kiral纍1

Download KIRAL纍1

If you can't read please download the document

Upload: yusuf

Post on 09-Jun-2015

292 views

Category:

Documents


4 download

TRANSCRIPT

KIRALK KONAK YAKUP KADRI KARAOSMANOLU Iindekiler Yakup Kadri Karaosmanolu'nun Hayat ve Eserleri Kiralk Konak zerine KRALIK KONAK Trk Edebiyatnda Kiralk Konak Genel Bibliyografya HAYAT Yakup Kadri, onyedinci yzyln sonlarndan balayarak Saruhan Vilayeti denilen Aydn ve Manisa blgesinde hkm srm Karaosmanolu slalesindendir. Msr'da brahim Paa konana yerleen ve orada kbal hanmla evlenen Kadri beyin oludur. 27 Mart 1889'da Kahire'de dodu. brahim Paa'nn lm zerine alt yandayken ailesiyle birlikte Manisa'ya geldi. lkrenimine Fevziye Mekteb-i ptidaisinde balad. ki yl sonra da zmir dadisi'ne gnderildi (1903). ahabettin Sleyman'la arkadal buradan gelir. Ama renimini tamamlayamaz. Babas daha o renimine balamadan lm, kbal hanmn satlacak mcevherleri kalmamtr. Aile yeniden Msr'a dnnce skenderiye'deki Freres'ler Fransz okuluna girdi. Burada da bir yl okudu. dadi zlemi ,onu zmir'e ektiyse de, tatilini geirmek iin geldii Msr'da (1906) Jn Trkler'le tant. zmir'e dnmekten vazgeti. Snavla yeniden girdii Freres'ler okulunda iki yl sonra bakaloryasn vererek ortarenimini tamamlad. 1908'de ailece yurda dndler. stanbul'a yerletiler. Yakup Kadri, Mekteb-i Hukuk'a girdi. Ama bitirmeden, nc snftan ayrld. Bu arada bsen'den esinlenerek yazd Nirvana adl tek perdelik oyunu yaymlanm, arkada ahabettin Sleyman'n araclyla Fecr-i Ati topluluuna katlmtr. Bir yandan Fecr-i Aticilere ynelik eletirilere cevap vermekte, bir yandan da Servet-i Fnun'da kk hikayeler yaymlamaktadr. Mensur rleri de bu ilk dnemin rnleridir. 1912'de tberkloza yakalandn renir. Ama ancak 1916'da tedavi iin svire'ye gidebilecek, buuk yl orada kalacaktr. Bektailikle ilgisi de bu yllarda, svire'ye gitmeden ncedir. O sralar Paris'ten yeni dnm olan Yahya Kemal'in de etkisiyle Yunan ve Latin kaynaklarna dayal yeni bir sanat anlayn savunmaya balamt. Ayrca Dou mitolojisiyle de ilgileniyor, bir mistisizme yneliyordu. Bu eilim onu bektai tekkesine itti, Nur Baba' romann yazd gzlemlerinden yararlanarak. Ama hem karlaaca tepkiler, hem svire'ye gidii yaymlanmasn engelledi. 1913'te ilk hikaye kitabn karr: Bir Serencam. Ama nce Balkan, ardndan da 1'inci Dnya Savalar, bu savalarla gelen ykm, Yakup Kadri'de bir deiime yolaacak, sanatn ahsi ve muhterem olduu dncesinden yava yava uzaklaacaktr. Mondros antlamasndan sonra onu kdam yazar olarak grrz (1919). Gncel olaylar izleyen, Kurtulu Sava'n destekleyen bir gazetecidir artk. Hikayeleri de Milli Mcadele ile ilgilidir. Daha sonra o gnlerin rn olan makalelerini Ergenekon'da toplayacaktr. 1921'de Ankara'nn ars zerine Anadolu'ya geti. Grevli olarak Ktahya, Simav, Gediz, Eskiehir, Sakarya yrelerini dolat. nce Mardin (1923-31), sonra Manisa milletvekili oldu (1931-34). Evlilii de bu dnemdedir. Mutasarrf Asaf Bey'in kz, Burhan Asaf Belge'nin kzkardei Leman Hanmla evlenmi (11 Ekim 1923); yine bu dnemde Kiralk Konak, Nur Baba adl romanlarn yaymlam, Cumhuriyet ve Hakimiyet-i Milliye gazetelerinde makaleler yazm (1923-25), tedavi iin ikinci kez gittii (1926) svire'den Alp Dalarndan balyla izlenimlerini kaleme almtr. 1932 yl ise

Yakup Kadri iin ayr bir nem tar. Vedat Nedim Tr, Burhan Asaf Belge, smail Hsrev Tkin ve evket Sreyya Aydemir'le birlikte Kadro' dergisini karrlar. Byk yank uyandran ve tartmalara yolaan roman Yaban da ayn yl yaymlanr. Balangta ilgiyle karlanan Kadroda savunulan dnceler zararl bulunarak derginin imtiyaz sahibi Yakup Kadri, Tiran eliliine atannca (1934) dergi de kapanr. Bunu Prag (1935), La Haye (1939), Bern (1942), elilikleri izler. Tahran eliliinden sonra (1949-51) emekli oluncaya kadar kalaca Bern eliliine yeniden getirilecektir. Zoraki Diplomat adl anlar bu yllarn rndr. 1955'te emekli olunca yurda dnerek eitli dergi ve gazetelerde yazlarn srdrd. 27 Mays'tan sonra Kurucu Meclis yeliine seildi. 1961'de Manisa milletvekili oldu. 1957'de de Ulus gazetesinin bayazarln yklenmiti. 1962'de Atatrk ilkelerine ters dldn ileri srerek CHP'den istifa etti. 1965'ten sonra ise politikadan ekildi. Son grevi Anadolu Ajans Ynetim Kurulu Bakanlyd. 13 Aralk 1974'te Ankara'da ld. stanbul'da, Beikta'ta Yahya Efendi mezarlnda annesinin yannda yatmaktadr. ::::::::::::::::::: ESERLER Hikaye: Bir Serencam (1913), Rahmet (1923), Milli Sava Hikayeleri (1947). Roman: Kiralk Konak (1922), Nur Baba (1922), Hkm Gecesi (1927), Sodom ve Gomore (1928), Yaban (1932), Ankara (1934), Bir Srgn (1937), Panorama (2 cilt. 1953-54), Hep O ark (1956). Mensur iirler: Erenlerin Bandan (1922), Okun Ucundan (1940). An: Zoraki Diplomat (1955), Anamn Kitab (1957), Vatan Yolunda (1958), Politikada 45 Yl (1968), Genlik ve Edebiyat Hatralar (1969). Monografi: Ahmet Haim (1934), Atatrk (1946). eitli Makaleleri: zmir'den Bursa'ya (H. Edip, F. Rfk, M. Asm ile,1922), Kadnlk ve Kadnlarmz (1923), Seme Yazlar (F.Rfk, R. Eref ile, 1928), Ergenekon (2 cilt, 1929), Alp Dalarndan ve Miss Chalfrin'in Albmnden (1942). Kitaplamam Oyunlar: Nirvana (Resimli Kitap, s. 9, 1909), Veda (R. Kit, s. 11), Saanak (st. ehir Tiy. Ktp.), Maara (Varlk, s. 12-17, 1934). KRALIK KONAK ZERNE Kiralk Konak, Yaban'n poplerlii bir yana braklrsa gerek ierii, gerek kiilerinin ilenii, gerekse kurgusu bakmndan Yakup Kadri'nin romanlar arasnda nemli bir yer tutar. Trk romannn ke talarndan oluu, deerini gnmzde de korumas ise konu edindii gerekliin, deiik boyutlarda da olsa srmesinden gelir. Trk toplumunun tarihsel geliim srecinde ilk belirtileri onsekizinci yzylda grlen ve Tanzimat'la somutlaan Batllama olgusuna balayabileceimiz bir gerekliktir. Bu Kiralk Konakla Yakup Kadri, altyapsndan styapsna bir deiim srecine giren Trkiye'de, bu srecin sonucu olan bir sorunsal getirir gndeme. Zaman dilimi olarak da bu sorunsaln belirgin biimde yaad ikinci Merutiyet

dnemini seer. Hkm Gecesi'nin nsznde de belirttiim gibi, kinci Merutiyet salt mutlakiyeti ynetimin sona erdirildii siyasi bir devrim olarak ele alnamaz. Geleneksel toplum yapsnn zld, snflamann belirginletii bir tarih srecinde sivil-asker brokratlarn, da baml egemen glerin desteinde ynetime el koymas olaydr temelde. Ama Trk burjuvazisi retim glerini gelitirecek, retimin toplumsallamasn salayp hzlandracak gte olmad, deiim toplumun kendi i dinamiklerince belirlenmedii iin knt durdurulmad, tersine hzland. Bylece, Trkiye'nin yukardan aaya kapitalistlemesi sreci iinde, yap kendi i dinamiiyle deimedi. O zaman dorudan doruya saldrya urayan doa kendisi deil, hayat tarz, deerler, ahlak, ksacas kltr oldu. (Murat Belge, Birikim, s. 2, 1975). Bu adan baklnca yapsal bir zln, toplumun btn kesimlerine, hayata yansyan bir kntnn romandr, Kiralk Konak. Deer yarglarnn alt st olduu bir dnemi kuaklar aras atmay odak alarak anlatr Yakup Kadri. Batya yknme ve bu yknmenin yaratt toplumuna yabanclama olgusu, dnya grnn, buna bal olarak da yaama biiminin,deimesi, insanlar aras ilikilerdeki yozlama romann atsn oluturur. Roman kiileri de bu at iinde ve snfsal konumlaryla yanstlr. Naim Efendiler bu yaz Kanlca'ya tanmadlar. Zamanlar artk eski zamanlar deil, iki sene iinde pek ok adetler deiti cmleleriyle balayan romann ilk sayfalarnda Yakup Kadri, Tanzimat'tan, Merutiyet'e stanbul'un ve redingot dnemleri olarak ikiye ayrr yaayan tarihsel sreci. Giyimden yola klarak yaplan bu saptama gerekten de bir kltr deiiminin somut gstergelerini getirir. Abdlmecit dneminin stanbul'un giyinmi ll, zarif, namuslu birer aile babas ve kibar konak reisi olan stanbul Efendisi yerini ikinci Abdlhamit dneminin redingotlu, yan uak, yar memur, ikiyzl insanna brakm; dolaysyla grkemli konak hayat da kk hayatna dnvermitir. Sonu olarak ne yaayn, ne dnn, ne giyiniin kendine zgl kalm; her ey gelenein dna kmtr. Burada Yakup Kadri'nin, deiimi biri tekinin iinden kan ve birbirine bal, birbirini izleyen aamalarn oluturduu bir sre olarak toplumsal fonu ustalkla izdiini sylemek gerekir. Nitekim romann bakiilerinden Naim Efendi'nin tantm hemen bu satrlarn ardndan gelir. Onu teki kiiler izler. Btn hatralar, btn zevkleri, btn muhabbetleri, kendisini gldren ve alatan her ey mutlaka bundan krk sene evveline ait olan Naim Efendi redingotlu nesle mensup olmakla beraber vcudu henz krpe iken stanbul'un iinde teekkl ve tekemml etmi kimselerdendir. Damad Dyunu Umumiye Mfettilerinden Servet Bey ise Alafranga hayat namna sabahtan akama kadar bin trl garabet yapan, krk be yanda bir zppeden baka bir ey deildir. Birbirine btnyle kart bu iki tipin yansra Naim Efendi'nin torunlar Seniha ve Cemil, yeeni Hakk Celis, Kasm Paa'nn olu Faik Bey de nc kua olutururlar. Bylece romann ilk blmlerinde belirgin yanlar, duyu, dn ve davran zellikleriyle anlataca kiileri sergileyen Yakup Kadri, bu kiiler arasndaki ilikileri ykleyerek olay gelitirmeye balar. Seniha-Faik, Seniha-Hakk Celis ilikisi evresinde szn ettiim sorunsal kiilerinin dramn belirleyen ana olgu olarak gndeme getirir. Gerekten Naim Efendi'nin dram, kimi zaman benliine dek sarslsa, sonunda kendi iine kapanmay sese de toplumun geliimine ayak uyduramayndan ya da deimeye kar direnmesinden gelmez. Tersine, torunlarna duyduu sevgi onu her eye boyun emeye, btn aykrlklar kabullenmeye gtrr. Konayla

birlikte para para dklmeye, yokolmaya yazgl bir snfn bireyidir o. levi bitmitir. Yapabilecei tek ey kendini zamann akna brakmak, eskiyle yeni, alaturkalkla alafrangalk arasnda, iin iin birinciden, kafas ve yreiyle ikinciden yana tkenip gidecektir. Arkamzda braktmz mazinin son feryad ve nmzde hissettiimiz uurumun ilk rpertisi olarak... Ama ken yalnz Naim Efendi deildir. nmzdeki uurumun gstergeleri olan Seniha'yla Faik Bey de bir baka knty yaarlar. kisinin dram da bireysel olduu lde toplumsaldr. Frenklerin asr sonu diye niteledikleri, gemi ve imdiyle balarn kopararak gelecein akmlarna balanan Seniha, ii de d gibi durmakszn deien, okuduu yabanc dergilerde, tiyatro oyunlarnda, romanlarda tand tipleri hayata geirmeye uraan gen bir kzdr. Deil dedesinin, babas Servet Bey'in dncelerini, davranlarn bile ilkel, sakat ve alas bulur. Boulacak gibi olduu konaktan da, lkeden de kamak, kurtulmaktr tek istei. Srd hayat, btn hareketliliine, btn gnl elendiriciliine karn yavan ve tekdzedir ona gre. Oysa Avrupa'da, Avrupa'nn aydnlk ve bayndr kentlerindeki hayat ne kadar bakadr. lde yryene serap neyse, Seniha'ya da Avrupa odur bir bakma. Faik Bey'e yneliinin bir nedeni de budur. nk Faik Bey, Avrupa'nn birok kentini dolam, o hayat tanmaktan da te yaam bir gentir. Kk yandan beri Avrupa'da bulunduu iin bir frenk zarafeti ve mahareti edinmiti, Batl bir salon adamnn btn gsterilerini zmsemi, varlna sindirmitir. Onunla karlatrldnda beceriksiz, i, zppece davranlaryla bayalaan yatlar arasnda kolayca sivriliverir bu nedenle. Ayrca yorgun ve ayn zamanda hummal bakyla da kadnlarn gzdesidir. Aile bireyleri dahil evresindeki insanlar dillerini anlamad, davranlarndan rkt baka cinsten birtakm mahlukat gibi gren Seniha'nn, zledii hayatn bir paras olan Faik Bey'e eilim duymas, bu eilimin gen kzlk duygularyla birleerek yakc bir tutkuya dnmesi doaldr. Yine de bu akn bir yanarda gibi anszn patlayp somutlamas iin konaktaki grece zgrln dnda afrodizyak bir ortam gerekecektir. Kahramanlarn Bykada'ya tar Yakup Kadri. Delikanllara, taze kadnlara, ikiye ve saza dkn halann kknde Diyonizos lenlerini andran bir kr yemeinin ardndan gecenin mehtabyla birlikte ak skn eder. Beklenen sonucuna, evlilie ulamayan bu ak geerli deer yarglaryla atan bir ilikiye dnmekle kalmaz, aile kurumunu sarst gibi kahramanlarn da kntye gtrr. Dengesini yitiren Seniha, zengin biriyle evlenerek zledii hayata kavuma dleriyle oradan oraya savrulur. Terkedilen Faik ise artk eski uar, apkn Faik deildir. Tutkusu yerden yere, ukurdan ukura srklemitir onu. Burada, Yakup Kadri'nin, kiilerini ele al ve yanstnda gze arpan bir noktaya dikkati ekmemiz gerek. Dei me olgusudur bu da. Romandaki birincil kiiler hayatla ilikilerinin geliim srecinde, bilinli ya da bilinsiz deiime urarlar. Naim Efendi, Seniha ve Faik Bey adm adm olumsuzlua yuvarlanrken, Servet Bey yeni yaama biiminin rn olan ili'deki bir apartman katna tanr, i adamlar, nazrlar, yabanc zenginlerle dp kalkmaya balar. Olumlu saylabilecek tek deime ise Hakk Celis'te grlr. lk blmlerde duygulu, dsel bir dnyada gezinen, Edebiyat- Cedide'nin o nl solgun benizli tiplerini anmsatan Hakk Celis Seniha'ya duyduu sevgi karlksz kalnca, hele sevdiinin ve evresindeki kiilerin ak anlaylarnn bakaln grnce nce bolua yuvarlanacak, savan balamasyla gerein ayrmna vararak yeni bir sevgiye, millet sevgisine

sarlacaktr. Naim Efendi'yi de yalnz o terketmez. Deien hayatn darbesini ikisi de ayn insandan, Seniha'dan yemilerdir nk. Ama hayatn gerek yzn gren, katld askeri eitimden bambaka bir insan olarak kn eskiden yazd btn iirleri yakmak isteyen, Seniha'nn ve Faik Bey'in kiiliinde Batllamann yaratt yeni insan tipini kyasya eletirip kurtuluu ulusulukta arayan Hakk Celis de yokolmaya yazgldr. ryen bir dzenin bireyidir o da. Deien, uurumun kenarna gelen Seniha'y sevmiyordur geri, ama iindeki, gemiteki Seniha'y da skp atamamtr. Bir duygu ve dnce atmasn btn benliiyle yaar. O evrede, o insanlar arasnda yeri yoktur artk, o hayatn dnda kalmay semitir. Bu seimse onu bolua itecek, hayata tutunamaynca lme snacaktr. Denilebilir ki Yakup Kadri romann kartlar zerine kurmu, olaylarn ve kiilerin gelitirilmesinde atma olgusundan yararlanmtr. Temeldeki atma eski-yeni, Dou-Bat kavramlaryla aklanabilir kukusuz. Belli bir snfn yaama biimindeki deime, aileyi datp eskinin simgesi kona kiraya karttrrken seenei olan apartman dairesini getirir. Naim Efendi'nin simgeledii snf kerken de sava koullarn deerlendiren i adamlarnn oluturduu yeni bir snf treyecektir. Naim Efendilerin kalntlar, Hakk Celislerin cesetlel zerinde... Btn deerleri, kutsal bilinen ilkeleri, insanlar aras ilikileri maddeye dntrerek, metalatrarak... Yakup Kadri'nin, anlatt toplumsal zl yeni bir oluumun gei evresi olarak aldn, grnrdeki yozlamann toplum yapsna ilikin grnmeyen nedenlerini kavradn syleyemeyiz. Eletirinin tesine geemeyii, olumsuzlamadan kurtulamay da buna balanabilir. Ama yanstt toplumsal gerekliin doruluuda yadsnamaz. te Kiralk Konak' nemli klan bu nitelii, gereklie, balldr. Aratrmaclarca rnekleriyle kantland gibi Seniha tipinin Madam Bovary'den alnm olmas da deerini eskitmez. Nereden, nasl esinlenilmi olunursa olunsun, nemli olan Trk toplumunun tarihsel geliiminde yaanan, bugn de etkilerini srdren bir gerekliin yanstlmas deil midir? ::: nce kdam'da tefrika edilen (no. 8430-8491) Kiralk Konak, Yakup Kadri'nin kitap olarak yaymlanan (1922) ilk roman. Bugne dek yedi basm yaplm. 1939'da yeni harflerle yaplan ikinci basm, Yakup Kadri'ce birinci saylm. Bu nedenle szlk ve ansiklopedilerdeki bask saylar ve tarihleri yanl. stelik kimi kitaplarn kapanda szgelimi drdnc basl denirken, ierde nc basl olduu belirtiliyor. Bu karklk bir yana, saptayabildiim kadaryla romann bu yeni basm sekizinci bask oluyor. Metin olarak 1974 tarihli yedinci basky temel aldm. nceki basklarla karlatrrken de yeni harflerle yaplan basksndan balayarak romann dilinin deitirildiini grdm. Ama bu deitirme, Hkm Gecesi'nde olduu gibi bir yeniden yazma boyutuna ulamam, yalnzca anlalmas g eski szcklerin yerine yenileri konulmu, cmlelerde yalnlatrmann zorunlu kld ksaltmalar yaplmt. Bu nedenle metni verirken belirtilmeleri gerekmiyordu. Ama Yakup Kadri'ce yalnlatrlmasna karn, Trkenin hzla deiimi sonucu, zellikle gen kuaklarn anlayamayaca szckler vard metinde. Bunlarn anlamlarn sayfa altlarnda verdim. Anlam cmlenin geliinden karlabilecek szckleri ise aklamadm. Bir de dizgide den szckler ya da atlamalar szkonusuydu. Bunlar da eklendi kukusuz. Son sz olarak, btn titizliimize karn eksiklerimiz olabileceini,

uyar ve katklara ak olduumuzu belirtelim. Atilla zkrml, 7 ubat 1979 ::::::::::::::::::: KRALIK KONAK Naim Efendiler bu yaz Kanlca'ya tanmadlar. Zamanlar artk eski zamanlar deil, iki sene iinde pek ok adetler deiti. Kn konaklarda, yazn yallarda oturan aileler gittike azalmaktadr. Hele, Msrllarn melerinden sonra Boazii'nde yals, kk olup da kiraya vermekten saknanlara ya ok zengin, ya ok hesapsz gzyle baklyor. Naim Efendi ise, ne ok zengin, ne ok hesapszdr. Babasndan kalm bir serveti genliinden beri olduka byk bir ihtimamla idare ve muhafaza ediyor. Kendisi, kinci Abdlhamit devri ricalinden olmakla beraber bu servete hibir ey ilave etmedi. lave edebilirdi, nk senelerce devletin yksek mevkilerinde bulundu. Genliinde babas gibi Mabeyni Humayun'a mensuptu, sonra birok defalar valiliklerde dolat. ray Devlet azas, Rsumat Mdiri Umumisi oldu ve nihayet Defterihakani ve Evkaf nezaretlerine geti. nklaptan iki sene evveldi, dolak bir tevliyet (Mtevellilik) davas yznden istifasn verdi ve gnden gne bulanan hkmet ilerinde tiksinerek bir keye ekildi. Bununla beraber hibir zaman kenara atlm bir memur haline dmedi, devrin ricaliyle mnasebette bulunur ve Muayede (Bayramlama) merasiminde hi deilse defteri mahsusa (zel deftere) imzasn atmaya giderdi. Memuriyet hayatnda yakndan grd resmi ve gayr resmi btn pisliklere ramen, devlete ve devlet adamlarna kar hala derin bir saygs vard. Naim Efendi o terbiyeli kimselerdendir ki evliya, enbiya isimlerinin sonunda Radiyallahu anh demeyi hi unutmazlar ve Paa kelimesini med (Uzatarak) ile telaffuz edip, mutlaka hazretleri ile nihayetlendirirler. Bu gibi kimselerin balca fazileti, itaat ve hrmettir. Btn terbiye ve ahlak dsturlar onlar iin yalnz bu iki kelimenin ifade ettii manadan ibarettir. Bununla ,beraber, Naim Efendinin iki esasl fazileti daha vard: Bir ana kadar mfik ve bir dul kadn kadar titizdi. Fakat, titizlii asla bir huysuzluk derecesine. varmazd; bu, temiz ruhunun ve temiz vcudunun maddi ve manevi pislikler nnde bir nevi tiksinmesinden gelirdi. Gs stnde bir ya lekesi, bir kaba sz, mbalatasz (Dikkatsiz) bir hareket, onu msavi derecede kederlendiren eylerdendir; fakat, pek ili, pek nazik bir adam olduu iin, kederlendiinin kimse farkna varmazd. stanbul'da iki devir oldu: Biri stanbul'un; dieri redingot devri... Osmanllar hibir zaman bu stanbul'un devrindeki kadar zarif, temiz ve kibar olmadlar. Tanzimat Hayriye'nin en byk eseri, stanbulinli stanbul Efendisidir. Bu kyafet dnyaya yeni bir insan tipi kard ve Trkler bu kyafet iinde ilk defa olarak vahi Asya ile hain Avrupa'nn arasnda gayet hususi yeni bir millet gibi grnd. Yaay ve giyini itibariyle imal kavimlerinden daha sade ve daha dnceli olan bu millet, duyu ve dn itibariyle Akdeniz kylarndaki medeniyetlerin bir hulasas eklinde tecelli ediyordu. Ar kavuklu, alacal, kesif Yenierilerin demir arklarnn inedii bu toprakta hangi tohum, hangi hava bu iei veriyordu? Zira, bu beyaz pantolonlu, beyaz yelekli ve lstrin kalolu Trkler, ince bir halattan ibaret endamlariyle biraz evvelki boum boum adamlara hi benzemiyorlard. Sultan Mecit devri ricalinin, Halet Efendi muasrlarnn ocuklar olduuna kim ihtimal verebilir? Bunlar, boyunlarndan ipekli bir mendille boulmu solgun benizleriyle onlarn cebir ve huunetinden (Zorbalk ve sertliklerden rkm kimseler gibidirler. Hepsi de umumi ilerden ekinir, hiddetlerinde ve hazlarnda ll, namuslu aile babalar ve kibar konak sahipleri idiler.

Bizde, erkes halayklan, harem aalar, Bonak bahvanlaryla byk ev hayat asl bu devirden balar. Yksek rtbeli devlet adamlarnn tesis ettikleri Osmanl kibarlnn kunda canfes astarl ve serapa (Batanbaa) ilikli stanbul'un idi. Sonra redingot devri geldi ve redingotu iinden yar uak, yar kapkulu, riyakar, adi bir nesil tredi. Bu neslin en yksek, en kibar simalarnda bile bir saray hademesi hali vard. ou, kinci Abdlhamit Han devri ricalinden olan bu adamlarn her biri bir hile ile efendilerinin arabasna binmi seyisleri andryorlard. Bunlarn elinde stanbul'da konak hayat birdenbire kk hayatna intikal ediverdi. Ne yaayn, ne dnn, ne giyiniin slubu kald; her ey gelenek dna kt; her beyni tatsz ve soysuz bir Arnuvo ve bir Rokoko merak sard; binalarmz, eyalarmz, elbiselerimiz gibi ahlakmz, terbiyemiz de rokokolat. Abdlmecit devrinin o ar; zarif ve iin iin geleneki Osmanllndan eser kalmad. Naim Efendi, aa yukar bu redingotlu nesle mensup olmakla beraber, vcudu henz krpe iken stanbul'un iinde yetiip gelimi kimselerdendi. Maziden bize yadigar kalm bu gibi ahsiyetler, aramzda elan mevcuttur. Bunlar, pek eski zamanlarda bile, eski adamlardand. Ruhlar sanki bir merhalede durmu gibidir. Nitekim Naim Efendinin btn hatralar, btn zevkleri, btn muhabbetleri, kendisini gldren ve alatan her ey mutlaka bundan krk sene evveline aittir. Onu dinleyen ve onu yakndan gren bir kimse zanneder ki, Naim Efendi yarm asrlk bir letarjiden (Uyanlmayan derin uyku) henz gzlerini ayor ve akn akn etrafna baknyor. Vaka o, yirmi be yandan beri daima aan, tiksinen, rken ve kaybolmu bir mrn hasretini eken bir adamdr. Onu insandan kaar ve huysuz zannedenler yanlyorlar. Btn ocukluu ve btn genlii stanbul'un en kalabalk bir konanda geen Naim Efendi, elenceli meclisleri, ahbap arasnda sohbetleri, misafirlere ziyafetleri pek severdi. Fakat yle bir zamanda yaad ki, bunlarn hepsi yasakt; olmasa bile, eski devrin meclislerini, sohbetlerini, ziyafetlerini, misafrlerini bulmak ne mmknd? Naim Efendi, yeni sazdan, yeni arklardan zevk almak yle dursun, son senelerde artk yazlan ve konuulan Trkeyi de anlamyordu. Bundan on be yl evveldi, bir gn eline damadnn okuduu kitaplardan biri geti; krmz kapl ve stnn yazlar beyaz bir kitap... Epeyce bir mddet parmaklarnn arasnda evirdi evirdi; sonra gzlklerini takt, nce uzun uzun kab muayene etti, muharrin adn, kitabn serlevhasn (Baln) basm tarihini okudu; bu kabta her grd iaret, her okuduu yaz, muharririn ismi de dahil olmak zere ona acayip geliyordu. Byk bir tecesssle cildin iini at, fakat okumak ne mmkn! Naim Efendi adeta yeni kraat dersine balam bir ocuk gibi, kelimeleri heceliyor, bir cmleyi bin zahmetle sonuna kadar ya tamamlyor, ya tamamlayamyor, veya tamamladktan sonra da okuduu eyin manasn iyice kavrayamyordu. Vaka bu, Edebiyat- Cedide klliyatndan bir romand. Naim Efendi ise, btn mrnde hi roman okumamt. Bununla beraber, onun bu kitapta anlayamad ey, ne eserin terkibi (Birleimsel; burada sentetik,yapma anlamnda)mahiyeti, ne muharririn maksat ve gayesi idi, dorudan doruya kelimelerin manasdr ki ona mphem geliyor, dorudan doruya cmlelerin tekilindedir ki bir yabanclk, bir gariplik buluyordu. Fakat sonralar, torunlar yetiip de ayn dili evin iinde konumaya balaynca, onun nazarnda bu kelimelerdeki mphemlik yava yava zail olmaya ve bu cmlelerdeki garabet de yava yava kalkmaya balad. Naim Efendi, evvela damad, sonra torunlar sayesinde daha nelere almt... Biare adam, kz evlendii gnden beri, aa yukar yirmi senedir, her gn bir eski itiyada veda etmekten ve her gn yeni bir

mecburiyete katlanmaktan baka bir ey yapmyor. Ne Cihangir'deki konanda, ne Kanlca'daki yalsnda ihtiyar ve yorgun vcudunu dinlendirecek bir kecik kalmtr. Bundan be sene evveline kadar hi deilse, kars yanbanda idi, rahatn, huzurunu mmkn mertebe koruyordu. Zira, bu ihtiyar kadn lnceye kadar, evinin iinde hakim ve amir kald. O, hayatta bulunduka ne kznn, ne damadnn, ne torunlarnn eve ait umurda (lerde) o kadar hkm ve nfuzlar olmad. Geri, her biri kendi havasna, kendi dairesine ve kendine gre bir hayat yapmt; fakat, gerek yalnn, gerek konan umumi nizam bu iradeli ev kadnnn elinde idi. Naim Efendinin haremi Nefise Hanmefendinin bu nizam eski usul ile treler arasnda muhafaza ve idare etmek iin darda bir ihtiyar uaktan, ieride gekin bir kalfadan baka icrail (Yrtecek ,yerine getirecek) vastas olmad halde, evin her eyi yine yolunda giderdi; zira, her yeni gelen hizmetiye birka gn iinde istedii terbiyeyi vermek, bu kadna has fevkaladeliklerdendi. Vaka fazla dverdi, fazla azarlard; bunun iindir ki son zamanlarda yeni hizmeti bulmak hususunda epeyce mklat eker oldulard. Biare Nefise Hanmefendi, denilebilir ki, biraz da bu kahr yznden ld. O ldkten sonra yerine kz Sekine Hanm geti; fakat Sekine Hanm, hibir cihetten annesine benzemiyordu. Tpk babas gibi, ekingen, iinden titiz, iradesiz, tembel bir kadnd; hususiyle kocasnn nfuzuna ve ocuklarnn arzularna son derece uyard. Kocas ise krk be yanda bir zppeden baka bir ey deildi. Alafranga hayat namna sabahtan akama kadar bin trl garabet yapan bu adam, Byk Hanmn vefatn mteakip, evi kendi heveslerine gre esasndan deitirmeye kalkt; ne kadar eski eya varsa hepsini tavan aralarna ve mahzenlere attrd, her oday Avrupa'dan gelmi mobilya kataloglarna gre ayr bir slupta, ayr bir renkte Pisaltiye detti. Byk Hanmn yetitirmesi ne kadar hizmeti varsa hepsine yol verdi, evin iini Beyolu'ndan gelmi beyaz nlkl, ba topuzlu hizmetilerle doldurdu ve btn bunlarn idaresini, ocuklarna mrebbiyelik eden Lehistanl bir kadna verdi. Naim Efendinin damad Dyunu Umumiye mfettilerinden Servet Bey, Mslmanlktan ve Trklkten nefret eden bir kazasker oludur. Ald terbiye ile yaad muhit birbirinin aksi olan her insan gibi Servet Bey de daimi bir ihtila, (arpnt,rpnma) daimi bir isyan iinde yaar. Pederi Sadri Molla'nn konanda alafrangal kendi odasnn eiinden dar kmazd. Naslsa kkten beri Franszca bilmek, bir mddet Galatasaray Mektebinde bulunmak; bir mddet Beyolu muhitinde tatl su Frenkleriyle dp kalkm olmak ona bir softa evinde, plak kadn resimlerinden, dizi dizi Franszca kitaplarndan, vazolardan, biblolardan mteekkil bir halvet yapmak ve bu halvette yayl bir ezlonga uzanp, gzleri tavanda, ayaklar havada, bir taraftan Hollanda sigarn emerek, dier taraftan yabani ve perian bir sesle birtakm opera paralar terennm ederek saatlerce vakit geirmek hakkn vermitir. Daima muhayyel bir Avrupa seyahati iin hazrlanm bir bavulu vard, bu bavulun yanbanda bir de apka kutusu dururdu. Baz skntl saatlerinde bir aynann karsna geip, bu kutudan kard apkalar birer birer tecrbe ederdi ve ban bu serpu ile rtl grnce adeta kendinden geerdi. Nitekim byle apkal, seyahat kostmleriyle veya suare kyafetinde hala birok resimleri vardr. Ve bu resimler, hala genlik odasnn duvarlarn ssleyen plak kadn resimlerinin yannda asldr.

Trkler iinde kimse bu Servet Bey kadar atele, cokunca alafrangala dkn olmamtr. Bu dknlkte o derece samimiydi ki, gerek babasnn, gerek kaynbabasnn muhitinde btn ahval ve harekat hrmetle deilse bile, adeta korku ve endie ile karlanrd; zira, gzlerinde sarslmaz bir imana ermi adamlarn atei vard. te bu atein kuwetiyledir ki Servet Bey, Naim Efendi konanda btn iradesini istedii gibi yrtyor ve hele inklaptan beri bu konakta artk hi Trke konuulmuyordu. Naim Efendiler bu yaz Kanlca'ya tanmadlar ve bundan en ziyade Servet Beyin ocuklar memnun oldular. Zira, Boazii'nin bu kesi, asri elencelerin hibirisine msait deildi; tuhafiyeci camekanlar nnde gezinmelere, her adm banda bir ahbaba tesadflere, akam st ay ziyafetlerine, bin trl ak ve alaka oyunlarna Kanlca'da oturulan aylarda epeyce sekte geliyordu. Hususiyle, Servet Beyin olu Cemil, henz yirmi yanda bir mektep ocuu olmasna ramen, Beyolu'ndaki byk lokantalarn, gazinolarn, barlarn, baz elenceli evlerin sadk bir gediklisidir; bu yanda birok tiryakilikleri, vazgeemedii birok itiyatlar ve ikinci bir tabiat haline girmi zevkleri, hazlar vardr. Hemiresine ara sra delicesine sevdii bir metresinden bahsettii de olurdu. Bittabi, hu metresi de yaz k Beyolu'nda oturanlardand. te, Cemil iin sayfye hayat, btn bu mahzurlar yznden katlanlmaz bir angarya haline girmitir. Tam Beyolu hayatnn uyanmaya balad bir saatte, Karaky kprsnden koarak vapura yetimek, vapuru karnca veya karmak isteyince eve kar vaziyetini dzeltmek, gece kaamaklarna makul bir sebep gstermek iin maddi ve manevi birok zahmetlere girmek, onu son derece rahatsz eden ilerdendi. Her eyde hr fikirli olan babas da, bu geceyi danda geirileri asla mazur gremiyordu; Servet Bey, ya ailevi ve terbiyevi bir kanaat eseri olarak veyahut sadece babalk hissiyle bu hususta her naslsa kaynatasyle birleiyor ve karsnn endielerini hakl buluyordu: Ben demiyorum ki, gezmesin, elenmesin, diyordu. Gentir, tamperaman sahibidir. Asri, modern hayata gre yetiecektir. Tabii bu hayatn her trl safahatn grecek. Bu hayatn her trl safahatn yaayacak. Fakat bu yaay hibir zaman shhatini ihlal edecek bir dereceye varmamaldr. Ben demiyorum ki, stanbul halk gibi akam gurup ile beraber evine sokulsun ve yemeini yer yemez uyusun. Hayr, hayr... Hi deilse gece yars ve kabil olmad takdirde sabaha kar mutlaka evinde bulunmal ve mutlaka yatana girmi olmaldr. Biraderinin kk srlarna pek yakndan vakf olan Seniha ise, babas byle sylerken apkn bir tebessmle byk altndan glerdi; zaten bu alayc gen kz iin etrafndakilerin hangi hareketi ve hangi sz gln deildir! Bykbabasnn ahsiyeti, annesinin ahvali yle dursun, ekseriya pederi Servet Beyin efkar ve harekat (Dnce ve Davranlar) bile ona iptidai, sakat ve garip grnrd. Zira, bu, Frenklerin, asr sonu diye vasflandrdklar bir gen kzd; asr sonu, yeni bir nevi itimai rnektir ki, harici ve dahili yaaynda hale ve maziye ait her trl kayttan azade ve istikbalin henz hazrlanan cereyanlarna tabidir. Seniha, daima en son kan moda gazetelerinin resimlerine benzerdi. Krpe, ince ve alak vcudu, ipekbcekleri gibi daimi bir istihale (Biim deitirme,bakalatrma) iindedir. Gnn aydnlklarna gre mtemadiyen rengi deien yeil gzleri gibi sesinin bestesi, kmldanlarnn ahengi ve hatta bann ekli de mtemadiyen deiirdi. i de tpk d gibiydi; tpk gzlerinin rengine benzeyen bir ruhu vard, kah ihtilal, kederli, bulank ve fena, kah berrak, rakit (Durgun) ve ekseriya bir havai fek gibi enlikli idi. Fakat bu kk, eytan mevcudiyetinin hi deimeyen bir hususiyeti vardr ki, o da alaycl ve uhluudur. En ziyade zevk ald kitaplar, Gyp'in romanlar, yeni tiyatro piyesleri ve Paris'in mizahi gazeteleriydi. Gyp, ona bir ikinci ana, bir

ikinci mrebbiye olmutu. Bu muharririn romanlarndaki serbest tavrl, yar olan, yar kadn gen kzlar, zerlerinde ruhunu bitii modellerdir. Denilebilir ki sabahtan akama kadar her gn btn meguliyeti bu gen kz tiplerini hayata tatbik etmekten ibarettir. Seniha, yamurlu bir k gn, elinde tuttuu bir kk kamy saa sola sallayarak, kaplara, duvarlara ve eyaya vurarak, gayet skntl bir tavrla evin iinde dolayor, bir aa iniyor, bir yukar kyor, adeta duvarlar arasnda dar bir kafese hapsedilmi byk bir ku gibi rpnp duruyordu. Tam bu esnada, karsna bykbabas Naim Efendi kverdi: htiyar adam, krkne brnm, elinde kaln ciltli bir kitap, bir odadan br odaya geiyordu. Senihe, ikarn (Durgun) bekleyen bir taz gibi, Naim Efendinin zerine atld ve kamsyle kaln ciltli kitabn stne birka kuvvetli darbe indirerek: Bykbaba, siz hayat kadar bunaltcsnz!.. dedi. Sonra bir mahalle ocuu tavryle slk alarak uzaklat, gitti. Naim Efendi, bir mddet akn akn torununun arkasndan bakt, iinden: Lahavle, lahavle, diyordu; bu kzda acayip bir hal var! Zaten, Naim Efendi, evin iinde ne olursa daima bu acayip kelimesiyle adlandrrd. Teessrleri asla bir fke derecesine varmazd, zira, grd ve iittii eylerin hi biri garabetlerinin derecesi itibariyle havsalasna sacak bir mahiyette deildi. Kzmak veya gcenebilmek iin mutlaka biraz anlamak lazmdr. Naim Efendi ise ne damadnn, ne torunlarnn yaay tarzlarndaki manay anlayamyordu. Alafranga, asrn icabat... Bu kelimeler konan iindeki yeni vaziyeti onun nazarnda kaf derecede aydinlatamyordu. Ekseriya kzyla, bazen damadyla aralarnda hafif mnakaalar olurdu. Naim Efendi, kzna derdi ki: Yavrum, ocuklarnn ahval ve harekatn hi beenmiyorum. Bu Lehli kadn zannederim ki, bunlara yanl bir terbiye verdi. Seniha on sekizine bast, fakat hala sekiz yanda bir ocuk gibi hoppa ve yaramazdr. Cemil daha yirmisine girmedi. Fakat otuz yanda bir gencin hayatn sryor. O yemekten sonra sizin nnzde ayak ayak stne atp sigara imeler nedir? O eve istedii saatte girip kmalar nedir? Ne babasn dinliyor, ne seni... Ben ise, dorusu her eyi grmezlikten geliyorum. Ne kza, ne olana azm ap bir kelime sylemiyorum; mazallah, bana kar da bir itaatsizlik ederler, bir ters cevap verirler diye korkuyorum... Naim Efendi, biraz da torunlarn ok sevdii iin sesini karamazd. Yoksa her eye ramen konan iinde hrmet edilen, korkulan yegane amir yine o idi. Biraz iddet gsterecek olsa, her eyin yoluna girmesi ihtimali henz mevcuttu. Fakat ne yazk ki, o zayf kalpli bir bykbaba idi. Sonra da ald terbiye onun -kiminle olursa olsun- yksek sesle konumasna bile msait deildi. Bir gn, -inklabn ilk aylarnda idi- damadyle siyasi bir mbahaseye (Syleiye) giritilerdi. Naim Efendi, gazetelerden ikayet ediyordu: Efendim, her ey iyi... Fakat, bu gazeteler pek ileriye varyorlar; diyordu. Memlekette, hibir eye kar hrmet hissi brakmadlar; Padiaha, vkelaya kar en kaba elfaz istimalden (Szckleri kullanmaktan)ekinmiyorlar. Hayat umumiye derken, herkesin hayat hususiyesine de tecavze baladlar. Geen gn Erenky'nde Hasip Paay, ziyaret etmitim; biare adam yle bir tehevvr (Kzgnlk) iinde idi ki, haline acdm, meer, Tanin gazetesi marnileyhin (Ad geenin,onun) nezareti esnasnda da birok

ihtilaslar (Hrszlk) ve suistimaller vuku bulduundan bahsediyormu, halbuki... Damad Servet Bey, sinirli bir hareketle szn kesti: Halbuki... Yok efendim, bir rejim gidip, yerine dier bir rejim geldi mi, tabiidir ki bu rejimin adamlar br rejimin adamlarndan hesap soracaklar. Bahusus, yklan idarenin nasl bir idare olduunu siz herkesten iyi bilirsiniz. Naim Efendi, bir ocuk gibi utand: Hiddet buyurmaynz, efendim, dedi. Bendeniz hesap sorulmasn demedim... Haa. Yalnz dnnz bir kere...Vicdannza mracaat ederim. Hasip Paa Hazretlerinden nasl hesap sorulabilir, bu kadar mbarek bir zat... Sizi temin ederim ki, be paras yoktur. Zevcesinin servetiyle geinir. Servet Bey, kabili hitap (Kendisiyle konuulmas ,grlmesi mmkn) olmayan kimselerle konuanlara mahsus bir i skntsyle: Efendim; dedi. Memlekette bir mahkeme ve bir adalet kaps var. Hasip Paa, mahkemeye ekilir, adalete teslim edilir, eer masum ise ne ala, deilse... Giyotin efendim, giyotin temizler... Yalnz namussuz kafalarn deil, fakat, eski kafalarn hepsi de kesilmelidir! Naim Efendi, son cmledeki bu vahi imay hissetti. Fakat, kendinde cevap vermek kudretini bulamad, gzlerini yere indirdi ve derin derin dnd. ::::::::::::::::::: II Pazartesi gnleri Seniha'nn ay gnleridir. Avrupa'nn btn kibar kadnlar gibi o gnleri giyinir; kuanr ve tam saat bete konan byk salonunda kendisinde nadir grlen bir hanmefendi vakaryle ziyaretilerini beklerdi. Bunlarn bazs, mrebbiyesi Madam Kronski vastasyle tand birka Beyolu madam ve matmazelleri; dierleri ocukluk arkadalarndan gen kzlar ve aile dostu gen kadnlard; bunlar arasnda, biraderi Cemil'in arkadalarndan baz gen adamlar da bulunurdu. Hassaten Faik Bey isminde bir gen, konan daimi misafiri ve Servet Beyin ocuklarnn ayrlmaz bir yolda idi. Bunun iindir ki Faik Bey, pazartesi gnleri le yemeinden itibaren konakta bulunur ve ziyaretilere, ev sahipleriyle birlikte intizar (beklemek) ederdi. Bu pazartesi de yle oldu. Saat on biri henz gemiti. Seniha'nn oda kaps bir dans havasyle vuruldu. Seniha daha yataktayd. Tembel ve mahmur bir sesle Franszca: Ne var? diye sordu. Kapya vuran Faik Beydi: Benim, benim; bu ne uyku, dedi. imdi Cemil'in odasna uradm, cevap bile vermiyor. Seniha, suni bir huysuzlukla mrldanarak yataktan indi, arkasna bir penyuvar ald, kapy at ve mank bir tebessmle:

Dorusu, ok mnasebetsizsiniz, Faik Bey! dedi ve gen adama selam bile vermeksizin bir srayta tekrar yataa girdi, yorgann boazna kadar ekti, gzlerini kapad. Faik Bey yatak kyafetiyle, onu ilk defa grmyordu. Bu gen kz vcudunun baz latif srlar, gelimesinin ilk devrelerinden beri onca malumdu. Faik Bey, Seniha iin, elimde byd' diyebilirdi. Zira, be sene evvel Seniha bir ocuktu. Fakat Faik Bey, yine yirmi yanda bir delikanlyd ve yine byle Cemil'in samimi dostu sfatyle konan iinde dolard, ocuklarn yatak odalarna girer, kard; bunun iindir ki, Faik, bu sefer de Seniha'nn penyuvardan syrlarak yataa atlarken ta kalalarna kadar alan biimli bacaklarna ortas derin bir hatla ayrlm srtna ve omuz balarnn fildii rengindeki yuvarlaklarna dikkat bile etmedi; lenfavi (Ar ,soukkanl) lakayt bir tavrla tuvalet masasnn nne yaklat. Uzun bir mddet aynada kendine bakt, sonra bir trnak takm iinden ince bir trp ald, ezlonga uzand ve trnaklarn yontmaya balad. Kuniral, zayf, uzun ve salar iyi taranm bir genti o. Yznn hatlar gayri muntazamd, az bykt. Fakat, gzlerinin yorgun ve ayn zamanda hummal bir bak vard. Esasen, kadnlarn houna giden taraf -zira, kadnlarca Faik Bey pek ok rabet kazanm bir delikanldr- en ziyade bu bak idi. Kk yandan beri Avrupa'nn muhtelif ehirlerinde dolam, oturmu olduu iin tavr ve hareketlerinde hi sahte grnmeyen bir Frenk zarafeti ve kvrakl vard. Bir mecliste hikayeler anlatmay, kadnlara st kapal imal lakrdlar sylemeyi, oturup kalkmay, piyano almay, dans etmeyi, hulasa Garpl salon adamnn btn gsterilerini kendine tamamyle mal etmi, mevcudiyetine sindirmiti; sair genler, onun yannda beceriksiz, i, zppe, ocuk ve baya grnrlerdi. Seniha, gzleri yar kapal, uzun kirpikleri arasndan Faik Beyi szd. Onda hi uyumam bir adam hali vard, gzkapaklar sarkm ve aznn iki tarafndaki izgiler derinlemiti. Seniha, bir uyku arasndan gibi seslendi: Faik Bey, dn gece neredeydiniz? Dn gece mi? Syleyemem! Aman, ne kadar can skcsnz. Can skc... Asl sizin sualiniz... Gen kz yatanda sinirli bir hareketle dnd, yzn duvar tarafna, arkasn Faik Beye evirdi ve bu hareketten sonra yarya kadar syrlan yorgann ak brakt yerlerden Seniha'nn srt ta beline kadar grnd. Delikanl bakmad bile. Gen kz sayklar gibi bir sesle, szne devam etti: yle ise, neredeydiniz size ben syleyeyim. Ne iyi, beni zahmetten kurtarm olursunuz. Faik Bey, siz dn gece ok fena eyler yaptnz. Faik Beyin dn gece yapt ey geri ok fena idi. Sabaha kadar kumar oynam ve hayli kaybetmiti. Naim Efendi, Kasm Paa -Faik Beyin babas- ile pek eski ve pek samimi ahbap olmakla beraber, oluna, birok sevimsiz ve

serbest hareketleri bir yana, asl bu kt huyu iin hi tahamml edemezdi. Ka defa Cemil'e mnasebeti kessin diye damad ve kz nezdinde teebbste bulundu. Ka defa Cemil'i karsna alp nasihat verdi ve hatta yalvard. htiyar; dindar ve namuslu kimseler nazarnda kumar, seyyiatn (Ktlklerin, gnahlarn) en mthiidir. Ocaklar sndren bu, evleri ykan bu, insan hrszla, cinayete, intihara sevk eden budur; bunlar, kadn kumar nispetinde tehlikeli zannetmezler. Bunun iindir ki, Naim Efendi, Faik Beyin, Seniha'nn yatak odasna girip kmasndan ziyade, Cemil'in onunla beraber ge vakitlere kadar danda kalmasndan rker ve endie eder. Bu hususta hissi onu aldatmyor. Hakikaten Faik Beyde kumar iptilas her iptilann fevkindedir, o daha imdiden kadndan bkm ve sevdadan yorulmutur. Nitekim o gn, akam st aydan sonra kadnlar glp konumaya o kadar meyyal, genler fsldap sylemeye o kadar tene iken Faik Bey srarla, bir poker partisi yapmak teklifnde bulundu ve meclisin umumi itirazlarna ramen, salonun bir kesinde bir kare tekil etmeye muvaffak oldu. Zira, Cemil'den baka Madam Kronski ve Beyolulu dier birka madam, bu oyunun cokun heveskarlarndandlar. Seniha, salonun dier bir kesinde arkadalarndan iki gen kzla biraderinin dostlarndan iki gen adam ve yeni evlenmi bir hanmdan bileik bir grup ortasnda byk halasnn torunu Hakk Celis'in kendisine okuduu iirleri dinler grnyordu. Ta iinden Faik Beye kzgnd. Zira, bu meclislere revnak (Parlaklk,ss) verebilecek yalnz onun sohbetleri, onun esprileri, onun akalaryd. O, bir keye ekilir ekilmez oda, suyu ekilmi bir havuza dnyor ve hi kimse ne yapacan bilemiyordu. Seniha'nn ise, bakalarnn szlerinden dehetli bir surette ii sklyordu. Hele halazadesi Celis'in iirlerine hi tahamml yoktu. Bu gen, kendisinden ancak bir iki ay kk olmasna ve imdiden birok iirleri baz mecmualarda km olmasna ramen, ona, parmaklar mrekkep lekeli ve pantolonunun dizleri km zavall bir mektep ocuu gibi grnmekten kurtulamyordu. Hakk Celis her okuduu manzumenin sonunda: Abla, dn gece bir sonnet daha yazdm. Haftaya Nihal mecmuasnda kacak; derken, Seniha, akl baka yerlerde: Gzel! Gzel! diyordu ve gen ocuk bundan cesaret alarak tekrar okumaya balyordu. Mamafih, Seniha'nn yanndaki gen kzlar bu iirlerden pek ok zevk alr gibiydiler. Gzlerinin iinde bir cezbe aydnlyle gen aire bakyor ve her inadn (Okuma, okuyu) sonunda: Aman, ne fevkalade, ne fevkalade!.. Kuzum, bize bunu bir kada yazverin, diyordu. Heyecanlarnda az ok samimi idiler. Bu iki hemire, iiri musikiye tercih edenlerdendi. Nitekim, yanlarndaki gen adamlardan biri kalkp da Seniha'dan bir para piyano almasn rica eder etmez, bunlar , Celis'i ta dizlerinin dibine ardlar ve yalvaran gzlerle: Devam ediniz, siz devam ediniz, dediler. Seniha, btn hncn imdi piyanodan alyordu. O delikanllar yanbalarnda duruyor ve biri notann yapraklarn evirmekle, dieri alnan havay terennm etmekle megul oluyordu. Demincek onlarn grubunda bulunan yeni evlenmi bir gen kadn, dinlemek iin ta yakna geldi ve bir murakabes vaziyeti ald. Seniha, bilinmez nedendir, hem bu , gen kadna hem de o gen adamlara kzyordu. Macit Bey, yapraklar abuk eviriyorsunuz! diye km; birka dakika

sonra, brne: Amma da yanl sylyorsunuz, Nazif Bey! demiti. Sonra, ald hava bitip de taburenin stnde arkasna dnd zaman, hala dalgn ve cokun tavrn muhafaza eden gen kadna: Belks, kendine gel, aldmz bir bar havas idi; diyerek gld ve salonun bir tarafnda pokerciler grubunu, dier kesinde o gen kzlarla kk Celis'i grr grmez derin bir can skntsyle tekrar piyanosuna dnd: imdi syleyin, daha ne alaym, Macit Bey? dedi. Macit Bey, notalar kartryordu. Bu, kendini beenmi ve her eyi bilmek iddiasnda bir gen adamd. stanbul'da en iyi giyinen ve kadnlar nezdinde en ok rabet kazanan Trk gencinin kendisi olduuna emindi. Geri, baz geceler onun sabaha kar Beyolu barlarnda Viyanal fahielerle vals ettiini ve her akam st, kyafetine ait bir i iin, Mir'e uradn bilenler vard. Fakat zengin dostlar alemindeki muvaffakyetlerinden hi kimsenin haberi yoktu. Mtemadiyen kadn peinde kotuu grlr. Lakin bunlardan birine yaklap da, konutuu henz vaki olmamtr. Bir gn Seniha ile biraz almak teebbsnde bulundu ve gen kzdan u cevab aldyd: Macit Bey, siz benim tipim deilsiniz. Ben, esmer ve uzun boylular severim. Siz, ksa ve beyazsnz. Ben, giyinite biraz itinasz olanlar severim, siz ise, henz tden km kostmlerinizle ve dimdik durularnzla tpk elbise maazalarnn camekanlarndaki mankenlere benziyorsunuz. Sesinizin ahengi houma gitmiyor. Sonra ben, her eyden evvel beni beenen erkekleri severim, siz ise kendinizden baka kimseyi beenmez gibi grnyorsunuz. Nazif Beye gelince, o da Macit Beyden pek farkl bir insan deildir. Esasen btn gn, btn gezmelerinde, btn elencelerinde beraberdirler. Beyolu'nda, Doruyol'da onlar ayr ayr gren hi olmamtr. Biraz da akrabadrlar. Macit Beyin babas Abdlhamit devrinde ailesiyle beraber Beyrut'a srld zaman, uzun mddet Nazif Beyin babas Afif Paann evinde misafr kaldlar ve teyzesinin kzn, Nazifin halazadesine verdiler. Afif Paa, imdi ayan azasndandr, Macit'in babas Enis Paa ise, ilan merutiyeti mteakip sra ile birok nezaretlere gemiti. Poker masasndan ykselen grlt adeta piyano sesini bouyordu. Seniha tulara daha byk bir iddetle bast. Sonra, yar ciddi yar sahte bir asabiyetle yerinden kalkp oyunculara doru gitti: Yeter artk, buray bir tripo'ya evirdiniz;' dedi ve Faik Beyin nndeki fileri kartrmak, datmak istedi. Fakat, daima o kadar lakayt, akac, tahammll ve rint olan Faik Bey, oyunda gayet ciddi ve asabiydi, gen kzn omzunun stnden uzanan elini bileinden yakalad, arkaya doru itti. Cemil, gayet gevrek bir kahkaha ile glyor: Seniha, brak! Kaybediyor, kaybediyor, zavall! diyordu. Beyolulu madam pek zarif bir nkte sylyormu gibi: E, oyunda kaybeden akta kazanr, dedi. Ve madamn ba ucunda duran Macit Bey bu sz zerine alnarak glmeye balad. Seniha, gittike artan bir asabiyetle iir okuyanlara doru gitti ve afacan, mark bir ocuk tavryla Hakk Celis'in uzun peremli salarndan yakalayp yukar doru ekti. Biare gen sapsar kesildi ve aznda yarm kalm bir msra ile glmeye alt. ki hemireden birisi, Nuriye Hanm,

salar ekilen gen aire efkatle bakarak: Zavall air! te sizin nasibiniz bu... dedi. br, Neyyire Hanm, Celal Sahir Beyden birka msra okudu: -Salarm, salarmla elenme! Brak onlar nasl periansa yle kalsn ve ihtizaz- mesa... Seniha, imdi munis bir kedi gibi Hakk Celis'e sokuluyor, bir kolunu gen adamn ensesinden geirip, dizlerinin stne oturuyor, dier eliyle enesini okuyordu. Zavall ocuk, zavall ocuk... Ne kadar sarardn! A, ne kadar sapsar kesildin! Syle bana, 'mesa' ne demek? Kk air heyecandan tkanyordu. Gen kz, elini halazadesinin gsne gtrd ve birden sanki o gs stnde gezinen eline bir ine batm gibi, yerinden frlayp hayretle geri ekilerek: Ayol baksanza, kalbi yerinden kopacak, kalbi yerinden frlayacak... yle arpyor, yle arpyor ki!.. diye haykrd. Nuriye ve Neyyire Hanmlar sra ile ellerini Hakk Celis'in gs stne koydular ve ayn hayretle gen adamn yzne baktlar. O, artk heyecann saklayamayacak bir haldeydi; koarak salondan kt. Neyyire Hanm: Biare gen, ok hassas! dedi. Ve manidar gzlerle Seniha'nn yzne bakt. Seniha imdi poker grubuyla meguld, dalgn dalgn cevap verdi: Evet, lzumundan fazla. Akbet saat yedi buukta oyun nihayet buldu. Birer birer masann bandan kalktlar. Faik Bey ziyann karm, hatta biraz da kazanmt: Glerek, Seniha'ya yaklat: Hangi elinizdi, bakaym, nmdeki filere dokunan? Ve kendine uzatlan eli dudaklarna getirerek ilave etti: Sevgili el, biraz dokunur dokunmaz yle bir ans getirdi ki, bu adeta bir peri eli... Beyolulu madam, yine ayn souk zarafetiyle bir nkte daha sylemek istedi: Ama, bu sizin iin bir cihetten hi iyi deil, dedi. O el flerinize dokunur dokunmaz kaybetmek sizin menfaatinize daha uygundu. Faik Bey, geni bir kahkaha ile cevap verdi: Oh, kalpten evvel kese... diyerek Neyyire Hanmlarn yanna seirtti. Onlar, Faik Bey daha sze balamadan krtp glmeye koyuldular; zira biliyorlard ki bu gen adam, tuhaf ve akacdr. Biraz tede Cemil,

arkadalaryle koltuklara kurulmular, sigara iiyorlar ve yksek sesle konuuyorlard. Faik Bey biraz da onlarn yannda kald, sonra piyanoya yaklaarak, ayak stnde yarm bir hava ald. Daha sonra birden mihaniki bir hareketle salondakilere dnd. Yerlere kadar bir reverans yapt: Hanmlar, efendiler, au revoir! Seniha: A, niin? Bu akam yemee kalmayacak msnz? yle dememi miydiniz? diye soruyordu. Faik Bey: Kalmak isterdim, fakat kabil deil, bilseniz... Kabil deil, dedi ve kt gitti. br davetliler de sekiz buua doru birer birer kp gittiler. Cemil de svt. Madam Kronski odasna kt. Seniha alacakaranlkla dolan salonda bir mddet yalnz kald, alacakaranlkta, bu gen kz, bembeyaz grnyordu. Pencerenin nnde koltuun iine atlm bir demet zambak gibiydi. Dzgn ve narin endam eklini kaybetmi, bu lk yaz akamnda sanki eriyordu. Ruhunda da byle bir eriyi vard. Derin bir i sknts bu alacakaranlk gibi asabn sarmt. Niin brleriyle beraber kp gitmemiti? Btn gece bu koca evin iinde yapayalnz ne yapacakt? Bu ev, baz gnler, baz saatler ona bir mezar gibi grnyordu. Nefesi darlayor ve sokaa frlamak, komak, haykrmak istiyordu. Ta on drt yandan beri kalbinde bilmedii yerlerin, grmedii eylerin, tanmad kimselerin hasreti vard. Franszca, Nereye kamal? sz dilinde daimi nakaratt. Bu memlekette ve bu konakta ona her ey dar, az ve adi grnyordu. Eya, arzusuna gre deildi. Evin nizam her trl ihtiamdan ari idi (Uzakt), byk babas, annesi, hatta bazen babas ona, lisanlarn anlamad, hareketlerinden rkt baka cinsten birtakm mahlukat gibi geliyordu. Biraz Madam Kronski ile anlaabiliyordu. Bu kadn, ona Avrupa'da srlen yksek hayatn baz safahatna dair hikayeler anlatr ve hayalindeki aleme cari verirdi. Zira, Madam Kronski -kendi iddiasna gre- Lehistan'n en eski ve asil ailelerinden birine mensup bir devlet dkn idi. Avrupa'nn muhtelif yerlerindeki ato elencelerine, ar saraynn merasimine, at stnde srgn avlarna, Almanya'nn, svire'nin kr yerlerindeki palas hayatna, Fransa'nn cenup sahillerindeki gazino safalarna ve nihayet Paris'in salonlarna, bulvarlarna, kahvelerine, tiyatrolarna dair birok eyler biliyordu. Seniha btn bunlar dinlerken kendinden geerdi ve gzlerinde bir humma ateiyle: Madam, syleyin, bu hayata karmak iin ne lazm? diye sorard. Madam Kronski eytani bir tebessmle glerdi: Oh, ok zengin olmal, ok zengin; derdi. Ve kaybolan servetlerinden bahsetmeye balard. Annesinin bir inci gerdanl vard ki babas bir banka iinde iflas ettii gn, tamam yz bin liraya satlmt. Btn Varova'da bu incinin bir mislini daha bulmak kabil deildi. Geri, Nis'te, Kontes bilmem kimin; parmandaki zmrt yzk de efsanevi bir kymeti haizdi. Fakat, Monte Karlo'da bir kumar masas banda yarm milyon franga gitti.

Madam Kronski: ocuum, grmeliydin bu kumar masas etrafndaki ziynet ve ihtiam ve ortada dnen parann miktarn; derdi, kadnlarn elleri mcevherattan adeta kmldayamayacak derecede arlar; yeil uhann stne sar altn, kreklerle dklr, boaltlr. Seniha, Madam Kronski ile hasbhallerinin bu hasis tarafn hi sevmezdi. in iin tantana ve debdebeye, iyi kumalara, nadide mcevherata pek dkn olmakla birlikte, haddizatnda paraya byk bir ehemmiyet vermezdi. sterdi ki btn bu gzel eyler kendiliinden nne ylsn. Nereden geldiini, kimin aldn bilmesin. Halbuki mrnde ilk defa byle bir geniliin tadn tatmamt. Geri, arzularnn birou tatmin ediliyordu. Fakat, o kadar ar bir tarzda ve o kadar glklerle ki, hepsinin sonunda ilk evkinden eser kalmyordu. Zaten pek maymun itahlyd; birok grlt, birok inat ve srar ile istedii eyler olur olmaz, kalbine derhal bir bkknlk gelir ve biraz evvelki arzusu hemen bir isteksizlige dnverirdi. Seniha'nn dolabnda hi giyilmeden modas gemi, sararp solmu ne kadar elbise, senelerden beri kunduracdan geldii gibi duran ka ift kundura vardr. Her Beyolu'na inite alnp bir kenara atlm mendil, eldiven, orap gibi eya ise ynlar tekil etmektedir. Btn bunlara ramen Seniha, yine bykbabasn lzumundan fazla pinti, babasn hala alanacak derecede zrt bulur ve baz byle skntl akamlarda kendisini dnyann en bedbaht ve en yoksul kzlarndan biri telakki ederdi. Geri, son zamanlarda Naim Efendi konanda, bir yabancnn bile gzne arpacak derecede baz deiiklikler oldu. Bu sene yaly kiraya verileri bunlardan biriydi; atlardan birinin lm zerine dier at da satp, hususi araba kullanmaktan vazgeileri ve arabac ile seyisleri savlar bunlardan ikincisiydi. Alt aydan beri Madam Kronski'nin maan veremeyileri ve Beyolu'nda baz terzi ve tuhafiyeci hesaplarn deyemeyileri bunlardan ncs ve belki de en aryd. Seniha, akam karanlnda btn bunlar dnrken bykbabas Naim Efendi, yava yava salonun ortasna kadar gelmi ve: Seniha, kzm! Seniha, sen misin? diye seslenmiti. Gen kz cevap vermedi. htiyar adam sordu: Yavrum, niin karanlkta oturuyorsun? Ve arkasnda koridordaki lambalar yakmakla megul hizmetiyi ard: Marika, burann lambasn da yak! Sonra gitti, pencerenin yannda torununun tam karsnda bir koltua oturdu. Naim Efendi, evin iinde herkesten ziyade Seniha'y severdi ve ona kendini sevdirmek iin adeta yaltaklanrd. Fakat bu akam, Seniha'y o kadar kskn ve kasvetli buldu ki, azn ap bir kelime daha sylemeye cesaret edemedi. Seniha hi beklenilmeyen bir anda, birdenbire yerinden frlad ve bykbabasnn dizlerine oturarak bir kolunu boynundan geirdi -bu, onun mutat hareket tarzlarndan biridir- ve azn ihtiyarn kulana yaklatrp u garip suali sordu: Bykbaba, ok sefalete dtk, deil mi?

Naim Efendi, kaf derecede kuvvetli olsayd, kucandaki bu acayip mahluku silkip yerinden frlatacak ve koridorlardan koarak, merdivenlerden atlayarak konan drt bir kesine, Yetiin, yetiin! Seniha'ya bir ey oldu! diye haykracakt. Btn vcudu titriyordu. Sefalet mi? O ne fena sz? Niin, yavrum, niin? Neyin eksik! Neyin eksik? diyordu. Fakat Naim Efendi bunu sylemekle beraber, birdenbire, ta iinden btn eksik eyleri hissetti ve o gne kadar, genilik ve bolluk iinde yetimi kimselere mahsus bir itminan (Gven) ile sefalete, zarurete inanmak yle dursun, hatta bir para mzayakaya (Paraszlk,geim sknts) bile ihtimal veremeyen bu ihtiyar adamn kalbine gen kzn bu lgnca suali zerine ilk defa olarak korkun bir yoksuzluk (lk metinlerdeki para szc bu szckle karlanm) endiesi dt. Geri, Vefa Hanndaki merhun (Rehin edilmi) hissesinden, emberlita'taki satlk arsasndan, Kanlca'daki yalsndan, bir de tekat maandan baka nesi kalmt. Bu tekat maa ise ancak gndelik masrafa yetiebilirdi. Halbuki Cemil'le Seniha her gn bu paran iki mislini harcyorlard ve her tarafa biraz borlar vard. Naim Efendi, o akam yemekte grnmedi. Erkence odasna ekildi yatt; fakat sabaha kadar gzlerine uyku girmedi. ::::::::::::::::::: III Naim Efendinin hemiresi Selma Hanmefendi emberlita civarnda byk bir konakta oturur. Biraderinin kdr. Fakat, gen kzlndan beri ailenin iinde herkesten ziyade kendisine hrmet ettiren ar, hametli ve amirane bir hali vard. Naim Efendiyi gen yandan beri kah yakndan, kah uzaktan sevk ve idare eden Selma Hanmefendidir. Naim Efendi, hatta evlendikten sonra bile birok zamanlar hemiresinin tesiri altnda kald; bu kadnn aklselimine, azim ve iradesine, dirayet ve basiretine hayrand. Karsnn vefatndan beri hemen her sokaa knda bir kere ona urard. ki karde, uzun uzadya dertleirler, hasbhal ederlerdi. Naim Efendi, bu hasbhallerden ekseriya dayak yemi, kabahatli bir ocuk gibi kard. Zira, Selma Hanmefendi, pek ziyade tok szl bir kadndr. Herkesin kusurunu yzne vurmakta ve ilenilen hatann hi deilse dille cezasn vermekte zerre kadar insaf yoktur. Nitekim torunuyle o garip konumalarn ertesi gn, derin hasbhal ihtiyacyle hemiresine koan Naim Efendi, Selma Hanm tarafndan o kadar sert bir muameleye maruz kald, o kadar sarsld ve tartakland ki, adeta kendini tutmasa konaa dnerken arabasnn iinde hkrarak alayacakt. Hemiresi, yan hiddetli, yan mstehzi bir tavrla ona demiti ki: Maallah... Demek, Seniha'nn akl byle ciddi eylere de eriyor! Ben zannederdim ki, o, ipein renginden, srmenin cinsinden, Beyolu'nun kaldrmnda sekmekten ve genlerle Franszca arklar sylemekten baka bir ey bilmez. Meer, ara sra evin umuriyle de alakadar oluyormu, iyi ya, ite sevinin, aabey, sevinin: Torunun, kzndan daha akll kt. 'Bykbaba, ok sefalete dtk, deil mi?' Sefalet mi? Hayr kzm, hayr, rezalet demeliydiniz. yle bir rezalet ki, Karun'un hazinesi olsa rtemez, stanbul'un drt bir kesinde n n tyor. Aabey, aabey, kuzum, sizin kulaklarnz tkand m? Gzlerinize perde mi indi? Bir defa etrafnz dinlesenize, bir defa etrafnza baksanza! Daha imdiden torununuz olacak yumurcaklarn

hreti afak (Ufuklar, burada her yan, btn stanbul anlamnda) tuttu. Damadnz delinin biri... Kznza gelince, o soylu soplu budala, fakat ayorum, size ne oldu? Siz ki, o kadar ince fkirli, arif, zarif, kl krk yarar bir adamsnz, dorusu ya, baz gnler size bir sihir ettiklerine inanacam geliyor, nk, sizin tarafnzdan bu derece vurdumduymazla baka bir mana veremiyorum! Naim Efendi, elleri dizlerinin stnde, koltuun iinde iki kat olmu, dik dik yere bakyordu. Selma Hanmefendi devam etti: Geenlerde buraya ekibe Hanm gelmiti -hrriyetten sonra bu ilk gelileri, dnya bir acayip oldu- imdi Pangalt'da oturuyorlarm. Olu askerden km; ehremanetinde bir byk memuriyete gemi, syledi ama, unuttum. Neyse, maksat bu deil... Ve kadn zaten bunlar anlatmaya gelmemi. Diyor ki, her akam st cumbada oturup geleni geeni seyrederim. Kadncaz yine bir gn cumbada otururken bir de bakm ki, bizim kk hanm, iki dirhem bir ekirdek. Peesini am, bir arabada yapayalnz. ili'ye doru gidiyor. ekibe Hanm seslenmek istemi, fakat sonra, nemelazm belki istemez, demi: Arabada yle bir oturu oturuyormu ki, tarif ede ede bitiremiyorlar. Neyse, yirmi dakika gememi, ekibe Hanm bir de bakm ki, araba tekrar dnyor, fakat bu sefer, iinde bir de delikanl ile beraber... Esmer, zayf bir genmi, mutlaka o apkn Faik olacak. Araba gelmi, be alt kap tede bir evin nnde durmu. ekibe Hanm bu evdekileri de tanyor, bir talyan ailesiymi. Bizimkiler inerler ve tam akamn ikisine kadar orada kalrlar. Naim Efendi, maveradan gelir bir sesle: Evet, dedi. Bundan haberim var, Madam Kronski'nin dostlardr. Bize daima gelirler. adei ziyaret iin olacak... Selma Hanm, byk bir hayretle biraderinin yzne bakt: Ya... Ne ala! dedi. Demek bu da alafrangalk icabatndan!.. Ya bir gece ta sabaha kadar Nedim Paann kz Memduha'nn evinde kallarna ne dersiniz? Btn komular o gece sabaha kadar grltden, ahenkten uyuyamamlar. Bizimkiler, kadn erkek hep bir arada imiler. Bir zaman gelmi ki, mahallenin bekisi kapy vurup, susunuz, bu kadar da fazla, diyecek olmu. Zaten komular, bu hal bir daha tekerrr ederse karakola ikayet edeceiz, diyorlarm. Naim Efendi, tepeden trnaa kadar rperdi; kenarlar , geni Aziziye fesinin altnda yz kck grnyordu; dedi ki: Bu elenceden de haberim var. Benden izin aldlard... Hatta Memduha Hanm, bizzat kendisi geldi, bana yalvardyd. Selma Hanm: yleyse size olan olmu aabey! dedi. Ben de nafile yere nefes tketiyorum. Aabey, aabey, btn bu rezaletleri size alafrangalk icabatndandr diye yutturuyorlar. Bizim grdmz terbiye, vaka alaturkadr ama, zamanmzda alafrangann ne demek olduunu da pek yakndan grdk. ngiliz Ahmet Beyin ocuklar byle miydiler rica ederim? Kendisi Hristiyandan dnme halis muhlis Avrupal olduu halde bile, hatrlarsnz, evinde, o ne vakar, ne temkin, ne kapallkt!.. Bizim ocuklar da ayn terbiyeyi grmediler mi? Niin ayn tarzda hareket etmiyorlar? Geen gn Hakk bile yana bakmadan diyordu ki: 'Her yerde Seniha ablama rast geliyorum.' 'Her yer neresi?' dedim. 'Labon, Mulatye, Tokatlyan!' diye cevap

verdi ve birdenbire gzlerini yere indirip kpkrmz kesildi. Bir ocuun iine bir utanmak kabiliyetini vermediniz mi, alafranga olsun, alaturka olsun, hibir terbiye usulnn faydas yoktur. Kardeim, gcenme, Servet Beyin ocuklarnn en byk noksan utanmak nedir bilmemeleridir. Vallahi, size hi gelmeyiimin sebebi, bu ocuklar grmemek iindir; ya biri ya br tarafndan, maazallah, saygszca bir muameleye maruz kalrm diye adeta tir tir titriyorum. Selma Hanm, birdenbire samimileti: Kardeim, kardeim, dedi, bunlar bizim sebebi felaketimiz olacaklar. Naim Efendi, hemiresini btn sylediklerinde hakl buluyordu. Bununla beraber istiyordu ki, tamamyle haksz olsun ve kendi kendine yle diyordu: Hemirem, teden beri her eyi fena grmeye mtemayildir. ocukluunda ne kadar hrn; ne kadar geimsizdi! Bu mizac hala deimedi. Etrafnda her zaman uraacak bir kimse arar. Birini parmana takt m, nihayetine kadar yapmadn, sylemediini brakmaz; zevci merhum Aff Paa, onun elinden az m ektiydi? Biare ne kadar haluk (yi huylu), usluydu; evlilik hayatnda kskanl, pheyi davet eden hibir hareketi yoktu. Bununla beraber, evinde her gn yeni bir istintaka (sorgulamaya) her gn bir istizaha (Aklamaya), bir mnazaa (Az kavgas ,ekime) veya mnakaaya maruz kalrd. Naim Efendi, Sa olsun diyordu, hemire kendini hala eski devirlerde zannediyor. Kyafetler gibi ruhlar da deiti. Byklere eski itaat, eski hrmet nerede, kimde var? Bizim grdmz terbiyedeki insanlarla imdi alay ediyorlar. Belki haklar da var, her eski ey biraz acayiptir, ocuklarmzn ocuklarn kendimize uydurmaya abalamak ne beyhude! Onlar, her eyden evvel, zamann icabatna uymaya mecburdurlar. Hemire istiyor ki, Seniha kendisi gibi olsun. Bu mmkn m? Genliimizde kendisinin yaay, giyinii, dn byk valdenin yaayna, giyini ve dnne benziyor muydu? Naim Efendi, hadiseleri bylece tevil etmekle (Yorumlamakla) beraber, iin iin kendisini hemiresiyle mutabk buluyordu; fakat bu mutabakatta anlalmaz bir aclk vard, aclk ona ar geliyordu. Bunun iindir ki, kendisini hemiresine balayan btn o terbiyevi ve ananevi rabtalardan (Balardan) kurtularak, bir gen adam gibi mtebessim, alak torunlarnn safna atlmak istiyordu. Zira, kalbi btn kuvvetiyle o taraftayd. Denilebilir ki, hibir dede, torunlarn bu kadar derin bir efkatle sevemezdi. Naim Efendi, Cemil ve Seniha iin yalnz bir bykbaba deil, bir nine, bir birader ve bir hemireydi. Hele Seniha'y adeta cokunlukla, adeta akla seviyordu. Onun sesi ve onun tebessm, son senelerinin yegane saadetiydi. Seniha doup byynceye kadar, konakta, Naim Efendinin kahkaha ile gldn hi kimse iitmemiti. Yalnz bu yeil gzl, beyaz ocuk, tombul bacaklar stnde odadan odaya komaya balad gnden beridir ki sabk Evkaf Nazrnn gnde hi olmazsa birka kere ks ks gld duyulurdu. Seniha, onun nazarnda daima bu gldren kck ocuktu. Ne zaman byd? Ne zamandan beridir ki kendisinden bu kadar ciddiyetle bahsettiriyor? Naim Efendi konaa avdetinde, kapnn nnde yeeninin olu Hakk Celis'e rast geldi; ihtiyar adam, bu ocuu da torunlar derecesinde severdi; pek ar bal ve mahcup tavrl bir genti. Geri, biraz haylazd ve beyhude eylerle meguld. Naim Efendi geenlerde, onun iir diye yazd baz garip manzumeleri grmt de hayretler iinde kalm ve ocuun aklna dair epeyce endieye dmt. O girerken Hakk Celis kmak zereydi.

Nereye byle, kk air? dedi. Ve enesinden okad. Kk air, iki saatten beri burada Seniha'y bekliyordu. Gen kz bir gn evvel ona birka kitap sipari etmiti ve leden sonra akama kadar kendisini bekleyeceini sylemiti. Halbuki, oktan kp gitmi ve hala gelmemiti. Gen Hakk, mahzun mahzun: Efendim, ok bekledim, ge oldu, eve gidiyorum. dedi. Fakat, byk daysndan ayrlr ayrlmaz, dorudan doruya eve gitmedi. Cihangir'in arka sokaklarndan dolaarak Beyolu'na kt, bir aa be yukar dolamaya balad. Her hususta dalgn, yalnz bir eye uyank ve dikkatliydi. Gzleri, halkn arasndan caddeden geen arabalardan, hi yanlmayan bir nfuz, hi yorulmayan bir sebatla Seniha'y aryordu. Onun sk sk urad maazalarn, dkkanlarn hepsine birer ikier kere girip kt. Ke balarnda, kap nlerinde durdu, bekledi. Bir mddet Taksim'den teye kadar yrmeyi dnd. Seniha'nn o civarda pek ok tandklar vard, belki onlardan birini ziyarete gitmiti. Fakat, hangisinin? Hakk Celis, bunlarn hepsini tanr ve oturduklar evleri bilirdi. Saatine bakt, kendi kendine: Oh! Ne kadar gecikmiim! dedi.Bykannesine yine meram anlatmak lazm gelecekti. Son tnel gideli yarm saat olmutu. Hakk Celis, birdenbire yorgun olduunu hissetti; kan ter iindeydi ve kalbinde nihayetsiz bir azap vard. Btn inecei inileri, kaca yokular, geecei sokaklar dnd. Her eye ramen, Cihangir'e dnmek iin iddetli, dayanlmaz bir arzu duydu; fakat mahcup, korkak ve iradesizdi. Sonra da iin iin Seniha'ya kzgnd. Kendi kendine: Beni neden beklemedi? diyordu. Bakalaryle dolamay benimle konumaya tercih ediindeki sebep nedir? Bana kar hibir temayl yok mu? O kadar duygulu, o kadar heyecanl bir ruh, benim ruhumdan baka kimin ruhuna e olabilir? Macit Bey benden daha m zarif? Nazif Bey benden daha m anlayl? Faik Beyde sevilecek ne var? Bu, ara sra tuhaflk ettii ve hikayeler syledii iin herkesin houna giden bir adamdr. Hakk Celis, ondan nefret ediyordu. Seniha'nn etrafndakilerden de tiksiniyordu; fakat Faik Beye kar hususi ve derin bir kini vard. Neden? Sebebini tayin edemiyordu. Bu adamda kendine kar tepeden bir bak seziyor ve btn muamelesini kstah ve kaba buluyordu: Her eyi bilirim iddiasndadr, diyordu. On sene Avrupa'da dolam, hala Musset'nin kim olduunu bilmiyor. Ne mark bir adam. Hakk da var ya, o kadar yz veriyorlar. Dorusu; Seniha'ya ayorum. Bununla beraber Seniha'nn ka defa onun aleyhinde bulunduunu hatrlyordu; hem de ne kadar iddetli bir lisanla... Bir mkalemede Faik Bey ismi geer gemez daima Franszca, 'Ah! le filou! diye haykran Seniha deil midir? Hakk Celis ka defa onun azndan Faik Beyin rezaletlerine dair hikayeler dinledi. Yok, yok, Seniha onu sevemez, bu kabil deildir; diyordu. O da benim gibi bilir ki, bu adam gayet sathi, hissiz ve gsteriten ibaret bir mahluktur! Hakk Celis bu kati hkmn sonunda: Lakin u muhakkak ki beni de sevmiyor! derdi. O halde kimi? O halde kim onun muhabbetine layktr? Ve onun muhabbetine layk olmak iin ne yapmak lazmdr? Hakk Celis, her trl fedakarla hazr olduunu hissediyordu. hreti cihan tutmu bir byk air veya an dillere destan bir byk kahraman olsa, acaba kendini ona sevdirebilir miydi? Siyaset aleminde bir byk rol oynasa, gnlerce gazeteler kendinden bahsetmeye balasa, acaba bir para hayranln, bir para alakasn celbedebilir miydi? Hakk Celis: Hayr, bunlarn hibiri deil,

fakat sevmek, daima sevmek! diyordu. Sonuna kadar, her eye ramen, ezalar, cezalar, hummalar ve gzyalar iinde ve hastalklar ve lmler nnde daima sevmek. emberlita'a geldii, zaman, artk ne uzvi, ne manevi kuvveti kalmt. i siyah, kark, kesif ve ar bir eyle doluydu. Hakk Celis, konan kapsndan girerken: Belki de en iyisi, bu muhabbet yolunda lmektir, dedi. Bu iimdeki zulmeti uzun ve atein bir r halinde onun nne dkmek ve lmek... Fakat, merdivenlerden karken sofadan ninesinin sesini iiterek, kk bir ocuk gibi korktu, saat kata geldiini grmesin diye bir keye sindi, sakland. ::::::::::::::::::: IV Seniha, i skntsndan bitiyordu. Gnl hibir eyle avunamyordu. Etrafndakilerin seslerinden, szlerinden, kahkahalarndan, daima ayn tarzda tekerrr eden seslerden artk usanmt. Btn tandklarndan, kadn erkek, ayr ayr nefret ediyordu: Bahusus, Hakk Celis'in inatlarna artk hi tahamml yoktu; geen gn o konaa gelir gelmez, bu odasna ekildi ve kendini yok dedirtti. Esasen birka gnden beri odasndan darya hemen hi kmyor gibiydi; ne grmek, ne grnmek istiyordu. Evin iindekilerden biri yanna girip ktka, fena halde muazzep oluyor (Eziyet ekiyor,sklyor) ve sorulan suallerin hibirine cevap vermiyordu. Mtemadiyen okuyordu. Kardei Cemil'e: Aman kitap, aman kitap! diyordu ve Cemil eve her dnnde ona be on , cilt birden getiriyordu. Bu gnler zarfnda Seniha'nn sabahtan akama kadar roman st ste sigara ier gibi okuduu oldu. Hepsini de bitirdikten sonra, ii sklarak bir keye frlatyordu. Bu kitaplarn hibirisi arzusuna gre deildi; bazs budalaca hayali, bazs hayvanca hakikiydi, bazs da o kadar snkt ki, okunduktan sonra hatrda hibir iz brakmakszn kapanp gidiyordu. Seniha, tipiye tutulmu bir kimse gibiydi; saniyeler ve dakikalar sk bir kar kasrgas halinde, yzne, gsne arpyor, nefesi tkanyordu. Drt gn iinde birbirinden iddetli iki sinir buhran geirdi. Bir defasnda Naim Efendi de hazrd. Biare ihtiyar, mr boyunca bu kadar acl bu kadar heyecan verici bir manzara grmemiti. Yavrucan vcudu, grlmez bir elin delice bir hareketle kvrp bkt bir urgan paras gibiydi. Sesi ve nefesi dilerinin arasna skm, uzun, parlak trnaklar birer ince haner ular halinde avucunun etine saplanmt. Naim Efendi: Aman, ellerini anz rica ederim, ellerini... diyordu. Ve hekimin rettii bir usul zerine yumruklarn var gcyle gen kzn kursana bastran Madam Kronski'yi omuzlarndan tutup geriye ekmek istiyordu. O gnden beri Naim Efendi, Seniha'nn bu derdine bir are aramakla meguldr. Bavurmad hekim kalmad. Tpla alakas olmayanlardan bile salk istiyordu. Bununla beraber, ne evin iinde, ne harite hi kimsenin kendi endiesine itirak ettiini grmedi, onun iin kalbi biraz msterih oldu. Dier taraftan hekimlerle maverelerinin neticesinde de anlad ki, bu ldrc hastalk deildir, evlenmek ve dourmakla geer, gider. Naim Efendi o gnden beri torununu evlendirmek arelerini dnmeye balad. Bu maksadn

evvela kzna at. Seniha'nn annesi her sz tasdik eden kadn kadnlardand. nallah sayenizde o mrvveti de grrm;' dedi; fakat, ne are ki Seniha katiyen arzu etmiyor; babas da yirmisini gemeden olmaz, diyor. imdiye kadar ka grcy kapdan evirdik. Sa olsunlar, ocuklar da babalar da bir fikirde, bir tabiatta... Eski adetlerimizin hibirini kabul etmiyorlar. lle, bey, grc denildi mi, kplere biniyor... Naim Efendi, grclere kar evin iinde byle bir muhalefet ittifaknn mevcut olduundan haberdar deildi ve evlenmek ana gelmi bir gen kzn grcye kmasndaki mahzuru hissedemiyordu. Kzla erkek, birbirlerini bulup tanacaklar, grecekler, seviecekler, aralarnda evlenmeye karar verecekler. Neden sonra bu karar, ana babaya tebli olunacak ve nikah aktedilecek! Kim bilir, kimi intihap eder!(Seer) diyordu. Hususiyle, btn o tanp sevimelerinden sonraki nikah, ona, gayri tabii ve fuzuli bir merasim gibi geliyordu. phesiz her ey bu nikahtan evvel, kimsenin haberi yokken, kendiliinden olup bitiveriyor ve bu hal, izdivataki meruiyeti, ahlakiyeti ta esasndan mahvediyordu. Olan ve kz, kar koca olmazdan evvel, ana ve babadan gizli ak ve mauka, yani zani ve zaniye (Zina eden erkek ve kadn) oluyorlard. Bir zevk ve huzur yuvas olmaktan ziyade, analk ve babalk gibi kutsi ve insani birtakm vezaifn menba (Grevlerin kayna) olan mbarek aile ocana; evvelce tanp sevimi bu gen ift, mterek bir gnahn lekesiyle kirlenmi olarak girecekti. Naim Efendi, kendi kendine: Badema, byle bir ift arasnda hrmeti mtekabile (Karlkl sayg) nasl caris olabilir? O ilk zaaf ve malubiyet dakikasnn hatras, ikide bir onlar utandrmaz m? Kadn, erkein ne kadar nefsine malup, erkek kadnn ne kadar mukavemetsiz, ne kadar haysiyetsiz olduunu dndke bu ondan o bundan akbet (Sonunda) nefrete balamaz m? Naim Efendi, mutaassp bir adam deildi; harem ve selamlk usullerinden oktan vazgemiti. Seniha'y ve kzn erkekler iinde ba ak grmeye oktan almt. Fakat, baz yeni adetleri sadece gzel ve ho bulmuyordu. Nitekim, yeni tarz evlenmeler de ona, fena olmaktan ziyade, irkin ve tatsz geliyordu. Dnden evvel birbirlerini o kadar iyi tanyan kzla olan iin gelin olmann, gvey girmenin artk ne srr, ne heyecan, ne cazibesi kalr? Duva aan el titremeden, duva alan yz kzarmadan birbirine yaklaanlarn dnlerindeki sevin ve saadetin manas nedir? Ah, yeni yetien nesil ne acnacak bir haldeydi? Yannki ocuklar sayg, itaat ve grenek gibi kaytlardan kurtulacak, fakat ayn zamanda bu kaytlarn temin ettii zevklerden, saadetlerden de mahrum kalacakt. Gittike sathileecekler; gittike kabalaacaklard ve akbet babo braklm hayvanlar gibi, oradan buraya, buradan oraya atlp dururlarken, gnn birinde ya bir ukura decekler, ya da bir suda boulacaklard. Seniha, imdi byle babo ahlanm bir hayvan stnde gibiydi. Fakat, kendini darack bir saha iinde, mahsur ve mahpus hissediyordu. Ruhunda lgn cevelanlarn, bitmez tkenmez mesafelerin hasreti vard. En kk teferruatna kadar her eyini ve her tarafn bildii ve ezberledii bu evden, doduu gnden beri daima ayn havay yuta yuta adeta bunaldn hissettii bu memleketten kamak, uzaklara, grlmemi, iitilmemi eylere doru gitmek istiyordu. Avrupa'nn enlik ve aydnlk ehirleri, onu byl bir surette

kendine doru ekiyordu. lde yryene serap neyse, Seniha'ya Avrupa oydu. Ne yapsa, ne ilese hep oraya gitmek iindi; bulunduu yerin hibir eyinde gz yoktu. Btn gn o ziyaretlere gidileri, o misafr kabul edileri, o maazadan maazaya dolalar, etrafndaki genlerle o uhluklar, o piyano allar, dans edileri, giyinileri, sslenileri, btn o lgnlklar, durgunluklar hep bu hasreti avutmak; bu derdi unutmak iindi. Seniha'ya gre stanbul'da hibir ey dikkate demezdi; buradaki hayatn herhangi nevinde olursa olsun, gnl bulandrc bir yavanlk vard. Ara sra Faik'e: Size ayorum Faik Bey! derdi. Bu ehirde hi sklmyor gibisiniz; daha dorusu, her eyle avunup elenebiliyorsunuz. Siz ki Avrupa'da bydnz, oradaki hayata altnz, nasl oluyor da oraya tekrar dnmek ihtiyac bile hissetmiyorsunuz?.. Faik Bey gayet alafranga bir kahkaha ile gler: Avrupa m? Ah! J'an ai soupe ma chere(Ah! Oras bkknlk verdi hayatm!) derdi ve bu gen adam, Seniha'ya bu cihetten de harikulade grnyordu, zira kendi kalbinde en ateli arzular, en yksek emelleri tekil eden eyler bu adam iin evvelce tadlm, duyulmu ve bklm birtakm bayatlam tatlardan ibaretti. Seniha, zevk ve haz bahsinde Faik Beyin ineyip, emip yere att meyvelerin posasna, aznn suyu akarak, dilerini uzatan bir obur dilenci gibiydi; kendisi de, Faik Beyin yannda biraz bu kadar aalara indiini hissederdi. Bunun iindir ki kalbinin bir kesinde bu gen adama kar gayet gizli, fakat had bir kin tamaktadr. Dier taraftan Faik Bey de farkna varmakszn bu kini beslemekte ve alevlendirmektedir. Seniha'ya kar muamelesi ya souk bir tarzda hrmetkar, ya arkadaa laubali veyahut sadece akacyd. Bazen sahte ve istihza ile kark apknlklar, uhluklar da olurdu ve tam Seniha bunlar ciddi telakki edecei srada, bu hafif ve havai gen, avucunun iinden kayp giderdi: Geen yl yle anlar oldu ki, Seniha, onu delicesine sevdiini zannetti. Zira o zamanlar Faik Beyin aklabanlklarna nihayet olmuyordu. Gnne, saatine gre, kah efkatli, kah sadece okayc, kah kskan ve mtecessis bir adam ekline girerdi. Herkesin nnde Seniha'nn ta gzleri iine baklar, yanna yaklat zaman dizleriyle dizine bir temas edileri, yalnz kaldklar vakit derin derin susular vard ki, gen kza o zamana kadar hi tanmad tatl bir korku verirdi. Seniha, btn ak ve macera oyunlarn Faik Beyle kendi arasnda geen bu iin iin yaplan mnakaada rendi ve ne vakit ki Faik Beyin harekatnda lakaydiye benzer bir deiiklik sezmeye balad, o zaman bu oyunda muvaffak olmak iin ne kadar ok maharete, ne kadar ok idmana muhta olduunu hissetti. Kendi kendine aylarca: Beni ok acemi buldu, mutlaka beni ok acemi buldu! dedi. Vaka Faik Bey, onu ok acemi bulmutu. Kk yandan beri pek gzel, pek zarif kadnlar tarafndan sevilip okanmaya alm bu gen adam iin, on alt, on yedi yanda bir gen kzn muhabbetini kazanmaya almak, onun iin bir zld. Faik Bey, sevilmek iin sevenlerdendi. sterdi ki, kadn ona, gzleri ve dudaklar ate iinde, dizlerinin stnde srne srne gelsin. Ufack bir gurur, ufack bir mukavemet onun btn gayretini krard. Seniha ile ite byle oldu. Vaka bu gen kzda hi mukavemet niyeti yoktu. Fakat, vcudunda gen kzln btn vaheti ve toyluu vard. Mtemadiyen kamak, kovalanmak istiyordu. Faik Bey ise bu mtemadi kovalamaya hi gelemezdi. Zira, Seniha'ya kar dknl geici bir hevesten ibaretti. Ona devaml

hisler telkin edecek, ancak olgun ve bilgi kadnlard. Faik Bey, arkadalarna kadndan bahsederken: Otuzundan aasn ge! derdi ve hayatta yegane emeli, sekin ve zengin bir dulla evlenmekti. Seniha'nn Faik Beye kar duyduu kinin balca sebeplerinden birisi de, byle zengin bir izdiva peinde kouuydu. Belki bu gen adam, kendisini zengin olmad iin horgryordu. Vaka Seniha, paraya ehemmiyet vermeyen, daha dorusu, para mefhumunu iddetle hissetmeyen kibar ve hayali aile kzlarndan deildi, kannda bu hasis arzuyu epeyce yksek bir hararet derecesinde tutan yabanc bir unsur vard; zira, ne annesi, ne babas tarafndan byle bir hrsa tevars (Mirasa konma, kaltm yoluyla geme, soyaekim) ettiine ihtimal verilemez: Bununla beraber, una da hkmetmemelidir ki, Naim Efendinin torunu, paray para iin seven kzlardandr; bu rezilet (Kt huy) onda fazla sslenmek, fazla elenmek, geni yaamak, ok seyahat etmek arzularndan domu bir histen baka neydi?.. Seniha'nn, ite bu emellerine mani olan ve adna mzayaka denilen eyle; boup mahveden havaya tahamml yoktu. Bunun iindir ki, o da ara sra Faik Bey gibi, zengin bir izdiva hulyasna kaplyor ve fakat ayn hulyay bakalarna bir ayp eklinde gstermekten de vazgeemiyordu. ::::::::::::::::::: V Hekimler, Seniha'ya biraz, yer ve hava deitirmeyi, biraz krlarda ve denizlerde gezip elenmeyi tavsiye ettiler, bunun iindir ki, Naim Efendinin torunu, Madam Kronski ile beraber bir haftadan beri Bykada'da bulunuyorlar. Burada, halas Necibe Hanmefendinin kknde misafirdirler. Servet Beyin hemiresi, zevcinin vefatndan beri aa yukar be senedir, yaz k hep Bykada'da oturur. Kk, Hristos'ta tamamyle amlar iinde, glgeli ve asude bir kededir. ehre nadiren iner, akraba ve taallukatyle hi grmez ve kardan btn zevkini tek bana kalmakta bulan bir hanm gibi grnr. Halbuki hayat, iin iin gayet kark ve gayet grltldr; merhum zevci gibi delikanllara, taze kadnlara, ikiye ve saza, yala hi snmeyen bir dknl vardr. Yaz ve k, gece ve gndz elencesiz geen zaman nadirdir. Ya kendisi gnlerce gider, ya ona gnlerce gelinir. Bo zamanlarnda ise birtakm izdiva ileriyle, muaaka (Sevime, karlkl ak) entrikalaryle meguldr. Derler ki, Necibe Hanmefendi bu ilerle kendine maddi menfaatler temin ediyor. Lakin bu bir iftiradr. Necibe Hanmefendinin birok gence kz bulduu ve birok dul kadnlara koca arad, pek ok sevdallar atsnn altnda banndrd dorudur. Fakat, uzaktan ciddi gibi grnen bu iler, onun iin bir elence ve bir zevkten ibarettir. Nitekim bu kadn, bir haftadan beri, biraderinin kzna belki ellinci defa olarak, yar aka, yar ciddi: Kz, gnln avutmaya bak; kz, gnln besle! deyip duruyordu. Seniha, halasn ok sevmekle beraber, onu pek baya bulurdu. Ne giyinii, ne yaay, ne sz syleyii, onun zevklerine gre deildi. Necibe Hanm, yznn yzlerce derin izgisine ramen hala dzgn yryor, gzlerine srme ekiyor ve salarn ak sarya boyuyordu. Kyafeti yznden daha az atafatsz deildi; trl renkte ipekler iinde tpk egzotik rollere km bir opera aktrisine benziyordu. Seniha, Ada'ya geldii gnden beri, halasiyle gezintilere kmaktan

ekiniyor, frsatn bulursa, madamla beraber yalnz kyor veyahut evde kalyordu. Zavall Necibe Hanmefendi, bu acayip tabiatl kz nasl elendireceini bilmiyordu: Bari, ili'deki arkadalarn ar; hazzettiin kimseler varsa onlarla gez, elen! diyordu. Zira Seniha, halasnn evine gelip gidenlere ancak selam veriyordu. kide birde Madam Kronski'ye: Ne kadar fena giyiniyorlar; elenceleri ne kadar adi! diye syleniyordu ve halas, onun btn tavrlarndan, gizlice yzn ekitmelerinden, kendi cemiyetlerine ne kadar yabanc olduunu, hissediyordu. Bir gn Seniha'ya haber vermeksizin Cemil'i artt ve dedi ki: Olum, zannedersem hemirenin burada fena halde can sklyor; nk, ahbaplarndan ve akranlarndan uzaktr. Kendisine ka defa syledim. Buras senin evindir. stediin kimseleri ar diye... Anlalan, bana arl olur fikriyle istemiyor. Halbuki bana u kadarck, arl olmaz. Kk geni, ben kalabal severim, bahusus etrafmda sizin gibi genler olursa bsbtn iim alr. Greyim seni; git ne kadar neeli dostlarnz varsa, hepsini topla gel!.. Cemil iin bu, beklenmedik bir nimet oldu. O da halas gibi her trl elentiye dknd; hususiyle ka zamandr sevdii kadn elinden gideli Beyolu'nda ne yapacan, nasl vakit geireceini bilemiyordu. Halasyle mkalemelerinin (Konumalarnn) ertesi gn, stanbul'a dnd ve arabuk bir arabaya bindi, doru Belks Hanmn evine gitti, ay evvel zengin bir ihtiyar mebusla evlenen bu gen kadn, evinde can skntsndan atlyordu. Bu daveti kabul etti. Cemil oradan, Nuriye ve Neyyire Hanmlara urad. Bu iki hayali ve edebi gen kz iin Bykada adeta bir arz- mev'ut (Kutsal kitaplarda Filistin iin kullanlan deyim, tanrnn kullarna vadettii toprak) idi; ikisi birden: Ah, ne iyi, tam da mehtap!.. dediler. Sonra: Kimler var? diye sordular. Cemil: Erkek namna, yalnz benle Faik, dedi. ki hemire, suni bir hznle: Ah, Hakk Celis yok mu? Bizim kk airimiz! Hakk Celis! dediler. Cemil'in onu armaya hi niyeti yoktu. O da hemiresi gibi bu sersem ocuu manasz ve tahamml edilmez buluyordu. Mamafih, garip bir tesadf eseri olarak, onlar tam byle konutuklar srada hizmeti, Hakk Celis'i odaya getirdi. Gen kzlar hem sevinci, hem hayreti ifade eder bir lk kopardlar: Grdnz m? Grdnz m? airin ilham ne kadar kuvvetliymi!.. Ve Cemil'in sz sylemesine meydan vermeksizin gen adam kendilerine refakate davet ettiler. Cemil, oradan biraz kzgn kt; btn keyfi kamt. Akam st Tokatlyan'da Faik Beyi grd zaman, Ada elencesi tasavvurundan ve halasnn davetinden adeta yarm azla bahsetti. Ve ertesi gn sabahleyin hep bir arada, ayn vapurla gitmek mukarrerken (Kararlatrlmken) O, akam st en son vapura kald.

Bir haftadan beri yalnzken epeyce bkm olan Seniha iin misafirlerin byle hep birden gelii, beklenmeyen bir vaka oldu: Ah, ne iyi ettiniz, ne iyi! Yarabbim, ne byk srpriz! Bunu Cemil mi yapt? Aferin Cemil'e... Fakat, o nerede kald? diyordu. Seniha'nn dostlar, onun ikide birde bu suali tekrar ediindeki sakl manay anlyorlard. O nerede kald? demek Faik gelmeyecek mi? demekti ve glerek: Gelmez olur mu? Mutlaka gelecek, Faik Beyle beraber... Fakat akam, Cemil'i getiren son vapurdan, Faik Bey kmaynca, Seniha biraz evvelki neesini kaybeder gibi oldu... Cemil: Mutlaka gelecekti. Nasl olur? antasn gzmzn nnde hazrlad. Hotel des Etrangers'ye inecekti, sakn gelmi olmasn!.. Ve Cemil'in bu szleri kalplerde hi olmazsa yarn iin biraz mit brakyordu. O gee Bykada'da zmrt renginde tatl ve durgun bir mehtap oldu. amlarn altnda, yollarda sessiz bir kalabalk vard. Btn gezinenler, hatta eekler stnde kouanlar bile mahzun grnyordu. Ayn berrak aydnl her eye koyu karanlkta daha ziyade esrar vermiti. Zira, herkeste bir hayalet hali vard ve aalar birtakm canl mahlukat gibiydi. Hakk Celis, ikide bir: Seniha ablamn gzlerinin renginde bir gece... diyordu. Fakat Seniha, bu sz iitmiyordu. Cemil'le Belks'n ortasnda epeyce hararetli bir muhavereye dalm, nden yryordu. Nuriye Hanm: Yeil gzleri ok mu seversiniz? dedi. Neyyire ilave etti: Oh, ben siyahlara, koyu siyahlara baylrm!,. Bunun zerine Hakk Celis, gzlere dair yava sesle bir uzun iir okudu. Bu iki gen kz zerinde iirin tesiri adeta ehvet uyandrcyd. Bazen bir msrada ateli bir dudan temasn duyarlard. Nuriye, ani bir heyecanla gen adamn kolundan tuttu ve iddetle kendisine doru ekerek azn kulana yaklatrd: Yeil gzleri sevmeyiniz. Sizi anlayan siyahlardr, dedi. Kendininkiler kmr gibi simsiyahtlar. Hakk Celis neye uradn bilemedi. lk defadr ki, bir kadn eli onu bu kadar iddetle kendine doru ekiyordu. Btn vcudu kuvvetli bir rzgar hamlesine maruz kalm bir dal gibi titredi. Gen kzlar, gen airin sallandn hissetmiler gibi biri bir koluna, br br koluna girdi, her ikisi de iki tarafndan kuvvetle bastryordu. Hakk Celis, b iki vcut arasnda kendini adeta bir kska iinde hissetti. Yrmesini ve szn ard. Fakat onlar konuuyorlar ve kendini srklyorlard:

Ah, ne sevdavi (Sevda verici,sevda dolu) bir gece, ne sevdavi bir gece!.. Bu gece, Hakk Celis iin de pek sevdavi idi. Ayn her huzmesinden onun kalbine bir his giriyordu. Her iki r arasnda bir kere gen kzlara diyordu ki: Bu gece kalbim Cemid'in kadehi gibi, dolup boalyor, boalp doluyor. Kk air, btn cokunluunu nnde yryenden alyordu. Gecenin btn iiriyeti Seniha'da tekasf etmi (Younlam) gibiydi. Beyaz yeldirmesinin iinde vcudu ne kadar narin, ne kadar seyyaldi: Sanki, ayn aydnlndan yaplmt. Belks Hanm da, endam pek mtenasip kadnlardand. Fakat Seniha'nn yannda adeta ksa ve tknaz grnyordu. Hareketleri ahenksiz, yry ard. Ve imdi, o da yanndaki gen kzlar gibi yrrken Cemil'e aslyordu; Cemil ise bir eliyle onu belinden tutuyordu. Hakk Celis, Seniha'nn yannda, Cemil'in bu hareketini pek kaba buldu. in iin: Adeta birbirlerine sarlyorlar;' dedi. Seniha grrse, kim bilir ne kadar utanacak! ve bir mddet iin cokunluu geer gibi oldu. Dil'e yaklamlard; fakat Seniha, daha ileriye gitmek istemedi. Tozdan ve kalabalktan ikayet etti: urackta, yoldan uzak bir yerde aalar altnda oturalm, dedi. Nuriye ve Neyyire Hanmlar, Seniha'nn bu teklifini iitmemiler gibi, Hakk Celis'i uzaklara gtryorlard. Seniha: Ayol, ocuu nereye gtryorsunuz? diye seslendi. Onlar, hala iitmiyorlarm gibi, Hakk Celis'i mtemadiyen ekiyorlard. Gen air: Dnelim... dedi. Seniha'nn, ocuu nereye gtryorsunuz? sz, ta kalbine bir ok gibi saplanmt. Bu szde ya bir istihkar (Aalama) manas veya bir sitem vard. Hep bir araya geldikleri zaman hala kollarna aslan gen kzlardan silkindi... Seniha'ya yaklat, gayet lsz bir sesle ve bir rpda; dedi ki: Abla, bana ocuk, dediniz. Fakat ben, sizi bir byk adam gibi seviyorum. Son kelimeleri sylerken sesi boaznda kurumutu. Herkes glmeye balad. Hali o kadar acayip, sz o kadar sadedilane (Safa) ve bu hareketi o kadar aniydi. Yanyana, geliigzel, yere oturdular. Hakk Celis, yapt bu byk iin tesiri altnda akn, ayakta duruyordu. Seniha, uh bir kahkaha ile: yleyse, gel yanma, itirafn tamam et; fakat yava sesle, dedi. Hakk Celis, kabahati affedilmi muti (Uysal) ve mahcup bir ocuk tavryle gitti. Neyyire Hanmla Seniha'nn arasna sokuldu. Seniha, eliyle gen adamn ensesini okuyor ve daima ayn ac uhlukla: Haydi, bala bakalm;' diyordu. Yanbalarnda Belks Hanm, bir tarafn gdklyorlar gibi, fkr fkr glyordu. Hakk Celis, yan gzle Cemil'e bakt. O, bu glen kadnn dizi dibinde, yar yatm, yar oturmu bir vaziyette, hareketsiz ve skti

grnyordu. Fakat, Belks Hanm, hala o arka arkaya kahkahalarnda devam ederek: Hakk Bey, Cemil Bey gibi yapnz. Mutlaka muvaffak olursunuz, diyordu. O zaman gen kzlarn birden balarn evirip dikkatle onlardan tarafa bakt. Cemil, bir kolu gen kadnn beline sarlm, dier kolu ayaklarna dolanm bir haldeydi; ikide bir ban arka tarafndan Belks Hanmn ensesine doru uzatyor ve oraya st ste hafif hafif pckler konduruyordu; her pck arasnda: te byle, ite byle... Hakk, baksana! Sana reteyim diye yapyorum, vallahi senin iin!.. Yoksa hi fena bir niyetle deil! diyor ve glyordu. Hakk Celis utancndan yere geiyordu, bsbtn sersemlemiti, yannda, Seniha'nn mevcudiyetini bile unutmutu. Kadnlktan; erkeklikten tiksiniyordu ve etteki sr, ona korku veriyordu. Ertesi gn bu korkusu daha ziyade artt. Faik Bey, ilk vapurla kageldi. Onu, Hristos'ta bir kr yemeine davet ettiler. Sofrann stnde birok bira ve arap ieleri vard, bunlarn arasnda taze balk zgaralarnn kokusu ttyordu. Hava scakt. Erkekler ceketlerini, kadnlar yeldirmelerini dallara astlar. Yalnz Necibe Hanm sk sk rtl kald. htiyar kadn bu kadar gen arasnda ve bu kadar itah verici bir sofra karsnda bulunmaktan son derece mahzuz grnyordu. Yemekten evvel birka kadeh rak istedi; fakat mecliste yalnz Cemil'le Belks Hanmdr ki, onun bu arzusuna itirak etti. Faik Bey viskiden baka aperitif' iemiyor Seniha'ya gelince, onun yemek arasnda birka parmak araptan ve yemek stne bir iki kadeh likrden baka iki namna hibir eye tahamml yoktu. Bununla beraber, ilk defa olarak bu sofrada o kadar sk ve o kadar her eyden imeye balad ki, bir kede bzlm kalm olan Hakk Celis, nihayet kendini zaptedemedi: Ne yapyorsunuz, rica ederim, hasta olacaksnz! diye haykrd. Seniha, yar aka, yar ciddi bir tavrla: Sen lakrdya karma!.. Dn akamki kabahatini ne abuk unuttun? dedi. Ve herkes birbirinin yzne bakarak glmsemeye balad. Faik Bey, Seniha'nn yanbandayd; bir taraftan tabanda balk klklarn ayrmakta, dier taraftan solunda oturan Belks Hanmn ayana dokunmakla megul, Seniha'ya doru eildi; biraz da, onunla alakadar grnmek iin, sordu: Dn akamki kabahat mi? O nasl ey bakaym? Seniha en uh kahkahasyle gld ve cevap verdi: A, moner, bu ocuk, bana mehtapta ilan ak etti , Faik Bey, bal ineyen dilerinin arasndan az kapal: Ah, zavall Piyero...diye mrldand. Bunun zerine Faik Beyle Seniha'nn aralarndaki mkaleme gittike sessizleerek, gittike hususileerek devam etti: Niin zavall?.. Zira akbeti bir aa dalna aslmaktr; de Barnville'in mehtaptan daha

solgun Piyero'sunun aktan ektiini bilmez misiniz? Piyero'lar hep mehtapta severler ve mehtapta lrler. Benim Piyerom neden mutlaka lme mahkum olsun?.. nk, sizi seviyor. Siz... Dnyann en egoist, en kendini beenmi... Sizi benden byle bahsetmekten menederim. Gryor musunuz, ne kadar mtehakkim ve zalimsiniz!.. Sizinle yle olmak lazm. nk pek yaramaz, pek inat ve pek dik kafalsnz... Faik Bey, masann altnda hrnlaan bir aya teskin iin urayordu. Seniha'nn son szlerine cevap vermekte biraz gecikti; Seniha bir kadeh arab bir yudumda iti ve imdiden szgn gzlerinin ucuyla Faik Beye bakarak: Susuyorsunuz, neden? dedi. Susuyorum; fakat bu skutumun manas, bir tasdik deil, bir protestodur. Protesto... Bu pek siyasi bir kelime... Benimle daha ak konuunuz! , Ne kadar ak konusam, beni o kadar az anlayacaksnz ve... Yahut anlamak istemeyeceksiniz... Neye iyi... Faik Bey, bu babaa muhavereye nihayet vermek istiyordu; zira, hem az, hem ayaklan, hem de diliyle megul olmak ona biraz mkl geliyordu. Bundan baka, sofradakilerin nazar dikkatini celbetmekten de ekiniyordu. Gen Hakk'nn gzleri, hayret ve tecesssle genilemi, bir saniye zerlerinden ayrlmyordu. Nuriye ve Neyyire Hanmlarn kendilerini fazla ihmal edilmi bulan bir halleri vard, vaka aksi bir tesadf eseri olarak veyahut Belks'n bir nisyan (unutkanl) yznden iki hemirenin arasna den Cemil, ara sra kadehlerine bira koymak ve kulaklarna ok fazla ak cinasl szler fsldamak suretiyle onlan megul eder gibi grnyordu; fakat, pek az edebi olan Cemil'in bu his ve hayalden ari arkadalnda ne Nuriye, ne de Neyyire aradklar zevki bulamyorlard. Hakk Celis ise fazla susuyor, somurtuyordu. Onun bu halinde, herkesi iz'a eden (Bktran, usandran) bir ey vard. Etrafndaki genleri esasen kafi derecede neeli bulmayan Necibe Hanmefendi ise, ocuun bu hzn nnde adeta fkeleniyor ve onunla ac ac istihza etmek ihtiyacn duyuyordu; ikide bir: A, hi byle dilsiz air grmedim, diyordu. Sonra yavaa Belks'n kulana fsldyordu: Dorusu ekilmez ey... Bu yamda bile; byk szme tvbe... Belks, beyaz dilerinin dizisini ta ularna kadar gsteren geni bir tebessmle glerek soruyordu: Yanmdaki iin ne dersiniz? Bak, ona canm kurban. Allah iin ekirdekten yetime; azasnn her

biriyle bir kadn idare ediyor. Faik Bey de sz iitti ve apkn gzlerle ihtiyar kadna bakt: Yalnz size yetiemiyorum, dedi. Hakk Celis, sofrann bu kesinde sylenen szlerin veya yaplan hareketlerin manasn ancak tiksinecek kadar hissediyordu. Nihayet, sanda oturan Nuriye Hanma eildi ve dedi ki: airlerin szleri hep yalan, sevda denilen ey, mutlaka bunlarn yaptklardr. Gzlerinin ucu ile, Seniha'dan itibaren sol tarafta fsldap glenleri gsterdi. Elleri asabi, nndeki ekmei ufalyordu. Nuriye Hanm kim bilir ka kadeh biradan sonra ve biraz da can skntsndan adeta uyukluyor gibiydi, lzumsuz yere bir derin Ah! ekti ve ilk grd bir insanm gibi uzun uzun Hakk Celis'in yzne bakt: Benimle beraber gelir misiniz? dedi: Esasen Hakk Celis'in arzu ettii ey, bu sofradan bir an evvel uzaklamak, kamakt; hemen ayaa kalkt. Kardan, sadan soldan deniz grnyordu; tenha, durgun ve cilal bir deniz... O kadar tenha ki, Hakk Celis kendini gurbette sand, o kadar durgun ki, ruhuna bir lm korkusu girdi ve sularn bu uzak prltsndan gzlerine naho bir kamama geldi. nde Nuriye Hanm sendeleyerek, arkada o, kendisinden bezgin, amln cra ve glgelik yerlerine doru yrdler. Nuriye Hanm: Ben biraz uzanaym. Siz bamda iir syleyin. Olmaz m? diyordu. Gen adam bir otomat gibiydi. Her nereye ekseler oraya gidecek, her ne deseler onu yapacakt. Aalar altnda, urada burada oturanlara bakt. Bunlar, diki diken kadnlar ve tavla oynayanlard. Bu durgun ve scak le saati hepsinde muayyen bir dnce veya muayyen bir hisle muayyen bir gayeye doru hareket etmek kabiliyetini eritmi gibiydi. Koruda sesi iitilen, fakat kendisi gelmeyen bir rzgar vard. Nuriye Hanm, pembe ipekli malahn yere yayd, stne uzand, kollarn bann altna geirdi ve Hakk Celis'e: Geliniz yle, ta yanma! dedi. Hakk Celis, gen kzn ayaklar ucuna oturdu. Yer, st ste birikmi kuru am dikenlerinden henz cilalanm parkeler gibi kayyordu. Gen adam srtn aaca dayad ve dalgn dalgn nndeki vcuda bakt. Nuriye Hanmn etekleri ta dizlerine kadar syrlmt; beyaz ipek oraplarnn bittii ve etinin balad noktalar gzkyordu: Hakk Celis eildi, eteklerini ekti, gen kzn bacaklarn rtt; o; yar uykuda, yar uyank gibiydi: Hakk Bey, bana Cenap'tan bir iir okuyunuz, dedi. Kk air, gzleri dalgn cevap verdi:

Hayr, hayr... Bugn iimde ok gam var; birtakm mamum neideler (zntl iirler) birtakm matemli ilahiler bilip sylemek isterdim. Zavall ocuk, demek ok mustaripsiniz? Hakk, gzlerini yere indirdi. Nuriye Hanm, gzleri hala yar kapal, adeta mrldanr gibi konuuyordu: Deer mi?.. Yazk deil mi ki sizin ilk aknz Fikret'in Nef'i iin dedii gibi byle, 'orak yere akp gitsin!' O sizi asla anlayamaz; asla!.. Siz, sevgiyi destanlarda, oban muaakas masallarnda Romeo ve Juliette'te olduu gibi anlyorsunuz. O ise, ngilizlerin flrt dedikleri muaaka tarzndan bakasn bilmiyor. Flrt muaeret adab icabatndan (Grg kurallarnn gerekliliklerinden) bir eydir, halbuki ak, sizin ve benim bildiim ak yle mi? Bu bir vahi kutur ki, bir salonda, bir elence ve bir ss gibi dizden dize, omuzdan omuza dolamas yle dursun, gagasnn dokunduu yerde kanamadk et paralanmadk kuma; kanadnn havasnda devrilmedik eya, krlmadk saks kalmaz. O kadar vahi,