kocaelİ’de İse alümİnyum kİrlİlİğİ Çok yüksek su değil...

1
C M Y B C M Y B dizi TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 4 Çarşamba 18 Nisan 2018 Su değil zehir Taşıdığı atık debisinin 6 katı ERGENE NEHRİ Y ukarıdaki grafikte bazı ağır metallerin analiz edi- len her 100 su örneğinin kaç tanesinde tespit edildiğini gös- teren bilgiler yer alıyor. Grafik- te de görülebileceği gibi Erge- ne havzasında yer alan illerde ve Kocaeli ilinde Antalya’ya kı- yasla araştırılan elementlerin kalıntısına daha fazla rastlandı- ğı açıktır. Grafikteki bilgiler Kocaeli’de ve Ergene Havzası’nda yer alan illerde suların yaygın bir kirlen- meye maruz bırakıldığını söy- lüyor. Örneğin Antalya ilinden alınan 100 su örneğinin sade- ce 18’inde alüminyum kalıntı- sı çıkarken; Kocaeli’den alınan örneklerde bu değer 56 olarak belirlenmiştir. Burada doğal olarak akla ge- lecek soru suda bulunan kalın- tı miktarlarının ne olduğu ve bir sağlık zararına yol açıp açma- yacağıdır. Bir kimyasal madde- nin zehirli etki gösterdiği mik- tarla bir başka kimyasal mad- deninki aynı değil; her bir kim- yasal madde farklı dozlarda ze- hirli etki gösteriyor. Dolayısıyla gıdalarda ve sularda bulunma- sı muhtemel zehirli maddelerin sağlık zararlarına yol açmama- sı için hangi sınır değerleri aş- maması gerektiği araştırmalar- la belirlenmektedir. Bu sınır de- ğer maksimum kalıntı sınırı ola- rak adlandırılır. Bu sınırın aşıl- ması sağlık sorunlarına neden olur. Maksimum kalıntı sınırını aşan kimyasal maddeleri içeren gıdaların ve suların yenmeme- si veya içilmemesi gerekir. Ör- neğin içme sularında bulunması muhtemel zehirli maddelerden biri olan arsenik için sınır değer 1 litre suda 10 mikrogram (gra- mın milyonda biri) olarak belir- lenmiştir. İçinde 10 mikrogram- dan fazla arsenik bulunan sular içme suyu olarak kullanılamaz. Alüminyum için konulan sınır değer ise 200 mikrogramdır. Y ukarıdaki grafik Antalya ilinden alınan su örnek- leri ile Ergene Havzası’nda yer alan Edirne, Kırklareli ve Tekir- dağ illerinden alınan su örnek- lerindeki arsenik miktarlarını kıyaslamalı olarak gösteriyor. Grafiği iki ayrı grafiğin üst üs- te binmiş hali olarak görmeli. Mavi renkli kısım Antalya; kır- mızı renkli kısım Ergene Hav- zası illerini gösteriyor. Kocaeli ilinden alınan su örneklerinden sadece birinde arsenik tespiti yapıldığı için elde edilen bu ve- ri grafiğe konulmadı. Farkı ortada... Grafikte en solda yer alan mavi renkli kısım Antalya ilin- den alınan 569 su örneğinden arsenik tespiti yapılan 20’sini (yüzde 3,5) gösteriyor. Grafi- ğin tam ortasından geçen çiz- gi 10 mikrogram olarak belir- lenen aşılmaması gereken ar- senik sınırını gösteriyor. Antal- ya ilindeki örneklerden sadece birinde arsenik miktarı mak- simum sınır değer olan litre- de 10 mikrogramı aşıyor. Gra- fikte kırmızı renkle gösterilen kısım ise Ergene Havzası’nda yer alan Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ illerini gösteriyor. Sa- dece görsel olarak bile farkın ne kadar büyük olduğunu gör- mek olanaklı. Ergene’deki 3 ilden alınan 764 su örneğinin 316’sın- da (yüzde 41,4) arsenik tespit edildi ve bu değer Antalya’dan 15 kat fazla. Örneklerden 25’i (yüzde 3,3) sınır değeri aşıyor ve bu suların içme suyu olarak kullanılmaması gerekiyor. En çok arsenik tespit edilen iller Tekirdağ 140 örnek (8’i sınır değer aşımı); Kırklareli 74 ör- nek (13’ü sınır değer aşımı) ve Edirne 106 örnek (4’ü sınır de- ğer aşımı) olarak belirlendi. Antalya’nın 15 katı A lüminyum sulara yerka- buğundan, arıtma tesis- lerinde kullanılan alüminyum içeren bileşiklerden ve en çok da endüstriyel atıklardan bulaşıyor. Dünya Sağlık Ör- gütü alüminyumu suda sağlık için önem arz eden kimyasal- lardan biri olarak değerlen- dirmiş ve sularda bulunabile- ceği maksimum miktarı litre- de 200 mikrogram olarak sı- nırlandırmıştır. Bu sınır değe- rin üzerindeki suların içilme- sinin çeşitli sağlık sakıncaları doğuracağı düşünülüyor. Yu- karıdaki grafikte analiz edilen sularda tespit edilen Alümin- yum miktarları gösteriliyor. Grafik 3 ayrı grafiğin üstüste konmuş hali olarak görülme- li. Turuncu renkli kısım Koca- eli; ortadaki mavi renkli kısım Antalya ve en sağdaki kırmı- zı renkli kısım Ergene Havza- sı illerini gösteriyor. İçilmemesi gerek Grafikte en altta yer alan ve başında 200 yazan çiz- gi aşılmaması gereken sınırı gösteriyor. Görülebileceği gi- bi gerek Kocaeli ilinde ve ge- rekse Ergene ilindeki sularda bulunan alüminyum düzeyleri endüstriyel faaliyetlerin çok zayıf olduğu Antalya iline kı- yasla çok yüksek. Ergene’de analiz edilen toplam örnek sayısı 764; alüminyum tes- piti yapılan örnek sayısı 181 (yüzde 24) ve litrede 200 mikrogram olan sınır değeri aşan örnek sayısı ise 29 (yüz- de 3,8) olarak belirlendi. Kocaeli ilinde analiz edilen ör- nek sayısı 106; alüminyum içer- diği tespit edilen su örneği sayı- sı 49 (yüzde 46) ve sınır değeri aşan örnek sayısı ise 10 (yüzde 9,4) olarak tespit edildi. Her bir analiz örneği bir köy ya da mahalle bazın- da bir yerleşim noktasından alındı. Dolayısıyla sınır değe- rin aşıldığı yerlerdeki suların içme suyu olarak kullanılma- ması gerekiyor. Antalya ilinde ise analiz edi- len 569 örnekten sadece biri alüminyum için belirtilen sınır değeri aşıyordu ve tespit edi- len alüminyum düzeyleri ge- nel olarak çok düşüktü. Sonuç olarak Ergene Havzası’nda arsenik kirliliği- nin; Kocaeli’de ise alümin- yum kirliliğinin daha yoğun olduğu elde mevcut kısıtlı bil- giyle bile söylenebilir. Burada arsenik ve alümin- yum üzerinden yapılan değer- lendirmenin genel olarak di- ğer ağır metaller için de ge- çerli olduğu söylenebilir. Ko- caeli ili ve Ergene Havzası ille- rindeki sularda gözlenen ağır metal kirliliği jeolojik bulaş- malarla açıklanamaz. Tarımsal ama özellikle endüstriyel faali- yetlerden kaynaklanan bir kir- liliğin göstergesi olarak görül- melidir. Sağlık Bakanlığı’nın yürüttüğü çalışmada bölge- deki topraklardan, Ergene Nehri’nin değişik noktaların- dan, arıtma ve deşarj nokta- larından alınan örneklerde de kirlilik tespiti çalışmaları yapıl- mıştır. Bu verilerin tamamının üst üste konulması çok daha doğru ve kesin bir bilgi sağla- yacaktır. YARIN: Hangi yerleşim bölgelerindeki sularda kirlenme daha çok? Neler yapılabilir? B u yazı dizisinin ilk iki bölümünde Sağlık Bakanlığı’nın 2011-2016 yılları arasında yürüttüğü “Ko- caeli, Antalya, Tekirdağ, Edir- ne, Kırklareli illerinde çevresel faktörlerin ve sağlık üzerine et- kilerinin değerlendirilmesi pro- jesi” hakkında bazı bilgiler ver- miştim. Önceki yazılarda ağır- lıklı olarak gıdalardaki sorun- lara dikkat çekmiştim. Bu ya- zıda Sağlık Bakanlığı’nın Erge- ne Nehri Havzası’nda yer alan Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ il- leriyle, Kocaeli ve Antalya ilin- de sulardaki kimyasal kirletici- leri tespit etmek için yapmış ol- duğu araştırmanın bazı sonuçla- rına yer vereceğim. Bakanlığın çalışmadan elde ettiği sonuçların Ergene Havza- sı’ndaki ve Kocaeli bölgesindeki kimyasal kirliliği çok net bir şe- kilde ortaya koy- duğunu gösterme- ye çalışacağım. Çalışmada sula- ra bulaşması muh- temel pek çok ağır metal kalıntısı araştırıldı. Hepsine yer verme olana- ğı yok bu nedenle sulardaki genel du- ruma işaret ettikten sonra, su- larda sık rastlanan bir kirletici olan alüminyum ve nadir bulun- ması gereken arsenik kalıntıla- rına değineceğim sadece. Ama sulardaki kimyasal kirliliğin ne düzeyde olduğuna değinmeden önce meselenin gözden kaçırıl- maması gereken başka bir yö- nüne dikkat çekeceğim. Bir gezegende su yoksa ha- yatın gelişmesi mümkün değil. Yeryüzündeki hayatın ortaya çı- kışı ve devamlılığı da su olmasa mümkün olmayacaktı. Uygarlık tarihi su krizine girdiği için yı- kılan uygarlıklarla dolu. Kriz kapıda! İklim krizi, doğadaki kimya- sal kirlenme, nüfus artışı, or- man ekosistemlerinin tahribi gi- bi günümüz uygarlığının gün- cel sorunları bir kez daha ciddi bir su krizine neden olacak gibi görünüyor. Uluslararası İklim Değişikliği Paneli`nin (IPCC) 3. Tahmin Raporu’na göre Türkiye önümüzdeki yıllarda ciddi ku- raklık tehdidiyle karşı karşıya kalacak. Örneğin Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu’yu kap- sayan bölgelerde yağışlar yüzde 20-50 oranı arasında azalacak. Üstelik zamanla artacak nüfus suya yönelik talebi daha da artı- racak. Ancak bu tahminlere su- lardaki kimyasal kirlenme dahil değil. Oysa nüfus artışı ve iklim krizinin doğuracağı su kıtlığı sorununun, sulardaki kimyasal kirlenme sorunuyla birlikte de- ğerlendirilmesi gerekiyor. Kim- yasal maddelerle kirlendiği için içilebilir olma özelliğini yitirmiş bir su varlığını tükenmiş, kul- lanılamaz bir varlık olarak gör- mek gerekir. Böyle bir durum- da su kıtlığının yol açacağı so- runların çok daha şiddetli olaca- ğı da açıktır. HALKTAN GİZLENEN RAPOR Gıda Mühendisi D r . Bülent Şık 3 BÖYLE ZehiRleniYORUZ Ü lkemizde mevcut su varlıklarını dikkatle korumak gerekirken mevcut durum bunun tam aksinin yapıldığını gösteriyor. Kocaeli bölgesi ve Ergene Nehri’ndeki kirlenme bunun tipik bir örneği ve bu bölgeler ülkemizde yeraltı ve yerüstü sularının kimyasal maddelerle belki de en çok kirletildiği yerler. Ergene Nehri’ne sanayi tesislerinden boşaltılan atıklar nehrin doğal debisinin 6 katı. Her gün 240 bin metreküp kentsel kullanımdan açığa çıkan atık su da herhangi bir arıtma işlemi yapılmadan nehre boşaltılıyor. Ergene Havzası’nda 2000’den fazla sayıda sanayi tesisi var ve bu tesislerin yüzde 82’si Tekirdağ, yüzde 10’u Kırklareli, yüzde 8’i Edirne’de yer alıyor. Suların kirlenmesine neden olan en önemli sektörler tekstil, deri, kimya, gıda ve metal sektörleri. Endüstriyel kirliliğin fazla olduğu bir diğer bölge Türkiye’nin İstanbul’dan sonra ikinci büyük sanayi merkezi olan Kocaeli ili. Gerek Ergene ve gerekse Kocaeli kanser tartışmalarında sıklıkla gündeme gelen bölgeler. Endüstriyel atık Araştırmada 1440 su örneği çalışıldı. Bu sularda tespit edilen bazı pestisitlere ve poliaromatik bileşiklere dün değinmiştim. Bu örneklerde ayrıca endüstriyel ve tarımsal faaliyetlerden sulara bulaşan arsenik, kurşun, kadmiyum, civa gibi ağır metallerin yanı sıra; alüminyum, antimon, bakır, baryum, berilyum, bizmut, çinko, demir, gümüş, kalay, kobalt, krom, manganez, molibden, nikel, selenyum, sezyum, stronsiyum, lityum, vanadyum ve talyum elementleri araştırıldı. Çalışma sonuçları endüstriyel faaliyetlerin çok sınırlı olduğu Antalya ili ile kıyaslanarak Ergene Havzası ve Kocaeli ilindeki kirlilik düzeylerinin endüstriyel faaliyetlerden açığa çıkan atıklardan kaynaklanıp kaynaklanmadığı anlaşılmaya çalışıldı. ERGENE Havzası’NdaKİ KENTLERdE aRsENİK, KocaELİ’dE İsE aLümİNyum KİRLİLİğİ ÇoK yüKsEK antalya ve Ergene Havzası illeri sularda arsenik kalıntısı kıyaslama alüminyum tespit edilen örneklerin dağılımı aRsENİK mİKTaRı sıNıRLaRı aŞmıŞ AğIR mETAllER Kol GEzİYoR HEPsİ dE ENdüsTRİ mERKEzİNdE YÜZ ÖRNEĞİN yarısında alüminyum

Upload: others

Post on 06-Feb-2020

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: KocaELİ’dE İsE aLümİNyum KİRLİLİğİ ÇoK yüKsEK Su değil zehirdunyamizzehirlenmesin.org/files/cum_3.pdf · 2018-04-17 · Uygarlık tarihi su krizine girdiği için yı-kılan

C M Y BC M Y B

diziTASARIM: BAHADIR AKTAŞ4

Çarşamba18 Nisan 2018

Su değil zehir

Taşıdığı atık debisinin 6 katı

ERGENE NEHRİ

Yukarıdaki grafikte bazı ağır metallerin analiz edi-

len her 100 su örneğinin kaç tanesinde tespit edildiğini gös-teren bilgiler yer alıyor. Grafik-te de görülebileceği gibi Erge-ne havzasında yer alan illerde ve Kocaeli ilinde Antalya’ya kı-yasla araştırılan elementlerin kalıntısına daha fazla rastlandı-ğı açıktır.

Grafikteki bilgiler Kocaeli’de ve Ergene Havzası’nda yer alan illerde suların yaygın bir kirlen-meye maruz bırakıldığını söy-lüyor. Örneğin Antalya ilinden alınan 100 su örneğinin sade-ce 18’inde alüminyum kalıntı-

sı çıkarken; Kocaeli’den alınan örneklerde bu değer 56 olarak belirlenmiştir.

Burada doğal olarak akla ge-lecek soru suda bulunan kalın-tı miktarlarının ne olduğu ve bir sağlık zararına yol açıp açma-yacağıdır. Bir kimyasal madde-nin zehirli etki gösterdiği mik-tarla bir başka kimyasal mad-deninki aynı değil; her bir kim-yasal madde farklı dozlarda ze-hirli etki gösteriyor. Dolayısıyla gıdalarda ve sularda bulunma-sı muhtemel zehirli maddelerin sağlık zararlarına yol açmama-sı için hangi sınır değerleri aş-maması gerektiği araştırmalar-

la belirlenmektedir. Bu sınır de-ğer maksimum kalıntı sınırı ola-rak adlandırılır. Bu sınırın aşıl-ması sağlık sorunlarına neden olur. Maksimum kalıntı sınırını aşan kimyasal maddeleri içeren gıdaların ve suların yenmeme-si veya içilmemesi gerekir. Ör-neğin içme sularında bulunması muhtemel zehirli maddelerden biri olan arsenik için sınır değer 1 litre suda 10 mikrogram (gra-mın milyonda biri) olarak belir-lenmiştir. İçinde 10 mikrogram-dan fazla arsenik bulunan sular içme suyu olarak kullanılamaz. Alüminyum için konulan sınır değer ise 200 mikrogramdır.

Yukarıdaki grafik Antalya ilinden alınan su örnek-

leri ile Ergene Havzası’nda yer alan Edirne, Kırklareli ve Tekir-dağ illerinden alınan su örnek-lerindeki arsenik miktarlarını kıyaslamalı olarak gösteriyor. Grafiği iki ayrı grafiğin üst üs-te binmiş hali olarak görmeli. Mavi renkli kısım Antalya; kır-mızı renkli kısım Ergene Hav-zası illerini gösteriyor. Kocaeli ilinden alınan su örneklerinden sadece birinde arsenik tespiti yapıldığı için elde edilen bu ve-ri grafiğe konulmadı.

Farkı ortada...Grafikte en solda yer alan

mavi renkli kısım Antalya ilin-den alınan 569 su örneğinden arsenik tespiti yapılan 20’sini (yüzde 3,5) gösteriyor. Grafi-ğin tam ortasından geçen çiz-gi 10 mikrogram olarak belir-lenen aşılmaması gereken ar-

senik sınırını gösteriyor. Antal-ya ilindeki örneklerden sadece birinde arsenik miktarı mak-simum sınır değer olan litre-de 10 mikrogramı aşıyor. Gra-fikte kırmızı renkle gösterilen kısım ise Ergene Havzası’nda yer alan Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ illerini gösteriyor. Sa-dece görsel olarak bile farkın ne kadar büyük olduğunu gör-mek olanaklı.

Ergene’deki 3 ilden alınan 764 su örneğinin 316’sın-da (yüzde 41,4) arsenik tespit edildi ve bu değer Antalya’dan 15 kat fazla. Örneklerden 25’i (yüzde 3,3) sınır değeri aşıyor ve bu suların içme suyu olarak kullanılmaması gerekiyor. En çok arsenik tespit edilen iller Tekirdağ 140 örnek (8’i sınır değer aşımı); Kırklareli 74 ör-nek (13’ü sınır değer aşımı) ve Edirne 106 örnek (4’ü sınır de-ğer aşımı) olarak belirlendi.

Antalya’nın 15 katı

Alüminyum sulara yerka-buğundan, arıtma tesis-

lerinde kullanılan alüminyum içeren bileşiklerden ve en çok da endüstriyel atıklardan bulaşıyor. Dünya Sağlık Ör-gütü alüminyumu suda sağlık için önem arz eden kimyasal-lardan biri olarak değerlen-dirmiş ve sularda bulunabile-ceği maksimum miktarı litre-de 200 mikrogram olarak sı-nırlandırmıştır. Bu sınır değe-rin üzerindeki suların içilme-sinin çeşitli sağlık sakıncaları doğuracağı düşünülüyor. Yu-karıdaki grafikte analiz edilen sularda tespit edilen Alümin-yum miktarları gösteriliyor. Grafik 3 ayrı grafiğin üstüste konmuş hali olarak görülme-li. Turuncu renkli kısım Koca-eli; ortadaki mavi renkli kısım Antalya ve en sağdaki kırmı-zı renkli kısım Ergene Havza-sı illerini gösteriyor.

İçilmemesi gerekGrafikte en altta yer alan

ve başında 200 yazan çiz-gi aşılmaması gereken sınırı gösteriyor. Görülebileceği gi-bi gerek Kocaeli ilinde ve ge-rekse Ergene ilindeki sularda bulunan alüminyum düzeyleri endüstriyel faaliyetlerin çok zayıf olduğu Antalya iline kı-yasla çok yüksek. Ergene’de analiz edilen toplam örnek sayısı 764; alüminyum tes-piti yapılan örnek sayısı 181 (yüzde 24) ve litrede 200 mikrogram olan sınır değeri aşan örnek sayısı ise 29 (yüz-de 3,8) olarak belirlendi.

Kocaeli ilinde analiz edilen ör-nek sayısı 106; alüminyum içer-diği tespit edilen su örneği sayı-sı 49 (yüzde 46) ve sınır değeri aşan örnek sayısı ise 10 (yüzde 9,4) olarak tespit edildi.

Her bir analiz örneği bir köy ya da mahalle bazın-da bir yerleşim noktasından alındı. Dolayısıyla sınır değe-rin aşıldığı yerlerdeki suların içme suyu olarak kullanılma-

ması gerekiyor.Antalya ilinde ise analiz edi-

len 569 örnekten sadece biri alüminyum için belirtilen sınır değeri aşıyordu ve tespit edi-len alüminyum düzeyleri ge-nel olarak çok düşüktü.

Sonuç olarak Ergene Havzası’nda arsenik kirliliği-nin; Kocaeli’de ise alümin-yum kirliliğinin daha yoğun olduğu elde mevcut kısıtlı bil-giyle bile söylenebilir.

Burada arsenik ve alümin-yum üzerinden yapılan değer-

lendirmenin genel olarak di-ğer ağır metaller için de ge-çerli olduğu söylenebilir. Ko-caeli ili ve Ergene Havzası ille-rindeki sularda gözlenen ağır metal kirliliği jeolojik bulaş-malarla açıklanamaz. Tarımsal ama özellikle endüstriyel faali-yetlerden kaynaklanan bir kir-liliğin göstergesi olarak görül-melidir. Sağlık Bakanlığı’nın yürüttüğü çalışmada bölge-deki topraklardan, Ergene Nehri’nin değişik noktaların-dan, arıtma ve deşarj nokta-larından alınan örneklerde de kirlilik tespiti çalışmaları yapıl-mıştır. Bu verilerin tamamının üst üste konulması çok daha doğru ve kesin bir bilgi sağla-yacaktır.

YARIN: Hangi yerleşim bölgelerindeki sularda kirlenme daha çok? Neler yapılabilir?

Bu yazı dizisinin ilk iki bölümünde Sağlık Bakanlığı’nın 2011-2016

yılları arasında yürüttüğü “Ko-caeli, Antalya, Tekirdağ, Edir-ne, Kırklareli illerinde çevresel faktörlerin ve sağlık üzerine et-kilerinin değerlendirilmesi pro-jesi” hakkında bazı bilgiler ver-miştim. Önceki yazılarda ağır-lıklı olarak gıdalardaki sorun-lara dikkat çekmiştim. Bu ya-zıda Sağlık Bakanlığı’nın Erge-ne Nehri Havzası’nda yer alan Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ il-leriyle, Kocaeli ve Antalya ilin-de sulardaki kimyasal kirletici-leri tespit etmek için yapmış ol-duğu araştırmanın bazı sonuçla-rına yer vereceğim.

Bakanlığın çalışmadan elde ettiği sonuçların Ergene Havza-sı’ndaki ve Kocaeli bölgesindeki kimyasal kirliliği çok net bir şe-

kilde ortaya koy-duğunu gösterme-ye çalışacağım.

Çalışmada sula-ra bulaşması muh-temel pek çok ağır metal kalıntısı araştırıldı. Hepsine yer verme olana-ğı yok bu nedenle sulardaki genel du-ruma işaret ettikten sonra, su-larda sık rastlanan bir kirletici olan alüminyum ve nadir bulun-ması gereken arsenik kalıntıla-rına değineceğim sadece. Ama sulardaki kimyasal kirliliğin ne düzeyde olduğuna değinmeden önce meselenin gözden kaçırıl-maması gereken başka bir yö-nüne dikkat çekeceğim.

Bir gezegende su yoksa ha-yatın gelişmesi mümkün değil. Yeryüzündeki hayatın ortaya çı-

kışı ve devamlılığı da su olmasa mümkün olmayacaktı. Uygarlık tarihi su krizine girdiği için yı-kılan uygarlıklarla dolu.

Kriz kapıda!İklim krizi, doğadaki kimya-

sal kirlenme, nüfus artışı, or-man ekosistemlerinin tahribi gi-bi günümüz uygarlığının gün-cel sorunları bir kez daha ciddi bir su krizine neden olacak gibi görünüyor. Uluslararası İklim Değişikliği Paneli`nin (IPCC) 3.

Tahmin Raporu’na göre Türkiye önümüzdeki yıllarda ciddi ku-raklık tehdidiyle karşı karşıya kalacak. Örneğin Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu’yu kap-sayan bölgelerde yağışlar yüzde 20-50 oranı arasında azalacak. Üstelik zamanla artacak nüfus suya yönelik talebi daha da artı-racak. Ancak bu tahminlere su-lardaki kimyasal kirlenme dahil değil. Oysa nüfus artışı ve iklim krizinin doğuracağı su kıtlığı sorununun, sulardaki kimyasal kirlenme sorunuyla birlikte de-ğerlendirilmesi gerekiyor. Kim-yasal maddelerle kirlendiği için içilebilir olma özelliğini yitirmiş bir su varlığını tükenmiş, kul-lanılamaz bir varlık olarak gör-mek gerekir. Böyle bir durum-da su kıtlığının yol açacağı so-runların çok daha şiddetli olaca-ğı da açıktır.

H A L K T A N G İ Z L E N E N R A P O R

Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık

3

BÖYLE ZehiRleniYORUZ

Ülkemizde mevcut su varlıklarını dikkatle korumak

gerekirken mevcut durum bunun tam aksinin yapıldığını gösteriyor. Kocaeli bölgesi ve Ergene Nehri’ndeki kirlenme bunun tipik bir örneği ve bu bölgeler ülkemizde yeraltı ve yerüstü sularının kimyasal maddelerle belki de en çok kirletildiği yerler. Ergene Nehri’ne sanayi tesislerinden boşaltılan atıklar nehrin doğal debisinin 6 katı. Her gün 240 bin metreküp kentsel kullanımdan açığa çıkan atık su da herhangi bir arıtma işlemi yapılmadan nehre boşaltılıyor. Ergene Havzası’nda 2000’den fazla sayıda sanayi tesisi var ve bu tesislerin yüzde 82’si Tekirdağ, yüzde 10’u Kırklareli, yüzde 8’i Edirne’de yer alıyor. Suların kirlenmesine neden olan en önemli sektörler tekstil, deri, kimya, gıda ve metal sektörleri. Endüstriyel kirliliğin fazla olduğu bir diğer bölge Türkiye’nin İstanbul’dan sonra ikinci büyük sanayi merkezi olan Kocaeli ili. Gerek Ergene ve gerekse Kocaeli kanser tartışmalarında sıklıkla gündeme gelen bölgeler.

Endüstriyel atıkAraştırmada 1440 su örneği

çalışıldı. Bu sularda tespit edilen bazı pestisitlere ve poliaromatik bileşiklere dün değinmiştim. Bu örneklerde ayrıca endüstriyel ve tarımsal faaliyetlerden sulara bulaşan arsenik, kurşun, kadmiyum, civa gibi ağır metallerin yanı sıra; alüminyum, antimon, bakır, baryum, berilyum, bizmut, çinko, demir, gümüş, kalay, kobalt, krom, manganez, molibden, nikel, selenyum, sezyum, stronsiyum, lityum, vanadyum ve talyum elementleri araştırıldı. Çalışma sonuçları endüstriyel faaliyetlerin çok sınırlı olduğu Antalya ili ile kıyaslanarak Ergene Havzası ve Kocaeli ilindeki kirlilik düzeylerinin endüstriyel faaliyetlerden açığa çıkan atıklardan kaynaklanıp kaynaklanmadığı anlaşılmaya çalışıldı.

ERGENE Havzası’NdaKİ KENTLERdE aRsENİK,

KocaELİ’dE İsE aLümİNyum KİRLİLİğİ ÇoK yüKsEK

antalya ve Ergene Havzası illeri sularda arsenik kalıntısı kıyaslama

alüminyum tespit edilen örneklerin dağılımı

aRsENİK mİKTaRı sıNıRLaRı aŞmıŞ

AğIR mETAllER Kol GEzİYoRHEPsİ dE ENdüsTRİ mERKEzİNdE

YÜZ ÖRNEĞİN yarısında alüminyum