klasik dÖnem eyalet idare tarziolarak timar sistemi

11
'", "" / .-// KLASIK DÖNEM EYALET IDARE TARZiOLARAK TIMAR SISTEMI VE UYGULAMASI YRD. DOÇ. DR. FATMA ACUN ATATÜRK ILKELERI VE INKILAP TARIHI ENSTITÜSÜ / TÜRKIYE @JJ alkanlar, Anadolu, Arap Yarimadasi ve Kuzey Afrika' da genis topraklari imparatorluklarina dahil eden Osmanlilar, bu bölgelerde, teka- müllerinin farkli evrelerini yasamakta olan, farkli ekono- mik sistemlere ve farkli kültürlere sahip toplumlarla karsilastilar. Bu toplumlarin imparatorlugun bünyesine dahil edilmesi meselesi, teorik ve pratik merkezilesme arasinda bir denge kurulmasini, diger bil' ifade ile, mer- kezi otoritenin tesisini saglarken, mahalli sartlara da uyum saglayacak bil' sistemin olusturulmasini gerekli kiliyordu. Zit yönde çalisan bu iki faktör, merkezi otori- te ve mahalli sartlar arasinda denge kurulmasi neticesin- de, imparatorlukta, birkaç tür eyalet idare sekli ve birkaç tür sosyo-ekonomik hayat tarzi ortaya çikti. Imparator- lugun topraklarinin büyük bir kisminda (Balkanlar, Anadolu, Kuzey Suriye ve kismi olarak Irak'ta) uygula- nan timar sistemi, bu idare tarzlarinin en yaygin olani- dir ve sisteminin uygulandigi yerler, tipik Osmanli eya- letini temsil etmektedir. i En sade tanimiyla timar, devlet görevlile- rine hizmetleri karsiliginda, belli bir bölgenin vergi toplama yetkisinin devredilmesi anlami- na gelmektedir. Geçimlik anlamina gelen dir- lik terimi, timar ile esanlamli olarak kullanil- maktadir. timar yoluyla katipler, dini görevli- ler, kadilar vs. gibi sivil görevlilere maaslari karsiliginda gelir tahsisleri yapilmasina rag- men, genel uygulamada, timar sistemin asil amacinin seferler için asker beslemek oldugu söylenebilir. Devletin, mahalli sahislarin genis tasarruf haklarini tanidigi ilk dönemlerde bile askeri hizmet talep etmesi, bunu açikça gös- termektedir. Para ekonomisinin henüz gelismedigi Or- ta Çag sartlarinda, büyük bir ordunun beslen- mesi ihtiyaci timar sisteminin dogusuna ne- den olurken, sistem, yalnizca askeri ihtiyaçla-' ri düzenlemekle kalmamis, klasik dönemde (1300- 1600) eyalet idaresinin yani sira, devle- tin ekonomik, sosyal ve zirai politikalarini da büyük öl- çüde sekillendirmistir. timar sisteminin imparatorlugun örgütlenmesinde bu kadar genis çapli tesirinin olmasi, devletin, idari organizasyonun yani sira toprak sistemi, köylünün statüsü, vergilendirilmesi ve zirai ekonomiyi, askeri ihtiyaçlarina cevap verecek biçimde timar sistemi etrafinda düzenlemesinden kaynaklanmaktadir.2 Timar sistemine en eski atiflar Osman (1299-1326) ve Orhan (1326-1362) Beyler Dönemi'ne kadar geriye gitmektedir. Sisteminin pratikte uygulanmasini sagla- yan tahrir defterleri ve vakayinameler, Osmanli Beyli- gi 'nin kurulus dönemlerinde sisteminin varligina isaret etmektedir. II. Murad (1421-1451) Dönemi'nde düzen- lenen 1431 tarihli bir tahrir defteri de, timar sisteminin 16. yüzyilda tanimlanan temel prensipleri ve özellikleri- ne, bu dönemde kavustugunu göstermektedir.3 II. Meh- med Dönemi' nde (1451 - 148 1) Teke sancaginda yapilan tahrire (1464) dair'kayitlarda, Selçuklu Sultani Alaeddin Dönemi'ne ait bir timara atifta bulunulmasi, sistemin daha erken dönemlerde tekamül ettigini gös- termektedir.4 Timar Beratl TÜRKLER + OSMANLi SISTEMIN KÖKENI Farsça kökenli olan timar terimi, bu dilde aci, izdirap, sadakat ve bakim anlamlarina gel- mektedir. timar terimine ne Türkçede ne de Mogolcada rastlanmaktadir. Rumcadaki tima- rion ise, Osmanlieadan geçmis bir kelimedir. Türklerde timar terimine kullanilmasina dair en eski atifa, Büyük Selçuklu Sultani Sencer'in (lll 7-1157) Farsça bir hükmünde rastlan- maktadir. Bu hükümde "yönetim" manasinda kullanilan timar terimi henüz kurumsal ma- nasina sahip degildir.5 Kurumsal manada en eski atiflar, Sultan Orhan zamanina aittir. Asikpasazade, Osman Bey'in silah arkadaslari- na timarlar dagittigini belirtmektedir. Ancak bu, daha çok, yurd veya Dogu Anadolu'daki Türkmen devletlerinde rastlanan ülkeye benze-

Upload: trinhnhu

Post on 14-Jan-2017

238 views

Category:

Documents


8 download

TRANSCRIPT

Page 1: KLASIK DÖNEM EYALET IDARE TARZiOLARAK TIMAR SISTEMI

'", ""

/

.-//

KLASIK DÖNEM EYALET IDARE TARZiOLARAKTIMAR SISTEMI VE UYGULAMASI

YRD. DOÇ. DR. FATMA ACUNATATÜRK ILKELERI VE INKILAP TARIHI ENSTITÜSÜ / TÜRKIYE

@JJalkanlar, Anadolu, Arap Yarimadasi ve KuzeyAfrika' da genis topraklari imparatorluklarinadahil eden Osmanlilar, bu bölgelerde, teka-

müllerinin farkli evrelerini yasamakta olan, farkli ekono-mik sistemlere ve farkli kültürlere sahip toplumlarlakarsilastilar. Bu toplumlarin imparatorlugun bünyesinedahil edilmesi meselesi, teorik ve pratik merkezilesmearasinda bir denge kurulmasini, diger bil' ifade ile, mer-kezi otoritenin tesisini saglarken, mahalli sartlara dauyum saglayacak bil' sistemin olusturulmasini gereklikiliyordu. Zit yönde çalisan bu iki faktör, merkezi otori-te ve mahalli sartlar arasinda denge kurulmasi neticesin-de, imparatorlukta, birkaç tür eyalet idare sekli ve birkaçtür sosyo-ekonomik hayat tarzi ortaya çikti. Imparator-lugun topraklarinin büyük bir kisminda (Balkanlar,Anadolu, Kuzey Suriye ve kismi olarak Irak'ta) uygula-nan timar sistemi, bu idare tarzlarinin en yaygin olani-dir ve sisteminin uygulandigi yerler, tipik Osmanli eya-letini temsil etmektedir. i

En sade tanimiyla timar, devlet görevlile-rine hizmetleri karsiliginda, belli bir bölgeninvergi toplama yetkisinin devredilmesi anlami-na gelmektedir. Geçimlik anlamina gelen dir-lik terimi, timar ile esanlamli olarak kullanil-maktadir. timar yoluyla katipler, dini görevli-ler, kadilar vs. gibi sivil görevlilere maaslarikarsiliginda gelir tahsisleri yapilmasina rag-men, genel uygulamada, timar sistemin asilamacinin seferler için asker beslemek oldugusöylenebilir. Devletin, mahalli sahislarin genistasarruf haklarini tanidigi ilk dönemlerde bileaskeri hizmet talep etmesi, bunu açikça gös-termektedir.

Para ekonomisinin henüz gelismedigi Or-ta Çag sartlarinda, büyük bir ordunun beslen-mesi ihtiyaci timar sisteminin dogusuna ne-den olurken, sistem, yalnizca askeri ihtiyaçla-'ri düzenlemekle kalmamis, klasik dönemde(1300- 1600) eyalet idaresinin yani sira, devle-

tin ekonomik, sosyal ve zirai politikalarini da büyük öl-çüde sekillendirmistir. timar sisteminin imparatorlugunörgütlenmesinde bu kadar genis çapli tesirinin olmasi,devletin, idari organizasyonun yani sira toprak sistemi,köylünün statüsü, vergilendirilmesi ve zirai ekonomiyi,askeri ihtiyaçlarina cevap verecek biçimde timar sistemietrafinda düzenlemesinden kaynaklanmaktadir.2

Timar sistemine en eski atiflar Osman (1299-1326)ve Orhan (1326-1362) Beyler Dönemi'ne kadar geriyegitmektedir. Sisteminin pratikte uygulanmasini sagla-yan tahrir defterleri ve vakayinameler, Osmanli Beyli-gi 'nin kurulus dönemlerinde sisteminin varligina isaretetmektedir. II. Murad (1421-1451) Dönemi'nde düzen-lenen 1431 tarihli bir tahrir defteri de, timar sisteminin16. yüzyilda tanimlanan temel prensipleri ve özellikleri-ne, bu dönemde kavustugunu göstermektedir.3 II. Meh-med Dönemi' nde (1451 - 148 1) Teke sancaginda yapilantahrire (1464) dair'kayitlarda, Selçuklu Sultani AlaeddinDönemi'ne ait bir timara atifta bulunulmasi, sistemin

daha erken dönemlerde tekamül ettigini gös-termektedir.4

Timar Beratl

TÜRKLER + OSMANLi

SISTEMIN KÖKENI

Farsça kökenli olan timar terimi, bu dildeaci, izdirap, sadakat ve bakim anlamlarina gel-mektedir. timar terimine ne Türkçede ne deMogolcada rastlanmaktadir. Rumcadaki tima-rion ise, Osmanlieadan geçmis bir kelimedir.Türklerde timar terimine kullanilmasina dair

en eski atifa, Büyük Selçuklu Sultani Sencer'in(lll 7-1157) Farsça bir hükmünde rastlan-maktadir. Bu hükümde "yönetim" manasindakullanilan timar terimi henüz kurumsal ma-nasina sahip degildir.5 Kurumsal manada eneski atiflar, Sultan Orhan zamanina aittir.Asikpasazade, Osman Bey'in silah arkadaslari-na timarlar dagittigini belirtmektedir. Ancakbu, daha çok, yurd veya Dogu Anadolu'dakiTürkmen devletlerinde rastlanan ülkeye benze-

Page 2: KLASIK DÖNEM EYALET IDARE TARZiOLARAK TIMAR SISTEMI

mektedir. Bu terimler miras birakilabilen arazi parçala-rini tanimlamak üzere, anilan bölgede Osmanli döne-minde de kullanilmaya devam etmistir.6 Daha geriye gi-dildiginde, Büyük Selçuklu Devleti'nde ve Misir Mem-lüklerinde, Osmanli timarinin belli niteliklerinin var ol-dugu gözlenmektedir.

timar konusunda yapilan ilk çalismalar, sistemin kö-kenini Ortaçag Islam dünyasinda mevcut olan ikta siste-mine baglamaktadir. En erken Islam devletlerinde kati'aismiyle anilan toprak parçalari, vergilerini toplamaküzere önde gelen sahislara özel mülk olarak rahsis edil-mis, karsiliginda ise bu sahislar devlete 6sürlerini öde-mislerdir. Bu toprak tahsislerinin özel mülke dönüsme-siyle birlikte geri alinamaz veya baskasina rahsis edile-mez hale gelmesi, sistemin gelismesini engellemis ve ik-ta' adiyla yeni bir tahsis sistemi uygulanmaya baslanmis-tir. Ikta sisteminde sahislara, topragin mülkiyeti degil,yalnizca gelirini toplama hakki devredilmis ve eskidenoldugu gibi, topladiklari gelirlerin vergilerini (bunlarösür seklinde alinmaktadir) ödemeleri beklenmistir. Za-man içinde, ikta sahiplerinin vergilerini ödemelerindegüçlükleri n ortaya çikmasi nedeniyle, 10. yüzyilda Bu-yid Devleti Dönemi'nde, ikta tahsislerivergisiz olarak yapilmaya baslanmistir.Bu dönemde ikta sahipleri askeri komu-taniardir ve hizmetleri karsiliginda ken-dilerine ödenmesi gereken maaslari iktatahsisi yoluyla gerçeklestirilmistir. Sözkonusu tahsis, düzenli kayit islemleriylebelirlenen belli arazi parçalarinin gelir-leri olmakta ve en azindan teoride, dev-let tarafindan geri alinabilmektedir.

10. yüzyilin sonlarina dogru kuru-lan Büyük Selçuklu Devleti ikta sistemi-ni, diger devletlere göre daha genis çap-ta kullanarak, daha önce rastlanmayanbölgelere de uygulamistir. Prensipte Sel-çuklu iktalari, Buyid iktalarina benze-mektedir. Fakat daha sonraki dönemlerde merkezi otori-

tenin zayiflamasiyla, sahiplerinin toprak üzerinde genisyetkilere sahip oldugu, miras birakilabilen mülkler hali-ne dönüsmüstür. Diger yandan ikta sisteminin Anadolutopraklarina uygulanmasi, oldukça farkli gelismelere yolaçmistir. Islam ülkelerindeki özel mülkiyete karsin,Anadolu'daki genis arazilerin devlet tarafindan sahip le-nilmesi devletin, ikta sistemi dahilinde, toprak üzerindedaha fazla otoriteye sahip olmasi anlamina gelmistir.Anadolu'daki iktalarin en önemli özelligi, kayd-i hayatsartiyla tahsis edilenlerin mevcudiyetlerinin yani sira,büyük bir çogunlugunun tasarruf sürelerinin, askeri ve-ya diger türlü hizmet ile sinirli olmasidir. Anadolu'dakiiktalar irsi degildir ve devlet arazi üzerinde diledigi ida-ri ve mali haklara sahip olmustur.7 Bu noktada, ikta iletimar arasinda siki bir iliskinin varligi kesindir, ancakbu, timar sisteminin direk olarak ikta sisteminden geldi-gi veya basit bir sekilde, ikta yerine timar teriminin kul-lanildigi anlamina gelmemektedir. Ikta sisteminin temel

amaci gelir toplamaktir ve gelirlerin devlet hazinesineakisini kolaylastirmak için zaman içerisinde sistemdedegismeler yapilmistir. Diger yandan, timar, gelir topla-ma amacinin yani sira, veya bundan daha fazla, devletgörevlilerine maas karsiligi olarak düsünülmüstür.Amaç yalnizca gelir toplamak oldugunda, timar siste-minden tamamiyla farkli olan mukataa sistemi devreyegirmistir. Neticede, ikta ve timar arasindaki iliskilerindaha kesin olarak tanimlanmasi yapilirken mukataa sis-teminin de dikkate alinmasi gerekmektedir.

Diger yandan, timar sisteminin kökeni üzerine yapi-lan sonraki arastirmalar, sistemin bir Bizans kurumuolan pronoia ile benzerligi üzerine yogunlasmistir. Rum-ca "bakim" anlamina gelen pronoia terimi, Farsça olantimar teriminin tam karsiligidir. Bizans pronoia sistemi,7. yüzyildan beri var olan theme sisteminin gerilemesininbir sonucu olarak 12. yüzyilda ortaya çikmistir. Normal-de askeri birlikleri tanimlamak için kullanilan theme te-rimi, büyük askeri bölgelere ayrilan Bizans topraklariiçin de kullanilmistir. Her themenin basinda, genis aske-ri ve sivil yetkilere sahip bir sahis bulunmaktadir. Aske-ri birliklerin yerlestirilmesiyle sistem Anadolu'ya geti-

rilmis ve böylece thenieler, idari bölgelerolmalarinin yani sira, askeri birlikler ta-rafindan yerlesilen bölgeleri de tanimak-ta kullanilmistir. Babadan ogula geçebi-len hizmet karsiliginda askerlere topraktahsislerinin yapilmasiyla, theme sistemimahalli ordunun beslenmesi önemli bir

kurum haline gelmistir. Her asker ken-disine tahsis edilen topraga yerlesti rile-rek savas zamaninda silahi ve atiyla sefe-re katilmakla yükümlü kilinmistir. Bi-zans Imparatorlugu'nun sonuna kadardevam eden sistemin zaman içerisindedegismeye ugradigi görülmektedir: 1i.yüzyilin ortalarina dogru themelerin ida-resi, gelirlerinin tamamiyla birlikte aris-

tokratlara devredilmistir. 12. yüzyilin baslarinda ise,toprak tahsislerinin askeri hizmet karsiliginda yapildigive tahsis sahiplerinin bir tür askeri aristokrasiye dönüs-tügü feodal bir yapi kazanmistir. Bu dönemde, askeriaristokratlar, atli ve silahli olarak, sahip olduklari top-raklarin degerine göre degisen sayida askerlerle birliktesavasa katilmak mecburiyetindeydiler.

Selçuklu ikta ve Bizans pronoia sistemlerinin yukari-da belirtilen ni telikleri karsilastirildiginda, her ikisininde, Osmanli timar sistemiyle benzer taraflarinin bulun-dugu, dolayisiyla, her ikisinin de timar sisteminin köke-nini teskil edebilecegi düsünülebilir.8 Merkezi hazine-nin ve Para ekonomisinin henüz yeterince gelismedigi,askeri birliklerin baslica atlilardan olustugu Ortaçagsartlarinda, timar ve pmnoia tarzi sistemler ihtiyaca bi-naen ortaya çikmis ve uygulanmistir. Atli askerlerin ih-tiyaçlari yalnizca kirsal çevrede karsilanabilmekte vedevletin esas gelirini teskil eden ve ayni olarak ürün üze-rinden alinan ösürler toplanarak mahalli pazarlarda para-

Türk ve Macar Süvariler

TÜRKLER + OSMANU

Page 3: KLASIK DÖNEM EYALET IDARE TARZiOLARAK TIMAR SISTEMI

ya çevrilebilmektedir. Bu iki temel ihtiyaç neticesinde,Iran, Islam devletleri, Bizans, Bati Avrupa ve Mogol Im-paratorluklarinda benzeri sistemler ortaya çikmistir. Os-manli Devleti, bu sistemlerin her birinden degisik un-surlar alarak, kendine özgü timar sistemini gelistirmis-tir.9

OSMANLi FEODALIzMI IDDIASI

Osmanli timar sisteminin feodalligi oldugu konu-sunda arastirmacilar arasinda 1960-70'li yillarda yapilanhararetli tartismalar, günümüzde, henüz kesin bir neti-ceye varilmadan sona ermis görünmektedir. Bunun ne-deni ise, timar sistemini sosyalist topluma giden bir asa-ma olarak göstermeye çalisan Marksist, çogu Balkan ta-rihçiler ile Osmanli sisteminin ne kadar adaletli oldugu-nu göstermeye çalisan milliyetçi Türk tarihçileri arasin-da neredeyse bir uçurumun varligidir. 10Marksist tarih-çiler Osmanli tarihinde feodal dönemin varligina inanirve bunun izlerini timar sisteminde bulmaya çalisirken,milliyetçi Türk tarihçileri de bütün çalis-malarini, timar sisteminin Avrupa feoda-lizminden farkli yanlarini ortaya koyma-ya yogunlastirmislardir.

Osmanli Imparatorlugu'nda feoda-lizm konusunda bir anlasmaya varilama-masi, bir yandan da, Bati Avrupa tarihçi-lerinin, feodalizmi farkli sekillerde algi-lamalarindan kaynaklanmaktadir. Baziarastirmacilar feodalizmi, sosyal ve eko-nomik iliskiler ve feodal toplum diye ad-landirdiklari kurumlarda ararken, diger-leri, feodal terimini daha teknik bir ma-naya indirgemekte ve feodal-vassal iliski-sine bagli haklar ve görevler sistemi sek-linde tanimlamaktadir. Karsilastirmaamaciyla ikinci yaklasim daha kullanisliolmakta ve bir vassalin belli hizmetler

karsiliginda bir feodalden belli bir mik-tarda toprak parçasini tasarruf etme hak-kini devralmasi seklinde iliskiyi tanimlamaktadir. Butanim feodalizmin, askeri-idari yanini ön plana çikar-makta ve bundan dogacak olan her türlü sosyal ve eko-nomik iliskiler ve kurumlari ikinci plana koymaktadir.Bu tanim düzeyinde bakildiginda Osmanli timari feodalbir kurum olarak görünmektedir. Buradan hareketle,Osmanli timar sisteminin kendine özgü farkliliklari vegelisme çizgisi ortaya konulabilir. Ancak, Osmanli fe-odalizmi konusu, yalnizca timar sistemi degil, bütünOsmanli tarihi degerlendirilerek yapilmalidir. Bu tür-den çalismalarin sayisi ise yok denecek kadar azdirY

ler almistir. Bizans Imparatorlugu'ndan alinan bölgeler-de ve Bizans tesirinin bulundugu Balkan ülkelerinde,timar benzeri pronoialarin yani sira aile mülkü olan ma-likaneler de mevcuttu. Osmanlilar bu pronoia ve ailemülkü olan malikanelerin çogunu aynen devralmis veuzunca bir müddet kendi bünyelerinde devam etmeleri-ne müsaade etmisler, ancak zaman içerisinde bir standar-dizasyona gitmislerdir. Pronoia türü arazi parçalarinintimar sistemine dahil edilmesinin zor olmadigini belirt-mek gerekir. Çünkü, bu tür araziler üzerinde sahipleri-nin satmak, miras birakmak veya vakfetmek gibi hakla-ri bulunmamaktadir. Diger yandan, toprak üzerinde irsihaklarin mevcut oldugu aile mülkü malikanelerin bu-lundugu bölgelerde, örnegin Bosna-Hersek'te, timar sis-teminin kisa bir zamanda yerlestirilmesi güç bir durumarz etmis, bu nedenle, mahalli asilzadelere malikaneleri,belli yükümlülükler karsiliginda mülk olarak tahsis edi-lerek uzunca bir süre yasamalarina müsaade edilmistir. 12BaGtinaadi verilen bu mülkler, asagida ayrintilariyla ele

alinacak olan mülk timarlara benzemek-tedir.

Osmanlilarin Rumeli ve Balkanlar-

'da ilerlemesi için gerekli olan teskilati veitici gücü timar sistemi ile birlikte sipa-hi ordusunun sagladigi söylenebilir. Öyleki, fethedilen topraklara zaman geçiril-meden timar sistemi uygulanmis, bu yol-la her türlü gelir kaynagi ile birlikte ma-halli halk da kontrol altina alinmistir.Karsilikli olarak yapilan nüfus kaydirma-lari ve yeni fethedilen bölgelerin Müslü-man nüfus tarafindan iskani da, yinetimar sistemi araciligiyla gerçeklestiril-mistir. Ilk dönemlerde bazi bölgelerde,örnegin yukarida belirtilen Bosna-Her-sek'te, mahalli asilzade gruplarinin Os-manli öncesi imtiyazli durumlarinin ta-ninarak kabul edilmesine ragmen, Bal-kanlar' in genelinde timar sisteminin ta-

mamiyla yerlestigi ve hatta buralarin timar sistemi yo-luyla imparatorlugun diger bölgelerine nispeten daha iyikontrol ve idare edildigi söylenebilir. Konu üzerine ya-pilan son arastirmalar, Dimetoka bölgesinde (Rume-li'dedir), Osmanli timarinin klasik haliyle islediginigöstermektedir. 13

Timar sisteminin sosyo-ekonomik ve kültürel yön-lerden birbirinden farkli toplumlara ve bölgelere uygu-lanmasi, mahalli özelliklere adapte olmasina ve bu arada,sistemdeki timar türlerinin sayisinin artmasina nedenolmustur. Fonksiyonlarina, miras birakilma durumlarinave idari mali yetkilerine göre timarlar üç ayri kategoriyeayrilmakta, bunlar da kendi aralarinda alt kategorilerebölünmektedir. Bahsedilen kategoriler asagida sirasiylaele alinmaktadir. Fakat, daha önce, timar sisteminin uy-gulamasina esas teskil eden sayim (tahrir) islerine degin-mek gerekmektedir. 13

. '<

Timar (has) beratl

SISTEMIN UYGULANMASI VE

TIMAR TÜRLERI

Osmanli timar sistemi belirli ihtiyaçlarin ve tarihisartlarin neticesinde ortaya çikmis ve uygulandigi bölge-lerde, mahalli sartlara göre birbirinden farkli görünüm-

TÜRKLER+ OSMANLi

Page 4: KLASIK DÖNEM EYALET IDARE TARZiOLARAK TIMAR SISTEMI

ya çevrilebilmektedir. Bu iki temel ihtiyaç neticesinde,Iran, Islam devletleri, Bizans, Bati Avrupa ve Mogol Im-paratorluklarinda benzeri sisremler ortaya çikmistir. Os-manli Devleti, bu sistemlerin her birinden degisik un-surlar alarak, kendine özgü timar sistemini gelistirmis-tir.9

OSMANLi FEODALIzMI IDDIASi

Osmanli timar sisteminin feodalligi oldugu konu-sunda arastirmacilar arasinda i 96ü-70'li yillarda yapilanhararetli tartismalar, günümüzde, henüz kesin bir neti-ceye varilmadan sona ermis görünmektedir. Bunun ne-deni ise, timar sistemini sosyalist topluma giden bir asa-ma olarak göstermeye çalisan Marksist, çogu Balkan ta-rihçiler ile Osmanli sisteminin ne kadar adaletli oldugu-nu göstermeye çalisan milliyetçi Türk tarihçileri arasin-da neredeyse bir uçurumun varligidir. 10Marksist tarih-çiler Osmanli tarihinde feodal dönemin varligina inanirve bunun izlerini timar sisteminde bulmaya çalisirken,milliyetçi Türk tarihçileri de bütün çalis-malarini, timar sisteminin Avrupa feoda-lizminden farkli yanlarini ortaya koyma-ya yogunlastirmislardir.

Osmanli Imparatorlugu'nda feoda-lizm konusunda bir anlasmaya varilama-masi, bir yandan da, Bati Avrupa tarihçi-lerinin, feodalizmi farkli sekillerde algi-lamalarindan kaynaklanmaktadir. Baziarastirmacilar feodalizmi, sosyal ve eko-nomik iliskiler ve feodal toplum diye ad-landirdiklari kurumlarda ararken, diger-leri, feodal terimini daha teknik bir ma-naya indirgemekte ve feodal-vas sal iliski-sine bagli haklar ve görevler sistemi sek-linde tanimlamaktadir. Karsilastirmaamaciyla ikinci yaklasim daha kullanisliolmakta ve bir vassalin belli hizmetlerkarsiliginda bir feodalden belli bir mik-tarda toprak parçasini tasarruf etme hak-kini devralmasi seklinde iliskiyi tanimlamaktadir. Butanim feodalizmin, askeri-idari yanini ön plana çikar-makta ve bundan dogacak olan her türlü sosyal ve eko-nomik iliskiler ve kurumlari ikinci plana koymaktadir.Bu tanim düzeyinde bakildiginda Osmanli timari feodalbir kurum olarak görünmektedir. Buradan hareketle,Osmanli timar sisteminin kendine özgü farkliliklari vegelisme çizgisi ortaya konulabilir. Ancak, Osmanli fe-odalizmi konusu, yalnizca timar sistemi degil, bütünOsmanli tarihi degerlendirilerek yapilmalidir. Bu tür-den çalismalarin sayisi ise yok denecek kadar azdirY

SISTEMIN UYGULANMASi VE

TIMAR TÜRLERI

ler almistir. Bizans Imparatorlugu'ndan alinan bölgeler-de ve Bizans tesirinin bulundugu Balkan ülkelerinde,timar benzeri pronoialarin yani sira aile mülkü olan ma-likaneler de mevcuttu. Osmanlilar bu pronoia ve ailemülkü olan malikanelerin çogunu aynen devralmis veuzunca bir müddet kendi bünyelerinde devam etmeleri-ne müsaade etmisler, ancak zaman içerisinde bir standar-dizasyona gitmislerdir. Pronoia türü arazi parçalarinintimar sistemine dahil edilmesinin zor olmadigini belirt-mek gerekir. Çünkü, bu tür araziler üzerinde sahipleri-nin satmak, miras birakmak veya vakfetmek gibi hakla-ri bulunmamaktadir. Diger yandan, toprak üzerinde irsihaklarin mevcut oldugu aile mülkü malikanelerin bu-lundugu bölgelerde, örnegin Bosna-Hersek'te, timar sis-teminin kisa bir zamanda yerlestirilmesi güç bir durumarz etmis, bu nedenle, mahalli asilzadelere malikaneleri,belli yükümlülükler karsiliginda mülk olarak tahsis edi-lerek uzunca bir süre yasamalari na müsaade edilmistir. 12BaOtinaadi verilen bu mülkler, asagida ayrintilariyla ele

alinacak olan mülk timarlara benzemek-tedir.

Osmanlilarin Rumeli ve Balkanlar-

'da ilerlemesi için gerekli olan teskilati veitici gücü timar sistemi ile birlikte sipa-hi ordusunun sagladigi söylenebilir. Öyleki, fethedilen topraklara zaman geçiril-meden timar sistemi uygulanmis, bu yol-la her türlü gelir kaynagi ile birlikte ma-halli halk da kontrol altina alinmistir.Karsilikli olarak yapilan nüfus kaydirma-lari ve yeni fethedilen bölgelerin Müslü-man nüfus tarafindan iskani da, yinetimar sistemi araciligiyla gerçeklestiril-mistir. Ilk dönemlerde bazi bölgelerde,örnegin yukarida belirtilen Bosna-Her-sek'te, mahalli asilzade gruplarinin Os-manli öncesi imtiyaz li durumlarinin ta-ninarak kabul edilmesine ragmen, Bal-kanlar'in genelinde timar sisteminin ta-

mamiyla yerlestigi ve hatta buralarin timar sistemi yo-luyla imparatorlugun diger bölgelerine nispeten daha iyikontrol ve idare edildigi söylenebilir. Konu üzerine ya-pilan son arastirmalar, Dimetoka bölgesinde (Rume-li' dedir), Osmanli tirnarinin klasik haliyle islediginigöstermektedir. 13

Timar sisteminin sosyo-ekonomik ve kültürel yön-lerden birbirinden farkli toplumlara ve bölgelere uygu-lanmasi, mahalli özelliklere adapte olmasina ve bu arada,sistemdeki timar türlerinin sayisinin artmasina nedenolmustur. Fonksiyonlarina, miras birakilma durumlarinave idari mali yetkilerine göre timarlar üç ayri kategoriyeayrilmakta, bunlar da kendi aralarinda alt kategorilerebölünmektedir. Bahsedilen kategoriler asagida sirasiylaele alinmaktadir. Fakat, daha önce, timar sisteminin uy-gulamasina esas teskil eden sayim (tahrir) islerine degin-mek gerekmektedir. 13

Timar (has) beratl

Osmanli timar sistemi belirli ihtiyaçlarin ve tarihisartlarin neticesinde ortaya çikmis ve uygulandigi bölge-lerde, mahalli sartlara göre birbirinden farkli görünüm-

TÜRKLER+ OSMANLi

Page 5: KLASIK DÖNEM EYALET IDARE TARZiOLARAK TIMAR SISTEMI

Tahrirler, Osmanli Imparatorlugu' nda timar siste-minin uygulandigi eyalerlerde yapilan nüfus ve vergilen-dirilebilir kaynaklari tespit için yapilan sayimlardir.Tahrir yapmanin esas amaci, eyaletlerdeki nüfus ve gelirkaynaklarini tespit etmek ve bunlari devlet görevlileri-ne, sahislara ve vakiflara, hizmetleri karsiliginda, maas,mülk ve gelir olarak dagitmakti. Gelirlerin bu yolla da-gitimi, Osmanlilara, direk merkezi hazineden ödemeyapmaksizin, ordu beslemelerini, topluma her türlü sos-yal hizmetler götürmelerini kolaylastiriyordu.14 15.yüzyilin ilk dönemlerinde baslayan tahrirler, 20 ila 30yillik fasilalarla, 17. yüzyilin baslarina kadar yapilmayadevam etmistir. Bir bölgenin fethi, yeni bir padisahintahta geçmesi veya savas, tabii afet gibi gelir toplama vedagitiminda meydana gelen degisiklikler, yeni bir tahri-rin yapilmasini gerektiren sebeplerdendi.15Tahririn ilk asamasinda mevcur gelir kaynak-lari tespit etmek üzere, bir emin ve bir katip-ten olusan bir tahrir heyeti kurulurdu. Tahrirheyetinin yanina, gerektiginde güvenligi sag-lamak üzere, silahli koruyucular da katilirdi.Bir önceki tahririn defterini yanina alan tah-rir heyeti, önce tahriri yapilacak olan eyaletinmerkezini ziyaret eder, daha sonra, eyalettekitahriri yapilacak olan bütün idari birimleri si-rasiyla ziyaret ederdi. Tahririn yapildigi esna-da, tahrir heyeti bütün vergi mükelleflerinive onlarin blug çagina erismemis ogullarinigörürdü. Vergilerin miktarlari ve oranlari dabu esnada tespit edilirdi. Tahririn sonuçlaribir deftere kaydedilirdi. Tahrir isleminin ilkasamasi böylece tamamlaninca, defter Istan.bura gönderilerek Sultan'a takdim edilirdi.Inceledikten sonra Sultan defteri mühürler ve

onaylardi (bu mufassal defterdir). Bu defterinbir kopyasi yapilarak referans için merkezdesaklanir, mühürlü nüshasi da eyalete gerigönderilirdi. Defteri alan tahrir heyeti, bu se-fer de, gelirleri dagitmaya baslardi. Bu, tahririn ikinciasamasini teskil etmektedir. Gelirlerin dagitimi içinbaska bir defter düzenlenirdi (bu icmal defterdir). Bu su-retle, tahrir islemi sonun da iki tür defter ortaya çikmak-tadir: Mufassal ve icmal. 16 Tahrir islemleri vasitasiyla,mahalli sartlarda meydana gelen degismeler tespit edil-mekte, bunlar ölçüsünde sistemin isleyisine dair kararlaralinmaktadir.

FONKSIYONLARINA GÖRE:

HAS, ZEAMET VE TIMARLAR

beyi gibi eyalet yöneticilerine tahsis edilmistir. 1432 ta-rihli Arvanid tahrir defterinde, timarlarin yalnizca has vetimar olarak iki kategoriye ayrildigi görülmektedir. Bu-na göre, geliri 20.000'den yukari olan timarlarin zeametkategorisi altinda toplanmasi, daha sonraki bir uygula-ma olarak görülmektedirP Zeametlerin gelirleri, terak-kileri ile birlikte 100.000 akçeye kadar yükselebilirdi.Haslar ise, 100.000 akçe ve üzerinde gelire sahipti vesancakbeyleri ve beylerbeyleri için ayrilmisti. 17. yüzyi-lin baslarinda, sancakbeyine tahsis edilen en düsük gelir-li has, 96,750 akçe ile Egil beyine, en yüksek gelirli hasise, 642,500 akçe ile Bosna'daki Kilis beyine aitti. Bey-lerbeyleri söz konusu oldugunda en düsük gelirli has,600,000 akçe ile' Kibris, en yüksek gelirli has ise,1,200,660 akçe ile Diyarbakir beylerbeyi tarafindan ta-

sarruf edilmektedir. IS

Osmanli bütçesi içerisinde, 1527 -15 28yilinda, timar sisteminin uygulandigi bölge-lerden hasil olan gelirlerin %49.8'inin çesitlibüyüklükteki timarlara (ümera haslari, ze-amet ve timarlar buna dahildir), %39,9'ununpadisah haslarina ve %1O,3'ünün de vakiflarve mülklere ait oldugu görülmektedir. timar-lara tevcih edilen gelirler bölgelere göre de-gerlendirildiginde bu oranlar, Rumeli eyale-tinde %46, Anadolu eyalerlerinde %56, Di-yarbakir'da %63, Halep ve Sam vilayerlerindeise %38 olmaktadir. Bütün bu gelirler, anilandönemde 37,521 adet, irili ufakli timar sahi-binin tasarrufuna tevcih edilmistir. Bunlariniçinden 9,653'ü kale muhafizi timari, geri ka-laninin tamami ise, 27,868 esküncülü (sahip-leri savasa gitmekle yükümlü olan normaltimar ve zeamerlerdir) timarlardir. Bu timar-lardan 6,620'si Rumeli'de, 2,614'ü Anadolu

.. - _. eyaletlerinde, 419'u ise Haleb ve Sam vilayet-i. MahmOd tarafindan 1

.d 1 k d i9

verilenbirberat(1731) erin e yer a ma ta ir.Has ve zeametleri meydana getiren gelir

birimleri, köyler ve hisseler, sancagin her yerini kapsaya-cak biçimde serpistirilmis, böylece, sancagin asayis vegüvenliginden sorumlu olan sancakbeyi ve zaimin, san-cagin her yerini ziyaret etmesi saglanmistir. Gelirleri da-ginik sekilde düzenlemenin diger, belki de asil amaci,timar sahiplerinin tasarruf ettikleri köyleri, kendi özerkbölgeleri haline getirmelerini önlemekri. Sancakbeyi vezaimler sorumlu olduklari bölgedeki suçlulari takip et-mek ve kadinin hükmü dahilinde cezalandirma yetkisi-ne sahiplerdi. Bir tür polis yetkisi diyebilecegimiz buyetkinin uygulanmasi para cezasi yoluyla oldugu için,sancakbeyi ve zaimlerin önemli bir gelir kaynagini dateskil ediyordu. Bu gelirlerin paylasim biçimi de timar-larin serbest olup olmadiklarini belirliyordu. Bu konuyaasagida, idari ve mali yetkilerine göre timarlar basligi al-tinda genis biçimde deginilmektedir.

Gelir düzeyi 20.000 akçenin altinda olan üniteleretimar terimiyyle atifta bulunulmaktadir. Köyler veyaköylerdeki hisselerden olusan bir timar ünitesi, timarli

i

~

Fonksiyonlarina göre timarlar has, zeamet ve timarolarak üç kategoriye ayrilmaktadir. Bunlar arasindanhaslarin, havass-i hümayun ve havass-i vüzera ve ümera ol-mak üzere iki türü bulunmaktadir. Havass-i hümayunSultan'a ait olmasiyla diger kategorilerden ayrilmakta-dir. En zengin ve güvenilir gelir kaynaklari Sultan içinbu kategoride toplanmistir. Havass-i vüzera ve ümera ise,yüksek rütbeli devlet görevlilerine ve beylerbeyi, sancak

TÜRKLER+ OSMANU

Page 6: KLASIK DÖNEM EYALET IDARE TARZiOLARAK TIMAR SISTEMI

sipahi denilen sahislara tahsis edilmisti. Sahib-i arz veyaJahib-i raiyyet olarak da adlandirilan nmarli sipahiler, as-linda, ne kendilerine tahsis edilen ropragin mülkiyetinesahipti ne de timari dahilindeki köylülerin efendisi ko-numundaydi. Devletin roprakla ilgili politikasinin esasi-ni teskil eden miri roprak sistemi (ropragin mülkiyetinindevlete ait olmasi prensibi) ve reaya ile ilgili kanunlariuygulamakla yetkili olmasi nedeniyle sipahilere bu adlaraltinda anflarda bulunuluyordu.

Bir nmar arazisi "kiliç" denen ve hiçbir zaman bö-lünmeyen, nmarin baslangicini teskil eden çekirdek ki-simdan ve "terakki" denen, terfiler yoluyla sonradan ek-lenen kisimdan olusuyordu. Sipahi vefat ettiginde,nmarinin erkek evladina tevcih edilmesi genel bir egi-limdi, fakat bu, timarin miras olarakdevralinmasi anlamina gelmiyordu.nmar baska bir sahsa da tevcih edilebi-lirdi. Ogula veya baska sahsa tevcih edi-len, nmarin tamami olmayip, yalnizcaçekirdek tabir edilen kisiniydi. Sipahi-nin zaman içinde gösterdigi yararliklarneticesinde kazandigi terakkiler yoluylayapilan ilaveler, ogula veya timan dahasonra devralan sahsa intikal etmiyordu.Bu suretle, sipahi umanmn zaman içeri-sinde büyümesi ve ayni ailenin elindenesilden nesile aktarilmasi engellenmisoluyordu. nmarli sipahi sinifinin zamaniçerisinde bir roprak asaleti sinifi halinedönüsmesini engellemek için, rotasyonusulü takip edilmekte ve sipahilerinyerleri sik sik degistirilmektedir. Sipahinin köylü üze-rinde baski olusturmasini önleyecek tedbirler alindigigibi, köylü ile yakin temas sonunda isbirligine girmeside engellenmistir. Örnegin, köylü sipahiyi kadiya sika-yet edebilmektedir. Devlet de reayayi, sipahinin zul-münden koruyan kanunlari sürekli olarak çikarmakta-dir.2o Diger yandan, sipahiler bir nmar bölgesinde sü-rekli birakilmadiklari için köylü ile yakin iliskiler kura-mamakta ve mahalli baglar gelistirememektedir. 21nmarlar için geçerli olan bu durum, gelir düzeyi yüksekolan zeamet ve haslarda, sahipleri olan vezir ve üst düzeygörevlilerin sik sik degistirilmesi yoluyla gerçeklestirili-yordu.

nmar dahilindeki arazi ve bunun üzerinde yasamak-ta olan reaya, kanunen timar sahibine aitti. Ancak, bu ai-diyet, sahibiyeti degil birtakim hak ve yetkileri kapsi-yordu. Örnegin, nmar arazisindeki hali (bos) yerleri vediger bütün kaynaklari degerlendirebilir, nmar haricin-den reaya getirerek buralara yerlestirebilirdi. Köylülerin,ropragi ekip biçtiginden, bos birakmadigindan emin ol-masi gerekiyordu. Topragini bos birakan köylüyü gerigetirmek de nmar sahibinin göreviydi. Devlet, timarlisipahiler dahil mahalli ororitelerin (ehl-i bi/) köylüyü (re-aya) sömürmesine oldugu kadar, köylü ile yakin baglarkurmasinda da karsi olmus, sistemin isleyisini de bunusaglayacak biçimde düzenlemistir. Köylü zirai faaliyetle-

rini düzenleme konusunda özgürdü. timar sahibi, kanunve uygulamalarin haricinde köylüyü vergj veya hjzmetemecbur edemezdi. Osmanli öncesi uygulamalardan olan,köylünün sipahinin çiftliginde çalismasi, atina ot teda-rik etmesi ve evini yapmasi gibi bazi angaryalar tanin-misn fakat, bu hizmetlerin büyük bir kismi paraya çev-rilmisti.22

Osmanli yöneticileri, nmarin roprak ve mali bütün-lügünü muhafaza edecek tedbirler almis, bu yolla,nmarli sipahi sayisini kontrol etmeye çalismislardi. Def-tere bir nmar olarak kaydedilen gelir kaynagi ünite tes-kil etmekte ve bu ünitenin hisselere bölünmesi veya bas-ka ünitelerle birlestirilmesi mümkün olmamaktaydi.Bazi nadir istisnalarin haricinde, sipahinin oglu babasi

hayatta iken timar sahibi olamamakta,yukarida da belirtildigi üzere, timar ba-badan ogula intikal ettiginde yalnizcakiliç denen çekirdek kismi devredilmek-teydi. Kiliç kisminin, prensip olarak,birden fazla sipahi tarafindan tasarrufedilmemesi gerekmektedir. Fakat, pra-tikte, birden fazla sipahiye tevcih edildi-gi ve sipahilerin sefere birlikte veya nö-betlese gittigi görülmektedir. Ilk dö-nemlerde daha fazla rastlanan bu türtimarlara, be-nevbet timarlar adi veril-mektedir. Bu uygulamaya, nmar almakiçin bekleyen sipahilerin sayilarini azalt-

D - I (M. A d XVi '

d I mak üzere basvurulmus olabilecegi gibi,oganciar etin n, . yy a stan- .bul,s. 155) devletin savas meydanina daha fazla sa-

yida sipahi götürmek istemesi de yol aç-mis olabilir.

MIRAS BIRAKILMA DURUMUNA

GÖRE: ESKINCÜLÜ MÜLKLER VEYAMÜLK TIMARLAR

Yukarida da belirtildigi üzere, sipahiler nmarlaridahilindeki ropraklarin ve köylülerin kendilerine öde-mek zorunda olduklari vergilerin mülkiyetlerine sahipdegildi. Yalnizca, belli hizmetleri karsiliginda ve bu hiz-metleri yapnklari müddetçe, devlete ait vergileri kendihesaplarina roplama yetkilerine sahiplerdi. Diger bir ifa-deyle, bu yetki bir tür maas karsiligi olup, nmar sahibi-nin devretmesi, satmasi, vakfetmesi veya miras birakma-si mümkün degildi.23

Bahsedilen bu niteliklerin impararorluktaki nmar-larin tamamini kapsamadigini hemen belirtmek gerek-mektedir. Örnegin, bu özellikler, .ejkincülü mülkler veyamülk nmarlar adiyla bilinen nmarlarda bulunmamakta-dir. Bu türden nmarlarda devlet gelir roplama yetkisini,nmar sahibine bütün hayan süresince ve ölümündensonra da mirasçilari tarafindan tam bir mülk olarak ta-sarruf edilebilecek "gelir" halinde birakmistir. Vaktiylesatin alinmis veya olaganüstü durumlarda bagislanmisolan bu tür mülk nmarlar baslangiçta bir hizmete bagliolmadiklari halde, zamanla devlet tarafindan askeri hiz-

TÜRKLER+ OSMANLi

Page 7: KLASIK DÖNEM EYALET IDARE TARZiOLARAK TIMAR SISTEMI

mete baglanarak, mülk timar sahiplerinin kendileri biz-zar sefere katilmak veya sahip olduklari mülk timarindegeri karsiliginda belirlenen sayida atli asker (cebelü)göndermekle yükümlü tutulmuslardir. Bu yükümlülükyerine getirilmedigi takdirde, normal tirnarlardaki gibitimarlari elinden alinmis, yalnizca bir yillik gelirleridevlet tarafindan zapt edilmistir. Mülk timar sahibi ve-fat ettiginde timari erkek evladina, erkek evladi olmadi-gi takdirde ise kadin mirasçilara intikal etmektedir. Yi-ne bu tür timarlar, sefere katilmak ve cebelü göndermekmükellefiyeti ile birlikte satilabilmekte veya vakfedile-bilmektedir.

Mülk tirnarlarin, Anadolu' da Beyliklerinden Os-manlilara intikal ettigi ve soyasaletini devam ettiren butür tirnarlarin, özellikle Dogu Anadolu'da, gerekli görül-dügü müddetçe muhafaza edildigi bilinmektedir. Yuka-rida degisilen Bosna-Hersek Bölgesi'nde ve Rumeli'deHiristiyan asilzadelere birakilan bajtina-lar da bu türden aile mülkleri olup, Os-manli öncesinde sahip olduklari statüle-rin Osmanlilarca onaylanmasi anlaminagelmektedir.24 Trabzon bölgesinde debajtina türü timarlara rastlanmaktadir:Ilk dönemlerde burada mevcut olan Hi-

ristiyan müsellemler, 16. yüzyilin basla-rinda askeri statülerini kaybettiklerinde,bu kayip, miras birakilabilen bajtinalarintahsisiyle telafi edilmistir.25 Osmanlila-rin, firsat hasil oldukça, eskincülü mülk-leri normal timarlara yaklastiracak mü-kellefiyetler koyduklari ve hatta ortadankaldirmaya çalistiklari bilinmektedir.

Dogu Anadolu'da daha yogun ola-rak, Anadolu'nun bazi kesimlerinde veLahsa'ya bagli Katif sancaginda bazi na-dir uygulamalarina rastlanan yurtluk-ocaklik tarikiyle ve-rilen sancaklar da mülk timarlar arasina konulabilir.26

Dogu Anadolu, Osmanli hakimiyetine geçtiginde bura-da bulunan ve Osmanlilara itaat eden bir kisim asiret re-isleri hükümet tarikiyle, digerleri de, yurtluk-ocaklik tari-kiyle idarelerindeki bölgelerde veya asiretlerinin basla-rinda birakilmislardir. Bu iki uygulama sekli birbirineçok benzemekte olup aralarindaki tek, fakat önemli farkhükümet sancaklarda tahrir yapilmamasi, yurtluk-ocak-lik sancaklarda ise yapilmasidir.27 Yurtluk ve ocaklik ta-rikiyle tevcih edilen sancaklarda tayin ve azil olmadigi,bey vefat edince sancagin ogullarina intikal ettigi, tahriryoluyla gelir kaynaklarinin tespit edildigi, sefer zama-ninda beylerin, beylerbeyinin bayragi altinda toplandigi,

sefere katilmadiklari takdirde, sancaklarinin osullari ve-ya akrabalarina tevcih edildigi bilinmektedir.2 Yurtluk-ocaklik sancaklari devlet, kadi tayini ve vakiflara nezaretgibi yollarla kontrol altinda tutabilmektedir.

MALIKANE TIMARLAR

maktadir.29 Konya civarindan baslayarak, degisik dere-celerde Dogu Anadolu'nun büyük bir kisminda ve Ku-zey Suriye'de rastlanan malikane-divani sistemi, Islamdevletlerinden kalan topraklar üzerinde, Osmanli Devle-ti ile mahalli aristOkrasi arasindaki uzlasmanin netice-sinde ortaya çikmistir ve timar sisteminin mahalli sart-lara uyumunun tipik bir örnegini teskil etmekredir.30Malikane-divani sisteminde, malikane sahipleri yalnizcatOpragin mülkiyetine sahip olmaktan dogan haklara sa-hipti. Bu nedenle topragi islernekte olan köylülerdenyalnizca toprak kirasi talep edebiliyorlardJ. Malikanehissesi tabir edilen bu tOprak kirasi, mahalline göre ürü-nün degisik oranlarina (1/10, Wveya 1/5) tekabül et-mekteydi. Bunun haricinde kalan diger bütün vergileriköylü, divani hissesi adi altinda, devlet görevlilerineödemekle yükümlüydü. Bu durumda sistemin geçerlioldugu her köyün, biri malikane digeri de divani olan

iki hissesi, dolayisiyla da iki sahibi bu-lunmaktadir. Malikane hissesi sahibi,mülkü olarak tasarruf ettikleri tOpraklar-da satma, miras birakma, paylasma vevakfetme gibi haklara sahiptir.31

Sistemde, yalnizca divani hissesi ve-ya divani ve malikane hissesi birlikte, ikibajtan, timar olarak tahsis edilmektedir.Ilk durum hisseler ayri ayri sahislara,ikinci durum ise ayni sahsa tevcih edildi-ginde geçerli olmaktadir. Hisse veya his-selerin timar olarak tahsis edildigi du-rumlarda, hisse sahipleri, normal birtimar sahibinin yükümlü oldugu askerihizmetleri yerine getirmektedir. Malika-ne divani sistemi, uygulandigi esas böl-geyi teskil eden Amasya-Tokat-Sivas ci-varinda 16. yüzyilin ortalarina kadar de-

vam etmis ve bu dönemde, mülklerin satin alma veya di-ger yollarla tasfiye edilmesiyle ortadan kalmistir.

IDARI MALI YETKILERINE GÖRE:

SERBEST TIMARLAR VE SERBEST

OLMAYAN TIMARLAR

'-~=~

Kadi, (L'origine des Turcqz, Schefer,1896)

Malikane timar terimi ile malikane-divani sistemi-

nin uygulandigi bölgelerdeki timarlara atifta bulunul-

Serbest türden timarlar, Rumeli ve Balkanlar'a açil-ma dönemlerinde, buralarin fethini ve yerlesilmesini ko-laylastirmak ve cazip hale getirmek üzere komutanlar,seyh, dervis gibi imparatOrlugun teskilatlanmasinda nü-fuz ve enerjilerinden istifade edilebilecek sahislara genismuafiyetlerle tahsis edilmekteydi.

Anadolu Beyliklerinden kalma bir kisim komutan-lara Rumeli'de genis araziler bahsedilmis, bunlar da ma-iyetleri ile birlikte gelerek sinir boylarina yerlesmislerdi.Baslica görevleri fetih yapmak olan bu komutanlara ade-ta tabi bir prens gibi muamele edildigi de oluyordu. Ör-negin, Mihal oglu Ali Bey' e Plevne civarinda kalabaliksayida köyler tahsis edilmisti.32 Valide Sultaniara ve ve-zirlere de serbest türden timarlar tahsis edilmekteydi.

TÜRKLER+ OSMANLi

..~ ."

Page 8: KLASIK DÖNEM EYALET IDARE TARZiOLARAK TIMAR SISTEMI

Bölükbasi (L'origlne des Turcqs,Schefer, 1896)

Bu türden timarlar sahibin, mülkü anlamina geliyorve genis yetkilerle tasarruf ve idare ediliyordu. Bunlarinçogu, askeri veya diger tür hizmetlerle mükellef kilin-mamisti. Mülk-i mevrus olarak miras birakilabiliyor,mirasçilar arasinda paylasilabiliyor veya vakfedilebiliyor-du. Vergi toplamak bakimindan da genis yetkilere sahipolunan serbest timar bölgesi, mefruzü'l-kalem ve maktuü'l-kidem statüsünde olduklari için, devlet görevlileri bura-lara herhangi bir sekilde giremiyor veya müdahale ede-miyordu. Bu nedenle tahsis edilenden daha fazla gelirhasil olup olmadigini teftis etmek de mümkün olma-maktaydi.33

Ilk dönemlerde sivil sahislara tahsis edilen ve yuka-rida bahsedilenlerin yani sira, beylerbeyi, sancakbeyi,alaybeyi, zaim, dizdar, serasker ve çavus gibi kenditimar bölgesinde idari mali birtakim yetkilere sa-hip olan yüksek rütbeli devlet görevlilerinin tasarrufettikleri has ve zeametler de serbest kategorisine da-hildi. Bu tür timarlarda, rüsum-i serbestiyeveya niyabetve bad-i hava adlariyla kaydedilen vergilerin tamamitimar sahibine aitti. Kendi timar bölgesinde çesitlicezalardan, kaçak kölelerden ve evlilik vergilerin-den hasil olan gelirleri, normal tirnarlarda oldu-gu gibi, diger otoritelerle paylasmiyorlardi.Serbest olmayan timar sahipleri, bu tür vergi-lerin tamamini tahsil yetkisine sahip bulun-madiklari gibi, bunlari tabi bulunduklari ser-best timar sahipleriyle paylasmak zorundaydi-lar.34 "Serbestlik rüsumu" adi altinda sirala-

nan vergilerin sayisi oldukça fazlaydi ve içle-rinden bazilari, zaman içinde, yalnizca ser-best timarlara has olmaktan çikip, di-ger bütün serbest olmayan timar sahip-

lerine birakilmisti. Resm-i arus, resm-i ~

tapu, depbani, kayip hayvanlar bulunup ~:teslim edildiginde sahibinden alinanvergiler, resm-i agnam (koyun vergisi),resm-i tütün (timar topragina kislamaküzere gelenlerden alinan vergi), otlak ve kislak vergileribu türden vergiler arasindaydi. Bunlara karsin, yalnizcaserbest timar sahibinin imtiyazi olarak kalan vergiler demevcuttu. Cerimeveya cürüm ve cinayet adlari altinda hir-sizlik, adam öldürme, zina gibi suçlari isleyenlerden ali-nan para cezalari bunlarin basinda gelmekteydi. Mahalliörf ve adetlere ve ihtiyaçlara göre tespit ve tahsil edilenpara cezalari, bölgelerinde asayis ve güvenligi korumak-la görevli olan ehil-i örf zümresi için zengin bir gelirkaynagi teskil ediyordu. Serbest olmayan timarlarda ise,bu türden gelirler, sancakbeyleri veya subasilari ile yariyariya oraninda paylasiliyordu. Bu yolla, serbest olmayantimarlarda sahipleri kendi timar bölgelerinde isleneceksuçlarin takibi ve cezalandirilmasi ile ilgili hale sokulu-yorlarsa da, bu tür yetkilerin, idare ve güvenlik açisin-dan daha genis yetkilere sahip olan sancakbeyleri ve su-basilarin elinde birakilmasi uygun görülmektedir.

Serbest timar sahibine birakilan diger bir vergi de,kaçak köle ve cariyeler yakalandiginda sahiplerindenmüjde (müjdegane,mupuluk) adi altinda alinan harçlardir.Kaçak köleler bulundugunda sahipleri ortaya çikmazsa,köleler satilmakta ve bedeli serbest timar sahibine teslim

edilmekteydi. Belirtilen vergilerin yani sira vasak, kap-lan gibi degerli av hayvanlarinin postlarinin, cüzi birmiktar para karsiliginda sancakbeyine teslim edilmesigerekiyordu. Bu sekilde sancakbeyine gelir saglanirken,hayvanlarin avlanmasi da denetim altina alinmis oluyor-du. Genelde degerlendirildiginde, serbest olan ve olma-yan tirnarlarin en önemli özelligi, degisik düzeylerdemüdahalelere açik olmasi ve sahiplerine devredilen vergigelirlerinin her türlü hukuk ve rüsumu kapsamayip, be-

ratlarinda kayitli olan yekün miktari ile sinirli ol-masidir.

SIPAHI ORDUSU

timarli sipahiler, tasarruf etmekte olduklaritimarin geliri düzeyinde ve belirlenen kurallar da-hilinde seferlere katilmak mecburiyetindeydiler.Bu kurallar, sistemin

baslangicindan beri mevcuttu ve kesin bir sekil-de uygulanmaktaydi. Buna göre, geliri 1,000akçe veya 2,000 akçeye kadar olan timar sahi-bi, silahli olarak sefere katilmak zorundaydi.

Gelirleri 2,000 akçeye yükseldiginde, savastayakalanmis bir köle (gualm) veya bir oglan getir-meliydi. Bu gulam daha sonra cebelü pozisyo-nuna terfi ediyordu. 3,000 akçelik timar sahibiise bürüme giymeli ve bir cebelü getirmeliydi.5,000 akçeye sahip oldugunda ise, bürüme giy-

meli ve sefere bir gualm, bir cebelüve birçadir getirmeliydi. timar sahibi, tasarrufettigi her 3,000 akçe gelir için bir cebe-lü, zeamet sahibi ise, her 5,000 akçe içinbir cebelü getirmek mecburiyetindeydi.

Timarli sipahi sefer esnasinda ihtiyaci olanbütün araç gereçleri ve yiyecegini kendisi

tedarik etmek ve seferi getirmekle yükümlüydü.

Sefer mevsimi basladiginda, bu genelde Mart veyaNisan aylaridir, çeribaslari bir zeametteki sipahileri top-layarak subasina katilmakta, subasilar da bir araya gelereksancakbeyinin etrafinda toplanmaktadir. Beylerbeyi desancaklardan toplanan sipahi birliklerini bir araya getire-rek, padisahin ordusuna katilmak üzere toplanma yerinegitmektedir.

Bu suretle atli askerlerden meydana gelen sipahi or-dusunun miktarini Osmanli vekayinameleri 1473 tarihin-de, Anadolu'da 20,000 ve Rumeli'de 24,000 olarak ver-mektedir.35 Resmi Osmanli istatistiklerine göre, 1527-28yilinda toplam 37,521 adet timarli sipahi bulunuyordu.Bunun 9,633'ü hisar eri veya kale muhafizi geriye kalan27 ,653'ü ise timar sahibi atli askerlerdi. Cebelüleriyle bir-likte ordunun toplam sayisinin 70,000-80,000 oldugutahmin edilmektedir. 36

TÜRKLER+ oSMAi-m

Page 9: KLASIK DÖNEM EYALET IDARE TARZiOLARAK TIMAR SISTEMI

TEvcIH USULÜ

Askeri ve reaya olarak iki kategoriye ayrilan Osman-li toplumunda, her sahsin mensup oldugu sinif ta kalma-sinin düzenin devami ve iyi islemesi için gerekli oldugu-na inanilmis, bunun için gerekli düzenlemeler yapilmis-tir. Bu temel prensipten hareketle, timar sahipleri, yinetimarli sipahiler arasindan seçilmis, tirnarlarin reaya si-nifmdan olan sahislara tahsis edilmemesine dikkat edil-mistir. Ilk fetih dönemlerinde, toplumdaki hareketliliknedeniyle savasa katilma imkani bulan ve yararlilik gös-terenlere, daha sonraki dönemlerse ise, askere olan ihti-yaç, sehzadeler arasindaki taht kavgalarinda taraftar top-lamak gibi nedenlerle reaya kökenli sahislara timar tev-cih edildigi görülmektedir. Zaman içinde kadrolar do-lup da, sipahi sinifi içindekiler açikta kalmayabasladiginda, sipahiligi timarlilarin imtiyazihaline getirmek ve disaridan kimseyi dahil et-memek için gerekli tedbirler alinmistir. Bunoktada, timar sahibi olmada, sipahi oglu ol-manin öneminin büyük oldugunu belirtmekgerekir. Çesitli yollarla, reaya sinifindan timarelde edenlerin, sirf "babadan-dededen" sipahiolmadiklari için timarlarinin ellerinden alin-digina dair örnekler mevcuttur. Fakat, yine de,zaman içinde azalan sayida da olsa, reayadansipahi yapilmaya devam edilmistirY Geneldetimar kadrolarinda yüksek mevkileri isgaledenlerin kul asilli sahislar oldugu, daha altkadrolarin ise, çogunlugu Türk asilli sahislartarafindan isgal edildigi görülmektedir.

timar teveihlerinin tamami KanuniDönemi'ne kadar merkezden yapilmakta idi.Bu tarihte beylerbeyine küçük timarlari tevcihetme yetkisi verildi. Büyük tirnarlarin tevcihiise, beylerbeyinin bir tezkire ile teklifi üzerinemerkezde yapiliyordu. Bu nedenle, bu tarih-ten itibaren, beylerbeyinin kendi berati iletahsis ettigi timarlara "tezkiresiz", bir tezkireile merkeze teklif ettigi timarlara da "tezkire-li" timarlar denilmeye baslandi.38 Tayin terfi,feragat, mübadele, mazuliyet ve vefat halinde kimlere vene sekilde intikal edecegi gibi konular kesin kurallarabaglanmis ve takipleri titizlikle yapilmistir.

timar sahiplerinin tirnarlarini ölünceye kadar tasar-ruf etmeleri söz konusu degildi. Sefere katilmama, göre-vi ihmal etme, suç isleme ve ihanet gibi nedenlerletimari elinden alinabilirdi. Düzenli rotasyonlarla datimarlar sipahilerin elinde alinmaktaydi. En fazla yediyil timarsiz kalan sipahi, bu süre içinde tekrar timar tev-dhi için müracaat edebilirdi. Ancak, niçin belli bir sipa-hinin rotasyona ugramasi gerektigi bilinmemekte, bugibi durumlar sikayet konusu oldugunda "bir bahaneile" nedeni gösterilmektedir.39

Sipahi kariyerinin yükselmek için fazla realistikumutlar vaad etmedigini de belirtmek gerekir. DöneminAvrupasi'ndaki "aristokrasi"nin aksine, OsmanliDevleti'nde "meritokrasi"nin (liyakat) geçerli oldugu

.~ - ,

konusu hala çalisilmayi beklemektedir. Çünkü, bir sah-sin geldigi sinif ve ailesi, basarisini belirleyen önemli birfaktördür. Savas meydaninda gösterilen basarilarinnmarlarda terakki ile sonuçlandigi bilinmektedir. Fakat,çogu küçük timar sahiplerinin, küçük timarlar tasarrufetmeye devam ettigi ve yalnizca çok az bir kisminin za-imlige yükseldigi örneklerden anlasilmaktadir. Aydinbölgesindeki 572 tirnardan 51' inin zeamet olmasi, ze-ametlerin yalnizca 16'sinin, zaimlige terfi eden sipahile-re, kalaninin ise Istanbul'dan atanan, çavus, katip vs. gi-bi idari personele tahsis edilmis olmasi bu örneklerdenyalnizca biridir. 40

timarli sipahi sag iken oglunun timar sahibi olmasiihtimali çok düsüktür. Genelde, babalarinin ölümündenortalama sekiz yil sonra ogullari timar sahibi olabilmek-

tedir. Bu süre 1588'li yillarda on yila çikmis-tir. Ogullar bu kadar uzun süreyi, "kiliç tut-maya kadir" olacak yasa gelmek için bekle-mektedir. Bu da, timarli sipahilerin, en büyükogullari olgun yasa gelmeden 8-10 yil önce veçok genç yasta öldüklerini göstermektedir.Ruznamçe defterleri üzerinde yapilan hesapla-malara göre, timarli sipahiler ortalama 18 yiltimar tasarruf etmekte, dolayisiyla, bir sipahi-nin on sekizli yaslarda baslayan kariyeri otuzbesli yaslarda sona ermektedir.41 Bir sipahi, fi-ziken savasa katilamayacak hale geldigindekariyeri sona ermekte ve tekaüde ayrilmakta-dir. Yerini ogluna birakan mütekaid sipahimuhtemelen baska islerle ugrasmaktadir.

~~

SISTEMIN ÇÖKÜSÜ

timar sistemin çöküsü, çagdas Osmanlikaynaklarinda, çok sayida reayanin timarli si-pahi sinifi arasina karistigi, timarlarin ehil ol-mayan kisilere verildigi seklindeki ifadelerleanlatilmaktadir. 1578-1618 yillari arasindaAvusturyalilarla ve Iran'la yapilan uzun sürenharpler, bu duruma fazlaca tolerans gösteril-mesine neden olmus ve çok sayida Anadolu in-

sani imtiyazli sinif olan sipahiler arasina dahilolmustur.timar tahsisini bekleyen çok sayida sistemin içindeki ki-siler bu yeni gelenleri "ecnebi" diye adlandirilarak mem-nuniyetsizliklerini dile getirdiler. Bu gayri memnunlargrubu, devlete karsi yapilacak her türlü harekete destekvermeye, katilmaya hazirdi. 16. yüzyildaki sehzadelerarasindaki mücadeleIere ve nihayet Celali Isyanlarina(l 591-1611) katilmakta tereddüt göstermediler.

Giderek zorlasan ekonomik sartlar karsisinda, paha-liya malolmasi nedeniyle, uzak mesafelere yapilan veuzun süren seferlere katilmaya gönüllü olmuyorlardi.Özellikle de 1584'ten sonra meydana gelen % 100 ora-nindaki enflasyon karsisinda tirnarlarin degerlerinin ay-ni kalmasi, bardagi tasiran son damla oldu. Masraflatiilikarsilamakta büyük sikintilara düsen sipahiler, reayadanfazla vergi talep ederken seferler de ihmal etmeye basla-dir.42 Haçova Seferi'ne (l596) çok sayida sipahi kanlma-

TÜRKLER+ OSMANli

Sultan Ikinci Bayezid

tugrali mülkname

Page 10: KLASIK DÖNEM EYALET IDARE TARZiOLARAK TIMAR SISTEMI

'"' ..

misti. Sefer esnasinda yoklama yapildiginda hazir bulun-mayanlar "firari" ilan edilerek timarlari ellerinden alin-di. Bu suretle, issiz kalmis binlerce sipahi Anadolu'yayayildi. Bu mazul sipahilerin Anadolu'da pek çok karga-saya yol açtigi veya eskiyaya karistigi bilinmektedir. Buesnada, devletin rotasyon mekanizmasini isleterek, bek-lemekte olan çok sayidaki sipahiye is bulmaya çalistigi-na dair bir girisimde bulunup bulunmadigi be lle degil-dir. Atesli silahlarla çarpisan Avusturya ordulari karsi-sinda savas meydaninda yetersiz kalmalari neticesinde,giderek artan sayida tüfek kullanan yeniçeri ve saruca vesekban birlikleri yerlerini almaya baslayinca sipahi ordu-su iyice gerilemis, timarlari merkez hazineye veya sarayayakin kisilere devredilmeye baslanmistir. Devletin için-de bulundugu mali sikintilar zamanla arttiginda timar-

larin gelirlerine el konulmasi temayülü daha fazlalasmis,timar sisteminin tasfiyesi de bu suretle hizlanmistir.timar rejiminin islahi için bir takim girisimlerde bulu-nulmasina ragmen sistemin önemini yitirmesi önlene-memistir. Yine de, timar sisteminin 19. yüzyilin ilk çey-regine kadar devam ettigi görülmektedir. Bu dönemde,sipahilerin bir kismi yeni kurulan askeri teskilatlarabaglanirken, kalanlari zaptiye ve vergi tahsili isletindeistihdam edilmistir. Yeni timarlar tevcih edilmemesi vehayatta kalan sipahilerin nesIinin tükenmesi neticesindetimar sistemi kendiliginden sona ermistit. Böylece, dev-letin kurulmasinda ve büyüyerek imparatorluga dönüs-mesinde önemli roloynayan timar sistemi, 17. yüzyildanitibaren önemini yitirerek, 19. yüzyilin ilk çeyregindebütünüyle tasfiye olmustur.

DipNOTLAR

1 Diger idare tarzlari, hükümet sistemi, salyane sisremI ve bagli prens-Iiklere uygulanan statülerdir. Hükümet sisremi Dogu Anadolu'dakisancaklarda uygulanmaktadir. Bu sistemde, bütüngelirler mahalli asi-ret beylerine aittir. Karsiliginda devlet talep eniginde, muayyen sayi-da asker ile orduya katilmakla yükümliidürlei:. Hükümet sancaklardatahrir yapilmamaktadir. Yine de, bu mr saocaidann devletin kontro-lünden tamamiyla uzak olmasi SÖZkonusu degildir- Bölgedeki önem-li sehirlere kadi ve yeniçeri gamizoon ciyin ediLmekrediL Hükümetsisteminin uygulandigi bölgelerin bir ~ Z2JD3ILiçerisinde Ti-mar sistemi uygulamasina ~ Halil inalak, "ibe orromanEmpire, The Oassical Age. 1300-1600, London, minsiaied by Nor-man Itzkowitz-Colin Imber, 1973, s. 105-106; Mebmed Ali Ünal,"XVi. Yüzyilda Palu Hükümeti", XI. Türk Tarih Kongresi BildiriÖzetleri, Ankara 1990, s. 90-91; Mebmed Ali Ünal. "XVI. YüzyildaÇemiskezek Sancagi", Osmanli Arasonnalari, XLI (1992), s. 3672-389; Mehmed Ali Ünal, "Çerniskezek Sancagi'nda Yerlesme ve Nü-fus", Prof. Dr. Bayram Kodaman'a Armagaii. samsun 1993, s.312-338. Nejat Göyünç, "XVI. Yüzyilda Dogu ve Güney-Dogu Ana-dolu'da Yönetim ve Nüfus", Türk Kültürü, sayi 370 (i994), s. '7'7-86; Misir, Yemen, Habes, Basra, Lahsa, Bagdat Trabliisgaib, Tunus veCezair-i Garb salyane sisteminin uygulandigi eyaleclerdir. Bu eyalet-Ier, kendi askeri ve idari masraflarini karsilad.ikran sonra gelirlerininkalan kismini irsaliye adi altinda merkeze göndermekle yükümlüydü-ler. Devlet bu tür eyaletlere kadi ve defterdac rayin edip, yeniçeri gar-nizonu bulundurmaktadir. Çok az islenmis bir konu olan salyane sis-temi konusunda bkz. Salih Özbaran, "Some Notes on the SalyaneSystem in the Ottoman Empire as Organised in Arabia in the SiXte-enth Century", Osmanli Arastirmalari, 6 (1986), s. 39-45. Inalcik,Classical Age., s. 105. Direk kontrolden uzak olan bagli prenslikierise Eflak, Bogdan, Transilvanya, Dubrovnik, Gürcistan, Çerkezistanve Kirim Hanligi'ydi. Idari yönden tamamiyla bagimsiz olan buprensIikler, Osmanli Sultanina yillik belli bir miktar vergi ödemekleyükümlüydüler. Bkz. Inalcik, Classkal Age., s. 107.

2 Osmanli devlet idaresi, bürokrasisi, sosyal yapisi ve politikasinin birsistem teskil ettigi, bu sistemin esasinin da nmar uygulamasina da-yandigi ve Imparatorlugun bu sistem dahilinde incelenmesi geregikonusunda bkz. Ilber Ortayli, "Halil Inalcik'la Söylesi", Tarih veToplum, 103 (1992), s. 15. Osmanli Imparatorlugu'nda tasranin ör-gütlenmesinde timar sistemi, merkezi idarenin örgütlenmesinde ise"kul sistemi" kullanilmis, bu iki kurum birlikte askeri düzeninin ya-ni sira imparatorlugun bütün siyasi ve sosyal yapisini belirlemistir.Bkz. Douglas Howard, The Ottoman Timar System and lts Transfor-mation 1563-1656, Basilmamis Doktora Tezi, Indiana University1987,s.8.

3 Bahsedilen icmal tahrir defteri Arvanid sancagina aittir ve fetihten 20-25 sene SOntadüzenlenmistir. Defter Halil Inalcik tarafindan yayin-lanmistir. Hicri 835 Tarihli Suret-i Defter-i Sancakoi Arvanid,Ankara 1954.

4 MM 14 s. 21Tdeki kayitta geçen Selçuklu Sultani'nin i. AlaeddinKeykubad (1220-1237), II. Alaeddin Keykubad (12491254) veya III.Alaeddin Keykubad (1298-1302) olmasi muhtemeldir. Beldiceanu,Osmanli Devletinde Timar, s. 19.

5 Nicoara Beldiceanu, XIV. Yüzyilda Osmanli Devleti'nde Timar,çeviren Mehmed Ali Kiliçbay, Ankara 1985, s. lL.

6 Inalcik, "Timar", Encyclopedia of Islam, s. 502.

7 Islam ve Selçuklu Devletlerinde ikta sisteminin gelismesi hakkindabkz. Howard, Ottoman Timar System, s. 11-12.

8 M. Fuad Köprülü, Osmanli Timar sistemi üzerinde Bizans tesirini ta-mamiyla reddetmekte ve sistemin kökenini Selçuklu ikta sisteminebaglamaktadir. Bkz. "Bizans Müesseselerinin Osmanli MüesseselerineTesiri Hakkinda Bazi Mülahazalar", Türk Hukuk ve Iktisat TarihiMecmuasi,I (1931), s. 219-240.

9 Osmanli Timar sisteminin, Mogol Imparatorlugu, Memlükler, Iranli-lar ve sonraki dönemlerde Bizanstan etkilendigi ve pronoianin tamkarsiligi olarak Timar teriminin kullanildigi konusunda bkz. Inalcik,"Timar", s. 502.

10 Howard, Ottoman Timar System, s. 15.

II Bunlardan biri için bkz. Vera P. Moutafchieva, Agrarian Relations inthe OttOman Empire in the 15th. and 16th. Centuries, New York1988, Osmanli Feodalitesi konusunda genis bibliyografya mevcuttur.Burada yalnizca birkaçi zikredilmektedir: Ömer Lütfi Barkan, "FeodalDüzen ve Osmanli Timari", Türkiye Iktisat Tarihi Semineri, Anka-ra 1973, s. 1-32; Mehmed Ali Kiliçbay, Feodalite ve Klasik DönemOsmanli Ürecim Tarzi, Ankara 1985.

12 Bosna-Hersek Bölgesi'nde Timar sisteminin yerlestirilmesi konusun-da yapagi uzun retkik nericesinde Filippoviç, "Simdiye kadar TürkmenbaaJannin hiç birinde Bosna-Hersek Timar sahiplerinin kenditOpraklarina fetihten beri rasarruf etciklerine dair bir iddiaya raselama-dim" demekte ve bunu, bölge ile ilgili belgelerde Osmanli öncesi sü-rekliligi gösceren "kadimden beri" ve "eben an' ceddin" tabitlerineraselamamasina baglamaktadir. Filippoviç, ocaklik türden Timatlarin17. yüzyilda tesis edildigini belirtmekte ve bunlari fetihten itibarentahsis edilen, genis yetkilere sahip bulunan Dogu Anadolu' daki ocak-lik Timarlardan mahiyet itibariyla ayirmaktadir. Bu ifadesiyle Filip-poviç, Bosna-Hersek asilzadelerinin Osmanli hakimiyeti dönemindede mülkiyet yoluyla kendi topraklarina ve eski hak ve imtiyazlarinahiç bir sureele sahip olmadiklarini ileri sürmektedir. Bkz. Nedim Fi-lipoviç, "Bosna-Hersekre Timar Sisteminin Inkisafinda Bazi Hususi-yeeler", Istanbul Üniversitesi Iktisat Fakültesi Mecmuasi, cilt 13,sayi 1-4 (1951), s. 180, 154-188. Filippoviç ve diger bir kisim Balkantarihçilerinin çalismalarinin, yukarida Osmanli Feodalizmi bölümün-de bahsedilen türden olup, tamamiyla Marksist tarihçilik açisindan veOsmanli Devleti'nin, "kendi anladiklari tarzda feodal" oldugunu is-patlamak üzere kaleme alindigini belirtmek gerekmektedir. Balkan-lar'daki roprak rejimi konusunda errafli bilgi için takip eden esere debakilabilir. Ömer Lütfi Barkan, "Balkan Memlekeelerinin Zirai Re-form Tecrübeleri", Iktisat Fakültesi Mecmuasi, cilt 4, sayi 4 (1943),s.455-554.

13 Dimetoka'da Timar sisteminin aynen Anadolu'daki gibi uygulandigive gelir kaynaklarinin belli kategorilere ayrilarak, Sultan basta olmaküzere devlet görevlilerine ve sipahilere tahsis edildigi görülmektedir.Farkli bir uygulama olarak, gelir düzeyi düsük imatlarin gelirlerini ar-tirmak üzere, iltizamlarin baglandigi ve büyük miktarda gelire sahipolan köyleri n bölünerek hisseler halinde tahsis edildigi tespit edilmis-cir. Bkz. The Timar Sysrem in the Eyalet of Dimetoka, BasilmamisDoktora Tezi, University ofUtah, Utah i980, s. 285-299.

TÜRKLER+ OSMANLi

Page 11: KLASIK DÖNEM EYALET IDARE TARZiOLARAK TIMAR SISTEMI

14 Ortaçag sartlarinda gelistirilen bu türden uygulamalar yalnizca Os-manlilara has olmayip, benzeri yapidaki merkezi impararorluklardabu türden sayimlari uygulanmisrir. Bu nedenle, Osmanli öncesi Islamdevlerlerinde oldugu kadar, Orraçag Avrupa devlerlerinde de sayimlargörülmektedir. Bu konuda bkz. Omer Lürfi Barkan, "Türkiye'de Im-pararorluk Devrinin Nüfus ve Arazi Defterleri ve Hakana Hahsus Is-tatistik Defterleri-I, II", Istanbul Üniversitesi Iktisat FakültesiDetgisi, IIlI (1940), s. 25-59; imi (1940), s. 214-247; Kemal Çiçek,"Osmanlilar Öncesinde Akdeniz Dünyasinda Yapilan Tahrirler Hak-kinda Bazi Gözlemler", (OTAM) Osmanli Tarihi Arastirma ve Uy-gulama Merkezi, 6 (1995), s. 51-89.

15 Osmanli Imparatorlugu'nda tahrir uygulamasi, nedenleti, fonksiyonukonularinda en tafsilarli bilgi takip eden eserde mevcurtUr. Ömer Lüt-fi Barkan-Enver Meriçli, Hüdavendigar Livasi Tahrir Defterleri I,Türk Tarih Kurumu, Ankata 1988, s. 1-65.

16 Timar sistemine ait olan bu defterlet Deftethane'de saklanmaktadir.Defterhane konusunda bkz. Ethan AfYoncu, Osmanli Devlet Teskila-tinda Deftethane-i Amite 16.-18. Yüzyillat, Basilmamis Dokrora Te-zi, Marmara Ünivetsitesi, Istanbul, 1997. Tahtir defterleri ve defter-lerdeki bilgilerin degerlendirilmesi konusunda arastirmacilar tarafin-dan degerlendirmeler yapilmistir. Bunlardan bazilari için bkz. Meh-mer Öz, "Tahrir Defterlerinin Osmanli Tarihi Arasrirmalarinda Kul-lanilmasi Hakkinda Bazi Düsünceler", Vakiflar Dergisi, XXII(1991), s. 429-439; Kemal Çiçek, "Osmanli Tahrir Defterlerinin Kul-laniminda Görülen Problemler ve Yöntem Arayislari", Türk Dünya-si Arastirmalari, 97 (1995), s. 93-1 ll; Feridun Emecen, "Sosyal ta-rih Kaynagi Olarak Osmanli Tahrir Defterleri", Tarih ve SosyolojiSemineri, Bildiriler, Istanbul, 1990, s. 142-156; Fatma Acun, "Os-manli Tarih Arasrirmalarinin Genisleyen Sinirlari: Defteroloji", TürkKültürü Incelemeleri Dergisi, i (2000), s. 319-332.

17 Inalcik, "Timar", s. 503.

18 Inalcik, Ayni yer.

19 Ömer Lütfi barkan, " Osmanli ImparatOrlugu'nun "Bütçe"lerine DairNorlar, I, 933/934 (1527/1528) Mali Yilina air bir Bütçe Örnegi,Bütçe Cetveli ve Ekleri", Isranbul Üniversitesi Iktisat FakültesiMecmuasi, XV, sayi 1-4 (1952), s. 41.

20 Bkz. Halil Inalcik, "Adalernameler", ??????

21 Bu tür düzenlemenin ardinda yatan aslinda "böl ve yönec" felsefesidir.Devlet tOplumdaki her bir sinifi, grubun digeri ile isbirligi yapmasi-ni ve güç birligi olusturmasini engelleyecek "kontrol ve denge" meka-nizmasini kurmustUr. Celali mücadelesi (1591-16011) dönemindeköylünün isyan edememesi, Celali diye adlandirilan., çogu devlet gö-revlisi sahislarin Çikar grubu olusrurarnarnasi, bu felsefe çizgisindetOplum ve devlet düzeninde yapilan düzenlemelerin sonucudur. Bukonuda, yazarin bu esetdeki "Celali Isyanlan" baslikli makalesine 00-kilabilir.

22 Osmanli köylüsünün, Ottaçag Avrupasi'ndaki gibi sert olmadigi, bu-na karsin, her türlü kural ve kanundan azade, tamamen serbest de ol-madigi, belli mükellefiyerleri yerine getirmekle yükümlü oldugu bi-linmektedir. Konunun tartismasi için bkz. Ömer Lütfi Barkan, "Tür-kiye'de "Servaj" Var mi idi?", Belleten, XX (1956), s. 237-246.

23 Ömer Lütfi Barkan, "Timar", Islam Ansiklopedisi, s. 295.

24 Halil Inalcik, "Ottoman Method of Conquest", Studia Islamica, II(1954), s. 114-117.

25 Trabzon bölgesinde bastinalar ve Timar sisteminin isleyisi konusundabkz. Heath Lowry, "Priviledge and Property in OttOman Maçuka in theOpenning Decades of Tourkokratia: 1461 -1553", Concinuiry andChange in Late Byzancine and Early Ottoman Society, (ed) Ant-hony Bryer-Heath Lawry, Birmingham-WashingtOn 1986, s. 97-128.

..~ " ~,

26 Örnegin, Kastamonu sancagi, Candarogullarindan Kizil AhmedBey'in tOtUnu ve Kanuni Süleyman, II. Selim ve II. Murad Dönemle-rinde musahiplik yapan Semsi Ahmed Pasa'nin oglu olan MahmudPasa'ya 1590 yilinda ocaklik tarikiyle tevcih edilmistir. Bkz. NejatGöyünç, "Yurrluk-Ocaklik deyimleri Hakkinda", Prof. Dr. BekirKütükoglu'na Armagan, Istanbul 1991, s. 272-273; Mehdi Ilhan,"The KatifDistrict (Liva) During the First Few Years ofOttoman Ru-le, A StUdy of the 1551 Onoman Cadastral Survey", Belleten, LI(2000), s. 781-806.

27 Göyünç, "Dogu ve Güney-Dogu Anadolu'da Yönetim ve Nüfus", s.83.

28 Bu bilgiler Ayni Ali Efendi'den aktarilmaktadir. Bkz. Göyünç, "Yurt-luk Ocaklik Deyimleri hakkinda", s. 271-272. Uygulamalar da bubilgileri dogrular mahiyettedir. Örnegin, Körkil sancagi AhmedBey'in ölümü üzerine, padisahin onayi ile oglu Ibrahim Bey'e tevciholunmustUr. Göyünç, Ayni Yer.

29 Malikane Timar tetimi Inalcik'tan alinmisrir, bkz. iimar", s. 505.

30 Kuzey Suriye'de uygulanmakta olan malikane-divani sisteminin Ana-dolu'daki ile karsilastirmasi ve sistemin Kuzey Suriye'de isleyisi hak-kinda bkz. Margaret L. Venzeke, "Aleppo's Malikane Divani System",Journalaf American Oriencal Sociery, C. 106 (1986), s. 451-469;Kenan Ziya Ta§, "Suriye'nin (Sam) Osmanli Hakimiyetindeki IdariYapisi", Tarih Incelemeleri Dergisi, XV (2000), s. 76-85.

31 Malikane-divani sistemi hakkinda genis bilgi Barkan' in takip edenmakalesinde mevcuttUt; "Malikane Divani Sistemi", TürkHukuk veIktisat Tarihi Mecmuasi, n (1939), s. 119-194.

32 Ömet Lütfi Batkan, "ImparatOrluk Devrinde Toprak Mülk ve Vakifla-rin Hususiyeti", Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmu-asi, VIII (1942), s. 906-942.

33 Barkan, "Timar", s. 196.

34 Inalcik, "Timar", s. 505.

35 Inalcik, "Timar", s. 503.

36 Barkan, "Timar", s. 287-288. Timar ordusunun sayisini bulmak üze-re yapilan çalismalar, sipahilerin yaklasik iki kati kadar cebelünün ol-dugunu tahmin etmektedir. Beldiceanu'dan ve Mehdi Ilhan'dan akta-rilan rakamlar için bkz. Inalcik, "Timar", Tablo n ve ni, s, 504.

37 Örnegin, Kanuni Süleyman Dönemi'nde çikarilan 1531 tarihli fer-manla, raiyyet ve raiyyet ogullari olduklan halde sonradan Timar el-de edenlere "ecnebi" denilerek teaddi ve raarruz edilmemesi ve bu gi-bilere verilmis olan imarlann ellerinde birakilmasi emredilmektedir.Bu fermanin ram metni için bkz. Thyyib Gökbilgin, "Kanuni SulranSüleyman'in Timar ve zeamet Tevcilii ile Ilgili Fermanlan", IstanbulÜniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, cilt XVII, sayi 22(1968), s. 35-48.

38 Timar cevcihinin, baslangiçran berai: alimina kadar geçirdigi bürokra-tik asarna1ar konusunda bkz. Howard, TheOrtoman Timar Systemand ItS Transformarion, s. 90-124.

39 Douglas Howard, "The Life and career of an Ortoman Sipahi, SecondHalf of the Sixteenth Cenmry", Aspecrs of Altaic Civilisation, Blo-omingron-Indiana, 1990, s. 50.

40 Howard, "The Life and Career of an Otroman Sipahi", s. 51-52.

41 Howard, "The Life and Career of an Ortoman Sipahi", s. 55-56.

42 Timar sisteminin gerilerneye basladigi 16. yüzyilin sonu ve 17. yüz-yilda meydana gelen degismeler, takip eden eserde ayrintili biçimdeele alinmistir. Halil Inalak, "Milirary and Fiscal Transformation inthe Ot roman Empite, 1600-1700)", Archivum Ortomanicum, VI(1980), s. 283-337.

TÜRKLER + OSMANLi