kİmya İslâm dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

39
KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce Hellenistik Çağ'da İskenderiye'de yapılmış olan simya çalışmalarından yoğun bir biçimde etkilenmiştir. Bu çalışmalar sırasında yavaş yavaş belirginleşmeye başlayan Yapısal Dönüşüm Kuramı'na göre, doğadaki bütün metaller, aslında bir kükürt-civa bileşimidir. Ancak bunların iç ve dış niteliklerinde farklılıklar bulunduğu için, kükürt ve civa kullanmak suretiyle istenilen metali elde etmek mümkündür. 73

Upload: madonna-greene

Post on 02-Jan-2016

42 views

Category:

Documents


5 download

DESCRIPTION

KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce Hellenistik Çağ'da İskenderiye'de yapılmış olan simya çalışmalarından yoğun bir biçimde etkilenmiştir. Bu. çalışmalar. sırasında. yavaş. yavaş. Yapısal. Dönüşüm. belirginleşmeye. başlayan. - PowerPoint PPT Presentation

TRANSCRIPT

Page 1: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

KİMYA

İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

Hellenistik Çağ'da İskenderiye'de yapılmış olan

simya çalışmalarından yoğun bir biçimde

etkilenmiştir.

Bu çalışmalar sırasında yavaş yavaş

belirginleşmeye başlayan Yapısal Dönüşüm

Kuramı'na göre, doğadaki bütün metaller, aslında

bir kükürt-civa bileşimidir. Ancak bunların iç ve

dış niteliklerinde farklılıklar bulunduğu için,

kükürt ve civa kullanmak suretiyle istenilen

metali elde etmek mümkündür.

73

Page 2: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

Müslüman simyagerilerin maksatlarından

birisi de bu dönüşümü gerçekleştirecek EL-İKSİRi (filozof taşı), yani mükemmelmaddeyi bulmaktır. Mükemmele en yakınmetal altın olduğu için, genellikle bu

çalışmalarda altının kullanıldığıgörülmektedir. İksir, aynı zamanda sonsuzyaşamın kapısını aralayacak bir anahtarolarak da düşünülmüştür.

74

Page 3: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

Ortaçağ İslâm Dünyası'nda, simyayı

benimseyenlerle benimsemeyenler arasında

süregelen tartışmaların, kimyanın gelişimi

üzerinde çok olumlu etkiler yaptığı

görülmektedir. Çünkü bu tartışmalar sırasında,

taraflar, görüşlerinin doğruluğunu kanıtlamak

için, çok sayıda deney yapmış ve bu yolla

deneysel bilginin artmasında önemli bir rol

oynamışlardır.

75

Page 4: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

CÂBİR İBN HAYYÂN

Yapmış olduğu kuramsal ve deneysel araştırmalarla

kimyanın gelişimini büyük ölçüde etkilemiş olan

Câbir İbn Hayyân'ın hayatı hakkında pek fazla bir

bilgiye sahip değiliz. Batıda GEBER adıyla anılır.

Câbir de, Aristoteles'i izleyerek maddeyi dört unsur

(toprak, su, hava ve ateş) kuramıyla açıklamaya

çalışmış ve bu unsurların nitelikleri (kuru-yaş ve

soğuk-sıcak) farklı olduğu için bunların

birleşmesinden oluşan maddelerin de farklı

özelliklere sahip olduğunu belirtmiştir.

76

Page 5: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

Hellenistik Dönem simyagerlerinden de

etkilenmiş olan Câbir İbn Hayyân,

yeryüzü'ndeki bütün maddeleri 3 ana grupta

toplamıştır:

Alkol gibi uçucu maddeler.

Altın, gümüş, bakır ve kurşun gibi metaller.

Bazı boya maddeleri gibi, uçucu ve metalik

olmayan ara maddeler.

77

Page 6: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

78

Cabir’e göre, hiçbir madde doğada saf olarak bulunmazama damıtma işlemiyle onları saflaştırmak mümkündür.

Ayrıca sadece cansızları oluşturan maddeler değil, canlılarıoluşturan maddeler de damıtılabilir. Organik kökenlimaddeleri damıtmak suretiyle, Câbir'in çeşitli boyaları,yağları ve tuzları elde ettiği bilinmektedir.

Cabir’in Damıtma Düzeneği

Page 7: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

Metallerin oluşumunu açıklamak maksadıyla

ortaya atılmış olan kükürt-civa kuramına göre;

altın, gümüş ve bakır gibi metallerin birbirlerinden

farklı olmasının sebebi, bu metallerin temelini

teşkil eden kükürdün farklılığı ve oluşmaları

sırasındaki ısı farkları ve Güneş ışığıdır.

Yeni bir metal meydana getirmek üzere birleşen

kükürt ve civa daha önceki özelliklerini terk ederek

yeni bir birim oluştururlar. Câbir'in bildiği

metaller altın, gümüş, bakır, demir, kurşun ve

kalaydan ibarettir.

79

Page 8: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

i.

ii.

Câbir İbn Hayyân'ın yapmış olduğu araştırmalar

sonucunda, kimya bilimine yapmış olduğu

katkıları üç madde altında toparlamak

mümkündür:

Element görüşününoluşmasına yardımcı

olmuştur.

Deneylerinde, ölçü ve tartı işlemleri

üzerinde hassasiyetle durduğu için, nicellik

anlayışının güçlenmesini sağlamıştır.

iii. Çalışmaları sırasında geliştirmiş olduğu

yeni aletlerle kimya teknolojisinin

ilerlemesine aracı olmuştur.

80

Page 9: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

KİNDÎ

9. yüzyılda Bağdad'da yaşayan Kindî(yaklaşık 796-870) Ortaçağ İslâmDünyası'nın büyük filozoflarından

birisidir. Arapça'ya çeviriler yapmış,matematik, astronomi, fizik ve kimya

gibi bilimlerle de ilgilenmiştir. Optiğeilişkin çalışmaları, Eukleides'inaraştırmalarına dayanmaktadır.

81

Page 10: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

Kindî, Câbir İbn Hayyân'ın aksine, “doğada

bulunan metaller bileşik değil basittirler ve

her birinin kendisine özgü nitelikleri vardır.

Birinin diğerine dönüşmesi veya

dönüştürülmesi olanaklı değildir. Dolayısıyla

simyevî işlemler aracılığıyla, bakır veya

kurşun gibi değersiz metallerden altın ve

gümüş gibi değerli metaller üretilemez.”

şeklinde düşünmektedir.

82

Page 11: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

i.

ii.

83

Kindî, Eukleides'in Göz Işın Kuramı'nı benimsemiş

ve ışınların gözden çıktığını kanıtlamak için iki

gözlemden yararlanmıştır:

Ona göre bir duyu organının yapısı, onun işlevinibelirler. Nitekim kulak sesi toplamak için oyuk vehareketsiz, göz ise küresel ve hareketli olarakyaratılmıştır. Yapısı gereği etkin olduğuna, yanikaranlıkta görmeyi sağladığına göre, ışınlarıngözden çıktığını kabul etmek daha doğrudur.

Eğer görme, algılanan nesnelerin biçiminin gözegelmesiyle oluşuyor olsaydı, göz önüneyanlamasına konulan bir dairenin, bir doğruparçası şeklinde değil, tam bir daire şeklindealgılanması gerekirdi. Böyle olmadığına göreışınlar gözden çıkmaktadır.

Page 12: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

Kindi, ışık ışınlarının yayılım biçimiyle de

ilgilenmiş ve gözden çıkan ışınların bir koni

oluşturduğunu belirtmiştir. Ancak Eukleides'den

farklı olarak, bu koninin kesikli olmadığını, tıpkı

Batlamyus'ta olduğu gibi, kesiksiz olduğunu

söylemiştir.

Çünkü ona göre, koninin kesikli olduğunu kabul

etmenin temelinde ışınların tek boyutlu olduğu

inancı yatmaktadır.

Halbuki ışın karanlığa etki ettiğine ve etki

etmek, ancak üç boyutlu cisimlere özgü olduğuna

göre, ışınlar da üç boyutlu olmalıdır.

84

Page 13: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

Kindî'nin koninin kaynağıyla ilgili görüşleri de,

Eukleides'in görüşlerinden farklıdır. Ona göre,

görsel ışınlar, göz merkezinden değil, dışbükey

kısmının her noktasından, yani bugünkü

anlamında korneanın her noktasından

yayılmaktadırlar. Bu durumda tek bir görsel koni

değil, gözlemcinin gözünün yüzeyindeki her

noktadan çıkan pek çok koni olacaktır.

GÖZ

85

Page 14: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

RÂZÎ

Yerleşik inançları sorgulayan felsefî düşünceleriyle

tanınmış olan Râzî (öl. 925), bilimle de ilgilenmiş

ve kimya ve tıp gibi alanlarda yapmış olduğu

çalışmalarla bilim tarihinde seçkin bir yer

edinmiştir.

Kimya biliminde Câbir'in açmış olduğu yoldan

giderek yapısal dönüşüm kuramını benimsemiştir.

Ancak Câbir gibi Aristotelesçi değildir. Maddenin

oluşumunu dört unsurun birleşmesiyle değil,

atomların birleşmesiyle açıklama eğilimindedir.

86

Page 15: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

Câbir gibi, bir dizi deney yaparak saf elementi

elde etmeye çalışmış ve bu işlemin, maddenin

erimesi, çözülmesi, parçalanması, ortaya çıkan

parçaların farklı parçalarla birleşmesi ve oluşan

ürünün çökelmesi gibi ayrı süreçten geçtiğini

belirtmiştir.

Çalışmaları sırasında yeni kimyevî maddeler, yeni

yöntemler ve yeni aletler geliştiren Râzî demir gibi

zor eriyen metallerin ergitme işlemleri ile ilgili

araştırmalar yapmıştır.

87

Page 16: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

Râzî'nin kimya alanındaki çalışmalarının yanı sıra, tıp

alanındaki çalışmaları da çok önemlidir. Rey'deki bir

hastanede doktor olarak görev yapmıştır. Kendisine daha

çok Hippokrates'i örnek alan Râzî, Hippokrates gibi,

hastalarını tedavi süresince dikkatle gözlemiş ve teşhis

ve tedavisini bu gözlemler sırasında elde etmiş olduğu

bilgiler ışığında yönlendirmiştir. Teşhis sırasında özellikle

nabız, idrar, yüz rengi ve terleme gibi göstergeleri göz

önünde bulundurmuştur.

88

Page 17: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

Râzî ilk defa Ortadoğu ülkelerinin çoğunda yaygın

olarak görülen çocuk hastalıklarından çiçek ve

kızamığın tanılarını vermiş ve bunlar arasındaki

farkları belirlemiştir.

Râzî hastalıkların tedavisinde, ilaçla tedavi

yöntemini tercih etmiştir. Böbrek taşlarının ve

mesane taşlarının çıkarılması gibi, genellikle

cerrahî müdâhalenin beklendiği durumlarda bile,

ilaçla tedaviyi yeğlediği görülmektedir.

89

Page 18: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

BİYOLOJİ

Erken tarihli biyoloji yapıtları genellikle

ansiklopedik bir nitelik taşır. Bunlarda, bitkilerle ve

hayvanlarla ilgili yüzeysel gözlemlerin yanı sıra,

hikayelere ve hadislere de yer verilmiştir. İncelenen

bitkiler daha çok tıbbî bitkilerdir. Hayvanlara

ilişkin açıklamaların ise, özellikle at, deve ve koyun

gibi gündelik yaşantıyı doğrudan doğruya

etkileyen canlılar üzerinde yoğunlaştığı

görülmektedir.

Bitkibilimle ilgilenenler genellikle doktorlardır.

Çünkü tedavi sırasında daha çok bitkilerden

yapılan ilaçlar kullanılmaktadır.

90

Page 19: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

CÂHİZ

Dönemin önde gelen düşünürlerinden olan Câhiz, yazmış

olduğu yedi ciltlik Kitâbü'l-Hayavân (Hayvanlar Kitabı)eserinde, çok sayıda hayvanı tanıtmış ancak bilimsel olan

değerlendirmelerin yanında, bilimsel olmayandeğerlendirmelere de yer verilmiştir. Yazılış maksadı, dahaçok yaratıklardan örnekler getirmek yoluyla Yaratan'ınvarlığını kanıtlamak ve Allah'ın yararsız bir hayvanyaratmamış olmasındaki İlâhî Hikmeti övmekti.

Câhiz, canlılar dünyasını, hayvanlar ve bitkiler olmaküzere iki bölüme ayırdıktan sonra, hayvanları hareket

biçimlerine göre; Yürüyenler, Uçanlar, Yüzenler veSürünenler olmak üzere dört grupta toplamıştır.

91

Page 20: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

COĞRAFYA

Ortaçağ İslâm Dünyası'nda, coğrafyacılar, Dünya'nın

çapının veya çevresinin hesaplanması, haritaların

düzgün bir şekilde çizilebilmesi için uygun izdüşüm

yöntemlerinin geliştirilmesi, Yeryüzü'ndeki önemli

noktaların enlem ve boylamlarının belirlenmesi

gibi matematiksel işlemlere dayanan matematiksel

coğrafya ile bilinen Dünya'nın beşerî ve fizikî

özelliklerini kapsayan tasvirî coğrafyanın gelişimi

yolunda önemli girişimlerde bulunmuşlardır.

Bilhassa, tasvirî coğrafya alanına değerli katkılarda

bulunmuşlardır.

92

Page 21: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

Matematiksel coğrafya konusundaki çalışmalar, Abbasî

halifesi Memûn döneminde (813-833) Arapça'ya çevrilmiş

olan Batlamyus'un Coğrafya'sına dayanmakta ve

Yunanlılarda olduğu gibi, astronominin bir dalı olarak

kabul edilmekteydi.

Memûn, belki de tarihte ilk defa olarak, dönemin meşhur

astronom ve coğrafyacılarından teşkil edilmiş bir bilim

kuruluna Yer'in çevresini ölçerek büyüklüğünü

belirleme görevini vermişti. İki ayrı yerde yapılan

ölçümlerde, bir meridyen dairesinin bir derecelik yayına

karşılık gelen uzunluk, astronomik yöntemlerle ölçülerek

bulunan değer 360 ile çarpılmış ve Dünya'nın çevresinin

uzunluğu bulunmuştur.

93

Page 22: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

Coğrafyanın bütün alanlarında önemli eserler

vermiş olan Biruni de yerölçümü ile ilgilenmiştir.

Bu alanda kullanmış olduğu yöntemlerden

birincisi, yukarda verilen yöntemin aynısıdır ve

söylediğine göre, elde ettiği sonuç Memûn

dönemindeki ölçümleri doğrular niteliktedir. İkinci

yöntem ise, Biruni'ye aittir. Hindistan'a yapmış

olduğu bir seyahat sırasında, geniş bir ovaya hakim

olan yüksek bir dağa çıkmış ve orada ölçtüğü ufuk

alçalma açısından yararlanarak Yer'in çevresinin

büyüklüğünü hesap etmiştir.

94

Page 23: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

M

a = ufkun alçalma açısı

r = Yer'in yarıçapı

aC

h

h = dağın yüksekliği

olduğuna göre, AMC üçgeninde;

cos a = AM / MC = r / r + h

A

r ar

ve buradan r'yi çekersek,

r = (r + h). cos a

r = r . cos a + h. cos a

r - (r .cos a) = h . cosa

r. (l - cos a) = h . cos a

r = h . cos a /1 – cos a ve l - cos a = 2 sin2 a

olduğundan,

r = h . cos a / 2 sin2 a olur.

a ve h ölçülebildiğine göre, bu formülle Yer'in yarıçapı ve

sonra da 2πr'den çevresi bulunabilir.95

Page 24: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

MESCÛDÎ

"Müslümanların Herodotos'u" lakabıyla tanınan Mescûdî(öl.957), tarihî olayları oluş anlarına göre birbiri ardı sıradizmeyi amaçlayan tarih anlayışı yerine, yeni bir anlayışgeliştirmiş ve olayları hanedanlara ve uluslara göresınıflama yoluna gitmiştir.

Mescûdî, diğer birçok Müslüman coğrafyacı ve tarihçi gibi,bilgi edinmek için uzun gezilere çıkmış ve hayatının son on

yılını otuz ciltlik MURÛCU'Z-ZEHEB VE MA'ÂDİNU'L-CEVHER (Altın Çayırlar ve Gümüş Madenler) adlı yapıtını

hazırlamak maksadıyla Suriye ve Mısır'da tüketmiştir.Yapıtta, İslâmiyet'in doğuşundan Mescûdî'nin döneminedeğin geçen olaylar ayrıntılı bir biçimde anlatıldıktan sonra,Müslümanların temas halinde oldukları uluslar, tarihî birçerçeve içerisinde bütün yönleriyle tanıtılmıştır.

96

Page 25: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

TIP

Yunan hekimleri tarafından yazılmış olan

bilimsel yapıtlar Arapça'ya çevrilmeden önce,

Ortaçağ İslâm Dünyası'ndaki tıp bilgisi,

geleneksel anlayış ve uygulamalar ile Hazret-i

Muhammed'in beden ve ruh sağlığının

korunmasına ilişkin önerilerinden oluşuyordu.

Peygamber Tıbbı olarak adlandırılan bu birikim,

Müslümanlar arasında yaygın bir biçimde

benimsenmiş ve kullanılmıştır.

97

Page 26: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

Çevirilerden sonra, Müslüman hekimler arasında

özellikle Galenos'un görüşlerinin yaygınlaştığı

görülmektedir. Ancak Müslüman hekimler Yunan

birikimini yeterli bulmamışlar ve yaptıkları

araştırmalar sırasında edinmiş oldukları kişisel

gözlemleri ve deneyimleri bu birikimle

kaynaştırarak tıp biliminin gelişimine önemli

katkılarda bulunmuşlardır. Râzî, Ali İbn Abbâs,

İbn Sînâ, Zehrâvî ve İbn Nefis gibi isimler, bu

dönemin önde gelen hekimleri arasında

bulunmaktadır.

98

Page 27: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

i.

ii.

iii.

ALİ İBN ABBÂS

10. yüzyılda yaşayan Ali ibn Abbâs Ortaçağ'ın önde gelen

hekimlerinden biridir. KİTÂBÜ'S-SINAAT (Tıp Sanatı)adlı kitabı tıpla ilgili bütün konuları içermektedir. Ali İbnAbbâs bu yapıtında baştan ayağa doğru, bütün bedenhastalıklarını sırasıyla konu edinmiş ve bunlarınbelirtileri ile teşhis ve tedavileri hakkında ayrıntılıbilgiler vermiştir. Yaralar, tümörler ve taşlar gibi cerrahîmüdahale gerektiren durumlarla karşılaşıldığında,cerrahların şu koşulları göz önünde bulundurmalarıgerektiğini savunmuştur:

Cerrahın anatomi bilgisi yeterli olmalıdır.

Ameliyat öncesinde, aletler temizlenmelidir.

Ameliyat sonrasında, hastanın bakımına önemverilmelidir.

99

Page 28: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

İSLAM FELSEFESİ

İslam biliminin kaynaklarından biri de bunundüşünsel temelini oluşturan İslam felsefesiydi.Bu yüzden düşünceleri bilim alanında özellikle

etkili olmuştu. Filozof-bilim adamları

geleneğinin üç önemli temsilcisi Kindi, Farabive İbn Sina'nın varlık ve bilgi teorisikonularındaki görüşlerini kısaca incelemekyararlı olacaktır.

100

Page 29: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

KİNDİ

Kindi (800-870) İslam felsefesinde Aristocu geleneğiizleyen Messai okulunun ilk temsilcisiydi ve kendindensonra gelen felsefeciler gibi ana amacı felsefi vedinsel bilgiyi tek bir sistem içinde birleştirmekti.

Kindi, felsefe ve din arasında görünürdeki çelişkileringiderilebileceğine inanıyordu. Buna rağmen Kindi'ninbu tür sorunlara orijinal çözümler getirdiği söylenemez.

Evrenin ortaya çıkışı konusunda ise KindiAristoteles'in ezeli evren anlayışından ayrılıp İslamiyoktan yaratılış görüsünü benimsemişti.

101

Page 30: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

Kindi'ye göre varlıklar,

duyularla algılanabilenler (tikeller),

akılla algılanabilenler (tümeller) ve

vahiy yolu dışında hakkında bilgi edinilemeyenler

(ilahi varlıklar)

olarak sınıflanıyordu. Bilgi teorisi konusunda fazla bir

şey yazmasa da diğer İslam felsefecileri gibi genelde

Aristoteles'in 'RUH ÜZERİNE' ('Peri Psuche') adlı

eserindeki Akıl (Nous) anlayışını benimsemişti.

102

Page 31: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

Bilimleri sınıflandırışı da Aristocu nitelikteydi vevarlık teorisini takip ediyordu.

Değişime tabi varlıkların incelendiği fizikselbilimler (fizik, biyoloji, coğrafya, vb.);

Değişmez formların konu edildiği mantıksalbilimler (matematik, mantık, müzik, metafizik,astronomi);

Maddeden tamamen bağımsız varlıkların konuedildiği dinsel bilimler.

Bunlar aynı zamanda önemsizden önemliye doğrusıralanıyordu.

103

Page 32: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

FARABİ

Farabi'ye (870-950) geldiğimizde ortada çokdaha tutarlı ve özgün bir felsefi sistem olduğunugörüyoruz. Farabi Kindi'den farklı olarak

Aristocu felsefenin kendisinden ziyade bununözellikle kozmolojisi itibariyle İslam'la daha

uzlaşabilir gibi görünen Yeni-Platoncu yorumunubenimsemişti.

104

Page 33: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

Ona göre doğrudan gerçeğe ulaşmanın yolufelsefeydi; din ise bu gerçeğin halkınanlayabileceği şekle sokulmuş haliydi. Dinle

felsefe arasındaki görünüşteki çelişkiler dininsembolik anlatımından kaynaklanıyordu ve bu

gibi durumlarda akıl yoluyla varılacak sonuçlaresas alınmalı, dinsel hükümler buna göreyorumlanmalıydı.

105

Page 34: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

Farabi temelde evrenin yaratılışındaki teorisi;

göksel ve dünyevi varlıklar ilk varlık olan Allah'tantüremişlerdi.

Allah'tan ilk olarak ilk akıl çıkmış, bu da hem en dıştakigök katına hem de İkinci Akıl'a sebebiyet vermişti.

Böylece sırayla on Akıl ve bunların her birine ait olandokuz gök katı (ki son yedisi o zaman bilinen yedigezegene karşılık gelir) ortaya çıkmıştı.

Onuncu Akıl sayesinde evrenin merkezindeki dünyayaratılmıştı.

Değişime tabi varlıkların yer aldığı bu Ay-Altı alemde enaşağı seviyede ezeli madde vardı.

106

Page 35: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

Bundan dört temel eleman (su, toprak, ateş, hava),onlardan da sırasıyla mineraller, bitkiler, hayvanlar veson olarak insan ortaya çıkmıştı. Farabi burada, varlık

ve bilgi teorilerini bir araya getirecek şekilde, insanın enüst düzeydeki varlığını da akıl olarak görür.

Farabi İslami düşünceyle Yunan düşüncesini içine alanbüyük bir sistem kurmuş, fakat bu sistemin İslami yönüoldukça zayıf kalmıştı. Felsefeyi Müslümanların

gözünde daha cazip hale getiren ve İslam tarihindeki enetkili sentezi gerçekleştiren Farabi'nin takipçisi İbn Sinaolacaktı.

107

Page 36: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

İBN SİNA

İbn Sina (980-1037) Aristocu ezeli evrengörüsüyle İslami yoktan yaratılış görüşünüuzlaştıracak bir formül buldu. Bunun için

Aristoteles'in metafiziğinde önemli birdeğişiklik yaparak varoluş (vucud) ve öz(mahiyet) kavramlarını birbirinden ayırdı.Çünkü, bir şeyin özünü bilmek o şeyin varolupolmadığını bilmekten bağımsızdı.

108

Page 37: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

Varlıklar zorunlu ve mümkün olmak üzere iki çeşitti.

Varolmadıklarını varsaymanın bir çelişki yaratmadığıvarlıklar mümkün varlıklardı ve bunlar varoluşlarını

kendi dışlarında bir varlığa borçluydular. Bu açıdan

bakıldığında dünyada gördüğümüz bütün nesneler gibievrenin kendisi de mümkün bir varlıktı.

Mümkün varlıklar zincirinde sonsuza kadar geriyegidemeyeceğimize göre varlığı kendi dışında bir şeye

bağlı olmayan ve diğer her şeyin varlığını borçlu olduğu

bir zorunlu varlığı kabul etmemiz gerekiyordu. Bu varlıkda ALLAH'tı. Sadece Allah'ta varoluş ve öz aynışeydi. Diğer bir değişle Allah'ın özü varolmaktı.

109

Page 38: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

Yaratmanın anlamı da Allah tarafından özlere (veya

formlara) varlık verilmesiydi. Fakat bu, zaman içinde

gerçekleşen bir olay değildi.

Yani evrenin varolmadığı bir zaman yoktu ve bu açıdan

evren ezeliydi.

Allah'ın evrene önceliğizaman bakımından değil

mantıksal açıdandı.

Zira İbn Sina'ya göre yaratılışı zaman içinde gerçekleşen

fiziksel bir olay olarak görmek içinden çıkılmaz çelişkiler

yaratıyordu.

110

Page 39: KİMYA İslâm Dünyası'ndaki kimya çalışmaları, daha önce

Ayrıca İbn Sina'nın sisteminde yaratılış,Farabi'nin ki gibi bir süreç olmaktan çıkıpAllah'ın iradesine bağlı kılınıyor ve böyleceİslam'ın ruhuyla da daha uyumlu halegeliyordu.

111