kÜltÜr cografyamizda hz. muhammed -...
TRANSCRIPT
KÜLTÜR COGRAFYAMIZDA
HZ. MUHAMMED ULUSLARARASI SEMPOZYUM
(ORTA ASYA, KAFKASYA VE BALKANLAR)
-11-
(7-8 Mart 2009) ADAPAZARI -SAKARYA
DÜZENLEYEN ·
DiYANET iŞLERi BAŞKANLIG I &
SAKARYA ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT FAKÜLTESi
DIYANET iŞLERi BAŞKANLIGI YAYlNLARI
DOKUZUNCU OTURUM 171
TÜRK iSLAM EDEBiYATININ iLK ÖRNEKLERiNDEN AŞlK PAŞA'NIN "GARiB-NAME" iSiMLi ESERiNDE HZ. PEYGAMBER
Doç. Dr. Salih KARACABEY*
1. ANA HATLARlYLA YAZAR VE ESERi
Asıl adı Ali olan Aşık Paşa, 1272 yılında Kırşehir yöresinde Arapkir'de doğmuş; Selçuklu devletinin son, Osmanlı'nın ise ilk yıllarını görmüştür. Şeyh il yas diye de bilinen dedesi Baba ilyas, Horasan'dan Anadolu'ya gelmiş bir din alimi ve Sünni bir mutasawıftır. Baba ilyas halkın eğitim-öğretimine ve toplumun sosyal bütünlüğüne dönük çalışmalarla devrin Selçuklu hükümdan 1. Alaeddin Keykubat'ın takdirini kazanmıştır.1 Fakat talebeleri arasında yer alan Baba ishak isimli bir şahsın faaliyetleri, Baba ilyas'ın sonunu hazırlamıştır. Onun talebesi arasına girerek kendini gizlerneyi başaran bu şahsın gerçek amacı bir Rum Devleti kurmaktı. Bu amaçla Baba ilyas'ın müridierinden bazılarını da kandırıp yanına alır. Hıristiyanların desteğini de alarak isyan ç ı karır. Baba ilyas, bu isyana man i olamadığı gibi onun içerisindeymiş gibi algılanı r ve öldürülür.2
Aşık Paşa, Baba ilyas'ın dört erkek evladından Muhlis Paşa'nın oğludur. Muhlis Paşa, devlet hizmetinde önemli görevlerde bulunmuş kültürlü bir insandır. Ancak, böyle makamlarda bulunan kişilerin başına gelebilecek sıkıntılardan kurtulamaz; çeşitli kıskançlıklara maruz kalır. içinde bu lunduğu şart ları gerçekçi bir gözle okuyup, geleceğinden endişe ettiği_ için oğlu' Ali'yi, babasının talebelerinden Şeyh Osman'a emanet eder. Onu yetiştirip kendi kızıyla evlendirmesini ister. Şeyh Osman, Aşık Paşa'nın zahiri ve batıni ilimlerde yetişmesi için elinden geleni yapar. Böylece Aşık Paşa Arapça, Farsça, ihranice ve Ermenice bilen, ilim dünyasının önemli şa hsiyetlerinden biri olarak yetişir. 1332 yılında doğduğu yer olan Kırşehir'de vefat eder.
* U. O. Ilahiyat F. Hadis Öğr. Üyesi
ı Bkz. Elvan Çelebi, Menakıbu'I-Kudsiyye, haz.lsmail Erünsal- A. Yaşar Ocak, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 199S, s. S2, 54, 139.
2 Yavuz, Kemal, "Aşık Paşa~ Türkiyat Araştırmaları Dergisi, sy. 13, Bahar 2003, ss.29-39, s30.
72 1 KÜLTÜR COGRAFYAMIZDA HZ. MUHAMMED -ll
Aşık Paşa'nın Garib-name isimli kitabı; Türk dilinde yazılmış, bütün yönleriyle Türk kültürünü tanıtan kıymetli bir çalışmadır. Dönemindeki ilim adamları eserlerini Arapça ve Farsça yazarken Aşık Paşa, Türk milletinin dinini ve peygamberini öğrenebilmesi için Türkçe yazmayı tercih etmiştir. Bu hususa, eserinin sonunda özellikle değinir.3 Osmanlı Türk devletinin kuruluş felsefesini oluşturan kaynaklar arasında sayılacak kadar önemli olan bu eser, Nebevi kültürün Türk milletinin ruhuna yerleşmesine katkı sağlayan kaynakların başında yer almaktadır. Hz. Peygamber'in hayatını çok güzel ve akıcı bir üslupla, sosyal konular içerisine serpiştirerek anlatan bu eser, peygamber sevgisini mükemmel bir şekilde işleyen ilkTürkçe Mesnevi olma özelliği de taşımaktadır. 10.613 beyitten oluşan Garib-name'nin; işlediği konular, içerdiği bilgiler ve sahip olduğu üslup açısından, Süleyman Çelebi'nin eşsiz eseri Vesiletü'n-Necat (Mevlid) dahil4 pek çok esere kaynaklık ettiği anlaşılmaktadır.
Bu kıymetli eseri yayına hazırlamak suretiyle toplumun istifadesine sunan Sayın Prof. Dr. Kemal Yavuz şu değerlendirmeyi yapmaktadır:
"Garib-name gibi eşsiz bir eserin neşredilip edebiyat ve kültür dünyam1za kazandmlmasJ başta gelen bir vazife olmali idi. Zira bu büyük eser;
1-Anadolu Türkçesi ile yazllm1ş Türk edebiyatmm XIV. yüzyildaki en büyük mesnevi oluşu,
2-Telif olup tercemeye yer vermeyişi,
3-Türk hayat ve yaşaylŞini en iyi şekilde yans1tmas1,
4-Türk kültürünü büyük ölçüde kendinde toplamas1,
S-Genel anlamda devrinin sosyal yönünü vermesi ve hedefler göstermesi,
6-Tertibi ve konulan işleme açlSindan bir benzerinin {Julunmamas1,
7-Eie alman konulan çok aÇJk ve sade bir şekilde an/atmasi,
8-Anado!u'da gelişecek olan Türk edebiyati alanmda ilk yazdan edebi eserlerden olmasi ve bu yönü ile edebiyat1m1zm şekillenmesinde temel eserlerden birini teşkil etmesi,
9-0n dördüncü yüzylldan beri, her zaman için, Türkçe'nin önde gelen bir dil hazinesi o/mas1 ve Şairinin dil şuuruna sahip bulunmasi
1 O-Nasihat edebiyat1m1zm içinde yer almasi, gibi yönlerden değerini hiçbir zaman kaybetmeyecek eserdir."5
3 Kitabın onuncu blölümünün onuncu kıssasının başlığında müellif bizzat buna işaret etmektedir. Bkz. Aşık Paşa, Garib-name, TOK Yay., Istanbul 2000, ll, 2, 924-925.
4 Yavuz. Kemal, •Mevlid'in Türkçe Kaynakları Şerhleri ve Mevlid Metni Üzerine•; Süleymen Çelebi ve Mevlid, Yazılışı, Yayılışı ve Etkileri, Editör: Mustafa Kara- Bilal Kemikli, Osmangazi Belediyesi, Bursa, 2007, s. 61-86.
S Yavuz, Kemal, Aşık Paşa, Garib-name, TDK Yay, lstanbul2000, Önsöz, s.X.
DOKUZUNCU OTURUM 173
Verdiği bilgilerde kaynak olarak Kur'an'ı öneeleyen ve hatta Hz. Peygamber'in konumuna dahi Kur'an penceresinden bakan yaklaşımıyla da dikkat çeken eserin bu yönü, özel olarak ele alınmayı hak eden bir niteliğe sahiptir. Özellikle nübüvvet anlayışı ve Hz. Peygamber'in konumuna bakışıın·ı belirlerken fikirlerini Kur'an, Sünnet ve tasavvufı düşüneeye dayandırdığı görülmektedir.
ll. NÜBÜWET KURUMU VE HZ. MUHAMMED
Peygamberler, insanlar arasında elbette Allah'a iman ve O'nun sevgisini kazanma noktasında diğer insanlardan daha öndedirler. Zira onlar Allah'a iman ve O'nun dinine davet konusunda başlarına gelen sıkıntılara hiç yüksünmeden katlanmışlardır. Nitekim Hz. Peygamber de, "en büyük belalara marUz kalanların peygamberler olduğunu" ifade etmiştir.6 Aşık Paşa, Garib-nôme'nin
altıncı bölümün altıncı kıssasında peygamberlerin imtihan şartlarının ağırlığına değinir; bu durumlarına rağmen en ağır şartlarda dahi Allah'a yakın olduklarını anlatır. Ateşe atılan Hz. İbrahim, kurban edilmek üzere bıçağı boğazında hisseden Hz. İsmail, kuyudaki Hz. Yusuf, balığın karnındaki Hz. Yunus, ağrı ve sıkıntıları dayanılmaz noktaya ulaşan Hz. EyyCıb gibi peygamberlerden hiçbiri durumundan şikayet etmemiş, hatta içinde bulundukları ortamı hayatlarının en mutlu anı gibi yaşamışlardır.7
a. Nübüvvet
islam inanç esasları açısından nübüvvet kurumsal bir yapıdır. Bütün peygamberler bu yapının birer parçalarıdır. Aşık Paşa bu inanca uygun olarak, Hz. Adem'den Hz. Muhammed'e kadar bütün peygamberleri tek bir vücudu oluşturan organlar gibi görmektedir. Hatta mesele iyi anlaşılsın diye, bunlardan bazılarını örnek olarak bulundukları yer açısından vücudun bir organına benzeterek açıklamaktadır:
Yüz bin ü yigirmi dörd bin enbiya
Dörd yüz ol k1rk dörd tabakat-t evliya,
Birlik içre cümlesi bir ci sm idi
Cism içinde bunca dürlü ism idi,
Her birinün bir şekil ahvalleri
Birlik içre bir gibidur halleri,
Baş gibi göz gibi kulak gibi ·
6 Darimi, Rikak, 67; lbn Hıbban, Sahih, VII, 160; Hakim, eı-Müstedrek, ı, 99-100. 7 Aşık Paşa, Garib-name, ı, 2, 773-781.
741 KÜLTÜR COGRAFYAMIZDA HZ. MUHAMMED - ll
Dil gibi hem el ayak gibi, 8
Her birisi bir şekil yumuşdad1r
illa baksan kamu si bir işdedir,
Her biri bu birlik içre gör n ed ür
Dinle imdi kim hikayet nitedür.'tfJ
Baş gibi göz gibi kulak gibi
Dil gibi hem el ayak gibi. 70
Bu bakış açısı aslında Kur'an da yer alan 11bütün peygamberlere iman" olgusuyla örtüştüğü gibi Hz. Peygamber'in, "bütün peygamberlerin kardeş"11 ve "getirdikleri değerlerin ortak olduğu"12 hakkındaki hadisleriyle de uyumludur. Bu cümleden olarak Hz. Ademi tan ıtmakla başlayıp şu ifadelerle giriş yapar:
Kimisi ayak durur bu birliğe
ilkin ol geldi cihana d irliğe,
Bunca y1/ halk1 götürüp yöridi
Cümle ha/km asli andan du redi. 13
Bu ifadeyle Aşık Paşa burada Hz. Peygamber'in "Hepiniz Ademdensiniz, Adem ise topraktandır:'14 hadisine atıf yapmış gibid ir. Diğer peygamberlerin hayatlarında öne çıka·n önemli o laylar ve konumlarına göre vücudun bir azasına benzeterek Hz. Peygamber'e kadar gelir15 ve hemen sonra "Nebimüz Aleyhisselam" başlığını atar.
b. Nübüvvet içinde Hz. Muhammed'in Yeri
Aşık Paşa peygamberlerin sistem içerisindeki yer ve konumlarını anlatma-ya şu beyitlerle başlar:
Kimisi başdur kim ol düzdi işi
Kamusmm serveridir ol kişi,
Akli- la devlet dahi anda idi
Anun içun ne dilerse işledi,
8 Aşık paşa, ı, 1, 7()-71, 6-11. 9 Aşık Paşa, ı, 1, 72-73. 1-4. 10 Aşık paşa, ı, ı, 70-71,6-11. 11 Buhari, Enbiya, 49; lll, 1270; Ahmed b. Hanbel, Müsned, ll, 319; lbn Hıbban, Sahih, XIV, 74. 12 Buhari, Enbiya, 52, 111,1284; Ed eb, 78, V, 2268; ibn Mace, Zühd, 17, 11,1400; lbn Hıbban, Sahih, ll, 371. 13 Aşı k Paşa, 1, 1, 72-73,6-7. 14 EbO Davud, Edeb, 120, IV. 331. 15 Aşık Paşa, ı, 1, 74-83.
Hiç kirnesne hükmini döndermedi
Kalmadi kimse ki baş endirmedi,
DOKUZUNCU OTURUM 1 75
Hz. Peygamber'in konumu ile ilgili bu tespitin kendisine ait olmayıp Kur'an· ayetine dayandığını da
0_,.~ ;:; .q (.)"81 ;sf~.:; ı~f.:; ~ (.)"~ ~t5 .q! ;ıd.::)~ ~ ~ ;
(Biz seni bütün ·insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insan ların çoğu bunu bilmezler)16 ayetine işaretle belirtmektedir. Diğer
peygamberleri vücudun çeşitli organlarına benzetirken Hz. Muhammed'i (sav) insan bedeninde baş ile somutlaştırır. Vücut için baş ne ise nübüwet kurumu içerisinde de Hz. Muhammed odur. Nasıl baştan sonra bir şey yoksa Hz. Muhammed'den (sav) sonra da peygamber yoktur. Aşık_ Paşa'ya göre bu duruma bizzat Hz. Peygamber'in kendisi de "Benden sonra peygamber yoktur"17
diyerek dikkat çekmişti r:
Kamular aza-y-d1 ol baş durur
Hak yolmda biriküp ol yoldaş durur,
Çünki baş oldu vücud old1 tamam
Hem rükıi'u hem sücıid o/dt tamam,
Ol gelicek o/dt h atm i enbiya
Geldi hem anun nurundan evliya,
Anun üzre kimse gelmedi da ht
Hem da ht gelmeyiser tan n hakkt,
Kale Aleyhisselam, la nebiyye ba'di'8 (~~ <i! 'l )
inanç esası olarak bütün peygamberlere iman ve Allah'ın kendilerine verdiği görevi yerine getiren seçilmiş insanlar olduğunu kabul etmek bütün Müslümanların kabul ettiği iman esası dır. Ancak ll Alemiere rahmet olarak gönderilen son peygamber" vurgusu Kur'an'ın ifadesidir. Buna göre doğru bilgilerle Hz. Peygamber'in farklı özelliklerine vurgu yapmada bir yanlışlık yoktur. Aşık Paşa'nın Hz. Peygamber hakkındaki değerlendi rmeleri bu çerçeve içerisinde görülebilecek niteliktedir.
Çün habib'i ktldt Hak beglerbegin
·Ana bi/dürdi kamu işler yegin,
Ana virdi yigreğin ta'atlarun
16 Sebe; 34/28. 17 Buhari, Enblya,51,111, 1273; Müsıim, imaret, 44,111,1471, ibn Hıbban, Sahih, XV, 110 18 Aşık Paşa, ı, 1, 82-83, 3-11.
76 1 KÜLTÜR COGRAf!YAMIZDA HZ. MUHAMMED- ll
Ana açdt kutlusun sa'atlarm,
Ana virdi yi grek üm m et kamudan
Azad anun ümmetidir tamudan19
Aşık Paşa özellikle son iki mısra için,
~~ 5;.y.:; pı::;. 5~.:; ~"'~~ 5J~~ ~~..:..;,._;.i ~i:;;..~ .,. ""' ... .... , \.-----
"Siz, insanların iyiliği için ortaya çkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötü lükten meneder ve Allah'a i nanırsınız .... "20 ayetini de delil olarak sunar.
Ol ki hazret beglerüdür şeksüzün
Enbiya vü ev/iyadur gör yüzün,
Dinle beglerbegi kimdür iy sa fa
Mustafadur Mustafadur Mustafa2 '
mısralarında olduğu gibi peygamberler içerisinde Hz. Muhammed'i öne çıkardığı birçok açı klamasına rastlamak mümkündür.
Aşık Paşa, Hz. Peygamber'i bazı yönlerini vurgulamak sOretiyle anlatı r. Nitekim kitabın henüz başında Allah'a hamd'den sonra RasGiullah'a (sav) salavat kısmında kullandığı ifadeler; Hz. Peygamber'in insanlık ve nübüvvet içerisindeki seçkin yeri, güzel ahlakı, dindeki konumu hakkında müellifin yaklaşımını anlamaya yarayacak ipuçları vermektedir. Bu ifadeleri kendi yazdığı gibi okuduğumuzda;
"Andan sonra sılat-ı salavat-ı zakiyat ve teslimat-ı layikat şol merkad-i mutahhar ve ravza-i münevver, hulasa-i mevcOdat ve nekave-i kayinat, iki alemin Rahmeti ve beni ademin safveti fahru evtad ı Adem kutbu evtadı'lalem menbai.J'I-cudi ve'l-kerem efsahu'I-Arab ve'lacem sadıkun bila kezib Muhammedü'bnü Abdi'l-muttalib salavatu l-lahi ve selamuhO aleyhi ve ali ve ashabi üzerine nisar olsun:122 demektedir. Yukarıdaki cümle içerisinde yer alan, "hulasa-i mevcCıdat ve nekave-i kayinat""iki alemin Rahmeti'~ "beni ademin safveti'~ "fahru evtad1 Adem': "menbau'/-cCıdi ve'l-kerem:' "efsahu'/-Arab ve'/-Acem:"'sadikun bila kezib'~ "Muhammedü'bnü Abdi'l-muttalib" ifadelerden her birinin eser içerisinde üzerinde d urulan hususlar olduğu görülmektedir. Bu ifadelerin muhteva analizinin yapılması bile Aş ık Paşa'nın Hz. Peygamber hakkındaki düşüncelerini okumaya yardımcı olabilir.
19 Aşık Paşa, ll, 2, 492-493, 5-7. 20 Al-i im ran, 3/11 O. 21 Aşık Paşa, ı, 2, 664-665, 5-6. 22 Aşık Paşa, Garib-name, ı, 1, 3-5, nr. 1-3.
DOKUZUNCU OTURUM 1 77
1. Nur-i Muhammedi
Eserin ön sözünde yer alan 1/hu/ôsa-i mevcıidôt ve nekôve-i kôyinôt" ifadesinin içeriğinden nur-i Muhammedi'nin kastedildiği anlaşılabilir. Tasavvufı düşüncenin Hz. Peygamberle ilgili islam kültürüne kazandırdığı önemli terimlerden biri de Hakikat-i Muhammediye veya Nur-ı Muhammedi kavramlarıdır. Hz. Muhammed'in nüru yaratıldıktan sonra Adem'in ondan yaratıldığı fikri üzerine bina edilen bu düşünce, tasavvufı eserlerin önemli konu başlikları arasında yer almaktadır.23 Eserinin dokuzuncu bölümünün birinci kısmını bu konuya ayıran Aşık Paşa, meseleyi ll Beyan-t Tahkik-i Hi/kat-i NOr-t Muhammed/ Aleyhisselôm ider bil kim Hak Tea la inôyetinden Anun N Cm m Ya rat dt ve ol NO rdan Dokuz Fe/ek Yaratdt ve Eflôk Eserin Alem-i Cismôniye Gönderdi Tertib-i/e" başlığı altında ele alır.24 Başlıktan da anlaşılacağı üzere bu bölümde Hz. Muhammed'in varlığından meydana getirildiği için, bütün ka inatın yaratılışına da temas eden uzunca bir açıklama bulunmaktadır. Metni olduğu gibi almak ve her biri hakkında değerlendirme yapmak tebliğ'in hacmi açısından mümkün olamayacağı için, sadece nıir-1 Muhammedi kavramına yüklediği fonksiyonu anlamaya yardımcı olacak fikirlerini öne çıkarmaya çalışmak durumundayız.
Yüce Allah kendisindeki gizlilik perdelerini kaldırdı. Kendisini tanıtmak istedi. Hava, su, ateş ve toprak dahil hiçbir şey yokken Allah "kün (ol)11 dedi. Bu em irden,
"Toğdt ewel kôf u nOndan akl-t kül
Ak/-1 külde gizledi gene ü us0/'125
<(j.r.s=_, ~'~Ilah on/an sever,onlar da O'nu sever 5/54. ayetinde de ifadesini bulan; Allah'ın kullarını, mü'minlerin de Rabb'lerini ve kaynağı ilahi olan sevgi ile birbirlerini sevrnelerini bununla açıklar.
"Ol mahabbet Tanfl'dan bir nOr-tdt
Kim bu yir gök yoğ-iken mamıir-tdt"
Ayette belirtilen bu 1/sevgi': yer ve gök yaratılmadan Tanrı'dan gelmiş parlak bir nur bir ışık idi. Bunun ne olduğunu ise,
"Ehl-i dan iş ak/-1 kül dirler ana
Ata o/dur kamuya önden sona"26
beytiyle açıklar. "ilim sahipleri ona Akl-1 kül derler" ifadeleriyle açıkladığı bu
23 Bkz. Döner, Nuran, Tasawuf Kültüründe Hz. Peygamber Tasawuru, Basılmamış Doktora Tezi, U OS-BE, Bursa 2007. s. 7-46.
24 Aşık Paşa, ll, 1,310-311. 25 Aşık Paşa, ll, 1,314-315,4-11. 26 Aşık Paşa, ll, ı, 316-317,1-3.
78 1 KÜLTÜR COGRAFYAMIZDA HZ. MUHAMMED- ll
sevgi Hz. Muhammed'in (sav) kendisidir. Baştan sona bütün varlıkların atası odur. Bunun, ilk yaratılan şey olduğunu ise,
ilk yaratd1 kudretinden ak/-1 kül
Ol-durur ewel gelen ol ulu kul"
beytiyle açıklar. Akl-ı kül'den kastedilenin Hz. Muhammed (sav) olduğuna ise;
"Man ide ol akl-1 küldür iy safa
Su ret içre ad1 kimdür Mustafa'127
(Ey gönlü açık insan! O, mana aleminde Akl-ı kül olarak bilinir. Bu dünyadaki adı ise Mustafa'dır) beytiyle açıklık getirir.
Fonksiyonları açısından bakılı nca Akl-1 kül aynı zamanda her şeye yol gös-teren yolları aydınlatan ışıktır.
Nefs-i kül cisminde arş hemçün dimag
Andan olur ak/-1 kül ana çerag
Ruşen ol nurdan bu cümle mah/Ctkat
Yir ü gök ü ci sm ü can u akl u zat
Ol-durur ol Allah ögdügi sira c
O/dur ahir kamunun başmda tae
Yüce Allah'ın Ve dôiyen ila'llôhi biiznihive sirôcen mü n ira (33/46) ayeti ile övdüğü kandil odur. O, bütün varlıkların baş tacıdır .. O nur sebebiyle bu varlıkların hepsi; yer, gök, cisim, can, akıl ve zat aydınlık içindedir.28 Aşık Paşa'nın da delil olarak gösterdiği ve Hz. Peygamber'in nuruna işaret olarak yorumlanan "Ey peygamber, biz seni. .. nuriandıran bir ışık olarak gönderdik"29 ayeti her ne kadar bazı alimler tarafından "Cehalet ve şaşkınlık zulmetinde akılları, gönülleri aydınlatıp doğru yolu gösteren bir ışık"30 olarak tefsir edilse de bunu nur-i Muhammedi diye yorumlayan çok sayıda müfessir ve onu takip eden tasawufı düşünce müntesibi bulunmaktadı r. Ayrıca " ... Doğrusu size Allah'tan bir nur ve apaçık bir kitap· gelmiştir:'3 1 ayetinde geçen nur kelimesi de Hz. Peygamber'e işaret olarak kullanılm ışt ı r.32
Akl -ı küll'ü sevgi olarak kabul ettiğinde de yine Hz. Muhammed'i kastetti-ğini şu ifadelerle anlatmaktadır.
27 Aşık Paşa, ll, ı, 340-34ı, S. 28 Aşık Paşa, ll, ı, 318-319,7-9. 29 Ahzab, 33/46. 30 Yaz.ır, eımalılı Muhammed Hamdi, Hak Dini Kur'an Dili, VI, 3911. 31 M:lide, S/15. 32 Bkz. Döner, a.g.t, s. 7-46.
"Bunlan Hak anda ilk cem' eyledi
Kendü nCtrm ortada şem' eyledi
Degme birnevirdi andan bir nasib
·ra cihanda zahir ola ol Habib
Ol mahabbet kim Çalap'dan var-1d1
Bil kim ola ak/-1 kül'e mimar-1d1'133
DOKUZUNCU OTURUM 1 79
Allah, akl-ı külden arşı, arşdan yıldızları yarattı. Onlara tayin ettiği mekanda durma özelliği verdi. Allah ilk önce bunları topladı ve kendi nurundan onlara ışık verdi. Sonunda dünyada sevgili peygamberinin görülmesi için her birine o ışıkdan (nurdan) bir naslb verdi. işte Allah'ta bulunan sevginin o akl-ı küll'e mimar olduğunu bil. Akl-ı kül vücuda, o da can'a benzer. O her şeye emrini dinleten sultan gibi arşın üzerine oturdu.34
Kur'an'ın beyanından anlaşıldığına göre de Allah Adem'i yaratmış ve meleklerden ona secde etmelerini istemiştir. Bu emre uyan melekler de Adem'e secde etmiştir.35 Aşık Paşa'nın anlayışına göre aslında meleklerin secde etmesinin sebebi de Hz. Muhammed'in nurudur: ·
Mustafa nCtrm alup geldi bile
Lacerem ins ü melek secde k1/a36
Her ne kadar rivayetlerde sıhhat açısından bazı problemierin varlığı tespit edilse de37 Aşık Paşa, Muhammed! nurun Hz. Adem'den itibaren bütün peygamberler tarafından taşındığını düşünmektedir. Ona göre, Muhammed'in nuru olan bu gizli hazine, bu nişan Adem'den NCıh'a geldi. Nuh'un zatında kalıp eğleşti ve tufanda onun kurtuluşuna sebep oldu. Sonra Allah'ın dostu olan ibrahim'e geçti. ibrahim o nur sayesinde zafere ulaştı. Mustafa nuruna sahip olduğu için Allah, ibrahim'i dost edindi. Bundan sonra o nur ismail'e geçti. ismail'i bıçak kesmedi ve yerine koç gönderildi, bu yüzden onun yerine koç kurban edildi. işte bu yüceliğin hepsi Hz. Muhammed'in nuru sebebiyle idi. ismail'in masumiyeti veya iyiliklerle örtülmüş olmasından d9layı değildi.38
Nur ondan da gitti ve bu kez Yusuf'a geldi. O, Yusuf'un yüzüne konmuştu ve etrafa ışık saçıyordu.39 Yusuf'un kuyu içinden çıkıp devlete kavuşması o nur sayesinde idi. Sonra bu nur im ran Oğlu Musa'ya geldi. Onun için Nil açılıp yol
33 Aşık Paşa, ll, 1, 320-321,4-6. 34 Aşık Paşa, ll, 1, 320-321,2-6. 35 Baka ra, 2/34. 36 Aşık Paşa, ll, 1, 324-325, 2-3. 37 Bkz. Ahat lı, Erdinç, Peygamberlik ve Hz. Muhammed'in Peygamberliği, Değişim Yay.lstanbul2002,
s. 90-91. 38 Aşık Paşa, ll, 1, 324-325,4-1 O. 39 Aşık Paşa, ll, 1, 324-325, 11.
80 1 KÜLTÜR COGRAFYAMIZDA HZ. MUHAMMED - ll
verdi: Kendi geçti, Firavun kalıp boğuldu. işte bu haber doğudan batıya yayıldı. O nur bu kez Davud Peygamber'e geldi; bu yüzden demir onun elinde , mum oldu. Davud'dan Süleyman Peygamber'e geçince bahtı açıldı ve tahtını rüzgar taşıdı. insanlar, periler, cinler, kurtlar, kuşlar ve bütün hayvanlar o nur sebebiyle ona hizmetçi olmuşlardı. isa'nın nefesinde de o nur vardı. Bu yüzden vi raneler bayındır olur, ölüler dirilirdi. O n uru ne zaman üflese o anda ölü hayat bulurdu. isa Peygamber göğe yükseldikten sonra bir müddet o nur gözlerden uzak kaldı.40
Ad em Peygamber'den beri var olan o nur yoluna devam ediyordu. Sonunda Abdulmuttalib'in oğlu Abdullah'ın alnında yer etti ve güneş gibi parlamaya başladı.
Ol-durur pes ilk gelen ol ulu kul
Ahir anun akltdur ol akl-t kül
Ayruğt cümle anun cüzvi-durur
Her çi kim u/vi vü ya süfli-durur
Hak am sevdi an m var eyledi
Pes Habibüm diyüp ikrar eyledi
Alem içre ber-güzide ol-durur
Ademide nıir-t dide o/-durur41
2. Habibullah
Aşık Paşa'nın özellikle vurguladığı hususların başında, Habibullah sıfatıyla ilk yaratılan varlığın Hz. Muhammed (sav) olduğu ve geri kalan bütün varlıkların O'nun hatırına yaratıldığı hususu gelir:
Ey/e kim sevdi Çal ap ol Ahmed'i
Hem resu/üm hem habibimsin didi.,
Hem didikim sen değülmisin ayan
Yaradur degüldim kevn-ü mekan,
.!};ı\j )ll ..::...il>- w,!}')! }"sen olmasan alemleri yaratmazdtm"42
Cümle sen ün dostluğunçün ey/ed üm
Sen ün admla bile yazdtm adtm43
40 Aşık Paşa, ll, 1, 326-327, 1-10. 41 Aşık Paşa, ll, 1, 340-341, 6-1 O. 42 Ali eı-Kari, ei-Masneı: thk. Abduıfettah Ebu Gudde, Müessesetü'r-Risale, 2. baskı, Beyrut 1398, s. 2S4. 43 Aşık Paşa, ı, 1, 58-59, 5-8.
Şerh i bir/e eydeyüm her birini
Dinle imdi Tann'nun takdirini,
Ol zaman ki bu cihan yokd1 henüz
Hem zaman u hem mekôn yokd1 henüz,
Ne vücudu ne 'adem vard1 'ayôn
Var-1d1 ol Pôişôh-1 bi mekôn,
Diledi kim 'ôlemi var ey/eye
Kendusun 'ôlemde 1zhôr ey/eye,
ilk yaratd1 Mustafô'nun cômm
Kod1 ol canda muhabbet kamm,
Ewelü mô haleka'llôhu ruhi,
''AIIah'm ilk yarattiği şey benim ruhumdu."44
Sevdi am dost idindi ol Aha d
Kaldi ol dostllğ içinde tô ebed,
Düzdi anun dostllğ1çün 'ôlemi
Hem kopardi 'ôlem içre Adem'i,
Yir ü göğ ü 'arş u kürsi ci sm ü côn
Old1 anun dosllğ1çün bi-gümôn,
Gögi sayvan dutd1 anun üstüne
Yi ri meydan k1ldl Hak ol dostma
Çü n getürdi dünyaya ol serveri
bildi anun geldiğin insü peri45
Rahmet andan toğd1 düş di ôleme
Artadur günden güne demden deme
DOKUZUNCU OTURUM 1 81
Vemô erselnôke illô rahmeten li'l-ôlemin (21 / 1 07)
Ol-durur mürninleri it/en Hak'a
Kim uyarsa ol bu la ömr-i bekô
Aş1k'a mehdi anun ya v/ak şirin
N'eylesün kim eydemez bi nde birin
Malum olmaz dil-ile bu vasf-1 hôl
44 !smail Hakkı, Ruhu'I-Beyan, lll, 56; Ayni, Umdetü'I-Karr, Beyrut, ty., XV, 109; ei-Kettani, Ebu Abdiilah Muhammed b. Cafer, Nazmu'I-Mütenasir, Daru'I-Kütübi'I-Selefyye Mısır ty., s.172. Hadisin sahih. olmadığı bilinmektedir. Bkz. Ad u ni, Keşf, 1, 311.
45 Aşık Paşa, ll, 2, 626-627, 1-11 .
82 1 KÜLTÜR COGRAFYAMIZDA HZ. MUHAMMED - ll
· Bahr-1 umman bardağa s1ğmak muhal
Kimse kim yir yüzini dutmuş ola
Cümle ha/kun aklm1 utm1ş ola
Nice eyde bu dil anun şerhini
Zerreden kim ne bile ol madeni ni
Am kimse n içe eyde nutk-1/a
Hoşdur ana tabi olmak Sidk-lla
Ya rm andan Hak bizi ay1rmasun
Dünya ahir doğru yoldan 1rmasun. 46
3. Mirac ve Mirac ile ilgili Hususlar
Dinle imdi Mustafa miraemi
Hulleden tonu vü nürdan tacm1
Ol gice kim miraca ağd1 Resül
Ne dua kim klld1sa o/d1 kabül,
Subhanellezi esra (17 /1 J
Hak am sevdi anunçün ün dedi
Viribidi Cebrail ge/sün d idi,
Geldi Ci b ri/ ü getirdi bir Burak
Aşık Paşa miracı iki ayrı yönden ele alır. Bunlardan birincisi, bu hadise içinde yer alan, adı geçen mekanların tanıtımına, diğeri ise miracın en büyük h ediyesi olan namazı anlatmaya yöneliktir. Hz. Peygamber'in mirac yolculuğunu anlattığı bölümde, özellikle Kudüs ve Beyt-i Makdis hakkında geniş açıkla
malar yapar. Bununla sanki, miracın gerçekliğini anlamaya çalışan müşriklerin sorularına Hz. Peygamber'in Beyt-i Makdis hakkında verdiği bilgilere atıfta bulunur. Bu fevkalade olay hakkında inanmayanların inkarı, inananlarıh ise merakı söz konusu olabileceği için Aşık Paşa, mirac olayını anlatmaya Allah'ın kudretinin s ınırsızlığını ifade eden mısralarla başlar:
Ol Çalap kim benzeşi yok bir durur
Yoği var eylemeğe ka dir durur
Yağ iken bu alemi var ey/ed
Gizlü ilmin açd1 izhar eyledi
Hem bu yir gök yoğ iken virdi vücud
Gök rüküda ka/di yir k1ldi sücüd
46 Aşık Paşa, ll, 1, 346-347, 1-9.
Her birin bir kulliğa emreyledi
Her biriyle bir i şit kim n'eyledi47
DOKUZUNCU OTURUM 183
~ • , • " .-;· • ,; • • 11 .... : "' .... •
8Gi :. ~ .0 · ~ B"~t; .:uı ~ ·)lı ~ı ıı ı ~:::_ ıı ~ı : ')tl • .ı.:;_. ~ • ı .:uı .:ıb..:..:.. ~- .:r; ~ r .; . ~~ ~ ~. U".\.;--<-' ~. ~ • ~~· . r..Sr ~~ . ~ ) ~ .~iı & .~,ll ~) .jı ~ ~
~ -, .JA !
"Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Haram'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götüren Allah, noksan sıfatiardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir:' (isra 1711) ayetinde belirtildiği gibi, Kudüs şehrinde bulunan M escid-i Aksa, mirac yolculuğunun en önemli durağıdır. O yüzden Aşık Paşa bu ayete özellikle işaret eder.48
·
Kudüs şehri, dolayısıyla Mescid-i Aksa, aynı zamanda Hz. Peygamber'in bir dönem kı b lesi olmuştur. Bundan dolayı Ra.sulullah (sav) "Bin ekler ancak üç mescit için hazırlanır; M escid-i Haram, Mescid-i Aksa ve benim şu mescidim"49
buyurur. Ama miracın Kudüs ayağını anlatırken Aşık Paşa şunları söyler:
iki mescit var içinde hoş makcim
izzet eyler ana cümle has u cim,
Birinün adi Mescidü'I-Aksa durur
Birinün adi Kubbetü's-Sahra duru,S0
Aşık Paşa'nın halkın ve ilim adamları başta olmak üzere seçkinlerin itibar ettiğini söylediği Kubbetü's-Sahra'nın tanıtırnma özel bir önem verdiği gözden kaçmamaktadır. "Yir yüzinde uçmağun aksidü'r ol - Anun içinden bu/undt göge yot' diyerek cennetin yansıması olarak ifade ettiği Kubbetü's-Sahra'yı, sekiz duvarı ile sekiz cennete benzetmektedir. Mimari yapısı ve tezyinatıyla, sanki fotoğrafını çekiyormuş gibi tanıttığı mekanın en önemli özelliği olarak; "Göge andan ağdt ahir ol Habfb - Andan ol mfrac ana o/dt nasfb"51 sözleri Hz. Peygamber'in miraca çıkış yeri olduğuna işaret etmektedir. Aşık Paşa, tarihi boyunca insanların ve bölgeye hakim olan hükümdarların büyük ilgi ve saygı gösterip özenle korumaya çalıştıkları Kubbetü's-Sahra'nın aslına, ve Hz. Peygamber ile ilgisine şu mısralarla işaret eder:
içerü andan dahi Sahrci-durur
Bir i şit ol seng-i Sahrci ne-durur
Seng-i Sahrci bir ulu taşdur yatur
47 Aşık Paşa, ll, 1, 20-21, 8-11. 48 Aşık Paşa, ll, 1, 24-25, 2-3. 49 Buhari, Salat/Tatawu, 14, 1,398; Müslim, Hacc, ll, 1014; Ebü Davud, Menasik, 96, 11,216; ibn Hibban,
Sahih, IV, 496. 50 Aşık Paşa, ll, 1, 24-25, 2-3. 51 Aşık Paşa, ll, ı, 24-25, 4-5.
841 KÜLTÜR COGRAFYAMIZDA HZ. MUHAMMED - ll
Alt1 bir hoş tu h fe yirdür gir otur
Ol taş üz re bir ka dem basm1ş N ebi
Taşta ol bir hoş iz o/miş ya eb/52
Buna göre Kubbetü's-Sahra'ya verdiği önemin sebebi, tarihinin Hz. Peygamber ile birlikte başlaması olabilir. Nitekim her ne kadar haber olarak sahihliği üzerinde tereddütler bulunsa da Müslümanlar tarafından özel anlam yüklenen "Sa h re" taşının bulunduğu yere kubbeli bir cami yapılmıştır.
Başta tarihçiler olmak üzere miracı anlatan yazılarda da zaten iki aşamaya dikkat çekilir. Birincisi Mekke ile Kudüs arasında yapılan yolculuk ki buna, gece gerçekleştiği için "isra" adı verilmektedir. ikinci aşama, oradan gerçekleştiğine inanılan "mitac" kısmıdır. Popüler kültürde olayın "is ra" bölümü "mirac" içerisinde algılandığından tek başına fevkaladeliği gölgede kalmıştır. Halbuki o günkü Arapları, miracın gerçekliğini· kabul edebilmeleri için Hz. Peygamber'i sorguya çektikleri somut kısım isradır. Bir de H?. Peygamber'den sonraya yansıyan ve daha sonra yaşayacak olan Müslümanlara önemli bir işaret olarak kalacak "Kubbetü's-Sahra" orada olduğu için Aşık Paşa'nın isra'nın durağı olan Kudüs üzerinde fazlaca durması belki de bundan dolayıdır.
Aşık Paşa'nın mirac ile ilgili olarak değindiği ikinci temel husus, bu yolculuk esnasında yaşanan hadiselerdir. Hadis kaynaklarında da rivayet edildiği gibi, Hz. Peygamber'in mirac yolculuğu Cebrail eşliğinde devam etmiş, bir noktadan sonrasına yalnız gideceği söylenmiştir. Aşık Paşa da buna işaret ederek Hz. Muhammed'in (sav) mirac esnasında ulaştığı yere mukarrebCın melek-lerin bile girernediğini ifade etmektedir: ·
Ol mukarreb/er ki vardur tapuda
irmedi bu s1rra ka/dt kapuda
Dost visalin ne'ydügin kim ne bile
Kimse ne bilse da ht gelmez dile
Ha/i doksan bin kelime raz-1/a
Değ di dostdan dosta yüz bin naz-1/a
Dost öninde ol Habib o/dt Habib
Dost-tla mi'rac ana o/di nasib53
a. Hz. Peygamber Rabbini Gördü mü?
Hz. Peygamber'in mirac esnasında Rabbini görüp görmediği meselesi sahabeden başlamak üzere islam alimleri arasında sürekli tartışılagelen bir me-
52 Aşık Paşa, ll, 1, 28·29, 1·3. 53 Aşık Paşa. ll, 1, 30·31, 2-5.
DOKUZUNCU OTURUM /85
sele olmuştur.54 Sahabe arasında ilmi ile temayüz etmiş şahsiyetlerden Abdullah ibn Mes'ud ve RasQiuiiQh'a (sav) en yakın isimlerden olan· Hz. Aişe'ye göre, ayetlerde Hz. Peygamber'in "çok yakın olduğu" (Necm 53/9) ve "gördüğü" ifade edilen varlık Allah değil Cebrail'dir.55 Hatta Hz. Aişe'ye göre "Muhammed Rab-
bini gördü" diyen iftira etmiş olur. Kendisine"<.S_;;.f il; ~1) l.iJj" (Andolsun onu ,. bir defa daha görmüştü) (Necm, 53/13) ve "~1 ~'14 :i) :ı..iJ,J" (Andolsun ki, onu apaçık ufukta görmüştür) (Tekvir,81/23) aye'tlerfhafırlatılınca şöyle cevap vermiştir: "Bunu Rasu lullah'a (sav) soran ilk kişi benim. O bana 'gördüğü varlığın Cebrail olduğunu, bu iki seferin dışında onu melek suretinde görmediğini' söyledi. Peki siz Allah'ın,
' ..-: iı ~ı ; ' ; 'L.;z.;Çı ~ ~ ; ' ; 'L.;z.;Çı ~ . ! .q ~ -, .Y'>JJ o ~ -.Y'JJ o ~
"Gözler O'nu göremez; halbuki O, gözleri görür. O, lutuf sahibi ve her şeyden haberdardır" (En'am 6/1 03) ve,
~ :, ;_~ı ~8 ı.; .v~L , ,: ~ ' , 'ı . ·'·!._,ı;.,.. .r : ·1 ~,-lı ;.tı ~ 0f ;,, Zıt5 ı.;' ı..r • - ;; •. ı.?:~ )-") c.r;'f..J o o ; ;~ <J!J - 'J • ; - ~ 'J :.. ""' - ... ll ... "
"Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder. O yücedir, hakimdir" (Şura 42/51) buyurduğunu duymadınız mı?'~56
Aşık Paşa, Hz. Peygamber'in J;l _;! c:ı,;.::._;i yti Zı~ "O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın o ldu:' (Necm, 53/9) ayetine işaret eder ve bir bakıma Hz. Aişe'nin ayeti delil alarak Allah'ı dünya gözüyle göremeyeceği fikrine karşılık şu ifadeyi kullanır.
"Dost ön inde mahv ktldt kendüzin Cümle göz o/dt vü gördi dost yüzin"57
Dost önünde kendisini yok etti, tamamen göz kesilerek Rabbini öyle gördü. Görüleceği üzere Aşık Paşa, "Hz. Peygamber, Allah'ı görmüştür" yönünde görüş beyan eden sahabe ile aynı görüşte olan sonraki ilim adamlarının kanaatlerine katı lmaktadır. Aşık Paşa "gözlerin O'nu i hata edemey~ceği" ayetine de "Hz. Peygamber O'nu, başka bir boyuta geçerek gördü" şeklinde bir yorum getirir.
Mirac esnasında Hz. Peygamber'e namazın emredildiği ve Bakara suresinin son iki ayetinin inzal buyrulduğu bilinmektedir. Namazın ilk olarak elli vakit emredilmesi ve sonradan azaltılması ile, o gece inzal edilen ayetteki dua arasında bir ilgi kurulabilir. Ama bu konuya girmeden Aşık Paşa'nın dönüşte
54 Bkz. Hamidullah, Muhammed, islam Peygamberi, (HI) çev. Salih Tuğ,lst. 1991,1, 139 vd. SS Bkz. Bu han, Bed'ü'I-Halk, 7, lll, 1181; 56 Müslim, lman, 77,1, 159. 57 Aşık Paşa, ll, 1, 30-31, 1.
861 KÜLTÜR COGRAFYAMIZDA HZ. MUHAMMED - ll
peygamberlere imam olup namaz k ı ld ı rması olayına ve miraca giderken gördüğü meleklerin ibadet şekillerin in namaz ibadetinin yerine getirilişine örnek gösterilmesine bilhassa d ikkat edilebilir.
b. Mira c ve Namaz
Mirac hadisesinin Müslümanların hayatını etkileyen en önemli ve kalıcı
sonucu namaz ibadetidir. Aşık Paşa'nın an latımında mirac gecesinin namaz aç ısından bir başka özelliği daha vardır ki o da namazın kılınış şekl inin Hz. Peygamber'in o gece gördükleri ile ilgisidir.
Hz. Peygamber dünya semasında meleklerin el bağlayıp kıyam halinde ibadetlerini görünce çok etkilendi ve Cebrail'e bunların ne yaptıklarını sordu. Cebrail onların hiç bozmadan aynı duruşla Allah'a kulluk ettiklerini ve kıyamete kadar da buna devam edeceklerini söyledi. Bu şekilde Allah'a kulluk etmenin faziletini anlatınca RasOiulla h'ın (sav) gönlü bu ibadete meyletti. ikinci gök katında meleklerin (feriştahların) saf halinde rukCı edenleri ni, üçüncü katında secde edenlerin i, dördüncü katında tahiyatta oturarak ibadet edenlerin i, beşinci katta tesbih okuyanlarını, altıncı katta yalvarıp dua edenlerini, yedinci gökte ise tefekkür edenlerini müşahede etti:
Yazmtş-tdt rahmetini Hak ana
Bu namazda kamust var baksana
Hem ktyam u hem rükCt u hem sücCtd
Kim ktlanlar bu/dt Hak'dan feth ü cCtd
Hem tahiyyat hem bu tesbih ü dua
Her ki ktldi stdk-tla o/dt reva
Hem tahayyür hem tefekkür hem fena
Kim bularda ne zikir var ne se na
Uşbulardur bu iki rekat namaz
Nüh fe/ek ehlindeki km/an niyaz
· RCtzt ktldi cümlesin Peygambere
Ktldt ol ka/dt bu biz miskin/ere
Pes bu ta at kim ktluruz günde bi
Anda bulnandur ki bulduk bunda biz
Cümle gök eh/indeki n az u niyaz
Geldi uş o/dt iki rekat namaz58
SS Aşık Paşa, ll, 2, 497-S21.
DOKUZUNCU OTURUM /87
c. Peygamberlere imamlık
Mirac gecesinin önemli olayları henüz tamamlanmamıŞ ve Hz. Peygamber Mekke'ye dönmemiştir. Aşık Paşa'nın anlatırnma göre, RasOiullah mirac'a yükSeldiği Kudüs'e geri dönmüştür. Kubbetü's-Sahra yine Mescid-i Aksa'nın önündedir:
Bu işe bu kudrete ne 'akl i re
Söz üküşdür çü n girü indi yi re
Geldi Sa h ra altma oturmağa
Diledi ilkin namaza durmağa
Boy1 değ di rast olmadi ktyam
Kalktt Sa h ra o/dt ol bir hoş makam
Çün namazt ktfdt oturdt Emin
Gökden ol dem indi Ci b ril-i Emin
Sofra indürdi ResCtft toyladt
Yidi ol ho nt Res Ct/ şükreyledi
Yir ü gök e h/i ResCt/ün halini
Bildiler mi'rac-1/a ahvalini59
Mirac gecesi Hz. Peygamber'in diğer peygamberlere imam olup namaz kıldırdığına dair bilgiler pek çok kaynakta bulunmaktadır. Aşık Paşa da peygamberlerin toplanıp Hz. Muhammed'e cemaat olduklarını ifade etmektedir:
Cem oluban ca nt peygamberlerün
H1dmete geldi kamu serverlerün
Mustafa mi'racmt çün bildiler
Diri/üp cümle selama geldiler
Anda hazir cem-iken ol cümle can
Bir namaz vakti irişdi nagehan
Çü n ki ka m et eyledi ol mukteda
Cümle canlar ktldt ana iktida
0/dtfar bunlar cemaat ol imam
Ol namazt kildt/ar anda tamam
Ancak Aşık Paşa bu namazın nerede kılındığı konusundaki tereddüde düşmekte ve çeşitli ihtimaller sıralama ktadır:
Bir kavulda şöyledür kim ol namaz
Gökler üstinde ktfmdt ol niyaz
Enbiya ervah1 anda cem-idi
S9 AşıkPaşa,ll,1,30-31,6-11.
88 1 KÜLTÜR COGRAFYAMIZDA HZ. MUHAMMED- ll
Mustafa ol cem içinde şern-idi
Ol mekan-1/a mekan kim var-durur
Ol mekanda Cebreil ağyar-durur
Ol namaz1 kildi/ar andq tamam
Bi-rüku u bi-sücudu bi-k'Yam
Bir kavu/ o/dur ki Kuds'e geldiler
Ol namaZI Kudsiçinde kiidiiar
8ir kavu/ i ksi dahi o/di sahih
Ten dili vü can dili eytdi fasih60
Mirac sonras ı rviekke'ye yansımaları n nasıl gerçekl eştiğ ine dair eserde fazla bilgi olmadığı için Aşık Paşa'nın Hz. Peygamber'i değerlendirdiği bir başka alanla ilgili görüşlerini aktarmaya çalışacağız. Bu konu Hz. Peygamber'in konumu ve yetkileri açısı ndan önemli ve üzerinde durulması gereken bir alandı r.
lll. HZ. PEYGAMBER'iN DiNDEKi YERi VE KONUMU
Peygamberlik ve peygamberlerin inanç sistemi içerisindeki yeri meselesi, tarih boyunca insan ların yanı lma nokta ları arasında ilk sıra la rı işga l etmişti r.
insanlar arasından seçilen bir peygamber; kendilerinden farklı ve üstün olmadıkları gerekçesiyle bazen inanmama sebebi olurken, bazen de peygamberlik makamına yükselen bir varlık, insanüstü kabul edilip ilahi güçler ve yetki ler verilmiş, dolayısıyla tevhid itikadı bundan zarar görmüştür. Halbuki son peygamber Hz. Muhammed (sav) de dahil bütün peygamberlerin tevhid itikadının temsilcisi olarak insanlar arasında sosyal bütünlüğü sağlamak üzere gön-deri lmişlerdir. ·
Bu açıdan bakı ldığında Aşık Paşa'nın Hz. Peygamber hakkında yaptığı açıklamala rın inanç noktasından islam dininin iman esaslarına tam olarak uyduğu gözlenmektedir. Hz. Peygamber'in sosyal bütünlüğü sağlamaya dönük görevini de en iyi şekilde yerine getirdiğ ini ve bu alanda kendisinden sonra herhangi bir sapma olmaması için gerekli uyarılarda bulunduğunu hadisleri delil getirerek açıkladığı görülmektedir.
a. Allah'm Kulu ve Rasulü
Nur-i Muhammedi konusunu ele alırken kabul ettiği bazı düşüncelerin yan lış aniaşılmaması için özellikle Hz. Peygamber hakkındaki inancını ortaya koyan görüşlerinin beli rtilmesinde yarar vardı r. Gerektiğinde, inanmayanların talebi üzerine Allah'ın yard ımıyla mucize gösterme imkanı Hz. Peygamber'e de verilmiş ve mucize göstermiştir.61 Aşık Paşa nübüwet kurumu ve Hz.
60 Aşık Paşa, ll, 1, 32- 33, 1-11. 61 AŞık Paşa, ı, 1, 64-6S, 1-11.
DOKUZUNCU OTURUM 1 89
Muhammed'in (sav) peygamberliği hakkında islam imanının temel değerlerine aykırı bir görüş taşimamaktadır. Ona göre Hz. Muhammed (sav), Allah'ın kulu ve son peygamberidir. Nitekim "Yirde gökde ber-güzide ol-durur" ifadesiride her ne kadar yerde ve gökte bulunanların en seçkini O'dur dese de, maksadının yanlış aniaşı lmaması için hemen "Hem resuldür Tanri 'dan hem kuldurur''62 ifadesini eklerneyi ihmal etmemiştir. Dolay ıs ıyla inancın temelini teşki l eden "AIIah'm kulu ve elçisi" anlayışında hiçbir sapma meydana geti rmem işti r. Önceki semavi din mensupların ın peygamberin konumu hakkında düştükleri hataya Müslümanların düşmemesi iÇin Hz. Peygamber'in özellikle "AIIah'm kulu" vurgusunu yaptığı bilinmektedir. Nitekim kendisine nasıl salavat· getirileceğini soran sahabeye,
-.=.$)~w- ..t..,s Ji ~J ..t..,s ~ ~J~ ~l.r.! Ji ~~w- .illyJJ ~~ ..t..,s ~ ~ ~~
~l.r.!~
ibaresinde yer alan " Kulun ve peygamberin Muhammed'e" ifadesini özellikle vurgulamıştır. ,. Aşık Paşa'nın "Ol Muhammed hem kulundur hem resul - Am sen sevdün ü sen k1ldun kabfı/:'64 ifadesinde de görüldüğü gibi islam itikadına uygun söyleminde hiçbir değişiklik olmamıştır.
Ona göre peygamber de olsa kullar için Allah'ın çizd iği bir sınır vard ı r, o sınırı geçemezler. Allah'ın izin vermediği yetkileri kullanmaları mümkün değildir.
Min /ed ün o/dur ki hükmi der Çal ap
Kul içinde kalmadi aynk taleb,
Ol hükümden anaru kul geçemez
Hiç kirnesne anda ağzm açamaz,
Enbiya vü ev/iya aciz kalir
Ne kim Allah di/eğiyse ol olur,
Lutf i derse rahmetiçok h u km d nun
Kahr iderse padişaht1r hasm anun65
Ayrıca peygamberlerin bilgileri de Allah'ın bildirdikleri ile sınırlı olup ken-diliklerinde gayba muttali olma imkanları da yoktur.
Söylemedin bütün söz malum ana
Min ledün budur ki didüm us sana
Bu ledün pes Tannil k i/mü durur
62 Aşık Paşa, ll, 1,312-313, 10. 63 Buhari, Tefsir, 282,1V,1802, r. 4520; Ayrıca bkz. Deylemi, ei-Firdevs, lll, 201. 64 Aşık paşa, ı, 1, 32-33, i. 65 Aşık Paşa, ı, 2, 666-667, 3-6.
90 1 KÜLTÜR COGRAFYAMIZDA HZ. MUHAMMED- ll
Şöyle kim her ne dilerse buyurur~
Kendünün şol kendülüğü i/müdür
Kim diye kim ~adli vü ya zulmüdür1
Mah/ukun anda eli i rm ez eli
Acz-ü hayran n ebi vü hem veli,~
b. Görev ve Yetkileri
Peygamber, Allah'tan kendisine indirileni tebliğ etmek durumundadır. Herhangi bir şekilde bu görevini aksatması mümkün değildir.
"Geldi ferman Tanndan peygambere
Kaldi peygamber dilinden bunlara."67
Ama Allah'ın kitabını en iyi anlayan ve onu insanlara aniatmakla yetkili olan kişi peygamberdir. O yüzden Kur'an'ı üzerinde insanlara faydalı yiyeceklerin olduğu sofraya benzeten Aşık Paşa, yüz yirmi dört bin peygamberi bu sofranın hazırlandığı mutfaklara benzetir. Peygamberlerin göğüslerini mutfak, gönüllerini de çömleğe benzetir. Bu mutfaklardan yerde ve gökte kim varsa ihtiyaçların ı gidermiştir.
11Yidi bin y1/ kaynad1 b iş di tamam
Kamu din e daveti oldu makam1
Geldi hôn-salar u düzdi tertibi
Zira ana virdi Hak bu mans1b11
Yi di kat hôn eyledi düzdi tamam
r.4/eme düpdüz bu hôn düş di tamam~
inne li'/-Kur'an'i batnen ve li-batnihi
Batnen i/Asebati ebtunin
Anla hôn salar kimdür iy safa
Mustafadur Mustafadur mustafa
Çü n N ebi düzdi bu rahmet ho mm
H ona döndürdi bu ha/km yönini1 68
insanların aniayıp kendisinden ve Kur'an'dan istifade edebilmeleri için Hz. Peygamber gerekli şartları ve ortamı hazırlamıştır.
Onun sözlerinin dinin temel kaynaklarından olduğu, söz ve uygulamaları-nın uyulması gereken hükümler ifade ettiğini de,
66 Aşık Paşa, ı, 2, 668-669, 1-4. 67 Aşık Paşa, ı, 2, 89G-891, 11. 68 Aşık Paşa, ı, 2, 588-589, 1-8.
DOKUZUNCU OTURUM 1 91
Din anun kavlt-y-tla kayim durur
Şer'i anun bdkivü dayim durur69 sözleriyle ortaya koymaktadır.
Kısaca belirtmek gerekirse, Aşık Çelebi'nin Garib-name adlı eseri, OsmanlıTürk devletinin kuruluş felsefesini oluşturan kaynaklar arasında sayılacak özellikleri haizdir. Ayrıca bu eser, Nebevi kültürün Türk milletinin ruhuna yerleşmesine katkı sağlayan kaynakların başında yer alır. Söz gelimi, "Cemaat rahmettir" hadisini işl~rken, ibadetlerinde bunu temin etmeye yönelik olduğunu söylemesF0 ve bunu Nebevi sünnetin sosyal bütünlüğe verdiği önemle izah etmesi son derece dikkat çekicidir. Öte yandan Aşık Çelebi'nin, eserinde, sosyal hayatın hemen her alanını Hz. Peygamber'in sünnetini esas alarak işlediği görülmektedir. ·
Müşriklerin ortaya koyduğu her türlü olumsuzluk ve zorluğa rağmen Hz. Peygamber ve O'na inanan sahabenin ortaya koyduğu başarıyı;
"Birlik içre kim ne devlet buldular
Biriküben nice yoldaş oldulafi
Hak rtzasm buldular birlig ile
Hazret'e irdi bunlar dirlig ile/'
dizelerinde hem sosyal bütünlüğün önemi hem de Hz. Peygamber'in görevinin bir parçası olarak bu konudaki çabasını anlatır.
"Zira birlik Hak Çalab birliğüdür - ikilik şol asiler dirliğidir'172 ifadesiyle tevhid inancının da birlik ve sosyal bütünlük gerektirdiğini çok net bir şekilde açıklar.
Sonuç itibarıyla, Garib-name, Kur'an ve sünnet açısından ele alınacak derinliğe ve zengin bir muhtevaya sahip olduğundan başka çalışmalara da konu edilecek nitelik,ler taşımaktadır. Kur'an'ı öneeleyen ve Hz. Peygamber'in konumuna Kur'an penceresinden bakan yaklaşımıyla, konuların işlenmesinde
çoğunlukla sahih hadisiere dayanarak yaptığı açıklamalarıyla sünnetin doğru aniaşılmasına da büyük katkı sağladığı şüphesizdir. Eserinde hadis alimlerinin kriterlerine göre sahih olmayan bazı hadisiere yer vermesi, onun tasavvuf kültürünün hakim olduğu bir muhitte yetişmesi ile izah edilebilir. Sözü, yine onun bir temenni içeren beyti ile bitirmek istiyoruz:
Dostftgtyçun vir salavat tşk-tla
Td sana ya rm şefaat ol ktla
69 Aşık Paşa, ı, 1, 46-47, s. 70 Aşık Paşa, ı, 1, 87 vd. 71 Aşık Paşa, ı, 1, 62-63, 9-1 o. 72 Aşık Paşa, ı, 1, 68-69, 2.