kazaklarkazak milli edebiyatı da bu s ü reçte tedricen oluşmuştur. bu şekilde gü nümüz...
TRANSCRIPT
KAZAKLAR
itibaren İslam Kazaklar arasında önemli bir sosyal ve moral dinamik haline geldi. Orenburg gibi merkezlerde dini okullar açıldı ve dini eğitim yaygınlaşmaya başladı. Ruslar'ın İslamiyet'i kendi hakimiyetlerine bir engel olarak algılayıp karşı koyma çabalarına rağmen pek çok Kazak topluluğu gittikçe sosyal ve hukuki dü
. zenlemelerini İslami prensipiere dayandırmaya başladı. Bu dönemde görülen ve modern Kazak milletine giden süreçte etkili olan bir başka gelişme yeni bir aydın grubunun ortaya çıkmasıdtr. Rus hakimiyetinin yok ettiği geleneksel Kazak aristokrasİsinin yerini alan bu grup kendi içerisinde seküler aydınlar ve muhafazakarlar olmak üzere ikiye ayrılıyordu . Bunlardan ilki Rusya'ya sadık idareciler yetiştirmeyi amaçlayan Orenburg. Omsk ve Semipalatinsk'teki devlet okullarından yetişmiş kadrolardı. Diğer grup ise Kazak halkının geleneksel kültürünü korumak için geleneksel İslami öğretilere bağlılığı savunan, aynı zamanda Orta Asya ve Tatarlar arasında yaygınlık kazanan Cedldciliği benimseyen aydınlardı. Her iki kesimin de ortak olduğu husus Rus politikalarına karşı almaktı.
1905 yılındaki Rus devrimi Kazak siyasi hayatına yeni açılımlar ekledi. Din adamlarının desteğini alan aydınlar. Rus hükümetinden siyasi ve kültürel faaliyet alanlarında daha h ür hareket etme imtiyazı aldılar. Böylece siyasi partiler kuruldu, gazete ve dergi neşriyatındaki bazı kısıtla
malar kaldırıldı. Bu dönemde Kazaklar islam'ın Hıristiyanlık' la (Ortodoks) aynı hukuki çerçevede tanınmasını, kendilerinden alınan toprakların iadesini ve Kazak topraklarında sadece Kazaklar'ın tam vatandaşlık hakkına sahip olmasını talep etmeye başladılar. Bu arada diğer Türk topraklarında canlanan pantürkizm gibi fikirler Kazaklar arasında da yayılmaya başladı.
1916'da ı. Dünya Savaşı sırasında Ruslar'a karşı büyük bir ayaklanma oldu. Görünürdeki sebebi Ruslar'ın on sekiz-kırk üç yaş arasındaki erkekleri askere almak istemesiydi. Ancak arka planda Ruslar'ın toprak politikasına karşı duyulan uzun süreli rahatsızlık, vergilerin ağırlığı ve savaş döneminde el konulan Kazak kaynakl arına duyulan tepki mevcuttu. Rus ordusu büyük kayıplarla otoritesini tekrar sağladı , fakat Kazak- Rus ilişkileri bir daha bu gerginlikten kurtulamadı. Nitekim 191 7 Bolşevik ihtilali'nde Kazaklar çarlık düzeninin yıkılmasını büyük sevinçle kar-
132
şıladılar. Hemen özerklik talepleri yükseldi. Nisan 1917'de Orenburg'da ilk umumi Kazak kurultayı toplanarak resmen siyasi otonomi, idare ve okullarda Kazak Türkçesi'nin resmi dil olması talepleri gündeme getirildi. Bundan birkaç ay sonra toplanan ll ve lll. Umumi Kazak kurultayiarında ordu kurma, anayasa hazırlama ve seçim yapılması kararı alındı.
Bolşevikler'in iş başına gelmesinden sonra 20 Ağustos 1920'de Kazak Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu. Bunu 1936 yılında Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve aynı yıl Sovyetler Birliği'ninkini model alan bir anayasanın kabulü izledi. İlk resmi komünist parti teşkilatı. Bolşevikler tarafından Rus Komünist Partisi Kırgız Bölge Komitesi adı altında 1920'de teşkil edildi ve 1937 yılında Kazak Komünist Partisi adını aldı. Ancak partinin Moskova'ya bağımlılığı sürdü.
Moskova'nın kararıyla 1920'lerde başlatılan ekonomik politikalar ve merkezi beş yıllık planlar neticesinde 1938'lerde taşra halkının% 98'i kolektif çiftliklere getirilmişti. Bu politikalar felakete varan sonuçlar doğurmuştur. Olumsuz çalışma şartları. açlık ve hastalık sebebiyle yaklaşık 1.5 milyon Kazak hayatını yitirmiştir.
Komünist Sovyet liderleri kabile geleneğini yıkmayı , müslüman din adamlarının etkisini yok etmeyi ve Ruslar'la iş birliği yapabilecek sadık bir seçkin kuşak yetiştirmeyi amaçlayan sosyal siyasetlerinin bir gereği olarak eğitim ve okuma yazma kampanyaları başlattılar. İlk okuldan 1934'te kurulan Kazak Devlet Üniversitesi'ne kadar yayılan kapsamlı bir eğitim sistemi kuruldu. Sosyal siyasetin bir başka önemli amacı da müslüman din adamlarının aktif muhalefetiyle toplumun ateizm ve sekülerizme karşı gösterdiği pasif direnişi kırmaktı. Bu amaca ulaşmak için yetkililer cami ve medreseleri kapatarak karşı çıkanları tutukladılar. Bütün baskılara rağmen halkın büyük çoğunluğu Müslümanlığını sürdürdü ve özellikle kırsal kesimlerde din adamları gizli olarak dini faaliyetlerine devam etti.
Kazakistan'ın siyasi. ekonomik ve sosyal gelişimi, ll. Dünya Savaşı ile Sovyetler Birliği'nin yıktidığı 1991 yılı arasındaki dönemde Sovyet modelini izlemiştir. Kazakistan Komünist Partisi iktidar tekelini ve seçkinler teşkilatı olma özelliğini korumuştur. 1980'lerde nüfusun yaklaşık% 5'i parti üyesiydi ve parti üyelerinin %
35'i Kazak'tı. Parti ve devlet teşkilatının üst yönetimiyle ağır sanayi ve ziraat gibi ekonominin ana faaliyet alanları Ruslar'ın kontrolündeydi. Dinmukhamed Qonaev'in Kazakistan Komünist Partisi sekreterliği döneminde ( !964-1987) durum tedricen değişti ve Kazaklar'ın devlet yönetimine katılımı büyük ölçüde arttı.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Kazakistan 1991 yılında bağımsızlığını ilan etti ve Sovyet sistemine tehdit olarak görüldüğü için bastırılan Kazak kimliği kamusal alanın her alanında kendini göstermeye başladı (ayrıca bk. KAZAKiSTAN).
BİBLİYOGRAFYA :
Materialı po istorii Kazahskoy SSR (1785-1828), Mos k va 1940, IV; Materialı po istorii politiçeskogo stroya Kazahstana (1730-1910), Alma-Ata 1960, 1; Materialı po istorii kazahskikh hanstv XV-XVIII (izv leçeniia iz persiciski h i turkskih soçineniy), Alma-Ata 1969; G. J . Dem ko. The Russian Colonization of Kazakhstan, 1896-1916, Bloomington 1969; K. Beisembiev. Oçerki istorii obsşçestvenno-politiçeskoy i {iloso{skoy mısli Kazahstana (dorevolyutsionıy period), Alma- Ata 1976; istoriya Kazahskoy SSR, Alma-Ata 1977-81, 1-V; N. V. Alekseenko, Naselenie dorevolyutsionnogo Kazahstana (çislennost', razmeşçenie, sostav, 1870-1914 gg.), Alma- Ata 1981; D. 1. Dulatova, lstoriogra{iya dorevolyutsionnogo Kazakhstana (1861-1917 gg.), Alma-Ata 1984; D. A. Amanzjholova, Kazahskii avtonomizm i Rossiiya. /s
toria dvizjheniia Alaş, Moskva 1994; M. B. 01-cott, The Kazakhs, Stanford 1995; N. D. Nurtazina, Islam v istorii srednevekovogo Kazakhstana, Almatı 2000; K. Daniiarov. Istoria kazakhskogo gosudarstva, XV-XX vv.: v drukh chastiakh, Almatı 2001.
~ KEITH HITCHINS
Kazak Dili. Kazakça bir Türk dili olup Kazakistan'da yaklaşık 7 milyon, Çin'de 1 milyon, Moğolistan'da 100.000 ve Afganistan'da 40.000 kadar kişi tarafından konuşulmaktadır. Teşekkül devrinde Orta Asya ve Batı Türk kavimlerinin Türkçe'sinden önemli ölçüde etkilenmiştir. Kazak halkının konuştuğu bir dil olarak müstakil formunu XV ve XVI. yüzyıllarda kazanmıştır.
Kazakça. Karakalpakça ve Nogayca ile beraber Türk dilleri ailesinin Kıpçak grubunun Kıpçak- Nogay alt grubunu oluşturur. Bu alt grup pek çok ayrı fonetik karaktere sahiptir. Mesela dokuz ünlü ve yirmi altı ünsüz harfin bulunduğu Kazakça'da ana kelimedeki "ç" sesi yerine "ş" kullanılmaktadır (aç yerine aş). Orüinal kelimedeki "ş" sesi yerine de "s" ikame edilmektedir (kış yerine kıs gibi). Bu grup içerisinde Kazak lehçesinin en çok dikkati
çeken özelliklerinden biri de "1" harfinin gittikçe kullanımdan düşerek yerine "d" veya "t"nin geçmesidir (at! ar yerine attar gibi) Aynı şekilde "y" sesi yerine "c" veya T' kullanılmaktadır (yol yerine jol, yaka yerine caga). Başka dillerden gelmiş kelimelerdeki "f" sesi "p" olmuştur (fikir yerine pikir). Kazakça'da belirtmedurumu -di (dilimizi/ tilimizdil ve yönelme durumu -ga, -gel, -ka, -ke (mektebe 1 mektepke) şeklinde kullanılır. Aynı şekilde bulunma. çıkma gibi durumlarda da farklı kullanımlar söz konusudur. Kazak lehçesini Karakalpak ve Nogay lehçelerinden ayıran bir başka özellik ise -ecek l-acak eklerinin bulunmayışıdır. Kazakça'da lehçe farkının pek önemli olmadığı kabul edilmekle birlikte dil bilimciler belli başlı üç lehçenin varlığını öne sürerler. Kuzey lehçesi bunlar arasında en çok dikkati çekenidir. Zira modern Kazak edebiyatı genel olarak bu lehçe etrafında gelişmiştir. Güney lehçesi küçük fonetik ve gramer farklılıkları ihtiva eder. Batı lehçesi ise esas itibariyle Güney lehçesine yakındır.
XIX. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan Kazak edebi dili, öncelikle Abay İbrahim Ku nanbay ve lbıray Altınsari n gibi yetenekli yazarların gayretleriyle gelişmiştir. Böylece XIX. yüzyılın ilk yarısından itibaren edebiyat alanında Çağatay Türkçesi'nin yerini Kazak Türkçesi almıştır. Bu dönemde yayımlanan Dala Valayati (1888-1902) ve Kazak(l913-1918) gibi periyodikler de Kazak Türkçesi'nin yaygınlaşmasında önemli rol oynamışlardır.
Kazak Türkçesi ilk olarak Arap alfabesiyle yazılmış. 1929-1940 arasında Latin alfabesi kullanılmıştır. Daha sonra Kiril alfabesine geçilmiştir.
Günümüz Kazak dilinin kavramları bu dilin yaşadığı aşamaların etkilerini de yansıtır. Şüphesiz temel kaynak Türkçe' dir. fakat özellikle dini ve kültürel alanla ilgili Arapça ve Farsça'dan alınan kelimeler de önemli sayıdadır. Bu tür kelimeler Kazak Türkçesi'ne doğrudan değil Tatarca. Özbekçe ve Tacikçe vasıtasıyla ulaşmıştır ve daha çok Kazak diniliteratürünün geliştiği XIII ile XIX. yüzyıllarda gerçekleşmiştir. Orta Asya'da Moğol istilasının yaşandığı XII ve XIII. yüzyıllarda da Moğolca'dan özellikle askeri ve sosyal hayatla ilgili kelimeler Kazak diline geçmiştir. Rusça' dan etkilenme ise esas olarak 1917'den önce başlamışsa da Sovyet sistemine dahil olduktan sonra bu dilin resmi dil olmasıyla had safhaya ulaşmıştır. Rus dilinin etkisi özellikle ilim. teknoloji, yönetim. kültür, siyaset ve günlük hayatla ilgili pek
çok alanda yoğun olarak görülür. 1991'den sonra Rusça'nın etkisinden yavaş yavaş uzaklaşma çabaları göze çarpar. Böylece Kazak milli kimliğinin yeniden oluşturulması arayışında Kazakça tek.ırar resmi dil oldu, Rusça ise Kazakistan'da konuşulan etnik dillerden biri haline geldi.
Ka zak Edebiyatı. XX. yüzyıl öncesinde Kazak edebiyatı yoğun olarak şiir etrafında gelişmiştir. Şi ir türleri arasında da en yaygın olanı destandır. Muhtemelen XIVXVI. yüzyıllar arasında belli bir form kazanan Kazak destanı bu süreçte pek çok kaynaktan beslenmiştir. Destanlar. aynı zamanda Orta Asya ve Volga bölgesi göçebe Türkler'inin yaşadıkları tarihi olayların şiirsel anlatımı hüviyetindedir. Mesela Kambar- batır destanı Kalmuklar'a karşı yürütülen mücadeleyi anlatırken Alpamıbatır Altın Orda'nın XV. yüzyıldaki gerilemesiyle ilgilidir. Esasen bu tür destan versiyonları Orta Asya Türklüğü'nün edebi birikiminin unsurlarını oluşturur. Şifahl gelenekle aktarılarak korunan bu edebiyat XIX. yüzyıl ortalarından itibaren yazıya geçirilmeye başlanmıştır.
Kazak kahramanlık destanlarının en meşhur örneklerinden biri Kobilandı-ba
tır'dır. Bu destanı n tarihi temeli. XIII. yüzyılda Hazar denizi kıyılarında yaşayan kızılbaşiara karşı Kı pçaklar'ın yürüttüğü mücadeledir. İlk anlarda muhtelif ve müstakil kısa hikayeler biçiminde olan destan. birbirini takip eden pek çok şair tarafından birbirine eklenerek uyumlu ve çok uzun bir eser haline getirilmiştir (yaklaşık 6500 mısra). Gerek bu destan gerekse diğer destanların merkezinde "batır'' denilen bir kahraman bulunmakta ve olayların gelişimi bu kahramanın şahsiyeti. beklentileri. değerleri etrafında gerçekleşmektedir. Kahramanın asıl görevi boyunu veya milletini düşmaniarına karşı korumaktır. Daima cesur. asil ve soyunun bütün iyi özelliklerini barındıran bir kimliğe sahiptir. Dolayısıyla idealize edilmiş bir tasvirdir. Onun gücü ve cesareti bir savaşta 40.000 kadar düşman askerini mağllıp edecek kadar abartılır.
Aynı derecede popüler olan bir başka tür lirik destanlardır. Bu tü rün ana konusu genelde iki sevgili arasındaki aşk hikayesidir. Göçebe hayatın şartları ve töre gibi hususlar lirik destanların vazgeçilmez diğer unsurlarındandır. En meşhur örneklerden biri olan Kazı Körpeş-Bayan Sulu'nun konusu. çocuklarının kimlerle evleneceğine ebeveynlerin karar vermesi adeti üzerine bina edilmiştir. Eser bir
KAZAKLAR
bakıma Leyla ve MecnGn'a benzetilebilir. Burada da aynı konu ve ebeveynlerin kararına itiraz eden gençlerin trajik hayatı işlenmektedir. Kazı Körpeş-Bayan Sulu destanının bu kadar popüler olmasında onun etrafında gelişen falklor ve türkülerin de önemli rolü vardır.
Sonuç olarak destanlar modern Kazak edebiyatının gelişmesinde çok önemli bir konumdadır. Yüzyıllara dayanan gelenek ve görenekierin yanında Kazak halkının milli tarihinin bir kaydı durumundaki bu eseri er, Kazak şair ve yazarları için günümüze kadar hem estetik hem duygu bakımından ilham kaynağı olmaya devam etmiştir. Kazak milli edebiyatı da bu süreçte tedricen oluşmuştur. Bu şekilde günümüz şair ve yazarlarının geçmişle bağlantıları kesilmeksizin yaşamaktadır.
Modern Kazak edebiyatının ortaya çıkışında, XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren görülmeye başlanan yeni yerli aydınların konumu ve etkisi ehemmiyetli yer tutar. Bu aydınların taşıdıkları ve eserlerine yansıttıkları fikirler daha çok Rus edebiyatı ve Avrupa kültürü kaynaklıdır. Bu dönem Kazak aydınlarında genel olarak iki ideolojik ve kültürel akım görülmektedir. Bunlardan biri, temsilcileri Rus ve Avrupa tecrübesini Kazak topraklarına taşımak arzusunda oldukları için zaman zaman Batılı olarak adlandırılan akım. diğeri de geleneksel Kazak kültürü ve dini hayatından beslenen akımdır.
Batılı akımın ilk temsilcileri lbıray Altınsarin ( ö. 1889) ve Kazak milli edebiyatının temellerini oluşturmada katkısı bulunan Ab ay İbrahim Kunanbay'dır ( ö . 1904 ı. Altınsarin'in asıl katkısı şiir ağırlıklı Kazak edebiyatında n esir ağırlıklı eserler vermiş olmasındadır. Konusu dini alanın dışında, halkın anlayabileceği sadelikte kısa hikayeler yazan Altınsari n bu türün öncüsüdür. Zamanının en önemli Kazakentelektüeli sayı lan Kunanbay ise Batı kültür ve edebiyatını kendi halkına aktarmak istemiş ve şiirlerini bu amacının vasıtası olarak değerlendirmiştir. Şiirde geleneksel Orta Asya şiirinin soyut. istiareye dayanan üsiGbundan ziyade sade bir dil kullanmış, aynı zamanda kadının statüsü ve eğitim gibi yeni temaları işlemiştir.
XX. yüzyılla birlikte Kazak edebiyatı gittikçe Batılı bir şekil kazandı. Sultan Mahmud Toraygirov da geleneksel Orta Asya şiir formunu terkederek sosyal içerikli şiire önem verdi. Toraygirov ayrıca Karnar Sulu (güzel kamer, 1914) adlı eseriyle Kazak edebiyatma romanı getiren iki
133
KAZAKLAR
kişiden biridir. Şiir ve nesrin birlikte kullanıldığı bu eserden başka Kim lazıktı (kim suçlu, ı 914- ı 9 ı 5) başlıklı eseri ise tamamıyla mısralardan müteşekkildi.
Gerçek anlamda ilk Kazak romancısı Sipandiyar Köbeev'in eseri Kalıngmal (başlık parası, ı 91 3) kadına karşı geleneksel tavrı konu edinir. Fakat XX. yüzyıl başlarının belki de en önemli Kazak yazarı Ahmed Baytursınulı'dır. Kazak halkının mutlaka değişime ihtiyacı olduğunu vurgulayan Baytursınulı, bu değişimin Batıcılar'ın aksine kendi kültürel köklerine dayanarak olmasını istiyordu. Ancak şiiri bu düşüncelerinin bir aracı olarak kullanmasıyla bizzat kendisi geleneksel şiir çizgisinden ayrılıyordu. Eğitimin yaygınlaşması için de gayret gösteren Baytursınulı, 1914'te yazdığı Til Kural adlı eseriyle Arap harflerini Kazakça'ya daha uygun hale getirmeye çalıştı .
XX. yüzyılda Kazak ülkesinin Sovyetler Birliği'ne dahil olması Kazak edebiyatının gelişmesini de etkiledi. Çok geçmeden edebiyat Komünist Parti'nin hakimiyetine girdi ve bundan sonra sadece partinin ve ideolojinin çıkarları doğrultusunda eserler vermeye zorlandı. Bu dönemde belki de bu amaç için şiirden daha fonksiyonel olan n esir ön plana çıktı; kısa hikayeler. skeçler ve kurgusal yazılar yaygınlık kazandı. XX. yüzyılın ortalarına doğru Sabit Mukanov ilk önemli Kazak romanı olan Adaskandar'ı (kaybolan lar, I 93 I) yazdı. Yeni ideoloji çerçevesinde yeni sosyal ve ekonomik düzenin geleneksel kurumlara karş ı üstünlüğünü işleyen bu eseri aynı çizgide sınıf çatışmaları üzerine kurulu başka romanlar takip etti. En çok işlenen temalar daha iyi bir hayat için parti çalışmalarının önemi, Sovyet halklarının kardeşliği. komünist politikaların başarısı gibi konulardı . Bir bakıma bu çizginin dışında kalan tek eser, Muhtar Avezov'un Abay İbrahim Kunanbay hakkındaki biyografik romanıdır. Kitap, Kazak entelektüel hayatının Rus kültürünün etkisi altına girmeye başladığı dönemdeki Kazak toplumunu ve kültürünü çok iyi bir şekilde ortaya koyan bir çalışmadır. Eserin 1947'de yayımlanan !I. cildi Ab ay Yolu, I. ciltten farklı olarak daha çok resmi ideoloji çerçevesinde ve Ruslar'a karşı daha olumlu bir üs!Gptadır.
Bu dönemde şiirin teması da nesirden farklı değildir. Aynı şekilde şiirde de Sovyet ideolojisinin savunulması esastır. Hatta bu dönemde geleneksel destan tarzı da aynı amaç için kullanılmıştır. Tanınmış
134
bir şair olan Jambıl Jabaev, Suranşı-batır gibi Rus yayılmacılığına karşı direnen Kazak kahramanlığını işleyen geleneksel destanlar üzerinde yeniden çalışarak Suranşı- batır'ın esasen Ruslar'a karşı değil Özbekler'e karşı verilen mücadeleyi anlattığını iddia etti. Jabaev'in ayrıca Alpam ış. Kambar. Köroğlu. Manan gibi destanları vardır. Şüphesiz bu tür ideolojik temalar bütün şair! erin ele aldığı tek konu değildir. Mesela Tayır Jarokov, Kazak sözlü geleneği ve XIX. yüzyıl Rus şiirinden ilham alarak çok güzel aşk şiirleri yazdı.
1917'den önce Kazak edebiyatında örneği bulunmayan drama türü eserler de Sovyet döneminin ürünleridir. Esasen bu dönemin komünist idarecileri tiyatroyu, ideolojilerini yaygınlaştırmada etkin olacağını bilerek teşvik etmişlerdir. Avezov'un 1920'lerde yazdığı Tüngi S ann (gece melodisi) ve 1916 Kazak ayaklanmasını konu alan eseri ilk gerçekçi tiyatro eserleridir. 1930'larla 1960'lar arasında bu ideolojik temalı eserler yoğun biçimde görülür. Beyimbet Maylin'in Meydan (cephe, 1933) adlı eseri bu türün öncülerindendir.
1960'lardan sonra edebiyat konularında çeşitlilik görülmeye başlanmış. özellikle romanlarda Kazak mill1 kimliği arayışları kendini hissettirmiştir. Bu durum 1990'lardan sonra daha da yaygınlık kazandı . geleneksel kültüre ve değerlere yeniden başvurularak yeni arayışlar gündeme getirildi. Bu arada modern çağı anlama ve bu çağda Kazak kimliğinin yerini belirleme gayretleri de yoğunlaştı.
BİBLİYOGRAFYA :
Q. Körpesh - B. Sulu, W. Radloff, Proben der Volksliteratur der türkisehen Stamme Süd-Sibiriens, St. Petersburg 1870, lll, 261-297; A. S. Orlov, Kazahskiy geroiçeskiy epos, Moscow 1945; A. Kunanbaev, Sobranie soçineniy v adnam tome, Moscow 1954; T. G. Winner. The Oral Art and Uterature of the Kazakhs of Russian Central Asia, Durham 1958; Qambar-batLr (haz. M. O. Avezov - ·N. S. Smirnova). Alma-Ata 1959; G. G. Musabaev, Sovremenmy kazahskiy yaz1k 1: Leksika, Alma -Ata 1959; Alpam1s Batlr (haz. M. O. Avezov- N. S. Smirnova). AlmaAta 1961 ; N. A. Baskakov, Vvedenie v izuçenie tyurkskih yaz1kov, Moscow 1962; Sovremenmy kazahskiy yaz1k, Foneti ka i morfologiya, Alma-Ata 1962; Qyz Jibek (haz. M. O. AvezovN. S. Smirnova). Alma -Ata 1963; "La litterature kazaklı", Philologiae Turcicae Fundamenta, Wiesbaden 1964, ll, 741-760; B. N. Shnitnikov. Kazakh-English Dictionary, The Hague 1966; Q. Jumaliev. XVlll-XIX ğas1rlardağ1 gazaq adebieti, Almatı 1967; Gn. Qaliev- Sh. Saribaev, Qazaq dialektologiyasL, Almatı 1967; M. Balaqaev v.dğr .. Qazaq tilining grammatikasi, Almatı 1967, 1-11; a.mlf. v.dğr., Qazaq adebi tilining tarikhi, Almatı 1968; E. Janpeyisov, Qazaq
prozasining tili, Almatı 1968; T. Jarokov.lzbrannoe, Alma -Ata 1968; İstoriya kazahskoy literatun, Alma- Ata 1968-79; N. K. Chadwick- V. Zhirmunsky, Oral Epics of Central Asia, Cambridge 1969; M. Avezov, Sobranie soçineniy, Moscow 1973-75, 1-V; Qazaq tilining tüsindirme sözdigi, Alınatı 1974-86, 1-X; Altınsarin, Sobranie soçineniy v tre h to ma h, Alma- Ata 1975-78; Qoblandy-batyr (ed. N. V KidaishPokrovskaia- O. A. Nurmagambetova), Moskva 1975; M. Düysenov, Qazaq dramaturgiyasmmg janr, stil' maselesi, Almatı 1977; R. Berdibaev, Qazaq epos1 (Janrlıq jane stad iyalıq maseleler), Almatı 1982; J. Jabaev; Eki tomd1q ş1ğarmalan, Almatı 1982; B. Şalabaev. Qazaq romandanmng tu w men qalıptasu tarikhl, Almatı1983; R. Rizdiqova. XVlll-XIX ğğ. gazaq adebi tilining tarikhi, Almatı 1984; B. M aylin, Bes tomd1q Şlğarmalar jinaği, Almatı 1986-87, I-IV; Muhtar Avezov Jaghlımı, Ad ebi -sm maqalalar men zertteuler, Almatı 1987; S. Torayğırov, Sanarqamng jangb1n, Almatı 1987, I-Il; A. Bolğanbaev, Qazaq tili leksikologiyasL, Almatı 1988; Ferhat Tamir, Barkölden Kazak Türkçesi Metinleri : Gramer, Metin, Sözlük, Ankara 1989; H. B. Paksoy, Alpamy sh, Central As ian ldentity under Russian Rule, Hartford 1989; A. Baytursınov,
-Ş1ğarmalan, Almatı 1989; Mustafa Öner. Bugünkü K1pçak Türkçesi, Ankara 1998; Şakir İbrayev, Destamn YapLSl, Kazak Destanlannda İnsan, Zaman ve Mekan, Ankara 1998; A. S. lsmakova. Kazakhskaia khudozhestvennaia proza: poetika, zhanr, stil' (nachaloXX veka i sovremmenost'), Almatı 1998; N. Kelimbetov, Drevnii period istorii kazakhskoi literatury, AJmatı 1998; K. Hitchins, " Epic, Kazakh", The Modern Encyclopedia of Russian and Soviet Uteratures( I 982). VI, 238-245; Qazaq SSR Qlsqaşa entsiklopediya, Almatı 1989, IV.
li] KEITH HITCHINS
KAZAN
Rusya Federasyonu'na bağlı Tataristan Cumhuriyeti'nin başşehri.
L ~
Şehre adını veren nehrin (Kazanka) İ dil (Volga) nehriyle birleştiği ve İdil'in bir dirsek şeklini aldığı noktada kurulmuştur.
Bölgede yer alan Taş devrine ait iskan izleri ve şehrin yakın civarında görülen Tunç devri eserleriyle Demir devri başlangıcına ait mezarlar. buranın eski çağlardan beri yerleşim alanı olarak seçildiğini gösterir. Kazan şehrinin içinde bulunduğu bu coğrafi bölge. lll. yüzyıldan itibaren çeşitli Türk devletlerinin hakimiyet sahası içine girmeye başlamıştır.
İ dil Bulgar Hanlığı'nın Abdullah Han zamanında çökmesiyle hanın iki oğlu Alimbek ve Altınbek, Kazan nehri boyuna gelerek sonradan Eski Kazan olarak adlandırılacak şehri kurdular. Bu şehir günümüzdeki Kazan'ın 45 km. yukarısında yer alıyordu. Şehir daha sonraki tarihlerde İ dil ırmağının ağzına taşındı ve bugün-