hüseyin kaptan - tez.sdu.edu.trtez.sdu.edu.tr/tezler/tf02431.pdf · çözünmüş oksijen gibi...

85
T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİRDİR GÖLÜ (ISPARTA)’NÜN SUYUNDA, SEDİMENTİNDE VE GÖLDE YAŞAYAN SAZAN (CYPRİNUS CARPİO L., 1758)’IN BAZI DOKU VE ORGANLARINDAKİ AĞIR METAL DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ Hüseyin KAPTAN Danışman Doç. Dr. Selda TEKİN ÖZAN BİYOLOJİ ANABİLİM DALI ISPARTA-2014

Upload: others

Post on 22-Oct-2019

17 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EĞİRDİR GÖLÜ (ISPARTA)’NÜN SUYUNDA, SEDİMENTİNDE VE GÖLDE YAŞAYAN SAZAN (CYPRİNUS CARPİO L., 1758)’IN BAZI

DOKU VE ORGANLARINDAKİ AĞIR METAL DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ

Hüseyin KAPTAN

Danışman Doç. Dr. Selda TEKİN ÖZAN

BİYOLOJİ ANABİLİM DALI

ISPARTA-2014

© 2014 [Hüseyin KAPTAN]

TAAHHÜTNAME Bu tezin akademik ve etik kurallara uygun olarak yazıldığını ve kullanılan tüm literatür bilgilerinin referans gösterilerek tezde yer aldığını beyan ederim.

Hüseyin KAPTAN

i

İÇİNDEKİLER

Sayfa İÇİNDEKİLER ......................................................................................................................... i ÖZET ......................................................................................................................................... iii ABSTRACT .............................................................................................................................. iv TEŞEKKÜR .............................................................................................................................. v ŞEKİLLER DİZİNİ ................................................................................................................. vi ÇİZELGELER DİZİNİ ............................................................................................................ vii SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ .......................................................................... viii 1. GİRİŞ..................................................................................................................................... 1 1.1. AĞIR METALLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ ................................................... 2 1.1.1. Ağır Metalin Tanımı ve Özellikleri .......................................................... 2 1.1.2. Ağır Metal Kirliliğine Yol Açan Nedenler ............................................. 3 1.1.3. Ağır Metallerin Sudaki Birikimi ............................................................... 3 1.1.4. Ağır Metallerin Sedimentte Birikimi ...................................................... 4 1.1.5. Ağır Metallerin Balıklar Tarafından Alınması .................................... 6 1.1.6. Ağır Metallerin Balıklarda Birikimi ........................................................ 7 1.1.7. Ağır Metallerin Toksik Etkisi .................................................................... 8 1.1.8. Ağır Metallerin Sucul Canlılara Etkisi .................................................... 10 1.1.9. Ağır Metallerin Zehirliliğini Etkileyen Etmenler ............................... 11 1.1.10. Çalışılan Ağır Metaller .............................................................................. 12

1.1.10.1. Kadmiyum (Cd) ............................................................................ 12 1.1.10.2. Krom (Cr) ........................................................................................ 13 1.1.10.3. Bakır (Cu) ........................................................................................ 13 1.1.10.4. Demir (Fe) ...................................................................................... 14 1.1.10.5. Mangan (Mn) ................................................................................ 15 1.1.10.6. Molibden (Mo) .............................................................................. 15 1.1.10.7. Nikel (Ni) ......................................................................................... 16 1.1.10.8. Kurşun (Pb) .................................................................................... 17 1.1.10.9. Selenyum (Se) ............................................................................... 18 1.1.10.10. Çinko (Zn) .................................................................................... 18

2. KAYNAK ÖZETLERİ ........................................................................................................ 20 3. MATERYAL VE METOT ................................................................................................. 29 3.1. Araştırma Alanı ....................................................................................................... 29 3.2. Sazan (Cyprinus Carpio Linnaeus, 1758)’ın Genel Özellikleri ................ 30 3.3. Arazi Çalışmaları .................................................................................................... 32 3.4. Laboratuar Çalışmaları ve Metal Analizi ....................................................... 33 3.5. İstatistiksel Analizler ............................................................................................ 34 4. ARAŞTIRMA BULGULARI ............................................................................................. 36

4.1. Standart Referans Materyaller ......................................................................... 36 4.2. Eğirdir Gölü Suyunun Bazı Fiziko-Kimyasal Parametreleri .................. 37 4.3. Eğirdir Gölü’nün Suyunda Belirlenen Ağır Metal

Konsantrasyonları ................................................................................................. 38 4.4. Eğirdir Gölü’nün Suyunda Ölçülen Bazı Fiziko-Kimyasal

Parametrelerle Göl Suyunda Tespit Edilen Metallerin İstatistiki Olarak Kıyaslanması ............................................................................................. 40

ii

4.5. Eğirdir Gölü’nün Sedimentinde Bulunan Ağır Metal Konsantrasyonları ................................................................................................. 43

4.6. Sazan (Cyprinus carpio Linnaeus, 1758)’ın Bazı Doku ve Organlarında Belirlenen Ağır Metal Konsantrasyonları ......................... 45

4.7. Sazan (Cyprinus carpio Linnaeus, 1758)’ın Bazı Doku ve

Organlarında Belirlenen Ağır Metal Konsantrasyonlarının, Balığın

Boy ve Ağırlığı ile Kıyaslanması........................................................................ 48 5. TARTIŞMA VE SONUÇ ................................................................................................... 52

5.1. Tartışma .................................................................................................................... 52 5.2. Sonuç .......................................................................................................................... 57 6. KAYNAKLAR ..................................................................................................................... 60 ÖZGEÇMİŞ ............................................................................................................................... 72

iii

ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

EĞİRDİR GÖLÜ (ISPARTA)’NÜN SUYUNDA, SEDİMENTİNDE VE

GÖLDE YAŞAYAN SAZAN (CYPRİNUS CARPİO L., 1758)’IN BAZI

DOKU VE ORGANLARINDAKİ AĞIR METAL DÜZEYLERİNİN

BELİRLENMESİ

Hüseyin KAPTAN

Süleyman Demirel Üniversitesi

Fen Bilimleri Enstitüsü

Biyoloji Anabilim Dalı

Danışman: Doç. Dr. Selda TEKİN ÖZAN

Eylül 2011 ile Şubat 2012 tarihleri arasında yapılan bu çalışmada Eğirdir Gölü’nün

suyunda, sedimentinde ve gölde yaşayan sazan (Cyprinus carpio L., 1758)’ın kas,

karaciğer ve solungaçlarındaki bazı ağır metallerin (Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Mo, Ni, Se,

Pb ve Zn) konsantrasyonlarının tespit edilmesi, doku ve organlardaki metal

miktarları ile balık boyu ve ağırlığı arasındaki ilişkinin belirlenmesi ve sudaki metal

düzeyleri ile fizikokimyasal parametreler arasındaki ilişkinin saptanması

amaçlanmıştır. Arazi çalışmaları sırasında sıcaklık, pH, elektriksel iletkenlik ve

çözünmüş oksijen gibi bazı fiziko-kimyasal parametreler ölçülmüştür. Suda yapılan

analizler sonucunda Pb dışında tüm metaller farklı oranlarda tespit edilmiştir. Suda

en fazla biriken metalin Mn, en az biriken metalin ise Cr olduğu belirlenmiştir.

Sediment örneklerinde yapılan analizler sonucunda tüm metaller belirlenmiştir.

Sedimentte yapılan analizler sonucunda en fazla biriken metal Fe iken, en az biriken

metalin ise Cd olduğu belirlenmiştir. Sazanın kas, karaciğer ve solungaçlarında

yapılan metal analizleri sonucunda ise tüm metaller her dokuda tespit edilmiştir.

Metallerin karaciğer dokusunda kas ve solungaca göre daha fazla birikim gösterdiği

belirlenmiştir. Balıklardaki metal seviyeleri ile balıkların ağırlık ve boyları arasında

genel olarak negatif bir ilişki olduğu belirlenmiştir.

Anahtar kelimeler: Eğirdir Gölü, Sazan, ağır metal, birikim, su kirliliği

2014, 72 Sayfa

iv

ABSTRACT

M. Sc. Thesis

THE DETERMINATION OF LEVELS OF THE HEAVY METALS IN

WATER, SEDIMENT OF EĞİRDİR LAKE AND SOME TISSUES AND

ORGANS OF CARP (CYPRINUS CARPIO L., 1758) LIVING IN THE LAKE

Hüseyin KAPTAN

Süleyman Demirel University

Graduate School of Natural and Applied Sciences

Department of Biology

Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Selda TEKİN ÖZAN

This study which was carried out between September 2011-February 2012 aimed to

determine the concentrations of some heavy metals (Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Mo, Ni, Pb,

Se and Zn) in water, sediment of Eğirdir Lake and muscle, liver and gill of carp

inhabiting the lake, the relationship between metal levels in tissue and organs with

fish weight and lenght and betwen concentrations of heavy metal levels in water and

physico-chemical parameters. During the field work, some physico-chemical

parameters like temperature, pH, conductivity and dissolved oxygen had been

measured. As a result of analysis in water, all of the metals except Pb were

determined in water. Mn was the highest and Cr was the lowest in water. All of the

metals were determined in sediment. Fe was the highest and Cd was the lowest in

sediment. As a result of analysis of heavy metals in carp all metals determined in all

tissues. The highest metal levels were found in liver compared with gill and muscle.

Negative relationships were determined between metal levels in fish with fish weight

and lenght.

Key words: Eğirdir Lake, Carp, heavy metal, accumulation, water pollution

2014, 72 pages

v

TEŞEKKÜR Bu araştırma için beni yönlendiren, karşılaştığım zorlukları bilgi ve tecrübesi ile aşmamda yardımcı olan değerli danışman hocam Doç. Dr. Selda TEKİN ÖZAN’a teşekkürlerimi sunarım. Çalışmalarımı destekleyen ve her zaman yanımda olan eşim Nursiye KAPTAN’a, çözelti hazırlama aşamasında yardımcı olan arkadaşım Burcu BAŞYİĞİT ile Şule KAYRAK’a, arazi çalışmalarında yardımcı olan arkadaşım Ramazan KAYALI ve Emin UYAN arkadaşlarıma teşekkürleri bir borç bilir ve sonsuz teşekkürlerimi sunarım 2857-YL-11 No`lu Proje ile tezimi maddi olarak destekleyen Süleyman Demirel Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi Başkanlığı’na teşekkür ederim.

Hüseyin KAPTAN ISPARTA, 2014

vi

ŞEKİLLER DİZİNİ

Sayfa Şekil 3.1. Eğirdir Gölü ......................................................................................................... 30 Şekil 3.2. Sazan ...................................................................................................................... 32

vii

ÇİZELGELER DİZİNİ

Sayfa Çizelge 4.1. Referans materyal DORM 3‘ün sertifika değerleri, belirlenen değerleri ve hassasiyet dereceleri ........................................................ 36 Çizelge 4.2. Referans materyal DOLT 4‘ün sertifika değerleri, belirlenen değerleri ve hassasiyet dereceleri ........................................................ 37 Çizelge 4.3. Referans materyal HISS 1’in sertifika değerleri, belirlenen değerleri ve hassasiyet dereceleri ........................................................ 37 Çizelge 4.4. Eğirdir Gölü’nün bazı fiziko-kimyasal parametrelerin maksimum, minimum, ortalama ve standart sapma değerleri .. 38 Çizelge 4.5. Eğirdir Gölü’nün suyunda ölçülen ağır metal konsantrasyonlarının minimum değerleri, maksimum değerleri, ortalama değerleri (ppb) ve standart sapmaları ........ 39 Çizelge 4.6. Eğirdir Gölü’nün suyunda ölçülen bazı fiziko-kimyasal parametreler ve metallerin pearson testine göre belirlenen değerleri .......................................................................................................... 42 Çizelge 4.7. Eğirdir Gölü sedimentinde ölçülen ağır metal konsantrasyonlarının minimum değerleri, maksimum değerleri, ortalama değerleri (mg/kg) ve standart sapmaları .. 44 Çizelge 4.8. Sazan (Cyprinus carpio Linnaeus, 1758)’a ait farklı dokularında tespit edilen bazı ağır metallerin maksimum, minimum, ortalama değerleri (mg/kg) ve standart sapmaları . 46 Çizelge 4.9. Sazan (Cyprinus carpio Linnaeus, 1758)’ın boyu ve ağır metal konsantrasyonu arasındaki ilişkiler ..................................................... 50 Çizelge 4.10. Sazan (Cyprinus carpio Linnaeus, 1758)’ın ağırlığı ve ağır

metal konsantrasyonu arasındaki ilişkiler ..................................... 51

viii

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ AAS Atomik Absorpsiyon Spektrofotometresi Al Alüminyum As Arsenik ºC Derece celcius Ca Kalsiyum Cd Kadmiyum cm Santimetre cm³ Santimetreküp Co Kobalt Cr Krom Cu Bakır DOLT-4 Dogfish Liver Reference Materials for Trace Metals DORM-3 Dogfish Protein Certified Reference Material For Trace Metals EC European Community EPA Environmental Protection Agency FAO Food and Agriculture Organization Fe Demir GESAMP United Nations Group of Experts on the Scientific Aspects of

Marine Pollution gr Gram Hg Civa HISS-1 Marine Sediment Reference Material for Trace Elements and Other Constituents hm³ Hektometre küp HNO3 Nitrik asit H2SO4 Sülfirik asit ICP-AES Inductively Coupled Plasma- Atomic Emission Spectrometer kg Kilogram km Kilometre l Litre m Metre mg Miligram μg Mikrogram ml Mililitre mm Milimetre Mn Manganez Mo Molibden μs Mikrosaniye N Azot Ni Nikel O Oksijen Pb Kurşun ppb Milyarda bir kısım ppm Milyonda bir kısım S Kükürt Sb Antimon

ix

Se Selenyum Sn Kalay TSE Türk Standartları Enstitüsü US EPA United States Environmental Protection Agency V Vanadyum WHO World Health Organization Zn Çinko λ Lamda

1

1. GİRİŞ

Günümüzde insan sağlığını ve doğal hayatı tehdit eden tehlikelerin başında çevre

sorunları gelmektedir. Çevre kirliliği insanın ilk var oluşundan itibaren ortaya

çıkmış, hızlı şehirleşme ve endüstri alanında gelişmeye paralel olarak artmıştır (Baş

ve Demet, 1992).

Su, insanoğlu ve diğer varlıklar için hayatsal değere sahip önemli bir maddedir ve

içme suyu, temizlik, evsel ve tarımsal amaçlarla kullanılmaktadır. Günümüzde

teknolojinin çok hızlı gelişmesi sonucunda endüstriyel ve sanayi kaynaklı atıkların

yer aldığı kanalizasyon sularının boşaldığı baraj ve doğal göllerde insanoğlunun

kullanabildiği su kaynakları gittikçe azalmakta ve kirlenmektedir (Çalışkan, 2005).

Ekolojik olarak oldukça zengin, yaşamsal ve ekonomik açıdan oldukça önemli olan

göllerimiz günümüz insanlarının bilinçli veya bilinçsiz olarak yaptıkları müdahaleler

neticesinde geri dönüşümü olmayan bazı değişikliklere maruz kalmaktadır. Doğal

göllerimizi tehdit eden çevresel problemler, teknolojinin gelişmesi ve bunun

sonucunda ekonominin hızlı kalkınması ile birlikte insanoğlunun ihtiyaçlarının

sınırsızlığı ve nüfusun çok fazla artmasından kaynaklansa da, bilimsel olmayan

müdahaleler de doğal habitatın tahrip olmasına neden olmaktadır (Wetzel, 2001;

Kocataş, 2008).

Su kirliliği, su kaynaklarının kullanılmasını engelleyecek veya bozacak oranda

inorganik, organik, radyoaktif ve biyolojik maddelerin suya karışması ile su

kaynaklarından yararlanılamayacak derecede su kalitesinin bozulması olarak

tanımlanabilinir (Keleş ve Hamamcı, 1993). Nedeni ne olursa olsun kirleticinin

ekosisteme hangi ölçüde katıldığı ve ne düzeyde zarar verdiği kirleticinin türüne,

miktarına, kirlenme ortamının fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapısına, büyüklüğüne

ve etkilenen canlıların tür ve büyüklüklerine bağlıdır (Tanyolaç, 2006). Kirlilik,

kirletici çeşitlerine göre fiziksel, biyolojik ve kimyasal kirlilik olarak üç grupta

incelenir. Doğal hayata isteyerek veya istemeyerek bırakılan kimyasal maddelerle

endüstri kaynaklı atıkların karışması sonucu ortaya çıkan kirlilik kimyasal kirliliktir.

Bu kirliliğe neden olan etkenler, boyalar, deterjanlar, pestisitler ve petrol ürünleridir.

Bir kimyasal kirlilik kaynağı olan ağır metaller çeşitli kaynaklardan ortaya

2

çıkabilmeleri, çevre koşullarına dayanıklı olmaları ve kolayca besin zincirine

katılarak doğada bulunan canlıların vücutlarında artan miktarlarda birikmeleri

nedeniyle diğer kimyasal kirleticiler içerisinde ilk sırada bulunmaktadır (Uzunoğlu,

1999).

1.1. AĞIR METALLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ

1.1.1. Ağır Metalin Tanımı ve Özellikleri

Ağır metaller, periyodik sistemde geçiş elementleri grubunda bulunan ve genelde

atom numarası 20’den büyük olan elementlerdir. Yoğunlukları 5 gr/cm³’ten daha

büyük olan, Hg hariç normal şartlarda oda sıcaklığında katı halde bulunabilen, tel ve

levha şekline getirilebilen ve elektron vererek pozitif iyon (katyon) haline geçebilen

elementlerdir. Ağır metaller canlı organizmaların sağlıklı büyüyüp gelişebilmesi için

gerekli olup, miktarı organizmanın toplam ağırlığının %0.01’inden az olan

elementlerdir (Türkiye Çevre Vakfı, 1987).

Çok sayıda kullanım alanı olan metaller biyolojik bakımdan üç gruba ayrılır;

Esansiyel (biyojenik) elementler: Sıvı ortamlarda normalde hareketli katyonlar

olarak taşınan ve canlının yaşamsal faaliyetlerini devam ettirebilmesi için mutlaka

ihtiyaç duyulan elementlerdir. Kalsiyum, potasyum, sodyum, magnezyum gibi

elementler örnek olarak verilebilir (Förstner ve Wittmann, 1981; Kocataş, 2008).

İz elementler (Oligoelementler) : Düşük konsantrasyonlarda esansiyel olan fakat

yüksek konsantrasyonlarda toksik etki yapan elementlerdir. Vitamin ve enzimlerin

yapısına girerek biyokimyasal olaylarda katalizör rolü oynarlar. Demir, bakır, kobalt,

mangan, çinko, molibden, krom gibi (Förstner ve Wittmann, 1981; Kocataş, 2008).

Metaloitler: Metabolik aktivite için genellikle gerekli olmayan ve oldukça düşük

konsantrasyonlarda hücrede toksik etki oluşturan elementlerdir. Kadmiyum, arsenik,

civa, kurşun, kalay, selenyum, berilyum gibi (Förstner ve Wittmann, 1981).

3

Bu üç gruptan iz elementler ve metaloitler genelde ağır metal olarak adlandırılır

(Förstner and Wittmann, 1981).

1.1.2. Ağır Metal Kirliliğine Yol Açan Nedenler

Metaller, erozyonla taşınan kaya parçalarıyla, rüzgarın taşıdığı tozlarla, volkanik

faaliyetlerle, orman yangınlarıyla ve bitki örtüsü vasıtasıyla sulara taşınır. Çok sayıda

nehrin denize dökülmesi sonucunda, ağır metaller denizlerde birikir. Denize karışan

bu nehirler, endüstriyel ve kentsel bölgelerden geçerken içerisine çok fazla atık

madde alabilir. Suda çözünmüş şekilde olan metaller, suyun dibine çökerek

sedimente katılır ve bu şekilde metaller sedimentte birikirler. Genellikle denizlerin ve

nehirlerin birleştiği geniş alanlarda ağır metal birikimi daha çoktur (Fergusson,

1990).

Endüstriyel faaliyetler ağır metallerin çevreye yayılmasında etkili olan en önemli

unsurlardan biridir. Demir çelik endüstrisi, metal kaplama, enerji santralleri,

otomotiv, elektronik malzemeler ile mutfak ve ev eşyalarının işlenmesi, boya,

plastik, kağıt ve cam sanayisi gibi birçok alanda kullanılması, ağır metallerin

yayılmasına neden olan önemli unsurlardandır. Ayrıca, tarım işlerinde kullanılan

pestisitler ve suni gübreler ağır metallerin su içerisindeki miktarını arttırarak suda

yaşayan canlılar için zehir etkisi oluştururlar (Özözen, 2005).

Ağır metal kirliliğine neden olan etmenlerden bir diğeri de madencilik endüstrisidir.

Maden cevherlerinden metallerin elde edilmesi esnasında açığa çıkan atıklar,

genellikle işlenmesi sırasında aktif hale gelerek kirlilik oluşmasına neden olurlar.

Açığa çıkan bu metaller daha sonra atmosferin neden olduğu etkiler sonucunda

çözünerek yer altı ve yer üstü sularına geçer (Tümen vd., 1992).

1.1.3. Ağır Metallerin Sudaki Birikimi

Ağır metaller değişik yollarla göl, nehir ve denizlere karışmaktadır. Metaller sucul

ortamlarda serbest iyonlar, organik veya inorganik bileşikler ve partikül maddeler

tarafından absorbe edilmiş şekilde bulunurlar (Engel vd., 1981). Sularda bulunan

ağır metallerin toksik etkileri iyon halinde bulundukları zaman artmaktadır. Bu

4

toksik iyonlar direk organizmalara veya onların tüketicilerine zarar vermektedir.

Suya girdikten sonra ilk olarak sedimente taşınmakta, bazıları ise canlının kendisi

tarafından alınmaktadır (Türkmen ve Türkmen, 2004).

1.1.4. Ağır Metallerin Sedimentte Birikimi

Sulara karışan çözünür haldeki metaller çöker ve sediment parçalarıyla absorbe

olurlar. Bu nedenle göl ve denizlerin sedimentlerinde ağır metallerin birikimi daha

fazla olur (Goyer, 1986). Sudaki çözünmeyen toksik elementler sedimentte az da olsa

toksik etkiye neden olabilir. Toprak ve kayalardaki yüksek konsantrasyonlar,

nispeten eriyici nitelikte olmadığından bu maddeler bitki ve hayvanlar için toksik

etki göstermeyebilir. Diğer elementler biyosferin katmanlarında yüksek

konsantrasyonda bulunabilir. Örneğin; Al yerkabuğunun % 8.2’sini oluştururken

Fe’in miktarı ortalama % 3-4’tür. Bazı elementler ise iz elementler olarak doğada

bulunur (Freedman, 1989).

Sucul ekosistemlere giren ağır metaller sedimente geçinceye kadar suda birçok

fiziksel ve biyojeokimyasal olaylar ve döngüler içinde yer alır. Gözenek suyunda

metaller konsantre hale geldiğinde genellikle iki yol izlenir: Ya direk suya metal

difüzyonu olur, ya da metaller sedimental ortamdaki inorganik veya organik

bileşenlerle birleşerek sediment içinde yerinde oluşan mineralleri oluşturur.

Sedimentlerin metal biriktirme kapasiteleri çeşitli faktörlere bağlıdır. Bunlar fiziksel

( tane boyu, yüzey alanı ve yüzey yükü) ve kimyasal (bileşim-jeokimyasal fazlar ve

iyon değiştirme kapasitesi) olmak üzere iki grupta toplanır (Baker, 1980).

Sedimentte tane boyu küçüldükçe buna bağlı olarak yüzey alanı, yüzey yükü ve

organik madde içeriği gibi özellikler artar (Jones ve Browser, 1978).

Metallerin dağılım gösterdiği jeokimyasal fazlar 5 gruptur:

a. Yer değiştirebilen

b. Karbonatlara bağlı olan

c. Demir ve mangan oksihidroksitlerine bağlı olan

d. Organik maddeye bağlı olan

e. Residual faz

5

a. Yer değiştirebilen

Eser metaller yer değiştirebilen fazda basit veya kompleks metal iyonlarının katı

parçacıkları üzerindeki negatif bölgelere bağlanması ve aynı miktarda diğer iyonların

serbest bırakılması şeklinde tutulur (Engler vd., 1977).

b. Karbonatlara bağlı olan

Sedimentin karbonat fazında tutulan metaller kırıntılı veya yerinde oluşan-institu

malzeme olabilir (Flipek ve Owen, 1978).

c. Fe ve Mn oksihidroksitlerine bağlı olan

Fe ve Mn oksitleri ve hidroksitleri absorblama veya birlikte çökme suretiyle eser

metallerin birikmesinde önemli rol oynar (Belzile vd., 1989).

d. Organik maddeye bağlı olan

Metaller sedimentte organik maddeye 3 şekilde bağlanır:

1. Karboksil grubundaki hidrojen ile yer değiştirerek

2. Karbon atomuna bağlanmak suretiyle organo-metal bileşiğini oluşturarak

3. N, O veya S gibi atomlar aracılığıyla karbon atomlarına bağlanarak (Krauskopf,

1979).

e. Residual faz

Sedimentin residual fazındaki metallerin konsantrasyonunu karasal kökenli kırıntılı

malzemenin minerolojisi kontrol eder (Süren, 2004).

Sedimentte bulunan metallerin çözünürlülüğü, hareketliliği ve biyolojik olarak

kullanıma hazır olabilme özelliği; pH’ın değişmesi, redoks koşullarının değişmesi,

organik komplekslerin yapısı ve tuzluluğun değişmesi ile artar (Förstner vd., 1986).

6

1.1.5. Ağır Metallerin Balıklar Tarafından Alınması

Balıkların ağır metalleri dış ortamdan alması besin, su, solungaçlar ve deri vasıtasıyla

gerçekleşir (Dökmeci, 1988). Balık tarafından dış ortamdan alınan ağır metaller,

taşıyıcı proteinlere bağlı halde kan yolu vasıtasıyla doku ve organlara taşınır ve

dokularda bulunan metal bağlayıcı proteinler tarafından bağlanarak yüksek

konsantrasyonlara ulaşır (Cicik, 2003).

Balıklar, su ortamındaki ağır metalleri; sindirim sistemi, vücut yüzeyi (deri) ve

solungaçlar yoluyla bünyelerine alırlar (Dökmeci, 1988).

Solungaçlardan absorbsiyon: Solunum için ağıza alınan sudaki oksijen solungaçlar

tarafından vücuda alınırken suda bulunan ağır metaller de solungaçlardaki lameller

tarafından vücuda alınmaktadır (Heath, 1987). Solungaçlar ağır metal birikiminde

önemli rol oynamaktadırlar ve yüksek birikim potansiyeline sahiptirler (Shah, 2002).

Ağır metal içeren solunum suyu, geniş yüzey alanına sahip olan solungaç

lamelleriyle etkileşime geçmekte ve solungaçlardan vücuda sürekli olarak metal

alınmaktadır (Kalay vd., 2004).

Sindirim sisteminden absorbsiyon: Balıklarda görülen zehirlenmelerin çoğu ağız

yoluyla alınan toksik maddeler nedeniyle olur. Bunun sonucunda sindirim sistemi

tarafından gerçekleşen emilim zehirlenme açısından önemlidir. Sindirim sisteminin

absorbe ettiği toksik maddeler, dolaşım sistemi yoluyla tüm vücuda yayılarak

zehirlenmelere neden olabilmektedir. Bu zehirli maddelerin toksik etkisi, vücuda

alınan toksik maddenin şiddetine, türüne ve absorbe edilen madde miktarına göre

farklılık gösterir (Dökmeci, 1988).

Deri yolu ile absorbsiyon: Balıkların derileri toksik maddelerle devamlı temas

halindedir. Derinin ağır metallere karşı geçirgenliğinin az olması nedeniyle balıkların

deri yoluyla zehirlenmeleri daha az görülür (Karadede, 1997).

7

1.1.6. Ağır Metallerin Balıklarda Birikimi

Balıkların farklı dokularında biriken ağır metallerin düzeyi ortamda bulunan ağır

metal miktarına, ağır metalin türüne, balığın ağır metal ile etkileşim sürecine, yaşına,

metabolik aktivitelerine, gelişimin hangi evresinde bulunduğuna, doku ve organlar

ile suyun fizikokimyasal özelliklerine göre değişir (Köse ve Uysal, 2008 ). Balıkların

doku ve organlarındaki ağır metal miktarı, ağır metalin vücuda alınma, depolanma ve

vücuttan atılma miktarına bağlı olarak ta değişir (Web, 3).

Ağır metallerin balıklardaki birikimi ve toksik etkisi suda bulunan oksijen miktarına,

tuz miktarına, ışık miktarına, suyun sertliğine, suyun organik bileşimine, suyun PH

değerine ve metal derişimine göre değişmektedir. Ayrıca balıkların türüne,

mevsimsel değişmelere, vücut kütlesine, balığın cinsiyetine ve balığın üremesine

göre de değişir (Yıldızdağ, 1992; Çoğun, 2008).

Balıklardaki ağır metal miktarı, balığın beslendiği besin türüne göre de çeşitlilik

gösterir. Genel itibariyle karnivor balık türlerinde, herbivor türlere nazaran ağır metal

birikiminin daha fazla olduğu görülür. Besin zincirinin üst trofik düzeyinde bulunan

balıklar besin yoluyla daha alt basamaktaki canlılardan ağır metal alırlar. Bunun

sonucunda vücutta biriken ağır metaller kronik ve akut zehirlenmelere neden olurlar

(Haesloop ve Schirmer, 1985).

Balıklar, suda çözünmüş halde bulunan ağır metalleri aktif veya pasif yollarla

vücutlarına alabilir ve bu ağır metaller balıkların vücutlarında birikir (Kurt, 2006).

Toksik bir maddenin hücre membranlarından geçişi difüzyon ya da özel transport

olmak üzere iki şekilde olur (Karadede, 2002). Kimyasal maddelerin hücre zarından

geçişi, zarın iki yüzü arasındaki yoğunluk farkına bağlı olarak değişir. Difüzyonda

moleküller çok yoğun olduğu ortamdan az yoğun olduğu ortama doğru geçiş yapar.

Pasif transportta ise zarın iki yüzü arasındaki osmatik basınç farkından dolayı sıvı

moleküleri ile birlikte küçük moleküllerde porlardan geçerler. Bu şekilde hücreye

ağır metaller de taşınabilir (Karadede, 2002). Özel transportta ise hücre zarının dış

yüzeyinde bulunan maddeler integral veya taşıyıcı protein adı verilen özel bir

proteinle kompleks bir yapı oluşturarak hücre içine alınır. Oluşan bu kompleks yapı

zarın diğer tarafında bozularak taşıyıcı protein serbest kalır ve tekrar transport

8

yapmak için geri döner. Kompleksten ayrılan madde hücre içine alınmış olur

(Dökmeci, 1988).

Ağır metaller su içerisinde çok zor ayrıştığından veya hiç ayrışamadıklarından dolayı

canlıların doku ve hücrelerinde fazla miktarda birikir. Balık tarafından absorbe

edilemeyen ağır metaller ise boşaltım yolu ile vücut dışına atılır. Balıkların türüne

göre, boşaltım sistemi yeterli olmayan balık türlerinde ise toksik ağır metaller toksik

olmayan bileşikler içinde biçim değiştirerek böbrek ve karaciğer içerisinde depo

edilir (Gerlach, 1981).

Genel itibariyle ağır metallerin en fazla biriktiği organ karaciğer, en az biriktiği

organ ise kas dokusudur. Bunun nedeni ise ağır metallerin daha aktif olan organlarda

daha fazla birikmesidir (Kargın ve Erdem, 1992). Canlı vücudunda birçok element

eser miktarda bulunmaktadır. Bu elementleri non-toksik bir formda taşımak ve

depolamak için homeostatik mekanizmalar geliştirilmiştir. Bu gibi taşıma ve

depolama işini genellikle proteinler yapmaktadır (Riordan ve Vallee, 1991).

Metallothionein, en iyi bilinen bu tipteki proteinlerdir. Karaciğerde bu proteinler

bulunur (Waalkes ve Goering, 1990). Ağır metallerin detoksifikasyonunda ve ağır

metallerin taşınmasında görevli olan metal bağlayıcı proteinler (metallothionein)

karaciğerde sentezlenir. Metallothionein, balıklarda bulunan temel iyonların

depolanması, oksiradikallerin vücuttan temizlenmesi ve canlı vücudu için hayati

önem taşımayan metallerin detoksifikasyonunda görev alan katalitik özellik

taşımayan peptitlerdir (Vergani, 2005). Balıklarda karaciğer dokusunun ağır metal

çalışmalarında kullanılmasının en önemli nedeni ağır metallerin karaciğer dokusunda

çok fazla miktarda birikmesidir (Canlı ve Atlı, 2003).

1.1.7. Ağır Metallerin Toksik Etkisi

Ağır metaller toksik etkilerini genel olarak, hücre zarları, enzimler ve hücre

organelleri üzerinde gösterirler. Metallerin toksisitesi toksikolojik hedef ile serbest

halde bulunan metal iyonu arasındaki etkileşimi kapsar. Ağır metallerin toksik

etkisinin meydana gelmesinde birçok faktör etkilidir. Örneğin toksisiteye neden olan

element ile doku için gerekli olan esas elementin metabolizması aynı olabilir. Ayrıca

9

görevleri esnasında metal transferi yapan hücreler (karaciğer, renal tübüler,

gastrointestinal) toksik etkiye en hassas hücrelerdir (Özdamar, 2001).

Ağır metallerin toksik etkilerini birçok başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar:

(Vural, 2005).

Enzim inhibisyonu: Metallerin birçoğu çok sayıda organ sistemini etkiler.

Metallerin toksik etki yaptıkları yerler biyokimyasal prosesleri barındıran hücre

zarları ve organellerdir. Toksik etkisi yüksek olan metaller esas aminoasitlerin

sülfidril, histidil ya da karboksil gruplarına yüksek afinite gösterirler ve amino

asitlerle etkileşim içerisine girerek enzimatik reaksiyonları inhibe ederler.

Esansiyel elementlerin yerini alma: Bazı metaller, metabolik açıdan benzedikleri

elementlerin yerlerini alarak toksik etkiye neden olurlar. Buna örnek olarak kurşunun

merkezi sinir sistemi üzerindeki etkisi verilebilinir. Kurşun metabolizma açısından

kalsiyuma benzerlik gösterir, bu sayede “hem” metabolizmasını etkileyerek demir ve

çinkonun yerini alabilir.

Proteinlerle birleşme: Bazı metaller proteinler ile birleşerek intersellüler

birikmelerine rağmen herhangi bir hücre hasarına yol açmazlar. Metallerin

proteinlerle kompleks oluşturması detoksikasyon ya da koruyucu bir mekanizmanın

oluşmasını sağlar.

Metallerin oksidasyon basamağı ve bileşik şekli: Metallerin oksidasyon basamağı

ve bileşik şekli metallerin toksisitelerini etkiler. Buna örnek olarak Cr+6

bileşiklerinin

Cr+3’

ten daha toksik olması ve bunun sonucunda organik yapılı metal bileşiklerin

(alkil kursun ve alkil civa gibi) inorganik yapılı bileşiklere (kursun asetat ve civa-2-

klorür gibi) göre daha fazla toksik olması örnek olarak verilebilir.

Dış faktörler: Toksik metallerin besin, endüstri ve çevre ile etkileşimi, esansiyel

elementlerin organizmada bulunma (hücre, doku, organ, moleküller) düzeyini

etkileyebilir. Buna örnek vermek gerekirse çok aşırı miktarda çinkoya maruziyet

sonucu bakır eksikliği görülür.

10

1.1.8. Ağır Metallerin Sucul Canlılara Etkileri

Sucul ekosistemlerde ağır metaller canlılarda birikmeleri ve toksik etki meydana

getirmeleri nedeniyle önemli bir çevre sorunu haline gelmiştir. Bu ağır metallerden

bazıları (kadmiyum, kursun, arsenik, civa v.s.) canlı dokularında çok düşük

konsantrasyonlarda olsalar bile bir takım toksik etkilere neden olurlar. Bununla

birlikte bazı metaller de (bakır, çinko, demir v.s.) biyolojik öneme sahiptirler ve

sucul ekosistemin tabi bileşenleridir. Ancak çok yüksek konsantrasyonlarda toksik

etki gösterirler (Amundsen vd., 1997).

Toksik maddelerin etkileri çeşitli biyolojik organizasyon seviyelerinde incelenebilir.

a. Hücresel ve daha alt seviyedeki etkiler: Nükleik asitler, enzimler, membran

yapıları ve hücre içi diğer organel ve sistemlerde olan ve sonucunda yapısal ve

fonksiyonel değişimler meydana getiren etkilerdir. Ağır metaller hücre zarının

yapısını ve fizyolojik özelliklerini etkileyerek hücre, doku ve organlara zarar verirler,

üremeyi olumsuz yönde etkiler ve ölüm oranını arttırırlar. Ayrıca lenfositlerin

membran yapıları, iyon geçirgenliği ve hücre metabolizması bozulur (Widdows,

1985).

b. Organ ve doku seviyesindeki etkiler: Ağır metaller, hayati fonksiyonlar, kas ve

sinir fonksiyonları, solunum, dolaşım, bağışıklık sistemi bozuklukları,

osmoregülasyon ve hormonal düzenlemelerin bozulmasına neden olarak, ya tüm bu

görevlerin aksamasına yada tamamen bozularak ortadan kalkmasına sebep olurlar.

Ayrıca, solungaçlar üzerine çökerler ve solungaçların salgıladığı salgıyı

pıhtılaştırarak oksijen alınmasını zorlaştırırlar (Süren, 2004). Bunun yanında

hiperplazi, mukus hücrelerinin artması ve primer lamellerin ayrılmasına da neden

olurlar. Ağır metaller sublethal derişimlerde balıklarda hemoglobin, hematokrit, kan

hücreleri sayısı ve yapısı, kandaki glukoz, kolesterol ve serbest yağ asidi düzeyleri

gibi hematolojik parametrelerde de önemli değişimlere neden olurlar (Kalay ve

Erdem, 1995).

c. Birey düzeyindeki davranışlar: Ağır metaller suda yaşayan canlıların davranış,

büyüme ve üreme gibi fonksiyonları üzerinde de olumsuz etkilere neden olurlar.

11

Balıklarda ağır metaller sublethal dozlarda yüzme hareketlerinde koordinasyon

bozukluğu, çeşitli fiziki etkilerle besin almaya karşı duyarsızlık, operkulum

hareketlerinde artış gibi çeşitli davranış değişikliklerine neden olurken, metal

konsantrasyonunun artması ile davranışlarda gözlenen değişimler ortadan kalkar.

Davranışlarda görülen değişimler, etkide kalma süresine bağlı olarak balığın ortama

katılan kirletici ajana karşı tepkisinden ve değişen ortam şartlarına alışmasından

kaynaklanabilir (Kuşatan ve Cicik, 2004).

Ayrıca ağır metallerin sucul canlılar üzerindeki en önemli etkilerinden biri de strestir.

Stres; bir canlının normal halini tehlikeye sokan, kapasitesini azaltıcı ve zorlayıcı

olarak değerlendirilen, canlı ve çevre arasındaki etkileşimdir. Stresin oluşması için

canlının içinde bulunduğu ya da yaşamını sürdürdüğü ortam ve çevrede meydana

gelen değişimlerin, canlıyı belli düzeyde etkilemesi gerekir (Sasal vd., 1999).

1.1.9. Ağır Metallerin Zehirliliğini Etkileyen Etmenler

İçerisinde ağır metal ihtiva eden çözeltilerin zehirliliği, organizmanın türüne, üreme

zamanına, su ortamının ışık, tuzluluk ve ısı gibi fiziko-kimyasal özelliklerine ve ağır

metalin cinsine göre farklılık gösterir. Genel itibariyle ağır metallerin tümü birden

çok organ ve sistemi etkiler. Bunun sonucunda sadece bir enzim sistemi ya da sadece

bir biyokimyasal süreç etkilenmemektedir. Örnek olarak arsenik ve civa, sülfidril

grubu içeren enzimlerin çalışmasını yavaşlatır veya durdurur. Ağır metal

zehirlenmelerinde metale en hassas olan etki yeri için “hedef veya kritik organ”

terimi kullanılır. Örneğin böbrekler kadmiyuma karşı en hassas organ olmasına

rağmen karaciğer ve akciğer de kadmiyumdan etkilenmektedir (Brayn, 1976).

Su içerisinde bulunan ağır metallerin canlılar üzerindeki etkileri; canlının

metabolizmasına, ekolojik ihtiyaçlarına ve beslendiği besinlere, metalin bulaşma

ölçüsü ile diğer faktörlere (mevsimsel farklılıklar, tuzluluk, interaktif ajanlar,

sıcaklık) bağlı olarak değişmektedir (Brayn, 1976).

12

1.1.10. Çalışılan Ağır Metaller

1.1.10.1. Kadmiyum (Cd)

Cd, doğada Zn ile birlikte bulunur. Volkanik faaliyetler, hastane atıkları ve kömürün

yakılması sonucu hava ve suya karışmaktadır. Taşınması ise hava ve tozlar

aracılığıyla gerçekleşir (Yiğit vd., 2002). Havada bulunan Cd miktarı endüstriyel

alanlarda kırsal alanlara göre çok fazla miktardadır (Toscalı ve Eren, 2004). Cd’un

sudaki temel kaynağı elektrikle kaplama ve kaynak işlerinin atık ürünleridir. Yüzey

sularına jeolojik depolardan bir miktar Cd karışmaktadır. Cd suda bulunan inorganik

ve organik parçacıklara güçlü bir şekilde tutunur (Köse, 2007).

Cd’un suda çözünme yeteneği diğer elementlere göre daha fazladır ve Cd+2

iyonu

şeklinde bitki ve deniz organizmalarının bünyelerine girer. Cd, balığın büyüme ve

gelişmesi için gerekli olan bir element değildir. Çok küçük derişimlerde bile toksik

özelliğe sahip olduğu için balık larvalarının büyüme ve yaşama oranlarının

düşmesine neden olur. Balıkların üreme, karaciğer, beyin ve sinir sisteminde

patolojik etkilere, solungaç kılcallarında tıkanmaya, lamellerinde ise erimeye neden

olur. Cd, kas, karaciğer, böbrek ve solungaç gibi dokularda birikir (Lemaire ve

Lemaire, 1992; Levesque vd., 2002; Kuşatan ve Cicik, 2004; Cicik ve Engin, 2005).

İnsan yaşamı için gerekli olmamasına karşın doğada yayılım hızı yüksektir. Cd, insan

bünyesinde yaş ilerledikçe artan miktarda birikmektedir. Bu birikim ellili yaşlarda

maksimum düzeye ulaşır ve elli yaştan sonra gittikçe miktarı azalır. Doğumdan sonra

bebeklerde Cd’a hiç rastlanmaz ve kan veya plasenta yolu ile anneden bebeğe Cd

geçmez. Cd’un topraktan alınması için bölgelere göre canlı vücudundaki miktarı

değişkenlik gösterir. (Toscalı ve Eren, 2004). Sigara dumanında da Cd

bulunmasından dolayı akciğer kanseri ve rahatsızlıklarına neden olduğu

düşünülmektedir. Cd; kalp hastalıkları, kansızlık, bağışık sisteminin zayıflaması,

iskelet sisteminin zayıflaması ve karaciğer problemlerine neden olmaktadır. Evsel

atık sulardan kaynaklanan nedenlerle Cd tarım bitkilerinde de birikir. Tarım

ürünlerinin tüketilmesi sonucunda ise Cd insanlara ve diğer canlılara geçmektedir

(Yiğit vd., 2002).

13

Cd, hayvanlarda genellikle metallothionein ile birleşmiş bir şekilde bulunur (Watari

vd., 1989). Cd’a maruz kalan denek hayvanlarının böbrek, karaciğer, akciğer,

bağırsak ve testislerinde metallothionein üretiminde artış olduğu tespit edilmiştir

(Danielson vd., 1982).

1.1.10.2. Krom (Cr)

Cr, alüminyum metalürjisi, boya, metal temizleme ve kaplama, paslanmaz çelik,

patlayıcı, seramik, kâğıt ve tekstil endüstrilerinde kullanılır. Ayrıca sıcak su ile

ısıtma sistemlerinde, sondaj borularında ve soğutma kulelerinde korozyonu

önlemede, gübrelerde ve pestisitlerde kullanılır (Mc Neely vd., 1979; WHO, 1993).

Cr, su içersinde 3 ve 6 değerlikte bulunur. 6 değerlikli Cr’a suda fazla miktarda

rastlanırken, 3 değerlikli Cr daha az bulunur. Cr+6

kanser yapma etkisine sahiptir. Cr

asidik sularda eser miktarda bulunmaktadır (Güler ve Çobanoğlu, 1997).

Cr canlı vücuduna solunum ve sindirim sistemi yolu ile girer. Cr’un vücuttaki miktarı

hangi değerlikte olduğuna ve vücuda hangi yola girdiğine bağlıdır. Cr+3

insanlar için

esansiyel elementtir. Cr+6

ise toksik etkiye sahiptir. Solunum sistemi yolu ile absorbe

edilen Cr miktarı tam olarak bilinememektedir. Vücuda alınan Cr’un büyük bir

bölümü kas, deri ve yağ dokusunda bulunur. Karaciğerde, hemostatik mekanizma ve

intestinal nakil mekanizmaları sayesinde Cr+3

birikimi önlenir. Cr idrar ve dışkı yolu

ile vücut dışına atılmaktadır. Cr yağ ve glikoz metabolizması için ihtiyaç olan bir

madde olduğu gibi amino asitlerin kullanılmasında da gereklidir (Şentürk vd., 1975).

1.1.10.3. Bakır (Cu)

Cu, doğada katı, biyolojik ve çözünmüş şekilde oldukça fazla miktarda bulunabilen

bir ağır metaldir (Flemming ve Trevors, 1989). Cu, doğal olarak yerkabuğundaki

kayaçlarda bulunur. Ayrıca Cu içeren karbonat ve sülfür mineralleri halinde de

bulunabilir (Cicik ve Engin, 2005). Çözünürlüğünün düşük olması nedeniyle sularda

bulunan Cu’ın çok az kısmı doğal kaynaklıdır (Öztürk, 1994). Endüstriyel atıklar,

bazı tarımsal ilaçlar ve madeni kaplama işlemleri yoluyla sucul ortamlara geçen Cu,

14

su, sediment ve canlılarda yüksek miktarda birikir (T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık

Bakanlığı, 2006).

Cu, iz element olmakla birlikte redoks katalizörü olarak 30 civarında enzimin

yapısında bulunur. Bazı canlılarda hemosiyaninin yapısına katılarak oksijenin

taşınmasında görev alır. Buna karşılık deniz de yaşayan canlılar için civa ve

gümüşün ardından en çok toksik etkiye sahip bir ağır metaldir (Flemming ve

Trevors, 1989).

Cu, insan metabolizmasında esas element olarak görev yapar. Merkezi sinir

sisteminde, bağ doku gelişmesinde, kemik, eritrosit oluşumu için doku demirinin

serbest bırakılmasında önemli rol oynar. Aşırı miktarda alınması sonucunda, damar,

karaciğer ve böbrek hastalıkları, mukoza iltihaplanması, depresyonla seyreden

merkezi sinir sistemi irritasyonları görülebilir (Jenkins, 1989). Cu, yaygın olarak

bulunan bir ağır metal olmasından dolayı vücuda alındıktan sonra vücut dışına

atılamazsa wilson hastalığına neden olur. Wilson hastalığı karaciğer, göz ve beyinde

biriken Cu’ın neden olduğu bir hastalık türüdür. Organ tarafından alınan Cu dolaşıma

tekrar katılmaz. Biriken Cu karaciğer, göz ve beyin gibi organlarda patolojik

değişimlerin oluşmasına neden olur (Toscalı ve Eren, 2004).

1.1.10.4. Demir (Fe)

Fe, doğada diğer ağır metallere nazaran daha fazla miktarda bulunurken element

halinde bulunmaz. Fe’in element hali ancak meteorların yapısında görülür. Toprakta

doğal olarak bulunur, taşınması ise deniz, göl, akarsu ve nehirler sayesinde

gerçekleşir. Bunu yanı sıra demirin en önemli kaynaklarından biri de endüstriyel

atıklardır (Tuncay, 2007).

Fe, insanların alyuvar hücrelerinin yapısında bulunan hemoglobinin fonksiyonel bir

parçasıdır. Ayrıca, sitokrom peroksidaz ve katalaz enzimlerinin, myoglobininin

yapısında bulunan yaşamsal öneme sahip bir elementtir (Alhas, 2007). Fe’in fazlası

ise dalak, karaciğer ve kemik iliğinde birikir (Şanlı ve Kaya, 1995). Fe emiliminin

insan vücudunda kontrol mekanizması varken vücut dışına atılması konusunda

herhangi bir kontrol mekanizması bulunmamaktadır. Vücuda alınan fazla miktardaki

15

demir sindirim sistemine zarar verebilir ve dolaşım sistemine katılabilir. Dolaşım

sistemi ile karaciğer, kalp gibi organlara ulaşarak zarar verebilir. Uzun süre maruz

kalınması sonucunda ise organlar hasar görür ve ölümle sonuçlanabilir (İvakli,

2008).

Su ortamında kollaidal yapıda bulunan demir, çok yoğun şekilde solungaçlarda

birikerek balıklarda ölüme neden olabilir. Balıkların vücudunda biriken demir

balıkların insanlar tarafından besin olarak tüketilmesi sonucunda insan vücuduna

geçer ve sağlığı olumsuz yönde etkileyebilir (Tekin-Özan vd., 2004).

1.1.10.5. Mangan (Mn)

Mn suya, toprak ve tortul kütlelerin çeşitli atmosferik olaylar sonucu çözünmesiyle

geçer. Fe’in fazla olduğu sularda az miktarda Mn’a rastlanmaktadır. Yer altı

sularında ise Mn iki değerlikli halde bulunur. Göl ve baraj gibi yüzeysel suların dip

kısmındaki çamur ve çökeltilerde bulunur ve indirgeyici bir ortamda çamurdan suya

geçer. Mn’ın suda bulunması halinde sudaki bakteri sayısında artış görülür ve suya

kötü bir tat verir (Şentürk vd., 1975).

Mn, insan ve hayvanlarda esansiyel olan bir elementtir. Mn’ın içme sularında

bulunması kalp ve damar hastalıklarından korunma sağlar. Mangan ağır metaller

içerisindeki toksik etkisi en az olan elementtir (USEPA, 1985).

1.1.10.6. Molibden (Mo)

Mo, yüksek erime noktasına sahip bir elementtir. Nükleer enerji faaliyetlerinde,

kimyasal solüsyonlarda, uçak ve füze parçalarında, petrol ürünlerinde katalizör

şeklinde, elektronik aletlerin tel yapımında kullanılır (T.C. Devlet Planlama

Teşkilatı, 2001).

Molibden besin zinciri için gerekli olan bir iz elementtir ve topraktaki diğer mikro

besinlerden farklıdır. Asitli topraklarda daha az, alkali topraklarda daha fazla

çözünür. Yapılan deneylerinde molibdenin çok fazla toksik etkisinin olduğu tespit

edilmiştir. Karaciğerde fonksiyon bozukluklarına neden olduğuna dair kanıtlar

16

bulunmuştur. Gut hastalığına, diz eklemlerinde, ellerde, ayaklarda eklemsel

bozukluklara, kızarıklıklara ve eklem bölgelerinde ödeme neden olduğu

gözlenmiştir. Molibden tüm canlılar için düşük miktarlarda gereklidir, fakat yüksek

miktarlarda bulunduğunda ise oldukça toksiktir (Yücel, 2010).

1.1.10.7. Nikel (Ni)

Ni, arsenid ve sülfit alaşımları halinde çok bulunan bir ağır metal çeşididir.

Madencilik faaliyetleri sonucunda çevreye yayılabilir. Fabrikaların tesisatlarında Ni

kullanılması sonucunda gıda fabrikalarında gıdalara Ni’nin bulaşması görülebilir. Ni,

tuzlarının suda eriyebilme özelliği ve çeşitli yollarla nehirlere karışması sonucunda

çevreye kolay bir şekilde yayıldığı görülebilir. Çeşitli metotlarla Ni’in bir kısmı

sudan uzaklaştırabilmektedir (Güler ve Çobanoğlu, 1997).

İçme sularında ortalama 2-5 μg/l civarında görülür. Ancak Ni karışımlı su boruları

kullanılırsa bu oran artabilir. Bir insanın günde 2 litre su içtiği düşünülürse 10-20 μg

civarında Ni sudan alır. Ni’nin sindirim sisteminde absorbe edilmesi zordur. İçme

suyu yolu ile 5 mg/l verilse dahi insanda Ni’ye rastlanmamıştır. Hayvanlarda ve

insanlarda Ni metabolizması tam olarak bilinmemektedir. Ni idrar ve dışkılama yolu

ile vücut dışına atılır (Güler ve Çobanoğlu, 1997). Havada bulunan Ni bileşiklerinin

solunması sonucunda alveoler makrofaj hücre sayısında artışa, silia aktivitesi ve

immünite baskısında azalmaya, solunum borusunda irritasyona, tahribata,

immunolojik değişimlere neden olabilir (İlhan vd., 2000).

Ni toksik etkisi bulunmayan bir ağır metaldir. Su ve besin yoluyla alınan Ni çok

ciddi sağlık sorunlarına neden olmaz. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde besin

yoluyla 1600 mg/kg Ni verilmesi sonucunda yavrulama sayısında azalmaya neden

olduğu tespit edilmiştir. Farelerde yapılan bir deneyde ise farelere hayatları boyunca

içersinde 5 mg/l Ni olan su içirilmiş ve bunun sonucunda ise farelerde herhangi bir

zararlı etkisine rastlanmamıştır (Güler ve Çobanoğlu, 1997).

17

1.1.10.8. Kurşun (Pb)

Pb’un yayılması, sulardaki Pb kayaçlarından, topraktan ve insan faaliyetlerinden

kaynaklanabilir. Pb ihtiva eden yakıtların kullanılması ve Pb’un işlenmesi esnasında

atmosfere ve suya az miktarda da olsa Pb karışır. Ayrıca endüstride Pb, akümülatör,

boya, metal yağları, boru, patlayıcı, matbaacılık, fotoğraf malzemesi yapımı gibi

alanlarda kullanılır (Mc Nelly vd., 1979).

İnsan ağırlığının yaklaşık olarak 125-200 mg’ı Pb’dur. Günlük faaliyetler sonucunda

günde ortalama 1-2 mg Pb vücuttan uzaklaştırılır. İnsanlar günlük yaklaşık 300-400

mg civarında Pb’a maruz kalmaktadır. Daha önceki çağlarda yaşamış insan

iskeletleri üzerinde yapılan çalışmalar sonucu günümüz insanlarının kemiklerinde

eski insanlara göre 500-1000 kat daha fazla Pb olduğu tespit edilmiştir (Toscalı ve

Eren, 2004).

Suda yaşayan canlılarda karaciğer, solungaç, böbrek ve kemiklerde Pb’un biriktiği ve

Pb’un uzun yarılanma ömrüne sahip olduğu tespit edilmiştir. Pb, larvalar üzerinde

önemli problemlere neden olabilmektedir. İskelet sisteminde biriken Pb’un canlı

vücudundan atılması 20 yılı bulabilir. Pb ayrıca yumurta ve embriyo gibi yapılarda

da birikebilir (Çalışkan, 2005).

Pb, beslenme ve solunum yoluyla insan vücuduna girer. Deniz ürünleri, baklagiller,

meyve, et ve içecek gibi gıda ürünleri en fazla Pb içeren besinlerdir. Asitli suların

içme suyu borularını aşındırması sonucunda Pb ihtiva eden borulardan Pb’un içme

sularına karıştığı tespit edilmiştir. Pb’un insan vücudunda birikmesi, yüksek

tansiyon, mide yanması, böbrek yaralanması, sinir sisteminin bozulması, merkezi

sinir sisteminde hasarlar, baş ağrısı, yorgunluk, spermin yapısının bozulması, anemi,

çocuklarda zihinsel aktivite ve davranış bozukluğu gibi sağlık sorunlarına neden

olmaktadır. Pb, merkezi sinir sisteminde, kemikte ve saçta birikir ve toksik etkiye

sahiptir (Çınar, 2008).

18

1.1.10.9. Selenyum (Se)

Toprakların siyah katmanlarında, fosfat muhteva eden kayaçlarda ve kömür

madenlerinde doğal halde bulunurken, kömür ve fosil yakıt kullanan fabrikalardan da

yapay olarak doğaya karışmaktadır (Miller vd., 2007).

Se, canlılarda biyolojik membranların korunmasında önemli bir rol üstlenir. Se,

hücresel aktivite sonucunda ortaya çıkan lipoperoksit ve hidrojen peroksitlerin

metabolize edilmelerini sağlayan glutatyon peroksidaz enziminin (Trand vd., 2007)

thioredoxin reductase’nin yapısına katılır. Thioredoxin reductase, oksidatif strese

karşı savunmada rol oynayan ve protein onarımında gerekli olan bir enzimdir (Miller

vd., 2007). Se, antioksidan savunmayla alakalı olan enzimlerde gerekli bir

kofaktördür. Nörolojik hastalıklar, ateşli hastalıklar, kanser ve enfeksiyon

hastalıklarında engelleyici rol oynadığı belirtilmiştir (Kaur ve Sandhu, 2008).

Canlı vücudundaki yüksek miktardaki Se toksik etkiye sahipken, düşük

konsantrasyonlardaki Se ise antioksidant özelliğe sahiptir (Trand vd., 2007).

İnsanlarda Se eksikliğinde dolaşım sistemi organlarının esnekliğinde azalma ve

kaslarda zayıflama görülür. Se eksikliği çocuklarda ise fetal bozuklukların

oluşmasına neden olur (T.C. Devlet Planlama Teşkilatı, 2001).

1.1.10.10. Çinko (Zn)

Zn, çinkosülfür ve çinkokarbonat şeklinde maden yataklarında ve toprakta bulunur.

Cd’un bulunduğu yerlerde genellikle Zn’da görülür. Kağıt yapımında, ilaç

yapımında, ormancılık ve bazı sanayi alanlarında ve boyalarda kullanılır. En çok Zn

zehirlenmesi boya kaynaklı olmaktadır (Kaya vd., 2002).

Zn, insan, bitki ve hayvanlar için esansiyel bir elementtir. Bağışıklık sisteminin

güçlenmesinde, yumurtanın olgunlaşmasında, derinin yapısının güçlenmesinde,

yaraların çabuk iyileşmesinde, protein, yağ ve karbonhidrat metabolizmasının

düzenlenmesinde, nükleik asit sentezinde olmak üzere birçok metabolik faaliyetler

için önemli bir elementtir (Türkoğlu, 2008). Vücuda aşırı miktarda Zn alınması

sonucunda iştah kaybı, immün sistemde problemlerin ortaya çıkması, yaraların

19

olağandan geç iyileşmesi, kolesterolün artması, ishal, karın ağrısı, deride aşırı

hassasiyet ve sindirim sisteminde problemler görülür (Çalışkan, 2005).

Zn’nun toksik etkisi suyun yapısındaki diğer metaller ve suyun kimyasal yapısına

göre değişebilmektedir. Zn’nun suda yoğun miktarda bulunması sonucu balıklarda

solungaç dokusu zarar görerek balığın ölümüne sebebiyet verebilir (Kruger, 2002).

20

2. KAYNAK ÖZETLERİ

Ülkemizde ve yurtdışında farklı sucul sistemlerin ağır metal kirliliğini belirlemek

amacıyla yapılmış çalışmalar vardır. Bu çalışmalarda biyoindikatör olarak su,

sediment ve balıklar kullanılmıştır.

Atıcı ve Obalı (2002), Ocak 1997-Kasım 1997 tarihleri arasında yaptıkları çalışmada

Abant Gölü’ndeki oksijen miktarını 8.92 mg/lt, pH değerini 8.05, sıcaklığı ise 14.6

ºC olarak tespit etmişlerdir.

Dipsiz ve Çine Çayı’nda yapılan bir çalışmada ise su sıcaklığının 11.2-16.7 ºC,

elektriksel iletkenlik değerinin ise 517-801 μS/cm arasında değiştiği belirlenmiştir

(Dirican ve Barlas, 2005).

Derbent Baraj Gölü’nde yapılan bir çalışmada ortalama su sıcaklığı 15.56 ºC olarak

belirlenirken, pH seviyesinin 7.1-8.6 arasında değiştiği saptanmıştır (Taş, 2006).

Birecik Baraj Gölü’nde 2002-2003 yıllarında yapılan bir çalışmada çözünmüş

oksijenin 4.50-7.97 mg/lt, su sıcaklığının 8.07-22.13 ºC, pH değerinin 7.70-8.40

arasında değiştiği belirlenmiştir (Bozkurt ve Sagat, 2008).

Tepe (2009), Reyhanlı Yenişehir Gölü’nde yaptığı çalışmasında suyun bazı fiziko-

kimyasal parametrelerini belirlemiştir. Çalışma sonucunda su sıcaklığınının 14.6-

29.7 ºC arasında, pH seviyesininin 7.92-8.12 arasında olduğunu tespit etmiştir.

Kıvrak ve Gürbüz (2010), Tortum Çayı'nda yaptıkları araştırma sonucunda su

sıcaklığının 1.6 ºC ile 18.5 ºC arasında, pH değerinin 7.3 ile 8.2 arasında değiştiğini

belirlemişlerdir. Araştırma süresince elektriksel iletkenlik değerlerinin 275 μS/cm ile

1097 μS/cm arasında, çözünmüş oksijen miktarının ise 6.2 mg/lt ile 13.2 mg/lt

arasında değiştiğini saptamışlardır.

Işıklı Gölü’nde yapılan bir çalışmada gölün pH değeri 6.79-9.57, elektriksel

iletkenlik değeri 182-668 μS/cm arasında değişiklik göstermiştir. Su sıcaklığı ve

sudaki metal miktarı arasında önemli bir ilişki belirlenememiştir. Sudaki pH ve

21

çözünmüş oksijen miktarı ile bazı metallerin konsantrasyonları arasında negatif ilişki

olduğu bildirilmiştir (Tekin-Özan ve Aktan, 2012).

Eğirdir Gölü’nde 2009 yılında yapılmış bir çalışmada gölün pH değeri 8.8-9.07

arasında, oksijen miktarı ise 7.53-8.55 mg/lt arasında tespit edilmiştir (Şener vd.,

2013)

Parana Deltası (Arjantin)’nda yapılan bir çalışmada dört bölgeden alınan su ve

sediment örneklerinde ağır metal miktarları ölçülmüştür. Suda en fazla Zn, en az ise

Cd tespit edilmiştir. Sedimentte ise en fazla Cr, en az ise Ni belirlenmiştir (Cataldo

vd., 2001).

Al-Saadi vd. (2002), Habbaniya Gölü (Irak)’nün su ve sedimentinde Cd, Pb, Ni, Mn

ve Zn birikimini araştırmışlardır. Suda en fazla Zn’nun, sedimentte ise en fazla

Mn’ın biriktiğini belirlemişlerdir.

Texoma Gölü (ABD)’nde yapılan bir çalışmada su ve sedimentte bulunan ağır metal

miktarları belirlenmiştir. Su ve sedimentte en fazla Fe tespit edilirken, Co’ın suda,

Cd’un ise sedimentte en az düzeyde olduğu saptanmıştır (An ve Kampbell, 2003).

Hazar Gölü’nün suyunda ve sedimentinde yapılan çalışmada sudaki metal

düzeylerinin WHO, EC, EPA ve TSE-266 tarafından verilen sınır değerlerini

geçmediği ve sedimentte en yüksek düzeyde biriken metalin Fe olduğu belirlenmiştir

(Özmen vd., 2004).

Uluabat Gölü’nün suyunda ve sedimentinde yapılan çalışmada suda Mn, sedimentte

ise Fe’in en yüksek oranda biriktiği belirlenmiştir (Barlas vd., 2005).

Kovada Gölü’nde yapılan çalışmada su ve sedimente bulunan ağır metaller

incelenmiştir. Suda en fazla biriken metalin Fe, sedimentte ise Al olduğu tespit

edilmiştir (Tekin-Özan vd., 2007).

Keskin (2010), Akkaya Barajı’nın sedimentinde ağır metallerin dağılım ve birikim

düzeyini araştırmıştır. Yapılan çalışmada 21 bölgeden aldığı yüzey sediment

22

örneklerinde Mo, Cu, Pb, Zn, Ni, Co, Mn, Fe, Cr, As, V ve Cd konsantrasyonlarını

incelemiştir. Belirlenen bölgelerden alınan örneklerdeki Mo, Cu, Pb, Zn, Ni, Co,

Mn, As, V, Cr ve Cd miktarlarının sırasıyla 1.0, 3.0, 5.4,7.0, 2.7, 2.2, 3.4, 42.3, 2.1,

1.8 ve 7.2 şeklinde olduğunu tespit etmiştir. Keskin (2010), örneklerin alındığı

bölgelerin kıyaslamasını yaptığında ise kuzey ve doğu bölgesinde diğer bölgelere

nispeten daha yüksek metal konsantrasyonuna rastlamıştır. Bu durumu Karasu

Nehri’yle gelen tekstil ve sanayi kaynaklı metallere bağlayarak metal birikim

düzeylerinin antropojenik etkilere bağlı olduğunu bildirmiştir.

Tao vd. (2011), Taihu Gölü’nün suyunda ve sedimentinde Cu, Cd, Cr, Ni, Pb, Sn, Sb,

Zn, Mn’ın konsantrasyonlarını belirlemişlerdir. Göl suyunda Mn’ın oldukça yüksek

olduğunu, sedimentinde ise Cu, Cr ve Ni’in risk oluşturma sınırında bulunduğunu

tespit etmişlerdir.

Aydın ve Küçüksezgin (2011), Bakırçay ve Gediz Nehri’nde yaptıkları çalışmalarda

iki nehirden alınan sediment örneklerindeki bazı ağır metallerin miktarlarını

belirlemişlerdir. Çalışma sonucunda belirlenen Mn miktarının Bakırçay’da orta

düzeyde, Gediz Nehri’nde ise yüksek düzeyde risk yarattığını saptamışlardır. Cu, Zn,

Pb, Cr, Ni, Fe miktarlarının ise her iki nehir için de sağlık açısından orta seviyede

risk taşıdığını belirtmişlerdir.

Eğirdir Gölü’nde yapılan bir çalışmada göl suyundaki Mn düzeyinin 1.17-196.68

ppb, sedimentteki Mn düzeyinin ise 158-1134 ppm arasında değiştiği belirlenmiştir

(Şener vd., 2011).

Şener vd. (2013), Eğirdir Gölü’nün suyunda ve dip sedimentindeki bazı ağır

metallerin düzeylerini belirlemek amacıyla bir çalışma yapmışlardır. Çalışma

sonucunda Pb, Cu, Ni, Fe ve Zn’nun göl sedimentinde oldukça yüksek oranda

olduğunu belirlemişler ve kirliliğinin jeolojik etkilerden daha çok insan kaynaklı

olduğunu bildirmişlerdir.

Kankılıç vd. (2013), Kapulukaya Baraj Gölü’nün sedimentindeki bazı ağır metallerin

düzeylerini araştırmışlardır. Al ve Fe’in sedimette en fazla biriken metal olduğunu

bildirmişlerdir.

23

Altınkaya Baraj Gölü’nde (Samsun) yapılan bir çalışmada sazan (Cyprinus

carpio)’ın çeşitli doku ve organlarında biriken ağır metal miktarları incelenmiştir.

Araştırma sonucunda dokularda ağır metal bulunduğu ancak bu değerlerin normal

değerlerin altında olduğu ve insan sağlığını olumsuz yönde etkileyebilecek bir

sorunun bulunmadığı görülmüştür (Öztürk vd., 1992 ).

İzmir Körfezi’nde yapılan bir çalışmada lipsozun (Scorpaena porcus) kas, karaciğer

ve solungaç dokularındaki ağır metal birikimi incelenmiştir. Lipsozun bu

dokularında en fazla Zn, en az ise Cd tespit edilmiştir (Egemen, 1997).

Seyhan Nehri’nde yaşayan sazan (Cyprinus carpio), bıyıklı balık (Barbus capito) ve

karaburun balığı (Chondrostoma regium) üzerinde yapılan çalışmada kas, karaciğer

ve solungaçlardaki ağır metal miktarları araştırılmıştır. Ağır metal konsantrasyoları

numune alınan istasyonlara göre farklılıklar göstermiştir. Hastane atıklarının

bulaştığı bölgede ağır metal birikiminin yüksek oranda olduğu görülmüştür.

Solungaç ve karaciğerde, kasa göre ağır metal miktarının daha fazla olduğu tespit

edilmiştir. Cd bütün dokularda en az biriken metal olmuştur. Solungaç ve kasta Pb,

karaciğerde ise Cr en yüksek düzeyde tespit edilmiştir (Canlı vd., 1998).

Manzallah Gölü’nde yapılan çalışmada beş farklı istasyondan su, sediment ve balık

örnekleri alınarak ağır metal birikimi incelenmiştir. Sedimentte bulunan ağır metal

miktarının suda bulunan ağır metale düzeyine göre daha fazla olduğu görülmüştür.

Sedimentte ve balık dokularında en fazla Zn, en az ise Cd tespit edilmiştir (Abdel-

Baky ve Zyadah, 1998).

Farkas vd, (2000) Balaton Gölü’nde yaşayan tatlı su levreği (Perca Fluviatilis),

sazan (Cyprinus carpio), yılan balığı (Anguilla anguilla) ve turna balığı (Esox

lucius)’nın farklı dokularındaki Cd, Cu, Pb, Hg ve Zn seviyelerini belirlemişlerdir.

Sazan ve yılan balığının karaciğer ve solungaçlarında yüksek miktarda metal

biriktiğini tespit etmişlerdir.

Macquarie Gölü (Avusturalya)’nde yapılan çalışmada kefalin (Mugil cephalus) farklı

dokularındaki metal miktarları araştırılmıştır. Cd’un en az, Cu’ın ise en yüksek

düzeyde olduğunu belirlenmiştir (Kirby vd., 2001).

24

Kasumigaura Gölü (Japonya)’nde yapılan bir çalışmada kültür ve doğal şekilde

yaşayan sazan (Cyprinus carpio)’ların karaciğer ve solungaç dokularındaki ağır

metal miktarları ölçülerek bu balıklar arasında karşılaştırma yapılmıştır. Farklı besin

maddeleri ile beslenmelerine rağmen ağır metal miktarları açısından aralarında

önemli bir fark olmadığı görülmüştür. Balıkların kaslarında tespit edilen ağır metal

düzeylerinin ise balıkları tüketen insan ve diğer canlılar için belirlenen sınır

değerlerin altında olduğu saptanmıştır (Alam vd., 2002 ).

Seyhan Baraj Gölü’nde yaşayan sudak (Stizostedion lucioperca) ve sazan (Cyprinus

carpio) üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda kas dokusunda biriken ağır metal

miktarlarının Fe>Zn>Cd şeklinde olduğu tespit edilmiştir (Göksu vd., 2003).

Keban Baraj Gölü’nde yaşayan Capoeta capoeta umbla’nın bazı doku ve

organlarında ağır metal birikiminin tespit edilmesine yönelik çalışmada, doku ve

organlarda sadece Cu, Fe, Mn ve Zn tespit edilmiştir. En düşük metal birikiminin kas

dokusunda ve deride olduğu belirtilmiştir. Mevsimlere göre yapılan

değerlendirmede, metal birikiminin ilkbahar ve yaz mevsimlerinde yüksek, sonbahar

ve kış mevsimlerinde düşük olduğu kaydedilmiştir. Doku ve organlardaki metal

konsantrasyonu ile balık boyu arasında herhangi bir ilişki belirlenememiştir

(Canpolat ve Çalta, 2003).

Küçükbay ve Örün (2003), Karakaya Baraj Gölü’nde yaşayan sazanlarda ağır metal

birikimini belirlemişlerdir. Karaciğerdeki Cu ve Zn miktarı ile balığın ağırlığı, boyu

ve yaşı arasında pozitif bir ilişki olduğunu tespit etmişlerdir.

Farkas vd. (2003), Balaton Gölü’nde (Macaristan) yaşayan Abramis brama’nın

karaciğer, solungaç ve kas dokusunda Cd, Cu, Hg, Pb ve Zn birikimini tespit etmeye

yönelik çalışmalarında en yüksek Cd, Cu, Pb ve Zn birikiminin karaciğer ve

solungaçta, Hg birikiminin ise kas dokusunda olduğunu saptamışlardır.

Karaciğerdeki Cd, Cu ve Hg birikimi ile balığın yaş ve ağırlığı arasında pozitif bir

ilişki olduğunu belirtmişlerdir.

Mersin Körfezi’nde yaşayan çipura (Sparus aurata) ve barbunya balığının (Mullus

barbatus) dokularındaki kadmiyum miktarı ölçülmüştür. Yapılan inceleme

25

sonucunda iki balık türünün karaciğerindeki ağır metal miktarının kas dokusuna

oranla daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Barbunya balığının kas dokusundaki

kadmiyum miktarının çipura balığının kas dokusundaki kadmiyum miktarından daha

fazla olduğu belirlenmiştir (Kalay vd, 2004).

Papagiannis vd. (2004), Pamvotis Gölü (Yunanistan)’nde yaşayan Cyprinus carpio,

Silurus aristotelis, Rutilis ylikiensis ve Carassius gibellio’da Cu ve Zn birikimini

belirlemek amacıyla yaptıkları çalışmada en yüksek metal birikimini Cyprinus

carpio’da ve karaciğerde tespit etmişlerdir. Sucul organizmalarda Cu ve Zn’nin

bulunuşunun ve toksisitesinin sudaki diğer metallerin konsantrasyonuna bağlı

olduğunu belirtmişlerdir.

Türkmen vd. (2004), İskenderun Körfezi’nde yaptıkları çalışmada iskarmoz

(Saurida undosquamis), çipura (Sparus aurata) ve barbunya balığı (Mullus

barbatus)’daki ağır metal miktarlarını belirlemişlerdir. İncelenen balıklarda en fazla

Fe, en az ise Cd tespit edilmiştir. Yapılan inceleme sonucunda balıklarda bulunan

ağır metallerin insanlara zarar verebilecek seviyenin altında olduğu görülmüştür.

Kır vd. (2006), Karataş Gölü’nde yaşayan kızılkanat balığının (Scardinus

erythrophthalmus) kas, karaciğer ve solungaçlarındaki Fe, Zn, Mn, Cr, Cu ve Cd

miktarlarını araştırmışlardır. Cr, Pb ve Cd miktarları cihazın analiz limitlerinin

altında kalmıştır. Metallerin en fazla biriktiği organ karaciğer, en az biriktiği doku ise

kas olmuştur.

Beyşehir Gölü’nde yapılan bir çalışmada tatlı su kefali (Leuciscus cephalus) ve

sudak (Stizostedion lucioperca)’ın kas, karaciğer ve solungaç dokularındaki ağır

metal miktarları belirlenmiştir. Yapılan ölçümler sonucunda Cu, Pb ve Cr miktarları

cihazın analiz limitlerinin altında kalmıştır. Balıkların boyları ile dokulardaki metal

miktarları arasında pozitif bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Ayrıca ağır metallerin

konsantrasyonlarının FAO tarafından verilen balık dokularında kabul edilebilir

düzeylerin altında olduğu saptanmıştır (Tekin-Özan ve Kır , 2006).

Uluözlü vd. (2007), Karadeniz ve Ege Denizi’nden aldıkları 9 tür balıkta bazı ağır

metallerin (Cu, Cd, Pb, Zn, Mn, Fe, Cr ve Ni) miktarlarını belirlemişlerdir. Balık

26

örneklerindeki ağır metal seviyelerini; Cu için 0.73-1.83 μg/g, Cd için 0.45-0.90

μg/g, Pb için 0.33-0.93 μg/g, Zn için 35.4-106 μg/g, Mn için 1.28-7.40 μg/g, Fe için

68.6-163 μg/g, Cr için 0.95-1.98 μg/g ve Ni için 1.92-5.68 μg/g olarak bulmuşlardır.

Balık örneklerindeki kadmiyum ve kurşun seviyelerinin kabul edilebilir sınır

değerlerden yüksek olduğunu tespit etmişlerdir.

Işıklı Gölü’nde yapılan çalışmada turna balığında (Esox lucius) ve balıkta bulunan

parazit üzerinde ağır metal birikimi incelenmiştir. İncelenen ağır metal

miktarlarından Cu, Mn ve Cr analiz limitlerinin altında çıkarken balığın karaciğer

dokusunda Fe ve Zn tespit edilmiştir (Tekin-Özan ve Kır, 2007a).

Tekin-Özan ve Kır (2007b), yaptıkları çalışmada Beyşehir Gölü’nde yaşayan sazan

(Cyprinus carpio)’ın kas, karaciğer ve solungaç dokularındaki ağır metallerin

mevsimsel değişimlerini incelemişlerdir. Çalışma sonucunda karaciğerdeki ağır

metal miktarının, kas ve solungaca göre daha fazla olduğunu tespit etmişlerdir.

Tekin-Özan (2008), Beyşehir Gölü’nde yaptığı çalışmada gölde yaşayan kadife

balığının bazı dokularındaki (kas, karaciğer, solungaç) ağır metal miktarlarını

araştırmıştır. Karaciğerdeki metal konsantrasyonunun diğer doku ve organlara göre

daha fazla olduğunu belirlemiştir. Kasta tespit edilen metal miktarlarının farklı

kuruluşlar tarafından verilen sınır değerlerin altında olduğunu bildirmiştir.

Kızılırmak Nehri’nde yapılan çalışmada Leuciscus cephalus, Capoeta capoeta ve

Capoeta tinca’nın kas ve solungaç dokularında bulunan ağır metal miktarları

incelenmiştir. Balıkların kas ve solungaç dokularında en fazla Zn, en az ise Co tespit

edilmiştir (Akbulut ve Akbulut, 2009).

Güney Karadeniz Kıyı Şelfi’nde yapılan araştırmada midye (Mytilus

galloprovincialis) ve mezgitte (Merlangius merlangus euxinus) ağır metal birikimi

incelenmiştir. Yapılan inceleme sonucunda mezgitte Cd ve Pb miktarları sınır

değerlerin üstünde bulunurken Cu, Hg, Zn ve As miktarları ise sınır değerlerin

altında bulunmuştur (Hiçsönmez, 2010).

27

Dostbil (2010), Mogan Gölü’nün su ve sedimentinde Al, As, Cd, Cu, Fe, Hg, Ni, Pb

ve Zn miktarı ile gölde yaşayan sazan (Cyprinus carpio) ve kadife balığı (Tinca

tinca)’nın solungaç ve karaciğer dokularına ağır metallerin girişi ile oluşan histolojik

değişiklikleri incelemiştir. Sedimentte, bakır (Cu), kadmiyum (Cd), kurşun (Pb) ve

çinko (Zn)’yu sınır değerlerin altında saptamıştır. Sedimentteki ağır metal

düzeylerini sırasıyla Al > Fe > Zn > Ni > Cu > Pb > As > Cd > Hg olarak, sudakini

ise Pb > Al > Fe > As > Ni > Hg > Cu ≥ Zn > Cd şeklinde belirlemiştir.

Işıklı Gölü’nde yapılan çalışmada su, sediment ve sazan (Cyprinus carpio)’ın bazı

dokularındaki (kas, karaciğer, solungaç) ağır metal miktarları incelenmiştir. Su ve

sedimentte en fazla Fe tespit edilmiştir. Cr dışındaki metallerin konsantrasyonları yaz

ve kış mevsiminde en yüksek seviyeye ulaşmıştır. Metalleri en fazla biriktiren

dokunun karaciğer olduğu belirlenmiştir. Dokulardaki metal miktarının yaz ve kış

mevsimlerinde arttığı, ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinde ise azaldığı saptanmıştır.

Balık boyu ve ağırlığı ile metal miktarları arasındaki ilişkileri incelemek amacıyla

yaptıkları istatistiki testler sonucunda balık boyu ile kastaki As, Co, Cd, Fe ve Mn

arasında negatif ilişki olduğunu tespit etmişlerdir (Tekin-Özan ve Aktan, 2012).

Başyiğit ve Tekin-Özan (2013), Karataş Gölü’nde yaşayan sudak balığı (Stizostedion

lucioperca)’nın kas, karaciğer ve solungaçlarındaki metal miktarlarını

araştırmışlardır. Balıklardaki metal seviyeleri ile balıkların ağırlık ve boyları arasında

genel olarak negatif bir ilişki olduğunu belirlemişlerdir. Ayrıca bu çalışmada sudaki

metal miktarları ile suyun fiziko-kimyasal parametreleri arasındaki ilişkiler de tespit

edilmiştir. Ağır metal seviyesi ile pH düzeyi ve oksijen miktarı arasında negatif bir

ilişki olduğu belirtilmiştir.

Kırıcı vd. (2013), Murat Nehri’nde (Bingöl) yaşayan Capoeta capoeta umbla’nın kas

dokusundaki bazı metallerin seviyelerini araştırmışlardır. Cr ve Cd, AAS’nin analiz

limitlerinin altında çıkmıştır. Balıkların kasında tespit edilen metal miktarlarının

balık dokularında kabul edilebilir seviyelerin altında olduğu saptanmıştır.

Hazar Gölü’nde (Elazığ) yaşayan Capoeta umbla’nın kas, solungaç, deri, karaciğer,

gonad ve böbreklerindeki bazı metallerin seviyelerini belirlemek üzere yapılan

çalışmada metal düzeylerinin karaciğerde en yüksek seviyede, kasta ise en düşük

28

seviyede olduğu tespit edilmiştir. Kastaki metal miktarı ile balık boyu ve ağırlığı

arasında pozitif bir ilişki tespit edilmiştir (Canpolat, 2013).

Bu çalışmada Isparta ili sınırları içinde kalan Eğirdir Gölü’nün suyunda,

sedimentinde ve gölde yaşayan sazan (Cyprinus carpio L., 1758)’ın kas, karaciğer ve

solungaçlarındaki bazı ağır metallerin (Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Mo, Ni, Pb, Se ve Zn)

konsantrasyonlarının belirlenmesi, suda ölçülen bazı fiziko-kimyasal parametrelerle

sudaki ağır metal düzeyleri arasındaki ilişkinin tespit edilmesi, balık boyu ve ağırlığı

ile balıkların doku ve organlarındaki ağır metal miktarları arasındaki ilişkilerin

saptanması amaçlanmıştır.

29

3. MATERYAL VE METOT

3.1. Araştırma Alanı

Eğirdir Gölü, Türkiye’nin güneyindeki Isparta ili sınırları içerisinde yer almakta ve

Göller Bölgesi’nin doğal zenginliklerinin başında gelmektedir. Eğirdir, Senirkent,

Yalvaç ve Gelendost ilçe sınırları ile çevrilidir. 37° 50’ - 38° 16’ kuzey enlemleri ve

30° 57’ - 30° 44’ doğu boylamları arasında bulunmaktadır (Şekil 3.1.). Göl 457 km²

yüzölçümü ile Türkiye’nin 4. büyük gölü, aynı zamanda 2. büyük tatlı su gölüdür.

Gölün, deniz seviyesinden yüksekliği 918 m olup, Kuzey-Güney uzanımlı büyük bir

çöküntü alanının kuzey sınırında graben tektoniğine bağlı olarak oluşmuştur. Dik

kayalara, düz ve sığ bir tabana sahip olan gölün kuzey-güney doğrultusundaki

uzunluğu 50 km, kıyı uzunluğu 150 km, en geniş yeri ise 16 km’dir (Mutlutürk vd.,

1991; Karagüzel vd., 1995).

Eğirdir Gölü orta kısımda, doğu batı doğrultusunda bir daralma göstererek iki kısma

ayrılmaktadır. Kuzeyde kalan daha küçük kısma Hoyran, güneyde kalan kısma ise

Eğirdir Gölü denmektedir. İki gölün arasındaki Hoyran Boğazı’nın genişliği ise 3

km’dir. Son verilere göre gölün ortalama derinliği 8-9 m, en derin yeri ise 13-14 m

arasındadır. Gölün ölçülmüş su kotları 950.50 m ile 918.96 m arasında

değişmektedir. Eğirdir Gölü’nde maksimum işletme kotu olan 918.96 m’da gölün

yüzey alanı 487.76 km2, hacmi 4005.10 hm

3’ dur. Minimum su seviyesi olan 914.62

m’de göl yüzey alanı 431.08 km2, göl hacmi ise 2097,96 hm

3’tür. Göl alanına düşen

yıllık ortalama yağıştan 277.58 hm3

ve yüzeysel akıştan 838.82 hm3

olmak üzere

toplam yıllık beslenimi 1116.4 hm3

olan gölün suyu yaklaşık her dört yılda bir

yenilenmektedir (Karagüzel vd., 1995). Göl genel olarak dik kayalarla çevrelendiği

için gölün batı ve kuzey kıyılarında sazlık ve bataklık alanlar görülmektedir (Şener,

2010).

30

Şekil 3.1.Eğirdir Gölü (Web.1)

Gölün güneyinde Eğirdir ilçesinin üzerine yerleştiği yarımadanın bir uzantısı olan iki

ada vardır. Canada ve Yeşilada olarak adlandırılan bu adalar bir yolla şehre

bağlanmıştır ve Eğirdir ilçesinin bir mahallesini teşkil etmektedir (Şahin ve Serin,

2007).

3.2. Sazan (Cyprinus carpio Linnaeus, 1758)’ın Genel Özellikleri

Şube: Chordata

Altsube: Gnathostomata

Sınıf: Pisces

Altsınıf: Teleostei

Ordo: Cypriniformes

Familya: Cyprinidae

31

Cins: Cyprinus

Tür: Cyprinus carpio

Sazanın anavatanı Asya ve Avrupa’nın ılıman iklime sahip olan bölgeleridir.

Türkiye’nin birçok doğal veya yapay göllerinde yaşamaktadır ve ülkemizde geniş bir

yayılış göstermektedir. Dip bölgesi çamurlu, sucul bitkileri fazla olan, derin ve yavaş

akan akarsularda da sazana rastlanmaktadır. Sıcak iklimi sevdiği için yüksek

bölgelerde bulunan göllerde veya akarsularda bu balığa rastlanmaz. Sazan, su

içerisinde bölgesel olarak göç eden bir balık türüdür. Kış mevsimini suyun dip

bölgelerine çekilerek veya dip çamurlarının arasına yerleşerek geçirirler. Kış

mevsiminde sazanlar beslenmezler (Demirsoy, 1999). Sıcaklığı yüksek oksijen

miktarı az olan sularda bile yaşayabilmektedirler ( Kuru,1999).

Sazanın iri ve kalın pullar vardır, ayrıca vücutları yandan basık bir yapıya sahiptir.

Sırt bölgesinde tek ve uzun bir yüzgeç bulunur. Sırt bölgesi hafif kambur olmakla

birlikte baş kısmı vücuduna göre daha küçüktür (Şekil 3.2.). Ağız keratin bir yapıya

sahiptir, dudakları kalın ve sarkıktır. Ağız başın orta kısmında bulunur. Ağzın yan

taraflarında, iki tanesi ağzın ön tarafında, iki tanesi arkasında olmak üzere iki çift

bıyığı bulunur. Bu balık türlerinin ağız bölgesinde diş bulunmaz. Gırtlağın sağında

ve solunda olmak üzere iki adet çiğneme dişi bulunur. Balığın sırt bölgesi koyu bir

renge sahipken yan kenar bölgeleri kırmızı, yeşil, kahverengi, pembe-beyaz bir renge

sahip olabilir. Karın bölgesinin arka tarafı ve kuyruk yüzgeçleri bu balıkların üreme

mevsimine yakın zamanlarda portakal sarısı rengine dönüşür. Sıcaklığın 10 ºC’nin

altına düştüğü bölgelerde balığın üreme yeteneği neredeyse tamamen durmaktadır.

Balığın boyutları yaşadığı çevreye göre değişebilmekle beraber boyları 1 metreye ve

ağırlığı ise 30 kiloya ulaşabilmektedir (Kocatürk-Döngel, 2010).

32

Şekil 3.2. Sazan (Web.2)

Ortalama üç yaşlarında erginliğe ulaşan bu balıkların üreme mevsimleri nisan ve

haziran ayları arasındadır. Sazanlar yumurtalarını belli mesafelerle ve kümeler

halinde bırakırlar. Yumurtanın çatlayarak yavrunun dışarı çıkma süreci sıcaklığa

bağlı olarak yaklaşık üç ila sekiz gün arasında değişir. Yumurta yapışkan bir yapıya

ve 1 mm çapa sahiptir. Yumurtalar dişi balıklar tarafından su bitkilerinin özellikle de

makrofitlerin ve sazların gövdelerine yapıştırılır. Sazanlar vücut ağırlığının her

kilogramı için 120.000 yumurta vererek en fazla yumurta bırakan balıklar arasında

yer alır (Kurt, 2010).

3.3. Arazi Çalışmaları

Bu çalışma Eylül 2011- Şubat 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Eylül

2011’den itibaren her ay araziye çıkılmış toplamda 6 kez arazi çalışması yapılmıştır.

Örnekler Eğirdir Gölü’nün farklı bölgelerinden tespit edilen 3 istasyondan alınmıştır.

Arazi çalışması esnasında her istasyonda YSI marka portatif multiparametre ölçüm

cihazı kullanılarak göl suyunun sıcaklığı, pH’ı, elektriksel iletkenliği ve çözünmüş

oksijen miktarı ölçülmüştür. İstasyonlardan alınan su örnekleri 500 ml’lik

polipropilen kaplara konarak üzerlerine pH’ı düşürmek amacıyla 5 ml nitrik asit ilave

edilmiştir. Su örnekleri analiz yapılıncaya kadar +4 °C muhafaza edilmiştir. Aynı

bölgelerden alınan sediment örnekleri de yine polipropilen kaplara konularak

laboratuara götürülmüştür.

33

Çalışma süresince her ay 6.4 m boyunda, 2 m genişliğindeki tekne ile göle açılan

balıkçı akşamdan ağları göle atmış, ertesi gün sabah gölden balık örneklerini almıştır.

Av esnasında 42×42 mm göz aralıklı ağlar kullanılmıştır. Sediment, su ve balık

örnekleri Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü

Hidrobiyoloji Laboratuarı’na getirilerek diseksiyon işlemi gerçekleştirilmiştir.

3.4. Laboratuar Çalışmaları ve Metal Analizi

Laboratuarda çalışmaya başlamadan önce kullanılacak tüm malzemeler sterilize

edilmiştir. Laboratuara getirilen balık örneklerinin standart, çatal ve total boyları ± 1

mm hatalı ölçme tahtasında ölçümü yapılmış, balık örneklerinin ağırlıkları ise hassas

terazide ölçülerek örneklerle ilgili kayıtların tutulduğu forma yazılmıştır. Ölçümleri

yapılarak kayıt altına alınan balık örneklerinin solungaçları yayların bağlantı

yerlerinden bisturi yardımı ile kesilerek çıkartılmıştır. Balığın dış kısmında bulunan

pullar temizlenerek bisturi yardımı ile balıktan kas örneği alınmıştır. Balık, sivri uçlu

keskin bir makas yardımı ile anüsden operkuluma kadar boydan boya kesilmiştir.

Açılan bölgeden karaciğer alınmıştır. 0.5 ile 2 gram arasında alınan balık dokuları ve

sediment örnekleri ısıya dayanıklı petri kabın içine konularak etüvde kurumaya

bırakılmıştır. Kas dokuları ve sediment örnekleri 70 °C’de 48 saat, karaciğer dokuları

70 °C’de 24 saat ve solungaç dokuları 70 °C’de 36 saat bekletilerek kurutulmuştur.

Etüvde kurutulan balık dokusu örnekleri ve sediment örneklerinin ağırlıkları

belirlenerek örnekle ilgili kayıtların tutulduğu forma yazılmıştır. Kurutulan balık

dokusu ve sediment örneklerinin üzerine 5 ml derişik HNO3 (nitrik asit) eklenerek 24

saat boyunca oda sıcaklığında bekletilmiştir. 24 saat bekletilen örnekler daha sonra

çeker ocak üzerinde bulunan hot plate kullanılarak 120 °C’de ortalama 2 saat

boyunca renkli buharı kayboluncaya kadar ısıtılmış ve tamamen mineralize olması

sağlanmıştır. Yapılan işlemler sonucu tamamen mineralize olan örneklerin üzerine 1

ml H2SO4 (sülfürik asit) eklenmiştir. Sülfürik asitle çözünen örnekler 50 ml’lik

polipropilen kaplara aktarılmıştır ve üzerlerine 25 ml’ye tamamlayacak şekilde

distile su eklenmiştir. Kapların içine 1-2 damla HNO3 (nitrik asit) eklenerek

çözeltiler analize hazır hale getirilmiştir (Çalta ve Canpolat, 2002). Analiz işlemi

yapılmadan önce balık dokuları ve sediment örneklerinin çözeltileri filtre

kağıtlarından geçirilerek süzülmüştür. Bu işlem sediment örneklerinin bulunduğu

34

çözeltide çözünmeyen sediment tortularını ve balık örneklerinin bulunduğu çözeltide

bulunan yağ tortularını ortamdan uzaklaştırmak için yapılmıştır.

Örneklerin metal analizi Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde bulunan Vista

marka ICP-AES (Inductively Coupled Plasma-Atomic Emission Spectrometer)

cihazında yapılmıştır. Analizi gerçekleştirilen ağır metallerin dalga boyları sırasıyla

şu şekildedir; Cd için 228.802 λ, Cr için 267.716 λ, Cu için 324.753 λ, Fe için

238,304 λ, Mn için 257.61 λ, Mo için 202.03 λ, Ni için 231.604 λ, Se için 220,353 λ,

Pb için 196.026 λ ve Zn için 213.856 λ’dır. Ayrıca cihazın ağır metal ölçümündeki

doğruluğunu saptamak amacıyla DORM-3 (Dogfish Protein Certified Reference

Material For Trace Metals), DOLT-4 (Dogfish Liver Reference Materials for Trace

Metals) ve HISS-1 (Marine Sediment Reference Material for Trace Elements and

Other Constituents) sertifikalı referans materyallerden de aynı şekilde çözeltiler

hazırlanarak metal analizi yapılmıştır.

Su örnekleri analiz yapılıncaya kadar + 4 °C’de saklanmıştır. Analiz işleminden

hemen önce, Whattman marka 47 mm GF/C cam filtre ile süzülmüş ve daha sonra

analiz işlemi gerçekleştirilmiştir.

3.5. İstatistiksel Analizler

ICP-AES’ten sonuçlar balık doku örnekleri için mg/kg şeklinde alınırken su

örnekleri için μg/lt olarak alınmıştır. Arazi çalışması sonucu üç farklı bölgeden

alınan örneklerin sonuçları birlikte değerlendirilmiştir. Sonuçların, minimum değeri,

maksimum değeri, aritmetik ortalamaları ve standart sapmaları hesaplanmıştır.

Suyun fizikokimyasal parametreleri ile ağır metal miktarları arasındaki ilişkiyi, su,

sediment ve balık dokuları arasında ağır metal miktarlarının nasıl değiştiğini, ağır

metal miktarları bakımından balık dokuları arasında istatistiki bir değişiklik olup

olmadığını ve balıkların ağırlıkları ve boyları ile biriken ağır metal miktarları

arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacıyla One-Way Anova, Duncan Testi, Pearson

Testi ile Linear Regression Analizi yapılmıştır. Bunun yanında Kanada Ulusal

Araştırma Konseyi tarafından verilen DORM-3 (Dogfish Protein Certified Reference

Material For Trace Metals), DOLT-4 (Dogfish Liver Reference Materials for Trace

Metals) ve HISS-1 (Marine Sediment Reference Material for Trace Elements and

35

Other Constituents) sertifika değerleri ile çalışmamız sonucunda elde edilen değerler

mukayese edilmiştir. Örnek sonuçlarının tüm istatistiksel hesaplaması SPSS 15t

programı ile yapılmıştır. Hesaplamalar sonucunda elde edilen sonuçlar Birleşmiş

Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün, Dünya Sağlık Örgütü’nün, Birleşmiş

Milletler Çevre Programı’nın, Avrupa Birliği’nin, Çevre Orman Bakanlığı’nın, ABD

Çevre Koruma Örgütü’nün ve Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın verdiği su ve balık

dokularında biriken ağır metallerin kabul edilebilir değerleri ile karşılaştırılmıştır.

36

4. ARAŞTIRMA BULGULARI

4.1. Standart Referans Materyaller

Bu çalışmada DORM 3 (Dogfish Protein Certified Reference Material For Trace

Metals), DOLT 4 (Dogfish Liver Reference Material For Trace Metals) ve HISS-1

(Marine Sediment Reference Material for Trace Elements and Other Constituents)

standart materyallerden ağır metal analizi yapılarak, Kanada Ulusal Araştırma

Konseyi tarafından verilen sertifika değerleri ile kıyaslanmıştır (Çizelge 4.1.; 4.2.;

4.3).

Çizelge 4.1. Referans materyal DORM 3‘ün sertifika değerleri, belirlenen değerleri

ve hassasiyet dereceleri

Element DORM 3 DORM 3 Belirlenen Hassasiyet

Sertifika değerleri değerler Derecesi(%)

Cd 0.29±0.020 0.27±0.01 93

Cr 1.89±0.17 1.79±0.25 94

Cu 15.5±0.63 17.61±7.56 113

Fe 347±20 340.50±7.54 97

Mn - - -

Mo - - -

Ni 1.28±0.24 1.10±0.33 85

Se - - -

Pb 0.395±0.05 0.43±0.003 108

Zn 51.3±3.1 49.99±2.43 97

Çizelge 4.1.’de görüldüğü üzere DORM-3 (Dogfish Protein Certified Reference

Material For Trace Metals) için Kanada Ulusal Araştırma Konseyi tarafından verilen

sertifika değerleri ile tarafımızdan tespit edilen değerler birbirine oldukça yakındır.

Hassasiyet derecesi % 85 ile % 113 arasında farklılık göstermiştir. En yüksek

hassasiyet derecesi Cu’da, en düşük hassasiyet derecesi ise Ni’de belirlenmiştir.

Çizelge 4.2.’de görüldüğü üzere (Dogfish Liver Reference Materials for Trace

Metals) için Kanada Ulusal Araştırma Konseyi tarafından verilen sertifika değerleri

ile tarafımızdan tespit edilen değerler birbirine oldukça yakındır. Hassasiyet derecesi

% 91 ile % 108 arasında farklılık göstermiştir. Hassasiyet derecesinin en yüksek

olduğu metal Cd, en düşük olduğu metal ise Zn’dur.

37

Çizelge 4.2. Referans materyal DOLT 4‘ün sertifika değerleri, belirlenen değerleri ve

hassasiyet dereceleri

Element DOLT 4 DOLT 4 Belirlenen Hassasiyet

Sertifika değerleri değerler Derecesi(%)

Cd 24.3±0.8 26.44±0.08 108

Cr - - -

Cu 31.2±1.1 33.36±2.36 106

Fe 1833±75 1779.59±6.35 97

Mn - - -

Mo - - -

Ni 0.97±0.11 0.92±0.02 94

Se 8.3±1.3 8.87±0.45 106

Pb - - -

Zn 116±6 106.35±3.56 91

Çizelge 4.3.’te görüldüğü üzere HISS-1 (Marine Sediment Reference Material for

Trace Elements and Other Constituents) için Kanada Ulusal Araştırma Konseyi

tarafından verilen sertifika değerleri ile tarafımızdan tespit edilen değerler birbirine

oldukça yakındır. Hassasiyet derecesi % 84 (Mn) ile % 108 (Zn) arasında farklılık

göstermiştir.

Çizelge 4.3. Referans materyal HISS 1’in sertifika değerleri, belirlenen değerleri ve

hassasiyet dereceleri

Element HISS 1 HISS 1 Belirlenen Hassasiyet

Sertifika değerleri değerler Derecesi(%)

Cd 0.024±0.009 0.025±0.04 104

Cr - - -

Cu 2.29±0.37 2.42±0.78 105

Fe - - -

Mn 66.1±4.2 71.94±0.27 108

Mo - - -

Ni 2.16±0.29 1.97±0.23 91

Pb 3.13±0.40 3.08±0.04 98

Se 0.05±0.007 0.045±0.11 90

Zn 4.94±0.79 4.16±1.10 84

4.2. Eğirdir Gölü Suyunun Bazı Fiziko-Kimyasal Parametreleri

Çalışma süresince Eğirdir Gölü’nde belirlenen 3 istasyon bölgesinde, göl suyunun

sıcaklığı, pH değeri, çözünmüş oksijen miktarı ve elektriksel iletkenliği Eylül 2011-

Şubat 2012 tarihleri arasında ölçülmüş ve sonuçlar Çizelge 4.4.’te verilmiştir. Buna

göre en yüksek sıcaklık değeri 22.02°C, en düşük sıcaklık değeri 4.62°C ve ortalama

38

sıcaklık değeri 10.73°C olarak ölçülmüştür. pH değerleri 7.23-8.95 arasında değişmiş

ve ortalama pH değeri 8.10 olarak saptanmıştır. Çözünmüş oksijen miktarı ise 6.11-

13.59 mg/lt arasında değişiklik gösterirken, ortalama değer 9.23 mg/lt olarak tespit

edilmiştir. Çalışma sonucunda belirlenen en düşük elektriksel iletkenlik değeri 262

µs/cm, en yüksek değeri 352 µs/cm, ortalama değer ise 297.66 µs/cm olarak

ölçülmüştür.

Çizelge 4.4. Eğirdir Gölü’nün bazı fiziko-kimyasal parametrelerin maksimum,

minimum, ortalama ve standart sapma değerleri

Sıcaklık

(°C)

pH Çözünmüş

Oksijen (mg/lt)

Elektriksel

iletkenlik (µs/cm)

Minimum 4.62 7.23 6.11 262

Maksimum 22.02 8.95 13.59 352

Ortalama 10.73 8.10 9.23 297.66

Standart

sapma 0.62 0.35 0.19 2.78

4.3 Eğirdir Gölü’nün Suyunda Belirlenen Ağır Metal Konsantrasyonları

Eğirdir Gölü’nün suyunda yapılan metal analizlerinin sonuçları Çizelge 4.5.’te

verilmiştir ve bu çizelgede ağır metallerin maksimum, minimum, ortalama değerleri

ile standart sapma değerleri görülmektedir. Bu çalışma sonucunda Eğirdir Gölü

suyunda en fazla biriken metalin Mn olduğu, bunu Mo’nun takip ettiği saptanmıştır.

Pb ise analiz limitinin (<0.003) altında kalmıştır.

39

Çizelge 4.5 Eğirdir Gölü’nün suyunda ölçülen ağır metal konsantrasyonlarının minimum değerleri, maksimum değerleri, ortalama değerleri

(ppb) ve standart sapmaları

* ALA: Analiz limitinin altında.

** Her bir parametre sütünunda aynı harfle gösterilen değerler arasındaki fark 0.05 düzeyinde önemsizdir.

Cd Cr Cu Fe Mn Mo Ni Pb Se Zn

Minimum 0.62 0.04 0.26 0.24 6.83 39.13 0.28 ALA* 1.14 3.58

Maksimum 3.29 0.09 0.88 4.70 336.45 61.50 3.03 5.96 39.46

Ortalama 2.25a**

0.06b 0.50

b 1.44

ab 111.14

c 51.65

bc 1.11

a 3.37

b 17.23

b

Standart

sapma

0.17 0.01 0.19 0.37 2.4 2.59 0.22 0.99 2.51

40

Çalışma sonucunda suda bulunan Cd miktarı 0.62-3.29 ppb arasında değişirken, Cr

konsantrasyonunun 0.04-0.09 ppb arasında olduğu belirlenmiştir. Cu düzeyi 0.26-

0.88 ppb arasında değişmiştir. Fe miktarı 0.24-4.70 ppb arasında iken, Mn miktarı ise

6.83-336.45 ppb arasında değişiklik göstermiştir. Mo konsantrasyonu 39.13-61.50

arasında değişirken, Ni konsantrasyonunun ise 0.28-3.03 arasında olduğu

saptanmıştır. Se düzeyi 1.14-3.58 ppb arasında değişim göstermiş, Zn’nun miktarı ise

3.58-39.46 ppb arasında seyretmiştir. Pb ise analiz limitlerinin altında kalmıştır.

Eğirdir Gölü’nün suyunda tespit edilen metal miktarlarının istatistiki

değerlendirilmesinde metal birikimi açısından önemli farklılıklar tespit edilmiştir

(<0.05).

4.4. Eğirdir Gölü’nün Suyunda Ölçülen Bazı Fiziko-Kimyasal Parametrelerle

Göl Suyunda Tespit Edilen Metallerin İstatistiki Olarak Kıyaslanması

Çalışma boyunca Eğirdir Gölü’nde belirlenen istasyonlardan ölçülen sıcaklık, pH,

çözünmüş oksijen miktarı ve elektriksel iletkenlik miktarı ile göl suyunda tespit

edilen ağır metallerin (Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Mo, Ni, Se ve Zn) düzeyleri arasındaki

ilişkiyi belirlemek amacıyla Pearson Testi yapılmış ve bu testin sonuçları Çizelge

4.6.’da verilmiştir.

Çizelge 4.6.’ya göre sıcaklık değişimi ile pH ve çözünmüş oksijen miktarı arasında

negatif, elektriksel iletkenlik arasında ise pozitif bir ilişki tespit edilmiştir. Sıcaklık

artarken elektriksel iletkenliğin arttığı, buna karşılık pH ve çözünmüş oksijen

miktarının sıcaklık arttıkça azaldığı görülmektedir. pH ile çözünmüş oksijen miktarı

arasında ise pozitif bir ilişki vardır. Sıcaklık ile Ni ve Zn arasında pozitif, Cd, Cr, Cu,

Fe, Mn, Mo ve Se arasında ise negatif bir ilişki tespit edilmiştir. pH miktarı ile Cr,

Cu, Fe, Mo, Ni, Se ve Zn arasında pozitif bir ilişki bulunurken, Cd ve Mn arasında

ise negatif bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Çözünmüş oksijen miktarı ile Cd, Cr,

Cu, Mo, Ni, Se arasındaki ilişkinin pozitif, Fe, Mn ve Zn arasındaki ilişkinin ise

negatif olduğu saptanmıştır. Elektriksel iletkenliğin artışı ile Cd, Fe, Mn, Se ve Zn

miktarının arttığı, Cr, Mo, Cu ve Ni miktarının ise azaldığı belirlenmiştir.

41

Sudaki Cd-Ni arasında (<0.01), Cu-Cr arasında (<0.01), Cu-Mn arasında (<0.01),

Cu-Ni arasında (<0.05) ve Mo-Ni arasında (<0.05) istatistiki açıdan önemli

farklılıklar belirlenmiştir.

42

Çizelge 4.6. Eğirdir Gölü’nün suyunda ölçülen bazı fiziko-kimyasal parametreler ve metallerin pearson testine göre belirlenen değerleri

Sıcaklık pH Çözünmüş E.İ. Cd Cr Cu Fe Mn Mo Ni Se Zn

(°C) Oksijen (mg/lt) (µs/cm)

Sıcaklık 1 -0.171 -0.399 0.297 -0.335 -0.105 -0.097 -0.089 -0.148 -0.107 0.179 -0.114 0.208

pH 1 0.243 -0.279 -0.034 0.379 0.184 0.392 -0.153 0.210 0.131 0.052 0.365

Çözünmüş

Oksijen (mg/lt) 1 -0.330 0.041 0.373 0.148 -0.373 -0.081 0.230 0.078 0.512* -0.006

E.İ. (µs/cm) 1 0.310 -0.294 -0.097 0.157 0.078 -0.332 -0.280 0.082 0.417

Cd 1 -0.336 -0.276 0.262 -0.069 -0.185 -0.820** 0.303 0.440

Cr 1 0.618** -0.155 0.050 0.351 0.460 -0.034 -0.115

Cu 1 -0.028 0.614** 0.451 0.491* -0.001 -0.079

Fe 1 0.201 0.211 -0.065 -0.240 0.511*

Mn 1 0.356 0.171 -0.015 -0.199

Mo 1 0.524* -0.125 0.067

Ni 1 -0.334 -0.171

Se 1 -0.051

Zn 1

* 0.05 düzeyinde önemli

** 0.01 düzeyinde önemli

43

4.5. Eğirdir Gölü’nün Sedimentinde Bulunan Ağır Metal Konsantrasyonları

Eğirdir Gölü’nden alınan sediment örneklerinde belirlenen ağır metal miktarları

Çizelge 4.7.’de verilmiştir. Sedimentte yapılan analizler sonucunda en fazla biriken

metal Fe iken, en az biriken metalin ise Cd olduğu belirlenmiştir.

Çalışma sonucunda sedimentte bulunan Cd miktarı 0.003-0.08 mg/kg arasında

değişirken, Cr konsantrasyonunun 0.03-7.20 mg/kg arasında olduğu belirlenmiştir.

Cu seviyesinin 0.66-21.75 mg/kg arasında değişim gösterdiği saptanmıştır. Fe

miktarı ise 59.68-3496.51 mg/kg arasında seyrederken, Mn miktarının 25.92-224.59

mg/kg arasında değişim gösterdiği saptanmıştır. Mo konsantrasyonu 0.03-0.86 mg/kg

arasında değişirken, Ni konsantrasyonu ise 1.37-15.17 mg/kg arasında değişmiştir.

Se miktarının 0.07-2.95 mg/kg arasında, Zn miktarının ise 10.21-60.31 mg/kg

arasında olduğu belirlenmiştir. Pb miktarı ise 0.25-6.53 mg/kg arasında değişmiştir.

Eğirdir Gölü’nün sedimentinde belirlenen metal düzeylerinin istatistiki

değerlendirmesinde metal miktarları açısından önemli farklılıklar tespit edilmiştir

(<0.05).

44

Çizelge 4.7. Eğirdir Gölü sedimentinde ölçülen ağır metal konsantrasyonlarının minimum değerleri, maksimum değerleri, ortalama

değerleri (mg/kg) ve standart sapmaları

* Her bir parametre sütünunda aynı harfle gösterilen değerler arasındaki fark 0.05 düzeyinde önemsizdir.

Cd Cr Cu Fe Mn Mo Ni Pb Se Zn

Minimum 0.003 0.3 0.66 59.68 25.92 0.03 1.37 0.25 0.07 10.21

Maksimum 0.08 7.20 21.75 3496.51 224.59 0.86 15.17 6.53 2.95 60.31

Ortalama 0.04 a*

2.64 b 7.14

ab 1369.97

c 114.15

b 0.22

a 6.67

ab 1.49

ab 1.76

c 27.82

b

Standart

sapma 0.002 0.14 0.62 9.21 5.97 0.002 0.24 0.42 0.24 1.71

45

4.6. Sazan (Cyprinus carpio Linnaeus, 1758)’ın Bazı Doku ve Organlarında

Belirlenen Ağır Metal Konsantrasyonları

Arazi çalışmalarımız esnasında örneklediğimiz sazanların boyları 37.9 ile 48.3 cm

arasında, ağırlıkları ise 667 ile 1511 gr arasında değişiklik göstermiştir. Örneklerin

kas, karaciğer ve solungaç dokusunda biriken ağır metallerin miktarları Çizelge

4.8.’de verilmiştir. Analizi yapılan tüm metaller bütün dokularda tespit edilmiştir.

Kas dokusunda en fazla Fe, karaciğer ve solungaçta ise en fazla Zn birikim

yapmıştır. Tüm dokularda en az biriken metal Cd olmuştur.

Cd miktarının kasta 0.0016-3.19 mg/kg (ort. 0.22 mg/kg), karaciğerde 0.0041-6.22

mg/kg (ort. 0.22 mg/kg) ve solungaçta ise 0.0016-0.38 mg/kg (ort. 0.06 mg/kg)

arasında değiştiği belirlenmiştir. Cd’un birikimi açısından kas ve solungaç arasında

herhangi bir fark yokken (>0.05), karaciğerdeki birikim diğer dokulardan istatistiki

anlamda farklıdır (<0.05).

Cr miktarı kasta 0.06-3.85 mg/kg (ort. 0.74 mg/kg), karaciğerde 0.04-6.53 mg/kg

(ort. 1.90 mg/kg) ve solungaçta 0.08-3.33 mg/kg (ort. 0.88 mg/kg) olarak tespit

edilmiştir. Cr’un birikimi açısından tüm dokular arasında yapılan istatistiki

değerlendirmede metal miktarları açısından önemli farklılıkların olmadığı tespit

edilmiştir (>0.05).

Cu miktarının kasta 1.38-98.14 mg/kg (ort. 14.21 mg/kg), karaciğerde 3.64-244.96

mg/kg (ort. 33.31 mg/kg) ve solungaçta 2.48-77.01 mg/kg (ort. 24.35 mg/kg)

arasında değiştiği belirlenmiştir. Cu birikiminin dokular arasında farklılık

göstermediği tespit edilmiştir (>0.05).

Fe konsatrasyonunun kasta 11.28-533.02 mg/kg (ort. 85.06 mg/kg), karaciğerde

86.82-1486.60 mg/kg (ort. 494.46 mg/kg) ve solungaçta 26.35-741.41 mg/kg (ort.

250.69 mg/kg) arasında değiştiği saptanmıştır. İstatistiki açıdan Fe düzeyinin dokular

arasında birbirinden farklı olduğu tespit edilmiştir (<0.05).

46

Çizelge 4.8. Sazan (Cyprinus carpio Linnaeus, 1758)’a ait farklı dokularında tespit edilen bazı ağır metallerin maksimum, minimum,

ortalama değerleri (mg/kg) ve standart sapmaları

Doku KAS KARACİĞER SOLUNGAÇ

Metal Minimum Maksimum Ortalama Standart

sapma Minimum Maksimum Ortalama

Standart

sapma Minimum Maksimum Ortalama

Standart

sapma

Cd 0.0016 3.19 0.22a*

0.07 0.0041 6.22 1.17b 0.46 0.0016 0.38 0.06

a 0.009

Cr 0.06 3.85 0.74a 0.02 0.04 6.53 1.90

a 0.21 0.08 3.33 0.88

a 0.06

Cu 1.38 98.14 14.21a 3.25 3.64 244.96 33.31

a 4.56 2.48 77.01 24.35

a 2.13

Fe 11.28 533.02 85.06a 1.06 86.82 1486.60 494.46

c 2.98 26.35 741.41 250.69

b 1.64

Mn 0.01 3.23 0.96a 0.07 0.14 8.60 2.32

b 0.17 1.06 26.51 11.61

c 0.75

Mo 0.003 1.99 0.27a 0.04 0.06 2.71 0.66

b 0.069 0.01 3.07 0.29

a 0.05

Ni 0.12 7.76 1.47a 0.18 0.35 10.86 2.51

a 0.27 0.17 23.54 3.02

a 0.49

Pb 0.01 0.11 0.04a 0.003 0.02 0.26 0.11

a 0.007 0.0003 0.40 0.16

a 0.015

Se 0.21 3.20 1.21a 0.08 0.21 6.51 3.20

c 0.14 0.04 4.84 1.75

b 0.12

Zn 18.06 394.49 90.93a 6.31 59.91 3490.29 598.94

b 6.10 80.81 1808.41 691.57

b 4.06

* Her bir parametre sütünunda aynı harfle gösterilen değerler arasındaki fark 0.05 düzeyinde önemsizdir.

47

Mn düzeyi kasta 0.01-3.23 mg/kg (ort. 0.96 mg/kg), karaciğerde 0.14-8.60 mg/kg

(ort. 2.32 mg/kg) ve solungaçta 1.06-26.51 mg/kg (ort. 11.61 mg/kg) olarak

belirlenmiştir. Mn düzeyi dokular arasında önemli farklılıklar göstermiştir (<0.05).

Mo’in kasta 0.003-1.99 mg/kg (ort. 0.27 mg/kg), karaciğerde 0.06-2.71 mg/kg (ort.

0.66 mg/kg) ve solungaçta 0.01-3.07 mg/kg (ort. 0.29 mg/kg) arasında biriktiği

belirlenmiştir. Mo’nun birikimi açısından kas ve solungaç arasında herhangi bir fark

yokken (>0.05), karaciğerdeki birikim diğer dokulardan istatistiki anlamda farklıdır

(<0.05).

Ni miktarının kasta 0.12-7.76 mg/kg (ort. 1.47 mg/kg), karaciğerde 0.35-10.86 mg/kg

(ort. 2.51 mg/kg) ve solungaçta 0.17 -23.54 mg/kg (ort. 3.02 mg/kg) arasında

değiştiği belirlenmiştir. Ni’in birikimi açısından tüm dokular arasında istatistiki bir

fark tespit edilememiştir (>0.05).

Pb düzeyi kasta 0.01-0.11 mg/kg (ort. 0.04 mg/kg), karaciğerde 0.02-0.26 mg/kg (ort.

0.11 mg/kg) ve solungaçta 0.0003-0.40 mg/kg (ort. 0.16 mg/kg) arasında değişmiştir.

Pb’un birikimi açısından dokular arasında önemli farklılıkların olmadığı tespit

edilmiştir (>0.05).

Se miktarının kasta 0.21-3.20 mg/kg (ort. 1.21 mg/kg), karaciğerde 0.21-6.51 mg/kg

(ort. 3.20 mg/kg) ve solungaçta 0.04-4.84 mg/kg (ort. 1.75 mg/kg) arasında değiştiği

belirlenmiştir. Se’un seviyesi dokulara göre önemli değişiklikler göstermiştir

(<0.05).

Zn konsantrasyonun kasta 18.06-394.49 mg/kg (ort. 90.93 mg/kg), karaciğerde

59.91-3490.29 mg/kg (ort. 598.94 mg/kg) ve solungaçta 80.81-1808.41 mg/kg (ort.

691.57 mg/kg) arasında değiştiği belirlenmiştir. Zn’un birikimi açısından kas ve

solungaç arasında herhangi bir fark yokken (>0.05), karaciğerdeki birikim diğer

dokulardan istatistiki anlamda farklıdır (<0.05).

48

Bu çalışmanın sonucunda dokuların metal biriktirme kapasiteleri değerlendirilmiştir.

Buna göre: Cd, Cr, Cu ve Fe miktarlarının karaciğer > kas > solungaç şeklinde, Mn,

Mo, Ni ve Pb miktarlarının solungaç > karaciğer > kas şeklinde ve Se ve Zn

miktarlarının ise karaciğer > solungaç > kas şeklinde değiştiği belirlenmiştir.

4.7. Sazan (Cyprinus carpio Linnaeus, 1758)’ın Bazı Doku ve Organlarında

Belirlenen Ağır Metal Konsantrasyonlarının, Balığın Boy ve Ağırlığı ile

Kıyaslanması

Çalışmamızda kullanılan sazanın bazı doku ve organlarında tespit edilen metal

miktarları ile balıkların boy ve ağırlıkları arsındaki ilişkiler linear regression analizi

kullanılarak belirlenmiş ve Çizelge 4.9. ve 4.10’da verilmiştir.

Kastaki Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Mo, Pb, Se, Zn, karaciğer ve solungaçtaki Cd, Cr, Cu,

Fe, Mn, Mo, Ni, Se ve Zn miktarları ile balık boyu arasındaki ilişkilerin negatif

yönde olduğu belirlenmiştir. Kastaki Ni, karaciğer ve solungaçtaki Pb miktarları ile

balık boyu arasındaki ilişkilerin pozitif yönde olduğu belirlenmiştir. Ayrıca kastaki

Cd, Cr, Cu, Fe, Ni, Pb ve Zn miktarı ile balık boyu arasındaki ilişkinin 0.05

düzeyinde önemsiz olduğu, buna karşın Se, Mo ve Mn konsantrasyonu ile balık boyu

arasındaki ilişkinin ise 0.05 düzeyinde önemli olduğu tespit edilmiştir. Karaciğerdeki

Cd, Cu, Fe, Mn, Ni, Se, Pb ve Zn miktarı ile balık boyu arasındaki ilişkinin 0.05

düzeyinde önemli olmadığı, Cr miktarı ile balık boyu arasındaki ilişkinin ise 0.01,

Mo ile 0.05 düzeyinde önemli olduğu saptanmıştır. Solungaçta ise Cd, Fe, Mn, Mo,

Se, Pb ve Zn konsantrasyonu ile balık boyu arasındaki ilişkinin 0.05 düzeyinde

önemli olmadığı, Cr miktarı ile balık boyu arasındaki ilişkinin ise 0.01, Cu ve Mo ile

0.05 düzeyinde önemli olduğu saptanmıştır (Çizelge 4.9.) .

Kastaki Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Mo, Pb ve Se, karaciğer ve solungaçtaki Cd, Cr, Cu Mn,

Mo ve Ni miktarları ile balığın ağırlığı arasındaki ilişkilerin negatif yönde olduğu

belirlenmiştir. Kastaki Ni ve Zn, karaciğer ve solungaçtaki Fe, Pb, Se ve Zn

miktarları ile balığın ağırlığı arasındaki ilişkilerin pozitif yönde olduğu

belirlenmiştir. Ayrıca kastaki Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Pb, Ni ve Zn miktarı ile balığın

49

ağırlığı arasındaki ilişkinin 0.05 düzeyinde önemsiz olduğu, buna karşın Mo

konsantrasyonu ile balığın ağırlığı arasındaki ilişkinin ise 0.05 düzeyinde önemli

olduğu tespit edilmiştir. Karaciğer ve solungaçtaki Cd, Fe, Mn, Mo, Ni, Se, Pb ve Zn

miktarı ile balığın ağırlığı arasındaki ilişkinin 0.05 düzeyinde önemli olmadığı, Cr ve

Cu miktarı ile balığın ağırlığı arasındaki ilişkinin ise 0.01, düzeyinde önemli olduğu

saptanmıştır (Çizelge 4.10.) .

50

Çizelge 4.9. Sazan (Cyprinus carpio Linnaeus, 1758)’ın boyu ve ağır metal konsantrasyonu arasındaki ilişkiler

Dokular Cd Cr Cu Fe Mn Mo Ni Pb Se Zn

Kas Denklem aX=1.737-0.034Y X=26.794-0.552Y X=551.71-11.196Y X=437.09-7.983Y X=5.779-0.109Y X=3.606-0.076Y X=-

73.604+1.820Y

X=-

0.282+0.00

8Y

X=6.783-0.127Y X0356.187-5.481Y

R Değeri -0.032 -0.127 -0.209 -0.176 -0.359 -0.402 0.137 -0.033 -0.347 -0.100

P Değeri bNS NS NS NS c* * NS NS * NS

Karaciğer Denklem X=8.571-0.168Y X=-5.120-

0.137Y

X=59.277-0.589Y 0.783+11.196Y X=10.320-0.183Y X=5.651-0.113Y X=1.515+0.023

Y

X=0.569-

0.010Y

X07.440-0.096Y X=-32.746+14.32Y

R Değeri -0.313 -0.450 -0.426 -0.298 -0.038 -0.335 0.005 0.200 -0.179 -0.160

P Değeri NS d** NS NS NS * NS NS NS NS

Solugaç Denklem X=0.622-0.013Y X=3.330-0.055 X=-22.652+1.066Y 1128.319-19.903Y X=5.375+0.142Y X=5.413-0.116Y X=-

11.727+0.335Y

X=-

0.935+0.02

5Y

X=5.889-0.094Y X=1697-22.81Y

R Değeri -0.308 -0.192 -0.114 -0.285 -0.047 -0.457 0.160 0.344 -0.125 -0.132

P Değeri NS ** NS NS NS * NS NS NS NS

NS 0.351

a Denklemlerde; X: Metal konsantrasyonu (mg/kg) ve Y: Balığın boyu (cm). Yıldızlar önemli sonuçları gösterir.

b NS, 0.05 düzeyinde önemli olmayan, P>0.05

* 0.05 düzeyinde önemli, P<0.05

** 0.01 düzeyinde önemli, P<0.01

51

Çizelge 4.10. Sazan (Cyprinus carpio Linnaeus, 1758)’ın ağırlığı ve ağır metal konsantrasyonu arasındaki ilişkiler

Dokular Cd Cr Cu Fe Mn Mo Ni Pb Se

Kas Denklem aX=0.881-0001Y X=0.318-0.001Y X=92.540-0.030Y X=140.53-0.048Y X=1.442+0.01Y X=1.576-0.001Y X=-2.065+0.008Y X=-

0.037+0.07

Y

X=10997-0.001Y

R Değeri -0.053 -0.025 -0.072 -0.072 -0.150 -0.342 0.039 -0.013 -0.096

P Değeri bNS NS NS NS NS c* NS NS NS

Karaciğer Denklem X=4.289-0.003Y X=-2.429+0.003Y X=14.529+0.016Y X=-333.587+0.714Y X=2.920-0.001Y X=1.231-0.001Y X=-0.062

0.002Y

X=0.327+0.

001Y

X=2.706+0.001Y

R Değeri -0.195 -0.517 -0.490 0.043 -0.088 -0.021 -0.190 0.125 0.073

P Değeri NS d** ** NS NS NS NS NS NS

Solugaç Denklem X=0.216+0.002Y X=1.869-0.001Y X=-15.395+0.034Y X=186.050+0.056Y X=12.844-0.001Y X=1.913-0.001Y X=-4.648+0.007Y X=-

0.399+0.001

Y

X=1.109+0.001Y

R Değeri -0.001 -0.001 -0.023 0.174 -0.008 -0.001 -0.005 0.415 0.073

P Değeri NS ** ** NS NS NS NS NS NS

a Denklemlerde; X: Metal konsantrasyonu (mg/kg) ve Y: Balığın ağırlığı (gr). Yıldızlar önemli sonuçları gösterir.

b NS, 0.05 düzeyinde önemli olmayan, P>0.05

* 0.05 düzeyinde önemli, P<0.05

** 0.01 düzeyinde önemli, P<0.01

52

5. TARTIŞMA VE SONUÇ

5.1. Tartışma

Eylül 2011 ile Şubat 2012 tarihleri arasında yürütülen bu çalışmada Eğirdir Gölü’nün

suyunda, sedimentinde ve gölde yaşayan sazanın kas, karaciğer ve solungaç

dokusundaki bazı ağır metallerin (Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Mo, Ni, Se, Pb ve Zn)

miktarları incelenmiştir. Çalışma süresince Eylül ayından başlamak üzere Şubat

ayına kadar aylık periyotlarla arazi çalışması yapılmış ve bu esnada göl suyunun

sıcaklığı, pH değeri, elektrik iletkenliği ve çözünmüş oksijen miktarı ölçülmüştür.

Sonuçlar birlikte değerlendirilmiştir.

Bu çalışmada metal analizinin yapıldığı ICP cihazının ölçümdeki doğruluğunu

belirlemek amacıyla DORM 3, DOLT 4 ve HISS 1 standart referans materyallerden

de metal analizi yapılarak belirlenen değerler ile Kanada Ulusal Araştırma Konseyi

tarafından verilen sertifika değerleri karşılaştırılmıştır. Referans materyallerin

sonuçları ile tarafımızdan belirlenen değerlerin birbirine yakın olduğu görülmüştür.

Çalışma süresince göl suyunun sıcaklık değerleri 4.62-22.02 °C arasında değişmiş,

ortalama sıcaklık değeri 10.73 °C olarak ölçülmüştür. Abant Gölü’nün ortalama

sıcaklığı 14.6 °C (Atıcı ve Obalı, 2002), Derbent Baraj Gölü’nün ortalama sıcaklığı

15.6 °C (Taş, 2006) olarak tespit edilmiştir. Yenişehir Gölü’nün sıcaklığının ise

14.6-29.7 °C arasında değiştiği belirlenmiştir (Tepe, 2009). Eğirdir Gölü sıcaklığı ise

yaz mevsiminde 28.9 °C olarak ölçülmüştür (Şener vd., 2013). Eğirdir Gölü’nde

tespit ettiğimiz sıcaklık değerlerinin, çalışma periyodu göz önüne alındığında normal

değerler olduğu düşünülmektedir. Su sıcaklığını etkileyen çok farklı faktör olması da

değişik göller arasındaki bu farklılığın en büyük neden olabilir.

Çalışmamızda ortalama pH değeri 8.10 (7.23-8.95) olarak tespit edilmiştir. Farklı

göllerde yapılan çalışmalarda ise benzer sonuçlar elde edilmiştir. Abant Gölü’nde

8.05 (Atıcı ve Obalı, 2002), Derbent Baraj Gölü’nde 7.1-8.6 arasında (Taş, 2006),

Birecik Baraj Gölü’nde 7.7-8.40 arasında (Bozkurt ve Sagat, 2008), Işıklı Gölü’nde

6.79-9.57 arasında (Tekin-Özan ve Aktan, 2012) ve Eğirdir Gölü’nde 8.8-9.07

arasında (Şener vd., 2013) tespit edilmiştir. Sudaki yüksek pH değeri gölün

53

hidrojeokimyasal yapısı ile ilgili olabilir (Garg vd., 2010). Ayrıca pH değeri göl

içindeki fotosentez olayının düzeyi ile de yakından ilişkilidir (Kocataş, 2008).

Eğirdir Gölü’nün suyundaki oksijen değerinin 6.11-13.59 mg/lt arasında değiştiği

belirlenmiştir. Birecik Baraj Gölü’nde oksijen seviyesi 4.50-7.97 mg/lt arasında

(Bozkurt ve Sagat, 2008), Eğirdir Gölü’nde ise 3.1-11.98 arasında (Şener vd., 2013)

belirlenmiştir. Eğirdir Gölü’nde belirlediğimiz yüksek oksijen seviyesi çalışmanın

sonbahar ve kış aylarında yapılmış olmasından, soğuyan suya karşılık suyun oksijen

tutma kapasitesinin artmasından ve yüksek fotosentez oranından kaynaklanabilir.

Çalışmamız süresince elektriksel iletkenlik değeri 262-352 µs/cm olarak

ölçülmüştür. Bu değer Işıklı Gölü’nde 182-668 µs/cm arasında (Tekin-Özan ve

Aktan, 2012), Eğirdir Gölü’nde ise 331-505 µs/cm arasında (Şener vd., 2013)

belirlenmiştir. Elektriksel iletkenlik değeri su içindeki çözünmüş madde ve iyon

konsantrasyonuna bağlı olarak değişiklik gösterebilen bir parametredir (Tanyolaç,

2006).

Eğirdir Gölü’nün suyunda yapılan metal analizlerinin sonucuna göre; Pb analiz

limitinin altında kalmış, diğer tüm metaller farklı seviyelerde tespit edilmiştir. Suda

en fazla biriken metalin Mn, en az biriken metalin ise Cr olduğu belirlenmiştir.

Cataldo vd. (2001), Parana Deltası’nın suyunda en fazla Zn’ya, en az ise Cd’a

rastlamıştır. Al-Saadi vd. (2002), Habbaniya Gölü’nün suyunda en fazla biriken

metalin Zn olduğunu bildirmişlerdir. Uluabat Gölü’nde yapılan bir çalışmada suda en

fazla rastlanan metal Mn olmuştur (Barlas vd., 2005). Kovada Gölü’nde ise suda en

fazla Fe tespit edilmiştir (Tekin-Özan vd., 2007b). Tao vd. (2011), Taihu Gölü’nün

suyunda en fazla biriken metalin Mn olduğunu bildirmişlerdir. Işıklı Gölü’nde

yapılan çalışmada suda en fazla biriken metalin Fe olduğu belirlenmiştir (Tekin-

Özan ve Aktan, 2013). Şener vd., (2011), Eğirdir Gölü’nün suyunda en fazla biriken

metalin Mn olduğunu belirlemiştir. Bu sonuçlar çalışmamızın sonuçları ile paralellik

göstermektedir. Bu yüksek Mn birikiminin ise göl çevresindeki Mn sıvanmalarını

içeren ofiyolitik kayaçlardan kaynaklanmış olabileceği bildirilmiştir (Şener vd.,

2011).

54

Eğirdir Gölü’nün sedimentinde, suda tespit edilemeyn Pb’da dahil olmak üzere

analizi yapılan tüm metaller farklı düzeylerde belirlenmiştir. Tekin-Özan (2008),

Beyşehir Gölü’nde yaptığı çalışmada suda Cd, Cr ve Cu’a rastlamazken sedimentten

aldığı örneklerde bu üç metalinde varlığını tespit etmiştir. Suda tespit edilemeyen

metallerin sedimentte tespit edilmesinin sebebi ise; sediment partiküllerinin suda

bulunan metalleri bünyesine çekmesi, suyun içindeki metalleri bünyesinde barındıran

organik ve inorganik moleküllerin ve molekül ağırlığı yüksek metallerin dibe

çökmesi olabilir (Başyiğit, 2011).

Bu çalışmada göl sedimentinde en fazla biriken metalin Fe olduğu, bunu Mn’ın takip

ettiği görülmüştür. Sedimentte en az rastlanan metal ise Cd olmuştur. Texoma

Gölü’nün sedimentinde en az biriken metalin Cd olduğu belirlenmiştir (An ve

Kampbell, 2003). Hazar Gölü’nün ve Uluabat Gölü’nün sedimentinde ise en yüksek

oranda biriken metal Fe olmuştur (Özmen vd., 2004; Barlas vd., 2005). Aydın ve

Küçüksezgin (2011), Bakırçay ve Gediz nehirlerinin her ikisinin sedimentinde de en

fazla biriken metalin Al olduğunu, bunu Fe’in takip ettiğini ve en az biriken

metalinde Cd olduğunu belirtmişlerdir. Şener vd. (2013), Eğirdir Gölü’nün

sedimentinde Fe’in yüksek oranda olduğunu belirlemişler ve Mn konsantrasyonun

ise 158-1113 ppm arasında değiştiğini bildirmişlerdir. Usero vd. (2003), Fe’in göl,

nehir ve denizlerin sedimentinde bol miktarda bulunmasının sebebini yerküre

kabuğunda en fazla bulunan metalin Fe olmasıyla açıklamışlardır. Çalışmamızda

sedimentte en az biriken metal ise Cd olmuştur. Baron vd. (1990), sedimentte

bulunan organik maddelerin bileşiminde Cd’un düşük oranda bulunduğunu

belirtmişlerdir. Şener vd. (2013), Eğirdir Gölü sedimentindeki yüksek metal

birikiminin hem jeolojik kaynaklı hem de insan etkilerinden kaynaklabileceğini

belirtmişlerdir.

Eğirdir Gölü’nden örneklenen sazan (Cyprinus carpio)’ın kas, karaciğer ve

solungaçlarındaki bazı ağır metallerin (Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Mo, Pb, Ni, Se ve Zn)

birikim düzeylerini belirlediğimiz bu çalışmada analizi yapılan tüm metaller her

dokuda tespit edilmiştir.

Balıklarda ağır metal birikimi ile ilgili ülkemizde ve dünyada yapılmış farklı

çalışmalar bulunmaktadır. Karadede (1997), Atatürk Baraj Gölü’nde yaşayan

55

Mastacembelus simack’ın bazı doku ve organlarındaki ağır metal seviyelerini

araştırmış ve Cu, Fe ve Zn’ nun en fazla karaciğerde biriktiğini, Zn’ nun incelenen

doku ve organlardaki birikim sıralamasının karaciğer, kas ve solungaç şeklinde

olduğunu bildirmişlerdir. Canpolat ve Çalta (2003), Keban Baraj Gölü’nde yaptıkları

çalışmada Capoeta capoeta umbla’nın bazı doku ve organlarındaki metal

miktarlarını belirlemişler ve en düşük metal birikiminin kasta olduğunu tespit

etmişlerdir. Farkas vd. (2003) Balaton Gölü’nde yaşayan Abramis brama’nın

karaciğerinde ve solungacında yüksek miktarda Cd, Cu ve Zn biriktiğini

belirlemişlerdir. Kalay vd. (2004) Mersin Körfezi’nde yaşayan Mullus barbatus ve

Sparus aurata türlerinde yapmış oldukları çalışmada her iki türde de kas dokusuna

göre karaciğer dokusunun daha fazla Cd içerdiğini tespit etmişlerdir. Ashraf (2005),

Suudi Arabistan’ın doğusundaki Arabian Körfezi’nden yakalamış olduğu

Epinephelus microdon’un böbrek dokusundaki metal birikimlerini sırasıyla

Zn>Cu>Pb>Ni>Co>Mn>Cd şeklinde, kalp dokusundaki metal miktarlarının ise;

Zn>Cu>Pb>Co>Ni>Mn>Cd şeklinde sıralandığını belirlemiştir. Kır vd. (2006),

Karataş Gölü’nde yaşayan kızılkanat balığının (Scardinus erythrophthalmus) kas,

karaciğer ve solungaçlarındaki Fe, Zn, Mn, Cr, Cu ve Cd miktarlarını

araştırmışlardır. Metallerin en fazla biriktiği organ karaciğer, en az biriktiği doku ise

kas olmuştur. Tekin-Özan ve Kır, (2007b), Beyşehir Gölü’nde yaşayan sazanın

karaciğer ve solungaçlarındaki metal konsantrasyonunun kas dokusuna göre daha

yüksek olduğunu, Tekin-Özan (2008), Beyşehir Gölü’nde yaşayan Tinca tinca’nın

karaciğerindeki metal konsantrasyonlarının diğer organlardakine göre daha fazla

olduğunu, Akbulut ve Akbulut (2009), Kızılırmak Nehri’nde yaşayan bazı balıkların

kas ve solungaçlarında en fazla Zn’nun, en az ise Co’ın biriktiğini, Hiçsönmez

(2010), Kuzey Karadeniz Kıyı Şelfi’nde yaşayan mezgitte tespit edilen Cd ve Pb

miktarlarının sınır değerlerin üstünde olduğunu, Tekin-Özan ve Aktan (2012), Işıklı

Gölü’nde yaşayan sazanda en çok metal biriktiren organın karaciğer olduğunu, Alam

vd. (2002), Kasumigaura Gölü (Japonya)’nde yaşayan Cyprinus carpio’da metallerin

en az kas dokusunda biriktiğini, Kırıcı vd. (2013), Murat Nehri’nde yaşayan Capoeta

capoeta umbla’nın kas dokusundaki metal miktarlarının kabul edilebilir seviyelerin

altında olduğunu, Canpolat (2013), Hazar Gölü’nde yaşayan Capoeta umbla’da

metallerin en fazla biriktiği organın karaciğer olduğunu bildirmişlerdir. Mohammadi

vd. (2011), Karon ve Dez Nehir’lerinde yaşayan, Barbus grypus’da metallerin en

56

fazla biriktiği organın karaciğer olduğunu, Barbus xanthopterus’ta ise metallerin

solungaçta en yüksek oranda biriktiğini saptamışlardır.

Bu çalışmada da analizi yapılan metallerin en fazla biriktiği organın karaciğer olduğu

bunu solungaç ve kas dokusunun takip ettiği belirlenmiştir. Balıklar ağır metallere

uzun süre maruz kaldığında bu metaller özellikle metabolik olarak aktif olan

organlarda daha çok birikirler. Metaller vücuda girdiğinde önce metaller ile

kompleks oluşturabilen metallothionein proteinlerine bağlanır ve karaciğer çok

sayıda metallothionein proteini içermektedir (Kargın ve Erdem, 1992; Ünlü vd.,

2008). Karaciğerde tespit edilen yüksek metal konsantrasyonları bu organlardaki bazı

biyokimyasal parametrelerin düşüşüne ve balığın sağlığının olumsuz etkilenmesine

neden olabilir (Ferguson, 1989).

Solungaçlar, bir balığın tüm dış yüzey alanının yarısından fazlasını oluşturan önemli

bir dokudur. Bu nedenle balıkların solungaçları dış ortamdaki metaller için ilk hedef

dokudur ve metalin vücuda girişinde önemli bir yere sahiptir (Tao vd., 1999). Ayrıca

balıklarda metallerin toksik etkileri ilk olarak solungaçlarda görülür. Bunun en

önemli sebebi ise; solungaçların lameller yapıları nedeniyle geniş bir yüzey alanına

sahip olması, dış ortamla doğrudan doğruya temas halinde olması ve su ile kan

arasındaki difüzyon aralığının kısa olması olarak açıklanmıştır ( Kalay ve Erdem,

1995; Kuşatan ve Cicik, 2004). Ve yine, solunum suyuyla birlikte alınan metaller

solungaçlardaki mukuslara yapışır ve solungaç lamellerinden solunum suyu geçerken

metaller lamellerin arasında kalır. Bu durum sonucunda solungaçlarda metal birikimi

yüksek konsantrasyona ulaşır (Heath, 1987).

Kas dokusundaki düşük metal konsantrasyonu ise bu dokunun aktif bir organ

olmamasından kaynaklanabilir (Karadede vd., 2004).

Ülkemizde ve farklı ülkelerde balıkların boy ve ağırlıkları ile dokulardaki metal

miktarları arasındaki ilişkileri inceleyen farklı çalışmalar yapılmıştır. Kıratlı ve

Yıldızdağ (1993), hani (S. hepatus ) ve barbunya balığının (M. barbatus ) kasındaki

Hg, Cu, Zn konsantrasyonları ile balık boyu ve istasyonlar arasında istatistiki açıdan

önemli farklılıklar olduğunu belirlemişlerdir. Kocahan (1999), Marmara Denizi’nde

yaşayan berlam, mezgit ve karideste boy arttıkça civa konsantrasyonun arttığını,

57

berlam örneklerinde boy ile bakır miktarı arasında negatif bir ilişki olduğunu tespit

etmiştir. Amundsen vd. (1997), Pasvik Nehri (Rusya)’nde yaşayan bazı balıkların

karaciğer ve kas dokusundaki Zn miktarı ile boy arasında negatif bir ilişki olduğunu,

Zyadah (1999), Manzalah Gölü (Mısır)’nde yaşayan Tilapia zillii’nin dokularındaki

metal konsantrasyonunun orta boylu balıklarda daha fazla, kısa boylu balıklarda daha

az olduğunu, Al-Yousuf vd. (2000), Lethrinus lentjan’ın kas dokusundaki Zn miktarı

ile balığın uzunluğu arasında önemli bir ilişki olmadığını, Alam vd. (2002),

Kasumigaura Gölü (Japonya)’nde yaşayan Cyprinus carpio’nun kas dokusundaki

metal miktarı ile balığın uzunluğu arasında herhangi bir ilişkinin olmadığını,

Küçükbay ve Örün (2003), Karakaya Baraj Gölü’nde yaşayan Cyprinus carpio’nun

karaciğerindeki Cu ve Zn miktarı ile balığın boyu ve ağırlığı arasında pozitif bir

ilişkinin olduğunu, Canlı ve Atli (2003), Karadeniz’de yaşayan Sparus auratus’un

karaciğerinde ve solungacındaki Fe miktarı ile balığın boyu arasında negatif bir

ilişkinin olduğunu, Mugil cephalus’un solungacındaki Zn miktarı ile balığın

uzunluğu arasında pozitif bir ilişkinin olduğunu, Tekin-Özan ve Aktan (2012), Işıklı

Gölü’nde yaşayan sazanın boyu ile kastaki As, Co, Cd, Fe ve Mn arasında negatif bir

ilişki olduğunu, Başyiğit ve Tekin-Özan (2013), Karataş Gölü’nden alınan sudakın

boy artışına bağlı olarak dokularındaki metal seviyesinin azaldığını tespit etmişlerdir.

Bu çalışmada elde edilen sonuçlara genel olarak bakıldığında balık boyu ve ağırlığı

ile dokulardaki metal miktarları arasındaki ilişkilerin negatif olduğu, daha küçük

balıklardaki metal miktarının büyük balıklara oranla daha az olduğu tespit edilmiştir.

Benzer sonuçları tespit eden Başyiğit (2011), bu durumu küçük balıkların büyük

balıklara göre hem metabolik hem de beslenme açısından daha aktif olmalarına ve

bağışıklık sistemlerinin tam olarak gelişmemiş olmasına bağlamıştır. Ayrıca küçük

balıkların solungacındaki yüksek metal birikimi, bu balıkların daha çok oksijene

ihtiyaç duymalarından dolayı solungaçlardan geçen solunum suyu miktarının fazla

olmasıyla ilgili olabilir. Küçük balıkların daha aktif olması sonucunda küçük

balıklarda daha fazla metal birikimi söz konusu olmuştur (Başyiğit, 2011).

5.2. Sonuç

Eylül 2011 ile Şubat 2012 tarihleri arasında yürütülen bu çalışmada Eğirdir Gölü’nün

suyunda, sedimentinde ve gölde yaşayan sazanın kas, karaciğer ve solungaç

58

dokusundaki bazı ağır metallerin (Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Mo, Ni, Se, Pb ve Zn)

miktarları incelenmiştir. Çalışma süresince Eylül ayından başlamak üzere Şubat

ayına kadar aylık periyotlarla arazi çalışması yapılmış ve bu esnada göl suyunun

sıcaklığı, pH değeri, elektrik iletkenliği ve çözünmüş oksijen miktarı ölçülmüştür.

Çalışma süresince göl suyunun sıcaklık değerleri 4.62-22.02 °C arasında, pH değeri

7.23-8.95 arasında, oksijen değeri 6.11-13.59 mg/lt arasında ve elektriksel iletkenlik

değeri 262-352 µs/cm arasında değişiklik göstermiştir.

Eğirdir Gölü’nün suyunda yapılan metal analizlerinin sonucuna göre; Pb analiz

limitinin altında kalmış, diğer tüm metaller farklı seviyelerde tespit edilmiştir. Suda

en fazla biriken metalin Mn, en az biriken metalin ise Cr olduğu belirlenmiştir.

Dünya Sağlık Örgütü, Çevre ve Orman Bakanlığı ve Tarım ve Köyişleri

Bakanlığının belirlediği suda kabul edilebilir ağır metal miktarları ile Eğirdir

Gölü’nün suyunda biriken metal miktarları kıyaslandığında Zn’un miktarı Tarım ve

Köyişleri Bakanlığı tarafından verilen kabul edilebilir değerlerin üstünde çıkmıştır.

Bu sonuçlara göre Zn dışındaki metaller göl suyunun herhangi bir tehlike arz

etmediği ancak Zn açısından önemli tedbirlerin alınması gerektiği söylenebilir

(Dünya Sağlık Örgütü, 1993; 1998; Çevre ve Orman Bakanlığı, 2004; Tarım ve

Köyişleri Bakanlığı, 2002).

Eğirdir Gölü’nün sedimentinde, suda tespit edilemeyen Pb’da dahil olmak üzere

analizi yapılan tüm metaller farklı düzeylerde belirlenmiştir.

Eğirdir Gölü’nden örneklenen sazan (Cyprinus carpio)’ın kas, karaciğer ve

solungaçlarındaki bazı ağır metallerin (Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Mo, Pb, Ni, Se ve Zn)

birikim düzeylerini belirlediğimiz bu çalışmada analizi yapılan tüm metaller her

dokuda tespit edilmiştir.

Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Birliği, Türk Standartları Endüstrisi, Türk Gıda

Koteksi ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın belirlediği balık dokularında kabul

edilebilir ağır metal miktarları ile çalışma sonucunda balık dokularında belirlenen

ağır metal miktarları kıyaslanmıştır. Buna göre Cr, Cu, Mn ve Pb miktarları balık

59

dokuları için verilen kabul edilebilir değerlerin altında çıkmıştır. Buna karşılık Cd

miktarı Avrupa Birliği ve Türk Gıda Koteksi’nin, Fe miktarı Dünya Sağlık Örgütü ve

Türk Gıda Koteksi’nin, Zn miktarı ise Dünya Sağlık Örgütü, Türk Standartları

Enstitüsü ve Tarım ve Köy İşleri ve Bakanlığı’nın verdiği balık dokularında kabul

edilebilir değerlerin üzerinde çıkmıştır (Dünya Sağlık Örgütü, 1992; Avrupa Birliği,

2006; Türk Gıda Koteksi, 2002, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, 2002). Buna göre,

kasta biriken metal miktarı dikkate alındığında Eğirdir Gölü’nde yaşayan sazanın

besin olarak kullanılması herhangi bir tehlike içermemektedir.

Su ve balık dokularında belirlenen metal miktarlarına bakıldığında Fe ve Zn’un göl

suyunda tehlikeli boyutlarda olduğu görülmektedir. Gölün etrafında bol miktarda

tarım arazisi bulunmaktadır. Bu arazilerin gübrelenmesi ve gübrelerin bol miktarda

Cd, Pb, Fe ve Zn içermesi önemli bir sorundur. Gübreli topraklar yüzey akışı

vasıtasıyla göle karışmaktadır. Yalvaç arıtma tesisinin atık suları Yalvaç Deresine

bırakılmaktadır. Yine Büyükkabaca’ya ait kanalizasyon sistemi de Pupa Çayı’na

bırakılmakta ve bu atıklar Eğirdir Gölü’ne karışmaktadır. Yine Yalvaç deri

sanayisinin atıkları da göle ulaşmaktadır. Ayrıca göl çevresinde bulunan yerleşim

merkezlerinin kanalizasyon ve evsel atıkları da göre karışmaktadır. Bu konularda

özellikle hem çevre halkının hem de Eğirdir İlçesi yetkililerinin bilinçlendirilmesi,

kullanılan gübrelerin içeriklerinin dikkate alınması, atıkların arıtılması konusunda

bilgiler verilmelidir.

60

6. KAYNAKLAR

Abdel-Baky, T.E., Zyadah, M.A., 1998. Effect of Accumulation of Copper,

Cadmium and Zinc on Some Biological Parameters of Some Marine Fishes

from the Northern Region of Lake Manzalah, Egypt. J. Egypt. Ger. Soc.

Zool., 27 (B), 1-19.

Akbulut, A., Akbulut, N.E., 2009. The Study of Heavy Metal Pollution and

Accumulation in Water, Sediment, and Fish Tissue in Kızılırmak River Basin

in Turkey. Environ. Monit. Assess. 167 (1-4), 521-526.

Alam, M, G, M., Tanaka, A., Allinson, G., Laurenson, L, J, B., Stagnitti, F., 2002. A

Comparison of Trace Element Concentrations in Cultured and Wild Carp

(Cyprinus carpio) of Lake Kasumigaura, Japan. Ecotoxicology and

Environmental Safety, 53, 348-354.

Alhas, E., 2007. Atatürk Baraj Gölü’nde Yaşayan Barbus Türlerindeki Ağır Metal

Birikiminin İncelenmesi. Harran Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,

Yüksek Lisans Tezi, 53s, Şanlıurfa.

Al-Saadi, H, A., Al-Lami, A, A., Hassan, F, A., Al-Dulymi, A, A., 2002. Heavy

Metals in Water, Suspended Particles, Sediments and Aquatic Plants of

Habbaniya Lake, Iraq. Intern. J. Environ. Studies, 59 (5), 589-598.

Al-Yousuf, M. H., El-Shahawi, M. S., Al-Ghais, S. M., 2000. Trace Elements in

Liver, Skin and Muscle of Lethrinus lentjan Fish Species in Relation to Body

Length and Sex. The Sci. of the Tot. Env. 256, 87-94.

Amundsen, P., Staldvik, F, J., Lukin, A, A., Kashulin, N, A., Popova, O, A.,

Reshetnikov, Y, S., 1997. Heavy metal Contamination in Freshwater Fish

from the Border Region Between Norway and Russia. The Science of the

Total Environment. 201, 211-224.

An, Y.J., Kampbell, D.H., 2003. Total, Dissolved, and Bioavailable Metals at Lake

Texoma Marinas. Environmental Pollution, 122, 253–259.

Ashraf, W., 2005. Accumulation of Heavy Metals in Kidney and Heart Tıisues of

Epinephelus Microdon Fish from the Arabian Gulf. Environmental

Monitoring and Assessment, 101, 311–316.

Atıcı, T., Obalı, O., 2002. Yedigöller ve Abant Gölü (Bolu) Fitoplankton’unun

Mevsimsel Değişimi ve Klorofil-a Değerlerinin Karşılaştırılması. E.Ü.

Journal of Fisheries and Aquatic Sciences, 19 (3-4), 381-389.

Aydın, Ş., Küçüksezgin, F., 2011. Distribution and Chemical Speciation of Heavy

Metals in the Surficial Sediments of the Bakırçay and Gediz Rivers, Eastern

Aegean. Environmental Earth Science, 65 (3), 789-803.

Baker, R., 1980. Contaminants and Sediment., Ann Arbor Science, Vol. 1 and 2.

61

Barlas, N., Akbulut, N., Aydoğan, M., 2005. Assessment of Heavy Metal Residues in

the Sediment and Water Samples of Uluabat Lake, Turkey. Bull. Environ.

Contam. Toxicol., 74, 286-293.

Baron, J., Legret, M., Astruc, M., 1990. Study of Interactions Between Heavy Metals

and Sewage Sludge: Determination of Stability Constants and Complexes

Formed with Cu and Cd. Environ. Technol., 11, 151-162.

Baş, L., Demet, Ö., 1992. Çevresel Toksikoloji Yönünden Bazı Ağır Metaller.

Ekoloji Dergisi, 5, 42-46.

Başyiğit, B., 2011. Burdur İli Karataş Gölü’nde Yaşayan Sudak Balığı (Sander

lucioperca L., 1758)’nda, Göl Suyunda ve Sedimentinde Ağır Metal

Birikiminin Araştırılması. Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri

Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 86s, Isparta.

Başyiğit, B., Tekin-Özan, S., 2013. Concentrations of Some Heavy Metals in Water,

Sedimet and Tissues of Pikeperch (Sander lucioperca) from Karataş Lake

Related to Physico-Chemical Parameters, Fish Size and Seasons. Polish

Journal of Fisheries and Aquatic Sciences, 22 (3), 11-22.

Belzile, N., Richard, R., De Vitre, R., Tessier, A., 1989. In Situ Collection of

Diagenetic Iron and Manganese Oxyhydroxides from Matural Sediments.

Nature Publishing Group, 340, 376-379.

Bozkurt, A., Sagal, Y., 2008. Birecik Baraj Gölü Zooplanktonunun Vertikal

Dağılımı. Journal of FisheriesSciences.com, 2 83), 332-342.

Bryan, G., 1976. Heavy Metal Contamination in the Sea. Johnston, R. (Ed.), Marine

Pollution (185-302). Academic Press Mc, London,

Canlı, M., Atlı G., 2003. The Relationships Between Heavy Metal (Cd, Cr, Cu, Fe,

Pb, Zn) Levels and the Size of Six Mediterranean Fish Species.

Environmental Pollution, 121, 129-136.

Canlı, M., Ay, Ö., Kalay, M. 1998. Levels of Heavy Metals (Cd, Pb, Cu, Cr and Ni)

inTtissue of Cyprinus carpio, Barbus capito, Chondrostoma regium from

the Seyhan River, Turkey. Tr. J. of Zoology. 22, 149-157.

Canpolat, Ö., 2013. The Determination of Some Heavy Metals and Minerals in the

Tissues and Organs of the Capoeta umbla Fish Species in Relation to Body

Size, Sex and Age. Ekoloji, 22 (87), 64-72.

Canpolat, Ö., Çalta, M., 2003. Heavy Metals in Some Tissues and Organs of

Capoeta capoeta umbla (Heckel, 1843) Fish Species in Relation to Body

Size, Age, Sex and Seasons. Fresenius Environmental Bulletin, 12, 961-966.

Cataldo, D., Colombo J.C., Boltovskoy, D., Bilos, C., Andon, P., 2001.

Environmental Toxicity Assessment in the Paraná River Delta (Argentina):

Simultaneous Evaluation of Selected Pollutants and Mortality Rates of

62

Corbicula fluminea (Bivalvia) Early Juveniles. Environmental Pollution, 112,

379-389.

Cicik B., 2003. Bakır-Çinko Etkileşiminin Sazan ( Cyprinus carpio L.)'ın Karaciğer,

Solungaç ve Kas Dokularındaki Metal Birikimi Üzerine Etkileri, Ekoloji, 12

(48), 32-36.

Cicik, B., Engin, K., 2005. The Effects of Cadmium on Levels of Glucose in Serum

and Glycogen Reserves in the Liver and Muscle Tissues of Cyprinus carpio

(L., 1758). Turkish Journal of Veterinary and Animal Science, 29, 113-117.

Commission Regulation (EC), 2006. Maximum Levels for Certain Contaminants in

Foodstuffs. No: 1881/2006.

Çalışkan, E., 2005. Asi Nehri’nde Su, Sediment ve Karabalık (Clarias gariepinu

Burchell, 1822)’ta Ağır Metal Birikiminin Araştırılması. Mustafa Kemal

Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 75s, Hatay.

Çalta, M., Canpolat, Ö., 2002. Hazar Gölü’nden Yakalanan Capoeta capoeta umbla

(Heckel, 1843)’da Bazı Ağır Metal Miktarlarının Tespiti. Fırat Üniversitesi

Fen ve Mühendislik Bilimleri Dergisi, 14 (1), 225-230.

Çevre ve Orman Bakanlığı (2004). Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği, Resmi Gazete,

31.12.2004, No: 25687.

Çınar, Ö., 2008. Çevre Kirliliği ve Kontrolü. Nobel Yayın Dağıtımı, 201s. Ankara.

Çoğun, H.Y., 2008. Oreochromıs niloticus ve Cyprinus carpio’da Bakır ve Kurşun

Birikiminin Solungaç, Kas, Karaciğer, Böbrek ve Kan Dokularındaki İyon

Dağılımı Üzerine Etkisi. Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,

Doktora Tezi, 190s, Adana.

Danielson, K., Ohi, S., Huang, P., 1982. Immunochemical Detection of

Metallothionein in Specific Eithelial Cells of Rat Organs. Proceedings of

National Academy of Sciences, 79, 2301-2304.

Demirsoy, A., 1999. Yaşamın Temel Kuralları, Omurgalılar/ Anamniyota. Cilt III /

Kısım I, Meteksan yayınları, 684s, Ankara.

Dirican, S., Barlas, M., 2005. Dipsiz ve Çine (Muğla-Aydın) Çayı’nın Fiziko-

Kimyasal Özellikleri ve Balıkları. Ekoloji, 14 (54), 25-30.

Dostbil, M., 2010. Mogan Gölü’nde Su ve Sedimentte Ağır Metal Düzeylerinin

Tespiti; Sazan (Cyprinus carpio) ve Kadife (Tinca tinca) Balık Dokuları

Üzerine Etkilerinin İncelenmesi. Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü,

Yüksek Lisans Tezi, 102s, Ankara.

Dökmeci, G., 1988. Çevre Kirlenmesinde Rol Oynayan Toksik Maddeler. 488-489.

63

Dünya Sağlık Örgütü, 1992. Water Quality Assessments, pp.10-13. Chapman and

Hall Ltd., London.

Dünya Sağlık Örgütü, 1998. Guidelines for Drinking-Water Quality. Second Edition,

Volume 1 Geneva.

Egemen, Ö. 1997. İzmir Körfezi’nde Dağılım Gösteren Lipsoz (Scorpaena porcus L.

1758) Balığı’nda Bazı Ağır Metal Düzeylerinin Araştırılması. Akdeniz

Balıkçılık Kongresi, 9-11 Nisan, İzmir.

Engel, D.W., Sunda, W.G. Fowler, B.A., 1981. Factors Affecting Trace Metal

Uptake and Toxicity to Estuarine Organisms. I. Environmental Parameters.

Verrnberg, J.F. Calabrese, A. Thurberg, F.P. Vernberg, W.B. (Ed.),

Biological Monitoring of Marine Pollutants (127-144). Academic Press, New

York.

Engler, R.M., Brannon, J.M., Rose, J., 1977. A Practical Selective Extractio

Procedure

Farkas, A., Salánki, J., Specziár, A., 2003. Age- and Size-Specific of Heavy Metals

in the Organs of Freshwater Fish Abramis brama L. Populating a Low-

Contaminated Site. Water Research. 37, 959-964.

Farkas, A., Salanki, J., Varanka, I., 2000. Heavy Metal Concentrations in Fish of

Lake Balaton, Hungary. Water Research, 5, 276 271 .

Ferguson, H.W., 1989. Systematic Pathology of Fish. Ames. IA: Iowa State

University Press.

Fergusson, F.E., 1990. The Heavy Elements: Chemistry, Environmental Impact and

Health. Effect Pergamon Pres, 614 p, Oxford.

Flemming, C.A., Trevors, J.T., 1989 Copper Toxicity and Chemistry in the

Environment: A review. Water, Air, and Soil Pollution, 44,143-158.

Flipek, H.L., Owen, R.M., 1978. Geochemical Associations and Grain-Size

Partitioning of Heavy Metals in Lacustrine Sediments. Chemical and

Geology, 26, 105-117. Yen, T.F. (Ed.), Chemistry of Marine Sediments

(163-171). Ann Arbor Scientific Publishing, 265p, Michigan.

Förstner, G., Wittmann.T., 1981. Metal Pollution in the Aquatic Environment. Berlin

Heidelberg. Newyork Springer Verlag, 3, 21, 271-318.

Förstner, U., Ahlf, W., Calmano, W., Kerstern, M., Salomons, W., 1986. Mobility of

Heavy Metals in Dredged Harbour Sediments. Sly, P.G. (Ed.), Sediments and

Water Interactions, Proceedingof the Third International Symposium on

Interactions Between Sediments and Water (371-380). Springer Verlag, 521p,

New York.

64

Freedman, B., 1989 The Impacts of Pollution and Other Stresses on Ecosystem

Structure and Function. Academic Press, London.

Garg, R.K., Rao, R.J., Uchchariya, D., Shukla, G., Saksena, D.N., 2010. Seasonal

Variations in Water Quality and Major Threats to Ramsagar Reservoir, India.

Afr. Environ. Sci. Technol., 4, 61-76.

Gerlach, S.A., 1981. Marine Pollution: Diagnosis and Therapy. Springer-Verlag,

218p, New York.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 2006. Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği.

Dünya Yayıncılık, 214s, İstanbul.

Goyer, R, A., 1986. Toxic Effects of Metals. Amdur, M.O., Doull, J., Klaassen, C.D.

(Ed.), Caserett and Doull’s Toxicology; The Basic Science of Poisons (632-

680). Pergamon Press, 1454p, London.

Göksu, M.Z.L., Çevik, F., Fındık, Ö., Sarıhan, E., 2003. Seyhan Baraj Gölü’ndeki

Aynalı Sazan (Cyprinus carpio L., 1758) ve Sudak (Stizostedion lucioperca

L.,1758)’larda Fe, Zn, Cd Düzeylerinin Belirlenmesi. Ege Üniversitesi Su

Ürünleri Dergisi, 20 (1-2), 69–74.

Güler, Ç., Çobanoğlu, Z., 1997. Kimyasallar ve Çevre. Çevre Sağlığı Temel Kaynak

Dizisi, No: 50, Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü, Ankara.

Haesloop, U., Schirmer, M., 1985. Accumulation of Orally Administred Cadmium

by the Eel (Anguilla anguilla). Chemosphere. 14 (10), 1627-1634.

Heath, A.G., 1987. Water Pollution and Fish Physiology. CRP Press Inc, 384p,

Florida.

İlhan, A.İ., Dündar, C., Öz, N., Bilici, E.Ö., Kılınç, H., 2000. Meteoroloji Hava

Kirliliği İzleme Çalışması. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Meteoroloji Genel

Müdürlüğü.

İvakli Ş., 2008. Kars İl Merkezindeki Marketlerden Alınan Bazı Gıda Maddelerinde

(Balık, Konserve Balık, Tavuk ve Sığır Eti ) Çeşitli Ağır Metallerin Birikim

Düzeylerinin Araştırılması. Kafkas Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,

Yüksek Lisans Tezi, 43s, Kars.

Jenkins, K.S., 1989. Effect of Copper, Leading Prenuminant Calves or Intracellular

Distrubition of Hepatic Copper, Zinc, Iron and Molybdenum. Journal Dairy

of Science, 72, 2346-2350.

Jones, B.F., Browser, C.J., 1978. The Minerology and Related Chemistry of Lake

Sediments. Lerman, A. (Ed.), Lakes: Chemistry, Geology, Physics (179-235).

Springer Verlag, New York, 366p, New York.

65

Kalay, M., Erdem, C., 1995. Bakırın Tilapia nilotica (L)’da Karaciğer, Böbrek,

Solungaç, Kas, Beyin ve Kan Dokularındaki Birikimi ile Bazı Kan

Parametraleri Üzerine Etkileri. Turkish Journal of Zoology, 19, 27-33.

Kalay, M., Koyuncu, C.E., Dönmez, A.E., 2004. Mersin Körfezi’nden Yakalanan

Sparus aurata (L. 1758) ve Mullus barbatus (L. 1758)'un Kas ve Karaciğer

Dokularındaki Kadmiyum Düzeylerinin Karşılaştırılması. Ekoloji, 13 (52),

23-27.

Kankılıç, G.B., Tüzün, İ., Kadıoğlu, Y.K., 2013. Assessment of Heavy Metal Levels

in Sediment Samples of Kapulukaya Dam lake (Kırıkkale) and Lower

Catchment Area. Environmental Monitoring and Assessment, In Press.

Karadede, H., 1997, Atatürk Baraj Gölü’nde Su, Sediment ve Balık Türlerinde Ağır

Metal Birikiminin Araştırılması. Dicle Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,

Yüksek lisans tezi, 72s, Diyarbakır.

Karadede, H., 2002. Dicle Nehri’nde Su, Sediment ve Bentik Bazı Canlı

Organizmalardaki Ağır Metal Birikiminin Araştırılması. Dicle Üniversitesi,

Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, 145, Diyarbakır.

Karadede, H., Oymak, S. A., Ünlü, E., 2004. Heavy Metals in Mullet, Liza abu, and

Catfish, Silurus triostegus, from the Atatürk Dam Lake (Euphrates), Turkey.

Environmental International, 30, 183-188.

Karagüzel., R., Taşdelen, S., Akyol E., Tokgözlü, A., Irlayıcı, A., Özgül, S., 1995.

Eğirdir Gölü Hidrolojisi (Ön rapor), Süleyman Demirel Üniversitesi Jeoloji

Mühendisliği Bölümü, 61 s.

Kargın, E., Erdem, C., 1992. Bakır-Çinko Etkileşiminde Tilapia nilotica (L.)’nın

Karaciğer, Solungaç ve Kas Dokularındaki Metal Birikimi. Doğa Tr. J. of

Zoology, 16, 343-348.

Kaur, R., Sandhu, H.S., 2008. In Vivo Changes in Antioxidant System and Protective

Role of Selenium in Chlorpyrifos-Induced Subchronic Toxicity in Bubalus

bubalus. Environmental Toxicolgy and Pharmacology, 26, 45-48.

Kaya, S., Pirinçci, İ., Bilgili, A., 2002. Veteriner Hekimliğinde Toksikoloji, Medisan

Yayınevi, Ankara, 212-221, 224-233, 235-239.

Keleş, R., Hamamcı, C., 1993. Çevrebilim, İmge Kitapevi Yayınları, 368s, Ankara.

Keskin, Ş., 2010. Distribution and Accumulation of Heavy Metals in the Sediments

of Akkaya Dam, Nigde, Turkey. Environmental Monitoring and Assessment,

184 (1), 449-460.

Kır, İ., Tekin-Özan, S., Barlas, M. 2006. Heavy Metal Concentrations in Organs of

Rudd, Scardinus erythrophthalmus L., 1758 Populating Lake Karataş-Turkey.

Fresen. Environ. Bull., 15 (1), 25-29.

66

Kıratlı,N., Yıldızdağ, G., 1993. Marmara Denizi’nde Hani (Serranus hepatus Lin.)

ve Barbunya (Mullus barbatus Lin.) Balıklarının Yumuşak Dokularında Hg,

Zn ve Cu Miktarı. 1. Ulusal Ekoloji ve Çevre Kongresi, 5-7 Ekim 1993,

İzmir.

Kırıcı, M., Taysı, M.R., Bengü, A.Ş., İspir, Ü., 2013. Murat Nehri’nden Yakalanan

Capoeta capoeta umbla (Heckel, 1843)’da Bazı Metal Düzeylerinin

Belirlenmesi. Iğdır Universitesi J. Inst. Sci. Tech. 3 (1), 85-90.

Kıvrak, E., Gürbüz, H., 2010. Tortum Çayı'nın (Erzurum) Epipelik Diyatomeleri ve

Bazı Fizikokimyasal Özellikleri ile İlişkisi. Ekoloji, 19, 74, 102-109.

Kirby, J., Marker, W., Krikowa, F., 2001. Selenium, Cadmium, Copper and Zinc

Concentrations in Sediments and Mullet (Mugil cephalus) from the Southern

Basin of Lake Macquarie, NSW, Australia. Arch. Environ. Contam. Toxicol.,

40, 246-256.

Kocataş, A., 2008, Ekoloji ve Çevre Biyolojisi. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Ders

Kitapları Serisi, 142, 597s, İzmir.

Kocatürk-Döngel, A.K.. 2010. Kurşun Nitrata Maruz Bırakılan Sazan Balıklarının

LC50 Değerlerinin Belirlenmesi ve Bazı Kan Parametrelerinin İncelenmesi.

Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 48s,

Ankara.

Köse, E., 2007. Enne Barajı’nda Yaşayan Balıklarda Ağır Metal Birikiminin

Araştırılması. Dumlupınar Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek

Lisans Tezi, 70s, Kütahya.

Köse, E., Uysal, K., 2008. Cinsi Olgunluğa Erişmemiş Pullu Sazan (Cyprinus carpio

L., 1758)'ların Kas, Deri ve Solungaçlarındaki Ağır Metal Akümülasyon

Oanlarının Karşılaştırılması, Durnlupınar Üniversitesi, Fen Bilimleri

Enstitüsü Dergisi, 17, 19-26.

Krauskopf, K. B., 1979. Introduction to Geochemistry. McGraw Hill, 617p, New

York.

Kruger, T., 2002. Effects of Zinc, Copper and Cadmium on Oreochromis

Mossambicus Freeembryos and Randomly Selected Mosquito Larvae as

Biological indicators During Acute Toxicity Testing, Rand Afrikaans

University, Faculty of Science, MSc thesis, Johannesburg S.A.

Kurt, C., 2006. Karadeniz Ereğlisi - Marmara Denizi Kumbağ Bölgelerinde Avlanan

Beyaz Kum Midyesi ( Chamelea gallina l., 1758 )’ nin Biyometrisi ve Ağır

Metal Birikimlerinin Karşılaştırılması. Marmara Üniversitesi, Fen Bilimleri

Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 76s, İstanbul.

Kuru, M., 1999. Omurgalı Hayvanlar. Palme yayıncılık, 841 s, Ankara.

67

Kuşatan, Z., Cicik, B., 2004. Clarias lazera (Valenciennes, 1840)’da Kadmiyumun

Solungaç, Karaciğer, Böbrek, Dalak ve Kas Dokularındaki Birikimi.

Süleyman Demirel Üniversitesi, Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Dergisi, 2 (12),

59-66.

Küçükbay, F, Z., Örün, İ., 2003. Copper and Zinc Accumulation in Tissues of the

Freshwater Fish Cyprinus carpio L. 1758 Collected from the Karakaya Dam

Lake, Malatya (Turkey). Fresenius Environmental Bulletin, 12 (1), 62-66.

Lemaire, G.S., Lemaire, P.,1992. Interactive Effects of Cadmium and

Benzo(a)pyrene on Cellular Structure and Biotransformation Enzymes of the

European eel. Anguilla anguilla. Aquatic Toxicology, 22, 145-159.

Levesque, H.M., Moon, T.W., Campell, P.G.C., Hontela, A., 2002. Seasonal

Variation in Carbohydrate and Lipid Metabolism of Yellow Pech (Perca

Flavescens) Chronically Exposed to Metals in the Field. Aquatic Toxicology,

60, 257-267.

McNeely, R.N., Neimanis, V.P., Dwyer, L., 1979. Water Quality Sourcebook: A

Guide toWwater Quality Parameters. Indanl Water Directorate, Water Quality

Branch, 89p, Canada.

Miller, L.L., Wang, F., Palace, V.P., Hontela, A., 2007. Effects of Acute and

Subchronic Exposure to Waterborne Selenite on the Physiological Stress

Response and Oxidative Stress Indicators in Juvenile Rainbow trout. Aquatic

Toxicology, 83, 263-271.

Mohammadi, M., Sary, A. A. and Kohadadadi, M., 2011. Determination of Heavy

metals in two barbs, Barbus grypus and Barbus xanthopterus in Karoon and

Dez Rivers, Khoozestan, Iran. Bulletin of Environmental Contamination of

Toxicology, 87, 158–162.

Mutlutürk, M., Karagüzel, R., Köseoğlu, M., Oran, S., Oğlakçı, M., Taşdelen, S.,

1991. Eğirdir Gölü ve Havzası Kirletici Faktörlerin Araştırılması. Göller

Bölgesi Tatlı Su Kaynaklarının Korunması ve Çevre Sorunları Sempozyumu,

3-5 Haziran, 479-489.

Özdamar, K., 2001. SPSS ile Biyoistatistik. Kaan Kitapevi, 452s, Ankara.

Özmen, H., Külahçı, F., Çukurovalı, A., Doğru, M. 2004. Concentrations of Heavy

Metal and Radioactivity in Surface Water and Sediment of Hazar Lake

(Elazığ, Turkey). Chemosphere. 55, 401-408.

Özözen, G., 2005. Demirköprü ve Avşar Barajlarından Alınan Balık, Su ve Sediment

Örneklerinde Bazı Ağır Metal Konsantrasyonlarının Belirlenmesi. Celal

Bayar Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 74s,

Manisa.

Öztürk, İ., 1994. Midyelerde (Mytilus galloprovinciallis, Lamarck, 1819) Bakteriyel

Kontaminasyon ve Bazı Ağır Metal (Cu, Pb, Zn) Biyoakümülasyonu.

68

Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,

72s, Trabzon.

Öztürk, M., Bat, L., Öztürk, M., 1992. Altınkaya Barajı’nda (Samsun) Yaşayan

Cyprinus carpio L.,1758 Türünün Çeşitli Organ ve Dokularındaki Bazı Ağır

Metallerin Birikimi, II. Ulusal Ekoloji ve Çevre Kongresi, 11-13 Eylül, 650-

667, Ankara.

Papagiannis, I., Kagalou, I., Leonardos, J., Petridis, D., Kalfakakou, V., 2004.

Copper and Zinc in Four Freshwater Fish Species from Lake Pamvotis

(Greece). Environmental International, 30, 357-362.

Riordan, J., Vallee, B., 1991. Metallobiochemistry, Part B: Metallohionein and

Related Molecules. Academic Pres, 681p, New York.

Sasal, P., Trouvé, S., Müller-Graf, C., Morand, S., 1999. Specificity and Host

Predictability: A Comparative Analysis Among Monogenean Parasites of

Fish. Journal of Animal Ecology, 68, 437-444.

Shah, S.L., 2002. Ağır Metallerin (Hg, Cd, Pb) Kadife Balığı (Tinca tinca L. 1758)

’nın Kan Parametreleri Üzerine Bazı Etkileri. Ankara Üniversitesi, Fen

Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, 43s, Ankara.

Süren, E., 2004. Çanakkale Boğazında Toksik Etki Gösteren Bazı Ağır Metallerin

ICP-AES ve Elektroanalitik Yöntemlerle Tayini. Onsekiz Mart Üniversitesi,

Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek lisans tezi, 40s, Çanakkale.

Şahin, C., Serin, N., 2007. Çevreye Duyarlı Turizm Bağlamında Ekoturizm ve

Eğirdir Gölü Örneği. Göller Kongresi, 9-10 Haziran, Isparta.

Şanlı, Y., Kaya, S., 1995. Veteriner Klinik Toksikolojisi, 2. Baskı, Medisan

Yayınevi, 95s, Ankara.

Şener, Ş., 2010. Eğirdir Göl Suyu ve Dip Sedimanlarının Hidrojeokimyasal

İncelenmesi. Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,

Doktora Tezi, 348 s, Isparta.

Şener, Ş., Davraz, A., Karagüzel, R., 2013. Assessment of Trace Metal Contents in

Water and Bottom Sediments from Eğirdir Lake, Turkey. Environmental

Earth Sciences, In press.

Şener, Ş., Elitok, Ö., Şener, E., Davraz, A., 2011. An Investigation of Mn Contents in

Water and Bottom Sediments from Eğirdir Lake, Turkey. Journal of

Engineering Science and Design, 1 (3), 145-149.

Şentürk, F., Sayman, Y., Yalçın, H., Dumlu, G., 1975. Kirlisu El Kitabı. Enerji ve

Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Araştırma

Dairesi Başkanlığı, Yayın no: 582, Ankara.

69

T.C. Devlet Planlama Teşkilatı, 2001. Su Ürünleri ve Su Ürünleri Sanayi Özel İhtisas

Komisyonu Raporu, T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, Yayın

no:DPT:2575-ÖİK:588, 158, Ankara.

Tanyolaç, J., 2006. Limnoloji. Hatipoğlu yayınları, 4, 235 s, Ankara.

Tao, Y., Yuan, Z., Wei, M. and Xiaona, H., 2011. Characterization of Heavy Metals

in Water and Sediments in Taihu Lake, China. Environmental Monitoring and

Assessment, 184 (7), 4367-4382.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (2002). Su Ürünleri Kanunu ve Su Ürünleri

Yönetmeliği, 63-78. Ankara.

Taş, B., 2006. Derbent Baraj Göl (Samsun) Su Kalitesinin İncelenmesi. Ekoloji, 15

(61), 6-15.

Tekin-Özan, S., 2008. Determination of Heavy Metal Levels in Water, Sediment and

Tissues of Tench (Tinca tinca L., 1758) from Beyşehir Lake (Turkey).

Environmental Monitoring and Assessment, 145, 295-302.

Tekin-Özan, S., Aktan, N., 2012. Levels of Some Heavy Metals in Water and

Tissues of Chub Mackerel (Scomber japonicus) Compared with Physico-

Chemical Parameters, Seasons and Size of the Fish. The Journal of Animal

and Plant Sciences, 22 (3), 605-613.

Tekin-Özan, S., Kır, İ., 2006. Concentrations of Some Heavy Metals in Organs of

Two Fish Species from the Beyşehir Lake, Turkey. Fresenius Environmental

Bulletin, 15 (6), 530-534.

Tekin-Özan, S., Kır, İ., 2007a. Accumulation of Some Heavy Metals in

Raphidascaris acus (Bloch, 1779) and Its Host (Esox lucius L., 1758).

Türkiye Parazitoloji Dergisi, 31(4), 327-329.

Tekin-Özan, S., Kır, İ., 2007b. Seasonal Variations of Some Heavy Metals in

Pikeperch (Sander lucioperca L., 1758) and Crucian Carp (Carassius

carassius L., 1758) from Kovada Lake, Turkey. Fresenius Environmental

Bulletin, 16(8), 904-909.

Tekin-Özan, S., Kır, İ., Barlas, M., 2004. Kovada Gölü (Isparta) Suyunda ve Sudak

Balığı (Stizostedion lucioperca L., 1758)’nda Bazı Ağır Metal Birikiminin

Araştırılması. I. Ulusal Limnoloji Çalıştayı, 17-19 Mayıs, İstanbul.

Tekin-Özan, S., Kır, İ., Tuncay, Y., 2007. Kovada Gölü’nün Su ve Sedimentindeki

Bazı Ağır Metallerin Mevsimsel Değişimi. E.Ü. Su ürünleri Dergisi, 24 (1-2),

155-158.

Tepe, Y., 2009. Reyhanlı Yenişehir Gölü (Hatay) Su Kalitesinin Belirlenmesi.

Ekoloji, 18, 70, 38-46.

70

Toscalı, E., Eren, M.H., 2004. Mikrodalga, Uv ve Hot Plate ile Bozundurulmuş Sirke

Örneklerinde Kadmiyum, Kurşun ve Bakır İçeriğinin Potansiyometrik

Sıyırma Analizi ile İncelenmesi. Ege Üniversitesi, Fen Fakültesi, 68s, İzmir.

Trand, D., Moody, A.J., Fisher, A.S., Foulkes, M.E., Jha, A.N., 2007. Protective

Effects of Selenium on Mercury-Induced DNA Damage in Mussel

Haemocytes. Aquatic Toxicology, 84, 11-18.

Tuncay, Y., 2007. Kovada Gölü’nde Yaşayan İstakozlarda (Astacus leptodactylus

Eschscholtz, 1823) Ağır Metal Birikiminin İncelenmesi. Süleyman Demirel

Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 51s, Isparta.

Tümen, F., Bildik, M., Baybay, M., Cici, M., Solmaz, B., 1992. Ergani Bakır

İsletmesi Katı Atıklarının Kirlilik Potansiyeli. Doğa Tr. J. of Engineering and

Environmental Sciences, 16, 43-53.

Türkiye Çevre Vakfı, 1987. Türkiye’nin Çevre Sorunları. Türkiye Çevre Vakıf

Yayını, 49, 336s, Ankara.

Türkmen, A., Türkmen, M., 2004. The Seasonal Variation of Heavy Metal in the

Suspended Particulate Material in the Iskenderun Bay (North-Eastern

Mediterranean Sea, Turkey). Journal of Fisheries and Aquatic Sciences, 21 (

3-4), 307-311.

Türkmen, A., Türkmen, M., Tepe, Y., Akyurt, İ., 2004. Heavy Metals in Three

Commercially Valuable Fish Species from İskenderun Bay, Northern East

Mediterranean Sea, Turkey. Food Chemistry, 91, 167-172.

Türkoğlu, M., 2008. Van Gölü’nden Alınan Su, Sediment ve İnci Kefali

(Chalcalburnus tarichi, Pallas 1811) Örneklerinde Bazı Ağır Metal

Düzeylerinin Araştırılması. Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Fen Bilimleri

Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 59s, Van.

Uluözlü, Ö., Tüzen, M., Durali, M., Soylak, M., 2007. Trace Metal Content in Nine

Species of Fish from the Black and Aegen Sea, Turkey. Food Chemistry, 104,

835-840.

USEPA, 1985. Drinking Water Criteria Document on Nitrate/Nitrite, Final Draft,

EPA, Office of Drinking Water, Washington DC.

Usero, J., Izquierdo, C., Morillo, J., Gracia, I., 2003. Heavy Metals in Fish ( Solea

vulgaris, Anguilla anguilla and Liza aurata) from Salt Marshes on the

Southern Atlantic Coast of Spain. Environmental International, 1069, 1-8.

Uzunoğlu, O., 1999. Gediz Nehri’nden Alınan Su ve Sediment Örneklerinde Bazı

Ağır Metal Konsantrasyonlarının Belirlenmesi. Celal Bayar Üniversitesi, Fen

Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 59s, Manisa.

71

Ünlü, A., Çoban, F., Tunç, S.M., 2008. Hazar Gölü Su Kalitesinin Fiziksel ve

İnorganik-Kimyasal Parametreler Açısından İncelenmesi. Gazi Üniversitesi

Mühendislik Mimimarlık Fakültesi Dergisi, 23 (1), 119-127.

Vergani, L., Grattarola, M., Borghi, C., Dondero, F., Viarengo, A., 2005. Fish and

Molluscan Metallothioneins: A Structural and Functional Comparison. FEBS

Journal, 272, 6014-6023.

Vural, N., 2005. Toksikoloji. Ankara Üniversitesi Basımevi, 555s, Ankara.

Wallkes, M.P., Georing, P.L., 1990. Metallothioein and Other Cadmium Binding

Proteins: Recent Developments. Chemical Research in Toxicology, 3 (4),

281-288.

Watari, N., Hotta, Y., Mabuchi, Y., 1989. Ultrastructural Studies on a Cadmium-

Storing Cell in Rat Pancreatic Tissues Following Cadmium Chloride

Administration. Journal of Electron Microscope, 38, 235-241.

Web.2.Erişim Tarihi: 02.05.2013 http://akuaturk.com/2010/10/sazan-baligi-

cyprinus-carpio/

Web1. Erişim Tarihi: 02.08.2013. http://thatswhereyouare.com/?tag=lake-egirdir

Wetzel, R,G., 2001. Limnology. Academic Press, 1006 p, United States.

WHO, 1993. Guidelines for Drinking Water Quality. World Health Organization,

2nd Edition, Geneva.

Widdows, J., 1985. Physiological Procedures. Bayne, B. L. Brown, D.A. Burns, K.

Dixon, D.R. Ivanovici, A. Livingstone, D.R. Lowe, D.M. Moore, M.N.

Stebbing, A.R.D. Widdows. J. (Ed.), The Effects of Stres and Pollution on

Marine Animals (161-178). Praeger Press, 352p, New York.

Yıldızdağ, H.G., 1992. Marmara Denizi’nde Ekonomik Su Ürünlerinin Kas

Dokusundaki Hg, Cu, Zn, Fe miktarı. İstanbul Üniversitesi, Deniz Bilimleri

ve İşletmeciliği Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.

Yiğit, N., Çolak, E., Ketenoğlu, O., Kurt, L., Sözen, M., Hamzaoğlu, E., Karataş, A.,

Özkurt, Ş., 2002. Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED). Kılavuz Pazarlama

Tic. Ltd. Şti., 592s, Ankara.

Yücel, D., 2010. Sakarya İli Sanayi Bölgesinin Şehir Merkezinde ve Yakın

Çevresinde Oluşturduğu Ağır Metal Birikim Seviyelerinin Bir Biyomonitör

Karayosunu (Hypnum cupressiforme ) ve Toprak Örnekleri Üzerinden

Araştırılması. Karaelmas Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans

Tezi, 124s, Zonguldak.

Zyadah, M, A., 1999. Accumulation of Some Heavy Metals in Tilapia zillii Organs

from Lake Manzalah, Egypt. Tr. J. of Zoology. 23, 365-372.

72

ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı : Hüseyin KAPTAN Doğum Yeri ve Yılı : ANTALYA, 1983 Medeni Hali : Evli Yabancı Dili : İngilizce E-posta : [email protected] Eğitim Durumu Lise : Antalya Karatay Lisesi, 2000 Lisans : Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, Biyoloji Öğretmenliği, 2005