iğdır tanıtım
TRANSCRIPT
DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİBilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği
Türkiye’nin Doğal Zenginlikleri
Iğdır Tanıtım Sunumu
Arif BAĞCITEK
IĞDIR
Kökenbilim
Oğuz Han yirmi dört Oğuz boyundan yirmi birincisi sayılan İç
Oğuzlar'ın Üçoklar koluna mensup idi. Kentin ismi Oğuz Han'ın altı oğlundan
biri olan Deniz Han'ın en büyük oğlu olan İğdir Bey'den gelir.
Iğdır'ın sözcük anlamı iyi, büyük, ulu, ünlü ve sahiptir. Yöre halkı Iğdır adını
‘İydir’ olarak telaffuz etmektedir.
TARİHİ
Iğdır'da yapılan arkeolojik çalışmalar bölgede yaşamın çok öncelerde başladığını ve bölgenin birçok uygarlığa ev sahipliği yaptığını göstermektedir.
M.Ö 5000–4000 yıllarında bugünkü Azerbaycan Sürmeli Çukuru ve Doğu Anadolu'da yerleşen Hurrilerden sonra; Mittaniler, Hititler,Asurlular, Kimmerler, Medler, Persler, Sümerliler ve Subailer gibi kavimlerin Orta Asya'dan gelerek bölgeye yerleştiği bilinmektedir.
M.Ö 900-M.S 600 tarihlerinde kraliyet merkezi Van'da bulunan ve tüm Doğu Anadolu'yu idaresi altında tutan Urartu Krallığı'nın kendisine bağlı kurduğu küçük beyliklerden biri de Sürmeli adıyla bilinen Karakale şehridir. 149 yıllarında Bulgar Türkleri olan Arsaklı göçebeler, Sakalar'ı yenip Karakale'yi bir kraliyet merkezi yaptılar. 224 yılına kadar Urartular'la sık sık el değiştirerek Arsaklılar'ın egemenliğinde kalan bölgelerdeki Roma halkları da Arsaklılar'ınegemenliğini kabul etti. Iğdır ve çevresinde 660 yıllarında atlı göçebe halinde yaşayan Saka Türkleri'nin Kafkaslar'ı aşarak bölgeye gelmesiyle, Urartu egemenliği son buldu. 226-651 tarihlerinde bugünkü İran ve Doğu Anadolu'da hüküm süren Sasaniler, 645 yılına kadar Iğdır ve çevresini elinde tuttular. Bölge 2 yıllığına Bizanslılar'ın egemenliğine geçtiyse de Müslümanlar bölgeyi tekrar ele geçirdiler.
İslâmiyet Dönemi (646-1071)
638 yılında Halife Ömer döneminde bölgede İslâmiyet yayılmaya başladı.
645 yılında Halife Osman döneminde Erzurum'da büyük Bizans ordusu
yenilgiye uğratılınca Aras boyları Müslümanların eline geçti. Eyalete
dönüştürülen Sürmeli ve Sahat Çukurlarının (Revan ve Iğdır) başına
değişmeli olarak Arap ve Türk valiler gönderildi. Abbasiler döneminde ise
bölgeyi sadece Türk valiler yönetmeye başladı.
Selçuklular Dönemi (1071-1239)
Selçuklular, 1048 yılındaki Pasinler Savaşı'ndan sonra Iğdır ve çevresine
yerleşmeye başladılar. Sultan Alparslan'ın 1071'de Bizans İmparatorluğu ile
yaptığı Malazgirt Savaşı'nın ardından, Iğdır ve çevresi kesin
olarak Selçuklu egemenliğine girmiştir. Bölge çoğunlukla Kayı boyunun
idaresinde kalmıştır. 1239'da Moğol istilası başlayınca Kayılar Sürmeli
Çukuru'nu terk edip batıya göç etmişler ve Osmanlı Beyliği'ni kurmuşlardır.
Karakoyunlular Dönemi (1404-1469)
Karakoyunlu hükümdarı Kara Yusuf, Nahçıvan çevresinde Çağatay
ordusunu yenince Sürmeli çukuruna girdi. Karakoyunlu Türkleri, Iğdır
ve Revan'ın köylerine yerleşmeye başladılar. 1420 yılında Iğdır bir ilçe olarak
Revan iline tabi oldu. Karakoyunlular, Sürmeli ve Serhat çukurlarında 65 yıl
hüküm sürdüler.
Akkoyunlular Dönemi (1469-1502)
Başkenti Diyarbakır'dan (Amid) Tebriz'e taşıyan Akkoyunlular, Aras boyuna
ve Gürcistan'a yaklaştılar. 1469 yılında Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan
Sürmeli Çukuru (Iğdır Ovası) ve Sahat Çukuru'na (Revan Ovası) girdi. Bunun
üzerine Karakoyunlular, Horasan'a göç etti. Uzun Hasan buraları ele
geçirdiğinde bir süre burada dinlendi. Akkoyunlular çağı; sulama için büyük
kanallar açılmasıyla, bağ ve bahçelerin arttırılmasıyla Iğdır'ın en parlak ve
en verimli çağı oldu.
Safeviler Dönemi (1502-1514)
1500 yılında Akkoyunlu Elvend Han, özellikle Revan, Iğdır ve
Karakoyunlu'dan eli silah tutan gençleri silah altına alıp Akkoyunlu
ordusunun güçlenmesi için onları yetiştirmeye başladı. 1502
yılında Safevi hükümdarı Şah İsmail'e savaş açan Elvend Han,
onunla Şerur civarında karşılaştı. O yıl savaşı kazanan Şah İsmail bu
bölgeyi Şiileştirmesi için Sevindük Han'ın emrine verdi.
Osmanlılar Dönemi (1514-1746)
1555 yılında imzalanan Amasya Antlaşması'yla Şah I. Tahmasp; Osmanlıların Kars, Iğdır, Revan (Erivan) ve Tebriz çevresindeki egemenliğini kabul etti. 23 yıl sonra antlaşma bozuldu ve buralar tekrar Safevilerin eline geçti. 1578 yılındaki Çıldır Meydan Savaşı'ndan sonra Aras boyu tekrar Osmanlıların eline geçti ve buralar 1604 yılında Şah Abbas'ın saldırmasıyla yeniden Osmanlıların elinden çıksa da 8 Ağustos 1635 tarihinde sefere çıkan IV. Murat tarafından tekrar ele geçirildi ve 17 Mayıs 1639'da Kasr-ı Şirin Antlaşması'na kadar kesin olarak Osmanlı egemenliğinde kaldı. Bu antlaşmayla iki ülke arasında sınır oluştururken Sahat Çukuru'nda bulunan Revan ve çevresi Safevi hâkimiyetine girdi. Bu tarihi izleyen yıllarda yöredeki kentleri yerle bir eden şiddetli bir depremden sonra Iğdır şehri bugünkü yerinde 1664'te kuruldu. Osmanlı İmparatorluğu1718–1730 yılları arasında Lale Devri'ni yaşarken İran'da Sünni Afganlarla Şii Safeviler arasında kanlı mezhep çatışmaları yaşanıyordu. Bu kargaşadan faydalanıp Revan'ı ele geçirmek isteyen Osmanlılar, 3 Ekim 1724'te Revan ve çevresini yeniden egemenliği altına aldı. Kendini toparlayan Safevi Devleti Osmanlı'ya savaş açarak 4 Eylül 1746'da Iğdır ve çevresini Kerden Antlaşması'yla topraklarına geri kattı. Bu barıştan 1 sene sonra Nadir Şah'ın öldürülmesiyle Aras boylarında bağımsız hanlıklar kuruldu.
Ekonomi
Eskiden kervan yolları üzerinde önemli bir durak olan Iğdır şehrinde, ekonomi
büyük ölçüde tarıma dayalıdır. Aras Nehri'nin suladığı ova, Doğu Anadolu
Bölgesi'ndeki en önemli bitkisel üretim alanlarından biridir. Iğdır bahçeden
bahçeye geçiş yapan evleri ile ünlüdür. Bu
bahçelerde kayısı ve elma ağaçları vardır. Tarım için elverişli olup şeker
pancarı, pamuk, karpuz, domates gibi çeşitli meyve ve
sebzeler yetiştirilmektedir. I. Dünya Savaşı'nın ardından Rus işgalinin
kalkmasıyla pazarla bağlantısı kesilen şehrin ekonomik yaşamı1950'lere dek
süren durgunluğa girdi. 1950 yılından sonra Aras Nehri'nin sulamada
kullanılmasıyla ürünlerde büyük çeşitlilik sağlandı.
Yıllık yağış tutarının azlığına, yağış rejiminin düzensizliği ve buharlaşma
miktarının fazlalığı da eklenirse ovadaki tarımda sulamanın ne derece
önemli bir paya sahip olduğunu görülür. Sulamanın daha kapsamlı
yapılabilmesi için Iğdır Ovası, Batı Iğdır Ovası ve Doğu Iğdır Ovası olmak
üzere iki bölüme ayrıldı ve böylece sulama projeleri başlatılmış oldu.
Bölgede 2000 yılı itibariyle 16,500 dolayında çiftçi ailesi bulunmaktadır. Bölge
çiftçilerinin ancak yarıya yakını toprak sahibidir.
Iğdır Kayısısı (Şalağı); dünyaca ünlü olan ve sadece Iğdır yöresi
ile Kağızman'da yetişen bu kayısı türünün şekli eliptik olup simetrik bir yapıya
sahiptir. Çekirdekleri uzun şeritli ve tatlı olduğundan kuruyemiş olarak
tüketilebilir. Erkenci bir çeşit olduğundan Haziran ayının son haftasında
olgunlaşmaya başlar. Iğdır'ın en yaygın kayısı türü olan Şalak çeşidinin birçok
faydası olduğu bilinmektedir.2013 yılında Rusya'ya 1.500 ton kayısı ihracatı
yapılmıştır.
Hayvancılık
Canlı hayvan ticaretine yönelik olarak çok sayıda koyun yetiştirilir. Bu
yüzden koyunculuk birinci, sığırcılık ikinci plandadır. Koyun sürüleri, yazın
yaylalardaki sulak çayırlara çıkarılarak otlatılır. Şekerpancarı üretimi
yaygınlaştıktan sonra sığır besiciliği gelişti. Hayvanlardan sağılan sütlerin
değerlendirildiği mandıralarda tereyağı ve kaşar peyniri üretilir.
Hayvancılıkta birinci sırayı koyun alır. Onu sırasıyla keçi, sığır-manda ve
kümes hayvanları izler. Bölgede bulunan çayırlar, küçükbaş ve büyükbaş
hayvanlara yeterli gelmemektedir. Bu yüzden hayvan yemleri, hayvancılıkta
önem teşkil eder
Hayvancılık
Ovadaki kümes hayvancılığında baş sırayı tavuk alır. Onu hindi, ördek ve kaz gibi çeşitli kümes hayvanları takip eder. Çok eskiden beri sürdürülen bu faaliyet, ilkel metotlarla ve ilkel ırklarla daha çok aile tavukçuluğu şeklinde sürdürülmektedir. 2006 yılında bölgeyi etkisi altına alan kuş gribi salgınına kadar aile başına 5-10 adet tavuk düşüyordu. Kümes hayvanlarının %90'lık bir kısmı tavuklardan oluşuyordu. 2006 yılının başlarında ilde ele geçirilen kümes hayvanlarının %98'inden fazlası imha edilerek bölge halkına hayvanların değeri ödenmiştir.
Iğdır Ovası ve çevresi arıcılık bakımından son derece elverişli şartlara sahip olmasına rağmen arıcılık faaliyetleri yeterince gelişmemiştir. 2000 verilerine göre en çok kovan 7,249 ile Tuzluca ilçesinde bulunmaktadır. Onu 642 kovanla merkez ilçe, 193 kovanla Aralık ilçesi ve 154 kovanla Karakoyunlu izlemektedir. Bölgenin başlıca arı ırkı; "Kafkas Arı Irkı"dır. Kovan başına 20–25 kg bal üretimi düşmektedir
Sanayi
Sanayi faaliyetleri yok denecek kadar az olan Iğdır'da bir tane Organize
Sanayi Bölgesi vardır, o da şehir merkezinde bulunmaktadır. Kentte TMO'ya
ait silolar ve SEK'e bağlı Kars Sek Mama İşletmesinin bir süt toplama merkezi
vardır. Başlıca sanayi kuruluşları, dokuma sanayi kolunda çalışan küçük
ölçekli işyerleridir.
Iğdır Küçük Sanayi Sitesi'nde 317 adet iş yeri mevcut olup, faal olan bu iş
yerlerinde halen 550 civarı kişi çalışmaktadır.
Merkez ilçeye bağlı Çalpala Köyü yakınlarında Kiti Hidroelektrik
Santrali bulunmaktadır. Bu santral, 1961 yılında kurulup 1966 yılında faaliyete geçmiştir. 2 tane tribünü bulunmaktadır. Yıllık ortalama enerji kapasitesi 6
GWh 'dır.
Madencilik
Iğdır yeraltı kaynakları bakımından zengin değildir. Merkez ilçeye
bağlı Suveren Köyü çevresinde Ponza Taşı (Suyun yüzeyinde durabilen ve
hamamlarda sırt keselemek için kullanılan delikli ve süngerimsi taş)
madenine rastlanır.
Ayrıca Nahçıvan'a olan sınır kapısının Iğdır ekonomisine olan katkısı büyüktür
fakat buradaki sınır kapısında ticaret çeşitliliği, tam sınır kapısının şehrin
gelişimini büyük oranda hızlandırdığı dönemlerde sınırlandırılmıştır. Bu
sınırlamada yöre halkının Nahçivan'dan devamlı olarak
kaçak mazot getirmesi etkilidir.
İklim ve Bitki Örtüsü
Iğdır'ın iklimi Doğu Anadolu tipi Karasal İklimi'dir. Şehrin ovalık kesimleri, Doğu
Anadolu Bölgesi'nin öteki kesimlerinde görülen şiddetli kara ikliminden
fazlaca etkilenmez. Bunun en önemli nedeni çevresinde bulunan Ağrı
Dağı gibi yüksek alanlara göre alçakta olmasıdır. Kuytu konumuyla
mikroklima oluşturan Iğdır Ovası'nda yer alan Iğdır kentinde yıllık ortalama
sıcaklık 11,6 °C'dir. Oysa yalnızca 170 km uzaklıktaki Kars'ta bu ortalama
4,2 °C'dir. Ovada kışlar, Erzurum-Kars yaylasına göre daha yumuşak, yazlar
ise daha uzun ve sıcak geçer. Kentte kışın -30 °C'ye kadar düşen ve yazın
da 41 °C'yi aşan hava sıcaklıklarına rastlanır. Kuytuluğu yüzünden Türkiye'nin
en az yağış alan yörelerinden biridir. Özellikle yarı kurak iklime sahip olması
bitki örtüsü Doğu Anadolu'nun tipik bitkisel örtüsü olan bozkır olmasına yol
açmıştır. Orman açısından ülkenin en yoksul bölgelerinden biridir.
İklim ve Bitki Örtüsü
Ortalama Veriler
Aylar Oca Şub Mar Nis May Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Ara
Ort. En
Yüksek
°C
2,6 5,6 12,8 20,1 24,3 29,4 33,7 34,4 29,1 21,2 12,6 4,9
Ort. En
Düşük °C-7,3 -4,9 0,1 6,5 10,5 14,3 18,3 17,7 12,2 6,1 0,2 -4,2
Ort.
Güneşle
nme
Süresi(sa
at)
2,7 4,1 5,4 6,1 7,5 9,6 10,1 9,9 8,5 6,3 4,3 2,4
Yağışlı
Gün
Sayısı
5,8 6,5 7,6 11,2 15,0 10,6 5,5 4,1 4,0 8,3 6,9 6,2
Ulaşım
Iğdır'da çevre il, ilçe ve komşu ülkeler ile bağlantısı sadece karayoluyla sağlanmaktadır. Bölge karayolu bağlantısı şehirlerarası ve şehiriçi olmak üzere ikiye ayrılır. Şehirlerarası yollar Erzurum, Kars ve Doğubeyazıt'tangelerek Iğdır'ın şehir merkezinde tek bir istikâmette birleşir ve Dil Ovası'nı takip ederek Dilucu Sınır Kapısı'ndan Nahçıvan'a doğru uzanır. Şehiriçi yollar ise Dilucu Sınır Kapısı'ndan Tuzluca ilçesinin Kars ve Erzurum'la olan sınırına kadar uzanır.
Iğdır'ın, Iğdırlı Turizm ve Bizim Iğdır Turizm gibi seyahat acenteleri bulunmaktadır. Küllük Köyü yakınlarında bulunan Iğdır Havalimanı'nın inşaatı 1996 yılında başlamış ancak, 2001 yılında tamamen durdurulmuştu. 12 Haziran 2010 tarihinde yeniden temeli atılarak yapımına devam edilen havalimanı, 13 Temmuz 2012'de açıldı. Şu an iç hat uçuşlarına hizmet etmektedir
Erzuru
mAğrı Ankara
İstanbu
lİzmir
Antaly
aEdirne Hatay Kars
Gazian
tep
Ardah
an
Nahçıv
an
294 144 1,169 1,517 1,749 1,563 1,746 1,060 138 867 223 19
Kültür ve Sanat
Iğdır il merkezinde merkez ilçe ve Melekli beldesinde olmak üzere toplam 2
adet Halk Kütüphanesi mevcut olup, bu kütüphanelerde kitap ve süreli
yayın bulunmaktadır. Sinema salonu mevcut olmayan Iğdır'da 29 Temmuz
2011'de bir "7 boyutlu sinema salonu simülatörü" hizmete girmiştir.
Kültürel ve Doğal Zenginlikler
Karakale Harabesi :
Iğdır Ovası'nın batısında, Ermenistan sınırında, savunmaya elverişli
olarak Urartular zamanında inşa edilmiştir. Bölgenin en eski yerleşim kalesi
olup Orta Çağ'a ait bir yerleşim özelliği taşımaktadır. Çalpala Köyü'nün 2 km.
batısındadır.
Selçuklu (Harmandöven) Kervansarayı :
Iğdır İl Merkezi'ni Asma Köyü'ne bağlayan yolun 25. kilometresinde bulunan
kervansaray 12. yüzyıl Selçuklu taş işlemeciliğinin en güzel eserlerinden
biridir. 1986 yılında koruma altına alınmıştır. Ancak hala harabe halindedir.
Kültepe Mezarlığı :
İl merkezine bağlı Melekli Beldesi yakınlarındadır. 1913 yılında yapılan kazılarda Urartular'a ait bir mezarlık keşfedilmiştir. Ayrıca süs eşyaları, silahlar ve mühürler de bulunmuştur.
Kümbet :
Iğdır'ın Çakırtaş köyünde bulunmakta olan bu eser Selçuklular tarafından yapılmıştır. Ancak bu kümbetin bakımsızlıktan bazı yerleri önemli ölçüde tahrip olmuştur.
Iğdır Korganı (Kalesi) :
Kale Ağrı Dağı'nın savunmaya elverişli sarp kayalarında kervan ticaretini kontrol altında tutmak için Oğuz Türkleri tarafından 11. yüzyılda Iğdır il merkezine 36 km uzaklıkta kurulmuştur. Yapılan restorasyona rağmen yer yer bir kale harabesini anımsatmaktadır.
Ermeniler Tarafından Katledilen Şehit Türkler Anıt ve Müzesi
Bu anıt 1915-1920 tarihleri arasında
bölgede yaşayan Ermeni saldırıları
sembolize etmektedir ve ilgili belgeler
bulundurulmaktadır. Her ay 4.000
civarında ziyaretçi müzeyi
gezmektedir. 350 m² kapalı Müze 2 havuz
ve 36 m yüksekliğinde 5 adet kılıçtan
oluşmaktadır. Etrafı yeşil alan ve park
olarak inşa edilmektedir. Toplam 14.000
m² alanı kapsamaktadır. Yerden
yüksekliği 43,5 metredir. Dolayısıyla
Türkiye'nin en yüksek anıtıdır
Leylek Heykeli :
Iğdır şehir merkezinin girişinde bulunan
devasa iki leyleğin bulunduğu heykel;
leyleklerin Iğdır'ın sembollerinden biri
olduğunu açıkça ortaya koymaktadır
Halk Oyunları
Kafkas Oyunları'ndan özellikle Azeri Oyunları, bütün
canlılığı ile Iğdır, Kars ve Ardahan başta olmak üzere
Türkiye'nin birçok ilinde oynanmaktadır. Iğdır halkı
ile Azerilerin halk kültürü bakımından yüksek derecede
benzer olması bu iki halkın halk oyunlarının da yüksek
derecede benzer olmasını sağlamıştır. Bu oyunlarda;
kahramanlık, asalet, yardım severlik, vatan sevgisi, aşk,
tabiat sevgisi gibi konular işlenmiştir. Bu oyunların tamamı
veya en az biri ikisi her Iğdırlı tarafından oynana
bilinmektedir. Bu sayede kuşaktan kuşağa
aktarılabilmektedir. Bu oyunlar genellikle; düğünlerde,
sünnetlerde veya sevinçli günlerde oynanır
Ağrı Dağı
Ağrı Dağı, Türkiye'nin en
yüksek dağıdır(5137 km).
Zirvesi 4 mevsim boyunca
erimeyen kar ve takke
buzulu ile kaplı volkanik bir
dağ olan Ağrı Dağı,
Türkiye'nin doğu
ucunda, İran'ın 16 km
batısında ve Ermenistan'ın
32 km güneyindedir.