ilmi 18 -19 ekim 2008ktp.isam.org.tr › pdfdrg › d197706 › 2009 › 2009_camdibih.pdf · dİn...
TRANSCRIPT
TARTlŞMALI iLMI TOPLANTlLAR Dizisi
•
Sosyal ve Ferdi Işlevleri Açısından
• NAMAZ ve CAMI
-Tartışmalı ilmi Toplantı-
18 - 19 Ekim 2008
Ü sküdar Belediyesi Altunİzade Kültür Merkezi
İstanbul 2009
IV
DİN EGİTİMİNDE NAMAZ
(Nasıl Öğretiriz, Nasıl Sevdiririz?)
Prof. Dr. Hasan Mahmut ÇAMDİBİ"
Din Eğitiminde Şahsiyetin Ölçüsü Olarak Namaz:
Karakter istikrarının ölçüsü olarak namaz:
Namaz: İnsan şahsiyetinin alakalardan sıyrılıp, deruru rnurakabe ve muhasebe ile yaratana yönelmek olan namazın ibadetler arasında özel bir yeri ve karaktere te'siri vardır.
Gazali, namazın karaktere te'siri ile ilgili bir hadisi zikrediyor: "Namazı, fahşa ve rnünkerden men etmeyen kimse, Allah'tan uzaklaşır." Gafil olanın namazı fahşa ve rnünkerden men etrnez. 1
Günahlara dalmış, yaptığı yanlışlardan haberdar olmayan, Allah'ın
emirlerine razı olmayan, şehvetlere ve dünyaya dalmış, üstünlük isteği, gurur gibi kötü huylar içindeki bir nefiste namazda huşu' duymak zordur. Bu dururndaki nefislere namaz zor gelir.
"Bu namaz, Allah korkusu duymayanlara ağırdır. "2
Rasfrlullah (s.a.v.): Allah'a gönül hoşluğuyla ibadet et, şayet buna gücün yetmiyorsa, hoşlanrnadığın şeyde sabret. Zira böyle yapmanda senin için çok hayır vardır." (Taberanl) buyurmuştur. İyi ahiakın kernali, yaptığı iyiliklerden zevk almasıdır. Cömert, infakından zevk alan kimsedir. Yoksa zorla ve-
• M. Ü. ilahiyat Fakültesi, hmcamdibicaımarmara.edu.tr 1Gazali, Miik!işefetu'l-Kulülı, 64.; İhya, III/159.; Ayrıca bkz. Ankebut, 29/45. 2Bakara, 2/45.
102 NAMAZ VE CAMi
ren kimse, cömert olmaz. Bütün güzel adetleri tamamen yapmadıkça, bütün kötü fiilieri atınaclıkça ve iyi işleri gönülden arzu edenler gibi iyi işlere sarılmadıkça dini huylar insanda yerleşmez. Sonunda iyiliklerden zevk alacak ve kötülükleri çirkin görüp, onlardan üzülecektir. Nitekim Raslılullah (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: "Benim gözümün karargahı namazda kılındı." (Nesei)
Peygamberlerin nefisleri kamil olduğundan, asli sıfatları üzere kaldığından3 dolayı, namaz gibi dini vazifeler onlara son derece haz ve huşu' vermektedir. İbadet etmek ve kötülükleri terk etmek, insana ağır gelirse bu bir noksanlıktır. Bu noksanlık, ibadetlerden zevk almayı engellemektedir. Güzel ahlaka, saadete ulaşmak için ibadetten bazı zamanda zevk almak da kafi değildir; belki günahı kerih görmeli, itaat ve ibadetleri sevmeli ve buna ömür boyunca devam etmelidir. Bu surette ömür uzadıkça faziletler de çoğabr ve daha da kemale erer. Bunun için Raslılullah (s.a.v.): ;'Ömrün uzunu, Allah'a itaat yolunda geçen ömürdür." (Deylemi) buyurmuşlardır. Bunun için peygamberler ve veliler ölümü kerih görmüşlerdir. Zira dünya, ahiretin tarlasıdır; uzun ömür sayesinde ibadet çoğalınca mükafat da çoğalır. Nefis de daha çok tezkiye edilir. Ahlak daha da kuvvetlenir, kökleşir. Zaten ibadetlerden maksat da kalbe te'sir edip kalbi düzeltmektir.4
Temizlenen kalb artık namazdan huşu' duyacaktır. Gazali, bu hususta şu hadisi zikreder: "Son namazını kılan bir kişinin namazı gibi namaz kıl." (İbn-i Mace) Yani hevasına ve hayatına veda ederek mevlasına doğru yönelen bir kişinin namazı gibi. 5
Gazali, güzel ahiakın alametlerini açıklarken, "Güzel ahlak imandır; kötü huy nifaktır." diyor. Allahu Teala Kur'an-ı Kerim'de mü'minlerin güzel sıfatları ile münafıkların kötü hallerini bildirmiştir. İşte bunlar güzel ahlak ile kötü huyun neticesidir. Güzel ahiakın alametleriyle ilgili şu ayet-i kerimeleri zikreder:6
"Namazlannda /ı u şu' içinde olan mü' minler muhakkak felaJıa ermişlerdir. Onlar boş sözlerden Oağv) yüz çevirirler. Onlar zekatlarını verirler. Onlar eşleri ve efiriyeleri dışında mahrem yerlerini herkesten korurlar. Doğrusu bunlar zemmedilmezler. Bu sınırı aşmak isteyenler, işte bımlar aşırı gidenlerdir. Onlar emanetlerini ve
3el-Ledüm!iyye, 33. 4 Gazali', Iltya, III/57. 5 a. e., II/150. 6 a. e., III/67.
DİN EGİTİMİNDE NAMAZ 103
sözlerini yerine getirirler. Namaziarına riayet ederler. İşte onlar temelli kalacakları Firdevs Cenneti'ni vfiris olan mirasçılardır. "7
"Ey Muhammed! Allah'a tevbe edip ibadette bulunan, O'nu öven, O'nun uğ
runda gezen, rüku' ve secde eden, muvafık olanı huyurup fenalığı yasak eden ve Al
lah' ın buyruklarını koruyan mü' minleri müjdele. "8
"Mü'minler o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman yürekleri titrer; karşılarında
ayetleri okununca (bu) onların imanlarını arttırır. Onlar ancak Rablerine istiniid
edip, güvenirler. Mü' minler onlardır ki, namazı dosdoğru kılar lar, kendilerine nzık
olarak verdiğimizden lıarcarlar. İşte onlar hakiki mü' minierin ta kendileridir." 9
Enfal suresindeki bu ayetlerde mü'minlerin vasıfları Allah'ı andığıncia kalbin hassasiyeti, Allah'ın gönderdiği ayetlere iman, bu ayetleri dinlerken imanlarının artması ve tevekkülden sonra böyle inanan bir kalbin, namazlarını hakkıyla, dosdoğru kıldıklarını açıklanmaktadır. Namazdan sonra da Allah'ın rızk olarak verdiklerini yine O'nun rızasına uygun olarak infak etmelerinin de şahsiyet bütünlüğü açısından önemi vardır.
Kur' an-ı Kerim' de Ra' d suresinde özlü akıl sahiplerinin vasıfları şöyle belirtiliyor:
Özlü akıl ile görme:
"(Ey Muhammed!) Sana Rabb'inden indirifenin gerçek olduğunu bilen kimse,
onu bilmeyen köre benzer mi? Ancak özlü akıl salıipleri (Ulu'l-Elbiib) ibret alırlar. "10
Ahde vefa ve misak:
"Onlar Allah' ın alıdini yerine getirirler, anlaşmayı (misak) bozmazlar. "11
S ıla, huşu', ha vf:
"Onlar, Allah 'm birleştirilmesini enzrettiği şeyi birleştirirler. Rabb'lerinden h u
şu' duyarlar. Kötü hesaptan koı·karlar. "12
Sabır, salatı ikame, infak ve iyilikler yapmak:
7 Mü'minıln, 23/1-11. 8 Tevbe, 9/112. 9 Enfal, 8/2-4. lO 13/19. ll 13/20. 12 13/21.
104 NAMAZ VE CAMİ
"Onlar Rabb'lerinin rızasını dileyerek sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizlice ve açıkça sarf ederler. İyilik yaparak kötülüğü
ortadan kaldırırlar; işte onlar bu dünyanın iyi sonucu, girecekleri Adn Cennetleri
vardır; babalarının, eşlerinin çocuklarmın iyi olanları da oraya girerler." 13
"Melekler her kapıdan yanlarına girip: 'Sabretmenize karşılık size selam olsun;
burası dünyanın ne güzel bir sonucudur.' derler." 14
Bu ayetlerdeki özlü akıl sahiplerinin vasıflarındaki bütünlük, iman, iyiliğin takdimi, huşu, sabır, namaz, gizli-açık infak gibi vasıflar, şahsiyet bütünlüğünü gösterir. İnsan şahsiyetincieki bütünlüğün sağladığı öze yönelmeden aklını kullanmaya başladığında tek yönlü düşüncelerle, savunma mekanizmalarıyla çarpıtılmış düşüncelerle doğruyu ve hakkı bulamaz.
İman Huşu -+ Öz akıl-+ Namaz-+ İn fak
Özlü akıl, bütüncül ve derin idrakin sağladığı hem fert hem de başkaları için doğru olanı bulan sezginin de devreye girdiği geniş ve derin anlayışla ilgilidir.
Ayetteki "İyilik yaparak kötülüğü ortadan kaldırırlar." ifadesi, eğitimde iyilikleri öğretmeden ve bunlara alıştırmadan kötülüklerin kaldmlamayacağını ortaya koyması bakımından çok önemlidir.
inanan insanlar rızk endişesi gibi çeşitli sebeplerle imanları gereği mükellef tutulduklan ibadetlerde ihmal göstermektedirler. Halbuki namaz, zekat gibi bu ibadetleri ifa ettiklerinde onların bu endişeleri azalacaktır.
"O adamlar (Allah'ı tesbi/ı ederler) ki, ne ticaret ne de alışveriş onları Allah'ı
anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz. Onlar, kalbierin ve
gözlerin allak bullak olduğu bir günden k01·karlar. Çünkü Allah, kendilerini yaptık
larmm en güzeli ile mükafatlandıracak ve lütfundan onlara fazlasıyla verecektir. Al
la/ı dilediğini hesapsız rızıklandırır. ''ıs
Bakara suresi 3. ayette gabya imandan hemen sonra namaz ve infak zikredilmekte, 4. ayette yine iman, ahirete iman geçmektedir. Böylece imanın ve yakin imanın tam ortasında namaz ve infak zikredilerek, namazın ve infakın iman ile mü' min şahsiyetin oluşumunda önemi ortaya çıkmaktadır.
İman -+ namaz -+ infak --+ iman ahirete kesin iman= Hidayet kurtuluş
13 er-Ra' d, 13/22, 23. 14 er-Ra' d, 13/24. ıs en-Nur, 24/36-38.
DİN EGİTİM~NDE NAMAZ lOS
Furkan suresinin 63. ve devamındaki ayetlerde Rahman'ın kullarının vasıflarının başında, vakar, selam, kıyam ve secde zikredilmekte daha sonra, şirk, katil, zina gibi günahlardan kaçınma ile infak, itidal, iman, tövbe ve
anıel-i salih gibi vasıflar açıklanmaktadır. Sayılan bu müsbet vasıflarla, kazanılan yüksek ahlak ve yüce duygular, mü'mine vakar, selam ve Allah'a yönelmeyi sağlamaktadır.
"Ralıman olan Allah' zn kulları yeryüzünde vakarla yürürler. Cahiller kendile
rine takzldıkları vakit onlara "selam" derler (güzel söz söylerler.)
Onlar gecelerini Rableri için kıyama durarak ve secdeye vararak geçirirler. On-
· lar: "Rabbimiz, bizden cehennem azabın ı uzaklaştır; doğrusu onun azabı daimi ve
aczdır; orası şüphesiz kötü bir yer ve kötü bir duraktır." derler.
Onlar saıfettikleri zaman ne israf ederler, ne de cimrilik; ikisi arasmda bir yok
tutarlar. Onlar Allalı 'zn yanmda başka tanrı tutup ona yalvarmazlar. Allah' m ha
ram kıldığı cana haksız yere kıymazlar. Zina etmezler. Bunları yapan günaha girmiş
olur. Kıyamet günü azabı kat kat olur. Orada alçaltılarak daima kalır. Ancak tevbe
eden, inanzp yararlı iş işleyen kimselerin; işte Allah, onlarm kötülüklerini iyilikZere
çevirir. Allalı bağışlar ve merhamet eder.
Kim tevbe edip yararlı iş işlerse, şüphesiz o, Allah' a layıkıyla teveccüh etmiş
olur. Onlar yalan yere şahitlik etmezler. Faydasız bir şeye rast/adıkiarı zaman, yüz
çevirip vakarla geçerler. Kendilerine Rablerinin ayeti hatırlatıldığı zaman onlar karşı
kör ve sağır davraıımazlar.
Onlar: "Rabbimiz! Eşlerimiz ve çocuklarım ız hususunda gözlerimizi aydın kıl.
Bizi Allalı 'a karşı gelmekten sakınanlara (müttakf) rehber yap." Derler. İşte onlar
sabrettiklerinden ötürü Cennet' in en yüksek dereceleriyle mükafatlandırzlır, esenlik
ve dirlik dilekleriyle karşılanzrlar. Orada daimidirler. Ne güzel bir yer ve ne güzel bir
duraktzr." 16
Mü'minun suresinin başında kurtuluşa eren mü'minlerin vasıfların ilki olarak namazın zikredilmesi, 9. ayette "namazlarını korurlar." Denilmesi, din eğitimi açısından namazın, mü'minin şahsiyet vasıflarının adeta mihverini teşkil etmekte olduğunu söyleyebiliriz.
1. Gerçekten nıü 'minler kurtuluşa ermiştir.
2. Onlar namazlarını lwşıl' içinde kılar lar.
1" Furkan, 25/63-77.
106 NAMAZ VE CAMİ
3. Boş şeylerden yüz çevirirler.
4. Zekat verme görevlerini yerine getirirler.
5. İffetlerini korurlar.
6. Ancak eşleri ve ellerinin sahip oldukları hariç. Bunlarla ilişkilerinden dolayı
kmanmazlar.
7. Ama bunun ötesine gitmek isteyen olursa, işte onlar haddi aşanlardır.
S. (Mü'minler) emanetleri korur ve verdikleri sözleri yerine getirirler.
9. Namazlarmı korurlar.
10. İşte varis olacaklar onlardır.
11. Onlar Firdevs'e varis olacaklar ve orada çok uzun süreli kalacaklardır.
Mü'minin suresinde öncelikle mü'minlerin vasıflarından bahsedilerek başlanmış; bir önceki sure olan Hacc suresinin sonunda işaret edilen kurtuluş ümidi, bu surenin hemen başında zikredilmiştir. Hacc suresinin sonundaki kurtuluşa götüren emirler şunlardır:
"Ey iman edenler! Rüku edin, secdeye kapanm, Rabbinize kulluk edin; hayır iş
leyin ki kurtuluşa eresiniz. "17 " Allah uğrunda hakkmı vererek cihad edin. O sizi
seçti; din hususunda üzerinize hiç bir güçlük yüklemedi; babanız İbrahim'in dininde
de böyleydi. Rasulüllah'm size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için, O,
gerek daha önce gelmiş kitaplarda gerekse Kur'an'da size "müslüman/ar" admı ver
di. Öyleyse namazı kılın, zekatı verin, Allah'a sımsıkı san/m. O sizin mevlanızdır. Ne güzel mevladır, ne güzel yardımcıdır I "1s.
İbadet, zikir ve Kur'an okumada tam bir saygı, ince duygular, huşu' ve derin düşünce içerisindedirler. " ... Ey Muhammed! Allalı anıldığı zaman kalpleri
titreyen, başlarına gelene sabreden, namaz kılan, kendilerine verdiğimiz rızıktan (Al
lah yolunda) sarfeden ve Allah'a gönül vermiş olan kimselere müjde et. "19 Bu ayet-i kerimede Allah'a ibadete tam yönelmenin şartları belirtiliyor: Bu şartlar, Allah anıldığında kalbi titreyecek kadar temizlenmiş, ince duygulu, sabırlı olmak, namaz kılmak ve Allah'ın verdiği rızıktan Allah yolunda sarf etmek
17 Hacc suresi, 22/77. 18 Hacc, 22/78. ı9 Hacc, 22.34.35
DİN EGİTİMİNDE NAMAZ 107
olarak gösterilmiştir. Enfi:il suresinde ise imanın neticeleri olarak ittika, beşeri münasebetleri düzeltrnek, Allah'a ve Rasulune itaat olarak belirtilmiş, imanın sonucu olarak Allah'ın ayetleri karşısında kalbin titrernesi ölçüsü konulrnuştur.20
Kur'an'da namaz ile ilgili ayetler:
"Namazı kılın, zekatı verin, kendiniz için önden gönderdiğiniz her lıayrı Allah
katmda bulacaksınız. Allah yaptıklarınızı şüphesiz görür" 21
"Namazlara ve orta namaza devam edin; gönülden boyun eğerek Allah için namaza d uru n " 22
"Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin vel'ileridir; iyiyi e1nreder, kötülükten alıkorlar; namaz kılarlar, zekat verirler, Allah'a ve Peygamber'ine itaat ederler. İşte Allalı bunlara rahmet edecektir. Allah şüphesiz güçlüdür, hakimdir" 23
Namazın kılınması ve namaz kılmaya devam edilmesi yanında
rnü'rninlerin iyiliği emredip kötülüğü men etmeleri, zekat vermeleri, Allah'a ve Peygamber'ine itaat etmeleri, inananların vasıflarındaki bütünlük sağlanarak bu inanç ve arnellerine devarn ettikleri müddetçe Allah'ın kendilerine rahmet edeceği belirtilmektedir.
Namaz, İlahi davete icabettir. İlahi davetİn icabı da Allah'a dayanıp güvenmek, günahlardan ve hayasızlıktan çekinmek, kızdıklarında da bağışlayabilecek bir olgunluk göstermek, namazı ikame etmek yani dosdoğru kılmak, işlerini birbirlerine danışarak yapmak, Allah'ın verdiği rızklardan hayırda harcamak gibi vecibelerin merkezi yerinde namaz bulunrnaktadır. 24
Namaz, ferdi kötülüklerden ternizlediği gibi, beden, dil ve kalple yapılan bir zikirdir. İnsan namazda iç aleminin derinlikleriyle temasa geçer. İnsanı günlük hayatta meşgul eden, üzen, dünyaya bağlayan alakalar insanın zihni sağlığını bozar, şuurunu daraltır, şuuraltını karıştırır. İbadet, özellikle namaz ve zikir ise şuurda genişleme, şuuraltında denge ve derin idrak sağ-
20 H. Mahmut Çamdibi, Din Eğitiminde İnsan ve Hayat, s. 193. ıı Bakara, 2/110. 22 Bakara, 2/238. 23 Tevbe, 9/71. 24 Şura, 42/36-39.
lOS NAMAZ VE CAMİ
lar. Mesela unutulan şeylerin namaz esnasında akla gelmesi, şuur eşiğinin şuur lehine genişlemesi olabilir.2s
Namazla günde beş kez Allah'ın huzuruna çıkınakla insan başıboşluktan kurtulur ki bu hal kişinin karakteri ve hayat tarzının şekillenmesinde önemli bir işieve sahiptir. Her gün Yüce Allah ile kurulan manevi irtibat ve diyalog insanınakli ve ruhi melekelerinin gelişmesinde önemli rol oynamaktadır. Günde en az kırk defa bilinçli olarak tekrarlanan "Yalnız sana kulluk
eder ve yalnız senden yardım bekleriz." 26 ayetiyle Allah' a olan bağlılık teyit edilmekte, canlı ve diri tutulmaktadır.
Yapılan bazı araştırmalara göre; denekierin dini inanç, ibadet ve tutumları arasındaki tutarlılığı ve ahengi sağlamak bakımından inanç ve amel bütünlüğünün önemi ortaya çıkmıştır. Bu noktadan baktığımızda, denekierin ibadetleri ile dilli inanç ve tutumları arasındaki ilişki ve etkileşirnde bu Kur'ani değerlerin, dini ve sosyal bir norm olarak benimsenmiş olduğu için, dilli tutum ve davranışlarda çok önemli ve esaslı bir rol oynadığı sonucuna varılabilir.
Netice itibariyle araştırmaya katılanların "namaz" ibadetini yerine getirme durumları ile dini tutumları arasında pozitif yönde bir ilişki olduğu ve bu ilişkinin davranış yönünde artarak yoğunluk kazandığı açıkça görülmektedir.27
Mü'minlerin, bilinçli olarak aksatmadan namaziarına devam etmeleri ve görevlerini zamanında ve mekanında ( camilerde) yapmaları, onlara manevi değer ve şuurun yanında, psiko-sosyal açıdan da çok önemli kazançlar sağlayacaktır. Mesela camide kılınan namaz kendi bünyesinde toplumun çeşitli sınıfıara mensup fertleri arasında "eşitlik fikri"nin gelişmesine ve dolayısı ile mutlak bir eşitliğe yönelip, onu gerçekleştirmeye çalışmalarına sebep olacaktır. Bu çalışma ve gayret de, onların cami dışı hayatiarına tesir edecektir. Böylece, adaletin karşısında veya herhangi bir yerde yahut bir mecliste fakir veya işçiyle eşit muamele gördükleri zaman, hem bunu gayet tabii olarak kabul edip yadırgamayacaklar, hem de kendi maiyetlerine ellerinden geldiği kadar eşit muamele yaparak onlar arasında mutlak bir eşitliğin gerçekleşmesine çalışacaklardır. Bu da haksızlığın, iltimasın, adam kayırmaların mevzu-
25 H. Mahmut Çamdibi, Diıı Eğitiminin Temel Meseleleri, MÜİFV Y., İstanbul 1994, s. 95-96.
26 Fatiha 1/5. 27 Veyse_l _ _IJysal, _Din Psikolojisi Açısından Dini Tutum Davranış ve Şahsiyet Özellikle
ri, MUIFV Y, Istanbul 1996, s. 126
DİN EGİTİMfNDE NAMAZ 109
bahis olmaması yani yok olması, aksine insanların toplumdan istidat, kabiliyet, faziletlerine göre değer kazanmaları, başka bir deyişle "adama göre iş değil, işe göre adam" prensibinin gerçekleşmesi demektir.28
Mü'minCın 9. ayetteki namazlarını muhafaza etmeleri, namaziara devam etmekle birlikte namazda verilen sözleri, özellikle de, Fatiha suresinde her rekatta, "yalnız sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım dileriz" diyerek Allah' a verdikleri sözü hayatta unutmadan muhafaza etmek suretiyle devam etmek manasma da gelebilir.
Namaza devamlılık, ahiakın bozulmaması demektir. Meryem suresi 59. ayette de bu konuyla ilgili olarak: "Ama arkalarından öyle bir nesil geldi ki, na
mazı yitirdiler, şehvetZere uydular. Bunlar azgınlzklarınm cezasını bulacaklardır"
buyrulmaktadır. Bu ayette geçen namaz, yani salat kelimesi, bir ibadet şeklini ifade etmektedir ama aslında bu ibadet, ahiakın temeli olan değerleri ve bu değerlerin koruyuculuğunu temin etmektedir. Onun için "namazı yitirmek", "ahlaki bakımdan süflileşmek" demektir.
Yine Ankebut suresi 45. ayete bakarsak namazın görevinin ne olduğunu görebiliriz: "Elbette namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar." Demek ki namazı yitiren, bu koruyucu, engelleyici ve alıkoyucu zırhını kaybetmiş olmaktadır. Namaz denen "ahlaki değerleri" yitiren insanlar, şehvetlerine yani nefsin arzularına uymakta, onları takip etmekte, onların peşine takılmaktadırlar. Çünkü nefsin şehvetleri ile karşı karşıya kalındığında, oradaki ahlaki değerlerin duvarı erimektedir. Bu ayetteki uyarısı ile Yüce Allah, şu dini ve sosyal kuralı koymaktadır: Namaz denen ahlaki değerler sistemini yitiren nesiller şehevi arzularının peşine takılınaktan kurtulamazlar. Böylece hem sosyal hayatı kirletecek hem de dini görevlerini ihmal etmiş olacaklardır. Dinin ve sosyal hayatın kirletilmesi ve sonuçta nesillerin zayıflamasının sebeplerinden biri işte bu şekilde gündeme getirilmiş olmaktadır. Hulasa namazı kaybetmek ahlakı kaybetmek ve ahlakını bozmaktır. Namaza devam eden, yüz kızartıcı davranışlardan, kötülüklerden kendini koruyor ve buna devam ediyor demektir.29
İbn Cemaa, ilmi anlama ve öğrenmenin, ilmi meselelerin derinliklerine vakıf olmanın da kalp temizliği ile mümkün olabileceğini ileri sürer ve der ki, "namaz ancak dış organların temizliği (hades, abdest) ile sahih olduğu gibi, kalple yapılan bir ibadet sayılan ilmin de kalıcı ve bereketli olabilmesi,
28 Ali Murat Daryal, Dini Hayatın Psiko-Sosyal Temelleri, MÜİFV Y., İstanbul1999, s. 89. 29 Bayraklı, age, XIII/192.
no NAMAZ VE CAMİ
kalbin (kin, hased vb.) manevi kirlerden temizlenınesine bağlıdır. Nasll ki toprak ıslah edildiğinde bitki gelişir ve verim artarsa, kalp de ilim için temizlenince ilmin bereketi artar." Hz. Peygamber de ilim elde etmede kalp eğitiminin önemine ve rolüne dikkat çekmiş ve şöyle buyurmuştur: "Bedende bir et parçası vardır ki, bu parça işe yarayışlı olursa, bütün beden yarayışlı olur, bozuk olursa bütün beden bozulur. Dikkat edin, işte~ kalptir."30 İbn Cemaa, Sehl'in de şöyle dediğini nakleder: "İçinde Allah'ın hoşlanmadığı bir ahlak veya inanç bulunan kalbe nurun (ilmin) girmesi haramdır."
İlim ve öğretimle ilgili bütün işlerin ilk merhalesi ve esası olan niyet, kalp eğitimi ve karakter formasyonu ile yakından ilgilidir. İbn Cemaa, bu sebeple kalp temizliğini başa almış, öğrencinin ilminin iyi niyeti sayesinde gelişeceğine, aksi halde gayretin boşa gideceğine ve başanya ulaşmanın zorlaşacağına dikkat çekmiştir.3ı
Namazda Huşu
Ragıb el-İsfahani, huşu kavramının daha çok kalp için kullanıldığına işaret etmektedir. Çünkü kalp, tevazu içinde ise, organlar da huşu içinde olur.32
Kur'an'da Allah'ı ve İlahi hakikatları anmanın, hatırıamanın sonucunda iman edenlerin kalplerindeki yumuşamaya da huşu denilmektedir:
"İman edenlerin, Allah'ı ve O'nun katından inen ha~ikatıhatırlamaları, kalple
rinin saygı ile yumuşama zamam hala gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine ki
tap verilip de üzerlerinden uzun zaman geçmiş ve artık kalpleri kararmış olanlar gibi
olnıasınlar. Onlardan birçoğu fasıklardı." 33
Gazall, Mükaşefetü'l-Kulub' da ibadetlerde kalbin titrernesi ve huşu'u şöyle açıklar:
"Allah'u TealaMusa (a.s)'a vahyetti ki: Ya Musa! Beni zikrettiğin zaman azalarınla birlikte titreyerek zikret ve beni andığın zaman huşu' içinde, mutmain olarak zikret. Korkan bir kalble ve sadık lisanla münacat et."
Jo Buhar!, İman, 39. 31 1\1. Faruk Bayraktar, İbn Cemaa'dan Öğretmen ve Öğrencilere Öğütler, MÜİFV Y., İs
tanbul1997, s. 59-61. 32 Bayraklı, Kur'an'da Değişim Gelişim ve Kalite Kavramları, s. 116 33 Hadlll 57/16.
DİN EGİTİMİNDE NAMAZ lll
Rasulullah (s.a.v.), namazında sakalıyla oynayan bir adam gördüğünde şöyle buyurmuştur:
"Bunun kalbinde huşu' olsa, azalarında da huşu' olurdu. Kalbinde huşu' bulunmayanın namazı reddolunur" buyurdu. Dernek ki namazın kabulünün şartı huşu'dur.
Elrnalılı Harndi Yazır, Huşu'u şöyle açıklıyor:
"Huşu'u bazıları havf, korku gibi kalb fiilierinden olmak üzere tarif etmiş, bazıları da sükun ve terk-i iltifat gibi azaların fiilierinden göstermiştir. Doğrusu huşu', aslı kalbde, tezahürü bedende olmak üzere ikisini de ifade eder. Kalb, azarnet ve celal-i Rabhani karşısında kendi küçüklüğünü göstererek nefsi, emr-i Hakk'a serfüru ettirecek ve edeb-u ta' zirnden başka bir hatıraya iltifat etmeyecek surette kalbin son derece bir saygı hissi duyrnasıdır."
Seyyid Şerif Cürcani, Ta'rifat'ında Huşu'u, Hakk'a bağlılık olarak tarif ediyor.
İbn Abbas, huşu"u, Allah'ın azarnet ve üstünlüğü karşısında korku ile Allah'ın rahmetinin ümidi ile sükuna ermek arasındaki denge olarak görüyor. Namazda bütün organların sakin olması ve ta'dll-i erkana uyulması gerekir. Namazın önceki ve içindeki şartlara uyulduğu nispette, namazın içinde okunan sf:ıre ve dualara kalbi vukuf nispetinde derece derece- sükunet sağlanır. 34
Kur' an' da sal at lafzı rnünafıklarla ilgili olarak geçtiği yerler hariç, Allah'ın teşvik edip övdüğü her yerde ikame (dosdoğru yapmak) lafzıyla beraber geçer. Zira ikame lafzı sadece şekil olarak yapmayı değil hakkıyla yapmayı ve şartlarını tam yapmayı ifade eder. Bunun için şöyle denrniştir: "Musallfn (namaz kılanlar) çoktur, ama mukimin (onu hakkıyla yapanlar) azdır."3s
Namaz kibir ve gururu kırarken aynı zamanda insanın hürriyet ruhuna yücelik verir. Bunun için namaz, mü'rninin rniracıdır. Yani onu insanlığın aşağı rnertebesinden Allah'ın birlik arşına çıkartan bir rnerdivendir. Namazda bütün bir insan hayatının şekil ve mertebeleri yer almaktadır. Allah'ın huzurunda olmak, hazırlanrnak, düşünmek, isternek, defalarca kalkmak, bü-
34 Mahmut Çamdibi, Din Eğitiminde İnsan ve Hayat, Çamlıca Yayınları, İstanbul, 2003, 194-195
35 Ragıb İsfehani, Müfredfitu Eljazi'l-Kur'fin, Tah. Safvan Adnan Davudi, Daru'l-Kalem, Beyrut 1997, s. 491-492.
112 NAMAZ VE CAMİ
külmek, düşmek, rahat edip oturmak, nihayet selam ve selametle işini bitirmek İnsanı bütün hayatın kademelerinden geçirterek, varlığın sırlarını,
dünya ve ahireti düşündürerek Yüce Allah' a kavuşturur ve büyük bir iman ve sevap ile yine aleme döndürür.36
Mü'min kişi namaza devam sayesinde hayatın prensipler kaynağı olan Kur'an'la doğrudan iletişime girmektedir. Her rekatta tekrarladığı "yalnız sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım dileriz." "Bizi dosdoğru yoluna hidayet et." Sözleriyle akdini tazeleyip Allah'a söz vermesi sayesinde kişi bencil duygularının ve hevasının baskısından samimiyeti ruspetinde temizlenmiş olur.
Namazda secde, rüku, kunut, kıraat, tilavet, zikir, tesbih, hamd, tekbir, dua gibi hemen hemen bütün ibadet biçimleri vardır; bu bakımdan Kur'an, salatın üzerinde çok durmaktadır Çünkü salat ikame edildiğinde kişiyi münker ve fahşadan alıkoyup takvaya götürür. Kur' an, namazın kişi üzerinde sağladığı değişimi, arınmayı, olgunlaşmayı şöyle dile getirir: "Sana
vahyedilen. Kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki namaz hayasızlıktan ve kötülük
ten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarmızı bilir. "37
Özellikle gece kılınan namaz insan üzerinde daha etkili, insanın şahsiyetinin bütünleşmesini sağlayıcı dır. 38
Namazda huşu'u yakalayamayan insanlar için Hz. Peygamber(s.a.v.) şöyle demiştir: "Namaza duran nice kimseler vardır ki, onun bu durmasından eline geçen pay, yorgunluk ve argınlıktır"39
Maddi-manevi temizlenme ile i badete başlayan mü'min, Kur' an-ı Kerim'i okumak--+ Namazı ikame etmek--+ Allah'ı anmak--+ Tefekkür--+ Kötülüklerden temizlenme --+ infak ile güzel ahlaki faziletZere ulaşıp, huzur ve huşu kazanıyor. Namazın bu şahsiyeti temizleyen ve yüceltenözelliklerine titizlikle riayet eden mü'minlerde namaz, sevilen, kendisiyle ferahlanan bir ibadet haline geliyor.
36 Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'fin Dili, Çelik-Şura Y., İstanbul 1993, I/173-174.
37 Ankebut 29/45. 38 Bkz. Müzzemmil 73/6 39 Ahmed b. Hanbel, Müsned, II/373.