kalk›nma yolunda kÜresel sermaye ne getiriyor? ne götürüyor? · geliflme, kalk›nma,...

124
G‹R‹fi‹MC‹ YÖNET‹C‹ YEN‹ NES‹L Ali R›za ARSLAN Yunus NACAR Burak BENfi‹N ISSN-1303-7501 3 Ayl›k Ekonomi ve Düflünce Dergisi Y›l:14 Say›:40/Eylül 2006 www.ekocerceve.com “Eskiden iflletme için, ‘Emek-Sermaye- Teflebbüs’ diyorlard›. fiimdi bu, ‘Emek- Teflebbüs-Bilgi ve Dostluk’ oldu. Sermayenin yerini bilgi ve dostluk ald›” “Kayna¤› en etkin ve verimli yerlerde kullanmak ve en yetkin kiflilere kulland›rmak zorunday›z. Gelece¤imiz, bizim, kaynaklar› nas›l kulland›¤›m›za ba¤l›.” “Aile flirketimizde çal›flmaya bafllamamla birlikte, yabanc› tekstil fabrikalar›n›n temsilcili¤ini yaparak, geçmiflte mal sat›n ald›¤›m›z yerli firmalara mal satmaya bafllad›k.” Kalk›nma Yolunda Kalk›nma Yolunda KÜRESEL SERMAYE KÜRESEL SERMAYE Ne Getiriyor? Ne Götürüyor? Ne Getiriyor? Ne Götürüyor?

Upload: others

Post on 09-Feb-2021

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • G‹R‹fi‹MC‹ YÖNET‹C‹ YEN‹ NES‹L

    Ali R›za ARSLAN Yunus NACAR Burak BENfi‹N

    ISSN-1303-75013 Ayl›k Ekonomi ve Düflünce DergisiY›l:14 Say›:40/Eylül 2006 www.ekocerceve.com

    “Eskiden iflletme için,‘Emek-Sermaye-Teflebbüs’ diyorlard›.fiimdi bu, ‘Emek-Teflebbüs-Bilgi veDostluk’ oldu.Sermayenin yerini bilgi vedostluk ald›”

    “Kayna¤› en etkin veverimli yerlerdekullanmak ve en yetkinkiflilere kulland›rmakzorunday›z.Gelece¤imiz, bizim,kaynaklar› nas›lkulland›¤›m›za ba¤l›.”

    “Aile flirketimizdeçal›flmaya bafllamamlabirlikte, yabanc› tekstilfabrikalar›n›ntemsilcili¤ini yaparak,geçmiflte mal sat›nald›¤›m›z yerli firmalaramal satmaya bafllad›k.”

    Kalk›nma YolundaKalk›nma Yolunda

    KÜRESEL SERMAYEKÜRESEL SERMAYENe Getiriyor? Ne Götürüyor?Ne Getiriyor? Ne Götürüyor?

  • Eylü l 2006ÇERÇEVE

    SahibiMÜS‹AD Ad›na

    Dr. Ömer BOLAT

    Genel Yay›n YönetmeniMehmet DEVEL‹O⁄LU

    Sorumlu Yaz› ‹flleri MüdürüHüseyin KAHRAMAN

    Haber MerkeziSaffet YILMAZ, Kadir ABALI,

    Mustafa TOKEL, Mahmut ÖZGÜN,Abdullah TU⁄LU, Bayram fiENOCAK,

    Hakan KIYICI, ‹brahim ÇUKUR,Nihat ÇAKIR, Sadi D‹NLEY‹C‹

    Yay›n Kurulu‹srafil KURALAYErhan ERKEN

    Hayati BAYRAKMustafa TAVASLIHüseyin ÖZTÜRKMahmut BALCIKemal Ç‹FTÇ‹

    M. Burhan GENÇMehmet Akif ÖZYURT

    Özcan TOKELHalûk ‹MAMO⁄LU

    Ekrem fiAH‹N

    Dan›flma KuruluMelikflah UTKU

    Dr. Ahmet HELVACIDr. Nihat ALAYO⁄LU

    Dr. Kemal KAHRAMANDr. Hüseyin ÇIRPANDr. Melike GÜNYÜZ

    RedaksiyonOlcay YAZICI

    Grafik-Tasar›m-Bask› ve CiltTavasl› Matbaac›l›k

    Sanayi Cad. No: 17 Çobançeflme34196 Yenibosna - ‹stanbulTel: 0 212 451 31 32 (pbx)

    Fax: 0 212 451 31 41web: www.tavasli.com

    Yay›n Türü3 Ayl›k, Yerel, Süreli Yay›n

    MerkezMecidiye Cad. No:7/50Mecidiyeköy / ‹STANBUL

    Tel: 0212 213 61 00Fax: 0212 21378 90

    ‹zmir877 Sokak No.6 ‹zmirlio¤lu ‹fl Merkezi Kat:6/613

    Konak/ ‹ZM‹RTel: 0232 489 08 00 - 489 22 37

    AnkaraAn›t Cad. Algur Apt.

    No:10/11 Tando¤an / AnkaraTel: 0312 212 22 02

    BursaK›rcali Mah. Kayal› Sok.

    Tugcu Plaza 1 No:62 BURSATel:0224 256 54 43-44

    Kayseri‹nönü Blv. Y›lmaz ‹fl Merkezi

    Kat :6 No:46 KAYSER‹Tel: 0352 320 75 45

    KonyaHavzan Mah. Sapanca Sk. Sokak No:1/A

    Meram/KONYATel: 0332 320 65 00 (Pbx)

    Çerçeve’de yay›mlanan yaz›lardakigörüfller, yazarlar›na aittir.

    MÜS‹AD’› ba¤lamaz.Çerçeve Dergisinden

    Kaynak Gösterilerek Al›nt› Yap›labilir.

    ISSN-1303-7501Y›l:14 Say›:40/Eylül 2006

    Ekonomide “S›cak Sonbahara” Do¤rumu?Doç. Dr. ‹brahim ÖZTÜRK

    6-10

    “Yabanc› Sermaye, Ak›ll›caKullan›rsan Faydal› Olur”Prof. Dr. Sebahattin ZA‹M’le

    12-17

    Türk'ün Yabanc› ile ‹mtihan›Melikflah UTKU

    18-19

    Sermayenin Ülkesi De¤il‹lkesi ÖnemlidirProf. Dr. Nazif GÜRDO⁄AN

    20

    Sermaye Hareketleri veS›cak Paran›n DenetimiDoç. Dr. ‹brahim ÖZTÜRK

    22-28

    G‹R‹fi‹MC‹Giriflimcili¤in Yeni FormülüAli R›za ARSLAN’la

    30-32

    Yabanc› Sermaye Ne Getirir?Murat YÜLEK

    34-37

    “Türkiye’de Bir Yat›r›mStratejisine ‹htiyaç Var”fiaban ERD‹KLER’le

    38-44

    46-48Yabanc› Sermaye ve PiyasalarÜzerine EtkileriHikmet BAYDAR

    AB Sürecinde Do¤rudanYabanc› Yat›r›mlarEyüp Vural AYDIN

    50-54

    Yat›r›m Promosyon Ajanslar›Levent Can SEÇK‹N’le

    56-61

    Yabanc› Sermaye ve TahkimAv. Nail GÖNENL‹-Av. Yusuf ÖNALAksan Hukuk Bürosu

    62-63

    YÖNET‹C‹“Gelece¤imiz, Kaynaklar›Nas›l Kulland›¤›m›za Ba¤l›”Yunus NACAR’la

    64-66

    Çin’deki Do¤rudan Yabanc› Yat›r›mlarDE‹K Araflt›rma Birimi

    68-70

    “Körfez Sermayesi,Faizsiz Bankac›l›kta Öncü Oldu ”Osman AKYÜZ’le

    72-74

    Küresel Sermayenin EnÖnemli Sorunu ‹letiflimdirFikri TÜRKEL

    75-77

    Yabanc› Sermaye ve KOB‹’lerM.fiükrü DO⁄ANT.C Baflkanl›k Özellefltirme idaresiSermaye Piyasalar› Daire Baflkan›

    78-80

    “Yabanc› Sermeyenin SektörümüzeCiddi Katk›s› Olaca¤›n› Düflünmüyoruz”ADESE Gen. Müdürü Ramazan KESER’le

    86-88

  • Editörden...

    Yabanc› sermaye; yabanc›s› olmad›¤›m›z bir konu..

    Osmanl› Devleti’nin son demlerini yaflad›¤› 18-19. as›rdan, günümüzedo¤ru bakt›¤›m›zda, hiç de yabanc›s› olmad›¤›m›z bir konu, yabanc›sermaye. Bugün küresel veya uluslar aras› sermaye olarak da adland›rd›¤›m›zyabanc› sermayenin, dünya kalk›nma trendlerinin gerisinde kalm›fl ülkeleriçin bir zorunluluk oldu¤u kaç›n›lmaz. Zira sanayi devrimiyle birlikteAvrupa’n›n gerçeklefltirdi¤i h›zl› teknolojik geliflmeler, dünyadaki sosyalve ekonomik flartlar› da tamamen de¤ifltirmifl, bu teknolojileri üretmeyenülkelerin de buna sahip olmalar› mecburiyetini ortaya ç›karm›flt›r.

    Bizde kapitülasyonlarla bafllay›p, millî sanayi ve millî ekonomi politikalar›ylasüren ve bugün do¤rudan yabanc› sermaye yat›r›mlar› ad› ile k›sacaözetleyebilece¤imiz bu süreç, flu anda ülkemizin en önemli gündemmaddelerinden birini oluflturuyor. Bir yandan hükümet, yabanc› sermayeyiteflvik kanunlar› ç›kar›rken, bir yandan da kal›c› olmas› amac›ylakurumsallaflma çal›flmalar› yürütüyor.

    Nas›l bir yol izlenmeli?Burada yabanc› sermaye ile ilgili çal›flmalar›n nas›l yürütülmesi gerekti¤isorusu önem kazan›yor. Türkiye’nin kalk›nma yolunda daha büyük ad›mlaratmas› aç›s›ndan yabanc› sermaye bir ihtiyaç. Bu aç›dan, kaynaklar› ekonomikbüyüme ve istihdam a盤›n› kapatmaya yetmeyen Türkiye’nin, özellikleistihdam› art›r›c› ve yüksek katma de¤er sa¤layan sektörleri canland›rmas›önem arz ediyor. Bilgi teknolojileri sektörü, bunlardan en önemlisi.Çerçeve’nin önümüzdeki say›s›nda ele alaca¤›m›z bu konu, ülkemiz içinoldukça yeni. Yabanc› sermaye konusunda oldu¤u gibi, yeni kanun vemevzuatlar ve kurumsal altyap› çal›flmalar› gerektiriyor. Yabanc› sermayenin,gidece¤i ülkeyi, mevzuatlar›na göre tercih edece¤i düflünüldü¤ünde,do¤rudan yabanc› sermayeyi çekici mevzuatlar›n ç›kar›lmas› ve bumevzuatlar›n s›kl›kla de¤ifltirilmemesi bir baflka önemli konu.

    S›cak paraya hay›r..Prof. Dr. Sebahattin Zaim, yabanc› sermayeyle ilgili olarak “S›rf para olarakgelen, yat›r›m ve istihdama hiçbir fley katmayan, piyasada serbest ekonomiyiistismar edip, spekülatif oyunlar oynayan ve istedi¤i vakit ülkeyi terk edensermayeyi “yabanc› sermaye” olarak tan›mlamak yanl›flt›r. Bu sermayeyi degerçekten yat›r›m için gelen yabanc› sermayeden ayr› tutmak gerekir”uyar›s›nda bulunuyor. Bu yüzden, “s›cak para” olarak adland›r›lan, menkulk›ymetler piyasas›na büyük miktarlarda ve k›sa bir süre için girip ç›karak,piyasay› olumsuz yönde dalgaland›ran yabanc› para için önlemler al›nmas›da elzem görülüyor.

    Sermayenin ilkesi önemli..Burada unutulmamas› gereken bir di¤er önemli konu da, geçmiflteki kötüyönetimlerin b›rakt›¤› ac› izler yüzünden yabanc› sermayeye karfl› al›nantav›rd›r. Bu konuda Prof. Dr. Nazif Gürdo¤an’›n flu aç›klamas› önemli;“‹lkesi ilkesizlik olan giriflimci ve kurulufllar, hiçbir alanda baflar›l›olamayacaklar› gibi, her ülkede de yasal engel ve kültürel bask›yla karfl›lafl›rlar.Bu ba¤lamda, giriflimci ve sermayenin ülkesi de¤il, ilkesi önemlidir. ‹lkesizkurum ve kurulufllar›n yaln›zca kendi ülkesine de¤il, her ülkeye zarar›dokunur.”

    Bu say›m›zda, ülkemizin kalk›nmas› aç›s›ndan büyük önem arz eden “yabanc›sermaye” konusunda, bir tart›flma platformu oluflturmay› amaçlad›k. Bumütevaz› çal›flmam›z›n, ülkemizin kalk›nmas› yolunda bir ad›m olarakde¤erlendirilece¤ini ümit ediyoruz.

    Yeni say›larda buluflmak dile¤iyle…

    Hüseyin Kahraman

    Eylü l 2006 ÇERÇEVE

    YEN‹ NES‹LPlanl› Bir Çal›flmayla Ailefiirketine Vizyon Kazand›r›yorBurak BENfi‹N’le

    90-92

    Yeni Trendler, De¤iflen StratejilerProf. Dr. Mustafa AYKAÇ

    94-104

    ‹ttihatç›lardan Yabanc› Anonimfiirketlere DenetimProf. Dr. Ali AKYILDIZ

    106-110

    Bir Ekonomik Tetikçinin ‹tiraflar›Mahfi KUTLUER

    112-114

    Dünyevî Olana Yenilmemek…Olcay YAZICI

    116-119

  • Dünyada sermaye s›k›nt›s› çeken ülkeleringeliflme, kalk›nma, sanayileflme yolunda içyat›r›mlar kadar do¤rudan yabanc› yat›r›m-lara (DYY) da büyük ihtiyac› vard›r. Yaban-c› sermaye konusunda dünyadaki trendebakt›¤›m›zda, özellikle 2. Dünya Savafl›sonras› d›fl ticaretin serbestlefltirilme çal›fl-malar› GATT çerçevesinde bafllam›fl vedünyan›n çok uluslu flirketleri –özellikleABD ve Avrupa’n›n güçlü ülkeleri ( Alman-ya, Fransa, ‹ngiltere, ‹talya) kaynakl› flirket-ler- baflka ülkelere do¤rudan yat›r›mlar›n›bafllatt›lar. Dünya ekonomisinde çokulus-lu bu flirketler, 1950’li-1960’l› ve 1970’li y›l-larda küresel ölçekte çal›fl›p kâr oranlar›n›art›r›nca büyük sermaye birikimlerine sa-hip oldular. 1980’den itibaren ABD’nin,AB’nin ve onlar›n kontrolündeki IMF veOECD’nin gündeminde hep sermaye hare-ketlerinin serbestleflmesi yer ald›. Bu çal›fl-malar sonunda önce geliflmifl ülkeler ara-s›nda, sonras›nda geliflmekte olan ülkelerzorlanarak sermaye hareketleri serbestlefl-tirildi. Bu geliflmelerin ard›ndan art›k do¤-rudan yat›r›mlardan ziyade, büyük malîfonlar›n hareketlili¤inin serbestleflmesi ya-fland›. Yabanc› yat›r›m fonlar›n›n borsalara,hisse senetlerine, tahvil borsalar›na, dövizkuru piyasalar›na ve mali türev piyasalar›nayüksek gelir ve kâr elde etmek için baflkaülkelere gittiklerini gördük.

    Türkiye, do¤rudan yabanc› yat›r›m çekmeyolunda uzun y›llar geride kald›. 1950’de

    ekonomide bafllayan serbestleflme rüzgâr›ile baz› yabanc› yat›r›mlar ülkemize gelsede, 1950- 1980 aras›nda ülkemiz sadece250 milyon dolar yat›r›m çekebildi. 24Ocak 1980 kararlar›ndan 2000’li y›llara ka-dar olan dönemde y›ll›k yabanc› yat›r›mlarmiktar› ortalama 500 milyon-1 milyar dolararas›nda gerçekleflti. Türkiye’nin krizli dö-nemi olan 1990’l› y›llarda siyasi ve ekono-mik istikrars›zl›¤›n oldu¤u dönemde ya-banc› yat›r›mlar ürkmüfltü. Ancak Türki-ye’de 1990 y›l›nda Türk liras›n›n konverti-biliteye geçifliyle beraber do¤rudan yat›-r›mlardan çok, mali fonlardaki yat›r›mlar›ngiriflinde art›fl gözlemlendi. 1990’l› y›llardarant ekonomisinin güçlenmesi, kamu aç›k-lar›n›n tahvil ve bono borçlanmalar› ile ka-pat›lmas› anlay›fl› karfl›s›nda, cazip ve reelfaiz gelirini çok yüksek bulduklar› için hemiçerdeki hem d›flar›daki mali fonlar›n dik-kati ülkemize çekilmifltir. S›cak sermayededi¤imiz bu girifllerin maliyeti ülke eko-nomisi için çok yüksek olmufl ve ülke kay-naklar›n› ciddi oranda kurutmufltur.

    Son y›llarda Türkiye iktisadi ve siyasi istik-rarla birlikte reformlar›n da efllik etti¤i birsüreçte nihayet yabanc› sermayenin ilgisiniçekmeyi baflarm›flt›r. 2005 y›l› ise özel biry›l olmufl, büyük k›sm› özellefltirme yoluile gerçekleflerek yabanc› yat›r›mlar›n mik-tar› 9,7 milyar dolar seviyesine yükselmifl-tir. 2006 y›l›n›n ilk 7 ay›nda ise, 9.2 milyardolar olarak gerçekleflmifltir. Türkiye’nin

    do¤rudan yat›r›m girifline ihtiyac› oldukçayüksektir. Bunun birden çok nedeni var-d›r. Her fleyden önce, Türkiye’nin hâlâmuazzam bir kalk›nma sorunu vard›r. Kal-k›nmadan kas›t, (i) kifli bafl›na olan gelirinart›r›lmas›, (ii) gelir da¤›l›m›nda adaletinsa¤lanmas›, (iii) nitelikli e¤itimin toplumkatmanlar›na yay›lmas›, (iv) sa¤l›k sistemi-nin etkinli¤inin art›r›lmas› (v) iflsizli¤in or-tadan kald›r›lmas›, (vi) üretimini yüksekkatma de¤ere dayal› ça¤dafl sanayi ve hiz-metler sektörüne kayd›rmas›d›r.

    Hâlâ “orta düzey gelire sahip” ülkelerin altkatmanlar›nda bulunan Türkiye’de fakirliksorunu vard›r. Türkiye’nin nüfusunun da%65’inin 30 yafl›n alt›nda oldukça genç ol-du¤u düflünüldü¤ünde, Türkiye’nin her y›ldüzenli olarak reel bazda % 6-7 civar›ndabüyüme bask›s› alt›nda oldu¤u kendili¤in-den ortaya ç›kmaktad›r.

    2001 fiubat krizi sonras›nda takip edilensüreçte devletin iktisadi bir aktör olarakmeydan› terk etmesi, bunun yerine süreciözel sektöre b›rakarak etkin bir düzenle-me ve denetim fonksiyonunu güçlendir-mesi gerekmifltir. Di¤er taraftan, gereklibüyümenin önünde birçok s›k›nt› vard›r.Her fleyden önce, Türkiye’nin içerideborçlan›labilir kaynaklar› yetersiz, olan›nvadesi k›sa ve maliyeti yüksektir. Dolay›s›y-la bilhassa son y›llarda gerçekleflen büyükyat›r›m hamlesinin iç kaynaklardan sa¤lan-

    Eylül 20064

    Çerçeve

    Yabanc› Sermayeye Bak›flD r . Ö m e r B o l a t

    MÜS‹AD Genel Baflkan›

  • mas› imkâns›zd›r. 2004 ve 2005 y›llar›ndamillî tasarruflar›n millî gelire oran› s›ras›ylayüzde 20,3 ve 20,4 iken, ayn› dönemde ya-t›r›mlar›n milli gelire oran› yüzde 26,5 ve27,5 olarak gerçekleflmifltir. Bunun sonu-cunda da yat›r›m-tasarruf a盤› 2004 ve2005 y›llar›nda kamu kesiminde yüzde 5,4ve 2,8 olarak gerçekleflirken, özel kesimdeyüzde 0,7 ve 4,4 olarak gerçekleflmifltir.Neticede millî düzeyde sürdürülen büyü-me ve yat›r›m hamlesinin bir sonucu olanbu a盤›n d›fl kaynaklarla finanse edilmesigerekmifltir. Bundan sonra da bu e¤ilimdevam edecektir.

    Di¤er taraftan, son y›llarda büyümeninkayna¤› haline gelen sabit sermaye yat›r›m-lar›n›n, artan oranlarda ihracata ve dövizkazanc›na yöneltilmesi gere¤i de, takipedilen kalk›nma sürecinin olmazsa olmaz-lar›ndand›r. Bu noktada kaç›n›lmaz olaraküstesinden gelinmesi gereken gerçek, üre-timin daha fazla girdi gerektiren klasik üre-tim yap›s›ndan ve bu tür sektörlerdenuzaklaflarak verimlilik eksenli sürdürülme-sidir. Bu meyanda üretimin devam edece-¤i sektörlerde verimlilik art›fl› gere¤i var-ken, yeni ikame edilecek bilgi ve teknolojiyo¤un sektörlerin de h›zla devreye sokul-mas› gerekmektedir. ‹flte sözü edilen ve-rimlilik s›çramas›n›n, eme¤in ücretininbast›r›lmas› ve daha uzun çal›flma saatleriy-le kapat›lmas› imkâns›zd›r. Türkiye’nintoplam kalite verimlili¤ini yakalamas› ge-rekmektedir. Bunun için know-how, tec-rübe, gerekli teknolojik donam›m, pazara¤lar› gibi bir çok parametre denkleme da-hil olmaktad›r. Bu noktada da Türkiye’ninyo¤un bir yabanc› yat›r›m sermayesi girdi-sine ihtiyac› vard›r.

    Yine Türkiye’de sürdürülen kararl› ve geridönülemez bir özellefltirme süreci vard›r.2006 y›l›nda bunlara enerji sektörü ilaveedilmifltir. Birçok alanda teknik, mali vetecrübî yeterlilik esast›r. Bu kriterleri sa¤la-

    yan yerli bir sermayeden bahsetmek ise neyaz›k ki pek az mümkündür. On y›llar bo-yunca sürdürülen yanl›fl yönetiflim, devlet-toplum ve devlet-ifladam› iliflkisi a¤›nda vekronik istikrars›zl›k ortam›nda Türkiye ser-maye birikimini sa¤layamad›¤› gibi, bizegöre Cumhuriyet’imizin bafl›ndan beri sür-dürülen yerli büyük ifladam› infla etmeprojesi de çok s›n›rl› say›da netice verebil-mifltir.

    Buraya kadar özetlenen tablodan aç›kçaortaya ç›kan gerçek, bir yandan Türki-ye’nin kalk›nma sorununa çözüm olmaküzere yabanc› sermaye gere¤i ortaya ko-nulmufl oldu, di¤er yandan da ihtiyaç du-yulan sermayenin niteli¤ine iflaret edilmifloldu. Bu sermaye, aç›kça ifade edelim ki,1990’l› y›llarda bafllayan yabanc› sermayeörne¤inde oldu¤u gibi paradan para kaza-nan talanc› sermaye olmamal›d›r. Kamu fi-nansman yap›s›ndaki aç›klar›n zorlad›¤›ucuzcu ve belefl finansman aray›fl› ülkemi-zi iflas noktas›na getirmifltir. Buna nedenolan malî yap› çok flükür ki, 2006 y›l›n›n ilkyar›s› itibariyle ancak bir miktar düzeltile-bilmifltir. Ard›ndan baflta enflasyon olmaküzere, di¤er makro göstergeler de yerli ye-rine oturmaya bafllam›flt›r.

    Nitekim do¤ru ortam›n kurulmas›, do¤ruteflviklerin oluflturulmas› ve etkin bir ka-musal yönlendirmenin oldu¤u ortamlardayabanc› sermayeden de beklenen ilgi gel-meye bafllam›flt›r. Bundan sonra sürecinsadece s›cak paradan uzaklaflarak de¤il, ay-n› zamanda sadece finans ve perakendesektörleri gibi ilave istihdam ve katma de-¤er oluflturmayan sektörlerden baflka sek-törlere kayd›r›larak devam ettirilmesi gere-¤i vard›r. Türkiye, hangi sektörde ne oran-da yabanc› yat›r›m pay›na ihtiyac› oldu¤u-nu stratejik bir vizyonla tan›mlayarak, ilgilisektörlere sermaye çekme sürecinde ka-rarl›l›kla ilerlemelidir. Bu ba¤lamda yerlisermayenin yabanc›larla ortakl›¤›, hükü-

    metin titizlikle üzerinde durmas› gerekenhususlardan birdir.

    Türkiye’ye gelen yabanc› sermayenin top-luma, toplumsal dokuya yabanc›laflmamas›ve toplumsal koalisyonlar oluflturmas› ge-re¤inden bahsedilmelidir. Aksi takdirdedolu dizgin bir flekilde ülkeye giren yaban-c› sermayeye toplum kuflkuyla bakar halegelir ve ülke varl›klar›n›n elden gitmesi ne-deniyle toplumsal bir yaln›zl›k ve özgüvenkayb› oluflabilir. Böyle bir ortamda yabanc›sermayenin da kazan›mlar›n› sürdürmesiihtimalinin kalmayaca¤› aflikârd›r.

    Sonuç olarak, MÜS‹AD do¤rudan yabanc›yat›r›mlar›n ülke ekonomisi için faydal› ol-du¤unu düflünmekle beraber, bu yat›r›m-lar›n devlet ve hükümet taraf›ndan ekono-minin rekabetçi bir yap›ya kavuflmas› vegelece¤in sektörlerinin tespiti aç›s›ndanbelirli sektör ve bölgelere yo¤unlaflt›r›larakdesteklenmesinin gereklili¤ine inanmakta-d›r. “B›rak›n›z yaps›nlar, b›rak›n›z geçsin-ler” anlay›fl› ile bugün herkesin istedi¤isektörde istedi¤i yere yat›r›m yapma öz-gürlü¤ü dünyan›n en geliflmifl ülkelerindedahi yoktur. ABD hükümeti ve KongresiDubai liman flirketinin ABD’nin limanlar›n›devralmas›na karfl› ç›km›fl ve engellemifltir.Yine geçen y›l, AB içerisinde enerji ve fi-nans sektörlerinde bu tür birçok engelle-me ve yasaklamalar stratejik nedenlerlegerekçelendirilmifltir. Biz, özellikle banka-c›l›k sektöründe yabanc› sermaye pay›n›n%30’lar› aflmamas› için s›n›rland›r›lmas› ge-rekti¤ini düflünüyoruz. Ülke ekonomisineüretim, katma de¤er, istihdam ve döviz ka-zand›racak do¤rudan yabanc› yat›r›mlaraevet, ancak ülke ekonomisini kurutan s›-cak para girifllerine ise dur denilmesi ge-rekti¤ine inan›yoruz.

    Sayg›lar›mla...

    Eylül 2006 5

    Çerçeve

  • Türkiye’nin Büyüme Modelinin Zorunlulu¤uTürkiye ekonomisinde 2002 y›l›ndan beridevam eden temel ekonomik göstergeler-deki iyileflmeye ra¤men, uygulanan prog-ram›n ihtiva etti¤i ve iyi yönetilemedi¤iiçin gittikçe derinleflen çeliflkileri nedeniy-le kendi k›r›lganl›klar›n› da beraberindegetirmifltir. Kamu maliyesindeki düzelme-ler ile bunun neden oldu¤u enflasyonuntek haneli rakamlara düflürülmesi, progra-m›n vaat etti¤i iki baflar›d›r.

    Gerçekten de bu iki de¤iflken karfl›l›kl› ola-rak birbirlerinin kangrene dönüflmesineneden oldu¤undan, bunlar›n ikisine bir-den efl zamanl› olarak yüklenmek ve neti-ce almak gere¤i vard›. Aç›kt›r ki, %70’lerband›ndaki enflasyonu ve millî gelirin%17’lerine yaklaflm›fl olan bütçe aç›klar›n›bu kadar k›sa zamanda günümüzdeki ma-

    kul düzeylere çekmek için (parasal ve ma-li anlamda) daralt›c› politikalar›n uygulan-mas› suretiyle ekonominin so¤utulmas›gere¤i vard›. Buna ra¤men mevcut demog-rafik yap› ve gelir düzeyi itibariyle Türki-ye’nin ertelenemez bir büyüme bask›s› al-t›nda oldu¤u da baflka bir gerçekti. Buna göre, Türkiye ekonomisinin uzun y›l-lar %5’in alt›na düflmeden sürdürülebilirbir büyüme patikas›na oturmas› gere¤i var-d›.

    Bu koflullar alt›nda Türkiye’nin (i) makuldüzeyde büyümek, (ii) bunu yaparkenbütçe aç›klar›n› azaltmak ve (iii) ayn› za-manda enflasyonu düflürmek gibi ertele-nemez ve birbirine tercih edilemez üçlübir ajandas›n›n oldu¤u kendili¤inden ortayç›k›yordu. Aç›kt›r ki, bu, ilk bak›flta birbiriy-le taban tabana z›t bir gündemi ifade et-mektedir.

    Türkiye’nin 2002-2006’n›n ilk yar›s› aras›n-daki 4,5 sene zarf›nda bunlar›n tümünübirden baflard›¤›na kuflku yoktur. fiöyle ki;ülkede y›ll›k büyüme ortalamas› reel ola-rak %7 civar›nda gerçekleflirken, enflasyon%70 band›ndan tek haneli rakama, bütçeaç›klar›n›n millî gelire oran› da 2005 so-nunda %2’nin alt›na sarkt›.

    De¤iflen Aktörler ve De¤iflmeyen Faktörlerfiimdi bu noktada ard› ard›na iki soru so-rup cevap aramak durumunday›z. Birincisoru fludur: Acaba birbiriyle son derece çe-liflkili gibi duran bu üçlü baflar› nas›l telifedilmifltir? Program›n “zaaflar›n›n” da buba¤daflt›rma zaruretiyle ilgili bir durum ol-du¤u düflünülmelidir.

    Her fleyden önce burada bahsedilen zaru-ret, Türkiye’yi eldeki “modeli” seçemeyezorlam›flt›r. fiöyle ki, kamu maliyesindekibir düzelme ve bütçe aç›klar›n›n kapanma-s› için (geleneksel al›flkanl›klar›n tersine)kamu sektörünün büyümenin ve istihda-m›n motoru olmaktan ç›kart›lmas› gerek-mekte idi. Bu tart›flmas›zd›r. Ancak büyü-meden de vazgeçemeyece¤imize göre bugörevin özel sektör taraf›ndan devral›nma-s› gerekiyordu.

    ‹kinci olarak, bu noktada büyümenin kay-naklar› önem kazan›yordu. Bilindi¤i üzereGSY‹H’y› oluflturan toplam talep unsurlar›üretim, tüketim, kamu harcamalar› ve netihracattan oluflmaktad›r. Acaba büyümeyibunlardan hangisi sürüklemeliydi? Yukar›-da ifade edildi¤i gibi, kamu harcamalar›nadayal› geniflleyici politikalar tümüyle denk-

    makro EKONOM‹

    Eylül 20066

    Ekonomide “S›cak Sonbahara” Do¤ru mu?Yap›lmas› gereken, belki kur art›fl›ndan medet ummaktan ziyade, yat›r›mlar›n kalitesinin verimlilikve katma de¤er art›fl›n› destekler mahiyette art›r›lmas›, içeriye giren sermayenin bilefliminin uzunvadeli sermaye yönünde de¤ifltirilmesi ve do¤rudan yabanc› sermaye (DYS)’nin Türkiye’nin üretimdesenini gereken yönde de¤ifltirecek nitelikte motive edilmesidir.

    Bütün bu bulgular bir arada eleal›nd›¤›nda, mevcut yap›da üreti-min d›fl ba¤›ml›l›¤›n›n artt›¤›, cariaç›k yaratan yap›n›n kendini telafiedici yönde geliflmedi¤i, bir neviekonomide uzun vadede bir peri-ferileflme sendromunun belirgin-leflti¤i sonuçlar›na var›labilir.

    Doç. Dr. ‹brahim ÖZTÜRK

  • lemden ç›kart›lm›flt›. Geriye kalanlardantüketim kalemi ise zaten Türkiye’yi 2001krizine çeken unsurlar›n bafl›nda gelmekteidi. Zira bu kalem hem borç yaratmaktahem de enflasyonu tetiklemekteydi. Dola-y›s› ile tüketimin de bast›r›lmas› flartt›. Bü-yümenin kayna¤› olarak geriye üre-tim/yat›r›m ve bunun yönlendirilmesigereken alan olarak d›fl ticaret kal›-yordu. Bu, Türkiye’nin yap›sal dönüflü-müne, küresel rekabete aç›larak döviz ka-zanmas› ve kalk›nman›n finansman›na kat-k› yapmak üzere kaç›n›lmazd›. Demek ki,yeni dönemde büyümenin aktörü özelsektör, büyümenin kaynaklar› a¤›rl›kl› ola-rak yat›r›m-üretim ve ihracat olmal›yd›. Ay-nen böyle de oldu. 2004 y›l› zirve yapmaküzere toplam yat›r›mlar milli gelirin%27’lerine varan oranlara ç›kt›. Üretiminekseni sabit sermaye yat›r›mlar›na kayd›.

    Bu noktada önemli bir sorun da kuflkusuzüretimin finansman›yla ilgili idi. 2001 krizisonunda millî gelire oran› %16,5’e kadargerileyen ulusal tasarruf düzeyi ile yukar›-da ifade edilen oranda bir büyümenin sa¤-lanmas› imkâns›z oldu¤una göre, bir yan-dan kamu maliyesindeki iyileflmelere para-lel olarak tasarruf oranlar›n›n art›r›laraközel sektöre alan aç›lmas›, öte yandan d›fltasarruflar›n devreye sokulmas› gerekmek-te idi. Gerçekten de 2005 y›l› sonunda ma-lî disiplindeki baflar›ya paralel olarak ulusaltasarruflar millî gelirin %20’lerini zorlar birdüzeyi yakalam›flsa da, tasarruf-yat›r›m aç›-¤›n›n giderilmesi için bu da yeterli de¤ildir.

    Öte yandan k›r›lgan demokrasisi, bozukgelir da¤›l›m› ve fakirlik koflullar›nda halk›daha fazla “zorunlu tasarrufa” yöneltmekde mümkün de¤ildir. Bu durumda d›fl kay-naklara baflvurulmas› gere¤i kendili¤indenortaya ç›kmaktad›r.

    Büyümenin D›fl Finansman› ve Ekonomiye “Düflük Kur Katk›s›”‹flte tam bu noktada uluslararas› ortam›nyükselen piyasalar›n lehine geliflmesi Tür-kiye’nin büyük flans› olmufltur. Tek partihükümetiyle gelen istikrar, AB üyelik süre-ci ve yap›lan reformlar yüksek finansal ge-tiri arayan küresel sermayenin yolununson derece “bakir” olan Türkiye’den geç-mesine neden oldu. Böylece Türkiye, iç pi-yasaya nazaran daha ucuz ve uzun vadeliborçlanma flans› yakalam›fl oldu. Bununiçinde k›sa vadeli sermaye giriflleri elbetteçok büyük bir yer tutmufltur. 2006 y›l›n›nilk yar›s› itibariyle birikimli olarak sistemde60 milyar dolar civar›nda bir “s›cak para”vard›r. Bu her zaman böyle olmufltur. An-cak ilk defa 2002 sonras›nda sermayeninkompozisyonunda sa¤l›kl› de¤iflim sürecibafllam›flt›r.

    Özellefltirme f›rsatlar›na ilave olarak, dina-mik ve genç demografik yap›s›yla istikrariçinde büyüyen iç piyasaya yat›r›mc›, ser-maye de akmaya bafllam›flt›r. Alt› s›f›r›n daat›lmas›yla düflen enflasyon ortam›nda sa¤-lam bir yat›r›m arac›na dönüflen TL h›zlade¤er kazan›rken, “ucuz yabanc› para” dafinansman kolayl›¤› sa¤lam›fl oluyordu.

    Zorunlu nedenlerle tercih edilen yukar›da-ki model ba¤lam›nda ele al›nd›¤›nda, ucuzkurun büyük katk›lar› oldu¤u tart›flmas›z-d›r. ‹lk olarak kabul etmek gerekir ki, yap›-sal nedenlerle üretimde yüksek düzeydeithal mal girdisine ba¤›ml› olan Türkiye sa-nayisi için düflük kur, son derece uygunbir ortam oluflturmufltur. Zira ucuz kur, it-halât esnekli¤i çok düflük olan, yani büyü-me ve üretim sürecinde mutlaka ithal edil-mesi gereken enerji, petrol, kimyasallar veçeflitli ileri teknoloji ürünleri gibi birçokgirdi maliyetlerinin düflük düzeyde kalarak

    ihracat›n rekabet gücü ve ivme kazanmas›-na katk›da bulunmufltur. Aç›kças› mevcutgirdi ba¤›ml›l›¤› koflullar›nda düflük kurunihracat› engelleyen bir faktör olarak görül-mesi do¤ru de¤ildir. Zira öyle olsa idi1980’lerden beri sürdürülen reel devalüas-yon politikalar› nedeniyle Türkiye, bu günrekabet sorunlar›n› çözmüfl olmal›yd›. Oy-sa Türkiye’nin çokça baflvurdu¤u bu süreç,“fakirlefltiren ihracat modeli” olarak kay›t-lara geçmifltir.

    ‹kinci olarak, son y›llarda genelde Asya,özel de ise Çin’in yüksek büyümeye ba¤l›talebi ve yaflanmakta olan küresel siyasalkrizler nedeniyle yat›r›m girdilerinin fiyat-lar›nda yaflanan büyük art›fllar dikkate al›n-d›¤›nda ucuz kurun, ithalat yoluyla içeriyebir enflasyon çekilmesine de engel oldu-¤u, yani Türkiye’nin dezenflasyon sürecineciddi manada katk›da bulundu¤u anlafl›la-cakt›r.

    Yine tersinden bir örnek vermek gerekir-se, Türkiye’de 2006 y›l› boyunca hedefler-den sapan TÜFE enflasyonunda ana faktö-rün, artan petrol ve di¤er emtia fiyatlar›nailave olarak, bu fiyat art›fllar›n› daha daabartarak içeriye yans›tan kur art›fl› oldu¤ubilinmektedir.

    Son olarak ucuz kur, ertelenemez bir gün-dem olan kamu borç stokunun düflürül-mesi için de son derece yap›c› bir katk›sa¤lam›flt›r. Bunun ne anlama geldi¤ini ifa-de etmek üzere tersinden bir örnek ver-mek gerekirse, 2005 y›l› sonunda 247 mil-yar dolar olan toplam kamu borç stokuTemmuz 2006 sonunda 232 milyar dolarakadar düflürüldü¤ü halde, s›rf kurlardakiart›fl nedeniyle, YTL cinsinden bak›ld›¤›n-da ayn› dönemde borçlar 331,5 milyarYTL’den, Haziran sonunda 352 milyar

    Eylül 2006 7

    makro EKONOM‹ / Ekonomide “S›cak Sonbahara” Do¤ru mu?

  • YTL’ye kadar s›çram›fl, nihayet kurlar›ntekrar gerilmesiyle birlikte Temmuz so-nunda rakam 346,5 milyar YTL’ye kadargerilemifltir.

    Bu üç faktör bir arada düflünüldü¤ünde,MB’n›n son aylarda k›sa vadeli gecelik faizoranlar›n›, bize göre beklenenden ve gere-¤inden fazla agresif bir h›zla yükseltilme-sinden murat, kurun belki tam eski düze-yine olmasa bile buna yak›n bir yerlerdedengeye kavuflarak ucuz kurun baflta enf-lasyon olmak üzere borç stokunun ve itha-lat maliyetlerinin düflürülmesine olan kat-k›s›n›n devam›n› temin etmektir. Zira buparametrelerde kontrolün kaybolmamas›mevcut ekonomi program›n›n özünü veana fikrini oluflturmaktad›r.Bu bölümle ilgili olarak ifade edilmesi ge-reken husus, modelin zorunlu yan etkileri-nin iyi idare edilip edilmemesiyle ilgiliolup, afla¤›da bu konu ele al›nacakt›r.

    Yan Etkiler: Sürdürülebilir mi, De¤er miydi?Bu noktada üretimin ihracata yönlendiril-mesinin gere¤i daha önce vurgulanm›flt›.Bu ise Türkiye’nin ticarete konu olan mal-lar›n›n rekabetçili¤i ile ilgili bir durumdur.Bu noktada ikinci soruya geliyoruz: Geli-

    nen aflamada elde edilen baflar› aç›kt›r. An-cak yan etkiler de hesaba kat›ld›¤›nda bu-na de¤er miydi? Yan etkiler acaba uzun va-dede elde edilen baflar›n›n alt›n› oyabilirmi?Önce düflük kurdan bafllamak gerekirse,bunun ihracat›n rekabet marj›n› düflürür-ken, ithalat maliyetlerine yapt›¤› olumlukatk› yukar›da vurguland›. Düflük kurunaç›klanan di¤er katk›lar› da dikkate al›nd›-¤›nda bu olumsuz noktan›n “tölere” edilirnitelikte bulundu¤u aç›kça görülmektedir.Afla¤›da tart›fl›laca¤› gibi daha etkin birekonomi idaresi ile yan etkilerin bu düze-ye varmadan k›smen kontrol alt›na al›nabi-lece¤i de düflünülebilir. Ancak yeri gelmifl-ken not edilmelidir ki, iç ve d›fl siyasal kon-jonktür buna engel olmaktad›r. Neticedeoyunu ne kadar bilirseniz bilin, kurallar kâ-¤›t üzerinde ne kadar “eflit” olursa olsun,sonunda oyunu gücünüz kadar oynayabil-mektesiniz.

    Ekonomide Periferileflme SendromuDaha Belirgin: Burada kritik nokta, biryandan zaman içinde yap›lan yat›r›mlar›nülkenin ithalat ba¤›ml›l›¤›n› azalt›c› yöndegeliflip geliflmeyece¤i, öte yandan da sü-rekli aç›lan cari aç›k makas›n›n finansmankalitesinin ne yönde geliflti¤idir. Birinci-

    den bafllamak gerekirse, yap›lan son bir ça-l›flamaya göre (Tablo-1) mevcut katma de-¤er oluflturma, yat›r›mlar›n niteli¤i ve kuryap›s› alt›nda her geçen zaman içinde (i)toplam maliyetlerin içinde ithalat›n pay›-n›n ucuz kur sayesinde sabit kald›¤›, (ii)ancak üretimin ithalat ba¤›ml›l›¤›n›n hat›r›say›l›r bir flekilde artt›¤› ve 2003 y›l›ndaki%31,3 seviyesinden tedricen artarak %36,1seviyesine ç›kt›¤› ve (iii) toplam arz içindeithalat›n pay›n›n art›fl e¤ilimini sürdürdü¤üanlafl›lmaktad›r.

    Bu arada (iv) ihracat›n toplam sat›fllar vetoplam arz içindeki pay›nda bir dura¤anl›k,(v) ancak üretimdeki pay›nda cüz’i de olsabir art›fl›n oldu¤u anlafl›l›yor. Bunun bir an-lam› da üretimin göreceli olarak iç sat›fllarayönelme e¤ilime girmifl olmas›d›r. (vi) Sonolarak da artan d›fl ticaret aç›klar› karfl›s›n-da ihracat›n ithalat› karfl›lama oran›n›n%60 s›n›r›na kadar geriledi¤i görülmekte-dir.

    Bütün bu bulgular bir arada ele al›nd›¤›n-da, mevcut yap›da üretimin d›fl ba¤›ml›l›¤›-n›n artt›¤›, cari aç›k yaratan yap›n›n kendi-ni telafi edici yönde geliflmedi¤i, bir neviekonomide uzun vadede bir periferileflmesendromunun belirginleflti¤i sonuçlar›navar›labilir. Bu gözlem, Türk ekonomisi-nin içinde bulundu¤u yap›sal zaaflar›telafi etmek ve geçmifl ihmalleri orta-dan kald›rmak için küresel ekonomi-ye haz›rl›ks›z bulundu¤u bir ortamdaeflit olmayan koflullarda eklemlendi-¤ini göstermektedir.Esasen bu tablo tedirgin edici olup, kolay-c› çözümlere yönelmenin kazand›raca¤›pek bir fley de yoktur. Yap›lmas› gere-ken belki kur art›fl›ndan medet um-maktan ziyade, yat›r›mlar›n kalitesi-nin verimlilik ve katma de¤er art›fl›n›destekler mahiyette art›r›lmas›, içeri-

    Eylül 20068

    makro EKONOM‹ / Ekonomide “S›cak Sonbahara” Do¤ru mu?

    Tablo-1 Türkiye’de Üretimin D›fl Ticarete Ba¤›ml›l›¤›

    Kaynak: Ercan Türkân, Türkiye’de Üretimin ‹thalat ve ‹hracat Ba¤›ml›l›¤›, TCMB, 12 Temmuz 2006.

  • ye giren sermayenin bileflimininuzun vadeli sermaye yönünde de¤ifl-tirilmesi ve do¤rudan yabanc› serma-ye (DYS)’nin Türkiye’nin üretim de-senini gereken yönde de¤ifltirecek ni-telikte motive edilmesidir.

    D›fl A盤›n Kalitesi de Aktörü de De¤ifliyor: Konuyla ilgili ikinci husus isea盤›n finansman kalitesiyle ilgilidir. Türki-ye ekonomisinde 2002 y›l›ndan beri yaflan-makta olan büyüme performans›n›n arka-s›ndaki temel faktör daha çok k›sa vadelisermaye giriflleridir. Bir baflka ifadeyle bü-yümenin sonucunda oluflan cari aç›k bü-yük oranda k›sa vadeli sermaye giriflleriylefinanse edilmektedir. Bu aflamada bir aranot olarak kamu kesiminin k›sa vadeli d›flborçlar›n› s›f›rlarken ve geri kalan orta veuzun vadeli borçlar› da h›zla eritirken, özelkesimin s›rt›nda halen 45 milyar dolar›aflan miktarda k›sa vadeli bir d›fl borcunolufltu¤u, yani cari a盤›n ve k›sa vadeliborçlanman›n aktörünün özel sektör oldu-¤u kaydedilmelidir.

    Ancak zaman içinde cari a盤›n finansmankalitesinin artt›¤› da görülmektedir. Vadeuzamakta, toplam içersinde uzun vadeliDYS’nin pay› artmaktad›r.

    Burada yap›lmas› gereken temel göz-lem, kendi iç siyasal istikrar›n› koru-mas› ve uluslararas› siyasal çat›flmala-r›n parças› olmamas› durumunda,Türkiye’nin içine girdi¤i yap›sal dö-nüflüm süreci, istikrarl› büyüme, ar-tan kifli bafl› gelir, canlanan iç piyasa,yap›lan devasa özellefltirme çabalar›ve bu sayede vaat etti¤i uzun vadeliyüksek getiri profili dikkate al›nd›-¤›nda, uluslararas› piyasalarda yaflan-makta olan süreçlerin “Türkiye ayr›-

    cal›¤›n›” kolayca bozamayaca¤› bek-lentisidir.Buradan yola ç›karak, bilhassa ABD’ninenflasyonu kontrol alt›na almak için sür-dürdü¤ü k›sa vadeli faiz art›fllar›n›n tetikle-di¤i sermayenin geri çekilme sürecinde,Türkiye’yi s›cak para terk ederken, bununyerinin uzun vadeli sermaye giriflleriyledoldurulaca¤› beklenmelidir. Nitekim Tür-kiye’de Nisan-May›s aras›nda yaflanan “mi-ni kriz” esnas›nda örne¤in May›s ay›ndayaklafl›k 6 milyar dolarl›k s›cak para Türki-ye’yi terk ederken, ayn› ay içerisinde 6,5milyar dolarl›k DYS girifli gerçekleflmifltir.

    Verimlilik Art›fl› ve ‹flsizlik: Yine ikincisorunun bir parças› olarak “verimlilik” art›-fl› konusuna gelmek gerekirse, Türkiye’ninyap›sal dönüflüm geçirdi¤i bir süreçteuluslararas› rekabetçili¤ini de art›rmaküzere bir verimlilik devrimi tecrübe etme-si flartt›r. Gerçekten de katma de¤er olufl-turma ve verimlilik patlamas›, ucuz kurunoluflturdu¤u olumsuzlu¤u telafi edebile-cek ve uzun vadede mutlaka baflar›lmas›gereken biricik konudur. Aksi takdirde saltk›sa vadeli ucuz sermaye giriflleri ile dahaçok girdi kullan›m›na dayal› d›fla aç›k birbüyüme modelinin sürdürülmesi ihtimaliyoktur.

    Bu meyanda, bilhassa “kay›p on y›l” olarakkay›tlara geçmesi gereken 1990-2001 aras›dönemle mukayese edildi¤inde, 2002-

    2005 aras›nda gerek emek verimlili¤i vegerekse toplam faktör verimlili¤inde (TFV)“anlaml›” bir ivme yafland›¤›, bilhassaönem arz eden TFV’inde %4-5’lere varananlaml› bir art›fl›n kaydedildi¤i görülmek-tedir.

    Buna ra¤men, Ar-Ge sayesindeki icatlaradayal› olmad›¤› sürece sürdürülmesi im-kans›z olan verimlilik art›fl›n›n as›l kayna¤›-n›n ise hâlâ emek verimlili¤ine dayand›¤›n-da kuflku yoktur. Bunun içindir ki, birikim-li olarak %35’leri aflan reel büyüme perfor-mans›na ra¤men iflsizlik düflmemektedir.

    ‹flte 2002 y›l›ndan beri takip edilen model-den kaynaklanan birinci sorun yukar›datart›fl›ld›¤› gibi d›fl aç›klar ise, ikincisi de ya-p›sal dönüflüm sürecinde büyümeye ra¤-men %10-11 aral›¤›nda kalan iflsizliktir.

    Bu konuyla ilgili olarak vurgulanmas› gere-ken hususlar; (i) genel iflsizlik oran› düfl-mese de ekonomideki reel büyüme oran›-na paralel bir istihdam art›fl›n›n gerçeklefl-ti¤i, (ii) ancak kamu kesiminin istihdamkayna¤› olmaktan ç›kmas›, iflletmelerin ve-rimlilik konsantrasyonu ve bilhassa tar›mkesiminde a盤a ç›kan iflsiz say›s›n›n geneliflsizlik rakam›n›n yüksek gerçekleflmesineneden oldu¤udur. (iii) Ayr›ca küresel reka-betin zorlad›¤› Türkiye’deki sektörel dö-nüflüm süreci de iflsizli¤e katk›da bulun-maktad›r.

    Eylül 2006 9

    makro EKONOM‹ / Ekonomide “S›cak Sonbahara” Do¤ru mu?

    Tablo-2May›s (Nisan-May›s-Haziran )Dönemi Türkiye ‹flgücü Anketi

    Kaynak: TÜ‹K.

  • Örne¤in, emek yo¤un tekstil ve konfeksi-yon sektörünün ekonomideki ve ihracatta-ki göreceli pay› gerilemekte ve sektör kü-çülmektedir. (iv) Ancak yap›sal dönüflü-mün uzun vadede tamamlanmas›, büyükbir kesintiye mahal vermeden büyümeninsürdürülmesi ve sürecin K›rsal Kalk›nmaStrateji Belgesi (DPT, 2005)’nin öneri veöngörüleri do¤rultusunda bilinçli politika-larla daha istihdam dostu sektörlere çekil-mesi halinde iflsizli¤in genel olarak gerile-mesi beklenmelidir.

    Tablo-2’de gösterildi¤i gibi, kuflkusuz için-de mevsimlik etkileri de bar›nd›r›yor olma-s›na ra¤men, Haziran sonu itibariyle iflsiz-lik oran›n›n Türkiye genelinde %8,8’e ka-dar gerilemifl olmas›, büyük oranda kal›c›istihdam art›fl›na ve yukar›da sözü edilensürecin yavafl yavafl çal›flmaya bafllad›¤›naiflaret etmektedir.

    “Minik Kriz” Zorunlu De¤il, Bir OperasyonduBütün buraya kadar sürdürülen analizler-den sonra May›s-Haziran’da yaflanan “mi-nik krizin” aç›klamas› nas›l yap›labilir? Bun-dan sonra sonbahara nas›l bir k›vamda gi-rilmektedir?

    Ekonomide yaflanan türbülans›n üç nede-ne istinat etti¤i görülmektedir. Bunlar,ABD faiz oranlar›ndaki art›fl nedeniyle,uluslararas› sermayenin risk alma e¤ilimi-nin azalmas›; 2005 sonunda millî gelirin%6,4’üne kadar t›rmanan cari a盤›n 2006y›l›nda da ivmesini art›rarak sürdürme e¤i-liminde olmas›; ve önceden %5 olarak he-deflenen TÜFE enflasyonunun %9-11 civa-r›nda gerçekleflece¤inin anlafl›lmas›.

    Bu nedenlerle May›s-Haziran dönemindeyaklafl›k 8 milyar dolarl›k bir k›sa vadelisermaye ç›k›fl› yaflanm›fl, Devlet ‹ç Borçlan-ma Senetlerinin (D‹BS) faiz oranlar›%14,25 band›ndan %21’i bulmufltur. Sür-

    dürülmekte olan mali disipline ek olarakMB da (i) ekonomiyi so¤utarak enflasyonukontrol alt›na almak ve (ii) sermaye ç›k›fl›-n› ve dövize kaç›fl› durdurarak kurdaki ate-fli söndürmek üzere gecelik faizi oranlar›n›13,50’den 17,50’ye kadar çekmifltir.

    Bize göre, ç›kan s›cak paradan dahaçok uzun vadeli yabanc› sermaye giri-flinin yafland›¤› ve faizlerin artma e¤i-limine girdi¤i bir ortamda kurdakiani hareketlerin ekonomik gerekçe-lere dayal› bir aç›klamas› yoktur.

    Minik kriz, iç ve d›fl finansal aktörle-rin s›n›fsal ç›kar aray›fl› ve ulus devle-tin yaflanmakta olan tek boyutlu kü-resel bütünleflme sürecinde finanskapitali dizginleyememesi ile ilgilibir durumdur. Olay son tahlilde siya-si güç gösterisine dayal› bir silkelemeoperasyonu olarak cereyan etmifltir.Bu ba¤lamda küreselleflme e¤ilimi-nin kesintiye u¤ramadan istikrariçinde sürdürülmesi taraftar› olan bü-yük sermaye çevreleriyle, Amerikan‹mparatorlu¤u’nu kaba kuvvetle sür-dürmeyi tercih eden mevcut kökten-ci Bush yönetimi aras›ndaki çat›flma-n›n Türkiye’de a盤a ç›kan bir yans›-mas› tecrübe edilmifl oldu.

    “Minik Kriz Bitti”, Beklentiler Bozul-mad› Ancak Riskler Artt›!Bütün bunlara ra¤men minik krizin etkile-rinin para piyasalar›yla s›n›rl› kalarak reelekonomiye s›çramadan kontrol alt›na al›n-m›fl olmas› ve aktörlerin beklentilerininkötüleflmemifl olmas› son derece olumlubir kazan›md›r.

    Nitekim bu sars›nt› ortam›nda kredi mik-tarlar›ndaki art›fl devam etmifl, vadeler uza-m›fl, en önemlisi de kur çalkant›s› nedeniy-le bat›k kredilerdeki art›fl korkusu gerçek-leflmemifl, tam tersine bir miktar da azal-

    m›flt›r. Yine ekonomide sanayi üretim en-deksi, kapasite kullan›m oranlar› ve ihracatperformans›, faiz art›r›m›na ra¤men eko-nomide büyük bir küçülmenin gerçeklefl-meyece¤ini, y›l sonunda büyümenin %5 veüzerinde ç›kabilece¤ine iflaret etmektedir.

    Her ne kadar, MB’n›n sanayi üretimi, D‹BSfaizi, elektrik üretimi, ara mal› ithalat›, ihra-cat ve istihdam siparifli gibi beklentileregöre oluflturdu¤u “Öncü Göstergeler”, ik-tisadi faaliyette bir azalmaya iflaret etse de,biz bunun geçici oldu¤u ve/veya derin ol-mad›¤› kanaatindeyiz. Bu meyanda illa daekonomiyi so¤utmak için ›srarla sadece fa-iz enstrüman›na ba¤lan›lmas› isabetsiz ola-cakt›r.

    SonuçABD’de enflasyonun kontrol alt›naal›nmas› ve böylece faiz art›r›m›n›n dur-mas› yönünde bir k›vam›n oluflmas›ylaberaber uluslar aras› ortam›n sakinleflti¤ive içerideki tedbirlerle de minik krizinarkada kald›¤› ifade edilebilir.

    Ancak ekonomi sonbahara, May›s öncesin-deki cari aç›k s›k›nt›s›na ilave olarak yük-sek faiz ve enflasyondan oluflan iki ilavesorunla daha girmektedir.

    Buna göre, içeride ve d›flar›da siyasal pro-jelerin yo¤unlaflmas›na paralel olarakTürkiye, istenirse May›s-Haziran döne-mindeki benzer bir ortama, hatta çok dahaderinine sokulabilir. Bunun ortam›n›ekonomi olufltursa da, nedenini ve tedbiri-ni siyasette aramak gerekmektedir.

    E¤er siyasal olarak bu meydan okuman›nüstesinden gelinebilirse, 2002 y›l›ndan berisüren modelin, üretti¤i yan etkilerera¤men uzun bir süre daha baflar›yla yol-unda devam etmesi son derece mümküngözükmektedir.

    Eylül 200610

    makro EKONOM‹ / Ekonomide “S›cak Sonbahara” Do¤ru mu?

  • Hocam, Osmanl› Devleti’nden Cum-huriyete yabanc› sermayeyle olaniliflkilerimizi panoramik bir gözleanlat›r m›s›n›z?Hayat temadi eder. Devirler birbirini takipeder. Türk milleti de tarih içinde rejimler,devletler, mekânlar, mahaller de¤ifltire de-¤ifltire bu noktaya gelmifltir. 19. As›r, Os-manl› Devleti’nin inhitat dönemidir. 20. as-r›n bafl› da sona erdi¤i dönemdir. ‹bn-i Hal-dun’un dedi¤i gibi “Devletler de insan gibido¤arlar, büyürler ve ölürler.” Osmanl›

    Devleti, zaman›n› tamamlad› ve tarihe ka-r›flt›. Sonra yeni bir dönem bafllad›. ‹flte buyeni dönemde, yabanc› sermaye gerçe¤iortaya ç›kt›. Neden? Çünkü, sermayeye da-yanan bir üretim tarz›, 19. as›rdaki sanayiink›lâb› ile alâkal›d›r.

    Ondan önce üretim yap›s›, zanaat esas›nadayanan bir yap› içinde gelifliyordu. Bu sis-temde, bir kapal› iflletme sistemi söz konu-suydu ve organik bir hiyerarflik yap›lanmavard›. Bir aile gibi, bir sahip(usta), onunyan›nda bir kalfa ve onun yan›nda bir ç›rak,silsile-i meratibe ile üretim yap›l›rd›. Vebunlar da teflkilâtlanm›flt›. Osmanl›, bütünzay›flamas›na ra¤men, kuvvetli bir teflkilâtasahip bir devletti.

    Sanayi devrimi, ilk defa ‹ngiltere’nin Manc-hester flehrinde, tekstil ve mensucat sektö-ründe bafllad›. ‹ngiliz mühendis Heargra-ves, i¤i elle de¤il, motorla çevirmeye baflla-d› ve iplik üretimi motora ba¤lanarak sü-

    reç h›zland›. Bununla birlikte gene ‹ngilte-re’de bankac›l›k sektörü oluflmaya bafllad›.Ondan önce dünyada, semavi dinler tara-f›ndan faiz men edildi¤i için, faizli borç ver-me iflini Yahudi as›ll› tefeciler yaparlard›.‹ngiltere’de Protestanl›k, Anglikan kilisesietraf›nda teflkilatlan›nca, Protestanlar faizimeflru kabul ettiler. Katolik dininde ‹s-lam’da oldu¤u gibi faiz gayrimeflruydu.

    Fakat Protestanlar faizi kabul edince ban-kalar kuruldu. Ümit burnundan baharat ti-caretinin bafllamas›yla sermaye nakli siste-mi de bafllad›. Böylece bankalar banko no-tu yazmaya bafllad›. Zira alt›n-gümüflün ta-fl›nmas› çok zordu. Bu banka notlar› dahasonra banknot oldu. Böylece karfl›l›¤› alt›nolan banknot sistemine geçildi. Bu gelifl-melerden sonra sermaye hareketlerineyön veren bankac›l›k sistemi geliflmeyebafllad›. Kredilendirme de yine ayn› dö-nemde bafllayarak dünya ticaret yap›s› de-¤iflti.

    dosya YABANCI SERMAYE

    Eylül 200612

    Muhammed SÜHEYL

    “Reel sektöre yat›r›m yapacak, üretecek ve kalacak olan sermaye yabanc›sermayedir. Bunun d›fl›nda gelen yabanc› sermaye de¤il, baflka birfleydir. Yabanc› parad›r, meselâ. Bu sermaye reel sektöre bir fley katmaz.Yabanc› para, piyasaya girip, Türkiye’deki paradan para kazan›r vepiyasay› dalgaland›rarak tekrar ç›kar gider. Dolay›s›yla, s›rf para olarakgelen, yat›r›m ve istihdama hiçbir fley katmayan, piyasada serbestekonomiyi istismar edip, spekülatif oyunlar oynayan ve istedi¤i vakitülkeyi terk eden sermayeyi “yabanc› sermaye” olarak tan›mlamakyanl›flt›r.”

    Osmanl›’da zanaata dayal› çokgüçlü bir tekstil sektörü vard›.Musul’da üretilen kumafllar,Amerika’ya dahi sevk edilirdi.Müslin denen kumafl, Musul’danç›kt›¤› için o ad› alm›flt›r. Rus-ya’da krallar›n tahta geçifl mera-simlerinde kalpaklar›ndan kürk-lerine kadar ço¤u tekstil ürünüOsmanl›’dan gönderilirdi.

    “Yabanc› Sermaye, Ak›ll›caKullan›rsan Faydal› Olur”

    Prof. Dr. Sebahattin ZA‹M

  • Zanaat sisteminde siparifle dayal› üretimyap›l›rd›. Fabrika sistemiyle seri üretimegeçildi. Yani müflterisi, pazar› belli olma-yan üretim bafllad›. Seri üretim fiyatlar› dü-flürünce, zanaat sistemi bunlarla yar›flamazhale geldi. Osmanl›’da zanaata dayal› çokgüçlü bir tekstil sektörü vard›. Musul’daüretilen kumafllar, Amerika’ya dahi sevkedilirdi. Müslin denen kumufl, Musul’danç›kt›¤› için o ad› alm›flt›r. Rusya’da kralla-r›n tahta geçifl merasimlerinde kalpaklar›n-dan kürklerine kadar ço¤u tekstil ürünüOsmanl›’dan gönderilirdi. Balkanlar’da ka-difecilik, Bursa’da ipekçilik çok geliflmiflti.Ve teflkilatlar› çok güçlüydü. Ahilik siste-miyle, ‹slâmî bir muhteva, iflletme hayat›y-la iç içe geçmifl, zapt-u rapt alt›na al›nm›fl,helal-haram mefhumlar› ile ticareti kontroleden bir üretim yap›s› iflliyordu.

    Sonra ahilik sistemi 19. asra do¤ru dahaseküler bir hale getirildi ve lonca sistemiortaya ç›kt›. Sultan 3. Ahmet’in sünnet me-rasiminde tüm loncalar resmi geçit yapar-lar. Hatta bu geçitte, dilenci loncas›n›n da-hi oldu¤u bilinmektedir. 19. asr›n sonuna do¤ru Osmanl› Devleti,

    Avrupal› devletlerle sanayi mücadelesinebafllad›. ‹lk k›r›lma noktas›, 1838 ‹ngiltere-Osmanl› ticaret antlaflmas›d›r. Bu dönem,mason localar›n›n güçlendi¤i, söz sahibiolmaya bafllad›¤›, önemli devlet adamlar›-n›n mason localar›yla iflbirli¤i yapt›¤›, Tan-zimat dönemdir. ‹flte bu dönemde al›nankararlar Osmanl› ticaret ve ekonomik ha-yat›na çok pahal›ya mal olmufltur. Osman-l› Devleti’nin sanayisini çökerten birçokkararlar al›nm›flt›r. Dolay›s›yla, bizim sana-yimizin çöküfl süreci, ’38 anlaflmas›yla bafl-lar.

    Sanayi devrimi ilk kez ‹ngiltere’de gerçek-leflince, di¤er devletler kendi sanayisinikurabilmek için hemen bir himaye politi-kas›na baflvurmufllard›r. Almanya’da1871’de Bismark bafla geçince, kendi sana-yisini kurmak için milliyetçi pazar ve koru-ma tedbirlerine baflvurmufltur. Almanya ve‹talya ulus devletleri, bu dönemde kurul-mufllard›r. Hatta ABD, ‹ngiltere’ye karfl› ba-¤›ms›zl›¤›n› kazan›nca, kendi sanayisinikurmak için gümrük himayesine baflvur-mufltur. Böylece Almanya ve ABD, gümrükhimayesinde ilk öncülük yapan ülkeler ol-

    mufllard›r. Frederik List, ABD’ye gitti¤i za-man orada John Kare ile temasa geçmifl vegümrük himayesine dayanan sistemiABD’den mülhem olarak dönüflünde Al-manya’da uygulamaya bafllam›flt›r. Yanidevletler kendi fabrika sanayilerini kurmakiçin gümrük himayesi tedbirlerine baflvur-mufllard›r. Osmanl› Devleti ise 1838 anlaflmas›yla, sa-hip oldu¤u büyük tekstil sanayisini güm-rükleri açmak suretiyle y›km›flt›r. Üstelikbu anlaflmada, Osmanl› Devleti, %10’danfazla gümrük vergisi koyamayacak diyemadde konarak, kendi kendine bir s›n›rla-ma getirmifltir. Daha büyük bir hata ise,Osmanl› Devleti’nde mevcut olan dâhiligümrük vergilerinin, d›flar›dan gelen ya-banc› mallar için kald›r›lmas› olmufltur. Ya-ni kendi mal›na gümrük vergisi uygular-ken, yabanc›lar›n mallar›na gümrük vergisiuygulanmam›flt›r. K›sacas› yabanc› devlet-lerin yapt›¤›n›n tam tersi yap›lm›flt›r. Bu biry›k›m politikas›d›r. ‹flte Tanzimat yönetimi-nin Türkiye’ye verdi¤i hediye budur!

    1826’daki II. Mahmut döneminde yaflananVakay-› Hayriye olay› ise ayr› bir fiyasko

    Eylül 2006 13

    dosya YABANCI SERMAYE / “Yabanc› Sermaye, Ak›ll›ca Kullan›rsan Faydal› Olur”

    1950-60 y›l›ndan itibaren, Türkiye’nin ortaya koydu¤u sanayi yat›r›m-lar›n›n tamam›nda yabanc› sermaye konusu hep gündemde oldu. Vebunun için de hep yabanc› sermayeyi teflvik kanunlar› ç›kar›ld›. Fakatbu dönemde, yabanc› sermayenin gelifli hep kontrol alt›nda tutulmufl-tur. Buradan amaçlanan, Yabanc› sermayeye ancak ülkemizde olma-yan sektörlere yat›r›m yapmas›na izin vermek ve izin verilen yabanc›sermayenin de reel olarak ülkeye gelip gelmedi¤ini kontrol etmekti.‹flte bunun için Yabanc› Sermaye Ekspertiz(kontrol) Komisyonlar› ku-ruldu, Ticaret Bakanl›¤› taraf›ndan. Bu komisyon çal›flmalar›na tekniküniversiteden ve iktisattan bir hoca da kat›l›rd›. ‹ktisattan da bende-nizi ça¤›r›rlard›. Ve ben, bu komisyonlarda y›llarca görev yapt›m. ‹zin verilen yabanc›sermaye, taahhüt etti¤i sermayeyi getirmemiflse sözleflmesi iptal edi-liyordu.

  • dur. Bat›l›laflmay› fikriyatta de¤il, flekildear›yordu, flimdi oldu¤u gibi. Yeniçeri Oca-¤›’n›n kald›r›lmas› ile yeni kurulan Asakîr-iMansure-i Muhammediye Ordusu’nuntüm k›yafetleri d›flardan getirildi. Bu k›ya-fetler için kullan›lan kumafllar›n hiçbiri içe-ride üretilmiyordu. Bizim tekstilciler peri-flan olmaya bafllad›. Her y›l binlerce tezgahkapand›. Bat›l›laflma ekonomiyi bat›r›yor-du. Maalesef bu anlay›fl, bugün de devamediyor. ‹limsiz yap›lan bütün hareketler,duvara toslamaya mahkumdur. K›r›m Harbi’ne kadar bu durum devam et-ti. Kahvehaneler vas›fl› iflsizlerle dolup tafl-t›. Zira on binlerce tezgâh uygulanan yanl›flpolitikalarla kapan›yordu.

    Gümrük duvarlar› y›k›l›nca fabrika mallar›Osmanl›’ya hücum etmiflti. Osmanl› sanayiçökmüfltü. Ancak devlet eliyle askeri amaç-la kurulan fabrikalar ayakta kalabildi. Here-ke iplik-ipek fabrikas›, Paflabahçe flifle-camfabrikas›, Bak›rköy’de yün sanayi ve silahfabrikas›, Feshane’de fes fabrikas›, Beykozderi-kundura fabrikas› askerin ihtiyaçlar›için o devirde kurulmufltur.

    Bunun üzerine, 1866’da Sanayi Islah Ko-misyonu toplanarak. Avrupa mallar› hay-ranl›¤›na karfl› sanayi politikas› ortaya ko-nuldu. Küçük iflletmeler yerine, rekabetedebilecek büyük anonim fabrikalar kur-ma karar› al›nd›. Bu kararlar üzerine birçokflirketler kurulmufltur. fiirketi Hayriye debu dönemde o komisyon taraf›ndan kur-durulan flirketlerden biridir. Arkas›ndanAbdülhamit gelmifl bu tip giriflimleri gelifl-

    tirmifllerdir. Tabi faiz yasak oldu¤u içinTürkler faizle u¤raflam›yorlard›. Bu yüzdenGalata semtinde bankerler türemeye bafl-lad›. Bunlar Osmanl›’ya faizle borç paraveriyodu. Bu bankerler, Osmanl› Devleti’niciddi mânâda borçland›r›nca, Duyun-uUmumiye ‹daresi kuruldu.

    fiimdiki ‹stanbul Erkek Lisesi binas› bu ida-reye aitti. Bu yak›n tarihin iktisadî bünyesi-ni anlatan en güzel eser, Osman Nuri Er-gin’in Mecelle-i Umur-u Belediye ki-tab›d›r. Bu çok önemli bir eserdir.Herkes mutlaka okumal›d›r. Bizim19. asr› çok iyi bilmemiz lâz›m. Zira,19. asr› bilmeden 20. as›rda yaflaya-mazs›n›z.

    Kapitülasyonlar, esas 1838 anlaflma-s›yla konmufltur. Önceki kapitülas-yonlar, yabanc›lara genel bir imtiyazvermiyordu. Fatih’in verdi¤i kapitü-lasyonlar, H›ristiyanlar›n birleflmesi-ni engelleyici bir vas›ta idi. Fatih veKanuni, Frans›zlar› kendi yan›na çe-kip, Avrupa ittihad›n› engelliyorlard›.1838 anlaflmas›yla, Fatih dönemindeFrans›zlara tan›nan s›n›rl› imtiyazlar,bütün Avrupal› devletlere daha s›n›r-s›z bir flekilde teflmil edilince, Avru-pa’y› bize karfl› birlefltirdi. Ard›ndan bize Duyun-u Umumiye‹daresi’ni kurdurarak, Osmanl›’n›nbelli gelirlerine el koydular. Önce tü-tün gelirlerine el konuldu. Frans›zlarbu gelire dayal› olarak Cibali TütünFabrikas›n› kurmufllard›r. Avrupal›lar,

    Türkiye’ye ithal edilen bütün bu ürünleringümrük komisyonlar›n› da gayrimüslimle-re verdiler. Bundan önce ekonomik hayat-ta bir rolü olmayan gayr› Müslimler, böyle-ce zengin oldular. Bu borç dönemi Os-manl›’y› sanayi devleti olmaktan ç›kar›p,hammadde üreten bir ülke haline getirdi.Avrupa’ya e¤itim için gönderilen gençleri-miz, orada beyinleri y›kanarak, kendi kül-türlerine düflman olarak dönmüfllerdir.Medreselerin gelifltirilememesi, ‹slami flu-urun zay›flamas› bu düflüflü tetiklemifltir.Türkiye ›slah yerine y›k›mc› politikalar uy-gulay›p, bir kurumu kapat›p yerine baflkabir kurum kurdu ve bu da baflar›l› olamad›.Hatta Avrpal›lar›n bask›s› ile Türkiye’dekiloncalar kapat›ld›. Bundan sonra kendisinesa¤lam bir zemin haz›rlam›fl bulunan ya-banc› sermaye, etkisini çok ciddi manadahissettirmeye bafllad›.

    Ayd›n demir yollar›n›n kurulmas›, ithalmallar›n› ‹zmir’den Ayd›n ve Anadolu’nuniçine ucuza götürebilmek içindir. Özellik-le, Denizli’deki geliflmifl Türk tekstilininçökertilmesi için bu yap›lm›flt›r. Mudanyademir yolu da böyledir. Sonra madenleri-mize el att›lar. Zonguldak’ta kömür ma-denlerini iflletmeye bafllad›lar. Askeri ba-k›mdan donamam›za kömür sa¤lamak içinkararname ç›kart›lm›fl, Ere¤li Havza-i Tah-viyesi kanunu ç›kart›lm›flt›r. ‹stanbul’datramvay yabanc›lar taraf›ndan kurulmufl-tur. Sultan Abdülhamit bütün bu geliflme-leri durdurmaya çal›fl›nca onu devirmifller-dir. Sultan Abdülhamit’in y›k›lmas› ise Os-manl›’n›n y›k›lmaya bafllamas›d›r.

    Eylül 200614

    dosya YABANCI SERMAYE / “Yabanc› Sermaye, Ak›ll›ca Kullan›rsan Faydal› Olur”

    Özel sektör, serbest pazar ve liberalleflmek demek “bafl›boflluk” de¤ildir.Oyunu kurallar›na göre oynayan her sermaye dünyan›n her yerinde ser-bestçe gerçek yat›r›mlar yapabilir. Ancak ekonomiyi tahrip eden, speküla-tif giriflimlerde bulunan, rekabeti önleyen ve tekel olmaya çal›flan her ser-maye dünyan›n geliflmifl ekonomilerinde zapt-ü rapt alt›na al›n›rlar.

  • Abdülhamit döneminde neler yap›ld›?Abdülhamit döneminde bu borçlar öden-meye çal›fl›ld›. Onun hayat› borç ödemek-le geçmifltir ve bu borçlar› tasfiye etti.. Bu-na ra¤men, içtimaî sahada muazzam eser-ler b›rakm›flt›r. Bugün ‹stanbul’da ne ka-dar büyük sosyal, kültürel ve e¤itim mües-sesesi varsa onun eseridir. Dar’üfl fiafaka, Dar’ül Aceze, Dar’ül Eykam,Dar’ül Bedayi, Yüksek Muallim Mektepleri,Yalova Termal Kapl›calar›, Anadolu’dakiRüfltiye’ler, Sultanî’ler, ‹stanbul Dar’ül Fü-nun’u, Mekteb-i Mülkiye-i fiahane, Mek-teb-i Harbiye, Mektebi T›bb›ye… Hepsi deo denemde Abdülhamit taraf›ndan yap›l-m›fllard›r. Abdülhamit’ten sonra ‹ttihat Terakki dev-lete hâkim olmufltur. Saray›, bütün tarihiya¤ma etmifllerdir. Dünyan›n hiçbir yerin-de böyle ya¤ma hareketi olmam›flt›r. Rus-ya’da komünizm, ateizm gelmifl, Alman-ya’da rejim de¤iflmifltir ama hiçbirisi tarih-lerini ya¤malamam›fllard›r. Bizdeki kültürtahribat›n›n efli yoktur. Bugün Avrupa’dahâlâ krall›k müessesesi devam etmektedir.‹ngiltere Kraliçesi, bugün Anglikan KilisesiBaflkan›’d›r.

    ‹ttihat ve Terakki ifl bafl›na geldi¤inde,Türkçülük hareketini bafllatt›. 1913’te Türksanayisinin durumunu ortaya koymak içinbir sanayi say›m› yap›l›yor ve Balkan Savafl›gelmeden önce kapitülasyonlar tek tarafl›olarak la¤vediliyor. Fakat ard›ndan, I. Ci-han Harbine giriyoruz. Ve harpten ma¤lupç›k›l›nca, uygulama imkân› kalmad›¤› içinkapitülasyonlar›n la¤vedilmesinin o s›ralar-da bir anlam› kalm›yor. Kurtulufl Savafl›sonras› ise cumhuriyetin kurulmas›ndansonra, nüfus mübadalesi yap›lm›fl ve ard›n-dan birçok yabanc› sermaye ülkeden ayr›l-m›flt›r.

    Bundan sonra devlet, yeniden bir sanayipolitikas› oluflturmak için çal›flmalara bafl-lad›. 1921’de ‹zmir ‹ktisat Kongresi yap›ld›.Burada soru flu idi: “Türkiye’de nas›l sana-yiyi güçlendirebiliriz?” Ancak bu dönemdeayn› zamanda ideolojiler ortaya ç›kt›. Busefer ekonominin nas›l yürütülece¤i hak-k›nda model tart›flmalar› bafllad›. MustafaKemal Pafla, liberal iktisadi politikaya, orta-¤› ‹smet Pafla ise sosyalizme yatk›nd› veFevzi Pafla da dindard›.

    Atatürk döneminde liberal politika uygula-n›yor ve 1927’de Sanayi Kanunu ç›kart›l›-yor. Bu kanun, sanayinin Türkiye’de özelsektör eliyle yürütülerek gelifltirilmesiniöngören güzel bir kanundur. Teflvik-i Sa-nayi kanunu ilk kez bu dönemde ç›kart›l-m›flt›r. Bu kanun, sanayiye yeni giriflenözel sektöre 5-10 y›l vergi muafiyeti sa¤l›-yordu. Ama elde sermaye yoktu, yabanc›-lar al›p gitti¤i için. Bunun üzerine, Hindis-tan’dan gelen yard›mlarla ‹fl Bankas› kurul-mufltur. Bugünkü Türk Ticaret Bankas›’n›nilk hali olan Adapazar› ‹slâm Ticaret Banka-s› daha evvel kurulmufltu. Yine ‹fl Bankas›ile birlikte, Türk maden sanayisini güçlen-dirmek için Türk Maden Bankas› kuruldu.

    Bu arada dünyada 1929 buhran› patlak ver-di. Türk tar›m› ve zahire borsas› bu gelifl-melerden etkilenerek çöktü. Bu geliflme-ler üzerine Mecliste ‹ktisadi Ali Komis-yonu, Türkiye’nin iktisadî politikas›n› ye-niden düzenlemek için kuruldu. Bu ko-misyon Türkiye’de üç beyaz›n üretimininkurulmas›n› öngördü: fleker, patiska, unsanayi.

    Bunun üzerine, Amerikal›lardan ve Ruslar-dan ekonomi raporlar› al›nd›. Bu raporla-r›n ard›ndan Millî ‹ktisat Kongresi’nin ikin-cisi Ankara’da yap›ld› ve devletin sanayide

    öncülük yapmas›na karar verildi. Özelsektör olmad›¤›ndan devletin, altyap› yap-mas›, sanayiyi güçlendirmesi ve sonra özelsektöre satmas› planland›. 1933 y›l›ndadevlet sanayisini güçlendirmek için Sü-merbank Holding kuruldu. Bütün devletinkuraca¤› fabrikalar› Sümerbank’›n finanseetmesi öngörüldü. Daha sonra Türkiye’deelektri¤in da¤›t›lmas› ve koordine edilmesiiçin Elektrik ‹flleri Etüt ‹daresi kurul-du. Madenleri aramak için Maden TeknikArama Enstitüsü, madenleri iflletilmesiiçin de Eti Bank kurulmufltur.

    K›sacas› 1933-1938 y›llar› planl› birekonomi dahilinde yürütülmüfltür.Bu dönemde Türkiye sanayisinde %8gibi çok h›zl› bir kalk›nma olmufltur.Fakat bu devlet fabrikalar›, baz›lar›-n›n iddia etti¤i gibi sosyalist biramaçla kurulmam›flt›r. Sümerbank’›nKurulufl Kanununun bafl›nda flöyle birmadde vard›r: “Bu müessese, ilerdehalka arz edilerek anonim flirket hali-ne getirilecektir.” Yani devlet sanayisibir ideolojik(sosyalist) amaçla kurulma-m›fl, aksine özel sektöre yol açmak ve iler-de özel sektöre devredilmek için kurul-mufltur. K›r›kkale’de silah sanayi, Anka-ra’da Eti Mesgut uçak fabrikas› kurulmufl-tur. Bu arada Nuri Demira¤, özel uçak fab-rikas› kurmufltur. Millî Kalk›nma Partisi’ninkurucusu Demira¤, Yunanistan ile sözlefl-me aflamas›ndayken, ‹smet ‹nönü taraf›n-dan durdurulmufl, sözleflme iptal ettirile-rek flirketi bat›r›lm›flt›r.

    Bu sanayileflme döneminde kurulanfabrikalara, yabanc› sermayenin,sermaye ve proje baz›nda etkileri ol-mufl mudur?Amerika ve Rusya’dan ekonomik raporlaristendi¤i zaman, Ruslar diyorlar ki; “Fabri-

    Eylül 2006 15

    dosya YABANCI SERMAYE / “Yabanc› Sermaye, Ak›ll›ca Kullan›rsan Faydal› Olur”

  • ka kuracaksan›z, flimdiden projelerini ya-p›n ve eleman yetifltirin. Fabrika iki y›ldakurulur. Fakat eleman on y›lda yetiflir.”

    Bunun üzerine 1930’lu y›llarda Tür-kiye’den birçok talebe, mühendis ye-tiflmeleri için Avrupa’ya gönderildi.Talebeler, mühendis olarak döndük-ten sonra da fabrikalar kuruldu. Bü-tün bu fabrikalar, tamamen Türk ser-mayesi ile ve Türk mühendisleri tara-f›ndan kurulmufltur. Sermaye tamamendevletindir fakat, “Bunlar müdebbir birtüccar gibi hareket etmek üzere kurulmufl-tur.” Yani özel sektör statüsünde kurul-mufltur. Fakat, sonraki hükümetlerde, yenikurulan fabrikalarla ilgili bu flart, dikkateal›nmam›flt›r. Hatta 1960 y›l›ndan sonrakurulan özel sektör fabrikalar›nda, hepdevletin kurdu¤u fabrikalar›n yöneticilerive mühendisleri istihdam edilmifltir. Ancak1970’li y›llardan sonra özel sektör kendielemanlar›n› yetifltirmeye bafllam›flt›r.

    ‹kinci harp, yani ‹nönü döneminde, ciddibir çöküntü bafllad›. Yolsuzluklar artt›, mil-liyetçilik ruhu kayboldu. Din karfl›t› bir ta-v›r sergilendi. Kur’an-› Kerim okunmas›-okutulmas› yasakland›. Dini e¤itim yasak-land›. Milletin kurdu¤u Vak›flara devlet elkoydu. ‹slâm ülkeleriyle, Türk dünyas› ilealâkalar kesildi. Bu arada, ABD, Truman Doktrini ile Türki-

    ye ve Yunanistan’› Rusya’ya karfl› iktisadîolarak destekledi. ‹flte o zaman özellefltir-me hikayesi bafllad›. Demokrat Parti, özelsektör felsefesini benimsedi. Yeni fabrikakurulmad› ancak Cumhuriyet Dönemindetüm K‹T’ler Anadolu’da yap›lm›flt›. Bu dö-nemde ‹stanbul ve ‹zmir gibi büyük flehir-lerde sanayi bu özel sektörün giriflimleriile bafllad›. K‹T’lerdeki yöneticilerin politika¤›rl›¤› sebebiyle özellefltirmeler gerçekle-flemedi. O dönemde K‹T’ler, bu yüzdentasfiye edilememifltir.

    Ayn› dönemde ‹srail kurulduktan sonraABD ve Avrupa, ‹srail karfl›s›nda Türkiye veM›s›r sanayilerinin geliflmesini istemediler.1955 y›l›nda Dünya Bankas› Baflkan› beya-natta bulunarak, Türkiye’nin bir tar›m ül-kesi oldu¤unu bildirdi ancak altyap› eksik-lerini ve sulama kanallar› olmad›¤› için ya¤-mur suyuyla sulama yap›ld›¤›n› öne süre-rek, Dünya Bankas› yard›mlar›n› kesti.

    Yard›mlar kesilince Menderes’in eli koluba¤land›. ‹stihdam açmak için sanayi yat›-r›mlar› yap›lamay›nca flehirlerin imar›na gi-dildi. Bunun üzerine enflasyon hareketibafllad›. Zira inflaat ve altyap› hareketlerienflasyonu tetikledi. Baz› tahriklerle deTürkiye’nin geliflmesi engellendi. Dolay›-s›yla 1960’da Türkiye böyle bir tökezlemedönemi yaflad›. Fakat bu dönemde yap›lan en büyük hata

    ithalat›n önünün tamamen aç›lmas› oldu.Serbest ithalat politikas›, büyük tahribatoluflturmufltur. 1960 sonras› DPT kurula-rak, 5’er y›ll›k planl› döneme geçilmifltir.‹lk kuruldu¤unda DPT gerçekten birçokprojeler oluflturarak iyi ifller yapt›. Sonrateflkilat›n bafl›na Turgut Bey(Özal) geldi.Onun döneminde bir mektep gibi çal›flanDPT’de birçok uzman ekip yetifltirildi. Ar-d›ndan ’70 darbesi yap›ld›.

    Onu da atlatt› Türkiye. Bu sefer Ortak Pa-zar hikayesi ç›kt›. Bunun esintileriyle, Bat›gene y›llar önce oldu¤u gibi gümrük mu-afiyeti istedi. Gümrük Birli¤i anlaflmas› ileyap›lan düzenlemelerle küçük ve orta ifl-letme sanayi çökmeye bafllad›. “70 centemuhtaç” hale geldik.

    Türkiye, her yeni bir kalk›nma hare-keti karfl›s›nda, Bat› taraf›ndan sü-rekli bir “durdurulma” ile karfl›lafl›-yor sanki.’60 ihtilalinden sonra devletin en üst istih-barat teflkilat› elemanlar› gelip, ö¤retimüyelerine konferanslar verdiler. Orda biriflunu söylemiflti bize; “Bat›’n›n Türkiye’yekarfl› uygulad›¤› politika, “Budama, SulamaSiyaseti”dir. Türkiye’yi bir bitki gibi düflü-neceksin. Çok kurursa sulayacaks›n. Çok büyürse debudayacaks›n. Yani sürekli belli bir asgariseviyede tutacaks›n.”

    Eylül 200616

    dosya YABANCI SERMAYE / “Yabanc› Sermaye, Ak›ll›ca Kullan›rsan Faydal› Olur”

    Hatta ABD, ‹ngiltere’ye karfl› ba¤›ms›zl›¤›n› kazan›nca, kendi sanayi-sini kurmak için gümrük himayesine baflvurmufltur. Böylece Almanya ve ABD, gümrük himayesinde ilk öncülük yapan ül-keler olmufllard›r. Frederic List, ABD’ye gitti¤i zaman orada John Care ile temasa geçmiflve gümrük himayesine dayanan sistemi ABD’den mülhem olarak dö-nüflünde Almanya’da uygulamaya bafllam›flt›r. Yani devletler kendi fabrika sanayilerini kurmak için gümrük himaye-si tedbirlerine baflvurmufllard›r.

  • 1980 ihtilalinden sonra Turgut Özal, siya-sette birleflme politikalar› dönemini bafllat-t›. O güne kadar hep ithal ikameci bir sana-yi politikas› uygulan›yordu. Özal dönemin-de bu fikir de¤ifltirilerek, ihracata dayal› sa-nayi kuruldu. Baflar› sa¤land›. Fakat bu dö-nemde mason gruplar› sanayiciyi e¤itmeküzere sevk ve idare derne¤i kurdular.

    Bu kifliler yurt d›fl›na gönderildi. Döndük-ten sonra bir tak›m kurulufllar›n içine dahiledildi ve sanayi kurumlar›na yönetici olma-lar› sa¤land›. Bunun ard›ndan bir kez dahaTürkiye’nin manevî ve kültürel de¤erleri-ne yabanc› bir ekip, Türk sanayisinin bafl›-na getirilmifl oldu.

    Özal döneminde yap›lan en büyük hata iseihracatç›y› desteklerken, küçük esnaf›nunutulmas› olmufltur. Küçük ve orta sana-yi tasfiye edilmifl oldu. Bu dönemde de sa-nayileflme baflar›l› olmam›flt›r. ‹hracat bafla-r›l› olmufl, at›l kapasiteler harekete geçiril-mifl ancak yeni yat›r›mlar yap›lamam›flt›r.

    1950-60 y›l›ndan itibaren, Türki-ye’nin ortaya koydu¤u sanayi yat›-r›mlar›n›n tamam›nda yabanc› ser-maye konusu hep gündemde oldu.Ve bunun için de hep yabanc› serma-yeyi teflvik kanunlar› ç›kar›ld›.

    Fakat bu dönemde, yabanc› sermaye-nin gelifli hep kontrol alt›nda tutul-mufltur. Buradan amaçlanan, Yabanc›sermayeye ancak ülkemizde olmayansektörlere yat›r›m yapmas›na izinvermek ve izin verilen yabanc› serma-yenin de reel olarak ülkeye gelip gel-medi¤ini kontrol etmekti. ‹flte bununiçin Yabanc› Sermaye Ekspertiz(kon-trol) Komisyonlar› kuruldu, Ticaret

    Bakanl›¤› taraf›ndan. Bu komisyonçal›flmalar›na teknik üniversiteden veiktisattan bir hoca da kat›l›rd›. ‹kti-sattan da bendenizi ça¤›r›rlard›. Veben, bu komisyonlarda y›llarca görevyapt›m. ‹zin verilen yabanc› sermaye,taahhüt etti¤i sermayeyi getirmemifl-se sözleflmesi iptal ediliyordu.

    1980 y›l›ndan sonra Turgut Bey(Özal),özellefltirme programlar›na h›z verdi. Cid-di bir özellefltirme yasas› ç›kard›. BütünK‹T’lerin yap›s› tasnife tutuldu ve “hemenözellefltirilecekler”, “ gelifltirilip özellefltiri-lecekler” ve “ “hiç özellefltirilemeyecekler”olarak ayr›ld›. Hizmet amac›yla kurulanlarkalacak, ticarî amaçla kurulanlar sat›lacak-t›.

    Daha verimli hale getirmek için özellefltiri-len fabrikalar›n mülkiyetlerinin korunmas›suretiyle özellefltirilmesine dikkat edildi.Mesela, o dönemde Almanlar, Beykoz De-ri Fabrikas›’n›n mülkünü istedikleri için sa-t›lmad›.

    Ancak Özal’dan sonra,1990 sonras› bu ko-nuda gerekli tedbirlerden vazgeçilerek, ba-z› K‹T’ler adeta ya¤ma edildi. Özellefltirme‹daresi kuruldu fakat satt›¤› mallar yapt›¤›masraflar› ancak karfl›layabildi. Bugünküyabanc› sermaye politikas› da küre-selleflme içinde dejenere edilmifl, biristismar, bir ya¤ma politikas› halinegelmifltir.

    O halde, ne yapmal›y›z, bu konuda? Reel sektöre yat›r›m yapacak, üretecek vekalacak olan sermaye yabanc› sermayedir.Bunun d›fl›nda gelen yabanc› sermaye de-¤il, baflka bir fleydir. Yabanc› parad›r, me-selâ. Bu sermaye reel sektöre bir fley kat-

    maz. Yabanc› para, piyasaya girip, Türki-ye’deki paradan para kazan›r ve piyasay›dalgaland›rarak tekrar geri ç›kar. Dolay›s›y-la, s›rf para olarak gelen, yat›r›m ve istihda-ma hiçbir fley katmayan, piyasada serbestekonomiyi istismar edip, spekülatif oyun-lar oynayan ve istedi¤i vakit ülkeyi terkeden sermayeyi “yabanc› sermaye” olaraktan›mlamak yanl›flt›r.

    Bu sermayeyi de gerçekten yat›r›m için ge-len yabanc› sermayeden ayr› tutmak gere-kir. Türkiye de, global ekonomide bir ak-tör olarak görev ald›¤›na, serbest pazar ku-rallar›n› benimsedi¤ine göre, bu kurallarauygun davrananlar› ayr› bir kefede tutup,di¤er sermaye sahiplerini de yine serbestpazar›n sundu¤u imkânlarla kontrol edipdenetlemesi gerekmektedir. Bu denet-leme, Bat› ülkelerinde de vard›r ve kendiekonomilerini tehdit etti¤inde derhal ted-birini almaktad›rlar.

    Özel sektör, serbest pazar ve liberalleflmekdemek “bafl›boflluk” de¤ildir. Oyunu kural-lar›na göre oynayan her sermaye dünyan›nher yerinde serbestçe gerçek yat›r›mlar ya-pabilir.

    Ancak ekonomiyi tahrip eden, spekülatifgiriflimlerde bulunan, rekabeti önleyen vetekel olmaya çal›flan her sermaye dünya-n›n geliflmifl ekonomilerinde zapt-ü raptalt›na al›n›rlar.

    Yabanc› sermaye bir alet gibidir. Ak›ll›cakullan›rsan faydal› olur. De¤ilse, faydas›n›de¤il zarar›n› görürsün. Hiçbir fley mutlakiyi ya da mutlak kötü de¤ildir. Kullan›fl›naba¤l›d›r. Onun için de bilgi ve iyi niyet ge-rekir.

    Eylül 2006 17

    dosya YABANCI SERMAYE / “Yabanc› Sermaye, Ak›ll›ca Kullan›rsan Faydal› Olur”

  • dosya YABANCI SERMAYE

    Eylül 200618

    ‹nsan›m›z konuflurken ve tart›fl›rken ne-dense bir türlü orta yolu bulam›yor. Prob-lemlere genellikle konu hakk›nda fazlamalumat edinmeden yaklafl›yor, konumu-muzu kesin inançlarla belirliyor, fikirleri-mizin alt›n› infla etmeden tak›m tutar gibiduygusal bir iliflki içine giriyoruz iddialar›-m›zla. Neticede tart›flarak bir yere varama-d›¤›m›zdan, r›za gösteriyoruz hasbelkaderflartlar›n bize zorlad›¤› durumu. Koyu ta-raftarl›¤›m›z flartlar› ve de¤iflimi okumam›-z› engelliyor ve kendimizi gelifltirme imkâ-n› bulamadan de¤iflen flartlara teslim ol-mufl buluyoruz kendimizi.Türk kamuoyunun keskin taraftarl›¤›n›nörneklerinden biridir yabanc› sermayeyekarfl› tutumu. Türk halk›n›n önemli bir ke-simi için iki “kötü” kavram› bir arada tafl›-yan bir ifade, yabanc› sermaye.Tüm müteflebbisli¤imize ra¤men sermayeolgusu ço¤umuzda menfi bir yank› uyand›-r›r nedense. Sa¤c›s›yla solcusuyla maafll› /ücretli çal›flanlar›m›z için sermaye ile pat-ron ayn› karfl› cephenin askerleridir. Türkdevleti de, Osmanl›’dan beri kendi elleriy-le yetifltirmeye çal›flt›¤› “elifli sermaye”yera¤men sermayeye hep mesafeli yaklafl-

    m›fl, bir taraftan sermayeyi p›flp›fllarken,bir taraftan da onu kartelci, vergi kaçakç›s›,düzen karfl›t› ve yeflil yaftalar›yla etiketle-mifltir. Ayfle Bu¤ra’n›n ifade etti¤i gibi, gü-zide zenginlerimiz de bu toplumsal tepkikarfl›s›nda, kaleme ald›klar› biyografilerin-de neredeyse özür dilerler zenginlikleriiçin.Öte yandan yüzy›llar boyu k›rka yak›n mil-leti ba¤r›nda bar›nd›ran ve üç k›taya yay›l-m›fl topraklar›yla her türlü devletle iletiflimkurmufl olan Osmanl›’n›n torunlar›, Lo-zan’›n ard›ndan kapatt›klar› s›n›rlar›n›,1980’lerde açm›fl olmalar›na ra¤men birtürlü üzerinden atamad› flu yabanc› korku-sunu. Türk’ün Türk’ten baflka dost olmad›-¤› cümlesi hepimizin kafas›na iflledi¤i içinancak alavere ile ifl yap›labilece¤imizi san-d›k yabanc›larla. Öyle bir yabanc›l›k olufl-turduk ki yabanc›larla, neticede AB kap›s›-na dayand›¤›m›z flu günlerde dahi Türk de-nince ortalama bir Bat›l›-n›n akl›na hâlâ fesli biradam geliyor.fiüphesiz ki, 1980’den iti-baren yavafl yavafl de¤ifli-yor bizim de sermaye ve

    yabanc›ya bak›fl›m›z. Toplum yavafl de¤ifli-yor belki, ama ifrat ile tefrit aras›nda birtürlü dengeyi tutturamayan bireylerimizdebu de¤ifliklik aniden ve toptan oluyor. ‹kigün önce yabanc› sermaye aleyhtarl›¤› ya-pan bir politikac›, bugün yabanc› aflk›n›nTürkiye’nin kalk›nmas› için elzem oldu¤u-nu savunabiliyor mesela. Bugün gelinennoktada Türkiye’de iki tür insan var: ya-banc› sermaye düflman› ve yabanc› serma-ye afl›¤›.Türkiye’nin s›n›rlar› uzunca bir müddettiryabanc› sermayeye aç›k. Ancak s›n›rlar›naç›k olmas› tek bafl›na bir fley ifade etmi-yor. Mevzuattan tutun hukuk altyap›s›na,bürokrasideki keflmekefllikten ülke eko-nomisinin karars›z seyrine kadar birçokbaflka unsur, yabanc› sermayenin girmesi-ne engel oluyor. Elli y›ll›k yabanc› sermayemevzuat› çok de¤il, daha iki y›l önce de¤ifl-ti. Oysa bu ülkeye yabanc› sermayenin gir-

    Türk'ün Yabanc› ile ‹mtihan› Türkiye’nin s›n›rlar› uzunca bir müddettir yabanc› sermayeye aç›k. Ancak s›n›rlar›n aç›k olmas› tekbafl›na bir fley ifade etmiyor. Mevzuattan tutun hukuk altyap›s›na, bürokrasideki keflmekeflliktenülke ekonomisinin karars›z seyrine kadar birçok baflka unsur, yabanc› sermayenin girmesine engeloluyor. Elli y›ll›k yabanc› sermaye mevzuat› çok de¤il, daha iki y›l önce de¤iflti. Oysa bu ülkeyeyabanc› sermayenin girmesi gerekti¤ini, özellikle de bu ülkeye yat›r›m yapacak kal›c› sermeyeninülke ekonomisi için elzem oldu¤unu y›llar y›l› dilimize pelesenk ettik.

    Melikflah UTKU

  • Eylül 2006 19

    mesi gerekti¤ini, özellikle de bu ülkeye ya-t›r›m yapacak kal›c› sermeyenin ülke eko-nomisi için elzem oldu¤unu y›llar y›l› dili-mize pelesenk ettik.Yabanc› sermayeyi istedi¤imizi ifade ettikhep, ama asl›nda gelmesini de fazla iste-medik. Avrupa Birli¤i hakk›ndaki tutumu-muzda oldu¤u gibi, lehte her zaman muaz-zam bir destek olduk, ancak ifl ciddiye bi-nince “milliyetçi” duygular›m›z kabard›.‹flin asl›, Türk milleti oldum olas› rekabetkonusunda kar›fl›k duygular bar›nd›r›r. Birtaraftan tüm ticaret ehli serbest piyasac›-d›r, ama yeri geldi¤inde devletin bizi koru-mas› için gümrükleri artt›rmas›n›, kotakoymas›n› ve teflvikler vermesini isteriz.D›fl rekabeti böylece savuflturduktan sonrada içerideki rakipler aras›nda da kamu oto-ritesine yak›nl›k ölçüsünde bir s›ralama te-min ederiz. Yabanc› sermayeye karfl› tavr›n arkas›nda,ço¤u zaman ad›na milli menfaat de dense,bireysel ç›karlar yat›yor. ‹flin içine baflkacahesaplar girince, yabanc› sermayeye karfl›ak›lc› bir elefltiri de mümkün olam›yor. Oysa bu ülkenin gerçekten de milli bir kal-k›nma projesine ihtiyac› var. Türkiye’yi buyüzy›l›n bafll›ca ekonomileri aras›na soka-cak, toplumun tüm maddi, manevi ve insa-ni kaynaklar›n›n etkin bir flekilde kullan›-m›n› hedefleyen, milli sermayeyi, bu ülke-nin kaynaklar›n›n etkin bir flekilde kullan›-larak katma de¤erin yine bu ülkenin insa-n›na dönmesi olarak tan›mlayan milli biriktisat projesine acilen giriflmemiz gereki-yor.Bu çerçevede yabanc› sermayeyi hakk›ylatahlil edebilmemiz gerekiyor. Bunu yapar-ken hem yabanc›y›, hem de sermayeyi de-¤erlendirmeli, milli ç›kar›m›z› önceleyenbir bak›fl aç›s›n› toptanc›l›k yerine tasnifçive analitik bir yaklafl›mla birlefltirebilmeli-yiz.

    Sermaye mütecanis bir kitleden oluflmu-yor. Dahas›, yabanc› kavram› içine itti¤imiztüm unsurlar da tek bir akla ve davran›fl bi-çimine sahip de¤iller. Çeflit çeflit yabanc›sermayeyi içine oturtaca¤›m›z veya oturt-mak istedi¤imiz flartlar da farkl› farkl›. Pe-rakende sektörüne yat›r›m yapan bir Avru-pal› ile sa¤l›k sektörüne girmek isteyenKörfez kaynakl› sermaye bir de¤il; pera-kende sektörü ile k⤛t sektörü de bir de-¤il. Do¤rudan yat›r›m ile portföy yat›r›m›n›ayn›laflt›ramaz, flirket al›m› ile yeni yat›r›m›bir tutamazs›n›z. Bunlar›n her biri için fark-l› politikalar gütmeniz, farkl› yaklafl›mlarsergilemeniz, farkl› teflvikler, farkl› yapt›-r›mlar uygulaman›z gerekir.Yabanc› sermayeyi irdelemeden önce ken-dimizi yarg›lamal›y›z. Hangi sektörlerdekendi kendimize yetiyor, hangisinde ne öl-çüde d›fla ba¤›ml›y›z? Hangi piyasalar iyidenetleniyor, hangileri etkin çal›flm›yor?Hangi ifl kollar›nda dünya ile rekabet ede-bilmek için bilgiye, birikime ve kalifiye is-tihdama ihtiyaç var? Nerelerde ölçek eko-nomilerinin oluflmas› anlaml› olur ve bun-lar› yerli KOB‹'lerle nas›l bir arada yaflatabi-liriz? Rekabet nerede, ne ölçüde ve ne flart-larda anlaml› ve gerektir? fiunu unutmama-m›z gerekiyor: Ortalama bir do¤rudan ya-banc› yat›r›m o sektörde ortalama bir yerliyat›r›mdan daha büyük ölçekle geliyor. Bu-

    nun avantajlar› ve dezavantajlar› neler ola-cakt›r?Böyle bir durum analizinden ve kendi kal-k›nma hedeflerimizi çizdikten sonra ya-banc› sermayenin bu sürece katk›da bu-lunmas›n›n yol ve yordam›n› aramam›z ge-rekiyor. Nas›l teflvik edecek, hukuki altya-p›y› nas›l tesis edece¤iz? Nas›l denetleyece-¤iz, katma de¤erin mümkün oldu¤unca ül-ke içinde yeniden yat›r›ma dönüflmesininas›l temin edece¤iz? Her sektöre sokacakm›y›z yoksa belli üst s›n›rlar m› tan›mlaya-ca¤›z? Tüm bunlar küresel bir ekonomidemilli kalk›nman›n gerektirdi¤i sorular.Ülkemize tabii ki sermaye girecek. K›sas›da girecek, yerlefli¤i de. Hisse senedi dealacak, fabrika da. Yerli yat›r›mc›y› zorlaya-ca¤›, hatta zorlamas› gerekti¤i yer de ola-cak, yerliyi korumak zorunda kalaca¤›m›zzaman da gelecek. Gayrimenkul alacak,ama istihdam da oluflturacak. Krizlerde ilkç›kan o olmak isteyecek, ama yerli hizmetüretimimiz onlar sayesinde yurtd›fl›na aç›-lacak.

    Neticede sermayenin art›k milli boyutlar-dan ç›k›p evrensel bir renk ald›¤› bir döne-mi yafl›yoruz. Böyle bir ortamda toptanc›yaklafl›mlarla uçlarda yaflamak, ç›karlar›m›-z› korumayaca¤› gibi neticede ülkemizitoptan geri b›rakabilir.

    dosya YABANCI SERMAYE / Türk'ün Yabanc› ile ‹mtihan›

  • dosya YABANCI SERMAYE

    Eylül 200620

    Dünyaya aç›lm›fl büyük iflletmelerden, ma-halle s›n›rlar›n› aflmayan küçük iflletmelerekadar hayat› dört bir yan›ndan kuflatan birkurulufllar dünyas›nda yaflan›l›yor. Yetiflkinnüfusun büyük bir ço¤unlu¤u, günlük ya-flant›s›n›n önemli bir bölümünü kâr amac›güden ya da gütmeyen kurum ve kurulufl-larda geçiriyor. Ülkelerin ürün, hizmet vebilgi üretme gücünün büyütülmesinde ka-mu, özel ve gönüllü bütün kurulufllar ha-yati bir önem tafl›yor.

    Ürün, hizmet ve bilgi kurulufllarda üretilir.Üretim sürecinde giriflimci güç ve serma-yenin elele vermesi gerekir. Verimlili¤inart›r›lmas›nda belirleyici olan sermayedenönce giriflimci güçtür. Sermayenin önemionu de¤erlendirmesini bilen giriflimci güç-ten kaynaklan›r. Sermayenin üretim süre-cine kat›larak, kazanma ve kazand›rma gü-cü, risk almas›n› bilen giriflimcilere ba¤l›-d›r. Üretmekten daha çok tüketmeyi düflü-nenlerin elinde sermaye zenginlik de¤il,yoksulluk üretir.

    Kurulufllar› uzun ömürlü k›lan sermayele-rinden daha çok giriflimcileridir. Giriflimci-ler, paradan para kazanman›n de¤il, ürünve hizmet üretiminden para kazanman›npeflindedir. Para ticareti gösterifl ve harca-ma yar›fl›na yol açarken, ürün ve hizmetüretimine dayal› ticaret, maliyetleri düflür-

    meye ve kaliteyi art›rmaya önem verir. Biritoplumun geliflmesine katk›s› olmayan ya-pay ihtiyaçlar›n, di¤eri de gerçek ihtiyaçla-r›n peflindedir.

    Bir ülkede sermaye birikiminin büyük ol-mas›, o ülkede faaliyet gösteren kuruluflla-r›n kaliteli ürün ve hizmet üretmesine yet-mez. Bunun için, sermaye bulundu¤u ül-keye de¤il, de¤erlendirildi¤i ülkeye bakar.Sermayeyi de¤erlendirecek olan, ülke de-¤il, giriflimcidir. Giriflimcinin gücü s›n›rlar›aflmas›n› bilmesinden kaynaklan›r.

    S›n›rlar› aflmas›n› bilmeyenin elinde, ser-maye güneflte kar›n erimesi gibi, eriyip yokolur. Sermayeyi ahlak ve hukuk ilkeleriniçi¤nemeden de¤erlendirecek giriflimcileriolmayan kurulufllar›n, kendi ülkelerindebile itibar› olmaz.

    Eskiden kurum ve kurulufllar›n bir öncüsüya da sahibi oldu¤u gibi, bir tek ülkesi, yö-netim merkezinin oldu¤u flehirde fabrika-lar›, depolar› ve sat›fl ma¤azalar› olurdu. S›-n›rlar›n ortadan kalkt›¤› bir dünyada, b›ra-k›n de¤iflik alanlarda faaliyet gösteren ku-rulufllar›, Kahire, ‹stanbul, Londra ve NewYork gibi büyük flehirlerin bile baflka ülke-lerle iliflkileri, kendi ülkeleriyle olandangeri kalmaz. Zaten onlar› bir dünya kentihaline getiren ülkeleriyle olan ekonomik

    ve kültürel iliflkileri de¤il, dünyayla olande¤iflik boyutlardaki ba¤lant›lar›d›r.

    Giriflimciler hangi milletten olursa olsun,kurulufllar hangi ülkede faaliyet gösterirsegöstersin, baflar›lar›, ahlak ve hukuk ilkele-rine oldu¤u kadar kültür ve ekonomininkurallar›na gösterdikleri sayg› ve ba¤l›l›k-tan kaynaklan›r.

    ‹lkesi ilkesizlik olan giriflimci ve kurulufllar,hiçbir alanda baflar›l› olamayacaklar› gibi,her ülkede de yasal engel ve kültürel bas-k›yla karfl›lafl›rlar. Bu ba¤lamda, giriflimcive sermayenin ülkesi de¤il, ilkesi önemli-dir. ‹lkesiz kurum ve kurulufllar›n yaln›zcakendi ülkesine de¤il, her ülkeye zarar› do-kunur.

    Yerli ve yabanc› sermaye tart›flmas›n›n do-ruk noktas›na ulaflt›¤› bugünlerde, önemliolan giriflimci ve kurulufllar›n ülkesi de¤il,üretti¤i ürün ve hizmetin kalitesi ve fiyat›yan›nda misyon ve vizyonunu oluflturankültürüdür.

    Ahlak ve hukukun temel ilkeleri gibi, ger-çekli¤in, güzelli¤in, do¤rulu¤un ve iyili¤inde ana ilkeleri evrenseldir.

    Temiz kurulufllar›n sermayesi de temizolur.

    Sermayenin Ülkesi De¤il‹lkesi Önemlidir ‹lkesi ilkesizlik olan giriflimci ve kurulufllar, hiçbir alanda baflar›l› olamayacaklar› gibi, her ülkede deyasal engel ve kültürel bask›yla karfl›lafl›rlar. Bu ba¤lamda, giriflimci ve sermayenin ülkesi de¤il,ilkesi önemlidir. ‹lkesiz kurum ve kurulufllar›n yaln›zca kendi ülkesine de¤il, her ülkeye zarar›dokunur.

    Prof. Dr. Nazif GÜRDO⁄AN

  • Sermaye hareketlerinin bütün kategorile-riyle tam serbestiye kavuflturulmas›n›nteorik gerekçeleriyle ampirik bulgular› ara-s›nda ciddi bir makas oluflmufl durumda-d›r. Teorik olarak bak›ld›¤›nda tasarruforan› düflük geliflme bask›s› alt›ndaki ülke-lerin, uygun iç koflullar› ikame etmeleridurumunda, uluslar aras› piyasalardan da-ha ucuz ve daha uzun vadeli olarak tasar-ruf a盤›n› kapatacak fonlar› temin edebile-ce¤i ifade edilmektedir. Sermaye hareket-lerinin engellendi¤i ülkelerde çeflitli ne-

    denlerle fon piyasas›na uzak kalan KOB‹statüsündeki iflletmelerin d›fllanaca¤›ve/veya daha yüksek maliyetle fonlanaca¤›iddia edilmektedir. Buna ra¤men, 1980 sonras›nda h›zlanansüreçlerden sonra kontrolsüz bir flekildesürece dahil olan ülkelerin kalk›nma per-formanslar› sadece tatmin edici olmaktanuzak kalmad›, ayn› zamanda di¤erlerinenazaran daha da k›r›lganlaflarak kriz sarma-l›na girdiler. Sermaye hareketleri içinde ençok tart›fl›lan ve art›k bir fleyler yap›labilirmi diye düflünülen kategori kuflkusuz “s›-cak para” diye vurgu yap›lan portföy yat›-r›mlar›d›r.

    S›cak Paran›n (SP) tan›m› konusunda fark-l› yaklafl›mlar benimsense de s›cak para k›-saca, “arbitraj geliri güdüsüyle hareketeden sermaye” olarak tan›mlanabilir.

    Bu çerçevede s›cak para;(a) hisse senetlerinden, (b) hazinenin veya özel sektörün bonolar›-n› da kapsayan k›sa vadeli borç senetlerinden,

    (c) bankalara ve kiflilere aç›lan k›sa vadelikredilerden, (e) banka mevduat›ndan ve (f) banka-d›fl› di¤er varl›klardan oluflur. Bu kategorilerden oluflan kaynaklar›n üre-tim ekonomisine aktar›lmadan s›rf “para-dan para kazanan” ve beklenmedik ani ha-reketler ile ülkeyi terk eden niteli¤i dolay›-s› ile “sermaye” tan›m›na uygun düflmedi¤iifade edilmelidir. Acaba “s›cak para” nas›lve hangi yöntemlerle kontrol edilebilir?Kontrol yöntemlerine baflvuran ülkeler-den uygulaman›n kazan›m ve maliyeti ba¤-lam›nda hangi dersler al›nabilir?

    Bir Sorun Olarak S›cak Para (SP)Son y›llarda konuyla ilgili olarak yap›lanbirçok çal›flma, Geliflme Yolundaki Ülkeler(GYÜ)’de sermaye hesaplar›n›n apar toparserbestlefltirilmesinin yanl›fll› ve zararl› ol-du¤