izmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

108
________________________________________NETSĠS_______________________________________ Kriz ve yazılım: Küresel ve yerel değerlendirmeler Fuat Alican Mart 2009 ____________ORTA AMERĠKA BĠLĠMSEL ARAġTIRMA VE EĞĠTĠM MERKEZĠ_____________

Upload: doanxuyen

Post on 08-Feb-2017

253 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

Page 1: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

________________________________________NETSĠS_______________________________________

Kriz ve yazılım:

Küresel ve yerel değerlendirmeler

Fuat Alican

Mart 2009

____________ORTA AMERĠKA BĠLĠMSEL ARAġTIRMA VE EĞĠTĠM MERKEZĠ_____________

Page 2: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

2

Birinci baskı: 2009 İstanbul

Kriz ve yazılım: küresel ve yerel değerlendirmeler

Fuat Alican

Copyright © 2009 Fuat Alican

Bu eserin yayın hakları Fuat Alican’a aittir. Bu eser hiçbir yöntemle çoğaltılamaz. Resim,

şekil, şema, grafik ve herhangi bir bölümü yayınevinin izni olmadan kopya edilemez.

Bu kitabın sponsor ve yayıncıları Netsis Yazılım Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve Orta Amerika

Bilimsel Araştırma ve Eğitim Merkezi’dir. Eserin bu baskısı Netsis ve Orta Amerika

Bilimsel Araştırma ve Eğitim Merkezi yönetim kurulları tarafından onaylanmıştır. Bu

kuruluşlar, yayının içeriğinden sorumlu değildir. Burada bahsi geçen fikirler yazara aittir.

Ayrıca veri ve bilgi toplarken ve oluştururken bilimsel çalışma yöntemleri kullanılmış

olmasına karşın, okuyucuların bunlardan yararlanması bireysel bir karardır, doğabilecek

zararlardan adı geçen kuruluşlar ve yazar sorumlu değildir.

Bilgi için web sitesi: www.netsis.com.tr

Page 3: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

3

_______________________________________________________________________________NETSĠS

Kriz ve yazılım:

Küresel ve yerel değerlendirmeler

Fuat Alican

_________________________ORTA AMERĠKA BĠLĠMSEL ARAġTIRMA VE EĞĠTĠM MERKEZĠ

Page 4: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

4

Page 5: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

5

Yönetici özeti

Amerika Birleşik Devletleri kaynaklı finansal kriz, 2008 yılı ortalarında ABD ve

Avrupa’da şiddetini artırarak reel ekonomilere yansımaya başlamıştır, yılın son

aylarından itibaren gelişmekte olan ülkelere de yayılmıştır. Türkiye ekonomisi de bu

durumdan etkilenmekte, 2009 yılı Ocak ayı resmi verileri de krizin giderek derinleştiğini

göstermektedir.

Küresel bilgi ve iletişim sektörü, ekonominin başka alanları gibi ekonomik krizden 2008

yılından beri etkilenmekte, büyüme giderek yavaşlamakta, bazı alanlarda daralma

görülmektedir. Donanım gibi bazı segmentler kadar olmasa bile, yazılım ve hizmetler de

bu sorunu yaşamaktadır. Bu problemlerle birlikte, geniş bant, mobil iletişim, yakınsama,

‘cloud computing’, sanallaşma, açık kod, hizmet olarak yazılım gibi bilişim alanındaki

bazı eğilimlerin ivme kazanmaya başlamasının aynı döneme rastlaması, yazılım firmaları

ve kullanan kurumlar için bazı tehdit ve fırsatlar yaratmaktadır. Küresel ekonominin ve

bilişim sektörünün krizden 2010 yılından önce çıkması zor gözükmektedir.

Yerel bilişim sektörü de, bütün bu gelişmelerin yansımasını hissetmekte, özellikle bazı

segmentlerde daralma yaşamaktadır. Türkiye ekonomisinde ağırlığı olan otomotiv, tekstil

gibi bazı yazılım kullanıcısı sektörler büyük daralmalar yaşamaktadır. Bunun yanında,

enerji, çevre, gıda, eğitim, sağlık, savunma, hizmet gibi bazı alanlarda küresel ve yerel

konjonktür ve gelecek beklentileri nedeniyle yeni fırsatlar ortaya çıkmaktadır.

Bu krizde, bilgi ve iletişim kullanımının ekonominin bütün sektörlerinden kurumlar için

verimliliği artırarak krizden çıkmada kullanılacak yöntemlerden biri olduğu

görülmektedir. Ancak aynı zamanda bazı kurumlar, kriz refleksi olarak düşen talebe

uygun bir biçimde gider kısıtlaması uygularken bilgi ve iletişim kullanımında da tasarrufa

gitmektedir. Bu durum bir çelişki yaratmakta, birçok kurum ve ekonominin geneli için

özellikle orta vadede büyük bir rekabet riski oluşturmaktadır. Devlet ve özel sektörün bu

konularda çözüme katkısı olabilir. Öte yandan, kısa vadede hızlı uygulanabilecek ve

çabuk geri dönüşü olan yazılım ürün ve hizmetleri tercih edilmektedir. Her sektörün

yapısındaki farklılıklar nedeniyle, ve kurumların bireysel olarak farklı gereksinim, iş

modelleri ve stratejileri olduğundan, bilişim stratejileri ve gerekleri sektör ve kurum

bazında değişirken, yerel yazılım firmalarının uzmanlık, deneyim ve esneklikleri kriz

döneminde yazılım kullanan kurumlar için önem kazanmaktadır.

Page 6: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

6

Page 7: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

7

Ġçindekiler

Yönetici özeti ....................................................................................................5

Ġçindekiler ........................................................................................................7

Yazar hakkında ................................................................................................9

Kriz ve yazılım ............................................................................................... 11

BiliĢimin bilgi temelli kalkınma modelleri içindeki yeri ............................... 13 Küresel sürdürülebilirlik ve bilişim .............................................................................. 16 İşletmelerde bilişim yatırımlarının performansa etkisi ................................................. 18

Bilgi ve iletişim etkilerinin ölçümü .............................................................................. 18

Giderek karmaşıklaşan bilişimin üretkenliğe katkısında bazı önemli noktalar ............ 24 Küçük ve orta boy işletmelerde bilişim kullanımı ........................................................ 26

Küçük ve orta boy işletmelerin bilişim kullanım derecesi........................................ 27

Küçük ve orta boy işletmelerde bilgi sistemleri ve iş bağları ................................... 30 Doğu Avrupa ve Orta Asya’da teknoloji kullanımı ve yatırım ortamı ......................... 31

Pazar teşvikleri: özel teşebbüs ve kontrol, rekabet ve kontratlara uyum .................. 32 Uluslararası bilgiye erişim ........................................................................................ 33 Sonuç......................................................................................................................... 33

Mobil iletişim, inovasyon ve yazılım............................................................................ 35

Küresel geliĢmeler .......................................................................................... 37 Küresel ekonomik kriz ve ülke ekonomileri ................................................................. 38

Küresel bilgi toplumu ve dijital uçurum ....................................................................... 41 Kısa ve orta vadede küresel bilişim sektörü ................................................................. 42

Kriz döneminde OECD ülkelerinde bilgi ve iletişim .................................................... 44 Araştırma geliştirme.................................................................................................. 45 Geniş bant ................................................................................................................. 46 Geniş bandın üretkenliğe etkisi ................................................................................. 48 Dijital içerik .............................................................................................................. 49

Politikalar .................................................................................................................. 50 Avrupa’da bilişim ......................................................................................................... 50 Krizde pazarlama ve bilişim ......................................................................................... 51 Küresel krizde yazılım sektörü ..................................................................................... 51

Cloud computing ....................................................................................................... 55

Page 8: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

8

Sanallaşma ................................................................................................................ 56 Küme stratejileri........................................................................................................ 57

Avrupa yazılım ve hizmetler sektörü ............................................................................ 57 Küresel risk analizi ....................................................................................................... 60

Ekonomik riskler ....................................................................................................... 60 Jeopolitik riskler........................................................................................................ 60 Çevresel riskler ......................................................................................................... 60 Toplumsal riskler ...................................................................................................... 61 Teknolojik riskler ...................................................................................................... 61

İnovasyon .................................................................................................................. 62 Stratejik öngörü ......................................................................................................... 63

Yerel yansımalar ............................................................................................ 65 Türkiye ekonomisi ........................................................................................................ 66

Ekonomide son gelişmeler, sektör bazında bazı veri ve beklentiler ......................... 67

Türkiye bilgi toplumu stratejisi ..................................................................................... 70 E-devlet ......................................................................................................................... 71

Bilgi ve iletişim altyapısı .............................................................................................. 73 Türkiye yazılım stratejisi .............................................................................................. 73 Bilişim sektöründe eylem koordinasyonu ..................................................................... 76

Ulusal kalkınma planı ................................................................................................... 80 Küresel rekabet, Türkiye ve bilgi ve iletişim ................................................................ 82

Küresel rekabetçilik .................................................................................................. 82

Bilgi ve iletişim katılım ve yararlanma ..................................................................... 83

İnsani gelişmişlik ...................................................................................................... 86 Karşılaştırmaların genel sonucu ................................................................................ 91

Avrupa Birliği süreci..................................................................................................... 92 Türkiye bilgi ve iletişim sektöründe son gelişmeler ..................................................... 92

Krizde yazılım öncelikleri .............................................................................. 95 Kurumlarda gider tasarrufu/seçici yatırım çelişkisi ...................................................... 96

Kriz döneminde yazılım firmaları öncelikleri ............................................................... 98 Özgüven .................................................................................................................... 99

Firmanın kendini tanıması ........................................................................................ 99

Çalışan, dağıtıcı ve müşteri üçgeni ........................................................................... 99

Küçük ve orta boy işletmeler .................................................................................... 99 Hizmet olarak yazılım ............................................................................................. 100 Krizde yerel yazılım firmaları için strateji .............................................................. 100 Krizde yazılım firmaları için önemli sektörler........................................................ 101

Kurumların ve yazılım firmalarının önündeki bazı risk ve tehditler .......................... 102

Sonuç ............................................................................................................ 103

Kaynaklar .................................................................................................... 105

Page 9: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

9

Yazar hakkında

Fuat Alican, 20 Haziran 1968 tarihinde İstanbul’da doğdu. İlk yıllarını ailesi ile ABD’de

geçirdi. İlk ve orta öğrenimini Türkiye’de tamamladı. Üniversite ve lisansüstü eğitimini

ABD’de Millsaps College’de yaparken, uluslararası finans ve ekonominin yapısını ve

özelliklerini öğrendi. Profesyonel tecrübesi içinde Londra’da Başkan Yardımcısı olarak

görev aldığı, Citigroup ve Salomon Smith Barney önemli yer tuttu. İlk firmada, bono

alanında, İsrail dahil Orta Doğu, ve Hindistan dahil Hint Yarımadası, ikinci kurumda ise

İrlanda dahil Avrupa bölgesinde telekomünikasyon ve başka sektörlerden sorumlu oldu.

Bir yandan da İslam kültürleriyle yakından ilgilendi. Lisanlara ve kültürlere duyduğu özel

ilgiyle ana dili Türkçenin yanında İngilizce, İtalyanca, İspanyolca öğrendi, halen Arapça

öğrenmektedir.

2001 yılında, Kosta Rika’yı ikinci evi olarak benimsedi, ve Kosta Rika Merkez Bankası,

Kosta Rika Parlamentosu ve başka devlet kuruluşlarına ve özel firmalara danışmanlık

yaptı. İktisadi bilimler alanında doktorasını ve ekonomi, işletme ve teknoloji alanlarında

araştırmalarını Latina Üniversitesi’nde gerçekleştirdi. Bilimsel araştırma eğitimini Orta

Amerika Bilimsel Araştırma ve Eğitim Merkezi’nde yaptı. Halen Orta Amerika Bilimsel

Araştırma ve Eğitim Merkezi Başkan Yardımcısı ve araştırmacısı olarak, bilişim

ekonomisi ve uluslararası politika konularında sosyoekonomik araştırmalarını

sürdürmekte; Latina Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler bölümünde dersler vermekte;

ve uluslararası danışman olarak çalışmaktadır.

Dr. Alican’ın, bilişim sektöründe, özellikle yazılım ile ilgili konularda, ve uluslararası

politika alanında birçok kitabı yayımlanmıştır. Yazılım sektörü ile ilgili en kapsamlı eseri

Ekonomik ve sosyal boyutlarıyla dünyada ve Türkiye’de yazılım sektörü, 2006 yılında

İletişim Yayınları tarafından yayımlanmıştır. Akademik ve bilimsel dergilerde ve

gazetelerde bilişim, politika ve ekonomi alanlarında, çeşitli ülkelerde İspanyolca,

İngilizce ve Türkçe makale, bilimsel yazı ve kitap yayımlamaktadır. Aynı zamanda

dünyanın çeşitli bölgelerinde değişik üniversite, kuruluş, organizasyon ve firmalarda aynı

üç lisanda seminer ve konferans vermektedir.

Page 10: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

10

Page 11: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

11

Kriz ve yazılım

Bu çalışma, dünyada bilişim ve özellikle yazılım sektörünün kriz dönemindeki durumunu

inceleyen, bunun Türkiye’ye yansımalarını analiz eden, farklı paydaşların, özellikle Türk

yazılım firmalarının ve yazılıma yatırım yapacak kurumların ekonomik kriz döneminde

yapabileceklerine ve alabilecekleri bazı pratik önlemlere yönelik bir ön araştırmadır. Bu

konuda yapılacak daha uzun ve kapsamlı çalışmalara bir temel, ya da hızlı çözümler

gerektiren kriz ortamında yazılım dahil bütün sektörlerin karar mekanizmalarına destek

olabilir.

Bu ön araştırmayı gerçekleştirmek için, bilişim, akademi, finans ve ekonomi alanlarında

Türkiye’de ve yurt dışında çeşitli uzman kişi ve kuruluşlarla görüşmeler yapılmıştır.

Bilişim sektörünün küresel durumunu anlamak için ABD ve Avrupa’da bazı sektör

uzmanlarıyla görüşülmüştür. ‘Küresel krizde yazılım sektörü’ ve ‘Avrupa yazılım ve

hizmetler sektörü’ bölümleri ağırlıklı olarak bu uzmanlardan alınan görüş ve bilgileri

yansıtmaktadır. Küresel krizin Türkiye ekonomisine ve sektörlerine yansımalarını

anlamak için, ülkedeki bazı ekonomist ve yatırım bankaları temsilcileriyle görüşülmüştür.

‘Ekonomide son gelişmeler, sektör bazında bazı veri ve beklentiler’ bölümü, ağırlıklı

olarak bu uzmanların görüşlerini yansıtmaktadır. Bunun dışında, Türkiye ve yurt dışında

kurumsal kaynak planlama ve yazılım hizmeti firmalarıyla görüşmeler yapılmıştır. Son

olarak, hakem denetimli makalelerden, Dünya Bankası, Dünya Ekonomik Forumu,

Uluslararası Para Fonu, Birleşmiş Milletler, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği gibi

çeşitli uluslararası kuruluşların ve Türkiye İstatistik Kurumu gibi ulusal kuruluşların

araştırma, yazılı kaynak ve verilerinden yararlanılmıştır.

İlk bölümde, bilgi ve iletişim sektörünün bilgi temelli kalkınma modelleri içerisindeki

yeri incelenmektedir. Ardından, küresel ekonomi, dünyada bilgi ve iletişim ve özellikle

yazılım sektörünün son durumu, gelişmeler, eğilimler ve krizin etkileri özetlenmektedir.

Bu bölüm bir küresel risk profili özetiyle son bulmaktadır. Sonra Türk ekonomisinin

kısaca durumu, Türkiye’nin bilgi ve iletişimde küresel rekabet gücü, Türkiye’de bilgi ve

iletişim ve yazılımla ilgili son faaliyet, gelişme ve eğilimler incelenmektedir. Son olarak,

yerel yazılım sektörünün bu kriz ortamının zorluklarını aşıp fırsatlarından yararlanmasını

sağlayacak adımlarla birlikte, bilişim ve özellikle yazılımı kriz döneminde en etkili ve

verimliliği artırıcı biçimde kullanmak isteyen kurumlara bazı öneriler getirilmektedir.

Başka bir deyişle, yerel yazılım firmalarının kriz ortamında müşterileriyle birlikte başarılı

olmaları için gerekli stratejinin ne olması gerektiği konusunda bir ön analiz yer

almaktadır.

Page 12: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

12

Page 13: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

13

BiliĢimin bilgi temelli

kalkınma modelleri

içindeki yeri

Bilgi ve iletişim sektörünü, bilişim ve iletişim olarak ikiye ayırabiliriz. Bilişime yatırım

yapmak ekonominin diğer sektörlerine göre çok daha karlıdır: Türkiye İstatistik Kurumu

(TÜİK) verilerine göre, bir kişiyi istihdam etmenin maliyeti, bilişimde 3.500, tarımda

40.000, turizmde 55.000 ve sanayide 90.000 dolar civarındadır. Öte yandan, Türk

Sanayicileri ve İşadamları Derneği’ne (TÜSİAD) göre, bazı sektörlerde kişi başına yıllık

katma değer aşağıdaki gibidir: bilişimde 30.000, hizmette 16.000, sanayide 8.000,

tarımda 4.000 dolar.

Bilişimi, donanım ve yazılım olarak ikiye ayırmak, ve buna hizmetleri de eklemek,

mümkündür. Bu ayırımda, Türkiye gibi kaynakları kısıtlı gelişmekte olan ülkelerde

yazılımın daha önemli fırsatlar yarattığı görülmektedir. Yazılım içerisinde de altyapı ve

uygulama yazılımları olarak yapılacak bir dağılımda, uygulama tarafında daha fazla fırsat

vardır ve az kaynakla yüksek katma değer yaratmak mümkündür. Burada dikkat edilmesi

gereken bir nokta, dünyada bilişim ve iletişim, donanım ve yazılım, altyapı ve uygulama,

hatta paket ve proje yazılımlarının iç içe geçmeye başladığı ve ayrımın siyah beyaz

olmadığıdır. Paket yazılımların teorik olarak daha fazla katma değer yaratmasına karşın,

proje yazılımlarında da katma değer ve hatta ekonomi skalası bir ölçüde

sağlanabilmektedir. Dış kaynak kullanımı hizmetlerinde de yüksek katma değer yaratmak

mümkün olmaktadır. Başka bir deyişle, paket ve proje yazılımları ve hizmetler

gelişmekte olan ülkeler için fırsatlar yaratmaktadır.

BĠLĠġĠM DEĞER ZĠNCĠRĠ

Yüksek Fikri mülkiyet yaratılması

Ürün geliştirilmesi

Uluslararası dış kaynak kullanımı

Ulusal dış kaynak kullanımı

Çağrı merkezleri

‘Back-office’ hizmetleri

Veri hizmetleri

Kaynak: TÜBİSAD ve YASAD 2003

Page 14: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

14

Bu yapı, bir yandan gelişmekte olan kısıtlı kaynaklara sahip ülkeler için olanaklar

sağlarken, öte yandan o ülkeler içerisinde de potansiyeli değerlendirilmemiş bölgelere

yeni fırsatlar yaratmaktadır. Bazı ülkelerde ise bilişimde yapılan atılım sayesinde bazı

bölgeler gelişirken, diğer yerler geri kalabilmektedir. Buna güzel bir örnek çok övülen

Hindistan’dır. Teknolojik parklar farklı konulara odaklanarak bölgesel uzmanlıklar

yaratmaktadır. Devletin Bilgi Toplumu Stratejisi’nde de yapılmak istenen budur.

Bilişim, doğru yönlendirilirse, gelişmekte olan ülkeler için yararlı bir sektör olabilir.

Bilişimin sektörler hiyerarşisinde önemli bir yeri vardır, diğer üretim sektörleri için bir

değer katkısı yaratabilir, karar mekanizmalarını, ürünlerin fiyatları ve kalitelerini de

iyileştirerek, verimlilik, üretkenlik ve rekabetçiliği artırabilir. İstihdam yaratır, enerji

giderleri ve ithal girdisi azdır, vergi ve ihracat gelirlerini artırır, bilgi toplumu olmayı,

ülkelerin kültürel, entelektüel ve e-dönüşümünü kolaylaştırır. Yerel yazılımlar ve ilgili

hizmetler ülke özelliklerine uygun olduğundan hem e-dönüşüme destek verir, hem de

ülke ekonomisinde önemli yer tutan küçük ve orta boy işletmelerin (KOBİ) güçlenmesi

ve rekabet edebilir hale gelmesinde kullanılabilir. Bilgi ve iletişim sektörünün gelişmesi

ve yaygınlaşması kayıt dışı ekonominin dizginlenmesine yardımcı olur, bu da bilgi ve

iletişimi olumlu etkileyeceğinden bir erdemli döngü sağlanabilir.

Bilişim sektörü aynı zamanda bölgeler arası kalkınma eşitsizliğini gidermede

kullanılabilir, hem devlet, hem özel sektör hem de bireylerin gelişmesini hızlandırabilir,

ve bu sayede demokratikleşmeye katkıda bulunabilir. İnovasyon ve arge çabalarını

destekler, yeni ürün, pazarlama, satın alma, alıcı ve satıcı bağlantısı, dağıtım ve müşteri

hizmetleri alanlarında gelişme sağlar, dış kaynak kullanımı aracılığıyla giderleri azaltır,

sanayi ve tarım gibi geleneksel sektörlere kıyasla az yatırımla yüksek katma değer

yaratarak, ülkenin büyümesi ve sürdürülebilir biçimde kalkınması için itici güç olur.

Bilgi ve iletişim sektörünün sağlıklı bir şekilde büyümesi, üretim ve kullanımının

artması, ülkenin bütünü için olumlu olacaktır. Vatandaşın yaşamı kolaylaşacak, bilişimci

olumlu etkilenecek, verimlilik ve üretkenlikteki gelişmeden bütün sektörler yararlanacak,

ülke daha zenginleşecek, istihdam yaratılacak, devlet daha etkili işleyecek, hükümet ve

bu sürece katkıda bulunan siyasetçiler oylarını artıracaktır. Avrupa Birliği (AB) uyum

süreci düşünüldüğünde, bilişim sektörünün ülke ekonomisine kısa ve orta vadede

yapabileceği katkı daha da önem kazanmaktadır. Süreç sonunda, AB ile geliştirilmiş

bilişim iş ilişkileri, bu sektörde yetişecek yeterli sayıda mühendis ve diğer işgücü ile

birleştiğinde, AB ile yapılacak pazarlıklarda ve baskı gruplarında ülke çıkarları daha

etkili bir biçimde savunulabilir. Hatta daha geniş bir vizyonla bakıldığında, AB süreci

sonunda yolların ayrılma senaryosunda, ülke ekonomisinin bilgi ve iletişim sektörünün

yapacağı katkıya ihtiyacı daha da fazla olabilir.

Gelişmekte olan ülkelerde bilgi ve iletişim konularında yapılan plan, proje ve

araştırmalarda kullanıma daha fazla ağırlık verilmektedir. Kullanımı artırma çabalarında

gider-kazanç ilişkisinin gelişmekte olan ülkelere gelişmiş ülkelerde olduğu kadar

uymadığı hesaplanamadığından, bu projeler çoğunlukla başarısız olmaktadır. Bunun

yanında, bazı zorluklarına karşın, istihdam, gelir, yetenek geliştirme gibi özellikleriyle

Page 15: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

15

başarı şansı daha fazla olan, ülke ve bölge kalkınmasında son derece önemli bir yer tutan

üretim tarafı ihmal edilmektedir, ve buna daha fazla önem verilmelidir (Heeks, 2006). Bu

çerçevede, bilgi ve iletişim sektörleri arasında özellikle yazılım ve hizmetler ön plana

çıkmaktadır.

Hangi sektörlerin devlet ve özel sektör tarafından nasıl destekleneceğinin kararını vermek

zordur. Devletin (ve özel sektörün) kısıtlı kaynaklarını nasıl harcayacağı ve öncelikler

tartışma konusudur. Bilgi ve iletişim sektörünün, devletin aktif politikalarla

destekleyeceği öncelikli sektör olması gereğini kanıtlamak için, bilimsel çalışmalar

gerekmektedir. Bu ön araştırmanın kapsamı içinde olmamasına karşın, bu konuyu

Krugman ve Obstfeld (2004)1 kısaca aşağıdaki gibi özetlemektedir:

Devletin öncelikli görevi sağlıklı bir ekonomik ortam yaratma ve devam ettirmedir.

Yasalara ve kontratlara uymayı garanti eder, kuralların yapılmasını, rekabet ve

inovasyonu da düşünerek, gözetir. Eğitim, sağlık ve taşımacılık aracılığıyla insani

sermayeye yatırımda önemli rol oynayabilir. Ancak, genellikle rekabet avantajı olmayan

sektörlere karışmaktan ya da kontrol etmekten mümkün olduğu kadar kaçınmalıdır.

Çabalarını piyasa işleyişinde sorunlu olan alanlara odaklamalıdır, ve rekabet dezavantajı

olanlarda özel sektör için engel oluşturan kuralları kaldırmalıdır. İnsan kaynakları gibi

daha kalıcı rekabet avantajları, göreli gider ya da fiyat avantajlarından daha fazla

desteklenmelidir.

Sektör ve faktör önceliklerinin seçimi için kullanılabilecek kriterler vardır. Sektörün

toplumda, üretim zincirinde ve dağıtımda önemi ve diğer sektörlere katma değer

yaratması da önemlidir. Dijital altyapı, bilgisayar mühendisleri, uzman personel,

kompleks disiplinlerde arge yetkinliği olan üniversiteler, odaklanılması gerekli ileri

faktörlerin parçalarıdır.

Sektörü cazip kılan bazı özellikler vardır. Bunlardan biri çalışan başına yüksek katma

değerdir. Çalışan başına yüksek katma değer yaratan sektörler genelde sermaye yoğun

sektörlerdir. Sermaye birimi başına katma değeri düşük olur. Sermaye, iş gibi kısıtlı bir

kaynaktır. Bu da, çalışan başına yüksek katma değer yaratan endüstrilerin

desteklenmesinin ulusal geliri yükselteceğinin garantisi olmadığı anlamına gelir. Bu

yüzden bu kriterin doğruluğu tartışılmaktadır. Burada daha az sermaye ile yüksek katma

değer yaratabilen, yazılım gibi bazı bilişim segmentleri istisnadır. Bu da daha az

sermayeyle daha çok istihdam yaratılmasına neden olabilir. Başka bir özellik ücretlerdir.

Sektördeki ortalama ücretlerin yüksek olmasının yapacağı katkıdır. Yüksek teknoloji

sektörlerinin daha da önemli özelliği, teknolojik ilerleme için olan önemidir, çünkü

teknolojik yayılma yaratır.

Yüksek teknoloji sektörlerinin desteklenmesi de bazı kriterlere dayanır. Devletin aktif

desteğinin olması için gerekçeleri iyi belirlemek gerekir. Piyasanın işleyememesi

bunlardan biridir. Yüksek teknoloji firmalarının diğer şirketlere doğru akan bilgi

yayılımının karşılığını alamadığı durumlar vardır. Doğmakta olan, yeni gelişen

sektörlerde yaratılan bilginin karşılığının alınmasında güçlükler vardır. Firmalar

1 Bu çalışmadaki yabancı dilden alıntılar yazarın çevirisidir.

Page 16: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

16

başkalarının karşılığını ödemeden kullanabileceği bilgiler yaratıyorsa, sektör, firmanın

aldığı karşılığa yansımayan ek üretim gerçekleştiriyor anlamına gelir. Yüksek teknoloji

sektörlerinde, firmalar kaynaklarının önemli kısmını arge harcamaları aracılığıyla

teknoloji geliştirmeye adar. Deneyim kazanmak için yeni ürün ve süreçlerde ilk başlarda

zarar etmeye razıdır. Bilgiye yatırım işin anahtar yönüdür. Firmalar kendi yatırımlarının

karşılığının ancak bir kısmını alabilir. Elektronik sektöründe, firmaların tasarımlarda

‘geri mühendislik’ uyguladıkları sık görülür. Patentler ise yaratıcılara tam koruma

sağlamaz.

Burada en önemli güçlük, doğru devlet politikasını ve bunun nicel tarafını belirlemekte

yaşanır. Endüstri politikaları lehine birçok argüman, piyasa işlemesinde sorun olması gibi

gerekçeler gösteremez. Yaratılan, karşılığı alınamayan ve belirli bir fiyatı olmayan ek

değerlerin ya da dışsallıkların ise ölçümü çok zordur. Stratejik ticari politikaların

ekonomik başarısı, sadece sektörün büyümesi ya da pazar payı ile ölçülmez, ülke

kalkınmasına katkısı da değerlendirilmelidir. Bunun ölçümü de zordur. Büyük olasılıkla,

özellikle bilgiyi yoğun olarak kullanan endüstrilerde yaratılan teknolojik ek değerler ya

da dışsallıklar argümanı, aktif bir endüstri politikası ve desteği için en iyi nedendir.

(Krugman ve Obstfeld 2004)

Bütün bu analiz göz önüne alındığında bilgi ve iletişim sektörünün ve özellikle yazılımın

bu kriterlere uyduğu görülmektedir. Bu kriterlerin de, sektörü desteklerken yapılacak

ulusal ve yerel koordinasyon ve eylem planı çalışmalarında kullanılması gerekmektedir.

Bilgi ve iletişim sektörünü değişik şekillerde kategorilere ayırmak mümkündür. Basit bir

yöntem, bilgi ve iletişimi ‘bilişim’ ve ‘iletişim’ olarak ayırmak, daha sonra bilişimi de

‘donanım’, ‘yazılım’ ve ‘hizmetler’ olarak düşünmektir. Heeks (2008), bilgi temelli

firmaları birbiri ile ilgili altı alt sektöre ayırmaktadır: ürünler (goods), yazılım, altyapı,

hizmetler, perakende (retail), ve içerik. Bilgi ve iletişim endüstrisi içinde, bazı hizmetler

oldukça düşük başlangıç sermayesi gerektirmektedir. Bu da, kısıtlı kaynakları olan

firmalar ve bireyler için çok önemlidir. Öte yandan, özellikle uygulama tarafındaki bazı

yazılım segmentleri de, gelişmekte olan ülkeler için göreli olarak düşük yatırımla yüksek

getiri olanağı, ve kullanan kurumlara verimliliklerini artırma olanağı sağlamaktadır.

Bundan ötürü, bu ön çalışmada ağırlık, bilgi ve iletişimin bazı segmentlerindedir. Ancak,

hem bilişim içerisinde donanım, yazılım ve hizmetler, hem de bilişim ve iletişim

sektörleri arasında son yıllarda artan yakınsama, bilgi ve iletişimin bazı segmentlerini

dışlamayı imkansız ya da en azından riskli yapmaktadır. Bu yüzden, bu çalışmada

terminolojinin ‘bilişim’ olarak geçtiği yerlerde, daha geniş bir hareket sahası sağlayan

‘bilgi ve iletişim’ kavramının kullanılması, özellikle ileride yapılacak daha kapsamlı

bilimsel araştırmalarda düşünülebilir. Aynı nedenle, bu ön araştırmada özellikle küresel

olarak bir bilgi ve iletişim genel durum değerlendirmesi de yer almaktadır.

Küresel sürdürülebilirlik ve biliĢim

Darmanin’e göre (2009), bu yüzyılda dünyanın karşı karşıya kaldığı en önemli sorunun

iklim değişikliği olduğu söylenmektedir. Son dönemdeki dünya çapında olan olayların

bize öğrettiği, küresel sürdürülebilirliğin yalnızca iklim değişikliğine çare bulmak olması

Page 17: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

17

değil, aslında doğal, finansal, insan ve başka kaynaklarımızın sosyal sürdürülebilirlik

açısından etkili yönetilmesi gereğidir.

Bilgi ve iletişim, küresel sürdürülebilirlik için anahtardır. Darmanin, Avrupa Birliği’nin

finansal krizle ilgili kurtarma planında (The Recovery Plan) bilgi ve iletişimin, bu eşi

görülmemiş krizden çıkmak için gerekli araçlardan biri olarak belirlendiğini

vurgulamaktadır. Kurtarma planı, geniş bant altyapısı, bilgi ve iletişim hizmetleri ve

sürdürülebilir telekomünikasyona büyük önem vermektedir. Bu, ‘yeşil’ bir ekonomik

iyileşme planıdır, yeşil bir ekonominin bilgi ve iletişim dahil ekonomik aktiviteleri

bundan yararlanacaktır.

Darmanin, doğal kaynaklarımızın sürdürülebilir yönetimi ile ilgili iki önemli konu

olduğunu belirtmektedir. Teknolojilerin ilerlemesi sonucu kaynakların yönetimi küreye

daha iyi dağıtılabilmekte, ve bu sayede arazilerin aşırı kullanılması sorununda düzelme

sağlanabilmektedir. İnsanlar geleneksel olarak şehirlerde, firmalar ise sanayi bölgelerinde

kümelenmiştir. Bu birikmenin ve nüfus yoğunlaşmasının önemli bir nedeni, iletişim

gereksinimleri ve iş geliştirmeye yatkın merkezi çalışma alanlarına yakınlık gereğidir.

Bilgi ve iletişim, arazi ve doğal kaynakların sürdürülebilirliğinin önünde engel olan nüfus

kümelenmelerinin daha eşit dağıtılmasını sağlar. Güçlü bir iletişim altyapısı sayesinde

işyerleri, hem şu anda olduğu gibi işgücünün ekonomik olarak fizibil olduğu yerlerden

çalışabilir, hem de çevre için sürdürülebilir olan uzak yerlerden çalışabilir. Bu tür

modeller özellikle KOBİ’lerin katılımı için büyük kolaylık sağlayabilir. Öte yandan

Darmanin’in bu düşüncesi, bölgesel rekabetçilik ve kümelenmenin bölge ve ülkelerin

refah düzeyini artırdıkları teziyle tam örtüşmemektedir. Michael Porter gibi teorisyenlerin

de savunduğu benzer tezlerin, özellikle bazı önemli araştırmalarda yazılım sektörüne

uygulanmalarının güç ve ayrıca bilimsellikten uzak olduğu görülebilmektedir (Alican

2008).

Bu noktada belirtilmesi gereken, AB iyileşme planının hızlı internete bütün toplumun

erişimi için verdiği önem, ve 2010 yılına kadar bütün üye devletlerde yüzde yüz kapsama

hedefidir.

Öte yandan Darmanin, bilgi ve iletişimin önemli rolü olduğu ve sürdürülebilirliğe büyük

katkı sağlayan bir başka alanın enerji verimliliği olduğunu vurgulamaktadır. Teknoloji,

enerji kullanımının en verimli biçimde gerçekleşmesi için, insan yapısı sistemlerin etkili

izleme ve ölçümlerini sağlamada anahtardır. Kaçakları belirleme ve enerjinin doğru

dağıtımını sağlamada, tüketim eğilimlerinin analizinde ve bunlara göre hareket etmede

gereklidir. Üçüncü nesil ‘web’ platformu, enerji şebekelerinin içindeki girdi ve çıktının

yönetimini, sistemler arası iletişimi sağlayarak, olası hale getirir.

Bilgi ve iletişimin, hem üretim hem de tüketim etaplarında, farklı ekonomik alanlarda

uygulanması, birçok süreçlerin maddeden arındırılmasını ve fiziksel ve maddesel

alışverişlerin çevrimiçi hizmetlerle değiştirilmesini sağlayarak, enerji tasarrufuna

yardımcı olur. Bunun yanında, Darmanin’e göre, sadece aletin kullanılabilir yaşam süresi

sırasında değil, aynı zamanda üretim sürecinde enerji tasarrufu ve teknoloji kullanımı

Page 18: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

18

önemlidir. Üretim teknolojilerinin, hem mühendislik hem de üretim sürecindeki yöntem

ve süreçler açısından yüksek değerde olması gerekmektedir.

Bilgi ve iletişim, ev aletlerinde, akıllı binalarda, akıllı taşımacılıkta, akıllı ışıklandırmada

daha verimli enerji kullanan gereçler yaratmada çözümdür. Bunların gerçekleştirilmeleri

zor ama olasıdır. Donanım ve yazılım gibi gerekler, en verimli biçimde insan, ekonomi

ve politikayla birleştirilmelidir.

Son olarak Darmanin, bilgi ve iletişimin eğitimdeki rolünün önemini vurgulamaktadır.

Değişim, eğitim sayesinde gerçekleştirilmektedir. Bütün dünyada küresel

sürdürülebilirlik için eğitim gereklidir. Bunun da hızlı ve etkili biçimde yapılması, ancak

bilgi ve iletişim kullanımının hem okullarımızda ve çocuklarımızla, hem de bütün

dünyada politikaları belirleyicilerle, eğitimcilerle ve sivil toplumla birlikte

gerçekleştirilmesiyle mümkün olabilir.

Teknolojinin varoluş nedeni insanlara hizmet olmalıdır. Sosyal olarak sürdürülebilirliğe

ulaşabilmemiz için bütün faaliyetlerimizin ve teknolojik gelişmelerin odağı insan

olmalıdır. Zorlu bir dönemde eşi görülmemiş koşullar yaşanırken, ‘yeşil ekonomi’ ve

sürdürülebilir üretim ve tüketim için önemli bir fırsat oluşmaktadır. Bunu sağlamada bilgi

ve iletişim anahtar araçtır. Bugün bilgi ve iletişim, her zamankinden çok sürdürülebilirliği

sağlamada öncü rolündedir. (Darmanin 2009)

ĠĢletmelerde biliĢim yatırımlarının performansa etkisi

Shao ve Lin’e göre (2002), bilgi teknolojileri yatırımlarının işletmenin üretim sürecinin

teknik etkinliği ve dolayısıyla üretkenlik artışı üzerinde olumlu bir etkisi vardır. 2004

yılında ortaya koydukları çalışmalarında, 1990 sonrası yapılmış ve bilgi teknolojileri

yatırımının geri dönüşünü ele alan araştırmaları, meta-analiz yöntemiyle tekrar analiz

etmişlerdir. Bu analize göre, bilgi teknolojileri yatırımının bilgiye duyarlı sektörlerde,

bilgiye duyarlı olmayan sektörlere göre istatistiksel olarak daha olumlu sonuçlar

vermekte olduğu tespit edilmiştir. İlginç bir sonuç ise, küçük boyutlu işletmelerin, büyük

boyutlu olanlara göre bilgi teknolojileri yatırımından, istatistiksel olarak daha fazla geri

dönüş elde ettikleridir. (Turgutlu 2008)

Nicolis ve Tondini’ye göre (2006), işletmenin ekonomik başarısına en önemli katkı,

teknolojik esneklik, işbirliği, arge, pazarlama ve sabit teknoloji yatırımlarıdır. Kurum

performansına en önemli katkı, yeni teknolojilere uyumdaki esnekliktir. Esnekliğe katkı

sağlayan en önemli maddeler ise, insan kaynakları, bilgi teknolojileri yatırımları ve ‘web’

sitesi kullanımı olarak tespit edilmiştir.

Cheng ve Chun (2005) ise, inovasyon sermayesinin kurum performansıyla doğrudan

etkileşimi olduğunu saptamış, bilişim teknolojileri yatırımı ve inovasyonun bir arada

işletme performansı üzerinde olumlu etkisinin olduğunu tespit etmiştir.

Bilgi ve iletiĢim etkilerinin ölçümü

Bilgi ve iletişim kullanımı, üretimi ve projelerinin etkisi, küresel, ulusal, bölgesel olarak,

firma ve çalışan seviyelerinde ölçülmektedir. Ancak, bunların hiçbirinde, kabul edilmiş

Page 19: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

19

tek bir standart yoktur. Ülkeye, ürüne, hizmete, sektöre, ölçümü yapan kuruluşa göre

yöntemler değişmektedir. En objektif olarak kabul edilen yöntemlerde bile mutlaka bazı

sübjektif yanlar bulunmakta, yöntemlerin içeriği tartışılmaktadır. Projelerin başarısında,

görülmeyen ya da ‘yumuşak’ olarak adlandırılan, kültür gibi faktörler, ‘katı’ olarak

adlandırılan, mühendislik, süreç gibi faktörler kadar etkili olabilmektedir. Bu da, yapılan

gider-kazanç analizlerinde bazen önemli yanılma paylarına neden olmaktadır. Gelişmekte

olan ülkelerde bilgi ve iletişim araçlarının kullanıcılara ekonomik getirisi konusunda

veriler oldukça azdır. Olanlar tartışmalıdır.

Heeks ve Molla’ya göre (2009), birincil/ikincil, katılımcı, yarı deneysel, çok disiplinli,

nitel/nicel, zamanlama, seviye, dinleyici/disiplin, kaynak gerekleri, proje genelleştirmesi,

projeler arası karşılaştırılabilirlik, kullanılan bazı veri toplama yöntem özellikleri ve

gerekleridir. Bunlar, gider/kazanç, proje hedefleri, bilgi ekonomisi/haritalama, kurum,

kültürel/kurumsal çerçeve gibi ölçüm yöntemlerine uygulanmaktadır. Bu yöntemlerdeki

ölçümlerde de, özellikle ölçülmesi çok zor olan soyut (intangible) gider ve kazançlar gibi

olgulardan ötürü güçlükler yaşanmaktadır. Nicel ölçümlerde kullanılan ve objektif

oldukları düşünülen indirgenmiş nakit akımı ve hassasiyet gibi analizler bile, sübjektiflik

içermektedir.

Bilgi ve iletişimin makro ve mikro bazda etkilerini ölçmek için olan genel ve sektörel

yöntem sayısındaki fazlalık, bir yandan daha derin analiz yapabilmeyi sağlamakta, öte

yandan bu analizleri giderek karmaşıklaştırmaktadır. Sen’in (1985) yetenekler

çerçevesindeki özgürlük, değerler, yetkinlikler, fonksiyon gibi kriterler, sosyal,

ekonomik, politik, bilgiye dayalı, güvenlikle ilgili alanlar, kullanılan ve kullanılmayan

seçenekler gibi farklılıklar, analizin boyutunu büyütmekte ve güçleştirmektedir.

Gelişmekte olan ülkelerdeki, özellikle yazılım gibi alanlarda veri eksikliği sorunu da

eklendiğinde, bu etkileri belirleyici çalışmalar daha da zorlaşmaktadır. Gigler (2004),

geçim kaynağı stratejilerinde, bireysel yeteneklerle (bilgiye dayalı, psikolojik, sosyal,

ekonomik, politik, kültürel), grup/topluluk yeteneklerini (bilgiye dayalı, organizasyonel,

sosyal, ekonomik, politik, kültürel) ayırmaktadır. Bunların da her biri, bilgi ve iletişim

etkisine göre ölçülebilecek çıktı göstergesine bağlanmaktadır.

Bu yöntemlerden bazıları çok fazla zaman ve kaynak gerektirmekte, bazıları ise daha

basittir. İkinci kategoridekiler ise, genellikle bilgi ve iletişimin ekonomik etkilerini

anlamak için yetersiz kalmaktadır.

Heeks ve Molla, enformasyon ekonomisi yaklaşımının, bilgi ve iletişimin işe (ticaret)

etkilerini analiz etmeye yaradığını belirtmektedir. Gelişen ülkelerde sık olan enformasyon

sorunu, ticareti yavaşlatır, daha masraflı ve riskli yapar, aracı sayısını artırır, piyasa ve

ticaretin daha yavaş gelişmesine neden olur. Bu düşünceye göre, enformasyon ekonomisi

yaklaşımı tek bir sektöre uygulandığında daha etkilidir. Stiglitz (1988) gibi

ekonomistlerin bilgiye odaklı çalışmaları temeldir, gelişim faaliyetlerini mal ve

hizmetlerin alışverişi gibi işlemlere dayalı görür. Bilgiyi, bütün işlemlerle bütünleşen,

karar ve faaliyetleri destekleyen bir gereklilik olarak algılar.

Page 20: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

20

Bilgi gerekleri/haritalaması (mapping), bireysel toplulukların gereksinimlerine özel

enformasyona odaklandığından, bilgi ve iletişimin bireysel etkilerini ölçmede yararları

vardır. Kültürel-kurumsal çerçeve, daha ‘yumuşak’ faktörlerin etkilerini anlamada yararlı

olabilir. Kültür ve ilgili kurumlar, statik ve girdi olarak değil dinamik ve etki olarak

algılandıkça, katkıları artabilir (Heeks ve Molla 2009).

Bu çalışmadaki amaçlarla en doğrudan ilgili çerçeve ise ‘kurum’dur. Kurum-değişkenler

modeli, bir kurumun bütün farklı konularını içerdiğinden, kapsamlıdır. Bilgi ve iletişimin

gelişim etkisinin bütün alanlarını kapsama potansiyeline sahiptir. Yapılacak ölçümde, bir

değişkenler seti belirlemek gerekmektedir. Bunlar arasında, performans değişkenleri en

sonuç odaklı olanlardır. Kurum-ilişkiler modeli, ağ ve iletişimlerin etkisinin daha iyi

anlaşılması için kullanılabilir. Kurum-değer zinciri modeli, etkiyi şemalaştırmakta

katkıda bulunur. Heeks ve Molla, kurumların değişkenler modelini aşağıdaki gibi

özetlemektedir:

BĠLGĠ VE ĠLETĠġĠM ETKĠLERĠNĠN ÖLÇÜMÜ

KURUM DEĞĠġKENLER MODELĠ

Kaynak: Heeks ve Molla 2009

Öte yandan, Heeks ve Molla’nın önemli bir uyarısı, bu modelin uygulanmasının, işletme

boyutu küçüldükçe, ülke gelişmişliği azaldıkça, ve sektöre göre, güçleşebildiğidir.

Önemli değişiklikler gerekebilir. Değişkenler, farklı ortam ve koşullarda farklılık

gösterebilir. Örneğin, girişimci değişkeni, hayatta kalan (survivalist), uçan (flyer),

Talep

Arz

Girişimci

Kurum

Çevre

Öncü

(Bağımsız)

Üretkenlik

Giderler (İşlem dahil)

Kalite (zaman dahil)

Güvenilirlik

Esneklik

Yetenek (tek. dahil)

Süreç

(Aracı)

Erişim

Sahiplik

Yararlanma

Kullanım

Bilgi ve iletiĢim süreç

(Aracı)

Kar/Gelir

İş/Ücret

Varlıklar

(Karlar, ihracat)

Performans

(Bağımlı)

Page 21: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

21

yuvarlanan (trundler) olarak üçe ayrılabilir. Bu üç çeşit girişimci, farklı değişkenler

gerektirir.

Kurum yaşam döngüsü, değişkenlerin farklılığına bir başka örnektir. İşletmenin yaşam

evresindeki yerine bağlı olarak, bilgi ve iletişim araçlarının performansa etkisi değişir.

KURUM YAġAM DÖNGÜSÜ

Kaynak: Heeks ve Molla 2009

Buna sektörel rekabet avantajları gibi ek analizler eklenebilir.

Kurum-ilişkiler modeli, bilgi ve iletişimin kurumun ağ ve ilişkilerine etkisini ve iletişim

ve işlem yeteneklerini belirler. Paydaşlar ve ilişki noktaları aşağıdaki gibidir:

VaroluĢ

(Büyüme)

Doğum

(YaratılıĢ)

Ölüm

(Hayatta

kalma)

Page 22: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

22

BĠLGĠ VE ĠLETĠġĠM ETKĠLERĠNĠN ÖLÇÜMÜ

KURUM ĠLĠġKĠLER MODELĠ

Kaynak: Heeks ve Molla 2009

Bu paydaşlar, ilişki derecelerine ve yapılarına göre, doğrudan paydaşlar, dolaylı

paydaşlar ve anahtar paydaşlar olarak gruplara ayrılabilir. Bu ilişkilerin doğası, içeriği ve

koşulları, bilgi ve iletişim araçlarının etkisini değiştirir.

Kurum-değişkenler ve kurum-ilişkiler modellerine ek olarak, kurum-değer zinciri de,

Heeks ve Molla’nın önerdiği, bir kurum üzerinde bilgi ve iletişim etkisini şemalaştırmak

için etkili bir yöntemdir. Ancak, sonuç değil de çıktılara odaklandığından, ölçüm yapan

bazı değişkenlerle kullanılması gerekmektedir. Kurum-değişkenler modelinde kısmen var

olan girdi-süreç-çıktı nosyonunu içerip, aynı zamanda kurum-ilişkiler modelinde

belirlenen paydaşlardan bazılarını kullandığından, bu iki modelin bir birleşimi olarak

görülebilir. Jenerik değer zinciri modeli iki kısımdan oluşur:

Odak Kurum

- Girişimci/Sahip

- Çalışanlar

Sosyal Kurumlar

- Hane

- Aile/Arkadaşlar

- Topluluk

- Topluluk-Temelli

Organizasyonlar

Politik Kurumlar

- Hükümet

- STK’lar

Ekonomik Kurumlar

- Pazarlar

- Tedarikçiler

- Müşteriler

- Rakipler

‘Altyapı’ Kurumları

- Bankalar/Finans

- Okul/Üniversiteler

- Kamu hizmetleri

Page 23: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

23

Kurum değer zinciri: bilgi ve iletişim etkisinin ölçüldüğü bireysel işletmeyle

ilişkilidir.

Sektör değer zinciri (ya da tedarik zinciri): odak kurumla tedarik, işbirliği ve alım

ilişkisi olan işletmeler zinciriyle ilişkilidir.

BĠLGĠ VE ĠLETĠġĠM ETKĠLERĠNĠN ÖLÇÜMÜ

KURUM DEĞER ZĠNCĠRĠ MODELĠ

Uygulama ve Yönetim

(örneğin Finans, Planlama, İletişim)

Gelen Lojistik

Operasyonlar

(Mal ve hizmetler

üretimi)

Pazarlama ve

Satış

Giden Lojistik

Satış Sonrası

Hizmeti

Kaynak: Heeks ve Molla 2009

Burada tekrar hatırlatılması önemli olan nokta, bu model gelişmekte olan ülke ve daha

küçük boyuttaki işletmelere uygulandığında bazı değişikliklerin gerektiği, ayrıca fazla iş

İnsan Kaynakları Yönetimi

Teknoloji Yönetimi

Satın Alma

Ana Faaliyetler

Destek

Faaliyetleri

Marj

Odak Kurum

Tedarikçi

ler

Dağıtıcılar

MüĢteriler

Ortaklar

Page 24: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

24

odaklı olduğu ve sosyokültürel farklılıkları göz önünde bulundurmadığıdır. (Heeks ve

Molla 2009)

Giderek karmaĢıklaĢan biliĢimin üretkenliğe katkısında bazı önemli noktalar

Bilişim, ürün fiyatlarının düşmesi ve kapasitelerinin artmasının da etkisiyle, ülke

ekonomilerinin üretkenlik artışına önemli katkıda bulunmaktadır. Ancak, özellikle bazı

gelişmiş ülkelerde bu katkının belirli bir düzeye ulaştıktan sonra yavaşladığı

belirtilmektedir. PricewaterhouseCoopers’a (PWC) göre (2008), kurumların bilişim

harcamaları artarak devam ederken, bilişimin üretkenlik artışına katkısı devamlı olarak

azalmaktadır.

1995 ve 2000 yılları arasında, bilişimle ilgili iyileştirmeler, Amerika Birleşik Devletleri

(ABD) çalışanlarının öngörülenin çok üzerinde mal ve hizmet üretimini sağlamıştır.

PWC verilerine göre, reel Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) her yıl en az %4 artarken,

saat başına emek verimi, son 25 yılın oranlarını neredeyse ikiye katlayarak, yılda %2,75

büyümüştür. Bilişim, bilgi akışını, müşteri ve envanter yönetimini, ‘back-office’

sistemlerinin bilgisayarlaşmasını hızlandırmış, ve internet ticaretini olanaklı hale

getirmiştir. Ekonomistler, ABD kurumsal sektörü için bilişimle ilgili üretkenliğin 2000’li

yılların başlarında durakladığını belirtmektedir. Bu olgu, bilişim harcamalarının

artmasına karşın devam etmektedir. Bilişim girdileri, 2000 yılındaki 2,78 puanlık toplam

ABD ekonomisi üretkenlik artışının 1,32 puanından sorumluyken, 2006 yılında 1,59

puanlık artışın sadece 0,36 puanını sağlamıştır.

İşletmeler, giderek gelişen ve değişen teknolojilerin karşısında bilişim alımlarını artırarak

sürdürürken, birçok farklı yazılım ve donanım sistem ve aletlerini bir arada çalıştırma

güçlüğü yaşamaktadır. Bunun sonucu ise, artan bilişim giderleri, gereksiz karmaşıklık,

birbirlerini tekrar eden sistemler, donanım ve veri merkezlerinde atıl kapasite, pahalı

bilişim güvenlik gerekleri, ve kaçınılmaz biçimde bilişim yatırımının geri dönüşünün

azalmasıdır. Sektörlerin çoğu, bilişim bütçelerinin %15’inden azını inovasyona

harcamakta, harcamaların çoğu bilişim operasyonlarının bakım ve güncellemesine

gitmektedir.

PWC, bilişimin çalışanların daha üretken olmasını sağlama özelliğinin işlemesi için

kurum liderlerinin, bilişim harcamalarının değer yaratmaya katkısını stratejik olarak

yeniden düşünmeleri gerektiğini belirtmektedir. Bilgi işlem yöneticileri, bilişimin aşırı

karmaşıklığını çözmede anahtar roldedir, bilişimi inovasyonun kaynağı olarak görmelidir.

Ancak, bütün yöneticilerin bilişim değeri yaratılmasında rolü olmalıdır: Genel müdür

genel stratejiyle bilişim projelerinin eşgüdümünü, finans yöneticisi bilişim değer

yönetimini önceliklendirme ve anlamayı, faaliyetlerin yöneticisi bilişim projelerinin

yaşamsal ve müşteriye yönelik iş süreçlerini desteklemesini sağlamalıdır. Kurumlar,

bilişim inovasyonunu ve karmaşıklığını yöneterek bilişim harcamalarının gerçek değer

karşılığını alabilirler.

PWC’ye göre bu karmaşıklığın en önemli nedeni, bilgisayar gücü fiyatı düştükçe, işletme

ünitelerinin daha fazla fonksiyon ve uygulama taleplerinin karşılanması kolaylaşarak,

daha karmaşık bilişim sistemlerinin ortaya çıkmasıdır. İyi niyetle yapılan harcamalar,

Page 25: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

25

tekrar edilen uygulamalara, istikrarsız süreçlere, birlikte çalışabilirlik sorunlarına ve zayıf

güvenliğe neden olmaktadır. Kurumların önemli zorluğu ve ödevi, bu karmaşıklığı

çözmektedir.

Kurumsal kaynak planlama (enterprise resource planning ya da kısaca ERP)

yazılımlarının sorunu, farklı kurumların değişik süreçlerinin birlikte çalışmasını

sağlamada, yani standart ürünün özelleştirilmesinde olmaktadır. PWC, bunun özel

kaynak kodunun değiştirilmesindeki güçlüklerden kaynaklandığını belirtmektedir. ‘ERP

1.0’ olarak da adlandırılan bu ürünler, kurumların ortak noktalarına odaklandığından,

birçok dikey iş süreçlerinin ayrı müşteriler için yaratabileceği değeri atlamaktadır. Aynı

zamanda, sık değişen strateji ve pazar koşullarına uymayan daha az sayıda güncellemeye

bağlıdır. Ayrıca, başka uygulamalarla uyumlu çalışmakta zorlanmaktadır. Sonuç olarak,

kurumların rekabet avantajını yaratacak, süreç yeniden yapılanmasına uygun ortamı

yaratmaya katkısı olmamaktadır. Bu da, gelişen ülkeler için düşünüldüğünde, yerel

yazılım firmalarının esneklikleri ve yerel bilgileri sayesinde bu uyumu sağlamada,

küresel firmalara karşı avantajını çağrıştırmaktadır.

Bütün bu sorunlar, inovasyonu olumsuz etkilemektedir. Altyapı konsolidasyonu, bu

karmaşıklıkları giderme yolunda önemli bir adım olarak görülmektedir. Bir sistemin,

özellikle müşterilerin kurumlarla iş yapmasına ve çalışanlarının kullanmasına uygun

olması gerekmektedir.

Bu sorunları aşabilmek için öncelikle atılması gerekli adımlardan biri, bilişim

harcamalarıyla karlılık korelasyonunu anlamaktır. ABD’de yirmi farklı endüstrinin

ortalama bilişim harcaması, gelirlerinin %3,1’ine, faaliyet giderlerinin %4,3’üne denk

gelmektedir. Ancak, hatırlanması gerekli bir nokta, bilişim harcamalarının farklı sektör

ve kurumları değişik biçimde etkilediği gerçeğidir. Değişik endüstriler, işlerinin farklı

yönlerini teknoloji kullanarak iyileştirirken, bireysel olarak kurumlar da, iş modellerine

göre bilişim kullanımının boyutunu ve yönünü belirlemektedir. Bu karmaşık hesaplama

gerekleri nedeniyle, bilişim harcamasıyla performans arasındaki ilişkinin doğru

yorumlanması güçleşmektedir.

PWC’nin, Gartner verilerini yorumlayarak bu sorunları aşmada kullandığı yöntem, bir

kurumun bilişim harcaması, karlılığı, ve faaliyet giderlerini sektör bazında karşılaştırarak

yatırımına karşı yarattığı bilişim değerini ölçmektir. 2003-2005 yılları arasında faaliyet

giderleri gelirlerin %75’inden az olan endüstri sektörlerinde, bilişimde en fazla harcama

yapanların aynı zamanda en yüksek net kar marjlarına ulaşanlar oldukları

gözlemlenmiştir. Bankacılık ve finansal hizmetler sektörü, gelirlerin %5,4’ü kadar bilişim

harcamasıyla, %24’lük bir net kar marjına ulaşarak, birinci sırayı almıştır. Bunu

profesyonel hizmetler, telekomünikasyon, medya, bilişim gibi yoğun biçimde bilişim

kullanan sektörler izlemektedir. Faaliyet giderlerinin toplam gelirler içerisindeki payı

%75’ten fazla olan sektörler ise, daha düşük bilişim harcamalarıyla daha düşük kar

marjlarına ulaşmıştır.

Burada dikkat edilmesi gerekli nokta, faaliyet giderleri ve gelirler çerçevesinde toplam

bilişim harcamaları ölçülerek, belirli bir sektördeki kurumların bilişim bütçelerinin sektör

Page 26: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

26

ortalamasına göre fazla ya da az veya iş hedef ve stratejileriyle uyumlu olup olmadığının

görülebilmesidir. Sektör karşılaştırması, analizlerin sadece bir kısmıdır. İş devirleri ve

gelir ve karlılığı etkileyen başka birçok makro ve mikro ekonomik faktörler hesaba

katılmalıdır. Bilişim harcamaları kurumların bireysel iş devirlerini ve evrelerini dikkate

alacak biçimde yapılmalıdır. Bu hesaplamaları doğru yapabilmek de, ancak bütün ilgili

yöneticilerin katkısıyla olasıdır.

Bunun yanında PWC, teknolojinin de bu çekincelerin bazılarına çözüm bulma çabasında

olduğunu belirtmektedir. Örneğin hizmet olarak yazılım, kullanıma göre ödemeyi

sağlayarak, atıl donanım ve yazılım kapasitelerinin önüne geçebilecek bir yöntemdir.

Hizmet odaklı mimari de farklı uygulamaların daha uyumlu çalışmalarını sağlayarak iş

süreçlerini iyileştirdiğinden, bu yolda önemli bir adımdır. Kurumsal yazılımlar, giderek

değişen iş gereklerine uyum sağlayarak müşterilerin kendilerine özel iş süreçlerinin

sürekli iyileşmesine yardımcı olacak biçimde gelişmektedir. İş süreçleri mantığı, statik

kaynak kodundan ayrılmaktadır. Veri toplama odağından, rekabetçi öngörü sağlayan veri

analizi odağına doğru bir eğilim vardır. Öte yandan, açık modellerde göz önünde

bulundurulması gerekli olan risk, yayılmış altyapı ve iç ve dış kullanıcı sayısı ve çeşidi

nedeniyle, veri güvenliğini sağlamanın zorlaşmasıdır. Ayrıca, hizmet olarak yazılım gibi

bazı abonelik modellerinde sermaye bütçeleri yerine faaliyet bütçelerine yönelen

yatırımlar nedeniyle ‘gölge’ bilişim giderleri oluşabilmektedir.

Sonuç olarak, yeni nesil kurumsal uygulamalar, statik departman fonksiyonlarının

otomasyonu yerine, bütün iş süreçlerini ve inovasyonu destekleyerek değer yaratmaya

doğru yönelmektedir (PWC 2008). Küresel kriz ortamında, bu karmaşıklıkların ve

gereksiz harcamaların önüne geçecek, bilişim yatırımlarının karşılığını alacak stratejiler

daha da önem kazanmaktadır. Bu da, kurumların birlikte çalışacakları yazılım firmasının

seçimini anahtar hale getirmektedir.

Küçük ve orta boy iĢletmelerde biliĢim kullanımı

Birçok araştırma, bilişim ve internete dayalı teknolojilerin benimsenmesinin kurumların

üretkenliği ve rekabet edebilirliğine etkisinin büyük olduğu sonucuna varmıştır. Ancak

işletme seviyesinde gerçekleşen bu olgu, sektör ya da toplam ekonomi olarak her zaman

aynı sonucu vermeyebilir. Monge, Alfaro ve Alfaro’ya göre (2005, s. 135), bunun çeşitli

nedenleri vardır.

Üretkenliğin toplam olarak ölçümündeki zorluklar.

Sektör sınıflandırmaları ve ayrımları toplam bilişim etkisinin analizini

güçleştirmektedir. Bazı sanayi kuruluşlarının, işlerinin bir kısmını hizmet

firmalarına yaptırmaları nedeniyle, bu soruna özellikle sanayi ve hizmet

segmentleri arasında sık rastlanır.

Her kuruluşun bilişim benimseme ve uygulama süreci uzun ve farklı olduğundan

bütün sektöre ya da ekonomiye yansıması zaman alır.

Bazen bilişime yatırım eski teknolojinin yerini almaz, bu da aşırı teknoloji

kullanımı anlamına gelebilir.

Page 27: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

27

Son olarak, bilişimin benimsenmesi bir sektörde kurumlar arası yeni ve farklı bir

başarı ve gelir dağılımı anlamına gelebilir. Bu durumda, toplam iyileşme ve

büyümenin yerini mevcut pastanın farklı dağılımı alabilir.

Bütün bunlar hem araştırmalarda istatistik kullanımında dikkatli olunması gerektiği, hem

de ülke özelliklerinin önemine karşın, işletmelerin bireysel olarak da incelenmesi

gerektiği ve dalgalı ve fırtınalı denizlerde çok şey yapabilecekleri anlamına gelebilir.

Bunun yanında göz önünde bulundurulması gereken diğer bir konu da, bilişim ve

internete dayalı teknolojilerin benimsenmesinin gerekli bir koşul olduğu, ancak

KOBİ’lerin üretkenlik ve rekabetçiliğini iyileştirmek için yeterli olmadığıdır. Bu

konularda Türkiye’de birçok araştırma yapılması gereklidir. AB süreci düşünüldüğünde

KOBİ’lerin bilişim ve internet yetkinliğinin artırılmasının önemi daha da büyümektedir.

Küçük ve orta boy işletmelerin bilişim kullanım derecesi

KOBİ’lerde bilişim kullanımının işletme, sektör ve ülke ekonomilerine olumlu etkileri

vardır. Bütün sektörlerdeki KOBİ’lerin bilişim kullanımı ülkenin genel olarak

verimliliğini artıracak, bu da ekonomiye ve bilişim sektörüne olumlu yansıyacaktır.

Ayrıca bütün sektörlerdeki KOBİ’lerin bilişim kullanımının artmasının bilişim talebine

otomatik olarak olumlu etkisi vardır. Özellikle yerel yazılım firmalarının müşterilerinin

çoğunluğunun KOBİ olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu önem daha net

anlaşılabilir.

Monge ve diğerlerine göre (2005), internet üzerinden yapılacak alım ve satımlar

(e-ticaret) ve üretim zincirlerinin bilgisayar uygulamaları ve internet sayesinde

entegrasyonu, KOBİ’lerin bazı teknolojik, yönetim ve organizasyon yetersizliklerini

yenmek için önemli bir fırsattır. KOBİ’lerin bilişim yatırımı, pazar kaybını engeller, hatta

genişlemesini sağlar, stokların azalmasına yardımcı olur, ortalama işlem giderini düşürür,

ve stratejilerin daha etkili tasarlanmalarına yarar. Elektronik ticarete katılma kararı,

işletmenin bilişim kullanımı sayesinde ekonomi skalası yaratma derecesi ile ilişkilidir. Bu

ekonomi skalası, kurumun işlem sayısı ile, sağlayıcı ya da müşteri ağı büyüklüğü ve

sağlayıcı ya da müşterilerinin uzaklığı ile bağlantılıdır. Müşteri ve sağlayıcıların

elektronik ticarete hazırlık derecesi de bir KOBİ’nin bilişim kullanımını etkiler. Ayrıca,

KOBİ’nin büyüklüğü, ekonomik faaliyeti, coğrafi konumu ve sahibinin özellikleri de

yatkınlık açısından etkilidir. (Monge ve diğerleri, ss. 33-38)

KOBİ’lerin bilişim benimsemesi için gerekli iç ve dış faktörlerin belirlenmesi, gelişimleri

açısından çok önemlidir. Bu olmadan, KOBİ’lerin bilişim kullanımını artırmak için

ekonomik politikalar geliştirmek mümkün değildir.

Page 28: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

28

KOBĠ’LERĠN BĠLĠġĠM KULLANIM DERECESĠNĠ ETKĠLEYEN FAKTÖRLER

ĠÇ FAKTÖRLER

DeğiĢkenler Göstergeler

Kurumun bilişim tecrübesi

Bilişim kullanan çalışanlar Bilgisayar ve/veya internet kullanan çalışan yüzdesi

Kurum özellikleri

Büyüklük Son üç yılın satış ortalaması

Bilişim giderleri Bilgisayar, yazılım alış ve bakım ve internet hizmeti giderleri

Personel teknifikasyonu Teknik pozisyonlardaki personel, yazılımcı, mühendis ve bilim

adamları yüzdesi

Kurumun bilişim stratejisi

Bilimsel odak Kurumun faaliyeti için modern bilgisayar programları ve internet

hizmetleri bilgisi

Teknoloji politikası Kısa vadede (2-3 yıl) yeni yazılım ya da donanım satın alma planları

Yenilik çabaları Kurumun yenilik yapma yetenek derecesi

E-ticaret’e girme isteği İnternet aracılığı ile iş yapma ilgisi

Bilişimin önemi hakkında bilinci Rekabetçi olabilmek için kurumun üretim faaliyetinde bilgisayar ve

internet kullanımı bilinci değerlemesi

DIġ FAKTÖRLER

DeğiĢkenler Göstergeler

Sektörün özellikleri

Rekabet Rakip büyüklüğü ve sayısı

Müşteri sayısı İşletmenin müşteri sayısı

İhracat tecrübesi İhracat yapılıp yapılmaması

Uluslararası faaliyetler Uluslararası satışların fazla olması

Perakende satışın önemi Halka satışların daha fazla yer tutması

Bilişim olanağı olan müşteriler İnternet olanağı ve ‘web’ sayfası kullanan müşteri yüzdesi

Sağlayıcı sayısı İşletmenin sağlayıcı sayısı

Sağlayıcı özellikleri Büyüklüğe göre başlıca sağlayıcılar

Bilişim olanağı olan sağlayıcılar İnternet olanağı ve ‘web’ sayfası kullanan sağlayıcı yüzdesi

Müşteri yoğunluğu İşletmenin satışlarının %80’ini sağlayan müşteri sayısı

Sağlayıcı yoğunluğu İşletmenin alışlarının %80’ini sağlayan sağlayıcı sayısı

Ulusal müşteri sayısı İşletmenin ülkesindeki müşteri yüzdesi

Firmaların zincirleme etkileşmesi Müşterilere herhangi bir hizmet sağlamak için firmalar arası koordine

faaliyet varlığı

Makroekonomik faktörler

İnsan kaynakları Ülkedeki kalifiye insan kaynağı varlığı değerlemesi

Finansal kaynaklar Donanım ve internet alımını finanse edebilmek için finansal kaynak

varlığı değerlemesi

Ulusal politikalar

Ticaret politikaları

Bu ölçüler işletmenin bulunduğu ülkeye özeldir Sektör regülasyonu

Hükümet satın alma politikaları

Bilişim alma için kredi pahalılığı

NRI* türü bazı endeksler bu amaç için kullanılabilir İşletme vergisi

Ekonomik ve sosyal politikalar

İK için eğitim politikaları

*Networked Readiness Index

Kaynak: Monge ve diğerleri 2005, ss. 37-38

Page 29: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

29

Dünya Ekonomik Forumu’nun (World Economic Forum) Küresel Bilişim Raporu’nda

(Global Information Technology Report) yayımlanan Bilgi ve İletişim Katılım ve

Yararlanma Hazırlık Derecesi Endeksi (Networked Readiness Index ya da kısaca NRI),

bir ülkenin bilgi ve iletişim sektörü yeniliklerinden yararlanma ve katılım hazırlık

derecesini ölçmek amacıyla düzenlenmektedir. NRI, ekonomilerin inovasyon,

rekabetçilik ve kalkınma seviyelerini artırmak için bilgi ve iletişim teknolojilerinden en

iyi biçimde yararlanma kapasitelerini ölçer, ve üç unsurdan oluşur: bilgi ve iletişim için

ülkede ya da toplulukta ortam uygunluğu, karar vericilerin (bireyler, kurumlar ve

hükümet ya da devlet) buna hazırlık derecesi, ve karar vericilerin bilgi ve iletişim

kullanımı. Bu unsurlar, benzer gelişmişlik seviyesindeki ve daha gelişmiş ülkelerle

karşılaştırma yoluyla, bir ülkenin bilgi ve iletişimdeki yeniliklerden yararlanma

derecesini etkileyecek olan güçlü ve zayıf yanlarını ve hangi konularda daha fazla çaba

harcaması gerektiğini gösterir.

BĠLGĠ VE ĠLETĠġĠM KATILIM VE YARARLANMA

HAZIRLIK DERECESĠ ENDEKSĠ YAPISI

Endeks Endeks unsurları Altendeksler

Bilgi ve iletiĢim katılım ve yarar-

lanma hazırlık derecesi endeksi

(Networked Readiness Index)

Ortam

Pazar

Politika/Regülasyon

Altyapı

Hazırlık derecesi

Bireysel hazırlık derecesi

Kurumsal hazırlık derecesi

Hükümet hazırlık derecesi

Kullanım

Bireysel kullanım

Kurumsal kullanım

Hükümet kullanımı

Kaynak: Dünya Ekonomik Forumu, Küresel Bilişim Raporu 2007-2008

Ortam unsuru, bir ülkedeki pazar gelişiminin (özellikle telekomünikasyon), politikaların,

regülasyonun ve bilişim altyapısının kalkınma, gelişme ve bu teknolojilerin kullanımı

için gerekli koşulları sağlayıp sağlayamadığını ölçmek üzere tasarlanmıştır. Hazırlık

derecesi unsuru, bir ekonominin başlıca aktörlerinin bilişim potansiyelinden yararlanma

kapasitesini ölçer. Bu kapasite bireylerin bilişim kullanım yetkinliği, kurumların bilişime

erişim kapasitesi, ve hükümetin süreçlerinde ve verdiği hizmetlerde bilişime hazırlık

derecesidir. Kullanım unsuru ise, bir ekonominin başlıca karar vericilerinin kullanım

derecesini ölçer.

Monge ve diğerlerine göre (2005, s. 86), cep telefonu kapasitesinin KOBİ’ler arasındaki

dijital uçurumu azaltmadaki önemini de ayrıca vurgulamak gerekir. Diğer bilişim ve

iletişim araçlarından farklı olarak, cep telefonları elektriğe bağlı değildir ve okuma yazma

bilmeyen insanlar tarafından kullanılabilir. Bu da, Türkiye gibi okuma yazma oranının

göreli olarak düşük olduğu ülkelerde (neredeyse bazı komşu ülkelerin nüfusu kadar

okuma yazma bilmeyen insan) dijital uçurumu azaltmak için iyi bir araçtır. Ayrıca işlem

giderlerini azaltır, iş ağlarını genişletir ve pahalı taşımacılık altyapısına yatırım gereğini

azaltır. Karayolları, demiryolları ve sabit telefon gibi iletişim araçlarının az geliştiği ülke

Page 30: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

30

veya bölgelerde iletişim ve ticareti kolaylaştırır. Bazı araştırmalara göre de,

telekomünikasyonda rekabete açılma vatandaş ve işletmelerin bilişim erişimini

kolaylaştıran bir yöntemdir.

KOBİ’ler ve bilişim kullanımıyla ilgili bazı önemli noktalar aşağıdaki gibidir (Monge ve

diğerleri 2005, ss. 223-231):

KOBİ’lerin bilişim ve internet kullanımı düşüklüğünün ana nedenleri kendileri

için gerekli olmadığına inanmaları, çok masraflı olacağını düşünmeleri ve nasıl

kullanılacağını bilmemeleridir.

KOBİ’lerde bilişim ve internet kullanımının düşük olmasının en önemli

nedenlerinden biri kurum personeli ve sahiplerinin bilgi yetersizliğidir. Yapılan

birçok araştırma, bu tür kuruluşların doğru ve iyi planlanmış eğitim programlarına

açık olduklarını göstermektedir. Bu nedenle, devlet düzeyinde hem bilinçlendirme

ve eğitimle hem de stratejik, teknik ve finansal destekle ülke KOBİ’lerinin doğru

yönlendirilmesi mümkündür. Bu da ancak, yukarıda belirtilen iç ve dış faktörleri

gözeten, ulusal bir KOBİ bilişim kullanımı planı ile mümkündür. Ancak, burada

dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta her ülkenin, hatta her sektör ve bölgenin

farklı özellikleri olabileceği, ve başka bir ülkenin modelinin doğrudan

uygulanmasının sakıncaları olduğudur. Bu planların da AB’yi de göz önünde

bulundurarak genel bir kalkınma planının parçası olması gerekmektedir.

Bu süreçte e-devlet çok önemli bir konumdadır.

Yönetim ve üretim süreçlerinde, finansal hizmetlerde, işletmeler arası e-ticarette

(B2B), müşterilerle e-ticarette (B2C) ve kurumlarla devlet arası e-ticarette (B2G)

bilişim ve internet kullanımı düşüktür.

KOBİ bilişim benimsemesi kadar önemli bir olgu da, birçok ülkede bunun

işletmenin büyüklüğü ile doğru orantılı olduğudur. Diğer bir deyişle, orta ölçekli

kuruluşlarla daha küçük boyutlardaki işletmeler arasında bir dijital uçurum vardır.

Bir başka uçurum da, tarım sektörü ile diğer sektörler arasında, ya da kırsal

bölgedeki kurumlarla kentlerdekiler arasındadır. Üretim ve hizmet sektörleri

arasında ise kesin bir fark belirlenememiştir.

Değinilmesi gereken diğer bir önemli nokta da KOBİ’lerin internet aracılığıyla

devlet ihale ve diğer hizmetlerine katılamamasıdır. Bu sorunun nedeni kısmen

e-devlet eksikliği, kısmen de KOBİ’lerin kendi teknolojik yetersizlikleridir.

Geniş bandın ülkede yaygınlaştırılması ve fiyatının makul bir düzeye getirilmesi

de diğer ülkelerle rekabet edebilmek için gerekli bir koşuldur.

Bütün bunların gerçekleşmesi ancak özel sektör, devlet ve üniversiteler dahil

bütün aktörlerin aktif katılımı ile mümkündür.

Bu politikaların iyi uygulanıp uygulanmadığını görmek, ve zamanla ortaya

çıkabilecek yeni ihtiyaç ve değişiklik gereklerini yerine getirmek için etkili bir

denetim sistemi tasarlanmalı ve uygulanmalıdır.

Küçük ve orta boy işletmelerde bilgi sistemleri ve iş bağları

Gelişmekte olan ülkelerin KOBİ’lerinde bilgi başarısızlıklarının nedenleri tartışmalıdır.

Duncombe’a göre (2004), bir inanış, bu eksikliklerin, kurumlarda reform ve doğru

politikaları geliştirmek ve uygulamak gibi, dış kaynaklarla düzeltilebileceğidir. Piyasa

Page 31: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

31

başarısızlıklarını yenmek, hükümet ve şirket destek kuruluşları için kolay olmuştur. Buna

örnek, bilgi dağıtımı, güçlü hükümet istatistik hizmetleri ve güçlü meslek dernekleri

tarafından şirketler için bilgi üreten ve yayan desteklerdir.

Bu faaliyetler yararlıdır, ancak girişimcilerin etkili bilgi sistemleri kurmalarını zorlaştıran

iç kaynak ve yetenek engellerini aşmak, giderek daha önemli hale gelmektedir.

Duncombe, şirketlerin iç konuları olan faktörlerle baş etmenin, politika geliştirici

kurumlar ve küçük ölçekli işletmelere yardım amacı taşıyan kuruluşlar için daha büyük

bir zorluk oluşturduğunu belirtmektedir. Konu ile ilgili eğitim ve yetenek geliştirme gibi

faaliyetler yardımcı olabilir; ancak girişimciler zaman, para ve kültür kısıtlamalarından

ötürü kendileri ya da çalışanları için dış eğitim girdileri aramaya eğilimli değildir. Bu

yüzden, KOBİ’ler için etkili iş bağları oluşmasını kolaylaştırarak yetenek geliştirmeyi

özendirmek için, piyasaya dayalı yaklaşım önem kazanmaktadır.

Birçok iç ve dış işletme zorluklarının çözümü, iş bağlarının oluşturulması ile sağlanabilir.

Güçlü ticari bağlar, hem kaliteli bilgiye hem de yetenek geliştirmek için yardımcı

kaynaklara ulaşmada rol oynar. İş geliştirme hizmetleri sağlayan kuruluşlar finans, eğitim

ve teknoloji gibi girdilerin temininde en azından kısmen özel sektör sağlayıcılarını

kullanmalıdır. Bu şekilde, etkisi sınırlı kurumsal bağların yerini değerli iş bağlantıları

alabilir. (Duncombe 2004, s. 20)

Doğu Avrupa ve Orta Asya’da teknoloji kullanımı ve yatırım ortamı

Dünya Bankası’nın son zamanlarda yaptığı bir araştırmaya göre (Correa, Fernandes ve

Uregian 2008), Türkiye dahil Doğu Avrupa ve Orta Asya ülkelerinde, uluslararası bilgi

ve teknolojinin bir gelişen ülkede yayılması iki ana faktöre bağlıdır.

1. Uluslararası bilgi ve teknolojiye erişimin boyutu (ticaret, doğrudan yabancı

yatırım, diaspora ile bağlantı, ve başka iletişim kanallarıyla),

2. Uluslararası bilgi ve teknolojiyi hazmetme ve uyarlama kapasitesi.

İkinci kapasite, ülkenin işgücünün teknolojik okuryazarlığı ve yetkinlikleri, yaratıcı

işletmeler için finansman varlığı, etkili yönetişim ve iyi bir iş ortamını içermektedir.

Türkiye, bu iki faktörden belki birincisinde göreli olarak daha başarılı sayılabilir, ancak

özellikle ikincisinde önemli sorunlar yaşamaktadır.

Yatırım ortamı, bir başka deyişle bir kurumun önündeki teşvik rejimi (rekabet, ortaklık,

yönetişim), birbirlerini tamamlayan girdiler (yetkinlikler, kredi ve altyapı), ve uluslararası

bilgiye erişim kurumun teknolojik tercihlerini etkiler.

Araştırmanın bulgularına göre, tamamlayıcı girdiler (yetkin işgücü, yönetimsel kapasite,

arge, finansman ve altyapı), teknoloji kullanımını etkilemektedir. Tüketici baskısı ve iyi

yönetişim genellikle daha fazla teknoloji kullanımına neden olmaktadır. Ayrıca,

uluslararası bilgi (doğrudan yabancı yatırım ve ihracat sayesinde), ISO sertifikası ve

‘web’ kullanımıyla pozitif korelasyona sahiptir.

Page 32: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

32

Kurumlar, yeni bir teknoloji kullanacakları zaman, farklı seçeneklerin en yüksek karı

sağlayan gider/kazanç analizini yaparlar. Kurum, belirli bir yeni teknolojinin net

kazançları, hiç kullanmama dahil başka seçeneklere göre daha fazla ise, o teknolojiyi

kullanmaya karar verir. Teknolojinin maliyeti yanında, farklı yatırım ortamı faktörleri de,

modern teknolojinin kullanılmasının getirmesi beklenen kazanımları etkiler.

Correa ve diğerlerine göre, bunlardan birincisi, tamamlayıcı girdilerdir: yetkinlikler,

finansman ve fiziksel altyapı. İşletmenin tamamlayıcı girdilere ulaşımı, hem uygulama

giderlerini hem de firmanın yeni teknolojiden alacağı avantajları etkiler. Teorik modeller

ve ampirik kanıtlar, işgücü yetkinliklerinin nasıl yeni teknolojinin kullanımını

geciktirebildiğini göstermektedir. Yetkinliğe dayalı ileri ekipman kullanımı

beceriksizliği, öğrenmenin teknolojiye özel olması ve işgücünü yeniden eğitmenin

yüksek gideri, bazı nedenlerdir. Ayrıca, sanayileşmiş ülkelerden gelen kanıtlar vardır.

İşgücü alımı ya da çıkarımı giderlerinin ve ücretlerin yüksekliğinin kurum içi eğitime yer

bırakmadığı ortamlarda, kurumların inovasyon ve yeni teknoloji kullanma motivasyonu

azalır, düşük üretkenlik performansına neden olur. Kalifiye yönetici ya da girişimci

kapasitesi eksikliği de, Correa ve diğerlerinin vurguladığı gibi, bir firmanın yüksek

teknoloji kullanmasını, gereksinimleri için mevcut teknolojik çözümlerle ilgili bilgiyi

azaltarak, etkiler, ve uygulama giderlerinin artmasına neden olur.

İkincisi, sermaye mallarının gelişmiş ülkelerde iyi bir maddi teminat olarak görülmesine

karşın, gelişmekte olan ülkelerde bu konuyla ilgili yönetmelik eksiklikleri, yeni teknoloji

kullanımını azaltır. Mevcut ve yeni teknoloji arasındaki teknolojik uçurumun derecesine

bağlı olarak, tamamlayıcı fiziksel yatırımlar gerekebilir. Bu durumda, krediye erişim

teknoloji yenileme için daha da önemli bir faktör durumuna gelir. Ülke, sektör ve kurum

temelli araştırmalarda, finansal gelişmenin büyüme için sebep ilişkisi görülmüştür.

Üçüncü faktör olan altyapı varlığı ve kalitesi, kurumun yeni yatırımlar yapmasını

etkilemektedir. Correa ve diğerleri, taşımacılık altyapısının dış kaynak ve üretim

süreçlerinde bilgisayar kullanımı üzerindeki potansiyel etkisini belirtmektedir. Fiziksel

altyapının firma üretkenliği ve ekonomik büyüme için önemi, hem OECD ülkeleri hem

de gelişen devletlerin deneyimlerinde kanıt bulmaktadır.

Pazar teşvikleri: özel teşebbüs ve kontrol, rekabet ve kontratlara uyum

Correa ve diğerleri, bir rekabetçi piyasa ekonomisinin dört ana alanıyla ilgili pazar

teşviklerinin, kurumun teknoloji kullanımını etkilediğini belirtmektedir. Birincisi, özel

teşebbüs ve kontrol, işletmenin en önemli varoluş nedeni olarak ‘olası en yüksek kara

ulaşma’yı kabul ederek, sermayeyi verimlilik artışlarına neden olacak en üretken

teknolojilere yöneltir.

İkincisi, mülkiyet hakları koruması ve kontratlara uyumu sağlayan sağlam yasal

oluşumlar, piyasa ekonomilerinin büyüme ve gelişmesi için kritiktir. Bu konudaki

yetersizlikler, daha az ileri teknolojilerin kullanılmasına ve ülkeler arasında önemli

üretkenlik farklılıkları oluşmasına neden olmaktadır.

Page 33: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

33

Son olarak, işletmelerin teknoloji kullanımı yatırımlarının getireceği avantajlar

konusunda emin olmaları ve kendilerine çok güvenmeleri gerekmektedir. Bu yatırımlar

ilk başlarda, sermaye ve yetkinlik gerekleri, geçiş giderleri ve yaparken öğrenme gibi

nedenlerden ötürü, üretkenlik azalışına bile neden olabilir. Bu geçiş ve öğrenme giderleri

de, eski ve yeni teknoloji arasındaki uçurumun boyutuna bağlıdır. Bu anlamda,

öngörülebilir bir ekonomi ve yönetmelik ortamı da, kurumun yeni teknoloji kullanımı

kararını etkileyecek dördüncü faktör olarak görülebilir.

Uluslararası bilgiye erişim

İşletmenin teknoloji kullanımı kararı, doğrudan yabancı yatırım ya da ihracat pazarlarına

katılımla transfer edilebilecek uluslararası bilgiye erişimle ilgilidir (Correa ve diğerleri).

Ticarete açıklığın ve doğrudan yabancı yatırımın, ülkeler arasında teknoloji yayılımı için

kritik bir araç oldukları görülmüştür. Doğrudan yabancı yatırım, kurumlar üzerinde

rekabet baskısı yaratır, ancak aynı zamanda en iyi teknoloji ve yönetim tekniklerine

yakınlığını artırır. İhracat piyasasına katılan yerli kuruluşlar, ileri pazarlardaki alıcılarla

ilişkiler sayesinde bilgi girişlerini artırırlar. Böylece, yabancı ortaklı ve ihracata katılan

kurumların ileri teknoloji kullanımı olasılığı artar, ve bu konudaki giderleri azalır.

Araştırmadaki önemli bir başka bulgu, yeni teknoloji kullanmaya yatkınlık için bir

gösterge olarak kabul edilen ISO 9000 ve ‘web’ kullanımında, özellikle imalat

endüstrisinin ön plana çıkmasıdır. Madencilik ve inşaat sektörü, ISO 9000 belgesinde çok

önde, ancak ‘web’ kullanımında ortalamaya yakındır. Belki emlakçılıkta bazı istisnalar

dışında, diğer hizmet kuruluşlarının bu teknolojileri kullanımı oldukça azdır. Bu bulgu

ise, bilişimin ABD ve Avrupa hizmet sektörlerinde önemli üretkenlik artışları sağladığı

kanıtlarıyla çelişmektedir. Öte yandan, Doğu Avrupa ve Orta Asya’da bilişim sektörü

için hizmet segmentinin potansiyelini gösterebilir. ISO sertifikası ve ‘web’ kullanımı,

kurum performansıyla ilişkilidir. ISO sertifikalı ve ‘web’ kullanan firmaların çalışan

başına daha yüksek katma değer ve gelir artışı hızı sergiledikleri, ve daha yüksek ücretler

ödedikleri görülmektedir. Bir başka bulgu, daha fazla arge yapan işletmelerin daha fazla

ISO 9000 ve özellikle ‘web’ kullanmasıdır. Finansmana ulaşım da, ISO ve özellikle

‘web’ kullanımını etkilemektedir. Bu, hem kurumlar hem de bu konuda yapabilecekleri

olan devlet için bir derstir.

Bir başka önemli bulgu da, Doğu Avrupa ve Orta Asya ülkelerinde, rekabet arttıkça

kurumların yapacakları yeniliklerden elde edecekleri kazancın azalması nedeniyle,

işletmenin inovasyon yapma yönündeki motivasyonuna, rekabetin olumsuz etki

etmesidir. Ayrıca, ekonomi skalası yaratabilme ve yatırımları finanse edebilme kapasitesi

nedeniyle, daha büyük kurumlar yeni teknoloji kullanmaya daha fazla eğilimlidir.

Sonuç

Bu araştırmaya göre, doğru tamamlayıcı girdiler (yetkin işgücü, yönetim kapasitesi, arge,

finansman), uluslararası bilgi (doğrudan yabancı yatırım ya da ihracat sayesinde) ve

(daha az ölçüde) iyi altyapıya erişimi olan kurumların, ISO sertifikası olması ve ‘web’

kullanımı daha yüksek olasılıktır.

Page 34: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

34

Piyasa teşvikleri, ISO sertifikası ve ‘web’ kullanımı ile yakın ilişkilidir. Müşteri talebi,

Doğu Avrupa ve Orta Asya ülkeleri kurumlarının ileri teknoloji kullanımını teşvik

etmekte, rakiplerin baskısı ise bu yönde bir teşvik yaratmamaktadır. Ayrıca, büyük

kurumlar ileri teknolojiye, özellikle ‘web’ kullanımına, daha fazla eğilimlidir.

Bir başka bulgu, ciddi kredi kısıtlamaları olan ortamlarda, yüksek karlı işletmelerin ileri

teknoloji kullanmalarının daha olası olmasıdır. Bu da, hem piyasa teşvik faktörlerini hem

de uluslararası bilgi ve kritik tamamlayıcı girdileri iyileştirmenin önemini göstermektedir.

Sonuç olarak, Doğu Avrupa ve Orta Asya’da kurumların teknoloji kullanımını artırmak

için, yatırım ortamında tamamlayıcı reformlar gerekmektedir: uluslararası bilgiye ulaşma,

piyasa teşviklerini iyileştirme, bilgiyi tamamlayıcı girdilerin varlığını ve ulaşılabilirliğini

artırma. (Correa, Fernandes ve Uregian 2008)

DOĞU AVRUPA VE ORTA ASYA

SEKTÖR BAZINDA TEKNOLOJĠ KULLANIMI

ISO sertifikası Web kullanımı

2002 2005 2002 2005

Doğu Avrupa ve Orta

Asya ortalaması

13,6 12,5 58,2 67,4

Enerji ilgili Madencilik

ve Taş Ocağı

36,7 14,3 70,0 75,0

Enerji ilgili olmayan

Madencilik ve Taş Ocağı

21,3 19,4 62,5 70,1

Sanayi

Gıda, içecek ve tütün 23,6 16,2 54,1 57,0

Tekstil 17,4 7,9 58,4 63,0

Deri 9,7 8,3 58,1 54,2

Odun 23,8 7,1 50,0 60,0

Kağıt 11,2 13,8 81,0 84,1

Petrol 8,3 16,7 91,7 100,0

Kimya 26,6 36,6 78,8 88,1

Lastik ve plastik 24,5 23,3 62,3 88,9

Metal olmayan

mineraller

17,2 20,3 54,0 64,2

Metaller 24,4 19,0 65,2 77,2

Makine ve ekipman 33,8 24,9 79,9 82,1

Elektrik ve optik

ekipman

34,9 30,4 81,1 88,7

Taşımacılık ekipmanı 42,3 42,6 86,8 87,2

Başka sanayi 20,3 11,6 64,9 70,7

Hizmetler

İnşaat 17,4 15,9 56,7 69,9

Toptan ve perakende

ticaret

8,7 8,0 50,0 62,3

Otel ve restoran 6,2 7,1 42,2 53,0

Taşıma, depo ve iletişim 10,0 11,0 71,8 78,5

Emlak ve iş aktiviteleri 10,9 9,2 71,4 79,5

Başka hizmetler 5,1 4,5 50,1 53,7

Kaynak: Correa, Fernandes ve Uregian 2008, Dünya Bankası

Not: Değerler yüzde olarak ifade edilir, bazı verilerde istatistik farklılıkları vardır

Page 35: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

35

Mobil iletiĢim, inovasyon ve yazılım

Bilgi ve iletişim sektörünün, ve özellikle yazılım segmentinin, en gözde konularından biri

mobil iletişimdir. Heeks ve Jagun’a göre (2007) kalkınmada, bilgi ve iletişim alanında ilk

önem verilen konu kırsal alanlar için telemerkezler iken, günümüzde ilgi odağı giderek

mobil telefon ve bununla birlikte kentsel gelişme ve digital kentler olmaktadır. Mobil

telefon giderek bir haberleşme aracı olmaktan çıkıp, GPRS (General Packet Radio

Service) sayesinde, ücretsiz kablosuz bağlantı (Wireless Fidelity ya da kısaca WiFi)

ağlarının geliştirilmesinin dizüstü ve diğer kişisel bilgisayarlara olan etkisine benzer

biçimde, işlem görme aracı olmaya başlamaktadır.

Mobil teknoloji başka teknolojilere kıyasla daha fazla sayıda ve farklı ekonomik sınıftan

kişiye ulaşmakta, daha ekonomik bir model olarak öne çıkmakta, daha taşınabilir olma

kolaylığı sağlamakta, hem kısa mesaj hizmeti (short message service ya da kısaca SMS)

hem de arama olanağı vermekte, depolama ve ‘airtime’ (konuşma süresi ya da yayında

olunan zaman) paylaşımı/değişimi gibi başka fonksiyonlar da sağlamaktadır. (Heeks ve

Jagun 2007, ss. 2-3)

M-finans, m-ödeme gibi olgular da, gelişen ülkelerde bilgi ve iletişimde önemli

alanlardır. Özellikle yoksul kesimin de yararlanabileceği araçlardır. Ancak bu konuda

yapılan araştırmalar daha çok kullanım ve benimseme ağırlıklıdır. Topluluğun

gereksinimlerini belirleyici, etkileri ölçen, bağımsız, nitel ağırlıklı ve derin araştırmalar

azdır (Duncombe ve Boateng 2009). Bu konular, kullanıcılar ve yazılım ve hizmetler

üretici ve sağlayıcıları açısından yeni fırsatlar ve yönetmelik ve organizasyon gibi yeni

gerekler yaratmaktadır.

Mobil segmentte önemli bir konu, kimin inovasyon yarattığı, neyi yarattığı ya da nasıl bir

yenilik getirdiği, karşılaştıkları önemli güçlükler, nasıl yaratıcılık sağlandığı, bundan

dağıtılarak ve büyütülerek yararlanılmasıdır. Heeks ve Jagun (2007), inovasyonda üç

önemli yöntem ve kaynak kullanılabildiğini belirtmektedir. Birincisi

üniversite/laboratuvar tarzında kuruluşlarda yapılan ‘geleneksel inovasyon’dur. Bir başka

tür, küçük bilişim ve yazılım firmaları gibi teknoloji kuruluşlarında yapılan ‘yarı

geleneksel inovasyon’dur. Üçüncüsü ise, yaratılması daha zor ama bir o kadar ilginç ve

geleceği olan, kullanıcıların yaptığı ‘geleneksel olmayan inovasyon’dur.

Bu inovasyon yöntemleri genel olarak bilişimde de geçerlidir. Bu üç tür inovasyon

yaratma yöntemlerini birlikte uygulayabilen yazılım firmaları ve ürünleri ön plana

çıkmaktadır. İleride ayakta kalacak yazılım firmalarının bunlar olduğu öngörülmektedir.

Ayrıca, yazılım satın alacak kurumların başlayacakları yazılım ilişkisinin işletmenin

üretkenliğine en olumlu ve sürdürülebilir katkıyı yapabilmesi, yazılım ürünleri ve yazılım

firmasının, bu üçlü inovasyonu içerecek, doğru seçimine bağlıdır.

Heeks ve Jagun’a göre (2007), bunun yanında son derece önemli bir başka konu,

tasarımdır. M-kalkınma (m-development) uygulamalarının başarısında, uyum, bunların

uygulandığı yöreler ve toplumların gerçekleri gibi konular, ön plana çıkmaktadır.

Tasarım ve uyum konusu yazılım sektörünün geneli için de geçerlidir. Bu da, yerel

yazılım firmalarına, daha az esnek olan ve yerelleşmeye daha az yatkın olan büyük

Page 36: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

36

yabancı firmalara oranla avantaj sağlamaktadır. Özellikle kriz döneminde kaynaklarını

çok verimli ve dikkatli kullanmak durumunda olan kurumların yazılım satın alırken

dikkat etmesi gerekli bir konudur. Bunlardan çıkarılacak sonuç, yerel yazılım sektörünün

hızlı hareket edebilen ve bilimsel araştırmaya dayalı stratejik planlamayla çalışan

firmalarının, kriz döneminde rekabet gücünün oldukça yüksek olduğudur. Son yıllarda

yurt dışına açılmaya başlayan Türk yazılım firmalarının yurt dışında edindikleri tecrübe

de, süreç ve kalitelerini iyileştirip, son gelişmeleri daha yakından izlemelerine yardımcı

olmaktadır. Yurt dışı deneyimi olan ama aynı zamanda orta büyüklüğünün sağladığı

esnekliğe sahip olan yerel yazılım firmalarının kriz döneminde başarılı olma şansı, ve

müşterilerine hızlı, ihtiyaçlarına göre, kaliteli ürün ve hizmet sunma olasılığı fazladır.

İnovasyon ve tasarım konularında doğru stratejiler uygulayan yerel firmaların, hem genel

olarak hem de mobil iletişim alanında başarılı olacakları öngörülmektedir.

Page 37: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

37

Küresel geliĢmeler

Bilgi ve iletişim sektörü giderek karmaşıklaşmakta, yeni alanlar ortaya çıkmakta, farklı

sektörlerden firmalar, ürün ve pazarlarını çeşitlendirerek riski azaltmak ve sinerji

yaratmak amacıyla, özellikle satın alma ve işbirliği yoluyla kendi uzmanlıkları dışında

segmentlere yatırım yapmaktadır. Bu da, sektörün ve firmaların alışılmış yöntemlerle

incelenmesini güçleştirmekte, bu konuda analiz yapmayı giderek karmaşık bir hale

getirmektedir. Bu zorluğu artırıcı en önemli neden, küresel ekonomik krizdir.

Uzay ve uydu teknolojileri yarışları, değişen güç dengeleri, ulus devletler, çokuluslu

firmalar ve uluslararası kuruluşlar arasındaki işbirlikleri ve rekabet, küresel ısınma gibi

gelişmeler, analizlere daha kapsamlı bir boyut kazandırmaktadır. Uluslararası devletler

arası kuruluş sayısı devlet sayısını geçmektedir. Binlerce uluslararası, on binlerce ulusal

ve bölgesel sivil toplum kuruluşu mevcuttur. Enformasyon ve bilgi ve bunların güvenli,

kolay ve ucuz iletişimi ve erişimi bir lüks olmaktan çıkıp en önemli insan haklarından biri

haline gelmektedir. İletişimde yakınsama sayesinde, kullanıcı tarafından yaratılan içerik

önem kazanmakta, insan ve süreçler birleşmekte, iş ve sosyal işbirliği gelişmekte, iş

ilişkisi ağı modelleri inovasyon ve farklılaşmayı tetiklemekte, müşteri, ortak ve rakiplerle

işbirliği artmakta, ve etkin yönetişim mekanizmaları gereksinimi belirmektedir.

Gelişmekte olan pazarlar yeni inovasyon ve ürün ve hizmetlere yol açmakta, dünya

nüfusunun büyük çoğunluğu, ekonomileri ve üretimleri gelişmekte, gelişmiş ülkelerle iç

içe geçmekte, ve gereksinimlerde sinerjiler ve ortak çözümler yaratılmaktadır. Gelecek

evrede, yakınsama ve internetin her alan ve yerde olması beklenmektedir.

İş modelleri, oyunun kuralları, paradigmalar değişmekte, bunları gerçekleştirecek

teknolojiler ve farklılaşma kavramı giderek daha fazla değer kazanmaktadır. Farklılaşma

ve büyüme bilgi ve iletişim kullanımını artırmakta, bilgi ve iletişim kullanımı da

farklılaşma ve büyümeyi artırmaktadır. Böylece bir erdemli döngü yaratılmaktadır. Bu

yüzden, bilgi ve iletişimin, inovasyon yetkinliğinin geliştirilmesi ve sosyoekonomik

kalkınma için kullanılması ve üretilmesi ön plandadır. Sadece yazılım değil, suçlar da

internet üzerinden hizmet olarak verilmektedir. Siber güvenlik; nanoteknoloji;

biyoteknoloji; nöroteknoloji; gen, tasarım, üretim, süreç, malzeme, enerji ve çevre

teknolojileri; ‘web’ platformları; kullanıcı ara yüzleri; sosyal yazılım; içerik; görsel

teknolojiler; anlamsal ‘web’ gibi teknolojilerin ve yeniliklerin, sektörler ve ekonomiler

üzerindeki etkileri önemli hale gelmektedir. Google Wikipedia’ya rakip olmakta, esnek

devre, hologram, üç boyutlu televizyon, kendi kendini onaran maddeler, dijital radyo,

çağrı merkezleri, statik ve dinamik analiz gibi konulardaki gelişmeler yeni fırsatlar ve

tehditler yaratmaktadır. Bilgi ve iletişim teknolojilerinden en verimli şekilde

Page 38: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

38

yararlanabilmek için, uygun e-iş ve organizasyon süreç ve modellerinin ve yetkinliklerin

sağlanması gerekmektedir. KOBİ’lerin e-iş ve küresel tedarik kanallarına etkin katılımı

konusu, plan ve politikalarda daha fazla yer bulmaktadır. Bu ortamda uluslararası ve

ulusal, devletler, kurumlar ve bireyler arasında iş ve güç birlikleri giderek daha önemli

hale gelmektedir.

Yazılımın donanım ve iletişimle iç içe geçmeye başlaması, açık kodlu yazılımın

yayılması, ‘cloud computing’, yazılım kiralama gibi gelişmeler, büyük firmaları da

giderek karmaşıklaşan yapıya uymak için çeşitli strateji ve yatırımlara zorlamaktadır.

Microsoft, yazılımın ve bilişimin geri kalan değişik segmentlerinin önemli bir kısmına

yıllardır özellikle, bir rekabet yöntemi olarak da kullandığı, satın almalar yoluyla yatırım

yapmaktadır. Sosyal ağlardan Facebook’tan hisse alarak alanını genişletmeye devam

etmekte, ileride önem kazanabilecek sektörleri kaçırmamaya çalışmaktadır. Başka satın

almalarla, arama motorlarından Google’la daha iyi rekabet edebilmeyi amaçlamaktadır.

Google’ın görüntü paylaşım sitesi You Tube’u alması, başka bir sosyal paylaşım ağı

Myspace ile olan işbirliği, cep telefonu planı, Office benzeri ve ücretsiz sunduğu

ürünleriyle Microsoft’u zorlaması, bu karmaşıklığa bazı örneklerdir.

İnsan merkezli ve kalkınma odaklı bir bilgi toplumu için, Birleşmiş Milletler 2015 yılına

kadar dünya nüfusunun yarısından fazlasının bilgi ve iletişime erişmesini ve köylerin,

okulların, hastanelerin ve kütüphanelerin çevrimiçi olmasını hedeflemektedir. Bu yüzden,

bütün bu değişimlerin ve gelişmelerin önümüzdeki yıllarda küresel olarak daha da

yayılarak devam edeceği öngörülmektedir.

Küresel ekonomik kriz ve ülke ekonomileri

Uluslararası Para Fonu’na (International Monetary Fund ya da kısaca IMF) göre (2009),

küresel ekonominin 2009 yılında, ikinci dünya savaşından beri en kötü performansını

göstererek, hemen hiç büyümeyeceği, gelişmiş ekonomilerin daralacağı, gelişmekte

olanların ise 2008 yılındaki %6,25’lik oranın çok altında, %3,25 büyüyeceği

öngörülmektedir.

Ekonomilerin en erken 2009 sonu ya da 2010 yılında toparlanması beklenmektedir.

Bunun yanında IMF, gelişen ekonomilerin 2009 yılında yaklaşık yüzde üç büyümesi

beklentisinin, devletlerin bireysel olarak ve birbirleriyle koordinasyon içerisinde aldıkları

ve alacakları önlemlerin başarılı olacağı ve başka anormal bir gelişme olmayacağı

varsayımına dayandığını vurgulamaktadır. Eğer finans kuruluşlarının şu ana kadar ortaya

çıkan ve bir trilyon doları aşan sorunlu varlıklarının boyutu, bazı önde gelen ekonomist

ve analistlerin tahmin ettiği gibi iki trilyonu geçerse, bu iyileşme daha uzun zaman

alabilir.

2008 yılında çözüm bulunamayarak genişleyen küresel finansal kriz, yılın son bölümünde

önce gelişmiş sonra gelişmekte olan reel ekonomilere yansımaya başlamış, varlık

değerleri düşünce tüketici talebi azalmış, belirsizlik nedeniyle ev ve işyerleri harcamaları

kısmış, tüketici ve sermaye mallarına olan talep düşmüş, daralan kredi hatları nedeniyle

ticaret ve üretimde önemli boyutta azalmalar olmuştur.

Page 39: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

39

IMF, gelişmiş ekonomilerin beklenen yüzde ikilik daralmasının, ikinci dünya savaşından

beri ilk yıllık negatif büyüme olacağını belirtmektedir. Eşgüdümlü ekonomi

politikalarının, kurtarma paketlerinin, büyük faiz indirimlerinin, ve özellikle ABD emlak

piyasasındaki düşüş ve çalkantının durulmasının, 2009 sonunda düzelme başlamasını,

2010 yılında bu ekonomilerin yaklaşık yüzde birlik bir büyüme göstermesini

sağlayacağını öngörmektedir.

Gelişen ekonomilerin büyümesinin yavaşlamasında, ihracata olan talebin ve finansmanın

daralması, daha düşük emtia fiyatları, ve özellikle büyük dış denge sorunu olan

ekonomilerde dış finansman kaynaklarının azalması rol oynamaktadır. Bununla birlikte,

birçok gelişmekte olan ülkede geçmişe göre daha güçlü olan ekonomik göstergeler,

büyüme odaklı politikalar uygulanmasını ve dolayısıyla kriz yönetimini göreli olarak

kolaylaştırmaktadır. Bu yüzden IMF, bu ülkelerin büyümelerinin yavaşlayacağını

öngörmekle birlikte, etkilenmenin en azından geçmiş küresel krizlerdekinden daha kötü

olmayacağını tahmin etmektedir. Afrika ise, genel makroekonomik iyileşmelere karşın,

yüksek yoksulluk seviyeleri ve emtia ihracatına bağımlılık nedeniyle başka bölgelere

göre daha dezavantajlı durumdadır.

Büyümenin küresel olarak azalması, son yıllarda yükselen emtia fiyatlarında önemli

düzeltmelere neden olmuştur. Petrol fiyatları, üretim kısıtlamalarına ve jeopolitik

sorunlara karşın, 2008 yılının Temmuz ayındaki doruğundan beri yüzde altmış azalmıştır.

Gene de reel bazda 1990’lardaki seviyelerin üzerindedir. IMF, varil başına 2009 için 50,

2010 için 60 dolarlık bir baz fiyat öngörmekle birlikte, bu rakamların aşağı doğru

değişme riskinin az olmadığını belirtmektedir. Metal ve gıda fiyatlarındaki düşüş

beklentileri de eklenince, emtia ihracına dayalı bazı ekonomiler için olumsuz bir tablo

çizilmektedir.

Öte yandan, yavaşlayan reel aktivite ve düşen emtia fiyatları enflasyonist baskıları

azaltmıştır. IMF, gelişmiş ülkelerde enflasyon oranlarının 2008 yılında %3,5’ten, 2009

yılında %0,25’e düşmesini, 2010 yılında ise %0,75’e çıkmasını öngörmektedir. Bazı ileri

ekonomilerin çok düşük tüketici fiyatları artışı yaşayacaklarını, bazılarının ise fiyat

azalışı yaşayabileceğini tahmin etmektedir. Gelişmekte olan ekonomilerde ise, enflasyon

seviyesinin, 2008 yılındaki %9,5’ten, 2009 yılında %5,75’e, 2010’da ise %5 seviyesine

gerileyeceğini öngörmektedir.

Kötüleşen tablo ve azalan enflasyon baskısı, gelişmiş ülkelerin merkez bankalarını

faizleri indirmeye ve kredi provizyonunu artırmaya yöneltmiştir. IMF’e göre, gene de

azalan enflasyon baskısı, azalan faiz oranlarının reel faiz oranlarına etkisini bir ölçüde

azaltmaktadır. Gelişmekte olan ekonomilerde de merkez bankaları faizleri indirirken,

likiditeyi artırmaya çabalamaktadır.

Kriz döneminde, birçok hükümet ekonomilerini canlandırıcı mali paketler açıklamıştır.

Bunun sonucu olarak, önemli miktarda mali genişleme beklenmektedir. IMF, G-20

ülkelerinde 2009 yılında mali desteğin GSYİH’nın %1,5’ine denk geleceğini tahmin

etmektedir. Otomatik stabilize edicilerin faaliyeti, varlık fiyatlarının büyük düşüşü ve

Page 40: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

40

finans sektörünü kurtarmanın maliyetinin, açıkları artıracağını öngörmekte, gelişmiş

ekonomilerde bütçe açığının %3,75’ten %7’ye çıkmasını beklemektedir.

Mevcut finansal krizin boyutu, küresel ekonomiyi şimdiye kadar görülmemiş risklerle

karşı karşıya bıraktığından, krizin varabileceği nokta belirsizliğini korumaktadır. IMF’in

vurguladığı en önemli risk, alınacak önlemlerin yetersiz kalması halinde, finansal

piyasalarla reel ekonomik aktiviteler arasındaki olumsuz etkileşimin yoğunlaşarak

küresel ekonomiyi daha da kötü etkilemesidir. Ayrıca, bazı gelişmiş ekonomilerde

deflasyon riski artmakta iken, gelişmekte olan ülkelerin özel sektörleri, dış finansman

kaynaklarına ulaşım zorluğu nedeniyle ciddi sorunlar yaşama tehdidi altındadır. Mali

politikaların güçlü kısa vade desteği vermesine karşın, devlet borçlarında olabilecek

önemli artışlar, eğer devletler uzun vadeli sürdürülebilir stratejiler uygulayamadıkları

takdirde, olumsuz piyasa reaksiyonuna neden olabilir.

Bunun yanında, ters yönde bazı olasılıklar da vardır. Küresel finansal koşullar, güçlü ve

kararlı politika uygulamaları nedeniyle, öngörülenden daha hızlı iyileşmeler gösterebilir.

Bu da tüketici ve iş güvenini artırıp, kredi sorununu azaltabilir, küresel büyümenin önünü

açar.

IMF, politika çabalarının, şu ana kadar, likidite desteği, mevduat garantisi ve sermaye

artışı gibi, finansal stabiliteyi acil tehdit eden konuları içerdiğini, finans kuruluşlarının

uzun vadeli geri ödeme sorunlarına çözüm getirmediğini belirtmektedir. Zarar tanıma ve

sorunlu kredi yeniden yapılanması süreci hala eksiktir. Bu yüzden finans sektörü

politikalarının, inanılır olması, eşgüdümlü olarak batık kredi tanınmasına zorlaması, ve

doğru finansal kuruluşlara devlet desteği sağlayarak, bu süreci desteklemesi gerektiğini

düşünmektedir. Bu politikaların, sorunlu bankaların problemlerini çözümleyici ve

gecikmiş ve ödenemeyen borçların halledilmesi için devlet desteği getiren önlemlerle

desteklenmesini önermektedir.

Para politikası ayrıca önemli bir konudur. IMF, faiz oranlarında, finans koşullarında

düzelme olmadıkça, ekonomik aktiviteye etkilerinde belirsizlik olmasına karşın, önemli

düşüşler beklemektedir. Bazı büyük gelişmiş ülkelerde faiz oranları sıfıra yaklaşırken,

merkez bankaları bilançolarını kullanarak para koşullarını daha rahatlatmanın yollarını

aramaktadır. Burada odağın, yüksek oran ve düşük likidite gibi önemli kredi açmazlarını

çözmek olması gerektiği düşünülmektedir.

IMF, içinde bulunan durumda, geniş bir gelişmiş ve gelişmekte olan ülke yelpazesinde

kurtarma ve canlandırma paketlerinin zamanında ve eşgüdümlü uygulanmasının, küresel

ekonomik gelişmeye önemli bir destek verebileceğini vurgulamaktadır. Daha fazla

imkanı olan ülkelerin, krizin derinleşmesi durumunda, daha büyük rol alması gerekebilir.

Bu mali canlandırma paketlerinin geçici olmasının, orta vadede ekonomilerin

iyileşmesiyle, oluşan bütçe açıklarının telafisini sağlayacak biçimde yapılmasının daha

sağlıklı olacağı öngörülmektedir. Makroekonomik durumu iyi olmayan ülkelerin ise

odağı, finans sektörünü destekleme ve kredi akışını sağlama olarak belirlenmiştir.

Bütçelerinin daralmasına karşın gelişmiş ülkelerin dış yardımları azaltmaması,

Page 41: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

41

gelişmekte olan ülkelerin son yıllarda yaşadıkları düzelmenin kaybedilmemesi için çok

önemlidir. (IMF 2009)

Küresel bilgi toplumu ve dijital uçurum

Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’ne (International Telecommunications Union ya

da kısaca ITU) göre (2007), mobil telefon başta olmak üzere, teknolojilerin çoğunda

dijital uçurum azalmaktadır. En büyük endişe konularından biri ise, geniş bant erişim ve

ücretlerindedir. 2007 başından beri 170 ülkede olan geniş bant, düşük gelirli

ekonomilerde, yüksek gelirli ülkelerden 10 kat daha pahalıdır, şehir dışında genellikle

erişim azdır.

Güvenlik konusu giderek daha önemli hale gelmektedir. ITU’ya göre, istenmeyen

postalar, toplam elektronik posta trafiğinin %90’ını oluşturmakta, bunun önemli bir

bölümü virüs yayılmasına, yasa dışı faaliyetlere, hırsızlıklara yardımcı olmaktadır. Bu da,

kullanıcı güvenini sarsarak çevrimiçi dünyasının gelişmesini kısıtlamaktadır.

Çin ve Hindistan başta olmak üzere gelişen ülkeler, sabit telefon hattı, mobil abone

doyum oranı, internet kullanımı ve geniş bant gibi konularda OECD ülkeleriyle arasını

kapatmaktadır. ITU, en az gelişmiş ülkelerin de, gelişen ülkelerle mobil telefon, internet

kullanımı ve geniş bant konularında arayı kapatmakta olduklarını belirtmekte, ancak sabit

hatta geride kaldıklarını vurgulamaktadır. Bunun da, ileride bu ülkelerin geniş bant

kullanımını olumsuz etkileyeceğini öngörmektedir.

ITU’ya göre, dijital uçurumu kapamada en önemli potansiyel mobil telefondadır.

Dünyada mobil telefon abonesi sayısı hızla artmaktadır. Düşük gelirli ülkeler mobil

telefonda önemli gelişmeler göstermektedir. Bu ülkelerde mobil telefon sayısı sabit hattın

yedi katına ulaşmıştır. Bu oran, Sahra altı Afrika ülkelerinde dokuza birdir. Bazı gelişmiş

ülkelerde tüketiciler sabit hattı bırakıp mobil telefonu tercih etmektedir. 2002 yılında

mobil abone sayısı sabit hat sayısını geçtiğinden beri, mobil telefon ağına bir milyar kişi

eklenmiştir. ITU, 2009 yılı sonunda, dünya nüfusunun yarısından fazlasının mobil

telefona erişimi olmasını beklemektedir. Afrika’da mobil abone sayısı 2000 yılında 15

milyondan 2006 yılı sonunda 160 milyona yükselmiştir. Sabit hat altyapısı çok zayıf olan

bu kıtada, mobil telefon yatırımlarının çoğu Afrika merkezlidir.

İnternet kullanımında da dijital uçurum kapanmaktadır. ITU verilerine göre, 1997 yılında

dünya nüfusunun dörtte üçü olan düşük gelirli ve düşük orta gelirli ekonomiler dünya

internet kullanıcılarının sadece %5’ini oluştururken, 2005 yılında bu oran %30’un

üzerine çıkmıştır. Bu gelişmede Çin’in köy bağlantısı projesi ve telemerkez çabaları

önemli rol oynamıştır. Öte yandan ITU, dijital uçurumun, bilgi ve iletişime temel

erişimden, kullanıcı deneyimi kalitesine doğru biçim değiştirdiğini vurgulamaktadır.

Bilgi ve iletişime erişim, varlık ve gelirleri belirleyen faktörlerde ön plana çıkmaktadır.

Geniş bandın 170 ülkede olmasına karşın, yüksek gelirli ülkeler bütün dünyanın geniş

bant abonelerinin dörtte üçünü oluşturmaktadır. ITU’ya göre, düşük orta gelirli ülkeler

toplamın %20’sini (bunun %87’si Çin’dir), düşük gelirli ülkeler ise %1’inden azını

oluşturmaktadır (bunun da hemen hepsi Hindistan ve Vietnam’dır).

Page 42: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

42

Geniş bant aboneliği, toplam internet bağlantılarının ABD’de %60’ı, Japonya ve

İspanya’da dörtte üçüne ulaşmıştır. Kanada ve Güney Kore’de hemen bütün internet

aboneleri geniş bant kullanmakta, video, telekonferans, çoklu oyuncu oyunları ve üçlü

oyun gibi hızlı hizmetlerden yararlanmaktadır.

Mobil telefonda düşük gelirli ülkelerin büyük potansiyeli vardır. ITU, bu ülkelerin dünya

nüfusunun üçte birine sahipken, mobil abonelerin sadece %8’ini oluşturduklarını

belirtmektedir. Düşük gelirli ülkelerde operatörlerin geleceği, mobil bankacılık ve anında

mesajlaşma gibi yeni hizmetlerde, yaratıcı ödeme yöntemlerinde, düşük ve değişken

gelirli aboneler için kredi transferi ve fiyatlama modellerindedir.

Üçüncü nesil (third generation ya da kısaca 3G) mobil hizmetlerde, özellikle Asya ve

Avrupa hızla gelişmektedir. ITU’ya göre, en büyük 10 pazarın hemen hepsi bu iki

coğrafyadadır. 3G hizmetleri, Doğu Asya, Latin Amerika ve Karayipler’de birçok gelişen

ülkede verilmektedir. 2007 başında 49 ülkede W-CDMA (Wideband Code Division

Multiple Access) ağları çalışmaktayken, 24 ülkede ticari uygulamada HSDPA (High

Speed Download Packet Access) ağları vardı. ITU, mobil geniş bantta hız ve kapasitenin

de artmakta olduğunu belirtmektedir. 2006’nın ilk üç ayı sonunda, operatörler ticari

olarak 384 kbit/s ile 1,4 mbit/s hızları sunarken, bazı firmalar yakında çok daha büyük

hızların mümkün olacağını ilan etmektedir. (ITU 2007)

Kısa ve orta vadede küresel biliĢim sektörü

Uluslararası Veri Kuruluşu’na (International Data Corporation ya da kısaca IDC) göre

(2009), küresel bilgi ve iletişim sektörü krizden etkilenip duraklarken, dış kaynak

kullanımı segmentinin büyümesi ise devam edebilir. IDC, işletmelerin krizin olumsuz

etkilerini azaltmada kullanacağı yöntemlerden birinin de bilişim kullanımı olduğunu

önemle vurgulamaktadır. Etkili ve verimli bilişim kullanımı kriz döneminde her

zamankinden daha da önemli hale gelmiştir. Bilgi ve iletişim sektörünün duraklamayı

atlatması 2010 yılından önce beklenmemektedir. Daha olgun kurumların ise, bilişim

kullanımı sayesinde krizin etkilerinden kurtulma yolunu seçmeleri beklenmektedir. IDC,

2010 yılında tekrar başlaması beklenen büyüme sürecinin son yıllardaki çift rakamlı

hızlara erişmesinin zaman alabileceğini düşünmektedir.

Küresel ekonomik kriz, bilgi ve iletişim sektöründe küresel ve yerel olarak yeni zorluklar

ve fırsatlar yaratmaktadır. IDC, farklı bilişim segmentlerinin değişik biçimlerde

etkilenmesini ve donanımda daha fazla daralma beklemektedir. Bilişim kullanımında

işletmelerin boyutlarının önemli olacağını düşünmekte, devlet sektöründe ve KOBİ’lerde

daha fazla tasarruf beklemektedir.

Bilişim sağlayıcıları arasında pozisyonlarda değişiklik, özellikle ortalamanın üzerinde

büyüyen niş sağlayıcıların alımıyla konsolidasyon beklenmekte, akıllı ticaret stratejileri

uygulayarak süratli, esnek ve cesur davranabilenlerin, defansif stratejiler uygulayanlara

göre, fırsatları değerlendirerek krizden kazançlı çıkabilecekleri öngörülmektedir.

Page 43: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

43

IDC’ye göre, faaliyet giderlerini azaltma avantajı yanında, teknoloji sektörü kriz

döneminde kurumlara iki önemli fırsat yaratmaktadır. Birincisi, teknoloji kullanımının,

müşteriler, kurum çalışanları, ortaklar ve tedarikçileri için bilgi ve iletişim aracı olarak

tescili ve güvenoyu almasıdır. İkincisi ise, inovasyon yatırımlarıdır. Kriz döneminde

farklılık yaratmak en önemli rekabet yöntemlerinden biridir. Bu da ancak, etkin bilişim

kullanımıyla mümkündür.

İşletmelerin veri merkezlerinin konsolidasyonu, sanallaşması ve otomasyonu, ve

teknolojik varlıkların yaşam süresi ve döngüsünün etkin yönetimi giderek çözümlerde yer

almaktadır. IDC, veri merkezlerinin standartlaştıkça ve otomatikleştikçe dışsallaşmasının

beklenen gelişmeler arasında olduğunu vurgulamaktadır.

IDC’ye göre, donanımda görülen genel daralma döneminde, kişisel bilgisayarlar ve mobil

cihazlarda daha iyi fiyat ve daha fazla seçenek gibi son kullanıcıya yönelik farklı

stratejiler ön plana çıkacaktır: fiyat indirimleri, araçların fonksiyonlarının artırılması,

finansman ve sübvansiyon opsiyonları. Donanım sektöründen farklı olarak, yazılım

segmentinde özellikle hizmet odaklı mimari, talebe göre ödeme ve ‘cloud computing’

gibi alanlarda gelişmeler beklenmektedir. Hizmet odaklı mimari yatırımları, özellikle

elindeki teknolojik kaynakları daha etkin kullanmak isteyen kurumlar için bir fırsat

olarak görülmektedir.

Yeni bilişim hizmetleri için internet ve ‘web’in ön plana çıkmakta olduğu da IDC

tarafından belirtilmektedir. Bu düşünceye göre, 2009 yılı boyunca, iş modellerinde ve

teknoloji hizmetleri kavramlarında önemli değişiklikler görülebilir. Bu anlamda,

telekomünikasyon operatörlerinin internetteki pozisyonları ve hizmet sağlayıcısı olarak

deneyimleri nedeniyle ön plana çıkmaları beklenmektedir. Hizmet odaklı mimari ve

internet aracılığıyla bilişim hizmetleri (cloud computing) modelleri, değer pozisyonunu

provizyon hızlılığı ve hizmet seviyesi konularına doğru yöneltecektir.

2008 yılında olduğu gibi, dış kaynak kullanımı hizmetlerinin, faaliyet giderlerini azaltma,

daha verimli olma ve kurumların değişen iş gereksinimlerine uyum sağlama gerekleri

nedeniyle, 2009 yılında da büyümesi ve evrim geçirmesi beklenmektedir. Zorlu finansal

ortamda işletmeler, esneklik ve iş değişikliklerine etkili uyum istemekte, dış kaynak

kullanımı da bu gereksinimleri elde etmede yardımcı bir araç olarak ön plana

çıkmaktadır. (IDC 2009)

Bu veri ve öngörülere ek olarak, resesyonlarda bilişim harcamalarında bir gösterge, özel

sektör sabit yatırımlarıdır. Computer Economics’e göre (2008), ABD’de yaşanan 1990

resesyonunda, özel sektörün donanım ve yazılım sabit yatırımlarıyla ölçülen bilişim

harcamalarında iki yıllık büyüme yavaşlamasını, 1993 yılından itibaren %10’un çok

üzerinde büyüme oranları izlemiştir. 2001 resesyonunda ise, bu kez iki yıl boyunca bu

harcamalarda daralma yaşanmış, büyüme daha düşük oranlarda ancak 2003 yılında

başlamıştır. 1990 resesyonu, 2007 yılı sonunda başlayan kriz gibi finans sektörü

odaklıydı. 2001 resesyonuna gelirken oluşan teknoloji balonu ve aşırı yatırımlar, krizi ve

bilişim harcamalarındaki daralmayı derinleştirmiştir. İçinde bulunduğumuz

duraklamadan çıkışın ise, son iki resesyona bakıldığında ve bilişim harcamalarının 2008

Page 44: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

44

başlarında kısılmaya başladığı düşünüldüğünde, küresel kriz beklenenden daha

derinleşmediği ve uzamadığı sürece, 2010 yılının ilk yarısında başlaması

öngörülmektedir. (Computer Economics 2008)

Kriz döneminde OECD ülkelerinde bilgi ve iletiĢim

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (Organization for Economic Cooperation

and Development ya da kısaca OECD) bilişim raporuna göre (2008), ekonomik

koşulların bozulması, OECD bölgesindeki resesyon ve iş ve tüketici güveninin büyük

düşüşü, bilgi ve iletişim harcamaları için öngörülen rakamların azaltılmasına neden

olmuştur. 2008 yılında büyüme hızı azalan sektör için önümüzdeki altı ayda OECD

ülkelerinde daralma beklenmekle birlikte, resesyona daha dayanıklı segmentler olan,

yazılım, bilişim hizmetleri, yeni internet ve iletişimle ilgili ürünler ve altyapının

büyümesinin daha düşük hızla da olsa devam etmesi öngörülmektedir. Sektörün genel

olarak düzelmesi, küresel ekonomik bir iyileşmeyle paralel olarak beklenmekte, ve 2009

yılı sonundan önce olması öngörülmemektedir. 2009 yılından sonra olabilecek

büyümenin, yeni geniş bant altyapıları ve ürünlerinin geliştirilmesine bağlı olarak, genel

GSYİH büyümesinin üzerinde olması beklenmektedir. Bunun karşısındaki en önemli

zorluklardan birinin finansman olacağı öngörülmektedir.

OECD’ye göre, daha uzun vadede bilgi ve iletişim sektörünün geleceği, yeni ürün ve

hizmetlere yatırım oranlarının sürmesine, ve OECD bölgesi dışındaki ekonomilerin

büyüme oranlarına bağlı olacaktır. OECD dışı ülkeler, bilgi ve iletişim pazarının

%20’sini oluşturmaktadır. Bilgi ve iletişim harcaması, Brezilya, Çin, Hindistan,

Endonezya ve Rusya’da, 2003-2007 yılları arasında yılda %20’den fazla büyümüştür.

Bilgi ve iletişim üretiminin %50’sinden fazlası OECD ülkeleri dışından gelmektedir.

Bunlardan bazıları küresel bilgi ve iletişim firmalarına ev sahipliği yapmaktadır. Ancak

OECD, küresel kriz döneminde ihracat ve faaliyetlerde bir azalma beklemektedir. Emtia

fiyatlarında ve enflasyonda artışlar OECD dışı ülkelerde tüketici harcamalarında kısıntıya

neden olmuştur. Orta vadede OECD ülkelerinde bilgi ve iletişim istihdamı ve iş ve

tüketici harcamalarının duraklaması, OECD dışı ülkelerden rekabetin artmaya devam

etmesi beklenmektedir.

OECD dışı ülkelerin bilgi ve iletişim üretim, ihracat ve tüketiminin de yardımıyla sektör,

2002 yılından beri güçlü bir performans sergilemektedir. Bilgi ve iletişim, OECD

ülkelerinin iş GSYİH’sının %8’inden fazlasını oluşturmakta, 15 milyon kişiye istihdam

yaratmaktadır. Gene OECD verilerine göre, en büyük 250 bilgi ve iletişim firması, 2007

yılında %12 büyüyerek, toplam 3,8 trilyon dolarlık satış rakamına ulaşmıştır.

OECD, bilgi ve iletişim yetkinliklerinin büyümeye önemli katkı yaptığını, bütün

ekonomiye yayıldığını vurgulamaktadır. Bütün istihdamın %4’ü bilgi ve iletişim

uzmanlık alanlarındadır, bu oran hızla artmaktadır. İstihdamın %20’si yoğun bir biçimde

bilgi ve iletişim kullanan (bilgi ve iletişim yoğun) sektörlerdedir. Sektör, aynı zamanda

yüksek miktarda risk sermayesi çekmektedir. Bunun içinde yazılım ve ‘web’ 2.0

uygulamalarının payı önemlidir. Bilgi ve iletişim yoğun çevre ve enerji teknolojileri

yatırımları giderek artmaktadır. Ancak, son kredi daralması nedeniyle çıkış stratejilerinde

Page 45: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

45

sorun yaşandığından OECD, orta vadede risk sermayesi için zorlu bir dönem

öngörmektedir.

Küresel bilgi ve iletişim ticareti 2006 yılında 3,5 trilyon doları geçmiş, bunun içerisindeki

OECD ülkeleri payı %56’ya düşmüştür. 2007 yılında ticaretin yavaşlaması, 2008 yılında

sürmüştür. OECD, küresel krizle birlikte bu yavaşlamanın artarak devam etmesini

öngörmektedir.

OECD verilerine göre, Çin’in bilgi ve iletişim ihracatı 2007 yılında 360 milyar dolara

ulaşarak, AB15 ve ABD toplamını geride bırakmıştır. Güney Kore’nin ihracatı 2001

yılına göre iki kat artarak 2007 yılında 100 milyar dolara, neredeyse Japonya’nın bu

konudaki ihracat rakamına ulaşmıştır. Öte yandan bilgi ve iletişim sektörü, 170 milyar

dolarlık bir değerle, 2007 yılında bütün sınır ötesi satın alma ve evliliklerin beşte birini

oluşturmuştur. Bu işlemler giderek OECD dışı ülkeleri hedef almakta, ya da onlardan

gelmektedir. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika, bu konuda özellikle

faaldir. OECD, bu faaliyetlerde 2008 yılında görülen önemli azalmanın, 2009 yılında da

devam edeceğini öngörmektedir.

Hindistan yazılım ve hizmetler sektörü, giderek coğrafi açıdan daha fazla çeşitlilik içeren

ihracat portföyü yaratmaktadır. Küresel krize ve ana pazarları olan ABD ekonomisinin

içinde bulunduğu resesyona karşın, Hindistan’ın yazılım ve hizmetler alanındaki sivil

toplum kuruluşu Nasscom, Mart 2009 itibarıyla, 2008-2009 mali yılında sektörün %16-

17 büyüyerek, 47 milyar doları 52 ülkeye ihracat olmak üzere toplam 60 milyar dolarlık

gelire ulaşacağını öngörmektedir. 2011 mali yılına kadar da, sadece ihracatın 60-62

milyar dolar seviyesine gelmesini beklemektedir. Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerin

yazılım ve hizmetler sektörlerinin krizden daha az olumsuz etkilendiği

gözlemlenmektedir. Gelişmiş ülkelerde gider azaltma amacıyla birçok işletme daha

ekonomik dış kaynak kullanmak için gelişen ülkelere yönelmektedir.

Araştırma geliştirme

OECD’ye göre, bilgi ve iletişim sektörü büyük farkla en büyük arge kullanıcısıdır. OECD

ülkelerindeki 130 milyar dolarlık harcama, otomotiv sektörününkinin iki buçuk, ilaç

sektörününkinin üç katıdır. Arge harcaması özellikle yazılım ve hizmetlerde büyüktür.

Bilgi ve iletişim iş sektörünün bir milyona yakın araştırmacısı vardır, bunun yaklaşık

yarısı ABD’dedir. Bilgi ve iletişim araştırma öncelikleri, ürünlerin gelecek nesilleri için

temel teknolojilere odaklanmakta, iklim değişikliği ve sağlık konuları son zamanlarda

önem kazanmaktadır.

Büyük bilgi ve iletişim firmalarının arge harcamaları, OECD verilerine göre, 2006

yılında 151 milyar dolara ulaşmış, bu büyüme 2007 yılında devam etmiştir. En fazla arge

harcaması yapan 100 firma, gelirlerinin neredeyse %7’sini argeye harcamaktadır. Bu

konuda ABD ve Japon firmaları öndedir, Güney Kore şirketleri onları izlemektedir. Başta

Çin ve Hindistan olmak üzere, OECD dışından ülkeler, daha gerilerde olmalarına karşın,

bu konuda hızla ilerlemektedir.

Page 46: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

46

OECD, devletin fonladığı arge, küreselleşmiş araştırma ağları, ve firmalar arası arge

ortaklıkları ve güçbirliklerinin, inovasyonu artırıcı bazı önemli faktörler olduklarını

belirtmektedir. Arge ortaklıkları ve güçbirlikleri yeni coğrafi bölgelere ve disiplinler arası

alanlara yayılmaktadır. Eğilim, küreselleşmiş araştırma ağlarına doğru kaymakla birlikte,

bu ağ merkezleri OECD ülkelerinde birkaç bölgede toplanmıştır. Shanghai, Hayfa ve

Bangalor gibi yeni önem kazanan bazı yerlere, son zamanlarda Taipei, Malezya ve

Singapur da eklenmektedir.

Bazı OECD ülkelerinde, bilgi ve iletişim dışı sektörlerden firmaların arge harcamaları,

toplam sanayi bilgi ve iletişim arge harcamalarının %25’ine yükselmiştir. Bu, otomotiv,

finans ve savunma sektörleri başta olmak üzere birçok alana dağılmaktadır. Bilgi ve

iletişim ve başka sektör ürünlerine gömülü sistemler ve yazılımlar giderek artmaktadır.

Ayrıca OECD, bilgi ve iletişim bağlantılı patentlerin de 1990’ların ortalarından 2005

yılına kadar büyük büyüme gösterdiğini belirtmektedir. ABD, Avrupa ve Japonya

uluslararası patent başvurularında baştayken, Çin ve Güney Kore hızla gelişmektedir.

Geniş bant

Geniş bant, hane bağlantılarında dar banttan daha hızlı gelişmekte, erişim sayısı ise

kurulu kişisel bilgisayar sayısına yaklaşmaktadır. OECD’ye göre, 2007 yılında

Danimarka, Finlandiya, İzlanda ve Hollanda gibi ülkelerde bütün hanelerin üçte ikisinin

geniş bant erişimi varken, bu oran Güney Kore’de onda sekizdir. Geniş bant erişimi olan

insanlar, interneti daha sık ve daha yoğun kullanmaktadır. Geniş bant, çevrimiçi, eğitim,

hükümet hizmetleri, oyun, dijital içerik ve görüntülü telefon alanlarına ivme

kazandırmaktadır.

Geniş bant kullanımı, eğitim, gelir, yaş, cinsiyet, ulaşım yeri gibi sosyoekonomik

özelliklerden etkilenmektedir. OECD verilerine göre, genç, iyi eğitimli, yüksek gelirli

erkekler genellikle daha sık ve daha çeşitli amaçlar için çevrimiçi faaliyetlerde

bulunmaktadır. Ayrıca, çocuk sahibi olmak da, geniş bant kullanımını artırmaktadır.

Araştırmalara göre, bir yandan dijital erişimde uçurum azalırken, öte yandan dijital

kullanım uçurumu ortaya çıkmaktadır.

Dijital içerik, OECD geniş bant abone sayısının 2003 yılında 68 milyondan 2008 yılında

251 milyona çıkmasında önemli rol oynamıştır. Artan kullanıcı sayısı, yeni içerik

gelişimine ivme kazandırmaktadır. Mobil geniş bant da, içerik yaratımını ve talebi

artırmaktadır. Ayrıca, yönetim ve dağıtım teknolojileri, kullanıcılar dahil, geniş bant

içeriği arzını büyütmektedir.

İçerik sektörü gelirlerinin giderek artan bir bölümü internet üzerinden sunulan ürünlerden

gelmektedir. Ancak, segmentler arasında önemli farklar vardır. OECD verilerine göre,

reklam en büyük çevrimiçi pazarıdır, %30’luk yıllık büyüme hızıyla 2007 yılında 30

milyar doların üzerinde gelire ulaşmıştır. Toplam bilgisayar ve video oyunlarının ve

müzik satışlarının altıda biri çevrimiçiyken, bu oranı daha düşük olan film segmentinde

de bu yöne doğru bir eğilim görülmektedir. Video ve sosyal ağ siteleri, kullanıcı

içeriğinin gelişimini desteklemekte, sanal dünyalar önemli faaliyet merkezleri haline

gelmektedir.

Page 47: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

47

OECD, içerik ekleme ve dağıtım gibi alanlarda, sanayiler arası işbirlikleri ve yeni iş

ortaklıklarının ortaya çıkmakta olduğunu vurgulamaktadır. Bir yandan adet başına ödeme

gibi bazı çevrimiçi iş modelleri çevrimdışı modelleri andırmaktayken, öte yandan sanal

ürün satışları gibi yenilikler de gelişmektedir. Dijital içerik, aynı zamanda giderek artan

biçimde, kullanıcıları bankacılık gibi medya dışı sektörler çevresinde organize etmek için

kullanılmaktadır. Eğlence sektörü dışında uygulamalar, devlet ve sağlık gibi alanlarda

giderek gelişmektedir. Dijital içerik sektörünün ‘her yerde, her zaman ve bütün aletlerde

çalışma’ hedefine henüz yaklaşılamamıştır. OECD, önemli zorluklar arasında, erişim

hızı, hizmet kalitesi ve fiyatlamayı göstermektedir.

Geniş bant ağları, ekonominin entegre bir parçasıdır, yapısal değişiklikleri ve yeni dijital

hizmetlerin yaratılmasını kolaylaştırmaktadır. Firma verimliliğini artırır, rekabet ortamını

iyileştirir, küreselleşmeye ivme kazandırır. Geniş bant, bilgi ve iletişimden kaynaklanan

inovasyonu hızlandırır. OECD’ye göre, işbirliği yoğun arge, ‘cloud computing’, ve yeni

araştırma yöntemleri, buna bazı örnek alanlardır.

Birçok iş kolu, geniş bant iletişim ağları üzerinden yapılmaktadır: tedarik zinciri

yönetimi, filo yönetimi, e-tedarik, e-faturalama, çevrimiçi işe alma, müşteri hizmeti, çağrı

merkezi, e-ticaret, çevrimiçi ödeme sistemleri, kurumlar içi ve arası birbirinden ayrı

üretim süreçlerinin koordinasyonu, uzaktan çalışanların işverenlerinin ağlarına bağlantısı.

OECD, sanal özel ağlar ve video konferans gibi alanların kullanım olasılıklarının da,

geniş bant büyümesiyle artmasını beklemektedir. Geniş bant, özellikle bilgi tedarikine

dayanan, finans, sigorta ve muhasebe gibi alanlar için çok önemlidir. Danışmanlık, hava

tahmini ve raporları, (okul ödevleri, profesyonel ve akademik araştırma, arge faaliyetleri

gibi) araştırma, çevrimiçi veri tabanları, çevrim dışı ve içi bankacılık, ATM hizmetleri,

pazarlama, çevrimiçi reklam, reklam ve grafik tasarımı, ve haber dağıtımı (çevrim dışı ve

içi) başka bazı örneklerdir.

OECD aynı zamanda, geniş bandın inovasyonu kolaylaştırıcı rolünü, bunun da

sürdürülebilir ekonomik büyüme için önemli bir faktör olduğunu vurgulamaktadır. Geniş

bant, hem bilgi ve iletişimde inovasyona hem de işbirlikçi arge ağları, sanal simulasyon,

yapay zeka, ‘grid computing’, e-iş süreçleri ve yeni iş prensipleri gibi bilgi ve iletişimin

kolaylaştırdığı inovasyona olumlu etki yapar. Buna kullanıcılar ve küçük işletmeler de

dahildir. Bilgi ve iletişimle ilgili argede odak, donanımdan yazılıma, ve ‘web’ hizmetleri

ve dijital içerik dahil bilişim hizmetlerine geçmiştir. Geniş bant, bu alanlarda inovasyonu

sağlar.

Bilgi ve iletişim ve geniş bant, hizmetlerin müşteri ve üreticilerinin farklı yerlerde

olmasını olası hale getirerek, birçok hizmetin küreselleşmesini kolaylaştırır. Açık kodlu

yazılımın da gelişmesine yardımcı olmaktadır.

Geniş bant, mevcut iş süreçlerini daha verimli yapmakta, yeni e-iş değer zincirleri ve iş

modellerine imkan sağlamakta ve iş faaliyetlerini değiştirmektedir. Geniş bandın iş ve

istihdam sayısını özellikle bilgi yoğun sektörlerde artırdığını, OECD bazı örneklerle

Page 48: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

48

kanıtlamaktadır. Ancak, geniş bandın hızlı artışına karşın, yayılma çok yenidir, etkilerini

mevcut bilgi ve iletişim faktörlerinden ayırmada güçlükler yaşanmaktadır.

OECD’ye göre, geniş bant ve ilgili uygulamalar, geçmişte elektrik ve iç yakıtlı makineler

gibi genel amaçlı teknolojilerin yaptığına benzer biçimde, ekonomik faaliyetlerde

değişikliğe katkıda bulunmaktadır. Bilgi ve iletişim fiyatları önemli ölçüde düştüğünden,

etkileri bundan sonra daha fazla olabilir. Öte yandan, gerekli olan yetkinlik ve yönetimsel

inovasyonlar gibi tamamlayıcı yatırımların zaman alması, buna kriz döneminin

belirsizliğinin eklenmesiyle, geniş bandın büyüme ve iş yaratımına katkısını

yavaşlatabilir.

Geniş bandın üretkenliğe etkisi

Geniş bandın ekonomik etkisi üzerine ve ülkeler arası henüz çok fazla araştırma yoktur.

Olanlar genellikle bilgi ve iletişimin etkisiyle ilgili daha geneldir. OECD, geniş bandın

etkisinin bundan ayrıştırılabileceğini, ancak bu etki aynı zamanda başka faktörlere de

dayandığından, ayırmanın kolay olmadığını vurgulamaktadır. Bilgi ve iletişimdeki hızlı

gelişmeler nedeniyle, artık üretkenlik artışları teknolojiyle sınırlı değil, kullanımı ve

ondan kazanımları sağlayacak organizasyon kapasitesiyle de ilgilidir.

Bilgi ve iletişimin üretkenliğe etkisi, toplamda, sektör bazında ve işletme seviyesinde

incelenmiştir. Ekonomi üzerindeki etkisini inceleyen makroekonomik çalışmalar iki

çeşittir: büyüme muhasebesi ve ülke seviyesinde ekonometrik çalışmalar. Toplamda

bulgular, üretkenlik üzerinde pozitif etki göstermektedir. OECD’ye göre, bilgi ve iletişim

üretkenlik üzerine üç kanaldan etki yapar:

1. Bilgi ve iletişim üreten sektör,

2. Bilgi ve iletişim kullanan sektörlerde bilgi ve iletişim yatırımı,

3. Organizasyonel sermaye, kurum organizasyonu, yetkinlikler ve insan sermayesi

gibi tamamlayıcı faktörler.

Bilgi ve iletişimin üretkenlik üzerindeki etkisi zaman içerisinde değişir. Etkinin

görülmesi zaman alabilir. Başlarda, etkili kullanım gerçekleşene kadarki öğrenme

sürecinde, olumsuz etki bile görülebilir. Soyut ve başka tamamlayıcı sermaye ve

faktörlerin, bilgi ve iletişim ve geniş bandın üretkenliğe katkısına etkisi önemlidir.

OECD, yönetim ve organizasyon kapasitesini buna örnek olarak vermektedir.

Bilgi ve iletişim sektörünün üretkenliğe etkisinde genellikle bilişim katkısı araştırmalarda

ön plana çıkmıştır. Son zamanlarda yapılan çalışmalarda iletişimin de üretkenliğe önemli

katkısı olduğu gözlemlenmektedir. Buna geniş bant ve kablosuz iletişimdeki ilerlemelerin

de katkısı büyüktür. İletişimin katkısı, özellikle donanım ve yazılımla birlikte

kullanıldığında artmaktadır. Bu da, son yıllardaki segmentler arası yakınsamanın

etkilerini göstermektedir. Bilgi ve iletişim artık sadece üretime bir girdi olarak değil, iş

süreçlerini değiştiren bir faktör olarak görülmektedir.

Geniş bant, donanım ve yazılım gibi bilgi ve iletişim araçlarıyla ve yetenek ve

organizasyon değişiklikleri gibi tamamlayıcı faktörlerle birleşerek, ekonomide ve

Page 49: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

49

yeniden yapılanmada değişimleri sağlamaktadır. OECD’ye göre, araştırmalarda özellikle

kurum bazında ve coğrafi çeşitliliği olan verilerde sorunlar olduğundan, şu ana kadar çok

kesin sonuçlara varmada güçlükler yaşanmasına karşın, geniş bandın olumlu ekonomik

etkileri ölçülebilmektedir. Ekonomiye yayıldıkça, iş yapma yöntemleri, iş organizasyonu,

kaynakların kullanımı alanlarında katkıları görülmektedir. Ekonominin toplamında

önemli yeri olan hizmetler sektöründe bu etkiler özellikle fazladır. İletişim, finans, iş

hizmetleri, taşımacılık, emlak, seyahat, turizm, perakende, sağlık, eğitim, devlet, çevre

konuları, içerik provizyonu ve reklamcılık, bunlara bazı örneklerdir.

OECD, son zamanlarda önem kazanan bir olgunun, kucak üstü bilgisayarlar ve başka

taşınabilir bilgi ve iletişim araçlarının giderek daha taşınabilir hale gelmesi olduğunu

belirtmektedir. İletişim, geniş bant ile kolaylaşmakta, bu sayede giderek ön plana

çıkmaktadır. Taşınabilirlik ve kablosuz bağlantı özellikle gelişmiş ülkelerde üretkenlik

için daha önemli hale gelmektedir. Taşınabilirlik iletişimin entegre bir parçası olmuştur.

Bazı araştırmalar da, bilişim hizmetlerinin ve bilgi ve iletişimin kolaylaştırdığı ya da

olanak sağladığı hizmetlerin üretiminde küreselleşmenin, bilgi ve iletişim ve onunla ilgili

mal ve hizmetlerde fiyat düşüşüne neden olduğunu, bunun da kullanımların bütün

ekonomiye yayılmasını sağlayarak üretkenlik artışına sebep olduğunu göstermektedir.

Geniş bant, bu alanın gelişmesine olanak sağlamaktadır.

OECD’ye göre, bilgi ve iletişim ve e-iş uygulamaları, KOBİ’lere verimlilik ve pazar

erişimi olarak önemli avantajlar getirerek, giderlerinin azalmasını ve işlemlerin hız ve

güvenliğinin artmasını sağlayabilirler. Ancak bu konuya KOBİ’lerin adaptasyonu, anlayış

sorunu ve yarar belirsizlikleri nedeniyle yavaş olmaktadır. Buna karşın, bilgi ve iletişim

ve geniş bant sayesinde KOBİ’ler daha önce ekonomik güçlerinin yetmediği hukuk,

muhasebe, reklam gibi hizmetleri alabilmektedir. Son zamanlarda buna yazılım gibi

segmentler de girmektedir. KOBİ’lerin pazarlara erişimleri kolaylaşmakta, daha büyük

kurumların üretim değer zincirine girebilmekte, giderleri azalmakta, yetkinliği yüksek

işgücü bulabilmektedir. Geniş bant sayesinde giderek daha fazla kişi evlerinden küçük

işletmeler kurabilmekte, iş dünyasının dinamizm ve girişimciliğine katkıda

bulunmaktadır.

Dijital içerik

Bilgisayar ve video oyunları, film ve video, müzik, reklamdan oluşan küresel dijital

içerik gelirleri içerisinde, en büyük pay reklamdadır. OECD verilerine göre, 2007 yılında

küresel çevrimiçi ve çevrimdışı reklam gelirleri 445 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.

Bunun yaklaşık 31 milyar doları ya da %7,5’i olan çevrimiçi reklamların büyüme hızı

%28’le, toplam büyüme hızı olan %5’in çok üzerinde bir performans sergilemektedir.

Çevrimiçi reklamlar, şimdiden sinema ve açık hava reklamlarını geçmiş durumdadır. Çok

yakında radyoyu da geçeceği ve dergi reklamlarına yaklaşacağı öngörülmektedir. Aradaki

farkın bir süre daha korunacağı iki segment sadece televizyon ve gazetelerdir. Bilgisayar,

internet ve geniş bant erişiminin hızla artması, bu gelişmeyi sağlamaktadır. Geleneksel

reklam holdingleriyle karşılaştırıldığında, Google, Yahoo, AOL ve MSN gibi

sağlayıcılar, KOBİ’lere ödeme güçlerine uygun, normalde erişemeyecekleri reklam

olasılıkları sunmaktadır. Dolayısıyla bu firmaların müşteri portföyü çok geniştir.

Page 50: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

50

Çevrimiçi reklamın en önemli avantajı, belirli bir süre içerisinde kullanıcı davranışını

kavrayarak daha doğru, etkili ve verimli hedefleme yapabilmeyi sağlamasıdır. Hedefleme

ve dokunmaya göre ödeme (pay-per-click) modelleri, etkisiz reklam bütçelerinin ve

giderlerinin azaltılmasını sağlamakta, reklam verenlerden sadece tüketicinin reklama

tepki verdiği durumda ödeme alınmasını olanaklı hale getirmektedir. Davranış

hedefleme, potansiyel müşterinin ve ürün satın almasının olasılığının daha kesin bir

biçimde hesaplanmasını sağlamaktadır. OECD, davranış hedefli reklam gelirlerinin

ABD’de 2008 yılında 2,1 milyar dolara ulaştığını öngörmektedir. Düşük giriş engelleri,

yeni ve daha küçük reklam firmalarının sayısının ve rekabetin artmasına, reklam verme

giderlerinin düşmesine neden olmaktadır. Böylece çevrimdışı ve çevrimiçi reklam

platformları yakınsamaya uğramakta, reklamın talebi, yaratımı ve yerleştirilmesinde

aracılar azalmaktadır. Ancak birçok çevrimiçi platform, pek içerik üretmemektedir.

Politikalar

OECD ülkeleri hükümetleri, büyüme, istihdam, refah ve geniş sosyoekonomik amaçlara

ulaşmalarını kolaylaştırıcı ulusal stratejilerine bilgi ve iletişim politikalarını entegre

etmeye devam etmektedir. Bu sektör, giderek eğitim, sağlık, iklim değişikliği ve enerji

verimliliği gibi farklı konularda politika alanlarına girdiğinden, eşgüdümlü ve yatay

devlet yaklaşımlarına gereksinim artmaktadır. OECD ülkelerinin üçte biri, bilgi ve

iletişimle ilgili politikaların üretimini ve eşgüdümünü merkezileştirmeye çalışmaktadır.

OECD, eşgüdümü artırıcı ve gereksiz tekrarları önleyici çabaların, ekonomik kriz,

hükümet bütçelerindeki zorluklar ve uzun vadeli yatırımların üzerindeki baskı nedeniyle

artmasını beklemektedir.

OECD hükümetlerinin 2008 yılındaki en önemli on bilgi ve iletişim politikası önceliği,

çevrimiçi devlet, bilgi ve iletişim argesi gibi geleneksel hedeflerle, dijital içerik ve devlet

sektörü bilgisi gibi daha yeni alanların bir karışımıdır. Arge programları ve inovasyon

artışı, devlet sektörü verimliliğini artırıcı devlet çevrimiçi politikaları, coğrafi ve sosyal

uçurumları azaltma amaçlı geniş bant politikaları, çevrimiçi güven artırıcı politikalar,

işletmelerde teknoloji yaygınlığı, bazı öncelikli alanlardır.

Bütün bu gelişmeler, bilgi ve iletişim politikalarının ölçüm ve değerlendirmesini de,

özellikle yeni segmentlerin verimlilik, rekabetçilik, büyüme ve istihdama uzun vadede

etkilerini anlamak açısından önemli hale getirmektedir. (OECD 2008)

Avrupa’da biliĢim

Avrupa Bilişim Pazar Araştırma Enstitüsü (European Information Technology

Observatory ya da kısaca EITO), küresel bilişim sektörünün 2009 yılında %2,7

büyüyerek 983 milyar euroluk bir hacme ulaşacağını öngörmektedir (2008). Sektör içinde

yazılım ve hizmetler segmentlerinin büyümesinin %3,4 ile daha yüksek olacağı, ve 677

milyar euroluk bir hacme ulaşacakları tahmin edilmektedir. Donanıma ise, %1,3’lük bir

büyüme hızı ile 305 milyar euroya ulaşacak daha geri bir rol verilmektedir. Genel olarak

küresel ekonomiye göre olumlu olan bu performansa, Çin, Hindistan, Brezilya gibi büyük

gelişmekte olan ülkelerle, daha küçük bazı ülkelerin, bilişim altyapılarını geliştirmek için

hala önemli yatırım gereksinimi olması olumlu etki etmektedir. EITO’ya göre, geçen yıla

Page 51: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

51

kadar bilişim sektörü ekonomik fırtınada göreli olarak istikrarlı bir performans

göstermiştir. Bu da, bilişimin işletmeler için artan önemini göstermektedir. Modern

bilişim sistemleri giderleri azaltmakta, ürün ve süreçlerde inovasyon sağlamakta, ve

böylece kriz yönetiminde önemli bir araç haline gelmektedir.

EITO, Batı Avrupa’da bilişim satışlarının 2009 yılında %2 artarak 315 milyar euroya

ulaşacağını öngörmektedir. Bilişim harcamaları, faaliyetleri daha verimli ve ekonomik

yapmasından ötürü, kriz döneminde kurumlar için stratejik önem taşımaktadır.

Yatırımının ekonominin iniş çıkışlarına bağımlılığı sınırlı olan devlet segmenti ile çalışan

firmalar, bilişim talebinde artış beklemektedir. Yazılım ve bilişim hizmetleri segmenti

gelirlerinin, Batı Avrupa’da bu yıl %3,2 artarak 228 milyar euroluk bir hacme ulaşması

beklenirken, donanım segmentinin %1,3 daralarak 87 milyar euroluk bir hacme varması

öngörülmektedir. AB’nin 15 ülkesi ile İsviçre ve Norveç’i içeren bu performans, %0,8’lik

büyümeyle 347 milyar euroya ulaşması öngörülen ABD bilişim sektörüne göre daha iyi

gözükmektedir. (EITO 2008)

Krizde pazarlama ve biliĢim

Bazı işletmelerin küresel krizde tipik ilk reaksiyonu, pazarlama harcamalarında kısıntıya

gitmektir. Son yüzyılda yapılan araştırmalardaki önemli bulgulardan biri, resesyonlarda

pazarlama harcamalarıyla markalarına yatırım yapan kurumların kriz geçtikten kısa süre

sonra pazar paylarını artırdıklarıdır. Kriz dönemlerinde başarının anahtarı, odaklanmayı

sağlayabilmek ve sürdürebilmektir. OECD’ye göre (2008), beş konuya odaklanmak

önemlidir: ürün, rekabet, marka, müşteriler ve iletişim. Reklam ve reklam dışı pazarlama

teknikleri, çevrimiçi ortamda giderek çeşitlenmekte ve değişmektedir. Bu değişimden

özellikle kriz ortamında en verimli ve ekonomik biçimde yararlanmanın yolu, doğru

bilişim ürün ve hizmetleridir.

Dijital pazarlamanın önemi giderek artmaktadır. Daha düşük giderle, interaktif pazar

araçları sayesinde, müşterilerin kurumların ürünleri hakkında bilgi istemesi

gerçekleşmekte, kurumların yaptıkları kampanyaların istatistik verilerinin doğruluğu

artmakta, yatırımlarının geri dönüşü ile ilgili vizyonları genişlemektedir. Böylece

işletmeler, tüketicilerin davranış biçimlerini belirlemekte, ilerideki pazarlama

kampanyalarında kullanabilmektedir. Bunun önemi de kriz döneminde artmaktadır.

Küresel krizde yazılım sektörü

2007 yılının yarısından itibaren daralma sinyalleri veren bilişim pazarı, teknoloji tarihinin

en uzun olumsuz dönemlerinden birini yaşamaktadır. 2008 yılı, bilişim sektörü için

negatif bir yıl olmuştur, büyüme oranları azalmıştır. Ancak, bazı segment ve firmalar

olumsuz etkileri daha az yaşamaktadır. Daralan kişisel bilgisayar pazarı, Microsoft gibi

büyük firmaların da olumsuz etkilenmesine neden olmaktadır. ABD’de 2000’li yılların en

kötü dönemi olacağı öngörülen 2009’un ilk altı ayındaki daralmadan sonra, yılın ikinci

yarısının daha iyi geçmesi beklenmektedir.

Donanım firmalarının büyük yatırım gereksinimlerinin, özellikle bunu gelirlerinden

karşılamak zorunda olanlarda ciddi sorunlar yaratabileceği öngörülmekte, buna karşın

yazılım ve hizmetler segmentlerinin genel olarak krizden, sunucu, telekomünikasyon

Page 52: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

52

ekipmanı, yarı iletkenler kadar dönemsel değişiklik göstermediğinden, kriz daha

derinleşmedikçe, daha az etkilenmesi beklenmektedir. Görüşülen uzmanlardan alınan

bilgilere göre, ABD’de yazılımın toplam bilişim harcamaları içindeki payı son yıllarda

artarak %45’e yaklaşmıştır. Segment bazında ise, özellikle ekonomilerini canlandırmak

için harcama yapacak devlet tarafında, inşaat gibi altyapı, eğitim ve sağlık alanlarında

yazılım firmaları için yeni fırsatlar doğmaktadır.

Bunun yanında, ABD’de Ocak ayında açıklanan son kriz önlem paketine göre, federal

hükümetin teknoloji harcamaları yaklaşık %5 artacaktır. Ekonomik Analiz Bürosu’nun

(The Bureau of Economic Analysis) verilerine göre, 2007 rakamları olan 518 milyar

dolarlık donanım ve yazılım harcamaları miktarına 28 milyar dolar ekleneceği

öngörülmektedir. Bu artışın, 2009 yılında sektöre destek olması beklenmektedir.

Öngörülen artışın büyük kısmının sağlık sektörünün kayıtlarının dijitalleştirilmesinde

kullanılması, kalan miktardan en büyük payın geri kalmış bölgelere geniş bant ve

kablosuz hizmetler olarak gitmesi planlanmaktadır. Bunun da güvenlik talebini artıracağı

öngörülmektedir. Kalan bölümün sosyal güvenlik, güvenlik, tarım, eğitim gibi alanlarda

harcanması planlanmaktadır. 100 milyar doların üstündeki altyapı ve inşaat

harcamalarının yol ve köprü yapımı, okullar, devlet kurumları, enerji ve su tasarrufu

yatırımları, yol, demiryolu, havaalanı, üniversite, kırsal kesim, hastane gibi alanlarda

onarıma ayrılması düşünülmekte, bu konularda yeni fırsatlar doğmaktadır.

Görüşülen uzmanlara göre, küresel kriz döneminde öne çıkan bazı konular ve eğilimler,

‘cloud computing’ ve yeni nesil veri merkezlerinin ‘hizmet olarak yazılım’ olgusunu

hızlandırması, masa üstü sanallaşması olgunlaştıkça ince masa üstü bilgisayarların

yayılması, güvenlik konusunun evrim geçirerek uyum konusunda ve ağ güvenliğinde

yoğunlaşması, tekrarlanan gelirlerin öneminin artmasıdır. Bu konulara ağırlık veren,

gider azaltmasına giden, sabit yerine değişken giderleri ön plana çıkaran, nakit akımı

sağlayan yazılım firmalarının kriz dönemini az bir daralmayla atlatarak, ekonominin

tekrar büyüme eğiliminde, 2010 yılından itibaren, olumlu performans sergileyecekleri

öngörülmektedir. Bu dönemde SAP ve Microsoft eleman alımlarını durdurmuş, Oracle

ise işgücü sayısında küçük bir azaltmaya gitmiştir. Birçok ABD yazılım firması faaliyet

giderlerinde kısıntıya gitmektedir. ‘Netbook’lar da bir başka artan bilişim eğilimidir,

ancak yazılım firmaları genelindeki etkisi henüz net değildir.

Bakım gibi tekrarlanabilen gelirler kriz döneminde yazılım firmalarına daha stabil bir

nakit akımı sağlamaktadır. Hizmet olarak yazılım gibi aboneliğe dayalı modeller de,

müşteri sadakati ve marjları daha düşük olsa da, gene düzenli nakit akımı sağlama

açısından, krizde yazılım firmalarının odaklandıkları başka bir alandır. Bu aynı zamanda,

yüksek ön ödeme gücü olmayan kurumların kriz döneminde yazılım yatırımı yaparak

verimliliklerini artırmalarına yardımcı olmaktadır. Ev satın alma yerine kiralamaya

benzetilmektedir. Genellikle kullanıcı başına olan, uygulama yazılımlarında altyapıya

göre daha çok kullanılan abonelik yöntemi, müşteriye bir yazılımın ürün ya da hizmetinin

kullanım, destek ve güncelleme hakkını verir. Abonelik bitince, ürüne ya da hizmete

erişim sona erer. Daha kaliteli ürün ve hizmetler vererek müşteri memnuniyetini üst

düzeyde tutmayı başaran yazılım firmaları, aboneliklerde süreklilik sağlayacaktır.

Page 53: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

53

Düşük ön ödeme gereği olan, hızla uygulanabilen ve kısa vadede geri dönüşü olan bilişim

harcamalarının bu ekonomik belirsizlik döneminde tercih edilecekleri öngörülmektedir.

Bu, daha önce 2001-2002 yılındaki ekonomik duraklama döneminde de görülmüş bir

olgudur.

Hızlı uygulanmaları ve geri dönüşü nedeniyle kurumlar tarafından tercih edilmesi

beklenen yazılımlar arasında masa üstü ve sunucu yazılım işleri, açık kod işletim sistemi,

hizmet olarak yazılım, sanallaşma yazılımları, gider yönetimi çözümleri sayılabilir.

Kurumsal uygulamalara ise, stratejik özelliklerine karşın, ön ödeme ve uygulama süresi

nedeniyle, kriz döneminde ilgi azalabilmektedir. Buna karşın, pazarlarında ya da

segmentlerinde lider durumda ve iyi bir müşteri bazı olan yazılım firmalarının, kurumsal

kaynak kullanımında da olsa, daha az etkilenecekleri öngörülmektedir. Buna ek olarak,

özellikle gelişmekte olan ülkelerde, ürünlerin fiyatı da, kriz döneminde kurumların

yazılım alırken önem verdikleri kriterlerden biridir. Uygun fiyatlara ve güvenilirliğe

sahip yerel yazılım firmalarının bu ülkelerde küresel oyuncuları zorladıkları

görülmektedir.

Shane gibi bazı kurumların ekonomik kriz döneminde yaşadıkları sorunlarda ve hatta

iflaslarında küresel yazılım firmalarının aşırı masraflı ve kurulması güç ve uzun zaman

alan ürünlerinin önemli rol oynadığı haberleri artmaktadır (Larson 2009). Bu da, görece

düşük masraflı, daha az karmaşık ve hızlı geri dönüşü olan ürün ve hizmetleriyle yerel

firmalara kriz döneminde avantaj sağlayabilmektedir.

Bazı anketlerde, müşteri ilişkisi yönetimi (customer relationship management ya da

kısaca CRM) ve kurumsal kaynak planlama, güvenlik, uyum ve afet yönetimi,

sanallaşma, açık kod, sistem yönetimi, kiralama yazılımlarıyla beraber, kısıtlamaya

gidilme olasılığı düşük harcamalar arasında görülürken, portal, veri tabanı, işletim

sistemi, daha fazla tasarrufa gidilebilecek segmentler olarak öne çıkmaktadır. Başka

anketlerde, özellikle Windows XP/Vista ve Microsoft Office satışlarında %3’ün üzerinde

daralma beklentisi ortaya çıkmaktadır.

Yazılım kiralamanın kriz döneminde artan önemine karşın, orta vadede yaygınlaşma

olanağı, ‘cloud computing’ ve sanallaşmanın etkili işlemesine, geniş bandın ve

bilgisayarlaşma gibi dijitalleşme oranlarının özellikle gelişen ülkelerde artış hızına

bağlıdır. Bazı kurumların muhasebe ve insan kaynakları gibi bilgi verme konusunda

hassas oldukları alanlar eklenince, özellikle kurumsal kaynak planlama gibi segmentlerde

bu ilerlemenin daha da yavaş olabileceği öngörülmektedir. Yazılım firmalarının hem

geleneksel hem de hizmet olarak yazılımda, farklı sunuş, satış ve üretim yöntemlerini

aynı anda doğru oranlarda yürütmesi önem kazanmaktadır. Bu da, dağıtıcı, çalışan ve

müşteri üçgeninde etkili iletişim gereğini artırmaktadır. Bu zorlu ortamda güçbirlikleri

de, yardımcı faktörlerden biridir.

Küresel GSYİH büyüme hızının 2008 yılında %3 seviyesinden 2009 yılında sıfıra inmesi,

bu dönemde gelişmiş ülke ekonomileri %2 seviyelerinde daralırken, gelişen ekonomilerin

%3 düzeylerinde büyümesi beklenmektedir. Bütün dünyadaki ekonomik kriz önlem

Page 54: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

54

paketleri sayesinde büyümenin tekrar %3 seviyelerine 2010 yılında çıkacağı

öngörülmektedir.

2007 yılının sonunda duraklamaya başlayan ABD ekonomisi, 2008 yılının son üç ayında

büyük daralma yaşamıştır. Bu daralmanın 2009 yılının ortalarından itibaren yerini yavaş

yavaş toparlanmaya bırakacağı öngörülmektedir. 2008 yılının ortalarında sorun yaşamaya

başlayan Avrupa ekonomilerinin ise, 2010 yılından önce toparlanmaları

beklenmemektedir. Bu da, bir yandan ekonomisi Avrupa’ya endeksli Türkiye için bir

işaret olurken, öte yandan Türk yazılım firmaları satışlarının ne zaman toparlanacağı

hakkında bir fikir vermektedir.

Yazılım harcamaları özellikle gelişmiş ülkelerde genel ekonomik performansla yakın

ilişkili olduğundan, ABD yazılım sektörünün 2009 yılının ikinci yarısında, Avrupa’nın

ise 2010 yılında toparlanmaya başlaması beklenmektedir. Türk yazılım sektörünün ise

2009 yılının tamamında sorun yaşayabileceği öngörülmektedir. Burada bir önemli nokta

da, çevre ülkelere ihracat yapan Türk yazılım firmalarının durumudur. Bu ülkelerden, iç

pazarı büyük ve makroekonomik göstergeleri güçlü olan, iç talebi canlandıracak,

borçlanmaya müsait, altyapı, eğitim ve sağlık gibi uzun vadeli büyümeye yönelik

ekonomi politikalarıyla önlemler alabilecek olanlar, daha olumlu bir performans çizebilir.

İç pazarı küçük, makroekonomik göstergeleri, borçluluk oranları, bütçe açıkları göreli

olarak yüksek, ayrıca özellikle AB gibi tek bir pazara bağımlı ülkelerin ekonomilerinin

ise daha geç toparlanacakları öngörülmektedir. Coğrafi çeşitliliğe önem verilmekte,

büyük oyuncuların bu konuda başarılı oldukları görülmekte, bunun kriz döneminde

özellikle yararlı olduğu belirtilmektedir. Oracle gibi bazı altyapı firmalarında ihracat

gelirleri toplam satışların yarısına denk gelmektedir.

Bu arada bazı ülkelerde, müşterileri özel sektör olan yazılım firmalarının önündeki

önemli bir tehdit, oldukça yüksek döviz borcu olan özel kurumların yaşayabilecekleri

sorunlardır. Bu probleme iyi bir örnek olan Türk özel sektörü, 2009 yılında ekonomideki

dalgalanmalar sırasında Türk lirasının dolar karşısında büyük değer kaybı yaşaması

durumunda, ciddi ekonomik sorunlar yaşayabilir. Türkiye dışına satışları olan yazılım

firmaları bundan göreli olarak daha az etkilenebilir. Bu risk, yazılım firmalarının ihracat

yapmalarının, ve pazar sayısını ve çeşidini artırmalarının önemini de vurgulamaktadır.

Gartner ve IDC gibi araştırma ve danışmanlık firmalarının tahminleri ve yatırım

bankalarının sık yaptığı, özellikle büyük kurumların bilgi işlem yöneticilerini (chief

information officer ya da kısaca CIO) içeren, bilgi ve iletişim harcamalarının güncel ve

gelecekteki durumunu belirlemeyi amaçlayan anketler çelişkili sonuçlar vermektedir.

2008 yılında, yatırım bankalarının CIO anketlerine göre, büyük ABD kurumlarının

donanım, yazılım, iletişim ve hizmet harcamaları yaklaşık %5 artarken, 2009 yılında

donanımda harcamalarında daralma olabileceği, yazılım, iletişim, hizmetlerde yaklaşık

%1’lik artışlar beklenmektedir. Araştırma ve danışmanlık firmaları ise, yazılım alanında,

uygulamada %4 ile %8 arasında, altyapıda %6, uygulama geliştirmede ise yaklaşık

%5’lik bir büyüme beklemektedir. Uygulama segmenti genellikle ekonomik gelişmelere

altyapıya göre daha hassastır. Avrupa CIO anketlerinde ise, hizmetlerin krizden en kötü

etkilenecek segment olacağı beklentisi yüksektir. Bunu sırasıyla, yazılım ve donanımın

Page 55: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

55

izlemesi beklenmektedir. Öte yandan Avrupa’da yazılım, CIO’ların bütçelerinde üçte bire

yakın oranla en fazla yer tutan bilişim kalemidir. Bunu hizmetler, donanım ve ağlaşma

(networking) izlemektedir.

Güvenlik yazılımları, talebi her geçen gün gelişen bir segmenttir. Dünyada erişimi hızla

artan ve ABD’nin ekonomik kurtarma paketinde de yer alan geniş bant, ülkeler

arasındaki sanal savaşlar, bilişim suçları, veri kayıpları ve hırsızlıkları, bunun getirdiği

yönetmelik gerekleri, yeni veri merkezlerinin artırdığı bilişim talebi, kurumlar ve

tüketicilerin güvenlik yazılımı gereksinimini giderek artırmaktadır. Güvenlik yazılımları,

kurumların kriz zamanında kısmayı en az düşündükleri bilişim segmentidir.

Cloud computing

Son zamanlarda en fazla ilgi gören eğilim ‘cloud computing’dir. Görüşülen uzmanlara

göre, bilişim alanında evrim olarak adlandırılan ‘cloud computing’, depolama, geniş bant

ve işlemci gibi kaynakları paylaşma yoluyla, kurum ve tüketici üretkenliğini artırıcı

uygulamaları daha verimli kullanmaya yarayan bir olgudur. Müşteri hizmetleri,

muhasebe ve satış organizasyonu gibi kurumsal uygulamalarla birlikte, elektronik posta,

prezantasyon gibi bireysel olanlar da yararlanabilmektedir. İş ve kişisel uygulamaların

çoğunun ‘cloud’ versiyonları mevcuttur. Kurumsal uygulamalar pazarı iki milyar dolara

ulaşmıştır. Bilgi ve iletişim segmentlerinin yakınsamasının artmasıyla kolaylaşan kaynak

paylaşımı, bilişim kiralama ve yazılımların hizmet olarak verilmesi olgusu, bütün büyük

yazılım firmalarının içinde olduğu, önümüzdeki yıllarda yazılım talebini artırabilecek bir

eğilimdir.

‘Cloud computing’ için sade ve anlaşılabilir bir tanım olarak, birçok uzman ve görüş

arasında, Gartner ‘web’ sitesinde ve blog ağında bulunan iki söylem ön plana

çıkmaktadır. Birincisine göre ‘cloud computing’, büyük boyutlarda ölçeklenebilen ve

bilişimle ilgili ya da bilişim sayesinde mümkün olan kapasitelerin dış müşterilere internet

teknolojileri kullanarak hizmet olarak sunulmasıdır. Burada önemli olan varlık yerine

hizmet (çıktı) satın alınması ve bunun internet (özellikle web) ile mümkün olmasıdır.

Daha da sade olan ikinci tanım, ‘internet bilgi işlemi’dir (internet computing).

Görüştüğümüz yatırım bankalarının bilişim uzmanları, daha önce Salesforce.com ve

Google gibi firmaların iş ve bireysel segmentlerde uyguladıkları bu kavramın, ‘cloud’

olarak evrim geçirerek, daha yeni uygulamalar olan tedarik, konfigürasyon, test,

güvenleme gibi, ekonomi skalası olasılığını ortadan kaldıran zor ve masraflı süreçleri

elediğini belirtmektedir. Ana sistemden ayrı, uygulama kodunu yerel olarak çalıştırabilen

mini ve kişisel bilgisayarlar döneminden çok sonra, geniş bant alanındaki gelişmelerle,

güç depoları ve optik ağlaşma sayesinde, sunucunun nerede konuşlandığı önemini

yitirmektedir. Kullanıcıların güçlü olmayan bilgisayarlarla ‘cloud’a erişimi mümkün

olmaktadır. Giderek daha karmaşık yazılımlar ‘cloud’da çalışmaktadır.

Microsoft, Google ve Amazon gibi firmalar kendi ‘cloud’larını yaratmış, bunları hizmet

olarak başka firmaların kullanımına verecek kapasiteye ulaşmış bulunmaktadır. Yatırım

bankalarına göre, bu üç firma, son yıllarda yaptıkları 20 milyar dolarlık yatırımlarla,

büyük bir veri merkezi ağı yaratma yolunda ilerlemektedir. Bu yatırımı kendi arama

Page 56: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

56

motorları ve başka çevrimiçi işlerinde kullanmalarına karşın, dış kaynak kullanımı

yapmak için kritik eşiğe eriştikleri öngörülmektedir.

Bazı firmalar bu ortak kullanılan ‘cloud’ları tercih etmekte, veri ve bilgileri konusunda

daha hassas olanlar ise, kendi özel ‘cloud’larını yaratmayı seçmektedir. Bu iki yöntemin

de avantaj ve dezavantajları vardır. Ortak kullanılan ‘cloud’lar, gider ve yönetim

açısından daha ekonomiktir. Güvenlik, güvenilirlik, yönetişim gibi konularda daha

risklidir. Özel ‘cloud’ların yapımı ve yönetimi, bilişim kaynaklarını konsolide etmek,

daha güç ve masraflıdır. İki yöntemde de ana amaç performansı ve güvenilirliği

artırmaktır. Görüşülen uzmanlara göre, özel ‘cloud’larda bilişim kiralamanın, önemli bir

eğilim olması beklenmektedir. Bunun depolama, yönetim ve ağ uygulamaları gibi alanları

içereceği öngörülmektedir. Sunucu konsolidasyonu, gider azaltmada ilk kullanılan

yöntemdir. Ancak, müşterilerin giderek bireysel kullanım verimliliğinden, havuz

kapasitesine, dağıtılmış işletim sistemleri ve uygulamaları kolaylaştıran, veri merkezleri

ve yazılımlarda depolama ve ağ talebine doğru yönelmesi beklenmektedir.

Ortak ya da özel, paylaşılan kapasite modellerinde gider ve enerji tasarrufu gibi amaçlar

yanında, çevre koruma da önemli bir artı olarak ön plana çıkmaktadır. Veri merkezlerinin

enerji verimliliği önemli bir konudur. Veri merkezlerinin elektrik tüketiminde,

sanallaşma ve ‘cloud computing’ gibi gelişmeler sayesinde milyarlarca dolarlık tasarruf

ve sera gazı yayılmasında azalma sağlanabileceği öngörülmektedir.

Sanallaşma

Uzmanlar sanallaşmayı, kullanıcının konumundan ya da donanımından bağımsız olarak

uygulamaların optimizasyonla sunulması olarak tanımlamaktadır. Buna, depolama, masa

üstü, veri merkezleri ve ağları, yarı iletkenler ve yazılım gibi birçok bilişim alanı dahildir.

Olan varlık ve kaynaklar yeniden işlenir. Dağıtılmış ağ kaynaklarını ve kişisel bilgisayar

kaynaklarını iyileştirir. Bu sayede yüksek kullanım oranlarına ulaşılır.

Gartner’in önem verdiği bir konu, ‘cloud’u mümkün kılan teknolojilerle ‘cloud’ bilişim

hizmetlerinin karıştırılmaması gereğidir. İkincisinde odak bilgi işlem değil ‘cloud’ ve

başka bir yerden hizmetlere erişimdedir. Birincisinde ise odak sanallaşma ve otomasyon

dahil teknolojilerde ve bilgi işlemdedir. Geleneksel veri merkezleri yaklaşımlarının bir

uzantısıdır, dışarıdan üçüncü kişi tarafından kapasite sağlanmadan kurum içinde

uygulanabilir. ‘Cloud’ hizmeti sağlayıcısının, ürününü müşteriye ulaştırmak için gerekli

altyapının olduğu bir ortama gereksinimi vardır. Sanallaşma da, çok kere ‘cloud’ bilgi

işlem hizmetlerini sunmayı destekleyen altyapıyı kurmak için kullanılmaktadır. Öte

yandan, ‘cloud computing’ ve sanallaşma için burada bahsi geçen tanımlar daha iyi

anlaşılmalarını sağlamak için yapılan sade tanımlardır. Bu kavramların bütün anlam ve

özelliklerini içermede eksik ve dar kalabilirler.

Masa üstü sanallaşmasının, kişisel bilgisayar altyapısını değiştirerek basitleştirebileceği,

gider azaltacağı, hatta veri güvenlik ve kontrolüne katkıda bulunabileceği

öngörülmektedir. Bilgisayar bozulma sürelerinde azalma, üretkenlik artışı, hızlı ve etkili

yardım, uzaktan ve mobil kullanıcılara etkili destek ve yönetim, donanım yenileme

dönemlerinin uzaması ve sermaye gereği azalımı, bazı önemli avantajlarıdır. Gartner,

Page 57: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

57

henüz olgunlaşmamış olan masa üstü sanallaşma pazarının yılda %92 (yıllık bileşik

büyüme hızı) büyüyerek 2008 yılında yaklaşık 100 milyon dolardan 2013 yılında 1,3

milyar dolara çıkacağını tahmin etmektedir. Bu pazarda öncüler Citrix ve Vmware’dir.

Kurum genelinde uygulamaların, deneyim ve referanslar arttıkça ve teknoloji geliştikçe

yaygınlaşmaya başlayacağı öngörülmektedir. Finans gibi bazı öncü sektörlerde pilot

projeler devam etmektedir. Masa üstü sanallaşmasının, ilk başta altyapı yatırımı

gerektiren ve daha uzun vadeli tasarruf sağlayan bir alan olduğundan, özellikle kriz

dönemindeki kısa vade odağından ötürü, 2010 yılından itibaren artış göstermesi

beklenmektedir. Ayrıca, kullanıcı davranışında değişiklik ve yeni paradigmaya alışmak

için kurum elemanlarının eğitilmesi gereği ve gideri ortaya çıkmakta, bunun da bu

olgunun yerleşmesinin zaman almasına neden olacağı öngörülmektedir.

Birçok uzman sanallaşmayı, zamanında işletim sistemlerinde Microsoft ve veri tabanında

Oracle’ın olduğu gibi, yeni sektör liderleri ortaya çıkarabilecek, eskilerini çok

zorlayabilecek, vazgeçilmez olacak yeni bir olgu olarak görmektedir. Sanallaşma

yazılımlarının donanıma gömülü olması beklenmektedir. İşletim sistemiyle donanım arası

yeni bir aracı olarak, Microsoft için önemli bir tehdit olabileceği öngörülmektedir.

Fiyatlama ve dağıtım güçlerinde değişiklikler yaratabilir. Sanallaşmanın, işletim sistemi

yerine sunucuyla bağlanması beklenmekte, hatta ileride sanal ortamda çalışabilecek

işletim sistemlerinin büyüyen sunucular karşısında ağırlığını yitirebileceği

öngörülmektedir. Yatırım bankaları, sanallaşmanın kriz ortamında gider tasarrufu

özelliğiyle, CIO’ların harcama kısıntısına gitmeyeceği alanlardan biri olmasını

öngörmektedir.

Küme stratejileri

Yazılım kümeleri sayesinde farklılaşarak büyük yazılım firmaları, müşteri başına

gelirlerini artırmaya, kurumların da entegrasyon gerek ve risklerini ve farklı

sağlayıcılardan gelen ürünlerin uyumunda yaşadıkları sorunlarını azaltmaya

çabalamaktadır. Microsoft, Oracle, IBM gibi firmalar, sistem yönetimi, veri tabanı,

sunucu yazılımları gibi birçok alanda faaliyet göstermektedir. Yatırım bankalarına göre

bu strateji, firmaların sektörlerinin ortalama büyüme hızlarının üzerine çıkmalarını

sağlamakta, pazarlarını genişletmektedir.

Uygulama firmaları, altyapı firmalarıyla güçbirliklerine gitmektedir. Altyapı firmaları,

bilişim ortamına entegrasyonu sağlamaktadır. Uygulama yazılımcıları, aracı yazılım ve

altyapı işlerine ivme kazandırabilecek bir faktör olarak görülmektedir. Öte yandan,

firmalar geleneksel pazarlarını aşıp farklı alanlara girerek rekabeti artırmakta, daha önce

rakip olmayan firmalar birbirleriyle yarışmaktadır. Bu arada, konsolidasyonun da devam

edeceği öngörülmektedir. Görüştüğümüz uzmanlara göre, müşteri satın alma, rakip

eleme, ürün boşluğu doldurma, niş ürün alma, yüksek marjlı segmentler, sektör

dinamiklerini değiştirme, firma satın alma nedenleri arasındadır.

Avrupa yazılım ve hizmetler sektörü

Genel olarak gelişmiş ülkelerde bireysel olmayan yatırımlar, ekonomik büyüme %1’i

geçmeden ivme kazanmadığından, teknoloji yatırımlarının zaten az olduğu Avrupa’da,

Page 58: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

58

bilgi ve iletişim sektörünün 2010’dan önce toparlanmasının çok zor olduğu

düşünülmektedir.

Yatırım bankalarının son üç ayda SAP’ın satışlarında yıllık bazda %30’a yakın düşüş

tahmini, 2008 yılının son döneminin yazılım sektörü daralması hakkında bir fikir

verebilir. Son çeyrek, SAP’ın satış ve faaliyet gelirlerinin neredeyse yarısına yakınını

gerçekleştirdiği dönemdir. 2009 yılının özellikle ilk yarısında da, yazılım ve hizmet

harcamalarında düşüşler beklenmektedir. Son resesyonda lisans satışlarında düşme

ABD’den daha geç başlayan Avrupa yazılım sektöründe, toparlanma da daha geç

olmuştur. Bu defa da, ABD ve İngiltere’ye göre daha sıkı olan para politikasının da

etkisiyle, Avrupa’nın ve yazılım sektörünün toparlanmasının daha fazla zaman

alabileceği öngörülmektedir. Bu da, Türkiye ekonomisi ve yazılım sektörünün

toparlanması hakkında bir fikir verebilir.

Lojistik, sanayi ve finans sektörlerinin, bilişim harcamalarında daha fazla tasarrufa

gideceği ve iş hizmetleri segmentinin özellikle fazla etkileneceği öngörülmektedir.

Görüştüğümüz uzmanlara göre hizmetlerde, dış kaynak kullanımı gider azaltıcı

özelliğinden dolayı ön plandayken, sistem entegrasyonu da 2009 yılında olumlu

performans gösterebilir. Özel uygulamalar ve danışmanlık hizmetlerinde ise daralma

görülebilir. Yazılım firmaları kriz döneminde değişken giderlerinde tasarrufa

gidebilirken, hizmet firmalarının genellikle aynı lüksü yoktur. Bilişim hizmetleri genelde

vazgeçilebilecek bir gider olarak görülmektedir. Bu da, hizmet firmalarının resesyondan

daha fazla etkilenmelerine neden olabilmektedir. Bunun yanında, ABD’de olduğu gibi

Avrupa’da da kurumların lisans giderlerinde kısıntıya gitmesi beklenmektedir. Bakım

gelirlerinin yazılım firmalarının toplam gelirleri içerisindeki payı giderek artmakta,

büyük firmaların gelirlerinin %60’ını geçtiği öngörülmektedir.

Ekonomik istikrarsızlık döneminde, yurt dışına satışlar, özellikle dolar gibi farklı döviz

gelirleri, bazı Avrupa firmaları için avantaj sağlamaktadır. Avrupa’da kurumlar için

öncelikli olan yazılımların, müşteri ilişkisi yönetimi, güvenlik, iş zekası ve kurumsal

kaynak planlama olduğu belirtilmektedir. Devlet segmenti de, yazılım firmalarının kriz

döneminde gelir kaynağı olabilecek alanlardan biridir. Bazı kurumlar ise hizmet olarak

yazılım kullanmaya başlamıştır. 2010 yılına kadar bu alanda bir talep artışı

beklenmektedir. Büyük bir yaygınlaşmanın ne zaman olabileceği belirsizliğini

korumaktadır. Daha merkezi olan sistemlerde lisansla bakım kombinasyonu içeren

modellerin tercih edileceği, uygulamalarda ise ileride uzun vadeli bakım kontratları

yerine giderek hizmet olarak yazılıma geçiş olacağı öngörülmektedir.

Avrupa’da kriz döneminde daha düşük fiyatlar sunabilen firmaların avantajlı olduğu

belirtilmekte, bu olgu da özellikle gelişmekte olan ülkelerde kaliteli ürünler sunabilen

yerel yazılım firmalarına küresel olanlara karşı avantaj sağlamaktadır. Gene de yazılım

sektöründe genel olarak fiyatlama gücü, giderek daha fazla emtia ürünlerine benzemekte

olan donanım ve yarı iletkenlere göre daha fazladır. Hizmetler tarafında ise, dış kaynak

kullanımında Avrupalı firmalar yerine, dörde bir oranında daha ekonomik olan ‘offshore’

modelinin giderek daha fazla kullanıldığı görülmektedir.

Page 59: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

59

Küresel alanda yaşanan yazılım ve hizmetler konsolidasyonunun, kriz döneminde

Avrupa’da daha büyük firmaların yapacağı daha küçük işlemlerle, özel yazılımlar ve

farklı sektörlerde, özellikle yılın ikinci yarısında artarak sürmesi beklenmektedir. Orta

büyüklükteki bazı firmalarda iflaslar da öngörülmektedir. Kurumsal kaynak planlama

segmentinde, müşterileri KOBİ olan firmalar, bu kurumların iflas etme risklerinde artış

nedeniyle, özellikle tehdit altındadır. Düşük doyum oranlarının da etkisiyle, gelişen

ülkeler, en fazla organik gelir büyümesi beklenen ve genellikle faaliyet karı marjları en

yüksek pazarlardır. Hatta, küresel ekonomik kriz döneminde gelişmekte olan ülkelerin

büyümelerinin azalarak sürmesi, gelişmiş ülkelerde ise daralma beklentisi nedeniyle,

2009 yılında Avrupa yazılım firmalarının gelirlerinin artacağı tek pazarın gelişen ülkeler

olması öngörülmektedir. Bu yüzden küresel firmaların gelişen ülkelere giderek daha fazla

ağırlık vermesinin, yerel Türk firmaları için bir ek baskı oluşturacağı düşünülebilir. Öte

yandan bu durum, aynı zamanda Türk yazılım firmalarının başka gelişen ülkelere

ihracatının önemini de vurgulamaktadır.

Hizmetlerdeyse görüştüğümüz uzmanlar, nakit durumu iyi olan Hindistan gibi gelişen

ülkelerden bilişim firmalarının Avrupa’da konsolidasyona katkıda bulunabileceğini

beklemektedir. Tata, Infosys ve Wipro gibi bazı firmaların milyar dolar seviyelerinde

nakit pozisyonları vardır. Esnek olmayan Avrupa işgücü kanunları ise, toplam giderler

içerisinde önemli yer tutan bu kalemde tasarrufa uygun olmadığından, kar marjları zaten

göreli olarak düşük olan hizmet firmalarında özellikle kriz döneminde sorun

yaratmaktadır.

Görüşülen bazı yatırım bankalarının verdikleri bilgilere göre, ‘kurumsal vazgeçilebilir

harcamalar’a duyarlılığı en az olan segmentler inşaat, havacılık ve uzay, lojistik,

telekomünikasyon ve havayollarıdır. Bilişim, sermaye malları, medya, yarı iletken ve

oteller daha duyarlıdır. Bunun yanında, perakende, medya, hizmetler, dayanıklı tüketici

malları, hazır giyim, yazılım ve hizmetler, taşımacılık sektörleri gelirlerinde artış

beklenirken, yarı iletken, malzeme, otomotiv, yedek parça, sermaye malları sektörlerinde

azalma öngörülmektedir. İlaç, gıda, tütün, ev gereçleri, krizlere dayanıklı bazı

sektörlerdir. Sektörlerin serbest nakit akımı da, bilişime yatırım yapabilme gücü hakkında

fikir verebilen bir başka finansal göstergedir. Buna göre, metal ve madencilik, medya ve

inşaat malzemeleri sektörleri avantajlı gözükmekte, bunları sırasıyla, kimyasallar,

havacılık ve uzay, telekomünikasyon, donanım, enerji, dayanıklı tüketici malları, ticari

sistemler, sağlık ekipmanı, sermaye malları, ilaç, yazılım, tütün, kağıt, gıda, içecek, yarı

iletken, ev gereçleri, perakende, turizm ve otelcilik, otomotiv, gıda ve perakende, şebeke

hizmetleri, taşımacılık izlemektedir.

Borçluluk oranlarına göre ise (net borç/piyasa değeri), yarı iletkenler, yazılım, hizmetler

ve donanım daha sorunsuzken, bunları sırasıyla, havacılık, uzay ve savunma, ilaç,

otomotiv ve yedek parça, sağlık ekipmanı, ev gereçleri, enerji, perakende, tütün, turizm

ve otelcilik, metal ve madencilik, içecek, kimyasallar, gıda ürünleri, ticari hizmetler, gıda

ve perakende, dayanıklı tüketici malları, sermaye malları, malzemeler, medya,

taşımacılık, telekomünikasyon hizmetleri, şebeke hizmetleri, kağıt ve inşaat malzemeleri

izlemektedir. Bu göstergeler kesin sonuçlara varmaya olanak vermemekle birlikte,

sektörlerin durumları ve gereksinimleri hakkında bir fikir verdiğinden, yazılım

Page 60: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

60

firmalarının hangi sektörlere nasıl hizmetler vermeleri gerektiği konusunda yardımcı

olabilir.

Küresel risk analizi

Risk analizi, firmaların stratejik planlamaları içerisinde son yıllarda giderek daha fazla

yer almaktadır. Aşağıda, bilgi ve iletişimin kullanım ve üretimi planlamalarında

yararlanmak üzere, küresel risklerin bir özet analizi yer almaktadır2.

Ekonomik riskler

Gıda fiyatlarında dalgalanmalar,

Petrol ve doğal gaz fiyat artışları,

ABD doları değerinde büyük düşüş,

Yavaşlayan Çin ekonomisi (%6 ve az),

Mali krizlerin derinleşmesi,

Varlık değerlerinde çöküş,

Gelişmiş ülkelerin küreselleşmesinde gerileme,

Gelişen ülkelerin küreselleşmesinde gerileme,

Yönetmelik giderlerinde artışlar,

Altyapı yatırımlarının azalması,

Jeopolitik riskler

Uluslararası terörizmde artış,

Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması’nın (NPT) çöküşü,

ABD/İran çatışması,

ABD/Kuzey Kore çatışması,

Afganistan’da karışıklığın artması,

Uluslararası suç ve yolsuzlukların artması,

İsrail-Filistin çatışması,

Irak’da şiddet artışı,

Pakistan-Hindistan çatışması,

Küresel yönetişim boşluklarının artışı,

Çevresel riskler

İklim değişikliğine bağlı anormal hava koşulları,

Kuraklık ve çölleşme,

Tatlı su kaybı,

Doğal afet: kasırga,

Doğal afet: deprem,

Doğal afet: iç bölgelerde sel felaketi,

Doğal afet: sahillerde sel felaketi,

Hava kirlenmesinin artması,

Biyolojik çeşitlilik kaybının hızlanması,

2 Dünya Ekonomik Forumu 2009, yazarın katkılarıyla.

Page 61: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

61

Toplumsal riskler

Pandemik hastalıklar,

Bulaşıcı hastalıkların yayılması,

Kronik hastalıkların yayılması,

Yükümlülük rejimlerinde artışlar,

Göç dalgaları

Teknolojik riskler

Kritik bilgi sistemlerinin çöküşü,

Nanoteknoloji risklerinin ortaya çıkışı,

Veri hırsızlığı/kaybı artışı

Bütün bu risklerde, son yıllarda artan küreselleşme nedeniyle, dünya ekonomilerinde ve

bilgi ve iletişim sektöründe olduğu gibi, yakınsama yaşanmaktadır. Birçoğu birbiriyle

bağlantılıdır. Birinin gerçekleşmesi, başkalarının da tetiklenmesi anlamına gelmektedir.

Örneğin kronik hastalıklar gıda fiyatlarıyla, bulaşıcı hastalıklar ise Çin’in büyüme hızının

düşmesi ve mali krizler riskleriyle yakından bağlantılıdır. Sağlık sorunlarında bir anda

olacak ciddi yükselme, zaten ülkelerin sorunlu olan bütçelerinde, kriz ortamında, çok

daha büyük sorunlara yol açabilir. Bu riskleri iyi anlamak, hem bilişim firmalarının

yönetimi, hem de hangi ürünlere nasıl yatırım yapmaları gerektiği konusunda

müşterilerini doğru yönlendirmeleri açısından önemlidir. Bir başka deyişle, bilgi ve

iletişim üretimi ve kullanımında bu risklerin de düşünülmesi gerekmektedir. Krizin

beraberinde getirdiği riskler tam anlaşılamadan, sağlıklı bir biçimde yazılım danışmanlığı

ve hizmeti sunmak ya da satın almak olası değildir.

Dünya Ekonomik Forumu’nun küresel riskler raporuna göre (2009), Avrupa ülkeleri

genellikle birbirleriyle benzer ekonomik risklerle karşı karşıyadır. Çevresel ve özellikle

jeopolitik riskleri birbirinden farklıdır. Asya ülkelerinin ekonomik riskleri birbirlerinden

farklıyken, jeopolitik ve çevre risklerinde benzerlik göstermektedir. Afrika ülkeleri,

çevre, jeopolitik, sağlık ve teknolojik riskleri olarak birbirlerine benzerken, bu riskler

Asya ülkelerininkilerden azdır. Ekonomik riskler de, benzer biçimde Asya’ya göre daha

düşüktür. Ancak bu riskler, gerçekleşecek olayın çok uzakta olduğu ülke, firma ve

bireyleri de etkilemektedir.

Bu rapora göre, bazı önemli risklerin kararlarda göz önüne alınmamasının en önemli

nedenlerinden biri, insanların ve kurumların kısa vadeli düşünce ile hareket etmesidir.

Kısa vadede yapılacak harcamaların, uzun vadedeki büyük getiri hesaplarını

içermemesidir. İşyerlerinde buna, NIMTOF perspektifi (‘Not in my term of office’ ya da

‘benim yöneticiliğim döneminde olmaz’) denmektedir.

Kısa vadede yapılacak harcamanın daha orta ya da uzun vadedeki yararlarına bir örnek

de, yazılıma yatırımdır. Bu sorun, hisse senetleri borsada işlem gören ve üç ayda bir mali

durumunu, bilançosunu, satış ve karlarını açıklamak zorunluluğunda olan kurumların,

ücretlerinin önemli kısmı her yıl sonunda açıklanacak kara bağlı olan yöneticileri için

özellikle geçerlidir. Yazılımlarını güncellemeyen ya da yeterli harcama yapmayan

kurumların önemli bir kısmının düşünce yapısı da buna benzemektedir, ya da bu

Page 62: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

62

sorundan etkilenmektedir. Burada çözüm, kurumların yöneticilerine dağıttığı yıl sonu

karlarını ve performans kriterlerini daha uzun vadeye yaymalarıdır. Bu kurumları

inceleyen kredi analistleri ve başka finansal analistlerin de, daha uzun vadeli bir

perspektifle kurum performanslarını değerlendirmeleri, analiz kriterlerinde buna göre

bazı önemli değişikliklere gidilmesi gerekmektedir. Buna bağlı olarak da, özellikle

üniversite ve lisansüstü seviyelerdeki işletme, ekonomi, mühendislik gibi alanlarda risk

konusunun daha detaylı bir biçimde okutulmasının, müfredatta değişiklikler yapılmasının

gereği vardır. Yönetişimin ve şeffaflığın da önemi artmaktadır.

Kurumlar için uygun bilişim sistemlerinin temini, çok karmaşık olan bu risklerin

birbirleriyle olan ilişkisinin en iyi şekilde anlaşılabilmesi için yaşamsal önem

taşımaktadır. Daha sonra bu sistemlerin periyodik olarak değişen iş ortamı ve risklere

göre güncelleşmesi de aynı derecede önemlidir.

Yazılımlar, %92’si tarım ve sanayi için harcanan yenilenebilir suyun daha verimli

kullanılması için büyük önem taşımaktadır. Su paylaşımında anlaşmazlık nedeniyle iki

ülke arasında çıkabilecek bir çatışmanın, Orta Doğu’da aynı zamanda petrol arzını ve

fiyatlarını etkileyerek, sanayi kurumlarının performansını düşürmesi, risklerin

birbirleriyle bağlantısına, ve bunların giderilmesinde yazılımın önemine yalnızca bir

örnektir. Bu da, yazılım fiyatlamalarında göz önünde bulundurulmalıdır. Su kısıtı ve

kalitesi, enerji dışında gıda ve sağlık riskleri ile de yakından ilişkilidir.

Küresel riskler raporuna göre, yazılımın yararlı olacağı bir başka alan, olabilecek bir

pandemi karşısında, günümüzde stokların en azda tutulduğu ve iş tedariki yönetiminin

sağlayıcıları bütün dünyaya dağıttığı bir iş dünyasında, ilaç ve gıda gibi kritik sektörlerde,

belirli mallara daha hızlı ulaşabilmedir. Bu durum, içinde bulunduğumuz kriz anında

daha da önemli hale gelmektedir. Pandemi yönetimi sadece bir moral yükümlülük

olmaktan çıkmakta, gelişmiş ülkeler ve çokuluslu kuruluşlar dahil olmak üzere bir

ekonomik gereklilik haline gelmektedir.

İkinci dünya savaşından beri büyük yol alan uluslararası ticaret de, küresel ekonomik kriz

nedeniyle büyük risk altındadır. Küresel riskler raporu, ticarette müşteri/satıcı buluşması,

ulaşım, depolama, lojistik, liman yönetimi, posta, gümrük, güvenlik, şeffaflık gibi

alanlarda giderleri azaltmanın anahtar yollarından birinin, bilişim kullanımının artırılması

olduğunu belirtmektedir.

İnovasyon

İnovasyon sadece bir üründe yenilik anlamına gelmemektedir. Süreçler gibi, bir firmayla

ilgili birçok alanda yenilik yapılabilir. Ayrıca, inovasyon sadece arge departmanında

yapılmaz. Bir firmanın her bölümünün her çalışanından gelebilir. Hatta, müşteri ve

tedarikçilerinden de gelebilir. Müşteriler, tedarikçiler ve çalışanlar dahil bütün firma

ekosistemini içerecek biçimde yapılacak bir bilgi sistemi, bilgi akışının devamlılığını ve

verimliliğini ve yenilikçiliğin en etkili biçimde firma bütününün parçası olmasını sağlar.

Küresel riskler raporunda, kullanıcı ve müşteri odaklı bir ‘web’ ortamına taşınmaya

başlayan iş dünyası ve küresel ekonomide işletmelerin bilişim kullanımının, küresel kriz

ve riskler ortamında daha da önem kazanarak yaşamsal hale geldiği vurgulanmaktadır.

Page 63: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

63

Stratejik öngörü

İnovasyon gibi stratejik öngörü de, bilişimin katkıda bulunabileceği, karar

mekanizmalarında özellikle ekonomik kriz döneminde giderek önem kazanan bir

olgudur. Alınan kararlara ve bunların uygulamalarına gelecek öngörüsünü katarak

verimliliği artırmaktadır. Küresel riskler raporunda belirtilen yöntemleri arasında,

senaryolar, tahmin, geri dönüş, arama, sorun ve konu yönetimi, ön uyarı, yaratıcılık, risk

ölçümü ve ufuk taraması sayılabilir. Bunlar, gelecekte olabilecekleri günümüze getirerek,

karar mekanizmasının daha verimli ve etkili çalışmasını sağlamaktadır.

Page 64: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

64

Page 65: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

65

Yerel yansımalar

Türkiye küresel gelişmelerden önemli ölçüde etkilenmektedir. Son yıllarda giderek artan

kişi başına GSYİH, Türkiye’nin bilgi ve iletişime daha çok önem vermesine yol

açmaktadır. Yavaşlamasına karşın Avrupa Birliği uyum süreci, özelleştirmeler, kalkınma

planları, sektör geliştirme çabaları ve çok sayıda serbest toplum kuruluşu dahil, farklı

paydaşların faaliyetleri, yerel bilgi ve iletişim sektörünün yönü açısından doğrudan ya da

dolaylı bir şekilde belirleyici olurken, bu konudaki küresel gelişmeler ve yenilikler de

sektörü etkilemektedir. Bu yenilik ve etkilere bir örnek, teknoloji marketleri nedeniyle

zorlanmaya başlayan donanım dağıtım kanallarının yazılım kiralama alanının

gelişmesiyle birlikte uğrayabileceği değişikliktir. Küresel kriz ise, Türkiye ekonomisini

ve bilişim sektörünü oldukça olumsuz etkilemektedir.

Küresel, bölgesel ve yerel gelişmeler ve değişimler sonucu giderek daha karmaşık hale

gelen bilgi ve iletişim sektörünün sağlıklı ve ülkenin sürdürülebilir kalkınmasına en

olumlu katkıyı yapabilecek şekilde gelişebilmesi, devletin Bilgi Toplumu Stratejisi’nin de

öngördüğü şekilde hızlı bir şekilde büyüyebilmesi, bu hızlı büyümenin düzenli, planlı,

ekonominin başka endüstrilerini daha verimli hale getirecek ve ülkenin farklı bölgelerine

yayılacak biçimde gerçekleşebilmesi, ulusal kalkınma planlarıyla eşgüdümlü olabilmesi,

Avrupa Birliği kriterlerine uyum sağlayabilmesi ve resmi olmayan çekincelerini

gidermeye katkı yapabilmesi, ve sektör için çizilen büyük hedeflere varılabilmesi için

gerekli olan, devlet, yerel yönetimler, bilişim sektörü firma ve kuruluşları, eğitim

kurumları, özel sektör ve diğer bütün paydaşlar arası koordinasyon önemli hale

gelmektedir.

Nüfusunun büyüklüğü ve son yıllarda gösterdiği gelişme ve büyüme hızıyla Türkiye’nin

AB içerisindeki durumu, Çin’in dünyadaki konumunu andırmaktadır. Türkiye’nin, bu

konumunu ve ilerlemesini AB ile yakınsamaya dönüştürmesinde bilgi ve iletişim sektörü,

özellikle sürdürülebilir kalkınma, verimlilik, rekabetçilik, yüksek katma değer, yetkin

işgücü gibi alanlarda katkı yapabilir. Bu katkı, hem küresel hem de yerel alanda

ekonomik krizde kurumlar için daha da önem kazanmaktadır.

Planların ve çabaların Avrupa Birliği’nin Lizbon Stratejisi ve Bilgi Toplumu Stratejisi’ne

uygun olması gereklidir. Orada da, paydaşların işbirliği, KOBİ’ler, geniş bant, arge, bilgi

ve iletişim teknolojileri (BİT) tabanlı kamu hizmeti gibi altyapı faaliyetleri ön plana

çıkmakta, birçok finansman olasılığı doğmaktadır. Rekabetçilik ve Yenilik Programı

altında gerçekleştirilen BİT Politikası Destek Programı, Yedinci Çerçeve Programı gibi

programlar BİT kullanım ve üretimini amaçlamaktadır. Sınır ötesi hizmetler ya da

Page 66: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

66

hizmetlerde sınırların kaldırılması gibi konularda Türkiye’nin durumunun ne olacağı, ve

bunun bilişim sektörüne etkileri çok önemlidir. Bunun yanında yapılacak ulusal ve yerel

planların, Vizyon 2023, Türkiye Ulusal İnovasyon Stratejisi, hatta Türk Cumhuriyetleri

Bilişim Teknolojileri Çalışma Grubu gibi çabalarla da uyumlu olması gerektiği

belirtilmektedir.

Bilgi Toplumu Stratejisi gibi önemli bir projeyi 2006 yılında yürürlüğe sokan hükümetin,

bu projenin koordinasyonunu sağlayacak birimlerin netleştirilmesini, ve bakanlıklarda

oluşan çok sesliliği de önleyecek bir sorumluluk sistemi kurulmasını bir an önce

gerçekleştirmesi, sektörün ve ülkenin geleceği açısından sağlıklı olacaktır. Bu konuyla

yakından ilgili Bilişim Sektörü Eylem Planı da öncelikler arasındadır. Bilişimin stratejik

sektör ilan edildiği kalkınma planlarında net olarak belirtilmese de, önem verildiği

vurgulanmaktadır. Yapısal reformlarda vergi ve cari açık sorunları, bilişim sektörünün

katkı yapabileceği alanlara sadece iki örnektir. Ulusal ve yerel kalkınma planlarının

uyumu da önemlidir. Yazılım firmaları da bu planları göz önünde bulundurmalıdır. Bütün

bu gelişmeleri yakından izleyen yazılım firmalarının, kriz döneminde doğru stratejiler

uygulayarak, yazılım kullanan kurumlarla birlikte büyüyerek başarılı olacakları

öngörülmektedir.

Türkiye ekonomisi

Türkiye ekonomisi dünyanın ilk on beş ekonomisinden biridir. Ülke, NATO’nun ikinci

kalabalık, Avrupa’nın ise en büyük ordusuna sahiptir. Avrupa’nın ikinci geniş nüfusu,

50’den fazla İslam ülkesi arasında en büyük olan ekonomi için büyük potansiyel

oluşturmaktadır. Ekonomik ve siyasi açıdan büyük bir bölgesel güç haline gelen Türkiye,

dünyada giderek daha fazla ilgi çekmektedir. Bu durum, bilgi ve iletişim kullanım ve

üretimi için de büyük potansiyel yaratmaktadır.

G-7 olarak adlandırılan yedi gelişmiş ülke, ABD, Japonya, Almanya, Birleşik Krallık,

Fransa, İtalya, Kanada’dır. Bunun yanında, E-7 olarak adlandırılan gelişmekte olan Çin,

Hindistan, Brezilya, Rusya, Meksika, Türkiye ve Endonezya, son yıllarda giderek önem

kazanmaktadır. E-7 ekonomilerinin en geç 2050 yılı itibarıyla G-7’ninkilerden yüzde 50

büyük olacağı öngörülmektedir. Bu gelişen yedili arasında, BRIC olarak adlandırılan,

Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin analizleri dışında, Türkiye de son zamanlarda odak

noktasıdır.

Türkiye ekonomisi, koalisyon hükümetleri, ekonomik krizler ve yetersiz önlemlerle

geçen 90’lı yıllardan sonra, Avrupa Birliği ile entegrasyonun önemli motivasyonuyla

yapılan, IMF disiplini ve finansmanıyla destek bulan, sosyal, politik ve ekonomik

reformlar olumlu küresel konjonktürle birleşince, 2007’ye kadar önemli iyileşmeler

yaşamıştır. Olumlu gelişmeler arasında, varılan büyüme oranları, enflasyonun makul

seviyelere inişi, kamu maliyesinin kontrol altına alınması ilk akla gelenlerdir. Kişi başına

düşen nominal GSYİH, on bin dolar seviyesine dayanmıştır. Bu gelişmeler, bir ekonomik

mucize ve tam bir iyileşme olarak gösterilemese bile, ülkenin eskiden kronik sorunlu

olduğu alanlarda önemlidir. Özelleştirmeler, telekomünikasyon gibi bazı sektörlerin

reformuna başlanması ya da tamamlanması, öne çıkan bazı adımlardır. Bütçe disiplini ve

bankacılık sektöründe daha önce yapılan reformlar, ülkenin küresel krize daha güçlü

Page 67: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

67

girmesini sağlamaktadır. Avrupa Komisyonu’nun Türkiye’nin piyasa ekonomisinin işler

hale geldiğini ilan etmesi, Kopenhag ve Maastricht kriterlerine uyumda özellikle 2006’ya

kadarki ilerlemeler, ek göstergelerdir. Bilgi Toplumu Stratejisi ise, doğru uygulanması

durumunda, ülkenin üretkenliğine önemli katkıda bulunabilir.

Enerjide dışa bağımlılık, sosyal güvenlik, eğitim, su kıtlığı, tarımda verimsizlik,

durgunluk yaşayan AB’ye endeksli dış ticaret, AB sürecinin ve reformların yavaşlaması,

cari açık, özel sektörün dış borçları, son dönemde azalan büyüme, çare bulunamayan

işsizlik ve yoksulluk, laiklik tartışmaları, etnik gerilim, terör, bölgesel siyasi istikrarsızlık,

Türkiye ekonomisinin önündeki bazı sorun, risk ve tehditlerdir. Sürdürülebilir ve büyüme

odaklı maliye politikalarının etkisinin geç ortaya çıkması ise, ülkede bu konuda yapılması

gerekenleri politik olarak zorlaştırmaktadır.

Son yıllardaki olumlu gelişmelere karşın, Türkiye esas sınavı 2009 yılında verecektir.

2008 yılının son aylarında gelişen ülkelere de yayılmaya başlayan ABD merkezli küresel

finansal kriz, 2009 yılında bütün dünyada reel ekonomilerde tam anlamıyla

hissedilecektir. Türkiye’nin daralma yaşaması muhtemeldir. Olumlu gelişmelere karşın,

dışa açık ekonomisinin Avrupa’ya endeksli olması, işsizlik problemi, yapısal cari açık

sorunu, enerji bağımlılığı gibi özellikleri nedeniyle küresel kriz dönemine girerken bazı

endişeler oluşmaktadır. Son aylarda inşaat, sanayi ve imalat sektörlerinden gelen ciddi

daralma haberleri, 2009 için olumsuz bir tablo çizmektedir.

Orta ve uzun vadede ise durum değişebilir. Türkiye’nin, AB, Orta Doğu, Asya gibi

önemli çekim bölgelerine yakınlığı bir avantajdır. Dış politikada ağırlığını artırmaktadır.

Yenilenebilir ve başka alternatif enerji potansiyeli büyük fırsattır. Jeotermal enerji, güneş,

rüzgar, birçok ülkeye göre daha temiz enerji olasılıkları yaratmaktadır. Toryumlu nükleer

enerji ayrı bir umuttur. Türkiye, taşımacılık ağı olarak da, önemli bir bölgesel merkez

olmak için büyük potansiyel taşımaktadır. Yavaşlayan AB sürecine kazandırılabilecek bir

ivme ve hızlandırılacak reformlar, laiklik ve etnik sorunları aşılabilirse, ülkeyi kısa

zamanda farklı bir konuma getirebilir.

Türkiye küresel kriz döneminde bazı soru işaretleri yaratsa da, orta ve özellikle uzun

vadede potansiyeli yüksektir. Bu potansiyelin gerçeğe dönüştürülmesinde ise, hükümetin

performansı, küresel ekonomik durum, bölgedeki politik konjonktürle birlikte, özel

sektörün tavrı, belirleyici faktörler olacaktır.

Ekonomide son gelişmeler, sektör bazında bazı veri ve beklentiler

ABD, Avrupa ve Asya’nın gelişmiş ülkeleri, ihracat, sanayi üretimi ve ekonomi

genelinde 2008 yılının son üç ayında ve 2009’un ilk aylarında önemli daralmalar

yaşarken, birçok gelişmekte olan ülke gibi, Türkiye ekonomisi de bundan olumsuz

etkilenmektedir. Ülke ihracatının %60’ı, gelen doğrudan yabancı yatırımın %80’i, ve

uluslararası banka borçlanmalarının %77’si Avrupa’ya endekslidir.

2008 yılının son üç ayında başlayan ihracatta daralma, Türkiye İstatistik Kurumu’na

(TÜİK) göre, Ocak ayında %25,7 oranına ulaşmıştır. Bunda da, hem küresel talep azalışı,

hem de doların euroya karşı değer kazanmasıyla euro ihracatın dolar bazında daha az

Page 68: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

68

gözükmesi rol oynamıştır. Küresel fiyat düşüşleri etkisi çıkarıldığında bu daralma daha

azdır. İthalat da, benzer biçimde dört ay arka arkaya, hatta ihracattan fazla daralmış, Ocak

ayında bu oran %43,3 olmuştur. Euronun değer kaybetmesi, iç talebin daralması, kur

yükselişi önemli etkenlerdir. İthalatın ihracattan daha fazla daralmasına karşın, gene de

dış ticaret açığının finanse edilmesi, sıcak para çıkışları ve özel sektör dış borçları da

düşünüldüğünde, zor gözükmektedir. Bu da, IMF ile bir anlaşmayı gerekli hale

getirmektedir.

TÜİK’e göre, 2009 yılı Şubat ayı itibarıyla küresel krizin de etkisiyle yıllık enflasyon (bir

önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı) Tüketici Fiyatları Endeksi’nde (TÜFE)

%7,73’e gerilerken, Üretici Fiyatları Endeksi’nde (ÜFE) %6,43 olarak gerçekleşerek,

ekonomiye nefes aldıran bir faktör olmuştur.

2009 yılının Ocak ayında sanayi üretiminde daralma geçen yıla göre %21,3 olmuştur.

Hem iç hem dış talep etkilendiğinden, 2001 krizindeki iç talep kaynaklı %13

düzeylerindeki azalmanın çok üzerindedir. Mevsimsellik hesaba katılırsa bu oran birkaç

puan düşebilir. Sanayi alt sektörlerinde, madencilik %3,8, imalat %24,2, elektrik, gaz ve

su %6 daralmıştır. Ana sanayi gruplarında, aynı dönemde sermaye malları imalatı %44

ile en büyük düşüşü yaşarken, dayanıklı tüketim malları imalatında daralma oranı %25,4,

dayanıksız tüketim malı imalatında %10,1, enerji üretiminde %6,4 olarak gerçekleşmiştir.

Kapasite kullanım oranları 15,5 puan düşmüştür.

İmalat Sanayi Üretim Endeksi alt gruplarında en büyük düşüş oranı %60,3 ile otomotiv

sektöründe yaşanırken (motorlu kara taşıtı, römork ve yarı römork imalatı), bunu %55,7

ile radyo, televizyon, haberleşme teçhizatı ve cihazları imalatı, %32,1 ile büro makineleri

ve bilgisayar imalatı, %31,1 ile derinin tabakalanması ve işlenmesi, %30,6 ile makine ve

teçhizat hariç metal ürünleri imalatı izlemektedir. Tekstilde düşüş %28,3, ana metal

sektöründe %24,1, kimyasal madde ve ürünlerinde %20,2, hazır giyimde %14 olarak

gerçekleşmiştir. İmalat sanayi alt kalemlerinde gıda ve içecek imalatı ve tütün ürünleri

imalatı, sırasıyla %1 ve %0,7 ile artış gösteren iki gruptur.

2008 yılında motorlu taşıtlar satışlarının %17 azalmasından sonra, bu yıl daha da büyük

daralmalar yaşayan otomotiv sektöründe 2010 yılında büyük bir düzelme

beklenmemektedir. Görüştüğümüz ekonomist ve sektör uzmanlarına göre, tüketici

güveninin azalması, kredi daralması, (ithal taşıt satışlarının toplama göre oranının

yüksekliği ve imalatçıların giderlerinde döviz ağırlığı nedeniyle) Türk lirasının değer

kaybı bazı önemli nedenlerdir.

Beyaz eşyada son iki yıldır yaşanan iç talep daralmasının bu yıl artarak devam edeceği

öngörülmektedir. 2010 yılında da düzelmenin düşük olacağı beklenmektedir. Dayanıklı

tüketici malları satışlarındaki kredi ağırlığı, ihracat pazarı Avrupa’nın resesyonda olması,

bazı firmaların döviz pozisyonları, kriz döneminde önemli bir sorun oluşturmaktadır.

Orta vadede ekonomik ürünlerle Avrupa’da rekabet olasılığı ve Türkiye ekonomisinin

potansiyeli, bu sektör için daha olumlu bir tablo çizmektedir.

Page 69: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

69

Bankacılık sektörü daha önce yapılan reformlar sayesinde, döviz pozisyonu, aktif ve

pasifleri arasındaki vade farkı, borç/mevduat, sorunlu kredi ve sermaye yeterlilik

oranlarında oldukça sorunsuz olarak, görüşülen ekonomistlerin daralan bir ekonomide

karlılık oranlarında düşüşler beklemesine karşın, bu krize daha güçlü girmektedir. Faiz

indirimlerinin de karlılıklarını olumlu etkileyeceği öngörülmektedir. Küresel kriz

döneminde ABD ve AB gibi bölgelerde yazılım firmalarının bankalara olan satışlarında

sorun yaşamaları nedeniyle bankacılık sektörleri özellikle olumsuz görülürken,

Türkiye’de farklı bir tablo çizilmektedir.

Sigorta sektöründe ise, ekonomik kriz nedeniyle özellikle mal ve hayat segmentlerinde

2009 yılında daralmalar beklenirken, orta ve uzun vadede doyum oranlarının düşüklüğü,

önemli potansiyel göstergesidir. Görüşülen uzmanlar, özel emeklilik segmentinin daha

olumlu bir 2009 yaşamasını beklerken, uzun vadede büyük potansiyeli olduğunu

vurgulamaktadır.

İnşaat sektöründe görülen yavaşlama, son yıllarda yükselen ev kredisi faiz oranları ve ev

fiyatlarına, son zamanlardaki tüketici güveni azalmasına ve ekonominin daralmasına

bağlanmaktadır. Daha orta ve uzun vadede ise, ülkenin geniş ve genç nüfusunun

şehirleşme ve ekonomik büyümeyle birleşmesiyle, buna Türkiye ekonomisinin bölgesel

ve küresel entegrasyonunun artarak sürmesi eklendiğinde, inşaat sektörünün önemini

sürdürmesi beklenmektedir.

Telekomünikasyonun günümüzde bir gereklilik haline gelmesinden ötürü, son

zamanlardaki reform ve serbestleşmeler de düşünüldüğünde, zorlu ekonomik koşullarda

bu sektörün ekonominin birçok alanına göre daha iyi bir performans sergileyeceği

öngörülmektedir. Bilgisayar sahipliğiyle beraber asimetrik sayısal abone hattı

(asymmetric digital subscriber line ya da kısaca ADSL) sayısı artışı, sabit ve mobil geniş

bant talebi, üçüncü nesil hizmetler, bunların yaratacağı yeni ürün ve gereksinimlerin de,

sektörün orta vadede gelişmesine katkıda bulunacağı öngörülmektedir.

Görüştüğümüz sektör uzmanlarına göre, mobil abone sayısı 2008 yılında %7 büyümüştür.

Büyümenin %4’le azalarak da olsa süreceği, ancak kullanım ve fiyatlamada baskılar

olabileceği beklenmektedir. 2008 yılında %92’ye ulaşan doyum oranının ise 2009 yılı

sonunda %95’i geçeceği öngörülmektedir.

Medyada ise özellikle reklam gelirlerinde %10’a yakın bir daralma beklenirken,

televizyona göre gazete reklamlarında daha büyük bir düşüş beklenmektedir. 2010

yılında hafif bir büyüme öngörülmektedir. İnternet, ulusal reklam harcamalarının %5’ini

oluşturmaktadır.

Bunun yanında hükümet, ekonomik krize karşı önlem paketleri açıklamaktadır.

Bunlardan sonuncusu, emeklilere bir defaya mahsus ek ödeme ve altı sektöre özel vergi,

kredi ve istihdam teşviki olarak hazırlanmaktadır. Detayları henüz belli olmayan bu

plandan, tekstil, otomotiv, demir ve çelik, denizcilik, müteahhitlik ve turizm sektörlerinin

yararlandırılacağı öngörülmektedir. Ekonominin kritik sektörlerinde iç ve dış talep

daralmasından doğan stok artışlarını geçici olarak çözmek planların önemli hedeflerinden

Page 70: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

70

biridir. Bankacılık sektörüyle özel sektör arasındaki kredi ilişkisinin sağlıklı bir biçimde

yürümesi de hedeflenmektedir.

Yapılan son açıklamada, iç talepteki durgunluğu canlandırmaya yönelik olarak tüketici

kredilerinin maliyetinin tüm sektörleri kapsayacak şekilde indirilmesi, KOBİ’lerin düşük

faizli kredi kullanması için olan kaynakların artırılması, başta tarım ürünleri olma üzere

ihracatçıların rekabet gücünü iyileştirmek için kaynak artırımı, konut, otomotiv, beyaz

eşya ve elektronik sektörleri için geçici vergi indirimi planlanmaktadır.

Bütün bu önlemlerin adı geçen sektörlerde bir canlılık yaratması beklenirken, bu

desteklerin miktarlarındaki belirsizlik, IMF anlaşmasının henüz gerçekleşmemiş olması,

küresel krizin derinleşmesi riski ve bunun Türkiye’deki yansımalarının yerel krizi

kötüleştirmesi tehdidiyle, artmaktadır. Faiz oranlarındaki indirimler ve planlanan önlem

paketlerinin, kriz sonrası dönemde enflasyon ve bütçe açıkları artışına, ve dolayısıyla

daha düşük büyüme oranlarına neden olabileceği öngörülmektedir.

Türk lirası değerinde olabilecek düşüşlerin ise, dış borçları nedeniyle özel sektörü

zorlaması beklenmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası verilerine göre, 2009

yılının Ocak ayı itibarıyla, özel sektörün yurt dışından sağlamış olduğu uzun vadeli kredi

borcu miktarı yaklaşık 135 milyar dolardır. Bunun 37 milyar dolarlık kısmı 2009 yılında

geri ödenmek zorundadır. Önemli miktarda kısa vade döviz borcu geri ödemesi olan bazı

sektörler gayrimenkul, toptan ve perakende ticaret, inşaat, gıda ve metaldir. Doğu Avrupa

ve AB’ye göre çok daha düşük oranlarda seyreden hane borçları ise daha sorunsuzdur.

Tüketici borçları/GSYİH oranı 2008 yılının Kasım ayı itibarıyla %9,4, tüketici döviz

borçlarının toplama oranı ise aynı dönemde sadece %4,7 olmuştur.

Türkiye bilgi toplumu stratejisi

Devletin Türkiye Bilgi Toplumu Stratejisi, ülkenin önümüzdeki yıllarda dünyada her

alanda rekabet edebilmesi, medeni ülkeler arasında hak ettiği yeri alabilmesini

kolaylaştırma, e-dönüşüm projesinin toplumun tüm kesimlerini kapsayacak, ulusal yarar

ve katma değeri artıracak şekilde gerçekleştirilmesi, bilgi ve iletişim sahalarında hem

kullanım hem de üretimin ülkenin bütün kesimlerine yayılması hedefleriyle yapılmış

önemli bir projedir.

2006 yılında tasarımı tamamlanan projenin hedeflerine varabilmesi için ve

uygulanmasının maliyeti en az 2,9 milyar YTL olduğundan, çok iyi incelenmesi ve

uygulanması gerekmektedir. Bu uygulama sırasında bütün il ve bölgelerimizin

katılımının azami ölçüde olabilmesi ve bu pastadan gerekli payı alabilmesi bölge

uzmanlarının izleme ve çabalarına da bağlıdır. Bu projeyle ilgili konularda planlanan

büyük miktarda yatırım ve destek, fırsatlar yaratmaktadır. Proje hedefleri doğrultusunda

bilişim sektöründe iç pazar ve ihracatta kısa sürede bir gelişme beklenmektedir.

Page 71: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

71

TÜRKĠYE BĠLĠġĠM SEKTÖRÜ

2010 HEDEFLERĠ

Ġç pazar (mn $) Mevcut Hedef

Donanım 2.086 6.368

Paket yazılım 390 1.267

Hizmetler 574 1.525

Ġhracat hacmi (mn $)

Donanım 10 31

Paket yazılım 30 161

Hizmetler 40 215

Oranlar (%)

Bilişim/GSYİH 0,8 2,2

Yazılım ve hizmetler ihracatı

/yazılım ve hizmetler pazarı 7,3 13,5

Kaynak: Bilgi Toplumu Stratejisi, DPT, 2006

Bilgi Toplumu Stratejisi, bilgi ve iletişim sektörünü kapsayan, hem üretim hem kullanım

içeren, çok detaylı, doğru uygulama ile Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınmasına büyük

katkı sağlayabilecek bir plandır. Ancak, bölge farklılıklarını, özellikle üretim alanında,

yeterince gözetebilmesi ve yerel katkı sağlayabilmesi için bölge aktörlerinin, hatta bölge

dışı aktörlerin gerekli uyarıları yapmaları ve uygulamayı yakından izlemeleri gereklidir.

Plandaki hedeflere ulaşmada, önemli yatırım yıllarından 2007’nin genel seçimlere

rastlaması, 2008 ve 2009’un ise küresel krize denk gelmesi, büyük sapmalar olabileceğini

göstermektedir. Bu, aynı zamanda şu ana kadar gerçekleştirilemeyen hedeflere ulaşmak

için önümüzdeki yıllarda sürdürülecek çabalar nedeniyle, bilgi ve iletişim sektöründe

yeni fırsatlar yaratmaktadır.

E-devlet

E-devlet projeleri bütün dünyada önemlidir. Birçok alanda verimlilik sağlamasının

yanında, kamu şirketlerinin yaptığı yatırımlar ülke bilişim firmalarına iş olanakları

yaratmaktadır. Dokuzuncu Kalkınma Planı’nda da vurgulandığı gibi oldukça öncelikli

olan bu sahada ülke çapında çalışmalar devam etmektedir. 2002 yılında 233 milyon

dolardan 2006 yılında 534 milyon dolara tırmanan devlet bilgi ve iletişim yatırımları,

Bilgi Toplumu Stratejisi ile daha yüksek seviyelere çıkmaktadır. Avrupa Birliği

tarafından belirlenen temel devlet hizmetlerinin çoğu, Türkiye’de farklı seviyelerde

elektronik olarak verilebilmektedir. Bunlarda da AB’ye uyum çalışmaları devam

etmektedir.

İhalelere yerli bilişim firmalarının katılımı, kalite sertifikası koşulları, savunma sanayi,

bilgi ve iletişim harcamalarında tasarruf ve ödemeler, tartışmalı ve sorunlu konulardan

bazılarıdır. E-ihale gibi planların ise ihale takibini kolaylaştırması beklenmektedir. Yerel

bilişim firmaları eşit şartlarda yarışarak ve geçmişte inşaat sektöründe olduğu gibi önce

içeride büyüyerek, sonra dışarıya da açılabilir. Otomotiv, inşaat ve turizm gibi sektörler

devletten buldukları büyük destek sayesinde gelişmiştir.

Page 72: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

72

E-devlet, bilişimin kamu kuruluşlarında faaliyetleri daha verimli ve etkili hale getirmek

için kullanılmasıdır. Ülkelerin kalkınması için önemli katkıda bulunmaktadır, bilişim

sektörünün gelişimi için de gereklidir. Diğer yandan, Heeks’e göre (2003, s. 1), göz

önünde bulundurulması gereken önemli bir gerçek, günümüzde e-devlet projelerinin

tamamen ya da kısmen başarısızlıkla sonuçlanmalarıdır. Projede başarısızlık göreli olarak

düşünülmelidir. Mutlak başarısızlıkta, girişim hiç uygulanmamış ya da uygulanmış ama

hemen bırakılmıştır. Kısmi başarısızlıkta, önemli hedefler tutturulamamıştır ve/veya

birçok istenmeyen sonuç ortaya çıkmıştır. Başarı durumunda ise, ilgili aktörlerin çoğu

hedeflerine ulaşmıştır ve istenmeyen sonuçlarla karşılaşılmamıştır. Heeks’e göre,

gelişmekte olan ülkelerde e-devlet projelerinin %35’i tamamen, %50’si kısmen başarısız

olurken, %15’i olumlu sonuçlanmaktadır. Olumsuz sonuçlarda başlıca kayıplar aşağıdaki

gibidir:

Doğrudan finansal kayıplar: ekipman, danışman, yeni tesisat, eğitim

programlarına ayrılan sermaye.

Dolaylı finansal kayıplar: işin içindeki kamu çalışanlarının zaman ve çabalarına

harcanan para.

Fırsat kayıpları: o paranın daha verimli başka işlerde kullanılması.

Politik kayıplar: birey, organizasyon ve ülkelerin imaj ve prestij kaybı.

Yarar kayıpları: başarılı bir projenin getirebileceği yararları kullanamamak.

Gelecek kayıpları: Birincisi, aktörlerin moralini bozarak, insan kaynaklarının özel

sektöre ya da yurtdışına geçişine neden olabilir. İkincisi, e-devlet projelerinde

kredibilite ve güven kaybına neden olur, bazı aktörlerde risk alma isteğini azaltır

ve statükoculara güç verir.

E-devlet projelerinde önemli bir sorun, projelerde çalışanların bu kayıpların bilincinde

olmamalarıdır. Bunların çoğu gözle görülmeyen kayıplardır. Başarısızlık durumunda

ölçülmezler ve dikkate alınmazlar. Bu başarısızlıkların önüne geçebilmek için ilk

yapılması gereken, nedenlerini anlamaktır. Burada en önemli nokta, ‘nerede olunduğu’

yani ‘güncel realite’ ile, ‘nerede olunmak istendiği’ ve ‘e-devlet projesi tasarımı’

arasındaki farkın boyutudur. Tasarım-gerçek boşluğu arttıkça, proje başarısızlık riski

büyümektedir. Heeks’e göre, bu boşluğu anlamakta yedi boyut önemlidir: bilgi; teknoloji;

süreç; hedefler ve değerler; personel ve beceriler; yönetim sistemleri ve yapıları; ve diğer

kaynaklar (zaman ve sermaye).

Bu başarısızlıklar çeşitli olmakla birlikte, bazı tipik örnekler mevcuttur. Birincisi katı-

yumuşak farkıdır. Bilişim projelerinde teçhizat, mühendislik, rasyonalite ve tarafsızlık

düşünülür. Ancak, birçok devlet kuruluşu bu katı fikirler yerine, insan, politika, duygular

ve kültür gibi yumuşak faktörlerden etkilenirler. Katı bir e-devlet projesi yumuşak

gerçeklerle karıştığında, büyük bir boşluk ve başarısızlık riski oluşur. İkincisi ise özel-

devlet boşluğudur. Tüm çabalara karşın, devlet sektörü özel sektörden temel farklılığını

korumakta, birçok bilişim firması, danışmanı ve hükümet temsilcileri bu gerçeği

unutmaktadır. Sonuç olarak, özel sektöre uygun bilgi sistemleri çok farklı devlet sektörü

gerçeğine uygulanmak istenmektedir. Üçüncüsü ülke gerçeği boşluğudur. Bazen ‘küresel

düşün, yerel hareket et’ felsefesinin yalnızca ilk yarısı hatırlanmakta, gelişmiş ülke

projeleri olduğu gibi gelişmekte olan ülkelere uygulanmaktadır. (Heeks 2003, ss. 2-5)

Page 73: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

73

Sonuç olarak, proje başarısızlığının nedenlerinin ve yarattığı kayıpların iyi anlaşılması

başarısızlık riskini azaltmada önemli rol oynayacaktır. Bu konuda bilinç, kriz döneminde

sektöre devlet desteğinin etkin yapılması açısından önemlidir. Kriz döneminde devlet ve

hükümet harcamalarının birçok ülkede ekonomiyi canlandırma yöntemi olduğu ortamda,

bu konu ön plana çıkmaktadır.

Devlet konusu sadece e-devlet olarak değil, aynı zamanda KOBİ’lerde bilişim

kullanımını artırmak ve sektörü yönlendirebilmek gibi kullanım ve üretime destek

anlamında, İrlanda, İsrail ve Hindistan gibi ülkelerde de görüldüğü gibi, önemlidir.

Devlet desteği, altyapı, eğitim, finansman, kümelenme gibi faktörleri de içerecek şekilde

ele alınmalı, devletin ‘kolaylaştırıcı’ rolü ön plana çıkarılmalıdır.

Bazı sorunlar ve eksikliklere karşın, devlet ve hükümet tarafından, özellikle üst düzeyde,

son zamanlarda bilgi ve iletişim sektörüne yönelen ilgi ve faaliyetler bu konuda

iyimserliği artırmaktadır. Sorun ve eksikliklerin önüne geçilmesinin en iyi yolu,

yapılacak planların bilimsel araştırmalara dayanmasıdır.

Bilgi ve iletiĢim altyapısı

Türkiye’nin bilgi ve iletişim altyapısı, hem dar anlamda hem de bilgi ve iletişim

üretimine ve kullanımına temel olacak eğitim, işgücü, inovasyon, arge, regülasyon, hatta

finans gibi alanları içeren daha geniş anlamda sorunludur. NRI, küresel rekabetçilik ve

insani gelişmişlik gibi endekslerdeki yeri genelde dünyadaki karşılaştırılan bütün ülkelere

göre orta sıralarda, gelişmiş ülkelere göre gerilerdedir. Son yıllarda artan çabalar sonucu,

mutlak değer olarak iyileşmeler görülse de, başka ülkelerin de çalışmalarından ötürü,

göreli olarak ilerlemesi daha yavaştır, hatta bazı endekslerde gerilediği de

görülebilmektedir.

Avrupa Birliği süreci ve Bilgi Toplumu Stratejisi’nin getirdiği ivme sayesinde artan çaba

ve kaynaklar, küresel krize karşın, az kaynakla daha fazla getiri ve gelişme sağlayacak

yaratıcı stratejilerle birleştirildiğinde, bilgi ve iletişim altyapısında kısa sürede önemli

gelişmeler sağlayabilir. Eğitim reformu, geniş bant, teknoloji kuluçkaları, araştırma

merkezleri ve çokuluslu teknoloji firmalarına destek ve teşvik, önem verilmesi gerekli

bazı noktalardır. Öte yandan burada da planların eşgüdümlü olması ve bilimsel

araştırmalara dayanması gereklidir.

Türkiye yazılım stratejisi

Bilgi Toplumu Stratejisi ile aynı anda Yazılım Sanayicileri Derneği (YASAD)

sponsorluğu ile gerçekleştirilen Türkiye Yazılım Stratejisi de (Alican 2006b) yazılım

planlarında dikkate alınmalıdır. Yazılım sektörünün stratejisini ve uzun vadeli

planlamasını belirleyen bu proje doğrultusunda, bütün aktörlerin üzerine düşeni yapması

ve planların doğru uygulanması durumunda YASAD, yazılım sektörünün 2015 yılına

kadar yılda bir milyar dolar ihracat yapacak duruma gelmesini, 2023 yılında da dünya

markaları yaratmış, ülkenin en fazla ihracat yapan beş sektöründen biri olmasını

öngörmektedir. Bu stratejiye bağlı olarak en geç 2009 yılında bir Yazılım (ya da Bilişim)

Stratejisi Eylem Planı gerçekleştirilmesi beklenmektedir.

Page 74: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

74

Heeks’in stratejik modeline göre analiz edildiğinde, son zamanlardaki ihracat hamlesine

karşın, Türk yazılım sektörünün ağırlıklı olarak D ve C bölgelerinde, yani iç piyasada

hizmet ve paket ağırlıklı olduğu görülmektedir. Veri eksikliğine karşın, bütün

analizlerden çıkan sonuç, D bölgesinde daha fazla ağırlık olduğudur.

TÜRK YAZILIM ġĠRKETLERĠNĠN

MEVCUT STRATEJĠK POZĠSYONU

Ağırlık

Hizmet Paket

İhracat

Yön

İç pazar

Kaynak: Fuat Alican, Türkiye yazılım stratejisi, 2006

D bölgesi, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için en kolay yazılım sektörüne giriş

yöntemi olduğu gibi katma değeri de en düşük alandır. Buradan, daha eşit, ve hatta C

ağırlıklı, C/D karışımına doğru ilerlemek sektör için kısa vadede bir yön olabilir. Uzun

vadede ise C/B karışımı, yani yüksek katma değerli paket yazılım ihracatı ve iç piyasa

pazarlaması ya da E bölgesi, yani dört bölgenin karışımı Türkiye için düşünülebilir. E

bölgesi, sektörün ülkenin güçlü endüstrileriyle büyümesine, bilişim kullanımının eski

ekonomiye aktarımına, buradan küçük bağımsız firmaların doğmasına, üretkenliğin

artırılmasına, doğru niş pazarların bulunmasına ve en önemlisi kümelenme potansiyeline

sahip farklı şehir ve bölgelerin katılımına uygundur.

A B

E

D C

Page 75: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

75

TÜRK YAZILIM ġĠRKETLERĠNE

STRATEJĠK POZĠSYON ÖNERĠSĠ

Ağırlık

Hizmet Paket

İhracat

Yön

İç pazar

Kaynak: Fuat Alican, Türkiye yazılım stratejisi, 2006

Örneğin, İstanbul’da hayat pahalılığı ve işgücü giderlerinin yüksekliğinden ötürü, ürün,

dış kaynak kullanımı, başka hizmetler ve yazılım alanlarında diğer bölgelerle işbirliğine

gitmek, özellikle kısa vadede doğru bir strateji olabilir. Bu şekilde deneyim kazanan daha

fazla sayıda bilişim firması zamanla kendi markasını yaratıp, kaliteli ürünlerle yurt dışına

açılabilir. Bu modeli uygulayabilmek için genel olarak ülkede yapılması gerekenler yedi

ana başlıkta toplanmıştır:

ÜLKE ÇAPINDA YAZILIM MODELĠ

• Aktörler arası işbirliği (güçbirliği, kümelenme)

• Stratejik planlama (kalkınma planı parçası)

• Altyapı (hukuk, teknoloji/arge, eğitim/İK) ve destek

• Kurumsallaşma/Yönetim

• Finansman

• Kalite (süreç ve sistemler)

• Pazarlama

Kaynak: Fuat Alican, Türkiye yazılım stratejisi, 2006

Bu noktalardan aktörler arası işbirliği bahsedilen diğerlerinin hepsinde yapılmalıdır,

dolayısıyla önceliklidir. Bu işbirliğine bölge paydaşları da dahildir. Bu konularda aktif rol

oynayacak başlıca aktörler ve birbirleri ile işbirlikleri aşağıdaki gibidir. Bütün

paydaşların birbirleri ile koordinasyonu gereklidir, bunun hükümetin belirleyeceği bir

bölüm ya da STK gibi bir çatı altında toplanması daha verimli olmasını sağlayacaktır. Bu

model basitleştirilmiş ve doğrudan ilgili aktörleri içeren bir örnektir. Devlet ve yazılım

firmaları bağlantılı olarak özel sektör ve basın gibi daha birçok paydaş bu listeye

A

D

E

B

C

Page 76: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

76

eklenebilir. Bilişim kullanarak verimliliklerini artıracak kurumlar, bilişimi üreten

firmalarla işbirliği içinde olacak önemli paydaşlardır.

MODEL KOORDĠNASYONU

Eğitim Kurumları

Dernek ve KuruluĢlar

Yönetim

Finansman

Kalite

Pazarlama

Bilimsel Araştırma

Yazılım ġirketleri Devlet

Kaynak: Fuat Alican, Türkiye yazılım stratejisi, 2006

BiliĢim sektöründe eylem koordinasyonu

YASAD tarafından desteklenen ve yayımlanan Yazılım sektörü eylem koordinasyonu:

dünyadaki başarılı örneklerin incelemesi adlı çalışma (Alican 2008), bilişimde başarılı

olmuş, ilk atılımlarını yaptıklarında gelişmekte olan ülke statüsünde olan ve yazılım

literatüründe 3İ olarak adlandırılan Hindistan, İrlanda ve İsrail’in devlet ve özel

sektörlerinin, bilişim sektörünün ülkenin sürdürülebilir kalkınmasına en uygun şekilde

geliştirilmesi için nasıl bir koordinasyon ve yapılanma içerisinde olduklarını incelemekte,

çabalarını özetlemekte, bunlara ek olarak dünyanın değişik bölgelerinden başka

örneklerle karşılaştırmalar yapmakta, ve ileride Türk bilişim sektörünün yapılanmasına

ve eylem planına yönelik daha kapsamlı analizlere yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Bu

araştırmada, 3İ ülkelerinde ve başka örneklerde bilişim sektörünün gelişmesi için devlet

ve sivil toplum işbirliğinin ve faaliyetlerinin koordinasyonunun önemi görülmüş, bu

doğrultuda Türk bilişim sektörünün kendine özgü yapısına uygun bir koordinasyon ve

eylem ön planı hazırlanmıştır. 3İ örneklerindeki paydaşlar arası işbirliği, koordinasyon ve

eylemler, başka ülkelerin faaliyetleri, ve Türkiye’nin özellikleri düşünüldüğünde, bilişim

sektörü paydaşlarının faaliyetlerinin koordinasyonu ve eylem planı için aşağıdaki şema

ortaya çıkmaktadır:

Page 77: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

77

PAYDAġLAR KOORDĠNASYONU VE ÖN EYLEM PLANI ÖNERĠSĠ

Sivil toplum Devlet

Koordinasyon

İşbirliği

Kaynak: Fuat Alican, Yazılım sektörü eylem koordinasyonu, 2008

Bu planın ana hatları aşağıdaki gibi özetlenebilir:

Ulusal

Bilişim

Kongresi

Ulusal

BiliĢim

Programı

Çatı örgüt

Sorumlu bakan

Ulusal Bilişim Enstitüsü

Başbakan

Ulusal Bilişim

Danışma Meclisi

Yerel hükümetler

Diğer paydaşlar

Eğitim

kurumları

Bakanlık

Page 78: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

78

YĠRMĠ BĠRĠNCĠ YÜZYILDA TÜRKĠYE

Sürdürülebilir kalkınma için biliĢim sektörü

Hedef İlgili detaylar

Sürdürülebilir

kalkınma

Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınmasına bilişim sektörünün en verimli

katkıyı yapması.

Avrupa Birliği Bu sayede Avrupa Birliği’ne en hızlı biçimde girebilecek

sosyoekonomik gelişme seviyesine erişme.

Küresel rekabet Yazılım sektörünün kısa ve orta vadede bir milyar dolar ihracat

seviyesine erişmesi ve bölgesel oyuncu olması, uzun vadede ülkenin

ilk beş ihracat sektörü ve küresel oyuncular arasına girmesi.

Sorun Bilişim sektörünün Türkiye’nin sürdürülebilir bir biçimde

kalkınabilmesi ve bilgi toplumu haline gelebilmesi için gerekli katkıyı

yapamaması.

Çözüm Sivil toplum faaliyetlerinin koordinasyonu, paydaşlar arası işbirliği,

eylem planı.

Eylem İlgili detaylar

Çatı örgüt Bilişim sektörünün gelişmesini sivil toplum olarak desteklemek için,

mümkünse kanuni bir yapı altında ve başka paydaşları da içererek, bir

çatı örgüt organizasyonuna gidilmesi.

Avantaj: önemli kararları hızla alabilecek güçlü yapı.

Sorumlu bakanlık Konu ile ilgili yeni bir bakanlık kurulması, ya da olan bir bakanlığa

bağlı kurumun belirlenmesi (Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ya da

kurulacak Bilim ve Teknoloji Bakanlığı veya Bilgi ve İletişim

Bakanlığı).

Ulusal Bilişim

Danışma Meclisi

Bakanlık, çatı örgüt ve diğer paydaşlar (eğitim kurumları, başka ilgili

bakanlar, diğer bilgi ve iletişim STK’ları, belediyeler, başka yerel

kurumlar, sektörler, odalar, sendikalar, basın, vs). Danışma, paydaşlar

arası işbirliği ve politikaların demokratik olması için gerekli. Kararlar

böylece tüm sivil toplum katılımıyla alınır.

Ulusal Bilişim

Kongresi

İçerik: Türk bilişim sektörünün ülkenin sürdürülebilir kalkınmasına en

verimli katkıyı yapabilmesi için yapılması gerekenler.

Sorumlu: Çatı örgüt.

Katılımcılar: Tüm bilgi ve iletişim STK’ları ve firmaları, sorumlu

bakanlık, başka ilgili bakanlıklar (Sanayi ve Ticaret, Milli Eğitim,

Page 79: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

79

Dışişleri, Maliye, Milli Savunma, Tarım ve Köy İşleri, vs), eğitim

kurumları, sendikalar, belediyeler, başka yerel kurumlar, ilgili devlet

kurumları (TÜBİTAK, KOSGEB, İGEME, DPT, TYDTA, vs), özel

sektör (tarım, sanayi ve hizmetler), basın, 3İ bilişim STK’ları ve ilgili

bakanlıkları, Türk diasporası, diğer paydaşlar.

Ulusal Bilişim

Programı

Kanun ya da kanun hükmünde kararname ile Ulusal Bilişim Programı

yapılması.

Sorumlu bakan atanması. Bakanın programa bir yönetici ataması.

Başka seçenek, programı kurulacak yeni örgütün ya da meclisin

üstlenmesidir.

Paydaşların koordinasyon yapısının ve eylem planının kapsamlı bir

bilimsel araştırma ile detaylı bir model ve strateji altında

netleştirilmesi (hukuk, siyasi bilimler, ekonomi, bilgi ve iletişim,

antropoloji, pazarlama gibi alanlardan uzmanlardan kurulu çok

disiplinli bir kadro). Ulusal kalkınma planı ve Bilgi Toplumu Stratejisi

ile uyumlu. Gerekirse buna göre Bilgi Toplumu Stratejisi’nin

güncelleştirilmesi. Aynı anda bilişim sektörü envanteri (firmalar, insan

kaynakları arz ve talebi, öngörüler dahil) çıkarılması.

Bütçe: Dünya Bankası, Avrupa Birliği, devlet bütçesi (kurulacak

bakanlık bütçesi, TÜBİTAK ve TTGV fonları, Bilgi Toplumu

Stratejisi), çatı örgüt katkısı.

Sorumlu: Çatı örgüt, Ulusal Bilişim Danışma Meclisi ya da ilgili

bakanlık.

İzleme: Çatı örgüt, Ulusal Bilişim Danışma Meclisi ya da bakanlık.

Ulusal Bilişim

Enstitüsü

İçerik: Eğitim, bilişim sektörü ile ilgili stratejik araştırma, uygulamalı

araştırma, laboratuvar hizmetleri, deney ve belgelendirme, planlama,

teknik normlar belirleme, bilgilendirme, tanıtım.

Bütçe: Dünya Bankası, Avrupa Birliği, devlet bütçesi (kurulacak

bakanlık bütçesi, TÜBİTAK ve TTGV fonları, Bilgi Toplumu

Stratejisi), çatı örgüt katkısı.

Sorumlu: Çatı örgüt.

İzleme: Ulusal Bilişim Danışma Meclisi.

Ulusal Kümelenme

Stratejisi

İçerik: Ulusal Bilişim Programı dahilinde yapılacak araştırma sonucu

olarak bir kümelenme stratejisinin belirlenmesi. Bilişim Vadisi bu

konunun bir parçası olacak.

Sorumlu: Çatı örgüt, Ulusal Bilişim Danışma Meclisi ya da ilgili

bakan.

İzleme: Çatı örgüt, Ulusal Bilişim Danışma Meclisi ya da ilgili bakan.

Kaynak: Fuat Alican, Yazılım sektörü eylem koordinasyonu, 2008

Page 80: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

80

Ulusal kalkınma planı

Dokuzuncu Kalkınma Planı’nda, bilgi ve iletişimden öncelikli alan olarak

bahsedilmesine, ve yazılım ve hizmetlerin bölgesel oyuncu olması hedefinin

belirtilmesine karşın, ‘öncelik’ ve ‘strateji’ kelimelerinin belgedeki sayısının fazlalığı

nedeniyle verilen önemin yeterince anlaşılamamasının önüne geçebilmek amacıyla,

bilişim sektörünün açık bir şekilde ‘stratejik sektör’ ilan edilmesi ve bunu destekleyici bir

‘Ulusal Bilişim Programı’ açıklanması yararlı olabilir.

Bunun yanında, Türkiye’nin bilişim ve yazılım stratejisi, koordinasyon ve eylem ön

planı, kalkınma planı ile örtüşmektedir. Bu planların hepsi, ülkedeki çabaların varlığının

kanıtıdır ve yazılım firmaları için önemli fırsatlar oluşturmaktadır. Öte yandan, yazılım

kullanımıyla verimliliklerini artıracak olan ekonominin tüm sektörlerinden kurumlar için

olumludur. Bütün bu plan ve stratejiler, bu çalışmanın son bölümündeki çeşitli

paydaşlara, özellikle yazılım kullanan kurumlara ve üreten firmalara, yönelik önerilerde

göz önünde bulundurulmuştur. Aşağıda, Dokuzuncu Kalkınma Planı’nda bulunan ve

yukarıda bahsedilen çalışmalardaki veri, bulgu, model, strateji ve önerilerle uyumlu olan

önemli bazı unsur, plan ve hedefler aşağıdaki gibidir:

Vizyon: istikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte

rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen ve AB’ye üyelik için uyum

sürecini tamamlamış bir Türkiye.

Vizyonunun gerçekleştirilmesi için stratejik amaçlar gelişme eksenleri: rekabet

gücünün artırılması, istihdamın artırılması, beşeri gelişme ve sosyal dayanışmanın

güçlendirilmesi, bölgesel gelişmenin sağlanması, kamu hizmetlerinde kalite ve

etkinliğin artırılması.

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin öncelikli alan olarak desteklenmesi.

Sonuç odaklı ve eksen bazlı yeni yaklaşım gereği, görev alanları ile ilgili

konularda diğer kuruluşlarla işbirliği ve koordinasyon mekanizmalarının

oluşturulması.

Politikalar oluşturulurken kaynak kısıtı göz önünde bulundurularak

önceliklendirme yapılması. Temel amaç ve hedefler ile imkan ve kaynaklar

arasındaki dengeyi gözetme.

AB müktesebatına uyum.

E-dönüşümün en hızlı ve etkin biçimde tamamlanması.

Politika oluşturma ve uygulama kapasitesinin artırılması:

o Kalkınma planı, ulusal, bölgesel ve sektörel plan, program ve stratejiler

arasında uyum ve ilişkinin güçlendirilmesi.

o Politika oluşturma sürecinin rasyonelleştirilmesi; politikaların veriye ve

bilgiye dayandırılması; sayısal, kurgusal ve analitik yöntemlerden

yararlandırılması.

Kurumlar arası yetki ve sorumlulukların rasyonelleştirilmesi.

Kamu politikalarının oluşma sürecine demokratik katılım, ve toplumsal diyalog

sağlanması için STK’ların karar alma süreçlerine katılımı.

Sosyal diyalog kültürünün yaygınlaştırılması.

Uluslararası, ulusal ve yerel olmak üzere paydaşlar arası işbirliği.

Page 81: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

81

Su, çevre, savunma, havacılık, uzay, uydu, sağlık, enerji, ulaşım ve güvenlik

konularına öncelik verilmesi ve bu alanlarda son teknolojik gelişmelerin

kullanılması.

Tarım sektörünün ekonomiye etkin ve verimli katılımı.

Kırsal kesimde kalkınmanın sağlanması.

Bölgesel gelişmenin sağlanması ve bölgesel gelişme politikasının merkezi

düzeyde etkinleştirilmesi.

Cari açığın sürdürülebilir biçimde finanse edilebilmesi, kontrol altında tutulması

ve azaltılması.

Eğitimin işgücü talebine duyarlılığının artırılması, işgücü piyasasının esnek ve

hareketli bir yapıya kavuşturulması, ve özel sektör ve STK’ların bunda rol

oynaması.

Eğitimde yöneticilik, yaratıcılık, yabancı dil konularına daha fazla önem

verilmesi, eğitim yazılımları kullanılması.

Eğitimde özel sektörün rolünün artırılması.

Demografi ve işgücü yapılarındaki değişimle oluşacak istihdam gereksiniminin

karşılanması.

İstihdamda hizmetler sektörünün ağırlığının ve kadınların katılımının artması.

Yüksek katma değerli proje ve ürünlerin geliştirilmesi.

Yüksek katma değerli üretim yapısına geçişte ulusal ve uluslararası işbirliğine

önem verilmesi.

Orta ve yüksek teknoloji ürünleri ihracatı.

Hizmet ihracatına önem verilmesi.

Araştırma enstitüleri kurma ve özel sektör başta olmak üzere, toplumun her

kesiminde bilim, teknoloji ve yenilik kültürünün ve farkındalığının artırılması için

bilinçlendirme çalışmaları yapma.

Argenin yenilik üretecek şekilde ve pazara yönelik olması için paydaşlar arası

işbirliği.

Teknoparklarda üretilen yazılımların bölgesel ve öncelikli endüstrileri

destekleyecek şekilde ihtisaslaşması.

Doğrudan yabancı yatırımı ve kaliteyi artırma.

KOBİ’lerin rekabet gücünü geliştirme.

İşletmeler için ortak, arge, tedarik, pazarlama, kümelenme çabalarını artırma.

Yazılım ve hizmetlerde bölgesel oyuncu olma.

İç pazarı geliştirme.

Fikri mülkiyet haklarının korunması.

Her alanda kalite standartları ve belgelendirme.

Bütün paydaşların işbirliği aracılığıyla, girişimciliğin ve marka yaratma

yetkinliğinin geliştirilmesi.

E-güvenlik konusunun öncelikler arasında olması.

Öngörülebilirliğin artırılması.

İşlevselliğin artırılması.

Planların uygulama, izleme, değerlendirme ve koordinasyonu, bunlar için gerekli

raporlamalar ve işbirlikleri.

Page 82: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

82

Küresel rekabet, Türkiye ve bilgi ve iletiĢim

Türkiye’nin bilgi ve iletişim sektörünü yakından ilgilendiren bazı alanlarda gelişmişlik

seviyesini görmek için, bazı ülke karşılaştırmaları yararlı olabilir. Bilişim sektörünü

doğrudan ve dolaylı olarak ilgilendirebilecek ve etkileyebilecek küresel rekabetçilik, bilgi

ve iletişim katılım ve yararlanma, ve insani gelişmişlik konularında Türkiye’nin göreli

durumu bazı uluslararası kuruluşların küresel karşılaştırmalı raporlarında yer almaktadır.

Çin ve Hindistan gibi ülkeler uyguladıkları politikalar ve yaptıkları atılımlarla son çeyrek

yüzyılda yüz milyonlarca insanını fakirlikten çıkarmış, İrlanda ve İsrail gibi devletler

gelişmekte olan ülke statüsünden gelişmiş ülke gösterge seviyelerine erişmiştir. Bu

karşılaştırmalar, bir yandan incelenen ülkelerin ekonomik ve sosyal gelişme durumlarını

görmek, yazılım alanındaki atılımlarının ekonomileri ve kalkınmalarını ne derece

etkilediği hakkında bir fikir elde etmek, öte yandan gerekli plan ve politikaları

uygulayabilmek için Türkiye’nin durumunu ve konumunu anlamak açısından yararlı

olabilir. Bu aynı zamanda, krizde Türkiye’nin bilgi ve iletişimden yararlanabilme

kapasitesi için de bir gösterge olabilir.

Bu analize, son yıllarda bilişimde ön plana çıkan Hindistan, İrlanda, İsrail, Çin ve

Brezilya’ya ek olarak, bu konuda dünya lideri ABD, ve Türkiye ile ölçek olarak

karşılaştırılabilecek, dünyanın farklı bölgelerinden Polonya (AB ülkesi), Meksika (OECD

üyesi, Latin Amerika ülkesi, NAFTA serbest ticaret anlaşması parçası), Rusya (komşu

ülke ve Türkiye’nin doğal ihracat bölgesi içinde) ve Mısır (Arap ülkelerini ve Arapça

pazarını temsilen, ve son yıllardaki bilişim çabalarından ötürü) katılmıştır.

Küresel rekabetçilik

Bu kısımda, ülkelerin ekonomik gelişiminde rol oynayan faktörleri araştıran, ve ülke

yöneticilerinin ve iş dünyasının daha iyi ekonomik politikalar ve kurumsal reformlar

üretebilmesi amacıyla düzenlenen, Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Rekabetçilik

Endeksi (Global Competitiveness Index) incelenmektedir.

Bu tablo, rekabetçilik seviyeleriyle ülkelerin uzun vadede büyüme ve kalkınma

potansiyelini göstermeyi amaçlamaktadır. Göstergelere göre güçlü yanlarını ve reform

gerekleri olan alanları açıklamaktadır. Ülkeler gelişme seviyelerine göre önceliklerini

belirler. Bunu yaparken bir yandan kendilerini aynı kategorideki ülkelerle

karşılaştırırken, öte yandan geçmiş yıllara göre performanslarını ölçerler. Diğer

kategorilerdeki ülkelerle de özellikle bazı alt endekslerde karşılaştırmakta yarar vardır.

Rapor, bir yandan somut veriler, bir yandan iş dünyasının önde gelen liderlerinin

fikirlerini inceleyen araştırmalara dayanmakta, bu da hükümet yetkililerinin iş dünyasının

fikrini öğrenmesine yardımcı olmaktadır.

Bu rakamlar, incelenen ülkelerin ekonomilerinin geldiği ve gelebileceği nokta ile ilgili bir

fikir vermekle birlikte, her kuruluşun kullandığı değişkenlerin ve hesaplamalarının farklı

olabileceği, tam doğru olmayabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Bazı göstergeler

fikre dayalı ya da tahmin olduğundan, yanılma olasılığı az değildir.

Page 83: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

83

KÜRESEL REKABETÇĠLĠK ENDEKSĠ: SEÇĠLMĠġ ÜLKELER SIRALAMASI

Konular ABD Ġsrail Ġrlanda Çin Hindistan Polonya Meksika Türkiye Rusya Brezilya Mısır

Altendeks A: Temel gereklilikler 23 30 27 44 74 64 56 63 68 101 79

Kurumlar 33 28 18 77 48 82 85 55 116 104 51

Altyapı 6 28 49 52 67 80 61 59 65 78 62 Makroekonomik istikrar 75 61 21 7 108 56 35 83 37 126 124

Sağlık ve ilköğretim 34 11 16 61 101 36 55 77 60 84 83

Altendeks B: Verimlilik artırıcılar 1 16 19 45 31 43 50 51 48 55 85

Yüksek öğrenim ve eğitim 5 19 21 78 55 35 72 60 45 64 80

Mal piyasası verimliliği 12 25 4 58 36 69 61 43 84 97 76 İşgücü piyasası verimliliği 1 12 19 55 96 49 92 126 33 104 130

Finans piyasası gelişmişliği 11 10 5 118 37 64 67 61 109 73 113

Teknolojik hazırlık 9 14 25 73 62 51 60 53 72 55 87 Piyasa büyüklüğü 1 44 46 2 3 22 13 18 9 10 31

Altendeks C: İnovasyon ve gelişmişlik faktörleri

4 9 22 50 26 61 60 48 77 41 63

İş gelişmişliği 7 19 22 57 26 68 54 41 88 39 67 İnovasyon 1 5 19 38 28 58 71 53 57 44 67

Genel sıralama 1 17 22 34 48 51 52 53 58 72 77

GeliĢme Evresi 3 3 3 1-2 1 2 2 2 2 2 1

Kaynak: Dünya Ekonomik Forumu, Küresel Rekabetçilik Raporu 2007-2008 (131 ülke sıralaması)

Rekabetçilik tanımı: bir ülkenin üretkenlik seviyesini belirleyen kurumlar, politikalar ve faktörler grubu

Genel sıralamada, yazılım ve bilişimde öncü ABD başta gelmekte, 3İ ve Çin de, küresel

rekabetçilik açısından karşılaştırılan diğer ülkelerin önünde yer almaktadır. Bu ülkeler

arasında en ilginci, insani gelişmişlik sıralamasında çok gerilerde olan Hindistan’ın

küresel rekabetçilikte göreli olarak iyi pozisyonudur. Bunda da, piyasa büyüklüğünün

yanında, inovasyon, iş ve finans piyasası gelişmişliği, ve mal piyasası verimliliği rol

oynamaktadır. Türkiye ise, son yıllardaki atılımına karşın, orta sıralardadır. Ancak, 2008-

2009 döneminde on basamak birden gerilemiştir. Bu bölümdeki bütün endeksler

2007/2008 dönemine ait olduğundan, aynı dönemleri karşılaştırabilmek amacıyla yeni

raporun detaylarına burada yer vermemekle birlikte, hala orta sıralar olmasına karşın, en

azından bir gerileme olduğu bir gerçektir. Bunun yanında, olumlu bir gösterge ise,

Türkiye’nin üç etaplı gelişme sıralamasında ‘verimlilikle beslenen ikinci etap ülkeleri’ ile

‘inovasyonla beslenen üçüncü ve en gelişmiş etap’ arasında, birçok Avrupa Birliği tam

üyesi olan Orta ve Doğu Avrupa ülkesiyle birlikte yer almasıdır. Hatta Bulgaristan ve

Romanya gibi AB üyesi ülkelerin önündedir.

Teknolojik hazırlık, yüksek öğrenim ve eğitim olarak ABD, İsrail ve İrlanda başarılı

gözükürken, sağlık ve ilköğretimde İsrail ve İrlanda daha başarılı gözükmektedir.

Bilgi ve iletişim katılım ve yararlanma

Bu bölümde, ‘Küçük ve orta boy işletmelerin bilişim kullanım derecesi’ alt bölümünde

detaylı bahsedilen, bir ülkenin bilgi ve iletişim sektörü yeniliklerinden yararlanma ve

katılım hazırlık derecesini ölçmek amacıyla düzenlenen, Dünya Ekonomik Forumu’nun

Küresel Bilişim Raporu’nda yayımlanan Bilgi ve İletişim Katılım ve Yararlanma Hazırlık

Derecesi Endeksi (NRI) incelenmektedir.

Page 84: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

84

Küresel rekabetçilik endeksinde olduğu gibi burada da ülkeler, gelişmişlik seviyelerine

göre alt endekslerin ve unsurların önem seviyesini, önceliklerini ve politikalarını belirler.

Ancak bu unsurlar, alt endeksler ve değişkenler farklı ülkeler için geçerli olmakla

birlikte, değişik boy ve sektörde firmaların ayrı ayrı bilişime erişim ve kullanım

durumlarını kesin ölçümlerle göstermez. Bu konuda daha ileri çalışmalar gereklidir.

Ayrıca, gelişmekte olan ülkelerde bazen politikalar gelişmiş ülkelerdeki gibi

belirlenmektedir. Bu da, sadece toplumun bir kesiminin ve çokuluslu yabancı firmaların

bu çabalardan yararlanmasına neden olmaktadır. Aynı şekilde, gelişmekte olan ülkeler

kendi yerel özelliklerini hesaba katmadan yönetmelik çerçevelerini gelişmiş ülkelerden

kopyaladıklarında, ekonomik kalkınmaya ivme kazandıracak bir telekomünikasyon

sektöründen yoksun kalmaktadır.

Bu raporda bahsedilen önemli temalardan biri ‘Birleşik İletişim’ (Unified

Communications ya da kısaca UC) konusudur. Yakınsama sayesinde insan ve süreçlerin

nasıl birleştiğini, ve insanların uzmanlıklarının iş ve hükümet (ya da devlet) süreçlerine

entegrasyonunun daha iyi iletişim sayesinde gerçekleştiğini, iş ve sosyal işbirliğinin

arttığını açıklamaktadır. İş ilişkisi ağı modelleri inovasyon ve farklılaşmayı artırmakta,

müşteri, ortak ve rakiplerle işbirlikleri önemli hale gelmektedir. KOBİ’lerin e-iş ortamına

daha etkin katılımı plan ve politikalarda daha fazla yer almaktadır. Kullanıcı tarafından

yaratılan içerik iletişimde yaygınlaşmakta, bu da politikalarda önem kazanmaktadır. Bu

nedenlerle, birleşik iletişimlerden yararlanarak ekonomik ve sosyal gelişme sağlamak

için, yeni devlet ve özel sektör stratejilerinin gerektiğini belirtmektedir. Bu stratejilere de,

hükümet ve endüstriler dahil, sınırlar ötesi iş ve güçbirlikleri, açık standartlar, iş

süreçlerinin tanımı ve yönetişim mekanizmalarının dahil edilmesi gerekmektedir. Bu

politikalar gerçekleştiğinde, ülkeler gelecekteki teknoloji kaynaklı ve uzun süreli

ekonomik büyüme dalgasını yakalayabilecektir. (Dünya Ekonomik Forumu 2008)

Bu çalışmanın hedef okuyucu kitlesinde ön sırada yer alan yazılım firmaları ve

müşterileri olan kullanıcı kurumların krizde daha da yakın bir iletişim ve işbirliğiyle

hareket etmeleri gereği ve önerisi, yukarıda açıklanan birleşik iletişim eğilimiyle

örtüşmektedir.

NRI endeksine göre, seçilmiş ülkelerin performansları aşağıdaki gibidir:

Page 85: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

85

BĠLGĠ VE ĠLETĠġĠM KATILIM VE YARARLANMA HAZIRLIK DERECESĠ ENDEKSĠ

SEÇĠLMĠġ ÜLKELER SIRALAMASI

ABD Ġsrail Ġrlanda Çin Hindistan Polonya Meksika Türkiye Rusya Brezilya Mısır

Unsur A: Ortam 5 19 15 66 54 58 62 51 64 86 60 Pazar 3 8 15 69 49 74 57 51 88 116 66

Politika/Regülasyon 22 25 17 58 47 90 70 44 92 86 61

Altyapı 2 13 15 86 71 38 67 60 39 63 64

Unsur B: Hazırlık derecesi 7 14 19 54 37 65 63 61 67 55 70

Bireysel hazırlık 14 18 16 59 46 51 67 63 56 77 83 Kurumsal hazırlık 4 13 8 58 28 59 64 52 69 36 73

Hükümet hazırlık 5 17 28 42 45 96 53 65 89 61 48

Unsur C: Kullanım 9 18 25 54 51 63 49 52 84 41 72

Bireysel kullanım 17 13 26 80 109 42 62 57 53 64 94

Kurumsal kullanım 8 9 28 59 26 70 63 43 87 36 57 Hükümet kullanımı 5 26 24 34 40 103 29 56 101 33 55

Genel sıralama 2007-2008 4 18 23 57 50 62 58 55 72 59 63

Genel sıralama 2006-2007 7 18 21 59 44 58 49 52 70 53 77

Kaynak: Dünya Ekonomik Forumu, Küresel Bilişim Raporu 2007-2008 (127 ülke sıralaması)

Genel sıralamada ABD, İsrail ve İrlanda öne çıkmaktadır. İsrail’de kurumsal kullanım,

İrlanda’da ise kurumsal hazırlık olumlu biçimde dikkati çekmektedir. Hindistan ise,

öncelikle kurumlarının, daha sonra da hükümetinin (ya da devletin) performansı

sayesinde, rekabetçilik endeksindeki sırasına yakın bir performans sergilemektedir.

Çin’in ise, Hindistan lehine olan farkı kapatmakta olduğu gözlemlenmektedir. Diğer

ülkelerden özellikle Meksika’nın hükümet kullanımındaki göreli olarak üst sırası dikkati

çekmektedir. Gene Meksika genel sıralamadaki gerilemesiyle ön plana çıkarken, Mısır

incelenen ülkeler arasında en büyük gelişmeyi gösteren ülkedir. Bu da, bilgi ve iletişim

alanında son yıllardaki çabalarıyla örtüşmektedir, ve bu çalışmaya neden Mısır’ın dahil

edildiğini açıklamaktadır. Türkiye ise küresel rekabetçilik endeksinde olduğu gibi orta

sıralardadır. Politika/regülasyon ve kurumsal kullanım ve hazırlığı ön plana çıkmaktadır.

Son olarak göz önünde bulundurulması gereken, küresel rekabetçilik verilerindeki

yanılma olasılığının burada da geçerli olduğudur. Öte yandan ITU’ya göre (2007),

Türkiye dünya dijital fırsat sıralamasında da 52’nci sıradadır.

Türkiye, Birleşmiş Milletler’in Küresel Bilgi Toplumu Raporu’nda (Global Information

Society Report 2008), işletmelerde bilgi ve iletişim kullanımında bazı alanlarda seçilmiş

ülkeler arasında orta sıralardadır, AB25 ile karşılaştırıldığında, genellikle geridedir.

Ancak, intranet, devlet kurumlarıyla işlem yapma ve çevrimiçi ürün teslim gibi

ortalamanın üzerinde olduğu konular da vardır. Bu da, bir önceki tablodaki Türk

kurumlarının kullanım ve hazırlığındaki göreli olumlu notla örtüşmektedir. Bu

çalışmadaki amaçla en doğrudan ilişkili olması nedeniyle, işletmelerin bilgi ve iletişim

kullanım ve üretimiyle ilgili bazı ülkelerin karşılaştırmalı verilerine aşağıda yer

verilmektedir3:

3 Verilerde farklılık nedeniyle bu raporda karşılaştırılan ülkelerde değişiklik yapılmıştır.

Page 86: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

86

ĠġLETMELERDE BĠLGĠ VE ĠLETĠġĠM KULLANIMI: SEÇĠLMĠġ ÜLKE VERĠLERĠ

Alt baĢlıklar AB25 Çin Rusya Türkiye Mısır Azerbaycan Panama Brezilya ġili

ĠĢletmelerin oranları

Bilgisayar kullanımı 96 – 91 88 100 38 90 99 60

İnternet kullanımı 93 47 53 80 53 9 80 94 49 İntranet ile 35 – – 39 34 – 28 39 –

LAN ile 70 16 52 65 79 11 53 95 13

Extranet ile 15 – – 8 2 – 14 22 3

ÇalıĢanların oranları

Bilgisayar kullanımı 49 – 30 41 18 9 32 48 – İnternet kullanımı 37 – 12 34 10 2 20 37 –

ĠĢletmelerin internet oranları Web ile 69 24 28 60 71 33 – 50 39

İnternetten sipariş alma 15 12 24 – 35 – 39 50 4

İnternetten sipariş verme 42 10 31 – 21 – 44 52 7 E-posta yollama ve alma – 80 92 – 93 – 97 98 99

Mal ve hizmetlerde bilgi alma – 65 55 – 59 – 81 78 – Devletten bilgi alma 59 46 43 56 – 26 68 59 –

Başka bilgi tarama ya da araştırma – 39 – – 59 – 61 82 –

İnternet bankacılığı, finans hizmetleri 84 – 15 75 27 26 70 80 – Devlet kurumlarıyla işlem yapma 60 37 – 63 6 26 36 84 –

Müşteri hizmeti verme 65 35 5 16 36 – 39 31 –

Çevrimiçi ürün teslim 8 11 5 38 – – – 14 – Başka aktiviteler – – – – 0 – 70 – –

Kaynak: Birleşmiş Milletler Küresel Bilgi Toplumu Raporu 2008 (UNCTAD ve Eurostat 7 Aralık 2007)

Not: Değerler yüzde ile ifade edilmektedir

Seçilmiş gelişen ülkeler arasında, kullanımda olduğu gibi üretimde de Mısır, son

yıllardaki çabalarıyla ön plana çıkmaktadır. Rusya da üretimde dikkat çekmektedir.

ĠġLETMELERDE BĠLGĠ VE ĠLETĠġĠM ÜRETĠMĠ

SeçilmiĢ

ülkeler

Bilgi ve iletiĢim

çalıĢanları/toplam

iĢgücü

Bilgi ve iletiĢim katma

değeri/toplam iĢ sektörü katma

değeri

ABD 5 9

Hindistan 2 4 Rusya 4 5

Mısır 6 –

İran 3 2

Ukrayna 3 –

Azerbaycan 3 –

Panama 3 – Brezilya 2 –

Şili 1 3

Kaynak: Birleşmiş Milletler Küresel Bilgi Toplumu Raporu 2008

Not: Değerler yüzde ile ifade edilmektedir

İnsani gelişmişlik

Eğitim, sağlık, gelir gibi alanlarda göstergelerle ülkelerin gelişmişlik seviyelerini ölçen

Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Raporu, incelenen ülkelerin genel

performanslarının ve yazılım sektörü ile ilgili bazı alanlardaki durumlarının

anlaşılabilmesi açısından yararlı olabilir. Ancak, küresel rekabetçilik raporunda olduğu

Page 87: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

87

gibi, bu tablodaki ölçümler, bazı verilerin tahmin, eski, ve devletlerin kendi sundukları

rakamlar olmaları nedeniyle tam doğru olmayabilir, ve karşılaştırmalarda hata payı

vardır. Gene de, incelenen ülkelerle ilgili bir ön izlenim elde etme açısından yararlıdır.

Daha detaylı bir araştırmada, yazılım sektörü ile doğrudan ilgili başka göstergelerin de

incelenmesi doğru olacaktır.

ĠNSANĠ GELĠġMĠġLĠK ENDEKSĠ: SEÇĠLMĠġ ÜLKELER SIRALAMASI

Alt baĢlıklar ABD Ġsrail Ġrlanda Çin Hindistan Polonya Meksika Türkiye Rusya Brezilya Mısır

İnsani gelişmişlik endeks değeri 0,951 0,932 0,959 0,777 0,619 0,870 0,829 0,775 0,802 0,800 0,708

Doğumda yaşam beklentisi (yıl) 77,9 80,3 78,4 72,5 63,7 75,2 75,6 71,4 65,0 71,7 70,7 Yetişkin okuma yazma oranı,

15 yaş ve üstü (%)

97,1 90,9 61,0 91,6 87,4 99,4 88,6 71,4

İlk, orta ve yüksek öğretim birlikte kayıt oranı (%)

93,3 89,6 99,9 69,1 63,8 87,2 75,6 68,7 88,9 87,5 76,9

Kişi başına GSYİH (satın alma gücü paritesi $)

41.890 25.864 38.505 6.757 3.452 13.847 10.751 8.407 10.845 8.402 4.337

Genel sıralama 12 23 5 81 128 37 52 84 67 70 112

Önemli göstergeler

Ulusal Yoksulluk (%) 17,0 15,6 16,2 4,6 28,6 8,6 17,6 27,0 18,8 21,5 16,7 Devlet eğitim harcaması

(GSYİH’ya oranı %)

5,9 6,9 4,8 1,9 3,8 5,4 5,4 3,7 3,6 4,4 3,9

Bilim, mühendislik, imalat, inşaat öğrencileri (%)

16 28 23 – 22 20 31 21 – 16 –

Gini 40,8 39,2 34,3 46,0 36,8 34,5 46,1 43,6 39,9 57,0 34,4

Nüfus 2005 (milyon) 299,8 6,7 4,1 1.313,0 1.134,4 38,2 104,3 73,0 144,0 186,8 72,8 Kişi başına GSYİH yıllık büyüme

hızı 1975-2005 (%)

2,0 1,8 4,5 8,4 3,4 4,3 1,0 1,8 -0,7 0,7 2,8

Kişi başına GSYİH yıllık büyüme hızı 1990-2005 (%)

2,1 1,5 6,2 8,8 4,2 4,3 1,5 1,7 -0,1 1,1 2,4

Karbon dioksit emisyonu yıllık %

değişim 1990-2004

1,8 8,2 2,7 7,8 6,9 -0,8 0,4 3,9 -1,9 4,2 7,8

GDI sıralaması 16 21 15 73 113 35 51 79 59 60 –

GEM sıralaması 15 28 19 57 – 39 46 90 71 70 91

Devlet sağlık harcaması 2004 (GSYİH’ya oranı %)

6,9 6,1 5,7 1,8 0,9 4,3 3,0 5,6 3,7 4,8 2,2

Devlet eğitim harcaması 1991

(GSYİH’ya oranı %)

5,1 6,5 5,0 2,2 3,7 5,2 3,8 2,4 3,6 – 3,9

Devlet eğitim harcaması 2002-

2005 (GSYİH’ya oranı %)

5,9 6,9 4,8 1,9 3,8 5,4 5,4 3,7 3,6 4,4 –

Askeri harcama 1990 (GSYİH’ya oranı %)

5,3 12,3 1,3 2,7 3,2 2,8 0,4 3,5 12,3 2,4 4,7

Askeri harcama 2005 (GSYİH’ya

oranı %)

4,1 9,7 0,6 2,0 2,8 1,9 0,4 2,8 4,1 1,6 2,8

Genel endeks 2005 0,951 0,932 0,959 0,777 0,619 0,870 0,829 0,775 0,802 0,800 0,708

Genel endeks 1990 0,919 0,869 0,875 0,634 0,521 0,806 0,768 0,683 0,815 0,723 0,575 Genel endeks 1975 0,870 0,805 0,823 0,530 0,419 yok 0,694 0,594 yok 0,649 0,434

Kaynak: Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Raporu 2007/2008

%99,0 kullanılmıştır Medyan gelirin %50’si

Bütün ülkeler 2002-2005 rakamları iken Çin 1999-2001, Mısır 1991 rakamıdır

Yüksek öğrenim öğrencilerinin yüzdesi. 1999-2005 rakamları. Türkiye, ABD, İrlanda rakamları belirsizliği yüksektir Eşitsizlik göstergesi. Sıfır tam eşitlik, bir tam eşitsizlik. Veri hesaplamalarında farklılıklar vardır

Gender-related Development Index. İnsani gelişmişlik endeksinin ölçtüğü performansı kadınlar açısından inceler

Gender Empowerment Measure. Kadının politik ve ekonomik alanlarda ve karar mekanizmalarında katılımını ve ilerlemesini ölçer Genelde 2005 rakamları kullanılmıştır

Sıralamalarda 70’e kadar Yüksek, 70’ten sonrası Orta İnsani Gelişmişlik olarak kabul edilmektedir

Page 88: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

88

ĠNSANĠ GELĠġMĠġLĠK ENDEKSĠ: SEÇĠLMĠġ BÖLGE VE GRUP ORTALAMALARI

Alt baĢlıklar

GeliĢmekte

olan

ülkeler

Arap

ülkeleri

Doğu

Asya

ve

Pasifik

Latin

Amerika

ve

Karayipler

Güney

Asya

Orta,

Doğu

Avrupa

ve BDT* OECD

Orta

gelir

ülkeler

DüĢük

gelir

ülkeler

İnsani gelişmişlik endeks değeri 0,691 0,699 0,771 0,803 0,611 0,808 0,916 0,776 0,570

Doğumda yaşam beklentisi (yıl) 66,1 67,5 71,7 72,8 63,8 68,6 78,3 70,9 60,0

Yetişkin okuma yazma oranı, 15 yaş ve üstü (%)

76,7 70,3 90,7 90,3 59,5 99,0 – 89,9 60,2

İlk, orta ve yüksek öğretim birlikte

kayıt oranı (%)

64,1 65,5 69,4 81,2 60,3 83,5 88,6 73,3 56,3

Kişi başına GSYİH

(satın alma gücü paritesi $)

5.282 6.716 6.604 8.417 3.416 9.527 29.197 7.416 2.531

Nüfus 2005 (milyon) 5.215,0 313,9 1.960,6 556,6 1.587,4 405,2 1.172,6 3.084,7 2.425,5 Kişi başına GSYİH,

yıllık büyüme hızı 1975-2005 (%)

2,5 0,7 6,1 0,7 2,6 1,4 2,0 2,1 2,2

Kişi başına GSYİH, yıllık büyüme hızı 1990-2005 (%)

3,1 2,3 5,8 1,2 3,4 1,4 1,8 3,0 2,9

Karbon dioksit emisyonu, yıllık % değişim 1990-2004

5,7 6,0 6,8 2,2 7,0 -2,0 1,3 2,5 4,1

Kaynak: Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Raporu 2007/2008

* BDT: Bağımsız Devletler Topluluğu

İnsani gelişmişlik genel sıralamasına bakıldığında, İrlanda’nın ABD’den de önce geldiği,

ve İsrail’in olumlu performansı yanında, Hindistan’ın bütün yazılım sektörü atılımına

karşın, çok gerilerde kaldığı görülmektedir. Türkiye’nin ise son yıllardaki ilerlemesine

karşın, iyi bir yerde olmadığı görülmektedir.

Yazılım sektörü için çok önemli olan eğitim göstergelerinde İsrail’in üstün performansı

dikkati çekmektedir. Türkiye ise gerilerde kalmıştır. Sağlık harcamalarında da yine İsrail

ön plana çıkmaktadır. Ülkelerin büyüme hızlarına bakıldığında, son otuz yılda Çin’in ve

daha az ölçüde İrlanda’nın, son on beş yılda yine Çin ve artan bir şekilde İrlanda’nın

olumlu performansı gözlemlenmektedir. Hindistan’ın da özellikle son on beş yılda

performansını artırdığı, ve gelişmekte olan ülkeler ve Güney Asya ortalamalarının

üzerinde büyüdüğü görülmektedir. Panagariya gibi bazı ekonomistler, bunda son

yıllardaki reform ve serbestleşme çabalarının önemli rolü olduğunu belirtmektedir.

Polonya’nın performansı da dikkat çekmektedir. Bu büyümeler gerçekleştirilirken,

İrlanda’nın göreli olarak az karbon dioksit emisyon artışı gerçekleştirdiği görülmektedir

(OECD ülkelerine göre yüksek olmasına karşın). Bu da, bir ölçüde bilişimle büyümesine,

ve bunun diğer sektörlere göre daha az kirlilik yaratmasına bağlanabilir. Çevreye zarar

vererek büyümenin olumsuz ekonomik etkisini ölçmenin çok zor olmasına karşın, Çin ve

Hindistan’ın bu büyümelerinin ıskonto edilmesi gerektiği düşünülebilir. İsrail de benzer

bir durumdadır. Kadınların konumuna bakıldığında, İrlanda’nın olumlu performansını

İsrail izlemektedir. Bu da, yazılım sektörünün gelişimi için önemli bir faktör olabilir. Bu

konuda da Türkiye’nin seviyesinin iyi olmadığı gözlemlenmektedir. Ayrıca askeri

harcamalara bakıldığında, bunun İsrail’in yazılım sektörünün büyümesine verdiği ivme

görülebilir. Bütün bunlardan Türkiye için dersler çıkarılabilir.

Page 89: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

89

ĠNSANĠ GELĠġMĠġLĠK ENDEKSĠ: SEÇĠLMĠġ ÜLKELER SIRALAMASI

Alt baĢlıklar ABD Ġsrail Ġrlanda Çin Hindistan Polonya Meksika Türkiye Rusya Brezilya Mısır

Teknoloji: yaygınlık

Telefon anahattı 1990 (1.000 kişide) 545 349 280 6 6 86 64 122 140 63 29

Telefon anahattı 2005 (1.000 kişide) 606 424 489 269 45 309 189 263 280 230 140 Mobil abone 1990 (1.000 kişide) 21 3 7 – 0 0 1 1 0 – –

Mobil abone 2005 (1.000 kişide) 680 1.120 1.012 302 82 764 460 605 838 462 184

İnternet kullanıcısı 1990 (1.000 kişide) 8 1 0 0 0 0 0 0 0 0 0 İnternet kullanıcısı 2005 (1.000 kişide) 630 470 276 85 55 262 181 222 152 195 68

Teknoloji: pazar yapısı Patent 2000-2005 (milyon kişide) 244 48 80 16 1 28 1 1 135 1 1

Hak payı ve lisans ücretleri 2005

(kişi başına $)

191,5 91,2 142,2 0,1 – 1,6 0,7 0,0 1,8 0,5 1,9

Arge harcamaları 2000-2005 (GSYİH %) 2,7 4,5 1,2 1,4 0,8 0,6 0,4 0,7 1,2 1.0 0,2

Arge araştırmacısı sayısı 1990-2005

(milyon kişide)

4.605 – 2.674 708 119 1.581 268 341 3.319 344 493

Yüksek teknoloji ihracatı 1990

(toplam imalat ihracatına oranı %)

33,7 10,4 – 6,1 2,4 3,7 8,3 1,2 – 7,1 –

Yüksek teknoloji ihracatı 2005

(toplam imalat ihracatına oranı %)

31,8 13,9 – 30,6 4,9 3,8 19,6 1,5 8,1 12,8 0,6

Diğer göstergeler

Net doğrudan yabancı yatırım girişi 1990

(GSYİH’ya oranı %)

0,8 0,3 1,3 1,0 0,1 0,2 1,0 0,5 – 0,2 1,7

Net doğrudan yabancı yatırım girişi 2005

(GSYİH’ya oranı %)

0,9 4,5 -14,7 3,5 0,8 3,2 2,4 2,7 2,0 1,9 6,0

Kadın işsizlik oranı 1996-2005 (erkek oranının %’si) *

100 112

89 – 100 116 118 106 105 172 311

İstihdam Tarım/toplam ekonomik aktivite

1996-2005 (%)

– 2 – 44 67 – – – 10 21 30

İstihdam Endüstri/toplam ekonomik

aktivite 1996-2005 (%)

– 22 – 18 13 – – – 30 21 20

İstihdam Hizmetler/toplam ekonomik aktivite 1996-2005 (%)

– 76 – 16 20 – – – 60 58 50

Kaynak: Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Raporu 2007/2008

* ABD, İrlanda, Polonya, Meksika, Türkiye rakamları 2006 yılına aittir

Page 90: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

90

ĠNSANĠ GELĠġMĠġLĠK ENDEKSĠ: SEÇĠLMĠġ BÖLGE VE GRUP ORTALAMALARI

Alt baĢlıklar

GeliĢmekte

olan

ülkeler

Arap

ülkeleri

Doğu

Asya

ve

Pasifik

Latin

Amerika

ve

Karayipler

Güney

Asya

Orta,

Doğu

Avrupa

ve BDT OECD

Orta

gelir

ülkeler

DüĢük

gelir

ülkeler

Teknoloji: yaygınlık

Telefon anahattı 1990 (1.000 kişide) 21 34 18 61 7 125 390 40 – Telefon anahattı 2005 (1.000 kişide) 132 106 223 – 51 277 441 211 – Mobil abone 1990 (1.000 kişide) – – – – – – 10 – – Mobil abone 2005 (1.000 kişide) 229 284 301 439 81 629 785 379 – İnternet kullanıcısı 1990 (1.000 kişide) – 0 – 0 0 0 3 0 – İnternet kullanıcısı 2005 (1.000 kişide) 86 88 106 156 52 185 445 115 –

Teknoloji: pazar yapısı Patent 2000-2005 (milyon kişide) – – – – – 73 239 – – Hak payı ve lisans ücretleri 2005

(kişi başına $)

– 0,9 1,7 1,1 – 4,1 104,2 1,0 –

Arge harcamaları 2000-2005

(GSYİH %)

1,0 – 1,6 0,6 0,7 1,0 2,4 0,8 –

Arge araştırmacısı sayısı 1990-2005

(milyon kişide)

– – 722 256 119 2.423 3.096 725 –

Yüksek teknoloji ihracatı 1990 (toplam imalat ihracatı oranı %)

10,4 1,2 15,3 6,6 2,0 – 18,1 – –

Yüksek teknoloji ihracatı 2005

(toplam imalat ihracatı oranı %)

28,3 2,0 36,4 14,5 3,8 8,3 18,2 21,5 3,8

Diğer göstergeler

Net doğrudan yabancı yatırım girişi 1990 (GSYİH’ya oranı %)

0,9 – – 0,8 – – 1,0 0,9 0,4

Net doğrudan yabancı yatırım girişi 2005

(GSYİH’ya oranı %)

2,7 – – 2,9 0,8 – 1,6 3,1 1,4

Kaynak: Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Raporu 2007/2008

Genel göstergelerin yanında, teknoloji yaygınlık ve üretimi göstergelerine bakıldığında,

sabit hatta İrlanda ve İsrail ön plana çıkmaktadır. Ancak OECD ülkeleri ile

karşılaştırıldığında İrlanda ortalamanın biraz üstünde, İsrail biraz altındadır. Nüfusa

oranla mobil telefon abone sayısında ise, bu iki ülke ABD’yi de, OECD ortalamasını da

geride bırakmaktadır. İnternet kullanıcısı oranlarında İsrail iyi bir performans gösterirken,

İrlanda, OECD ortalamasının gerisindedir, ve Polonya ve Türkiye gibi ülkelerin de çok

önünde değildir. Patent oranlarında İrlanda, ABD ve Rusya’yı izlerken ve OECD

ortalamasının da gerisindeyken, İsrail Orta ve Doğu Avrupa ve BDT ortalamasından da

daha sonra gelmektedir. Hak payı ve lisans ücretlerinde, İrlanda hem OECD

ortalamasının hem de İsrail’in önündedir. Arge harcaması oranında İsrail’in ABD’nin ve

OECD ortalamasının da önünde olduğu, İrlanda’nın ise OECD ortalamasından da,

Çin’den de sonra geldiği görülmektedir. Arge araştırmacısı oranında İrlanda’nın ABD,

Rusya ve OECD ortalamasının gerisinde olduğu görülmektedir. Buradan çıkarılacak bir

sonuç da İrlanda’nın arge harcamalarını ticari hale dönüştürmede İsrail’den daha başarılı

olduğudur. İrlanda’nın İsrail’den daha az arge harcamasıyla daha fazla ticari geri dönüm

sağlaması da bir ölçüde İrlanda’nın çokuluslu firmalara dayalı yapısına bağlanabilir.

Yüksek teknoloji ihracatı oranında ise özellikle Çin ve Meksika’nın rakamları göze

çarpsa da, iki ülkede de ABD firmalarının üretimleri, ithalat rakamları gibi faktörler

nedeniyle bu gösterge daha detaylı incelenmelidir. Ayrıca, Meksika örneğinde ABD’yi de

içeren NAFTA serbest ticaret anlaşmasının etkisi düşünülmelidir. Bu ihracatın, ülkedeki

Page 91: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

91

sosyal patlamaları ve güney bölgesinin neredeyse yarısının salt yoksulluğunu

önleyemediği göz önünde bulundurulmalıdır. Çin’in yüksek performansı ise Doğu Asya

ve Pasifik bölgesi ortalamasının altında, gelişmekte olan ülkeler ortalamasının az

üstündedir. Bu da, dünya genelinde bir eğilimle ilişkilendirilebilir. Doğrudan yabancı

yatırım çekmede ise İsrail ve Çin’in performansları göze çarpmaktadır. En başarılı ülke

ise, genel insani gelişmişlik sıralamasında henüz gerilerde olan ve son yıllarda bilişimde

atılım çabasında olan Mısır’dır. Sağlıklı bir karşılaştırma yapabilmek için yeterli veri

olmamasına karşın, toplam ekonomik aktivite içerisinde istihdamda hizmet sektörünün

ağırlığıyla İsrail dikkati çekerken, Hindistan’ın hala tarım ağırlıklı olduğu

gözlemlenmektedir.

Ayrı olarak belirtilmesinde yarar olacak bir nokta da, bütün teknoloji yaygınlık ve üretim

göstergelerinde Hindistan’ın gerilerde olmasıdır. Türkiye ise, burada da orta sıralardadır.

Karşılaştırmaların genel sonucu

Küresel rekabetçilik, bilgi ve iletişimde katılım ve yararlanma yetkinliği, ve insani

gelişmişlik seviyelerinde, incelenen ülkeler içerisinde İsrail ve İrlanda’nın çok önde

olduğu görülmektedir. İsrail İrlanda’dan daha rekabetçi ve bilgi ve iletişimde hazır iken,

İrlanda’nın insani gelişmişlik seviyesi İsrail’den üstündür. Hindistan ise rekabetçilikte üst

sıralara tırmanırken, henüz bu atılımlarını insani gelişmişlik seviyesine yansıtamamış,

ülke geneline yayamamıştır. Bilgi ve iletişim bireysel kullanımında alt sıralarda yer

alması da bu yetersizliğini vurgulamaktadır. Rekabetçilikteki sırası ise, Dünya Ekonomik

Forumu’nun yorumu ile, daha uzun vadede büyüme ve kalkınma potansiyelini

göstermektedir. İkili karşılaştırma ve analizlerde Hindistan’dan geride gözüken Çin

yazılım sektörünün ise, bu genel göstergeler ışığında, doğru politikalarla, arayı

kapayabileceği anlaşılmaktadır.

Yazılım sektöründe hatırlatılmasında yarar olan bir başka konu, özellikle gelişmekte olan

birçok ülkede veri bulmanın zor ya da olanaksız olmasıdır. Olan bilgilerin ölçümünde

farklı yaklaşımlar kullanılmaktadır. Üçüncü ve dördüncü kademelerdeki bazı ülkeler yeni

yeni veri toplamaya başlamakta ve sektör hakkında tahminler yapmaktadır. Diğer bir

zorluk bu bilgilerin abartılmasıdır. Devlet, sektörel kuruluşlar, uluslararası yardım

kuruluşları gibi aktörlerin ihracat rakamlarını yüksek göstermek çıkarlarınadır. Bu

yüzden de, incelenen ülkelerin özellikle yazılım rakamları karşılaştırılırken dikkat

edilmelidir. Bu ülkelerin yerinde incelenmesi daha uygundur. Türkiye rakamları ise, AB

istatistik standartlarına uyum için yapılmakta olan reform nedeniyle daha da dikkatli

incelenmelidir, ve kapsamlı bir bilimsel araştırmayı gerekli hale getirmektedir. Örneğin

küresel rekabetçilik endeksinin (hatta Maastricht kriterlerinin) alt endeks konularının bir

kısmında bazı AB üyelerinden daha iyi bir konumda olan Türkiye’nin, istatistik

hesaplama yöntemlerindeki değişiklikler ve AB uyumu hesaba katıldığında, daha da iyi

bir konuma gelebileceği öngörülmektedir.

Karşılaştırılan verilerdeki bazı sorun ve farklılıklardan ötürü, bu analizlerden kesin bir

sonuca varmak olası değildir. Ancak, ekonomik kriz dönemine girerken, bu alanlarda orta

sıralarda olan Türkiye’de, yazılım üretim ve kullanımında başarılı olunması için gerekli

faktörlerden bazılarının eksikliğine karşın, doğru stratejiler uygulayan yazılım

Page 92: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

92

firmalarının, ekonominin başka sektörlerindeki kurumların etkili bilişim ürün ve

hizmetleri kullanmalarına ve üretkenliklerine katkıda bulunarak, başarılı olabilecekleri

beklenebilir. Ayrıca devletin bu eksiklikleri gidermede yapacakları da, bu stratejileri

destekleyebilir.

Öte yandan, Türkiye içerisinde farklı il ve bölgelerin bilgi ve iletişim kullanım,

yararlanma, üretim kapasitelerini ölçen, rekabetçilik ve gelişmişlik ölçüm ve endeksleri

de özellikle dijital uçurumu azaltmak açısından önemli olabilir. Kurumların ihtiyaçları

bölge ve şehirlere göre de değişebilir. Edam ve Deloitte (2009) tarafından yapılan

çalışmada, internet ve ADSL kullanımı gibi alanlarda iller arasında özellikle çok büyük

uçurumlar olduğu görülmektedir. Son yıllarda göreli olarak az gelişmiş il ve

bölgelerimizde krediye erişimde önemli artışlar olduğu görülmesine karşın, özellikle

KOBİ’lerin kredi bulmasında bölgeler arası farklılıklar azalsa da devam etmektedir.

İnternet ve kredi konularına benzer biçimde daha birçok alanda bölgesel farklılıklar

gösterilebilir. Bu da, gene kurumların yazılım gereksinimlerinde ve stratejilerinde

farklılıklar yaratabilir. Örneğin, krediye erişimde zorlanan bölgelerde hizmet olarak

yazılım özellikle önemli olabilir. Farklı bölgeler bazı konularda iyi, bazılarında kötü

performans gösterebilmektedir. Her bölgede gereksinimler değişiktir. Bunlardan kurum

bazında da etkilenilmektedir. Bu konuya m-kalkınma ve m-finans gibi kavramlar

eklendiğinde, daha da karmaşıklaşmakta ve yeni fırsatlar ortaya çıkmaktadır.

Avrupa Birliği süreci

Türkiye, Avrupa Birliği’ne tam üye olabilmek için, ekonomik, sosyal ve siyasi açılardan

büyük bir reform sürecinden geçmektedir. Yapılan ulusal ve yerel planların Lizbon

Stratejisi ve Bilgi Toplumu Stratejisi ile de uyumlu olması gereklidir. Araştırma ve

Teknolojik Gelişme İçin Yedinci Çerçeve Programı (The Seventh Framework

Programme for Research and Technological Development ya da kısaca FP7) gibi, 50

milyar euro gibi rakamlara ulaşabilen AB fon, destek ve programları fırsatlar

oluşturmaktadır. Bu konuda TÜBİTAK ilgilenen kişi ve kuruluşlara destek vermektedir,

yapılabilecek sektör faaliyetlerinde rol alacak paydaşlardandır. Bütün bu gelişmeler,

Türkiye ekonomisi, kurumlar ve yazılım firmaları için önemli fırsatlar yaratmaktadır.

Türkiye bilgi ve iletiĢim sektöründe son geliĢmeler

Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği’ne (TÜBİSAD) göre (2008), Türkiye bilgi ve

iletişim pazar hacminin 2008 yılında 19,1 milyar euroya ulaştığı öngörülmektedir. Bu

dönemde bilişim sektörünün yaklaşık 5,1 milyar euro, telekomünikasyonun ise 14,1

milyar euroluk bir büyüklüğe eriştiği tahmin edilmektedir. Türkiye, pazar hacmi

açısından Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya ve İspanya’nın ardından Avrupa’da altıncı

sırada gelmektedir.

TÜBİSAD verilerine göre, Türkiye bilgi ve iletişim pazarının %74’ünü

telekomünikasyon, %18’ini donanım, %5’ini hizmetler ve %3’ünü yazılım segmenti

oluştururken, bilişim pazarında ise donanım, hizmetler ve yazılım segmentlerinin payları

sırasıyla %72, %17 ve %11’dir. Avrupa bilgi ve iletişim pazarında ise

telekomünikasyonun payı %54’tür. Hizmetler, donanım ve yazılım segmentlerinin payları

sırasıyla %24, %13 ve %9’dur. Bilişim sektöründe de, hizmetler, donanım ve yazılım

Page 93: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

93

segmentlerinin payları sırasıyla %51, %30 ve %19’dur. Avrupa’da özellikle hizmetler

segmetinin payının fazlalığı dikkati çekmektedir. Türkiye’de yazılım ve hizmetler

sektörünün payının düşüklüğü göze çarparken, bu aynı zamanda bu alanın potansiyelini

göstermektedir.

Türkiye’de 2008 yılında bilişim sektörünün %15,4 büyüdüğü, telekomünikasyon

segmentinde bu oranın %9,3 olarak gerçekleştiği öngörülmektedir. Avrupa’da da 2008

yılında en hızlı büyüyen bilgi ve iletişim segmentinin %4,2’lik oranıyla bilişim olduğu

tahmin edilmektedir.

Bilgi ve iletişim alanındaki yüksek oranda vergiler, sektörün büyümesini

yavaşlatmaktadır. Bazı alanlarda serbestleşme ve sağlıklı rekabet sağlanamamıştır.

Bilişim suçları ve kişisel bilgi konuları hala sorunludur. 2008 yılı Eylül ayı itibarıyla

Türkiye’de geniş bant kullanım oranı yaklaşık %9’la, Avrupa ortalamalarının çok altında

kalmaktadır. Öte yandan, Haziran 2009’da faaliyete geçmesi planlanan geniş bant mobil

iletişim teknolojisi 3G ile büyük boyutlu görsel verilere dayanan yazılım ürünlerinin

gelişiminin hız kazanması beklenmektedir. 3G ihalesi alan firmaların kendi bünyesi

dışından da bilişim hizmeti alması koşulu, bazı yazılım ve donanım firmaları için fırsatlar

yaratmaktadır. Sağlık, multimedya, güvenlik yazılımlarının özellikle olumlu etkileneceği

öngörülmektedir.

3G dışında, mobil numara taşınabilirliği, sabit telefon hizmeti, kablolu televizyon, sanal

cep telefonu işletmeciliği ve elektronik haberleşme konusundaki gelişme ve planlar, geç

de olsa telekomünikasyon sektöründe rekabet ortamının gelişmesi, internet hızının

artması ve yayılması ve hizmetlerin çeşitlenmesi yönünde umut vermektedir. Bu

konularda gelişmeler, kriz ortamında tüketicilerin tek operatörden birkaç hizmeti birden

almalarını sağlayarak gider azaltmalarına yardımcı olabilir.

Geniş bant erişimine sahip Avrupalı, toplam nüfusun %40’ından biraz fazladır. Toplam

nüfusun ancak üçte biri çevrimiçi alışveriş etmektedir. OECD’nin (2008) bu verileri, bu

alandaki potansiyeli göstermektedir. Bu alanda daha geride ancak hızla büyüyen Türkiye

pazarı ise, daha da büyük bir potansiyel içermektedir. İnternet giderek televizyondan çok

kullanılmaya başlanmaktadır. İnternete ve özellikle geniş banda daha hızlı ve ucuz erişim

geliştikçe, bireysel ve kurumsal kullanıcıların sayısı artmaya devam edecektir. Ucuz ve

büyük kitlelere erişebilen reklam aracı olarak da internet, şu anda çok düşük olan payını

hızla artıracaktır.

Yazılım sektöründe son dönemlerde teknoparklar, devletin bilişim alımları, KOBİ’lerin

bilişim kullanımı gibi konularda çabalar görülmektedir. Ancak, bu alanların hepsinde

bazı sorunlar devam etmektedir. İhracat yaparken hizmet olarak kabul edilen yazılım

sektörü, teşviklerden yararlanamamaktadır. Bütün çabalara karşın yazılım sektörü

hükümet tarafından ‘stratejik sektör’ ilan edilmemiş, bu alanda bir eylem planı

yapılmamıştır. Yazılım sektörü, bazı olumlu gelişme ve çabalara karşın, eskiye göre daha

güçlü de olsa, kriz dönemine sorunlarla girmektedir. Türkiye’nin bilgi ve iletişimdeki

sorunları ve eksiklikleri, küresel alandaki rekabetçilik göstergelerine de yansımaktadır.

Page 94: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

94

Öte yandan, her kriz yeni fırsatlar doğurmaktadır. Petrol ve doğal gaz fiyatları düşse de,

Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ve ABD gibi gelişmiş ülkelerin büyümeye ve çevre

kirliliğine neden olmaya devam etmesi, özellikle 2012’de Kyoto Protokolü’nün ABD’nin

de katılımıyla ve gelişmekte olan ülkelere de sorumluluk verilerek yenilenmesi,

yenilenebilir enerji kaynaklarının önemini artıracak, bu protokolü imzalayan Türkiye için

yeni gerekler ve fırsatlar yaratacaktır. Enerji sorunu, Türkiye’nin en öncelikli ekonomik

problemlerinden biridir. Hem dışa bağımlılığın azaltılması, hem de çevre kirliliğinin

önlenmesi önemlidir. Çevre duyarlılığı, bilişimde yön verici faktörlerden biridir. Başka

sektörlere göre bu alanda avantajlı olan bilişim sektörü bu konuda ön plana çıkmaktadır.

ABD’deki ekonomik kriz paketi ve Obama hükümetinin alternatif enerjilere verdiği

önem, bu sektörde yeni fırsatlar yaratmaktadır. Enerji konusu, kriz dönemindeki

fırsatlardan yalnızca biridir.

Dünyada yaşanan finansal ve ekonomik krizden, ve bunun Türkiye ekonomisine olan

yansımalarından, bilişim ve yazılım sektörünün 2009 yılında olumsuz etkilenmesi

kaçınılmazdır. Hızlı hareket eden, nakit sorunu yaşamayan, stratejik planlamalarını

sürekli yenileyen yazılım firmalarının, krizi en az hasarla atlatacağı öngörülmektedir. Bu

firmalar, yazılım kullanacak kurumların da daha etkili danışmanlık hizmeti alarak krizde

verimliliklerini artırmalarını sağlayarak, Türkiye ekonomisine katkıda bulunacaktır.

Page 95: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

95

Krizde yazılım öncelikleri

Giderek karmaşıklaşan bilişim sektöründe, zorlu bir küresel ekonomik konjonktür ve

rekabet ortamı da düşünüldüğünde, paydaşlar arası işbirliği ve koordinasyon, dünyada

olanların ve başka ülkelerin yaptıklarının izlenmesi, yerel farklılıkların gözetilmesi,

planların çok disiplinli ve bilimsel olması, devamlı gözden geçirilmesi, Türkiye’nin

sürekli kalkınması açısından ve Avrupa Birliği yolunda önemli konulardır.

Ekonomide birçok konuda bilgi ve iletişimle büyüme ve sinerjiler yaratmak olasıdır.

Bunun için e-devlet; bilgi ve iletişim altyapısı; diğer altyapı başlıkları; eğitim, işbirliği,

kurumsallaşma, kalite, girişim, finansman, kümelenme konularına özel ağırlık verilmesi;

bir plan çerçevesinde hareket; ulusal kalkınma planı, Avrupa Birliği uyum çalışmaları,

Bilgi Toplumu Stratejisi, e-dönüşüm projesi, Türkiye Yazılım Stratejisi, diğer

uluslararası, ulusal, bölgesel ve yerel planlarla eşgüdüm önemlidir. Eksiklikleri giderecek

bilimsel ve gerçekçi stratejilerle bu fırsatlardan yararlanmak ve bilgi ve iletişimin en

etkili kullanım ve üretimine uygun bir ortam yaratmak mümkündür. Bilişim endüstrisi,

ekonominin bütün sektörleriyle birlikte ve onların verimliliğini artıracak şekilde

büyüyebilir. KOBİ’lerin bilgi ve iletişim kullanımı, yerel bilişim firmalarından

yararlanacak biçimde geliştirilmelidir.

Hindistan ve İsrail gibi ülkeler zor ve farklı koşullarda yaratıcılık sayesinde bilişimde

kendilerine farklılık yaratabilmişlerdir. Başarı faktörlerinin hemen hiçbiri ülkede yokken

bazı Türk yazılım firmaları da başarı hikayeleri yaratmıştır. Son yıllarda sektörün

gelişmesi için artarak devam eden devlet ve özel sektör çabaları ortamı biraz

iyileştirmiştir. Ekonominin hızlı büyümesi ve Avrupa Birliği sürecindeki reformların da

ivme kazandırdığı bu gelişmeler, ülkenin, ekonominin ve yazılım sektörünün küresel kriz

dönemine daha güçlü girmesini sağlamaktadır. Gene de önemli sorunlar vardır. Zor

koşulların avantaja dönüştürülebilmesi için planlı ve çok hızlı hareket ederek, gerekli

stratejilerin uygulamaya sokulması gerekmektedir. Yazılımın önündeki engeller

kaldırılmalı, ‘stratejik sektör’ ilan edilmeli ve bir eylem planı yapılmalıdır. Devletin bilgi

ve iletişimde atabileceği bazı hızlı adımlar da yazılım ve ekonominin başka sektörlerine

kriz döneminde ivme kazandırabilir.

Bu çalışmada incelenen, küresel kriz, dünyada bilgi ve iletişim sektöründeki son

gelişmeler ve beklentiler, Türkiye ekonomisinin son durumu, Dokuzuncu Kalkınma

Planı, Bilgi Toplumu Stratejisi, Türkiye Yazılım Stratejisi, Avrupa Birliği süreci, Türkiye

bilgi ve iletişim sektöründeki gelişmeler çerçevesinde, yazılım sektörünün önünde

sorunlarla birlikte bazı önemli fırsatlar vardır.

Page 96: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

96

Bilgi ve iletişim sektöründeki hızlı gelişmelerin, yakınsamanın her alanda olmaya

başlamasının, hizmet olarak yazılım, sanallaşma ve ‘cloud computing’ oluşumlarının,

büyük depresyon ya da ikinci dünya savaşından beri en büyük küresel krizle aynı ana

rastlaması, çok büyük zorluklarla fırsatların birleşmesi anlamına gelmektedir. Yeni

oluşumları, tüketici davranış biçimlerini, ekonominin yönünü, iş kurallarının evrimini

doğru anlayan, ve bu sürekli değişen koşullara hızla ve etkili uyum sağlayabilen yazılım

firmaları, müşterileriyle birlikte büyüyerek, başarılı olacaktır. Bu ortamda doğru verilere

hızla ulaşmanın ve bunu doğru analiz ederek anında bilgiye çevirebilmenin vazgeçilmez

koşulu bilgi ve iletişimdir. Kullanıcı kurumlar ve yazılım firmalarının, birleşik iletişim

mantığıyla, birbirleriyle işbirliği içerisinde, strateji ve iş süreçlerini yeniden gözden

geçirerek, etkili yönetişim mekanizmaları dahilinde hareket etmeleri gerekmektedir.

Kurumlarda gider tasarrufu/seçici yatırım çeliĢkisi

Krize karşı kurumların reaksiyonu, ülkeden ülkeye, sektörden sektöre, ve şirketten

şirkete, küresel, bölgesel ve yerel koşullara göre, çok değişmektedir. Bazı firmalar, bilgi

ve iletişim, arge gibi giderlerde kısıtlamaya giderken, başkaları, bu alanlarda giderlerini

yükselterek, verimliliklerini, rekabet avantajlarını ve pazar paylarını artırmayı

hedeflemektedir. ABD’deki bir önceki resesyondan Itunes ve Ipod ürünleriyle çıkan

Apple, buna bir örnektir. Yüksek nakit akımı ya da varlık sahibi olanlar, rakiplerini satın

almaktadır. Geleneksel düşünce, ekonomik kriz dönemlerinde düşen taleple birlikte

giderlerde de kısıntıya gidilmesini savunurken, birçok uzman resesyondan çıkış yolunun

daha fazla ve akıllı yatırım olduğunu belirtmektedir. Bu düşünceye göre, kurumların kriz

döneminde gider tasarrufu yapabilmek ve daha verimli hale gelebilmek amacıyla, orta

vadeyi de gözeterek, seçici satın almalarla, bilgi sistemlerini güçlendirmeleri

gerekmektedir. Bilişimde tasarruf, birçok işletmenin başvurduğu, çok tartışılan ve

eleştirilen bir kriz taktiğidir. Teknoloji yatırımları, işgücü verimliliğinin özellikle uzun

vadede iyileşmesi için önemli olduğundan, ve çalışan başına teknoloji yatırımlarının

verimlilik büyümesinin bazen bir iki yıl önünden geldiğinden, kriz döneminde

yatırımlarda kısıtlamalar çoğalmaktadır.

Dünya ekonomisi, iş yapma modelleri, ve özellikle teknoloji sektöründeki hızlı

gelişmeler bu konuları devamlı olarak incelemeyi gerektirmektedir. Buna bir örnek, son

yıllarda önemi artan hizmet olarak yazılım kavramıdır. Bir yandan daha küçük ölçekli

kurumların, ön ödeme düşüklüğünden ve daha az donanım ve eleman gereksiniminden

ötürü, daha fazla bilişim kullanımına neden olup, ülke ekonomisine olumlu katkı

yapabileceği gibi, öte yandan yazılım firmalarına daha fazla donanım ya da daha düşük

gelir ve marjlar gibi ek mali yükümlülükler ve sermaye gereksinimleri yaratmaktadır. Bu

da, gelişmekte olan ülkelerin kaynaklarının kısıtlı olması dolayısıyla yazılıma yatırımını

ve yazılım sektörünün gelişimini güçleştirebilir. En azından farklı yönetim ve

organizasyon modellerini, ayrıca devletin daha fazla finansman desteğini ya da değişik

teşvik modellerini gerektirebilir. Kriz döneminde ise bu özellik, baştan yüksek ön

ödemeyle yazılım satın alma gücü olmayan birçok KOBİ için yazılım kullanma fırsatı

doğurmaktadır.

Page 97: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

97

Brezilya, Çin, Hindistan, İrlanda ve İsrail gibi son yıllarda bu sektörde atılım yapmış

ülkeler incelendiğinde, ülke özelliklerine ve ekonomilerinin yapılarına göre gelişmiş çok

farklı modeller görülmektedir. Bunun yanında bütün bu ülkelerin uyguladıkları

stratejilerin, devlet desteği, altyapı (eğitim, teknoloji, hukuk), aktörler arası işbirlikleri,

finansman, güçbirlikleri gibi başarı faktörlerinde bazı ortak noktaları vardır. Bazı genel

stratejilerle birlikte, bölgesel farklılıklar değerlendirilmelidir. Bu hem yazılım sektörü

hem de ülkenin sürdürülebilir kalkınması açısından önemlidir. Birbirinden beslenecek bu

iki amacın gerçekleşebilmesi için paydaşlar arası işbirlikleri ve koordinasyon

gerekmektedir. Bu konuda devlet desteği önemlidir. Kriz önlem paketinde olacağı

açıklanan KOBİ kredi destekleri, bilişim alımlarına ivme kazandırabilir. Ancak, daha çok

kredi garanti mekanizması olarak açıklanan bu genel desteklere, bazı gelişen ülkelerde

görüldüğü gibi doğrudan bilişim alımları yardımları eklenebilir. Bilgi ve iletişim

vergilerinde indirim bir başka öneridir.

Ancak, içinde bulunduğumuz kriz dönemi olağan dışı bir durumdur, olağan dışı önlemler

gerektirmektedir. Bunların başında da hızlı ve kararlı hareket gelmektedir. Yeterli

esneklik, birikim ve güce sahip yazılım firmaları müşterileriyle birlikte bunu

gerçekleştirebilir. Yazılım firmalarının özel sektörle hızlı iletişim ve ortak hareketi son

derece önemlidir. Çeşitli sektörlerden kurumların kriz dönemini en az hasarla

atlatabilmeleri için gider önceliklerini iyi belirlemeleri gerekmektedir. Yazılım

harcamalarında ise, hangi yazılımların giderlerde tasarrufa kısa vadede katkıda

bulunabileceği kurum bazında belirlenmelidir. Bu konuda, daha hazırlıklı olan ve bu

çalışmada yer alan gelişmeleri yakından izleyen yazılım ve danışmanlık firmaları,

yazılım hizmeti almak isteyen kuruluşların doğru karar vermesinde önemli rol

oynamaktadır. Müşteri odağı yazılımda giderek önemli hale gelmektedir. Müşterilerin

kriz dönemindeki gereksinimlerini karşılamak, yazılım firmalarının öncelikleri

arasındadır. Kurumları kriz döneminde nakit akımı sağlayacak araçlar olarak görmeyen,

ve onların gereksinimlerini odak noktası yapan yazılım firmaları, orta ve uzun vadede

daha başarılı olacaktır.

Bilgi ve iletişim sektörü, hem küresel hem de yerel olarak krizden çıkış sürecini kısaltıcı

ve kolaylaştırıcı bir rol oynayabilir. Kriz döneminde hem kurumların hem de bilişim

firmalarının farklılaşması gerekmektedir. Kurumların farklılaşması ve krizden çıkış için

inovasyon ve bilişim gereklidir. Farklılaşan ve çeşitlenen müşteri odaklı ürünler giderek

önem kazanmaktadır. Yazılım sayesinde kurumların farklılaşması iki türlü olabilir.

Birincisi, giderleri indirerek rekabet avantajı yakalamaktır. İkinci yol ise yazılım

aracılığıyla yapılacak inovasyon sayesinde rakip ürünlerden farklılaşmadır. Genç nüfusu

büyük olan, giderek dijitalleşen ve talepleri artan ve çeşitlenen Türkiye’de, bu eğilim

önem kazanacaktır. Mobil internet, mobil televizyon, mobil multimedya, mobil

pozisyonlama, mobil sosyal ağlaşma hizmetleri, mobil çevrimiçi oyun gibi farklı

segmentler giderek ağırlık kazanacaktır.

Operasyon, yönetim, analiz ve karar alımında son derece olumlu etki yapabilen bilişim

teknolojilerini kurumların en verimli biçimde kullanabilmeleri, küresel ekonomik kriz

döneminde daha da önemli hale gelmiştir. Bilişim yatırımlarının geri dönüşü konusu hala

tartışmalıdır; etkinin ölçümü özellikle sektör bazında zordur. Gelişmekte olan ülkelerde

Page 98: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

98

bilişim üretim ve kullanımının daha yeni olmasından ötürü bu konuda veri ve istatistik

sorunu olduğundan, ekonomi genelinde ölçüm de zordur. Buna karşın, yapılan

araştırmalar genelde bilişimin kurum performansına katkısını olumlu bulmaktadır.

Kriz döneminde önem verilmesi gerekli bir başka konu açık kodlu yazılımdır. Son

yıllarda desteği ve güvenilirliği artan bu olgu, kriz döneminde önemli gider tasarrufları

sağlaması yanında, aynı zamanda özellikle büyük devlet projelerinde, küçük yazılım

firmalarının doğmasına da neden olabilir. Şimdiden farklı ülkelerde kurumsal kaynak

planlama, müşteri ilişkisi yönetimi gibi ürünleri açık kodlu yazılımla sağlayan firmalar

vardır. Kurumsal kaynak planlama segmentinde KOBİ’lerde küresel olarak hala doyum

oranı düşüktür. Ancak, SAP, Oracle, Microsoft ve Intuit gibi büyük kurumsal kaynak

planlama firmalarının bu segmente ilgisi artarak devam etmektedir. Bu da fırsat ve

tehditleri yan yana getirmektedir.

Kurumlar, kriz döneminde iş süreçleri yönetimine odaklanabilirler. Kriz döneminde kısa

zamanda müşteriler için giderlerde tasarruf sağlayabilecek hızlı uygulanabilen ürünler

bireysel olarak ön plana çıkabilirken, bunların orta vadede müşterilere bütün çözümler

sağlayabilecek daha kapsamlı ve katma değerli ürünlerle dengesi ve ilişkisi iyi

planlanmalıdır.

Kriz döneminde yazılım firmaları öncelikleri

Likidite döneminde kısa vadeli gereksinimleri karşılamada kullanılan kaynaklar azalınca

ya da kuruyunca, bu gereksinimler kısa vadeli hedeflerle birlikte değişikliğe

uğramaktadır. Zorlu kredi ortamında, nakit akımını sağlamak amacıyla, kurumların 2009

yılında ‘ertelenebilecek bilişim yatırımları’nda kısıntılara gitmesi beklenmektedir. Bunun

da, kurumsal kaynak planlama gibi yazılımları sağlayıcıları olumsuz etkileyebileceği

öngörülmektedir. Ancak, ‘ertelenebilecek’ yatırımlar, kurumdan kuruma değişmektedir.

Bu ortamda yazılım firmalarının müşterileriyle yakın iletişimi daha da fazla önem

kazanmaktadır.

Üretim krizi gelirlerin azalmasına neden olduğundan, özellikle kısa vadeli vizyonu olan

müşterilerin ilk refleksi, yapısına bakmaksızın bilişim dahil giderleri azaltmaktır.

Satışlarda, genel faaliyet giderlerinde, eğitim, inovasyon ve uluslararasılaşma için gerekli

yatırımlar ise ihmal edilmektedir. Müşterilerin genel gider azaltılması değil, giderlerin

önceliklerinin değiştirilmesinin gereği hakkında bilinçlendirilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, yazılım sektörü çalışanları kriz döneminde iş değiştirmeye daha az eğilimli

olabilir. İşgücü talebinin azalması, sektördeki işgücü ücretlerine aşağı doğru bir ivme

kazandırabilir. İnsana dayalı yazılım sektöründe gider azalmasına yol açarak, azalan

satışları kısmen dengeleyici bir faktör olabilir. Likit kalabilen ve nakit akımı sorunu

yaşamayan yazılım firmalarının ayakta kalması beklenmektedir. Nakit akımını

borçlanmayla sağlamaya çalışan ve nakit akımında başarısız olan firmalar, çalışanlarının

ücretlerini ödeyememe ve zor durumda kalma riskiyle karşı karşıyadır.

Page 99: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

99

Özgüven

Bu durumda özgüven çok önemlidir. Yazılım firmalarının kendine güvenerek, gerekli,

cesur, vizyoner adımları atabilmeleri, kısa dönemde olabilecek bazı kayıpları

soğukkanlılıkla karşılamaları, ve bunları müşterilerine, dağıtıcılarına ve çalışanlarına

sürekli bir iletişimle sözlü ve yazılı olarak anlatmaları önemlidir.

Bu cesur adımlara, ürün, segment ve pazar değişiklikleri dahildir. Değişik biçimlerde

farklılaşmayı kısa zamanda başarmak, otomotiv gibi sektörlere göre daha olasıdır. Hedef

pazar tüm dünyadır. Paket yazılımlarda pazara ve sektörlere göre farklı yazılım

paketlerine ağırlık vermek, buna irili ufaklı satın almalar ve işbirlikleri eklemek

mümkündür. Bu bağlamda, uluslararası açılımda belirli bir olgunluk seviyesine krizden

önce erişmiş olmak olumludur.

Firmanın kendini tanıması

Kriz döneminde yazılım firmalarının kendilerini tanıması çok önemlidir. Baştaki

yöneticilerin güçlü ve zayıf yönlerini bilmeleri, hızlı hareket anında hangi yöneticilerini

nasıl kullanmaları ve ne tür destek almaları gereğini ortaya çıkararak adımların daha

sağlıklı atılmasına yardımcı olur. Liderlik önemlidir, delege etmeyi bilmek aynı derecede

yararlıdır. Krizden sadece lider sayesinde değil, her çalışanın katkısıyla çıkılacaktır.

Çalışanların düşündükleri, hem onların katkısı hem de motive olabilmeleri için çok

önemlidir.

Çalışan, dağıtıcı ve müşteri üçgeni

İnsan gücüne dayalı olan yazılım, her alanda inovasyon ve farklılaşmaya yatkındır.

Yönetici, mühendis, pazarlama elemanları, danışmanlar ve başka çalışanlarıyla, yazılım

firmaları gerekli yönetim, araştırma ve yaratıcılık uzmanlıklarını göstererek, şirketin

farklılaşmasına katkıda bulunabilir. Bütün çalışanlarına, daha fazla çaba göstermelerinin

ve yaratıcılığın hem onlar hem de firmaya yararlı olacağı en etkili biçimde anlatılmalıdır.

Çözüm ortakları bu stratejiye dahildir, firma ile dağıtıcıları arasındaki iletişim her

zamankinden sıkı olmalıdır. Kısa vadede yaşanabilecek olumsuzlukların moral

bozmaması için gerekli motivasyonun da sağlanması önemlidir. Bu durumda çok yönlü

elemanların ve çalışanların eğitiminin önemi de artmaktadır. Son olarak müşteriler de,

çalışanlar ve dağıtıcılar gibi, farklılaşmaya ve inovasyona, özellikle son teknolojik

gelişmeler sayesinde giderek daha fazla katkıda bulunmaktadır.

Küçük ve orta boy işletmeler

KOBİ’ler eskiden Japonya örneğinde olduğu gibi, resesyon ve kriz dönemlerinde

esneklikleri sayesinde değişikliklere çabuk adapte olabilmeleri ve hızlı hareket

edebilmeleriyle, ülkelerin krizden çıkmalarında önemli rol oynayabilirler. Ancak, giderek

birbiri ile iç içe geçen ülke ekonomileri, ticaret ilişkileri ve işbirlikleri nedeniyle,

KOBİ’lerin bu kriz ortamında bilgiye sağlıklı, verimli ve hızlı ulaşmaları daha da önem

kazanmaktadır. Burada da bilişim ve özellikle yazılım sektörü, doğru stratejilerle önemli

rol oynayabilir. Mobil iletişim, geniş bant, ‘cloud computing’ ve sanallaşma sayesinde

küçük firmalar ve gelişmekte olan ülkeler için bilişim giderleri düşebilir, arge ve

simülasyon masrafları azalabilir. Kendilerini krize teknolojik olarak hazırlayan

Page 100: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

100

KOBİ’lerin, uluslararası piyasaların da yardımıyla, resesyondan en az zararla çıkmaları

olasıdır.

Hizmet olarak yazılım

Marjlarda azalmaya neden olabilecek ancak düzenli nakit akımı sağlayacak hizmet olarak

yazılım modeline, en azından daha az kullanıcılı segmentlerde geçen ve buna önceden

hazırlıklı olan yazılım üreticilerinin krizden daha az hasarla çıkmaları olasılığı yüksektir.

Bu strateji, müşterilerinin de düşük bir ön ödemeyle gider azaltıcı önlemler almasına

yardımcı olacağından ‘kazan-kazan’ yöntemi olacaktır. Kısa ve orta vadede, bu yönteme

talebin artması beklenmekte, ancak tam olarak yayılmasının zaman alabileceği

öngörülmektedir. Bu nedenle, yazılım firmalarının geleneksel yazılım satış yöntemiyle

hizmet olarak yazılımı doğru oranlarda iş modellerine uygulama yetenekleri önem

kazanmaktadır. Özellikle daha kısa vadede, işsizlik artışından da ortaya çıkabilecek

mikro ölçekli şirketler, hizmet olarak yazılımda önemli boyutta talep yaratabilir.

Krizde yerel yazılım firmaları için strateji

Ekonominin her sektöründeki kurumların teknolojiye odaklanmalarının ve daha

ekonomik ve hızlı çözümlerin kriz ortamında önemi artmaktadır. Kurumların hızlı

toparlanabilmelerine olanak sağlamak için bilişim kullanımında çabuk sonuç

alabilecekleri konulara yöneldikleri görülmektedir. Risk yönetimi, müşteri ilişkisi

yönetimi, B2B, B2C, sosyal ağlar konularına ilgi artmakta, internet reklamcılığını herkes

etkin kullanmak istemektedir. Çokuluslu dev yabancı kuruluşlar yerine, daha hızlı ve

esnek hareket ederek, müşterilerinin değişen gereksinimlerini çabuk ve etkin bir biçimde

karşılayabilen küçük ve orta ölçekli yazılım şirketlerine bir yönelme söz konusudur. Bu

gelişmeye, doğru yönde odaklanabilecek hızlı devlet desteği de ivme kazandırabilir.

Belirli bir kaliteyi sağlamış hizmet firmaları, kriz döneminde yurt dışında, gelişmiş

ülkelerde fiyat, gelişmekte olanlarda ise kalitelerini ön plana çıkararak başarılı olabilirler.

Kalite sertifikaları bu durumda daha da önem kazanmaktadır.

Öte yandan, kriz döneminde bazı kurumlar, özellikle yerel yazılım firmalarının

müşterileriyle iletişiminin zayıf olduğu durumlarda, yabancı küresel isimleri tercih

edebilmektedir. Yabancı firmalardan bazıları bu durumdan yararlanmaktadır. Burada da,

küresel oyuncularla rekabet edebilecek kaliteye sahip, ama aynı zamanda kriz döneminde

onlardan daha esnek yerel firmaların önemi artmaktadır. Yerel yazılım firmalarının bu

konuda hızla faaliyete geçirmesi gerekli bazı yöntemler vardır:

Kriz dönemi için müşteri ve kullanıcı odaklı bir genel strateji belirleme.

Müşteriye göre gerekli kriz dönemi yazılımları ve çözümleri belirleme.

Ekonomik ve hızla uygulanabilecek çözümlere ağırlık verilmesi.

İnternet üzerinden reklam, satış ve tedarik, ‘web’ uygulamaları konusuna ağırlık

verilmesi.

Hizmet olarak yazılım modelinin hızla faaliyete geçirilmesi.

Bakım ve desteğe önem verilmesi.

Farklılaşma.

Potansiyel ve mevcut müşterilerle ilişkilerin artırılarak devam ettirilmesi.

Page 101: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

101

Çalışanlar ve dağıtıcılarla iletişimin sürekli olması.

İş ve güç birlikleri.

Mobil iletişimin göz önünde bulundurulması.

Birleşik iletişim mantığıyla hareket etme.

Krizde yazılım firmaları için önemli sektörler

OECD gibi kuruluşlar, 2009 yılında yazılım ve hizmetler segmentinde büyümenin azalsa

da sürebileceği, ancak özellikle donanım tarafında sorunlar yaşanacağını öngörmektedir.

Kurumların da, kriz döneminde özellikle bankacılık, sigorta ve perakende gibi alanlarda,

bilişim harcamalarında kısıntıya gidecekleri öngörülmektedir. Öte yandan, 2009 yılında

durgunluk beklenen bilişim sektöründe, devlet ve finans segmentlerinde yer alan,

özellikle dış kaynak kullanımı hizmeti veren firmaların, internetle bağlantılı satışların ve

altyapı yatırımlarının performansının daha iyi olacağı öngörülmektedir. Bir trilyon

doların üzerindeki satışlarıyla dikkati çeken dünya savunma sektörü de, özellikle bunun

yaklaşık üçte birinin sistemler olduğu düşünüldüğünde, Türkiye için önemli bir bilişim

potansiyeli yaratmaktadır.

Ülkelerin ekonomileri geliştikçe yapıları giderek hizmet sektörü ağırlıklı bir hale

gelmektedir. Sanayinin payı üçte birin altına düşerken, hizmetler neredeyse üçte iki

ağırlığa ulaşmıştır. Bu eğilimin iş yazılımlarına da yansıması, hizmet sektörünün

yazılımlardaki payının artması öngörülmektedir.

Türkiye’de, ihracata dayalı imalat sektöründe, otomotiv ve tekstil gibi geleneksel

kurumsal yazılım müşterilerinde büyük sorunlar yaşanmaktadır. Buna lojistik gibi

segmentleri eklemek mümkündür. Hükümetin IMF ile olan müzakerelerinde henüz bir

anlaşmaya varılamaması, özellikle bütçe kısıtlaması konusunda olan belirsizlikten ötürü,

bazı planların açıklanmasına karşın, ekonomiye ivme kazandıracak devlet

harcamalarından ve teşviklerinden hangi sektörlerin ne derece yararlanacağı konusuna

belirsizlik getirmektedir. Bu sorundan bilişim sektörünün yararlanması mümkündür.

Devlet ve hükümet seviyesinde yapılacak çalışmalarla bilişim STK’ları, ekonomiyi

canlandırma amaçlı yapılacak yatırımlarda ve teşviklerde, bilgi ve iletişim sektörünün,

Bilgi Toplumu Stratejisi yatırımlarının da hızlandırılması çerçevesinde, eğitim alanındaki

atılımlarla eşgüdümlü olarak, öncelikli olmasını sağlayabilir.

Bu çalışmada da ön plana çıkan, dünyadaki eğilimlere uygun olarak büyük atılımlar

beklenen enerji ve çevre, önümüzdeki yıllarda küresel üretiminde büyük artış beklentisi

olan gıda ve içecek, ekonomilerdeki payı giderek artan hizmet, büyümeye devam eden

telekomünikasyon, savunma, genel olarak devlet sektörü, sağlık ve eğitim, Türk yazılım

sektörünün de önünde gelecekte parlak sektörler olarak göze çarpmaktadır. Bunlara

havacılık ve uzay, ilaç, perakende, kimyasallar, medya, dağıtım, ambalaj, petrokimya,

içki ve tütün, metal ve madencilik eklenebilir. Daha orta vadede ise, ön plana çıkan

sektörlere inşaat, turizm, dayanıklı tüketici malları, finans ve taşımacılık gibi segmentler

de eklenebilir.

Ekonomik krizden sektörlerin çoğu etkilenmekte, otomotiv ve tekstil gibi sanayi, inşaat,

gıda dışı perakende, lüks tüketim segmentlerinde bu durum ağırlık kazanmaktadır.

Page 102: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

102

Ekonomideki sektörler krizden birbirlerinden farklı etkilenmekte, yazılım ihtiyaçları

kurumdan kuruma değişmektedir. Bu kurumların hepsine yazılım firmalarının katkısı

olabilir.

Kurumların ve yazılım firmalarının önündeki bazı risk ve tehditler

Küresel ekonomik krizin derinleşmesi ya da beklenenden uzun sürmesi,

Küreselleşmede gerileme ve korumacılığın artışı,

Pandemik hastalıklar,

İran ile ABD ya da İsrail arasında çatışma,

Irak’ın bölünmesi,

Türkiye ekonomisinin krizden öngörülenden kötü etkilenmesi,

Petrol ve doğal gaz fiyatlarının artışıyla cari açık sorunu yaşanması,

Türk lirasının aşırı değer kaybı,

Türkiye’de rejime yönelik sorunların derinleşmesi,

AB ile tam üyelik müzakerelerinin durdurulması,

Terör olaylarının artması,

Doğal afetler,

Küresel yazılım firmalarının konsolidasyona gitmesi,

Sektörde paradigma değişikliklerinin yayılmasının çabuklaşması

Page 103: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

103

Sonuç

Küresel ekonomik kriz, Türkiye ekonomisini ve bilgi ve iletişim sektörünü de olumsuz

etkilemektedir. Bilgi ve iletişim segmentleri içerisinde yazılım ve hizmetlerin göreli

olarak daha az etkilenebileceği öngörülmesine karşın, bu etkinin derecesini öngörmek

mümkün değildir. Türkiye ekonomisinin hangi sektörlerinin daha fazla etkileneceği

konusu da karmaşıktır. Hükümetin IMF ile olan anlaşma olasılığı dahil, birçok faktöre

dayalıdır. Bu ön araştırmanın kapsamı dışındadır.

Ekonomik kriz döneminde, kurumların yazılım kullanımı aracılığıyla giderlerini azaltma

gibi verimlilik artırıcı önlemlerle zor koşullara uyum sağlamasının bilimsel haritasını

çıkartmak çok güçtür. Buna karşın, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, bilgi ve

iletişim, kriz döneminde çok farklı sektörlerde kurumların kullanmakta olduğu bir

savunma, hatta rekabet yöntemidir. Bu konuya hem devlet hem de özel sektörün katkıları

olabilir. Ayrıca, hızlı hareket edilmesi gerekli olan kriz döneminde, süratle

uygulanabilecek ve etkisini gösterebilecek yazılım türlerinin hangileri olduğu, müşteri

ilişkisi yönetimi, risk yönetimi, hizmet olarak yazılım, bazı internet ve ‘web’

uygulamaları ön plana çıksa da, kurum boyutu, faaliyet gösterdiği sektör, bölge, ülke gibi

birçok faktöre göre değişmektedir.

Bu nedenlerden ötürü, yazılım firmalarının birikimi kriz döneminde büyük önem

kazanmaktadır. Uluslararası deneyim, müşteri ve kullanıcı sayısı, hizmet verilen sektör

sayısı, insan kaynaklarının eğitim seviyesi, kurumlara bu kriz döneminde danışmanlık

yapacak yazılım firmalarının müşterilerine katkısını doğrudan etkileyecek bazı

faktörlerdir.

Page 104: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

104

Page 105: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

105

Kaynaklar

Alican, F. Dünyada ve Türkiye’de ekonomik ve sosyal boyutlarıyla yazılım sektörü.

İstanbul: İletişim, 2006.

Alican, F. Türkiye yazılım stratejisi. İstanbul: YASAD, 2006.

Alican, F. Yazılım sektörü eylem koordinasyonu. İstanbul: YASAD, 2008.

Amsden, A, Tschang, T, ve Sadagopan, S. Technological upgrading in the Indian

software industry. ADBI Working Paper, taslak, 8 Ağustos 2002.

Arora, A, ve Gambardella, A. The globalization of the software industry: perspectives

and opportunities for developed and developing countries. Cambridge: National

Bureau of Economic Research, Haziran 2004.

Athreye, S. Multinational firms and the evolution of the Indian software industry.

Honolulu: East-West Center, 12 Aralık 2002.

Avrupa Bilişim Pazar Araştırma Enstitüsü. International IT market is resisting the

downturn. Berlin: EITO basın bülteni, 17 Aralık 2008.

Baark, E, ve Heeks, R. Evaluation of donor funded information technology transfer

projects in China. Manchester: University of Manchester, 1999.

Birleşmiş Milletler. İnsani Gelişmişlik Raporu. Birleşmiş Milletler, 2007/2008.

Birleşmiş Milletler. Küresel Bilgi Toplumu Raporu. Birleşmiş Milletler, 2008.

Chakraborty, C ve Dutta, D. Indian software industry: growth patterns, constraints and

government initiatives. Australian National University, Australia South Asia

Research Centre, ASARC Working Papers, 2002.

Cheng J H, ve Chun J.L. Exploration for the relationship between innovation, IT and

performance. Journal of Intellectual Capital Vol. 6 No. 2, pp. 237-252, 2005.

Computer Economics. IT spending in recessions: 2009-2010 forecast. Computer

Economics, Aralık 2008.

Correa, P, Fernandes, A, ve Uregian, C. Technology adoption and the investment climate:

firm-level evidence for Eastern Europe and Central Asia. Dünya Bankası, Eylül

2008.

Darmanin, A. ICT for a global sustainable future. Brüksel: European Commission

International Conference, 22-23 Ocak, 2009.

Page 106: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

106

Devlet Planlama Teşkilatı. Bilgi Toplumu Stratejisi. 2006.

Devlet Planlama Teşkilatı. Dokuzuncu Kalkınma Planı, 2007-2013. Ankara: Devlet

Planlama Teşkilatı, 2006.

Duncombe, R. Growth and formalization of information systems in developing country

SMEs. Manchester: Institute for Development Policy and Management, University

of Manchester, 2004.

Duncombe, R. Analysing ICT applications for poverty reduction via micro-enterprise

using the livelihoods framework. Manchester: Institute for Development Policy and

Management, University of Manchester, 2006.

Duncombe, R, ve Molla, A. SMEs and e-commerce in developing countries: frameworks

for assessing the role of change agents. Manchester: Institute for Development

Policy and Management, University of Manchester, 2006.

Duncombe, R, ve Boateng, R. Mobile phones and financial services in developing

countries. A review of concepts, methods, issues, evidence and future research

directions. Manchester: Institute for Development Policy and Management, Centre

for Development Informatics, 2009.

Dünya Ekonomik Forumu. Küresel Rekabetçilik Raporu. 2007-2008. Cenevre: Dünya

Ekonomik Forumu, 31 Ekim 2007.

Dünya Ekonomik Forumu. Küresel Bilişim Raporu. 2007-2008. Cenevre: Dünya

Ekonomik Forumu, 2008.

Dünya Ekonomik Forumu. Küresel Riskler. Cenevre: Global Risk Network, Dünya

Ekonomik Forumu, Ocak 2009.

Ebusiness forum. China: Software sector could learn from India.

www.ebusinessforum.com, 23 Ekim 2004.

Edam ve Deloitte. Türkiye için bir rekabet endeksi. Edam ve Deloitte, Şubat 2009.

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü. Bilişim Raporu. Paris: Ekonomik Kalkınma ve

İşbirliği Örgütü, 2008.

Erdoğan, R. GAP eylem planı ve diğer bölgelerde öncelikli projelerin hızlandırılması,

2008-2012. Ankara, www.bbm.gov.tr, 27 Mayıs 2008.

Giarratana, M, Pagano, A, ve Torrisi, S. Links between multinational firms and domestic

firms: a comparison of the software industry in India, Ireland and Israel. Pisa:

LEM, Ekim 2003.

Heeks, R. Myths of software development in developing countries. Manchester:

University of Manchester, 1998.

Heeks, R. Software strategies in developing countries. Manchester: University of

Manchester, 1999.

Heeks, R, Krishna, S, Nicholson, B ve Sahay, S. Synching or sinking: global software

outsourcing relationships. Manchester: IEEE Software, Mart-Nisan 2001.

Page 107: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

107

Heeks, R, ve Nicholson, B. Software export success factors and strategies in developing

and transition economies. Manchester: University of Manchester, 2002.

Heeks, R. Most eGovernment-for-development projects fail: how can risks be reduced?

Manchester: Institute for Development Policy and Management, 2003.

Heeks, R. Analysing the software sector in developing countries using competitive

advantage theory. Manchester: Institute for Development Policy and Management,

University of Manchester, 2006.

Heeks, R, ve Jagun, A. M-development: current issues and research priorities.

Manchester: University of Manchester, e-Development Briefing No. 12, Mayıs

2007.

Heeks, R. Researching ICT-based enterprise in developing countries: analytical tools

and models. Manchester: Institute for Development Policy and Management,

University of Manchester, 2008.

Heeks, R, ve Molla A. Impact assessment of ICT-for-Development projects: a

compendium of approaches. Manchester: IDPM, 2009.

Iversen, V, Sen, K, Verschoor, A, ve Dubey, A. Networks in the traditional economy:

evidence from India. Manchester: Institute for Development and Management,

University of Manchester, Haziran 2007.

Krugman, P, ve Obstfeld, M. Economía internacional. Madrid: Pearson, 2004.

Larson, E. Shane says SAP costs helped cause jeweler’s decline. Bloomberg, 13 Ocak

2009.

Monge, R, Alfaro, C, ve Alfaro J. TICs en las PYMEs de Centroamérica. Cartago:

Editorial Tecnológica, 2005.

Nasscom. Indian IT/ITES industry: impacting the economy and society. Nasscom, 2008.

Nicolis O, ve Tondini, G. Logit models for analysing and forecasting the performance of

industrial enterprises in the Treviso area. Managerial Finance 32 8 654-672, 2006.

Paus, E. Foreign investment, development, and globalization. Can Costa Rica become

Ireland? Palgrave MacMillan, 2005.

Price Waterhouse Coopers. Why isn’t IT spending creating more value? How to start a

new cycle of value creation. Price Waterhouse Coopers, Haziran 2008.

Roberts, S. The global information society: a statistical view. Birleşmiş Milletler, Nisan

2008.

Shao, BBM, ve Lin, WT. Technical efficiency analysis of information technology

investments: a two-stage empirical investigation. Information & Management 39

391–401, 2002.

Tschang, T, ve Xue, L. The Chinese software industry: A different path from India’s?

Singapore Management University, TsingHua University, Asian Development

Bank Institute, 16 Eylül 2002.

Page 108: IZmir'de yazilim (bilisim ) sektorunu gelistirmek icin strateji ozeti

Kriz ve yazılım

108

Tschang, T. China’s software industry and its implications for India. OECD

Development Centre, Şubat 2003.

Turgutlu, T. Türkiye’de firmaların bilişim yatırımları: ekonometrik bir bakış. İzmir: Ege

Üniversitesi doktora tezi (taslak), Ocak 2008.

TÜBİSAD ve YASAD. Software ihracatı ve teknoparklar. İstanbul: 4 Eylül 2003.

TÜBİSAD. Türkiye bilgi ve iletişim teknolojileri pazarı ve TÜBİSAD. 8 Ekim 2008.

Türkiye İstatistik Kurumu. ‘Web’ sitesi.

Uluslararası Para Fonu. Dünya Ekonomik Durumu Güncellemesi. Uluslararası Para Fonu,

28 Ocak 2009.

Uluslararası Telekomünikasyon Birliği. Dünya Bilgi Toplumu Raporu. Uluslararası

Telekomünikasyon Birliği, 2007.

Uluslararası Veri Kuruluşu. El sector tecnológico seguirá afectado por la crisis en 2009,

pero empezará a recuperarse en 2010. Madrid: Uluslararası Veri Kuruluşu, 19 Ocak

2009.

Veloso, F, Junqueira, A, Tschang, T, ve Amsden, A. Slicing the knowledge-based

economy in Brazil, China and India: A tale of 3 software industries. Carnegie

Mellon University, Eylül 2003.

Winters, A, ve Yusuf, S. Dancing with giants. Washington DC: Dünya Bankası, 2007.