ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve...

66
–––

Upload: others

Post on 08-Mar-2021

9 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

–––

Page 2: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

حيم حمن الر الر

�سم �Rahmân ve Rahîm Olan Allah’ın Adıyla…

Şeyhulislâm İbni Teymiyye Rahmetullahi Aleyh Şöyle Söylemiştir:

“Şer'i, ilahi ve selefi yoldan yüz çeviren herkesin sapıklığa duçar olması, çelişkiler içine düşmesi, karışık ve basit bir cehalet

içerisinde devamlı kalması kaçınılmazdır.”

(Der'u Teârudi'l-Akli ve'n-Nakl, 5/365)

Page 3: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

3 ❖ Selefi Menhec Hakkında

SELEFİ MENHEC HAKKINDA

Ebu Huzeyfe

MUVAHHİD YAYINLARI

www.almuwahhid.com

Page 4: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

İçindekiler

MUKADDİME ....................................................................................................... 6

Menhec Lafzının Beyanı Hakkında ................................................................. 6

Menhecin Lüzumu/Gerekliliği Hakkında....................................................... 6

Selef Lafzının Beyanı Hakkında....................................................................... 9

Neden Selefi Menhec? ..................................................................................... 11

SELEFİ MENHECİN (YOLUN) ESASLARI .................................................... 15

1. Esas: Kur'an ve Sahih Sünnetle İstidlal ..................................................... 15

2. Esas: Naslarla İstidlalde ve Onları Anlamada Sahabe Tâbiîn ve EtbâutTâbiînin Anlayışını Ölçü ve Asıl Edinmek .................................................. 16

3. Esas: Kabul ve Red İçin (Selefin Anlayışı Üzere) Kuran ve Sünneti ÖlçüAlmak ................................................................................................................ 19

4. Esas: Şer'i Naslar Arasında Çelişki İddiasını Reddetmek ...................... 21

5. Esas: Akıl-Nakil Çelişkisini Reddetmek ve Nakli Akıldan ÖndeTutmak .............................................................................................................. 22

BİLGİ ALANINDA SELEFİ MENHEC VE SELEF ULEMASININ BİLGİ KAYNAKLARINA BAKIŞI ................................................................................ 25

1- Mutlak Olarak Vahiy .................................................................................. 26

2- His / Duyu Organları ................................................................................... 27

3- Akıl ................................................................................................................ 31

4- Fıtrat .............................................................................................................. 33

5- Keşf ve Rüya ................................................................................................. 34

SELEFİ MENHECİN ÖZELLİKLERİ .............................................................. 38

1. Özellik: Selefin Menheci Apaçık ve Vazıh Bir Menhec Olup, İhtilaf VeÇelişkiden Uzaktır. .......................................................................................... 38

Page 5: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

2. Özellik: Selefi Menhec İfrat ve Tefritten Uzak Vasat Bir Menhectir. .. 40

3.Özellik: Selefi Menhec Bozulmamış Fıtrata ve Selim Akla En UygunMenhectir. ......................................................................................................... 42

4. Özellik: Sünneti İkame Edip Onu Savunmak ve Bidatlerden SakınıpOnlarla Mücadele Etmek ................................................................................ 44

5. Özellik: Selefi Menhec İlim ve Amel Üzere Olan Bir Menhectir. ......... 45

6. Özellik: Selefi Menhec Batıl Kelami Tartışmalardan Uzak BirMenhectir .......................................................................................................... 47

SELEFİ MENHECTEN/YOLDAN SAPMANIN SEBEBLERİ ...................... 50

1- Cehalet .......................................................................................................... 50

2- Vahyi/Dini Selefin Anlayışı ile Anlamamak ............................................ 53

3- Aklı Ölçü Edinmek ve Aklı Naklin Önüne Geçirmek ............................ 56

4- Muhkem Delilleri Terk Ederek Müteşabihlere Tabi Olmak ................. 57

5- Bir Mesele Hakkında Tek Bir Delille Yetinerek Diğer Delilleri TerkEtmek ................................................................................................................. 61

6- Su-i Niyet/Kötü Niyet .................................................................................. 63

Page 6: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

MUKADDİME1

Menhec Lafzının Beyanı Hakkında

Menhec lafzı lügatte ‘Nehc’ kökünden müştak olup: ‘et Ta-rik’, yani yol demektir.2

Tarik/Yol ise: Kendisiyle matluba ve hedefe ulaşmaya im-kan veren yol ve vasıtadır.3

Buna göre: Belli olan bir hedefe/amaca ulaştıracak olan yola da menhec denir. Yani Menhec; bir amaca ulaşmak, bir hedefi gerçekleştirmek için takip edilen yol demektir. Buna metodoloji, yöntem, usul, kural, ilke, sistem, teknik, stra-teji de denilir. Bütün bu kelimelerin ortak manası ise; önceden saptanmış/belirlenen bir amaca ulaşmak için tutu-lan/izlenilen yol demektir.

Menhec kelimesine yakın, şeriat, sünnet, mezhep, millet ve din kelimeleri de mevcuttur. Bu itibarla menhec, aynı zamanda bir insanın usulü, dini, şeriati, milleti, sünneti ve mezhebidir. Yani bir insanın menheci/metodu aynı zamanda onun münte-sibi olduğu mezhebini, usulünü, dinini, şeriatını, milletini ve sünnetini ifade eder.4

Menhecin Lüzumu/Gerekliliği Hakkında

Yukarıda da işaret ettiğimiz üzere menhec; dini, dünyevi veya uhrevi olsun bir amaca ulaşmak, bir hedefi gerçekleştir-

1 Bu risale Guraba Yayınlarından çıkan Selefilik (el-Menhecu's-Selefi) kitabından ve diğer kaynaklardan istifade edilerek hazırlanmıştır. 2 Mekayisu’l-Luğa, ن-ه-ج maddesi 3 Ta’rifat 4 Bu konudaki tafsilat için Kurtubi tefsirinden Maide suresi 48, Casiye 18 ve Şura 13 ayetlerinin tefsirlerine müracaat edilebilir.

Page 7: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

7 ❖ Selefi Menhec Hakkında

mek için izlenen yol ve düzenli adımlardır. Dolayısıyla her he-defe ancak ona ulaştıracak yola tabi olmakla ulaşılır. Bu işin erbabı olan alimler ve başka kimseler bu hakikati;

-Usûl olmadan vusul olmaz

- Usûlu terk ve zayi eden, vusulden mahrum olur

-Usûlsuz vusul, asılsız da fasıl olmaz

Şeklindeki ilmi kalıplarla ifade etmişlerdir.

Çünkü hak yada batıl müsbet yada menfi hiçbir faaliyet, kendisini tanzim eden ve hedefine ulaşmasını sağlayan belli bir menhecten ve metoddan asla yoksun değildir. İster tıp, ec-zacılık, kimya, astronomi, fizik, matematik, biyoloji, jeoloji ve botanik gibi doğa bilimleri ve deneysel bilimler olsun; isterse de din, dil, edebiyat, sosyoloji, psikoloji, tarih, hukuk ve iktisad gibi sosyal bilimler olsun bütün bu uğraş ve ilim dallarının her birinin mutlaka kendisine ait, kendisine has ve kendisini diğer bilgi ve uğraş alanlarından ayıran bir menheci ve metodu var-dır ve ancak bu metoda riayet edilirse istenilen hedefe ulaşılır. Dolayısıyla vakıadaki bu hakikatten de anlıyoruz ki, menhec meselesi şer’i olmasının yanı sıra aslında hem kevni hem de akli ve fıtri bir gerçektir.

Durum böyle olunca İslam dininin de kendisine ait, kendi-sine has bir menhec ve usulünün olması da elbette kaçınılmaz-dır. Çünkü İslam fıtrata ve akla hitab etmiştir. Onları takviye etmiş ve onlara rehberlik etmiştir. Onun temiz bir fıtrat ve se-lim bir akılla çelişen hiçbir yönü yoktur. Keza İslam, kainatla ve kevni gerçeklerle istidlalde bulunur, insanoğluna müşahade ettiği somut örneklerle müşahade edemediği gayb alemine de-lil ve örnekler getirir. Dolayısıyla da hem kevni hem de fıtri ve akli olan menhec gerçeğinden İslam’ın yoksun olduğu düşünü-lemez. Bilakis İslam’ın da kendisine has bir menheci ve usulü (metodolojisi) elbette ki vardır.

Page 8: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

8 ❖ Selefi Menhec Hakkında

Bu hususta Allah-u Teâlâ şöyle buyurur:

“Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir minhac tayin ettik.’’5

Allah Subhanehu ve Teâlâ bu ayette gönderdiği her bir pey-gamber için bir yol ve metod tayin ettiğini belirtmiştir. Aynı şekilde bizim peygamberimiz Aleyhisselâm içinde bir yol ve metod tayin ettiğini haber vererek şöyle buyurur:

“Sonra seni de dinde bir şeriat üzere kıldık. Öyleyse sen ona uy, sakın cahillerin hevasına uyma”6

Allah Subhanehu bu ayetlerde İslam dinine has bir menhec tayin etmiş ve Rasulüne o menhece intisab etmesini ve hevaya uymamasını emretmiştir. Nebimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de bu emre gereği gibi uymuş ve bu hakikati cevâmiu'l-kelim olan şu sözleri ile ifade etmiştir:

“Her kim şu işimizde (dinimizde) olmayan yeni bir şey ihdas ederse o reddedilir.”7

O halde herkese düşen mutlaka din sahasında ilahi ve ne-bevi menhece tabi olmaktır ki, bu da selefi salihinin menheci-dir. Bu öyle bir menhectir ki; kaynağı ilahi, rabbani ve nebevi-dir. Sahip olduğu bu özelliklerle diğer beşeri menhec ve usul-lerden ayrılmıştır. Beşeri menheclerdeki tutarsızlık, yanlış so-nuçlar, hatalar vs. gibi noksanların hiçbirisi bu menhecte yok-tur. Bilakis bu menhec tam ve mükemmeldir. Bu menhecten nassında ifade ettiği gibi ancak cahiller ve heva ehli kimseler sapmıştır.

5 Maide, 48 6 Casiye, 18 7 Buhari ve Müslim

Page 9: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

9 ❖ Selefi Menhec Hakkında

Selef Lafzının Beyanı Hakkında

Selef lafzı lugatte ‘el mutekaddimu’ Yani ‘önceden gelip geçmiş olan’ demektir.

İbni Faris (Rahimehullah) şöyle demiştir: “Sin, lam, fâ’ önce gelmek, geçmek anlamlarına delâlet eden bir köktür. Buna göre de ‘selef’, eskiden yaşayanlardır. Süllâf kavim; Önceden yaşamış kavim demektir.”8

Buna göre Selef lafzı lügat itibariyle önceden gelip geçmiş olan demektir. Mesela zaman olarak bizden önce gelmeleri se-bebiyle babalarımız ve sair atalarımız bizim selefimizdir.

Ancak burada kastedilen selef/öncekiler, umum bir lafız-dır ve iyi-kötü önceden gelip geçmiş olanı kapsar. İki vahyin nasları ise bu umum anlamı kayıtlayarak selef lafzını özel bir zümreye tahsis etmiş ve onlarla mukayyet kılmıştır. İki vahyin murad ettiği öncekiler ise icmayla sahabe, tâbiîn ve etbâu't- tâbiîndir. Bu husustaki naslar çok olmakla beraber Sünen sa-hiplerinin naklettiği şu hadis bu meselede kafi bir hüccettir:

“Size ashabımı, sonra onların peşinden gelecekleri, sonra da onların peşinden gelecekleri tavsiye ediyorum. Daha sonra (gelenler arasında) yalan öylesine yayılacak ki; kişi, kendisinden yemin talep edilmediği halde yemin edecek ve şahidliği istenmediği halde şehadette buluna-cak. Size cemaati tavsiye ederim. Ayrılıktan sakının. Zira şeytan, tek kalanla birlikte olur. İki kişiden uzak durur. Kim cennetin ortasını hedefliyorsa, cemaatten ayrılma-sın.”9

8 Mu’cemul Mekayisil Luğa, se-le-fe maddesi 9 İbni Mace ve Tirmizi

Page 10: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

10 ❖ Selefi Menhec Hakkında

Böylece anlaşılmaktadır ki; şer’i ıstılahta selef lafzıyla kas-tedilenler de sahabe, tâbiîn ve etbâu't- tâbiînden oluşan ilk üç nesildir. İlk üç nesil selef diye vasfedilir. Ancak bu vasıf, sadece ilk üç nesle has olmayıp ihsan ile onlara tabi olanlara da kulla-nılır. Zira Allah-u Teâlâ “Öne geçen muhacir ve ensardan ve ihsan ile onlara tabi olanlardan Allah razı olmuştur…’’10 buyurarak rızasının, sahabeye ihsan üzere tabi olanları da kapsadığını beyan etmiştir. Buna göre zaman itibariyle ilk üç neslin döneminde yaşamasa bile sonradan gelip ihsanla ilk üç neslin menhecine tabi olan herkes selefidir. Burada itibar ilk üç neslin üzerinde bulunduğu yola ve menhecedir. Bu menhec-ten sapan bir kimse sahabe döneminde de yaşasa bile asla se-lefi diye isimlendirilmez. Bundan dolayı hariciler ve sonradan gelen Mutezile, Mürcie vb. bid’at fırkaları, selef zamanında ya-şamış olsalar da selefi sayılmamıştır. Çünkü selefin görüş ve düşüncelerini kendilerine temel hareket noktası olarak kabul eden kişilere Selefiyye, Selefiyyûn ve Selefi denilir.

Buna göre selefilik ile kastedilen ilk üç neslin menhecini kendilerine hareket noktası kabul eden yapı/cemaattir. Bu cema’atin ferdlerine de selefi denilir. Ancak bu onların eser-lerde zikredilen tek isimleri değildir. Naslarda ve rivayetlerde bu yapı ‘Ehli Sünnet ve’l Cemaat’ şeklinde de isimlendirilir. Çünkü onlar kitab ve sünnete temessük etme konusunda bir-leşmişlerdir, ittifak etmişlerdir.

Onlar ‘cemaat’ ilavesi olmaksızın sadece ‘Ehli Sünnet’ diye de isimlendirilirler.

Çünkü onlar, sünnete bağlı ve bid’atlerden uzak kimseler-dir.

Yine onlar ‘Ehli Hadis, Ashabu’l Hadis ve Ehl-i Eser’ diye de isimlendirilirler. Çünkü onlar rivayet ve dirayet yönünden 10 Tevbe, 100

Page 11: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

11 ❖ Selefi Menhec Hakkında

Nebi Aleyhisselam’ın hadislerine önem veren zahiren ve batınen ona tabi olan, Onun sahabesinden gelen rivayetlerle ihticac eden, onları başkalarından ayıran, anlayan, delil olarak kulla-nan ve sahih nastan başkasına iltifat etmeyen kimselerdir.

Yine onlar ‘Ehli İttiba’ şeklinde de isimlendirilirler. Çünkü onların yolu zahirde ve batında Nebi Aleyhisselam’ın eserlerine, ilk muhacir ve ensarın yoluna tabi olmaktır.

Yine onlar Allah tarafından desteklenen topluluk mana-sında ‘Taife-i Mansura’ ve kurtulan fırka anlamında ‘Fırka-i Naciye’ diye de isimlendirilmişlerdir.

Dolayısıyla selefilik, bütün bu sıfatlara sahip bir yapıdır. Bu sıfatları taşımayan bir yapının selefle, selefilikle bir bağı ve ala-kası yoktur. Vallahu A’lem.

Neden Selefi Menhec?

Yukarıda işaret ettiğimiz üzere, her yapının ve faaliyetin kendisine ait bir menheci ve metodu vardır. Bu menhec ve yöntem, ait olduğu bilgi ve uğraş alanında geçerli olan kural-lardan ve ilkelerden istinbat edilir/çıkarılır ve ortaya konulur. İslam dininin kaynağı ise Kuran ve Sünnettir. Dolayısıyla şer’i menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte menhecler arasında selefi menhecin tercih edilme sebebi de tam olarak budur. Zira naslar selefi salihine tabi olmayı, ilim ve amel olarak dini sa-dece onlardan almayı, onlara muhalefet etmemeyi, yollarından ayrılmamayı emretmekte, buna muhalefet etmeyi haktan sapma, dalalete düşme, bidat çıkarmak, ümmet arasında tef-rika çıkarmak şeklinde nitelemekte ve böyle kimseleri dünya ve ahirette yardımsız ve başarısız kalmakla, cennetten mah-rum olmakla ve ateş ile tehdit etmektedir.

Yani diğer bir ifadeyle: Allah-u Teâlâ ilk üç neslin kadrini

Page 12: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

12 ❖ Selefi Menhec Hakkında

yüceltmiş, onlardan razı olmuş ve kendilerinden sonrakilere lehlerinde ve aleyhlerinde olmak üzere hüccet kılmıştır. On-lara uymayı Rasule uymak, onlara muhalefeti de Rasule muha-lefet olarak değerlendirmiş, sonrada gelenlere onlara uymayı vacip kılmıştır. Hakkı onlarla mukayyet kılmış, onlara muhale-fet edenleri batıl ehli olmakla vasfetmiştir. Sonradan gelenler arasında ihsan onlara tabi olanları da, onlara vadettiği mükafat ve rızasını vadetmiştir. Bundan sonra da artık hiç kimseye se-lefin yoluna ve menhecine tabi olmaktan başka bir çıkar yol da bırakmamıştır.

Bütün bunlardan çıkan ortak netice ise; Kuran ve sün-netten müteşekkil olan İslam dinini her yönüyle sadece selefi salihinden almak gerektiğidir. İşte bundan dolayı sadece selefi menhec diyoruz. Artık nefsi için ateşten razı olmayan her kula düşen; selefin menhecini tahkik ve ta-lim etmek, zahiren ve batınen ona teslim olmaktır. Hakkı ve batılı tespitte Selefin menhecini hakem kılmak ve geri kalan her şeyi ona mahkum etmektir.

Şimdi bu hakikate işaret eden bazı delil ve kaviller zikrede-lim. Rabbimiz Subhenehu ve Teala şöyle buyurur:

“Öne geçen muhacir ve ensardan ve ihsan ile onlara tabi olanlardan Allah razı olmuştur. Onlar da, Allah’tan razı olmuşlardır. Allah onlara, içinde ebedi kalacakları ve zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur.”11

İbni Kayyım Rahimehullah şöyle der: “‘Bi ihsani/ihsan ile’ lafzının başında bulunan ‘be’ harfi burada birliktelik (Mu-sahabe) ifade eder. Buna göre ihsan ve tabi oluş, Allah-u Teâlâ’nın rızasının gerçekleşip, cennetlerine girmenin bir

11 Tevbe, 100

Page 13: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

13 ❖ Selefi Menhec Hakkında

şartıdır.”12

İbni Teymiyye Rahimehullah şöyle der: “Allah-u Teâlâ önce-kiler hakkında ‘ihsan’ şartını koşmaksızın razı olmuşken, son-radan gelenlerden ise ‘ihsan ile’ onların arkasından gitmedik-leri sürece razı olmamıştır. Allah-u Teâlâ’nın razı olması ise ka-dim/ezeli bir sıfattır. O Azze ve Celle, ancak razı olmayı gerekti-ren hususları yerine getireceğini bildiği bir kuldan razı olur. Allah kimden razı olursa ebediyyen de ona gazab etmez.”13

Böylece anlaşılmaktadır ki selefe ittiba ateşten kurtulma-nın ve cennete girmenin şartıdır. Şart ise, meşrutun varlığını için gerekli olan vasıftır. Bir şarta bağlı olan hüküm o şart bu-lunmadığında yok hükmündedir. Burada meşrut Allah-u Teâlâ’nın rızası ve cennettir. Şartı ise ihsan ile selefe tabi ol-maktır. Burası açığa çıktığına göre geriye kapalı bir nokta kal-maktadır. O da şudur; peki ihsan ile tabi olmak ne demektir?

Rağıp Rahimehullah der ki: “‘İttebe’ahu’ ve ‘tebi’ahu’ fiilleri bir kimsenin izinden gitmek anlamını taşır. Bu bazen be-den ile izlemeyi bazen de onu örnek almayı ifade eder.”14

Buna göre ittiba: tabi olunanın girdiği ve üzerinde bulun-duğu yoldan gitmek, onu peşinden izlemek demektir. O halde selefe tabi olmak demek onların yollarına ve menhecine sülûk etmek/girmek ve o yolda yürümektir. Bu da dini sadece onlar-dan almak demektir. O halde ihsan ile tabi olmanın hakikati ilim ve amel olarak dini sadece seleften almak, Selefin yoluna olduğu gibi tabi olmak, o yoldan artma ve eksiltme yapmamak, yeni şeyler ihdas etmemektir. İşte ihsan ile tabi olmanın haki-kati budur. Zira ihsan: güzel, uygun, münasip, yerinde olan de-mektir. Selefin yoluna muhalefet edenin hasen/güzel bir iş

12 Beda’iut Tefsir, 2/284 13 İbni Teymiye Tefsiri, 5/146 14 Müfredat, s.192

Page 14: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

14 ❖ Selefi Menhec Hakkında

yaptığı söylenemez. Eğer öyle olsaydı bidatler de güzel olur ve münasip görülürdü. Ancak bunun haram olduğu kat’i nas ve icmayla sabittir. Buna göre ihsan da ancak onların yoluna ol-duğu gibi tabi olmak, onda artma ve eksilmeyi (yani bidatleri) terk etmektir.

Bu hususa işaret eden bir çok delil ve nakil vardır. İbni Ku-dame Rahimehullah Zemmu’t-Tevil isimli eserinde “Selefe ittiba etmenin vucubiyeti, mezheplerine ve yollarına girmeye teşvik ve bunun kitap, sünnet ve imamlarının sözleri ile açıklanması” şeklinde bir bab açmış ve orada bu hakikate dair bir çok delil ve nakil zikretmiştir.

Page 15: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

15 ❖ Selefi Menhec Hakkında

SELEFİ MENHECİN (YOLUN) ESASLARI

Esas: Bir yapının/binanın kendisi üzerine yükseldiği, inşa edildiği kaidesi ve temeli demektir. Bir yapı ancak esaslarıyla ayakta durur ve yükselir. Aksi halde yıkılmaya ve yok olmaya mahkum olur. Bu bağlamda selefi menhecin esasları demek yani bu menhecin üzerine inşa edildiği ve üzerine yükseldiği temelleri demektir ki, bu temeller olmadan selefi menhecten ve selefilikten bahsedilemez. Bilakis sadece bidat ve dalaletten bahsedilebilir. Selefi menhecin en bariz esasları şunlardır:

1. Esas: Kur'an ve Sahih Sünnetle İstidlal

Bu esas selefi menhecin en önemli esasıdır. Çünkü selef alimleri ister akide ister ahkam ve isterse de ahlak hakkında olsun dinin bütün hükümlerini sadece Kuran ve Sünnet nasla-rından ve bu nasların delalet ettiği diğer şer’i delillerden alır-lar. Nitekim onlar esas üzerinde icma etmişlerdir.

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Size iki şey bırakıyorum. (Bunlara tutunursanız) asla delalete düşmezsiniz: Allah’ın kitabı ve sünnetim. Bu ikisi (kıyamette) havza kadar ayrılmadan beraberce gelecek-lerdir.”15

İmam Şafii Rahimehullah şöyle demiştir: “Allah’ın kitabı ve Rasulü’nün sünneti dışında hiçbir söz bağlayıcı değildir. Bunların dışındakiler onlara tabiidir.’’16

15 Hâkim, 1/93 16 Er Risale, s.39

Page 16: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

16 ❖ Selefi Menhec Hakkında

Hafız İbni Abdilberr Rahimehullah şöyle demiştir: “İlmin asıl-larına gelince bunlar kitap ve sünnettir.”17

Ebu’l Kasım İsmail el İsfehani Rahimehullah ise şöyle demiş-tir: “Hak ehline gelince, Onlar kendilerine kitap ve sünneti ön-der edindiler. Dini bu ikisinden arayıp sordular. Akıllarına ya-tan ve zihinlerine gelen şeyleri Kitab ve Sünnete arz ettiler. Bu ikisine uygun buldularsa kabul ettiler. Kendilerine bunu gös-terdiği ve bunda muvaffak kıldığı için de Allaha şükrettiler. Akıllarına ve zihinlerine gelen şeyi bu ikisine muhalif buldu-larsa da terk ettiler. Kitab ve Sünnete yöneldiler ve dönüp kendi nefislerini itham ettiler.”18

2. Esas: Naslarla İstidlalde ve Onları Anlamada Sahabe Tâbiîn ve Etbâut Tâbiînin Anlayışını Ölçü ve Asıl

Edinmek

Bu selefi menhecin dayandığı en önemli ikinci esastır. Bu asıl Kitap ve sünnet naslarından sahabenin, tabiinin, etbâut ta-biinin ve onların yöntemine sarılıp izlerinden giden ilim ehli-nin anladığı şeye müracaat etmek, onların görüşlerini almak, genel olarak dini meselelerde bu görüşleri rehber edinmek ve meseleleri delillendirirken ve tartışırken onların görüşlerini delil olarak kullanmaktır. Çünkü bu onların yoluna tabi olmak kapsamındadır.

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Size benim sün-netime ve benden sonra hidayete erdirilmiş Raşid Halife-lerimin sünnetine tabi olmanızı tavsiye ederim. Öyle ki bunlara azı dişlerinizle yapışın. Sonradan ihdas edilen her şeyden de sizi sakındırırım. Şüphesiz sonradan çıkan her

17 Camiu Beyanil ilm ve fadlihi, 2/33 18 El Hucce fi Beyanil Mehacce, 2/224

Page 17: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

17 ❖ Selefi Menhec Hakkında

şey bidat ve her bidat de dalalettir.”19

İbni Teymiyye Rahimehullah şöyle der: “Her kim Kur’an’ı veya hadisi sahabe ve tabiin tarafından bilinmeyen bir şekilde açıklarsa o kimse Allah’a iftira etmiş, Allah’ın ayetleri konu-sunda haktan yüz çevirmiş ve sözü yerinden çıkarmıştır. Bu zındıklık ve ilhad kapısını açmaktır. Bunun da batıl olduğu İs-lam dininde zorunlu olarak bilinir.”20

Yine Şeyh Rahimehullah şöyle demiştir: “Nebî (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ve ashabının tefsirinden yüz çevirerek nasların za-hirlerini delil getirmek, bidat ehlinin yoludur.”21

İmam Şatıbî Rahimehullah da şöyle demiştir: “Bu yüzden şer’î delile bakan herkesin öncekilerin anlayışını ve onların üze-rinde bulundukları uygulamayı gözetmesi gerekir. İlim ve amel bakımından en doğruya ulaştıranı ve en sağlamı bu-dur.”22

İbn Receb Rahimehullah da şöyle der: “Bütün bu ilimlerden faydalı olanı; kitap ve sünnet naslarını ve bunların anlamlarını anlamayı, sahabe, tabiin ve onlara tabi olanlardan rivayet edi-len Kur’an ve hadis anlamlarıyla, helal, haram, zühd, incelikler, bilgiler ve diğer meselelerde onlardan gelen sözlerle kayıtla-maktır.”23

Bundan dolayı selef menhecine tabi olan imamlar sapık mezheplere ve yönelişlere mensub olan muhalifleriyle arala-rındaki ihtilaf şiddetlendiği zaman muhaliflerini ilk üç neslin hakemliğine davet ederler. Zira Nebi Aleyhisselâm ilk üç nesil hakkında şöyle buyurmuştur:

19 Ahmed, Ebu Davud ve Tirmizi 20 Fetava, 13/243 21 Kitabu’l-iman, 375 22 Muvafakat, 3/77 23 Fadlu ilmis-Selef

Page 18: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

18 ❖ Selefi Menhec Hakkında

“Size ashabımı, sonra onların peşinden gelecekleri, sonra da onların peşinden gelecekleri tavsiye ediyo-rum.”24

Buna İbni Teymiye’nin söylediği şu sözler örnek olarak gösterilebilir: “Selefin akidesi konusunda herhangi bir şeyde bana karşı çıkan muhalifime 3 sene mühlet verdim. Eğer ilk üç nesilden benim söylediklerime zıt tek bir harf getirirse ben, bu görüşümden döneceğim. Benim söylediklerim, bütün toplu-lukların bu 3 nesilden naklettiklerine uygundur.”25

Sonuç olarak şer’i deliller Kitab ve Sünnete yaklaşmada Se-lefin anlayışının ölçü ve asıl olduğunu gösterdiği gibi, bu asılla gelmeyenin sapıtmış bir mübtedi olduğunu da gösterir. Zira Kuran ve Sünnete yaklaşım da selefi menhecin bu ilkesi Sünnet ehli ile bidat ehli arasındaki en belirgin ayırıcı asıllarından bi-ridir. Çünkü sünnet ehli sözlerini nakille isbat etmede icma ederken, bidat ehli ise tam bunun aksine icma etmişleridir.

İmam Es-Siczi Rahimehullah buna işaret ederek şöyle demiş-tir: “Ehl-i Sünnet, salih selef'in Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sel-lem)'den naklettikleri veya hakkında kitap veya Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'nin sünnetinden sabit olmayıp da ashabtan nak-lettikleri şeylere itikad etmekte sebat edenlerdir. Zira Allah onlardan imamlar olarak razı olmuştur. Bizlere de onların eserlerine (rivayetlerine) uymayı ve sünnetlerine tabi olmayı emretmiştir. Bu hakkında hüccet ikamesi en açık olan husus-tur. Sünnete tutunmak ve ona itikad etmenin vacip oluşunda şüphe yoktur.

Allah (Celle Celâluhû) şöyle buyurmuştur:

24 İbni Mace ve Tirmizi 25 Mecmuatur Resailil Kubra 1/417

Page 19: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

19 ❖ Selefi Menhec Hakkında

“De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tabi olun ki, Al-lah da sizi sevsin.”26

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de şöyle buyurmuştur:

“Size sünnetimi ve hidayete erdirilmiş raşid halifeleri-min sünnetini tavsiye ederim. Ona azı dişlerle tutunun. Sizleri dinde sonradan çıkan işlerden sakındırırım. Zira dinde her sonradan çıkarılan yenilik bir bid’attir ve her bid’at de sapıklıktır.”

Durum böyle olduğuna göre, her sünnete tabi olduğunu id-dia eden herkesin söylediği her şeyi sahih nakil ile destekle-mesi vacibtir. Eğer bu delili getirirse sadık olduğu anlaşılır ve sözü kabul edilir. Eğer söylediği sözüne seleften bir nakil geti-remiyorsa, onun muhdes bir saptırıcı olduğu anlaşılır. (Sözü) dinlenilmeyi haketmediği gibi, sözüyle alakalı onunla tartışıl-maz da. Hasmımız (muhaliflerimiz) olan mutekellimin (kelam-cılar) nakilden ve ona dayanarak konuşmaktan ictinap etme hususunda icma etmekle bilinmektedir. Aksine nakil ehlini mihneye (imtihana, işkenceye) sokmakta oldukları zahirdir ve onların insanları onlardan uzaklaştırmakta oldukları da açık-tır. Kitapları da isnaddan yoksundur.27

3. Esas: Kabul ve Red İçin (Selefin Anlayışı Üzere) Kuran ve Sünneti Ölçü Almak

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:

“Her kim emrimize uygun olmayan yeni bir şey uydu-rursa o reddedilir.”28

İbni Receb Rahimehullah şöyle demiştir: “Bu hadisteki sözler

26 Al-i İmran 31 27 Risaletu’s-Secezî İla Ehliz-Zubeyd, s.99-101 28 Buhari ve Müslim

Page 20: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

20 ❖ Selefi Menhec Hakkında

açıkça şu hususu ortaya koymaktadır; Şar'i'nin emrine uyma-yan bir iş kabul edilmez, reddedilir. Dolayısıyla emrine uyan amellerin reddedilmeyip kabul edileceği anlaşılmış oluyor. Hadiste geçen emirden kastedilenin ‘Kim şu emrimizde olma-yan bir şey uydurursa...’ hadisinde geçtiği gibi Allah’ın dini ve şeriatıdır. Buna göre mana şöyle olmaktadır: Her kim, şeriat tarafından belirlenmeyen, onun dışına çıkan bir amel işlerse kabul edilmez, reddedilir.”29

Selefi menhece göre bütün söz-amel ve itikadların hak ya da batıl olmasındaki tek ölçü Kuran ve Sünnettir. Bu sebeple bu yönteme tabi olanlar bütün söz, amel ve itikadları bu ölçüye göre değerlendirir. Eğer bunlar kuran ve sünnete uygunsa ka-bul edilir aksi halde sahiplerine iade edilir. Ancak şunu belirt-mek gerekir ki burada Kur’an ve sünneti kabul ve red için ölçü almak demek, selefin anlayışının bunun dışında olduğu anla-mında değildir. Bilakis vahyi selefin anlayışı ile anlamak ve bu anlamda onu kabul ve red için ölçü edinmek gerekir. Yoksa ta-rih boyunca batılına kitap ve sünnetten delil getirmeyen hiçbir fırka yoktur.

İmam Malik (Rahimehullah) şöyle demiştir: “Ben bir beşerim hata da ederim, doğruya isabet de ederim. Siz benim görü-şümü inceleyin. Kuran ve Sünnete uygun olanları alın, uygun olmayanları da terk edin.”30

İmam es-Siczi (Rahimehullah) da şöyle der: “Müslümanlar arasında şu hususta ihtilaf yoktur: Allah’ın kitabının akıl ile reddedilmesi caiz değildir. Bilakis akıl, Allah’ın kitabının kabul edilmesini ve onun imam edinilmesinin gerektiğini gösterir. Yine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den sabit olanların da reddedilmesi caiz değildir. Bilakis vacip olan kitap ve sünnete

29 Cami'ul Ulum vel Hikem, 1/205 30 İ'lâmu'l-Muvakkıîn, 1/75

Page 21: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

21 ❖ Selefi Menhec Hakkında

muhalif olan her şeyin reddedilmesidir.”31

İbni Teymiyye (Rahimehullah) da şöyle der: “Bilinmelidir ki, bütün ümmet tarafından kabul edilen ve kendilerine uyulan imamlardan hiç biri, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in küçük yada büyük hiçbir sünnetine kasıtlı bir şekilde bilerek aykırı hareket etmez. Çünkü onlar her türlü şüphe ve tereddütten uzak olarak şu noktalarda ittifak etmişlerdir; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e tabi olmak vaciptir. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sel-lem) müstesna herkesin sözü alınır da, terk de edilir. Onun sözü ise sadece alınır.”32

4. Esas: Şer'i Naslar Arasında Çelişki İddiasını Reddetmek

Allah Azze ve Celle şöyle buyurur:

“Kuranı düşünmüyorlar mı? Eğer o Kuran, Allah'tan başkası tarafından indirilmiş olsaydı onda birbirine zıt olan bir çok şey bulurlardı.”33

İmam Taberi (Rahimehullah) bu ayetin tefsirinde şöyle der: “Kur'an Allah tarafındandır. Zira onun manaları birbiriyle uyum içindedir, hükümleri birbirine uygundur ve onun bir kısmı diğer bir kısmını tasdik etmekle ve doğruluğuna şahitlik etmektedir. Şayet bu Kur'an, Allah tarafından değil de başka biri tarafından gönderilmiş olsaydı elbette ki onlar, Kur'an'ın içinde birbirleriyle çelişen bir çok hükümler, birbirini bozan birçok mânâlar bulurlardı.”34

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

31 Risaletu’s-Seczî İla Ehliz-Zubeyd, s. 93 32 Raful Melam, s.30 33 Nisa, 82 34 Taberi Tefsiri

Page 22: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

22 ❖ Selefi Menhec Hakkında

“Şüphesiz ki Kuran, bir kısmı diğer bir kısmını yalan-layacak şekilde nazil olmamıştır. O, biri diğerini tasdik edecek şekilde nazil olmuştur. Ondan bildiğinizle amel edin, bilmediklerinizi de bilenlere havale edin.”35

İbni Huzeyme (Rahimehullah)'da şöyle demiştir: “Nebi (Sallal-lahu Aleyhi ve Sellem) Kitaba aykırı bir şey söylemez. Kitap da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in haberine asla aykırı olmaz. Kitaptan herhangi bir şeye muhalif değil, ancak ona muvafık olur. Fakat kitabın lafzı bazen umum bir lafız olur da ondan kastedilen şey, kitab ve sünnet tarafından tahsis edilebilir.''36

İmam Şafi (Rahimehullah)'da şöyle der: “Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den gelip de çelişkili gibi gördüğümüz her ne varsa, onu inceleyip ve çelişkili olmamasını muhtemel kılan bir yö-nünü mutlaka bulduk”37

İmam Şatıbi (Rahimehullah) şöyle demiştir: “Şer'i deliller aynı konuda birbirileriyle çelişmezler. Bu sebeble Müslümanların, tereddüt etmelerini gerektirecek şekilde, çelişkili olduğuna icma ettikleri iki delil bulamazsın. Fakat müçtehidler, teker te-ker ele alındıklarında hatadan masum olmadıkları için delilleri arasında onların bakış açısına göre çelişki olması mümkün-dür.”38

5. Esas: Akıl-Nakil Çelişkisini Reddetmek ve Nakli Akıldan Önde Tutmak

Selefi menhecin en önemli esaslarından biri de ‘Sarih olan akıl, sahih olan nakille çelişmez. Sahih Nakil Akla Mukad-

35 Ahmed ve İbni Mace 36 Et-Tevhid, s.208 37 Er-Risale, s.216 38 Muvafakat, 4/294

Page 23: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

23 ❖ Selefi Menhec Hakkında

demdir’ şeklindeki külli esasdır. Selef bu esasla diğer bidat ta-ifelerinden ayrılmış ve Allah ve Rasulünün muradına nispet et-mişlerdir. Aklı esas alıp, nakli geride bırakanlar ise çeşitli bi-datlere düşüp sapıtmışlardır.

Ebu muzaffer es Sem'ani (Rahimehullah) şöyle demiştir: “Şunu bil ki bizimle bidatçıları ayıran vasıf, akıl meselesidir. Onlar dinlerini akıl üzere kurdular, akla tabi oldular ve nakli akla uydurdular. Ehli sünnet ise şöyle dedi: ’’Dinde asıl olan tabi olmaktır. Akıl nakle tabidir. Eğer dinin temeli akıl üzerine kurulmuş olsaydı insanların vahye ve peygamberlere ihtiyacı kalmazdı. Dinin emir ve yasakları geçersiz (iptal) olur ve dile-yen dilediği şeyi söylerdi. Şayet din akıl üzerine bina edilmiş olsaydı müminlerin akılları yatmadıkça hiçbir şeyi kabul etme-meleri gerekirdi.”39

İbni Teymiyye (Rahimehullah) da şöyle demiştir: “Sahih nakil, sarih olan akılla asla çelişmez. Kitab ve sünnette sabit olan şey-ler, açıkça akılla anlaşılabilen şeylere asla aykırı olmazlar...”40

Peki Niçin Nakli Akla Takdim Etmek Gereklidir?

1-Çünkü vahiy aklı muhatap almıştır. Bu sebeble akıl vahye tabi olmak durumundadır. Dolayısıyla vahiy hakim ve hakem-dir. Akıl ise vahye mahkumdur. Mahkumun ise hakeme üstün olması aklen ve naklen mümkün değildir.

İmam Şatıbi (Rahimehullah) buna işaret ederek şöyle demiş-tir: “Dinde öncelik hakkına sahip olanı öne geçirmek, gereği de bırakılması gerekeni de geride bırakmak şarttır. Eksik ve muh-taç olanın, kamil ve ihtiyacı olmayanın üzerine hakim olması doğru değildir. Bu akla ve nakle aykırıdır.”41

39 Savnu’l mantık, s.182 40 Dar'u Tearudil Akli Ven-Nakli, 1/147-156 özetle 41 İ’tisam, 3/227

Page 24: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

24 ❖ Selefi Menhec Hakkında

2-Nakil kesin ve mutlak ilim ifade eder. Onda şek ve şüphe zan, vehim veya heva yoktur. O kesindir. Onda yanılma ve hata payı da asla yoktur. Fakat akıl böyle değildir. Onun yanılma ih-timali de var, isabet etme ihtimali de vardır. Bu sebeble de ‘Ek-sik ve muhtaç olanın, kamil ve ihtiyacı olmayanın üzerine ha-kim olması doğru değildir. Bu akla ve nakle aykırıdır.’42

Fakat bu aklı kullanmamayı, onu işlevsiz bırakmayı gerek-tirmez. Zira vahyi anlamak için akla ihtiyaç vardır.

İbnu’l Cevzi (Rahimehullah) şöyle der: “Bilindiği gibi ‘akıl’ kendisi vasıtasıyla Yaratıcının bilindiği, peygamberleri tasdik, dine ve ahkama iltizam etmenin/bağlanmanın kendisiyle ger-çekleştiği vesiledir. Yine o, faziletleri istemeye teşvik eder, çir-kinlikleri ve kötülükleri işlemekten sakındırır, menfaatleri ve işlerin sonuçlarını göz önüne alır/bulundurur ve dünya ve ahi-ret işlerini tanzim eder..”43

İbni Teymiyye (Rahimehullah) da şöyle demiştir: “Akıl ilimleri öğrenmede, amellerin kemalinde ve salahında şarttır. İlim ve amel akılla kemale erer. Fakat bunu tek başına yapamaz.’’44

Böylece anlaşılmaktadır ki, aklı kendi mahallinde ve kendi faaliyet sahası içerisinde kullanmak selef tarafından asla red-dedilmemiştir. Bilakis reddedilen aklın faaliyet sahası dışında kalan hususlardır. Çünkü selefe göre her şeyin bir haddi/sınırı olduğu gibi, aklında bir sınırı vardır. Şayet akıl bu sınırı aşarsa sapar ve saptırır. Bu yüzden akıl eksik ve noksandır. Bunun aksine vahiy ise tam ve mükemmeldir. Dolayısıyla akıl vahyin rehberliğine muhtaçtır.

42 İ’tisam, 3/277 43 Es-Sebat İndel-Memat s.31 44 Feteva, 3/338-339

Page 25: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

25 ❖ Selefi Menhec Hakkında

BİLGİ ALANINDA SELEFİ MENHEC VE SELEF ULEMASININ BİLGİ KAYNAKLARINA BAKIŞI

İlim; Bir şeyi hakikati üzere kat’i bir şekilde idrak et-mek demektir. Bu şekil bir idrak kalpte hasıl olunca akletme ve temyiz etme melekesi/kuvveti de meydana gelir ve kul, bu meleke/kuvvet sayesinde doğruyu yanlıştan, hakkı batıldan ayırt eder.

İbni Kayyım (Rahimehullah) ilmin bu vasfına dikkat çekerek şöyle der: “İlim, çok nakil yapmak, araştırma yapmak ve çok konuşmak değildir. Fakat ilim, sözlerin doğrusunu yanlışın-dan, gerçeğini batılından ve peygamberliğin kandilinden alı-nanla, şahısların görüşlerinden alınanları ayırmaya yarayan bir nurdur.”45

Buna göre İlim kaynaklarından kasıt da kulun doğruyu yanlıştan, hakkı batıldan, sahih olanı fasid olanından ayırma-sını ve bunları idrak etmesini sağlayan yollardır. Bu yollardan bazıları vahiy gibi mutlak ilim ifade eder, bazıları da kayıtlıdır, her zaman ilim ifade etmez. Selefin kitaplarında geçen bilgi kaynakları şunlardır:

1- Mutlak olarak Vahiy

45 İctimaul Cuyuşil İslamiyye, s.80

Page 26: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

26 ❖ Selefi Menhec Hakkında

2- His / Duyu Organları

3- Akıl

4- Fıtrat

5- İlham ve Rüya

Şimdi bunları sırasıyla açıklayalım.

1- Mutlak Olarak Vahiy

Burada vahiy ile kastedilen Allah Azze ve Celle 'nin Rasulüne indirdiği Kuran ve Sünnettir. Selef imamları vahyin, ilim ve marifeti elde etmenin temel kaynağı olduğunda müttefiktirler. Çünkü vahiy, diğer beşeri kaynakların kesin bilgiyi sunmaktan aciz kaldığı rabbani hükümler, ilahi emirler, helaller, haramlar, varlıklarla ilgili kesin gerçekler, geçmiş, gelecek ve ahiretle il-gili haberler, varlık, hayat, doğum, ölüm ve insanın yaratılışı ve daha pek çok alanda bize zengin bilgiler sunmaktadır.

Allah Azze ve Celle şöyle buyurur: “Bu kitabı sana, herşey için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.”46

İmam Taberi dedi ki: “Allah Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e indirilen Kur'an’ın helal, haram, hak, bâtıl ve geçmiş ve gelecek şeylere ait haberleri beyan ettiğini bildirerek bu kitabın, insan-ları doğru yola ileten bir hidayet ve rahmet rehberi olduğunu açıklamaktadır. Kur'an’ın, aynı zamanda müminler için bir müjde olduğu da ifade edilmektedir. Zira Kur'an, Allaha boyun eğip itaat edenlere, âhirette büyük mükâfatlar verileceğini müjdelemektedir.”47

Buna göre vahiy, ilim kaynaklarının ilki ve aslıdır. Çünkü

46 Nahl, 89 47 Taberi Tefsiri

Page 27: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

27 ❖ Selefi Menhec Hakkında

vahiy kesin ve mutlak bir bilgi ifade eder. Onda şek ve şüphe, zan, vehim ve heva yoktur. O kesindir. Onda yanılma ve hata payı asla yoktur. Fakat diğer bilgi kaynakları böyle değildir. Onlarda yanılma ihtimali de var, isabet etme ihtimali de vardır ve her zaman kesinlik ifade etmezler. Keza mutlak ve mükem-mel ilmin tek sahibi olan Allah Azze ve Celle de vahye müracaatı emretmiş, onu hidayete götüren rehber kılmış, ihtilafları ona götürmeyi Allaha ve ahiret gününe iman için şart kılmış, ondan yüz çevireni münafık, kafir, fasık ve sapık diye isimlendirmiş ve cehennemle tehdit etmiştir. Dolayısıyla bir insanın sahih bilgiyi elde edebilmesi için ilk baş vuracağı kaynak zaruri ola-rak vahiydir.

Hafız İbni Abdilberr (Rahimehullah) şöyle der: “İlmin asılla-rına gelince bunlar kitap ve sünnettir.”48

İmam Şafii (Rahimehullah) da şöyle der: “Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in vefatından sonra çekişmeye giren bir kimse, meselesini öncelikle Allah’ın hükmüne sonrada Rasulünün hükmüne götürür. Eğer anlaşmazlığa düşülen konuda bu iki-sinden bir nass bulunmaz ise, bunlara kıyas ederek meselele-rini halle/çözüme kavuştururlar.”49

2- His / Duyu Organları

Burada his ile kastedilen, insanda var olan duyu organları-dır.

Hafız İbnu’l Esir ve başka alimlerin dediği gibi insanda 5 çeşit duyu vardır. Bunlar; işitme, görme, koku alma, tat alma, dokunmadır. Selefe göre hislerde bilginin kendisiyle elde edil-diği vasıtalardandır. Zira Kur’an Kerim, insana hislerini kullan-

48 Camiu Beyanil İlm ve Fadlihi 49 Er Risale, s.81

Page 28: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

28 ❖ Selefi Menhec Hakkında

maya ve algıladığı şeyler vasıtasıyla bilgi edinmeye çağırmış-tır. Bu husustaki bazı naslar şunlardır:

“Onlar üstlerindeki göğe hiç bakmazlar mı? Onu nasıl bina etmiş ve nasıl donatmışız? Onda hiç bir çatlak da yok-tur. Yeryüzünü de döşedik ve ona sabit dağlar koyduk. Orada her türden güzel çiftler yetiştirdik. Ta ki Allah'a yö-nelen her kula öğüt ve ibret olsun diye.”50

“O Allah ki; yedi göğü kat kat yaratmıştır. Sen Rah-man'ın yaratmasında bir düzensizlik bulamazsın. Gözünü çevir de bak, bir aksaklık görebilir misin? Sonra gözünü iki kere daha çevir bak; göz umduğunu bulamayıp bitkin ve yorgun olarak sana dönecektir.”51

“Her bir topluluk ona atıldığında, bekçileri onlara so-rarlar: Size bir uyarıcı gelmedi mi? Onlar: Evet, doğrusu bize bir uyarıcı geldi, ama biz yalanladık ve: Allah, hiç bir şey indirmemiştir. Siz, büyük bir sapıklık içindesiniz, de-dik, derler. Eğer kulak vermiş veya akletmiş olsaydık, bu çılgın alevli ateş halkı arasında bulunmazdık, derler.”52

“Onlar; üzerlerinde kanat çırpan sıra sıra kuşları gör-mezler mi? Onları Rahman'dan başkası tutmuyor. Muhak-kak ki O; her şeyi görendir.”53

Yine Allah Subhanehu şöyle buyurur:

“And olsun ki, biz cinlerden ve insanlardan bir çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır ama anla-mazlar. Gözleri vardır ama görmezler. Kulakları vardır ama işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da

50 Kaf, 6-8 51 Mülk, 3-4 52 Mülk, 8-10 53 Mülk, 19

Page 29: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

29 ❖ Selefi Menhec Hakkında

aşağıdadırlar. İşte asıl gafil olanlar bunlardır.”54

İşte bu vb. naslardan dolayı Selef imamları duyu organla-rını, bilgi edinme yolları arasında kabul etmişlerdir.

İmam Taberi (Rahimehullah) şöyle demiştir: “Yüce Allah bu âyette bir çok cin ve insanı, cehennem için yarattığını beyan etmektedir. Bunlar Allah'ın kâfir olacaklarını bildiği kimseler-dir. Allah bunların, kalplerinin anlamaz, gözlerinin görmez ve kulaklarının işitmez olduklarını beyan etmektedir. Aslında bunlar maddî olarak anlamayan, görmeyen ve işitmeyenler değil, dünya ve âhiretlerinde kendilerine faydalı olacak şeyleri idrak etmeyen, görmeyen ve anlamayan kimselerdir. Zira bu duyu organları maddi şeylerin gerçeğini idrak etmek için bir vasıta olduğu gibi, manevî şeylerin bilinmesi ve hidayete eri-şilmesi için de birer vasıtadırlar. Bunları sadece madde için kullananlar âyetin ifade ettiği gibi insanlık mertebesine ulaşa-mayıp hayvanlık derecesinde kalan kimselerdir. Hatta bu ye-teneklerin gereğini yapmadıkları için bu yeteneğe sahip olma-yan hayvanlardan da aşağıdırlar.”55

Selef imamları duyuları, ilim elde etmede çok önemli gör-mesine ve onları beşeri bilginin en önemli kaynaklarından ka-bul etmesine rağmen duyuların herşeyin ilmini kuşatmayaca-ğını, hakikatine ve künhüne vakıf olamayacağını, aksine yanı-labileceğini ve bu sebeple de yanlış sonuçlara götürebileceğini ve de bazılarının duyu ve akıllarının idrak edemediğini başka-larının duyu ve akılları tarafından idrak edilebileceği kanaa-tindedirler.

Allah Azze ve Celle şöyle buyurur:

“Bilmediğin bir şeyin ardına düşme. Çünkü, kulak, göz

54 Araf, 179 55 Taberi Tefsiri

Page 30: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

30 ❖ Selefi Menhec Hakkında

ve kalb, bütün bunlardan sorumludur.”56

Katade (Rahimehullah) dedi ki: “Görmediğin halde gördüm, duymadığın halde duydum, bilmediğin halde bildim demeye-ceksin. Bu açıklamaları ibn Abbas da yapmıştır.”57

İmam Taberi de şöyle der: “Allah bu âyette, insanın kesin olarak bilmediği, işitmediği ve görmediği şeyler hakkında her-hangi bir karara varmasını yasaklıyor. Aksi takdirde hesap ve-receğini beyan ediyor.”58

İşte bu ve benzeri naslar sebebiyle de selef, duyuları mut-lak olmamak kaydıyla bilgi edinme vasıtası olarak kabul etmiş-lerdir. Zira duyuların bir sınırı ve yanılma ihtimalleri vardır. O yüzden mutlak bilgi kaynağı sınıfına girmez.

Fakat bu bilgi elde etmede duyuları ihmal etmek anlamına gelmez. Bilakis bu onları ifrat ve tefrite girmeden ve bilinmesi imkansız alanlara hakim kılmadan hak ettiği yere koymak an-lamına gelir.

Duyularla elde edilen ilim 3 kısımdır. Bunlar:

1-İlmel Yakin

2-Aynel Yakin

3-Hakkal Yakin

İbni Teymiyye (Rahimehullah) bu 3 kısım arasındaki farkı izah etmek bir örnek vererek şöyle demiştir: “Kendisine balın varlığından haber verilen ve haberciyi tasdik eden kimse yada balın etkilerini görüpte onun varlığına, gördüğü bu etkilerle ikna olan kimsenin bal konusundaki bilgisi İlmel Yakin'dir. Bu

56 İsra, 36 57 Kurtubi Tefsiri 58 Taberi Tefsiri

Page 31: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

31 ❖ Selefi Menhec Hakkında

balı gözleriyle gören ve müşahede eden kimsenin ball ilgili bil-gisi ise Aynel Yakin'dir. Fakat bu balın tadına bakan, tadını his-seden kişinin bilgisi Hakkal Yakin'dir.”59

3- Akıl

Ragıp el İsfehani şöyle der: “Akıl kelimesinin asıl manası, tutmak(hapsetmek) ve sımsıkı kavramaktır. Mesela devenin iple bağlanması, ilacın mideyi tutması ve insanın dilini tutması gibi... Akıl ilmi kabul etmeye hazır olan güce denir…”60

Selef imamları aklı bilgiyi elde etmenin yollarından oldu-ğunu ittifakla kabul etmişlerdir. Onlara göre aklın önemi çok büyüktür. Çünkü onlara göre akıl iyiyi, kötüden ayıran bir id-rak aracı, ilim ve marifeti tahsil etmenin vasıtası, güzeli çirkin-den ayırmanın aynasıdır.

İmam Şafii (Rahimehullah) şöyle demiştir: “Akıl temyiz aracı-dır.”61

İbni Kayyım (Rahimehullah)’da şöyle demiştir: “Akıl, ilim aracı, onun doğrusunu yanlışından, tercih edilenini tercih edil-meyeninden ayırt etmenin ölçüsü ve güzeli çirkinden ayırt et-menin aynasıdır.”62

İbni Teymiyye (Rahimehullah) ise şöyle der: “Kuran öyle akli deliller getirmiştir ki, yaratıcının varlığı, birliği ve sıfatları, peygamberlerinin doğruluğu ve ölümden sonraki hayatın mümkün olduğu bunlarla bilinir. Kur'an'da itikat esaslarının beyanı vardır ki, bunların öncülleri sarih akılla bilinir. Bu be-yanın benzeri insanlardan hiç kimsenin kelamında yoktur. Belki en yetenekli araştırmacı ve gözlemcilerin getirebileceği 59 Fetava, 10/645-646 60 Müfredat 61 Es sem'ani, Kavatiul edille s.249 62 Miftahu Daris Saade, s.120

Page 32: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

32 ❖ Selefi Menhec Hakkında

akli delillerin çoğu, özüyle ve en güzelleriyle Kur'an tarafından getirilmiştir. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmuştur: ’’Onların sana getirdikleri hiçbir temsil yoktur ki, ona karşılık sana daha doğrusunu ve daha açığını getirmeyelim.”63

“Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz.”64

Akıl her ne kadar muteber bir bilgi kaynağı olsa da mutlak anlamda bir kaynak değildir. Bu sebeple selef imamları aklı ha-talardan korunmuş bir varlık olarak görmediler. Çünkü duyu-ların sınırlı olduğu gibi aklında bir algılama ve idrak etme sı-nırı vardır. Dolayısıyla onun da aşamayacağı, idrak edemeye-ceği alanlar vardır.

İbni Abbas (Radiyallahu Anh) şöyle demiştir: “Nasıl ki gözleri-nin görmesine bir sınır konulmuşsa aynı şekilde aklına da bir sınır konulmuştur ve o sınırdan öteye gidemez.”65

İbni Teymiyye (Rahimehullah) da şöyle demiştir: “Büyük filo-zoflar ilahi konuların çoğunda aklın kesin bilgiye ulaşma imka-nının olmadığını itiraf ederler. Hal böyle olunca bunun bilgi-sini peygamberlerden almaları gerekir.”66

Yine şöyle demiştir: “Akıl ilimleri öğrenmede amellerin ke-malinde ve salahında şarttır. İlim ve amel akılla kemale erer. Ama bunu tek başına yapamaz.”67

63 Furkan, 33 64 Haşr, 21 65 Hilyetul Evliya, s.43 66 Fetava, 5/30 67 Feteva, 3/338-339

Page 33: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

33 ❖ Selefi Menhec Hakkında

4- Fıtrat

“Fıtrat, Allah’ın insanları kendisi üzerine yarattığı karakte-ridir.”68

Selefe imamlarına göre fıtrat da zaruri bilgilerin kaynağı-dır. Zaruri bilgilerden kasıt ise İbni Teymiyye’nin dediği gibi: “Yaratılanın benliğiyle birlikte var olan ve ondan hiç ayrılma-yan bilgilerdir.”69

İmam Ebu Hanife (Rahimehullah) şöyle demiştir: “Allah pey-gamber göndermeseydi bile insanların akıllarıyla Allah’ı bil-meleri gerekir. Çünkü herkes gökleri, yerleri ve kendisini ki-min yarattığını sezebilecek bir yetenekte (yani fıtratta) yara-tılmıştır.”70

İbni Teymiyye de şöyle der: “Yüce Allah kullarının kalbine hakla batılı birbirinden ayırabilecekleri ve onları hakikatleri ve marifetleri kavramaya hazır hale getirecek fıtri zaruri bilgi-leri yerleştirmiştir. Eğer bu istidat ve imkan olmasaydı, nazar (inceleme) istidlal ve beyanın hiç bir faydası olmazdı. Nitekim yüce Allah bedenleri de yiyecek ve içeceklerle beslenmeye ha-zır hale getirmiştir. Eğer bu istidat olmasaydı onların beslen-mesi ve gelişmesi mümkün olmazdı. Kalplerdeki hak ile batılı ayırt etme gücü, bedenlerdeki uygun gıda ile uygun olmayan gıdayı birbirinden ayırt etme gücüden daha büyüktür.”71

Yine İmam (Rahimehullah) şöyle demiştir: “Fıtratın bir yara-tıcının varlığına delalet etmesi Müslüman ve kafir herkesin bi-lincine yerleştirmiştir. Her ne kadar bazen sonradan etkili olan bazı sebeplerle bu bilinç kaybolsa da herkes kendi mizacıyla bunu hisseder ve anlar. İnsan sıkıntılı anlarında bu hakikati ne

68 İbnul Cevzi, Zadu’l Mesir 5/19 69 Furkan, s.58 70 Usulu’l Munife li İmam Ebu Hanife, s.39 71 Der'u Tearudil Akli ve’n-nakli, 5/62

Page 34: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

34 ❖ Selefi Menhec Hakkında

kadar da çok anlıyor. İnsanlar bu gerçeği anlayacak şekilde ya-ratılmış olmasalardı, bela ve musibetlerle karşı karşıya kaldık-larında Allah’ın yardımını beklemez ve onu taleb etmez-lerdi.”72

Selefe göre fıtrat ne kadar saf ve temiz olursa olsun İs-lam’ın insani bir giriş kanalı olmaktan ve onun hükümlerinin üzerine oturacağı bir asıl ve kaide olmaktan öteye geçmez. Çünkü fıtrat nazari ilimlerin aslını teşkil edip onları kabul ve tasdik etmeye delalet eder. Bu sebeple fıtrat tek başına dini yada dinin bir parçasını tek başına ayakta tutmaz. Nebi (Sallal-lahu Aleyhi ve Sellem)'e indirilen şer'i hükümler olmadan şer'i hü-kümlerle yükümlü olmaz. Dolayısıyla fıtrat da akıl ve his gibi mutlak bir bilgi kaynağı olmayıp, nazari bilgiler için vahyin rehberliğine ve yol göstermesine muhtaç bir bilgi kaynağıdır.

5- Keşf ve Rüya

Keşf; lügatte ‘bir şeyi gizleyen ve onu örten şeyi kaldırmak’ demektir.73

Istılahta ise; “Perdenin arkasındaki gaybi manalara ve ha-kiki durumlara vücuden ve şühuden muttali olmaktır. Yani on-ların varlıklarından gözle müşahade ediyormuş gibi bilgi sa-hibi olmaktır.”74

İbni Kayyım mükaşefeyi: “Allah’ın kulun kalbinde mey-dana getirdiği bilgi olup ‘kul, bu bilgiyle başkalarına kapalı olan hususları bilir’ şeklinde tarif etmiştir.”75

- Rüya ise lügatte ‘senin uykunda gördüğün şeye’ denir.76

72 A.g.e 73 Lisanul Arab ve Kamusul Muhit 74 Curcani Tarifat, s.198 75 Medaricus Salikin, 3/222-223 76 Lisanul Arab

Page 35: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

35 ❖ Selefi Menhec Hakkında

Ebu Bekir İbnul Arabi (Rahimehullah) şöyle der: “Rüya, yüce Allah'ın bir melek veya şeytanın eliyle kulun kalbine atmış ol-duğu bir takım idraklardır. Buda onların isimleriyle yani haki-katleriyle veya künyeleriyle yani ibareleriyle yada bunların karışımı şeklinde olur. Rüyanın uyanık haldeki benzeri hatır-dan geçen şeylerdir.”77

Selefe göre mutlak olmamak şartıyla keşf ve rüya yoluyla bilgiye ulaşmak da mümkündür. Mesela Yaratıcının varlığı ve peygamberlerin doğruluğu ilham yoluyla bilinebilir.

Bu hususta İbni Teymiyye şöyle der: “Yaratıcının varlığını ve peygamberlerin doğruluğu ilham yoluyla bilmek imkansız değildir. Bunun imkansız olduğunu iddia edenin iddiası delile muhtaçtır.”78

Selef keşfi/ ilhamı kaynağına göre 3 kısımda mütalaa eder.

1-Allah’ın kuluna ilhamıdır.

2-Cin yada şeytandan kaynaklanan ilhamdır.

3-Kişinin bizzat kendisinden kaynaklanan ve kendisine dö-nen ilhamdır.

Rüya da kaynağı itibariyle Keşf gibidir.

Bu hususta İbnu’l Kayyım (Rahimehullah) şöyle der: “Rüya, keşf gibidir. Rahmani olanı, nefsani olanı ve şeytani olanı var-dır. Buna göre rüya 3 kısımdır. Allahtan gelen rüya, şeytandan kaynaklanan rüya ve kişinin kendisinden kaynaklanan rüya.”79

İbni Teymiyye de şöyle der: “Netice olarak marifetin bu cinsi bir gerçektir. Fakat bundan hak ile batılın birbirine ayrış-tığı bilgilerde vaki olabilir. Dolayısıyla kaşif sahibi insanların

77 Fethul Bari, 13/601 78 Der'u Tearudi Akli ven-nakli 8/46 79 Er Ruh, s.29

Page 36: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

36 ❖ Selefi Menhec Hakkında

içinde kendisine yapılan hitabı işiten veya kendisine bir şey emredilen kimseler olabilir. Mesela hitabın sahibi ona ‘Ben Hı-zır’ım’ veya ‘Ben İlyas’ım’ hatta ‘Ben Muhammedim’ diyebilir. Onu havada uçurabilir veya ona yiyecek yada içecek getirebi-lir. O da bunu, bu kişinin ‘ricalul ğaybden’ veya meleklerden olduğuna delalet eden bir işaret zannedebilir. Halbuki o, onun aklını karıştıran bir şeytandır.”80

Selef Alimleri keşf ve rüya ile elde edilen bilgiyi kayıtsız şartsız kabul etmezler. Bu bilgiyi kabul etmek için bir takım şartlar koyarlar. Bunlar:

1- Keşf sahibinin zahiren ve batınen kitab ve sünnete bağlı olması ve keşf ve rüyaları kitab ve sünnete arz et-mesi.

İbni Teymiyye şöyle der: “Velinin, Nebi Aleyhisselâm’a tabi olması, kendi içinden geçen her konuşmayı ve ilhamı Nebi (Sal-lallahu Aleyhi ve Sellem)'in getirdiği şeylere arz etmesi gerekir. Şa-yet uyarsa kabul eder, uymazsa reddeder. Çünkü o kendi yar-gılarından masum değildir...Eğer uyup uymadığını bilmiyor ise Allaha havale eder. Yani ne red eder nede kabul eder.”81

İmam Şatıbi de şöyle der: “Nübüvvetin cüzlerinden biri olan rüyanın kabulünün şartlarından biri, onun salih bir kişi tarafından görülen salih bir rüya olmasıdır.”82

Bilindiği gibi Salih olma vasfı sadece Kitab ve sünnete uy-makla gerçekleşir.

2- Keşf ve Rüya ile elde edilen bilgi sadece sahibine özel olup, başkasını ilgilendirmez.

Bu hususta İbni Teymiyye şöyle der: “İman ve kaşif sahibi 80 El Furkan, s.59 81 Cami'ur-Resail 1/206; El-Furkan s.50-51 82 İ’tisam, 1/353

Page 37: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

37 ❖ Selefi Menhec Hakkında

pek çok kişinin kalbine yüce Allah ''şu yiyeceğin haram'' veya ''Şu adamın kafir veya fasık olduğunu'' ilham eder. Halbuki buna dair açık bir delil yoktur. Bunu sadece Allahın onun kal-bine bıraktığı ilham ile bilir. Buna benzer şeylerin Allahın takva sahibi veli kulları hakkında mümkün olmadığını söyle-mek caiz değildir. Ancak bunlar sadece kendilerini ilgilendirir ve sadece kendileri için delil sayılır.”83

3- Keşf ve Sadık Rüya, Şeriatın delillerinden değildir. Bu sebeble davalarda ve dini meselelerde bunlara göre hükmetmek caiz değildir.

Bu hususta İmam Şatıbi şöyle der: “Peygamber olmayanla-rın rüyası, hiçbir zaman dini bir hüküm ifade etmez. Ancak bunlar elimizde bulunan şer'i hükümlere arz edilir. Onlar, rü-yada görülen şeye ruhsat verirse o rüyanın gereği ile amel edi-lir. Aksi halde onu terketmek ve vazgeçmek gerekir. Rüyanın faydası, sadece sahibine özel bir müjde veya uyarı olmasıdır. Ondan hüküm elde etmek söz konusu değildir.”84

Peygamberlere ait Keşf ve Rüyalar ise ittifakla masum olup vahiydir.

Hafız İbnu’l Hacer şöyle der: “Peygamberlerin rüyalarının vahiy olduğu konusunda alimlerin ihtilafı yoktur. Çünkü vahye dışarıdan herhangi bir şey karışmaz. Çünkü korunmuştur. Peygamberlerin dışındakilerin rüyalaları ise böyle değildir. Çünkü onların rüyalarına şeytan girebilir.”85

İmam Şatıbi de şöyle der: “Rüya ve keşf ile hükmetme ko-nusunda peygamber ile ümmetini ayırmak gerekir. Çünkü pey-gamber masumdur ve hatadan korunmuştur. Mucizelerde onun doğruluğuna delalet eder. Ancak ümmetinden hiç kimse 83 Fetava, 10/473-477 84 İ’tisam, 1/351 85 Fethu’l-Bari 13/601

Page 38: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

38 ❖ Selefi Menhec Hakkında

böyle değildir...”86

SELEFİ MENHECİN ÖZELLİKLERİ

1. Özellik: Selefin Menheci Apaçık ve Vazıh Bir Menhec Olup, İhtilaf ve Çelişkiden Uzaktır.

Bunun en açık delillerinden birisi değişik zaman dilimle-rinde, değişik mekanlarda ve değişik ülkelerde yaşamalarına rağmen bu menhece tabi olanların aynı esaslar üzerine ittifak etmeleridir. Bu konuda:

Ebul Kasım el İsfehani (Rahimehullah) şöyle der: “Hadis ehli-nin hak üzere olduklarının delillerinden birisi de şudur: Eğer sen onların ilkinden sonuncusuna kadar tasnif edilmiş bütün kitaplarını incelersen, farklı yerlerde ve zamanlarda yaşama-larına, aralarında uzak mesafeler bulunmasına ve her biri farklı yerlerde ikamet etmelerine rağmen akideyi beyan eder-ken onların hepsinin aynı yöntemle hareket ettiklerini ve hiç sapmadan aynı yolu izlediklerini görürsün. Onların bu konuda söyledikleri de naklettikleri de birdir. Aralarında az bile olsa hiçbir ihtilaf ve farklılık göremezsin. Bilakis bütün söyledikle-rini ve seleflerinden naklettiklerini bir araya getirirsen hepsi-

86 İtisam 1/54-355-Muvafakat 4/83-84

Page 39: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

39 ❖ Selefi Menhec Hakkında

nin tek bir kalpten geldiğini ve tek bir dilden çıktığını zanne-dersin. Gerçeğe bundan daha açık başka bir delil var mıdır?”87

İşte bu sebeble Selefi menhecin diğer (beşeri, batıl ve bi-dat) menheclerden bulunmayan en önemli özelliklerinden biri; apaçık ve sade bir menhec olması, kendisinde hiçbir ka-palılık, çelişki ve müphem bir hususun bulunmaması ve gece-sinin dahi gündüz gibi olmasıdır.

Nitekim Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle demiştir:

“Sizleri gecesi gündüzü gibi aydınlık olan bir yolda bı-raktım. Benden sonra bundan ancak helak olan kimse sa-par.”88

Zira, bu menhec hiç bir şekilde kendisine yalan, yanlış, tah-rif ve benzeri batılların karışmadığı ve karışmasının da müm-kün olmadığı Allah’ın muhkem kitabından ve hevasına göre konuşmayan Rasulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in pak sünnetin-den alınmıştır. Bu sebeble de bu menhec ilahi, rabbani ve ne-bevi bir menhectir. Dolayısıyla bu menhecten başka menhec-lere bağlanmak sapıklığı, çelişkiyi, ihtilafı ve cehaleti kaçınıl-maz kılar.

Bu hususta İbni Teymiyye (Rahimehullah) şöyle der: “Şer'i, ilahi ve selefi yoldan yüz çeviren herkesin sapıklığa duçar olması, çelişkiler içine düşmesi, karışık ve basit bir ceha-let içerisinde devamlı kalması kaçınılmazdır.”89

O halde bu menhece sülûk etmek Müslümanı şüphe ve ku-runtulardan, çelişki ve vesveselerden uzak tutar; şeytanın nef-sine nüfuz etme yollarını keser, kalplere rahatlık, sükûnet ve

87 El hucce fi beyanil Mehacce 2/224-225 88 İbni Mace, Mukaddime 89 Der'u Te'arudil Akli ve Nakli, 5/365

Page 40: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

40 ❖ Selefi Menhec Hakkında

güven verir. Bu da yüce Allah’ın kullarından istediği ve razı ol-duğu şeydir.

Nitekim Allah Azze ve Celle bunu beyan ederek şöyle buyu-rur:

“Gerçek müminler Allaha ve rasulüne iman eden sonra asla şüpheye düşmeyen ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerdir. İşte sadık olanlar bunlar-dır.”90

2. Özellik: Selefi Menhec İfrat ve Tefritten Uzak Vasat Bir Menhectir.

Yüce Allah şöyle buyurur: “Böylece biz sizin, insanlara karşı şahit olmanız, Peygamberin de size karşı şahit olması için sizi vasat bir ümmet kıldık.”91

Ayetteki vasat kelimesi hakkında İmam Taberi Rahimehullah şöyle demiştir: “Buradaki ‘vasat’dan maksat, iki uç tarafın or-tası demektir. Müslümanlar dinlerinde orta yolu tutmuşlardır. Onlar ne Hıristiyanlar gibi ruhbanlıkta aşırı gitmişler ve İsa Aleyhisselâm hakkında ilahlık derecesine çıkaracak sözler söy-lemişler ne de Yahudiler gibi yüce Allah’ın kitabını değiştire-rek kendilerine gönderilen Peygamberleri Öldürerek ve rable-rini yalancı çıkararak isyana düşmüşlerdir. Bilakis Müslüman-lar, itidali muhafaza etmişler, ifrat ve tefritten kaçınmışlar-dır”.92

İmam Kurtubi ise şöyle demiştir: “Böylece sizi vasat bir ümmet kıldık.” Yani Kabe nasıl Arzın vasatı (ortası) ise sizi de böylece vasat bir ümmet kıldık. Yani peygamberlerden aşağıda

90 Hucurat, 15 91 Bakara, 143 92 Taberi Tefsiri

Page 41: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

41 ❖ Selefi Menhec Hakkında

ve diğer bütün ümmetlerin üzerinde bir ümmet. Vasat, adaletli ve dengeli demektir. Bunun asıl anlamı ise her şeyin en övüle-ninin vasatı olduğundan dolayıdır.

Tirmizî'nin Ebu Said el-Hudrî'den rivâyetine göre Peygam-ber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yüce Allah'ın: ‘Böylece sizi vasat bir ümmet kıldık’ buyruğu hakkında, yani ‘adaletli ve dengeli bir ümmet kıldık’ dediğini nakletmektedir. Tirmizî: “Bu hasen, sahih bir hadistir” demiştir.

Vasat aşırılığın da kusurun da uzağında kaldığı için övül-müştür. Yani bu ümmet Hristiyanların peygamberleri hak-kında aşırıya kaçtıkları gibi aşırı gitmemiştir. Diğer taraftan Yahudilerin peygamberlerine karşı kusurlu oldukları gibi o da peygamberlere karşı kusur işlememiştir. Hadiste "İşlerin en hayırlısı en vasat olanlarıdır" diye buyrulmuştur.

Bu hususta Ali Radiyallahu Anh’ın şöyle dediği rivayet edil-mektedir: “Siz vasat olan yoldan ayrılmamaya bakınız. Çünkü daha yüksekte olan da ona doğru iner, daha aşağıda olan da ona doğru çıkar.”93

İşte bu nakiller gösteriyor ki, Selefi menhec, ister akide, is-ter ahkam, ister ahlak bakımından olsun ifrad ve tefridden uzak, vasat bir menhectir.

İmam Tahavi selefin bu özelliğini şöyle belirtir: “Yüce Al-lah’ın yeryüzü ve gökyüzündeki dini birdir. O da İslam dinidir.

Nitekim yüce Allah şöyle buyurmuştur:

“Şüphesiz ki Allah katında din İslam’dır.”94

Yine şöyle buyurmuştur:

93 Kurtubi Tefsiri 94 Ali imran, 19

Page 42: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

42 ❖ Selefi Menhec Hakkında

“Size din olarak İslam’ı seçip razı oldum.”95

Bu din ise ifrat ile tefrit arasında, teşbih ile ta'til arasında, cebr ile kader arasında, ümit ve korku arasında (vasat) bir yol-dur.”96

İbni Teymiyye (Rahimehullah) da şöyle der: “Şüphesiz ki, Fırka-i Nâciye olan Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat Allah’ın aziz kita-bında haber verdiği şeylere iman ettikleri gibi, bunlara da tah-rif, ta’til, tekyif ve temsil yapmaksızın iman ederler. Aksine bu ümmetin diğer ümmetler arasında vasat bir ümmet oluşu gibi, onlar da ümmetin fırkaları arasında vasattırlar. Onlar şanı yüce Allah’ın sıfatları bahsinde ta’til ehli olan Cehmiye ile Tem-sil ehli olan Müşebbihe arasında vasattırlar. Onlar aynı şekilde yüce Allah’ın fiilleri hususunda da Cebriye ile Kaderiye ara-sında vasattırlar. Allah’ın vaîdi (tehdidi) hususunda da Mürcie ile Kaderiye’ye ve başkalarına mensub Vaîdiye arasında vasat-tırlar. İmanın isimleri ve din hususunda ise Harurîler ile Mute-zile arasında ve Mürcie ile Cehmiye arasında vasattırlar. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ashabı hususunda da Râfızîler ile Hariciler arasında vasattırlar.”97

3.Özellik: Selefi Menhec Bozulmamış Fıtrata ve Selim Akla En Uygun Menhectir.

Selefi menhecin bir özelliği de bir anahtarın kilidine uy-ması gibi Allah Azze ve Celle’nin insanları yarattığı fıtrata ve akli selime uygun olmasıdır. Öyle ki bu menhecin kaideleri ve usul-leri içinde fıtrat ve akılla çelişen bir durum bulunmaz. Bu yön-tem fıtratın hissettiği bir kapalılığı en güzel şekliyle izah etmiş,

95 Maide, 3 96 Tahavi Metni 97 El Akidetul Vasitiyye

Page 43: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

43 ❖ Selefi Menhec Hakkında

hakeza akla takılan icmali (ayrıntı verilmemiş) ve karışık (mü-teşabih) bir konuyu en güzel şekilde ayrıntılarıyla anlatarak karışıklığı ve kapalılığı ortadan kaldırmış, gayeyi açığa çıkara-rak netleştirmiş ve gidilecek yolu çizmiştir.

Bunun sebebi ise bu menhecin sadece Allah ve Rasulünün hidayetine dayanmış olmasındandır. Bu hidayeti kendilerine rehber edinmeyen sapık fırkaların yöntemleri ise içinde daimi çelişkiler barındıran, fıtratları körelten ve akılları şaşırtan ku-runtular ve uydurulmuş şeylerdir. Mesela vahye güvenmek, onu kabul ve reddin ölçüsü yapmak; onu akla, zevke ve vecde tercih etmek, kuruntu ve hurafeleri reddetmek, bidat ve şirk-lere karşı çıkmak, bozulmamış bir fıtratın ve selim bir aklın ka-bul ettiği şeylerdendir. Bu sebeple selefi yöntem kendi usul ve kaideleriyle fıtratın tamamına hitap eder.

Dolayısıyla hakka ulaşmak için yöntemlerin de sadece duygu ve düşüncelerine güvenenler, haktan saptığı gibi fıtrat ve selim akılla çelişen bir çok vehim ve hayallere de düşmüş-lerdir. Yine hakka ulaşmak için yöntemlerinde sadece akla gü-venenler ise, aklın ulaşabileceği sınırı aşmış ve insan fıtratın-daki önemli bir yönü olan duygu ve vicdan yönünü ise ihmal etmişlerdir.

Netice olarak selefi menheci izlemek, ilim ve amelle ona tabi olmak, basiret nuruna ve fıtratın ışıltısına yöneltir ki, bu da hakkı batıldan, faydalı olanı zararlı olanından ayırmaya gö-türen şeylerdendir. Böylece bu yönteme tabi olanlar, batıldan sıyrılıp ondan uzak kalırlar. Şirk, bidat ve isyanlara düşmekten selamette kalırlar. Bu yönteme tabi olanlar, gözleri ve basiret-leri kapalı, akıllarını işlevsizleştirmiş kimselerin yaptığı gibi değerli olanı değersiz olanla değiştirmezler.

Page 44: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

44 ❖ Selefi Menhec Hakkında

4. Özellik: Sünneti İkame Edip Onu Savunmak ve Bidatlerden Sakınıp Onlarla Mücadele Etmek

Selefi menhecin en önemli özelliklerinden biri de Rasulul-lah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve ashabının söz, amel ve akide ola-rak üzerinde bulunduğu sünneti (yolu) ilim ve amelle gerçek-leştirip ona davet etmek, bu sünnete aykırı bidatleri de yok et-mek için mücadele etmektir.

İmam Beğavi (Rahimehullah) şöyle demiştir: “Sahabeler, ta-biin, onlara tabi olanlar ve sünnet alimleri, bidatçılara karşı muhalefette ve onları terk etmede icma etmişlerdir.”98

Ebu'l-Muzaffer es-Sem'ânî (Rahimehullah) dedi ki: “Şüphesiz ki biz ittibâ ile emrolunduk ve ittibâ etmeye yönlendirildik. Bid'at çıkarmaktan nehyolunduk ve bid'at çıkarmaktan uzak-laştırıldık. Ehli Sünnet'in şiârı Selefi Salih'e tâbi olmak ve son-radan ihdas edilmiş her bir bid'atı terk etmektir.”99

Böylece anlaşılmaktadır ki, selefi menhecin en belirgin va-sıflarından biri ilk üç neslin üzerinde bulunduğu sünneti (yolu) ilim ve amel cihetiyle ikame etmek ve buna muhalif olan bütün yenilikleri reddetmek ve bidat sahipleriyle cihad etmek-tir.

İbni Kayyım (Rahimehullah) şöyle demiştir: “Bunların (Heva ve bidat ehlinin) ayıplarını ortaya çıkarmak, çirkinliklerini ve kaidelerinin fasidliğini açıklamak, Allah yolunda cihadın en fa-ziletli olanlarındandır. Allah ve Rasulü’nün kelamını muhafaza etmek ve korumak amellerin en faziletli olanlarındandır. Al-laha en sevimli ve kullara en faydalı olanlarındandır. Allah’ın kendisine derin bir basireti rızık olarak verdiği herkes, bu tah-rifçilerin akıllarının zayıflığını, onların apaçık dalalet ehlinden

98 Şerhu’s-sunne, 1/227 99 El-İntisaru Ehli Hadis, s:158

Page 45: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

45 ❖ Selefi Menhec Hakkında

olduklarını, yine onların sözü yerinden tahrif etmeleri, anla-mamaları, kavli tedebbür etmemeleri nedeniyle Allah’ın zem-mettiği ve kendilerini bazen kaçışan eşeklere ve bazen de kitap yüklü bir eşeğe benzettiği kimselerle kardeş olduklarını bi-lir.”100

5. Özellik: Selefi Menhec İlim ve Amel Üzere Olan Bir Menhectir.

Selefi yöntemin en önemli özelliklerinden birisi de ilim ve ameldir. Çünü yukarıda sayılan diğer özelliklere sahip olan bir yöntemin ve bu yönteme tabi olanların ilimsiz ve amelsiz ol-ması şer'an ve aklen mümkün değildir. O halde selefi menhec ilim ve amelle temayyüz eden bir menhectir. İşte bu sebeble selefi yöntemin sahip olduğu bu vasıf onu diğer yöntemlerden ayıran en önemli vasıflardan biridir.

Allah-u Teâlâ şöyle buyurur:

“… De ki: Ben ve bana tabi olanlar basiret üzere Allaha davet ediyoruz. Allah’ı tenzih ederim. Ben müşriklerden değilim.”101

İbni Kesir (Rahimehullah) dedi ki: “Yüce Allah insanlara ve cinlere gönderdiği peygamberine yolunun bu olduğunu söyle-mesini emrediyor. O yol ise tek olan ve hiç bir ortağı olmayan Allahtan başka hak ilah olmadığına şehadet etmeye davet et-mektir. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) insanları basiret yakin, ilim ve delille buna davet etmektedir. Hakeza ona tabi olan (sa-habelerde) aynı yöntemle basiret, kesin inanç, şer'i ve akli de-

100 Es sevaikul Mürsele, 1/302-303 101 Yusuf, 108

Page 46: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

46 ❖ Selefi Menhec Hakkında

lille Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in davet ettiğine davet et-mektedirler.”102

İbni Kayyım (Rahimehullah) da şöyle der: “Allaha davet etmek kulun söyleyeceği sözlerin en şereflisi, en yücesi ve en fazilet-lisidir. Bu şeref ve üstünlük ise ancak davet edilen şeyi bil-mekle elde edilir. Bu nedenle davetin mükemmel olabilmesi için ulaşılabilecek en üst düzeyde ilim elde etmek kaçınılmaz-dır. Yüce Allah bu lütfu dilediğine verir...Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in tabiileri, peygamberlerin halifeleri ve varislerinin hepsi ilim sahibiydiler. Onlar peygamberin getirdiği ilim, amel, hidayet, irşad, sabır ve cihad mükellefiyetlerini yerine getiri-yorlardı. Onlar peygamberlere tabi olanların en faziletlileri ve liderleriydiler...”103

Buna göre Selefe tabi olmak isteyen kimsenin mutlaka ilim ve ilmin gereği olan amelle iştigal etmesi gerekir. Aksi halde sünnet yolunun yolcusu olamaz.

İbni Kayyım yine şöyle demiştir: “Kul, bu yola ilk adımını attığı andan itibaren son adımına kadar şayet gerekli olan ilme sahip değilse, bu yolun yolcu değildir, onun önü tıkalıdır, ula-şım yolu kapalıdır, hidayet ve kurtuluş yollarının kapıları yü-züne örtülmüştür. Nitekim Arifler bu konuda icma etmişlerdir. İlmi, ancak bunların içindeki yol kesiciler, iblisin vekilleri ve yandaşları yasaklamışlardır...”

Fadl el Baci şöyle dedi: “İslam’ın yok olması şu 4 grup se-bebiyledir;

1-Bildikleriyle amel etmeyenler

2-Bilmedikleriyle amel edenler

102 İbni Kesir Tefsiri 103 Bedai'ut Tefsir, 2/417

Page 47: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

47 ❖ Selefi Menhec Hakkında

3-Yaptıklarının doğru mu yanlış mı olduğunu öğrenmeyen-ler

4-İnsanları öğrenmekten ve öğretmekten alıkoyanlar.”

Ebu Amr Nuceyd dedi ki: “İlim mahsulü olmayan her halin sahibine faydasından çok zararı olur.”104

Tabi burada ilimle iştigal etmekten kastımız herkesin kendi keyfine göre talim yapması değildir. Daha önce de vur-guladığımız gibi her işin bir usulü ve adabı olduğu gibi ilim ta-lebinin de bir usulü ve adabı vardır. Bu usulle ilim öğrenmek gerekir ki, vusul gerçekleşsin ve hedefe ulaşılsın. Aksi halde ‘Usulü Zayi Eden, Vusül de Mahrum Kalır’. Bu hakikati de bu vesileyle tekrardan hatırlatmış olalım.

Hafız İbni Abdilberr (Rahimehullah) bu hususa işaret ederek şöyle demiştir: “İlim taleb etmek, bir takım derecelerden, mer-halelerden ve mertebelerden geçmeyi gerektirir. Bu derece ve merhaleleri atlamak asla doğru değildir. Her kim, bu merhale-leri atlayacak olursa, o selefin (Allah-u Teâlâ onlar rahmet et-sin) yolundan ayrılmış olur…”105

6. Özellik: Selefi Menhec Batıl Kelami Tartışmalardan Uzak Bir Menhectir

Selefi menhecin en önemli özelliklerinden birisi de dinde olmayan, fayda vermeyen, cehalet üzere yapılan ve hak ortaya çıksa bile devam eden ve de hakka dayanmayan tartışma ve cedellerden uzak olmasıdır.

İmam Ahmed (Rahimehullah) şöyle demiştir: “Sünnete, ha-dise ve Allahın sizi faydalandırdığı şeylere sarılın. Lüzumsuz konulara dalmaktan, tartışmaktan ve çekişmekten sakının. 104 Medaricus Salikin, 2/873 vd. 105 Cami’ul Beyanil İ’lm, s.466

Page 48: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

48 ❖ Selefi Menhec Hakkında

Çünkü kelamdan hoşlanan kimse iflah olmaz. Kelamı, luzum-suz konulara dalmayı ve tartışmayı sevmiyorum. Sünnetlere, eserlere ve size faydalı olacak fıkha sarılın. Tartışmayı, sapık-ların ve şüphecilerin kelamını bırakın.”106

Yine İmam Ahmed (Rahimehullah) şöyle demiştir: “Kitap, sün-net, sahabe ve tabiinden gelen haberlerde yer alan şeyler dı-şında kelam etmeyi sevmem. Bunların dışında kalan konular-daki kelam iyi kelam değildir.”107

Ebul Kasım el-İsfehâni (Rahimehullah) şöyle demiştir: “Kişi, sonradan ihdas edilen işlerden sakınmalıdır. Şüphesiz ki ihdas edilen her şey bid'attır. Sünnet ancak, Allah Resûlu (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in asârını tasdik etmek; (buna) muarız olan: ‘na-sıl ve niçini’ terk etmektir. Kelam, dinde husumet ve cidal-leşme, sonradan ihdas edilmiştir. Bunlar kalplere şüphe düşü-rürler, hakkın ve doğrunun bilinmesini engellerler. İlim, çok ri-vayette bulunmakla olmaz. İlim ancak, az bir bilgi ile olsa bile Sahabe'yi ve Tâbiîn'i örnek alarak ittibâ ve amel etmektir. Sa-habe ve Tâbiîn'e muhalefet eden kimse, çok bilgili olsa bile sapmıştır.”108

Bu nakillerde Selefin tartışmayı mutlak olarak kötülediğini anlamamak lazım. Selefin kötüleyip sakındırdığı tartışma şer'an yasaklanmış tartışmalardır.

Bu konu hakkında İbni Teymiyye (Rahimehullah) şöyle der: “Şer’an kötülenmiş olan tartışma, haksız yere tartışmak, ceha-letle tartışmak ve hak ortaya çıktıktan sonra (bile) tartışmak gibi Allah ve Rasulünün kötülediği şeylerdir.”109

Yine dedi ki: “Selefin maksadı, gereksiz tartışmalara giren 106 El İbane, s.539 107 Der'u Tearudil Akli ve’n Nakli, 7/155 108 El-Hucceh fî Beyân'il-Mehacce, 2/437-438 109 Der'u tearudil akli ve’n-nakli, 7/174

Page 49: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

49 ❖ Selefi Menhec Hakkında

veya kendisiyle tartışmada muhtemel hiçbir fayda bulunma-yan kimselerle tartışmaya giren yada zarara sebep olacak tar-tışmalara giren kimseleri engellemektir. Bunlar durum ve şartlara göre değişen arızi durumlardır. Fakat çeşid olarak haklı tartışmalara gelince, bunlar bazen farz, bazen müstehab olabilir. Özetle tartışma ve mücadelenin içinde iyiside vardır, kötüsü de vardır, zararlı olanı da vardır, faydalı olanı da vardır, hak olanı vardır ve batıl olanı vardır.”110

İbni Kayyım (Rahimehullah) da şöyle der: “Hocamız dedi ki: ''Bu ümmetin selefinin ittifakla kötülediği, sakındırdığı, erba-bını cehaletle, bidatçılıkla ve sapkınlıkla vasfettiği kelam, bir takım batıl yollardır. Kelamcılar bu batıl menheclere binaen uluvv ve arşa istiva gibi sıfatları reddetmişler, Kuran'ın mah-luk olduğunu savunmuşlar. Ruyeti, Allah-u Teâlâ’nın Kuranı kelam etmesini, kullarıyla konuşmasını, her gece dünya sema-sına inmesini ve kıyamet günü kullarının arasında hükmetmek için gelmesini inkar etmişlerdir. Zira onlar, bu konularda doğru olmayan yöntemlere başvurmuşlar ve yalan ihtiva eden teorilerle istidlal etmişler, bunun neticesi olarak da kitab ve sünnet naslarına ve de sarih olan akla zıt düşen sonuçlara var-mışlardır.”111

110 A.g.e 111 Es-Sevaikul Mursele, 4/1266-1267

Page 50: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

50 ❖ Selefi Menhec Hakkında

SELEFİ MENHECTEN/YOLDAN SAPMANIN SEBEBLERİ

Sebeb: Kendisi vasıtasıyla bir şeye ulaşılan ve yaklaşılan şey demektir. Buna göre haktan sapmanın sebebleri demek, kendisiyle haktan hali/uzak kalınan veya hakkın dışına çıka-ran unsurlar demektir. Haktan sapmanın sebeplerini bilmek ve ondan sakınmak gerekir. Zira “Şerri tanımayan kimse şer-rin içine düşer.’’ denilmiştir. Burada

Kendisiyle haktan uzak kalmaya ve ondan sapmaya ulaştı-ran bir çok sebeb vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

1-Cehalet

Selefin üzerinde bulunduğu yoldan sapmanın en önemli nedenlerden birisi Cehalettir. Daha önce selefi menhecin özel-liklerini anlatırken bu yöntemin ilim ve amel sıfatına sahip bir

Page 51: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

51 ❖ Selefi Menhec Hakkında

yöntem olduğuna dikkat çekmiştik. Buna göre cehalet bu yön-temin içinde olmayan bir vasıftır. Çünkü insan bilmediği bir yola giremez. O yolun hak mı yoksa batıl mı olduğunu kestire-mez. (Hak mı batıl mı) Cehalet içinde kaldıkça da helake yuvar-lanmaktan kurtulamaz.

İbni Teymiyye (Rahimehullah) şöyle demiştir: “Şüphesiz ki, kalp hakkı bilmekten hakkı itikad ve tasdik etmekten hâli ol-duğu zaman, hakkın zıddını itikad ve tasdik etmeye maruz ka-lır.”112

Yine şöyle demiştir: “Şerrin başı cehalet ve zulümdür.

Nitekim Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:

“O emaneti insan yüklendi. Şüphesiz ki o, çok zalim ve çok cahildir.”113

Allah Azze ve Celle ayetin devamında ise tevbeyi zikretmiştir. Çünkü O, her insanda mutlaka cehalet ve zulmün olacağını bil-mektedir. Sonra da O dilediğinin tevbesini kabul eder. İman et-miş bir kul ise, daima cahili olduğu hakkı öğrenir ve zalim ko-numuna düştüğü her amelden de vazgeçer.”114

İbni Kayyım da şöyle demiştir: “Cehalet; her bidatın, her dalaletin ve her noksanlığın başıdır. İlim ise; her hayrın, her hidayetin ve her kemalin aslıdır.”115

Allah Azze ve Celle kitabının bir çok yerinde, farklı uslublarla cehaleti yermiş ve ilmin faziletine dikkat çekmiştir.

Örneğin peygamberlerine şöyle demiştir

112 Der’u teraudil akli ven-nakl, 5/377 113 Ahzab, 72 114 Fetava, 3/348 115 Medaricu’s-Salikin, 3/314

Page 52: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

52 ❖ Selefi Menhec Hakkında

“Sakın cahillerden olma”116

“Cahillerden yüz çevir.”117

“Cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum.”118

Bazen de Allah Azze ve Celle mümin kullarının diliyle cehaleti zemmetmiştir.

“Boş bir söz işittiklerinde ondan yüz çevirirler ve Bi-zim amellerimiz bizim, sizin amellerinizde sizin olsun. Se-lam olsun sizlere. Bizim cahillerle işimiz yok derler.”119

Bazen de Allah, düşmanlarını, indirdiği Kitabının ilmini bil-mekten ve onu idrak etmekten alıkoyduğunu belirterek ceha-leti zemmetmiştir.

“Sen, Kur’an’ı okuduğun zaman seninle ahirete iman etmeyenler arasında gizli bir perde çekeriz. Onların kalp-leri üzerinde onu (Kur’an’ı) anlamalarına engel olacak perdeler koyar ve kulaklarına da birer ağırlık veririz.”120

O halde kula düşen selefin yöntemine bağlı kalarak ilim ta-limi yapmaktır. Çünkü bu, kurtuluşun anahtarı, cennetin yolu ve cehennemden sakınmanın aracıdır. İlmin başı ise tevhid il-midir. Yani kulun ilk öğrenmesi ve hayata geçirmesi gereken ilk husus, ilk üç neslin tevhid anlayışını öğrenmesi ve buna uy-gun yaşaması, sonrakilerin tevhid diye isimlendirdikleri bidat ve şirklerden sakınmasıdır.

116 Enam, 65 117 Araf, 199 118 Hud, 46 119 Kasas, 55 120 İsra 45-46

Page 53: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

53 ❖ Selefi Menhec Hakkında

2- Vahyi/Dini Selefin Anlayışı ile Anlamamak

Vahyi/Dini selefin anlayışıyla anlamak dinin üzerine kaim olduğu kulli/genel bir asıldır. Bu asıldan sapmak dinin bozul-masına ve ta’til/iptal edilmesine sebeb olur. Zira Allah Azze ve Celle itikadi ve ameli dinini ihtiva eden kitabını Rasulüne indir-miş ve Rasulü de onu hiçbir eksik bırakmadan tebliğ ve tebyin etmiştir. Sahabe (Allah hepsinden razı olsun) buna şahit ol-muş, bu dinin maksadlarını çok iyi kavramış ve buna en uygun şekilde amelde bulunmuşlardır. Bu sebeble Allah Azze ve Celle onları kitabında övmüş, onları tezkiye etmiş, sonradan gelen-ler için onları dini anlamada ve amel etmede bir ölçü kılmış ve onların yolundan/ölçüsünden sapanları ateşle tehdit etmiştir.

Nitekim Allah Azze ve Celle şöyle buyurur:

“Her kim kendisine hidayet apaçık bir şekilde belli ol-duktan sonra Rasule karşı çıkar ve müminlerin yolundan başkasına tabi olursa, o kimseyi girdiği yolda bırakır ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü dönüş yeridir.”121

İbni Teymiyye (Rahimehullah) şöyle demiştir: “Bu ikisi (yani Rasule karşı çıkma ile müminlerin yolundan ayrılma) birbirin-den ayrılmaz bir şeydir. Bu sebeble kendisine hidayet belli ol-duktan sonra Rasule karşı çıkan herkes, müminlerin yoluna da uymamış olur. Kendisine hidayet belli olduktan sonra mümin-lerin yoluna uymayan herkes de, Rasule karşı çıkmış olur. O halde bu ayet, müminlere muhalefetin Rasule muhalefeti ge-rektirmesi sebebiyle müminlerin icmasının hüccet olduğuna delalet eder…”122

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de şöyle buyurmuştur:

“Size ashabımı, sonra onlardan sonra gelenleri, sonra

121 Nisa, 115 122 Mecmu’ul Feteva 7/38

Page 54: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

54 ❖ Selefi Menhec Hakkında

onlarında peşinden gelenleri tavsiye ederim.”123

Başka bir hadiste ise şöyle buyurur:

“Benden sonra şiddetli ihtilaflar göreceksiniz. Size, be-nim ve benden sonraki raşid halifelerimin sünnetini tav-siye ediyorum. Azı dişlerinizle onlara sarılın. Sonradan ih-das edilen şeylere karşı da dikkatli olun. Zira her bidat da-lalettir.”124

Böylece anlaşılmaktadır ki; sahabe, tabiin ve etbâut-tâbiîn’ den oluşan selefi salihine ve ihsanla onlara tabi olanlara dinin zahrinde ve batınında uymak şer’i bir vacibe ve asıldır. Bundan sapmak ise Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in de belirttiği gibi bi-dattır. Her bidat da dalalet ve her dalalet de ateştedir.

İmam Es-Siczi (Rahimehullah) şöyle der: “Ehl-i Sünnet, Salih Selef'in Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklettikleri veya hakkında kitap veya Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sünnetin-den sabit olmayıp da ashabtan naklettikleri şeylere itikad et-mekte sebat edenlerdir. Zira Allah, onlardan imamlar olarak razı olmuştur. Bizlere de onların eserlerine (rivayetlerine) uy-mayı ve sünnetlerine tabi olmayı emretmiştir. Bu hakkında hüccet ikamesi en açık olan husustur. Sünnete tutunmak ve ona itikad etmenin vacip oluşunda şüphe yoktur.

Nitekim yüce Allah şöyle buyurmuştur:

“De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tabi olun ki, Al-lah da sizi sevsin ve günahlarını bağışlasın”125

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de şöyle buyurmuştur:

“Size sünnetimi ve hidayete erdirilmiş raşid halifelerimin

123 İbni Mace ve Tirmizi 124 İbni Mace 125 Al-i İmran, 31

Page 55: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

55 ❖ Selefi Menhec Hakkında

sünnetini tavsiye ederim. Ona azı dişlerle tutunun. Sizleri dinde sonradan çıkan işlerden de sakındırırım. Zira dinde her sonradan çıkarılan yenilik bir bid’attir ve her bid’at de sapık-lıktır.”

Durum böyle olduğuna göre, her sünnete tabi olduğunu id-dia eden herkesin söylediği her şeyi sahih nakil ile destekle-mesi vacibtir. Eğer bu delili getirirse sadık olduğu anlaşılır ve sözü kabul edilir. Eğer söylediği sözüne Seleften bir nakil geti-remiyorsa, onun muhdes bir saptırıcı olduğu anlaşılır. (Böyle birinin sözü) dinlenilmeyi hak etmediği gibi, sözüyle alakalı onunla tartışılmaz da… Hasmımız (muhaliflerimiz) olan mute-kellimin (kelamcılar), nakilden ve ona dayanarak konuşmak-tan ictinap etme hususunda icma etmekle bilinmektedir. Ak-sine nakil ehlini mihneye (imtihana, işkenceye) sokmakta ol-dukları zahirdir ve onların insanları onlardan uzaklaştırmakta oldukları da açıktır. Kitapları da, isnaddan yoksundur.”126

İbni Teymiyye (Rahimehullah) da şöyle demiştir: “Şer'i, ilahi ve selefi yoldan yüz çeviren herkesin sapıklığa düçar ol-ması, çelişkiler içine düşmesi, karışık ve basit bir cehalet içerisinde devamlı kalması kaçınılmazdır.”127

Böylece şer’î delile bakan herkesin öncekilerin anlayışını ve onların üzerinde bulundukları uygulamayı gözetmesi ic-mayla vaciptir. İlim ve amel bakımından en doğruya ulaştıranı ve en sağlamı budur. Aksi halde kişi, müminlerin yolundan ay-rılmakla Allah Azze ve Celle’nin tehdidine muhatap olur. Günü-müz de bu durum kendilerini İslam’a ve selefe nisbet edenler arasında oldukça yaygındır. Allah Azze ve Celle’den muvaffakiyet dileriz..

126 Risaletu’s-Secezî İla Ehliz-Zubeyd, s.99-101 127 Der'u Te'arudil Akli ve Nakli, 5/365

Page 56: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

56 ❖ Selefi Menhec Hakkında

3- Aklı Ölçü Edinmek ve Aklı Naklin Önüne Geçirmek

Daha önce Selefi Menhecin esaslarını beyan ederken bu menhecin en önemli esaslarından birinin de ''Akıl-Nakil Çeliş-kisini Reddetmek ve Nakli Akıldan Önde Tutmak'' esas oldu-ğunu beyan etmiştik. Buna göre bu esası terk ederek aklı vah-yin önüne almak, onu esas edinip vahyi ona göre tevil etmek haktan sapmanın en büyük nedenlerinden birdir.

İmam Es-Siczî (Rahimehullah) şöyle demiştir: “Şu hususta ih-tilaf yoktur: Ümmet, dinde yenilik çıkarmaktan yasaklanmış-tır. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den sahih bir nakille sa-bit olan bir şeyi söyleyen kişi bidatçi olarak isimlendirilmez, bilakis ittiba eden bir sünnî olarak isimlendirilir. Kendi nefsin-den bir görüş söyleyip de bunun aklının gereği olduğunu iddia eden, buna aykırı olan hadisin ise ahad haberlerden olduğu için ona itibar etmek gerekmediğini, hadisin ilim ifade etme-yip, aklının ilim ifade ettiğini öne süren kimseye gelince bu kimse muhalif bir bid’atçi olarak isimlendirilmeyi hak eder. En düşük bir tahsili olan kimse bu bölümü düşünürse, bizimle muhaliflerimiz arasındaki farkı anlayabilir. Öncelikle bilir ki; Ehl-i sünnet onlar değil, biziz. Bid’atçiler ise hasımlarımızdır, biz değiliz. Başarı Allah’tandır.”128

Ebu muzaffer es Sem'ani (Rahimehullah) dedi ki: “Şunu bil ki bizimle bidatçıları ayıran vasıf, akıl meselesidir. Onlar dinle-rini akıl üzere kurdular, akla tabi oldular ve nakli akla uydur-dular. Ehli sünnet ise şöyle dedi: ’’Dinde asıl olan tabi olmaktır. Akıl nakle tabidir. Eğer dinin temeli akıl üzerine kurulmuş ol-saydı insanların vahye ve peygamberlere ihtiyacı kalmazdı. Di-nin emir ve yasakları geçersiz (iptal) olur ve dileyen dilediği şeyi söylerdi. Şayet din akıl üzerine bina edilmiş olsaydı mü-

128 Risaletu’s-Secezî İla Ehliz-Zubeyd, s.101

Page 57: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

57 ❖ Selefi Menhec Hakkında

minlerin akılları yatmadıkça hiçbir şeyi kabul etmemeleri ge-rekirdi.’’129

İmam Şatıbi şöyle demiştir “Dinde öncelik hakkına sahip olanı öne geçirmek, geride bırakılması gerekeni de geride bı-rakmak şarttır. Zira eksik ve muhtaç olanın, kamil ve ihtiyacı olmayanın üzerine hakim olması doğru değildir. Bu akla ve nakle aykırıdır.”130

4-Muhkem Delilleri Terk Ederek Müteşabihlere Tabi Olmak

Selefin yolundan sapmanın sebeblerinden birisi de muh-kem delilleri terk ederek müteşabihlere tabi olmaktır. Gerek geçmişte ve gerekse de günümüzde İslam veya selefilik iddia-sıyla ortaya çıkan bütün fırkalar sahip oldukları düşüncelerini mutlaka iki vahyin naslarına dayandırmaya çalışmışlardır. Özellikle içinde yaşadığımız vakıada kendilerini tevhide ve se-lefe nisbet edenlerin mutlaka kitab ve sünnetten dayandıkları naslar mevcuttur. Öyle ki her fırkanın muhalif olduğu diğer fır-kaya karşı elinde mutlaka bir delil bulunmakta ve muhalifle-rini dayandıkları bu delillerle bazen küfre, bazen de sapıklık ve bidate nisbet edebilmektedir.

İmam Şatıbi İ’tisam da buna dikkat çekmiş ve şöyle demiş-tir: “Daha önce geçmişti ki, köklü ilim sahibi olanlarda bidat meydana gelmemektedir. Bidat, ancak şeriatın delillerinde ta-sarruf edecek dereceye ulaşmayan kimselerde olmakta-dır…Her bir guruba bağımlı hale gelip görüş ayrılığına düşen-ler, kendisinin köklü bilgi sahibi olduğunu ve görüşünün ku-surlu olmadığını zannetmektedir…Her gurup (hak olan) cema-atin kendisi olduğuna ve kendisi dışındakilerin ise cemaatten

129 Savnul mantık, s.182 130 İ’tisam, 3/227

Page 58: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

58 ❖ Selefi Menhec Hakkında

ayrıldığına inanmaktadır. Çekişmenin belirtilerinden birisi de müteşabih olanın peşine düşmektir. Her gurup, diğer gurubu böyle yapmakla suçlamakta, kendisinin ise Ümmül Kitaba, yani muhkem delillere tabi olduğuna inanmaktadır…”131

Oysa Allah’ın indirdiği vahiyde çelişkinin olmayacağı hu-susu kendilerini İslam’a nisbet eden bütün fırkalar arasında it-tifakla kabul edilmiş bir asıldır. Bu durumda birbirine muhalif olan tüm fırkaların tefrika ve farklı düşüncelere sahip olmala-rında ki temel etken vahiyden kaynaklı bir durum değil, bilakis kendilerinden kaynaklı bir haldir. Söz konusu bu etken ise ih-lastan uzak olmanın yanında her fırkanın delilleri anlamada uyulması gerek temel usullere riayet etmemesi ve kitab ve sünnette tespit edilmiş mukarrer kaidelerden uzak bir şekilde nasları anlamaya ve yorumlamaya çalışmalarıdır. Durum böyle olunca, bazen birbirine muhalif iki fırka, aynı delile da-yanarak birbirine taban tabana zıt farklı düşünceler ortaya atabilmektedirler. Dolayısıyla vahyi doğru anlamak için mut-laka ilim ehli tarafından tesbit edilmiş temel usullere riayet et-meli ve vahyi bu bağlamda değerlendirmek gereklidir. Söz ko-nusu bu temel usullerden/kaidelerden birisi de muhkem delil-lerle istidlal etmek ve müteşabihlerin muhkemlere arzedil-mesi ve ona uygun şekilde tefsir edilmesidir.

Zira muhkem delillerin delaleti kat’idir. Bu sebeble başka manalara hamletmek mümkün değildir. Müteşabih deliller ise böyle değildir. Zira müteşabihler herhangi bir sebebten dolayı kendisi ile kastedilen mananın kapalı kaldığı delillerdir. Dola-yısıyla delaletleri kat’i olmadığı için farklı anlamlara hamledil-mesi de mümkündür.

Selefi salihin de Allah Azze ve Celle’nin kendilerine emrettiği şekilde, muhkem delillere tabi olup onlarla istidlal etmişler, 131 İ’tisam, 2/272 Özetle

Page 59: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

59 ❖ Selefi Menhec Hakkında

müteşabih delilleri muhkem deliller ışığında anlamışlar, müte-şabihata dalanların yaptıklarını reddetmiş ve onlardan sakın-dırmışlardır. Çünkü bu Rabbani ve Nebevi olan yoldur. Zira Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'de:

“Sana Kitabı indiren O'dur. Onun (Kuran'ın) bazı âyet-leri muhkemdir ki, bunlar Kitabın esasıdır. Diğerleri de müteşâbihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu (kendi keyiflerine göre) tevil etmek için ondaki müteşâbih âyetlerin peşine düşerler. Halbuki onun tevi-lini ancak Allah bilir. İlimde derinleşenler ise: Biz kesin olarak iman ettik. Hepsi de Allah katındadır''derler. (Bu inceliği) ancak akl-ı selim sahipleri düşünüp anlar.” 132 ayetini okuduktan sonra şöyle demiştir: “Onun (Kuranın) mü-teşâbih olanına uyanları gördüğünüz vakit, işte onlar yüce Al-lah'ın isimlerini koyduğu (kastettiği) kimselerdir, onlardan sa-kınınız.”133

Böylece muhkeme tabi olmanın hak ehlinin vasfı, müteşa-bihe tabi olmanın da fitne ve fesad ehlinin vasfı olduğu hususu Allah ve Rasulünün kavliyle sabit olmuştur.

İmam Tahavi (Rahimehullah) şöyle demiştir: “Yüce Allah bu-rada bizlere, kitabının temeli sayılan bazı ayetlerinin muhkem olduğunu ve bunları, indiriliş hikmetlerinin yanı sıra doğru ve anlaşılır izahlarla sağlamlaştırıp tartışmasız hale getirdiğini; diğer bir kısım ayetlerinin ise müteşabih olduğunu bildirmek-tedir. Daha sonra da müteşabihatın peşine düşenleri kötüleye-rek şöyle buyurmaktadır:’’ Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çı-karmak ve onu (kendi keyiflerine göre) tevil etmek için ondaki müteşâbih âyetlerin peşine düşerler…'' Zira bu müteşabihlerin

132 Ali İmran, 7 133 Müslim

Page 60: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

60 ❖ Selefi Menhec Hakkında

hükmü/bilgisi, öncelikle yüce Allah’ın, kitabın esası olarak be-lirlediği muhkem ayetlerden, sonra da söz konusu müteşabih-leri açıklayıcı nitelikte ki, Rasulünün diliyle yürürlüğe koy-duğu hükümlerden elde edilebilir.”134

Hafız İbni Kesir (Rahimehullah) da şöyle der: “Yüce Allah ku-randa bir takım muhkem ayetlerin bulunup, bunların kitabın esasını oluşturduğunu, yani manasının açık ve belli olup hiç kimseye kapalı ve karmaşık olmadığını, bazı ayetlerin ise mana bakımından insanların çoğuna veya bazılarına karmaşık ve kapalı gelebilecek şekilde olduğunu haber veriyor. Kim ka-palı (müteşabih) ayetleri açık olanlara (muhkemlere) götüre-rek çözmeye çalışır, muhkem ayetleri, müteşabih ayetler üze-rinde hakem kılarsa hidayeti bulur. Her kimde aksini yaparsa doğruyu bulamaz bilakis sapıtır. Bu sebeble yüce Allah muh-kem ayetleri ''Kitabın esası'' olarak vasfetmiştir. Onlar, kura-nın içinden çıkılamayan durumlarda ve şüphe ve tereddüt es-nasında dönülecek ve müracaat edilecek asıllardır.''135

Yine İbni Kesir şöyle demiştir: “Yani Kur’an’ın muhkemi de müteşabihide haktır. Bu sebeble onlar müteşabihleri muh-keme döndürür, böylece doğru yolu bulurlar. Kalpleri batıla meyilli olanlar ise muhkemleri müteşabihlere götürür böylece hak yoldan saparlar. Bu nedenle de yüce Allah ilimde derin-leşmiş olanları övmüş, batıla meyilli olanları ise yermiştir.”136

Tabiinin İmamı Eyyûb es-Sahtiyânî (Rahimehullah) şöyle de-miştir: “Hiçbir heva ehli bilmiyorum ki, müteşabihi delil geti-rerek mücadele etmesin”137

Böylece anlaşılmaktadır ki Ehli sünnetin alameti/vasfı,

134 Ahkâmu’l Kuran s.29 135 Tefsiru’l Kur’an’i’l-Azim, 2/364 136 A.g.e, 3/231 137 El ibane, 2/605

Page 61: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

61 ❖ Selefi Menhec Hakkında

muhkem delillerle istidlal yapmaktır. Dalalet ehlinin alameti ise müteşabih delillerle istidlal etmektir.

5- Bir Mesele Hakkında Tek Bir Delille Yetinerek Diğer Delilleri Terk Etmek

Selefin menhecinden sapmanın en büyük sebeblerinden birisi de, bir mesele hakkında var olan bütün nasları bir araya getirmeden tek bir nasla istidlal etmek ve o konu hakkındaki diğer delillerden yüz çevirmektir.

Şurası bilinmelidir ki, bir ayet veya hadise dayanarak çıka-rılacak bir hükmün, mutlaka iki vahyin bütün delilleriyle mu-tabakat/uyum içinde olması şarttır. Çünkü Allah’ın peygambe-rine indirmiş olduğu vahiyde çelişki ve ihtilaf olmadığı ittifakla sabittir.

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurmuştur:

“Şüphesiz ki Kur’an bir kısmı, diğer bir kısmını yalanlaya-cak şekilde nazil olmamıştır. O, biri diğerini tasdik edecek şe-kilde nazil olmuştur. O halde ondan bildiğinizle amel edin, bil-mediklerinizi de bilenlere havale edin.”138

İmam Şâtıbî (Rahimehullah) şu açıklamayı yapmıştır: “Şer'i deliller aynı konuda birbirileriyle çelişmezler. Bu sebeble müslümanların tereddüt etmelerini gerektirecek şekilde çeliş-kili olduğuna icmâ ettikleri iki delil bulamazsın. Fakat müçte-hidler teker teker ele alındıklarında hatadan masum olmadık-ları için delilleri arasında onların bakış açısına göre çelişki ol-ması mümkündür.”139

İmam Şafi de şöyle demiştir: “Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sel-lem)'den gelip de çelişkili gibi gördüğümüz her ne varsa, onu 138 Ahmed ve İbni Mace 139 Muvafakat, 4/294

Page 62: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

62 ❖ Selefi Menhec Hakkında

inceleyip ve çelişkili olmamasını muhtemel kılan bir yönünü mutlaka bulduk.”140

Böylece anlaşılmaktadır ki kitab ve sünnet naslarının bir-birine zıtlık arzetmesi mümkün değildir. İşte bu sebeble Rab-bani alimler iki vahyin naslarının doğru bir şekilde anlaşılması için külli delillerden bir takım sabit kaideler çıkarmışlardır. İşte o kaidelerden bir tanesi de “Hangi konu olursa olsun, bir mesele hakkında hüküm vermek için, o konu hakkında sabit olan bütün delilleri bir arada değerlendirmek’’ gerektiği ile il-gili kaidedir.

Çünkü bir nasta mücmel/kapalı olarak bildirilen bir hük-mün, başka bir nasta mübeyyen/açıklayıcı olarak gelmesi mümkündür. Yine bir nasta mutlak/umum olarak zikredilen bir hüküm, başka bir delilde mukayyet/kayıtlı olarak gelmiş olabilir.

İbni Huzeyme (Rahimehullah) bu konuda şöyle der: “Nebi (Sal-lallahu Aleyhi ve Sellem) kitaba aykırı bir şey söylemez. Kitapta Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in haberine asla aykırı olmaz. Ak-sine kitab'tan herhangi bir şey ona muhalif değil, ancak ona muvafık olur. Fakat kitabın lafzı bazen umum bir lafız olurda ondan kastedilen şey, kitab ve sünnet tarafından tahsis edile-bilir.”141

Böylece anlaşılmaktadır ki, bir konuda Allah ve Rasulünün muradına isabet etmek için, mutlaka o konuda Allah ve Rasu-lünün bütün sözlerine bakmak gerekir. Aksi halde Kur’an ve sünnetten hüküm çıkarmaya çalışmak hatalı, bidat ve küfür gibi görüşlerin ortaya çıkmasına sebeb olur ki günümüzde bu-nun bir çok örneği vardır.

140 Er Risale, s. 216 141 Et Tevhid, s.208

Page 63: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

63 ❖ Selefi Menhec Hakkında

Mesela cehmi akideye mensup bazı zındıkların ‘Her kim la ilahe illallah derse kanı ve malı haram olur’ gibi hadisleri delil getirerek, La ilahe illallah kelimesini telaffuz etmekle kişinin Müslüman olacağını, böyle birinin tekfir etmenin aşırılık ve ha-ricilik olduğunu iddia etmeleri buna örnektir. Halbuki söz ko-nusu hadisler başka rivayetler de ‘Manasını bilirse’ ‘Allahtan başka ibadet edilenleri reddederse’, ‘Sıdk üzere söylerse’, ‘İh-lasla söylerse’ vb. şekillerde kayıtlanmış ve mücerred La ilahe illallah kelimesini telaffuz etmekle hiç kimsenin Müslüman ol-mayacağı Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tarafından beyan edil-miştir.

İmam Şatıbi şöyle demiştir: “Cahillerin çoğunun bozuk de-lillerle ve sahih delillerle kendi lehlerine hüccet getirdiklerini görürsün. Herhangi bir delili seçerler, sonra diğer delillere bakmazlar.”142

Gerçekten de durum Şeyhin dediği gibidir. Kendini islama ve selefe nispet eden bu ve benzeri birçok fırkanın durumu bundan ibarettir. Öyle ki, her fırka tek bir delile dayanarak kendi yanında olanın hak olduğunu iddia edip onunla yetin-mekte ve muhalif tarafı batılla sapmakla itham etmektedir. Halbuki Selef imamları bir konuda hüküm vermek için o ko-nuda varid olan bütün delillere bakar ve öylece değerlendirir-lerdi. Dolayısıyla doğru bir hüküm ve sonuca ulaşmak için, aynı konuyla ilgili bütün delilleri bir araya getirerek hüküm vermek, selefin menheci olup hakkın ta kendisidir. Bu usule muhalefet etmek ise, ilhad/haktan sapmak olup, cehalet ve ba-tıl ehlinin menhecidir.

6- Su-i Niyet/Kötü Niyet

Geçmişte ve günümüz de selefin yolundan sapmanın en 142 İ’tisam, 1/167

Page 64: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

64 ❖ Selefi Menhec Hakkında

önemli sebeblerinden biri de kulun ilim sahibi olsa da, ihlastan uzak kötü niyet sahibi olmasıdır. Zira böyle bir niyetin altında gizli şehvetler ve heva-i arzular yatmaktadır.

Kötü niyet sahibi kişi, ilim ve amelden oluşan dini kullana-rak gizli şehvetlerine ve heva-i arzularına ulaşmak hedefinde-dir. Bu arzular bazen toplum baskısı gibi zemmedilme korkusu makam, şöhret ve kitle kaybetme endişesi olarak nefiste or-taya çıktığı gibi bazen de insanlar nezdinde makam ve şöhret sahibi olmak, beğenilme arzusu, daha çok takipçiye sahip olma gibi hallerle de zuhur edebilmektedir. Bu kötü şehvetlerin so-nucunda ise; din istismarı, gerekli ilme ve dirayete sahip olma-dan piyasa yapabilmek için alim-hoca unvanı almak, şer’i mü-kellefiyetlerin ve bilhassa da vela-bera ve kafirleri tekfir gibi hükümlerin tahrif edilmesi, hakka ve ehline buğz etmek ve düşman olmak, fırkalaşma, din düşmanlarının eline malzeme verme ve daha bir çok fesad ortaya çıkmaktadır.

Oysa ki ilim ve amelde hüsnü niyet, yani ihlaslı olmak ge-rektiği kat’i nas ve icmayla sabittir. Çünkü ihlasta sadece yara-tıcıya bağlanma ve onun rızasına ulaşma arzusu vardır. Dola-yısıyla ihlaslı kişi sadece Rabbinin ne dediğini düşünür ve ona göre hareket eder. Yaratılmışların ne dediğini ve ne diyeceğini düşünmez. Kötü niyet sahibi kişilerin kalpleri ise yaratılmış-lara bağlı olduğu için, yaratılanların ne diyeceğini düşünür. Bu sebeble de insanlar içindeki konumunu ve makamını muha-faza etmek için, insanlar değiştikçe, dinde, fetvada, hükümde bu kişilere göre değişir. Günümüz de çoğu davetçinin ve etba-asının hali bunlardan ibarettir. Bütün bunlar ise Allahu Teâlâ’nın ihlas emrinin terk etmelerinden dolayı, riyakarlara verdiği rezilliklerdir.

Emirul Mü’minin Ömer radıyaAllahu anh şöyle demiştir: ’’Her kimin niyeti halis olursa, Allah onunla diğer insanların

Page 65: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

65 ❖ Selefi Menhec Hakkında

arasını hoş tutar. Her kimde Allah kendisini bildiği halde kal-binden geçtiğinden başkası ile insanlara süslenirse Allah onu rezil eder.’’143

Molla Aliyyul Kari (Rabbim bizi de onu da affetsin) şöyle demiştir: “Bil ki, istenilen neticeye ulaşılmamasının sebebi, başlangıçta niyetin tashih edilmemiş (düzeltilmemiş) olması-dır. Usulün kaybedilmesinden dolayı vusul (hedefe ulaşma) gerçekleşmemiştir.”144

Bundan dolayı ilme, niyeti ıslah etmekle başlamak gerekir. Selefi salihinde buna dikkat çekmiştir.

Abdullah İbnul Mubârek (Rahimehullah) şöyle demiştir: “İl-min başı; niyettir sonra, dinlemektir sonra, anlamaktır sonra, ezberlemektir sonra, amel etmektir, sonra da bu ilmi yaymak-tır.”145

İbni Kayyım (Rahimehullah) şöyle der: “Niyet her işin başı ve temel direğidir. Temeli ve üzerine binasının kurulduğu esası-dır. Zira niyet amelin ruhudur. Amele önden yol gösterir, arka-dan da ona destek verir. Amel niyete tabidir ve onun üzerine kuruludur. Onun sıhhatiyle sahih, fesadıyla da fasid olur. Mu-vafakiyet niyet ile kazanılır. Rezillikte niyetin kaybıyla ortaya çıkar. Derece ve makamlarda niyete göre farklılık gösterir.”146

Yahya b. Kesir (Rahimehullah) şöyle demiştir: “Niyeti öğrenin çünkü o amelden daha beliğdir/önemlidir.”147

Sufyan es Sevri (Rahimehullah) da şöyle demiştir: “Onlar (sa-

143 Hilyetul Evliya, 1/50 144 Tathirut Taviyye bi Tahsinin Niyye, s.65 145 Câmiu Beyâni’l İlm, s.153 146 İ’lamul Muvakkiîn, 5/199 147 Hilyetu’l Evliya, 1/456

Page 66: ﻢﻴِﺣِﺮﻟا ﱠﻦِﻤَﺣْﺮﻟا ﱠ ِّﻢِﺴْ...menhecin tayininde ve tesbitinde geçerli olan kurallar da ayet ve hadislerden alınır, istinbat edilir. İşte

66 ❖ Selefi Menhec Hakkında

habeler) amelleri öğrendikleri gibi amel için niyeti de öğreni-yorlardı.”148

Sonuç olarak kötü niyet, selefin menhecinde sapma sebe-bidir. Geçmişte ve günümüzde alim de olsa haktan sapan çoğu kimsenin sapma sebebi sahip olduğu kötü niyet ve bu niyetin altında yatan gizli şehvetler ve heva-i arzulardır. Allah-u Teâlâ’dan af ve afiyet dileriz…

148 Minhacul Kasidin, 2/561