İnsan denen canavar

9

Upload: tudem

Post on 06-Apr-2016

225 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

 

TRANSCRIPT

Page 1: İnsan Denen Canavar
Page 2: İnsan Denen Canavar

12

İKİ SAVAŞ

[TODD]BAŞKAN ADAMLARINA, “MANKLARA DOSDOĞRU SAL-

DIRACAĞIZ!” diye bağırırken Sesini herkesin beyninin orta-sına yönlendiriyor.

Benimkine bile. “Yolun başında toplanacaklardır,” diyor, “ama zaten ancak

bu kadar ilerleyebilecekler!”Sırtında oturmakta olduğum Angharrad’ın böğrüne elimi

koyuyom. İki dakikadan daha kısa bir süre içinde Başkan bizi ata bindirdi, Morpeth ve Angharrad katedral yıkıntılarının arkasından geldi ve Başkan’ı devirmeme yardım eden adam-ların hâlâ baygın bi halde yerde yatmakta olan bedenlerinin üzerinden atlayarak ata binerken biraz dağınık da olsa ordu önümüzde toplanmaya başladı.

Tabii bütün ordu diil, hatta belki yarısından da azı; geri kalanlarsa zirvesinde bir geçit olan tepeye uzanan güneydeki yola dağılmış durumdalar, yani savaşın olması gereken yola.

Acemi oğlan? diye düşünüyor Angharrad ve tüm vücu-dunun baştan aşağı titrediğini görebiliyom. Korkudan bayıl-mak üzere.

Ben de öyle.

İKİ SAVAŞ

Page 3: İnsan Denen Canavar

13

Başkan, “TABURLAR HAZIR OL!” diye bağırınca Bay Ham-mar ile sonradan gelen Bay Tate, Bay O’Hare ve Bay Morgan asker selamı veriyolar ve askerler birbirlerinin arasından ge-çerek düzgün bi sıra oluşturmaya başlıyolar ve bunu öyle hızlı bi şekilde yapıyolar ki izlemeye çalışmak dahi gözlerimi yoruyo.

“Biliyorum,” diyor Başkan. “Harika bir görüntü, öyle değil mi?”

Tüfeğimi ona doğrultuyorum, Davy’den aldığım tüfeği. “An-laşmamızı unutayım deme,” diyorum. “Viola’nın güvende olma-sını sağlıcak ve beni Sesinle kontrol etmiiceksin. Bunları yapar-san hayatta kalırsın. Seni serbest bırakmamın tek nedeni bu.”

Gözleri parlıyor. “Bunun beni bir an için bile olsa gözünün önünden ayırmaman gerektiği anlamına geldiğinin farkında-sın, değil mi,” diyor, “peşimden savaşa girmek zorunda kal-san bile. Buna hazır mısın Todd?”

“Hazırım,” diyorum fakat aslında diilim ve bunu düşün-memeye çalışıyom.

“Başarılı olacağını hissediyorum,” diyor. “Kapa çeneni,” diyorum. “Seni bir kez yendim, yine yene-

bilirim.”Sırıtıyor. “Ona ne şüphe.”Bay Hammar atının üzerinden, “ADAMLAR HAZIR EFEN-

DİM!” diye bağırarak sert bir asker selamı veriyor. Başkan gözlerini üzerimden ayırmıyor. “Adamlar hazır

Todd,” diyor alaycı bir ses tonuyla. “Ya sen?”“Başla gitsin.”

Page 4: İnsan Denen Canavar

14

Ve bunun üzerine iyice sırıtıyor. Askerlere dönüyor. “İlk saldırı için iki bölük batı yoluna!” Sesi yine herkesin beynin-de yankılanıyo, duymamak mümkün diil. “Albay Hammar’ın bölüğü öne, Albay Morgan arkaya! Albay Tate ve O’hare geri kalan askerlerle birlikte gelmesini beklediğimiz cephaneyi top-layıp savaşa en kalabalık bölükle katılacaklar.”

Cephaneler? diye düşünüyorum. “Eğer onlar katılana dek savaş bitmemişse…”Bunun üzerine askerler gülmeye başlıyor; yüksek sesli,

gergin, saldırgan bir şekilde gülüyorlar. “Toplanmış bir ordu olarak Mankları şu tepeye geri püskür-

terek onları DOĞDUKLARINA PİŞMAN EDECEĞİZ!”Ve askerlerin neşeli çığlıkları ortalığı inletiyo. “Efendim!” diye bağırıyor Albay Hammar. “Yanıt ordusu

ne olacak efendim?”“Önce Mankları alt edeceğiz,” diyor Başkan, “sonra Yanıt

çocuk oyuncağı olacak.”Önce askerlerine ve sonra hâlâ tepeden aşağıya inmekte

olan Mank ordusuna bakıyor. Ardından yumruğunu havaya kaldırıp en yüksek Sesiyle bağırıyor, bu öyle bir haykırış ki duyan herkesin içine işliyor.

“SAVAŞA!”Askerler, “SAVAŞA!” diye bağırarak meydandan hızla çı-

kıp tepeye doğru koşmaya başlıyor… Başkan son bir kez daha bana bakıyor, aldığı keyiften do-

layı gülmemek için kendini zor tutuyormuş gibi görünüyor. Ve tek kelime daha etmeden Morpeth’i sertçe mahmuzlayıp ordunun peşinden dörtnala sürüyor.

Savaşa giden ordunun.

Page 5: İnsan Denen Canavar

15

Takip? diye soruyor Angharrad, vücudundan ter gibi korku yayılıyor.

“Haklı,” diyorum. “Onu gözümüzün önünden ayıramayız. Sözünü tutmalı. Savaşını kazanmalı. Viola’yı kurtarmalı.”

Kız için diye düşünüyor Angharrad. Kız için, diye düşünüyorum tüm hislerimle bu düşünceyi

destekleyerek. Ve adını düşünüyorum… Viola. Ve Angharrad savaş alanına doğru atılıyor.

[VIOLA]Bir yanda korkunç boru sesinden, öte yandaysa Şifacı

Coyle’un bombalarından kaçmak için kendilerini yola atıp sağa sola koşturan insan kalabalığının arasından Palamut’un üzerinde geçerken Todd, diye düşünüyorum. BOMM! diye bir bomba daha patlıyor ve göğe yükselen bir

alev topu daha görüyorum. Etrafımızdaki çığlıklar neredeyse dayanılmaz bir hal alıyor. Yolun bir yanına koşmaya çalışan insanlar, yolun diğer yanına koşmaya çalışan insanlara karışı-yor ve herkes önümüze çıkıyor.

Gözcü gemisine ilk ulaşan olmamıza engel olacaklar. İşte yine o aynı boru sesi ve bu kez çığlıklar artıyor. “Git-

meliyiz Palamut,” diyorum kulaklarına doğru eğilerek. “Bu ses her ne olursa olsun gemimdeki insanlar bunu…”

Koluma uzanan bir el beni öyle sertçe çekiyor ki eyerden düşecek gibi oluyorum.

Adamın biri, “Atı bana ver!” diye bağırarak beni çekiştirme-ye devam ediyor. “Bana ver dedim!”

Page 6: İnsan Denen Canavar

16

Palamut sağa sola dönerek kurtulmaya çalışsa da yol çok kalabalık…

“Bırak beni!” diye bağırıyorum adama. “Atı bana ver!” diye bağırıyor. “Manklar geliyor!”Bu söylediği beni öyle çok şaşırtıyor ki neredeyse sahiden

düşüyorum. “Ne geliyor ne?”Fakat beni dinlemiyor ve kararmakta olan havaya rağmen

gözbebeklerinin dehşet içinde parladığını görebiliyorum… Palamut’un Sesi, TUTUN! diye bağırıyor ve yelesine sım-

sıkı tutununca şaha kalkıp adamı geriye savurarak öne, çök-mekte olan geceye doğru fırlıyor. İnsanlar yolumuzdan çekil-mek için bağrışıp dururken dörtnala koşan Palamut onlara çarpıyor ve ben ona iyice sarılıyorum.

Bir açıklığa ulaşınca daha da hızlı koşmaya başlıyor. “Manklar mı?” diyorum. “Ne demek istedi? Yoksa onlar…”Mank diye düşünüyor Palamut. Mank ordusu.

Mank savaşı.Palamut dörtnala koşmaya devam ederken dönüp arkaya,

uzaktaki tepeden inmekte olan ışıklara bakıyorum. Bir Mank ordusu. Bir Mank ordusu da geliyor. Todd? diye düşünüyorum ancak Palamut’un her adımında

ondan ve elleri kolları bağlanan Başkan’dan uzaklaştığımı bi-liyorum.

Gemi en büyük umudumuz. Bize yardım edebilirler. Bana ve Todd’a bir şekilde yardım edebilirler.

Bir savaşı durdurduk, bir başkasını daha durdurabiliriz. Ve bunun üzerine yeniden adını düşünüyorum, Todd, ona

güç vermeye çalışıyorum. Ve Palamut’un üzerinde ben Yanıt’a

Page 7: İnsan Denen Canavar

17

doğru, gözcü gemisine doğru hızla ilerlerken, haklı çıkacağımı tüm benliğimle umuyorum…

[TODD]Ordu hemen önümüzde, yoluna çıkan Yeni Prentisstown

halkını acımasızca alaşağı ederek hızla ilerlerken Angharrad, Morpeth’in peşinden koşuyor. İki tabur var; ilki atının üzerin-de bağırıp duran Bay Hammar kumandasında, hemen arkala-rındaki ikinci tabursa daha az gürültü çıkaran Bay Morgan’ın liderliğinde. Toplamda dört yüz kişi kadarlar, tüfekleri havada, bağırıp çağırırken suratlarını buruşturup duran dört yüz adam.

Ve onların Sesleri…Eşzamanlı ve iç içe geçmiş olan Sesleri tek bir kükremeden

farksız, gürültülü ve öfkeli bir dev gibi yol boyunca ilerliyor. Sanki kalbim göğüs kafesimin dışında atıyor. Başkan, Morpeth’in üzerinden, “Yakınımda dur Todd!”

diye bağırıp dörtnala ilerlerken bana doğru yaklaşıyor. “Sen hiç endişelenme,” diyom tüfeğimi sımsıkı tutarken. “Kendini koruyabilmen için,” diyor bana bakarak. “Ve an-

laşmamızda payına düşenleri unutma. Dost ateşinden ölen olması hiç hoşuma gitmez.”

Ve bana göz kırpıyor. Viola, diye düşünerek bir yumruk gibi dosdoğru ona fırla-

tıyorum. İrkiliyo. Ve artık o kadar sırıtmıyo. Ordunun peşi sıra kasabanın batısı boyunca anayolda iler-

leyip bugünden önce Yanıt’ın büyük saldırısı esnasında ya-kıp yıktığı hapishanelerin yıkıntıları olduğunu düşündüğüm

Page 8: İnsan Denen Canavar

18

moloz yığınlarının yanından geçiyoz. Buraya daha önce yal-nızca bi kez geldim, o da kollarımda Viola olduğu halde ters yöne, yani dolambaçlı tepedeki yoldan aşağı inerken, yani Viola ölmek üzereyken, onu güvende olacağını düşündüğüm yere ulaştırmaya çalışırken; fakat oraya varınca şu an yanımda atını sürmekte olan adamla karşılaştım, bu savaşı başlatmak için bin Mank öldürüp zaten bildiği şeyleri yeniden duymak için Viola’ya işkence yapan adamla, kendi oğlunu öldüren adamla…

“Peki savaşa nasıl bir adamın liderliğinde girmek ister-din?” diye soruyo Sesimi okuyarak. “Nasıl bir adam savaşa uygundur?”

Bir canavar, diye düşünüyorum bir zamanlar Ben’in söyle-diklerini anımsayarak. Savaş erkekleri canavarlaştırır.

“Yanılıyorsun,” diyor Başkan. “Bizi erkek yapan şey savaş-tır. Savaş olmadan yalnızca çocuk kalırız.”

Bir boru sesi daha duyuluyor, bu öyle yüksek bir ses ki başımız çatlayacak sanıyoruz ve ordu birkaç saniye boyunca adımlarını şaşırıyor.

İleri, tepenin sonlandığı yere doğru bakıyoruz. Orada bizi karşılamak üzere toplanmakta olan Mank meşalelerini görü-yoruz.

“Erkek olmaya hazır mısın Todd?” diye soruyor Başkan.

[VIOLA]BOMM!Hemen önümüzde bir patlama daha oluyor, enkaz yığın-

ları ağaçların üzerinden uçuyor. Öyle korkmuş durumdayım ki ayak bileklerimin halini unutup Palamut’u gemimdeyken

Page 9: İnsan Denen Canavar

19

izlediğim videolardaki gibi mahmuzlamaya çalışıyorum. Acı-dan iki büklüm oluyorum. Lee’nin –hâlâ oralarda bir yerde, Yanıt’ı yanlış yerde arıyor, of lütfen güvende ol, lütfen güvende ol– ayaklarıma sardığı bandajlar iyi durumda fakat kemikler hâlâ kırık ve bir dakika boyunca acı tüm bedenime, hatta ko-lumdaki şeridin etrafında sızlayıp duran yaraya kadar yayı-lıyor. Kolumu sıyırıp yaraya bakıyorum. Şeridin etrafındaki deri kırmızı ve sıcak, şeridin kendisiyse ince çelikten ibaret, hareket ettirmek ve kesmek mümkün değil, ölene dek beni 1391 olarak numaralandıracak.

Ödediğim bedel bu. Todd’u bulmak için ödediğim bedel. “Ve şimdi buna değmesini sağlamalıyız,” diyorum Pala-

mut’a, o da Sesiyle Acemi kız diyerek bana katılıyor. Gökyüzü dumanla kaplanıyor ve ileride yanan ateşleri gö-

rebiliyorum. İnsanlar hâlâ dört bir yanımızdan geçip duruyor fakat kasabadan uzaklaştıkça sayıları giderek azalıyor.

Eğer Şifacı Coyle ve Yanıt yürüyüşe Sorgu Ofisi’nin ora-dan başlayıp kasaba merkezine doğudan yaklaşıyorlarsa bir za-manlar iletişim kulesinin bulunduğu tepeyi çoktan geçmiş ola-caklardır. Gözcü gemisinin inmesi en muhtemel yer de orası. Şifacı Coyle oraya varıp onlarla konuşacak ilk kişi olmak için geri dönüp daha hızlı gidebilecek bir at arabası almıştır, acaba sorumluluğu kime bırakmıştır?

Palamut kıvrılmaya başlayan yolda hızla ilerlemeye devam ediyor…

Ve BOMM!Bir yurt daha havaya uçup alevler içinde kalırken etrafı kap-

layan aydınlık, ışıltılı bir saniye boyunca yoldan yansıyor…Ve onları görüyorum…