islam hukukuna gÖre - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d013935/1990/1990_karamanh.pdfa) vakıf,...

27
iSLAM HUKUKUNA GÖRE Doç. Dr. Hayreddin Karaman Prof. Dr. Ali ... - . \'E

Upload: others

Post on 30-Oct-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

iSLAM HUKUKUNA GÖRE

Doç. Dr. Hayreddin Karaman Prof. Dr. Ali Şafak

... .-----,~~.11'-----.

·ı - ~~ . lı ı mı neŞ1JfGı.

İÇ \'E DIŞ TİCARET A.Ş.

Page 2: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

ALIŞ- VERİŞTE V ADE F ARKI

GİRİŞ

Hayreddin . KARAMAN İstanbul Y . .İslam Enstitüsü

Alış-veriş (beyi') akdinde vade farkının hükmünü araştıraQil­memiz için evvela onun akid içindeki mahiyetini ve yerini tayin et­memiz gerekecektir. Akid nedir, hangi unsutlardan meydana gel­miştir, bu unsurların akdin kuruluşundı;ı. ne gibi rolleri vardır, akid yapma ve şart koşma hürriyetinin sınırı nedir?... Bu giriş kısmında ,bütün bu me·vzuları kısaca, ele almaktan maksadımız beyi' akdinde va!ie farkının mahiyet ve yerini tayin etmek; bu­radan da onun hükmüne intikal eylemektir.

Akid:

Akid insana mahsus tasarruflardan, !Jiridir.

Tasarruf: Şahıstan isteyerek, iradesiyle meydana gelen ve hu­kuki netice doğuran veya hukukun üzerine hüküm bina ettiği dav­ranışlardır. Gasıb, itlilf, teslim, teseliüro gibi fi'li tasarruflar yanın­da söze dayanan (kavli) tasarruflar da vardır. Kavli tasarrufların akdi olanı karşılıklı iki iradenin anlaşmasından meydana gelir; alış-veriş, kira, şirket... buna örnektir. Akdi oliııayan kavli tasar­ruf iki nevidir: ·

a) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs­. kat hususundaki kesin iradesini ifade eden tasarruflar. Bazı fıkıh alimleri buna da akid ismlııi verirler (tek taraflı akki).

b). Bir hakkı inşa veya ıskat etmemekle beraber dava, ikrar, inkar gibi hukuki neticeler doğuran kavli tasarruflar.

Page 3: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

14 1 VADEFARKIVE KAR HADDİ

Şu hale göre tasarruf akidden daha geniş l;lir mana üade et­mekte ve akdi de içine almaktadır. (1)

Akid lügatte bağlamak, düğümiemek demektir. Hukukta ise -Mecelle'nin i~adesi ile-:- akid: Tarafeynin bir hususu iltizaqı ve teahhüd etmeleridir ki icab ve kabulün irtibatından ibarettir (2) ·'

Mecelle'de 104. maddede in'ikad tarif edilirken yer verilen ((ber veeh-i meşrı1n kaydı gözönüne alınırsa, iki tarafın iradelerinin mutlak manada birleşmesi ile fıkhi akid meydana gelmez. İrade­lerin anlaşması yanında şer'in bunu muteber kabul etmesi şartı vardır.

Borç doğuran sebepler veya borcun kaynakları başlığı altında yer verdikleri akdi hukukçular şöyle tarif ederler: ıc:Bir veya birkaç borcun do~masına sebep olan bir hukuki muameledir.ıi (3)"

Bir başka tarife göre akid :

((Bir hakkın inşa, nakil veya nihayete erdirilmesi üzerinde iki iradenin anlaşması, birleşmesidir.ıı (.4) ·

Akdin bir nev'i olan bey'i' Mecelle şöyle tarif etmiştir: ccBeyi', malı mala değişmektir.ıı (Madde 105) ·

Akdin Unsurları:

Gerek uı:nı1mi olarak akdin ve gerekse onun bir nevi olan bey'in tarifinden anlaşıldığına göre akdin vücut bulabilmesi için · iki veya daha fazla şahsın bulunması, bunların muayyen bir mev­zı1 üzerinde hukuki netice doğuracak bir anlaşmaya varmaları ve bu anlaşmanın fıkha ·göre muteber olması gerekmektedir. Buna göre bir akdin vücud bulabilmesi için şu unsurlara ihtiyaç vardır: Taraflar (akdi yapanlar), akdin mahalli, akdin mevzı1u, irade be­yanı.

ı - Akdi yapanlar:

Akdi yapan iki taraftan her birinin tek veya müteaddit, asil veya vekil. olmaları mümkündür.

2 - Akdin mahalli :

Akdin mahalli veya üzerine akid yapılan şey (ma'k'\ldup. aleyh), aıtdin netice ve hükmünün üzerinde gerçekleştiği şeydir:

ll Tasarrufun bu manada istimalleri için bak. Mecelle, inad. 1660-1661; İbn Abidin, Tenkihu'l-Fetil.va, Bulak, 1300, c. n. s. 3-4.

21 Madde: 103. 31 Prof. Dr. Kemil.leddin Birsen, Borçlar Hukuku Dersleri, İst. 1954, s. 31, 32. 41 Prof. Dr. M. Ahmed ez-Zerka, el-Fikhu'l-İslil.mi... Dimaşk, 1959, s. 275.

Page 4: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

ALIŞ-VERİŞTE V ADE .F ARKI 1 15

Beyi' akdinde satılan mal, rehin akdinde rehnedilen eşya, bağışla­mada bağışlanan şey gibi.

3 - Akdin mevzuu (hükmü) :

Akdin nev'ine mahsus gayesidir; yani akid kendisi için vaze­dilen temel maksaddır. Mesela bütün ~atış akitlerinde akdin mev­zuu, bedel karşılığında satılan şeyin mülkiyetini müşteriye naklet­mektir. ·

Akdin mevzuuna hüküm ve eser de denilmektedi,r. Akdin mevzuunu saikten ayıran hus~s birincinin nev'a, ikin­

cinin ise şahsa ait ve bağlı bulunuşudur. Her satış akdinde mevzu mülkiyetin naklidir; bu, şahıs ve ferdiere göre değiŞmez; ancak sa­ik, şahıslara göre değişir; kimi. paraya ihtiyacından dolayı sata,r, kimi malı istemediği, beğenmediği için satar, kimi varisten kaÇı-· rır, Rimi kar peşinde olur ... (5). ·

4 -- İrade beyanı :

Akdin kuruluşunda iki uns-ur daha rol oynar ki bunlardan bi­rincisine «icabıı ikincisine «kabulıı denir. Akdin lafzı ·ve sıygası da denilen icab ve kabul ile taraflar irade beyanı yapmış olmakta­dırlar. Mesela alış-veriş akdinde ilk defa söylenen «aldımn veya ıısattımn sözü icab; bunu takip eden aldım veya sattım ifadesi de kabuldür. · ·

Akdin Şartları

. Bun<ian önceki babiste özetlemeye çalıştığımız akdin unsurla­rına ait umumi veya hususi in'ikad şartları vardır. Bunların umu­mi olanları bütün akitlere şamil olup bulunmadıkları takdirde akid meydana gelmez ve hukuki netice doğurmaz: Hususi şartlar ise bütün akitlere şamil olmayıp bazılarında bulunan şartlardır; ·be­yi', hibe gibi ıvaz ve temlik akitlerinde ta'likin bulunmaması, ni­kah akdinde şahid şartı btma örnektir. Bu hususi şartlar daha zi­yade akdin sıl:ıhati ile alakalı olup bulunmamaları halinde .:Hane-. filere göre- akit fasid olur.

Umumi şartları yedi madde~e hulasa etmek mümkündür: . .

.. ı - Akdi yapanların ehliyeti:

Akıl hastası, mümeyyiz olmayan çocuk gibi akit ehliyeti ta-

5) Hukukçular mahal yerine •mevzü•, mevzü yerine •sebep" tabirlerini Jı:ullanıyorlar. Bak. Prof. Birsen, ag, ~sr., s. 118, 330 vd; Prof. ez-Zerka, ag. esr., s. 300 vd. · '

Page 5: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

16 1 V ADE FARKI VE KAR HAD Dİ

şımayanların yaptıkları akitler vücut bulmaz. Nakıs ehliyetlile­rin durumları da çeşitli akitlerde ,farklı tesirler icra eder.

2 - Akdin mahallinin uygun bulunması:

Şer'an mal_sayılmayan laşenin satılması halinde akit meyda­na gelmez. Keza buz, meyva gibi çabuk değişen ve bozulan mallar . rehin akdi için uygunmahal (mevzu) olamazlar.

3 - Şer'in izni (hukuki velayet) :

Bundan maksad akdin, onu icraya selahiyet sahibi şahsın bu­lunduğu zamanda sai:ıır olmasıdır. Mesela küçüğün malını hibe etmek veya gabn-i fahişle satmak batıldır; çünkü şeri'at buna izin vermemiş, hiçbir kimse için. bu selahiyeti tanımamıştır.

4 - Nassın yası;ıklamış olmaması:

Sünnet bazı akit şekillerini yasaklamış, bu arada bazı madde­lerin akde mahal teşkil etmesini kabul etmemiştir. Haram edileri

. şekilde kullanılmak üzere müskirat ve uyuşturucu madde satmak şuç ve günah işlernek için bir kimseyi kiralamak buna örnektir. Böyle akitler ya batıl yahut da -Hanefilere göre kısmen- fas_id olur.

5 - Akdin bir faide ve netice doğurması:

İki kişinin ticaretle meşgul olmamak üzere akitleşmeleri ema- · net mukabilind~ rehin akdi, kişiyi üzerine farz ve vazife olan şey­leri ifa için kiralamak buna örnektir: Bu akitler mun'akit olmaz: çünkü fayda ve netice doğurmaz.

6 - KabUle kadar icabın sahih olarak devamı: ·

Bilhassa yazı ile yapılan icaplarda karşı taraf yazıyı alıp ka­bul edilleeye kadar icabı yapan tarafın ölmesi veya ehliyetinin za­il olması mümkün ve çokca vakidir. Btı takdirde akit meydana gel­mez.

7 - Akid meclisinin ittihadı:

Akit üzerinde konuşmak, pazarlık etmek hali veya akdin ya­pıldığı yer akit meclisi olarak kabtil ·edilmiştir. icab yapıldıktan sonra henüz kabul yapılmadan meclis değişir ise bilahare yapılan kabul ile akit tamamlanmaz; bu kabul yeni bir icab sayılır.

Page 6: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

ALIŞ-VERİŞTE VADE FARKİ 1 17

Bu in'ikad şartıarı yanında bir de sıhhat şartları (6) vardır ki bunların çoğu hususi şartlar cümlesindendir ve bulunmamala­rı halinde akdin butlanından değil -Hanefilere ,göre- fesadından bahsedilir. Mesela satış akdinde değişilen mallardan birinin.· meç­hul olması, bazı borç akitlerinde müddetin tayin edilmemesi, ak­din unsurlarına dokunmamakla beraber, anlaşmazlığa yol açaca-ğı ve lerayı imkansız kılacağı için fesadı muciptir. · ·

Asıl mevzuumuz bakımından bizi daha ziyade ilgilendiren «fe­. sadıı mefhumunu biraz daha açalım:

Akdin Fesadı

Butıan, tahyir, tevakkuf arasında zikredilen bir hukuki mü­~yyiqe de fesaddır.

Müctehidlerin ekseriyetine göre akitler itibari varlıkları ba­kımından ya sahihtir ve mün'akiddir; yahudda fasid ve batıl, do­layısıyla gayr-i mün'akiddir. Böyle olmasına sebep de akdin, akit nizamma ait şer'i emir ve yasaklara aykırı bulunmasıdır:

. Bu aykırılık Hanefilere göre tek dereceli değildir. Ki tab ve sünnet bir akdin batıl olduğunu nass ile tesbit. etmeyip yalnızca yasaklamış ise bunun hüküm ve neticesi yasaklama sebebine ve aykırılığın nev'ine ·göre değişir: ·

a) Eğer bir fi'l aslından meşru olmadığı için yasaklanmış ise bunu yapmak ve bununla alakah akitler batıldır; hiçbir hukuki· faide ve netice doğurmaz; zina, gasıb, ana karnındaki yavruyu satmak· ... bu ·kabildendir. Bu nevi akitlerde akdin temeJierinden birisi veya daha fazİası eksiktir.

b) Bir fi'lin aslı meşru olmakla beraber yasaklanmış olursa bu. yasaklama muayY-en bir vasfına yönelmiş, onu tasfiye etmeyi hedef almış demektir. Mesela riba yasaklanniıştıt. Riba akdi ya karzdır (ödünç) yahut da beyi'dir. Bu iki akit ·aslında meşrudur; burada şari'in istemediği, karşılığı bulunmayan fazlalıktır. Beyi' ve icare akldierinde ileri sürülen bazı ·şartlar da böyledir. "İşte bu takdirde akid batıl değildir; çünkü aslı meşrudur; fakat fa.siddir; çünkü vasfı veya bir fer'i meşru değildir. Fasid akid -batılın aksi- · ne- ibtal edilmedikçe bazı hukuki neticeler doğurur ve meşru ol­mayan vasfı izale edilirse tam meşruiyet kazanarak sahih akid ha-lini alır. (7) ·

6) Mevzüumuzla doğrudan alakası bulunmadığı için li).zum ve nefı'iz şart­laİ-ının · tarsilatma ginniyoruz.

7) el-Mavsıli, el-İhtiyı'ir, Mısır, 1951, C. H. s. 26. ·.

Page 7: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

18 1 v AnE FARkı vE KAR :rtAn nt

c) Bir fiil asıl ve vasfından dolayı değil de akid harici bir se­beple yasaklanmış olursa ne batıl olur ne de fasid; ancak onu işle­rnek diyaneten haram olur; Cum'a ezanı sırasında alış-veriş ile meşgul olmak, bir kimsenin paz~rlığı üzerine -o vazgeçmeden ve izin vermeden- pazarlık etmek buna örnektir.

Festldın Sebepleri:

«Fer'i ve tamamlayıcı bir noktada şer'in akit nizamma aykırı­lıkıı fesad sebeplerinin en geniş ifadesidir. Bunu kısaca açıkla­mak için önce ikiye ayırmak gerekir: Hususi sebepler, umumi se­bepler.

Hususi sebepler, akidden akde değişeceği için onları burada ele ·almamız mümkün değildir.

Umumi sebepleri ise dörde irca etmek mümkündür: Cehalet, ğarar, ikrah ve müfsid şart.

· 1 - Cehtllet:

Burada cehaletten maksad akdin mahall~ bedeli, bilinmesi ge­reken müddet gibi unsurlardan-birisinin bilinmemesidir. Bu bi­linmezlik. de iki derecelidir:

a) Tam bilinmezlik: Taraflar arasında anlaşmazlık· çıktığı takdirde hakiıyı ortaya çıkarmaya mani olacak ölçüdeki bilinmez­liktir: Sürüden herhangi bir koyunu satmak, kira bedelini tayin . etmeden bir yeri kiralamak, hisseleri belirtmeğen ziraat ortakçılı- . ğı, karın taksim şeklini konuşmadan şirket akdi yapmak gibi.

b) Az bilinmezlik: Evde, dükkanda, sandıkt~ olanın hepsini satmak gibi akidlerde de satılan şey belli değildir; fakat anlaşmaz­lık çıktığı' takdirde davayı sonuçlandırmak ı:p.ümkündür; burada­ki cehalet icraya mani değildir. (B)

· 2. - .Garar :

'olmayanı var göstermek, rizikoya düşürmek, aldatmak gibi luğat manalarında kullanılan «ğararııın fıkıhtaki manası: akdili ltesin _olmayan şüpheli veya muhtemel bir unsura veya husuşa cia.., yanmasıdır. ·

Hanefiler ğararı da iki kısma ayırmışlar, akdin unsurunda ola­nı butıan sebebi, vasıf ve miktarlarda olanı ise fesad sebebi say-

8) lbn Abidin, Raddu'l-Muhtlı.r, C. IV. s. 21; el-Kasani, Bedayi'u's-Sanai', C. V. s. 156; Mecelle, road. 1336; Molla Hüsrev, Dürer, C. II. s. 154.

Page 8: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

ALIŞ-VERİŞTE V ADE F ARKI 1 İ9 ·

mışlardır. Ana karnında yavruyu, bir atışta ağın Çıkaracağı balı­ğı muayyen bir bedel karşılığında: satmak birincisine örnektir. Bu­rada satılan şeyin az veya çok olması yanında hiç olmaması da muhtemeldir. Bir ineği günde şu kadar süt verrriesi şartıyla sat­mak da ikinciye örnektir. Burada satılan şey kesin olarak mevcud fakat verim miktarı ihtimallidir.

3- ikrah:

Zorlama, tehdit ve tazyik etme yoluyla meydana gelen akdin fasid mi mevkq.f mu 'olduğu ihtilaflıdır. Ebu Hanife ikrahı fesad sebebi, Züfer ise tevakkuf sebebi olarak kabul etmişlerdir. (9)

4 - Müfsid Şart :

Umumi fesad sebeblerinden birisi de. akdi ifsad eden şartlar­dır. 'Akid için ileri sürülen batıl şartlar vardır ki bunlar akdin aslına da tesir eder ve bazı ictihadlara göre onu ifsad ederler. Öne­mine binaen bu mevzfıu ((akid ve şart koşma hürriyeti» başlığı al-tında inceleyeceğiz. ·

Akid ve Şart Hürriyeti

Vadeli satış mevzfıu üzerinde inceleme yapanlardan bazıları ((peşine nispetle farklı fiatıa vadeli satışı» şarta bağlı satışlar için­de telakki etmişler ve Hanefi mezhebinin şart koşma nizamın~ ay~ kırı buldukları için de bu nev'i bey'i fasid telakki etmeye temayül göstermişlerdir. .(tO)

Biz farklı fiatla vadeli satışı şartlı satış içinde görmediğimizi ileride arz edeceğiz. Ancak ona da mesned olmak üzere burada akicl ve· şart koşma hürriyeti veya sınırı üzerinde durmak istiyo­ruz.

1 - Akid Hürriyeti:

((Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin; karşılıklı rıza ile yapılan ticaret başka ... » (tt)

' . c:. .. Eğer onlar (kadınlarınız) gönül rızası ile size birşey ba­

ğışlarlar ise onu afiyetle yeyin» (12) gibi nasslar bir başkasının ma­lını veya hakkını ele geçirmenin yolunu açıklamaktadır ki bu da . . -, 9) Mecelle'nin 1006. maddesi u .. fakat mükreh ba'dezevtili'l-ikrah inüciz

olur ise olhalde muteber olur .. diyerek Züfer'in görüşüne meyletmiştir. · Çünkü fasid akid icaze ile muteber olmaz. ·

10) Celal Yıldınm, İslam Fıkinnda Taksitle Satış, CBolu 1974 Müftüler Seıni­; nerinde sunulan gayr-i matbu broşür, s, 3)

ll) en-Nisiı.: 4/29. 12) en-Nisa: 4/4.

Page 9: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

20 1 VADEFARKIVE KAR HADDİ

ya ticaret ve değişlJ.le veyahut da bağışlama yoluyla sahibinin ra- -zı olmasından ibarettir; Yani burada yegane amil, şer'in değişme ve bağışlamada tam hürriyet balışettiği ((mal sahibinin ifadesidir». Bu nassların mutlak olması, hemisimleri belli olan !<beyi, icare, re:hin» gibi akitleri, hem de daha önce muayyen bir isim konma- · mış olanakitleri içine aldığını gösteriyor.

Şu halde Kur'an'a ve Sünnet'e aykırı olmayan her akdi yap­mak kişiler için mübahtır; İslam hukukunda akit serbestılgi pren­sibi vardır. (13)

2 - Şart Koşma Hürriyeti :

Akidle alakah üç nev'i şart vardır: Ta'lik, takyid', izafe: a) Ta'lik: Akdin vücuda gelmesini bir başka şeyin hasıl ol­

masına bağlamaktır. Birisi diğerine ((Ortağıı'nın razı olması şar­tıyle (veya Ortağım razı olursa) §U malı sami sattıın dese, diğeri de kabul etse beyi' akdi şarta ta'lik edUmiş olur.

Ta'liki şartın özelliği, şart koşulan şeyin akit esnasında mev­cut olmaması, fakat ileride vücuda gelmesinin ihtimal dahiltn.de bulunmasıdır.

b) Takyid: ·Sözlü tasarrufta, mutlak, şartsız söylendiği za­man gerekli olmayan bir hükmü yüklenmek, gerekli kılmaktır. Bir kimse diğerine ((benim hesabıma senin dükkanına taşınmak şar­tıyla (veya taşınmak üzere) şu malı sana sattımıı .dese, diğeri de kabul etse satış takyidi bir şarta bağl~nmış olur. Burada akid ta­mamdır ve yapıldığı anda geçerlidir; akdin varlığı bir başka şe ... ye bağlanmamıştır. Ancak bu akid mutlak ve şartsız . yapılsa idi · taşıma külfeti satan için gerekli olmayacak, alıcı taşıyacaktı. Tak­yidi şart ile satan, taşıma külfetini yüklenmiş oldu.

c) İzafe: Akdin hükmünÜ belli bir zamana tehirdir. Dükkan sahibi kiralamak isteyene ((bu dükkanı şu kadara filan ayın ba­şindan itibaren sana kiraya verdim.ıı derse, diğeri de kabul etse izılfe gerçekleşmiş olur. · ·

Ayetler, hadisler ve ilk uygulama örneklerinden anlıyoruz ki şari', akidler için bir_ takım neticeler, hüküm ve tesirler vazetmiş­tir. Mesela beyi' akdi mülkiyeti nakleder, müşterinin bedeli, satı- · emın da malı teslimini gerektirir, borç kılar ....

İmdi akdi yapanlar ileri sürecekleri .çeşitli şartlarla bu neti­ce ve hükümleri ne ölçüde ta'dil edebilirler? Başka bir deyişle ko-. ş ulacak şartıarın akidlere ve neticelerine tesiri nedir? · ·

ıa> İmam eŞ-Şafii, el-Umm, Mısır, bila tarih, C. III, s. 2 vd. Burada cumhurun görüşüne ay kın bulunan ve, akit yapmayı dar sınır­lar içine habsederl zahiri görüşlere yer veremiyoruz.

Page 10: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

ALIŞ-VERİŞTE VADE FARKI 1 21

Müctehidler Kitab ve Sünnet'te yer alana aykırı olarak koşu­lan §artın batıl olduğunda ittifak ettikten sonra, bunun dı§ında kalan §artlarırt cevazı ve akde tesiri üzerinde ihtilaf etmi§lerdir:

ı - İbn Ebi Leyla, el-Hasenü'l-Basri, e§-Şa'bi, en-Neha'i, e~­Hakem, İbn Cerir, Ebu Sevr gibi müctehidlere göre bu durumda beyi' caiz, §art batıl yani hükümsüzdür. Bu görü§ün mesnedi Be-. rire hadisidir. Berire bir cariyedir. Sahibi onu satmak, Hz. Ai§e de almak ister; ancak sahibi vela hakkının (14) kendisinde kalması §artını ko§ar. Durum Rasulüllah'a (s.a.v.) intikal edince <conu al ve onlar lehine veıa şartını kabul et ve (fakat) vela azad edene aittir» buyurmu§, Hz. Aişe de buna göre hareket etmi§tir. RasUI-i Ekrem bununla alakalı hitabesinde: «Ne oluyor bazı adamlara ki Allah'ın Kitabı'nda olmayan şartlar ileri sürilyorlar; Allah'ın Ki­tabı:n,da olmayan şart batıldır; isterse yüz şart olsun! Allah'ın hük­mü, halekın ta kendisidir; Allah'ın şartı en sağlamıdır ve veıa ancak azad edene aittirıı buyurmuştur. (15) .

Hadiste geçen «Allah'ın Kitabında» ifadesinden maksad «Al­lah'ın hükmünde ve dininde» demektir. Çünkü bütün akdi §artlar Kur'an'da bulunmaz. (16)

. . .

2 - Hammad, İbn Şübrume; Ahmed b. Hanbel ve bazı tabi­un müctehidlerine göre akid de, şart da caizdir. Bu görüşün deli­li Cabir hadisidir. Bir seferden dönerken Cabir (r.a.) devesinf, Me­dine'ye kadar blıımeyi şart koşarak Rasulüllah'a (s.a.v.) satmı§ ve bu satı§ muteber olmuştur. (17)

3 - Hz. Ömer, İbn ömer, İbn Mes'ud, Ktifeliler ve Şafü gibi müctehidlere göre hem şart, hem de akit batıldır. Bu görü§ün de­illi Amr b. Şuayb'ın rivayet ettiği_ «Rasulüllah (s.a.v.Y şart ile be­raber satışı yasakladın hadisidir. (tS)

·Bu sonupcu hadis hem sened yönünden tenkit edilmi§,· hem de diğer sahih.. hadisler karşısında «İslam'ın §art nizamma aykırı olanıı şeklinde tahsis edilmiştir.

Üçüncü görüşün sahipleri içinde sınırı en dar tutan İmam Şa­fii'dir. İmam Malik ve Hanefiler bazı istisnalar tanımışlardır. Da­ha teknik olan Hanefilerin §art nizarnını hulasa edelim:

14) Aza.cı edenin bazı şartlarla varis olmasını sağlayan bir haktır. 15) En mufassal rivayet için. bak. en N esai, Sünen,. C. VII. s. 297. Şerhi için

bak. Bedrıiddin el-Ayni Umdetü'l-Kari, C. V. s. 28. 16) İbn Kuclame, el-Muğni, c. VII, s. 448: Keşş8.fu'l-Kına'- c. III. s. 53.

• 17) Buhari, Müslim, Açıklaması için bak. e~-Şevkani, Neylü'l-Evtar, C. V. s. 201.

18) eş-Şev kani, adg. es, C. V,· s. 202: tbnü'l-Hümam, Fethü'l-Kadir, Kahire, 1316, C. V, s. 215 vd.

Page 11: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

22 1 VADEFARKIVE KAR HADDİ

· . -~Haneftler akdin muktezasmdan (gerektirdiğinden) fazla bir menfaat ve fayda getiren şartı, mali mübadele akitlerinde bozucu şart olarak telakki ediyorlar. Mesela «satıcınm malı taşımasını şart koşmak-satım akdini bozarn diyorlar. (19) · ·

.. •" -Hanefiler bundan üç nevi şartı istisna ediyorlar:

a) Şer'i kaynaklarm caiz görduğü (akdin muktezasmdan olan) şartlar; bedelip sonra ödenmesi şartı, muhayyerlik şartı gi-~- .

b) Akde uygun düşen (muktezayı teyid eden, mülayim) şart­lar; veresiye satanın kefil veya rehin almayı şart koşması gibi.

c) Şer'an muteber olan örf ve teamülün kabul ettiği şartlar; Pabuca çivi çakmayı, naima tasma takınayı şart koşarak satın al·

. mak gibi. (20) .

Şart koşma hürriyetini geniş ölçüde · örfe bağlayan Hanefiler neticede sıİıırı en geniş tutan Hanbeliler ile birleşmiş oluyorlar. Çünkü Hanefilere göre riass ile çatışmayan yerlerde umumi örf kadar hususi örf de geçerlidir ve muteberdir. (21) ·

Buraya kadar arzetmeye çalıştığımız İslam hukukunda akit nazariyesi ile alakalı ön bilgiler asıl mevzuumuz olan ııvade far­kı ile satış» meselesinin tedkikine girmemiz için yeterli sayılabi­leceğinden bundan sonraki balıisierde onu elealacağız. ·

ı9J Ancak nikfı.h gibi mali mübadeleye dayanmayan akitlerde bu gibi şart-· lar hükümsüz olur ve akde zarar verıiıez.

201 İbnü'l-Hümam, Fethu'l-Kadir, C. V. s. 215; İbn Abidin, Raddü'l-Muhtar, C~ IV. s. 134 vd; Ali Haydar, Düraru'l-hukkı\m, İst. 1330,. C. I, s. 290 vd.

211 İbn Abidin, ag. esr.,· C. IV, s. 16, 136. Bu bahis için yukarda geçen kla­sik kaynaklardan başka bak. Prof. D~. 1:1· Yusuf Müsa, el-Emvaı ve Na­zariyetü'l-akd, Kahire, ı952,. s. 410 vd; Prof. Dr. M. Ahmed ez-Zerka,ag. esr. s. 465-520; Prof. Dr. A. Zeydaı:i, el-Medhal, BağdM, 1968, s. 370 vd.

Page 12: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

I - V ADELi SATIŞIN CEV Azi

Bir satış akdinde satılan mal ile bedelin peşin veya veresiye ol_. ma.Sına· göre dört şekil ortaya çıkar:

. . a) Her ikisi peşin

b) Mal peşin bedel veresiye ·

c) Mal veresiye bedel peşin

d) Her ikisi de veresiye.

Bu şekillerden birincisinin caiz· olduğu ittifakla benimsenmiş-tir.

Dördüncü şekil hadislerle menediliniştir. (22)

Üçüncüsü ccselem» ve ccselef» isimleri ile meşhur olup ihtiyaç duyulduğu ve öteden beri yapılageldiği için RasUlullah (s.a.v.) ta­rafından bazı tedbir ve ta'diller. ile izin verilmiştir (23)

· İkincisi bizim mevzuumuzu teşkil. etmektedir. Bedeli sonra- · dan ödenmek üzere (veresiye) alış-verişin caiz olduğuna· dair Ki-tab ve Sünnette açık deliller vardır: ·

Kur'an-ı Kerim'lıi en uzunayetişöyle başlar: <cEy iman edenler/ Tayin edilmiş bir vakte kadar birbirinize

bprçlandığınız ·zaman onu yazın ... » ·(24)

Müfessirlerin çoğu bti ayetin hem veresiye satı~a. hem s_ele­me hem de ödünç vermeye_ şamil olduğunda birleşmişlerdir: (25) . _

22) eş-Şevkiı.ni, Neylü'l-Evtar, C. V. s: 176. · 23) Bt.i.M.ri, Selem, B. ı, 2, 7; Müslim, Müsiı.kat, nu. 128; Toplu bilgi için bak.

Talat Karaçizmeli, •İslam Hukukunda Selem Akdi ... ", Diyanet -Dergisi, XIV/4, s. 211-231.

24) el-Bakara: 2/282. 25) el-Cessiı.s, Ahkiı.mu'l-Kur'ıln, İst. 1335, C. I, s. 483.

Page 13: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

24 1 VADEFARKIVE KAR HADDi

. < iİmam Buhari'niri, eı~cami'u's-sahih'in oniki yerinde zikretti-ği bir Hadis (26) şöyledif: : ·

ııHz. Peygamber (.s.a."v.) bir yahud?.rj,en veresiye yiyecek aldı ve demirden bir zırhını rehin verdi.» ·(2')

N esai'nin ((Belli bir va'deye kadar satışı> başlığı altında verdi­ği Hz. Aişe kaynaklı bir Hadise göre Rasul-i Ekrem (s.a.v.), elbi­sesi yaz için kalın geldiği, O'nu teriettiği için -Hz. Aişe'nin tavsi­yesi ile- daha ince bezden bir elbise almak istemiş ve bir yahudi­ye, veresiye almak üzere adam göndermiştir ... (28)

Müctehidler bu deliller karşısında veresiye alış-verişin ceva­zında ittifak etmişler, ancak bunun azimet mi, ruhsat mı olduğu-nu tartışmışlardır. (29) · ·

Vadeli satışın peşinden farkı, iki noktada tecelli etn:ı,ektedir:

a) Bedelin sonra ödenmesi: Bu bir- taksitte olabileceği gibi bir­kaç taksitte de olabilir; önemli olan vade ve taksitlerin, sonunda anlaşmazlık çıkmayacak kesinlikte tayin edilmesidir.

b) Peşin fiata nisbetle bedelin bir miktar farklı olması: Gerçi her vadeli satışta vade farkı bulunmayabilir; fakat farkın bulun­

. ması öteden beri teamül halini almıştır. imdi vade farkının mahi­yeti nedir? Bu fark bey'i fasid veya batıl kılar mı? Yoksa caiz mi-dir? Bundan sonra mezkfu sorulara cevap arayacağız. ·

II - VADE FARKI

· ııBir satış içinde iki satış yapmayı yasaklayan» Hadis-i Şerif · ( 30) dolayısıyla bu meselenin pazari planda ele alınışı ilk İslam as­rına kadar uzanmaktadır. ((Bir satış içinde iki satış ne demektir, hangi hallerde tahakkuk eder, Rasülullah'ın (s.a.v.). bundan mak­sadı nedir?» sualleririin cevabı aranırken vadeli satışa da temas edilmiştir. Bunu açık ve kesin bir şekilde caiz· görenler olduğu gi­bi dalaylı bir şekilde caiz görenler, yahut yalnızca meseleyi tas­vir edip tercih yapmayanbir ve caiz görmeyenler olmuştur.

26) Müslim, Müsakat, nu, ı24-126; Buhari, İstikraz, B. 1; Büyu', B. 14. 27) Açıklama için bak. El-Ayni, adg. es. C. V, s. 415-416, 555, 28) en-Nesai, Sünen C. V, s. ·294, '29) el-Ayni, adg. es., C. V, s. 416. 30) İmam Malik, Nesı\i, Ahmed b. Hanbel, Tirmizi gibi muhaddisler rivayet

etmişlerdir. el-Muvatta', Kahire, 1951, C. II, s. 663; en-Nesıli, Sünen, C. VII, s. 295; Ebü Davud, maaşerh İbnü'l-Arabi, C. V, s. 238. ·

Page 14: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

ALIŞ-VERİŞTE V ADE F ARKI 1 25

A - Açık bir şekilde caiz görenler :

ı - İmam Malik yukarıda zikri geçen hadisi naklettikten sonra açıklama mahiyetinde ba_zı örnekler zikrediyor:

a) Bir adam diğerine «benim için şu deveyi peşin olarak al ki.ben de senden veresiye alayımıı demiş; bu Abdullah b. Ömer'e sorulmuş; O, bunu uygun görmemiş ve menetmiştir. ·

b) Bir adam diğerinden bir malı ya peşin bir dinara, yahut da veresiye vasfı belli bir koyuna satın alsa ve iki şıktan birisi tayin edilmeden alış-veriş bitse -İmam Malik'e göre- bu mekruhtur, uy­gun olmaz.

c) Bir adam bir malı «ya peşin on d4J_ara,-yahut da vadeli on­beş dinaraıı satın alsa bu caiz midir diye el-Kasım b.·Muhammed'e sorulduğunda. bunu mekruh. görmüş (uygun· görmemiş) ve men­etmiştir.

İmam Malik, Hadisin şümf:ılüne giren örneklerden birisi ola-. rak bunu da zikrettikten sonra şöyle diyor: Bir adam bir malı ya peşin on dinara yahut da vadeli onbeş dinara diye satın alsa-sa­tış, satın alanın bu iki bedelden birisini terCih etmesine bırakıla­rak sona erse, bu uygun ve caiz olmaz; çünkü on dinaq tehir etse vadeli onbeş dinar olur, peşin verse vadeli onbeş dinarı peşin on dinara almış olur. (St)

Burada geçen ccya peşin .on dinara, yahud da veresiye onbeş dinara bir mal satın alsaıı ifadesi birçok metinde açıklamasız geç­miş ve yanlış anlamaya sebep olmuştur; Halbuki bu ifadedEm mak­sad, vade farkı ile tek fiat üzerinden yapılan satışı menetmek de­ğildir. Hemen arkasından gelen: ccİki fiattan birisi ile müşteri na· mına kesinleşmiş olarak.» ifadesi bu anlayışa manidir ve maksad: iki bedelden birisine karar verilmeden pazarlığı bitirmek demek­tir; caiz olmaması bu şekle bağlıdır; ·on dinarı, onbeş dinar ile de­ğişme durumu da bu şekle mahsustur. Vadeli veya peşiJJ almaya önceden karar verildiği takdirde onbeş diriara dahi olsa alınan ccmalıı, ödenen ise «paradırıı ve para ile paranın mübadelesi bahis riıevzf:ıu olmadığından riba tahakkuk etmez. Şimdi bu anlayışımı-zın delillerini verelim: ·

a) el-Baci, Muvatta' şerhinde şu açıklamayı yapıyor: Bu sa­tışın fasid olmasının sebebi bedellerden bir tekine karar verilme­den bitiriimiş olmasıdır. İbnü'l-Mevvaz'ın İmani Malik'ten naklet­tiğine göre her iki taraf da muhayyer olursa, yani ~edellerden bi-

31l el-Muvatta', C. n; s. 663.

Page 15: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

26 1 VADEFARKIVE KAR HADDİ

. risiyle alıp almamakta serbest kalırda t 3~) satış caizdir... İsa, İb- · nü'l-Kasim'den şu açıklamayı da nakletmiştir: Konuşma icab ve kabul şeklinde olmaz da pazarlık şeklinde olursa; yani müşteri «şu malın kaçadır?ıı diye sorduğunda satıcı ııpeşin bir dinarıı der; müşteri ııvadeli kaça veriyorsun?ıı dediği zaman «iki dinaraıı der ve müşteri de bu iki fiattan birisine karar verip satın alırsa bu ca­izdir. (33)

b) İmam Malik'in talebesi arasında mümtaz bir yeri bulunan İbnü'l-Kasim ile öğrencisi Kadi Sebnun arasında şu konuşma ge- ' çiyor:

Sehmln: - Yanında bir mal bulunan birisine gelsem ve kaça sattığı­

nı sorsam o da: «peşin elliye, veresiye yüzeıı dese, ben malı veresi­ye yüze veya peşin elliye almak ·istesem bu İmam Malik'e göre ca­iz midir?

İbnü'l-Kasim: - Malik'in dediği şudur: Eğer satıcı isterse satar, isterse sat­

maz; alıcı da ister alır ister ise almaz durumda olurlarsa caiz­dir. İkisinden birisi veya her ikisi muhayyer değil ise bu mekruh-tur; bunda hayır yoktur. (34). ·

2 - Muhaddis Tirmizi Sünen'de Hadisi rivayet ~ttikten son­ra şu açıklamayı yapıyor:

Bazı alimler «bir satış içinde iki satışııı şöyle açıklamışlardır: Bitisinin şu elbiseyi peşin ona, veresiye yirmiye sattım deyip de bu iki satıştan birisine karar verip ayrılmamalarıdır. Eğer bu iki­sinden birisine -karar verip böyle- ayrılır iseler caizdir.. (35) ·

İbnü'l-Arabi hadisin şerhinde altı ayrı açıklama veriyor ve bu arada şunu kaydediyor: Ebu Hanife f2Öyle demiştir: Eğer «bu (mal) peşin şu kadara yahut veresiye şu kadaran der ve bu iki satıştan bir~sine kesin karar vererek ayrılırlar ise bu caizdir.

3 - Şeinsü'l-eimme es-Serahsi el-Mebsut'un iki yerinde me-'seleye temas etmiştir. · · _ · · · · · ·

. ( Bunlardan bitisinde gerekli açıklama yapılmamış sadece · ccpe-\in_şu kadara, veresiye şu kadara diye satması caiz değildirıı den:;.

32) Bad'nin nakline göre İmam Ebü Hanife ve Şafii tek fiata karar verip· · aynlırlarsa satış caizdir: muhayyer aynlırlarsa caiz değildir, demişler­dir.

33l el-Baci, eFMünteqa, Mısır, 1332, C. V. s. 39-40. 341 . Sehnün b. Sa'id, el-Müdevvenetü'l-Kübra, Mısır, 1323, C. IX, s. 151. 351 Sünen maaşerh İbnü'l-Arabi, C. V, s. 240.

Page 16: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

ALIŞ-VERİŞTE V ADE FARK! 1 27

miştir. P6) Bu kısa ve mutlak ifade yanlış aniaşılma sebebi olmuş; Serahsi'nin vade farkı ile satışı caiz görmediği zannedilmiştir. (3i)

Diğer yerde gerekli aç~klama yapılmış ve maksactın vade far-kı olmadığı ·anlaşılmıştır: .

Bir kimseye ccşu vadeye kadar şu fiata, peşin şu fiatan derse veya ccbir ay vade ile şu fiata, iki ay vade ile şu fiatan derse bu sa-:­tış fasiddir; çünkü belli bir fiat ve bedel karşılığında alış-veriş ya­pılmamış, bedel kesinleşmemiştir ve çünkü Rası1lüllah (s.a.v.) bir

· satış içinde iki şartı yasaklamiştır, bu örnek de onun tefsi:ı;idir. Şer'i akidlerde böyle mutlak yasaklama (nehiy) fesa.dı gerektirir. Ancak bu hüküm o şekilde ayrılmalarına bağlıdır. Eğer aralarında anlaşır, belli bir (tek) fiat biçmeden ayrılmaz ve bu tek fiat üze­rine (mesla vadeli şu kadara sattım, aldım diyerek) . akdi bitirir­lerse bu caizdir; çünkü bu takdirde akdin sahih olmasının şartı­nı (ki bedelin muayyen ve sahih olmasıdır) yerine getirmeden ay-rılmamış olurlar: (SS) ·

4 - Hidaye müellifi el-Merginani akdi şartlaudan bahseder­ken ccbir akid (safka) içinde iki akidıı Hadisini naklediyor ve bu­na örnek olarak da ccsatıcının bir ay kullanmak şartıyla bir köle­yi, içinde oturmak şartıyla bir evi satması yahut da satın alanın hediye veya borç vermesini şart koşmasının gösteriyor.

Fethu'l-Kadir ismiyle Hidaye'yi şerheden İbnü'l-Hümam, Ha­disin tahricini (kaynak incelemesini) yaptıktan sonra müellifin hadisi tefsirini uygun buluyor ve bir· başka tefsiri şöyle tenkit edi­yor: Ebu Ubeyd el-Kasim b. Sellam hadisi ccbir kimsenin diğerine, bunu sana peşin şu kadara, veresiye şu kadara satıyoruro demesi ve bunun üzerine ayrılmalarıdırıı şeklinde tefsir etmiştir. Halbuki İbn Hibban'ın ıcbir akid içinde iki akid ribadırıı şeklindeki mevkuf rivayeti Merğinani'nin tefsirini desteklemektedir; çünkü bu tef­sir bem daha faydalıdır, hem de akla daha yakındır; zira fiatın

i peşin olması halinde bin, veresiye olması halinde iki bin olmasının riba il~ alakası yoktur. Satıcının kullanma veya oturma yı şart koş­ma.sı ise bunu,n aksine riba mahiyetindedir. (39)

.... İbnü'l-Hümam'ın bu açıklaması çok vazılı bir şekilde onun Va:

de farkını çaiz gördüğünü göstermektedir. .

36) el-Mebsıit, C. XIV, s. 36. 37) Celal Yıldırım, adg. es., s. 14-15. 38) el-Mebsıit, C. XIII, s. 8. . 39) Fethu'l-Kadir, Bulak, 1316, c.- V, s. 215-218. İbnü'l-Hümam burada «bir

satış Cbeyi'J içinde iki satış• ile .. bir akid (safka> içinde iki akdin· fark­lı olduğunu, safka'nın daha geniş bulunduğunu, bey'in de saf.ka'nın bir nev'i olduğunu ifade ediyor. Bu sebeple, piz de ·safka· yı ~akid" ·diye terceme etmeyi uygun bulduk.

Page 17: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

28 1 VADEFARKIVE KAR HADDİ

5 -- Bu mevzuda «Şifau'l-ğalil fi hükmi ziyadeti's-semen li mücerredi'l-ecelıı ismiyle bir risale yazdığım ve burada meseleyi, kendisinden önce yapılmamış bir ölçüde ineelediğini haber veren Muhammed b._ Ali eş-Şev kani,. Neylü;l-Evtar isimli eserinde bir hu­lasa yapmıştır. Kendisinden sonraki Hadis şarihleririe de kaynak olan bu hülasayı biz de biraz kısaltarak naklediyoruz:

Şevkani'nin hadislerini şerhettiği el-Münteqa'da şimdiye ka­dar gördüğümüz ve mevzuumuz ile alakah iki hadisten başka bir rivayet daha yer almaktadır. Ebu Davud'un Ebu Hüreyre kaynak­lı olan bu rivayeti şöyledir: ccKim bir satış içinde iki satış yaparsa ya az olan bedeli alır veyahud da faiz olur)> ·

Şevkani Hadis mütehassıslarına dayanarak bu rivayetin mev­suk olmadığını, diğer iki rivayetin ise mevsuk ve sahih oldukları­nı ifade ediyor. Ayrıca İbn Raslan'ın bu rivayetle aJakalı bir açık­lamasını veriyor ki şöyledir: <cBir adam diğerine bir ay sonra bir ölçek buğdayı teslim etmesi için bir dinar veriyor, müddet dolup satıcı buğdayı tedarik edemeyince şöyle diyor: cıBenden alacaklı olduğun bir ölçek buğdayı bir ay vade ile bana iki ölçeğe satıı İşte bu takdirde bir satış içinde. iki satış olur ye eğer iki ölçeği alırsa . riba tahakkuk eder ... ıı ·

Şevkani hükmün münakaşasına ve mezheplerin görüşüne inti­kal etmederi Şafii'nin hadislerle ilgili iki tefsirini veriyor. Bunlar­dan birincisi ccpeşin şu kadara, veresiye şu kadara ... ıı şeklinde olandır ve biz onu ileride ele alacağız. İkincisi ise «Evini bana şu kadarasatman şartı ile şu köleyi sana bin'e sattının şekliiıdedir.

Sonra Şevkani şöyle devam ediyor: Hadisin «Peşin şu kada­ra veresiye şu _kadaraıı şeklindeki tefs~rine dayanarak Zeynelabi­din Ali b. el-Hüseyn, Nasır, Mansur-billah, Hadeviyye ve İmam Yahya gibi müctehidler cıvade sebebiyle bir şeyin o günki fiatın­dan fazlasına satılması haramdırıı deniislerdir. Buna mukabil Şa­fiiler. Hanefiler, Zevd b. Ali, Müeyyed-billah ve cumhur caiz oldu­ğunp. gösteren deliliere dayanarak bu satışın cevazına nükmetmiş­lerdir ki kuvvetli olan görüş debudur. Çünkü birinci grubun da­yan~ğı...]::bu Davud'un rivayet şeklidir. Bu rivayet mevsuk değil- ·

. dir. Meşhur olan rivayet ccbir satışta .iki satışın yasak edildiğiııdir; Bunda ise onların istediği delalet yoktur. Kabul etsek ki onların dayandığı rivayet sahihtir; yukarıda naklettiğimiz İbn Raslan'­ın tefsiri de bir ihtimaldir ve bu ihtimal mevcut oldukca mezkur rivayeti, münakaşa mevzuunda delil olarak kullanamazlar. Sonra şu da var ki, o-rivayet olsa olsa «peşin Şu kadara, veresiye şu ka­daraıı şeklinde olan satışı menetmektedir. Yoksa daha başta «ve-

Page 18: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

VADELİ SATIŞIN CEVAZI 1 29

resiye şu kadara aldım» derse ve bu da o günkü piyasa fiatından fazla olursa Hadis bunu menetmiyor ... (40) ·

6 - Tirmizi şarihi Mübarekfuri (41), Ebu Davud şarihi Mu­hammed Eşref el-Azimabadi (42). Bul uğu'I-Meram şarihi Sıddık Hasen Han (43) Şevkani'nin mütalaalarını aynen naklettikten sonra O'nun görüşüne katılıyorlar.

7 - Ali Nasıf et-Tac'ın. qipnotlarından ·birinde hadisle alaka-. lı tefsirle:d naklettikten sonra şöyle diyor: «Eğer müŞteri bu iki şekil ve fiattan birisini tercih ederse (mesela ~<ŞU kadara peşin alı­yorum>> veya. ((şu kadara vadeli alıyorum» derse), vade sebebiyle günün peşin fiatından fazlasına satınayı caiz· gören cumhura gö­re (fukah8,nın ekseriyetine göre) bu satış caizdir. (44)

ı ı • •

8 - Elmalılı Muhammed Harndi Efendi Tefsirinde meselemi-ze temas ile şu mütalaayı serdediyor: ·

«Beyi'deki veresi -peşin farkına gelince, eğer alınan- verilen be­deleyn bir cinsten değil iseler bmilar herhangi bir akidde yekdi­ğerine tekabül ettirildikleri ve ya.lnız birbirleriyle ölçüldükleri za­man aralarında tefadul farkına imkan yoktur. o tefadul bu mü­badelede değil. akidden hariç olan üçüncü bir mıkyasa nazaran sabit olabilir. Bunun için yalnız bir akdı bey'i hiç bir zaman ribih ifade etmez. Beyi'de rlbih, birşey üzerine tevali-i ukudt.ın neticesi­dir. Tüccar da böyle ukud-i mütevaliye ile iştiğal edendir. Mesela on kuruş şu anda ve şu a.kidde bir okka buğdaya tam mukabil ·oıa-

. bildiği gibi diğer bir gün ve diğer bir akitde on okka buğdaya te- · kabül eder ve kuruş ile buğday arasında cinslerinin ve menfaat­lerinin tehalüfünden dolayı tarefeyn her zaman için seve seve ha­kiki bir mübadele yapabilir ve hiç biri maksadına nazaran . bir şey zayi' etmiş oUnaz. Bu, bunlardan birisine bir kar te'min etmiş olursa o ;kar yalnız bundan değil, bununla daha evvelki bir akdin

. mukayesesindendir. Yani on okkayı on kuruşasatan ihtimal ;ki mu­kaddema .unu beş kuruşa almıştır. Bil'akis bir okka unu on kuru'" şa satan da yirmi kuruşa almış olabilir. Ve beyi' suretiyle muame­lat-ı ticariyyedeki kar ü zarar hep böyledir. Yoksa eşya-yı muhte­life arasındaki bir mubadele re'sen ve bizza.t düşünüldüğü zaman ne kar,· ne zarar tasavvur edilemez, ancak bir teadül düşüriülebi-

40) Neylü'l-EvUı.r, Tab'ul- Halebi, C. V. s. 171- ı73.

4ı> Tuhfetü'l-Ahvezi, C. ıv; s. 428. 42) 'Avnu'l-Ma'büd, C. IX, s. 335. 43) Miskü'l-hitam, Hind tab'ı, farisi, C. Il, s. ı7. 44) et-Tılcu'l-Cami' li'l-usül, Mısır, ı961, C. II, s. 206.

Page 19: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

30 1 V ADE F ARKI VE KAR HAD Dİ

lir ve öyledir. Diğer esbab-ı fesad hertaraf edilirse mahiyyet-i bey' böyledir. (45)

Elmalılı merhum alınan ve satılan §eylerin aynı cinsten ol­mamaları halinde faizden bahsetmenin mümkün olmayacağını tesbit ettikten sonra, para ile eşyanın mübadelesinden ibaret oıim satış akitıerinde vade farkının caiz olduğunu ifade etmektedir. Çünkü faiz aynı cinsten olan iki şeyi -biri diğerinden fazla olarak veya eşit fakat veresiye olar~k- satış yoluyla değişme halinde ger­çekleşebilir. On lirayı onbir lira·ile değiştiğimiz zaman bir liranın karşılığı yoktur ve ribadır. Amma bir elbiseyi peşin veya veresiye yüz liraya aldığımız zaman bunun bedeli yüz liradır, aynı elbise­yi yüzelli liraya aldığımızda da bedeli yüzelli liradır; burada cins­ler aynı olmadığı için birinin diğerine nisbetle fazlalığından bah­sedilemez; fazlalık olmayınca da riba tahakkuk etmez .. Ancak fa-. hiş fiat tahakkuk edebilir. Bu mevzuu ileride tekrar ele alacağız. ·

Buraya kadar vade farkını .açık ve kesin olarak caiz görenle­rin görüş ve delillerini vermiş olduk. Aşağıda ·ise ya üstü kapalı yahud da dolaylı bir şekilde caiz görenleri sıralayacağız.

·B - Vade Farkını Dolaylı veya Kapalı Bir Üslupta Caiz Gö­renler:

ı ..;_ Şafii'nin talebesi arasında mümtaz bir yeri bulunan el­Müzeni, üstadından naklediyor:

<cBir satış içinde iki satışınn iki şekli vardır: Birisi <csana şu köleyi peşin bine veya bir sene v~de ile ikibine sattıni; bunlardan hangisini sen ve ben istersek satış ona göre bitmiştirn demek su­reti ile olur. Bu, bedeli meçhul olan bir satıştır. Diğer şekli de şöy­ledir: «Sen bana evini bine satman şartıyle ben de şu köleyi sana bine sattım.n (46)

a·erek Şafii ve gerekse Müzeni burada daha fazla açıklama yapmamışlardır. Ancak Şafii'nin <ebu bedeli meçhul olan bir satış­tır» demesi O'nun maksadına delalet etmektedir. Fesadın sebebi « bedelin meçhul olmasın; bunun sebebi de iki şekil ve bedelden bi­risine karar verilmemiş buhınmasıdır. Eğer mesela <cveresiye iki bine sattım, aldının deselerdi bedel meçhul olmayacak ve satış ca­iz olacak idi. Nitekim Tirmizi Sünen'inde Şafii'nin tefsirini nak­lettikten sonra «bu belli bir fiata karar vermeden ayrılmadır; alan ve satan akdin p.angi şekil ve bedel üzerinde bittiğini bilmemekte­dirlerıı demiştir. (47) Şafii'lerden İbn er-Rif'a da Kadi'den şunu nakietmiştir. «l3u mesele satışın mübhem kalmış olması faraziye-

451 Hak Dini Kur'an Dili, s. 965 vd. 461 el-Muhtasar, Mısır, bila tarih, C. Il, s. 204. 471 Sünen maa şerh İbnü'l-Arabi, C. V, s. 240-241.

Page 20: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

VADELİ SATIŞIN CEV Azı 1 31

&ine bağlıdır. Eğer alan «Ben peşin olarak bine; veya veresiye ola­rak iki bine kabul ettim» dese (bunlardan birisini söylese) satış caizdir.» (4B) imam Şafii'nin bir malı günün fiatından eksik veya fazlasına satmanın cevazına hükmettiğini de el-Umm isimli ese­rinden öğreniyoruz. (49) Bu açıklamalardan sonra İmam Şafii'nin · maksadının «vadeli satışı menetmek» olmadığı açıkça ortaya çık­maktadır.

2 - Büyük Şafii fakih Ebu İshak eş~Şirazi mezkur Hadise te-. masla şu açıklamayı yapıyor: «Peşin bine veya veresiye iki bme sana sattım» derse bu satış batıldır; Çünkü bu akit muayyen bir bedel üzerine yapılmamıştır; tıpkı «sana şu iki köleden .birisini sattım» demek gibidir. (50) Bu son örnek için İmam Mühammed de «fasid» tabirini kullanmıştır. (sı) · ·

;Burada satışın batıl veya fasid olmasının sebebi (illeti) birin­ci örnekte bedelin, ikinci örnekte satılan şeyin muayyen olmama­sıdır (akitte cehalet vardır); yukarıda geçen açıklamalardan ~n­laşıldığı üzere bazı müctehi.:iiare göre aynı mecliste, bazılarına gö~ re ise bilahare fiat veya satılan şey tayin edilirse satış caiz ve sa-hih olur. (52) ·

Esa.Sen akdin, onu ifsad eden amil ortadan kalkınca sıhhat ka­. zanacağı, caiz olacağı bir fıkıh prensibidir. (53)

3 - İbn Hazm «bir satış içinde iki satış» Hadisini izah eder­ken diğer tefsir ve· örnekler yanında «peşiri iki dinara, veresi ye üç dinara» örneğini de veriyor ve «bütün bunlar haramdır ... Böyle bir satış ta, bedelin az olanını kabul ederlerse caiz olur mealinde­ki hadis de mensuhtur» diyor. (54)

Bu üade ilk bakışta İbn Hazm'ın satışta vade farkını caiz gör­mediği intibaını verebilir. Halbuki eserinin diğer bölümlerindeki sözleri ve hükümleri göz önüne alımnca maksadının vade farkı ol­madığı, bedelin mechul kalması sebebiyle bu hükme vardığı anla- . şılınaktadır. Nitekim günün fiatından fazlaya satıştan bahseder­ken bunun caiz olduğunu açıkça ifade ettikten sonra Malikilerin (fazlasına satarsa caizdir, eksik fiatla satarsa caiz değildir» şek­lindeki görüşlerini münakaşa ve ~eddediyor. (55)

(48) eş-Şevka.ni, ıidg. es., C. V. s. 172. 49) C. III, s. 68 vd. 50) eş-Şirazi, el-Mühezzeb, Mısır, 1959, C. I, s. 273. 51) el-C!lmi'u'l-Kebir, neşrü'l-Efgani, Mısır, 1356, s. 230.

· 52) el-Kasılni, Bedayi'u's-Sanıli', Mısır, 1328, C. V, s. 137, 156. 53) · el-Mevsıli, el-İhtiya.r, C. II, s. 26. 54) el-Muhallıl, el-Müniriyye, 1351, C. IX, s. 15. ·· 55) adg. es., (aynı eser), C. IX, s. 40 vd.

Page 21: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

32 1 V ADE F ARKI VE KAR ftADDİ

Keza bir kimsenin bir malı veresiye sattığı kimsedeı:ı aynı gülı daha az bir bedel ile peşin olarak alması mevzuunu +.artışırken bu­nun caiz olduğunu söylüyor ve karşı görüşleri reddediyor. (56)

Bütün bunlar İbn Hazm'in yukarda geçen ifadesinden maksa­dının vade farkını menetmek olmadığını, bedelin tayin edilmemiş olması sebebiyle bu hükme vardığını göstermektedir.

4 - Hindiyye ve Alemgiriyye diye anılan meşhur eserde şart­lı satıştan bahse.dllirken <ıpeşin şu kadara, veresiye şu kadai'a» ve <<bir aya kadar şuna, iki aya kadar şunaıı örneğine· yer .. verilmiş ve bunun caiz olmadığı, akdin fasid. olduğu ifade edilmi§ tir. (57)

Aynı ifadeye el-Bezzaziyye adiyle· meşhur fetva :rhecmuasinô.a da yer verilmiştir. (58) . . . ·

Bu kitapların esaslı kaynaklarından birisi el-Mebsut'tur. Söy­ledikleri de el-Mebsut'da aynen mevcuttur. Müellifleri Serahsi'ye muhalefet edecek derecede değillerdir. Bu karin~lerle fetvalarmı el-Mebsut'daki kayıt ve açıklama içinde anlamak ge,rekir. Hatırla­nacağı üzere orada fesad «bu iki şekil ve bedeld~n birisine karar verilmeden a.yrılmış olunmasınan bağlanmış; birisine karar veril­diği takdirde satışın caiZ olduğu söylenmiş idi. ·

5 - el-Kasani «bir satış içinde iki satışıı ve «bir satışta iki şart» hadislerine örnek olarak ·«şunu sana ya bir ölçek buğday ve­ya iki ölçek arpa-karşılığında sattımıı ve «ŞU köleyi sana bir yıl va­de ile bin dirheme, yahut iki yıl vade ile bin beşyüz dirheme sat­tımıı cümlelerini vermiş ve bu satışların «bedel meçhul olduğu için» caiz olmadığını, fasid olduğunu ifade etmiştir. (59) Şu halde akid bitmeden tek fiat üzerinde· anlaşma olur ve satış buna göre yapılırsa cehalet ortadan kalkacak ve satış caiz olacaktır. Vade farkı satışın caiz ve sahih olmasınamani değildir. Kasant bir baş­ka münasebetle «vade rağbet edilen bir şeydir; görmez misin ki· vade sebebi ile fiat arttırılını diyerek bu anlayışıniıza sarahat ge­tirmiştir. (60)

6 - İbn Kudame (Abdullah b. Ahmed) meselemize hem el­Muğni, hem de el.:Mukni' isimli eserlerinde temas etmiştir. Birin­cisinde «peşin şu kadara veya veresiye şu kadaran örneğini zik­rettikden sonra «bu sahih değildir, fakat sahiiı olması ihtimali de

!;6) adg. es., C. X, s. 47-52. 571 Mısır ,1310, C. III, s. 136. 581 Mısır,· 1310, C. IV, s. 431. 591 Adg. es., C. V. s. 158. BOl · Adg. es., C. V. s. 224.

Page 22: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

VADELİ SATIŞIN CEV Azı 1 33

·'/ardır; bunu Tavus, Hakem, Hammad ve bir rivayete göre Ahmed caiz görmüşlerdirıı diyor. (61)

el-Mukni' isimli muhtasar eserinde ise daha kısa olarak « .•. sa­hih değildir, sahih olması muhtemeldir» cümlesine yer veriyor. (62)

İkinci eserin haşiyesindeki açıklamalardan faydalanarak bu kısa ifadelerden maksadı anlayabiliyoruz. Buna göre :

a) Peşin veya veresiyeden birisiİle karar verilmeden iki fiat söyleyerek pazarlık bitirjlirse bu -orada isimleri sayılan- bazı alim­Iere göre caizdir; fakat cumhura göre caiz değildir; amma sahih olması ihtimali de v~rdır.

b) Şayet pazarlıktan önce veya sonra peşin mi veresi ye mi olduğuna karar verilir ve buna göre bir fiatla (vadeli ise vade far., kı ile} satış yapılırsa cumhura göre de caizdir. ·

7 - İbn Abidin şartlı satış mevzuunu işlerken <<evde ot{ır­ma, hed.iye veya ödünç verme şartıarıyla satmak» örneklerini ver­miş, münakaşa ettiğimiz örneği vermemiştii:. (63) Fakat muraba­~a satışından bahsederken o da -el-Kasani gibi- vade sebebiyle fia:.. tın arttırıldığını ve bunun nazar-ı itibare alınması gerektiğini ifa-de etmiştir. ·

Açık veya kapalı olarak meselemiz hakkında. görüşlerini bil­. diren alimler yanında meseleyi sadece vazeden, görüşleri nakleden

fakat tercih yapmayan alimler de olmuştur. (04 ) •

-III - Müntikaşa ve Tercih

Buraya ~adar müctehidler ve fıkıh alimlerinin vade farkı ile · alakalı görüşlerini, bu görüşlerin dayandığı delilleri -eskiden yeni­ye doğr!l" en mılteber kaynaklara dayartarak arzetmiş olduk. Caiz görmeyenierin şüphelerini ele alıp izaleye çalışmak ve caiz gören­lerin de delillerini sıralayarak neticeye varmak işi, bu bölüme kal-mış oldu. ·

A ·- ·caiz· Görmeyenıerin Şupheleri :

Satış akdiİıde va<:Ie farkını caiz görmeyenierin dayandikları delil ve-şüpheleri şu maddelerde toplamak müm~ündür :

611 el-Muğni, C. IV, s.· 177. 62) el-Mukni', es-Seİefiyye, 1382, C. II, s. 17. · 63) Raddu'l-Muhtar, c. IV. s. 134. 641 Öme!< olarak bak. es-San'ani, Sübülü's-Selam, Mısır, bila tarih, C. III;

s. 20-21; ez-Zürgani, Şerhu'l-Muvatta', Mısır, 1962, C. IV. s. 169-271.

Page 23: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

34 1 V ~DE FARK! VE KAR HADDi

ı - «Bir satış içinde iki satışııı, «Bir satış içinde bir veyaiki şartı>; yasaklıyan h~disler.

2 - Riba şüphesi. ·

3 - Bedelin mechul olması (cehalet) şüphesi.

Bunları teker teker münakaşa edelim _:

ı - Hadisler : .

a) Hadis alimleri şartlı satışı meneden hadisin· sahih olmadı­ğını, senedinde tenkide uğramış kişilerin bulunduğunu tesbit· et­mişlerdir. Buna mukabil Rası1lullah'ın. (s.a.v.) şartlı alış-verişler yaptığını ve böyle satışıara izin verdiğiİli bildiren sahih. Hacllsle­r in bulunduğunu yukanda gördük. (65) «Bir satış içinde iki satı­şı yasaklayann Hadisin Ebı1-Dı1vı1d rivayetinde geçen <<ya fiatın az olanına sahip olur veya ribayaıı ilavesinin de rivayet bakımından mevsuk olmadığını ~ütehassıslardan öğrendik.

Geriye «bir satış içinde iki satışı yasaklayan» Hadis kalmış ol-. du. Müctehidlerden hiçbirisi bu hadise «mutlak olarak vade. farkı ile satışıı manası vermemiŞtir. Hadisin aıtıyı bulan (GO) tefsiri ara­sında ııpeşin şu kadara veya veresiye şu kadara sattımıı şekli de zikredilmiş, hemen bunun arkasından· şu açıklama yapılmıştır: «Önceden veya sonradan peşin mi veresiye mi olduğuna ve buna göre muayyen bir bedele karar verilmez ise satış fasid olur; amma karar verilir ve satış <<peşin şu fiataıı yahut da uveresiye şu fiataıı şeklinde yapılırsa vade farkı caizdir, satış fasid değildir. Bu anla­yış fukahanın cumhuruna aittir. Ve bu anlayışa gôre hadisler va­deli satışı menetmemekte, aksine caiz kılmaktadır.

2 - Riba şP.phesi :_

İslam faizi «riba» ismiyle yı;ısaklamıştır. Hadiste <<altın, gü­müş, buğday, arpa, hurma ve tuz» zikredilmiş bunlardan herbiri kendi cinsi ile değiştirileceği, alınıp satılacağı zaman hem eşit, hem de peştiı olmaları istenmiş, aksi halde ribanın tahakkuk edeceği

' . . 65} Mezkıir hadisin sahih olduğunu . farzetsak. dahi veresi . alıp satma· ve

vlı.de farkı şart mahiyetinde değildir. Fakat (beden akdin .iki önemli unsurundan (satılan ve bedeD . biridir. Pazarlık bedel (fiat) ve ödeme zamanı üzerinde olmakta, nza. da burada tahakkuk etmektedii'. Mesela peşin satarkan 1000 liraya vennem, 1200 liraya veririm diyen ve böyle satan kimsenin sözünü nasıl şart saymıyorsak, vade farkını da şart

saymamamız gerekir; bu fark fiatın bit cüz'üdür. Eğer bunu şart sayar~ sak, bu takdirde müfsid Şart değildir.

66) lbnü'l-Arabi, Şerhu-Sünein-i Ebi-Davüd, c. V, s. 238 vd.

Page 24: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

VADELİ SATIŞIN CEV Azi 1 35

ifade buyurulmuştur. Mesela elli gramlık bir altın bilezik elli gram altın lira ile peşin değişilebilir. Bunlardan birisi veresiye-veya pe­şin fakat diğerinden fazla-olursa faiz alınmış verilmiş olur. Dikkat

. edilirse bu maddelerden ilk ikisi bedel (semen) diğerleri yiyecek­tir. Her iki grup içinde kalanlar cinsleriyle değil de yekdiğeriyle mübadele edilecekse mesela altın ile gümüş, buğday ile arpa değişi­lecek ise bunlar birbirinden fazla olabilir; ancak peşin olması şa,rt- · tır. On gram altın yirmi gram gümüş ile, on ölçek buğday yirmi

·ölçek arpa ile peşin mübadele edilebilir; bu caizdir; ancak veresi-ye yapılamaz; yapılırsa faiz olur. .

İki gruptan birindeki diğerindeki ile· eksik ·fazla, peşin veresi­ye alınıp satılabilir; burada faiz bahis mevzuu olmaz. Mesela bi­rinci gruptan gümüş ile ikinci gruptan buğday peŞin, veresiye, fark­lı ölçülerde alınıp satılabilir.

·'.Elbette ki faiz yalmzca bu altı maddeye bağlı değildir. (G7) Müctehidlere göre değişen kriterler, vasıf ve illetler ile ·diğer

maddelere de şarnildir. (6B) ~u açıklamadan varmak istediğimiz netice şudur: Para ile

-para olmayan- bir mal satıldığı zaman, peşin olsun· veresiye ol­sun, fiat farkından faiz doğmaz. İslam'ın faiz anlayışı btina müsa­it değildir. Burada faizden bahsedenler aradan malı kal<;lırıyor, para ile parayı mukayese ediyorlar; mesela bir mal peşin 100 lira, veresiye HO lira ise yüz lirayı yüzün liraya satılmış kabul· ediyor ve bunun faiz olduğunu söylüyorlar. Halbuki gerçek, vakıa bu de­ğildir. Hakikatte para ile para satılmamış, para ile mal satılmış­tır; aradan malı kaldırmak, paranın karşısına parayı koymak va­kıaya uymaz; farazi ve hayalidir, hükümler ise hayale değil haki­kate bina edilir. Ayrıca içtimai, iktisadi ve ticari bakımdan para ile paranın mübadelesi, para ile malın mübadelesinden çok. fark­lı- neticeler doğurur. Eğer bu mantık doğru olsayili karın da meş­ru olmaması gerekirdi; çünkü bİr mal 100 liraya alınmıŞ ise bu !QO liradır; aynı malı alan yüzon liraya satarsa yüz'lirayı yüzon lira ile satmış olmaz mı? Aradan malı kaldırırsanız kar bundan

·ibaret olmaz mı? ;Kar mevzuunda aradan malı kaldırmayıp, vad'e­li satışta kaldır~ak tenakuz değil midir?

3 - Cehalet şüphesi : ·

Bedellerdert birinin mechul veya ma'dU.İn (yok) olmasının ak-

67) Zahiriyye mezhebi falzin yalnız bu altı maddeye münhasır .olduğu lrük.­münü benirnsemiştir; fakat bu, curnhurun görüşüne aykındır.

68) Hadisler ve riba. ile ilgili açıklamalar için bak. es-Şevkılni, ag. esr., C. · V, s. 213 vd; İbnü'l-Humılm, ag. esr., C. V, s. 274 vd, İbn Abidin; ag. esr.~ C. IV, s. 194; el-Fıkhu ale'l-mezahibi'l-erba'a, C. s. 245 vd.

Page 25: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

1

36 /VADE FARK! VE KAR HADDİ

di fasid kılacağını «Girişn bölümünde arzetmiştik. V~deli satışta böyle bİr durum yoktur. Satışırt peşin mi veresiyemi olduğu ve bu­na göre fiatın ne ·olduğu bilinmez is~ ceh€ı.letten bahsedile bilir. Bi.­zim meselemizde hem satış şekli, hem de bedel bellidir, sabittir; §U halde satış sahihtir, caizdir.

B - Caiz Görenlerin Delilleri : .

Gerek peşin ve gerekse veresiye alış-verişin caiz olduğuna, gü­nün fiatından daha ucuz veya pahalı satmanın da caiz bulunduğu­na dair nakli delilleri daha önce vermiştik. Satış akdinde vade far­kının caiz olduğunu gösteren deliller bunlardan ibaret· de değil­dir .. Kanaatimize göre şu akid nevileri ve onlara bağlı h:ükümler de vade farkının cevazına delildir!

ı. - lyne ve Beyi bi'l-vefa :

Ödünç para bulmak için başvurulan iki usul vardır :

a) lyne: Bir kimseye bir malı veresiye mesela yüz liraya sa- · t.ıp aynı şahıstan peşin 90 liraya satın almaktır. Bu alış-veriş1 ne­ticesinde ilk satıcı ilk alıcıya 90 lira verecek, vade sonunda yüz li­;a alacaktır. Sahabe devrinden beri birçok müctehidin kabul et­tiği bu usı11 (09) vade farkı ile satışın caiz olduğuna evleviyetle de-lalet etmektedir. ·

b) Beyi' bi'l~vefa: Mesela bir evi parasını iade· edince ge!i al­mak şartiyle bir kimseye satmaktır. (iO) Tabii evi satın alan iade edinceye kadar ondan istifade etmektedir. Faizden kaçmak için· tecviz edilen bu usul bir hile maiı(y~tindedir; buna rağmen -ihti­yılca biriaen-caiz. görülmüştür. Vade ·farkı ile satış ise gerçek sa­tıştır, muvazaa yoktur; bir faiz hilesi de değildir.

2 - Kar ve Öabn Delili :

İslam'ın mtıayyen bir kar haddi koymadığını, bunun tabü ve ahlaki şartlara göre ayarıanmasını müslüı;nanlara bıraktığını bi­liyoruz. Bir kimsenin malını pazarın ve günün fiatından fazıaya satmasına ((ğabnıı deniyor. Hanefiler ğabni şöyle anlıyorlar: Bir mal anlayan kişilere gösterilir ve ortaya birkaç fiat çıkar; mesela biri 10, 'diğeri 15, üçünc_üsü 20 lira der; 10 liradan aşağı, 20 lira-

• . . 1 G9l . İbn Abidin, ag. esr., C. IV, s .. 269: Şafii, el-Um'm, C. III. s. 68; İbn Hazm,

adg. es., C. IX, 1s. 40 vd., 47 vd. . 701 · lbn Abidin, adg. es .• C. IV, s. 271-275; Mecelle, ~ad. 396-403.

Page 26: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

VADELİ SATIŞIN CEV AZI 1 37

dan da fazla fiat biçen olmazsa bu mal 10 ila 20 liraya satılabilir; bu takdirde ğabinden bahsedilemeı?~. 10 liradan aşağı, yirmi lira~ dan fazla satılırsa bu takdirde fahiş fiat yardır ve bunun hükmü cari olur. (71).

Hanefi, şafii ve hanbeli mezhebierine göre gabin; yalan, hile ve aldatma (tağrir) ile olmuş ise karşı tarafa· fesih hakkı· verir. Malikilere göre tağrir bul4nmasa da, gabin feshe sebep olabilmek­tedir. {72)

Şu pal de İslam'a göre fiat· ve kar. haddi bir çizgi değil bir sa­tıhtır. Vade farkı bu satıh içinde kaldığı müddetçe caizdir. Bu sat­hın sınırları aşılır ise yine caizdir;· ancak aldatma, yall'!.U, hile vb. var ise zar~ra uğrayanın satışı l;>ozma (fesih) hakkı vardır. Vade farkı ile satışlarda -kabul edelim ki~ satan bu kar· sathı içinde ha­reket etmiş, peşin sattığına nisbetle veresiye sattığında bir miktar daha fazla· kar etmiştir; bunun caiz olmaması için hiçbir sebep yoktur.

3 - Selem Delili :

Selemin ((pe.şin para ile veresiye mal almaktan ibaret olduğu­nun zikretmiştik. Bilhar;sa ziraat ile meşgul olanlarm hasad zama­nından önce paraya olan ihtiyacları böyle bir muamelenin vaz'ın­da rol oynamış, Rastil-i Ekrem (s.a.v.) Medine'ye geldiğ~ zaman karşılaştığı bu akdi, ölçü ve müddetin kesin olarak tesbiti şartıy-. le tasbip buyurmuştur. (73) . .

Selemde ·iki taraflı menfaat vardır : a) Satan, malı elinde hazır olmadığı halde bedelini alıp işini görmektedir. b) Satm alan ise bir miktar ucuza almaksuretiyle karını artırmaktadır. Bu­rada ucuz almanın sebebi malın peşin olmasındandır; yani para yönünden değil de mal yönünden bir vadeli satış bahis. :rnevzfıu­dur ve bu vadeden dolayı da mal ucuza .alınmaktadır. (74 ) Hatta bazı devirlerde bu fiat farkı fukahanın devletten tedbir istemesi-ne sebep olacak kadar büyümüştür. (75) .

Malın teslimi vadeli olduğu için fiat farkım caiz görmekle, be-

711 İbn Abidin, adg. es., C. IV, s. 176. Mecelle ticari eşyada % 5, hayvanlar­da % ıo· dan: fazlasını fii.hiş fiat Cgabn-i fahişl kabul etmiştir. Mad. 165, 356-360.

721" el-Mezahibu'l-erba'a, C. II, s. 283 vd.; H .. Karaman, Mukayeseli İslam Hu­kuku Il, s. 133 vd.

73) Şevka.ni, adg. es. C. V. s~ 255 v~. 74) ·el-Fıkhu ale'l-Mezahibi'l-erba'a, C. II, s. 302; T. Karaçizmeli, ag. esr. s.

228 vd. · .

75) İbn A-bidin, adg. es., C. IY. s. 194.

Page 27: iSLAM HUKUKUNA GÖRE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D013935/1990/1990_KARAMANH.pdfa) Vakıf, talak, azad etme gibi şahsın bir hakkı inşa veya ıs . kat hususundaki kesin iradesini

38 1 VADE FARKİ VE KAR HADDİ

delin teslimi vadeye bağlandığı zaman fiat farkını caiz görmek arasında fark olmaması· lazım gelir. Birincisi sünnet ile sabit olunca ikincisinin cevazına bu da ayri bir delil teşkil eder.

Netice :

·Bir malı peşin fiatına nisbetle farklı bir fiat ile vadeli satma­nın caiz olduğunu gösteren deliller sahih ve sabit; buna mukabil cal~ . olmadığı hükmüne götüren şüpheler gayr-i variddir; hükme· temel olaınıyacak kadar zayıftır. Bu sebeple İslam alimlerinin cumhuru (büyük ek.Seriyeti) ve bu arada dört mezhebin nleması bunun caiz olduğunu söylemişlerdir. Bizim de kanaatimiz bu

· yoldadır: Vade farkı helal, vade farkı ile satış caizdir. Ancak im­. kanı olanlar, aza kanaat edenler, ahiret menfaatini dünya men­faatine tercih edenler -bilhassa tüketiciye-· satış yaparken pe­şin fiatı ile verirler, vade farkı alınazıarsa bu karz-ı hasen sayılır. Karz-ı hasen Allah rızasi için· borç vermek demektir. Allah .Teala böyle yapanları kendisine borç vermişcesine sevmiş ve övmuş, onların kazancına bereket vereceğini müjdelemiştir. (70) İmkanı olan her müminin bu şeref ve berekete can atması tabiidir.

Davamızın sonu : Alemierin Rabbı <?lan Allah'a hamdolsun! o~nun rızası her şeyden büyüktür!

761 el-Bakara: 2/245: el-Maide: 5/ı2; el-Hadid: 57111, 18; et-Teğabün: 64/ı7.