iŞiĞin sesİ okul gazetesi - hazi̇ran 2015
DESCRIPTION
IŞIĞIN SESİ Okul Gazetesi - HAZİRAN 2015TRANSCRIPT
SEMEP PROJEMİZ
ÖDÜL GETİRDİ
IŞIĞIN SESİ
● FMV ÖZEL ERENKÖY ISIK OKULLARI SOSYAL BILIMLER BÖLÜMÜ SOSYAL MEDYA KULÜBÜ YAYINIDIR. ● HAZIRAN 2015 ●
SAYI:4
Çağımızın en büyük sorunu olan küresel ısınma tehlikesine karşı “Ne yapabiliriz?” sorusuna cevap
bulabilmek için 5-E sınıfından Elif ÖZKASAPOĞLU, 5-F sınıfından Elif YALKUT isimli öğrencilerimiz, sosyal bilgiler ve görsel sanatlar öğretmenlerinin ilgi ve desteğiyle yaklaşık 8 ay süren bir çalışma yürüttüler.
Projenin ilk basamağı olarak 28 Mart 2015 tarihinde düzenlenen, 43 okulun İngilizce ve Türkçe afişlerle katıldığı “Afiş Çalışması Sergi Günü”nde öğrencilerimizin çalışmaları sergilendi ve jüri üyelerinin
beğenisini kazandı. Öğrencilerimiz, SEMEP yani Güneydoğu Akdeniz Çevre Projesi çalışmasının sunumunu 09 Mayıs 2015 Cumartesi günü MEV Büyükçekmece Yerleşkesi’nde başarıyla tamamladı. Çalışmada petrol, doğalgaz gibi yenilenemeyen enerji kaynakları bakımından fakir olan ülkelerce hayati
derecede önemli olan rüzgâr, güneş gibi yenilenebilen enerji kaynaklarının bolca kullanıldığı bir şehir yaşamı tasarladılar. Bu çalışmada içerisinde endüstri mühendisi, biyolog gibi alanında uzman kişilerden
oluşan jürinin değerlendirdiği bir süreçten “En İyi Mekân Ödülü” alarak çıktılar.
ADD’de Kompozis-
yonlarımızla Yine Ödülleri
Topladık
Şiirde “Bahar ve
Çocuk” ile Yüreklere
Dokunduk
Av. Doç. Dr. Ümit
KOCASAKAL ile
Röportaj
“Martı” Projemizde Bu Yıl Neler
Yaptık
SAYFA
3’te
SAYFA
4’te
SAYFA
2’de
e
SAYFA
4’te
2 IŞIĞIN SESİ
Kütüphane Haftası Etkinlikleri kapsamında,
İstanbul Modern Müzesi’nde gerçekleştirilen
"Kütüphane Dedektifleri" adlı etkinliğe 3
Nisan 2015 Cuma günü 5. sınıf
öğrencilerimizle katıldık.
10.000 kitap ile 28 derg i aboneliğ iyle zengin
bir koleksiyona sahip olan İstanbul Modern
Kütüphane, etkinliğe katılan öğrencilerimiz
için bir sanat laboratuvarına dönüştü.
Öğrencilerimiz kütüphaneciliğ in zorlukların ı, bir kitabın o raflara
yerleştirilirken hangi aşamalardan geçtiğini öğrendi. Kütüphane sorumlusunun
başkanlık ett iği atölye çalışmasında öğrencilerimiz, İstanbul Modern’de sergisi
gerçekleştirilen Burhan DOĞANÇAY, Ero l AKYAVAŞ, Hüseyin ÇAĞLAYAN
adlı sanatçıların kataloglarının hangi aşamalardan geçerek sınıflandırması
gerektiğin i öğrendi ve bu deneyimi yaşama şansı buldu. Daha sonra sergi
salonunda bu sanatçılarımızın eserleriyle tanıştılar.
Kütüphaneler Haftasında gerçekleştirilen program kapsamındaki bu
keyifli etkin likte, kütüphanelerin yaşamımızdaki önemi konusunda
öğrencilerimizin farkındalığı artırıldı.
MUTFAK :)
GENEL YAYIN
YÖNETMENLERİ:
Özge GENÇ Gül Esra AKSÜT
ARAŞTIRMACI
GAZETECİLER:
Başaran Sarp BAYRAMOĞLU
Ela YEĞİN Elif ÖNOL
Berfin YÜCETEPE
Zehra TİMUR
Ada BAYRAMOĞLU
Zeynep AKDAĞ
Ayşe Selin KAYA
Selin ŞAMİKOĞLU
Alara Eda TUNA Ruken BARAN
Defne DANIŞMEND
Hakkı Onur DÖRDÜNCÜ
Melisa ÖZDEMİR
Defne Dora ÖZDEMİR
Simay KÖROĞLU
OKULUMUZDAN HABERLER
BÖLÜMÜ ETKİNLİKLERİ
KÜTÜPHANE DEDEKTİFLERİ
YOLLARDA
KOMPOZİSYONLARIMIZLA YİNE ÖDÜLLERİ TOPLADIK
Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından bu sene üçüncüsü
düzenlenen “Gençler Atatürk’e Yazıyor” konulu kompozisyon
ve şiir yarış masında okulumuz 7C sınıfı öğrencilerinden Selin
ŞAMİKOĞLU ad lı öğrencimiz, kompozisyon dalında mansiyon
ödülü almaya hak kazandı. Öğrencimiz, Barış Manço Kültür
Merkezi’nde düzenlenen törenle ödülünü aldı.
YALNIZ DEĞİLLER
Kültür-Sanat Kulübü öğrencileri,
“Sosyal Sorumluluk Projesi” kapsamında
20 Mayıs 2015 tarihinde Suadiye
Huzurev i’ni ziyaret ederek kitap okuma
etkinliği gerçekleştirmiştir. Etkinliğe
kulüp öğretmeni rehberlik etmiştir.
Öğrencilerimiz, huzurev indeki
yaşlılarımıza kitap okumuş, onlarla eğ itim
ve okumanın önemi hakkında sohbet
etmiş ve yaşlılarımızın keyifli vakit
geçirmelerini sağlamışlardır. Yaptığımız
etkinlikten tüm huzurevi sakinleri mut lu
olmuş ve öğrencilerimizi takdir
etmişlerdir.
KİTAP KURTLARI
2014-2015 eğit im-öğretim yılı süres ince
okul kütüphanesinden en çok ödünç kitap
alan kitap dostlarımızı belirledik. Kitap
dostlarımızdan birincimiz 5C sınıfından
Defne GÖKYILMAZ, ikincimiz 5C
sınıfından Lara AKALIN, üçüncümüz 5C
sınıfından Zeynep TEZER, dördüncümüz
5B sınıfından Elifsu GÖK, beşincimiz 7D
sınıfından Selin GÜRLÜMAN olmuştur.
Arkadaşlarımızı tebrik ediyor ve kitaplarla
olan dostluklarının artarak devam etmesini
diliyoruz.
3 IŞIĞIN SESİ
- Özgeçmişinizi kısaca anlatır mısınız?
- Ben, 11 Mayıs 1966 Köln doğumluyum.
Köln doğumlu olmam insanlara ilginç
geliyor, onu da kısaca açıklayayım.
Benim rahmetli babam, 1964 yılında
Almanya’ya ilk g iden kuşaktan olduğu
için, o kuşak y itik kuşaktır, bir sene diye
gidip kırk küsur senesini orada geçirmiş
bir insan. Ben o yüzden Köln
doğumluyum ama beni dört-dört buçuk
yaşında İstanbul’a, Büyükdere’ye,
babaannem ve dedemin yanına bırakt ılar.
Ben orada büyüdüm. Aşağı yukarı otuz üç
yılım Sarıyer’de geçti. İlkokulu
Büyükdere Mehmet İpkin İlkokulunda
okudum. Orta ve lise öğrenimimi
Galatasaray Lisesinde tamamladım.
Ardından, İstanbul Üniversitesi Hukuk
Fakültesine g irdim 1986’da. Dört sene
sonra, 1990’da mezun oldum, İstanbul
Hukuk Fakültesinden. Arkasından, bir
senelik askerî hizmet imi Elazığ, Bingöl,
Muş, Tunceli illeri askerî savcısı olarak
1993’te yaptım. Bu süreç içerisinde tabii
avukatlık stajımı yapıp bir süre avukatlık
yaptım. Sonra 1995’te Galatasaray
Üniversitesinde Ceza ve Ceza Usul
Hukuku Asistanı oldum. 2000 yılında,
2000 yılı benim için çok güzel bir yıldır,
2000 yılında hem evlendim hem de doktor
unvanını aldım “Kara Para Aklama Suçu”
başlıklı tezimle. 2001 yılında kızım
doğdu. 2005 yılında doçent oldum.
2007’de oğlum doğdu. Hâlihazırda da
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Ceza ve Ceza Usul Hukuku Ana Bilim
Dalı Başkanı o larak, hem de aynı
zamanda İstanbul Barosu Başkanı olarak
mesleğimi sürdürüyorum.
- Küçükken ne olmak istiyordunuz?
- Tabii, insanın küçüklüğünün çeşitli
evreleri var. Ben ilkokulda uzaya çok
meraklıydım. Hiç unutmuyorum, üzerinde
gezegenler o lan bir kalemkutum vard ı,
onu önüme koyup saatlerce bakardım. O
yüzden astronot olmayı istiyordum.
Sonralarda arkeolo jiye merak sardım.
Arkeolog olmanın çok keyifli bir şey
olacağını düşündüm. Sümerliler, Hit itliler
gibi eski uygarlıklara merakım vard ı.
Daha sonra Albert Schweitzer’in hayatını
okudum. O anlamda, doktorluğu
düşünmüştüm ama daha sonra hukukta
karar kıldım, hiç pişman değilim.
- Hukuk alanındaki en güzel meslek
sizce nedir?
- (Gülüyor.) Aslında bu çok zor bir soru.
Ben, en kutsal şeyin insanların hakkını
tespit etmek ve o hakkı o kişiye teslim
etmek olduğuna inandığımdan, eğer
gerektiği gib i bağımsız ve tarafsız
yapılırsa hâkimliğin çok değerli olduğunu
düşünüyorum. Fakat yargı dediğimiz
kavram, üç ayaktan o luşan bir bütündür.
Bir tarafı savdır, savcı dile getirir. Bir
savunma ayağı vardır, vatandaş adına
avukat üstlenir. Diğer ayağı da sentezdir,
hâkim yapar. Üç ayak da olmadan olmaz.
O yüzden avukatlık da çok kutsal bir
meslektir. Vatandaş hukuku
bilmediğinden, eğer bilseydi nasıl
savunacak idiyse onun adına avukat
yapar. Hukuk alan ında hâkim, savcı,
avukat, noter, öğretim üyeliği ki ben hem
avukat hem öğretim üyesiyim, o anlamda
bütün bu meslekler önemli ve değerli.
- Hukuk okumanın size sağladığı
faydalar neler?
- Hukukçulukla hukuk tekn isyenliği farklı
şeylerdir. Kanunları bilip uygulamak sizi
hukukçu yapmaz. Bu sizi hukuk
teknisyeni yapar. Hukukçu olmak için
felsefe, sosyoloji, psikolo ji, tarih
bilinmeli. O anlamda hukukun insana
kazandırdığ ı en önemli şeylerden biri
güçlü bir adalet duygusu ve analitik
düşüncedir. Arkadaşlarım hep kanunları
nasıl ezberled iğimi sorard ı. Bu b ir yanlış.
Hukuk ezberlemeyi gerekt irmiyor. Hukuk
nosyonunu öğrenip somut olaya onu
uygulayabilmek gerekiyor. Bu anlamda
hukuk insana büyük bir yorum gücü
kazandırır. Örneğin geçici de olsa çadır
kursanız, bu bir konut sayılır ve konut
dokunulmazlığ ı geçerlid ir. Bu bir
yorumdur. Bence insan sevgisi de
kazandırır. İnsanların hakları için
mücadele etmek ki hukuk aynı zamanda
büyük bir mücadele gerektirir, insan
sevgisi ve mücadele gücünü katar.
- Baro başkanlığının hayatınıza ne gibi
etkileri oldu?
- Şunu söyleyebilirim, aklımda hiç baro
başkanlığı yoktu. Tesadüflerin bir
sonucudur. Yoğun bir şekilde öğret im
üyeliği ve aynı zamanda avukatlık
yaparken benden talepte bulundular. Bir
avukat için baro başkanlığ ı, gelinebilecek
en yüksek mevkilerden birisi. Üstelik
İstanbul Barosu Başkanlığı başka b ir şey.
Çünkü İstanbul Barosu, bugün dünyanın
en büyük barosu. Sadece sayısal olarak
değil -ki sayısal olarak da öyle- bunun
Öğrencilerimizden Yasemin KOCASAKAL, babası Av. Doç. Dr. Ümit KOCASAKAL ile
mesleği hakkında çok keyifli bir röportaj kaleme aldı. Röportaj esnasında tüm soruları
içtenlikle yanıtlayan Sayın Ümit KOCASAKAL, anlattıklarıyla öğrencilerimiz için yepyeni ufuklar açtı.
AV. DOÇ. DR. ÜMİT KOCASAKAL
İLE ÖZEL RÖPORTAJ
4
IŞIĞIN SESİ
yanı sıra 1878’de kurulan çok köklü bir
hukuk abidesi. Bu hukuk abidesinin
başkanı olmak ki bu benim üçüncü
dönemim ve çok yüksek oylarla seçildim,
açık söyleyeyim benim çocuklarıma
bırakacağ ım en büyük miraslardan biridir.
Bana göre bırakılacak en büyük miras
onurlu bir hayattır. Dolay ısıyla İstanbul
Barosu başkanlığ ı, benim hayatımın en
onurlu sayfalarından birid ir. Bu ülkede bir
sürü milletvekili, çok sayıda değerli
profesörlerimiz var ama bir tane İstanbul
Barosu Başkanı var. Bu anlamda büyük
bir onur. Bu iş sayesinde meslektaşlarımı
daha iyi tanıdım, ciddi bir mücadele
yürüttük arkadaş ve meslektaşlarımızla.
Dolayısıy la o dayanışma ruhunu
kazandırdı. En önemlisi, baro tanınan bir
şey değil. San ılıyor ki sadece
meslektaşların hakları korunuyor. Baro,
özellikle bu devirde, siyasi görüşü, etnik
kökeni, din i, mezhebi ne olursa olsun,
başı açık ve kapalı ayrımın ı
gözetmeksizin hakkı ihlal ed ilen herkesin
yanındadır. Tarih bu şekilde yazılırken
onun bir parçası olmak da benim için çok
değerli. Fakat omzumda ciddi bir yük
yarattığını ve kolay b ir yük olmadığ ını
belirtmek isterim.
- Avukat olmak isteyenlerde olması
gereken özellikler sizce neler?
-Yanlış bilinen bir şey var. Avukatlar
yalancıdır, yalancılık mesleğid ir, yalan
söylemek için para alınıyor g ibi bir
mantık var. Asla öyle b ir şey yok. Avukat,
vatandaşlar hukuk bilmediği için onların
yerine onları savunur. Yani b ir bakıma
çevirmenlik yapar. İkince yanlış da şudur,
avukatların çok konuşması, geveze olmak
gerektiği. Avukat, aslında söz söyleme
sanatkârıd ır. Ben im için avukat olmak
isteyenlerin sosyal yönleri kuvvetli
olmalı, edebiyat yönü güçlü olmalı, güzel
ifadeler kullanabilmeli, iy i bir tarih,
felsefe ve sosyoloji b ilgisi o lmalı. Bunlar
şart değil fakat iyi b ir avukat ın ihmal
etmemesi gereken şeyler. En önemlisi,
insan sevgisi olması lazım. Bir davayı
kazandığınızda, bir insanın hakkını
almasını sağladığınızdan, o gece çok rahat
uyursunuz. Dava kaybedince de çok
üzülmek gerekmez. Elinizden geleni
yaptıysanız hâkimin karardır. O anlamda
adalet duygusu olması lâzım. Bu
özellikler geliştirilebilir. Aynı zamanda
dürüst olunması lâzım. Para kazanma
düşüncesinin ön planda olmaması lâzım.
- Baro başkanlığı, avukatlık ve öğretim
üyeliği işlerini bir arada yürütmek zor
olmuyor mu?
- Kolay oluyor d iyemem. Ben haftada 2
ayrı üniversitede 16 saat ders yapıyorum.
Bunun yanı sıra baro başkanlığı çok ciddi
bir mesai harcamayı gerektiriyor. Bir
avukatın büro araması o luyor. Çeşitli
olaylar oluyor. Yurt içi ve yurt dışında
toplantılar o luyor. Üniversitede ders
dışında akademik anlamda bir şeyler
üretmek zorundasınız. Yazılacak d ilekçe
ve mütalaalar var. Bir aileniz var, onlara
da zaman ayırmanız lazım. Kolay değil
ama üstesinden geldiğimi düşünüyorum.
Şikâyetçi değilim.
- Avukat/Hukukçu olmasaydınız ne
olmak isterdiniz?
- (Gülüyor)Bu klasik b ir sorudur. Çok da
düşünmedim nedense. Ben yine hukukçu
olmayı isterdim ama galiba bunun yanı
sıra iyi b ir yazar o lmayı, hayatımı
bununla kazanmayı isterdim. Çünkü kitap
okumayı da yazmayı da çok seviyorum. O
anlamda yazar olmayı isterdim ama hâlâ
öyle bir imkânım o lduğunu düşünüyorum,
öyle bir b irikim içinde olduğuma da
inanıyorum. Ya da sinemayla uğraş mayı
isterdim. Sinemayı da çok severim, film
çekmek isterdim.
- Avukatlık mesleği olmasaydı ne gibi
sorunlar ortaya çıkabilirdi?
-Bu müthiş bir soru. Avukat olmadan,
adalet dağıtılamaz. Çünkü kimse
kendisini yargılayacak hâkimi seçemez.
Kimse kendisiyle ilg ili soruşturmayı
yürütecek olan savcıyı da seçemez.
Halkın, yargılamalardaki doğrudan
temsilcisi avukattır. Çünkü siz istediğiniz
avukatı belirleyebiliyorsunuz. Bu anlamda
avukat olmasaydı, toplumdaki b irey ler
kendilerin i yargı organları önünde ifade
edemezdi. Bir davada, yurttaşlar teknik
detayları b ilmeden nasıl hakkını
arayabilir? O zaman adalet duygusu
tatmin o lmazdı, adalet yerine gelmezdi.
Hâkim ve savcı olmasa, bu ne kadar kötü
bir sonuç doğuracaksa, avukat olmasaydı
da en az onun kadar eksiklik ortaya
çıkarırdı. Yani avukat lık, yargılamalarda
zorunludur.
- Kendinizi iş stresinden uzaklaştırmak
için yaptığınız şeyler, hobileriniz var
mı?
- Çok. Ben gerçekten o an lamda kendimi
çok şanslı hissediyorum çünkü ben,
hobileri çok geliş miş bir insanım. İy i bir
koleksiyoncu olduğumu söyleyebilirim.
Mesela çok iyi bir çizg i roman
koleksiyonum var. Birçok açıdan da gıpta
edilecek bir koleksiyon. Bunun yanı sıra
çok iy i bir müzik arşivim var. Kaset, CD,
plak… Çok iy i b ir film koleksiyonum var.
Oldukça da iyi ayırd ığım bir koleksiyon.
Mesela müzik alan ında, Bach’ın bütün
eserleri bende var. 172 CD. Mozart’ın ve
Beethoven’in hepsi var. Vivaldi’nin bu
platforma aktarılmış olanlarının hepsi var.
Fado’larım var, dünya müziklerinden var,
sanat müziğ i zaten çok büyük bir
tutkumdur. Dediğ im gibi, özellikle kafamı
dağıtmak için çizgi roman, yani Zagor,
Myster No ve diğerleri, bunlar beni çok
rahatlatıyor. Bunun yanı sıra ailemle vakit
geçirmek ben çok rahatlatıyor.
Çocuklarımla oyun oynamak, bir şeyler
yapmak beni çok rahatlatıyor. Yine, belki
de hayattaki en büyük isteklerimden bir
tanesi toprakla uğraşmak çünkü toprakla
uğraşmayı çok seviyorum. En büyük
hayallerimden bir tanesi bu. Kendimce
organik tarım yapmak istiyorum. Bir
meyve bahçesi, çiftlik, hayvanlar… Bir
zeytinlik! Bir zeytin liğ im olsun istiyorum.
Pek çok şiir, öykü denemelerim var.
Çeviri yapıyorum. Mesela şiir çev irileri,
Fado çevirileri, çeşitli başka şiir çevirileri
5
IŞIĞIN SESİ
ki belli b ir noktaya gelince onları bir kitap
hâlinde çıkarmayı düşünüyorum. Zaten
kitap okumak benim için, çizgi roman bir
yana, çok keyifli. Müthiş bir tarih tutkum
var, yurt içi ve yurt dışı geziler yapmayı
seviyorum. Zaten hayat yeterince ağır. Bu
hobiler o lmazsa ben insanların çok
zorlanacağını düşünüyorum.
- Hukukçu olmaya nasıl karar
verdiniz?
-AGeçmişe dönüp baktığımda,
çocukluğumdan beri haksızlığa
dayanamayan bir insanım. Bunun bazı
“zararların ı” da gördüm. Aslında benim
için zarar değil. Hep “dik başlı” bir insan
oldum. Haksızlığa isyan eden, onu
kabullenmeyen bir yapım vard ı; belki
biraz da bunun etkisi. Tabii bu tarih,
felsefe, sosyoloji gibi alanları okuyup
tanıyınca, kanunları tanıy ınca farkında
olmadan hukuka b ir yönelim başladı.
Ama bu bende sanıyorum lisenin son
yıllarında ortaya çıkan b ir düşünce. Bir de
şunu fark ettim, hukuk çok kapsayıcı ve
doğurgan bir şey. Hepsi çok değerli
mesleklerdir ama tıp fakültesini
bitirirseniz doktor olursunuz. Mimarlığı
bitirirseniz mimar olursunuz. Hukuk
fakültesini bit iren insan, elbette hukukçu
diyoruz ama baktığın ızda hâkim, savcı,
avukat, noter, vali, kaymakam, d iplomat,
hepsini olabiliyor. Hâl böyle olunca tabii
bu kadar doğurgan, size bu kadar çok
imkân sunan bir alan olduğu da dikkate
alındığ ında sanıyorum bütün bu etmenler
bende belirli bir yönelim oluşturdu ve
hukuk fakü ltesine girmeye o anlamda
karar verdim.
- İş hayatınız, kişisel ve aile hayatınızı
etkiledi mi?
- Benim şöyle bir avantajım var, benim
eşim de hukukçu. O da üniversitede
akademisyen, profesör -ayrı bir alanda
olmakla beraber- tabii şimdi karı koca bu
şekilde hukukçu o lunca paylaşacağınız
alan daha fazla oluyor. İki taraf da aynı
sorunları yaşadığı için, ertesi gün sınav
olmasından, ders olmasından tutun
makale ve tez yazma, hâlden daha fazla
anlamayı sağlıyor. Bu an lamda hayatı ve
meslek hayatını kolaylaştırıyor. Olumsuz
etki şu, aynı anda hem akademisyen hem
baro başkanı olunca maalesef sıkça evden
uzak kalmak, geç gelmek g ibi insanın
ailesine ayıracağı zamanda bir azalma
meydana getiriyor. Tabii bu çok olumlu
bir şey değil ama yaşadıklarımız ve geriye
kalan lar düşünülürse işimin etkileri çok
kötü de değil çünkü biz toplum ad ına bir
mücadele veriyoruz ve bunlar dışında bir
olumsuz etkisi yok hayatımda.
- Bir kişinin özgürlüğü söz konusu
olduğundan, mütalaa/savunma
yazarken tedirgin oluyor musunuz?
- Güzel bir soru. Ted irgin o lmuyorum.
Tedirgin olmamamın sebebi şu: Eğer o
sırada yargılanan kendim olsaydım, neler
yapabilecek id iysem aynısın ı o insan için
de yapıyorum. O yüzden çok rahat
hissediyorum kendimi. Hukuki bir görüşü
yazmak için bazen aralıksız ya da aralıklı
9-10 saat, 15 saat çalıştığım oluyor ama
bende öyle bir oturmuş sistem var ki, neyi
nerede bulacağımı bildiğim için derhal
başlıyorum çalış maya. Keyifli b ir çalış ma
ortamım var. Müziğ imi açıyoru m,
kitaplarımı açıyorum, kahvemi
koyuyorum, oturuyorum, çalışıyorum.
Dosyayı güzelce okuyorum, önemli
yerlerine işaretler koyuyorum, onları bir
kâğıda döküyorum. Hukukî durumu
kitaplardan hareket le ortaya koyuyorum.
Yargıtay kararlarını tarıyorum ve bütün
bunları harmanlayıp o hukukî görüşü
ortaya koyuyorum. O yüzden,
yapabileceğim her şeyi yaptığım için çok
rahat oluyorum ve tedirgin o lmuyorum.
Bir sebeple daha tedirgin o lmuyorum,
ücret ne olursa o lsun eğer ben bir o layda
bir suçun oluşmadığına inanmıyorsam
savunma tarafı bakımından, asla mütalaa
vermiyorum. Önce benim inanmam lazım.
Buna inanıp gerekli tüm çalış mayı
yaptığınızda geriye tedirg in olacak bir şey
kalmıyor çünkü üzerin ize düşen her şeyi
yapmış oluyorsunuz.
- Günün hangi vaktinde iş yapmak size
daha verimli geliyor?
- Zannediyorum eskiden kalma bir
alışkanlık, ben her zaman gece çalış mayı
sevmiş bir insanım. Gece on ikiden evvel
konsantre olamıyorum. Ben, gece on
ikiyle başlayıp sabaha kadar, yediye
sekize kadar süren o dilimde çok verimli
çalışıyorum. Onun dışında maalesef
istediğim verimi alamıyorum
çalışmalarımdan.
- Mesleki hayatınıza ne zaman son
vermeyi düşünüyorsunuz? Son
verdiğinizde yapmak istedikleriniz,
hayalleriniz neler?
- (Gülüyor.) Ben, bir hukukçunun,
dolayısıyla bir avukatın, emekli olacağına
çok ihtimal vermiyorum. Dolayısıy la, bu
anlamda meslekî faaliyetimize herhâlde
öldüğümüzde son vereceğiz öyle
gözüküyor ya da iyice elden ayaktan
çekilince. Eğer o zamana kadar
yaşayabilirsek, o zaman. Ama şunu da
söyleyebilirim, yetmişli yaşlarda, artık
çok yoğun yapmam diye düşünüyorum.
Tamamen kopmanın mümkün o lduğuna
inanmıyorum çünkü bu, artık bir tutku
hâline dönüşüyor. Çok daha azaltırım ve o
yaştan sonra herhâlde hayatta yapmak
istediğim diğer şeylerle, toprakla
uğraşmak g ibi, daha sık seyahat etmek
gibi, umuyorum torunlarımla vakit
geçirmek gibi şeylerle daha fazla
uğraşmayı düşünürüm. Bu hayatın
içerisinde, bir sükûnet içinde kitabımı
okumak, dostlarımla vakit geçirmek
isterim.
- Röportajım bu kadardı , bana vakit
ayırdığınız için ve benimle paylaştığınız
değerli bilgiler için teşekkür ederim.
- Ben teşekkür ederim.
6 IŞIĞIN SESİ
81 ILDE KITAP OKUYORUZ PROJESINE DESTEK
51. Kütüphane Haftası kapsamında 01 Nisan 2015 Çarşamba günü Erenköy Işık Anaokulu-İlkokulu ve Ortaokulu olarak öğrencisinden personeline hep birlikte kitap okuduk. 81 il ile aynı anda kitap okuyarak bu değerli projeye destek verdik.
81 İLDE KİTAP OKUYORUZ
PROJESİNE DESTEK BILIM SENLIĞI ILE HEM ÖĞRENDIK HEM EĞLENDIK Her sene Fen Bilimleri Bölümü olarak geleneksel olarak düzenlemiş olduğumuz Bilim Şenliği etkinliklerini, bu yıl da 09-12 Haziran 2015 tarihleri arasında gerçekleştirdik. Bilim Şenliği’ni her seviyeden Terraryum, Hazine Avı, Fentastik, Halli Galli, Dart Oyunu, Birim Küp, Anlık Görev gibi farklı, eğlenceli ve ilginç etkinliklerle kutladık.
Bu yılki okul projemiz olan Martı kitabı ile ilgili tüm seviye ve branşlarda çeşitli faaliyetler yürüttük. İngilizce
dersinde yapılan okuma çemberinden Türkçe dersinde düzenlenen öykü yarışması, afiş çalışması, gazete
etkinliğine; matematik dersinde yapılan yansıma ve dönme hareketi, tam sayıları kullanma çalışmalarından fen ve teknoloji dersinde hazırlanan hayat döngüsü, canlılar
alemindeki sınıflandırma çalışmalarına; sosyal bilgiler dersinde yapılan afiş çalışmalarına kadar pek çok derste
etkinlikler Martı kitabıyla bağdaştırılarak düzenlendi. Öğrencilerimiz bu çalışmalarla hem kitabın konusunu kavradı hem de farklı bakış açıları geliştirerek çeşitli ürünler
hazırladı.
“MARTI” PROJEMİZ
“BAHAR VE ÇOCUK” ŞİİR DİNLETİSİ
Bahar; yeniden doğuştur, umuttur. Çocuk; güvendir, gelecektir. Şiir ise tüm duyguları dışa
vurmanın en güzel yoludur. Okulumuzda her yıl sahnelenen şiir
dinletimizin bu seneki temasını umutlar tükenmesin, geleceğe güvenimiz hiç sönmesin diye “Bahar ve Çocuk” olarak belirledik. FMV
Özel Erenköy Işık Ortaokulu öğrencilerimiz, Türkçe öğretmenlerimiz önderliğinde
hazırlanan dinletiyi sahnelediler. Danslar ve müziklerle süslenen şiirler, seyircilerin yüreklerine dokundu.
7 IŞIĞIN SESİ
FMV Özel Erenköy Işık Ortaokulu 7. sınıf öğrencileri arasında 6-10 Nisan 2015 tarihlerinde düzenlenen “Küçük Kara Balık ile Martı Jonathan arkadaş olsalardı ve bir maceraya atılsalardı neler yaşarlardı?” konulu öykü yarışmasının sonuçları belli oldu. Pek çok öğrencimizin birbirinden güzel öyküleri arasından seçim yapmakta oldukça zorlanan jüri üyelerine göre, birinciliği “Maceraya Doğru” öyküsüyle 7A sınıfından Doğukan FIRINCI, ikinciliği “Martı ve Balık” öyküsüyle 7A sınıfından Zeynep Bilge PAMUK, üçüncülüğü ise “İki Dost” öyküsüyle 7D sınıfından Zeynep İrem ELGÜN elde etti. Birinci seçilen “Maceraya Doğru” adlı öykümüzü sizlerle paylaşmak istedik.
MACERAYA DOĞRU
“Bana kısaca Jon diyebilirsin.” dedi Martı Jonathan. Martı Jonathan bunu dedikten sonra uçuş
denemesi yapmak için sessizce denizlere gitti. Vakit öğleni geçmişti. Hava kararmadan biraz çalışması
gerekiyordu. Denizin üstünde kısa takla denemeleri için çalışırken hızını toplamak için yükseldi.
Jonathan o kadar hızlanmıştı ki hızı 300 mile çıkmıştı. Tam hızını alıp takla atacakken önüne bir
balıkçıl çıktı. Jonathan bu balıkçılda bir sorun olduğunu hemen anlamıştı. Hayvan kanatlarını acı
çekercesine çırpıyor, âdeta kendisinden yardım istiyordu. Yaklaştıkça şaşırdı, bu bir hançerdi.
Hayretler içerisinde kaldı ve kendi kendine konuşmaya başladı:
“Ne? Bir hançer mi?”
Jonathan bunu demer demez balıkçılın torbası yarıldı ve içinden bir balık çıktı. Bu balık Martı
Jonathan’ın bedenine göre çok karaydı. Kocaman, şaşkın gözlerini ardı ardına kırpıyor ve korku
içerisinde etrafına bakıyordu. Jonathan gördüklerinin şaşkınlığı içerisinde az daha hızını alamayıp
balıkçıla çarpacaktı. Balıkçıl, canının acısıyla inleyerek oradan hızla uzaklaştı. Jonathan, bir yandan
balıkçılın hâline üzülüyor bir yandan da gördüğü küçük kara balık son anda yem olmaktan kurtulduğu
ve özgürlüğüne kavuştuğu için seviniyordu:
“Özgürlük…” dedi kendi kendine. “Özgürlük, güzel şey doğrusu.”
Jonathan’ın gözleri birkaç dakika önce gördüğü, yem olmaktan son anda kurtulan ve tıpkı kendisi gibi
özgürlüğüne düşkün küçük, kara renkli balığı aradı. Kara balık ortalarda gözükmüyordu. Jonathan,
küçük balığın kendisini son anda kurtardıktan sonra korkuyla oradan uzaklaşıp güvenli bir yere
sığınmış olabileceğini düşündü. Martı Jonathan’ın sevgi dolu kocaman kalbinde, balıkçıla olan
üzüntüsünün yerini şimdi küçük, kara renkli balığın güvende olmasının huzuru kaplamıştı. Neşeyle
şarkılar söyleyerek yoluna devam etti ama sırtında bir ağrı hissediyordu. Ağrı gitgide artıyor,
Jonathan zaman zaman göğe yükselmekte zorlanıyordu. Derken büyük bir ses yükseldi:
“Beni yere indir! Beni suya indir!”
Jonathan olanların paniğinde hemen 45 derecelik açıyla dalışa geçti yaklaşık üç dört saniye sonra suya
inmişti. Jonathan küçük balığın o dakikaya kadar kendi sırtına, tüylerinin arasına gizlendiğini hiç fark
etmemişti. Olanların şokundayken hemen kıyıya attı kendini. Küçük balık, suya iner inmez art arda
suya dalıp çıktı. Küçük kuyruğunu denizin dalgaları üzerinde biraz şıpırdattıktan sonra Jonathan’ın
yanına yaklaştı. Sonra çok ince bir sesle:
“Merhaba, siz kimsiniz?”
Jonathan hem yaptığı ani inişin hem de olanların şokundan olsa gerek birden bayılıverdi. Uyandığında
ise denizin ortasında bir balıkçı teknesinin içindeydi. Gözlerini dehşetle açtı Jonathan. Birilerinin
kendisini kaçırıp esir edeceğinden korkmuştu. En kıymetli hazinesiydi özgürlük. Onu kazanmak için
hayatını feda etmişti. Daha yeni yerler keşfetmeden, kendisi gibi düşünen diğer martılara ulaşmadan
ÖYKÜ YARIŞMASI SONUÇLARI AÇIKLANDI
8 IŞIĞIN SESİ
esir olamazdı kimseye. İçini büyük bir korku kapladı. Kendisini kaçıran kötü adamı aradı gözleri,
bulamadı. O sırada küçük balığın ince sesini tekrar duydu:
“Pardon efendim, korkuttuysam özür dilerim ama sizi baygın halde görünce ben de size bir iyilik
yapmak istedim. Ne de olsa balıkçılın elinden beni siz kurtardınız.”
Jonathan, aslında pek bir şey yapmamıştı. Bilmeden küçük balığı tüylerinin arasında saklayıp suya
indirmek dışında. Sevgiyle gülümsedi küçük kara balığa:
“Teşekkür ederim. Beni nasıl getirdin buraya? Biz nereye gidiyoruz?”
Kara balık soruların devamını dinlemeden anlatmaya başladı:
“Ben de her şeyi, her yeri öğrenmek isteyen küçük kara bir balığım. Seni tanıdım. Sen Martı
Jonathan’sın. Özgürlüğüne gidiyorsun değil mi?”
Jonathan’ın şaşkınlığına bir şaşkınlık daha eklenmişti. Yanında martılar arasında efsane olmuş Jane
duruyordu, bir diğer adıyla ise “Küçük Kara Balık.” Jonathan Küçük Kara Balık’ın hikâyelerini çok
seviyordu. Onun tüm balıklara karşı geldiğini, bir gün özgürlüğe kavuşmak ve yeni dünyalar
keşfetmek için yola çıkacağını anlatırlardı. Jane’in hikâyelerini hep deniz kıyısına gelen yaşlı balıktan
dinliyordu. Bir gün onunla karşılaşıp ona cesaret vermek istiyordu. Jonathan hızla doğrulup:
“Siz Jane siniz değil mi?’’dedi. Bunun üzerine ise Jane şaşırdı:
“Evet, ama siz beni nerden tanıyorsunuz?”
Martı Jonathan ile Jane’in arasında kısa bir sohbet geçtikten sonra ikisinin de akıllarındaki tüm sorular
cevaplanmış, ortalık sessizliğe bürünmüştü. Akşam olmuş güneş yavaş yavaş batmaya başlamıştı.
Jonathan ufkun kızıllığına dalıp gitti, düşünceler içerisinde. Ardından, cesaret edip Küçük Kara
Balık’a sordu:
“Siz mademki meraklı bir balıksınız ben de meraklı bir martıyım, benimle dünyayı keşfetmeye ne
dersiniz?”
Jane ise sevinçle:
“Dünya mı?” diye haykırdı. İstediği ama dakikalardır bir türlü cesaret edemediği soruyu Martı
Jonathan sormuştu sonunda. Martı Jonathan, küçük balığı onaylamak için kafasını salladıktan sonra
Jane büyük bir sevinçle haykırdı:
“Memnuniyetle!” Martı Jonathan teklifinin kabul edilmesine sevinmiş bir şekilde yüzünü Jane’e
çevirerek:
“O zaman hiç vakit kaybetmeden yola koyulalım.” dedi. Jane, eşyalarını toplamak ve sevdikleriyle
vedalaşmak için Jonathan’dan biraz süre istedi. Jane, hep annesiyle konuşurdu uzaklara gitme
konusunu. Annesi de hep ona karşı çıkardı. Sadece annesi de değil. Etrafındaki herkes bunun gençlik
hevesi olduğunu, yakında geçeceğini, oradan başka bir dünya olmadığını söylüyordu. Ama Küçük
Kara Balık inanmıştı yeni dünyalar keşfedeceğine. Birkaç saat sonra Jane ile Jonathan deniz kıyısında
buluştular. Buluştuklarında ise güneş yeniden doğuyordu. Sanki güneşle birlikte yeni umutlar da
doğuyordu. İkisinin de ağzından aynı kelime çıktı:
“Hadi gidelim.”
7A 82 Doğukan FIRINCI
9 IŞIĞIN SESİ
PET BİZDEN SORULUR
8. sınıf öğrencilerimiz 21 Şubat 2015 tarihinde Cambridge Üniversitesi
tarafından hazırlanan PET sınavına girdiler. Bu sınav sayesinde
öğrencilerimizin günlük hayatta kullanabilecekleri İngilizce becerileri tarafsız
bir kurum tarafından değerlendirilmiş oldu. Okul Müdürümüz Sibel
SAGNER ve öğretmenleri, öğrencilerimize sertifikaların ı düzenlenen bir
törenle verdi. Öğrencilerimizi başarılarından dolayı kutluyoruz.
7. sınıf öğrencilerimizin 30 Mayıs 2015 tarihinde gird ikleri Cambridge Üniversitesi tarafından hazırlanan PET
sınavının sonuçları yaz aylarında belli olacak ve öğrencilerimize sertifikaları önümüzdeki eğ itim-öğretim yılında
verilecektir.
FRANSIZCA “MEKTUP VE AFİŞ” YARIŞMASI
30 Mart 2015 Pazartesi günü MEF Okulları tarafından düzenlenen ve
öğrencilerin farklı kültürler arasında bağlantı kurmalarını, b ilg ilerini kullanarak
duygu ve düşüncelerini ifade etmelerin i, farklı bakış açıları geliştirerek
yaratıcılıklarını artırmalarını sağlamak amacıyla öğrendikleri 2.yabancı dili
(Almanca, Fransızca, İspanyolca) kullanarak “Kültürel Çeşitlilik Zengin liktir”
temalı “Mektup ve Afiş Yarışması”na 7.sın ıflardan iki öğrenci ile kat ıld ık.
Yarışmada 7D sınıfından Zeynep Eylül EROL adlı öğrencimiz Fransızca
Ortaokul kategorisinde birincilik ödülü kazandı.
9. FRANSIZCA TİYATRO FESTİVALİ
8 Mayıs 2015 Cuma tarihinde 7.sınıf Fransızca Kulübü öğrencileri tarafından
sahnelen “Hareket li Bir Ders” adlı skeçle Yeni Nesil 2000 tarafından düzenlenen
“9.Fransızca Tiyatro Festivali”ne katıldık. Toplam beş okulun katıldığ ı bu
festivalde diğer okulların eğitim dili Fransızca olmasına rağmen biz b ir kere daha
2. yabancı dille kat ılan tek oku l o lmanın gururunu ve cesaretini yaşadık. Bu
festivale kat ılmaları öğrendikleri dili pekiştirmeleri ve bu dili kullanmada
kendilerine o lan güvenlerini artırmaları açısından öğrencilerimize çok olumlu
katkıda bulunmuştur.
ALMANYA DEĞİŞ İM PROGRAMI
1-10 Haziran 2015 tarihleri arasında Almanya’nın Kiel
şehrinde bulunan Max Planck Gymnasium ile değişim
programımızın Türkiye ayağını gerçekleştirdik.
Ortaokulumuzdan on iki öğrencimiz, on iki A lman
öğrenciyi on gün boyunca evlerinde misafir etmişlerd ir.
On yedi Alman ve on altı Türk, toplam 33 öğrenci ile
bu tarihler arasında İstanbul’un tarihi ve kültürel yerlerin i gezd ik.
Öğrencilerimiz, Türk kültürünü en iyi şekilde tanıttılar. Bu sayede
Almanca konuşup öğrendikleri ikinci yabancı dili günlük hayatta kullanma fırsatı
buldular. Bu program sayesinde kültürel etkileşim ve paylaşım sağlanarak uzun süreli arkadaşlıklar kuruldu.
FRANSA’YI GEZDİK
5-9 Haziran tarih leri arasında Fransızca Bölümü organizasyonunda
Ortaokul 7 ve 8.sınıfların katılımıyla “Fransa Kültür Gezisi”
düzenlendi. Katılan öğrencilerimiz, tarihi -sanatsal altyapısı son derece
yüksek yerleri görme (Louvre Müzesi, Versaille Sarayı vb…) , ayrıca
eğlence bağlamında da önemli b ir yere sahip (Disneyland -Parc Asterix)
bir ü lkey i ziyaret etme fırsatına buldular. A lışverişlerinde, restoranlarda,
otelde siparişlerini vererek sorunların ı d ile getirmeye çalışan, derslerde
ve kitaplarda gördükleri kültürel mekânları ziyaret edip o ülken in
insanlarıyla iç içe yaşayan öğrencilerimiz, afişlerini inceleyerek prat ik
yapma fırsatı buldular.
10 IŞIĞIN SESİ
AKVARYUM GEZİSİ 04.06.2015 tarihinde 6A-6B-6C sınıfı öğrencileri Belemir ERDEM
önderliğinde, 05.06.2015 tarihinde 6D-6E-6F sınıfları Pelin AĞSEREN
önderliğinde Florya Tematik Akvaryum’u ziyaret ettiler. Toplamda 118
öğrenci ve 8 öğretmen katılımıyla gerçekleşen gezide öğrencilerimiz farklı
su ekosistemlerini gözlemleme şansı buldular.
DESTINATION IMAGINATION Destination Imagination, dünyanın en büyük ‘Yaratıcı Problem Çözümü’ kuruluşudur. 2014-2015 eğitim-öğretim yılında FMV Özel Erenköy Ortaokulu olarak 6. sınıf seviyesinde beş öğrenciden oluşan bir DI takımı kurduk. DI görevleri açıklandıktan sonra ‘Fine-Arts’ konusunu takım görevi olarak belirledik. 28 Şubat-1 Mart tarihlerinde Eyüboğlu Eğitim Kurumlarında İstanbul 216 bölge turnuvasına katıldık. Görevimizi başarı ile sergiledik ve yarışmada 2. olduk. DOĞA BİLİM MÜZESİ’Nİ GEZDİK
GEMS dersi kapsamında 3. sınıf öğrencileri ile Saint Joseph Lisesinde bulunan Türkiye’nin ilk Doğa Bilimleri Merkezini ziyaret ettik.On binlerce hayvan çeşidinin farklı tekniklerle korunup doldurularak sergilendiği merkez, günümüzde Anadolu’da ve dünyada tamamıyla soyu tükenmiş türleri de barındırmasıyla oldukça ilgi çekicidir. Su altı dünyası canlılarının, memelilerin, kuşların, eklembacaklıların ve binlerce farklı kayaç türü ve bitkinin bulunduğu bu merkez, ülkemizdeki zengin biyoçeşitliliğe dikkat çeken olağanüstü bir müze niteliğindedir.
EDINBURGH GEZİSİ - ULUSLARARASI BİLİM
FESTİVALİ FMV Özel Erenköy Işık Ortaokulu 6 ve 7. sınıf seviyelerinden 22 öğrencimiz 3-6 Nisan tarihleri arasında İskoçya'nın Edinburgh kentinde bu yıl yirmi birincisi düzenlenen "Bilim Festivali"ne katıldılar. Burada öğrencilerimiz, tarihi Edinburgh Kalesi'ni gezdiler. Festival binasındaki etkinliklere katılan öğrencilerimiz derslerde gördükleri konuların uygulamalarını yaparak bilim dünyasında keyifli bir gezinti yaptılar. Camera Obscura gezisinde ışık ile ilgili görsellerin sergilendiği etkinlikte basit ayna-mercek düzenekleriyle oluşturulan sistemle şehri kuş bakışı izlediler. İskoçya Milli Müzesi ziyaretinde birbirinden ilginç eserleri incelediler ve İskoçya tarihini tanıdılar. Öğrencilerimizin gezisi, evrenin oluşumu ile ilgili hazırlanmış etkinliklere katılma fırsatı yakaladıkları Dynamic Earth ziyareti ile son buldu. Geçen yıl da aynı geziye katılan üç öğrencimiz ilk günün bir bölümünde Edinburgh Dungeon'ı ziyaret ettiler. 90 dakikalık bu etkinlikte on bir farklı bölümde korkuyu ve eğlenceyi bir arada yaşayan öğrencilerimiz keyif alarak ayrıldılar.
KADIKÖY BELEDİYESİ ÇEVRE ÖDÜLLERİ TÖRENİ 29.09.2014 tarihinde Eko-Tim öğretmenleri 2014-2015 yılı eylem planının taslağını oluşturmak üzere bir araya geldiler. Bu yeni eğitim yılı için hedeflenen, kampüs bütünlüğü içinde çalışan okulumuzda en küçük öğrenciden en büyük öğrenciye kadar çevre bilincinin oluşmasını sağlamaktı. Öğretmenlerinin rehberliğinde ‘su’ temalı 3. yıl çalışmalarımız
daha geniş bir alanı kapsayacak şekilde devam etti. Eko – Okullar çalışma yılımızın 3. yılında şimdiye kadar Kadıköy Belediyesi ile yaptığımız işbirliği ve çevreci çalışmalardan dolayı bu yıl ‘En Çevreci Okul ‘ ödülünü almaya layık görüldük.
11 IŞIĞIN SESİ
ULUSLARARASI BİLİM TEMELLERİ (URFODU) SINAVI
Farklı zorluk seviyesindeki yirmi sorudan oluşan eleme sınavı, 19 Kasım 2014 tarihinde
okulumuzda uygulandı. Bu sınava 6. sınıflardan on bir , 7.
sınıflardan ise on beş öğrencimiz katıldı. Öğrencilerimizin
tamamı 100 üzerinden 50 ve üzeri puan alarak final sına vına katılmaya hak kazandı. 28 Mart 2015 tarihinde Anakent Kolejinde düzenlenen final sınavında öğrencilerimiz, hem müfredata
uygun hem de müfredat dışı sorularla ter dökmüş lerdir. Final sınavı sonucunda iki öğrencimiz 2. derece diploma, beş öğrencimiz 3.
derece diploma almaya hak kazanmışlardır.
GAUSS CONTEST
Kanada Waterloo Üniversitesi Matematik Fakültesi bünyesindeki “The Centre For Education in Mathematics and Computing (CEMC)” merkezi tarafından hazırlanan “Gauss Contest” adlı
matematik yarışması her yıl uygulanan ve 7 ve 8. sınıf seviyelerindeki öğrencileri hedef alan bir yarışmadır. Bu yarışma, öğrencilerin hem eğlenmesi hem de matematiksel problem çözme
becerilerini geliştirmeleri için bir fırsat olarak sunulmaktadır. Matematik bölümü olarak öğrencilerimizin matematiksel problem çözme becerilerini geliştirecekleri, yarışmanın kimi
sorularında kendi sınıf seviyelerinin ilerisindeki konulara ait sorulara da yanıt arayacakları ve dolayısıyla kendilerine özgü
bakış açılarını ortaya çıkaracakları, İngilizce becerilerini etkin bir şekilde kullanacakları bu yarışmaya her yıl katılım göstermeyi amaçlarımız arasında sayıyoruz.
Okul olarak ilk defa 2011-2012 eğitim-öğretim yılı içinde iştirak edilen bu uluslararası yarışmaya bu sene de 7. sınıf seviyesinde
yirmi beş öğrenci ile katıldık. Bu yarışma 14 Mayıs Perşembe günü okulumuzda gerçekleştirildi. Yarışma sonuçlarına göre, 150-136 puan aralığında yer alan ve
ilk % 25’lik dilime giren beş öğrencimiz “katılım” ve tanınma” sertifikaları almaya hak kazanmışlardır.
LEGO ROBOTİK KULÜBÜ ULUSAL TURNUVA BAŞARISI
Junior.Roboformers takımı bu senenin teması olan "Senin Dünyan, Senin Sınıfın" ile ilgili işitme
engelli öğrencilerin eğitim-öğretim hayatını daha kaliteli hâ le getirebilecek bir proje tasarladılar. Takımımız bu proje kapsamında sınıflara Leap Motion, Mimix ve Talk Typer programlarını bir
araya getirerek geliştirdiği sistemi kurup üç iletişim (dudak okuma, işaret dili, okuma-yazma) yolunun da kullanılabildiği bir öğrenme ortamı sağlamaya çalışmışlardır. Bu alanda da en yüksek puanla 1. olarak EN İYİ
PROJE KUPASI almış ve Ulusal Turnuva’ya katılmaya hak kazanmıştır. Ayrıca takımımız, temaya uygun olarak
tasarladıkları lego robot ile ROBOT PERFORMANS 2.’LİK KUPASI almışlardır. Takımımız 21-22 Mart 2015 tarihlerinde İzmir’de düzenlenen First Lego League 11. Türkiye Ulusal Turnuvasında takım ruhu, bütünlük, etkinlik ve verimlilik kriterlerini yerine getirerek EN İYİ TAKIM ÇALIŞMASI ÖDÜLÜ kazanmıştır.
“FLL 2015 Senin Dünyan Senin Sınıfın” temalı sezonunu ikisi
yerel, biri ulusal olmak üzere toplam üç kupa ile tamamlamışlardır.
12 IŞIĞIN SESİ
Bütün bir yıl boyunca hep bugünün hayalini kurduk.
Kış aylarında kar yağarken denizde yüzdüğümüzü
düşündük çoğu zaman. Ne zaman gelir diye düşünürken
yaz geldi bile!
Geçen senenin yorgunluğunu atmak, yeni yıla enerjik
başlamak için şimdiden planlar yapıldı. Tatil anlayışı
hepimiz için başka olabiliyor elbette. Biz de
arkadaşlarımızın ve öğretmenlerimizin yaz tatili
planlarını öğrendik.
İŞTE ÖĞRETMENLERİMİZİN VE ARKADAŞLARIMIZIN
YAZ TATİLİ DİLEKLERİ
Özer BURUCU (MY): İyi bir tatil geçirmek. Ayfer AYDIN(MY): Huzur bulduğum bir tatil geçirmek istiyorum. Şeyda BAHAROĞLU (İng. Öğrt.): Tatil boyunca dinlenmek, bol bol kitap okumak ve denize girmek istiyorum. Esin BİLEN (Fr. Öğrt.): Datça’da televizyon olmadan on gün boyunca uyumak, güneşlenmek ve dinlenmek istiyorum. Cihan YURT (Sosyal Bilgiler Öğrt.): Oğlumla bol bol vakit geçirmek ve geç saatlerde uyumak. Gülşen ELİBOL (Görsel San. Öğrt.): Tatile gitmek ve iyi vakit geçirmek. Ahmet BEDER (Mat. Öğrt.): Dinlenmek ve kitap okumak istiyorum. Burcu DURHAN (Görsel San. Öğrt. ) : Denize girmek, bolca eğlenmek ve huzur istiyorum. Özlem KÖROĞLU (Görsel San. Öğrt.): Sağlık, mutluluk ve beklenmedik sürprizler istiyorum. Neslihan YILMAZ (Türkçe Öğrt.) : Macera, yenilik, gezmek, huzur ve mutluluk istiyorum. Eren PAMUK (Mat. Öğrt.): Sağlıklı ve huzurlu bir yaz, yeni başlangıçlar, memleketim için iyi dilekler, sabahları güzel bir uyku ve güzel kahvaltılar istiyorum. Süheyla Aydın YENİHAYAT (Mat. Öğrt.): Bolca şezlong, şemsiye ve dondurma istiyorum.
Hakan ÇAY (Fen Bil. Öğrt.): Küçük kızımla bol bol gezmek istiyorum. Ayşegül GÜLEBAKAN (Fr. Öğrt.): Güzel bol güneşli ve bol seyahatli bir yaz geçirmek istiyorum. Paola GÜVENÇ (İng. Öğrt.): Plajda dinlenmek istiyorum. Yelda BABA (Sos. Bil. Öğrt.): Sayısal loto çıkmasını istiyorum. Sinan SEDEN (İng. Öğrt.): Düğünümün güzel ve eğlenceli olmasını istiyorum. Gülşah TONGUÇ(İng. Öğrt.): Eğlenmek, bolca uyumak ve dondurma yemek istiyorum. Doğa SABUNCUOĞLU: Denize girmek ve bolca dondurma yemek istiyorum. Sinem SÜRMELİ: Tatilde su kayağı yapmak istiyorum. Çağdaş Ekin ŞİMŞEK: Mutlu olmak istiyorum. Zeynep Eylül EROL: Boston’da bir anime konvasyonu bulup her şeyi almak istiyorum. Eda COŞKUN: Denize girmek, güneşlenmek istiyorum. Yağmur ÖZLÜK: Yaz boyu eğlenmek istiyorum. Lal KARAYAZGAN: Voleybolda kendimi geliştirmek istiyorum. Aysu ÖZDOĞAN: Bodrum’a gitmek istiyorum. Defne Su YILMAZ: Havuza girmek ve güneşlenmek istiyorum.
13 IŞIĞIN SESİ
Elma suda yüzer çünkü %25'i havadır.
Bilinen en büyük yıldızlar Güneş'ten 2000 kat daha
büyüktür.
Eskiden kâşifler uzun yolculuklarında su taşımak
için karpuz kullanırdı.
Muz aslında bir baharattır.
Domates aslında bir sebze değil, meyvedir.
Kelebekler ayaklarıyla tadar.
İlk gözyaşı sağ gözden akarsa sebebi mutluluk, sol
gözden akarsa sebebi
üzüntüdür.
Hapşırdığınız zaman, kalbiniz
de dahil olmak üzere tüm
organlarınız bir anlık durur.
Soğan doğrarken sakız
çiğnemek göz yanmasını
önler.
Cam aslında sıvı bir
maddedir fakat akışkanlığı
çok yavaş olduğu için bunu
algılayamayız.
Bir dakikalık gülme 12 dakikalık koşuya bedeldir,
ayrıca ağrı kesici etkisi de
vardır.
Yeni doğmuş bir bebeğin topuk
iziyle annenin parmak izi
aynıdır.
Dolunay varken tartılınca daha
hafif oluruz.
Eğer ayaklarınızı yavaşça yukarı
kaldırır ve sırt üstü yatarsanız,
bataklığın içine gömülmezsiniz.
Harward Üniversitesi'nden
öğrencilerin bir makineyle yaptığı çalışmada
lolipopun merkezine 2.225 yalamada ulaşılmıştır.
Ağladığınızda stres hormonu salgılarsınız. Bu
yüzden ağladıktan sonra kendinizi iyi hissedersiniz.
Elma koklamak baş ağrınızın
hafiflemesini sağlar.
Üzümü mikrodalgaya koyarsanız patlar.
13 yaşındaki adlı İngiliz kız, doğduğundan beri
sadece çikolata yiyor.
Bir insan, günde
ortalama 4, yılda
ortalama 1460 yalan
söyler.
Kıta isimlerinin hepsi
"A" ile başlayıp "A" ile biter.
Yılanlar duyamaz.
Bir bardak taze şampanyanın içine bir kuru üzüm
atarsanız üzüm
asansör gibi
bardağın altından
üstüne üstünden
altına sürekli dolaşır.
İnsan midesi 2
haftada bir iç zarını yenilemek zorundadır aksi
halde kendi kendini sindirir.
Gülmek için 17 adaleye ihtiyacınız vardır. Surat
asmak için ise 43.
Çikolata köpeklerin kalbine ve sinir sistemine
zarar verir. Yarım kilo kadar çikolata küçük bir
köpeği öldürebilir.
Sivrisinek kovucu spreyler sinekleri kovmuyor.
Sizi gizliyor. Sivrisineğin alıcılarını bloke
ederek sizin orda olduğunuzu anlamamalarını
sağlıyor.
Karate kelimesinin anlamı
"boş el"dir.
İnciler sirkenin içinde
bekletilirse erir.
Fil balığı diye bir balık türü vardır.
İçtiğimiz sular 3 milyar yaşındadır.
Bir bardak sıcak su, buzdolabında soğuk sudan
daha çabuk donar.
Çin'de İngilizce konuşan kişi sayısı Amerika'dan
daha fazladır.
14 IŞIĞIN SESİ
TÜRKİYE ŞAMPİYONASI
27-29 Mayıs 2015 tarihleri arasında Çorum’da düzenlenen MEB Yıldızlar Türkiye Yüzme Şampiyonasında okulumuz Türkiye 6.’sı olmuştur. Itır BAYRAKÇEKEN, 200 metre kelebek kategorisinde Türkiye 4.’sü, 400 metre serbest kategorisinde Türkiye 3.’sü olmuştur. Nazlı Su DURU, 100 metre kelebek kategorisinde Türkiye 4.’sü olmuştur. 4x100 metre karışık bayrakta Nazlı –Damla- Itır- Dilanur’dan oluşan takımımız Türkiye 4.’sü olmuştur.
9-11 Haziran tarihlerinde Ankara’da yapılan MEB
Küçükler Yüzme Türkiye Şampiyonasında sporcumuz
Hazal Özkan, 50 metre - 100 metre kurbağalama kategorisinde ve 200 metre serbest kategorisinde TÜRKİYE 1.’si, 200 metre karışık kategorisinde ise TÜRKİYE 2.’si
olmuştur.
YILDIZLAR KATEGORİSİ GRUP BİRİNCİLİĞİ
13-15 Mayıs tarihleri arasında Karabük ‘te düzenlenen MEB Yıldızlar Grup Birinciliği müsabakalarında sporcularımız Itır Bayrakçeken, Nazlı Su Duru, Damla Oğur, Nilsu Enüstün,
Dilanur Baysungur, Leyal Semerciyan ve Ece Bobaroğlu’ndan oluşan takımımız 27 madalya ve birincilik kupası kazanarak turnuvayı tamamlamıştır. Nazlı Su DURU, 50 ve 100 metre kelebek, 50 metre serbest kategorisinde 1., 200 metre
kelebek kategorisinde 2. olmuştur. Itır BAYRAKÇEKEN, 100 ve 400 metre serbest, 200 metre kelebek ve 200 metre karışık
kategorilerinde 1. olmuştur. Damla OĞUR, 100 ve 200 metre kurbağalama ve 200 metre karışık kategorilerinde 2., 50
metre kurbağalama kategorisinde 3. olmuştur.
Dilanur BAYSUNGUR, 50 metre kelebek kategorisinde 2., 100 metre serbest ve 100 metre kelebek kategorisinde 3. olmuştur.
Takımımız, “Bayrak Yarışması”nda 4x100 metre serbest karışık ve 200 metre serbest
bayrak yarışmalarında 1. olmuştur.
15 IŞIĞIN SESİ
ESKRİM
Öğrencimiz Utku ÖZYALÇIN, katılmış olduğu flöre kategorisi İstanbul’da düzenlenen müsabakada İstanbul 5.’si, Türkiye
Şampiyonası’nda ise Türkiye 5.’si olarak okulumuzu başarı ile temsil etmiştir.
BASKETBOL
Okulumuz 5. ve 6. sınıf öğrencilerinde oluşan Küçükler Basketbol Takımımız, katılmış oldukları
Kadıköy Kaymakamlığı İlçe Kupası’nda namağlup KADIKÖY ŞAMPİYONU olmuştur.
RİTMİK JİMNASTİK
Öğrencimiz A. Berfin TEZCAN, katılmış olduğu il müsabakasında İstanbul 5.’si, Türkiye Şampiyonası’nda ise Türkiye 13.’sü olmuştur.
KÜÇÜKLER KATEGORİSİ GRUP BİRİNCİLİĞİ
20-22 Mayıs 2015 tarihlerinde Kocaeli’de düzenlenen MEB Küçükler Yüzme Grup Birinciliği Müsabakası’nda takımımız 22 madalya kazanmıştır. Puan sıralamasında ise hem kızlar hem erkeklerde grup 4.’sü olmuştur. Hazal ÖZKAN, 100 metre kurbağalama kategorisinde 1., 200 metre serbest kategorisinde 2., 200 metre karışık kategorisinde 2. olmuştur. Can GÜLEYİN: 100 metre serbest kategorisinde 3., 200 metre serbest kategorisinde 3. olmuştur. Kayra TERZİ: 100 metre serbest kategorisinde 4. olmuştur.
Erkek Takımı (Can Güleyin, Barkın Çolak, Melih Gürşen, Kayra Terzi), 4x100 metre serbest kategorisinde 2., 4x100 metre karışık bayrak kategorisinde 1. olmuştur. Kız Takımı (Hazal Özkan, Ece Köseoğlu, Ece Güpgüpoğlu, Ece Özdoğan), 4x100 metre karışık kategorisinde 3., 4x100 metre serbest bayrak kategorisinde 4. olmuştur.
ATLETİZM
19 Mart 2015’te düzenlenen MEB Okullar Arası Yıldız Kızlar Kros yarışında sporcumuz Elif YAYCI Kadıköy ilçesi şampiyonu olmuştur. 31 Mart’ta düzenlenen İstanbul Kapalı Salon Atletizm yarışmasında Elif
YAYCI (60 metre engelli) İstanbul 1.’si olmuştur. Aynı yarışmada Elif
YAYCI, Yağmur GÖKER, Alin KUTAN, Lara TOLAY, Özlem
YEDİKARDAŞLAR’dan oluşan yıldız kız atletizm takımımız İstanbul
3.’sü olmuştur. 16-17.04.2015 tarihinde MEB tarafından düzenlenen Puanlı Atletizm
yarışmalarında Elif YAYCI (60 metre engelli) İstanbul 2.’si olmuş, Türkiye Gruplar Yarışı’nda 4. olarak madalya kazanmıştır.
16 IŞIĞIN SESİ
İKİ SORU... 1.Size aittir ama başkaları
kullanır?
dınıza
2. En son hangi dişler çıkar?
idş atakm
mizah Bu labirentten çıkabilecek
misin?
Bir resim, içinde kaç
farklı resim
saklayabilir?
BİR TANE DAHA
SOLUCAN
Derste öğretmen herkese teker teker sorar. Önce
Ahmet'e sorar: - Ayakları olmayan bir hayvan biliyor musun?
Ahmet: - Balık.
Sonra Mahmut'a sorar: - Sen bir tane daha biliyor musun?
Mahmut: - Solucan.
En son olarak bizim Hasan'a sorar: - Sen de bir tane daha söyle
de, başka soruya geçelim. Hasan:
- Bir tane daha solucan.
NE GÖRÜYORSUN?
Sudoku çözmeye ne dersin?