radyo ve
müzik üretimi gibi alanlarda ve uluslararası şirket-
lerde dili yeterli konuşabilen elemanlar çalıştırılmak-
tadır ve bu sadece onların dil kabiliyetlerinden kay-
naklanmaktadır
Tıp, hukuk, ticaret, gazetecilik, politik bilimler,
kütüphanecilik ve müzecilik gibi diğer iş alanlarında
ve daha genel resmi işlerde, yabancı bir dilde yeterli
olmak size diğerleri karşısında çok önemli bir avan-
taj sağlayacaktır.
Birçok lisans programı bir ve bazen de üç dilin
en azından okunabilmesini gerekli kılmaktadır. Ya-
bancı dili bilmek, yabancı üniversitelerde öğrenim
görme, resmi görevlerde çalışma ve uluslarara-
sı/yabancı kaynaklı şirketlerde iş bulma imkanı sağ-
lar.
Dil öğrenmenin önemi üzerine sayfalarca yazı-
labilir, ancak bu kadarıyla yetinelim.
58
59
BÖLÜM III
BEYNİMİZİN ÇALIŞMA SİSTEMİ VE
ÖĞRENME SİTİLİMİZ
Biyolojik bilgisayarımızı etkili kullanma
Beynimizle düşünür, okur ve öğreniriz. Beş du-
yu ve 6. his de denilen sezgi beynimizin görevlerini
yapmasına yarayan araç ya da kanallardır. Kas sis-
temi ile çalışan el, kol, boyun ve göz sistemlerinden
farklı olarak beynimiz elektro kimyasal sistem ile
çalışmaktadır. Bunun sonucu beynimiz çok çalışmak-
la yorulmaz. Ancak sürekli aynı şeye odaklanmaktan
sıkılabilir. Bu nedenle uzun süreli çalışmalarda ara
yani beyin molası vererek gezinmek, müzik dinle-
mek gibi farklı şeylerle ilgilenmek gerekir.
Ama beynimizi ne kadar tanıyoruz? İnsan
beyninin bilinen kabiliyetlerinin %95’i son yirmi yıl
içinde öğrenilmiştir. Beyin üzerine yapılan araştır-
malar herkesin sınırsız bir öğrenme ve yaratıcılık
yeteneğine sahip olduğunu göstermektedir. Beyni-
mizi olağanüstü kapasiteye sahip mükemmel bir bi-
yolojik bilgisayar olarak düşünebiliriz. Beynimiz
herhangi bir süper bilgisayardan daha karmaşık, da-
ha esnek ve daha güçlüdür. Beynin sinir devrelerinin
dünyanın bütün telefon ağından 1400 kat daha kar-
maşık olduğu tahmin edilmektedir. Siz bu satırları
okurken, her saniyede 30 milyar nöron 100 binden
60
fazla kimyasal tepkimeyle parıldıyor. Beyninizin ku-
rabileceği bağlantılar ve düşünce kalıplarının sayısı
tüm evrendeki atomların sayısından çok daha fazla-
dır. Düşüncelerimiz ve düşüncelerimizin ürünü dav-
ranışlarımız ise bu bilgisayarın yazılım programları-
dır.
Beynimizin yazılım kullanım ilkelerini biliyor
muyuz?
Beynimiz sağ ve sol olmak üzere iki yarım kü-
reden oluşur. Yarım küreler birbirinden farklı fonk-
siyonları gerçekleştirir. Sağ beyin hayal gücü, resim,
müzik veya duyular gibi fonksiyonları yaparken, sol
beyin daha çok matematik, dil veya mantık gibi iş-
levleri yerine getirir. Sağ beyin yaratıcılığın, sol be-
yin mantığın merkezidir. Çoğumuzda bir yarım küre
daha baskındır. Ancak her iki yarım küre de yoğun
sinir lifinden oluşan “korpus kallosum” ağ demeti ile
birbirine bağlıdır. Bu ağ, beynin sağ ve sol lobu ara-
sında sürekli bilgi alışverişinin yapılmasını sağlayan
bir köprüdür.
Beynimizin iki yarı küresinin uyum içinde ça-
lışması öğrenme kabiliyetimizi arttırır. Öğrenme zor-
luğu, genellikle beynin iki yarısının birbiriyle bağlan-
tıda olmamasından kaynaklanır.
Beyin, iç içe üç bölüm halindedir. Orta beyinde
bulunan “hipokamp” (hippocampus) “hafızanın
merkezi”dir. Bu merkez adeta beynin yazıcısı gibi
faaliyet gösterir. “Beynin yazıcısını” kendi isteğimiz-
61
le çalıştırıp, istediğimiz bilgileri kaydedebilir miyiz,
sorusuna verilecek cevap “evet”tir. Hipokamp böl-
gesi bilgilerin kalıcı hafızaya geçip geçmeyeceğine
karar veren merkezdir. Beynin hipokamp olarak ad-
landırılan bölgesinde, sinapslar (nöronların birbiriyle
haberleştikleri noktalar) yüksek frekanslı sinyalleriy-
le uyarılınca sinaptik bağlantılar güçleniyor.
Çeşitli öğrenme kanallarından bize ulaşan bilgi-
ler verdiğimiz önem derecesine göre kaydolmakta-
dır. Merak ve ilgi duymadığımız, önemsemediğimiz;
kısacası duyguların hareketlenmediği olaylarda ge-
len bilgiler düşük frekanslı elektrik sinyalleri şeklin-
dedir. Sonuçta zayıf sinaptik bağlar oluşur ve beyin
“harddiskine” (korteks) kayıt işlemi gerçekleşmez.
Çünkü böyle durumlarda “alıcılar” (duygular) hare-
kete geçmemektedir. Duyguların uyandığı olaylarda
ise hipokamp hareketlenmekte, beynin en dış taba-
kasında bulunan “kortekse” kayıt işlemi tamamlan-
maktadır. Beynin üçüncü kısmı olan korteks, beynin
düşünen, konuşan, yazan, yeni buluşlar yapan, me-
rak eden, plan yapan, öğrenmenin, zekanın ve hafı-
zanın oluştuğu bölüm olup, sınırsız bir kapasiteye
sahip görünmektedir. Üzerindeki görme, duyma ve
diğer algılama merkezleriyle ve dış dünyayla sürekli
iletişim halindedir. Bu kapasiteyi nöronlar arasında
kurulan ilişkiler sağlamaktadır. Duyguları uyandıran
olaylar orta beyinde bulunan “hipokamp” vasıtasıyla
beyin korteksi üzerine kaydedilmektedir. Konuya
62
ilgi duymanız, meraklı olmanız ve konunun zevkli
ve eğlenceli hâle getirilmesi “hipokamp” denilen
beyin bölgesinin uyarılmasını sağlar. Üzerinde “me-
rak ve ilgi” etiketi taşımayan bilginin beyne girmek
için gerekli vizeyi alması mümkün değildir.
Yabancı dili, hızlı ve etkili öğrenmenin yolu da
beynin her iki lobunu birlikte ve dengeli kullanmak-
tan geçiyor. Bir kuşun uçabilmesinin iki kanatla
mümkün olması gibi etkili öğrenme için beyin lobla-
rının her ikisinin dengeli gelişimine ihtiyaç vardır.
Kitap okurken genelde her iki lob birlikte koordineli
bir şekilde çalışmak zorunda kaldığından kitap
okumak beyin loblarının dengeli gelişiminde en fay-
dalı faaliyetlerdendir. Çünkü sol lobca takip edilen
ve kavranan sözel kavramlar, sağ lobla tasvir edilir,
şekil, imge ve yeni düşüncelere dönüştürülür, can-
landırılır.
Beynin sağ ve sol loblarından bahsederken üst
beyinden ya da bilinçli beyinden bahsediyoruz.
Onun altında yeralan alt beyin ya da bilinçaltı, bilinç-
li beynimizin özellikle farkında olmak zorunda ol-
madığı günlük faaliyetlerle uğraşmaktadır; ısı kont-
rolü, tansiyon, kimyasal dengeler, belirli bilgi işlem-
leri vb. Alt beyninizin ayrıca duygularımızı kontrol
ettiği görünmektedir. Üst beyninizle alt beyninizi
programlayarak zihinsel yeteneği, motivasyon ve
iradeyi arttırmak mümkün olmaktadır. Bunun yön-
temi olumlu düşüncenin gücünden yaralanmaktır.
63
Olumlu düşünce de zorunlu olan ise olumluyu
olumlunun üzerine programlamaktır. Kendinizi yan-
lış yapmamaya değil, doğru konuşmaya, her geçen
gün daha çok öğrenmeye ve gelişmeye programla-
yın. Hedefinizi hep gözünüzün önünde canlandırın.
Unutmayın bilinçaltı görüntülerle çalışır.
Üst ve alt beyniniz arasında olumlu ve sürekli
bir ilişki kurmanın en etkili yollarından biri hedef-
lerinizi ve amaçlarınızı netleştirmektir, ondan sonra
amacınızı mümkün olduğunca çok imgelerle gözü-
nüzde canlandırırken, kendi kendinize olumlu-
üstüne olumlu talimat ve telkinleri tekrarlamaktır.
Temsil sistemleri ya da öğrenme sitilleri Dünyayı ve çevremizi beş duyu organı ile algı-
larız. Duyu organlarımız, uyarılar vasıtasıyla kendi-
lerine gelen mesajları sinir sistemi yardımı ile anlam-
lı hale getirerek dünyayı algılamamıza yardım eder-
ler. Algıladığımız olaylara mesaj beynimize ulaştık-
tan sonra tepki veririz. Sesleri duyar ve onlara anlam
veririz. Kendimize ya da başkalarına sesler yoluyla
duygularımızı ifade ederiz.
Bazı insanlar düşünürken, olayları algılarken,
diğerleriyle iletişim kurarken değişik temsil sistemle-
rini kullanırlar ve o yönlerini ortaya çıkarırlar. Kimi
insan olayların görsel yanıyla daha fazla ilgilenir.
Örneğin resme düşkündür. Resmin büyüklüğü, par-
laklığı, renkleri ve hareketliliği önemlidir. Kimisi ise
64
seslere odaklanır. Düşüncelerinde ses önemli bir yer
tutar. Sesin tonu, şiddeti, yüksekliği, tınısı, derinliği,
ritmi ve uzaklığı önemlidir. Kimileri de duydukları
hislere ve duygulara ağırlık verirler. Duyguları ön
plandadır. Duygularının yoğunluğu, keskinliği, bü-
yüklüğü, sıklığı, derinliği ve yeri onlar için önemli-
dir.
İnsanların % 85’i tek kanalını, %12’si 2 kanalını,
% 3’ü de her üç kanalını birden kullanır.
Hangi temsil sistemini ağırlıklı kullanıyorsak o
sistem düşünce algılarımızı ve davranışlarımızı oluş-
turmada yönümüzü belirler. Buna bağlı olarak bir
çok insan, yabancı dilde, sporda, sanatta veya mü-
zikte “hiç iyi değilim” diyerek kendini sınırlandır-
maktadır. Oysa bu insanlar, o yöndeki gerekli olan
sistemlerini geliştirmemişlerdir. Birçok insanın iddia
ettiği gibi yeteneklerimizin doğuştan gelmediği söy-
lenmektedir. O, kullandığımız temsil sistemlerinin
kapasitesine bağlıdır.
Dolayısıyla, üç öğrenme tarzı vardır. Bazıları-
mız “görsel”, bazılarımız “işitsel”, bazılarımız “duy-
gusal” öğelere ağırlık veririz. Derslerde “görsel” öğ-
renciler, tahtaya –ne yazıldığına, nasıl okunduğuna-
odaklanır. Ama gerçek bir “işitsel”, öğretmenin yaz-
dığı şeyi açıklamasını bekleyecektir. “Dokunsal” kişi
ise, mesajın anlamına ağırlık verecektir: “Bu bana
doğru geliyor mu? Kavramsal olarak doğru mu?” Bu
65
ayrımın, öğrenmeyi nasıl etkilediğini düşünebiliyor
musunuz?
Görseller gördükleri şeyi görüntü olarak belle-
ğe kaydeder ve hatırlarlar. Öğrenmeye çalıştıkları
bilgileri gözleriyle görmeyi severler. Görme duyula-
rı, resimler, hareketler, renkler ve okuma yoluyla
öğrenme sürecine katıldığında, bundan keyif alır ve
iyi öğrenirler. Bunlar üç grup içinde en hızlı ve başa-
rılı okuyan gruptur. Bu nedenle yabancı dil öğrenir-
ken de okuma becerisinde başarılıdırlar. Bu grupta-
kiler, dil öğrenmeye yönelik kitapları tercih edebilir-
ler. Görselseniz, görsel araçlar, parlak ve renkli gra-
fikler, resimler, slaytlar ve şemaları da kullanmak
hedef dili öğrenmenizi kolaylaştırır.
İşitseller öğretmenin anlatımı iyi ve ilginç ise
ders ortamında da oldukça iyi öğrenir-
ler.Duyduklarını kolayca tekrarlar. Bilgileri dinleye-
rek alıp üzerinde tartıştıklarında çok hızlı öğrenirler.
İşitseller yabancı dil öğreniminde konuşma ve din-
leme becerilerinde oldukça başarılıdırlar. Yabancı
dilde, o dilin ahenk ve melodisini çok çabuk kaparlar
ve kısa zamanda ana dilleri gibi telaffuz ederler. Bu
nedenle işitsellerin hedef dilde bol bol dinleme ça-
lışması yapmaları, kaset ve CD’leri kitaplara tercih
etmeleri uygun olur. İngilizceyi konuşan biriyle haf-
ta da bir iki saat birlikte olup konuşmaları çok yararlı
olur.
66
Kinestetik ya da dokunsallar okumak ve izle-
mekten çok kendileri yaparak öğrendiklerinden, rol
oynama tekniklerinin uygulandığı durumlarda daha
kolay öğrenirler. Bunlar öğrenmek için daha çok faa-
liyetlere katılma, daha çok alıştırma yapma ihtiyacı
duyarlar. İnteraktif bir oyun oynamak, yabancı ar-
kadaş edinerek e-mailleşme, İnternet üzerinden soh-
bet ya da ülkesinde bulunmak suretiyle öğrenmele-
rini hızlandırabilirler.
Size uygun öğrenme tarzını keşfettiğiniz tak-
dirde, yabancı dili daha etkili ve hızlı nasıl öğrenebi-
leceğinize ilişkin ipuçlarını daha iyi değerlendirirsi-
niz. Ancak tercih ettiğiniz öğrenme tarzının yanısıra
diğer sitilleri de anlamak ve öğrenmek suretiyle gizli
öğrenme kapasitenizi de harekete geçirmeniz sizi
daha başarılı kılar.
67
Baskın öğrenme sitilinizi keşfedin!
Aşağıdaki tabloları incelemek suretiyle baskın
öğrenme sitilinizi/sitillerinizi keşfetmek suretiyle
daha bilinçli bir öğrenme yolculuğu yapabilirsiniz.
Bu konuda daha etraflı bilgiler için kaynakçadaki
ilgili yayınlardan yararlanabilirsiniz.
Çene yukarıda ses yüksek
Öğrenirken tüm resmi görmek
ister.
Gördüğünü hatırlar.
Anlatılanı detaylarıyla
tamamını ister.
Hızlı okur.
Yazdıklarının görüntüsü iyi ve
düzenlidir.
Hayal ettiklerini tüm
detaylarıyla görür.
Uzun hedefli planlar yapabilir.
Organize
Tertipli ve düzenli
Gözlemci
Sessiz
Görüntü odaklı
Ölçüp biçmeye ve üzerinde
düşünmeye yatkındır.
Resim olarak belleğe kayıt
eder.
Gürültüden daha az
etkilenir.
Sözel talimatları takip
edemez.
Okumayı dinlemeye tercih
eder.
GÖ
RS
EL
68
Tempolu ve ahenkli konuşur.
Öğrenirken içinden ve
dışından konuşur.
Tartışılanı hatırlar.
En konuşkan gruptur.
Bilinmeyen kelimeleri
anlamdan çıkarır.
Yüksek sesle okumaktan
hoşlanır.
Konuşması yazmasından
iyidir.
Seslerle hayal kurar.
Kendi kendine konuşma
Kolaylıkla dikkati dağılır.
Okurken dudakları oynar,
sesli okur.
Okuduğunu ve dinlediğini
tekrar edebilir.
Matematik ve yazma
konusunda iyi değildir.
Konuşurken ritmik konuşur.
Müziği sever.
Ses taklitlerine yatkındır.
Dinleyerek öğrenir.
Basamaklı sıralı bir şekilde
beller.
İŞİT
SE
L
Okurken eliyle işaret eder.
El ve yüz hareketleriyle
konuşur.
Konuşurken çene
aşağıdadır.
Konuşurken gür sesle
konuşur.
Hareket ettirerek ve yaparak
öğrenir.
Yaşananı bütünsel olarak
hatırlar.
Kısa öz dokunarak,
Fiziksel ödüllere olumlu
tepki
İnsanlara dokunur ve yakın
durur.
Harekete yatkınlık gösterir.
Devamlı hareket eder.
Fiziksel tepki verir.
Erken kas gelişimi görülür.
Yaparak öğrenir.
Yürüyerek ve hareket ederek
beller(ezber kelimesi yerine
belleme
kullanılmıştır,ezberin tanımı
olarak; “anlamını bilmeden
akılda tutmak” kabul
edilmiştir).
KİNESTETİK
69
BÖLÜM IV
YABANCI DİL ÖĞRENME HAKKINDA
AKLA İLK GELEN SORULAR VE
CEVAPLARI?
Yabancı dil öğrenmeye başlamak için geç mi
kaldım?
“Ertelemek” -hangi nedenle olursa olsun- kötü
bir yöntemdir. Bir şeyi yapmak için en iyi ve en uy-
gun zaman zaman bugündür. Yabancı dile başlamak
için de en uygun an, şimdiki şu andır ve çalışmayı iyi
bir düzeye getirinceye kadar sürdürmek için de.
Şu veya bu dili öğrenmeye çok istekli olduğu-
nuza inanıyorsunuz. O halde daha ne duruyorsunuz.
Derhal bir adım atın. Sadece istemenin bir işe yara-
madığını bilmelisiniz. İlk adımı atmayı ertelemeyin.
Başlamanın bitirmenin yarısı olduğunu akıldan çı-
karmayın.
Karar anında bir saniye bile olsa duraksayan
kimse, böylece zaman yiyerek beslenen gelgeç heves-
lilik canavarının tuzağına düşüyor demektir. Giriş-
mek istediğiniz işe kendinizi hemen vermezseniz
kaybedersiniz. Zira bir dakika süren şey, yarın bir
saat oluverir. Hele öbür günkü saatler ise, gelecek
hafta içinde mutlaka kaybolmuş bir gün demektir.
70
Bir çok insan zamanı olsa bir yabancı dil öğ-
renmek istediğini söyler. Fakat aslında yaptıkları şey
İngilizce çalışacakları ya da kursuna gidecekleri yer-
de televizyon seyretmektir. Mesele bireyin istekleri-
ne uygun bir dili seçmesi ve bunu elde etmek için
düzenli ve devamlı olarak çalışmasıdır.
İnsanın öğrenme kapasitesi yaşla ilgili değildir.
Zaten beynimizin ve belleğimizin kapasitesinin çok
az bir kısmını kullanıyoruz. Zaten dil yaşamayla öğ-
renilir. Bizde okullarda ve üniversitelerde saatlerce
İngilizce eğitimi verilir ve sonunda kimse öğrene-
mez. Beynin düşünmesi, hayal etmesi, yaşaması ve
böylece öğrenmesi gerekmektedir.
Çocukların dili aksansız öğrenmeleri için 0 - 6
yaş arası daha uygundur. Ancak bu demek değil ki,
bu yaştan sonra yabancı dil öğrenilmez. Çoğu kişi
yabancı dili ileri yaşlarda öğrenmiştir. Türkiye’de
genelde 10 - 15 yaşları arasında öğrenilmektedir.
Yurtdışına gönderilen öğrencilerin yaş ortalaması 20
ve hepsi de başarılı olmaktadırlar. Öğrenmek için
yaş sınırı koyamayız. Ancak aksansız konuşmak, 10
yaşına kadar daha kolaydır.
Gençler de yaşlılar da hemen dil öğrenmeye
başlayabilirler. Çocukta dil öğrenme görece bilinçsiz
bir süreç sayılabilirken, yetişkinde yabancı dil öğ-
renme dürtüsü bilinçli bir beklentinin ürünü olmak-
tadır. Jön Türklerden olan II. Abdülhamit’in yeğeni
Prens Sabahattin yirmi yaşında yurt dışına kaçtığın-
71
da, Arapça ve Farsça’yı, bir Parisli gibi konuştuğu
Fransızca kadar iyi biliyordu. Fransız ve diğer ya-
bancı edebiyat tarih bilgisi çok genişti ve yirmi ya-
şındayken Lamartin’in Jocelny adlı eserini Türkçe’ye
çevirmişti.
Yabancı bir dil öğrenme çabasına girişen yetiş-
kin kişi, öğrenimini tamamlamış, kendisine bir uğraş
seçerek çalışma yaşamına başlamış, uğraş ya da uz-
manlık alanında ilerlemeyi ve toplum içindeki say-
gınlığını (statüsünü) yükseltebilmeyi amaçlayan kişi
olarak tanımlanabilir. Öğrenmenin beşikten mezara
kadar olduğu unutulmamalıdır. Bu anlayış ”yeryü-
zünün bir dershane, hayatın da kendisinden her za-
man bir şeyler öğrenilecek bir öğretmen” sayılması
gerektiğini ortaya koymakta ve eğitim ve öğretim
olayının sürekliliğini anlatmaktadır.
Dr.Lair Ribeiro anlatıyor: “1976’da Harvard’a
kardioloji tahsili için gittiğimde, bir meslektaşıma, “3
yıl sonra hala ABD’de olacak ve kardioloji öğretece-
ğim” dediğimde katıla katıla güldü ve henüz İngiliz-
ceyi bile doğru dürüst konuşamıyorsun dedi. 8 ay
sonra Washington D.C.’de 400 kardiologdan oluşan
bir topluluğa İngilizce ilk konferansımı verdim.”
Ayrıca son araştırmalarda yaşlı insanların öğ-
renme yeteneklerinin yaşla azalmadığının saptandı-
ğını açıklayan Butler, sağlıklı yaşlıların zihinsel yete-
neklerinin yıllar oranında arttığını da belirtmiştir.
Verdi’nin 73 yaşında bestelediği Otello’yu birçok
72
kişiler opera şaheseri olarak niteler. Cervantes 55
yaşında ölseydi biz Don Kişot’u okuyamayacaktık.
”Öğrenmeye yaşım müsait değil, artık ihtiyarlıyo-
rum!” diyenler ya haylaz veya tembeldirler. Çünkü,
hem Batı hem bizim toplumumuz içinde ileri yaşlar-
da yabancı dil öğrenmiş kişilere sık sık rastlanabil-
mektedir. Batıda, Leonardo Da Vinci 42 yaşında
kendi kendine Latince öğrenmiştir. Alfieri Yunanca
öğrenmeye 46 yaşında başlamıştır. Dr. Arnold sırf
neibuhr’u orjinalinden okumak için hayli yaşlı oldu-
ğu bir sırada Almanca öğrenmiştir. James Waat,
Glosgöw’da aletler yapıp satmakla meşgul olduğu
bir sırada kırk yaşlarında iken Fransızca, Almanca ve
İtalyanca öğrenmiştir. İbranice öğrenmeye başladığı
zaman Thomas Scott elli altı yaşında bulunuyordu.
İhtiyarlığında bir gün Robert Hall’u yere uzanmış,
kan ter içinde İtalyanca öğrenmekle meşgul bulmuş-
lardı.
Eski Romanın büyük devlet adamı ve hukuk-
çusu Cato 80 yaşında Yunanca; Yunan Filozofu Plu-
tarch da aynı yaşta Latince öğrenmişlerdi.
3 yaşında iken Grekçe öğrenmeye başlayan
John Stuart Mill, 8 yaşına geldiğinde bu dille yazıl-
mış bütün eserleri okuyacak kadar Grekçe’ye vakıf
olmuştu.
73
Yabancı dil öğrenmeye nereden ve nasıl
başlamalı ?
Hangi yöntemi izleyecek olursanız olun, önce
kendiniz bir ön hazırlıkla işe başlayın
Ön hazırlık olarak başta gramer gelir. Ana dil
ile yabancı (hedef) dil arasındaki fark kavranmaya
çalışılır. Bugün Türkiye’de okutulan herhangi bir
yabancı dilin ders kitabını alın karşınıza gramer çı-
kacaktır. Bunlardan birkaç fiilin çekimleri ile beraber
ekleri ve diğer basit kuralları öncelikle öğrenin.
Unutmayın gramer bir dilin zorluklarını kaldırma
sanatıdır; ancak levyenin yükten daha ağır olması
gerekmez. Ardından o dilin çok kullanılan idiomatik
deyimleri ile kelimelerini ezberleyin. Nasıl bal arısı-
na hazır bir petek verilince içini balla daha çabuk
doldurursa, biraz ön hazırlık size hız ve güven ka-
zandırır.
İmkanınız varsa bir dil kursuna kaydolup ilk
kurdan son kura kadar devam edebilirsiniz. Dil kurs-
ları dil öğrenmek için yararlı olsa da zorunlu değil-
dir. Öğreneceğiniz hedef dilde bir dil kursunda izle-
nen ya da piyasada basitten ileri seviyeye kadar tam
bir dil seti olarak piyasada mevcut kitaplardan kendi
kendinize veya bir öğretici vasıtasıyla da başlayabi-
lirsiniz. Ama her halükarda takip ettiğiniz dil setinin
CD veya DVD’li olmasına dikkat ediniz. Bu şekilde
daha en baştan doğru bir telaffuza sahip olursunuz.
74
Eğer dil kursuna gidecek ya da tam bir set alacak
imkana henüz sahip değilim diyorsanız elinizde bu-
lunan veya çevrenizden temin edeceğiniz malzeme-
lerden başlayın. Tüm bu kitap, kaset, CD, DVD vesa-
ire araçlar hedef dil öğrenmeniz için iyi bir temel
oluşturabilir, iyi bir kılavuz olabilir. Gerisi sizin ça-
banıza ve ilginize bağlıdır. Sürekli çalışırsanız, peşini
bırakmazsanız, her gün bilginize yeni bir şeyler ka-
tarsanız, o zaman o dili bir yılda işinize yarayacak
düzeyde öğrenebilirsiniz.
Belirli bir yaştan sonra hedef dilin konuşulduğu
ülkeye bile gitseniz, o dili önceden eğitimini alma-
dan caddelerde öğrenmeniz çok uzun zaman alır.
Oysa ülkemizde bir yıllık ciddi bir hazırlığın ardın-
dan yabancı ülkede 3, 5 ay kalmanız çok şey ifade
eder. Yurt dışında yıllarca kalıpta, yaşadığı ülkenin
dilini öğrenemeyen çok insan vardır.
Sonunda kendi ilerlemenizden yalnızca siz so-
rumlusunuz. Dolayısıyla en iyi yöntem, öğrenebil-
menizde sizin için en iyi olandır.
Bir yabancı dili ne kadar sürede öğrenebili-
rim? Dil eğitiminde dilin başlangıç kısmını öğren-
mek çok kolaydır, seviye ilerledikçe öğrenme süresi
buna paralel olarak uzamaktadır. Örneğin, İngilizce-
yi hiç bilmeyen bir kişi, seviyesini orta düzeye ge-
tirmek için ortalama 6 aya ihtiyaç duyar ancak İngi-
75
lizceyi orta düzeyde bilen birinin seviyesini iyi dü-
zeye getirmesi 8-9 ay gibi bir zaman alır. Devamlı ilgi
ve çalışma durumunda 1 yıl azami süredir.
Herkes yabancı dil öğrenebilir mi?
Yabancı dil öğrenmenin çoğunlukla bir yetenek
meselesi olduğuna inanılır. Fakat bu inanış gerçeği
yansıtmamaktadır. Herkes dil öğrenebilir. Öğrenim
aşamalarımızı hatırlayalım. Çalışarak bir çok şeyi
öğrenmiştik. Bunların yanında yabancı dil öğrenmek
kolay kalır.
Belirtelim ki: Yabancı bir dili bilmek onu ana
dilimiz gibi konuşmak demek değildir. Dili, doğal
ortamında hayatımızı devam ettirecek seviyede
kullanabilmek, anlaşılabilir olmak kaydıyla (aksan
bozuk olsa dahi) hedef dilde duygu ve düşünceleri-
ni ifade edebilmek, okuduğu ve dinlediğini anla-
yabilmek yeterlidir. Zaten yabancı dil öğrenenlerin
çoğunun hedeflediği seviye de bundan fazlası de-
ğildir. Yabancı bir dilin yeterli seviyede öğrenil-
mesine gelince her yetişkin bunu başarabilecek
doğal bir kapasiteye sahiptir. Başka bir deyişle,
doğuştan gelen dil edinme kapasitesi ergenlik son-
rası da, yetişkinlerin ihtiyacına cevap verecek ölçü-
de faaliyetini sürdürmektedir.
Gerçekten yabancı dil öğrenmek bu dünyadaki
herhangi bir şey gibidir. Gerçekten başarmak istenir
ve yeterince çalışılırsa mutlaka başarıya ulaşılır.
76
Her insan anadilini konuşur bundan hareketle
mantıken insanın ikinci bir dili de konuşabileceği
sonucuna varılabilir. Yalnız istek ve çalışma şarttır.
Zeka ve hafıza üstünlüğü daha kısa sürede öğren-
meyi sağlar. Ancak dili öğreten yetenek değildir. Dili
ihtiyaç ve gayret öğretir.
Hangi metot daha yararlı ve etkilidir? Dil öğreten metotlar bir araçtır. Çalışmadan,
çaba göstermeden dil öğrenemezsiniz. Her şeyden
önce yılmadan çalışmak her konuda olduğu gibi bu
konuda da başarının anahtarıdır. Çevrenizde yabancı
dil öğrenmiş insanlara baktığınızda hepsinin metotlu
bir çalışma sonunda bu hedefe vardığını görebilirsi-
niz.
Günümüzde teknolojik imkanları kullanmak
özellikle öğrenilen yabancı dildeki video, teyp kaset-
leri, CD, DVD, sesli sözlük vb. görmeğe ve işitmeğe
dayalı araçları sık sık kullanmak yoluyla yabancı dili
çok daha kolay ve kısa sürede öğrenmek mümkün-
dür. İlk başlıyorsanız özellikle çocuklar için hazır-
lanmış kendi kendine öğrenme setleri önerilir.
Dil öğreniminde görme çok önemlidir. Tabiiki
ses ve görüntü elele olmalı. Günümüzde video ve
artık CD-Rom ve DVD en önemli görüntü araçları-
dır. Bu araçlar dil öğrenmede ideal araçlardır.
Teyp kasetleri, CD, VCD ve DVD’ler günü-
müzde kendi kendine dil öğrenmenin en uygun
77
araçlarıdır. Piyasada özellikle İngilizce, Almanca ve
Fransızca için mükemmel CD’ler mevcuttur. Bunlar,
konuşulanı anlama melekesini kazanma ve doğru
telaffuzu kazanmada çok yardımcı olurlar.
9 yaşındaki oğlum 3 yıldır izlediği İngilizce
DVD ve VCD’lerde konuşulanları ezberleyip anla-
mını bilmese de tekrarlıyor. Bu yöntemle kısa süre-
de, sıkılmadan ve neşeli bir şekilde İngilizce öğren-
mede önemli gelişme gösterdiğine tanık oldum. Öy-
leki, yabancı bir İngilizce öğrenme sitesinde interak-
tif seviye tespit sınavında bilgisi 15 yaş seviyesi çıktı.
Yabancı bir dili öğrenmeye başlayanlar bir kaç
ders ilerledikten sonra birden güçlüklerle karşılaşır-
lar, bu yüzden çoklarının da hevesinin kırıldığı olur.
Her şeyi öğrenmede olduğu gibi kişi sürekli te-
tikte, uyanık, sabırlı, dikkatli, güvençli, açık fikirli,
yeni fikirleri benimsemeye hazır olmalı ve cesareti
kolayca kırılmamalıdır. Deneyim yapmaya istekli;
sürekli değerlendirmeler yapar durumda ve esnek
olmalıdır.
Dil öğrenmeyi amaçlayanların belli birtakım
araçlara ihtiyaçları varsa da, asıl çözüm kendisinin
bıkmadan çalışmasıdır.
Modern yabancı dil öğrenme tekniklerinin ol-
madığı 19.Yüzyılda Le Bon yabancı bir dil öğrenmek
isteyenlere, o dilde yazılı yapıtları çok okumayı
öğütlüyordu. Kendisinin İngilizce’yi, bir sayfası
Fransızca, yan tarafı İngilizce olan Wickfield Papazı
78
isimli bir romandan, İngilizce ile Fransızca’yı birbiri
ile karşılaştırarak, sözcüklerin anlamını, edatların
görevini az çok kavrayarak ve sonra da daha başka
eserlerle benzer yöntemi uygulayarak okuduğunu
anlayacak düzeyde öğrendiğini yazmaktadır. Gusta-
ve Le Bon’un eğitim psikolojisi adlı yapıtında öner-
diği bu yöntemi izleyen Hüseyin Cahit Yalçın(1874-
1957) “Kendi kendine, öğretmensiz, dil bilgisine ge-
reksinme duymadan, okuduğunu anlayabilecek ka-
dar” İngilizce öğrenebilmişti. Aynı kişi Fransızca’yı
da eline geçen Fransızca romanları Fransızca sözlük-
lere baka bak okuyarak öğrenmiştir.
Yabancı dil çalışırken keyifli bir oyun ve hobiy-
le uğraşıyorsunuz ! Çünkü yeni bir lisanı öğrenebil-
mek için sadece gramer bilgisi veya sırf pratik çalış-
ma yeterli değildir. Mutlaka hem gramer yapısını
mükemmel öğrenmek, hem de bu gramer bilgisinin
üstünde bol bol pratik çalışması yapmak gereklidir.
Öğrenimi günlük yaşamın bir parçası haline getir-
mek, günlük iş veya öğrencilik hayatı içinde yeterin-
ce yorulmuş zihinlerimizi, sıkıcı çalışma tempolarıy-
la yormak yerine, dinlendirici ve eğlendirici çalışma
metotları ile, yabancı doğal olarak öğrenmek meto-
dunuz olmalıdır.
Bir işi belli bir saatte bitireceğine inanan bir kişi
er geç o işi o saatte bitirir. Uzmanlar bir konu üze-
rinde, her gün 2 saatini ayıran birinin 2-3 yılda o ko-
nunun hakimi ve uzmanı olabileceğini belirtiyorlar.
79
Siz de bu kuralı hedef dil öğrenmeye uygulayabilir-
siniz. Bu özel ruh durumunu yakalayabilmek için en
küçük şeyi en büyük biçimde yapmasını öğrenmek
gerekiyor. Siz de en küçük işi, büyük bir biçimde,
mükemmel olarak yapabilirsiniz. Andre Maurois’in
tabiriyle “İnsan her gününü küçük bir ölmezlik hali-
ne getirmesini bilmelidir.”
Yabancı dil öğrenmede öğretici şart mı? Yabancı dil öğrenmenin hap biçimi çıkmamış-
tır. Öğretmen ne denli iyi olursa olsun, dil öğrenme
soluk isteyen uzun bir yoldur.
En değerli öğreticiler bile yalnızca yönlendir-
mede, anlayışı sunmada, telkinler ve yönlendirmeler
yapmakla yardımcı olabilirler. Öğretmenin bilgi ve
yeteneğini ya da kursun ününü yeterli görürseniz
sadece hayal kırıklığı elde edersiniz.
Dil eğitimi, sabır isteyen bir eğitimdir. Dünya-
nın en iyi dil okuluna da gitseniz, özel öğretmenler-
den ders dahi alsanız, eğer sabırlı ve kararlı değilse-
niz, yabancı dil öğrenemezsiniz.
Yabancı dil öğrenmede ana dilin rolü nedir? Ana dilini iyi konuşması ve yazması kişinin ya-
bancı dili öğrenmesini kolaylaştıran önemli bir et-
kendir. Çünkü kişiyi yabancı dile ulaştıran en önemli
köprü ana dilindeki kavramlardır. Sıfatların görevi
nedir? Zarf neye denir? Türkçe’deki fiil zamanlarının
80
öğrenilen yabancı dildeki karşılıkları nelerdir? Ben-
zer soruların cevaplarını ana dilinde öğrencilere
okullarımızda öğretemediğimizden yabancı dili öğ-
retmekte de başarısız oluyoruz. Zira sağlam bir kav-
ramlar temeline dayanmadığı için çabuk unutulan
bölük pörçük bir yabancı dilbilgisidir öğretilebilen.
Ancak dilbilgisi amaç değil araçtır.
Ana dil dışında bir diğer dil, ancak ve yalnız
ana dilin iyi bilinmesi koşuluyla mümkündür.
Yine, ana diline, anlama ve ifade etme becerileri
bağlamında tam hakim olmayan bir öğrenci hiçbir
başka şeyi öğrenemez, sınav vb etkiler altında ise
ancak beller, sonra unutur ya da yaşamına uygula-
yamaz.
İnsanın ana diliyle olan ilişkisi, öğrenmekte ol-
duğu ya da öğrenmeyi planladığı dille kuracağı ilişki
konusunda fikir verebilir. Sözgelimi ana dilinde ga-
zete okumayı sevmeyen biri muhtemelen İngilizce
gazete de okumayacaktır. Kişinin bunu aşmaya çalış-
tığını, yani ana dilinde yapmadıklarını yabancı bir
dilde yapmaya çalıştığını düşünelim. Bu da zor ola-
caktır. Kişi artık bir çocuk değildir. Herşeye yeniden
başlamak gerçekten zordur. Dolayısıyla artık bazı
becerileri ana dilde geliştirmek ve yabancı dile trans-
fer etmek zorundadır. Sözgelimi kitap okuma alış-
kanlığını ana dilde geliştirip yabancı dile transfer
edebilir. Açıkçası ana dilinizde ne kadar iyiseniz ya-
bancı dilde de o oranda iyi olabilirsiniz. İnsanın ya-
81
bancı dilini ana dilinden daha çok geliştirmesi bekle-
nemez.
Bir anlamda ana dil herşeyin anahtarı denebilir.
Ama ana dilini iyi kullanan herkes çok iyi İngilizce,
Fransızca ya da başka bir dili çok iyi öğrenir ve bun-
ları kullanır demek ne yazık ki mümkün değildir.
Zira başka etkenler de vardır. Ama ana dilindeki be-
cerileri zayıf olan kişilerin yabancı dilde çok başarılı
olabilmeleri ya da başka bir deyişle ana dillerinde
beceremedikleri şeyleri yabancı bir dilde becermeleri
beklenemez. Ana dilinizdeki beceri yabancı dil ko-
nusunda yeter şart değildir ama gerek şartlardan
biridir.
Yurtdışında dil eğitimi zorunlu mu?
Yurtdışında dil eğitimi almaya karar vermek,
bunu gerçekleştirmek için tek başına yeterli değildir.
Yurtdışı eğitime karar veriyorsanız, her şeyden önce
yeterli bütçenizin olduğuna emin olmalı, yurtdışında
yaşamanın pahalı ve masraflı olduğunun düşünerek,
yurtdışı eğitimi için gerçekçi bütçe ayırmalısınız.
Ortalama bir dil eğitimi için ayda en az 1000-
1500 dolar arası bir harcamanın gerekebileceğini ön-
ceden iyice düşünmelisiniz.
Paranız yeterli değilse yabancı ülkelerde (örne-
ğin İngilizce için İngiltere, Avustralya, Yeni Zelanda)
gibi ülkelerdeki çalışarak öğrenim yollarını araştır-
82
maya koyulun veya en azından yabancı bir dili Tür-
kiye'de öğrenmek için ciddi girişimlerde bulunun.
Yabancı dil temelini mutlaka Türkiye'de atın.
Yabancı dil bilginiz en azından orta derecede olma-
lıdır. Temel kuralları ve basit kelimeleri mutlaka
Türkiye'de öğrenin. Yurtdışında bu bilgileri öğren-
mek çok zaman alır. Fakat bu bilgilere sahip iseniz
ilk altı ayda çok hızlı şekilde yabancı dil konuşabilir-
siniz. Ayrıca hiç bir yabancı dil bilginizin olmaması
nedeni ile bir iş bulma şansınız çok azalır.
83
BÖLÜM V YABANCI DİL ÖĞRENMEYE
BAŞLIYORUM
İlk adım: dil öğrenme konusundaki sabit fi-
kirlerinizden ve önyargılarınızdan kurtulun!
Dil öğrenmek için hiç fırsatım olmadı ve artık bu-
nun için çok yaşlıyım.
Öğrenmek için asla yaşlı değilsiniz. İnsanlar
genellikle çocukların yabancı bir dili çok çabuk kap-
tığını söyler. Onlar kadar yetişkinler de öğrenmekten
zevk alırlar ve bunda oldukça başarılıdırlar da.
Tüm sözcükleri ve grameri öğrenmek yıllar alır.
Her şeyi öğrenmek zorunda değilsiniz - az bir
bilgiyle iletişim kurmaya başlayabilir ve zamanla
daha çok öğrenirsiniz
Okuldayken yabancı dil eğitiminde umutsuz bir va-
kaydım.
Okulda pek de başarılı olmayan birçok insan
daha sonra dil öğrenebilir. Modern yöntemler eğlen-
celi ve iletişim kurmaya yardımcı olmakta ve dili
kullanırken keyif de almanızı sağlamaktadır.
Çok hata yaptığımda utanıyorum.
Utanmaya gerek yok. Hata yapmak dil öğren-
menin bir parçasıdır ve insanlar hoş görecektir, do-
layısıyla endişe etmeyin. Yalnızca deneyin.
84
İkinci adım: bu benim isteğim ve hedefim,
inanıyorum ve başarıyorum!
Niçin yabancı dil öğrenmek istiyorsun? Örne-
ğin İngilizce öğrenmeye başlamadan önce kendi
kendinize bir soru sorun. Niçin İngilizce öğrenmek
istiyorum? Bu kendi istediğiniz için mi? Yoksa siz-
den başka birisi istediği için mi? Hayattaki her karar
gibi İngilizce öğrenmek sizin kendinizin gerçekleş-
tirmek istediği kişisel bir amaç olmalıdır.
Hayatta yapamadığınız (en azından şimdiye
kadar yapamadığınız) yabancı dil öğrenme işini şu
andan itibaren yapabilirsiniz. Yaşınızın, kıyafetinizin
veya ruh halinizin uygun olma şartına takılmayın.
Bir an önce, hemen ve şimdi başlamayı deneyin. Kaç
yıl süreceğini, hangi aşamalardan geçmeniz gereke-
ceğini, masraflarını ve diğer bütün detayları düşün-
meden başlayın. Başlamak için bir kelime öğrenmek
bile yeterlidir. Karar vermek öğrenim sürecine gir-
mek demektir ve bu da asıl problemi çözer. Yöntem,
maliyet, zaman gibi sorunlar bu sürecin içinde sıra-
sıyla çözülecektir.
Dil öğrenmeyi istemek size kalmıştır; bunu bir
başkası sağlayamaz. Dil öğrenmek bir karardır. Ka-
rar verdikten sonra geri dönmek yoktur. Bir dil ya-
şam boyu ilgileneceğiniz bir uğraştır.
85
Yabancı dilde başarının en önemli faktörü mo-
tivasyondur. Başarı ve motivasyon, önce düşüncede
başlar. Asla başaramam, başarabilir miyim ki deme-
yin. Kendinizi olumsuz güdüleyicilerle engelleme-
yin.
En az bir düzine yabancı dilde konuşabilen bir
adama bunu nasıl başardığı sorulur. Cevabı şu olur:
Dil öğrenmeye gençliğimde başladım ve öğrenmeyi
bırakamayacak kadar tembeldim.
Kendiniz ne kadar çaba harcarsanız, o kadar
çabuk ve iyi dil öğrenirsiniz. Ama yine de, eğer böyle
bir isteğiniz varsa, bunu gerçekleştirmek için bir yön-
tem gerekir. Bu yöntem, herhangi bir alıştırma prog-
ramını uygularken kullandığınız yöntemin aynısıdır:
amaçlarınıza saptamak ve bunlara ulaşmak için ça-
lışmak. Bununla birlikte, yalnızca istemekle pek uza-
ğa gidemeyeceğinizi de bilmeniz gerekir. Neyi ba-
şarmak istediğiniz, ne kadar zamanda başarmak is-
tediğiniz ve bu amacınıza nasıl ulaşacağınız konu-
sunda sağlam bir kavrayışa ihtiyacınız vardır.
İnsan neyi başarmak istediğini bildiğinde, bunu
başarmak ona zevk verir. Ayrıca başarı duygusu öğ-
renilen şeyi daha da pekiştirir.
Yeni bir dil öğrenmek kuşkusuz zaman ve
emek ister. Ancak herkes bunu başarabilir ve sonuçta
toplayacağınız meyveler buna değer. Yalnızca birkaç
sözcük bile olsa, bir tatile ya da iş gezisine çıktığı-
nızda gittiğiniz yerde daha sıcak karşılanacak ve
86
eğer devam ederseniz her zaman birçok yeni kapının
açıldığını göreceksiniz : yeni insanlarla ve yeni fikir-
lerle karşılaşacak, belki de yeni iş olanakları elde
edeceksiniz. Bunun sonucunda da gerçek bir başarı
duygusuna ulaşacaksınız. Yabancı dil öğrenmeye
karar verdikten sonra öncelikli hedef olarak kendini-
ze mutlaka güçlü bir “öğrenme nedeni” sağlayın.
Öğrenme nedenlerini belirlemek için bir grup öğren-
ci arasında yapılan bir araştırmada şu tür nedenler
ortaya konmuştur;
-Yabancı dil bilmediği için iş bulamayan yakın-
dan etkilenme
-Turistlerle iletişim kurma dürtüsü,
-Türkiye’de iş kaynakları tükeniyor,
- İnternette hakim dilin İngilizce olması
- Satın alınan cihazların kullanma kılavuzlarını
okuyabilme dürtüsü,
-Kültürümüzü yabancı platformlarda anlata-
bilmek
-Gelişen dünyayı yakalayabilmek ve değişime
ayak uydurabilmek için yazılı ve sözlü kaynaklardan
yararlanabilmek
Aslında ülkemizde güçlü bir “öğrenme nede-
ni” ve gerekli motivasyonu sağlayabilmek için sarı
sayfalardaki iş ilanlarına bir göz atmak bile yeterli
olabilir. Ülkemizin AB üyelik hedefi, yabancı dil bi-
lenlerin önünde açılacak fırsatlar nedeniyle yabancı
dil öğrenmeyi özellikle çekici kılmaktadır.
87
Yabancı dil çoğu zaman bir amaç değil, hedefe
taşıyan çok önemli bir araçtır ve bu yüzden geleceğe
yönelik kesinlik kazanmış bir perspektifinizin olması
dil öğrenme sürecinde çok önemli bir rol oynar.
Bir yabancı dil öğrenmeyi niçin istiyorsunuz?
Bu soruya vereceğiniz cevabı ciddi bir şekilde düşü-
nün.
Bu kitabı niçin okuyorsunuz? Bir dili nasıl ve
hangi tekniklerle kolay öğreneceğinizi bilmek için.
Peki öğrendiğiniz dilden hangi amaçla yararlanmak
istiyorsunuz?
Belki niyetiniz uzun bir geziye çıkmaktır. Onun
içinde kalacağınız ülkenin dilini öğrenmeyi amaçlı-
yorsunuz.
Belki Üniversiteden sonra yüksek lisans dokto-
ra yapmayı öğretim üyesi olmayı tasarlıyorsunuz.
Belki işinizde daha çok kazanmayı amaçlıyor-
sunuz.
Neyi yapabilmek istediğinizi düşünün
Kişisel tatmin için öğrenmek mi?
Farklı bir kültürü tanımak mı?
İşyerinde iletişim kurmak mı ? (telefonda,
toplantılarda, misafirleri karşılarken)
Daha iyi bir iş bulmak mı?
Arkadaşlarınızla ya da aileyle konuşmak mı?
Yurtdışına yapacağınız kısa bir gezi için mi
Gazete okumak için mi?
İnterneti kullanmak için mi?
88
Güttüğünüz hedef ne olursa olsun, hiç farket-
mez. Yeter ki kendinize apaçık bir hedef seçmiş olun
ve bu hedefe varmak için yabancı dil öğrenmenizin
şart olduğuna inanın. Sayısız insan kesin bir hedef
seçmenin, böyle bir hedefe ulaşmak için itici gücü
verdiğini bizzat yaşayarak öğrenmiştir. Seçtiğiniz dil
yada dilleri öğrenmek için gerekli güç de, bunu ken-
dinize hedef seçtiğiniz anda, yine sizden çıkacaktır.
Zira eğer bir hedef kişi tarafından gerçek ve iyi bir
hedef olarak tamamen kabul edilmişse, gerçek iste-
ğin karşı konulmaz gücü kendiliğinden belirir ve işe
koyulur. Hepimiz birer hedefe ulaşma mekanizma-
sıyız ve hedeflerimiz olmadığında iyi çalışmayız.
Diğer bir nokta, zihninizi olmak istediğiniz yere nasıl
varacağınıza dair ayrıntılarla değil, olmak istediğiniz
yere yoğunlaştırın
Yeni bir dil öğrenmenin aynı zamanda başka
şeyleri düşünmeyi ve yapmayı anlamayı öğrenmek
olduğunu unutmayın.
Dil öğrenme isteği her şeyden önce gerçek bir
gereksinmeden kaynaklanmalıdır. Bu bir zorunlu-
luktur. Ancak güçlü bir güdü başarınız için dayanak
olarak, güvenilir ön koşulu oluşturabilir.
Eğer üzerine eğildiğiniz dili sevmiyorsanız so-
nunda öğrenmiş olmanız size sevinç vermeyecektir.
Aslında bu durumda başarısızlık daha olasıdır. Bu
nedenle sevdiğiniz dili öğrenmeye başlayın. Bunun
en iyi tarafı, bunun size olayı sürdürmek, güçlüklere
89
göğüs germek ve özveride bulunmak için güç ver-
mesidir. Bu öyle bir avantajdır ki onu başkalarının
ortadan kaldırması mümkün değildir. Unutmayın
bir şey öğrenirken (ve öğrendiklerinizi kullanırken)
takınacağınız tutumun rolü, spordakinden pek farklı
değildir: Kazanmak için, kazanmayı istemeniz gere-
kir.
Üçüncü adım:Hayal gücünüzü kullanın! Bilgi olanı kavramaktır. Hayal etme olabilecek
olana götürür. İnanmak görmektir. Hayal etmeyi
uyarmayan her öğrenme yalnızca ezberdir. Hayalle-
rimizi uygun biçimde kullanmalıyız. Kaybedenlerin
çoğunlukla, başarısızlığın cezalarını, kazananların ise
başarının ödüllerini gözlerinin önlerinde canlandır-
dıkları söylenir. Sahip olduğumuz bu olağanüstü
güç iki taraflı keskin bir kılıçtır. Yabancı dil öğrenir-
ken zorlukları, imkansızlıkları hayal etmeyin. Hayal-
lerinizi amacınızın olumlu sonuçlarına ve elde ede-
ceğiniz ödüllere yoğunlaşması için serbest bırakın.
Böylece hayal gücünüzün size hizmet etmesini sağ-
lamış olursunuz.
Hayatta en çok düşündüğümüz, en güçlü şe-
kilde inandığımız, en derinden umduğumuz hayali-
ni kurduğumuz şeyleri kendimize çekeriz. Bu neden-
le, yabancı dil öğrenme düşünüze ne kadar fazla po-
zitif enerji harcarsanız, bu düşünüz yaşamımızda o
kadar çabuk ve istediğiniz yoğunlukta gerçekleşir.
90
Bilinçaltı hayalle gerçeği ayırt edemez. Bilinçal-
tının bu özelliğinden yararlanabilirsiniz. Gelecekte
ulaşmak istediğiniz yabancı dili öğrenmiş halinizi
sanki şimdi oluyormuş gibi zihninizde yaşayın. Zih-
ninizde bu isteğinizin açık bir görüntüsünü oluştu-
rur ve kendinizi sanki bunu başarmış gibi hisseder-
seniz bilinçaltı sanki buna olmuş gibi tepki verecek
bedeninizi buna göre akort edecektir. William Ja-
mes’in ifadesiyle, “zihinde tutulan ve inançla besle-
nen her resim bilinçaltı tarafından gerçeğe dönüştü-
rülecektir. Öyleymişim gibi hareket ederim ve öyle
olurum”.
Kendi kendinize uygulayacağınız basit teknik-
lerle bu pozitif gücü kullanarak amacınıza kavuşma-
yı sağlayabilirsiniz. Gözlerinizi kapatarak, gelecek
yılları hayalinizde canlandırın. Öğrenmek istediğiniz
hedef dili, iyi bir düzeyde öğrendiğiniz, konuştuğu-
nuz bir durumu, o anı görerek, duyarak hissederek
gözünüzde canlandırın. Sonra dönüp bugün bulun-
duğunuz noktaya bakın ve kendinize sorun: bu dili
gözümde canlandırdığım gibi öğrenmek için ne
yapmalıyım?
Diğer bir teknik zihninizde doğru resmi çizin.
Kendinizi öğrenmek istediğiniz dili öğrenmeyi ba-
şarmış, o dilin konuşulduğu ülkeye gitmiş ya da ko-
nuşan insanlarla karşılaşmış konuşuyor olarak hayal
edin. Zihninizde bu resmi canlandırın ve bu resmi
yüreğinizin baş köşesinde özenle saklayın. Müm-
91
künse bu resmi her akşam yatarken ve sabah kalktı-
ğınızda 4 dakika süreyle zihninizde canlandırın. Ha-
yal ederken, olabildiğince ayrıntılı düşünün. Beş du-
yunuzu da bu sürece tam olarak katın. Zihinsel du-
rumunuzu, kendinizle ve çevrenizdekilerle ilgili her
şeyi kokusu, görüntüsü, rengi, sesleriyle ve kendinizi
istediğinizi elde etmiş olmanın mutluluğunu ve coş-
kusunu yaşarken hayal edin. Bilincinizde ve bilinçal-
tınızda sıkı sıkı ve sürekli sakladığınız böyle bir re-
sim, hedefinize ulaşmak için size ve yeteneklerinize
kesinlikle yol gösterecektir.
Dördüncü adım : Sabır ve sebat anahtarını
kullanıyorum. Dil öğrenme de herhangi bir öğrenme türü gibi
bir sabır sebat işidir. Zor duygusuna kapılırsanız,
Mevlananın, “sabret, çünkü sabır genişliğin anahta-
rıdır, gülün dikene katlanması onu güzel kokulu
yaptı” sözünü hatırlayın. Bazı insanlar hemen sonuç
beklerler. Bunlar, bir yere varmak için sabırla çalış-
mak gerektiğini anlamazlar. Dil öğrenmeye büyük
bir coşku ile başlamış insanlar tanıyorum. Bunlar
kurslara katıldılar, çeşitli kitaplar, dil setleri aldılar.
Ama o ilk andaki coşku ve isteklerine rağmen, çalış-
mayı kısa sürede bıraktılar. Çünkü yeterince sabırlı
değillerdi. Halbuki, her şeyin bir zamanı vardır, her
şeyin zamana ihtiyacı vardır. Öyle anlaşılıyor ki dil
öğrenmeye coşku ile başlayan bu insanlar, ilk zorluk-
92
larla karşılaştıkları zaman, coşkuları azaldı ve dil
öğrenmekten vazgeçmeye yöneldiler. Oysa ki sebat
ederek, bu zorlukları yenme becerisini kazanmaları
ve bu beceri ile bütünleşerek, karşılarına çıkan engel-
leri aşmaları gerekirdi.
Herkes er yada geç “öğrenmenin ölü noktası”
adı verilen duruma düşebilir. Kimsede böyle bir şe-
yin ne zaman olacağını önceden söyleyemez. Kesin
olan sadece şudur: Bu durum, yeni bilgi malzemesi
kavramak için daha uzun veya daha kısa bir zaman
çaba harcadıktan sonra, kaçınılmaz bir biçimde orta-
ya çıkmaktadır. Birden bire böylesine bir verim dü-
şüşü, elbette ki sizi etkileyecektir. Ama siz yine de
cesaretinizi kaybetmeyin: çok normal bir olaydır bu.
Bir yabancı dil öğrenmek, kartopu gibidir. Belli bir
seviyeyi geçtikten sonra gerisinin birdenbire oldu-
ğunu görecek, ulaştığınız seviyeye kendiniz bile şaşı-
racaksınız.
Özelliklede kendine ara hedef seçen bir kimse,
bu dili iyice öğrenme noktasına varan yolu, şaşılacak
kadar kısa zamanda aşacaktır. Çünkü hafıza belirli
bir yakın hedef amaçladığı sürece daha iyi çalışmak-
tadır. Onun için gerekçenizin itici gücünü, belirli bir
hedefe gidecek biçimde doğru mecrasına yöneltmeli-
siniz. Bunun için önce bir yıllık hedefinizi “yabancı
dilden X seviyesine gelmek” olarak belirleyin ve
mutlaka yapın. Ardından bir aylık hedefinizi -
örneğin devam ettiğiniz dil kursundan Y kurunun
93
sınavını başarmak, Z dil kitabını bitirmek-belirleyin.
Bundan sonra hedefinize ulaşmak için bir plan yap-
mak ve bunu uygulamak zorundasınız. Plan yapma
sizi zamanı israf etmekten korur ve verimli kullan-
manızı sağlar. Senelik, aylık, haftalık, günlük planla-
rınızı yapın.
Yapacağınız planın size ve günlük yaşantınıza
uygun olmasına dikkat edin. Bu şekilde sonuç daha
iyi olacaktır.
Kendinize sorun:
- Her hafta buna ne kadar zaman ayırabilirsi-
niz?
- Düzenli bir çalışma programı yapabilir misi-
niz?
- Kaynaklarınız neler-kaset çalar, bilgisayar, vi-
deo, vs?
- Öğrenmek için gerekli araçları nereden alabi-
lirsiniz. Kütüphaneler, kitapevleri, yabancı gazete ve
dergi standları, internet siteleri, uydu yayınları, vs?
Var sayalım ki, Fransızca öğrenmek istiyorsa-
nız. Kafanıza koyduğunuz bu amacı, her gün on ke-
limelik bir listeyi ezberlemek, on beş dakika internet-
te gezinmek, akşamları Fransız kanallarını izlemek
suretiyle makul bir sürede en iyi şekilde gerçekleşti-
rirsiniz.
Dil öğrenme hedefinize yılmadan, şaşmadan,
şaşırmadan yürümek zorundasınız. Zira hedef
edinmede kararlı olmadan, hiçbir girişiminizde başa-
94
rılı olamazsınız. Her gün hedef istikametinde bir
adım atın. Adımın küçük olması sizi ümitsizliğe sev-
ketmesin.
95
BÖLÜM VI
YABANCI DİLDE İLERLİYORUM
Dört temel beceriye eşit önem veriyorum
Dil bir bütündür. Bir vücudu oluşturan organ-
lar gibi, dili de oluşturan temel öğeler vardır.
Dil öğrenimini bir bütün olarak oluşturan öğe-
ler; konuşma, yazma, dinlediğini anlama, okudu-
ğunu anlama temel becerileridir.
Dil öğreniminde ilerlerken bu dört temel bece-
riye aynı derecede önem verin.
Dilbilgisi çalışırken, gazete ve dergi de okuyun,
turistlerle, yabancı meslektaşlarla da konuşun, yazı-
şın, hedef dilde filmler izleyin, fırsat oluşturup yurt
dışına da gidin.
Dil öğreniminin amacı yeni bir dilde duygula-
rımızı, düşüncelerimizi yazılı ve sözlü olarak anlat-
maktır. Aynı zamanda o dildeki bütün bilim ve kül-
tür kaynaklarını yazılı ve sözlü olarak anlayabilecek
beceriler kazanmaktır.
Ruhsal ve fizyolojik açıdan insan beyni bir bü-
tündür. Düşünme sırasında analiz ve sentez işlemleri
birarada yapılır. Bu nedenle yabancı dil öğreniminde
de tümevarım ve tümdengelim birarada kullanılma-
lıdır.
96
İnsanın doğasında ezber, düşünme, analiz ve
sentez, taklit gibi yetenekler vardır. Dil öğrenirken
bunların hepsinden yararlanılmalıdır.
Ezberlenmesi gereken şey dilin tamamı değil-
dir. Böyle bir şey zaten olmaz. Ezberlenen şeyler söz-
cükler, sözcük kalıpları ve cümle kalıplarıdır. Bu te-
mel kalıplar öğrenildikten sonra örnekseme yolu ile
sınırsız sayıda çoğaltılabilir ve bunlara yeni anlamlar
yüklenebilir.
Okuma Becerisi ve Geliştirilmesi Yabancı dilde dört temel beceri içerisinde oku-
ma becerisinin de kendine özgü önemli bir yeri var-
dır. Bir hedef dili konuşmak ilk aşamada çok önem-
lidir. Ancak, dili gerçek anlamda öğrenebilmek,
okuma becerisini geliştirebilmeye bağlıdır. Çünkü,
gazeteler, dergiler, kitaplar bilim ve kültür hazinele-
ridir. Bir ulusun, ülkenin kültürünü tanıyabilmek,
bilimsel konularda araştırmalar yapabilmek için
okuma becerisini geliştirme dışında bir yol yoktur.
Ayrıca bir dilin en düzenli ve güçlü anlatım biçimle-
rini okuma metinlerinde görebiliriz. Konuşma sıra-
sında okuma ve yazmaya göre daha hızlı bir anlatım
söz konusudur. Bu nedenle insan, çoğu kez düşün-
meye fazla fırsat bulamadan konuşmak zorunda ka-
lır. Buna karşın bilimsel ve edebi metinleri daha
uzun süre düşünerek yazma olanağı vardır. Bu ne-
97
denle de bir dilin tüm inceliklerini okuma sırasında
görürü ve anlarız.
Okumak daha iyi yazmanıza yardımcı olur.
Öğrendiğiniz dilin doğal olarak kullanıldığı
metinleri okuyun ve dinleyin (gazete, TV, radyo gi-
bi).
Okurken her sözcüğün anlamını anlamanın ge-
rekli olmadığını hatırlayın.
İlerlemenizi kontrol edin. Üzerinde çalıştığınız
bilgilere tekrar bakın. Daha kolay görünmüyor mu?
Okuma ve öğrenmeye en basit yapı ve cümleler
ile günlük hayatta çok sık kullanılan yapılardan baş-
layınız. Resimli basit hikaye kitapları okuyunuz. Bazı
ünlü romanların, yabancılar için çok basitleştirilmiş
yayınları var, onları da alabilirsiniz. Çizgi roman bu-
lursanız en iyisi bunlardır; bir kelimeyi bilmeseniz
bile, sözlüğe bakmadan da, resimlerin yardımıyla,
anlamını çıkartırsınız. Zira çalışmaların zevk haline
gelmesi veriminizi arttıran bir etkendir.
Genç bir gazeteci olarak, yazar Arthur Ransome, ga-
zetesi tarafından Rus ihtilali ile ilgili bir yazı hazırlaması
için Rusya’ya gönderildi. Rusça konuşmayı öğrenmesi
gerekiyordu. Ancak bu şekilde gerçekten olayların içinde
olan insanlardan bilgi toplayabilirdi. Bu sebeple gitti ve
alabildiği kadar çocuk kitabı satın aldı. Bu kitaplarda söz-
cük dağarcığının oldukça kısıtlı ve gramerin açık olacağını
biliyordu. Aynı zamanda hikâyelere duyduğu ilgi sebebiy-
le daha sonra ne olacağını merak ettiği için okuma isteği
98
körüklenecekti. O bu yöntemi çok başarılı buldu. Sadece
rusça’yı akıcı bir şekilde konuşmakla kalmadı. Aynı meto-
du diğer dilleri öğrenmede de kullandı.
Temel yapıları kavradıktan sonra geciktirme-
den o dildeki gazete, dergi gibi güncel yayınları ta-
kip etmeye çalışınız. İlk önce manşetleri yada spot
haberleri anlamaya çalışınız. Özellikle ilgi duyduğu-
nuz haber, makale ya da yazıları tercüme ediniz.
Okumalarınızdan azami fayda sağlamak için unut-
mak istemeyeceğiniz sözcük, deyim ve çeşitli ifadele-
ri bir deftere ayrıca yazınız. Ancak çok fazlada söz-
lük kullanmayınız; bu hem usanmanızı önler, hem
de bilmediğiniz kelimeleri cümledeki bildiğiniz ke-
limelerin yardımıyla çözerseniz kolay unutmazsınız.
Çok okuyun, sakınca yoksa yüksek sesle okuyun.
Başlangıçta anlayamadığınız dil yapıları olduğunda
endişelenmenize, üzülmenize gerek yok. Yabancı dil
çalışmalarınız ilerledikçe daha önce anlayamadığınız
yapıları kavramaya başlayacak ve bundan ayrı bir
zevk duyacaksınız.
Okumanın ayrı bir yanı da o dili henüz konu-
şamadığınız bir düzeydeyken bile okuyabilmenizdir.
Okuyan kişi, konuşma etkinliğiyle kıyaslandığında,
daha çok alıcı pozisyonundadır. Bu açıdan yabancı
dil öğrenme sürecinin daha başından itibaren, kişi
doğru döküman ya da kitapları seçmek şartıyla
okumaya başlayabilir.
99
Okumanın ve aslında dinleyerek öğrenmenin
en önemli yanlarından biri de edinmeyi sağlaması-
dır. Edinmeyi bir şeyi kullanacak kadar sahiplenmek
olarak tanımlayabiliriz. Bu durumda öğrenmek bir
şeyi kullanabilmek anlamına gelmemektedir. İngiliz-
ce’deki bir zamanı öğrendiğinizde bu o zamanı kul-
lanabileceğiniz anlamını taşımamaktadır.
Okuma etkinliği bir çok şekillerde yapılabilir.
Ama yukarda geçtiği gibi, konumuzla ilgili olan ön-
celikli iki teknik vardır. Birisi “yaygın okuma” diğe-
riyse “yoğun okuma”dır
Hızlı ya da rahat okuma da denebilecek olan bu
tür okumada hikaye kitapları sözlüğe mümkün ol-
duğu kadar az bakılarak okunmaya çalışılır. Sözlük
yardımını azaltmak için de ağır olmayan bir kitap
seçilir. Bilinmeyen kelimelerin anlamları metinden
çıkarılmaya çalışılır. Ancak metni anlama konusunda
anahtar konumda olan kelimelere bakılır.
“Yoğun okuma” bir metni tamamıyle anlamaya
çalışarak okumak, herşeyiyle incelemek anlamına
gelir. Örnek vermek gerekirse ders kitaplarını bu
şekilde okur ve anlamaya çalışırız. Okumada başarılı
olmanın sırrı bu iki tür okumayı da yapmaktır. Bu iki
tekniği de iyi kullanmak gerekir. Yabancı dil öğrenen
birisi hem düzenli olarak hikaye kitapları okumalı
hem de kendi düzeyine uygun metinler üzerinde
yoğunlaşarak okumalıdır.
100
Yabancı dil öğrenenlerin çokça yaptıkları bir
hata vardır. O da ellerine geçen her dokümanı ta-
mamıyla anlamak ve tamamıyla kullanma arzusu-
dur. Dolayısıyla öğrenci eline bir kitap aldığı zaman
ondaki bütün kelimeleri ya da yapıları anlamaya,
sahiplenmeye çalışmaktadır. Halbuki bu insanı bıktı-
ran ve yoran bir tarzdır. Buna bağlı olarak eline bir
hikaye kitabı alan öğrenci kitabın her şeyini anlama-
ya çalışmakta “yaygın okuma” yapacağı yerde “Yo-
ğun okuma” yapmaktadır. Eğer kitabın düzeyi biraz
da zorsa etkinlik iyice sıkıcı hale gelmekte ve öğren-
ciyi bezdirmektedir.
Dil öğrenimi uzun soluklu bir koşudur. Daha
ilk aşamalarda bıkmak, yorulmak elbette yanlıştır.
Kelime hazineniz çok geniş olsa da okumak, konuş-
mak, yazmak ya da dinlemek birer beceridir ve ge-
rekli altyapıyı elde ettikten sonra bunlar üzerinde
çalışmak ve deneyim kazanmak gereklidir. Ayrıca
sınavlarda insanlar bir düzeye ait belirli kitap, kaset
ya da dokümanlardan değil, o düzeyin kendisinden
sorumludurlar. Ders ya da kurs kitaplarını iyice an-
lamaya ek olarak o düzeydeki İngilizce’sini geliştir-
mek öğrencinin en büyük sorumluluğudur. Bu da
sürekli okumak ya da dinlemekle mümkündür.
Zira gramer yapılarının bir çoğunun işlevi dik-
katli bir okuyucu tarafından metinden çıkarılabilir.
Bu şekilde gramer derslerinde görmeden de bir çok
yapıyı anlayabilir ya da hiç değilse aşinalık kazana-
101
bilirsiniz. Bunu amaçlayan öğrenci hem kelime haz-
nesini geliştirecek ve hedef dilini ilerletecektir hem
de genel kültürü zenginleşecektir. Okumanın en
önemli yararlarından biri de kelimelerin kullanımla-
rıyla edinilmelerini sağlamaktır. Özellikle yabancı
dilde sadece kelime öğrenmek yeterli değildir. Nere-
de ve nasıl kullanıldıklarını da öğrenmek gerekecek-
tir.
Ama bir dil yapısı ya da kelimeyle farklı yer-
lerde defalarca karşılaşmadan onu öğrenmek müm-
kün olmamaktadır. Bu açıdan çalışma kitapları dı-
şında hikaye kitapları okumalı, bu etkinliği düzenli
olarak hergün gerçekleştirmelidir. Okuduğunuz par-
çaları yeniden yazmak ilkel ve sıkıcı görünen ama
çok yararlı bir çalışmadır.
Okumada öncelikle konusu ve mizanpajı açı-
sından hoş görünen duyulan bir kitap seçilmelidir.
Kitapların ağır seçilmemelerinde başka bir espri de
şudur: kitap yerine sözlük okumaya engel olmaktır.
Zira ağır bir kitap seçildiğinde sık sık sözlüğe bak-
mak gerekecektir ve bu da ‘kitap okumak’ değil ‘söz-
lük okumak’ anlamına gelir.
Unutulmaması gereken başka bir gerçek ise, bir
metindeki bütün kelimeleri bilmesi okuyucunun o
metni anlamasını garanti etmez. Ayrıca bir metinde
belli bir sayıda bilinmeyen kelimelerin olması da
mutlaka o metni anlaşılmaz hale getirmez. Bu gerçek
102
unutulmamalıdır. Bu açıdan bir metnin kelimeden
ibaret olmadığını hatırlatmakta yarar vardır.
-Mutlaka monolingual yani İngilizce-İngilizce
sözlük kullanma
-Kitap okuma olanağı bulanamayan ortamlarda
ya da yorgun olduğunda düzeylendirilmiş kitapların
kasetlerini, CD’lerini dinlemek.
Gramer kurallarını ezberlemek ve gramer alış-
tırmaları yapmak yerine o dilde okuyun. Okuma,
etkili ve doğal yabancı dil öğrenmenin tek yoludur.
Düzenli olarak mutlaka seviyenize uygun ki-
taplar okuyun. Eğer seviyenizi bilmiyorsanız ölçü-
nüz şu olsun. Eğer kitabın bir sayfasında 10 kez söz-
lüğe bakıyorsanız o kitap size göre ağırdır ve bıkkın-
lığa neden olabilir. Eğer bir sayfada hiç sözlük ihti-
yacı duymuyorsanız o kitap da seviyenizin altında-
dır ve bir fayda sağlamaz. Bu yüzden her sayfada
sadece 2-3 kez sözlük ihtiyacı duyacağınız kitapları
seçin ve seviyeyi giderek artırın.
Hüseyin Cahit Yalçın’a göre de, “Bir dili öğ-
renmek için, gereğince anlayıp anlamamaya bakma-
dan boyuna okumaktan, çok çok okumaktan daha iyi
bir yol yoktur”
Konuşma Becerisi ve Geliştirilmesi Dört temel beceri içerisinde günlük yaşantı-
mızda en çok kullandığımız ve pek çok dilcinin te-
mel beceri diye adlandırdığı şey konuşmadır.
103
Öğrenmeye çalıştığınız bir dilde konuşmaya ça-
lışmak ile o dili bildiğiniz halde konuşmadan dur-
mak bir milyoner işadamı ile bir işletme profesörü
arasındaki farka benzer.
ABD’de yapılan bir araştırma sonuçlarına göre,
zaman faktörü sabit tutulduğunda, İnsanlar okuduk-
larını %10’unu, görüp işittiklerinin % 50’sini, işittik-
lerin %20’sini, yapıp söylediklerinin 90’nını hatırla-
maktadır.
Bu araştırma bizi ders işleme tekniği açısından
son derece önemli sonuçlara götürmektedir. Bu du-
rumda öğretmen dersi anlatırsa öğrenci %20 öğrene-
cektir. Öğrenci konuşursa %70 öğrenecektir. Arada
öğrenim hızı ve konuşma bakımından çok büyük
fark vardır. Öyleyse konuşma becerisi bakımından
öğretim öğrenci merkezli olmalıdır. Bir kimse kitap
okumakla araba kullanmayı kuramsal olarak öğre-
nebilir. Ancak gerçek anlamda araba kullanabilmesi
için mutlaka direksiyonun başına geçip araba kul-
lanması gerekir. İşte bu nedenle de yabancı dili öğ-
renmek isteyen bir kimse o dili konuşmalıdır.
Yapabildiğiniz kadar çok konuşma pratiği ya-
pın (Sınıf arkadaşlarınızla, karşılaştığınız yabancılar-
la, hatta kendi-kendinize)
Öğrendiklerinizi kullanmak için illa bu dili ko-
nuşan biriyle karşılaşmayı beklemeyin. Günlük ha-
yatın içinde kendi kendinize, “şimdi burada, öğren-
diğim dilde ne demeliyim?” diye sorun. Karşılaştığı-
104
nız bir insanla nasıl selamlaşırsınız? Nasıl teşekkür
edersiniz? Her gün karşılaştığınız olaylara bu şekilde
dublaj yapmak eğlenceli ve ararlıdır.
Eğer öğrendiğiniz dilin konuşulduğu bir ülkeye
giderseniz, ancak insanlar sizinle sizin anadilinizle
ya da İngilizce konuşuyorlarsa onlara onların dilinde
konuşmayı tercih edeceğinizi açıklayın.
Daha çok kullanmanız gereken ifadeleri ezber-
leyin (birisiyle tanıştığınızda, alışveriş yaparken kul-
lanacağınız ifadeler gibi). Pek çok insan bir başka dili
mükemmel bir aksanla asla konuşamaz. Diğer insan-
lar sizi anladığı sürece bu çok sorun olmayacaktır.
Öğrendiklerinizi kullanabileceğiniz fırsatlar
yani pratik yapma imkanları araştırınız. Yabancı
mektup ya da chat arkadaşları edinip yazışınız, soh-
bet ediniz. Yabancılarla, mümkünse dostluk kurma-
nın olmazsa sohbet fırsatlarını arayın. Bu fırsat tu-
rizm mevsiminde bol çıkar. Tüm bunları eş zamanlı
yapınız. Önce dili çok iyi öğreneyim de ondan sonra
konuşayım, dinleyeyim ya da o dilde ki yayınları
takip edeyim yanılgısına düşmeyiniz. Bozuk ve tar-
zanca da olsa, yabancı dilinizden utanıp susmayınız.
Çok iyi bir yabancı dil temelleri olduğu halde ko-
nuşmaktan çekinmeleri nedeniyle yabancı dil bilgile-
rini heba eden çok insan tanıdım. Aksine Tarzanca’
dan başlayıp bir dili çok iyi konuşur, anlar ve okur
hale gelenleri de gördüm.
105
İngilizce ve Rusça da bilen Paris’de üniversite öğ-
rencisi Fransız bir arkadaşımı hatırlıyorum. İlk tanıştığı-
mızda, elinde İngilizlere Türkçe öğretmek için hazırlanmış
bir kitap olduğu halde İstanbul’da Beyazıt meydanında
yanında oturan bir Türk vatandaşıyla konuşmaya çalışır-
ken, bu vatandaşın belki de öğrenci tipim nedeniyle ben-
den yardım istemesi ile tanıştık. Beraber 15 gün boyunca
gezdik. Her gün bana öğrendiği yeni kelimeler ve kalıplara
ilişkin sorular soruyor yanındaki defterine notlar alıyordu.
Bir hafta içinde yabancı dil bilmeyen benim akraba çev-
remle anlaşacak kadar Türkçe öğrenmişti. Bildiği çok az
şeyi kullanmak ve konuşmak yoluyla kendine malettiği
için, insanlar bir haftadır Türkçe öğrendiğini kabul ede-
miyorlardı. Bu işin sırrını ortaya koyması bakımından
onun size bir simit alması olayında kurduğu cümleleri
söylemek isterim.
-Merhaba, iyi günler, bir simit lütfen.
-Kaç para?
-Buyrun size 1 milyon lira
-Teşekkür ederim. Hoşça kalın, iyi işler.
Yurtta Veterinerlik Fakültesinde okumak için
Yabancı Diller Türkçe bölümünde Türkçe öğrenen
Ganalı bir arkadaş vardı. Türkçe pratik yapmakta
çok istekliydi. 1 yılda öğrendiği Türkçe ile bir çok
Türk öğrencinin 5 yılda bitirmekte zorlandığı Fakül-
teyi zamanında bitirdi. Kendisi Suriyeli bir arkadaşla
İngilizce, Ürdünlü ile Arapça, benimle karşılaşın-
ca’da Fransızca konuşurdu. Bu dillerin yanı sıra 11
106
tane de mahalli dil bilmekteydi. İngilizceyi ülkesinde
resmi dil olduğun için biliyordu. Ancak Arapça ve
Fransızcayı ülkesinde kitaplardan öğrenmiş, pratik
yapma imkanını ise ülkemizde bulmuştu.
Öğrendiğiniz dili ana dili olarak konuşan bir
insanla karşılaştığınızda, kısa süre önce öğrenmiş
olduğunuz kelimeleri ve cümleleri hatırlamaya çalı-
şın. Zihniniz adeta bomboş gibidir. O dilde bildikle-
rinizi gerçek dünyada kullanmaya başladığınızda ise
hatırlama şansınız çok yüksektir. Bu nedenle, dışarı-
ya çıkan ve öğrendiğiniz dilde konuşun. Öğrendiği-
niz dilde konuşma fırsatı yakaladığınızda güncel
olaylardan başlamak ve bilmediğiniz kelimeler için
sözlüğe başvurmak uygun olur.
Kendinizi günde en az bir defa, o an Türkçe
söylenenleri hedef dile çevirecek olan “simültane
tercüman” olarak düşünün.
Anlama becerisinin geliştirilmesi ve dinleme Yabancı dil öğreniminde en önemli aşama ‘an-
lama’ yeteneğinin elde edilmesidir. ‘konuşma’ ikinci
aşamadır. Anlamak için kulak dolgunluğu’ yani o
dili yüzlerce saat duymak gerekir.
Dinleme becerisinin gelişmesinde ses bantları-
nın, video filmlerinin, CD ve DVD’lerin çok yararı
vardır. Uzman kişilerce hazırlanmış ses bantları, ke-
lime ve cümle vurgularının öğrenilmesinde de çok
önemli yararlar sağlamaktadır. Video filmleri ve
107
CD’ler hem görsel, hem işitsel öğrenme imkanı sağ-
ladığı ve öğrenmeyi zevkli bir duruma getirdiği için
daha da faydalıdır. Taşınabilir müzik çalarken bu
amaçla çok iyi iş görebilirler.
Dinleme alıştırmalarının olması çok önemlidir.
Ne kadar çok dinlerseniz o kadar iyi konuşursunuz.
Çocuk doğduktan sonra 16-18 ay annesinin ko-
nuşmalarını dinler ve anlamaya başlar. Ama asla
anladığı oranda konuşamaz.
Varsa öğrendiğiniz konuları kasetten dinleyi-
niz. Öğrendiğiniz dilde kısa dalgadaki radyo yayın-
larını imkanınız varsa uydu televizyon yayınlarını
izleyiniz. İnternette sörf hatta chat yapınız. Bu sizin
hem öğrendiğiniz kelimeleri pekiştirmenizi sağlaya-
cak hem de konuşulanı anlamanızı ve sağlayacaktır.
Eğer evinizde kablolu televizyon veya başka bir
sistem varsa, günün belirli bir saati düzenli olarak
BBC veya CNN seyredin. Hiç anlamıyorum diye ya-
kınmayın. Bu öğrenme eylemi “bilinçsiz öğrenme”
olarak adlandırılır ve öğrendiğinizi anlamazsınız. Bu
nedenle anlamıyorum” diyerek dinlemekten vazgeç-
meyin.
Evde, daire de iş yaparken, yatmaya hazırlanır-
ken öğrenme sürecinde olduğunuz yabancı dilde bir
şeyler dinleyin. Radyonuz, televizyonunuzu o dilde-
ki kanala ayarlayın.
Dinleme yoluyla öğrenme Türk toplumun ya-
pısına ve okuma etkinliğine biraz daha yakın dur-
108
maktadır. Bunu Batı ülkeleri kullanmaktadırlar. Çı-
kan kitapların önemli bir kısmının kasete, CD’ye
okunmuş nüshaları da vardır. İnsanlar arabalarında
ya da yürürken bu kitapları dinleyebilmektedir. Ül-
kemizde de bu sektör yavaş yavaş gelişmektedir.
Internet ya da TV okumanın yerine geçse bile, bunla-
rın okuma etkinliğinin sağladığı yapılanmayı sağla-
ması mümkün görünmemektedir. Okuma ya da din-
leme alışkanlığı olanlar kendilerini zenginleştirebilir
ancak sağlam bir temel varabilmeleri konusunda
kuşkular vardır.
Bu açıdan kitap okumakta zorlanan insanlar
kaset sesli kitap CD’leri dinleyerek, eksiklerini gide-
rebilirler. Bu etkinlik elbette yabancı dilde de yapıla-
bilir. Türk insanı dinleyerek öğrenmeye meyillidir.
Bu etkinlik de aslında okumaya yakın bir etkinliktir.
Yazma e-posta, kart, mektup, vs. yazarak, yazı ile ileti-
şim kurma fırsatı bulmaya çalışın. Yazdıklarınızı tek-
rar okuyun. Yazdığınızı kontrol etmek ve yanlışları
düzeltmek için daha fazla zamanınız olacaktır.
Yanınızda her zaman özel bir defter taşıyın, ye-
ni öğrendiğiniz kelimeleri ve cümleleri kaydedin.
Yazın! Yazarak, öğrendiğiniz dili fethetin ve pekişti-
rin. Yazılı olan veya söylenen bir kelimeyi anlama,
onu iyi bir telaffuzla kullanma ve doğru bir şekilde
yazma yeteneği, sizi o kelimenin yöneticisi yapar.
109
Hergün aşağıdakilerden bir yada bir
kaçını yapıyorum
Şiir ve şarkı ezberliyorum Dili öğrenmek tek başına yeterli değildir bilgi
ile de desteklemek lazımdır. Yabancı dil öğrenimini
spor ile veya müzik ile uğraşmaya benzetebiliriz.
Bilindiği gibi eğer insan bildiklerini düzenli olarak
tekrarlamaz, antrenman yapmazsa bir süre sonra
bildiklerini de unutmağa başlar. Yani bilinen şeylerin
kaybedilmesi sürecine girilmiş olur. Yabancı dil öğ-
renilmesi konusunda böyle bir duruma düşülmesi
durumunda edebiyatın özellikle şiirin oldukça yar-
dımı dokunacaktır. Yabancı dil öğrenilmesi sürecin-
de özellikle şiir birinci derecede öneme sahiptir. Bir
dilin öğrenilmesi esnasında hafızada en fazla ve ko-
lay saklanan şeylerin ne olduğunu araştıran bilima-
damlarına göre isimler, sayılar ve tabiiki şiir ve şarkı-
lar ilk sıraları almaktadır. Özellikle şarkılar neredey-
se bir ömür boyu hafızada saklanabilmektedir.
Yukarıdaki araştırmaya destekleyici olarak Rus
Akademisyen ve Arapça uzmanı T. Şumovski örnek
verilebilir. Şumovski üniversite eğitiminden sonra
tutuklanır ve Sibirya’ya sürgüne gönderilir. Stalin’in
Sibirya’daki sürgün kamplarında uzun yıllar geçirir.
Üniversitede Arapça öğrenen Şumovski için sürgün
110
kamplarında Arapça konuşma imkanı kalmamıştır
artık. Etrafındaki insanlar ise sadece Rusça konuş-
maktadırlar. Arapça ile Rusça arasındaki farkın ne
kadar büyük olduğunu aklımıza getirecek olursak
Şumovski’nin buradaki hayatının Arapçası için do-
ğurduğu zorluğu daha iyi idrak edebiliriz. Fakat
Şumovski kamplarda geçirdiği uzun yıllara rağmen
Arapçayı unutmamıştır. Hatta Arapça seviyesini o
kadar iyi muhafaza etmişti ki serbest bırakıldıktan
sonra geri döndüğü üniversitede Arapça üzerine iki
tez savunması vermiştir. Şumovski birçok Arapça
şiiri ezberlemişti. Bu şiirleri esir kamplarındaki zor
şartlar altında düzenli olarak her gün tekrarlamak
sayesinde Arapçayı unutmadı. Ayrıca bu şiirler ken-
disine moral kaynağı da oldular.
Yabancı dil öğretiminde şarkıların öğretilmesi
şiirlerden daha faydalı olmaktadır. Yabancı dil eği-
tim metotlarıyla uğraşan bilimadamları dil öğretimi
esnasında kullanılan metinler üzerinde akılda kalıcı
belirgin anahtar kelimeleri tespit ettiler. Bu anahtar
kelimeler incelendiğinde çocuk şiirlerine, şarkılarına,
ninnilerine kaynak teşkil eden kelimeler olduğu gö-
rüldü. Mesela bir bilim adamı kızına doğduğu gün-
den itibaren her gün Rusça, İngilizce, Japonca, Türk-
çe ve Tatarca çocuk şarkıları dinletti. Kızı iki yaşına
geldiğinde şarkıların çoğunu ezberlediğini farketti.
Henüz konuşamadığı halde teyple birlikte şarkıları
tekrarlıyordu. Tam olarak konuşamadığı halde şarkı-
111
ları dinlerken artık gerektiği yerde gereken kelimeyi
ya da cümleyi doğru olarak telaffuz edebiliyordu.
Hedefimin çekim gücünden yararlanıyorum
Kararlı olduğunuzda, dil öğrenme hedefinize
ulşmak için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olduğu-
nuzda, zihniniz sizin için kestirme yollar bulmaya
başlar. Goethe’nin ifadesiyle birisi kesin karararını
verdiği an İlahi takdir harekete geçer. Her türlü şey
dil öğrenme hedefinizin gerçekleşmesine katkıda
bulunur. Umulmadık olaylar, görüşmeler, her türlü
maddi destek yardımınıza koşar hem de hiç umma-
dığınız şekilde.
Diğer yandan bir çok deneyler somut hedefle-
rin verimi arttırdığını ispatlamıştır. Erişilmesi umu-
du ne kadar artarsa, hedefin çekiciliği de o kadar
güçlenmektedir.
Burada bir çeşit mıknatıslanma söz konusudur.
Bir maden parçası da mıknatısa yaklaştıkça, onun
çekim gücüne o kadar çok kapılmaz mı?
Hedefin elle tutulacakmış gibi yakınlaşması,
her insanı sevindirici bir coşkuya uğratır. Giriştiği
işin biran önce sona ermesi için çabasını, hemen he-
men farkında olmayarak iki katına çıkarır.
Bu dürtünün etkisiyle ortalama hız da artar.
Hedefin görünüşünün neden olduğu bu hız ve ve-
rimlilik artmazı hedef uyarısı diye adlandırılır.
112
Amacımız bu hedef uyarısından nasıl yararla-
nabiliriz? Dil öğrenmede onu nasıl kullanabiliriz.?
Biliyoruz ki, girişimimizin tamamlanması yaklaştık-
ça, enerjimiz de verimliliğimiz de giderek artmakta-
dır. Şimdi yapacağınız iş son hedefe giden bu yolda,
olabildiğinizce çok ara hedef koymaktır. Ara hedef-
ler koymak, ”ödevin tümünü” daha küçük ve daha
kolay başedilebilecek iş dilimlerine ayırmaktır. Zira
böyle bir ara hedefe yaklaşırken enerjiniz, hızınız ve
veriminiz giderek artacaktır.
Amaçladığınız seviyeye gün gelir ulaşacaksı-
nız. Bunun için kendinize her gün bir hedef belirle-
yin. Unutmayın ki piramidinizi 24 saat içinde inşa
edemezsiniz. Sabırlı olun gününüzü temel amacınıza
engel olacak şeylerle doldurmayın. Elinizden gelenin
en iyisini yapın, keyfinize bakın ve o gün başardıkla-
rınızla yetinip, rahatlayın.
Başarılı olabilmek için enerjinizi günlük olayla-
rın getirdiklerinin peşinde harcayarak geçirmek de-
ğil, amaçlarınız doğrultusunda kullanmak önemlidir.
Kelime hazinem giderek gelişiyor
Değişik dillerde sayısal inceleme sonucu söz-
cüklerin kullanılma sıklıkları saptanmıştır. Bir dilde-
ki bütün kelimeler aynı derecede önemli değildir.
Bazıları pek çok kullanılır bazıları pek az.
Kelime bilmek itibariyle bir lisanı öğrenmiş ol-
manın sınırı nedir? Kaç yüz veya kaç bin kelime öğ-
113
renilirse bir dili öğrenmek için yeterli malzeme sağ-
lanmış demektir. Bu sorunun cevabı elastikidir. Eğer
dildeki bütün kelimeleri bilmek ve kullanmak gerek-
li olsaydı, hemen hiç bir kimse için ana dilini bile tam
bilmiyor; hükmünü vermek gerekirdi.
Amerikalı yazar Millyer 3 bin kelimenin ko-
nuşma için yeterli olacağını söylüyor. Yalnız dikkat
edilmelidir ki bu üç bin kelime genel hayatta en çok
kullanılanlar olacaktır. Yoksa sözlüğü açıp sırasıyla
veya rasgele üç bin kelime ezberlemekle iş bitmiş
sayılamaz. İşte asıl mesele bu üç bin kelimenin hangi
kelimeler olduğunu meydana çıkarmaktır. Bununla
beraber daha basit hayat yaşayanlar için üç bin keli-
meye de gerek yoktur.1000 hatta 500 kelime ile ko-
nuşan insanlar az değildir.
Yabancı dil öğrenecekler için en önce bellene-
cek kelimeler, kuşkusuz en çok kullanılan kelimeler-
dir. Örneğin İngilizce için en çok kullanılan sözcük-
leri içeren kitaplar mevcuttur. Böyle kitaplar bul-
mazsanız. ‘başlangıç’ ders kitaplarından veya turist-
ler için hazırlanmış pratik konuşma kılavuzlarından
yararlanın. O da olmazsa, sizce konuşmalarda en çok
geçebilecek kelimelerden Türkçe bir liste yapın ve bir
sözlükten yabancı dildeki karşılıklarını bulun. En
çok kullanılan kelimeleri ne yapıp yapıp ezberleyin.
Birkaç pratik öneri vermek gerekirse:
Evinizde her yere hedef dilde post-it notları ko-
yun.
114
Kelimeleri tek tek ufak kartlara yazın, yanınız-
da taşıyın: yolda, vasıtada, yalnız yemek yerken te-
levizyonda reklam çıktığında vs. durumlarda hemen
bu kartları çıkarıp ezberleyin.
En iyi ezberleme, gözünüzü yumup karttaki
yazıyı gözünüzde canlandırmak suretiyle olur.
Diğer bir yöntem, her kelimeyi basit resimlerle
kafanızda canlandırın.
Kelimeleri yüksek sesle tekrar etmekte faydalı
olur.
Her kelimeyi bir şarkı gibi mırıldanabilirsiniz.
Elinizdeki kelime listesinde, Türkçe karşılıkları
kapatın, sadece yabancı dildeki kelime kalsın. Şimdi
o kelimeyi avucunuzla örtün ve hızla açıp kapatın;
bakın bakalım o anda o kelimenin anlamını hatırla-
yabilecek misiniz.? Hatırlamada gecikmişseniz, bu
sefer el açıp kapamanızı daha yavaş yapın. Ta ki ka-
panmadan evvel hatırlayabilmelisiniz. Bunu yapacak
düzeye geldiniz mi el hızınızı arttırın ve hatırlama
hızınızı zorlayın. Yabancı dil konuşmada en büyük
sıkıntı, bilinen bir kelimeyi çabuk hatırlamayıştadır.
Bu eğitim ezberlediğiniz sözleri daha çabuk dilinizin
ucuna gelmesini sağlar.
Ezberlediğiniz kelime listelerinden kelimeleri
seçip bir kaç cümle kurmayı deneyin.
Kelime öğrenmenin diğer harika bir yöntemi de
kendi sözlüğünüzü oluşturmaktır. Bu sözlükte özel-
likle ilgi alanınıza ait sözcük ve deyimlere yer verin.
115
Léon Verlée konuşma dilinde 2000 kadar söz-
cükle bildirişim sağlanabileceğini, yazar ve bilim
adamlarının da 4-5 bin sözcük kullandığını söyler.
Türkiye’de Fransızca’yı en iyi bilenlerden biri
olarak tanınan düşünür Cemil Meriç’in tavsiyesi;
”Yabancı dil ancak cümle ezberlemekle olur. Cümle,
hatta paragraf. Cümleden kelimeye geçmek daha
doğrudur. İlk okuyuşta anlaşılmaz”.
İster nesnelere karşılık gelen sözcükleri, ister
kavramları anlatan soyut sözcükler)sözcükleri ezber-
leyin, bu yöntem sözcük dağarcığınızı geliştirir. Di-
yelim, bir dizi yeni sözcüğü ezberlemek istiyorsu-
nuz. Birbiriyle ilgisiz yeni verileri ezberlemenin etkili
bir yolu olarak, çoğu insan tekrar etmeyi (yineleme-
yi) kullanır. Yeni malzemeyi sık sık tekrarlamak, onu
ezberlemenize yardımcı olur.(mekanik ezber). Bunu
siz de zaten bilirsiniz Fakat tekrarlamayla ezberlenen
şeylerin ancak kısa bir dönem içinde tekrarlamazsa-
nız, 24 saat içinde tamamına yakınını unutursunuz.
Aynı çalışmayı daha uzun bir dönem içinde bir kaç
kez tekrarlarsanız, çok daha fazlasını hafızanıza yer-
leştirebilirsiniz.
Daha geniş bir sözcük dağarcığına sahip olmak
için, hergün birkaç (diyelim beş ya da altı)sözcük
öğrenmeyi kendinize amaç edinmelisiniz. Başlangıç-
ta, günlük konuşmada sık kullanılan ve kendi mes-
leğiniz ve ilgi alanlarınızla ilgili kelimeleri seçin. Bir
116
şekilde gereksinim duyduğunuz şeyleri akılda tut-
mak ve hatırlamanın kolay olduğunu unutmayınız.
Sizi durmadan hedefinize doğru yaklaştıran
daha çok kelime öğrenip, gelişmek harika bir duy-
gudur.
Öğreneceğiniz sözcükleri ve tanımlarını seçer-
ken, ulaşacağınız bütün kaynakları kullanın: sözlük,
indeksi olan elkitapları, ders kitapları, ders kitapları
vb. Seçtiğiniz her sözcüğü ve tanımını yazın. Birden
fazla tanımı varsa ,başlıca anlamını yazın. Sonra her
sözcüğü temel anlamıyla bir cümle içinde kullana-
rak, bu cümleleri de yazın.
Sözcüğü kullanmak için önünüze çıkan her fır-
satı değerlendirin. Sadece kelimeyi ve anlamını ken-
di kendinize tekrarlamakla yetinmeyin; onu anlamlı
cümleler içinde kullanın.
Konuşma kesinlikle ‘ basit’ ,’kısa’,ve ‘hatalı’
başlar, konuşa konuşa gelişir.
Çevrenizdeki her şeye öğrenmekte olduğunuz
dilde bakmaya alışın. Örneğin İngilizce öğreniyorsa-
nız; masaya ‘table’ diye bakın. Zamanla buna ‘bü-
yük’’ “küçük’ (big-small) gibi sıfatları da ekleyin.
Bunu alışkanlık edinirseniz, İngilizce karşılığını bil-
mediğiniz bir şeyi görmek sizi rahatsız eder ve he-
men öğrenme arzusu belirir.
İnternetten Yararlanıyorum
117
Dil öğrenmek için mevcut olan kaynakları sakın
bazı yayınevlerinin hazırlamış olduğu kitap ve kaset-
lerle sınırlı sanmayın. Günümüzde İngilizce eğitimi-
ne ilişkin en kapsamlı kaynak İnternettir ve Türki-
ye’de olmasa da birçok ülkede çoğu insan yalnızca
internet üzerinden dil öğrenmekte, eğitim sürecinde
olanlar ise mutlaka destek amacıyla interneti kul-
lanmaktadır. "Okulsuz Eğitim" kavramı dünya litera-
türüne girdiğinden beri, "online" eğitim hizmeti ve-
ren sitelerin sayısı ve ciddiyeti önemli ölçüde artmış-
tır. Görünen o ki yakın zamanda insanlar dil öğre-
nirken parmak kaldırmak yerine, farenin sol düğme-
sine tıklayacaklar, zil sesinin yerini modem zırıltısı
alacak ve diplomamız e-postamıza gelecek. Bir bilim
kurgu romanının satırları arasından fırlamış gibi du-
ran bu ifadeler artık insanı şaşırtmıyor. Daha on yıl
önce bilgisayarın başında pijamasıyla alışveriş yapan
ve karısına "Canım, domates de lazım mı?" diye ses-
lenen bir insan karikatürüne kahkahalarla gülen in-
sanlar, bugün birşeye gülmeden önce iki kez düşü-
nür oldu. Yabancı dil öğrenirken mutlaka internette-
ki kaynaklara ulaşmaya çalışın.
Yabancı Dil eğitimi için yurt dışına gidemiyo-
rum diye üzülmeyin. Programlı çalışarak ekte inter-
net adreslerini verdiğimiz sitelerden yabancı dil öğ-
renebilirsiniz. Bu sitelerin bazılarına üye olduğunuz
takdirde mail adresinize ingilizce eğitim ders içerik-
leri yollanmaktadır.
118
Hatalara Takılmıyorum
Unutmayın ki hata öğrenmenin bir yoludur. Dil
öğrenme serüveninizde bir sürü hata yapmaya razı
olun. Başarılı görünme veya aniden mükemmel telaf-
fuz ve dil bilgisi konusunda bir endişe taşımayın.
Öğrenmedeki ilerlemeniz oynama arzunuza ve ya-
bancılık ve aptallık gibi duygulara uzak durmanızla
doğrudan bağlantılıdır.
Konuşurken cümle kuruluşlarında hata yap-
mamaya çalışmak ile gramere kafayı takmak ayrı
şeylerdir. Birincisi insanı güzel konuşturur. İkincisi
ise konuşmayı bloke eder.
Konuşurken hata yaparım herkes beni küçüm-
ser’ diye düşünmek hatasına sakın düşmeyin. Keşke
ben Almanca, Farsça, Rusça, Japonca hatalar yapabil-
sem de, herkes bana gülse. Eğer hata yapıyorsam o
dili konuşuyorum demektir. Yine unutmayın ki hata
öğrenmenin bir yoludur. Bazen hata oranınız amaç-
ladığınız seviyeye ulaşma oranının ayrılmaz bir par-
çasıdır. Hiç kimse hata yapmadan iyi bir düzeye ge-
lemez. Hatalarınızdan silkinin, ama kimi hatalarınız
olmasaydı düzeyinizi nereden ölçebilecektiniz.
İyi düzeyde yabancı dil öğrenmiş bazı arkadaş-
larımın bana gülerek anlattıkları birkaç hatıralarını
kendilerinin de izniyle kendi ağızlarından size ak-
tarmak istiyorum.
119
“Arapçayı kitabi olarak öğrenmiştim. Lise ikinin yaz
tatilinde Dedemle birlikte Beyazıt camiinden öğle namazı
çıkışı, mahalli kıyafetiyle bir Arap gördüm, dedem hadi git
konuş sen Arapça biliyorsun dedi. Onun zorlamasıyla
kendisine Arapça Allah kabul etsin (Takabbalallah) dedim
(Minna ve minkum diye cevap verdi. Hangi ülkeden oldu-
ğunu sordum. Libya dedi. Kitabî olarak kardeş ülke deme-
ye çalıştım beceremedim ama o maksadımı anlayıp (el be-
ledüş şakık) dedi. Bu başlangıç benim ondan sonra Arap-
ça, Fransızca ya da İngilizce konuşan dünyanın çeşitli
ülkelerinden ve farklı milliyet ve inançlardan sayısız in-
sanla devam edecek heyecanlı serüvenimin başlangıcı oldu.
“Lise yıllarında, Sultanahmet camii avlusunda iki
Tunuslu ile karşılaşmıştım lavaboları sordular. Önlerine
düşüp götürmeye karar verdim ve gelin demek istedim.
Zihnimde Arapça gelmek fiilini(CAE) çektim ve emir kipi
olarak ( Cİ’) dedim gülerek ve Cİ’Cİ’ diyerek beni takip
ettiler ve bana bu fiilin emiri olarak (TEAL) kelimesinin
kullanıldığını söylediler. O kadar tatlı ve hoş ifade ettiler
ki en ufak bir utanma hissetmedim. KPSD’den 95 almaya
kadar giden Arapça serüvenim işte böyle basit bir temel-
den başladı.”
“Fransa’da bir fırından ekmek alırken erkek isim
olan ekmeği isterken (un pain), (une pain) diyerek dişi
olarak telaffuz etmişim. Satıcı yaşlı bayan sevimli bir ifa-
deyle benim bir ekmek ifademi tekrar edince hatamın far-
kına vardım. Ben düzeltmeye çalışınca yok çok hoş söylü-
yorsunuz, hangi ülkedensiniz dedi. Türk olduğumu, mes-
120
leğimi söyledim. O günden sonra her gün ekmek alırken
tatlı sohbetlere yolaçan bir samimiyetimiz oldu. Ülkeme
döneceğimi söylediğimde üzüntülü yüz ifadesini hala ha-
tırlıyorum.”
Nelerin yapılması gerektiğini nelerin yapılma-
yacağını keşfederek öğreniriz.
Bir dil bir bilim dalı gibi öğrenilmez. Kuralları
öğrenmek önemlidir, fakat bu kuralları uygulamak
çok daha önemlidir.
Öte yandan, dil öğrenen herkesin, öğrenme sü-
recinde belli bir nedene bağlı olmayan iyi ve kötü
günleri olur. Kötü günlerde, basit bir selamlaşmanın
bile altından kalkamayabilirsiniz. İyi günlerde ise hiç
ummadığınız kadar ilerlediğinizi hissedersiniz. Ça-
lışmaya devam edin. Kötü günlerde iyi günlerde da-
ha iyi olacaktır.
Hata yapma korkusunun ya da utangaçlığın iyi
bir konuşma fırsatını kaçırmanıza asla izin vermeyin.
Kesintisiz öğrenmeyi sürdürüyorum
Dil ile birlikte yaşayın. Elinize geçen tüm fırsat
ve araçları kullanarak dilde ilerlemeye, gelişmeye
devam edin. Öğrendiklerinizi çalışmalarınızın yanı
sıra, gerçek konuşmalarda, okumakta ve yazmakta
kullanma fırsatlarını değerlendirin.
Ne zaman hedef dili öğrenmiş olacaksınız? Ne
zaman artık ol dile çalışmaya ihtiyacınız kalmaya-
121
cak? Hiçbir zaman! En azından siz öyle farzedin.
Dildeki ceninlikten bebekliğe, çocukluğa, delikanlılı-
ğa, yetişkinliğe ulaşacaksınız ve bu giderek ustalaş-
manızı beraberinde getirecektir. Bir dilde ustalaşmak
için en iyi tutum, onu daima tamamlanmamış bir iş
olarak görmektir.
Eğer akşam yatağınıza yatarken sabah kalktığı-
nızdan daha fazla yabancı dil bilgisine sahipseniz,
başarı kesinlikle avucunuzun içindedir.
123
BÖLÜM VII
YAZAR VE DÜŞÜNÜRLERİN GÖZÜYLE
YABANCI DİL ÖĞRENMEK
Yabancı Dil Bilmek Dünyayı Keşfetmek, Ol-
gunlaşmak Bakımından Gereklidir.
Çok dil bilmek ile kültürlü olmak ve yaratmak
arasında zaruri bir münasebet yok. Fakat bir yabancı
dil bilmenin dünyayı keşfetmek, olgunlaşmak bakı-
mından zaruri olduğuna kaniyim. Galatasaray’dan
ve kolejden çıkanlar ve bilhassa bir yabancı dili ken-
di kendine öğrenenler hayatta daha çok yükseliyor.
Hintlilerin ve Japonların yükselmesinde yabancı dil
bilenlerin çokluğunun tesiri var.
Prof. Dr. Mehmet KAPLAN
Türkiye’de iki insan var, yabancı dil bilenler
ile bilmeyenler.
Dilini bilmek yabancı dil bilmene bağlı. Çünkü
bilmek demek, karşılaştırmak, mukayese etmek de-
mek. Türkiye’de iki insan var, yabancı dil bilenler
ile bilmeyenler. Entellektüel bizde bir yabancı dil
bilendir
Cemil MERİÇ
124
Kendi alanında yetiştiği halde yabancı dil ba-
kımından eksikliği yüzünden başarıları sınırlı ka-
lan, üne kavuşamayan bir çok değer vardır
Yetişmekte olan genç, yabancı dilde okuduğu-
nu anlayabilir, yabancı dilde yazabilir, konuşabilir
duruma gelirse yaşamanın daha sonraki evrelerinde
çalışmalarını daha kolay yürütebilmekte, başarılı bir
bilgin, sanatçı, bir işadamı olabilmektedir. Öte yan-
dan, kendi alanında yetiştiği halde yabancı dil bakı-
mından eksikliği yüzünden başarıları sınırlı kalan,
üne kavuşamayan bir çok değer de vardır.
Prof. Dr. Doğan AKSAN
İngilizce öğrenmem gerek iş hayatında gerekse
özel hayatımda bana çok faydaları oldu.Yabancı or-
taklarımızla yaptığımız görüşmelerde ya da yabancı
basın ile yaptığım röportajlarda fikirlerimi rahatlıkla
ifade etmenin mutluluğunu yaşıyorum.
Çağı yakalamak, rekabet koşullarına uyum sağ-
lamak ve gelişmek için, günümüzde yabancı lisan
bilmek şart. Hatta Bir değil iki, bekli de üç lisan bil-
mek gerekli. Eğitim ve öğretimin limiti olamaz, ben
hala öğreniyorum. Kendimi geliştirmek ve yeni bir
şeyler öğrenmek için çabalıyorum. Çünkü en büyük
rekabetin eğitimde olduğuna gönülden inanıyorum.
Tüm gençlere mutlaka lisan öğrenmelerini ve bu ko-
nuya önemle eğilmelerini öneririm.
Sakıp SABANCI
125
Tek dilin egemen olduğu için yabancı dile ve
çeviriye gereksinim olmayacağı bir dünyayı dü-
şünmek olanaksız.
Yabancı dil bu sınırları ötesindekileri tanımak,
onlarla ilgili önyargıları düzeltmek, içimizdeki du-
varları yıkmak, dünyaya açılmak, bizlerle ötekilerin
arasındaki sınırların ne kadar görece olduğunu gö-
rebilmek, ama gene de farklılığımızın bilincine vara-
bilmek için gerekli. Tek dilin egemen olduğu için
yabancı dile ve çeviriye gereksinim olmayacağı bir
dünyayı düşünmek olanaksız.
Prof. Dr. Şara SAYIN
Yabancı dili öğrenmek yalnızca yetenek değil,
sabır ve kararlılık da ister.
Yabancı dili öğrenmek yalnızca yetenek değil,
sabır ve kararlılık da ister. Ancak unutulmaması ge-
reken bir yön, insanın doğuştan, bir dil yeteneği ile
Dünyaya geldiği ve dil adını verdiğimiz sosyal ku-
rumun tam anlamıyla ancak insana özgü olduğudur.
Prof. Dr. Doğan AKSAN
Yeni bir dil öğrenmek popüler ideal bir hobi-
dir.
Yeni bir dil öğrenmek popüler ideal bir hobi ve
merak duygusunu yeşertmek için harika bir duygu-
126
dur. Yeni bir dili herhangi bir yaşta öğrenebilirsiniz.
Hepimiz bebeklerin en iyi öğrenciler olduğunu bili-
riz. Açıklıkları, enerjileri ve oyunculukları lisanları
kolayca öğrenmelerini sağlar. Üç ayrı dilin konuşul-
duğu bir evde büyüyen bir bebek her üçünü de hiç-
bir güçlükle karşılaşmadan öğrenir. İyi haber şudur:
Eğer bir bebeğin öğrenme stratejisinin kilit noktala-
rını benimsemeye arzulu olursanız, aynı kolaylıkla
ve keyifle gelişebilirsiniz. Üstelik bir yetişkin olarak,
bir bebekten daha hızlı öğrenmenize yardımcı olacak
kaynakların avantajını kullanabilirsiniz.
Michael J.Gelb
127
BÖLÜM VIII
NASIL YABANCI DİL ÖĞRENDİLER?
Üniversiteden sonra öğrenilen İngilizce ve
Amerikan Üniversitelerinde Profesörlük
Hukuk Fakültesi’nden mezun olduğum gün, Be-
yazıt’tan Eminönü’ne yürürken sonsuz bir karamsarlı-
ğa kapıldım. Gerçi mezun olmuş; ayrıca Edebiyat Fa-
kültesine devam ederek Fransızca ve İtalyancamı geliş-
tirmiş, hatta Almanca’ya başlamış, Farsça’ya heves-
lenmiş, Hafızın bazı şiirlerini, Bu arada Dante’nin ilahi
komedyasından bazı bölümleri ezberlemiştim. Ama
bütün bunlar başkalarından aldığım entelektüel nema
idi. Köprüyü geçip Tophane’ye ulaştığım zaman, İs-
tanbul Üniversitesinde yaptığım gibi, çalışarak okuma-
ya en müsait ülkenin ABD olduğunu düşünerek, oraya
gitmeye karar verdim. Fakat İngilizce bilmiyordum.
Fındıklı durağından hemen tramvaya atlayarak Beya-
zıt’a döndüm. Oradaki kitapçıların birinden Fransızla-
ra İngilizce öğreten 1933 baskısı bir kitap buldum ve o
akşam ilk dersi yaptım. Latin gramerini, Romence ve
Fransızca’yı iyi bilmem İngilizceyi nispeten az zaman-
da öğrenmemi sağladı. O sonbahar Seattle’daki Was-
hinton üniversitesinden bir burs alınca, Amerika’da
okumam gerçekleşti.
Prof. Dr. Kemal KARPAT
128
Üç Ayda Öğrenilen İngilizce 1947’de ABD’ne ayak bastığımda,”how are
you” ve “how do you do” dan başka bir şey bilmi-
yordum. Dil bilmeden -tahsilime rağmen- iş bula-
madım. Yabancı dil okullarına gidecek param da
yoktu. Oturdum kendime göre bir sistem geliştirdim
ve üç ay içinde İngilizce’yi söktüm. Tabii çevremde
İngilizce’den başka dil konuşmayanların bulunması
da yaradı. Ord. Prof. Dr. Reha Oğuz Türkan
Öğretmensiz, kendi kendine İngilizce öğren-
me
Kura ile girdiğim Devlet Okulu’nda Almanca
dersi görmüştüm, ama hiçbir zaman bu dile ısına-
madım. En kaliteli Almanca aksanını bile mümkünse
almayayım! İngilizce’yi kendim öğrenmek istedim.
4-5 laboratuvar bitirdim, bol bol kitap okudum. Ka-
setleri dinleyerek çalıştım.
Yani, hem okuyarak hem dinleyerek İngiliz-
ce’yi çalıştım. Beynimi boşaltmama yardımcı oluyor-
du, çevrem şaşırıyordu. Kendi alanım dışında beni
rehabilite eden, eğlendiren bir uğraş oldu.
Yurtdışı ilişkilerimden dolayı, yabancı “ton-
maysterlerle” çalıştığımda da dilimi geliştirme fırsa-
tım oldu. Londra’ya gidiş gelişlerimde pratik yapma
fırsatı buldum. Durmadan BBC gibi TV kanallarını
açık bırakarak kulak doldunluğu oluştururum.
129
Son derece sistematik gramer İngilizcesine sa-
hibim. hiç hocasız tek başıma yaptım.
Sezen AKSU
Sinema tutkusuyla birleşen İngilizce öğrenme
ihtiyacı
Ben pek çok vatandaşım gibi 'DÜZ' lise İngiliz-
cesiyle büyüdüm. Hani dostlar yabancı dil dersinde
görsün, müfredat fiyakalı dursun diye konmuş,
Türkçe konuşmanın komik biçimde yasaklandığı
İngilizce derslerinde, "disizepensıl" zamanlar geçir-
dim. Tanıdığımız tek İngiliz sivilleri Bay ve Bayan
Brown'dı! Bunlar her ders deniz kenarına gidip saç-
ma bir piknik yaparlardı.
Yani bana lise ve öncesi yabancı dil eğitiminden
hiçbir işe yaramayacak bir kulak dolgunluğu kalmıştı.
Ben de sinema tutkumla İngilizce öğrenme ihtiyacımı
birleştirdim.
İngilizce filmleri İngilizce alt yazıyla seyrederek,
kara düzen şeklinde öğrenmeye çalıştım Şimdiki du-
rumum yurt dışına gidince, ele güne muhtaç olmadan
tek başıma vakit geçirebilecek, resepsiyonda gecenin
geç vakti yiyecek bir şeyler isteyebilecek kadar. En
azından tek başıma gezebiliyor ve aç kalmıyorum.
Şimdi İngilizcemi geliştirmek için her türlü yola başvu-
ruyorum ve sanırım bir süreliğine yurtdışında bir kur-
sa gitmem gerekecek.
130
İngilizce yoksunluğu benim için dilsizlikle eş de-
ğer. Ben dilsiz değilsem bile kekemeyim ve bundan
kurtulmak için çalışmaya devam ediyorum.
Yılmaz Erdoğan
Bir işadamının İngilizce öğrenme öyküsü
“1950’li yıllarda ilk defa Avrupa’ya gittiğimde,
bir turist gibi etrafı gezmekten çok keyif aldım. An-
cak seyahatim boyunca, yabancı lisan bilmemenin
zorluklarını çektim ve yabancı lisan öğrenmeye karar
verdim.
O yıllarda Adana’da İncirlik yöresinde bir hava
alanı inşa edildi. Amerikan Hava Kuvvetlerine ait
uçaklar burada üs kurdu. Amerikalı askerler geldi.
Onların Adana’ya gelmesi şehrin hayatını değiştirdi.
Amerikalı askerler, askeri satış mağazaları
PX’lerden kaçak çıkardıkları yiyecek içecek maddele-
rini, giyim eşyalarını, buzdolaplarını, kullanılmış
arabalarını satıyorlardı. Bir çok kimse Amerikalılar
ile dost olmak için İngilizce öğreniyordu.
1952-1953 yılları Ross isimli bir çavuş ile tanış-
tım. Amerikan üssünde yangın söndürme bölümün-
de görevliymiş. Onu evime çağırdım, dostluğumuzu
ilerlettim.
Her gelişinde bana “Coca-Cola”, viski falan ge-
tiriyordu! Ama benim amacım İngilizce öğrenmekti.
İnadım ve ısrarım ile ve Ross’un yardımıyla İngiliz-
ce’yi söktüm.
131
Seyahatler, iş fırsatları derken İngilizce konuş-
ma yeteneğim gelişti. Sonraki yıllarda, oğlumun te-
davisi için uzun süre kaldığımız New York’ta, tanı-
dıkların tavsiyesi üzerine Berlitz lisan okuluna git-
tim.
“Bu okulda 14 günde insana, pekmeze batırıp
çıkarır gibi, lisan öğretirler” demişlerdi. Ben ancak 6
veya 7 defa birer saat devam edebildim ama İngiliz-
ce’mi ilerletmek için bugün bile çaba sarfederim.
Sakıp SABANCI
Türkçeyi öğrenen bir yabancının hikayesi? Ülkenize geldiğimde çok gençtim. Kendimi, o
zamana kadar öğrendiğimiz dillere göre farklı bir
dilde ifade etme zorunluluğum olma durumuna ha-
zırlamıştım. Yine de ilk izlenim beklediğimden daha
dramatik oldu! Mersi, feribot, kuaför gibi kelimelerin
dışında hiçbir hece, hiçbir ses bana tanıdık gelmi-
yordu.
Hatta ilk geldiğim günlerde evdeki insanlardan
sürekli duyduğum "evet" kelimesinin onlardan biri-
nin ismi olduğunu sandığımı bütün saflığımla itiraf
ettiğimde bana çok gülen olmuştu.
O zamanlar, yabancılara Türkçe dersleri veren
dil kursları yoktu ve herkes çok zeki olduğumdan (?)
dili hızla öğreneceğim konusunda hemfikirdi... Şim-
di, pek çok kişiyi hayal kırıklığına uğrattığıma inanı-
yorum. Başka dillerde konuşan insanlarla arkadaşlık
132
ettiğimden ve herkesin benimle dalga geçeceği dü-
şüncesiyle en basit cümleleri bile söylemeyi reddetti-
ğimden, ancak altı ay sonra konuşmaya başlayabil-
dim!
Ben konuşmaya çabaladıkça, herkes bana yeni
bir şeyler öğretmeye uğraşıyordu. O zamanlarda ay-
nı şimdilerde olduğu gibi, arkadaşlarımı sosyal sta-
tülere, kültüre, önemli isimlere göre seçmeme eğili-
mim vardı. Sadece, bana hep sempatik, hem zeki
hem pozitif insanları kendiliğinden algılamamı sağ-
layan içgüdülerimi dinliyordum.
Yani herkesle görüşüyor, konuşuyordum...
Mahallenin manavı ve kasabıyla uzun uzun konuşu-
yor, öğleden sonralarımı yan komşumuz olan profe-
sörle geçiriyor, temizlikçi kadınla kahvaltı ediyor,
akşamları sosyetik aile dostlarıyla geçiriyor, evimize
gelen tüm teyzelerle dedikodu yapıyor, susuzluğu-
mu gidermek için gittiğim birahanenin sahibiyle bir
sürü konuda tartışıyordum (o zamanlar kendisinin
ilk kadın müşterisi olduğumdan şüpheleniyorum).
Tabii kocamın arkadaşları ile feminizm ve poli-
tika hakkında yaptığımız tartışmaları unutmamak
lazım. Böylece bir yıl sonra, klasik gramer kurallarını
tam olarak izlemese de, argo kullanımlar, deyimler,
sofistike kelimeler, yazı dilinde biraz eski terimler ve
bitmez küfürlerle zenginleşmiş bu dili kullanabilme-
ye başlamıştım.
133
Birkaç şiir öğrenmiştim, hiçbir şey anlamasam
da arabesk şarkılardan ve türkülerden birer bukle
söyleyebiliyordum: "Hatasız kul olmaaaaaaz"...
Orhan Gencebay'ın şarkıları ilgimi çekiyordu.
Onun sesindeki kendinden eminlik ve "ciddiyet",
yoldaş ya da entelektüel biraz ağır olsa da derin bir
insan olduğunu düşündürüyordu bana. Sonradan
birilerin bana onun şarkılarını çevirdiğini hatırlıyo-
rum... Dinlemeyi ve söylemeyi kesmiştim. İşte böyle-
ce benim tarafımdan konuşulan diliniz sayesinde
sesler ve heyecanlardan kişisel ve neşeli bir puzzle
yaratıldı. Bu bana imkan sağlıyordu. Hâlâ da sağlı-
yor. Nereye gidersem gideyim, yaşasın gevezelik!
Donatella Piatti
135
BÖLÜM IX
YABANCI DİL ÖĞRENMENİN 40 PÜF
NOKTASI
Ülkesine gitmeden de bu kitaptaki kuralları ve
aşağıdaki ipuçlarını uygulayarak bir dili çok iyi öğ-
renebilirsiniz. Her gün bir püf noktasını, okuyun,
üzerinde düşünün ve uygulayın. Sonucun muhteşem
olduğunu göreceksiniz.
1. İnanın. Dil öğrenmede en büyük sorun, ya
da çözülmesi gereken şey motive olmanız yani yapa-
cağınız şeye inanmanızdır. Dil öğrenmek eğlenceli-
dir, ama başarılı olmak istiyorsanız motive olmanız
gerekir. Ne kadar aktif olursanız o kadar çok başarılı
olursunuz. Cesaretiniz kırılsa ya da hayal kırıklığına
uğrasanız bile -birçok insanın başına gelir- bir öğ-
retmenle ya da beraber dil öğrendiğiniz biriyle ko-
nuşun; ara verin böylece bu size yeni bir enerjiyle
tekrar başlamanıza yardımcı olacaktır.
2. Uygun zaman ve yer aramayın! Yabancı dil
öğrenirken, her gün ve her saat, her yer ve köşe ça-
lışmak için en uygun zaman ve yerdir. Evde, işye-
rinde, arabada veya yaya giderken mümkünse tey-
biniz ya da CD çalarınız devamlı öğrendiğiniz dilde
çalsın. Hatta akşam yatarken yatağınıza uzandığı-
nızda teybiniz ya da radyonuzun öğrendiğiniz dil-
136
deki sesiyle uyuyunuz. Ta ki bilinçaltına yerleşsin.
Dr. Burney müzik dersi vermek için bir öğrencisinin
evinden diğerine gittiği zamanlarda Fransızca ve
İtalyancayı at üzerinde öğrenmişti.
3. Hatırlayın, cümle kurun. Yolda giderken
gördüklerinizin o dilde karşılığını hatırlayıp içiniz-
den söyleyin. Cümle kurarak yaparsanız daha iyi .
4. Alt-yazılı yabancı dilde filmleri (sinemada
televizyonda) kaçırmayın. Seyrederken Türkçe alt-
yazılardan çok konuşmaları izlemeye çalışın. Filmi
yabancı dilde neler öğrenebilirim düşüncesiyle eğ-
lenceli bir ders olarak görün.
5. Yabancı dilde düşünün. Balığın sudaki hali
gibi yabancı dil sizi sarsın. Yerken, içerken,uyurken
herşeyi yabancı dilde düşünün ve konuşun.
6. Her gün düzenli çalışın.. Dil öğrenirken dü-
zenli çalışma ve tekrarlama, çok şeyi biraraya sıkıştı-
rıp fasılalarla öğrenmekten daha yararlıdır.”Az fakat
sık sık çalışma”, ” çok fakat zaman zaman “çalışma-
lara tercih edilir. Planladığınız konuları öğrendikten
sonra ertesi günlerin plan ve programlarını yapınız.
7. Öğrendiğinizi tekrar edin. Okumaktan yoru-
lursan, dinleme çalışması, konuşma pratiği yap. Ama
asla dinlenme bahanesiyle zaman öldürme. Dili ge-
liştirmenin en önemli yolunun tekrar etmek, okumak
ve konuşmak olduğunu unutma.
8. Çalışmanın sonucuna ve öğrendiğinize ba-
kın. Dile çalışmayı, sakın çalışmakla geçirdiğin saat-
137
lerle ölçme. Çalışmanın neticesine ve öğrendiğine
bak.
9. Sabırlı ve kararlı olun. Yabancı dil öğrenir-
ken hazmetmek için zaman, öğrenmek için sabır ve
kararlılık gerekir.
10. Kursa gerçekten öğrenmek için gidin. Dil
kursuna spor ya da aktivite olsun diye değil, gerçek-
ten öğrenmek için gidin.
11. Yabancı dil öğrenmede final yoktur. Onu
hayat boyunca kullanır ve her gün biraz daha gelişti-
rirsiniz.
12. Severek çalışın. Dil öğreniminde severek
çalışma duygusu büyük fark yaratır.
13. Dil öğrenirken aktif olun. Yeni öğrendiği-
niz kelimeyi kullanarak kendi kendinize küçük cüm-
leler yapın. Yeni kelime dağarcığınızdan en yüksek
düzeyde yararlanın .
14. Temel günlük diyalogları öğrenin. bir dili
öğrenmeye başlamakta oldukça popüler bir yoldur.
Genellikle gideceğiniz yabancı ülkede hemen konu-
şacağınız türden basit diyaloglar ezberlersiniz. Fakat
bunu ezberlerken farkında olmadan grameri de öğ-
renmiş olursunuz. Yabancı dilin dilbilgisi kalıpları
bilinçaltı yolu ile beyninize yerleşir.
15. Yanlış yapın(!): Öğrendiğiniz dilde yapabi-
leceğiniz kadar hata yapın... Her zaman doğru ko-
nuşmak durumunda değilsiniz. İnsanlar ne dediği-
nizi anlayabiliyorlarsa yanlış yapmanız en azından
138
ilk başta önemli değildir. Yabancı bir ülkede yaşıyor
olmanız, bir gramer testi değildir.
16. Soru sorun ve sormaktan çekinmeyin! Me-
rakımızı gidermenin daha iyi bir yolu da yok zaten.
Sorular konuşmaya başlamanıza yardımcı olduğu
gibi konuşmayı sürdürmenize de yardımcı olacak-
lardır. Öğrenme aşamasında, bazen konuyu anla-
maman çok normal. Bu tip durumlarda senden başka
kimsenin anlamadığına dair çıt çıkmıyorsa, kendini
aptal gibi hissetme. Hemen parmağını kaldır ve an-
lamadığın yeri sor. Başkaları konuşurken, her keli-
meyi yakalamak zorunda değilsiniz. Ana fikri anla-
mak genellikle yeterlidir. Fakat anlamadığınız nok-
tanın önemli olduğunu düşünüyorsanız SORUN! Bu
konuda İngilizce bazı kullanışlı cümleler: Pardon
me? Excuse me, what did you say? Could you speak
more slowly please? Did you say that... I didn't catch
that... Could you repeat that, please? What was that?
I'm sorry I didn't hear you. Sorry, what does
"............." mean?
17. Öğrendiğiniz dili ilgi alanlarınıza sokun.
İnsanlar kendilerine ilginç gelen şeyler hakkında ko-
nuşmayı severler. Sizin ilgi alanlarınız nelerdir? Bu
konular hakkında bulabildiğiniz kadar kelime öğ-
renmeye çalışın. Çevrenizdeki insanlara da nelerle
ilgilendiklerini sorun. Bu büyüleyici bir yöntemdir
ve daima yeni kelimeler öğrenmenize yardımcı olur.
Böylelikle başkalarını daha iyi anlamaya başladığını-
139
zı görürsünüz. İlgi alanları, bir bahçeye yağan bere-
ketli yağmurlar gibidir. Dil becerileriniz hakkında
konuşmak, daha hızlı, daha güçlü ve daha iyi öğ-
renmenize yardımcı olacaktır. İngilizce bazı kullanış-
lı cümleler: What are you interested in? My favourite
hobby is ... I really like .....ing... For many years I ha-
ve.... What I like about.....is ... What are your hob-
bies?
18. Konuşun ve Dinleyin. Her zaman hakkında
konuşulacak bir şeyler vardır. Etrafınıza bakının.
Size garip ya da farklı gelen bir şeyler varsa hemen
konuşmaya dalın. Bu arkadaşlığınızı geliştirmenize
de yardımcı olacaktır. İnsanları dinleyin, ancak keli-
melerin telaffuzunu ve dilin ritmini yakalamak için
dinleyin. Bildiğinizi mutlaka kullanın. Pek çok dilde
kelimeler birbirinden türetilmiştir. Bu durumda ke-
limenin anlamını, konunun içindeki anlamından çı-
karmaya çalışın. Ülkenin yerli vatandaşlarıyla konu-
şurken, konuşmayı sürdürmeye çalışın. Karşınızda-
kinin söylediğini anlamadığınızda paniğe kapılma-
yın. Ana fikri anlamaya çalışın ve konuşmayı sürdü-
rün. Hala anlamakta zorlanıyorsanız cümleyi tekrar-
lamasını isteyin. Konuşmaya devam ederseniz, ko-
nuşmanın süreci içerisinde konu daha anlaşılır hale
gelecektir. Dilinizi geliştirmek ve yeni kelimeler öğ-
renmek için iyi bir yöntemdir bu, ancak dikkat:
"duyduğun her şeye inanma, kendi söylediklerinin
de yarısına inan".
140
19. Yaşamınıza dil balans ayarı yapın. Hayatı-
nızı öyle ayarlayın ki, öğrenmeyi amaçladığınız dilde
bir şeyler yapmak için elinizin altında mutlaka bir
şeyler olsun. Bu konuşma kılavuzu, gramer kitabı,
sesli sözlük, küçük hikaye kitapları vs. olabilir. Her
gün bir saatinizi ayırırsanız olağanüstü ve tatmin
edici bir gelişme kaydedersiniz. Yalnızca, belediye
otobüsünde, sırada, gezerken, bankada, hatta asan-
sörde geçen gizli anlarınızı dil öğrenme fırsatına çe-
virirseniz o dilde 1 yılda ustalaşabilirsiniz.
20. Bir not defteri taşıyın. Yanınızda daima bir
not defteri ve kalem bulundurun. Yeni bir kelime
duyar ya da okursanız hemen not edin. Daha sonra
bu kelimeleri konuşmalarınızda kullanmaya çalışın.
Yeni deyimler öğrenin. Çoğu birer deyim dili olan
yabancı dilleri çalışmanın en eğlenceli yanlarından
birisi de deyimleri öğrenmektir. Bu deyimleri defte-
rinize yazın. Öğrendiklerinizi konuşmalarınıza uy-
gularsanız daha çabuk hatırlar ve konuşursunuz.
21. Bir şeyler okuyun. Başka bir dili öğrenme-
nin en iyi üç yolu: Okumak, okumak ve okumaktır.
Okuyarak yeni kelimeler öğrendiğimiz gibi hali ha-
zırda bildiklerimizi de uygulamış oluruz. Sonraları
bu kelimeleri kullanmak, duyduğumuzda anlamak
daha da kolaylaşacaktır. Gazeteler, dergiler, tabela-
lar, reklamlar, otobüslerin üzerindeki şeritler ve daha
ne bulursanız okuyun.
141
22. Zaman ve sabır sizi hedefinize ulaştırır.
Herkesin bir ikinci yabancı dil öğrenebileceğini
unutmayın, gerçekçi ve sabırlı olun, dil öğrenmenin
zaman ve sabır istediğini akıldan çıkarmayın.
23. Yeni bir kültür öğrendiğinizi hatırlayın.
Yeni bir dil öğrenmek aynı zamanda yeni bir kültürü
de öğrenmektir: Kültürel kurallara karşı rahat olun.
Yeni bir dil öğrenirken o kültürün size katı gelebile-
cek kural ve alışkanlıklarına karşı da duyarlı olun.
Öğrenmek için konuşmanız gerekir. Sınıfta ya da
sınıf dışında soru sormaktan çekinmeyin
24. Sorumluluk alın. Kendi dil öğrenim süreci-
nizden kendiniz sorumlusunuz. Yabancı dili öğre-
nirken, öğretmenin, kursun ve kitabın elbette ki
önemi vardır ancak "en iyi öğretmenin yine kendi-
niz" olduğu kuralını unutmayın. İyi bir öğrenim sü-
reci için amaçlarınızı tespit etmeli ve sizi amaçlarını-
za ulaştıracak çalışmaları yapmalısınız.
25. Öğrenme şeklinizi organize edin. Organize
edilmiş şekilde öğrenmek, çalıştığınız şeyleri hatır-
lamanıza yardımcı olacaktır. Sözlük ve iyi kurs ma-
teryalleri kullanın.
26. Sınıf arkadaşlarınızdan da öğrenmeye ça-
lışın. Aynı sınıftaki diğer öğrencilerin sizinle aynı
seviyede olması onlardan bir şeyler öğrenemeyece-
ğiniz anlamına gelmez.
27. Hatalarınızdan öğrenmeye çalışın. Hata
yapmaktan korkmayın, herkes hata yapabilir. Eğer
142
soru sorarsanız hatalarınızı yabancı dili öğrenmede
kendiniz için bir avantaj haline getirebilirsiniz. Kul-
landığınız cümleyi daha değişik bir söyleme şekli var
mı gibi...
28. Yanlış yap! Pratik yapmak, öğrenmek için
en önemli adım. Bu yüzden kesinlikle "yanlış yapa-
cağım" diyerek utanıp çekinme. Bilmediğin kelimeler
olsa da, derste çat pat konuşmaya çalış. Unutma, ilk
etapta derdini anlatman önemli!
29. Öğrendiğiniz dilde düşünmeye çalışın.
Örneğin bir otobüste giderken nereye gittiğinizi, ne-
rede olduğunuzu, kendinize o dilde tarif edin. Böy-
lece hiçbir şey söylemeden içinizden dil pratiği yap-
mış olursunuz.
30. Öğrenirken eğlenin. Öğrendiğiniz cümle ve
deyimlerle değişik cümleler yapın. Sonra yaptığınız
cümleyi günlük bir konuşma esnasında deneyin, ba-
kalım yerinde kullanabilecek misiniz? Hayatın tec-
rübeden ibaret olduğu söylenir ya, yabancı dil öğ-
renmek tamamıyla öyledir.
31. Tekrar et! Her gün eve gittiğinde mutlaka o
gün öğrendiklerini tekrar et. Böylece öğrendiklerini
pekiştirebilir, anlamadığın noktaları not alabilir ve
öğretmenine henüz bilgilerin tazeyken sorularını
yöneltebilirsin.
32. Cümleler kur! Öğreneceğin dilin bütün ke-
limelerini kası sürede tabii ki ezberleyemezsin. Ama
kelime hazineni geliştirmek için de elinden geleni
143
yapmalısın. İlk adım, öğrendiğin yeni kelimelerle
cümle kurmak.
33. Yaz, yaz, yaz! Öğrendiğin dilde günlük
yazmak, okuduğun bir kitabın özetini çıkartmak ve-
ya seyrettiğin bir filmi yorumlayarak yazmak, dilini
geliştirmene yardımcı olacaktır. Okulda veya kursta
öğreniyorsanız öğretmenin verdiği konuda kompo-
zisyon yazmak yerine ilginizi çeken bir konuda ya-
zın. Mesela, İngilizce e-postalar yazın. Öğretmen için
değil –kendiniz için yazın!
34. Ortamlara gir! Öğrenmek istediğin dili ar-
kadaşlarınla konuşarak geliştirebilir, yabancıların
takıldığı kafelere giderek onların ortamlarına katıla-
bilirsin. Ayrıca İstanbul’da yaşıyorsan elbette Sulta-
nahmet, turist kaynıyor.
35. İzle, dinle! Televizyondan öğrenmekte ol-
duğunuz dilde (örneğin İngilizce için BBC World,
CNN International) bir kanal seyredin. Mükemmel
yabancı dilde kusursuz cümleler öğreneceksiniz. Ay-
rıca, DVD'de film izlerken dilini seçme şansın bile
var! DVD’lerdeki altyazıyı kaldırma özelliği ile bir
filmi önce altyazılı daha sonra altyazısız izleyebilir,
gerektiğinde durdurarak anlamaya çalışabilirsiniz.
Yabancı müzik dinlemeyi de ihmal etme. Doğru
düzgün bir şey anlayamıyor musun? Korkma, bu
sorunu yaşayan yalnız sen değilsin! Zamanla kulağın
alışacak ve bir süre sonra pek çok şeyi anladığın fark
144
edeceksin. Hem bu aksanının gelişmesine de yararlı
olacak!
36. Sürekli sözlük kullanma! Yabancı dili öğ-
rendikçe yavaş yavaş seviyene göre kitaplar okuma-
ya başla. Yalnız, bilmediğin kelimeler için her sefe-
rinde sözlük açmak yerine, cümlenin gidişatından ne
demek olduğunu çıkarmaya çalış. Sürekli sözlükten
bulmaya çalışmak, kısa süre sonra canı sıkacağı gibi
keyifli bir okuma seansını da kâbusa dönüştürebilir.
37. Altın kural: Türkçe'den uzak durun.
Sanıldığının aksine dil öğrenmenin en iyi yolu o dilin
konuşulduğu ülkede yaşamak değildir. Dil öğren-
menin en iyi yolu, bol miktarda pratik yapmaktan
geçer. Bodrum, Marmaris, Antalya gibi turistik yer-
lerdeki esnafın, hatta küçük yaşlardaki çocukların
çok iyi yabancı dil konuşabilmesinin nedeni, onların
yurtdışında yaşıyor ve yurtdışında dil eğitimi alıyor
olmaları değildir, yabancı dili turistler ile çok fazla
pratik yapmalarıdır. Kendinize her zaman bu şekilde
çok pratik yapacak bir ortam yaratamıyor olabilirsi-
niz. O zaman yurtdışına çıkmayı düşünebilirsiniz,
ancak yurtdışına çıkarken zihninizi ve düşünceleri-
nizi Türkiye'de bırakmalısınız. Türkiye'yi ve Türk-
çe'yi de yurtdışına çıkarır, yurtdışında yabancılar ile
beraber olup bol pratik yapmak yerine Türkler ile
beraber olup sürekli Türkçe pratik yaparsanız, sade-
ce ana dilinizi zenginleştirmek dışında pek bir şey
yapmamış olursunuz.
145
38. Arkadaşlarınızı yabancılardan seçin. Kısa
zamanda çok şeyler başarmanız gerektiğini unutma-
yın, zamanınızı her zaman en verimli şekilde değer-
lendirin, amacınızı duygularınıza feda etmeyin. Dil
eğitimi için yurtdışında kaldığınız her anın değerini
çok iyi bilin ve elinizden geldiğinin de ötesini yapıp,
bol pratik yapma yollarını araştırın. Arkadaşlarınızı
yabancılardan seçin, yabancıların bulunduğu ortam-
larda bulunmaya çalışın
39. Dil eğitiminde en önemli kural, öğrenme-
ye çalıştığınız dili o dilde düşünerek anlamanızdır.
Size yabancı dilde söylenen bir kelimeyi, aklınızdan
önce Türkçe'ye çevirip, cevabını Türkçe olarak kurup
sonra bunu yabancı dile çevirmek size öğrenmede
zaman kaybettirir. Bunun yerine, örneğin size İngi-
lizce'de Water (su) kelimesi söylendiğinde bunu zih-
ninizde Türkçe'ye SU olarak çevirmeyin, bunun ye-
rine WATER'ı water olarak kabul edin ve size water
denildiğinde zihninizde bir bardak suyu canlandırın.
40. İnternetten yararlanın! Dil öğrenme süreci-
ni mutlaka zevkli bir hobiye dönüştürün. Sıkıcı bir
ders kitabı ile çalışacağınıza ilginç şeyler okuyun.
İngilizce çok sayıda ilginç metin bulabilirsiniz! İnter-
nette o dildeki siteleri gezin. O dilde güzel bir kitap
okuyun. Kısaca ilginizi çeken bir şeyler yapın .
146
MOTİVASYON ÇALIŞMALARI
I. Yabancı dil öğrenmek istiyorum,ÇÜNKÜ:
-
-
-
-
-
-
-
-
147
II. Yabancı dil öğrenmek için şunları yapaca-
ğım
(Bu sizin kendi kendinizle bir kontratınızdır)
-
-
-
-
-
Ad soyad:
Tarih
İmza:
148
III. Hayal ediyorum.
.
.................................................... ‘yi öğrendim ve
-
-
-
-
-
-
149
IV. Yabancı dil öğrenme onaylamalarım 1
-
-
-
-
-
-
-
1 İngilizce için bazı örnek onaylamalar: İngilizce çalışmayı çok seviyorum. İngilizce’mi geliştirmek için hergün önüme yeni fırsatlar çıkıyor. Her fırsatta İngilizce bir şeylerle ilgileniyorum. Her geçen gün İngilizce de daha iyiyim. İngilizce’yi kolay ve eğlenceli biçimde öğreniyorum. İngilizce çalışırken kendimi çok iyi hissediyorum.İngilizce öğrenmek benim için bir hobidir. İngi-lizce öğrenmek için gerekli kaynaklara sahibim ve onları en verimli şekilde kullanıyorum. İngilizceyi harika konuşuyorum. I’am very good at English. English is very easy.
150
V. Karnem
Aylar Yaptıklarım
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
151
İNTERNET ÜZERİNDEN DİL ÖĞRENMEK
1.Yabancı bir dil öğrenmek
http://www.travlang.com/languages/
http://rivendel.com/~ric/resources/course.html
2. İngilizce öğrenme
http://www.tolearnenglish.com/
http://www.bbc.co.uk/learning/
http://www.listeningenglish.com/
http://www.enst.fr/tandem
http://www.e-anglais.com/
http://fr.polyglot-learn-language.com/
http://www.liensutiles.org/traducteur.htm
http://www.talkcity.com/
http://www.travel-guides.com/
http://www.m-w.com/dictionary.htm
http://www.eb.com/
http://www.netword.demon.co.uk/wweb/
http://humanities.uchicago.edu/forms_unrest/FR-
ENG.html
http://cctc.commnet.edu/HP/pages/darling/grammar.
htm
http://www.grammarlady.com/
http://www.learnenglish.org.uk/stories_frame.html
http://www.learnenglish.org.uk/songlyrics_frame.ht
ml
http://www.learnenglish.org.uk/
http://www.bbc.co.uk/worldservice/learningenglish/i
152
ndex.shtml
http://grove.ufl.edu/~ktrickel/activity.html#listen
http://www.iei.uiuc.edu/LCRA/
http://www.esl-lab.com/
http://www.englishlistening.com/
http://www.bbc.co.uk/radio/
http://www.englishclub.net/
http://www.englishlearner.com/
http://www.englishpractice.com/
http://www.englishonline.net/
http://www.englishtown.com/
http://www.freeenglish.com/
http://www.globalenglish.com/
http://www.learnenglishnow.com/
http://www.learningplanet.com/
http://www.parlo.com/
http://www.telugustudent.com/
http://www.umd.edu/~amigos/virtual
http://www.yourdictinary.com/grammers.html
www.brain.com.tr/baglantilar/sozluk/sozluk.htm
http://www.englishplus.com/
http://www.englishpage.com/
http://www.voanews.com/specialenglish/index.cfm
3. İspanyolca öğrenme
http://dictionaries.travlang.com/SpanishFrench/
http://www.abcdigital.com/index.shtml
http://dictionaries.travlang.com/SpanishFrench/
http://dictionaries.travlang.com/FrenchSpanish/
153
4. Fransızca öğrenme
http://www.rfi.fr/
http://www.unites.uqam.ca/ecole_de_langues/fr2/lan
3675/accueil.html
http://fog.ccsf.cc.ca.us/~creitan/grammar.htm
http://www.multimania.com/pcolleu/
http://french.chass.utoronto.ca/fre180/
http://pubwww.tudelft.nl/ambafrance/bcle/
http://www.quia.com/french.html
TÜRKÇE İÇERİKLİ WEB SİTELERİ
http://www.ingilizcesitesi.com/
http://www.bedava-ingilizce.com/
http://www.ingilizceegitimi.com/
http://www.ingilizce.com/
http://www.ingilizce.co.uk/
http://www.ingilizce.net/
http://www.britishcouncil.org.tr/turkish/english/
http://www.bedavaingilizce.net/
http://www.uluslararasiegitim.com/
http://www.dilnet.com.tr
http://www.be.itu.edu.tr/english.html
http://www.englishclub.ws/akademik.php
http://www.bogazicing.com/
http://www.dilrehberi.com/
154
http://www.berlitz.com.tr/
http://www.ili.ca/turkish/english.html
http://www.limasollu.com/
http://www.uzdil.com/
http://www.bedavaingilizce.8m.com/
http://www.sinavonline.com/
http://www.alternatifecs.com/ingiltere/ingilizce
.asp
http://www.gozen.com.tr/ingilizce.htm
http://www.acteng.com/etkin_english.htm
http://www.morpa.com.tr/ing_yay.htm
http://www.e-ingilizce.com/
http://www.ingilizcesitesi.net/
http://www.icep.com.tr/okullar/test.asp
http://www.pdr.com.tr/intersite/tr/products/titl
esenglish.asp
http://www.logomotif.com.tr/
http://www.iki.8k.com/ingilizce.htm
http://www.boun.edu.tr/undergraduate/foreign
_languages/
http://www.keydanismanlik.com/
http://ydk.gsu.edu.tr/tr/yd_ingilizce/
http://www.tusdata.com/
http://www.globalvizyon.com/avustralya/ingili
zce.html
http://www.ozkaynak.com.tr/4.htm
http://groups.yahoo.com/group/pratik-
ingilizce/
155
http://ingilizcesiteler.kolayweb.com/
http://www.deulcom.com.tr/
http://www.robcol.k12.tr/english/indextr.htm
http://www.todaie.gov.tr/merkezler/semprg8.p
hp
http://www.sanal-kampus.com/
http://www.karyainternational.com
http://www.korfez.net/testler/en/en_test.html
http://www.ekdilamerica.com/
http://www.marun.edu.tr/murc/check.htm
http://www.karyainternational.com/toppage34.
htm
http://www.oup.com/elt/
http://www.po.metu.edu.tr/personel/akadpos/i
ngp.html
http://www.ihturkey.com/english.htm
http://www.alternatifecs.com
http://www.davidgame.com.tr/fr_dilokullari.ht
ml
http://www.aof.anadolu.edu.tr/iolp/d0101.html
http://www.feyza.com/tr/ingilizce.php
http://www.translatin.com/Turkish/Turkish.ht
m
www.ingilish.com
http://www.drexel.edu/elc/studyelc/turkish/yo
gun.html
http://www.itss.org/ogrenim/kursbilgi.html
http://www.uzmanyed.com
156
http://www.languagesystems.com/lsi_turkish/e
sl.asp
http://egitek.meb.gov.tr/Medya/Dizin1/VHS/Ya
banciDilVideoIngilizce.htm
http://www.communiqued.com/tr.html
http://www.wallstreetinstitute.com/
http://www.usconsulate-istanbul.org.tr/
http://www.usemb-ankara.org.tr/
http://www.bedavaingilizce.org/ana.htm
http://www.elma.net.tr/
http://www.egitim.com/
http://www.okulum.net/
http://www.odevonline.com/
http://www.egitimevi.com/
http://www.addressenglish.com
http://www.cagdil.com/ana.html
http://www.lang.unsw.edu.au
http://www.idealist.com.tr/ingiltere/meslek_ing
.htm
http://www.enformatik.aku.edu.tr
http://www.etkili.com.tr
http://www.ekdilamerica.com
http://www.bsml.com/tr/courses.asp
http://www.konsensus.com.tr/
http://ingiltereturk.co.uk/Pages/Education/Dilk
ursu/
http://www.fono.com.tr
http://www.telerehber.com/dilku.htm
157
http://www.idealist.com.tr/amerika/meslek_ing
.htm
http://www.keydanismanlik.com/aupair.html
http://www.dilmer.com
http://www.ozelokullardernegi.org.tr
http://englishcourse.virtualave.net/
http://ingilizcesiteler.kolayweb.com
158
KAYNAKÇA
Ahmet Tılfarlıgil, Her Yerde İngilizce, Bilgi Vizyon,
İzmir 2005.
Alp Boydak, Öğrenme Stilleri, Beyaz Yayınları, İstan-
bul 2001.
-----------------, Beyin yarımkürelerinin gizemi, İst.2004.
Barry Farber (Çev.Cem Şen), Yabancı dil öğrenme yön-
temleri, im yayınları, İst. 1998.
Ece Vahapoğlu,Yabancı dil öğrenme yolları, Alfa,
İst.2002.
Emile Ratelband, Ateş Üstünde Yürüme: NLP: Yeni
Düşünme Tekniği, UMA, İstanbul 2002.
Graham E.Fuller (Çev.Zafer Avşar),Yabancı dil nasıl
öğrenilir, Avesta,İst.2001.
Harry Lorayne, Beyin Gücünün Sırları, Cep Kitapları,
İstanbul 1997.
Joyce Chapman, Düşlerinizi Gerçekleştirin, Form Ya-
yınları, İst. 1992.
Lair Ribeiro, Le succes n’arrive pas par hasard, Paris
2000.
Michael J.Gelb, Leonardo Da Vinci Gibi Düşünmek,
Beyaz Yayınları,2. Baskı ist.2004.
--------------------, Düşünmenin tam zamanı, Arion Yayı-
nevi, İst.2002.
Murat Ersin, Etkili İngilizce Öğrenimi, Kariyer yayıncı-
lık,2000.
Münir Arıkan, Nitelikli İnsan, Bilge, İstanbul, 2004.
159
Pierre Bergounioux, Aimer la grammaire, Nathan, Pa-
ris 2002
Reha Oğuz Türkan, Kolay ve İyi Öğrenme Teknikleri,
Alfa yy.
Roz Townsend, Öğrenme Zenginliği, Sistem Yayıncılık,
İstanbul 2001.
Stephen Eiffert, Kolay öğrenmek için, “Öğrenmeyi de
öğrenebilirsiniz”, Rota yayınları, İstanbul 2003.
Tony Buzan, Aklını en iyi şekilde kullan, Arion yy.6.
baskı,İst. 2001.
-----------------, The power of verbal intelligence, thor-
sons, Londra 2002.
Yvonne Cossu, L’Enseignement de l’anglais, Nathan,
Paris 1996.