Kİ ENERJİSİ Zihin ve Bedeni Bütünleştirmek İçin

Dört Temel Uygulama

KOICHI TOHEI

Türkçesi

Selim Yeniçeri

OKYANUS

© 1976 Koichi Tohei

©Okyanus Yayıncılık

ve Yapımcılık Ldt. Şti., 2000

"Tamtım için yapılacak kısa almtılar dışmda yay111c111111

yazılı izni olmaksızm hiçbir yolla çoğaltılamaz."

Türkçesi: Selim Yeniçeri

Düzelti: Esra Bilal

Kapak Tasarımı: Nare Öztürk

ISBN - 975 - 7200 - 64 - 6

Ofset Hazırlık Baskı ve Cilt:

Çizge Tanıtım ve Matbaacılık Ltd. Şti.

Tel: (0212) 482 56 28

OKYANUS YAYINCILIK VE YAPIMCILIK LTD. ŞTİ.

Ankara Cad. Konak Han. 3441 O Cağaloğlu - İstanbul

Tel+Fax: (0212) 513 42 59

iÇiNDEKiLER

Ön söz •

Ki Nedir? •

Zihin ve Bedeni Bütünleştirmek için Dört Temel Prensip •

Nası l Güçlenirs iniz? •

Aikido Aracıl ığıyla Ki'yi Bulmak •

Ki Gücünü Dünyaya Öğretmek

Ki €.-,eejisi • 5

ÖN SÖZ

Bugün, teknoloji hayatımızın her alanına girmiştir. Daha da etki le­yici makinelerin gelişimiyle, bu süreç devam etmektedir. Bi lgisayarlar, insan gücünü gereksiz kı lmakta, bir tek düğmeye basmakla atom sava­şı başlatı labilmektedir.

Yine de, zaman içinde insan makinelerin kendisi için çal ışması ve bunun tersinin olmaması gerektiğini anlamaya başladı . B i l imin bu kadar i lerlemesine rağmen kendi potansiyel imizi anlamak ve kendimizin far­kına varmak konusunda pek de yardımcı olamadığını görmekteyiz .

Bunu bil imin bizim için yapmasını beklemenin anlamı yok. Her b i ­rimiz kendi gücümüzü ve doğamızı an lama sorumluluğunu a lmak zo­rundayız . Çin klasiği Saikontan , insanları evrenin kendilerine verdiği sonsuz gücü unutarak kapı larda dilenci l ik yapan zaval l ı lara benzetir. E l ­bette k i çağlar boyunca bazı büyük insanlar, kendilerine sunulan bu sonsuz gücü görmezden gelmemişlerdir. Buda gibi leri ve daha az tan ın­mış diğerleri , kendi gerçek doğalarını ve güçlerin i tanımak iç in z ih in ve bedenlerini bütünleştirmeyi başarmışlardır. Ama ortalama insanlar, bu tür kişi lerin kendi lerinkinden farklı bir dünyada yaşadıklarını düşünür­ler Bu tür kişi lere büyülü bir değneğin dokunduğunu düşünür ve Bu­da 'nın, bir ermiş'in ya da büyük bir iş veya politika l iderin in gücünün kendi leri için de ulaşılması mümkün olduğunu görmezler. Bu güçten çe­kinmek yerine, şükretmeliyiz . Onu ortaya çıkarmak için uğraşmal ı ve başkalarına da bunu başarmaları için yardım etmeliyiz.

Zihin ve Bedeni Bütünleştirmek için Dört Temel Prensip diye ad­landırdığım bu yol bana evrenin öğreti s ini yaymam için evren tara fın ­dan veri ldi . Zihin ve bedenlerini bütünleştirmeyi beceren birçok kimse olmuştur. Ancak çok azı bunu öğretebi l ir . Ve nasıl öğreti leceğini öğre­tebilecek kişi ise daha da azdır. Bu kitapta açıklanan dört temel prensi-

bi anlayan kişi , yaln ızca kendi zihin ve bedenini bütün leştirmekle kal­mayacak, aynı zamanda başkaları nın da bunu yapmasına nası l yardım­cı olabi leceğini öğrenecektir. Bu ki taptan bu yolu öğrenen herkesten, bi lgi lerini başkalarına aktarmaları nı isterim; böylel ikle an layış zinciri kırı lmadan kalacaktır

1. Ki Nedir?

Kl'NIN GENiŞLETiLMESi

Yaşamın gereklerin i sayal ım: beslenme, barı nma, giyinme, su, hava . Başka birşey kaldı mı? Evet, yaşamın genel l ikle unuttuğumuz en basit temeli: Ki!

Bir adam denize doğru yürür, eğil ir ve el ine bir avuç su al ır . "Bu be­nim suyum," der. Bir açıdan elbette ki haklıdır. Geçici olarak su onundur. Ama sonuçta su okyanusa aittir. El lerini açıp suyu kuma dökse, kumda emilmesine izin verse veya su buharlaşsa da, bulutlara karışacak ve sonra "onun" olan su sonuçta yine okyanustaki yerine geri dönecektir.

Ancak deniz suyunu avucuna alan adamı n h ikayesin in tersine, ya­şam gücünün a l ın ı ş ı kendil iğinden ve sürekli dir . Kişisel Ki 'miz, evren­se l Ki 'den ayrı lamaz bir parçadır ve aralarında sürekl i bir a l ı şveriş var-

'

dır. Bu, yaşamın temelidir: kişisel Ki 'miz ve evrensel Ki aras ında i leri geri sürekl i bir akı ş . Bu akış güçlü ise ve engellenmezse, sağl ıkl ı oluruz. Akış geçici olarak durduğunda bi l inçsiz hale geliri z . Akış tamamen dur­duğunda ise,

.ölürüz.

Benzer bir örnek olarak bir arabanın aküsü veri lebilir. Araba sık çal ış­tırı ldığında, akü dolu kal ır, yani gün içinde tükettiğimiz Ki temelde ev­rensel Ki'yle tazelenir. Ama arabayı uzun süre çal ıştırmadan bir köşede bırakmak, Ki'yi güçlendirmememizle aynı sonucu doğurur; ölü bir akü .

Elbette ki, akü dönem dönem doldurulmalıdır. Bu bizim kişisel Ki 'miz için de geçerl idir. Ki 'n in bu tam yeni lenmesi , derin bir uyku sı ­ras ında olur, çoğu insanı n gerçekten rahatlayıp gevşeyebildiği tek za­mandır bu . Bu tür rahatlama anlarında, evrensel Ki beyin tarafından a l ı ­n ı r ve beynin bu e lektrik dalgaları n ı sürekli olarak yayması düzenl i ha­le gel ir .

Huzurlu ve bölünmemiş beş-a l tı saatl ik uyku yeterli olurken, huzur-

suz dokuz-on saatl ik uykunun bize yeterli gelmemesinin nedeni budur Uyku, hayatın temel bir gereğidir. Güçlü bir Ki'si olan kişi , on i l a yir­mi gün yiyeceksiz yaşayabi l ir ama uykusuz geçen beş gün onu öldür­meye yeter. Bunun Japonca'daki karş ı l ığ ı , "kishi" kelimesidir, Ki yeter­sizl iğinden kaynaklanan ölüm. Tarih boyunca, bir mahkumu dize getir­mek için uzun süre uyanık durmaya zorlandığın ı gördüğümüz birçok örnek vardır Uykusuz geçen üç gün , en büyük suçların dahi itiraf edi l ­mesine yeterli olabil ir .

20 . yüzyı l ın ikinci yarıs ında, uyku hapları çok rağbet görmeye baş­lamıştır . Bu haplar, beyni uyuşturma özel l iği taşımaktadır. Bu ölüm ben­zeri uykuda, evrensel Ki , kişisel Ki 'mizi tazeleyemez ve uyku hapı a l ı ş ­kanl ığı olumsuz sonuçlara yol açar: enerj i yetersiz l iği , depresyon ve so­nunda sağl ığın bozulması . Bu sorunlar, bedenin yorgunluğu yüzünden deği ldir, hap almış bir beden, genel l ikle paçavra gibidir zaten. Hayır, bunlar taze Ki eksikl iğinin işaretleridir

Akü örneğimize geri dönersek, siz Ki'n izi genişletirken, bedenin ize yeni Ki akar. Ki 'nizi ne kadar genişletirseniz, "h ız l ı dolum" etkisi orta­ya ç ıkar ve geceleri çok az uykuyla, fiziksel ve zihinsel gücünüzü taze­leyebil irsi niz kolayca.

Mutlu ve sağl ıkl ı yaşamak i stiyorsanız , önce Ki 'nizi nasıl gen iş lete ­ceğinizi öğrenmelisin iz, yani Zihin ve Bedeni Bütünleştirmek iç in Dört Temel Prensip ' in dördüncüsünü.

SONSUZ YARIM

Evrenin Ki'si nedir? Gökyüzüne bakın . Güneş parl ıyor. Böyle parlamaya, yanmaya baş­

lamadan önce ne durumdaydı? Eğer evrendeki herşeyi böyle sorgula­maya yönelir, asla bi tmeyen bir sorgulama döngüsüne girersek, nerdey­se hiç olduğu halde varolnıaya devam eden birşeyle karş ı laş ırız .

Doğmadan önce neydin iz? Annenizin karnı nda bir cen in . O ndan önce? Elbette, annenizin yumurtasıyla babanızın sperminin bir birleş i ­mi . Ama ya ondan da önce? Ergenlik çağına gelmeden önce, anne ve babanızın ne yumurtas ı ne de spermi vardı . Peki o zaman neredeydiniz?

Diğer bütün canl ı lar veya nesneler gibi insan da,nerdeyse "hiç­l ik"ten ortaya ç ıkmıştır, evreni oluşturan bölünmez özden Bu, Ki 'dir. H ı ristiyanlar buna "Tanrı " der, Budistler "Buda" ve Soka Gakkai üyele­r i i se buna "Gohonzon" adını verirler. Her dil ve kül türde farklı ad alan

1 O • Ki 61,c.�•·iisi

KOICHI TOHEI

aynı şeydir asl ında, Japonca 'da bizim "te" dediğimiz şeye sizin "el" de­meniz gib i .

Mutlak evren, özünde tektir. ik i z ı t gücün ortaya çıkışıyla, göreceli dünya doğmuştur. Bizler, onun ardında yatan mutlak dünyayı unutarak, bu çevremizde görüp duyduğumuz göreceli dünyayı gerçek zannede­riz. Ki 'nin mutlak evrendeki miktarı s ın ırsızdır ve hiç durmadan akar. Budacı l ıkta şöyle denir: "O hiç doğmamıştır ve yok edilemez. O bozul ­mamış değildir, kusursuz da deği ldir. O hiç artmaz ve hiç eksilmez."

1 974 yıl ında, Californ ia Fullerton Koleji'nde yaz süresi nce alt ı haf ­tal ık b ir eğitim semineri verdim. Okul, "Ki Gelişimi" adında yeni bir ders koymuştu. "Ki Gel iş imi" , psikoloj i ( tamamen zihinle i lgi li) ve be­densel eğitim (tamamen beden üzerine kurulu) arasında bir köprüdür. Temelde, zihin ve beden bir bütündür; aralarında herhangi bir s ın ır

l<i 61'\L'ı·jisi • 11

yoktur. Zihin arıtı lmış beden, beden ise arı tı lmamış zihindir . ikisini farklı şeyler olarak düşünmek aptalcadır. Yıl lar boyunca, Zihin ve Be­den Bütünleşmesi'n i akademik çevrelere tanıtmaya çal ışt ım. Japon­ya'daki hiçbir okul beni dinlemedi . Ama Amerika'da, Hawaii Ünivers i ­tesi ve Lewis and Clark Kolej i bu konuya i lg i gösterdi ler. Ful lerton Ko­lej i ise, yeni bir ders koyacak kadar ileri gi tti .

Seminerime, aralarında doktorlar, avukatlar, profesörler ve öğrenci­lerin bulunduğu 300'den fazla kişi katı ldı . Güney Dakota Üniversitesi Psikoloj i Bölümü'nden Dr.Terry Gunther ve Dr.George Breed ve Pen ­si lvanya Üniversitesi Fizik ve Müzik Bölümleri'nden Dr. Melvin ve eşi de katı lanlar arasındaydı . Ayrıca Fullerton Kolej i Felsefe Bölümü'nden Dr.Steve Simon ve Psikoloj i Bölümü'nden Dr.Lau San Tsai de vardı . Dr.Tsai , birer köpek, kedi ve fare yavrusunu birl ikte büyütmüştü ve bu deney, L i fe dergisinde bir makale konusu olmuştu. insanlar birarada ya­şamayı beceremezken, kedilerin ve köpeklerin bunu nasıl becerdikleri ­ni göstererek ironik bir yorumda bulunmuştu. Nobel Ödülü 'ne aday gösteri 1 di .

Okulun geniş spor salonunda Ki gel iş imi ve aikido dersleri verdim ve profesörlere ders vermek gibi bir n iyetim olmamasına rağmen, her gün öğle yemeği saatlerinde bir soru ve cevap seansı yapıyordum . Bir gün Dr. Melvin sordu: "Ses ve ışık matematiksel olarak açıklanabil iyor. Aynısını Ki ile de yapmak mümkün mü? Bunu kimse yaptı mı?"

Sorusunu soruş biçiminden, Ki 'yi saniyelik ti treşimler olarak düşün­düğünü ve onun temel yapısını gözardı ettiğini bil iyordum . Bu yüzden olabi ldiğince matematiksel terimlerle açıklamaya çalıştım . "Evet , " de­dim. "Mümkün . Aslında Ki 'nin matematiksel bir açıklamasını birisi çok­tan yaptı bile n

"Oo," dedi Dr.Melvin. "Kim o?"

"Ben," diye cevap verdim gülümseyerek. Herkes güldü .

Profesör ciddiyetle devam etti . " Bana Ki 'nin matematiksel b i r açık-lamasın ı yapar mısınız lütfen?''

"Elbette. Matematiğin temeli bir sayısıdır. Deği l mi?"

Dr.Melvin başını sal ladı .

"Evren birdir. insan birdir. Çakıltaşı birdir. Hepsi bir sayısıyla gös­teri lebil ir ." Bir parmağımı kaldırdım " i ş te bir. Eğer onu yarıya indirir­sem, geriye kalan yine birdir. Sonsuza dek yarıya indirsem, hiç sı fıra ulaşabi l ir miyim?"

"Hayır," dedi profesör. "Ulaşamazsınız ."

"Asla s ı f ır olmaz. Eğer bir varsa, yarısı daima varolmaya devam ede­cektir. Ki, sonsuz sayıdaki küçük parçaların sonsuz toplamıdır."

Herkes alkışladı . Dr.Melvin ' in beklediği bu değildi ama kesinl ikle matematiksel bir açıklamaydı .

Bu, eski bir Budacı metin olan Hanya Shingyo'nun çok zor bir bö­lümüdür. Kel imeye dökülürse, düşüncenin anlaşı lması çok zordur ama matematiksel o larak açıklandığında bir çocuk bile anlar.

Güzel sezgileriyle bir müzik öğretmeni olan bayan Melvin mem­nundu. Ama kocasının kafası karışmıştı . "Çok zor," diye yorumladı , "sonsuz şeyleri toplamak - " Herkes gülümsedi .

ZiHNi OLUMLU VE YAPICI YÖNDE KULLANMAK

Ki, evrenin temel birimidir. Sonsuz sayıdaki ufak parçanın, sonsuz bir birleşimidir. Herşey sonuçta Ki 'den üreti l ir . Eğer bu kavramı, insan bi l incinin derinl iklerine doğru izlerseniz, bütün yaşamları yöneten, se­ven ve koruyan gücün hakimi olan evrensel zihni anlarsınız Evrensel zihni anlamak, barış ve huzur duygusunu anlamanın ve doğayla bütün­leşmenin temel idir.

Göreceli dünyanın kavram ve prensiplerine bağımlı olan bugünün insanı tökezlemektedir. Tek umudu, bu görecel i dünyanın ardındaki mutlak dünya kavramını , Ki prensibini anlamasıdır.

Herşey evrensel Ki 'den üreti l ir. iki z ıt gücün etkileşimi , içinde ya­şadığımız göreceli dünyayı yaratmıştır. Bu iki güç Doğu' da yin ve yang, Batı ' da ise pozit if ve negat i f olarak adlandırı l ı r. Edison, evrenin elekt­rikten oluştuğunu söylemişti . O, ev eşyalarımıza hayat veren elektriğin temelinden bahsetmekteydi; evrensel Ki ' den.

Birşey hiçten yaratı lamayacağı gibi , elektriğin de jeneratörler tara­fından "üret i ldiğini" söylemek yanl ış olur. Bu güç, daima evreni sarar durumdadır. Bir güç kaynağıyla beş duyumuzla algı layabi leceğimiz bir biçime girdiğinde, biz ona "elektrik" deriz.

Elektrik, eksi ve artı kutuplarla i fade edi l ir . Kişisel Ki de böyledir. Evrensel Ki ise bir bütündür; karşıt l ık yoktur. Ancak insan beyni tara ­fından üretilen Ki, eksi ya da artı özel l ik taşımaktadır. Duvarı n ışık yan­sıyan tarafı aydınlıktır; diğer tarafı ise karanl ık . Ama elbette ki , iki ta-

Ş,ekil 2.

raf birleştiğinde "gerçek" duvar oluşmaktadır. Hangi tarafın daha gerçek olduğunu tartışmanın bir anlamı yoktur.

Tanrı 'nın sevgi i le eşanlamlı olduğunu söylemek doğrudur. Aynı za­manda evrenin acımasız olduğunu söylemek te doğrudur. Herşey sizin görüşünüze bağl ıdır . Eğer mutlu, güçlü ve sağlıkl ı bir hayat yaşamak is­tiyorsanız, aydınl ık tarafa bakmalısı n ız . Eğer kasvet ve ızdırap sizi çeki­yorsa, karanl ık tarafa bakın . Güneye gitmek i stiyorsanız , güneye yürü­melis iniz . Kuzeye yürürseniz , oraya asla varamazsın ız . Hayatı n ızı ağla­yarak ya da gülerek geçirebi l irsin iz . Bu size bağl ıdır. Eğer olayların olumlu tarafına bakmak isterseniz, evrenin yolunun sevginin yolu oldu­ğuna inanmanız gerekir. Zihnin izi olumlu, yapıcı yönde kul lanmak ve Ki 'nizi güçlendirmek üzerinde çal ışmal ıs ın ız . Diğer yandan, eğer haya­tın karan lık tarafına bakmak istiyorsanız, yol önünüzde uzanmaktadır: yaşamın acımasız olduğuna inanın, z ihninizi olumsuz ve yıkıcı yönde kul lanın şikayet edin, s ızlanın ve Ki 'yi zorlayın .

Ki 'n iz i güçlendirmek, yaşamda fiziksel güç, dayan ıkl ı l ık ve başarı is­tiyorsanız, evrensel Ki i le bütünleşmek için çal ışmal ıs ın ız . Ki 'yi güçlen­dirdiğin izde, taze Ki bedeninize girer. Bu yüzden zihninizi olumlu yön­de kul lanmak ve Ki'n izi güçlendirmek önemlidir.

Evrensel Ki ile bütünleşmek için zihin ve bedeni birleştirmek şarttır. Zihin ve bedenin bütünleşmesi bir binanı n temeli , bir ağacın kökleridir . Bir gökdelen ancak sağlam biftemel üzerine inşa edilebil ir . Uzun, sağ­lam bir meşe, güçlü bir kök yapısı olmadıkça sadece ş i i rsel bir düşünce­dir. Modern insan ın yanı lgısı, kökler oluşmadan çiçekler üretmeye çal ış­ması ndan kaynaklanmaktadır. Güçlü bir hayat yaşamak istiyorsanız, ön­ce zihninizle bedeninizi bütünleştirmeyi öğrenmek zorundası n ız .

14 • l(i Gncı·iisi

2. Zihin ve Bedeni Bütünleştirmek İçin Dört Temel Prensip

Birçok kimse, konuyu fazla irdelemeden buzdağının sadece okyanus üzerinde yüzen bir buz kütlesi olduğunu zannederler. Göremedikleri iç in , yüzeyin altında yatan %85' l ik kısmı unuturlar. Aynı biçimde bir­çok kimse , bir insan ın gücünü sadece fiziksel gücüyle ölçerler. Yine gö­remedikleri için, zihnin muazzam boyuttaki daha büyük gücünü unu­turlar.

Ama tıpkı buzdağının görünen ve görünmeyen kıs ımlardan oluşma­sı gibi , insanın gerçek gücü de hem zihinden hem de bedenden gel ir Ancak zihin ve bedenimizi bütünleştirdiğimizde gerçek gücümüzü, Ki gücünü kul lanabi l ir iz .

Evi yanan ihtiyar, çel imsiz bir kadından bahseden eski bir Japon h i ­kayesi vardır. Alevler yayı l ı rken, i ç i ai lenin sah ip olduğu en değerl i .ha­zinelerle dolu olan dev sandığı a l ır ve dışarı çıkarır. Yangın söndükten sonra , sandığı tekrar yerine götürmeye çal ı ş ır ama kımı ldatamaz bile . Hemen herkes böyle bir olayı yaşamış ya da duymuştur. Yangın sıra­s ında, kadın zihin ve bedeninin gerçek gücünü kul lanabi leceği şeki lde bütünleştirmeyi becermiştir. Ancak acil durum geçtikten sonra, zihin ve beden arasındaki bütünlük bozulmuş, yaşl ı l ığ ın güçsüzlüğü geri gel­miştir .

En kirli suları içerken bile, cephedeki askerler şiddetli hasta l ıklara karşı bağışıkl ık gösterirler 2 .Dünya Savaşı s ırasında Çin 'deyken, nehir suyunda yıkanmış bayat pirinci defalarca yedim ve hiçbir hasta l ığa ya­kalanmadım. Yine de, insanlar bu tür şeyleri normal şartlarda yaparlar­sa, kolayl ıkla hastalanırlar

Bitiş ç izgisine yönelen maraton koşucuları, zihin ve bedenin bütün­leşmesin i deneyimlerler, çünkü Ki' lerin i genişletmektedirler. Ancak ya-

l<i €-1'\ı..•ı·fi:-;i • 15

rış bittikten sonra, Ki 'n in peşin i bırakırlar. Zihin ve beden öylesine ay­rıl ır ki , çoğunlukla ayakta dahi duramazlar.

Zihin ve bedenin birleşmesi ile ayrılması arasındaki büyük farkı her­kes bilir. Peki o halde neden bu ikisini bütünleştirmeyi çok az kişi ba­şarabilmektedir? Çünkü ne kadar etkileyici veya önemli olursa olsun, zihin ve bedeni bütünleştirmenin, onların yeti lerin in çok ötes inde o l ­duğunu düşünürler. Zihnin rengi, şekli ya da s ınırı yoktur. Beden i se so­mut ve sınırl ı dır. Bu kadar farklı görünen şeyleri bütünleştirmek imkan­sız görünür; özell ikle de günlük yaşamda . Her alanda bizi bu hedeften uzaklaştıracak korku ve sorunlar ortaya çıkar. "Buda veya lsa bunu yap­mış olabil i rler," der ortalama bir insan. "Ama ben yapamam! "

Ancak zihin ve bedeni bütünleştirmek o kadar da zor deği ldir . im­kansız görünmesinin nedeni , i nsanların zihin ve bedeni birbirinden ta­mamen farklı şeyler olarak düşünmesinden kaynaklanmaktadır. Halbu­ki ikisi de evrensel Ki 'den ortaya çıkmaktadırlar ve sonuçta b irdirler. Temelde aynı olan iki şeyi birleştirmek neden o kadar zor olsun ki?

ZİHNİ SAKİNLEŞTİRMEK

Su, kendi doğasında dalgasızdır. B ir kaseye koyun, bir süre sonra ta­mamen hareketsiz kalacaktır. Denizi dalgalandıran fırtınaları ve gelgit­leri düşünürsek suyun doğası hakkında yanl ı ş düşünceye sah ip oluruz, aynı şekilde el inizi suya soktuğunuzda n iyetiniz bu olmadığı halde su rahatsız olur.

Peki ya zihin? Beyin sürekli o larak e lektro-manyetik titreşi mler ve­rir; bun lara genell ikle "beyin dalgaları" denir. Bu dalgalar, beyin canlı olduğu sürece devam eder. Zihninizin hareketl i olduğu gerçeğinden yola çıkarsanız, sakinleştirmek için ne kadar uğraşsanız da, beyin dal­galarınız asla düzenli olmaz . Beyne kendin i sakinleştirmesi için verilen emir de kendi dalgaların ı yaratır. Tamamen sakin ve dingin o lduğunu­zu düşünürseniz, bu düşünceler de dalgalar yaratır. Düşüncelerle beyin dalgalarınızı rahatsız ettiğiniz sürece, ne zihin ve bedeninizi bütünleş­tirebi l ir ne de evrensel Ki'yle bütünleşebil irsiniz .

Öncel ikle zi hninizin doğal durumunun sükunet ve dingin li k oldu­ğunu anlamalısınız. Bir dalgayı düşünün. Yarıs ını dingin leştiri n . Bunu yapmaya sonsuza kadar devam edi n , dalga da sonsuza dek dingin ola­caktır. Yine de, asla sıfır olmayacağın ı bi l in . Evrensel Ki, sonsuzlukta

16 • Ki � .. ,eejisi

yatar, sı fıra tamamlanmakta deği l . Eğer dalganın yolculuğunu s ı f ırda noktalarsanız, dinamik hareketini kaybeder; s ıf ır olur. Bu ölüm dingin ­l iğidir. Canl ı dinginl ik ise, sonsuz devinimdir ve sonsuz güç içerir. Ölüm dingin liği tamamen hareketsizdir ve h içbir gücü yoktur Bunlar birbirinden tamamen farkl ıdı r. Zihninizi sonsuz küçülmeye giden yol ­da tutmal ı s ın ız . Bu dinginliktir. Bu, zihin ve bedenin bütünleşmesidir.

DÖRT TEMEL PRENSİP

Bu prensipler şunlardır:

1 . Tek noktaya odaklanın 2 . Tamamen gevşeyin 3. Ağırl ığı a lta verin 4. Ki 'yi genişletin

l. Tek noktaya odaklanın Üniversite yı l larımdayken , Kyoto'da bir keşiş gözetiminde büyük

bir coşkuyla Zen ' i deneyimledim. Gerek okulda, gerekse eğitimim sıra­s ında , zihin ve bedeni bütünleştirmeyi defalarca denedim .

Bir Zazen prensibi şöyle der: "Omurganı dik tut, burnun ve göbek del iğin aynı h izada olsun, kulak ve omuzların aynı çizgide olsun ve bir kaya gibi sağlam otur - " Bu, asil bir oturuştur. Yine de bu oturuş tarzı yanl ıştır. Bu durumda saatlerce otururdum ama hiç sağlaml ık h isset­mezdim. Ancak bu şekilde defalarca uykuya dalar gibi olup uyandıktan sonra sağlam hissederdim. Uzun süre bunun nedenini anlayamadım Eski keşişlerin öğreti lerin i değiştirmek zordur ama gücü alt karın böl­gesine vererek oturmak yanlıştır bence. Bunu şöyle düzeltmeye cüret ediyorum : "Alt karındaki tek noktaya odaklan -"

Bazı ları hala a lt karın bölgesine güç vermeye inansalar da, asl ı nda güç verilecek deği l , zihni konsantre edecek yerdir orası . Alt karın böl ­gesindeki tek noktaya odaklanırsan ız , zihin çok anılan adıyla üçüncü göze Uaponca 'da tentei denir) , a l ındaki bir noktaya otomatikman odaklanır. Eski Zen atasözü, asl ında tentei 'yi ve karındaki tek noktayı aynı çizgide tutmayı öğütlemeliydi . Bazı ları bu fikre karşı çıkabil ir . Ge­l in deneyel im.

K i 6ow.-jisi • 17

Deney 1.

A sırtı dik şekilde buru11 ve göbek deligi11i bir çizgide, omuzları ve kulakları111 diger bir çizgide tutarak oturur. B,

eliyle A 111111 gögsü11ü ya da onızu11u i ter. Ya da B, A '111n di­zi11i kaldırır. A kolayca geriye devrilir.

Şekil 3.

Zihin ve beden, el ve onun aynadaki yansımasıyla karşı laştır ı labil ir . El açıksa, aynadaki görüntü de açık bir el olacaktır Eğer sabit bir zih­niniz varsa, sabit bir bedeniniz olması gerekir. Hafi f bir dürtmeyle ye­rin izden kımı ldıyorsanız, zihniniz hareket ediyordur; ve bu dinginl ik değildir.

Bu, canlı dinginl ikte zihin ve bedenin bütünleşmesidir . Ş imdi zihni­nizi tek nokta üzerinde nası l daha derin odaklayacağınız ı açıklayaca­ğ ım. Göbek deliği odaklanı lması kolay bir noktadır ama onun bir san­tim aşağısındaki a l t karın üzerinde bir noktaya odaklanmak daha zor­dur, çünkü belli bir işaret yoktur. Tek noktaya odaklanmayı öğretmek, kolayca kaybedildiği takti rde pek yararl ı olmaz.

Evren, sonsuz uzunlukta yarıçapı olan sonsuz bir küredir.

\

Deney 2.

A sırtı dik şekilde oturur Tentei'yi ve alt

karı11daki tek 11oktayı bir çizgide tutar ve B

taraf111da11 itili rken tek 11oktaya ko»Santre olur B, A '11111 omzunu itmeye ya da dizi11i kaldırmaya çalışsa hile A kmııldatı/an;az

durumdadır.

Şekil 4.

Sağa doğru bir adım atarsanız, evren o yönde bir adım kısalmaz. Nerede olursanız olun, daima o sonsuz kürenin merkezindesinizdir. Ev­ren bir küre olarak yoğunlaştırı l ı rsa, a lt karındaki tek nokta hal ine ge ­l ir. Bu nokta , bel l i bir yarıçap değildir; sonsuz yarıya yoğunlaştırı lmış­

tır. Algı lanabilecek kadar küçüldüğünde, z ihninizde tutmaya devam

edin ve olduğu gibi bırakın . O anda evrenle bir bütün haline gel i rs iniz Zihninizin kaymasına izin verirseniz, zayı flarsınız ve en haf if dürtme­de devril irsiniz.

O eski Zen atasözünün anlatmaya çalıştığı budur. "Düşünülemeye­cek birşeyi düşü nün° Tek noktayı hayal edilebi lecek bir boyuta indir­gediği nizde, zihniniz sonsuz dinginl iğe kavuşur. Evren ' le bir olduğu­nuzda, hareket ettirilemez olursunuz. Bu, zihin ve beden bütün leşmesi ­nin i lk prensibidir. Kendiniz deneyin.

2. Tamamen gevşeyin Yakın geçmişte yap ı lan tıbbi araştırmalar, hasta l ı k l a rın yüzde 70 i la

80 ' in in sinir sistemine bağl ı sorunlardan ortaya ç ı kt ığını göstermiştir Doktorlar hastalarına gevşemeleri ni , rahatlama ları n ı ö ğütlerler ama kendileri de ülserden ya da sinir si stemine bağlı diğer has ta l ık l ardan ya­kın ıyor olabil irler. Golf gibi bir oyunda, önemli bir n oktaya varan ge­ri l imimiz başarımızı doğrudan sabote eder

Neden gevşemek büyük b ir sorundur? Gerçek gevşemenin doğası hakkındaki yaygın yanlış anlayış yüzünden i nsanlar bunu rahat ama zayıf bir durum olarak görürler, ac il b ir durumda geri l ime yol açacağı ­nı düşünürler Gerçek gevşemenin en güçlü durum olduğunu an lamaz­lar.

Şekil 5.

Deney J

A tek noktaya odaklanarak ve tanıaınen gevşeyerek ayakta durur. B, bir eliyle A 'nın bi­leğini kavrar ve A 'nın onııızuna doğru kaldırmaya çalışır. A zihnini tek noktaya odaklannıış durumda korııdıığıı siirece, kınııldatılanıaZ; B onıın bileğini kaldırmayı başaramayacaktır.

Bu gerçek gevşemedir. Tek noktaya odaklanmak ve tamamen gevşe­mek bir bütündür Kesin likle ayrı lamaz

20 • Ki Enı?ı·jisi

Şekil 6.

Deney 4.

A gevşer aına zihnini b11şı11111 iizeriııe odaklrır. Göriiııtiisii önceki gibidir B yine onun bi­

leğini kaımır ve yukarı doğrıı iter. Bıı kez el kolııycrı kalkar

Bu gevşeme değildir; güç kaybıdır Gevşeme, c:ı güçlü durumdur; güç kaybetmek ise en zayıf ı . Sorun , ikisinin neredeyse tamamen ben­zer görünmeleridir Gevşemenin gerçek doğasının bu kadar yaygın bi ­çimde yanlış anlaş ılmas ın ın nedeni budur Büyük adamlar, ac i l durum­larda sakin kal ırlar ve gevşerler Çal ışarak ve deneme yanı lma yoluyla deneyimleyerek böyle durumlarda gerçekten gevşeme kapasi tesine sa ­hiptirler Sizin için de çok geç deği l . Tek noktaya odaklanarak ve ger­çekten gevşeyerek, büyüklük sizin de olabil ir .

3. Ağırlığı alta verin Nesnelerin ağırl ıkları doğal olarak aşağı iner. Ama gergin olduğun­

da, insan bedeni için bunun tersi sözkonusudur Sakin olduğunuzda, bütün vücut organlarınız ın ağırl ığı alta doğru olacaktır insanlar bu ba­sit gerçeği unutur ve sakin kalamazlar . Dingin lik, asl ında insanın doğal durumudur.

Ki Eı"cı·_ji�i • 21

Şekil 7.

Demy 5.

A, bir kolunu öne doğrıı uzatır, gevşer ve koluııun ağırlığının altta oldu­ğunu düşünür. B, A 'nın kolunu yukarı itmeye çalışır ama bir kaya kadar ağır olduğıınu göriir.

Zihin bedeni etki lediğinden, hareketleri bedene yansıyacaktır Ko ­lunuzun ağı rl ığının al tta olduğunu düşünürseniz, öyle olur ve ko lunuz kaldırı l amaz hale gel ir.

Deney 6.

A, zihnini uzanmış kolıınun iist kısmına odaklar. B bu kez kolu kolay­ca kaldıracaktır.

Şekil 8.

Ağırl ı ğın ı z ın yukarıda olduğunu düşünürseniz , beden de buna uyar. Kendiniz i sakin leştirmek, sağlam bir durumda kalmak isterseniz, tanrı ­lara güvenmeyin . Ken din ize sadece şöyle deyin : " Bütün nesnelerin ağırlık ları a l ta iner . Ben im bedenim de farklı deği l . Hiçbir şey yapmaz ve gevşersem, doğal olarak sağlam dururum Ben dinginim " Bu şek.ide, güvenle , kolayca sakin leşirs in iz . Bunu sürekli olarak çal ış ırsanız, bi l in ­çalt ın ız da zaman iç inde değişecektir; böylece hiç çaba harcamadan gevşer hale gelirs in iz . ik inci ve üçüncü prensip ler birdir ve aynıdır.

4. Ki'yi genişletin Zayıf Ki 's i olan bir kiş inin kendine güveni yoktur. Her yeni olay

karş ı s ında tereddüt eder ve sonuçta zayıf hareket eder. Eğer güçlü, olumlu bir yaşam istiyorsan ız , yapmanız gereken i lk şey Ki 'nizi geniş­letmektir. Sadece tek bir Ki vardır. "Güçlü" Ki 'den kastımız, güçlü bir biçimde genişleti lmiş Ki 'dir. "Zayıf" Ki , zayıf geniş leti lmiş Ki'dir.

Şekil 9.

Dmey 9.

A kolımıı uzatır ve bükülıne111e­si11i sağlamaya çalışır. B, iki eli11i birdrn kullanarak A '11111 kolu11ıı oın­

zıma doğru bükmeye çalışır. Gücü A '11111ki11e yakın olduğu sürece B bir soru11la karşılaşmayacaktır.

Dünyadaki en ortak görüş, gergin kolun güçlü bir kol olduğudur. Böyle bir test sözkonusu olduğunda, şişkin kaslarını göstermek için Bay Dünya'nın iki kolunu birden bükmesi biraz şüphelidir .

Deııey s.

A aynı kol111111 ıızatır ve

tmııaıııeıı gevşer. Zihinsel !fiicii­niiıı kalımdan geçip parl/lak ııçlarıııdan soımızlıığa ıızan­dığı diişiiııccsine odaklanır. B,

A 'ııın kolımıı hiikmeye çalışır

aıııa başaramaz

Şekil 10.

Bu, Ki'yi genişletmenin bir örneğidir. Ki 'nizi genişletmek içi n , bu­nu yaptığı nıza inanmalısı nız . Diğer bir deyişle, zihninizi olum lu yönde kul lanmal ıs ınız . Ses hareket eder, ı ş ık hareket eder. Zihinsel gücümü­zün de hareket etmemesi için bir neden yoktur. Suyun bir hortumdan fışkırması gibi , olacağına inandığınızda Ki de sizden fışkırır. Bu düşün­ce imkansız görünebilir ama bunun tek nedeni , Ki'nin gözle görülür ol­mamasıdır.

DÖRT PRENSİP ARASINDAKi İLİŞKi

Zihin ve beden arasındaki uyum için dört prensip olmasına rağmen, bu dördüne aynı anda odaklanmak gerekli değildir Şüpheci biri şöyle diyebi l ir "Aynı anda zihnimi sonsuzluğa yöneltip bir yandan da a l t kar­nımdaki tek noktaya odaklanamam; sadece bir zihnim var." Haklı ola­bi l ir elbette . Aynı anda iki z ı t yöndeki birşeyi deneyimlemek imkansız ­d ır . Bir kimse yatarken aynı anda ayakta duramaz.

Ancak farklı görünmekle birlikte dört temel prensip kökenlerinde

aynı şeye dayanmaktadırlar . Eğer içlerinden birini hakkıyla yaparsanız, hepsini yapmış olursunuz. Birini beceremezseniz, hepsin i kaybeders i ­n iz . Kabaca söylemek gerekirse, birinci ve dördüncü prensipler zihin i le , ikinci ve üçüncü prensipler beden i le i lgil idir. Ancak zihin ve beden sonuçta tek olduğundan, dört prensip asl ında aynı şeyle i lgi l idir.

Şekil 11.

Detıey 9.

A bir kolunu öne doğru uzatarak durur. Üçüncü prensibe uyarak, kolunun ağırlığ111111

altta o lduğunu düşünür. B, A 'nııı kolunu bükmeye çalışır ama başaramaz, çünkü dördüncü

prensip de uygulanmaktadır. B, A 'nın omzunu ittiğinde kınııldatanıaz Aynı şekilde birinci prensip de uygulanmaktadır. Ağırlık altta ve A gevşemiş durumda olduğu için, ikinci prensip

de işin içindedir Üçüncü prensip korunursa, diğer üçü de ona uyacaktır.

Şel�il .12.

Deney 10.

A, ıızattığı kolıınını ağırlığıııııı iist tarafta oldıığıımı diişiiıııncktcdir. l3ıı yiizdm ı:;çiiııcıi

/>mısibi kaybctıııişlir B. A '11111 kolwııı kolayca biikcbilir ve dengcsiııi hozabilir Bir />ı·ensip

kayboldıığııııda, di!Jcr iiçiiııiiıı de konııııııası ıııiiıııkiiıı değildir.

i lk prensibi uygulayarak zihin ve bedeninizi bütünleştiremezseniz , diğer üçünden birini deneyin Eğer zihin prensiplerinden birinde başa­rı sızsanız, bedenin prensiplerinden biriyle yola çıkı n . Eğer beden yolu zayı f işlerse, zihin prensiplerinden birin i kul lanın Her şart alt ında, z i ­hin ve bedeninizi bütünleştirmek iç in bu dört prensipten birini kul lana­caksı nız .

Artık, çağlar boyunca en zor olarak görülen görevlerden bi ri olan gün lük yaşamda zihin ve bedeni bütünleştirmeye giden yol açılmıştır .

26 • Ki 6n,·ı·ii::oi

3. Nasıl Güçlenirsiniz?

BEDENi ÇALIŞTIRMAK

Savaştan bu yana gençler fiziksel olarak irileştiler. Örneğin ben im boyum 1 .60m civarlarında ve bu savaştan önce ortalama bir uzunluktu . Şimdi ise kısa boylu olarak değerlendiril iyorum. Bunun nedeni , yaşam tarzlarındaki değişimler ya da beslenme al ışkanlıkları olabil ir . Ancak, savaş öncesi yaşıtlarından daha iri olsalar b ile, bugünün gençlerin in fi ­zikse l güçleri zayı f . Savaştan önce liseye yeni başlayan gençlerin yı lda bir kez uzun mesafe koşmaları normaldi . Oysa bugün böyle birşey ya­p ı ldığında birçoğu bayı l ıyor ve hatta ara s ıra kalp krizi geçirenler bi le oluyor.

ikinci Dünya Savaşı 'ndan sonra Tokyo'da toplanan Askeri Mahke­me, Amerikalı esirlerin yakıcı güneş altında uzun mesafe yürümelerin i gerektiren ünlü "ölüm yürüyüşü" hakkında görüştü. Bu , kamyonlara ve jiplere binmeye al ışkın Amerikalı askerler için bir "ölüm yürüyüşü" iken , binecek fazla aracı olmayan Japon askerleri için normal bir du­rumdu. Bugünün gençleri, tepede yanan güneşin alt ında böyle bir yü­rüyüşe zorlansalar, onların da buna "ölüm yürüyüşü" diyeceklerine hiç şüphe yok.

Özell ikle bacak ve kalçalardaki güç çok az. Birazcık eği lme ve esne­meden sonra gençlerin dizleri incin iyor ve hafif bir i tmeyle bile denge­lerin i kaybediyorlar.

Zihnin doğru kul lanı lması çok öneml idir ama kırık bir tabağa iyi ye­mek koymanın da bir anlamı yoktur. Bedeni zayı f olan bir kişi , z ihni güçlü olsa bi le fazla birşey başaramayacaktır. Bedeni sağl ıklı ve güçlü olabilmesi ve zorluklara dayanabilmesi için eğitmek önemlidir.

Bazıları bu fikri çok abartırlar. Japonya'da bazı gençlik kulüpleri üyelerini o kadar zorlamaktadır ki, bitkinl ikten ölenler bile olmaktadır.

Ki 6.ı·w ... iisi • 27

Bu, günümüz gençlerinin bedenlerin i aşırı güç ve aşırı hızla 7nrlamala­rından kaynaklanmaktadır.

i nsan bedeni şartlara uyabilecek yapıdadır ve tıziksel eğıt ımin de bu esnekl iğe dayanması gerekir .

1. Sağ ve sol tarafı eşit olarak çalıştırmak Golf oyununun beden için iyi olduğu söylenmesine karş ın , bana ge­

len insanların oyun sırası nda omuz veya karı n bölgelerin in incindiğini söylemeleri , bu konuda kafamda bazı şüpheler uyandırdı Golf sopası sallan ırken bedenin sadece bir tarafı kul lanı ldığı için bağırsakların sade­ce o tarafı etkilenir. Oyuncu sopayı sal lamadan önce kasların ı , tendon­larını ve damarları nı hareketlere hazırlamak için bedenini hiç acele et­meden ısıtmalıdır. Bedeni ısıtmadan yapı lan her hareket, incinme riski­n i doğurur.

Golf oyununun en önemli yararlarından biri de, bol bol yürümeyi gerektirmesidir. Gol f arabaların ın ortaya çıkmasıyla birl ikte oyunun bu sağlıklı yönü de o lumsuz etki lendi . B ir zamanlar tıp uzmanları tarafın ­dan ısrarla önerilen sağlıklı koşu ise, kalp kriz i riski doğurduğu için gü­nümüzde popülerl iğini kaybetti Koşu tabi i ki bütün bedeni çal ıştırmak için mükemmel bir yöntemdir Ancak çoğu insan bunu da abartmakta­dır. Koşmak, sağlıklı bir insanın daha sağl ıklı olması için iyidir ama za­yıf ya da hasta insanların yürümeyi tercih etmesi gerekir Asl ında yürü­mek, bedeni korumak için kul lanı lan yöntemlerin belki de en iyisidir .

'.2. Arkadaki kaslarınızı esnetin Bir kişiye bedeninde en kolay yorulan kasların hangi leri o lduğunu

sorun . Çok sık kullandığı için muhtemelen el lerini gösterecektir . Yan­l ı ş . istediği zaman dinlendirebi leceği el lerin in aksine, bacakları onu amaçsızca dikil i rken bile desteklemek zorundadır. Bir dağ yürüyüşünün ertesi günü en fazla acı çeken kasları bun lardır. Bedenlerin in bu bölü­müyle i lgilenmeyenler, orta yaşa geldiklerinde zayı f bacaklara sahip olurlar ve 20 dakikadan uzun süre ayakta durmak bile bir i şkence gibi gelir . Güçlü bacakları olan i leri yaşlardaki bir kişi, genel olarak sağlık­l ıdır . Bacaklar, bedenin temel idir . Uzun ve sağlıklı bir hayat yaşamak istiyorsan ı z, bacakların ızı n arka kısmını daima esnetmel is iniz .

28 • K i Eı.oıt:•t'jisi

Şekil 13.

Alıştımıa 1

Yere oturuıı, iki bacağ1111zı ileri doğru ım.ıtııı, ayak parmaklarınızı olabildiğiııce kendi­

ııize doğrıı çekiıı ve topuklarıııızı dışarı ititı. Soııra gövdenizi öne eğiıı ve iki kolunuzu par­ınakları11ız ayaklarıııızıtı iizeriııden yere değecek şekilde uzatın.

Bunu yapabi l irseniz beden iniz gevşek ve sağlıkl ı olur. Ama çoğu in ­san yere, hatta ayak parmaklarına b i le dokunamaz . Bedeninizi eği lme­ye zorlarsanız, gergin olan baldır kasları nız direnç gösterecektir. i lk se­ferinde yere dokunamazsanız cesaretinizi kaybetmeyin . Eğer her gün esneme için dört-beş dakikanızı ayırırsanız, bedenin iz giderek daha ha­fif ve daha enerj ik olacaktır. Kısa süre sonra ise, yere dokıınm;ık "'"�ık sorun olmayacaktır.

l<i 6."e.-jisi • 29

$ekil 14.

Alıştınııa 2.

Btıcakltımıızı iki yantı iyice t1ç111. yinr ayak pannaklamıızı krndiniu doğru çekin ve to­pııklarmızı dışarı itin. Sol elinizle sol ayağmızııı ptımıaklarını tııtıın ve topuğımıızıı daha da

dışarıya itiıı. Gövdrnizi sola doğru eğin ve bııcak kaslarınızı olabildiğince esnetmeye dikkııt

ederek başınızı sol diziııiu değdirmeye çalışın. Esnedikten sonra ayak panııaklarmızı tııtıııayıı devam edmk sol hııcağmızı dışarı doj}rn biraz daha itin. Sonra aynı hareketleri sag bacakta

ııygıılayın.

Başlangıçta bacaklarınız tamamen açıkken ayak parmakları n ıza do­kunamayabi l irsi niz Ama çalışmaya devam ederseniz, hem sola hem de sağa doğru tamamen esneyebi l i r hale gel irs iniz .

Şekil 15.

Alıştınııa ·ı.

Alıştınııa 3.

Bacaklarınızı iyice açın ve

gövdenizi alnınız yere değecek şe­

kilde öne eğin. Bunu yapabilirse­

niz, çenenizi ym degdirnıeye çalı­

şııı Bu, bacaklarınızın iç kısmın­

daki kasları esnetir.

Şekil 16.

Dizleriııizi kırarak ayak tabaıılarıııızı birbirine dayayııı. Bıı pozisyonda dizlerinız bi­

raz kalkarsa, yere degecek şekilde aşagı indirin. Bacakların iç ue dış kısımlarındaki kaslar es­

neyecektir. Soııra göudmizi alııınız yere degecek şekilde öne ej}iıı. Bıınu yapabilirseııiz, çeneni­

zi yere degdirıııeye çalışın

Ki 6ı·u.·ı·jisi • 31

Şekil 17.

Alıştırma 5.

Dizleri11iz birbiriı1de11 hafifçe açık durumda Seiza pozisyo11u11da oturu11. Ayak başpar­makları11ızda11 biri11i diğeri11i11 üzeri11e koyu11. Bacakları11ız bu şekilde dururkrn arkaya doğ­rıı yat111. Elleri11izi birleştirip baş111ız111 üzeri11e uzatın. Avuçları11ızı dışarı doğru çevirin ve kolları11ızı tamamrn ıızat111. Karı11 bölge11izi esmtmek içi11 gövdenizi sağa ve sola çeviri11 Bu alıştımıa, uyluk kaslarım ernetir.

Arkaya doğru tamamen yatamayanlar, bunu zaman içinde alıştırarak yapmalı ve sırtların ı destekleyecek birinden yardım almalıdırlar. Bu alıştı rma, aynı zamanda bağırsakları da çalıştırır . Bağırsak sorunu olan kişi ler, her gün bu alıştırmayı yaptıkları taktirde sağlıkların ı kazanabi­l irler.

Bu beş çal ışma, savaş sanatları n ın temeli olan beden gevşetme hare­ketleridir . Her a lıştırmada farklı kaslar esneti l ir ve hepsi en fazla beş da­kika sürer. iş ya da dersleri yüzünden oturarak çal ı şmak zorunda olan kişi ler bu basit, beş dakikal ık gün lük program sayesinde forma girebi ­l irler.

3. Gevşemek Bir yayın tel i her zaman gerginse, acil durumda i şe yaramayacak de­

mektir. Kasları sürekli gergin olan bir kişi , gerektiğinde güç üretemeye­cektir. Bu nedenle atletler bazen formdan düşerler. Gerçek gevşeme, Zihni ve Bedeni Bütünleştirmek için Dört Temel Prensip ' in ikincisinde en güçlü durumdadır. Rahat, sağl ıklı ve güçle doludur. Ama çoğu i nsan nasıl tam olaral< gevşeyeceğin i bilmez.

32 • Ki C:..neı•}isi

Şekil 18.

Deney

Kollarınızı iki yanınızda serbestçe bırakın ue

ayakta durun. Tek noktaya odaklanarak ellerini­

zi olabildiğince hızlı sallayın; bı.ı1111 yaparken

ayak parıııaklarınız da dahil olınak iizere biitiin

bedeniniz sallanınalıdır Ellerinizi sallamayı bıra­

k111 ue bu pozisyonda sakince durun.

Bu gevşemektir Kolaydır Bunu herkes, her istediği yerde yapabi l ir Parmak uçların ıza güç verirseniz, onları hızl ı sal layamazsınız Parmak­ların ızı hı zlı sal lamak için, gevşemeniz gerekir. Ters inden bakarsak, eğer gevşemek istiyorsanız, parmakların ızı hızl ı sal lamalıs ın ız . As ı l öneml i olan, e l lerinizi sallarken tek noktaya odaklanmaktır. Baş ın ız ın üzerine odaklanarak el lerinizi sal ladığı nızda, bu gevşeme deği ldir. Bu şekilde sal lanırken , ayak parmakların ız hareket etmez. Ancak tek nok­taya odaklanırsanız bunu gerçekleştirebi l irsiniz Dört Temel Prensip ' i n birincisini ve ikincis ini birbiri nden ayıramazsı n ız .

Bu gevşeme durumunda olup olmadığınızı anlamak içi n , omzunuzu itmeyi ya da elinizi omuz hizasına kaldırmayı deneyebilirsiniz Bu du­rumdayken kolunuzu uzatırsan ız, kol bükülıneyecektir. Bu, en güçlü du­rumdur. Yı l lar önce bir profesyonel beyzbol oyuncusunun , yerine geç­meden önce her seferi nde kolların ı iki yanında sa l ladığını farketmiştim . Her seferinde de iyi vuruyordu Gerçekten gevşediği için doğaldı bu. Bunu ona kimin öğrettiğini merak ettim. Ancak kısa süre sonra bu al ış­kan l ığından vazgeçti ve bir daha onu televizyonda görmedim Sanırım geçici b ir tutumdu ve yararını gerçekten anlamamıştı . Çok kötü . Bu al ış­kanlığına devam etseydi , gerçekten mükemmel bir vurucu olabil irdi .

Ders çalışı rken yorulduğunuzda, golf sahasın da zor bir vuruş yap­manız gerektiğinde, büyük bir kalabal ığın önünde konuşmanız gerekti ­ğinde , önemli bir i ş görüşmesinin ya da sınavın öncesinde, z ih in ve be­den gergin leşir. Bu durumlarda tek noktaya odaklan ın ve ayak parmak­l arın ız da hareket edecek şekilde elleri nizi sal layın . Gevşeyecek, sakin ­leşecek ve önünüzdeki işle başarı l ı şeki lde i lgi lenebilecek hale gelecek­s iniz .

Bedeninizi canlandırmak için üç yöntem saydım . Hepsi de kolay Bunlardan şüphelenerek zaman harcamayın . Önce deneyin . Her sabah bacakların ız ı esnet in , olabildiğince yol yürüyün ve ara sıra parmakları ­nızı sal layarak zihninizdeki ve bedenin izdeki kasılmaları ortadan kaldı­rın . Sonuçta kasl ı değil ama sağlıkl ı , güçlü, çevik ve esnek bir bedeni­n iz olur. Bedenin izi zorlamayın . Bu alıştırmaları günlük yaşamın ız ın bir narçası hal ine getirin ve ken din iz i yavaş yavaş gel işt irin .

ZİHNİ GÜÇLENDİRMEK

Eski kuşağın üyeleri , genel l ikle modern gençlerin ruhsal yap ıların ın güçlü olmadığını düşünmektedirler. En ufak sorunla karşı laştıklarında vazgeçmekte, en önemsiz engelde geri çekilmektedirler. Ebeveynler çocukların ın geleceklerinden endişelenmekte, hatta bazıları dünyanın geleceği için korktukların ı bi le söylemektedirler Ası l sorun, z ihnin za­yı f olmasıdı r.

Bunun birçok nedeni vardır ama en önemlisi eğitim sistemin deki te­mel yanl ıştır. Zihin ve beden sonuçta birdir ve bunları ayırmaya çal ış­mak doğal deği ldir. Ancak, modern eğitim bedeni vurgulamakta ve zih­ni unutmaktadır.

Her okulda iyi bir beden eğitim salonu vardır ama zihni eğitecek bir yer yoktur. Japonya 'da Ki Derneğinde "Shin Kan" , yani "Zih in B inası " deni len dojolar vardır. Bunların tümü, zihni gel iştirmek için kurulmuş yerlerdir.

Psikoloj i , e lbette ki gel işmiş bir akademik alandır. Ama psikoloj i , beyine dışarıdan bakarak inceler. Zihni nas ı l eğiteceğinizi ya da kont­rol edeceğinizi öğretmez .

Fullerton'daki Kal i forniya Üniversitesi'n de b ir K i Gel iştirme Ensti­tüsü kuruldu. Japonya'da ise böyle bir kuruluş hala yok. B irçok konuda olduğu gibi yine muhtemelen bu enstitü bütün Amerikan kolej lerine yayıldığında , fikir Japonya'ya i thal edilecektir.

34 • Ki 6"e•jisi

1 . Zihni birleştirmek Dağınık güneş ışığı bir mercek yardımıyla odaklanarak ateş yakı la­

bilir. Bir projektör altında, en güçlü ışık bile zayı f kalır . Konsantrasyon güçtür. Zihin de öyle Bu basit gerçeği kabul etmek ve buna uygun ha­reket etmek yerine, çoğu insan gün içinde yemek yerken gazete okuya­rak ya da müzik dinlerken ders çalışarak zihin güçlerini zayı flatmakta ­dırlar.

Zihin bedeni hareket ettirir. Zihin, dildeki tadı algı lar. Zihin , ba­cakları kullanarak yürür. Sıradan biri ise, bunu bi l inçsiz olarak dilin ta­dı algılaması ve bacakların yürümesi olarak değerlendirir. Bu yüzden, gözler gazete okumakla meşgul olsalar bile di l in aynı tadı a lacağını sa­nırlar. Bunun sonucu olarak, çoğunlukla ne yediklerin in bile farkında olmazlar. Yemek yerken, akl ın ızı yemeğe vermelisiniz . Bu bir görgü ku ­ralıdır. Aynı zamanda da yemeğin tadını almanız için tek yoldur. Ayrı ­ca, zihni güçlendirmek için de bir al ıştırmadır.

Yürümeden önce, yapmak istediğinizin bu olduğu konusunda karar veri n. Sonra yürüyün. Gidip gitmemek konusunda kararsızsanız, yeri ­nizde kal ın . B ir trafik kazasına neden olabi lirsin iz .

Drney 1 .

A. yürüyerek B'nin yan111da11 geçer. Baş­

langıçta A sanki arkasıııdan biri onıı izliyor­ıı ı1ış gibi arkn tarafı diişiimnektedir. A. B 'ıı i11 ya11111dnıı geçerken B bir eli11i kaldırır ve A 'yı durduracak şekilde kolırnu ileri uzatır. B '11i11 çok az bir g üç uygulamasıyla A kolayca yere devrilir.

•

Şekil 19.

Şekil 20.

Deııey ı .

A ileriyi düşiinmk yiiriir. B, önceki deneyde oldı.ığıı gibi kolwııı A 'nın öniine doğru ııza ­

tır Bu kez B yalnızca A 'yı yere devireııı enıekle kalııınyacak, ayııı zaıııanda A ta rafındaıı dc­rı doğrıı çekilecektir.

istemediğiniz halde yürüyorsanız, aklınız arkada kalır . Ufacık bir itiş sizi düşürmeye yeterli olacaktır . Kafasında formül ler çözen b ir pro­fesör ve aşık bir genç çarpışır, çünkü zihinleri başka yerdedir . Trafik ka­zaları bu yüzden olur. Evdeki i lkokul çocuğunuzun sabah evden çıkma­dan önce, yüksek sesle "Ben gidiyorum" demesini sağlay ın . Bu , okula gi tmekte olduklarını bi l inçli olarak algı lamaların ı , z ih in lerin i i leriye dikmelerini ve herhangi bir tehl ikeye karşı uyanık olmaların ı sağlar . Günümüzde çocuklar evden çıkarken genell ikle b i rşey söylememekte­dirler. Ebeveynler onların evde olup olmadıklarını tahmin etmek zo­runda ka l ırlar. Zihin leri dalgalanan çocukların ı dışar ıdaki yoğun traf i ­ğ in arasına göndermeden önce, olası tehl ikeleri dikkatle düşünmelidir­ler.

Eski bir Japon şarkıs ın ın sözleri şöyledir: "Sevgi l iyi görmeye gider­ken, bin mil bir gibidir; onu göremeyip eve dönmek zorunda ka ldığın ­da, b ir mi l b in demektir . " Kafan ı zda bir hedefle yürüdüğünüzde, b in m i l bi le hiçbir şeydir. Ama hayalkı rık l ığ ına uğrayıp akl ı n ı z ı arkada b ı ­raktığ ın ızda, bir m i l bi le cehennem g ib i gel ir .

Birşeyde ustalaşmak istiyorsanız, z ihninizi temizlemeyi, onunla bü­tün leşmeyi ve çal ışmaların ıza yönlendirmeyi bir al ışkanl ık haline getir­melisin iz . Havucu bıçakla keserken , z ihnin iz havuca odaklandığı süre­ce parmağın ız güvendedir. Bir uğraşı sevmek, onda ustalaşmanız ı ko­laylaştırır; çünkü konsantrasyon öneml idir . Oyun oynuyor ya da çal ı ş ı ­yor olun, yaptığın ız şeye odaklanmak z ihnin iz i güçlendirir .

'.2. Zihni olumlu yönde kullanmak Zihni olumlu yönde kullanmaya ben "Genişleyen Ki" diyorum . B i r

nesnenin ış ık vuran tarafı parlaktır. Diğer tarafı ise karanl ık . iki taraf da gerçektir. Güçlü bir zihin istiyorsan ız, parlak tarafa bakmal ıs ın ız . Bu­nun anlamı, zihni olumlu kul lanmaktır. Zıttı ise, e lbette ki olumsuz kul ­lanımdır. Parlak taraf "Genişleyen Ki, " karan lık taraf ise "Daralan Ki"dir. Buna güzel bir örnek, Zihni ve Bedeni Bütünleştirmek için Dört Temel Prensip' in dördüncüsünde gösterilen bükülmeyen koldur. Ki'yi genişlettiğinize kesin olarak inanmanı z, kolunuza güç verir ve kimse bükemez. Bükülebileceğin i ya da bükülmemesini sağlayamayacağınızı düşünürseniz, kolunuz kesin l ikle bükülecektir .

ihsanlara hep şöyle derim: "Yapamam demeyi kesin . 'Yapabil ir im' demeye başladığın ızda, yapars ın ız . Anahtar nokta, yapmak istediğiniz şeyi bedeniniz ve zihninizde oluşturmanızdır. Yine yapamazsanız , o zaman 'yapamadım' demek için bir sürü zamanın ız olacaktır ... B ir çocuk çaresizce "Yapamam" dediğinde, onu durdururum ve şöyle dedirtirim; "Yapabil irim . " Böyle küçük şeyler, küçük bir çocuğun bi l inçal t ında yer eder. Homurdanmak olumsuzdur. Homurdanan kiş in in ve çevresinde­kilerin içlerin i karartır; zaman içinde de dünyayı . Homurdandığı süre­ce kimse başarı l ı olamaz.

Söyleyecek birşeyin iz varsa, büyük konuşun . Övünün . Övünerek Ki 'nizi genişletirs iniz . Övünmek ve kuru sıkı atmak tamamen farklıdır . i lki , başarabi leceğiniz en üst seviye için bir vaattir. ikincisi i se yanl ı ş n i ­yetle başlamak demektir.

Büyük konuştuğunuzda, bunu yapmak zorundasın ızdır. Zihin zor­landığında, güç kazanır. Bu, zihni olumlu kullanmaktır. Zihin gerçek güce sahiptir . Ona inanır ve olumlu yönde kullanırsanız, zihnin gücü artar. Şimdi gel in , zihnin gücü üzerine bir deney yapal ım

Deney J .

A sır li.istii yatar, ayaklarını birleştirir, kollarını bedeninin ymıında tııtar. B, A 'nın başı­

nı ue C de bacaklrırını lıı trır. İkisi birde11 kaldırır. A 'ıı ın bedeni bı.ı kalkış sırasında ortrıdan bii­kiilıir

Drney 1 .

• "'P

1

I f �-

. ..

Sekil 22.

A. aynı şekilde sırtiistii yatar. Fakat bıı kez ellerini kalçalarına koyar ue bedminden ge­çen deıııir bir çııbıık olduğıınıı lırıyal eder. Ya da bedeııiııin Ki ile dolıı o lduğıınıı düşünebilir A, kaldırılırken bedeni bir kereste parçası kadar diiz olacaktır.

\ı;< -.: ·· ,

.

"· {

Şekil 23.

Deney 4.

A 'nın bedeni iki sandalye arasında köprii gibi durmaktadır. İki ya da iiç kişi üzerine otu­rur. A onların ağırlıklarının pek farkına varmayacaktır.

Hipnotize edilmesine gerek yoktur Diğerleri A'yı sarsmaya çalışsa bile bu onu rahatsız etmeyecektir, çünkü konsantrasyonu hipnozdaki kadar zayıf deği ldir . Japonya'daki meşhur "sürpriz gösterileri " nde bede­nin üzerine bir tuğla konur ve balyozla kı rı l ır . Bu da aynı şeydir Balyo­zun gücü bedeni etki lemez. Bedeni içinden geçen bir demir çubuk ol­duğunu hayal ederse, bunu bir çocuk bile yapabi l ir .

Zihin gerçek güce sahiptir Kişinin gücünün boyutu, zihnini kullan­masıyla ö lçülür. Bu deneyi zayı f- iradeli bir çocukla deneyin . Yetişk in­lerin ağırl ığını taşıyabi ldiğin i gördüğÜ�de şaşıracaktır. Ona şöyle de­yin; " inanı lmaz bir gücün var, bak! Nerede saklıyordun bunu? Bu gücü istediğin şeyler için kul lanmal ısı n -" Büyük olası l ıkla içinden şöyle diye­cektir: " Bu doğru. Çok güçlüyüm. i stersem yapabi l irim -" Zihin güçle­n irken , beden de sağlık ve güç kazanır .

ZEKAYI GELİŞTİRMEK

i nsanlar sık sık "zeki " kel imesiyle tanımlanır. Okul sınavlarında yük­sek puan tutturan gençler, bu tür bir takdir alırlar . B i l im, matematik ya da dil a lanında başarılı olan kişi ler de "zeki "dir . Bu kelimeyi hiç kimse

Ki Ene,.j is i • 39

sıradışı bir işadamı için kul lanmayı düşünmez . Çok sayıdaki rakibin ani saldırısına karşı savunma yapmak için zihnin işleyişini gösteren birin in de şansla bir i lgisi yoktur. Bu zekil ik olarak değerlendirilmez, sadece güçtür. Zekanın temellerine bir bakal ım

1 . Anlayış Bir ki tabı anlamak. Daha bir ke lime söylenirken bütün cümleyi kav­

ramak. Karşınızdaki konuşmaya başlarken niyetini farketmek. Bu nite ­l ikler, zeka beli rtisidir. Burada profesyonel olarak eğiti lmiş entelektüel akademisyenlerden bahsetmiyorum. B irçoğu kendi branşının dış ındaki bir konuyu anlamaz Burada bahsettiğim, günlük hayatın her a lanına uyarlanabilen zekadır.

Okumak, zekanın kilometre taşıdır. Boş zamanları nızı birçok türde kitapla doldurun. Dergiler ve benzeri "hafi f" yazılar rahatlatıcı olabi l ir ama zekanızı gelişt irmez. Aynı tarz kitaplar dışında birşey okumamak

· hatasına da düşmeyin . Bu esnekl iğinizi azaltır . Roman lar, araştırma ya ­zılar, biyografiler okuyun . Bir ki tabı kavramak için önce hızl ı okuyun Eğer hoşunuza giderse, tekrar okuyun Bu, zihninizin farklı şartlar a l tı n ­da hızl ı çalışabilme özel l iğini güçlendirecektir. Zekanız gel işecektir.

'.2. Yargılama İyi bir yargı lama olmadan iyi bir zekaya sahip olmanın bir anlamı

yoktur. Doğru ve yanl ış ı ayırabilme yeteneğinin yerin i hiçbir şey tuta­maz. Suyun yüzeyi dalgalandığında, ayın görüntüsünü düzgün yansıta­maz. Zihin bulandığı nda, yansıttığı herşey de aynı şeki lde bozul acak­tır. Zihniniz dinginleştiğinde ise, herşeyi doğru biçimde değerlendire­bi l irsi n iz .

B ir defasında ailemin evinin yanı ndaki eski bir binada yangın çıktı . Tavandan siyah dumanlar yayılmaya başladığında, evin sahibi oturma odasında yazı yazıyordu. Yazı yazmakta olduğu eski masasını içgüdü­sel bir hareketle dışarı çıkardı . Eve tekrar girmeye çalıştığında, alevler yolunu tıkadı ve bütün değerli eşyaları içeride yandı . Değersiz yazı ma­sası yerine onlardan birin i kurtarabi l i rdi . Fakat yangın yüzünden bula­nan zihni, doğru yargı gücünü kaybetmişti .

Doğru bir yargılama geliştirmek için Ki Meditasyonu'nu kul lanma­nızı öneririm . Evren, s ınırsız yarıçapı olan s ınırsız bir küredir. Sağa, so­la , yukarı, aşağı doğru sonsuzluğa uzanır . Sağa doğru bir adım atarsa­nız, Evren o yönde bir adım kısalmaz. Hala sonsuzdur. Siz Evren' in merkezis iniz . Yoğunlaştırdığınızda, s ın ırsız Evren siz olursunuz. Daha

fazla küçül ttüğünüzde ise, Zihin ve Bedeni Bütün leştirmek için Dört Prensip ' in i lki olduğu söylenen alt karındaki tek nokta ha l ine gel ir .

Bu tek noktanın bir çapı yoktur ama sınırsız olarak küçülebil ir . Bir­şey varsa , mutlaka yarısı da vardır Sonsuzluğun yarıs ını düşündüğü­nüzde , bu sıfır deği ldir. Alt karındaki tek noktayı sonsuza kadar küçül ­tün. Bunu, her gece yatmadan önce seiza pozisyonunda on-onbeş daki ­ka kadar oturup gözlerinizi kapayarak zihnin izde yapın . Tek nokta far­kedilmez hale gelse bile, küçültmeye devam edin Hissetmediğiniz için durmayın . Kaybederseniz, baştan başlamayın Sadece kaldığınız yere dönün ve küçültmeye devam edin .

B i r dalganın sonsuz yarıs ını dinginleştirirseniz, yine varolmaya de­vam eder. Sıf ır olmaz ama dinginleşmeye devam eder. Bu, yaşayan sü­kunet, amansız atalet ve sonsuz güçtür. Durursa -sıfır olursa- bütün gü­cünü kaybeder. Bu, ölü dinginliktir. İkisi tamamen zıt şeylerdir. Bir to­paç en hızl ı şeki lde dönerken dingin görünür ama dokunursanız sıçrar. Bu, yaşayan sükunettir. Ama topacı durdurursanız, tek bir pozisyonda donup kalır. Bu da ölü dinginliktir.

Tek noktaya odaklandığın ızda, beyin dalgalarınız sonsuz dinginl iğe ulaşır. Bu durumda herşey zihin tarafından net bir biçimde yansıtı l ır . Doğru yargı doğal olarak bunu izler ve sözkonusu şartları değiştirecek cevaplan bulmak için hızla çalışabi l ir hale gelir . Giriş sınavlarına hazır­lanan bir öğrenci, akademik konulara olduğu kadar içinde bulunduğu ortama da yönelmeye meyi l l i olan zihnin i kul lanmakta ustalaşmalıdır . Test sorularını anlayarak ve doğru yargı lara vararak başarı l ı olabil ir . Her çalışmadan sonra on-on beş dakika kadar Ki Meditasyonu yapmak, verimini zirveye taşıyacak ve gerçekten zeki bir insan olmasını sağlaya­caktır.

3. Hafıza Bir kamera doğru odaklandığında iyi bir resim verir. Beyin de böy­

ledir. Gözler, kameranın objekti fi gibi çal ış ır . Ki Meditasyonu yapma­yı ve zihninizi sakin tutmayı öğrenirsen iz, Ki doğal olarak geniş ler. Gözlerdeki Ki kitaba odaklanır ve içerik beyine yansı t ı l ır . Kitap okur­ken Ki 'nizi daraltırsanız, Ki gözlerden yayılmaz ve konulan doğru ha­tırladığınızı düşünseniz bile sı nav sırasında kafanızdaki bi lgiler dışarı çıkmaz. Uzun süreli yarı istekli çalışmalar yerine, zihin ve bedeninizi birleştirdiğiniz kısa süreli çalışmaları a l ışkanlık hal ine getir in . B irşeyi ezberlemek istiyorsanız, kağıda yazın . B irşey yazarken hafızanızda canlı ka lır .

Ki 6-neejisi • 4 1

Herkesin hayatında birçok gerçek anı vardır. Böyle anlarda sağa ha­reket ederken, sol aniden daha çekici gel ir . Sola doğru başlayıp sonra aniden sağa dönmek daha iyi gibidir. Zih in zorlandığında, karar vere­mez. Böyle bir durumda, bir-iki saat süreyle derin Ki Meditasyonu ya­p ın . lki leminizi böylece çözebi l irs iniz . Karar verdiğinizde, kararın ıza sadık kal ın ve planların ızı tereddüt etmeden uygulayın .

KAZALARIN ETKiSİNDEN KURTULMAK

Dikkatlice araba kul lanırken bile, başka birin in size arkadan çarp­masını önlemek çok zordur. Sonuç genel likle kazadır. Kodokan 'da ju­do öğrenmeye gelen Abachian adındaki Amerikal ı bir yazar, karısıyla evlenmek için Los Angeles'a dönüşlerinden kısa bir süre sonra otoyol ­da giderken kaza geçirdi . Japonya 'dayken , b ir judo çal ışmasın da yara­lanan diz in i tedavi etmiştim . Bu yüzden bir gezi için Los Angeles 'a gel ­diğimde, beni bekliyordu.

Ona haftada üç kez Kiatsu uyguladım. iyi leşti , bir o kadar da şaşır­dı . Bana şöyle dedi : "Dokuz ay boyunca çal ışamadım . Yazmaya başla­dığım anda ensem kası l ıyordu. Doktora ne zaman tamamen iyileşebi le­ceğimi sorduğumda, yaşadığım için şanslı olduğumu söyledi "

Böyle bir kaza, yaralanan kiş in in bir daha iyileşme umudunu kaybet­mesine neden olarak en parlak hayatları bile karartabil ir . Migren ağrı ­ları da aynı türde acılara neden olur. Acı, haplar sayesinde geçici olarak aşı labil ir . Fakat hapların etkisi geçtiğinde, acı yine geri gelecektir. Hem kaza hasarları hem de migren, Kiatsu ile tedavi edilebi l ir.

Kiatsu, bir ölçüde Shiatsu'ya (parmak baskısı terapisi) benzer ama temelde farkl ıdır. Shiatsu 'da, bedenin ağrıya bölgesine baskı yapı lması gerekir. Kiatsu'nun amacı ise, yaralanmış bölgeye Ki enerj isi gönder­mek ve yaşam gücünü harekete geçirmektir. Eski model bir su pompa­sı suyu çekmeyi bıraktığında, kolu birkaç defa hareket ettirirs in iz . Su akmaya başlayınca da, kendi başına doğal olarak devam eder. Aynısı yaşam gücü için de geçerlidir. Darbe, ensedeki yaşam gücünü zayıflatır ve yara l ı kişi bunu kendi başına yeni leyemez. Böyle bir durumda yara­l ı bölgeye parmak ucunuzdan Ki akıtın ve yaşam gücünü besleyin . Ger­gin kaslar gevşer, boyun esnek ve rahat biçimde hareket edebi lmeye başlar. Yaşam gücü harekete geçiri ldiği nde, hasta iyileşir.

Peki Ki'yi parmak uçların ızdan nasıl akıtacaksın ız? Bunu, bir acemi­n in bile yapabileceği kadar detaylı biçimde anlatacağım.

4 2 • Ki 6..,e•jisi

Şekil 24.

Deney 1 .

A, bir kolunu içinden Ki aktığını dü­şünerek öne doğru uzatır. B, A '111n kolu­nu bükmeye çalışır ama başaramaz.

Bu, Zihin ve Bedeni Bütünleştirmek için Dört Temel Prensip ' in dör­düncüsünü an latmak için kul lanı lan bükülemeyen kol örneğidir. " Ki 'yi Genişleti n . " Olacağına inandığınızda, Ki gen işler.

Deney 2 .

A, sağ başparmağını içeri doğru biikerek koyar. B, A 'nın parmağını avucuyla itıneye çalışır Eğer A baş­pannağının ucundan Ki akıtıyorsa, B

onu itemeyecektir. Anıa A parmağına

ya da koluna giiç veriyorsa, B bu kez itmekte zorlanmayacaktır.

Şekil 25.

Bu, bükülemeyen parmaktır. Hortumdan su akarken, en büyük ba­sınç ağız kısmındadır. Aynı şeki lde, parmak ucuna odaklanırsan ız , Ki akar. A Ki 's ini başparmağın ın ucuna odakladığında ve B 'n in avucunu it­tiğinde, Ki doğal olarak akar ve parmak geri iti lemez. Kiatsu s ırasında Ki böyle akı t ı l ı r. Aynı şey, Kiatsu yapmaya alışkın diğer parmakların herhangi biriyle de uygulanabil ir .

Şekil 26.

Deney 3 .

B, Seiza pozisyonunda oturur ya da bağdaş kıırar. A, B 'nin arkasında ayakta durur ve başparmaklarını B 'nin omuzlarına, kulakların altındaki noktalara doğru koyar. Önce gevşeyene kadar yavaşça bastırır Sonra daha fazla i tmeden Ki akı tır.

B, A'nın Ki 's inin omzundan bedenine yayı ldığını hissederse, A Ki­atsu'yu doğru yapıyor demektir A güçk bastı rırsa , B sevimsiz bir acı duyacaktır. Ki yayı l ırken ise, tatlı bir acı h issedecektir A, B 'ye ne his ­settiğini sorarak Kiatsu yapmalıdır Şimdi Kiatsu 'nun uygulanacağı alanlardan bahsedeceğim.

Şekilde omurga boyunca v e dışında uzanan te­mel kaslar gösterilmektedir. Bu kas çizgileri, omuz boyunca devam eder. Deney 3 'deki noktalar da bu

çizgiler üzerindedir.

44 ' J<; 6..,e,. j is i

. .

. ' • • , '

it • 1 . '

B : :B J Şekil 2 7.

A, sol eliyle B 'n in başını tutarken , sağ el in in parmaklarıyla B 'n in sağ tarafı ndaki kaslara baskı yapar. B 'n in başını sağ el iyle tutarken ise, sol el iyle sol taraftaki kaslara bastırı r Her noktaya ortalama olarak 1 5 - 2 0

saniye baskı yapın . Dokunduğunuz bölgeyi parmakl arın ızla asla sıkma­manız gerektiğini unutmayın . Bu dokuya zarar verir ve sonrasında da­ha büyük acıya neden olur. Amaç, dokunduğunuz bölgeye Ki akıtmak­t ır; bu yüzden t ıpkı bir lastiğe hava basar gibi parmaklarınızı kıpırdat­madan bastırı n .

Çizgiler boyunca baskı uygulamanız 1 5 - 2 0 dakika alacaktır . Şimdi yapılması gereken, B 'n in başını eğmektir; böylece boynunu serbest bi ­çimde hareket ettirebil ir . Aksi taktirde, daha sonrası nda acı duymaya devam edecektir Çok fazla acıya neden olabileceğinden, boynunu zor­lamamalıdır .

Şekil 28.

A, boyun kaslarını yunıuşalınak için, A çizgisi boyıınca onııızlardan enseye doğru Kiat­sıı uygular. Elini B '11i11 başına koyar ve boy11ı111u yavaş yavaş olabildiğince esnetir ama ba­

şı yatmaya zorlamaz.

Ki Eneej is i • 45

B 'n in boynu ilk seferinde fazla eğilmeyecektir. Ancak, A 'n ın sol e l i ­nin parmakları sol taraftaki kaslara baskı yaparken, B 'n in başı omzuna doğru daha çok hareket edecektir. Bunun nedeni , kasların gevşemesi ve yumuşamasıdır. B irk:-.ç uygulamadan sonra boyun tamamen eği lecektir. Sonra B 'n in başını sağa eğin ve sağdaki kaslara da aynı şeki lde baskı ya­p ın .

Şekil 29.

Sonra, A sol elini B 'ni11 çenesine koyar ve yüziinü

sola çevirir Sağ elinin parmaklarıyla B çizgisini boyıı11 -ca B 'nin ense kaslarına baskı uygular.

Başlangıçta B 'n in başı yana fazla dönmeyecektir. Ancak A bastırdık­ça giderek daha fazla dönecektir. Genel l ikle çene omuza dokunabile­cek duruma gelebi lecektir. A, aynı yön temi sola doğru da uygular.

Bundan sonra A, B 'nin omuzl arı ndaki iki noktaya baskı yapar ve ağ­rıyan noktayı bulmak için B başını döndürür. Eğer ağrıyan nokta varsa, onlara da baskı uygulanmal ıdır. Boyun dönerken, parmakların ızı yavaş yavaş hareket ettirin . Ağrıyan nokta yoksa, boyun iyileştirmiştir . Soru­nu bir seansta çözemezseniz, tedaviyi ertesi gün tekrarlayın . Bir- iki ay beklemeye gerek yoktur Migren ağrı larına da ayn ı şeki lde yaklaş ın .

46 • l(i 61'\e.ı·.iisi

Honolulu'daki bir seminer s ıras ında, Portland'deki Lewis and Clark Üniversitesi başkanı Dr.Howard'a Kiatsu'yu açıkladım . Çok şaşırdı ve ken disine göstermemi istedi. Seminere Kal i forniya'dan katı lan bir ha­n ımın sekiz yı ld ır migren ağrı l arı vardı . 30 yaş ın ın biraz üzerindeydi ama sürekli kaşların ı çattığı iç in daha yaşlı görünüyordu . Herkesin gö­zü önünde ona Kiatsu uygulamaya başladım . Kısa bir süre içinde kaslar yumuşadı ve boyun rahat bir biçimde hareket etmeye başladı . 20 daki­ka sonra ne h issettiğini sordum. "Boynum inanı lmaz derecede rahat," dedi , "başımı hiçbir acı duymadan rahatlıkla oynatabil iyorum ." Kaşları ­n ı çatmayı b ıraktı . Bundan sonra, Kiatsu'yu üç kez daha uyguladım . Ta­mamen iyileşti ve Kal i forniya'ya rahatlamış halde döndü. Dr.Howard, Ki gücü karşıs ı nda çok şaş ı rm ıştı ve ertesi bahar döneminde Lewis and Clark'da bir seminer düzen lemeye karar verdi .

Başlangıçta Kiatsu biraz zaman alabil ir , çünkü Ki 'n iz bazen akar, ba­zen akmaz. Ama al ışt ırma yaptıkça, parmak uçların ızdan ne zaman Ki aktığını h issedebil ir hale gel irsin iz . O zaman, hastanıza sormadan ağrı ­yan bölgeyi bulabi l irs in iz . i nanmak, güçtür. Olduğuna i nandığınızda Ki akar. Kiatsu prensibine inanırsan ız , güveniniz size gücü getirecektir.

İNSANLARIN ÖNÜNDE SÜKUNETİ KORUMAK

Adam kalabal ık bir topluluk önünde konuşacaktı . Konuşmas ın ı ev­de yazdı , prova yaptı ve salona gitti , Sahneye çıkarken , izleyicileri n gözlerin in ok gibi üzerine çevri l i olduğunu hissetti . Aniden yüzüne kan hücum etti ve kara bulutlardan başka birşey göremez oldu. Zorlukla ko­nuşmaya çalıştı; "Ben . . . ben . . -" diye kekeledi . Sonunda şöyle dedi : "B i l ­m iyorum -" iz leyici kahkahalarla gülmeye başladı .

Bazı öğrenciler smav salonundayken, yı l lar süren bir hazırl ık döne ­mi geçirmiş olsalar bi le kağıtlarına birşey yazamazlar. Bazı ları ise doğ­ru cevapları yazar ama adların ı ve numaraların ı eklemeyi unutur. Başka­ların ı n yan ında kızaran, birşey söyleyemeyen ya da yüzlerine bakama­yan i nsanlarla hepimiz karş ı laşmışızdır. Yüzleri ne kan hücum ettiği için kızarırlar. Sakinleşmeye çal ışsalar bile, faydası yoktur. O halde, kişi sü­kunetini nası l koruyabil i r? Öncelikle, i nsanların neden sakin kalama­dıkların ı açıklayayım.

Ki tneejisi • 47

Şekil 30.

Deney 1

A bir kolunu öne doğru uza tır, ta­nıaıııen gevşer ve kolunun ağı rlığın111 al tt11 olduğunu düşünür. B, A 'nın üst­ko lıı ı ıu yııkarı doğru i tmeye çalışır ama ya/ır1nıaz. A kolıınun ağırlığ1111n üstte oldı ı_ı7ımu düşünürse, B ko layca kaldır­mayı başarabilir.

Şekil 3 1.

Deney 2

A kolları iki ya111nda sarkık halde durur ve kolların ın ağı rlığ ın ın al t ta ol­diığıınu düşünür, yani parnıak uçların­da . B , A '11 1n kollarından b irini yukarı doğru i tmeye çalıştığında başaramaya­caktır. A baş ın ın üzerine odakla111 rsa, bıı kez B kolu kaldırınakta zorlanma­yacaktır.

Zihin bedeni yönetir. Kolunuzun ağırl ığ ının altta olduğunu düşü­nürseniz, ağırl ık gerçekten alta gel ir ve kol kaldırı lamaz . B ir nesnenin ağırl ığın ın alta kaydığını herkes bi l ir . Bedenin iz de bir nesnedir; bu yüzden hiçbir şey yapmaz ve rahat kal ırsanız, ağırl ığın ız doğal olarak a l ta kayar. Bir nesnenin ağırl ığının alta kayması; sükunet hal idir. i nsan doğası sakindir ama ağırl ığını üste kaldırmak gibi bir kötü huyu vardır . Bu yüzden , insanın doğasının dengesiz ve sükunetini koruyabilen biri ­n in insanüstü olduğuna inanı l ır .

Dingin kalmak istiyorsanız, öncel ikle sakin kalmanın doğal olduğu­na inanmal ıs ın ız . Bunu doğaüstüne dayandırman ın bir anlamı yoktur. Sakin olduğunuza sadece siz karar verebil irsiniz . Bunu yaptığınızda,

gerçekten sakin leşebi l irsiniz . Eğer Ki'nizin genişlemesi zayıfsa ve sakin olabi leceğin ize inanmıyorsanız, her akşam yatmadan önce 1 0 - 2 0 daki ­ka kadar Ki Meditasyonu yapın . Beyin dalgaların ız sonsuzluğa uzanır biçimde giderek dinginleşirse, sükuneti deneyimlersiniz Ki Meditasyo­nu yaparak doğal

. dingin konuma gel irs iniz . Bu dinginlik bi l inçalt ına

yayı ldıkça, tehl ikeli ya da aci l durumlarda bile sakin kalabildiğinizi gö­rürsünüz.

Şekil 32.

Deney 3 .

A , bacakları hafifçe açık halde durur. Kolları beden inin iki yan ındadır, elleri bileklerinden öne doğru bükülmüştür Kollarını gev­şetir ve ellerini gözlerinin hi­zasına gelecek şekilde sallar. Bu, beş kez yapı l ı r. B, A 'nın elleri gözlerin in hiza­s ındeyken durdurur ve iter. A geriye devrilir.

• ••• .

Ki 6.-.e,._j is i • 49

Şimdi , bir sınava girmeden ya da toplum önünde konuşma yapma­dan önce sükuneti nizi nasıl sınayacağınızı açıklayacağım.

Bunun nedeni el lerinizi yukarı doğru sal ladığınızda kolunuzun ağır­lığının da yukarı gelmesidir. Bu, noktanın yukarı gelmesine ve A 'n ın duruşunun zayı flamasına neden olur .

•

Şekil 3 3.

Deney 4 .

B, sağ eliyle A 'n ın sağ elinin parmakların ı tutar ve A 'nın elleri­n in gevşek bir biçimde sallanmas ı ­na yardım eder. "Dur" dendikten sonra A 'nın ellerini yavaşça bıra­kır. A 'n ın parmakları birazcık bi­le hareket ederse, B onu kolayca devirebilir. A 'n ın parmakları kı­mıldamazsa, B iki eliyle birden yüklense bile A 'n ın dengesin i bo­zamayacaktır. A tek ayak üstün­de dursa bile devrilmeyecektir.

Beden, zihnin bir yansımasıdır. Zihin tamamen sakinse, beden de sakin kalır . Zihin görülemez ama bedeni gözlemleyerek zihnin du�mu izlenebi l ir . "Dur" komutunda eğer A'nın parmakları tamamen gevşekse, zihin de sakin demektir. Bu, sükunet durumudur. Kişi sakin olduğunda, hem zihni hem de bedeni hareket ettirilemez.

Sahneye çıkmadan önce bu a l ıştırmayı kendi kendin ize yapın ve parmakların ız ın gözünüzün hizasında rahatça durup durmadığına ba­kı n . Parmaklarınız rahatsa, zihniniz hareketsizdir. iyi olduğunuzu anla­manın rahatlığını hi ssedin ve sahneye güvenle çıkın . izleyicilerin yüzü­nü açıkça görebil irsi niz . B inlerce kişi varsa, hepsinin yüzüne bakmanız gerekmez. Baktığınız yönde tek bir kişiyi belirleyin ve onunla konuşun. Gözlerinizi kaydırdığınızda, başka biriyle konuşun Biri sizi anl ıyor gi ­bi görünüyorsa, muhtemelen herkes anlıyordur. Anlamayan birin i far­kettiğinizde ise daha açık ve basit konuşun . Tek bir kişiyle konuşma ­nızla binlercesiyle konuşmanız arasında bir fark yoktur. Bu sükunettir.

50 • Ki Ene.- j is i

Bir sınava girmeden önce bu a l ıştırmayı salona girerken yapın ve par­makların ız ı kontrol edin . H areketsizlerse, rahat olun ve sınava giri n . Sakin kalacak ve soruları anl ayabileceksini zdir.

Ancak, bu al ıştırmayı sık sık yapmalıs ınız . Bunu acil bir durumda i lk kez yaparsanız, parmakların ız ın rahat durmasını sağlamanız pek kolay olmaz. Parmaklarınızı tamamen hareketsiz kı lmak için günlük a lı ştır­malar yapmanız gerekir. O zaman acil bir durumda parmaklarınızı ra ­hat tutabil irsin iz.

Parmakların ızı nasıl gevşeteceğinizi açıklayayım. Titriyorlarsa, on­ları daha fazla sallayın . Bu a l ıştırmayı doğru yapın . Ayağa kalkın ve par­maklarınızı olabildiğince hızl ı sal layın 1 0- 20 san iye kadar sal layın ve sonra sakin bırakın . Sonra e l lerin izi yüzünüzün hizasına sal layın . Par­makların ız tamamen hareketsiz olacaktır. Parmaklarınızı hızl ı biçimde sal larsanız , doğal olarak gevşersiniz . Bu, Zihin ve Bedeni Bütünleştir­mek İç in Dört Prensip ' in ikincisidir. Daha önce de açıkladığım gibi, dört prensipten biri gözlemlenirse, geri kalan üçü de otomatik olarak gerçekleşecektir. ikinci prensip yerine getiri ldiğinde, birinci ve üçüncü de gerçekleşmiş olacaktır. Parmakların ız tamamen hareketsiz kalacak ve sakin olduğunuza karar vermenizi sağlayacaklardır. Bunu gün lük ola­rak çalı şırsan ız , al ıştırma yapmadan bi le sükunetinizi koruyabil i rs iniz , çünkü s�kunet insanın doğal hal idir.

Koıayca kızarıyorsanız, her akşam Ki Meditasyonu yapmanız gere­kir. Sakin olduğunuzu düşünseni z bile kan kendi l iğinden yüzünüze hü­cum edecektir. Bu durumda kızarır ve daha gergin olursunuz Karnın ız­daki tek nokta zamkla yapıştırı lmış kağıt gibi duruyorsa , kolaylıkla dü­şecektir. Ama matkapla oraya yerleştiri l irse, sabitlenir. Tek noktayı sonsuz yarımını sakinleştirerek küçt.iJtürseniz bunun etkisi en güçlü elektrikli matkabınki i le eşdeğerdedir. Kan yükselemez. Kızarmak, geç­mişte kalan birşey olur. Gergin bir durumda soğukkanl ı l ığın ız ı korudu­ğunuzda, baskı alt ındayken bi le zekice karş ı l ık verebil irsin iz . Kendini ­z i gel i ştirme gücüne sahip olduğunuzu bi lmek önemlidir.

Daha sonra bi l inçaltın ızı değiştirmek önemlidir. Yabancı ların önün­de kızarmanız gerçeği bi l inçalt ın ıza yerleşmiş olduğundan, benzeri her durumda bu fikir tekrar ortaya çıkacaktır. B i l inciniz , bi l inçalt ındaki malzemelerle şekil lenir. B i l inciniz kızarmanızı önleyemez .

Uyanıkken , bi l inciniz devrededir ve bi l inçaltı derinlerde gizl i kalır . .\ncak, uyuduğunuz zaman bi l inçaltın ız kontrolü ele al ır ve bi l inç geri çekil ir . Bu ikisinin karşı laştığı noktayı lehinize kullanmaya çal ış ın . Uyu­madan önce bi l incin verdiği bir öneri , bil inçaltı nda kalır. Normalde geç

Ki Eneejisi • 5 1

kalkan birisi , balığa gitmek isteği i le bi l inç l i bir hatırlatma yapı ldığın ­da, saat kurmaya bile gerek kalmadan sabah 3 : 00'de kalkabil ir . Uyuma­dan önce bi l incin verdiği bir komut bi l inçaltında ka l ır ve istenen saat­te uyanı lmasını sağlar. Aynı taktiği kul lanarak yatmadan önce aynaya bakın ve şöyle deyin : "Bir kalaba l ığın önünde olmaktan etki lenmiyor­sun u Bu, Toitsudo'nun kurucusu Tenpu Nakamura'dan gençl iğimde öğrendiğim bir yöntemdir. Kendi yüzünüze bakarak konuştuğunuzda, telkininiz güçlenir .

" . . . etkilenmiyorum," demeyin . Bu telkin in gücünü zayıflatır . Aynada yüzünüze bakarak bir komut veriyorsanız, s ize komutu veren o yüzdür. Bu kendi kendine telkin bir emir biçimindedir. Telkin i uyguladıktan sonra başka birşey yapmayın; hemen yatın . Herhangi bir başka eylem, telkini engeller. Her seferinde sadece bir komut verin , yoksa etkisi ol­maz. B ir telkin yapmak, sadece bir dakikan ız ı al ır . Ne kadar meşgul olursan ı z olun, zaman bulabilmel is in iz . Bunu her akşam yaparsan ız , al ı şkanl ığın düzelmesi a l t ı aydan uzun sürmez. B ir bardak çaya b i r dam­la su katarsanız, çayın görünümü değişmez. Vazgeçmeyin . Bir damla su eklendiyse, çayın yapısı da o damlanın değeri kadar değişmiş demektir. Damla damla su eklemeye devam ederseniz bardak bir süre sonra tama­men şeffaf bir sıvıyla dolu hale gelir . B i l inçaltıyla çalışırken de böyle­dir. Komutlarınızı şu şeki lde vermeyin : "Kızarmıyorsun!" Ertesi gün yi­ne kızarırsınız ve hayalkırıkl ığına uğrayacağın ız için olumsuz bir etki yaratırs ın ız . Sadece tutumunuzu değiştirmeye çalış ı n , böylelikle kala­bal ı ğın önünde olmaktan etkilenmezsi niz .

Ki Meditasyonu yaparak ve bi l inçalt ınız ı değiştirerek kızarma a l ı ş ­kanl ığın ızı yenebil irs in iz . Herkesin a l ı şkan l ıkları vardır . Sizinkilerden birinden hoşlanm ıyorsanız, bu komut-telkin yöntemiyle üstesi nden ge­lebi l i rs iniz . Sigarayı bırakmak istiyorsanız, şöyle deyin : "S igaradan hoşlanmıyorsun!"

VERİMLİ UYKU

İ nsan temel olarak uyanıkken Ki 's ini tüketir ve uyurken evrenden tekrar a larak yeni ler. Hayatta kalmak için giyecek, yiyecek, barınak, su ve hava gereklidir ama yeterli deği ldir . Ki olmadan insan hayatta kala ­maz.

Ne kadar tazelerse tazelesin , uyumadığı sürece kişi yaşamını sürdü­remez. Beyin sakin olduğunda, evrenin Ki enerjisi bedene akar. Evrenin

52 • Ki 6•w>'iisi

bu Ki enerjis i sayesinde, sabah kalktığın ızda enerj i dolu olursunuz. Uy­ku derin değilse , beyin sükunetini koruyamaz ve düzensiz beyin dalga ­ları Ki al ımını engeller. İ nsan ne kadar uyursa uyusun, bu durumda ta ­ze Ki miktarı can l ı l ığı yeni lemeye yetmez . Kafası bulanık olur ve gün boyunca huzursuzluk duyar. Mutlu bir yaşam imkansız hale gelir . Sa­bah kalktığınızda canl ı olur ve güne olumlu bir tutumla başlarsan ız, olumlu bir hayat yaşarsınız .

Yaşamınızın üçte biri uykuya ayrı lmıştır . Çoğu kimse, bu düzene uygun yaşamaz . Gece olduğunda, ertesi gün yapacakları için heyecan duymak yerine sinirli olur ve uyumak için i l aç al ır . Beynin doğal gevşe­mesi yerine, bu tür i l açlar sizi s inirl i kı lar . Uyku hapına al ışan bir kur­ban evrenden Ki enerj isi a larak yeni lenemez. Yaşam gücünüz düşer ve hastalanırsın ız .

Hasta olduğunuzda, verimli uyku uyuyamazsın ız . Yeterince taze Ki a lamazsın ız ve hastal ığınız kötüleşir. B ir hasta iç in en iy i çare , iy i uyu­ması nı sağlamaktır. Eski zaman larda insanlar size şöyle derlerdi : "Uyu­yamıyorsan yatağa yat, gözleri ni kapat ve birden ona kadar yavaş ya­vaş say. Bit irdikten sonra tekrar baş la . B ir süre sonra uykuya dalarsın ." Bu doğrudur. Herkes beynini zorlamadan birden ona kadar sayabil i r ve yavaş yavaş saydığınızda beyin dalgaları dinginleşerek uyuyabilmenizi sağlar.

O zamanlarda insanların yaşamları basitti ve i lgi lenecek fazla şeyle­ri yoktu; bu yüzden yöntem etki l i olurdu. Ama modern dünyada insan­lar daha hassas ve mantıkl ı . Daha fazla endişeleri var ve bu yöntem on­lar iç in nadiren etki l i olmakta . Bu durumda ne yapmalıs ınız? İ şte her za­man uykuya dalmanızı sağlayacak bir yöntem:

1 . Uyumaya çalışmayın . Bunun için uğraşırsanız, düşüncenin kendi ­si bir beyin dalgası yaratır. Yeni dalgalar yaratırken beyin dalgaları nızı dinginleştiremezsiniz . . Eğer "Hemen uyumazsam yarın i şte çok kötü olacağım," diye düşünürseniz zihninizi daha fazla rahatsız eder ve uy­kunuzu engellersiniz . Sonuçta uyumalıs ınız . Gerçekten uykulu olursa­nız , doğal olarak uykuya dalars ın ız . Uykuya dalmakta başarısızsanız , o gece uyumadığın ız uykuyu daha sonra telafi edin . Beş gün uyumadan durmak, ölümcül olabilir; bir gece o kadar kötü deği ldir.

2. Uyumadan bütün gece yatakta yatmak sıkıcıdır. Bir zaman kaybı ­dır. Bu yüzden, zamanınızı kul lanın .

3 . Sırtüstü yatı n , kol ve bacakların ızı doğal pozisyonlarında tutun . Tek noktaya odaklanın

4 . Alt karnınızdaki tek noktadan ayak parmaklarınıza doğru kan ak-

Ki tSı-ıeı·jisi • 53

t ığını hayal edin . Zihin bedeni kontrol ettiğinden, kan ın ayak parmak­larınıza akışı hızlanacaktır. Kısa süre sonra ayak parmakları nızı n ıs ındı ­ğını hi ssedersiniz .

5 . Ayak parmakların ız ıs ın ırken , uykuya dalarsı n ız Gözünüzü bir daha açtığınızda, sabahı görürsünüz.

Çok fazla çalıştığın ızda, endişelendiğinizde ya da hastalandığınız­da, kan akış ı engellenir ve büyük miktarı beyinde kal ır . Bu, başınızın ıs ınmasına, el ve ayakları nız ın üşümesine neden olur. Bu durumda uy­kuya dalamazsın ız . Uyku ancak dolaşım bedenin izde güçlü olduğunda ve başı nız serinlediğinde gerçekleşebil ir . Kanı ayak parmakların ıza gönderme yöntemini çal ışarak, bedeninizdeki kan dolaş ımını h ızlandı ­rabi l irsi niz . Beyninizdeki kan yayı l ınca dalgalar dinginleşir ve sonunda verimli bir uykuya dalarsın ız

Şekil 34.

Deney 1 .

A s ırtüstü yatar. B, A 'nın ayak bileklerini tutar v e kaldırır. A '111 11 kalçaları kıv­rı lır ve sadece bacakları kalkarsa, A kanın ayak parmaklarına aktığını gerçekten dü­şünmüyor demektir.

Deney 2

A ayak parmakların­daki dolaşımın arttığına gerçekten inanırsa, Ki be­deninden ayaklarına aka­caktır. Bu yüzden B A 'n ın bi leklerin i kaldı rdığında, A 'nın bedeni de bir sopa gi­bi yükselecektir.

Şekil 35.

Deney 2 'de açıklanan durumda kal ırsanız , ayak parmaklarınızın ısı ndığını hissedersiniz ve uyuyabil irsiniz Başlangıçta uykuya dalmanız 1 0 - 30 dakika sürebi l ir ama buna bütün gece boyunca devam etmel i s i ­n iz . Bu zamanı zihin ve bedeninizi bütünleştirmek iç in kul lanın 1 0 da­kika boyunca bunu yaparsan ız , 1 0 dakikalık güç al ırs ın ız; bir saat bo­yunca yaparsanız, bir saatlik kazancınız olur. · Bütün gece yaparsanız, çok büyük bir güç elde eders iniz . Ve bunun üzerinde çalışırken zihni ­n iz le bedeniniz bütünleşir . Yaşam enerj iniz harekete geçer ve ertesi sa­bah canlı bir biçimde uyanabi l i rsiniz; bütün gece uyumasanız bile Baş­langıçta uykuya dalmak 30 dakika sürebilir . Ama çal ı ştıkça giderek da ­ha az zaman almaya başlar. Zamanla, kanın ayak parmakları nıza yönel­diğini düşündüğünüz anda uyuyabil ir hale gel i rs iniz

1 965 'de Los Angeles 'da Aikido dersi verirken Dr. Omori'de kalıyor­dum . Bir gün dişçi olan oğlunun akşam yemeğinden sonra uyku hapı a l ­dığını farkettim . "Sen doktorsun , " dedim. "Uyku.hapı a l ı şkan l ığın ın be­dene zararlı �lduğunu bilmiyor musun?" "B i l iyorum," dedi . "Ama mec­burum . Aksi taktirde uyuyamıyorum. Bir hap yeterli oluyordu ama ar­tık iki hap almam gerekiyor. Kendimi iyi hissetmiyorum " "Uyku hapı kullanmadan uyumak 'için bir yöntem olduğunu söyleseydim, denemek ister miydin?" "Elbette . " "Yarın çal ışmak zorunda deği ls in, değil mi) O halde bütün gece ayakta olman farketmez Benim yöntemimi dene ve artık uyku hapı alma 0 Zihni ve Bedeni Bütünleşti rmek için Dört Temel Prens ip' i açıkladım ve kanı ayak parmaklarına nası l göndereceğini öğ­rett im.

Ki .Sne•·jisi • 5 5

Ertesi sabah saat 7:00 'de ben kahvaltı ederken dişçi odaya geldi "Ye­ni uyandım ve saati n 7:00 olduğunu farkettim Ayak parmaklarıma kan göndermeye çalışırken uyumuş olmalıyım. Uyku hapı kul lanırken saba­hın dördünde kalkar ve bir daha uyuyamazdım. Bu sabah 7:00'ye kadar uyudum; haplar olmadan . Kendimi harika hissediyorum " Ondan sonra hap kullanmayı bıraktı; her gece iyi uyuyor ve oldukça da sağlıkl ı .

B i r deyiş vardır: "Olumsuz düşünmek, hiç düşünmemek kadar iyi ­dir " Yorgun olduğunuzda, olumlu düşünemezsiniz . Kendiniz i böyle bir durumda bulduğunuzda derin bir uyku çekin ve zihninizi tazeleyin Sonra sorunu tekrar düşünün . Aklın ıza olumlu bir fikir gelecektir. Ve­rimli bir uyku uyuyan kişi , her zorluğun üstesi nden gelecek gücü e lde eder Canlı olmak ve uzun yaşamak istiyorsanız, iyi uyumayı öğrenin .

HASTALIKLARI YENMEK

insan, evrenin Ki enerj is in in bedenle çevrelenmiş bir parçasıdır. Do­layısıyla Ki 'n izi geniş leterek zinde ve sağl ıkl ı kalabi l i rs iniz . Hastalandı­ğınızda Ki 'n iz zayı flar Yaşam gücünüz zayıfladığından, hasta l ığınız kötüleşir ve uzar. " Bedeninizde bir rahatsızl ık varsa," der bir Japon sö­zü; "zihninizi etkilemesine izin vermeyin " Ki 'n izi gen işleten güçlü bir zihniniz olursa, yaşam gücünüz hasta l ığın ızı kolayca yener. D iğer yan­dan, hafi f bir başağrısı ya da karnınızdaki tuhaf b ir his iç in endişeleni­yorsanız, sorunu davet ediyorsunuz demektir. Soğuk aldığın ızı düşü­nürseniz, ateşiniz yüksel ir ve üç-dört gün yatağa çakıl ı rsın ız . Şöyle dü­şünün : "Soğuk almayı sevmiyorum . Benim birşeyim yok " O zaman, hastal ığa yakı n olsanız bi le iyileşirs iniz .

Her yıl 3 Ocak'da yaklaşık 300 öğrencimi Misogi yaptırmak için Tokyo'nun kuzeyindeki Kinu Nehri ' ne götürürüm . Mayolarım ızı gi ­yerken savaş sanatları nın geleneği olan büyük bir " Kiai " narası atarız . Bedenlerimizi soğuk suyun içine boğazımıza kadar sokar ve üç-dört da­kika orada kalırız . Nehir kıyısına ıs lak bir havlu sererseniz, çakı l taşla­rın ın havluyu dondurduğunu görürsünüz. Ama kimse hastalanmaz. Öğ­renci lerin yaşları dokuz i le yetmiş arasındadır. Nehire girdiklerinde yıl boyunca asla hastalanmazlar. Çünkü şöyle düşünürler: "Kış ın ortası nda soğuk nehirde yüzdüğümde soğuk almadım. Üzerimde giysi lerimle sı ­cak bir odada oturduğumda neden hastalanayım?" Bu düşünce kalıbı n ı kafanıza yerleştirirseniz, soğuk algı nl ıklarına karşı bağışıklık kazanmak için kışın ortasında nehire girmeniz bile gerekmez.

56 • Ki Ene>'iisi

Göğsünüzde bir ağrı olduğunu farzedin . Doktora giders in iz ve size b ir sorun olmadığını söyler; endişelenir ve onun beceri lerinden şüphe edersiniz . Başka bir doktoru görürsünüz ve size zatülcenp (göğüs zarı i l tihabı ) olduğunuzu söylediğinde rahatlars ın ız . Bu istediğiniz şeydir. B i r arkadaşınız sizi ziyarete hastaneye gelir . "Zatülcenpe yakalanmak zor olmal ı , " der. "B ir zamanlar başka bir arkadaşım vardı . Peritonit (ka ­rı n zarı i l tihabı ) rahatsızl ığı vardı ve öldü. Kendine dikkat et 0 Böyle "cesaret verici" bir i fade, sadece hastanın daha olumsuz düşünmesine neden olur. Hastalandığın ızda ve yatakta kalmanız gerektiğinde, Ki 'n i ­zi zayı flatmayın . O zaman bi le Ki 'n izi geniş letmeye devam edin Kişi , yaşam gücü tam olarak aktif hale geldiği zaman büyük bir iyileşme gü­cüne sahip olur.

Bir defası nda röntgen çektirmeye gitt im. Bir video kaydedici vardı . Röntgen makinesinin önünde durdum ve bir doz baryum yuttum . Dr.Ari izumi bana nabzımı hızlandırıp yavaşlatmamı söyledi . Söyleneni yaptım ve diğer odada bandı izleyen insanların hayret dolu seslerini duydum Bandı daha sonra izlediğimde, ben de şaşırdım .

L�---·--· ---� i_e ____ . _____ J Şekil 36.

Şekil A'da, midenin normal şekli görülmektedir. Nabzımı hızlandır­dığımda ise , midem Şeki l B 'deki hale geldi ve fazla hareket etmiyordu Ama nabzım yavaşladığında midem A'daki gibi görünüyor ve canlı bir biçimde çalışıyordu. Mide Şeki l A'daki gibi çalıştığında , yemekler iyi

Ki 6"'".i isi • 57

öğütülür ve bağırsaklara iner. Ama mide Şekil B 'deki gibi olduğunda , yemek midede kalır, iştah azalır, asit birikir ve mide çepherlerin i çürüt­meye başlar.

Öfkel i , endişe l i , korkulu ya da üzgün olduğunuzda, mide B 'deki şek­l i a l ı r. Bu duygusal durumlar, bağırsaklara da benzer etki ler yapar. Na­bız atı ş ı , s inir sistemi tarafından otomatik olarak kontrol edi l ir ve bu yüzden insanlar genel l ikle bunu iradeleriyle kontrol edemezler. Ama ben nabız atış larımı istediğim zaman 20- 30 vuruş arası nda değiştirebi ­l iyorum

1 955 'de Honolulu 'da yapılan dünya çapında yı l l ık bir tıp toplantı ­sında konuşma yapmam istendi . B i ti rdiğimde, Waipahu'dan bir doktor, diğer doktor izleyici lere kişinin istediği zaman nabız atışların ı kontrol edebilmesinin mümkün olup olmadığını sordu. Bütün doktorlar " Hayır" dedi . "O zaman Bay T ohei 'n in nabzını kontrol edin , " dedi i lk doktor. B irçoğu denemek için sahneye geldi . Doktorları n isteklerine göre nabız atışlarımı hemen değiştirdim. Kendi leri kontrol ettikleri için inanmak zorundaydı lar. Hepsi çok şaşırdı . Waipahu'dan gelen doktor, bunun nedenini an layıp anlayamadıkları nı sordu. "Hayır" dedi ler ve açıklama­mı istedi ler. "Öfkel i , endişeli olduğunda ya da korktuğunda , herkesin nabzı h ızlanır," dedim, "Öfkeli olduğunuzu düşünürseniz, nabzı n ız he­men hızlanacaktır . Diğer yandan sabah kalktığın ızda olduğunuz kadar sakin olduğunuzu düşünürseniz nabzın ız düşer. Düşüncelerin iz le nab­zın ızı kontrol edebi l irs iniz -"

Bunu anladılar ama hiçbiri nabzını değiştiremedi. Biraz daha açıkla­dım . "Öfkeli olduğunuzu düşünsen iz bile, asl ında öfkelenmiyorsunuz Saki n olduğunuzu düşünmenize karş ın , gerçekten sakinleşmiyorsunuz Nabzınızı değiştirememenizin nedeni bu. Zihnin izi nası l kon trol ede­ceğinizi öğrenmelis iniz -" Nabzı hızlandırma al ıştırması gereksiz ve sağ­l ıksızdır. Ama yavaşlatmanın büyük bir önemi vardır.

Zihnin izi kontrol edebildiğin izde ve sürekli sakin ka labi ldiğinizde, bütün organlar en iyi şeki lde çal ış ır . Karaciğer, böbrek, kalp, yüksek tansiyon gibi rahatsızl ıkların hepsi tedavisi zor hastal ıklardır. Bazı i n ­sanlar bu hastalıkları iyileştirmek için beş-a l tı tür ilaç a l ı rlar ama her i la ­cın bir yan etkisi vardır. Onları al ışkanl ık hal inde kul lanmak sorun ya­ratır. Eğer i laç almanız gerekiyorsa, mümkün olduğunca az a l ın . Bu, da­ha uzun yaşamanızı sağlayacak Ki Nefesi i le tan ışmak için iyi bir za­mandır . Bu nefes yöntemine geleneksel Japon misogi nefesinde "Naga­yo No Den" denir .

Şekil 3 7.

1 . Seiza pozisyonunda oturarak zihin ve bedeninizi birleştirin . B ir ayağınız ın başparmağın ı diğerin in üzerine koyun . Dizleri nizi el lerin i ­z in yardımıyla iyice açın El lerin izi uylukların ıza koyun Bel in izi dikleş­t irin , tek noktaya odakların ve gövdenizin üst kısmını gevşet in . B irisi omuzlarınızı itmeye, el lerinizi ya da ayaklarınızı kaldırmaya kalkarsa, bedenin iz kesinl ikle hareket etmez.

2. Gözlerinizi kapayın , ağzınızı biraz açın ve "Ha" sesi çıkararak sa­ki nce nefes verin . Zihniniz dinginse, nefesiniz de pürüzsüz ve dingin olacaktır. Nefes sesinizi dinleyerek zihin durumunuzu kontrol edebilir­siniz. Bütün nefes verişin iz sırasında bu zihin durumunu koruyun So­nunda bedeninizi hafifçe öne eğin ve nefesinizi tamamen boşalana ka­dar verin . Bu nefes verme yaklaşık 30 saniye sürecektir.

3. Bu duruşu birkaç saniye koruyun, sonra yavaşça burnunuzdan ne­fes almaya başlayın ve bunu yaparken "Su" sesi çıkarın . Havayı müm­kün olduğunca içinize çekin ve baştaki dik d,uruşunuza dönüp biraz da­ha nefes almaya devam edin . Bu da yaklaşık 20 san iye sürecektir .

4 . Nefes aldıktan sonra tek noktaya odaklan.ın ve yaklaşık 1 O san iye bekleyin . Sonra tekrar nefes verin .

Bu yöntemi tekrarlayın . Başlangıçta nefes verme ve alma sürec ini sa­dece 20-30 saniyeye genişletebi l i rs in iz . Ama tek noktaya odaklandığı­n ızda ve gerçekten gevşediğinizde bunu yapmanız bir dakika sürebil ir . Çalışarak herşeyi başarabil irs iniz . !�san yemek yer ve beden bunu ener­ji üretmek, yaşamını sürdürmek içi n sindirir. Gıdayı yakmak için oksi-

Ki Cne .. j i s i • 59

jen gerekl idir, bu yüzden hava al ır . Yiyecekler yan dı ktan sonra, kar­bondioksit gibi fazlal ıkları dışarı atmak önemlidir . Nefes almak budur. Ancak, karmaşık modern dünyada yaşayan i nsanlar öfke l i , depresif ha­le gel irler ve damarların ı daraltırlar.

Ciğerler tarafından içeri çekilen oksijen, damarlar sayes inde bütün bedene yayıl ır . Ama damarlar daral ırsa oksijen geçiş i zayı f lar. Karbon ­dioksit in ciğerlere dönüşü de engellenir . Bedende kalan yiyecekler tam olarak yanamaz. Bu yetersiz yanma, hastal ıklara neden olur. Genç in ­sanların yaşam gücü, nispeten daha canl ıdır . Ama orta yaşa gel indiğin­de karaciğer, böbrek ve tansiyon gibi rahatsızl ıklar ortaya ç ıkar. Yapı l ­ması gereken i lk şey, Ki Nefesi ' n i kullanarak yanmanın tamamen ger­çekleşmesin i sağlamaktır. Dünya üzerinde öğretilen b irçok nefes yön ­temi vardır ama onlar sadece "dış nefes" dediğim şeyi gerçekleştirmek­tedir. Dış nefes, ciğere hava çekmek ve sonra tekrar c iğerden dışarı ver­mektir. iç nefesin anlamı ise, oksijeni damarlar sayesinde bütün bedene yaymak, karbondioksiti ve diğer atıkları tekrar ciğerlere getirmektir. Ciğerlerin kapasitesi 3 ,000-4,000cc kadardır. Nefes miktarı ise 700-800cc civarındadır. Eski hava daima ciğerlerde kaldığı için derin nefes gerekl idir . Sadece ciğerlerdeki havayı değiştirmekle i lgi len irseniz, dört-beş derin nefes yeterl idir.

Önemli olan iç nefestir . Zihin ve bedeninizi birleştirin , tamamen gevşeyin , bütün kan kanalların ızı açın , için ize temiz hava çekin, oksije­n i bedeninizin her yanına gönderin , karbondioksiti ciğerlerin ize çekin ve oradan da dışarı atın . Bu yöntemi 30-40 dakika süreyle uygularsan ız , bedeninizin her yanına oksijen gönderebi l ir ve tamamen kullanabil irs i ­n iz .

Kanın bedeni dolaşması yaklaşık 20 san iye surer. B ir dakika içinde kan bedeni 3 kez dolaşır . Bedenimiz Ki i le dolduğunda, metabolizma­mız yeni lendiği için ten imiz de pürüzsüz olur. Genç ve zinde kalabi l ir­s in iz . Ki Nefesi Yöntemi , uzun ve enerj ik bir yaşam için en iyi i laçtır.

Karaciğer, toplardamarların toplandığı bir yerdir. Oksijen miktarı yükseldikçe, onlar da daha veriml i çalış ır . Üç-dört hafta boyunca nefes çal ı şması yaparsanız, birçok karaciğer sorunu düzelir . Karaciğer verim­li çal ıştığında, kandaki yenilenme daha hızl ı olur ve böbrekler de daha az yorulur. Böylece böbreklerdeki sorunlar da düzelir . Hem böbrekler hem de karaciğer veriml i çalı ştığında ise, bütün beden sağlıkl ı o lur. B ir Japon deyişi bunu vurgular: "Karaciğer ve böbrekler en önemli organ­lardır. "

Kan dolaşımı düzeldiğinde, yüksek ya da düşük tansiyon gibi sorun-

Şekil 3 7.

1 . Seiza pozisyonunda oturarak zihin ve bedeninizi birleşt ir in . B i r ayağınızın başparmağını diğerinin üzerine koyun . Dizlerinizi el lerin i ­z in yardımıyla iyice açı n . Ellerinizi uylukların ıza koyun. Bel inizi dikleş­tirin , tek noktaya odakların ve gövdenizin üst kısmını gevşet in . B irisi omuzlarınızı i tmeye, el lerinizi ya da ayakları nızı kaldırmaya kalkarsa, bedeniniz kesinl ikle hareket etmez .

2 . Gözlerin izi kapayın , ağzınızı biraz açın ve "Ha" sesi çıkararak sa ­kince nefes verin . Zihniniz dinginse, nefesiniz de pürüzsüz ve dingin olacaktır. Nefes sesinizi dinleyerek zihin durumunuzu kontrol edebil ir­siniz . Bütün nefes veriş iniz sırasında bu zihin durumunu koruyun So­nunda bedeninizi hafifçe öne eğin ve nefesinizi tamamen boşalana ka­dar verin . Bu nefes verme yaklaşık 30 san iye sürecektir.

3. Bu duruşu birkaç san iye koruyun, sonra yavaşça burnunuzdan ne­fes almaya başlayın ve bunu yaparken "Su" sesi çıkarın . Havayı müm­kün olduğunca için ize çekin ve baştaki dik quruşunuza dönüp biraz da ­ha nefes almaya devam edin . Bu da yaklaşık 20 san iye sürecektir

4. Nefes aldıktan sonra tek noktaya odaklan.ın ve yaklaşık 1 O san iye bekleyin . Sonra tekrar nefes verin .

Bu yöntemi tekrarlayın . Başlangıçta nefes verme ve a lma sürecin i sa­dece 20- 30 saniyeye genişletebi l irsin iz . Ama tek noktaya odaklandığı ­n ızda ve gerçekten gevşediğin izde bunu yapmanız bir dakika sürebil ir . Çalışarak herşeyi başarabi l i rsiniz. ı-;,san yemek yer ve beden bunu ener­j i üretmek, yaşamını sürdürmek için sindirir Gıdayı yakmak için oksi-

jen gereklidir, bu yüzden hava al ır . Yiyecekler yandıktan sonra, kar­bondioksit gibi fazla l ıkları dışarı atmak öneml idir. Nefes almak budur. Ancak, karmaşık modern dünyada yaşayan insanlar öfkeli , depresif ha­le gel irler ve damarların ı daraltırlar.

Ciğerler tarafından içeri çekilen oksijen, damarlar sayesinde bütün bedene yayı l ır . Ama damarlar daral ırsa oksijen geçişi zayı flar. Karbon­dioksitin ciğerlere dönüşü de engellenir . Bedende kalan yiyecekler tam olarak yanamaz. Bu yetersiz yanma, hastalıklara neden olur. Genç in ­sanların yaşam gücü, nispeten daha can l ıdır . Ama orta yaşa gel indiğin ­de karaciğer, böbrek ve tansiyon gibi rahatsızl ıklar ortaya çıkar. Yapı l ­mas ı gereken i lk şey, Ki Nefesi 'n i kul lanarak yanmanın tamamen ger­çekleşmesini sağlamaktır. Dünya üzerinde öğreti len birçok nefes yön­temi vardır ama onlar sadece "dış nefes" dediğim şeyi gerçekleştirmek­tedir . Dış nefes, ciğere hava çekmek ve sonra tekrar ciğerden dışarı ver­mektir. İç nefesin anlamı ise, oksijeni damarlar sayesinde bütün bedene yaymak, karbondioksiti ve diğer atıkları tekrar ciğerlere getirmektir. Ciğerlerin kapasitesi 3 ,000-4,000cc kadardır. Nefes miktarı ise 700-SOOcc civarındadır. Eski hava daima ciğerlerde kaldığı için derin nefes gereklidir. Sadece ciğerlerdeki havayı değiştirmekle i lgi lenirseniz, dört-beş derin nefes yeterl idir.

Önemli olan iç nefestir. Zihin ve bedeninizi birleştirin , tamamen gevşeyin , bütün kan kanallarınızı açı n, içinize temiz hava çekin , oksije­ni bedeninizin her yanına gönderin , karbondioksi ti ciğerlerinize çekin ve oradan da dışarı atı n . Bu yöntemi 30-40 dakika süreyle uygu larsanız , bedenin izin her yanına oksijen gönderebil ir ve tamamen kul lanabi l i rs i ­niz .

Kanı n bedeni dolaşması yaklaşık 20 san iye siirer. B ir dakika iç inde kan bedeni 3 kez dolaşır. Bedenimiz Ki i le dolduğunda, metabolizma­mız yenilendiği için tenimiz de pürüzsüz olur. Genç ve zinde kalabilir­siniz. Ki Nefesi Yöntemi , uzun ve enerj ik bir yaşam için en iyi i laçtır.

Karaciğer, toplardamarların toplandığı bir yerdir. Oksijen miktarı yükseldikçe, onlar da daha verimli çal ış ır . Üç-dört hafta boyunca nefes çalışması yaparsanız, birçok karaciğer sorunu düzelir . Karaciğer verim­li çal ıştığında, kandaki yeni lenme daha hız l ı olur ve böbrekler de daha az yorulur. Böylece böbreklerdeki sorunlar da düzel ir . Hem böbrekler hem de karaciğer veriml i çal ıştığında ise, bütün beden sağl ık l ı olur. Bir Japon deyişi bunu vurgular: "Karaciğer ve böbrekler en önemli organ­lardır . "

Kan dolaşımı düzeldiğinde, yüksek ya da düşük tansiyon gib i sorun-

!ar da ortadan kalkar. Kalp sorunu olan kişiler çok uzun nefes almama­l ıdır. Tek noktaya odaklanın, tamamen gevşeyin ve olabildiğince sakin nefes a l ın . Bütün hasta insanlar kısa nefesler al ır . Sakin nefes aldığınız­da, bu devinimi gen işletirs iniz. Normal nefes alabi ldiğinizde (ve uzun aral ıklarla) iyileşmeye başlarsınız . Seiza pozisyonunda oturmakta zor­lan ıyorsanız, sandalyede de oturabi l irs iniz . Ama sandalyenin arkasına fazla yaslandığınız taktirde bedenin bükülme eğilimi olduğundan, tek noktaya odaklanmak zorlaşabilir . Bu yüzden dik oturun. Yatalak bir hasta da sı rtüstü yatar halde nefes çal ışması yapabil ir. Önce nefesinizi olabildiğince verin , b irkaç san iye bekleyin ve sonra burnunuzdan ola­bi ldiğince deri n nefes al ın . Yine birkaç saniye bekleyin ve verin . Nefes al ıp verirken, başka birşey düşünmeyin. Ki 'n izi nefesiniz sayesinde be­deninizin her yanına gönderdiğinizi ve nefes verirken de içinizdeki bü­tün kötülükleri attığınızı hayal edin . Yaşam gücünüz canlanır ve iyileş­me hızınızla doktorları şaşırtırsın ız . Hasta olduğunuzda yapacak fazla birşeyiniz yoktur. Bu süreyi Ki Nefesi, Zihin ve Bedeni Bütünleştirme çalı şmaları yaparak geçirebi l irsiniz . iyileşip normal hayata döndükten sonra bunun büyük yararını görürsünüz.

Bu nefes yöntemi kanın beyninizden çeki lmesini ve veriml i bir uy­ku uyumanızı sağlar. Hastalıklarla ortaya çıkan olumsuz düşünceleri ka­fanızdan atın . Bu nefes yöntemini kullandığınız ve evrenin Ki enerjisiy­le sürekli bir bağlantı kurduğunuz sürece asla hasta olmavacağınız dü­şüncesini benimseyin .

KUMARDA ŞANSINIZI YÜKSELTMEK

insanlar, hayatın bir kumar olduğunu söylerler. Yaşam kumarında başarı l ı olmadığınız sürece önemli olamazsın ız . Kel imenin daha amiya­ne bir anlamı da vardır; para için kumar oynamak. Burada kumarın doğ­ru olup olmadığıyla i lgi lenmiyorum ama oynuyorsanız, kazanmak için oynamanız gerektiğine inanıyorum .

Bir defasında Las Vegas'daki makinelerde oynamıştım. Beş sentl ik­lerle oynadım ve kısa süre içinde 60$ kaybettim . Genell ikle kumar oy­namam. Şöyle düşündüm: "Kazanmak i stiyorsam, dikkatli olmal ıyım " Ertesi gün -paramı almak için geri döndüm. Bu kez hemen bir makine­nin üzerine atlamak yerine, zihnimi dingin , gözlerimi yarı kapalı tuta ­rak hepsinin arasında sessizce dolaştım . Beni çeken i lk makinenin önünde durdum . Makineyle konuşmaya başladım. Kolu dikkatle çal ış -

t ırdım Paralar düşmeye başladı . Para aksın ya da akmasın , z ihnimi ha­reketsiz tuttum ve kolu aynı şeki lde çekmeye devam ettim . Kısa b ir sü­re sonra 70$ kazandım ve çıktım . Ben uzaklaşırken, oyunumu izleyen genç bir adam arkamdan hemen makineye atladı . Ama paraların akışı kesi ldi Tepkisi öfke oldu ve makineye vurdu . Makinelerin iyi ve kötü zamanları vardır. Zihninizi dingin tutarsanız, onları okuyabi l irs iniz Makinenin durumunun size rehberl ik etmesine izin vermelisin iz .

El inizdeki kartların iyi ya da kötü olduğunu diğer oyunculara hisset­tirmemek anlamına gelen "poker yüzü" diye bir i fade vardır . Bütün iyi kumarbazların yüzü böyledir. Rakibinizin nefesinizi ve zihninizi oku­ması na izin vermek, oyunu kaybetmek demektir. Kazanman ın yolu, zihninizi hareketsiz kılmak ve sakin kalmaktır; karşı taraf ne yaparsa yapsın . Peki , o halde zihninizi nasıl dingin tutacaksınız?

Şekil 38.

De11ey 1

A, Seiza pozisyo11u11da oturur ve tek 11oktaya odaklanır. B, A 'n ı 11 omuzları111 iter. A kımıldamaz. Bu, zihi11 ve bedrni11 bütünleştiği durumdur.

62 • Ki Eı"eı· j i s i

Deney 2.

A gözlerini kapatır ve bu duruşu korıır. B, bir-iki dakika bekledikten son­ra A 'nın omuzlarını tekrar i ter. A ko­layca geriye devrilir.

Şekil 3 9.

insanlar genell ikle gözleri kapalı olduğunda zihin ve bedeni birleş­tirmenin daha kolay olduğunu düşünürler. Ama bu yanlıştır . Cözlerin iz kapa lıyken konsantre olmaya çal ışmanıza karşın, bir süre sonra kon ­santrasyon dağı l ır ve zayıflarsı nız Zazen'de gözlerin yarı kapalı tutul ­masının nedeni budur. Cözler çok açık olduğunda , görsel etkiler kon ­santrasyonunuzu bozar. Ama tamamen kapadığını zda da gerginlik olur. Bu yüzden, gözleri nizi yarı kapal ı tutun. Bütün Buda ' l ar, gözleri yarı ka­palı resmedi l irler. Bunun üzerinde çal ış ırsanız, her zaman için dingin bir z ihniniz ve keskin duyularınız olur.

Ki 6ncı· i is i • 63

Bir at ya da bisiklet yarışında yarışçıların l istesini gözlerin i z yarı ka­palı ve dingin bir zihinle tarayın . Bu gerektiği biçimde konsantre olma­nızı sağlar. Ancak, dingin bir zihinle bile olsa, konsantrasyonunuz baş­ka zaman lardaki kadar iyi olmayabilir . Kendinizi zorlamayın . Durun ve zihninizi toplayın . Sonra tekrar deneyin . Kendini harap eden kumar­bazlar, genel l ikle bunun tersini yaparlar. Zihninizin kumar tarafından kontrol edi lmesine izin vermeyin . Dingin bir zihin ve doğru yargılar, herhangi bir oyunda kumar oynarken gereklidir, bilardo, beyzbol , ne olursa . Asla heyecanlanmayın . Nerede ve ne zaman geri çekilmeniz ge­rektiğin i daima bi l in . Koca bir dağ tuzla buz olsa bile, dingin bir zihin yerinden kıpırdamaz .

GOLFTEKİ ENGELLERİ AŞMAK

Her gün giderek daha fazla insan gol f oynuyor ama çok azı tekn iği ­ni ge liştiriyor. Bunun nedeni , genell ikle sopayı yanl ış biçimde sall ıyor olmalarıdır. Doğru biçimde sallamayı bil irse, herkes tekniğini düzelte­bilir ve engel in i aşabil ir.

Ben profesyonel bir golf oyuncusu değil im . Aslına bakarsanız , haya­tımda hiç golf oynamadım Ama birçok oyuncuya bu konuda b i lgi ver­dim ve hepsi bir hafta içinde yanl ış ını düzeltmeyi başardı . Yaptığım tek �ey, Ki 'n in gol f oyununa nası l uygulanacağıydı . Gol f tekniklerinden hahsetmiyorum. Bu yüzden, teknik gol f terimlerini kullanmamamı an­!Jyış la karşı layın . Zihnin kendi prensipleri vardır; bedenin de öyle An­cak çoğu kimse sadece bedenin prensiplerini dikkate alır ve sadece onun tekniğini kullanır . Fazla iyi performans sergileyememelerin in ne­deni budur. Zihin ve beden, ayrı lmaz bir bütündür. Kişi zihin ve bede­ni bütünleştirmenin gücünü ancak ikisi birleştiğinde anlayabi l i r Zihin ve bedeni bütünleştirmek esastır. Temeller zayıf olursa, teknik de işe yaramayacaktır .

Yıl lar önce Kinya Fuj i ta , beni Kasumigaura Şehir Kulübü 'ne götür­dü Bay Fuj i ta, kulübün kurulmasına yardım etmişti ve aynı zamanda Ai­kikai Merkezi 'nin yönetim kurulu üyelerinden biriydi Japonya 'da ara­larında Yomiuri Giants takımından Bay Oh ve Bay Nagashima'nın, Ta­iyo'dan Bay Matsubara 'n ın ve Taiheiyo takımından Bay Doi 'n in de bu­lunduğu profesyonel beyzbol oyuncularına ders verdiğimi b i l iyordu Bazı profesyonel golf oyuncularına da bir şeyler öğretmemi i stedi .

Gol f hakkında hiç bi lgim yoktu. Yaptığı açıklamaları dinleyerek Bay

Fuj i ta i le birlikte dokuz del iği dolaştım. Bütün oyuncuları n uzak vuruş ­ları iyiydi Ama yeşi l alana ulaştıklarında topu del iğe sokmak için iki kez vurmaları gerekiyordu. "Topu bir kez vurarak deliğe sokmak kural ­lara aykırı mı? ' ' diye sordum . " Hayır," diye cevap verdi, "ama çok zor. " Vurmakta zorlandıkları bir noktaya topu koydum . Sonra Eğitimsel S i ­nema'n ın başkanı Bay Masao Murokoshi 'den vuruşu yapmasın ı istedim. Uzaklık yaklaşık yedi-sekiz metreydi . "Hayır," dedi , "bu imkansız ." B i r amatör olduğundan, profesyonellerin önünde utanmıştı . "Size söyledi ­ğim gibi yapın , " dedim . Sonra da nası l vurması gerektiğini açıkladım Tek vuruşta topu deliğe sokunca herkesten alkış aldı . Bay Murokoshi çok şaşırmıştı . Uzun gol f geçmişinde ilk vuruşunda topu bu uzaklıktan i lk kez deliğe soktuğunu söyledi . Sonra uzun ve kısa vuruşların nasıl ya ­pı lması gerektiği konusunda bi lgi verdim. Aynı konuşmayı burada size de tekrarlayacağım .

Şekil 40.

De11ey 1 .

. . ,_ · · _ ·. : · . _ . . ;.;.

. .

"'< .. /:'

A sopayı arkaya kaldı rarak hazırla111r. B, 011u11 sol omuzu11u sağa doğru iter. Eğer A dönerse, zihin ve bedeni bütünleşmemiş demektir. Küçük bir itişle de11gesini kay­bediyorsa, A uzun mesafeli bir a tış için zihi11 ve bedenin birleşmesi11den doğan gücü kullanamayacak demektir.

tt

ı , t

Şekil 41.

Ueney 3 .

A sopayı kaldı rdıktan sonra, B onun sol kolunu yu­karı doğru iter. A 'nın kolu kalkarsa, zihin ve bedeni bü­tün leşmemiş demektir.

Şekil 42.

66 • Ki €�·H:�ı· i isi

Deney 2 .

A tek noktaya odaklanır ve zihnin i hareket ettirmez. Sonra iki kolunu da tamamen gevşetir ve so­payı a rkaya doğru kaldıra rak başlangıç duruşunu a lı r. Bu du­rumdayken, 13 omuzunu i tse bile et­kilenmeyecektir.

Şekil 43.

Deney 5 .

A sopayı kaldırdıktan sonra, B onu aşağı çekmeye çalış ır. Başarır­sa, A '111n zihin ve bedeni bütünleş­memiş demektir.

Şekil 44.

Deney 4 .

A iki kolunu d a tamamen gev­şetirse, kollarının ağı rlığı alta ka­yar. A kollarının ağırlığın111 altta olduğunu düşünürse, B on ları yu­karı doğru i temeyecektir.

., ·�· ·. ' �

p

Şekil 45.

Deney 7.

A sopayı salladıktan son­ra sopa sol omuz seviyesine ıılaştığında, B onun sağ omu­zıı ı ıu sol tarafa doğru iter. A sendelerse, zihin ve bedeninin birleşmesi bozulmuş demektir.

Şekil 46.

68 • Ki 6ı"eı·J isi

Deney 6.

A kolların ı tamamen gevşetirse, Ki sopanın ucuna doğru akar. B onu aşağı çekmeyi başaramaya­caktır. A artık topa vurmaya ha­zırdır. A sopayı salladıktan sonra en yüksek noktaya ulaştığında da dengesi bozulmamalıdır.

Şekil 4 7.

Deney 8 .

A tek noktaya odaklanarak kolların ı tamamen gevşemiş şekilde savurursa, B ta­rafından omuzu i tildijjinde de kımıldatılamaz olacaktır. Sopayı sallarken kollarına güç verme ejjilimi vardır. İtildijjinde, tek noktayı kaybeder ve döner.

Yarıçap sabit bir merkez etrafı nda dönerse bir daire oluşur. Alt ka­rındaki tek notka, bu dairenin merkezidir. Yarıçap ise, omuzdan sopa­nın ucuna uzanan çizgidir. Topa olan uzakl ığ ın ızı ölçerseniz , sopanın başı topun tam merkezine vurur. Sopayı uygun pozisyona sokmak için arkaya savurun ve sonra da vurmak için sal layın Bunu yaparken tek noktaya odaklanırsanız, sopanın başı topun merkezine kendi l iğinden vuracaktır. Sopanı n uzunluğu bell idir. Kollarınızın da gevşediğinde uzunlukları bellidir. Bu durumda dairenizin yarıçapı da belirlenmiştir .

Hedefler ve sallarsanız, kollarınızı farkında olmadan gerersiniz; bu­nun sonucunda da sopa ya ıskalar ya da doğru vuramaz. Dairenizin ya­rıçapı böylece sabit kalamaz. Çünkü dairenizin merkezi olan tek nok­tayı daha başlangıçta kaybetmişsinizdir. Bu durumda topa doğru vurur-

Ki 6.ne•·_i is i • 69

sanız, nedeni şanstan başka birşey değildir. Aynı yöntemi uygulamaya beş-on yıl devam ederseniz, şanslı vuruşlarınızın sayısını artırmanın ötesine geçemezsiniz . Tekniğiniz asla gelişmez. Önce tek noktaya odaklanın ve dairenizin yarıçapını bel irleyin . Kendinizi topa göre ayar­layın , sopayı kaldırın ve sal layın; bunu yaparken tek noktayı sakın bı ­rakmayın Topu hedeflemeyin istediğiniz yöne doğru Ki 'nizi gönde­rirseniz, top da onu izler. Çoğu kişi Ki 's ini top üzerinde bırakır ve to ­pun ne tarafa gideceğini bilemeden vurmaya çalışır . Önemli olan, sekiz deneyi yaparak zihin ve bedeninizi bütünleştirmeniz, sonra sopayı sa­vurmanızdır.

"Zihin ve bedenini birleştir ve sonra oku at," der eski bir Japon ok­çu atasözü . Eski gün lerdeki bir yay ustas ı , öğrenci lerinin ok kullanma­sına izin vermezdi . Bunun yerine eğit imde yayı çekmeye ve oku "zihin­sel" olarak atmaya odaklan ırlardı . Özellikle öğrencilerinin duruşuyla i l ­gilenirdi . Zaman içinde hocasının öğreti lerini adanmış biçimde izleyen biri dışı nda hepsi eğitimi bırakt ı . Üç yıl sonra, usta öğrencis inin bir ok kul lanmasına iz in verdi . Öğrenci , atış yaptığı her defa hedefi vurdu Golf oyununda da bu aynıdır. Zihin ve bedeniniz i birleştirin , sonra da sopayı sallayın .

Aynı teoriyi , beyzbol öğrencilerine ders verirken de kul lanırım . Derse geldiklerinde top deği l , sadece sopa getirirler. Sadece sopa savu­ruşlarıyla i lgi lenirim Zihin ve bedeni birleştirerek vurmayı öğrendiği ­nizde, sayı alacak bir vuruş yapmak sorun olmaz. Tek zorluk, z ihin ve bedeni birleştirerek vurmaktır. 75 yaşındaki Hawai i ' l i Bay John Ro­berts, Bay Jack Nicholaus'un eski bir öğretmenidir . Bir gün beni Hawa­i i 'n in en eski ikinci gol f sahası Waiarai Şehir Kulübü'ne götürdü. Yakın zamana kadar kulüp Japon kökenl i Amerikal ı üyeler kabul etmiyordu.

Önce Bay Roberts'dan kalçalarını oynatmadan sol başparmağın ı so­la kaldırarak yaptığı vuruşu bana göstermesin i i stedim. Daha uzakta du­ran sağ eli kontrol etmek zor olduğundan , sol eli sola direkt olarak kal ­dırmak daha mantıklıdır. Bu, Japon tarzı kıl ıç tutuşa benzer. So l e l önemlidir. B ay Roberts yakın vuruşta 3 metreden topu del iğe sokabi l i ­yordu ama beş- alt ı metrede bunu başaramıyordu. "Vuruşunuz kısa me­safeler için doğru," dedim, "ama daha uzun mesafeler için del i ğe ulaş­mayı sağlayacak gücün daha fazla olması gerekir. Bedenin yapıs ı yü­zünden, bu sol el in sola kıvrı lmasına neden oluyor. Dolayısıyla el in düzgün bir çizgi izlemesin i sağlamak da zorlaşıyor. Daha uzun mesafe­l i vuruşları nızdaki sorunun kaynağı bu . " O halde ge l in doğru vuruş bi ­çiminden sözedel im .

7 0 • K i c::::,,e.,iisi

Deney 9 .

A sopanın başını topun yanına yerleş tirir, kolların ı tamamen gevşetir ve iki ayağını da yerleştirir. B iki eli­n i birden kullanarak A 'nın ellerin i kaldırmaya çalışır. A 'nın elleri kal­karsa, zihin ve beden i bütünleşmemiş demektir.

A

B

Şekil 48.

Tek noktaya odaklandığınızda ve kolların ızı tamamen gevşettiği ­nizde, el lerinizin ağırl ığı alttadır ve kaldırılamaz durumdadırlar. Dizle­rinizi kır ın ve kalçan ızı yatay düzlemde sağa-sola oynatmayı deneyin Eğer dizleriniz kası lmışsa, kalçalarınızın izleyeceği yol, Şekil A'da gö­rülen eğimi a lacaktır. Aynı duruşu al ır ve tek noktanızı yatay olarak sa­ğa-sola kaydırmayı denerseniz, kalçalar Şekil B 'deki gibi hareket ede­cektir. Eller de bedenle aynı i l i şkiyi korurlar; bu yüzden eğer kalçalar düz bir çizgide hareket ederlerse, el ler ve sopa düz kalacak, top da on­ları izleyecektir. Kollar tamamen gevşek durduğunda topu doğruca de­l iğe göndermek için gereken gücü üretirler. Bütün bunları Bay Ro­berts 'a açıkladım. Sonra kalçalarını arkadan tuttum ve düz bir yatay ç iz­gide hareket ettirmesine yardım ettim . Alt ı metreden yaptığı i lk vuruş başarısızdı ama sonraki üçü peşpeşe hedefe ulaştı . Bu yöntemi öğren­dikten sonra üzerinde çalı şmaya başlayın . Puanlarınızdaki yüksel iş sizi şaşırtacaktır.

Ki 6.ı"e-•·j is i • 7 1

GÜÇLÜ BİR ÇOCUK YETİŞTİRMEK

Her ebeveyn çocuğunun iyi bir insan olmasın ı i ster ama bunu başar­malarını sağlayacak yöntemi pek azı bi l ir . Eski katı dis ipl in ve tehdit yöntemleri, yarardan çok zarar getirir. Modern çocuklar, modern b i ­çimde yetiştirilmel idir.

1 . Güven aşılamak Benmerkezci bir çocuğun davranışları iyi yönde olmaz. Geleceği

hesaba katmadan sadece kendini düşünerek anl ık zevk ya da tanınma peş inde koşar. Yapıcı şeki lde kendin i kanı tlamak zor geldiğinden, bu­nu olabildiğince göze batan biçimde yapmaya çalışır . Garip kıyafetler giyer ya da caddelerde motosikletiyle dolaşır. Şiddet bile kul lanabi l ir. Bütün bunların nedeni güven eksikl iğidir

Önce gel in , güvenin gerçek an lamından sözedel im. Bazı ları güvene örnek olarak spordaki başarıları öne sürer. Oysa bu güven deği l , kibir­dir. Bu durumda birini yendiğin izde kibirlenir, ertesi gün başka birine yen i ldiği nizde bunu kaybedersiniz Güvenin oluşması ve kaybedi lmesi o kadar kolay değildir. Güven in asıl anlamı, kendinize inanmak, evre­nin Ki 'siyle doğduğunuzu ve onunla bir olduğunuzu anlamaktır. Evren­den ayrı ldığın ızda kendin ize i nanamazsın ız .

Deney i .

A 'nın özgüven i o lmayan zayıf bir çocuk olduğunu düşü­nün. Bir kolunu öne uzatır ve bütün gücünü kola aktarır. Da­ha güçlü ve iri b ir çocuk olan B, kolu bükmeye çalışır. A kendi­sinden güçlü bir çocuğun doğal olarak kolunu bükebileceğine inandığından, B fazla zorlan ­mayacaktır.

Şekil 49.

Şekil 50.

Deney ı .

A 'ya bükülemez kolu öğre­tin. Gevşemesini ve zihin gücü­nün kolundan geçip sonsuzluğa uzandığını düşünmesini sağla­yın . Bu durumda, A Ki 's ini ge­nişletir ve B ne kadar uğraşırsa uğraşsın kolu bükemez.

A, kendi gücü karşısında şaşıracaktır. Elbette B de öyle . Onlara şu­nu söyleyin; "Tek gücünüzün fiziksel olduğunu sanıyordunuz Ve sen fazla kasl ı olmadığın için zayıf olduğunu düşünüyordun. Artık fiziksel gücün buzdağının sadece ucu olduğunu anlamal ı s ın . Şimdi gerçek gü­cünü keşfettin; buzdağının tamamın ı , suyun altında kalan kısmıyla bü­tününü Bu gücü, yaptığın herşeyde kul lanabil irs in . Sporda, okulda, heryerde. B irşeye başlamadan önce gücünü hatırla ve sonra bütün. var­l ığınla onu yap u

Daha sonra çocuk "Yararı yok," veya "Yapamam," gibi şeyler söyler­se, onu durdurun. Şöyle deyin : "Bekle. Bunu bir daha söyle ama bu kez 'Yapabil irim' şeklinde ." Bu A'nın b i l inçaltına işleyerek çocuğu güçlü ve güvenli hale getirecektir. Zayıf bir çocuk kendini eğitir. E lde edeceği güç gerçektir. Büyüdüğünde her türlü zorluğun üstesinden gelebi len bir adam olacaktır.

'2. Bir çocuğa dinginliği nasıl öğretiriz? "Çocuklarım yerinde duramıyor ." Bu şikayetleri ne kadar s ık duya­

rım . Dinginlik ya da sükunet ne demektir? Bir beden prensibi , nesnen in ağırlığı alta düştüğünde sükunetin ortaya çıktığını söyler. Bir zihin prensibi ise zihin ayna gibi berrak olduğunda dinginliğin varolduğunu

Ki Enerjisi • 73

i fade eder O halde sükunetin anlamı sağlamlık, ağırl ık ve sars ı l amaz ol ­maktır. Bu, aynı zamanda herşeyi olduğu gibi yansıtan b ir durumdur. Ancak, sakin kalmak zordur ve çocuğa öğretilmesi gereken b irşeydir

Şekil 51 .

Deney 3 .

Yaramaz b i r çocuk olan A , kolunu öne uzatır. Kolunu yukarı doğru ittiğ inizde, kolayca kalkacaktır.

Şekil 52.

74 • Ki Eı-H:•t·j isi

Deney 4 .

A , kolunun ağırlığının altta olduğunu düşünürse, B ne kadar uğraşırsa uğraşsın, yukarı kaldır­mayı başaramayacaktır. A kolu­nun ağı rlığın ın üstte olduğunu düşünürse, kolayca kalkacaktır. Her zaman dediğim gibi, zihin be­deni yönetir. A, bedeninin ağırlı­ğının altta olduğunu düşünür ve gevşerse, kolunun ağırlığı da altta olacaktır. A bu şekilde düşünürken kolunun kalkmadığını görürse, sa­kinleşecektir.

Şekil 53.

Deney 5.

A Seiza pozisyonunda oturur. B, A 'nın omuzunu geri i terse, A kolayca devrilir. A yine Seiza pozisyonunda oturur ve ellerini uyluklarına koyar. B bir elini kaldır­mayı dener ve el kolayca kalkar. B, A 'nın dizini kaldırırsa, A geriye devrilir.

Şekil 54.

Deney 6.

A alt karındaki tek noktaya odaklanır ve gevşer. O zaman be­den in in bütün ağırlığı alttadır, bu yüzden bir kaya kadar sağlamdır. B onun omuzunu iterse, kımı ldata­mayacaktır. Elinin ağırlığı altta olduğu için hareket etmeyecektir. Ditlerinin ağı rlığı da altta olduğu için, onlar kıpırdamayacaktır

Bu, doğru Seiza oturuşudur. Hafif bir itişle yere devri l iyorsan ız , Se­iza pozisyonunda deği l , zay ı f bir takl idinde oturuyorsunuz demektir. Çocuğunuzu günde beş -on dakika doğru Seiza pozisyonunda oturtma­n ız , zaman içinde bi l inçaltına i ş leyecek ve b i r süre sonra bu onun için doğal birşey haline gelecektir. Bunun sonucunda çocuk sakin, rahat ve dingin olacaktır.

Çocuk okul ödevlerinden hoşlanmıyorsa, çalışması için zorlamayın . Herşeyden önce, böyle çocuklar öğretmenlerin i dinlemezler. Kafaları camın öte yanındadır. Böyle çocukların genell ikle güç tutkuları ş iddet­l idir. Onlara şöyle deyin: "Güçlü olmak istiyorsan, Seiza çal ı ş . Okulda öğretmenini dinlemekten s ıkı l ıyorsan, onu din lemek zorunda değilsi n . Sadece yüzünü ona dön ve kendine şunu sor: ' l t i ldiğimde kıpırdamaya­cak kadar sağlam duruyor muyum, yoksa elim ya da bacaklarım kalkar mı? ' Yeterince sağlam olduğunu düşünüyorsan, s ın ı fta böyle oturmaya devam et. Bunu beş dakika yaptığında , beş dakikal ık güç kazanırs ın . B ir saat yaparsan, bir saatlik gücün olur. Bunu okulda her gün yaparsan, mezuniyet zamanın geldiğinde yan ına yı ldırım düşse bile gülümseyebi­lecek hale gel i rsi n -"

Çocuklarımın Aikido s ın ı f ına düzenl i olarak gelen bir öğrencim var­dı . Yerinde duramayan bir çocuktu. Bir gün babası beni görmeye geldi . "Oğlum okuldan sonra hemen Aikido'ya gidiyor," dedi . "Bu konuda çok şevkli olması iyi . Ama biraz daha ders çalışmasını sağlayabi l ir mis iniz?' ' Çocuğa, doğru Seiza oturuşunu öğrettim . Yaklaşık bir ay sonra babası tekrar geldi : "Öğretmeni oğlumun bel irgin biçimde değiştiğin i söyle­di , " dedi . "Artık öğretmenini dikkatle din l iyor ve s ınavlardaki notları da çok yükseldi . " Asl ında o ders çalışmayı sevmek için benim dersime gel ­miyordu. Sadece zihin ve bedenini birleştiriyor, doğru bir pozisyonda oturuyor ve Ki'sini öğretmene uzatıyordu. Öğretmenin söyledikleri, çocuğun beyni tarafından doğal bir biçimde emil iyordu.

3 . Çocuğun olumlu olmasını sağlamak Çocuklar büyüme sürecinde olduklarından, doğal olarak olumludur­

lar. B ir çocuğun hareketl i , yaramaz, gürültücü ve ele avuca sığmaz ol ­mas ı normaldir. Eğer yaşl ı b ir adam gib i sakin, ağırbaş l ı olmaya zorlar­sanız , çocuk donuk bir kişi haline gelir . Ama ebeveynler yaramaz ço­cukları sevmezler ve hareketlerin i zorla, baskıyla kontrol etmeye çal ı ­ş ı rlar. B i r çocuğun olumsuz eğil iml i olmasın ın e n önemli nedenlerinden bir i budur. Çocuk baskı a ltı nda yetişir ve üniversiteye girdiğinde anne­babası rahatlayarak ona biraz özgürlük tan ırlar. Evdeki baskıcı ortam-

76 . Ki E"""İİSİ

dan bir anda kurtulan genç muhtemelen çı lg ın laşır . Genç biri kötü bir­şey yaptığında, onu azarlamal ı ve kötü al ışkan l ıklar edinmesini engelle­melisin izdir. Ama olumlu azarlama ve olumsuz azarlama vardır. Eğer "Aptal ! Yine yaptın işte , " ya da "Ne kadar aptals ın ! Bunu yapmamanı sa­na kaç defa söyledim," derseniz , aptal olduğu düşüncesi çocuğun bi l in­çalt ında şekil lenmeye ve yer etmeye başlar. Bu hergün tekrarlanırsa, bir süre sonra gerçekten apta l l ığa doğru kaymaya başlar. Hele "Ne yapt ım da başıma senin gibi bir aptal bela geldi? ! " demek en kötüsüdür Bu kor­kunç bir hatadır. Onu isyankarlı ğa iter. Bir süre sonra şöyle cevap vere­cektir: "Pekala, beni doğurmanızı ben istemedim . Bu sizin hatanız , be­nim deği l . "

Azarlamak gerekliyse, bunu olumlu b ir biçimde yapın . Şöyle diye­bil irsiniz : "Bunu yapman dışında sen iyi bir çocuksun," ya da "İyi bir ço­cuk olduğun için bir daha bunu yapmayacağın ı bi l iyorum ." Bu durum­da, iyi bir çocuk olduğu düşüncesi bil inçalt ına yerleşecektir. Asla "Se­nin için zor o labilir ama yine de denemelisin , " demeyin . Çocuk cesare­tini kaybedebilir. Eğer "Yeterince büyüksün, devam et," derseniz şöyle düşünebilir; "Ailem bana güveniyor. E limden gelenin en iyisini yapaca-� il gım.

Ebeveynler, çocukların ın iyi yönlerine işaret etmeli ve destekleme­l idirler. O zaman yanl ı şlar kaybolacaktır Bu olumlu eğitimdir Olumlu bir evde, sorunlu çocuklar olmaz. Çocukların ı azarlamadan önce, ebe­veynler evde olumlu bir ortam yaratmal ı dırl ar. O zaman çocuklar da i leride kendileri gibi olumlu kuşaklar yetiştirerek güzel bir dünya yara­t ı lmasına yardım ederler. Unutmayın : Olumlu etki olumlu sonuç; olum­suz etki olumsuz sonuç yaratır.

ClNSEL GÜCÜ ARTIRMAK

Cinselliğin bir günah gibi değerlendirildiği ve eğitimli , terbiyeli bir insanın ondan bahsetmemesi gerektiği bir dönem vardı . Ama cinsell ik, evrenin doğal bir armağan ıdır. O olmadan insan ırkı varolamaz. O hal ­de cinsell ik de bir günah olamaz. Ama tamamen cinsel l iğe kafamızı tak­mamız da kendimizi kaybetmemize yol açabi l ir. Budacı l ıkta, Konfüç­yüscülükte ve dünyanın diğer başlıca dinlerinde cinsel l iğin bastırı lma­sının nedeni budur.

Birçok büyük adam, sekse düşkün olduğundan bahseder. Güçlü bir cinsell ik güdüsü olan kişinin büyük şeyler başarabi lmesi doğaldır . Cin-

Ki E"e.'_İ İSİ • 77

sell ik güdüsü düşük olan bir kimse, hayatta sıkı çalışmaya veya örnek bir hayat yaşamaya nadiren adaydır. Genç insanların seks , iş ve canlı bir hayat için istekli olmaları gerekir. Yaşları i lerledikçe doğal olarak ya­vaşlayacaklardır.

Cinsel gücün seks bağıml ı l ığıyla bir i lgisi yoktur. Bütün bedenin enerj i seviyesini yükseltmek, daha iyi cinsel performans sağlar. Cinsel organları güçlendirmek sadece geçici bir yöntemdir ve hiçbir yararı yoktur.

Beyin, omuri l ik aracıl ığıyla bütün bedene yolladığı emirler sayesin­de bedeni kontrol eder. Bu emirler, s inirler tarafından aktarı l ır . Beyin ve sinirler zayı fsa, cinse l istek ve cinsel güç düşer. Onları kontrol eden s i ­nir sistemini güçlendirmeden sadece c insel organlara konsantre olmak bir zaman kaybıdır.

Ki Topluluğu, adına "Kiatsu" denen bir sağlık yöntemi öğretir. (Say­fa 42) Bu, Ki 'n in parmak uçlarından bedenin diğer kısımlarına aktarı l ­ması şekl indedir. Bu, bir anlamda e l pompası kullanmaya benzer. Bede­nin bir bölümü i şe yaramaz hale geldiğinde, oradaki yaşam gücü azalır ya da yokolur ve kendini onaramaz. Bu durumda yaralanmış bölgeye Kiatsu uygulanmal ıdır (Ki gönderi lmel idir) Bu "akıt ı lan" Ki , yaşam gü­cünü destekleyecek, sinir sisteminin çalışmasını düzel tecek ve hastalığı iyileştirecektir. Size Kiatsu'yu nasıl ve nerelere uygulamanız gerektiği ­ni açıklayacağım .

Belirti lmesi gereken en önemli şey, bu noktalara nası l bastırılacağı ­dır. Asla parmakları nızın arası nda sıkmamalıs ınız . Eğer yaralı bölgeyi

Şekildeki çizgiler omurgayı göster­mektedir. Omurgadan yaklaşık 2, scm.uzaklıkta noktalı hatla gösteril­miş sert bölgeler vardır. Bu noktalar kalçada birbirine yaklaşı r. Bu kaslara bastırın. Ayrıca kalça kemiği boyunca da dikey olarak bastırın . Noktalı hat­lar boyunca omurgadan kalçanın alt kısmına kadar bastırın . Solar Ple­xus 'un (midenin altı) altından göbek deliğinin altına kadar bastırın .

78 • K i €ne,.jisi

Şekil 55.

sıkarsanız, dokulara zarar verirs in iz . Kiatsu uygulamak için Ki 'yi par­mak uçların ıza odaklayın, parmakların ız ı yaralı bölgenin üzerine yer­leştirin ve nazikçe bastı rın . Deri ve kaslar gevşedikten sonra daha fazla bastırmayın . Sadece parmakların ızı orada tutun ve Ki göndermeye de­vam edin . Ki 'n in genişlediğini bi l inçl i olarak düşünürseniz , gerçekten de bedene Ki akar. iki sıra boyunca her noktaya 1 5 -20 saniye bastırdı ­ğınızda, beden hafifleyecek ve daha canl ı hale gelecektir

Kiatsu'yu alt karın bölgesine uygularsan ız , bağırsaklar uyarı l ır ve y -ı ­şam gücü artar. Güçsüz bağırsakları olan bir adamın sağl ıkl ı bir sek ; h cı ­yatı olamaz Çarpı işareti ile gösteri len noktaya iyi bastırı l ı rsa, s id i l� Lı ­nal ı güçlenir . Sidik akışı yetersiz olan bir erkeğin seks yaşam ının güç l ü olması mümkün deği ldir. Başkaları size Kiatsu uygulayabil ir ya da bunu kendiniz de yapabi l irsi niz Kendinize günlük olarak Kiatsu uygularsa­nız , enerjik ve çalı şmaya hazır olursunuz

Aşağıdaki resimlerde gösterilen "Kohotento Unda" Ki Egzers izleri de size yardımcı olacaktır.

Şekil 5 6.

Alış tırma 1 .

A, bir bacağnı ı bağdaş kurar gibi kıvı ­rarak otıırıır ve dizi kalkık olan diğer aya­ğını biraz ileri koyar. "Bir" dendiğinde, du­rıışunu bozmadan arkaya doğru yuvarla­nır. "İk i " dendiğinde ise ifrıceki pozisyoııtı­na geri döner

Ki E.ı"'e.'·.i i s i • 79

Bu duruşta, B tarafından omuzu it i ldiğinde A sağlam kalabilmel idir. Çoğu kimse, önceki pozisyona döndüklerinde zihinleri arkada kal ır; sa­dece bedenleri geri döner. Zihin ve bedeniniz ayrı ldığında, zay ı flars ı ­nız . Zihin bedeni etkiler. Öne yuvarlanmak için, z ihnin iz i öne yuvar­larsanız bedeniniz de onu izleyecektir. Zihin ve beden böyle b irleşti ­ğinde, hareket ettiri lemez olursunuz . Bu şekilde yuvarlanmak, Kiat­su'yu sırt ın ıza da uygulamanı zı sağlar. Elbette ki alt ınızdaki yer size Ki göndermez ama zihin ve bedeniniz birleştiğinde, yerin baskıs ı Ki 'n izi sırtınıza odaklar.

Alıştırma 2 .

Sonra "bir" dendiginde geriye yuvarlanın ve "iki "de ayaga kalkın . Ayaga kalktıgınızda Ki 'nizi ileri dogru uzatıyorsan ız ve zihin -be­den birleşiminiz bozulmamışsa, iti/seniz bile kı­pırdamazsınız . Geri yuvarlandıgınızda, yerin baskıs ıyla /egen kemiginizin iki tarafı da etkile­necek ve Ki bu bölgede uyarılacaktır.

Şekil 5 7.

80 • Ki E"e"jisi

Alıştırma 3 .

Bu, bacakların arka kısmını es­netmek için bir çalışmadır. Ym otu­run, iki bacağınızı ileri doğru uzatın, ayak parmaklarınızı olabildiğ ince geri çekin ve topuklarınızı dışarı itin. Sonra gövdenizi öne eğin ve iki kolu­nuzu birden parmakların ız ayak parmaklarınız üzerinden ym değecek şekilde uzatın. Bu egzersizi 5 kere tekrarlayın

Şekil 58.

Başlangıçta ayak parmakların ıza bile dokunamayabi l irsiniz, çünkü bacakların ız ın arka kısmı çok gergindir. Ama gün lük çalışmalara devam ettikçe zamanla yere ulaşabi lecek kadar esnek hale gel irsiniz . Bacaklar bedenin temelidir. Bacaklarınız ve alt karın bölgeniz güçsüzse cinsel performansınız da zamanla düşecektir. Gün içinde bacakların arka kıs­mını esnetmek fırsatını pek bulamadığımız için bu al ışt ırmalar öneml i - . dir.

Şekil 59.

Alıştırma 4 .

Bacakların ız ı iki yana iyice aç111 , yine ayak parmaklarınızı geri çekin ve topuk­ların ızı dışarı i tin . Sol elinizle sol ayağınızın parmakların ı tutun ve bacağ ın ızı sola doj}ru daha da açın . Bu bacağın ızı n dış kısmını csnetecektir. Gövdenizi sola doğru eğin ve aln ın ızı sol dizin ize değdirmeye çalış ın . Sonra aynı egzersizi sağ bacakta uy­gulayın .

Alıştırma 5 .

Bacakların ızı iyice açın ve gövdenizi aln ın ız yere değecek şekilde öne eğin . Bunu sürekli uygularsanız çenenizi de yere değdirir duruma geleceks iniz. Bu, bacaklarınızın içindeki kasları esnetir.

Şekil 60.

82 • Ki €ow ". i is i

Şekil 61.

Alıştı rma 6 .

Ayaklarınızı içe doğru kıvı rarak ayak tabanlarınızı birbirine dayayın ve elleri­nizle ayaklarınızı tutun . Dizlerinizi yere doğru bastırın . Ayaklarınızı tutarak kasık­larınıza doğru çekin ve gövdenizi eğerek alnın ızı yere değdirmeye ça lış ın . Bu omurga­nın kökünü ve kalçaların etrafındaki bölgeyi esnetir.

Ki 6ne ".i is i • 83

Şekil 62.

Alıştırma 7.

Dizleriniz birbirinden hafifçe açık durumda Seiza pozisyonunda oturun . Ayak başparmaklarınizdan birini diğerinin üzeri11e koyun . Bacaklarınızı olduğu gibi tutar­ken arkaya doğru yatın. Ellerinizi birleştirip başınızın üzerine uzatın. Avuçlarınızı dışarı çevirin ve kollarınızı tamamen uzatın. Bedeninizi bu şekilde esnetirken dizleriniz yerden kalkmasın. Karın bölgenizi esnetmek için gövdenizi sağa ve sola çevfrin. Bu a lıştırma, bacakların üst kısmını da esnetir.

Krönik bağırsak rahats ızl ı ğı olanlar, bu al ışt ırmaları günlük olarak yapmalıdırlar. Bu sorunlar bağırsakları kontrol eden sinirlerin zayıfla­mas ından kaynaklanmaktadır. Geriye yuvarlanma hareketleri ve beş es­neme çalışması sadece dört-beş dakikanızı alır. En yoğun yaşayan in ­sanlar bile bunu günlük olarak yapabilirler.

Erkekler hayatların ın büyük kısmını kadın ları etkilemek, kadın lar da erkeklerin bakışlarını yakalamak için harcarlar. insanl ık tarihi, iki cinsi­yetin de ortak ürünüdür. Cinsell ik olmadan hayat çok karanlık olurdu. Zihin ve bedeninizi birleştirin , cinsel isteklerinizi sağlıkl ı biçimde i fa ­de edin ve can l ı , değerli b ir yaşam yaratın . Cinsel yaşamın ızı güçlendi ­rin , israf etmeyin . Bu çalışmalara devam ederseniz, yaln ızca gençken değil, yaşlandığın ızda da cinsel enerj iyle dolu olursunuz.

4 . Aikido Aracılığıyla Ki'yi Bulmak

(Kısa Bir Özgeçmiş]

Hayatım metafizik eğitimine adanmıştır ve ömrümün sonuna kadar da devam etmek niyetindeyim . Evren sonsuzdur, sonu yoktur. Kendi ­n izden tam anlamıyla memnun olabileceğin iz bir nokta yoktur. Dağla­r ın üzerinde dağlar vardır. Bel l i bir konuda ne kadar çok şey b i l irseniz , öğrenecek daha fazla şey olduğunun o kadar çok farkına varırs ın ız . Ha­yat ı en dolu biçimde yaşamak, en büyük zevktir.

Şu anda Ki Topluluğu'nun eylemlerini Japonya 'da ve yurtdı ş ında yaymaya çal ış ıyorum. Amerika'da şu anda yaklaşık seksen eğit im mer­kezi var. Henüz Avrupa'ya gitmedim ama yakın da bunu da yapmak is ­tiyorum .

Geçmişim hakkında biraz bilgi vermek, Ki 'n in temel doğasın ı nası l keşfettiğimi ve anlayış ın ı yaymaya nası l başladığım ı açıklamak istiyo­rum.

BAŞ HAKiMiN EVİNDEKİ HASTALIKLI ÇOCUK

Atalarımın evi , T okyo'nun 60 mil kuzeyindeki T ochigi Eyaletinde­dir. Babam Keio Üniversitesi 'nden mezun olup b ir bankada çal ışmak üzere Tokyo'ya geldiğinden, Tokyo'nun Shi taya bölgesinde doğdum.

Dedderim, feodal zamanlarda baş hakimlik konumunu geleneksel olarak e llerinde tuttular. Ailemin evi , yaklaşık 1 30 hektarl ık bir alana

Ki 6.-.eejisi • 85

yayılır . Bölgede bin yaşında bir zelkova ağacı ve çok sayıda diğer tür­lerde büyük ağaçlar vardır. Evin çevresini Japon sedir ağaçları ve büyük bir hendek sarar. T ochigi'de kalan iki hakim evinden biridir bu .

Büyükbabam Kin' ichiro'nun geniş tarım arazileri vardı ve Tarım Ba ­kanlığı 'ndan övgüler a l ırdı . Daha sonra Utsunomiya kentinde iş haya­tına atı ldı ve zamanla bir gazetenin ve bir bankanın müdürü olurken ay­nı zamanda bir hükümet kuruluşunun da başı oldu. Buna ek olarak, öneml i bir politik partinin de etki l i üyesiydi .

Ancak, banka i flas edince durumu kısa sürede değişti . O kadar çok borcu vardı ki, hemen işi bırakt ı . Utsunomiya kentinde bir gazetenin müdürü olarak hayatın ın geri kalanını rahatça geçirdiği büyük bir ev in­şa ederken, annem ve babam Tokyo'dan ai le mirasını -ve borçları - dev­ralmak için geri çağrı ldılar.

Bütün aile toprakların ı ipotekli durumda bulmak onları çok şaşırttı . Borçları ödemek imkansız gibi görünüyordu Çok öfkelenen babam aile mülklerin in geri kalanını satmak ve bizi Mançurya'ya götürmek istiyor­du. Babam ikinci oğul olmasına rağmen, ağabeyi Japon-Rusya savaşı sı­rasında öldüğü için bu pozisyona zorlanmıştı . Mançurya 'ya gitmek fik­rinden caymasını sağlayan annemdi. Köklü bir ai lesi vardı ve T ohei ai­lesini birarada tutmaya kesinl ikle kararl ıydı . Sonunda babam kabul ett i .

2 . Dünya Savaşı 'ndan sonra Çin 'den döndüğümde annemin çabala­rı sayesinde borçlar tamamen ödenmişti .

B irinci Dünya Savaşı 'ndan yıl l ar sonra, a i lemle birl ikte Tokyo'dan Tochigi 'ye taşı nmıştık. Aynı yıl Tokyo'da büyük bir deprem o ldu. Tok­yo' dan 60 mil uzakta olmamıza karş ın , deprem evimizin koridorlarında yürümemize engel olacak kadar güçlüydü . Annem beni ve kızkardeş i ­mi kollarına a ldı ve civcivlerin i koruyan b ir p i l iç g ib i yere yatırd ı . O za­manlar sadece üç yaşındaydım ama Tokyo yönündeki k ız ı l gökyüzünü hala net bir biçimde hatırl ıyorum . B abam Tokyo'daydı ama yangından kaçmayı başarmıştı

Ben doğduğumda annemin ciddi bir zatürreesi vardı ve neredeyse ölmek üzereydi Sonuçta ben de hasta doğmuştum . Ortal ıkta bir hasta­l ık dolaşsa, önce ben yakalanırdım i lkokuldayken sık sık hastalanırdım ve annem sağlığım konusunda çok titizdi . Öksürecek olsam, şöyle der­di : "Üşütmüş olmalısın . Bugün okula gitme u Giderek güçsüz leşmeye başladım.

Benden iki yaş küçük ve her zaman sağl ıkl ı , enerj ik olan bir kızkar­deşim vardı . i nsanlar benim kız onun da erkek olması gerektiğin i söy­lerlerdi . Bugün beni görenler, i nanmakta zorluk çekiyorlar.

B ir kış günü, babamla birlikte yıkanırken, çok kal ın giyindiğime ka­rar verdi . Hepsini üzerimden çekip a ldı ve başımdan aşağı buz gibi su döktü. Sonra da iki kattan fazla giysi giymemi yasakladı . O zamandan beri hiç hastalanmadım. Bana sorarsanız, ne kadar kal ın giyin irseniz, gi ­derek daha kal ın giyinmeye ve daha zayı f düşmeye başlarsın ız .

JUDO, ZATÜLCENP VE ÜNİVERSİTEDEN AYRILMA

Dokuz yaşımdayken, babam bana Judo öğretmeye başladı . Dördün ­cü dan sahibiydi ve Keio Üniversitesi Judo Kulübü'nde başarı l ıydı . O zamanlar, daha sonra devlete verdiği bir tarım fakültesini yönetiyordu. Şimdi bir tarım meslek l ises i . Savaştan sonra imparator okula geldi ve çal ı şmaları için onu tebrik etti; bu, babamın hayatı boyunca unutama­dığı bir olaydır.

Okuldaki öğrencilere Judo dersi veriyordu ve ergenl ik çağın dakiler­le çal ışmaya başladığımda dokuz yaşımdaydım . Başlangıçta kolaylıkla safdış ı edil iyordum ama zamanla güçlendim. Daha sağl ıkl ı o ldum ve U tsunomiya Ortaokulu'na girer girmez Judo kulübüne katı ldım. Za­manla Ki 'mi güçlendirmeye başladım .

O zamanlarda öğrenciler beş yı l l ık i lkokul döneminden sonra ya or­taokul giriş s ınavları n a katı l ıyor ya da hazırl ı k okuluna gidiyorlardı . Ama bana bunun için dört yıl sonra izin veri ldi . Giriş s ınavını kazana­cak kadar şansl ıydım Büyük amcam , amcam ve babam Keio Ünivers i ­tesi 'nden mezun olduklarından, ben de aynı yolu izledim .

Tokyo'ya taş ındım . Okula başlamamdan kısa bir süre sonra öğren­ciler arasında bir judo turnuvası düzenlendi . Arkadaşl arımla birlikte i lk üçe girerek judo kulübüne kabul edildik

Bu, hayatımı örecek olan olayları bağlayan ip lerin i lkiydi . Bahar eği ­tim kampında daha iri biri tarafından fırlatı ldım ve göğsümün sol tara­fı mindere çok sert çarptı . O anda canım fazla yanmadı . Ama aynı ak-

ki €ne.,.jisi • 87

şanı bir saat boyunca acı çok şiddetliydi ve sonra dindi . Ertesi akşam olay tekrarlandı ve her akşam aynı şeyi yaşamaya başladım. Yaklaşık bir hafta sonra babam Tokyo'ya gel diğinde, ona olanları anlattım. Beni he­men Yotsuya 'daki Keio Hastahanesi 'ne götürdü. Doktor rahatsız l ığı ­mın zatülcenp (göğüs zarı i lt ihabı ) o lduğunu ve hastahaneye yatmam gerektiğini söyledi. Orada onyedi gün kaldım . Ülkedeki en iyi lerden biri olduğu söylenen Dahi l i Hastalıklar Başhekimi Dr.Matano beni mu­ayene etti . Judo'ya ne zaman dönebi leceğimi sordum. "Asla," diye ce­vapladı . "Judo senin için bitti n "Peki ya tenis?'' Ortaokuldayken biraz tenis oynamıştım. "Artık tenis de oynayamazsın ." "Peki masa tenisi?" "O da yok. Bedenin çatlamış çaydanlık gibi. Bir darbe daha a l ı rsa , biter. Kısa yürüşlere çıkabil irsin . Göğsüne gelebilecek her türlü darbeden sa­kın . Sol kolunu fazla yükseğe kaldırma. Yüksek sesle konuşma. " Çok üzgündüm

KARIŞIKLIK

Tochigi 'ye geri dönmem gerektiğine karar verildi . Taze havası ve yeşi l l ikleriyle, dinlenmek için güzel bir yerdi . Ama Ki 'm zayıflamışt ı . O günlerde yaşadıklarıma bakarak, insanın bedeninin her zaman için has­talanabileceğini ama zihinsel o larak asla hastalanmamak gerektiğini öğ­rendim. Yüksek sesle konuşmam yasak olduğundan, hep kısık sesle ko­nuşuyordum. Bu, Ki 'mi daraltmama neden oluyordu. Yürüyüşe çıktı­ğımda bir çakıltaşına takı l ıp tökezleyince, göğsümün darbe al ıp alma­dığın ı merak ediyor, hemen eve dönüyor ve ateşimi ölçüyordum.

Ailem kırı lganl ığım yüzünden endişelenmeye başladılar ve beni Tochigi yakın larındaki lbaragi 'de bulunan Ooarai Kaigan kıyıs ına gön­dermeye karar verdiler. Oraya vardıktan bir ay sonra ateşim aniden 40 dereceye fırladı . Mito kentinden bana bakmaya gelen bir doktorum vardı . Bana zatülcenpimim depreştiğini söyledi . Üç gün boyunca ya­takta kalmak ve i laçlar almak, ateşimi 3 8 dereceye düşürdü. Araban ın arka koltuğuna yapılan b i r yatağa yatırı larak eve getiri ldim .

Yol da el lerinde ulusal bayrak taşıyan iki s ıra i lkokul çocuğunun ya­nından geçerken arabayı selamladı lar. Bu bana tuhaf geldi ama neler ol­duğunu kısa süre sonra anladığımda rengim attı . Çin 'de savaş başlamış -

tı ve savaş şehitlerinin kül lerini bekliyorlardı . Beni onunla karıştırmış ­lardı .

Üniversiteden ayrı kaldığım yıl benim için çok anlamlıdır H ayatı ­mı tamamen değiştirdi . Yatakta geçen gün lerim, bütün hayatımı o şe­ki lde geçiremeyeceğime beni ikna etmişti . İki ay sonra oturabi lecek ka­dar iyiydim Metafizik çalışmas ı , meditasyon ve din hakkında kitaplar okumaya başladım . Konfüçyüs ve Mens iyüs'ün yazılarını ( iki eski Çin kitabı) , tarihteki büyük adamların hayatları nı okudum Özell ikle Sa­ikontan (başka bir antik Çin başyapıtı) beni çok etkilemişti ve neredey­se ezberleyene kadar tekrar tekrar okudum . Zamanla , kendimi eğitme­ye karar verdim . Bir yı l l ık aradan sonra üniversiteye geri döndüm . Bir gün kızkardeşim Kanda civarı ndaki bir kitapçıda bulduğunu ve sevebi ­leceğimi düşündüğünü söylediği "Hocamın Öğretileri" adında bir kitap getirdi . Kitap, ünlü Japon kıl ıç ustası ve politikacı Yamaoka Tesshu'nun hayatı ve fel sefesi hakkında, öğrenci leri nden biri olan T etsuju Ügura tarafından yazılmıştı . Kitap, özel l ikle adamın sürekli çi lekeş uygulama­ları nı ele a l ıyordu Özell ikle Shunfukan Dojo'daki eğitimiyle i lgi l i an­lat ı lanlar beni çok etkilemişti . Kitabın sonunda Tokyo dışı ndaki Naka ­no'da bulunan lchikukai adındaki bir dojoda Tetsuju Ügura ve diğerle­ri tarafından kitapta anlatı lan derslerin veri ldiğine dair bir not vardı . Hemen onlara katılmaya karar verdim. Planlarımı öğrendiği taktirde annemin beni durduracağın ı çok iyi bi ldiğimden, kimseye söylemeden ertesi gün lchikukai 'ye gittim .

ICHIKUKAl'YE GİRİŞ

Dojo'yu ziyaret ettiğimde, o zamanki dojo hocası Tesso H ino'nun karı sı Bayan Michie Hino tarafı ndan karş ı landım Görünüşe bakı l ı rsa , genell ikle karş ı laştığı iri yapı l ı adamları n yanı nda beni pek nari n bul ­muştu. Ona hastal ığımı anlattım ve katılmak i stediğimi söyledim . "Ha ­yır, mümkün deği l , " dedi tereddüt bile etmeden . "Eğitim sırası nda ola­bi ldiğince yüksek sesle bağırman gerekecek ve sırtına vurulacak. Zatül­cenp hastal ığı olan birisi ölebil ir Zaten Keio çocukları böyle bir eğit i ­me dayanamazlar " Dojodaki eğitime katılmak için ı srar ett im. O sıra ­da Bay Hino odaya girdi ve işe Zazen i le başlamamı , sonra Misogi 'ye

Ki e:,,,.. ,. i isi • 89

geçmemi önerdi; i lgi lendiğim eğitim tarzına başlamadan önce güçlen­mel iydim

Kyoto'daki Dai tokuj i Tapınağı 'n ın başkanı Saygıdeğer Josei Ota , ayda üç gün dojoda bir Zazen s ın ı fı oluşturuyordu . Misogi çal ışan i n ­sanlar Zazen ' i çok ciddiye aldıklarından , yaşlı usta lchikuka i 'de ders vermekten memnunluk duyuyordu

Oturum akşamları saat 6 :00'da başlıyordu . Yediden sekize kadar us­ta bir konuşma yapıyordu. Hocanın güçlü bir bedeni vardı ve i ri gözle­riyle bize bakarak şöyle diyordu: "Anlayamayacaksı n ız u Hakl ıydı Konferansları ndan h içbirini anlamadım.

Zazen i le geçirdiğim bir yarıyı ldan sonra sağl ığım yerine geldi ve Ki 'm eski haline döndü . Bütün geceyi Zazen i le geçirebil iyordum . Ağustos 1 9 37'de, Misogi 'ye başlamama izin veri ldi . Misogi, Shinto di ­ninden gel iştirilen bir nefes yöntemiydi . Tokugawa döneminde devlet tarafı ndan bastırı lmış ve gizl i yapı lmaya başlanmıştı Usta Tetsuju Ogura, bunun genç insan ları eğitmek için iyi olacağını düşünmüştü. Ar­kadaşlarından ve akrabalarından topladığı paralarla ayın ondokuzunda ölen Yamaoka Tesshu anısına lchikukai (Ondokuzlar Topluluğu) adını verdiği dojoyu kurmuştu .

Daha sonra Yuki Mizogame adlı bir ressamla evlenerek Kamaku­ra 'daki Kenchoji Tapınağı ' nda bulunan Tetsujuan 'a taşınmıştı ama o günlerde gençlere Zen ve Misogi öğretiyordu.

Eğitim, her perşembe akşamı saat 6 :0ü'da başl ıyordu Shogaku adı veri len acemiler isimlerin i , yaşların ı , adreslerini yazıyor ve ayakkabı la­rı nı tes l im ediyorlardı Çalışma sıras ında sigara içmeye izin veri lmiyor­du. Cüzdanların ve ayakkabıların a l ınması, öğrenci lerin gece boyunca oradan ayrı lmaların ı ön lüyordu . Ayağında banyo terl ikleriyle kaçan bir shogaku, Nakano'dan Yotsuya 'ya kadar üç mil l ik bir yolu yürümek zo­rundaydı

"Bu çal ışmanın amacı ölüm korkusunu yenmektir. Her nefesi özen­le almal ıs ınız . isteğiniz tam olmalı ve diğerlerini engel lememelis iniz u Bay Ogura bunları kararımızı kesinleştirmek için söyledi Çalışma yön­tem i üzerinde konuşuldu ve öğrenciler 8 : 30 'da yattı Ertesi sabah bir davul sesiyle erkenden uyandırıldık, yüzümüzü yıkadık ve üzerimizde beyaz bir hakama ve iç gömleğimizle ( samurayların ve Shinto rahiple­ri nin giydikleri etek benzeri pantolon) dojoya girdik "Tsudoi" denen

daha i leri öğrenciler shogaku sırası n ın arkasında yine tek s ıra hal inde sert yüzleriyle oturdular. Osa (şef) sağ tarafa yerleşti , sol yan ı nda yüz­leri birbirine dönük iki kagura (yardımcı) oturuyordu. Şef e l inde tuttu­ğu zi l i çalmaya başladı ve yardımcılar da kendi el leri ndekilerle katı ldı . Herkes tek vücut halinde üç zile eşl ik ederek şarkı söylüyordu Adına "Nagayo no Den" denen bir nefes egzersizine başladık. Sonra şarkı ha­l i nde sekiz farklı hece söyledik "To-Ho-Ka-Mi-E-Mi-Ta-Me . " Sonra bu "To-Ho-Kami-Emi -Tame" haline geldi . En sonunda da "Tohokami Emitame" oldu. Seiza pozisyonunda oturarak bir saatten uzun bir süre bunu olabildiği nce yüksek sesle söyledik. Bunu kahvalt ıdan önce bir sa­at , sabah üç defa, öğleden sonra üç defa ve akşam bir defa tekrarladık. Her öğünden sonra bir saat ve her seans arası nda 20 dakika di nlenme­mize izin veri ldi . Tsudoi grubu da shogaku grubuna eşl ik ediyor ve sırt­larına vurarak onları cesaretlendiriyorlardı .

Yarım günde sesiniz tamamen kıs ı l ıyordu ama nefes vermeye kendi ­nizi zorladıkça daha da kıs ı ldığını farkediyordunuz. Zil öylece ça l ı nm ı ­yor, sanki birşeyi kesen bir k ı l ıçmış gibi s ağ elde tutuluyor, yukarı ka l ­dırı l ıyor, oradan sağ dize indiri l iyordu . Ki 'n iz i gevşetmenize iz in veri l ­m iyordu. Zihin ve beden için tam bir mücadeleydi .

i lk akşam, göğsümün sol tarafı ağrımaya başladı . Daha önceki rahat­s ızl ığımda duyduğum acın ı n aynı sıydı . Doktorum tarafı ndan yasakla­nan herşeyi yapıyordum. Hasta l ığ ımın tekrarladığı n ı düşündüm ama vazgeçemezdim, çünkü ölsem bile vazgeçmeyeceğime söz vermişt im. Pekala , diye düşündüm . Eğer öleceksem , öleyim Kararımı verdim ve eğitime devam ettim. Zaman içinde acı azaldı . Üç gün lük eğitimimi bi ­t irdikten sonra bir daha o ac ıy ı duymadım. Bir y ı l sonra, emin olmak için Keio Hastahanesi 'ne gittim. Röntgen ı ş ın ları tamamen iyileştiğimi gösteriyordu. Zatülcenp genell ikle hastan ın hayatı boyunca kalan bir iz bırakır ama benim için bu geçerli değild i .

AİKİDO'YU KEŞFETMEK

ikinci dersten sonra art ık tsudoi s ırasın da olmuştum ve shogaku' la ­rın s ırt ına vurma sırası bendeydi . Bu çok zor bir işti . Bütün tsudoi ' ler s ı ­rayla zi l çaldıkları ndan , avucunuz su topluyordu Su toplamış bir avuç-

la shogaku'nun sırt ına vurmak, acıyı olduğu gibi beyninize yansıtıyor­du. Bu onlardan çok bizim canımızı yakıyordu ve kesin likle yarım ya­malak vuramazdın ız . Acemileri cesaretlendirmek için onlardan daha güçlü bağırmalı ve bir yandan da vurmaya devam etmeliydiniz ; bu da tüketen birşeydi. Tsudoi olmanın shokagu'ya karşı tek avantaj ı , hiyerar­şik açı dan üstün konumda olma ve acemilerin gelişmesine yardım edi­yor olma duygusuydu Üniversite yı l larımda ayda bir-iki kez olmak üzere toplam 60 eğitim seansı yönettim ve bu rekor hala kırı lamadı . Ve ayl ık Zazen s ın ı fın ı da hiç kaçırmadım Bütün gece oturuyor, sonra da okula gidiyordum . Ders s ırasında s ızmaktan kendimi alamıyordum Uyurken hiç kıpırdamadan iyi bir duruşu koruduğum için sı n ı f arkadaş­larım bana bir isim takmışlardı : "Tenjo Tenga Yuiga Dokuson" ; "Ben evrenin merkeziyim" anlamına gelen bir Budist ayeti .

Yaklaş ık bir yı l sonra Judo'ya tekrar başladım ama Zen ve Misogi çal ışt ıktan sonra bu bana yeterli gelmedi Judo teknikleri, tamamen be­den hareketlerine dayal ıdır ve zihin hareketlerine önem vermez. Bun­lardan bazı ları mantıksızdır . Zamanla Judo'dan soğudum . Judo kulü­bümde hocalarımdan biri olan Matsuhei Mori (şu anda U lusal Beslen­me'nin bir üyesidir) Çin'deki işinden ayrılarak Tokyo'ya döndü ve Us­ta Morihei Ueshiba 'ya beni sunan bir mektup verdi bana . Wakamatsu bölgesinde bir dojo olan Shinjuku'nun tabelas ında şu yazı kazı nmışt ı : "Kobu Kai , Aiki Buda, Ueshiba Dojo" . Orada yaşayan Matsumoto adındaki bir öğrenci beni kapıda karş ı ladı ve dojoya buyur etti . Bana Usta Ueshiba 'n ın dışarıda olduğunu söyleyince sordum: "Aikido ne­dir?'' Elimi uzatmamı istedi . Sol elimi uzattım ve acı veren bir eklem tekniği uyguladı . Canım yandı ama dayandım ve yüzüne bakmaya de­vam ettim . Uzun bir zaman önce, bir samuray Kore'ye gider ve bir kap­lanın saldırı s ına uğrar. Kaplan adamın kolunu ısırır . Samuray kaplanı n kolunu yemesine izin verir ama bu arada diğer eliyle k ı l ıc ın ı çeker ve kaplanı ö ldürür. Diğer kolumun serbest kalması için Matsumoto 'ya sol el imi uzatmıştım Tepkimi görünce durdu. Büyük bir hayalkırıkl ı ğına uğramıştım; öğrencisine bakarak öğretmeni anlayabil irs in iz Usta Ues­hiba öğrenci lerinden biriyle birl ikte döndüğünde, ben oradan ayrılmak üzereydim O zamanlar ünlü sakal ın ı yeni uzatıyordu ve dostça gülüm­süyordu. Bay Mori 'den aldığım tanı tım yazıs ın ı kendisine uzattımi o da bana bir öğrencisiyle gösteri yaptı . Öğrenci ona saldı rdı ve kolayca başka tarafa savruldu. Sahte gibi görünüyordu. Sonra Usta Ueshiba ba­na döndü ve "Ceketi ni ç ıkarıp bana saldır," dedi . Onu yakalamaya ça-

92 • Ki 61'\c ı·jisi

A iki kolunu da parmaklar gergin halde öne uza tarak oturur. B, A 'n111 bileklerini iki eliyle birden tutar ve A, B 'yi aşağı iter. Bu, kalçaları ve nefesi güçlendirmek için Seiza pozisyonunda oturarak yapılır.

Şekil 63.

l ı ştım ama kendimi sı rtüstü minderleri n üzerinde buldum. Nası l fırlatı l ­dığımı bile anlayamamıştım. Bedenimin herhangi b i r yerine güç uygu­landığını hissetmemiştim. Böyle birşey olsaydı , savunma yapmayı düşünebil irdim ama hiç güç hissetmemiştim.

i stediğim şeyin bu olduğuna o anda karar verdim . Öğrenci olarak kabul edi lme şansına erdim. Ertesi sabah çal ışmalara başladım ve o za­mandan beri de hiçf;ıir çal ışmayı aksatmadım.

Her dersin sonunda yaptığımız Kokyudosa denen bir teknik vardr

Başlangıçta nası l yapacağımı bilmediğimden, herkes beni kolayca fırlatıyordu Küçük bir l ise öğrencisi bile beni yere yıkabil iyordu Bu teknikleri Seiza'da uygulayamıyordum çünkü ayakta judo çal ışmaya al ışmıştım Ancak lchikuka i 'de çalıştığım Zazen ve Misogi 'den sonra artık kimse beni deviremiyordu Üç gün Misogi ve Zazen çalıştıktan

sonra daha güçlüydüm. Altı ay sonunda, Usta Ueshiba dışında dojoda­ki hiç kimse beni deviremiyor ya da fırlatamıyordu i lerlemem karş ıs ın ­da herkes şaşkındı; ben dahi l .

Daha sonra nedenini anlamaya başladım. Farkında olmadan Zihin ve Bedeni Bütünleştirmek için Dört Prensip 'den birincisini ve üçüncü­sünü uyguluyor ( "Tek noktaya odaklanmak" ve "Tamamen gevşemek") , böylece kımıldat ı lamaz hale geliyordum . Bütün gece Zazen'de oturup, gün boyunca da zil çalarken kolların ızı ya da omuzlarınızı kasmanız mümkün değildir . O tür bir eğitime dayanabi lmek için gevşemek zo­rundasınızdır. Dojoya geldiğimde zihin ve bedenim bütünleşmiş oldu­ğundan, kimse beni Kokyudosa s ıras ında kıpırdatamıyordu.

PlY ADEDE İKİNCİ SINIF ER

Altı aydan sonra Usta Ueshiba'ya eşl ik etmeye ve bazen onun yeri ­ne ders vermeye başladım. Nakano'daki bir askeri polis okulunda, Me­guro'da Shumei Ohkawa tarafı ndan idare edilen özel bir okulda, Sanri ­zuka'da Matsudaira Dojo 'da ders veriyor, bir şirketin başkanı olan Ko­saburo Okada'yı da özel çalıştırıyordum. O zamanlar Judo'da s iyah ku­şak sahibiydim ama Aiki - Budo'da üçüncü veya dördüncü dan sahibi i n ­san lara ders vermeme karşın benim hiçbir derecem yoktu.

1 942 'de Çin savaşı başladı . Üniversiteden mezuniyetim alt ı ay ön­ceye al ındı ve 1 Ekim 'de orduya kat ı ldım. Utsunomiya kentin deki p i ­yade alayı na ikinci s ın ı f er olarak a l ındım. i lk gün , sivil görevl i ler ve yüksek rütbel i subaylar bize gülümsüyor, kibar davranıyorlardı . Ordu­nun çok sert bir ortamı olduğunu duyduğumuz için şaşırmıştık Ancak, bu sadece bir günlüktü "Hey sen , " diye bağırdılar sonrasında, "mi safir gibi davranmayı bırak!" İkinci akşam subaylar çekildikten sonra, bizim­le i lgilenen sivil görevli geçmişlerimizi sormaya başladı . Daha kıdemli bir er bizi tek tek kaldırdı . Lambanın s iperliği olduğu için, ı ş ık dışarı ­dan görünmüyordu Görevl i gündüz kendi teftiş in i çoktan bitirmişti ama bu adına yeni askerlerin eğitimi dedikleri taciz politikasıydı . Ce­vaplanamayacak aptalca sorular soruyorlar, böylece vurmak iç in baha­ne buluyorlardı . Yanımdaki erin adı Yamakawa idi . Burs kazanarak üni ­versiteyi bitirmiş , mezuniyetinden hemen sonra evlenmiş ve üçüncü

94 • Ki ıS"eYjisi

gününde orduya katı lmaya zorlanmıştı . "Karın ı özledin mi?" diye sor­dular. "Hayır, özlemedim, " diye cevap verdi , evet derse subayın vura­cağın ı düşünerek. "Yalan söyleme. Düğününüzden üç gün sonra karın ı hemen nası l unutabi l irsin? Üstün olan b i r subaya yalan mı söylüyor­sun?" Ona vurdular. "Evet o zaman," dedi . " Karımı özledim -" "Ne?! Ko­mutanın la nası l bu kadar samimi olursun?" Yine vurdular.

Sıra bana geldi . Şöyle düşündüm; "Sert bir zeminle bir kaya arasın­dayım. Ne cevap verirsem vereyim bana vuracaklar. Apta l ı oynasam iyi olur -" Sorular başladı . "Adın ne?" diye sordu sivi l görevl i a lçak sesle. "Adım Koichi Tohei," diye bağırdım. Alt kattaki subayın duymuş ola­bileceğin i düşünen sivi l görevl inin yüzü sarardı. Ne yaptığ ın ı öğrenir­lerse hem görevl i hem de er cezalandırı l ırdı . "Yüksek sesle konuşma . Alçak sesle cevap ver -" Fısı ldadım, "Adım Koichi Tohei . " "Nereden ge­l iyorsun?" Yüksek sesime geri döndüm; "Tochigi Eyaleti , Hagagun, lc­h ikaimura, Akabane -" Sivil görevl i beni yarıda durdurdu; "Pekala , " de­di. "Yatağına dön -" Vurmadıkları tek kişi bendim. Daha sonra kıdemli erin şöyle dediğini duydum. "Aptal mı , yoksa akı l l ı mı olduğunu anla­madım ama görünüşünden hoşlanmadım . "

Aptal ı oynamaya devam ettim ve askeri okul sınavında bölükteki en yüksek puan ı alarak geçtim . Nisan 1 943 'de sekiz ayl ık eği t im için oku­la girdim Sert eğitim programın ın büyük bir kısmı , geniş spor sahası ­nın etrafını koşmayı gerektiriyordu . Birçok öğrenci koşarken bayı l ıyor­du ama Misogi çalışmış olduğum için benim için fazla sorun deği ldi Hiçbir yorgunluk belirtisi göstermediğim için, eğitmenler beni bitkin düşürmek için el lerinden geleni yapıyorlardı . Zaman içinde diğer öğ­rencilerle i lgi lenmedikleri ve çal ı şmalar olması gibi devam edemediği için benimle uğraşmaktan vazgeçti ler.

Okulun başlarında bir defasında Tümgeneral Sabura Nakazawa ko­nuşma yaptı . Askeri konferanslar son derece sıkıcıydı; durmadan ülke­miz için ölmemiz gerektiğinden sözedip duruyordu Konuşma sırasında 1 .500 öğrenci spor salonunda oturuyorduk. S ıcakl ık herkesin uykusunu getirmişti . Bölükteki subaylar, öğrenciler gözlerini kapar kapamaz kı l ıç­larıyla kafaları na vuruyorlardı . Müdür hiçbir şey söylemiyordu. Çok sa­yıda subay izlerken farkedilmeden uyumak mümkün değildi Bana vurul­masından hiç hoşlanmıyordum. Bir ara müdür şöyle dedi : "Uykusu olan ayağa kalks ın ! ' Ayağa kalkt ım. O anda serin bir rüzgar hissettim ve ser­semliğim üzerimden kalktı . Konuşurken müdür bana bakıyordu Ben de

Ki 6ow.>'jisi • 95

ona. Orduda, gözlerinizi başka tarafa çevirirseniz cezalandırı l ırsın ız . Ama göz teması kurduğunuz sürece sorun yoktur. Diğer subaylar da be­ni izl iyordu. Bir süre için iyiydim ama sonra tekrar uyku ağırl ığı çöktü . Yararı yoktu. Ayakta uyumaya başladım. Orada dimdik ayakta durmuş, hiç hareket etmeden uyuyordum . Subaylardan hiçbiri bana vurmadı . İki saatl ik konuşmanın sonunda müdürün sesin i duydum: " Hepiniz korkak­s ın ız . Uykunuz geldiyse ayağa kalkabileceğinizi söylediğim halde hiç­kimse bunu yapmadı . Gizli gizli uyumaya çal ıştın ız ve yüzünüze kılıcın kabzasın ı yediniz . Ancak bugün i lk kez bir genç ayağa kalktı . Müdür ol­duğumdan beri bu i lk kez oluyor. Çok hoşuma gitti . "

Uyuyabildiğim kadar uyumuştum ve azarlanmamıştım. S ı n ı f arka­daş larım küçük düşmüştü . "Ayakta uyuyabi lseydim ben de kalkardım," dedi bir tanes i . "Ama düşseydim utancımdan ölürdüm . " Mezun olurken Genera l 'den ödül aldım . Bütün arkadaşlarım şöyle diyordu: "Uyuduğun için ödül aldın u

ALT KARINDAKİ TEK NOKTANIN KEŞFİ

Şubat t 944'de Çin cephesine gönderi ldim Askeri öğretmen olarak Pekin 'e gitmem planlanmıştı ama durum değişti ve Nanking, Hankou, Gakushu, Changsha ve Shotaki 'ye gönderi ldim .

Nanking'den Hankou'ya giderken bir gece düşman saldırdı . i lk sa­vaş deneyimimdi . Mermilerin nereden geldiğin i anlayamıyordum. Bö­lüğümün si lahları , böyle bir durumda işe yaramayan otomatik s i lahlar­dı . Karş ımızdaki bölük ise tüfek kul lan ıyordu l.Jüşman geri çekildikten sonra korktuğum için utandım.

Zazen yapmıştım. B irçok Koan çözmüştüm ve ölüme hazır olduğu­mu sanıyordum . Bu deneyimse, asl ında ne kadar hazırl ı ksız olduğumu gösteriyordu. Günlük yaşam ve gerçek bir savaş arası ndaki farkı o za­man an ladım. Bu yüzden tekrar uzun bir süre Zazen 'e oturdum . Zazen sı rasında düşündüm "Evrenin bir zihni varsa, gereksiz yere eğiti lmeme izi n vermezdi . Bu eğitimi aldım, çünkü hayatımda başarmam gereken birşey var. Bunu henüz yapamadım, bu yüzden ölmeyeceğim Ölmem gerekiyorsa, o zaman evrenin bir zihni yok demektir ve bu durumda

96 • Ki c:..,,,,·iisi

böyle bir evrenle iş im yok benim. Onu terk etmekten memnun olurum.

Ölmem ya da yaşamam konusundaki kararı evrenin vermesi için kendi­

mi tesl im ediyorum ." Kararım beni hafi fletti Bu, Zihin ve Bedeni Bü­

tün leştirmek için Dört Prensip' in dördüncüsü olan gerçek gevşemeydi Mermiler bir daha beni rahatsız etmedi . Tehlike l i b ir bölgeye girmeden önce adamlarıma şöyle diyordum: "Merak etmeyin . Böyle zayı f mermi · ler bizi vuramaz n Savaş bittikten sonra Japonya'ya dönüşümüze kadar birl iğimdeki askerlerin hiçbiri ne öldü ne de yaralandı . Kendinizi evre­ne tesl im ettiğin izde ve tamamen serbest b ıraktığ ın ızda, Ki ile doldu­ğunuzu ve mermilerin bile sizden uzaklaştığın ı anlamaya başl ıyordum .

Tamamen gevşeyip kendinizi Ki i le doldurduğunuzda hayattaki bü­tün güçlükleri aşabileceğinizi anlamak güven veriyor.

Bir düşman bölgesine girdiğimde alt karı n bölgeme güç verince hu­zursuz oluyor ve çok yoruluyordum. Diğer yandan, alt karnı unuttu­ğumda da korkuyla para l ize oluyordum. Alt karın bölgesi nin gerekli o l ­duğunu ama güç verilecek b i r yer olmadığın ı anlıyordum. Sonunda bu­nun yerine alt karı na odaklanmak gerektiğin i farkettim. Konsantrasyon tek bir noktaya odaklanmalıydı . Göbeğin alt ındaki tek noktaya zihni ­mi yoğunlaştırmanın gerçekten de etki l i bir yöntem olduğunu anlama­ya başladım .

Daha sonrasında ne zaman ve nerede düşman sal .lırsa, s o ıı c.k n.:c..e

rahat oluyordum ve durumla kolayca başa ç ıkabi l iyordum. t 945'de sa­vaş bittiğinde hala Çin' in içlerindeydim Geri çekilme işareti geldikten bir ay sonra kurye ile gelen haberde birliğimi alıp bölüğe dönmem ge­�·.ktiği ve savaşın kaybedildiği bildiril iyordu.

Emirleri beklemeye devam ediyorduk. Kimse ne zaman eve dönebi­leceğimizi bilmediği için askerleri kontrol etmek kolay olmuyordu Or­du içindeki otorite sars ı lmaya başlamıştı . Suçlananlar sadece subaylar­dı . Bazı subaylar görevlerinden tamamen ayrı lmışlardı . Kendi birl iğim­deki 50 asker dışında komutanları ölen 30 kiş iden daha sorumluydum. Neyse ki hepsi sözümü dinliyordu 1 946'da eve dönmemiz gerektiğini haber veren emir geldi .

ZİHİN VE BEDENİ BÜTÜNLEŞTİRMEK

Döndüğüm gün çiftçi l iğe başladım . Annem bir kaplıcada bir ay din­lenmemi önerdi . "Hayır anne," dedim . "Ki 'mi gevşetmediğim için sert zeminde uyumaya devam etmel iyim . Şimdi Ki 'mi zayı flatırsam başım derde girer. Ki'mi güçlü tutmak için çi ftçi l iğe başlayacağım . Al ışt ıktan sonra arkadaşlarımı ve akrabaları ziyaret edeceğim n Bir hafta sonra z i ­yaretlere başladım . Artık hiç hastalanmıyordum . Daha sonra geri dö­nen bazı askerlerin kaplıcalara gittiklerini ve Ki ' leri zayı fladığı için öl ­düklerini öğrendim. Kendimi Ki i le doldurmanın önemini bir kez daha anladım. O sıralarda Usta Ueshiba lbaragi Eyaletinde lwama-cho'da , tarımla uğraşıyordu ve orada bir dojosu vard ı . Onu ziyaret ettiğimde, sağlam bir şeki lde geri döndüğüm için çok mutlu oldu. Sonra lchiku­kai 'ye gittim. Usta Hino ve karısı iyiydi ama Usta Josei Ota ve Tetsu­u Ogura savaş bitmeden önce ölmüşlerdi . Misogi 'ye ve Aikido'ya tek-·ar başladım ve ai lemin evinde tarıma devam ettim.

Pirinç yüklü bir bisikletle yaklaşık bir haftal ığına lwama'ya gittim . Ordudayken beşinci dan sahibi olmuştum ve dönüşümden hemen son­ra da altıncı dan almıştım. Usta Ueshiba 'n ın tekniğin i iyi uygulamaya başlamıştım. B iz öğrenciler beceremezken, kendisinin tekniklerini nasıl yumuşak bir biçimde uygulayabildiği ni hala anlayamıyordum . B i z aynı teknikleri uyguladığımızda, birbirimize direniyorduk

Aynı dönemde, Tokyo'daki Gokokuj i Tapınağı 'nda Zihin ve Bede­ni Bütünleştirmek konusunda eğitim veren Usta Tempu Nakamura'dan bir tanıtım aldım. Japonya-Rusya savaşı s ırasında bir casustu ve o s ıra­lar Himalayalar'a gitmiş ve orda yoga çalışmıştı . Japonya'ya döndükten sonra, insan ın sahip olduğu gerçek güç hakkında sokaklarda vaaz ver­meye başlamıştı . General Togo, Jugo Sugiura, Mitsuru Toyama onun öğrencileriydi Hemen bu gruba katı ld ım. Kat ı ldığım ilk derste "zihin bedeni etkiler" dediğini duymak vahiy almak gibiydi . "Evet ," dedim kendi kendime, "en temel gerçeği unutuyordum . Ueshiba sensei önce rakibin zihnini yönlendirdiği ve sonra onu fırlattığı için rakip direnemi­yor. B iz ise bedeni hareket ettirmeye çal ış ırken zihni unutuyoruz. Bir­birimize direnç göstermemizin nedeni bu n Onun hareketlerini düşün­düğümde bu bana çok açık geldi .

Ama bir kişinin zihnini nasıl yönlendirebi l irsiniz? B ir başkasın ın zih­nini yönlendirmeden önce kendi zihninizi kontrol edebilmeniz gerekir.

98 • Ki 6ne�j is i

Kendi zihninizi kontrol edemezken başkasın ınkini nası l kontrol ede­ceksiniz? Evet, zihin ve bedeni bütünleştirmeyi öğrenmek Aikido'nun temeliydi

Aikido, temelde Ki ile "bir" olmanın bir yoludur Bunu başkaları ı ı ı ı , Ki ' leriyle bir o lmak anlamında e le a l ı rsanız, o zaman Aikido'nun temel anlamını yan l ı ş anlars ın ız ve teknikler etki l i olmaz. Evrenin Ki 's iyle bir­leşmenin bir yolu olmalıydı . Evrenin Ki' siyle bir olmak için , önce zihin ve bedeninizi birleştirmelis in iz . Zihin ve bedenin iz ayrıyken evrenle nas ı l birleşeceksiniz? Gerçek Aikido, zihin ve bedeni bütünleştirmeye dayanmal ıdır.

Bunları düşündükten sonra, Aikido'daki teknikleri zihin ve bedeni birleştirmek kural ın ın ış ığı a lt ında tekrar gözden geçirdim. Teknikleri sadece güçle uyguladığımı farkettim ama rakibin Ki 's ini kontrol edebi l ­meyi öğrendiğimde en ir i adamları b i le hiç güç harcamadan kolayca fır­latabi l irdim.

MANGAL KÖMÜRÜ İŞİNDE BORÇLAR

Çiftçi l ik durumum oturduktan sonra devletin emriyle a i le toprakla­rının büyük bölümü kiracı lara veri ldi . Artık tarımda benim için fazla bir gelecek olmadığı açıktı . O sıra larda, mangal kömürü üretimi üzerinde araştırmalar yapan bir ensti tünün başkanı Dr.Goro Kano 'nun çal ışma­ların dan çok etkilenen babam Osaka 'dan döndü . işlenmiş mangal kö­mürü, l ikör ve alkolü fil tre etmek için kul lan ı l ıyordu Evimizin yan ta­rafında muazzam miktarda talaşlar vardı . Dr. Kano'nun plan ları ndan bü­yülenen babam hemen para toplamaya başladı ve Dr. Kano'yu evimize davet etti . Babam birşeyin üzerine hemen atlar ve çabucak da sıkı l ırdı . B ir defas ında okul açmak için çok istekliydi ve bütün Japonya'daki uz­man çiftçileri dolaşmıştı . Sonra da okulu devlete vermişti . Savaş sırasın ­da makinelerle pirinç kutuları üretiyordu ve çiftçiler için yan i şlerin ön­cüsüydü. Ama diğer insanlar bu işe girer girmez o bıraktı . B ir zamanlar çok sayıda hayvanımız vardı; 1 00 domuz, 50 koyun, 2 keçi , bir i nek, bir at, 1 00 tavuk ve 20,000 sazan . Ama savaş s ıras ındaki kıtlık yüzünden hepsini sattı . Annem onu çok iyi tanıdığı için iş planına karş ıydı . Sürek-

li tartışmalar sonunda babamla birlikte benim de i şe girmem koşuluyla kabul etti . Ancak i ş kötüleştiğinde babam geri çekildi ve beni başa ge­tirdi . S ıradan mangal kömürünü, işlenmiş gibi satmam gerekiyordu ama böyle bir dolandırıcı l ık yapamazdım. Dr.Kano 'nun tasarladığı işlenmiş mangal kömürünü en iyi kal i teyle üretmeye uğraştım ama kes in l ikle materyalist olmayan bu doktorla benim el imde işler yolunda gitmedi E lektrik ocağıyla üretmeye başladım . Ama savaş sonrası elektrik kıs ın­t ı ları yüzünden iz in veri lmedi . O sı ralarda dikkatimi başka bir i ş mace­ras ına çevirdim ve parasız kaldım. Sonunda izni a ldığımda bu kez de üretim sıras ında elektrik kesilmesi yüzünden ürün isteni len standartla ­r ın a l t ında kaldı .

Dr. Kano işten sıkı larak Osaka 'ya dönerken Kyoto Ünivers i tesi me­zunu Bay Sueda adındaki bir öğrencisini bırakt ı . Bir süre sonra Bay Su­eda, ben ve çok sayıda işçi fabrikada uyumak zorunda kaldık. Bay Su ­eda tarafından yapı lan başka bir ocak kul lanarak çal ışmanın yolların ı aradık. Sonunda yüksek kalite l i mangal kömürünü üretmeyi başardık . T okyo'daki b ir bi l imsel araştırma enstitüsü ürünümüz için sipariş verdi . Çok mutluyduk Daha fazla kredi aldım, mangal kömürü üretmeye ve ensti tüye göndermeye başladım Tam o sırada ensti tü çal ışanları grev başlatt ı .

Bana üç ayl ık avans verselerdi başarabil irdim. Ama vermediler . Tamamen çökmüştüm . Daha fazla devam edemezdim Diğerlerine inan ı rsam, onların da bana inanacakların ı düşünüyordum . Ancak güvendiğim dostlar ım ve iş arkadaşlar ım onl ara artık para ödeyemediğim için beni terketti ler . Sadece üçü sonuna dek kaldı . Sonunda bir karara vardım. " i ş hayatı bana uymuyor, " dedim kendi ken ­dime. "Evrenin yapmamı istediği şey bu deği l . Her seferinde son anda bir engel çıkmasının nedeni bu . Bütün kafamı ve yüreğimi metafizik uy­gulamalara adayabil iyorum ama ne kadar uğraşsam da iş hayatında bu olmuyor. iş hayatında gerçek Ki 'yi kul lanamıyorum Evrene boyun eğeceğim ve onun istekleri doğrultusunda yaşayacağım -" Şirketi kapamaya karar verdim . Borçlarım vardı ama alacakl ı lardan ben parayı ödeyene kadar beklemelerin i istedim. Nası lsa, herşeyi çözmeyi başar­dım. Kararıma sadık kaldım ve eğitimime devam etmek için lwama'ya, Usta Ueshiba 'n ın yanına gittim.

Kİ TOPLULUGU'NUN KURULUŞU

Aylar sonra öğrenimi için Hawai i ' den gelen Bay Fuj ioka (ş imdi Hawaii Üniversitesi 'nde Japonca Profesörü) adında bir adamla tanış­tım . Savaştan sonra H awai i 'deki ikinci ve üçüncü kuşak J apon genç­leri nin Japonya'yı küçük gördüğünden ş ikayet ediyordu "Aileleri ve büyükanneleri , büyükbabaları onlara J aponya 'n ın iyi b ir ülke, Japon ' l arın iyi insanlar olduğunu söyleyip duruyorlar," dedi . "Ama ne zaman J aponya 'ya gelseler, sadece yemek için endişelenen Japon ' l arı görünce hayalkırıklığına uğruyorlar. Dahası , bazen bir devlet adamı gelip "bugünün J aponya's ı " hakkında konuşma yapıyor ve izleyici ler­den bağış istiyor. Bunlar herkesi hayalkınkl ığına uğratıyor. Bunun devam etmesine izin veremeyiz . Japonya 'n ın güzel şeylerini Hawaii 'ye tanıtmalıyız . " Zihnin bedeni etkilediğini savunan fikri ve Aikido'yu açıkladım . Çok etkilendi ve Hawai i 'ye döndüğünde beni oraya davet etmek için uğraştı . Sonunda Hawaii Nishi Kai ziyaretim için sponsor olmayı kabul ett i . Hawaii Nishi Kai 'n in kurucusu, Nishi tarzı tedaviyi gel iştiren Dr. Katsuzo Nishi tarafından kurulmuştu ve Hawai i 'n in dört bir yanından üyeleri vardı .

Birgün Hawai i 'den gelen Dr.Nishi i le görüştüm . Oriu sadece beş dakika gördüm Doktor seviml i yüzüyle gülümseyerek sordu : "Hawaii 'ye gitmek ister misiniz?' ' "Evet , " dedim, " isterim . " Dünyevi şeylerden sözettik. Daha sonra Hawai i 'ye gittiğimde, Dr.Nishi 'nin or­dakilere ziyaretim için bütün sorumluluğu a lacağını söylediğini öğren­dim . İ l k bakışta içimi görmüş olmalı . O zamandan beri yı l lar boyunca bana sık sık şöyle dedi : "Hawai i 'de böyle büyük bir i ş başardığın için seninle gurur duyuyorum Başarı l ı olamasaydın , bütün sorumluluğu ben alacakt ım." Ona müteşekkirim .

20 eyalette Aikido'yu tanıttım. Şubat 1 95 3 'de Aikido'yu kendi başıma yaymak için i lk kez Hawaii 'ye gittiğimden bu yana 22 yıl iç in­de 1 7 kez Amerika 'da bulundum. Ben kısa boyluyum ve Aikido'yu iki katım boyundaki insanlara öğrettim . Dört-beş kiş inin aynı anda bana saldırması nı istiyordum. Bunu sadece fiziksel güçle başarabilmem müm­kün deği ldi Zihnin bedeni etkilediği temel inden asla ayrı lmıyordum "Aikido tekniklerini doğru öğrenmeden önce," diyordum , "zihin ve bedeni nasıl birleştireceğinizi öğrenmelis iniz ." Ben buna Ki Gel işimi diyorum Bir saatlik ders verirken, i lk on dakika içinde Ki Geliş imi 'n i

Ki E:neı·.i isi • 1 0 1

anlatıyor, kalan 50 dakika içinde de Aikido tekniklerini öğretiyordum . Doğru Aikido teknikleri esastır ve bunu elde etmek için zihin ve bedeni birleştirmek şarttı r. Her zaman şöyle derdim : " Başkaları nı nası l fır­latacağın ızı öğrenmek, günlük yaşamınızda pek de işinize yaramaz. Aikido eğitiminin amacı , zihin ve bedeni birleştirmeyi öğrenmek, zihin ve bedeni birleştirmekten doğan gücü elde etmektir u

1 0- 1 5 yıl geçtikten sonra olanlar karş ıs ında şaşkındım. Çoğu insan sadece Aikido tekniklerini çalış ıyor ve Ki Gel iş imi 'ni unutuyorlardı Japonya 'da· Usta Morihei Ueshiba hayattayken sürekli Ki 'den bahset­tiği için insanlar Ki'yi düşünüyorlardı . Ama onun ölümünden sonra in ­sanlar sadece Ki'yi anlayamaz hale gelmekle kalmadı lar, ayn ı zamanda kel imeyi kul lanmayı da bıraktılar. Teknikler doğruluklarını kaybetti ve çoğu öğrenci güçlü bir adamla karş ı laştıklarında onu hareket ettiremez hale geldi ler. Kendi hal ine bırakılsaydı , Usta Ueshiba'nın Aikido'su sadece biçimsel teknikler olmazdı Aikido Merkezleri 'nde Ki s ın ı flar; oluşturulmasını önerdim .

" i nsanları fırlatmayı öğrenmek kolaydır," diyordum, "çünkü bedenin hareketleri görünürdür. Ama insanlar genell ikle zihnin görünmez hareketlerini ihmal ediyorlar. Özell ikle gençler, sadece Aikido teknik­leriyle i lgileniyorlar. Zihin ve bedeni nasıl birleştireceklerin i , zihin ve beden prensiplerini ve nası l birl ikte kul lanacaklarını öğretmeliyiz . Has­ta ve yaşl ı kimseler bile bu sını flara katı labi l irler, çünkü teknikleri kul ­lanmayacağız . Enerj i lerin i yükselterek birçok insanı mutlu edebil ir iz Gençler zihin ve bedeni nası l birleştireceklerini öğrendiklerinde tek­nikler üzerinde daha da hızl ı i lerleme kaydedebil irler. Diğerleri n in öğ­renmesi için 5 - 1 0 yıl gerekirken, biz hepsini altı ay ila bir yıl içi nde öğ­retebi l iriz. Aikido s ınıflarına ek olarak Ki s ınıfları oluşturmalıyız n

Önerim kabul edilmedi ama Aikido Merkezleri dışında Ki s ın ı fları açmama izin veri ldi . 1150 yaşımı çoktan aştım," diye düşündüm. "Zihin ve Bedeni Bütünleştirmek için Dört Prensip, hayatım boyunca devam ettiğim eğitimlerden ortaya çıktı . Herhangi birinin zihin ve bedeni nası l birleştireceğini anlamasını sağlayan gizl i bir yöntem . Bunu baş­kalarına ulaştırmadan ölürsem, kaybolacak. Bu yöntemi benden sonra bir daha kimin ne zaman bulacağını kimse bilemez . Evrenin çal ışma tar­zı öğretilmiş biri, bunu kendinden sonra gelenlere aktarmalıdır . " Bunu düşünerek Olympic Memorial Gençl ik Merkezi 'nde haftada üç gün Ki sını fları açtım. Ancak, başlamadan önce ikinci Doshu olan Kisshomaru Ueshiba ile konuştum ve kabul edeceğim sınırlamaları belirledik.

YANAN M UMLAR

Aikido Merkezleri Ki Gel iş imi 'n i öğretmeyecekse, ben de dışarıda öğretirdim . Ama Aikido Merkezleri 'n in Başöğretmeni yerine dışarıda Aikido öğretirsem, bu organizasyona büyük bir hakaret demek olabi l ir-di . İ kinci Doshu'ya şu beş sözü verdim:

1 . Ki s ın ı fl arında Aikido teknikleri asla öğretilmeyecek

2 . Ki sı n ı flar ında asla Aikido terimleri kul lanı lmayacak

3 . Aikido Merkezleri 'n in binaları Ki s ınıfları için kul lanı lmayacak

4. Aikido Merkezleri 'n in fonu Ki s ınıfları için kul lanı lmayacak

5 . Hiçbir Aikido öğrencisi Ki sını flarına davet edilmeyecek.

"Bu beş şarta dikkat edeceğim," dedim. "Başkaları da varsa, lütfen şimdi söyleyin -" ikinci Doshu, Aikido tekniklerini ve terimlerini kul lan ­madan Ki Geliş imi 'n i başaramayacağımı düşünmüş olmalıydı "Peki , " dedi , "devam e t . " Kuruluşa K i Topluluğu adını verdim ve Aikido tek­niklerine hiç girmeden sadece zihin ve bedeni birleştirmeyi öğrettim Başlangıçta sadece alt ı üye vardı,. zaman içinde bu sayı 200-300 kadar oldu. Şube dojolar kurulur ve Ki Topluluğu büyürken , Aikido Merkez­leri bize baskı yapmaya başladı

Mart 1 974' de Amerika' daki öğretmen ve öğrencilere , Amerika 'daki dojolarda hoş karşı lanmayacağını haberi veri ldi . Aikido Merkezleri 'n in Amerika' daki dojolarının duvarlarından resmimin indirilmesi iç in öğ­retmenlere emir verdiğini öğrendiğimde, ayrılmak için son kararımı verdim .

30 Nisan'da ikinci Doshu i l e konuştum ve hayatımın son 30 yı l ının büyük bölümünü adadığım Aikido Merkezleri 'nden ayrı ldım El imde hiçbir şey yoktu.

1 Mayıs' da, Shin Shin T oitsu Aikido'yu kurdum,. zihin ve bedeni birleştirme prensiplerine dayanan Aikido . Yeni dojolar açtım ve yeni üye ler kazandım. 7. dan sahibi Koretoshi Maruyama, 6 . dan sahibi Shizuo lmaizumi, 6 . dan sahibi Minoru Kurita , 5. dan sahibi Fumio Toyoda'nın hiç tereddüt etmeden beni izlediğini duymaktan mutlu ol­dum .

Şu anda Japonya'da 50, diğer ülkelerde 80 dojomuz var. Amacım

Ki c"e"j is i • 1 03

sadece Ki T opluluğu'nu büyütmek değil Olab i ldiğ ince faz la öğretmen yetiştirmek ve dünyanın durumunu iyileştirmek ist iyorum Zihin ve Bedeni Bütünleştirmek için Dört Prensip, kendiniz iç in kul l an ırken baş­kalarına da öğretebi leceğiniz bir yöntemdir. Sadece s ın ı rl ı sayıda in ­sana öğretebi l irim. Ama başkalarına nasıl öğreti leceğin i gösterirsem, bu teknikler hızla yayı labi l ir

Bir meşale, onbin mumu yakabi l ir . insanı n doğas ında sahip o lduğu zihin ve bedeni birleştirme gücünü öğretmek ve her z ih indeki mumu yakmak istiyorum.

1 04 • Ki €owo·i i s i

EK

Ki GÜCÜNÜ DÜNYAYA ÖGRETMEK

i ş hayatını bıraktım ve yaşama nedenimin Aikido'yu dünyaya yaymak oldµğuna karar vererek bütün zamanımı olduğu gibi eğit ime adadım. Japon halkının Japon ürün­leri ni küçümsediği açıkça bell iyd i . Yine de, Japon ürünü birşey New York ya da Paris'de övgü alıyorsa, ne pahasına olursa olsun Japonlar tarafından da sevileceğinden emindim. i lk öncel iğim, Aiki do'yu yurt dışında yaymak gibi görünüyordu

Ayrı lmadan önce, Dr. Nishi ile bir kez daha görüştüm. "Tohei sense i , " dedi, "bir sorun var. Hawai i 'den henüz bir mektup aldım. Savaş sanatlarının gerçek anlamını an­lamıyorlar Sizce ricalarını geri çevirmeli miyim?" Mektubu okudum. Şöyle yazıyordu: "Hawai i N ishi Kai, bir salon yaptırmayı planlıyor. Para toplamak için Tohei sensei ve çok sayıda dövüşçü arasında maçlar düzenlemek istiyoruz. Lütfen Tohei sense i 'n in onayını a l ır mısınız?"

Dr. Nishi geri çevirmeyi tekl i f etti . Üzerinde düşündüm ve cevap verdim . "Gitmeye karar vermiş olduğuma göre', gideceğim. Ama ben kavga etmemeyi öğretmeye gidiyorum Bu yüzden kimseyi dövüşmeye davet edemem. Ancak, eğer profesyonel dövüşçülerle karşılaşmamı istiyorlarsa, onlar beni davet etsinler. Usta Ueshiba kendi mi savunmama iz in verird i . " Dr. Nishi , cevabımı Hawai i 'ye iletti .

Şubat 1 95 3 'de Japonya'dan ayrıldım. Yokohama Limanı 'nda beni çok sayıda kışı uğurladı . Amiral Togo'nun emrindeyken yaşadıklarını sık sık anlatan emekli tuğamiral dayım Chosan Takamatsu da oradaydı . "Amerika'da ayı kadar güçlü adamlar var," dedi . "Öyle bir adamla sakın maça çıkma. Seni öldürürler. " Tek cevabım, saygı l ı bir "Peki efendim," oldu.

Sekiz gün süren zevkli bir yolculuktan sonra Hawaii 'ye ulaştı m . Güçlü adamlarla karşılaşma fikrine kendimi hazırladım . Japonya'dakin in aks i ne, çok sayıda rakiple karşılaşacaktım . Yeni bir deneyim olacaktı ama ah karındaki tek noktaya odaklan­dığım , zihin ve bedenim i birleşmiş durumda tuttuğum sürece başarabi leceğim i düşünüyordum.

Gem i yanaştığında, çok sayıda i nsan beni karşıladı. Yamashiro Otel i ' ne yerleşt ik­ten sonra, birçok Nishi Kai üyesi beni görmeye geldi . "Hawaii halkı çok açık konuşur," dediler, "ve hiçbir şeyi gizlemezler. Akıllarına geleni söylerler. Tavırları Japon halkın-

dan çok farklıdır Bunu lütfen akl ınızdan çıkarmayın ... "Anlıyorum," diye cevap verdim, "Gem ıdeyken bin;ok Hawai i l i farkl ı l ıklar hakkında benimle konuştu . "

Açık sorular gelmeye başladı . "Gençsiniz, değil m i ?" Evet demek zorundaydım O zamanlar 32 yaşımdaydım. Odadaki herkes benden yaşlıydı. "Çok kısasın ız , değil mi?" Bunu kabul etmeliydim . "Gerçekten iddia ettiğin iz kadar iyi mis in iz?'' Bu beni şaşırtt ı . Yaptıklanmın kof olup olmadıklarını soruyorlardı . Daha sonradan, uzun sakal l ı , ir i yapı l ı , l . OOm boyunda birini beklediklerini öğrendim "Size yapabileceğim konusunda garanti versem bile endişelenmeye devam edeceksin iz . Lütfen istediğiniz herhangi bir zamanda on tane güçlü Hawai i l i 'yi biraraya getirin . Size cevabımı o zaman vereceğim 0

Sözümü tutma zamanım geldi Bir Judo dojosu olan Shobukan'da bulunan 30 kışi , çok sayıda rakibin ba,raa saldınnasını izl iyordu. Hepsi Judo veya Kendo'da dördüncü veya beşincı dan sahibi ya da profesyonel dövüşçüydü . Hepsini kolayca fırlat ıp att ım. Hemen öğrencilerim hal ine geldiler. Daha sonraki gösterilerde bana çok yardımları ol ­du. Nishi Kai üyeleri mutluluktan uçuyordu.

Bir hafta sonra, Kawananakowa okulunun spor salonunda bir gösteri -konferans sundum. Bin kişi kal)ısmda i lk defa ckonuşuyordum ve gergi ndi m . Tek noktaya odak­landım ve her zamanki gibi sakin kalabi ldiğimi farkettim . Bu beni şaşırtt ı . Mezarlıkta bir ateşböceğinin parıltısmııı bi'le .beni korkuttuğu gençl ik günlerime dönüp baktığı m ­d a gerçekten çok değiştiğimi görüyorum .

Kon feranstan sonra, gıderek daha fazla öğrenci toplamaya başladım . Profesyonel dövüşçülerle yapılacak olan ma<; hi<; geıtçekleşmedi. Dövüşçüler Judo' da kul lanı lan tek­nikleri tahmin edebiliyorlardı ama bir :ı:akip bana dokunduğu anda yere fırlattığım için Aikido'yu tanıyamıyorla�d ı . Bir hile oJ,t:ıpı ıolmadığını kesinl ikle anlayamıyorlardı. Gös­teri lerimi izlemeye sık sık geliyorlardı ama asla benimle karşı laşmak istem iyorlardı, çünkü tekniklerim onları şaşırtıyordu. tB.ir ·süre sonra N i sh i Kai 'nin genel başkanı Dr.Kurizak i , maç fikrine karşı .çıktı. "Yapmamalıyız," dedi,. "Böyle felsefik bir savaş sanatından para kazanmaya çalışmak hoş değil" Plan iptal edi ldi .

Ardından, şehrin merkezinde her haftasonı.ı profesyonel dövüş karşılaşmaların ın yapıldığı bir spor salonunda gösteri yapmamı iscedi ler. iki profesyonel karşı laşmadan sonra son maçtan önce bir ara vardı . O arada gösterimi yapmama karar veri ld i .

isteyeni n benimle gösteriye çıkabileceğini söy.ledim, ama kimse istemedi . O kadar insanın önünde minicik bir adamdan dayak yiyere'k onurlarını kırmak istemiyorlardı . Ayrıca, kazanacak bir para da yoktu. Bu yüzden, son dönemde katılan öğrenci lerimden biri olan Bay Wally Tsutsumi benimle ringe çıktı. Seyirci coşkuluydu.

Üzerimde dogi ve hakama ile ringin ortasında durdum . Wally, bir saldırı fırsatı kol ­layarak etrafımda dolaşıyordu. izleyen herkes, beni cesaretlendirmek için bağırıyordu Wally boynumu yakalamak için uzandığı anda kendini havada buldu. Seyirciden bir uğultu yükseldi . Wally ayağa kalktı ve üzerime atladı . Onu on kereden fazla fırlattım . Wally sersemledi .

Gösteri bi ttikten sonra Wally' nin el ini s ıkıp ringden ayrı l mak üzereydim k ı , spiker mikrofona birşey söyledi. iri bir Portekizli kırmızı şapkasını yere fırlattı ve ringe çıktı Çevirmenime neler olduğunu sordum. "B ize bükülmez kolunu göster," dedi . "Spiker is ­teyen herkesin kolunu bükmeyi deneyebileceğini söyleyince, bu adam geldi . " Bükül ­mez kol , Z ih in ve Bedeni Bütünleştirmek iç in Dört Temel Prensip' in birincisi olan genişleyen Ki 'yi açıklamak için kul lanılan bir gösteriydi Dümdüz açı lmış koldan geniş-

1 06 • Ki 6""'·iisi

leyen Ki, onu bükülmez kıl ıyordu. O zamana kadar kolumu kimse bükcmemişt i . Kabul ett ım.

Kolumu öne doğru uzattım ve adam iki el iyle birden bütün gücüyle yüklenerek bükmeye çalıştı. Yüzü kızardı; bense gülümsüyordum Kızmış olmal ı , çünkü sol ayağını sağ bacağıma doğru kal dırarak beni düşürmeye çal ıştı . Sol ayağını kaldırırken, kolumu biraz daha i leri uzatınca ringin iplerine yığı ld ı . Seyirci çok heyecanlandı ve salonu ıs­lıklar doldurdu. Öfkeyle ringden ayrıldı; sonra geri döndü ve el imi sıktı. Spiker, yap­tığım şeyin adının "Genişleyen Ki" olduğunu söyledi .

Bu olaydan sonra, "Genişleyen Ki" terimi bütün Hawaii 'ye yayıld ı . Daha sonra bana spikerin şunu söylemiş olduğunu i letti ler: "Bay Tohei 'nin kolunu bükebilen kişı 500$ kazanacak."

Mayıs t 95 3 'de, Cali fornia'daki San Jose Eyalet Koleji 'nde AAU'nun sponsorluğunu üstlendiği Amerikan Judo Turnuvası gerçekieşti. Katılımcı lar Amerika'nın, Kanada'nın ve Meksika'nın dört bir yanından geliyordu. Hawai i Siyah Kuşak Sahipleri Topluluğu ba�kanı ve Hawaii Nishi Kai genel başkanı Dr.Kurizaki ile Bay Tsune0 Nakamuro'nun Hawai i 'den dört yarışmacısı vardı. Dr.Kurizaki, Nishi Kai 'nin yönetici!erine turnuvada Aikido'nun tanıtılmasını önerdi ve onlar da kabul etti .

Salonda yaklaşık 2 .000 seyirci vardı . Judo maçları arasında Aikido'yu tanıttım . Üç j udocu bana saldırdı ve hepsini tek tek fırlatıp attı m . Seyirci çok şa�ındı. Hele rakip­lerimi atarken yaptığım dans benzeri adımlar, tam bir merak konusuydu Otelime dön­düğümde, bir muhabırin bıraktığı mesajı aldım: "Si:zi bugün i lk kez izledim ve muh­teşem olduğunu düşündüm . Ama çok ani olduğu iç in fotoğra·f çekme ya da yazı iç in notlar alma şansım olmadı . Yarın tekrar bir gösteri yapabil ir miydiniz lütfen?''

Ertesi gün, turnuvanın son günüydü Son· maçtan önce yarım saatlik bir ara vardı . Üç rakiple birlikte b ir Aikido gösterisi daha yaptım. Bu kez adımız anons edildiğinde büyük bir alkış koptu. Gösteri bittikten sonra oradan ayrılırken Dr. Kurizaki beni dur­durdu ve seyirciye lngil izce birşey söyledi. Seyirci heyecanla bağırdı ve beş judocu minderlerin yanında belirdi.

Bir zenci, arkadaşlarının başları üzerinde atlayıp zıplarken garip çığlıklar atıyordu Dr. Kurizaki 'den bir açıklama istedim. Söylediklerini bana tercüme etti: "Bazılarınız bunun hile olduğunu düşünebilir. Bu yüzden şimdi beş judocu Tohei sensei'ye aynı anda saldıracak. Herkes katılabilir. Beş adam, farklı yönlerden aynı anda saldıracak. Judocular tekme ya da yumruğa alışık değiller; bu, yüzden Tohei sensei tekme ya da yumruk kul lan­mayacak. Ama bu beşinin yumruk ve tekme atmasına, ısırmasına izin var n

Hawai i 'de ders verirken her defasında birini fırlattıktan sonra pozisyonumu değiş­tirdiğimi gören Dr.Kurizaki, bana sormuştu: " Kaç kişi saldırırsa saldırs ın, tek kişinin sal ­dırmasıyla aynı mıdır?" Evet demiştim . Bunun üzerine hepsi hemen hemen dördüncü dan sahibi yedi judocuyu aynı anda üzerime salmıştı . O zamanlar 50 yaşlarında ve dör­düncü dan sahibi olan Dr. Kuıizaki de aralarındaydı . Seçeneğim yoktu Ne yaptığımı düşünmeden basit bir biçimde cevap vermiştim ve bir anda kendimi yedi tane adam tarafından sarı lmış durumda bulmuştum

Dr. Kurizaki yine aynı şeyi yapıyordu. Bana olan güvenine minnettardım ama benı zor duruma sokmuştu. geri çeviremezdim. Başlangıçta, bana aynı yönden saldırdılar; bu yüzden başa çıkabileceğimi düşündüm. Sonra Dr. Kurizaki onları durdurdu: "Aynı yön­den saldırmayın Bu masaya vurduğum anda beş farklı yönden aynı anda saldırın . " Beş

Ki €.ıw ,.i i� i • 1 07

adamın oluşturduğu çember giderek daraldı . Tek noktaya odaklanmış halde yerimde duruyordum. Onun işaretiyle hepsi birden saldırdı . Birini içen fırlattım ve çemberin dışına çıktım. Onları yaklaşık 20- 30 defa atarak bütün salonda koşturuyordum . Zenci olan beni kalçalarımın etrafından yakaladı. Aniden olduğum yerde döndüm ve onu minderin üzerine öyle bir savurdum ki , bir süre ayağa kalkamadı.

Saldırıları kendiliğinden durdu. Sonra Dr. Kurizaki de onlara durmalarını söyledi Kimse bizi hi le yapmakla suçlamadı . insanlar koltuklarından kalkıp etrafımda toplandılar. "Zenci sizi bel inizden bütün gücüyle sardığında, siz gülümsüyordunuz," dedi biri . "Öyle bir durumdayken nasıl gülümseyehildi niz?" Bil inçli bir şekilde gülümsememişt im. "Başım dertte olduğunda gülümseme alışkanlığım vardır," dedim. Zihin ve bedeni bi rleştirme temelli Aikido, kısa sürede bütün dünyada tanındı .

HAWAll ADASI

Hawaii'ye döndükten sonra, hemen Hawaii Adası 'na gitti m . Ne yazık ki, fazla coş­kulu yaşlıca bir Nishi Kai üyesi birtakım sözlerle beni abartmıştı : "Judo h içbir şey. Dör­düncü veya beşinci dan sah ihi judocular ağaç yaprakları gibi döküldüler 0 Bunun sonucunda doğal olarak bütün Judo hayranları kızgındı ve bana karşı olumsuz tavır al ­mışlardı

Oraya vardığımda, durum benim içn tam bir sürpriz haline geldi Şöyle dedim "Bir dağ, alçakta olduğu için nehirle alay etmez. Nehir de hareket edememesi yüzünden dağı taciz etmez. Her sanatın kendi değerleri vardır. Birbirimize saygı duymalıyız." Ama heni dinlemiyorlardı.

Aikido öğretmeye başladığımda bütün öğrencilerim yaşlı adamlar, kadınlar ve ı;ocuklardı . Aikido'nun yalnızca·yumuşak yapılı i nsanlara uygun olduğu dedikodusu yayı lmış olmalıydı . Ne olursa olsun öğretmekten zevk aldım Sonra Hilo pol i s şefi yir­mibeş adamının benden ders almasını emretti. Teşkilata kabul edilmek için boyunuz en az 1 .75m . olmalıydı ve huna karşı l ık benim boyum ise 1 .60m id i . Etrafımda toplandık­larında kendimi bir vadide gibi h issediyordum Bir çevirmen yardımıyla Aikido'yu açık­lamaya başladım. Ama kimse dinlemiyordu. Kollarını kavuşturmuş, hiçbir kaslarını kımıldatmadan öylece ayakta duruyorlardı . Bol tüylü vücutları benim gibi tüysüz Japon vücuduna al ışkın biri için ayımsı bir görüntü oluştururken, giydikleri eski giysiler yüzünden de karşımda bir grup serseri varmış gibi gel iyordu. Tavırl.arı , sadece amirleri emrettiği için geldiklerini bel l i ediyordu. lnsiyatifi ele almam gerektiğine karar vererek aniden "Şimdi , " dedim, "çalışmaya başlıyoruz." Dört-beş kişi l ik bir grubun arasına hız­la daldım ve birini kolundan yakalayıp mindere fırlattım . Daha şaşkınl ıkları geçmeden diğerlerin i de yere i ndird im. Bütün sını f kollarını çözdü. "Tek sıra olun," diye emrett im. Daha sonrasında hepsi dikkat in i bana verdi ve sıkı çalışt ı . Penceı !erden içeri bakarak sını fı seyreden Japon-Amerikal ı ' lar, polisleri yere fırlatışımı görmekten büyük zevk al ıyorlardı . Bazıları savaş sırasında polisten işkence görmüştü ve Aiki do'nun gel işinden sonra pol i s in Japon-Amerikal ı ' l ara karşı tutumu düzelmişt i .

1 08 • Ki €"eı·jisi

MAUI ADASI

Maui 'de de bazı aksilikler oldu ve yavaş bir başlangıç yaptım . Yine de, Lahaina'dan Bay Seiichi Tabata (şimdi Hawaii Ki Topluluğu'nun başöğretmenidir) ve öğrencilerinin yardım larıyla bir sınıf oluşturmayı başardım. Ardından Bay Shinichi Suzuki (Maui Polis Merkezi 'nde komiserdi, şimdi emekli oldu ve Hawaii Ki Topluluğu'na danışmanlık yap­maktadır, aynı zamanda Tokyo'daki Ki Topluluğu Merkezi'nin yabancı departmanının başıdır) polis şefiyle konuştu. Sonrasında yüzbaşı rütbesinin altındaki bütün polis memur­ları Aikido eğit imi almaya gönderil di . Sabah 50 polis ve öğleden sonra 50 polis olmak üzere iki grup vardı . Bu, Aikido'nun adadaki ünü için paha biçilmez bir etkendi.

Birgün polis sınıflarından birine ders verirken i lginç birşey oldu. O günlerde, öğren­ciler geleneksel Seiza pozisyonunda oturup dinlemiyorlar, bunun yerine ayakta durarak etrafımı çeviriyorlardı . Öğretecek çok şey olduğundan, formali telere aldıracak zamanım pek yoktu. Ben konuşurken, Morina adındaki bir polis memuru halkanın dışında sinsice dolaşıyor ve bana arkadan vurmak için fırsat kolluyordu. Saldırıya geçtiği anda olduğum yerde döndüm, el ini yakaladım ve fırlattım . Morina yere çarpmanın şiddetiyle bir süre ayağa kalkamadı. Gülümseyerek yardımcı olmak için elimi uzattım. Kekeleyerek özür diledi . Diğer polisler gülüyordu. Biri "Onu daha sert fırlatmalıydınız," ded i . O akşam , Bay Suzuki 'yi ve beni yemeğe davet ederek hatasını düzeltmek istedi. Yemekteyken Bay Suzuki bana sordu: "Hocam, siz arkanızı görebil iyor musunuzJ"

"Hayır, bu mümkün deği l , " diye cevap verdi m.

"Görebi l iyor olmal ısınız," diye ısrar etti. "Morina size tam arkadan vurmak üzerey­ken ona baktı nız ve fırlattınız . Böyle birşeyi arkanızı görmeden yapamazsınız "

"Suzuki san," dedim, "Morina'nın baştan beri birşey peşittde ol duğunu bi l iyor­dunuz. Neden onu durdurmadınız ya da beni uyarmadınız?"

"Özür dilerim," dedi Bay Suzuki, "Ne yapacağınızı görmek istiyordum ." Hepimiz güldük

"Sını f başlarken, herkesin yüzüne bakarım," dedim . "Morina gibi birin i her zaman farkederim . Her polis teşki latında dört-beş yaramaz tip vardır. Onların asla arkama geçmesine izin vermez, daima gözümün önünde tutarım. Morina'nın hareket edişi n ­den, bi�ey olacağını anlamıştım . Diğerlerin i iterek yol açmaya çalıştığı i ç i n dönüp baktığımda onu arkamda görmeyi umuyordum. Bunda gizemli bir taraf yok. "

Bay Suzuki çok etki lenmiş görünüyordu. "Hocam, b u genişleyen Ki 'dir. B i r pol i s iç in en öneml i şey." Yirmi y ı l l ık polisl ik kariyerinde birçok tehlikeli durumda kaldığın ı , hatta vurulduğunu ama genişleyen Ki'den haberi olsaydı kesinlikle güvende olacağın ı söyledi

KAUAI ADASI

Kauai'deki bir spor salonunda gösteri yapıyordum . Bana yardım edenler arasında çok sayıda judocu ve Honolulu'dan gelen Bay Wally Tutsumi vardı. Ayrıca eski bir Japon savaş sanatı çal ışmış olan Matsuda adında Japon-Amerikalı bir pol is memuru da

Ki 6-•wejisi • 1 09

oradaydı . Sanatını Kauai pol is ine öğretmeyi çok istediğinden, beni kıskanıyordu Sal­dırıları çok aniydi ama her seferinde fırlatmayı başardım. Gösteri bitt ikten sonra seyir­ci alkışlarken arkadan sessizce yaklaştı ve üzerime atladı . Kollarını boynuma, bacak­larını kalçalarıma doladı . Üzerime atladığı anda öne eği ld im. Normalde bu onun düş­mesine yeterdi ama bacakları sayes inde düşmedi . Ancak başı benimki nden aşağıdaydı; ayağa kalktım ve aniden tekrar eği ld im. Mindere önce başı çarptı ve kısa bir süre bi l in ­cini kaybetti Alkışlar daha da güçlendi O olaydan sonra, Bay Matsuda özel l ik le kibar ve yardımsever bir öğrenci oldu.

HONOLULU

Honolulu'da gösteri yaparken, pol is teşkilatını çalıştıran bir Judo öğretmeni geldi Şef Dan Ryu'ya, Aikido'nun pol is kul lanımı için çok tehl ikeli olduğunu söyledi Bu yüz­den Honolulu pol is i Aikido çal ışmadı .

1 954'de Honolulu'dan ayrı lmamdan hemen önce, 60 yı l hapis cezası a lmış Mateas adındaki genç, bir arkadaşıyla birlikte kaçtı . Hastahaneye gönderi lmek için hasta numarası yapmış, görevl i lerden biri n i bıçaklayarak kolayca kaçmıştı . Onu yakalamak altı aylarını almıştı . Hawaii Hochi gazetes in in bir başmakalesinde şöyle diyordu "Japonya'dan gelen Bay Koichı Tohei 'nin öğrettiği Aikido teknikleri sayesinde bıçaklı bir suçluyla bile kolaylıkla başa çıkı labil ir. Hawai i , Maui ve Kauai'deki bütün polisler Tohei 'den ders al ıyor. Neden Honolulu pol i si de onun öğrencisi olmasın? Mateas ay­nı şeyi diğer adalardan birinde yapmış olsaydı, hemen yakalanırdı."

Tekniklerimin tehl ikeli olduğunu şefe rapor eden eğitmen cezalandırı ldı . Hawaii 'yi 1 955'de tekrar ziyaret ettiğimde, Şef Ryu ve Şef Yardımcısı Tarbel benden özel ders a l ­dılar ve bütün adamlarına da önerdiler.

Honolulu pol is teşkilatındaki en heyecanl ı öğrenci Bay Larry Mehau id i . Larry'nin vücudu Japon Sumo güreşçilerininki gibiydi ve Hawai i 'deki en güçlü adam olarak bi l in iyordu Judo çalışmış ve daha sonra profesyonel güreşçi olan Riki Do Zan'dan Sumo öğrenmişt i . Honolulu'ya ilk ziyaretimdeki derslerimden biri nde dojonun kapısında belirdi ve kollarını göğsünde kavuşturmuş halde bize baktı. Yapt ığımız şeyin hi le olduğunu düşündüğünü belli eden bir yüz i fadesi vardı. Ona aldırmadım .

Birgün Larry, Riki D o Zan'a Aikido'nun hi le olduğunu düşündüğünü söyledi . "Hayır," dedi Riki , "Tohei 'nin yaptıkları gerçek. Sen pol i ssin Aikido seni n iç in en iyisi . Ona git ve ders al . " Bunun üzerine Mehau, Judo'da beşinci dan sahibi olan arkadaşı H irata'dan beni tanıştırmasını istedi. Bay Hirata, Larry'yi benimle tanıştırdığında, Larıy'nin Riki Do Zan'ın bir öğrencisi olduğunu söyledi Onu hemen kabul ett im . Larry, ona karşı tutumumun değişmesine neden olarak Riki 'den korkup korkmadığımı merak ediyordu. Ama çalışmalar sırasında, gücünün fırlatılmasını engel leyemediğini çabucak gördü. "Bana önce aldırmayı p, sonra Riki'nin öğrencisi olduğumu öğrenince kabul ett iğiniz için ondan korktuğunuzu düşünüyordum. Ama şimdi korkmak iç in h iç­bir nedeniniz olmadığını görüyorum. Neden fikrinizi değiştirdiniz peki ?" "ilk karşılaş­mamızda," dedim, "başkaların çok olumsuzdu. Tepeden bakıyordun ve saygısızdın . Böyle b ir adama ders vermenin hiçbir anlamı olmadığın ı düşündüm . Ama Riki 'n in öğ­rencileri nden biri olduğunu öğrendiğimde, bunun sadece olumsuz bir ilk iz lenim ol -

1 ] () • Ki €ow o·.i isi

duğuna karar verdım . Bu yüzden seni kabul ett im n Larry demek istediğimi anladı ve ondan sonra tutumu giderek düzeldi . Beni sevdi ve boyun eğdi Gerçekten güçlü olmak istiyorsa, kaslarını geliştirmek yerine Ki çalışması gerektiği n i anladı . Bedeni güçlü ol ­duğu için, Ki 'nin gücünü kolayca anladı. O zamandan beri Ki i le yaşadı, nefes alırken, Hawai i 'de Sumo ve Judo şampiyonu oldu.

Daha sonrasında profesyonel güreşçi olan eski Sumo şampiyonu Azumafuji Hawai i 'deydi ve Larry'yle birçok Sumo maçında karşılaşmış ve üç kez ri ng dışına fır­lat ı lmışt ı . Profesyonel dövüşçü olan judocu Bay Kokichi Endo, Larry'yi Judo'da yen­mesinin imkansız olduğunu anlad ı .

Yıllar sonra b ir Hawaii Sumo grubu Japonya'ya geldi Bütün Japon amatör Sumo güreşçileri Larıy'ye yen i ldi B irgün , Şampiyon Kashiwado Hawai i l i ' lere gösteri yapıyordu. Oradaki lere kendisini i tmelerin i söyledi . Hawai i l i ' leri kolayca durduruyor ve ri ng dışına fırlatıyordu. Büyüklükleri farketmiyordu. Her Hawai i l i ona yaklaştığı gibı kendini yerde buluyordu. Sonuncusu Larıy idi . Bütün bedenine Ki doldurdu ve· Kas­h iwado ile karşı laştı . Japon şampiyon onu durduramadı ve geri ledi . Larıy, Japonya'daki Sumo güreşçi leri arasında bir efsane oldu. Kashiwado ona şöyle dedi : "Senin gibi bir adama ders verecek kadar güçlü bir Sumo güreşçisi yok. Sana kim öğretti?" Larry cevap verdi: "Aikido ustası Tohe i . "

AMERİKAN EY ALETLERi

Cal i fornia, Nevada, Arizona, Washington, Colorado, l l l inois, Wisconsin, lndiana, Oh io, New York, New Jersey, Connecticutt, Washington D.C, Massachusetts, Pennsylvania, Georgia, Kuzey Carol ina, Florida, Oregon ve Hawai i 'de ders verdim. Eylül 1 97 1 'de Ki Topluluğu'nu kurduğumda, Aikido tekniklerin i açıklamak iç in Ki öğ­retmek yerine Ki prensi plerin i vurgulayan sını flar oluşturmaya başladım . Önce, K i 'yı Hawaii Ünivers i tes i 'n in Hi la şubesinde yaz okulunda öğretti m . 1 1 4 kişi katı ld ı . Şimdi her yıl bir semi ner veriyoruz. Sonra, Honolulu'da 2 1 7 kiş inin katıldığı on günlük bir seminer verdim; ertesi yıl katı l ı mcı sayısı 4 1 9 idi . Şimdi her yı l bir seminer düzen­l eniyor Bunun ardından Portland, Oregon'daki Lewis and Clark Üniversites i 'nde on günlük bir seminer daha düzenledim. 450 öğrencimiz vardı. Washington Ün iver­sitesi 'nde 1 1 O kişinin katıldığı on günlük bir semi ner daha verdim ve Chicago'dakinde katı l ım sayısı 96 idi. Ful lerton'daki Cal i fornia Üniversitesi 'nde verdiğim altı haftalık kursla gezimi bit irdim; 300'ün üzerine katı l ı mcı vardı.

Öncelikle Aikido öğrettiğimde, sını flarda 50-60 öğrencim olurdu. Ama Ki s ın ıf ­lar ını açtıktan sonra, bir seferde yüzlercesi gelmeye başladı . Aikido öğrencileri genel­l i kle gençlerdi. Ki s ın ıfl arı ise çoğunlukla üniversite profesörlerin i , doktorları, avukat­ları, sanatçı ları ve ışadamlarını çekiyordu. Hem Amerika'da hem de Avrupa'da "Ki" keli mesi gi derek yayılıyor. Ama kel imenin kendisine kapı l ıp , anlamına pek dikkat et­miyorlar Japonlar "Ki" kelimesini her gün kullanır ama anl amı hakkında fazla bi lgi leri yok gibidir Ki 'n in ögelerin i , Zihin ve Bedeni Bütünleştirmek için Dört Temel Prensip' i olabi ldiğince yayabi lmeyi umarım .

Ki e_,,.h' J'İ İS İ • 1 1 1